haber - Ege Bölgesi Sanayi Odası

Transkript

haber - Ege Bölgesi Sanayi Odası
ARALIK 2008 / YIL: 25 SAYI: 295
SAHİBİ
Ege Bölgesi Sanayi Odası Adına
Yönetim Kurulu Başkanı
Tamer TAŞKIN
SORUMLU MÜDÜR
Mustafa KALYONCU
(Genel Sekreter)
YAYIN İCRA KOMİTESİ
Tamer TAŞKIN
Nedim KALPAKLIOĞLU
Ufuk AKGÜN
Mustafa KALYONCU
Nedim ATİLLA
Mustafa SÖNMEZ
Özlem BALCI
YAYIN SORUMLUSU
Mehmet Ali SÜTLÜ
GRAFİK & TASARIM
Kerem AKSOY
[email protected]
YAYIN DANIŞMA KOMİTESİ
Şener AKGÜN,
Sayıl DİNÇSOY, Cihangir HÜR,
Semih SEVAL, Halit ŞAHİN,
Vedat ÖZYAVRU,
Hüseyin VATANSEVER,
Cengiz ÜNERDEM, Nadir ERDİR,
Gani GÜMÜŞ, Gürbüz SALGAR,
Halit KAZMA, Ejder AZMAK,
Ali ŞEMSİOĞLU,
İbrahim AHTIKALMAZ, Metin AKDAŞ,
Murat KURTALAN, Tuncer VARDARCI,
Asuman MEMEN, Yavuz ÖZMAKAS,
Doç. Sevil YEŞİLPINAR, Hüseyin ÇORLU,
Fatih TUNA, Mustafa UÇAR
YÖNETİM YERİ
Ege Bölgesi Sanayi Odası
Cumhuriyet Bulvarı No: 63 İZMİR
Tel.
: 0232 455 29 00
Faks
: 0232 425 36 35
e-posta : [email protected]
BASKI
TÜKELMAT A.Ş.
1571 Sokak No: 16 Çınarlı / İZMİR
Tel.
: 0232 461 96 42
Faks
: 0232 461 96 46
Ebsohaber, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın
Aylık Yayın Organıdır. Ebsohaber’de yayınlanan yazılar kaynak gösterilerek alıntı
yapılabilir. Ebsohaber’de yeralan yazılar
aksi belirtilmedikçe EBSO’nun
resmi görüşünü yansıtmaz.
İmzalı yazılarda belirtilen görüşler
sadece yazarlarına aittir.
5000 adet basılmıştır.
Baskı Tarihi: 29 Aralık 2008
aralıkgündemi
BAŞYAZI............................................................................................... 2
BAŞYAZI............................................................................................... 2
BAŞYAZI............................................................................................... 2
BAŞYAZI............................................................................................... 2
BAŞYAZI............................................................................................... 2
BAŞYAZI............................................................................................... 2
BAŞYAZI............................................................................................... 2
BAŞYAZI............................................................................................... 2
BAŞYAZI............................................................................................... 2
BAŞYAZI............................................................................................... 2
BAŞYAZI............................................................................................... 2
BAŞYAZI............................................................................................... 2
BAŞYAZI............................................................................................... 2
BAŞYAZI............................................................................................... 2
BAŞYAZI............................................................................................... 2
BAŞYAZI............................................................................................... 2
BAŞYAZI............................................................................................... 2
BAŞYAZI............................................................................................... 2
BAŞYAZI............................................................................................... 2
BAŞYAZI............................................................................................... 2
BAŞYAZI............................................................................................... 2
BAŞYAZI............................................................................................... 2
BAŞYAZI............................................................................................... 2
BAŞYAZI............................................................................................... 2
BAŞYAZI............................................................................................... 2
BAŞYAZI............................................................................................... 2
BAŞYAZI............................................................................................... 2
BAŞYAZI
Piyasalara güven verilmeli
Değerli Sanayici Dostlarım,
2007 yılından bu yana, sadece
siyasetin gündemde olduğu ülkemizde, ekonomik önlemler, piyasalara
güven verecek, ileriyi görmelerini
sağlayacak adımlar gecikmiştir.
2008 yılının son günlerine geldiğimizde de krizin varlığı kabul edilmediği gibi tedbir alınma noktasında da
oldukça zayıf bir yönetim politikası
izlenmiştir.
Sanayicisinden esnafına, vatandaşına kadar her kesim artık, hükümetin krizden etkilenen birçok ülkede
olduğu gibi biran önce adımların
atılmasını, destekleyici uygulamaların hayata geçirilmesini dört gözle
bekler hale gelmiştir.
Hükümet bu tür uygulamalar içine
girmediği gibi bir noktayı göz ardı
etmeye devam etmektedir. Bu da
psikolojik etkendir. İş dünyasında
yönetim deneyimi kazanmış bizler,
gayet iyi biliyoruz ki kriz sürecinde
yalnızca maddi araçlar kullanılarak
tam bir sonuç alınamaz. Psikolojik
faktörler de devreye girmekte, gerek
reel sektörün gerekse vatandaşın
buna ihtiyacı olduğu hususu dikkate
alınmamaktadır.
Öyle ki, resesyona doğru hızla yol
aldığımız böylesine kritik bir süreçte;
bankacı, sanayici, işçi, sendikacı,
bürokrat, bakanlarımız, hükümetimiz
tarafından güveni tesis edici zemin
hep birlikte hazırlanmalıdır.
Bununla birlikte kriz dönemleri,
kendimize çeki düzen verme, bu
yönde düşünme, fazlalıklarımızdan
arınma, tasarrufu ve verimliliği öğrenme dönemleridir.
Nakit akışını, bütçeyi, finansı iyi
bilmeli ve yönetmeliyiz. Yatırımları bilinçli yapmalıyız. Ne yazık ki
yapmamız gerekenleri, hatalarımızı
krizler bize her seferinde gösteriyor.
Bu süreçte ısrarla söylediğimiz
konu, iç tüketimin canlandırılmasının önemidir. Ardından da istihdamı
sürdürmek, arttırmak ve tabi ki ülkemizin beslendiği ihracatı sürdürmek
büyük önem taşımaktadır.
Bunları yaparken, üretim maliyetlerini düşürmek, üretim içindeki
yerli katma değeri arttırmak, ihracat,
rekabet gücünü arttırmak ve tüm
ilgililerin kısa orta vadede önünü
görme imkanını sağlamak gerekmektedir.
Küresel ekonomik krizden,
bölgesel güç olarak çıkabilme
potansiyelimiz ancak çok
taraflı olarak düşünülmüş,
uzlaşılmış, hesaplanılmış ve çalışılmış yapısal
reformlar ve zamanında
uygulamalarla mümkün olabilmektedir.
2009 yılına girerken; birey olarak
da, toplum olarak
da hükümet olarak
da hatalarımızı
tekrarlamamamızı
ümit ediyor, korktuğumuz kadar
zor bir yıl olmamasını temenni
ediyorum. Yeni
yılın ülkemize
barış, huzur
ve refah
getirmesini
diliyorum.
ebsohaber 3 aralık 2008
Tamer TAŞKIN
Ege Bölgesi
Sanayi Odası
Yönetim Kurulu
Başkanı
KAPAK
Egeli sanayicinin gurur günü
Ege Bölgesi Sanayi Odası, üretim, yatırım, ihracat, vergi ve
istihdamda en yüksek rakamlara ulaşan üyelerini ödüllendirdiği
Geleneksel Başarılı Sanayi Kuruluşları Ödül Töreni, 17 Aralık
2008 Çarşamba günü Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan’ın
katılımıyla Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Törende toplam 87 firmaya altın plaket, 624 firmaya da başarı
belgesi verildi. EBSO Geleneksel Başarılı Sanayiciler Ödül Töreni,
tasarruf uygulamasında da örnek oldu. Birden fazla dalda ödül alan
firmaların tüm başarıları tek bir plakette ifade edildi.
KOBİ’lere de ödül
Geçmiş yıllarda en fazla üretimi, en fazla yatırımı, en fazla ihracatı gerçekleştiren ve en fazla vergi veren 15’er firma altın plaketle
ödüllendiriliyordu. Bu yıl KOBİ’leri teşvik etmek amacıyla firmalar
‘Büyük Firma’ ve ‘KOBİ’ şeklinde iki kategoride toplandı. Buna göre
2007 yılı sonu itibariyle üretim, yatırım, vergi ve ihracat kriterlerinde 10’ar büyük firma ve 10’ar KOBİ altın plaketle ödüllendirildi.
Ayrıca bu yıl KOBİ’lere özel artış ödülü de getirildi. Ciro,
istihdam, üretim, yatırım, ihracat ve vergi kriterlerinde 6 firma artış
ödülü olarak plaket aldı.
Bu yılki ödül törenindeki bir başka yenilik Ar-Ge kriterine
inovasyonun da eklenmesi oldu. Ar-Ge de 35, başarılı inovasyon
çalışmalarından dolayı da 6 firma ödüle hak kazandı. Yarattıkları
marka nedeniyle de 59 firmaya plaket verildi.
Meclis ve Meslek Komiteleri üyeliklerinde en az 10 yıl görev
yapan, Meclis Komisyonlarında görev alan 18 üye de plaketle
ödüllendirildi.
ebsohaber 4
aralık 2008
KAPAK
Yorgancılar: Gündem ekonomi
olsaydı krizi kolay atlatırdık
Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Başkanı Ender Yorgancılar, EBSO geleneksel başarılı sanayi kuruluşları ödül töreninde
yaptığı konuşmada ekonominin devamını sağlayanın özel sektör
olduğunu, gündemin ekonomi olması gerekirken 2007 ve 2008
yılının farklı gündemler yüzünden sanayicinin küresel krize
hazırlıksız yakalandığını söyledi.
Yorgancılar, dünya ekonomisini sarsan kriz öncesi yaşanan
likidite bolluğu ortamının iyi değerlendirilemediğini, özel sektör
yatırımlarının o dönemde yeteri kadar desteklenmediğini ve
işsizliğin azaltılamadığını kaydetti. Bu adımların atılmaması
nedeniyle gelinen noktada kötü bir tabloyla karşılaştıklarını savunan Yorgancılar, acilen reel sektörü destekleyen politikaların
uygulamaya sokulmasını beklediklerini dile getirdi.
2007 yılının genel seçimler, cumhurbaşkanlığı seçimi, referandum, ABD’deki ekonomik çalkantılar, terörün tırmanması,
Kuzey Irak’a sınır ötesi operasyonun gündeme gelişi gibi son
derece hayati gelişmelere sahne olan zor bir yıl olduğunu kaydeden Yorgancılar, “Ekonomi bu gelişmelerin gölgesinde ikinci
planda kalmıştı. 2008 yılı da pek farklı geçmemiştir. Terör yine
güncelliğini korumuş, siyasi çekişmeler yine ekonominin önüne
geçmiştir. Ancak 2008’i 2007’den farklı kılan en önemli olay,
ABD’deki çalkantıların krize dönüşerek, yılın ikinci yarısından
sonra tüm dünya ülkelerini etkisi altına almış olmasıdır” dedi.
Geçen seneki Ödül Törenindeki konuşmasında “Son birkaç
yıldır yaşanan olumlu gelişmeleri memnuniyetle izliyor, başarıları takdir ediyor, ancak rakamların işaret ettiği tehlike sinyallerini göz ardı edemeyiz” dediğini hatırlatan Yorgancılar, sözlerini
şöyle sürdürdü:
“Küresel piyasalardaki likidite bolluğu rüzgarına bizde kapılmış, güzel başarılar elde etmiştik. Evet başarıları takdir etmesini
de biliyoruz. Ancak 2007 yılından itibaren ortaya çıkan olumsuzlukları da söylemenin sorumluluğumuz gereği doğruluğuna
inanıyoruz. Bugün geldiğimiz noktada, o tehlike sinyallerinin
rakamlara yansımasını gün be gün daha net görmekteyiz.Dünyada yaşanan küresel kriz rüzgarının, olumsuzlukları hızlandırdığını biliyoruz. Ancak yapılan başarılı makro reformlar sürekli
olarak her ortamda bahsettiğimiz mikro reformlarla zamanında
desteklenmiş olsaydı, sektörlerimizin önündeki engelleri kaldırabilseydik, bugünkü tablo olmayacaktı. Yani gündem ekonomi
olmalıydı.”
Dünyanın başka bir yerinde meydana gelen bir krizin
Türkiye’nin de dahil olduğu diğer ülkeleri neden etkilediğinin
herkes tarafından sorgulanmakta olduğunu ifade eden Yorgancılar, küreselleşme denen olgunun tam da bu noktada ortaya
çıktığını söyledi. Ekonomik, sosyal, politik, teknolojik, ulaşım,
bilişim ve daha bir çok alanda entegrasyonun artmasının küreselleşmenin önemini bir kez daha ortaya koyduğunu sözlerine
ebsohaber 6
aralık 2008
KAPAK
ekleyen Yorgancılar, “Beraber çalış,
bu krize borçlu yakalanmış olması da
beraber yaşa” sloganının gereği olarak,
riski arttırmaktadır. Ama biliyoruz ki bu
EBSO Meclis Başkanı Yorgancınimetlerinden yararlandığımız küreselleşborcun karşılığı yatırımdadır. Bu borç,
lar, ekonminin devamlılığını özel
menin sonucuna da katlanmak zorunda
üreten, ihracat yapan bizlerin sırtındadır.
sektörün sağladığını belirtirken,
olduğumuzu belirtti. Yorgancılar, “Bu
Bu açıdan hükümetimizin acilen reel
istihdam, eğitim ve yatırım politikriz bizlere, tüm dünya ekonomilerini
sektörü destekleyici uygulamalar içine
kalarının önemine dikkat çekti.
nasıl birbirine bağlı olduğunu çarpıcı bir
girmesi kaçınılmazdır.”
biçimde göstermiştir. Ekonominin devaÜlkemizin Avrupa’nın 6’ncı, dünmını sağlayan özel sektördür. Üreten, istihdam yaratan, yatırımyanın 15’nci büyük ekonomisi haline gelip, 130 milyar doları
larını genişleten, ihracat yapan özel sektördür. Unutmayalım
aşan ihracat gerçekleştirebiliyorsa, bunda en önemli başarının
ki dünyadaki büyümenin 4/3’ünü yükselen piyasa ekonomileri
özel sektör temsilcilerine ait olduğunu öne süren Yorgancılar bu
sağlamakta. 2009 yılında ise gelişmiş ülkeler gerilerken tüm
anlamda Türk sanayisinin rekabet gücünün arttırılmasının büyük
büyümeyi gelişmekte olan ülkeler sağlayacaktır” dedi.
önem taşıdığını söyledi. Yorgancılar ülkelerin sürdürülebilir
60 trilyon dolarlık dünya ekonomisini sarsan bu küresel
büyümeyi gerçekleştirmek için; üretmekten, istihdam yaratmakkrizin, döngünün baş aktörü reel kesimi de içine almış durumda
tan ve ihracat yapmaktan daha iyi bir çözüm yolu olmadığının
olduğunu kaydeden Yorgancılar, yaşanan likidite bolluğunun
ortada olduğunu belirtti.
sonsuza kadar sürmeyeceğini bile bile, sanayicinin kendisini
“Üretimin ara verildiği, çalışanların işten çıkarıldığı ve
ve Türkiye’yi hazırlamamış olmasının büyük kayıp olduğunu
ihracatın azaldığı bir süreçte bulunmaktayız” diyen Yorgancılar
anlattı. Yorgancılar sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu bolluk süreşöyle konuştu:
cinde ülkemizin lokomotifi olan özel sektörün yatırımlarını ne
“Ekonomik krizin boyutu ne olursa olsun sosyal ve insani açıkadar destekledik, rekabet gücünü ne kadar arttırabildik? Olası
dan, işçi çıkarılması, telafisi mümkün olmayan sosyal patlamalakrizde işsizliğin artacağı ortadayken olumlu konjonktürde işsizlik ra zemin hazırlayacaktır. Türkiye kalkınma yolunda çok önemli
sorununa ne gibi çözümler üretebildik?
bir dönemeçtedir. Geliştirilecek istihdam, eğitim ve yatırım poliSon açıklanan verilerde işsizlik oranı yüzde 10.3’e yükselirtikalarımız olmazsa olmazlar arasındadır. Ancak bu şekilde geleken, sanayi üretim endeksi son üç aydır gerilemekte olup, Ekim
ceğe sağlam adımlarla ilerleyebiliriz. Arkamızdan gelen gençliğe
sonu imalat sanayindeki gerileme yüzde 10.3’e ulaşmıştır.
doğru eğitimleri verebildiğimiz sürece, istihdamlarını sağlayabilYaşanan bu kriz sürecinde, IMF dünya ekonomi beklentilediğimiz sürece varlığımızı sürdürebiliriz. Üreten bir ülke olmak
rini sürekli aşağıya doğru revize etmektedir. OECD Kasım 2008
istiyorsak söz konusu politikaları geciktirme lüksümüz yoktur.
ekonomik raporunda OECD ülkeleri için 2009 büyüme hızının – KOBİ’lerimizi bir nebze de olsa rahatlatan Cansuyu Kredileri ve
yüzde 0.05 olacağını açıklamıştır. Geçtiğimiz dönemlerde gerek Girişimci Bilgi Sistemi’nin geliştirilmesi yönündeki çabaları için
küresel şartlardan gerekse de kendi iç şartlarımızdan dolayı
ve bugüne kadar ki destekleri için Sayın Bakanımıza teşekkürpek çok kriz yaşamış bir ülkeyiz. Oluş nedenleri farklı olsa da
lerimi arz ederken, bundan sonra desteklerine daha çok ihtiyaç
sonuçları ülkemiz için hep aynı olmuştur. Krizler bize işsizlik,
duyacağımızı da özellikle belirtmek isterim. Cumhuriyetimizin
fakirleşme ve bin bir güçlükle elde edilenlerin bir gecede kay100. yılına doğru hızla ilerlerken, refah seviyesi yüksek bir Türbedilmesi şeklinde geri dönmüştür. Hiçbir kriz ebedi değildir.
kiye yaratabilmek adına, ne gerekiyorsa yapmalıyız. Ulu Önder
Krizin biteceğini biliyoruz. Krizleri çıkaran insanlar olduğuna
Atatürk’ün çok değerli bir sözü ile konuşmamı tamamlamak istigöre, göğüsleyecek ve çözecek olan da insan faktörüdür. Bekleyorum. “Büyük davamız en medeni ve en müreffeh millet olarak
menin hiçbir faydası yoktur. Büyümeyi sağlayan özel sektörün
varlığımızı yükseltmektir.”
ebsohaber 7
aralık 2008
KAPAK
Taşkın: Radikal önlemler bekliyoruz
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer
Taşkın, ekonomik krizin varlığını kabul etmekte ve tedbir almakta temkinli davranan hükümetin üzerinde çalıştığı önlem paketini bir an önce devreye sokmasını beklediklerini ifade etti. Kriz
nedeniyle reel sektörün finansa erişiminin zorlaştığını, piyasalarda bir güvensizlik havasının hakim olduğunu belirten Taşkın, bu
dönemde tüm kesimler arasında diyalog kapısının açık olması
gerektiğine dikkat çekti.
Taşkın, krize karşı işveren üzerindeki istihdam payının
düşürülmesi, KDV indirimi, mevduat garantisinin artırılması,
karşılıksız çeke hapis cezası konması, reel sektörün kredilerle
desteklenmesi gibi maddeleri içeren 12 maddelik bir öneri reçetesi sundu.
Tamer Taşkın, EBSO Geleneksel Başarılı Sanayiciler Ödül
Töreni’nde yaptığı konuşmada, reel sektörün sıkıntılarını ve
çözüm önerilerini ayrıntılarıyla ortaya koydu. Yatırım, üretim,
istihdam, vergi, ihracat, Ar-Ge ve inovasyon, kültür, sanat, spor,
sağlık, eğitim, marka yaratmada başarılı, Oda organlarında
görev alan sanayicileri kutlayan Taşkın, “Günümüzde, büyük
özverilerde bulunmayı gerektiren küresel rekabet ortamında başarı elde etmek hiç de kolay değildir. O büyük denizde
kaybolmamak cesaret, sabır, emek, mücadele ve hırs işidir.
Üretmenin, ürettiğini satabilmenin, yatırımlara devam ederek
büyüyebilmenin ve istihdam yaratmanın zorlaştığı bir ortamda,
adeta yoktan var etme mücadelesi içinden başarıyla sıyrılan, öne
çıkan sanayicilerimizi tebrik ediyor, heyecanlarının ve başarılarının eksilmeden devam etmesini diliyoruz. Bu tür; sizlere
olan minnettarlığımızı, üretiminize olan saygımızı bir kez daha
gösterebilme imkanı bulabildiğimiz değerli anlardır” dedi.
2006 yılı ortasından itibaren sadece siyasetin gündemde
olduğu ülkemizde ekonomik önlemlerin, piyasaya güven verecek, ileriyi görmeyi sağlayacak adımların geciktiğini ifade eden
Taşkın, “Krizin varlığını kabul etmekte ve de tedbir almakta temkinli davranmayı tercih eden hükümetimizin; üzerinde çalıştığı
önlem paketlerini, krizden etkilenen birçok ülkede olduğu gibi
biran önce devreye sokmasını ve beklentilere cevap vermesini
umuyoruz” diye konuştu.
Taşkın, krizde tedbirler kadar yaklaşımların da önem taşıdığını, psikolojik faktörler göz ardı edilerek sadece maddi araçlarla
tam bir sonuç alınamayacağını, finansal kriz olarak başlayan
ancak şu anda bütün ülkeleri resesyona götürecek boyutta
daralmaya iten ve bir tüketmeme krizine dönüşerek reel sektörü
de içine alan sürecin güçlü şekilde psikolojik faktörlerden de
beslendiğini anlattı.
Türkiye’nin ihracata ve dış finansmana bağlı olarak büyüdüğüne dikkat çeken Tamer Taşkın, 1 numaralı ticaret ortağımız
konumundaki Avrupa ve ABD’nin kriz içinde olduğunu hatırlattı. Taşkın, Türkiye’de reel sektörün finansa erişimi zorlaşırken
çek ve senetlerin ödenemediğini, iş ve siparişin olmadığını
anlattı.
“Bankacı, sanayici, işçi, sendikacı, bürokrat, bakanlarımız,
ebsohaber 8
aralık 2008
KAPAK
hükümetimiz, Böyle bir dönemde güveni
Kurumlar Vergisi, Gelir Vergisi muafiyeti
tesis edici zemini hep beraber hazırlakoyun. Dünyada bu yönlerdeki akımın,
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı
malıyız, birbirimize güvenmeli ve destek
Türkiye’ye gelmesine kapı açın. Olmayan
Taşkın, iş dünyasının acil olarak
olmalıyız. Diyalog hatları açık olmalı”
yatırım, üretilmeyen ürün, zaten vergi
yatırım teşviklerine ihtiyaç duydiyen Tamer Taşkın, kriz dönemleri
üretmez.
duğunu belirtirken, istihdamdan
kendimize çeki düzen verme, bu yönde
Enerji maliyetlerini makul seviyelere
ihracata somut öneriler sundu.
düşünme, tasarruf ve verimliliği öğrenme
çekin, doğalgaz fiyatlarını doların güncel
dönemleri olarak nitelendirdi. Taşkın,
maliyetleriyle uygulayın, BOTAŞ’ın ilave
bugünlerin sorununun nakit akışı olduğunu ifade ederken, “Nateminat mektuplarından, asgari alım taahhütlerinden vazgeçin,
kit akışını, bütçeyi, finansı iyi bilmeli ve yönetmeliyiz. YatırımBOTAŞ – sanayici ilişkisini realitelere uygun şekle dönüştürün.
ları bilinçli yapmalıyız. Ne yazık ki birçok gerçeği bizler de kriz
Taşkın, BOTAŞ’ın sanayicilerden ilave teminat mektubu ve
gelince anlıyoruz. Çözüm üç yerde var: Bir; istihdamı sürdürasgari alım taahhütü istemesini de eleştirerek, “Sayın bakanım
mek, arttırmak. İşsizliği önlemek. İki; iç tüketimi canlandırmak.
bunu kimse veremeyecek. BOTAŞ da alsın o gazı borusunda
Üç; ihracatı sürdürmek” dedi.
tutsun” sözleri salondan büyük alkış aldı.
Sanayicilerin krizi fırsat bilerek eleman çıkardığı yönündeki
iddiaların kendilerini üzdüğünü belirten Taşkın, hiçbir sanayiEBSO reçetesi
cinin böyle bir mantık içinde olmadığını savundu. İşten çıkarÇözümü gerçekleştirmek için üretim maliyetlerini düşürmek,
maların kriz olmadan da yapılabileceğini, kimsenin “kriz gelsin
üretim içindeki yerli katma değeri artırmak, ihracatta rekabet
de işten çıkarma yapalım” düşüncesinde olmadığını dile getiren
gücünü artırmak ve tüm ilgililerin orta vadede önünü görme imTaşkın, “Hepimiz yanımızda yetiştirdiğimiz ve kolay kolay bulakanı sağlamak gerektiğini vurgulayan Tamer Taşkın, iş dünyasının acil olarak yatırım teşviklerine ihtiyaç duyduğunu belirtirken madığımız elemanların kıymetini biliyoruz” dedi.
Taşkın, Kurban Bayramı nedeniyle Suudi Arabistan’da bir
şu somut önerilerde bulundu:
gün tatil verilirken, Türkiye gibi gelişmeye mecbur olan bir
Brüt ücretin %25’i kadar, işverene muhtasar geçici muafiyeti
ülkede 4 günlük tatile anlam veremediğini belirterek, “Normal
tanıyın ve bu muafiyeti, çalışanın vadesi asgari 6 ay sözleşmeye
şartlarda anlamadığımız pek çok şeyi ekonomik krizler bize
bağlanması şartıyla uygulayın. Bunu 2009’da %25, sonraki yıl
anlatacak” diye konuştu.
%20, sonraki yıl %10 olarak ilan edin. İşçilik maliyetini, istihTürkiye’nin kriz tecrübelerini, elde ettiği kamu disiplini küldam sürekliliğinde ucuzlatın.
türünü ve girişimci gücünü kullanmanın zam zamanı olduğuna
Cansuyu kredisi, exim kredisi, Halk Bankası işletme yatırım
dikkat çeken Tamer Taşkın, “Ezberleri bozma, yeniden yaratma
ve benzeri kredilerinde kredi miktarını talep edenin sözleşmeli
zamanındayız. Dar ve içe dönük düşünceden, siyasiler de dahil
istihdam kişi sayısına endeksleyin. Mesela, 50.000 lira isteyen,
olmak üzere kurtulabilirsek, ancak o zaman kriz bir fırsata dönüsözleşmeli beş kişi çalıştırıyor olmalı.
şebilecektir. Gerçekçi, zamanlı ve bütünü kapsayan düşünceye
İş sözleşmeli çalışanların, banka tüketim kredilerine, örneğin
ihtiyacımız var. Küresel ekonomik krizden, bölgesel güç olarak
altı maaş on sekiz ay vadeye kadar devlet kefaleti verin. Bankaçıkabilme potansiyelimiz ancak çok taraflı olarak düşünülmüş,
lar da krediyi gevşetsin.
uzlaşılmış, hesaplanmış ve çalışılmış yapısal reformlar ve zamaTüm KDV oranlarını on puan düşürün. Piyasalar canlansın.
nında uygulamalarla mümkün olabilir” dedi.
Banka mevduat garantisini derhal arttırın.
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, sanayicilere de şu
Merkez Bankası rezervlerini arttırın. Doları, 2009 başında
sözlerle
moral aşılamaya çalıştı: “İçinde bulunduğumuz koşullar
2 TL, 2009 sonunda 2.5 TL’ye çıkartın. Artan rezervleri bu önesizlerin şevkini kırmasın. Bizler zor günlerden zaferle çıkmasını
rilerimizin uygulamasına plase edin. Yerli malı kampanyaları ile
kendimizi aldatacağımıza, ithali pahalılaştıralım, ara malı üreten bilen, mücadeleci ve dayanıklı bir neslin devamıyız. Üretmek ve
var olmak için göstermiş olduğunuz özverili gayret ve çalışmalafabrikalarımız çalışmaya başlasın.
rınız kesilmeden devam etmelidir. Gayretinizi gören siyasi irade
Exim kaynaklarını arttırın. Bizce gereken en az 5 Milyar
Dolar’dır. Exim İhracat sigortasına aynen devam edin. Akreditifli gereken desteği verecektir. Şevkiniz, gücünüz hiç tükenmesin.”
ihracata prim ödeyin, örneğin ilgili exim kredisinin faizini almayın. İhracat tahsilatını özendirici tedbir olsun.
Törenin duygulu anları
İhracat KDV iadesini makdu %12 yapın ve DAB (döviz alım
Önümüzdeki yılın Şubat ayındaki seçimlerle EBSO’daki 4 yılbordrosu) noktasında defaten ödeyin. Bankalar çalışsın.
lık çalışma döneminin sona ereceğini de söyleyen Tamer Taşkın,
Karşılıksız çek’e, misli ile ceza ve hapis koyun. Cezadan
geride kalan sürede Yönetim Kurulu olarak sanayicilerin yanında
kaçış için her türlü bahaneyi kaldırın. Dönen sanal kıymet güve- olduklarını, çözüm için çalıştıklarını belirtti ve salondaki herkesi
nilirliği artsın.
selamlayarak, “Bu dönem içinde bize olan güveniniz ve desteBankaların reel sektör kredilerine destek verin. Sözleşmeli
ğiniz için teşekkür ediyorum. Valime Odamıza verdiği değerler,
istihdam sahibi firmaların kredilerine, %50 kefil olun. Kefaletiniz belediye başkanıma organizasyonlarımıza sağladığı destekler,
iki yıl sonra başlasın.
bürokratlarımıza, iş adamlarımıza verdikleri hizmetler, BakanıSürdürülebilir enerji, geri kazanım ve yeniden yapım
mıza ve Bakanlık çalışanlarına, her zaman yanımızda oldukları
projelerine, bunların yatırımlarına, ürünlerine, KDV, ÖTV,
için teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.
ebsohaber 9
aralık 2008
KAPAK
Sanayiciye
Çağlayan
morali
Global finansal krizin tüm boyutlarıykaldığını” söyledi.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Çağlala yaşandığı, kredi darlığının reel sektörü
Türkiye’nin bütçe açıkları ve
etkilediği dönemde gerçekleştirilen Ege
kamu borçları konusunda Maastricht
yan, EBSO Geleneksel Başarılı SaBölgesi Sanayi Odası Geleneksel Başarılı
Kriterleri’ne uyduğunu, sağlam bir
nayi Kuruluşları Ödül Töreni’nde
Sanayiciler Ödül Töreni’ne, sanayicilerin
bankacılık sistemine sahip olduğunu, bu
sorunlara ve çözüm önerileriyle
sorunları, çıkış önerileri ve moral çağrılayönlerinin krize kaşı avantajlı olduğunu
sanayicilere moral aşıladı.
rı damgasını vurdu.
belirten Bakan Çağlayan, “Bankalara
Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağdüşen önemli görevler var. Bankacılık
layan, EBSO Geleneksel Başarılı Sanayiciler Ödül Töreni’nde iş
sistemi parayı, tasarrufu bir taraftan alıp sanayiciye, tüccara dadünyasına önemli mesajlar verdi. Konuşmasında global krizin
ğıtan bir müessesedir. Bankaların tavuğun yumurta üstüne oturur
“freni patlamış bir kamyon gibi” nereye gideceği ve duracağı
gibi paranın üstüne oturma lüksü olamaz. Görevi likiditeyi reel
belli olmayan bir yapıda olduğunu, bu krizden Türkiye gibi
sektöre dağıtmaktır. Bilmelidir ki bugünün yarını da var. Beraber
dünyanın 17. ve Avrupa’nın 6. büyük ekonomisinin etkilenmeçalışmak zorunluluğu olan birbirinin devamı ve mütemmimi
mesinin, söz konusu olamayacağını belirten Çağlayan, tarihinde
olan iki kesimin yarın da birlikte olduğunun bilinmesine ihtiyaç
bir çok krizle karşı karşıya kalan Türkiye’nin, bu krizi fırsata
var” dedi.
çevirebilecek potansiyele sahip olduğuna inandığını belirtti.
Bankaların yabancı ve yerli para cinsinden koydukları zorunÜlkenin üçüncü çeyrekteki yarım puanlık büyüme oranını
luluklar konusunda 2 puanlık indirimin sisteme 2.5 milyar dolarkimsenin savunamayacağını, ancak krizin iç dinamiklerden kay- lık finansman imkanı getirdiğini ifade eden Bakan Çağlayan, “Bu
naklanmadığını ifade eden Bakan Çağlayan, hiçbir krizin kalıcı
imkanı bankacılık sistemi tabii ki reel sisteme KOBİ’lere kulolmadığını, her inişin bir çıkışı olduğunu ifade etti.
landıracaktır. Bankacılık sistemi bu paranın üzerine oturamaz.
Uluslararası finans piyasalarında sanal bir balonun patlaması
Bundan rahatsız olur, bu parayı mutlak suretle kullandırmak
sonrası oluşan depremin sarsıntılarının yaşandığını, dünyada
durumundadır” dedi.
ekonomik kavramların ve davranış biçimlerinin tekrar tartışılır
duruma geldiğini ifade eden Çağlayan, ancak krizin reel sektör
Hepinize kefilim
ve verimliliğin önemini bir kez daha ortaya koyması bakımından
Hükümet ve Merkez Bankası’nın, krize karşı aldığı önlemler
olumlu sonuçlarının da olduğuna dikkati çekti.
hakkında bilgiler veren Bakan Çağlayan, sanayicilerin krizi fırsat
Kapitalist sistemde insanın 4 kimliğinin ve giysisinin bulunbilerek işten çıkarma yaptığı iddialarıyla ilgili şunları söyledi:
duğunu kaydeden Çağlayan, krizle birlikte girişimci, yatırımcı,
“Sanayicilik yapan, üretim yapan insanlar çok iyi bilirler ki
tüketici ve vatandaş kimlikleri bulunan insanların “sanal bahiçbir işveren beraber çalıştığı, beraber kazandığı, üzüldüğü,
lonların patlamasıyla çıplak kalarak gerçeklerle karşı karşıya
sevindiği işçisini bile bile işten çıkarmaz. Bunun altını çok net
ebsohaber 10 aralık 2008
KAPAK
çizmem gerekiyor. İstihdam yaratmanın,
Böyle bir davranışı kabul etmek, hatta
insan çalıştırmanın tek bir tarifi vardır.
bırakın karşı olmayı böyle bir konuyu
“Sanayiciler eli öpülmesi, tebrik
Sanayiciler olsa olsa bu ülkenin şerefli,
söylemek bile beni üzüyor. Gereğini tabii
edilmesi gereken bir kesimdir.
haysiyetli, onurlu insanları olur. Hiç kimki yapacağız. Burada söylediğim şeyleri
Reel sektörün sorunlarını çözmek
senin bir yakıştırma yapması hiçbirimiz
basının önünde söylüyorum. Tabii ki
için cabalayan bir hükümet var.
tarafından kabul edilir bir yaklaşım olgereği yapılacak. Beni sakın ha başkasıyÖnemli destekler gelecek.”
maz. Bu konuda morallerinizi bozmayın.
la karıştırmayın. BOTAŞ’ın bu hatadan
Bu işten anlamak için sizler gibi ağaçtan
döneceği kanaatindeyim. Kendilerini
düşmek gerek. Hiçbir işverenin bile bile işçisini işten çıkarmaya- uyardım. Böyle bir uygulamanın her tür riski göz önüne alarak
cağı konusunda hepinize kefilim.”
BOTAŞ’a parasını ödemiş olanlara haksızlık olacağını ifade
Sanayicinin “elinin öpülmesi, tebrik edilmesi” gereken bir ke- etmek istiyorum.”
sim olduğunu, hükümetin sanayiciye güvenmeye devam ettiğini
EBSO Meclis Başkanı Ender Yorgancılar ile Yönetim Kurulu
belirten Çağlayan, reel sektörün sorunlarını çözmek için çabalaBaşkanı Tamer Taşkın, Sanayi ve Ticaret Bakanı Çağlayan’a
yan bir hükümet bulunduğunu ifade etti.
ödül töreninin anısı olarak yelkenli minyatür kayık armağan etti.
Sanayicilerin mutlaka morallerini yüksek tutması gerektiBakan Çağlayan başarılı sanayicilere plaketlerini verdi.
ğini ifade eden Çağlayan, “Önümüzdeki dönemde ne olacak?
2009’un ilk iki çeyreğinde çeşitli sıkıntılarla karşı karşıya kalacağız, büyüme rakamları belki istenen seviyelerde olmayacak.
Her an devamlı bu problemlerin çözümü ve etkilenmelerin en
az olacak şekilde yoğun çalışma ve gayret içindeyiz. Bu noktada
bütçe bittikten sonra 2009 ile beraber çeşitli önemli desteklerin
getirilmesi noktasında yoğun çalışmalarımız var” diye konuştu.
İzmir’deki KOBİ’lerin KOSGEB kredilerine yaptığı başvuruyla
ülke çapında öncelik alır bir noktada olduğunu belirten Bakan
Çağlayan, çek kullanımında yaşanan sorunların da Türk Ticaret
Kanunu ile Borçlar Kanunu’nda yapılan düzenlemelerle giderileceğini ifade etti.
Çağlayan, IMF ile yapılan görüşmeler konusunda ise
Türkiye’nin ve reel sektörün menfaatine olan neyse onun yapılacağını, yılbaşı itibarıyla tıkanmış olan kredi kanallarında yaşanan
aksamaları giderecek bir anlaşmanın devreye gireceğini ifade
etti.
BOTAŞ’ın “uzaysal” davranışı
Türkiye’nin krizde Avrupa ülkelerine göre genç nüfusu ve
doymamış iç pazar potansiyeli sayesinde büyük avantajlarının
bulunduğunu kaydeden Çağlayan, sanayicinin Türkiye’nin coğrafi konumu ve stratejik önemi konusundaki avantajlarının da
farkında olması gerektiğine işaret etti. Bakan Çağlayan, şunları
söyledi:
‘’Bunları gaz vermek için söylemiyorum ama BOTAŞ’ın
verdiği gibi değil. Ben inanıyorum ki, Türkiye dünya üzerinde
bu krizi en az etkiyle atlatabilecek, bunları çok ciddi fırsata
dönüştürecek yapıya sahiptir. BOTAŞ’ın yapmış olduğu bu
uzaysal davranışı ben de sizlerin huzurunda kınıyorum. Böyle bir şeyi yapmak, böyle bir davranış içinde olmak acaba ne
kadar Türkiye’nin ve dünyanın gerçekleriyle bağdaşıyor. Ben bu
uygulamayı yapanların hakikaten Türkiye’de yaşadıkları konusunda endişe duyuyorum. 10-15 gündür bu konu ile ilgili ilgili
arkadaşları, BOTAŞ’ı uyarıyorum. Bankaların sermaye yeterlilik
rasyosunu düzeltmek adına kredileri kestiği bir ortamda sanki
bankacılık sistemi bol miktarda teminat mektubu dağıtıyormuş,
‘Gelin arkadaşlar bu mektupları toplayın’ denmiş gibi bir ortamda kalkıp reel sektörün üzerine yeni yük getirmek bana göre
tamamıyla yanlış bir davranıştır.
ebsohaber 11 aralık 2008
KAPAK
Vali Kıraç’tan dayanışma çağrısı
İzmir Valisi Cahit Kıraç, Türkiye’nin ve İzmir’in kalkınmasının
sanayicilerin performansıyla gerçekleşeceğini belirtirken, global
kriz ortamından çıkabilmek için dayanışma içinde hareket edilmesi
gerektiğini söyledi.
Türkiye’nin ticaret ve sanayide önde gelen şehirlerinden biri olan
İzmir’de 3 bin 725 ihracatçı firmanın Türkiye’deki ihracatçı firmaların yüzde 8’ini oluşturduğunu ve bu şirketlerin 6.8 milyar dolar
ihracat yaptığını, 3 bin 979 ithalatçı firmanın da 7.3 milyar dolarlık
ithalat yaptığını bildirdi.
İzmirli sanayicilerin ülke sanayi üretiminin yüzde 9’unu, katma
değerin yüzde 14’ünü ve istihdamın da yüzde 10’unu gerçekleştirdiğini belirten Kıraç, toplam vergi gelirlerinin yüzde 10’unu ödeyen
kentin daha büyük bir potansiyele sahip olduğunu belirtti.
Vali Kıraç, İzmir’de 1954 yılından bu yana 1228 uluslar arası sermayeli firma kurulduğunu ve Türkiye’de en çok yabancı sermaye çeken 5 kentten biri olduğunu hatırlatırken, “Akdeniz’in ve Avrupa’nın
en önemli ticaret merkezi İzmir, yüksek standartlardaki üretimiyle iş
dünyasına katkı verirken bizler de yatırım için son derece avantajlı
olduğunu yurt içi ve yurt dışında iyi anlatmaya çalışıyoruz” dedi.
Bugüne kadar pek çok sektörde yatırım, üretim, ihracat yapan,
istihdam yaratan ve vergi ödeyen sanayicilere kentin kalkınmasına
yaptıkları katkılardan dolayı teşekkür eden Vali Kıraç, “Başarı göstergeleri bizleri heyecanlandırıyor, yeni yatırımlar için cesaret veriyor.
Sizlerin başarılı olmasıyla daha çok üretim olacak, istihdam artacak.
Bu ülkenin kalkınması sizlerin performansıyla gerçekleşecek” diye
konuştu.
Dünyanın bugün zor bir ekonomik dönemden geçtiğini de hatırlatan Vali Kıraç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Siz sanayiciler de hedeflerinize ulaşmakta zorluk çekeceksiniz. Bu dönemde sanayicilerin
birbirlerine daha fazla destek olmasının önemi açıktır. Bugünlerin
elbirliğiyle ve hükümetimizin aldığı önlemlerin desteğiyle aşılacağına inanıyorum. Bizler de sizinle birlikte hareket etmeye hazırız.”
İzmir Valisi Kıraç, İzmir Kalkınma Ajansı’nın da bu konuda sanayiciye çeşitli desteklerde bulunacağını sözlerine ekledi.
ebsohaber 12 aralık 2008
KAPAK
Ekonomik ve sosyal alanda başarılı sanayiciler
EN YÜKSEK ÜRETİMİ GERÇEKLEŞTİREREK PLAKET ALAN ÜYELERİMİZ
1- TÜPRAŞ A.Ş. İZMİR RAFİNERİ MÜDÜRLÜĞÜ............. 7.625.961
1- OPET PETROLCÜLÜK A.Ş. .............................................. 180.413
2- HABAŞ A.Ş. (İZMİR ŞUBESİ)......................................... 2.298.981
2- HABAŞ A.Ş. (İZMİR ŞUBESİ)............................................ 124.765
3- PETKİM A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜĞÜ............................. 2.181.455
3- TÜPRAŞ A.Ş İZMİR RAFİNERİ MÜDÜRLÜĞÜ................. 112.088
4- PHILSA.......................................................................... 1.194.987
4- PHILSA............................................................................... 79.919
5- EGE ÇELİK ENDÜSTRİSİ SAN. VE TİC. A.Ş. .................... 950.257
5- PETKİM A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜĞÜ.................................. 72.493
6- BMC SANAYİ VE TİCARET A.Ş. ...................................... 853.519
6- BMC SANAYİ VE TİCARET A.Ş. ........................................ 58.873
7- İZMİR DEMİR ÇELİK SANAYİ A.Ş. ..........................................XX
7- TİRE KUTSAN..................................................................... 49.949
8- ÇEBİTAŞ DEMİR ÇELİK ENDÜSTRİSİ A.Ş. . ..................... 462.872
8- İZMİR DEMİR ÇELİK SANAYİ A.Ş. ..........................................XX
9- PINAR SÜT MAMULLERİ SANAYİ A.Ş. .......................... 437.084
9- JTI TÜTÜN ÜRÜNLERİ SANAYİ A.Ş. ............................... 36.017
10- JTI TÜTÜN ÜRÜNLERİ SANAYİ A.Ş. ........................... 424.966
10- KILIÇ DENİZ ÜRÜNLERİ A.Ş............................................ 34.680
EN YÜKSEK YATIRIMI GERÇEKLEŞTİREREK PLAKET ALAN ÜYELERİMİZ
ebsohaber 13 aralık 2008
KAPAK
EN YÜKSEK İHRACATI GERÇEKLEŞTİREREK PLAKET ALAN ÜYELERİMİZ
1- TÜPRAŞ A.Ş. İZMİR RAFİNERİ MÜDÜRLÜĞÜ............. 2.202.436
2- HABAŞ A.Ş. (İZMİR ŞUBESİ)............................................ 910.766
3- İZMİR DEMİR ÇELİK SANAYİ A.Ş.................................... 479.984
4- PETKİM A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜĞÜ................................ 357.893
5- ÖZKAN DEMİR ÇELİK SANAYİ A.Ş.................................. 223.393
6- ÇEBİTAŞ DEMİR ÇELİK ENDÜSTRİSİ A.Ş......................... 213.949
7- DELPHI AUTOMOTIVE SYSTEMS LTD. ŞTİ. ............................XX
8- CMS JANT VE MAKİNA SANAYİİ A.Ş.............................. 187.081
9- JTI TÜTÜN ÜRÜNLERİ SANAYİ A.Ş................................ 142.587
10- KOZA ALTIN İŞLETMELERİ A.Ş...................................... 128.923
1- PHILSA A.Ş....................................................................... 106.528
2- PINAR SÜT MAMULLERİ SANAYİ A.Ş. ............................ 11.195
3- İZMİR ÇİMENTO FABRİKASI T.A.Ş. (ÇİMENTAŞ) . ........... 10.986
4- JTI TÜTÜN ÜRÜNLERİ SANAYİ A.Ş. ............................... 10.234
5- BATIÇİM - BATI ANADOLU ÇİMENTO SANAYİİ A.Ş. ....... 7.719
6- ÖZKAN DEMİR ÇELİK SANAYİ A.Ş. .................................. 7.141
7- SCHNEIDER ELEKTRİK SAN. VE TİC. A.Ş............................. 6.592
8- ABALIOĞLU YEM-SOYA VE TEKSTİL SANAYİ A.Ş. ............ 5.877
9- BATISÖKE SÖKE ÇİMENTO SANAYİ T.A.Ş. ........................ 5.655
10- PINAR ENTEGRE ET VE UN SANAYİ A.Ş. ......................... 5.156
EN YÜKSEK KURUMLAR VERGİSİ ÖDEYEREK PLAKET ALAN ÜYELERİMİZ
ebsohaber 14 aralık 2008
KAPAK
ÜRETİMDEN SATIŞ KOBİ ÖDÜLÜ
1- YONSAN EGE YONGA LEVHA.......................................... 24.817
2- FERSAN FERMANTASYON ÜRÜNLERİ.............................. 24.279
3- TEKNOPET PLASTİK ÜRÜNLERİ........................................ 24.270
4- AYKİM METAL SAN. VE TİC. A.Ş....................................... 24.001
5- AK-EGE MADENCİLİK NAK. TURİZM................................ 23.831
6- ELTAŞ TRANSFORMATÖR SAN. VE TİC. A.Ş..................... 22.845
7- KADIOĞLU DEĞİRMENCİLİK TİC. VE SAN. A.Ş............... 22.808
8- EGE BİRLEŞİK ENERJİ ELEKTRİK ÜRETİM........................... 22.701
9- SAY REKLAMCILIK............................................................. 22.078
10- ERA TEKSTİL SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ................................ 22.047
1- ALİAĞA ÇAKMAKTEPE ENERJİ ÜRETİM A.Ş...................... 17.348
2- VİLTUR VİLLA SARAY TURİZM........................................... 9.918
3- BOLULU HASAN USTA SÜT TATLILARI ............................ 5.078
4- RENKLER MAKİNA............................................................... 3.689
5- GÜRALP VİNÇ VE MAKİNA KONSTRÜKSİYON......................XX
6- SİMYA METAL DEMİR ÇELİK SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ........... 3.534
7 -MATEL HAMMADDE SAN. VE TİC. A.Ş............................... 3.234
8- GÖKHAN BOYA SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.............................. 3.148
9- INTER ABRASIV SAN. VE TİC. A.Ş....................................... 2.955
10- ÜSTÜN ISITMA VE SOĞUTMA EKİPMAN..............................XX
YATIRIM TUTARI KOBİ ÖDÜLÜ
ebsohaber 15 aralık 2008
KAPAK
İHRACAT KOBİ ÖDÜLÜ
1- ERA TEKSTİL SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.................................. 18.000
2- RAPUNZEL ORGANİK TARIM ÜRÜNLERİ........................ 16.513
3- İ.Y.A. TEKSTİL SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ................................ 15.883
4- ÜNİTEKS TEKSTİL SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.......................... 15.174
5- SMS GIDA SANAYİ İTH. İHR. VE TİC. LTD. ŞTİ................ 14.675
6- KARYATEKS TEKSTİL SAN. VE TİC. A.Ş.............................. 14.207
7- AYKİM METAL SAN. VE TİC. A.Ş. ..................................... 11.257
8- AKUA-DEM DENİZ MAHSÜLLERİ .................................... 10.922
9- SRF SELGEÇEN RADYATÖR FABRİKASI............................ 10.540
10- BELGÜ TEKSTİL ÜRETİM TİC. SAN. LTD. ŞTİ.................. 10.211
1- KASTAŞ KAUÇUK SAN. VE TİC. A.Ş.................................... 1.015
2- CEMER KENT EKİPMANLARI SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.............. 802
3- AKDEMİR ÇELİK SANAYİ VE TİCARET A.Ş............................. 686
4- İZMİR PALAS TURİZM VE TİCARET A.Ş................................. 656
5- BOLULU HASAN USTA SÜT TATLILARI ............................... 636
6- AKUVATUR SU ÜRÜNLERİ TİC. VE SAN. A.Ş........................ 634
7- ELTAŞ TRANSFORMATÖR SAN. VE TİC. A.Ş.......................... 605
8- SÜPERPAK AMBALAJ SAN. VE TİC. A.Ş.................................. 590
9- BAŞAK DEPOCULUK A.Ş........................................................ 588
10- İMAS KLİMA SOĞUTMA MAKİNA SAN.................................XX
KURUMLAR VERGİSİ KOBİ ÖDÜLÜ
ebsohaber 16 aralık 2008
KAPAK
ÜRETİMDEN SATIŞLAR
TEKNOPET PLASTİK ÜRÜNLERİ
VERGİ
HOCAZADE TEKSTİL ÜRÜNLERİ
CİRO
ESEN DIŞ TİCARET GÜBRE
MADEN. MATBAA MALZ.
YATIRIM&İSTİHDAM
A. YEMEK TABLDOT GIDA
İHRACAT
DİNAMİK ISI VE MAKİNA SANAYİİ
TİCARET DAĞITIM VE PAZARLAMA
KOBİLERE ÖZEL EN YÜKSEK ARTIŞ ÖDÜLÜ
KÜLTÜR, SANAT, SPOR, SAĞLIK VE EĞİTİM ÖDÜLLERİ
EĞİTİM
BMC SANAYİ VE
TİCARET A.Ş.
KÜLTÜR
PINAR SÜT MAMULLERİ
SANAYİ A.Ş.
SANAT
JTI TÜTÜN ÜRÜNLERİ
SANAYİ A.Ş.
SAĞLIK
SEYİTLER KİMYA
SANAYİ A.Ş.
SPOR
PETROL OFİSİ A.Ş.
ebsohaber 17 aralık 2008
KAPAK
MECLİS HİZMET ÖDÜLLERİ
ODAMIZDA
25 YIL MECLİS
ÜYELİĞİ
• İRFAN ACAR
ODAMIZ MECLİS KOMİSYONLARINDA HİZMET ÖDÜLÜ
ODAMIZDA
20 YIL MECLİS
ÜYELİĞİ
• N. ATIL AKKAN
• ELİYA ALHARAL
• A. RIFAT DEMİRLİ
• A. ERTUĞRUL
DOĞUÇ
ODAMIZDA
15 YIL MECLİS
ÜYELİĞİ
• NEDİM UYSAL
ODAMIZDA
10 YIL MECLİS
ÜYELİĞİ
• FAHRETTİN
GÖKSEL
• YAVUZ
KAPTANOĞLU
• ENVER OLGUNSOY • HALİT ŞAHİN • NECDET İTMEÇ • CUMHUR KENDİR • ZAFER MAĞDEN
ebsohaber 18 aralık 2008
KAPAK
ODAMIZ MESLEK KOMİTELERİNDE 25 YIL HİZMETLERİNDEN DOLAYI
DEMİR ÇELİK SANAYİ
MESLEK KOMİTESİ’NDE
• KEMAL ÇOLAKOĞLU
ODAMIZ MESLEK KOMİTELERİNDE 10 YIL HİZMETLERİNDEN DOLAYI
ELEKTRONİK SANAYİİ
MESLEK KOMİTESİ’NDE
• ADNAN ALPAN
DEMİR ÇELİK SANAYİİ
MESLEK KOMİTESİ’NDE
• FETTAH GÜVENTÜRK
TAŞIT SANAYİİ MESLEK
KOMİTESİ’NDE
• MEHMET KATMERCİ
• MEHMET SERTDEMİR
ebsohaber 19 aralık 2008
ÇEVRE
Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) tarafından bu yıl 8’incisi
düzenlenen 2008 Çevre Ödülleri sahiplerini buldu. EBSO Çevre
Danışma Konseyi tarafından organize edilen törende bu yılın
birincisi Ege Profil olurken, özel ödülü TAV İzmir Terminal İşletmeciliği A.Ş. aldı. Organize sanayi bölgeleri kategorisinde çevre
ödülünü İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi, teşvik ödüllerini
ise Aliağa Organize Sanayi Bölgesi, Kemalpaşa Organize Sanayi
Bölgesi, Tire Organize Sanayi Bölgesi aldı.
Törene katılan İzmir Vali Yardımcısı Mustafa Aydın da çevre
sorunlarının hem yerel, hem ulusal, hem de küresel açıdan ciddi
anlamda endişe kaynağı olduğunu ifade etti. Aydın, "Bu endişe
sadece bugüne yönelik değil, aynı zamanda geleceğe dönüktür. Fakat son yıllarda çevre konusunda yapılan denetimler ve
Kimler ödül aldı
Çevreci
sanayicilere
EBSO’dan ödül
2008 Yılı Ebso Çevre Ödülü Birincisi
•Ege Profil
2008 Yılı Ebso Çevre Komitesi Özel Ödülü
• TAV İzmir A.Ş.
2008 Yılı Teşvik Belgesi alan firmalar
• Altera • Çakmaktepe Enerji • İzçev Çevre Laboratuvarı • İzeltaş • İzmir Eko Endüstri • Koza Altın •
Rultrans • Tariş Pamuk
Organize Sanayi Bölgesi Çevre Ödülü
Atatürk Organize Sanayi Bölgesi
Teşvik Belgesi alan OSB’ler
• Aliağa Organize Sanayi Bölgesi • Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi • Tire Organize Sanayi Bölgesi
Çevre Komitesine Destek
• Prof. Dr. Necdet Alpaslan • Prof. Dr. Ayşegül Pala
• Prof. Dr. Delya Sponza
Çevre Danışma Konseyi Başkanı Halit Şahin’e komitedeki 18 yıllık emeğinden dolayı şükran plaketi
sorumlu davranışlar sonucu çevrede iyi yönde ciddi değişimler
görülmektedir" dedi.
Çevre sevgisi yüreğimizde
EBSO Çevre Danışma Konseyi Başkanı Halit Şahin de sanayicilerin istihdam yaratmasının yanı sıra yatırım yaparken de çevre
konusuna duyarlı olması gerektiğine dikkat çekti. Şahin, “Ülke
ekonomisine katma değer yaratmanın yanı sıra yatırım yaparken
çevre konusunda duyarlı olmak çok önemli. Sanayici olarak çevre sevgisini yüreğimizde hissediyoruz bu yüzden yatırımlarımızda bu konuya özen gösteriyoruz” diye konuştu.
Çevre dostuyuz
Sanayicilerin temiz bir çevreye katkıda bulunmak için bütün
çabayı gösterdiğini ifade eden EBSO Meclis Başkanı Ender Yorgancılar ise, “Sanayi tesisi deyince ilk akla gelen çevre kirliliği
oluyor. Biz sanayiciler olarak temiz çevre bilinciyle hareket
ediyoruz. Çevrenin kirlenmemesi için önlem alıyoruz. Alıştığımız standartları temiz çevre çabası ile yukarıya çekiyoruz. Çevre
dostu olarak çevreye duyarlı çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi.
ebsohaber 20 aralık 2008
ÇEVRE
Katı atık bertarafında yeni yöntemler
Katı atık yönetiminde geleceği şekillendirecek yeni yöntem
ve tekniklerle uygulamalar Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın ev
sahipliğinde İzmir’de tartışıldı.
Dokuz Eylül Üniversitesi, Stuttgart Üniversitesi ve Ege Üniversitesi işbirliği, Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO), İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Ticaret Odası (İTO), Katı Atık Kirlenmesi
Araştırma ve Denetimi Türk Milli Komitesi (KAKAD)’ın destekleriyle düzenlenen Türk - Alman Katı Atık Günleri, EBSO Meclis
Salonu’nda gerçekleştirildi. “Geleceği olan katı atık yönetimi ve
katı atık tekniği” konusunun bütün yönleriyle tartışıldığı toplantıda, son yıllarda önemi artan doğal kaynakları ve iklimi koruma
bağlamında bilgi paylaşımı yapıldı.
Ege Bölgesi Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın,
hem bir Oda başkanı hem de sanayici olarak çevrenin ve atıkların gerek ekonomik gerekse yaşamsal önemini bildiğini söyledi.
EBSO üyesi sanayicilerin planlı kalkınmanın en güzel örneği
olan organize sanayi bölgelerinde öncelikle arıtma tesislerinin
yapımını gerçekleştirdiğini belirten Taşkın, üretimin gelecekten
ödünç alınan çevreyi korumakla anlam kazandığını ifade etti.
Organizasyon eş başkanlarından Dokuz Eylül Üniversitesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Erdin, Almanya ve Türkiye’de
katı atık bertarafı konusundaki birikimlerin ve uygulamaların
karşılıklı olarak aktarılmasının hedeflendiği toplantıda, iki ülke
arasındaki işbirliğinin hem uygulama hem de bilimsel alanda
daha da yoğunlaşacağını anlattı. Stuttgart Üniversitesi Öğretim
Üyesi Martin Kranert de bilgi paylaşımının gelecek için yapılma-
sı gerekenlere ışık tutmaya çalıştıklarını söyledi.
İki gün süren Türk Alman Katı Atık Günleri’nde bilim adamları ile uygulamacılar tarımsal ve biyolojik atıklar, mekanik ve
biyolojik işlem tesisleri, arıtma çamuru, arazide katı atık değerlendirme, atık yakma tesisleri, deponi tasarımı, özel atıkların bertaraf yöntemleri, Türkiye’nin turistik bölgelerinde sürdürülebilir
katı atık bertarafı, İzmir’de kompost üresimi ve kompostlama
atıklarının değerlendirilmesi ile kaynak yönetimini ayrıtlarıyla
tartışma imkanı buldu.
Rekabet için kümelenme şart
Avrupa Komisyonu tarafınve devlet destekleriyle de yaygın şekilde
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı
dan finanse edilen ve Dış Ticaret
kullanılmaya başlanmasının atılacak
Taşkın,
kümeleme
yapısı
içindeki
Müsteşarlığı’nın (DTM) yararlanıcısı
adımların başında geldiğine dikkat çeken
güçlerin birleştirilmesi sayesinde
olduğu Türkiye'de Kümelenme PoliTamer Taşkın, kümelenme politikalarının
tikasının Geliştirilmesi (KPG) Projesi
belirlenmesinde yurtdışında ve yurtiçindünyada yaşanan krizin etkilerikapsamında, İstanbul 3-4 Aralık 2008
de yaşanan tecrübeler ile ülkemize özgü
nin en aza indirileceğini söyledi.
tarihleri arasında “Türkiye’nin kümekoşulların bir arada düşünülmesinde
lenme deneyiminin, yurt içi ve yurt
yarar olacağını ifade etti. Oturum kapsadışı akademik çevre, kamu ve iş dünyası ile paylaşılması” tema- mında; ülkemizde aynı ürünü üreten, aynı ürün veya hizmetin
sı ile “Üçüncü Uluslararası Kümelenme Konferansı” düzenüretilmesinde çeşitli kademelerde bulunan işletmeler arasında
lendi. Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen ve Merkezi Finans İhale
işbirliği kültürü ve alışkanlığının arttırılmasının oldukça önemli
Birimi Başkanı Muhsin Altun’un açılış konuşmaları ile başlayan olduğu vurgulandı. Bu amaçla TOBB ve İzmir ABİGEM aracılıkonferansın Kümelenme Politikası konulu birinci oturumunun
ğı ile 2006 yılı sonu ile 2007 yılı Mart ayları arasında 10 ilimizbaşkanlığını Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı
de “Kümeleme ve İhracat Konsorsiyumları” konulu eğitimlerin
Tamer Taşkın yaptı. Ulusal ve Avrupa düzeyinde kümelenme
düzenlendiği ve bu eğitim seminerlerinde, 10 ildeki Ticaret ve
politikasının geliştirilmesi sürecinin yerli ve yabancı konuşmaSanayi Odasının da katkıları ile KOBİ’lere ulaşıldığı belirtildi.
cılar tarafından değerlendirildiği oturumda Taşkın, kümelenme Kamu kuruluşları, odalar, dernekler, birlikler, vakıflar, üniveryapısı içerisinde var olan güçlerin birleştirilmesi sayesinde
siteler ve iş dünyasından çok sayıda temsilcinin katılım gösterdünyada yaşanan finansal krizin etkilerini en aza indirmediği konferansta; Rekabet Gücü, Küme Geliştirme, Küme İçi ve
nin mümkün olabileceğini belirtti. Bölgesel rekabet avantajı
Kümeler Arası İşbirliği, Küme Yönetimi, Kümelerin İzleme ve
kazanabilmek için Kümelenme yaklaşımının dikkate alınması
Değerlendirilmesi konuları da tartışıldı.
ebsohaber 21 aralık 2008
HABER
Egeli KOBİ’lerin güçbirliği
Egeli küçük ve orta ölçekli işletmeler, Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) ve
İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği
(İESOB) önderliğinde KOBİ EGE Platformu çatısı altında biraraya geldi. Platform
ile birlikte KOBİ’ler sorunlarını daha kısa
sürede çözmeyi ve seslerini Ankara’ya
daha gür duyurmayı amaçlıyor.
Çözüm üretecekler
Egeli küçük ve orta ölçekli işletmeler, çatısı altında biraraya geldikleri KOBİ Ege Platformu ile seslerini Ankara’ya duyurup sorunlarını
çözmeyi hedefliyor..
EBSO Sanayiciler Kulübü’nde biraraya gelen KOBİEGE Platformu üyeleri kriz döneminde Türkiye ekonomisinin belkemiğini
oluşturan KOBİ’lerin geliştirilmesi için yapılacak çalışmalar
hakkında bilgi verdi. Toplantıda konuşan EBSO Yönetim Kurulu
Başkanı Tamer Taşkın, KOBİ’lerin piyasa sisteminin dinamik unsuru olduğunu belirterek, KOBİ’lerin kriz döneminde öneminin
daha da ortaya çıktığını söyledi. KOBİ’lerin ülke ekonomisi için
önemli avantajlar yarattığına işaret eden Taşkın, “Bu avantajları
birer fırsata dönüştürme gücü olan KOBİ’lerimiz ise ne yazık
ki özellikle rekabet edebilirlirlik açısında yeterli donanıma sahip
değildir. Bunun yanısıra finansman sıkıntıları, maliyetleri fazlalığı, kalifiye eleman sıkıntısı bulma gibi birçok sıkıntı yaşayan
KOBİ’lerimiz bilgi eksikliği sebebiyle de çözüm yollarından habersiz kalıyor. Biz de bu platformu kurarak KOBİ’lerin sıkıntılara
çözüm yolları bulmayı amaçlıyoruz” dedi.
Dünyanın hızla global pazara dönüştüğünü belirten Taşkın,
uluslararası eğilimlerin dışında kalmanın mümkün olmadığını ve
KOBİ’lerin gelişmesi için çalışmanın kaçınılmaz olduğunu söyledi. KOBİ’lerin tek başlarına rekabetçi bir noktaya ulaşmalarının
zor olduğunu kaydeden Tamer Taşkın, “Bu zorluğu aşabilmek
amacıyla geliştirilen önemli bir yaklaşım kümelemedir. Kümeleme de ancak bu gibi oluşumlarla filizlenmekte ve gelişebilmektedir. KOBİ’lerin rekabet gücünün artırılabilmesi amacıyla etkin
bir geliştirme ve destekleme politikasının tesisi için kurum ve
kuruluşlar arasındaki işbirliği artırılmalı,
kamu-özel sektör diyalog mekanizması
oluşturulmalıdır. Katılımcı kuruluşlarla
strateji alanlarını, konuları ve öncelikleri
belirleyeceğiz” diye konuştu.
Diyaloğun en güzel göstergesi
İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Zekeriya Mutlu da KOBİEGE Platformu’nun
kurumlar arası diyalogun en güzel göstergesi olduğunu söyledi. Türk KOBİ’lerinin özellikle rekabet edebilirlik açısından
yeterli donanıma sahip olmadığını ifade eden Mutlu, KOBİEGE
Platformu’nun somut ve gerçekçi bir kurumlar arası birliktelik
yaratarak sorunlara çözüm üreteceğine inandıklarını kaydetti. KOBİ’lerin kapasite kullanım oranının geçen yıla göre yüzde
7 azaldığını dile getiren Mutlu şöyle konuştu: “İhracat ekim ayı
sonu itibariyle yüzde 28 düştü. Tüketici Güven Endeksi de uzun
süredir ilk defa 100 sınır değerinin altına düştü. Bundan da en
fazla etkilenen kesim KOBİ’ler ve esnaf ve sanatkar işletmeleri. Biz de KOBİEGE Platformu ile sorunların üstesinden gelmek
istiyoruz. Platform, danışmanlık ve destek hizmetlerini yürütecek KOBİ Masaları, KOBİ Kılavuzu Hazırlama Çalışma Grubu,
“Ege KOBİ’leri Sempozyumu” Düzenleme Çalışma Grubu ve
Aylık Sohbet Toplantıları Düzenleme Çalışma Grubu oluşturduk. KOBİ Masaları ve KOBİ Kılavuzu Hazırlama Çalışma Grubunun çalışmaları bizim koordinasyonumuzda yapılacak.”
KOBİEGE Platformu’nda kimler yer alıyor?
EBSO – İESOB – ABİGEM – DTO – EBİLTEM - EBSO Genç Sanayiciler Birliği – EGOD - Ege KOBİDER – EGEV – ESİAD –
İSSİAD – İGEME – İGİD – İZKA – İTB – İZSİAD – KALDER
– KOSGEB – MÜSİAD – MPM – TTMD – İŞKUR – TOSYÖV
– TSE - Yeni Asır TV
ebsohaber 22 aralık 2008
HABER
İmalatçı KOBİ’lere “can suyu” kredisi
Global Mali Krizin etkilerini hissetdüzeyindedir. Bunu da 650 kişilik KOSmeye başlayan reel sektör ve KOBİ’ler,
GEB kadrosuyla yapıyoruz. Önümüzdeki
KOSGEB, global finansal krifinans sıkıntısı çekerken, tüm gözler Sıfır
yıllarda KOSGEB, daha etkin, daha fazla
zin etkilerini daha çok hisseden
faizli KOSGEB kredi desteklerine çevrilkaynakla çalışır duruma gelecek” dedi.
KOBİ’ler için sıfır faizli cansuyu
di. Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim KuKOBİ’lerin beyannamesini dolduran
kredi uygulamasına başladı. Herulu Başkanı Tamer Taşkın ile KOSGEB
ve
anket
çalışması tamamlanan imalatdef 15 bin işletmeye destek..
İzmir İşletme Geliştirme Merkez Müdürü
çı KOBİ’lerin KOSGEB sıfır faizli kredi
Kazım Akgün, imalatçı KOBİ’lere verildesteği uygulamasına başvurabildiğini
meye başlanan Cansuyu Kredisi hakkında bilgi verdi.
ifade eden Akgün, “Bu yılki destek bütçemizin dörtte birinden fazlasını sıfır faizli Cansuyu desteğine ayırdık. Bu kredide
işletmelerin yeni istihdam yaratmalarını beklemiyoruz. Sıfır faizli
Hepimiz aynı gemideyiz
kredi uygulamasında hiç bir ön şartımız yok. Sadece işletmeler
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, dünyayı saran
KOBİ beyannamesini imzalayacak ve KOSGEB veri tabanında
finansal kriz nedeniyle zor bir dönemden geçildiğini belirtirken,
yer alacaklar. Ayrıca 9 işçiden fazla çalışanı olan işletmelere de
“Hepimiz aynı gemideyiz. Bu güç dönemde reel sektörün desher işçi başına 2 bin YTL daha ek kredi imkanı sunuyoruz. Bu
teklenmesi lazım. Maliyetler değişiyor, cirolar düşüyor, şirketlekredilerin üst limitide 100 bin YTL olacak. Alınan krediler 12
rin kârsızlık sorunu artıyor. Böyle bir ortamda KOBİ’ler küresel
krize kurban edilmemeli. Bu anlamda KOSGEB kanalıyla verilen ay vadeli olacak ve ilk 3 ayı geri ödemesiz olacak. Ancak bu
tür kredi uygulamalarında yine bankacılık kuralları ve işlemleri
destekler büyük önem taşıyor. Bütün KOBİ’leri bu imkandan
geçerlidir. KOSGEB olarak biz sadece kredinin faizini ödüyoruz.
yararlanmaya davet ediyorum” dedi.
Firma, bankacılık sisteminin şartlarını karşılamak zorunda” dedi.
Taşkın, üretim yapan 9 işçi çalıştıran KOBİ’lere 25 bin YTL,
kadın girişimcilere ise 30 bin YTL kredi verileceğini açıkladı.
KOBİ’lere verilen destekler
KOSGEB İzmir İşletme Merkez Müdürü Kazım Akgün, sıfır
KOSGEB’in İzmir’deki KOBİ’lere 2004 yılında 3,5 Milyon
faizli krediler başta olmak üzere; danışmanlık, eğitim, girişimYTL destek sağladığını kaydeden Akgün, bu rakamın 2007’de sıciliği geliştirme, pazar araştırma, kalite geliştirme, inovasyon
fır faizli kredi desteklerinin de uygulamaya girmesiyle 10 milyon
ve ihracat gibi konularda kurumun verdiği hizmetleri anlatırYTL’ye ulaştığını, 2008’de de aynı hedefin yakalandığını ifade
ken, KOSGEB’in veri tabanında İzmir’de faaliyet gösteren 6 bin
etti. Akgün, “Eylül ayında başlatılan İhracat kredisi faiz desteği
firmanın olduğunu bildirdi. Akgün, “İzmir’de faaliyet gösteren
uygulamasına İstanbul’da giren işletme sayısı 1600’e yaklaştı.
İmalatçı firmaların yaklaşık üçte birini veri tabanımıza aldık.
İzmir’de de yaklaşık 400 işletme bu destekten faydalandı. 2007
Türkiye’de bu sayı 70 binin üzerindedir. Böyle bir veri çalışması
yılında İzmir’de 740 işletmeye İstihdam, ihracat, gıda, makine
AB ülkelerinde bile yok. Ülkemizde, imalatçı KOBİ’lerin veri
desteği sağladık” dedi.
tabanına alınma oranı yüzde 24 iken, AB’de bu oran yüzde 16
İkinci cansuyu
İmalatçı KOBİ’lere birinci can suyu
kredisinin bilgilendirme toplantıları ve
başvuruları biter bitmez ikinci cansuyu kredisi uygulamaya konuldu. 26
Kasım’da 350 milyon YTL hacimli ve
sıfır faizli krediye 551 milyon YTL’lik
talep gelince başvuran işletmelerin tamamının yararlandırılmasının ardından
17 Aralık’ta bu defa 150 milyon YTL
hacimli ikinci bir paket daha açıldı.
Böylelikle yılın sonunda toplam destek
700 milyon YTL’ye ulaştı. Sanayi ve
Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, cansuyu kredisine başvuran firmalara limiti
aşmış olsalar bile pozitif ayrımcılık
yapılacağını bildirdi.
ebsohaber 23 aralık 2008
FİNANS
MB’den
“Kriz bitmedi,
tedbirli
olalım”
uyarısı
Merkez Bankası Başkanı Durmuş YılYılmaz, ülkelerin global ortamda
maz, dünyayı saran finansal krizde henüz
yaşanan kriz sonrası yapabilecekleri şeyEBSO’da para politikaları konbirinci perdenin bittiğini, önümüzdeki
lerin belli olduğunu ve bu adımların da
feransı veren Merkez Bankası
dönemde özellikle krizin reel ekonoatıldığını belirterek şunları söyledi:
Başkanı Durmuş Yılmaz, glabal
mi üzerindeki etkilerinin görüleceğini
“Avrupa ve ABD’de açığa satışlar
finansal krizde daha birinci perdesöyledi. Küresel krizin tepe noktasından
yasaklandı.
Bu da yetmezse ki yetmedi,
nin bittiğini söyledi.
inişe geçtiğini ileri süren Başbakan Recep
sonuçta bizim aynen 2001’de yaptığıTayyip Erdoğan’ın aksine, küresel krizde
mız gibi kamunun üzerine bir yük geldi.
ikinci perdenin açılmaya başlayacağını belirten Yılmaz, krizin
Vergi mükellefi bu zararları üstleniyor ve sistem yeniden realize
reel sektör üzerinde bıraktığı tahribatın ise 2008 yılı bilançolarıediliyor. ABD ve Avrupa’daki hükümetlerin bugün itibarıyla
nın açıklanacağı 2009 yılı ilk çeyreği ve ilerleyen aylarında belli yaptıkları bu. Biz bunu niye yapmıyoruz sorusunun cevabı,
olacağını bildirdi. Krizin reel sektör üzerindeki etkilerinin bume- bizim ihtiyacımız yok. Bunu 2001’de yaptık, bize milli gelirin
rang etkisiyle bankalar üzerinde baskı yaratabileceğine dikkat
yüzde 25’i kadar yük getirdi. Bizim bankalarımız da göreceli
çeken Durmuş Yılmaz, “Artık bolluk dönemi bitti, kıtlık döneolarak bu krize hazırlıklı yakalandı. Yabancı para biriminden
mine giriyoruz. İhtiyatlı olalım” diyerek sanayicileri uyarırken,
açık pozisyonu taşımadıkları için bugün 2001 krizinden farklı bir
kendilerinin de bankaları rahatlatmak için gereken tedbirleri
ortam var. Yapılan analizler bankacılık sektörümüzün mevcut
almaya devam edecekleri işaretini verdi. Durmuş Yılmaz, 2009
sermaye yapısının çeşitli şok baskılar altında oluşabilecek kayıpyılı para politikası genel çerçevesi çizilirken gerektiğinde faiz
ları karşılayabilecek düzeyde olduğu görülüyor. Her akşam biz
indirimi de yapabileceklerini, üstelik indirimi erkene alabilecekpiyasa kapandığında bankaların elinde faza para olduğu için MB
lerini vurgularken, Merkez Bankası’nın bir süredir TL piyasasınbankaların elindeki bu parayı çekiyor. Dolayısıyla bu dönemde
da konumunun değiştiğini ve artık borç alma değil borç verme
gerek ABD gerek AB’den bizi ayrıştıran en önemli özellik; onlarfaizine bakılması gerektiğini de aktardı.
da sistem paraya ihtiyacı olduğu için her akşam bunlar sisteme
Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın Dünya Gazetesi ile birlikte
para veriyor. Biz ise sistemden sürekli para çekmek durumunda
düzenlediği “Para Politikaları” konulu konferansta konuşan Mer- kalıyoruz. Ve biz şu anda dışarıyı fonluyoruz. Yani borç veren
kez Bankası Başkanı Yılmaz, sunumunun ardından sanayicilerin
konumdayız.”
küresel krize karşı alınması gereken önlemlerle ilgili sorularını
yanıtladı. Yılmaz, Ekim 2008 itibarıyle krizin yarattığı zararın 1
Bütçe disiplininden taviz verecek alanımız yok
trilyon dolar olduğunu ve uluslar arası kuruluşların yaptığı büyüDurmuş Yılmaz, son dönemde IMF’nin mali alanı uygun
me tahminlerinin resesyonu işaret ettiğini belirtirken, Türkiye’nin bazı ülkelere toplam talebi canlandırmak için mali disiplini
risk primi artmasına karşın daha iyi performans gösterdiği tespigevşetebileceği tavsiyesinde bulunduğunu hatırlatarak, Türkiye
tinde bulundu.
gibi ülkelerin böyle bir alana sahip olmadığının altını çizdi.
ebsohaber 24 aralık 2008
FİNANS
Yılmaz, “Eğer ülkelerin bütçeleri imkan
olursa zaman zaman buna talep geliyor.
veriyorsa, mali alan varsa belki toplam
3 ton altınınızı eylül ayında verdiğinizde
“Reel sektör - bankacılık kesimi
talebi canlandırmak üzere gevşetici mali
yılbaşında 3 ton 250 kilo olarak dönüayrımını doğru bulmuyoruz. Bu iki
politikalar uygulanabilir. IMF de özellikle
yor. Muhabir bankalarımız ise merkez
sektörün ilişkisi kısa süreli çıkarlar
bu konuda imkanı olan ülkelere bunu
bankaları.”
üzerine kurulmamalı, uzun vadeli
tavsiye ediyor. Ama bizim gibi ülkelerin
Merkez Bankası’nın yüksek faiz düşük
ortak çıkarlarda birleşmeli.”
mali alanı yok. Biz bu tür genişletici pokur gibi bir politikasının bulunmadığını,
litikaları yapamayız, yapmamalıyız diye
kendilerine verilen fiyat istikrarı çerçevedüşünüyorum. Çünkü bizim böyle bir alanımız yok” dedi.
sinde beklentileri yönetmeye yönelik faiz politikalarının bulunduğunu belirten Yılmaz, kurları değerli tutup enflasyonu düşük
çıkarma gibi bir amacın bulunmadığını belirterek, dalgalı kur
Ekonomiler için en kötüsü belirsizlik
sisteminin devam edeceğini bildirdi.
Yılmaz, IMF ile anlaşma süreci konusunda ise ekonomiler
Yeni dönemde şirketlerin yurt dışı borçlanmalarının cari
için en kötü noktanın belirsizlik olduğunu ifade ederek belirsizaçığın
finansmanında çok önemli rol oynadığını, kaydeden
liğin ne kadar erken kaldırılırsa Türkiye’nin o kadar menfaatine
Yılmaz, bankaların da reel sektörün dış borcu nedeniyle kredi
olacağını söyledi. Yılmaz, “Bulunduğumuz nokta şu, benim
bilgilerime göre biz Türkiye olarak durumumuzu IMF’ye arzettik, riski taşıdığını vurguladı. Yılmaz, “Bizim reel sektörümüz bu
ön teklifte bulunuldu. IMF bize geri bildirimde bulundu. Biz şim- çalkantıda Eylül ayında dış piyasalardan yüzde 180’ler civarında
borçlanabildi. Bizim de buradan çıkardığımız sonuç. Bu kadar
di geri bildirimde bulunuyoruz. Nasıl bir şekil alacağı elimdeki
çalkantıya rağmen yabancılar, borç verenler neye güvenerek
bilgiye göre net değil” diye konuştu.
borç veriyorlar? Biz de kendimize soruyoruz. Varsayıma dayaEBSO Meclis Üyesi sanayicilerin gelecek dönemde döviz
narak bankalarımızın yurt dışında önemli teminatları var diye
kurları hakkındaki tahmini sorması üzerine Yılmaz, kur ve faizdüşünüyoruz. Hiç kimse teminat olmadan bu borcu vermez diye
leri etkileyen faktörleri bilmelerine rağmen bunların her zaman
düşünüyoruz” dedi. Bankaların tasarruf edenlerle yatırımcılar
aynı sonucu vermediğini, kur ve faizlerin gelecekteki seviyesini
arasında köprü olduğunu belirten Yılmaz, bu nedenle reel sekbilse bile bunu kimseyle paylaşmayacağını belirterek Merkez
törle bankacılık sektörünün ilişkisinin kısa süreli çıkarlar üzerine
Bankası’nın böyle bir taahhüt altına giremeyeceğini kaydetti.
kurulmaması gerektiğini savundu. Yılmaz, şöyle konuştu: “Orta
Yılmaz ayrıca dalgalı kur sisteminin şokları emici özelliğinin bu
ve uzun vadeli ortak çıkarlarda birleşilmeli. Reel kesim - bankakrizde de çalıştığını ve sabit veya bant sistemli kur rejimi uygucılık kesimi ayrımını doğru bulmuyoruz. Biz bir bütünüz, aynı
lamasını isteyenlerin komşu ülkelerin durumuna bakmalarını
gemideyiz. Herkes bunu söylüyor. Dolayısıyla bankalar aldıkları
önerdi.
paraları sanayicilere kullandırmasalar zarar ederler. KullandırırYılmaz, döviz kurundaki artışın enflasyon üzerindeki etkilarken de onların bir takım riskleri var. Bir yerlerden fon alıyorsinin 2006 Haziran ayında ortaya çıkan dalgalanmaya kıyasla
daha az olacağını vurguladı. Enflasyon hedefinin petrol ürünleri
ve gıda ürünlerindeki düşüşün artması üzerine daha da düşeceğini öngördüklerini söyledi.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun zorunlu karşılıkların
düşürülmesi talebi hatırlatılan Yılmaz, “Ne yapacağımızı bir
plana, projeye bağladık, önceliklerini belirledik. İhtiyaç duyulduğunda, günü geldiğinde bunu yapacağımızı söyledik ve
olduğumuz yerde de duruyoruz” cevabını verdi.
Net döviz fazlamız var
Merkez Bankası’nın döviz rezervi açısından önemli ölçüde
net döviz fazlası olduğunu açıklayan Yılmaz, 70 milyar dolarlık
döviz rezervinin Euro, Yen, Sterlin ve başka para birimlerinde
tutulduğunu belirterek şunları söyledi:
“70 milyar dolarlık rezervimizin çok az bir kısmı Merkez
Bankası kasalarında efektif olarak duruyor. Geriye kalan kısmı
muhabir hesaplarımızda. Dolayısıyla biz bunu kasamıza koyarsak bir şey kazanamayız. Kazanabilmemiz için değerlendirmemiz gerekiyor. Bunları yurtdışındaki muhabirlerimiz değerlendiriyor. Amerikan Doları, Amerikan muhabirlerimizde gibi. Aynı
şekilde altını da değerlendiriyoruz. Türkiye’nin 116 ton altını
var. Altının bir miktarı Ankara’da Merkez Bankası’nın altındaki
kasalarda duruyor. Geriye kalan yurt dışı muhabirlerimizde.
Kasadaki altın size bir şey kazandırmıyor. Yurtdışında altınınız
ebsohaber 25 aralık 2008
FİNANS
lar, bu para bunların parası değil. Her ikisinin menfaatini birden
gözetmek durumunda. Merkez Bankası ekonominin ihtiyaç duyduğu likiditeyi vermeye devam edecek. Mali kesime, ’Biz sizin
ihtiyaçlarınızı karşılayacağız, likidite sıkıntısı çektirmeyeceğiz.
Siz de reel sektöre gereken ihtimamı gösterin, onlara yapılabilecekleri mevcut konjonktür içinde yapmaya devam edin’ dedik.”
Yılmaz, küresel krizde Türkiye’nin Doğu Avrupa ülkeleri başta olmak üzere gelişen ülkelere kıyasla avantajları bulunduğunu
belirterek, “Türkiye hane halkı borçluluğu bakımından Doğu
Avrupa ile kıyaslandığında daha sağlam durumda. Bu ülkelerden
farklı olarak Tükiye’de tüketici kredilerinin büyük kısmı sabit faizli yerli para cinsinden, ayrıca milli gelire oranı da düşük” dedi.
jeksiyonları yaparken çok dikkatli olunması gerektiğini belirtti.
Yılmaz, 1995 yılından beri kamu ve özel kesimin yüzde 100’lük
borç çevirme oranı ile çalıştığını, bunun 2001 yılında bile değişmediğini ancak o dönemde yaşanan kriz sırasında dünyada
paranın da bol olduğunu aktardı.
Dünyadaki küresel ekonomik talebin azalmasının Türkiye’nin
ihracat pazarlarını olumsuz etkileyeceğini, ancak ithalattaki
düşüşün ihracattaki düşüşten daha hızlı olacağından dış ticaretin
büyümeye etkisinin pozitif olacağını belirten Yılmaz, fiyatlarındaki gerileme ve iktisadi faaliyetlerdeki düşüşle cari açıkta bir
gerilemenin beklendiğini ifade etti.
Kriz, ‘2. perde’ diyor
Yılmaz, finansal piyasada başlayan krizin birinci perdesinde
sona doğru yaklaşıldığını belirterek, “Buradan reel sektör üzerine
nasıl bir hasar verdiği çok önemli. Önümüzdeki dönem bunu
göreceğiz. Buradan da tekrar dönüp finans kesimini vurabilir.
İhtiyatta olalım diyoruz. Söylediğimiz sadece bu. Önümüzdeki dönemde inişler çıkışlar göreceğiz. Önce reel sektördeki
tahribatı göreceğiz. Bunu 2008 yılı son çeyrek bilançolarının
açıklandığı 2009 yılı ilk çeyrek veya ortalarına doğru bir dönemde göreceğiz. Bu piyasayı dalgalandıracaktır. Bankaları yeniden
etkileyebilir” diye konuştu.
Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, mevduat güvencesiyle
ilgili yeni bir düzenleme olup olmadığına ilişkin soru üzerine
ise Türkiye’nin etrafındaki ülkelerin güvence miktarını artırarak
ve kapsamını genişleterek rekabette avantajlı konuma geçtiğini,
ancak şu an için acil olarak alınması gereken bir tedbirin bulunmadığını bildirdi.
Yılmaz, “Eğer buralarda bir sıkıntı varsa bunun giderilmesi
için bir takım tedbirler alınabilir ama bugün itibarıyla bankalarımızda acilen önlem alınmasını gerektirecek mevduat açısından
bir sorunla karşı karşıya değiliz. Ama bu olmayacağı anlamına
gelmez. Bizim bundan sonra mevduat güvencesi ile alabileceğimiz tedbirin çerçevesi ortaya çıkan dezavantajlı durumun ve
bozulan rekabet koşullarını nasıl düzeltebiliriz perspektifiyle
olmalı” dedi.
Bankacılık sistemindeki verilerin uluslararası standartların
üzerinde seyrettiğini, bankalarda şu an için bir sorun bulunmadığını ifade eden Yılmaz, “Rakamlar açısından bankalarımızda bir
sorun yok. Bunun nedeni 2001 krizi sonrası alınan tedbirler. Fakat 2001’deki kriz bizim krizimizdi, bizim dışımızda kriz yoktu.
Likidite bulmak kolaydı. Bugün bütün dünyada kriz var dolayısıyla dünyada para açısından bolluk dönemi sona erdi. Kıtlık
dönemine giriyoruz. Önümüzdeki dönem zor olacak. Maliyetler
yükselecek ve borç alınabilir verilebilir fonlarda daralma olacak.
Bu durumu göz önünde bulundurarak herkesin ihtiyatlı olması
gerekir” diye konuştu.
MB önümüzdeki dönemde
alabileceği önlemler
Dış ticaretin büyümeye etkisi pozitif olacak
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, bankacılık, reel ve
kamu sektörlerin borçlarını geri çevirip çeviremeyeceği konusunda tarihsel olarak bakıldığında evet cevabının verileceğini,
ancak geçmişteki gelişmelerden hareketle geleceğe ilişkin pro-
ebsohaber 26 aralık 2008
Likidite sıkışıklığının kalıcı olması ve diğer
önlemlerin yeterli olmaması durumunda YTL
zorunlu karşılığının sınırlı ölçüde indirilmesi
gibi önlemleri gündeme alabileceklerini söyleyen Yılmaz, önümüzdeki dönemde Merkez
Bankası’nın alabileceği ilave döviz likiditesi
önlemlerini şöyle açıkladı:
Döviz cinsi zorunlu karşılıklarının sınırlı
ölçüde indirilmesi
İhracatçılara Eximbank ile ticari bankalar
aracılığıyla kullandırılacak reeskont ve kredi
miktarlarının artırılması.
Fiyat istikrarını sağlama temel amacıyla,
önümüzdeki dönemde piyasada likidite sıkışıklığı arttığı takdirde teknik faiz indirimini
erkene alarak potansiyel yapının değiştirilmesi.
Likidite sıkışıklığının gelişimine bağlı olarak yapılabilecekler:
Repo işlemlerle fonlama vadelerinin uzatılması. İkinci el piyasadan doğrudan veya
dolaylı hisse senedi alımıyla sisteme fon.
FİNANS
Merkez’den bankalara
2,5 milyar dolarlık kaynak
Merkez Bankası, Kurban Bayramı
dolardan 1 milyar dolara yükseltti. KoMerkez Bankası, bankaların döviz
arifesinde biri bankaları diğeri de reel
nuyla ilgili açıklamada, ihracat reeskont
sektörü rahatlatacak 2 karara daha imza
kredisine kullanım kolaylığı getirildiği becinsi zorunlu karşılık oranlarını
attı. Bankaların döviz cinsi zorunlu karşılirtilerek, yeni uygulama şöyle anlatıldı:
düşürürken ihracat reeskont krelık oranlarını 2 puan düşürerek yüzde 9’a
Akreditifli işlemlerde akreditif bedisi limitini de 2 katına çıkararak
indiren Merkez Bankası, ihracat reeskont
delinin Merkez’e temlik edilmesi şartı
reel sektöre kredi imkanını artırdı.
kredisi limitini de iki katına çıkarttı.
kaldırıldı. Türk Eximbank tarafından
Merkez Bankası, son dönemde küresel
uygulanmakta olan sevk öncesi ihracat
kredi piyasalarında yaşanan sorunların ekonomi üzerindeki etkredisi kapsamına mal mukabili ihracatın finansmanı da dahil
kilerini azaltmak amacıyla alınan önlemlere ek olarak, 2 önlemi
edildi. İhracatın finansmanında reeskonta getirilecek senetlerdaha devreye soktu. Bunlardan ilki, munzam (zorunlu) karşılık
de, yurt dışı bankalarca ödeme garantisi verilme şartı kaldırıldı.
puanının döviz mevduatta düşürülmesi oldu. Bankacılık sektörü- Türk Eximbank ve diğer ticari bankaların ödeme garantisi yeterli
nün uzun süredir dile getirdiği munzam (zorunlu) karşılık oranı
görüldü. Bankalar topladıkları mevduatların tamamını kendiindirilsin talebine yanıt veren Merkez Bankası, yüzde 11 olan
leri kullanamıyor. Zorunlu karşılık, mevduata karşılık, Merkez
yabancı para zorunlu karşılık oranını 2 puan azaltarak yüzde 9
Bankası’nda tutmak zorunda oldukları oranı ifade ediyor.
düzeyine indirdi.
Munzam karşılık bankanın varlığı olmakla birlikte, Merkez
bunu para arzını kontrol etmek amacıyla kullanabiliyor.
Bankalar döviz mevduatın yüzde 11’ini, YTL’de ise yüzde
TL mevduatta değişmedi
6’sını zorunlu karşılık olarak ayırıyordu.
Resmi Gazete’nin 5 Aralık günkü nüshasında yayımlanarak
Yeni uygulamayla ise bankalar 1000 dolarlık mevduat için
yürürlüğe giren “Zorunlu Karşılıklar Hakkında Tebliğde Değişik90
dolar
zorunlu karşılık tutacak. TL’de ise bir değişiklik olmalik Yapılmasına Dair Tebliğ”, 28 Kasım tarihli zorunlu karşılık
yacak. Buna karşılık, banka dövizdeki karşılığı için faiz almaktan
cetvelinden geçerli olmak üzere yürürlüğe girdi. Türk Lirası
vazgeçecek.
mevduatlar için zorunlu karşılık oranı yüzde 6 olarak korundu.
Yapılan bu değişikliğin amacı, reel sektör için daha fazla
kredi yaratabilmek. Oranının düşürülmesiyle birlikte, zorunlu
2.5 milyar dolarlık kaynak
Merkez Bankası tarafından yapılan açıklamaya göre, yabancı karşılıkların bir kısmı kullanılabilir rezerv haline geliyor. Bu da
bankaların kredi tabanını artıyor.
para zorunlu karşılık oranlarındaki indirimle bankacılık sistemine 2,5 milyar dolarlık ek döviz likiditesi sağlandı. Açıklamada, şöyle denildi: “ Merkez Bankası, uluslararası piyasalardaki
sorunların ekonomimiz üzerindeki etkilerini sınırlamak için
üzerine düşeni yapmaya devam edecek. Bu doğrultuda,
küresel kredi piyasalarındaki gelişmelerin niteliğine
bağlı olarak ilave YTL ve döviz likiditesi önlemleri
alınabilecek.”
Tekrar indirim olabilir
Döviz likiditesindeki duruma göre bu oranın tekrar
indirilebileceği ya da artırılabileceği belirtilen açıklamada, şu bilgiler de verildi: “Ters dolarizasyon
sürecini desteklemek, YTL mevduatı ve kredileri
teşvik etmek amacıyla yabancı para zorunlu karşılıklara
faiz ödenmesi uygulamasına son verildi. Türk parası zorunlu
karşılıklara ödenen faiz oranı bankamız gecelik borçlanma faiz
oranının yüzde 75’i seviyesinden 80’i seviyesine çıkarıldı.”
Merkez Bankası’ndan bir diğer önlem de ihracatçı reel sektör
için geldi. Banka ihracat reeskont kredisi limitini 500 milyon
ebsohaber 27 aralık 2008
FİNANS
Güçlü bir ekonomik paket şart
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kutekrar çift haneli rakamlara dönüş, doğrurulu Başkan Yardımcısı Ufuk Akgün, global
dan yabancı sermaye girişinin azalması,
EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yarfinansal krizin hem dünya hem de Türkiye’de
özelleştirme gelirlerinin düşmesi, bütçenin
dımcısı Ufuk Akgün, hem hükümet
uygulanan para politikalarının önemini daha
yerel seçim politikaları riski altında olması,
hem de MB’den içinde bulunduğuda artırdığını belirterek, “Hem hükümet hem
vergi reformunda ilerleme kaydedilememesi,
muz kritik süreçte güveni sağlayıcı
de Merkez Bankası’ndan bu kritik süreçte
banka kredilerinin azalması, üretimin kriz
adımlar beklendiğini dile getirdi.
öncelikle güven sağlanıp kararlılığın gösterilnedeniyle durdurulması veya sonlandırılması,
mesini istiyoruz. Sadece kamuoyu beklediği
işsizliğin artması gibi etkenlerin Türkiye’de
için değil gerçekten yapıcı olan güçlü bir ekonomik paket hazırlanmaresesyon kaygılarını artırdığını haber verdi.
lı” dedi.
Üretim ve yatırım teşvik edilmediği, sürdürülebilir bir büyüme
2001 yılındaki krizle birlikte mali sektörde gözetim ve denetimin
sağlanmadığı sürece güçlü bir ekonomiye sahip olunamayacağını vursıkı tutulması sayesinde bugün çok daha iyi kamu maliyesine sahip
gulayan Ufuk Akgün, “Türkiye’de büyümenin kaynağına baktığımızda
olunduğunu hatırlatan Akgün, bankacılık sektörünün de açık pozisyon
karşımıza hep reel sektör çıkıyor. Sanayide çarklar dönmeyince büyüve döviz likiditesi ile küresel krize karşı dik duruşunun memnuniyet ve- medeki ivmenin de artması mümkün değil. Bugün de beklenen büyme
rici olduğunu ifade etti. Ufuk Akgün, bütün bunların BDDK ve MB’nin
Türkiye’nin güçlü bir ekonomik yapıya sahip olmasını sağlayacak
bağımsızlığından taviz vermeyerek mali sistemi disiplin altında tutması
oranda değil. Çünkü sanayide istenilen canlılık, yatırımlarda istenen
sayesinde gerçekleştiğine dikkat çekerken, sözlerini şöyle sürdürdü:
hareketlenme yok. Bu da bize uygulamada yapılan yanlışlıkların artık
“Ancak bugün kriz ile birlikte büyüme ve likidite açısından gerek
sonlandırılması gerektiğini gösteriyor. İşlevini tamamlayan uygulamaladünyada gerekse ülkemizde ibrenin yavaşlama eğiliminde olduğunu
rın yerine, gerek sanayimizi gerekse piyasayı canlandıracak politikalabiliyoruz. Ekonomiye likiditenin kazandırılması büyük önem taşımakta- rın, ivedilikle yaşama geçirilmesi büyük önem taşıyor” dedi.
dır. Dışarıda ülkelerin piyasalarına bulabildikleri tüm yöntemlerle nasıl
Türkiye’nin özellikle 2007 yılından bu yana hem maliyet hem
likidite pompaladıklarını takip ediyoruz. İçerde de Merkez Bankası’nın
de zaman açısından çok şey kaybettiğini belirten Akgün, kriz karşıbankacılık sisteminin likidite ihtiyacını karşılayabilecek bir yapıda
sında tedbir alan 40’a yakın ülkenin şu anda açıkladıkları ekonomik
olmasından emin olmak istiyoruz. Bu sürecin iyi yönetilmesi en büyük
önlemlerin olumlu sonuçlarını beklerken Türkiye’de hala uygulamaya
temennimiz. Bankalar, tasarruf mevduatına yatırılan her 100 liranın
geçmiş bir adımın bulunmamasının düşündürücü olduğunu söyledi.
yüzde 6’sını, her 100 doların yüzde 11’ini Merkez Bankası’na vermek
Ufuk Akgün, “Bizlerin hem hükümetten hem de Merkez Bankası’ndan
zorunda. Çin Merkez Bankası’nın, rezerv oranlarını düşürerek bankala- talebimiz, Bu çok kritik süreçte öncelikle güvenin sağlanması ve kararra verdiği desteği belki de reel sektörü rahatlatabilmek adına bizim de
lılığın gösterilmesidir. Sadece kamuoyu beklediği için değil, gerçekten
uygulamamız yanlış olmayacaktır” dedi.
yapıcı olan güçlü bir paketin hazırlanmasıdır. Ekonominin daha fazla
Dünyanın bugün yaşadığı ekonomik süreçte, gelişmelerin nasıl
kan kaybetmemesi için tedbir paketi ile acil ama doğru müdahalenin
bir yol izleyeceği ve krizin ne zaman biteceğini öngörmenin giderek
yapılmasıdır. Gecikme yıpranma anlamına geliyor.
zorlaştığını vurgulayan Akgün, krizin olumsuz etkisinin Türkiye’de
Gecikmenin devamı, hazırlanacak önlem paketinin
öncelikli olarak 2009 büyüme rakamında kendini göstereceğine dikkat
uygulanabilirliğini ve etkinliğini güçleştirecektir”
çekti. Geride kalan 5 yılda Türkiye’nin ortalama yüzde 6.5-7 büyüdiye konuştu.
düğünü, ancak önümüzdeki yıl IMF tarafından bu rakamın en fazla
yüzde 3’ler civarında olacağının tahmin edildiğini bildiren Akgün,
“Büyümedeki düşme ciddi sıkıntı yaratacak. Büyümenin sağlanabilmesi için üretmek esastır. Üretebilmek için de talebin olması şarttır. Talep
daraldıkça, önce üretim, üretimin durmasıyla da büyüme geri adım
atmaya devam edecek. İkinci çeyrekte sadece yüzde 1.9 oranında
büyüyebilmemiz, yatırım ve tüketim harcamalarının neredeyse durma
noktasına geldiğinin işaretidir” dedi.
Ufuk Akgün, MB’nin faiz indirimi kararını yerinde bulduklarını
ancak tek başına yeterli olmayan bu adımı destekleyecek önlemler
alınması gerektiğini savundu.
Bugün gündemden düşmeyen özel sektörün dış borçlarının cari
açığın yüzde 60’ının kapatılmasında çok önemli bir kaynak olduğuna
dikkat çeken Akgün, “Oysa ki kriz sonrası dışarıdan borç almanın
güçleşeceği ve maliyetlerin artacak olması, cari açığın finansmanında
artık özel sektörün bu görevi üstlenemeyeceğine işarettir. Bu aşamada
cari işlemler açığımızın düşüyor olması elbetteki önemlidir. Ancak asıl
önemli olan finanse edilebilir olmasıdır” diye konuştu.
EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Akgün, enflasyonda
ebsohaber 28 aralık 2008
FİNANS
Sanayici krize borçlu yakalandı
Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis
lara bildirilmiştir.”
EBSO Meclis Başkanı Ender YorBaşkanı Ender Yorgancılar, üretimini
Küresel bir krizi adım adım yaşarken,
ve ihracatını borçlanarak yapan özel
ertelenen, önemsenmeyen ama yapılması
gancılar, zamanında bankacılık
sektörün, tüm dünyada yaşanan global
gerekenlere de öncelik verilmesi gerektisektörüne yapılan desteğin şimdi
finansal krize hazırlıksız yakalandığını,
ğini artık görmenin zamanının geldiğini
reel sektöre yapılmasının hayati
borçlu ve riskli olarak girdiğini söyledi.
anlatan Yorgancılar, bunlar arasında ilk
bir önem taşıdığını söyledi.
Yorgancılar, “Sanayicinin şu anda üretisırada tasarruf etmeyi öğrenmenin geldimini kısarak mevcut borcunu ve riskini
ğini söyledi.
kapayamayacağı çok açıktır. Zamanında bankacılık sektörüne
Türkiye’nin tasarrufa yönelmek için çok geç kaldığını belirten
yapılan desteğin reel sektöre de böylesi önemli bir süreçte yapıl- Ender Yorgancılar, Türk insanının kazandığından fazla harcama
ması hayati önem taşımaktadır” dedi.
lüksünden vazgeçmesi gerektiğinin altını çizdi. Yorgancılar,
Yorgancılar ABD’de yaşanan önce mortgage kredileriyle figerek devletin gerekse toplumun tasarruf yapması, kaynaklarının
nansal sektörde başlayan global krizin özellikle 2008 yılının son verimli ve yerinde kullanılması açasından önemini vurgulayarak,
çeyreğinde tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de reel sektöre
“Yapılacak ihmallerin cezasını yine bizim çekeceğimiz unutulsıçradığını ve sanayicinin kazanımlarını risk altına soktuğunu
mamalıdır” dedi.
belirtti. Anadolu’nun dört bir yanından, gerek esnafın gerekse
üreticinin çığlıklarını duymamanın imkansız olduğunu vurgulayan Yorgancılar, reel sektör kadar esnafın ve tarım sektörünün
de bu küresel kriz rüzgarından nasibini aldığını kaydetti.
Krizin yarattığı talep daralmasının sektörlerin kapasitelerini azaltmasına sebep olduğunu ifade eden Ender Yorgancılar,
“Otomotivden tekstile, inşaattan, demir-çeliğe kadar sektörlerimiz yarını değil, sadece bugünü kurtarma telaşına düşmüşlerdir.
Yüzde 22 oranında gerileyen Kasım ayı ihracat rakamlarında
da krizin yansımasını çok net görebiliyoruz. Özellikle de sanayi
sektörü ihracatındaki yüzde 24’lük azalma, üretimin gelecek
aylarda hangi sektörlerde sıkıntı yaratacağının da bir anlamda
işareti olmaktadır. İhracat rekorları kıran otomotiv sektöründeki
düşüş dikkat çekicidir. Otomotiv sektöründe yüzde 38, hazır giyimde yüzde 26, elektrik-elektronikte yüzde 24, demir ve demir
dışı metallerde yüzde 22 gibi çok ciddi düşüşler gerçekleşmiştir.
Piyasalardaki daralma ile birlikte düzenli olarak artan ihracatta
bile ivmenin aşağı yönlü olması, durumun ciddiyetini ortaya
koymaktadır” diye konuştu.
EBSO Meclis Başkanı Yorgancılar, uluslararası piyasalarda
yaşanan sorunlar nedeni ile 2009 yılında gelişmiş ülkelerin
ekonomilerinin resesyona girmesinin beklendiğine dikkat çekti.
Yatırımcıların Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerdeki pozisyonlarını azaltması neticesinde kredi ve bankalar arası borçlanma maliyetlerinin arttığını ve buna bağlı olarak da faiz oranlarının yükseldiğini belirten Yorgancılar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yurt dışında bazı ülkelerin ABD’de 700 milyar dolar, Almanya 400, Fransa 320, İspanya 100, İtalya 30 milyar dolar Euro
kurtarma paketleri açıklamış ayrıca Ukrayna, Macaristan ve
İzlanda hükümetleri IMF ile stand by anlaşmalarını gerçekleştirmişlerdir. Bunun dışında Avrupa Merkez Bankası, Japon Merkez
Bankası gibi bankalar bilindiği gibi faiz oranlarını düşürmüş
bulunmaktadır. Ancak bugüne kadar ülkemizde bu konular ile
ilgili somut bir adım atılmamış ve hiç bir ekonomik paket açıklanmamıştır. Ayrıca IMF ile anlaşma yapılmaması halinde Türk
ekonomisinin 2009’da resesyona gireceği yabancı mali kaynak-
ebsohaber 29 aralık 2008
ANALİZ
“Yükselen Ekonomiler”in
müthiş inişi ve Türkiye
Kriz takvimi ilerledikçe, 2008 Dünya
Dolayısıyla 2008 Büyük Buhranı öncesi
Buhranı’nda, ABD, AB, Japonya’dan
Çevre’nin ağırlıklı rolü, Merkez’den sağlaoluşan Merkez’in, aralarında Türkiye’nin
nan dış kaynakla, ucuz işgücünden yararlade olduğu “yükselen ekonomiler” diye
narak Merkez’in talep ettiği ürünleri üreten
de adlandırılan “Çevre’” ülkelerde, krizin
tedarikçi olmaktı. İşbölümü böyle yapılmış,
etkilerinin, daha çok hissedileceği görüroller böyle dağıtılmıştı, böyle ilerliyordu.
lecek.. Neden mi?
Ta ki, global kriz patlayıncaya kadar..
Birincisi, ‘Çevre’ ülkeler ile ‘Merkez’
arasında, özellikle 1980 sonrası şöyle
Kriz patlayınca
bir işbölümü oluştu; ‘Çevre’, Merkez’in
Merkez’de kriz patlayınca, önce,
Mustafa Sönmez
talep ettiği ağırlıkla dayanıklı-dayanıksız
“Çevre’ye bir şey olmaz; o toksik kağıtlar
[email protected]
tüketim mallarını üretecek, ‘Merkez’ için
Çevre’nin bankalarına bulaşmadı, ‘ayrışma’
demode olmuş sanayileri, kirlilik yaratan
var..” türü tezlerle avunuldu ama kazın
sanayileri kabul edecek ve ülkesindeki
Dış kaynak girişi azalan, ihraç pa- ayağının öyle olmadığı, toksik kağıtlara
ucuz ve bol işgücü ile bunları üreterek
zarları daralan Çevre, Merkez’den bulaşmadan da krizden kaçılamayacağı
yeniden Merkez’e ihraç edecekti. Yani,
anlaşıldı. Salt, Merkez-Çevre işbölümü, o
büyük bir darbe yedi. Dış kay‘Çevre’, artan ölçüde tedarikçi, ücret
entegrasyon, küreselleşmenin o bütünsellinağa ve Merkez’in pazarlarına
malları (dayanıklı-dayanıksız tüketim
ği nedeniyle Çevre, hemen kendini krizde
bağımlılığın sonudur bu..
malları) ihracatçısı olarak Merkez’e ekbuldu. Nasıl buldu?
lemlenecekti.
Birincisi Çevre, tedarikçi-ihracatçı
‘Çevre’ bu ihracatçı sanayici rolünü
rolünde tıkanmayla karşılaştı, Merkez’in
üstlenirken, iç tasarruflarının yeterli olmadığı için (Çin ve birkaç
Çevre’den mal –hizmet talepleri azaldı. İkincisi, Çevre’nin büAsya ülkesi dışında), dış kaynak kullanacaktı. Bu da, ağırlıkla
yüme rüzgarı olan dış kaynak azaldı. Doğrudan yatırım niyetleri
Merkez’e ait, doğrudan yabancı sermaye, dış krediler ama daha
askıya alındı, daha önemlisi sıcak para borsalardan hızla çıkmaçok da sıcak para adı verilen, ülkenin borsasına, devlet tahvilya başladı. Çünkü “Yükselen Çevre”, ihraç pazarlarının daralmalerine gelen kısa vadeli kaynaklarla olacaktı. Bu kaynak gelsin
sı ile inişe geçmişti. Sıcak para için Çevre’de oyalanmanın gereği
diye, reel faizler yüksek, döviz kuru düşük tutulacak, doğrudan
yoktu, riskliydi. Sıcak para için, Merkez’deki kurtarma operasyatırımları için “yatırım ortamı”(emek piyasası, özelleştirmeler,
yonlarının ABD’nin AB üyelerinin devlet tahvilleri bu dönemde
teşvikler vb.) en uygun hale getirilecekti.
daha güvenli artık.. Bunu Merkez Bankası da son Enflasyon
İhracatçı-tedarikçi Çevre’nin bu gemiyi, sıcak para ve diğer
Raporunda teslim ediyor ve şöyle diyor: “Küresel durgunluk oladış kaynak rüzgarlarıyla yüzdürmesi, 2008 krizi öncesine kadar
sılığının bir önceki döneme göre artması ve Euro bölgesi ile ABD
iyi-kötü mümkün oldu. Aralarında Türkiye’nin de olduğu “yükhükümetlerinin finansal kuruluşların likit olmayan varlıklarını
selen ülkeler”, likidite bolluğundan da yararlanarak, dış kaynak
satın alması sonucu tahvil arzının artacağı beklentisiyle, yatırımçekip özellikle 2000’li yıllarda yıllık yüzde 7-8’i bulan yüksek
cıların güvenli araçlara ilgisi artmıştır.”
büyüme oranları gösterdiler. Merkez’in pazarlarından pay almak
Bu durumda, dış kaynak girişi azalan, ihraç pazarları daraüzere kıyasıya yarıştılar. Buna Çinleşme, Asyalaşma da denilir.
lan Çevre, Merkez’den büyük bir kazık yemiştir. Dış kaynağa
Daha çok “dibe doğru yarış” niteliğindeki bu Çevre’lerin rekabe- ve Merkez’in belirlediği işbölümü gereği Merkez’in pazarlarına
tinde, ucuz işgücü en büyük koz oldu.
bağımlılığın sonudur bu.
ebsohaber 30 aralık 2008
ANALİZ
Ve gelecek..
Çevre’nin yeni ihraç pazarları, yeni
dış kaynaklar bulması mümkün müdür?
Zor. Çünkü Çevre’nin ihracatı, ağırlıkla
Merkez’in siparişlerinden, onların belirlediği evsafta ihracattır. Marka ihracat çok
azdır. Hatta, bazı know-how anlaşmaları
ile başka pazarlara satışlar kısıtlanmıştır.
Dolayısıyla, başka pazara yönelmek zordur, zaten hangi pazar ayaktadır ki, oraya
yönelsin?
Dış kaynak konusunda Merkez’e çekilmiş yabancı sermaye ve sıcak paranın
yerine nereden para bulunacaktır? Kaldı
ki, Çevre’nin çok ciddi dış kredi borç
stoku vardır ve bunların vakti gelenleri
çevirmek de zorlaşmıştır. Nasılsa ihraç
gelirim var dövizi dövizle öderim, hesabı altüst olmuştur. İhracat yapamayınca,
borç taksitleri de ödenemez duruma
düşmüştür. Üstelik dolar hızla değer
kaybetmiş ve tüm Çevre ülkeler kur
şokları yaşamıştır. Dış borçların yerli
para karşılıkları bir anda inanılmaz
boyutlara çıkmış, kur şokuna karşı
geliştirilen yüksek faizler, ortalığı
iyice kasıp kavurmuştur. Çevre, yarayı, ağırlıkla reel sektörden almıştır
ve almaktadır. Reel sektörden,
sanayiden başlayan çöküş, hızla
finans sektörüne de sıçrayacaktır.
Görünen odur.
Dolayısıyla, Merkez’in krizinin
Çevre’ye, özellikle zaten kırılgan
olan Buhran öncesi durgunluğa
giren, Türkiye ekonomisi gibi
ülkelerde yaratacağı tahribat,
sanılandan da büyük olacaktır.
Çevre’nin, bundan sonra, kendi
arasında, başta Çin ile gireceği rekabet ise inanılmaz yıkıcı
olacaktır. Merkez’in daralttığı
dünyada Çin gibilerin rekabetine
de dayanamayınca birçok ülkede
sanayiler büyük bir mezarlığa
dönüşecektir. Bu, muazzam bir
değersizleşmedir.
Türkiye’nin durumu
Çevre ülkeler geneli için
yapılan bu panoramik gezinti,
tasvir, Türkiye için de geçerlidir.
Türkiye de, Çevre ülkeler içinde,
Merkez’in kazığını yiyecek en
ebsohaber 31 aralık 2008
büyükler arasındadır. Birincisi, ihracatını
yüzde 60 oranında AB’ye odaklamıştır. AB
ile Gümrük Birliği anlaşmasının da gazıyla,
ihraç pazarı olarak AB’ye odaklanılmış,
alınan otomobil, beyaz eşya, konfeksiyon
vb. siparişlerine güvenilerek yatırımlar yapılmış ve sanayi ihracatı toplam ihracatının
yüzde 90’ına yaklaşmıştır. Düşük tutulan
dolar kuru ile Asya’dan ithal edilen girdi,
içeride ucuz ve örgütsüz işgücü kullanılarak son mamul haline getirilip Avro ila
AB’ye satılmıştır. Daha çok da dolar/Avro
paritesine fit olan düşük bir kar oranı ile
piyasada yer tutmaya, Avrupa’nın Çin’i
olmaya heves edilmiş ama onda da çok
zorlanılmıştır. Bütün bunlar yapılırken,
düşük kurun körüklediği Asya’nın yıkıcı
ithalatı yerli üreticiyi, yan sanayiciyi ve
beraberinde istihdamı da kötü etkilemiştir.
AB ile Gümrük Birliği anlaşması, en çok bu
alanda yıkıcı rekabete çanak tutmuştur.
Şimdi AB’den ihracata talebin daralması ile ve artan döviz kuru ile girdi ithalatını
sürdürüp, yükselen maliyetlerle yüzünü
başka pazarlara dönmek çok güçtür. AB
gibi yakın ve torpilli bir pazardan başka
bir pazara yönelip oralarda Asya-Çin ile
rekabeti çok daha zordur.
Özellikle 2001 sonrası yaşanan büyümede, ağırlıkla bu AB’nin tedarikçisi olma
rolü etkili olmuştur. Şimdi bu rol tıkanınca
sanayi de tıkanacak ve tıkanmaya başlamıştır zaten.
İkincisi, bu büyüme retoriği, ağırlıkla
dış kaynak girişi üstüne bina edilmiştir.
Doğrudan yatırım ve sıcak para, dış kredi
girişi şeklindeki dış kaynak akışında da
şemsiye ters dönmüştür. Yeni yabancı sermaye girişi çok yavaşlamış, borsadaki sıcak
para da hızla ülkeyi terk etmeye başlamıştır. Özel sektörün sırtında da 190 milyar
dolar, kamu da yaklaşık 100 milyar dolar
dış borç yükü vardır. Dolayısıyla, Türkiye,
özellikle AB’nin girdiği krizden büyük zarar görmeye devam edecektir. Türkiye’nin
otomotivden demir-çeliğe, tekstilden metale tüm sanayisi ve onunla bağlantılı olarak
da tüm ulaştırma, ticaret, hizmet sektörleri
büyük darbe yiyecektir.
Krizden çıkarılacak en önemli ders, “Bu
niye böyle oldu, nerede yanlış yaptık?”
diye sormak olmalıdır. Acaba, bu soruyu
sorma ve cevabını arama cesaretini gösterebilecek miyiz?.
HABER
Firmalara krizde suistimal uyarısı
Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Ekonomik Güncel, Mali İşler, Vergi, Finans, Sigorta ve Bankacılık Komitesi ile Uluslararası
Soruşturma ve İnceleme Uzmanları Derneği (USİUD) işbirliğinde bir seminer düzenlendi. Seminerde konuşan USUİD Başkan
Yardımcısı Mesut Demirbilek, ekonomik kriz ortamında firmalarda oluşabilecek iç suistimallerin firmaları nasıl etkileyebileceği,
bunlardan korunma yöntemleri ve ayrıca dünyadaki iç suistimaller konusundaki uygulamanın nasıl olduğunu anlattı.
Şirketlerin özellikle ekonomik kriz ortamlarında suistimaller
nedeniyle iflas edebileceklerini ifade eden USUİD Başkan Yardımcısı Mesut Demirbilek, kriz ortamında suistimallerin arttığına
işaret ederek, şirketlere gerekli denetimleri yapmalarını tavsiye
etti Suistimali, "Bir kişinin mesleğini veya mesleğinin kendisine
sunduğu kaynakları ve değerleri art niyetli olarak kendi menfaati/menfaatleri için kullanımı" olarak tanımlayan Demirbilek,
ABD'de başlayan ve tüm dünyayı etkisi altına alan global ekonomik krizin çıkmasında şirketlerin aç gözlülük yaparak, bunun
sonucunda ortaya çıkan suistimallerin etkili olduğunu kaydetti.
ABD yılda bir trilyon dolar kaybediyor
Şirketlerin yıllık toplam gelirlerini yüzde 0.5 ile yüzde 7'sini
suistimaller ile dolandırıldığını dile getiren Demirbilek, dünyanın önde gelen soruşturma ve inceleme uzmanlarını bir araya
getirmeyi amaç edinen ACFE'nin 2008 raporuna göre, ABD'deki
suistimallerin şirketlere yıllık zararının yaklaşık bir trilyon dolar
olduğunu söyledi. Demirbilek, araştırmalara göre suistimallerin
yüzde 7 oranını aştığı takdirde söz konusu şirketin 3-4 yıl içerisinde battığını bildirdi.
Şirketler dikkat!
Ekonomik kriz ortamında şirketlere uyarılarda bulunan
Demirbilek, "Suistimalin olmadığı yer, şirket yoktur. Her yerde
suistimal vardır. Amacımız bunu azaltmak ya da ortadan kaldırmaktır. Ekonomik kriz ortamında, özellikle işten çıkartmaların
arttığı günümüzde, iş dünyası suistimallere dikkat etmelidir.
Çünkü belirsizlik insanı etkiler ve suistimallere iter. İç ve dış
suistimaller için denetim mekanizmaları oluşturulmalıdır. Ve
en önemlisi konunu uzmanı şirketlerle görüşerek danışmanlık
hizmeti alınmalıdır" dedi.
Kredi kartı krizi bankaları batırır
EBSO Ekonomik Güncel, Mali İşler, Vergi, Finans, Sigorta
ve Bankacılık Komitesi Başkanı Sezer Bozkuş Kahyaoğlu ise,
toplumun kredi kartlarına olan borçlarına dikkat çekti. Kredi
kartlarını hem bankların hem de Türk insanının bilinçli kullanması gerektiğini aktaran Kahyaoğlu, "Olası bir kredi kartı krizi,
mortgage krizinden daha risklidir. Türkiye'de kullanılan kredi
kartlarının sadece bir hesap döneminin topluca ödenmemesi
halinde tüm bankalar batabilir. Ülkemizde 46 milyon kredi kartı
olduğu hesaba katıldığında rakamın büyüklüğü gözler önünü
seriliyor. Bunda da suistimal vardır. Bankaların aç gözlülüğü,
insanlarımızın daha konforlu ve lüks yaşama arzusu, kredi kartlarını kullanmada suistimallere neden oluyor" dedi.
Aç gözlülük krizi getirdi
ABD Mortgage piyaslarında başlayan ekonomik krizin nedenini de açıklayan Demirbilek, "ABD'de eğitim alırken, görüyorduk. Küçük çük şirketler insanlara kollarından çekerek, kredi
veriyorlardı. 50 Bin dolarlık evleri 150 bin dolarlık kredilerle
verdiler. Bu şirketlerin üstlerinde de günümüzde batan büyük
bankalar, finans kuruluşları da bu işi yönlendirdi. Yavaş yavaş
başlayan kredi geri ödemelerindeki sorunlar sonunda bankaların ellerinde 50 bin dolarlık evler patlamaya başladı. Kendi aç
gözlülükleri, hırsları nedeniyle kriz ortaya çıktı. Bu durumda da
şirketler direkt olarak iflaslarını açıklamaya başladılar. Yapılan
açıklamalar dikkate alındığında krizin dünyaya maliyetinin 25
trilyon dolar olduğu görülüyor" diye konuştu.
Suistimalleri erkekler yapıyor
Dolandırıcılıkların yüzde 87'sini erkeklerin yaptığını belirten Demirbilek, şöyle devam etti: "Yapılan araştırmalara göre,
31-40 yaş arasındaki kişilerin suistimalleri daha çok yaptığı
ortaya çıkıyor. Suistimalciler genelde, şirketteki 2-6 yıl arasında
çalışan kişilerde tespit ediliyor. ABD'de suistimallerde yöneticiler başrolü oynarken ülkemizde ise genelde orta düzeydeki
çalışanlarda suistimal gözlemleniyor."
ebsohaber 32 aralık 2008
HABER
Sanayicilerden BOTAŞ’a teminat tepkisi
İzmir ve Manisa'daki 5 organize sanaİcra noktasında bulunanlardan görevyi bölgesinin başkanları ortak bir toplantı
lerini
yapmalarını beklediklerini bildiBOTAŞ’ın OSB’lere verilen payın
düzenleyerek, BOTAŞ'ın sanayicilerden
ren
Uğurtaş,
hiçbir OSB'nin BOTAŞ'a
kaldırılmasının arıdndan yıl içinde
yıl içinde en yüksek iki fatura karşılığı
borcunun
bulunmamasına
rağmen
en yüksek iki fatura karşılığı temiteminat mektubu istemesini ve doğal
buradaki sanayicilerden teminat istendinat mektubu istemesi, sanayicilegaz dağıtımından OSB'lere verilen payın
ğini, kuruma borçlarını ödemeyenlerin
rin sert tepkisine neden oldu.
yüzde 1’e indirilmesini sert dille eleştirircezasının sanayiciye çektirilmek istendiken konuyu mahkemeye taşıyacaklarını
ğini savundu. Türkiye'deki tüm OSB'lerin
bildirdi.
teminat mektubu vermemekte kararlı olduğunu belirten Uğurtaş,
Ege Bölgesi Sanayi Odası Sanayiciler Kulübü’nde düzenle“Gelsinler gazımızı kessinler. Hangi gerekçeyle keseceklerini
nen toplantıya İzmir Atatürk OSB Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi merak ediyoruz. Buna güçlerinin yetip yetmeyeceğini de görmek
Uğurtaş, Aliağa OSB Başkanı Atıl Akkan, Kemalpaşa OSB Başka- istiyoruz” diye konuştu.
nı Pınar Yurdun, Tire OSB Başkanı Kamil Porsuk ve Manisa OSB
Başkanı Sait Türek katıldı.
Botaş’ın kaynak ihtiyacı
Atatürk OSB Başkanı Uğurtaş, OSB yönetimlerinin bölgeAliağa OSB Başkanı Akkan ise BOTAŞ'ın istediği zaman
lerinde doğal gaz dağıtımı ve tahsilatını yapmaları karşılığı
vanayı kapatma imkanı bulunmasına rağmen teminat mektubu
dağıtımdan aldığı yüzde 3'lük kesintinin yüzde 1'e indirildiğini,
istemesinin ardında, teminat mektuplarının başka amaçlar için
yılbaşından sonra da bu payın tamamen kaldırılacağını söylekullanılmak istenmesinin yattığını ileri sürdü. BOTAŞ'ın kötü
di. Bu payın OSB'lerin dağıtım yatırımlarını, bakım ve işletme
idare edildiğini, “bir yerlere para kaptırdığını”, bu zarardan
masraflarını karşılamak amacıyla alındığını ifade eden Uğurtaş,
kurtulmak için sanayiciden teminat mektubu istediğini ve bu
yüzde 1'lik payla bu hizmetin verilmesinin mümkün olmadığını, mektuplar kullanılarak bankalardan kredi çekileceğini savunan
bunun tamamen kaldırılmasının da anayasal suç olacağını saAkkan, “Bu konu BOTAŞ'a acil kaynak yaratmaktan başka bir
vundu. Uğurtaş, bölge olarak dağıtım için 4 milyon avro yatırım
şeyi amaçlamıyor” dedi.
yaptıklarını, gaz bedellerini BOTAŞ adına sanayiciden toplayıp
BOTAŞ'ı Deli Dumrul’a benzettiklerini ifade eden Akkan,
BOTAŞ'a verdiklerini ifade ederek, şunları söyledi:
“BOTAŞ’tan gönderilen yazıda teminat mektubu verilmemesi
“(Yatırım yap, gazı dağıt, parayı topla) diyorlar sonra bunun
halinde 1 Ocak 2009'da gazın kesileceği söyleniyor. Normal
karşılığında bir bedel vermeyeceklerini ifade ediyorlar. Bu işi, bir zamanda çalışmayan BOTAŞ, resmi tatilde gelip vanamızı kapabedeli olmadan kim yapar? Bunu hiçbir OSB'nin kabul etmesi
tacakmış. Kendilerini bekliyoruz” diye konuştu.
mümkün değil. Anayasal suç işleniyor. Kimse kimseye angarya iş
Kemalpaşa OSB Başkanı Pınar Yurdun ise doğal gaza gelen
yaptıramaz. OSB Üst Kuruluşu ile de görüştük. Bu konuda ülke
zamlar ve teminat sıkıntısı nedeniyle bazı fabrikaların kömüre
çapındaki tüm OSB'ler aynı görüşü paylaşıyor. En kısa sürede
geri döndüğünü söyledi. Bölgenin 20 milyon metre küp olan
idare mahkemelerine dava açacağız.” aylık gaz tüketiminin Kasımda 14 milyon metre küpe düştüğünü
Uğurtaş, OSB paylarını kaldırmanın mantığa uymadığını,
ifade eden Yurdun, vanaların kapanması halinde elektrik santralbunun arkasında başka bir nedenin yattığına inandıklarını söyle- lerinin de çalışmayacağını ifade etti.
di. OSB'lerin bu uygulamayla yıldırılmaya çalışıldığını savunan
Tire OSB Başkanı Kamil Porsuk, yapılan yanlışın düzeltilUğurtaş, bu hizmetlerin OSB'lerin elinden yok fiyatına alınıp
memesi durumunda haklarını mahkeme yoluyla arayacaklarını
bazı firmalara peşkeş çekileceğini ileri sürdü.
ifade ederken “Anayasaya göre suç işleniyor” dedi.
ebsohaber 33 aralık 2008
ULUSLARARASI
İzmir Hollandalı KOBİ’leri cezbetti
Hollanda Ekonomik İşlerden Sorumlu
İzmir’i ziyaret eden firmalar arasınBakan Yardımcısı Roderick Van Schreven
da içme ve atık sularının dezenfekte
Hollanda’dan bugüne kadar
Başkanlığında İzmir’i ziyaret eden 200
edilmesi için ultraviyole reaktör üreten
gelen en kalabalık işadamı heyeti,
kişilik ticaret heyeti, kentteki şirketlerin
firmalardan rüzgar ve güneş enerjileri
İzmir’deki şirketlerin çalışmaları
kalilesinden çok etkilendi. Büyükşehir
konusunda uzmanlaşmış firmalara, deniz
ve üretim kalitesinden etkilendi.
Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nu ziyataşımacılığı ve hammadde depolamaEBSO’nun çabaları dikkat çekti.
ret eden, Ege Bölgesi Sanayi Odası’ndan
dan gayrimenkul yatırımları ve projeleri
otomotiv ve yan sanayi sektörü hakkında
üzerine faaliyet gösteren sektörlere kadar
brifing alan heyet, ilin yatırım imkanları hakkında ayrıntılı bilgi
çok geniş bir yelpazede faaliyet gösteren kuruluşlar katıldı.
sahibi oldu. Schreven yaptığı açıklamada, “İzmirli şirketlerin
Ziyaretler sırasında İzmir Büyükşehir belediye Başkanı Kokalitesi bizi çok etkiledi. burasının, Hollanda firmalarının yatırım caoğlu, belediye olarak sadece sanayi, liman ve ticaret çerçeyapması gereken bir şehir olduğunu düşünüyoruz” dedi.
vesindeki bir görev alanıyla sınırlı olmadıklarını belirterek Nif,
Çin, Hindistan, Rusya ve Körfez ülkeleriyle birlikte
Gediz ve Küçük Menderes ovalarını da kapsayan Türkiye’nin
Türkiye’nin ticarette öncelik verdikleri yerlerden olduğunu
en önemli tarım havzalarına hizmet vermeye başladıklarını dile
belirten Schreven heyette 120 firmanın temsilcilerinin bulungetirdi. Bu bölgelerden Bayındır ilçesinde çiçekçilik faaliyetleriduğuna dikkat çekti Schreven, İzmir’in Türkiye pazarına girmek
ni, Kemalpaşa’da hayvancılığı ve Tahtalı havzasında da organik
isteyen Hollanda merkezli KOBİ’ler için iyi bir başlangıç noktası tarımı desteklediklerini sözlerine ekleyen Başkan Kocaoğlu,
olduğunu söyledi.
bir yandan da atıl jeotermal kaynakların değerlendirilmesi ve
mevcutların kapasitesinin artırılması yönünde çalıştıklarını ifade
etti. Kocaoğlu, şehre katkı sağlayacak her türlü girişimi destekleyeceklerini belirterek, heyetteki işadamlarının ilgili sektörlerle
bağlantı kurmasına yardımcı olacaklarını söyledi.
EBSO’dan çifte atak
Ege Bölgesi Sanayi Odası, Hollanda Ekonomik İşlerden Sorumlu Bakan Yardımcısı Roderick Van Schreven Başkanlığındaki
heyete İzmir ve yatırım imkanları hakkında çifte sunum yaptı.
Hilton’da üst düzey katılımla gerçekleştirilen yemekte konuşan
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, 45 değişik sektörde 5 bin civarında sanayicinin faaliyet gösterdiği İzmir’de dünya
standartlarında üretilen ürünlerin global pazarlarda rekabet ettiğini söyledi. Tarım ve tarıma dayalı gıda, tekstil ve hazır giyim,
inşaat, otomotiv ve yan sanayi, demir çelik, makine, elektrik,
elektronik, çimento gibi sektörlerde İzmir’in söz sahibi olduğunu
anlatan Taşkın, enerji, mega yat, jeotermal enerjiyle ısıtılan sera-
ebsohaber 34 aralık 2008
ULUSLARARASI
cılık, balıkçılık gibi sektörlerin yıldızlaşmaya başladığını da ifade
eden Taşkın, hemen her sektörde yapılabilecek ortak yatırımlarla
Türk ve Hollandalı firmaların gerek iki ülkede gerekse başka ülkelerdeki girişimlerinde kazançlı çıkacağına dikkat çekti. Tamer
Taşkın, lojistik konumu, deniz, hava ve karayolları ulaşım imkanları, hemen yatırıma başlanabilecek organize sanayi bölgeleri ve serbest bölgeleri, nitelikli insan gücü, üniversiteleri, sosyal
yaşam düzeyinin yüksekliği ile ikliminin İzmir’i Türkiye’nin
yatırım açısından en avantajlı kenti haline getirdiğini bildirirken,
iş fırsatlarının zaman kaybedilmeden değerlendirilmesini önerdi.
İş yemeğine EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ufuk
Akgün ile Meclis Üyesi Mehmet Tiryaki de katıldı.
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, Hollanda Büyükelçiliği Ticaret ve Ekonomi Müsteşarı William Van Rossem ile
Hollanda’da Türkiye’ye yönelik yatırımları koordine etmek üzere
kurulan TİK Turkey Direktörü Hans Krielen’i konuk ederken,
İzmir’de yatırımcılara bilgi desteği sağlamak amacıyla açılması
düşünülen Yatırımcı Destek Ofisi ile ilgili ayrıntıları görüştü.
Hollandalı otomotivcilere işbirliği çağrısı
Ege Bölgesi Sanayi Odası organizasyonuyla düzenlenen
toplantıya ise özellikle Hollandalı otomotivciler büyük rağbet gösterdi. İzmirli otomotivcilerle ikili görüşmeler yaptıkları
Hollandalı otomotivciler, İzmir’de yatırıma davet edildiler.
Hilton Oteli’nde bir araya gelen 15 Hollandalı otomotiv firması
temsilcisi ile 30’un üzerinde İzmirli otomotivci gerçekleştirdikleri görüşmelerle işbirliği imkanlarını araştırdılar. İkili görüşmeler
öncesi konuşan EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın,
Hollandalı otomotivcileri İzmir’de yatırıma davet etti. Krone,
Delphi Diesel, Mahle Mopisan gibi otomotiv yan sanayinin dev
firmalarının seçtiği İzmir’de Hollandalı otomotivcilerin de yerini
almasını isteyen Taşkın, İzmir’in bu sektörde sanayi yatırımları,
nitelikli çalışanları ve altyapı imkanlarıyla otomotivcilere büyük
avantajlar sağladığını söyledi.
Otomotivin şu anda Türkiye’nin ihracatta yıldız sektörü
olduğunu, İzmir’in de otomotiv yan sanayinde gelişmiş bir kent
olduğunu dile getiren Taşkın, 2007 yılında ihracatın bir önceki yıla göre farklı ürünlerde yüzde 17 ila yüzde 135 arasında
arttığını kaydetti. İzmir’den otomotiv yan sanayi ihracatının 510
milyon dolar olduğuna dikkat çeken Taşkın, “Yeni kurulan Bağyurdu Otomotiv İhtisas Sanayi Bölgesi’nde ise 100 yeni fabrika
kuruluyor. Birçok yatırımcı da bölge ile ilgileniyor. Marmara
Bölgesi’nde yatırım yapacak uygun yerler kalmadı. Ama İzmir’de
birçok OSB’de yatırım yapılabilir. Hollanda’da Helmont İleri
Teknoloji Otomotiv kampusü bulunuyor. Burada Ar-Ge faaliyetleri yürütülüyor. Hollandalı otomotivcilerle Ar-Ge konusunda da
işbirliği yapabiliriz” diye konuştu.
Rusya TSO’dan işadamlarına kolaylık
Türkiye ile enerji, tekstil, gıda ve makine başta olmak üzere pek çok sektörde güçlü ticari bağlantıları bulunan Rusya
Federasyonu, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin daha
da gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla Türkiye’de açtığı
Ticaret ve Sanayi Odası’nın çalışmalarını etkinleştirdi.
Rusya Federasyonu Ticaret ve Sanayi Odası Türkiye Temsilcisi Alexander Chernov, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim
Kurulu Başkanı Tamer Taşkın’ı ziyaret ederek Oda’nın çalışmaları hakkında bilgi verdi. Karşılıklı yatırımları, müteahhitlik
hizmetlerini, sanayi tesislerinin özelleştirilmesine katılımı,
ulaştırma ve haberleşme alanında dengeli bir zeminde her iki
ülkenin yararına olacak şekilde daha da artırılmasından yana
olduklarını bildiren Alexander Chernov, özel sektörün oynadığı rolü dikkate alarak taraflar arasındaki diyaloğun güçlendirilmesi için çaba gösterdiklerini belirtti. Chernov, iş çevreleri,
odalar, işadamları dernekleri ve birlikler arasındaki temasları
desteklediklerini, işadamı heyetlerinin ziyaretlerini kolaylaştırmaya çalıştıklarını da sözlerine ekledi.
Rusya Federasyonu Ticaret ve Sanayi Odası Türkiye
Temsilciliği İş İstihbaratı Bölümü uzmanı Victor Sergey
de, Rusya’nın Ticaret ve Sanayi Odaları ile Moskova Dünya
Ticaret Merkezi, Expocenter, Soyuexpertiza ve diğer partner
kuruluşlarla birlikte geliştirilen “Sanal Sergi” ve “BIEN-İş İstihbaratı Bilgi Değişim Ağı” www.ruschamber.net/eng Projesi
hakkında bilgilendirdi. Sistem, Türk işadamlarına ücretsiz.
ebsohaber 35 aralık 2008
ULUSLARARASI
Romanya’nın tercihi Türkiye ve İzmir
Romanya’nın Türkiye Büyükelçisi
çalışmaları değerlendirelim.”
Romanya’nın Türkiye Büyükelçisi
İon Pascu, iki ülke arasındaki ekonomik
İon Pascu, ülkesindeki Türk giriilişkilerin çok güçlü olduğunu belirterek,
İzmir’e hayran kaldı
şimcilerden memnuniyet duyduğubu olumlu ortamın sürmesi için çaba
Kenti gezdiği sırada gördüğü manzanu dile getirirken kriz ortamında
göstereceğini bildirdi.
ralardan fazlasıyla etkilendiğini belirten
bile iş yapılabileceğni söyledi.
Romanya Büyükelçisi Pascu,
konuk Büyükelçi, “İzmir’de görev yapan
Türkiye’de göreve başladıktan sonra
Başkonsolosumuz Mircea Neata çok
İzmir’e ilk ziyaretinde Ege Bölgesi Sanayi
şanslı bir diplomat. Kendisini kıskandım.
Odası’nı ziyaret ederek Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Büyükelçiliğimizin de İzmir’de olmasını çok isterdim” dedi.
Ufuk Akgün ile bir araya geldi. Türkiye ile Romanya arasındaSayısını tam olarak bilmemekle birlikte İzmir’de çok sayıda
ki ilişkilerin gerek politik, gerek ekonomik açıdan her alanda
Romanya vatandaşının yaşadığını söyleyen Büyükelçi, ülkesinçok iyi durumda olduğunu belirten İon Pascu, ‘’Bu noktada şu
den Türkiye’ye her yıl 450 bin civarında turist geldiğini de dile
unutulmamalıdır ki Türkiye’nin AB’ye girişi konusunda Romanya getirdi. Büyükelçi Pascu, İzmir ile Romanya’nın Köstence şehirTürkiye’yi her zaman desteklemektedir” dedi.
lerinin kardeş şehirler olduğunu hatırlatarak, iki ülke arasındaki
Türkiye’nin Avrupa Birliği üyesi olmasa da AB’ye çok yakın
kültürel ve ticari ilişkilerin geliştirilmesinde bu kentlerin önemli
bir ülke olduğuna dikkat çeken Romanya Büyükelçisi Pascu,
rol oynayabileceğini de söyledi.
sözlerini şöyle sürdürdü:
EBSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ufuk Akgün de,
“Türkiye ile 6 milyar dolarlık bir dış ticaret hacmimiz
Büyükelçi Pascu’nun Romanya ile İzmir arasındaki mevcut ilişbulunuyor. Ayrıca Romanya’da yatırımı bulunan pek çok Türk
kileri daha da ileri götürmek amacıyla girişimlerde bulunduğuna
firması mevcut. Türk firmalarının toplam yatırımı 5 milyar dolara dikkat çekti. Romanya’nın İzmir’de başkonsolosluk açtıktan sonulaşıyor. Bu global finansal kriz ortamında bile değerlendirilebira ticari ilişkilerde gözle görülür bir canlanma olduğunu vurgulalecek iyi koşullar var. Romanya halen yabancı firmalar için çok
yan Akgün, “Küresel kriz yaşanmasına rağmen çalışmalar devam
cazip bir pazar. Romanya’da yatırımı bulunan Türk işadamları
ediyor. İzmir olarak birbiri ardına yabancı heyetler ağırlıyoruz.
memnun. Biz, dışarıdan çalışan alırken de özellikle Türkleri
Çin ve Almanya başta olmak üzere pek çok ülkeden heyetlerle
tercih ediyoruz. Türkler çok çalışkan. Benim birikimim de dış
bir araya geldik. Fakat en fazla ilişkilerimiz Romanya ile oldu.
ekonomik ilişkiler üzerine olduğu için sizlerin yapacağı çalışma- Başkonsolos Mircea Neata da gerçekten çok aktif çalışmalar
ların başarılı olması için yardımcı olabileceğimi düşünüyorum.
yapıyor. İzmir’in Romanya ile ilişkilerini daha üst seviyeye getirTürkiye’deki görev sürem içinde ortaklaşa yapabileceğimiz
mek için temaslarımız bundan sonra da sürecek” diye konuştu.
ebsohaber 36 aralık 2008
ULUSLARARASI
Kırgızistan ilişkileri geliştirmek istiyor
Türki cumhuriyetler içinde ağırlıklı bir yere sahip olan Kırgızistan, Türkiye ile dostluk ilişkilerini ekonomik ilişkilerle de
pekiştirmek istiyor.
Kırgızistan Büyükelçisi Mambetjunus Abylov, Ege Bölgesi
Sanayi Odası Meclis Başkanı Ender Yorgancılar’ı ziyaret etti.
Abylov, Türkiye-Kırgızistan ticari işbirliğini geliştirmeyi istediğini vurgularken, işbirliği için destek istediklerini belirtti. Kırgız
firmalarının İzmir Enternasyonal Fuarı’na katıldığını fakat tatmin
edici bir sonuç alamadığını da ifade eden Büyükelçi Abylov, ikili
ticaretin desteklenmesini gündeme getirdi.
Kırgızistan’ın tarım ve hayvancılıkta büyük potansiyeli olduğunu ifade eden Mambetjunus Abylov, dünyada kuru fasülye
ihracatında bir numara olan ülkesinden Türkiye’ye yılda 75 bin
ton fasülye geldiğini, ayrıca küçük baş hayvancılığın önemli yer
tuttuğunu anlattı. Abylov, Türkiye’nin 8. Cumhurbaşkanı Merhum Turgut Özal tarafından 1990’lı yıllarda tamamlanıp açılışı
yapılan deri işleme tesislerinin iyi çalıştırılamadığı için kapatılmak zorunda kalındığını da hatırlatırken, “Küçük baş hayvanlarımızın derilerini de değerlendirip iç ve dış piyasaya nihai ürün
olarak satmak istiyoruz. Ancak bunun için sadece makineye
değil tecrübeli elemana da ihtiyacımız var. Kurulacak işletmenin
üretim ve ihracat basamakları da Türk yetkililer tarafından takip
edilmeli. Karadobo köyünün, Zhaiylsky Bölgesi’nde bulunan
Zhergetal çiftliğindeki arıcılığı geliştirmek ve bal üretimini
destekleme projemize EBSO’nun desteği ve ilgisini bekliyoruz.
Türkiye – Kırgızistan ilişkilerini geliştirmek üzere bu amaca en
iyi şekilde hizmet edecek kişiyi Fahri Konsolos olarak seçmek
istiyoruz” dedi.
Kırgızistan Büyükelçisi Abylov, ülkesinde bir uluslar arası
havalimanı projesine Türkiye’den destek istediklerini de bildirdi.
EBSO Meclis Başkanı Ender Yorgancılar da, bölge ve kent
ekonomisi hakkında Kırgızistan Büyükelçisi’ni bilgilendirirken
İzmir’in özellikle liman ve ulaşım açısından çok önemli bir
konumda olduğunu vurguladı. Türkiye ve Kırgızistan arasındaki
ekonomik ilişkileri artırmak için iki ülke sanayicileriyle işadam-
larının bir araya gelmesi gerektiğini söyleyen Yorgancılar, Kırgız
işadamlarını beklediklerini, aynı şekilde İzmir’den de heyetlerin
gidebileceğini ifade etti.
Ender Yorgancılar, Kırgızistan’ın 6 milyon nüfusu olmasına
rağmen potansiyelin büyük olduğuna işaret ederken, “Global
kriz döneminde işbirliğimiz her iki ülkeye de kazanç sağlayacaktır. Türkiye olarak yaklaşık 181 milyon dolarlık ihracat yaptığımız Kırgızistan’dan ithalatımız 45 milyon dolar. Kırgızistan’a
inci, değerli taş, maden parçaları, halı, örme giyim eşyası, kazan
ve makineler, plastik ve plastik ürünler ihraç ediyoruz ve yenilen
sebze-meyve, bakliyat, pamuk ve hayvansal ürünler başlıca
ithalat ürünlerimizi oluşturuyor” dedi.
Kırgızistan Büyükelçisi Abylov, İAOSB Bölge Müdürlüğü’nü
ve Kırgızistan’a makine ihracatı yapan Özdersan Deri Makinaları
San. ve Tic. Ltd. Şti., Hisar Makina Firması ile ESBAŞ’ı ziyaret
etti. Adnan Menderes Havalimanı’nda Vali Yrd. Ömer Karaman’ı
ziyaret ederek, havalimanında incelemelerde bulundu ve
Kırgızistan’da yapılması planlanan havalimanı ile ilgili TAV ile
ortak bir çalışma yapmak istediklerini söyledi.
ebsohaber 37 aralık 2008
ULUSLARARASI
AB için küçük ama önemli adım
Ege Bölgesi Sanayi Odası, Türkiye’nin
EBSO’nun Türkiye ve İzmir’i tanıttığı
Avrupa Birliği’ne tam üyelik sürecinAvrupa Parlamenterleri Bilgilendirme
EBSO, Avrupalı parlamenterlerin
de Avrupalı parlamenterlerin ülkemiz
Toplantısı’na katıldı.
AB’ye tam üyelik sürecinde ülhakkında doğru bilgilere sahip olmasını
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer
kemiz hakkında doğru bilgilere
sağlamak amacıyla Avrupa Parlamentosu
Taşkın,
“table talk” olarak adlandırılan
sahip olmasını sağlamak amacıyla
milletvekillerinden Çek parlamenter Jan
biçimde
ve herkesin söz alıp konuştuğu
lobi çalışmasında yeraldı.
Zahradil’i İzmir’de konuk etti. Zahradil,
toplantıda, dünyanın 17’nci büyük ekoİzmirli sivil toplum kuruluşlarının da
nomisi konumundaki Türkiye’nin AB’ye
katıldığı toplantıda Çek Cumhuriyeti’nin Türkiye’nin AB’ye tam
güç katacağını anlattı. Türkiye’nin tekstil, beyaz ve kahverengi
üye olması konusunda destek verdiğini ifade etti.
eşya, çimento, cam, demir çelik gibi sektörlerde Avrupa hatta
AB’nin karar alma sistemi içinde güçlü bir konumda olan
dünyada ilk sıralarda yeraldığını hatırlatan Taşkın, ihracatın
ve sık sık Türkiye için önem taşıyan kararlar alan Avrupa
yüzde 90’ının sanayi ürünlerinden oluştuğunu, bunun da AB
Parlamentosu’nun milletvekillerinden Çek Parlamenter Jan
ve ABD’ye yapıldığını, genç nüfusu, gelişen ekonomisi, yatırım
Zahradil, İktisadi Kalkınma Vakfı Brüksel Temsilcisi Haluk Nuray imkanları, bölgesindeki etkin konumunun yanısıra gerçekleştirve Lidove Noviny yazarı gazeteci Katerina Safarikova ile birlikte
diği yasal ve yapısal reformlarla AB’ye tam üyelik için gerekli
adımları attığını ifade etti. Tamer Taşkın, İzmir’in de modern
yaşam tarzı, sosyal imkanları, eğitilmiş insan gücü, iklimi,
uluslar arası pazarlarda rekabet eden sektörleri, yatırıma hazır
organize sanayi bölgeleri, lojistik konumu, kara, hava ve deniz
ulaşım imkanlarıyla Türkiye’nin batıya açılan kapısı olduğunu
vurguladı. EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, Avrupa başta
olmak üzere dünyanın pekçok ülkesindeki kuruluşların İzmir’de
doğrudan ve Türk şirketleriyle ortak olarak yatırımlar yapmasının
da kentin uluslar arası yapısının en önemli göstergelerinden biri
olduğunu sözlerine ekledi.
Çek Cumhuriyeti İzmir Fahri Konsolosu Sabri Ethem Özsoy,
EGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Temizocak, Türkiye – AB
Derneği İzmir Şube Başkanı Cemal Tükel, NCM Danışmanlık
Yönetim Kurulu Başkanı Ali Nail Kubalı, Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necdet
Alpaslan, Ege Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölüm Başkanı
Prof. Dr. Süheyda Atalay, TOBB İzmir İl Kadın Girişimciler
Kurulu Başkan Yardımcısı Şahika Aşkıner, İzmir Kalkınma Ajansı
ebsohaber 38 aralık 2008
ULUSLARARASI
Genel Sekreteri Dr. Ergüder Can, EBSO
getiren bu toplantı dizisi ve bu vesileyle
Avrupa Parlamentosu MilletveYönetim Kurulu Üyesi Yavuz Kaptakurulacak ilişki ağının gelecek için çok
kili Çek parlamenter Jahradil,
noğlu ile EBSO Genç Sanayiciler Birliği
önemli bir adım teşki edeceğini söyleyeTürkiey’ye desteğinin tam olduYönetim Kurulu Üyesi Arda Beset de,
biliriz” diye konuştu.
ğunu söylerken, üyelik sürecinin
yaptıkları sunumlarda Türkiye’nin AB’ye
olumlu sonuçlanacağını ifade etti.
uyumu çerçevesinde yaptığı çalışmalara,
Türkiye’ye desteğim tam
uyum yasalarına paralel olarak kendi
Avrupa Parlamentosu’nun Çek milçalışmalarını yönlendirdiklerini, ilişki
letvekili Zahradil de “Türkiye’nin AB’ye tam üye olmasına hem
içinde oldukları kişi ve kurumları da bu yönde bilgilendirdikleri- ben hem de ülkem destek veriyoruz” dedi.
ni anlattı.
Türkiye’nin AB ile Gümrük Birliği ve tam üyeliği konusunİKV Brüksel Temsilcisi Haluk Nuray da, Türkiye’nin AB’ye
daki görüşlerini katılımcılarla paylaşan Jan Zahradil, birliğe tam
tam üyelik kararının alınacağı Avrupa Parlamentosu’nda ülkeüyelikte uygulanan seçim sisteminde yaşanan en büyük zorlumizin hiçbir şekilde söz sahibi olmadığı gibi parlamenterlerin
ğun tek bir ülkenin red oyu vermesinin bile tam üyeliğe kabulün
Türkiye üzerindeki bilgilerinin de kısıtlı olduğunu hatırlattı. Bu
iptali olduğunu hatırlattı. Türkiye’nin üyelik için müzakere süreeksikliği gidermek amacıyla Avrupa Parlamentosu üyeleriyle
cinde birtakım iniş-çıkışların yaşanmasının normal olduğunu ifaTürk sivil toplumunun değişik kesimlerini biraraya getirdiklerini
de eden Zahradil, “Herşeye rağmen Tükiye’nin AB’ye tam üyelik
söyleyen Nuray, “AP üyeleriyle doğrudan ve kurumsal bir ilişki
sürecinin olumlu sonuçlanacağına inanıyorum” diye konuştu.
AB ile yeni fasıllarda son aşamaya gelindi
AB üyesi ülkeler, Türkiye ile Aralık ayı ortasından sonra
Aralık’ta açılması planlanan sermayenin serbest dolaşımıyla
bilgi toplumu ve medya fasıllarıyla ilgili hazırlıklarda sonuca
yaklaştı.
Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, üye ülkelerin genişlemeden sorumlu diplomatlarının katıldığı Genişleme
Çalışma Grubu’nun toplantısında, Hırvatistan ve Türkiye ile
ilgili açılacak fasıllarda önemli mesafe alındı.
Türkiye ile açılacak 2 fasılda da önemli sıkıntı olmadığını
vurgulayan kaynaklar, Genişleme Çalışma Grubu’ndan çıkacak olumlu sonucun AB Daimi Temsilciler Komitesi’nde (COREPER) onaylanarak Türkiye ile 2 fasılda daha müzakerelerin
başlatılması için hükümetlerarası konferansın toplanmasının
güvence altına alınacağını belirtiyorlar.
Avrupa Birliği kaynakları, 1 Ocak’ta görevi Fransa’dan
devralacak Çek Cumhuriyeti’nin dönem başkanlığı sırasında
Türkiye ile açılması olası fasılları ise vergilendirmeyle sosyal
politika ve istihdam olarak sıralıyor.
Türkiye, bugüne dek AB ile müzakerelere konu 33 fasıldan
8’ini açarken, 1’ini tüm süreç sonuçlanıncaya dek geçici olarak
kapattı. Fransa dönem başkanlığında açılacak 2 fasılla birlikte yolun
neredeyse 3’te 1’ini geride bırakacak olan Türkiye, Kıbrıs Rum
kesimine limanların açılmaması gerekçesiyle 8 faslın resmi ve
bir o kadar faslın da Fransa ve Rumlar tarafından gayrıresmi
olarak engellenmesiyle karşı karşıya bulunuyor.
ebsohaber 39 aralık 2008
ULUSLARARASI
AB-Türkiye KİK’te Türkiye ağırlığı
Türkiye-Avrupa Birliği Karma İstiyönetilebilmesi için Türkiye ve AB’nin
şare Komitesi’nin (Türkiye-AB KİK) 25.
birbirlerine ihtiyacı olduğunu söyledi.
Türkiye-Avrupa Birliği KİK’in 25.
toplantısı Paris’te gerçekleştirildi. Paris
Ekren, KİK’in bu anlamda da Türkiye
Toplantısı’na Devlet Bakanı Ekren
Ticaret ve Sanayi Odası’nda iki gün süren
ve AB arasında önemli bir köprü görevi
ve Türk tarafı başkanı Kudatgotoplantıda, “Sivil Toplum Örgütlerinin
gördüğünü sözlerine ekledi.
bilik ile birlikte EBSO Yönetim
Türkiye’nin Katılım Sürecindeki Rolü”,
Türkiye-AB KİK’in Türkiye Kanadı
Kurulu Başkanı Taşkın da katıldı.
“AB ve Türkiye’de KOBİ’lerin FinansmaEş Başkanı, TİSK Yönetim Kurulu Başna Erişimi” ile “AB ve Türkiye’de Tüketici
kanı Tuğrul Kudatgobilik ise toplantının
ve Sağlık Politikaları” konuları ele alındı. Ege Bölgesi Sanayi
açılışında yaptığı konuşmada, AB’nin ihracatta ve ithalatta
Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, Yönetim Kurulu
Türkiye’nin en önemli ticari ortağı olduğunu belirterek, AB’deki
Üyesi sıfatıyla Türk iş dünyasının en büyük örgütü Türkiye Odaekonomik gelişmelerin Türkiye’yi yakından ilgilendirdiğini
lar ve Borsalar Birliği’ni temsil etti.
söyledi.
Türkiye-AB KİK toplantısının açılış konuşmasını yapan Devlet
Türkiye’nin AB üyeliği perspektifine tam destek verdiklerini
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren bütün dünyayı
belirten Kudatgobilik, bununla birlikte tam üyelik müzakereleetkisi altına alan küresel mali krizi Türkiye’nin, makul bir düzelt- rinin hızı ve gelişiminden memnun olmadıklarını söyledi. 35
me ve dalgalanma ile atlatacağını söyledi.
bölüm başlığından şu ana kadar sadece 8 bölüm başlığının açılKonuşmasında son mali krize değinen Ekren, kriz ile birlikte
dığını kaydeden Kudatgobilik, Kıbrıslı Rum ve Fransa’nın, bazı
bütün ülkelerin makro ekonomik hedeflerini gözden geçirmek
bölüm başlıklarını engellenmesini eleştirdi.
zorunda kaldığını hatırlatarak, mali ve bankacılık sektöründe
Kudatgobilik, müzakerelerin yavaşlamasının Türk kamuoyapılan reformların, Türkiye’yi krize karşı daha dayanıklı hale
yunda yarattığı memnuniyetsizliği de dile getirerek, müzakerelegetirdiğini söyledi.
rinin bu yavaşlıkta devam devam etmesi halinde, AB üyeliğinin
Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi üyeliğine seçildiğini, G-20 gerekliliği yönünde Türk kamuoyunu ikna etmenin de giderek
ülkesi olduğunu, dünyanın 17. Avrupa’nın 6. büyük ekonomisi
zorlaştığını ifade etti. Kudatgobilik, sivil toplum örgütleri olarak,
olduğunu hatırlatan Ekren, AB üyeliğinin hem Türkiye’ye hem
Türk hükümetinden de reform sürecini etkili bir biçimde yerine
de AB’ye karşılıklı daha fazla yarar ve fırsatlar sağlayacağını
getirmesini istediklerini de söyledi.
söyledi.
AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu genel müdürü Jan
Ekren, “Türkiye’nin imkan ve kaynaklarını AB’nin potansiyeTruszczyniski, Fransa’nın dönem başkanlığında iki bölüm başlıli, imkan ve kaynaklarını birleştirdiğimizde Türkiye’nin, bölgesel ğının açılmasının beklendiğini söyledi. Genel müdür, Türkiye’de
küresel anlamda gücü AB ile daha fazla gelişecek” diye konuştu. reformların yavaşlaması nedeniyle, yeteri kadar bölüm başlığının
Türkiye ile AB arasındaki yoğun ekonomik ve kültürel ilişaçılmadığını iddia etti.
kilere dikkati çeken Ekren, mali kriz, gıda krizi, enerji krizi ve
Paris Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Pierre Simoni, Fransız
ilerde ortaya çıkacak istikrarsızlıkların daha etkili bir biçimde
siyasetçilerinin tersine Fransız işadamlarının, Türkiye’nin AB
ebsohaber 40 aralık 2008
ULUSLARARASI
üyeliğine tam destek verdiğini söyledi.
KİK bir sonraki toplantısını 25-26 Nisan 2009 tarihlerinde İstanbul’da düzenleyecek.
Sonuç bildirisi:
Yeni fasıllar ivedilikle açılmalı
reform sürecindeki tartışmalar için kesin
bir takvim çizelgesi belirlemesi tavsiye
edilirken, Anayasa’da temel özgürlüklerin ve vatandaşlık haklarını pekiştirilmesi
hususunun açıkça belirtilmesinin önem
taşıdığı vurgulandı.
Bildiride, Türk hükümetine, bu
reformlara ilişkin sivil toplumla geniş uzlaşma araması tavsiye edildi. Ortak bildiride KOBİ’lerin ekonominin istikrarı, sosyal gelişme ve işsizliğin önüne geçilerek yeni
istihdam yaratılması için oynadığı role vurgu yapıldı.
Türkiye’de şirketlerin yüzde 99’unun KOBİ olarak yorumlandığı ve KOBİ’lerin istihdamın yüzde 77’sini karşıladığı ifade
edilen bildiride, bununla birlikte KOBİ’lerin 56’sının ihracat
yapamadığı, yüzde 46’sının ise yeterli fona uluşamadığı vurgulandı. Bildiride, KOBİ’lerin finansman soruna çare bulunması
istendi.
Ortak bildirinin işçi sendika haklarıyla ilgili bölümündeyse,
Türk hükümeti, Dünya İşçi Örgütü (ILO) sözleşmesine uygun
yasal düzenlemeleri daha önce söz vermesini rağmen yerine
getirmediği için eleştirilerde bulunuldu.
Bildiride, sağlık ve tüketici haklarıyla ilgili olarak Türkiye’nin
gerekli düzenlemeleri yapması çağrısında bulunuldu.
Türk tarafı, ülkemizin AB’ye tam
üyeliği yolunda önemli bir destek
alırken, toplantının sonuç bildirisinde de yeni fasılların ivedilikle
açılması isteği ağırlık kazandı.
Türkiye-Avrupa Birliği (AB) Karma İstişare Komitesinin
(Türkiye-AB KİK) 25’inci toplantısı sonunda Fransa’ya Türkiye
ile yürütülen AB üyelik müzakerelerinde yeni fasılların ivedilikle
açılması çağrısında bulunuldu.
Toplantı sonucunda kabul edilen ortak bildiride, “Slovenya
dönem başkanlığı döneminde yalnızca iki faslın açılmasından
doğan memnuniyetsizlik” dile getirildi ve “Dönem Başkanı
Fransa’dan yeni fasılları ivedilikle açması” çağrısında bulunuldu.
Bildiride, Türk hükümetine de, hali hazırda kriterlerin uygulanmasını devam ettirmesi tavsiye edildi. “Avrupa Komisyonu ve
Türk hükümetinin müzakerelerle ilgili hususlarda KİK ve Türk
sivil toplum kuruluşlarına danışması ve onları sürekli bilgilendirmesi” çağrısında bulunulan ortak kararda, KİK’in, AB ve
Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarına katılım sürecine dair bilgi
aktarımı konusunda aktif rol oynayacağı vurgulandı.
Ortak bildiride, Türkiye’ye Anayasasını revize etmesi ve bu
Türkiye-AB KİK
Karma bir yapıya sahip olan komite, Türkiye ve AB kanadından, işçi,
işveren ve diğer menfaat gruplarını
temsil eden 18’er üyeden oluşuyor. Ayrıca biri Türkiye kanadından, diğeri AB kanadından seçilen iki eş başkanı bulunan
komite, Brüksel ve Türkiye’de olmak üzere, yılda iki olağan
toplantı yapıyor.
Türkiye-AB KİK, Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin temelini
oluşturan 1963 Ankara Antlaşması’nın; taraflar arasındaki
işbirliği ve temasların kolaylaştırılmasını, AB ile geliştirilecek
diyaloğun Türkiye’deki muhataplarının kurumsallaştırılma-
sını ve bu çerçevede bir yapılanmaya
gidilmesini öngören 27. maddesine
istinaden 16 Kasım 1995 tarihinde oluş-
turulmuştu.
Türkiye-AB KİK’in Türkiye Kanadı Eş Başkanlığı görevini,
1 Ekim 2008 tarihi itibarıyla iki yıl sürecek yeni dönem için
TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Kudatgobilik devralmıştı. Komitenin AB Kanadı
Eş Başkanlığı görevini ise, yine aynı dönem için Avrupa
ekonomik ve Sosyal Komitesi İşçi Grubu üyesi Sandy Boyle
yürütüyor.
ebsohaber 41 aralık 2008
ULUSLARARASI
Türkiye ile Hindistan’ı
ekonomi yakınlaştırıyor
Türkiye ve Hindistan.. Dünya hariMuherjii’yi kabul etti. Cumhurbaşkantasında birbirine uzak bu iki ülkeyi, talığı Sarayı’na gelişinde yöresel kıyafet
Başbakan Erdoğan’ın bakanrihten gelen dostluk bağları ile ekonomi
giymiş atlı askerlerin eşlik ettiği Başbalar ve iş dünyası temsilcileriyle
yakınlaştırıyor. Başbakan Recep Tayyip
kan Erdoğan’ı Hindistan Cumhurbaşkanı
Hindistan’a yaptığı ziyaret ve
Erdoğan’ın 2000 yılından bu yana
Patil’in kabulü yaklaşık 1 saat sürdü.
Türk-Hint İş Forumu, ilişkilerde
başbakan düzeyinde Hindistan’a yaptığı
Erdoğan, Türkiye’nin Hindistan ile
yeni bir açılım yarattı.
ziyaret ve Türk Hint İş Forumu, iki ülke
derin tarihi bağlarının bulunduğunu bearasındaki ilişkilerde yeni bir açılıma
lirterek, “Hindistanla aramızda herhangi
neden olurken, ileriye dönük işbirliklerinin köprülerini kurdu.
siyasi bir sorun yok. Özellikle son beş yılda siyasi, askeri, ekoBaşbakan Erdoğan ile birlikte Sanayi ve Ticaret Bakanı Çağlayan, nomik, ticari, kültürel, bir çok alandaki gelişmeleri bu ziyaretle
Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Tüzmen, TOBB Başkanı
çok daha üst düzeye tırmandırmanın gayreti içerisindeyiz” diye
Rifat Hisarcıklıoğlu ve Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu konuştu.
Başkanı Tamer Taşkın, Türk Hint İş Konseyi Başkanı Cefi Kamhi
Erdoğan, Türkiye ve Hindistan’ın iki büyük medeniyetin mide, iş dünyasına yönelik girişimleriyle dikkat çekti.
rasçıları olduğunu belirterek, “Özellikle Kurtuluş Savaşı sırasında
Asya-Pasifik Bölgesi’nin son dönemde Çin ile birlikte parlaHindistan halkının verdiği desteği hiçbir zaman unutmadık ve
yan yıldızı konumunda bulunan Hindistan, aynı zamanda geçtiher zaman da anacağız” dedi
ğimiz birkaç yılda gerçekleştirdiği doğrudan yabancı yatırımlarla
gündemdeki yerini koruyor. 2000 yılından beri Hindistan’a
Erdoğan’dan Hintli yatırımcılara çağrı
Başbakan düzeyinde gerçekleştirilen bu ilk resmi ziyaret sıraBaşbakan Erdoğan, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK)/
sında yapılan etkinliklerle hem Hint kamuoyunda Türkiye’ye
Türk-Hindistan
yönelik farkındalığın arttırılması, hem de Hint yatırımlarından
İş Konseyi, 21
Türkiye’nin aldığı payın yükseltilmesi hedeflendi.
Kasım 2008’de
Yeni Delhi’de Hindistan Başbakanı Manmohan Singh tarafın- Yeni Delhi’de
dan resmi törenle karşılanan Baş- bakan Erdoğan, Hindistan
Hindistan Sanayi
Cumhurbaşkanı Pratibha Patil tarafından kabul
ve Ticaret Odalaedildi. Başbakan
Erdoğan, Hindistan
rı Federasyonu
Dışişleri Bakanı Pranabh
(FICCI), Hindistan
ULUSLARARASI
Sanayiciler Konfederasyonu (CII) ve ASSOCHAM işbirliği ile
gerçekleştirilen Türk-Hint İş Forumu’nda yaptığı konuşmada,
ekonomik konularda yapılacak işbirliğinin iki ülkeyi birbirine
daha da yakınlaştıracağını söyledi. Konuşmasında öncelikle ekonomik krize ilişkin değerlendirmede bulunan Erdoğan, “Şimdi
yatırım yapma zamanıdır. İstihdam ve üretim yapma zamanıdır.
İnanıyorum ki işte o zaman bu kriz neye dönüşecektir? O ülkeler
için fırsata dönüşecektir” dedi.
Ekonomik konularda yapılacak işbirliğinin iki ülkeyi birbirine
daha da yakınlaştıracağını belirten, hükümetlerin bu konuda
hemfikir olması ve güçlü bir siyasi irade ortaya koymasının
önemli bir gelişmenin kapısını açtığını kaydeden Erdoğan, “Bu
konuda iki tarafın işadamlarına büyük sorumluluklar düşüyor.
Hükümet olarak yatırım ve ticaret için uygun ortamı oluşturuyoruz. Bize düşen, engelleri kaldırmak, dolaşmak, süreçleri
kolaylaştırmak ve teşvik etmektir. İşadamlarının da açılan bu
yollardan ilerleyerek her iki ülkenin kalkınmasına katkı sağlayacaklarına inanıyorum” dedi.
Hintli yatırımcıları Türkiye’de yatırım yapmaya davet eden
Başbakan Erdoğan, hızla gelişen bir ekonomiye sahip olan
Türkiye’nin, aynı zamanda enerji, ticaret ve ulaşım yollarının
üç kıta arasındaki kesişme noktası olduğunu anımsattı. Erdoğan,
Türkiye’nin çok kültürlü yapısıyla İslam dünyası ile batı dünyası
arasında da bir köprü görevi üstlendiğini vurgularken şunları
söyledi:
“Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılım süreci devam ediyor.
Türkiye, adeta kültürler, medeniyetler arasında bir buluşma
noktasıdır. Şu anda Ceyhan -Kızıldeniz Petrol Boru Hattı’nın
Hindistan’a gelmesi olayı var. Bu, özellikle navlunda
Hindistan’a avantajlar sağlayacak bir proje. Bu
proje ile ilgili olarak bizler çalışmalarımızı başlatmış durumdayız. Şu anda Hindistan’ın da bu projeye katılımıyla birlikte gerçekten devasa
diyebileceğimiz büyük bir projeyi hayata
geçirmiş olacağız. Bu çok önemli.”
Erdoğan, Ceyhan’dan
Kızıldeniz’e İsrail üzerinden
döşenmesi planlanan boru
hattıyla
petrolün
getirilme
süre-
ULUSLARARASI
cinin 39 günden 16 güne düşeceğini
kilerine yaptığı katkıdan dolayı Başbakan
Devlet Bakanı Tüzmen, iki ülkenin
söyledi. Hindistan Enerji Bakanı ile de
Erdoğan’a teşekkür etti. Yeni Delhi’nin
zenginleşmek için 150-200 yıl
görüştüğünü bildiren Erdoğan, “Önemküresel ekonominin hızla yükselen başdaha bekleyemeceğini söylerken,
li bir adımın atılacağı inancındayım
kentlerinden biri olduğuna işaret eden
TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu ekove daha önce tankerlerle Rusya’dan
Hisarcıklıoğlu, haritaya bakıldığında
Karadeniz’i aşarak buraya gelen petroTürkiye ile Hindistan’ın iki uzak ülke gibi
nominin etkisine dikkat çekti.
lün artık bir boru hattıyla buraya gelme
göründüğünü ancak her zaman birbirlerine
süreci 39 günden 16 güne düşecektir.
yakın olduklarını ifade etti. Hindistan’ın
Tabi bunun navlun fiyatlarında meydana getirdiği olumlu tesiri
eski liderlerinden Gandi’nin “Hindistan bir anadır. Onun iki
herhalde kimse, hiçbir uyanık yönetim, iktidar elinin tersiyle
çocuğu vardır. Bunlardan birisi Hintliler ise diğeri de Türklerdir”
itmez. Buna yatırımı yapar ve bu adımlar atılacaktır. Arz güvensözünü anımsatan TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, bu sözün iki
liği noktasında da bu önem arz ediyor. Bu bakımdan da çok çok ülke arasındaki kardeşliği vurgulaması açısından çok önemli
önemli. Bu adımları atmanın gayretlerini önümüzdeki haftalarda olduğunu dile getirdi. Hisarcıklıoğlu, Yeni Delhi’de Türkiye’nin
Türkiye, İsrail ve Hindistan’ın enerji bakanlarının bir araya gelkurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün adını taşıyan bir caddenin
me suretiyle gerçekleştireceğiz” dedi.
bulunmasının da iki ülke arasındaki yakınlığı çok iyi ifade ettiğiBaşbakan Erdoğan, yaptığı konuşmanın ardından işadamlani vurguladı.
rının sorularını da yanıtladı. Erdoğan “Türk bankalarının, Hint
bankalarının teminat mektuplarını kabul etmediği” yönündeki
Tüzmen: Zenginlik için
bir soruya, “Bu seyahatten döndükten sonra arkadaşlarımın
150-200 yıl daha bekleyemeyiz
yapmış olduğu çalışmaları değerlendireceğiz. Ancak bu koTürk Hint İş Forumu’nda Devlet Bakanı Tüzmen ile
nudaki desteklerimizi Eximbank kanalıyla verebilirsek oradan
Hindistan’ın sanayiden sorumlu Devlet Bakanı Dr. Ashwani Kuvermeye çalışacağız. Bir de tabii bankaların bu tür teminatları
mar birer konuşma yaparak, ülkelerinin ekonomik durumlarını
kabul etmeme, vesaire gibi anlayışları üzerinde de arkadaşlarıve karşılıklı beklentilerini anlattılar.
mız bir çalışma yapıyorlar. Bu konuda bankaların tümüyle bir
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Türkiye ile Hindistan arasınaraya gelip bu anlayışları gözden geçirmelerini kendilerinden
daki
ticaret hacmini 2.6 milyar dolardan 10 milyar dolara çıtekrar isteyeceğiz. Çünkü bu süreç içerisindeki bu yaklaşımları
karmayı hedeflediklerini bildirirken, iki ülke işadamlarına bunu
biz hükümet olarak doğru bulmuyoruz. Bunları çözmeye gayret
sağlayacak çalışmalar yapmaları çağrısında bulundu.
edeceğiz” cevabını verdi.
Hindistan ve Türkiye’nin 150-200 yıl önce dünyanın en zenSabiha Gökçen Havalimanı’nın işletmesini Limak ile birlikte
gin ülkeleri arasında bulunduğunu hatırlatan Kürşad Tüzmen,
alan Hintli GMR’ın ve yine Türkiye’de yatırımı bulunan Hindis“Tekrar zengin olmak için 150 yıl bekleyemeyiz” dedi. Tüzmen,
tan merkezli çelik devi ArcelorMittal’in DEİK organizasyonunda
serbest ticaret anlaşmasının imzalanmasının, ilişkilerin gelişmedüzenlediği ziyaret çerçevesinde 1.3 milyar dolarlık ArcelorMittal yatırımı, Başbakan Erdoğan’ın görüşlerine sunuldu. Hindistan sine önemli katkı yapacağını vurguladı.
Türkiye’den 100’ün üzerinde, Hindistan’dan 250 civarında
gezisi kapsamında Cyber City’de incelemelerde bulunan Erdoişadamının katıldığı toplantıda Tüzmen, küresel ekonominin
ğan, Hindistan Uzay Araştırmaları Kurumu’nu da gezdi.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da, 7 yıl sonra Hindistan’a Atlantik Okyanusu’ndan Pasifik’e kaydığına dikkati çekerek,
bu kapsamda ‘Türkiye’nin denizleri ile okyanusları birleştirme’
başbakan düzeyinde bir ziyaret gerçekleştirdiği ve iki ülke iliş-
ebsohaber 44 aralık 2008
ULUSLARARASI
Taşkın, Türk-Hint İş Forumu’nda
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı
Tamer Taşkın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve TOBB
Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile birlikte Türk-Hint İş
Forumu’na katıldı. Taşkın,forum kapsamında iki ülke arasındaki enerji, turizm ve bilişim başta olmak üzere çeşitli
sektörlerde işbirliği, teknoloji transferi dahil, ilişkilerin
geliştirilmesi ve karşılıklı yatırımların artırılması görüşmelerine katıldı. Tamer Taşkın, geçtiğimiz Şubat ayında
Hindistan Ticaret ve Sanayi Odaları Federasyonu (FICCI)
ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği arasındaki işbirliği anlaşmasına TOBB Yönetim Kurulu Üyesi sıfatıyla
imza atmıştı. Türk-Hindistan İşbirliği Protokolü’nün Türk
işadamları açısından önemini vurgulayan TOBB Yönetim
Kurulu Üyesi ve EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın,
Türk işadamlarının Çin ve Hindistan gibi ucuz pazarlardan çekindiklerini, “bu pazarlara hiç birşey satılamaz”
gözüyle baktıklarını, oysa bunun çok yanlış bir bakış açısı
olduğunu söyledi. Tamer Taşkın; “Hindistan’daki birçok
işadamı Türkiye’den zeytinyağı, tatlı, ev tekstili almak
istiyorlar. Turizm önemli. Hindistan’da 10 milyon insan
dünyayı geziyor. Bu turistleri ülkemize çekmeliyiz. TürkHindistan İşbirliği Protokolü ile kağıt, elektronik, otomotiv, gıda ve kimya sektörlerinde işbirliği yapabiliriz. Türk
Hava Yolları’nın Hindistan’a uçması büyük fırsat. Elimizdeki tüm fırsatları değerlendirmeliyiz” diye konuştu.
politikası geliştirdiklerini kaydetti. İki ülkede karşılıklı yatırım
yapılabilecek çok sayıda alan bulunduğuna işaret eden Tüzmen, “Dünyanın en büyük ülkelerinden Hindistan’ın yapacağı her altyapı yatırımında Türkiye’nin katkısı olsun istiyoruz.
Dünyada 100 miyar dolarlık proje yürüten Türk müteahhitleri
Hindistan’da iş üstlenebilir” dedi.
İki ülke arasındaki 2.6 milyar dolarlık ticaret hacminin
yetersizliğine de dikkati çeken üzmen, bunu, en kısa sürede, iki
ülkenin toplam 650 milyar dolar olan dış ticaret hacminin yüzde
1’ine, 6 milyar dolara, 10 milyar dolara çıkarılmasını hedeflediklerini bildirdi. Tüzmen, “Serbest ticaret anlaşmasının imzalanması, bu rakamların kısa sürede gerçekleşmesini sağlayacak
iyi bir araç olabilir. 28 Nisan’da delegasyonunuzu Türkiye’ye
bekliyorum” diye konuştu.
Hintliler sıcak bakıyor
Hindistan’ın sanayiden sorumlu Devlet Bakanı Dr. Ashwani
Kumar, ülkesinin Asya ekonomisinin başını oluşturan ülkelerden
biri olduğuna dikkati çekerek, Türkiye gibi, güçlü ekonomik
gelişme, demokrasi ve sağlam bir özel sektör varlığı ile küresel
ekonomide önemli rolü bulunduğunu söyledi. Kumar şöyle dedi:
“Hindistan gibi ülkelerin bilgiye dayalı ekonomisi çok
önemli. Türkiye ile paylaşım içinde olmak istiyor. Türkiye, AB
ile köprü ve çok önemli tecrübeleri var. ABD’deki ekonomik
gelişmeler nedeniyle ekonomide durağanlık yaşanıyor, ama
ebsohaber 45 aralık 2008
ULUSLARARASI
buna rağmen bu yıl 160 milyar dolar ihracat öngörüyoruz. En az
10 yıl yüzde 8.5-9 büyüme oranını devam ettireceğiz ve bunu
sağlarsak, sekizinci yılda 2 trilyon dolarlık bir ekonomi olacağız. 2030 yılında ise Hindistan, tüketim açısından dünyanın
beşinci büyük ekonomisi olacak. Hindistan, 1 milyardan fazla
nüfusuyla ekonomide büyük fırsatlar sunuyor. Birçok büyük
şirketimiz Türkiye’ye girdi, yatırım yaptı. Büyük şirketlerinizin de
Hindistan’a gözünü çevirmesiyle, kapsamlı ekonomik ortaklık
yaşayacağımızı düşünüyorum.”
Gelişmekte olan Türkiye, Hindistan, Yunanistan ve İspanya
gibi ülkelerin şu anda küresel adımlar attığını, bu nedenle güçlerini birleştirmesi gerektiğini anlatan Kumar, “Kapsamlı işbirliği
yaparsak birbirimize katkımız olur. Biz Hindistan olarak farklı
dinleri, dilleri ve yaşam tarzlarını barındırıyoruz. Bu, Hindistan
açısından eşsiz bir başarı. Siyasi diyalog söz konusu olunca,
kimlikleri koruyarak, birbirini etkilemeden işbirliği yapılması
gerekiyor” dedi.
İşadamları umutlu
Bakan Tüzmen, Hindistan’da Türk firmaların önünü açmak
için yatırımcı bakanları ziyaret ederken, ihracatçı firmalar,
hem mal satmak hem de almak peşinde koştu. İhracat için
Hindistan’ın fiyatlarını düşük bulan ihracatçılar, bu ülkeden uygun fiyatlarla ham madde alabileceklerini belirtti. Daha önce bu
ülkede yatırım yapan Türk firmaları ise, meslektaşlarını yatırıma
çağırdı.
Geçmiş yıllara kadar kapalı bir ekonomi görünümünde olan
ve Çin’den sonra dışa açılmaya başlayan Hindistan pazarına
yönelik özel beklentiler var. Nüfusu ve tabii kaynakları ile büyük
potansiyel taşıyan Hindistan’da doğru zamanda doğru köşelerin
tutulması Türk işadamları için büyük önem taşıyor. Hindistan’ın
yurt dışındaki yatırımlarının Türkiye’ye yönlendirilmesi kadar diğer ülkelerde de ortak yatırım yapılmasının iki ülkeye de kazanç
sağlayacağı ifade ediliyor. İki ülke arasında şu anda 2.6 milyar
dolar olan dış ticaretin 2 yılda 6 milyar dolara çıkabileceğini
vurgulayan iş çevreleri, altyapı yatırımları için önümüzdeki 10
yılda yaklaşık 500 milyar dolar harcama planlayan Hindistan’da
özellikle inşaat alanındaki büyük potansiyeli değerlendirmeye
hazırlanıyor. Gıda ve hazır giyim de işbirliği fırsatlarıyla gündemde..
Keşfetmemiz gereken pazar bizi keşfediyor
DEİK Güney Asya İş Konseyleri Koordinatör Başkanı ve TürkHindistan İş Konseyi Başkanı Cefi Kamhi, ziyaretin, karşılıklı
yatırımların ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi açısından hayati
önem taşıdığına işaret ediyor.
Hindistan’ın dünyanın dört bir yanına yıllık 20 milyar doların
üzerinde yatırım yaptığını vurgulayan Cefi Kamhi, bugüne kadar
Türk işadamlarının Hindistan pazarını çoktan keşfetmiş olmaları
gerektiğini ancak, son dönemde potansiyeli değerlendirecek
kadar olmasa da hareketlenmeler olduğunu söylüyor.
“Bizim keşfetmemiz gereken pazar bizi keşfediyor. Hindistan
Eximbank Türkiye’de şube açmayı planlıyor. Hindistan enerji
yatırımcısıyla da Türkiye’deki fırsatları yakalamak üzere geliyor.
Taj gibi ünlü 3 Hintli otel zinciri Türkiye`de yatırım yapmak
istiyor. Enerji şirketi Reliant gibi birçok firmanın Türkiye’de arayışı var. Son dönemde kıpırdanmalar olduğunu görüyoruz. Türk
firmaları hem giderek gelişen Hindistan iç pazarına açılmak hem
de üretim maliyetlerinde uluslararası rekabet koşullarının gereklerine uyabilmek amacı ile Hindistan’a yöneliyor” diyen Kamhi,
bir dizi Türk yatırımının da Hindistan’a gittiğine işaret ediyor.
Altyapıya 10 yılda 345 milyar dolar
Cefi Kamhi’ye göre Hindistan’da altyapı yapımı geleneksel
olarak kamu sektörünün görev alanında olmakla birlikte özel
sektörün yatırımlardaki payı da giderek artıyor. 1995 yılına dek
Türkiye ve Hindistan arasındaki ilişkilerin durağan bir çizgide
ilerlediğini hatırlatan Kamhi, 1996 yılında Türk-Hindistan İş
Konseyi’nin kurulmasıyla birlikte, 12 yıl boyunca her iki ülkenin
de özel sektör mensuplarının birbirlerini tanımak için olağanüstü
çaba harcadıklarını belirtiyor. Hindistan’da, sadece ucuz iş gücünün değil, batılı standartlarda tüketim alışkanlıklarına ve batılı
yaşam stiline eğilimli olan zengin bir orta sınıfın varlığının
da önemle incelenmesi gerektiğini belirten Türk-Hindistan İş
Konseyi Başkanı, bu iki temel nedenden ötürü önümüzdeki
yıllarda Hindistan’a kaçınılmaz bir yöneliş yaşanacağına dikkat
çekiyor.
Hindistan’da özellikle son yıllarda altyapıya olan büyük talebin ve kalitenin iyileştirilmesi ihtiyacının karşılanması amacıyla
özel sektörün ve yabancı sermayenin katılımının teşvik edildiğini
belirten Cefi Kamhi, bu konuda, ülkenin 10 yıl süreyle 330 ila
345 milyar dolar tutarında toplam yatırım yapmasının ve toplam
sermaye girişinin yüzde 40`ından fazlasını altyapı sermaye
gereksinimini finanse etmeye yönlendirmesinin beklendiğini dile
getiriyor.
“Hindistan 1991 yılından itibaren, serbest piyasa ekonomisini yerleştirme çabalarına paralel olarak, bir çok alanda yabancı
sermaye ve teknolojik işbirliğine ihtiyaç duyuyor” şeklinde konuşan Kamhi, özellikle enerji üretimi ve dağıtımı, liman, otoyol
ve köprü inşası, petrol çıkarımı ve rafine edilmesi, haberleşme,
deniz taşımacılığı, tekstil, ilaç, kimya, elektronik, gıda işleme ve
paketleme sektörlerinde işbirliği imkanlarının mevcut olduğunu
sözlerine ekliyor.
Türk-Hindistan İş Konseyi Başkanı Cefi Kamhi, Türk firmalarının Hindistan pazarında henüz yeterince varlık ve ilgi
göstermemelerinin temel sebebinin, Türklerin ilgisinin başka
pazarlar üzerinde yoğunlaşması olmadığını, bu eğilimin temelinde ülkenin gelir düzeyinin düşük olarak algılanmasının yattığını
dile getiriyor. Türk özel sektörünün Hindistan pazarını algılayış
biçimini değiştirmesi gerektiğini belirten Kamhi, “Hindistan’ı,
her bölgesi benzer tüketim alışkanlıkları gösteren, homojen bir
pazar olarak değerlendirmek
yanlış olacaktır. Ülkenin kişi başına düşen milli geliri henüz
1000 dolar seviyesine ulaşmamakla birlikte, ülkede çeşitli kaynaklarda 200-300 milyon dolar arasında gösterilen Batı seviyesinde tüketim düzeyine sahip kuvvetli bir orta sınıf bulunuyor.
Türk firmalarının sadece bu kesime hitap etmesi bile son derece
sıkı bir çalışma gerektiriyor” ifadesini kullanıyor.
ebsohaber 46 aralık 2008
ULUSLARARASI
Türk şirketleri yatırım teşviklerinden yararlanabilir
Müteahhitlik: Ortadoğu, Afrika ve
Alternatif enerji: 25 bin mw’den
Güney Asya’da anahtar teslimi projeler
fazla rüzgar enerjisine sahip Hindistan,
Hindistan’da faaliyet gösteren
üstlenen Hint insaat ve taahhüt firmaları
1000 mw’dan fazla kapasitesiyle rüzgar
veya iş yapmayı planlayan Türk
ile Türk firmalarının, Rus ve BDT pazargücü ile çalışan jeneratörü ile enerji
firmalarına özellikle müteahhitlik,
larında birlikte ha reket edebilme imkanı
üretim inde ABD ve Almanya’dan sonra
enerji, telekomünikasyon alanında
var. Ayrıca, Hindistan’a en fazla döviz
ikinci sırada yeralıyor. Hindistan’ın
cazip teşvikler sunuluyor.
girdisi sağlayan sektör olan turizmde
başlıca enerji kaynakları Tamil Nadu
özellikle otel, tatil köyleri, sağlık ve topve Gujarat eyaletlerinde bulunuyor.
lantı merkezleri inşası için büyük fırsatlar gündemde.
Rüzgar gücü sektöründe özel yatırımı teşvik için özel sektör ve
hükümetin iştiraki ile rüzgar enerjisi fikri müzakereye konmuş
Pamuk ithalatı: Dünyanın önde gelen pamuk üreticilerinve çeşitli rüzgar çiftlikleri yapılmıştır. Bu yenilik sektöre yatırım
den olan Hindistan, yeterli iç üretime karsın giderek artan ithayapmak isteyen çok sayıda firmanın ilgisini çekiyor.
lat sorunuyla karşı karşıya. Hindistan’da iplik üreticileri kaliteli
ve ucuz ithal pamuğa giderek daha fazla ilgi gösteriyorlar.
Teknoloji ve telekomünikasyon: Haberleşme politikası kapsamında, mevcut yeraltı haberleşme ve kalifiye iş gücünün yanı
Enerji: Enerji sektöründe, ortak girişim veya mülkiyetin
sıra tekstil makinelerini Avrupa’daki eşdeğerlere göre yüzde 50
tamamen devri seklindeki uygulamalarla, özel sektörün bu
daha ucuza üreten ve tekstil sektöründe dünya devleri arasında
alanlara yatırım yapması teşvik ediliyor. Yüzde 100 yabancı
yer alan Hindistan ile fason üretim ve teknoloji transferi alanlasermayeye izin veriliyor. Elektrik üretim ve dağıtım şirketlerinin rında işbirliği yapılabilir.
Hindistan bilgisayar teknolojisi ve yazılım alanlarında
karları 5 yıl süreyle vergiden muaf tutuluyor. Elektrik malzemeleri ve kömürün ithalatına düşük gümrük resimleri uygulanıyor. dünya devleri arasında yer alıyor. Hindistan’ın yerli yazılım
piyasası Asya’da gelecek vaad eden en verimli piyasa olarak
Üretici ve lisans sahibi firmalar için ek teşvikler sağlanıyor.
gösteriliyor.
Enerji alanında çok sayıda yeni proje mevcut.
Bollywood’dan Türkiye’ye ‘ortak film çekelim’ teklifi
Hindistan Sanayi ve Ticaret Odaları Federasyonu, Devlet
Bakanı Kürşat Tüzmen’e ilginç bir öneri getirdi. Federasyonun
film merkezi Bollywood’u içinde barındıran Bombay’daki Batı
Bölgesi Konsey Başkanı Sushil Jiwarajka, Tüzmen ile yaptığı görüşmede mal alım satımına yönelik klasik ekonomik etkinliklerin yanı sıra Hindistan’da oldukça gelişmiş olan film endüstrisi
alanında iki ülkenin işbirliği yapmasını teklif etti. Hint ve Türk
kültürlerinin birbirine yakın olduğunu dile getiren Jiwarajka,
bu iki kültürün film sektöründe çok büyük işler başaracağını
ve ortaya çıkacak yapıtların bütün dünyanın ilgisini çekeceğini
kaydetti. Bu ilgiden ve tekliften memnun kaldığını dile getiren
Tüzmen ise, teklifin Türkiye’de ilgili yerlere iletileceğini ve
hemen karşılık bulacağını söyledi. Jiwarajka, İstanbul’da çekilen Hint filmi ‘Guru’nun Hindistan’da çok büyük iş yaptığına
işaret ederek, bu yapıtların çoğalması gerektiğini söyledi. Bazı
bölümleri Hindistan’da çekilen Türk filmi olan ‘Miras’tan da
haberdar olduğunu belirten Jiwarajka, Bollywood’un Türk
filmlerine ve Türk kültürüne ilgi duyduğunu ve bu alanda
işbirliğinin kaçınılmaz olduğunu kaydetti. Yıllık binin üzerinde
film üretimiyle ABD’den sonra dünyanın ikinci film endüstrisi
olan Bollywood, bilet satışı açısından ise ilk sırada. Çekimleri
İstanbul’da yapılan ve Hindistan’da çok sevilen ‘Guru’ adlı
filmden sonra bir çok yapımcı ve yönetmen Türkiye’ye ilgi
duymaya başladı. Bollywood’dan geçen yıl Türkiye’ye gelen bir
ekibin çektiği son film ise ‘Mission İstanbul’ oldu. Film ağustosta gösterime girecek. Ayrıca Hindistan’ın Telegu film endüstrisinden bir ekip ‘Pourudu’ isimli bir filmin müziklerine video
çekmek için Türkiye’ye geldi.
ebsohaber 47 aralık 2008
ULUSLARARASI
Afganistan ve Pakistan’daki
sanayileşmeye Türkiye ivmesi
Türkiye, Afganistan ve Pakistan
katıldığı toplantıya başkanlık etti.
iş adamlarının katıldığı 3. İstanbul
İş adamlarının aldığı ortak kararlara
Türkiye, Afganistan ve Pakistan ile
Forumu’nda, bir önceki toplantıda
göre,
Türkiye’nin katkılarıyla Afganistan
olan dostluk ilişkilerini ekonomik
üzerinde karar kılınan 3 öncelikli odak
ve Pakistan’da özel sektörün geliştirililişkilerle perçinleyecek bir projeye
noktasını bir adım daha öteye taşımak
mesi için hayata geçirilebilecek bölgesel
imza atıyor. Belirlenecek alanlaramacıyla Afganistan ve Pakistan’da
kalkınma projelerine odaklanan forumda,
da sanayi bölgeleri kurulacak.
belirlenecek alanlarda sanayi bölgeleri
üçlü iktisadi ilişkileri geliştirme potankurulmasına yönelik projeler için girişimsiyeline sahip pilot projeler tartışıldı.
lerde bulunulmasına karar verildi.
Forumda, 3 ülkenin iş dünyaları arasındaki diyalog mekanizmaTOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Afganistan Ticaret ve Sasının önemi vurgulandı, bölgede küçük ama pratik ve önemli
nayi Odaları ile Pakistan Ticaret ve Sanayi Odaları Federasyonu
adımlar atmanın gerekliliği dile getirildi.
temsilcileriyle yaptıkları “3. Afganistan, Pakistan ve Türkiye AraBu yılın Ocak ayında gerçekleşen ikinci toplantıda üzerinde
sında Ekonomik İşbirliği İçin İstanbul Forumu” sonunda aldıkları karar kılınan 3 öncelikli odak noktasını bir adım daha öteye taşı12 maddeden oluşan kararları, Türkiye-Afganistan-Pakistan Üçlü mak amacıyla Afganistan ve Pakistan’da belirlenecek alanlarda
Zirvesinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Afganistan Cumsanayi bölgeleri kurulmasına yönelik projeler için girişimlerde
hurbaşkanı Hamid Karzai ve Pakistan Cumhurbaşkanı Asıf Ali
bulunmasına karar verildi. Somut projeler belirlenirken, ele alınZerdari’ye aktardı.
ması gereken en önemli 2 konunun, bölge ve sektör seçimi olduEge Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tağu vurgulandı. Bölge seçiminin, mal geçişi kolaylığı, bölgenin
mer Taşkın da, TOBB Yönetim Kurulu Üyesi olarak Türkiye
fiziki özellikleri, enerji kaynakları, bölgedeki iktisadi faaliyetlerin
Afganistan Pakistan arasında Ekonomik İşbirliği için İstanbul
niteliği ve sektörlerin birbirini tamamlayıcı unsurları dikkate
Forumu’nun 3. toplantısının açılışına katılırken, yine aynı orgaalınarak yapılacağı karara bağlandı.
nizasyon çerçevesinde üç ülkenin odalar birliği başkanlarının
Forumda, Afganistan ve Pakistan’daki yerel iktisadi aktivi-
ebsohaber 48 aralık 2008
ULUSLARARASI
teleri, hem birbirlerine, hem de yerel
benzer çalışmaların bölgede de uyguve global değer zincirlerine bağlamayı
lanmasının faydalı olacağı konusu dile
3. İstanbul Forumu’nda Cumsağlayacak somut projeler üzerine odakgetirildi.
hurbaşkanlarının yanısıra TOBB
lanılmasına karar verildi. İki ülkedeki
Forum, 3 tarafın koordinasyon halinBaşkanı Hisarcıklıoğlu ile EBSO
yerel değer zincirlerindeki iktisadi açıdan
de
çalışarak,
kapasite artırımı çalışmaları
Başkanı Taşkın da iş dünyası
birbirini tamamlayıcı unsurları geliştireçerçevesinde,
öncelikli ve performans
temsilcileriyle biraraya geldi.
rek sinerji yaratmanın önemi üzerinde
açısından en yüksek katkıyı sağlayacak
duruldu.
alanların belirlenmesi çağrısında da
Değer zincirleri analizleri ve özel sektör geliştirme projebulundu.
leriyle ilgili çalışmalar yapmak üzere TOBB Ekonomi ve TekHenüz yapılanma sürecinde olan Afgan odalarına eğitim
noloji Üniversitesi bünyesinde kurulması öngörülen Ekonomik
verilmesi konusu, bu alandaki potansiyel projelerden biri olarak
Kalkınma Enstitüsü, forum üyeleri tarafından son derece olumlu
belirlendi. Aynı zamanda kapasite artırımı konusunda Türk
karşılandı. Forumdaki tartışmalar sonucunda, söz konusu proİşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığının (TİKA) rolünün büyük
jeler için yiyecek (kuru ve taze meyve, kuru yemiş, un), halı ve
önem arz ettiği belirtildi.
mobilya alt sektörleri belirlendi.
Forum, belirli bölge ve sektörler için ön fizibilite çalışmalarıBaşlangıç aşamasında değer zinciri analizlerinin, bu alt seknın ilerletilmesi amacıyla ilgili bölgelere teknik bir misyon göntörleri karşılayacak biçimde yapılmasına karar verildi. Bir sonraderilmesine karar verdi. Bu teknik misyonlara yardımcı olmak
ki forum toplantısına kadarki süreçte tasarlanma aşamasındaki
üzere daimi bir teknik heyet kurulacak.
projelerin ön fizibilite çalışmalarının ilerletilmesi kararı alındı.
İstanbul Forumu 4. toplantısının ileri bir tarihte İslamabad’da
Forum, belirlenen projelerin başarılı bir şekilde hayata geçiri- düzenlenmesi de kararlaştırıldı.
lebilmesi için, bir elektrik santrali inşası da dahil olmak üzere alt
yapı ve kapasite artırımı alanlarındaki ihtiyacın önemini vurguTürkiye Afganistan Pakistan üçlü zirvesi
ladı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye-Afganistan-Pakistan
Bu çerçevede, TOBB’un Türkiye’nin 5 ayrı sınır kapısında
Üçlü Zirvesi’nde, geçen hafta Hindistan’ın Mumbai kentinde
yaptığı modernizasyon çalışmaları forum üyelerine aktarıldı ve
gerçekleşen terör olayının şiddetle kınandığını bildirdi.
ebsohaber 49 aralık 2008
ULUSLARARASI
Cumhurbaşkanı Gül, zirvenin ardından Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai ve Pakistan Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari ile ortak basın toplantısı
düzenledi.
Gül, dost ve kardeş ülkeler Afganistan’ın Cumhurbaşkanı Karzai ve Pakistan’ın Cumhurbaşkanı
Zerdari ile birlikte gerçekleştirdikleri ikinci TürkiyeAfganistan-Pakistan Zirvesi’ni tamamladıklarını
söyledi.
Üç ülkenin tarihten gelen ortak dostluk, kardeşlik ve dayanışma ilişkileri olduğunu dile getiren
Gül, bu ilişkilerin sadece devletlerden devletlere,
hükümetlerden hükümetlere değil, halktan halka,
gönülden gönüle dayanışma ve işbirliği olduğunu
vurguladı.
Bu çerçevede bugün tekrar bir araya geldiklerini
belirten Gül, ilk üçlü toplantının 2007’de Ankara’da
düzenlediğini anımsattı. Gül, toplantının sonucunda
ortak bir açıklama ile işbirliğini içeren bir belgenin
kabul edildiğini bildirdi.
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, Pakistan ve Afganistan Ticaret ve
Sanayi Odaları Birlikleri Başkanları ile görüştü.
İşbirliğine devam
Cumhurbaşkanı Gül, ülkeler arasında yapılan
gerek ikili, gerek üçlü görüşmelerin gayet açık,
samimi ve çok faydalı neticelendiğini belirterek, bu
görüşmelerde bölgeyle ilgili siyasi, ekonomik ve
güvenlik konularının ele alındığını kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Özellikle terörle mücadelede işbirliğine verdiğimiz önemi beyan ettik ve bu çerçeve içerisinde,
beraber, geçen hafta Mumbai’de meydana gelen
terör olayını şiddetle kınadık. Yakında 3 ülkenin
parlamentolarındaki dışişleri komisyonları üçlü bir
toplantı yapacaklar. Eğitim dahil, askeri işbirliği imkanları gerçekleştirilecek. Uyuşturucu ile mücadele
konusunda yine işbirliği yapılacak. TOBB başkanlığında üç ülkenin ticaret ve sanayi odalarının
müşterek katılımıyla İstanbul Forumu çerçevesinde
ekonomik kalkınma ile ilgili düzenli çalışmalar
yapılacak. Bununla ilgili sunumlar yapılmıştır zaten.
Yapılan hazırlıklar bize sunulmuştur. Dışişleri müsteşarlarından oluşturulan ortak çalışma grubu güven
artırıcı çalışmalarına devam edecektir. Bununla
şunu gösteriyoruz ki, bizler kendi bölgemizle ilgili
sorunlara cesaretle sahip çıkma, bunları çözme
yönünde diyalog kurma, inisiyatif alma iradesini
gösterdik. Bunun önemli olduğuna inanıyoruz.”
Zirvede sadece beyanların değil, iyi niyet beyanlarının da ifade edildiğini, aynı zamanda devletlerin
ilgili kurumları arasında da en iyi şekilde çalışma
ve işbirliği ortamı kurulduğunu ifade eden Gül, “Bu
toplantıdan hepimiz büyük bir memnuniyetle ayrılıyoruz. 2009 yılında da birçok toplantılarla bu süreç
devam edecek” dedi.
İş dünyasını temsil eden başkanların görüşmeleri samimi bir havada geçerken ilişkileri geliştirecek yeni kararlar alındı.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve EBSO Yönetim Kurulu Başkanı
Tamer Taşkın, heyetlerarası görüşmelere de başkanlık etti.
ebsohaber 50 aralık 2008
GÖRÜŞ
Küreselleşme ve global kriz
Geçen yazımızdaki başlık;
çözülemez ve dünya ülkeleri arasındaki
· Küreselleşme
çatışmaları arttırır.
· Kümeleşme
4. Çok açık ifade edilmesede finansal
· Vizyon
sistemde başıboşluğun ortadan kaldırılıp,
· Aksiyon
denetim mekanizmalarının geliştirilmesi.
İşte global finansal krizin analizinde
Beyler size İngilizcedeki bir deyiş ile
bu başlığı sırası ile yapmaya çalışacağım.
cevap vereceğim “Good morning after
Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki;
lunch.” Atı alan üsküdarı geçmiş global
global finansal kriz önce Mortgage finansermaye; (beyazı, grisi, karası) tüm dünyasal fonlarından başlayarak, diğer finans
da cirit atmış, ülkelerin yönetimlerine etki
Mehmet Semih Alkoç
kesimlerine ve bu hale geleceğini hiç
etmiş, hatta direnenleri halkın iradesine
[email protected]
kimsenin tahmin edemeyeceği, bankalara
rağmen devirmiş. Şimdi sen araba devrilinve hedge fonlarına, oradan da reel kesime
ce denetimi arttırmayı düşünüyorsun.
dalga dalga yayılmaya başladı.
“Kontrol edilemeyen güç, güç değilG-20 finansal zirvesi “GlobaliGün yok ki son bir ayda, bilmem hangi
dir.”
zasyona devam” kararı verirken,
ülkenin en büyük bankalarını kurtarma
5. Türkiye ‘de ise manzara ise tam bir
krizde tüm ülkelerin birlikte hareoperasyonları, G-7 ile G-20 ülkelerinin
kaos.
Herkes hükümetin can simidini,yani
ket etmesi yani kümeleşme ilkesini
hükümetlerinin kurtarma paketlerinin
can
suyunu
kısaca kurtarma planını beköne çıkardı.
haberleri ile medya dopdolu.
lerken bakın ne oldu? Bizim hükümetimiz
ABD hazine bakanının açıkladığı
neye sarıldı?
750 milyar dolarlık paketin nasıl paylaşılacağının çalısması ile
Karapara ile mücadelede yeni bir faza geldik, hayırlı olsun.
devam ediyor.
Rahmetli Özal’ın iyi niyetinden icat olan “Hayali ihracat” yerine
En ilginci Çin merkez bankası elindeki ABD hazine kağıtlaiçerdeki ve dışarıdaki (beyaz, gri, kara) sermayeye “welcome”.
rını satarak ve bu kaynak ile kendi ülkesindeki bir yeni ve ilginç
Nasıl mı? Sadece yüzde 3, yüzde 5 gibi bir vergilendirme ile.
“kurtarma planı” açıklayınca kızılca kıyamet koptu. Zira dünya
Zekat bildiğiniz gibi yüzde 2,5 yani kırkta birdir.
ekonomisinin yıldızı olan Çin, var gücü ile üretiyor, tüm dünya
Kısaca bu sermaye devlete zekatını vererek aklanmış olacakpazarları işgal ederek kazandığı dolarları ABD hazinesine veritır. İyi de yeni çıkan Bankalar Kanunu’na göre 31.12.2008’e kayor ve karşılığında süslü ve güvenilir ABD hazine kağıtları alarak dar kişilerin hesap açarken, adres bildirimi ve tevsiki gerekiyor,
FED’in en büyük sponsoru olarak uzun süredir devam eden
hatta hapis cezası bile var. Kayıt dışı ile mücadeleyi ilke edinen,
ABD’nin “twin deficit” yani cari açığını ve bütçe açığını finanse
en az yüzde 50 kayıt dışı olan bir ekonomide polisiye tedbirler
ediyordu.
uygulanıyor.
Ayrıca artan emtia fiyatları, başta petrol olmak üzere gelirleKardeşim, insana sormazlar mı? 200 YTL alıp hesap açtırini ABD hazine kağıtlarına yatırarak bir çeşit küreselleşmenin ve rırken tüm cibilliyetini sor, hatta hapis cezası ver. Ama nerden
ABD’nin bir nevi sponsorları idi.
gelirse gelsin kara paraya (beklide yeşil ) “welcome”, zekat ver
1. Global krizde ilk soru geçen hafta yapılan G-20 finansal
kurtul..
zirvesinden; Artık yola devam
Bu ne lahana turşusu!? Bu kafa ile kriz falan yönetemez2. Acaba bu kriz sonunda ülkeler kendi başlarına hareket
sin. Tabiiki hepinizin aklından bunların yerine dolar,
ederek, korumacılık statülerine dönebieuro ne olacak, kriz ne kadar sürer, Türkiye bu
lirler mi? G-20 zirvesi bununda cevakrizden ne kadar etkilenir soruları geçmekbını verdi; Globalizasyon devam.
tedir. Bunlara gelecek yazımızda senar3. Bana göre en doğru üçüncü
yo yöntemi kullanarak cevap
ilke kararı ise, krizde münferit
aramaya çalışacağım,
hareketler yerine tüm ülkelerin
merak etmeyin geç
birlikte hareket etmesi, yani
olmaz. Zira bu kriz uzun
“Kümeleşme”.
solukluya benziyor .
Gerçekten kapitalist
Son söz: Başbakandan
sistemde ve küreselleşen
alınmadır. Telif hakkını
dünyada; her koyun kenödemeden kullandığım için
di bacağından asılır
kendisinden özür diliyorum.
sözü ile hareket
“Hamd olsun ki bu kriz
edilirse, kriz
bizi etkilemez.”
ebsohaber 51
ENERJİ
Enerjide yeni yatırım yerli kaynak
Dünya Enerji Konseyi Türk Milli
Özden, cumhuriyetin ilanından bugüne
Komitesi Başkanı Süreyya Yücel Özden,
kadar 41 bin 500 MW’lık enerji yatırımı
EBSO’nun üyelerini enerji verimliekonomik kalkınmanın tamamlanması
yapıldığını hatırlatırken, “Enerji üretim
liği konusunda bilgilendirmek için
için önümüzdeki 10 yılda cumhuriyetin
kapasitemizin önümüzdeki 10 yıl içinde
düzenlediği toplantıda, faturanın
ilanından bugüne kadar kurulan santralikiye katlanması gerekecektir. Bu, ülkeazalması için kaynakların doğru
lerin gücüne eşit yeni enerji yatırımları
miz için yaşamsal derecede önemli bir
kullanılması gerektiği ifade edildi.
yapılması, yerli kaynaklar odak noktaya
hedeftir” diye konuştu.
konularak dışa bağımlılığın azaltılması
Enerji alanında kendi öz kaynaklarıgerektiğini ifade etti.
na dayalı politikalar geliştirememiş ülkelerin enerji ithalatı ile
Ege Bölgesi Sanayi Odası, üyelerini enerjide zamlarla giderek sürdürülebilir bir ekonomik büyüme sağlamasının her yönden
artan faturayı düşürmek amacıyla verimli kullanım konusunda
ağır koşullara bağlı olduğunu vurgulayan Özden sözlerini şöyle
bilgilendirmek için bir eğitim toplantısı düzenledi. Dünyada ve
sürdürdü:
Türkiye’de Enerji Sektörü, Enerjide Arz Güvenirliliği ve Türkiye
“Ülkemizin son 10 yıl içinde genel enerji alanında dışa
Ekonomisinin Enerji Diplomasisi konulu sunum yapan Dünya
bağımlılığı yüzde 75 düzeyindedir. Bu oran sabit tutulmuş gibi
Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Başkanı Özden, 2007 yılında
görünse de hızla artan talep nedeniyle enerji ithalatımız sürekli
yüzde 75 olan enerjide dışa bağımlılığın önümüzdeki yıllarda
artış göstermekte ve bugün 35 milyar doları aşmaktadır. Önüdaha da artacağını uyarısını yaptı. Süreyya Yücel Özden, “Enermüzdeki yıllarda arz-talep dengesinin bozulması halinde olası
jide dışa bağımlılığı azaltmak için enerjiyi verimli kullanmanın
bir enerji krizi ise enerji konusunda çok hassas planlamaların
yanında yerli kaynak kullanımını artırmak, ileride bu kaynaklara
yapılmasının önemini ve uzun vadeli milli bir enerji politikamıdoğacak yeni talepleri karşılamak için rezerv araştırma faaliyetzın olması gerekliliğini gözler önüne serecektir. Nükleer santral
lerine hız ve önem verilmesi gerekiyor. Enerji kaynaklarımızın
kurulması için yasal düzenlemeler yapılıp ihaleye çıkılmış olsa
son derece sınırlı olduğu söylemlerinin aksine bugün için bilinen bile yerli kaynaklarımızı odak noktasına koymayan bir süreç ülekonomik olarak kullanılabilirliği kabul edilen mevcut yerli
kemizin geleceği açısından sakıncalı olacaktır. Ülkemizin enerji
enerji kaynaklarımız tam ve verimli kullanıldığı taktirde bugünkü ihtiyacını 2030 yılına kadar karşılayabilecek yeterli yerli kaytüketim trendine uygun olarak ülkemizin genel enerji talebini
nağımız var. Yeni bulunacak rezervlerle bu süreç daha da ileri
uzun yıllar karşılayabilir” dedi.
alınabilir. Yerli kaynaklarımız ekonomiye kazandırılıp enerjide
Türkiye’de elektrik enerjisi tüketiminin dünya ortalamasının
dışa bağımlılığın önüne geçilmelidir.”
üzerinde artış gösterdiğini anlatan Özden, ekonomik kalkınmaSüreyya Yücel Özden, Türkiye’nin sera gazları artış oranında
nın tamamlanıp gelişmiş ülkeler arasında yerini alıncaya kadar
Kyoto Protokolü Ek-1 ülkeleri arasında ön sırada yeralmasına
tüketimdeki yüksek artış eğiliminin devam edeceğini bildirdi.
karşılık ülkemizin toplam sera gazı emisyonlarının çok düşük
ebsohaber 52 aralık 2008
ENERJİ
olduğuna işaret ederken, en uygun önlem
aydınlatma önlemleri alınması, yüksek
olarak enerji verimliliğinin artırılmasını
güç tüketilen noktaların sürekli otomatik
Türkiye’nin gelişmiş ülkeler dügösterdi. Türkiye’nin dünyayı kirleten
ve entegre sistemlerle kontrol altında
zeyine çıkabilmesi için üretimini
ülke olmadığını, ABD ve Çin başta olmak
tutulması, enerjinin en ekonomik yoldan
artırması öne çıkan toplantıda,
üzere gelişmiş ülkelerin Kyoto sürecinkullanılması, yük yönetimi yapılarak
enerjide yerli kaynakların değerdeki yol haritalarının daha çok önem
yükün kaydırılmasına çalışılması, yüksek
lendirildiği yeni yatırımlar istendi.
taşıdığını bildiren Özden, “Bu süreçte
verimli kojenerasyon ile enerji üretiminTürkiye gelişen ekonomisinin ihtiyaçlade verimliliğin sağlaması, sanayi tesisinrını göz ardı etmeden enerji yatırımlarını planlamalı, kısa, orta
deki üretim makinelerinin bakımlı vaziyette tutularak verimli
ve uzun vadede mevcut santrallerdeki çevre iyileştirmelerini
çalışmalarının sağlanması, tesislerdeki tüm ekipmanların en
tamamlayacak cesur adımlar atmalı. Yeni santral yatırımlarında
verimli stand-by modları olacak şekilde ayarlanması başlıklarıyla
da enerji verimliliğini ve çevresel hassasiyeti en üst düzeyde ele
özetledi.
almalıdır” diye konuştu.
Sanayi kuruluşlarındaki bazı enerji verimlilik uygulamalarının hiç yatırım yapmadan sadece bazı alışkanlıkların değiştirilmesiyle de sağlanabileceğine dikkat çeken Süleyman
Dersimiz tasarruf
Eldem, tesisin süreçlerine ve teknolojisine bağlı olarak yüzde
Makine Yüksek Mühendisi Süleyman Eldem, sanayide,
3-10 arasında tasarruf sağlanabileceğini bildirdi. Eldem, “Sabaşarılı bir enerji yönetim sistemi oluşturmak için göz önüne
nayi tesislerinde enerji verimliği fırsatları tespit edilmelidir. Bu
alınacak uygulamaları; yakma sistemlerinin rasyonelleştirilmesi,
amaçla aylık, yıllık enerji ve su tüketimlerinin tespiti önem taşır.
ısıtma-soğutma ve ısı transferinin rasyonelleştirilmesi, ısı iletiEnerji verimliliği uygulama planı yapılmalıdır. Enerjinin verimli
mi ve ışınım nedeniyle olabilecek ısı kayıplarının önlenmesi,
kullanımı için yapılacak yatırımların detaylı fizibilite çalışmalaatık enerjiden ısı geri kazanılması, ısıdan güç dönüşümünün
rının yapılması ve projenin geri ödeme süresi tespit edilmelidir.
rasyonelleştirilmesi, direnç kayıpları nedeniyle oluşan elektEkonomik yapılabilirliği olan projeler için tasarım çalışmaları
rik kaybının önlenmesi, elektrikten ısı ve güç dönüşümünün
yapılmalıdır. Verimlilik sonuçları takip edilmeli tasarruflar tespit
rasyonelleştirilmesi, reaktif güç tüketimini minimize etmek için
edilmelidir. Başarılı uygulamaların yaygınlaşması, benzer kuruuygun kompanzasyon sistemi kurulması, doğal havalandırma ve
luşlarda da uygulanması için bilgi paylaşım ortamı sağlanmalıdır” önerilerinde bulundu.
Verimlilik iş ve rekabet aracı
TMMOB Makine Mühendisleri Odası Enerji Verimliliği
Danışmanı Tülin Keskin ise, enerji darboğazı ve ithalata bağlı sorunlar başta olmak üzere pek çok konunun çözümünün
yine ülke içinde olduğunu anlattı. Enerji tasarrufunu; enerjiyi
hiç kullanmamak veya çok az kullanmak değil verimlilik artışı
ve kayıpların azaltılması yoluyla tüketim miktarını ekonomik
kalkınma ve sosyal refahı engellemeden en aza indirmek olarak
tanımlayan Keskin, “Sadece ticarethane, sanayi ve resmi abone
grubunda aydınlatma için kalın floresan yerine 26 mm’lik ince
floresan kullanımıyla sağlanacak yüzde 10 tasarrufla elde edilecek 585 GWh, 2006 yılında 38 ilin yıllık enerji sarfiyatından
büyük bir değerdir” dedi.
Çok zor olmayan ve en fazla 2 yılda geriye kazanılabilecek
yüzde 25 tasarruf potansiyelinin hazır kaynak olarak elimizin
altında bulunduğuna dikkat çeken Tülin Keskin, “Bu kaynağın
geriye kazanılması için yapılacak çalışmalar en az 40 bin kişiye
kaliteli yeni iş sağlayacak bir istihdam projesi karakterine sahip.
Ayrıca imalat sanayinde ürün maliyeti içinde yüzde 8 ile 50
arasında değişen enerji maliyeti payının azaltılması fiyatların
düşürülmesine ve dolayısıyla enflasyonun düşürülmesinde katkı
sahibi olacak. İthalattan tasarruf edilecek en az 5 milyar doların
alınacak önlemler için sadece 1 milyar dolarının iç pazara yönlendirilmesi, ekonomi için ciddi bir canlanma yaratacak, vergi
ve istihdam katkısı olarak kamu maliyesine önemli oranda geriye
dönecek” diye konuştu.
53 aralık 2008
ENERJİ
Enerji Bakanı’ndan enerji verimliliği uyarısı
sağlandığını belirten Güler, evlerde, biEnerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilnalarda, sanayide, motorlarda kısaca tüm
mi Güler, sanayide kullanılan elektriğin
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
alanlarda enerji verimliliği sağlanmasıyyüzde 70’inin motorlarda kullanıldığına
Güler, sanayicinin rekabette başala, Türkiye’nin 6 Keban barajı büyüklüişaret ederken, kullanılan motorların
rıya ulaşması için enerjiyi verimli
ğünde kar edeceğini söyledi.
da yüzde 68’inin verimsiz olduğunu
kullanması, üretim için doğru
Enerji verimliliğinin yanı sıra su
söyledi.
makine parkı kurmasını önerdi.
konusunda da yaptıkları çalışmalar
Bakan Güler, enerjiyi üretmek kadar
hakkında bilgi veren Güler, sanayicilere
tüketmenin de çok önemli olduğunu
TEMSAN’ın ürettiği türbinlerden en küçüğünü örnek göstererek,
belirtti.
bununla 5-6 evin elektrik ihtiyacının karşılandığını anlattı.
Enerji üretmek için santraller, barajlar kurduklarını, doğalgaz
Rüzgar enerjisine dönük çalışmalara da değinen Güler,
anlaşmaları yaptıkları, ulusal ve uluslararası anlaşmalara imza
“İnşallah Türkiye’de de üretilecek rüzgar türbinleriyle bizim heattıklarını anlatan Güler, bunları yaparken, enerjinin verimli
defimiz 20 bin megavatlık enerjiyi 2020 yılına kadar sağlamak.
kullanılıp kullanılmadığı konusunun da oldukça önemli olduğuBu da 40 milyar dolar eder, otomotiv sektöründen daha büyük.
nu ifade etti.
Türkiye’de otomotiv sektörü nasıl kurulduysa, şimdi rüzgar türTürkiye’de 1000 dolarlık bir üretim artışının 400 litre benzin
petrol eş değeri ile yapıldığına, OECD ülkelerinde ise bunun için binleri de böyle para kazanacak” dedi.
Güler, güneş enerjisi konusunda da binaların çatılarının
200 litre, Japonya’da da 100 litre benzin kullanıldığına dikkat
güneş pilleriyle kaplanmasıyla kendi elektriğini üretmenin mümçeken Güler, “Yani biz, bizim sanayicimiz OECD ülkeleriyle
kün olduğunu söyledi.
rekabet edecekse, istediğiniz kadar elektriğin fiyatıyla düşürün,
Bir kere bunu yarı yarıya düşürmesi lazım. Japonya ile rekabet
edecekse dörtte bire düşürmesi lazım. Demek ki burada bir yanlışımız var, bu yanlışı gözden geçirmemiz lazım” diye konuştu.
Bunun için enerjinin nerede kullanıldığını göz önüne alarak
enerji verimliliğini sağlamak gerektiğini vurgulayan Güler,
ısınmadan, aydınlatmaya, sanayiden, bina yalıtımına enerji
verimliliğini her alanda gerçekleştirmek için ENVER projesini
başlattıklarını kaydetti.
Sanayide kullanılan elektriğin yüzde 70’inin motorlarda
kullanıldığına, kullanılan motorların da yüzde 68’inin verimsiz
olduğuna dikkati çeken Bakan Güler, şöyle devam etti:
“Bir motor alırken, hani çocuklarımıza ayakkabı alırken, nasıl
olsa çocuk büyüyecek bir numara büyük alalım deriz, burada da motorları büyük alıyoruz. Motor alırken bu nasıl motor
olmalı buna dikkat etmemiz gerekiyor, küçük seçmemiz, büyük
seçmemiz bunlar önemli. Yandığı zaman, motorları sardırıyoruz,
sardırmak aslında faydalı mı, değil mi bunlara iyi bakmak lazım.
Gördüğümüz kadarıyla hepimizin doğru bildiği yanlışlar, yanlış
bildiği doğrular var.”
Enerjiden de kazanmalıyız
Sanayide kar oranının çok düşük olduğuna ve sektörde çok
büyük rekabet yaşandığına işaret eden Güler, “Bizim burada en
fazla kazanç sağlayabileceğimiz alan enerji, bu hem ülkemizi,
hem rekabeti, hem çevreyi ilgilendiriyor” dedi.
Her tasarruf edilen enerjinin karbondioksit miktarını da
düşürdüğünü anlatan Güler, dolayısıyla çevre, iklim değişikliği, küresel ısınma gibi konuların bununla bağlantılı olduğunu
ve enerji verimliliğinin her şeyden önce bir sosyal sorumluluk
projesi olduğunu vurguladı.
Sadece evlerde 100 vatlık verimsiz lambaları, 20 vatlık
verimli lambalarla değiştirme yoluyla enerjide yüzde 80 tasarruf
ebsohaber 54 aralık 2008
ENERJİ
Fabrikalarımızı mantolayalım
Var mısınız hem küresel ısınmaya katkı
kısmında mantolama dediğimiz ısı yalıtım
yapmama adına, hem de tasarruf için
uygulamaları yapıldı. Hala 15 milyon
fabrikalarımızı, evlerimizi mantolamaya?
binanın yalıtılması gerekiyor.
İnsanımıza “örnek” olma görevi olan biz
2007 yılında ithal edilen 36 milyar
sanayicilerin, böylesi bir sorumluluğu
dolarlık enerjinin üçte biri ısıtma veya
olduğuna inanıyorum. Aslında enerji fiyatsoğutma amaçlı kullanım olarak binalarlarının olağanüstü arttığı noktada mantoda tüketilmiştir.Türkiye’deki tüm binaların
lama adeta zorunluluk. Ancak bu konuda
yalıtım standartlarına uygun hale getibilgilendirme yeteri kadar yapılmadığı için,
rilmesi asgari yüzde elli enerji tasarrufu
ısı yalıtımı (mantolama) harcamasının,
sağlayabilecektir. Bunun parasal karşılığı
Enver Olgunsoy
tasarrufla 3-4 yılda geri döneceği gerçeği
8 ila 10 milyar dolar arasındadır. Yani
[email protected]
dikkatlerden kaçıyor. Aslında fabrikalarıbinalarımızı uygu mantolama yaparak
mızda tüm makinalarımızı gözden geçirip,
yalıtırsak, bu kadar para cebimizde
enerji tasarrufuna gitme gereği var. Ancak
kalabilir.
Bundan böyle yeni standartları
simgesel önemi nedeni ile, topluma örnek
Ülkemizdeki yüzde 92 binada
tüketim değil tasarruf ekonomisi
olma adına fabrika binalarımızı mantolayayalıtım
yoktur. Yeni yapılacak binalarda
saptayacak. Enerji tasarrufuna
rak ısolasyona, dolayısıyla enerji tasarrufudestek olalım, yalıtıma önem vere- bundan böyle aynen su tesisatı, elektrik
na gitmekten söz ediyorum. Ülkemiz enerji
tesisat projesi gibi yalıtım projesi de
lim, binalarımızı mantolayalım.
yönünden son derece kırılgan. Gürcistan
hazırlamak ve uygulamak zorunlu hale
krizi sırasında Rusya doğalgazı kestiği
getirilmiştir. AB ülkeleri mantolama maanda, hem elektrik üretemeyeceğimizi, hem de ısınamayacağıliyetinin üçte ikisi oranında destek vermekte iken, ülkemiz insanı
mızı çaresizlik içinde öğrendik. Şimdi ekonomik krizi fırsat bilip
için de devlet tarafından yalıtıma özendirmek, destek vermek
görüşleri değiştirme zamanıdır. Francis Fukuyama’nın o meşhur
gereği vardır. AKP hükümetince, Vakıfbank aracılığı ile faizi
“endizm”i siyasal yapılanmalar için değil, ama tüketim çılgındüşük kredi ve mantolama malzemelerinde KDV’nin 18’den 1’e
lığı üzerinde yükselen globalizmin “tüketin, tükettiğiniz kadar
düşürüleceği sıklıkla söylense de henüz bir gelişme olmamıştır.
varsınız” anlayışının sonu oldu. Bundan böyle yeni standartları
Ben buradan tüm sanayici dostlarıma seslenmek istiyorum;
tüketim ekonomisi değil, tasarruf ekonomisi saptayacak. Bizler
tasarruf, hele hele enerji tasarrufu sosyal bir projedir, enerji
de bu gerçeğe uygun davranıp, 2008’i ENVER (enerji verimliliyoksunu ülkemiz için yaşamsal öneme sahiptir. Haydi gelin hep
ği) yılı ilan eden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na destek
beraber ENVER projesine destek olalım, toplumumuza örnek
verelim.
olalım, mevcut binalarımızı standartlara uygun olarak mantolaIsı, su, ses ve yangın yalıtımcıları derneği (İZODER) Başkanı
yalım, yalıtım ve konunun önemini sürekli gündemde tutalım.
Sayın Levent Ürkmez bakın bu konuda ne diyor: Eylül 2000
Ayrıca EBSO’yu da göreve davet ediyor, her platformda yalıtımın
de gerçekleştirilen Türkiye bina sayımında 16 milyon 235bin
önemine toplumumuzun dikkatini çekmesini istiyorum.
830 bina tespit edilmişti. Bu tarihten sonra mevcut binaların bir
Yalıtım geleceğe yatırımdır..
ebsohaber 55 aralık 2008
HUKUKVEBİZ
Ekonomik krizde iş hukukunun
alternatif çözüm önerileri
Amerika’da patlayan mortgage krizi
izinlerini veya bir sene sonraki izinlerini
ile ortaya çıkan, global krizin etkileri
izin avansı olarak kullandırmak, belirli
hızla yayılıyor. Merkez Bankası tarafınbir süre için ücretsiz izin kullandırmak,
dan düzenlenen iktisadi yönelim anketi
kısa çalışma yaptırmak ve kısa çalışma
sonuçlarına göre iş dünyasının büyük
ödeneğinden yararlanmak, kısmi sürelerle
kısmı umutsuz. Bazı uzmanlar, her zaman
çalışma yapmak, ücret indirimine gitmek
kriz olur ancak bu kez korku problemin
de düşünülmelidir. Bu hususları detaylankendisinden daha büyük derken, hemen
dırmakta yarar vardır.
hemen tüm firmalar, global krize karşı
kısa vadede maliyetleri kontrol altına alEkonomik gerekçelerle iş akdi fesihAv. Erdal Kardaş
maya, gelirlerini artırmaya çalışırken, orta
leri: Bu hususta iş güvencesi hükümlerini
www.kardas.av.tr
vadede ise global resesyona karşı doğru
de içeren, 4857 sayılı İş Yasası’nda yer
pazarlarda doğru işler yapmayı planlamak
alan genel kural şudur; Yasanın 18. ve
durumundalar.
devamı maddeleri gereği, Otuz veya daha
Krizin sonucu daha az üretim ve
Tüm bunlar olup biterken, global
fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı
daha az istihdamdır. İstihdam
krizin, yerel yansımalarına bakıldığında
aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli
azalmasının sosyal patlama riski
da görülen o ki, kriz haberleri endişeleri
iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin
karşısında başka alternatif önlem- yeterliliğinden veya davranışlarından ya
artırmakta, tüketici de bu endişe ile daha
lerin alınması da mümkün..
fazla tasarruf ederek satın almayı kesda işletmenin, işyerinin veya işin gerekmekte, bu da ciddi anlamda ekonominin
lerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe
daralmasına yol açmaktadır. Sonuç ise
dayanmak zorundadır. Bu nedenlerle
daha az üretim, daha az iş, daha az istihdam demektir.
belirsiz süreli hizmet akdi feshedilecek çalışanın, İş Kanunu 25.
Dünya Çalışma Örgütü genel direktörü Juan Somavia’nın da
maddede özel olarak sayılan, ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırıdediği gibi, dünyada finans krizi olarak başlayan bu olgu, artık
lık halleri haricinde hizmet akdinin feshedebilmesi için mutlaka
küresel olarak bir “reel ekonomi ve istihdam krizine” dönüşyasaca kabul edilebilir geçerli bir nedenin olması gerekir. Peki
müştür, bu hengamede çalışanları koruyan önlemler alınmasına
ekonomik kriz olması, piyasa dalgalanmaları, sipariş azalması,
ihtiyaç duyulmaktadır.
üretim azalması gibi realiteler geçerli fesih nedeni olarak görüBurada sayın direktörün cümlesine bir ilave daha yapmak
lebilir mi? Yargı kararlarına göre var olduğu söylenen, ekonomik
ve bunun sağlanması için aynı zamanda işletmeleri koruyan
sıkıntının sadece muhasebe ve üretim rakamlarıyla ispatlanması
ekonomik ve hukuki önlemlere de ihtiyaç olduğunu hatırlatmak- genel kabul görmemektedir.
ta yarar vardır. Bu anlamda, belirtelim ki, işverenler açısından
Yargıtay, genel anlamda işverence zorunluluk olarak adlanülkemizde, hukuksal koruma şemsiyesinin çok güçlü olduğu
dırılan bazı hususların tek başına yeterli neden oluşturmadığı
maalesef söylenemez.
düşüncesiyle, başkaca hususları araştırılmakta, fesih öncesinde
Finansal krizinin etkisinin, dövize bağımlı ülkemiz benve sonrasında en az 3’er aylık döneme kadar yeni işçi alınıp
zeri, gelişmekte olan ekonomilerde tam bir çöküş olmamakla
alınmadığını, işletmede fazla mesai ve genel tatillerde çalışma
birlikte daha ağır olacağından ve 2009 Haziran ayına kadarki
yapılıp yapılmadığını araştırılmakta, işverence yapılan yatırım ve
zamanın zor geçeceğinden ve ancak arkasından göreceli bir
genel harcamalara bakılmakta, sonra iş akdi feshedilmek istenen
toparlanmanın mümkün olduğuna dair tahminler yapılmaktadır.
işçinin başka departmanlara kaydırılması, ihtiyaç olan noktalarBu noktaya kadar geçecek sürede işverenlerce ihtiyaç duyulduda şirket içi eğitime tabi tutularak kendisine yeni iş verilmesi,
ğunda hukuken başvurabilecek olan enstrümanları incelemek
işyerinde bir takım ekonomik sıkıntılar olsa dahi, ilk etapta başka
gerekmektedir. Tüm maliyetleri kontrol altına almak durumunda tasarruf önlemlerine gidilerek, bunun doğrudan işçiye yansıolan işverenlerin, diğer ekonomik tasarruf tedbirleri yanında, bir
tılmamasını istemekte, bu nedenle de; evvela fazla mesailerin
sonraki adımda ilk aklına gelen önlem de ister istemez ekonokaldırılması, esnek çalışma modellerinin getirilmesi, işçinin
mik gerekçelerle işçi çıkışı yapmak olmaktadır. Bunun, belli bir
muvafakati ile ücretsiz izne gönderilmesi, gerekirse işçi ücretvadede, bir sosyal patlama riskini de beraberinde getireceği gerlerinde indirim yapılmasının teklif edilmesi, işyerinde işçi çıkışı
çeği karşısında, bu olguya alternatif olarak, başkaca önlemlerin
dışında mümkün olan başkaca tüm tasarrufların yapılmasını ve
de alınması da mümkündür. Örneğin, çalışanlara birikmiş yıllık
en nihayet bundan da bir sonuç alınamazsa feshin düşünülmesi
ebsohaber 56 aralık 2008
HUKUKVEBİZ
gerektiğini bildirmektedir. Kısaca, bu prensibe “feshin en son
çare” olması ilkesi denilmektedir.
Özetle Yargının ekonomik kriz sebebiyle işçi çıkarılması
yönündeki tasarruflara bakış açısıyla, piyasanın ekonomik krize bakış açısının aynı olmadığı rahatlıkla söylenebilir. Yukarıda
anılan kriterler dikkate alınmaksızın yapılacak bir fesihte, yasaca
kabul edilebilir geçerli nedenler bulunmadığı gerekçesi ile,
işverenlerimiz aleyhine açılması muhtemel her işe iade davasından dolayı, 4 ay boşta geçen süre ücreti ve mahkemece işçinin
kıdemine ve konumuna bakılarak takdir edilecek 4 ila 8 aylık
ücret tutarında iş güvencesi tazminatına hükmedilebilecektir. Bu
da kıdem ve ihbar tazminatına ilave olarak, işveren maliyetlerini
çok ciddi olarak arttıran, gereksiz yere ödenmesi gereken bir
bedel ve ciddi bir problemdir.
Bu nedenlerle ekonomik nedenlerle feshin tüm açıklığı
ile ispatının mümkün olmadığı veya zor olduğu durumlarda,
mümkün olduğunca, işçi çıkışlarının karşılıklı anlaşma yolu ile
yapılması tercih edilmelidir. Buna göre de, işçi çıkışlarının anlaşmalı şekilde yapılması için gönüllülük esasına göre çıkış talebinin işçiden gelmesi veya karşılıklı olarak iş akdi fesih protokolü
(ikale sözleşmesi) ile mutabakatlı bir fesih yolu tercih nedenidir.
Yapılacak ödeme neticesinde ayrıca; geniş kapsamlı bir ibraname almayı, kıdem için kıdem bordrosu ve ihbar tazminatı için
de ihbar tazminatı bordrosu imzalatmayı, varsa birikmiş yıllık
izin ücreti için ücretli izin defteri veya bordrosu imzalatmayı,
ayrıca yasal zorunluluk olmasa da İş Kur için de işten çıkış bildirgesi imzalatmayı unutmamak gerekir. Bu sıraya dikkat edilirse
muhtemelen hukuki bir problemle ve aleyhe neticelenmesi muhtemel bir dava olasılığı ile karşılaşılmayacaktır.
İhtiyaç fazlası personeli ücretsiz izne çıkarmak: Burada
kastedilen, işlere bir süre ara vermek ve personeli ücretsiz olarak
belli bir süre izne çıkarmaktır. Peki ücretsiz izin kullandırmak
yasal mıdır? Hemen belirtelim ki, ücretsiz izinle ilgili İş Kanununda herhangi bir genel düzenleme bulunmamaktadır. Bunun
4857 sayılı İş Kanununun 56. maddesinde ve 55. maddesi (j)
fıkrasında, konumuzla ilgisi olmayan iki istisnası mevcuttur
ancak kafaları karıştırmamak için bu detaya girmiyoruz. Ancak
hemen belirtelim ki, İşçi ve işveren arasında yapılan hizmet
akdinde veya işyerinde yapılan toplu iş sözleşmesinde ücretsiz
izinle ilgili bir düzenleme yapılmış ise bu düzenlemeye uygun
olarak ücretsiz izin hakkı kullanılabilecektir. İşverenlerin, işçinin
isteği dışında ve tek taraflı olarak, hangi nedenle olursa olsun,
zorla ücretsiz izin kullandırması mümkün değildir. İşverenlerin,
işçiyi isteği dışında ücretsiz izne göndermesinin, bu durumda
iki yasal sonucu doğacaktır; Ya işçi işverenin bu isteğini kabul
ederek ücretsiz izin kullanacak ve bu sürenin bitmesi halinde
tekrar işyerinde çalışmaya devam edecektir. Ya da, işçi ücretsiz
izne çıkmayı kabul etmeyecektir. İşçilerin bir talebi olmaksızın,
işveren tarafından tek taraflı olarak ücretsiz izne çıkarılması
iş sözleşmesinin feshi anlamına geleceğinden ihbar ve kıdem
tazminatı ödenmesi gerekecektir. Yargıtay bir kararında; “Davacı
işçinin rızası ve yazılı muvafakati bulunmadan işverence tek taraflı olarak ücretsiz izne çıkarılması eylemli bir fesih olup, daire-
mizin yerleşik içtihatlarına göre bu durum davacı işçi açısından
iş akdinin haksız feshi halini oluşturur ve işçi (kıdem yanında)
ihbar tazminatına da hak kazanır. (Yargıtay 9. HD. 2004/7127
E., 2004/25124 K.) denilmiştir. Özetle, işçi ve gerekse işveren
bakımından ücretsiz izin ancak karşılıklı anlaşma yoluyla uygulanabilir.
Kısa Çalışma ve Kısa Çalışma Ödeneği: Bu hususta ciddi
bir mevzuat karmaşası sözkonusudur. Zira, İş Kanunu’nda 65.
maddede yer alan aynı adlı düzenleme, 5763 sayılı kanunla
26.05.2008 tarihinde kaldırılmıştır. Ancak, aynı madde benzer bir biçimde 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nda Ek 2.
madde olarak düzenlenmiştir. Ancak, konu hakkında daha evvel
düzenlenmiş yönetmelik ve genelge de bağlı bulunduğu, bu İş
Kanunu düzenlemesi ile iptal edilmiş olduğundan, uygulamada
bir belirsizlik de söz konusudur. Kısa çalışma ve kısa çalışma
ödeneğinden yararlanmak için maddede sayılan kanuni şartların
yerine gelmiş olması lazımdır. Madde metnine göre, işyerinde
geçici olarak en az dört hafta işin durması veya kısa çalışma
hallerinde işçilere çalıştırılmadıkları süre için işsizlik sigortasından kısa çalışma ödeneği ödeneceğinden bahsedilmektedir.
Öte yandan, kısa çalışma süresinin, zorlayıcı sebebin devamı
süresini ve herhalde üç ayı aşamayacağı belirtilmiştir. Bu işlem
için de öncelikle Türkiye İş Kurumu’na dilekçe ile başvuruda
bulunulması gerekmektedir. Kurum da işverenlerden gelen bu
dilekçeleri toplayarak Çalışma Bakanlığı’na göndermekte, Bölge
Çalışma Müdürlüğü kanalıyla işyerlerinde yasal şartların oluşup
oluşmadığı yönünde bir inceleme yapılması gerekmektedir. İptal
edilen yasa maddesine göre çıkarılan uygulama tebliğinde “..
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının genel ekonomik krizin
varlığını kabul eden açıklaması bulunmadan, genel ekonomik
kriz gerekçesi ile yapılan başvurulara, Türkiye İş Kurumu tarafından, kısa çalışma talebinin uygun bulunmadığı bildirilir..” denilmekteydi. Ayrıca, sektörel bazda krizin de bu tanıma girmediği
belirtilmekteydi. Yeni kıstasların ne olduğu maalesef net değildir.
Özetle, kısa çalışma için bahsi geçen kuruma, detaylı gerekçeleri ile bir başvuru yapılması ve neticenin beklenmesi gerekmekte
olup, görüldüğü üzere, üzerinde çok fazla spekülasyon yapıldığı
halde, bizce çok kısıtlı, geçici ve hatta kısır bir çözümdür.
Ücretlerde indirim alternatifi: İş Kanunu’nun 22. maddesinin son fıkrasında “Taraflar aralarında anlaşarak çalışma koşullarında her zaman değiştirebilirler. Çalışma koşullarında değişiklik
geçmişe etkili olarak yürürlüğe konamaz” denilmekte, yine
Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin bir kararında da açıkça: “Taraflar
anlaşarak her zaman ücrette indirim yapabilirler” demektedir.
(Yargıtay 9. HD.2001/19469 E, ve 2002/4655 K.).
Bu düzenlemeler ve Yargı kararları gereği, ekonomik zorluk
içinde bulunan işverenlerin, yine personelin yazılı muvafakatini almak suretiyle çalışan ücretlerinde indirime gitmesi, işsiz
kalmaktansa, az ücretle çalışma tercihi, iş akdi fesihlerine tercih
edilebilecek alternatif bir çözümdür. Sendikalı işyerlerinde ise,
bu şekilde bir düzenlemeye gidilebilmesi için, Toplu İş Sözleşmesinin tarafı sendikanın da bu anlaşmaya dahil edilmesi
gerekmektedir.
ebsohaber 57 aralık 2008
MECLİS
Yorgancılar:
Krize karşı
tedbir şart
Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Başkanı Ender Yorgancılar,
dünyanın ve ülkemizin ilk gündemi olan krizin, ne yazık ki her
geçen gün kendini daha fazla hissettirdiğini, Amerika Birleşik
Devletleri’nden, Avrupa’dan Uzakdoğu’dan krizin olumsuz
etkilerini, yansımalarını, zarar eden, kapanan şirketleri, işten çıkartılan kişilerin sayılarını her gün değişik platformlarda yakınen
izlediklerini, gelişmekte olan ülkelerdeki döviz likiditesi kaygısının giderek yaygınlaştığını, dünyanın en fazla döviz rezervine
sahip olan Rusya’nın bile ne yazık ki benzer sıkıntıların içinde
olduğunu hep birlikte gözlemlediklerini belirtti. Rusya’nın 600
milyon dolar civarında olan döviz bankası rezervlerinin 470
milyar dolara düştüğünü, her yıl %11-12 civarında büyüyen Çin
ekonomisinin 2009 yılında %6 civarında bir büyümeyi hedeflediğini, Çin’in GSMH’nın %14’üne tekabül eden 586 milyar
dolarlık bir paket açıklamasına karşılık ülkemizde şu ana kadar
açıklanan herhangi bir paketin olmadığını, bunun beklentisi
içerisinde olduklarını söyledi.
Küresel krizin; vatandaş, esnaf, KOBİ ve sanatkarlar açısından değerlendirildiğinde olayın rehavetinin, son derece ürkütücü boyutlarda olduğunu, Devletin en büyük gelirleri olan KDV
ve ÖTV’deki düşüşün halkın artık zaruri ihtiyacın dışında hiçbir
şekilde para harcamaya yönelmediğinin en belli başlı göstergelerinden bir tanesi olduğunu, harcamalarını kısan, para harcamayan tüketici karşısında bugün esnaf ve sanatkarın ne yazık ki
siftah yapmadan işyerlerini kapatma durumunda olduklarını belirtti. Yorgancılar, vatandaş ve esnafın canı yanarken, KOBİ’lerin
de onarılması çok zor yaralar aldığını, güç koşullarda üretim
yaparken, her geçen gün katlanan maliyetleri ile baş etmeye
çalıştıklarını söyledi.
Sosyal patlama uyarısı
Yorgancılar, Sanayi ve Ticaret Bakanı tarafından açıklanan
“can suyu kredisi” adı altında verilen 12 ay vadeli sıfır faizsiz
kredinin bir nebze dahi olsa esnaf ve sanatkarın derdine çare
olacağını, ancak dünyanın 16. büyük ekonomisi olduğu söylenen ülkemizin reel sektörünün desteklenmesi konusunda bugüne kadar maalesef hiçbir adımın atılmadığını, reel sektörümüzün
desteklenmediği müddetçe, işsizler ordusuna her geçen gün
yenilerinin ekleneceğini, dolayısıyla can suyu kredisinin yeterli
olmadığını, limitinin arttırılması ve bunun diğer fonlarla desteklenerek, daha geniş bir kesime mutlaka ve mutlaka yaygınlaştırılmasının doğru olacağını düşündüğünü belirtti.
Yorgancılar, kriz ve reel sektörün içerisinde bulunduğu
sıkıntılar nedeniyle gerek fabrikaların, işletmelerin kapatılıyor
olması, gerekse işçi çıkarımları nedeniyle her yıl üniversitelerden mezun olup, iş arayan 700 bin gencimize yenilerinin
eklendiğini, bunun ileride ne yazık ki sosyal patlamalara neden
olabileceğini, nitekim sanayimizin önde gelen yedi ilinden
gelen haberlerin olumlu olmadığını, tedbir alınmadığı sürece
ülkemizi tehdit eden en önemli sorunların başında istihdamın
yer alacağını belirtti. Kriz sürecini atlatacak geçici değil uzun
vadeli kalıcı tedbirlerin alınmasına özen göstermek mecburiyetinde olunduğunu, zira 2009 yılında yatırımların ve tüketimin
düşük olacağının yadsınmaması gerektiğini ifade etti.
Diğer ülkelere bakıldığında kriz sonrası faiz indirimi gittikleri,
IMF’yle anlaşma yaptıkları, mevduatlarına güvence verdikleri
gözlenirken, ülkemizde ise henüz herhangi bir adımın atılmadığını, uzun vadeli bir çözüm yoluna girilebilmesi için hükümetin
öncelikle kısa vadeli de olsa çalışanların üzerindeki SSK primlerini %50 aşağıya çekmesi, ithalatta alınan kaynak destekleme
fonlarının mutlaka ve mutlaka kaldırması, IMF’yle yapılacak
olan bir kredi anlaşmasının kaynaklarının popülist politikalara
girmeden, seçim malzemesi olarak kullanılmadan konunun reel
sektöre, ihracatçıya, sanayiciye mutlaka iyi bir şekilde kanalize
edilmesi, taşıt ve konut kredilerinin yeni baştan yapılandırması,
reel sektörün kredi erişiminin kolaylaştırması, elektrik fiyatlarının
üzerindeki yükleri mutlaka ve mutlaka kaldırması, mevduata
güvence vermesi, reel sektörün önemini her ortamda vurgulaması ve desteklemesi gerektiğini, Türkiye’nin işsizler ordusunun
yaratacağı bir sosyal patlamaya tahammülünün olmadığını,
hükümetin gerekli tedbirleri bir an önce alacağına inandığını
söyledi. Ender Yorgancılar, artık krizin ve terörün konuşulmadığı, kalkınma hamlesinde olan, kesintisiz büyüyen bir Türkiye’yi
hep birlikte görmeyi temenni etti.
ebsohaber 58 aralık 2008
MECLİS
Akgün: Reel sektör desteklenmeli
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Ufuk Akgün, uzun bir süredir dünya gündemini meşgul eden
Amerika Birleşik Devletleri’ndeki seçimlerde Barack Obama’nın
başkan seçilmesiyle birlikte dünyanın yeni bir değişikliğe doğru
adım attığını, bu değişim rüzgarının tüm dünya ülkeleri üzerindeki kara bulutları dağıtmasını temenni etti. Washington’da
gerçekleştirilen G-20 Zirvesi’nin ülkemiz için önemli olduğunu,
ekonomide söz sahibi 20 ülkenin bir araya gelmesinin, düzgün
ve iyi yönetimin sağlanması açısından ileriye dönük güzel bir
adım olduğunu belirtti.
Avrupa’nın en büyük ekonomisi olan Almanya’nın 5 yıl
sonra ilk defa ‰5, Japonya’nın 7 yıl sonra ilk defa ‰1,
Avrupa Birliği’nin 15 ülkesinin 10 yıl sonra ‰2’lik
oranda bir küçülmeye gittiklerini söyleyen Akgün
global krize yönelik olarak, bir çok ülkenin gerekli
tedbirleri almasına karşılık, hala ülkemizde herhangi
bir tedbirin alınmadığını, hükümetin bu konuda çok
pasif kaldığını, reel sektör olarak isteklerinin bir an
önce somut adımların atılarak, üretimin ön plana
çıkarılması olduğunu, ancak kendilerinin hükümetin
reel sektör, sanayi için atması gereken somut adımları
dile getirirken, bir taraftan da doğalgaza %22 oranında zam yapıldığını, Türkiye’de 49 organize
sanayi bölgesi ve 200 büyük sanayi
kuruluşunun doğalgaz kullandığının
altını çizdi.
Akgün, Bankalar Birliği
Başkanı’nın bankaların kredilerini
geri çağırmak zorunda kaldığına
ilişkin, çok talihsiz bir demeç
verdiğini ve doğal olarak tüm
reel sektörü tedirgin ettiğini,
sanayiciler olarak yatırımların durmasını, işçi çıkarılmasını temenni etmediklerini, ancak ne yazık
ki, Devlet İstatistik
Kurumu’nun bilgilerine göre ülkemizde Ağustos ayı
itibariyle işsizlik oranının
%9.8
oranında
arttığını, elektrik tüketiminin ise Eylül ayında %2.4, Ekim ayında
ise %2 azaldığını, bunun ise sanayi üretimini direkt etkilediğini,
sanayi üretimin 2001 yılından sonra en hızlı düşüşü yaşadığını,
Eylül ayında %5.5, Ekim ayında ise %6.5 düştüğünü, sektörlere
bakıldığında birinci sırada %17,6 ile tekstilin, %15.6 ile konfeksiyonun yer aldığını, bunları sırasıyla kimya, makine, metal
eşya, tıbbi sanayinin takip ettiğini, sanayicinin bundan sonra
ne olacağı konusunda büyük endişelerinin olduğunu, özellikle
ihracat yapan sektörlerde Avrupa ülkelerinde veya Amerika’daki
daralmadan sonra ihracatın önünde oluşabilecek problemlerin
herkesi endişeye sevk ettiğini belirtti.
KOBİ can suyu projesinin, gerçektende bir nebze de olsa
KOBİ’lere destek vereceğini, yine TOBB’nin Halk Bankası’yla
yaptığı protokole göre 1 Milyar 500 Milyon YTL’lik krediden de
sanayicilerin yararlanma fırsatı bulacağını, bunlarla birlikte Ziraat
Finansal Kiralama’nın Avrupa Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’yla
15 milyon dolarlık KOBİ teşviği uygulaması, İzmir Kalkınma
Ajansı’nın da 17.6 milyon dolarlık hibe kredisinin bulunduğunu
belirten Akgün, sanayileşmenin ulusal bir dava olduğunu, rantiyeciliğin bittiğini bir kez daha vurguladı.
Akgün üyeleri cevaplandırdı
Katkıları nedeniyle tüm üyelere teşekkür eden Akgün,
Dinçsoy’un, Alman Başkonsolosu Herr Schenider’ın Odamızı
ziyareti ile ilgili sitemine bir anlam veremediğini zira Yönetim
Kurulu’na yapılan resmi ziyaretlerin meclis üyelerine duyurulmadığını, Konsolosun beraberinde yer alan kişilerin TAİAD
üyeleri olduğunu, TAİAD Başkanı olarak Dinçsoy’un olmamasının kendi içlerinde sorgulanması gereken bir konu olduğunu
söyledi. Akgün kendisinin konuşmasında adını vermemesine
karşın Dinçsoy’un okul arkadaşı olması nedeniyle Bankalar
Birliği Başkanı’nı korumak istediğini, ancak ne yazık ki, iki bölge
müdürünün yapmış oldukları görüşmede böyle bir şey olmayacağını söylemelerine karşın kriz ile birlikte kredileri ilk çağıran
bankanın İş Bankası olduğunu, Özince’nin yapmış olduğu bu
hatasını Bankalar Birliği adı altında düzeltmeye çalıştığını belirtti. Akgün, bugün Türkiye’de pamuk eken çiftçiden, ilik düğmecisine kadar 5.5 milyon kişinin tekstil sektörünün içerisinde bulunduğunu, söylenildiği gibi herhangi bir devlet desteği olmaksızın
marka yaratmanın mümkün olmadığını, marka yaratmanın en az
2 milyon dolara mal olduğunu ki bu parayı gözden çıkaran bir
çok arkadaşının da marka yaratma konusunda başarıya ulaşamadığını, devletin sektörel teşvik yerine bölgesel teşvik vermesi, istihdamın üzerindeki ağır yükler gibi yanlış politikaları yüzünden
5.5 milyon kişinin çalıştığı tekstil sektörünün göz göre göre yok
olmasının izlenildiğini söyledi. Eximbank’ın desteğini
ve Eximbank’ın sermaye artışı yapması gerektiğini,
konuşmasında atladığını o nedenle Galiko’ya teşekkür ettiğini söyleyen Akgün, Kızılay Urla Şubesi’nin
açılışında Yönetim Kuurulu’nun üzerine düşen görevi fazlası ile yerine getirdiğini belirtti.
ebsohaber 59 aralık 2008
MECLİS
Susam: Büyüme üretimle olmalı
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Susam,
yıllardan itibaren, krizle birlikte Türkiye’de
EBSO Meclis Toplantısı’na konuk
bir çok arkadaşının krizin vermiş olduğu
sanayinin ciddi bir şekilde büyük bir rol
olan İzmir Milletvekili Susam, iş
moral bozukluğu, işyerlerindeki, fabrikaüstlendiğini ve gerçekten üzerine dülarındaki sıkıntıların getirdiği atmosferle,
şen her görevi yerine getirdiğini, bugün
dünyasının global krizin etkilerini
global krizin etkilerinin hafifletilmesi,
borçlanma noktasında devlet borçlarını
hafifletecek bir ekonomik önlem
bitirilmesi yönünde hükümetin alacağı
azaltırken, özel sektörün borçlanmasının
paketi beklediğini söyledi.
önlem paketlerinin beklentisi içerisinde
iktidarın politikasının bir sonucu olarak
olduğunu, bunun için öncelikle hükümearttığını söyledi.
tin, her kesimin görüşünü alarak, durum ve çözüm yöntemlerini
Susam, sanayinin altyapı, enerji, finansman, Ar-Ge ve teşvik
tespit ederek, uygulamaya geçmesi gerektiğini dile getirdi.
beklentisinde olduğunu, hükümetin sanayiye bu anlamıyla
Ülkemiz de dahil olmak üzere dünyada yaşanan krizin en
çok önemli katkılar yaptığını söylemenin mümkün olmadığıönemli nedeninin üretimin ihmal edilmesinden, gerekli önemin
nı, Türkiye’de ithalata dayalı değil, üretime dayalı bir büyüme
verilmemesinden kaynaklandığını, üretmek, yatırım yapmak ve o yapılması, dünyadaki likidite bolluğundan yararlanarak, bunun
yatırımın sonucunda ürününü pazarlayıp, bir kâr elde etme süreülkemiz için bir fırsata dönüştürülmesi gerektiğinin, tüketime
cinin son dönemlerde çok ciddi bir şekilde finansmandan kazayönelik bir ekonominin, bir borçlanma politikasının yanlış
nılan kârın çok gerisinde kaldığını, bir çok fabrikanın, işletmenin
olduğunun defalarca altını çizmelerine karşın, iktidarın bunun
yatırım yaparak, üretim yaparak elde edeceği gelirin çok fazlatersine, üretimi teşvik etmek yerine, uyguladığı yanlış politikasını finansman araçlarıyla veya uygulamalarıyla kazanıyor hale
lar sonucunda ithalata dayalı bir ihracat ve büyüme politikasını
geldiğini, ancak bütün bunların doğru olmadığının yaşanan kriz
benimsediğini, döviz kurunu düşük tutarak, dövize yüksek faiz
ile tescil edildiğini, 90’lı yıllardan bu yana ne yazık ki Türkiye’de vererek, ithalatı teşvik eden bir anlayış sonucunda, ülkede sanaüretim ve sanayinin hiç bir şekilde teşvik edilmediğini, üretimi
yiciyi, sanatkarı, KOBİ’yi, çiftçiyi üretim yapmaktan caydıran bir
ihmal eden, önemsemeyen, sadece finansman modeliyle işlerin
noktaya gelindiğini, bugün yaşanılan krizin dünyada finansal kriz
halledileceğini gören bu anlayışın ülkemizde tıkandığını belirtti.
olarak başlamış olmasına rağmen, ülkemizde 2006’dan bu yana
Türkiye’de sanayileşme döneminin cumhuriyetle beraber
reel ekonomideki krizin, dünyadaki finansal krizle birleşerek
başlamasına karşın, gelinen noktada ülkemizin sanayileşmede
ciddi noktalara geldiğini, 2001 krizinde finansal sistemimizdeher türlü birikimi sağladığını, yeterli teknoloji, deneyime, insan
ki zaaflar nedeniyle sanayicisinden, işverenine, işvereninden,
kaynağına, fabrika ve bilgi birikimine sahip, dünyaya açılmış
işçisine Türk Halkı’nın ciddi bedeller ödediğini, işten çıkarmalar,
yeni bir anlayışının bulunduğunu, Türkiye sanayisinin bugün
işini kaybedenler yıllarca emekle, sermayesiyle kurduğu fabrikageldiği nokta itibariyle kendi ayakları üzerinde duran, dünyayla
ları kaybeden yüzlerce, binlerce insanın olduğunu, o dönemde
rekabet yapabilen, ihracat yapabilen, yeni dünya liginde kendirehabilite ettiğimiz finansman sistemimiz ve bankacılığımız,
sini ön saflara itebilen bir noktada olduğunu, özellikle 2000’li
bağımsız kuruluşlar ve Merkez Bankası’nın özerkliği ile belirli bir
ebsohaber 60 aralık 2008
MECLİS
Susam, gelinen nokta itibariyle kriz
noktaya gelindiğini, ancak o dönemden
ile ilgili çözüm önerileri sunduklarında,
sonra reel sektörün düzgün bir ekonomi
“Türkiye’de iç talebi canlandıriktidarın Türkiye’de kriz olmadığı, krizden
politikasıyla desteklenip, üretimin teşvik
maya, güven ortamının sağlansonuç çıkarmak istediklerine ilişkin eleştiedilmemesi, Ar-Ge’ye, inovasyona ve
masına yönelik tedbirler alınmalı.
rileri ile karşı karşıya kaldıklarını, krizden
bunlarla parelel ekonominin temeli olan
Sanayimiz ayakta kalmalı. Ekonosonuç çıkarmanın hiçbir vicdanı olan
KOBİ’lere ciddi bir finansman desteği
mide büyüme üretimle olmalı.”
kişinin veya partinin görevi olamayacağısağlanmaması nedeniyle, KOBİ’lerin çok
nı, krizin her zaman olduğu gibi başta en
yüksek krediler kullanarak borçlanma
zayıfları
yok
edeceğini,
krizden medet ummanın da hiç kimseye
noktasına geldiğini, iç piyasada yüksek faizli kredi yerine, dışarıbir
fayda
getirmeyeceğini
çok iyi bildiklerini ifade ile hükümete
da düşük tutulmuş ve düşük döviz faizleriyle dışarıdan borçlanyapmış
oldukları
kriz
ile
ilgili
önerilerin zamanında dikkate alınama noktasına gelindiğini belirtti.
rak, gerekli önlemler alınmış olsaydı, gelinen noktada her şeyin
daha farklı olacağını belirtti.
Yabancı sermaye üretime gelmeli
Hükümetin, uluslararası yatırımcıyı, sermayeyi ülkemize getirAcil tedbirler
meyi hedeflediğini, ancak bunu yaparken bankacılık, sigortacılık,
Hükümetin çok acil olarak krizden kurtulmanın yollarını
perakendecilik gibi ülke sanayisi ve üretimine katkı koyabilecek
bulmak, krizi değerlendirecek bir kriz fonu oluşturmak zorunda
herhangi bir alanda yatırımların yapılmadığını, bugün bankacılık
olduğunu, Türkiye’nin bugünkü mali yapısı içerisinde 35-40
sektörünün %40’ından fazlasının yabancıların eline geçtiğini,
milyar dolar gibi bir meblağı, Hazine ve Merkez Bankası rezervbankacılık sektörüne yabancı sermayenin gelmesinin karşısınlerinden oluşturarak, başta sanayimizin ayakta kalabilmesi için
da olmadıklarını, Türkiye’nin çok ciddi bir birikimi olmadığını,
dünyanın her yerinde olduğu gibi finansman gibi bir olayın kendi kriz fonuyla desteklenmesine ihtiyaç olduğunu, sanayinin işçilik
ve istihdam üzerindeki yüklerinin ciddi şekilde düşürülmesi, işten
ülkesinin kaynakları ve büyük oranda kendi ülke menfaatleriyle
çıkarmaları önleyecek, sosyal yaralar açılmasının önüne geçileyönetilebilecek bir yapının elinde olması gerektiğini, kısacası bu
cek önlemler alması, enerji üzerindeki maliyetlerin düşürülmesi,
kadar yabancıya açılmış, adeta mahkum olmuş bir finansman
piyasada üretimi teşvik edecek unsurların yaratılması gerektiğini,
sisteminin bugün bu krizin en önemli sorunlarından bir tanesi
finansman konusunda kamu bankalarının hem tarım kesiminolduğunu, daha önce düşünüldüğü gibi şayet Ziraat Bankası ile
Halkbank’ın özelleştirilmiş olması halinde kriz ortamında çözüm de, hem sanayi kesiminde borçları yeniden yapılandırılmasında
istekli olması gerektiğini vurguladı.
getirebilecek herhangi bir kamu bankasının olmayacağını, ayrıca
Türkiye’de iç talebi canlandırmaya, güven ortamının sağlanbankacılık sisteminin tehditle bir yere gelmeyeceğini, ekonomasına yönelik tedbirlerin alınması gerektiğini, zira Türkiye’de
minin ve reel durumun doğru değerlendirilip, ona göre güven
yaşanan geçmiş krizlerde, iç talebin azlığına karşın ihracat
duyup, politikalar uygulamakla kendini bir yere getirebileceğini,
yoluyla ülke ekonomisindeki sıkıntıların aşılmaya çalışıldığını
o nedenle bugün bankacılık sistemini hedef göstermenin de
ancak global kriz nedeniyle büyük oranda Avrupa Birliği ve
doğru bir politika olmadığını, hükümetin uyguladığı ekonomik
ABD’ye ihracat yapan ülkemizin, o ülkelerde yaşanan durgunluk
politikalara özeleştiri yapmak yerine suçu bankacılık sistemine
nedeniyle de ciddi şekilde ihracatta bir çıkış yolu bulamadığını,
atmasının, en kibar anlamıyla sorunu doğru kavramamaktan
başta tekstil olmak üzere en önemli sektörlerimizi kaybettikaynaklandığını belirtti.
ğimizi, tekstilin gözden çıkarılmasının hem istihdam açısından,
Susam, sanayinin en temel girdilerinden bir tanesinin enerji
olduğunu, iktidarın göreve geldiği günden bu yana enerjiyle ilgili hem tarım açısından, hem de bu ülkenin geldiği nokta açısından
feda edilebilecek bir sektör olmadığını, EBSO ve İZTO meslek
özel sektörün yatırım yapması için önünü açacak, destek verekomitelerinin 1,5 yıldır “tekstil yok oluyor, tekstili feda etmeyecek herhangi bir yatırım yapmadığını, politika üretmediğini, tam
lim” şeklindeki haykırışlarına, sadece “git fabrikanı Güneydoğu
tersine dışa bağımlı, yapmış olduğu yanlış anlaşmalar nedeniyle
yetersiz, dünyanın en yüksek maliyetine sahip enerjisini sanayici- Anadolu’ya kur. 5 yıl sana istihdam ve vergide istisna sağlayacağım” şeklinde çözüm önerilerinin getirildiğini, sanayicinin de
nin önüne sunduğunu söyledi.
çözümü Mısır, Tacikistan, Kırgızistan ve Romanya gibi ülkelere
Türkiye gibi genç nüfusu olan ve bu genç nüfusa iş alanları
gitmekte bulduklarını dolayısı ile hükümetin üreten kesimi teşvik
açmak, istihdam yaratmak zorunda olan bir ülkede istihdam
edecek, yatırım yapmasına olanak sağlamaktan yoksun bir politiyükünün azaltılması, kayıt dışı ekonomiyi önlemek konusunda
ka izlediğini söyledi.
herhangi bir tedbir alınmaması halinde ciddi sorunlar ile karşı
Susam, bugüne kadar ekonomik krizi çözmekle ilgili olarak
karşıya kalınacağını belirtti. Susam, halkın 2002 yılında gerçekleştirilen seçimlerde 16 aylık AKP’ye oy vererek iktidara taşınma- TBMM’ye yurt dışındaki paraların getirilmesi dışında herhangi bir
larının en önemli sebebinin, ülke için önem taşıyan kalıcı reform- önerinin gelmediğini, krizin doğru kavranıp, ülkemiz potansiyelini değerlendirerek yapıcı çözüm yollarının bulunması gerektiğini,
ların üçlü koalisyon hükümetlerince gerçekleştirilmemesi, tek
Türkiye’nin potansiyeli, kaynakları, coğrafi durumu ve jeopolitik
başına güçlü, istikrarlı bir iktidara ihtiyaç duymaları olduğunu,
ancak AKP Hükümeti’nin göreve geldiğinden bu yana ne yazık ki durumunun da ayrıca ülkemizi vazgeçilmez kıldığını, o nedenle
birlik ve bütünlüğümüzün sağlanması, iktidarın güçlü ve doğru
kalıcı reformlara imza atmadığını, dolayısı ile vergi reformuyla,
politikalar uygulaması halinde yaşanan krizin üstesinden gelinekayıt dışını önlemek için ciddi herhangi bir adımın atılmadığını
ceğine inandığını sözlerine ekledi.
söyledi.
ebsohaber 61 aralık 2008
MECLİS
Sanayicinin gündemi
ABD’de mortgage kredisi
krizi ile başlayıp
dünyayı saran
global finansal
krizin etkilerine
karşı Türkiye’nin
alması gereken
önlemler Ege
Bölgesi Sanayi
Odası Meclis
Toplantısının
gündemini oluşturdu. Dünyanın
yaşadığı kriz ortamında proje,
üretim, yatırım
ve istihdamın
öneminin bir
kez daha anlaşıldığını ifade
eden sanayiciler, hükümetin
reel sektörü
destekleyecek
önlemleri zaman kaybetmeden uygulamaya
koymasını, bankaların kredileri
hemen geri
çağırmak yerine
sanayicilerle
ortak hareket etmesini, çalışma
barışının korunmasını, ekonominin dinamiği
KOBİ’lerin
desteklenmesini
istedi.
global ekonomik kriz
Sayıl Dinçsoy
KOBİ’lere dikkat
EBSO Meclis Üyesi
Sayıl Dinçsoy, İzmir
Milletvekili Susam’ın bir
çok konuda düşüncelerini
aktardığını, ancak içlerinden seçilen bir milletvekili olarak bu düşüncüleri aktarmanın yanında,
bunları Ankara’da fiili
olarak hayata geçirilmesi
için de çaba sarf edilmesi
gerektiğini belirtti.
Dinçsoy, hükümetin
KOBİ’lere dikkat edilmesi düşüncesiyle doğru
bir başlangıç yaptığını, ancak, büyük sanayici
ile KOBİ arasında ciddi fark olduğunun gözden
kaçırıldığını ve sektörel bazda bir değerlendirme
yapılmadığını, bunun yanında devletin elindeki
varlıkları satarak, dövizi düşük tutup, daha sonra
da Türkiye’deki fert başına düşen milli hasılayı
yüksek göstererek, ülkenin refaha ulaştığının Avrupa Birliği’ne gösterilmeye çalışıldığını, belki de
bunun bir ihtiyaç olduğunu ancak bugüne kadar
yapılanların Türkiye’yi getirdiği noktanın çok
ciddi eleştirildiğini ki eleştirenlerin de bunda çok
haklı olduklarını dile getirdi.
Türkiye’de bugünkü döviz kurunun panik
yaratmaması gerektiğini, çünkü ülkeyi sırtlayan
KOBİ’lerin içinde bulunduğu kötü durumdan
çıkması isteniyorsa dövizin de bu seviyelerde
olması gerektiğini söyleyen Dinçsoy, bu arada
bütün dünyayı etkileyen kriz içinde, ülkemizdeki
gizli işsizlikteki süratli artışın hakikaten çok düşündürücü olduğunu ve yakından takip edilmesi
gerektiğini belirtti.
Dünya piyasasında %20, Türkiye’nin ihracatında %35’ler seviyesinde büyüyen tekstil
piyasasında, bugün aynı keyfin yaşanmasının söz
konusu olamayacağını, bunda tekstil sanayicisinin
de kabahatleri bulunduğunu, zira bazıları dışında
tekstilcilerimizin marka yaratarak, kendi büyüklüklerini dış rekabetler karşılığında koruyacak
formüller geliştiremediklerini dile getiren Dinçsoy,
bir taraf olarak konuşmadığını, ne yazık ki bunun
acı bir gerçek olduğunu söyledi.
Akgün’ün, konuşmasında Bankacılar Birliği Başkanı’nın ifadelerine deyindiğini, ancak
toplantı öncesinde Özince’nin CNBC’de yaptığı
konuşmasını dinlediğini, bekli de herkesin başına
gelebileceği gibi onun da sürçü lisan eylemiş olabileceğini belirtti. Dinçsoy, Yönetim Kurulu’nun
aylık faaliyetlerini izlerken Alman Başkonsolosu
Schneider’ın odamızı ziyaret ettiğini ve bu ziyaretle hiç ilgisi olmayan kişilerin davet edildiğini
öğrendiğini, bunun elbette kasıtlı yapılmadığını
ancak bundan sonra daha hassas davranılması
için bu sitemini dile getirdiğini söyledi.
Fettah Güventürk
KOBİ’lere destek yeterli değil
EBSO Meclis Üyesi Fettah Güventürk,
ülkemizde işsizlik
oranının yüksek, nitelikli
elaman oranının ise az
olduğunu, istihdamın
üzerindeki aşırı yüklerin
de işçi çalıştırılırken bir
kez daha düşünülmesine neden olduğunu
dile getiren Güventürk,
ülkemizdeki işletmelerin
% 98’inin KOBİ niteliğinde olduğunu, KOBİ’lerin
sadece %15’inin istifade edeceği can suyu
projesinin ise sevindirici olmakla birlikte yeterli
olmadığını söyledi. Şu anda en önemli faaliyet
alanın üretim olduğunu ama kayıt dışı ekonominin üreticinin belini büktüğünü, devlet tarafından
beklenen desteğin görülemediğini, üstelik çıkması
beklenen kanunların da zamanında çıkarılamadığını, kalkınmanın başında gelen eğitim konusunda beklenen duyarlılığın gösterilmediğini, sivil
toplum kuruluşlarının devletin yardımcısı olduğunu her seferinde söylemelerine rağmen, hükümet
tarafından beklenen yakınlığın görülemediğini
belirterek, can suyu projesinin amacına ulaşmasını ümit ettiklerini ifade etti.
Güventürk, iki ayda bir çıkardıkları KOBİ
ebsohaber 62 aralık 2008
MECLİS
Dünyası Dergisi’nin Ekim sayısında yer alan çelik ve insan
makalesindeki bir bölüme değinerek, insanın kainata hükmettiğini, çeliğin ise teknolojinin bel kemiği olduğunu, ama ikisisin
de benzer özellikleri bulunduğunu ifade ederek, kalıcı ve keskin
gerilimlerin her iki varlığın ömrünün sona ermesine sebep olduğunu, onun için “Çok sert olma kırılırsın, çok yumuşak olma
ezilirsin” atasözü misali çeliği, çelik yapanın ısıl işlem, insanı
liyakatli yapanın eğitim ve tecrübe olduğunu dile getirdi.
İŞKUR İl Müdürlükleri’nin sekreteryasında yürütülen “İl
İstihdam Kurulları” ve İl Milli Eğitim Müdürlüklerinin uhdesinde
yürütülen “Mesleki Eğitim Kurulları”nın kaldırılarak, “İl İstihdam
ve Mesleki Eğitim Kurulu” oluşturulduğunu belirten Güventürk,
önümüzdeki günlerde nitelikli eleman yetiştirmek amacıyla
çeşitli kursların başlatılacağı bilgisini verdi.
Jak Galiko
Dünya kredi krizi yaşıyor
EBSO Meclis Üyesi Jak Galiko,
üç hafta önce Ankara’da yapılan bir
toplantıda Başbakan Erdoğan’a ihracatçılar olarak Eximbank’ın sermayesinin
arttırılması gerekliliğini anlatırken, toplantı sırasında Akkan ile yaptığı görüşmede Akkan’ın; 2000 krizinde Türkiye
Odalar Borsalar Birliği’nin bünyesinde
bulunan 200 milyon dolar maddi bir
kaynağın Eximbank’a aktarıldığını, şu
anda da aynı yolun izlenebileceğini
söylediğini, bunun üzerine kendisinin
konuyu hemen TİM Başkanı Mehmet
Büyükekşi’ye ve Başbakana aktardığını, dolayısıyla en kısa sürede girişim sağlandığını ifade eden
Galiko, bu konuda hızlı düşünerek kendilerine yardımcı olan
Akkan’a teşekkürlerini iletti.
4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 152. ve 158. maddelerinde yapılan yeni düzenlemeler ile serbest bölgelere transit
olarak giren yakıtın “Avrupa Birliğine girinceye kadar kaile
alınmaz” şeklinde değiştiğini, böylelikle Ege Serbest Bölge ve
Menemen Deri Serbest Bölgesi’nin büyük bir yükten kurtarıldığını belirten Galiko, bu konuda büyük katkıları olan İzmir
milletvekilleri Bülent Baratalı ve Taha Aksoy’a teşekkür etti.
Milletvekili Susam’ın “halk istikrarlı bir hükümet istiyordu
ve 1.5 sene evvel kurulan bir partiye % 35 oy verdi” dediğini,
ancak yıllardır var olan partilere karşın, sadece 1,5 yıl önce kurulmuş bir partinin tercih edilme nedenini halkta değil, kendilerinde aramaları gerektiğini, CHP’nin genel başkanını değiştirmediği sürece sıkıntı çekmeye devam edeceklerini söyledi.
Galiko, yaşanan krizin, kesinlikte likidite değil, kredi krizi
olduğunu, bu kredi krizinde de bankların kendi risklerini mümkün olduğunca asgari ölçüde tutmak için özel sektörü sıkıştıracağını dile getirerek, dikkat edilirse kriz başlangıcında tek
hedefin dış ticaret açığı olan ülkeler olduğunu, bunların içinde
Türkiye’nin de bulunduğunu, ancak ülkemizdeki bankacılık sistemi gerçekten sağlam olduğu için, diğer dış ticaret açığı olan
ülkelerdeki banka batışlarının ülkemizde yaşanmadığını, dola-
yısıyla bizim yaşanan krizi aşabilecek konumda olduğumuzu
ama çok dikkatli davranılması gerektiğini, şu anda herkesin
devletin müdahalesini beklediğini belirtti.
İzmir Milletvekili Susam’ın da belirttiği üzere Türkiye’de
yaşanan krizin global krizden kaynaklanmadığını, bizdeki
sıkıntının 2003 yılından itibaren değerli Türk Lirası baskısıyla
enflasyonu durdurmak için izlenen politikalardan kaynaklandığını, çünkü böyle kârsız bir dönemde firmalar kendi güçleriyle
ayakta kalamadıkları için bankalara gebe kaldıklarını, yaşanan
krizle de bankaların kotasyon ve risklerini mümkün olduğunca
geri çektiğini ve maalesef devlette de para bulunmadığı için bu
zorlu günlerin yaşandığını ifade etti.
Kayıt dışı ile mücadele edilmediği sürece, bütçesinin sadece
%7-8’ini tahsil eden devletin sosyal güvenlik, eğitim, altyapı
için istenen ve beklenen hiçbir şeyi gerçekleştiremeyeceğini,
dolayısıyla öncelikle kayıt dışının önlenmesi gerektiğini vurgulayan Galiko, ülkemizde uygulanan dolaylı vergilerin Anayasamızın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu, şu anda Türkiye’nin
dünyada en fazla dolaylı vergi alınan 3. ülke konumunda
olduğunu, dolayısıyla sanayicinin bu yüklerden bir an önce
kurtarılarak, yatırım için teşvik edilmesi gerektiğini dile getirdi.
5085 ve 5350 sayılı kanunların, “sektör bazında uygulanması”
için yeniden düzenlenmesi gerektiğini belirterek, Türkiye’nin
büyük bir ülke olduğunu, bu krizi de atlatacağını, her ne kadar
2009 zor bir yıl olsa da herkes için hayırlı olmasını diledi.
Hüseyin Vatansever
Vah benim güzel ve yalnız ülkem
EBSO Meclis Üyesi Hüseyin Vatansever, hiçbir yorum katmadan, yaptığı
araştırmalar sonucu dünyada sözüne
güvenilir kurumlarla, ülkemizde ekonomi ile ilgili sözüne güvenilir kurumlar ve
kişilerin yapmış olduğu beyanları paylaşmak istediğini belirterek, buna göre;
Uluslararası danışmanlık şirketlerinin
dünya genelinde yaşanması muhtemel
ekonomik kriz için; “Türkiye zayıf halka.
Düşüşün önüne geçemeyen devletlere
Türkiye’de katıldı. Borsadaki şirketlerin
değeri üç haftada 79.5 milyar Dolar
eridi”. değerlendirmesini yaptığını, MB
Para Politikası Kurulu’nun ise “bütçe harcamalarının enflasyon
düşüşünü engellediği” görüşünü açıklayarak, bütçeye sabit kalınmadığını belirttiğini söyledi.
DPT’nin Ağustos ayı Ekonomik Gelişmeler Raporu’nda
resesyona dikkat çektiğini, TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’nun,
2007’de siyasetin yeniden ekonominin önüne geçmesi ve seçim
sürecinin mali disiplini bozduğunu ifade ederek; “Şimdi ilk
olarak, bozulan mali disiplini yeniden tesis edip, kamu kaynaklı
kırılganlığı azaltmak zorundayız” dediğini belirten Vatansever;
ekonomistlerin 100 milyar dolar sınırını aşan ihracat için; ne dış
ticaret açığının ne de cari açığın önüne geçilemediğini, dolayısıyla hükümetin çok acil tedbir alması yönünde uyarıda bulunduklarını söyledi.
ebsohaber 63 aralık 2008
MECLİS
Vatansever, 8 Kasım 2007’de Türkiye’de sınır ötesi harekatın, gündemini koruduğu gibi, aynı tarihlerde ABD yatırım
bankası Goldman Sachs’ın, müşterilerine kısa vadede ihtiyati
bir önlem olarak “kâr realizasyonu” ve nakitte kalmayı tavsiye
ettiğini ve Türk lirasının Dolar karşısındaki değerinin olması
gerekenden %74 daha yüksek olduğunu belirterek müşterilerini uyardığını ifade etti. 2008 yılındaki IMF’nin Küresel Mali
İstikrar Raporu’nda; ABD’deki kredi krizinin 1 trilyon Dolarlık
mali kayba yol açacağını vurguladığını, Dünya Bankası Başkan
Yardımcısı Şigeo Katsu’nun; “Türkiye’nin bir an önce reformları gündemine alarak, yatırım ortamını iyileştirmek için somut
adımlar atması gerektiği yönünde açıklama yaptığını, BM Kalkınma Programı Başkanı Derviş’in; Türkiye gibi ülkelerin gerçek
bir enflasyonist tehlike ile karşı karşıya olduğunu söylediğini,
Hisarcıklıoğlu’nun; yılın ilk çeyreğinde protesto edilen senet sayısının %17 arttığını belirterek; “Anadolu alarm veriyor” dediğini
dile getirdi.
2008 yılının ilk yarısında Türkiye’nin ödemesi gereken kısa
vadeli dış borcunun 50 milyar Dolar’ı bulduğunu, bu dönemdeki dış ticaret açığının %54.1’inin net enerji ithalatından kaynaklandığını belirten Vatansever, 2002 yılından bu yana ülkemizin %1.9’la en kötü büyümeyi gerçekleştirdiğini vurguladı.
Devlet Bakanı Şimşek’in; dünyada yaşanan mali kriz nedeniyle
Türkiye’nin de bir süreliğine potansiyelinin altında bir büyümeyle yoluna devam edeceğini, ülkemizin küresel krizde şu ana
kadar büyük bir dayanıklılık ve esneklik gösterdiğini ve gelinen
noktada, IMF kaynaklarına ihtiyacımız bulunmadığını söylediğini, yaşanan krizle ilgili Unakıtan’ın ise “Bu bir günlük, iki
günlük kriz değil. O bakımdan gayet soğukkanlı hareket edelim.
Dışarıda olan hadiseler nedeniyle paniğe kapılmaya gerek yok”
dediğini ifade etti.
IMF ile stand-by bilmecesi
Başbakan Erdoğan’ın, Elazığ Öğretmen Evi önündeki açılış
töreninde yaptığı konuşmada terörizmle mücadele ve küresel
ekonomik krize değinerek, “İnanıyorum ki inşallah bizi teğet
geçecek ve biz bunu en az zayiatla atlatacağız” sözlerini dile
getirdiğini, Şimşek’in; küresel krize karşı, hangi aşamada neyin
devreye gireceği konusunda oyun planlarının hazır olduğunu
ve IMF bize borç vermezse, biz de kendi yağımızla kavrulmasını biliriz dediğini, Unakıtan’ın IMF konusunda çalışmaların
yapıldığı, acele etmeye ve sabırsız davranmaya gerek olmadığını
ifade ettiğini, Erdoğan’ın ise krizden yakınan işadamlarına dönük
eleştiriler getirerek; “Bir bildiğimiz var da ondan böyle konuşuyoruz. Bizim bu çevrelerde yakın dostlarımız var ve söz konusu
kişilerin en az iki yıl yetecek zulaları olduğunu söylüyorlar”
dediğini belirtti.
Vatansever, 2008 Kasım ayına gelindiğinde sonunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Washington’dan “IMF’yle anlaşmaya çok yakınız” mesajını verdiğini, yapılan görüşmelerle ilgili
olarak, “Burada bütün hedef karşılıklı olarak dayanışma içinde
bir çözüm yolunu bulmaktı, yani çözüme en çok yaklaştığımız
noktadayız diyebilirim” derken, oysa bir gün öncesine kadar,
“IMF %2’den fazla büyümemizi istemiyor, yatırımlarımızı engellerse anlaşmayız” ifadesini kullanırken, anlaşmaya yakınlık me-
sajı vermesi bakımından olumlu karşılandığını söyledi. Aradan
geçen iki gün sonunda Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in, IMF ile
yeni anlaşma için görüş ayrılığı bulunduğu için bekleme sürecinde olduklarını belirterek, “İhtiyati (stand-by) olur veya başka
türlü olur, ama özel sektörü göz önüne almak zorundayız. IMF
bizim önceliklerimizi, ülkenin menfaatlerini de göz önüne alırsa
öyle bir program yapabilirsek yapacağız” ifadelerini kullanırken,
Kasım ayının sonunda ise; “Alınacak önlemler ve şu ana kadar
alınan önlemler, reel ekonomiye bu krizin etkisini sınırlamaya
çalışmak. Her halükarda bu krizden etkileneceğiz çünkü ihracat
yaptığımız piyasalarda daralma var. Ama Türkiye başlangıç
noktası itibariyle bu krize iyi yakalandı. Krizden Türkiye’nin çok
hızlı çıkma potansiyeli olduğuna inanıyorum” açıklamalarında
bulunduğunu dile getiren Vatansever, yapılan tüm bu açıklamalar karşısında “Vah benim güzel ve yalnız ülkem. Hem sana,
hem de bu güzel ülkenin güzel insanlarına çok yazık oluyor”
dedi.
Atıl Akkan
Kendi projelerimizi yaratmalıyız
EBSO Meclis Üyesi Atıl Akkan,
ülkemizin dünya konjektörüne uygun
olarak kritik günlerden geçerken, bazı iş
adamlarının, özellikle, kimsenin bilmediği gizli hesaplarında paraları olan
işadamlarının, krizden etkilenmeden
yollarına devam ettiğini belirten Akkan,
hiçbir EBSO üyesinin Egeli sanayicinin
hayali ihracata, KDV yolsuzluğuna
bulaşmadığını, Egeli sanayiciler olarak
yıllarca tırnaklarıyla kazıyarak elde ettikleri birikimleri ile sanayileşmeyi gerçekleştirdiklerini söyledi.
Akkan, hükümetin KOBİ’lerin derdine derman olmak adına Can Suyu adı altında vermiş olduğu
kredinin gerçekte KOBİ’lerin ihtiyacını karşılamaktan çok uzak
olduğunu, verdikleri para ile ancak üç tane kurbanlık alınabileceğini söyledi. Başbakanın işsizlik sorununa çözüm olarak
TOBB çatısı altında yer alan 1 milyon 300 bin üyenin işyerlerine birer işçi alınmasını göstermesine bir anlam veremediğini,
zira 6 seneden bu yana görev alan hükümetin, sanayici veya
tüccarın herhangi bir derdine derman olmadığı, herhangi bir
teşviğin verilmediği gibi bir de her yıl 20-25 milyar liraya mal
olacak birer işçi alınmasının önerildiğini, bugün Bursa ya da
Denizli’de tekstilin batmasının en büyük nedeninin adaletsizce
uygulanan teşviklerden kaynaklandığını belirtti.
Galiko’nun konuşmasında belirtmiş olduğu gibi, TOBB
Yönetim Kurulu olarak 2000 krizinde TOBB bünyesinden 200
milyon Dolar’ın KOBİ’lerin istifade etmesi şartı ile Eximbank’a
aktarıldığını, bugün ise Halkbankası’nın KOBİ’leri, Ziraat
Bankası’nın ise tarım birliklerini, tarım sektörünü kurtarmak
mecburiyetinde olduklarını, Halkbankası’nın KOBİ’lere vereceği
1 milyar 500 milyon doları süratle dağıtması gerektiğini söyledi.
Akkan, iktidarda yer alan partilerin icraatları, tutumları nedeniyle Türk Halkı’nın gerek 1999 gerekse 2002 yılında yapılan
ebsohaber 64 aralık 2008
MECLİS
seçimlerde partileri TBMM dışında bırakarak gerekli dersleri
verdiğini belirterek, can suyu kredisi ile sanayicinin, KOBİ’lerin
sorunların çözüme ulaşmayacağını, bunların bir kandırmaca
olduğunu, kendi içlerinden çıkan bir bakan olarak Sanayi ve
Ticaret Bakanı’nın ağzından can suyu projesinin KOBİ’lere
sunulmasına bir anlam veremediğini, sivil toplum kuruluşları
olarak masaya yumruklarını vurarak, kendi projelerini yaratmak
zorunda olduklarını, nitekim 2000 yılında yaşanan kriz sonrasında EBSO olarak 500 sayfadan oluşan KOBİ projelerini içeren
kitabı bastırdıklarını, EBSO Meclisi, Komiteleri olarak da yeni
projeler üreterek hayata geçirmek zorunda olduklarını, sanayiciler olarak yönetilen değil, yöneten olma durumda olduklarını
ifade etti.
Bugün kriz ortamında işçi çıkartmaların yaşanmaması adına
herkesin üzerine düşen görevi yapması gerektiğini, sendikaların
trilyonluk varlıklarının da bu anlamda KOBİ’lerin sorunlarını
çözmek için kullanılabilineceğini, KOBİ’lerin yeniden ayağa
kalkmasının sağlanabilineceğini söyledi.
Akkan, tüm kesimlerin, hükümetten kriz önlem paketi beklentisi içerisinde olduğunu ve Başbakan’ın bu paketi açıklaması
için dört gözle Hindistan gezisinden dönmesini beklediklerini,
ancak bu tür önlem paketlerinin zamanında yapılması gerekti-
ğini, aksi takdirde bir fayda getirmeyeceğini belirterek, herkesin
Kurban Bayramını kutladığını söyledi.
EBSO Meclis Üyesi Mevlüt Taga,
basında geniş yankı bulan, yorumlar yapılan “Mustafa” filmini bir çok kişi gibi
kendisinin de izlediğini, Atatürk ile ilgili
bir çok safsatanın yer aldığı filmde yine
Atatürk’ün bir grup ile Kürtler’e özerklik verilmesine ilişkin yapmış olduğu
konuşmalara yer verildiğini söyleyen
Taga, filmde duyduklarına inanamadığını, tüm bunların başka ülkelerin ince
dokundurmaları olduğunu, ülke olarak
üniter devlet yapısından taviz vermelerinin mümkün olmadığını, film ile ilgili
olarak hiçbir sivil toplum örgütünün
herhangi bir tavır göstermemesini, ses çıkartmamasını anlayamadığını, ülkemizin bölünmez bütünlüğünün her şeyden önce
geldiğini vurguladı.
Kızılay Urla Şubesi Yönetim
Kurulu Başkanı Nurgül Saltık, Türk
Kızılay’ının tam 140 yıldan bu yana
savaşta, barışta, doğal afetlerde, din,
dil, ırk ayrımı gözetmeksizin ihtiyaç
sahiplerini bir an olsun yalnız bırakmayarak, onların yanında olduğunu,
yaralarını sardığını, merhametin,
tarafsızlığın ve barışın simgesi olduğunu söyleyen Saltık, 30 Haziran
2007 tarihinde gerçekleştirilen kongre
sonunda Kızılay Urla Şubesi Yönetim
Kurulu’na, Hüseyin Vatansever, İbrahim Gökçüoğlu, Şener Gençer, Cemal
Altıntaş, Özlem Perşembe ile birlikte
kendisinin seçilerek, görevi ve bayrağı devraldıklarını belirtti.
İzmir’in ve özellikle bölgemizin deprem kuşağında yer
alması nedeniyle Kızılay olarak daha çok çalışmaları gereğini
hissettiklerini, bunun için öncelikle düzgün bir hizmet binalarının olmasını hedeflediklerini, bu hedef doğrultusunda Ege
Bölgesi Sanayi Odası’nın desteği ile Hüseyin Vatansever önderliğinde sanayicilerin katkılarıyla Urla’ya yakışır şeffaf, güvenilir,
kurumsallaşmış, verimli, etkin, yönetim sistemine sahip, hesap
verebilen, modern çağın gençlerine kısa sürede uyum sağlayabilen bilimsel ve teknolojik alt yapıya sahip bağımsız ve tarafsız
bir yapıya kavuştuğunu söyledi.
Saltık, yeni hizmet binalarının 20 Kasım 2008 Perşembe
günü düzenlenen bir tören ile açıldığını, Kızılay’ın felsefesi ve
temel ilkelerini tanıtmak, benimsetmek, gerçekleştirdiği yenilik-
leri ve hedefleri konusunda kamuoyunu bilinçlendirmenin görevleri başında
geldiğini, Türk Kızılay’ının gönüllü
olarak yürüttüğü tüm çalışmalarında
vatandaşlarımızın desteğine ihtiyaç
duyduklarını dile getirerek, Şube tadilatı dolayısı ile emeği geçen, bağışta
bulunan tüm hayırseverlere şahsı ve
yönetim kurulu adına teşekkür etti.
Kızılay Urla Şubesi Yönetim Kurulu
Üyesi Hüseyin Vatansever de, Kızılay
Urla Şubesi Yönetim Kurulu olarak,
görevi devraldıklarında hizmet binalarının içler acısı bir durumda olduğunu, yapmış oldukları girişimler ve
çalışmalar neticesinde yenilenmiş hizmet binalarını 20 Kasım
2008 tarihinde açtıklarını, bu süreci Odamız’ın ve özellikle
Meclis Başkanı Yorgancılar’ın çok yakından takip ettiklerini, her
noktada kendileri ile beraber olduklarını, yine hayallerine ortak
olan, katkıda bulunan tüm sanayici dostlarına, organize sanayi
bölgelerine ve yöneticilerine teşekkür ederek, şükranlarını sundu. Vatansever, açılışta tüm Meclis üyesi arkadaşlarını görmeyi
arzu ettiklerini, mevcut ekonomik koşullarda ne yazık ki bunun
mümkün olmadığını, ancak Odamız’ın da içinde bulunduğu
bu çalışmanın, bir gazete hariç yerel basında yer almamasının
kendilerini üzdüğünü, yaşanan ekonomik krize, sanayicinin,
esnafın çok zor şartlar altında olmasına karşın, bu projeye destek
vermesinin kendisine göre haber olması gereken bir konu olduğunu dile getirdi.
Mevlüt Taga
Mustafa filmi Atatürk’ü anlatmıyor
Hüseyin Vatansever
Nurgül Saltık
Kızılay Urla Şubesi’nden EBSO’ya teşekkür
ebsohaber 65 aralık 2008
MECLİS
Kauçuk sanayi fırsat arıyor
üreticileri ve sanayi kuruluşları tarafından tercih
edildiğini söyledi.
Sektörün, dünya pazarlarında büyük oyuncularla rekabet ederken, hükümetin aldığı gecelik
kararlardan ne yazık ki olumsuz yönde etkilendiğini, baz yağ ve solventin araçlarda yakıt olarak
kullanılmasını önleyemeyen hükümetin, hammadde olarak kullandıkları bu ürünlere yüksek
oranda ÖTV koyarak, bu ürünlerin girdilerinin
artırılması yoluna gittiğini, baz yağdaki artışın bir
kısmının, Odamız’ın da girişimleriyle, bir miktar
geri çekilmiş olmasına rağmen, maliyetleri yine
de olumsuz etkilediğini, sektörde hammadde
olarak kullanılan kauçuk ve bazı kimyasalların
ithal edilmekle birlikte, plastifiyan ve dolgu malzemelerinin yurt içi kaynaklarından kullanılması
nedeniyle kauçuk sektöründe elde edilen katma
değerin diğer sektörlere göre yüksek olduğunu belirtti. Atılgan,
sektörlerinde genellikle kimyasal reaksiyon açısından kimya
fakülteleri, proses açısından makina ve endüstri mühendisliği
fakültelerinden sağladıkları mezunların istihdam edildiğini,
ihtiyaç olan polimer mühendisliği fakültesinin maalesef henüz
ülkemizde bulunmadığını, kalifiye eleman için İzmit Köseköy’de
bulunan endüstri meslek lisesi ve meslek yüksek okulunun,
sektörün ihtiyacını karşılamak için yeterli olmadığını, bunun için
İzmir’de herhangi bir endüstri meslek lisesinde kauçuk teknolojisi bölümü açılmasıyla ilgili Milli Eğitim Müdürlüğü nezdinde
girişimlerinin sürdüğünü bildirdi.
Hüseyin Güven
Davut Sidi Sarfati
Zeki Dündar Akpınar
Haydar Atılgan
Kauçuk Sanayi Meslek Komitesi Başkan
Yardımcısı Haydar Atılgan, ekonominin, sanayinin, ticaretin globalleştiği bir dönemde her
şeyin süratle değiştiğini, 5–6 ay öncesine kadar
ihracat, vergiler, pazar ile ilgili sorunları konuşurken bugün kaybettikleri pazarları, finansman
problemlerini ya da krizin nerede duracağını
konuştuklarını, kauçuk sanayi sektörü olarak
başta otomotiv, tekstil, maden ve inşaat makineleri sanayi olmak üzere hizmet verdikleri
sektörlerin problemleriyle önemli benzerlikler
gösterdiklerini, sanayiciler olarak krizi yakından
takip etmekle birlikte bu krizi nasıl fırsata çevirebileceklerinin cevabını aradıklarını belirtti.
Atılgan, Odamız 22. Grup Kauçuk Sanayi Meslek Grubu’nun 60’ı aktif, 67 firmadan
oluştuğunu, bu firmalardan 10’unun otomotiv,
4’ünün ayakkabı, 9’unun lastik kaplama ve 28’inin genel sanayi
sektörlerine kauçuk parçalar ürettiğini, sektörlerinin son 20 yılda
gelişmiş Avrupa ülkelerinin hakim olduğu kauçuk sektöründe
büyük gelişmeler kaydettiğini, bugün dünya pazarlarında ciddi
bir paya sahip olmayı başardıklarını, özellikle ülkemizde 1980’li
yıllardan sonra ithalatın serbest bırakılmasıyla birlikte hammadde, ileri teknoloji makine ve ekipmanlarının ithalatındaki kolaylıkların üretim ve kalite alanında firmaların önünü açtığını, başta
otomotiv olmak üzere tüm sanayi sektörlerine kauçuk ürünlerin
tedariğinde hem iç pazarda hem de dünya pazarlarında alternatif olmayı başardığını, dünyanın büyük otomotiv ve beyaz eşya
EBSO’nun üç acı kayıbı
Ege Bölgesi Sanayi Odası, Kasım ayında Meclis Eski
Başkanlarından Zeki Dündar Akpınar, Yönetim Kurulu Eski
Üyelerinden Davut Sidi Sarfati ile Meclis Eski Üyelerinden
Hüseyin Güven’i kaybetti. Zeki Dündar Akpınar, 1960-1969,
1972-1975 yılları arasında Meclis Üyeliği, 1968-1969 döneminde Meclis Başkanlığı yapmıştı. Davut Sidi Sarfati de, 19811989 yılları arasında Odamız Meclis Üyeliği, 1984-1985 yılları arasında Yönetim Kurulu Üyeliği görevinde bulunmuştu.
Hüseyin Güven ise 1969-1995 yılları arasında Meclis Üyeliği
yapmıştı. EBSO Kasım Ayı Meclis Toplantısı’nın başında Akpınar, Sarfati ve Güven için saygı duruşu yapıldı. EBSO Meclis
Başkanı Ender Yorgancılar ile Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ufuk Akgün, vefat eden meclis eski başkanı Akpınar, Yönetim Kurulu Eski üyesi Sarfati ile Meclis Eski Üyesi Güven’e
Allah’tan rahmet, ailesi, yakınları ve EBSO camiasına sabır ve
başsağlığı diledi.
ebsohaber 66 aralık 2008
MECLİS
Kemalpaşa OSB’de yeni atılımlar
M. Pınar Yurdun
Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi Yönetim
Kurulu Başkanı Pınar Yurdun, Kemalpaşa Organize
Sanayi Bölgesi’yle ilgili sunum izlendikten sonra,
imar planları ile ilgili son gelişmeleri aktaran Yurdun, 1069 hektarlık planlama alanında, 486 hektar
Kemalpaşa kesiminde, 241 hektar Ulucak kesiminde
olmak üzere toplam 720 hektar sanayi alanının,
47 hektarını yeşil alanın, 13 hektarı teknik altyapının, 12 hektarı idari ve sosyal tesislerin, 27 hektarı
arıtma tesisinin, 2 hektarı sağlık koruma bandının,
6 hektarı ise ticari kullanımlar için ayrılan alanların
oluşturduğunu ve 1. etap imar planının dağıtımının
yapıldığını belirtti.
Yurdun, Organizenin güney doğu ucunun en
düşük kotta olmakla birlikte, buraya arıtma tesisinin
yapılmasının planlandığını, bu alan çerçevesinde Nif bölgesi boyunca özel bir planlama yapıldığını, istinat duvarları ile 50 metrelik genişliğin 20 metreye indirilmek suretiyle dop alanlarında
büyük bir iyileştirme sağlanacağını, ayrıca Ulucak bölgesindeki
%50, Kemalpaşa bölgesinde 1. etap planda %55 olan yapılaşma
oranının kanunla sağlanan %70 kullanım oranına çıkarılacağını
söyledi.
Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi ile ilgili yaşanan hukuki
süreci herkesin yakından bildiğini, son olarak 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’nda değişiklik ve bir ek madde
taleplerinin olduğunu ve bu taleplerinin TBMM’nden geçtiğini, 15.04.2000 tarihinden önce 4562 sayılı Organize Sanayi
Bölgeleri Kanunu’nun amacına uygun olarak kurulan ancak aynı
kanunun geçici 1. maddesinde öngörülen süre içinde durum-
larını bu kanuna uygun hale getiremeyen veya
herhangi bir nedenle getirmemiş sayılan OSB’lerde
yapılan düzenleme ile yer seçimi kesinleşmiş,
imar planları onaylanmış ve önemli ölçüde sanayi
tesisleri üretime geçmiş OSB’lerin ve bölge içinde
bulunan sanayi işletmelerinin 4652 sayılı kanun
kapsamında sayılmaları ve mevcut sorunlarının
giderilmesinin sağlanacağını, böylelikle 8 yıldır
Ulucak Belediyesi’yle yaşadıkları hukuki sorunların
çözümüne çare olacak ek maddenin Kanuna girdiğini, Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi’nin yeniden
tescil edilerek, kuruluşunun gerçekleştirileceğini
ve bundan sonra yatırım ve çalışmalara devam
edeceklerini belirtti. Kemalpaşa OSB’nin elektrik
dağıtım lisansının EPDK tarafından onaylandığını
ve 11 Ekim 2008 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlandığını, 6,5
milyon YTL’lik bir yatırım ile OSB içindeki TEDAŞ’a ait köyleri
besleyen hatları bölge sınırı dışına taşıyarak OSB’nin içindeki
elektrik dağıtım şebekesinin sahibi olacaklarını ve bundan sonra
elektriği OSB’nin dağıtacağını, bununla ilgili kredi için bankalarla temaslarının olduğunu, ancak kriz nedeniyle ne yazık ki
bankaların çekimser davrandığını, her şeye rağmen Mart ayına
kadar bu yatırımı kesinlikle gerçekleştirmeye çalışacaklarını, zira
lisanslarının bir daha verilmemek üzere iptal edileceğini, bunun
akabinde de gerçekleştirmeyi hedefledikleri ikinci yatırımın ise
Çevre Bakanlığı’na vermiş oldukları taahhüt gereği arıtma tesisi
olacağını ifade eden Yurdun, Meclis’in desteği ile Kemalpaşa
Organize olarak yapacakları yatırımlar ve çalışmalarda başarılı
olacaklarına inandıklarını dile getirdi.
ebsohaber 67 aralık 2008
GÖRÜŞ
Kriz yönetimi
Dünya ve Türkiye, yakın tarihin en
- Kriz sonrası dönemlere ilişkin
derin krizlerinden birini yaşamaktadır.
planlarınızı şimdiden yapın. Şu anki
Bu kriz, Türkiye odaklı bir kriz değilolumsuz tablolardan etkilenip büyüme,
dir. Geçen yıl sinyallerini vermeye başlateknoloji yenileme amacıyla yapacağıyan mortgage sistemindeki tıkanıklıklar,
nız yatırımlardan vazgeçmeyin. Krizden
bu sene önce ABD olmak üzere Avrupa
çıkıp piyasaların açıldığı dönemlere
Ülkeleri ve diğer gelişmiş ülkelerde
hazırlıksız yakalanmamak için şimdiden
finansal krize dönüşmüş ve ardından bu
alternatif planlar oluşturun.
kriz tüm dünyayı etkileyen ekonomik bir
- Gerekiyorsa küçülün ama bunu hızlı
kriz boyutuna ulaşmıştır.
yapın. Küçülmek, gelecekle ilgili beklenTayfun Şenol
Tüm dünyayı saran bu ekonomik kriz
tilerden vazgeçmek demek olmamalıdır.
[email protected]
dalgasından Türkiye’nin etkilenmemesi
Unutmayın; çömelmeden zıplayamazsımümkün değildir.
nız.
Krizin sebepleri ve etkileri üzerine
- Maliyetlerinizi gözden geçirin.
Dünyanın bugün yaşadığı ortamçok yazıldı, çizildi.
Verimliliğinizi ve çalışanların motida reel sektör olarak hükümetin
Türkiye’de krizden çıkışla ilgili devasyonunu arttırın. Zarar ettiğiniz ve
tedbir almasını bekleyerek zaman
ğişik kesimlerden çok farklı yaklaşımlar
işletme sermayesini sürekli azaltan ürün
sergilenmiştir.
ve faaliyetleri durdurun.
kaybetmek yerine kriz sürecini ve
Krizden çıkışla ilgili Türk Hükümeti- Nitelikli personelinizi kaybetmeyin.
sonrasını iyi planlamak gerekir.
nin gerekli ve yeterli tedbirleri almadığı,
Kriz dönemlerinde ve küçülme süredaha doğrusu krizi ciddiye almadığı
cinde işçi çıkarmak bazen kaçınılmaz
bilinen bir gerçektir.
olabilir, ancak kriz sonrası dönemlerde firmanın başarılarına
Böyle bir ortamda reel sektör olarak Hükümetin tedbir
katkı sağlayacak personelden vazgeçmeyin.
almasını bekleyerek zaman kaybetmek yerine kriz sürecini ve
- Pazar ve ürün çeşitliliğine gidin. Krizden etkilenmeyen
kriz sonrasını iyi planlamak gerekir.
veya nispeten daha az etkilenen Afrika, Ortadoğu, Türki CumBilindiği gibi 2001 krizi Türkiye odaklı bir krizdir, sebephuriyetleri gibi bölgelere ihracat yollarını araştırın.
leri ve sonuçları Türkiye ile sınırlı bir krizdir. Türk reel sektörü
- Yatırımlarınızı ve işletme sermayesi ihtiyacınızı uygun
2001 krizinde çok önemli bir şey öğrenmiştir.
ve uzun vadeli finansmanlarla sağlayın. Mümkünse özkaynak
Yıllarca yüksek enflasyon döneminde çalışan Türk firmaları
oranınızı arttırın, atıl durumdaki değerleri ve varlıkları süratle
yüksek enflasyon, sürekli artan döviz kuru, yüksek faiz gerçeği
nakde dönüştürün. Minimum stokla çalışın, kur riskine karşı
ile bilançolarını yıllarca yüksek karlarla kapatmışlardır.
opsiyon borsalarını kullanın.
2001 krizi ile başlayan süreçte firmalar faiz, kur ve enf- “Küçük olsun, benim olsun” anlayışından vazgeçin.
lasyondan kaynaklanan faaliyet dışı karlardan büyük ölçüde
Globalleşen marka ve firmalar karşısında rekabet gücünüzü komahrum kaldılar.
rumak için sektörünüzde işbirliği yollarını zorlayın. Birleşerek
Bu durum, firmaların daha çok verimlilik, rantabilite,
veya bütünleşerek büyüyün.
faaliyet karlılığı, tasarruf, teknoloji konularına yoğunlaşmasına
- Mutlaka markalaşın ve uzmanlaşın. Dikey değil yatay
sebep olmuştur.
büyüyün. Büyürken optimum büyüklük seviyesini iyi tespit
Bu kriz ise firmalara yeni kavramlar öğretecektir.
edin. Küçük kalıp verimsiz, gereğinden fazla büyüyüp hantalBu krizi doğru okuyan firmalar ayakta kalacak, diğerleri yok laşmayın.
olacaktır.
Elbette her firmanın özelliğine göre alınacak başka tedbirler
Öncelikle şunu unutmamak gerekir; hiçbir kriz sürekli
olacaktır, ancak bu krizi hafife almamak gerekiyor. Türk ekodeğildir.
nomisi yapısal bir değişim geçirmektedir. Kriz dönemine denk
Unutulmaması gereken bir diğer konu ise her kriz yeni
gelen bu değişim, yerli yatırımcılar kadar yabancı yatırımcılar
fırsatlar ve yeni ufuklar doğurur.
açısından da cazip fırsatlar doğuracaktır.
O halde firmalar olarak ne yapılması gerekir?
Kriz ile birlikte firma değerleri ve gayrimenkul fiyatları
- Motivasyon, moral ve mücadele ruhunu kaybetmeyin.
düşmüştür.
İyimser ama ihtiyatlı olun. Bu tür krizleri yaratan ekonomik
Ülkemizde birçok sektörde yabancı sermaye yoğunluğu artolaylar olsa da krizleri büyüten insanların gelecekle ilgili bekmış ve kriz sonrası dönemde daha da artması beklenmektedir.
lentilerinin değişmesidir. Kriz dönemindeki insan ve toplum
Türk girişimcisinin ve sermayesinin bu krizden en az yara ile
davranışlarının psikolojik etkisini hiçbir zaman göz ardı etmesıyrılması için hızlı kararlar alıp doğru adımlar atması gerekmek gerekir.
mektedir.
ebsohaber 68 aralık 2008
HABER
TSK Müşterek Malzeme Sergisi
İzmir’de gerçekleştirilecek
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarını yerli kaynaklardan
sağlamaya, Türk sanayinin de kalite ve standart açısından daha
yüksek noktalara ulaşması amacıyla daha önce 6 kez yapılan
Donanma Komutanlığı Malzeme Sergisi’nin 2009 yılında tüm
kuvvetlerle birlikte “TSK Müşterek Malzeme Sergisi” olarak gerçekleştirilmesi planlanırken bu defa Ankara yerine İzmir tercih
edildi. Sergi, 06-17 Ekim 2009 tarihleri arasında Ege Bölgesi
Sanayi Odası ev sahipliğinde gerçekleşecek.
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer
Taşkın, TSK Malzeme Sergisi’nin İzmir’de gerçekleştirilmesi için
yapmış oldukları girişimlerin olumlu sonuçlanmasından mutlu
olduklarını belirterek “Malzeme sergilerinin ilki 1997 yılında
Gölcük’te daha sonraki yıllarda İstanbul ve Ankara’da
olmak üzere 6 kez düzenlenmişti. Son
olarak Ankara’da yapılan sergide 2
bin 300 kalem malzeme sergilendi ve bu malzemelerden bin
tanesi için çalışma
başlatıldı. Yapılan sergiler ve
sergi haricinde
yapılan seminer,
firma incelemeleri ile elde edilen
tasarruf ile birlikte
bu rakam 7.5 milyon
doları geçmiş ve
tasarrufu 10 milyon dolara çıkarmak hedeflenmiştir” dedi.
Savunma sanayi için gerekli malzemelerin yurt içinden tedarik imkanları araştırılarak tasarruf sağlanması ve yerli sanayiciye
de katkı sağlanmasının hedeflendiğini belirten Taşkın, “Savunma sanayinde ihtiyaç duyulan malzemelerin büyük çoğunluğu
yurtdışından alınıyor. Ancak yurt dışından yapılan tedariklerde
fiyatlar yüksek olduğu gibi tedarik süreleri de uzun. Yerli sanayimizin gelişmesi yurt içinden tedarik için büyük önem taşıyor.
İhtiyaçlarımız yurt içinden karşılanırken hem sanayimiz gelişecek ve istihdam artacak hem de döviz kaybı önlenerek ülke ekonomisine katkı sağlanacak. Savunma sanayine yönelik üretim,
bu alandaki yüksek kalite standartları nedeniyle firmaların diğer
NATO ülkelerindeki ihalelere teklif vermelerini de sağlayacaktır” diye
konuştu.
Tamer Taşkın, Türk
Silahlı Kuvvetleri’nin
ihtiyaç duyduğu malzemeleri üretmek
isteyen sanayicilerin sonraki aşamada da ilgili komutanlık yetkililerince
her türlü teknik yardım,
danışmanlık konularında
desteklenebileceklerini de
sözlerine ekledi.
ebsohaber 69 aralık 2008
YOLHARİTASI
Kriz bitene kadar kapalı mı kalacaksınız?
Kavramsal olarak yanı başımızdan
ortak bir kriz yönetimi anlayışı çerçevehiç eksik olmayan, çeşitli vesilelerle
sinde buluşturur, matriks bir yapıda hızla
sık sık “hızla yaklaşıyor” ya da “içinde
ve birlikte hareket etmelerini sağlar. Kriz
yaşıyor” olduğundan dem vurduğumuz,
yönetimi günlük rutinlerle değil, sıradışı
belki de sürekli gündemimizde yer alması
ve takvimsiz öngörülerle ilgilenir, ancak
nedeniyle her zaman için “biraz hazırgerçekçi çözümleri hedefler.
lıklı” olduğumuz, buna rağmen “son ana
Her geçen gün yeni krizlerle karşı
kadar yerimizden kıpırdamadığımız” (ki
karşıya kalan rekabet dünyasında, kriz
bazıları buna vurdumdaymazlık, bazıları
yönetimini günlük işletme stratejilerinin
da soğukkanlılık diyor), son raddede karşı
içine sokmak zorundasınız. Çünkü riskini
Memet Özkan
[email protected]
karşıya kaldığımızda ise “Türk usulü bin
yönetemeyen krizini yönetir, krizini yönetürlü cin çözüm” ürettiğimiz bir olgu bu
temeyen ise kaosunu yönetmek zorunda
kriz dedikleri şey.
kalır.
Hepimiz bir şekilde ve bir yerde,
Krizde yapılacak çok şey var
kendimize ya da başkalarına ait değişik
Krizde ne yapmalısınız?
ancak
standart bir reçete yok.
türde krizlerle karşılaşmış durumdayız. İş
Öncelikle bilincinde olmamız gereBaşarılı firmaların uygulamaları
yapma şekillerimizde milat anlamındaki
ken bir gerçek var: “Yapılacak çok şey
birbirine zıt. Kendimizi iyi analiz
değişikliklerin gerçekleştiği 1994-2001
var, ancak standart bir reçete yok”. 2001edip krizimizi doğru okumalıyız.
yılına kadar uzaklara gitmeye gerek yok,
2008 arasındaki krizlerde firmaların yapyakın geçmişimizde de çok sayıda kriz
tıkları farklı uygulamaları incelediğimizdiye adlandırdığımız olgu var: rakı krizi,
de, birbirlerine zıt uygulamalara rağmen
tekstil kota krizi, kanatlı sektör krizi, domates krizi, arsenik krizi,
krizlerden başarıyla çıkan firmaları tesbit edebiliyoruz. Bunun
petrol krizi, kapatma davası krizi, mortgage krizi..
sırrı, firmaların sektörel ve işletme kapsamında var olan özgün
Peki tüm bu yaşadıklarımız gerçekten birer kriz mi? Bu kadar realitelerinde yatıyor. Kriz tek gibi görünse de, firma bazında
sık ve yoğun yaşadığımız bu olgulara kriz mi demeliyiz, yoksa
yansıması ve çözümleri çeşitli olabiliyor. Firmalar kendilerini
bunlar birer süreç mi? Bunları daha ne kadar yaşıyacağız, bir
çok iyi analiz edebilmeliler. Eko sistemin sorunlarına nasıl tepki
sonu yok mu? Krizleri yönetmeli miyiz, yoksa onlardan kaçmavereceğini bilmenin yolu, öncelikle kendini iyi tanımaktan geçinın yollarını mı aramalıyız? Kriz yönetilebilir mi? Bunlar bizim
yor. “Biz yeterince güçlüyüz” ya da “Aman sorunlarımızı kimse
mi, yoksa başkalarının krizi mi? Uzaklardaki bir kriz, bize ne ka- duymasın” tarzı egolara takılmadan “güçlü ve zayıf” yönlerini
dar yaklaşabilir? Kriz dönemlerinde kaleyi mi koruyalım, yoksa
doğru tesbit edebilmeliler. Gerekiyorsa bunun için dışarıdan
hücuma mı geçelim? Fırsat, fırsat.. derken evdeki bulgurdan da
üçüncü bir gözle profesyonel bir bakış açısı talep edebilmeliler.
olma ihtimalimiz nedir?
Geniş kapsamlı küresel bir kriz başladığında işletmelerin
Sorularımızı sonsuz sayıda artırabiliriz. İster kriz, ister doğal
yaptıkları ilk iş, yaşanılan krizin türünü, derinliğini, menzilini
bir süreç, isterse sadece bir korku olsun, yaşadıklarımıza sove etki süresini doğru tesbit etmeye çalışmaktır. Bu bir yerde
ğukkanlı olarak bakıp, onlardan doğru şeyler öğrenebildiğimiz
doğru (ancak gecikmiş) bir tutum olmakla beraber bu dönemde
sürece, gelecekteki adımlarımızın daha güvenli olacağından kuş- kullanılan bilgi kaynaklarının yetersizliği nedeniyle oluşan bilgi
kumuz yok. Krizlerimizi doğru okumasını öğrenmek zorundayız. kirliliği, spekülasyonlar vb. yüzünden çoğunlukla verimsiz sonuçlar vermektedir. Çünkü kriz öncesi yakın dönem, dezenformasyonun yoğunlaştığı bir dönemdir. Dolayısı ile piyasa izleme
Riskini yönetemeyen krizini yönetir
mekanizmanızı, ürün ve sektör kapsamınızdan çıkarıp daha
Kriz yönetimi ağırlıkla risk yönetimi ve senaryo planlamalageniş bir kapsama yaymanızda fayda var. Farklı sektörleri ve
rına dayanan, maliyet-esneklik-hız-verimlilik-iletişim gibi diğer
farklı sorunları, çeşitli kaynakları kullanarak ve sürekli olarak inalt stratejileri de sıklıkla kullanan bir yönetim stratejisidir. Kriz
celemelisiniz. İşletmenizin bayi ilişkileri yönetimi (PRM), müşteri
yönetimi, riskleri doğru öngörmekle başlar. Ardından bu risklere
ilişkileri yönetimi (CRM) kapsamında duyargalarını oluşturarak
ait çeşitli kriz senaryolarını oluşturur, bunları test eder ve çözümü için yol haritalarını çıkarır. Dönem dönem bu yol haritalarını – geliştirerek, mevcut satış sistemlerinizi izleme ve erken uyarı
sistemlerine dönüştürmelisiniz. Demografide belli belirsiz değideğişen koşullara göre revize eder. Kriz yönetimi tüm bunları
şiklikler, müşteri alışkanlıkları ve tercihlerindeki ciddi yeniden
krizin daha adı bile ortada yokken düşünür ve bunlara hazırlayapılanmaların habercileri olabilir.
nır. Herşeye rağmen kriz patlak verdiğinde önceden belirlenmiş
Yaptığımız araştırmalar sonucunda 2001-2008 arasındaki
yol haritalarının da ışığında, krizden en az zararla ve hatta güçkrizlerde, kurumsal çalışma formatını benimsemiş Türk firmalarılenerek çıkmayı hedefler.
nın pazar savaşından vazgeçerek, özellikle verimlilik ve işbirliği
Kriz yönetimi farklı departmanları ve farklı fonksiyonları
ebsohaber 70 aralık 2008
YOLHARİTASI
stratejilerine odaklandıklarını görüyosağlamalısınız. İşletme içinde doğabileruz. Verimlilik stratejileri iş süreçlerinin
cek krizleri engellemenin ilk yolu, işletBir yandan krizle mücadele ederadeta mikroskopla incelenerek zayıf ve
menizde risk ve kriz yönetimi konusunda
ken diğer taraftan kriz sonrasına
kârsız olanlarının iyileştirilmesi ya da
bir bilinç ve kültür oluşturmanızdır.
hazırlanmamız gerekiyor. Yeniden
iptal edilmesi yolunda ilerlerken, işbirliği
Krizi üreten unsurun krizin hesabıyapılanıp daha verimli organizasstratejileri ise pazarı kaybetmeme adına
nı vermesini beklemek, kediye yediği
yon yapısı oluşturulmalı.
gerekirse rakiplerle birlikte ortak platciğerin hesabını sormakla eşdeğerdir. Öte
formlar oluşturma yolunda gerçekleşiyor.
yandan işletme içindeki her departmanın,
Bunlar geniş kapsamda sektörel ortaklıkher bayinin potansiyel birer kriz üreticisi
lar olabileceği gibi, belli amaçlar bazında şirketler kapsamında
olduğu da düşünülebilir. Krizi önlemek herkesin göreviyken,
ortaklıklar da olabilir.
krizi çözmekle görevli olan yöneticinin, rutin işletme fonksiyonYükselen pazar dönemlerinde işletmelerin kolay kazandıkları larından bağımsız bir pozisyonu olmalıdır. Kısacası risk yönetimi
para, yaşadıkları verimsizliği (kaybettikleri parayı) görmeyi enve kriz yönetimi kavramlarını kurumsallaştırarak işletmeniz
geller. Bu dönemlerde uygulanan standart işletme yönetimleriiçindeki gerekli organizasyonel yapılanmayı oluşturmalısımetodolojileri, kriz dönemlerinde yetersiz kalmaktadır. Öte
nız. Ana stratejiniz, senaryolarınız, talimat ve prosedürleyandan hatalı bir işletme yönetimi, dış kaynaklı bir krizin işriniz, sorumlularınız tanımlı olmalıdır.
letme içindeki etkilerini de derinleştirebilmektedir. Sonuç
Kriz dönemlerinde maliyet optimizasyonu ve
olarak kriz dönemlerinde işletmeler, profesyonel yönetasarruf stratejilerine odaklanan işletmelerin, öncelikle
time daha çok ihtiyaç duyarlar. Soğukkanlı, endüstriyel
bilişim teknolojilerini daha efektif kullanmayı öğtekniklerden haberdar ve güçlü liderlik özellikleriyle
renmeleri gerekiyor. Burada sadece telefon, faks
yönetilen işletmeler, kriz dönemlerini daha rahat
giderlerinin Internete aktarılmasından bahsetatlatabilirler. Çok basit bir süreç analizi ile işletme
miyoruz. Sanal toplantılar ve sanal fuarlardan
içindeki ciddi verimsizlikler tesbit edilebilir. Son
tutun, sanal satınalma ve ürün maliyetinin
derece basit olan 5S, Kaizen, TPM vb. uygulamalar
endüstriyel yazılımlar kullanarak doğru
artırılarak üretimde ciddi optimizasyonlar yapıplanlanmasına kadar son derece geniş bir
labilir. Temel CRM (müşteri ilişkileri yönetimi)
perspektifte, bilişim teknolojileri işletmeuygulamaları ile müşteri ilişkilerinde güçlü pozislere gerçek tasarrufları yaptırabilirler.
yonlar alınabilir. İnsan kaynakları uygulamaları
Bir yandan tüm zorluklarına rağmen
ile motivasyon yüksek tutularak, performans
bu krizle mücadele ederken, bir yanve verimlilik kültürü geliştirilebilir.
dan da kriz sonrası döneme hazırKrizler sadece dış rekabet ya da
lanmanız gerekiyor. Satış baskısının
küresel ekonomik işleyişin sorunlaazaldığı kriz dönemlerinde, özellikle
rından kaynaklanmaz. İşletmenizde
eğitim ve arge çalışmalarına yoen alt seviyedeki bir çalışanınızın
ğunlaşan işletmelerin, kriz sonrası
yapacağı ürün, müşteri, hijyen,
dönemde çok daha güçlü bir
güvenlik vb. konulu bir hata bile,
şekilde yollarına devam ettiklerini
zamanla işletmenin tümünün
gözlüyoruz.
bir kriz yaşamasına yol açaİşten çıkarmalar çok net
bilir (yangın, zehirlenme,
çözümler vermiyor, çünkü bu
yaralanma, ölüm,
durumda değerli elemantrafik kazası, hatalı
ları rakip firmalara
ürün, bilgi işlem
kaptırma riski de
altyapısının
mevcut.
çökmesi,
Ancak krizpatent
lerin, yeniden
hırsızlığı,
yapılanma
şifrelerin
ve daha
çalınmaverimli bir
sı vb.).
organizasyon
Dolayısı
yapısı oluşturile risk ve
ma konusunda
kriz yönetimi
şirketleri daha
kavramlarının, tüm
ciddi düşünmeye
işletme çalışanlarının
sevkettiği de yaşadığımız
gündeminde yer almasını
bir gerçek.
ebsohaber 71 aralık 2008
HABER
Kalkınma Kurulu kaldığı yerden devam
İzmir Kalkınma Ajansı'nın (İKA)
geçemediği 15 aylık sürecin, “Ev ödevKalkınma Kurulu toplantısında yapılan
lerini hazırlama” olarak değerlendirdiİzmir Kalkınma Ajansı’nın yeniden
seçimle, kurul başkanlığına Necip Kalğini, 8 bölgede daha kalkınma ajansının
faaliyete geçmesinin ardından
kan, başkan vekilliğine Kemal Çolakoğlu
kurulmasıyla, 10 ajansla birlikte resmen
Kalkınma Kurulu da eski dinamizgetirildi. Ajans Yönetim Kurulu'na sefaaliyete başladığını belirtti.
miyle çalışmalarına kaldığı yerden
çimle gelen üç üye ise Zekeriya Mutlu,
Dünyada artık her şeyin ışık hızıyla dedevam ediyor.
Cemal Elmasoğlu ve Aydın Kesen oldu.
ğiştiğini, ülkelerin değil, kentlerin rekabet
İKA Kalkınma Kurulu'nun Balçova
içine girdiğini belirten Kıraç, nüfusu 1
Termal Tesisleri'nde yapılan ilk toplantısında kurulun başkanlığı
milyonun üzerinde olan 300 civarında kentin ön plana çıkmak
ve başkan vekilliği ile yönetim kurulunun daimi üyeleri olan
için çaba sarf ettiğini dile getirdi.
Vali, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, Ege Bölgesi Sanayi
İzmir'in bu anlamda 267 bin vergi mükellefi, 4 limanı, 3
Odası Yönetim Kurulu Başkanı ve İzmir Ticaret Odası Yönetim
havalimanı, 2 serbest bölgesi, 20 organize sanayi bölgesi, 31 küKurulu Başkanı dışında seçimle gelecek üç üyenin belirlenmesi
çük sanayi sitesi ve 7 üniversitesiyle ülke vergi gelirlerini yüzde
amacıyla seçim yapıldı.
10,1'ini, ihracatının yüzde 12'sini karşılar durumda olduğunu
100 delegenin bulunduğu toplantıda başkanlık için tek aday
belirten Kıraç, şunları söyledi:
olan Necip Kalkan ile başkan vekilliği için tek aday olan Ke“Ancak İzmir gelişimi ve büyüme hızına karşın beklediği
mal Çolakoğlu oyların çoğunluğunu alarak seçildi.
atılımı bir türlü yapamamaktadır. İzmir verdiklerinin karşılığını
Seçimle belirlenecek 3 yönetim kurulu üyeliği için İzmir Esne yazık ki kalkınma olarak geri alamıyor. Türkiye'nin ticareti
naf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanı Zekeriya Mutlu,
Ödemiş Ticaret Odası Meclis Başkanı Yaşar Özdemir, İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Kesen, Ege Genç
İşadamları Derneği Başkanı Cemal Elmasoğlu, Kavuklar Şirketler
Grubu Başkanı Abdullah Kavuk, Ege Serbest Bölgesi Kurucu ve
İşleticisi A.Ş Tanıtım ve Pazarlamadan Koordinatörü Ertuğrul
Işıksoy ve İzmir İş Kadınları Derneği Başkanı Şehnaz Yılmaz Footer aday oldu.
Çekişmeli geçen seçim sonucu 70 oy alan Zekeriya Mutlu,
49 oy alan Cemal Elmasoğlu ve 34 oy alan Aydın Kesen üyeliklere seçildi. Yedek üyeliklere ise Yılmaz Temizocak, Geza
Dologh, Muzaffer Sekban, Yaşar Özdemir, Adnan Saka ve Mehmet Gülaylar getirildi.
Şimdi kendi başarı örneğimizi yaratmanın sırası
İzmir Valisi Cahit Kıraç, İzmir Kalkınma Ajansı destek
programlarının çok yakında başlayacağını söyledi. Vali Kıraç,
ilk kurulan 2 kalkınma ajansından biri olan İzmir'in faaliyete
ebsohaber 72 aralık 2008
HABER
artarken limanına ve batıya en yakın
başlayacak. Ajansın sağlayacağı mali ve
modern kent olmasına rağmen, İzmir'in
teknik destekler için merkezi bütçeden
İZKA Yönetiminin doğal üyeekonomik anlamda neden önemli atılımgelen 24 milyon 483 bin YTL'lik kaynak,
si EBSO, Kalkınma Kurulu’nda
lar yapamadığını, kurulumuzun sürekli
yerel kuruluşlardan gelecek kaynak ve
İzmir’deki organize sanayi bölgedüşünmesi ve çözüm önerileri getirmesi
uluslar arası fonlardan gelecek kaynaklar
lerinin yöneticilerinin meclis üyesi
gereklidir.”
kullanılacaktır. 2009 yılı taslak bütçeolması nedeniyle ağırlığı alıyor.
Kalkınma Ajansı'nı oluşturan organlar
miz 43 milyon 623 bin 673 YTL olarak
arasında yer alan Danışma Kurulu'nda
belirlenmiştir ve bunun yüzde 71'i hibe
16 oda, 31 sivil toplum kuruluşu ve 22 özel sektör temsilcisiprogramlarına ayrılmıştır. 2008 bütçesini ise hiç kullanamadık.
nin bulunduğunu, kamu kesimi temsilinin yüzde 30 olduğunu
Muhtemelen bu iki bütçeyi birleştireceğiz.”
belirten Vali Kıraç, kurulun karar organı olan yönetim kurulunun
Vali Kıraç, önümüzdeki günlerde teklif çağrısı ilanı yapılada kendisi başkanlığında Büyükşehir Belediye Başkanı, il genel
cağını, bilgilendirme toplantıları gerçekleştirileceğini ve proje
meclisi başkanı, sanayi ve ticaret odalarının başkanlarıyla bugün hazırlama eğitimleri verileceğini sözlerine ekledi.
seçimle belirlenecek üç kişiden oluştuğunu söyledi.
Ajansın bürokratik yapıyı tamamen tasfiye eden nitelikteki
Kalkınma Kurulu’nda EBSO ağırlığı
üçüncü organının ise Yatırım Destek Ofisi olduğuna dikkati
Ege Bölgesi Sanayi Odası, gerek İzmir Kalkınma Ajansı yöneçeken Kıraç, ofisin İzmir'de yatırım yapmak isteyen tüm girişimtimi gerekse Kalkınma Kurulu’nda ağırlıklı olarak temsil ediliyor.
cilerin en büyük destekçisi olacağını ifade etti.
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, İZKA’da Yönetim
Kurulu’nun doğal üyesi olurken, Kalkınma Kurulu’nda ise EBSO
Kaynak hazır
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nedim Kalpaklıoğlu Oda
Ajansın durağan olmayacağını, kente yatırım çekmek için
temsilcisi, Meclis Başkan Yardımcısı Hilmi Uğurtaş İzmir Atatürk
dünya çapında aktif tanıtım yapacağını söyleyen Vali Kıraç,
Organize Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı, EBSO Yönetim Kurulu
Başbakanlık tarafından İzmir'e yönlendirilenler de dahil olmak
Üyesi Eyüp Sevimli Menemen Serbest Bölgesi Genel Sekreteri,
üzere şu ana kadar 6 uluslararası yatırım projesini takip ettikleyine EBSO Meclis Üyelerinden Kamil Porsuk Tire Organize
rini dile getirdi. Kıraç, kalkınma ajanslarının ülke ekonomilerine
Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı, Atıl Akkan Aliağa
getirdiği faydalara ilişkin en ne örneğin İrlanda'da görülebileceOrganize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı, Pınar Yurdun
ğine işaret ederek, şu bilgileri verdi:
Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi Başkanı, Fettah Güventürk
“Ancak şimdi kendi başarı örneğimizi yaratmanın sırası
de Ege Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmeleri Derneği (EGEgeldi. Kalkınma Ajansı'nın merakla beklenen destekleri yakında
KOBİDER) Başkanı olarak yeraldı.
Taşkın: Sanayici üretime destek bekliyor
Ege TV’de yayınlanan Gözlem Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Dilek Gappi, Gözlem Gazetesi Haber Müdürü Serkan Aksüyek ve ekonomist Dr. Ali Nail Kubalı’nın hazırlayıp sunduğu
“Sektörel Gözlem” programına katılan Ege Bölgesi Sanayi Odası
(EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Taşkın, Türk sanayisinde
yaşanan sıkıntıların 2009 için “can sıkıcı” sinyaller verdiğini
belirterek, önlem değil “radikal önlem” beklendiğini ifade etti.
Ege Bölgesi’nin sorunlarının Türkiye’nin genel sorunlarından
ayrılamayacağını belirten Taşkın, en büyük sıkıntının da yurtdışı
talebin daralmasından kaynaklandığını vurguladı.
Özellikle Türk dış ticaretini besleyen Avrupa pazarının yüzde
10 ?? oranında daraldığını anımsatan EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, önlem zamanının geçtiğini radikal önlem zamanının geldiğini belirterek, reel sektörün hayatiyetini kaybetmemesi
için TL’nin aşırı değerlenmesinin önüne geçilerek, kamu yatırımlarının acilen artırılması gerektiğine dikkat çekti.
“Böyle giderse zaten vergi alınacak reel sektör kalmayacak,
istihdam üzerindeki vergi yükleri ve KDV hemen düşürülmeli”
uyarısında bulundu. Taşkın ayrıca yıl sonuna kadar özel sektörün döviz borçlarının kapatılarak bilançoların düzeltilmesi
yönünde dolarda bir yükseliş beklemediğini, yılbaşından itibaren
bu artışın yaşanma olasılığını gördüğünü sözlerine ekledi.
Ekonomist Dr. Ali Nail Kubalı ise IMF’ten alınan kredinin çözüm değil yalnızca borç olduğunu Hükümetin yatırımları kısmak
yerine piyasaları canlandırmak ve istihdamı korumak yönünde
tersine yatırımları artırması gerektiğine değindi. Gözlem Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Dilek Gappi, İngiltere’de bile KDV
oranlarının yüzde 2.5 düşürüldüğünü anımsatarak, ağır hareket
etmenin bedelinin yüzbinlerin ödediğine dikkat çekti.
ebsohaber 73 aralık 2008
FİRMALARIMIZ
İzmir’in ilk Ar-Ge Merkezi belgesi Safkar’a
Türkiye’nin ticari araç klimaları ve
vagonlar için tasarlanan ve proje aşamasoğutucu sektörünün önde gelen kurusı tamamlanarak ticarileşme safhasına
Türkiye’de ticari araç klimaları ve
luşlarından Safkar, Ar-Ge Faliyetlerinin
geçilen ES 400 TVS ve ES 300 TVS klima
soğutucu sektörünün önde gelen
Desteklenmesine İlişkin Yönetmelik”
tipleri konusunda da önemli aşamalar
firmalarından Safkar, İzmir’in ilk
çerçevesinde Ar-Ge Merkezi Belgesi aldı.
tamamladık. Bu projeler gerek TTGV ve
Ar-Ge Merkezi Belgesi’ni almanın
Safkar Yönetim Kurulu Başkanı Atilla
gerekse TUBİTAK (TEYDEB) da kabul
gurur ve mutluluğunu yaşıyor.
Üner, şirketin vizyon ve misyon anlaedilerek destek kapsamına alındı” diye
yışı doğrultusunda Ar-Ge çalışmalarına
konuştu. Üner, şirket olarak 24 yıllık
ayrı bir önem verdiğini dile getirerek, “Gerekli müracaatlarımız
geçmişi ile teknolojik birikim ve son yıllarda gerçekleştirilen
doğrultusunda faaliyetlerimiz ile Ar-Ge teknoloji merkezimiz
önemli atılımları ile Frigorifik Soğutucu Sistemleri, Ticari Araç
ve Ar-Ge kadrolarımız İlgili Bakanlık ve görevlendirilen öğreKlima Sistemleri, Raylı Sistem Araçları Klima Sistemleri, Özel
tim üyelerince 5746 sayılı kanun ve 31.8.2008 tarihli ‘Ar-Ge
Uygulamalar (Ambulans, askeri araç) gibi konularda çalıştıklarını
Faaliyetlerinin Desteklenmesine İlişkin Yönetmelik’ çerçevesinde sözlerine ekledi.
incelenerek, 22.10.2008 tarihinden geçerli olmak üzere şirketimize Ar-Ge Merkezi Belgesi verilmesi uygun görüldü. Firmamız
İzmir’in lideri
Ar-Ge Merkezi olabilme yolunda yurt çapında ilk olarak değerİzmirli Safkar Grup ve Ege Soğutmacılık Sanayi, başvuruda
lemeye alınan 18 şirket arasında yer alıyor. İzmir bölgesinde
elini çabuk tutan firmalardan biri. İzmir’de A-Ge merkezi kurde bu belgeyi almaya hak kazanan tek firma olmanın gururunu
mak için başvuruda bulunan tek firma olan Safkar Grup, ticari
yaşıyoruz” dedi.
araçlara yönelik klima ve soğutucu imalatı yapıyor. Firma olarak
yeni teknoloji ürünler geliştirme üzerine yoğunlaştıklarını belirten
63 kişilik Ar-Ge ekibi
Safkar Grup Ar-Ge Müdür Vekili ve Ar-Ge Plan Proje Yönetmeni
Ar-Ge departmanında 35’i mühendis olmak üzere toplam
Gökhan Özcan, 60 kişiden oluşan bir Ar-Ge ekibi kurduklarını
63 kişilik bir kadronun bulunduğunu anlatan Üner, özellikle
söylüyor. Ar-Ge teşviklerinin firmaların önüne yeni bir fırsat sunotomotiv sanayinde piyasaya yeni arz edilen otobüs-midibüs ve
duğunu belirten Özcan, daha önce şirket içinde bulunan Ar-Ge
minibüsler ile raylı sistem araçlarına uygun klima prototipleri
merkezinin artık bağımsız bir bölüm olarak faaliyetlerine devam
hazırladıklarını kaydetti. Üner, “son olarak Türk standartlarında
ettiğini belirtiyor. Özcan, daha önce denenmemiş yeni teknoçalışan TCDD yolcu vagonları için ES 800 TVS ve ES 600 TVS
lojiler üzerinde çalıştıklarını ve ticari araçlara yönelik klima ve
tipi tavan klimalarını projelendirerek seri üretimini yaptık. Yine
soğutucular tasarlayıp prototiplerini hazırladıklarını açıklıyor.
ebsohaber 74 aralık 2008
FİRMALARIMIZ
Kadın girişimciden mermere ebru
Mermer ve doğaltaş sektörünün kriz
”Yurt dışına gidenler gümrüklerde
yaşadığı şu günlerde bir kadın girişimülkelerin
kendi ülkelerinin özel ürünlerini
İzmirli kadın girişimci Saadet
cilik öyküsü, krizi inovatif yolla aşma
görebiliyor. Bizim havalimanlarımızdaErciyas, ebru sanatını mermere
çabasına örnek oluyor. Yaptığı haberki mağazalarda dünyaca ünlü taşımız,
uygulayarak eşsiz bir çalışmaya
lerle mermer ve doğaltaş sektörünün
zeytinyağımız ya da organik ürünlerimizi
imza atarken, yurtdışında tanıtıma
sorunlarını yakından izleyen, ardından
bulmakta zorlanırız. Oysa yenilikçi bir
da katkı yapıyor.
sektörde katma değeri yüksek bir ürün
yaklaşımla, küçük dokunuşlarla birçok
yaratabilmek için uğraş veren Saadet Erürünümüzü dünya piyasasına, katma
ciyas aslında 15 yıldan bu yana tanıtım halkla ilişkiler alanında
değeri yüksek ürünler olarak sunmamız mümkün” diyen Erciyas,
etkinlik gösteren bir reklam ajansının sahibi. Yaptıkları çalışmabu bakış açısıyla kültürel bir hediyelik eşya tasarladıklarını belirnın Kartacalı komutan Hannibal’in söylediği gibi aslında “Yeni
terek sözlerini şöyle sürdürüyor:
bir yol açma ya da yeni bir yol bulma” çabasının ürünü olduğu“Ebru sanatının doğaltaşa uygulanması için yoğun uğraş
nu söyleyen Saadet Erciyas, yaşadıkları süreci şöyle anlatıyor:
verdik. Ebru sanatı yurt dışında mermer kağıdı olarak biliniyor.
Ebru sanatı İngilizce’de ‘marbling’, mermer de ‘marble’ olarak
karşılığını buluyor. Birbiriyle iç içe geçmiş. Mermer yüzeyindeki
Mermer ve doğaltaşa ebru uygulamak
desenlere benzer desenler, ebru sanatında da var. Bu bana bir
”İzmir’de bir ekonomi gazetesi için hazırladığım mermer
fikir verdi ve çalışmaya başladık. Mermer ve doğaltaşa uygulasektörüne yönelik dergilerde sektörün ne kadar zorlu bir süreç
mak, ebru sanatındaki zorluklar nedeniyle bir hayli zamanımızı
yaşadığını izleme olanağı buldum. 2006 yılında Verona’da dünaldı. Yaklaşık bir yıl sanatı uygun yöntemler geliştirerek taşa
yanın en büyük mermer fuarı Marmomacc’ta taşımızı dünyaya
satmak için yoğun uğraş gösteren firmaları izledim. İnsan haliyle uygulamaya çalıştık ve başardık.”
Ürünlerini Estetik Ebru markasıyla pazarladıklarını anlatan
etkileniyor bu çaba karşısında. Elini taşın atına koyan insanların
Saadet Erciyas, çalışmaların her aşamasında kadınlardan destek
işi çok zor.”
almış. Ürünün ambalajını, poşetlerini, ebruları yapan tüm
Fuar sonrasında “sektör için ben ne yapabilirim?” düşüncesiyle harekete geçen Saadet Erciyas, bir cam firmasında doğaltaş- çalışanların kadın olduğunu belirten Erciyas, TOBB’un kadın
girişimciler için hazırladığı fuar destek projesinden yararlanmak
lara serigrafi yöntemiyle uygulanmış bardak altlıklarını görünce
için de EBSO’ya başvuruda bulunduklarını belirtiyor.
heyecanlandığını belirtiyor. “Bizim ükemizde de örnek çalışSaadet Erciyas, yaptıkları kültürel hediyelik ürünlerin yeni yılmalar yapılıyor” diye sevinirken taşın arkasında “Made in Italy”
da özellikle yabancı müşterilerine özgün ürünler sunmak isteyen
etiketini görünce hayal kırıklığına uğrayan Erciyas, o günden
kurumlar için “eşsiz” olduğunu vurguluyor.
sonra “Ben ne yapabilirim?” sorusunu sormuş kendisine.
ebsohaber 75 aralık 2008
FİRMALARIMIZ
Bronz Bonsai Alcan İzmir’in
Alcan Packaging İzmir, “Çevre,
Sektörü’nde ÇSG seferberliği için hiçbir
İAOSB’de üretim yapan Alcan
Sağlık ve İş Güvenliği” alanında 2008
’tatil günü’ yoktur.”
Packaging, Rio Tinto Alcan’ın ÇevBronz Bonsai Ödülü’nü kazandı.
Rio Tinto Alcan’ın bir iş birimi olan
re Sağlığı ve İş Güvenliği alanında
Dünya çapında kuruluş
Alcan Packaging, her yıl düzenlenen
Alcan Global Tobacco Packaging,
düzenlediği yarışmada Bronz
Bonsai Ödülleri ile şirketin çevre, sağlık
dünya genelinde, müşterilerine etkin
Bonsai ödülünü aldı.
ve iş güvenliği (ÇSG) alanlarındaki baambalajlama çözümleri sağlamak üzere
şarılarını takdir ediyor. Alcan Packaging
gereken farklı materyalleri işleyebilecek
jürisi, bu yıl olağanüstü başarıları için beş projeyi ödüllendirdi.
12 fabrikaya sahip. Yüksek kalitede rotogravür baskılı menteHer yıl, Alcan Packaging’ın dünya genelindeki 129 fabrikaşe kapaklı kutu, teşhir kartonu ve yumuşak paket etiketlerinin
sında düzenlediği yarışmada Bonsai Ödülünün bu yılki sahipleimalatı konusunda lider konumda. Aynı zamanda “sarma sigara”
rinden biri, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet
(RYO) tütün kitapçık kapaklarının en büyük tedarikçisi.
gösteren Alcan Packaging Global Tütün Sektörü Doğu Avrupa
Baskılı OPP film, demet sargıları, tütün keseleri gibi ürünler
Bölgesi’ne bağlı Alcan Packaging İzmir oldu.
ve baskı hizmetleri tedarik eden diğer Alcan Packaging tesisleİnsanla doğa arasındaki uyumu ifade eden bir onur ve prestij
rinin bir ağıyla desteklenerek, Alcan Global Tobacco Packaging
sembolü Bonsai’lerin bakımı için gerekli olan özen ve titizlik,
ürünlerini dünya çapında 40’dan fazla ülkeye satıyor.
Alcan Packaging’in ÇSG çabalarını şirket bünyesindeki bütün
Katma değer yaratan özel ambalajlama çözümleri alanında
kademelerde sürekli iyileştirmek için teşvik ettiği değerler olarak bir dünya lideri olan Alcan Packaging, dünya çapındaki müşteriöne çıkıyor.
lere gıda, ilaç, kozmetik ve tütün pazarları için yenilikçi çözümAlcan Packaging Başkan ve CEO’su Ilene Gordon, “Bu yılın
ler sağlıyor. Firma, 31 ülkedeki 129 tesis ve 30 bin çalışanıyla,
Bonsai Ödülleri için çalışanlarımızın günlük hayatlarında güven- 2007’de 6.2 milyar dolar gelir yarattı.
liğin ne denli önemli rol oynadığını gösteren birçok etkileyici ve
önemli proje aday gösterildi. Tesislerimizin çevre sorumluluğu
Madencilik devi Rio Tinto
ve işçilerin sağlık ve güvenliğini daha da geliştirme yolunda
Rio Tinto, merkezi İngiltere’de bulunan, Londra ve NYSE
ortaya koyduğu başarılardan son derece gururluyum” dedi.
borsalarında işlem gören Rio Tinto plc ile Avustralya Menkul
“Bonsai, bu ödülleri çok iyi anlatan bir simge, çünkü ender
Kıymetler Borsası’nda işlem gören Rio Tinto Limited’i birleştiren
görüldüğü kadar narin de olan bu ağaçlar sadece sürekli ve
lider bir uluslararası madencilik grubu.
kusursuz bir bakım sağlandığında büyür ve gelişir” diyen Alcan
Rio Tinto’nun işi mineral kaynaklarını bulmak, çıkarmak ve
Packaging Global Tütün Sektörü Başkanı Dwight Kennedy ise,
işlemek. Başlıca ürünler aluminyum, bakır, elmaslar, enerji (kösözlerini şöyle sürdürdü:
mür ve uranyum), altın, endüstriyel mineraller (boraks, titanyum
“Kırılgan olmakla beraber, gerekli özen gösterildiğinde
diyoksit, tuz, talk) ve demir cevheri. Faaliyetleri tüm dünyayı
bonsai ağaçlarının uzun yıllar yaşadığı bilinmektedir. Benzer bir
kapsayan ancak güçlü olarak Avustralya ve Kuzey Amerika’da
şekilde, bizim yaptığımız işlerde ÇSG her gün aynı adanmışlığı
temsil edilen kuruluşun Güney Amerika, Asya, Avrupa ve güney
ve noksansız dikkati gerektirir. Alcan Packaging Global Tütün
Afrika’da önemli işletmeleri bulunuyor.
ebsohaber 76 aralık 2008
FİRMALARIMIZ
Linde Gaz’dan KOÜ’ye laboratuvar
Linde Gaz, geleceğin bilgisayar ve yazılım mühendislerini
ERP (Kurumsal Kaynak Planlaması) dünyasına hazırlamak için
Kocaeli Üniversitesi, Microsoft ve Axis Bilgi Teknolojileri ile
işbirliği içinde Uygulamalı Kurumsal Yazılım Laboratuvarını
hayata geçirdi.
Laboratuvar, özel sektör - üniversite işbirliğine güzel bir
örnek oluşturdu. Kocaeli Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Yunus Kishali liderliğinde kurulan laboratuvarın tüm
donanım ihtiyacı Linde Gaz tarafından sağlanırken, Microsoft
ücretsiz lisans, Axis Bilgi Teknolojileri ise gerekli kurulum ve
danışmanlık desteği verdi.
Törenle açıldı
Uygulamalı Kurumsal Yazılım Laboratuarı’nın 27 Kasım
2008’de gerçekleşen açılış törenine Linde Gaz Bilgi İşlem Direktörü Ogün Özpınar, Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sezer
Komşuoğlu, Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yunus Kishali,
Microsoft Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Çağan ve
Axis Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü Atilla Filizler katıldılar.
Törende laboratuvarın üniversiteye kazandırılmasında emeği
geçenlere teşekkür belgeleri verildi.
Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sezer Komşuoğlu,
işletmelerin A’dan Z’ye bütün fonksiyonlarını tek bir yazılımda
bütünleştirerek sınırlı kaynakların etkin kullanımını amaçlayan
kurumsal kaynak planlaması (ERP) sistemlerinin günümüz iş
dünyasının karşılaştıkları sorunların çözümü için temel anahtar
olduğunu söyledi. Prof. Dr. Komşuoğlu, “Linde Gaz, Microsoft
Türkiye ve Axis Bilgi Teknolojileri’nin destekleriyle üniversitemize kazandırılan ERP Laboratuarı ile Kocaeli Üniversitesi
olarak İktisadi ve İdari Bilimler Fakülteleri arasında bir ilke de
imza atmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Öğrencilerimizin lisans
yıllarında Dynamics AX ERP programı ile tanışmaları ve güncel uygulama örnekleri üzerinde çalışma imkânı bulmalarının,
kariyerlerinde büyük avantajlar sağlayacağına ve geleceğe daha
güvenle bakmalarında yardımcı olacağına inanıyoruz” dedi.
İşbirliği sürecek
Linde Gaz Bilgi İşlem Direktörü Ogün Özpınar ise, “Linde
Gaz, çalıştığı her sektöre görünmeyen bir katkı sağlayarak, görünür başarılara imza atan bir kuruluş olarak eğitime destek olmak,
üniversite-sanayi iş birliğini geliştirmek, sosyal sorumluluk ilkesi
gereği aktiviteleri desteklemek ve katılmak, öğrenciler seviyesinden itibaren marka ve ürün bilinirliğimizi artırmak gibi sebepler
ile bu tipteki projelere imkanları ölçüsünde destek vermektedir.
Bu aşamada bizim konumumuz, proje paydaşlarının organizasyonu ve bu küçük insiyatifi, katılımcılar ve öğrencilerimiz
yararına devreye almak ve desteklemektir” diyerek, kuruluşun
üniversitelerle işbirliğinin devam edeceğini belirtti.
ebsohaber 77 aralık 2008
HABER
Gençlere küresel rekabet önerileri
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Tamer
Taşkın, AIESEC’li gençelere kendilerini geleceğe dünya insanı olarak hazırlamalarını önerdi. Taşkın, “Sadece Türkiye’de
değil dünyanın her yerinde işe başlayabilecek nitelikte insan
olun” dedi. Dünyanın en büyük öğrenci değişim organizasyonu
olan AIESEC’in 60. Yıl etkinlikleri çerçevesinde İstanbul Marin Princess Otel’de gerçekleştirdiği AIESEC Türkiye Eğitim ve
Motivasyon Kongresi’ne konuşmacı olarak katılan Tamer Taşkın,
girişimcilik dersi verdi. EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın,
globalleşmenin şirketler kadar insanlar arasında da rekabeti
artırdığını söyledi. Ekonominin küreselleşmesinin katma değeri,
marka ve ürün imajını yükselttiğini, teknoloji yoğun işlere yönelmenin arttığını hatırlatan Taşkın, “Yeterince esnek olan büyük
balık küçük balıkları yutuyor. Böylece o firmanın hem pazarını
alıyor hem de rakiplerini ortadan kaldırıyor” diye konuştu.
Yıldızlı diploma yetmez
Küreselleşmeyle gelen değişimin odak noktasında insanın bulunduğuna dikkat çeten EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın,
sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu ortamda çalışma hayatına atılırken
yıldızlı diploma yetmiyor. Karar verme kabiliyeti yüksek insana
ihtiyaç var. Kendinizi geleceğe dünya insanı olarak hazırlayın.
Sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerinde işe başlamaya
hazır insan olun. Akılda kalın. Ulaşılabilir olun, mutlaka bir
kartvizitiniz olsun, çünkü onu verdiğiniz insan sizi arayacaktır.
Profesyonelliği seçtiğinizde yurtdışından Türkiye’ye kesin dönüş
yapmış ailelerin veya Türkiye’de yerleşmiş yabancıların birkaç
dil bilen çocukları sizin rakipleriniz olacak. Siz de öğrenimin
dışında kendinizi geliştirecek çalışmalar yapın. Stajlarınızı ihmal
etmeyin, mümkünse yurtdışında staj yapın. Önümüzdeki süreçte
lisan bilmeyen, yurtdışı görmemiş arkadaşlarınızın işi çok zor.
Benim gençliğimde ufkumuz Almanya ve Avrupa’ydı. Siz Çin,
Japonya veya Rusya’ya gidin. Altyapınız güçlü olmalı. Özgeçmişinizde okul hayatında başka başka birşey yoksa içinizi ateş
bassın. Okul hayatının dışında yaptığınız her şey, mesela bir
yerden bir yere bisikletle gitmek bile artıdır. Çünkü karar almayı,
planlamayı ve sonuca ulaşmayı gerektirir. Siz de bugünden itibaren hayatta hemen yeni bir rota çizmeye başlayın.”
Girişimciliğin ilk adımı çıraklık
Gençlere istihdam sorununa çözüm bulmak için yeni iş
fikirlerini hayata geçirmelerini ve girişimci olmalarını öğütleyen
Tamer Taşkın, “İşinizi kurarken de yine ürününüzü dünyaya
satmayı hedefleyin. Büyük şehirlerde büyükler çocuklarına kıyamadıkları için girişimci sayısı sınırlı kalıyor. Halbuki iş yapmanın
inceliklerini öğrenmek, kendi işini kurmak için en iyi sistem
olan çıraklığı küçümsemeyin. Anadolu hala bu fikirde olduğu
için patron çıkarma yüzdesi fazla. İstanbul’da elinizi uzattığınız
100 patronun 90’ı Anadolu’dan, profesyonellerin yüzde 90’ı da
İzmirli” diye konuştu.
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın, AIESEC’in kendisi için
farklı bir anlam taşıdığını ifade etti. AIESEC’in gençlere küresel
ortamda yeni ufuklar açtığını dile getiren Tamer Taşkın, şunları söyledi: “Fabrikama stajyer alırken AIESEC’li gençleri tercih
ediyorum. EBSO’da da üyelerimizi dünyadaki yeni pazarlarla tanıştırmak, oralarda her iki tarafın da kazançlı çıkacağı işbirlikleri
yapmaları için AIESEC kanalıyla öğrencilere staj imkanı sağladık.
Rusya, Ukrayna, Güney Afrika, Meksika, Çin, Japonya gibi ülkelerden gelen öğrenciler hem Oda ve firma ilişkileri kurdu hem
de ülkelerine döndüklerinde kültür elçimiz oldu.”
ebsohaber 78 aralık 2008
HABER
Üniversitelilere girişimcilik dersi
Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim
diyen hayal katili arkadaşlarınızı yanınızKurulu Başkanı Tamer Taşkın üniversiteli
dan uzaklaştırın. Kitap okumanız ve en az
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı
gençlere hayata farklı bakmayı, kendileiki dil bilmeniz de çok önemli” dedi.
Taşkın, İYTE Kimya Mühendisliği
rini geliştirmeyi, girişimci olmayı tavsiye
EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Taşkın,
öğrencilerine yeni projeler gerçeketti.
üniversiteli
gençlere kendilerine pozitif
leştirmelerini ve hedeflerini belirleİzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü
enerji
verecek,
yeni değerler katacak,
yip girişimci olmalarını öğütledi.
Kimya Mühendisliği bölümü tarafınfarklı alanlarda başarılı olabileceklerini
dan geleceğin girişimci gençlerini
söyleyen kişilerle birarada olmaları geTürkiye’nin araştırma geliştirmeye önem veren sanayi kuruluşrektiğini de ifade ederken, "Arkadaş canlısı olun. Sürekli arkalarıyla buluşturmak amacıyla gerçekleştirilen “Ne Üretelim?”
nızda dost bırakın. Çünkü arkadaşlıklarınız, dostluklarınız size
yarışmasının ödül töreninde gençlere hitap eden Taşkın, gençkazandırır. Dünya Avrupa'dan Asya'ya kayıyor. Bir an önce Çin,
lerden yol haritalarını çizmelerini, bugün okulda öğrendikleri
Viet-Nam veya Kore'ye gitmenin yolunu bulun. Çince, Rusça
bilgileri deneyimlerle zenginleştirmelerini istedi.
gibi ekstrem ülkelerin lisanlarını öğrenin. Türkiye’de kalmayı
Kendi öğrencilik ve iş yaşamında deneyimleri öğrencilerle
tercih ederseniz rakipleriniz Almanya’da, Hollanda’da, hatta
paylaşan Taşkın; "Gençler sürekli 'yapma, etme, eski köye yeni
İngiltere’de uzun yıllar çalışıp kesin dönüş yapmış ailelerin bu
adet getirme, icat çıkarma' söylemleri ile yetiştiriliyordu. Ancak
ülkelerin lisanını ana dili gibi konuşan çocukları.. Bazı tehditlebugün eski köye yeni adet getirenler, icat çıkaranlar kazanıyor.
rin fırsat olduğunu görün. Cebinizle aklınızı birbirinden ayırın.
Hayata mutlaka farklı bakın ve geleceğinizi çizin" dedi.
"Param yok, bunu yapamam" demeyin, gençliğinizi, enerjinizi
ve hevesinizi sermaye olarak kullanın. Parası olana projenizi
Çözüm üretin
doğru anlatıp hayata geçirmek için ikna edin. Buna ortaklık derSanayicilerin eleman alacakları zaman yanlarında daha
ler. Hedefinizi koyun, çünkü bu daha başarılı kararlar vermenizi
önce staj yapmış, başarılı olmuş ve iyi ilişkiler kurmuş kişileri
sağlar" diye konuştu.
tercih ettiğini belirten Taşkın, şöyle konuştu: "Bu yarışta kimse
İYTE Kimya Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Devrim
sizin notunuza bakmıyor. Okulu bitirip diploma almanız elbette
Balköse, yarışmanın gelecek hedeflerini anlattı. Türkiye Kimya
şart. Çünkü otomobil kullanmak için ehliyet lazım. Ancak kişilik Sanayi Dernegi Başkanı Timur Erk, Petkim Genel Müdür Yardımözellikleriniz, liderlik, karar verme yetenekleriniz önemli rol
cısı Hayati Öztürk, TEKNOYAD Genel Müdürü Ömer Kaymakoynuyor. Çünkü bütün bu işleri yaparken sürekli karar veriyorsu- çalan ülkemizdeki kimya sektörünün geleceğini ve küresel mali
nuz, birini geçmeye çalışıyorsunuz. Ben de bugünkü işimi sıfırkriz hakkındaki görüşlerini, öngörülerini öğrencilerle paylaştı.
dan kurdum. İnsanın kendi işini yapması, kararları kendi vermesi
TÜBİTAK, Petkim, Çimstone, Türkiye Kimya Sanayicileri Derçok önemli. Çözüm üreten gençler olun."
neği, EBSO, Mazhar Zorlu Holding, Çukurova Kimya, Cevdet
Gençlerden daima verici olmalarını ve iyi ilişkiler kurmalarıİnci Eğitim Vakfı) gibi kurumların sponsorluğunda gerçekleştiren
nı isteyen Taşkın, “Aklınıza bir düşünce geldiğinde ‘yapamazsın’ yarışmada dereceye girenlere ödülleri verildi.
ebsohaber 79 aralık 2008
HABER
EBSO katkılarıyla yenilenen
Kızılay Urla Şubesi açıldı
Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Üyeleri Hüseyin Vatansever, İbrahim Gökçüoğlu, Cemal Altıntaş ve Şener Gençer’in yönetiminde görev aldıkları dönemde başlattıkları kampaya ile yenilenerek modern bir hale getirilen Kızılay Urla Şubesi’nin açılışı
törenle gerçekleştirildi. Urla URİT Sosyal Etkinlikler Salonu’nda
düzenlenen törene Kızılay Genel Başkanı Tekin Küçükali, İzmir
Vali Yardımcısı Sait Topoğlu, EBSO Meclis Başkanı Ender Yorgancılar, Urla Belediye Başkan Vekili Bülent Nart, Kızılay Urla
Şube Başkanı Nurgül Saltık, Kızılay Urla Şubesi’nde görev almış
EBSO Meclis üyeleri ve çok sayıda Urlalı katıldı.
EBSO Meclis Başkanı Yorgancılar törende yaptığı konuşmada
her şeyi devletten beklemenin yanlışlığına değinerek istenince
el ele verilerek her şeyin yapılabileceğini söyledi. Yorgancılar
sanayiciler olarak Kızılay’ın daima yanında olacaklarını ve desteklerini sürdüreceklerini kaydetti.
Kızılay Genel Başkanı Tekin Küçükali de konuşmasında, Türk
Kızılayı’nın din, dil, ırk ayrımı olmaksızın herkese yardım elini
uzattığını söyledi. Kızılay’ın 140 yıldır hem Türkiye’de hem de
yardıma ihtiyacı olan ülkelerdeki muhtaç insanların yanında olduğunu vurgulayan Küçükali, “Gözyaşının rengi yoktur. Kızılay
din, dil, ırk ayrımı olmaksızın herkese yardım elini uzatır” dedi.
Törende Kızılay Urla şubesinin yenilenmesine öncülük eden
EBSO Meclis üyesi Hüseyin Vatansever’e özel bir plaket takdim
edilirken, yenileme çalışmalarına katkıda bulunan 46 yardımsevere de teşekkür plaketi verildi.
ebsohaber 80 aralık 2008
HABER
İzmir’in kültür sanat yaşamına “Arma”ğan
İzmir kültür ve sanat dünyası yeni bir adrese daha kavuştu.
Sanayici Cihat Kolcuoğlu, uzun yıllardır hayalini kurduğu projeyi hayata geçirdi. Arma Kültür – Sanat, İzmirliler’e merhaba
derken, şair kişiliğiyle de tanınan İzmir Valiliği Basın Halkla
İlişkiler Müdürü Ercan Doğu, açılış töreninde şiir dinletisiyle
konuklara sanat dolu bir akşam yaşattı. Törene İzmir Valisi Yardımcılarından Nevzat Erdemir, Konak Kaymakamı Ali
Muhsin Nakiboğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Aziz
Kocaoğlu’nun eşi Türkegül Kocaoğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Yusuf Ali Karaman, Ege Bölgesi Sanayi Odası
Başkanı Tamer Taşkın, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Erol
Akıncılar da katıldı. Kısa sürede kitap kurtları ve sanatseverlerin
uğrak noktası olan Arma Kültür Sanat’ın, kurumsal bir yapı içinde İzmir ve Türkiye’nin kültür-sanat yaşamına katkı yaparken,
okurları, yazarlarla; sanatseverleri de sanatçılarla buluşturacağını belirten kurucu Cihat Kolcuoğlu, şu bilgileri verdi: “Kitap,
müzik, film ve bilgisayar oyunlarında geniş ürün yelpazesiyle
birinci Kordon’da okurlara ve sanatseverlere kapılarımızı açtık.
İnsanlara sadece kitap veya cd satın alacakları bir mekan değil,
hoş vakit geçirecekleri, sanatçılarla ve yazarlarla tanışacakları,
sohbet edecekleri, sıcak, içten, sevgi dolu bir kültür odağı olmayı hedefliyoruz. Bu amacı gerçekleştirmek için konuklarımız
raflar arasında boğulmasınlar, kendilerini iyi hissetsinler diye
geniş bir alanda doğal, ferah ve sade bir tasarım yarattık. Yaptığı
işten keyif alan, yeni bir kurumsal yapı kurmanın heyecanını
yaşayan, birikimli, yaratıcı, dinamik bir takım kurduk.” Cehalet,
taassup ve önyargılara karşı zihinleri aydınlatmak amacıyla yola
çıkarken isim olarak ayın karanlıkları da aydınlatma işlevinden
esinlenerek Hitit’lerin ay tanrısı Arma’yı seçtiklerini belirten Kolcuoğlu, “Arma’nın aynı zamanda simge anlamı var. Biz kurum
olarak kültür ve sanat alanında kentimizin ve ülkemizin simgelerinden biri olmak istiyoruz” dedi. Perakende satışın yanı sıra;
çocuk edebiyatının önde gelen kuruluşlarından Bu Yayınevi’nin
Ege Bölge Temsilciliğini de üstlenen Arma, İzmir’in kültür sanat
yaşamına büyük canlılık getirecek.
Öpülesi ellerin bereketi
Ege Bölgesi Sanayi Odası Meclis Üyesi sanayicilerin eşlerinin bir araya geldiği Ege Bölgesi Sanayi Odası Vakfı Bayanlar
Birliği, tüm geliri vakfın öğrenci burslarına aktarılan bir gıda
kermesi düzenledi.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde gerçekleştirilen kermeste, sanayici eşleri evlerinde kendi elleriyle yaptıkları tuzlusundan tatlısına birbirinden nefis yiyecekleri İzmirlilerin beğenisine sundu. Börekler, kurabiyeler, zeytinyağlılar,
tatlılar hazırlanan standta satışa sunulup kısa sürede tükenirken hanımlar yemek yapmaktaki becerilerini eğitim desteğine
çevirmenin mutluluğunu yaşadı.
EBSO Vakfı Bayanlar Birliği temsilcileri, birliğin kuruluşundan bu yana sürekli eğitime destek verdiğini, kendilerinin
sahneye çıktığı tiyatro oyunu ve konserlerle balo etkinliklerinin gelirlerini fakir ama başarılı öğrencilerin eğitimlerini
sürdürebilmeleri amacıyla vakfın burs havuzuna aktardıklarına dikkat çekti.
Eğitim bilinciyle hareket ettiklerini vurgulayan hanımlar,
“Herşeyin çaresi eğitimdir. Biz de insanların beslenme gibi
temel ihtiyaçlarını karşılarken eğitime de destek olabilecekleri düşüncesiyle gıda kermesi düzenledik. Buradan gelen
damlaları vakfımızın burs havuzuna akıtarak geleceğimizin
güvencesi gençlerimizin eğitimlerine katkı yapmaktan mutluyuz” dedi.
EBSO Vakfı Bayanlar Birilği Üyeleri, bu tür sosyal etkinliklerin eğitim dünyasına da moral olduğunu belirtti ve “Bizleri
emeğimizle de yanlarında gören lise, meslek lisesi ve üniversitelerdeki bursiyerlerimizin moralleri daha da yükseliyor, bir
farklı çalışıyorlar. Bundan sonra da çeşitli etkinliklerle eğitime
desteğe devam edeceğiz” diye konuştu.
ebsohaber 81 aralık 2008

Benzer belgeler