Untitled - Kitap Sözleri

Transkript

Untitled - Kitap Sözleri
1
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ
GİRİŞ
1.BÖLÜM: AİLE VAR, ENGEL YOK
1.11.21.31.41.51.61.71.81.91.101.111.121.131.141.151.161.17-
ENGELLİ ÇOCUKLARINA ÂŞIK AİLELER
ÇAY KAŞIĞI İLE ENGELLİ AİLE TÜNEL KAZABİLİR Mİ?
HUZURLU AİLE ORTAMINDA BÜYÜYEN ENGELLİ ÇOCUKLAR
BEN ÖLDÜKTEN SONRA ENGELLİ ÇOCUĞUM NE OLACAK
ENGELLİ ÇOCUKLAR VE ANNE BABA DENKLEMİ
YAŞAMAZ DEMİŞLERDİ… ŞİMDİ 37 YAŞINDA
ENGELLİ ÇOCUKLU AİLELERİN KARDEŞLERLE İLETİŞİMİ
KARINCA MİSALİ OLMALI ENGELLİ AİLELER
HAYIR… BENİM EVLADIM ENGELLİ O-LA-MAZ
BİR AŞKTIR… ENGELLİ ÇOCUĞA ANNE BABA OLMAK
ÇOCUĞUNUZ BEDENSEL ENGELLİYSE…
ÇOCUĞUNUZ DOWN SENDROMLUYSA…
ÇOCUĞUNUZ İŞİTME ENGELLİYSE…
ÇOCUĞUNUZ ZİHİNSEL ENGELLİYSE…
ÇOCUĞUNUZ GÖRME ENGELLİYSE…
ENGELLİ ÇOCUĞUNUZA HEP HOŞGÖRÜLÜ OLUN
KAYNAKLAR
2.BÖLÜM:ENGELLİ ÇOCUĞA TOPLUMSAL BAKIŞ
2.1-ENGELLİ AİLELER VE ÇEVRELERİ
2.2- ENGELLİ AİLELER VE KARŞILARINDAKİ AHMAKLAR
2.3- ENGELLİ AİLELER… ‘TOPLUMDA BİZDE VARIZ’ DEYİN.
2.4- ENGELLİ ÇOCUĞA TOPLUMUN TAHAMMÜLÜ YOK AMA…
2.5- HASTA ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN ANNE BABALARA İTHAFEN…
2.6- AİLELER ENGELLİ ÇOCUKLARINA TURİST REHBERLİĞİ YAPMALI
2.7- ENGELLİ ÇOCUKLARINIZA BÜROKRASİ ENGEL OLMASIN
2.8- ÇARESİZ DEĞİLSİNİZ… ÇARE, MUTLULUĞUN ANAHTARI SİZSİNİZ
2.9- KAFES İÇERİSİNDEN MUTLULUĞA GİDEN ENGELLİ ÇOCUK
2.10- ENGELLİ AİLELERDE MUTLULUĞUN SIRRI
2.11- ZAMAN KAYBETMEDEN, GERÇEKLE YÜZLEŞİP İSTANBUL’UN GÜZELLİKLERİNİ
KEŞFEDİN
2.12- ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN ANNE BABALAR SAHTE HOCALARA UMUT
BAĞLAMAMALI
2.13- BİRAZ YAĞMUR ENGELLİ AİLELERİ İNCİTMEZ
2.14- İŞ HAYATI VE ENGELLİ ÇOCUĞUNUZ
2.15- KAYNAKLAR
2
3.BÖLÜM:AİLELER VE ENGELLİ ÇOCUKLARIN EĞİTİMİ
3.1- ENGELLİ ÇOCUKLAR OKULA GÖNDERİLİYOR MU?
3.2- DİKKAT… ENGELLİ ÇOCUĞUNUZ OKULDA DIŞLANABİLİR
3.3- ANNEM, BABAM VE ÖĞRETMENİMLE GÜVENDEYİM
3.4- ENGELLİ ÇOCUĞUNUZU KEŞFEDİN
3.5- ENGELLİ ÇOCUKLARDA ÇİZGİ FİLMLERİN ÖNEMİ
3.6- KAYNAKLAR
4.BÖLÜM:ENGELLİ AİLELER VE DİN
4.1- CENNETE SADECE ENGELLİ AİLELER Mİ GİDECEK?
4.2- ANNE BABALARIN ENGELLİ ÇOCUKLARI İLE İMTİHANI
4.3- ANNE BABALARIN CENNET ANAHTARI ENGELLİ ÇOCUKLARI MI?
4.4- DUA ENGELLİ AİLELERİN SİLAHIDIR
4.5- KÂİNATIN KALBİNE ENGELSİZ YOLCULUK YAPILMALI
4.6- RABBİMİZİN İNSANOĞLUNA VERDİĞİ DEĞER
4.7- ENGELLİ AİLELERİN BİLMESİ GEREKEN AYETLER
4.8- ENGELLİ ÇOCUĞA BIRAKABİLECEK EN BÜYÜK MİRAS NEDİR?
4.9- ENGELLİ AİLELERİN AVUCUNDAKİ KELEBEKLER
4.10- YAHUDİLİK VE HRİSTİYANLIĞIN ENGELLİ AİLELERE BAKIŞ AÇISI
4.11- KAYNAKLAR
5.BÖLÜM:BAŞARILI OLMAK İÇİN AİLELER NE YAPMALI?
5.15.25.35.45.55.65.75.8-
BAŞARILI İNSANLARIN ENGELLİ AİLELER İÇİN ÖNEMİ
BAŞARISIZLIK ENGELLİ ÇOCUĞUNUZ İÇİN BİR SON DEĞİLDİR…
ENGELLİ ÇOCUĞUNUZ MU BAŞARACAK? EVET!
‘’SEN AMELE OLAMAZSIN, TEK ÇAREN…’’
ÇOCUĞUNUZ ENGELLERİ AŞIP ÖZGÜRLÜĞE YELKEN AÇABİLİR Mİ?
ENGELLİ ÇOCUKLARINIZ KANAT ÇIRPABİLİR Mİ?
KALIPLARINI KIRMAK VE ÖZGÜRLÜK
KAYNAKLAR
6.BÖLÜM:AŞKIMIZA ENGEL YOK ANNEM
6.1- ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN ANNELERİN BAŞARI STRATEJİLERİ
6.2- ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN ANNELERE CEVABEN
6.3- ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN ANNELER İLK NE DEDİLER?
6.4- HZ.HACER VE ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN ANNELER
6.5- KAYNAKLAR
7.BÖLÜM:ENGELLİLER CAN, BABALAR CANAN
7.1- BABALAR ENGELLİ ÇOCUĞU İLE İLGİLİ Mİ?
7.2- ENGELLİ BABASI OLMAK
7.3- ENGELLİ ÇOCUĞUMUN BABASI MIYIM?
7.4- ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN BABALAR NE DEDİLER?
7.5- KAYNAKLAR
3
8.BÖLÜM:ENGELSİZ MEKTUPLAR
8.18.28.38.48.5-
ENGELLİ ÇOCUKLARIN ANNE BABALARINA YAZDIĞI MEKTUPLAR
ENGELLİ ÇOCUKTAN ANNE-BABASINA MEKTUP
GÖRME ENGELLİ AHMET GÜR’DEN ANNE BABALARA MEKTUP
ÜSKÜP’LÜ ENGELLİ ARİYETA AHMED’DEN ANNE BABALARA SESLENİŞ
KAYNAKLAR
9.BÖLÜM:ANNE-BABALARA FAYDALI BİLGİLER
9.1- ENGELLİ AİLELER… AKLINIZDA BULUNSUN
9.2- ENGELLİ AİLELERE NOTLAR
9.3- ENGELLİ AİLELERE FAYDALI BİLGİLER
9.4- ENGELLİ AİLELERE ANLAMLI FİLM REPLİKLERİ
9.5- ENGELLİ AİLELERDE YAPILAN HATALAR VE SUNULAN ÖNERİLER
9.6- ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN AİLELERE ÖNEMLİ TAVSİYELER
9.7- ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN AİLELERE 10 ALTIN TAVSİYE
9.8- ENGELLİ ÇOCUKLU AİLELERE TAVSİYE FİLMLER, KİTAPLAR
9.9- OKUNMASI TAVSİYE EDİLEN KİTAPLAR
9.10- KAYNAKLAR
10.BÖLÜM: YURT DIŞINDA ENGELLİ AİLE OLMAK
10.1- MAKEDONYA’DA ENGELLİ AİLESİ OLMAK
10.2- FİLİSTİN’DE ENGELLİ ÇOCUKLU AİLE OLMAK
10.3- ALMANYA’DA ENGELLİ AİLELER
BAZEN
Yıldızları süpürürsün, farkında olmadan…
Güneş kucağındadır, bilemezsin.
Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür,
Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın.
Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın.
Uçar gider, koşsan da tutamazsın…
Bir şeyi bitirmek de unutmak da başlamak da senin yüreğinde.
“Yüreğinin götürdüğü yere git”…
William Shakespeare
4
ÖNSÖZ
Fedakâr, vefâkâr ve ehl-i hizmet kardeşim Ali Rıza SOYASLAN’ın Âdeta
dantel-dantel işleyip sunduğu “Engelli Çocuklara ANNE BABA Olma Sanatı” adlı
yeni eseri “El Emeği, Göz Nuru” gayretinin bir göstergesi olmuş ve bunu da ispat
etmiş.
ŞEYH SADİ’nin;
“Gönlünün dertli olmasını istemezsen,
Dertli gönülleri dertlerinden kurtar “
Dediği gibi eser de dertli gönüllere bir reçete, bir rehber, bir uyarı ve güzel bir el
kitapçığı olmuş.
AHMED YESEVÎ:
Nerde görsen gönlü kırık, merhem ol sen;
Öyle mazlum yolda kalsa, hem dem ol sen
Mahşer günü dergâhına mahrem ol sen;
Ben-sen diyen kimselerden geçtim işte.
Diyerek verdiği öğüt çerçevesinde hizmet edebiyatı yapmak değil, bizatihi hizmet
ve Çalışma içinde olmak ne güzel!
Şehid HASAN EL-BENNA: “Yarınlar yorgun olanların değil, rahatından
vazgeçenlerin olacaktır” diyor ya, hem çalışmalarınızda başarılar, hem de bir ahiret
sermayesi olması dua ve niyazımızla.
Ahmet Yaşar ÇAKMAK
5
BİRİNCİ BÖLÜM
AİLE VAR, ENGEL YOK
‘’ Aile bireyleri tek kanatlı meleklerdir ancak birbirlerine sarıldıklarında uçabilir,
Başarıyı yakalayabilirler.”
6
1.18- ENGELLİ ÇOCUKLARINA ÂŞIK AİLELER
Yedi sekiz yaşlarında küçük bir çocuk düşünün. Çiçek hastalığından dolayı kör
oluyor. Kör olduktan sonra hayatında büyük değişim yaşayan çocuğun mahalledeki
arkadaşları kendisine az vakit ayırmaya başlıyorlar. Oyun bile oynamıyorlar zamanla
onunla. Baba durumu fark eder ve şehre inip oğluna çalgı aleti alır canının sıkılmaması
için. Tabi oğlunun çok hoşuna gider ve tıngır mıngır vakit geçirir çalgı aletiyle.
Zamanla geliştirir çalgı aletini kullanmasını kör oğlan.
Günlerden bir gün kör oğlan yine sazını çalarken yoldan geçen bir adamın
dikkatini çeker ve sorar;
— Sana kim öğretti bu kadar güzel saz çalmasını?
— Ben kendim öğrendim amca’ der
Kör oğlanın yeteneğini keşfeder adam. Meğer adam da saz üstadı imiş,
der çocuğa;
— Eğer istersen ben sana daha profesyonel saz çalmasını öğretebilirim
— Çok mutlu olurum. Der oğlan
Saz üstadı yaşlı öğretmen her gün 2–3 km. gelir gider ve kör oğlana daha
profesyonel saz çalmasını öğretir. O öğretmenin adını hiç birimiz bilmiyoruz ama
küçük görme engelli çocuğun adını bütün ülke biliyor. Âşık Veysel.
Hikâyede de görüldüğü gibi engelli çocuklu aileler, çocuklarının yeteneklerine
göre gayret ettiklerinde ortaya ne muhteşem bir manzara çıkıyor. Hele hele anne
babanın gayretiyle öğretmenlerin de gayretleri birleşince ortaya dahi bir çocuk çıkar.
Ne mutlu o sazı Âşık Veysel’e alan anneye babaya. Ne mutlu o sazı
geliştirmede engelli öğrencisine gönüllü olarak hizmet eden öğretmenlere ne mutlu…
SİZLERDEN GELEN YORUMLAR
Körlük, bakan gözde değil, hissetmeyen ve bakamayan yürektedir.. Hala engellileri
aralarından soyutlayan fakat içlerindeki cevheri göremeyen o kadar çok bakar kör var
ki. İnsanın gönül gözü kör olmaya görsün... Âşık Veysel Şatıroğlu’nu rahmetle
anıyorum...
Dilek USTA - 29 Eylül 2015 Salı 21:25:52
Edebiyatdefteri.com
1.2-
ÇAY KAŞIĞI İLE ENGELLİ AİLE TÜNEL KAZABİLİR Mİ?
‘’ Bir boksör yere düştüğü zaman değil, Ayağa kalkamadığı zaman yenik sayılır.’’
Engelli aileler engel tanımalı mı? Tabii ki çocukları için tanımamalı. Her engelli çocuk,
annem ve babam ile güvendeyim diyebilmeli. Yani engelli çocukların kanatları anne
babalar. Aynı yumurta taşıma hassasiyeti gibi. Çocuklarını gerçekten samimi, bilinçli
büyüten ailelerin engelli çocukları belli bir yaşa kadar engelli bile olduklarının farkına
varmıyorlar. Ne zaman hayata merhaba dediler,işte o zaman başlıyor engeller.
Engelli aileler ister istemez engelli olmayan ailelere nazaran öncelikle yarışma
maratonuna 2-0 mağlup başlıyorlar. Diğer ailelerin koşa koşa ilerlediği yolda engelli
aileler adım adım sabırla ilerliyorlar. Beş dakikada olan çay mı daha lezzetli olur, 25
7
dakikada hele hele buharda olan çay mı? Tabiî ki yavaş yavaş olan çayın lezzeti
tartışılmaz. Zaman alır ama lezzeti tartışılmaz.
Anne ve babanın, yuva kurarak başlar hayat imtihanı. Sonra Allah’ın lütfu engelli
çocuk ilave olur aileye. Tabii sonrasında çevre engelleri başlar. Eğer aile engellere
direnip özgürleşerek yola devam ederse Allah’ın izniyle başarı ilave olur aileye.
Sonrasında saadet ve mutluluk içeren aile portresi ortaya çıkar.
Engelli ailelerin idrakine varmaları gereken mutluluğa götürebilecek 5 madde
aşağıdaki gibi;
1- Yaratanda Allah, öldüren de…
2- Veren de o, Alan da o…
3- Teslim ol, kurtul…
4- Biz Allah’ın mülküyüz.
5- Ondan geldik yine ona döneceğiz.
Allah dağına göre kar verir. Karın da en yoğun yağdığı yerler yüksek dağlardır. Allah
insana taşıyamayacağı yük vermez. Derdi veren dermanını verir. Allah’ın hediyesi olan
engelli çocuklarımızı rabbimiz bize hediye ettiyse engelli aileler mutlaka ve mutlaka
başarı tünelini kazabilir. Karıncaya sormuşlar. Bu cüssenle mi dağı deleceksin. O da
demiş; Dağı delemesem de uğrunda ölürüm. Diye. İşte uğrunda ölünecek kadar kutsal
bir hizmettir engelli çocuklarımıza kanat olmak. Rabbimiz engelli aileleri seviyor ki;
engelli ailelere enbiya ve evliyasına verdiği imtihanı veriyor. Netice de; Engelli aileler
karanlıkta ışığı bulmalı.
SİZLERDEN GELEN YORUMLAR
Ben çok üzülüyorum engelli insanları sokakta görünce dönüp dönüp
baktıklarında...Ve çok da kızıyorum...O insana ne olur engelini hatırlatmasalar...Neden
hiç incineceğini düşünmüyorlar.Okuldayken engelli arkadaşım vardı ..Lise
öğrencisiydim o yıllar kimse onunla arkadaşlık etmezdi. Dışlarlardı onu..Ona bir gün
yaklaştım hadi teneffüse beraber çıkalım mıdedim.Çok ağladı. O ağlayınca bende
ağladım. Sarıldım ona. Çıktık sonra konuştuk uzun uzun. Arkadaş olduk onunla. Onu
arkadaş ortamıma soktum. Çok duyarlı ve zeki biriydi. Ona hep dostluğun arkadaşlığın
engeli yoktur derdim. Düşünebiliyorsun, fikir üretebiliyorsun ne mutlu sana derdim.
Birde bir kız vardı Elife âşıktı. Çok üzülürdü... Aslında öylesi güzeldiki kalbi Elif çok
kibirli kızdı yüzüne bile bakmazdı... İşte böyle
Sayın Soyaslan, uzun hikâye tabi bu. Diliyorum rabbim kimsenin yüreğindeki
merhameti köreltmesin. İnsanlar birbirine hoşgörüyle dostlukla yaklaşsın...sonsuz
saygılarımla.
Filiz Çolak - 03 Ekim 2015 Cumartesi 19:55:02
Edebiyatdefteri.com
8
1.3-
HUZURLU AİLE ORTAMINDA BÜYÜYEN ENGELLİ ÇOCUKLAR
Engelli çocuk için huzurlu bir aile ortamı çok önemlidir. Engelli çocuğun gelişimi
diğer engelli olmayan çocuklara nazaran daha zor olduğu için anne babanın huzur
ortamı oluşturması çocuğun gelişimine olumlu katkı sağlar. Engelli çocuk için önemli
olan anne babasıyla olan pozitif paylaşımlarıdır. Anne baba aile içerisinde yapacakları
tartışmaları engelli çocuğun önünde kesinlikle yapmamalıdır. Çocuklar duymasın
dizisinde çok güzel bir mesaj verilmektedir. Haluk ile Meltem Hanım tartışmalarını
‘’mutfak’’ diyerek geçiştirerek mutfağa geçiyor ve tartışmalarını çocuklarının gözü
önünde değil de mutfakta gerçekleştiriyorlar.
Engeliyle ya da sağlık sorunlarıyla mücadele eden engelli çocuk ekstra bir anne baba
mücadelesini kaldıramayabilir. Aksi bir durumda çocuğun engelinin daha kötüye
gitmesine neden olabilir. Bundan dolayıdır ki engelli çocuklu anne babalar
iletişimlerinde çok dikkatli olmalılardır. Sürekli ilgi alaka bekleyecek olan engelli
çocuklar ailenin sosyal hayattan kopmasına neden olabilir. Kardeşler arasında da
dengeli, adil davranmalı anne babalar. Engelli çocuklarına pozitif ayrımcılık yapsalar
dahi bunu diğer kardeşlere hissettirmemelidir. Aile kararlarına da dış çevreden gelecek
olumsuz müdahalelerden de etkilenmemeli anne babalar.
Netice de stresten uzak, huzurlu, dini duyguları fazla ailelerin engelli çocukların
gelişimine olumlu katkısı söz konusudur. Engelli çocuklu ailelerin birlikte gezi, spor,
piknik ya da daha farklı bir etkinlik yapması çocuklar açısından da olumlu bir
durumdur. Anne babaların çocuklarının karşılaşacakları yarışma, sınav ya da herhangi
mücadelelerinde sürekli olarak onları ‘Yaparsın evladım’ diyerek motive etmeleri,
yapamazlarsa da; yine de ailelerin çocuklarının arkalarında olacaklarını hissettirmeleri
de önemli bir gelişim sürecidir.
1.4-
BEN ÖLDÜKTEN SONRA ENGELLİ ÇOCUĞUM NE OLACAK
Engelli çocuklu anne babaların ortak kaygısıdır bu; ’Ben öldükten sonra engelli
çocuğum ne olacak’’. Sorunun cevabı gayet basit. Allah’ın izniyle çocuğunuza hiçbir
şey olmayacak. Çünkü bizleri yaratan Allah-u Teâlâ’dır. Derdi veren, dermanını da
verir. Eğer rabbimiz anne babanın ecelini takdir ettiyse mutlak olarak anne babadan
sonra engelli çocuğu da muhafazası altına alır. İnsanoğlu olarak esasında bizler Allah-u
Teâlâ’nın bizleri yarattığını ve rızkımızı da onun verdiğini unutuyor ve şeytanın
vesveselerine kapılıyoruz. İnsanoğlunun sınırları haddi vardır. Takdir bizleri yaratan
rabbimizindir.
Yarının hakimi Allah-u Teâlâ’dır. İnsan bedeni üzerindeki tasarruf Allah-u
Teâlâ’nındır. Dünyanın yaratılışında Allah-u Teâlâ’nın insan bedeni üzerinde takdiri
söz konusudur. Bu durum ise imanın şartlarından kadere ve kazaya inanmaktır. Allah-u
Teâlâ’nın takdiri üzerinde kader noktası insanoğlunun istemi dışında akıl
erdiremeyeceği bir durumdur. İnsan ile ilgili en iyisini hayırlısını bilen Allah Teâlâ’dır.
Engelli çocuklu ailelerde birde şöyle bir edilen yanlış dua biçimi vardır. ‘Ya rabbi
engelli çocuğumun eceli benden sonraya kalmasın.’ Çok yanlış bir dua biçimi. Belki de
engelli çocuğun anne babadan sonra eceli hayırlı olmayacak onun için. Ya da neden
benden sonraya kalmasın gibi dua ediliyor. Belki engelli çocuk için hayırlı olanı anne
babasını kaybettikten sonra olacak. Nerden bilebiliriz ki… Anne babanın evlat
üzerindeki duaları Allah katında kabul görür. Engelli çocuklu aileler belki de bu yanlış
9
dua biçimi ile çocuklarına yanlışlıkla farkında olmadan beddua ediyorlar. ‘’Rabbim
evlatlarımızın acılarını sıkıntılarını göstermesin. Rabbim evladımın hayatını ferah
huzurlu mutlu kılsın. Gibi güzel dualar edilmeli.
Hz. Peygamber efendimiz (s.a.v) bir hadisi şerifte şöyle buyurmuşlardır; ‘’AllahuTeâla
mü’min kuluna şefkatli bir annenin çocuğuna merhametinden daha merhametlidir.
Engelli çocuklu anne babalara güneşi örnek verelim: Güneş herkesin vücuduna,
evlerine yetişir, her bir varlığın başını okşar, ancak hiç kimsenin eli güneşe yetişemez.
Bu açıdan bakılınca, “güneş herkese yetişir ama hiç kimse güneşe yetişemez”
denilebilir.
Netice de; Kâinatın sahibi rabbimiz eğer bizlere anne merhametinden kat be kat
daha yakındır. Gönül rahatlığıyla engelli çocuğu olan anne babalar evlatları için
gönüllerini ferah tutabilir ve huzurla ecellerini bekleyebilirler.
1.5-
ENGELLİ ÇOCUKLAR VE ANNE BABA DENKLEMİ
Her anne baba evladına karşı koruyucu konumdadır. Evladı onun gözbebeğidir.
Bazı anne babalar yapıları gereği evlatlarına karşı ilgisiz görünebilirler. Çocukta, bana
güvenmiyorlar hissi uyandırabilirler. Ama gerçekte öyle değildir. Anne babalar için
evlat candır. Allahın bir hediyesidir onlara. Anne ve babalar hassasiyetlerinde aşırıya
kaçabilirler. Çocuğunun geleceğinden kaygılanabilirler. Her anne baba da, dozuna göre
normaldir bu tip davranışlar.
Her engelli çocuk şunu bilmelidir. Nasıl anne baba çocuk doğduğunda olduğu gibi
kabulleniyorsa engelli de anne babasını olduğu gibi kabullenmelidir. Zaten hayatın
mutluluğunun felsefesi de bu değil midir? Eşinizi, arkadaşınızı, ailenizi, toplumu yani
herkesi olduğu gibi kabullenmek. Yani insanların hatalarına takılmak, sorgulamak
yerine onların güzel yanlarını görerek onlarla iyi ilişkiler geliştirmek.
Anne babaya karşı beni kabullenemiyorlar, anlayamıyorlar, ilgi göstermiyorlar,
isteklerime karşı çıkıyorlar gibi paranoya düşüncelerine asla sahip olmamalı çocuklar.
Şu bir gerçektir ki anne babanın yaş ve yaşam tecrübesi gereği istekler, temennilerin
zaman zaman çocukla çakışması gayet doğaldır. İki tarafında çatışmak yerine birbirini
mümkün mertebe anlamaya çalışmaları iki tarafa da mutluluk getirecektir.
İnsanoğlunun doğuşu üzerinde Allah-u Teâlâ’nın takdiri kader ilahi tecellisi
muhakkaktır. İmanlı, şuurlu hiçbir anne baba, engelli çocuğunu; -‘ çocuğumuzun
engelli oluş sebebi biziz’ gibi saplantılı düşüncelere girmez.
Allah-u Teâlâ’nın takdiri üzerinde yaşadığımız bu hayatta insanoğlu; kader sırrını
bilemez. Bu sır Allah-u Teâlâ’nındır. İnsanların her renk, eksik ya da bütün doğmasının
bilgisi ve takdiri sırrı Allah-u Teâlâ’ya mahsustur. Bundan dolayıdır ki hiçbir anne baba
ve engelli çocuk kendilerini engellilikten dolayı suçlu göremezler. İnsanlar Allah-u
Teâlâ’nın takdiri neyse var olan nasipleri ile yaşamaya mecburdurlar. İnsanlar için
iyi-kötü olanı hayırlı-şer olanı bilen sadece ve sadece Allah’tır.
Hiçbir anne baba evladını maddi yük olarak görmez. Ama şu istisnadır. Engelli olsun
ya da olmasın belli bir yaşa gelmiş bir çocuğun çalışmaması, eğitimini devam
ettirmemesi ya da ailesinin ekonomik yaşantısına katkı sağlamaması, gayret etmemesi
zihniyetine sahip hiçbir insana bırakın anne babaları hiçbir toplum hoş karşılamaz.
Ama yolunda bulunup ta anne babasına eğitim hayatında başarı hediye eden, ya da iş
hayatında çalışmak için gayret eden her çocuğa anne babalar gibi herkes hoş bakar.
Neticede hiçbir anne babanın söylediklerinde kalplerinde kötülük yoktur. Onları
10
üzmeden engelli çocuklarda fikirlerini söylemeli ve onlara eğitim-iş hayatlarında başarı
hediye etmelilerdir.
1.6-
YAŞAMAZ DEMİŞLERDİ… ŞİMDİ 37 YAŞINDA
Engelli çocuğu olan anne babaların sağlık alanında çocukları için mücadelesi başlı
başına uzun bir yaşam mücadelesidir. Anne babalar o an tıptan olumsuz netice
aldıklarında kesinlikle ümitsizliğe düşmemeliler. Belki o an tıp çözümü olmayan
hastalığı yıllar sonra o tıp alanı çözüm bulacak bunu bilemeyiz. Geleceğin hakimi
Allahtır. Dünya hayatında çözümü yokmuş gibi görünen her şeyin çözümü anahtarı
yüce rabbimizin elindedir, takdirindedir. Ümitsizlik şeytandandır. Anne babanın
imtihanı olan engelli çocuğunun sağlık ve sosyalleşme sorunu ömür boyu devam
edebilir. Brezilyalı ClaudioVieira de Oliveranın engelli doğması hikayesi de ibret
verici.
Brezilya'nın Monte Santo şehrinde yaşayan ClaudioVieira de Oliveira tıpta
“artrogripozis” olarak bilinen hastalık nedeniyle boynu ters dünyaya geldi.
37 yaşındaki Oliveira doğduğunda doktorlar eklemlerinin işlevini yitirmesi nedeniyle
yaşamasının imkânsız olduğunu söyledi. Ancak Claudio gösterdiği azim sayesinde
doktorların söylediğinin aksine hayata tutundu. Omuzlarını, kollarını ve ellerini
kullanamamasına rağmen ağzıyla yazı yazmayı öğrendi. Sekiz yaşında dizleri üzerinde
yürümeye başlayan Claudio daha sonra diğer çocuklar gibi okulda eğitim görmeye
başladı. Karşılaştığı fiziksel zorluklara rağmen hayata tutunan Brezilyalı genç adam,
Santana Üniversitesi’nden başarılı bir muhasebeci olarak mezun oldu.
Çocukluğunda hep bir şeylerle meşgul olmayı ve çalışmayı tercih ettiğini belirten
ClaudioVieira de Oliveira hayatı boyunca vücuduyla yaşamayı öğrendiğini, şu an da
kendini farklı değil normal bir insan olarak gördüğünü söyledi. Annesi Maria Jose ise,
“Claudio hiçbir zaman insanlara bağlı olarak yaşamak istemedi bu yüzden bütün
ihtiyaçlarını kendi karşılamayı öğrendi. Biz de hiçbir zaman Claudio’yu değiştirmeye
çalışmadık, normal insanlar gibi yaşamasını sağlamaya çalıştık” dedi. Hayata tutunarak
herkesi şaşırtan 37 yaşındaki ClaudioVieira de Oliveira bugünlerde başarılı bir hatip.
Oliveira insanlarla bir araya gelerek, hayatın güzelliğinden ve yaşama azminden
bahsediyor. İyi bir hatip olan Oliveira, konuşmalarıyla yüzlerce insana ilham kaynağı
oldu. (1)
Ailesi kendisini zarar vermeden dolaşması için evin zemin değiştirmek zorunda
kaldı. Claudio'nun, diğer çocuklar ile okula gitmek için ısrarcı olması üzerine ailesi
okula gönderdi. Manyakhaber'in haberine göre; muhasebe mezunu ve kalabalıklara
ilham veren bir konuşmacı olan 37 yaşındaki Claudio, ağzına aldığı kalemle bilgisayar
kullanıp yazı yazabiliyor.(2)
Anne Maria Jose’yi ne kadar tebrik etsek az. Engelli çocuğunu olduğu gibi kabul
etmek ve değiştirmemeye çalışmamak. ClaudioVieira de Oliveira ve ailesi adeta
yaşama meydan okuyor.
11
1.7-
ENGELLİ ÇOCUKLU AİLELERİN KARDEŞLERLE İLETİŞİMİ
Engelli çocuğu olan ailelerde yaşanan şokun etkisi hemen geçmez. Şokun artçı
etkisi anne ve babanın psikolojilerinde ister istemez tahribat oluşturur. Bundan dolayı
ailenin kısa zamanda çocuklarının bu durumunu kabullenip önüne bakmaları en doğru
olanıdır. İsyankârlığa düşmemelidir. Şoku atlatan aile engelli çocuğunun durumunu
kabul eder. Aile artık çocuklarının gelecekleri noktasında neler yapabiliriz uyum
noktasına gelmiştir. Artık ailede engelli çocuğun var oluşu tüm aile bireylerinin
hayatlarını değiştirecektir. Aile maddi – manevi engelli çocuklarının istikbali
noktasında gayret içerisine girecektir.
Ailenin maddi-manevi olarak engelli çocuklarına gösterecekleri ilgi diğer
kardeşlerde ters tepki oluşturabilir. Bu ters tepkinin oluşmaması için anne babanın
engelli çocuğu ve diğer kardeşleri arasında öyle bir denge oluşturması gerekiyor ki aksi
bir durum oluşmasın. Anne babanın engelli çocuklarının engel durumunu sürekli
kardeşlere anlatması gerekecektir. Kesinlikle ve kesinlikle engelli çocukla ilgilenirken
diğer kardeşler ihmal edilmemelidir anne baba tarafından.
Aile de çocuklar arasında adalet sağlanmalı ve açık, dürüst bir tutum sergilenmelidir.
Anne babalar, diğer çocuklarını, engelli çocuklarını sevdikleri kadar sevmek ve
sevgilerini hissettirmek zorundadır. Engelli çocuklarına da ayırdığı vakit kadar diğer
çocuklarına da mutlaka zaman ayırmaları, onların gereksinimlerini de fark etmelidir.
Kardeşler, eğer doğru şekilde bilinçlendirilirse engelli kardeşlerinin nasıl
yaşayacaklarını ve ona nasıl yardım edebileceklerini öğrenebilirler. Engelli çocuklu
ailelerde sağlıklı bir yaşam, aile içi sorunları aşan, yardımsever, birlik ve beraberlik
içinde doğru iletişime bağlıdır. Çünkü engelli çocuğun hayata tutunabilmesinde tüm
aile bireylerinin ilgi, alaka ve desteği önemlidir.
1.8-
KARINCA MİSALİ OLMALI ENGELLİ AİLELER
Amatör bir kameraman tarafından cep telefonu ile kaydedilen görüntüye göre, bir
karınca ve arı ekmek kırıntısını kapmak için birbirleriyle mücadele ediyor. Arı ile
ekmek kavgasında üstünlük sağladığı görülen küçük karınca, deyim yerindeyse ecel
terleri döküyor. Küçük karınca ile bir müddet tek başına kavgaya girişen arı, başarılı
olamayınca kısa süre sonra yardımına ikinci bir arı daha geliyor.
Ekmeği kapabilmek için var güçleriyle küçük karıncaya saldıran iki arı beklenenin
aksine karıncanın hışmına uğruyor. Uzun süre direnen ve ara ara arıları kuyruklarından
ısıran karınca, küçük boyuna rağmen iki arıya ekmeği kaptırmıyor. Karıncayla bir türlü
başa çıkamayan iki arılardan biri son bir hamle ile ekmek kırıntısına yönelirken, diğer
arı ise karıncayı pençeleriyle kapıp havalanarak olay mahallinden uzaklaştırıyor.
Ekmek kırıntısına kavuştuğunu sanan arılar kısa süre sonra hiç beklemedikleri bir
sürprizle karşılaşıyor. Karınca kısa süre sonra kendisini götüren arıyı alt edip yeniden
ekmek kavgasına geri dönüyor.
Görüntülerde ekmek kavgasının galibinin kim olduğu tam anlaşılmasa da inatçı
küçük karınca karşısında arıların pes etmiş olma ihtimalleri yüksek görünüyor.(3)
İşte tam da böyle engelli çocuklu ailelerin hayat mücadeleleri… Engelli çocuklarının
hayata tutunabilmesi için her türlü mücadele ve fedakârlığa hazırlar. Kader çocuk
yetiştirmede zor olanını sunmuştur engelli ailelere. Ama şurası muhakkak ki derdi
veren dermanını da verir. Allah hiç kimseye taşıyamayacağı yük vermez. Tabii bu sırrı
12
ahirette de daha iyi anlayacak engelli çocuklu aileler. Belki de engelli çocukları
cennetin kapısını açacak onlara.
Hayatın kendisi zor… Bu zor şartlar altında engelli ailelerin çocuklarını hayata
kazandırabilmeleri adına sabırla, azimle ve gayretle mücadele etmesi gerekiyor. Benim
de iki işitme engelli ağabeylerim var. Babam belki bin defa bana evladım ağabeylerini
topluma kazandırmalıyız demiştir bana. Beni odaklamıştır onların hayata
tutunabilmeleri için gayret etmeye. Tabii kendisinin mücadelesi de ayrı bir roman
konusu.
Karınca misali yolunda bulunacağız. Karıncaya sormuşlar;
— Sen mi bu küçük boyunla bu dağı aşacaksın. Karınca da cevaben;
— Dağı aşamam belki ama en azından uğrunda ölürüm.
Engellilik Allah katında da büyük değeri olan bir dava. Yani uğruna seve seve
mücadele edilebilecek ve ölünebilecek bir dava.
1.9-
HAYIR… BENİM EVLADIM ENGELLİ O-LA-MAZ
‘’ Derdimi seviyorum. Biliyorum ki derdimi Veren de beni seviyor. Seven,
sevdiğinin nazını ölçüyor. Sevilen çekmesin de neylesin. ‘’ Hz. Mevlana
Her anne baba büyük bir heyecanla bekler evladının olmasını. Zor bir durumdur acı
haberi duymak… Evladınız engelli olarak doğdu… Tam bir hayal kırıklığı. Dünyanın
başınıza yıkıldığı an. Çocuğun engelini bilmediği için aile büyük endişe içindedir.
Engellilerin dünyasına hoş gelmemiştir aile. İlk etaplarda anne baba kendisini,
yakınlarını ve sağlık çalışanlarını suçlarlar. Çocuklarının engelini öğrendiklerinde bu
durumu kabullenmek epey bir zaman alır. Bir süre engel durumu ret edilir aile
tarafından. Aynı durum doğuştan değil de sonradan (Trafik kazası, hastalık gibi…)
engelli olanlar içinde geçerlidir. Bir süre şaşkınlık, kaygı, moral bozukluğu, isyan gibi
duygu hali alır aileyi. Tam bir şok evresi. Gerçekler acıdır ki aile bir tercih yapmak
zorundadır. Ya bu durumu kabul edecek, ya da kabullenmeyerek mutsuzluğa yelken
açacak. Mutsuzluğa yelken açan bu tip aileler engelli çocuklarının da vebaline girerler
ve eziyet dönemi baş gösterir. Aile bir kaosa girer. Engelli çocuklarına öylesine sıradan
bakar. Aile çevreden kendisini soyutlar ve yalnızlığı seçer. Çevre de engellilik
konusunda duyarsız ve bilinçsiz olduğu için aileye acıyarak bakar. Neticede sarsıntı
büyür ve suçlamalar başlar. Neden benim çocuğum gibi soruları içeren sorular arttıkça
isyan büyür ve aile paramparça olabilir.
Esasında Sanki çocuk yapmak bizim elimizdeymiş gibi Allahı unutarak yaşanılan bir
süreçtir bu… Haşa Takdiri ilahinin eserini beğenmemek kabullenmemek gibi bir şey.
Evlat Allah-u Teâlâ’nın takdirinde olup aynı ilmi isteyene zenginliği dilediğime
veririm diyen yüce rabbimiz evladımızın da özelliklerini dilediğine göre vermekte ve
bize hediye etmektedir. Bu durumu sorgulayamayız. Hayrı ve şerri bilen Allah’tır.
Hediyeyi veren mutlaka bir sebep altında hediyesini sunmuştur. Belki de o hediye aile
için cennet anahtarıdır. Biz kulların nasıl imtihan olacağımızı belirleme lüksümüz
olmadığı gibi imtihanımızı belirleme durumu tamamıyla takdiri ilahinindir.
Engelli çocuklu ailenin ilk etapta yapması gereken şey çocuklarının ne tür bir engele
sahip olduğunu, nasıl bir süreçte devam edeceğini, hangi eğitimlerden geçeceğini iyi
bir şekilde araştırması gerekiyor. Çocuğunun engel durumuna çok iyi bir şekilde hakim
olması gerekmektedir ailenin. Yoksa çocuğunun engel durumunu eksik bilen aileler
13
çocuklarına geleceğine dönük olarak büyük zararlar verebilirler istemeyerek. Çoğu
çocuğu engelli olan ailelerde araştırma yoksunluğu gözlenmekte ve ‘’ saldım çayıra
Mevla’m gayıra’’ gibi boş verme durumu da gözlenmektedir. Tam manasıyla aile
çocuklarının engellerini, çözüm yollarını bilmedikleri için; gereksiz şikâyet ve
memnuniyetsiz bir sürecin içine sokar kendilerini.
Engelli çocuklu aileler engel durumlarını
— Sosyal hizmet uzmanlarından
— Psikologlardan
— Hastanelerden
— Engelli derneklerinden yetkililerle ve engelli ailelerle istişareler sonucu
öğrenebilirler.
Çocuklarının engel durumlarını öğrendikten sonra başlar Allahın izniyle engellerle
mücadele. Çözüm yollarını arama. İlk etapta yaşanılan süreç sonrasında kendisini
mutlu bir sürece bırakabilir. Çünkü aile artık çocuklarının engelini bilmekte ve nasıl
davranacağını da bilme aşamasında kendisini daima huzurlu hissetmekte olacaktır.
Şahsım olarak engelli camiasının içerisine girdikçe, engelli ailelerin mücadelelerini
gördükçe, başarılarına şahit oldukça bende acaba engelli olarak mı doğmalıydım
sorularını kendime sormuşumdur. Hamdolsun bir oğlum var ve Hayır benim evladım
engelli olamaz dememişimdir hiçbir zaman. Evet engelli çocuğu olan aileler gibi
rabbim de takdir edebilirdi benim çocuğumun engelli olmasını. İmtihan biçimi
rabbimizin elinde. Önemli olan bu manevi idrakte olabilmek.
Verende o, alanda o,Nedir senden gidecek?
Telaşını görende can senin zannedecek...
(Necip fazıl)
1.10-
BİR AŞKTIR… ENGELLİ ÇOCUĞA ANNE BABA OLMAK
Çok insanın imkânsız olarak gördüğünü engelli çocuklar anne babaların sevgi ve
özgüven destekleriyle başarmışlardır.Evet, bir aşktır engelli çocuğa bakmak... Düşünün
ki; çocuğunuzun gözleri yok. Allah’a karşı gözleriyle haram işlememiş.Düşünün ki eli,
kolu ve bacağı yok. Allah’a karşı haram işlememiş. Düşünün ki kulakları duymuyor.
Allah’a karşı haram şeyleri hiç duymamış.Düşünün dilsiz. Allah’ı üzecek kötü sözler
ağzından hiç çıkmamış.
Hamdolsun ki çocuğumuzun eksik olan uzvu Allaha kavuşmuş. O uzuv Allaha karşı
günahsız, muaf. Ne mutlu ki anne babaların engelli çocuklarına yapacağı her hizmetin
karşılığı Allah katında sadaka değerinde. Ne kadar güzel bir şey değil mi? Engelli
çocuğa hizmetimiz Rabbimizin hoşuna gidecek. Engelli çocuğunuza ne kadar iyi
davranırsanız Rabbimize Belki o kadar yakınlaşacaksınız belki. Hani derler ya Canan’a
Giden Yol Candan geçer. İşte, Rabbimize Giden Yol Belki de engelli çocuğumuza olan
sevgimiz, sabrımız ve şükrümüzden geçiyor O bizim canımız. Rabbimiz ise bizim
sevgilimiz… Bizim sahibimiz… Bizi yaratan… Var eden.Mecnun ile Leyla’nın
halinden Aşık olmayanlar anlayamaz... İnsanlar sizin engelli çocuklarınıza olan
Aşkınızı anlayamayacağı için sizin ve engelli çocuğunuzun dedikodusunu yaparak
acizleşebilir. Takmayın. Yaşamayan anlayamaz. Aşk dolu bir bakış açısına sahip olmak
gerek. Günlerden bir gün ülkenin kralı demiş ki yaverine; Bakalım mecnunun dağları
aştığı kadar var m? Leyla’nın dillere destan güzelliği. Kral görür Leyla’yı ve mecnuna
14
döner şöyle der; Bu mu senin dağları taşları uğrunda deldiğin leyla... Mecnun krala
cevap verir... Kralım, Kralım... Gel sen birde mecnunun gözüyle Leyla’ya bak. Evet,
aşkla sevmek lazım gelir engelli çocuklarını anne babaların. Eğer aşkla severlerse o
aşktan doğar başarılı dahi engelliler. Netice de Sevgi her Engelli aşar.
1.11- ÇOCUĞUNUZ BEDENSEL ENGELLİYSE…
‘’Bedensel engelli olmak Öğrenmeye ve Üretmeye engel değildir.’’
Bedensel Engelliler, diğer engel gruplarına nazaran daha şanslı engel türüdür.
Zihinsel, görme, işitme, konuşma yeteneklerine sahiptirler. Bedensel engelli çocuğu
bulunan aileler çocuklarının sağlık tedavilerini de vaktinde yaptırmaları çok
önemlidir;Zamanında yapılan tedaviler bedensel engellinin engelini ortadan
kaldırabilir. Bedensel engelli çocuklar için fizyoterapistler de çok önemlidir yani
bedensel engelli çocuğun Fizik Tedavi yapması ve spor yapması çok ciddi önem arz
etmektedir. Çocuğun bedensel yetersizliğinden kaynaklanan bu durum çocuğun engel
uzuv eksikliğinden dolayı bir şeyleri de yapamaması onun sinirli olmasına sebebiyet
verebilir.
Engelli aileleri için önemli olan husus bedensel engelli çocuğu ile toplum arasında
köprü vazifesi kurmaktır. Bedensel engelli çocuğunuzun yaptığı eylemlerde eğer bir
başarısızlık söz konusu ise de bunu zamanla aşabileceğini ona sürekli söyleyin ve eğer
bedensel engelinden dolayı bir başarısızlığı varsa küçümsemeyin ve alay ettirmeyin.
Engelli ailenin çocuğuna vereceği her türlü destek, çocuğunda büyük bir özgüven
kazandıracak ve başarıya emin adımlarla koşacaktır. bedensel engelli çocuğun çevre ve
arkadaş edinmesi çok önemlidir. Eğer çevre ve arkadaş edilmezse zamanla
çocuğunuzda psikolojik sorunlar ortaya çıkabilir.
Bedensel engelli Çocuğunuzu Mümkünse normal okullarda okutmak için mücadele
edin. Eğitim alma sürecinde okulun yakın olmasına ve daha rahat hareket edebilmesi
için medikal destek malzemelerinde yanında bulunması, Çocuğunuz için avantaj
sağlayacaktır.
İş hayatı seçiminde de mümkünse çocuğunuzun bedensel engellilere uygun işler
Olmasını tercih edin. Bedensel engelli çocuğu olan aileler çocuğun okul düzeninin de
çok iyi takip etmeleri gerekmektedir okulun giriş rampası, merdivenleri, sınıfın
yakınlığı Bunlar bedensel engelli Çocuğunuz için çok önemli faktörlerdir. Bundan
dolayı sürekli olarak eksiklikleri okul idaresine bildirmeli ve bunun için mücadele
edilmelidir. Ayrıca çocuğun okul arkadaşlarını da çok iyi takip etmeli ve kesinlikle
çocuğunuza alay etme gibi bir durumlara Çocuğunuz sokulmamalıdır. Eğer böyle bir
şey olursa bu çocuğunuzun başarılı olmasını engelleyecek ve psikolojik sorunlar
doğuracaktır. Bedensel engelli çocuğunuzun okul hayatında öğretmenine güçlü ve
zayıf yönlerini anlatarak çocuğunuzu tanımasını sağlayabilirsiniz. Eğer öğretmen
çocuğunuzun, güçlü ve zayıf yönlerini değişik huylarını bilirse çocuğunuza daha iyi
eğitim verebilir.
15
Bedensel Engelli Ünlüler
BEETHOVEN
Sağır halinde en ünlü bestesi 9. senfoniyi besteleyen bestekar)
STEPHEN HAWKİNG
Tüm bedensel engellerine rağmen insan beyninin neler yapabileceğini kanıtlayan bilim
adamı
JOAQUIN RODRİGO
3 yaşında görme yetisini kaybetmesine rağmen, pek çok ünlü besteye imza atan
müzisyen
TİMUR
Bedensel engeli kendisine mani olamayan Asya Fatihi lakaplı komutan, devlet başkanı
FRİDA KAHLO
Yaşadığı acıları resimleriyle anlatan, kendi doğum gününü, Meksika devriminin
gerçekleştiği gün kabul eden ressam
FRANKLİN ROOSEVELT
Fiziksel engelinin 4 dönem üst üste ABD başkanı seçilmesine ve ABD halkının en
sevdiği başkanı olmasına engel olamadığı başkan
PIERRE AUGUSTE RENOIR
Rahatsızlığından sonra, fırçasını parmaklarının arasına bağlayarak resim yapan ve
öldüğü gün "sanırım yeni bir şeyler öğrenmeye başlıyorum" diyen ressam
TERRY FOX
Hastalığına yenilmesine rağmen umut koşusuyla yaşamaya ve diğer insanlara umut
olmaya devam eden atlet
RAY CHARLES
Soul be blues müziğin 12 grammy ödüllü efsanevi müzisyeni
THOMAS EDISON
Algılamasındaki yavaşlık sebebiyle okuldan uzaklaştırılan 12 yaşında duyma
yeteneğini kaybeden, ailesine yardım etmek amacıyla trende gazete satan, duyma
engelli mucit
1.12- ÇOCUĞUNUZ DOWN SENDROMLUYSA…
Down Sendromlu bireylerin potansiyellerini tam olarak geliştirebilmeleri,
kendilerine yeter bir yaşam sürdürebilmeleri için ailelerine, arkadaşlarına ve toplumun
duyarlılığına ihtiyaçları vardır. Down Sendromlu bireylerin ihtiyaçları diğer bireylerin
ihtiyaçlarından farklı değildir. Çevrelerini keşfetmek, oynamak, okumak, gülmek,
çalışmak isterler.
Bir kadın, down sendromlu bir bebeği olacağını öğrenir. Paniğe kapılır ve CoorDown
adlı derneğe “Ben ne yapacağım?” şeklinde bir mesaj atar. Dernek 15 down sendromlu
insanın bu anneye verdiği cevaptan oluşturduğu bir video hazırlar.Video sözleri
aşağıdaki gibidir;
“Sakın korkma. Çocuğun birçok şeyi yapabilecek. Seni kucaklayabilecek. Sana doğru
koşabilecek. Konuşabilecek ve seni sevdiğini söyleyebilecek.
Herkes gibi okula gidebilecek. Yazmayı öğrenebilecek. Ve bir gün uzaklara gittiğinde
sana yazabilecek. Çünkü o aynı zamanda seyahat de edebilecek.
Babasının bisikletini tamir etmesine yardım edebilecek. Çalışıp para kazanabilecek. Ve
o parayla seni evine akşam yemeğine çağırabilecek. Veya bir daire kiralayıp yalnız
yaşayabilecek.Bazen çok zor olacak. Çok zor. Ama bu, bütün anneler için geçerli değil
16
mi? Sevgili müstakbel anne, çocuğun mutlu olabilir, sen de mutlu olabilirsin. Birlikte
her şeyi mümkün kılabiliriz.”
Down Sendromlu ünlüler
1. Megan McCormick Amerika Birleşik Devletleri’nde bir teknik üniversiteden onur
derecesi ile mezun olan Downsendromu ilk kişidir.
2. ValentinaGuerrero, 2012 yılının dünya çapında bilinen en genç ve en popüler
modellerinden biri oldu.
3. AyelénBarreiro Arjantinli ünlü MarceloTinelli’nin ev sahipliğinde Güney
Amerika’nın en popüler dans gösterilerinden birinde dansçı olarak seçildi.
4. 15 yaşındaki MaríaJosé’ye ise Ekvador Devlet Başkanı RafaelCorrea başkanlık
kuşağı taktı.
5. 38 yaşındaki, İspanyol Pablo Pinado, Avrupada üniversite eğitimini tamamlayan ilk
Downsendromlu.
6. 2013 yılında Angela Bachillier, Downsendromlu ilk kadın belediye meclis üyesi
olarak seçildi.
7. Eli Reimer 2012 yılında Everest Dağı’nın tepesine ulaşan Downsendromlu ilk kişi
oldu.
8. GroesserOwen, Downsendromlu genç basketbolcu, kendine özgü hareketi ile
başardığı ilan edildi.(4)
Anne, Babalara tavsiyelerle yazımızı sonlandırıyoruz
1- Çocuğunuza sevgi duyun, sevginiz arttıkça kaygılarınızın azaldığını göreceksiniz.
2- Çocuğunuza baktığınızda çocuğunuzun durumunu değil, çocuğunuzu düşünün.
3- Karamsar olmayın, unutmayın özel çocuğunuz bunu hemen algılayacak ve
üzülecektir.
4- Eşinizler karşılıklı anlayış ve dayanışma içinde bulunun, sorunlarınızı paylaşın.
5- Aile içindeki diğer çocuklarınızı ihmal etmeyin, onların durumlarını anlamaya özen
gösterin.
6- Durumunuzu ailenize, arkadaşlarınıza ve dostlarınıza söyleyin. Onları down
Sendromu ve size nasıl yardımcı olabilecekleri konusunda bilgilendirin.
7- Down Sendromlu çocuk sahibi aileler ile temas kurun, onların sahip olduğu bilgileri
ve deneyimlerini paylaşın, onlarla yardımlaşın.
8- Çağdaş literatürü takip eden doktorlar ve özel eğitim uzmanları ile temas kurun ve
onlara danışın.
9- Beklentilerinizi sınırlamayın.(5)
1.13- ÇOCUĞUNUZ İŞİTME ENGELLİYSE…
Benim de iki ağabeyim işitme engellidir. İşitme engellilerin hayata tutunabilmeleri
onları doğru yöne yönlendirmeye ve işaret dilini bilmeye, onların duygularını anlamaya
bağlıdır. Çok farklı bir engel türü olmakla beraber özel ilgi ve alaka isteyen bir alandır.
Her şeyden önce engelli aile bireyleri işitme dilini mutlaka öğrenmelidir. Çünkü
öncelikle yapılması gereken işitme engelliyle olan diyalog yolunu açmaktır. Aile
bireyleri işitme dilini bilmez ise işitme engelliyle aile arasında büyük sorunlar teşkil
edecek, iletişimsizlikler baş gösterecektir. Bir işitme engelli için aile bireylerinin işaret
17
dili anlatımları ve yüz ifadeleri çok önemlidir. Bir işitme engelli gelecek hayatında aile
bireylerinin sürekli olarak yaşanan olayları işaret dili ile kendisine tercüme yapılmasını
ister. Eğer işaret dili ile anlatılmaz ise kendisinin dışlandığını düşünür.
Türkiye’de işitme engelliler alanında birçok okul bulunmaktadır. Ailenin kesinlikle bu
doğru okullardan birine çocuğunu göndermelidir. Bir işitme engellinin topluma
kazandırılabilmesi ve hayata tutunabilmesi onun alacağı eğitime bağlıdır. İşitme dilini
bilirse insanlarla diyalog kurabilecektir. İşitme engelli çocuğunuz hatalı davrandığında
bunu yüz ifadesi ve işaret dili anlatımıyla cezalandırabilir, ödüllendirebilirsiniz. İşitme
engelli çocukta diğer çocuklar gibi oyunlar oynamak ve diğer çocukların arasına
katılmak ister. Aile büyüklerinin çocuklarının arkadaşlarına işitme engelliliğin ne
olduğu anlatması sağlanmalı ve ileride dalga geçilme ihtimalini ortadan kaldırılmalıdır.
Mümkünse işitme engelli çocuğunuza dudak okuma eğitimini de aldırın. Gezilere
götürerek çocuğunuzun gönlünü ve ufkunu açabilirsiniz. İşime engelli çocuklu ailelerin
çocuklarına cinsel eğitim ve dini eğitim aldırmaları da oldukça önemlidir. Bunun için
nasıl yol izleneceğine dair psikolog ya da rehabilitasyon merkezlerinden bilgi
alınabilir. Bazı ailelerin dini eğitim verme eksikliklerinden dolayı 30 yaşına gelmiş
işitme engelliler maalesef gusül abdesti nasıl alınır bilmiyorlar. Evliliklerinde de
kendilerine denk işitme engelli birisi olması en doğru olanıdır.
Bir işitme engelli çocuk için en önemli olan anlattıklarının aile bireylerince sabırla
dinlenilmesidir. Aile bireyleri dinleme sanatını mutlaka öğrenmelilerdir. Mümkünse
kendi denginde işitme engelli çocuklarla tanıştırıp arkadaş olmasını sağlayın ve
çevresini genişletin. İşitme engellilerin en çok başarılı olduğu alanlardan birisi spor
alanıdır. Mesela benim iki ağabeyimden birisi kungfu karate şampiyonu diğeri de
Denizli Sporda futbol oyuncusudur. İşitme engelli çocuğunuz belli bir yaşa geldiğinde
de işitme engelliliğin ne olduğunu hassas bir şekilde anlatın ve dünyaca ünlü işitme
engelli dâhilerinin başarı hikâyelerini görmesini sağlayın.
1.14- ÇOCUĞUNUZ ZİHİNSEL ENGELLİYSE…
Türkiye’de temel oluşturan engelli grubudur. Engelli ailelerinin sürekli takip
etmeleri ve korumaları gereken engel grubudur. Engelli gruplar arasında en zor ve
sıkıntılı süreç isteyen engel durumudur. Zihinsel engel grubu kendi içinde Yetersiz,
Öğretilebilir, Eğitilebilir dereceler olmak üzere 3 e ayrılır.
1- Yetersiz Zihinsel engelliler:
Kendisine zarar verebilecek sürekli takip edilmesi gereken süreci söz konusudur. Bu
engel grubu için asıl olan bir insanın hayatını idame ettirebilecek (Yeme-içme-lavabo)
gibi ihtiyaçlarını karşılayabilmesi alışkanlıklarını kazanabilmesi önemlidir. Eğitiminde
parça parça yavaş yavaş sabırlı bir şekilde öğretim sağlanmalıdır. Kesinlikle şiddet
uygulanmamalıdır. Şiddeti öğrenirse ilerleyen yaşlarda çok tehlikeli hale gelebilir ve
aile bireylerine zarar verebilir. Türkiye’de insanlar tarafından en çok suiistimal edilen
engel grubudur. Aile kesinlikle kimseye emanet etmemeli ve bizzat tüm eğitim ve
ihtiyaçlarını kendisi karşılamalıdır. Hemen topluma uyum sağlanması ve konuşması
beklenmemelidir. Bunlar zamanla adım adım gerçekleşecektir. Aile gözetiminde
birlikte sürekli dışarı çıkarılmalı, kesinlikle eve kapatılmamalıdır. Eğitim olanakları
için engelli dernekleri, rehabilitasyon merkezleri ve engelli çocuklu aileler ile
görüşülüp bilgi alışverişinde bulunulmalıdır.
18
2- Öğretilebilir Zihinsel engelliler:
Rehabilitasyon merkezlerinden en çok faydalanabilecek gruptur. Çocuğun var olan
yetenek ve becerilerine uygun bir öğretim süreci izlenmelidir. Öğrendikçe öğrenme
azmi daha da gelişir. Mümkün mertebe aile gözetiminde bağımsız olarak iş yapabilme
fırsat işleri verilmesi yararlıdır. Müzik ve spor yapmak sevdirilmelidir. Güven
noktasında kesinlikle güveni sarsılmamalıdır. Yaptığı beceri ve faaliyetler
ödüllendirilmelidir. Kesinlikle diğer çocuklarla kıyaslama yapılmamalıdır. Özgüvenini
kazanması adına mümkün mertebe gayret edilmelidir. Değer verildiği hissettirilmelidir.
Öğretmen eğitimine aile de katkı sağlamalıdır.
3- Eğitilebilir Zihinsel engelliler:
Eğitilebilir Zihinsel engelliler genel itibarı ile diğer engelli çocuklar ile yakın
çocuklardır. Diğer engelli olmayan çocukların biraz gerisinde kalabilirler. Burada
aileye düşen görev bunu çocuğa hissettirmemek ve kıyas tutumlarından uzak
durmaktır. Aile de çocuğunun zihinsel engeli durumunda diğer engelli olmayan
çocukların gösterdiği başarıların aynısını çocuğundan beklememeli ve engel oranında
çocuğun gerçekleştirdiği başarıları kabul etmeli ve onunla gurur duymalıdır. Çok
hassas olan bu engel grubu çok dikkatli eğitilmelidir. Öğrenme azmi ve hayata tutunma
neşesi hiçbir zaman kırılmamalıdır. Ona rehberlik edecek ve onu rencide etmeyecek
arkadaşlar kazanması sağlanabilir. İş hayatında da yer edinebilir. Aileye düşen
çocuğu,okulunu ve arkadaş çevresini varsa iş hayatını uzaktan takip etmektir. Kendisi
gibi aynı engel gruplarının başarı kitapları ya da filmleri izlettirilmeli ve teşvik
edilmelidir. Dertleşmeye de önem verilip ara ara duyguları takip edilmelidir.
Genel itibarı ile zihinsel engelli çocuğu olan ailelere tavsiye niteliğindeki görüşlerimizi
paylaşmaya çalıştık. Üç aşağı beş yukarı 3 engel grubunu okuyunuz ve hangi öneriler
size uygun ise onları yapmaya çalışınız. Türkiye’de insanlar tarafından en çok
suiistimal edilen gruptur. Aileler çocuklarını çok iyi gözlemeli ve kolay kolay hiç
kimseye güvenmemelidir. Bence bu engel alanı çocuklarının her biri dünyada yaşayan
insani meleklerdir.
Ruhsal ve Zihinsel Engelli Dahiler
Albert Einstein- Charles Darwin- Winston Churchill- Lord Byron- Vincent van GoghIsaac Newton- Ludwig van Beethoven
1.15- ÇOCUĞUNUZ GÖRME ENGELLİYSE…
Engelliler dünyasında en başarılı bulduğum grup görme engellilerdir. Hatta çok
etkilendiğim gruptur. Başarıları inanılmazdır. Görme engelli çocuğu olan ailelerde
başlangıçta hayal kırıklığını atlatamama durumunu gözlemledim. Çocuğun yaşı
ilerleyip başarılar gelmeye başladığında ailenin de otomatikman normale döndüğüne
tanık oldum. Çocuğunuz gelecekte milletvekili, hafız, avukat, öğretim görevlisi,
Avrupa parlamenteri, iş adamı aklınıza hangi meslek geliyorsa ben gördüm görme
engelli kardeşlerimizin bu mesleklerdeki başarılarını. Hayal değil, tamamıyla
imkânsızı başarabiliyor görme engelli kardeşlerimiz. Aşağıda ailelere çocuğunuzu
yetiştirmede önemli olacağını düşündüğüm tavsiyelerim olacak;
19
— Türkiye’de görme engellilere yönelik çok ciddi eğitim kurumları mevcuttur. Aile bu
eğitim kurumlarını iyi araştırmalı ve çocuğunu doğru bir eğitim kurumuna
göndermelidir.
— İşitme engelli için işaret dilinin önemi ne ise görme engellinin de hayata
tutunabilmesi Braille alfabesini öğrenmesine, eğitim almasına bağlıdır.
— Görme engelli çocuğunuza bir nevi sesli tercümanlık yapacak olan aile ev düzenini
iyi anlatmalıdır. Anne baba görme engelli çocuğunun gözüdür artık.
— Gezilerde sürekli ne gördüğünüzü çocuğunuza sesli olarak dillendirmeniz onun
hayal dünyasında o geziyi yaşamasını sağlayacaktır.
— Görme engelli çocuğunuzun bağımsız olarak bastonla gezmesine imkân veriniz.
Baston kullanmasını mutlaka sağlayınız. Baston kullanmaktan utanan hala eğitimsiz
görme engelliler mevcuttur.
— Mümkün olduğunca refakatçisiz olarak bağımsız hareket etmesini sağlayın ki
çocuğunuz yeni insanlar ile tanışsın ve yeni yerler keşfetsin.
— Görme engelli çocuğunuzun yaşayacağı ev düzenini onun daha rahat hareket
edebilmesi adına kolay, basit şekilde dizayn etmeniz ev rahatlığını sağlayacaktır.
— Sürekli tıp dünyasında görme engelliliği kaldıran yeni buluşları aile takip etmelidir.
— Görme engelli çocuğunuza özgüven kazandırabilmeniz çok önemlidir. Sürekli
başarabileceği telkinlerde bulunabilir.
— Okulundaki sınıftaki her etkinliğe katılması için cesaretlendirilmelidir.
1.16– ENGELLİ ÇOCUĞUNUZA HEP HOŞGÖRÜLÜ OLUN
Ailelerde küçük ve hiperaktif çocuklarda her yeri kırıp, döküp kirletme söz
konusudur. Anne babaya sürekli ilgi alaka gösterme ve sabretme görevi düşmektedir.
Engelli çocukla bu durum diğer çocuklara nazaran daha fazla sabırlı olunması
gerekebilir. Engelli çocuklar diğer çocuklara nazaran daha hassastırlar. Engelli çocuğu
olan anne babaların engelli çocuklarına karşı atacağı her adım çocuğun geleceğine
atılmış bir adım olacaktır. Allah muhafaza, engelli çocuğa tahammülsüzlük göstermek
ve kalıcı hasar bırakmak çok büyük bir vicdan azabıdır ve günahtır. Konumuza küçük
bir hikâye ile devam edelim;
‘’ Adam yeni kamyonuna bakmak için evinden çıktığında, üç yaşındaki oğlunun gayet
mutlu bir biçimde elindeki çekiçle kamyonunun kaportasını mahvettiğini görmüş. Buna
çok kızan baba, hemen oğlunun yanına koşmuş ve çocuğun eline çekiçle çocuğuna
vurmaya başlamış. Biraz sakinleştikten sonra çocuğun elindeki kanları görmüş. Korku
içinde oğlunu hemen hastaneye götürmüş.
Çocuğu tedavi etmeye çalışan doktor, çocuğun kırılan kemiklerini kurtarmaya
çalıştıysa da elinden bir şey gelmemiş ve çocuğun iki elinin parmaklarını kesmek
zorunda kalmış.Çocuk ameliyattan çıkıp gözlerini açtığında, bandajlı ellerini fark etmiş
ve gayet masum bir ifadeyle,
“Babacığım, kamyonuna zarar verdiğim için çok üzgünüm.” demiş ve sonra babasına
su soruyu sormuş:“Parmaklarım ne zaman yeniden çıkacak?”(6)
** *
Yüce Rabbimizin ve İslam dinimizin engellilere karşı çok hassas olduğunu Hz.
İbniÜmmüMektûm’un Peygamber efendimiz ile olan ibretlikhikayesinde görmekteyiz.
Hz. İbniÜmmüMektûm, Müslüman olduktan sonra Peygamberimizin sohbetinde
bulunmak için sık sık huzuruna gelirdi. Peygamberimizden Kur’ân ayetlerini ezberledi.
20
Bir defasında Peygamberimiz, Utbe bin Şeybe, Ümeyye bin Halef ve Ebû Cehil gibi
Kureyş’in ileri gelenleriyle, “Belki içlerinden birkaçı imana gelir de İslam’ın gücü
artar, onlara bakarak birçok insan da Müslüman olur.” düşüncesiyle tebliğ vazifesini
yapıyordu. Bu esnada İbniÜmmüMektûm meclise gelerek Peygamberimize hitaben,
“Ya Resûlallah, bana Kur’ân okut. Allah’ın sana öğrettiğinden bana da öğret.” dedi.
Peygamberimiz onların üzerinde fazla durduğundan, İbniÜmmüMektûm’la
ilgilenemedi. İbniÜmmüMektûm, Peygamberimizden cevap alamayınca, arzusunu
birkaç defa tekrar etti. Peygamberimiz ona aldırmayıp yüzünü buruşturup döndü,
sözünün kesilmesini istemedi, onlarla konuşmaya devam etti. Orada bulunanların, “Bu
dine hep zayıflar, fakirler, köleler ve âmâlar giriyor.” diye alaylı bir şekilde gülmelerine
yol açmamaları için İbniÜmmüMektûm’u cevapsız bıraktı. Fakat çok sürmedi, tam
sözünü bitirip kalkacağı sırada İlahî ikaz geldi:
“Yanına âmâ geldi diye yüzünü ekşitip döndü! Nereden bileceksin, belki de o
günahlarından arınacaktı… Yahut o öğüt alacak ve o öğüt kendisine fayda verecekti...
Öğüte ihtiyaç duymayan kimseye gelince, sen ona yöneliyorsun. Onun inkâr ve isyan
pisliği içinde kalmasından sen mesul değilsin. Sana koşarak gelen ve Allah’tan korkan
kimseyi ise ihmal ediyorsun. Sakın! O Kur’ân bir öğüttür.”
Bu hadiseden sonra Peygamberimiz, İbniÜmmüMektûm’a iltifat ve ikramda bulundu.
Ne zaman onu görse, “Ey Rabb’imin beni ikazına sebep olan kardeşim, merhaba!” diye
latife yapardı. Bazen de hırkasını serer, oturtur, hâlini hatırını sorardı. Artık ona
ailesinin bir ferdi gibi muamele ediyordu.(7)
***
Hz. İbniÜmmüMektûm ile Peygamber efendimiz arasında yukarıda geçen
ibretlikhikayeyi anlatmamın sebebi şudur: Engelli çocuğu olan anne babalar sadece
çocuk yetiştirmekle değil Allahu Teâlâ’nın hassasiyetinde olan bir emanetin de
emanetçisi durumundalar.Peygamberimiz (asm) merhamet ve şefkat duygusunun en
açık görüldüğü yerin, böylece çocuk sevgisinde ve onlara gösterilen şefkatte
bulunduğunu belirtiyordu. Çocuğu sevip öpmenin çok büyük bir sevap olduğunu da
Peygamberimiz ‘den öğreniyoruz:"Çocuklarınızı çok öpün. Çünkü her öpücük için size
cennette bir derece verilir ki, iki derece arasında beş yüz senelik mesafe vardır.
Melekler öpücüklerinizi sayarlar ve sizin defterinize sevap yazarlar." (8)
Düşünün ki engelli olmayan çocuklara yapılan her iyiliğin müjdeleri o kadar büyük
ki… Eminim ki Engelli çocuğu olan anne babaların imtihanı başarıyla geçtiklerinde
mükâfatları, müjdeleri daha büyük olacaktır.
Marifet Nedir Bilir misin? Taşlara bakan gözlerin, çiçekleri görmesidir.
21
KAYNAKLAR
(1)(http://www.ntv.com.tr/yasam/azmi-herkes-icin-ilham-kaynagi,Dt7r7u9fTEWjlr5xt
wXEQg)
(2)(http://www.haberler.com/boynu-ters-dogan-adam-hayata-meydan-okuyor-644035
8-haberi/)
(3)( CIHAN | BİTLİS - 18.09.2015
11:51:30)(4)(www.babble.com/babble-voices/8-people-with-down-syndrome-who-are
-making-history/)
(5)(www.ozelegitimsitesi.com/tavsiyeler/down-sendromlu-cocuk-sahibi-aileler-icin-il
k-bilgiler.html)
(6) (www.bilgecehikayeler.com/parmaklarim-ne-zaman-yeniden-cikacak/)
(7)(www.resulullah.org/abdullah-bin-ummu-mektum-ra)
(8)(Müsned-i Zeyd) (m.sorularlaislamiyet.com/index.php?oku=1425)
22
İKİNCİ BÖLÜM
ENGELLİ ÇOCUĞA TOPLUMSAL BAKIŞ
Hiç Kimse dört dörtlük yaşayan bir masal perisi ya da bir Polyanna değildir ki,
Sürekli mutlu kalabilsin.
Toplumda Herkesin Bir Derdi bir İmtihanı bir engeli vardır
23
2.1 –ENGELLİ AİLELER VE ÇEVRELERİ
Engelli ailelerin takıldığı noktalardan birisi de çevrelerine göre yaşantılarını
şekillendirmesidir. ‘’Komşularım çocuklarıma acıyor’’ ‘’Akrabalarımız tarafından
dışlanıyoruz’’ Sokaktakiler engelli çocuğumuza küçümseyerek bakıyor’’vs…gibi
şikayetleri söz konusu ailelerin. Öncelikle toplumun ne dediği değil, sizin engelli
çocuğunuzu nasıl yetiştirdiğiniz önemlidir. Eğer engelli çocukla aileler hayatlarını
çevrelerine göre şekillendirirlerse sürekli engellere takılır dururlar. Eğer toplumun size
olan tavrından rahatsız iseniz başarıyı yakalamanızın da şart olduğunu unutmayın.
Engelli çocuğunuz başarılı olsun ki, toplum çocuğunuzun engeli ile değil başarıları ile
meşgul olsun. Topluma engelli çocuğunuzun başarılarını sunun ki; toplum sizi değil,
siz toplumu gözlemleyin. Engelli çocuklu dahi başarılı çocukların hayatlarını
incelediğimizde şu görülmüştür; sıradan bir insanın öne sürebileceği tüm bahaneler,
başarılı engelli çocuklu aileler tarafından öne sürülebilecekken, ileri sürülmemiştir.
Çevrelerinizin size olan bakışını hayatınıza bahane ederse, sıradan bir insan olmakla
beraber engelli çocuğunuza da zarar vermiş olursunuz. Toplumda genel itibarı ile
engelli bireylerin engeli ile uğraşan insanlar genelde başarısız insanlardır. Engellilerin
başarılarını hazmedememekle beraber ulaşamadıkları başarılara pis demektedirler.
Yani; engellilerin başarıları engelsiz başarısız insanların çenelerini yormaktadır. Mana
ile iç içe yaşayan, hayatı pozitif gören hiçbir engelli aile çevrelerinin takıntılarına takılı
kalmaz. Topluma da bakıldığında başarılı engelli çocuklu ailelerin çocukları genel
itibarı ile yazar,sanatçı,hafız,avukat, iş adamı,milletvekili,müsteşar ve spor dallarında
meslek sahibidirler. Netice de başarılı engelli çocuklu ailelerin hep çocuklarının
arkalarında durdukları ve toplumda örnek bir duruş sergiledikleri gözlemlenmiştir.
SİZLERDEN GELEN YORUMLAR
Ben de artık kimse engelli çocuklara ya da kişilere acıyan, horlayan gözlerle
bakılmadığını düşünüyorum konuyla ilgili diye anlatma gereği duydum. Henüz dün
taşıt yolcuğunda yanımızda oturan zihinsel engelli çocuğa ne ben ne çevremizdeki
kişilerin o şekilde rahatsız edici bakıldığını hissetmedim. Evet, artık bu durumdaki
engeli yakınları daha kabullenir tutum içinde olduklarını gözlemleyebiliriz. Bunda
sosyal kuruluşların ve medyanın ' toplum engellilerinin rehabilitasyon 'edici yönündeki
eğitici programlarının büyük katkısı olduğunu düşünüyorum.Zaten en büyük zihinsel
engel 'engeli insanları yadırgayan zihinlerdir. Saygılar.
beren yılmaz | gülsen coşkun - 31 Ekim 2015 Cumartesi 20:16:38
Edebiyatdefteri.com
24
Çevrenin engellilere karşı düşünceleri, bakış açıları eskiye nazaran, sağlıklı birey
gibi bakmaları ailelerin bu durumu kabullenmiş olmalarından kaynaklı ve daha güçlü
duruşları etkili olmuştur. Kimsenin yadırgayarak baktığını düşünmüyorum. İnsanlar
bilinçli bu konuda ve hassas davranılıyor.
!.sean.! - 31 Ekim 2015 Cumartesi 19:52:11
Edebiyatdefteri.com
2.2 – ENGELLİ AİLELER VE KARŞILARINDAKİ AHMAKLAR
Tabiin devrinin büyük hadis, kıraat, fıkıh imamlarından ve veli. İsmi, Süleyman
olup, babasının ismi Mihrân’dır. Mahlası El-Kâhilî, El-Esedî, El-Kûfî, künyesi Ebû
Muhammed’dir. Babası, Demâvendli iken, Kûfe’ye hicret edip, orada yerleşti. A’meş
680 (H.61) senesinde başka bir rivayette, hazret-i Hüseyin’in şehîd olduğu gün Kûfe’de
doğdu. Gözlerinden çok yaş aktığından ve görme hassasının çok zayıf olmasından
dolayı A’meş lakabı ile meşhûr oldu. Benî Esed’denKâhiloğullarınınâzâdlı kölesi idi.
İmâm-ı A’zam hazretleri bir gün A’meş’in yanına gidip; "Hadîs-i şerîfte bildirildiğine
göre, Allahüteâlâ kimin gözlerinden görme hassasını alırsa, ona karşılığını verir, sana
ne verdi?" diye sordu. A’meşcevâbında dedi ki; "Allahüteâlâ, mükâfât olarak bana
sıkıntı, ağırlık verenleri görmekten kurtardı."
"Neden gözün yaşarır?" diye sorduklarında, A’meş: "Ağırlık veren ahmak kimselere
bakmaktan yaşarır." diye cevâp vermiştir.
Bir engelli evladını kaybeden ailemizin şu sözleri de iman derecesini gösteriyor.
‘’Bizim ciğerimizden bir parça kesildi. Sevap musluğumuzdan birisi kurudu.’’ Diye
düşünürken insanlar ‘’Öldü diye kurtuldunuz’’ dediler. Bu sözleri bizi çok üzmüştü. (1)
Engelli çocuğu olan aileler gerçekten AllahuTealanın kendilerine verdiği değerin
idrakinde olurlarsa işte o zaman çevrelerinde bulunan bu tarz bilinçsiz ahmaklara
sadece tebessüm edip onlara sadece acıyarak dua etmelilerdir.
A’MEŞ (Süleymân Bin Mihran) (RadıyallahüAnh) dünya hayatında çekmiş olduğu
sıkıntıları dahi, rabbinin vermiş olduğu bir mükafat olarak görmesi iman derecesinin
zirvede olduğunu gösteriyor.
2.3 –ENGELLİ AİLELER… ‘TOPLUMDA BİZDE VARIZ’ DEYİN.
Engelli çocuklu ailelerde çocuk doğduktan sonra ailenin içe kapanması çok
tehlikelidir. Bu aileler tamamıyla dış çevreye açık ve sürekli bilgi alışverişi içinde
olmalılar. Bir elin nesi var iki elin sesi var der atalarımız. Ailenin tek başına engelli
çocuğunu topluma kazandırma mücadelesi farklı, uzmanların ve çevrenin destekleriyle
mücadele vermesi daha farklıdır. Yani Engelli çocuk eğitimi tam bir ekip işidir.
Dünyada ne kadar başarılı engelli çocuk varsa, çevrelerine rağmen başarmışlardı…
Engelli çocukların daha fazla toplumla kaynaşabilmesi için yaşıtlarının arasına
mümkün olduğunca çıkarmaya çalışılmalıdır. Çevremize, akrabalara, merak edip soran
herkese; çocuğumuzun özelliklerini anlatmak da tanınmaları ve benimsenmeleri için
önemlidir. Misafirlere veya evine gidilecek kişilere çocuğa karşı nasıl davranmalarının
uygun olacağı konusunda verilecek ipuçları, hem onların çocuğa uygun bir biçimde
davranmasını sağlar, hem de çocuğun değişik kişilerle sosyal ilişkilerini artırır.
Elalem ne der diye kaygılandığınız sürece sağlıklı başarılı bir engeli çocuk
25
büyütemezsiniz…
Anne, Babalar ve uzmanlar eşliğinde engelli çocuklarına aşağıdaki gibi destek
verebilirler;
1-Engelli çocuk için her zaman sevgi, huzur dolu aile ortamı önemlidir.
2-Onunla ilgilenmek ve ona sürekli seni seviyoruz, arkandayız özgüvenini vermek
gerekir.
3-Her türlü sorularına cevap verebilmek önemlidir.
4-Onunla sürekli konuşmak ve dertlerini dinlemek onu rahatlatır.
5-Onunla oynayabileceğiniz ortak oyunlar, kişisel gelişimine ve dikkatini toplamasına
vesile olur.
6- Beslenmesine ve alması gereken vitaminlere dikkat edilmelidir.
7- Yalnız kalmamasına dikkat etmek ve sürekli yanında birilerinin olmasını sağlamak.
8- Aile ne kadar çocuğu eğlendirirse eğlendirsin çocuğun kendi arkadaşlarıyla
oynaması onun için daha eğlencelidir.
9- Onunla birlikte kitap okuma günleri yapılmalı.
10- Televizyon karşısında sürekli kalmasını engellemek. Maalesef şimdiki aileler
çocuklarını başlarından savmak için robot televizyon esiri robot çocuklar
yetiştiriyorlar. Televizyon esiri engelli çocuk kişisel gelişime kapalıdır. Dikkatli
olunmalıdır. Çocuğun özel engelli olması ailenin biraz daha fazla özel ilgi göstermesini
gerektirir.
11- Onu azarlamamak ve dinlemek önemlidir.
12- Onun fikirlerine değer verdiğinizi hissettirin.
13- Sosyal ortamlara mesela kültürel konferans,sinema,tiyatro, sohbet günlerine
mümkün mertebe götürülmelidir.
14-Kalabalıklarda konuşmasını sağlamak ve onu desteklemek, teşvik etmek önemlidir.
Netice de engelli çocuğunuza toplumda vereceğiniz destekle, bir kıvılcımla çocuğunuz
başarıdan başarıya koşabilir. Yani çocuğun engelleri aşmasına toplum içerisinde
ailenin vereceği desteğe bağlıdır.
Hayatta tek bir başarısızlık vardır: O da denememektir…
2.4– ENGELLİ ÇOCUĞA TOPLUMUN TAHAMMÜLÜ YOK AMA…
Genç anne ’cücelik’ teşhisi konulan oğlunun sevimli bir videosunu Facebook
sayfasında paylaştı, yüzlerce nefret ve destek mesajı geldi.Bayles adlı genç kadın,
oğlunun komik surat ifadeleri yaparken görüntülendiği bir videosunu paylaştı. Bunu
yaparken tek amacı oğlunun yaşadığı ’cücelik’ hakkında farkındalık yaratmaktı. Ancak
Bayles’in videosuna insanlar tarafından ağza alınmayacak hakaretler sarfedildi.
Hürriyet’in haberine göre, 50 bin kişi tarafından izlenen video ise daha sonra yayıldı ve
bu kez de destek mesajları gelmeye başladı.
Küçük çocuğa tıpta ’dwarfizm’ adıyla geçen cücelik ya da bodurluk teşhisi, doğduktan
üç gün sonra konuldu. Anne Bayles, sokakta oğlunun insanlar tarafından sürekli
gözlendiğini fark edince bir kampanya başlatmaya karar verdi.
Genç anne "Oğlum sokakta gezerken insanların ona bakıldığını fark ediyor. Ama bazı
insanlar gerçekten enerjini harcamaya değmez. İleride belki görünüşü yüzünden
yargılanacak ancak ben bunun olmaması için bir farkındalık kampanyası başlatmaya
karar verdim" diyor. Oğlunun aynada kendisiyle eğlendiği videoyu paylaşınca ise bazı
insanlardan hakaret dolu mesajlar aldı. "Ne çirkin bir çocuk", "Sen çirkin bir b..un",
26
"Hiç bu boyda bir çocuk kafası gördünüz mü?" şeklinde mesajlar alınca bu kez bir grup
da destek mesajları yağdırmaya başladı.
Olay sosyal medyada büyüyünce anne Bayles, "Kimse çocuğu ile ilgili bu kadar çirkin
mesajlar almak istemez. Ancak bu tepkiler benim kampanyamı daha önemli bir hale
getirdi. Farkındalık yaratmam artık çok daha önemli. Şimdi bunun için daha çok
çalışacağım" diye konuştu. (2)
Evet, yukarıdaki yaşanan olay Türkiye’de engelli ailelerin genelde yaşamış olduğu
genel problemlerden. Türkiye’de şöyle acı bir gerçek söz konusu: Maalesef halkımız
7’den 70 e engellilere nasıl davranılacağını bilmiyor. Esasında yukarıdaki örneğe
baktığımızda dünyanında engelliler alanında insanların nasıl davranılacağı noktasında
bilinçsizliği söz konusu. Burada kritik nokta şu: o da mücadele. Engelli çocuğu olan
anne babalar çocuklarını topluma kazandırmak için engelliyi hapsetmeyecek ve
topluma kazandırma adına her türlü sıkıntıya katlanacaktır. Toplumun engellilere nasıl
davranacağını öğrenebilmesi engelli çocuklu anne babaların cesaretlerine bağlı. Engelli
çocuklu aileler çocuklarının eğitim-iş ve sosyal hayatında yer alabilmeleri için
yılmayarak engellilerinde başarılı olabileceğini toplumun gözüne sokarak
göstermelilerdir. Bu konuda Bayles adlı genç kadını çetin mücadelesinden dolayı tebrik
ediyorum. Sonuç olarak; Türkiye’de engelli çocuklu anne babalarda toplumda
farkındalık yaratmak için gayret göstermeliler ve gelecek engelli nesillerinde dualarını
almalılar.
SİZLERDEN GELEN YORUMLAR
İşte böyledir...
Bir anne vicdan, merhamet ve şefkatiyle bir insanı insan olarak muhafaza etmeye
çalışırken, insanlıktan nasibi kıt olanlar, onu insan olduğuna, insanlarla beraber
olduğuna, insanlara güvendiğine, inandığına, saygı duyduğuna pişman etmeye
çalışırlar ve o gafiller, gafletleriyle aslında kendilerinin ne kadar çirkinleştiklerinin
farkında olarak veya olmayarak ‘insanla insansı' arasındaki farka örnek teşkil ederler...
Yekta Attila - 15 Eylül 2015 Salı 12:10:30
Edebiyatdefteri.com
2.5 – HASTA ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN ANNE BABALARA İTHAFEN…
Ünlü fotoğrafçı Nancy Borovik dokunaklı bir çalışmaya imza attı.İran’daki kanser
araştırmalarına göre, yılda 7 bin yeni vakanın görüldüğü meme kanseri, İranlı kadınlar
arasında en sık rastlanan hastalık türü. İran’ın başkenti Tahran’da yaşayan Farvah da o
kadınlardan biri..Farvah 2013’te meme kanseri olduğunu öğrendiğinden beri hastalıkla
mücadelesini sürdürüyor.
Mücadelesi boyunca hissettiklerini ise cümlelere dökerek Facebook hesabından
paylaşıyor. İşte genç kadının dile getirdiği o cümlelerden bazıları...
“Meme kanseri ya da kötü huylu tümör adını ne koyarsanız koyun. O kadar uzakta bir
yerde duruyor ki sizin başınıza da gelebileceğini hiç düşünmüyorsunuz...
Ama siz farkına bile varamadan arkanızdan yaklaşıyor ve göğsünüzün içine giriyor. Ve
eğer hazırlıklı değilseniz, eğer güçlü değilseniz, o korkunç isminin altında
27
eziliyorsunuz.” Temmuz 2013
“30 yıllık hayat tecrübesini sırtlayıp yeni bir döneme yelken açmadan önce, korkunç
tedavisi ve iğrenç ismi beni gün be gün yok eden bir hastalıkla mücadele etmeye
başladım. Yazın keyfini çıkaramadım. Sıcaklığını hissedemedim...
Otuzuncu yaş günümü hastanede doktorlarla birlikte kutladım. Kemoterapiden ve mide
bulantısından o kadar bitkindim ki, ne pasta ne mumlar, ne de umutlu bir dileğim
vardı...
Hayatımın en iyi zamanları olması gereken önümdeki 30’lu yaşlarıma, hastalığın
pençesinde girdim.” Temmuz 2013
“Korkuyordum. Ne zaman gerçekleşeceğini, sonunda vücudumun nasıl bir şekil
alacağını bilmiyordum. Ameliyattan hemen önce, izin formlarını imzaladıktan sonra...
O asansörün yanındaki sedyede otururken, kaçma fikri beynime hücum etti. Sedyeden
fırlayıp kimsenin beni bulamayacağı bir yere doğru koşmak istedim.” Ekim 2013
“Ameliyat tam bir mucizeydi. Sadece kanserli dokuyu çıkarmayı başardılar. Şu an
evdeyim ve mutluyum. Omuzlarımdan iki ‘mutluluk kanadının’ çıktığını
hissediyorum.” Ekim 2013
“Eğer hayattaysam, sağlıklıysam, mutluysam ve önümdeki yaşama hazırsam, bunu
etrafımdakilerin sonsuz ilgi ve sevgisine borçluyum...
Değerinizi biliyorum ve kalbimin en derinliklerinden size karşı daha iyi bir insan, daha
şefkatli bir arkadaş, yüce gönüllü bir dost olabilmeyi diliyorum.” Ekim 2013
“Hastalığı yendim, son radyoterapi seansı da bitti ve ben artık özgürüm’ 22 Aralık
2013(3)
Ünlü fotoğrafçı Nancy Borovik’e ne kadar teşekkür etsek az değil mi? Burada kilit
cümle şu bence;“Eğer hayattaysam, sağlıklıysam, mutluysam ve önümdeki yaşama
hazırsam, bunu etrafımdakilerin sonsuz ilgi ve sevgisine borçluyum...
İşte Anne babaların hasta engelli çocuklarına gösterecekleri alakaları bu kadar önemli.
Şifa Allah’tan. Yeter ki siz dualarınızda gönülden AllahuTeala’dan istemesini bilin. Bu
arada Yakup Peygamberin görme engelli olduktan sonra oğlu Yusuf peygambere
kavuştuğunda tekrar mucize ile Allah’ın izniyle gözlerine kavuşması da ibretlik bir
durumdur. Allah dilerse olur. Şifa Allah’tandır. Engelli çocukları hasta olan ailelerin
yapmaları gereken tek şey moralli olmaları, sabırlı olmaları ve Yüce rabbimize bol bol
dua etmeleridir.
2.6 – AİLELER ENGELLİ ÇOCUKLARINA TURİST REHBERLİĞİ
YAPMALI
Başarı bir seyahattir, Mutluluk gidilen yolun üzerindedir,
Yolun sonunda değil.Mutlu olmanın zamanı bugündür, Yarın değil.
Epiktetos
Engelli çocuk engelsiz çocuklara nazaran daha fazla ilgi alaka isterler. Daha fazla
anne babaya bağımlıdırlar. Anne babanın da engelli çocuklarının zayıf ve güçlü
yönlerini iyi keşfetmeleri tanımaları lazımdır. Engelli çocuk doğduğundan itibaren ilk
sosyal çevresi ailesidir. Anne babanın engelli çocuğunun eğitiminde; güven kazanma,
moral verme, eleştirmeme, özgüvenine zarar vermeme, tanıtma, çevre edinme gibi
vazifeleri söz konusudur. Nasıl bir insan hiç tanımadığı bir ile geziye gidiyorsa; rehber
sayesinde o bölgeyi tanıyabiliyorsa, engelli çocuk da anne babanın anlattığı kadar
28
çevresini tanıyabilir. Çevre edinebilir. Arkadaş edinebilir.
Anne baba sabırlı bir şekilde rehberliklerini zamana yayarak engelli çocuklarına
düzenli ve istikrarlı bir anlatım gerçekleştirmelidir. Yani hiçbir zaman çocuklarını eve
kapatma gafletine düşmemelidir. Engelli çocuğa ne kadar çevre tanıtılır ve gezdirilirse
o kadar ufku açılır. Çok gezen mi çok okuyan mı bilir diye toplumda yaygın bir soru
vardır. Toplum çok gezen bilir der ama bence çok okuyan bilir. Biz toplumu baz alarak
engelli çocuğumuzun ufkunun açılması adına tanıtıcı geziler yaptırmalıyız. Tabi
sonrasında da okuma alışkanlığını kazandırmalıyız. Kapalı ortamlar zaten her insanın
içini karartır. Açık alanlar her zaman insanın içini açar. Mesela yeşil alanlar, deniz
mavisi, tarihi dokular her zaman insanı rahatlatan göze, gönle hitap eden yerlerdir.
Ayrıca bu geziler esnalarında yeni arkadaşlar edinebilmeli engelli çocuk. Yani engelli
çocuk ile toplum arasında köprü vazifesi kurmalı anne babalar. Engelli Çocuklar bol
bol gezdirilmeli, tiyatro, lokanta, park vs. götürülmelilerdir.
* Keşfetmekten yılmamalıyız… Ve tüm keşiflerimizin sonu başladığımız yere
dönmek ve orayı ilk kez tanımak olmalı…
T.S. Elliot
2.7 – ENGELLİ ÇOCUKLARINIZA BÜROKRASİ ENGEL OLMASIN
Türkiye maalesef bürokrasi engelleriyle dolu bir ülkedir. Yeri geldiğinde bir
muhtarın forsunu dahi geçemiyorsunuz. Bundan dolayı Türkiye de maalesef engelli,
Engelli ailesi olmak zor. Türkiye de maalesef engelliye nasıl davranılır insanların
davranış biçimlerine yansımış değil. Aileler çocuklarının haklarını ararlarken sabırlı bir
şekilde yılmadan aramalılar. Bürokraside olumsuz bir durumda üst mercilere de
başvurup bilgi edinebilirler. Haklarını;Bimer, Cimer gibi kurumların üst iletişim
mercilerine de başvurup bilgi edinebilirler. Bürokrasi engeline takılan aileler engel ile
ilgili kanunda gerçekten bir engel var mı, yok mu diye sorgulamalılar. ona göre hareket
etmeliler. Türkiye’de ayrıca tüm bürokrasi alanlarına siyasetinde etkisi söz konusu.
Siyaset de danışılıp görüş alışverişinde bulunabilecek bir mecra. Türkiye de çoğu
zaman bürokrasinin aşamadığı engellerin siyasetle de aşıldığı ayrı bir gerçektir. Hiçbir
zaman engelli çocuğunuzun haklarını bürokrasi ye kurban etmeyin.
2.8- ÇARESİZ DEĞİLSİNİZ…ÇARE, MUTLULUĞUN ANAHTARI SİZSİNİZ
Japonya’da yaşanmış gerçek bir olay şöyledir: evini yeniden dekore ettirmek isteyen
Japon bunun için bir duvarı yıkar. Japon evlerinde genellikle iki tahta duvar arasında
çukur bir boşluk bulunur. Duvarı yıkarken, orada dışardan gelen bir çivinin ayağına
battığı için sıkışmış bir kertenkele görür. Adam bunu gördüğünde kendini kötü hisseder
ve aynı zamanda meraklanır da kertenkelenin ayağına çakılmış çiviyi görünce.
Muhtemelen bu çivi 10 yıl önce, ev yapılırken çakılmıştı. Peki, nasıl olmuş da
kertenkele bu pozisyonda hiç kıpırdamadan 10 yıl boyunca yaşamayı başarmış?
Karanlık bir duvar boşluğunda hiç kıpırdamadan 10 yıl boyunca yaşamak çok zor
olmalı.
Böylece adam çalışmayı bırakır ve kertenkeleyi izlemeye başlar. Sonra nereden
çıktığını fark edemediği başka bir kertenkele gelir ağzında taşıdığı yemekle... Adamı
sersemletir gördüğü manzara. Bu nasıl bir sevgi? Ayağı çivilenmiş kertenkele, 10 yıldır
29
diğer kertenkele tarafından beslenmektedir...
Engelli çocuk anne babaları da böyledir. Onlar ömür boyu evlatlarına canla başla
hizmet verirler. Rabbim hiçbir anne babaya evlat acısı vermesin. Bir baba hasta
yatağında sırt kısmı sürekli ağrılı haldeymiş ve ecelini bekliyormuş artık. Evladı ağlaya
ağlaya babasının sırtını ovarmış. Baba evladının gözlerinin içine bakarak şunları
söylemiş;
— Evladım sen niye üzülüyorsun bana. Ben sırt ağrısını çekerim. Hamdolsun ki rabbim
çekebileceğim bir ağrı imtihanı verdi. Ya sana bir şey olsaydı evladım… O zaman ben
ne yapardım. Nasıl katlanırdım evlat acısına. Rabbim hiçbir anne babaya evlat acısı
vermesin:Böyledir, üç günlük hayat. Bir bakmışsınız hayatın sonuna gelivermişsiniz.
Bilemezsiniz ki ileride engelli evladınızın size hayat verebileceğini. Bir anne… Böbrek
ihtiyacı var.Bulunamıyor.Sadece evladının böbreği uyuyor. Ve engelli evladı yıllarca
canla başla baktığı evladı can simidi oluyor. Yarının hâkimi Allah’tır. Evlat candır.
Onların kıymetini bilelim. Onların yaratılış sırları rabbimizde gizli. Vazife neyse anne
babaya düşen bu imtihanı layıkıyla yapmalı.
Yazar Dale Carnegie çok güzel bir anısını paylaşır. ‘’Bir gün New York’ta
(Longİsland) istasyonunun merdivenlerinden çıkıyordum, tam önümde otuz veya kırk
tane özürlü çocuk bastonlara ve koltuk değneklerine dayanarak güle oynaya
merdivenlerden çıkmaya çalışıyorlardı. Hatta çocuklardan bir tanesini sırtta
taşıyorlardı. Bu durumu görünce hayret ettim ve bunun nedenini çocuklara nezaret
edenlerden birine sordum. O da bana dedi ki:
" Bir çocuk hayatı boyunca sakat kalacağını anlayınca önce buna üzülür, fakat buna
zamanla alışır; kaderine razı olur ve normal çocuklardan daha mutlu olur." dedi.
Bu çocukları şapkamı çıkararak selamladım. Onlar bana unutamayacağım bir ders
vermişlerdi. Mutluluk, maneviyat, moral sevinçtir, engelli çocuğunuzun hayata
tutunması. Tutkuyla onun mutluluğuna adamaktır mutluluğun sırrı.
Bir gün bir genç Mevlana ‘ya gider ve ona...
”Beni müritliğe kabul buyurun efendim”... Diyerek niyazda bulunur…
Mevlana gence bakar ve
-”hiç âşık oldunuz mu evladım?” diye sual eyler.
Genç şaşkın bir halde ne diyeceğini bilemez.
...Mevlana, müritliğe kabul edilmesi için önce bir kulu sevmiş olması gerektiği söyler
ve genci geri gönderir.Genç ne yapacağını bilemez bir hal içinde ertesi gün tekrar
tekkenin kapısını çalar ve isteğini yeniler.Mevlana sualinde ısrarlıdır ve genci tekrar
geri gönderir.Üçüncü gün genç dayanamaz ve Mevlana’ya bu isteğinin hikmetini
sorar.Mevlana mütebessim bir çehreyle müride döner ve
_”Bir kulu dahi sevmekten aciz olan, nasıl yüceler yücesi ALLAHA âşık olmaya yol
bulur?
Bir kulun ateşine yanmamış gönül, yüceler yücesinin aşkını nasıl bilsin de yansın?
SEV de GEL Evladım SEV de GEL…
Evet, engelli çocuğunu sevmekten aciz olan Yüce sevgililer sevgilisi Allaha nasıl yol
alır? Engelli evladının ateşine yanmamış anne baba yüceler yücesinin aşkını nasıl bilsin
de yansın? Engelli evladınızı sevin… Sevin ki bu sevgi evladınızı başarıya, sizi ise
rabbimizin şefkatine götürsün.(Âmin)
30
2.9- KAFES İÇERİSİNDENMUTLULUĞA GİDEN ENGELLİ ÇOCUK
“Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz.
Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız…”
Mustafa Kemal Atatürk
Bir çiftçi, yerde bulduğu bir kartal yumurtasını, tavuk yumurtası sanarak çiftliğine
götürmüş. Kuluçkaya yatan tavuğun altına koymuş. Tavuk, kartal yumurtasını da kendi
yumurtası sanarak kuluçka döneminde koruyucu kanatları altında tutmuş. Civcivler ve
kartal yavrusu yumurtadan çıkmış. Kartal yavrusu, tavukların ve civcivlerin
davranışlarını taklit ederek kanat çırpmış, eşinmiş, darı tanelerini ve solucanları yemiş.
Kendisinin bir tavuk olmadığını düşünmek aklına bile gelmemiş. Bir gün küçük kartal
gökyüzünde uçan kocaman bir kuş görmüş. Bu olağanüstü yaratığa hayranlıkla bakmış.
En yakınındaki tavuğa bu kuşun ne olduğunu sormuş. Ona "kartal" derler yanıtını
almış. "Ben de kartal olmak istiyorum" demiş küçük kartal. "Saçmalama" demiş tavuk
ve devam etmiş: "Haddini bil. Sen asla kartal olamazsın. Sen bir tavuksun. Bunu kabul
et." Küçük kartal boynunu eğerek, toprağı eşelemiş. "Galiba haklısın." demiş. Küçük
kartal yaşamı boyunca tavukların arasında yaşamış, gökyüzünde özgürce
dolaşabileceğini bilmeden. Kendi gücünü görmeden, beş on santimetre yükseğe kadar
kanat çırpıp daha fazlasını yapabileceğini, gökyüzüne ulaşabileceğini hiç düşünmemiş.
Bu hikâyeyi neden anlattım… Çünkü bazı yetenek potansiyeli olan engelli çocuklar
anne babalarının ihmalkârlığı yüzünden kabuklarını kıramıyorlar ve kafes yaşamı
içerisinde hayatlarını tamamlıyorlar. Oysa her zaman iddia ediyoruz ki her engelli
çocuğun mutlaka ve mutlaka yetiştirilebilecek bir yeteneği vardır. Aslında anne baba
engelli çocuğun hayata adım atabilmesini sağlayanlardır. O ilk adım atılabilse engelli
çocuk belki de kendi kendine yetebilecek. Belki de kendi başına başarıya doğru
yürüyebilecek. İşte bir engelli çocuk için başarıya, hayata açılan kapı anne baba
kapısıdır. Anne babasının oğlum sen yaparsın, başarırsın sözleridir. Bir nevi anne,
baba, öğretmen ve engelli çocuk işbirliğinde yakalanan başarıdır. Ekip başarısıdır.
Engelli çocuğu kafesin içerisinden hayata, özgürlüğe çıkarmak anne, baba ve
öğretmenin işbirliğinde izlenecek doğru yönteme bağlıdır. Engelli çocuğunuzun
Kafesin içerisinden mutluluğa gidebilmesini yine bir hikaye ile özetleyelim:
TiffanyMoore 500 kişilik bir seminerdeydi. Birden konuşmacı durdu ve bir grup
çalışması yapmaya karar verdi. Herkese bir balon vererek başladı. Herkes gazlı kalemle
balonuna adını yazmalıydı. Sonra bütün balonlar toplandı ve bir odaya kapatıldı.
Katılımcılar odaya alındı ve 5 dakika içinde üzerine isimlerini yazdıkları balonu
bulmaları söylendi. Herkes deli gibi kendi adını aramaya başladı, insanlar çarpıştılar,
birbirlerini ittirdiler, tamamen bir kaos ortamı oluştu. Beş dakikanın sonunda kimse
kendi balonunu bulamamıştı. Konuşmacı bu sefer herkesin bir balon almasını ve
üzerinde adı yazan kişiye o balonu vermesini söyledi. Bir kaç dakika içinde herkes
kendi balonuna kavuşmuştu.
Konuşmacı dedi ki: “Yaşamımızda bunu görüyoruz. Herkes deli gibi mutluluğu arıyor
ve nerede olduğunu bilmiyor. Bizim mutluluğumuz başkalarının mutluluğunda gizlidir.
Onlara mutluluk verin; sizinki size gelir. Ve insanların yaşam amacı da budur…
Mutluluğun peşinden gitmek.
Konuşmacı TiffanyMoore şöyle konuştu, ‘Yaşamımızda bunu görüyoruz. Herkes deli
gibi mutluluğu arıyor ve nerede olduğunu bilmiyor. Bizim mutluluğumuz başkalarının
31
mutluluğunda gizlidir. Onlara mutluluk verin; sizinki size gelir. Ve insanların yaşam
amacı da budur... Mutluluğun peşinden gitmek’
Engelli çocuklu ailelerin mutluluğu da çocuklarının hayata bağlanmasında,başarıyı
yakalamasında gizli. Engelli çocuğunuza vereceğiniz her gayret size mutluluk olarak
dönecektir. Her gayretin Allah katındaki değeri de çok büyüktür.
“Yaşam, size verilmiş boş bir filmdir. Her karesini mükemmel bir biçimde doldurmaya
çalışın…” Ara Güler
SİZLERDEN GELEN YORUMLAR
Az önce 'Tamam mıyız' adlı bir Çağan Irmak filmi izlemiştim. Babası eli ayağı
olmayan çocuğu yük gibi görürken o çocuk başkalarının mutluluk kaynağı olabiliyor.
İnsanoğlu isteyince neler yapmaz ki...
Emine UYSAL - 12 Ocak 2016 Salı 22:22:12
Edebiyat defteri.com
2.10- ENGELLİ AİLELERDE MUTLULUĞUN SIRRI
Harvard Yetişkin Geliştirme Çalışmaları’nın hazırladığı “World Happiness Report
2015” Çıkan sonuca göre mutluluğun sırrı; iyi ve kaliteli sosyal çevrede...Engelli
çocuğu olan aileler içinde bu çok önemli. Ailenin iyi ve kaliteli sosyal bir çevresinin
olması engelli çocuğunda gelişimine katkı ve kalite sağlayacaktır. Engelli çocuğun
gelişiminde Akılsız cahil bir sosyal çevre dezavantaj, iyi ve kaliteli sosyal bir çevre ise
her zaman avantajdır. Cahil bir arkadaşın, komşunun veyahut çevre kesimlerinin
engelli çocuğa her hatalı davranışları engelli çocuğu köreltecek ve kalıcı psikolojik
sorunlar bırakacaktır. Bir hikâyeyle konuyu anlatmak gerekirse;Günün birinde bir
çiçekle su karşılaşır ve arkadaş olurlar. İlk önceleri güzel bir arkadaşlık olarak devam
eder birliktelikleri, tabii zaman lâzımdır birbirlerini tanımak için. Gel zaman, git zaman
çiçek o kadar mutlu olur ki, mutluluktan içi içine sığmaz artık ve anlar ki, suya aşık
olmuştur. İlk kez aşık olan çiçek, etrafa kokular saçar, "Sırf senin hatırın için ey su"
diye... Öyle zaman gelir ki, artık su da içinde çiçeğe karşı bir şeyler hissetmeye
başlamıştır. Zanneder ki, çiçeğe aşıktır ama su da ilk defa aşık oluyordur.
Günler ve aylar birbirini kovalar ve çiçek acaba "Su beni seviyor mu?" diye düşünmeye
başlar. Çünkü su, pek ilgilenmez çiçekle... Hâlbuki çiçek, alışkın değildir böyle bir
sevgiye ve dayanamaz. Çiçek, suya "Seni seviyorum der. Su, "Ben de seni seviyorum"
der. Aradan zaman geçer ve çiçek yine "Seni seviyorum" der. Su, yine "Ben de" der.
Çiçek, sabırlıdır. Bekler, bekler, bekler... Artık öyle bir duruma gelir ki, çiçek koku
saçamaz etrafa ve son kez suya "Seni seviyorum." der. Su da ona "Söyledim ya ben de
seni seviyorum." der ve gün gelir çiçek yataklara düşer. Hastalanmıştır çiçek artık.
Rengi solmuş, çehresi sararmıştır çiçeğin. Yataklardadır artık çiçek. Su da başında
bekler çiçeğin, yardımcı olmak için sevdiğine... Bellidir ki artık çiçek ölecektir ve son
kez zorlukla başını döndürerek çiçek, suya der ki; "Seni ben, gerçekten seviyorum."
Çok hüzünlenir su bu durum karşısında ve son çare olarak bir doktor çağırır nedir sorun
diye... Doktor gelir ve muayene eder çiçeği. Sonra şöyle der doktor: "Hastanın durumu
ümitsiz artık elimizden bir şey gelmez." Su, merak eder, sevgilisinin ölümüne sebep
32
olan hastalık nedir diye ve sorar doktora. Doktor, şöyle bir bakar suya ve der ki:
"Çiçeğin bir hastalığı yok dostum... Bu çiçek sadece susuz kalmış, ölümü onun için"
der. Ve anlamıştır artık su, sevgiliye sadece "Seni seviyorum" demek yetmemektedir...
Engelli çocuklarınızı sevmekten öte mücadele edin ve ona iyi ve kaliteli arkadaşlar,
eğitimciler, komşular ve başarılı insanlar bulun ve tanıştırın. İyi ve kaliteli sosyal çevre
engelli çocuğunuzun can suyu olacaktır. Yani engelli çocuğumu seviyorum demek
yetmemektedir.
2.11- ZAMAN KAYBETMEDEN, GERÇEKLE YÜZLEŞİP İSTANBUL’UN
GÜZELLİKLERİNİ KEŞFEDİN
‘’ Engelli çocuğunuz varsa, yaşarsanız fark edersiniz İstanbul’un
güzelliklerini…’’
Bir bebek sahibi olmak Paris’e güzel bir seyahat yapmaya benzer. Süreç boyunca
Paris ile ilgili katalog, broşür bulursunuz. Muhteşem planlar yaparsınız. Eyfel Kulesi,
Louvre Müzesi, Disneyland Paris gibi. Hatta ana dilinden bile bazı kelimeler
ezberlersiniz.O muhteşem gün gelir çatar… Tüm bavullarınız ile uçağa binersiniz…
Varacağınız yere inersiniz. İnişte Hostes konuşmaya başlar; ‘ İstanbul’a Hoş geldiniz’
der… İstanbul’mu? Diye şaşırırsınız. Başlarsınız isyanlara: ‘Ben Paris’e
gidecektim’’Biletimi Paris’e göre aldım’’Hayallerimin şehri Paris’ vs… vs…
Uçak hava koşulları nedeniyle değişiklik yapmış ve İstanbul’a iniş yapmıştır. Ve artık
İstanbul’da kalacaksınızdır. Tabi burada şükredilmesi gereken durumlar söz
konusudur. Mesela uçak afet olan bir yere inmemiş ya da kaza sebebiyle çakılmamıştır.
İnilen yerde açlık, korku, pislik ya da herhangi bir felaket söz konusu değildir.
Yepyeni bir kent İstanbul… Keşfedilmeniz için yepyeni dil, araştırma ve gözlem
yapmak durumundasınızdır. Tabi İstanbul Paris’e nazaran biraz daha gelişmiş değildir.
Az geridedir. İstanbul’da durduğunuz sürece Kız Kulesi, Ayasofya, Topkapı Sarayı,
Sultan Ahmet Camii, Gülhane Parkı, Galata Köprüsü, Miniatürk, Haliç, Nişantaşı,
Kapalıçarşı’sını keşfedersiniz. Daha farklı güzellikleri görürsünüz. Gezilen yerlerde
hep dostlarınızın olduğunu fark eder ve İstanbul’un etkileyici güzelliklerini içeren
sohbetlere konuk olursunuz. Nihayetinde İstanbul’u şimdiye kadar keşfetmemenin
üzüntüsünü yaşarsınız. Keşke şimdiye kadar İstanbul’a gelseydim dersiniz. İçiniz
içinizi yer. Vicdan azabı duyarsınız İstanbulsuz geçen yıllara.
Netice de; Eğer tüm yaşamınızı Paris’e gidemediğinize dair üzülerek geçirmiş
olsaydınız; İstanbul’un güzelliklerinden habersiz, fark edemez ve keşfedemezdiniz…
2.12- ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN ANNE BABALAR
SAHTE HOCALARA UMUT BAĞLAMAMALI
Araştırmalarımda engelli çocuğu olan ailelerin çevrece ya da bazı sapmış inançlara
sahip insanlarca yanlış yönlendirildiğini fark ettim. Mesela; ailenin engelli çocuğu
oluyor ve bazı yanlış inanca sahip insanlar ‘ Senin çocuğunu falanca hocaya götürelim,
okutalım. Engelliliği geçer. Hocanın üfleyişi çok iyiymiş’ gibi aileyi yanlış umutlara
sürüklüyorlar bu tip insanlar. Aile, engelli çocuğu olduğunda o dönemde yaşadığı
boşluğu maalesef bu tip suiistimal eden insanlar çıkıyor. Kesinlikle bu tip şeylere
inanmayın. Burada tek çare tıp çözümü ve anne babanın duası. Tıp çizgisi dışına
33
çıkmayın ve doktorların yönünde hareket edin. Ayrıca Allaha ulaşmanızda aranıza
hoca koymanıza gerek yok. Anne babalar çocuklarının iyiliği için bizzat kendileri
sürekli dua etmeliler. Allahtan ümit kesilmez. Rabbimiz ol derse her şey olur. Anne
baba duasının Allah katında da değeri çok büyüktür. Aşağıda birkaç sahte hocalar
tarafından kandırılmış ailelerden haberlere konu olmuş linkleri paylaşarak yazımı
sonlandırıyorum.
***
’Kızını ahirette üzgün görüyorum’ diyerek profesörü dolandırdı
Engelli çocuğu hayatını kaybeden Ankaralı profesörü hedef belirleyen sahte hocanın
müridi, ’Kızını ahirette üzgün görüyorum’ diyerek yüz binlerce lira para kopardı...(4)
***
"Kanseri dua ile tedavi ediyorum" diyerek tartışma yaratan ……………………’den
dua almak isteyen yüzlerce vatandaş, Halk Eğitim Merkezi’nde izdihama neden
oldu.(5)
2.13- BİRAZ YAĞMUR ENGELLİ AİLELERİ İNCİTMEZ
Ormanda yol çatallandı ve ben, Daha az gidilen yolu seçtim. Bütün fark
bundandı.”
Robert Frost
Sizlere Timaş Yayınlarının çıkarmış olduğu, Yazar Kemal Sayar’ın Yazmış olduğu
‘’Biraz Yağmur Kimseyi incitmez’’ adlı kitaptan notlar aktaracağım. Gazeteci
JonSnow, 2005 yılında İngiltere’de modern inançlarla ilgili geniş bir çalışma
gerçekleştirdi. İngiliz halkı hâlâ On Emir’e bağlı olarak mı yaşıyordu, yoksa kurallar
değişmiş miydi? Ülke genelinde 40 bin insanın katıldığı araştırmanın sonuçları 2005
Şubat’ında Channel 4 televizyonunda açıklandı. Buna göre yeni on emir şu şekilde
sıralanmaktaydı:
1. En iyisini yapmaya çalış,
2. Kendine karşı dürüst ol,
3. Hayattan kâm al,
4. Sahip olduklarının kıymetini bil,
5. Anne babana saygı duy,
6. Aileni koru,
7. Saldırgan olma,
8. İncinmişe merhamet et,
9. Çevreyi koru,
10. Çocukları koru ve besle.(6)
Yazar Kemal Sayar aynı sayfada başarı yolunu şu kelimelerle özetliyor;
Hayat boyunca türlü hayal kırıklıkları ve kayıplarla yüzleşiriz. Hayatı sadece pozitif
duyguları görerek yaşayacağımız, acısız bir piknik olarak tasavvur edemeyiz. Böyle bir
tasavvur, pek çok hayal kırıklığını da beraberinde taşıyacaktır.
Yazar Kemal Sayar konuyu şöyle özetliyor:
Gerçeğin acı ilacı insanı ayık tutar. ‘Pozitif’ yalanlarla sahte cennetlerde gezinmek
34
yerine, gerçeğin kolunda bu dünyaya yaslanmak yeğdir. (7)
***
Kitaptan Yola çıkarak engelli ailelere yönelik kendimce yorumladığım notlar aşağıdaki
gibi oldu:
—Ruh hallerini anlamak için,engelli çocuklarınızı dinleyin
— Kalbini Allaha açmayana şifa yoktur.
— Engelli çocuğu olan anne babalar çocukları ile birlikte evlatlarının engel
durumundan daha zor engel grubuna sahip engellileri ziyaret ederek engelli
çocuklarının durumlarının iyi olduğu fikrini oluşturabilirler. Daha ağır engellilerin
başarıları da örnek gösterilip mevcut engellerin aşılması yönünde tetikleyici bir algı
oluşturabilir engelli çocukta.
— Sürekli mutluluk olmaz, biraz viraj olacak insanın yolunda.
Yazar Kemal Sayar ıstırap çekmenin insana deneyim kazandırdığı ve hayatın zorlukları
karşısında güç kattığını şu sözleriyle anlatmakta.
— Üretken bir ıstırap Aktif bir çaba gerektir
— Hayat bir hikmet şöleni. Istıraplarımızdan öğrenmeye başladığımız gün, olgunluk
yolculuğunda bir durağı geride bırakmışız demektir.
— Dünyaya soru sorabiliyorsak, acımız daha üretken olmaya başlamış demektir. (8)
Yorum olarak; Engelli çocuklu ailelerimizin diğer ailelere nazaran çocuklarını hayata
kazandırmaları daha zorlu yollardan geçerek gerçekleşir. Bu da şöyle bir sonucu ortaya
koyar. Engelli çocuğu olmayan diğer ailelerin verdiği çocuk yetiştirme zorluğu ile
engelli ailelerin çektikleri zorluklar kıyas bile edilemez. Engelli çocuğu olan aileler
daha deneyimli ve tecrübelidir. Bu da daha zorlu yollardan geçen engelli çocuklu
ailelerden daha fazla daha büyük başarılara imza atabilecek dahi çocukların çıkmalarını
sağlayabilir.
Sayfa 183’den de çıkardığım kendimce yorumladığım konu şudur;
Engelliler ve aileleri, hangi vücut uzuvları yoksa diğer engelli olmayanlara bakarak
‘’Ya rabbi benim yok ama ne mutlu onun var’ diyebiliyorsa mutluluğun sırrına
erişmiştir. Mutluluk hayatta kendi durumundan yukarıdakilere bakarak isyan etmek
değil, kendi aşağısına bakarak bulunduğu konuma şükredebilmektir. Hangi engel
durumunda olursa olsun bir engelli mutlaka onun durumuna özenen ve onun gibi olmak
isteyen biri vardır bir yerlerde.
Yazar Kemal Sayar ne güzel özetliyor;
‘’Modern dünyada o kadar benmerkezci hayatlar sürüyoruz ki başkalarının
gözlerindeki ışık bizim güneşimiz olmuyor.’’
Yazar Kemal Sayar’a ‘’Biraz Yağmur Kimseyi incitmez’’ adlı kitaptan dolayı teşekkür
ediyor ve yazımızı yine yazarımızın notuyla sonlandırıyoruz.
‘’Oysa Hayat, mütemadiyen problem çözmektir.’’
35
2.14- İŞ HAYATI VE ENGELLİ ÇOCUĞUNUZ
Her anne baba çocuğunun meslek sahibi olarak bir işte çalışmasını ister. İş
konusunda anne baba engelli çocuğunu yalnız bırakmamalı, iş buluncaya kadar
desteğini vermelidir. İlk olarak ailelere engelli çocuklarını yönlendirmede yardımcı
olacak tavsiye bilgilerini paylaşacağız.
Öncelikle iş kura kaydolmalılar. İş kur internet sitesinde yayınlanan ilanları
takip etmeliler.
Her gün gündemi takip etmeliler. Günlük yerel-bölgesel gazete ilanları da
takip edilmeli.
-
Çevresini haberdar etmeli.
-
Firmalara giderek bire bir iş görüşmeleri yapılmalı.
Memurlar.net http://isilanlari.seriilan.biz.tr/ gibi iş ilanları yayınlanan
internet siteleri takip edilmeli.
Engelliler boş zamanlarında CV özgeçmişleri hazırlanmalı. Referanslar
ayarlanmalı.
-
Sertifika kursları varsa (Halk eğitim, sertifika pressgb.) değerlendirilmeli.
Engellinin Eğitim hayatı iş hayatı devam etse bile, kaç yaşında olsa bile
devam etmeli.
Beş vakit namazlarında dua etmeli. Hacet namazı (istek namazı)
kılmalı(Yatsıdan sonra 2,4 rekât).
İş hayatında başarı engellilerin hikâyeleri ve iş dünyası ile ilgili kitaplar
okunmalı.
Diksiyon, güzel konuşma, hitabet, beden dili ve kişisel gelişim kurslarına
gidilerek kendilerini geliştirmeliler.
KOSGEB, Tarım, Sosyal Yardımlaşma vakfı, AB Projelerine iş projeleri
verilerek engelliler kendi işlerini de kurabilirler.
Bölgelerinde iktidar, muhalefet il-ilçe ya da belde parti başkanlıklarına
giderek iş başvuru formu da doldurabilirler.
İstanbul, Bursa, İnegöl, Bilecik, Uşak gibi işçi arayan illere de göç edilerek
iş bulunulabilir.
36
Akabinde; Engelliler sadece devlet işine yerleşmeyi hedeflememeliler. Engellilere
Özel sektörlerinde büyük ihtiyaç duyduğu unutulmamalıdır. Yukarıda yazılı tavsiyeleri
uygulamada anne babada takipçi olmalıdır. İş bulma süreci zor bir süreç olduğu gibi
anne babanın engelli çocuğunu yalnız bırakmaması çok önemlidir.
Engelli çocuğunuz iş dünyasında hangi düşünceye sahip?
İş hayatında İki tür engelli var:
1-Ben engelliyim herkes bana mecbur.
2-Ben engelliyim, hiçbir şey yapamam, kimse yüzüme bakmaz.
İki düşünce de doğru değil. Kendini yetiştirmiş, kendine güvenen ve engelliliğinin
sınırı bilen. Maalesef iş hayatında engelli algısı ‘Hassas’ Kırılgan’ Alıngan’ Üzülen’
Çekingen’dir. Bunlar maalesef işverenin tercihini olumsuz etkiliyor. Engelliler iş
hayatında duygularıyla değil, mantıklarıyla hareket etmelilerdir. Kendisini
geliştirmeyen, işe nitelik katmayan engelli adaylar büyük rekabet yaşanan iş
dünyasında var olamazlar. Engelli olmayan milyonlarca üniversiteli işsiz varken iş
dünyasına daha gerçekçi bakılmalı, ciddiye alınmalı ve gereken yapılmalıdır.
İş dünyası giden gemi gibidir. Rüzgâr her zaman istediğiniz yönden esmez.
Tabi dalgasız, rüzgârsız bir denizde sizi beklemez. Yaşam düz bir çizgi olmadığı
gibi inişli çıkışlı uçurum ve tepelerden ibarettir.
Engelli çocuğunuzun hedefi var mı?
Engelli aileler mutlaka çocuklarını okutmalılardır. Eğitim engelli çocuğunuzun iş
dünyasında daha bilinçli varolmasını sağlayacaktır.
Engellilerin bir araştırmada %36 okuma yazma yok,%33 okur-yazar,%5 lise ve %2
üniversite mezunu olduğu açıklandı. Yani engelliler eğitim durumlarını ilerletmiyorlar.
Devam ettirmiyorlar. İş Kur’a kayıtlı engellilerin ise %75 gibi bir oranın mesleğinin
olmadığı söyleniyor. Zaten görünen köy de kılavuz istemiyor. Engelliler eğitim ve
meslek edinmede zayıflar. Bazı engelliler ise 3 aydan 3 aya engelli aylığım kesilir diye
iş dünyasına katılmıyorlar.
Hani bir hikâye vardır. Âlice yol ayrımında tavşana sorar;-Hangi yoldan
gitmeliyim. Nereye gideceğini bilmiyorsan hangi yoldan gittiğinin bir anlamı yok
der tavşan. Engelli çocuğunuzun iş dünyasında Hedefleri olmalı
37
İnsan Kaynakları Yöneticileri ve Engelli çocuğunuz
Kedinin renginin siyah beyaz olduğuna değil, fareyi yakalayabilme yeteneğine
bakılır. Hiç bir İnsan Kaynakları yöneticisi engellilerin engelleriyle değil, yeteneğinin
işe sağlayacağı katkısı ile ilgilenir. Engellinin ise negatif yönlerini ortaya çıkarmaya
çalışmaz. Engelliler insan kaynakları yöneticilerine sorular sormaktan da çekinmemeli.
Samimi cevaplar vermeli. Engelli çalışabilme imkanı neyse olduğu gibi gerçekçi
anlatmalı. Engelinin mani olacağı işleri yapamam demesi engelliye mülakatı kaybettim
durumu vermez. Daha artı sağlar. Genel itibarı ile insan kaynakları yöneticileri İşe
uydu, işe uymadı ya bakar. Neticede Aşırı iş seçicilik lüksünün engelli olmayanlarda
bile olmadığı bilinmelidir.
Maaşa göre değil ‘O meslek de kendimi nasıl yetiştirebilirim. düşüncesi
olmalıdır.
Engelli çocuğunuz iş mülakatına çağrıldığında dikkat edeceği hususlar
Engellilerin Aile ya da çevresinde ‘’Yapamazsın’’ ’’Başaramazsın’’ ’’Seni işe
almazlar’’ Sözlerine itibar edilmemelidir. İş yerinin fiziki yapısı önceden görülmesi
için tedbiren 1 gün önceden gidilip görülmelidir. Mülakata erken gidilmelidir. ’Ne iş
olsa yaparım’ ’sözünden sakınılmalı ve yeteneğine, sertifikalarına ve mesleğine uygun
işlerde çalışabileceğini vurgulamalı. Engelinin mani olacağı yaparım dememeli.
Çalışılacak işte 1 hafta çalışmadan’ ’Hafta sonu tatil mi? İkramiye var mı? Ücrete zam
ne zaman verilecek? Sosyal hayatım olacak mı? 8 saat mi? Ne zaman yükseleceğim?
Gibi başlangıçta işi görmeden bu tip erken sorulardan kaçınılmalıdır.
Engelli çocuğunuz işe girdikten sonra ne yapmalı?
Öncelikle işe girdikten sonra ‘Başarılı olmak zorunda değilim’ ’İş’te yükselemem gibi
duyguları bir kenara bırakarak işte yükselme ile ilgili hedef belirlemeliler. Engelli
işyerinde ihtiyaç, boşluk ne ise o boşluğu doldurmanın gayretinde olmalılar, kendilerini
ispat etmelilerdir. İş yerlerinde sabırlı olunmalı. Devamsızlık yapılmamalı. Ortama
uyum sağlamalı. Amirlerine itaat etmeli. İş yerinde teknolojik değişikler de geri
kalmamalı ve kendisini o dalda yetiştirmeli.
İş hayatı bisiklet gibidir. Pedalı çevirmeye devam ettiğiniz sürece iş hayatında
varsınızdır.
38
KAYNAK;
(1) (Allahın Özel Kulları engelliler – Ahmet Bulut – Nesil Yayınevi- Sayfa:129)
(2) Hürriyet
(3) www.ntv.com.tr/galeri/yasam/bir-kanser-hastasinin-facebook-guncesi,vuESfC
Av9EGyLQIbykP6RA/xZkHK6YaLk6j52pJkABHcA
(4) medyabar.com/haber/89642/kizini-ahirette-uzgun-goruyorum-diyerek-profeso
ru-dolandirdi.aspx
(5) www.haberaktuel.com/erzurumda-sahte-hoca-10-ytlye-sifa-duasi-ediyor-haber
i-138743.html
(6) ‘’Biraz Yağmur Kimseyi incitmez’’Timaş Yayınları-Kemal Sayar-S/41
(7) ‘’Biraz Yağmur Kimseyi incitmez’’Timaş Yayınları-Kemal Sayar-S/117
(8) ‘’Biraz Yağmur Kimseyi incitmez’’Timaş Yayınları-Kemal Sayar-S/126
39
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
AİLELER VE ENGELLİ ÇOCUKLARIN
EĞİTİMİ
‘’Her imtihanda Allah'ın sizlere bir anahtar uzattığını unutmayın.
Rahmet kapısına zahmet anahtarıyla girilir."
40
3.1-
ENGELLİ ÇOCUKLAR OKULA GÖNDERİLİYOR MU?
Bu soruyu yadırgadınız değil mi? Ama maalesef Engelli çocuğu olan aileler de şöyle
bir durum söz konusu… Bazı aileler;
Çocuğumun hangi okula gideceğini bilmiyorum
Okul kabul etmiyor
İletişim kuramıyor
Hastalığı engel
Uygun okul yok
Ekonomik nedenlerden dolayı okula gönderemiyorum
Ulaşım yokluğundan dolayı gönderemiyorum
Çocuğun istemediği için gönderemiyorum
Yaşı uygun değil, gibi nedenlerden dolayı engelli çocuklarını okula göndermiyor.
Hangi okula gideceğini bilmiyorum diyen ailelere söylediğimiz şudur; internetten,
engelli derneklerinden ya da engelli ailelerle yapılacak istişarelerden okul
araştırmasına girilebilir ve uygun okul bulunabilir.
Okul kabul etmiyor diyen aileler ise hiçbir zaman okul kabul etmiyor diye bir durum
yoktur. Eğer okul kabul etmiyor ise mücadele ediniz ve ilçe Milli Eğitim
Müdürlüğü'ne, İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne ya da Bakanlığa veya başbakanlığa kadar
birçok derdinizi anlatabileceğiniz kurum ve kuruluşlar var. Tabii ki hukuk alanında hak
arama en son çare.
İletişim kuramıyor diyen aileler… Eğer çocuğunuzu okula göndermez iseniz ya da
topluma sokmaz iseniz çocuğunuz nasıl bir iletişim kurma becerisine sahip olabilir.
İletişim için eğitim şart.
Hastalığı engel diyen ailelere çok fazla söyleyebileceğimiz bir şey yok. Allah
şifalarını versin. Eğer zorla da olsa okula gidebilme ihtimali varsa hasta engelli
çocuğunuzun okula gönderilmesinde moral desteği olacaktır. Hastalıkları atlatmak için
moral şart.
Uygun okul yok sözü kesinlikle bir bahane. Uygun okul olmaz mı? Türkiye'de,
Balkanlarda, Ortadoğu'da ve Avrupa’da bugün engelliler üzerine bir dünya okul var.
Eğitim Çin’de de olsa gidiniz ve alınız.
Ulaşım yokluğu ile ilgili aileler şunu yapmalı: evlerini okul yakınlarında bir yere
taşımalı. Çocuklarının istikbali için bu fedakârlığı yapmalı.
Yaşı uygun değil diyen aileler maalesef çoğunlukta. Allah aşkına yaşı uygun değil
diye bir çocuk okula gönderilmez mi? Engelli çocuğunuzun hayatta tutunabilmesi
eğitim hayatını devam ettirebilmesine bağlı. Engelli çocuk ne kadar erken eğitim
hayatına atılırsa daha erken hayata tutunur. Daha güzel yerlere gelir. Daha umutlu olur.
Evet, maalesef anne babalar engelli çocuklarını okula gönderiyor mu sorusuna
vereceğimiz cevap şudur; bir kısmı gönderiyor, bir kısmı ise göndermiyor. Devlet bu
alanda bir mecburiyet getirmeli. Nasıl engelli olmayanlara 12 yıllık zorunlu eğitim var
ise engellilerin eğitimleri ile ilgili de eğitim zorunluluğu getirilmeli. Devletin
kontrolünde olmalı engellilerin eğitimi.
Son söz olarak Eğitim Her Engeli Aşar diyoruz.
41
3.2- DİKKAT… ENGELLİ ÇOCUĞUNUZ OKULDA DIŞLANABİLİR
Hiç kimse evladını kolay kolay hiçbir kimseye emanet edemez. Emanet etse de
arkasını mutlaka takip etmelidir anne babalar. Bu sözümüz eğitim camiası için de
geçerlidir. Çünkü engelli çocuğunuzun geleceği, psikolojisi ya da fizik tedavilerine
eğitim alanının etkisi olacaktır. Anne baba engelli çocuklarının hangi alanda ders
alacağını bilmeli, hem de; sürekli takip etmeli.
Maalesef ülkemizde hala engelliliğin ne olduğunu, engellilere nasıl davranılacağı
bilmeyen öğretmenler, idareciler ve müdürler vardır. Ayrıca kendi çocukları engelli
olmayan, engelliliğin ne olduğunu bilmeyen empati yapmaktan yoksun bir dünya
eğitimci insan var. Tabii istisnalar kaideyiz bozmaz. Sözümüz güven vermeyen
eğitimcilere.Mümkünse engelli ailelerin engelli çocukluklarını özel okullara
göndermesi önemlidir. Engelli çocuğunuzun başarıya giden yolda suiistimal yapabilen
eğitimci, arkadaş ya da velilerden çocuğunu koruması, kollaması gerekmektedir. En
güzel çözüm ailelerin öğretmenlerle sürekli konuşması ve onlara yardımcı olmaları.
Engelli çocuğunuzun daha iyi eğitim alması için il-ilçe değiştirmesi gerekiyorsa da
ailelerin hiç tereddütsüz taşınmaları gerekmektedir.
Okulda sorun yaşayan engelli aileler dilekçe haklarını kullanarak o yerin milli eğitim
müdürlüklerine konuyu bildirebilirler. O da sonuç vermiyorsa milli eğitim bakanlığı ya
da başbakanlık, cumhurbaşkanlığı iletişim merkezlerine de dertlerini anlatabilirler. Bu
da sonuç vermez ise hukuk alanında haklarını aramalılardır.
Netice de Türkiye’de ailelerin engelli çocuklarını okutmaları, eğitim süreçlerini devam
ettirmeleri zor bir süreçtir. Bir Tarafta okul idaresi, bir tarafta arkadaş adayları ve
velilerin tepkileri, diğer yanda da engeline rağmen çocuğun eğitim camiasına tutunma
mücadelesi. Şu gerçek bir sonuçtur ki Türkiye’de herkes arkanızda destekçi gibi
gözükse de aslında engelli çocuğunuzu topluma kazandırmada her zaman yalnız başına
mücadele verirsiniz. Tek yardımcınız Allah-u Tealadır. Tek rahatlayacağınız mecra
namazdır. Tek sığınacağınız liman dua limanıdır. İşte o zaman engelli aileler Allah
dilerse dağı bile taşır.
3.3- ANNEM, BABAM VE ÖĞRETMENİMLE GÜVENDEYİM
Engelli çocuğunuzun hayatında verilen mücadeleler karşısında anne babayı
heyecanlandıran anlık güzel duygular vardır yaşanan. Engelli çocuğa gösterilen küçük
bir tebessüm ona anlatılmaz bir mutluluk yaşatabilir. Mesela Brezilya’da kahraman bir
babanın engelli çocuğuna yaşattığı mutluluk gibi.
Brezilya'da çekildiği tahmin edilen ve sosyal medyada kısa sürede yüz binlerce kişi
tarafından seyredilen bir video, izleyenlere duygu yüklü anlar yaşatıyor.
MarcosViníciusPetri adlı kullanıcının YouTube'a yüklediği videoda; 40'lı yaşlarındaki
bir baba, engelli oğlu yağmuru hissedebilsin diye onu kucağında dışarı çıkarıyor.
Babasının kucağındaki engelli gencin mutluluğunun yüzüne yansıdığı video, YouTube
yüklendikten sonra sosyal medyada büyük ses getirdi. Görüntülerdeki özverili baba,
birçok sosyal medya kullanıcısı tarafından "yılın erkeği" ilan edildi.(1)
Şimdi de kahraman bir anne hikayesi anlatacağız. Selime Kaya…Umutcan adında
engelli çocuğu var. Biricik oğlu, 6.5 aylık doğup yoğun bakıma alındığında dünyası
başına yıkıldı. Özel bir şirkette yöneticilik yapıyor, kariyer peşinde koşuyordu. İşi gücü
bıraktı, doktor eşiyle birlikte o hastane senin bu hastane benim dolaşmaya başladı.
42
Hekimler, ‘bu çocuk yaşamaz’ dedi; ama o umudunu yitirmedi oğluna “Umut” ismini
verdi. “Özürlü” teşhisini koydular, “Canda özür olmaz” dedi, ‘Umut’a bir de ‘Can’
ekledi.Aslında Umut Can’ın doğumu Kaya ailesi için kara bulutların değil, aydınlık bir
geleceğin habercisiydi.
Umut Can’ın sosyalleşip hayata katılması için her yolu denemiş. Kaya, şöyle diyor:
“Sinemaya da götürdüm tiyatroya da. İp alıp, simidini belime bağladım denize girdim.
Arabamıza bir rampa yaptırdık, ailece bütün Avrupa’yı gezdik. Doktorlar en fazla iki
yaşına kadar yaşayacağını söyledi. Ama yaşama sevinci onu hayatta tuttu. Eğer insan
bunu özümser, hayatının bir parçası olarak değerlendirirse, gerçekten çok mutlu ediyor.
Bırakın çevredeki insanları annem bile ‘Kızım ne kadar büyük eziyetin var’ derdi. Bana
oğlum, hiç bir zaman eziyet gelmedi. Allah bir güç veriyor insana. Beraber bir şeyler
yapmaktan keyif alıyorsunuz. Varlığımı, kazanımlarımı Umut Can’a borçluyum. O
olmasa emekli bir memur olarak kalacaktım...” diyor.
Bir öğretmene okulda engellilerle nasıl çalışıyorsunuz diye sorulduğunda şu cevabı
veriyor; - Nasıl anlaşıyorsunuz? Cevabı tebessümle beraber gönül diliyle anlaşıyoruz
oluyor tabi ki İşaret dilini kullanıyoruz ancak gönül dili olmazsa iletişim pek sağlıklı
olmuyor Gönül dili ki İletişimde en süresiz en güvenli yöntemdir. Önce onları
seviyoruz, anlamaya çalışıyoruz, diyor.
Bilinçli engelli çocuk anne-baba ve öğretmeni olmak engelli çocuğun içinde kopan
fırtınaları azaltacaktır
3.4- ENGELLİ ÇOCUĞUNUZU KEŞFEDİN
Kağıda dokunan kalem kibritten daha çok yangın çıkarır der M.S.Forbes.
Evet, engelli çocuğunuzun eğitimi de öyledir Çocuğunuzu başarıdan başarıya
koştururKitabı alınca okumalı. Okumayıp kütüphanede dekor olarak duran kitap
oynanmamış oyun gibidir. Bir işe yaramaz der bir tiyatro oyuncusu.Engelli
çocuğunuzun olması da böyle bir şey. Onu iyi okumalı, iyi eğitmeli ve onunla, onun
gibi iyi oynamalıyız ki hayata hazır pozisyona gelebilsin.Doğuştan gözleri görmeyen
çocuklar okumuş yazmış ve Kur’an’ı ezberleyip Hafız olmuştur ve olmaktadırlar.
İşitme engelli çocuklar işaret ve yazı dili ile anlayabilmekte, anlayabilmektedir.
Bedensel engelli olanlar takma bacak tekerlekli sandalye kullanarak sokağa
çıkabilmektedir. Hatta elleri olmayan çocuklar ayakları ile yazabilmektedirler.
Engelli çocuklar hayata küsmemiş olup hayattan zevk almaya devam etmek
istediklerinde; gerek kendi çabalarıyla, gerekse yakınlarının, komşularının ailelerinin
ve kardeşlerinin yardımlarıyla başarıyı yakalayabilmektedirler.
Engelli çocuğu olan aileler çocuklarına şu sözleri söylememeli.
" Neden okumaya gayret ediyorsun? Çocuğum biz sana bakarız... Gibi.
Aile böyle davrandığında çocuğu otomatikman muhtaç bir konuma getiriyor.
Bunun yerine aileler şunu söylemeli: "Evladım sen de başkaları gibi okumak ve meslek
sahibi olmak, İleride de evlenerek bir aile kurmak ve onlara sahip çıkıp onların
geçimini sağlamak zorundasın, demeli aileler.Çocuğunuzun engelli olması güzel bir
kazancı olmasına engel değildir. Engelli çocuğunuza şunları söylemelisiniz; ’ Engelli
de olsan yapabileceğin ve verimli olacağın çok alanlar var. Bu alanlarda başarılı
olabilirsin ama her şeyden önce iyi bir eğitim alman lazım. Eğitiminde gerekirse yatılı
43
olabilir sen yeter ki eğitimini tamamla denilmeli ki engelli olan çocuklar hayatta başarı
elde etsin.Belki de siz farkında olmayan aileler engelli Çocuklarının başarıları ile
toplumda ayna vazifesi görüyor olup birileri başarı yolunda ilham alarak ilerliyor
olabilir.
Düş tablomuz
Hayallerini hedeflere hedeflerini gerçeğe dönüştüren başarılı engelli çocukların
omuzlarında yükselen bir Türkiye
3.5- ENGELLİ ÇOCUKLARDA ÇİZGİ FİLMLERİN ÖNEMİ
Çizgi filmler çocukların hayal dünyalarını geliştirir her zaman... Engelli çizgi film
karakterli filmleri, kısa animasyonları çocuklarınıza izletin.. Engelli çizgi filmlerle
Küçük yaştan itibaren Engelli çocuğunuza engellilerinde toplumda var olduğunu fark
etmesini sağlayabilir ve ileri de kendisininde engelli olduğunu öğrendiğinde bunu
normal karşılamasını sağlayabilirsiniz. Engelli çocuğunuza odasının duvarlarını büyük
engelli çizgi karakterler ile de süsleyebilirsiniz. Engelli karakterlerin de yer aldığı çizgi
filmleri, resimleri İnternetten indirebilirsiniz. Tabi her çocuk eğitiminde olduğu gibi
çizgi filmlerin konularının hayal olduğunu da çocuğa fark ettirmek gerekir. Biraz da
gerçek dünya ile meşgul olmalıdır çocuk. Maalesef bazı ailelerin çocukları dış dünya
ile iletişimleri neredeyse yok denebilir. Sabah akşam televizyon başında robot gibi
çizgi filmci çocuklar vardır günümüzde. Her şeyin fazlası zarardır. Çizgi filmleri
izlemede de ölçü gerekmektedir. Çizgi filmler dışında anne babalar çocukları ile vakit
geçirmeli, gezmeli, oyunlar oynamalıdır.
KAYNAK:
(1) (Hürriyet)
44
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ENGELLİ AİLELER VE DİN
Rabbimiz engellileri ve ailelerini seviyor
Rabbimiz engellilere ve anne babalara değer veriyor
Rabbimiz engelli aileleri ve engellileri unutmadı
Rabbimiz engellileri ve ailelerini kaderi ile baş başa bırakmadı
45
4.1- CENNETE SADECE ENGELLİ AİLELER Mİ GİDECEK?
Toplumda engelli çocuğu olan aileler şu tip teselli soruları
ilekarşılaşmaktadırlar.“Bu senin sınavın, sen cennetliksin’’ gibi.Toplumun bu noktada
çok yanlış bir yaklaşımı söz konusudur engelli çocuğu olan ailelere. Çünkü Bu sadece
engelli ailenin sınavı değil tüm toplumun ortak sınavıdır. Akabinde cennete girmek de
bu kadar kolay değil. Keşke cennete girmek öyle kolay olsa engelli aileler için. Ayrıca
cennet cehennem kavramını hafife almamak lazım. Bu kadar basite indirgememek
lazım. Hem engelli çocuğu olmayan toplum bireyleri içinde engellilere davranış
biçimini de değerlendirecek rabbimiz. Toplum bireyleri engelli ailelere olan
yaklaşımları, engelli çocuğa olan ilgi alaka ve davranış biçimleri. Bunlar hep toplum
için birer imtihan maddeleri. Yani engelli çocuk sadece anne baba için değil, toplum
bireylerinin davranışları için de bir cennet anahtarıdır.
Bir engelli çocuk annesinin duyguları ile yazımızı devam ettirelim;
Engelli çocuklarını "Allah’ın kendisine emaneti" olarak gördüğünü dile getiren
Çalış, "Yavrularım, hayatımın bir parçası. Diğer çocuklarımın yardımı ile yemeklerini
yediriyorum, banyolarını yaptırıyorum, kıyafetlerini giydiriyorum. Çocuklarıma ’öf’
bile demeden, sızlanmadan bakmak beni mutlu ediyor" diye konuştu.(1)
Buradan çıkaracağımız sonuç; engelli çocuğu olan anne babalar engelli çocuklarına
şükrederek, sabırla ve öf bile demeden bakabilirlerse çocuklarına işte o zaman ahirette
büyük avantaj elde edecekler. Tabii bu kolay değil. Toplum bireyleri de engelli çocuklu
ailelere elinden geldiğince katkı sağlayabilirlerse onlarda belki de bu avantajdan
faydalanabilecekler.
Peygamber Efendimiz, engelli kimselere yapılacak her türlü iyilik ve yardımı sadaka
olarak değerlendirerek şöyle buyurmaktadır: "Âmâya rehberlik etmen, sağır ve dilsize
anlayacakları bir şekilde anlatman, muhtaç bir kimseyi ihtiyacını tedarik etmesi için
gerekli yere götürmen, derman arayan dertlinin imdadına koşman, koluna girip güçsüze
yardım etmen, konuşmakta güçlük çekenin meramını ifade edivermen, bütün bunlar
sadaka çeşitlerindendir..." (2)
Esasında engelliler aileler ve toplum bireyleri için ahiret imtihanı kolaylığı için
Allahın bir lütfu peygamber efendimizin (s.a.v.) sözleri.
Nihayetinde kolay değil öyle hemen cennete girmek. Cennete girmek sadece engelli
ailelerin değil tüm toplumun meselesi. Cennet cehennem noktasında takdir rabbimizin.
Sen cennetliksin deme haddi hiçbir kimsede olmamalı. Haşa Allaha şirk koşmak gibi
bir şey bu söz. Çünkü Allah-u Teala’nın iradesinin yerine kullarının irade koyması söz
konusu olmadığı gibi haddi de değildir. Bu dünya bir imtihan yeri. Hiç kimsenin ahiret
akıbeti belli değil. Bu Allah-u Teala’nın bileceği bir durum. Engelli çocuğu olan
ailelerin de cennete gireceği kesin değil, Toplumun da…
4.2- ANNE BABALARIN ENGELLİ ÇOCUKLARI İLE İMTİHANI
“Herhangi bir kulumu gözlerinden mahrum bırakmak suretiyle imtihana tabi
tuttuğumda, sabrederse, gözlerine karşılık ona cenneti veririm” (3) buyruluyor.
İman yaranın içinde yaradanıgörebilmekdir... Rabbimiz imtihanların en zorunu
Enbiyalar ve evliyalara vermiştir. Dünyada da en çok onları sevmiştir. Şurası açıktır ki;
rabbimiz en çok sevdiklerini en ağır imtihanlarla imtihan ediyor.
46
Rabbimizin sevdiği en özel kulları peygamberlerdir. Peygamberlerin hayatlarında çok
ağır imtihanlar olmuştur. Bazı peygamberler ateşe atılmış, mülkünden olmuş, hasta
olmuş dünya imtihanını çok ağır geçirmiştir. İsyan etmemişler ve tam bir teslimiyet
örneği göstermişlerdir. İslam tarihine muhteşem geçmişlerdir. Dünya hayatında hiç
kimse peygamberler kadar ağır imtihanlar yaşamamıştır.
Günümüzde de imtihanların en zor olanıdır çocuğunuzun engelli olması. Eğer Aile
iman, sabır ve şükür edasıyla engelli çocuklarını büyütürse muhakkak Rabbimizin
sevdiği kulları arasına girecektir.
Peygamber efendimiz s.a.v. İbn Abbas, Ata b.EbiRebah’a; “
Sana cennet ehlinden bir kadını göstereyim mi?” dedi. Ata; “Evet, göster” dedi. İbn
Abbas; “İşte, şu siyah kadındır ki; bu kadın, Hz. Peygambere geldi ve “Sara hastalığım
tutuyor ve üstüm başım açılıyor. İyileşmem için Allah’a dua edin” dedi. Hz.
Peygamber; “İstersen sabreder, cennetlik olursun; istersen sana afiyet vermesi için
Allah’a dua ederim” dedi. Bunun üzerine kadın; “O halde sabredeceğim. Ancak sara
tuttuğu zaman üstümün başımın açılmaması için dua buyurunuz” dedi. Hz. Peygamber
de ona dua etti.” (4)
Hz. Peygamber, sağlıklı insanların engellilerle ilişkilerini yönlendiren ahlaki
düzenlemelerde de bulunmuştur. Nitekim görme engelli bir kimseye yol göstermeyi,
işitme ve konuşma engelliye söz anlatmayı sadaka olarak değerlendirmiştir. (5)Engelli
çocukları olan anne babalarında çocuklarına yapacakları her hizmet Allah katında
sadaka mahiyetindedir.
Ne mutlu, karşılaştığı bütün zorluklara rağmen engelli çocuklarına sabrederek onları
mutlu sona eriştirenlere!
4.3- ANNE BABALARIN CENNET ANAHTARI ENGELLİ ÇOCUKLARI MI?
Belki de öyle. Dünya hayatı boyunca engelli çocuklarına adanan ömüre Allah-u
Teâlâ’nın mükâfatı belki de Cennet köşkleri olacak. Dünya Allaha giden bir imtihan
yolu. Belki de anne babaların engelli çocukları ile sınırlı imtihan halleri. Engelli
çocukları olmasaydı belki de daha ağır imtihan içerisinde olacaklardı. Bilemeyiz, belki
de engelli çocukla imtihanı aileye bu dünyadan ahirete cennet anahtarı.
Hz. Peygamber Aleyhissalâtu vesselam şöyle buyurmuştur:
— İçimizdeki zayıflar sebebiyle rızıklandırılırız. Zira Allah Teala, bir kavme zayıfları
sebebiyle yardım eder.(6)
—Zayıf ve düşkünlerinize dikkat ediniz! Zira siz ancak, düşkünleriniz sayesinde
yardım görür ve rızıklandırılırsınız!.."(7)
Cennette engel yok Allah’ın izniyle… Anne babalar çocuklarını dünyada hangi
uzuvları eksikse belki de o uzuvları ile birlikte en güzel şekilde görecekler. Bilemeyiz.
Yüce Rabbimiz kudsî hadislerinde buyurmuşlar ki:
“Ben kulumun iki sevgilisini (yani iki gözünü) almakla imtihan ettiğimde, o buna
sabrederse iki göze bedel olarak ona cenneti veririm.”(8)
Peygamber Efendimiz de buyurmuşlar ki:
“Mümin bir kişiye bir ağrı, bir yorgunluk, bir hastalık, bir üzüntü isabet etse, hattâ
ayağına bir diken batsa… Bunlar, müminin günahlarına keffaret olur.”(9)
Anne babaların engelli çocuklarına yaklaşımı da önemlidir. Engelli çocuğu olan anne
babalar şunu bilmelidirler ki; çocuklarına olan yaklaşımları Allah-u tealanın katında
çok değerlidir.“(Hz. Peygamber), âmânın kendisine gelmesinden ötürü yüzünü ekşitti
47
ve çevirdi! Sen nereden biliyorsun, belki o temizlenecek yahut öğüt alacak da bu öğüt
ona fayda verecek! Kendini muhtaç görmeyene gelince, sen ona yöneliyorsun!
(İstemiyorsa) onun arınmamasından sana ne! Fakat koşarak ve (Allah’tan) korkarak
sana gelenle ilgilenmiyorsun! Hayır, böyle yapma, şüphesiz bu ayetler bir öğüttür,
dileyen ondan öğüt alır.” (10)
Rabbimiz için engelli çocuklarınız çok önemli. Rabbimiz eğer peygamber efendimizi
en sevgilisini bu konuda ikaz ediyorsa varsın engelli çocuğu olan anne babalar
düşünsün. Engelli çocuklarınızı manevi anlamda ne kadar donatır ve Mevla’ya şükürle
ilerlerseniz anne babalar işte o zaman cennete Allah’ın izniyle yürüyebilir belki de…
Netice de engelli çocuklarınız sizlere rabbimizin emaneti.
4.4- DUA ENGELLİ AİLELERİN SİLAHIDIR
Sen Allah’ı seversen, Allah seni sevmez mi?
Sen O’na dua etsen, lebbeyk kulum demez mi?
Dua kelime olarak, çağırmak, seslenmek, istemek, yardım talep etmek manalarına
gelir. Dinimizde ise dua, Allah’ın yüceliği karşısında kulun aczini itiraf etmesini, sevgi
ve tazim duyguları içinde lütuf ve yardımını dilemesini ifade eder. (11)
Engelli çocuğu olan aileler Allah’tan çocuklarının durumları üzerine bol bol şifa,
kolaylık ve ferahlık dilemelidir. Allah-ü Teâlâ’nın takdiri üzerinde tecelli eden dünya
imtihanını engelli çocukları olan anne babalar iyi değerlendirmelidir.
Anne ve babanın dualarının Allah katında ne kadar büyük bir öneme sahip olduğunu
biliyoruz. Anne baba dualarının ret olunmayacak dualar arasında olduğunu İslam
dinimiz her zaman vurgulamıştır. Allah’ın izniyle gönülden samimi olarak yapılan
duaların Allah katında kabul olduğunu İslam tarihinde kıssa hikâyelerinden de
görmekteyiz.
Dua ile ruh gücünü kanatlandırırız. Ümitsizlik şeytandandır. Allaha yapılan dualarda
Müslümanın her duasında umut dolu olması lazımdır. Müslümanın Duaları kabul
olmasa dahi bu Allahu Teâlâ’nın ona karşı lütfudur. Bir Allah dostu şöyle diyor:
"Allah’tan yirmi senedir bir şey istiyorum. İstediğim şeyi vereceğinden hiç ümidimi
kesmedim." İşte dualarımızda böylesine ümitli ve ısrarlı olmalıyız.
Allah-ü Teâlâ kullarına anne şefkatinden daha yakındır. Ona karşı yapılan her gönülden
yapılan dualar mutlaka onun şefkat dâhilinde karşılık bulacaktır.
Dua ile ilgili Kuran’da geçen ayetler;
Kur’ân’da “Der ki: Eğer duânız olmasa Rabbim katında ne ehemmiyetiniz var?” (12)
“İnsanların en âcizi, duadan âciz olandır. En faziletli ibadet, duadır. Allah katında
duadan daha değerli bir şey yoktur. Allah ısrarla dua edenleri sever.” (13)
“Allah katında duadan daha şerefli bir şey yoktur.”(14)
Bir âyetmeâlinde dualara, çağrılara cevap verileceği şöyle beyan edilir:
“Kullarım Beni senden soracak olurlarsa, bilsinler ki Ben pek yakınım. Benden
isteyenin isteğine cevap veririm.” (15)
Neticede; Dua ile Allah’a yaklaşan, O’nu sevindirir, merhamet, sevgi ve yardımını hak
eder…
48
4.5- KÂİNATIN KALBİNE ENGELSİZ YOLCULUK YAPILMALI
“Hayatta olabileceğiniz en güzel yer, bir duanın içinde yer almaktır.”
(Şems-i Tebrizi)
İnsan hayatının en büyük asrısaadet davetlerinden biridir Hac.
Yüce rabbimiz kullarına anlatmak istediği her şeyi hacda sergilemiştir.
Yüce rabbimizin çağrısı üzerine evine misafir olmak, Rabbimize kavuşmak, Kâbe’ye
engelsiz bir yolculuk yapmaya gitmek. Ne Muhteşem bir duygu. Ruhumuzun
kanatlanıp kuşlar gibi beytullah etrafında tavaf yapıp coşması ne büyük onur.
Malik Dinar’ın da dediği gibi;
Çöle aşk yağmış, yer ıslanmış.
İnsanın ayağının çamura batması gibi,
Senin ayağın da aşka dalmış.
Her “Lebbeyk” dediğinde “Ben geldim Rabbim” diyorsun. “Sen çağırdığın için geldim.
Tüm sevdiklerimi ardımda bırakıp ta geldim. Sana geldim, Rabbim diyorsun.
Duaların reddolunmadığı, kabul olduğu makamdır Rabbimizin evi.
Vakit, artık duaya sarılma vakti, gözyaşı dökme vakti. Engelli çocuğumuzun engeli,
hastalıkları, sıkıntılarının kalkması için canı gönülden rabbimize yalvarma vakti.
Günahlarımıza tövbe etme vakti.
Ayrıca Hac’dabol bol zemzem içmeli. Zemzem ile ilgili hadisi şerifte:
"Zemzem suyu hangi maksatla içilirse onun içindir. Eğer onu şifa dileyerek içersen,
Allah sana şifa verir. Karnını doyurması için içersen Allah seni doyurur. Eğer
susuzluğunu kesmek için içersen onu keser." (16)
Zemzem ne niyetle içilirse ona faydası olur. Bunun için, şifa için, sıkıntıdan kurtulmak
için, son nefeste iman ile ölmek için... Onun için niye çok ihtiyacımız varsa ona niyet
edip içmeli. Birden fazla şeye de niyet edilebilir. Zemzem içmeyi bir nimet bilmelidir
İbn-i Abbas zemzem içerken şöyle dua ederdi:
“Allahım, senden fayda veren ilim, geniş rızık ve her hastalıktan şifa isterim.”
Engelli ailelerde bol bol engelli çocuklarına dua etmeli. Arafat’ta, Hira ve Sevr
Dağında bol bol dua etmeli. Engelli ailelerin ne yapıp yapıp en azından bir umre
ziyareti yapmaları kendileri ve engelli çocuklarına şifa olmak adına gereklidir. Şifa
Allahtan’dır. Şifayı Allahın evinde duayla aramak ise ayrı bir ayrıcalıktır.
Medine-i Münevvere… İslâm’ın nurlu şehri. Hac’dan sonra Medine’ye gidip
Rabbimizin, kullarının sevgilisi Resulullah (s.a.v) efendimizin mübarek kabrini de
ziyaret etmeli. Cennet bahçelerinde namazlar kılınmalı ve engelli çocuğumuzun
engelinin kalkması adına dualar edilmeli.
Son olarak, yazabildiklerimiz bundan ibarettir. Her şeyin başında ve sonunda hamd,
Allah’adır. Salât ve selâm, Allah’ın kulu, elçisi, yaratılmışların en hayırlısı
Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-’e, âline, ashabına ve kıyamete kadar onlara en
güzel bir şekilde tâbi olanlara olsun.
Allah cc. cümlemize oralara kavuşmayı ve yüce yaratana hakkıyla kulluk etmeyi
rızasına uygun bir ömür yaşamayı ve son nefeste imanla gidip huzuruna affedilmiş
olarak varmayı nasip eylesin! ÂMİN!
49
4.6- RABBİMİZİN İNSANOĞLUNA VERDİĞİ DEĞER
Aşağıdaki beyit Şeyh Galib’in "müsemmen" (sekizleme) yaptığı en dikkate değer
beyittir.
"Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen"
Beytin kısa anlamı:
"Kendine güzelce bak ki, âlemin özü sensin.
Sen varlığın gözünün bebeği olan âdemsin."
Yüce rabbimizin kâinatın en değerli hazinesi akıl nimetini insanoğluna bağışlaması
da ayrıca bir değer göstergesidir.
Hz. Muhammed (s.a.v) efendimizi Yüce Allah sevmiş ve “Habibim” hitabına mazhar
kılmıştır. Onu seven Allahu Teâlâ, onun sevgisini, -bir hadiste işaret edildiği üzereönce sema ehli olan melaike arasına, ardından da yeryüzüne indirmiş ve o yeryüzü
halkının da en sevgilisi olmuştur. Dağlar taşlar bile onu sevmiş, “Uhud öyle bir dağdır
ki, biz onu severiz o da bizi sever” (17)hadisine mazhar olmuşlardır.
Evet, o insanların en sevgilisi, en yücesi, en azizidir. Onun kadar, geniş kitlelerin gayet
samimi ve candan sevgisine mazhar olmuş ne bir insan, ne de bir peygamber yaşamıştır
şu dünya üzerinde. O, kâinatın fahrı, Âdemoğlunun şerefi ve iftihar kaynağıdır. İki
cihanın sultanıdır. Yüce rabbimizin kullarına karşı olan sevgisini ve verdiği değeri,
merhameti, sevgiyi,aşkı görmemek için kör olmak lazım.
Sözlerimizi dua ile bitirelim:
‘’Ya Rabbi insanoğluna verdiğin değere, nimetlere binlerce şükürler olsun. İnşallah
sana layık kul oluruz. Vermiş olduğun tüm bu güzelliklerin farkına varıp senin rızanı
kazanmak için mücadele eden kullarından eyle bizi. Amin.’’
4.7- ENGELLİ AİLELERİN BİLMESİ GEREKEN AYETLER
• Bakara Suresi 155. Ayet
Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek
deneriz. Sabredenleri müjdele.
• Bakara Suresi 156. Ayet
Onlar; başlarına bir musibet gelince, “Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve
şüphesiz O’na döneceğiz” derler.
• Bakara Suresi 156. Ayet
Onlara, Rab’lerinden bir mağfiret ve rahmet vardır. Hidayete ermiş olanlar, işte
onlardır.
• Enbiyâ Suresi 83. Ayet
Eyyûb’u da hatırla. Hani o Rabbine, “Şüphesiz ki ben derde uğradım, sen ise
merhametlilerin en merhametlisisin” diye niyaz etmişti.
• Duha Suresi- 1/5
50
Aydınlık sabahı düşün ve durgun karanlık geceyi. Rabbin seni ne unuttu ne de darıldı...
Öteki dünya senin için (hayatının) bu ilk bölümünden mutlaka daha iyi olacak! Ve
zamanı geldiğinde Rabbin sana (kalbinden geçeni) bağışlayacak ve seni hoşnut kılacak.
• Ankebut suresi 64 .ayet
Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte
gerçek hayat odur. Keşke bilselerdi!
• Tevbe 9/91: Ayet
“Allah ve Resûlü için (insanlara) öğüt verdikleri takdirde, zayıflara, hastalara ve
(savaşta) harcayacak bir şey bulamayanlara günah yoktur. Zira iyilik edenlerin aleyhine
bir yol (sorumluluk) yoktur. Allah çok bağışlayan ve çok esirgeyendir.”
• Nur, 24/61: Ayet
“Köre güçlük yoktur; topala güçlük yoktur; hastaya da güçlük yoktur. (Bunlara
yapamayacakları görev yüklenmez; yapamadıklarından dolayı günahkâr olmazlar.)”
• Fetih, 48/17: Ayet
“Köre vebal yoktur, topala da vebal yoktur, hastaya da vebal yoktur. (Bunlar savaşa
katılmak zorunda değildirler.) Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu
altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Kim de geri kalırsa, onu acı bir azaba uğratır.”
• (Tin, 95/4), Ayet
“Biz gerçekten insanı en güzel biçimde yarattık”
• (Teğâbün, 64/3 Ayet
“Allah size şekil verdi ve şeklinizi en güzel yaptı”
SİZDEN GELEN YORUMLAR
Bu dünyaya engelli olarak gelmek Allah'ın sonsuz şefkatidir. Bir kere engelli insan
iman ederse ne mutlu ona, her yaptığı ibadetten sağlıklı olan insanın alacağı sevaptan
kat kat fazlasını kazanır. Sağlıklı insan namaz kılarken 10 sevap alıyorsa engelli 100
sevap alır. Engelli insan baştan dünyanın geçiciliğini düşünür ve anlar. Asıl hayat
ölümden sonra başlar. Engelli insan her zaman Allah'tan razı olmalı ve şükretmeli.
Alah her imtihanı hayırla yaratır. Benim blog sayfamı ziyaret etmenizi ve yazılarımı
okumanızı rica ediyorum. Salihlerin yurdu cennet. Ne güzel, orada tüm engelliler
sağlıklı olacak, yürüyecek, koşacak. Böyle büyük bir nimeti beklemek de çok güzel.
19 Ağustos 2015 - ErkanArkut – Milliyet Blog
4.8- ENGELLİ ÇOCUĞA BIRAKABİLECEK EN BÜYÜK MİRAS NEDİR?
Rabbimiz Adil mutlaktır. Hikmetden dolayı bazı vücut uzuvlarından engelli
çocuklarımızı mahrum ediyorsa çok iyi bilmeliyiz ki Ahiret’te çok daha güzeliyle
mükâfatlandıracaktır çocuklarımızı. Engelli çocuklarına manevi hayat kazandıran,
Sabreden ve hikmetini anlamaya çalışan anne babalar kazanacaktır
İslâmî terbiye gereği 7 yaşına geldiğinde -ibadete alıştırmak için kılması emredilir.
Bir anne babanın engelli çocuğuna bırakabileceği en büyük miras maneviyattır.
Maneviyat Ruhun gıdasıdır. Ruhu rahat olan engelli çocuğun bedeni de Allahın
yardımıyla muhakkak başarıdan başarıya koşar.
Maneviyatı olan engelli çocuk bu dünyanın geçici olduğunu, ahiretin ise ebedi
olduğunu bilir ve bu dünyayı sorun etmez. Sürekli Allah’a layık bir kul olmak için
51
çalışır.
Ben öldükten sonra evladım ne olacak? kaygısına kapılan anne babalara verilecek en
güzel cevap şu olsa gerek... Diyelim ki Anne baba vefat etti. Siz çocuğunuza manevi
imanı kazandırdığınızda Allah’ın korumasında engelli çocuğunuz dimdik hayat
mücadelesini verecek ve anne-babaya da sürekli hayır dualarını okuyacak, eksik
etmeyecektir.
Çocuğum engelli ibadet yapmasına gerek yok diye yanlış dünya görüşünde olan engelli
ailelerde mevcut maalesef. Peygamber efendimize namaz ile ilgili engelli olan İmran
İbnHusayn (r.a) soru sormuştur. Bir rahatsızlığı yüzünden ayakta namaz kılmakta
zorlanan İmran İbnHusayn (r.a)’ın sorusu üzerine Allah’ın Rasûlü şöyle buyurmuştur:
“Namazı ayakta kıl, eğer buna gücün yetmezse oturarak, yine gücün yetmezse
yaslanarak kıl.” Nesâî’ninrivâyetinde şu ilâve vardır: “Eğer gücün yetmezse sırt üstü
kıl. Allah kimseye gücünün yeteceğinden fazlasını yüklemez.”
Namaz ibadetinin ne olduğunu ayırt edemeyen zihinsel engelliler ise namazdan ve
Cuma namazından muaftır. Ama toplumda da ayırt edemese de camilere alışkın
zihinsel engelli kişileri normal yaşantımızda görebilmekteyiz. Zihinsel engelli çocuklu
ailelerin en azından çocuklarını camiye alıştırması da faydalıdır.
Neticede tüm engelliler kişi gücüne göre namaz kılmakla yükümlü olur. Anne
babalarında çocuklarına bırakabileceği en büyük miras elbette maneviyatı tam engelli
çocuklarıdır.
4.9- ENGELLİ AİLELERİN AVUCUNDAKİ KELEBEKLER
Geylani Karaarslan’ın Ağlatan Cuma Sohbetini anlatacağım sizlere…
İmanını kurtaran bir insanın ölümünü anlatacağım. Bütün namazlarını kılmış, hiç kaza
namazı bırakmamış, oruçlarını tutmuş, zekâtını vermiş, haccına gitmiş, kul hakkına
girmemiş ya da girmiş veya insanlarla helalleşmiş, Allaha ibadet borcu yok, insanlara
kul hakkı borcu yok bir insanın vefatını anlatmak istiyorum sizlere. Böyle bir insan
nasıl vefat eder.Buyurdu ki büyüklerimiz; Allah-u Teala bu insana çeşitli vesilelerle
ölüm verir. Öldüğünü anlamaz. Bunlardan bir tane misal vermek istiyorum sizlere;
Allah’ı razı eden bir insan hastalanır ve yatağa düşer. Artık bu hastalık onun ölüm
hastalığıdır. Ölecek Allah-u Teâlâ bunu vesile kılmış. O hasta yatağında iken Allah-ü
Teâlâ ona arkadaşı kılığına girmiş bir melek gönderir. Ve onun yanına gider. O melek
de yanında birkaç melek daha götürür. Yanında Azrail (a.s)’da getirir. Azrail (a.s)’da
doktor kılığına girmiş ve o hasta adama;
— Selamünaleyküm
— Ve Aleykümselâm
Hasta yatağındaki adam der ki;
— Yahu sen nerelerdesin. Ben bunca zamandır hastayım. İnsan bir gelir ziyaret eder.
Hani dost dosta tatlı bir sitem eder ya o bab da.
— Ya kusura bakma. Hasta olduğunu yeni duydum. Duyar duymaz geldim ve doktor
getirdim sana. Bu doktor öyle bir doktor ki nereye elini dokunsa anında şifa saçıyor
Allah’ın izniyle. Bu doktor seni bir tedavi etsin, ondan sonra seninle oturalım uzun
uzadıya sohbet edelim.
52
— E peki madem doktor getirmişsin, o zaman beni bir tedavi etsin. Ondan sonra seninle
oturalım uzun uzadıya sohbet edelim.
Doktor kılığına girmiş Azrail (a.s) eliyle adamın ayaklarından sıvamaya başlar ve
beline kadar elini getirir.
— Ya arkadaş inanır mısın belimden aşağısı sapa sağlam oldu.
— Eee ben sana demedim mi bu doktor şifa saçıyor.
Azrail (a.s) elini belinden boynuna kadar çeker.
— Hakikaten bu doktor şifa saçıyor. Vallahi boynumdan aşağı hiçbir şey kalmadı.
Çünkü boynundan aşağı can kalmadı. Ruhunu alıyor hissetmiyor. Azrail (a.s) elini
başından çeker. Adam yataktan doğrulur. Aslından adam öldü. Doğrulan ruhtur. Ceset
yatakda yatıyor. Öldü adam. Dünya hayatı bitti. Çocukları feryadı figan ediyor.
Ağlayanlar, sızlananlar. Adam görmüyor. O iyileştim kalktım zannediyor.
Diyor ki arkadaşına;
— Hay senden Allah razı olsun. Bu ne kadar güzel bir doktormuş.
Diyor ki;
— Uzun zamandır ben yatağa bağlı kaldım biraz dışarı çıkalım ve hava alalım.
— Hadi çıkalım.
İyileştiğini zannediyor. Arkadaşı olan görevli meleklerle dışarı çıkarlar ve bakarlar ki
dışarıda bir cenaze yıkanıyor. Kendi cenazesi yıkanıyor. Tanımıyor. Allah-u Teala
bildirmiyor. Allah’ın her şeye gücü yeter. Ol demesiyle neler olur.
Derki Adam;
— Ya bu cenaze yıkanıyor kimin cenazesi bu.
— Falan dostumuzdu mahallemizde, arkadaşımızdı.
— Öyle mi öldü mü?
— Öldü ya.
— Hadi gidelim arkadaşlık dostluk vazifemizi yerine getirelim. Onun yıkanmasına
yardım edelim.
Gider kendi cenazesinin yıkanmasına yardımcı olur. Öldüğünden haberi yoktur.
Kendi cenazesidir.
Der ki;
— Biz bunu yıkadık bari kabre kadar da eşlik edelim. Arkadaş olarak son vazifemizi
yerine getirelim.
Cenaze ile birlikte kabre kadar gelirler, cenazeyi defnederler ve imam efendi telkinini
verir ve cemaat dağılmaya başlar. Cemaat dağılmaya başlar fakat Kendisi ruhtur. Ruh
olduğu için farklı düşünür.
Der ki;
— Acaba bu adam mezarda tek başına ne yapacak. Çok merak ediyorum. Acaba bu
53
adam mezarda tek başına ne yapacak.
Der ki;
— Benim bu mezara girmem lazım… Mezara girebilir mi girer. O ruhtur. Mezarın
etrafında dolandıktan sonra süzülür topraktan içeriye girer. Nasıl girer. O ruhtur girer.
Güneşin ışığı camdan içeriye nasıl süzülüyor ise ruh da toprak dan süzülür öyle girer.
Mezarın içerisine girince bakar ki cenaze orada yatıyor. Acaba bu adam ne yapıyor.
Ruhtur. Farklı düşünür.
Der ki;
— Benim bu cesedin içine girip onun düşündüklerini hissetmem lazım. Cesedin
etrafında kabirde tur attıktan sonra cesedin içine giriverir. Cesedin içine girince ceset
canlanır, canlanınca doğrulur, doğrulunca da mezarın tahtasına başını şöyle bir vurur.
Mezarın tahtasına başını vurur. Çünkü cesede girince ceset canlanır.
Allah resulü sahabeden biri şöyle sordu;
— Kabirde aklımız başımızda olacak mı Ya Rasûlullah?
— Evet! Aynen bugünkü gibi!"
Adam Başını da tahtaya vurunca biraz biraz kendine gelir gibi oldu. Dışarıda yürüyen
insanların ayak seslerini duyuyor. Mezarlığın yanından geçen insanların konuşmalarını
duyuyor. Biraz daha aklı başına geliyor ve adam diyor ki;
— Eyvaaaaah… Ben ölmüşüm ya… Ama bu nasıl bir ölüm. Hani cenneti ve cehennemi
görecektik. Hani Azrail (a.s) gelecekti. Hani bir şeyler, bir şeyler olacaktı. E, ben
bunların hiçbiri görmedim ki. Bu nasıl ölüm ya… Çoluk çocuğun haberi de yok.
Öyle zannediyor. Aklı başına tam gelmedi daha. Dışarıdan hatta kendini kaptırır ve
yürüyen insanlara der ki;
— Çoluk çocuğa haber verin… Benim ben… Öldüm ya. Beni merak etmesinler.
Oysa çoluk çocuğu onu defnetmiştir. Ve merakla beklemeye başlar. Şimdi ne olacak
acaba diye. Ve dünyada yapıp ettiklerinizle baş başasınızdır. Biraz bekledikten sonra
bir bakar ileriden bir nur parlıyor nur yüzlü bir genç delikanlı çıktı geldi adamın yanına.
— Selamünaleyküm
— Ve Aleykümselâm
Gelen O nur yüzlü delikanlıya dedi ki;
— Sen kimsin. Ne kadar güzel yüzün var.
— Ben dünyada senin arkadaşındım.
— Benim dünyada senin kadar güzel arkadaşım yoktu. Allah aşkına kimsin söyle.
— Senin dünyada terk etmediğin namazım ben namaz. Sen beni dünyada yalnız
bırakmadın bende burada seni yalnız bırakmayacağım.
Ve biraz daha vakit geçti; bir nur yüzlü delikanlı daha çıktı daha geldi.
54
— Sen kimsin
— Ben Kuranı Azimüşşan.
Ve biraz daha vakit geçti; bir nur yüzlü delikanlı daha çıktı daha geldi.
— Sen Kimsin
— Ben Haccım.
Ve biraz daha vakit geçti; bir nur yüzlü delikanlı daha çıktı daha geldi.
— Sen Kimsin
— Ben Zekâtım.
Ve biraz daha vakit geçti; bir nur yüzlü delikanlı daha çıktı daha geldi.
— Sen Kimsin
— Ben Sadakayım.
Dünyadaki yapmış olduğu bütün güzel ameller başına toplandı ve adama dediler ki;
— Biraz sonra sorgu sual melekleri gelecek ve Sana diyecekler Rabbin Kim? Hiç
heyecanlanma. biz sana yardım edeceğiz. Rabbim ALLAH dersin. Sana diyecekler ki;
Dinin nedir? Dinim İSLAM dersin. Sana diyecekler ki; Kitabın nedir? Kuranı
Azimüşşan dersin.
Kabirde Bir rivayete göre 3 soru sorulacak, Bir rivayete göre 4 soru sorulacak.
Dördüncü soru sorulacaksa da şu soru sorulacak buyruluyor.
— Efendimiz (s.a.v.) simasını gösterilecek ve bu zat hakkında ne dersin? O benim
peygamberim. Muhammed Mustafa (s.a.v.). Dersin.
Ve biraz sonra gözleri gök yeşili, sesi aynı gök gürültüsü gibi iki tane melek çıkageldi.
— Rabbin Kim
— Rabbim ALLAH
— Dinin nedir?
— Dinim İSLAM
— Kitabın nedir?
— Kuranı Azimüşşan
— Efendimizi göstererek; bu zat hakkında ne dersin?
— O benim peygamberim. Muhammed Mustafa (s.a.v.)
Ve melekler ona derler ki;
— Biz senin zaten doğru cevabı vereceğini biliyorduk. Sana müjdeler olsun. Sen
ebediyen kurtuldun artık. Bütün dünyadaki sıkıntıların bitti. Sabah erken kalkıp işe
gitmelere. Otobüs durağında otobüs beklemeler, Hastanelere gitmeler. Hepsi bitti.
Ve o kulun kabri 6 cihetten genişler. Önden, arkadan, Sağdan, soldan, yukarıdan,
aşağıdan. Gözünün görebildiği yer açık. Ve onun kabrinin sağından bir pencere açılır
cennetteki makamını seyreder. O arada haydi kıyamet koptu derler. Bu kadar kısa süre.
Âmâ değerli cemaat varsa gelecek değil mi? Kaza namazlarını kıldıysak gelecek
namaz. Orucu tuttuysak gelecek. Paramız var da zekât verdiysek gelecek zekat.
Paramız var da hacca gittiysek gelecek hac. Paramız var da sadaka verdiysek gelecek
55
sadaka. Tabii bunları yapmadıysak gelecek olan belli; ŞEYTAN.
Evet, dünyada engelli çocuklarımıza şükürle, sabırla bakabildiysek, topluma
kazandırabildiysek, imanlı yetiştirebildiysek. Kabirde neden bizlerin sadaka
kelebekleri olmasın. Belki de engelli çocuklarımız bizlerin anne babaların ahirette
cennet anahtarı, kabir anahtarı.(18)
Not: Yukarıda anlatılan sohbetin aşağıda youtube linkini tıklayarak mutlaka
dinlemenizi tavsiye ederim.
4.10- YAHUDİLİK VE HRİSTİYANLIĞIN ENGELLİ AİLELERE BAKIŞ AÇISI
Engelli çocuklu ailelere farklı bakış açısı kazandırmak adına Yahudiliğin ve
Hıristiyanlığın Engelliliğe ve engelli ailelere olan yaklaşımını araştırma gereği
duydum. Çok enteresan sonuçlara ulaştım ve araştırmalarım bende şaşkınlık yarattı.
Kitap eleştirmenleri yine taraflı davranmışsın diyecekler belki de bana. Yorumum;
bizim dinimiz İslam, muhteşem bir din. Araştırmalarımı okuduğunuzda siz de benimle
aynı düşüncede olacağınızı düşünüyorum.
Engelli Aileler ve Din:
Engelli birey ve ailesi içinde bulunduğu, yaşadığı durumdan dolayı zaman zaman
kendi kendine, “niçin ben / biz?”, “neden bu olay benim / bizim başımıza geldi?”,
“Allah niye beni / bizim çocuğu seçti?”, “ben niye böyleyim?” vb. gibi çeşitli şekillerde
engel durumunu sor(gula)ma, anlama, anlamlandırma yoluna gitmektedir. Dolayısıyla
bu tür soruların cevabını bulmada veya içinde bulunduğu durumu anlamlandırmada
engelli insan dine müracaat eder. Çünkü din insanın hayatta karşılaştığı her olay ve
duruma hazır ve anlamlı cevaplar veren ve ona nasıl yaşaması gerektiği hususunda yol
gösteren bir zihnî muhtevalar sistemidir. Ayrıca din hayata anlam ve gaye kazandırır.
Bununla birey hayatın insana yüklediği krizleri karşısında mânen güçlenir.(19)
Dinsel öğreti; dışlanan toplumsal kesimlere „Her şey yolundadır ve iyidir, kötü olan
sensin. Sistem içindeki yerini kabullenmeli ve uyum sağlamalısın. Ancak böylece
huzura kavuşabilirsin‟ der. (20)
Yahudiliğin Engelli ailelere Bakışı:
Yahudilerin katı dinî kurallar dünyasında engelliler kendilerine bir yer bulabilmiş;
onların diğer normal insanlarla eşitliği vurgulanırken, ilâhî dinlerde hâkim olan
anlayışın neticesi olarak engelliler, eksik insanlar olarak algılanmamışlardır.
Yahudiliğin kutsal kitabı olan Tora‘nın emrettiği iki şey son derece önemlidir: ilgi
göstermek ve saygı duymak. Karşımızdaki ister sağlıklı olsun, isterse engelli, değişen
bir şey yoktur. Hepimizin birbirimize ihtiyacı olduğunu ve engelliliğin de hayatımızın
bir parçası şeklinde değerlendirilmesi gerektiğini asla unutmamamız gerekmektedir.
(21)Engelli kategorisine giren insanlara ilişkin pek çok hüküm karşımıza çıktığı gibi;
her ne kadar çalışmamızı doğrudan ilgilendirmese de özürlü ya da kusurlu hayvanlarla
ilgili de bazı kurallar dikkat çekmektedir. Örneğin, Tora‘da geçen şu iki sözün,
konumuzun anlaşılması açısından oldukça ilginç olduğunu söyleyebiliriz: ―Bir
hayvanın özrü varsa, topal ya da körse, herhangi bir ciddi sakatlığı varsa, onu Tanrınız
Rab‘be kurban etmeyin. (22)―Tanrınız Rab‘be herhangi bir özrü, kusuru olan sığır ya
56
da koyun kurban etmeyeceksiniz. Tanrınız Rab bundan tiksinir. (23)
Çok uzatmamak gerekirse Yahudiliğin engellilere bakışını sorunlu gördüm. Ayrıca
uygulamada ise Yahudilerin dini kaidelerine ne kadar uyduğu da dünyada
gerçekleştirdiği eylemler ile çelişkilidir. Mesela;
İsrail engelliler derneğini vurdu:
İsrail’in Gazze’deki engelliler cemiyetine düzenlediği saldırıda iki kişi hayatını
kaybetti, eski Hamas hükümetinin başbakanı İsmail Heniye’nin yeğeni de hayatını
kaybetti. (24)
Ayrıca İsrail’in dünyada kullandığı savaş malzemeleri ise (mistik bombaları gibi)
dünya insanlığının engelli kalmasına sebebiyet vermektedir.
Yazısında, engelli kişilerin Yahudi kanununu uygulamada karşılaşabileceği bazı
zorlukları ele almaya çalışacağını belirten Chitrik, ―Ancak bu konuya eğilmeden
önce, saygı değer öğretmenim Lubavitch Rabi MenachemMendelSchneerson‘un,
israilli engelli asker ve sporculara hitaben (19 Ağustos 1976 tarihinde) yaptığı
konuşmadan, bir bölümü aktarmak istiyorum diyerek şu satırlara yer verir: ― Fiziksel
bir zayıflık veya eksikliği bulunan kişinin üzülmesi için hiçbir neden yoktur. Bu durum,
aslında Yüce Yaratıcı‘nın o kişiye engelleri aşma ve sıradan insanların başaramadığı
şeyleri başarma imkânını veren özel ruhanî güçler bahşettiğini gösterir. Özürlü‘ terimi
hiç kimse için kullanılmamalıdır. Aksine bu kişilerin, sıradan insanların sahip
olduklarının çok ötesinde özel güç ve yetenekleri vardır; Tanrı katında özel ve
fevkaladedirler. Dolayısıyla, aslında ne olduklarını gösteren bu sıfatla adlandırılmaları
gerekir: Fevkalâde‘. Bu sıfat, onların neşe ve özgüvenin canlı örnekleri olmasını
sağlayan sıra dışı özelliklere vurgu yapar ve fiziksel ya da bedensel durumuna
bakmaksızın her kadın ve erkeğin, Yukarı‘daki Tanrı‘nın parçası‘ olan bir ruha sahip
olduğunu gösterir ve bu, her türlü engeli aşar. (25)
Hristiyanlığın Engelli ailelere Bakışı:
Otieno‘nun yazısında yer alan bilgilere göre; İncil, engelli olmayı bir hastalık olarak
görmüştür. İncil‘de adı geçen en yaygın hastalıklar körlük, sağırlık, dilsizlik, cüzzam
ve felçtir. Görme bozukluğu, antik zamanda en yaygın fiziksel engellilik şeklidir.
Yaşlılıkta görme kaybına uğrayan Isaac (Yaratılış, 27/1), Jacob (YaratılıĢ, 48/10), Eli
(1. Samuel, 3/2, 4/15) ve AhiyaShilomite (1. Krallar, 14/4) gibi kişiler hâricinde engelli
olmanın, doğal sebeplerine Kutsal Kitap‘ta değinilmez. Engellilik Tanrı‘ya atfedilir.
Eski Ahit yazarlarının genel görüşüne göre; Tanrı, günahtan dolayı ya da insanların
itaatsizlikleri için, kendi gazabının bir gereği olarak ihlâllerde ceza karşılığında
sakatlığı getirmiştir. Engellilik, cahillik ve inançsızlığın neticesinde bir lânet olarak
görülmektedir. (26)
Hıristiyanlığın engellilere bakışına gelince; Hıristiyanlar her ne kadar onları insanlığın
ortak lâneti olan kişiler şeklinde tanımlasalar da, engellileri toplumdan tecrit etmek gibi
bir tavırları olmamıştır. Fakat bununla birlikte Hıristiyanların onları topluma ve
kiliseye kazandırma, engellilik problemini çözme noktasında özel çalışmalar yapma
gibi üst düzeyde gayretlerine de rastladığımızı söyleyemeyiz. Yine de söz konusu
meselede küreselleşen dünyaya paralel olarak yeni yeni küçük adımların atıldığını da
göz ardı etmememiz gerekir. Bu arada İncil‘in pek çok yerinde geçen pasajlardan,
engellilik ile günah işlemenin birbiriyle ilişkilendirildiğini ve fakat bunun hemen
arkasından İsa‘nın sözlerinden, engelliliğin çok büyük bir problem olmadığını, önemli
57
olanın Tanrı‘yı yüceltecek işlerin peşinde koşmak olduğunu anlayabiliyoruz.
(27)Hıristiyan dünyasına ait bir web sitesinde rastladığımız, Hıristiyanlığın engellilere
bakışıyla alâkalı şu yorumu burada aktarmak istiyoruz: ―Âdem‘i Tanrı direk kendi
elleriyle bir kerede yarattı ya da insan vücudu evrimin sonucu oluştu. İlk haliyle o
beden mükemmeldi ve ölümsüzdü, yargı günü bize verilecek cennetsel bedenlerimiz de
aynı şekilde mükemmel olacaktır. İnsan ruhunu Tanrı yarattı ve yaratıyor. Ama
günümüzde Tanrı asla insan bedeni yaratmıyor. İnsan bedeni yaratma görevi Tanrı‘nın
çocukları olan insanlara verilmiştir. Evli çiftler birleşir ve beden yaratılır. Bu konuda
O‘nunla işbirliği içindeyiz. İçine ruhu koyan Tanrı‘dır. Ancak Âdem ve Havva‘nın
düşüşünden sonra dünyaya günah ve ölüm girmiştir. Şu an bilim adamlarının da
anlayamadığı bir sebepten ötürü insanlar ölmeye başlamıştır. Kısacası bedenlerimiz
bozulmuş ve kusurlu olmuştur. Dolayısıyla beyindeki kusurlar zihnî engellere neden
olurken, diğer organlarımızdaki kusurlar farklı engellere neden oluyor. Bu engelli
doğma hali, insanoğlunun aynı ölüm gibi bir lânetidir. Sorun, en başta bedenimizi
Tanrı‘nın bu şekilde yaratmamış olması, bizim sonradan bozmuş olmamızdır. İşin
sonunda engelli insanların da, sağlıklı insanların da ruhları Tanrı tarafından özellikle
verildi, hepimiz kendi koşullarımıza ve ruhumuza ne kadar değer verdiğimize göre
yargılanacağız. Engelli insanlara verilen farklı lütuflar vardır… (28)
Engellilerle alâkalı yukarıda zikredilen bu bakış açısı her ne kadar bazı araştırmacılarca
da desteklense de, bilhassa ―Allah (Baba)‘ın sadece insanı yarattığı ve günümüzde
asla insan bedeni yaratmadığı‖ şeklindeki ifade oldukça sıkıntılı gibi durmaktadır.
Zira Hıristiyan inancına göre de beden ve ruhu ile tüm insanların ve her şeyin yaratıcısı
Allah‘tır. (Markos, 10/6; Vahiy, 4/9-11) Ayrıca engelli doğma halinin, insanoğlunun
bir laneti olarak görülmesi de tartışma konusudur.
Netice olarak;
Engellilik ile din arasında az veya çok bir ilişkiden söz edilecekse, bu durumda dinlerin,
özellikle de başta İslâm dini olmak üzere ilâhî dinler arasında önemli bir konuma sahip
olan Yahudilik ve Hıristiyanlığın engellilik problemine bakışı son derece önemlidir.
Zira çok sayıda müntesibi olan bu iki dinin engelliliğe yaklaşımı, bu dünyayı paylaşan
insanların engelliler için biçeceği rolü de belirleyecektir. (29)
Yazılarımızın genelinde İslam’ın engellilere bakışını detaylı anlattığımız için burada
detaylandırmıyorum. Netice de engelli- engelsiz fark etmez Hz. Peygamber (asm.)’in,
“Her doğan, İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra, anne-babası onu Hıristiyan, Yahudi
veya Mecusi yapar.” (30)
58
KAYNAK:
(www.timeturk.com/tr/2014/08/03/hayatini-engelli-cocuklarina-adadi.html)
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, 5/168-169)
[Buhari, Merda, 7]
[Buhari ve Müslim]
[İbnHanbel, V, 169]
( Ramuz El-Ehadis, 373)
[EbûDâvûd, Cihâd, 69]
[Buhari, Merda, 7]
(www.msxlabs.org/forum/soru-cevap/317354-engellilerin-durumu-cennette-na
sil-olacaktir.html#ixzz3uJu707Li)
(10)(Abese, 80/1–12)
(11)dua.nedir.com/#ixzz3fmw8Ox6E
(12)(Furkan Sûresi: 77)
(13)(Câmiü’s-Sağîr, Hadîs No:, 1145, 1129, 7602, 1876.)
(14)(Tirmizî, Daavat, 1; İbnMace, Duâ,1.)
(15)(Bakara Sûresi, 186.)
(16)(Ramuz 2/368)
(17)( Buhari, Cihad, 102)
(18) Geylani Karaarslan’ın Ağlatan Cuma Sohbeti
LİNK; www.youtube.com/watch?v=9Ts26ZlBw0U
(19)(ozelegitimokulu.tr.gg/ENGEL%26%23304%3B-%C7COCUK-VE-A%26%2
3304%3BLES%26% 23304%3B-SORUNLARI.html (erisim: 25. 12. 2014)
(20)(/www.engelliler.biz/forum/archive/index. php/t-120826. html (erisim: 25. 12.
2014)
(21)(YAHUDİLİK VE HIRİSTİYANLIĞIN ENGELLİLERE BAKIŞI - Mustafa
Sami BAYBAL)
(22)(Tesniye, 15/21)
(23)(Tesniye, 17/1)
(24)(Al Jazeera ve AA)
(25)(arsiv. salom. com.
tr/news/print/24949-Bir-ilahiyat-problemi-olarak-Yahudiligin-engellilerebakisi.
aspx (erisim: 02. 07. 2015)
(26)(dsq-sds. org/article/view/988/1164 (erisim: 22. 01. 2015)
(27)(file:///C:/Users/1/Downloads/85-439-2-PB.pdf)
(28)(www. hristiyanforum. com, (erisim: 20. 02. 2015)
(29)(file:///C:/Users/1/Downloads/85-439-2-PB.pdf)
(30)(Buhârî, cenâiz 92; EbûDâvut, sünne 17; Tirmizî, kader 5)
(1)
(2)
(3)
(4)
(5)
(6)
(7)
(8)
(9)
59
BEŞİNCİ BÖLÜM
BAŞARILI OLMAK İÇİN AİLELER
NE YAPMALI?
Engelli aileleri başarı parolası;
Biz Allah için teslim olmuş kullarınız ve Elbette biz yine ona döneceğiz
Bu söz engelli ailelerinin hayatlarının anlamı olmalıdır
60
5.1-BAŞARILI İNSANLARIN ENGELLİ AİLELER İÇİN ÖNEMİ
Engelli çocukları olan anne babaların çocuklarının kişisel gelişimine yönelik
gayretleri önemlidir. Anne babaların başarılı insanları evlerine sık sık davet etmeleri
çocuğun gözünde somut bir eğitim göstergesi olacaktır. Hatta ve hatta başarılı insanları
evlerinde ziyaret ederek çocuklarına örnek göstermek için fırsat kullanabilirler engelli
aileler.Bende Allah’ın izniyle başarabilirim. Bende meslek sahibi olabilirim
diyebilmeli çocuklarınız. Başarılı insanların başarıya kolay ulaşamadığı da çocuklarına
anlaşılmalıdır. Eğer başarılı insanları davet edemeyip, ziyaretlerine de gidemiyorsa aile
başarılı insanların başarılarını anlatan kitaplar okutmalı ya da filmler izletmeli.
Çocuğun hayal dünyası daha somut şeylerle dolar ve hedefini de ona göre seçer. Tabii
çocuğun engeline yeteneğine göre. Hedefini seçmesi de önemli. Çocuğunuzun engelini
eğitimle, başarıları ve başarılı insanları örnek almasını sağlayarak kapatın.
Engelli çocuğunuzun Azimli ve kararlı olmaları önemlidir. Başarılı insanlar gibi
bahane üretmeden yapabilecekleri şeylere odaklanmaları en büyük özellikleri
olmalıdır.
5.2-BAŞARISIZLIK ENGELLİ ÇOCUĞUNUZ İÇİN BİR SON DEĞİLDİR…
“Fethedip yenmeniz gereken ve aklınızda bulunan üç düşman;
Endişe, şüphe ve korkudur.”
George Shinn
Huffington, annesinin ona hep aynı şeyi söylediğini anlatıyor: “Başarısızlık
başarının tersi değil, başarıya ulaşmanın en büyük adımıdır.” Bu sözü kendine tekrar
ederek başarısızlığın onu yıldırmasına izin vermediğini söylüyor Huffington.
Elbette engelli çocuğunuzda başarıya giden yolda defalarca başarısızlık duygusu
yaşayacaktır. Anne baba başarısızlık karşısında asla ve asla çocuklarının direncini
kırmamalıdır. Allah muhafaza çocuğun direnci kırılır ve çocuk engelli olmamdan
dolayı başarılı olamıyorum düşüncesi uyanırsa çocuk hedefinden kayar, sapıtır. Bu da
anne baba için çok tehlikeli dönüşü olmayan zor bir yoldur. Başarılı tüm insanların
geçmişinde mutlaka başarısızlık vardır.
Başarılı veya başarısız olmanın kaderle ilişkisi vardır. Allah ezelde şöyle takdir
buyurmuştur: Doğru ve ısrarlı bir şekilde çalışan kişi başaracaktır.
Başarılı veya başarısız olmanın büyük bölümü insanın özgürlük sınırları içindedir. Bu
alanda insan, başarılı olmak için çaba sarf etmeli, kendisini başarıya ulaştırması için
aynı zamanda dua etmelidir.(1)
Yazar Celal Çelik’in En Büyük Engellilik nedir kitabında Yazar Celal beyin babası
annesine şöyle der;
-- “Nuriye, Ona bu hastalığı Allah verdi. Bizim sabrımızı deniyor. Yeter artık ağlama.
Allah terazinin bir kefesine oğlumuzun hastalığını koydu. Diğer kefesine bizim
sabrımızı koyacak. Daha fazla ağlarsan terazinin kefesini ağırlaştırabilir. Bizim iki
çocuğumuz daha var. Allah bana bu imtihanı verdiyse mutlaka ben bunu başaracağım.
Allah’a söz verdim. Artık ağlamayı bırakıp oğlumuzu rahat yaşatma çareleri
üretmeliyiz. “
Hayattan Korkma filminde Bir adam ile görme engelli bir çocuk arasında şöyle bir
61
diyalog geçer;
—Ne yapmak istiyorsun?
—Koşmak… Ama düşmeden! Der.
Düşmeden koşarak başarıya ulaşmak gerçekçi değil. Düşe düşe, düşe kalka
başarıyı yakalamak hayatın gerçeği.
5.3- ENGELLİ ÇOCUĞUNUZ MU BAŞARACAK? EVET!
“Kendini yetersiz gören insan tereddüt içinde beklerken, girişimci insan hata
yapmaktan korkmadığından daha üstün hale gelir.”
Henry C. Link
Mevlana diyor ki; “Ben çiçeğe su veririm çiçek suya kanar, ben mest olurum.”
Çiçeğin suya ihtiyacı var ama, mest olmak için çiçeğe su vermeye ihtiyaç var. Engelli
çocuğumuza karşı ön yargılardan uzaklaşır, onlara her alanda eşit davranır ve fırsat
verirsek onlar için yepyeni bir dünyanın kapılarını aralamış oluruz. Her engelli
çocuğun bu dünyada kendini geliştirebileceği, başarabileceği bir yeteneği vardır.
Mesele o yeteneği anne babanın keşfetmesinde yatar. Keşfetmek de kolay değildir ve
büyük gayret, sabır ister.
San Fransisco’nun yıkık dökük bir mahallesinde, yoksul koşullar içinde doğan bir
gencin hikâyesini anlatarak konumuza devam edeceğiz. Seçtiği amaçlar kendisi dışında
herkes için imkânsız görünüyordu. Bu delikanlı, futbol yıldızı Jim Brown’un
hayranlarındandı. Bu delikanlı yetersiz beslenme nedeniyle geçirdiği hastalıktan sakat
kalmış, altı yaşındayken bacakları eğrilmiş arkadaşları tarafından “kalem bacak” diye
kızdırılıyordu. Ama o kafasındaki kahramanı gibi bek oyuncusu olmayı kendine amaç
edinmişti. Cebinde futbol maçlarına kadar gidecek parası da yoktu. On üç yaşında bir
maç sonu dondurmacı dükkânına girdiğinde karşısında çocukluğundan beri hayranı
olduğu kahramanı gördü. Ona “Ben sizin en büyük hayranınızım ve sizin her kırdığınız
rekoru, her kaybettiğiniz sayıyı bilirim” dedi. Jim Brown gülümsedi. “Bu harika bir
şey.” diye karşılık verdi. Ve çocuk büyük bir ihtirasla “Bay Brown, ben günün birinde
sizin her rekorunuzu kıracağım.” Futbol efsanesi gülümsedi. “ Harika! Evladım, adın
ne senin?” Çocuk bir kulaktan bir kulağa sırıtarak “Orenthal” efendim; “Orenthal
James Simpson” O. J. Simpson gerçekten de Jim Brown’un bütün rekorlarını kırdı,
yerine kendi rekorlar anıtını dikti. Amaçlar nasıl oluyor da böyle inanılmaz bir güç
yaratıyor. Amaç seçmek, görünmezi görünür kılmanın ilk adımıdır ve hayattaki tüm
başarıların temelidir. Amaçları seçtikten sonra, hemen arkasından bir plan geliştirmek
için büyük çapta ve sürekli biçimde eyleme geçmek gerekir.(2)
Engel başarısızlık, geri kalma, hiçbir şey yapamaz anlamında değildir.
Çocuğunuzun engeli, başarılı olmasına sebebiyet vermelidir. Bu dünya da sebebi
olmayan milyonlarca ‘güya engelli değil’ hayatı boş yaşayan kahvehane, tribün ve flört
düşkünü başarısız insanlar vardır. Böyle hayatı boş, başarısız olmaktansa, başarılı
insanlığa faydalı, dolu bir engelli olmak daha hayırlıdır. Engelli çocuğu olan
anne-babalar için başarı; insanın hayatta rabbimiz tarafından verilen görevi layıkıyla
yerine getirebilmesidir. Çocuğunu insanlığa kazandırmasıdır. Ona başarı yollarını
açmaktır. Yazar Muhammed Bozdağ Ruhsal Zeka kitabında Bir askerin gücünü
ardındaki ordunun gücü belirler, der. Bir engelli çocuğun arkasındaki güç de anne
62
babasıdır. Anne baba engelli çocuğunun arkasında ne kadar bilinçli durarsa çocukta o
kadar hayat mücadelesi kazanır ve başarıları fetheder. En büyük zafer engelli
çocuğunuzun kendisini fethetmesidir.
Netice’de Anne Baba için başarı formülü şudur; 5S + 1K’dır. Sabır, sorgulama,
savaş, saygı, sevgi ve kişiliktir.
Sabır; Engelli çocuğunun engelini aşma sürecinde sıkıntılara katlanma.
Sorgulama; Engelli çocuğunun engel durumunu aşabilmesi ve sağlığı adına dünyada
diğer çocuklar nasıl başarılı olmuşlar, sağlık alanında en etkili yöntemler diye
araştırma.
Savaş; Engelli çocuğun yeteneğini keşfedene kadar olan süreçte her türlü mücadeleyi
verme.
Saygı; Engelli çocuğun kendisine ve anne babaya, topluma saygı duyabilmesi.
Sevgi; İnsanlığı, insanları ve dünyadaki tüm varlıkları sevme.
Kişilik; Yukarıdaki 5 madde engelli çocukta oluştuktan sonra çocukta otomatikman
kendine münhasır kişilik tarzı oluşacaktır.
Birbirini seven insanlar için engeller tatlı bir tebessümden ibarettir.
5.4- ‘’SEN AMELE OLAMAZSIN, TEK ÇAREN…’’
Yusuf Samet İlerisoy, liseden sonra üniversite sınavında 480 puan aldığını ve 7 bin
500’üncü olduğunu belirterek, Bilkent Üniversitesi Fizik Bölümü’nü burslu
kazandığını, bundan sonra hayatının çok iyi bir yöne doğru akmaya başladığını söyledi.
İlerisoy, şöyle devam etti:"Okula başlamadan önce annem bana derdi ki, ’benim oğlum
profesör olacak’. En büyük emek annemin. Onun bana acı ama gerçek bir sözü vardı.
Bu da engelli arkadaşlara öğüt olsun. Bana derdi ki, ’Samet sağlıklı değilsin, sen amele
olamazsın, sen işçi olamazsın senin tek çaren var okumak, engelli olarak okumak
dışında başka alternatifin yok.’ Annem bana inandı, güvendi ve ben de gerçekleştirdim.
Okuyup kendimi geliştirdikçe fark ettim ki dâhil olduğum çevremin kalitesi ve eğitim
seviyesi de arttı. Engeliniz de artık hayatınızda sıkıntı yaratmamaya başlıyor. Engelli
olarak mutsuz değilim. Hatta bana sağladığı bir sürü avantaj var. Mesela sadece ben
sınavlarda ek süre alıyorum. Hocalar ilk beni fark ediyor. Sınıfta kimseyi tanımıyorlar
kalabalıkta ama beni mutlaka tanırlar." (3)
Türkiye şartlarında maalesef engellilerin yaşamlarını daha da kolaylaştırabilmeleri
eğitim hayatlarını devam ettirebilmelerine bağlı. İlk beyazay derneği ile tanıştığımda
beyazayın ilk toplantısında 20 kişilik toplantı yaptık. Toplantı tanışma faslında zor bir
durum yaşadım. Toplantıya katılanlardan 20 kişinin 17 si görme engelli, 2 bedensel ve
bir ben vardım engelli olmayan. Tanışma faslında herkes mesleklerini saymaya başladı;
‘ Milletvekili, iş adamı, hafız, yazar, avukat vs…’ Yani prestijli meslekler havada
uçuşuyor. Sıra bana geldiğinde o zamanlar şirkette çalışıyorum demek zorunda
kalmıştım. Çok özenmiştim engelli kardeşlerimi. Neticede kendimin de çok geride
kaldığını tespit etmiştim. Engelli camiası hayatımı çok etkilemiştir hep bu yönden.
Gerçekten bir engelli istesin Allahın izniyle başaramayacağı bir şey yok. Engelliler
gerçekten istediklerinde eğitim hayatında ilerlediklerinde toplumun da önüne
geçebiliyorlar ve kitleleri arkalarından yürütebiliyorlar. Eğitimden kasıt illa bir okulda
okumak değil tabii ki. Her engellinin mutlaka ve mutlaka bir meslek alanında kendisini
yetiştirmesi gerekiyor ve o alanda uzmanlaşması gerekiyor.
Bir engelli evladı olan Yusuf Samet İlerisoy’un annesini tebrik ediyor, engelli çocuklu
63
ailelerin evlatlarını ne yapıp ne yapıp eğitim hayatlarının devamını sağlaması için tüm
fedakârlıkları göstermesi gerekiyor. Allahın izniyle netice de engelli evlatlarının
başarıları fedakârlıkların meyvesi olacaktır.
5.5- ÇOCUĞUNUZ ENGELLERİ AŞIP ÖZGÜRLÜĞE YELKEN AÇABİLİR
Mİ?
Gerçek manada ölçülü destek, sevgi ve ilgi engelli çocuğun kendi akranlarından
geri kalmamasını sağlar
Biraz sonra sizlere yazarken çok etkilendiğim heyecanlandığım bir başarı hikâyesi
anlatacağım. Evet, başlıkta da yazıldığı gibi eğer anne babalar engelli çocuklarına
doğru, sabırlı destek verirlerse hiç abartısız söylüyorum; engelli çocuklarından
harikalar oluşturabilirler. Ortaya tüm insanlığa faydalı bir şaheser çıkarabilirler.
Hikâyemizin başlığı; Sue Austin. Su altında özgürlüğü yeniden keşfeden kadın.
Engellerin, engel olmadığını kanıtlayan kadın. Geçirdiği hastalık sebebiyle 18 yıldır
tekerlekli sandalyede yaşayan Sue Austin, TED’in ( Teknoloji, eğlence ve tasarım
alanında yeni fikirlerin yayılmasını sağlayan uluslararası girişim) desteğiyle, tekerlekli
sandalyeyle Kızıldeniz’e dalış projesini gerçekleştirdi.(4)
Sue Austin engeli ile ilgili duygu ve düşüncelerini şöyle anlatıyor;
Burada olmak, yolculuğum hakkında konuşmak, tekerlekli sandalyem hakkında
konuşabilmek ve onun bana getirdiği özgürlük hakkında konuşabilmek muhteşem
Sürekli ilerleyen bir hastalık neticesinde 16 yıl önce tekerlekli sandalye kullanmaya
başladım. Bu durum benim dünyaya olan erişimimi tamamen değiştirdi. Tekerlekli
sandalye kullanmaya başlamak, yeni muazzam bir özgürlüktü. Hayatımın sınırlandığını
ve ellerimden kaydığını düşünürdüm. Devasa bir oyuncağa sahip olmuş gibiydim.
Tekerleklerin "vınnnn" sesini duyar, rüzgârı yüzümde hissederdim. Sokağın dışına
çıkmak bile başlı başına neşelendiriciydi. Bu yeni oyuncağımı ve özgürlüğümü
bulmama rağmen, insanların bana davranışları tamamen değişmişti. İnsanlarla aramıza
görünmez bir perde inmişti ve beni artık görmüyor gibi davranıyorlardı. Beni kendi
varsayımlarıyla algılayıp, tekerlekli sandalyede onlar ne görmek istiyorsa öyle olmam
gerektiği yönünde davranıyor gibiydiler. İnsanlara soruyordum: "Tekerlekli sandalye
sana ne çağrıştırıyor?" Cevaplar genelde şöyleydi: "Sınırlama", "Korku", "Acıma",
"Kısıtlanma". Anladım ki, bu cevapları içselleştirmiştim ve bu, esas beni ben yapan
şeyi değiştirmişti. Bedenimin bir parçası bana yabancılaşmıştı. Artık kendimi, kendi
gözlerimden değil, giderek artan bir şekilde başkalarının bana bakış açıları ve verdiği
tepkilerin ışığında görüyordum. Sonuçta ise şunu öğrendim: "Kimliğimi yeniden
oluşturmaya ve kendi hikâyemi yaratmaya ihtiyacım vardı. Ve düşünüyorum, işte bu
anda, bu insanların beni tekerlekli sandalye ile bunları yapabilirken gördüğü anda, artık
tekerlekli sandalyeye ilişkin önceki yargıları kalmıyor veya daha önce oluşmuş tüm
yargıları aşılıyor. Artık tamamen farklı bir bakış açısıyla düşünüyorlar. İşte o bütünüyle
yeni düşünce anının, belki diğer insanların hayatlarının geri kalanına da yayılacak bir
özgürlük alanı açtığını düşünüyorum. Benim için bu, diğer insanların farklılıkların
değerini, getirdiği eğlenceyi, görmelerini sağlamak, insanların, fiziksel kayıplarına ve
sınırlamalarına odaklanmak yerine, dünyayı yepyeni heyecanlandırıcı bakış açılarıyla
keşfetmenin getirdiği gücü ve neşeyi göreceğimiz anlamına geliyor Benim için
tekerlekli sandalye dönüşümün bir aracı. Hatta artık tekerlekli sandalyeye ben
64
"PORTAL" diyorum çünkü tekerlekli sandalye beni yepyeni bir varoluşa, yepyeni
alanlara, yepyeni bir bilince taşıyor. Diğer bir nokta da, kimsenin daha önce sualtı
tekerlekli sandalyeyi duymamış veya görmemiş olması, yepyeni bakış açıları,
varoluşlar, bilişler yaratıyor. Artık hepinizin aklında bu kavram var. Siz de artık bu
sanatsal işlerin bir parçasısınız.(5)
Sue Austin’in, konuşmasının her cümlesi muhteşem. Sue Austin’i yetiştiren anne ve
babasıyla tanışıp ‘Ne kadar pozitif, yetenekli bir evlat yetiştirmişsiniz’ diye tebrik
etmek isterdim onları. Aileler şunu bilmeliler; her çocuğun dünyaya sunabileceği bir
yeteneği mutlaka vardır. Bunu aileler fark etmeli, keşfetmeli. Yetenek engel tanımaz.
Engelli çocuğunuzdan bir eser oluşturun ve insanlığa ibretli katkı sağlayın. Evet… Sue
Austin gibi engelli çocuğunuz da engelleri aşıp özgürlüğe, başarıya yelken açabilir.
Neden olmasın?
Engelli çocukları olan anne babalara başarı formülü
— Yaratılanı yaratandan ötürü sevme
— Yaratılanın yaratıcısına teslimiyeti
— Ruhun nefse hâkim oluşu
— Şeytanın devre dışı kalışı
İşte imanın zirve noktası
SİZLERDEN GELEN YORUMLAR
Hiçbir şeyin önemi yok şu hayatta.
Sağlık olsun, bir de gönül dolusu huzur
Gerisi Yalan dünya.
Fatih KARTAL
5.6- ENGELLİ ÇOCUKLARINIZ KANAT ÇIRPABİLİR Mİ?
Bir kelebek kanatlarını çırpsa acaba dünyanın diğer ucunda fırtınaya sebep olabilir
mi? Bence olabilir… Çünkü o ince kanatlarıyla rüzgâra karşı uçmasını ve durmasını
bildiği için. Nasıl bir cesaret değil mi? İnce kanatlarla rüzgâra karşı cesaretle uçmak.
Eğer kelebek incecik kanatlarıyla bu cesareti gösterebiliyor ve fırtınaya sebep
olabileceğini hayal edebiliyorsak, dünyanın en mükemmelli olarak yaratılan ve akıl
nimeti bahşedilen engelliler acaba kaç depreme sebep olabilir. Kelebeğin gösterdiği o
cesareti gösterebilir mi?
Eğer Allahtan başkasına güvenmez ise, tam tevekkül ile rabbine güvenirse işte o
zaman Allahtan başkasından korkmaz ve hayatta yaşadığı her şeyin Allahın takdiri
üzerinde yaşandığını bilir. Yani engelli insanların kanatları Allah’ın izniyle sadece
fırtınaya değil kasırgalara, depremlere sebep olur. Yeter ki imanı tam olsun.
65
SİZLERDEN GELEN YORUMLAR
Kelebek etkisi derler, öyle hafife alınacak gibi de değil, sağlam dayanakları vardır bu
teorinin. Bir başka görüş katmışsınız siz, imanı ki doğru da yapmışsınız. Neden
olmasın, ianandıktan sonra Engelliler bile kanat çırpabilirler elbet.
NitemTran - 31 Temmuz 2015 Cuma 01:21:33
Edebiyat defteri.com
Uçmak için kuş olmak gerekmez
Küçük sevinçleriniz olsun yeter.
Fatih KARTAL
5.7- KALIPLARINI KIRMAK VE ÖZGÜRLÜK
Yetenekli engelli çocuk,gayretli anne ve babanın ellerinden bir kılıç kadar
tehlikeli olabilir
Japonya’da bir çocuk 10 yaşlarındayken bir trafik kazası geçirmiş ve sol kolunu
kaybetmiş. Oysa çocuğun büyük bir ideali varmış. Büyüyünce iyi bir judo ustası olmak
istiyormuş.Sol kolunu kaybetmekle birlikte, bu hayali de yıkılan çocuğunun büyük bir
depresyona girdiğini gören babası, Japonya’nın ünlü bir Judo ustasına gidip yapılacak
bir şeyin olup olmadığını sormuş.
Hoca: Getir çocuğu ..bir bakalım, demiş.
Ertesi gün baba-oğul varmışlar hocanın yanına. Hoca çocuğu süzmüş ve: Tamam
demiş.. Yarın eşyalarını getir, Çalışmalara başlıyoruz. Ertesi gün çocuk geldiğinde
hocası ona bir hareket göstermiş ve "bu hareketi çalış" demiş.
Çocuk bir hafta aynı hareketi çalışmış. Sonra hocasının yanına
gitmiş. Çocuk: - Bu hareketi öğrendim başka hareket göstermeyecek misiniz?" diye
sormuş.Hocanın cevabı: - Çalışmaya devam et olmuş... İki ay, üç ay, altı ay derken
çocuk okuldaki bir yılını doldurmuş. Çocuk bu bir yıl boyunca hep o aynı hareketi
tekrarlamış. Hocanın yanına tekrar gitmiş: Hocam bir yıldır aynı hareketi yapıyorum
bana başka hareket göstermeyecek misiniz?
— Sen aynı hareketi çalış oğlum. Zamanı gelince yeni harekete geçeriz.
2 yıl, 3 yıl, 5 yıl derken çocuk judodaki 10. yılını doldurmuş.
Bir gün hocası yanına gelip. ..."Hazır ol! " demiş. "Seni büyük turnuvaya yazdırdım.
Yarın maça çıkacaksın!".
Delikanlı şok olmuş.. Hem sol kolu yok hem de judo da bildiği tek hareket var.
Ünlü judocuların katıldığı turnuvada hiçbir şansının olmayacağını düşünmüş; ama
hocasına saygısından ses çıkarmamış. Turnuvanın ilk günü delikanlı ilk müsabakasına
çıkmış. Rakibine bildiği tek hareketi yapmış ve kazanmış. Derken. İkinci, üçüncü maç.
çeyrek, yari final ve final...
Finalde Delikanlının karşısına ülkenin son on yılın yenilmeyen şampiyonu çıkmış. .
Tam bir üstat, delikanlı dayanamayıp hocasının yanına koşmuş.
—Hocam hasbelkader buraya kadar geldik ama rakibime bir bakın hele. Bende ise bir
kol eksik ve bildiğim tek bir hareket var. Bu kadar bana yeter. Bari çıkıp ta rezil
66
olmayayım izin verin turnuvadan çekileyim."
— Olmaz demiş hocası. Kendine güven, çık dövüş. Yenilirsen de namusunla yenil.
Çaresiz çıkmış müsabakaya. Maç başlamış. Delikanlı yine bildiği o tek hareketi yapmış
ve tak. Yenmiş rakibini şampiyon olmuş. Kupayı aldıktan sonra hocasının yanına
koşmuş:
—Hocam nasıl oldu bu iş? Benim bir kolum yok ve bildiğim tek bir hareket var.
Nasıl oldu da ben kazandım?
—Bak oğlum 10 yıldır o hareketi çalışıyordun. O kadar çok çalıştın ki, artık
yeryüzünde o hareketi senden daha iyi yapan hiç kimse yok. Bu bir, İkincisi de o
hareketin tek bir karşı hareketi vardır. Onun için de rakibinin senin sol kolundan
tutması gerekir.
Hikâyede anlatıldığı gibi. Eğer başarıyı yakalamak istiyorsanız tek bir alanda
uzmanlaşın der dehalar. Anne Babaya düşen çocuğunu bir alana yönlendirip o alanın en
iyisi olması için gayret göstermesi gereklidir. Her engelli çocuğunda mutlaka en iyi
olabileceği bir yeteneği vardır.
Umut, güven, sevgi ile beslenen adımların varamayacağı durak yoktur…
KAYNAKLAR:
(Anlatım: Dr. Ali Kuzudişliwww.dinibil.com)
AnthonyRobbins
(Hürriyet–6 Mart 2014-Engelli öğrenci üniversiteye tam burslu girdi)
(www.hurriyet.com.tr/sue-austin-den-tekerlekli-sandalyeyle-kizildeniz-de-dali
s-26673924)
(5) (www.ted.com/talks/sue_austin_deep_sea_diving_in_a_wheelchair/transcript?
language=tr#t-473648)
(1)
(2)
(3)
(4)
67
ALTINCI BÖLÜM
AŞKIMIZA ENGEL YOKANNEM
Anneler Yalnız olmadığınızı unutmayın…
Sizin durumda olan birçok aile var.
Zorluklarla baş edebilmede size yardımcı olabilecek en önemli kaynak sizsiniz.
68
6.1- ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN ANNELERİNBAŞARI STRATEJİLERİ
‘’Herkes senin aleyhinde bulunacaktır, herkes seni yolundan çevirmeye
çalışacaktır. Fakat sen buna karşı direneceksin, önüne sonsuz engeller de
yığacaklardır; kendini büyük değil küçük, zayıf, araçsız, hiç sayarak, kimseden
yardım gelmeyeceğine inanarak bu engelleri aşacaksın. Bundan sonra da sana
büyük derlerse, bunu söyleyenlere güleceksin.’’
Mustafa Kemal Atatürk
Hayat sürprizlerle dolu. Yarın ne olacağını bilmiyoruz. Yaşamı güzel demekle
kalmayıp, yaşamalıyız doyasıya, çocuğumuzun engellerini bilerek, gerekli önlemleri
alarak, yeni engeller olmasın diye. En önemlisi de engelleri aşarak başarıya yürümek
lazım. Anne engelli çocuğunu eline aldığı andan itibaren başlamalı hayat mücadelesine.
Peki başarılı anneler ne yaptı da engelli çocukları başarılı oldular. Engelli olmayanların
gıptayla kendilerine örnek aldığı bu çocukları başarıya koşturan sır neydi.
Önce Keşke’leri hayatlarından çıkardılar
"Keşke sigara içmeseydim", "Keşke beslenmeme daha dikkat etseydim" "Keşke doktor
kontrollerimi aksatmasaydım" "Keşke eşime daha çok yardımcı olsaydım" "keşke onu
daha iyi bir hastaneye götürseydim"
Örneklerdeki "keşke'ler annelerin kendilerini suçlamalarının birer ifadesidir.
“Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım” der Mevlana.
Engelli çocuğunu eline alan annenin geçmişe takılı kalmayıp sürekli araştırmalar
yapması lazım. Engelli çocuğuna yeni bir hayat hazırlaması lazım.
Keşkelerihayatından çıkarmazsa ne anne ne de engelli çocuk başarıya koşabilir. Belki
de kan, ter ve gözyaşı ile dolu bir yola çıkacak anne, belki de yol düşündüğünden daha
kısa olacak anne için. Belki de başarı annenin elini uzatmasını bekliyor? Başarı yolunda
hiçbir yol kolay zahmetsiz değildir. Anneler hayat boyunca emek verecekler ki engelli
çocuklarının başarılarını yiyebilsinler. Netice de Özgüveniniz yoksa engelli aile olmak
çok daha zor...
Engelli çocuklarının dünyalarına girmeyi başardılar
Otizm’li Ayberk Aksu’nun başarı hikâyesini annesi Naciye Torunlar Aksu
anlatıyor;Önce hedeflerimi koydum. Yaşamak için gerekli olan temel dinamiklerin;
yemek, uyumak, temizlik, barınmak, korunmak ki bunlar her birey için dünyanın her
yerinde aynı. Ayberk de tek başına yapabilsin, kimseye muhtaç olmasın istedim.
Böylece hedef yolculuğumuz başladı. İlk olarak birkaç gün 24 saat Ayberk’i
gözlemledim ve her şeyde empati yaparak onun ne hissettiğini, bizim dünyamızı nasıl
algıladığını anlamaya çalıştım. Daha sonra sevgi, güven, özgüven, sorumluluk, spor
yapma ve sosyalleşme faktörlerinin hepsini harmanlayıp 24 saat boyunca her saniye ve
15 gün boyunca hiç aralıksız Ayberk’e Otizmin panzehiri olarak verdim. Asla kendi
dünyasına girmesine izin vermedim. Kendi dünyası sallanmak, bağırmak, istemsiz
hareketler yapmak gibiydi. ilk 15 gün bir şeyleri yaptırana kadar defalarca denedim,
yapmıyor diye pes etmedim. Ben Ayberk’i Otizmli değil de çok çok zeki ve yetenekli
görüyorum. Ben onu yabancı bir ükeden gelmiş, Türkçe okuma yazması olmayan
ve/veya bir de sağır dilsiz biri gibi düşündüm ve ona göre yaklaştım. Yabancı bir
çocuğu önce sevginizi verirsiniz sonra onun güvenini kazanırsınız sonra da ona hayatı
tanıtırsınız. Ben de böyle yaptım her şeyin ismini nasıl kullanacağını defalarca
69
tekrarlayarak öğrettim ve buna ilk sevdiği şeylerden başladım. İlk kelimeyi günde en az
200 kez tekrar ediyordum. İlkini öğrenince diğerlerini daha kolay öğrenmeye başladı.
Asla konuşmaz dedikleri Ayberk şu an konuşuyor. Hem de ingilizce söylemleri var.(1)
Engelli çocuklarını Sevdiler ve şu sözleri söylediler;
"Çocuğumuzun engelli olduğunu kabul etmek bizim için çok zordu. Fakat bugün
herşey çok güzel."
"Burcu, bizim ailemizin pırlantası, o tek başına bir kişilik."
"Çocuğumuza karşı olan sevgimiz bize kuvvet ve güç verdi."
"Umut'suz bizim ailede bir kalp eksik olurdu."
"Abi olarak gerçekten çok iyi. Kardeşini öyle bir seviyor ki, oğlumuzla gurur
duyuyoruz."
Okuduğum bir kitapta Down Sendromlu bir kızı olan yabancı bir aileyle ilgili olarak
şunlar anlatılıyordu: "Durum onlara anlatıldıktan sonra yeni doğan bebeklerini eve
getirmeyip, bunun yerine enstitüde bakılması için hastaneye bırakmaya karar verdiler.
Eve yeni doğan bebeklerini almadan dönünce, büyük oğullarına Down Sendromlu
bebeğin problemlerini ve niçin eve getirmediklerini anlattılar. Bunun üzerine küçük
çocuk ' Baba, eğer bana bir şey olursa ve artık güzel görünmezsem bu beni de
yollayacaksınız anlamına mı geliyor?' diye sordu. Bunun üzerine aile hemen gidip yeni
doğan çocuklarını eve getirdi." Bu olay gösteriyor ki ne olursa olsun çocuklarımızı
sevmeliyiz.(2)
Pozitif oldular
Tekerlekli sandalyeye bağlı yaşayan 8 yaşındaki Kaan Koçdemir'e pozitif bakış
açısını kazanmasındaki en büyük rolün sahibi ise annesi. Kaan'ın ailesi engelli çocuk
sahibi anne ve babalara yol gösterecek fedakârlık örneği sergiliyor. Kaan'ı okula
götüren ve onu tüm gün bekleyen anne, “Yeter ki çocuğum sosyalleşsin, bunun için
sosyal hayatımı feda ederim.” diyor. Koçdemir, “Çocuğun engelli oluşu ne kendi suçu
ne de anne babanın. Allah'ın takdiri. Bu yüzden bizde moralin her zaman yüksek
olmalı. Çünkü anne-babanın pozitif oluşu çocuğu da olumlu etkiliyor.” şeklinde
konuşuyor. Arkadaşlarının gözdesi olan Kaan, neşesi ile onlara da umut aşılıyor. Kaan,
‘Hayat herkese güzel. Yaşamayı çok seviyorum.' ifadelerini kullanıyor. Öğretmeni
Orhan Kocakaya'ya göre Kaan'ın diğer çocuklardan hiçbir farkı yok, yürüyemiyor
olması onun için engel değil.(3)
Mücadele ettiler ve başardılar…
Anne Aynur Yavaş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, oğlunun 12 yaşına kadar
normal bir hayat sürdüğünü, ancak babasıyla yolun karşısına geçmek istediği gün trafik
kazası geçirdiğini belirtti ve şunları söyledi;
"İlk önce akıl sağlığı önemli. Herkesin Allah'ın verdiği bir meziyeti vardır. Herkesin
ayrı ayrı yapacağı işler vardır. İnsan önce kendini tanımalı. Ben buraya gelirken çok
zorlanarak geliyorum ama geliyorum. Benim mücadelem, hayat kavgam hep oğlum
için. Ben onunla annelik duygusunu tattım. Kadere 'kader' demedik biz. Oğlumun
yüzde 2 yaşama şansı vardı, uzun süren tedaviden sonra ayağa kalktı. O da benim gibi
mücadeleci. O benden, ben ondan güç alıyorum. Oğlumla mücadelemizi bırakmadık ve
başardık."İsmi gibi hayata olan "Ümit" duygusunu hiç kaybetmeyen oğul Yavaş ise
annesiyle kafa kafaya verdiklerini ve çıktıkları yolda başarıya ulaşmanın mutluluğunu
yaşadığını söyledi.(4)
70
6.2-ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN ANNELERE CEVABEN
Soru:
Değerli Adem Bey; Ben 38 yaşındayım. Beş yıllık evliyim ve 3 yaşında Down
Sendromlu bir kız çocuğu annesiyim. Eşim ile amca çocuklarıyız. Kızım dünyaya
geldiğinden itibaren kayınvalidemler bana dünyayı zindan ettiler. Kızımın özürlü
olmasının kabahatini benim hamilelik sırasında içtiğim sigaraya bağladılar. Küçük
görümcem zaten bu evliliğe karşıydı; “Amca çocukları evlenirse özürlü çocuk dünyaya
gelir” diyordu, o da sebebin bu olduğunu söylüyor. Mahallemizdeki bir hoca hanım da
aklımızı iyice karıştırdı. O da bunun Allah tarafından bize bir ikaz ve ceza olduğunu
söyledi. Eşim hoca hanımın bu sözünü duyunca “Allah ceza verecekse bize versin, bu
yavrucağızın suçu ne ki ona ceza vermiş” diyerek isyan etti. Şuan neyin ne olduğunu
karıştırmış durumdayız. Yaşamanın ne kadar ağır olduğunu iliklerimize kadar
hissediyoruz. Sizden ricam, bize bir çıkış yolu göstermeniz. Bu hastalık nedir ve ne
yapmalıyız? (5)
Ali Rıza Soyaslan’ın Cevabı
Saygıdeğer hanımefendi… Çok şanslı bir anne olduğunuzu söylemek isterim. Cennete
sorgusuz sualsiz girecek bir cennet meleği Downsendromlu bir evlada sahipsiniz.
Dünya insanlığının zorlu çetin Ahiret imtihanında yüce rabbimize en yakın ve ahiret
imtihanından muaf olacak Down Sendromlu engelliler. Anne baba olarak
çocuğunuzdan mesul olan destekçisi de sizsiniz. Sizinde dünya imtihanını başarıyla
kazanabilmeniz çocuğunuza olan ilgi alakanıza bağlı bir durum. Engeli bir ceza olarak
görmek gafletten öte bir durum değildir. AllahüTeala kendisine en yakın Musa
Peygamberin dilini peltek yaratmıştır. Yakup peygamber de sonradan üzüntüden görme
engelli olmuştur. Rabbimizin en çok sevdiği görme engelli sahabelerden Abdullah
İbn-i Mektum’u da unutmayalım. Şimdi diyebilir miyiz ki Allah_uTeala
peygamberlerini, sahabelerini cezalandırmış. Kesinlikle diyemeyiz. İmanın idrakında
olan engelli çocuğu olan her anne babaya engelli çocuğu lütuftur. Ahiret imtihanını
başarıyla geçebilmesi adına anne babaya hediyedir.
Hamilelik sürecinde Down Sendromu engelinin tıpta bile çözümü yok iken bu durumu
akraba evliliği ile ilişkilendirmek doğru değildir. Hamilelik sırasında bayanların sigara
içmesi sakıncalı bir durumdur. Keşke içmeseydiniz. Ama bu durumu çocuğunuzun
engelli olmasına bağlamak da çok doğru bir yaklaşım değildir. Down Sendromlu
çocuğunuzun olması Allah-ü Teala’nın takdiridir. Size de Allah-u Tealanın takdirine
razı olmak düşmelidir. Bizler parçayı görürüz. Allah-ü Teala ise bütünü görür. Bizler
için hayrı şerri Allah bilir. Engelli çocuğu olan siz saygıdeğer şanslı anne babalara da
Allaha teslim olmak düşmelidir. Rehabilitasyon merkezleri, bu alanda uzman kişiler ya
da engelli derneklerinden de ek destek alınabilirsiniz.
71
6.3- ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN ANNELER İLK NE DEDİLER?
Kendini olduğu gibi kabul etmek istemeyen tek varlık insandır
Aristo
Engelli bir çocuğu olan anneler çocuğuna teşhis konduğu yıl yaşadıklarını şu sözlerle
ifade etmektedirler: “O yıl benim yaşamayı istemediğim, hatta ölümü özlediğim
zamandır. Bunu takip eden bir kaç yıl da gözyaşları ve sıkıntıyla dolu yıllardı. Ancak
zamanla insan olgunlaşıyor, neler yapabilirim diye düşünüyor”(6)
“İlk yıllarda kızımın kendi başına bir işi benim yöntemlerimle yapabilmesini sağlamak
için çok uğraşıyor ve hiçbir gelişme göremeyince de çok sinirleniyordum. Bunun
sonucunda evde sürekli bir çatışma havası esiyordu. Hepimiz çok huzursuzduk. Her
gün ağladığımı hatırlıyorum. Oysa zamanla onun kendine göre bir hızı ve benimkinden
değişik yöntemleri olduğunu anladım. Şimdi her an başında durmak yerine, benden
yardım istediğinde yanında oluyorum ve birlikte çok daha güzel vakit
geçirebiliyoruz.“(7)
Down Sendromlu çocuğu 22 yaşına gelmiş bir anne: “ilk yıllar çok karamsardım,
fakat seneler geçtikçe gelişmeler görüyorum ve çok mutlu oluyorum. Çünkü anladım ki
çaba sarf edince bir yerlere varılıyor. Her geçen gün daha mutlu oluyorum, çünkü her
gün ayrı bir şey öğreniyorum, bu beni sevindiriyor. Kendim de ilk zamanlardaki gibi
karamsar değilim, mutluyum. Onunla iftihar ediyorum.” demektedir.(8)
Çocuğumuza Otistik tanısı konduğunda, eşim ve ben, bize bunu söyleyen doktorla
birlikte herkese kızgınlık duymaya başlamıştık. Öncelikle bütün bunların tek
sorumlusu olarak gördüğümüz tanrıya isyanımızı, kızgınlığımızı dile getirdik.
Çocuğumuzda bir gerilik söz konusu idi ve hiç kimse bizi yeterince aydınlatmıyordu.
Uzmanlar, komşular, arkadaşlar, hatta kitap yazarları bile kızgınlık duyduğumuz kişiler
arasındaydı. Kısacası, yaşadığımız acıyı paylaşmayan ya da bizleri rahatlatıcı
sözcükleri kullanmayan herkese karşı kızgınlığımız vardı. Zamanla bu duygumuzu
daha kontrol edebilir düzeye ulaşabildik. Bizler de doğal davranmalı ve diğerleri gibi
rahat olmalıydık. Ortada kabullenilmesi gereken bir gerçek vardı. Suçlu olsun ya da
olmasın mutlaka birisi çözüm bulmak zorundaydı. Etrafa kızmak problemimize çözüm
getirmiyor, tersine hem bizi hem de çocuğumuzu daha fazla yıpratıyordu" (9)
"Başlangıçta çocuğumuzun özürlü olması ailemiz içindeki her bireyi ayrı ayrı, değişik
şekillerde ve yoğunluklarda etkiledi. Eşim çocuğumuzun durumundan dolayı son
derece utanıyor, bense duyduğum suçluluktan ötürü aşırı kollayıcı, koruyucu davran
iyordum. Çocuğumuzdaki problemlerin giderek artması ve daha belirgin hale gelmesi
sonucunda, birlikte onun için neler yapabileceğimizi düşünmemiz gerektiğine karar
verdik. Bu düşünce bizi birbirimize daha da yakınlaştırmıştı. Çünkü oğlumuzun her
ikimize de ayrı ayrı ihtiyacı vardı. Birbirimize destek olmamız, oğlumuzun bize olan
ihtiyacını hissetmemiz evliliğimizi daha da yıkılmaz hale getirdi. Çocuğumuzu olduğu
gibi kabul etmek, onun için yapabileceklerimiz hakkında ortak tavır ve tutumu
geliştirmek artık tek amacımız haline gelmişti" (10)
‘’Kızıma bebeğe bakar gibi bakıyorum. Konuşamıyor, ancak gözlerimizle ve
bakışlarımızla anlaşıyoruz. Acıları aşmak kolay değil, bütün engelli annelerine şunu
söylemek istiyorum. Çocuklarınıza sevgi ve değer verin.”(11)
72
Geçmişi değiştiremezsin... AMA... Gelecek halen avuçlarının içindedir.. –
Hugh White
6.4- HZ.HACER VE ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN ANNELER
İlk eşi Hz. Sâre’den çocuğu olmayan Hz. İbrahim, daha sonra Hz. Hacer’le evlenir.
Hz. Hacer validemizden Hz. İsmail dünyaya gelir. Hz. Sare validemiz bu doğuma çok
sevinir, ancak zamanla kadınlık hislerine hâkim olamaz ve kıskançlık göstermeye
başlar. Aklı bu yersiz kıskançlığa hayır diyorsa da hisleri buna isyan ediyordu. Bu
sebeple Hz. İbrahim’in evinde her geçen gün huzursuzluk daha da artmaya başlamıştı.
Hz. İbrahim (aleyhisselam) ilahi emir üzerine Hacer validemizi ve henüz emzikten
kesilmemiş olan oğlu Hz. İsmail’i yanına alarak yola çıkar. Bu göçün zâhirî sebebi Hz.
İbrahim’in iki eşi arasındaki kıskançlık olsa da, aslında, o mahzun anne ve masum
bebek kaderin hükmüne boyun eğmeli; asırlar sonra gelecek “insanlık ağacının en
kıymetli meyvesi”ne zemin hazırlamak için hicret etmeliydi. Uzun bir yolculuktan
sonra nihayet Mekke’ye varırlar. O günün Mekke’si, etrafı yanık dağlar ve kara çehreli
kayalıklarla çevrili, kalplere ürperti veren, ekin bitmez, kervan geçmez bir vadiydi.
Orada ne içecek bir su, ne de kendisinden su istenecek bir canlı vardı.
Hakk’ın Halil’i, sadece bir kırba ve birkaç hurma vererek, bu iki muhaciri bomboş
vadinin ortasına bırakmış, gönlünü kavuran bir hicran ve yanaklarından süzülen
gözyaşlarıyla Şam’a gitmek üzere oradan ayrılmıştı. Geri dönüp ardına bakmaktan bile
kaçınıyor, hızlı adımlarla bir an önce gözden kaybolmak istiyordu. Hazreti Hacer,
birkaç defa “İbrahim!” diye seslense de, o cevap verememiş; merhamet ve şefkatinden
dolayı emre muhalif davranmaktan, hayatının neşesi bu iki insanı böyle bırakıp
gidememekten korkmuştu. Ciğeri yanan mahzun kadın, iç çekişlerine mani olabildiği
bir an, son bir kez daha,
- Ey İbrahim, bizi kime bırakıyorsun! Yoksa bu, Allah’ın emri mi? deyince, o Yüce
Nebi yine arkasına dönmeden,
— Evet, bu Rabbimizin emri, diyebilmişti. Ve o andan sonra artık Hacer gözyaşlarına
“dur” emrini vermiş,
— Git ey İbrahim! Bu madem Allah’ın emri, O bizi zayi etmeyecek, yalnız
bırakmayacaktır, diye seslenmişti.
Bu kavruk, kupkuru, haşin dağların, katılaşmış lavların ortasında, uzak vadinin
derinliklerinde yalnız bir çocuk ve çaresiz bir kadın. Susuz, kimsesiz, barınaksız nasıl
olacak? Yaşamak için su gerekir; bebek süt, insan yârân, kadın kollayıcı, anne hâmî,
yalnız dost, güçsüz yardımcı ister! Fakat emir, O’nun emri değil mi? O istemedi mi
hicreti; O’nun muradı değil mi ayrılıklar, geçici yalnızlıklar? Öyleyse, tevekkül, mutlak
tevekkül gerekirdi. Cenab-ı Hakk’ın çağrısına cevaben göçe katlanan Hz. Hacer,
kendini O’na teslim eder. Şehirden, hayatın içinden ayrılarak bu susuz, ıssız, çorak
vadiye yerleşmeye de O’nun emri olduğu için katlanacaktır. O katıksız bir tevekkül ve
iman gücüyle bütün ince hesapları, kuru mantığı bir tarafa bırakmış ve yalnızca
Yaratan’ına sarılmıştır. O’nu sevmiş, gönlünü bütünüyle O’na vermiş ve sadece O’na
dayanmıştır.Fakat Hz. Hacer, açlıktan ağlayan bebeğinin yanında mucize bekleye
bekleye oturup durmaz. Tevekkülü, boş ve gayretsiz bekleme olarak anlamaz.
Yavrusunu Allah’a emanet eder; kendisi de Allah’a derin itimat duygusuyla doğrulur;
Safâ-Merve arasında koşmaya, çırpınmaya durur. Ve Hz. Hacer’in hiç ummadığı bir
anda, hiç beklemediği bir yerden niyazın gücü ve Allah’ın rahmetiyle ilâhî lütuf gelir.
73
İsmail’in ayaklarının önünde melek kanadıyla açılan öteler kaynaklı arktan su
fışkırmaktadır. Taştan doğan hayat kaynağı tatlı pınar öyle gür akmaktadır ki; sevinç ve
şükür çığlığı koparan bahtiyar anne “zem zem!” diye bağırmak zorunda kalır.
Rivayetlere göre, “zem zem” o günkü dilde “dur dur” demektir.
Hz. Hacer validemiz, zemzem sayesinde hem susuzluğunu hem de açlığını gidermiş;
bebeğine de süt emzirip onu büyütmeye başlamıştır. Çok geçmeden, Allah Teâlâ,
Yemenli Cürhüm kabilesinden bir yolcu kafilesini Kâbe’nin bulunduğu yöne sevk
etmiştir. Zemzem’i gören yolcular, burayı yurt edinmeye karar vermiş; böylece Hacer
validemizin ve Hazreti İsmail’in yalnızlıkları da sona ermiştir. (12)
YORUM
Hz. Hacer validemizin büyük bir tevekkülle rabbimize olan bağlılığı ne muhteşem.
Hz. Hacer’in Allaha olan tam teslimiyeti sonucu rabbimizin şefkati ile Kâbe’yi ona
açması ne güzel.Engelli çocuğu olan anneler de Haz. Hacer validemiz gibi olmalı.
Allaha teslim olmalı. Tam tevekkül etmeli. Yarının hâkimi Allah’tır. Bugün engelli
olan çocuğumuzun yarın gelecekte hangi başarılara imza atacağını bilemeyiz. Belki de
engelli olan çocuğumuz bizim ahirette cennete giden yolda anahtarımız olacak,
bilemeyiz.Rabbimize teslim olduğumuzda Hz. Hacer validemizin ne büyük
mükâfatlarla mükâfatlandığını Hz. İsmail’le yaşadığı imtihanda görüyoruz. Allah’ın
izniyle engelli çocuğumuzun dünyasını mana çerçevesinde kurtarırsak dünya
imtihanını kazanır ve ahirette engelli çocuğumuzun hangi uzvu eksikse en güzel şekilde
rabbimiz tarafından hediye edildiğini görme saadetine erişmiş oluruz. Tabii engelli
çocuğu olan annelerimizi rabbimizin nasıl mükâfatlandıracağı da ayrı bir merak
heyecan konusu.
Hz. Hacer teslimiyeti gösterebilsek Allah çöllerden nice billur pınarlar çıkaracaktır
bizim için. Zemzem, Hacer sabrını, Say’ını ve teslimiyetini gösterebilenlerin hakkıdır.
Safa ve Merve tepeleri arasında gidip gelmek demek olan Say’ın kelime anlamı,
çalışmak, çabalamaktır. Engelli çocuğu olan annelerde çocuklarının dünya ve ahiret
saadeti için Hz. Hacer validemiz gibi çalışmalılar, Teslim olmalılar ki rabbimizde
şefkatiyle kolaylıklar, mükafatlar sağlasın. Engelli çocuklarımızın geleceklerini Allaha
emanet edelim ki gelecekleri ve geleceğimiz hep mutluluk aydınlık ve ferah olsun. (13)
74
KAYNAKLAR
(1) (http://indigodergisi.com/2014/03/ayberk-bir-hastalik-degil/ -Rüya Yüksel - 01
Mart 2014 Röportaj, Sayı: 102, Yaşam)
(2) (http://www.dostyasam.org/v1/yasam.html)
(3) (http://www.zaman.com.tr/gundem_umut-varsa-hayat-var_2335857.html MELİKE SÖNMEZ - İSTANBUL-1 Ocak 2016, Cuma)
(4) (http://www.haberler.com/anne-ve-oglu-engelleri-birlikte-asti-7812179-haberi
/ - 25 Ekim 2015 Pazar 11:41)
(5) Çaresiz anne – İstanbul (www.semerkandaile.com/Detay.aspx?YaziID=323
Adem GÜNEŞ kaleme aldı, PEDAGOĞUM bölümünde yayınlandı. Haziran
2015 – 117. Sayı Aylık Aile Dergisi )
(6) (AÖF –
NotOkuhttp://notoku.com/engelli-cocugu-olan-ailelerin-uyum-surecleri/)
(7) (AÖF NotOkuhttp://notoku.com/engelli-cocugu-olan-ailelerin-uyum-surecleri/)
(8) (AÖF NotOkuhttp://notoku.com/engelli-cocugu-olan-ailelerin-uyum-surecleri/)
(9) (4:157)(Engelliler.Net: Mayıs 2002 tarihinde yayınlanan ‘Ufkun Ötesi Bilim
Dergisi’ Cilt 2, Sayı 1’den alınmıştır.
http://www.sosyalhizmetuzmani.org/ozurluailesishm.htm)
(10)
(4:160)(Engelliler.Net: Mayıs 2002 tarihinde yayınlanan ‘Ufkun
Ötesi Bilim Dergisi’ Cilt 2, Sayı 1’den
alınmıştır.http://www.sosyalhizmetuzmani.org/ozurluailesishm.htm)
(11)
(http://mamak.bel.tr/engelli-cocuklarina-fedakarca-bakan-annel
er-mamakta-yilin-annesi-secildi.aspx)
(12)
(Buhari, 3184; Beyhaki, 9153)(1)
(13)
sevgilipeygamberimiz.blogcu.com/hz-hacer-ve-oglu-hz-ismail/
4065042
75
YEDİNCİ BÖLÜM
ENGELLİLER CAN, BABALAR CANAN
Dermân arardım derdime, Derdim bana dermân imiş…
Niyazi Mısri
76
7.1- BABALAR ENGELLİ ÇOCUĞU İLE İLGİLİ Mİ?
Evet, baba olmak… Allah’ın lütfu… Anne ve engelli çocuk Allah’ın
emanetleri…Büyük sorumluluk baba olmak. Dünyada ve ahirette büyük sorumluluğu
ve vebali olan bir duygu. Engelli çocuk doğduktan sonra yaşanan hayal kırıklığı
neticesinde bebeği büyütme zorluğu tamamıyla anneye kalıyor. Sonra ilgisiz baba
görüntüsü ortaya çıkıyor. Diğer çocuklara nazaran daha başka zorluklarla büyütülen
engelli çocuğu büyütmede ezilen engelli çocuklu anneler daha erken yaşlanıp daha
erken yıpranıyorlar. Çünkü ilgisiz baba, engelli çocuğu büyütmeden habersiz kendisine
de ilgi alaka istemektedir. Bu tamamıyla iman zayıflığından kaynaklanan bir
durumdur. Bu durumun tamamıyla Allah’ın takdiriyle oluştuğunun farkına varamayan
baba ahirette bu ilgisizliğinin vebalini ödeyecektir. İlgili babalar da aksine dünyada ve
ahirette mükâfatlarını alacaklardır. Esasında diğer çocuklara nazaran engelli çocuğun
her türlü ilgi ve bakımının Allah katında büyük değeri vardır. Bunun farkına varabilen
Bali gibi babalar çocuklarının mutlu olabilmeleri için her türlü sanatlarını
sergileyebilmektedirler. Allah’ın izniyle baba destekli engelli çocuklu aileler daha hızlı
bir şekilde çocuklarının hayata tutunabilmelerini sağlamaktadırlar. Engelli çocuğunu
bırakmamış, ötekileştirmemiş, ilgilenmiş, eşinden boşanma gaddarlığı yapmamış olan
canla başla eşine yardımcı olmuş babalara inşallah rabbimiz ahiretinde en güzel yerleri
nasip eder. Âmin.
Aşağıda engelli çocuklarına canla başla bakan babaların duygu ve düşüncelerini
anlatan sözcükleri alıntılayarak vereceğiz.
1- Yozgat’ta doğuştan iki eli ve bir bacağı olmayan Muhammet Enes, neşesi ve azmi ile
herkese örnek oluyor. Arkadaşlarıyla birlikte Oyun oynayan Muhammet Enes ise,
"Takla atıyorum, oyun oynuyorum. En çok arka takla atmayı ve oyun oynamayı
seviyorum” diye konuştu.
Baba İbrahim Sarı, Enes’in spor yapması için en uygun spor dalının jimnastik olduğunu
öğrendiklerini belirterek, “Haftada iki gün, cumartesi-pazar günleri spor salonuna
getiriyorum. Kilo alıyor, kilo almaması için de jimnastik yapıyor” ifadelerini
kullandı.(1)
2- Günün görüntüsü Akatlar’dan!
Beşiktaş IF Türk Telekom karşılaşmasında görme engelli oğlunu maça getiren baba
örnek davranışıyla görenleri duygulandırdı.(2)
3- Ludwig Van Beethoven (16 Aralık 1770 - 26 Mart 1827), Alman klasik müzik
bestecisi. Ludwig Van Beethoven Bonn’da 8 oğlu olan, fakat bunların hepsinin de
kendisi gibi engelli olduğu bir ailenin çocuğudur. İlk müzik öğretmeni babasıdır.
Alkolik bir müzisyen olan babasının Beethoven’e piyano eğitiminde çok sert ve
acımasız davrandığı bilinir. Mutsuz bir çocukluk geçiren Beethoven, küçük yaşlarda
ailesinin geçimine katkıda bulunmak için kilisede piyano çalarak çalışmaya
başlamıştır. (3)
4- Ancak zihinsel engelli iki evladı için hayata yeniden tutunduğunu anlatan Volga, iki
çocuğunun da yüzde 76 özürlü raporu bulunduğunu belirterek, şunları kaydetti:
İlhami biraz saldırgan. Kaç defa evde yangın tehlikesi atlattık. Onlar mutlu olsun diye
uğraşıyorum. Ben onlardan, onlar da benden ayrılamaz. Birbirimize çok bağlıyız.
Oğullarım benim canım, ciğerim. Onların hem annesi hem babasıyım. Allah’ın emaneti
77
olan çocuklarıma ölünceye kadar en iyi şekilde bakacağım. İki odalı evimizde çok
sıkıldıkları için hemen hemen her gün onları ilçe merkezine gezdirmeye götürüyorum.
Evde sürekli gözümün önünde tutuyorum. Çocuklarımın yemesinden, giyimine kadar
her şeyiyle ilgileniyorum. Devlet gereken maddi desteği sağlıyor, belediyeden de
yemeğimizi alıyoruz. Bu şekilde kimseye muhtaç olmadan yaşamımızı sürdürüyoruz.
Ayaklarım hiç olmasa da sürünerek hareket eder, oğullarıma en iyi şekilde bakmak için
çaba gösteririm. Dedi.
Kendisinin aynı zamanda kalp rahatsızlığı bulunduğunu aktaran Volga, çocukları için
tek ayağıyla da olsa yere sağlam basmak zorunda olduğunu, haline her zaman
şükretmesini bildiğini sözlerine ekledi.(4)
7.2- ENGELLİ BABASI OLMAK
Liseye başlamıştım... İlk veli toplantısına babam katılmıştı... Toplantıda öğretmen
direkt olarak babama gidip şunları söylemiş:
— Beyefendi oğlunuz çok başarılı bir çocuk. Sizi tebrik ediyorum.
Babamda beni tebrik etti. Üç ay sonra tekrar veli toplantısı olmuştu. Toplantıda
öğretmen yine tekrar babamın yanına gidip şunları söylüyor;
— Beyefendi oğlunuzun soruları ile baş edemiyor, oğlunuza söz dinletemiyoruz.
Bu toplantıdan sonra babamın bana çok kızacağını düşünerek kendisine sordum:
— Toplantıda ne oldu baba
— Oğlum öğretmenini beğenmedim... ‘Sen benim Oğlumsun. Hiç kimse seni böyle
fütursuzca eleştiremez’ dedi.
O gün dünyalar benim olmuştu. Babamın bana güvendiğini bir kez daha anlamıştım.
Babamın evlatlarına güven duyması işitme engelli iki ağabeyimi ve beni hep başarıya
taşımıştır. Büyük ağabeyim 1993 senesinde Kütahya kungfu karate şampiyonu oldu.
Ortanca ağabeyim ise Denizlispor takımında a kadrosuna kadar yükseldi. Halen
Kütahya işitme engelliler sporda top koşturuyor. İkisi de emekli oldu... İkiside umut
dolular.
Babam geçmiş dönemlerde güreş sporu dalında çok başarılı imiş. Bursa güreş
Kulüplerinden çok ciddi transfer teklifleri almış. Dedeme ise bu transfer tekliflerini
iletince şöyle söylemiş dedem:
— Sanki sen transfer olunca Musa’nın oğlu Süleyman çok başarılı diyecekler...
Boş ver demiş. Babam yıkılmış. Umutları sönmüş. Babam kendi gençliği zamanında
yaşadığı olumsuzluklardan kendisine ders çıkarmış ve evlatlarının her zaman arkasında
durmuştur. İşitme engelli ağabeylerimin topluma kazandırılmasında çok büyük
zorluklar çekti annem ve babam. Toplumda bazı kendini bilmezler işitme engelli
ağabeylerimi dışladığında, birileri onları dövmeye kalktığında annem, babam hep set
olmuştur.
Allah razı olsun babamdan… Engelliler ile ilgili bugün bu duyarlılığa sahip isem
Allah’ın izniyle onun verdiği eğitim sayesindedir. İşitme engelli ağabeylerimin
başarıları Allah’ın izniyle babamın vermiş olduğu mücadeleler sayesindedir.
Bu aralar rabbimin hediyesi oğlum oldu Allah’ın izniyle. Adını ise babamın ismi
Süleyman koyduk… Babam çok sevindi bu jestime. Ama onun emekleri karşısında ne
kadar jest yapsak da babamın hakkını ödeyemem. Allah razı olsun babamdan.
78
SİZLERDEN GELEN YORUMLAR
Allah bir hikmetle insanı engelli yaratıyor. Eğer şükrederse çok fazla sevap alır. İman
edip hayatını geçirirse ne mutlu ona. Biz sağlam vücutla namaz kılarken 1 ecir
alıyorsak engelli bunu yaptığında 100 ecir alıyor. Bu da Allah'ın sonsuz merhameti.
Ayrıca cennette onları bekleyen sonsuz güzel bir hayat var. Allah'tan daima razı olmak
gerek.
07 Ağustos 2015 - ErkanArkut-Milliyet Blog
7.3- ENGELLİ ÇOCUĞUMUN BABASI MIYIM?
Baba olma duygusu rabbimizin bizlere lütfu. Gerçekten imanlı bir baba, evladının
Allah’ın bir emaneti olduğunu bilir ve İslam’a göre yetiştirir. Bir ailede engelli bir
çocuk dünyaya geldiğinde maalesef bütün yük anneye biniyor. Türkiye’de engelli
çocuğu olan ailelere baktığımızda (istisnalar kaideyi bozmaz) kadınlar erkeklere
nazaran daha fazla yıpranmışlardır. Engelli çocuğunu hayata kazandırma mücadelesi
altında ezilen annelerimizin ayaklarının altını canı gönülden öpüyorum.Belki de
‘’Cennet Anaların ayağı altındadır’’ hadisi şerifine layık en çok hak eden engelli
çocuğu olan annelerdir. Bir aile kendi evladını belirleyemeyeceği gibi lütfedilen evlat
emaneti, tamamı ile Allah-u Teâlâ’nın tasarrufundadır. Babalarda bu ilahi takdirin
farkına vararak annelerin üzerindeki bu sorumluluğu paylaşmalıdırlar. Engelli çocuk
babalarımıza Efendimizin (s.a.v.) : “Sizin en hayırlınız kadınlara karşı hayırlı
olanınızdır.” buyurdular. Hadisi şerifini hatırlatmak isteriz.
Rabbimiz “Erkekler kadınlar üzerine kavvamdır.” buyuruyor. Kavvam yönetici ve
koruyucu demektir. Bu âyetikerîme ile evin reisi, idarecisi erkek olarak Yaradan’ımız
tarafından tayin edilmiştir.
Yazımıza KenzaburoOe’nun 1994’te Nobel ödülünü aldığı, dilimize Hüseyin Can
Erkin’in 2010’da çevirdiği Kişisel Bir Sorun adlı eseri ile devam edeceğiz. Kitabı
anlatırken Engelli çocuğu olan bir babanın yaşadığı hayat mücadelesini anlatırken
verdiği mücadele ve ulaştığı başarı merdivenlerini birlikte çıkacağız
‘’Hayaller ve Gerçekler arasında kalan bir baba’’
1960 yılında evlenmiş, 1963 yılında Hikari isminde (isim ‘ışık’ anlamına gelmektedir)
zihinsel engelli oğlu dünyaya gelmiştir.Hayatından çok da tatmin olmayan bir
kentlinin, işinden, evliliğinden ve kendinden kaçış süreçlerinin başlangıcı olarak Afrika
seyahatini görüşü ile kendisini daha da yalnızlaştıracağını ve toplumdan
soyutlanmasına neden olacağını düşündüğü bir bebek arasında gidip gelen bir hikâye.
Ve okur biraz da hayalle gerçeğin çatışmasını izliyor Bird’in düşünsel yolculuğunu
takip ederken:Bird birden bire bebeği yok etme kararını bebeği yaşatma kararına
dönüştürdü. Bebekten kaçmak yerine, bebeği kabullenip büyütme kararına. Ve bunu
kendisini aldatmanın tuzağından kurtulması olarak görüyordu.
Bird kendini gerçek yaşamın sorumluluk dolu kollarına atarken, aslında en güzel
hayallerin de bu sorumluluklardan kaçmadan gerçekleştirilen hayaller olduğunu
keşfettiği yeni bir yolculuğa başlıyordu.(5)
79
Tedavi sürecinde Doktorlar
Doktorların çocuğunun geleceği ile ilgili sunduğu –hiçbiri de sağlıklı bir çocuk
olabileceğini vaad etmeyen- seçenekler ile utanç, korku, suçluluk duygusu arasında
sıkışmış olan Bird’ün içini, bebeğin hâlâ hayatta olduğunu düşündükçe bir yenilmişlik
duygusu kaplamaktadır. “Bitkisel bir varlık? Öyle bile olsa, kaktüs gibi tehlikeli bir
bitki” (s108). Sorumluluklarından kaçış yolunu alkol ve sıra dışı bir kadın olan eski
arkadaşı Himiko’da arar. “Zaten evlendiğim anda kafesin içine girmiştim, ama kafesin
henüz açık olan kapısını doğacak olan çocuk sımsıkı kapatacak.” (6)
"Kenzaburo ve dahi oğlu aramızda".
Oğlunun yine de yaşamasını istediği an, bu kez kendi ölümünü istiyor.
Dayanamıyor.Bir saniye sonra, ona yaşama gücü veren, oğlunun sonsuz sessizliği. O an
bir karar alıyor. Oğlunun sessizliği ile yaşamayı öğrenmek. Ama nasıl?Öe, bir ses
bandına bin türlü kuş sesi kaydediyor. Her gün sabahtan akşama kadar oğluna bu
bantları dinletiyor. Bıkmadan, usanmadan kuş sesleri. Dört yıl sonra ilk mucize
gerçekleşiyor. Hikari, ömrünün ilk cümlesini dile getiriyor: "Bu... bu... bu... su... su...
se... se... si".Öe ve eşi sevinçten çıldıracak gibi. Kuş seslerine devam. Kuş sesleri
eşliğinde, bu kez klasik müzik. Sabahtan akşama kadar klasik müzik. Bach, Mozart,
Beethoven.Mucizenin mucizesi, Hikari yedi yaşına bastığında. Yine bir atom bombası
gibi.Sonsuz sessizliğe gömülmüş dünyasına ilk başkaldırı. Kaderine kılıç çekme. Hiç
kimsenin yardım edemeyeceği kaderi, sadece kendisiyle aşmanın inancı. O inancın
muhteşem azmi. Sözcükleri aciz bırakan iradenin zaferi.Doktorlar inanamıyor. O nasıl
bir sonsuz sessizlik ki, yedi yaşında zeka özürlü bir çocuğa yaşama asılmanın inadını
aşılıyor. Tıbbın yanıtı yok.Büyük gün, yirminci doğum gününden birkaç gün önce.
Hikari’nin bestelerinden oluşan ilk CD piyasada. Japonya’da kapış kapış.
Bestseller.1994’te Nobel Ödülü’nü almak için, ailece Stockholm’e gidiyorlar. Tören
için, Öe ve Hikari birer frak kiralıyor.İsveç basını, yeri yerinden oynatıyor: "Kenzaburo
ve dáhi oğlu aramızda".Aile gözyaşlarına boğuluyor. Zeka özürlü oğul, artık bir
dáhi.Bugün 42 yaşında. Hálá sonsuz sessizliğinde. Hikari’nin babasına son sürprizi,
Öe’nin 70. doğum gününde. Babası için bir beste yapıyor. 70. yıl armağanı.
"Ba... ba... ba... ye... ye... yet... mi... mi... miş... ya..ya... yaş... ku... kut..kut... lu... o...
ol... su... su... sun..." (7)
‘’Özet olarak anlatmak gerekirse;’’
“Kişisel Bir Sorun”, KenzaburoOe’nin benzer bir süreçten çıkışının hemen ertesinde
yazdığı bir roman. Yazar, 1963’de bedensel ve zihinsel özürlü bir çocuk sahibi olmuş;
Hikari. KenzaburoOe ve karısı da önce bu çocuğun yaşamaması gerektiğine karar
vermişler. Sonrası Hikari’ye adanan bir hayat. Oe, bütün gün oğluna kuş sesleri ve
klasik müzik parçaları dinletmiş. KumikoTamura, küçük Hikari’ye piyano dersleri
vermiş. Sonuçta konuşması bile mucize olarak görülen Hikari, yedi yaşına bastığında
besteler yapmaya başlamış. 20 yaşına geldiğinde de ilk CD’sini piyasaya çıkarmış.
Hikari bugün 47 yaşında, hâlâ konuşamıyor ve Japonya’nın önemli bestecilerinden biri
olarak anılıyor. Babası 1994’te Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldığı sırada elbette Hikari de
orada. “Kişisel Bir Sorun”, baba-oğulun başarı hikâyesine dönüşüyor.(8)
Not: Bu kitabı engelli çocuğu olan babalarımıza okumalarını tavsiye ederiz.
80
7.4- ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN BABALAR NE DEDİLER?
‘’ Peygamber (sav) “Ben mümine gıpta ediyorum. Öyle ki Allah verdiği için
şükreder. Vermediği zaman sabreder.”
Baba demek hayata daha bir güvenli bakabilmek demek. Baba denge demek.
Engelli çocuk için iyi bir baba cenneti, kötü bir baba cehennemi yaşatır. Engelli
çocuğunun manevi takdiri ilahi sırrını anlayan babalar ise canla başla mücadelelerini
gösterirler. Bir elin nesi var, iki elin sesi var demiş atalarımız. Anne şefkati desteği ile
birlikte baba güven zırhına bürünen engelli daha kolay başarıyı yakalayabilir. Çünkü
destek tamdır engelli çocuğa. Sizleri aşağıda engelli çocuğu olan babaların sözleriyle
bırakıyorum.
— Eğer yine hamile kalsanız ve doğacak çocuğunuzun engelli olduğunu öğrenseniz
yine de bebeğinizi hayata getirir miydiniz?
— Anne: Elbette. O da benim canımdan bir parça. Ondan vazgeçmeyi hiç
düşünmezdim bile. Çünkü onun da yaşamaya hakkı var. İnsan yaşamadan bilemiyor
ama başa gelince de bu şekilde yaşamayı öğreniyor. Mutlu olmak sizin elinizde.
Güzellikleri görmeye çalışırsanız hayatınız güzel olur. Ben buradan tüm engelli çocuğu
olan ailelere sesleniyorum, evlatlarınızın kıymetini bilin. En ufak hatalarında onları
ezip geçmeyin. Ve engellemelere inat, engelli çocuğunuzla hayatın tadını çıkarın.
— Baba: Eşimle aynı fikirdeyim. Asla çocuğumdan vazgeçmezdim. İsyan edip kendi
hayatınızı da çocuğunuzun hayatını da mahvetmek sizin elinizde, olumlu düşünerek
güzelleştirmekte. Engeller aşılmayacak diye bir şey yok, yeter ki isteyin.(9)
— Prof. Dr. Mim Kemal Öke, "Engelli bir çocuk için neden ben sorusunun cevabını
buldunuz mu?" şeklindeki bir soruya ise şu yanıtı verdi:
"Evet. Çünkü Tanrı benim olgunlaşmamı, dünyaya bakış açımın değişmesini, dikkatli
bakıldığında hayatın eksilerinde dahi güzellikler olduğunu, insanlara tepeden
bakmamamı, herkes için yapılabilecek şeyler olduğunu, gerçek sevgiyi öğrenmemi,
kısaca insan olmamı istiyordu. İnsan olabilmek zordur. Sıra dışı işler sıra dışı kişilere
baş etmeleri için verilir. Bunun için beni ve siz engelli ailelerini seçti diye
düşünüyorum ve şükrediyorum. Nazlı beni insan yaptı. Onun gelişmesi adına 20 yıl
çabalamadığım gün olmadı, bu arada çok özel duygular hissettim. Belki engelsiz bir
çocukla bu kadar güzel bir 20 yıl geçiremeyecektim. O nedenle seçme şansım olsa ben
yine kızımın babası olmak isterdim."(10)
81
KAYNAKLAR:
(1)(www.milliyet.com.tr/engelli-minik-muhammet-enes-azmiyle-yozgat-yerelhaber-6
46339/)
(2)( www.yazbir.com/spor/gunun-goruntusu-akatlardan-h195158.html)
(3)(wikipedia.org/wiki/Ludwig_van_Beethoven)
(4)(www.konhaber.com/yeni/haber-90458-YASAM-Engelleri-sevgiyle-asan-ornek-bi
r-baba.html)
(5)( Işıl Bayraktar – edebiyathaber.net (18 Mayıs 2015)
(6)(s15)- www.bilisimdergisi.org/s131/pdf/168-171.pdf)
(7)(HÜRRİYET - 28 Mayıs 2006 www.hurriyet.com.tr/yazarlar/4482695.asp Yalçın DOĞAN - Ona yaşama gücü veren oğlunun sonsuz sessizliği)
(8)(Yekta Kopan filucusu.blogspot.com.tr/2010/11/bebegi-besiginde-oldurmek.html)
(9) (celebikaptan.wordpress.com alınmıştır...)
(10)(www.engelliler.biz/forum/engellilerle-ilgili-haberler/68983-prof-dr-mim-kemaloke-secme-sansi-taninsa-yine-engelli-babasi-olmayi-secerdim.html)
82
SEKİZİNCİ BÖLÜM
ENGELSİZ MEKTUPLAR
Kişinin kıymeti, dilinin altında ve kalemin ucunda gizlidir, onu söz ve yazı, açığa
vurur.
Ali Fuat Başgil
83
8.1 –ENGELLİ ÇOCUKLARIN ANNE BABALARINA YAZDIĞI
MEKTUPLAR
A.MEKTUP
Canım Anneciğim benim... Seni çok seviyorum... Neden hep dalıp dalıp gidiyorsun,
neden bana hep üzgün üzgün bakıyorsun, neden hep aynı soruları tekrarlıyorsun, neden
kendini suçlamaktan vazgeçmiyorsun, neden hep kızgınlık duyuyorsun? Hâlbuki ben
meleklere: "beni bu halde dünyaya gönderirseniz ben orda ne yaparım diye
sorduğumda: "korkma dediler, orda senin annen olacak, biz senin için en iyisini seçtik,
sana o bizden daha iyi bakacaktır, sana birçok şeyi o öğretecektir ama unutma ki senin
de ona öğreteceğin birçok şey var, o sana öğretecek sen ona öğreteceksin ve bir gün
kendi kendine yaşayabileceksin" dediler. Hadi anneciğim başlayalım çalışmaya,
öncelikle ben sana ceza olarak değil ödül olarak gönderildim, ben senin ödülünüm
bunun farkına varmalısın.(1)
B.MEKTUP
Henüz 6 yaşında bir çocuktum. Gömeç’ten, Tokat Körler Okulu’na uzanan,
yaşayabileceğin belki de en uzun yolculukta hiç üzülmemiş gibi yapmıştın. Beni yatılı
okula bıraktığın gün dayanamayıp Ankara’ya gitmiş, hayatında ilk ve son kez çevreni
kullanıp 1 yıl sonra kaydımı size daha yakın olmam için İzmir Körler Okulu’na
almıştın. Belki kendince bu ayrılık sınavından sınıfta kalmıştın ve o günden sonra beni
bir daha asla yatılı okula bırakmamıştın.
Düşünüyorum da ne çok şey öğrenmişim senden. parayı kafaya takmamayı, hayatın
bize verilmiş en büyük armağan olduğunu senden öğrendim baba. Ne olursa olsun,
yalan söylememeyi, hak yememeyi, baş eğmemeyi, dalkavukluk etmemeyi, sabretmeyi
ve olabildiysem iyi insan olma erdemini en çok senden öğrendim.
Sen, annemle birlikte 3 yıl önce başlayan televizyon sürecimin en sıkı takipçisi, sizden
çok uzaklarda olsam da hayatımın en büyük destekçisi oldun her zaman. Bugün bilmeni
isterim baba, bir şeyler yapabildiysem hepsi biraz da sizin için. Benden çok uzak
yerlerde yaşamımla gurur duyduğunu bilmek, belki 1-0 geride başladığımız yaşam
mücadelesinde en azından beraberliği yakalamak için. (2)
YORUM
Aileler engelli çocukları ile aralarında birbirlerine olan duygularını anlatan mektuplar
ile iletişim bağlarını kurabilirler. Yüz yüze ifade edilemeyen bazı duygular mektuplarla
kelimelere dökülebilir. Bu sayede anne babalar, çocuklarının duygularına hakim
olmakla beraber iletişim bağlarını daha da güçlendirirler. Söz uçar yazı kalır. Yazılan
mektupların anı-hatıra olarak kalması belki de gelecekte eser olması bile ihtimal
dâhilindedir. Engelli çocukların duygularını kâğıda dökmesi ruhen bedenini
rahatlatmakla beraber kişisel gelişimine de katkı sağlayabilir.
8.2 – ENGELLİ ÇOCUKTAN ANNE-BABASINA MEKTUP
Canım Anneciğim babacığım;
Biliyorum beni heyecanla bekliyorsunuz. Aslında ben de size kavuşmak için heyecanla
bekliyorum. Beni size lütfeden Rabbime şükürler olsun. Rabbim insan olma şerefini
bana lütfetti hamdolsun.
84
Canım Annem Babam…
Ne olur ben doğmadan, doğmamış bana hazırlık yapmayın. Takdir Allah’ın… Belki de
size kavuşmak yerine tekrar Rabbime kavuşacağım. Bunu ancak Allah bilir. Şunu
hiçbir zaman unutmayın: çocuğu anne baba yapmaz, Rabbimiz ikram eder, lütfeder.
Annem, Babam…
Rabbimizden ne gelirse hoştur. Engelli de olsam, engelsiz de olsam, Rabbimin
ikramına sahip çıkmalı ve rabbimize teslim olmalısınız. Her şeyin hayırlısını Rabbimiz
bilir. Rabbimin takdiri üzerinde doğan bir Bebeğim ben.
Sevgili Anneciğim Babacığım…
Hayal kırıklığına uğramayın engelli doğdum diye. Siz evladınızı sevmez iseniz,
Sahiplenmez iseniz, saygı duymaz iseniz, toplum O zaman beni hiç sevmez. Bana saygı
duymaz. Beni bağrına basmaz.
Anneciğim babacığım
Ne olur günaha girmeyin. Engelli doğmak benim kaderim. Rabbimizin takdiri. Eğer
sizisyan ederseniz; Allah muhafaza bu Rabbimize isyan olur. Sizler benim
canımsınız… Günaha girmenizi istemem. Ahiretinizi yakmanızı istemem. Çünkü
Ahirette engelsiz bir şekilde belki de en güzel şekilde cennet bahçelerinde görüşeceğiz.
Canım Annem Babam…
Ne olur elimden tutun… Sadece ayağa kalkmama yardımcı olun. Allah’ın izniyle ve
desteğiyle inanın başarıyı yakalayabilirim. Bana engelli değilmişim gibi davranın.
Normal davranın. Düştüğümde hemen kaldırmayın. Bırakın hayatı düşe kalka
öğreneyim.
Sevgili Babacığım…
Ne olur benim ihtiyaçlarımı sadece anneme yıkma. Çocuk bakmak zordur. Annem
yıpranmasın. Görev paylaşımı yapın ve ikinizin sevgisinden kana kana içeyim. Seni
seviyorum baba. Senin desteğine, sevgine o kadar çok ihtiyacım var ki… Hani bir elin
nesi var iki elin sesi var derler. Annemin desteği ve senin desteğinle Allah’ın izniyle
başarıya koşabilirim.
Anneciğim Babacığım
Engelli olmam nedeniyle belki sizleri üzebilirim. Engelliliğimi kabul etmek bir süre
alabilir. Engelliliğimi aşabilmem sürecinde sizi üzersem özür dilerim. Şunu bilin ki
Allah’ın izniyle engellere takılmayacağım ve başarıya koşacağım. Sizin gurur
duyabileceğiniz bir evlat olacağım. Ağlamayın… Beni sevin. Bana güvenin. Çünkü
ben ömrüm boyunca sizleri seveceğim. İnşallah bana olan destekleriniz Ahirette cennet
anahtarınız olur.
8.3 – GÖRME ENGELLİ AHMET GÜR’DEN ANNE BABALARA MEKTUP
Beni engelsiz yaşatan canım annem... Fedakârlıklarını nasıl anlatırım ya da
anlatacak bir kelime bulabilir miyim? Bilmiyorum sen olmasaydın asıl engel o zaman
85
başlardı. Ne hayatı öğrenirdim ne de emeklenmeden yürümeyi. Eğer sen olmasaydın;
kaderime küsüp köşeme oturup, kaderime teslim olup, ölümümü bekler olurdum belki
de... Ya da ne bileyim, belki bu kadar sevmeseydin, bu kadar melek olmasaydın, işte
ben o zaman kanadı kırık güvercin misali olurdum. Hayatın tamamıyla görüp
görmemekle bir alakası olmadığını öğrenemezdim. En umutsuz anımda tutunduğum bir
dal oldun. Senin sayende sımsıkı sarıldım. Hayata ne zaman isyan etmeye kalksam
bana Allahtan gelene isyan etme diye kızardın. Bana hep engelin sana cezamış gibi
gelebilir, ama bu sana Allah’ın bir ödülüdür. Bu geçici dünyada karanlıkta
kalabilirsin... Ama sabreder, şükredersen kazananlardan olur, Ahiretini ebedi aydınlık
edersin. Derdin hep. Anne sana söz veriyorum. Öğütlerini tutup Rabbimize layık kul
olacağım.
Benim yufka yürekli aslan babam. Göremediğim için üzülen belki de en çok babamdı.
Çünkü ben onun aslan oğluydum. Babacığım şunu bilmeni isterim ki; evet beden
gözüyle görmüyordum belki ama bazen unutuyordum görme engelli olduğumu. Çünkü
tutacağım bir el, gören bir çift göz, yufka gibi bir kalp vardı. Sen vardın babam. Elinden
tutup ilk bayram namazına götüren, çivi çakmayı kürekle kum atmayı bana birçok şeyi
öğreten, misafirliğe giderken dereden sudan kucaklayarak geçiren sen varsan yanımda,
engeller aşılmaz mı hiç aslan babam. Hatırlar mısın sünnetimde ben korkuyordum.
Bana erkek adam korkar mı hiç diye cesaret vermiştin. O cesaretle bütün çocuklar
ağladı tek ben ağlamamıştım ve sana sünnetimden sonra baba ben adam oldum
demiştim. Sende gülüp koçum diye öpmüştün beni. O sünnet paralarıyla elimden tutup
bakkaldan yiyecek almıştın... Dünyanın en mutlu insanı ben olmuştum belki de.İnsanın
senin gibi tatlı babası olur da benim kendimi engelli yerine koymam biraz nankörlük ve
sana haksızlık olmaz mı? Oysa senin yanında hep mutlu olmuştum ben. Canım
babam... Sayende karanlık nedir bilmedim ben. Ne zaman düşecek olsam uzanan bir
elinle kaldırdın beni. Şükürler Allah’ıma senin gibi aslan bir babam olduğu için sonsuz
şükür. Teşekkürler beni ışıksız sevgisiz bırakmadığın için. Allah razı olsun senden Seni
çok seven oğlun Ahmet.
Çocuklarına engelli gibi davranmayan anne babaların çocuklarının toplumda daha
başarılı olduğu gözlemlenmiştir.
— Evet, engelli doğdum ama anne babamın sayesinde engelsiz yaşayıp engelsiz
büyüdüm
— Okyanustan büyük olan sevginiz merhametiniz için teşekkürler.
— Yorulmayan bıkmayan yüreğinize teşekkürler
8.4 – ÜSKÜP’LÜ ENGELLİ ARİYETA AHMED’DEN
ANNE BABALARA SESLENİŞ
Engelli bir çocuk olmak engelleri daha zorlu bir yoldan gitmektir. Biliyorum;
çocuklar kaç yaşında olursa olsun anne baba gözünde hep çocuk kalıyor. Bence engelli
de olsa düşe kalka yetişmeli çocuk. Biliyorum, çocuğunuz farklı. Farklı ama bağımsız
özgürce hareket edebilmesi çok ama çok önemli. Avrupa’nın belki de en güzel örnek
alınacak yanı çocuk on sekiz yaşına geldiğinde karışılmaması, özgürleştirilesi ve hayat
mücadelesinin ortasına bırakılması.
Anne baba engelli çocuğun hayatına müdahale ettiğinde neler oluyor peki?
— İnsanlar anne baba destekli engelli ile dalga geçebiliyor ve bu durum toplumda aciz,
kendi başına hareket edemez bir kötü prestijuyandırıyor.
86
— En önemlisi de engelli çocuk yeni arkadaşlar kazanamıyor ve sürekli anne babasına
muhtaçgörüntüsü oluşturuyor.
Anne baba davranışı ne olmalı peki?
— Çocuklarını kısıtlamamalı
— Refakatçisiz bağımsız hareket etmesini sağlamalı
— Düşmesine izin verilerek hayatı öğrenmesi sağlanmalı. Anne babalar izlemeli ama
çocuğuna izlediğini hissettirmemeli.
— Özgür bırakmalı.
— Mesleki anlamda gerekli araştırmaları yaparak çocuğuna tavsiyelerde bulunmalı ve
kararları kendisine bırakmalı.
Benim ismim Ariyeta. Edebiyat mezunuyum. Benim almış olduğum diplomam hem
annemin, hem babamın, hem ablamın. Ben bir adım attıysam annemin babamın
desteğiyle ikinci adımlarımı daha bir özgüvenle attım. Hiçbir zaman bana ikinci engel
olmadılar. Gerekli yerlerde benimle birlikte gezdiler, okudular, eğlendiler. Ama hiçbir
zaman özgürlüğüme müdahale edici tutumlara girmediler. Allah razı olsun onlardan.
Onları çok seviyorum. Babamı yakın zamanda kaybettim ama yokluğu her daim
kalbimde. Biliyor musunuz? Engelli çocuklu ailelerde aile bağı çok daha ince, çok daha
güçlü. Sözlerime son verirken Türkiye’yi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı
çok sevdiğimi de belirtmek istiyor, saygılarımı sunuyorum.
Hayat bir tiyatro
En zor karakter Engelli çocuğa anne baba olmak ama Ahiret ücreti de yüksek
gibi görünüyor.
KAYNAKLAR;
(1)candaozurolmaz.org/bir-mektup-var/32-ozurlu-bir-cocugun-annesine-yazdigi-mekt
up.html#.Vmdkp9LhCUk
(2)(www.posta.com.tr/turkiye/YazarHaberDetay/Evren-den-babasina-duygusal-mektu
p.htm?ArticleID=77581)
87
DOKUZUNCU BÖLÜM
ANNE-BABALARA FAYDALI BİLGİLER
Yüz’de ısrar etme, "Doksan da olur".
İnsan dediğinde, "Noksan da olur"...
Sakın büyüklenme, "Elde neler var".
Bir ben varım deme, "Yoksan da olur".
Hatasız Dost Arayan, Dosttan da olur....
Mevlana
88
9.1 –ENGELLİ AİLELER… AKLINIZDA BULUNSUN
— Engelli çocuğunuzun eğitiminin yanı sıra çocuk olduğu için oyuna ihtiyacı olduğunu
unutmayın
— Bebeklerde çiğneme ve yutma bir sorundur. Bundan dolayı biberon yerine genel
itibariyle kaşık ile mamasını vermeyi tercih ediniz
— Kaplıca tedavilerinin kimi engel grubu için faydası yoktur. Mümkün olduğunca
doktor tavsiyesi ile kaplıcalara gidiniz
— ilaç tedavilerinin yanı sıra bitkisel tedavi yöntemlerini de araştırınız.
— Anne sütünün genel itibariyle tavsiye edilen verilme zamanları sabah, ikindi ve
akşamdır.
— Engelli çocuğunuza mutlaka müzik dinletiniz… Mesela ney sesi insan ruhunu
dinlendirir.
— Sorunlarınızı tıp alanında uzman bir kişiyle ya da bir psikiyatrisi uzman ile paylaşın.
— Engelli çocukların eğitiminde istikrar önemlidir. Bugün eğitim, yarın tedavi
yapmayalım deme lüksü yoktur engelli ailelerin.
— Spor dalları da engelli çocuklar için rehabilitasyon eğitimidir.
— İşi yok diye evlendirilmeyen çok sayıda mağdur engelli genç vardır. Rızık
Allah’tandır. Evlilik engellinin hayata daha umutla tutunmasını
sağlayabilir.Engellerini aşmasını sağlayabilir.
9.2-–ENGELLİ AİLELERE NOTLAR
—Siz dalını kırıyorsunuz diye bahardan vazgeçer mi hayat? ” Ümit İlter
- Kaderimi ben seçmedim. Rabbim ikram etti. Elhamdülillah. . ”
— Mesele çerçevenin boyutları değil, mesele o çerçeveye hangi resmi koyduğundur.”
Aşk Tesadüfleri Sever (2011)
—İsyanlardayım dedi. Hayır, imtihanlardaydı. Fark etseydi, kurtulacaktı.” Mevlana.
—Umut belki de gelecek sayfadadır. Kapama kitabı. ’Kitabın bütün sayfalarını
çevirdim, ona rastlamadım.’ Belki de kitaptır umut.” EdmondJabes
— Sabır yaranın içinde Yaradanı görmektir. Sabır Yaranın içinde Yaradanı görmektir.
(Hz. Mevlana)
— Doktorlar umut vermese de, şifa Allah’tandır.
—Karamsar rüzgârdan şikâyet eder, iyimser değişmesini bekler, gerçekçi ise
yelkenlerini ayarlar.„ William A. Ward
— Deniz kıyısında bir ihtiyar taşçı, kaya yontmaktadır.
Güneş onu yakıp kavurur.
O da Allah’a yakarır keşke güneş olsaydım diye.
“Ol” der Allah. Güneş oluverir.
Fakat bulutlar gelir örter güneşi, hükmü kalmaz.
Bulut olmak ister. “Ol” der Allah bulut olur.
Rüzgâr alır götürür bulutu, rüzgârın oyuncağı olur.
Rüzgâr olmak ister bu kez. Ona da “Ol” der Allah
Rüzgâr her yere egemen olur, fırtına olur, kasırga olur.
Her şey karşısında eğilir.
Tam keyfi yerindeyken koca bir kayaya rastlar.
Oradan eser buradan eser, kaya bana mısın demez!
89
Bildiniz, Allah kaya olmasına da izin verir.
Dimdik ve güçlü durmaktadır artık dünyaya karşı…
Sırtında bir acı ile uyanır…
Bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır.
VE İŞTE KADER…
KADERİNİ SEV BELKİ SENİNKİ EN İYİSİDİR.
Nietzsche
9.3- ENGELLİ AİLELERE FAYDALI BİLGİLER
— İnsanın ruhunu yücelten acı, ucuz bir mutluluktan daha değerlidir. Dostoyevski
— İnsan yaşadıkça anlıyor ki, kendi kayığını kendin çekmezsen bir yerlere
gidemiyorsun.
KatharineHepburn
— Elimizde olan şeyleri çok seyrek düşünürüz. Eksik olanları ise
daima.A.Schopenhauer
— Rabbimizin dünya hayatında muhakkak ki en sevdiği peygamberlerdir.
Peygamberler dahi çok ağır imtihanlardan geçmişlerdir. Mesela Hazreti Yakup
Peygamberin gözleri kapanmıştır. Hz. Eyüp Peygamber ağır hastalıklarla imtihan
olmuştur. Hz. Musa dilindeki peltekliği ile örnek teşkil etmektedir. Daha nice diğer
Sahabeler engelleriyle imtihan vermişlerdir ve imanın zirvesine erişmişlerdir. Sabır
etmişlerdir ve başarmışlardır.
— Hayat sana limon veriyorsa limonata yap.
— Engelli çocuğunuza gösterdiğiniz gayretler karşılığında bir şey beklemeyip, takdiri
Allaha bırakın ki; hayal kırıklığına da uğramamış olursunuz.
— Gemi limanda güvendedir, ama gemiler limanda beklemeleri içinyapılmaz.
PauloCoelho
— Aşk, gülü dikeniyle avuçlamak; ama kanayan ellerin hesabını gülden sormamaktır.
İskender Pala
— Engelli çocuğunuzun dünya hayatında hangi uzvu eksikse Ahirette o uzvu Rabbinin
huzurunda en güzel şekilde tamamlanacaktır. Ne büyük mükâfattır ki, AllahüTeala’nın
huzurunda engellerin kalkması.
— Dünyada taştan olmayan ve kimsenin sizden alamayacağı bazı şeyler vardır. İçinden
alamayacakları ve dokunamayacakları bazı şeyler asla dokunamazlar…
Umut Esaretin Bedeli filmi
— Eğer yürüdüğünüz yolda hiçbir engel yoksa, o yol sizi hiçbir yere götürmez.
George B. Shaw.
— Bugünle dünün tartışmasına girersek geleceği kaybederiz.
William Churchill.
— Doğru yolda giden kaplumbağa eğri yolda giden yarış atını geçer.
J. J. Rousseau
— Engelli aile için dünya hayatı nedir?
Lunapark mı?Meyhane mi?Çilehane mi? İmtihan salonu mu?
— Engelli çocukları olan Anne Babalara başarı formülü;
- Yaratılanı yaratandan ötürü sevme
- Yaratılanın yaratıcısına teslimiyeti
- Ruhun nefse hakim oluşu
- Şeytanın devre dışı kalışı
İşte imanın zirve noktası
90
— Engeller aşılmak içindir, takılmak için değil. Ali Suat.
— Hapishanede günlerini sayan iki mahpus birlikte duvara bir delik delerler. Deliği
sadece başlarının sığacağı kadar genişlettiklerinde, ‘hadi dışarı bir bakalım’ derler.
Önce biri başını delikten dışarı çıkarır ve ekşimiş bir yüz ifadesiyle,
- " Çok kötü ağabeyciğim, çok kötü!" der. " Her taraf çamur, sis... Göz gözü görmüyor."
Diğeri şaşırır ve başını dışarı uzatır. Bakar bakar... Ve hayran bir yüz ifadesiyle;
"Muhteşem!" der. " Muhteşem bir gökyüzü, ağaçlar, bulutlar, kuşlar çiçekler var..."
Gönlümüzden geçeni görür, kalbimizin söylediğine inanırız. Sonunda, gördüklerimiz
ve inandıklarımız oluruz! Mevlana’nın dediği gibi ‘ Güzel bakan güzel görür.
—Geçmişi değiştiremezsin ama gelecek hâlen avuçlarının içindedir.
Hugh White
— Karamsar olmak zor değil,
Zor olan; çılgın bir fırtınadan sonra gökkuşağı gibi gülümseyebilmektir...
Kucaklamaya kollarının yetmeyeceği bir ağaç, bir tohumla başlar;
En uzun yolculuklar, bir adımla başlar;
Gerçek sevgiler ise bir tebessümle başlar...
Annem her fırsatta çocuklarına güneşe doğru zıplamalarını öğütlerdi.
Güneşe ulaşamazdık ama hiç olmazsa ayaklarımız yerden kesilirdi.
Z.N. Hurston
— Eğer çocuklar öğrettiğimiz metotlarla öğrenmiyorlarsa, öğrenecekleri metotlarla
öğretmeliyiz.
9.4–ENGELLİ AİLELERE ANLAMLI FİLM REPLİKLERİ
— Annem hep şöyle derdi: ”Hayata devam edebilmek için geçmişi arkada bırakmak
gerekir.” Benim koşmam da bununla ilgiliydi sanırım.
ForrestGump
— Dünya bir oyun bahçesi, bunu çocuklar biliyor ama biz büyüyünce unutuyoruz.
Yes Man (2008)
- Chris eğer bir adam görüşmeye gömleksiz gelseydi ve onu işe alsaydım sen ne derdin?
- Herhalde pantolonu çok iyiydi derdim.
Umudunu Kaybetme
—Annem her zaman hayatın bir kutu çikolata gibi olduğunu söylerdi. İçinde ne
olduğunu asla bilemezsin.”
ForrestGump (1994)
- ''Rüzgarı yüzünde hissetmedikten sonra kanatların hiçbir önemi yoktur..''
Melekler Şehri.
—Beni olduğum gibi kabul et. Ancak o zaman birbirimizi keşfedebiliriz.
GuidoAnselmi
— Unutmayın, bu dünyada sırtınızı her zaman dayayabileceğiniz tek şey ailenizdir.
Cassandra'sDream (2007)
— Hayatına fazla gün katmak senin elinde değil. Ama gününe fazla hayat katmak senin
elindedir. Hayatından gün çalanlara değil, Gününe hayat katanlara değer vermek
gerekir.
ANONİM
91
9.5- ENGELLİ AİLELERDE YAPILAN HATALAR VE SUNULAN
ÖNERİLER
— Engelli çocuğu olmak ayıpmış, utanılacak bir şeymiş çevreye karşı engelli çocuğunu
gizleyip normal aile görüntüsü veren aileler maalesef vardır ve geleceğin belki de dahi
olabilecek yetenekli engelli çocukları bu durumun kurbanı olabilmektedirler.
— Çocuğun engelli olmasından dolayı aile kurallarına uymama hakkı çocuğa verilerek
dokunulmazlık kazandırılır. Bu gereksiz ayrıcalıklı tutumdur ve çocuğun aile hayatına
olumsuz etki edecek bir durumdur.
— Lokman hekime hastalarımıza ne yedirelim diye sormuşlar şu cevabı vermiş Acı söz
yedirmeyin de ne yedirseniz olur. Evet, engelli çocuklarımızın da şevkini heyecanını,
incitici sözlerimizle asla kırmamalıyız. Engelli çocuklar bir bardak gibidir.
Kırıldıklarında cam parçacıkları gibi onları bir daha toparlayamayabilirsiniz
— Ailede tüm ilgi ve alaka engelli çocuğa kaydırılır. Tüm olanaklar sunulur. Hatta ve
hatta diğer kardeşlerin yaşamı unutulur. Farkında olmadan anne babalar diğer
kardeşlerin engelli çocuklarını kıskanmalarına sebep olabilir. Yani aile de çocuklar
arasındaki denge bozulmasına neden olur.
— Üretmeyen engelli bir çocuk ve ailesi birlikte tükenmeye mahkûmdur.
— Bazı aileler çocuklarını rehabilitasyon merkezlerine göndermeme hatasına
düşmektedirler. Mutlaka göndermeliler ve verilen eğitimleri bizatihi takip etmeliler.
— Engelli çocuk tamamıyla eğitim merkezlerine bırakılmamalıdır. Anne baba da
eğitime dâhil olmalıdır. Çünkü Engelli çocuğa anne babadan başka hiç kimse yakın
olamaz.
— Engelli çocuk eğitimi takibi sadece anneye yüklenmemelidir. Babada bu sürece
katılmalıdır. Yapılan araştırmalarda babalarında müdahil olduğu engelli çocuk eğitim
ve rehabilitasyonlarının daha başarılı geçtiği gözlemlenmiştir.
— Engelli çocuğa karşı anne baba ve kardeşler daha sağlıklı iletişim kurabilmeleri
empati yapmalarına bağlıdır.
— Bazı aileler maalesef çocuklarının engellilik durumunu, eğitim olanaklarını
araştırmamış olup yeterli bilgiye sahip değildirler.
— Aile çevre olan ilgisini azaltmamalı daha da artırmalı ve engelli çocuklarına
başkalarının da katkıda bulunabilmelerine fırsat vermelidir.
— Engelli çocuğu olan anne ve babalarda çocuklarının durumlarını öğrendiklerinde
psikolojik bozukluklara maruz kalabilirler ve aile bir uzman psikolog tarafından
desteklenmelidir.
— Aile bireyleri duygularını birbiri ile rahatça paylaşabilmeli. İçe kapanmamalı.
— Engelli çocuğundan dolayı tatil yapmama da aile için sorundur. Tatil engelli
çocuğunuza ve diğer aile bireylerine moral olacak ve geliştirecektir.
— Olumlu bakış açısına sahip olmalı anne babalar. Negatif duygulardan değil pozitif
yönden hareket edilmelidir.
— Engelli çocuğunuza acıma gibi gaflete düşmeyin. Bu hataya düştüğünüz anda bütün
vermiş olduğunuz emekler bitebilir.
— Engelli çocuğu genelde yalnız bırakmayın. Sürekli kalabalıklarda olmasını
sağlayabildiğiniz ölçüde sağlayın.
— Anne baba kendine yeterince vakit ayırmalı ve kendini ihmal etmemelidir. Anne
babanın sağlıklı sıhhatli ve moralli olması engelli çocuğa gelişim yönünde pozitif
olarak yansıyacaktır.
92
— Haftada, ayda bir gün çocukların aile bireylerin sorunlarını dinleme günü oluşturun.
9.6- ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN AİLELERE ÖNEMLİ TAVSİYELER
1- Engelli çocuğunuzun eğitimine başlayabildiğiniz kadar erken başlayın
2- Aşırı korumacı olmayın… Hayatı düşe kalka öğrenmesi için ona fırsatlar verin
3- Toplum nezdinde kabul görmesi adına çocuğunuzun temizliğine dikkat edin
4- Çocuğunuzun engeliyle aynı durumda olan aileleri araştırın, bulun ve istişare edin
5- Çocuğunuza bir doktorun önerdiğini bir başka doktor da öneriyor mu diye
sorgulayın
6- Çocuğunuzu gayretlerine göre ödüllendirin.
7- Çocuğunuza öğreteceklerinizi sabırlı bir şekilde bir anda değil yavaş yavaş öğretin
8- Engelli Çocuğunuza gösterdiğiniz ilgiyi, sevgiyi diğer kardeşlerine de gösterin
9- Engelli konulu her türlü sosyal etkinliğe katılın
10- Engelliler alanında yazılmış hikâye, roman ve makale kitaplarını okuyun
11- Engelli aile konulu internetten filmler izleyin
12- Özgüven duygusunu geliştirin
13- Çocuğunuzun sağlık, eğitim imkânlarını internetten detaylı araştırın
14- Toplumda, akraba ve komşu çevrelerinde çocuğunuzu taciz edici bakışlara
aldırmamayı öğrenip, çocuğunuzun yanında olduğunuzu çocuğunuzun görmesini
sağlayın
15- Asla eve kapamayın. Gezdirin, yürüyüş yapın ve eğlenin.
16- Çocuğunuzu engelli olmayan diğer çocuklarla asla ve asla kıyaslamayın.
17- Çabalarını övün, motive edin.
18- Manevi anlamda dini eğitim almasını sağlayarak ruh dünyasını zenginleştirin.
19- Bağımsız hareketler yapması için fiziksel yardımınızı azaltın.
20- Kişisel gelişim kitapları okumasını sağlayın. Hatta ve hatta kişisel gelişim
konferanslarına götürün
21- Engelli çocuğunuza asla fiziksel ceza vermeyiniz
22- Kendinize de zaman ayırın. Çocuğu babaya, ya da büyüklere bırakarak ilgiyi
paylaşarak kendinize de değişiklik oluşturun.
23- Sorunlarını kendisinin çözmesinde destek verin.
24- Mümkünse aileniz ile birlikte umre, hac yapın ki hayatınızın anlamı ailece değişsin
25- Ailece engellilere uygun tatil beldelerine gidin
26- Namaz kılmaya ve sürekli abdestli durmaya, akabinde dualara sarılmayı unutmayın
27- Arkadaşlarına dikkat ediniz ki çocuğunuza kötü davranılmasın. Arkadaşları ile
çocuğunuzun haberi olmadan konuşun, hassasiyetinizi paylaşın.
28- Çocuğunuzun engeli alanında başarılı öykü hikâyeleri çocuğunuza okuyun.
29- Birlikte spor merkezlerine giderek sporu sevdirin
30- Engelliler konulu çizgi film bulun, izletin
31- Yarının hâkimi Allah’tır çocuğunuzun engelliliği ya da sağlığı ile ilgili problemler
de umudunuzu koruyun
93
9.7- ENGELLİ ÇOCUĞU OLAN AİLELERE 10 ALTIN TAVSİYE
1- Kendinizi topluma ispatlamak için uğraşmayın.
Engelli aileler Allah’a bağlılıklarını ispat etmek için gayret etsinler. Kendini Allah’a
sevdireni tüm kâinat sever. Düşünün denizlerde balıklara varıncaya kadar, âlemdeki
meleklere varıncaya kadar bütün mahlûkat onu sever. Yani rabbim sevdiğini sevindirir.
2- Dua Ediniz
Yakup peygamber üzüntüsü sürecinde Allaha sürekli dua etmiştir. Allah’ın izniyle
Gözleri açılmıştır. Oğlu Yusuf Peygambere kavuşmuştur. Şifayı veren Allah’tır.
Allah-u Teala kullarına ‘Dua etmeseniz benim nezdimde ne ehemmiyetiniz var? Diyor.
Dua mü’minin silahıdır. Dünyadaki bütün dertlerimize karşı dua silahını kullanmak
dileğiyle…
3- İkinci Bir Doktor görüşü almayı unutmayın
Bir hastalıkla karşılaştığınız zaman kesinlikle bir doktorun dediği tedavi yöntemini
başka bir doktor da öneriyor mu? Sorun, araştırın ve sonra tedavi olun. Çünkü geri
dönüşü olmayan, ameliyat içeren tedavilerde başka bir doktordan görüş almak hayati
açıdan önemlidir.
4- Hac, Umre ’ye gidin
Engelli ailelerin ne yapıp yapıp en azından bir umre ziyareti yapmaları kendileri ve
engelli çocuklarına şifa olmak adına gereklidir. Şifa Allahtan’dır. Şifayı Allahın evinde
duayla aramak ise ayrı bir ayrıcalıktır.
5- Hastalar Risalesini Mutlaka Okuyunuz.
Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin Kur’ân’dan istifade ederek yazdığı ve “Hastalar
Risalesi” ismini verdiği küçük kitap, ruh beden ilişkisine dayalı yardımcı, iyileştirici
teknikleri içermektedir. Bu eser yan etkisi olmamakla beraber, faydası kesin olan
önemli bir eserdir.
6- Kuran-ı Kerim Mealini sürekli okuyunuz
Engelli aileler Kuranın mesajını doğru anlaması önemlidir. Manevi iç dünyası zayıf
engelli ailelere misyoner faaliyetleri ekseninde Kuran-ı Kerim’in mesajları saptırılarak
yanlış anlatılmaya çalışılmaktadır. Bu tuzağa düşmemek adına ayrıca Allah’uTeala’nın
mesajlarını almak için Kuran’ı Kerim meali bol bol okunmalıdır.
7- Engelli Çocuklarınızı Spor Yapmaya Teşvik Edin
Sporun sadece engellilerin dünyasında değil tüm insanların yaşamında hayata bağlayıcı
94
özelliği ayrılmaz bir özelliği görülmektedir. Sağlıklı bir beden ve sağlık insan
psikolojisi için herkesi spor yapmaya çağırıyoruz.
8- Eğitim hayatını mutlaka devam ettirin
Engelli bir çocuğun hayata tutunabilmesi eğitim hayatının devamlılığına bağlı. Engelli
çocuğu olan anne babalar şunu hiçbir zaman unutmamalı. Çocuğunuzun engeli ne
olursa olsun ’Eğitim her engeli aşar’
9- Engelli derneklerine sahip çıkın
Maalesef engelli camiasında birlik ve beraberlik yok. Birlik ve beraberliğin olmadığı
camialara sorunlara hiç kimse yapıcı yaklaşmaz. Birlikten güç doğmalı. Engelli
derneklerine gidilip yaşanılan ortak sorunlar paylaşılmalı ve yetkililere iletilmeli.
10- İmtihan halinde olduğunuzu unutmayın
İmtihansız insan yoktur. Bazı insanlar dünyada herkesi mutlu, sadece kendilerini dertli
zannediyorlar. Oysaki dertsiz insan yok. Herkes imtihan halinde. İmtihan’ın sağlıklı
engelli ayrımı yok. Allah önünde tüm kullar imtihan kulvarında eşittir.
9.8- ENGELLİ ÇOCUKLU AİLELERE TAVSİYE FİLMLER
1- Her Çocuk Özeldir…( Taarezameenpar - Yerdeki Yıldızlar)
2- Black (sağır ve kör bir kızı yaşama bağlayan öğretmeni)
3- Sol Ayağım (SP li bir cocuğun öyküsü)
4- David’sMother (Otistik oğlu David’i tek başına büyütmek zorunda kalan baba)
5- Akıl Oyunları (Nash’in olağanüstü dehası şizofreni engeliyle karşı karşıya kalmıştı)
6- Patch Adams (Akıl hastanesinde geçen bir hikaye)
7- Hüznün Yüzü (Kadersiz bir annenin özürlü çocuğunu iyileştirebilmek için verdiği
amansız mücadele
8- 12 Kızgın Adam
9- Şeytanın Avukatı - Al Pacino’dan Resital
10- Benim Dünyam - Sadece karanlığı görebilenlere, karanlığın anlamını baştan
yazdıranların hikâyesidir.
11- TheColor of Paradise (1999) (Muhammed Tahran Körler Enstitüsünde öğrencidir.
Yaz tatili için babasının onun almasını bekler.
12- Önce Zarar Verme - First Do No Harm
13- Kaplumbağalar da Uçar - Savaş ve çocuklar... Kör, kolsuz, bacaksız, sakat
çocuklar...
14- Hayatımın Şarkısı - 16 yaşındaki Paula hariç, tüm fertleri işitme engellidir.
15- Hayat Çok Güzel (Life FeelsGood) Polonya yapımı bir film. ( Ailesinin
ilgilenmesine rağmen yetişkin olunca zihinsel engelliler kliniğine yatırılır.)
16- Benim Adım Sam (Zeka geriliği olan bir baba ve kızı)
17- ForrestGump, zeka seviyesi 75 olan bir erkeğin hayatını ele alıyor.
18- Benjamin Button - Benjamin Button hepimiz gibi zamanı durduramayan bir
adamdır.
95
19- Kaçış Yok
20- Umudunu Kaybetme
21- Ölü Ozanlar Derneği - Sadece bir tane hayatınız var ve şimdi yapmayacaksınız da
ölünce mi yapacaksınız? Vazgeçme, erteleme
9.10- OKUNMASI TAVSİYE EDİLEN KİTAPLAR
1- Allah’ın Özel Kulları Engelliler – Ahmet Bulut
2- Engeloji – Aliye Yücel
3- Seninle Benim Aramda Fark Var, Umut – Ali Rıza Soyaslan
4- Engelleri Aşanlar – Turan Yalçın
5- Abese Ruhu – Halis Kuralay
6- Yeniden Hayata Dokunmak – Halis Kuralay
7- Yıldızlar Engel Tanımaz – Ali Seyyar
8- Azim – Onur Eyüp Karadoğan
9- Türkiye’de ve Dünya’da Engelli Dostu Sosyal Politikalar – Ali Seyyar
10- Otistik Çocuk "Dahi mi? Engelli mi?" İsmail Tufan
96
ONUNCU BÖLÜM
YURT DIŞINDA ENGELLİ AİLE OLMAK
“Ne geriye bak kızgınlıkla, ne de ileriye korkuyla. Sadece etrafına bak
‘Farkındalıkla’…”
James Thurber
97
10.1- MAKEDONYA’DA ENGELLİ AİLESİ OLMAK
Makedonya’yı iki kelimeyle anlatmak gerekirse burada hak ile batılın mücadelesi
söz konusu. Yani, din savaşı var. Çok enteresandır. Ülkede 10–15 yıldır nüfus sayımı
yapılmıyor. Çünkü gerçekte Müslüman nüfus çok fazla. Nüfusun sayılması ve
Müslümanların çok olması Makedonya siyasetinde Müslümanların da söz sahibi
olması anlamına geliyor. Burada uyanık Hıristiyanlar siyasi iradeyi ele geçirmişler ve
ülke bütçesini kendi keyiflerine göre yönetiyor, canları isterse Müslümanlara gıdım
gıdım yardım ediyorlar. Konumuza gelince Makedonya’da engelli aile olmak nasıl bir
durum. Şimdi gözlemlerimizi gözden geçireceğiz;
Makedonya Cumhuriyetinde, engelli çocuğu olan ailelerin o durumu kabul etmeleri
biraz zor oluyor. Çocuğa olsun ve en yakın çevreye olsun aile tutumları üzüntü, kabul
etmeme, suçluluk, kendine güven ve saygı duymada azalma gibi duygular ve tepkilerini
ortaya koymaktadırlar. Şok, utanma, korku, inkâr etme, keder ve bir depresyon ile
tepkiler vermektedirler. Bizde yeterince yardım ve destek verilmiyor, Özel çocuklar
için okular çok az ve normal okullara bu çocuklara gereken yardım verilemiyor.
Ailelerin gelişimsel yetersizlikleri olan çocuklarını kabullerinde geçirdikleri süreçte
verdikleri tepkiler şunlardır: şok, ağlama, çaresizlik, çevreye tepkisiz davranmak,
reddetme ve depresyon, suçluluk, kızgınlık. Ve genelde çocuklarını ya normal okula
götürür-eğitim ve öğretim açısından bir ilerleme olmadan, ya da evde bırakıyorlar.
Makedonya’da Veliler kendi çocukların sosyal ve eğitimleri için gayret veriyor, çaba
gösteriyorlar. İlgileri büyüktür. Sadece velilerin en büyük istekleri çocukları kendi ana
dilinde eğitim görmeleri istiyorlar. Makedonya’da velilerin en büyük ihtiyaçları
manevi destek ve bu çocukları için özel eğitim kurumları olması ve kendi ana dillerinde
eğitim görmeleri istiyorlar.Makedonya’da Engelli olan aileler yüksek düzeyde eğitim
almış aileler, genelde toplumdan dışlanmıyor, tüm etkinliklere, komşuluk ilişkilerini
kurabiliyorlar sadece bazı aileler hala çocuklarını ihmal ediyorlar, genel olarak
köylerde.Makedonya’da doğuştan engellilerin sayısı daha yüksek. Makedonya’da
Anne Babalardan ilgi var ama anneler evde oldukları ve babalar genelde işe gittikleri
için genelde çocuğun sosyal ve eğitim etkinlikleri için anneler
ilgileniyorlar.Makedonya’da engelli çocuklu aileler ile ilgili yazı hazırlamamızda
bizlere desteklerini sunan tamamıyla gönüllü insanların hizmet verdiği IMAGO PLUS
Rehabilitasyon merkezi müdürü Zemrijet Bela VeseliHanımefendi’ye çok teşekkür
ediyoruz. Makedonya hükümetini ele geçiren Hıristiyanların Müslüman olan hiçbir
hizmete katkı vermedikleri gibi dışladıklarını fark ettik. Bu engelliler dahi olsa. Onlar
ne kadar dışlarlarsa dışlasınlar Türkiye her daim Makedonya Müslümanlarının
yanındadır.
98
10.2- FİLİSTİN’DE ENGELLİ ÇOCUKLU AİLE OLMAK
Filistin’in durumu başka ülkelerden çok farklıdır. Filistin halkı Osmanlı devleti
zamanından beri işgalci İsrail devleti ile savaş halindedir. Bu yüzden engelli çocuğu
olan ailelerinin sayısı artmaktadır. Türkiye Filistinli engelli çocuklu ailelere tedavi
imkânları desteğini vererek Dünya’da örnek olmaktadır.
Filistin toplumu Müslüman bir toplumdur. Kadere iman eden insanlarla doludur.
Filistin savaş halinde olduğundan dolayı, aile engelli çocuğunun olabileceğini
ihtimaller arasında sayar. Engelli çocuklu anne baba her zaman ellerinden ne geliyorsa,
engelli çocuklarını tedavi edip ilaç bulmaya çalışır.
Filistin’de engelli çocukları olan aileler toplumdan dışlanmıyor. Tam tersi engelli
çocuklu aileler ile halk arasında şefkat ve yardımcılık duyguları uyumlu görülmektedir.
Engelli çocuklu aileler Komşuluk ilişkilerini rahat rahat kurabiliyorlar, bu özellikle
Filistin toplumu aşiret toplumu olduğundan kaynaklanıyor.
Filistin’de aileler genel itibarı ile çok çocuk sahibi olduklarından dolayı
çocuklarının bir veya bir veya iki engelli çocuğunun olması aileleri çok fazla sarsmıyor.
Engelli çocuğa aile içerisinde pozitif ayrımcılık uygulanarak hayata tutunması
sağlanıyor.
Filistin devleti savaş halinde olmasından dolayı engelli çocuklu ailelere destek
veremiyor. Bu boşluğu Filistin’de bulunan Sivil Toplum kuruluşları dolduruyor ve
tekerlekli sandalye yardımları gibi kampanyalar düzenleyerek ailelerin ellerinden
tutmaya çalışıyor.
Filistin’de doğuştan engelli sayısı daha çoktur. Trafik kazaları ve savaş mağduru
sonradan engelli olanlarda mevcuttur.
Filistin’de engelli çocuklu aileler ile ilgili yazı hazırlamamızda bizlere desteklerini
sunan Filistin Gazze Beyazay Başkanı AhmedMadiana’ya teşekkür ediyoruz. Başkan
AhmedMadiana engelli çocuklu ailelere şu tavsiyelerde bulunuyor; Engelli
çocuklarınıza bol bol Kuran öğretin, Sabredin, azmedin ve Allah’tan umudunuzu hiçbir
zaman kesmeyin.
“Dünyanın neresinde olursan ol, bulunduğun yerde değil, düşündüğün
yerdesin…”
Jean Christophe
99
10.3- ALMANYA’DA ENGELLİ AİLELER
Alman devleti, bedensel, zihinsel ya da ruhsal engelli insanların toplumsal hayata
eşit haklarla katılımını teşvik eder. Almanya da engelli olarak doğan bir bebek o andan
itibaren gözetim altındadır. Burada doğan çocuklar bir bakımdan çok şanslıdır. Çünkü
her imkânı sağlayan ve sürekli durumunu takip eden kurum ve kuruluşlar vardır. Bunlar
engelli doğan bir çocuk için en önemli faktörlerdir.Engelli çocuk daha sonra özel
engelli okuluna giderek eğitimini alır. Öğrenciler meslek dalında branşlarına
yeteneklerine göre ayrılarak yetiştirilir ve bir meslek sahibi olması sağlanır. Engelli
öğrencinin kendi ayakları üzerinde durması öğretilmiş, hayata nasıl ayak uydurması
öğretilmekte, engelli çocuk artık normal vatandaş gibi hayatını kazanmaktadır. Engelli
çocuklar genelde toplumun her alanında söz sahibidir ve kendine öz güvenini
kazanmışlardır. Halk arasında engelliler için daima bir öncelik vardır ve memnuniyetle
yapılır. Çünkü halk eğitimini almış, eğitimle bilgilenmiştir.
Türkiye’de olması gereken engelli ailelere aile danışmanlığı Almanya’da mevcut. Genç
engelli ailelere özel danışmanlık birimleri mevcut durumda. Almanya devleti ve sivil
toplum kuruluşları engelli çocuklu aileleri kendi kaderlerine teslim etmeyip engelli
çocuğun sıkıntılarını birlikte çekmekte. Bu da ailelere yük olmamakta ve engelli
çocuğun topluma kazandırılması hobi, zevk durumu alıyor anne, babalar için. Neticede
Türkiye Almanya’nın engelli ailelere vermiş olduğu desteklerde 10 yıl gerisinde
diyebiliriz.
Almanya’da engelli çocuklar için yatılı bakıcı uygulaması mevcut. Anne babalar
engelli çocuğuna miras bırakmak istiyorlarsa engelli çocuk miras namesi doldurularak
çocuğa miras kalabiliyor. Yani sözün kısası; Almanya’da engellilik sorun değil.
Sıradanlaşmışlık söz konusu.
Bu yazımızı hazırlamada bizlere destek veren ve Almanya ile ilgili gözlemlerini
bizimle paylaşan Türkiye Beyazay Derneği Almanya şube başkanı Vedat Özçelik
beyefendiye canı gönülden teşekkür ediyoruz. Almanya’da Türk vatandaşlarımıza Sivil
toplum Kuruluşu desteklerinden dolayı başarılarının ve hizmetlerinin devamını
diliyoruz.
100

Benzer belgeler