haber - Ege Bölgesi Sanayi Odası
Transkript
haber - Ege Bölgesi Sanayi Odası
ARALIK 2008 / YIL: 25 SAYI: 295 SAHİBİ Ege Bölgesi Sanayi Odası Adına Yönetim Kurulu Başkanı Tamer TAŞKIN SORUMLU MÜDÜR Mustafa KALYONCU (Genel Sekreter) YAYIN İCRA KOMİTESİ Tamer TAŞKIN Nedim KALPAKLIOĞLU Ufuk AKGÜN Mustafa KALYONCU Nedim ATİLLA Mustafa SÖNMEZ Özlem BALCI YAYIN SORUMLUSU Mehmet Ali SÜTLÜ GRAFİK & TASARIM Kerem AKSOY [email protected] YAYIN DANIŞMA KOMİTESİ Şener AKGÜN, Sayıl DİNÇSOY, Cihangir HÜR, Semih SEVAL, Halit ŞAHİN, Vedat ÖZYAVRU, Hüseyin VATANSEVER, Cengiz ÜNERDEM, Nadir ERDİR, Gani GÜMÜŞ, Gürbüz SALGAR, Halit KAZMA, Ejder AZMAK, Ali ŞEMSİOĞLU, İbrahim AHTIKALMAZ, Metin AKDAŞ, Murat KURTALAN, Tuncer VARDARCI, Asuman MEMEN, Yavuz ÖZMAKAS, Doç. Sevil YEŞİLPINAR, Hüseyin ÇORLU, Fatih TUNA, Mustafa UÇAR YÖNETİM YERİ Ege Bölgesi Sanayi Odası Cumhuriyet Bulvarı No: 63 İZMİR Tel. : 0232 455 29 00 Faks : 0232 425 36 35 e-posta : [email protected] BASKI TÜKELMAT A.Ş. 1571 Sokak No: 16 Çınarlı / İZMİR Tel. : 0232 461 96 42 Faks : 0232 461 96 46 Ebsohaber, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın Aylık Yayın Organıdır. Ebsohaber’de yayınlanan yazılar kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. Ebsohaber’de yeralan yazılar aksi belirtilmedikçe EBSO’nun resmi görüşünü yansıtmaz. İmzalı yazılarda belirtilen görüşler sadece yazarlarına aittir. 5000 adet basılmıştır. Baskı Tarihi: 29 Aralık 2008 aralıkgündemi BAŞYAZI............................................................................................... 2 BAŞYAZI............................................................................................... 2 BAŞYAZI............................................................................................... 2 BAŞYAZI............................................................................................... 2 BAŞYAZI............................................................................................... 2 BAŞYAZI............................................................................................... 2 BAŞYAZI............................................................................................... 2 BAŞYAZI............................................................................................... 2 BAŞYAZI............................................................................................... 2 BAŞYAZI............................................................................................... 2 BAŞYAZI............................................................................................... 2 BAŞYAZI............................................................................................... 2 BAŞYAZI............................................................................................... 2 BAŞYAZI............................................................................................... 2 BAŞYAZI............................................................................................... 2 BAŞYAZI............................................................................................... 2 BAŞYAZI............................................................................................... 2 BAŞYAZI............................................................................................... 2 BAŞYAZI............................................................................................... 2 BAŞYAZI............................................................................................... 2 BAŞYAZI............................................................................................... 2 BAŞYAZI............................................................................................... 2 BAŞYAZI............................................................................................... 2 BAŞYAZI............................................................................................... 2 BAŞYAZI............................................................................................... 2 BAŞYAZI............................................................................................... 2 BAŞYAZI............................................................................................... 2 BAŞYAZI Piyasalara güven verilmeli Değerli Sanayici Dostlarım, 2007 yılından bu yana, sadece siyasetin gündemde olduğu ülkemizde, ekonomik önlemler, piyasalara güven verecek, ileriyi görmelerini sağlayacak adımlar gecikmiştir. 2008 yılının son günlerine geldiğimizde de krizin varlığı kabul edilmediği gibi tedbir alınma noktasında da oldukça zayıf bir yönetim politikası izlenmiştir. Sanayicisinden esnafına, vatandaşına kadar her kesim artık, hükümetin krizden etkilenen birçok ülkede olduğu gibi biran önce adımların atılmasını, destekleyici uygulamaların hayata geçirilmesini dört gözle bekler hale gelmiştir. Hükümet bu tür uygulamalar içine girmediği gibi bir noktayı göz ardı etmeye devam etmektedir. Bu da psikolojik etkendir. İş dünyasında yönetim deneyimi kazanmış bizler, gayet iyi biliyoruz ki kriz sürecinde yalnızca maddi araçlar kullanılarak tam bir sonuç alınamaz. Psikolojik faktörler de devreye girmekte, gerek reel sektörün gerekse vatandaşın buna ihtiyacı olduğu hususu dikkate alınmamaktadır. Öyle ki, resesyona doğru hızla yol aldığımız böylesine kritik bir süreçte; bankacı, sanayici, işçi, sendikacı, bürokrat, bakanlarımız, hükümetimiz tarafından güveni tesis edici zemin hep birlikte hazırlanmalıdır. Bununla birlikte kriz dönemleri, kendimize çeki düzen verme, bu yönde düşünme, fazlalıklarımızdan arınma, tasarrufu ve verimliliği öğrenme dönemleridir. Nakit akışını, bütçeyi, finansı iyi bilmeli ve yönetmeliyiz. Yatırımları bilinçli yapmalıyız. Ne yazık ki yapmamız gerekenleri, hatalarımızı krizler bize her seferinde gösteriyor. Bu süreçte ısrarla söylediğimiz konu, iç tüketimin canlandırılmasının önemidir. Ardından da istihdamı sürdürmek, arttırmak ve tabi ki ülkemizin beslendiği ihracatı sürdürmek büyük önem taşımaktadır. Bunları yaparken, üretim maliyetlerini düşürmek, üretim içindeki yerli katma değeri arttırmak, ihracat, rekabet gücünü arttırmak ve tüm ilgililerin kısa orta vadede önünü görme imkanını sağlamak gerekmektedir. Küresel ekonomik krizden, bölgesel güç olarak çıkabilme potansiyelimiz ancak çok taraflı olarak düşünülmüş, uzlaşılmış, hesaplanılmış ve çalışılmış yapısal reformlar ve zamanında uygulamalarla mümkün olabilmektedir. 2009 yılına girerken; birey olarak da, toplum olarak da hükümet olarak da hatalarımızı tekrarlamamamızı ümit ediyor, korktuğumuz kadar zor bir yıl olmamasını temenni ediyorum. Yeni yılın ülkemize barış, huzur ve refah getirmesini diliyorum. ebsohaber 3 aralık 2008 Tamer TAŞKIN Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı KAPAK Egeli sanayicinin gurur günü Ege Bölgesi Sanayi Odası, üretim, yatırım, ihracat, vergi ve istihdamda en yüksek rakamlara ulaşan üyelerini ödüllendirdiği Geleneksel Başarılı Sanayi Kuruluşları Ödül Töreni, 17 Aralık 2008 Çarşamba günü Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan’ın katılımıyla Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Törende toplam 87 firmaya altın plaket, 624 firmaya da başarı belgesi verildi. EBSO Geleneksel Başarılı Sanayiciler Ödül Töreni, tasarruf uygulamasında da örnek oldu. Birden fazla dalda ödül alan firmaların tüm başarıları tek bir plakette ifade edildi. KOBİ’lere de ödül Geçmiş yıllarda en fazla üretimi, en fazla yatırımı, en fazla ihracatı gerçekleştiren ve en fazla vergi veren 15’er firma altın plaketle ödüllendiriliyordu. Bu yıl KOBİ’leri teşvik etmek amacıyla firmalar ‘Büyük Firma’ ve ‘KOBİ’ şeklinde iki kategoride toplandı. Buna göre 2007 yılı sonu itibariyle üretim, yatırım, vergi ve ihracat kriterlerinde 10’ar büyük firma ve 10’ar KOBİ altın plaketle ödüllendirildi. Ayrıca bu yıl KOBİ’lere özel artış ödülü de getirildi. Ciro, istihdam, üretim, yatırım, ihracat ve vergi kriterlerinde 6 firma artış ödülü olarak plaket aldı. Bu yılki ödül törenindeki bir başka yenilik Ar-Ge kriterine inovasyonun da eklenmesi oldu. Ar-Ge de 35, başarılı inovasyon çalışmalarından dolayı da 6 firma ödüle hak kazandı. Yarattıkları marka nedeniyle de 59 firmaya plaket verildi. Meclis ve Meslek Komiteleri üyeliklerinde en az 10 yıl görev yapan, Meclis Komisyonlarında görev alan 18 üye de plaketle ödüllendirildi. ebsohaber 4 aralık 2008 KAPAK Yorgancılar: Gündem ekonomi olsaydı krizi kolay atlatırdık Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Başkanı Ender Yorgancılar, EBSO geleneksel başarılı sanayi kuruluşları ödül töreninde yaptığı konuşmada ekonominin devamını sağlayanın özel sektör olduğunu, gündemin ekonomi olması gerekirken 2007 ve 2008 yılının farklı gündemler yüzünden sanayicinin küresel krize hazırlıksız yakalandığını söyledi. Yorgancılar, dünya ekonomisini sarsan kriz öncesi yaşanan likidite bolluğu ortamının iyi değerlendirilemediğini, özel sektör yatırımlarının o dönemde yeteri kadar desteklenmediğini ve işsizliğin azaltılamadığını kaydetti. Bu adımların atılmaması nedeniyle gelinen noktada kötü bir tabloyla karşılaştıklarını savunan Yorgancılar, acilen reel sektörü destekleyen politikaların uygulamaya sokulmasını beklediklerini dile getirdi. 2007 yılının genel seçimler, cumhurbaşkanlığı seçimi, referandum, ABD’deki ekonomik çalkantılar, terörün tırmanması, Kuzey Irak’a sınır ötesi operasyonun gündeme gelişi gibi son derece hayati gelişmelere sahne olan zor bir yıl olduğunu kaydeden Yorgancılar, “Ekonomi bu gelişmelerin gölgesinde ikinci planda kalmıştı. 2008 yılı da pek farklı geçmemiştir. Terör yine güncelliğini korumuş, siyasi çekişmeler yine ekonominin önüne geçmiştir. Ancak 2008’i 2007’den farklı kılan en önemli olay, ABD’deki çalkantıların krize dönüşerek, yılın ikinci yarısından sonra tüm dünya ülkelerini etkisi altına almış olmasıdır” dedi. Geçen seneki Ödül Törenindeki konuşmasında “Son birkaç yıldır yaşanan olumlu gelişmeleri memnuniyetle izliyor, başarıları takdir ediyor, ancak rakamların işaret ettiği tehlike sinyallerini göz ardı edemeyiz” dediğini hatırlatan Yorgancılar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Küresel piyasalardaki likidite bolluğu rüzgarına bizde kapılmış, güzel başarılar elde etmiştik. Evet başarıları takdir etmesini de biliyoruz. Ancak 2007 yılından itibaren ortaya çıkan olumsuzlukları da söylemenin sorumluluğumuz gereği doğruluğuna inanıyoruz. Bugün geldiğimiz noktada, o tehlike sinyallerinin rakamlara yansımasını gün be gün daha net görmekteyiz.Dünyada yaşanan küresel kriz rüzgarının, olumsuzlukları hızlandırdığını biliyoruz. Ancak yapılan başarılı makro reformlar sürekli olarak her ortamda bahsettiğimiz mikro reformlarla zamanında desteklenmiş olsaydı, sektörlerimizin önündeki engelleri kaldırabilseydik, bugünkü tablo olmayacaktı. Yani gündem ekonomi olmalıydı.” Dünyanın başka bir yerinde meydana gelen bir krizin Türkiye’nin de dahil olduğu diğer ülkeleri neden etkilediğinin herkes tarafından sorgulanmakta olduğunu ifade eden Yorgancılar, küreselleşme denen olgunun tam da bu noktada ortaya çıktığını söyledi. Ekonomik, sosyal, politik, teknolojik, ulaşım, bilişim ve daha bir çok alanda entegrasyonun artmasının küreselleşmenin önemini bir kez daha ortaya koyduğunu sözlerine ebsohaber 6 aralık 2008 KAPAK ekleyen Yorgancılar, “Beraber çalış, bu krize borçlu yakalanmış olması da beraber yaşa” sloganının gereği olarak, riski arttırmaktadır. Ama biliyoruz ki bu EBSO Meclis Başkanı Yorgancınimetlerinden yararlandığımız küreselleşborcun karşılığı yatırımdadır. Bu borç, lar, ekonminin devamlılığını özel menin sonucuna da katlanmak zorunda üreten, ihracat yapan bizlerin sırtındadır. sektörün sağladığını belirtirken, olduğumuzu belirtti. Yorgancılar, “Bu Bu açıdan hükümetimizin acilen reel istihdam, eğitim ve yatırım politikriz bizlere, tüm dünya ekonomilerini sektörü destekleyici uygulamalar içine kalarının önemine dikkat çekti. nasıl birbirine bağlı olduğunu çarpıcı bir girmesi kaçınılmazdır.” biçimde göstermiştir. Ekonominin devaÜlkemizin Avrupa’nın 6’ncı, dünmını sağlayan özel sektördür. Üreten, istihdam yaratan, yatırımyanın 15’nci büyük ekonomisi haline gelip, 130 milyar doları larını genişleten, ihracat yapan özel sektördür. Unutmayalım aşan ihracat gerçekleştirebiliyorsa, bunda en önemli başarının ki dünyadaki büyümenin 4/3’ünü yükselen piyasa ekonomileri özel sektör temsilcilerine ait olduğunu öne süren Yorgancılar bu sağlamakta. 2009 yılında ise gelişmiş ülkeler gerilerken tüm anlamda Türk sanayisinin rekabet gücünün arttırılmasının büyük büyümeyi gelişmekte olan ülkeler sağlayacaktır” dedi. önem taşıdığını söyledi. Yorgancılar ülkelerin sürdürülebilir 60 trilyon dolarlık dünya ekonomisini sarsan bu küresel büyümeyi gerçekleştirmek için; üretmekten, istihdam yaratmakkrizin, döngünün baş aktörü reel kesimi de içine almış durumda tan ve ihracat yapmaktan daha iyi bir çözüm yolu olmadığının olduğunu kaydeden Yorgancılar, yaşanan likidite bolluğunun ortada olduğunu belirtti. sonsuza kadar sürmeyeceğini bile bile, sanayicinin kendisini “Üretimin ara verildiği, çalışanların işten çıkarıldığı ve ve Türkiye’yi hazırlamamış olmasının büyük kayıp olduğunu ihracatın azaldığı bir süreçte bulunmaktayız” diyen Yorgancılar anlattı. Yorgancılar sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu bolluk süreşöyle konuştu: cinde ülkemizin lokomotifi olan özel sektörün yatırımlarını ne “Ekonomik krizin boyutu ne olursa olsun sosyal ve insani açıkadar destekledik, rekabet gücünü ne kadar arttırabildik? Olası dan, işçi çıkarılması, telafisi mümkün olmayan sosyal patlamalakrizde işsizliğin artacağı ortadayken olumlu konjonktürde işsizlik ra zemin hazırlayacaktır. Türkiye kalkınma yolunda çok önemli sorununa ne gibi çözümler üretebildik? bir dönemeçtedir. Geliştirilecek istihdam, eğitim ve yatırım poliSon açıklanan verilerde işsizlik oranı yüzde 10.3’e yükselirtikalarımız olmazsa olmazlar arasındadır. Ancak bu şekilde geleken, sanayi üretim endeksi son üç aydır gerilemekte olup, Ekim ceğe sağlam adımlarla ilerleyebiliriz. Arkamızdan gelen gençliğe sonu imalat sanayindeki gerileme yüzde 10.3’e ulaşmıştır. doğru eğitimleri verebildiğimiz sürece, istihdamlarını sağlayabilYaşanan bu kriz sürecinde, IMF dünya ekonomi beklentilediğimiz sürece varlığımızı sürdürebiliriz. Üreten bir ülke olmak rini sürekli aşağıya doğru revize etmektedir. OECD Kasım 2008 istiyorsak söz konusu politikaları geciktirme lüksümüz yoktur. ekonomik raporunda OECD ülkeleri için 2009 büyüme hızının – KOBİ’lerimizi bir nebze de olsa rahatlatan Cansuyu Kredileri ve yüzde 0.05 olacağını açıklamıştır. Geçtiğimiz dönemlerde gerek Girişimci Bilgi Sistemi’nin geliştirilmesi yönündeki çabaları için küresel şartlardan gerekse de kendi iç şartlarımızdan dolayı ve bugüne kadar ki destekleri için Sayın Bakanımıza teşekkürpek çok kriz yaşamış bir ülkeyiz. Oluş nedenleri farklı olsa da lerimi arz ederken, bundan sonra desteklerine daha çok ihtiyaç sonuçları ülkemiz için hep aynı olmuştur. Krizler bize işsizlik, duyacağımızı da özellikle belirtmek isterim. Cumhuriyetimizin fakirleşme ve bin bir güçlükle elde edilenlerin bir gecede kay100. yılına doğru hızla ilerlerken, refah seviyesi yüksek bir Türbedilmesi şeklinde geri dönmüştür. Hiçbir kriz ebedi değildir. kiye yaratabilmek adına, ne gerekiyorsa yapmalıyız. Ulu Önder Krizin biteceğini biliyoruz. Krizleri çıkaran insanlar olduğuna Atatürk’ün çok değerli bir sözü ile konuşmamı tamamlamak istigöre, göğüsleyecek ve çözecek olan da insan faktörüdür. Bekleyorum. “Büyük davamız en medeni ve en müreffeh millet olarak menin hiçbir faydası yoktur. Büyümeyi sağlayan özel sektörün varlığımızı yükseltmektir.” ebsohaber 7 aralık 2008 KAPAK Taşkın: Radikal önlemler bekliyoruz Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, ekonomik krizin varlığını kabul etmekte ve tedbir almakta temkinli davranan hükümetin üzerinde çalıştığı önlem paketini bir an önce devreye sokmasını beklediklerini ifade etti. Kriz nedeniyle reel sektörün finansa erişiminin zorlaştığını, piyasalarda bir güvensizlik havasının hakim olduğunu belirten Taşkın, bu dönemde tüm kesimler arasında diyalog kapısının açık olması gerektiğine dikkat çekti. Taşkın, krize karşı işveren üzerindeki istihdam payının düşürülmesi, KDV indirimi, mevduat garantisinin artırılması, karşılıksız çeke hapis cezası konması, reel sektörün kredilerle desteklenmesi gibi maddeleri içeren 12 maddelik bir öneri reçetesi sundu. Tamer Taşkın, EBSO Geleneksel Başarılı Sanayiciler Ödül Töreni’nde yaptığı konuşmada, reel sektörün sıkıntılarını ve çözüm önerilerini ayrıntılarıyla ortaya koydu. Yatırım, üretim, istihdam, vergi, ihracat, Ar-Ge ve inovasyon, kültür, sanat, spor, sağlık, eğitim, marka yaratmada başarılı, Oda organlarında görev alan sanayicileri kutlayan Taşkın, “Günümüzde, büyük özverilerde bulunmayı gerektiren küresel rekabet ortamında başarı elde etmek hiç de kolay değildir. O büyük denizde kaybolmamak cesaret, sabır, emek, mücadele ve hırs işidir. Üretmenin, ürettiğini satabilmenin, yatırımlara devam ederek büyüyebilmenin ve istihdam yaratmanın zorlaştığı bir ortamda, adeta yoktan var etme mücadelesi içinden başarıyla sıyrılan, öne çıkan sanayicilerimizi tebrik ediyor, heyecanlarının ve başarılarının eksilmeden devam etmesini diliyoruz. Bu tür; sizlere olan minnettarlığımızı, üretiminize olan saygımızı bir kez daha gösterebilme imkanı bulabildiğimiz değerli anlardır” dedi. 2006 yılı ortasından itibaren sadece siyasetin gündemde olduğu ülkemizde ekonomik önlemlerin, piyasaya güven verecek, ileriyi görmeyi sağlayacak adımların geciktiğini ifade eden Taşkın, “Krizin varlığını kabul etmekte ve de tedbir almakta temkinli davranmayı tercih eden hükümetimizin; üzerinde çalıştığı önlem paketlerini, krizden etkilenen birçok ülkede olduğu gibi biran önce devreye sokmasını ve beklentilere cevap vermesini umuyoruz” diye konuştu. Taşkın, krizde tedbirler kadar yaklaşımların da önem taşıdığını, psikolojik faktörler göz ardı edilerek sadece maddi araçlarla tam bir sonuç alınamayacağını, finansal kriz olarak başlayan ancak şu anda bütün ülkeleri resesyona götürecek boyutta daralmaya iten ve bir tüketmeme krizine dönüşerek reel sektörü de içine alan sürecin güçlü şekilde psikolojik faktörlerden de beslendiğini anlattı. Türkiye’nin ihracata ve dış finansmana bağlı olarak büyüdüğüne dikkat çeken Tamer Taşkın, 1 numaralı ticaret ortağımız konumundaki Avrupa ve ABD’nin kriz içinde olduğunu hatırlattı. Taşkın, Türkiye’de reel sektörün finansa erişimi zorlaşırken çek ve senetlerin ödenemediğini, iş ve siparişin olmadığını anlattı. “Bankacı, sanayici, işçi, sendikacı, bürokrat, bakanlarımız, ebsohaber 8 aralık 2008 KAPAK hükümetimiz, Böyle bir dönemde güveni Kurumlar Vergisi, Gelir Vergisi muafiyeti tesis edici zemini hep beraber hazırlakoyun. Dünyada bu yönlerdeki akımın, EBSO Yönetim Kurulu Başkanı malıyız, birbirimize güvenmeli ve destek Türkiye’ye gelmesine kapı açın. Olmayan Taşkın, iş dünyasının acil olarak olmalıyız. Diyalog hatları açık olmalı” yatırım, üretilmeyen ürün, zaten vergi yatırım teşviklerine ihtiyaç duydiyen Tamer Taşkın, kriz dönemleri üretmez. duğunu belirtirken, istihdamdan kendimize çeki düzen verme, bu yönde Enerji maliyetlerini makul seviyelere ihracata somut öneriler sundu. düşünme, tasarruf ve verimliliği öğrenme çekin, doğalgaz fiyatlarını doların güncel dönemleri olarak nitelendirdi. Taşkın, maliyetleriyle uygulayın, BOTAŞ’ın ilave bugünlerin sorununun nakit akışı olduğunu ifade ederken, “Nateminat mektuplarından, asgari alım taahhütlerinden vazgeçin, kit akışını, bütçeyi, finansı iyi bilmeli ve yönetmeliyiz. YatırımBOTAŞ – sanayici ilişkisini realitelere uygun şekle dönüştürün. ları bilinçli yapmalıyız. Ne yazık ki birçok gerçeği bizler de kriz Taşkın, BOTAŞ’ın sanayicilerden ilave teminat mektubu ve gelince anlıyoruz. Çözüm üç yerde var: Bir; istihdamı sürdürasgari alım taahhütü istemesini de eleştirerek, “Sayın bakanım mek, arttırmak. İşsizliği önlemek. İki; iç tüketimi canlandırmak. bunu kimse veremeyecek. BOTAŞ da alsın o gazı borusunda Üç; ihracatı sürdürmek” dedi. tutsun” sözleri salondan büyük alkış aldı. Sanayicilerin krizi fırsat bilerek eleman çıkardığı yönündeki iddiaların kendilerini üzdüğünü belirten Taşkın, hiçbir sanayiEBSO reçetesi cinin böyle bir mantık içinde olmadığını savundu. İşten çıkarÇözümü gerçekleştirmek için üretim maliyetlerini düşürmek, maların kriz olmadan da yapılabileceğini, kimsenin “kriz gelsin üretim içindeki yerli katma değeri artırmak, ihracatta rekabet de işten çıkarma yapalım” düşüncesinde olmadığını dile getiren gücünü artırmak ve tüm ilgililerin orta vadede önünü görme imTaşkın, “Hepimiz yanımızda yetiştirdiğimiz ve kolay kolay bulakanı sağlamak gerektiğini vurgulayan Tamer Taşkın, iş dünyasının acil olarak yatırım teşviklerine ihtiyaç duyduğunu belirtirken madığımız elemanların kıymetini biliyoruz” dedi. Taşkın, Kurban Bayramı nedeniyle Suudi Arabistan’da bir şu somut önerilerde bulundu: gün tatil verilirken, Türkiye gibi gelişmeye mecbur olan bir Brüt ücretin %25’i kadar, işverene muhtasar geçici muafiyeti ülkede 4 günlük tatile anlam veremediğini belirterek, “Normal tanıyın ve bu muafiyeti, çalışanın vadesi asgari 6 ay sözleşmeye şartlarda anlamadığımız pek çok şeyi ekonomik krizler bize bağlanması şartıyla uygulayın. Bunu 2009’da %25, sonraki yıl anlatacak” diye konuştu. %20, sonraki yıl %10 olarak ilan edin. İşçilik maliyetini, istihTürkiye’nin kriz tecrübelerini, elde ettiği kamu disiplini küldam sürekliliğinde ucuzlatın. türünü ve girişimci gücünü kullanmanın zam zamanı olduğuna Cansuyu kredisi, exim kredisi, Halk Bankası işletme yatırım dikkat çeken Tamer Taşkın, “Ezberleri bozma, yeniden yaratma ve benzeri kredilerinde kredi miktarını talep edenin sözleşmeli zamanındayız. Dar ve içe dönük düşünceden, siyasiler de dahil istihdam kişi sayısına endeksleyin. Mesela, 50.000 lira isteyen, olmak üzere kurtulabilirsek, ancak o zaman kriz bir fırsata dönüsözleşmeli beş kişi çalıştırıyor olmalı. şebilecektir. Gerçekçi, zamanlı ve bütünü kapsayan düşünceye İş sözleşmeli çalışanların, banka tüketim kredilerine, örneğin ihtiyacımız var. Küresel ekonomik krizden, bölgesel güç olarak altı maaş on sekiz ay vadeye kadar devlet kefaleti verin. Bankaçıkabilme potansiyelimiz ancak çok taraflı olarak düşünülmüş, lar da krediyi gevşetsin. uzlaşılmış, hesaplanmış ve çalışılmış yapısal reformlar ve zamaTüm KDV oranlarını on puan düşürün. Piyasalar canlansın. nında uygulamalarla mümkün olabilir” dedi. Banka mevduat garantisini derhal arttırın. EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, sanayicilere de şu Merkez Bankası rezervlerini arttırın. Doları, 2009 başında sözlerle moral aşılamaya çalıştı: “İçinde bulunduğumuz koşullar 2 TL, 2009 sonunda 2.5 TL’ye çıkartın. Artan rezervleri bu önesizlerin şevkini kırmasın. Bizler zor günlerden zaferle çıkmasını rilerimizin uygulamasına plase edin. Yerli malı kampanyaları ile kendimizi aldatacağımıza, ithali pahalılaştıralım, ara malı üreten bilen, mücadeleci ve dayanıklı bir neslin devamıyız. Üretmek ve var olmak için göstermiş olduğunuz özverili gayret ve çalışmalafabrikalarımız çalışmaya başlasın. rınız kesilmeden devam etmelidir. Gayretinizi gören siyasi irade Exim kaynaklarını arttırın. Bizce gereken en az 5 Milyar Dolar’dır. Exim İhracat sigortasına aynen devam edin. Akreditifli gereken desteği verecektir. Şevkiniz, gücünüz hiç tükenmesin.” ihracata prim ödeyin, örneğin ilgili exim kredisinin faizini almayın. İhracat tahsilatını özendirici tedbir olsun. Törenin duygulu anları İhracat KDV iadesini makdu %12 yapın ve DAB (döviz alım Önümüzdeki yılın Şubat ayındaki seçimlerle EBSO’daki 4 yılbordrosu) noktasında defaten ödeyin. Bankalar çalışsın. lık çalışma döneminin sona ereceğini de söyleyen Tamer Taşkın, Karşılıksız çek’e, misli ile ceza ve hapis koyun. Cezadan geride kalan sürede Yönetim Kurulu olarak sanayicilerin yanında kaçış için her türlü bahaneyi kaldırın. Dönen sanal kıymet güve- olduklarını, çözüm için çalıştıklarını belirtti ve salondaki herkesi nilirliği artsın. selamlayarak, “Bu dönem içinde bize olan güveniniz ve desteBankaların reel sektör kredilerine destek verin. Sözleşmeli ğiniz için teşekkür ediyorum. Valime Odamıza verdiği değerler, istihdam sahibi firmaların kredilerine, %50 kefil olun. Kefaletiniz belediye başkanıma organizasyonlarımıza sağladığı destekler, iki yıl sonra başlasın. bürokratlarımıza, iş adamlarımıza verdikleri hizmetler, BakanıSürdürülebilir enerji, geri kazanım ve yeniden yapım mıza ve Bakanlık çalışanlarına, her zaman yanımızda oldukları projelerine, bunların yatırımlarına, ürünlerine, KDV, ÖTV, için teşekkürlerimi sunuyorum” dedi. ebsohaber 9 aralık 2008 KAPAK Sanayiciye Çağlayan morali Global finansal krizin tüm boyutlarıykaldığını” söyledi. Sanayi ve Ticaret Bakanı Çağlala yaşandığı, kredi darlığının reel sektörü Türkiye’nin bütçe açıkları ve etkilediği dönemde gerçekleştirilen Ege kamu borçları konusunda Maastricht yan, EBSO Geleneksel Başarılı SaBölgesi Sanayi Odası Geleneksel Başarılı Kriterleri’ne uyduğunu, sağlam bir nayi Kuruluşları Ödül Töreni’nde Sanayiciler Ödül Töreni’ne, sanayicilerin bankacılık sistemine sahip olduğunu, bu sorunlara ve çözüm önerileriyle sorunları, çıkış önerileri ve moral çağrılayönlerinin krize kaşı avantajlı olduğunu sanayicilere moral aşıladı. rı damgasını vurdu. belirten Bakan Çağlayan, “Bankalara Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağdüşen önemli görevler var. Bankacılık layan, EBSO Geleneksel Başarılı Sanayiciler Ödül Töreni’nde iş sistemi parayı, tasarrufu bir taraftan alıp sanayiciye, tüccara dadünyasına önemli mesajlar verdi. Konuşmasında global krizin ğıtan bir müessesedir. Bankaların tavuğun yumurta üstüne oturur “freni patlamış bir kamyon gibi” nereye gideceği ve duracağı gibi paranın üstüne oturma lüksü olamaz. Görevi likiditeyi reel belli olmayan bir yapıda olduğunu, bu krizden Türkiye gibi sektöre dağıtmaktır. Bilmelidir ki bugünün yarını da var. Beraber dünyanın 17. ve Avrupa’nın 6. büyük ekonomisinin etkilenmeçalışmak zorunluluğu olan birbirinin devamı ve mütemmimi mesinin, söz konusu olamayacağını belirten Çağlayan, tarihinde olan iki kesimin yarın da birlikte olduğunun bilinmesine ihtiyaç bir çok krizle karşı karşıya kalan Türkiye’nin, bu krizi fırsata var” dedi. çevirebilecek potansiyele sahip olduğuna inandığını belirtti. Bankaların yabancı ve yerli para cinsinden koydukları zorunÜlkenin üçüncü çeyrekteki yarım puanlık büyüme oranını luluklar konusunda 2 puanlık indirimin sisteme 2.5 milyar dolarkimsenin savunamayacağını, ancak krizin iç dinamiklerden kay- lık finansman imkanı getirdiğini ifade eden Bakan Çağlayan, “Bu naklanmadığını ifade eden Bakan Çağlayan, hiçbir krizin kalıcı imkanı bankacılık sistemi tabii ki reel sisteme KOBİ’lere kulolmadığını, her inişin bir çıkışı olduğunu ifade etti. landıracaktır. Bankacılık sistemi bu paranın üzerine oturamaz. Uluslararası finans piyasalarında sanal bir balonun patlaması Bundan rahatsız olur, bu parayı mutlak suretle kullandırmak sonrası oluşan depremin sarsıntılarının yaşandığını, dünyada durumundadır” dedi. ekonomik kavramların ve davranış biçimlerinin tekrar tartışılır duruma geldiğini ifade eden Çağlayan, ancak krizin reel sektör Hepinize kefilim ve verimliliğin önemini bir kez daha ortaya koyması bakımından Hükümet ve Merkez Bankası’nın, krize karşı aldığı önlemler olumlu sonuçlarının da olduğuna dikkati çekti. hakkında bilgiler veren Bakan Çağlayan, sanayicilerin krizi fırsat Kapitalist sistemde insanın 4 kimliğinin ve giysisinin bulunbilerek işten çıkarma yaptığı iddialarıyla ilgili şunları söyledi: duğunu kaydeden Çağlayan, krizle birlikte girişimci, yatırımcı, “Sanayicilik yapan, üretim yapan insanlar çok iyi bilirler ki tüketici ve vatandaş kimlikleri bulunan insanların “sanal bahiçbir işveren beraber çalıştığı, beraber kazandığı, üzüldüğü, lonların patlamasıyla çıplak kalarak gerçeklerle karşı karşıya sevindiği işçisini bile bile işten çıkarmaz. Bunun altını çok net ebsohaber 10 aralık 2008 KAPAK çizmem gerekiyor. İstihdam yaratmanın, Böyle bir davranışı kabul etmek, hatta insan çalıştırmanın tek bir tarifi vardır. bırakın karşı olmayı böyle bir konuyu “Sanayiciler eli öpülmesi, tebrik Sanayiciler olsa olsa bu ülkenin şerefli, söylemek bile beni üzüyor. Gereğini tabii edilmesi gereken bir kesimdir. haysiyetli, onurlu insanları olur. Hiç kimki yapacağız. Burada söylediğim şeyleri Reel sektörün sorunlarını çözmek senin bir yakıştırma yapması hiçbirimiz basının önünde söylüyorum. Tabii ki için cabalayan bir hükümet var. tarafından kabul edilir bir yaklaşım olgereği yapılacak. Beni sakın ha başkasıyÖnemli destekler gelecek.” maz. Bu konuda morallerinizi bozmayın. la karıştırmayın. BOTAŞ’ın bu hatadan Bu işten anlamak için sizler gibi ağaçtan döneceği kanaatindeyim. Kendilerini düşmek gerek. Hiçbir işverenin bile bile işçisini işten çıkarmaya- uyardım. Böyle bir uygulamanın her tür riski göz önüne alarak cağı konusunda hepinize kefilim.” BOTAŞ’a parasını ödemiş olanlara haksızlık olacağını ifade Sanayicinin “elinin öpülmesi, tebrik edilmesi” gereken bir ke- etmek istiyorum.” sim olduğunu, hükümetin sanayiciye güvenmeye devam ettiğini EBSO Meclis Başkanı Ender Yorgancılar ile Yönetim Kurulu belirten Çağlayan, reel sektörün sorunlarını çözmek için çabalaBaşkanı Tamer Taşkın, Sanayi ve Ticaret Bakanı Çağlayan’a yan bir hükümet bulunduğunu ifade etti. ödül töreninin anısı olarak yelkenli minyatür kayık armağan etti. Sanayicilerin mutlaka morallerini yüksek tutması gerektiBakan Çağlayan başarılı sanayicilere plaketlerini verdi. ğini ifade eden Çağlayan, “Önümüzdeki dönemde ne olacak? 2009’un ilk iki çeyreğinde çeşitli sıkıntılarla karşı karşıya kalacağız, büyüme rakamları belki istenen seviyelerde olmayacak. Her an devamlı bu problemlerin çözümü ve etkilenmelerin en az olacak şekilde yoğun çalışma ve gayret içindeyiz. Bu noktada bütçe bittikten sonra 2009 ile beraber çeşitli önemli desteklerin getirilmesi noktasında yoğun çalışmalarımız var” diye konuştu. İzmir’deki KOBİ’lerin KOSGEB kredilerine yaptığı başvuruyla ülke çapında öncelik alır bir noktada olduğunu belirten Bakan Çağlayan, çek kullanımında yaşanan sorunların da Türk Ticaret Kanunu ile Borçlar Kanunu’nda yapılan düzenlemelerle giderileceğini ifade etti. Çağlayan, IMF ile yapılan görüşmeler konusunda ise Türkiye’nin ve reel sektörün menfaatine olan neyse onun yapılacağını, yılbaşı itibarıyla tıkanmış olan kredi kanallarında yaşanan aksamaları giderecek bir anlaşmanın devreye gireceğini ifade etti. BOTAŞ’ın “uzaysal” davranışı Türkiye’nin krizde Avrupa ülkelerine göre genç nüfusu ve doymamış iç pazar potansiyeli sayesinde büyük avantajlarının bulunduğunu kaydeden Çağlayan, sanayicinin Türkiye’nin coğrafi konumu ve stratejik önemi konusundaki avantajlarının da farkında olması gerektiğine işaret etti. Bakan Çağlayan, şunları söyledi: ‘’Bunları gaz vermek için söylemiyorum ama BOTAŞ’ın verdiği gibi değil. Ben inanıyorum ki, Türkiye dünya üzerinde bu krizi en az etkiyle atlatabilecek, bunları çok ciddi fırsata dönüştürecek yapıya sahiptir. BOTAŞ’ın yapmış olduğu bu uzaysal davranışı ben de sizlerin huzurunda kınıyorum. Böyle bir şeyi yapmak, böyle bir davranış içinde olmak acaba ne kadar Türkiye’nin ve dünyanın gerçekleriyle bağdaşıyor. Ben bu uygulamayı yapanların hakikaten Türkiye’de yaşadıkları konusunda endişe duyuyorum. 10-15 gündür bu konu ile ilgili ilgili arkadaşları, BOTAŞ’ı uyarıyorum. Bankaların sermaye yeterlilik rasyosunu düzeltmek adına kredileri kestiği bir ortamda sanki bankacılık sistemi bol miktarda teminat mektubu dağıtıyormuş, ‘Gelin arkadaşlar bu mektupları toplayın’ denmiş gibi bir ortamda kalkıp reel sektörün üzerine yeni yük getirmek bana göre tamamıyla yanlış bir davranıştır. ebsohaber 11 aralık 2008 KAPAK Vali Kıraç’tan dayanışma çağrısı İzmir Valisi Cahit Kıraç, Türkiye’nin ve İzmir’in kalkınmasının sanayicilerin performansıyla gerçekleşeceğini belirtirken, global kriz ortamından çıkabilmek için dayanışma içinde hareket edilmesi gerektiğini söyledi. Türkiye’nin ticaret ve sanayide önde gelen şehirlerinden biri olan İzmir’de 3 bin 725 ihracatçı firmanın Türkiye’deki ihracatçı firmaların yüzde 8’ini oluşturduğunu ve bu şirketlerin 6.8 milyar dolar ihracat yaptığını, 3 bin 979 ithalatçı firmanın da 7.3 milyar dolarlık ithalat yaptığını bildirdi. İzmirli sanayicilerin ülke sanayi üretiminin yüzde 9’unu, katma değerin yüzde 14’ünü ve istihdamın da yüzde 10’unu gerçekleştirdiğini belirten Kıraç, toplam vergi gelirlerinin yüzde 10’unu ödeyen kentin daha büyük bir potansiyele sahip olduğunu belirtti. Vali Kıraç, İzmir’de 1954 yılından bu yana 1228 uluslar arası sermayeli firma kurulduğunu ve Türkiye’de en çok yabancı sermaye çeken 5 kentten biri olduğunu hatırlatırken, “Akdeniz’in ve Avrupa’nın en önemli ticaret merkezi İzmir, yüksek standartlardaki üretimiyle iş dünyasına katkı verirken bizler de yatırım için son derece avantajlı olduğunu yurt içi ve yurt dışında iyi anlatmaya çalışıyoruz” dedi. Bugüne kadar pek çok sektörde yatırım, üretim, ihracat yapan, istihdam yaratan ve vergi ödeyen sanayicilere kentin kalkınmasına yaptıkları katkılardan dolayı teşekkür eden Vali Kıraç, “Başarı göstergeleri bizleri heyecanlandırıyor, yeni yatırımlar için cesaret veriyor. Sizlerin başarılı olmasıyla daha çok üretim olacak, istihdam artacak. Bu ülkenin kalkınması sizlerin performansıyla gerçekleşecek” diye konuştu. Dünyanın bugün zor bir ekonomik dönemden geçtiğini de hatırlatan Vali Kıraç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Siz sanayiciler de hedeflerinize ulaşmakta zorluk çekeceksiniz. Bu dönemde sanayicilerin birbirlerine daha fazla destek olmasının önemi açıktır. Bugünlerin elbirliğiyle ve hükümetimizin aldığı önlemlerin desteğiyle aşılacağına inanıyorum. Bizler de sizinle birlikte hareket etmeye hazırız.” İzmir Valisi Kıraç, İzmir Kalkınma Ajansı’nın da bu konuda sanayiciye çeşitli desteklerde bulunacağını sözlerine ekledi. ebsohaber 12 aralık 2008 KAPAK Ekonomik ve sosyal alanda başarılı sanayiciler EN YÜKSEK ÜRETİMİ GERÇEKLEŞTİREREK PLAKET ALAN ÜYELERİMİZ 1- TÜPRAŞ A.Ş. İZMİR RAFİNERİ MÜDÜRLÜĞÜ............. 7.625.961 1- OPET PETROLCÜLÜK A.Ş. .............................................. 180.413 2- HABAŞ A.Ş. (İZMİR ŞUBESİ)......................................... 2.298.981 2- HABAŞ A.Ş. (İZMİR ŞUBESİ)............................................ 124.765 3- PETKİM A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜĞÜ............................. 2.181.455 3- TÜPRAŞ A.Ş İZMİR RAFİNERİ MÜDÜRLÜĞÜ................. 112.088 4- PHILSA.......................................................................... 1.194.987 4- PHILSA............................................................................... 79.919 5- EGE ÇELİK ENDÜSTRİSİ SAN. VE TİC. A.Ş. .................... 950.257 5- PETKİM A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜĞÜ.................................. 72.493 6- BMC SANAYİ VE TİCARET A.Ş. ...................................... 853.519 6- BMC SANAYİ VE TİCARET A.Ş. ........................................ 58.873 7- İZMİR DEMİR ÇELİK SANAYİ A.Ş. ..........................................XX 7- TİRE KUTSAN..................................................................... 49.949 8- ÇEBİTAŞ DEMİR ÇELİK ENDÜSTRİSİ A.Ş. . ..................... 462.872 8- İZMİR DEMİR ÇELİK SANAYİ A.Ş. ..........................................XX 9- PINAR SÜT MAMULLERİ SANAYİ A.Ş. .......................... 437.084 9- JTI TÜTÜN ÜRÜNLERİ SANAYİ A.Ş. ............................... 36.017 10- JTI TÜTÜN ÜRÜNLERİ SANAYİ A.Ş. ........................... 424.966 10- KILIÇ DENİZ ÜRÜNLERİ A.Ş............................................ 34.680 EN YÜKSEK YATIRIMI GERÇEKLEŞTİREREK PLAKET ALAN ÜYELERİMİZ ebsohaber 13 aralık 2008 KAPAK EN YÜKSEK İHRACATI GERÇEKLEŞTİREREK PLAKET ALAN ÜYELERİMİZ 1- TÜPRAŞ A.Ş. İZMİR RAFİNERİ MÜDÜRLÜĞÜ............. 2.202.436 2- HABAŞ A.Ş. (İZMİR ŞUBESİ)............................................ 910.766 3- İZMİR DEMİR ÇELİK SANAYİ A.Ş.................................... 479.984 4- PETKİM A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜĞÜ................................ 357.893 5- ÖZKAN DEMİR ÇELİK SANAYİ A.Ş.................................. 223.393 6- ÇEBİTAŞ DEMİR ÇELİK ENDÜSTRİSİ A.Ş......................... 213.949 7- DELPHI AUTOMOTIVE SYSTEMS LTD. ŞTİ. ............................XX 8- CMS JANT VE MAKİNA SANAYİİ A.Ş.............................. 187.081 9- JTI TÜTÜN ÜRÜNLERİ SANAYİ A.Ş................................ 142.587 10- KOZA ALTIN İŞLETMELERİ A.Ş...................................... 128.923 1- PHILSA A.Ş....................................................................... 106.528 2- PINAR SÜT MAMULLERİ SANAYİ A.Ş. ............................ 11.195 3- İZMİR ÇİMENTO FABRİKASI T.A.Ş. (ÇİMENTAŞ) . ........... 10.986 4- JTI TÜTÜN ÜRÜNLERİ SANAYİ A.Ş. ............................... 10.234 5- BATIÇİM - BATI ANADOLU ÇİMENTO SANAYİİ A.Ş. ....... 7.719 6- ÖZKAN DEMİR ÇELİK SANAYİ A.Ş. .................................. 7.141 7- SCHNEIDER ELEKTRİK SAN. VE TİC. A.Ş............................. 6.592 8- ABALIOĞLU YEM-SOYA VE TEKSTİL SANAYİ A.Ş. ............ 5.877 9- BATISÖKE SÖKE ÇİMENTO SANAYİ T.A.Ş. ........................ 5.655 10- PINAR ENTEGRE ET VE UN SANAYİ A.Ş. ......................... 5.156 EN YÜKSEK KURUMLAR VERGİSİ ÖDEYEREK PLAKET ALAN ÜYELERİMİZ ebsohaber 14 aralık 2008 KAPAK ÜRETİMDEN SATIŞ KOBİ ÖDÜLÜ 1- YONSAN EGE YONGA LEVHA.......................................... 24.817 2- FERSAN FERMANTASYON ÜRÜNLERİ.............................. 24.279 3- TEKNOPET PLASTİK ÜRÜNLERİ........................................ 24.270 4- AYKİM METAL SAN. VE TİC. A.Ş....................................... 24.001 5- AK-EGE MADENCİLİK NAK. TURİZM................................ 23.831 6- ELTAŞ TRANSFORMATÖR SAN. VE TİC. A.Ş..................... 22.845 7- KADIOĞLU DEĞİRMENCİLİK TİC. VE SAN. A.Ş............... 22.808 8- EGE BİRLEŞİK ENERJİ ELEKTRİK ÜRETİM........................... 22.701 9- SAY REKLAMCILIK............................................................. 22.078 10- ERA TEKSTİL SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ................................ 22.047 1- ALİAĞA ÇAKMAKTEPE ENERJİ ÜRETİM A.Ş...................... 17.348 2- VİLTUR VİLLA SARAY TURİZM........................................... 9.918 3- BOLULU HASAN USTA SÜT TATLILARI ............................ 5.078 4- RENKLER MAKİNA............................................................... 3.689 5- GÜRALP VİNÇ VE MAKİNA KONSTRÜKSİYON......................XX 6- SİMYA METAL DEMİR ÇELİK SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ........... 3.534 7 -MATEL HAMMADDE SAN. VE TİC. A.Ş............................... 3.234 8- GÖKHAN BOYA SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.............................. 3.148 9- INTER ABRASIV SAN. VE TİC. A.Ş....................................... 2.955 10- ÜSTÜN ISITMA VE SOĞUTMA EKİPMAN..............................XX YATIRIM TUTARI KOBİ ÖDÜLÜ ebsohaber 15 aralık 2008 KAPAK İHRACAT KOBİ ÖDÜLÜ 1- ERA TEKSTİL SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.................................. 18.000 2- RAPUNZEL ORGANİK TARIM ÜRÜNLERİ........................ 16.513 3- İ.Y.A. TEKSTİL SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ................................ 15.883 4- ÜNİTEKS TEKSTİL SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.......................... 15.174 5- SMS GIDA SANAYİ İTH. İHR. VE TİC. LTD. ŞTİ................ 14.675 6- KARYATEKS TEKSTİL SAN. VE TİC. A.Ş.............................. 14.207 7- AYKİM METAL SAN. VE TİC. A.Ş. ..................................... 11.257 8- AKUA-DEM DENİZ MAHSÜLLERİ .................................... 10.922 9- SRF SELGEÇEN RADYATÖR FABRİKASI............................ 10.540 10- BELGÜ TEKSTİL ÜRETİM TİC. SAN. LTD. ŞTİ.................. 10.211 1- KASTAŞ KAUÇUK SAN. VE TİC. A.Ş.................................... 1.015 2- CEMER KENT EKİPMANLARI SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.............. 802 3- AKDEMİR ÇELİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş............................. 686 4- İZMİR PALAS TURİZM VE TİCARET A.Ş................................. 656 5- BOLULU HASAN USTA SÜT TATLILARI ............................... 636 6- AKUVATUR SU ÜRÜNLERİ TİC. VE SAN. A.Ş........................ 634 7- ELTAŞ TRANSFORMATÖR SAN. VE TİC. A.Ş.......................... 605 8- SÜPERPAK AMBALAJ SAN. VE TİC. A.Ş.................................. 590 9- BAŞAK DEPOCULUK A.Ş........................................................ 588 10- İMAS KLİMA SOĞUTMA MAKİNA SAN.................................XX KURUMLAR VERGİSİ KOBİ ÖDÜLÜ ebsohaber 16 aralık 2008 KAPAK ÜRETİMDEN SATIŞLAR TEKNOPET PLASTİK ÜRÜNLERİ VERGİ HOCAZADE TEKSTİL ÜRÜNLERİ CİRO ESEN DIŞ TİCARET GÜBRE MADEN. MATBAA MALZ. YATIRIM&İSTİHDAM A. YEMEK TABLDOT GIDA İHRACAT DİNAMİK ISI VE MAKİNA SANAYİİ TİCARET DAĞITIM VE PAZARLAMA KOBİLERE ÖZEL EN YÜKSEK ARTIŞ ÖDÜLÜ KÜLTÜR, SANAT, SPOR, SAĞLIK VE EĞİTİM ÖDÜLLERİ EĞİTİM BMC SANAYİ VE TİCARET A.Ş. KÜLTÜR PINAR SÜT MAMULLERİ SANAYİ A.Ş. SANAT JTI TÜTÜN ÜRÜNLERİ SANAYİ A.Ş. SAĞLIK SEYİTLER KİMYA SANAYİ A.Ş. SPOR PETROL OFİSİ A.Ş. ebsohaber 17 aralık 2008 KAPAK MECLİS HİZMET ÖDÜLLERİ ODAMIZDA 25 YIL MECLİS ÜYELİĞİ • İRFAN ACAR ODAMIZ MECLİS KOMİSYONLARINDA HİZMET ÖDÜLÜ ODAMIZDA 20 YIL MECLİS ÜYELİĞİ • N. ATIL AKKAN • ELİYA ALHARAL • A. RIFAT DEMİRLİ • A. ERTUĞRUL DOĞUÇ ODAMIZDA 15 YIL MECLİS ÜYELİĞİ • NEDİM UYSAL ODAMIZDA 10 YIL MECLİS ÜYELİĞİ • FAHRETTİN GÖKSEL • YAVUZ KAPTANOĞLU • ENVER OLGUNSOY • HALİT ŞAHİN • NECDET İTMEÇ • CUMHUR KENDİR • ZAFER MAĞDEN ebsohaber 18 aralık 2008 KAPAK ODAMIZ MESLEK KOMİTELERİNDE 25 YIL HİZMETLERİNDEN DOLAYI DEMİR ÇELİK SANAYİ MESLEK KOMİTESİ’NDE • KEMAL ÇOLAKOĞLU ODAMIZ MESLEK KOMİTELERİNDE 10 YIL HİZMETLERİNDEN DOLAYI ELEKTRONİK SANAYİİ MESLEK KOMİTESİ’NDE • ADNAN ALPAN DEMİR ÇELİK SANAYİİ MESLEK KOMİTESİ’NDE • FETTAH GÜVENTÜRK TAŞIT SANAYİİ MESLEK KOMİTESİ’NDE • MEHMET KATMERCİ • MEHMET SERTDEMİR ebsohaber 19 aralık 2008 ÇEVRE Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) tarafından bu yıl 8’incisi düzenlenen 2008 Çevre Ödülleri sahiplerini buldu. EBSO Çevre Danışma Konseyi tarafından organize edilen törende bu yılın birincisi Ege Profil olurken, özel ödülü TAV İzmir Terminal İşletmeciliği A.Ş. aldı. Organize sanayi bölgeleri kategorisinde çevre ödülünü İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi, teşvik ödüllerini ise Aliağa Organize Sanayi Bölgesi, Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi, Tire Organize Sanayi Bölgesi aldı. Törene katılan İzmir Vali Yardımcısı Mustafa Aydın da çevre sorunlarının hem yerel, hem ulusal, hem de küresel açıdan ciddi anlamda endişe kaynağı olduğunu ifade etti. Aydın, "Bu endişe sadece bugüne yönelik değil, aynı zamanda geleceğe dönüktür. Fakat son yıllarda çevre konusunda yapılan denetimler ve Kimler ödül aldı Çevreci sanayicilere EBSO’dan ödül 2008 Yılı Ebso Çevre Ödülü Birincisi •Ege Profil 2008 Yılı Ebso Çevre Komitesi Özel Ödülü • TAV İzmir A.Ş. 2008 Yılı Teşvik Belgesi alan firmalar • Altera • Çakmaktepe Enerji • İzçev Çevre Laboratuvarı • İzeltaş • İzmir Eko Endüstri • Koza Altın • Rultrans • Tariş Pamuk Organize Sanayi Bölgesi Çevre Ödülü Atatürk Organize Sanayi Bölgesi Teşvik Belgesi alan OSB’ler • Aliağa Organize Sanayi Bölgesi • Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi • Tire Organize Sanayi Bölgesi Çevre Komitesine Destek • Prof. Dr. Necdet Alpaslan • Prof. Dr. Ayşegül Pala • Prof. Dr. Delya Sponza Çevre Danışma Konseyi Başkanı Halit Şahin’e komitedeki 18 yıllık emeğinden dolayı şükran plaketi sorumlu davranışlar sonucu çevrede iyi yönde ciddi değişimler görülmektedir" dedi. Çevre sevgisi yüreğimizde EBSO Çevre Danışma Konseyi Başkanı Halit Şahin de sanayicilerin istihdam yaratmasının yanı sıra yatırım yaparken de çevre konusuna duyarlı olması gerektiğine dikkat çekti. Şahin, “Ülke ekonomisine katma değer yaratmanın yanı sıra yatırım yaparken çevre konusunda duyarlı olmak çok önemli. Sanayici olarak çevre sevgisini yüreğimizde hissediyoruz bu yüzden yatırımlarımızda bu konuya özen gösteriyoruz” diye konuştu. Çevre dostuyuz Sanayicilerin temiz bir çevreye katkıda bulunmak için bütün çabayı gösterdiğini ifade eden EBSO Meclis Başkanı Ender Yorgancılar ise, “Sanayi tesisi deyince ilk akla gelen çevre kirliliği oluyor. Biz sanayiciler olarak temiz çevre bilinciyle hareket ediyoruz. Çevrenin kirlenmemesi için önlem alıyoruz. Alıştığımız standartları temiz çevre çabası ile yukarıya çekiyoruz. Çevre dostu olarak çevreye duyarlı çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi. ebsohaber 20 aralık 2008 ÇEVRE Katı atık bertarafında yeni yöntemler Katı atık yönetiminde geleceği şekillendirecek yeni yöntem ve tekniklerle uygulamalar Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın ev sahipliğinde İzmir’de tartışıldı. Dokuz Eylül Üniversitesi, Stuttgart Üniversitesi ve Ege Üniversitesi işbirliği, Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO), İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Ticaret Odası (İTO), Katı Atık Kirlenmesi Araştırma ve Denetimi Türk Milli Komitesi (KAKAD)’ın destekleriyle düzenlenen Türk - Alman Katı Atık Günleri, EBSO Meclis Salonu’nda gerçekleştirildi. “Geleceği olan katı atık yönetimi ve katı atık tekniği” konusunun bütün yönleriyle tartışıldığı toplantıda, son yıllarda önemi artan doğal kaynakları ve iklimi koruma bağlamında bilgi paylaşımı yapıldı. Ege Bölgesi Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, hem bir Oda başkanı hem de sanayici olarak çevrenin ve atıkların gerek ekonomik gerekse yaşamsal önemini bildiğini söyledi. EBSO üyesi sanayicilerin planlı kalkınmanın en güzel örneği olan organize sanayi bölgelerinde öncelikle arıtma tesislerinin yapımını gerçekleştirdiğini belirten Taşkın, üretimin gelecekten ödünç alınan çevreyi korumakla anlam kazandığını ifade etti. Organizasyon eş başkanlarından Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Erdin, Almanya ve Türkiye’de katı atık bertarafı konusundaki birikimlerin ve uygulamaların karşılıklı olarak aktarılmasının hedeflendiği toplantıda, iki ülke arasındaki işbirliğinin hem uygulama hem de bilimsel alanda daha da yoğunlaşacağını anlattı. Stuttgart Üniversitesi Öğretim Üyesi Martin Kranert de bilgi paylaşımının gelecek için yapılma- sı gerekenlere ışık tutmaya çalıştıklarını söyledi. İki gün süren Türk Alman Katı Atık Günleri’nde bilim adamları ile uygulamacılar tarımsal ve biyolojik atıklar, mekanik ve biyolojik işlem tesisleri, arıtma çamuru, arazide katı atık değerlendirme, atık yakma tesisleri, deponi tasarımı, özel atıkların bertaraf yöntemleri, Türkiye’nin turistik bölgelerinde sürdürülebilir katı atık bertarafı, İzmir’de kompost üresimi ve kompostlama atıklarının değerlendirilmesi ile kaynak yönetimini ayrıtlarıyla tartışma imkanı buldu. Rekabet için kümelenme şart Avrupa Komisyonu tarafınve devlet destekleriyle de yaygın şekilde EBSO Yönetim Kurulu Başkanı dan finanse edilen ve Dış Ticaret kullanılmaya başlanmasının atılacak Taşkın, kümeleme yapısı içindeki Müsteşarlığı’nın (DTM) yararlanıcısı adımların başında geldiğine dikkat çeken güçlerin birleştirilmesi sayesinde olduğu Türkiye'de Kümelenme PoliTamer Taşkın, kümelenme politikalarının tikasının Geliştirilmesi (KPG) Projesi belirlenmesinde yurtdışında ve yurtiçindünyada yaşanan krizin etkilerikapsamında, İstanbul 3-4 Aralık 2008 de yaşanan tecrübeler ile ülkemize özgü nin en aza indirileceğini söyledi. tarihleri arasında “Türkiye’nin kümekoşulların bir arada düşünülmesinde lenme deneyiminin, yurt içi ve yurt yarar olacağını ifade etti. Oturum kapsadışı akademik çevre, kamu ve iş dünyası ile paylaşılması” tema- mında; ülkemizde aynı ürünü üreten, aynı ürün veya hizmetin sı ile “Üçüncü Uluslararası Kümelenme Konferansı” düzenüretilmesinde çeşitli kademelerde bulunan işletmeler arasında lendi. Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen ve Merkezi Finans İhale işbirliği kültürü ve alışkanlığının arttırılmasının oldukça önemli Birimi Başkanı Muhsin Altun’un açılış konuşmaları ile başlayan olduğu vurgulandı. Bu amaçla TOBB ve İzmir ABİGEM aracılıkonferansın Kümelenme Politikası konulu birinci oturumunun ğı ile 2006 yılı sonu ile 2007 yılı Mart ayları arasında 10 ilimizbaşkanlığını Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı de “Kümeleme ve İhracat Konsorsiyumları” konulu eğitimlerin Tamer Taşkın yaptı. Ulusal ve Avrupa düzeyinde kümelenme düzenlendiği ve bu eğitim seminerlerinde, 10 ildeki Ticaret ve politikasının geliştirilmesi sürecinin yerli ve yabancı konuşmaSanayi Odasının da katkıları ile KOBİ’lere ulaşıldığı belirtildi. cılar tarafından değerlendirildiği oturumda Taşkın, kümelenme Kamu kuruluşları, odalar, dernekler, birlikler, vakıflar, üniveryapısı içerisinde var olan güçlerin birleştirilmesi sayesinde siteler ve iş dünyasından çok sayıda temsilcinin katılım gösterdünyada yaşanan finansal krizin etkilerini en aza indirmediği konferansta; Rekabet Gücü, Küme Geliştirme, Küme İçi ve nin mümkün olabileceğini belirtti. Bölgesel rekabet avantajı Kümeler Arası İşbirliği, Küme Yönetimi, Kümelerin İzleme ve kazanabilmek için Kümelenme yaklaşımının dikkate alınması Değerlendirilmesi konuları da tartışıldı. ebsohaber 21 aralık 2008 HABER Egeli KOBİ’lerin güçbirliği Egeli küçük ve orta ölçekli işletmeler, Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) ve İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (İESOB) önderliğinde KOBİ EGE Platformu çatısı altında biraraya geldi. Platform ile birlikte KOBİ’ler sorunlarını daha kısa sürede çözmeyi ve seslerini Ankara’ya daha gür duyurmayı amaçlıyor. Çözüm üretecekler Egeli küçük ve orta ölçekli işletmeler, çatısı altında biraraya geldikleri KOBİ Ege Platformu ile seslerini Ankara’ya duyurup sorunlarını çözmeyi hedefliyor.. EBSO Sanayiciler Kulübü’nde biraraya gelen KOBİEGE Platformu üyeleri kriz döneminde Türkiye ekonomisinin belkemiğini oluşturan KOBİ’lerin geliştirilmesi için yapılacak çalışmalar hakkında bilgi verdi. Toplantıda konuşan EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, KOBİ’lerin piyasa sisteminin dinamik unsuru olduğunu belirterek, KOBİ’lerin kriz döneminde öneminin daha da ortaya çıktığını söyledi. KOBİ’lerin ülke ekonomisi için önemli avantajlar yarattığına işaret eden Taşkın, “Bu avantajları birer fırsata dönüştürme gücü olan KOBİ’lerimiz ise ne yazık ki özellikle rekabet edebilirlirlik açısında yeterli donanıma sahip değildir. Bunun yanısıra finansman sıkıntıları, maliyetleri fazlalığı, kalifiye eleman sıkıntısı bulma gibi birçok sıkıntı yaşayan KOBİ’lerimiz bilgi eksikliği sebebiyle de çözüm yollarından habersiz kalıyor. Biz de bu platformu kurarak KOBİ’lerin sıkıntılara çözüm yolları bulmayı amaçlıyoruz” dedi. Dünyanın hızla global pazara dönüştüğünü belirten Taşkın, uluslararası eğilimlerin dışında kalmanın mümkün olmadığını ve KOBİ’lerin gelişmesi için çalışmanın kaçınılmaz olduğunu söyledi. KOBİ’lerin tek başlarına rekabetçi bir noktaya ulaşmalarının zor olduğunu kaydeden Tamer Taşkın, “Bu zorluğu aşabilmek amacıyla geliştirilen önemli bir yaklaşım kümelemedir. Kümeleme de ancak bu gibi oluşumlarla filizlenmekte ve gelişebilmektedir. KOBİ’lerin rekabet gücünün artırılabilmesi amacıyla etkin bir geliştirme ve destekleme politikasının tesisi için kurum ve kuruluşlar arasındaki işbirliği artırılmalı, kamu-özel sektör diyalog mekanizması oluşturulmalıdır. Katılımcı kuruluşlarla strateji alanlarını, konuları ve öncelikleri belirleyeceğiz” diye konuştu. Diyaloğun en güzel göstergesi İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Zekeriya Mutlu da KOBİEGE Platformu’nun kurumlar arası diyalogun en güzel göstergesi olduğunu söyledi. Türk KOBİ’lerinin özellikle rekabet edebilirlik açısından yeterli donanıma sahip olmadığını ifade eden Mutlu, KOBİEGE Platformu’nun somut ve gerçekçi bir kurumlar arası birliktelik yaratarak sorunlara çözüm üreteceğine inandıklarını kaydetti. KOBİ’lerin kapasite kullanım oranının geçen yıla göre yüzde 7 azaldığını dile getiren Mutlu şöyle konuştu: “İhracat ekim ayı sonu itibariyle yüzde 28 düştü. Tüketici Güven Endeksi de uzun süredir ilk defa 100 sınır değerinin altına düştü. Bundan da en fazla etkilenen kesim KOBİ’ler ve esnaf ve sanatkar işletmeleri. Biz de KOBİEGE Platformu ile sorunların üstesinden gelmek istiyoruz. Platform, danışmanlık ve destek hizmetlerini yürütecek KOBİ Masaları, KOBİ Kılavuzu Hazırlama Çalışma Grubu, “Ege KOBİ’leri Sempozyumu” Düzenleme Çalışma Grubu ve Aylık Sohbet Toplantıları Düzenleme Çalışma Grubu oluşturduk. KOBİ Masaları ve KOBİ Kılavuzu Hazırlama Çalışma Grubunun çalışmaları bizim koordinasyonumuzda yapılacak.” KOBİEGE Platformu’nda kimler yer alıyor? EBSO – İESOB – ABİGEM – DTO – EBİLTEM - EBSO Genç Sanayiciler Birliği – EGOD - Ege KOBİDER – EGEV – ESİAD – İSSİAD – İGEME – İGİD – İZKA – İTB – İZSİAD – KALDER – KOSGEB – MÜSİAD – MPM – TTMD – İŞKUR – TOSYÖV – TSE - Yeni Asır TV ebsohaber 22 aralık 2008 HABER İmalatçı KOBİ’lere “can suyu” kredisi Global Mali Krizin etkilerini hissetdüzeyindedir. Bunu da 650 kişilik KOSmeye başlayan reel sektör ve KOBİ’ler, GEB kadrosuyla yapıyoruz. Önümüzdeki KOSGEB, global finansal krifinans sıkıntısı çekerken, tüm gözler Sıfır yıllarda KOSGEB, daha etkin, daha fazla zin etkilerini daha çok hisseden faizli KOSGEB kredi desteklerine çevrilkaynakla çalışır duruma gelecek” dedi. KOBİ’ler için sıfır faizli cansuyu di. Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim KuKOBİ’lerin beyannamesini dolduran kredi uygulamasına başladı. Herulu Başkanı Tamer Taşkın ile KOSGEB ve anket çalışması tamamlanan imalatdef 15 bin işletmeye destek.. İzmir İşletme Geliştirme Merkez Müdürü çı KOBİ’lerin KOSGEB sıfır faizli kredi Kazım Akgün, imalatçı KOBİ’lere verildesteği uygulamasına başvurabildiğini meye başlanan Cansuyu Kredisi hakkında bilgi verdi. ifade eden Akgün, “Bu yılki destek bütçemizin dörtte birinden fazlasını sıfır faizli Cansuyu desteğine ayırdık. Bu kredide işletmelerin yeni istihdam yaratmalarını beklemiyoruz. Sıfır faizli Hepimiz aynı gemideyiz kredi uygulamasında hiç bir ön şartımız yok. Sadece işletmeler EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, dünyayı saran KOBİ beyannamesini imzalayacak ve KOSGEB veri tabanında finansal kriz nedeniyle zor bir dönemden geçildiğini belirtirken, yer alacaklar. Ayrıca 9 işçiden fazla çalışanı olan işletmelere de “Hepimiz aynı gemideyiz. Bu güç dönemde reel sektörün desher işçi başına 2 bin YTL daha ek kredi imkanı sunuyoruz. Bu teklenmesi lazım. Maliyetler değişiyor, cirolar düşüyor, şirketlekredilerin üst limitide 100 bin YTL olacak. Alınan krediler 12 rin kârsızlık sorunu artıyor. Böyle bir ortamda KOBİ’ler küresel krize kurban edilmemeli. Bu anlamda KOSGEB kanalıyla verilen ay vadeli olacak ve ilk 3 ayı geri ödemesiz olacak. Ancak bu tür kredi uygulamalarında yine bankacılık kuralları ve işlemleri destekler büyük önem taşıyor. Bütün KOBİ’leri bu imkandan geçerlidir. KOSGEB olarak biz sadece kredinin faizini ödüyoruz. yararlanmaya davet ediyorum” dedi. Firma, bankacılık sisteminin şartlarını karşılamak zorunda” dedi. Taşkın, üretim yapan 9 işçi çalıştıran KOBİ’lere 25 bin YTL, kadın girişimcilere ise 30 bin YTL kredi verileceğini açıkladı. KOBİ’lere verilen destekler KOSGEB İzmir İşletme Merkez Müdürü Kazım Akgün, sıfır KOSGEB’in İzmir’deki KOBİ’lere 2004 yılında 3,5 Milyon faizli krediler başta olmak üzere; danışmanlık, eğitim, girişimYTL destek sağladığını kaydeden Akgün, bu rakamın 2007’de sıciliği geliştirme, pazar araştırma, kalite geliştirme, inovasyon fır faizli kredi desteklerinin de uygulamaya girmesiyle 10 milyon ve ihracat gibi konularda kurumun verdiği hizmetleri anlatırYTL’ye ulaştığını, 2008’de de aynı hedefin yakalandığını ifade ken, KOSGEB’in veri tabanında İzmir’de faaliyet gösteren 6 bin etti. Akgün, “Eylül ayında başlatılan İhracat kredisi faiz desteği firmanın olduğunu bildirdi. Akgün, “İzmir’de faaliyet gösteren uygulamasına İstanbul’da giren işletme sayısı 1600’e yaklaştı. İmalatçı firmaların yaklaşık üçte birini veri tabanımıza aldık. İzmir’de de yaklaşık 400 işletme bu destekten faydalandı. 2007 Türkiye’de bu sayı 70 binin üzerindedir. Böyle bir veri çalışması yılında İzmir’de 740 işletmeye İstihdam, ihracat, gıda, makine AB ülkelerinde bile yok. Ülkemizde, imalatçı KOBİ’lerin veri desteği sağladık” dedi. tabanına alınma oranı yüzde 24 iken, AB’de bu oran yüzde 16 İkinci cansuyu İmalatçı KOBİ’lere birinci can suyu kredisinin bilgilendirme toplantıları ve başvuruları biter bitmez ikinci cansuyu kredisi uygulamaya konuldu. 26 Kasım’da 350 milyon YTL hacimli ve sıfır faizli krediye 551 milyon YTL’lik talep gelince başvuran işletmelerin tamamının yararlandırılmasının ardından 17 Aralık’ta bu defa 150 milyon YTL hacimli ikinci bir paket daha açıldı. Böylelikle yılın sonunda toplam destek 700 milyon YTL’ye ulaştı. Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, cansuyu kredisine başvuran firmalara limiti aşmış olsalar bile pozitif ayrımcılık yapılacağını bildirdi. ebsohaber 23 aralık 2008 FİNANS MB’den “Kriz bitmedi, tedbirli olalım” uyarısı Merkez Bankası Başkanı Durmuş YılYılmaz, ülkelerin global ortamda maz, dünyayı saran finansal krizde henüz yaşanan kriz sonrası yapabilecekleri şeyEBSO’da para politikaları konbirinci perdenin bittiğini, önümüzdeki lerin belli olduğunu ve bu adımların da feransı veren Merkez Bankası dönemde özellikle krizin reel ekonoatıldığını belirterek şunları söyledi: Başkanı Durmuş Yılmaz, glabal mi üzerindeki etkilerinin görüleceğini “Avrupa ve ABD’de açığa satışlar finansal krizde daha birinci perdesöyledi. Küresel krizin tepe noktasından yasaklandı. Bu da yetmezse ki yetmedi, nin bittiğini söyledi. inişe geçtiğini ileri süren Başbakan Recep sonuçta bizim aynen 2001’de yaptığıTayyip Erdoğan’ın aksine, küresel krizde mız gibi kamunun üzerine bir yük geldi. ikinci perdenin açılmaya başlayacağını belirten Yılmaz, krizin Vergi mükellefi bu zararları üstleniyor ve sistem yeniden realize reel sektör üzerinde bıraktığı tahribatın ise 2008 yılı bilançolarıediliyor. ABD ve Avrupa’daki hükümetlerin bugün itibarıyla nın açıklanacağı 2009 yılı ilk çeyreği ve ilerleyen aylarında belli yaptıkları bu. Biz bunu niye yapmıyoruz sorusunun cevabı, olacağını bildirdi. Krizin reel sektör üzerindeki etkilerinin bume- bizim ihtiyacımız yok. Bunu 2001’de yaptık, bize milli gelirin rang etkisiyle bankalar üzerinde baskı yaratabileceğine dikkat yüzde 25’i kadar yük getirdi. Bizim bankalarımız da göreceli çeken Durmuş Yılmaz, “Artık bolluk dönemi bitti, kıtlık döneolarak bu krize hazırlıklı yakalandı. Yabancı para biriminden mine giriyoruz. İhtiyatlı olalım” diyerek sanayicileri uyarırken, açık pozisyonu taşımadıkları için bugün 2001 krizinden farklı bir kendilerinin de bankaları rahatlatmak için gereken tedbirleri ortam var. Yapılan analizler bankacılık sektörümüzün mevcut almaya devam edecekleri işaretini verdi. Durmuş Yılmaz, 2009 sermaye yapısının çeşitli şok baskılar altında oluşabilecek kayıpyılı para politikası genel çerçevesi çizilirken gerektiğinde faiz ları karşılayabilecek düzeyde olduğu görülüyor. Her akşam biz indirimi de yapabileceklerini, üstelik indirimi erkene alabilecekpiyasa kapandığında bankaların elinde faza para olduğu için MB lerini vurgularken, Merkez Bankası’nın bir süredir TL piyasasınbankaların elindeki bu parayı çekiyor. Dolayısıyla bu dönemde da konumunun değiştiğini ve artık borç alma değil borç verme gerek ABD gerek AB’den bizi ayrıştıran en önemli özellik; onlarfaizine bakılması gerektiğini de aktardı. da sistem paraya ihtiyacı olduğu için her akşam bunlar sisteme Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın Dünya Gazetesi ile birlikte para veriyor. Biz ise sistemden sürekli para çekmek durumunda düzenlediği “Para Politikaları” konulu konferansta konuşan Mer- kalıyoruz. Ve biz şu anda dışarıyı fonluyoruz. Yani borç veren kez Bankası Başkanı Yılmaz, sunumunun ardından sanayicilerin konumdayız.” küresel krize karşı alınması gereken önlemlerle ilgili sorularını yanıtladı. Yılmaz, Ekim 2008 itibarıyle krizin yarattığı zararın 1 Bütçe disiplininden taviz verecek alanımız yok trilyon dolar olduğunu ve uluslar arası kuruluşların yaptığı büyüDurmuş Yılmaz, son dönemde IMF’nin mali alanı uygun me tahminlerinin resesyonu işaret ettiğini belirtirken, Türkiye’nin bazı ülkelere toplam talebi canlandırmak için mali disiplini risk primi artmasına karşın daha iyi performans gösterdiği tespigevşetebileceği tavsiyesinde bulunduğunu hatırlatarak, Türkiye tinde bulundu. gibi ülkelerin böyle bir alana sahip olmadığının altını çizdi. ebsohaber 24 aralık 2008 FİNANS Yılmaz, “Eğer ülkelerin bütçeleri imkan olursa zaman zaman buna talep geliyor. veriyorsa, mali alan varsa belki toplam 3 ton altınınızı eylül ayında verdiğinizde “Reel sektör - bankacılık kesimi talebi canlandırmak üzere gevşetici mali yılbaşında 3 ton 250 kilo olarak dönüayrımını doğru bulmuyoruz. Bu iki politikalar uygulanabilir. IMF de özellikle yor. Muhabir bankalarımız ise merkez sektörün ilişkisi kısa süreli çıkarlar bu konuda imkanı olan ülkelere bunu bankaları.” üzerine kurulmamalı, uzun vadeli tavsiye ediyor. Ama bizim gibi ülkelerin Merkez Bankası’nın yüksek faiz düşük ortak çıkarlarda birleşmeli.” mali alanı yok. Biz bu tür genişletici pokur gibi bir politikasının bulunmadığını, litikaları yapamayız, yapmamalıyız diye kendilerine verilen fiyat istikrarı çerçevedüşünüyorum. Çünkü bizim böyle bir alanımız yok” dedi. sinde beklentileri yönetmeye yönelik faiz politikalarının bulunduğunu belirten Yılmaz, kurları değerli tutup enflasyonu düşük çıkarma gibi bir amacın bulunmadığını belirterek, dalgalı kur Ekonomiler için en kötüsü belirsizlik sisteminin devam edeceğini bildirdi. Yılmaz, IMF ile anlaşma süreci konusunda ise ekonomiler Yeni dönemde şirketlerin yurt dışı borçlanmalarının cari için en kötü noktanın belirsizlik olduğunu ifade ederek belirsizaçığın finansmanında çok önemli rol oynadığını, kaydeden liğin ne kadar erken kaldırılırsa Türkiye’nin o kadar menfaatine Yılmaz, bankaların da reel sektörün dış borcu nedeniyle kredi olacağını söyledi. Yılmaz, “Bulunduğumuz nokta şu, benim bilgilerime göre biz Türkiye olarak durumumuzu IMF’ye arzettik, riski taşıdığını vurguladı. Yılmaz, “Bizim reel sektörümüz bu ön teklifte bulunuldu. IMF bize geri bildirimde bulundu. Biz şim- çalkantıda Eylül ayında dış piyasalardan yüzde 180’ler civarında borçlanabildi. Bizim de buradan çıkardığımız sonuç. Bu kadar di geri bildirimde bulunuyoruz. Nasıl bir şekil alacağı elimdeki çalkantıya rağmen yabancılar, borç verenler neye güvenerek bilgiye göre net değil” diye konuştu. borç veriyorlar? Biz de kendimize soruyoruz. Varsayıma dayaEBSO Meclis Üyesi sanayicilerin gelecek dönemde döviz narak bankalarımızın yurt dışında önemli teminatları var diye kurları hakkındaki tahmini sorması üzerine Yılmaz, kur ve faizdüşünüyoruz. Hiç kimse teminat olmadan bu borcu vermez diye leri etkileyen faktörleri bilmelerine rağmen bunların her zaman düşünüyoruz” dedi. Bankaların tasarruf edenlerle yatırımcılar aynı sonucu vermediğini, kur ve faizlerin gelecekteki seviyesini arasında köprü olduğunu belirten Yılmaz, bu nedenle reel sekbilse bile bunu kimseyle paylaşmayacağını belirterek Merkez törle bankacılık sektörünün ilişkisinin kısa süreli çıkarlar üzerine Bankası’nın böyle bir taahhüt altına giremeyeceğini kaydetti. kurulmaması gerektiğini savundu. Yılmaz, şöyle konuştu: “Orta Yılmaz ayrıca dalgalı kur sisteminin şokları emici özelliğinin bu ve uzun vadeli ortak çıkarlarda birleşilmeli. Reel kesim - bankakrizde de çalıştığını ve sabit veya bant sistemli kur rejimi uygucılık kesimi ayrımını doğru bulmuyoruz. Biz bir bütünüz, aynı lamasını isteyenlerin komşu ülkelerin durumuna bakmalarını gemideyiz. Herkes bunu söylüyor. Dolayısıyla bankalar aldıkları önerdi. paraları sanayicilere kullandırmasalar zarar ederler. KullandırırYılmaz, döviz kurundaki artışın enflasyon üzerindeki etkilarken de onların bir takım riskleri var. Bir yerlerden fon alıyorsinin 2006 Haziran ayında ortaya çıkan dalgalanmaya kıyasla daha az olacağını vurguladı. Enflasyon hedefinin petrol ürünleri ve gıda ürünlerindeki düşüşün artması üzerine daha da düşeceğini öngördüklerini söyledi. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun zorunlu karşılıkların düşürülmesi talebi hatırlatılan Yılmaz, “Ne yapacağımızı bir plana, projeye bağladık, önceliklerini belirledik. İhtiyaç duyulduğunda, günü geldiğinde bunu yapacağımızı söyledik ve olduğumuz yerde de duruyoruz” cevabını verdi. Net döviz fazlamız var Merkez Bankası’nın döviz rezervi açısından önemli ölçüde net döviz fazlası olduğunu açıklayan Yılmaz, 70 milyar dolarlık döviz rezervinin Euro, Yen, Sterlin ve başka para birimlerinde tutulduğunu belirterek şunları söyledi: “70 milyar dolarlık rezervimizin çok az bir kısmı Merkez Bankası kasalarında efektif olarak duruyor. Geriye kalan kısmı muhabir hesaplarımızda. Dolayısıyla biz bunu kasamıza koyarsak bir şey kazanamayız. Kazanabilmemiz için değerlendirmemiz gerekiyor. Bunları yurtdışındaki muhabirlerimiz değerlendiriyor. Amerikan Doları, Amerikan muhabirlerimizde gibi. Aynı şekilde altını da değerlendiriyoruz. Türkiye’nin 116 ton altını var. Altının bir miktarı Ankara’da Merkez Bankası’nın altındaki kasalarda duruyor. Geriye kalan yurt dışı muhabirlerimizde. Kasadaki altın size bir şey kazandırmıyor. Yurtdışında altınınız ebsohaber 25 aralık 2008 FİNANS lar, bu para bunların parası değil. Her ikisinin menfaatini birden gözetmek durumunda. Merkez Bankası ekonominin ihtiyaç duyduğu likiditeyi vermeye devam edecek. Mali kesime, ’Biz sizin ihtiyaçlarınızı karşılayacağız, likidite sıkıntısı çektirmeyeceğiz. Siz de reel sektöre gereken ihtimamı gösterin, onlara yapılabilecekleri mevcut konjonktür içinde yapmaya devam edin’ dedik.” Yılmaz, küresel krizde Türkiye’nin Doğu Avrupa ülkeleri başta olmak üzere gelişen ülkelere kıyasla avantajları bulunduğunu belirterek, “Türkiye hane halkı borçluluğu bakımından Doğu Avrupa ile kıyaslandığında daha sağlam durumda. Bu ülkelerden farklı olarak Tükiye’de tüketici kredilerinin büyük kısmı sabit faizli yerli para cinsinden, ayrıca milli gelire oranı da düşük” dedi. jeksiyonları yaparken çok dikkatli olunması gerektiğini belirtti. Yılmaz, 1995 yılından beri kamu ve özel kesimin yüzde 100’lük borç çevirme oranı ile çalıştığını, bunun 2001 yılında bile değişmediğini ancak o dönemde yaşanan kriz sırasında dünyada paranın da bol olduğunu aktardı. Dünyadaki küresel ekonomik talebin azalmasının Türkiye’nin ihracat pazarlarını olumsuz etkileyeceğini, ancak ithalattaki düşüşün ihracattaki düşüşten daha hızlı olacağından dış ticaretin büyümeye etkisinin pozitif olacağını belirten Yılmaz, fiyatlarındaki gerileme ve iktisadi faaliyetlerdeki düşüşle cari açıkta bir gerilemenin beklendiğini ifade etti. Kriz, ‘2. perde’ diyor Yılmaz, finansal piyasada başlayan krizin birinci perdesinde sona doğru yaklaşıldığını belirterek, “Buradan reel sektör üzerine nasıl bir hasar verdiği çok önemli. Önümüzdeki dönem bunu göreceğiz. Buradan da tekrar dönüp finans kesimini vurabilir. İhtiyatta olalım diyoruz. Söylediğimiz sadece bu. Önümüzdeki dönemde inişler çıkışlar göreceğiz. Önce reel sektördeki tahribatı göreceğiz. Bunu 2008 yılı son çeyrek bilançolarının açıklandığı 2009 yılı ilk çeyrek veya ortalarına doğru bir dönemde göreceğiz. Bu piyasayı dalgalandıracaktır. Bankaları yeniden etkileyebilir” diye konuştu. Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, mevduat güvencesiyle ilgili yeni bir düzenleme olup olmadığına ilişkin soru üzerine ise Türkiye’nin etrafındaki ülkelerin güvence miktarını artırarak ve kapsamını genişleterek rekabette avantajlı konuma geçtiğini, ancak şu an için acil olarak alınması gereken bir tedbirin bulunmadığını bildirdi. Yılmaz, “Eğer buralarda bir sıkıntı varsa bunun giderilmesi için bir takım tedbirler alınabilir ama bugün itibarıyla bankalarımızda acilen önlem alınmasını gerektirecek mevduat açısından bir sorunla karşı karşıya değiliz. Ama bu olmayacağı anlamına gelmez. Bizim bundan sonra mevduat güvencesi ile alabileceğimiz tedbirin çerçevesi ortaya çıkan dezavantajlı durumun ve bozulan rekabet koşullarını nasıl düzeltebiliriz perspektifiyle olmalı” dedi. Bankacılık sistemindeki verilerin uluslararası standartların üzerinde seyrettiğini, bankalarda şu an için bir sorun bulunmadığını ifade eden Yılmaz, “Rakamlar açısından bankalarımızda bir sorun yok. Bunun nedeni 2001 krizi sonrası alınan tedbirler. Fakat 2001’deki kriz bizim krizimizdi, bizim dışımızda kriz yoktu. Likidite bulmak kolaydı. Bugün bütün dünyada kriz var dolayısıyla dünyada para açısından bolluk dönemi sona erdi. Kıtlık dönemine giriyoruz. Önümüzdeki dönem zor olacak. Maliyetler yükselecek ve borç alınabilir verilebilir fonlarda daralma olacak. Bu durumu göz önünde bulundurarak herkesin ihtiyatlı olması gerekir” diye konuştu. MB önümüzdeki dönemde alabileceği önlemler Dış ticaretin büyümeye etkisi pozitif olacak Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, bankacılık, reel ve kamu sektörlerin borçlarını geri çevirip çeviremeyeceği konusunda tarihsel olarak bakıldığında evet cevabının verileceğini, ancak geçmişteki gelişmelerden hareketle geleceğe ilişkin pro- ebsohaber 26 aralık 2008 Likidite sıkışıklığının kalıcı olması ve diğer önlemlerin yeterli olmaması durumunda YTL zorunlu karşılığının sınırlı ölçüde indirilmesi gibi önlemleri gündeme alabileceklerini söyleyen Yılmaz, önümüzdeki dönemde Merkez Bankası’nın alabileceği ilave döviz likiditesi önlemlerini şöyle açıkladı: Döviz cinsi zorunlu karşılıklarının sınırlı ölçüde indirilmesi İhracatçılara Eximbank ile ticari bankalar aracılığıyla kullandırılacak reeskont ve kredi miktarlarının artırılması. Fiyat istikrarını sağlama temel amacıyla, önümüzdeki dönemde piyasada likidite sıkışıklığı arttığı takdirde teknik faiz indirimini erkene alarak potansiyel yapının değiştirilmesi. Likidite sıkışıklığının gelişimine bağlı olarak yapılabilecekler: Repo işlemlerle fonlama vadelerinin uzatılması. İkinci el piyasadan doğrudan veya dolaylı hisse senedi alımıyla sisteme fon. FİNANS Merkez’den bankalara 2,5 milyar dolarlık kaynak Merkez Bankası, Kurban Bayramı dolardan 1 milyar dolara yükseltti. KoMerkez Bankası, bankaların döviz arifesinde biri bankaları diğeri de reel nuyla ilgili açıklamada, ihracat reeskont sektörü rahatlatacak 2 karara daha imza kredisine kullanım kolaylığı getirildiği becinsi zorunlu karşılık oranlarını attı. Bankaların döviz cinsi zorunlu karşılirtilerek, yeni uygulama şöyle anlatıldı: düşürürken ihracat reeskont krelık oranlarını 2 puan düşürerek yüzde 9’a Akreditifli işlemlerde akreditif bedisi limitini de 2 katına çıkararak indiren Merkez Bankası, ihracat reeskont delinin Merkez’e temlik edilmesi şartı reel sektöre kredi imkanını artırdı. kredisi limitini de iki katına çıkarttı. kaldırıldı. Türk Eximbank tarafından Merkez Bankası, son dönemde küresel uygulanmakta olan sevk öncesi ihracat kredi piyasalarında yaşanan sorunların ekonomi üzerindeki etkredisi kapsamına mal mukabili ihracatın finansmanı da dahil kilerini azaltmak amacıyla alınan önlemlere ek olarak, 2 önlemi edildi. İhracatın finansmanında reeskonta getirilecek senetlerdaha devreye soktu. Bunlardan ilki, munzam (zorunlu) karşılık de, yurt dışı bankalarca ödeme garantisi verilme şartı kaldırıldı. puanının döviz mevduatta düşürülmesi oldu. Bankacılık sektörü- Türk Eximbank ve diğer ticari bankaların ödeme garantisi yeterli nün uzun süredir dile getirdiği munzam (zorunlu) karşılık oranı görüldü. Bankalar topladıkları mevduatların tamamını kendiindirilsin talebine yanıt veren Merkez Bankası, yüzde 11 olan leri kullanamıyor. Zorunlu karşılık, mevduata karşılık, Merkez yabancı para zorunlu karşılık oranını 2 puan azaltarak yüzde 9 Bankası’nda tutmak zorunda oldukları oranı ifade ediyor. düzeyine indirdi. Munzam karşılık bankanın varlığı olmakla birlikte, Merkez bunu para arzını kontrol etmek amacıyla kullanabiliyor. Bankalar döviz mevduatın yüzde 11’ini, YTL’de ise yüzde TL mevduatta değişmedi 6’sını zorunlu karşılık olarak ayırıyordu. Resmi Gazete’nin 5 Aralık günkü nüshasında yayımlanarak Yeni uygulamayla ise bankalar 1000 dolarlık mevduat için yürürlüğe giren “Zorunlu Karşılıklar Hakkında Tebliğde Değişik90 dolar zorunlu karşılık tutacak. TL’de ise bir değişiklik olmalik Yapılmasına Dair Tebliğ”, 28 Kasım tarihli zorunlu karşılık yacak. Buna karşılık, banka dövizdeki karşılığı için faiz almaktan cetvelinden geçerli olmak üzere yürürlüğe girdi. Türk Lirası vazgeçecek. mevduatlar için zorunlu karşılık oranı yüzde 6 olarak korundu. Yapılan bu değişikliğin amacı, reel sektör için daha fazla kredi yaratabilmek. Oranının düşürülmesiyle birlikte, zorunlu 2.5 milyar dolarlık kaynak Merkez Bankası tarafından yapılan açıklamaya göre, yabancı karşılıkların bir kısmı kullanılabilir rezerv haline geliyor. Bu da bankaların kredi tabanını artıyor. para zorunlu karşılık oranlarındaki indirimle bankacılık sistemine 2,5 milyar dolarlık ek döviz likiditesi sağlandı. Açıklamada, şöyle denildi: “ Merkez Bankası, uluslararası piyasalardaki sorunların ekonomimiz üzerindeki etkilerini sınırlamak için üzerine düşeni yapmaya devam edecek. Bu doğrultuda, küresel kredi piyasalarındaki gelişmelerin niteliğine bağlı olarak ilave YTL ve döviz likiditesi önlemleri alınabilecek.” Tekrar indirim olabilir Döviz likiditesindeki duruma göre bu oranın tekrar indirilebileceği ya da artırılabileceği belirtilen açıklamada, şu bilgiler de verildi: “Ters dolarizasyon sürecini desteklemek, YTL mevduatı ve kredileri teşvik etmek amacıyla yabancı para zorunlu karşılıklara faiz ödenmesi uygulamasına son verildi. Türk parası zorunlu karşılıklara ödenen faiz oranı bankamız gecelik borçlanma faiz oranının yüzde 75’i seviyesinden 80’i seviyesine çıkarıldı.” Merkez Bankası’ndan bir diğer önlem de ihracatçı reel sektör için geldi. Banka ihracat reeskont kredisi limitini 500 milyon ebsohaber 27 aralık 2008 FİNANS Güçlü bir ekonomik paket şart Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kutekrar çift haneli rakamlara dönüş, doğrurulu Başkan Yardımcısı Ufuk Akgün, global dan yabancı sermaye girişinin azalması, EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yarfinansal krizin hem dünya hem de Türkiye’de özelleştirme gelirlerinin düşmesi, bütçenin dımcısı Ufuk Akgün, hem hükümet uygulanan para politikalarının önemini daha yerel seçim politikaları riski altında olması, hem de MB’den içinde bulunduğuda artırdığını belirterek, “Hem hükümet hem vergi reformunda ilerleme kaydedilememesi, muz kritik süreçte güveni sağlayıcı de Merkez Bankası’ndan bu kritik süreçte banka kredilerinin azalması, üretimin kriz adımlar beklendiğini dile getirdi. öncelikle güven sağlanıp kararlılığın gösterilnedeniyle durdurulması veya sonlandırılması, mesini istiyoruz. Sadece kamuoyu beklediği işsizliğin artması gibi etkenlerin Türkiye’de için değil gerçekten yapıcı olan güçlü bir ekonomik paket hazırlanmaresesyon kaygılarını artırdığını haber verdi. lı” dedi. Üretim ve yatırım teşvik edilmediği, sürdürülebilir bir büyüme 2001 yılındaki krizle birlikte mali sektörde gözetim ve denetimin sağlanmadığı sürece güçlü bir ekonomiye sahip olunamayacağını vursıkı tutulması sayesinde bugün çok daha iyi kamu maliyesine sahip gulayan Ufuk Akgün, “Türkiye’de büyümenin kaynağına baktığımızda olunduğunu hatırlatan Akgün, bankacılık sektörünün de açık pozisyon karşımıza hep reel sektör çıkıyor. Sanayide çarklar dönmeyince büyüve döviz likiditesi ile küresel krize karşı dik duruşunun memnuniyet ve- medeki ivmenin de artması mümkün değil. Bugün de beklenen büyme rici olduğunu ifade etti. Ufuk Akgün, bütün bunların BDDK ve MB’nin Türkiye’nin güçlü bir ekonomik yapıya sahip olmasını sağlayacak bağımsızlığından taviz vermeyerek mali sistemi disiplin altında tutması oranda değil. Çünkü sanayide istenilen canlılık, yatırımlarda istenen sayesinde gerçekleştiğine dikkat çekerken, sözlerini şöyle sürdürdü: hareketlenme yok. Bu da bize uygulamada yapılan yanlışlıkların artık “Ancak bugün kriz ile birlikte büyüme ve likidite açısından gerek sonlandırılması gerektiğini gösteriyor. İşlevini tamamlayan uygulamaladünyada gerekse ülkemizde ibrenin yavaşlama eğiliminde olduğunu rın yerine, gerek sanayimizi gerekse piyasayı canlandıracak politikalabiliyoruz. Ekonomiye likiditenin kazandırılması büyük önem taşımakta- rın, ivedilikle yaşama geçirilmesi büyük önem taşıyor” dedi. dır. Dışarıda ülkelerin piyasalarına bulabildikleri tüm yöntemlerle nasıl Türkiye’nin özellikle 2007 yılından bu yana hem maliyet hem likidite pompaladıklarını takip ediyoruz. İçerde de Merkez Bankası’nın de zaman açısından çok şey kaybettiğini belirten Akgün, kriz karşıbankacılık sisteminin likidite ihtiyacını karşılayabilecek bir yapıda sında tedbir alan 40’a yakın ülkenin şu anda açıkladıkları ekonomik olmasından emin olmak istiyoruz. Bu sürecin iyi yönetilmesi en büyük önlemlerin olumlu sonuçlarını beklerken Türkiye’de hala uygulamaya temennimiz. Bankalar, tasarruf mevduatına yatırılan her 100 liranın geçmiş bir adımın bulunmamasının düşündürücü olduğunu söyledi. yüzde 6’sını, her 100 doların yüzde 11’ini Merkez Bankası’na vermek Ufuk Akgün, “Bizlerin hem hükümetten hem de Merkez Bankası’ndan zorunda. Çin Merkez Bankası’nın, rezerv oranlarını düşürerek bankala- talebimiz, Bu çok kritik süreçte öncelikle güvenin sağlanması ve kararra verdiği desteği belki de reel sektörü rahatlatabilmek adına bizim de lılığın gösterilmesidir. Sadece kamuoyu beklediği için değil, gerçekten uygulamamız yanlış olmayacaktır” dedi. yapıcı olan güçlü bir paketin hazırlanmasıdır. Ekonominin daha fazla Dünyanın bugün yaşadığı ekonomik süreçte, gelişmelerin nasıl kan kaybetmemesi için tedbir paketi ile acil ama doğru müdahalenin bir yol izleyeceği ve krizin ne zaman biteceğini öngörmenin giderek yapılmasıdır. Gecikme yıpranma anlamına geliyor. zorlaştığını vurgulayan Akgün, krizin olumsuz etkisinin Türkiye’de Gecikmenin devamı, hazırlanacak önlem paketinin öncelikli olarak 2009 büyüme rakamında kendini göstereceğine dikkat uygulanabilirliğini ve etkinliğini güçleştirecektir” çekti. Geride kalan 5 yılda Türkiye’nin ortalama yüzde 6.5-7 büyüdiye konuştu. düğünü, ancak önümüzdeki yıl IMF tarafından bu rakamın en fazla yüzde 3’ler civarında olacağının tahmin edildiğini bildiren Akgün, “Büyümedeki düşme ciddi sıkıntı yaratacak. Büyümenin sağlanabilmesi için üretmek esastır. Üretebilmek için de talebin olması şarttır. Talep daraldıkça, önce üretim, üretimin durmasıyla da büyüme geri adım atmaya devam edecek. İkinci çeyrekte sadece yüzde 1.9 oranında büyüyebilmemiz, yatırım ve tüketim harcamalarının neredeyse durma noktasına geldiğinin işaretidir” dedi. Ufuk Akgün, MB’nin faiz indirimi kararını yerinde bulduklarını ancak tek başına yeterli olmayan bu adımı destekleyecek önlemler alınması gerektiğini savundu. Bugün gündemden düşmeyen özel sektörün dış borçlarının cari açığın yüzde 60’ının kapatılmasında çok önemli bir kaynak olduğuna dikkat çeken Akgün, “Oysa ki kriz sonrası dışarıdan borç almanın güçleşeceği ve maliyetlerin artacak olması, cari açığın finansmanında artık özel sektörün bu görevi üstlenemeyeceğine işarettir. Bu aşamada cari işlemler açığımızın düşüyor olması elbetteki önemlidir. Ancak asıl önemli olan finanse edilebilir olmasıdır” diye konuştu. EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Akgün, enflasyonda ebsohaber 28 aralık 2008 FİNANS Sanayici krize borçlu yakalandı Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis lara bildirilmiştir.” EBSO Meclis Başkanı Ender YorBaşkanı Ender Yorgancılar, üretimini Küresel bir krizi adım adım yaşarken, ve ihracatını borçlanarak yapan özel ertelenen, önemsenmeyen ama yapılması gancılar, zamanında bankacılık sektörün, tüm dünyada yaşanan global gerekenlere de öncelik verilmesi gerektisektörüne yapılan desteğin şimdi finansal krize hazırlıksız yakalandığını, ğini artık görmenin zamanının geldiğini reel sektöre yapılmasının hayati borçlu ve riskli olarak girdiğini söyledi. anlatan Yorgancılar, bunlar arasında ilk bir önem taşıdığını söyledi. Yorgancılar, “Sanayicinin şu anda üretisırada tasarruf etmeyi öğrenmenin geldimini kısarak mevcut borcunu ve riskini ğini söyledi. kapayamayacağı çok açıktır. Zamanında bankacılık sektörüne Türkiye’nin tasarrufa yönelmek için çok geç kaldığını belirten yapılan desteğin reel sektöre de böylesi önemli bir süreçte yapıl- Ender Yorgancılar, Türk insanının kazandığından fazla harcama ması hayati önem taşımaktadır” dedi. lüksünden vazgeçmesi gerektiğinin altını çizdi. Yorgancılar, Yorgancılar ABD’de yaşanan önce mortgage kredileriyle figerek devletin gerekse toplumun tasarruf yapması, kaynaklarının nansal sektörde başlayan global krizin özellikle 2008 yılının son verimli ve yerinde kullanılması açasından önemini vurgulayarak, çeyreğinde tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de reel sektöre “Yapılacak ihmallerin cezasını yine bizim çekeceğimiz unutulsıçradığını ve sanayicinin kazanımlarını risk altına soktuğunu mamalıdır” dedi. belirtti. Anadolu’nun dört bir yanından, gerek esnafın gerekse üreticinin çığlıklarını duymamanın imkansız olduğunu vurgulayan Yorgancılar, reel sektör kadar esnafın ve tarım sektörünün de bu küresel kriz rüzgarından nasibini aldığını kaydetti. Krizin yarattığı talep daralmasının sektörlerin kapasitelerini azaltmasına sebep olduğunu ifade eden Ender Yorgancılar, “Otomotivden tekstile, inşaattan, demir-çeliğe kadar sektörlerimiz yarını değil, sadece bugünü kurtarma telaşına düşmüşlerdir. Yüzde 22 oranında gerileyen Kasım ayı ihracat rakamlarında da krizin yansımasını çok net görebiliyoruz. Özellikle de sanayi sektörü ihracatındaki yüzde 24’lük azalma, üretimin gelecek aylarda hangi sektörlerde sıkıntı yaratacağının da bir anlamda işareti olmaktadır. İhracat rekorları kıran otomotiv sektöründeki düşüş dikkat çekicidir. Otomotiv sektöründe yüzde 38, hazır giyimde yüzde 26, elektrik-elektronikte yüzde 24, demir ve demir dışı metallerde yüzde 22 gibi çok ciddi düşüşler gerçekleşmiştir. Piyasalardaki daralma ile birlikte düzenli olarak artan ihracatta bile ivmenin aşağı yönlü olması, durumun ciddiyetini ortaya koymaktadır” diye konuştu. EBSO Meclis Başkanı Yorgancılar, uluslararası piyasalarda yaşanan sorunlar nedeni ile 2009 yılında gelişmiş ülkelerin ekonomilerinin resesyona girmesinin beklendiğine dikkat çekti. Yatırımcıların Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerdeki pozisyonlarını azaltması neticesinde kredi ve bankalar arası borçlanma maliyetlerinin arttığını ve buna bağlı olarak da faiz oranlarının yükseldiğini belirten Yorgancılar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yurt dışında bazı ülkelerin ABD’de 700 milyar dolar, Almanya 400, Fransa 320, İspanya 100, İtalya 30 milyar dolar Euro kurtarma paketleri açıklamış ayrıca Ukrayna, Macaristan ve İzlanda hükümetleri IMF ile stand by anlaşmalarını gerçekleştirmişlerdir. Bunun dışında Avrupa Merkez Bankası, Japon Merkez Bankası gibi bankalar bilindiği gibi faiz oranlarını düşürmüş bulunmaktadır. Ancak bugüne kadar ülkemizde bu konular ile ilgili somut bir adım atılmamış ve hiç bir ekonomik paket açıklanmamıştır. Ayrıca IMF ile anlaşma yapılmaması halinde Türk ekonomisinin 2009’da resesyona gireceği yabancı mali kaynak- ebsohaber 29 aralık 2008 ANALİZ “Yükselen Ekonomiler”in müthiş inişi ve Türkiye Kriz takvimi ilerledikçe, 2008 Dünya Dolayısıyla 2008 Büyük Buhranı öncesi Buhranı’nda, ABD, AB, Japonya’dan Çevre’nin ağırlıklı rolü, Merkez’den sağlaoluşan Merkez’in, aralarında Türkiye’nin nan dış kaynakla, ucuz işgücünden yararlade olduğu “yükselen ekonomiler” diye narak Merkez’in talep ettiği ürünleri üreten de adlandırılan “Çevre’” ülkelerde, krizin tedarikçi olmaktı. İşbölümü böyle yapılmış, etkilerinin, daha çok hissedileceği görüroller böyle dağıtılmıştı, böyle ilerliyordu. lecek.. Neden mi? Ta ki, global kriz patlayıncaya kadar.. Birincisi, ‘Çevre’ ülkeler ile ‘Merkez’ arasında, özellikle 1980 sonrası şöyle Kriz patlayınca bir işbölümü oluştu; ‘Çevre’, Merkez’in Merkez’de kriz patlayınca, önce, Mustafa Sönmez talep ettiği ağırlıkla dayanıklı-dayanıksız “Çevre’ye bir şey olmaz; o toksik kağıtlar [email protected] tüketim mallarını üretecek, ‘Merkez’ için Çevre’nin bankalarına bulaşmadı, ‘ayrışma’ demode olmuş sanayileri, kirlilik yaratan var..” türü tezlerle avunuldu ama kazın sanayileri kabul edecek ve ülkesindeki Dış kaynak girişi azalan, ihraç pa- ayağının öyle olmadığı, toksik kağıtlara ucuz ve bol işgücü ile bunları üreterek zarları daralan Çevre, Merkez’den bulaşmadan da krizden kaçılamayacağı yeniden Merkez’e ihraç edecekti. Yani, anlaşıldı. Salt, Merkez-Çevre işbölümü, o büyük bir darbe yedi. Dış kay‘Çevre’, artan ölçüde tedarikçi, ücret entegrasyon, küreselleşmenin o bütünsellinağa ve Merkez’in pazarlarına malları (dayanıklı-dayanıksız tüketim ği nedeniyle Çevre, hemen kendini krizde bağımlılığın sonudur bu.. malları) ihracatçısı olarak Merkez’e ekbuldu. Nasıl buldu? lemlenecekti. Birincisi Çevre, tedarikçi-ihracatçı ‘Çevre’ bu ihracatçı sanayici rolünü rolünde tıkanmayla karşılaştı, Merkez’in üstlenirken, iç tasarruflarının yeterli olmadığı için (Çin ve birkaç Çevre’den mal –hizmet talepleri azaldı. İkincisi, Çevre’nin büAsya ülkesi dışında), dış kaynak kullanacaktı. Bu da, ağırlıkla yüme rüzgarı olan dış kaynak azaldı. Doğrudan yatırım niyetleri Merkez’e ait, doğrudan yabancı sermaye, dış krediler ama daha askıya alındı, daha önemlisi sıcak para borsalardan hızla çıkmaçok da sıcak para adı verilen, ülkenin borsasına, devlet tahvilya başladı. Çünkü “Yükselen Çevre”, ihraç pazarlarının daralmalerine gelen kısa vadeli kaynaklarla olacaktı. Bu kaynak gelsin sı ile inişe geçmişti. Sıcak para için Çevre’de oyalanmanın gereği diye, reel faizler yüksek, döviz kuru düşük tutulacak, doğrudan yoktu, riskliydi. Sıcak para için, Merkez’deki kurtarma operasyatırımları için “yatırım ortamı”(emek piyasası, özelleştirmeler, yonlarının ABD’nin AB üyelerinin devlet tahvilleri bu dönemde teşvikler vb.) en uygun hale getirilecekti. daha güvenli artık.. Bunu Merkez Bankası da son Enflasyon İhracatçı-tedarikçi Çevre’nin bu gemiyi, sıcak para ve diğer Raporunda teslim ediyor ve şöyle diyor: “Küresel durgunluk oladış kaynak rüzgarlarıyla yüzdürmesi, 2008 krizi öncesine kadar sılığının bir önceki döneme göre artması ve Euro bölgesi ile ABD iyi-kötü mümkün oldu. Aralarında Türkiye’nin de olduğu “yükhükümetlerinin finansal kuruluşların likit olmayan varlıklarını selen ülkeler”, likidite bolluğundan da yararlanarak, dış kaynak satın alması sonucu tahvil arzının artacağı beklentisiyle, yatırımçekip özellikle 2000’li yıllarda yıllık yüzde 7-8’i bulan yüksek cıların güvenli araçlara ilgisi artmıştır.” büyüme oranları gösterdiler. Merkez’in pazarlarından pay almak Bu durumda, dış kaynak girişi azalan, ihraç pazarları daraüzere kıyasıya yarıştılar. Buna Çinleşme, Asyalaşma da denilir. lan Çevre, Merkez’den büyük bir kazık yemiştir. Dış kaynağa Daha çok “dibe doğru yarış” niteliğindeki bu Çevre’lerin rekabe- ve Merkez’in belirlediği işbölümü gereği Merkez’in pazarlarına tinde, ucuz işgücü en büyük koz oldu. bağımlılığın sonudur bu. ebsohaber 30 aralık 2008 ANALİZ Ve gelecek.. Çevre’nin yeni ihraç pazarları, yeni dış kaynaklar bulması mümkün müdür? Zor. Çünkü Çevre’nin ihracatı, ağırlıkla Merkez’in siparişlerinden, onların belirlediği evsafta ihracattır. Marka ihracat çok azdır. Hatta, bazı know-how anlaşmaları ile başka pazarlara satışlar kısıtlanmıştır. Dolayısıyla, başka pazara yönelmek zordur, zaten hangi pazar ayaktadır ki, oraya yönelsin? Dış kaynak konusunda Merkez’e çekilmiş yabancı sermaye ve sıcak paranın yerine nereden para bulunacaktır? Kaldı ki, Çevre’nin çok ciddi dış kredi borç stoku vardır ve bunların vakti gelenleri çevirmek de zorlaşmıştır. Nasılsa ihraç gelirim var dövizi dövizle öderim, hesabı altüst olmuştur. İhracat yapamayınca, borç taksitleri de ödenemez duruma düşmüştür. Üstelik dolar hızla değer kaybetmiş ve tüm Çevre ülkeler kur şokları yaşamıştır. Dış borçların yerli para karşılıkları bir anda inanılmaz boyutlara çıkmış, kur şokuna karşı geliştirilen yüksek faizler, ortalığı iyice kasıp kavurmuştur. Çevre, yarayı, ağırlıkla reel sektörden almıştır ve almaktadır. Reel sektörden, sanayiden başlayan çöküş, hızla finans sektörüne de sıçrayacaktır. Görünen odur. Dolayısıyla, Merkez’in krizinin Çevre’ye, özellikle zaten kırılgan olan Buhran öncesi durgunluğa giren, Türkiye ekonomisi gibi ülkelerde yaratacağı tahribat, sanılandan da büyük olacaktır. Çevre’nin, bundan sonra, kendi arasında, başta Çin ile gireceği rekabet ise inanılmaz yıkıcı olacaktır. Merkez’in daralttığı dünyada Çin gibilerin rekabetine de dayanamayınca birçok ülkede sanayiler büyük bir mezarlığa dönüşecektir. Bu, muazzam bir değersizleşmedir. Türkiye’nin durumu Çevre ülkeler geneli için yapılan bu panoramik gezinti, tasvir, Türkiye için de geçerlidir. Türkiye de, Çevre ülkeler içinde, Merkez’in kazığını yiyecek en ebsohaber 31 aralık 2008 büyükler arasındadır. Birincisi, ihracatını yüzde 60 oranında AB’ye odaklamıştır. AB ile Gümrük Birliği anlaşmasının da gazıyla, ihraç pazarı olarak AB’ye odaklanılmış, alınan otomobil, beyaz eşya, konfeksiyon vb. siparişlerine güvenilerek yatırımlar yapılmış ve sanayi ihracatı toplam ihracatının yüzde 90’ına yaklaşmıştır. Düşük tutulan dolar kuru ile Asya’dan ithal edilen girdi, içeride ucuz ve örgütsüz işgücü kullanılarak son mamul haline getirilip Avro ila AB’ye satılmıştır. Daha çok da dolar/Avro paritesine fit olan düşük bir kar oranı ile piyasada yer tutmaya, Avrupa’nın Çin’i olmaya heves edilmiş ama onda da çok zorlanılmıştır. Bütün bunlar yapılırken, düşük kurun körüklediği Asya’nın yıkıcı ithalatı yerli üreticiyi, yan sanayiciyi ve beraberinde istihdamı da kötü etkilemiştir. AB ile Gümrük Birliği anlaşması, en çok bu alanda yıkıcı rekabete çanak tutmuştur. Şimdi AB’den ihracata talebin daralması ile ve artan döviz kuru ile girdi ithalatını sürdürüp, yükselen maliyetlerle yüzünü başka pazarlara dönmek çok güçtür. AB gibi yakın ve torpilli bir pazardan başka bir pazara yönelip oralarda Asya-Çin ile rekabeti çok daha zordur. Özellikle 2001 sonrası yaşanan büyümede, ağırlıkla bu AB’nin tedarikçisi olma rolü etkili olmuştur. Şimdi bu rol tıkanınca sanayi de tıkanacak ve tıkanmaya başlamıştır zaten. İkincisi, bu büyüme retoriği, ağırlıkla dış kaynak girişi üstüne bina edilmiştir. Doğrudan yatırım ve sıcak para, dış kredi girişi şeklindeki dış kaynak akışında da şemsiye ters dönmüştür. Yeni yabancı sermaye girişi çok yavaşlamış, borsadaki sıcak para da hızla ülkeyi terk etmeye başlamıştır. Özel sektörün sırtında da 190 milyar dolar, kamu da yaklaşık 100 milyar dolar dış borç yükü vardır. Dolayısıyla, Türkiye, özellikle AB’nin girdiği krizden büyük zarar görmeye devam edecektir. Türkiye’nin otomotivden demir-çeliğe, tekstilden metale tüm sanayisi ve onunla bağlantılı olarak da tüm ulaştırma, ticaret, hizmet sektörleri büyük darbe yiyecektir. Krizden çıkarılacak en önemli ders, “Bu niye böyle oldu, nerede yanlış yaptık?” diye sormak olmalıdır. Acaba, bu soruyu sorma ve cevabını arama cesaretini gösterebilecek miyiz?. HABER Firmalara krizde suistimal uyarısı Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Ekonomik Güncel, Mali İşler, Vergi, Finans, Sigorta ve Bankacılık Komitesi ile Uluslararası Soruşturma ve İnceleme Uzmanları Derneği (USİUD) işbirliğinde bir seminer düzenlendi. Seminerde konuşan USUİD Başkan Yardımcısı Mesut Demirbilek, ekonomik kriz ortamında firmalarda oluşabilecek iç suistimallerin firmaları nasıl etkileyebileceği, bunlardan korunma yöntemleri ve ayrıca dünyadaki iç suistimaller konusundaki uygulamanın nasıl olduğunu anlattı. Şirketlerin özellikle ekonomik kriz ortamlarında suistimaller nedeniyle iflas edebileceklerini ifade eden USUİD Başkan Yardımcısı Mesut Demirbilek, kriz ortamında suistimallerin arttığına işaret ederek, şirketlere gerekli denetimleri yapmalarını tavsiye etti Suistimali, "Bir kişinin mesleğini veya mesleğinin kendisine sunduğu kaynakları ve değerleri art niyetli olarak kendi menfaati/menfaatleri için kullanımı" olarak tanımlayan Demirbilek, ABD'de başlayan ve tüm dünyayı etkisi altına alan global ekonomik krizin çıkmasında şirketlerin aç gözlülük yaparak, bunun sonucunda ortaya çıkan suistimallerin etkili olduğunu kaydetti. ABD yılda bir trilyon dolar kaybediyor Şirketlerin yıllık toplam gelirlerini yüzde 0.5 ile yüzde 7'sini suistimaller ile dolandırıldığını dile getiren Demirbilek, dünyanın önde gelen soruşturma ve inceleme uzmanlarını bir araya getirmeyi amaç edinen ACFE'nin 2008 raporuna göre, ABD'deki suistimallerin şirketlere yıllık zararının yaklaşık bir trilyon dolar olduğunu söyledi. Demirbilek, araştırmalara göre suistimallerin yüzde 7 oranını aştığı takdirde söz konusu şirketin 3-4 yıl içerisinde battığını bildirdi. Şirketler dikkat! Ekonomik kriz ortamında şirketlere uyarılarda bulunan Demirbilek, "Suistimalin olmadığı yer, şirket yoktur. Her yerde suistimal vardır. Amacımız bunu azaltmak ya da ortadan kaldırmaktır. Ekonomik kriz ortamında, özellikle işten çıkartmaların arttığı günümüzde, iş dünyası suistimallere dikkat etmelidir. Çünkü belirsizlik insanı etkiler ve suistimallere iter. İç ve dış suistimaller için denetim mekanizmaları oluşturulmalıdır. Ve en önemlisi konunu uzmanı şirketlerle görüşerek danışmanlık hizmeti alınmalıdır" dedi. Kredi kartı krizi bankaları batırır EBSO Ekonomik Güncel, Mali İşler, Vergi, Finans, Sigorta ve Bankacılık Komitesi Başkanı Sezer Bozkuş Kahyaoğlu ise, toplumun kredi kartlarına olan borçlarına dikkat çekti. Kredi kartlarını hem bankların hem de Türk insanının bilinçli kullanması gerektiğini aktaran Kahyaoğlu, "Olası bir kredi kartı krizi, mortgage krizinden daha risklidir. Türkiye'de kullanılan kredi kartlarının sadece bir hesap döneminin topluca ödenmemesi halinde tüm bankalar batabilir. Ülkemizde 46 milyon kredi kartı olduğu hesaba katıldığında rakamın büyüklüğü gözler önünü seriliyor. Bunda da suistimal vardır. Bankaların aç gözlülüğü, insanlarımızın daha konforlu ve lüks yaşama arzusu, kredi kartlarını kullanmada suistimallere neden oluyor" dedi. Aç gözlülük krizi getirdi ABD Mortgage piyaslarında başlayan ekonomik krizin nedenini de açıklayan Demirbilek, "ABD'de eğitim alırken, görüyorduk. Küçük çük şirketler insanlara kollarından çekerek, kredi veriyorlardı. 50 Bin dolarlık evleri 150 bin dolarlık kredilerle verdiler. Bu şirketlerin üstlerinde de günümüzde batan büyük bankalar, finans kuruluşları da bu işi yönlendirdi. Yavaş yavaş başlayan kredi geri ödemelerindeki sorunlar sonunda bankaların ellerinde 50 bin dolarlık evler patlamaya başladı. Kendi aç gözlülükleri, hırsları nedeniyle kriz ortaya çıktı. Bu durumda da şirketler direkt olarak iflaslarını açıklamaya başladılar. Yapılan açıklamalar dikkate alındığında krizin dünyaya maliyetinin 25 trilyon dolar olduğu görülüyor" diye konuştu. Suistimalleri erkekler yapıyor Dolandırıcılıkların yüzde 87'sini erkeklerin yaptığını belirten Demirbilek, şöyle devam etti: "Yapılan araştırmalara göre, 31-40 yaş arasındaki kişilerin suistimalleri daha çok yaptığı ortaya çıkıyor. Suistimalciler genelde, şirketteki 2-6 yıl arasında çalışan kişilerde tespit ediliyor. ABD'de suistimallerde yöneticiler başrolü oynarken ülkemizde ise genelde orta düzeydeki çalışanlarda suistimal gözlemleniyor." ebsohaber 32 aralık 2008 HABER Sanayicilerden BOTAŞ’a teminat tepkisi İzmir ve Manisa'daki 5 organize sanaİcra noktasında bulunanlardan görevyi bölgesinin başkanları ortak bir toplantı lerini yapmalarını beklediklerini bildiBOTAŞ’ın OSB’lere verilen payın düzenleyerek, BOTAŞ'ın sanayicilerden ren Uğurtaş, hiçbir OSB'nin BOTAŞ'a kaldırılmasının arıdndan yıl içinde yıl içinde en yüksek iki fatura karşılığı borcunun bulunmamasına rağmen en yüksek iki fatura karşılığı temiteminat mektubu istemesini ve doğal buradaki sanayicilerden teminat istendinat mektubu istemesi, sanayicilegaz dağıtımından OSB'lere verilen payın ğini, kuruma borçlarını ödemeyenlerin rin sert tepkisine neden oldu. yüzde 1’e indirilmesini sert dille eleştirircezasının sanayiciye çektirilmek istendiken konuyu mahkemeye taşıyacaklarını ğini savundu. Türkiye'deki tüm OSB'lerin bildirdi. teminat mektubu vermemekte kararlı olduğunu belirten Uğurtaş, Ege Bölgesi Sanayi Odası Sanayiciler Kulübü’nde düzenle“Gelsinler gazımızı kessinler. Hangi gerekçeyle keseceklerini nen toplantıya İzmir Atatürk OSB Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi merak ediyoruz. Buna güçlerinin yetip yetmeyeceğini de görmek Uğurtaş, Aliağa OSB Başkanı Atıl Akkan, Kemalpaşa OSB Başka- istiyoruz” diye konuştu. nı Pınar Yurdun, Tire OSB Başkanı Kamil Porsuk ve Manisa OSB Başkanı Sait Türek katıldı. Botaş’ın kaynak ihtiyacı Atatürk OSB Başkanı Uğurtaş, OSB yönetimlerinin bölgeAliağa OSB Başkanı Akkan ise BOTAŞ'ın istediği zaman lerinde doğal gaz dağıtımı ve tahsilatını yapmaları karşılığı vanayı kapatma imkanı bulunmasına rağmen teminat mektubu dağıtımdan aldığı yüzde 3'lük kesintinin yüzde 1'e indirildiğini, istemesinin ardında, teminat mektuplarının başka amaçlar için yılbaşından sonra da bu payın tamamen kaldırılacağını söylekullanılmak istenmesinin yattığını ileri sürdü. BOTAŞ'ın kötü di. Bu payın OSB'lerin dağıtım yatırımlarını, bakım ve işletme idare edildiğini, “bir yerlere para kaptırdığını”, bu zarardan masraflarını karşılamak amacıyla alındığını ifade eden Uğurtaş, kurtulmak için sanayiciden teminat mektubu istediğini ve bu yüzde 1'lik payla bu hizmetin verilmesinin mümkün olmadığını, mektuplar kullanılarak bankalardan kredi çekileceğini savunan bunun tamamen kaldırılmasının da anayasal suç olacağını saAkkan, “Bu konu BOTAŞ'a acil kaynak yaratmaktan başka bir vundu. Uğurtaş, bölge olarak dağıtım için 4 milyon avro yatırım şeyi amaçlamıyor” dedi. yaptıklarını, gaz bedellerini BOTAŞ adına sanayiciden toplayıp BOTAŞ'ı Deli Dumrul’a benzettiklerini ifade eden Akkan, BOTAŞ'a verdiklerini ifade ederek, şunları söyledi: “BOTAŞ’tan gönderilen yazıda teminat mektubu verilmemesi “(Yatırım yap, gazı dağıt, parayı topla) diyorlar sonra bunun halinde 1 Ocak 2009'da gazın kesileceği söyleniyor. Normal karşılığında bir bedel vermeyeceklerini ifade ediyorlar. Bu işi, bir zamanda çalışmayan BOTAŞ, resmi tatilde gelip vanamızı kapabedeli olmadan kim yapar? Bunu hiçbir OSB'nin kabul etmesi tacakmış. Kendilerini bekliyoruz” diye konuştu. mümkün değil. Anayasal suç işleniyor. Kimse kimseye angarya iş Kemalpaşa OSB Başkanı Pınar Yurdun ise doğal gaza gelen yaptıramaz. OSB Üst Kuruluşu ile de görüştük. Bu konuda ülke zamlar ve teminat sıkıntısı nedeniyle bazı fabrikaların kömüre çapındaki tüm OSB'ler aynı görüşü paylaşıyor. En kısa sürede geri döndüğünü söyledi. Bölgenin 20 milyon metre küp olan idare mahkemelerine dava açacağız.” aylık gaz tüketiminin Kasımda 14 milyon metre küpe düştüğünü Uğurtaş, OSB paylarını kaldırmanın mantığa uymadığını, ifade eden Yurdun, vanaların kapanması halinde elektrik santralbunun arkasında başka bir nedenin yattığına inandıklarını söyle- lerinin de çalışmayacağını ifade etti. di. OSB'lerin bu uygulamayla yıldırılmaya çalışıldığını savunan Tire OSB Başkanı Kamil Porsuk, yapılan yanlışın düzeltilUğurtaş, bu hizmetlerin OSB'lerin elinden yok fiyatına alınıp memesi durumunda haklarını mahkeme yoluyla arayacaklarını bazı firmalara peşkeş çekileceğini ileri sürdü. ifade ederken “Anayasaya göre suç işleniyor” dedi. ebsohaber 33 aralık 2008 ULUSLARARASI İzmir Hollandalı KOBİ’leri cezbetti Hollanda Ekonomik İşlerden Sorumlu İzmir’i ziyaret eden firmalar arasınBakan Yardımcısı Roderick Van Schreven da içme ve atık sularının dezenfekte Hollanda’dan bugüne kadar Başkanlığında İzmir’i ziyaret eden 200 edilmesi için ultraviyole reaktör üreten gelen en kalabalık işadamı heyeti, kişilik ticaret heyeti, kentteki şirketlerin firmalardan rüzgar ve güneş enerjileri İzmir’deki şirketlerin çalışmaları kalilesinden çok etkilendi. Büyükşehir konusunda uzmanlaşmış firmalara, deniz ve üretim kalitesinden etkilendi. Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nu ziyataşımacılığı ve hammadde depolamaEBSO’nun çabaları dikkat çekti. ret eden, Ege Bölgesi Sanayi Odası’ndan dan gayrimenkul yatırımları ve projeleri otomotiv ve yan sanayi sektörü hakkında üzerine faaliyet gösteren sektörlere kadar brifing alan heyet, ilin yatırım imkanları hakkında ayrıntılı bilgi çok geniş bir yelpazede faaliyet gösteren kuruluşlar katıldı. sahibi oldu. Schreven yaptığı açıklamada, “İzmirli şirketlerin Ziyaretler sırasında İzmir Büyükşehir belediye Başkanı Kokalitesi bizi çok etkiledi. burasının, Hollanda firmalarının yatırım caoğlu, belediye olarak sadece sanayi, liman ve ticaret çerçeyapması gereken bir şehir olduğunu düşünüyoruz” dedi. vesindeki bir görev alanıyla sınırlı olmadıklarını belirterek Nif, Çin, Hindistan, Rusya ve Körfez ülkeleriyle birlikte Gediz ve Küçük Menderes ovalarını da kapsayan Türkiye’nin Türkiye’nin ticarette öncelik verdikleri yerlerden olduğunu en önemli tarım havzalarına hizmet vermeye başladıklarını dile belirten Schreven heyette 120 firmanın temsilcilerinin bulungetirdi. Bu bölgelerden Bayındır ilçesinde çiçekçilik faaliyetleriduğuna dikkat çekti Schreven, İzmir’in Türkiye pazarına girmek ni, Kemalpaşa’da hayvancılığı ve Tahtalı havzasında da organik isteyen Hollanda merkezli KOBİ’ler için iyi bir başlangıç noktası tarımı desteklediklerini sözlerine ekleyen Başkan Kocaoğlu, olduğunu söyledi. bir yandan da atıl jeotermal kaynakların değerlendirilmesi ve mevcutların kapasitesinin artırılması yönünde çalıştıklarını ifade etti. Kocaoğlu, şehre katkı sağlayacak her türlü girişimi destekleyeceklerini belirterek, heyetteki işadamlarının ilgili sektörlerle bağlantı kurmasına yardımcı olacaklarını söyledi. EBSO’dan çifte atak Ege Bölgesi Sanayi Odası, Hollanda Ekonomik İşlerden Sorumlu Bakan Yardımcısı Roderick Van Schreven Başkanlığındaki heyete İzmir ve yatırım imkanları hakkında çifte sunum yaptı. Hilton’da üst düzey katılımla gerçekleştirilen yemekte konuşan EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, 45 değişik sektörde 5 bin civarında sanayicinin faaliyet gösterdiği İzmir’de dünya standartlarında üretilen ürünlerin global pazarlarda rekabet ettiğini söyledi. Tarım ve tarıma dayalı gıda, tekstil ve hazır giyim, inşaat, otomotiv ve yan sanayi, demir çelik, makine, elektrik, elektronik, çimento gibi sektörlerde İzmir’in söz sahibi olduğunu anlatan Taşkın, enerji, mega yat, jeotermal enerjiyle ısıtılan sera- ebsohaber 34 aralık 2008 ULUSLARARASI cılık, balıkçılık gibi sektörlerin yıldızlaşmaya başladığını da ifade eden Taşkın, hemen her sektörde yapılabilecek ortak yatırımlarla Türk ve Hollandalı firmaların gerek iki ülkede gerekse başka ülkelerdeki girişimlerinde kazançlı çıkacağına dikkat çekti. Tamer Taşkın, lojistik konumu, deniz, hava ve karayolları ulaşım imkanları, hemen yatırıma başlanabilecek organize sanayi bölgeleri ve serbest bölgeleri, nitelikli insan gücü, üniversiteleri, sosyal yaşam düzeyinin yüksekliği ile ikliminin İzmir’i Türkiye’nin yatırım açısından en avantajlı kenti haline getirdiğini bildirirken, iş fırsatlarının zaman kaybedilmeden değerlendirilmesini önerdi. İş yemeğine EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ufuk Akgün ile Meclis Üyesi Mehmet Tiryaki de katıldı. EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, Hollanda Büyükelçiliği Ticaret ve Ekonomi Müsteşarı William Van Rossem ile Hollanda’da Türkiye’ye yönelik yatırımları koordine etmek üzere kurulan TİK Turkey Direktörü Hans Krielen’i konuk ederken, İzmir’de yatırımcılara bilgi desteği sağlamak amacıyla açılması düşünülen Yatırımcı Destek Ofisi ile ilgili ayrıntıları görüştü. Hollandalı otomotivcilere işbirliği çağrısı Ege Bölgesi Sanayi Odası organizasyonuyla düzenlenen toplantıya ise özellikle Hollandalı otomotivciler büyük rağbet gösterdi. İzmirli otomotivcilerle ikili görüşmeler yaptıkları Hollandalı otomotivciler, İzmir’de yatırıma davet edildiler. Hilton Oteli’nde bir araya gelen 15 Hollandalı otomotiv firması temsilcisi ile 30’un üzerinde İzmirli otomotivci gerçekleştirdikleri görüşmelerle işbirliği imkanlarını araştırdılar. İkili görüşmeler öncesi konuşan EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, Hollandalı otomotivcileri İzmir’de yatırıma davet etti. Krone, Delphi Diesel, Mahle Mopisan gibi otomotiv yan sanayinin dev firmalarının seçtiği İzmir’de Hollandalı otomotivcilerin de yerini almasını isteyen Taşkın, İzmir’in bu sektörde sanayi yatırımları, nitelikli çalışanları ve altyapı imkanlarıyla otomotivcilere büyük avantajlar sağladığını söyledi. Otomotivin şu anda Türkiye’nin ihracatta yıldız sektörü olduğunu, İzmir’in de otomotiv yan sanayinde gelişmiş bir kent olduğunu dile getiren Taşkın, 2007 yılında ihracatın bir önceki yıla göre farklı ürünlerde yüzde 17 ila yüzde 135 arasında arttığını kaydetti. İzmir’den otomotiv yan sanayi ihracatının 510 milyon dolar olduğuna dikkat çeken Taşkın, “Yeni kurulan Bağyurdu Otomotiv İhtisas Sanayi Bölgesi’nde ise 100 yeni fabrika kuruluyor. Birçok yatırımcı da bölge ile ilgileniyor. Marmara Bölgesi’nde yatırım yapacak uygun yerler kalmadı. Ama İzmir’de birçok OSB’de yatırım yapılabilir. Hollanda’da Helmont İleri Teknoloji Otomotiv kampusü bulunuyor. Burada Ar-Ge faaliyetleri yürütülüyor. Hollandalı otomotivcilerle Ar-Ge konusunda da işbirliği yapabiliriz” diye konuştu. Rusya TSO’dan işadamlarına kolaylık Türkiye ile enerji, tekstil, gıda ve makine başta olmak üzere pek çok sektörde güçlü ticari bağlantıları bulunan Rusya Federasyonu, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin daha da gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla Türkiye’de açtığı Ticaret ve Sanayi Odası’nın çalışmalarını etkinleştirdi. Rusya Federasyonu Ticaret ve Sanayi Odası Türkiye Temsilcisi Alexander Chernov, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın’ı ziyaret ederek Oda’nın çalışmaları hakkında bilgi verdi. Karşılıklı yatırımları, müteahhitlik hizmetlerini, sanayi tesislerinin özelleştirilmesine katılımı, ulaştırma ve haberleşme alanında dengeli bir zeminde her iki ülkenin yararına olacak şekilde daha da artırılmasından yana olduklarını bildiren Alexander Chernov, özel sektörün oynadığı rolü dikkate alarak taraflar arasındaki diyaloğun güçlendirilmesi için çaba gösterdiklerini belirtti. Chernov, iş çevreleri, odalar, işadamları dernekleri ve birlikler arasındaki temasları desteklediklerini, işadamı heyetlerinin ziyaretlerini kolaylaştırmaya çalıştıklarını da sözlerine ekledi. Rusya Federasyonu Ticaret ve Sanayi Odası Türkiye Temsilciliği İş İstihbaratı Bölümü uzmanı Victor Sergey de, Rusya’nın Ticaret ve Sanayi Odaları ile Moskova Dünya Ticaret Merkezi, Expocenter, Soyuexpertiza ve diğer partner kuruluşlarla birlikte geliştirilen “Sanal Sergi” ve “BIEN-İş İstihbaratı Bilgi Değişim Ağı” www.ruschamber.net/eng Projesi hakkında bilgilendirdi. Sistem, Türk işadamlarına ücretsiz. ebsohaber 35 aralık 2008 ULUSLARARASI Romanya’nın tercihi Türkiye ve İzmir Romanya’nın Türkiye Büyükelçisi çalışmaları değerlendirelim.” Romanya’nın Türkiye Büyükelçisi İon Pascu, iki ülke arasındaki ekonomik İon Pascu, ülkesindeki Türk giriilişkilerin çok güçlü olduğunu belirterek, İzmir’e hayran kaldı şimcilerden memnuniyet duyduğubu olumlu ortamın sürmesi için çaba Kenti gezdiği sırada gördüğü manzanu dile getirirken kriz ortamında göstereceğini bildirdi. ralardan fazlasıyla etkilendiğini belirten bile iş yapılabileceğni söyledi. Romanya Büyükelçisi Pascu, konuk Büyükelçi, “İzmir’de görev yapan Türkiye’de göreve başladıktan sonra Başkonsolosumuz Mircea Neata çok İzmir’e ilk ziyaretinde Ege Bölgesi Sanayi şanslı bir diplomat. Kendisini kıskandım. Odası’nı ziyaret ederek Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Büyükelçiliğimizin de İzmir’de olmasını çok isterdim” dedi. Ufuk Akgün ile bir araya geldi. Türkiye ile Romanya arasındaSayısını tam olarak bilmemekle birlikte İzmir’de çok sayıda ki ilişkilerin gerek politik, gerek ekonomik açıdan her alanda Romanya vatandaşının yaşadığını söyleyen Büyükelçi, ülkesinçok iyi durumda olduğunu belirten İon Pascu, ‘’Bu noktada şu den Türkiye’ye her yıl 450 bin civarında turist geldiğini de dile unutulmamalıdır ki Türkiye’nin AB’ye girişi konusunda Romanya getirdi. Büyükelçi Pascu, İzmir ile Romanya’nın Köstence şehirTürkiye’yi her zaman desteklemektedir” dedi. lerinin kardeş şehirler olduğunu hatırlatarak, iki ülke arasındaki Türkiye’nin Avrupa Birliği üyesi olmasa da AB’ye çok yakın kültürel ve ticari ilişkilerin geliştirilmesinde bu kentlerin önemli bir ülke olduğuna dikkat çeken Romanya Büyükelçisi Pascu, rol oynayabileceğini de söyledi. sözlerini şöyle sürdürdü: EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ufuk Akgün de, “Türkiye ile 6 milyar dolarlık bir dış ticaret hacmimiz Büyükelçi Pascu’nun Romanya ile İzmir arasındaki mevcut ilişbulunuyor. Ayrıca Romanya’da yatırımı bulunan pek çok Türk kileri daha da ileri götürmek amacıyla girişimlerde bulunduğuna firması mevcut. Türk firmalarının toplam yatırımı 5 milyar dolara dikkat çekti. Romanya’nın İzmir’de başkonsolosluk açtıktan sonulaşıyor. Bu global finansal kriz ortamında bile değerlendirilebira ticari ilişkilerde gözle görülür bir canlanma olduğunu vurgulalecek iyi koşullar var. Romanya halen yabancı firmalar için çok yan Akgün, “Küresel kriz yaşanmasına rağmen çalışmalar devam cazip bir pazar. Romanya’da yatırımı bulunan Türk işadamları ediyor. İzmir olarak birbiri ardına yabancı heyetler ağırlıyoruz. memnun. Biz, dışarıdan çalışan alırken de özellikle Türkleri Çin ve Almanya başta olmak üzere pek çok ülkeden heyetlerle tercih ediyoruz. Türkler çok çalışkan. Benim birikimim de dış bir araya geldik. Fakat en fazla ilişkilerimiz Romanya ile oldu. ekonomik ilişkiler üzerine olduğu için sizlerin yapacağı çalışma- Başkonsolos Mircea Neata da gerçekten çok aktif çalışmalar ların başarılı olması için yardımcı olabileceğimi düşünüyorum. yapıyor. İzmir’in Romanya ile ilişkilerini daha üst seviyeye getirTürkiye’deki görev sürem içinde ortaklaşa yapabileceğimiz mek için temaslarımız bundan sonra da sürecek” diye konuştu. ebsohaber 36 aralık 2008 ULUSLARARASI Kırgızistan ilişkileri geliştirmek istiyor Türki cumhuriyetler içinde ağırlıklı bir yere sahip olan Kırgızistan, Türkiye ile dostluk ilişkilerini ekonomik ilişkilerle de pekiştirmek istiyor. Kırgızistan Büyükelçisi Mambetjunus Abylov, Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Başkanı Ender Yorgancılar’ı ziyaret etti. Abylov, Türkiye-Kırgızistan ticari işbirliğini geliştirmeyi istediğini vurgularken, işbirliği için destek istediklerini belirtti. Kırgız firmalarının İzmir Enternasyonal Fuarı’na katıldığını fakat tatmin edici bir sonuç alamadığını da ifade eden Büyükelçi Abylov, ikili ticaretin desteklenmesini gündeme getirdi. Kırgızistan’ın tarım ve hayvancılıkta büyük potansiyeli olduğunu ifade eden Mambetjunus Abylov, dünyada kuru fasülye ihracatında bir numara olan ülkesinden Türkiye’ye yılda 75 bin ton fasülye geldiğini, ayrıca küçük baş hayvancılığın önemli yer tuttuğunu anlattı. Abylov, Türkiye’nin 8. Cumhurbaşkanı Merhum Turgut Özal tarafından 1990’lı yıllarda tamamlanıp açılışı yapılan deri işleme tesislerinin iyi çalıştırılamadığı için kapatılmak zorunda kalındığını da hatırlatırken, “Küçük baş hayvanlarımızın derilerini de değerlendirip iç ve dış piyasaya nihai ürün olarak satmak istiyoruz. Ancak bunun için sadece makineye değil tecrübeli elemana da ihtiyacımız var. Kurulacak işletmenin üretim ve ihracat basamakları da Türk yetkililer tarafından takip edilmeli. Karadobo köyünün, Zhaiylsky Bölgesi’nde bulunan Zhergetal çiftliğindeki arıcılığı geliştirmek ve bal üretimini destekleme projemize EBSO’nun desteği ve ilgisini bekliyoruz. Türkiye – Kırgızistan ilişkilerini geliştirmek üzere bu amaca en iyi şekilde hizmet edecek kişiyi Fahri Konsolos olarak seçmek istiyoruz” dedi. Kırgızistan Büyükelçisi Abylov, ülkesinde bir uluslar arası havalimanı projesine Türkiye’den destek istediklerini de bildirdi. EBSO Meclis Başkanı Ender Yorgancılar da, bölge ve kent ekonomisi hakkında Kırgızistan Büyükelçisi’ni bilgilendirirken İzmir’in özellikle liman ve ulaşım açısından çok önemli bir konumda olduğunu vurguladı. Türkiye ve Kırgızistan arasındaki ekonomik ilişkileri artırmak için iki ülke sanayicileriyle işadam- larının bir araya gelmesi gerektiğini söyleyen Yorgancılar, Kırgız işadamlarını beklediklerini, aynı şekilde İzmir’den de heyetlerin gidebileceğini ifade etti. Ender Yorgancılar, Kırgızistan’ın 6 milyon nüfusu olmasına rağmen potansiyelin büyük olduğuna işaret ederken, “Global kriz döneminde işbirliğimiz her iki ülkeye de kazanç sağlayacaktır. Türkiye olarak yaklaşık 181 milyon dolarlık ihracat yaptığımız Kırgızistan’dan ithalatımız 45 milyon dolar. Kırgızistan’a inci, değerli taş, maden parçaları, halı, örme giyim eşyası, kazan ve makineler, plastik ve plastik ürünler ihraç ediyoruz ve yenilen sebze-meyve, bakliyat, pamuk ve hayvansal ürünler başlıca ithalat ürünlerimizi oluşturuyor” dedi. Kırgızistan Büyükelçisi Abylov, İAOSB Bölge Müdürlüğü’nü ve Kırgızistan’a makine ihracatı yapan Özdersan Deri Makinaları San. ve Tic. Ltd. Şti., Hisar Makina Firması ile ESBAŞ’ı ziyaret etti. Adnan Menderes Havalimanı’nda Vali Yrd. Ömer Karaman’ı ziyaret ederek, havalimanında incelemelerde bulundu ve Kırgızistan’da yapılması planlanan havalimanı ile ilgili TAV ile ortak bir çalışma yapmak istediklerini söyledi. ebsohaber 37 aralık 2008 ULUSLARARASI AB için küçük ama önemli adım Ege Bölgesi Sanayi Odası, Türkiye’nin EBSO’nun Türkiye ve İzmir’i tanıttığı Avrupa Birliği’ne tam üyelik sürecinAvrupa Parlamenterleri Bilgilendirme EBSO, Avrupalı parlamenterlerin de Avrupalı parlamenterlerin ülkemiz Toplantısı’na katıldı. AB’ye tam üyelik sürecinde ülhakkında doğru bilgilere sahip olmasını EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer kemiz hakkında doğru bilgilere sağlamak amacıyla Avrupa Parlamentosu Taşkın, “table talk” olarak adlandırılan sahip olmasını sağlamak amacıyla milletvekillerinden Çek parlamenter Jan biçimde ve herkesin söz alıp konuştuğu lobi çalışmasında yeraldı. Zahradil’i İzmir’de konuk etti. Zahradil, toplantıda, dünyanın 17’nci büyük ekoİzmirli sivil toplum kuruluşlarının da nomisi konumundaki Türkiye’nin AB’ye katıldığı toplantıda Çek Cumhuriyeti’nin Türkiye’nin AB’ye tam güç katacağını anlattı. Türkiye’nin tekstil, beyaz ve kahverengi üye olması konusunda destek verdiğini ifade etti. eşya, çimento, cam, demir çelik gibi sektörlerde Avrupa hatta AB’nin karar alma sistemi içinde güçlü bir konumda olan dünyada ilk sıralarda yeraldığını hatırlatan Taşkın, ihracatın ve sık sık Türkiye için önem taşıyan kararlar alan Avrupa yüzde 90’ının sanayi ürünlerinden oluştuğunu, bunun da AB Parlamentosu’nun milletvekillerinden Çek Parlamenter Jan ve ABD’ye yapıldığını, genç nüfusu, gelişen ekonomisi, yatırım Zahradil, İktisadi Kalkınma Vakfı Brüksel Temsilcisi Haluk Nuray imkanları, bölgesindeki etkin konumunun yanısıra gerçekleştirve Lidove Noviny yazarı gazeteci Katerina Safarikova ile birlikte diği yasal ve yapısal reformlarla AB’ye tam üyelik için gerekli adımları attığını ifade etti. Tamer Taşkın, İzmir’in de modern yaşam tarzı, sosyal imkanları, eğitilmiş insan gücü, iklimi, uluslar arası pazarlarda rekabet eden sektörleri, yatırıma hazır organize sanayi bölgeleri, lojistik konumu, kara, hava ve deniz ulaşım imkanlarıyla Türkiye’nin batıya açılan kapısı olduğunu vurguladı. EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, Avrupa başta olmak üzere dünyanın pekçok ülkesindeki kuruluşların İzmir’de doğrudan ve Türk şirketleriyle ortak olarak yatırımlar yapmasının da kentin uluslar arası yapısının en önemli göstergelerinden biri olduğunu sözlerine ekledi. Çek Cumhuriyeti İzmir Fahri Konsolosu Sabri Ethem Özsoy, EGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Temizocak, Türkiye – AB Derneği İzmir Şube Başkanı Cemal Tükel, NCM Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Ali Nail Kubalı, Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necdet Alpaslan, Ege Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süheyda Atalay, TOBB İzmir İl Kadın Girişimciler Kurulu Başkan Yardımcısı Şahika Aşkıner, İzmir Kalkınma Ajansı ebsohaber 38 aralık 2008 ULUSLARARASI Genel Sekreteri Dr. Ergüder Can, EBSO getiren bu toplantı dizisi ve bu vesileyle Avrupa Parlamentosu MilletveYönetim Kurulu Üyesi Yavuz Kaptakurulacak ilişki ağının gelecek için çok kili Çek parlamenter Jahradil, noğlu ile EBSO Genç Sanayiciler Birliği önemli bir adım teşki edeceğini söyleyeTürkiey’ye desteğinin tam olduYönetim Kurulu Üyesi Arda Beset de, biliriz” diye konuştu. ğunu söylerken, üyelik sürecinin yaptıkları sunumlarda Türkiye’nin AB’ye olumlu sonuçlanacağını ifade etti. uyumu çerçevesinde yaptığı çalışmalara, Türkiye’ye desteğim tam uyum yasalarına paralel olarak kendi Avrupa Parlamentosu’nun Çek milçalışmalarını yönlendirdiklerini, ilişki letvekili Zahradil de “Türkiye’nin AB’ye tam üye olmasına hem içinde oldukları kişi ve kurumları da bu yönde bilgilendirdikleri- ben hem de ülkem destek veriyoruz” dedi. ni anlattı. Türkiye’nin AB ile Gümrük Birliği ve tam üyeliği konusunİKV Brüksel Temsilcisi Haluk Nuray da, Türkiye’nin AB’ye daki görüşlerini katılımcılarla paylaşan Jan Zahradil, birliğe tam tam üyelik kararının alınacağı Avrupa Parlamentosu’nda ülkeüyelikte uygulanan seçim sisteminde yaşanan en büyük zorlumizin hiçbir şekilde söz sahibi olmadığı gibi parlamenterlerin ğun tek bir ülkenin red oyu vermesinin bile tam üyeliğe kabulün Türkiye üzerindeki bilgilerinin de kısıtlı olduğunu hatırlattı. Bu iptali olduğunu hatırlattı. Türkiye’nin üyelik için müzakere süreeksikliği gidermek amacıyla Avrupa Parlamentosu üyeleriyle cinde birtakım iniş-çıkışların yaşanmasının normal olduğunu ifaTürk sivil toplumunun değişik kesimlerini biraraya getirdiklerini de eden Zahradil, “Herşeye rağmen Tükiye’nin AB’ye tam üyelik söyleyen Nuray, “AP üyeleriyle doğrudan ve kurumsal bir ilişki sürecinin olumlu sonuçlanacağına inanıyorum” diye konuştu. AB ile yeni fasıllarda son aşamaya gelindi AB üyesi ülkeler, Türkiye ile Aralık ayı ortasından sonra Aralık’ta açılması planlanan sermayenin serbest dolaşımıyla bilgi toplumu ve medya fasıllarıyla ilgili hazırlıklarda sonuca yaklaştı. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, üye ülkelerin genişlemeden sorumlu diplomatlarının katıldığı Genişleme Çalışma Grubu’nun toplantısında, Hırvatistan ve Türkiye ile ilgili açılacak fasıllarda önemli mesafe alındı. Türkiye ile açılacak 2 fasılda da önemli sıkıntı olmadığını vurgulayan kaynaklar, Genişleme Çalışma Grubu’ndan çıkacak olumlu sonucun AB Daimi Temsilciler Komitesi’nde (COREPER) onaylanarak Türkiye ile 2 fasılda daha müzakerelerin başlatılması için hükümetlerarası konferansın toplanmasının güvence altına alınacağını belirtiyorlar. Avrupa Birliği kaynakları, 1 Ocak’ta görevi Fransa’dan devralacak Çek Cumhuriyeti’nin dönem başkanlığı sırasında Türkiye ile açılması olası fasılları ise vergilendirmeyle sosyal politika ve istihdam olarak sıralıyor. Türkiye, bugüne dek AB ile müzakerelere konu 33 fasıldan 8’ini açarken, 1’ini tüm süreç sonuçlanıncaya dek geçici olarak kapattı. Fransa dönem başkanlığında açılacak 2 fasılla birlikte yolun neredeyse 3’te 1’ini geride bırakacak olan Türkiye, Kıbrıs Rum kesimine limanların açılmaması gerekçesiyle 8 faslın resmi ve bir o kadar faslın da Fransa ve Rumlar tarafından gayrıresmi olarak engellenmesiyle karşı karşıya bulunuyor. ebsohaber 39 aralık 2008 ULUSLARARASI AB-Türkiye KİK’te Türkiye ağırlığı Türkiye-Avrupa Birliği Karma İstiyönetilebilmesi için Türkiye ve AB’nin şare Komitesi’nin (Türkiye-AB KİK) 25. birbirlerine ihtiyacı olduğunu söyledi. Türkiye-Avrupa Birliği KİK’in 25. toplantısı Paris’te gerçekleştirildi. Paris Ekren, KİK’in bu anlamda da Türkiye Toplantısı’na Devlet Bakanı Ekren Ticaret ve Sanayi Odası’nda iki gün süren ve AB arasında önemli bir köprü görevi ve Türk tarafı başkanı Kudatgotoplantıda, “Sivil Toplum Örgütlerinin gördüğünü sözlerine ekledi. bilik ile birlikte EBSO Yönetim Türkiye’nin Katılım Sürecindeki Rolü”, Türkiye-AB KİK’in Türkiye Kanadı Kurulu Başkanı Taşkın da katıldı. “AB ve Türkiye’de KOBİ’lerin FinansmaEş Başkanı, TİSK Yönetim Kurulu Başna Erişimi” ile “AB ve Türkiye’de Tüketici kanı Tuğrul Kudatgobilik ise toplantının ve Sağlık Politikaları” konuları ele alındı. Ege Bölgesi Sanayi açılışında yaptığı konuşmada, AB’nin ihracatta ve ithalatta Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, Yönetim Kurulu Türkiye’nin en önemli ticari ortağı olduğunu belirterek, AB’deki Üyesi sıfatıyla Türk iş dünyasının en büyük örgütü Türkiye Odaekonomik gelişmelerin Türkiye’yi yakından ilgilendirdiğini lar ve Borsalar Birliği’ni temsil etti. söyledi. Türkiye-AB KİK toplantısının açılış konuşmasını yapan Devlet Türkiye’nin AB üyeliği perspektifine tam destek verdiklerini Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren bütün dünyayı belirten Kudatgobilik, bununla birlikte tam üyelik müzakereleetkisi altına alan küresel mali krizi Türkiye’nin, makul bir düzelt- rinin hızı ve gelişiminden memnun olmadıklarını söyledi. 35 me ve dalgalanma ile atlatacağını söyledi. bölüm başlığından şu ana kadar sadece 8 bölüm başlığının açılKonuşmasında son mali krize değinen Ekren, kriz ile birlikte dığını kaydeden Kudatgobilik, Kıbrıslı Rum ve Fransa’nın, bazı bütün ülkelerin makro ekonomik hedeflerini gözden geçirmek bölüm başlıklarını engellenmesini eleştirdi. zorunda kaldığını hatırlatarak, mali ve bankacılık sektöründe Kudatgobilik, müzakerelerin yavaşlamasının Türk kamuoyapılan reformların, Türkiye’yi krize karşı daha dayanıklı hale yunda yarattığı memnuniyetsizliği de dile getirerek, müzakerelegetirdiğini söyledi. rinin bu yavaşlıkta devam devam etmesi halinde, AB üyeliğinin Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi üyeliğine seçildiğini, G-20 gerekliliği yönünde Türk kamuoyunu ikna etmenin de giderek ülkesi olduğunu, dünyanın 17. Avrupa’nın 6. büyük ekonomisi zorlaştığını ifade etti. Kudatgobilik, sivil toplum örgütleri olarak, olduğunu hatırlatan Ekren, AB üyeliğinin hem Türkiye’ye hem Türk hükümetinden de reform sürecini etkili bir biçimde yerine de AB’ye karşılıklı daha fazla yarar ve fırsatlar sağlayacağını getirmesini istediklerini de söyledi. söyledi. AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu genel müdürü Jan Ekren, “Türkiye’nin imkan ve kaynaklarını AB’nin potansiyeTruszczyniski, Fransa’nın dönem başkanlığında iki bölüm başlıli, imkan ve kaynaklarını birleştirdiğimizde Türkiye’nin, bölgesel ğının açılmasının beklendiğini söyledi. Genel müdür, Türkiye’de küresel anlamda gücü AB ile daha fazla gelişecek” diye konuştu. reformların yavaşlaması nedeniyle, yeteri kadar bölüm başlığının Türkiye ile AB arasındaki yoğun ekonomik ve kültürel ilişaçılmadığını iddia etti. kilere dikkati çeken Ekren, mali kriz, gıda krizi, enerji krizi ve Paris Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Pierre Simoni, Fransız ilerde ortaya çıkacak istikrarsızlıkların daha etkili bir biçimde siyasetçilerinin tersine Fransız işadamlarının, Türkiye’nin AB ebsohaber 40 aralık 2008 ULUSLARARASI üyeliğine tam destek verdiğini söyledi. KİK bir sonraki toplantısını 25-26 Nisan 2009 tarihlerinde İstanbul’da düzenleyecek. Sonuç bildirisi: Yeni fasıllar ivedilikle açılmalı reform sürecindeki tartışmalar için kesin bir takvim çizelgesi belirlemesi tavsiye edilirken, Anayasa’da temel özgürlüklerin ve vatandaşlık haklarını pekiştirilmesi hususunun açıkça belirtilmesinin önem taşıdığı vurgulandı. Bildiride, Türk hükümetine, bu reformlara ilişkin sivil toplumla geniş uzlaşma araması tavsiye edildi. Ortak bildiride KOBİ’lerin ekonominin istikrarı, sosyal gelişme ve işsizliğin önüne geçilerek yeni istihdam yaratılması için oynadığı role vurgu yapıldı. Türkiye’de şirketlerin yüzde 99’unun KOBİ olarak yorumlandığı ve KOBİ’lerin istihdamın yüzde 77’sini karşıladığı ifade edilen bildiride, bununla birlikte KOBİ’lerin 56’sının ihracat yapamadığı, yüzde 46’sının ise yeterli fona uluşamadığı vurgulandı. Bildiride, KOBİ’lerin finansman soruna çare bulunması istendi. Ortak bildirinin işçi sendika haklarıyla ilgili bölümündeyse, Türk hükümeti, Dünya İşçi Örgütü (ILO) sözleşmesine uygun yasal düzenlemeleri daha önce söz vermesini rağmen yerine getirmediği için eleştirilerde bulunuldu. Bildiride, sağlık ve tüketici haklarıyla ilgili olarak Türkiye’nin gerekli düzenlemeleri yapması çağrısında bulunuldu. Türk tarafı, ülkemizin AB’ye tam üyeliği yolunda önemli bir destek alırken, toplantının sonuç bildirisinde de yeni fasılların ivedilikle açılması isteği ağırlık kazandı. Türkiye-Avrupa Birliği (AB) Karma İstişare Komitesinin (Türkiye-AB KİK) 25’inci toplantısı sonunda Fransa’ya Türkiye ile yürütülen AB üyelik müzakerelerinde yeni fasılların ivedilikle açılması çağrısında bulunuldu. Toplantı sonucunda kabul edilen ortak bildiride, “Slovenya dönem başkanlığı döneminde yalnızca iki faslın açılmasından doğan memnuniyetsizlik” dile getirildi ve “Dönem Başkanı Fransa’dan yeni fasılları ivedilikle açması” çağrısında bulunuldu. Bildiride, Türk hükümetine de, hali hazırda kriterlerin uygulanmasını devam ettirmesi tavsiye edildi. “Avrupa Komisyonu ve Türk hükümetinin müzakerelerle ilgili hususlarda KİK ve Türk sivil toplum kuruluşlarına danışması ve onları sürekli bilgilendirmesi” çağrısında bulunulan ortak kararda, KİK’in, AB ve Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarına katılım sürecine dair bilgi aktarımı konusunda aktif rol oynayacağı vurgulandı. Ortak bildiride, Türkiye’ye Anayasasını revize etmesi ve bu Türkiye-AB KİK Karma bir yapıya sahip olan komite, Türkiye ve AB kanadından, işçi, işveren ve diğer menfaat gruplarını temsil eden 18’er üyeden oluşuyor. Ayrıca biri Türkiye kanadından, diğeri AB kanadından seçilen iki eş başkanı bulunan komite, Brüksel ve Türkiye’de olmak üzere, yılda iki olağan toplantı yapıyor. Türkiye-AB KİK, Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin temelini oluşturan 1963 Ankara Antlaşması’nın; taraflar arasındaki işbirliği ve temasların kolaylaştırılmasını, AB ile geliştirilecek diyaloğun Türkiye’deki muhataplarının kurumsallaştırılma- sını ve bu çerçevede bir yapılanmaya gidilmesini öngören 27. maddesine istinaden 16 Kasım 1995 tarihinde oluş- turulmuştu. Türkiye-AB KİK’in Türkiye Kanadı Eş Başkanlığı görevini, 1 Ekim 2008 tarihi itibarıyla iki yıl sürecek yeni dönem için TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Kudatgobilik devralmıştı. Komitenin AB Kanadı Eş Başkanlığı görevini ise, yine aynı dönem için Avrupa ekonomik ve Sosyal Komitesi İşçi Grubu üyesi Sandy Boyle yürütüyor. ebsohaber 41 aralık 2008 ULUSLARARASI Türkiye ile Hindistan’ı ekonomi yakınlaştırıyor Türkiye ve Hindistan.. Dünya hariMuherjii’yi kabul etti. Cumhurbaşkantasında birbirine uzak bu iki ülkeyi, talığı Sarayı’na gelişinde yöresel kıyafet Başbakan Erdoğan’ın bakanrihten gelen dostluk bağları ile ekonomi giymiş atlı askerlerin eşlik ettiği Başbalar ve iş dünyası temsilcileriyle yakınlaştırıyor. Başbakan Recep Tayyip kan Erdoğan’ı Hindistan Cumhurbaşkanı Hindistan’a yaptığı ziyaret ve Erdoğan’ın 2000 yılından bu yana Patil’in kabulü yaklaşık 1 saat sürdü. Türk-Hint İş Forumu, ilişkilerde başbakan düzeyinde Hindistan’a yaptığı Erdoğan, Türkiye’nin Hindistan ile yeni bir açılım yarattı. ziyaret ve Türk Hint İş Forumu, iki ülke derin tarihi bağlarının bulunduğunu bearasındaki ilişkilerde yeni bir açılıma lirterek, “Hindistanla aramızda herhangi neden olurken, ileriye dönük işbirliklerinin köprülerini kurdu. siyasi bir sorun yok. Özellikle son beş yılda siyasi, askeri, ekoBaşbakan Erdoğan ile birlikte Sanayi ve Ticaret Bakanı Çağlayan, nomik, ticari, kültürel, bir çok alandaki gelişmeleri bu ziyaretle Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Tüzmen, TOBB Başkanı çok daha üst düzeye tırmandırmanın gayreti içerisindeyiz” diye Rifat Hisarcıklıoğlu ve Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu konuştu. Başkanı Tamer Taşkın, Türk Hint İş Konseyi Başkanı Cefi Kamhi Erdoğan, Türkiye ve Hindistan’ın iki büyük medeniyetin mide, iş dünyasına yönelik girişimleriyle dikkat çekti. rasçıları olduğunu belirterek, “Özellikle Kurtuluş Savaşı sırasında Asya-Pasifik Bölgesi’nin son dönemde Çin ile birlikte parlaHindistan halkının verdiği desteği hiçbir zaman unutmadık ve yan yıldızı konumunda bulunan Hindistan, aynı zamanda geçtiher zaman da anacağız” dedi ğimiz birkaç yılda gerçekleştirdiği doğrudan yabancı yatırımlarla gündemdeki yerini koruyor. 2000 yılından beri Hindistan’a Erdoğan’dan Hintli yatırımcılara çağrı Başbakan düzeyinde gerçekleştirilen bu ilk resmi ziyaret sıraBaşbakan Erdoğan, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK)/ sında yapılan etkinliklerle hem Hint kamuoyunda Türkiye’ye Türk-Hindistan yönelik farkındalığın arttırılması, hem de Hint yatırımlarından İş Konseyi, 21 Türkiye’nin aldığı payın yükseltilmesi hedeflendi. Kasım 2008’de Yeni Delhi’de Hindistan Başbakanı Manmohan Singh tarafın- Yeni Delhi’de dan resmi törenle karşılanan Baş- bakan Erdoğan, Hindistan Hindistan Sanayi Cumhurbaşkanı Pratibha Patil tarafından kabul ve Ticaret Odalaedildi. Başbakan Erdoğan, Hindistan rı Federasyonu Dışişleri Bakanı Pranabh (FICCI), Hindistan ULUSLARARASI Sanayiciler Konfederasyonu (CII) ve ASSOCHAM işbirliği ile gerçekleştirilen Türk-Hint İş Forumu’nda yaptığı konuşmada, ekonomik konularda yapılacak işbirliğinin iki ülkeyi birbirine daha da yakınlaştıracağını söyledi. Konuşmasında öncelikle ekonomik krize ilişkin değerlendirmede bulunan Erdoğan, “Şimdi yatırım yapma zamanıdır. İstihdam ve üretim yapma zamanıdır. İnanıyorum ki işte o zaman bu kriz neye dönüşecektir? O ülkeler için fırsata dönüşecektir” dedi. Ekonomik konularda yapılacak işbirliğinin iki ülkeyi birbirine daha da yakınlaştıracağını belirten, hükümetlerin bu konuda hemfikir olması ve güçlü bir siyasi irade ortaya koymasının önemli bir gelişmenin kapısını açtığını kaydeden Erdoğan, “Bu konuda iki tarafın işadamlarına büyük sorumluluklar düşüyor. Hükümet olarak yatırım ve ticaret için uygun ortamı oluşturuyoruz. Bize düşen, engelleri kaldırmak, dolaşmak, süreçleri kolaylaştırmak ve teşvik etmektir. İşadamlarının da açılan bu yollardan ilerleyerek her iki ülkenin kalkınmasına katkı sağlayacaklarına inanıyorum” dedi. Hintli yatırımcıları Türkiye’de yatırım yapmaya davet eden Başbakan Erdoğan, hızla gelişen bir ekonomiye sahip olan Türkiye’nin, aynı zamanda enerji, ticaret ve ulaşım yollarının üç kıta arasındaki kesişme noktası olduğunu anımsattı. Erdoğan, Türkiye’nin çok kültürlü yapısıyla İslam dünyası ile batı dünyası arasında da bir köprü görevi üstlendiğini vurgularken şunları söyledi: “Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılım süreci devam ediyor. Türkiye, adeta kültürler, medeniyetler arasında bir buluşma noktasıdır. Şu anda Ceyhan -Kızıldeniz Petrol Boru Hattı’nın Hindistan’a gelmesi olayı var. Bu, özellikle navlunda Hindistan’a avantajlar sağlayacak bir proje. Bu proje ile ilgili olarak bizler çalışmalarımızı başlatmış durumdayız. Şu anda Hindistan’ın da bu projeye katılımıyla birlikte gerçekten devasa diyebileceğimiz büyük bir projeyi hayata geçirmiş olacağız. Bu çok önemli.” Erdoğan, Ceyhan’dan Kızıldeniz’e İsrail üzerinden döşenmesi planlanan boru hattıyla petrolün getirilme süre- ULUSLARARASI cinin 39 günden 16 güne düşeceğini kilerine yaptığı katkıdan dolayı Başbakan Devlet Bakanı Tüzmen, iki ülkenin söyledi. Hindistan Enerji Bakanı ile de Erdoğan’a teşekkür etti. Yeni Delhi’nin zenginleşmek için 150-200 yıl görüştüğünü bildiren Erdoğan, “Önemküresel ekonominin hızla yükselen başdaha bekleyemeceğini söylerken, li bir adımın atılacağı inancındayım kentlerinden biri olduğuna işaret eden TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu ekove daha önce tankerlerle Rusya’dan Hisarcıklıoğlu, haritaya bakıldığında Karadeniz’i aşarak buraya gelen petroTürkiye ile Hindistan’ın iki uzak ülke gibi nominin etkisine dikkat çekti. lün artık bir boru hattıyla buraya gelme göründüğünü ancak her zaman birbirlerine süreci 39 günden 16 güne düşecektir. yakın olduklarını ifade etti. Hindistan’ın Tabi bunun navlun fiyatlarında meydana getirdiği olumlu tesiri eski liderlerinden Gandi’nin “Hindistan bir anadır. Onun iki herhalde kimse, hiçbir uyanık yönetim, iktidar elinin tersiyle çocuğu vardır. Bunlardan birisi Hintliler ise diğeri de Türklerdir” itmez. Buna yatırımı yapar ve bu adımlar atılacaktır. Arz güvensözünü anımsatan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, bu sözün iki liği noktasında da bu önem arz ediyor. Bu bakımdan da çok çok ülke arasındaki kardeşliği vurgulaması açısından çok önemli önemli. Bu adımları atmanın gayretlerini önümüzdeki haftalarda olduğunu dile getirdi. Hisarcıklıoğlu, Yeni Delhi’de Türkiye’nin Türkiye, İsrail ve Hindistan’ın enerji bakanlarının bir araya gelkurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün adını taşıyan bir caddenin me suretiyle gerçekleştireceğiz” dedi. bulunmasının da iki ülke arasındaki yakınlığı çok iyi ifade ettiğiBaşbakan Erdoğan, yaptığı konuşmanın ardından işadamlani vurguladı. rının sorularını da yanıtladı. Erdoğan “Türk bankalarının, Hint bankalarının teminat mektuplarını kabul etmediği” yönündeki Tüzmen: Zenginlik için bir soruya, “Bu seyahatten döndükten sonra arkadaşlarımın 150-200 yıl daha bekleyemeyiz yapmış olduğu çalışmaları değerlendireceğiz. Ancak bu koTürk Hint İş Forumu’nda Devlet Bakanı Tüzmen ile nudaki desteklerimizi Eximbank kanalıyla verebilirsek oradan Hindistan’ın sanayiden sorumlu Devlet Bakanı Dr. Ashwani Kuvermeye çalışacağız. Bir de tabii bankaların bu tür teminatları mar birer konuşma yaparak, ülkelerinin ekonomik durumlarını kabul etmeme, vesaire gibi anlayışları üzerinde de arkadaşlarıve karşılıklı beklentilerini anlattılar. mız bir çalışma yapıyorlar. Bu konuda bankaların tümüyle bir Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Türkiye ile Hindistan arasınaraya gelip bu anlayışları gözden geçirmelerini kendilerinden daki ticaret hacmini 2.6 milyar dolardan 10 milyar dolara çıtekrar isteyeceğiz. Çünkü bu süreç içerisindeki bu yaklaşımları karmayı hedeflediklerini bildirirken, iki ülke işadamlarına bunu biz hükümet olarak doğru bulmuyoruz. Bunları çözmeye gayret sağlayacak çalışmalar yapmaları çağrısında bulundu. edeceğiz” cevabını verdi. Hindistan ve Türkiye’nin 150-200 yıl önce dünyanın en zenSabiha Gökçen Havalimanı’nın işletmesini Limak ile birlikte gin ülkeleri arasında bulunduğunu hatırlatan Kürşad Tüzmen, alan Hintli GMR’ın ve yine Türkiye’de yatırımı bulunan Hindis“Tekrar zengin olmak için 150 yıl bekleyemeyiz” dedi. Tüzmen, tan merkezli çelik devi ArcelorMittal’in DEİK organizasyonunda serbest ticaret anlaşmasının imzalanmasının, ilişkilerin gelişmedüzenlediği ziyaret çerçevesinde 1.3 milyar dolarlık ArcelorMittal yatırımı, Başbakan Erdoğan’ın görüşlerine sunuldu. Hindistan sine önemli katkı yapacağını vurguladı. Türkiye’den 100’ün üzerinde, Hindistan’dan 250 civarında gezisi kapsamında Cyber City’de incelemelerde bulunan Erdoişadamının katıldığı toplantıda Tüzmen, küresel ekonominin ğan, Hindistan Uzay Araştırmaları Kurumu’nu da gezdi. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da, 7 yıl sonra Hindistan’a Atlantik Okyanusu’ndan Pasifik’e kaydığına dikkati çekerek, bu kapsamda ‘Türkiye’nin denizleri ile okyanusları birleştirme’ başbakan düzeyinde bir ziyaret gerçekleştirdiği ve iki ülke iliş- ebsohaber 44 aralık 2008 ULUSLARARASI Taşkın, Türk-Hint İş Forumu’nda Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile birlikte Türk-Hint İş Forumu’na katıldı. Taşkın,forum kapsamında iki ülke arasındaki enerji, turizm ve bilişim başta olmak üzere çeşitli sektörlerde işbirliği, teknoloji transferi dahil, ilişkilerin geliştirilmesi ve karşılıklı yatırımların artırılması görüşmelerine katıldı. Tamer Taşkın, geçtiğimiz Şubat ayında Hindistan Ticaret ve Sanayi Odaları Federasyonu (FICCI) ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği arasındaki işbirliği anlaşmasına TOBB Yönetim Kurulu Üyesi sıfatıyla imza atmıştı. Türk-Hindistan İşbirliği Protokolü’nün Türk işadamları açısından önemini vurgulayan TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, Türk işadamlarının Çin ve Hindistan gibi ucuz pazarlardan çekindiklerini, “bu pazarlara hiç birşey satılamaz” gözüyle baktıklarını, oysa bunun çok yanlış bir bakış açısı olduğunu söyledi. Tamer Taşkın; “Hindistan’daki birçok işadamı Türkiye’den zeytinyağı, tatlı, ev tekstili almak istiyorlar. Turizm önemli. Hindistan’da 10 milyon insan dünyayı geziyor. Bu turistleri ülkemize çekmeliyiz. TürkHindistan İşbirliği Protokolü ile kağıt, elektronik, otomotiv, gıda ve kimya sektörlerinde işbirliği yapabiliriz. Türk Hava Yolları’nın Hindistan’a uçması büyük fırsat. Elimizdeki tüm fırsatları değerlendirmeliyiz” diye konuştu. politikası geliştirdiklerini kaydetti. İki ülkede karşılıklı yatırım yapılabilecek çok sayıda alan bulunduğuna işaret eden Tüzmen, “Dünyanın en büyük ülkelerinden Hindistan’ın yapacağı her altyapı yatırımında Türkiye’nin katkısı olsun istiyoruz. Dünyada 100 miyar dolarlık proje yürüten Türk müteahhitleri Hindistan’da iş üstlenebilir” dedi. İki ülke arasındaki 2.6 milyar dolarlık ticaret hacminin yetersizliğine de dikkati çeken üzmen, bunu, en kısa sürede, iki ülkenin toplam 650 milyar dolar olan dış ticaret hacminin yüzde 1’ine, 6 milyar dolara, 10 milyar dolara çıkarılmasını hedeflediklerini bildirdi. Tüzmen, “Serbest ticaret anlaşmasının imzalanması, bu rakamların kısa sürede gerçekleşmesini sağlayacak iyi bir araç olabilir. 28 Nisan’da delegasyonunuzu Türkiye’ye bekliyorum” diye konuştu. Hintliler sıcak bakıyor Hindistan’ın sanayiden sorumlu Devlet Bakanı Dr. Ashwani Kumar, ülkesinin Asya ekonomisinin başını oluşturan ülkelerden biri olduğuna dikkati çekerek, Türkiye gibi, güçlü ekonomik gelişme, demokrasi ve sağlam bir özel sektör varlığı ile küresel ekonomide önemli rolü bulunduğunu söyledi. Kumar şöyle dedi: “Hindistan gibi ülkelerin bilgiye dayalı ekonomisi çok önemli. Türkiye ile paylaşım içinde olmak istiyor. Türkiye, AB ile köprü ve çok önemli tecrübeleri var. ABD’deki ekonomik gelişmeler nedeniyle ekonomide durağanlık yaşanıyor, ama ebsohaber 45 aralık 2008 ULUSLARARASI buna rağmen bu yıl 160 milyar dolar ihracat öngörüyoruz. En az 10 yıl yüzde 8.5-9 büyüme oranını devam ettireceğiz ve bunu sağlarsak, sekizinci yılda 2 trilyon dolarlık bir ekonomi olacağız. 2030 yılında ise Hindistan, tüketim açısından dünyanın beşinci büyük ekonomisi olacak. Hindistan, 1 milyardan fazla nüfusuyla ekonomide büyük fırsatlar sunuyor. Birçok büyük şirketimiz Türkiye’ye girdi, yatırım yaptı. Büyük şirketlerinizin de Hindistan’a gözünü çevirmesiyle, kapsamlı ekonomik ortaklık yaşayacağımızı düşünüyorum.” Gelişmekte olan Türkiye, Hindistan, Yunanistan ve İspanya gibi ülkelerin şu anda küresel adımlar attığını, bu nedenle güçlerini birleştirmesi gerektiğini anlatan Kumar, “Kapsamlı işbirliği yaparsak birbirimize katkımız olur. Biz Hindistan olarak farklı dinleri, dilleri ve yaşam tarzlarını barındırıyoruz. Bu, Hindistan açısından eşsiz bir başarı. Siyasi diyalog söz konusu olunca, kimlikleri koruyarak, birbirini etkilemeden işbirliği yapılması gerekiyor” dedi. İşadamları umutlu Bakan Tüzmen, Hindistan’da Türk firmaların önünü açmak için yatırımcı bakanları ziyaret ederken, ihracatçı firmalar, hem mal satmak hem de almak peşinde koştu. İhracat için Hindistan’ın fiyatlarını düşük bulan ihracatçılar, bu ülkeden uygun fiyatlarla ham madde alabileceklerini belirtti. Daha önce bu ülkede yatırım yapan Türk firmaları ise, meslektaşlarını yatırıma çağırdı. Geçmiş yıllara kadar kapalı bir ekonomi görünümünde olan ve Çin’den sonra dışa açılmaya başlayan Hindistan pazarına yönelik özel beklentiler var. Nüfusu ve tabii kaynakları ile büyük potansiyel taşıyan Hindistan’da doğru zamanda doğru köşelerin tutulması Türk işadamları için büyük önem taşıyor. Hindistan’ın yurt dışındaki yatırımlarının Türkiye’ye yönlendirilmesi kadar diğer ülkelerde de ortak yatırım yapılmasının iki ülkeye de kazanç sağlayacağı ifade ediliyor. İki ülke arasında şu anda 2.6 milyar dolar olan dış ticaretin 2 yılda 6 milyar dolara çıkabileceğini vurgulayan iş çevreleri, altyapı yatırımları için önümüzdeki 10 yılda yaklaşık 500 milyar dolar harcama planlayan Hindistan’da özellikle inşaat alanındaki büyük potansiyeli değerlendirmeye hazırlanıyor. Gıda ve hazır giyim de işbirliği fırsatlarıyla gündemde.. Keşfetmemiz gereken pazar bizi keşfediyor DEİK Güney Asya İş Konseyleri Koordinatör Başkanı ve TürkHindistan İş Konseyi Başkanı Cefi Kamhi, ziyaretin, karşılıklı yatırımların ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi açısından hayati önem taşıdığına işaret ediyor. Hindistan’ın dünyanın dört bir yanına yıllık 20 milyar doların üzerinde yatırım yaptığını vurgulayan Cefi Kamhi, bugüne kadar Türk işadamlarının Hindistan pazarını çoktan keşfetmiş olmaları gerektiğini ancak, son dönemde potansiyeli değerlendirecek kadar olmasa da hareketlenmeler olduğunu söylüyor. “Bizim keşfetmemiz gereken pazar bizi keşfediyor. Hindistan Eximbank Türkiye’de şube açmayı planlıyor. Hindistan enerji yatırımcısıyla da Türkiye’deki fırsatları yakalamak üzere geliyor. Taj gibi ünlü 3 Hintli otel zinciri Türkiye`de yatırım yapmak istiyor. Enerji şirketi Reliant gibi birçok firmanın Türkiye’de arayışı var. Son dönemde kıpırdanmalar olduğunu görüyoruz. Türk firmaları hem giderek gelişen Hindistan iç pazarına açılmak hem de üretim maliyetlerinde uluslararası rekabet koşullarının gereklerine uyabilmek amacı ile Hindistan’a yöneliyor” diyen Kamhi, bir dizi Türk yatırımının da Hindistan’a gittiğine işaret ediyor. Altyapıya 10 yılda 345 milyar dolar Cefi Kamhi’ye göre Hindistan’da altyapı yapımı geleneksel olarak kamu sektörünün görev alanında olmakla birlikte özel sektörün yatırımlardaki payı da giderek artıyor. 1995 yılına dek Türkiye ve Hindistan arasındaki ilişkilerin durağan bir çizgide ilerlediğini hatırlatan Kamhi, 1996 yılında Türk-Hindistan İş Konseyi’nin kurulmasıyla birlikte, 12 yıl boyunca her iki ülkenin de özel sektör mensuplarının birbirlerini tanımak için olağanüstü çaba harcadıklarını belirtiyor. Hindistan’da, sadece ucuz iş gücünün değil, batılı standartlarda tüketim alışkanlıklarına ve batılı yaşam stiline eğilimli olan zengin bir orta sınıfın varlığının da önemle incelenmesi gerektiğini belirten Türk-Hindistan İş Konseyi Başkanı, bu iki temel nedenden ötürü önümüzdeki yıllarda Hindistan’a kaçınılmaz bir yöneliş yaşanacağına dikkat çekiyor. Hindistan’da özellikle son yıllarda altyapıya olan büyük talebin ve kalitenin iyileştirilmesi ihtiyacının karşılanması amacıyla özel sektörün ve yabancı sermayenin katılımının teşvik edildiğini belirten Cefi Kamhi, bu konuda, ülkenin 10 yıl süreyle 330 ila 345 milyar dolar tutarında toplam yatırım yapmasının ve toplam sermaye girişinin yüzde 40`ından fazlasını altyapı sermaye gereksinimini finanse etmeye yönlendirmesinin beklendiğini dile getiriyor. “Hindistan 1991 yılından itibaren, serbest piyasa ekonomisini yerleştirme çabalarına paralel olarak, bir çok alanda yabancı sermaye ve teknolojik işbirliğine ihtiyaç duyuyor” şeklinde konuşan Kamhi, özellikle enerji üretimi ve dağıtımı, liman, otoyol ve köprü inşası, petrol çıkarımı ve rafine edilmesi, haberleşme, deniz taşımacılığı, tekstil, ilaç, kimya, elektronik, gıda işleme ve paketleme sektörlerinde işbirliği imkanlarının mevcut olduğunu sözlerine ekliyor. Türk-Hindistan İş Konseyi Başkanı Cefi Kamhi, Türk firmalarının Hindistan pazarında henüz yeterince varlık ve ilgi göstermemelerinin temel sebebinin, Türklerin ilgisinin başka pazarlar üzerinde yoğunlaşması olmadığını, bu eğilimin temelinde ülkenin gelir düzeyinin düşük olarak algılanmasının yattığını dile getiriyor. Türk özel sektörünün Hindistan pazarını algılayış biçimini değiştirmesi gerektiğini belirten Kamhi, “Hindistan’ı, her bölgesi benzer tüketim alışkanlıkları gösteren, homojen bir pazar olarak değerlendirmek yanlış olacaktır. Ülkenin kişi başına düşen milli geliri henüz 1000 dolar seviyesine ulaşmamakla birlikte, ülkede çeşitli kaynaklarda 200-300 milyon dolar arasında gösterilen Batı seviyesinde tüketim düzeyine sahip kuvvetli bir orta sınıf bulunuyor. Türk firmalarının sadece bu kesime hitap etmesi bile son derece sıkı bir çalışma gerektiriyor” ifadesini kullanıyor. ebsohaber 46 aralık 2008 ULUSLARARASI Türk şirketleri yatırım teşviklerinden yararlanabilir Müteahhitlik: Ortadoğu, Afrika ve Alternatif enerji: 25 bin mw’den Güney Asya’da anahtar teslimi projeler fazla rüzgar enerjisine sahip Hindistan, Hindistan’da faaliyet gösteren üstlenen Hint insaat ve taahhüt firmaları 1000 mw’dan fazla kapasitesiyle rüzgar veya iş yapmayı planlayan Türk ile Türk firmalarının, Rus ve BDT pazargücü ile çalışan jeneratörü ile enerji firmalarına özellikle müteahhitlik, larında birlikte ha reket edebilme imkanı üretim inde ABD ve Almanya’dan sonra enerji, telekomünikasyon alanında var. Ayrıca, Hindistan’a en fazla döviz ikinci sırada yeralıyor. Hindistan’ın cazip teşvikler sunuluyor. girdisi sağlayan sektör olan turizmde başlıca enerji kaynakları Tamil Nadu özellikle otel, tatil köyleri, sağlık ve topve Gujarat eyaletlerinde bulunuyor. lantı merkezleri inşası için büyük fırsatlar gündemde. Rüzgar gücü sektöründe özel yatırımı teşvik için özel sektör ve hükümetin iştiraki ile rüzgar enerjisi fikri müzakereye konmuş Pamuk ithalatı: Dünyanın önde gelen pamuk üreticilerinve çeşitli rüzgar çiftlikleri yapılmıştır. Bu yenilik sektöre yatırım den olan Hindistan, yeterli iç üretime karsın giderek artan ithayapmak isteyen çok sayıda firmanın ilgisini çekiyor. lat sorunuyla karşı karşıya. Hindistan’da iplik üreticileri kaliteli ve ucuz ithal pamuğa giderek daha fazla ilgi gösteriyorlar. Teknoloji ve telekomünikasyon: Haberleşme politikası kapsamında, mevcut yeraltı haberleşme ve kalifiye iş gücünün yanı Enerji: Enerji sektöründe, ortak girişim veya mülkiyetin sıra tekstil makinelerini Avrupa’daki eşdeğerlere göre yüzde 50 tamamen devri seklindeki uygulamalarla, özel sektörün bu daha ucuza üreten ve tekstil sektöründe dünya devleri arasında alanlara yatırım yapması teşvik ediliyor. Yüzde 100 yabancı yer alan Hindistan ile fason üretim ve teknoloji transferi alanlasermayeye izin veriliyor. Elektrik üretim ve dağıtım şirketlerinin rında işbirliği yapılabilir. Hindistan bilgisayar teknolojisi ve yazılım alanlarında karları 5 yıl süreyle vergiden muaf tutuluyor. Elektrik malzemeleri ve kömürün ithalatına düşük gümrük resimleri uygulanıyor. dünya devleri arasında yer alıyor. Hindistan’ın yerli yazılım piyasası Asya’da gelecek vaad eden en verimli piyasa olarak Üretici ve lisans sahibi firmalar için ek teşvikler sağlanıyor. gösteriliyor. Enerji alanında çok sayıda yeni proje mevcut. Bollywood’dan Türkiye’ye ‘ortak film çekelim’ teklifi Hindistan Sanayi ve Ticaret Odaları Federasyonu, Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen’e ilginç bir öneri getirdi. Federasyonun film merkezi Bollywood’u içinde barındıran Bombay’daki Batı Bölgesi Konsey Başkanı Sushil Jiwarajka, Tüzmen ile yaptığı görüşmede mal alım satımına yönelik klasik ekonomik etkinliklerin yanı sıra Hindistan’da oldukça gelişmiş olan film endüstrisi alanında iki ülkenin işbirliği yapmasını teklif etti. Hint ve Türk kültürlerinin birbirine yakın olduğunu dile getiren Jiwarajka, bu iki kültürün film sektöründe çok büyük işler başaracağını ve ortaya çıkacak yapıtların bütün dünyanın ilgisini çekeceğini kaydetti. Bu ilgiden ve tekliften memnun kaldığını dile getiren Tüzmen ise, teklifin Türkiye’de ilgili yerlere iletileceğini ve hemen karşılık bulacağını söyledi. Jiwarajka, İstanbul’da çekilen Hint filmi ‘Guru’nun Hindistan’da çok büyük iş yaptığına işaret ederek, bu yapıtların çoğalması gerektiğini söyledi. Bazı bölümleri Hindistan’da çekilen Türk filmi olan ‘Miras’tan da haberdar olduğunu belirten Jiwarajka, Bollywood’un Türk filmlerine ve Türk kültürüne ilgi duyduğunu ve bu alanda işbirliğinin kaçınılmaz olduğunu kaydetti. Yıllık binin üzerinde film üretimiyle ABD’den sonra dünyanın ikinci film endüstrisi olan Bollywood, bilet satışı açısından ise ilk sırada. Çekimleri İstanbul’da yapılan ve Hindistan’da çok sevilen ‘Guru’ adlı filmden sonra bir çok yapımcı ve yönetmen Türkiye’ye ilgi duymaya başladı. Bollywood’dan geçen yıl Türkiye’ye gelen bir ekibin çektiği son film ise ‘Mission İstanbul’ oldu. Film ağustosta gösterime girecek. Ayrıca Hindistan’ın Telegu film endüstrisinden bir ekip ‘Pourudu’ isimli bir filmin müziklerine video çekmek için Türkiye’ye geldi. ebsohaber 47 aralık 2008 ULUSLARARASI Afganistan ve Pakistan’daki sanayileşmeye Türkiye ivmesi Türkiye, Afganistan ve Pakistan katıldığı toplantıya başkanlık etti. iş adamlarının katıldığı 3. İstanbul İş adamlarının aldığı ortak kararlara Türkiye, Afganistan ve Pakistan ile Forumu’nda, bir önceki toplantıda göre, Türkiye’nin katkılarıyla Afganistan olan dostluk ilişkilerini ekonomik üzerinde karar kılınan 3 öncelikli odak ve Pakistan’da özel sektörün geliştirililişkilerle perçinleyecek bir projeye noktasını bir adım daha öteye taşımak mesi için hayata geçirilebilecek bölgesel imza atıyor. Belirlenecek alanlaramacıyla Afganistan ve Pakistan’da kalkınma projelerine odaklanan forumda, da sanayi bölgeleri kurulacak. belirlenecek alanlarda sanayi bölgeleri üçlü iktisadi ilişkileri geliştirme potankurulmasına yönelik projeler için girişimsiyeline sahip pilot projeler tartışıldı. lerde bulunulmasına karar verildi. Forumda, 3 ülkenin iş dünyaları arasındaki diyalog mekanizmaTOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Afganistan Ticaret ve Sasının önemi vurgulandı, bölgede küçük ama pratik ve önemli nayi Odaları ile Pakistan Ticaret ve Sanayi Odaları Federasyonu adımlar atmanın gerekliliği dile getirildi. temsilcileriyle yaptıkları “3. Afganistan, Pakistan ve Türkiye AraBu yılın Ocak ayında gerçekleşen ikinci toplantıda üzerinde sında Ekonomik İşbirliği İçin İstanbul Forumu” sonunda aldıkları karar kılınan 3 öncelikli odak noktasını bir adım daha öteye taşı12 maddeden oluşan kararları, Türkiye-Afganistan-Pakistan Üçlü mak amacıyla Afganistan ve Pakistan’da belirlenecek alanlarda Zirvesinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Afganistan Cumsanayi bölgeleri kurulmasına yönelik projeler için girişimlerde hurbaşkanı Hamid Karzai ve Pakistan Cumhurbaşkanı Asıf Ali bulunmasına karar verildi. Somut projeler belirlenirken, ele alınZerdari’ye aktardı. ması gereken en önemli 2 konunun, bölge ve sektör seçimi olduEge Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tağu vurgulandı. Bölge seçiminin, mal geçişi kolaylığı, bölgenin mer Taşkın da, TOBB Yönetim Kurulu Üyesi olarak Türkiye fiziki özellikleri, enerji kaynakları, bölgedeki iktisadi faaliyetlerin Afganistan Pakistan arasında Ekonomik İşbirliği için İstanbul niteliği ve sektörlerin birbirini tamamlayıcı unsurları dikkate Forumu’nun 3. toplantısının açılışına katılırken, yine aynı orgaalınarak yapılacağı karara bağlandı. nizasyon çerçevesinde üç ülkenin odalar birliği başkanlarının Forumda, Afganistan ve Pakistan’daki yerel iktisadi aktivi- ebsohaber 48 aralık 2008 ULUSLARARASI teleri, hem birbirlerine, hem de yerel benzer çalışmaların bölgede de uyguve global değer zincirlerine bağlamayı lanmasının faydalı olacağı konusu dile 3. İstanbul Forumu’nda Cumsağlayacak somut projeler üzerine odakgetirildi. hurbaşkanlarının yanısıra TOBB lanılmasına karar verildi. İki ülkedeki Forum, 3 tarafın koordinasyon halinBaşkanı Hisarcıklıoğlu ile EBSO yerel değer zincirlerindeki iktisadi açıdan de çalışarak, kapasite artırımı çalışmaları Başkanı Taşkın da iş dünyası birbirini tamamlayıcı unsurları geliştireçerçevesinde, öncelikli ve performans temsilcileriyle biraraya geldi. rek sinerji yaratmanın önemi üzerinde açısından en yüksek katkıyı sağlayacak duruldu. alanların belirlenmesi çağrısında da Değer zincirleri analizleri ve özel sektör geliştirme projebulundu. leriyle ilgili çalışmalar yapmak üzere TOBB Ekonomi ve TekHenüz yapılanma sürecinde olan Afgan odalarına eğitim noloji Üniversitesi bünyesinde kurulması öngörülen Ekonomik verilmesi konusu, bu alandaki potansiyel projelerden biri olarak Kalkınma Enstitüsü, forum üyeleri tarafından son derece olumlu belirlendi. Aynı zamanda kapasite artırımı konusunda Türk karşılandı. Forumdaki tartışmalar sonucunda, söz konusu proİşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığının (TİKA) rolünün büyük jeler için yiyecek (kuru ve taze meyve, kuru yemiş, un), halı ve önem arz ettiği belirtildi. mobilya alt sektörleri belirlendi. Forum, belirli bölge ve sektörler için ön fizibilite çalışmalarıBaşlangıç aşamasında değer zinciri analizlerinin, bu alt seknın ilerletilmesi amacıyla ilgili bölgelere teknik bir misyon göntörleri karşılayacak biçimde yapılmasına karar verildi. Bir sonraderilmesine karar verdi. Bu teknik misyonlara yardımcı olmak ki forum toplantısına kadarki süreçte tasarlanma aşamasındaki üzere daimi bir teknik heyet kurulacak. projelerin ön fizibilite çalışmalarının ilerletilmesi kararı alındı. İstanbul Forumu 4. toplantısının ileri bir tarihte İslamabad’da Forum, belirlenen projelerin başarılı bir şekilde hayata geçiri- düzenlenmesi de kararlaştırıldı. lebilmesi için, bir elektrik santrali inşası da dahil olmak üzere alt yapı ve kapasite artırımı alanlarındaki ihtiyacın önemini vurguTürkiye Afganistan Pakistan üçlü zirvesi ladı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye-Afganistan-Pakistan Bu çerçevede, TOBB’un Türkiye’nin 5 ayrı sınır kapısında Üçlü Zirvesi’nde, geçen hafta Hindistan’ın Mumbai kentinde yaptığı modernizasyon çalışmaları forum üyelerine aktarıldı ve gerçekleşen terör olayının şiddetle kınandığını bildirdi. ebsohaber 49 aralık 2008 ULUSLARARASI Cumhurbaşkanı Gül, zirvenin ardından Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai ve Pakistan Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari ile ortak basın toplantısı düzenledi. Gül, dost ve kardeş ülkeler Afganistan’ın Cumhurbaşkanı Karzai ve Pakistan’ın Cumhurbaşkanı Zerdari ile birlikte gerçekleştirdikleri ikinci TürkiyeAfganistan-Pakistan Zirvesi’ni tamamladıklarını söyledi. Üç ülkenin tarihten gelen ortak dostluk, kardeşlik ve dayanışma ilişkileri olduğunu dile getiren Gül, bu ilişkilerin sadece devletlerden devletlere, hükümetlerden hükümetlere değil, halktan halka, gönülden gönüle dayanışma ve işbirliği olduğunu vurguladı. Bu çerçevede bugün tekrar bir araya geldiklerini belirten Gül, ilk üçlü toplantının 2007’de Ankara’da düzenlediğini anımsattı. Gül, toplantının sonucunda ortak bir açıklama ile işbirliğini içeren bir belgenin kabul edildiğini bildirdi. EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, Pakistan ve Afganistan Ticaret ve Sanayi Odaları Birlikleri Başkanları ile görüştü. İşbirliğine devam Cumhurbaşkanı Gül, ülkeler arasında yapılan gerek ikili, gerek üçlü görüşmelerin gayet açık, samimi ve çok faydalı neticelendiğini belirterek, bu görüşmelerde bölgeyle ilgili siyasi, ekonomik ve güvenlik konularının ele alındığını kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Özellikle terörle mücadelede işbirliğine verdiğimiz önemi beyan ettik ve bu çerçeve içerisinde, beraber, geçen hafta Mumbai’de meydana gelen terör olayını şiddetle kınadık. Yakında 3 ülkenin parlamentolarındaki dışişleri komisyonları üçlü bir toplantı yapacaklar. Eğitim dahil, askeri işbirliği imkanları gerçekleştirilecek. Uyuşturucu ile mücadele konusunda yine işbirliği yapılacak. TOBB başkanlığında üç ülkenin ticaret ve sanayi odalarının müşterek katılımıyla İstanbul Forumu çerçevesinde ekonomik kalkınma ile ilgili düzenli çalışmalar yapılacak. Bununla ilgili sunumlar yapılmıştır zaten. Yapılan hazırlıklar bize sunulmuştur. Dışişleri müsteşarlarından oluşturulan ortak çalışma grubu güven artırıcı çalışmalarına devam edecektir. Bununla şunu gösteriyoruz ki, bizler kendi bölgemizle ilgili sorunlara cesaretle sahip çıkma, bunları çözme yönünde diyalog kurma, inisiyatif alma iradesini gösterdik. Bunun önemli olduğuna inanıyoruz.” Zirvede sadece beyanların değil, iyi niyet beyanlarının da ifade edildiğini, aynı zamanda devletlerin ilgili kurumları arasında da en iyi şekilde çalışma ve işbirliği ortamı kurulduğunu ifade eden Gül, “Bu toplantıdan hepimiz büyük bir memnuniyetle ayrılıyoruz. 2009 yılında da birçok toplantılarla bu süreç devam edecek” dedi. İş dünyasını temsil eden başkanların görüşmeleri samimi bir havada geçerken ilişkileri geliştirecek yeni kararlar alındı. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, heyetlerarası görüşmelere de başkanlık etti. ebsohaber 50 aralık 2008 GÖRÜŞ Küreselleşme ve global kriz Geçen yazımızdaki başlık; çözülemez ve dünya ülkeleri arasındaki · Küreselleşme çatışmaları arttırır. · Kümeleşme 4. Çok açık ifade edilmesede finansal · Vizyon sistemde başıboşluğun ortadan kaldırılıp, · Aksiyon denetim mekanizmalarının geliştirilmesi. İşte global finansal krizin analizinde Beyler size İngilizcedeki bir deyiş ile bu başlığı sırası ile yapmaya çalışacağım. cevap vereceğim “Good morning after Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki; lunch.” Atı alan üsküdarı geçmiş global global finansal kriz önce Mortgage finansermaye; (beyazı, grisi, karası) tüm dünyasal fonlarından başlayarak, diğer finans da cirit atmış, ülkelerin yönetimlerine etki Mehmet Semih Alkoç kesimlerine ve bu hale geleceğini hiç etmiş, hatta direnenleri halkın iradesine [email protected] kimsenin tahmin edemeyeceği, bankalara rağmen devirmiş. Şimdi sen araba devrilinve hedge fonlarına, oradan da reel kesime ce denetimi arttırmayı düşünüyorsun. dalga dalga yayılmaya başladı. “Kontrol edilemeyen güç, güç değilG-20 finansal zirvesi “GlobaliGün yok ki son bir ayda, bilmem hangi dir.” zasyona devam” kararı verirken, ülkenin en büyük bankalarını kurtarma 5. Türkiye ‘de ise manzara ise tam bir krizde tüm ülkelerin birlikte hareoperasyonları, G-7 ile G-20 ülkelerinin kaos. Herkes hükümetin can simidini,yani ket etmesi yani kümeleşme ilkesini hükümetlerinin kurtarma paketlerinin can suyunu kısaca kurtarma planını beköne çıkardı. haberleri ile medya dopdolu. lerken bakın ne oldu? Bizim hükümetimiz ABD hazine bakanının açıkladığı neye sarıldı? 750 milyar dolarlık paketin nasıl paylaşılacağının çalısması ile Karapara ile mücadelede yeni bir faza geldik, hayırlı olsun. devam ediyor. Rahmetli Özal’ın iyi niyetinden icat olan “Hayali ihracat” yerine En ilginci Çin merkez bankası elindeki ABD hazine kağıtlaiçerdeki ve dışarıdaki (beyaz, gri, kara) sermayeye “welcome”. rını satarak ve bu kaynak ile kendi ülkesindeki bir yeni ve ilginç Nasıl mı? Sadece yüzde 3, yüzde 5 gibi bir vergilendirme ile. “kurtarma planı” açıklayınca kızılca kıyamet koptu. Zira dünya Zekat bildiğiniz gibi yüzde 2,5 yani kırkta birdir. ekonomisinin yıldızı olan Çin, var gücü ile üretiyor, tüm dünya Kısaca bu sermaye devlete zekatını vererek aklanmış olacakpazarları işgal ederek kazandığı dolarları ABD hazinesine veritır. İyi de yeni çıkan Bankalar Kanunu’na göre 31.12.2008’e kayor ve karşılığında süslü ve güvenilir ABD hazine kağıtları alarak dar kişilerin hesap açarken, adres bildirimi ve tevsiki gerekiyor, FED’in en büyük sponsoru olarak uzun süredir devam eden hatta hapis cezası bile var. Kayıt dışı ile mücadeleyi ilke edinen, ABD’nin “twin deficit” yani cari açığını ve bütçe açığını finanse en az yüzde 50 kayıt dışı olan bir ekonomide polisiye tedbirler ediyordu. uygulanıyor. Ayrıca artan emtia fiyatları, başta petrol olmak üzere gelirleKardeşim, insana sormazlar mı? 200 YTL alıp hesap açtırini ABD hazine kağıtlarına yatırarak bir çeşit küreselleşmenin ve rırken tüm cibilliyetini sor, hatta hapis cezası ver. Ama nerden ABD’nin bir nevi sponsorları idi. gelirse gelsin kara paraya (beklide yeşil ) “welcome”, zekat ver 1. Global krizde ilk soru geçen hafta yapılan G-20 finansal kurtul.. zirvesinden; Artık yola devam Bu ne lahana turşusu!? Bu kafa ile kriz falan yönetemez2. Acaba bu kriz sonunda ülkeler kendi başlarına hareket sin. Tabiiki hepinizin aklından bunların yerine dolar, ederek, korumacılık statülerine dönebieuro ne olacak, kriz ne kadar sürer, Türkiye bu lirler mi? G-20 zirvesi bununda cevakrizden ne kadar etkilenir soruları geçmekbını verdi; Globalizasyon devam. tedir. Bunlara gelecek yazımızda senar3. Bana göre en doğru üçüncü yo yöntemi kullanarak cevap ilke kararı ise, krizde münferit aramaya çalışacağım, hareketler yerine tüm ülkelerin merak etmeyin geç birlikte hareket etmesi, yani olmaz. Zira bu kriz uzun “Kümeleşme”. solukluya benziyor . Gerçekten kapitalist Son söz: Başbakandan sistemde ve küreselleşen alınmadır. Telif hakkını dünyada; her koyun kenödemeden kullandığım için di bacağından asılır kendisinden özür diliyorum. sözü ile hareket “Hamd olsun ki bu kriz edilirse, kriz bizi etkilemez.” ebsohaber 51 ENERJİ Enerjide yeni yatırım yerli kaynak Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Özden, cumhuriyetin ilanından bugüne Komitesi Başkanı Süreyya Yücel Özden, kadar 41 bin 500 MW’lık enerji yatırımı EBSO’nun üyelerini enerji verimliekonomik kalkınmanın tamamlanması yapıldığını hatırlatırken, “Enerji üretim liği konusunda bilgilendirmek için için önümüzdeki 10 yılda cumhuriyetin kapasitemizin önümüzdeki 10 yıl içinde düzenlediği toplantıda, faturanın ilanından bugüne kadar kurulan santralikiye katlanması gerekecektir. Bu, ülkeazalması için kaynakların doğru lerin gücüne eşit yeni enerji yatırımları miz için yaşamsal derecede önemli bir kullanılması gerektiği ifade edildi. yapılması, yerli kaynaklar odak noktaya hedeftir” diye konuştu. konularak dışa bağımlılığın azaltılması Enerji alanında kendi öz kaynaklarıgerektiğini ifade etti. na dayalı politikalar geliştirememiş ülkelerin enerji ithalatı ile Ege Bölgesi Sanayi Odası, üyelerini enerjide zamlarla giderek sürdürülebilir bir ekonomik büyüme sağlamasının her yönden artan faturayı düşürmek amacıyla verimli kullanım konusunda ağır koşullara bağlı olduğunu vurgulayan Özden sözlerini şöyle bilgilendirmek için bir eğitim toplantısı düzenledi. Dünyada ve sürdürdü: Türkiye’de Enerji Sektörü, Enerjide Arz Güvenirliliği ve Türkiye “Ülkemizin son 10 yıl içinde genel enerji alanında dışa Ekonomisinin Enerji Diplomasisi konulu sunum yapan Dünya bağımlılığı yüzde 75 düzeyindedir. Bu oran sabit tutulmuş gibi Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Başkanı Özden, 2007 yılında görünse de hızla artan talep nedeniyle enerji ithalatımız sürekli yüzde 75 olan enerjide dışa bağımlılığın önümüzdeki yıllarda artış göstermekte ve bugün 35 milyar doları aşmaktadır. Önüdaha da artacağını uyarısını yaptı. Süreyya Yücel Özden, “Enermüzdeki yıllarda arz-talep dengesinin bozulması halinde olası jide dışa bağımlılığı azaltmak için enerjiyi verimli kullanmanın bir enerji krizi ise enerji konusunda çok hassas planlamaların yanında yerli kaynak kullanımını artırmak, ileride bu kaynaklara yapılmasının önemini ve uzun vadeli milli bir enerji politikamıdoğacak yeni talepleri karşılamak için rezerv araştırma faaliyetzın olması gerekliliğini gözler önüne serecektir. Nükleer santral lerine hız ve önem verilmesi gerekiyor. Enerji kaynaklarımızın kurulması için yasal düzenlemeler yapılıp ihaleye çıkılmış olsa son derece sınırlı olduğu söylemlerinin aksine bugün için bilinen bile yerli kaynaklarımızı odak noktasına koymayan bir süreç ülekonomik olarak kullanılabilirliği kabul edilen mevcut yerli kemizin geleceği açısından sakıncalı olacaktır. Ülkemizin enerji enerji kaynaklarımız tam ve verimli kullanıldığı taktirde bugünkü ihtiyacını 2030 yılına kadar karşılayabilecek yeterli yerli kaytüketim trendine uygun olarak ülkemizin genel enerji talebini nağımız var. Yeni bulunacak rezervlerle bu süreç daha da ileri uzun yıllar karşılayabilir” dedi. alınabilir. Yerli kaynaklarımız ekonomiye kazandırılıp enerjide Türkiye’de elektrik enerjisi tüketiminin dünya ortalamasının dışa bağımlılığın önüne geçilmelidir.” üzerinde artış gösterdiğini anlatan Özden, ekonomik kalkınmaSüreyya Yücel Özden, Türkiye’nin sera gazları artış oranında nın tamamlanıp gelişmiş ülkeler arasında yerini alıncaya kadar Kyoto Protokolü Ek-1 ülkeleri arasında ön sırada yeralmasına tüketimdeki yüksek artış eğiliminin devam edeceğini bildirdi. karşılık ülkemizin toplam sera gazı emisyonlarının çok düşük ebsohaber 52 aralık 2008 ENERJİ olduğuna işaret ederken, en uygun önlem aydınlatma önlemleri alınması, yüksek olarak enerji verimliliğinin artırılmasını güç tüketilen noktaların sürekli otomatik Türkiye’nin gelişmiş ülkeler dügösterdi. Türkiye’nin dünyayı kirleten ve entegre sistemlerle kontrol altında zeyine çıkabilmesi için üretimini ülke olmadığını, ABD ve Çin başta olmak tutulması, enerjinin en ekonomik yoldan artırması öne çıkan toplantıda, üzere gelişmiş ülkelerin Kyoto sürecinkullanılması, yük yönetimi yapılarak enerjide yerli kaynakların değerdeki yol haritalarının daha çok önem yükün kaydırılmasına çalışılması, yüksek lendirildiği yeni yatırımlar istendi. taşıdığını bildiren Özden, “Bu süreçte verimli kojenerasyon ile enerji üretiminTürkiye gelişen ekonomisinin ihtiyaçlade verimliliğin sağlaması, sanayi tesisinrını göz ardı etmeden enerji yatırımlarını planlamalı, kısa, orta deki üretim makinelerinin bakımlı vaziyette tutularak verimli ve uzun vadede mevcut santrallerdeki çevre iyileştirmelerini çalışmalarının sağlanması, tesislerdeki tüm ekipmanların en tamamlayacak cesur adımlar atmalı. Yeni santral yatırımlarında verimli stand-by modları olacak şekilde ayarlanması başlıklarıyla da enerji verimliliğini ve çevresel hassasiyeti en üst düzeyde ele özetledi. almalıdır” diye konuştu. Sanayi kuruluşlarındaki bazı enerji verimlilik uygulamalarının hiç yatırım yapmadan sadece bazı alışkanlıkların değiştirilmesiyle de sağlanabileceğine dikkat çeken Süleyman Dersimiz tasarruf Eldem, tesisin süreçlerine ve teknolojisine bağlı olarak yüzde Makine Yüksek Mühendisi Süleyman Eldem, sanayide, 3-10 arasında tasarruf sağlanabileceğini bildirdi. Eldem, “Sabaşarılı bir enerji yönetim sistemi oluşturmak için göz önüne nayi tesislerinde enerji verimliği fırsatları tespit edilmelidir. Bu alınacak uygulamaları; yakma sistemlerinin rasyonelleştirilmesi, amaçla aylık, yıllık enerji ve su tüketimlerinin tespiti önem taşır. ısıtma-soğutma ve ısı transferinin rasyonelleştirilmesi, ısı iletiEnerji verimliliği uygulama planı yapılmalıdır. Enerjinin verimli mi ve ışınım nedeniyle olabilecek ısı kayıplarının önlenmesi, kullanımı için yapılacak yatırımların detaylı fizibilite çalışmalaatık enerjiden ısı geri kazanılması, ısıdan güç dönüşümünün rının yapılması ve projenin geri ödeme süresi tespit edilmelidir. rasyonelleştirilmesi, direnç kayıpları nedeniyle oluşan elektEkonomik yapılabilirliği olan projeler için tasarım çalışmaları rik kaybının önlenmesi, elektrikten ısı ve güç dönüşümünün yapılmalıdır. Verimlilik sonuçları takip edilmeli tasarruflar tespit rasyonelleştirilmesi, reaktif güç tüketimini minimize etmek için edilmelidir. Başarılı uygulamaların yaygınlaşması, benzer kuruuygun kompanzasyon sistemi kurulması, doğal havalandırma ve luşlarda da uygulanması için bilgi paylaşım ortamı sağlanmalıdır” önerilerinde bulundu. Verimlilik iş ve rekabet aracı TMMOB Makine Mühendisleri Odası Enerji Verimliliği Danışmanı Tülin Keskin ise, enerji darboğazı ve ithalata bağlı sorunlar başta olmak üzere pek çok konunun çözümünün yine ülke içinde olduğunu anlattı. Enerji tasarrufunu; enerjiyi hiç kullanmamak veya çok az kullanmak değil verimlilik artışı ve kayıpların azaltılması yoluyla tüketim miktarını ekonomik kalkınma ve sosyal refahı engellemeden en aza indirmek olarak tanımlayan Keskin, “Sadece ticarethane, sanayi ve resmi abone grubunda aydınlatma için kalın floresan yerine 26 mm’lik ince floresan kullanımıyla sağlanacak yüzde 10 tasarrufla elde edilecek 585 GWh, 2006 yılında 38 ilin yıllık enerji sarfiyatından büyük bir değerdir” dedi. Çok zor olmayan ve en fazla 2 yılda geriye kazanılabilecek yüzde 25 tasarruf potansiyelinin hazır kaynak olarak elimizin altında bulunduğuna dikkat çeken Tülin Keskin, “Bu kaynağın geriye kazanılması için yapılacak çalışmalar en az 40 bin kişiye kaliteli yeni iş sağlayacak bir istihdam projesi karakterine sahip. Ayrıca imalat sanayinde ürün maliyeti içinde yüzde 8 ile 50 arasında değişen enerji maliyeti payının azaltılması fiyatların düşürülmesine ve dolayısıyla enflasyonun düşürülmesinde katkı sahibi olacak. İthalattan tasarruf edilecek en az 5 milyar doların alınacak önlemler için sadece 1 milyar dolarının iç pazara yönlendirilmesi, ekonomi için ciddi bir canlanma yaratacak, vergi ve istihdam katkısı olarak kamu maliyesine önemli oranda geriye dönecek” diye konuştu. 53 aralık 2008 ENERJİ Enerji Bakanı’ndan enerji verimliliği uyarısı sağlandığını belirten Güler, evlerde, biEnerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilnalarda, sanayide, motorlarda kısaca tüm mi Güler, sanayide kullanılan elektriğin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı alanlarda enerji verimliliği sağlanmasıyyüzde 70’inin motorlarda kullanıldığına Güler, sanayicinin rekabette başala, Türkiye’nin 6 Keban barajı büyüklüişaret ederken, kullanılan motorların rıya ulaşması için enerjiyi verimli ğünde kar edeceğini söyledi. da yüzde 68’inin verimsiz olduğunu kullanması, üretim için doğru Enerji verimliliğinin yanı sıra su söyledi. makine parkı kurmasını önerdi. konusunda da yaptıkları çalışmalar Bakan Güler, enerjiyi üretmek kadar hakkında bilgi veren Güler, sanayicilere tüketmenin de çok önemli olduğunu TEMSAN’ın ürettiği türbinlerden en küçüğünü örnek göstererek, belirtti. bununla 5-6 evin elektrik ihtiyacının karşılandığını anlattı. Enerji üretmek için santraller, barajlar kurduklarını, doğalgaz Rüzgar enerjisine dönük çalışmalara da değinen Güler, anlaşmaları yaptıkları, ulusal ve uluslararası anlaşmalara imza “İnşallah Türkiye’de de üretilecek rüzgar türbinleriyle bizim heattıklarını anlatan Güler, bunları yaparken, enerjinin verimli defimiz 20 bin megavatlık enerjiyi 2020 yılına kadar sağlamak. kullanılıp kullanılmadığı konusunun da oldukça önemli olduğuBu da 40 milyar dolar eder, otomotiv sektöründen daha büyük. nu ifade etti. Türkiye’de otomotiv sektörü nasıl kurulduysa, şimdi rüzgar türTürkiye’de 1000 dolarlık bir üretim artışının 400 litre benzin petrol eş değeri ile yapıldığına, OECD ülkelerinde ise bunun için binleri de böyle para kazanacak” dedi. Güler, güneş enerjisi konusunda da binaların çatılarının 200 litre, Japonya’da da 100 litre benzin kullanıldığına dikkat güneş pilleriyle kaplanmasıyla kendi elektriğini üretmenin mümçeken Güler, “Yani biz, bizim sanayicimiz OECD ülkeleriyle kün olduğunu söyledi. rekabet edecekse, istediğiniz kadar elektriğin fiyatıyla düşürün, Bir kere bunu yarı yarıya düşürmesi lazım. Japonya ile rekabet edecekse dörtte bire düşürmesi lazım. Demek ki burada bir yanlışımız var, bu yanlışı gözden geçirmemiz lazım” diye konuştu. Bunun için enerjinin nerede kullanıldığını göz önüne alarak enerji verimliliğini sağlamak gerektiğini vurgulayan Güler, ısınmadan, aydınlatmaya, sanayiden, bina yalıtımına enerji verimliliğini her alanda gerçekleştirmek için ENVER projesini başlattıklarını kaydetti. Sanayide kullanılan elektriğin yüzde 70’inin motorlarda kullanıldığına, kullanılan motorların da yüzde 68’inin verimsiz olduğuna dikkati çeken Bakan Güler, şöyle devam etti: “Bir motor alırken, hani çocuklarımıza ayakkabı alırken, nasıl olsa çocuk büyüyecek bir numara büyük alalım deriz, burada da motorları büyük alıyoruz. Motor alırken bu nasıl motor olmalı buna dikkat etmemiz gerekiyor, küçük seçmemiz, büyük seçmemiz bunlar önemli. Yandığı zaman, motorları sardırıyoruz, sardırmak aslında faydalı mı, değil mi bunlara iyi bakmak lazım. Gördüğümüz kadarıyla hepimizin doğru bildiği yanlışlar, yanlış bildiği doğrular var.” Enerjiden de kazanmalıyız Sanayide kar oranının çok düşük olduğuna ve sektörde çok büyük rekabet yaşandığına işaret eden Güler, “Bizim burada en fazla kazanç sağlayabileceğimiz alan enerji, bu hem ülkemizi, hem rekabeti, hem çevreyi ilgilendiriyor” dedi. Her tasarruf edilen enerjinin karbondioksit miktarını da düşürdüğünü anlatan Güler, dolayısıyla çevre, iklim değişikliği, küresel ısınma gibi konuların bununla bağlantılı olduğunu ve enerji verimliliğinin her şeyden önce bir sosyal sorumluluk projesi olduğunu vurguladı. Sadece evlerde 100 vatlık verimsiz lambaları, 20 vatlık verimli lambalarla değiştirme yoluyla enerjide yüzde 80 tasarruf ebsohaber 54 aralık 2008 ENERJİ Fabrikalarımızı mantolayalım Var mısınız hem küresel ısınmaya katkı kısmında mantolama dediğimiz ısı yalıtım yapmama adına, hem de tasarruf için uygulamaları yapıldı. Hala 15 milyon fabrikalarımızı, evlerimizi mantolamaya? binanın yalıtılması gerekiyor. İnsanımıza “örnek” olma görevi olan biz 2007 yılında ithal edilen 36 milyar sanayicilerin, böylesi bir sorumluluğu dolarlık enerjinin üçte biri ısıtma veya olduğuna inanıyorum. Aslında enerji fiyatsoğutma amaçlı kullanım olarak binalarlarının olağanüstü arttığı noktada mantoda tüketilmiştir.Türkiye’deki tüm binaların lama adeta zorunluluk. Ancak bu konuda yalıtım standartlarına uygun hale getibilgilendirme yeteri kadar yapılmadığı için, rilmesi asgari yüzde elli enerji tasarrufu ısı yalıtımı (mantolama) harcamasının, sağlayabilecektir. Bunun parasal karşılığı Enver Olgunsoy tasarrufla 3-4 yılda geri döneceği gerçeği 8 ila 10 milyar dolar arasındadır. Yani [email protected] dikkatlerden kaçıyor. Aslında fabrikalarıbinalarımızı uygu mantolama yaparak mızda tüm makinalarımızı gözden geçirip, yalıtırsak, bu kadar para cebimizde enerji tasarrufuna gitme gereği var. Ancak kalabilir. Bundan böyle yeni standartları simgesel önemi nedeni ile, topluma örnek Ülkemizdeki yüzde 92 binada tüketim değil tasarruf ekonomisi olma adına fabrika binalarımızı mantolayayalıtım yoktur. Yeni yapılacak binalarda saptayacak. Enerji tasarrufuna rak ısolasyona, dolayısıyla enerji tasarrufudestek olalım, yalıtıma önem vere- bundan böyle aynen su tesisatı, elektrik na gitmekten söz ediyorum. Ülkemiz enerji tesisat projesi gibi yalıtım projesi de lim, binalarımızı mantolayalım. yönünden son derece kırılgan. Gürcistan hazırlamak ve uygulamak zorunlu hale krizi sırasında Rusya doğalgazı kestiği getirilmiştir. AB ülkeleri mantolama maanda, hem elektrik üretemeyeceğimizi, hem de ısınamayacağıliyetinin üçte ikisi oranında destek vermekte iken, ülkemiz insanı mızı çaresizlik içinde öğrendik. Şimdi ekonomik krizi fırsat bilip için de devlet tarafından yalıtıma özendirmek, destek vermek görüşleri değiştirme zamanıdır. Francis Fukuyama’nın o meşhur gereği vardır. AKP hükümetince, Vakıfbank aracılığı ile faizi “endizm”i siyasal yapılanmalar için değil, ama tüketim çılgındüşük kredi ve mantolama malzemelerinde KDV’nin 18’den 1’e lığı üzerinde yükselen globalizmin “tüketin, tükettiğiniz kadar düşürüleceği sıklıkla söylense de henüz bir gelişme olmamıştır. varsınız” anlayışının sonu oldu. Bundan böyle yeni standartları Ben buradan tüm sanayici dostlarıma seslenmek istiyorum; tüketim ekonomisi değil, tasarruf ekonomisi saptayacak. Bizler tasarruf, hele hele enerji tasarrufu sosyal bir projedir, enerji de bu gerçeğe uygun davranıp, 2008’i ENVER (enerji verimliliyoksunu ülkemiz için yaşamsal öneme sahiptir. Haydi gelin hep ği) yılı ilan eden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na destek beraber ENVER projesine destek olalım, toplumumuza örnek verelim. olalım, mevcut binalarımızı standartlara uygun olarak mantolaIsı, su, ses ve yangın yalıtımcıları derneği (İZODER) Başkanı yalım, yalıtım ve konunun önemini sürekli gündemde tutalım. Sayın Levent Ürkmez bakın bu konuda ne diyor: Eylül 2000 Ayrıca EBSO’yu da göreve davet ediyor, her platformda yalıtımın de gerçekleştirilen Türkiye bina sayımında 16 milyon 235bin önemine toplumumuzun dikkatini çekmesini istiyorum. 830 bina tespit edilmişti. Bu tarihten sonra mevcut binaların bir Yalıtım geleceğe yatırımdır.. ebsohaber 55 aralık 2008 HUKUKVEBİZ Ekonomik krizde iş hukukunun alternatif çözüm önerileri Amerika’da patlayan mortgage krizi izinlerini veya bir sene sonraki izinlerini ile ortaya çıkan, global krizin etkileri izin avansı olarak kullandırmak, belirli hızla yayılıyor. Merkez Bankası tarafınbir süre için ücretsiz izin kullandırmak, dan düzenlenen iktisadi yönelim anketi kısa çalışma yaptırmak ve kısa çalışma sonuçlarına göre iş dünyasının büyük ödeneğinden yararlanmak, kısmi sürelerle kısmı umutsuz. Bazı uzmanlar, her zaman çalışma yapmak, ücret indirimine gitmek kriz olur ancak bu kez korku problemin de düşünülmelidir. Bu hususları detaylankendisinden daha büyük derken, hemen dırmakta yarar vardır. hemen tüm firmalar, global krize karşı kısa vadede maliyetleri kontrol altına alEkonomik gerekçelerle iş akdi fesihAv. Erdal Kardaş maya, gelirlerini artırmaya çalışırken, orta leri: Bu hususta iş güvencesi hükümlerini www.kardas.av.tr vadede ise global resesyona karşı doğru de içeren, 4857 sayılı İş Yasası’nda yer pazarlarda doğru işler yapmayı planlamak alan genel kural şudur; Yasanın 18. ve durumundalar. devamı maddeleri gereği, Otuz veya daha Krizin sonucu daha az üretim ve Tüm bunlar olup biterken, global fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı daha az istihdamdır. İstihdam krizin, yerel yansımalarına bakıldığında aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli azalmasının sosyal patlama riski da görülen o ki, kriz haberleri endişeleri iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin karşısında başka alternatif önlem- yeterliliğinden veya davranışlarından ya artırmakta, tüketici de bu endişe ile daha lerin alınması da mümkün.. fazla tasarruf ederek satın almayı kesda işletmenin, işyerinin veya işin gerekmekte, bu da ciddi anlamda ekonominin lerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe daralmasına yol açmaktadır. Sonuç ise dayanmak zorundadır. Bu nedenlerle daha az üretim, daha az iş, daha az istihdam demektir. belirsiz süreli hizmet akdi feshedilecek çalışanın, İş Kanunu 25. Dünya Çalışma Örgütü genel direktörü Juan Somavia’nın da maddede özel olarak sayılan, ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırıdediği gibi, dünyada finans krizi olarak başlayan bu olgu, artık lık halleri haricinde hizmet akdinin feshedebilmesi için mutlaka küresel olarak bir “reel ekonomi ve istihdam krizine” dönüşyasaca kabul edilebilir geçerli bir nedenin olması gerekir. Peki müştür, bu hengamede çalışanları koruyan önlemler alınmasına ekonomik kriz olması, piyasa dalgalanmaları, sipariş azalması, ihtiyaç duyulmaktadır. üretim azalması gibi realiteler geçerli fesih nedeni olarak görüBurada sayın direktörün cümlesine bir ilave daha yapmak lebilir mi? Yargı kararlarına göre var olduğu söylenen, ekonomik ve bunun sağlanması için aynı zamanda işletmeleri koruyan sıkıntının sadece muhasebe ve üretim rakamlarıyla ispatlanması ekonomik ve hukuki önlemlere de ihtiyaç olduğunu hatırlatmak- genel kabul görmemektedir. ta yarar vardır. Bu anlamda, belirtelim ki, işverenler açısından Yargıtay, genel anlamda işverence zorunluluk olarak adlanülkemizde, hukuksal koruma şemsiyesinin çok güçlü olduğu dırılan bazı hususların tek başına yeterli neden oluşturmadığı maalesef söylenemez. düşüncesiyle, başkaca hususları araştırılmakta, fesih öncesinde Finansal krizinin etkisinin, dövize bağımlı ülkemiz benve sonrasında en az 3’er aylık döneme kadar yeni işçi alınıp zeri, gelişmekte olan ekonomilerde tam bir çöküş olmamakla alınmadığını, işletmede fazla mesai ve genel tatillerde çalışma birlikte daha ağır olacağından ve 2009 Haziran ayına kadarki yapılıp yapılmadığını araştırılmakta, işverence yapılan yatırım ve zamanın zor geçeceğinden ve ancak arkasından göreceli bir genel harcamalara bakılmakta, sonra iş akdi feshedilmek istenen toparlanmanın mümkün olduğuna dair tahminler yapılmaktadır. işçinin başka departmanlara kaydırılması, ihtiyaç olan noktalarBu noktaya kadar geçecek sürede işverenlerce ihtiyaç duyulduda şirket içi eğitime tabi tutularak kendisine yeni iş verilmesi, ğunda hukuken başvurabilecek olan enstrümanları incelemek işyerinde bir takım ekonomik sıkıntılar olsa dahi, ilk etapta başka gerekmektedir. Tüm maliyetleri kontrol altına almak durumunda tasarruf önlemlerine gidilerek, bunun doğrudan işçiye yansıolan işverenlerin, diğer ekonomik tasarruf tedbirleri yanında, bir tılmamasını istemekte, bu nedenle de; evvela fazla mesailerin sonraki adımda ilk aklına gelen önlem de ister istemez ekonokaldırılması, esnek çalışma modellerinin getirilmesi, işçinin mik gerekçelerle işçi çıkışı yapmak olmaktadır. Bunun, belli bir muvafakati ile ücretsiz izne gönderilmesi, gerekirse işçi ücretvadede, bir sosyal patlama riskini de beraberinde getireceği gerlerinde indirim yapılmasının teklif edilmesi, işyerinde işçi çıkışı çeği karşısında, bu olguya alternatif olarak, başkaca önlemlerin dışında mümkün olan başkaca tüm tasarrufların yapılmasını ve de alınması da mümkündür. Örneğin, çalışanlara birikmiş yıllık en nihayet bundan da bir sonuç alınamazsa feshin düşünülmesi ebsohaber 56 aralık 2008 HUKUKVEBİZ gerektiğini bildirmektedir. Kısaca, bu prensibe “feshin en son çare” olması ilkesi denilmektedir. Özetle Yargının ekonomik kriz sebebiyle işçi çıkarılması yönündeki tasarruflara bakış açısıyla, piyasanın ekonomik krize bakış açısının aynı olmadığı rahatlıkla söylenebilir. Yukarıda anılan kriterler dikkate alınmaksızın yapılacak bir fesihte, yasaca kabul edilebilir geçerli nedenler bulunmadığı gerekçesi ile, işverenlerimiz aleyhine açılması muhtemel her işe iade davasından dolayı, 4 ay boşta geçen süre ücreti ve mahkemece işçinin kıdemine ve konumuna bakılarak takdir edilecek 4 ila 8 aylık ücret tutarında iş güvencesi tazminatına hükmedilebilecektir. Bu da kıdem ve ihbar tazminatına ilave olarak, işveren maliyetlerini çok ciddi olarak arttıran, gereksiz yere ödenmesi gereken bir bedel ve ciddi bir problemdir. Bu nedenlerle ekonomik nedenlerle feshin tüm açıklığı ile ispatının mümkün olmadığı veya zor olduğu durumlarda, mümkün olduğunca, işçi çıkışlarının karşılıklı anlaşma yolu ile yapılması tercih edilmelidir. Buna göre de, işçi çıkışlarının anlaşmalı şekilde yapılması için gönüllülük esasına göre çıkış talebinin işçiden gelmesi veya karşılıklı olarak iş akdi fesih protokolü (ikale sözleşmesi) ile mutabakatlı bir fesih yolu tercih nedenidir. Yapılacak ödeme neticesinde ayrıca; geniş kapsamlı bir ibraname almayı, kıdem için kıdem bordrosu ve ihbar tazminatı için de ihbar tazminatı bordrosu imzalatmayı, varsa birikmiş yıllık izin ücreti için ücretli izin defteri veya bordrosu imzalatmayı, ayrıca yasal zorunluluk olmasa da İş Kur için de işten çıkış bildirgesi imzalatmayı unutmamak gerekir. Bu sıraya dikkat edilirse muhtemelen hukuki bir problemle ve aleyhe neticelenmesi muhtemel bir dava olasılığı ile karşılaşılmayacaktır. İhtiyaç fazlası personeli ücretsiz izne çıkarmak: Burada kastedilen, işlere bir süre ara vermek ve personeli ücretsiz olarak belli bir süre izne çıkarmaktır. Peki ücretsiz izin kullandırmak yasal mıdır? Hemen belirtelim ki, ücretsiz izinle ilgili İş Kanununda herhangi bir genel düzenleme bulunmamaktadır. Bunun 4857 sayılı İş Kanununun 56. maddesinde ve 55. maddesi (j) fıkrasında, konumuzla ilgisi olmayan iki istisnası mevcuttur ancak kafaları karıştırmamak için bu detaya girmiyoruz. Ancak hemen belirtelim ki, İşçi ve işveren arasında yapılan hizmet akdinde veya işyerinde yapılan toplu iş sözleşmesinde ücretsiz izinle ilgili bir düzenleme yapılmış ise bu düzenlemeye uygun olarak ücretsiz izin hakkı kullanılabilecektir. İşverenlerin, işçinin isteği dışında ve tek taraflı olarak, hangi nedenle olursa olsun, zorla ücretsiz izin kullandırması mümkün değildir. İşverenlerin, işçiyi isteği dışında ücretsiz izne göndermesinin, bu durumda iki yasal sonucu doğacaktır; Ya işçi işverenin bu isteğini kabul ederek ücretsiz izin kullanacak ve bu sürenin bitmesi halinde tekrar işyerinde çalışmaya devam edecektir. Ya da, işçi ücretsiz izne çıkmayı kabul etmeyecektir. İşçilerin bir talebi olmaksızın, işveren tarafından tek taraflı olarak ücretsiz izne çıkarılması iş sözleşmesinin feshi anlamına geleceğinden ihbar ve kıdem tazminatı ödenmesi gerekecektir. Yargıtay bir kararında; “Davacı işçinin rızası ve yazılı muvafakati bulunmadan işverence tek taraflı olarak ücretsiz izne çıkarılması eylemli bir fesih olup, daire- mizin yerleşik içtihatlarına göre bu durum davacı işçi açısından iş akdinin haksız feshi halini oluşturur ve işçi (kıdem yanında) ihbar tazminatına da hak kazanır. (Yargıtay 9. HD. 2004/7127 E., 2004/25124 K.) denilmiştir. Özetle, işçi ve gerekse işveren bakımından ücretsiz izin ancak karşılıklı anlaşma yoluyla uygulanabilir. Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneği: Bu hususta ciddi bir mevzuat karmaşası sözkonusudur. Zira, İş Kanunu’nda 65. maddede yer alan aynı adlı düzenleme, 5763 sayılı kanunla 26.05.2008 tarihinde kaldırılmıştır. Ancak, aynı madde benzer bir biçimde 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nda Ek 2. madde olarak düzenlenmiştir. Ancak, konu hakkında daha evvel düzenlenmiş yönetmelik ve genelge de bağlı bulunduğu, bu İş Kanunu düzenlemesi ile iptal edilmiş olduğundan, uygulamada bir belirsizlik de söz konusudur. Kısa çalışma ve kısa çalışma ödeneğinden yararlanmak için maddede sayılan kanuni şartların yerine gelmiş olması lazımdır. Madde metnine göre, işyerinde geçici olarak en az dört hafta işin durması veya kısa çalışma hallerinde işçilere çalıştırılmadıkları süre için işsizlik sigortasından kısa çalışma ödeneği ödeneceğinden bahsedilmektedir. Öte yandan, kısa çalışma süresinin, zorlayıcı sebebin devamı süresini ve herhalde üç ayı aşamayacağı belirtilmiştir. Bu işlem için de öncelikle Türkiye İş Kurumu’na dilekçe ile başvuruda bulunulması gerekmektedir. Kurum da işverenlerden gelen bu dilekçeleri toplayarak Çalışma Bakanlığı’na göndermekte, Bölge Çalışma Müdürlüğü kanalıyla işyerlerinde yasal şartların oluşup oluşmadığı yönünde bir inceleme yapılması gerekmektedir. İptal edilen yasa maddesine göre çıkarılan uygulama tebliğinde “.. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının genel ekonomik krizin varlığını kabul eden açıklaması bulunmadan, genel ekonomik kriz gerekçesi ile yapılan başvurulara, Türkiye İş Kurumu tarafından, kısa çalışma talebinin uygun bulunmadığı bildirilir..” denilmekteydi. Ayrıca, sektörel bazda krizin de bu tanıma girmediği belirtilmekteydi. Yeni kıstasların ne olduğu maalesef net değildir. Özetle, kısa çalışma için bahsi geçen kuruma, detaylı gerekçeleri ile bir başvuru yapılması ve neticenin beklenmesi gerekmekte olup, görüldüğü üzere, üzerinde çok fazla spekülasyon yapıldığı halde, bizce çok kısıtlı, geçici ve hatta kısır bir çözümdür. Ücretlerde indirim alternatifi: İş Kanunu’nun 22. maddesinin son fıkrasında “Taraflar aralarında anlaşarak çalışma koşullarında her zaman değiştirebilirler. Çalışma koşullarında değişiklik geçmişe etkili olarak yürürlüğe konamaz” denilmekte, yine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin bir kararında da açıkça: “Taraflar anlaşarak her zaman ücrette indirim yapabilirler” demektedir. (Yargıtay 9. HD.2001/19469 E, ve 2002/4655 K.). Bu düzenlemeler ve Yargı kararları gereği, ekonomik zorluk içinde bulunan işverenlerin, yine personelin yazılı muvafakatini almak suretiyle çalışan ücretlerinde indirime gitmesi, işsiz kalmaktansa, az ücretle çalışma tercihi, iş akdi fesihlerine tercih edilebilecek alternatif bir çözümdür. Sendikalı işyerlerinde ise, bu şekilde bir düzenlemeye gidilebilmesi için, Toplu İş Sözleşmesinin tarafı sendikanın da bu anlaşmaya dahil edilmesi gerekmektedir. ebsohaber 57 aralık 2008 MECLİS Yorgancılar: Krize karşı tedbir şart Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Başkanı Ender Yorgancılar, dünyanın ve ülkemizin ilk gündemi olan krizin, ne yazık ki her geçen gün kendini daha fazla hissettirdiğini, Amerika Birleşik Devletleri’nden, Avrupa’dan Uzakdoğu’dan krizin olumsuz etkilerini, yansımalarını, zarar eden, kapanan şirketleri, işten çıkartılan kişilerin sayılarını her gün değişik platformlarda yakınen izlediklerini, gelişmekte olan ülkelerdeki döviz likiditesi kaygısının giderek yaygınlaştığını, dünyanın en fazla döviz rezervine sahip olan Rusya’nın bile ne yazık ki benzer sıkıntıların içinde olduğunu hep birlikte gözlemlediklerini belirtti. Rusya’nın 600 milyon dolar civarında olan döviz bankası rezervlerinin 470 milyar dolara düştüğünü, her yıl %11-12 civarında büyüyen Çin ekonomisinin 2009 yılında %6 civarında bir büyümeyi hedeflediğini, Çin’in GSMH’nın %14’üne tekabül eden 586 milyar dolarlık bir paket açıklamasına karşılık ülkemizde şu ana kadar açıklanan herhangi bir paketin olmadığını, bunun beklentisi içerisinde olduklarını söyledi. Küresel krizin; vatandaş, esnaf, KOBİ ve sanatkarlar açısından değerlendirildiğinde olayın rehavetinin, son derece ürkütücü boyutlarda olduğunu, Devletin en büyük gelirleri olan KDV ve ÖTV’deki düşüşün halkın artık zaruri ihtiyacın dışında hiçbir şekilde para harcamaya yönelmediğinin en belli başlı göstergelerinden bir tanesi olduğunu, harcamalarını kısan, para harcamayan tüketici karşısında bugün esnaf ve sanatkarın ne yazık ki siftah yapmadan işyerlerini kapatma durumunda olduklarını belirtti. Yorgancılar, vatandaş ve esnafın canı yanarken, KOBİ’lerin de onarılması çok zor yaralar aldığını, güç koşullarda üretim yaparken, her geçen gün katlanan maliyetleri ile baş etmeye çalıştıklarını söyledi. Sosyal patlama uyarısı Yorgancılar, Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından açıklanan “can suyu kredisi” adı altında verilen 12 ay vadeli sıfır faizsiz kredinin bir nebze dahi olsa esnaf ve sanatkarın derdine çare olacağını, ancak dünyanın 16. büyük ekonomisi olduğu söylenen ülkemizin reel sektörünün desteklenmesi konusunda bugüne kadar maalesef hiçbir adımın atılmadığını, reel sektörümüzün desteklenmediği müddetçe, işsizler ordusuna her geçen gün yenilerinin ekleneceğini, dolayısıyla can suyu kredisinin yeterli olmadığını, limitinin arttırılması ve bunun diğer fonlarla desteklenerek, daha geniş bir kesime mutlaka ve mutlaka yaygınlaştırılmasının doğru olacağını düşündüğünü belirtti. Yorgancılar, kriz ve reel sektörün içerisinde bulunduğu sıkıntılar nedeniyle gerek fabrikaların, işletmelerin kapatılıyor olması, gerekse işçi çıkarımları nedeniyle her yıl üniversitelerden mezun olup, iş arayan 700 bin gencimize yenilerinin eklendiğini, bunun ileride ne yazık ki sosyal patlamalara neden olabileceğini, nitekim sanayimizin önde gelen yedi ilinden gelen haberlerin olumlu olmadığını, tedbir alınmadığı sürece ülkemizi tehdit eden en önemli sorunların başında istihdamın yer alacağını belirtti. Kriz sürecini atlatacak geçici değil uzun vadeli kalıcı tedbirlerin alınmasına özen göstermek mecburiyetinde olunduğunu, zira 2009 yılında yatırımların ve tüketimin düşük olacağının yadsınmaması gerektiğini ifade etti. Diğer ülkelere bakıldığında kriz sonrası faiz indirimi gittikleri, IMF’yle anlaşma yaptıkları, mevduatlarına güvence verdikleri gözlenirken, ülkemizde ise henüz herhangi bir adımın atılmadığını, uzun vadeli bir çözüm yoluna girilebilmesi için hükümetin öncelikle kısa vadeli de olsa çalışanların üzerindeki SSK primlerini %50 aşağıya çekmesi, ithalatta alınan kaynak destekleme fonlarının mutlaka ve mutlaka kaldırması, IMF’yle yapılacak olan bir kredi anlaşmasının kaynaklarının popülist politikalara girmeden, seçim malzemesi olarak kullanılmadan konunun reel sektöre, ihracatçıya, sanayiciye mutlaka iyi bir şekilde kanalize edilmesi, taşıt ve konut kredilerinin yeni baştan yapılandırması, reel sektörün kredi erişiminin kolaylaştırması, elektrik fiyatlarının üzerindeki yükleri mutlaka ve mutlaka kaldırması, mevduata güvence vermesi, reel sektörün önemini her ortamda vurgulaması ve desteklemesi gerektiğini, Türkiye’nin işsizler ordusunun yaratacağı bir sosyal patlamaya tahammülünün olmadığını, hükümetin gerekli tedbirleri bir an önce alacağına inandığını söyledi. Ender Yorgancılar, artık krizin ve terörün konuşulmadığı, kalkınma hamlesinde olan, kesintisiz büyüyen bir Türkiye’yi hep birlikte görmeyi temenni etti. ebsohaber 58 aralık 2008 MECLİS Akgün: Reel sektör desteklenmeli Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ufuk Akgün, uzun bir süredir dünya gündemini meşgul eden Amerika Birleşik Devletleri’ndeki seçimlerde Barack Obama’nın başkan seçilmesiyle birlikte dünyanın yeni bir değişikliğe doğru adım attığını, bu değişim rüzgarının tüm dünya ülkeleri üzerindeki kara bulutları dağıtmasını temenni etti. Washington’da gerçekleştirilen G-20 Zirvesi’nin ülkemiz için önemli olduğunu, ekonomide söz sahibi 20 ülkenin bir araya gelmesinin, düzgün ve iyi yönetimin sağlanması açısından ileriye dönük güzel bir adım olduğunu belirtti. Avrupa’nın en büyük ekonomisi olan Almanya’nın 5 yıl sonra ilk defa ‰5, Japonya’nın 7 yıl sonra ilk defa ‰1, Avrupa Birliği’nin 15 ülkesinin 10 yıl sonra ‰2’lik oranda bir küçülmeye gittiklerini söyleyen Akgün global krize yönelik olarak, bir çok ülkenin gerekli tedbirleri almasına karşılık, hala ülkemizde herhangi bir tedbirin alınmadığını, hükümetin bu konuda çok pasif kaldığını, reel sektör olarak isteklerinin bir an önce somut adımların atılarak, üretimin ön plana çıkarılması olduğunu, ancak kendilerinin hükümetin reel sektör, sanayi için atması gereken somut adımları dile getirirken, bir taraftan da doğalgaza %22 oranında zam yapıldığını, Türkiye’de 49 organize sanayi bölgesi ve 200 büyük sanayi kuruluşunun doğalgaz kullandığının altını çizdi. Akgün, Bankalar Birliği Başkanı’nın bankaların kredilerini geri çağırmak zorunda kaldığına ilişkin, çok talihsiz bir demeç verdiğini ve doğal olarak tüm reel sektörü tedirgin ettiğini, sanayiciler olarak yatırımların durmasını, işçi çıkarılmasını temenni etmediklerini, ancak ne yazık ki, Devlet İstatistik Kurumu’nun bilgilerine göre ülkemizde Ağustos ayı itibariyle işsizlik oranının %9.8 oranında arttığını, elektrik tüketiminin ise Eylül ayında %2.4, Ekim ayında ise %2 azaldığını, bunun ise sanayi üretimini direkt etkilediğini, sanayi üretimin 2001 yılından sonra en hızlı düşüşü yaşadığını, Eylül ayında %5.5, Ekim ayında ise %6.5 düştüğünü, sektörlere bakıldığında birinci sırada %17,6 ile tekstilin, %15.6 ile konfeksiyonun yer aldığını, bunları sırasıyla kimya, makine, metal eşya, tıbbi sanayinin takip ettiğini, sanayicinin bundan sonra ne olacağı konusunda büyük endişelerinin olduğunu, özellikle ihracat yapan sektörlerde Avrupa ülkelerinde veya Amerika’daki daralmadan sonra ihracatın önünde oluşabilecek problemlerin herkesi endişeye sevk ettiğini belirtti. KOBİ can suyu projesinin, gerçektende bir nebze de olsa KOBİ’lere destek vereceğini, yine TOBB’nin Halk Bankası’yla yaptığı protokole göre 1 Milyar 500 Milyon YTL’lik krediden de sanayicilerin yararlanma fırsatı bulacağını, bunlarla birlikte Ziraat Finansal Kiralama’nın Avrupa Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’yla 15 milyon dolarlık KOBİ teşviği uygulaması, İzmir Kalkınma Ajansı’nın da 17.6 milyon dolarlık hibe kredisinin bulunduğunu belirten Akgün, sanayileşmenin ulusal bir dava olduğunu, rantiyeciliğin bittiğini bir kez daha vurguladı. Akgün üyeleri cevaplandırdı Katkıları nedeniyle tüm üyelere teşekkür eden Akgün, Dinçsoy’un, Alman Başkonsolosu Herr Schenider’ın Odamızı ziyareti ile ilgili sitemine bir anlam veremediğini zira Yönetim Kurulu’na yapılan resmi ziyaretlerin meclis üyelerine duyurulmadığını, Konsolosun beraberinde yer alan kişilerin TAİAD üyeleri olduğunu, TAİAD Başkanı olarak Dinçsoy’un olmamasının kendi içlerinde sorgulanması gereken bir konu olduğunu söyledi. Akgün kendisinin konuşmasında adını vermemesine karşın Dinçsoy’un okul arkadaşı olması nedeniyle Bankalar Birliği Başkanı’nı korumak istediğini, ancak ne yazık ki, iki bölge müdürünün yapmış oldukları görüşmede böyle bir şey olmayacağını söylemelerine karşın kriz ile birlikte kredileri ilk çağıran bankanın İş Bankası olduğunu, Özince’nin yapmış olduğu bu hatasını Bankalar Birliği adı altında düzeltmeye çalıştığını belirtti. Akgün, bugün Türkiye’de pamuk eken çiftçiden, ilik düğmecisine kadar 5.5 milyon kişinin tekstil sektörünün içerisinde bulunduğunu, söylenildiği gibi herhangi bir devlet desteği olmaksızın marka yaratmanın mümkün olmadığını, marka yaratmanın en az 2 milyon dolara mal olduğunu ki bu parayı gözden çıkaran bir çok arkadaşının da marka yaratma konusunda başarıya ulaşamadığını, devletin sektörel teşvik yerine bölgesel teşvik vermesi, istihdamın üzerindeki ağır yükler gibi yanlış politikaları yüzünden 5.5 milyon kişinin çalıştığı tekstil sektörünün göz göre göre yok olmasının izlenildiğini söyledi. Eximbank’ın desteğini ve Eximbank’ın sermaye artışı yapması gerektiğini, konuşmasında atladığını o nedenle Galiko’ya teşekkür ettiğini söyleyen Akgün, Kızılay Urla Şubesi’nin açılışında Yönetim Kuurulu’nun üzerine düşen görevi fazlası ile yerine getirdiğini belirtti. ebsohaber 59 aralık 2008 MECLİS Susam: Büyüme üretimle olmalı İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam, yıllardan itibaren, krizle birlikte Türkiye’de EBSO Meclis Toplantısı’na konuk bir çok arkadaşının krizin vermiş olduğu sanayinin ciddi bir şekilde büyük bir rol olan İzmir Milletvekili Susam, iş moral bozukluğu, işyerlerindeki, fabrikaüstlendiğini ve gerçekten üzerine dülarındaki sıkıntıların getirdiği atmosferle, şen her görevi yerine getirdiğini, bugün dünyasının global krizin etkilerini global krizin etkilerinin hafifletilmesi, borçlanma noktasında devlet borçlarını hafifletecek bir ekonomik önlem bitirilmesi yönünde hükümetin alacağı azaltırken, özel sektörün borçlanmasının paketi beklediğini söyledi. önlem paketlerinin beklentisi içerisinde iktidarın politikasının bir sonucu olarak olduğunu, bunun için öncelikle hükümearttığını söyledi. tin, her kesimin görüşünü alarak, durum ve çözüm yöntemlerini Susam, sanayinin altyapı, enerji, finansman, Ar-Ge ve teşvik tespit ederek, uygulamaya geçmesi gerektiğini dile getirdi. beklentisinde olduğunu, hükümetin sanayiye bu anlamıyla Ülkemiz de dahil olmak üzere dünyada yaşanan krizin en çok önemli katkılar yaptığını söylemenin mümkün olmadığıönemli nedeninin üretimin ihmal edilmesinden, gerekli önemin nı, Türkiye’de ithalata dayalı değil, üretime dayalı bir büyüme verilmemesinden kaynaklandığını, üretmek, yatırım yapmak ve o yapılması, dünyadaki likidite bolluğundan yararlanarak, bunun yatırımın sonucunda ürününü pazarlayıp, bir kâr elde etme süreülkemiz için bir fırsata dönüştürülmesi gerektiğinin, tüketime cinin son dönemlerde çok ciddi bir şekilde finansmandan kazayönelik bir ekonominin, bir borçlanma politikasının yanlış nılan kârın çok gerisinde kaldığını, bir çok fabrikanın, işletmenin olduğunun defalarca altını çizmelerine karşın, iktidarın bunun yatırım yaparak, üretim yaparak elde edeceği gelirin çok fazlatersine, üretimi teşvik etmek yerine, uyguladığı yanlış politikasını finansman araçlarıyla veya uygulamalarıyla kazanıyor hale lar sonucunda ithalata dayalı bir ihracat ve büyüme politikasını geldiğini, ancak bütün bunların doğru olmadığının yaşanan kriz benimsediğini, döviz kurunu düşük tutarak, dövize yüksek faiz ile tescil edildiğini, 90’lı yıllardan bu yana ne yazık ki Türkiye’de vererek, ithalatı teşvik eden bir anlayış sonucunda, ülkede sanaüretim ve sanayinin hiç bir şekilde teşvik edilmediğini, üretimi yiciyi, sanatkarı, KOBİ’yi, çiftçiyi üretim yapmaktan caydıran bir ihmal eden, önemsemeyen, sadece finansman modeliyle işlerin noktaya gelindiğini, bugün yaşanılan krizin dünyada finansal kriz halledileceğini gören bu anlayışın ülkemizde tıkandığını belirtti. olarak başlamış olmasına rağmen, ülkemizde 2006’dan bu yana Türkiye’de sanayileşme döneminin cumhuriyetle beraber reel ekonomideki krizin, dünyadaki finansal krizle birleşerek başlamasına karşın, gelinen noktada ülkemizin sanayileşmede ciddi noktalara geldiğini, 2001 krizinde finansal sistemimizdeher türlü birikimi sağladığını, yeterli teknoloji, deneyime, insan ki zaaflar nedeniyle sanayicisinden, işverenine, işvereninden, kaynağına, fabrika ve bilgi birikimine sahip, dünyaya açılmış işçisine Türk Halkı’nın ciddi bedeller ödediğini, işten çıkarmalar, yeni bir anlayışının bulunduğunu, Türkiye sanayisinin bugün işini kaybedenler yıllarca emekle, sermayesiyle kurduğu fabrikageldiği nokta itibariyle kendi ayakları üzerinde duran, dünyayla ları kaybeden yüzlerce, binlerce insanın olduğunu, o dönemde rekabet yapabilen, ihracat yapabilen, yeni dünya liginde kendirehabilite ettiğimiz finansman sistemimiz ve bankacılığımız, sini ön saflara itebilen bir noktada olduğunu, özellikle 2000’li bağımsız kuruluşlar ve Merkez Bankası’nın özerkliği ile belirli bir ebsohaber 60 aralık 2008 MECLİS Susam, gelinen nokta itibariyle kriz noktaya gelindiğini, ancak o dönemden ile ilgili çözüm önerileri sunduklarında, sonra reel sektörün düzgün bir ekonomi “Türkiye’de iç talebi canlandıriktidarın Türkiye’de kriz olmadığı, krizden politikasıyla desteklenip, üretimin teşvik maya, güven ortamının sağlansonuç çıkarmak istediklerine ilişkin eleştiedilmemesi, Ar-Ge’ye, inovasyona ve masına yönelik tedbirler alınmalı. rileri ile karşı karşıya kaldıklarını, krizden bunlarla parelel ekonominin temeli olan Sanayimiz ayakta kalmalı. Ekonosonuç çıkarmanın hiçbir vicdanı olan KOBİ’lere ciddi bir finansman desteği mide büyüme üretimle olmalı.” kişinin veya partinin görevi olamayacağısağlanmaması nedeniyle, KOBİ’lerin çok nı, krizin her zaman olduğu gibi başta en yüksek krediler kullanarak borçlanma zayıfları yok edeceğini, krizden medet ummanın da hiç kimseye noktasına geldiğini, iç piyasada yüksek faizli kredi yerine, dışarıbir fayda getirmeyeceğini çok iyi bildiklerini ifade ile hükümete da düşük tutulmuş ve düşük döviz faizleriyle dışarıdan borçlanyapmış oldukları kriz ile ilgili önerilerin zamanında dikkate alınama noktasına gelindiğini belirtti. rak, gerekli önlemler alınmış olsaydı, gelinen noktada her şeyin daha farklı olacağını belirtti. Yabancı sermaye üretime gelmeli Hükümetin, uluslararası yatırımcıyı, sermayeyi ülkemize getirAcil tedbirler meyi hedeflediğini, ancak bunu yaparken bankacılık, sigortacılık, Hükümetin çok acil olarak krizden kurtulmanın yollarını perakendecilik gibi ülke sanayisi ve üretimine katkı koyabilecek bulmak, krizi değerlendirecek bir kriz fonu oluşturmak zorunda herhangi bir alanda yatırımların yapılmadığını, bugün bankacılık olduğunu, Türkiye’nin bugünkü mali yapısı içerisinde 35-40 sektörünün %40’ından fazlasının yabancıların eline geçtiğini, milyar dolar gibi bir meblağı, Hazine ve Merkez Bankası rezervbankacılık sektörüne yabancı sermayenin gelmesinin karşısınlerinden oluşturarak, başta sanayimizin ayakta kalabilmesi için da olmadıklarını, Türkiye’nin çok ciddi bir birikimi olmadığını, dünyanın her yerinde olduğu gibi finansman gibi bir olayın kendi kriz fonuyla desteklenmesine ihtiyaç olduğunu, sanayinin işçilik ve istihdam üzerindeki yüklerinin ciddi şekilde düşürülmesi, işten ülkesinin kaynakları ve büyük oranda kendi ülke menfaatleriyle çıkarmaları önleyecek, sosyal yaralar açılmasının önüne geçileyönetilebilecek bir yapının elinde olması gerektiğini, kısacası bu cek önlemler alması, enerji üzerindeki maliyetlerin düşürülmesi, kadar yabancıya açılmış, adeta mahkum olmuş bir finansman piyasada üretimi teşvik edecek unsurların yaratılması gerektiğini, sisteminin bugün bu krizin en önemli sorunlarından bir tanesi finansman konusunda kamu bankalarının hem tarım kesiminolduğunu, daha önce düşünüldüğü gibi şayet Ziraat Bankası ile Halkbank’ın özelleştirilmiş olması halinde kriz ortamında çözüm de, hem sanayi kesiminde borçları yeniden yapılandırılmasında istekli olması gerektiğini vurguladı. getirebilecek herhangi bir kamu bankasının olmayacağını, ayrıca Türkiye’de iç talebi canlandırmaya, güven ortamının sağlanbankacılık sisteminin tehditle bir yere gelmeyeceğini, ekonomasına yönelik tedbirlerin alınması gerektiğini, zira Türkiye’de minin ve reel durumun doğru değerlendirilip, ona göre güven yaşanan geçmiş krizlerde, iç talebin azlığına karşın ihracat duyup, politikalar uygulamakla kendini bir yere getirebileceğini, yoluyla ülke ekonomisindeki sıkıntıların aşılmaya çalışıldığını o nedenle bugün bankacılık sistemini hedef göstermenin de ancak global kriz nedeniyle büyük oranda Avrupa Birliği ve doğru bir politika olmadığını, hükümetin uyguladığı ekonomik ABD’ye ihracat yapan ülkemizin, o ülkelerde yaşanan durgunluk politikalara özeleştiri yapmak yerine suçu bankacılık sistemine nedeniyle de ciddi şekilde ihracatta bir çıkış yolu bulamadığını, atmasının, en kibar anlamıyla sorunu doğru kavramamaktan başta tekstil olmak üzere en önemli sektörlerimizi kaybettikaynaklandığını belirtti. ğimizi, tekstilin gözden çıkarılmasının hem istihdam açısından, Susam, sanayinin en temel girdilerinden bir tanesinin enerji olduğunu, iktidarın göreve geldiği günden bu yana enerjiyle ilgili hem tarım açısından, hem de bu ülkenin geldiği nokta açısından feda edilebilecek bir sektör olmadığını, EBSO ve İZTO meslek özel sektörün yatırım yapması için önünü açacak, destek verekomitelerinin 1,5 yıldır “tekstil yok oluyor, tekstili feda etmeyecek herhangi bir yatırım yapmadığını, politika üretmediğini, tam lim” şeklindeki haykırışlarına, sadece “git fabrikanı Güneydoğu tersine dışa bağımlı, yapmış olduğu yanlış anlaşmalar nedeniyle yetersiz, dünyanın en yüksek maliyetine sahip enerjisini sanayici- Anadolu’ya kur. 5 yıl sana istihdam ve vergide istisna sağlayacağım” şeklinde çözüm önerilerinin getirildiğini, sanayicinin de nin önüne sunduğunu söyledi. çözümü Mısır, Tacikistan, Kırgızistan ve Romanya gibi ülkelere Türkiye gibi genç nüfusu olan ve bu genç nüfusa iş alanları gitmekte bulduklarını dolayısı ile hükümetin üreten kesimi teşvik açmak, istihdam yaratmak zorunda olan bir ülkede istihdam edecek, yatırım yapmasına olanak sağlamaktan yoksun bir politiyükünün azaltılması, kayıt dışı ekonomiyi önlemek konusunda ka izlediğini söyledi. herhangi bir tedbir alınmaması halinde ciddi sorunlar ile karşı Susam, bugüne kadar ekonomik krizi çözmekle ilgili olarak karşıya kalınacağını belirtti. Susam, halkın 2002 yılında gerçekleştirilen seçimlerde 16 aylık AKP’ye oy vererek iktidara taşınma- TBMM’ye yurt dışındaki paraların getirilmesi dışında herhangi bir larının en önemli sebebinin, ülke için önem taşıyan kalıcı reform- önerinin gelmediğini, krizin doğru kavranıp, ülkemiz potansiyelini değerlendirerek yapıcı çözüm yollarının bulunması gerektiğini, ların üçlü koalisyon hükümetlerince gerçekleştirilmemesi, tek Türkiye’nin potansiyeli, kaynakları, coğrafi durumu ve jeopolitik başına güçlü, istikrarlı bir iktidara ihtiyaç duymaları olduğunu, ancak AKP Hükümeti’nin göreve geldiğinden bu yana ne yazık ki durumunun da ayrıca ülkemizi vazgeçilmez kıldığını, o nedenle birlik ve bütünlüğümüzün sağlanması, iktidarın güçlü ve doğru kalıcı reformlara imza atmadığını, dolayısı ile vergi reformuyla, politikalar uygulaması halinde yaşanan krizin üstesinden gelinekayıt dışını önlemek için ciddi herhangi bir adımın atılmadığını ceğine inandığını sözlerine ekledi. söyledi. ebsohaber 61 aralık 2008 MECLİS Sanayicinin gündemi ABD’de mortgage kredisi krizi ile başlayıp dünyayı saran global finansal krizin etkilerine karşı Türkiye’nin alması gereken önlemler Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Toplantısının gündemini oluşturdu. Dünyanın yaşadığı kriz ortamında proje, üretim, yatırım ve istihdamın öneminin bir kez daha anlaşıldığını ifade eden sanayiciler, hükümetin reel sektörü destekleyecek önlemleri zaman kaybetmeden uygulamaya koymasını, bankaların kredileri hemen geri çağırmak yerine sanayicilerle ortak hareket etmesini, çalışma barışının korunmasını, ekonominin dinamiği KOBİ’lerin desteklenmesini istedi. global ekonomik kriz Sayıl Dinçsoy KOBİ’lere dikkat EBSO Meclis Üyesi Sayıl Dinçsoy, İzmir Milletvekili Susam’ın bir çok konuda düşüncelerini aktardığını, ancak içlerinden seçilen bir milletvekili olarak bu düşüncüleri aktarmanın yanında, bunları Ankara’da fiili olarak hayata geçirilmesi için de çaba sarf edilmesi gerektiğini belirtti. Dinçsoy, hükümetin KOBİ’lere dikkat edilmesi düşüncesiyle doğru bir başlangıç yaptığını, ancak, büyük sanayici ile KOBİ arasında ciddi fark olduğunun gözden kaçırıldığını ve sektörel bazda bir değerlendirme yapılmadığını, bunun yanında devletin elindeki varlıkları satarak, dövizi düşük tutup, daha sonra da Türkiye’deki fert başına düşen milli hasılayı yüksek göstererek, ülkenin refaha ulaştığının Avrupa Birliği’ne gösterilmeye çalışıldığını, belki de bunun bir ihtiyaç olduğunu ancak bugüne kadar yapılanların Türkiye’yi getirdiği noktanın çok ciddi eleştirildiğini ki eleştirenlerin de bunda çok haklı olduklarını dile getirdi. Türkiye’de bugünkü döviz kurunun panik yaratmaması gerektiğini, çünkü ülkeyi sırtlayan KOBİ’lerin içinde bulunduğu kötü durumdan çıkması isteniyorsa dövizin de bu seviyelerde olması gerektiğini söyleyen Dinçsoy, bu arada bütün dünyayı etkileyen kriz içinde, ülkemizdeki gizli işsizlikteki süratli artışın hakikaten çok düşündürücü olduğunu ve yakından takip edilmesi gerektiğini belirtti. Dünya piyasasında %20, Türkiye’nin ihracatında %35’ler seviyesinde büyüyen tekstil piyasasında, bugün aynı keyfin yaşanmasının söz konusu olamayacağını, bunda tekstil sanayicisinin de kabahatleri bulunduğunu, zira bazıları dışında tekstilcilerimizin marka yaratarak, kendi büyüklüklerini dış rekabetler karşılığında koruyacak formüller geliştiremediklerini dile getiren Dinçsoy, bir taraf olarak konuşmadığını, ne yazık ki bunun acı bir gerçek olduğunu söyledi. Akgün’ün, konuşmasında Bankacılar Birliği Başkanı’nın ifadelerine deyindiğini, ancak toplantı öncesinde Özince’nin CNBC’de yaptığı konuşmasını dinlediğini, bekli de herkesin başına gelebileceği gibi onun da sürçü lisan eylemiş olabileceğini belirtti. Dinçsoy, Yönetim Kurulu’nun aylık faaliyetlerini izlerken Alman Başkonsolosu Schneider’ın odamızı ziyaret ettiğini ve bu ziyaretle hiç ilgisi olmayan kişilerin davet edildiğini öğrendiğini, bunun elbette kasıtlı yapılmadığını ancak bundan sonra daha hassas davranılması için bu sitemini dile getirdiğini söyledi. Fettah Güventürk KOBİ’lere destek yeterli değil EBSO Meclis Üyesi Fettah Güventürk, ülkemizde işsizlik oranının yüksek, nitelikli elaman oranının ise az olduğunu, istihdamın üzerindeki aşırı yüklerin de işçi çalıştırılırken bir kez daha düşünülmesine neden olduğunu dile getiren Güventürk, ülkemizdeki işletmelerin % 98’inin KOBİ niteliğinde olduğunu, KOBİ’lerin sadece %15’inin istifade edeceği can suyu projesinin ise sevindirici olmakla birlikte yeterli olmadığını söyledi. Şu anda en önemli faaliyet alanın üretim olduğunu ama kayıt dışı ekonominin üreticinin belini büktüğünü, devlet tarafından beklenen desteğin görülemediğini, üstelik çıkması beklenen kanunların da zamanında çıkarılamadığını, kalkınmanın başında gelen eğitim konusunda beklenen duyarlılığın gösterilmediğini, sivil toplum kuruluşlarının devletin yardımcısı olduğunu her seferinde söylemelerine rağmen, hükümet tarafından beklenen yakınlığın görülemediğini belirterek, can suyu projesinin amacına ulaşmasını ümit ettiklerini ifade etti. Güventürk, iki ayda bir çıkardıkları KOBİ ebsohaber 62 aralık 2008 MECLİS Dünyası Dergisi’nin Ekim sayısında yer alan çelik ve insan makalesindeki bir bölüme değinerek, insanın kainata hükmettiğini, çeliğin ise teknolojinin bel kemiği olduğunu, ama ikisisin de benzer özellikleri bulunduğunu ifade ederek, kalıcı ve keskin gerilimlerin her iki varlığın ömrünün sona ermesine sebep olduğunu, onun için “Çok sert olma kırılırsın, çok yumuşak olma ezilirsin” atasözü misali çeliği, çelik yapanın ısıl işlem, insanı liyakatli yapanın eğitim ve tecrübe olduğunu dile getirdi. İŞKUR İl Müdürlükleri’nin sekreteryasında yürütülen “İl İstihdam Kurulları” ve İl Milli Eğitim Müdürlüklerinin uhdesinde yürütülen “Mesleki Eğitim Kurulları”nın kaldırılarak, “İl İstihdam ve Mesleki Eğitim Kurulu” oluşturulduğunu belirten Güventürk, önümüzdeki günlerde nitelikli eleman yetiştirmek amacıyla çeşitli kursların başlatılacağı bilgisini verdi. Jak Galiko Dünya kredi krizi yaşıyor EBSO Meclis Üyesi Jak Galiko, üç hafta önce Ankara’da yapılan bir toplantıda Başbakan Erdoğan’a ihracatçılar olarak Eximbank’ın sermayesinin arttırılması gerekliliğini anlatırken, toplantı sırasında Akkan ile yaptığı görüşmede Akkan’ın; 2000 krizinde Türkiye Odalar Borsalar Birliği’nin bünyesinde bulunan 200 milyon dolar maddi bir kaynağın Eximbank’a aktarıldığını, şu anda da aynı yolun izlenebileceğini söylediğini, bunun üzerine kendisinin konuyu hemen TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi’ye ve Başbakana aktardığını, dolayısıyla en kısa sürede girişim sağlandığını ifade eden Galiko, bu konuda hızlı düşünerek kendilerine yardımcı olan Akkan’a teşekkürlerini iletti. 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 152. ve 158. maddelerinde yapılan yeni düzenlemeler ile serbest bölgelere transit olarak giren yakıtın “Avrupa Birliğine girinceye kadar kaile alınmaz” şeklinde değiştiğini, böylelikle Ege Serbest Bölge ve Menemen Deri Serbest Bölgesi’nin büyük bir yükten kurtarıldığını belirten Galiko, bu konuda büyük katkıları olan İzmir milletvekilleri Bülent Baratalı ve Taha Aksoy’a teşekkür etti. Milletvekili Susam’ın “halk istikrarlı bir hükümet istiyordu ve 1.5 sene evvel kurulan bir partiye % 35 oy verdi” dediğini, ancak yıllardır var olan partilere karşın, sadece 1,5 yıl önce kurulmuş bir partinin tercih edilme nedenini halkta değil, kendilerinde aramaları gerektiğini, CHP’nin genel başkanını değiştirmediği sürece sıkıntı çekmeye devam edeceklerini söyledi. Galiko, yaşanan krizin, kesinlikte likidite değil, kredi krizi olduğunu, bu kredi krizinde de bankların kendi risklerini mümkün olduğunca asgari ölçüde tutmak için özel sektörü sıkıştıracağını dile getirerek, dikkat edilirse kriz başlangıcında tek hedefin dış ticaret açığı olan ülkeler olduğunu, bunların içinde Türkiye’nin de bulunduğunu, ancak ülkemizdeki bankacılık sistemi gerçekten sağlam olduğu için, diğer dış ticaret açığı olan ülkelerdeki banka batışlarının ülkemizde yaşanmadığını, dola- yısıyla bizim yaşanan krizi aşabilecek konumda olduğumuzu ama çok dikkatli davranılması gerektiğini, şu anda herkesin devletin müdahalesini beklediğini belirtti. İzmir Milletvekili Susam’ın da belirttiği üzere Türkiye’de yaşanan krizin global krizden kaynaklanmadığını, bizdeki sıkıntının 2003 yılından itibaren değerli Türk Lirası baskısıyla enflasyonu durdurmak için izlenen politikalardan kaynaklandığını, çünkü böyle kârsız bir dönemde firmalar kendi güçleriyle ayakta kalamadıkları için bankalara gebe kaldıklarını, yaşanan krizle de bankaların kotasyon ve risklerini mümkün olduğunca geri çektiğini ve maalesef devlette de para bulunmadığı için bu zorlu günlerin yaşandığını ifade etti. Kayıt dışı ile mücadele edilmediği sürece, bütçesinin sadece %7-8’ini tahsil eden devletin sosyal güvenlik, eğitim, altyapı için istenen ve beklenen hiçbir şeyi gerçekleştiremeyeceğini, dolayısıyla öncelikle kayıt dışının önlenmesi gerektiğini vurgulayan Galiko, ülkemizde uygulanan dolaylı vergilerin Anayasamızın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu, şu anda Türkiye’nin dünyada en fazla dolaylı vergi alınan 3. ülke konumunda olduğunu, dolayısıyla sanayicinin bu yüklerden bir an önce kurtarılarak, yatırım için teşvik edilmesi gerektiğini dile getirdi. 5085 ve 5350 sayılı kanunların, “sektör bazında uygulanması” için yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirterek, Türkiye’nin büyük bir ülke olduğunu, bu krizi de atlatacağını, her ne kadar 2009 zor bir yıl olsa da herkes için hayırlı olmasını diledi. Hüseyin Vatansever Vah benim güzel ve yalnız ülkem EBSO Meclis Üyesi Hüseyin Vatansever, hiçbir yorum katmadan, yaptığı araştırmalar sonucu dünyada sözüne güvenilir kurumlarla, ülkemizde ekonomi ile ilgili sözüne güvenilir kurumlar ve kişilerin yapmış olduğu beyanları paylaşmak istediğini belirterek, buna göre; Uluslararası danışmanlık şirketlerinin dünya genelinde yaşanması muhtemel ekonomik kriz için; “Türkiye zayıf halka. Düşüşün önüne geçemeyen devletlere Türkiye’de katıldı. Borsadaki şirketlerin değeri üç haftada 79.5 milyar Dolar eridi”. değerlendirmesini yaptığını, MB Para Politikası Kurulu’nun ise “bütçe harcamalarının enflasyon düşüşünü engellediği” görüşünü açıklayarak, bütçeye sabit kalınmadığını belirttiğini söyledi. DPT’nin Ağustos ayı Ekonomik Gelişmeler Raporu’nda resesyona dikkat çektiğini, TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’nun, 2007’de siyasetin yeniden ekonominin önüne geçmesi ve seçim sürecinin mali disiplini bozduğunu ifade ederek; “Şimdi ilk olarak, bozulan mali disiplini yeniden tesis edip, kamu kaynaklı kırılganlığı azaltmak zorundayız” dediğini belirten Vatansever; ekonomistlerin 100 milyar dolar sınırını aşan ihracat için; ne dış ticaret açığının ne de cari açığın önüne geçilemediğini, dolayısıyla hükümetin çok acil tedbir alması yönünde uyarıda bulunduklarını söyledi. ebsohaber 63 aralık 2008 MECLİS Vatansever, 8 Kasım 2007’de Türkiye’de sınır ötesi harekatın, gündemini koruduğu gibi, aynı tarihlerde ABD yatırım bankası Goldman Sachs’ın, müşterilerine kısa vadede ihtiyati bir önlem olarak “kâr realizasyonu” ve nakitte kalmayı tavsiye ettiğini ve Türk lirasının Dolar karşısındaki değerinin olması gerekenden %74 daha yüksek olduğunu belirterek müşterilerini uyardığını ifade etti. 2008 yılındaki IMF’nin Küresel Mali İstikrar Raporu’nda; ABD’deki kredi krizinin 1 trilyon Dolarlık mali kayba yol açacağını vurguladığını, Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Şigeo Katsu’nun; “Türkiye’nin bir an önce reformları gündemine alarak, yatırım ortamını iyileştirmek için somut adımlar atması gerektiği yönünde açıklama yaptığını, BM Kalkınma Programı Başkanı Derviş’in; Türkiye gibi ülkelerin gerçek bir enflasyonist tehlike ile karşı karşıya olduğunu söylediğini, Hisarcıklıoğlu’nun; yılın ilk çeyreğinde protesto edilen senet sayısının %17 arttığını belirterek; “Anadolu alarm veriyor” dediğini dile getirdi. 2008 yılının ilk yarısında Türkiye’nin ödemesi gereken kısa vadeli dış borcunun 50 milyar Dolar’ı bulduğunu, bu dönemdeki dış ticaret açığının %54.1’inin net enerji ithalatından kaynaklandığını belirten Vatansever, 2002 yılından bu yana ülkemizin %1.9’la en kötü büyümeyi gerçekleştirdiğini vurguladı. Devlet Bakanı Şimşek’in; dünyada yaşanan mali kriz nedeniyle Türkiye’nin de bir süreliğine potansiyelinin altında bir büyümeyle yoluna devam edeceğini, ülkemizin küresel krizde şu ana kadar büyük bir dayanıklılık ve esneklik gösterdiğini ve gelinen noktada, IMF kaynaklarına ihtiyacımız bulunmadığını söylediğini, yaşanan krizle ilgili Unakıtan’ın ise “Bu bir günlük, iki günlük kriz değil. O bakımdan gayet soğukkanlı hareket edelim. Dışarıda olan hadiseler nedeniyle paniğe kapılmaya gerek yok” dediğini ifade etti. IMF ile stand-by bilmecesi Başbakan Erdoğan’ın, Elazığ Öğretmen Evi önündeki açılış töreninde yaptığı konuşmada terörizmle mücadele ve küresel ekonomik krize değinerek, “İnanıyorum ki inşallah bizi teğet geçecek ve biz bunu en az zayiatla atlatacağız” sözlerini dile getirdiğini, Şimşek’in; küresel krize karşı, hangi aşamada neyin devreye gireceği konusunda oyun planlarının hazır olduğunu ve IMF bize borç vermezse, biz de kendi yağımızla kavrulmasını biliriz dediğini, Unakıtan’ın IMF konusunda çalışmaların yapıldığı, acele etmeye ve sabırsız davranmaya gerek olmadığını ifade ettiğini, Erdoğan’ın ise krizden yakınan işadamlarına dönük eleştiriler getirerek; “Bir bildiğimiz var da ondan böyle konuşuyoruz. Bizim bu çevrelerde yakın dostlarımız var ve söz konusu kişilerin en az iki yıl yetecek zulaları olduğunu söylüyorlar” dediğini belirtti. Vatansever, 2008 Kasım ayına gelindiğinde sonunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Washington’dan “IMF’yle anlaşmaya çok yakınız” mesajını verdiğini, yapılan görüşmelerle ilgili olarak, “Burada bütün hedef karşılıklı olarak dayanışma içinde bir çözüm yolunu bulmaktı, yani çözüme en çok yaklaştığımız noktadayız diyebilirim” derken, oysa bir gün öncesine kadar, “IMF %2’den fazla büyümemizi istemiyor, yatırımlarımızı engellerse anlaşmayız” ifadesini kullanırken, anlaşmaya yakınlık me- sajı vermesi bakımından olumlu karşılandığını söyledi. Aradan geçen iki gün sonunda Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in, IMF ile yeni anlaşma için görüş ayrılığı bulunduğu için bekleme sürecinde olduklarını belirterek, “İhtiyati (stand-by) olur veya başka türlü olur, ama özel sektörü göz önüne almak zorundayız. IMF bizim önceliklerimizi, ülkenin menfaatlerini de göz önüne alırsa öyle bir program yapabilirsek yapacağız” ifadelerini kullanırken, Kasım ayının sonunda ise; “Alınacak önlemler ve şu ana kadar alınan önlemler, reel ekonomiye bu krizin etkisini sınırlamaya çalışmak. Her halükarda bu krizden etkileneceğiz çünkü ihracat yaptığımız piyasalarda daralma var. Ama Türkiye başlangıç noktası itibariyle bu krize iyi yakalandı. Krizden Türkiye’nin çok hızlı çıkma potansiyeli olduğuna inanıyorum” açıklamalarında bulunduğunu dile getiren Vatansever, yapılan tüm bu açıklamalar karşısında “Vah benim güzel ve yalnız ülkem. Hem sana, hem de bu güzel ülkenin güzel insanlarına çok yazık oluyor” dedi. Atıl Akkan Kendi projelerimizi yaratmalıyız EBSO Meclis Üyesi Atıl Akkan, ülkemizin dünya konjektörüne uygun olarak kritik günlerden geçerken, bazı iş adamlarının, özellikle, kimsenin bilmediği gizli hesaplarında paraları olan işadamlarının, krizden etkilenmeden yollarına devam ettiğini belirten Akkan, hiçbir EBSO üyesinin Egeli sanayicinin hayali ihracata, KDV yolsuzluğuna bulaşmadığını, Egeli sanayiciler olarak yıllarca tırnaklarıyla kazıyarak elde ettikleri birikimleri ile sanayileşmeyi gerçekleştirdiklerini söyledi. Akkan, hükümetin KOBİ’lerin derdine derman olmak adına Can Suyu adı altında vermiş olduğu kredinin gerçekte KOBİ’lerin ihtiyacını karşılamaktan çok uzak olduğunu, verdikleri para ile ancak üç tane kurbanlık alınabileceğini söyledi. Başbakanın işsizlik sorununa çözüm olarak TOBB çatısı altında yer alan 1 milyon 300 bin üyenin işyerlerine birer işçi alınmasını göstermesine bir anlam veremediğini, zira 6 seneden bu yana görev alan hükümetin, sanayici veya tüccarın herhangi bir derdine derman olmadığı, herhangi bir teşviğin verilmediği gibi bir de her yıl 20-25 milyar liraya mal olacak birer işçi alınmasının önerildiğini, bugün Bursa ya da Denizli’de tekstilin batmasının en büyük nedeninin adaletsizce uygulanan teşviklerden kaynaklandığını belirtti. Galiko’nun konuşmasında belirtmiş olduğu gibi, TOBB Yönetim Kurulu olarak 2000 krizinde TOBB bünyesinden 200 milyon Dolar’ın KOBİ’lerin istifade etmesi şartı ile Eximbank’a aktarıldığını, bugün ise Halkbankası’nın KOBİ’leri, Ziraat Bankası’nın ise tarım birliklerini, tarım sektörünü kurtarmak mecburiyetinde olduklarını, Halkbankası’nın KOBİ’lere vereceği 1 milyar 500 milyon doları süratle dağıtması gerektiğini söyledi. Akkan, iktidarda yer alan partilerin icraatları, tutumları nedeniyle Türk Halkı’nın gerek 1999 gerekse 2002 yılında yapılan ebsohaber 64 aralık 2008 MECLİS seçimlerde partileri TBMM dışında bırakarak gerekli dersleri verdiğini belirterek, can suyu kredisi ile sanayicinin, KOBİ’lerin sorunların çözüme ulaşmayacağını, bunların bir kandırmaca olduğunu, kendi içlerinden çıkan bir bakan olarak Sanayi ve Ticaret Bakanı’nın ağzından can suyu projesinin KOBİ’lere sunulmasına bir anlam veremediğini, sivil toplum kuruluşları olarak masaya yumruklarını vurarak, kendi projelerini yaratmak zorunda olduklarını, nitekim 2000 yılında yaşanan kriz sonrasında EBSO olarak 500 sayfadan oluşan KOBİ projelerini içeren kitabı bastırdıklarını, EBSO Meclisi, Komiteleri olarak da yeni projeler üreterek hayata geçirmek zorunda olduklarını, sanayiciler olarak yönetilen değil, yöneten olma durumda olduklarını ifade etti. Bugün kriz ortamında işçi çıkartmaların yaşanmaması adına herkesin üzerine düşen görevi yapması gerektiğini, sendikaların trilyonluk varlıklarının da bu anlamda KOBİ’lerin sorunlarını çözmek için kullanılabilineceğini, KOBİ’lerin yeniden ayağa kalkmasının sağlanabilineceğini söyledi. Akkan, tüm kesimlerin, hükümetten kriz önlem paketi beklentisi içerisinde olduğunu ve Başbakan’ın bu paketi açıklaması için dört gözle Hindistan gezisinden dönmesini beklediklerini, ancak bu tür önlem paketlerinin zamanında yapılması gerekti- ğini, aksi takdirde bir fayda getirmeyeceğini belirterek, herkesin Kurban Bayramını kutladığını söyledi. EBSO Meclis Üyesi Mevlüt Taga, basında geniş yankı bulan, yorumlar yapılan “Mustafa” filmini bir çok kişi gibi kendisinin de izlediğini, Atatürk ile ilgili bir çok safsatanın yer aldığı filmde yine Atatürk’ün bir grup ile Kürtler’e özerklik verilmesine ilişkin yapmış olduğu konuşmalara yer verildiğini söyleyen Taga, filmde duyduklarına inanamadığını, tüm bunların başka ülkelerin ince dokundurmaları olduğunu, ülke olarak üniter devlet yapısından taviz vermelerinin mümkün olmadığını, film ile ilgili olarak hiçbir sivil toplum örgütünün herhangi bir tavır göstermemesini, ses çıkartmamasını anlayamadığını, ülkemizin bölünmez bütünlüğünün her şeyden önce geldiğini vurguladı. Kızılay Urla Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Nurgül Saltık, Türk Kızılay’ının tam 140 yıldan bu yana savaşta, barışta, doğal afetlerde, din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin ihtiyaç sahiplerini bir an olsun yalnız bırakmayarak, onların yanında olduğunu, yaralarını sardığını, merhametin, tarafsızlığın ve barışın simgesi olduğunu söyleyen Saltık, 30 Haziran 2007 tarihinde gerçekleştirilen kongre sonunda Kızılay Urla Şubesi Yönetim Kurulu’na, Hüseyin Vatansever, İbrahim Gökçüoğlu, Şener Gençer, Cemal Altıntaş, Özlem Perşembe ile birlikte kendisinin seçilerek, görevi ve bayrağı devraldıklarını belirtti. İzmir’in ve özellikle bölgemizin deprem kuşağında yer alması nedeniyle Kızılay olarak daha çok çalışmaları gereğini hissettiklerini, bunun için öncelikle düzgün bir hizmet binalarının olmasını hedeflediklerini, bu hedef doğrultusunda Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın desteği ile Hüseyin Vatansever önderliğinde sanayicilerin katkılarıyla Urla’ya yakışır şeffaf, güvenilir, kurumsallaşmış, verimli, etkin, yönetim sistemine sahip, hesap verebilen, modern çağın gençlerine kısa sürede uyum sağlayabilen bilimsel ve teknolojik alt yapıya sahip bağımsız ve tarafsız bir yapıya kavuştuğunu söyledi. Saltık, yeni hizmet binalarının 20 Kasım 2008 Perşembe günü düzenlenen bir tören ile açıldığını, Kızılay’ın felsefesi ve temel ilkelerini tanıtmak, benimsetmek, gerçekleştirdiği yenilik- leri ve hedefleri konusunda kamuoyunu bilinçlendirmenin görevleri başında geldiğini, Türk Kızılay’ının gönüllü olarak yürüttüğü tüm çalışmalarında vatandaşlarımızın desteğine ihtiyaç duyduklarını dile getirerek, Şube tadilatı dolayısı ile emeği geçen, bağışta bulunan tüm hayırseverlere şahsı ve yönetim kurulu adına teşekkür etti. Kızılay Urla Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Vatansever de, Kızılay Urla Şubesi Yönetim Kurulu olarak, görevi devraldıklarında hizmet binalarının içler acısı bir durumda olduğunu, yapmış oldukları girişimler ve çalışmalar neticesinde yenilenmiş hizmet binalarını 20 Kasım 2008 tarihinde açtıklarını, bu süreci Odamız’ın ve özellikle Meclis Başkanı Yorgancılar’ın çok yakından takip ettiklerini, her noktada kendileri ile beraber olduklarını, yine hayallerine ortak olan, katkıda bulunan tüm sanayici dostlarına, organize sanayi bölgelerine ve yöneticilerine teşekkür ederek, şükranlarını sundu. Vatansever, açılışta tüm Meclis üyesi arkadaşlarını görmeyi arzu ettiklerini, mevcut ekonomik koşullarda ne yazık ki bunun mümkün olmadığını, ancak Odamız’ın da içinde bulunduğu bu çalışmanın, bir gazete hariç yerel basında yer almamasının kendilerini üzdüğünü, yaşanan ekonomik krize, sanayicinin, esnafın çok zor şartlar altında olmasına karşın, bu projeye destek vermesinin kendisine göre haber olması gereken bir konu olduğunu dile getirdi. Mevlüt Taga Mustafa filmi Atatürk’ü anlatmıyor Hüseyin Vatansever Nurgül Saltık Kızılay Urla Şubesi’nden EBSO’ya teşekkür ebsohaber 65 aralık 2008 MECLİS Kauçuk sanayi fırsat arıyor üreticileri ve sanayi kuruluşları tarafından tercih edildiğini söyledi. Sektörün, dünya pazarlarında büyük oyuncularla rekabet ederken, hükümetin aldığı gecelik kararlardan ne yazık ki olumsuz yönde etkilendiğini, baz yağ ve solventin araçlarda yakıt olarak kullanılmasını önleyemeyen hükümetin, hammadde olarak kullandıkları bu ürünlere yüksek oranda ÖTV koyarak, bu ürünlerin girdilerinin artırılması yoluna gittiğini, baz yağdaki artışın bir kısmının, Odamız’ın da girişimleriyle, bir miktar geri çekilmiş olmasına rağmen, maliyetleri yine de olumsuz etkilediğini, sektörde hammadde olarak kullanılan kauçuk ve bazı kimyasalların ithal edilmekle birlikte, plastifiyan ve dolgu malzemelerinin yurt içi kaynaklarından kullanılması nedeniyle kauçuk sektöründe elde edilen katma değerin diğer sektörlere göre yüksek olduğunu belirtti. Atılgan, sektörlerinde genellikle kimyasal reaksiyon açısından kimya fakülteleri, proses açısından makina ve endüstri mühendisliği fakültelerinden sağladıkları mezunların istihdam edildiğini, ihtiyaç olan polimer mühendisliği fakültesinin maalesef henüz ülkemizde bulunmadığını, kalifiye eleman için İzmit Köseköy’de bulunan endüstri meslek lisesi ve meslek yüksek okulunun, sektörün ihtiyacını karşılamak için yeterli olmadığını, bunun için İzmir’de herhangi bir endüstri meslek lisesinde kauçuk teknolojisi bölümü açılmasıyla ilgili Milli Eğitim Müdürlüğü nezdinde girişimlerinin sürdüğünü bildirdi. Hüseyin Güven Davut Sidi Sarfati Zeki Dündar Akpınar Haydar Atılgan Kauçuk Sanayi Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı Haydar Atılgan, ekonominin, sanayinin, ticaretin globalleştiği bir dönemde her şeyin süratle değiştiğini, 5–6 ay öncesine kadar ihracat, vergiler, pazar ile ilgili sorunları konuşurken bugün kaybettikleri pazarları, finansman problemlerini ya da krizin nerede duracağını konuştuklarını, kauçuk sanayi sektörü olarak başta otomotiv, tekstil, maden ve inşaat makineleri sanayi olmak üzere hizmet verdikleri sektörlerin problemleriyle önemli benzerlikler gösterdiklerini, sanayiciler olarak krizi yakından takip etmekle birlikte bu krizi nasıl fırsata çevirebileceklerinin cevabını aradıklarını belirtti. Atılgan, Odamız 22. Grup Kauçuk Sanayi Meslek Grubu’nun 60’ı aktif, 67 firmadan oluştuğunu, bu firmalardan 10’unun otomotiv, 4’ünün ayakkabı, 9’unun lastik kaplama ve 28’inin genel sanayi sektörlerine kauçuk parçalar ürettiğini, sektörlerinin son 20 yılda gelişmiş Avrupa ülkelerinin hakim olduğu kauçuk sektöründe büyük gelişmeler kaydettiğini, bugün dünya pazarlarında ciddi bir paya sahip olmayı başardıklarını, özellikle ülkemizde 1980’li yıllardan sonra ithalatın serbest bırakılmasıyla birlikte hammadde, ileri teknoloji makine ve ekipmanlarının ithalatındaki kolaylıkların üretim ve kalite alanında firmaların önünü açtığını, başta otomotiv olmak üzere tüm sanayi sektörlerine kauçuk ürünlerin tedariğinde hem iç pazarda hem de dünya pazarlarında alternatif olmayı başardığını, dünyanın büyük otomotiv ve beyaz eşya EBSO’nun üç acı kayıbı Ege Bölgesi Sanayi Odası, Kasım ayında Meclis Eski Başkanlarından Zeki Dündar Akpınar, Yönetim Kurulu Eski Üyelerinden Davut Sidi Sarfati ile Meclis Eski Üyelerinden Hüseyin Güven’i kaybetti. Zeki Dündar Akpınar, 1960-1969, 1972-1975 yılları arasında Meclis Üyeliği, 1968-1969 döneminde Meclis Başkanlığı yapmıştı. Davut Sidi Sarfati de, 19811989 yılları arasında Odamız Meclis Üyeliği, 1984-1985 yılları arasında Yönetim Kurulu Üyeliği görevinde bulunmuştu. Hüseyin Güven ise 1969-1995 yılları arasında Meclis Üyeliği yapmıştı. EBSO Kasım Ayı Meclis Toplantısı’nın başında Akpınar, Sarfati ve Güven için saygı duruşu yapıldı. EBSO Meclis Başkanı Ender Yorgancılar ile Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ufuk Akgün, vefat eden meclis eski başkanı Akpınar, Yönetim Kurulu Eski üyesi Sarfati ile Meclis Eski Üyesi Güven’e Allah’tan rahmet, ailesi, yakınları ve EBSO camiasına sabır ve başsağlığı diledi. ebsohaber 66 aralık 2008 MECLİS Kemalpaşa OSB’de yeni atılımlar M. Pınar Yurdun Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Yurdun, Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi’yle ilgili sunum izlendikten sonra, imar planları ile ilgili son gelişmeleri aktaran Yurdun, 1069 hektarlık planlama alanında, 486 hektar Kemalpaşa kesiminde, 241 hektar Ulucak kesiminde olmak üzere toplam 720 hektar sanayi alanının, 47 hektarını yeşil alanın, 13 hektarı teknik altyapının, 12 hektarı idari ve sosyal tesislerin, 27 hektarı arıtma tesisinin, 2 hektarı sağlık koruma bandının, 6 hektarı ise ticari kullanımlar için ayrılan alanların oluşturduğunu ve 1. etap imar planının dağıtımının yapıldığını belirtti. Yurdun, Organizenin güney doğu ucunun en düşük kotta olmakla birlikte, buraya arıtma tesisinin yapılmasının planlandığını, bu alan çerçevesinde Nif bölgesi boyunca özel bir planlama yapıldığını, istinat duvarları ile 50 metrelik genişliğin 20 metreye indirilmek suretiyle dop alanlarında büyük bir iyileştirme sağlanacağını, ayrıca Ulucak bölgesindeki %50, Kemalpaşa bölgesinde 1. etap planda %55 olan yapılaşma oranının kanunla sağlanan %70 kullanım oranına çıkarılacağını söyledi. Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi ile ilgili yaşanan hukuki süreci herkesin yakından bildiğini, son olarak 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’nda değişiklik ve bir ek madde taleplerinin olduğunu ve bu taleplerinin TBMM’nden geçtiğini, 15.04.2000 tarihinden önce 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’nun amacına uygun olarak kurulan ancak aynı kanunun geçici 1. maddesinde öngörülen süre içinde durum- larını bu kanuna uygun hale getiremeyen veya herhangi bir nedenle getirmemiş sayılan OSB’lerde yapılan düzenleme ile yer seçimi kesinleşmiş, imar planları onaylanmış ve önemli ölçüde sanayi tesisleri üretime geçmiş OSB’lerin ve bölge içinde bulunan sanayi işletmelerinin 4652 sayılı kanun kapsamında sayılmaları ve mevcut sorunlarının giderilmesinin sağlanacağını, böylelikle 8 yıldır Ulucak Belediyesi’yle yaşadıkları hukuki sorunların çözümüne çare olacak ek maddenin Kanuna girdiğini, Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi’nin yeniden tescil edilerek, kuruluşunun gerçekleştirileceğini ve bundan sonra yatırım ve çalışmalara devam edeceklerini belirtti. Kemalpaşa OSB’nin elektrik dağıtım lisansının EPDK tarafından onaylandığını ve 11 Ekim 2008 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlandığını, 6,5 milyon YTL’lik bir yatırım ile OSB içindeki TEDAŞ’a ait köyleri besleyen hatları bölge sınırı dışına taşıyarak OSB’nin içindeki elektrik dağıtım şebekesinin sahibi olacaklarını ve bundan sonra elektriği OSB’nin dağıtacağını, bununla ilgili kredi için bankalarla temaslarının olduğunu, ancak kriz nedeniyle ne yazık ki bankaların çekimser davrandığını, her şeye rağmen Mart ayına kadar bu yatırımı kesinlikle gerçekleştirmeye çalışacaklarını, zira lisanslarının bir daha verilmemek üzere iptal edileceğini, bunun akabinde de gerçekleştirmeyi hedefledikleri ikinci yatırımın ise Çevre Bakanlığı’na vermiş oldukları taahhüt gereği arıtma tesisi olacağını ifade eden Yurdun, Meclis’in desteği ile Kemalpaşa Organize olarak yapacakları yatırımlar ve çalışmalarda başarılı olacaklarına inandıklarını dile getirdi. ebsohaber 67 aralık 2008 GÖRÜŞ Kriz yönetimi Dünya ve Türkiye, yakın tarihin en - Kriz sonrası dönemlere ilişkin derin krizlerinden birini yaşamaktadır. planlarınızı şimdiden yapın. Şu anki Bu kriz, Türkiye odaklı bir kriz değilolumsuz tablolardan etkilenip büyüme, dir. Geçen yıl sinyallerini vermeye başlateknoloji yenileme amacıyla yapacağıyan mortgage sistemindeki tıkanıklıklar, nız yatırımlardan vazgeçmeyin. Krizden bu sene önce ABD olmak üzere Avrupa çıkıp piyasaların açıldığı dönemlere Ülkeleri ve diğer gelişmiş ülkelerde hazırlıksız yakalanmamak için şimdiden finansal krize dönüşmüş ve ardından bu alternatif planlar oluşturun. kriz tüm dünyayı etkileyen ekonomik bir - Gerekiyorsa küçülün ama bunu hızlı kriz boyutuna ulaşmıştır. yapın. Küçülmek, gelecekle ilgili beklenTayfun Şenol Tüm dünyayı saran bu ekonomik kriz tilerden vazgeçmek demek olmamalıdır. [email protected] dalgasından Türkiye’nin etkilenmemesi Unutmayın; çömelmeden zıplayamazsımümkün değildir. nız. Krizin sebepleri ve etkileri üzerine - Maliyetlerinizi gözden geçirin. Dünyanın bugün yaşadığı ortamçok yazıldı, çizildi. Verimliliğinizi ve çalışanların motida reel sektör olarak hükümetin Türkiye’de krizden çıkışla ilgili devasyonunu arttırın. Zarar ettiğiniz ve tedbir almasını bekleyerek zaman ğişik kesimlerden çok farklı yaklaşımlar işletme sermayesini sürekli azaltan ürün sergilenmiştir. ve faaliyetleri durdurun. kaybetmek yerine kriz sürecini ve Krizden çıkışla ilgili Türk Hükümeti- Nitelikli personelinizi kaybetmeyin. sonrasını iyi planlamak gerekir. nin gerekli ve yeterli tedbirleri almadığı, Kriz dönemlerinde ve küçülme süredaha doğrusu krizi ciddiye almadığı cinde işçi çıkarmak bazen kaçınılmaz bilinen bir gerçektir. olabilir, ancak kriz sonrası dönemlerde firmanın başarılarına Böyle bir ortamda reel sektör olarak Hükümetin tedbir katkı sağlayacak personelden vazgeçmeyin. almasını bekleyerek zaman kaybetmek yerine kriz sürecini ve - Pazar ve ürün çeşitliliğine gidin. Krizden etkilenmeyen kriz sonrasını iyi planlamak gerekir. veya nispeten daha az etkilenen Afrika, Ortadoğu, Türki CumBilindiği gibi 2001 krizi Türkiye odaklı bir krizdir, sebephuriyetleri gibi bölgelere ihracat yollarını araştırın. leri ve sonuçları Türkiye ile sınırlı bir krizdir. Türk reel sektörü - Yatırımlarınızı ve işletme sermayesi ihtiyacınızı uygun 2001 krizinde çok önemli bir şey öğrenmiştir. ve uzun vadeli finansmanlarla sağlayın. Mümkünse özkaynak Yıllarca yüksek enflasyon döneminde çalışan Türk firmaları oranınızı arttırın, atıl durumdaki değerleri ve varlıkları süratle yüksek enflasyon, sürekli artan döviz kuru, yüksek faiz gerçeği nakde dönüştürün. Minimum stokla çalışın, kur riskine karşı ile bilançolarını yıllarca yüksek karlarla kapatmışlardır. opsiyon borsalarını kullanın. 2001 krizi ile başlayan süreçte firmalar faiz, kur ve enf- “Küçük olsun, benim olsun” anlayışından vazgeçin. lasyondan kaynaklanan faaliyet dışı karlardan büyük ölçüde Globalleşen marka ve firmalar karşısında rekabet gücünüzü komahrum kaldılar. rumak için sektörünüzde işbirliği yollarını zorlayın. Birleşerek Bu durum, firmaların daha çok verimlilik, rantabilite, veya bütünleşerek büyüyün. faaliyet karlılığı, tasarruf, teknoloji konularına yoğunlaşmasına - Mutlaka markalaşın ve uzmanlaşın. Dikey değil yatay sebep olmuştur. büyüyün. Büyürken optimum büyüklük seviyesini iyi tespit Bu kriz ise firmalara yeni kavramlar öğretecektir. edin. Küçük kalıp verimsiz, gereğinden fazla büyüyüp hantalBu krizi doğru okuyan firmalar ayakta kalacak, diğerleri yok laşmayın. olacaktır. Elbette her firmanın özelliğine göre alınacak başka tedbirler Öncelikle şunu unutmamak gerekir; hiçbir kriz sürekli olacaktır, ancak bu krizi hafife almamak gerekiyor. Türk ekodeğildir. nomisi yapısal bir değişim geçirmektedir. Kriz dönemine denk Unutulmaması gereken bir diğer konu ise her kriz yeni gelen bu değişim, yerli yatırımcılar kadar yabancı yatırımcılar fırsatlar ve yeni ufuklar doğurur. açısından da cazip fırsatlar doğuracaktır. O halde firmalar olarak ne yapılması gerekir? Kriz ile birlikte firma değerleri ve gayrimenkul fiyatları - Motivasyon, moral ve mücadele ruhunu kaybetmeyin. düşmüştür. İyimser ama ihtiyatlı olun. Bu tür krizleri yaratan ekonomik Ülkemizde birçok sektörde yabancı sermaye yoğunluğu artolaylar olsa da krizleri büyüten insanların gelecekle ilgili bekmış ve kriz sonrası dönemde daha da artması beklenmektedir. lentilerinin değişmesidir. Kriz dönemindeki insan ve toplum Türk girişimcisinin ve sermayesinin bu krizden en az yara ile davranışlarının psikolojik etkisini hiçbir zaman göz ardı etmesıyrılması için hızlı kararlar alıp doğru adımlar atması gerekmek gerekir. mektedir. ebsohaber 68 aralık 2008 HABER TSK Müşterek Malzeme Sergisi İzmir’de gerçekleştirilecek Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarını yerli kaynaklardan sağlamaya, Türk sanayinin de kalite ve standart açısından daha yüksek noktalara ulaşması amacıyla daha önce 6 kez yapılan Donanma Komutanlığı Malzeme Sergisi’nin 2009 yılında tüm kuvvetlerle birlikte “TSK Müşterek Malzeme Sergisi” olarak gerçekleştirilmesi planlanırken bu defa Ankara yerine İzmir tercih edildi. Sergi, 06-17 Ekim 2009 tarihleri arasında Ege Bölgesi Sanayi Odası ev sahipliğinde gerçekleşecek. Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, TSK Malzeme Sergisi’nin İzmir’de gerçekleştirilmesi için yapmış oldukları girişimlerin olumlu sonuçlanmasından mutlu olduklarını belirterek “Malzeme sergilerinin ilki 1997 yılında Gölcük’te daha sonraki yıllarda İstanbul ve Ankara’da olmak üzere 6 kez düzenlenmişti. Son olarak Ankara’da yapılan sergide 2 bin 300 kalem malzeme sergilendi ve bu malzemelerden bin tanesi için çalışma başlatıldı. Yapılan sergiler ve sergi haricinde yapılan seminer, firma incelemeleri ile elde edilen tasarruf ile birlikte bu rakam 7.5 milyon doları geçmiş ve tasarrufu 10 milyon dolara çıkarmak hedeflenmiştir” dedi. Savunma sanayi için gerekli malzemelerin yurt içinden tedarik imkanları araştırılarak tasarruf sağlanması ve yerli sanayiciye de katkı sağlanmasının hedeflendiğini belirten Taşkın, “Savunma sanayinde ihtiyaç duyulan malzemelerin büyük çoğunluğu yurtdışından alınıyor. Ancak yurt dışından yapılan tedariklerde fiyatlar yüksek olduğu gibi tedarik süreleri de uzun. Yerli sanayimizin gelişmesi yurt içinden tedarik için büyük önem taşıyor. İhtiyaçlarımız yurt içinden karşılanırken hem sanayimiz gelişecek ve istihdam artacak hem de döviz kaybı önlenerek ülke ekonomisine katkı sağlanacak. Savunma sanayine yönelik üretim, bu alandaki yüksek kalite standartları nedeniyle firmaların diğer NATO ülkelerindeki ihalelere teklif vermelerini de sağlayacaktır” diye konuştu. Tamer Taşkın, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaç duyduğu malzemeleri üretmek isteyen sanayicilerin sonraki aşamada da ilgili komutanlık yetkililerince her türlü teknik yardım, danışmanlık konularında desteklenebileceklerini de sözlerine ekledi. ebsohaber 69 aralık 2008 YOLHARİTASI Kriz bitene kadar kapalı mı kalacaksınız? Kavramsal olarak yanı başımızdan ortak bir kriz yönetimi anlayışı çerçevehiç eksik olmayan, çeşitli vesilelerle sinde buluşturur, matriks bir yapıda hızla sık sık “hızla yaklaşıyor” ya da “içinde ve birlikte hareket etmelerini sağlar. Kriz yaşıyor” olduğundan dem vurduğumuz, yönetimi günlük rutinlerle değil, sıradışı belki de sürekli gündemimizde yer alması ve takvimsiz öngörülerle ilgilenir, ancak nedeniyle her zaman için “biraz hazırgerçekçi çözümleri hedefler. lıklı” olduğumuz, buna rağmen “son ana Her geçen gün yeni krizlerle karşı kadar yerimizden kıpırdamadığımız” (ki karşıya kalan rekabet dünyasında, kriz bazıları buna vurdumdaymazlık, bazıları yönetimini günlük işletme stratejilerinin da soğukkanlılık diyor), son raddede karşı içine sokmak zorundasınız. Çünkü riskini Memet Özkan [email protected] karşıya kaldığımızda ise “Türk usulü bin yönetemeyen krizini yönetir, krizini yönetürlü cin çözüm” ürettiğimiz bir olgu bu temeyen ise kaosunu yönetmek zorunda kriz dedikleri şey. kalır. Hepimiz bir şekilde ve bir yerde, Krizde yapılacak çok şey var kendimize ya da başkalarına ait değişik Krizde ne yapmalısınız? ancak standart bir reçete yok. türde krizlerle karşılaşmış durumdayız. İş Öncelikle bilincinde olmamız gereBaşarılı firmaların uygulamaları yapma şekillerimizde milat anlamındaki ken bir gerçek var: “Yapılacak çok şey birbirine zıt. Kendimizi iyi analiz değişikliklerin gerçekleştiği 1994-2001 var, ancak standart bir reçete yok”. 2001edip krizimizi doğru okumalıyız. yılına kadar uzaklara gitmeye gerek yok, 2008 arasındaki krizlerde firmaların yapyakın geçmişimizde de çok sayıda kriz tıkları farklı uygulamaları incelediğimizdiye adlandırdığımız olgu var: rakı krizi, de, birbirlerine zıt uygulamalara rağmen tekstil kota krizi, kanatlı sektör krizi, domates krizi, arsenik krizi, krizlerden başarıyla çıkan firmaları tesbit edebiliyoruz. Bunun petrol krizi, kapatma davası krizi, mortgage krizi.. sırrı, firmaların sektörel ve işletme kapsamında var olan özgün Peki tüm bu yaşadıklarımız gerçekten birer kriz mi? Bu kadar realitelerinde yatıyor. Kriz tek gibi görünse de, firma bazında sık ve yoğun yaşadığımız bu olgulara kriz mi demeliyiz, yoksa yansıması ve çözümleri çeşitli olabiliyor. Firmalar kendilerini bunlar birer süreç mi? Bunları daha ne kadar yaşıyacağız, bir çok iyi analiz edebilmeliler. Eko sistemin sorunlarına nasıl tepki sonu yok mu? Krizleri yönetmeli miyiz, yoksa onlardan kaçmavereceğini bilmenin yolu, öncelikle kendini iyi tanımaktan geçinın yollarını mı aramalıyız? Kriz yönetilebilir mi? Bunlar bizim yor. “Biz yeterince güçlüyüz” ya da “Aman sorunlarımızı kimse mi, yoksa başkalarının krizi mi? Uzaklardaki bir kriz, bize ne ka- duymasın” tarzı egolara takılmadan “güçlü ve zayıf” yönlerini dar yaklaşabilir? Kriz dönemlerinde kaleyi mi koruyalım, yoksa doğru tesbit edebilmeliler. Gerekiyorsa bunun için dışarıdan hücuma mı geçelim? Fırsat, fırsat.. derken evdeki bulgurdan da üçüncü bir gözle profesyonel bir bakış açısı talep edebilmeliler. olma ihtimalimiz nedir? Geniş kapsamlı küresel bir kriz başladığında işletmelerin Sorularımızı sonsuz sayıda artırabiliriz. İster kriz, ister doğal yaptıkları ilk iş, yaşanılan krizin türünü, derinliğini, menzilini bir süreç, isterse sadece bir korku olsun, yaşadıklarımıza sove etki süresini doğru tesbit etmeye çalışmaktır. Bu bir yerde ğukkanlı olarak bakıp, onlardan doğru şeyler öğrenebildiğimiz doğru (ancak gecikmiş) bir tutum olmakla beraber bu dönemde sürece, gelecekteki adımlarımızın daha güvenli olacağından kuş- kullanılan bilgi kaynaklarının yetersizliği nedeniyle oluşan bilgi kumuz yok. Krizlerimizi doğru okumasını öğrenmek zorundayız. kirliliği, spekülasyonlar vb. yüzünden çoğunlukla verimsiz sonuçlar vermektedir. Çünkü kriz öncesi yakın dönem, dezenformasyonun yoğunlaştığı bir dönemdir. Dolayısı ile piyasa izleme Riskini yönetemeyen krizini yönetir mekanizmanızı, ürün ve sektör kapsamınızdan çıkarıp daha Kriz yönetimi ağırlıkla risk yönetimi ve senaryo planlamalageniş bir kapsama yaymanızda fayda var. Farklı sektörleri ve rına dayanan, maliyet-esneklik-hız-verimlilik-iletişim gibi diğer farklı sorunları, çeşitli kaynakları kullanarak ve sürekli olarak inalt stratejileri de sıklıkla kullanan bir yönetim stratejisidir. Kriz celemelisiniz. İşletmenizin bayi ilişkileri yönetimi (PRM), müşteri yönetimi, riskleri doğru öngörmekle başlar. Ardından bu risklere ilişkileri yönetimi (CRM) kapsamında duyargalarını oluşturarak ait çeşitli kriz senaryolarını oluşturur, bunları test eder ve çözümü için yol haritalarını çıkarır. Dönem dönem bu yol haritalarını – geliştirerek, mevcut satış sistemlerinizi izleme ve erken uyarı sistemlerine dönüştürmelisiniz. Demografide belli belirsiz değideğişen koşullara göre revize eder. Kriz yönetimi tüm bunları şiklikler, müşteri alışkanlıkları ve tercihlerindeki ciddi yeniden krizin daha adı bile ortada yokken düşünür ve bunlara hazırlayapılanmaların habercileri olabilir. nır. Herşeye rağmen kriz patlak verdiğinde önceden belirlenmiş Yaptığımız araştırmalar sonucunda 2001-2008 arasındaki yol haritalarının da ışığında, krizden en az zararla ve hatta güçkrizlerde, kurumsal çalışma formatını benimsemiş Türk firmalarılenerek çıkmayı hedefler. nın pazar savaşından vazgeçerek, özellikle verimlilik ve işbirliği Kriz yönetimi farklı departmanları ve farklı fonksiyonları ebsohaber 70 aralık 2008 YOLHARİTASI stratejilerine odaklandıklarını görüyosağlamalısınız. İşletme içinde doğabileruz. Verimlilik stratejileri iş süreçlerinin cek krizleri engellemenin ilk yolu, işletBir yandan krizle mücadele ederadeta mikroskopla incelenerek zayıf ve menizde risk ve kriz yönetimi konusunda ken diğer taraftan kriz sonrasına kârsız olanlarının iyileştirilmesi ya da bir bilinç ve kültür oluşturmanızdır. hazırlanmamız gerekiyor. Yeniden iptal edilmesi yolunda ilerlerken, işbirliği Krizi üreten unsurun krizin hesabıyapılanıp daha verimli organizasstratejileri ise pazarı kaybetmeme adına nı vermesini beklemek, kediye yediği yon yapısı oluşturulmalı. gerekirse rakiplerle birlikte ortak platciğerin hesabını sormakla eşdeğerdir. Öte formlar oluşturma yolunda gerçekleşiyor. yandan işletme içindeki her departmanın, Bunlar geniş kapsamda sektörel ortaklıkher bayinin potansiyel birer kriz üreticisi lar olabileceği gibi, belli amaçlar bazında şirketler kapsamında olduğu da düşünülebilir. Krizi önlemek herkesin göreviyken, ortaklıklar da olabilir. krizi çözmekle görevli olan yöneticinin, rutin işletme fonksiyonYükselen pazar dönemlerinde işletmelerin kolay kazandıkları larından bağımsız bir pozisyonu olmalıdır. Kısacası risk yönetimi para, yaşadıkları verimsizliği (kaybettikleri parayı) görmeyi enve kriz yönetimi kavramlarını kurumsallaştırarak işletmeniz geller. Bu dönemlerde uygulanan standart işletme yönetimleriiçindeki gerekli organizasyonel yapılanmayı oluşturmalısımetodolojileri, kriz dönemlerinde yetersiz kalmaktadır. Öte nız. Ana stratejiniz, senaryolarınız, talimat ve prosedürleyandan hatalı bir işletme yönetimi, dış kaynaklı bir krizin işriniz, sorumlularınız tanımlı olmalıdır. letme içindeki etkilerini de derinleştirebilmektedir. Sonuç Kriz dönemlerinde maliyet optimizasyonu ve olarak kriz dönemlerinde işletmeler, profesyonel yönetasarruf stratejilerine odaklanan işletmelerin, öncelikle time daha çok ihtiyaç duyarlar. Soğukkanlı, endüstriyel bilişim teknolojilerini daha efektif kullanmayı öğtekniklerden haberdar ve güçlü liderlik özellikleriyle renmeleri gerekiyor. Burada sadece telefon, faks yönetilen işletmeler, kriz dönemlerini daha rahat giderlerinin Internete aktarılmasından bahsetatlatabilirler. Çok basit bir süreç analizi ile işletme miyoruz. Sanal toplantılar ve sanal fuarlardan içindeki ciddi verimsizlikler tesbit edilebilir. Son tutun, sanal satınalma ve ürün maliyetinin derece basit olan 5S, Kaizen, TPM vb. uygulamalar endüstriyel yazılımlar kullanarak doğru artırılarak üretimde ciddi optimizasyonlar yapıplanlanmasına kadar son derece geniş bir labilir. Temel CRM (müşteri ilişkileri yönetimi) perspektifte, bilişim teknolojileri işletmeuygulamaları ile müşteri ilişkilerinde güçlü pozislere gerçek tasarrufları yaptırabilirler. yonlar alınabilir. İnsan kaynakları uygulamaları Bir yandan tüm zorluklarına rağmen ile motivasyon yüksek tutularak, performans bu krizle mücadele ederken, bir yanve verimlilik kültürü geliştirilebilir. dan da kriz sonrası döneme hazırKrizler sadece dış rekabet ya da lanmanız gerekiyor. Satış baskısının küresel ekonomik işleyişin sorunlaazaldığı kriz dönemlerinde, özellikle rından kaynaklanmaz. İşletmenizde eğitim ve arge çalışmalarına yoen alt seviyedeki bir çalışanınızın ğunlaşan işletmelerin, kriz sonrası yapacağı ürün, müşteri, hijyen, dönemde çok daha güçlü bir güvenlik vb. konulu bir hata bile, şekilde yollarına devam ettiklerini zamanla işletmenin tümünün gözlüyoruz. bir kriz yaşamasına yol açaİşten çıkarmalar çok net bilir (yangın, zehirlenme, çözümler vermiyor, çünkü bu yaralanma, ölüm, durumda değerli elemantrafik kazası, hatalı ları rakip firmalara ürün, bilgi işlem kaptırma riski de altyapısının mevcut. çökmesi, Ancak krizpatent lerin, yeniden hırsızlığı, yapılanma şifrelerin ve daha çalınmaverimli bir sı vb.). organizasyon Dolayısı yapısı oluşturile risk ve ma konusunda kriz yönetimi şirketleri daha kavramlarının, tüm ciddi düşünmeye işletme çalışanlarının sevkettiği de yaşadığımız gündeminde yer almasını bir gerçek. ebsohaber 71 aralık 2008 HABER Kalkınma Kurulu kaldığı yerden devam İzmir Kalkınma Ajansı'nın (İKA) geçemediği 15 aylık sürecin, “Ev ödevKalkınma Kurulu toplantısında yapılan lerini hazırlama” olarak değerlendirdiİzmir Kalkınma Ajansı’nın yeniden seçimle, kurul başkanlığına Necip Kalğini, 8 bölgede daha kalkınma ajansının faaliyete geçmesinin ardından kan, başkan vekilliğine Kemal Çolakoğlu kurulmasıyla, 10 ajansla birlikte resmen Kalkınma Kurulu da eski dinamizgetirildi. Ajans Yönetim Kurulu'na sefaaliyete başladığını belirtti. miyle çalışmalarına kaldığı yerden çimle gelen üç üye ise Zekeriya Mutlu, Dünyada artık her şeyin ışık hızıyla dedevam ediyor. Cemal Elmasoğlu ve Aydın Kesen oldu. ğiştiğini, ülkelerin değil, kentlerin rekabet İKA Kalkınma Kurulu'nun Balçova içine girdiğini belirten Kıraç, nüfusu 1 Termal Tesisleri'nde yapılan ilk toplantısında kurulun başkanlığı milyonun üzerinde olan 300 civarında kentin ön plana çıkmak ve başkan vekilliği ile yönetim kurulunun daimi üyeleri olan için çaba sarf ettiğini dile getirdi. Vali, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, Ege Bölgesi Sanayi İzmir'in bu anlamda 267 bin vergi mükellefi, 4 limanı, 3 Odası Yönetim Kurulu Başkanı ve İzmir Ticaret Odası Yönetim havalimanı, 2 serbest bölgesi, 20 organize sanayi bölgesi, 31 küKurulu Başkanı dışında seçimle gelecek üç üyenin belirlenmesi çük sanayi sitesi ve 7 üniversitesiyle ülke vergi gelirlerini yüzde amacıyla seçim yapıldı. 10,1'ini, ihracatının yüzde 12'sini karşılar durumda olduğunu 100 delegenin bulunduğu toplantıda başkanlık için tek aday belirten Kıraç, şunları söyledi: olan Necip Kalkan ile başkan vekilliği için tek aday olan Ke“Ancak İzmir gelişimi ve büyüme hızına karşın beklediği mal Çolakoğlu oyların çoğunluğunu alarak seçildi. atılımı bir türlü yapamamaktadır. İzmir verdiklerinin karşılığını Seçimle belirlenecek 3 yönetim kurulu üyeliği için İzmir Esne yazık ki kalkınma olarak geri alamıyor. Türkiye'nin ticareti naf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Zekeriya Mutlu, Ödemiş Ticaret Odası Meclis Başkanı Yaşar Özdemir, İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Kesen, Ege Genç İşadamları Derneği Başkanı Cemal Elmasoğlu, Kavuklar Şirketler Grubu Başkanı Abdullah Kavuk, Ege Serbest Bölgesi Kurucu ve İşleticisi A.Ş Tanıtım ve Pazarlamadan Koordinatörü Ertuğrul Işıksoy ve İzmir İş Kadınları Derneği Başkanı Şehnaz Yılmaz Footer aday oldu. Çekişmeli geçen seçim sonucu 70 oy alan Zekeriya Mutlu, 49 oy alan Cemal Elmasoğlu ve 34 oy alan Aydın Kesen üyeliklere seçildi. Yedek üyeliklere ise Yılmaz Temizocak, Geza Dologh, Muzaffer Sekban, Yaşar Özdemir, Adnan Saka ve Mehmet Gülaylar getirildi. Şimdi kendi başarı örneğimizi yaratmanın sırası İzmir Valisi Cahit Kıraç, İzmir Kalkınma Ajansı destek programlarının çok yakında başlayacağını söyledi. Vali Kıraç, ilk kurulan 2 kalkınma ajansından biri olan İzmir'in faaliyete ebsohaber 72 aralık 2008 HABER artarken limanına ve batıya en yakın başlayacak. Ajansın sağlayacağı mali ve modern kent olmasına rağmen, İzmir'in teknik destekler için merkezi bütçeden İZKA Yönetiminin doğal üyeekonomik anlamda neden önemli atılımgelen 24 milyon 483 bin YTL'lik kaynak, si EBSO, Kalkınma Kurulu’nda lar yapamadığını, kurulumuzun sürekli yerel kuruluşlardan gelecek kaynak ve İzmir’deki organize sanayi bölgedüşünmesi ve çözüm önerileri getirmesi uluslar arası fonlardan gelecek kaynaklar lerinin yöneticilerinin meclis üyesi gereklidir.” kullanılacaktır. 2009 yılı taslak bütçeolması nedeniyle ağırlığı alıyor. Kalkınma Ajansı'nı oluşturan organlar miz 43 milyon 623 bin 673 YTL olarak arasında yer alan Danışma Kurulu'nda belirlenmiştir ve bunun yüzde 71'i hibe 16 oda, 31 sivil toplum kuruluşu ve 22 özel sektör temsilcisiprogramlarına ayrılmıştır. 2008 bütçesini ise hiç kullanamadık. nin bulunduğunu, kamu kesimi temsilinin yüzde 30 olduğunu Muhtemelen bu iki bütçeyi birleştireceğiz.” belirten Vali Kıraç, kurulun karar organı olan yönetim kurulunun Vali Kıraç, önümüzdeki günlerde teklif çağrısı ilanı yapılada kendisi başkanlığında Büyükşehir Belediye Başkanı, il genel cağını, bilgilendirme toplantıları gerçekleştirileceğini ve proje meclisi başkanı, sanayi ve ticaret odalarının başkanlarıyla bugün hazırlama eğitimleri verileceğini sözlerine ekledi. seçimle belirlenecek üç kişiden oluştuğunu söyledi. Ajansın bürokratik yapıyı tamamen tasfiye eden nitelikteki Kalkınma Kurulu’nda EBSO ağırlığı üçüncü organının ise Yatırım Destek Ofisi olduğuna dikkati Ege Bölgesi Sanayi Odası, gerek İzmir Kalkınma Ajansı yöneçeken Kıraç, ofisin İzmir'de yatırım yapmak isteyen tüm girişimtimi gerekse Kalkınma Kurulu’nda ağırlıklı olarak temsil ediliyor. cilerin en büyük destekçisi olacağını ifade etti. EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, İZKA’da Yönetim Kurulu’nun doğal üyesi olurken, Kalkınma Kurulu’nda ise EBSO Kaynak hazır Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nedim Kalpaklıoğlu Oda Ajansın durağan olmayacağını, kente yatırım çekmek için temsilcisi, Meclis Başkan Yardımcısı Hilmi Uğurtaş İzmir Atatürk dünya çapında aktif tanıtım yapacağını söyleyen Vali Kıraç, Organize Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı, EBSO Yönetim Kurulu Başbakanlık tarafından İzmir'e yönlendirilenler de dahil olmak Üyesi Eyüp Sevimli Menemen Serbest Bölgesi Genel Sekreteri, üzere şu ana kadar 6 uluslararası yatırım projesini takip ettikleyine EBSO Meclis Üyelerinden Kamil Porsuk Tire Organize rini dile getirdi. Kıraç, kalkınma ajanslarının ülke ekonomilerine Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı, Atıl Akkan Aliağa getirdiği faydalara ilişkin en ne örneğin İrlanda'da görülebileceOrganize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı, Pınar Yurdun ğine işaret ederek, şu bilgileri verdi: Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi Başkanı, Fettah Güventürk “Ancak şimdi kendi başarı örneğimizi yaratmanın sırası de Ege Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmeleri Derneği (EGEgeldi. Kalkınma Ajansı'nın merakla beklenen destekleri yakında KOBİDER) Başkanı olarak yeraldı. Taşkın: Sanayici üretime destek bekliyor Ege TV’de yayınlanan Gözlem Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Dilek Gappi, Gözlem Gazetesi Haber Müdürü Serkan Aksüyek ve ekonomist Dr. Ali Nail Kubalı’nın hazırlayıp sunduğu “Sektörel Gözlem” programına katılan Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, Türk sanayisinde yaşanan sıkıntıların 2009 için “can sıkıcı” sinyaller verdiğini belirterek, önlem değil “radikal önlem” beklendiğini ifade etti. Ege Bölgesi’nin sorunlarının Türkiye’nin genel sorunlarından ayrılamayacağını belirten Taşkın, en büyük sıkıntının da yurtdışı talebin daralmasından kaynaklandığını vurguladı. Özellikle Türk dış ticaretini besleyen Avrupa pazarının yüzde 10 ?? oranında daraldığını anımsatan EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, önlem zamanının geçtiğini radikal önlem zamanının geldiğini belirterek, reel sektörün hayatiyetini kaybetmemesi için TL’nin aşırı değerlenmesinin önüne geçilerek, kamu yatırımlarının acilen artırılması gerektiğine dikkat çekti. “Böyle giderse zaten vergi alınacak reel sektör kalmayacak, istihdam üzerindeki vergi yükleri ve KDV hemen düşürülmeli” uyarısında bulundu. Taşkın ayrıca yıl sonuna kadar özel sektörün döviz borçlarının kapatılarak bilançoların düzeltilmesi yönünde dolarda bir yükseliş beklemediğini, yılbaşından itibaren bu artışın yaşanma olasılığını gördüğünü sözlerine ekledi. Ekonomist Dr. Ali Nail Kubalı ise IMF’ten alınan kredinin çözüm değil yalnızca borç olduğunu Hükümetin yatırımları kısmak yerine piyasaları canlandırmak ve istihdamı korumak yönünde tersine yatırımları artırması gerektiğine değindi. Gözlem Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Dilek Gappi, İngiltere’de bile KDV oranlarının yüzde 2.5 düşürüldüğünü anımsatarak, ağır hareket etmenin bedelinin yüzbinlerin ödediğine dikkat çekti. ebsohaber 73 aralık 2008 FİRMALARIMIZ İzmir’in ilk Ar-Ge Merkezi belgesi Safkar’a Türkiye’nin ticari araç klimaları ve vagonlar için tasarlanan ve proje aşamasoğutucu sektörünün önde gelen kurusı tamamlanarak ticarileşme safhasına Türkiye’de ticari araç klimaları ve luşlarından Safkar, Ar-Ge Faliyetlerinin geçilen ES 400 TVS ve ES 300 TVS klima soğutucu sektörünün önde gelen Desteklenmesine İlişkin Yönetmelik” tipleri konusunda da önemli aşamalar firmalarından Safkar, İzmir’in ilk çerçevesinde Ar-Ge Merkezi Belgesi aldı. tamamladık. Bu projeler gerek TTGV ve Ar-Ge Merkezi Belgesi’ni almanın Safkar Yönetim Kurulu Başkanı Atilla gerekse TUBİTAK (TEYDEB) da kabul gurur ve mutluluğunu yaşıyor. Üner, şirketin vizyon ve misyon anlaedilerek destek kapsamına alındı” diye yışı doğrultusunda Ar-Ge çalışmalarına konuştu. Üner, şirket olarak 24 yıllık ayrı bir önem verdiğini dile getirerek, “Gerekli müracaatlarımız geçmişi ile teknolojik birikim ve son yıllarda gerçekleştirilen doğrultusunda faaliyetlerimiz ile Ar-Ge teknoloji merkezimiz önemli atılımları ile Frigorifik Soğutucu Sistemleri, Ticari Araç ve Ar-Ge kadrolarımız İlgili Bakanlık ve görevlendirilen öğreKlima Sistemleri, Raylı Sistem Araçları Klima Sistemleri, Özel tim üyelerince 5746 sayılı kanun ve 31.8.2008 tarihli ‘Ar-Ge Uygulamalar (Ambulans, askeri araç) gibi konularda çalıştıklarını Faaliyetlerinin Desteklenmesine İlişkin Yönetmelik’ çerçevesinde sözlerine ekledi. incelenerek, 22.10.2008 tarihinden geçerli olmak üzere şirketimize Ar-Ge Merkezi Belgesi verilmesi uygun görüldü. Firmamız İzmir’in lideri Ar-Ge Merkezi olabilme yolunda yurt çapında ilk olarak değerİzmirli Safkar Grup ve Ege Soğutmacılık Sanayi, başvuruda lemeye alınan 18 şirket arasında yer alıyor. İzmir bölgesinde elini çabuk tutan firmalardan biri. İzmir’de A-Ge merkezi kurde bu belgeyi almaya hak kazanan tek firma olmanın gururunu mak için başvuruda bulunan tek firma olan Safkar Grup, ticari yaşıyoruz” dedi. araçlara yönelik klima ve soğutucu imalatı yapıyor. Firma olarak yeni teknoloji ürünler geliştirme üzerine yoğunlaştıklarını belirten 63 kişilik Ar-Ge ekibi Safkar Grup Ar-Ge Müdür Vekili ve Ar-Ge Plan Proje Yönetmeni Ar-Ge departmanında 35’i mühendis olmak üzere toplam Gökhan Özcan, 60 kişiden oluşan bir Ar-Ge ekibi kurduklarını 63 kişilik bir kadronun bulunduğunu anlatan Üner, özellikle söylüyor. Ar-Ge teşviklerinin firmaların önüne yeni bir fırsat sunotomotiv sanayinde piyasaya yeni arz edilen otobüs-midibüs ve duğunu belirten Özcan, daha önce şirket içinde bulunan Ar-Ge minibüsler ile raylı sistem araçlarına uygun klima prototipleri merkezinin artık bağımsız bir bölüm olarak faaliyetlerine devam hazırladıklarını kaydetti. Üner, “son olarak Türk standartlarında ettiğini belirtiyor. Özcan, daha önce denenmemiş yeni teknoçalışan TCDD yolcu vagonları için ES 800 TVS ve ES 600 TVS lojiler üzerinde çalıştıklarını ve ticari araçlara yönelik klima ve tipi tavan klimalarını projelendirerek seri üretimini yaptık. Yine soğutucular tasarlayıp prototiplerini hazırladıklarını açıklıyor. ebsohaber 74 aralık 2008 FİRMALARIMIZ Kadın girişimciden mermere ebru Mermer ve doğaltaş sektörünün kriz ”Yurt dışına gidenler gümrüklerde yaşadığı şu günlerde bir kadın girişimülkelerin kendi ülkelerinin özel ürünlerini İzmirli kadın girişimci Saadet cilik öyküsü, krizi inovatif yolla aşma görebiliyor. Bizim havalimanlarımızdaErciyas, ebru sanatını mermere çabasına örnek oluyor. Yaptığı haberki mağazalarda dünyaca ünlü taşımız, uygulayarak eşsiz bir çalışmaya lerle mermer ve doğaltaş sektörünün zeytinyağımız ya da organik ürünlerimizi imza atarken, yurtdışında tanıtıma sorunlarını yakından izleyen, ardından bulmakta zorlanırız. Oysa yenilikçi bir da katkı yapıyor. sektörde katma değeri yüksek bir ürün yaklaşımla, küçük dokunuşlarla birçok yaratabilmek için uğraş veren Saadet Erürünümüzü dünya piyasasına, katma ciyas aslında 15 yıldan bu yana tanıtım halkla ilişkiler alanında değeri yüksek ürünler olarak sunmamız mümkün” diyen Erciyas, etkinlik gösteren bir reklam ajansının sahibi. Yaptıkları çalışmabu bakış açısıyla kültürel bir hediyelik eşya tasarladıklarını belirnın Kartacalı komutan Hannibal’in söylediği gibi aslında “Yeni terek sözlerini şöyle sürdürüyor: bir yol açma ya da yeni bir yol bulma” çabasının ürünü olduğu“Ebru sanatının doğaltaşa uygulanması için yoğun uğraş nu söyleyen Saadet Erciyas, yaşadıkları süreci şöyle anlatıyor: verdik. Ebru sanatı yurt dışında mermer kağıdı olarak biliniyor. Ebru sanatı İngilizce’de ‘marbling’, mermer de ‘marble’ olarak karşılığını buluyor. Birbiriyle iç içe geçmiş. Mermer yüzeyindeki Mermer ve doğaltaşa ebru uygulamak desenlere benzer desenler, ebru sanatında da var. Bu bana bir ”İzmir’de bir ekonomi gazetesi için hazırladığım mermer fikir verdi ve çalışmaya başladık. Mermer ve doğaltaşa uygulasektörüne yönelik dergilerde sektörün ne kadar zorlu bir süreç mak, ebru sanatındaki zorluklar nedeniyle bir hayli zamanımızı yaşadığını izleme olanağı buldum. 2006 yılında Verona’da dünaldı. Yaklaşık bir yıl sanatı uygun yöntemler geliştirerek taşa yanın en büyük mermer fuarı Marmomacc’ta taşımızı dünyaya satmak için yoğun uğraş gösteren firmaları izledim. İnsan haliyle uygulamaya çalıştık ve başardık.” Ürünlerini Estetik Ebru markasıyla pazarladıklarını anlatan etkileniyor bu çaba karşısında. Elini taşın atına koyan insanların Saadet Erciyas, çalışmaların her aşamasında kadınlardan destek işi çok zor.” almış. Ürünün ambalajını, poşetlerini, ebruları yapan tüm Fuar sonrasında “sektör için ben ne yapabilirim?” düşüncesiyle harekete geçen Saadet Erciyas, bir cam firmasında doğaltaş- çalışanların kadın olduğunu belirten Erciyas, TOBB’un kadın girişimciler için hazırladığı fuar destek projesinden yararlanmak lara serigrafi yöntemiyle uygulanmış bardak altlıklarını görünce için de EBSO’ya başvuruda bulunduklarını belirtiyor. heyecanlandığını belirtiyor. “Bizim ükemizde de örnek çalışSaadet Erciyas, yaptıkları kültürel hediyelik ürünlerin yeni yılmalar yapılıyor” diye sevinirken taşın arkasında “Made in Italy” da özellikle yabancı müşterilerine özgün ürünler sunmak isteyen etiketini görünce hayal kırıklığına uğrayan Erciyas, o günden kurumlar için “eşsiz” olduğunu vurguluyor. sonra “Ben ne yapabilirim?” sorusunu sormuş kendisine. ebsohaber 75 aralık 2008 FİRMALARIMIZ Bronz Bonsai Alcan İzmir’in Alcan Packaging İzmir, “Çevre, Sektörü’nde ÇSG seferberliği için hiçbir İAOSB’de üretim yapan Alcan Sağlık ve İş Güvenliği” alanında 2008 ’tatil günü’ yoktur.” Packaging, Rio Tinto Alcan’ın ÇevBronz Bonsai Ödülü’nü kazandı. Rio Tinto Alcan’ın bir iş birimi olan re Sağlığı ve İş Güvenliği alanında Dünya çapında kuruluş Alcan Packaging, her yıl düzenlenen Alcan Global Tobacco Packaging, düzenlediği yarışmada Bronz Bonsai Ödülleri ile şirketin çevre, sağlık dünya genelinde, müşterilerine etkin Bonsai ödülünü aldı. ve iş güvenliği (ÇSG) alanlarındaki baambalajlama çözümleri sağlamak üzere şarılarını takdir ediyor. Alcan Packaging gereken farklı materyalleri işleyebilecek jürisi, bu yıl olağanüstü başarıları için beş projeyi ödüllendirdi. 12 fabrikaya sahip. Yüksek kalitede rotogravür baskılı menteHer yıl, Alcan Packaging’ın dünya genelindeki 129 fabrikaşe kapaklı kutu, teşhir kartonu ve yumuşak paket etiketlerinin sında düzenlediği yarışmada Bonsai Ödülünün bu yılki sahipleimalatı konusunda lider konumda. Aynı zamanda “sarma sigara” rinden biri, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet (RYO) tütün kitapçık kapaklarının en büyük tedarikçisi. gösteren Alcan Packaging Global Tütün Sektörü Doğu Avrupa Baskılı OPP film, demet sargıları, tütün keseleri gibi ürünler Bölgesi’ne bağlı Alcan Packaging İzmir oldu. ve baskı hizmetleri tedarik eden diğer Alcan Packaging tesisleİnsanla doğa arasındaki uyumu ifade eden bir onur ve prestij rinin bir ağıyla desteklenerek, Alcan Global Tobacco Packaging sembolü Bonsai’lerin bakımı için gerekli olan özen ve titizlik, ürünlerini dünya çapında 40’dan fazla ülkeye satıyor. Alcan Packaging’in ÇSG çabalarını şirket bünyesindeki bütün Katma değer yaratan özel ambalajlama çözümleri alanında kademelerde sürekli iyileştirmek için teşvik ettiği değerler olarak bir dünya lideri olan Alcan Packaging, dünya çapındaki müşteriöne çıkıyor. lere gıda, ilaç, kozmetik ve tütün pazarları için yenilikçi çözümAlcan Packaging Başkan ve CEO’su Ilene Gordon, “Bu yılın ler sağlıyor. Firma, 31 ülkedeki 129 tesis ve 30 bin çalışanıyla, Bonsai Ödülleri için çalışanlarımızın günlük hayatlarında güven- 2007’de 6.2 milyar dolar gelir yarattı. liğin ne denli önemli rol oynadığını gösteren birçok etkileyici ve önemli proje aday gösterildi. Tesislerimizin çevre sorumluluğu Madencilik devi Rio Tinto ve işçilerin sağlık ve güvenliğini daha da geliştirme yolunda Rio Tinto, merkezi İngiltere’de bulunan, Londra ve NYSE ortaya koyduğu başarılardan son derece gururluyum” dedi. borsalarında işlem gören Rio Tinto plc ile Avustralya Menkul “Bonsai, bu ödülleri çok iyi anlatan bir simge, çünkü ender Kıymetler Borsası’nda işlem gören Rio Tinto Limited’i birleştiren görüldüğü kadar narin de olan bu ağaçlar sadece sürekli ve lider bir uluslararası madencilik grubu. kusursuz bir bakım sağlandığında büyür ve gelişir” diyen Alcan Rio Tinto’nun işi mineral kaynaklarını bulmak, çıkarmak ve Packaging Global Tütün Sektörü Başkanı Dwight Kennedy ise, işlemek. Başlıca ürünler aluminyum, bakır, elmaslar, enerji (kösözlerini şöyle sürdürdü: mür ve uranyum), altın, endüstriyel mineraller (boraks, titanyum “Kırılgan olmakla beraber, gerekli özen gösterildiğinde diyoksit, tuz, talk) ve demir cevheri. Faaliyetleri tüm dünyayı bonsai ağaçlarının uzun yıllar yaşadığı bilinmektedir. Benzer bir kapsayan ancak güçlü olarak Avustralya ve Kuzey Amerika’da şekilde, bizim yaptığımız işlerde ÇSG her gün aynı adanmışlığı temsil edilen kuruluşun Güney Amerika, Asya, Avrupa ve güney ve noksansız dikkati gerektirir. Alcan Packaging Global Tütün Afrika’da önemli işletmeleri bulunuyor. ebsohaber 76 aralık 2008 FİRMALARIMIZ Linde Gaz’dan KOÜ’ye laboratuvar Linde Gaz, geleceğin bilgisayar ve yazılım mühendislerini ERP (Kurumsal Kaynak Planlaması) dünyasına hazırlamak için Kocaeli Üniversitesi, Microsoft ve Axis Bilgi Teknolojileri ile işbirliği içinde Uygulamalı Kurumsal Yazılım Laboratuvarını hayata geçirdi. Laboratuvar, özel sektör - üniversite işbirliğine güzel bir örnek oluşturdu. Kocaeli Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yunus Kishali liderliğinde kurulan laboratuvarın tüm donanım ihtiyacı Linde Gaz tarafından sağlanırken, Microsoft ücretsiz lisans, Axis Bilgi Teknolojileri ise gerekli kurulum ve danışmanlık desteği verdi. Törenle açıldı Uygulamalı Kurumsal Yazılım Laboratuarı’nın 27 Kasım 2008’de gerçekleşen açılış törenine Linde Gaz Bilgi İşlem Direktörü Ogün Özpınar, Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sezer Komşuoğlu, Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yunus Kishali, Microsoft Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Çağan ve Axis Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü Atilla Filizler katıldılar. Törende laboratuvarın üniversiteye kazandırılmasında emeği geçenlere teşekkür belgeleri verildi. Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sezer Komşuoğlu, işletmelerin A’dan Z’ye bütün fonksiyonlarını tek bir yazılımda bütünleştirerek sınırlı kaynakların etkin kullanımını amaçlayan kurumsal kaynak planlaması (ERP) sistemlerinin günümüz iş dünyasının karşılaştıkları sorunların çözümü için temel anahtar olduğunu söyledi. Prof. Dr. Komşuoğlu, “Linde Gaz, Microsoft Türkiye ve Axis Bilgi Teknolojileri’nin destekleriyle üniversitemize kazandırılan ERP Laboratuarı ile Kocaeli Üniversitesi olarak İktisadi ve İdari Bilimler Fakülteleri arasında bir ilke de imza atmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Öğrencilerimizin lisans yıllarında Dynamics AX ERP programı ile tanışmaları ve güncel uygulama örnekleri üzerinde çalışma imkânı bulmalarının, kariyerlerinde büyük avantajlar sağlayacağına ve geleceğe daha güvenle bakmalarında yardımcı olacağına inanıyoruz” dedi. İşbirliği sürecek Linde Gaz Bilgi İşlem Direktörü Ogün Özpınar ise, “Linde Gaz, çalıştığı her sektöre görünmeyen bir katkı sağlayarak, görünür başarılara imza atan bir kuruluş olarak eğitime destek olmak, üniversite-sanayi iş birliğini geliştirmek, sosyal sorumluluk ilkesi gereği aktiviteleri desteklemek ve katılmak, öğrenciler seviyesinden itibaren marka ve ürün bilinirliğimizi artırmak gibi sebepler ile bu tipteki projelere imkanları ölçüsünde destek vermektedir. Bu aşamada bizim konumumuz, proje paydaşlarının organizasyonu ve bu küçük insiyatifi, katılımcılar ve öğrencilerimiz yararına devreye almak ve desteklemektir” diyerek, kuruluşun üniversitelerle işbirliğinin devam edeceğini belirtti. ebsohaber 77 aralık 2008 HABER Gençlere küresel rekabet önerileri Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, AIESEC’li gençelere kendilerini geleceğe dünya insanı olarak hazırlamalarını önerdi. Taşkın, “Sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerinde işe başlayabilecek nitelikte insan olun” dedi. Dünyanın en büyük öğrenci değişim organizasyonu olan AIESEC’in 60. Yıl etkinlikleri çerçevesinde İstanbul Marin Princess Otel’de gerçekleştirdiği AIESEC Türkiye Eğitim ve Motivasyon Kongresi’ne konuşmacı olarak katılan Tamer Taşkın, girişimcilik dersi verdi. EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, globalleşmenin şirketler kadar insanlar arasında da rekabeti artırdığını söyledi. Ekonominin küreselleşmesinin katma değeri, marka ve ürün imajını yükselttiğini, teknoloji yoğun işlere yönelmenin arttığını hatırlatan Taşkın, “Yeterince esnek olan büyük balık küçük balıkları yutuyor. Böylece o firmanın hem pazarını alıyor hem de rakiplerini ortadan kaldırıyor” diye konuştu. Yıldızlı diploma yetmez Küreselleşmeyle gelen değişimin odak noktasında insanın bulunduğuna dikkat çeten EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu ortamda çalışma hayatına atılırken yıldızlı diploma yetmiyor. Karar verme kabiliyeti yüksek insana ihtiyaç var. Kendinizi geleceğe dünya insanı olarak hazırlayın. Sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerinde işe başlamaya hazır insan olun. Akılda kalın. Ulaşılabilir olun, mutlaka bir kartvizitiniz olsun, çünkü onu verdiğiniz insan sizi arayacaktır. Profesyonelliği seçtiğinizde yurtdışından Türkiye’ye kesin dönüş yapmış ailelerin veya Türkiye’de yerleşmiş yabancıların birkaç dil bilen çocukları sizin rakipleriniz olacak. Siz de öğrenimin dışında kendinizi geliştirecek çalışmalar yapın. Stajlarınızı ihmal etmeyin, mümkünse yurtdışında staj yapın. Önümüzdeki süreçte lisan bilmeyen, yurtdışı görmemiş arkadaşlarınızın işi çok zor. Benim gençliğimde ufkumuz Almanya ve Avrupa’ydı. Siz Çin, Japonya veya Rusya’ya gidin. Altyapınız güçlü olmalı. Özgeçmişinizde okul hayatında başka başka birşey yoksa içinizi ateş bassın. Okul hayatının dışında yaptığınız her şey, mesela bir yerden bir yere bisikletle gitmek bile artıdır. Çünkü karar almayı, planlamayı ve sonuca ulaşmayı gerektirir. Siz de bugünden itibaren hayatta hemen yeni bir rota çizmeye başlayın.” Girişimciliğin ilk adımı çıraklık Gençlere istihdam sorununa çözüm bulmak için yeni iş fikirlerini hayata geçirmelerini ve girişimci olmalarını öğütleyen Tamer Taşkın, “İşinizi kurarken de yine ürününüzü dünyaya satmayı hedefleyin. Büyük şehirlerde büyükler çocuklarına kıyamadıkları için girişimci sayısı sınırlı kalıyor. Halbuki iş yapmanın inceliklerini öğrenmek, kendi işini kurmak için en iyi sistem olan çıraklığı küçümsemeyin. Anadolu hala bu fikirde olduğu için patron çıkarma yüzdesi fazla. İstanbul’da elinizi uzattığınız 100 patronun 90’ı Anadolu’dan, profesyonellerin yüzde 90’ı da İzmirli” diye konuştu. EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, AIESEC’in kendisi için farklı bir anlam taşıdığını ifade etti. AIESEC’in gençlere küresel ortamda yeni ufuklar açtığını dile getiren Tamer Taşkın, şunları söyledi: “Fabrikama stajyer alırken AIESEC’li gençleri tercih ediyorum. EBSO’da da üyelerimizi dünyadaki yeni pazarlarla tanıştırmak, oralarda her iki tarafın da kazançlı çıkacağı işbirlikleri yapmaları için AIESEC kanalıyla öğrencilere staj imkanı sağladık. Rusya, Ukrayna, Güney Afrika, Meksika, Çin, Japonya gibi ülkelerden gelen öğrenciler hem Oda ve firma ilişkileri kurdu hem de ülkelerine döndüklerinde kültür elçimiz oldu.” ebsohaber 78 aralık 2008 HABER Üniversitelilere girişimcilik dersi Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim diyen hayal katili arkadaşlarınızı yanınızKurulu Başkanı Tamer Taşkın üniversiteli dan uzaklaştırın. Kitap okumanız ve en az EBSO Yönetim Kurulu Başkanı gençlere hayata farklı bakmayı, kendileiki dil bilmeniz de çok önemli” dedi. Taşkın, İYTE Kimya Mühendisliği rini geliştirmeyi, girişimci olmayı tavsiye EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, öğrencilerine yeni projeler gerçeketti. üniversiteli gençlere kendilerine pozitif leştirmelerini ve hedeflerini belirleİzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü enerji verecek, yeni değerler katacak, yip girişimci olmalarını öğütledi. Kimya Mühendisliği bölümü tarafınfarklı alanlarda başarılı olabileceklerini dan geleceğin girişimci gençlerini söyleyen kişilerle birarada olmaları geTürkiye’nin araştırma geliştirmeye önem veren sanayi kuruluşrektiğini de ifade ederken, "Arkadaş canlısı olun. Sürekli arkalarıyla buluşturmak amacıyla gerçekleştirilen “Ne Üretelim?” nızda dost bırakın. Çünkü arkadaşlıklarınız, dostluklarınız size yarışmasının ödül töreninde gençlere hitap eden Taşkın, gençkazandırır. Dünya Avrupa'dan Asya'ya kayıyor. Bir an önce Çin, lerden yol haritalarını çizmelerini, bugün okulda öğrendikleri Viet-Nam veya Kore'ye gitmenin yolunu bulun. Çince, Rusça bilgileri deneyimlerle zenginleştirmelerini istedi. gibi ekstrem ülkelerin lisanlarını öğrenin. Türkiye’de kalmayı Kendi öğrencilik ve iş yaşamında deneyimleri öğrencilerle tercih ederseniz rakipleriniz Almanya’da, Hollanda’da, hatta paylaşan Taşkın; "Gençler sürekli 'yapma, etme, eski köye yeni İngiltere’de uzun yıllar çalışıp kesin dönüş yapmış ailelerin bu adet getirme, icat çıkarma' söylemleri ile yetiştiriliyordu. Ancak ülkelerin lisanını ana dili gibi konuşan çocukları.. Bazı tehditlebugün eski köye yeni adet getirenler, icat çıkaranlar kazanıyor. rin fırsat olduğunu görün. Cebinizle aklınızı birbirinden ayırın. Hayata mutlaka farklı bakın ve geleceğinizi çizin" dedi. "Param yok, bunu yapamam" demeyin, gençliğinizi, enerjinizi ve hevesinizi sermaye olarak kullanın. Parası olana projenizi Çözüm üretin doğru anlatıp hayata geçirmek için ikna edin. Buna ortaklık derSanayicilerin eleman alacakları zaman yanlarında daha ler. Hedefinizi koyun, çünkü bu daha başarılı kararlar vermenizi önce staj yapmış, başarılı olmuş ve iyi ilişkiler kurmuş kişileri sağlar" diye konuştu. tercih ettiğini belirten Taşkın, şöyle konuştu: "Bu yarışta kimse İYTE Kimya Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Devrim sizin notunuza bakmıyor. Okulu bitirip diploma almanız elbette Balköse, yarışmanın gelecek hedeflerini anlattı. Türkiye Kimya şart. Çünkü otomobil kullanmak için ehliyet lazım. Ancak kişilik Sanayi Dernegi Başkanı Timur Erk, Petkim Genel Müdür Yardımözellikleriniz, liderlik, karar verme yetenekleriniz önemli rol cısı Hayati Öztürk, TEKNOYAD Genel Müdürü Ömer Kaymakoynuyor. Çünkü bütün bu işleri yaparken sürekli karar veriyorsu- çalan ülkemizdeki kimya sektörünün geleceğini ve küresel mali nuz, birini geçmeye çalışıyorsunuz. Ben de bugünkü işimi sıfırkriz hakkındaki görüşlerini, öngörülerini öğrencilerle paylaştı. dan kurdum. İnsanın kendi işini yapması, kararları kendi vermesi TÜBİTAK, Petkim, Çimstone, Türkiye Kimya Sanayicileri Derçok önemli. Çözüm üreten gençler olun." neği, EBSO, Mazhar Zorlu Holding, Çukurova Kimya, Cevdet Gençlerden daima verici olmalarını ve iyi ilişkiler kurmalarıİnci Eğitim Vakfı) gibi kurumların sponsorluğunda gerçekleştiren nı isteyen Taşkın, “Aklınıza bir düşünce geldiğinde ‘yapamazsın’ yarışmada dereceye girenlere ödülleri verildi. ebsohaber 79 aralık 2008 HABER EBSO katkılarıyla yenilenen Kızılay Urla Şubesi açıldı Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Üyeleri Hüseyin Vatansever, İbrahim Gökçüoğlu, Cemal Altıntaş ve Şener Gençer’in yönetiminde görev aldıkları dönemde başlattıkları kampaya ile yenilenerek modern bir hale getirilen Kızılay Urla Şubesi’nin açılışı törenle gerçekleştirildi. Urla URİT Sosyal Etkinlikler Salonu’nda düzenlenen törene Kızılay Genel Başkanı Tekin Küçükali, İzmir Vali Yardımcısı Sait Topoğlu, EBSO Meclis Başkanı Ender Yorgancılar, Urla Belediye Başkan Vekili Bülent Nart, Kızılay Urla Şube Başkanı Nurgül Saltık, Kızılay Urla Şubesi’nde görev almış EBSO Meclis üyeleri ve çok sayıda Urlalı katıldı. EBSO Meclis Başkanı Yorgancılar törende yaptığı konuşmada her şeyi devletten beklemenin yanlışlığına değinerek istenince el ele verilerek her şeyin yapılabileceğini söyledi. Yorgancılar sanayiciler olarak Kızılay’ın daima yanında olacaklarını ve desteklerini sürdüreceklerini kaydetti. Kızılay Genel Başkanı Tekin Küçükali de konuşmasında, Türk Kızılayı’nın din, dil, ırk ayrımı olmaksızın herkese yardım elini uzattığını söyledi. Kızılay’ın 140 yıldır hem Türkiye’de hem de yardıma ihtiyacı olan ülkelerdeki muhtaç insanların yanında olduğunu vurgulayan Küçükali, “Gözyaşının rengi yoktur. Kızılay din, dil, ırk ayrımı olmaksızın herkese yardım elini uzatır” dedi. Törende Kızılay Urla şubesinin yenilenmesine öncülük eden EBSO Meclis üyesi Hüseyin Vatansever’e özel bir plaket takdim edilirken, yenileme çalışmalarına katkıda bulunan 46 yardımsevere de teşekkür plaketi verildi. ebsohaber 80 aralık 2008 HABER İzmir’in kültür sanat yaşamına “Arma”ğan İzmir kültür ve sanat dünyası yeni bir adrese daha kavuştu. Sanayici Cihat Kolcuoğlu, uzun yıllardır hayalini kurduğu projeyi hayata geçirdi. Arma Kültür – Sanat, İzmirliler’e merhaba derken, şair kişiliğiyle de tanınan İzmir Valiliği Basın Halkla İlişkiler Müdürü Ercan Doğu, açılış töreninde şiir dinletisiyle konuklara sanat dolu bir akşam yaşattı. Törene İzmir Valisi Yardımcılarından Nevzat Erdemir, Konak Kaymakamı Ali Muhsin Nakiboğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun eşi Türkegül Kocaoğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Yusuf Ali Karaman, Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı Tamer Taşkın, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Erol Akıncılar da katıldı. Kısa sürede kitap kurtları ve sanatseverlerin uğrak noktası olan Arma Kültür Sanat’ın, kurumsal bir yapı içinde İzmir ve Türkiye’nin kültür-sanat yaşamına katkı yaparken, okurları, yazarlarla; sanatseverleri de sanatçılarla buluşturacağını belirten kurucu Cihat Kolcuoğlu, şu bilgileri verdi: “Kitap, müzik, film ve bilgisayar oyunlarında geniş ürün yelpazesiyle birinci Kordon’da okurlara ve sanatseverlere kapılarımızı açtık. İnsanlara sadece kitap veya cd satın alacakları bir mekan değil, hoş vakit geçirecekleri, sanatçılarla ve yazarlarla tanışacakları, sohbet edecekleri, sıcak, içten, sevgi dolu bir kültür odağı olmayı hedefliyoruz. Bu amacı gerçekleştirmek için konuklarımız raflar arasında boğulmasınlar, kendilerini iyi hissetsinler diye geniş bir alanda doğal, ferah ve sade bir tasarım yarattık. Yaptığı işten keyif alan, yeni bir kurumsal yapı kurmanın heyecanını yaşayan, birikimli, yaratıcı, dinamik bir takım kurduk.” Cehalet, taassup ve önyargılara karşı zihinleri aydınlatmak amacıyla yola çıkarken isim olarak ayın karanlıkları da aydınlatma işlevinden esinlenerek Hitit’lerin ay tanrısı Arma’yı seçtiklerini belirten Kolcuoğlu, “Arma’nın aynı zamanda simge anlamı var. Biz kurum olarak kültür ve sanat alanında kentimizin ve ülkemizin simgelerinden biri olmak istiyoruz” dedi. Perakende satışın yanı sıra; çocuk edebiyatının önde gelen kuruluşlarından Bu Yayınevi’nin Ege Bölge Temsilciliğini de üstlenen Arma, İzmir’in kültür sanat yaşamına büyük canlılık getirecek. Öpülesi ellerin bereketi Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Üyesi sanayicilerin eşlerinin bir araya geldiği Ege Bölgesi Sanayi Odası Vakfı Bayanlar Birliği, tüm geliri vakfın öğrenci burslarına aktarılan bir gıda kermesi düzenledi. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde gerçekleştirilen kermeste, sanayici eşleri evlerinde kendi elleriyle yaptıkları tuzlusundan tatlısına birbirinden nefis yiyecekleri İzmirlilerin beğenisine sundu. Börekler, kurabiyeler, zeytinyağlılar, tatlılar hazırlanan standta satışa sunulup kısa sürede tükenirken hanımlar yemek yapmaktaki becerilerini eğitim desteğine çevirmenin mutluluğunu yaşadı. EBSO Vakfı Bayanlar Birliği temsilcileri, birliğin kuruluşundan bu yana sürekli eğitime destek verdiğini, kendilerinin sahneye çıktığı tiyatro oyunu ve konserlerle balo etkinliklerinin gelirlerini fakir ama başarılı öğrencilerin eğitimlerini sürdürebilmeleri amacıyla vakfın burs havuzuna aktardıklarına dikkat çekti. Eğitim bilinciyle hareket ettiklerini vurgulayan hanımlar, “Herşeyin çaresi eğitimdir. Biz de insanların beslenme gibi temel ihtiyaçlarını karşılarken eğitime de destek olabilecekleri düşüncesiyle gıda kermesi düzenledik. Buradan gelen damlaları vakfımızın burs havuzuna akıtarak geleceğimizin güvencesi gençlerimizin eğitimlerine katkı yapmaktan mutluyuz” dedi. EBSO Vakfı Bayanlar Birilği Üyeleri, bu tür sosyal etkinliklerin eğitim dünyasına da moral olduğunu belirtti ve “Bizleri emeğimizle de yanlarında gören lise, meslek lisesi ve üniversitelerdeki bursiyerlerimizin moralleri daha da yükseliyor, bir farklı çalışıyorlar. Bundan sonra da çeşitli etkinliklerle eğitime desteğe devam edeceğiz” diye konuştu. ebsohaber 81 aralık 2008