sonuç - Arel eArsiv: Home
Transkript
sonuç - Arel eArsiv: Home
EYLÜL ’11 SßCßL SÞCÞL MESS Ad›na Sahibi Tu€rul KUDATGOB‹L‹K Eylül ’11 • YÑl 6 • SayÑ 23 MESS Yönetim Kurulu Baàkan› Yaz› ‹Àleri Müdürü Av. ‹smet S‹PAH‹ MESS Genel Sekreteri Yay›n Yönetmeni Av. Mesut ULUSOY Yay›n Kurulu Av. Ahmet BÖLÜKBAßI Av. Erten CILGA Av. ‹lhan DOÝAN Av. Ender KIZILRAY Av. ßeyda AKTEK‹N Av. Na€me HOZAR Av. Vahap ÜNLÜ Av. Selçuk KOCABIYIK Av. Uygar BOSTANCI Av. Murat BATUR Av. Dilara DEMÞREL Bask› Hanlar Matbaac›l›k San. ve Tic. Ltd. ßti. Yeàilce Mah. Aytekin Sok. No. 16 Ka€›thane ‹stanbul Yay›n Türü Yerel süreli yay›n. MESS’in üç ayl›k yay›n organ›d›r. ISSN 1306-6153 Bask› Tarihi 26 Eylül 2011 B‹REYSEL ‹¿ HUKUKU Türk Borçlar Kanunu’nda Þàverenin Ücret Borcu ................................................................. 5 Prof. Dr. Tankut CENTEL Þàverenin Emir ve Talimat Verme Yetkisinin Geçici Süre ile SÑnÑrlÑ Olarak BaàkasÑna Devredilmesi (Ödünç “Geçici” Þà Þliàkisi) ............................................................ 15 Prof. Dr. Ünal NARMANLIOÝLU ÇalÑàma KoàullarÑnda EsaslÑ DeÜiàiklikler ve DeÜiàiklik Feshi .............................................. 22 Prof. Dr. Ufuk AYDIN Medeni Usul Hukukunda Yeni Kanun Yolunun Mevcut Dosyalara Etkisi ........................... 37 Doç. Dr. Adnan DEYNEKLÞ Deniz Þà Sözleàmesi............................................................................................................... 46 Bektaà KAR Þàyerinde Elektronik Gözetim UygulamalarÑ ......................................................................... 54 Av. Mehmet TEKERGÜL Türk Þà Hukukunda Þkale Sözleàmesi .................................................................................... 81 Av. Hatice SEVER KARAR ‹NCELEMELER‹ Þà SaÜlÑÜÑ ve GüvenliÜi ile Þlgili DanÑàtay’Ñn VerdiÜi Son Yürütmeyi Durdurma KararlarÑnÑn DeÜerlendirilmesi .......................................................................... 93 Prof. Dr. A. Murat DEMÞRCÞOÝLU Geçerli Nedene/Sendika ile YapÑlan Protokole Dayanan Ücretsiz Þzin UygulamasÑnÑn Þàçi TarafÑndan Reddi .............................................................................. 111 Yrd. Doç. Dr. Mahmut KABAKCI AralÑklÑ ÇalÑàmalarda Bildirim Süresinin Belirlenmesi ...................................................... 128 Av. Zekeriya SANCI Türkiye Metal Sanayicileri Sendikas› Merkez Mahallesi Geçit Sokak No: 2 34381 ßiàli/ÞSTANBUL Tel: 212 232 01 04 Faks: 212 241 76 19 e-posta: [email protected] www.mess.org.tr Görüàler yazarlara aittir. Kaynak gösterilerek al›nt› yap›labilir. TOPLU ‹¿ HUKUKU Þàverenin Sendika Üyesi Olmayan Þàçilere YaptÑÜÑ BazÑ Ödemelerin Toplu Sözleàmeden YararlandÑrma AçÑsÑndan DeÜerlendirilmesi ...................................... 139 Prof. Dr. Fevzi ßAHLANAN Þà Güvencesi KapsamÑndaki Þàçinin Toplu Þà Sözleàmesinden YararlanmasÑ...................... 143 Prof. Dr. Hakan KESER KARAR ‹NCELEMELER¾ YargÑtay’Ñn Þl Özel Þdarelerine Þliàkin VerdiÜi “ParçalÑ Þàkolu” Tespiti ve UygulanmasÑna Þliàkin Bozma KararlarÑnÑn Kamu KurumlarÑnda Meydana GetirdiÜi ve/veya GetireceÜi Vahim SonuçlarÑn Düàündürdükleri ...................... 164 Doç. Dr. Þbrahim AYDINLI EYLÜL ’11 SßCßL Görevi Sona Eren Sendika Yöneticisi Þàçinin Sendikalar Kanunu M. 29 Çerçevesinde Baàvurusuna KaràÑn Þàverence Þàe BaàlatÑlmamasÑnÑn Hukuksal YaptÑrÑmÑna Þliàkin YargÑtay KararÑnÑn DeÜerlendirilmesi ................................. 183 Doç. Dr. Serkan ODAMAN - Araà. Gör. Eda KARAÇÖP SOSYAL GÜVENL‹K HUKUKU Türk Sosyal Güvenlik Hukukunda Þyiniyetin KorunmasÑ .................................................. 195 Araà. Gör. Ayàe KÖME AKPULAT Son Düzenlemeler IàÑÜÑnda Türkiye’de BaÜÑmlÑ ve BaÜÑmsÑz ÇalÑàan YabancÑlarÑn Sosyal Güvenlikleri ...................................................................................... 208 Dr. Mehmet BULUT SanatçÑlarÑn Sosyal GüvenliÜi ........................................................................................... 216 Murat UÝUR Þhaleli Þàlerde Teàvik: Bir VarmÑà, Þki Yokmuà... ................................................................. 227 Av. Derya KARADEMÞR KARAR ‹NCELEMES‹ Türk VatandaàÑ Þàçinin YabancÑ Bir Ülkede GeçirdiÜi Þà KazasÑna Uygulanacak Hukuk -YargÑtay 21. HD.’nin 25.10.2010 Tarihli KararÑnÑn Þncelenmesi- .................................... 234 Yrd. Doç. Dr. Hediye ERGÞN MAL‹ HUKUK Türk Vergi Sisteminde Ücretlere TanÑnan Muafiyet ve Þstisnalar ........................................ 243 Yrd. Doç. Dr. Ayàe YÞÝÞT ßAKAR AVRUPA B‹RL‹½‹ HUKUKU Türkiye AB Þliàkilerinin GeleceÜi: Müzakerelerde Son Durum ........................................... 263 Prof. Dr. Haluk KABAALÞOÝLU KARAR ‹NCELEMES¾ HastalÑk Sebebiyle Raporlu Olan Þàçinin Raporlu OlduÜu Süre ZarfÑnda Baàka Þàyerinde ÇalÑàmasÑnÑn DeÜerlendirilmesi ............................................................... 265 Av. Murat BATUR EYLÜL ’11 SßCßL Hukuk yazboz tahtasÑna çevrilmemeli! BilindiÜi üzere, kitle iletiàim alanÑnda yaàanan teknolojik geliàmeler, birçok hukuki sorunu da beraberinde getirdi. Özellikle bilgisayar teknolojisinin geliàmesi ve internet vasÑtasÑyla her türlü iletiàimin daha kolay hale gelmesi, söz konusu bu alanÑn düzenlenmesi gereÜini her geçen gün daha da zorunlu kÑlÑyor. BilgisayarÑn ve internetin çalÑàma yaàamÑnÑn içinde ne derece önemli bir yer edinmià olduÜunu ve buna baÜlÑ olarak iàveren ve çalÑàan arasÑndaki hukuki uyuàmazlÑklarÑn çoÜaldÑÜÑnÑ son dönemde bu konuya iliàkin verilen YargÑtay kararlarÑnÑn artmasÑndan da kolayca anlayabiliyoruz. ÖrneÜin; YargÑtay tarafÑndan son dönemde verilen bir kararda, iàverenin iàlerini yürütmesi için çalÑàana verdiÜi bilgisayar ve e-posta adresleri ile bu adreslere gelen e-postalarÑ her zaman denetleme yetkisine sahip olduÜu belirtiliyor. Konunun, Anayasa baàta olmak üzere Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Medeni Kanun, Borçlar Kanunu ve Þà Kanunu gibi birçok kanunu ilgilendirmesinden ötürü, konuya iliàkin verilen kararlarÑn, kiàilerin özel hayatlarÑna sÑnÑrlama/müdahale getirmemesi ve haberleàme hürriyetini ihlal etmemesi àartÑyla belirli ilke ve esaslara baÜlanmasÑ gerekiyor. Öte yandan 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu ile birlikte ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜi mevzuatÑnda yaàanan geliàmeler, hukuksal bir kaos ortamÑnÑ da beraberinde getirdi. Geçen sürede sürekli yapÑlan deÜiàiklikler ve verilen iptal kararlarÑ ile bu alandaki mevzuatÑn yazboz tahtasÑna çevrildiÜini söylemek yanlÑà olmayacaktÑr. Son olarak Þà SaÜlÑÜÑ ve GüvenliÜi YönetmeliÜi ile Þàyeri Hekimlerinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve EÜitimleri HakkÑnda YönetmeliÜin bir kÑsÑm hükümlerinin DanÑàtay tarafÑndan yürütmesinin durdurulmasÑ da, bu alandaki geleneÜin bozulmadÑÜÑnÑ bir kez daha gözler önüne ser- di. Verilen bu kararlar, gerek iàyeri hekimlerinin gerekse de ià güvenliÜi uzmanlarÑnÑn önceki Yönetmeliklere istinaden almÑà olduklarÑ sertifikalar bakÑmÑndan ciddi hukuki boàluklar ortaya çÑkardÑ. Hem iàyerlerinin hem de iàyeri hekimi ve ià güvenliÜi uzmanlarÑnÑn maÜduriyetinin giderilmesi açÑsÑndan, konunun yapÑlacak düzenlemelerle bir an önce açÑklÑÜa kavuàturulmasÑ gerekiyor. Türk Borçlar Kanunu’nda iàverenin ücret borcu, çalÑàma koàullarÑnda esaslÑ deÜiàiklikler ve deÜiàiklik feshi, ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜi ile ilgili DanÑàtay’Ñn verdiÜi son yürütmeyi durdurma kararlarÑ, iàyerinde elektronik gözetim uygulamalarÑ, medeni usul hukukunda yeni kanun yolunun mevcut dosyalara etkisi, geçerli nedene/sendika ile yapÑlan protokole dayanan ücretsiz izin uygulamasÑnÑn iàçi tarafÑndan reddi, iàverenin sendika üyesi olmayan iàçilere yaptÑÜÑ bazÑ ödemelerin toplu sözleàmeden yararlandÑrma açÑsÑndan deÜerlendirilmesi, Türkiye’de baÜÑmlÑ ve baÜÑmsÑz çalÑàan yabancÑlarÑn sosyal güvenlikleri, Türk sosyal güvenlik hukukunda iyiniyetin korunmasÑ ve Türk vergi sisteminde ücretlere tanÑnan muafiyet ve istisnalar dergimizdeki konu baàlÑklarÑndan bazÑlarÑ. Gündemi takip eden makaleler ve karar incelemelerinin yer aldÑÜÑ dergimizin 23. sayÑsÑnÑ siz deÜerli okuyucularÑmÑzÑn bilgilerine sunarÑz. SaygÑlarÑmla, Av. Þsmet Sipahi Ulusal Meslek Standartlar» Ulusal Meslek StandartlarÑ sektörün ihtiyacÑ olan nitelikli iàgücüne eriàimi hÑzlandÑracak. SendikamÑz, Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) ile imzalamÑà olduÜu iàbirliÜi protokolü kapsamÑnda metal sektörüne iliàkin 7 yeni Ulusal Meslek StandardÑ’nÑ hazÑrladÑ. SendikamÑzca hazÑrlanan ve MYK Metal Sektör Komitesi tarafÑndan onaylanarak, 9 AÜustos 2011 tarihli Resmi Gazete’de yayÑmlanan IsÑl Þàlemci Seviye 3 ve 4, NC/CNC Tezgah Þàçisi Seviye 3 ve 4 ile 18 AÜustos 2011 tarihli Resmi Gazete’de yayÑmlan Döküm Modelcisi Seviye 5, Dökümcü Seviye 4 ve MaçacÑ Seviye 3 yürürlüÜe girdi. SendikamÑz MESS, Ulusal Meslek StandartlarÑ’nÑn ulaàÑlabilirliÜini arttÑrmak ve aràivlenmesini kolaylaàtÑrmak amacÑyla yayÑmlanan standartlarÑ ilgili tüm kurum ve kuruluàlar ile sosyal paydaàlara daÜÑttÑ. SendikamÑz meslek standartlarÑnÑn hazÑrlÑk çalÑàmalarÑna sektörlerinin önde gelen temsilcileri olan üyelerimizin deÜerli katkÑlarÑ ile devam ediyor. Yay›n Talebi ¾çin MESS Türkiye Metal Sanayicileri Sendikas› ‹ktisadi ‹àletmesi Merkez Mahallesi Geçit Sokak No: 2 34381 ßiàli/ÞSTANBUL Tel: (0212) 232 01 04 Faks: (0212) 241 76 19 e-posta: [email protected] - www.mess.org.tr EYLÜL ’11 SßCßL Prof. Dr. Tankut CENTEL Koç Üniversitesi Hukuk Fakültesi Türk Borçlar Kanunu’nda ÜÛverenin Ücret Borcu I. GiriÛ 22 Nisan 1926 tarihli ve 818 sayÑlÑ Borçlar Kanunu’nun (BK) yerine 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren geçecek olan 11 ßubat 2011 tarihli ve 6098 sayÑlÑ Türk Borçlar Kanunu (TBK)1, iàverenin ücret borcunu yeniden düzenlemek suretiyle; hem bir yandan, Borçlar Kanunu’na tabi ià sözleàmeleri için geçerli bulunan esaslarÑ yenilemià ve hem de öte yandan, Þà Kanunu’na tabi ià sözleàmelerine de uygulanabilecek yeni düzenlemelere yer vermiàtir. Bunun gibi, gazeteciler ile gemiadamlarÑ bakÑmÑndan da, BasÑn Þà Kanunu ile Deniz Þà Kanunu’ndaki ücrete iliàkin düzenleme boàluklarÑnda, ücrete iliàkin TBK’daki yeni düzenlemelerin uygulama alanÑ bulmasÑ olanaÜÑ yaratÑlmÑàtÑr. TBK, BK’nÑn “hizmet akdi”ne iliàkin hükümlerinde (m. 313 vd.) olduÜu üzere, “hizmet sözleàmeleri”ne iliàkin hükümlerinde de, “ücret” kavramÑna iliàkin herhangi bir tanÑmÑ içermemekte; aÜÑrlÑklÑ olarak, iàverenin ücret borcu ve bu borcun yerine getirilmesi ile iàçiye öde- necek ücretin güvence altÑna alÑnmasÑ konularÑ üzerinde durmaktadÑr. DiÜer yandan, iàçi ücretlerine iliàkin düzenlemeler, sadece “genel hizmet sözleàmesi” kapsamÑnda ele alÑnmamakta; hizmet sözleàmesi türleri içinde yer alan “pazarlamacÑlÑk sözleàmesi” ile “evde hizmet sözleàmesi”ne iliàkin hükümler arasÑnda da, iàçi ücretlerini ilgilendirecek bazÑ düzenlemelere yer verilmektedir. Buna göre, aàaÜÑda esas olarak, “genel hizmet sözleàmesi”nin iàverenin ücret borcunu ilgilendiren hükümleri temel alÑnmakla birlikte; bu borcu ilgilendirdikleri ölçüde, pazarlamacÑlÑk sözleàmesi ile evde hizmet sözleàmesinin ücrete yönelik hükümlerine de, yer yer deÜinilmeye çalÑàÑlacaktÑr. II. Ücret Borcunun Hukuki Temeli TBK m. 401, “Þàveren, iàçiye sözleàmede veya toplu ià sözleàmesinde belirlenen; sözleàmede hüküm bulunmayan hallerde ise, asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücreti ödemekle yükümlüdür.” hükmüyle, iàverenin ücret 5 EYLÜL ’11 SßCßL ödeme borcunun hukuki (yasal) temelini oluàturmaktadÑr. Bu baÜlamda, söz konusu hükmün ilk bölümünü hukuken baàarÑlÑ bulma olanaÜÑ, son derece güç görünmektedir. Çünkü, ikinci bölümde asgari ücretin vurgulanÑàÑ ve ilk bölümde asgari ücretten söz edilmeyiài karàÑsÑnda; ilk bakÑàta, sanki bireysel veya toplu ià sözleàmesiyle asgari ücretten düàük bir ücret miktarÑnÑn yanlarca belirlenebileceÜi gibi, doÜru olmayan bir izlenim ortaya çÑkmaktadÑr. YaratÑlan izlenimin doÜru olmayÑàÑnÑn hukuki dayanaÜÑ ise, 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun asgari ücreti güvence altÑna alan, 39. maddesidir. Çünkü, Þà K. m. 39/I, ià sözleàmesiyle çalÑàan iàçilerin tümünün ve bu arada (Türk) Borçlar Kanunu’na tabi ià sözleàmelerine dayanarak çalÑàan iàçilerin de, asgari ücret uygulamasÑndan yararlanmasÑnÑ öngörmektedir. Bu anlam- mine yer verilmektedir. Bu bakÑmdan, yasalaàma sürecindeki asgari ücrete dönüàün, yerinde olmadÑÜÑ ve hatta, konuya iliàkin BK m. 323/I metninin, istenileni anlatmada daha baàarÑlÑ olduÜu söylenmelidir. Yine, bu söylenenleri destekler nitelikte olmak üzere; anÑlan maddenin gerekçesinde, “emsal ücret”in, “yasal asgari ücretin altÑnda olmamasÑ koàuluyla, iàin niteliÜinin gerektirdiÜi ücret” biçiminde tanÑmlanmaya çalÑàÑldÑÜÑ önemle belirtilmelidir. Oysa, burada anlatÑlmak istenen ücret, “iàin niteliÜinin gerektirdiÜi ücret” olmayÑp, “mutat olan ücret”tir. DiÜer yandan, TBK m. 401’deki düzenleme, sorunu ücret miktarÑna indirgemià görünmektedir. Çünkü, TBK m. 401, metninde “belirlenen” sözcüÜüne yer vermek suretiyle, doÜrudan “ücret ödenmesi” yerine, “ücret miktarÑ”na yönelmektedir. Oysa, iki ayrÑ hususun, aynÑ sonuca BK m. 323/I metnindeki “mukavele edilen yahut adet olan” anlatÍmÍndan, artÍk “emsal ücret”in, yani mutat olan ücretin veya ücret miktarÍnÍn ödeneceÙi sonucu çÍkarÍlabilmektedir. da, artÑk TBK’nÑn asgari ücretten söz etmesine gerek yoktur. Tekrar TBK m. 401 hükmünün ilk bölümüne dönecek olursak; artÑk burada, karàÑt kavram kanÑtÑndan hareket edilmeyip, evleviyet yorum yönteminden yararlanÑlmasÑnÑn, hukuken uygun olacaÜÑnÑ belirtmek gerekecektir. Nitekim, yasakoyucunun buradaki amacÑ, asgari ücretten düàük ücret ödenmesini deÜil, ”emsal ücret”in asgari ücretin altÑnda olmamasÑnÑ saÜlamak olsa gerektir. Gerçekten, söz konusu hükme iliàkin metindeki “alÑàÑlmÑà olan ücreti”2 anlatÑmÑ; yasalaàma süreci içinde (TBMM Adalet Komisyonu’nda), “asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücreti” biçimine dönüàmüàtür. Þlgili madde gerekçesinde anÑlan hükme kaynaklÑk ettiÜi belirtilen Þsviçre BK m. 322’de ise, ne “asgari ücret”ten ve ne de “emsal ücret”ten söz edilmekte ve “emsal ücret” yerine, “mutat olan ücret” deyi6 ulaàsalar bile, birbirinden ayÑrdedilmesinde yarar vardÑr. Bunlardan biri, sözleàmede ücret ödeneceÜinden hiç söz edilmeyiài ve diÜeri ise, ücretten söz edilmekle birlikte, bunun miktarÑnÑn açÑklÑÜa kavuàturulmamÑà olmasÑdÑr. Bu baÜlamda, BK m. 323/I metninin, heràeye raÜmen, daha baàarÑlÑ olduÜu tekrar edilmelidir. Nitekim, ücret ödeneceÜinden sözleàme metninde söz edilmediÜinde, BK m. 323/I metnindeki “mukavele edilen yahut adet olan” anlatÑmÑndan, artÑk “emsal ücret”in, yani mutat olan ücretin veya ücret miktarÑnÑn ödeneceÜi sonucu çÑkarÑlabilmektedir. AynÑ sonuca TBK m. 401 bakÑmÑndan ise, ancak, söz konusu hükümdeki “sözleàmede hüküm bulunmayan hallerde” anlatÑmÑ “sözleàmede (ücret ödeneceÜi veya ücret miktarÑ hakkÑnda) hüküm bulunmayan hallerde” biçiminde anlaàÑldÑÜÑ takdirde, ulaàmak mümkün bulunmaktadÑr. EYLÜL ’11 III. ÜÛin YapÍlmamasÍna RaÙmen Ücret Ödenmesi Kural olarak ücret bir iàin yapÑlmasÑ karàÑlÑÜÑnda ödenmekle birlikte; günümüzde toplumsal (sosyal) düàüncelerin etkisiyle, bazÑ durumlarda iàçiye çalÑàma karàÑlÑÜÑ olmaksÑzÑn da ücret ödenmesi esasÑ benimsenmiàtir. Þàin yapÑlmamasÑna raÜmen ücret ödenen bu gibi durumlardaki ücret, kaynaÜÑnÑ toplumsal düàünceden almasÑ yüzünden, “sosyal ücret” olarak adlandÑrÑlmaktadÑr3. Þàte, TBK da, söz konusu sosyal ücret düàüncelerinin etkisi altÑnda, iàin yapÑlmadÑÜÑ durumlarda dahi ücret ödenmesini öngören bazÑ düzenlemelere yer vermekten geri kalmamÑàtÑr. 1. ÜÛveren temerrüdünde ücret Þàveren, iàgörme ediminin yerine getirilmesini kusuruyla engellediÜi veya iàgörme edimini kabulde temerrüde düàtüÜü takdirde, iàçiye ücretini ödemekle yükümlüdür ve iàçiden iàgörme edimini daha sonra yerine getirmesini isteyemez. Ancak, iàçinin söz konusu iàveren engellemesi yüzünden yapmaktan kurtulduÜu giderler ile baàka bir ià yaparak kazandÑÜÑ veya kazanmaktan bilerek4 kaçÑndÑÜÑ yararlar, ücretinden indirilecektir (TBK m. 408). Söz konusu düzenleme, daha önceki BK m. 325’le getirilmià olan esaslardan çok farklÑ deÜildir. Nitekim, ücretten indirilecek kalemler aynÑdÑr. Buna karàÑlÑk, BK m. 325/I, sadece, iàverenin “iài kabulde temerrüt” etmesinden söz etmiàken; TBK m. 408, buna iàverenin “iàgörme ediminin yerine getirilmesini kusuruyla engel”lemesini eklemektedir. Bu konuda, engel oluàturan iàveren kusuruyla ilgili olarak; madde (TBK m. 408) gerekçesinde, “o iàin yapÑlmasÑndan vazgeçme” veya “iàçinin yerine baàkasÑnÑ çalÑàtÑrma” gibi nedenler gösterilmektedir. DiÜer yandan, temerrüde düàen iàveren, ücret ödemek yerine, iàçiden iàgörme edimini daha sonra yerine getirmesini isteyemeyecektir (TBK m. 408). BK m. 325’de yer almayan bu açÑklÑk, yerinde olarak, çalÑàma saatlerini keyfi biçimde kendi ihtiyacÑna göre ayarlama olanaÜÑnÑ iàverene tanÑmamaktadÑr. SßCßL Nihayet, kabulde temerrütle ilgili olarak, pazarlamacÑlÑk sözleàmesi ile evde hizmet sözleàmesinin de, benzer düzenlemeleri içerdikleri söylenebilir. Nitekim, “pazarlamacÑnÑn pazarlama iàlerini yürütmesi, kendi kusuru olmaksÑzÑn imkansÑz hale gelir ve sözleàme veya kanun gereÜi bu halde bile kendisine ücret ödenmesi gerekirse ücret, sabit ücrete ve komisyonun kaybÑ sebebiyle ödenebilecek uygun tazminata göre belirlenir” (TBK m. 456/I tümce 1). Bunun gibi, evde hizmet sözleàmesinde de, “iàçiyi aralÑksÑz çalÑàtÑran iàveren, ürünü kabulde temerrüde düàtüÜü veya iàçinin kiàiliÜinden kaynaklanan sebeplerle ve kusuru olmaksÑzÑn çalÑàmayÑ engellendiÜi takdirde, hizmet ediminin engellenmesi durumundaki ücret ödenmesine iliàkin hükümler gereÜince, ona ücretini ödemekle yükümlü” tutulacaktÑr (TBK m. 467). 2. ÜÛçinin geçici ifa imkansÍzlÍÙÍnda ücreti HastalÑk, askerlik veya yasadan doÜan çalÑàma ve benzeri nedenlerle5 iàçi, kusuru olmaksÑzÑn, geçici ifa imkansÑzlÑÜÑ içine düàebilir. Bu gibi durumlar için, TBK m. 409, iàçiye “hakkaniyete uygun bir ücret” ödenmesini öngörmektedir. Ancak, bunun için TBK m. 409; ilkin, hizmet iliàkisinin “uzun süreli” olmasÑnÑ ve sonra da, ifa imkansÑzlÑÜÑnÑn “kÑsa bir süre için” ortaya çÑkmÑà bulunmasÑnÑ aramaktadÑr. Bununla birlikte, burada söz konusu olan sürelerin ne zaman uzun veya kÑsa sayÑlacaÜÑ konusunda, herhangi bir açÑklÑÜa yer verilmemektedir. Ancak, bu baÜlamda, daha önce BK m. 328’de “uzun müddet için yapÑlan hizmet akdi”nden söz etmiàtir. DiÜer yandan, ödenecek ücret miktarÑnÑn hangi hallerde “hakkaniyete uygun bir ücret”6 olarak kabul edileceÜi konusunda da, tam bir açÑklÑÜa rastlanmamaktadÑr. Ancak, gerek TBK m. 409 metnindeki “baàka bir yolla karàÑlanmadÑÜÑ takdirde” anlatÑmÑndan ve gerekse ilgili madde gerekçesinde yer alan “sosyal güvenlik kurumundan gelir elde etme (geçici iàgöremezlik ödeneÜi alma)” örneÜinden hareket edilecek olduÜunda; buradaki ücret miktarÑyla, iàçinin söz konusu geçici ifa engelleri yüzünden 7 EYLÜL ’11 SßCßL Fazla çalÍÛma ücreti fazla çalÍÛma borcunun ardÍndan deÙil de, ücret bölümü içinde, sanki özel bir ücret biçimiymiÛ gibi ele alÍnmÍÛtÍr. ortaya çÑkmÑà ve herhangi bir yolla karàÑlanmamÑà kazanç kaybÑnÑ karàÑlamanÑn kasdedildiÜi söylenebilmektedir. Buna göre, iàverenin sözgelimi hastalÑk halinde ödeyeceÜi ücretten, geçici iàgöremezlik ödeneÜinin düàülmesi ve iàverenin, ancak Sosyal Güvenlik Kurumu tarafÑndan karàÑlanmamÑà ücret farkÑnÑ ödemesi söz konusu olabilecektir. IV. Ücret Borcunu Yerine Getirme Biçimleri Þà Kanunu, ücretin ödeneceÜi biçimleri, bizzat kendisi düzenlememià; bunlara iliàkin hükümleri, daha çok ya yasa ya da bireysel veya toplu ià sözleàmesi hükümlerine bÑrakmÑàtÑr. TBK ise, bunun aksine bir yol izleyerek, bazÑ ücret biçimleriyle ilgili olarak, ayrÑntÑlÑ düzenlemelere yer vermiàtir. DiÜer yandan, fazla çalÑàma ücreti (TBK m. 402); fazla çalÑàma borcunun (TBK m. 398) ardÑndan deÜil de, ücret bölümü içinde, sanki özel bir ücret biçimiymià gibi ele alÑnmÑàtÑr. AynÑ mantÑk silsilesi içinde, yÑllÑk izin ücretinin (TBK m. 425) de, bu bölümde ele alÑnmasÑ gerekirdi. Ancak, yÑllÑk izin ücreti; bu kez yerinde olarak, ücret yerine yÑllÑk izin bölümü içinde düzenlenmià ve yÑllÑk izin ücretinin, ayrÑ bir ücret biçimi olmadÑÜÑ gösterilmiàtir. Fazla çalÑàma ücretinde ise, bu fÑrsattan uzak kalÑnmÑàtÑr. 1. ÜÛin sonucundan pay alma TBK m. 403, BK m. 323/II hükmüne karàÑlÑk olmak üzere, “iàin sonucundan pay alma”yÑ düzenlemiàtir. Gerek buradaki ücret biçiminin adlandÑrÑlÑà biçimi7 ve gerekse TBK m. 403 hükmünün içeriÜi; söz konusu ücret biçiminin, ià hukukundaki geleneksel “kârdan pay alma ücreti”nden, kapsam itibariyle daha farklÑ bir ücret biçimini hedeflediÜini göstermektedir. Gerçekten, klasik “kârdan pay alma ücreti”; kavram olarak, iàçiye iàletmenin bütününün 8 veya bir bölümünün kârÑna, ià dönemi boyunca katÑlma olanaÜÑnÑ anlatmakta ve iàçinin verimini artÑrmak için, ücrete ek olarak veya istisnaen ücret yerine ödenmektedir8. Buna karàÑlÑk, “iàin sonucundan pay alma”, iàçiye ücretle birlikte “üretilenden, cirodan veya kârdan belli bir pay verilmesi”ni içermektedir. DolayÑsiyle; iàin sonucundan pay almanÑn, salt kârla sÑnÑrlÑ kalmadÑÜÑ görülmektedir. DiÜer yandan, TBK m. 403/I, iàin sonucundan “ücretle birlikte” pay verilmesinden söz etmektedir. Bu bakÑmdan, buradaki “ücretle birlikte” anlatÑmÑnÑn, “asÑl ücrete ek olarak” biçiminde anlaàÑlmasÑ, yerinde olacaktÑr. Oysa, “kardan pay alma ücreti”; daha önce belirtildiÜi üzere, mutlaka ücrete ek olarak deÜil, gerektiÜinde ücret yerine de ödenebilmektedir. Þàin sonucundan verilecek pay, TBK m. 403/I hükmü uyarÑnca, “yasal hükümler” veya “genellikle kabul edilmià ticari esaslar” göz önünde bulundurulmak suretiyle, “hesap dönemi sonunda” belirlenecektir. Buradaki “yasal hükümler”den baàta Türk Ticaret Kanunu olmak üzere diÜer özel nitelikteki yasa hükümlerini anlamak olanaklÑ görünüyorsa da; “genellikle kabul edilmià ticari esaslar” anlatÑmÑ, çok açÑk olmayÑp, belirsizliÜe yol açabilir nitelikte görülmektedir. Ancak, söz konusu belirsizlik, uygulamadaki yerleàik ticari usullerin temel alÑnmasÑ suretiyle, belli ölçüde giderilebilir. Yine, “hesap dönemi”nden ne gibi bir dönemin anlaàÑlmasÑ gerektiÜi konususunda da, TBK m. 403’de herhangi bir açÑklÑÜa rastlanmamaktadÑr. Bu bakÑmdan, hesap döneminin belirlenmesi, taraflarÑn anlaàmasÑna bÑrakÑlabilir. Bunun gibi, söz konusu pay ücretle birlikte verileceÜi için, hesap dönemini ücretin ödeme süresiyle (TBK m. 406/I) iliàkilendirmek de olanaklÑdÑr9. Ancak, burada söz konusu olmasÑ gereken; kaynak metin (Þsviçre BK m. 322a/I) gözönünde bulundurulacak olduÜunda, “hesap dönemi” deÜil, “ià yÑlÑ” ya da “mali yÑl”dÑr. Bu durumda, deÜiàik yorumlara ve keyfi uygulamalara yol açmamak için, “hesap dönemi” anlatÑmÑnÑn, kaynak metin doÜrultusunda anlaàÑlmasÑnda yarar görülmektedir. Nihayet, TBK 403/II; taraflar payÑn hesap- EYLÜL ’11 lanmasÑnda uyuàmazlÑÜa düàtükleri takdirde, iàverenin iàçiye veya onun yerine birlikte kararlaàtÑrdÑklarÑ veya yargÑcÑn atadÑÜÑ bilirkiàiye bilgi vermesini ve bu bilginin dayanaÜÑnÑ oluàturan iàletmeyle ilgili defter ve belgeleri incelemesine sunmasÑnÑ ve ayrÑca, kârdan bir pay verilmesi kararlaàtÑrÑldÑÜÑnda da, iàçiye istemesi üzerine yÑl sonu kâr-zarar cetvelini vermesini öngörmektedir. Bu yükümlülük iàverene, iàletme hesaplarÑna açÑklÑk kazandÑrmak ve giderek, iàçiyi ücret yönünden korumak amacÑyla getirilmektedir. Nitekim, söz konusu açÑklÑk saÜlanabildiÜi ölçüde, doÜabilecek olasÑ ücret uyuàmazlÑklarÑnÑn önüne geçilebilmesi mümkün olacaktÑr. 2. AracÍlÍk ücreti TBK m. 404, belli iàlerde aracÑlÑk yapmasÑ karàÑlÑÜÑnda iàçiye, iàverence ödenecek ücreti “aracÑlÑk ücreti” olarak adlandÑrmaktadÑr. Ancak, “aracÑlÑk ücreti” olarak adlandÑrÑlan ücret biçiminin, iàçiye iàlem sonuçlandÑrma karàÑlÑÜÑnda ödenen “komisyon ücreti”nden10 farklÑ olduÜu düàünülmemelidir. Nitekim, TBK m. 404 hükmünün düzenlenmesinde göz önünde tutulduÜu ilgili madde gerekçesinde açÑklÑkla belirtilen Þsviçre BK m. 322b ve 322c, yani kaynak metin, “provizyon”u ele almaktadÑr. “Provizyon” sözcüÜüne ise, Türk ià hukukunda, “iàlem sonuçlandÑrma ücreti” ya da “komisyon ücreti” karàÑlÑÜÑ olarak yer verilmektedir. Buna karàÑlÑk, TBK m. 454 ve 455; “komisyon ücreti” deyimini, pazarlamacÑnÑn, kendisinin aracÑlÑk ettiÜi veya bizzat yaptÑÜÑ iàlerde ödenen ücret için kullanmaktadÑr. TBK m. 454 ve 455’in kaynak metnini oluàturan Þsviçre BK m. 349a ve 349b ise, “provizyon” sözcüÜünü temel almaktadÑr. Buna göre, sanki TBK m. 404’deki “aracÑlÑk ücreti”, TBK m. 454 ve 455’de söz konusu olan ücretten farklÑ bir ücret biçimiymià gibi, doÜru ve yerinde olmayan bir sonuca ulaàma tehlikesi ortaya çÑkmaktadÑr. Bu anlamda, TBK m. 404 hükmüyle, ad olarak Türk hukukuna yabancÑ bir terimin getirilmià olmasÑ, kavram karmaàasÑ yaratmaya elveriàli bir ortam yaratmÑà görünmektedir. AnÑlan ücret biçiminin, özellikle, “borçlarÑn kÑsÑm kÑsÑm ifa edileceÜi sözleàmeler” ile “si- SßCßL gorta sözleàmeleri” için düàünüldüÜü yasadan anlaàÑlmaktadÑr. Nitekim, söz konusu sözleàmelerde, her bölüme iliàkin ücret talebinin; o bölüme iliàkin borcun muaccel olmasÑyla veya yerine getirilmesiyle doÜmasÑna, bu hususun yazÑlÑ olarak kararlaàtÑrÑlmÑà olmasÑ kaydÑyla, olanak tanÑnmaktadÑr (TBK m. 404/II). DiÜer yandan, “aracÑlÑk ücreti” iàlem sonuçlandÑrma (gerçekleàtirme) karàÑlÑÜÑ olarak düàünüldüÜü için, “iàçinin aracÑlÑÜÑ suretiyle iàveren ile üçüncü kiài arasÑnda kurulan sözleàme, iàveren tarafÑndan kusuru olmaksÑzÑn ifa edilmezse veya üçüncü kiài borçlarÑnÑ yerine getirmezse”, bu ücreti isteme hakkÑ sona erecek; sadece kÑsmi ifa halinde ise, aracÑlÑk ücretinden orantÑlÑ olarak indirim yapÑlacaktÑr (TBK m. 404/III). 3. Ükramiye TBK m. 405/I; iàverenin, bayram veya yÑlbaàÑ ya da doÜum günü gibi belirli vesileler dolayÑsÑyla iàçilerine özel ikramiye verebilmesini öngörmektedir (tümce 1). Þkramiye verme olanaÜÑ, böylelikle, iàveren bakÑmÑndan bir (yasal) yükümlülük niteliÜini taàÑmamaktadÑr. Ancak, ikramiye ödeneceÜi konusunda taraflar arasÑnda bir anlaàma (sözleàme) hükmü veya çalÑàma àartÑ (ià koàulu) yahut iàverenin tek taraflÑ bir taahhüdü söz konusu olduÜu takdirde, bu durum iàveren için hukuken bir yükümlülüÜe bürünür ve artÑk iàçi, ikramiye isteme (talep) hakkÑna kavuàur (TBK m. 405/I tümce 2). Bu baÜlamda, kaynak metin (Þsviçre BK m. 322d), ikramiye ödemenin baÜlayÑcÑlÑÜÑnÑ salt anlaàma hükümleri çerçevesinde ele alÑrken; TBK m. 405/I tümce 2’nin, buna “çalÑàma àartÑ” ile “iàverenin tek taraflÑ taahhüdü”nü eklediÜi görülmektedir. Þkramiyenin özellikleri hakkÑnda, TBK m. 405/I hükmünde yer alan hususlar yerindedir. Gerçekten, ilkin, ikramiye; iàçiye özel vesilelerle yapÑlan bir ödemedir. TBK m. 405/I hükmünün, “bayram, yÑlbaàÑ ve doÜum günü”nü belirtmesine karàÑn, “gibi” sözcüÜüne yer vermià bulunmasÑ nedeniyle, ikramiyenin verileceÜi vesilelerin yasal olarak sÑnÑrlanmadÑÜÑ belirtilmelidir. Buna karàÑlÑk, ikramiyenin, iàçinin iàini iyi yapmasÑndan iàverenin duyduÜu hoànutlu9 EYLÜL ’11 SßCßL Ödeme süresinin geciktirilebileceÙi azami sürenin belirtilmesine karÛÍlÍk; yanlarÍn belirleyebileceÙi en erken ödeme süresinin ne olabileceÙi ise, kaynak metinde olduÙu üzere, yasada gösterilmiÛ deÙildir. Üu gösterme gibi bir anlam taàÑmasÑ gerektiÜi, TBK m. 405’de yer almÑà deÜildir. Aksine; TBK m. 405/II’deki “hizmet sözleàmesi ikramiyenin verildiÜi dönemden önce sona ermiàse, ikramiyenin çalÑàtÑÜÑ süreye yansÑyan bölümü ödenir” hükmüyle “kÑstelyevm” esasÑna yer verilip, ikramiyede ödüllendirme düàüncesinin çok da önemli olmadÑÜÑ görüàü, dolaylÑ olarak anlatÑlmak istenmiàtir. Bunun da temelinde, muhtemelen, uygulamada ikramiyenin, çoklukla ödüllendirme düàüncesi dÑàÑnda verilmesi11 gerçeÜi yatmaktadÑr. 4. Birim ücreti TBK m. 412; “birim ücreti” adÑ altÑnda, kavram olarak Türk ià hukukuna yabancÑ olmayan ama farklÑ bir adla, “akort ücret” olarak dile getirilen12 bir ücret biçimini düzenlemektedir. Nitekim, söz konusu hükmün kaynaÜÑnÑ oluàturan Þsviçre BK m. 326a’da, “akort ücret” deyimi kullanÑlmaktadÑr. Bu itibarla, “birim ücreti” olarak adlandÑrÑlan ücret biçiminin, aslÑna uygun olarak, “akort ücret” biçiminde anlaàÑlmasÑ yerinde olacaktÑr. Nitekim, akort ücret; parça sayÑsÑ, büyüklük, uzunluk veya aÜÑrlÑk gibi “birim”lere göre saptanmakta ve belirli bir çalÑàma dönemine düàecek ücret, her “birim” için saptanan ücretin birim sayÑsÑ toplamÑyla çarpÑlmasÑ sonucu bulunmaktadÑr13. Bu baÜlamda, TBK m. 412/I; iàçi sözleàme gereÜince parça baàÑna veya götürü olarak çalÑàmayÑ üstlendiÜi takdirde, iàverenin her iàe baàlamadan önce ödenecek birim ücretini iàçiye bildirmesini öngörmektedir. Þàveren, bu bildirimi yapmadÑÜÑ takdirde ise, aynÑ veya benzer bir ià için belirlenmià bulunan birim ücretini iàçiye ödemek zorunda kalacaktÑr (TBK m. 412/II). 10 V. ÜÛçinin Ücretinin KorunmasÍ 1. Ücretin ödenme zamanÍ a. ) Ücretin düzenli aral»klarla ödenmesi Aksine gelenek olmadÑkça, iàçiye ücreti her ayÑn sonunda ödenecek; ancak, hizmet sözleàmesi veya toplu ià sözleàmesiyle daha kÑsa ödeme süreleri belirlenebilecektir (TBK m. 406/I). Bununla, esas olarak (aksine gelenek olmadÑÜÑ sürece), ücretin en geç ayda bir ödeneceÜi; ancak, yanlarÑn da, daha kÑsa bir ödeme süresini sözleàmeyle (bireysel ià sözleàmesi veya toplu ià sözleàmesi yoluyla) kararlaàtÑrabilecekleri anlatÑlmak istenmektedir. Bu baÜlamda, ödeme süresinin geciktirilebileceÜi azami sürenin belirtilmesine karàÑlÑk; yanlarÑn belirleyebileceÜi en erken ödeme süresinin ne olabileceÜi ise, kaynak metinde (Þsviçre BK m. 323/I) olduÜu üzere, yasada (TBK m. 406/I) gösterilmià deÜildir. Ödeme süresine iliàkin olarak daha önce BK m. 326’da yer almÑà olan esaslar, TBK m. 406/I hükmünün öngördüÜü ödeme zamanÑ esasÑ tarafÑndan, belli ölçülerde deÜiàtirilmià durumdadÑr. Gerçekten, sözleàme veya gelenek tarafÑndan belirlenmemià olduÜu sürece, “amele ve ià sahibi ile birlikte yaàamÑyan hizmetçilere haftada bir” ve “idarehane memurlarÑna ve müstahdemlerine ve ià sahibi ile birlikte yaàÑyan hizmetçilere her ay” (BK m. 326) ücret ödenmesi öngörülmüàken; TBK m. 406/I, artÑk ödeme zamanÑnÑ, Þà K. m. 32/V’le öngörülmüà ödeme sürelerine yaklaàtÑrÑp, bunlarla uyumlu kÑlmaya çalÑàmaktadÑr. DiÜer yandan, aracÑlÑk ücreti de; daha kÑsa bir ödeme süresi kararlaàtÑrÑlmadÑÜÑ veya aksine gelenek bulunmadÑÜÑ takdirde, kural olarak, her ayÑn sonunda ödenecektir (TBK m. 406/II tümce 1). AsÑl ücrete ek olarak üretilenden pay verilmesi söz konusu olduÜunda ise, ürün payÑ belirlenir belirlenmez ve cirodan veya kârdan pay verilmesi söz konusu olduÜunda da, hesap dönemini izleyen en geç üç ay içinde payÑn belirlenip ödenmesi àarttÑr (TBK m. 406/III). Nihayet, evde hizmet sözleàmesinde “yapÑ- EYLÜL ’11 lan iàin ücreti, iàçi, iàveren tarafÑndan aralÑksÑz olarak çalÑàtÑrÑldÑÜÑ takdirde, onbeà günde bir veya iàçinin rÑzasÑyla ayda bir; aralÑklÑ olarak çalÑàtÑrÑldÑÜÑ takdirde, ürünün her tesliminde” ödenecektir (TBK m. 466/I). b. ) Ücretin avans olarak ödenmesi Þàveren, ücret borcunu, kural olarak iàçi iàini yaptÑktan sonra yerine getirir. Ancak, baàlÑca ve çoÜu kez tek (biricik) geçim kaynaÜÑ olan ücretiyle geçimini saÜlayan iàçi, acil gereksinimlerini karàÑlamak bakÑmÑndan, ücretinin ödenme zamanÑnÑ bekleyememe gibi bir zaruret hali içine düàebilir. Þàte, TBK m. 406/IV; söz konusu zaruret halinin yaratabileceÜi sakÑncalarÑ gidermek üzere, iàçiye ücretinin bir bölümünü “avans” biçiminde isteme hakkÑnÑ tanÑmaktadÑr. Buna göre, “iàveren, iàçiye zorunlu ihtiyacÑnÑn ortaya çÑkmasÑ halinde ve hakkaniyet gereÜi ödeyebilecek durumda ise, hizmetiyle orantÑlÑ olarak avans vermekle yükümlüdür” (TBK m. 406/IV). Söz konusu düzenleme; “ià sahibi iàçinin zarureti dolayÑsÑyla ihtiyacÑ bulunan ve tediyesi kendisi için zarar ve müzayakayÑ mucip olmayan avanslarÑ, yapÑlan ià nispetinde iàçiye vermekle mükelleftir” hükmünü taàÑyan BK m. 327’den, anlatÑmÑ dÑàÑnda, özü itibariyle çok farklÑ deÜildir. Buna karàÑlÑk, TBK m. 406/IV’deki “hizmetiyle orantÑlÑ olarak” sözcükleri, anlatÑm bakÑmÑndan, çok baàarÑlÑ görünmemektedir. Çünkü, söz konusu anlatÑm, ilk bakÑàta, kÑdem süresini çaÜrÑàtÑrmaktadÑr. Oysa, burada kasdedilen; kaynak metnin (Þsviçre BK m. 323) ÑàÑÜÑnda, BK m. 327’deki “yapÑlan ià nispetinde”, yani yerine getirilmià (ifa edilmià) ià (çalÑàma) ölçüsünde (oranÑnda deÜil) avans istenebileceÜi olsa gerektir. Buna göre, avans ödemesinde iàçinin, isteyeceÜi avans miktarÑnÑ hak etmià; ancak, söz konusu miktarÑn, henüz muaccel olmamÑà bulunmasÑ aranacaktÑr. 2. Ücretin ödeneceÙi yer TBK m. 407/I, iàçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her tür istihkakÑnÑn özel olarak açÑlacak banka hesaplarÑ üzerinden ödenmesi zorunluluÜu getirmeye olanak tanÑmaktadÑr. Nitekim, bu baÜlamda, ÇalÑàma ve SßCßL Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑ ve Maliye BakanlÑÜÑ ile Hazine MüsteàarlÑÜÑ’ndan sorumlu Devlet BakanlÑÜÑ’nÑn çÑkaracaklarÑ bir yönetmelikle, tabi olduklarÑ vergi mükellefiyeti türü, iàletmelerinin büyüklüÜü, çalÑàtÑrdÑklarÑ iàçi sayÑsÑ, iàyerlerinin bulunduÜu il ve benzeri unsurlar bakÑmÑndan, iàverenleri banka hesabÑ üzerinden ödeme yapmakla yükümlü kÑlabilecektir. Bu durumda, artÑk iàverenler, ücret ödemelerini özel olarak açÑlan banka hesaplarÑ dÑàÑnda gerçekleàtiremeyecekler ve iàçiye de her ödeme döneminde buna iliàkin “hesap pusulasÑ”nÑ vermekle yükümlü bulunacaklardÑr (TBK m. 407/I tümce 1-3). HaklarÑnda böyle bir zorunluluÜun olmadÑÜÑ iàverenler ise, yine daha önceleri olduÜu üzere, ücret ödemelerini iàyerinde elden yapabileceklerdir. TBK m. 407/I hükmüyle getirilen banka hesabÑ üzerinden ödeme yapma esasÑ, yeni deÜildir. Nitekim, daha önce 2008 yÑlÑnda BK m. 323/I’de yapÑlan deÜiàiklikle, söz konusu esas aynen benimsenmiàti. AynÑ deÜiàiklikle, Þà K. m. 32/II ve III’e de benzer uygulamalar getirilmiàti. Söz konusu geliàmelerin, àimdi de TBK m. 407/I hükmüyle, aynen sürdürülmek istendiÜi görülmektedir. 3. Ücretin ödenme biçimi TBK m. 407/III, “ücretin iàveren lehine kullanÑlacaÜÑna iliàkin anlaàmalar geçersizdir” hükmünü taàÑmaktadÑr. Söz konusu hükmün neyi anlatmak istediÜi, metninin anlatÑm yetersizliÜine14 karàÑn, madde gerekçesindeki “iàveren, ücret ödemesini, mesela iàçiye, belirli bir iàyerinde veya kendi fabrikasÑnda üretilen satÑlan ya da daÜÑtÑmÑ yapÑlan ürünleri satÑn alma koàuluna baÜlayamaz” anlatÑmÑndan çÑkarÑlabilmektedir. Buna göre, anÑlan hükümle; iàverenin, iàçiye ücretini para olarak ödemesinin gerektiÜi ve göstereceÜi yerlerden iàçiyi alÑàveriàe zorlamak suretiyle ücretini para yerine eàyayla ödemesinin mümkün bulunmamasÑ ve de bunun aksine anlaàmalarÑn (sözleàme hükümlerinin) hukuken geçersiz sayÑlmasÑ esaslarÑnÑn anlatÑlmak istendiÜi sonucu çÑkmaktadÑr. Bu anlamda, belirtilen esaslarÑn ve giderek TBK m. 407/ III hükmünün, ücret ödemelerinin para dÑàÑndaki ödeme usulleriyle yapÑlmamasÑnÑ öngören 11 EYLÜL ’11 SßCßL 95 sayÑlÑ ILO-Sözleàmesi’yle15 uyumlu olduÜu söylenmelidir. 4. Ücret alacaÙÍnda takas Þàveren; iàçiden olan alacaÜÑ ile ücret borcunu, iàçinin onayÑ (rÑzasÑ) olmadÑkça, takas edemez (TBK m. 407/II tümce 1). Bunun nedeni, iàçinin ücretini korumak ve ücretin iàçinin eline geçmesini saÜlama düàüncesidir. Gerçekten, iàverenin iàçiden olan alacaÜÑnÑn, iàveren tarafÑndan ödenecek ücret borcunun iàçinin geçinebilmesi için zorunlu olan miktara yaklaàtÑÜÑ veya ulaàtÑÜÑ durumlarda, iàçinin ücretinden yoksun kalmasÑ ve geçinememesi tehlikesi ortaya çÑkacaktÑr. Þàte, bu tür bir tehlikenin önüne geçilmesi düàüncesiyle, takasÑn gerçekleàebilmesi için, iàçinin onayÑ aranmaktadÑr. Buna karàÑlÑk, iàçinin kasden yol açtÑÜÑ yargÑ kararÑyla kesinleàmià (sabit) bir zarardan doÜan alacaklarÑn, ücretin haczedilebilir bölümü kadar (TBK m. 410/I) takas edilmesine olanak tanÑnmaktadÑr (TBK m. 407/II tümce 2). Buna göre, kasden iàverene verilen zarardan doÜan alacaÜÑn, ancak iàçi ücretinin en çok dörtte birlik bölümü kadar olan miktarÑ, iàçinin onayÑ aranmaksÑzÑn, takas konusu yapÑlabilecektir. Ancak, iàverenin uÜradÑÜÑ zarara “kasden” yol açÑlmÑà olduÜu, yargÑ kararÑyla kesinleàmià bulunmalÑdÑr. Takas konusunda, kaynak metinde (Þsviçre BK m. 323b/II) hüküm bulunmayÑp, TBK m. 407/II tümce 2 hükmüyle getirilmià olan sÑnÑrlamalar, ücreti koruma düàüncesiyle de olsa, oldukça katÑdÑr. Nitekim, ilkin, kasden verilen zararlar dÑàÑnda, takas için için mutlak biçimde iàçinin onayÑ aranmaktadÑr. Oysa, daha önce BK m. 333/I; iàçinin onayÑnÑ, “iàçi ücretinin tediyesi(nin), iàçinin ve ailesinin nafakasÑ için zaruri bulun(masÑ)” koàulunun gerçekleàmesine baÜlÑ tutmaktaydÑ. ßimdi ise, ücretin ödenmesi iàçinin ve ailesinin geçinebilmesi için zorunlu olmasa dahi, kasden verilen zarardan doÜan iàveren alacaÜÑ dÑàÑnda, takas için mutlaka iàçinin onay vermesi àarttÑr (TBK m. 407/II). Þkinci olarak; kasden verilen zararlarda “sÑnÑrsÑz” takas olanaÜÑ, ortadan kalkmÑà görün12 mektedir. Gerçekten, BK m. 333/II, “àu kadar ki kasden iras edilen zararlarÑn tazmini için mahsub icrasÑ daima caizdir” biçimindeki hükmüyle, iàverene kasden verilen zararlarda, miktar itibariyle sÑnÑrsÑz bir takas olanaÜÑnÑ tanÑmÑàken; TBK m. 407/II tümce 2, sÑnÑrsÑz takas olanaÜÑnÑ ortadan kaldÑrÑp, bunu ücretin haczedilebilir (en çok dörtte birlik) bölümüyle sÑnÑrlamÑàtÑr. Üstelik, zarara “kasden” yol açÑldÑÜÑnÑn da, yargÑç kararÑyla kesinleàmià olmasÑ àarttÑr (TBK m. 407/II tümce 2). Uygulamada, kasden yol açÑlan zararlar için yasada aranan bu koàulun, ileride fiilen takas olanaÜÑnÑ ortadan kaldÑracaÜÑnÑ ya da çok aza indireceÜini àimdiden söylemek, kehanet olmasa gerektir. Bilinerek ve istenerek iàverene verilmià bir zarar için, böylesine katÑ bir ücret korumasÑna (güvencesine) ülkemizde halen gereksinim olup olmadÑÜÑ hususu ise, kuàkusuz, tartÑàma götürür. 5. Ücretin haczi, devri ve rehnedilmesi Þàçinin borçlanmasÑ sonucunda ücretinin haczedilmesi veya devir veya rehnetme gibi iàçinin kendi iàlemleriyle ücretinin baàkasÑna geçmesi tehlikelerine karàÑ, TBK m. 410’da özel bir düzenlemeye gidilmiàtir. Haciz, devir (temlik) ve rehin gibi ücretin iàçinin eline geçmesini engelleyecek durumlar hakkÑnda, daha önce BK’da özel bir düzenlemeye yer verilmemià; Þà Kanunu’nda bulunan özel düzenlemelerin ise, BK’ya tabi ià sözleàmelerine uygulanmasÑ söz konusu olmamÑàtÑr. Bu bakÑmdan, TBK m. 410 hükmü getirilmek suretiyle, haciz, devir ve rehin gibi tehlikelere karàÑ ücretin iàçinin eline geçmesinin güvencelenmesi, yerinde olmuàtur. Üstelik, TBK m. 410 hükmüyle saÜlanan güvence, Þà K. m. 35’le uyumludur. DahasÑ, TBK m. 410’da ileri bir adÑm daha atÑlarak, ücretin rehnedilmesi de hesaba katÑlmÑàtÑr. Söz konusu sorun, Þà Kanunu’na tabi ià sözleàmeleri bakÑmÑndan ise, ancak genel nitelikteki MK m. 954 hükmü yoluyla giderilebilmektedir16. Buna göre, iàçilerin ücretinin dörtte birinden fazlasÑ haczedilemeyecek, devredilemeyecek ve rehnedilemeyecektir. Ancak, iàçinin bakmakla yükümlü olduÜu aile bireyleri için yargÑç tarafÑndan takdir edilecek miktar, bu orana EYLÜL ’11 dahil edilmeyecektir. AyrÑca, nafaka alacaklÑlarÑnÑn haklarÑ da, saklÑ tutulmaktadÑr (TBK m. 410/I). DiÜer yandan, gelecekteki ücret alacaklarÑnÑn devredilmesine veya rehnedilmesine iliàkin iàlemler de hukuken geçersiz sayÑlmak (TBK m. 410/II) suretiyle, iàçinin kendi iàlemleriyle ücretinin ileride eline geçmesini engellemesi olanaÜÑnÑn önüne geçilmektedir. Bunun nedeni ise, ücret ediminin devri nitelik taàÑmasÑdÑr. VI. DeÙerlendirme ve Sonuç 1. Getirilen düzenlemelerin deÙerlendirilmesi a.) Sa¼lanan olumlu geliÀmeler Þàverenin ücret borcu konusunda; Þà Kanunu’na tabi bulunmayan ià sözleàmeleri bakÑmÑndan, TBK hükümleriyle ileri adÑm atÑldÑÜÑ ve uygulanacak hizmet sözleàmesi hükümlerinin daha çaÜdaà hale getirildiÜi söylenebilir. Bunda, ücrete iliàkin BK hükümlerinin, gerek getirilià tarihi itibariyle eskimesinin ve gerekse zaman içinde çÑkarÑlan 3008, 931, 1475 ve 4857 sayÑlÑ Þà KanunlarÑ karàÑsÑnda eksik duruma gelmesinin etkisi büyüktür. Bu itibarla, BK’daki ücret hükümlerinin yeniden ele alÑnmasÑ, yararlÑ olmuàtur, denebilir. Ancak, geçmiàten gelen nedenlerle Þsviçre BK hükümlerinin gözönünde tutulmasÑ, ister istemez saÜlanan geliàmeleri yavaàlatmÑà ve ister istemez, salt Þsviçre BK’nÑn zaman içinde geçirmià bulunduÜu deÜiàikliklerle sÑnÑrlÑ kalÑnmasÑ sonucunu doÜurmuàtur. Bu anlamda, ücrete iliàkin TBK hükümlerinin de, BK hükümleri bakÑmÑndan, çok büyük bir deÜiàiklik getirmediÜi söylenebilir. Nitekim, TBK hükümleri getirilirken, geçmiàle baÜlar koparÑlmamÑà; BK hükümleri, göz önünde bulundurulmuàtur. Bunu, ilgili madde gerekçelerindeki, BK hükümlerine sürekli yapÑlan yollamalardan çÑkarmak mümkündür. Bununla birlikte, daha önce BK hükümleri içinde yer almayan “akort ücret”, “kârdan payalma ücreti”, “provizyon (komisyon) ücreti” ve “ikramiye” gibi ücret veya ücret eki niteliÜindeki deÜiàik ücret biçimlerine TBK içinde SßCßL ilk kez yer veriliài, son derece önemli bir adÑmdÑr. DahasÑ, TBK m. 410 hükmü kabul edilmek suretiyle, ücretin haczi, devri ve rehnedilmesi konusunda, ücret alacaÜÑna karàÑ önemli bir korumanÑn, ilk kez bir borçlar yasasÑnda saÜlanmasÑ gerçekleàmiàtir. Böylelikle, ücretin korunmasÑna iliàkin önemli bir düzenleme boàluÜu, ortadan kalkmÑà durumdadÑr. b.) Düzenlemelerdeki olumsuzluklar Türkiye, geçmiàte tercihini, Þsviçre BK yönünde yapmÑàtÑr. ßimdi, aynÑ tercih üzerinde Ñsrar edilip, Þsviçre BK’nÑn zaman içinde ortaya çÑkan deÜiàiklikleri (versiyonlarÑ) temel alÑnmÑàtÑr. Bunu fazlaca yadÑrgamamak gerekir. Bunun gibi, kaynak yasa metni aktarÑlÑrken, bazÑ hükümlerin alÑnmamÑà olmasÑna da àaàÑlmamak gerekir. Çünkü, bu durum, Türk yasa koyucunun takdirine kalmÑà olup; Türk yasa koyucu, Türk toplumuna ya da Türkiye’ye uymayacak kaynak düzenlemeleri aktarmak zorunda deÜildir. Ancak, temel nitelikteki yasalarÑn hazÑrlÑk çalÑàmalarÑ, karàÑlaàtÑrmalÑ hukuk sistemlerini dikkate almak durumundadÑr. Bununla birlikte, aracÑlÑk ücreti ile birim ücreti ve iàin sonucundan pay alma gibi konulardaki çeviri hatalarÑ ve yer yer anlatÑm yetersizlikleri ya da ücret alacaÜÑnÑn takasÑndaki gereksiz katÑlÑklar, Türk yasa koyucuya tanÑnan takdiri, tartÑàmaya açÑk hale getirmektedir. Nitekim, TBK’nÑn ücrete iliàkin bazÑ hükümlerini kavrayabilmek için, yasal metnin yer yer aslÑndan izlenmesi zorunlu hale gelmektedir. Daha önemlisi; kaynak metnin ücrete iliàkin düzenlemeleri aktarÑlÑrken, Türkiye’de uygulanmasÑnÑn söz konusu olmayacaÜÑ daha baàtan belli olan birtakÑm düzenlemelerin kabul edilmià bulunduÜu göze çarpmaktadÑr. Nitekim, somut örnek vermek gerekirse; TBK m. 403/II ve 404/V’deki düzenlemeler, uygulanma kabiliyeti bulunmayan hükümler olarak görünmektedir. Gerçekten, TBK’ya tabi ià (hizmet) sözleàmeleri; büyüklükleri göz önünde bulundurularak Þà Kanunu’nun uygulama alanÑ dÑàÑnda bÑrakÑlmÑà, ufak çaptaki iàyerlerinde çalÑàanlarÑ ilgilendirmektedir. Bu gibi yerlerde ise, çalÑ13 EYLÜL ’11 SßCßL àanÑn defter ve belgeleri inceleyebilmesi veya yargÑçtan bilirkiài atamasÑnÑ isteyebilmesi, yaàanan ülke gerçekleri karàÑsÑnda, pek gerçekçi görünmemektedir. Türk yasa koyucu, ulusal durumu gerekçe göstermek suretiyle bunlarÑ ayÑklayabilirdi ki; maalesef, bu, yapÑlmamÑàtÑr. 2. Sonsöz Temel yasa niteliÜiyle TBK, hÑzlÑ bir yasalaàma süreci yaàamÑàtÑr. Söz konusu sürece ià hukuku uzmanlarÑnÑn istenilir ve olmasÑ gereken ölçüde dahil edilmemià bulunmasÑ da, mevcut düzenlemeleri daha ayrÑntÑlÑ biçimde incelenmeye muhtaç duruma getirmiàtir17. Buna karàÑlÑk, TBK’daki yeni ücret düzenlemelerinin 1 Temmuz 2012 tarihinden itibaren yürürlüÜe girecek olmasÑ, belirtilen tarihe kadar yeniden yasa deÜiàikliÜine gidilmek suretiyle bunlarÑn daha az tartÑàÑlÑr kÑlÑnmasÑnÑ olanaklÑ kÑlmaktadÑr. Bu bakÑmdan, önümüzdeki dönemde getirilmek istenen yeni esaslarÑn ayrÑntÑlÑ biçimde ele alÑnÑp irdelenmesi ve bunlarÑn çalÑàma yaàamÑnda kabul görecek sonuçlarÑnÑn yasakoyucu tarafÑndan dikkate alÑnmasÑ, TBK’nÑn ücret düzenlemelerinin daha az tartÑàÑlÑr duruma gelmesini olanaklÑ kÑlacaÜÑnÑ àimdiden söylemek, kehanet olmasa gerektir. DÜPNOTLAR 1 RG. 4.2.2011, No. 27836. 2 Buradaki “alÑàÑlmÑà olan” anlatÑmÑnÑn, kaynak metindeki (Þsviçre BK m. 322/I’deki) “üblich” sözcüÜü karàÑlÑÜÑ olmak üzere, “mutat olan” biçiminde anlaàÑlmasÑ, yerinde olur. 3 Bkz. T. Centel, Þà Hukukunda Ücret, Þstanbul 1986, 217-218. 4 Buradaki “bilerek” sözcüÜünün; hukuki bir terim olmadÑÜÑndan, kaynak metne (Þsviçre BK m. 324/II) baÜlÑ kalÑnarak, “kasden” biçiminde anlaàÑlmasÑ, yerinde olacaktÑr. 5 Kaynak metin (Þsviçre BK m. 324a/III), “analÑk” halini de, geçici ifa engeli kapsamÑnda görmektedir. 6 Kaynak metni oluàturan Þsviçre BK m. 324a/I, bu baÜlamda “sÑnÑrlÑ bir zaman için (yani, sÑnÑrlÑ bir süreyle)” ücret ödenmesinden söz etmektedir. 7 Buradaki “iàin sonucundan pay alma” anlatÑmÑnÑ, kaynak metnin (Þsviçre BK m. 322a) ÑàÑÜÑnda, “iàlem sonucundan pay alma” olarak adlandÑrmak, daha yerinde olacaktÑr. 8 Bkz. Centel, age., 131-132. 9 AyrÑca bkz. aàaÜÑda V 1 a. 10 Þàçiye ödenecek “komisyon ücreti” kavramÑ için bkz. N. Çelik, Þà Hukuku Dersleri, Þstanbul 2010, 149; S. Süzek, Þà 14 Hukuku, Þstanbul 2008, 314; K. TunçomaÜ/T. Centel, Þà Hukukunun EsaslarÑ, Þstanbul 2008, 105. 11 Bkz. M. Çenberci, Þà Kanunu ßerhi, Ankara 1984, 465. 12 Bkz. Çelik, age., 144-145. 13 Çelik, age., 144. 14 TBK m. 407/III’deki “lehine” sözcüÜünün; kaynak metnin (Þsviçre BK 323b/III) ÑàÑÜÑnda, “çÑkarÑna” olarak anlaàÑlmasÑ, yerinde olacaktÑr. 15 Türkiye’nin de taraf bulunduÜu 95 sayÑlÑ Sözleàme’nin metni için bkz. T. Centel, Türkiye’nin OnayladÑÜÑ ILO Sözleàmeleri, Þstanbul 2004, 249 vd. 16 AyrÑntÑlÑ bilgi için bkz. Centel, Þà Hukukunda Ücret, 336. 17 Bkz. P. Soyer, Hizmet Sözleàmesinin Sona Ermesine Þliàkin “Yeni” Türk Borçlar Kanunu Hükümleri ve Þà Hukuku BakÑmÑndan Önemi, Sicil VI, 22 (Haziran 2011), 19. EYLÜL ’11 SßCßL Prof. Dr. Ünal NARMANLIOØLU YaÛar Üniversitesi Hukuk Fakültesi ÜÛverenin Emir ve Talimat Verme Yetkisinin Geçici Süre ile SÍnÍrlÍ Olarak BaÛkasÍna Devredilmesi (Ödünç “Geçici” ÜÛ ÜliÛkisi) I. GÜRÜÚ Þàin niteliÜi ve sözleàmenin türü ne olursa olsun iàçinin belli baàlÑ borcu sözleàmeye konu olan, taraflarca kararlaàtÑrÑlan veya kararlaàtÑrÑlmÑà sayÑlan iài yapmaktan ibarettir. ÞfasÑ gereken iàin çerçevesi kanunla ya da kanuna aykÑrÑ olmayan sözleàmeden veya sözleàmenin eki sayÑlabilecek diÜer kaynaklarla belirlenmià olabilir. Þà sözleàmesini baÜÑtlayan taraflar iàçinin göreceÜi ià konusunda iàin türü ve çerçevesi hususunda kural olarak serbest iseler de, bu serbesti kanunun ve sözleàmelerin öngördüÜü çerçeve içinde ve cari mesleki ve yöresel adetler ve nihayet dürüstlük kurallarÑ içerisinde meydana gelir. Genelde ià görme borcu gerek bunu ifayla yükümlü iàçi gerekse iàin görülmesini istemek hakkÑna sahip bulunan iàveren bakÑmÑndan kiàisel karakteri ön planda olan bir borçtur. Zira ià sözleàmesi belirli kiàiler arasÑnda akdedilmià bir sözleàmedir. Sözleàmeden kaynaklanan karàÑlÑklÑ haklar ve borçlar taraflar arasÑnda söz konusu olur. Þàveren iàyerinde iài organize etmek ve iàyerini yönetmek, vereceÜi emir ve talimatlarla iàin yürütümünü ve iàçilerin iàyerindeki davranÑàÑnÑ düzenlemek hakkÑna, “yönetim” hakkÑna sahip bulunmaktadÑr. Þàverenin emir ve talimat verme hakkÑ karàÑsÑnda iàçinin itaat borcu vardÑr. Ancak iàverenin emir ve talimat verme yetkisini her zaman elinde tutmasÑ ve bizzat kullanmasÑ zorunluluÜu yoktur. Þà sözleàmesi gereÜi ià görme borcunu bizzat iàverene karàÑ ifa etmek durumunda olan iàçi, bu yükümlülüÜünü iàverenin rÑzasÑyla ve kendi isteÜiyle bir baàka kiàiye karàÑ ifa etmek imkânÑna sahip olabilir. Þàte iàverenin emir ve talimat verme yetkisini geçici olarak, belirli bir süre için baàka bir iàverene devretmesi de mümkündür ki buna yaygÑn ve alÑàÑlmÑà deyimiyle “ödünç ià iliàkisi” adÑ verilmektedir. Bu incelememizde 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu hükümleri çerçevesinde bu iliàkiyi genel çizgileri ile ortaya koymaya çalÑàacaÜÑz. 15 EYLÜL ’11 SßCßL II. GENEL OLARAK ÖDÜNÇ ÜÚ ÜLÜÚKÜSÜ Þàçinin isteÜiyle, iàvereni olmayan bir üçüncü kiàiye hizmet etmesini, ià görmesini ifade eden “ödünç ià iliàkisi” geçici bir süre için iàgücünden yararlanan bir üçüncü kiàinin bir ihtiyacÑ ya da baàka bir amaçla ortaya çÑkabilir1. ÖrneÜin iàçi fazlalÑÜÑ dolayÑsÑyla ihtiyaç bulunmayan bir iàçi ona ihtiyaç duyulan baàka bir iàveren buyruÜunda geçici olarak çalÑàtÑrÑlabilir. AynÑ àekilde bir iàyerinin -iàletmenin- iàlerinin aksamasÑ dolayÑsÑyla istihdam edemeyeceÜi bir kalifiye iàçisinin (mühendis, avukat, mali müàavir, vb.) iàine son vereceÜi yerde onu elden çÑkarmamak için veyahut kalifiye iàçiye ihtiyacÑ olan baàka bir iàverene geçici olarak verilmesi gerekebilir. Çeàitli sebep ve saiklerle iàverenin iàçisinin baàka bir iàyerinde çalÑàtÑrmasÑnÑn mümkün ve gerekli olduÜu normal karàÑlanabilir. Dikkat edilirse burada ià sözleàmesinin tarafÑ olan iàveren geçici olarak iàçisini bir baàkasÑnÑn yararlanmasÑna sunmakta; iàçi kendi ià iliàkisine yabancÑ olan bir iàveren buyruÜunda geçici bir süre çalÑàmaktadÑr. Böylece ödünç ià iliàkisi bir ià sözleàmesine taraf olan iàçi ve iàverenle iàçinin ià gücünden geçici olarak yararlanan bir kiài arasÑnda kurulan üçlü iliàki olarak ortaya çÑkmaktadÑr. Bununla beraber, ià sözleàmesinin taraflarÑnda herhangi bir deÜiàiklik olmamakta, iàçinin iàvereni ile arasÑndaki sözleàmeye dayalÑ ià iliàkisi devam etmektedir. Sadece iàçi geçici olarak kendi iàvereni olmayan baàka bir iàveren buyruÜunda çalÑàmakta, bu geçici sürede iàçi ià görme borcunu üçüncü kiàinin talimatlarÑ çerçevesinde ve onun gözetiminde ifa etmektedir. Baàka bir söyleyiàle ià görme ediminin alacaklÑsÑ üçüncü kiài emir ve talimat yetkisine sahip bulunduÜu gibi, iàçiyi çalÑàtÑrdÑÜÑ süre içinde gözetme, koruma borcu ile de yükümlü bulunmaktadÑr2. GörüldüÜü gibi ödünç ià iliàkisinde iàveren iàçisini belirli bir süre için geçici olarak bir baàkasÑna deyim yerindeyse ödünç vermekte, bu iliàki devam ettiÜi sürece iàçi ià görme borcunu ödünç verildiÜi üçüncü kiàiye eda etmekte bu sonuncu kiài kendisine yapÑlan devirle, tarafÑ 16 olmadÑÜÑ bir ià iliàkisinin iàlevini üstlenmektedir. Ancak yine belirtelim ki üçüncü kiài ile iàçi arasÑnda bir ià sözleàmesi kurulmuà olmamakta, iàçinin muvafakatÑ ile iàveren normal olarak kendisine arz edilmesi gereken ià görme edimini üçüncü kiàiye geçici olarak dervretmià bulunmaktadÑr. Þàçinin baàkasÑnÑn buyruÜunda çalÑàmak üzere iàe alÑnÑp, bu amaçla ià sözleàmesi baÜÑtlanmasÑ durumu (ki doktrinde buna mesleki faaliyet olarak ödünç ià iliàkisi denilmektedir.) ile buyruÜunda çalÑàtÑÜÑ iàverenden baàka bir iàverene bazÑ nedenlerle geçici olarak, sÑnÑrlÑ bir süre için çalÑàmasÑ ki doktrinde bu (basit veya gerçek ödünç ià iliàkisi yahut meslek edinilmemià àekilde iàçi verme olarak adlandÑrÑlmakta) bu iki çeàit iliàki birbirinden farklÑ yönlere sahip bulunmaktadÑr3. Nitekim 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun TasarÑsÑnda bu iki durum birbirinden ayrÑ olarak düzenlenmiàti. Ancak kanunda “mesleki faaliyet olarak geçici ià iliàkisine” yer verilmemiàtir. III. 4857 SAYILI ÜÚ KANUNU’NA GÖRE GEÇÜCÜ (ÖDÜNÇ) ÜÚ ÜLÜÚKÜSÜ Þà Kanunumuz4 geçici (ödünç5) ià iliàkisinin “holding bünyesi içinde veya aynÑ àirketler topluluÜuna baÜlÑ baàka bir iàyerinde veya yapmakta olduÜu iàe benzer iàlerde çalÑàtÑrÑlmasÑ koàuluyla baàka bir iàverenle kurulabileceÜini öngörmüà; ià sözleàmesinin tarafÑ olan iàverenin iàçisinin rÑzasÑnÑ alarak diÜer bir iàverene “iàgörme edimi”ni yerine getirmek üzere geçici olarak devretmesiyle kurulmuà olacaÜÑnÑ düzenlemiàtir (ÞàK. m. 7). Bu itibarla geçerli olarak akdedilmià bir ià sözleàmesiyle çalÑàan bir iàçinin rÑzasÑ (muvafakati) ile geçici bir süre için baàka bir iàveren buyruÜunda çalÑàmasÑ esasÑnÑ yansÑtan geçici (ödünç) ià iliàkisi kanunun belirlediÜi ià ve iàyerlerinde, iliàkinin kurulmasÑ sÑrasÑnda iàçinin yazÑlÑ muvafakatÑyla iki iàveren arasÑnda kurulan “üçlü bir iliàki”dir6. Bu çerçevede ià sözleàmesi kendi iàvereni ile devam etmekle beraber, iàçi bu sözleàmeye göre üstlendiÜi iàin görülmesini (ifasÑnÑ) geçici EYLÜL ’11 ià iliàkisi kurulan diÜer bir iàverene karàÑ yerine getirmek yükümlülüÜü altÑna girmektedir. Geçici (ödünç) ià iliàkisinde ödünç alan iàverenle iàçi arasÑnda bir sözleàme iliàkisi bulunmamakta; fiili (eylemsel) sözleàme iliàkisine benzer bir iliàki kanunen tesis edilmià olmaktadÑr. Bu kanuni düzenlemeden, iàçinin ödünç veren iàverenle olan ià sözleàmesinin yürürlükte kalacaÜÑ ve devam edeceÜi, geçici olarak yani ödünç ià iliàkisinin devamÑ süresinde ödünç verilen iàveren buyruÜunda çalÑàacaÜÑ; ancak ödünç alan iàverenle iàçi arasÑnda ayrÑ bir sözleàmeye dayalÑ bir ià iliàkisinin kurulmadÑÜÑ; tarafÑ olduÜu ià sözleàmesi gereÜince yapmak zorunda olduÜu, üstlendiÜi iàgörme borcunu- normal olarak aynÑ kapsamda- ödünç verilen iàverene karàÑ ifa etmek zorunda olduÜu anlaàÑlmaktadÑr7. Baàka bir söyleyiàle Þà Kanunu’nun “bu halde sözleàmenin devam etmekle beraber, iàçi sözleàmeye göre üstlendiÜi iàin görülmesini, ià sözleàmesine geçici ià iliàkisi kurulan iàverene karàÑ yükümlü” olacaÜÑnÑ öngören 7. maddesinin birinci fÑkrasÑ hükmünden; geçici (ödünç) ià iliàkisinin üçlü bir iliàki olduÜu ve iàçi, ödünç veren ve ödünç alan iàveren arasÑnda kurulduÜu, iàçiyle ödünç alan iàveren arasÑnda ià sözleàmesine dayalÑ bir ià iliàkisinin bulunmadÑÜÑ; ià sözleàmesine dayalÑ iliàkinin ödünç veren iàverenle iàçi arasÑnda yürürlüÜünü sürdürdüÜü; kurulan geçici ià iliàkisiyle birlikte iàçinin tarafÑ olduÜu kendi iàvereniyle baÜÑtlamÑà bulunduÜu sözleàmeye dayalÑ ià iliàkisiyle de baÜlÑ bulunduÜu bu sözleàmenin devredilmesinin de söz konusu olmadÑÜÑ sonuçlarÑna ulaàmak kolaydÑr8. 1. Geçici (Ödünç) ÜÛ ÜliÛkisinin Konusu Olacak Yerler Þà Kanunumuz geçici (ödünç) ià iliàkisi kurulabilecek durumlarÑ; “holding bünyesi içinde veya aynÑ àirketler topluluÜuna baÜlÑ baàka bir iàyerinde veya yapmakta olduÜu iàe benzer iàlerde çalÑàtÑrÑlmak koàuluyla” baàka bir iàverenin iàyeri olarak belirlemiàtir. Ödünç alan iàveren, ödünç aldÑÜÑ iàçiyi kendi iàvereni buyruÜunda yapmakla yükümlü olduÜu iàlerde veya benzeri iàlerde çalÑàtÑrabilir. Bu çerçeve dÑàÑnda ià sözleàmesi ile deruhte SßCßL etmediÜi iàlerde iàçinin çalÑàtÑrÑlmasÑnÑn kanuna uygun düàmeyeceÜi kuàkusuzdur. Öte yandan Þà Kanunu toplu iàçi çÑkarmaya gidilen iàyerlerinde çÑkarma tarihinden itibaren altÑ ay içinde toplu iàçi çÑkarmanÑn konusu olan iàlerde geçici ià iliàkisi gerçekleàtirilemeyeceÜini (ÞàK. m.7/son) öngörmekte, ödünç ià iliàkisinin kurulmasÑna engel olan bir durumu ayrÑca belirtmektedir. 2. ÜÛçinin RÍzasÍnÍn AlÍnmasÍ Geçici (ödünç) ià iliàkisi kurulmasÑ ihtiyacÑnÑn ortaya çÑkmasÑ halinde, iliàkiye taraf olacak iki iàverenin anlaàmasÑ yeterli olmayÑp iliàkiye konu olan iài görecek iàçinin rÑzasÑnÑn (muvafakatÑnÑn) alÑnmasÑ gerekli bulunmaktadÑr9. Þàçinin rÑzasÑnÑn münferiden alÑnmasÑ gerekir; birden çok iàçinin böyle bir sözleàmeye, tek sözleàmeye konu olmasÑ mümkün deÜildir. Zira ödünç (geçici) ià iliàkisi ferdi (bireysel) bir iàlem olup, topluca, aynÑ iàlemde birden çok iàçinin yer almasÑna olanak saÜlayacak bir terkipte yapÑlamaz. Öte yandan, kanunun kesin ifadesi karàÑsÑnda iàçinin rÑzasÑnÑn bu iliàkinin kurulmasÑ sÑrasÑnda alÑnmasÑ gerekir; daha önce, geçici (ödünç) ià iliàkisi kurulmadan önce, örneÜin kendi iàvereni ile yapÑlan sözleàmede peàinen verilmià bir muvafakatÑn kanuna uygun olduÜunu söylemek mümkün deÜildir10. Kuruluàunda olduÜu gibi, iliàkinin yenilenmesi halinde de ayrÑca muvafakatÑn iàçinin yazÑlÑ rÑzasÑnÑn alÑnmasÑ zorunludur11. 3. ÜliÛkinin Belirli Süreye Hasredilmesi ve YazÍlÍ Úekilde YapÍlmasÍ ZorunluluÙu 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nda iliàkinin belirli süreye hasredilmesi ve yazÑlÑ àekilde yapÑlmasÑ zorunlu tutulmuàtur. a. SözleÀmenin ¿ekli Hemen belirtelim ki ödünç verilen iàçinin çalÑàmasÑnÑn dayandÑrdÑÜÑ sözleàmenin türü önemli deÜildir. Bu itibarla belirli süreli bir ià sözleàmesiyle çalÑàan bir iàçinin de böyle bir iliàkiye dahil olmasÑna bir engel yoktur. Þà söz17 EYLÜL ’11 SßCßL leàmesinin süresinin bitiminin ödünç ià iliàkisi süresi içine rastlamasÑ halinde, iliàki bu sebeple sona erer. Geçici(ödünç) ià iliàkisini kuran sözleàmenin “yazÑlÑ àekilde” yapÑlmasÑ zorunlu bulunduÜundan, sözlü olarak baÜÑtlandÑÜÑ öne sürülen bir iliàkinin geçersiz olacaÜÑ kuàkusuzdur. b. SözleÀmenin Süresi Þà Kanunumuz geçici (ödünç) ià iliàkisi kurulabilecek durumlarÑ sÑnÑrladÑÜÑ gibi, kurulacak iliàkinin azami (en çok) süresini ve yenilenmesini de sÑnÑrlamÑà bulunmaktadÑr. Gerçekten kanunda geçici ià iliàkisine azami (üst sÑnÑr) konulduÜu gibi, iliàkinin yenilenmesi de sÑnÑrlanmÑàtÑr. Buna göre, geçici (ödünç) ià iliàkisine iliàkin sözleàmenin süresi en çok altÑ ay olabilir, bu süreyi aàamaz12. Bu itibarla altÑ aydan fazla bir süre öngörülmüà/kararlaàtÑrÑlmÑà bulunsa bile, iliàkinin geçerliliÜi altÑ ayla sÑnÑrlÑdÑr, bu süreden fazlasÑ baÜlayÑcÑ deÜildir13. Öte yandan kanunen sözleàmenin en çok iki kez yenilenmesine imkân tanÑnmÑà; yenilenme sonucunda toplam sürenin on sekiz aydan fazla olamayacaÜÑ da kanunda ayrÑca tasrih edilmiàtir14. 4. TaraflarÍn HaklarÍ ve Yükümlülükleri a. Ödünç Alan ¾Àveren Aç»s»ndan Þà Kanunu geçici ià iliàkisi çerçevesinde iàçiyi ödünç alan iàverenin iàçiye talimat verme hakkÑnÑn bulunduÜunu tasrih etmekte; iàçiye saÜlÑk ve güvenlik risklerine karàÑ gerekli eÜitimi vermekle yükümlü olduÜunu belirtmektedir. Ödünç alan iàveren ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜini saÜlamak, gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. Kanunun açÑk buyruÜuna göre: “geçici iàveren saÜlÑk ve güvenlik risklerine karàÑ iàçiye gerekli eÜitimi vermek” zorundadÑr15. (ÞàK. m. 7/1) Öyleyse, bu konuda gerekli önlemleri almayan ödünç alan iàveren bunun sonuçlarÑna katlanmak zorunda kalacak; asÑl iàverenle yani ödünç veren iàverenle birlikte iàçiye karàÑ sorumlu olacaktÑr. Öte yandan kanun iàçinin buyruÜunda çalÑàtÑÜÑ süre için ödenmeyen ücretinden, iàçiyi 18 gözetme borcundan ve sosyal sigorta primlerinden iki iàverenin birlikte sorumlu olduklarÑ belirtilmiàtir. “Þàçinin geçici ià iliàkisinden aksi anlaàÑlmÑyorsa, iàçinin diÜer hak ve yükümlülüklerine iliàkin bu kanundaki düzenlemelerin geçici ià iliàkisi kurulan iàverenle olan iliàkilerine de uygulanacaÜÑnÑ” öngören hükmün, kanÑmÑzca genià yorumlanmamasÑ gerekir16. Genelde yönetim hakkÑna dahil bulunan “talimat verme hakkÑ”nÑn sÑnÑrlarÑ ise, iàin görüleceÜi yere göre àekilleneceÜinden ödünç alan iàverenin ödünç veren iàverenin yönetim hakkÑnÑn sÑnÑrlarÑ içinde hareket etmesi gerektiÜini söylemek uygun olmasa gerektir. Hemen belirtelim ki, geçici (ödünç) ià iliàkisinde iàçi talimat verme yetkisinin iki iàveren tarafÑndan paylaàÑldÑÜÑnÑ söyleyebilmek imkânÑ vardÑr; bu yetki geçici ià iliàkisinin devamÑ sÑrasÑnda fiilen ödünç alan tarafÑndan ià görme borcunun ifasÑyla sÑnÑrlÑ olarak- kullanÑlÑrsa da, diÜer hususlarda ödünç veren iàverenin yetkisinin devam ettiÜinden kuàku duyulmayacaktÑr. Ödünç alan iàveren geçici olarak çalÑàtÑrdÑÜÑ iàçiye “iàten çÑkarma cezasÑ” dÑàÑnda kalan ve iàyeri düzeniyle ilgili bulunan iàyeri kurallarÑyla ilgili olarak baàka disiplin cezasÑ vermesi iàin gereÜi kabul edilmelidir. b. Ödünç Verilen ¾Àçi Aç»s»ndan Þà Kanunu’nun 7. maddesinin 4. fÑkrasÑna göre, “iàçi iàyerine ve iàe iliàkin olup kusuru ile sebep olduÜu zarardan geçici ià iliàkisi kurulan (ödünç verilen) iàverene karàÑ sorumludur.” Bu itibarla, geçici de olsa, geçici olarak buyruÜunda çalÑàÑÜÑ iàverene iàini ifa ederken onun talimatlarÑna uymak, iàgörme borcunu onun belirlediÜi çerçevede yerine getirmek; iàini ifa ederken iài özenle yapmak zorundadÑr. Baàka bir söyleyiàle iàçi geçici (ödünç ià iliàkisi gereÜi ià görme borcunu kendi iàvereni olmayan, aralarÑnda ià sözleàmesi ve buna dayalÑ olarak ià iliàkisi bulunmayan ödünç alan iàverene karàÑ iàini ifa ederken -bu borçla sÑnÑrlÑ olarak- gereken ihtimamÑ (özeni) göstermek zorunda olduÜu gibi bu iliàki dolayÑsÑyla buyruÜunda geçici olarak çalÑàtÑÜÑ iàverene sadakat göstermekle de yükümlüdür; aksi davranÑàÑ özellikle kusuru ile neden olduÜu zararlardan sorumlu tutulma- EYLÜL ’11 sÑna yol açar. Bu husus kanunda açÑklanmÑàtÑr. ßunu da belirtelim ki, ödünç verilen iàçinin, ödünç alan iàverenin iàyeri/iàçi mevcuduna dahil olduÜu kuàkusuz söylenemeyecektir. Þfa edilecek iàin kapsamÑna gelince, normal olarak geçici (ödünç verilen) iàçi, ödünç veren iàverenle akdetmià (baÜÑtlamÑà) bulunduÜu ià sözleàmesinde belirtilen iài (görevi), ödünç alan iàverenin talimatlarÑ dahilinde ifa etmek durumundadÑr. Ödünç (geçici) ià iliàkisiyle “benzeri iàin” iàçi tarafÑndan kabul edilmià olmasÑ durumunda ise, ifasÑ gereken ià bu kapsamda yerine getirilecektir. Þàçi üstlendiÜi iàin görülmesi çerçevesinde kendi iàverenine karàÑ kullanÑlabileceÜi haklarÑ, ödünç alan iàverene karàÑ da kullanÑlabilecektir. ÖrneÜin ücretin ödenmesini -ödünç alan iàveren ayrÑca kararlaàtÑrÑldÑÜÑ için- üstlenmemiàse, kanuni süresi içinde ödenmemesi halinde iàçi iàgörme borcunu yerine getirmekten kaçÑnabilir. Ödünç verilen iàçi ödünç alanÑn iàçisi olmadÑÜÑ için17 o iàyeri ya da iàletmede uygulanan toplu ià sözleàmesi hükümlerinden taraf iàçi sendikasÑ üyeleri gibi yararlanamaz; ödünç gittiÜi iàyerindeki greve katÑlamaz; iàverenin aldÑÜÑ lokavta da muhatap olamaz. Ancak iàyerinde uygulanan toplu ià sözleàmesinin parasal hükümleri dÑàÑndaki hükümlerin ödünç (geçici) iàçi bakÑmÑndan da baÜlayÑcÑ olduÜu kabul edilmelidir. Öte yandan ödünç alan iàverene ait iàyerinde grev ve lokavt uygulanmasÑ halinde ödünç veren iàveren iàçiye ià vermek, onu çalÑàtÑrmak zorundadÑr. (ÞàK. m. 7/V.) Aksi davranÑà iàverenin temerrüde düàmesine yol açar ve bunun sonuçlarÑna katlanmasÑ gerekir. Nihayet kanun geçici ià iliàkisi kurulan iàverenin grev ve lokavt aàamasÑnda bu iàçiyi çalÑàtÑramayacaÜÑ ancak Toplu Þà Sözleàmesi, Grev ve Lokavt Kanunu’nun 22. maddesi çerçevesinde grev ve lokavta katÑlamayacak iàçiler kadrosunda olmasÑ durumunda iàçinin iàyerinde çalÑàabileceÜi kanunda ayrÑca belirtilmiàtir. 5. Ödünç Alan ÜÛverenin SorumluluÙunun Çerçevesi Kendi iàvereniyle ià sözleàmesi devam eden SßCßL ancak, ödünç verilen iàveren buyruÜunda geçici olarak çalÑàsa da aralarÑnda bir sözleàme iliàkisi bulunmamasÑna raÜmen, ödünç alan iàverenin iàin görülmesinde söz sahibi olacaÜÑ/ olmasÑ gereÜi tartÑàÑlamaz. Bu sebepledir ki, Þà Kanunumuz iàçinin, kendi buyruÜunda çalÑàtÑÜÑ süreye iliàkin ücretinden ödünç veren iàverenle birlikte gözetme borcundan ve sosyal sigorta primlerinden sorumlu olduÜunu (m.7/3) belirtmiàtir18. YukarÑda belirttiÜimiz gibi, “iàçinin geçici ià sözleàmesinden aksi anlaàÑlmÑyorsa, iàçinin diÜer hak ve yükümlülüklerine iliàkin bu kanundaki düzenlemelerin geçici ià iliàkisinde de taraflara uygulanacaÜÑna, kanunda iàaret edilmiàtir. (ÞàK. m.7/4) Þà Kanunu’nun 7. maddesinin 4. fÑkrasÑna öngörülen bu sonuncu durumun fazla belirgin olmadÑÜÑ söylenmelidir. Zira ödünç alan iàverenle geçici olarak buyruÜuna verilen iàçi arasÑnda herhangi bir sözleàme bulunmadÑÜÑ muhakkak (kuàkusuz) olmasÑna raÜmen; kanunda “iàçinin geçici ià sözleàmesi”nden söz edilmesi farklÑ yorumlara yol açacak niteliktedir. Ancak bu sözleàmenin üç tarafÑ bulunan “geçici (ödünç) ià sözleàmesi olarak anlaàÑlmasÑ gerekmektedir. Yine aynÑ hükümde yer verilen “iàçinin diÜer hak ve yükümlülüklerine iliàkin bu kanundaki düzenlemelerin bu iliàkiye dahil bulunan iàçiye hangi kapsamda uygulanacaÜÑ belirsizdir. Ancak iàçiler hakkÑnda öngördüÜü hak ve yükümlülüklerin tümünün bu iliàkiye uygulanmasÑ söz konusu olamaz; zira böyle bir yorum bizzat geçici (ödünç) ià iliàkisinin esprisine ve yapÑsÑna uygun düàmeyecektir. Kanunun amaçladÑÜÑ ià görme borcunun ifasÑyla ilgili hususlara iliàkin kanun hükümlerinin -elverdiÜi oranda- bu iliàkide de göz önüne alÑnmasÑ olsa gerektir19. Baàka bir söyleyiàle, sözü edilen hüküm, doÜrudan iàin görülmesi sÑrasÑnda ortaya çÑkan bazÑ hak ve yükümlülüklerle sÑnÑrlÑdÑr20. 6. Ödünç ÜÛçinin Ücretinden Sorumluluk Þà Kanunumuz, ià sözleàmesinin tarafÑ olan ödünç veren iàverenin ücret ödeme yükümlülüÜünün devam edeceÜini; geçici ià iliàkisi kurulan (ödünç alan) iàverenin kendi buyruÜunda çalÑàtÑÜÑ süreye iliàkin ödenmeyen ücre19 EYLÜL ’11 SßCßL tinden sorumlu olacaÜÑnÑ (ÞàK. m.7/3) öngörmektedir. Hemen belirtelim ki, bu hükümler kesin (mutlak) baÜlayÑcÑ nitelik taàÑmadÑklarÑndan, taraflarÑn ücret ödeme konusunda farklÑ düzenleme yapmalarÑna bir engel bulunmamaktadÑr. Bu itibarla iàçinin muvafakatini alarak geçici (ödünç) ià iliàkisinden doÜan ücret borcunun ödünç alan iàveren tarafÑndan ödeneceÜi kararlaàtÑrÑlabilir. Ancak böyle bir anlaàma ödünç veren iàverenin ücret ödeme borcundan baÜÑàÑk tutulmasÑ àeklinde düzenlenemez. Baàka bir söyleyiàle, “bu anlaàma asÑl iàverenin ücret ödeme yükümünün ortadan kaldÑracak” bir kapsamda yapÑlamaz; zira geçici ià iliàkisi çerçevesinde her iki iàvereni birlikte sorumlu tutan kanun hükmü emredici nitelik taàÑmaktadÑr. TaraflarÑn bu hükmü göz ardÑ eden anlaàmalarÑ hukuken baÜlayÑcÑ deÜildir. ÖrneÜin ücretin sadece ödünç alan iàveren tarafÑndan ödeneceÜi kararlaàtÑrÑlmÑà olsa bile, bu hüküm iàçiyi baÜlamaz; müteselsil borçlu olan iàverenlerden her birine veya ikisine birden ücret talebinde bulunabilir21. Önemi dolayÑsÑyla àunu da belirtelim ki, ücretin ödünç alan iàverence ödenmesi durumunda, ödünç alan iàverenin kanunun öngördüÜü “idari para cezasÑ”na muhatap olmasÑ söz konusu olamayacaktÑr. Zira kanundaki birlikte sorumluluk hukuki sorumluluÜa iliàkin olup, ceza sorumluluÜuna teàmil edilmesi mümkün deÜildir. Buradaki ücretin asÑl (kök) ücret dÑàÑnda diÜer ücret eklerine ya da tamamlayÑcÑlarÑnÑ kapsayÑp kapsamadÑÜÑ konusunda düàünceler ayrÑlmaktadÑr. YargÑtay’a göre, “Yasada sözü edilen ücret”in genià anlamda ücret olarak anlaàÑlmasÑ gerekir. Öyle ki, ödenmeyen prim, ikramiye, sosyal yardÑmlar ile fazla çalÑàma, hafta tatili, bayram ve genel tatil ücretleri de bu kapsamda düàünülmek gerekir22. Buna karàÑlÑk EKONOMÞ, YargÑtay’Ñn “fazla çalÑàma ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil günlerindeki çalÑàma karàÑlÑÜÑ ücretin sorumluluÜunun ödünç alan iàverene yüklenmesini eleàtirmekte; “ek ücretlerde bir ayÑrÑm olmaksÑzÑn, bu hususta asÑl yükümlülüÜün ià sözleàmesinin tarafÑ olan ödünç veren iàverende “bu20 lunduÜunun kabul edilmesi gerektiÜini, ancak ödünç veren ile arasÑndaki iliàkide, gerek asÑl ücret gerek ek ücretinden kimin yükümlülüÜü kesin olarak taàÑyacaÜÑ ve buna göre aralarÑnda rücu yoluna gidilebileceÜi”nin kararlaàtÑrÑlabileceÜini öne sürmektedir23. 7. Ödünç ÜÛ ÜliÛkisinin Sona Ermesi Geçici ià iliàkisi normal olarak öngörülen sürenin bitiminde sona erer ve iàçi ià sözleàmenin tarafÑ olan iàverene döner. Öte yandan geçici (ödünç) ià iliàkisine dayanak olan ià sözleàmesi -yani iàçinin tarafÑ bulunduÜu ià sözleàmesinin- sona ermesinde bu iliàkiyi ortadan kaldÑrÑr. Nihayet iàçinin ölümü gibi iàyerinin kapanmasÑ hallerinde de geçici (ödünç) ià iliàkisi sona erecektir. DÜPNOTLAR 1 Kurum bazÑ batÑ ülkelerinde çok geliàmià, örneÜin Fransa’da iàletmelere ià gücü saÜlamasÑ için sÑrf bu ià için kurulmuà bürolar bulunmakta; ödünç ià iliàkisi kanunen de ayrÑca düzenlenmià bulunmaktadÑr. (Bkz. NARMANLIOÝLU, Ü.: Þà Hukuku Ferdi Þà Þliàkileri I, B.3, Þzmir 1998, sh. 202 ve orada anÑlanlar) 2 Bkz. EKONOMÞ, M.: Teknolojik ve Ekonomik Geliàmeler KaràÑsÑnda Þà Hukukunda Yeni YaklaàÑmlar, ORHÞM Seminerler Serisi, Þstanbul 1986, sh. 189 vd.; SOYER, P.: Þàçinin Þà Görme Borcu, Þzmir 1979, sh. 100,vd.; ENGÞN, M.: Þàverenin Þàin Görülmesini Þsteme HakkÑnÑ Devri Ödünç Þà Þliàkisi, Þß HUKUKU DERGÞSÞ, C.1, Temmuz- Eylül 1991, S. 3, sh. 335, vd.; CENTEL, T.: Þà Hukuku, C.1, Bireysel Þà Hukuku, Þstanbul 1994, sh. 60-61. 3 Bkz. AKINTÜRK, H. T.: Þàgücüne Yönelik Olarak Þàçinin Üçüncü Bir Kiàiye Devri: Ödünç Þà Þliàkisi, YARGITAY DERGÞSÞ, C. 25, Ocak-Nisan 1999, S. 1-2, sh. 134. 4 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun özel olarak düzenlediÜi bu iliàki daha önce Borçlar Kanunu’nun 320. maddesinin 2. fÑkrasÑ hükmüne dayalÑ olarak kurulabiliyordu. Buna göre iàin görülmesini (ifasÑnÑ) isteme hakkÑna sahip bulunan iàveren -iàçinin onaylamasÑ kaydÑyla- baàka bir iàverene devredebiliyordu. 5 “Ödünç” sözcüÜü kirayÑ çaÜrÑàtÑrdÑÜÑ için kullanÑlmaktan içtinap edilmià; kanunda kullanÑlmamÑàsa da, kanuni sözcüÜün “geçici ià iliàkisi”olmasÑ kavramÑ açÑklamaktan uzak olduÜu gibi, ayrÑca karÑàÑklÑÜa neden olacak bir nitelik de taàÑmaktadÑr. 6 Geçici (ödünç) ià iliàkisi konusunda genel ià hukuku kitaplarÑ dÑàÑnda ayrÑntÑlÑ bilgi için bkz. AKYÞÝÞT, E.: Þà Hukuku AçÑsÑndan Ödünç Þà Þliàkisi, Ankara 1995; ßAHLANAN, F.:4857 sayÑlÑ Þà Kanunu DeÜerlendirme Konferans NotlarÑ 12 Temmuz 2003, Bolu TÜRK-Þß, sh. 78, vd.; AKINTÜRK, EYLÜL ’11 Türkmen H.: Þàgücüne Yönelik Olarak Þàçinin Üçüncü Bir Kiàiye Devri: Ödünç Þà Þliàkisi, YARGITAY DERGÞSÞ, C. 25 Ocak-Nisan 1999, S.1-2, sh.130, vd.; SOYER, P.:Þàçinin Bir Baàka Þàverenin YanÑnda ÇalÑàmasÑ ve Bireysel Þà Hukukuna Þliàkin BazÑ Sorunlar, YASA HUKUK DERGÞSÞ, C. III, Mart 1981, S.3; EKONOMÞ, M.: Teknolojik ve Ekonomik Geliàmeler KaràÑsÑnda Þà Hukukunda Yeni YaklaàÑmlar, ORHÞM Seminerler Serisi, Þstanbul 1986; ENGÞN, M.: Þàverenin Þàin Görülmesini Þstemek HakkÑnÑn Devri: Ödünç Þà Þliàkisi, Þß HUKUKU DERGÞSÞ, C.1, Temmuz-Eylül 1991, S.3, sh. 335, vd.; TUNCAY, C.: ÇalÑàma Süreleri ve Þstihdam Türlerinde Esnekleàtirme, (Esneklik Semineri), Antalya 27-30 Nisan 1995, Ankara, sh. 70,vd.; SÜZEK, S.:Þà Akdinin Türleri, MERCEK, Nisan 2001, sh. 30,vd.; Ankara EKMEKÇÞ, Ö.: 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nda Geçici (Ödünç) Þà Þliàkisinin KurulmasÑ, Hükümleri, Sona Ermesi, Üçlü Þliàkiler, TebliÜ; CANÞKLÞOÝLU, N.: Geçici (Ödünç) Þà Þliàkisi TaraflarÑ AçÑsÑndan Hukuki SonuçlarÑ, TebliÜ, Türk Þà Hukukunda Üçlü Þliàkiler, TebliÜ. 7 “Bu iliàkide iàçinin iàinde herhangi bir deÜiàiklik olmamakta, ödünç veren iàverende ifa ettiÜi “aynÑ iài” yürütmeye devam etmektedir.” (EKONOMÞ KOMÞTE 2007, TebliÜ, sh.12) 8 Doktrinde ödünç alan ve ödünç veren iàveren arasÑnda bir “iàçi temini/hizmet temini” sözleàmesinin söz konusu olduÜunu öne sürenler bulunduÜu gibi; taraflar arasÑndaki bu iliàkinin kendine özgü özellikleri olan bir hukuki iliàki olduÜunu savunanlar da vardÑr. (Bkz. ENGÞN, sh. 20, vd.; SÜZEK, sh. 32, MOLLAMAHMUTOÝLU, sh. 225) 9 “Hizmet akdi devri” nin üçlü bir iliàki olduÜuna iàaret eden YargÑtay’a göre: “Devreden ve devralan iàverenler ile iàçi arasÑnda hizmet akdi devri konusunda iradelerin birleàmesi àarttÑr. Þàçinin bu iliàkiyi kabul etmemesi halinde uygulama, iàverence iàçinin ià koàullarÑnÑn deÜiàtirilmesi olarak da deÜerlendirilemez. “Zira iàçi iàverenin bir baàka iàyerine deÜil, ayrÑ bir iàyeri olan diÜer bir iàverene gönderilmek istenmektedir. Þàverenin iàçinin iradesi olmaksÑzÑn bu uygulamaya gitmesi ve iàçinin de kabul etmeyerek diÜer iàverene ait iàyerinde iàbaàÑ yapmamasÑ, ià sözleàmesinin iàveren tarafÑndan feshi olarak kabul edilmelidir.” (9. HD., 16.06.2008, E. 2007/41042 K. 2008/15662, ÇÞL, Þlke KararlarÑ, sh. 183 vd. No: 78) 10 Bkz. ve Krà. MOLLAMAHMUTOÝLU, Þà Hukuku, sh. 223. Yazar muvafakatÑn, önceden sözleàmenin yapÑlmasÑ sÑrasÑnda da alÑnabileceÜini savunuyor. 11 Bkz. ve Krà. ÇÞL, ßerh, sh. 471, Yazar iliàkinin kurulmasÑndan sonra yenilemelerde yazÑlÑ iznin gerekmediÜini öne sürüyor. 12 “Geçici ià iliàkisinin altÑ ay geçmemek üzere yapÑlabileceÜi ve en fazla iki defa yenilenmesi sonucu toplam on sekiz aylÑk süreyi aàamayacaÜÑ 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu 7 nci maddesinde öngörülmüàtür. AnÑlan dönemsel süreler ve en uzun mutlak sürelerdir. AàÑlamaz. Yasa koyucu muvazaalÑ yoldan iàçi teminini önlemek için süre yönünden sÑralama getirmiàtir. Yasada öngörülen sürenin bitiminde iàçinin ödünç veren iàverene ait iàyerinde ià görmeye devam etmesi gerekir. Sürenin sonunda da iàçinin ödünç alan iàveren yanÑnda çalÑàmaya devam etmesi halinde bu defa taraflar arasÑnda hizmet sözleàmesi devrinin gerçekleàtiÜi kabul edilmektedir. (9. HD., 26.06.2008, E. 2007/41042, K. 2008/15622) SßCßL 13 AynÑ iàverenle -yenilemeler dÑàÑnda- ikinci kez ödünç iliàkisi kurulup kurulamayacaÜÑ akla gelmektedir. Þliàkinin belirli bir süreyle sÑnÑrlÑ tutulmuà bulunmasÑ, kanunun buna cevaz vermediÜi àeklinde yoruma açÑktÑr (müsaittir). 14 Kanunda öngörülen azami sürenin sonunda geçici iàçinin ödünç veren iàverenine dönmesi gerekir. Sürenin dolmuà olmasÑna raÜmen çalÑàmasÑnÑn ödünç alan iàveren buyruÜunda çalÑàmasÑnÑ sürdüren iàçinin ödünç veren iàverenle olan ià iliàkisini sona erdirdiÜi, ödünç alan iàverenle de bir ià sözleàmesi baÜÑtladÑÜÑ kabul edilecektir. 15 “Geçici ià iliàkisi kurulan iàveren iàçiye talimat verme hakkÑna sahip olup, iàçiye saÜlÑk ve güvenlik risklerine karàÑ gerekli eÜitimi vermekle yükümlüdür.” (9.HD., 13.04.2009 E. 2008/24566 K. 2009/10412, ÇÞL, Þlke Kararlar, sh. 181,vd. No. 177) 16 YargÑtay’a göre “iàçinin ödünç alan iàverene iàgörme, talimatlara uyma ve sadakat borcu bulunmaktadÑr. Þàveren iàçiyi gözetme yanÑnda eàit davranma yükümlülüÜü altÑnda geçici ià iliàkisinde ödünç alan iàverene feshe baÜlÑ olan ihbar ve kÑdem tazminatÑ ile izin ücretinden sorumluluÜu yokur. (9 HD., 14.05.2009, E. 2008/904, K. 2009/13535, ÇÞL, Þlke KararlarÑ, sh. 179, vd. No:76) 17 “Geçici ià iliàkisinde iàçi ödünç veren sürekli iàverenin iàçisi olmaya devam eder. Ancak iàçi geçici süre ile ià görme edimini geçici iàverene karàÑ yerine getirmektedir. Geçici ià iliàkisinde iàçinin ödünç verene iàçisi olmasÑ sebebiyle bu iàyerindeki iàçi sayÑsÑna dahil olduÜu, özellikle bu kanunun 18 inci ve 29 uncu maddelerinin uygulanmasÑ açÑsÑndan ödünç alan iàveren iàçisi olarak deÜerlendirilemez.” (9 HD., 14.05.2009, E. 2008/904, K. 2009/13535, ÇÞL, Þlke KararlarÑ, sh. 179, vd. No. 76) 18 Doktrinde ÞàK. m.7/3’te tasrih edilenlerin dÑàÑnda kalan hususlarda geçici iàverenin sorumlu tutulduÜunu, ancak bunlarÑn aksinin kararlaàtÑrÑlmasÑnÑn mümkün olduÜunu savunanlar vardÑr. (Bkz. EYRENCÞ/TAßKENT/ULUCAN, Bireysel Þà Hukuku, sh. 97) 19 Nitekim YargÑtay’a göre de, ödünç alan iàverenin feshe baÜlÑ haklardan olan ihbar ve kÑdem tazminatÑ ile izin ücretinden sorumluluÜu bulunmamaktadÑr. (Bkz. 9. HD., 14.05.2009, E. 2008/904 K., 2009/13535 ÇÞL, Þlke KararlarÑ, sh. 179, vd. No 76) 20 CANÞKLÞOÝLU, N.: Türk Þà Hukukunda Üçlü iliàkiler, Geçici (Ödünç) Þà Þliàkisi TaraflarÑ AçÑsÑndan Hukuki SonuçlarÑ, TebliÜ, sh. 129. 21 Bkz. SÜZEK, Þà Hukuku, sh. 260; EYRENCÞ/TAßKENT/ULUCAN, Bireysel Þà Hukuku, sh. 117. 22 9. HD. 14.05.2009 E. 2008/904 K. 2009/13535 ÇÞL, Þlke KararlarÑ, sh. 179, vd. No 76. 23 EKONOMÞ, KOMÞTE 2007, TEBLÞÝ, sh.13. 21 EYLÜL ’11 SßCßL Prof. Dr. Ufuk AYDIN Anadolu Üniversitesi Üktisadi ve Üdari Bilimler Fakültesi ÇalÍÛma KoÛullarÍnda EsaslÍ DeÙiÛiklikler ve DeÙiÛiklik Feshi 1. GENEL OLARAK ÇalÑàma koàullarÑnda esaslÑ deÜiàiklik ve buna baÜlÑ olarak deÜiàiklik feshi Türk ià hukukuna ilk kez 4857 sayÑlÑ Kanun’la girmiàtir. Bu düzenleme yapÑlÑrken Alman Feshe KaràÑ Koruma Kanunu’ndan yararlanÑlmÑà ama Alman Kanunu’ndaki hüküm aynen alÑnmamÑàtÑr1. Þà Kanunu’nun ÇalÑàma KoàullarÑnda DeÜiàiklik ve Þà Sözleàmesinin Feshi baàlÑklÑ 22. maddesine göre: Þàveren, ià sözleàmesiyle veya ià sözleàmesinin eki niteliÜindeki personel yönetmeliÜi ve benzeri kaynaklar ya da iàyeri uygulamasÑyla oluàan çalÑàma koàullarÑnda esaslÑ bir deÜiàikliÜi ancak durumu iàçiye yazÑlÑ olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu àekle uygun olarak yapÑlmayan ve iàçi tarafÑndan altÑ iàgünü içinde yazÑlÑ olarak kabul edilmeyen deÜiàiklikler iàçiyi baÜlamaz. Þàçi deÜiàiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse, iàveren deÜiàikliÜin geçerli bir nedene dayandÑÜÑnÑ veya fesih için baàka bir geçerli nedenin bulunduÜunu yazÑlÑ olarak açÑklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle ià sözleàmesini feshedebilir. 22 Þàçi bu durumda 17 ila 21. madde hükümlerine göre dava açabilir. Taraflar aralarÑnda anlaàarak çalÑàma koàullarÑnÑ her zaman deÜiàtirebilir. ÇalÑàma koàullarÑnda deÜiàiklik geçmiàe etkili olarak yürürlüÜe konulamaz. Bu düzenleme önceki 1475 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 16. maddesine benzemektedir. Söz konusu hükme dayalÑ olarak, ià koàullarÑ esaslÑ tarzda deÜiàir, baàkalaàÑr veya uygulanmazsa (sözleàmelere bu düzenlemeden baàka türlü kayÑtlar konulmamak àartÑyla) iàçi ià sözleàmesini derhal feshedebilmekte ama sadece kÑdem tazminatÑ alabilmekte; ihbar tazminatÑndan mahrum kalmaktaydÑ. 1475 sayÑlÑ Kanundakine yakÑn bir hüküm 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nda da bulunmaktadÑr. 4857 m. 24, f.2/e,f’ye göre çalÑàma àartlarÑ uygulanmazsa iàçinin derhal fesih hakkÑ doÜar. Ama iàçi tarafÑndan bu yolun tercih edilme olasÑlÑÜÑ zayÑftÑr. Zira bu yolu tercih eden iàçi ihbar tazminatÑ alamayacaÜÑ gibi, ià güvencesine de baàvuramaz2. EYLÜL ’11 4857 sayÑlÑ Kanun 22. maddesi ile bu durumu deÜiàtirmiàtir. ßöyle ki iàveren, ià koàullarÑnda esaslÑ deÜiàiklik yapmak istiyorsa deÜiàiklik talebini iàçiye yazÑlÑ olarak bildirecek, iàçi ise 6 iàgünü içinde bu deÜiàikliÜe yazÑlÑ olarak yanÑt verecektir. EÜer iàçi esaslÑ deÜiàiklik talebini kabul etmezse iàveren deÜiàikliÜi yapamayacak ya da esaslÑ deÜiàikliÜin geçerli bir sebebe dayandÑÜÑnÑ veya fesih için baàka bir geçerli sebebin bulunduÜunu ispatlayarak süreli feshe gidebilecektir. Bu halde iàverenin feshine baÜlanan her türlü hak ödenmek zorunda olacaktÑr: KÑdem tazminatÑ, ihbar tazminatÑ vb.3 Ancak böyle bir feshe gidilmià olsa bile yine de iàçi ià güvencesi hükümlerine baàvurabilecek, baàka bir deyiàle iàe iade davasÑ açabilecektir. Düzenlemenin iàçinin konumunu güçlendirdiÜi açÑktÑr. Bu aslÑnda ià güvencesi hükümlerini de güçlendiren bir düzenlemedir. Aksi halde ià güvencesi hükümlerinden kurtulmak isteyen iàveren feshe gitmek yerine iàçinin ià sözleàmesinde esaslÑ deÜiàiklik yaparak iàçiyi iàten çÑkmaya zorlayacaktÑr. 2. KAPSAM 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 22. maddesinde getirilen koruyucu düzenlemeden hangi iàçilerin yararlanacaÜÑ hususu tartÑàmalÑdÑr. Doktrindeki bir kÑsÑm yazarlara göre bu olanaktan sadece ià güvencesi kapsamÑndaki iàçiler yararlanabilecektir4. Buna karàÑlÑk kanÑmÑzca ià güvencesi kapsamÑnda olmayan iàçilerin de, bu kuralÑn onlara uygulanabileceÜi ölçüde 22. maddeden yararlanmasÑ kabul edilmelidir5. ßöyle ki, ià güvencesi kapsamÑnda olmayan iàçilerin ià sözleàmelerinde esaslÑ deÜiàiklik yapacak iàverenin, feshin geçerli sebebini yazÑlÑ olarak açÑklamak dÑàÑnda; deÜiàiklik için iàçinin olurunu alma, olur verilmezse feshe gitmeme, feshe gidilirse ià güvencesi dÑàÑndaki haklarÑnÑ elde etmeleri mümkün kabul edilmelidir. Zira Þà Kanunu’nun 22. maddesi bu hükümden sadece ià güvencesi kapsamÑnda olanlarÑn yararlanabileceÜini belirtmediÜi gibi, kapsam dÑàÑ olanlarÑn yararlanamayacaÜÑ da düzenlenmemiàtir. Öte yandan ià hukukunun koruyucu karakteri de bu sonuca ulaàmayÑ kolaylaàtÑrmaktadÑr. SßCßL Buna karàÑlÑk Þà Kanunu’nun kapsamÑ dÑàÑnda olanlarla, belirli süreli ià sözleàmesiyle çalÑàtÑrÑlan iàçiler bakÑmÑndan 4857 s. K.m.22’nin uygulanmasÑ mümkün deÜildir6. 3. DEØÜÚÜKLÜK FESHÜNÜN KOÚULLARI A. ÇalÍÛma KoÛullarÍnda EsaslÍ DeÙiÛiklik YapÍlmasÍ Þà Kanunu’nun 22. maddesi metninden anlaàÑlacaÜÑ gibi deÜiàiklik feshinin söz konusu olabilmesinin ilk koàulu çalÑàma koàullarÑnda esaslÑ bir deÜiàikliÜe gidilmesidir. ÇalÑàma koàullarÑ ià sözleàmesi, iàyeri iç yönetmelikleri ya da ià koàulu haline gelmià iàyeri uygulamalarÑ ile ortaya çÑkabilir. Buna karàÑlÑk toplu ià sözleàmesi (TÞS) ile belirlenmià bulunan çalÑàma koàullarÑ ancak TÞS taraflarÑnca deÜiàtirilebileceÜinden TÞS uygulamalarÑ bu kapsama girmez7. Ancak, TÞS ile iàverene çalÑàma koàullarÑnda esaslÑ deÜiàiklik yapÑlmasÑ yetkisi verilmià ise, ki YargÑtay bu düzenlemelere olumlu yaklaàmaktadÑr, uygulamanÑn nasÑl yapÑlacaÜÑ aàaÜÑda ele alÑnacaktÑr. Þà sözleàmesinin esaslÑ unsurlarÑ olan iàçinin iàgörme borcu ile iàverenin ücret ödeme borçlarÑ çalÑàma koàullarÑnÑn en önemlileridir. Bundan baàka, iàin nerede ve ne zaman görüleceÜi, iàyerindeki çalÑàma süreleri, yÑllÑk izin süreleri, ücret eklentileri, ara dinlenmeleri, evlenme, doÜum ve ölüm yardÑmlarÑ, özel saÜlÑk sigortasÑ ve bireysel emeklilik sistemi primleri de çalÑàma (ià) koàullarÑna dahildir8. ÇalÑàma koàullarÑnda deÜiàiklik yapÑlmasÑ ilk bakÑàta sözleàme ile kurulmuà koàullar bakÑmÑndan ahde vefa ilkesiyle çatÑàÑr gibi görünmektedir. Ancak ià sözleàmesi taraflarÑn sürekli edimini gerektiren bir sözleàme olduÜu için zaman içinde koàullarÑn deÜiàtirilmesi, sözgelimi iàyerinin baàka bir yere nakli ya da iàin reorganizasyonu ihtiyacÑ doÜabilir. Þàte Þà Kanunu m.22 ahde vefa ilkesiyle bu deÜiàiklik gereÜi arasÑnda denge kurmayÑ amaçlayan bir düzenlemedir9. Vurgulamak gerekir ki, m.22 sadece esaslÑ deÜiàiklik için getirilmià bir hükümdür. Yok23 EYLÜL ’11 SßCßL ÜÛ koÛullarÍnda yapÍlan deÙiÛiklik esaslÍ bile olsa, bu iÛçi lehine bir durum ise m.22 uygulanmaz. sa ià koàullarÑnda esaslÑ olmayan ve iàverenin yönetim hakkÑ çerçevesinde kalan deÜiàiklikler (tezgâh deÜiàikliÜi, oda deÜiàikliÜi gibi) bu madde kapsamÑna girmez. Þà sözleàmesi, iàçinin iàgörme, iàverenin emir ve talimatlarÑna uyma borcuna karàÑlÑk; iàverene de yönetim hakkÑnÑ10 tanÑmaktadÑr. Þàverenin yönetim hakkÑ ià sözleàmesinin yapÑsÑ gereÜi salt çerçeve olarak belirlenmekte, tüm ayrÑntÑlarÑ ile saptanamamakta; ià sözleàmesinden doÜan bu hakkÑn kapsamÑ geliàen ve deÜiàen ihtiyaçlar karàÑsÑnda geniàleyebilmektedir. Þàveren yönetim hakkÑ ile iàçinin iàgörme borcunun tür, yer ve zamanÑnÑ àekillendirebilmektedir. Bu baÜlamda iàverenin iàçisine iàyeri içinde aynÑ deÜer ve ücret düzeyinde baàka bir ià vermesi; ià süresinin baàlangÑç ve bitià saatlerini deÜiàtirmesi, iàyerindeki bir atölyeden baàka birine nakletmesi yönetim hakkÑ sÑnÑrlarÑ içinde kalmaktadÑr. Ancak kuàkusuz her hak gibi yönetim hakkÑ da dürüstlük kuralÑna (MK. m.2) uygun biçimde kullanÑlmak zorundadÑr.11 Þàverene tanÑnan yönetim hakkÑ, onun çalÑàma koàullarÑnÑn belirlenmesi ve deÜiàtirilmesinde yatay bir alanda hareket etmesine imkân tanÑmakta12; YargÑtay’Ñn eski tarihli bir kararÑnda13 somutlaàtÑrÑldÑÜÑ gibi yönetim hakkÑnÑn kullanÑlmasÑnda iàçinin onurunu kÑrÑcÑ davranÑàlardan kaçÑnÑlmasÑ, ià icaplarÑnÑn, çalÑàma teamülünün ve çevre anlayÑàÑnÑn dikkate alÑnmasÑ gerekmektedir. Ekleyelim ki, taraflarÑn ià sözleàmesi ya da toplu ià sözleàmesiyle yönetim hakkÑnÑ sÑnÑrlandÑrmalarÑna yasal bir engel yoktur. Sözgelimi, TÞS ile iàverenin yönetim hakkÑna giren bir hususta karar verme yetkisi bir komisyona bÑrakÑlabilir. Bunun gibi ià koàullarÑnda yapÑlan deÜiàiklik esaslÑ bile olsa, bu iàçi lehine bir durum ise m.22 uygulanmaz. Ancak vurgulanmalÑdÑr ki, daha üst düzey ya da daha yüksek ücretli bir görev deÜiàikliÜi daha fazla sorumluluk ya da risk getiriyorsa bu durum iàçi aleyhine 24 esaslÑ bir deÜiàiklik oluàturabilir14. Buna karàÑlÑk iàçinin durumunu aÜÑrlaàtÑran deÜiàiklik baàka deÜerlerle dengeleniyorsa; örneÜin ulaàÑm servisinin kaldÑrÑyor olmasÑna raÜmen yol parasÑ ödenmesine geçilmià ise, deÜiàikliÜin esaslÑ olmadÑÜÑ düàünülebilir. Benzer àekilde ià koàulunun kaldÑrÑlmasÑ objektif bir gerekçeye dayanÑyorsa, örneÜin riskli bir iàte çalÑàtÑÜÑ için risk zammÑ alan iàçi, yeni bir teknoloji sayesinde bu riskten kurtulmuàsa artÑk ona ià riski zammÑ verilmemesi esaslÑ deÜiàiklik olarak kabul edilmez15. B. EsaslÍ DeÙiÛiklik Halleri 4857 sayÑlÑ Kanun’un 22/1. maddesinde sözü edilen esaslÑ deÜiàiklikler kÑsa, orta ve uzun vadede sözleàmenin yürürlüÜü sÑrasÑnda ià iliàkisinde ortaya çÑkan ihtiyaçlar dolayÑsÑyla iàverenin yapmak istediÜi ve yönetim hakkÑ dÑàÑnda kalan deÜiàikliklerdir16. EsaslÑ deÜiàiklik hallerinin neler olduÜunu tek tek saymak olanaÜÑ yoktur. Bir deÜiàikliÜin esaslÑ olup olmadÑÜÑnÑ tespit edebilmek için her somut olayÑn özelliklerine bakmak gerekir. Bu anlamda, kanun koyucunun esaslÑ deÜiàiklik hallerinin neler olduÜunu belirleme yetkisini yargÑ organlarÑna bÑraktÑÜÑ söylenebilir17. YargÑtay’Ñn bu hususta sÑkça baàvurduÜu ölçüt “iàçinin durumunun aÜÑrlaàtÑrÑlmasÑ” ölçütüdür. Bu hususta YargÑtay’Ñn eski 1475 sayÑlÑ Kanun dönemindeki içtihatlarÑndan da yararlanmak mümkündür. Bu belirsizliÜe raÜmen uygulamada karàÑlaàÑlan esaslÑ deÜiàiklik halleri arasÑnda genellikle ücret, iàyeri, iàin niteliÜi ve çalÑàma saatlerine iliàkin deÜiàiklikler sayÑlabilir. Ücret ià sözleàmesinin esaslÑ unsurlarÑ arasÑnda yer alÑr. Ücrette iàverence tek taraflÑ olarak iàçi aleyhine yapÑlan deÜiàiklikler esaslÑ deÜiàiklik kabul edilir. Þà sözleàmesinde ücret nakden ödenebileceÜi gibi ayni ücret-ek ödeme àeklinde de yapÑlabilir. Ek ödeme veya sosyal yardÑm biçimindeki ücretlerde eksilme de (yemek parasÑnÑn ya da yemeÜin verilmemesi, kaldÑrÑlmasÑ; servis ücretinin verilmemesi, servisin kaldÑrÑlmasÑ gibi) esaslÑ deÜiàiklik sayÑlÑr. KanÑmÑzca ücretsiz izin uygulamalarÑnÑ da aynÑ kapsamda esaslÑ deÜiàiklik olarak deÜerlendir- EYLÜL ’11 mek gerekir18. Ancak, aàaÜÑda da deÜineceÜimiz gibi, iàverenin iàçinin asÑl ücretinde tek taraflÑ iradesiyle indirim yapma yetkisi bulunmamaktadÑr. Þàin niteliÜinde deÜiàiklik de, iàçinin yaptÑÜÑ ià ile baÜdaàan, benzer ve eàit deÜerdeki bir ià deÜiàikliÜi olmadÑÜÑ sürece iàverenin yönetim hakkÑnÑ aàar. Þàveren iàçiye ià sözleàmesiyle belirlenen iàten daha aleyhe ve farklÑ bir ià verirse ya da vasÑflÑ iàçiyi daha olumsuz çalÑàma koàullarÑnda çalÑàmaya zorlarsa bu durum aleyhe esaslÑ deÜiàiklik kabul edilir. Ancak yeni ià daha aÜÑr deÜilse, öncekiyle aynÑ deÜerde ise aleyhe esaslÑ deÜiàiklik kabul edilmeyecek, deÜiàiklik iàverenin yönetim hakkÑ çerçevesinde kabul edilecektir. YargÑtay “nokta kaynak iàçiliÜinden”, “montaj iàçiliÜine” geçiài esaslÑ bir deÜiàiklik olarak kabul etmià, dolayÑsÑyla deÜiàiklikte Þà K.m.22’deki usule uyulmasÑ gerektiÜini belirtmiàtir19. YargÑtay bir baàka kararÑnda ise “çekici tipi araçla mallarÑ üretim hatlarÑna veya forkliftle ilgili birimlere taàÑma” iàinden “presten çÑkan parçalarÑ istifleme” iàine geçirmeyi de esaslÑ deÜiàiklik olarak kabul etmiàtir. Bu olayda YargÑtay, iàçinin operatörlük sertifikasÑnÑn bulunmamasÑnÑ önemsememiàtir20. Bir baàka kararÑnda ise YargÑtay cankurtaranlÑk belgesine sahip olmasÑna raÜmen öÜretmenlikten, yüzme öÜretmenliÜine geçirilen iàçinin, sorumluluklarÑ ve çalÑàma koàullarÑnÑn deÜiàeceÜi gerekçesiyle, uÜradÑÜÑ deÜiàikliÜi esaslÑ deÜiàiklik saymÑàtÑr21. Þàyeri deÜiàiklikleri ile ilgili davalar da esaslÑ deÜiàikliÜin varlÑÜÑ/yokluÜu tartÑàmalarÑna sÑkça yol açmaktadÑr. Öncelikle belirtmek gerekir ki, iàveren tek taraflÑ bir irade beyanÑyla iàçinin çalÑàtÑÜÑ iàyerini deÜiàtiremez, iàçiyi baàka bir yere nakledemez. Ancak, somut olayÑn koàullarÑna göre iàçinin aynÑ il sÑnÑrlarÑ içindeki baàka bir yere nakli esaslÑ deÜiàiklik olarak kabul edilmeyebilir. Öte yandan aynÑ il sÑnÑrlarÑndaki bir deÜiàikliÜin iàçiye yükleyeceÜi külfetin iàverence bazÑ ek ödemelerle (yol parasÑ gibi) giderilmesi halinde de esaslÑ deÜiàiklik olmadÑÜÑ dile getirilebilir. Buna karàÑn yol parasÑ karàÑlansa bile yolun çok uzamasÑ, yolda çok zaman harcanmasÑ halinde esaslÑ deÜiàikliÜin varlÑÜÑ kabul edilebilir. YargÑtay 2008 tarihli bir kararÑnda, ià SßCßL koàullarÑnda deÜiàiklik bulunup bulunmadÑÜÑnÑn araàtÑrÑlmasÑ kaydÑyla, iàyerinin devrini esaslÑ bir deÜiàiklik olarak kabul etmemiàtir22. ÇalÑàma sürelerindeki deÜiàiklikler de ücretle yakÑn ilgisi sebebiyle esaslÑ deÜiàiklik sayÑlÑr ve iàverenin yönetim hakkÑ dÑàÑnda kalÑr. Ancak çalÑàma saatlerinin ve iàyerindeki ià ritminin belirlenmesi iàverenin yönetim hakkÑna dâhildir23. Eklemek gerekir ki, çalÑàma koàullarÑnda esaslÑ deÜiàiklik ücreti etkilemese bile, iàçinin yaàamÑnda olumsuz deÜiàikliklere yol açÑyorsa, mesela iàçinin çalÑàma saatleri geceye ya da hafta sonuna kaydÑrÑlmÑàsa veya ara dinlenmesi süresi iki saatten bir saate indirilmiàse bu durumlarda da esaslÑ deÜiàikliÜin varlÑÜÑ kabul edilir. YargÑtay 2005 tarihli bir kararÑnda ià sözleàmesinin iàveren tarafÑndan “askÑya alÑndÑÜÑnÑn bildirilmesini” esaslÑ deÜiàiklik olarak kabul etmiàtir24. YargÑtay eski tarihli bir kararÑnda ise elektrik kesintisi sebebiyle yapÑlan vardiya deÜiàikliÜinde esaslÑ deÜiàiklik bulunmadÑÜÑna karar vermiàtir25. KararÑn hala geçerliliÜini sürdürdüÜünü düàünüyoruz. 4. DEØÜÚÜKLÜK YAPMA HAKKININ SAKLI TUTULMASI A. Genel Olarak Ekonomik ve teknolojik deÜiàmelere baÜlÑ olarak uygulamaya konulan yeni üretim tekniklerinin çalÑàma yaàamÑnÑ ve dolayÑsÑyla ià hukukunu etkilememesi mümkün deÜildir. Þàletmeler rekabet güçlerini arttÑrmak ve daha verimli hale gelebilmek için tüm üretim araçlarÑnÑ ve bu arada iàgücünü daha esnek bir biçimde kullanmak istemektedirler. DeÜiàen piyasa koàullarÑna uyum saÜlamak ancak daha esnek düzenlemelerle mümkün hale gelmekte; ià iliàkisi kurulurken öngörülemeyen, ancak sonradan ortaya çÑkabilecek sorunlarla, esnek hükümler sayesinde baàa çÑkÑlabilmektedir.26 Özellikle, belirsiz süreli ià sözleàmeleri kurulurken ekonomik ve teknolojik geliàmeleri önceden görmek mümkün deÜildir. Gelecekte olabilecek deÜiàimlere baàlangÑçta kararlaàtÑrÑlan koàullarÑn uyarlanabilmesi büyük önem taàÑmakta ve taraflara tanÑnan deÜiàiklik yap25 EYLÜL ’11 SßCßL ma yetkisi sayesinde, iàçi-iàveren iliàkilerinde emredici kurallar ve katÑ düzenlemeler yerine, taraf iradelerine öncelik tanÑnarak çalÑàma koàullarÑnÑn deÜiàen àartlara kolay, hÑzlÑ ve esnek biçimde uyumunun saÜlanmasÑna çalÑàÑlmaktadÑr. Bu anlamda ià sözleàmesinde deÜiàiklik yapma yetkisini saklÑ tutma kayÑtlarÑ önemli bir fonksiyon ifa etmektedir.27 Uygulamada, ià sözleàmesi yapan taraflarÑn, çalÑàma yaàamÑnÑn doÜasÑndan kaynaklanan beklenmedik durumlara sözleàmenin uyumunu saÜlamak, ayrÑca sözleàmeyi sona erdirmeksizin ayakta tutabilmek için sonradan deÜiàiklik yapma hakkÑnÑ saklÑ tutmalarÑna 1475 sayÑlÑ Kanun döneminde olduÜu gibi, 4857 sayÑlÑ Kanun döneminde de sÑklÑkla baàvurulduÜunu söylemek mümkündür. DeÜiàikliÜi saklÑ tutma kayÑtlarÑ 1475 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun yürürlükte olduÜu dönemde hemen tüm kesimlerce geçerli ve baÜlayÑcÑ kabul edilmiàtir. Ancak, o dönemde ià sözleàmesi, toplu ià sözleàmesi veya iàyeri iç yönetmeliÜi gibi kaynaklarda iàverenin deÜiàiklik yapma hakkÑnÑn tanÑndÑÜÑ/saklÑ tutulduÜu durumlarda, ki bu hususa m.16’da da yer verilmiàti, iàverenin bu kayda uygun olarak ià sözleàmesinde yaptÑÜÑ deÜiàiklikler dolayÑsÑyla, deÜiàikliÜe muvafakat veren iàçinin derhal fesih hakkÑnÑn bulunmadÑÜÑ kabul ediliyordu.28 Yine aynÑ dönemde, iàverene tanÑnan deÜiàiklik yapma yetkisinin sÑnÑrsÑz olmadÑÜÑ; ià sözleàmesinde deÜiàiklik yapma yetkisine sahip iàverenin bu hakkÑnÑ her hak gibi (objektif) iyiniyet kurallarÑna uygun bir biçimde kullanmasÑ gerektiÜi öÜreti ve YargÑtay tarafÑndan ortak bir biçimde dile getirilmekteydi.29 Ekleyelim ki, tüm bu hususlar, ià sözleàmesi taraflarÑ arasÑndaki denge ve düzen unsuruna müdahale niteliÜi taàÑyan esaslÑ deÜiàiklikler bakÑmÑndan söz konusu olmakta idi; zira bunlarla iàverenin yönetim hakkÑ geniàletilmekte ve bu durum ancak iàçinin muvafakati ile mümkün olabilmekte idi30. Yoksa ià sözleàmesinin esaslÑ olmayan unsurlarÑ yukarÑda da belirtildiÜi gibi iàverenin yönetim hakkÑ kapsamÑnda yer aldÑÜÑndan, bunlar için deÜiàiklik hakkÑnÑn saklÑ tutulmasÑna gerek bulunmamaktaydÑ31. 1475 sayÑlÑ Þà Kanunu döneminde, deÜiàik26 liÜi saklÑ tutma kayÑtlarÑnÑn uygulanmasÑna iliàkin esaslar bu àekilde oluàmuà iken, 4857 sayÑlÑ Kanun döneminde de benzer uygulamalara, yani deÜiàiklikleri saklÑ tutma kayÑtlarÑna aynÑ yaygÑnlÑkla rastlanmaktadÑr. DeÜiàikliÜi saklÑ tutma kayÑtlarÑ her iki kanun döneminde de sÑkça baàvurulan bir uygulama olmasÑna raÜmen, 4857 sayÑlÑ Kanun’un 22. maddesinin varlÑÜÑ sebebiyle bu kayÑtlarÑn geçerliliÜi konusu öÜretide yoÜun bir biçimde tartÑàÑlmÑàtÑr. TartÑàmalarÑn kaynaÜÑnÑ 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu TasarÑsÑ’nda yer alan ve “… iàverence çalÑàma koàullarÑnÑn deÜiàtirilmesi hakkÑnÑn saklÑ tutulduÜu hallerde… yukarÑdaki (Þà K. m.22/I) hükmü uygulanmaz.” ifadesinin kanunlaàma sürecinde metinden çÑkarÑlmasÑ ve Kanuna alÑnmamasÑ oluàturmaktadÑr. TasarÑ’da yer alan bu hükmün 22. madde metnine alÑnmamasÑ karàÑsÑnda iàverenin çalÑàma koàullarÑnda tek yanlÑ deÜiàiklik yapma hakkÑnÑ saklÑ tutmasÑnÑn hukuken mümkün olmadÑÜÑ dile getirilmià32; ancak bugün için öÜretide baskÑn görüà33 ve YargÑtay34 aksi görüàte birleàmiàtir. Bu noktada doktrinde GÜZEL ile baàlayan35 ve NARMANLIOÝLU tarafÑndan da benimsenen görüàe göre, Þà Kanunu m.22 düzenlemesi karàÑsÑnda iàverene deÜiàiklik yapma yetkisi veren kayÑtlarÑn baÜlayÑcÑlÑÜÑndan söz edilemez. Þàletme gerekleri, taraflarÑn irade özerkliÜi ve esnekleàme düàüncesine uygun bulmadÑÜÑmÑz için benimsemediÜimiz bu görüàe göre, somut ya da soyut olsun, iàverene peàinen esaslÑ deÜiàiklik yapma imkânÑ veren her düzenleme Þà K. m.22’nin emredici hükmüne aykÑrÑ olacaktÑr. 4857 sayÑlÑ Kanun’da, iàverenin çalÑàma àartlarÑnda deÜiàiklik yapma imkânÑnÑ saklÑ tutabilmesine dayanak olabilecek, açÑk ya da örtülü bir ifade bulunmamaktadÑr. Kanun koyucu, TasarÑdaki ifadeyi bilinçli olarak ve Þà K. m.22’de yer alan yöntemle baÜdaàmayacaÜÑ gerekçesi ile almamÑàtÑr. Þà Kanunu, m.22 hükmü ile ià iliàkisinin devamÑ sÑrasÑnda çalÑàma àartlarÑnda deÜiàiklik ihtiyacÑnÑn giderilmesi yöntemi belirlenmekte; bu yöntemi baàlangÑçta, sözleàmenin yapÑlmasÑ sÑrasÑnda engelleyecek düzenlemelere açÑk kapÑ bÑrakmamaktadÑr.36 DolayÑsÑyla, 4857 sayÑlÑ Kanun karàÑsÑnda deÜiàiklik kayÑtlarÑ geçerli ve baÜlayÑcÑ olmayacaktÑr. EYLÜL ’11 ÜÛverene iÛ sözleÛmesinde deÙiÛiklik yapma yetkisinin tanÍndÍÙÍ durumlarda ÜÛ K.m.22’deki usule uymak gerekmezken; böyle bir yetkinin tanÍnmadÍÙÍ hallerde iÛ sözleÛmesinde esaslÍ bir deÙiÛikliÙe gitmek isteyen iÛveren ÜÛK.m.22’deki usule uymak zorundadÍr. Bu aàamada belirtelim ki, bize göre de ià sözleàmelerinde iàverene tanÑnan ve sonradan deÜiàiklik yapma yetkisi tanÑyan deÜiàiklik kayÑtlarÑ önceki dönemde olduÜu gibi bugün için de geçerli ve baÜlayÑcÑ kabul edilmelidir.37 Ancak kanÑmÑzca bu geçerlilik ve baÜlayÑcÑlÑk mutlak nitelik taàÑmamakta; bir takÑm koàullar ve uygulama esaslarÑnÑn bulunmasÑ halinde benimsenmelidir. ÖÜreti ve uygulamada iàverenin ià sözleàmesinde sonradan deÜiàiklik yapabileceÜine iliàkin kayÑtlarÑn baÜlayÑcÑlÑÜÑ ve geçerliliÜi genel kabul görmekle birlikte; bu konuda EyrenciTaàkent-Ulucan’Ñn yaklaàÑmlarÑnÑn baskÑn bir biçimde benimsendiÜini söylemek mümkündür. Söz konusu yaklaàÑma göre; ià sözleàmesinde genel bir biçimde, iàverenin çalÑàma koàullarÑnda esaslÑ deÜiàiklik yapabileceÜini öngören bir düzenleme geçerli görülemez. Þàçinin önceden göremediÜi, bilemediÜi bir konuda iàverene tasarruf etme yetkisi verdiÜi; çalÑàma koàullarÑnda yapÑlacak deÜiàikliÜi kabul ettiÜi ve iradesinin bu àekilde oluàtuÜu söylenemez. Buna karàÑlÑk, ià sözleàmesi veya bunun eki niteliÜindeki kaynaklarda “somut olarak” ià koàullarÑnda bazÑ deÜiàiklikler yapÑlabileceÜi; sözgelimi, iàçinin iàverene ait deÜiàik iàyerlerinde çalÑàtÑrÑlabileceÜi öngörülmüà ise bunun hukuka uygun olacaÜÑ açÑktÑr.38 YargÑtay’Ñn konuya iliàkin yaklaàÑmÑ da, doktrindeki baskÑn görüàten çok farklÑ görünmemektedir. YargÑtay, özellikle iàyeri deÜiàikliÜine iliàkin iàvereni yetkilendiren ià sözleàmesi kayÑtlarÑnÑn, aàaÜÑda ele alacaÜÑmÑz bazÑ sÑnÑrla- SßCßL malarla, geçerli olduÜunu kabul etmektedir.39 Bu aàamada vurgulanmasÑ gereken bir husus iàçinin ücretine iliàkin deÜiàiklik kayÑtlarÑyla ilgilidir. YukarÑda da ifade ettiÜimiz gibi ücret iàverenin ià sözleàmesinden kaynaklanan temel borcudur. Þàverenin, asÑl (çalÑàma karàÑlÑÜÑ olan) ücrette indirime gitme hakkÑnÑ saklÑ tutma kaydÑnÑ geçersiz saymak ià sözleàmesinin karàÑlÑklÑlÑk özelliÜine ve ià hukukunun iàçiyi koruyucu karakterine daha uygundur. Buna karàÑlÑk ücret eklentilerinde indirime gidilmesi hakkÑnÑn saklÑ tutulduÜu hallerde bunun geçerli sayÑlmasÑ mümkündür. B. DeÙiÛiklik KayÍtlarÍnÍn Tabi OlduÙu Ülkeler Sözleàme iliàkisinin esasÑnÑ ilgilendiren ve özellikle iàçinin aleyhine nitelik taàÑyan esaslÑ deÜiàiklikler karàÑsÑnda iàçinin korunmasÑ önemli bir zorunluluktur. Bu baÜlamda, iàçi tarafÑndan muvafakat verilmeyen esaslÑ deÜiàiklikler yönetim hakkÑ kapsamÑnÑ aàtÑÜÑndan iàverence tek taraflÑ olarak gerçekleàtirilemez. Baàka bir anlatÑmla; baàlangÑçta ya da sonradan ià sözleàmesi, toplu ià sözleàmesi vb. ile iàverene ià sözleàmesinde esaslÑ deÜiàiklik yapma yetkisi tanÑnmadÑkça, iàveren ià sözleàmesinde ve çalÑàma koàullarÑnda salt yönetim hakkÑna dayanarak tek taraflÑ ve esaslÑ deÜiàiklikler yapamaz. Buna karàÑn, taraflarca kararlaàtÑrÑlan bu tip hükümlerle iàverenin yönetim hakkÑ iàçinin rÑzasÑ ile geniàlemekte; iàveren buna dayanarak çalÑàma yeri, çalÑàma konusu, (asÑl ücret dÑàÑndaki) ücret ve benzeri hususlarda tek taraflÑ ve esaslÑ deÜiàiklikler yapabilmektedir.40 Bu tür hükümlerle iàverenin yetkilendirilmesinde, aàaÜÑda ele alÑnacak sÑnÑrlara uyulmasÑ koàuluyla hukuka aykÑrÑ bir durum bulunmamaktadÑr. Dikkat edilecek olursa, Þà K.m.22’de taraflarca ià sözleàmesine konulabilecek deÜiàiklik kayÑtlarÑna hiç deÜinilmemià; maddede, bu tür kayÑtlarÑn bulunmadÑÜÑ hallerde ià sözleàmesindeki esaslÑ deÜiàikliklerin hangi usulle gerçekleàtirileceÜine yer verilmiàtir. Aslen, söz konusu kayÑtlarla iàveren önceden yetkilendirildiÜinden, böyle bir durumda özel bir usul getirilmesine gerek olmadÑÜÑ da söylenebilir. 27 EYLÜL ’11 SßCßL ÜÛverene iÛ sözleÛmesinde deÙiÛiklik yapma hakkÍ veren kayÍtlar iki aÛamalÍ bir denetimden geçmek durumundadÍr. Bunlardan ilki içerik denetimi; ikincisi ise kullanÍm denetimidir. Bu aàamada ikili bir ayÑrÑma gitmek gereklidir. EÜer taraflar ià sözleàmesi ve eki niteliÜindeki belgelerde, iàverene ià sözleàmesinde iàyeri, ià, ücret ve benzeri konularda esaslÑ deÜiàiklik yapma hakkÑnÑ tanÑmÑàlarsa; baàka bir ifade ile ià sözleàmesinde iàverene tanÑnmÑà deÜiàiklik kaydÑ varsa; artÑk Þà Kanunu m.22’de getirilen usule uyulmayacak, sözleàmede yer alan bu kaydÑn uygulamasÑnÑn hukuka uygunluÜu deÜerlendirilecektir. Þàverenin kendisine tanÑnan deÜiàiklik yetkisini kullanarak sözleàmede esaslÑ deÜiàiklik yapmasÑ, örneÜin iàçinin iàyerini deÜiàtirmesi halinde, çalÑàma koàullarÑnÑn deÜiàtirildiÜinden deÜil, olsa olsa yeni çalÑàma koàullarÑnÑn uygulandÑÜÑndan söz edilebilecektir. Zira ià sözleàmesinin tarafÑ olan iàçi bu deÜiàiklik yetkisini iàverene peàinen tanÑmÑà, iàe girip çalÑàmaya baàlamÑàtÑr ve çalÑàmanÑn dayandÑÜÑ ià sözleàmesi bu koàulu içermektedir. Þàveren deÜiàiklik kaydÑ ile deÜiàtirici yenilik doÜuran bir hakkÑ kullanarak yeni bir hukuki durum yaratmakta; ama sözleàmenin kendisi deÜiàmemektedir.41 Buna karàÑn eÜer iàverene tanÑnmÑà bir deÜiàiklik yapma yetkisi yoksa yani ià sözleàmesinde deÜiàiklik kaydÑ bulunmuyorsa bu durumda ÞàK. m.22’de belirtilen usule uymak zorunludur. Özetle, iàverene ià sözleàmesinde deÜiàiklik yapma yetkisinin tanÑndÑÜÑ durumlarda Þà K.m.22’deki usule uymak gerekmezken; böyle bir yetkinin tanÑnmadÑÜÑ hallerde ià sözleàmesinde esaslÑ bir deÜiàikliÜe gitmek isteyen iàveren ÞàK.m.22’deki usule uymak zorundadÑr. ßu halde, ià sözleàmelerinde deÜiàiklik yapma hakkÑnÑ saklÑ tutan kayÑtlarÑn geçerliliÜi ve uygulanmasÑ konusunda 1475 sayÑlÑ Kanun dönemi ile 4857 sayÑlÑ Kanun dönemi arasÑnda herhangi bir fark olmadÑÜÑnÑ söylemek yanlÑà 28 olmayacaktÑr. Baàka bir anlatÑmla, iàverene ià sözleàmesinde esaslÑ deÜiàiklik yapma yetkisi tanÑyan kayÑtlar, 1475 sayÑlÑ Kanun döneminde ya da 4857 sayÑlÑ Kanun döneminde olsun, aynÑ esaslarla ve geçerli olarak uygulanmaya devam edilecektir. Þà Kanunu m.22 hükmünün bu kayÑtlar karàÑsÑnda uygulanma imkânÑ bulunmamaktadÑr.42 Þà Kanunu m.22’deki deÜiàiklik feshi ile iàverene önceki Kanun yürürlükte iken tanÑnan deÜiàiklik yapma yetkisine iliàkin kayÑtlar arasÑndaki iliàkiye de deÜinmek gerekir. DiÜer bir ifadeyle 1475 sayÑlÑ Kanun döneminde yapÑlan ià sözleàmeleri ya da benzer kaynaklarla iàverene tanÑnan yetkinin 4857 sayÑlÑ Kanun karàÑsÑndaki durumu incelenmelidir. Bu konu ilk kez YargÑtay’Ñn, 4857 s. Þà K.m.22’nin uygulanmasÑ ile ilgili olarak 2004 yÑlÑnda verdiÜi (ilk) karar43 sebebiyle gündeme gelmiàtir. Karara konu olayda, sona eren ama art etkisi süren bir toplu ià sözleàmesi ile iàverene iàyeri deÜiàikliÜi yapma yetkisi tanÑnmÑàtÑr. Bu arada 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu yürürlüÜe girmià ve kÑsa bir süre sonra iàveren, kendisine tanÑnan yetkiye dayalÑ olarak iàyeri deÜiàikliÜi teklif etmià; iàçi deÜiàikliÜi kabul etmeyince iàçisinin ià sözleàmesini 24.06.2003 tarihinde (yani Þà Kanunu yürürlüÜe girdikten sonra) feshetmiàtir. YargÑtay, söz konusu kararÑnda “... fesih 24.06.2003 tarihinde gerçekleàtiÜine göre, TÞS hükmü (yani deÜiàiklik kaydÑ) deÜil, ‘lehe olan’ 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu (m.22) hükümleri uygulanmalÑdÑr” gerekçesini ortaya koymuàtur. KararÑn gerekçesi doktrinde haklÑ olarak eleàtirilmià, sonuç hukuka uygun bulunmuà; ama özellikle deÜiàiklik kaydÑna iliàkin hüküm ile Þà Kanunu m.22 arasÑnda “daha lehe olan hüküm” deÜerlendirmesi kabul görmemiàtir.44 Ancak YargÑtay’Ñn bu konuda ÑsrarcÑ olmayarak sonraki kararlarÑnda isabetli biçimde bu gerekçeden uzaklaàtÑÜÑ görülmüàtür.45 KanÑmÑzca da, 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’ndan önce taraflarca kararlaàtÑrÑlmÑà deÜiàiklik kayÑtlarÑ ile Þà Kanunu m.22 arasÑnda öncelik-sonralÑk; lehe olan-olmayan hüküm iliàkisi kurulamaz. Zira söz konusu kayÑtlarla Þà K.m.22 hükmü, yukarÑda da izah edilmeye çalÑàÑldÑÜÑ gibi farklÑ hususlarÑ düzenlemektedir. KaldÑ ki, EYLÜL ’11 ÜÛverene tanÍnan deÙiÛiklik kayÍtlarÍnÍn içerik bakÍmÍndan kanuna karÛÍ hile niteliÙini de taÛÍmamasÍ gerekir. bunlar aynÑ konuya iliàkin olsa bile, sonradan yürürlüÜe giren kanun hükmü mutlak emredici/yasaklayÑcÑ bir norm getirmediÜi sürece, önceki ià sözleàmesi-toplu ià sözleàmesi vb. hükümlerini bertaraf etmez; bu durumda daha lehe olan hükmün uygulanmasÑ da söz konusu olmaz. Kanun hükümleri yanÑnda, buna aykÑrÑ olmayan sözleàme hükümleri ve dolayÑsÑyla deÜiàiklik kayÑtlarÑ da varlÑklarÑnÑ sürdürür.46 Bir kez taraflarca ià sözleàmesiyle iàverene tanÑnmÑà deÜiàiklik yapma kayÑtlarÑnÑn geçerliliÜi ve baÜlayÑcÑlÑÜÑ kabul edildikten ve bu durumun Þà K.m.22’den baÜÑmsÑz olduÜu saptandÑktan sonra; artÑk söz konusu kayÑtlarÑn kapsam ve içeriÜinin denetimine deÜinmek gerekir. Bu aàamada belirtilmelidir ki, Þà K.m.22 hükmü ile getirilen yöntemin iàçiyi koruyan düzenlemesi karàÑsÑnda, deÜiàiklik kayÑtlarÑnÑn hukuka uygunluÜunun denetiminde, önceki döneme göre daha dikkatli olmak gerektiÜini düàünmekteyiz. C. DeÙiÛiklik KayÍtlarÍnÍn Denetimi ve Yorumu Þà sözleàmelerinde esaslÑ deÜiàiklik yapma yetkisi veren deÜiàiklik kayÑtlarÑ ile iàverene yönetim hakkÑnÑ geniàletme (örneÜin iàyerini deÜiàtirme); geri alma (örneÜin iàçiye saÜlanan bir edimden cayma); baÜlayÑcÑ olmama (örneÜin iàverence saÜlanan bir edim sebebiyle iàyeri uygulamasÑnÑn ià koàulu haline gelmesini önleme); iàçiye saÜlanan bir edimi belirli süreli uygulama veya bir konuda toplu ià sözleàmesine atÑfta bulunma yetkileri tanÑnmaktadÑr.47 Þàverene ià sözleàmesinde deÜiàiklik yapma hakkÑ veren bu tür kayÑtlar iki aàamalÑ bir denetimden geçmek durumundadÑr. Bunlardan ilki içerik denetimi; ikincisi ise kullanÑm denetimidir. Þçerik denetiminde, söz konusu kaydÑn içeriÜinin hukuka uygunluÜu ele alÑnÑrken; kullanÑm denetiminde bu hakkÑn MK.m.2’de yer SßCßL alan dürüstlük kuralÑna ve hakkaniyete uygun biçimde kullanÑlÑp kullanÑlmadÑÜÑ denetlenmektedir. a) Genel bir ifade ile iàverene saÜlanan tek taraflÑ deÜiàiklik yetkisinin çoÜunlukla iàçinin gerçek rÑzasÑna dayanmadÑÜÑ; ià arayan ve ià sahibi olmak isteyen iàçinin bu tür deÜiàiklik kayÑtlarÑnÑ kabullenmeye mecbur kaldÑÜÑ söylenebilir.48 Bu tür kayÑtlar genellikle iàverenin baÜÑmlÑlÑk unsurunu ve ekonomik gücünü kötüye kullandÑÜÑ kayÑtlardÑr.49 Þàverenin ià sözleàmesinin kuruluàu sÑrasÑnda iàçiye dayattÑÜÑ bu hükümlerin/kayÑtlarÑn salt akit serbestisi çerçevesinde ele alÑnmasÑ ià hukukunun temel gerekleri ile de çeliàebilir; ayrÑca bu kayÑtlar iàçinin bireysel ve aile yaàamÑnÑ derinden etkileyebilir.50 Bunlara ek olarak deÜiàikliÜi saklÑ tutma kayÑtlarÑnÑn bulunmasÑ halinde Þà Kanunu m.22’deki iàçiyi nispeten koruyucu hükümlerden yararlanÑlamamasÑ da; söz konusu kayÑtlarÑn içerik denetimine tabi tutulmasÑ ve en azÑndan bu yolla iàçinin korunmasÑnÑ zorunlu kÑlmaktadÑr.51 ÇalÑàma yaàamÑnÑn doÜasÑ ve irade özgürlüÜü çerçevesinde geçerliliÜi kabul edilen deÜiàiklik kayÑtlarÑnÑn içeriÜi en baàta iàçinin anayasal özgürlüklerine; kanunlarÑn emredici hükümlerine ve iàçinin kiàilik haklarÑ ile toplu ià sözleàmesi hükümlerine aykÑrÑ olmamalÑdÑr.52 Öte yandan, söz konusu kayÑtlar ià sözleàmesine konulurken/eklenirken iàçinin iradesi hata, hile ve ikrah (yeni BK.’daki yanÑlma, aldatma, korkutma) gibi sebeplerle; özellikle gabinle sakatlanmamÑà olmalÑdÑr. Bunun yanÑnda deÜiàiklik kayÑtlarÑnda iàçi aleyhine sosyal ve ekonomik açÑdan büyük farklar; orantÑsÑzlÑklar bulunmamalÑdÑr.53 Þàverene tanÑnan deÜiàiklik kayÑtlarÑnÑn içerik bakÑmÑndan kanuna karàÑ hile niteliÜini de taàÑmamasÑ gerekir. Bu tür kayÑtlar eÜer kanunun yasakladÑÜÑ bir sonuca bu kayÑt sayesinde ulaàma imkânÑ veriyorsa, örneÜin iàçinin sendikaya üye olmasÑ halinde iàinin deÜiàtirileceÜine iliàkin bir hüküm getirilmiàse, bu hüküm kanuna karàÑ hile niteliÜinde olduÜundan geçersiz sayÑlacaktÑr.54 Öte yandan öÜretide SÜZEK tarafÑndan haklÑ biçimde ifade edildiÜi üzere, bu kayÑtlarÑn dar biçimde yorumlanmasÑ gerekir.55 29 EYLÜL ’11 SßCßL ÜÛ sözleÛmesine konulan deÙiÛiklik kayÍtlarÍna iliÛkin hususlarda sonradan ortaya çÍkan koÛullar kaydÍn kapsamÍna girmeyecek ve dolayÍsÍyla iÛçiyi baÙlamayacaktÍr. Son olarak, yukarÑda da deÜinildiÜi gibi; deÜiàiklik kaydÑnÑn iàverene genel bir biçimde, ià sözleàmesinde deÜiàiklik yapabileceÜini içeren soyut yetki vermesi de kabul edilmeyecek; tam tersine ià sözleàmesi ve bunun eki niteliÜindeki kaynaklarda somut olarak ià koàullarÑnda bazÑ deÜiàiklikler yapÑlabileceÜi; örneÜin, iàçinin iàverene ait deÜiàik iàyerlerinde çalÑàtÑrÑlmasÑ öngörülmüà ise ancak bu durumda kaydÑn hukuka uygun olduÜu kabul edilecektir.56 YargÑtay 2005’de verdiÜi bir kararda iàverene “aynÑ il hudutlarÑnda iàyeri deÜiàikliÜi hakkÑ tanÑyan” kaydÑ geçerli sayarak, Ankara Dikmen’den Sincan’a gönderme yönündeki deÜiàikliÜe uymayan iàçiye uygulanan feshi geçerli saymÑàtÑr57. Daha yeni tarihli bir kararÑnda ise Yüce Mahkeme, “Þàçi, iàverenin Türkiye genelindeki ve yurtdÑàÑndaki iàyerlerinde görevlendirmeyi kabul eder” àeklindeki hükme dayalÑ olarak ve yeni iàyerine servisle ulaàÑmÑ saÜlayarak görevlendirmeyi öneren iàverenin önerisini reddeden ve ià sözleàmesini feshedip kÑdem tazminatÑ isteyen iàçinin talebini haksÑz bulmuàtur58. Bu aàamada içerik denetiminin pozitif dayanaÜÑ ile ilgili olarak SÜZEK’in yaklaàÑmÑna da kÑsaca deÜinmek gerekir. SÜZEK, deÜiàiklik kayÑtlarÑnÑn içerik denetiminin hukuki dayanaÜÑnÑn saptanmasÑ ve pozitif hukuk bakÑmÑndan doktrinde ileri sürülen görüàleri saygÑn bulmakla beraber; olmasÑ gereken hukuk açÑsÑndan mevzuatÑmÑzda yeni bir düzenleme yapÑlmasÑ ihtiyacÑnÑ dile getirmektedir. YapÑlacak böyle bir düzenlemeyle ià sözleàmelerinde -en azÑndan genel ià koàullarÑnda- yer alan iàverenin deÜiàiklik yetkisini saklÑ tutma kayÑtlarÑnÑn içerik denetimine tabi tutulmasÑna olanak tanÑnmalÑdÑr.59 b) Þçerik yönünden hukuka uygunluÜu kabul edilen deÜiàiklik kayÑtlarÑnÑn kullanÑm denetiminden de geçmesi gerekir. KullanÑm de30 netimi kavramÑ, deÜiàikliÜi saklÑ tutma kaydÑ ile iàverene tanÑnan hakkÑn somut olaydaki kullanÑm tarzÑna odaklanmaktadÑr.60 Bu baÜlamda, yapÑlacak denetimin kapsamÑna dürüstlük kuralÑ (MK.m.2), ayÑrÑmcÑlÑk yasaÜÑ ve hakkaniyet denetimi gibi unsurlar girmektedir. Dürüstlük kuralÑ, MK.m.2’de ifadesini bulan ve herkese haklarÑnÑ kullanÑrken dürüst davranma yükümlülüÜü getiren ilkedir. Bu baÜlamda iàveren de kendisine tanÑnan deÜiàiklik yapma yetkisini dürüstlük kuralÑna uygun olarak kullanmak zorundadÑr. Zira bir hakkÑn açÑkça kötüye kullanÑlmasÑnÑ hukuk düzeni korumaz ve iàverenin dürüstlük kuralÑna aykÑrÑ biçimde yaptÑÜÑ deÜiàiklik iàçiyi baÜlamaz. Giderek, MK.m.2’ye uygun biçimde kullanÑlmayan ve dolayÑsÑyla iàçi bakÑmÑndan baÜlayÑcÑ olmayan deÜiàikliÜe dayalÑ fesihler haksÑz ya da geçersiz fesih niteliÜi taàÑrlar.61 YargÑtay’a göre, hizmet sözleàmesinde iàçinin baàka bir yere nakline iliàkin kayÑt varsa, iàveren iàçiyi baàka bir yerde görevlendirebilecek; bu durumda ià àartlarÑ esaslÑ bir tarzda deÜiàmemià olacaktÑr. Ancak bu halde dahi iàveren keyfilik ve nesnellik denetimine tabi tutulacaktÑr62. Þàverence uygulanan ve deÜiàiklik kaydÑna dayanan deÜiàikliklerin MK.m.2’ye uygunluÜunun saptanmasÑnda iàverenin fesih hakkÑnÑ kötüniyetle kullandÑÜÑnÑn belirlenmesi için geliàtirilen ölçütler kÑyasen uygulanabilir. Özellikle, iàverenin zarar verme, cezalandÑrma gibi niyetlerle hareket ettiÜinin anlaàÑldÑÜÑ durumlarda; iàverenin hiçbir gereklilik yokken deÜiàiklik yetkisini kullanmasÑ halinde ve benzer çeliàkili davranÑàlarÑnda dürüstlük kuralÑna aykÑrÑ davrandÑÜÑ ve hakkÑnÑ kötüye kullandÑÜÑ kabul edilebilir.63 YargÑtay da konuya iliàkin birçok kararÑnda iàverene tanÑnan deÜiàiklik yapma yetkisinin MK.m.2’de yer alan dürüstlük kuralÑna uygun olarak kullanÑlmasÑ gerektiÜini; söz konusu yetkinin keyfi ve kötüye kullanÑldÑÜÑ durumlarda, iàverenin feshinin haksÑz ya da geçersiz olduÜuna hükmettiÜini söylemek mümkündür.64 YargÑtay 2007’de verdiÜi bir kararda deÜiàiklik kaydÑnÑ geçerli kabul etmekle beraber, iàveren aleyhinde bir basÑn açÑklamasÑ yaptÑÜÑ için önce ihtar, sonra kayda dayalÑ olarak baà- EYLÜL ’11 ka bir yerde görevlendirilme teklifini reddeden ve “görülen lüzum üzerine” iàten çÑkarÑlan iàçinin açtÑÜÑ davada fesih hakkÑnÑn kötüye kullanÑldÑÜÑna karar vermiàtir65. Benzer àekilde deÜiàiklik kaydÑ bulunmasÑna raÜmen nakil yetkisinin “görülen lüzum üzerine” kullanÑlmasÑ YargÑtay’ca kabul görmemiàtir66. YargÑtay bu kararlarÑnda deÜiàikliÜin, kayda dayansa bile, nedenini sorgulamakta; kullanÑm denetimi yapmaktadÑr. MK.m.2’de yer alan dürüstlük kuralÑ dÑàÑnda, iàverene tanÑnan deÜiàiklik yapma yetkisi kaydÑnÑn kullanÑlmasÑ hakkaniyete uygunluk denetimine de tabi tutulabilir. Genellikle YargÑtay’ca sÑkça kullanÑlmayan bu ölçüte göre, hukuki iliàki taraflarÑnÑn özellikle iàçinin özel durumunun dikkate alÑnmasÑ ve buna uygun olarak ölçülü davranÑlmasÑ; özetle somut olay adaletinin saÜlanÑp saÜlanmadÑÜÑnÑn denetlenmesi söz konusu olur.67 Gerçekten de dürüstlük kuralÑna uygun biçimde kullanÑlan bir hak, somut olay bakÑmÑndan adalet duygularÑnÑ incitebilir. ÖrneÜin, 10 yÑl önce bekâr iken iàçi tarafÑndan iàverene tanÑnan iàyeri deÜiàikliÜi yetkisi, somut bir olayda evli ve okula giden iki çocuÜu bulunan aynÑ iàçi bakÑmÑndan hakkaniyete uygunluk sorusunu gündeme getirebilir.68 Bu anlamda deÜiàiklik kayÑtlarÑna iliàkin hak kullanÑlÑrken iàçinin iàinin ve mesleÜinin niteliÜi, kaydÑn sözleàmeye konduÜu dönemde taraflarÑn durumu, iàçinin yaàÑ ve ailevi durumu, iàçinin kazanÑlmÑà haklarÑna saygÑ gösterilip gösterilmediÜi, deÜiàikliÜin gerekliliÜi ve son çare olup olmadÑÜÑ; deÜiàiklikle iàçinin ücret ve mesleki durumunda geriye gidià olup olmadÑÜÑ araàtÑrÑlmalÑdÑr. Bunun yanÑnda iàçide yaratÑlan güvenin; örneÜin çok uzun zamandÑr kullanÑlmayan yetkinin artÑk kullanÑlmayacaÜÑna yönelik inancÑn korunup korunmadÑÜÑna da dikkat edilmesi gerekir.69 Ekleyelim ki, ià sözleàmesine konulan deÜiàiklik kayÑtlarÑna iliàkin hususlarda sonradan ortaya çÑkan koàullar kaydÑn kapsamÑna girmeyecek ve dolayÑsÑyla iàçiyi baÜlamayacaktÑr. ÖrneÜin sözleàme yapÑlÑp, deÜiàiklik kaydÑ üzerinde anlaàtÑktan sonra açÑlan yeni bir iàyeri/ àube bakÑmÑndan kayÑt kural olarak iàçiyi baÜlamayacaktÑr.70 SßCßL D. DeÙiÛiklik KaydÍnÍn UygulanmasÍnÍn SonuçlarÍ Son olarak, geçerli bir kayda dayalÑ olarak iàverence gerçekleàtirilen deÜiàikliÜin sonuçlarÑnÑ da ele almak gerekir. Bu aàamada ikili bir ayÑrÑma gitmek yararlÑ olacaktÑr. EÜer iàçi içerik yönünden hukuka uygun olan ve dürüstlük kuralÑ ile hakkaniyete uygun biçimde kullanÑlan deÜiàiklik kaydÑna uyar ise, ià sözleàmesi bu deÜiàikliÜe raÜmen aynen devam eder yani ortaya yeni bir sözleàme çÑkmaz. TaraflarÑn arasÑndaki ià sözleàmesi yeni koàulla (örneÜin yeni iàyerinde) yürürlüÜünü sürdürmeye devam eder. Buna karàÑlÑk iàçinin belirtilen özellikleri taàÑyan bir deÜiàikliÜe uymamasÑ onun iàgörme borcuna aykÑrÑlÑk oluàturur ve iàveren olayÑn özelliÜine göre “iàçinin yapmakla ödevli bulunduÜu görevleri kendisine hatÑrlatÑldÑÜÑ halde yapmamakta Ñsrar etmesi” (Þà K.m.25/II-h) ya da “izinsiz ve mazeretsiz devamsÑzlÑk” (Þà K.m.25/II-g) gerekçesi ile derhal fesih hakkÑnÑ kullanabilir.71 Bu tür fesih iàçinin kÑdem ve ihbar tazminatÑ haklarÑnÑ ortadan kaldÑrÑp onu ciddi biçimde maÜdur edeceÜinden; iàverenin, Þà K.m.18’e dayanarak ve iàçinin davranÑàlarÑna baÜlÑ geçerli sebep dolayÑsÑyla süreli feshe gidebileceÜi de kabul edilmelidir.72 Ekleyelim ki, haklÑ sebebe dayalÑ derhal fesihlerde ve geçerli sebebe dayalÑ süreli fesihlerde, fesih nedeninin açÑkça ortaya konulmasÑ, feshin sonuçlarÑ bakÑmÑndan önem taàÑmaktadÑr. Ancak, her iki tür fesihte de iàçinin Þà K.m.17-21 veya Þà K.m.25/son hükmüne dayanarak feshin geçersizliÜi/haksÑzlÑÜÑ gerekçesiyle iàe iade davasÑ açabileceÜi açÑktÑr. YargÑtay Hukuk Genel Kurulu tarafÑmÑzca incelemeye konu edilen ve 4857 sayÑlÑ Kanun dönemindeki ilk kararÑnda deÜiàiklik kaydÑnÑ içerik denetimine tabi tutmuàtur. Genel Kurul, “àirketin iàlerinin icabÑ olarak sözleàmeli personeli Ankara’da ve ülke içinde herhangi bir yerde àirket bünyesi içinde veya dÑàÑnda diÜer kuruluà ve müesseselerde çalÑàtÑrabilir” kaydÑnÑ içerik bakÑmÑndan hukuka uygun ve geçerli bulmuàtur. Genel Kurul kararÑnda, deÜiàiklik kaydÑna dayalÑ olarak kullanÑlan deÜiàiklik yap31 EYLÜL ’11 SßCßL ma hakkÑnÑn (nakil yapma hakkÑ) MK.m.2’de yer alan dürüstlük kuralÑna uygunluÜu da denetlenmiàtir. Hukuk Genel Kurulu, davalÑ àirket yönetim kurulunca Ankara’daki iàyerinin bütünüyle kapatÑlÑp àirket merkezinin Þstanbul’a taàÑnmasÑ ve buna baÜlÑ olarak iàçinin iàyerini deÜiàtirmesine yönelik talebin gerekçesini objektif ve dürüstlük kuralÑna uygun bulmuàtur. Hukuk Genel Kurulu’nun kararÑnda, deÜiàiklik kaydÑnÑ hakkaniyet denetimine tabi tuttuÜu da görülmektedir. Karara göre geçerli bir deÜiàiklik kaydÑna baÜlÑ olarak Ankara’dan Þstanbul’a nakli istenen (ve bu deÜiàikliÜi kabul etmeyen) iàçinin aynÑ àartlar ve unvanla iàe baàlamasÑnÑn istenmesi hakkaniyete uygundur ve buna raÜmen iàe baàlamayan davacÑ iàçinin ià sözleàmesinin feshi haklÑ bir fesih olup davacÑnÑn kÑdem ve ihbar tazminatÑ isteklerinin reddi gerekir73. 5. DEØÜÚÜKLÜK KAYDININ BULUNMADIØI HALLERDE DEØÜÚÜKLÜØÜN YAPILMASI DeÜiàiklik kaydÑnÑn bulunmadÑÜÑ durumlarda iàverenin esaslÑ deÜiàiklik teklifini yazÑlÑ olarak yapmasÑ gerekir. Bu teklif bir icap (öneri) tÑr. Bu icapla ià sözleàmesini deÜiàtiren ve kabulü halinde ià sözleàmesinin eki haline gelen bir deÜiàiklik sözleàmesinin kurulmasÑ amaçlanmaktadÑr74. DeÜiàiklik önerisi bir icap olduÜu için Borçlar Kanunu anlamÑnda, bir icapta bulunmasÑ gerekli tüm özellikleri (açÑklÑk, belirlilik vb) taàÑmalÑdÑr. Deyim yerindeyse iàçinin kabulü ile deÜiàiklik gerçekleàebilmelidir. Söz konusu önerinin ilan ya da toplu bildirim àeklinde duyurulmasÑ Kanunun amacÑna uygun deÜildir. Bildirimin tek tek ve imza karàÑlÑÜÑ yapÑlmasÑ gerekir. Bu yasal bir zorunluluk olup geçerlilik koàuludur75. Önerinin yapÑlmasÑndan sonra Kanun gereÜi iàçiye altÑ iàgünlük bir bekleme süresi tanÑnmalÑdÑr. Bu süre nispi emredici olup ià sözleàmeleri ya da toplu ià sözleàmeleri ile arttÑrÑlabilir. Ekleyelim ki Þà Kanunu Bilim Kurulu taslaÜÑnda bu süre 15 gün olarak önerilmià idi76. Þàçiye bekleme süresi tanÑnmayÑp hemen karar ver32 meye zorlanmasÑ halinde bildirimin geçersiz ve yapÑlmamÑà olduÜu sonucuna varÑlmalÑdÑr77. A. DeÙiÛiklik Önerisinin Kabulü Þà sözleàmesinde ià koàullarÑnda deÜiàiklik kaydÑnÑn bulunmadÑÜÑ durumlarda, iàverence yapÑlan deÜiàiklik önerisinin kabul edilmesi halinde ià sözleàmesi bu deÜiàikliÜe raÜmen aynen devam eder; yani ortaya yeni bir sözleàme çÑkmaz. TaraflarÑn arasÑndaki ià sözleàmesi yeni koàulla (örneÜin yeni iàyerinde, yeni ücret düzeyi üzerinden) yürürlüÜünü sürdürmeye devam eder. Belirtelim ki iàçinin kabulünün mutlaka yazÑlÑ àekilde yapÑlmasÑ gerekli olup, bu bir geçerlik koàuludur. Þàveren aldÑÜÑ yazÑlÑ kabul beyanÑnÑ iàçinin özlük dosyasÑnda, gerektiÜinde ibraz etmek üzere, saklamak zorundadÑr. YargÑtay yeni personel yönetmeliÜini kabul ettiÜine yönelik imza atan ve çalÑàmaya devam eden iàçinin sonradan eski yönetmeliÜe göre izin ücreti talebini kabul etmemiàtir78. B. DeÙiÛiklik Önerisinin Reddi Þà Kanunu’nun yukarÑda ele aldÑÜÑmÑz 22. maddesine göre “… ve iàçi tarafÑndan altÑ iàgünü içinde yazÑlÑ olarak kabul edilmeyen deÜiàiklikler iàçiyi baÜlamaz.” Þàçi, deÜiàiklik önerisini yazÑlÑ olarak kabul etmez ya da sessiz kalÑrsa öneriyi reddetmià olacaktÑr. Bu aàamada iàçinin deÜiàiklik önerisi karàÑsÑnda sessiz kalmasÑnÑn nasÑl yorumlanacaÜÑ da tartÑàÑlabilir. YargÑtayÑn ilk yÑllarda verdiÜi birkaç kararÑnda hükümdeki yazÑlÑlÑk koàulunu yumuàattÑÜÑ79 ve iàçinin sessiz kalmasÑnÑn kabul anlamÑnda yorumlanabileceÜi yönünde kararlarÑ vardÑr80. ÖÜretide de deÜiàikliÜe sessiz kalÑp buna uyan iàçinin sonradan deÜiàikliÜe itirazÑnÑn dürüstlük kuralÑna aykÑrÑlÑk anlamÑna geleceÜi yönündeki görüàler ileri sürülmüàtür81. Maddenin açÑk düzenlemesi karàÑsÑnda sessiz kalmanÑn kabul olarak yorumlanamayacaÜÑ kabul edilmelidir82. Buna karàÑn iàçinin deÜiàikliÜi kabul iradesini zÑmnen ortaya koyduÜu, mesela iàyeri deÜiàikliÜine ses çÑkarmayÑp yeni iàyerinde iàe gitmeye devam ettiÜi hallerde, ya da müdür iken àefliÜe geçirilmesine raÜmen çalÑàmasÑnÑ sürdüren iàçinin durumu dikkate alÑndÑÜÑnda, susmanÑn kabul anlamÑna geleceÜi EYLÜL ’11 sonucuna varÑlabilir83. YargÑtay 2008 tarihli bir kararÑnda aynÑ görüàü benimsemiàtir84. Bu aàamada belirtelim ki, öÜreti ve YargÑtay’Ñn ortak görüàüne göre, ücrette yapÑlan indirime ses çÑkarmayÑp çalÑàmasÑnÑ sürdüren iàçinin bu çalÑàmasÑ kabul anlamÑna gelmez. Zira iàverenin tek taraflÑ irade beyanÑyla ücrette deÜiàiklik (indirim) yapma yetkisi yoktur. Bu durumdaki iàçinin zamanaàÑmÑ süresi içinde fark talebi hakkÑn kötüye kullanÑlmasÑ anlamÑna gelmez. Buna karàÑlÑk ià ya da iàyeri deÜiàikliklerinde zÑmni kabul anlamÑna gelecek davranÑàlar bakÑmÑndan yukarÑdaki çözüm kabul edilebilir85. Þàçisine yaptÑÜÑ deÜiàiklik önerisi reddedilen iàverenin karàÑsÑna iki seçenek çÑkmaktadÑr: Þàveren ya çalÑàma koàullarÑnda esaslÑ deÜiàiklik yapmaktan vazgeçecek ve sözleàmenin eski koàullarla devam etmesine katlanacaktÑr, ya da fesih için geçerli bir nedenin bulunduÜunu yazÑlÑ olarak açÑklayacak ve bildirim süresine uyarak ià sözleàmesini feshedecektir. YargÑtay satÑà trafik elemanÑ iken yolcu hizmetlerine nakil teklif eden iàverenin teklifini reddedip yeni iàe gitmeyen iàçiye yönelik feshi geçersiz saymÑàtÑr86. Þàçinin reddetmesine raÜmen eski koàullarda ÑsrarcÑ olan; sözgelimi iàçiyi baàka bir yerde çalÑàmaya zorlayan ya da daha düàük ücret ödemekte ÑsrarcÑ olan iàverenin bu davranÑàÑna borçlunun ya da alacaklÑnÑn temerrüdü hükümleri uygulanabilecektir. ÖrneÜin, iàçinin reddetmesine raÜmen randÑman primini indiren ya da kesen iàverenin davranÑàÑ borçlunun temerrüdü; iài bir hafta tatil etme àeklindeki önerinin reddine raÜmen tatile giden iàverenin davranÑàÑ alacaklÑnÑn temerrüdünü oluàturacaktÑr. ßüphesiz böyle bir durumda iàçinin Þà K.m.24 anlamÑnda fesih hakkÑnÑn doÜacaÜÑ da açÑktÑr. Bunlardan iàçinin aleyhine bazÑ sonuçlar ve indirimler getiren alacaklÑnÑn temerrüdü, BK.m.325 yoluna gidilmesi ihtimali oldukça zayÑf görünmektedir87. YargÑtay yazÑlÑ olarak bildirilmeyen ve iàçi tarafÑndan kabul edilmeyen; buna raÜmen rÑzasÑ hilafÑna deÜiàtirilen ià koàullarÑ (fazla çalÑàma) dolayÑsÑyla feshe giden iàçiyi haklÑ bulmuàtur88. Belirtelim ki, iàçinin sadece esaslÑ deÜiàiklik niteliÜi taàÑyan iàlemi kabul etmeme SßCßL yetkisi bulunmaktadÑr; iàçi böyle bir iàlem için iptal davasÑ açamaz89. YargÑ yoluna baàvurma ancak deÜiàikliÜin reddi üzerine iàverence gerçekleàtirilen fesih söz konusu ise mümkündür90. Benzer àekilde iàçinin eski iàine iadesi amacÑyla dava açmasÑ da söz konusu olamaz. Böyle bir davada yargÑ organÑ sadece deÜiàikliÜin esaslÑ bir deÜiàiklik olup olmadÑÜÑnÑ tespitle yetinmelidir91. C. ÜÛverenin DeÙiÛiklik Feshini UygulamasÍ DeÜiàiklik önerisi iàçisi tarafÑndan reddedilen iàveren deÜiàiklik yapmaktan vazgeçmiyorsa ià sözleàmesini süreli fesih yoluyla feshetmek durumunda kalacaktÑr. Bu baÜlamda iàveren bildirim süresini bekleyerek sadece kÑdem tazminatÑ ödeyerek feshe gidebileceÜi gibi, kanÑmÑzca bildirim süresine ait ücreti peàin ödeme yoluna da gidebilir. Belirtelim ki, deÜiàiklik feshi ancak çalÑàma àartlarÑnÑn deÜiàtirilmesi için uygun ve daha hafif çare olarak gerekli ve takip edilen amaca göre orantÑlÑ ise son çare olarak gündeme gelebilir. Bu baÜlamda ölçülülük denetiminin önemi büyüktür. Þàverenin burada gideceÜi fesih süreli fesih olduÜu için aranacak neden haklÑ deÜil, geçerli neden olmalÑdÑr. DolayÑsÑyla bu halde ià sözleàmesi iàçinin yetersizliÜi ya da davranÑàlarÑna; ià, iàyeri ya da iàletme gereklerine dayalÑ sebeplerle feshedilebilecektir. Baàka bir anlatÑmla, Þà K.m.22’de, m.18 dÑàÑnda ve yeni geçerli sebepler yaratÑlmamÑàtÑr. ÖÜretide baskÑn görüà de bu yöndedir92. Böylece deÜiàiklik feshine uÜrayan iàçi iàvereni aleyhine normal süreli fesihte olduÜu gibi iàe iade davasÑ açabilecek ve dava olaÜan süreçte ve Þà K.m.17–21 çerçevesinde devam edecek ve karara baÜlanacaktÑr. Ekleyelim ki, davada deÜiàikliÜin deÜil, feshin geçerli bir nedene dayanÑp dayanmadÑÜÑnÑn araàtÑrÑlmasÑ gerekecektir. Ancak esaslÑ deÜiàikliÜin kendisi aleyhine olduÜunu ispat yükü iàçidedir. DÜPNOTLAR 1 Mustafa ALP, Þà Sözleàmesinin DeÜiàtirilmesi, Ankara, 2005, s. 161. 33 EYLÜL ’11 2 SßCßL AyrÑntÑlÑ bilgi için bkz. Fevzi ßAHLANAN, “Þà Þliàkisinin Sona Ermesi ve KÑdem TazminatÑ”, YargÑtayÑn Þà Hukukuna Þliàkin KararlarÑnÑn DeÜerlendirilmesi, 2008, Ankara, 2010, s. 177-178. Bugün yaàanan benzer durumlarda YargÑtay, esaslÑ deÜiàikliklerle iàçi üzerinde baskÑ kurmaya çalÑàan, baàarÑlÑ olamayÑp ià sözleàmesini fesheden iàverenlerin feshini haksÑz bulmakta ve iàçiye kÑdem tazminatÑ yanÑnda ihbar tazminatÑnÑn da ödenmesine karar vermektedir. Bkz. Yarg.9.H.D., T. 10.12.2010, E. 2010/22895, K. 2010/37240 (www.kazanci. com). 3 Sarper SÜZEK, Þà Hukuku, B.4, Þstanbul, 2008, s. 597. 4 Öner EYRENCÞ, Savaà TAßKENT, Devrim ULUCAN; Bireysel Þà Hukuku, B.3, Þstanbul, s.180–181; Hamdi MOLLAMAHMUTOÝLU, Þà Hukuku, B.3, Ankara, 2008, s. 297. 5 SÜZEK, s. 598; Nuri ÇELÞK, Þà Hukuku Dersleri, B.23, Þstanbul, 2010, s.252; Kübra DOÝAN YENÞSEY, “ÇalÑàma KoàullarÑnda DeÜiàiklik ve Þà Sözleàmesinin Feshi”, ÇalÑàma ve Toplum, 2010/3, s. 110–111. 6 Aksi görüà A. Murat DEMÞRCÞOÝLU, “ ÇalÑàma KoàullarÑnda DeÜiàiklik ve Þà Sözleàmesinin Feshi”, Þà DünyasÑ ve Hukuk, Tankut CENTEL’e ArmaÜan, Þstanbul, 2011, s.125. Yazara göre belirli süreli ià sözleàmelerinde de deÜiàiklik ihtiyacÑ doÜduÜunda m.22’deki usule göre hareket edilip, iàçinin yazÑlÑ kabulünün alÑnmasÑ gerekir. Bu yönüyle belirli ve belirsiz süreli ià sözleàmeleri açÑsÑndan fark yoktur. Belirsiz süreli ià sözleàmesiyle çalÑàan iàçi teklifi reddederse iàveren geçerli sebeple süreli feshe gidebilir. Þàçinin sözleàmesi belirli süreli ise süreli feshe gidilemez. Bu halde iàveren belirli süreli sözleàmeyi sadece haklÑ sebeple feshedebilir. 7 SÜZEK, 601; ßAHLANAN, s. 178. 8 Yarg.9.H.D., T. 27.10.2008, E. 2008/29715, K. 2008/28944, (www.kazanci.com). 9 YENÞSEY, s. 97-98. 10 AyrÑntÑlÑ bilgi için bkz. Savaà TAßKENT, Þàverenin Yönetim HakkÑ, Þstanbul, 1981. 11 Gülsevil ALPAGUT, “Þà Kanununun 22. Maddesinin Uygulama AlanÑ, Sözleàme Hükümlerinin GeçerliliÜi Sorunu ve YargÑtayÑn Konuya Þliàkin KararlarÑ”, Legal Þà Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, S.9, 2006, s.51; SÜZEK, Þà…, s.66; ÇELÞK, s.234, dn.113’deki yazarlar. 12 Gülsevil ALPAGUT, “Þà Sözleàmesinin EsaslÑ ßartlarÑnda DeÜiàiklik ve YargÑtayÑn Konuya Þliàkin Bir KararÑnÑn Düàündürdükleri”, (Karar Þncelemesi), Çimento Þàveren, S.5, Eylül, 2004 s.56; TAßKENT, Þàverenin…, s.118. 13 Yarg.9.H.D., T. 15.11.1971, E.1971/17614, K.1971/22586, Þà ve Hukuk Dergisi, S.75, s.22 vd.; AyrÑca bkz. Yarg.9. H.D., T.16.10.1996, E.1996/8637, K.1996/19563, YargÑtayÑn Þà Hukukuna Þliàkin Emsal KararlarÑ, Kamu-Þà, Ankara, 1998, s.134-135. 14 Sarper SÜZEK, “DeÜiàiklik Feshi”, TÞSK Akademi, C.1, S.1, 2006/1, s. 11. 15 SÜZEK, Þà.., s. 602. 16 Ünal NARMANLIOÝLU, “Þà Þliàkisinin Sona Ermesi ve KÑdem TazminatÑ”, YargÑtayÑn Þà Hukukuna Þliàkin KararlarÑnÑn DeÜerlendirilmesi 2007, Þstanbul, 2009, s. 141. 17 DEMÞRCÞOÝLU, s. 125. 34 18 SÜZEK, Þà…, s.603. 19 Yarg. 9.H.D., T. 22.10.2007, E. 2007/17449, K. 2007/31073, ÇalÑàma ve Toplum, S.17, s. 350-352. 20 Yarg.9.H.D., T. 14.12.2009, E. 2009/46109, K. 2009/34662, (www.kazanci.com). 21 Yarg.9.H.D., T. 28.09.2010, E. 2008/34776, K. 2010/26093 (www.kazanci.com). 22 Yarg. 9.H.D., T. 11.07.2008, E. 2007/23953, K. 2008/19878, (www.kazanci.com). 23 SÜZEK, “DeÜiàiklik Feshi…”, s. 15. 24 Yarg.9.H.D., T. 19.09.2005, E. 2005/29066, K. 2005/30405, TÜHÞS, KasÑm, 2005, s. 108. 25 Yarg.9.H.D., T. 19.10.1976, E. 1976/6929, K. 1976/19816, ÞHU, ÞàK.16, No:4. 26 Kübra DoÜan YENÞSEY, “Þàverene Hizmet Akdinde Tek TaraflÑ DeÜiàiklik Yapma Yetkisi Veren Sözleàme Hükümlerinin Denetimi”, Prof. Dr. Nuri ÇELÞK’e ArmaÜan, C.2, Þstanbul, 2001, s.1175; NaÜme N. HOZAR, “Þàverenin Yönetim HakkÑna Dayanarak Þàçiyi Baàka Bir Þàyerine Gönderebilmesine Þliàkin Bir Karar Þncelemesi”, SÞCÞL, Haziran, 2006, s.85. 27 ALP, s.243-244. 28 Ercan GÜVEN-Ufuk AYDIN, Þà Hukuku, B.3, Eskiàehir, 2002, s.82; AyrÑca bkz. Ünal NARMANLIOÝLU, “Þàverenin ÇalÑàma KoàullarÑnda DeÜiàiklik Yapma HakkÑnÑ SaklÑ Tutan Sözleàme Hükümleri BaÜlayÑcÑ MÑdÑr?”, SÞCÞL, Eylül 2006, s.9 vd.; YENÞSEY, “Þàverene…”, s.1178-1179; SÜZEK, Þà …, s.496. 29 ALPAGUT, “Þà Sözleàmesinin…”, s.56. 30 ALPAGUT, “Þà Sözleàmesinin…”, s.56-57; ALP, s.264. 31 SÜZEK, Þà…s.499; AyrÑca ià sözleàmesinin esaslÑ unsurlarÑnda deÜiàiklik kavramÑ için bkz. Sarper SÜZEK, “DeÜiàiklik…”, s.10. 32 Ali GÜZEL, “Þà Güvencesine Þliàkin Yasal EsaslarÑn DeÜerlendirilmesi”, Þà Güvencesi, Sendikalar YasasÑ, Toplu Þà Sözleàmesi Grev ve Lokavt YasasÑ Semineri, Þstanbul, 2004, s.120; NARMANLIOÝLU, “Þàverenin …”, s.15 vd. 33 ALP, s.257; ALPAGUT, “Þà Sözleàmesinin…”, s.59; HOZAR, s.85; ÇELÞK, s.234; Murat ENGÞN, Þà Sözleàmesinin Þàletme Gerekleriyle Feshi, Þstanbul, 2003, s.97; Bekir UZUN, “ÇalÑàma KoàullarÑnda DeÜiàiklik ve Þà Sözleàmesinin Feshi”, SÞCÞL, Haziran, 2006, s.54 vd.; AyrÑca bkz. ve krà. EYRENCÞ, TAßKENT, ULUCAN, s.180-181; Savaà TAßKENT, “Þà Þliàkisinin Sona Ermesi ve KÑdem TazminatÑ”, YargÑtayÑn Þà Hukukuna Þliàkin KararlarÑnÑn DeÜerlendirilmesi 2004, Ankara, 2006, s.79. 34 Bkz. YargÑtay 9. H.D.’nin T.27.12.2004, E.2004/20848, K.2004/29320 s. KararÑ; Yarg. 9.H.D., T.04.04.2005, 2005/9605E., 2005/11820 K. s. KararÑ, Yarg. 9. H.D.T. 19.04.2005, 2004/18827 E. 2005/13746 s. kararÑ için bkz. ALPAGUT, “Þà Kanununun…”, s.50 vd. ; ayrÑca bkz. HOZAR, s.88 vd.nda yer alan kararlar. 35 GÜZEL, s.120 vd. 36 NARMANLIOÝLU, s.15-18. 37 UZUN, s.53; ENGÞN, s.317. EYLÜL ’11 38 EYRENCÞ-TAßKENT-ULUCAN, s.181; HOZAR, s.91; YENÞSEY, s.1192 vd.; TAßKENT, s.79; ÇELÞK, s.234; ALPAGUT, “Þà Kanununun…”, s.61; SÜZEK, “DeÜiàiklik…”, s.16. 39 Bkz. HOZAR, s.88 vd.’nda yer alan kararlar; ayrÑca bkz. ALPAGUT, “Þà Kanununun…”, s.62 vd.nda yer alan kararlar; TAßKENT, s.79-80. 40 YENÞSEY, “Þàverene…”, s.1178; TAßKENT, “Þà…”, s.79; UZUN, s.55. 41 TAßKENT, “Þà…”, s.80; ALP, s.259. 42 AynÑ görüà ALP, s.262; SÜZEK, “DeÜiàiklik…”, s.15; Ercan AKYÞÝÞT, ÞçtihatlÑ AçÑklamalÑ 4857 SayÑlÑ Þà Kanunu ßerhi, B.2, C.1, Ankara, 2006, s.863; Aksi görüà NARMANLIOÝLU, s.14; GÜZEL, s.120 vd. 43 Yarg.9.H.D., T.26.1.2004, E.2003/23105, K.2004/1204, Çimento Þàveren Dergisi, S.5, Eylül 2004, s.52-53. SßCßL 65 Yarg. 9.H.D., T. 24.09.2007, E. 2007/13498, K. 2007/27926, YKD., C.34, MayÑs, 2008, S.5, s.878. 66 Yarg.9.H.D., T. 25.03.2010, E. 2008/22933, K. 2010/17945, (www.kazanci.com). 67 ALP, s.402 vd. 68 YENÞSEY, “Þàverene…”, s.1193. 69 YENÞSEY, “Þàverene…”, s.1192-1194; ALP, s.411. 70 Murat ßEN, Þà Hukukunda ÇalÑàma KoàullarÑnda DeÜiàiklik, Ankara, 2005, s.173; YENÞSEY, “Þàverene…”, s.1195; HOZAR, s.91. 71 ALPAGUT, “Þà Kanununun”, s.63-64; SÜZEK, “DeÜiàiklik…”, s.22. 72 AynÑ görüà SÜZEK, “DeÜiàiklik…”, s.22. 45 Bkz. ALPAGUT, “Þà Kanununun…”, s.63, dn.28-29-30’daki kararlar. 73 Ufuk AYDIN, “4857 SayÑlÑ Kanun BakÑmÑndan Þà Sözleàmesindeki DeÜiàiklik KayÑtlarÑ”, (Hukuk Genel Kuruluna Ait Bir Karar Þncelemesi), SÞCÞL, Mart, 2007. Yarg.HGK. T. 11.10.2006, E. 2006/9-613, K. 2006/644 sayÑlÑ kararÑn incelenmesi), s. 57 vd. 46 ALP, s.262-268. 74 ALP, s.130; SÜZEK, Þà…, s. 616. 47 ALP, s.262-268. 75 Murat ßEN, “Þàçinin ÇalÑàma KoàullarÑndaki DeÜiàikliÜi 6 Þàgünü Þçinde YazÑlÑ Olarak Kabul Etmemesinin SonuçlarÑ”, Sicil, Mart, 2007, S.5, s.79. 44 ALPAGUT, “Þà Sözleàmesinin…”, s.61-62; ÇELÞK, s.234; ALPAGUT, “Þà Kanununun…”, s.62; TAßKENT, “Þà…”, s.78. 48 ALP, s.259. 49 UZUN, s.55; YENÞSEY, “Þàverene…”, s.1180; ALPAGUT, “Þà Sözleàmesinin…”, s.60. 76 SÜZEK, Þà…, s. 619. 50 YENÞSEY, “Þàverene…”, s.1181. 77 DEMÞRCÞOÝLU, s.128. 51 ALP, s.259; SÜZEK, “DeÜiàiklik…”, s.18. 78 Yarg. 9.H.D., T. 14.12.2010, E. 2010/30973, K. 2010/37847, (www.kazanci.com). 52 YENÞSEY, “Þàverene…”, s.1184-1188; UZUN, s.55; HOZAR, s.91; SÜZEK, “DeÜiàiklik…”, s.21; ßAHLANAN, 179. 79 DEMÞRCÞOÝLU, s. 133. 53 YENÞSEY, “Þàverene…”, s.1182; HOZAR, s.90-91; ALPAGUT, “Þà Kanununun…”, s.61; ENGÞN, s.97. 80 ÖrneÜin bkz. Yarg.9.H.D., T. 16.09.2005, E. 2005/27701, K. 2005/30370, Tekstil Þàveren, MayÑs, 2007, s. 2-4 (Hukuk Eki). 54 Þçerik denetiminde kanuna karàÑ hile ölçütünün uygulanmasÑnÑn eleàtirisi için bkz. ALP, s.257 vd. 81 ALP, s. 74; YENÞSEY, s.128. 55 SÜZEK, “DeÜiàiklik…”, s.18. 56 EYRENCÞ-TAßKENT-ULUCAN, s.181; UZUN, s.55; TAßKENT, “Þà…”, s.79-80; ALPAGUT, “Þà Sözleàmesinin…”, s.60; ÇELÞK, s.234. 57 Yarg. 9.H.D., T. 19.04.2005, E. 2004/20234, K. 2005/13747, ÇalÑàma ve Toplum, 2005/4, s.252. 58 Yarg. 9.H.D., T. 28.01.2010, E. 2008/14809, K. 2010/1480 (www.kazanci.com). 59 SÜZEK, “DeÜiàiklik…”, s.21-22. 60 ALP, s.401-402. 61 AKYÞÝÞT, s.864; ALPAGUT, “Þà Sözleàmesinin…”, s.60. 62 Yarg. 9.H.D., T. 24.05.2010, E. 2009/20411, K. 2010/ 14372, (www.kazanci.com). 63 ALP, s.401-402. 64 Yarg.9.H.D., T.27.12.2004, E.2004/20848, K.2004/29320; Yarg.9.H.D., T.04.04.2005, e.2005/9605, K.2005/11820 (ÇANKAYA-GÜNAY-GÖKTAß, Türk Þà Hukukunda Þàe Þade DavalarÑ, Ankara, 2005, s.598-600); Yarg.9.H.D., T.06.02.2006, e.2006/835, K.2006/2400 (Legal Þà Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, s.2006/10, s.683-685). 82 AynÑ görüà ÇELÞK, s. 253; SÜZEK, Þà…, s. 620; ßAHLANAN, 180. 83 ÇELÞK, s. 254. 84 Yarg.9.H.D., 07.07.2008, E. 2007/24548, K. 2008/19209 (ßahin ÇÞL, Þà Hukuku YargÑtay Þlke KararlarÑ, Ankara, 2009). 85 ßAHLANAN, s. 181, SÜZEK. “DeÜiàiklik Feshi”, s.24; YENÞSEY, “ÇalÑàma…”, s. 130. Aksi görüà Gülsevil ALPAGUT, “Þà Þliàkisinin Sona Ermesi ve KÑdem TazminatÑ”, YargÑtayÑn Þà Hukukuna Þliàkin KararlarÑnÑn DeÜerlendirilmesi 2005, Ankara, 2007, s.108-109. 86 Yarg.9.H.D., T. 05.04.2010, E. 2009/20241, K. 2010/9324 (www.kazanci.com). 87 MOLLAMAHMUTOÝLU, s. 298. 88 Yarg. 9.H.D., T. 01.07.2010, E. 2008/33802, K. 2010/21280 (www.kazanci.com). 89 Kanunun hazÑrlanmasÑnda yararlanÑlan Alman Feshe KaràÑ Koruma Kanununda iàçiye, kabul ve ret dÑàÑnda, ihtirazÑ kayÑtla kabul, feshi etkisiz hale getirme, deÜiàikliÜin geçersizliÜini dava etme gibi baàka haklar da tanÑnmÑàtÑr. ALP, s. 161. 90 Yarg. 9.H.D., T. 17.12.2010, E. 2009/41738, K. 2010/38576 (www.kazanci.com). 35 EYLÜL ’11 SßCßL minatÑ”, YargÑtayÑn Þà Hukukuna Þliàkin KararlarÑnÑn DeÜerlendirilmesi, 2008, Ankara, 2010. 91 Yarg.9.H.D., T. 05.07.2010, E. 2010/26625, K. 2010/21829, Legal ÞSGHD, S.29, 2011, s. 332-335. 92 SÜZEK, Þà…, s. 624; ENGÞN, 323; ALP, s.146; ALPAGUT, “Þà Sözleàmesinin…”, s. 57; DEMÞRCÞOÝLU, s. 130. • ßEN Murat, Þà Hukukunda ÇalÑàma KoàullarÑnda DeÜiàiklik, Ankara, 2005. • ßEN Murat, “Þàçinin ÇalÑàma KoàullarÑndaki DeÜiàikliÜi 6 Þàgünü Þçinde YazÑlÑ Olarak Kabul Etmemesinin SonuçlarÑ”, Sicil, Mart, 2007. • TAßKENT Savaà, “Þà Þliàkisinin Sona Ermesi ve KÑdem TazminatÑ”, YargÑtayÑn Þà Hukukuna Þliàkin KararlarÑnÑn DeÜerlendirilmesi 2004, Ankara, 2006. KAYNAKLAR • AKYÞÝÞT Ercan, ÞçtihatlÑ AçÑklamalÑ 4857 SayÑlÑ Þà Kanunu ßerhi, B.2, C.1, Ankara, 2006. • ALP Mustafa, Þà Sözleàmesinin DeÜiàtirilmesi, Ankara, 2005. • ALPAGUT Gülsevil, “Þà Þliàkisinin Sona Ermesi ve KÑdem TazminatÑ”, YargÑtayÑn Þà Hukukuna Þliàkin KararlarÑnÑn DeÜerlendirilmesi 2005, Ankara, 2007. • ALPAGUT Gülsevil, “Þà Kanununun 22. Maddesinin Uygulama AlanÑ, Sözleàme Hükümlerinin GeçerliliÜi Sorunu ve YargÑtayÑn Konuya Þliàkin KararlarÑ”, Legal Þà Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, S.9, 2006. • ALPAGUT Gülsevil, “Þà Sözleàmesinin EsaslÑ ßartlarÑnda DeÜiàiklik ve YargÑtayÑn Konuya Þliàkin Bir KararÑnÑn Düàündürdükleri”, (Karar Þncelemesi), Çimento Þàveren, S.5, Eylül, 2004. • AYDIN Ufuk, “4857 SayÑlÑ Kanun BakÑmÑndan Þà Sözleàmesindeki DeÜiàiklik KayÑtlarÑ”, (Hukuk Genel Kuruluna Ait Bir Karar Þncelemesi), SÞCÞL, Mart, 2007. ßEN Murat, “Þàçinin ÇalÑàma KoàullarÑndaki DeÜiàikliÜi 6 Þàgünü Þçinde YazÑlÑ Olarak Kabul Etmemesinin SonuçlarÑ”, Sicil, Mart, 2007. • ÇELÞK Nuri, Þà Hukuku Dersleri, B.23, Þstanbul, 2010. • DEMÞRCÞOÝLU A. Murat, “ ÇalÑàma KoàullarÑnda DeÜiàiklik ve Þà Sözleàmesinin Feshi”, Þà DünyasÑ ve Hukuk, Tankut CENTEL’e ArmaÜan, Þstanbul, 201. • ENGÞN Murat, Þà Sözleàmesinin Þàletme Gerekleriyle Feshi, Þstanbul, 2003. • EYRENCÞ Öner, TAßKENT Savaà, ULUCAN Devrim; Bireysel Þà Hukuku, B.3, Þstanbul. • GÜVEN Ercan, AYDIN Ufuk, Þà Hukuku, B.3, Eskiàehir, 2002. • GÜZEL Ali, “Þà Güvencesine Þliàkin Yasal EsaslarÑn DeÜerlendirilmesi”, Þà Güvencesi, Sendikalar YasasÑ, Toplu Þà Sözleàmesi Grev ve Lokavt YasasÑ Semineri, Þstanbul, 2004. • HOZAR NaÜme N., “Þàverenin Yönetim HakkÑna Dayanarak Þàçiyi Baàka Bir Þàyerine Gönderebilmesine Þliàkin Bir Karar Þncelemesi”, SÞCÞL, Haziran, 2006. • MOLLAMAHMUTOÝLU Hamdi, Þà Hukuku, B.3, Ankara, 2008. • NARMANLIOÝLU Ünal, “Þà Þliàkisinin Sona Ermesi ve KÑdem TazminatÑ”, YargÑtayÑn Þà Hukukuna Þliàkin KararlarÑnÑn DeÜerlendirilmesi 2007, Þstanbul, 2009. • NARMANLIOÝLU Ünal, “Þàverenin ÇalÑàma KoàullarÑnda DeÜiàiklik Yapma HakkÑnÑ SaklÑ Tutan Sözleàme Hükümleri BaÜlayÑcÑ MÑdÑr?”, SÞCÞL, Eylül 2006. • SÜZEK Sarper, “DeÜiàiklik Feshi”, TÞSK Akademi, C.1, S.1, 2006/1. • SÜZEK Sarper, Þà Hukuku, B.4, Þstanbul, 2008. • ßAHLANAN Fevzi, “Þà Þliàkisinin Sona Ermesi ve KÑdem Taz- 36 • TAßKENT Savaà, Þàverenin Yönetim HakkÑ, Þstanbul, 1981. • UZUN Bekir, “ÇalÑàma KoàullarÑnda DeÜiàiklik ve Þà Sözleàmesinin Feshi”, SÞCÞL, Haziran, 2006. • YENÞSEY Kübra DOÝAN, “ÇalÑàma KoàullarÑnda DeÜiàiklik ve Þà Sözleàmesinin Feshi”, ÇalÑàma ve Toplum, 2010/3. • YENÞSEY Kübra DoÜan, “Þàverene Hizmet Akdinde Tek TaraflÑ DeÜiàiklik Yapma Yetkisi Veren Sözleàme Hükümlerinin Denetimi”, Prof.Dr.Nuri ÇELÞK’e ArmaÜan, C.2, Þstanbul, 2001. EYLÜL ’11 SßCßL Doç. Dr. Adnan DEYNEKLÜ YargÍtay 19. Hukuk Dairesi Üyesi Medeni Usul Hukukunda Yeni Kanun Yolunun Mevcut Dosyalara Etkisi GÜRÜÚ Medeni Usul Hukukunda kanunyollarÑ olaÜan ve olaÜanüstü kanunyolu àeklinde sÑnÑflandÑrÑlabileceÜi gibi ikinci derece kanun yolu ve üçüncü derece kanun yolu olarak da sÑnÑflandÑrÑlabilmektedir. 5235 sayÑlÑ Adli YargÑ Þlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluà, Görev ve Yetkileri HakkÑnda Kanun1 ve 5236 sayÑlÑ Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda DeÜiàiklik YapÑlmasÑ HakkÑnda Kanun2 kabul edilinceye kadar medeni usul hukukunda iki dereceli (ilk derece ve temyiz) yargÑlama sistemi öngörülmüàtü. Þstinaf ilk derece mahkemesi ile üçüncü derece kanunyolu (temyiz) arasÑnda kurulan ikinci derece bir kanun yoludur. Yeni kanun yolunun uygulanmasÑnÑn mevcut dosyalara etkisi usul kanunlarÑnÑn zaman itibariyle uygulanmasÑ sorunu ile ilgilidir. Konu ile HUMK.’un 578. maddesinde bir düzenleme bulunmaktadÑr. Ancak istinaf kanun yolunun kabul edilmesi ile HUMK.’a bir geçici madde eklenmià, bu geçici madde 5348 sayÑlÑ Kanunla3 deÜiàtirilmiàtir. AyrÑca 5311 sayÑlÑ Þcra ve Þflas Kanunu’nda DeÜiàiklik YapÑlmasÑ HakkÑnda Kanun’un Geçici 7. maddesi ve 5308 sayÑlÑ Þà Mahkemeleri Kanunu’nda DeÜiàiklik YapÑlmasÑ HakkÑnda Kanun’un Geçici 1. maddesi ile mevcut dosyalar yönünden nasÑl iàlem yapÑlacaÜÑna iliàkin geçià hükümleri konulmuàtur. 1 Ekim 2011 tarihinde yürürlüÜe girecek 6100 sayÑlÑ Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 448. maddesinde zaman bakÑmÑndan uygulanma konusu düzenlenmiàtir. Bu çalÑàmada yeni kanun yolunun mevcut dava ve dosyalara etkisi üzerinde duracaÜÑz. I- MEDENÜ USULE ÜLÜÚKÜN HÜKÜMLERÜN ZAMAN ÜTÜBARÜYLE UYGULANMASI Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda yürürlüÜe girdikten sonra birçok deÜiàiklik ya37 EYLÜL ’11 SßCßL pÑlmÑà, 6100 sayÑlÑ Kanunla 1086 sayÑlÑ HUMK yürürlükten kaldÑrÑlmÑàtÑr. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa ek ve deÜiàiklik getiren kanunlarda deÜiàikliÜin yürürlüÜe gireceÜi tarih konusunda açÑk düzenleme yapÑlmÑà olabileceÜi gibi hiçbir düzenleme getirilmemià de olabilir. Medeni Usule iliàkin yeni kanunda geçici hükmü bulunup bulunmamasÑna göre bir deÜerlendirme yapmadan önce maddi hukuka iliàkin hükümlerin zaman itibariyle uygulanmasÑ bakÑmÑndan açÑklamada bulunacaÜÑz. 1- Medeni Hukuka ÜliÛkin Hükümlerin Zaman Ütibariyle UygulanmasÍ Bir kanun kural olarak ancak yürürlüÜe girmesinden sonrasÑ için uygulanabilir ve geçmiàe etkili olamaz. DiÜer bir ifadeyle bir kanun kural olarak ileriye etkili olup, etkisini yürürlük tarihinden itibaren gösterir. Yeni kanun eski kanun zamanÑnda ve eski kanuna göre tamamlanmÑà olan muameleleri etkilemez. Ancak henüz tamamlanmamÑà ve hukuki sonuçlarÑnÑ doÜurmamÑà muameleler bakÑmÑndan uygulama alanÑ bulur4. KanunlarÑn geçmiàe etkili olmamasÑ yasaÜÑnÑ ifade eden bu ilkenin anlamÑ konusunda tartÑàmalar çÑkmÑà ve “kazanÑlmÑà hak” teorisi ve “derhal yürürlük” teorileri ileri sürülmüàtü5. KazanÑlmÑà hak teorisine göre yeni kanun kazanÑlmÑà haklara müdahale edemez. KazanÑlmÑà hak kavramÑnÑn belirsizliÜi nedeniyle eleàtirilen bu görüà Türk Hukukunda Medeni hukuk alanÑnda hakim görüà niteliÜindedir6. Yeni Türk Medeni Kanunu’nun YürürlüÜü ve Uygulama ßekli HakkÑnda Kanun’un 4. maddesinin baàlÑÜÑ “kazanÑlmamÑà haklar”dÑr. Hükme göre eski kanun yürürlükte iken gerçekleàmià olup da Türk Medeni Kanunu’nun yürürlüÜe girdiÜi sÑrada henüz herhangi bir hak doÜurmamÑà olaylara Yeni Kanun uygulanacaktÑr. Yeni Kanunun herhangi bir hak doÜurmamÑà olaylara uygulanacak olmasÑ ifadesinin karàÑt anlamÑndan çÑkan sonuç Yeni Kanunun yürürlüÜe girdiÜi tarihte bir hak elde edilmiàse yani kazanÑlmÑàsa bu hak Yeni Kanunun yürürlüÜe girmesinden sonra da korunmalÑdÑr. Yeni Kanunun derhal yürürlüÜe gireceÜine iliàkin teoriye göre kanunlar yayÑmlandÑkla38 rÑ andan itibaren tüm hukuki iliàkilere derhal uygulanÑrlar. KazanÑlmÑà hak teorisini oluàturan ve derhal yürürlük teorisinin savunan Raubier’e göre kanunlarÑn derhal yürürlüÜe girmesi temel ilke olup, kanunlarÑnÑn geçmiàe etkili olmamasÑ ikincil ilke olarak kabul edilmelidir7. Yazara göre geçmiàe etkili kanun kazanÑlmÑà hakka müdahale eden deÜil, tamamlanmÑà hukuki olguya, hukuki duruma müdahale eden kanundur. Eski kanun zamanÑnda doÜmuà ve tamamlanmÑà hukuki durumlar ile eski kanun zamanÑnda doÜmuà fakat tamamlanmamÑà hukuki durumlarÑn ayrÑ deÜerlendirilmelidir8. Yine Raubier, sözleàmesel hukuki durumlar ile doÜrudan doÜruya kanundan doÜan hukuki durumlar arasÑnda zaman açÑsÑndan yürürlüÜün farklÑ deÜerlendirilmesi gerektiÜi görüàünü ileri sürmüàtür9. Türk hukukunda da kanunlarÑn zaman itibariyle uygulanmasÑ kanunda zaman itibariyle uygulanmasÑ konusunda maddi hukuka iliàkin iàlemler ve usul hukukuna iliàkin iàlemler ayrÑmÑ yapÑlmÑàtÑr10. Maddi hukuka iliàkin iàlemlerden taraf iradelerinin önemli olduÜu iàlemlerde taraf iradelerinin oluàtuÜu tarihin eski kanun zamanÑnda mÑ yoksa yeni kanun zamanÑnda mÑ meydana geldiÜi gözetilerek bir sonuca varÑlmalÑdÑr11. Yeni usul hükümleri daima en iyi ve amaca en uygun düzenleme getirdiÜi için bu hükümler derhal tüm hukuki olay ve iàlemlere uygulanÑrlar12. 2- Usul Hukukuna ÜliÛkin Hükümlerin Zaman Ütibariyle UygulanmasÍ Usul hukukuna iliàkin yeni bir düzenleme yapÑldÑÜÑnda veya önceki hüküm deÜiàtirildiÜinde kanun koyucu yeni kanunun yürürlüÜe gireceÜi zaman konusunda açÑk bir düzenleme getirebileceÜi gibi herhangi bir düzenleme yapmamÑà da olabilir. Önce usule iliàkin yeni kanunda zaman itibariyle uygulama bakÑmÑndan düzenleme yapÑlmamasÑ konusu üzerinde duracaÜÑz. a- Yeni Kanunda ¾ntikal (GeçiÀ) Hükmü Bulunmamas» Usule iliàkin yeni kanun yürürlüÜe girdiÜi EYLÜL ’11 tarihte, kanun koyucu kanunun yürürlüÜü ile ilgili açÑk bir düzenleme yapmamÑà olabilir. Kanun koyucu genellikle “Bu kanun yayÑmlandÑÜÑ tarihte yürürlüÜe girer” veya “Bu kanun (…) tarihinde yürürlüÜe girer” veyahut da “Bu kanunun (….) hükümleri (…) tarihinde, ……. hükümleri yayÑmlandÑÜÑ tarihte yürürlüÜe girer” àeklinde düzenlemeler yapabilir. Medeni Usul Hukuku ile ilgili yürürlük konusundaki temel hüküm HUMK.’un 578. maddesidir. Hükme göre “Þà bu kanun müktesep haklarÑ ihlal etmemek àartÑ ile makabline àamildir. Bu kanunda tayin edilmià olan müddetler içinde istimal edilmeyen haklar artÑk istimal olunamaz. ßu kadar ki henüz müddeti içinde bulunan alakadar, bu kanunun neàri gününden itibaren bu kanundaki müddetler içinde haklarÑnÑ istimal ederler.” hükümde yer alan “makabline àamil” ifadesinin anlamÑ konusunda tartÑàmalar ortaya çÑkmÑàtÑr. PostacÑoÜlu’na göre bu ifade kanun koyucunun iradesini yansÑtmamaktadÑr. Burada gerçek anlamda kanunun geçmiàe yürümesi söz konusu deÜildir. TamamlanmÑà hukuki iàlemlere müdahale edilemez. HUMK.’un 578. maddesinde yer alan bu ifade ile amaçlanan geçmiàe etki deÜil kanunun derhal yürürlüÜe girmesidir13. ÜstündaÜ’a göre burada usul kanununun makable àamil olmasÑndan deÜil, derhal yürürlüÜe girmesinden bahsedilebilir. Zira eski kanun zamanÑnda baàlamÑà olan yargÑlama, bu kere artÑk yeni kanuna göre devam edecektir. EÜer kanun makabline àamil olsa idi, eski kanun zamanÑnda baàlamÑà yapÑlmÑà olan muamelelere de etki etmesi gerekecek idi. O halde yeni yapÑlacak muamelelerin yeni kanuna tabi oluàu, kanunun makable àamil olmamasÑndan deÜil, kanunun derhal, yani geleceÜe yönelik olarak uygulanmasÑ gerektiÜi fikrinden ileri gelir. Bu nedenle usul kanununun 578. maddesindeki ifade yanÑltÑcÑdÑr14. Hatemi’ye göre “buradaki makabline àamildir” ibaresini “aksine hüküm yoksa derhal yürürlüÜe giren ve bu andan sonraki yargÑlama safhalarÑnda uygulanÑr” àeklinde anlamak gerekir15. SßCßL PekcanÑtez’e göre, bu maddeye (HUMK. m. 578) göre, yeni bir kanunla kabul edilen usul hükümleri hemen uygulanacaktÑr. Ancak, yeni hükümlerin hemen uygulanmasÑ henüz tamamlanmamÑà iàlemlerin yeni kanuna göre yapÑlacaÜÑ, buna karàÑlÑk tamamlanmÑà olan iàlemlerin ise, yeni kanundan etkilenmeyeceÜidir. Son durumda (tamamlanmÑà olan iàlemlerde) yeni kanun hükümlerinin zaman itibariyle geçmiàe etkileri olmayacaktÑr16. Berkin’e göre “Usul Kanunu ile getirilen deÜiàikliklerin makabline àamil olduÜu söylenemez; deÜiàiklik getiren kanunun bir taraftan tekemmül etmià olan usuli muamelelere tesir etmesini önlemek, diÜer taraftan yani kanunun yürürlüÜe girmesinden sonra yapÑlacak usuli muamelelerin artÑk bu kanunun uygulama alanÑna girdiÜini kabul etmek lazÑmdÑr. Bu sebeple, kanunlarÑn makabline àumulü yerine, kanunlarÑn derhal etki göstermesi ifadesinin kullanÑlmasÑ belki daha isabetli olur”17. Maddede geçen “müktesep hak” ifadesi de isabetli kullanÑlmadÑÜÑ gerekçesiyle eleàtirilmektedir. PekcanÑtez’e göre medeni usul hukukunda müktesep haktan söz edilemez. Bu ifadeyi bir usul iàleminin tamamlanmÑà olup olmamasÑna göre belirlememiz gerekir. Bir usul iàlemi tamamlanmÑà ise, artÑk yeni kanun hükmü etkili olmayacaktÑr. Aksi takdirde, tamamlanmÑà iàlemlerin de yeni kanun hükümleriyle deÜiàtirilmesi taraflar bakÑmÑndan haksÑzlÑk teàkil ederdi. Bu hükümdeki müktesep haklarÑ ihlal etmemek ifadesini, bu kanunun tamamlanmÑà usul iàlemlerine bir etkisinin olmayacaÜÑ, buna karàÑlÑk tamamlanmamÑà usul iàlemlerinin yeni kanun hükümlerine göre yapÑlmasÑ gerekeceÜi àeklinde anlamak gerekir”.18 Berkin’e göre “yani kanun yürürlüÜe girdikten sonra eski kanun zamanÑnda açÑlmÑà olup da henüz kesin hükme baÜlanmadÑÜÑ için görülmekte olan davanÑn yeni kanunun yürürlükte bulunduÜu zamanda tamamlanan usuli muamele yeni kanuna tabi olur. Bu durumda kazanÑlmÑà haklar ihlal edilmemià olur”. YargÑtay da bir davayÑ bir tek iàlemden ibaret saymamakta, her davayÑ oluàturan türlü iàlemleri HUMK.’un 578. maddesinin uygulan39 EYLÜL ’11 SßCßL masÑ bakÑmÑndan ayrÑ ayrÑ deÜerlendirmekte, taraflarÑ iàlemleri ile hakimleri iàlemlerinin ayrÑ birer usuli muamele kabul ederek henüz tamamlanmayan iàlemlere yeni usul kanununun uygulanacaÜÑnÑ, eski kanun zamanÑnda tamamlanmÑà usuli muamelelere yeni kanunun etki etmeyeceÜini kabul etmektedir19. 6100 sayÑlÑ Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 448. maddesi HMK’nÑn zaman bakÑmÑndan uygulanma alanÑ ile ilgili genel kuralÑ koymaktadÑr. Hükme göre HMK hükümleri tamamlanmÑà iàlemleri etkilememek kaydÑyla derhal uygulanÑr. b- Yeni Kanunda ¾ntikal (GeçiÀ) Hükmü Bulunmas» Yeni bir kanun yürürlüÜe girdiÜi zaman kanun koyuca açÑk bir intikal (geçià) hükmü koymuà olabilir. Bu durumda yeni kanun zaman itibariyle uygulanmasÑ konusunda açÑk düzenleme yapÑldÑÜÑ için yürürlük konusunda uyuàmazlÑk çÑkmayabilir. ÖrneÜin 6100 sayÑlÑ Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 1. maddesine göre “Kanunun, senetler ispat, istinaf ve temyiz ile temyizde duruàma yapÑlmasÑna iliàkin parasal sÑnÑrlarla ilgili hükümleri Kanunun yürürlüÜe girmesinden önceki tarihte açÑlmÑà olan dava ve iàlerde uygulanmaz”. Hükümde açÑkça geçià hükmü konulduÜu için yeni davalara bu intikal (geçià) hükmü uygulanÑr. ßimdi yeni kanun yolu ile ilgili getirilen intikal hükümleri üzerinde duracaÜÑz. II- YENÜ KANUN YOLUNUN MEVCUT DOSYALARA UYGULANMASI ÜLE ÜLGÜLÜ DÜZENLEMELER 5235 sayÑlÑ Adli YargÑ Þlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluà, Görev ve Yetkileri HakkÑnda Kanunla bölge adliye mahkemesinin kurulmasÑ öngörülmüà ve aynÑ tarihte yürürlüÜe giren 5236 sayÑlÑ Kanunla Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda deÜiàiklikler yapÑlarak istinaf kanun yolu kabul edilmià, yeni kanun yolu gözetilerek temyiz kanun yolu yeniden düzenlenmià ve karar düzeltme kurumu kaldÑrÑlmÑàtÑr. 40 Þstinaf kanun yoluna iliàkin hükümler bölge adliye mahkemelerinin Resmi Gazete’de ilan edilecek görev baàlama tarihinden itibaren uygulanabilecektir. Bölge adliye mahkemelerinin fiilen göreve baàlamasÑyla birlikte mahkemelerde derdest olan dosyalarÑn, karara çÑkmÑà henüz temyiz edilmemià davalara iliàkin dosyalarÑn, karara çÑkmÑà ve temyiz edilmià dosyalara iliàkin dosyalarÑn, YargÑtay’da temyiz incelemesi devam eden ve temyiz incelemesi yapÑlan dava dosyalarÑnÑn durumunun ne olacaÜÑ sorularÑ sorulabilir. Kanun koyucu bu konuda bazÑ düzenlemeler yapmÑàtÑr. ßimdi bu düzenlemelere deÜineceÜiz. 1- 5236 SayÍlÍ Kanun’un Geçici 1. maddesi ile YapÍlan Düzenleme 5236 sayÑlÑ Kanun’un geçici 1. maddesine göre “YargÑtay’da incelenmekte bulunan ve henüz karara baÜlanmamÑà olan davalar Bölge Adliye Mahkemelerine gönderilir. YargÑtay hukuk daireleri ve Hukuk Genel Kurulu tarafÑndan karara baÜlanmÑà dava dosyalarÑ bakÑmÑndan bu kanunun istinaf yoluna iliàkin hükümleri uygulanmaz” Bu hüküm uyarÑnca bölge adliye mahkemelerinin göreve baàladÑÜÑ tarihte, YargÑtay tarafÑndan karara baÜlanmamÑà dava dosyalarÑ bölge adliye mahkemelerine gönderilecek, karara baÜlanmÑà olan dava dosyalarÑ bakÑmÑndan istinaf yoluna iliàkin hükümler uygulanmayacaktÑr. YargÑtayca bölge adliye mahkemelerinin fiilen göreve baàlamasÑndan önce karara baÜlanan dava dosyalarÑ hakkÑnda mahkemelerin direnme veya yeniden hüküm kurmak suretiyle verdikleri kararlar hakkÑnda sadece temyiz yoluna baàvurulabilecektir (Geçici madde 1/2 son cümle). 2- 5236 SayÍlÍ Kanun’un 5348 SayÍlÍ Kanun’la YapÍlan DeÙiÛiklikten Sonraki Geçici 2. maddesi ile YapÍlan Düzenleme 5236 sayÑlÑ Kanun’un geçici 1. maddesi uygulanmadan 5348 sayÑlÑ Kanunla20 deÜiàtirilmià ve istinaf kanun yolunun uygulanmasÑnÑn mevcut dosyalarÑna etkisi konusu yeniden düzenlenmiàtir. EYLÜL ’11 Hükme göre “bölge adliye mahkemelerinin ilan edilecek göreve baàlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna baàvurulmuà olan kararlar hakkÑnda, kesinleàinceye kadar HUMK.’un 5236 sayÑlÑ Kanunla deÜiàiklikte önceki 427 ila 454. maddeleri hükümlerinin uygulanmasÑna devam olunur.21” Bu hükümle kanun koyucu bölge adliye mahkemelerine fiilen göreve baàlamasÑndan önce mahkemelerden verilmià henüz temyiz yoluna gidilmemià kararlar ile mahkemelerden verilmià ve temyiz edilmià kararlar arasÑnda bir ayrÑm yapmÑàtÑr. Bölge adliye mahkemelerinin fiilen iàleme tarihinden önce temyiz yoluna baàvurulmuà kararlarla ilgili dava dosyalarÑ YargÑtay’a gönderilecektir. Bölge adliye mahkemelerinin fiilen iàlemeye baàlamasÑndan önce karar verilmià olsa bile fiili göreve baàladÑktan sonra karar temyiz edilmiàse bu kararla ilgili dava dosyasÑ bölge adliye mahkemesine gönderilecektir. 3- 6100 SayÍlÍ HMK. ile YapÍlan Düzenleme 6100 sayÑlÑ Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüÜe girià tarihi 1 Ekim 2011’dir. 6100 sayÑlÑ HMK.’nÑn 6217 sayÑlÑ Kanun’un 30. maddesi ile eklenen geçici 3. maddesine göre bölge adliye mahkemelerinin göreve baàlama tarihine kadar 1086 sayÑlÑ HUMK.’un temyize iliàkin hükümlerinin uygulanmasÑna devam olunacaktÑr. Bölge adliye mahkemelerinin fiilen göreve baàlamasÑndan önce temyiz yoluna baàvurulan kararlar hakkÑnda, kesinleàinceye kadar 1086 sayÑlÑ HUMK.’un 5236 sayÑlÑ Kanunla deÜiàmeden önceki 427 ila 454. madde hükümleri uygulanmaya devam olacaktÑr. 4- 5311 SayÍlÍ Kanun’la Ücra ve Üflas Kanunu’na Eklenen Geçici 7. madde ile YapÍlan Düzenleme Þstinaf kanun yolunun kabul edilmesinden sonra bu kanun yoluna uyum saÜlamasÑ için Þcra ve Þflas Kanununda 5311 sayÑlÑ Kanunla deÜiàiklikler yapÑlmÑàtÑr22. Hükme göre “Bölge adliye mahkemelerinin göreve baàlama tarihinden önce verilen karar- SßCßL lar hakkÑnda, kesinleàinceye kadar Þcra ve Þflas kanununun bu kanunla yapÑlan deÜiàiklikten önceki temyiz ve karar düzeltmeye iliàkin hükümleri uygulanÑr” Bu hüküm HUMK.’a 5348 sayÑlÑ Kanunla eklenen geçici madde 2’deki düzenlemeden farklÑdÑr. ÖrneÜin bölge adliye mahkemelerinin 1 Ocak 2011 tarihinde fiilen iàlemeye baàladÑÜÑnÑ, Mahkeme kararÑnÑn 31.12.2010 tarihinde tebliÜ edildiÜini, 2.1.2011 tarihinde temyiz edildiÜini varsayalÑm. Karar asliye hukuk mahkemesi tarafÑndan verilmiàse bu hükme karàÑ temyiz deÜil, istinaf yoluna gidilmesi gerekir. Karar, icra mahkemesi tarafÑndan verilmiàse istinaf yoluna deÜil, temyiz yoluna baàvurulmasÑ gerekir. Özellikle icra mahkemesi ile genel mahkemelerin birbirlerine görevsizlik kararÑ vermeleri halinde karar ve temyiz tarihine göre farklÑ kanun yollarÑnÑn uygulanmasÑ söz konusu olabilecektir23. YÑlmaz’a göre her iki kanun bakÑmÑndan böyle bir farklÑlÑÜÑn yönetilmià olmasÑnÑn bir mantÑÜÑ bulunmamaktadÑr. Bunlardan birinin tercih edilerek aradaki farklÑlÑÜÑn kaldÑrÑlmasÑ uygun olur.24 TaàpÑnar-Aymaz’a göre HUMK.’daki düzenleme daha isabetlidir. Çünkü HUMK.’un 578. maddesi kazanÑlmÑà haklarÑ ihlal etmemek koàuluyla Kanunun derhal uygulanacaÜÑnÑ ve geçmiàe de yürüyebileceÜini ifade etmektedir. Bu hükmün yorumunda, doktrinde, bu usul iàleminin tamamlanmÑà olmasÑ ve baàka bir usuli kesite geçmià olma ölçütleri uygulanmaktadÑr. O nedenle, tarafÑn temyiz hakkÑnÑ elde edip, bu yola baàvurmasÑ, onun bakÑmÑndan eski hükümlerin uygulanmasÑnÑ gerektirir. Buna karàÑlÑk sadece karar verilmià olmasÑ yeterli deÜildir. Çünkü henüz temyize baàvurmamÑà taraf bakÑmÑndan böyle bir usuli aàama doÜmamÑàtÑr. AyrÑca bu taraf talebini istinaf hükümlerine göre gerçekleàtirebileceÜinden onun aleyhine bir durumun varlÑÜÑndan söz edilemez. 5- 5308 SayÍlÍ Kanun’la ÜÛ Mahkemeleri Kanunu’na Eklenen Geçici 1. madde ile YapÍlan Düzenleme Þstinaf kanun yolunun kabul edilmesinden 41 EYLÜL ’11 SßCßL sonra bu kanun yolu ile uyum saÜlanmasÑ için 5521 sayÑlÑ Þà Mahkemeleri Kanunu’nun 8. maddesinde 5308 sayÑlÑ Kanunla deÜiàiklik yapÑlmÑà ve geçici madde 1 eklenmiàtir. Hükme göre “Bölge adliye mahkemelerinin Resmi Gazetede ilan edilecek göreve baàlama tarihinden önce verilen kararlar hakkÑnda yapÑlan temyiz baàvurularÑ, kesinleàinceye kadar YargÑtay tarafÑndan sonuçlandÑrÑlÑr. Bu kararlar hakkÑnda Þà Mahkemeleri Kanununun bu kanunla yapÑlan deÜiàiklikten önceki temyize iliàkin hükümleri uygulanÑr”. GörüldüÜü gibi bu hükmün Þcra Þflas Kanununa eklenen geçici 7. madde ile uyumlu, ancak HUMK.’a eklenen geçici madde 2’deki düzenlemeden farklÑdÑr. Þcra mahkemeleri ile ilgili yapÑlan açÑklama bu deÜiàiklik için de geçerlidir. Zira kanun koyucu ià mahkemelerinden verilen kararlar ile genel mahkemelerden verilen kararlar arasÑnda yeni kanun yolunun uygulanmasÑ bakÑmÑndan farklÑ hükümler sevk etmiàtir. 6- Hakimler HakkÍnda AçÍlan Tazminat DavalarÍnda Görevle Ülgili Düzenleme a- 5236 Say»l» Kanun’un 18. maddesi ile Yap»lan Düzenleme 5236 sayÑlÑ Kanun’un 18. maddesi ile 575. maddesinde deÜiàiklik yapÑlmÑàtÑr. Bu deÜiàiklik de bölge adliye mahkemelerinin fiili göreve baàlamasÑndan sonra uygulanacaktÑr. 1086 sayÑlÑ HUMK.’un 575. maddesindeki düzenlemeye göre tazminat davasÑ sulh hakimi, icra hakimi, ilçe asliye hakimleri hakkÑnda iàe baÜlÑ olduklarÑ il asliye mahkemesinde, il asliye hakimi hakkÑnda ise esas davanÑn tabi olduÜu YargÑtay Dairesinde açÑlmalÑdÑr. Bu hüküm 5236 sayÑlÑ Kanunla deÜiàtirilmiàtir. Yeni hüküm àöyledir: “Þlk derece mahkemelerinde görev yapan hakimler hakkÑnda tazminat davalarÑ bölge adliye mahkemesi hukuk dairesi, bölge adliye mahkemesi hakimleri hakkÑnda ise YargÑtay’Ñn ilgili hukuk dairesi tarafÑndan incelenerek karara baÜlanÑr”. 42 Tazminat davasÑ hakkÑnda yerel mahkemeler tarafÑndan adliye mahkemelerinin fiilen göreve baàlamasÑndan önce karar verilmià ve karar temyiz edilmiàse dosya YargÑtay’Ñn ilgili hukuk dairesine gönderilecektir. Karar verilmià ancak temyiz edilmemiàse dosya bölge adliye mahkemesine gönderilecektir. 5235 sayÑlÑ Kanun’un geçici 1. maddesine göre görev deÜiàikliÜi halinde üst görevli mahkemeler yargÑlamaya devam edeceÜinden YargÑtay ilgili dairesinde açÑlan tazminat davalarÑna bakÑlmaya devam edilecek, ilk derece mahkemelerinde açÑlan davalar görevsizlik nedeniyle bölge adliye mahkemesine gönderilecektir. Ancak bu hüküm henüz uygulanmadan 6110 sayÑlÑ Kanunla hakimlerin sorumluluÜu yeniden düzenlenmiàtir. b- 6110 Say»l» Torba Kanun’la Yap»lan Düzenleme 6110 sayÑlÑ BazÑ Kanunlarda DeÜiàiklik YapÑlmasÑna Dair Kanun 14.02.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayÑmlanarak yürürlüÜe girmiàtir. 6110 sayÑlÑ Kanun’un 12. maddesi ile 2802 sayÑlÑ Hakimler ve SavcÑlar Kanunu’na 93/A maddesi ilave edilmiàtir. 2802 sayÑlÑ Kanun’un 93/A maddesinin 4. fÑkrasÑna göre; “Kanun yoluna baàvurulmasÑ için miktar veya deÜere iliàkin olarak öngörülen sÑnÑrlamalar, hakim ve savcÑlarÑn iàlem, faaliyet veya kararlarÑna dayanÑlarak açÑlan her türlü tazminat ve rücu davalarÑnda uygulanmaz.” 6110 sayÑlÑ Kanun’un 13.maddesi ile HUMK.’un 573. maddesinin birinci fÑkrasÑnÑn ilk cümlesi deÜiàtirilmiàtir. Hükme göre; “Hakimlerin yargÑlama faaliyetlerinden dolayÑ aàaÜÑdaki sebeplerle dayanÑlarak Devlet aleyhine tazminat davasÑ açÑlabilir”. 6110 sayÑlÑ Kanun’un geçici 2. maddesinin ikinci fÑkrasÑna göre; “Hakimler ve SavcÑlar Kanunu’nun bu kanuna eklenen 93/A maddesi ile HUMK.’un bu kanunla deÜiàtirilen 573. maddesi hükmü bu kanun yürürlüÜe girdiÜi tarihte; a)Görülmekte olan davalara, b)Kesinleàmemià hükümlere, EYLÜL ’11 c)Bu kanunla temyiz veya karar düzeltme yolu açÑlan hükümler açÑsÑndan temyiz ve karar düzeltme süresi geçmeyenler bakÑmÑndan da uygulanÑr ve davaya Devlet aleyhine devam olunur “. Geçici 2. maddesinin üçüncü fÑkrasÑna göre; “Bu kanunun yürürlüÜe girdiÜi tarih itibariyle temyiz ve karar düzeltme süresi geçmeyen hükümler için, bu Kanun’un yürürlüÜe girdiÜi tarihten itibaren iki hafta içinde temyiz ve karar düzeltme yoluna baàvurabilir “. Geçici 2. maddenin dördüncü fÑkrasÑna göre “Bu kanunun yürürlüÜe girdiÜi tarihten önce verilen ve miktar veya deÜeri itibariyle temyiz ve karar düzeltme yoluna baàvurulmayan hükümler için, bu Kanunun yürürlüÜe girdiÜi tarihten itibaren iki hafta içinde temyiz veya karar düzeltme yoluna baàvurabilir”. Geçici 2.maddenin beàinci fÑkrasÑna göre; “Görevli mahkemede Devlet aleyhine devam olunacak davada temyiz ve karar düzeltme incelemesinde ilk olarak Hakimler ve SavcÑlar Kanununun 93/A maddesinde öngörülen dava àartlarÑnÑn mevcut olup olmadÑÜÑna bakÑlÑr.” YapÑlan düzenlemeler Anayasa’nÑn 2, 9, 10 ve 138. maddeleri hükümlerine aykÑrÑdÑr. Anayasa’nÑn 138/son maddesine göre; “yasama ve yürütme organlarÑ ile idare, mahkeme kararlarÑna uymak zorundadÑr. Bu organlar (yasama ve yürütme) ve idare, mahkeme kararlarÑnÑ hiçbir suretle deÜiàtiremez ve bunlarÑn yerine getirilmesini geciktiremez.” Hakimlerin sorumluluÜu ile ilgili kesinleàmià kararlara yasama organÑnÑn müdahale ederek deÜiàtirmesi, kesinleàen kararlara karàÑ temyiz ve karar düzeltme imkanÑ tanÑyarak geciktirmesi Anayasa’nÑn 138/son maddesi hükmüne aykÑrÑdÑr. 6110 sayÑlÑ Kanunla yapÑlan deÜiàiklikten sonra tüm hakimler (YargÑtay Baàkan ve üyeleri hariç) yönünden yargÑlama YargÑtay ilgili hukuk dairesinde yapÑlacaktÑr. 6110 sayÑlÑ Kanun’un geçici 2. maddesinde yer alan YargÑtay ilgili hukuk dairesi 6110 sayÑlÑ Kanun’un 8. maddesi ile deÜiàik YargÑtay Kanunu’nun 14. maddesine göre her yÑl deÜiàebilecektir. Bu durumda hakimin yargÑlandÑÜÑ uyuàmazlÑÜÑn SßCßL temyiz incelemesi görevi hangi daireye verilmiàse dosya o daireye gönderilecektir. 6110 sayÑlÑ Kanunla yapÑlan bu düzenleme de Anayasa’nÑn 37.maddesinde yer alan “Kanuni hakim” ilkesine aykÑrÑ olacaktÑr. AyrÑca düzenleme mahkemelerin görevlerinin kanunla olacaÜÑna iliàkin AnayasanÑn 142. maddesine de aykÑrÑdÑr. 6100 sayÑlÑ HMK.’nÑn 46 ve devam maddelerinde hakimin hukuki sorumluluÜu konusu düzenlenmiàtir. III- YENÜ KANUN YOLUNUN UYGULANMASINDAN DOØABÜLECEK SORUNLAR Bölge adliye mahkemelerinin fiilen göreve baàlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna baàvurulmuà olan kararlar hakkÑnda HUMK.’un 427 ila 454. madde hükümlerinin uygulanmasÑna devam edilmesi, temyiz yoluna baàvurulmamÑà kararlar hakkÑnda istinaf kanun yolunun uygulanacak olmasÑ tüm sorunlarÑ çözmez. Bu düzenlemeden dolayÑ uygulamada bazÑ sorunlar çÑkabilir. ßimdi tespit edebildiÜimiz bazÑ sorunlar üzerinde duracaÜÑz. 1-Þlk derece mahkemesinde aleyhine karar verilenler arasÑnda ihtiyari dava arkadaàlÑÜÑ var. DavalÑlardan A’ya karar 20.12.2011 tarihinde tebliÜ edildi ve (A) 25.12.2011 tarihinde kararÑ temyiz etti. DavalÑlardan (B)’ye karar 29.12.2011 tarihinde tebliÜ edildi ve (B) kararÑ 2.1.2012 tarihinde temyiz etti. DavalÑlardan (C)’ye karar 3.1.2012 tarihinde tebliÜ edildi ve (C) karar hakkÑnda 10.1.2012 tarihinde istinaf yoluna baàvurduÜuna iliàkin dilekçe verdi. Bölge adliye mahkemeleri 1.1.2012 tarihinde fiilen göreve baàladÑ. Bu durumda HUMK.’a 5236 sayÑlÑ Kanunla eklenen geçici maddeye göre (A)’nÑn temyiz istemi yönünden HUMK.’un 427 ila 454. maddeleri uygulanacak, (B) ve (C)nin istemleri yönünden yeni kanun yolu uygulanacaktÑr. 2-Karar 6.12.2011 tarihinde verilmià ve da43 EYLÜL ’11 SßCßL valÑ (B), kararÑ 8.12.2011 tarihinde tebellüÜ ederek aynÑ gün temyiz talebinde bulunarak maktu harcÑ yatÑrmÑàtÑr. Bölge adliye mahkemeleri 1.1.2012 tarihinde fiilen göreve baàlamÑàtÑr. Temyiz incelemesi yapan YargÑtay ilgili dairesi eksik yatÑrÑlan temyiz harcÑnÑn tamamlanmasÑ için dosyayÑ geri çevirmià ve (B) eksik harcÑ 5.1.2012 tarihinde tamamlanmÑàtÑr. Bu durumda dosya YargÑtay’a mÑ yoksa bölge adliye mahkemesine mi gönderilecektir? Eksik harcÑn tamamlanmamasÑ nedeniyle (B)’nin temyiz istemi mahkemece reddedilir ve bu karar (B) tarafÑndan süresinde temyiz edilirse dosya YargÑtay’a mÑ yoksa bölge adliye mahkemesine mi gönderilecektir? 3-Mahkemece karar verildikten sonra ancak temyiz edilmeden davacÑ davadan feragat ettiÜini belirten bir dilekçeyi mahkemeye vermiàtir. Bölge adliye mahkemesi 1.1.2012 tarihinde fiilen göreve baàlamasÑ halinde daha önce veya daha sonra yapÑlan feragat beyanÑ üzerine dosya nereye gönderilecektir? Uygulamada feragat beyanÑ üzerine karar henüz kesinleàmemiàse YargÑtay ilgili Dairesine gönderilmektedir. Ortada bir temyiz istemi bulunmadÑÜÑna göre HUMK.’un 5236 sayÑlÑ Kanunla eklenen geçici maddesi uygulanabilecek midir? 4-Mahkemece 6.12.2011 tarihinde davanÑn kabulüne karar verildi. KararÑ 8.12.2011 tarihinde alan davalÑ (B) 23.12.2011 tarihinde temyiz yoluna baàvurdu. DavacÑ (A)’ya karar 25.12.2011 tarihinde tebliÜ edildi, aynÑ gün tavzih talebinde bulundu ve talebi mahkemece 30.12.2011 tarihinde reddedildi. (A) tavzih talebinin reddine iliàkin karar hakkÑnda 5.1.2012 tarihinde kanun yoluna baàvurdu. Bölge adliye mahkemeleri 1.1.2012 tarihinde fiilen göreve baàladÑ. (A) ve (B)’nin kanun yoluna baàvurularÑ üzerine dosya nereye gönderilecektir? (B)’nin talebi yönünden YargÑtay’a (A)’nÑn talebi yönünden bölge adliye mahkemesine gönderilebilir mi? 5-Dava devam ederken davalÑnÑn veya davacÑnÑn iflasÑna karar verilmià, karar iflas idaresi 44 yerine müflisi davada temsil eden vekile tebliÜ edilmià ve vekil bölge adliye mahkemeleri fiilen göreve baàlamadan önce temyiz yoluna baàvurmuàtur. YargÑtay ilgili Dairesi kararÑn iflas idaresine tebliÜ edilip temyiz süresi geçtikten sonra gönderilmesi için dosyayÑ geri çevirmià, bölge adliye mahkemeleri fiilen göreve baàladÑktan sonra iflas idaresi kanun yoluna baàvurmuàtur. Bölge adliye mahkemeleri fiilen göreve baàlamadan önce kararÑ temyiz eden vekilin temsil yetkisi BK.’nÑn 397. maddesi uyarÑnca sona erdiÜi için, iflas idaresi de karara karàÑ bölge adliye mahkemelerinin fiilen göreve baàlamasÑndan sonra kanun yoluna baàvurduÜu için incelemeyi YargÑtay mÑ yoksa BAM mÑ yapacaktÑr? 6-DoÜrudan iflas davasÑnda iflasa karar verilmià ve müdahale takip eden alacaklÑ kararÑ süresinde temyiz etmiàtir. Mahkemece müdahalenin süresinde yapÑlmamasÑ nedeniyle alacaklÑnÑn temyiz yetkisi bulunmadÑÜÑ gerekçesiyle talebi reddedilmià ve karar alacaklÑya 31.12.2011 tarihinde tebliÜ edilmiàtir. Bölge adliye mahkemeleri 1.1.2012 tarihinde fiilen görevine baàlamÑà ve ret kararÑ hakkÑnda 3.1.2012 tarihinde kanun yoluna baàvurulmuàtur. Bu durumda aslÑnda mahkemece HUMK.’un 432/4. maddesinde sayÑlan haller bulunmadÑÜÑ için ret kararÑ verilmemesi gerekirdi. Ancak verildi ve alacaklÑ bölge adliye mahkemeleri fiilen göreve baàladÑktan sonra kanun yoluna baàvurdu. Dosya YargÑtay’a mÑ yoksa BAM’a mÑ gönderilecek? 7-Mahkeme kararÑ bölge adliye mahkemeleri fiili göreve baàlamasÑndan önce temyiz edilmiàtir. Mahkeme temyiz istemini süresinden sonra yapÑldÑÜÑ veya kararÑn temyiz kabil olmayan bir karar olduÜu gerekçesiyle reddetmià ve ret kararÑ bölge adliye mahkemelerinin fiilen göreve baàlamasÑndan sonra tebliÜ edilmià ve ret kararÑ aleyhine süresinde kanun yoluna baàvurulmuàtur. Bu durumda incelemeyi YargÑtay mÑ yoksa BAM mÑ yapacaktÑr? 8-AsÑl dava ve birleàen dava vardÑr. AsÑl dava kabul edilmià birleàen dava redde- EYLÜL ’11 dilmiàtir. DavacÑ birleàen davanÑn reddine iliàkin karar aleyhine bölge adliye mahkemeleri fiilen göreve baàlamadan önce temyiz yoluna baàvurmuàtur. Bölge adliye mahkemeleri 1.1.2012 tarihinde fiilen göreve baàlamÑàtÑr. Karar davalÑya 31.12.2011 tarihinde tebliÜ edilmià, davalÑ asÑl dava yönünden 5.1.2012 tarihinde kanun yoluna baàvurmuàtur. Bu durumda asÑl dava ve birleàen davaya yönelik kanun yolu istemlerini YargÑtay mÑ yoksa BAM mÑ karara baÜlayacaktÑr? SONUÇ Her usul iàlemi iàlem tarihinde yürürlükte bulunan kanuna göre yapÑlÑr. YargÑlama devam ederken yeni bir usul kanunu kabul edilirse yeni kanun derhal uygulanÑr. Ancak yargÑlamanÑn tamamlanan kÑsmÑ yeni kanuna göre tekrarlanmaz. Bölge adliye mahkemelerinin fiilen göreve baàlamasÑndan önce temyiz istemi yapÑlmÑàsa bu istem tamamlanmÑà bir usul iàlemi olduÜundan dosya YargÑtay’a gönderilecektir. HUMK.’a eklenen geçici madde (2) deki düzenleme bu açÑndan HUMK.’un 578. maddesindeki genel düzenlemeye uygundur. Zira HUMK.’un 578. maddesindeki “müktesep haklarÑ ihlal etmemesi” àeklindeki ifadeyi yeni usul kanununun tamamlanmÑà usul iàlemlerine etkisi olmayacaÜÑ àeklinde anlamak gerekir. Buna karàÑlÑk usul iàlemleri tamamlanmamÑà ise yeni usul kanunu hükümlerine göre iàlem yapÑlmalÑdÑr. Ancak görüldüÜü gibi yeni düzenlemede bazÑ sorunlarÑn ortaya çÑkmasÑ kaçÑnÑlmazdÑr. Öncelikle yeni kanun yolu ile ilgili HUMK.’a eklenen intikal (geçià) hükmü ile ÞÞK. ve Þà Mahkemeleri Kanunu’na eklenen intikal (geçià) hükmü arasÑnda paralellik saÜlanmalÑdÑr. 6100 sayÑlÑ Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 1. maddesi dava tarihini esas aldÑÜÑ için bu hükmün esas alÑnmasÑ yeni kanun yolu ile ilgili sorunlarÑ ortadan kaldÑracaktÑr. Bu nedenle davanÑn açÑldÑÜÑ tarihi esas alan bir düzenleme yapÑlmasÑ uygun olur. SßCßL 2 RG, 7.10.2004, sa.25606. Bu Kanunda 11.5.2005 tarih ve 5348 sayÑlÑ Kanunla deÜiàiklik yapÑlmÑàtÑr. 3 RG: 18.5.2005. sa.25819. 4 Berkin, Necmeddin: Usule Þliàkin Hükümlerin Zaman ve Yer Yönünden Uygulama AlanÑ, HÑfzÑ Timur’a ArmaÜan, Þstanbul 1979. s. 164. 5 Bu konudaki ayrÑntÑlÑ bilgi için bkz. Baysal, Baàak: KanunlarÑn Zaman AçÑsÑndan YürürlüÜü, Prof. Dr. Necip KocayusufpaàaoÜlu’na ArmaÜan, s. 475 vd. 6 Þmre, Zahit: Medeni Hukuka Girià, Þstanbul 1980, s. 140; Hatemi, Hüseyin: Medeni Hukuka Girià, Þstanbul 2001; Hatemi, Hüseyin: Þntikal (Geçià) Dönemi Hukuku, Þstanbul 2004; Baysal, s. 477; OÜuzman Kemal/Barlas Nami: Medeni Hukuk, Þstanbul 2002, s. 54. 7 Baysal, s. 480. 8 Bkz. Baysal, s. 480-481. 9 Baysal, s. 481-482. 10 Berkin, Uygulama AlanÑ, s. 166; ÜstündaÜ, Saim: Medeni YargÑlama Hukuku, Þstanbul 1997, s. 73. 11 ÜstündaÜ, s. 73; Baysal, s. 484; Berkin, Uygulama AlanÑ, s. 169. 12 ÜstündaÜ, s.74; Berkin, Uygulama AlanÑ, s. 164 dn.1; Baysal, s. 485. 13 PostacÑoÜlu, Þlhan: Medeni Usul Hukuku, Þstanbul 1975, s. 16. 14 ÜstündaÜ, s. 74. 15 Hatemi, s. 29. 16 PekcanÑtez, Hakan: Medeni Usul Hukukunda Göre KurallarÑnÑn Zaman Þtibariyle UygulanmasÑ, GÜHFD 2006/2 s. 181. 17 Berkin, s. 169. 18 Pekcanitez, s. 181-182. 19 YÞBK. 7.12.1964, 3/5 (RG. 12.12.1964, sa.11890). CGK. 30.9.2003, 1-228/229 (Özekes Muhammet: Maddi Hukuk ve Usul KanunlarÑnÑn Zaman BakÑmÑndan UygulanmasÑ, FÑrat Öztan’a ArmaÜan, c.2.s.2871). 20 RG: 18.5.2005, sa.25819. 21 6100 sayÑlÑ HMK’ya 31.3.2011 tarih ve 6217 sayÑlÑ Kanunun 30. maddesi ile eklenen geçici madde 3’deki düzenleme de aynÑ yöndedir. 22 RG: 18.3.2005, sa. 25759. 23 YÑlmaz, Ejder: Þstinaf, 2.BasÑ, Ankara 2005, s.99. 24 TaàpÑnar Ayvaz, Sema: Þstinaftan Sonraki Temyiz Þncelmesi ve SonuçlarÑ, Medeni Usul ve Þcra-Þflas HukukçularÑ ToplantÑsÑ, VI, Ankara 2008, s.155 dn.7. DÜPNOTLAR 1 RG. 7.10.2004, sa.25606. 45 EYLÜL ’11 SßCßL BektaÛ KAR YargÍtay 9. Hukuk Dairesi Tetkik Hakimi Deniz ÜÛ SözleÛmesi I. TaraflarÍ Deniz Þà Sözleàmesi gemiadamÑ ile gemi sahibi veya iàleteni arasÑnda yapÑlan sözleàmedir. a) Deniz Þà Hukuku açÑsÑndan gemiadamÑ; 1) Bir ià sözleàmesine baÜlÑ olarak çalÑàmalÑ1 dÑr . GemiadamÑ bir iàçidir. Þàçi sÑfatÑnÑn kazanÑlmasÑ için bir ià sözleàmesinin varlÑÜÑ gereklidir. GemiadamÑ ile iàveren arasÑnda ià sözleàmesine dayalÑ bir iliàki yoksa Deniz Þà Kanunu’nun uygulanmasÑ mümkün deÜildir. 2) Bir gemide (gemi sayÑlan araçlar dahil), deniz taàÑma iàinde çalÑàmalÑdÑr. 3) Yönetmelikte belirlenen görevler için gemiadamÑ yeterliliÜine sahip olmalÑdÑr. Deniz Þà Kanunu gemiadamlarÑnÑ kaptan, zabit ve tayfa yanÑnda diÜer kimseler olarak belirlemiàtir. DiÜer kimselerden “gemide çalÑàan aàçÑ, garson, kamarot, müzisyen, temizlikçi gibi kiàileri anlamak gerekir. Ancak gemiadamÑnÑn hangi görevde olursa olsun gemiadamÑ yeterliliÜine sahip olmasÑ ve bu anlamda gemi cüzdanÑnÑn bulunmasÑ gerekir. VasÑflÑ gemiadamÑnÑn 46 iàe girebilmesi için belirli bir öÜrenim görmesi ve bunu belgelemesi, yeterlik belgesi almasÑ aranmaktadÑr. Aranan belgenin hangi makamdan verildiÜine kadar belgenin tarih numarasÑ dahil gemiadamÑnÑn hizmet akdine yazÑlmakta ve bu belgeler gemide hazÑr bulundurulmaktadÑr. Türk Ticaret Kanunu’nun 974. maddesi gemiadamlarÑna iliàkin vesikalarÑn gemide bulunmasÑnÑ öngören bir maddedir. Bu nedenle gemiadamÑnÑn mesleki niteliÜi ià sözleàmesi yapÑlÑrken önemlidir. Ancak gemiadamÑ yeterlilik belgesi bulunmasÑ, ià iliàkisinin kurucu unsuru deÜildir. Gemi sahibi veya iàleteni bir kimseyi bu belge olmadan deniz taàÑma iàinde ià iliàkisi kapsamÑnda çalÑàtÑrmÑà ise sonuçlarÑna katlanmalÑdÑr. b) Deniz ià sözleàmesinin diÜer tarafÑ ise iàveren sÑfatÑ olan gemi sahibi veya iàverendir. 854 sayÑlÑ Deniz Þà Kanunu’nun 2. maddesinde deniz ià iliàkisinde iàveren, “gemi sahibi veya kendisinin olmayan bir gemiyi kendi adÑna ve hesabÑna iàleten kimse” olarak tanÑmlanmaktadÑr. Kanundaki tanÑmdan görüleceÜi gibi iki EYLÜL ’11 türlü iàverenden sözedilmiàtir. Madde kapsamÑndan da anlaàÑlacaÜÑ gibi iàveren niteliÜini kazanmak için mutlaka geminin maliki olmak zorunlu deÜildir. Mücerret malik oluà, iàveren niteliÜini kazandÑran bir unsur deÜildir2. 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 2. maddesinde iàveren “iàçi çalÑàtÑran gerçek veya tüzel kiàiye yahut tüzel kiàiliÜi olmayan kurum ve kuruluàlar” olarak tanÑmlanmÑàtÑr. Bu tanÑmdan hareketle “Bir gemide ià sözleàmesine dayanarak gemiadamÑ çalÑàtÑran gerçek veya tüzel kiàiye ve tüzel kiàiliÜi olmayan özel veya kamu kurum ve kuruluàlarÑnÑn” Deniz Þà Kanunu uyarÑnca iàveren kabul edilmesi doÜru olacaktÑr. Ancak geminin Deniz Þà Kanunu’nun 1. maddesinde belirtilen koàullarÑ taàÑmasÑ gerekir. II. TanÍmÍ 854 sayÑlÑ Deniz Þà Kanunu’nda ià sözleàmesinin tanÑmÑna yer verilmemiàtir. 818 sayÑlÑ Borçlar Kanunu’nun 313. maddesinde “Hizmet akdi, bir mukaveledir ki onunla iàçi, muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeyi ve ià sahibi dahi ona bir ücret vermeyi taahhüt eder.” àeklinde tanÑmlanÑrken, 01.07.2012 tarihinde yürürlüÜe girecek 6098 sayÑlÑ Türk Borçlar Kanunu’nun 393. maddesinde ise “Hizmet sözleàmesi, iàçinin iàverene baÜÑmlÑ olarak belirli veya belirli olmayan süreyle iàgörmeyi ve iàverenin de ona zamana veya yapÑlan iàe göre ücret ödemeyi üstlendiÜi sözleàme” olarak belirtilmiàtir. 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 8. maddesinde de ià sözleàmesi tanÑmÑna yer verilmià ve “bir tarafÑn (iàçisi) baÜÑmlÑ olarak ià görmeyi, diÜer tarafÑn (iàveren) ücret ödemeyi üstlenmesinden oluàan sözleàmeye” ià sözleàmesi denileceÜi açÑklanmÑàtÑr. YukarÑdaki tanÑmlardan hareketle ià sözleàmesinin en önemli unsurlarÑnÑn ià görme, baÜÑmlÑlÑk ve ücret olduÜu açÑkça görülür. Þà sözleàmesinin varlÑÜÑndan söz edebilmek için her àeyden önce bir ià görme ediminin üstlenilmià bulunmasÑ gerekir. Þà görme borcunun konusunu oluàturan ià, bedensel, düàünsel, teknik, bilimsel veya artistik olabilir3. Þà görme edimi, bir àey yapma anlamÑnda olumlu bir eylemdir. Bu nedenle, salt bir çekinme veya katlanma hali, ià edimi kabul edilemez4. Þàin SßCßL ifasÑ için hazÑr beklemek de, fiilen bir çalÑàma yapÑlmadÑÜÑ halde, ià kavramÑna dahil edilmektedir5. Deniz ià hukukunda gemiadamÑnÑn esas olarak ià görme ediminin deniz taàÑma iài olacaÜÑ açÑktÑr. Þà sözleàmesinde baÜÑmlÑlÑk unsurunun içeriÜini; iàverenin talimatlarÑna göre hareket etmek ve ià sürecinin ve sonuçlarÑnÑn iàveren tarafÑndan denetlenmesi oluàturmaktadÑr. Þà sözleàmesini belirleyen kriter hukuki-kiàisel baÜÑmlÑlÑktÑr. Gerçek anlamda hukuki baÜÑmlÑlÑk, iàçinin iàin yürütümüne ve iàyerindeki davranÑàlarÑna iliàkin talimatlara uyma yükümlülüÜünü üstlenmesi ile doÜar. Þàçi edimini iàverenin karar ve talimatlarÑ çerçevesinde yerine getirmektedir. Þàçinin bu anlamda iàverene karàÑ kiàisel baÜÑmlÑlÑÜÑ ön plana çÑkmaktadÑr. Bu anlamda iàveren ile iàçi arasÑnda hiyeraràik bir baÜ vardÑr. Þà sözleàmesine dayandÑÜÑ için hukuki, iàçiyi kiàisel olarak iàverene baÜladÑÜÑ için kiàisel baÜÑmlÑlÑk sözkonusudur6. Þà görme ediminin karàÑlÑÜÑnda ücret ödenir. Ücret, ià sözleàmesinin en esaslÑ unsurudur. Þà sözleàmesinin taraflarÑ asgari ücretin altÑnda olmamak àartÑ ile ücreti serbestçe kararlaàtÑrÑlabilirler. Þà sözleàmesinde ücretin açÑkça belirtilmemesi, ià iliàkisini ve iàverenin ücret ödeme yükümlülüÜünü ortadan kaldÑrmaz. Þà sözleàmesi niteliÜi itibariyle iàveren ve iàçi arasÑnda kiàisel iliàki kuran, karàÑlÑklÑ borçlar yükleyen, sürekli borç iliàkisi yaratan bir sözleàmedir7. Þàveren ve iàçinin taraf olduÜu sözleàme ile ià iliàkisi kurulmuà olur. 854 sayÑlÑ Deniz Þà Kanunu’nda ià iliàkisi tanÑmÑ yapÑlmamÑà ise de Þà Kanunu’ndaki tanÑmdan hareketle “iàçi ile iàveren arasÑnda kurulan iliàkiye ià iliàkisi” denmektedir. Gemi iàyerinde iàveren ile gemiadamÑ arasÑnda ià sözleàmesi ile kurulan iliàki, ià iliàkisidir. Bu anlamda gemiadamÑ 657 sayÑlÑ Devlet MemurlarÑ Kanunu’nun 4/A, B ve C maddeleri kapsamÑnda çalÑàmakta ise arada ià iliàkisinden söz edilemez ve taraflar arasÑnda statü hukuku bulunduÜundan gemiadamÑ Deniz Þà Kanunu hükümlerinden yararlanamaz. UyuàmazlÑk Mahkemesi’nin 22.01.1996 tarih, 1995/1 Esas, 1996/1 Karar sayÑlÑ ilke kararÑ uyarÑnca özelleàtirme kapsamÑnda bulunan Kamu 47 EYLÜL ’11 SßCßL ve Þktisadi Teàebbüslerinde kapsam dÑàÑ statüde çalÑàan personelin kurumlarÑ ile olan iliàkilerinden doÜan anlaàmazlÑklarÑn çözüm yeri, idari yargÑ olduÜundan, özelleàtirme kapsamÑnda bulunan Kamu ve Þktisadi teàebbüslerine ait gemilerde kapsam dÑàÑ olarak çalÑàan gemiadamÑ ile iàvereni arasÑndaki uyuàmazlÑÜÑn ià mahkemesinde görülme olanaÜÑ yoktur8. 657 sayÑlÑ Devlet MemurlarÑ Kanunu’nun 4/B maddesine göre sözleàmeli memur “KalkÑnma planÑ, yÑllÑk program ve ià programlarÑnda yer alan önemli projelerin hazÑrlanmasÑ, gerçekleàtirilmesi, iàletilmesi ve iàlerliÜi için àart olan, zaruri ve istisnai hallere münhasÑr olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasÑna ihtiyaç gösteren geçici iàlerde, Kurumun teklifi üzerine Devlet Personel Dairesi ve Maliye BakanlÑÜÑnÑn görüàleri alÑnarak Bakanlar Kurulunca geçici olarak sözleàme ile çalÑàtÑrÑlmasÑna karar verilen ve iàçi sayÑlmayan kamu hizmeti görevlileri” olarak tanÑmlanmÑàtÑr. 2576 sayÑlÑ Bölge Þdare Mahkemeleri, Þdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluà ve Görevleri HakkÑnda Kanunu’nun 5/c maddesinde, genel hizmetlerden birinin yürütülmesi için yapÑlan idari sözleàmelerden dolayÑ taraflar arasÑnda çÑkan uyuàmazlÑklara iliàkin davalarÑ çözmekle idari mahkemelerin görevli olduÜu hükme baÜlanmÑàtÑr. DiÜer taraftan, sözleàmeli personel ile ilgili Anayasa Mahkemesi kararlarÑnda ve doktrinde, idari sözleàmelerin; kamu tüzel kiàileri tarafÑndan, kamu hizmetinin yürütülmesi amacÑ ile tek yanlÑ olarak düzenlenen, yazÑlÑ, tip sözleàmeler olduÜu belirtilmekte, UyuàmazlÑk Mahkemesi ve DanÑàtay’Ñn istikrar bulmuà içtihatlarÑnda da, idari sözleàmelerle ilgili hususlardan doÜan anlaàmazlÑklarÑn idari yargÑ yerinde çözümleneceÜi vurgulanmaktadÑr. Sözleàmeli personelin sözleàmesinin feshi ile ilgili uyuàmazlÑÜÑnÑn çözüm yeri idari yargÑdÑr9. III. Deniz ÜÛ SözleÛmesinin YapÍlÍÛ Úekli 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu kapsamÑnda çalÑàan iàçiler için süresi belirsiz ià sözleàmesi (belirli süreli sözleàme için yazÑlÑ àekil àartÑ vardÑr) herhangi bir àekle tabi olmadÑÜÑ ve yazÑlÑ yapÑlmasÑ zorunluluÜu bulunmadÑÜÑ halde, 854 sayÑlÑ De48 niz Þà Kanunu’nun 5. maddesi uyarÑnca “gemiadamÑ ile iàveren veya iàveren vekiliyle arasÑnda ià sözleàmesinin yazÑlÑ olarak iki nüsha yapÑlacaÜÑ ve taraflardan her birine birer nüsha verileceÜi” belirtilmiàtir. KanÑmca buradaki yazÑlÑ yapÑlmasÑ bir geçerlilik àartÑ deÜil, ispat àartÑdÑr. Kanunun 50. maddesi uyarÑnca ià sözleàmesinin yazÑlÑ yapÑlmamasÑnÑn yaptÑrÑmÑ, idari para cezasÑ olarak öngörülmüàtür. GemiadamlarÑ ile iàveren veya iàveren vekili arasÑnda yapÑlacak ià sözleàmeleri taraflar arasÑnda yapÑlabildiÜi gibi noterde de yapÑlabilir. Nerede ve ne àekilde tanzim edilirse edilsin, Kanunun 9. maddesi uyarÑnca deniz ià sözleàmeleri “her türlü resim ve harçtan muaftÑr”. IV. Deniz ÜÛ SözleÛmesinde BulunmasÍ Gereken Bilgiler Deniz Þà Kanunu’na göre yapÑlacak yazÑlÑ ià sözleàmesinde aàaÜÑdaki bilgilerin bulunmasÑ gerekir (Madde 6): a-Þàverenin adÑ ve soyadÑyla ikametgah adresi, b-GemiadamÑnÑn adÑ, soyadÑ, doÜum tarihi ve yeri, sicil numarasÑ ve ikametgah adresi, c-GemiadamÑnÑn çalÑàacaÜÑ geminin ismi, sicil numarasÑ, grostonilatosu ve kaydedildiÜi sicil dairesi (GemiadamÑnÑn aynÑ iàverenin muhtelif gemilerinde çalÑàmasÑ ihtimali mevcutsa, bu ayrÑca belirtilir.) d-Akdin yapÑldÑÜÑ yer ve tarih, e-GemiadamÑnÑn göreceÜi ià, f-GemiadamÑnÑn hizmete baàlayacaÜÑ tarih ve yer, g-Hizmet akdinin belli bir süre için yapÑlmÑà olup olmadÑÜÑ, belli bir süre için yapÑlmÑà ise süresi veya sefer üzerine ise hangi sefer olduÜu, h-KararlaàtÑrÑlan ücret esasÑ ile miktarÑ, Ñ-Ücretin ödeme zamanÑ ve yeri ile zorunlu tutulan iàverenler için gemiadamÑnÑn ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeàit istihkakÑnÑn ödeneceÜi banka özel hesap numarasÑ, i-Avans àartlarÑ, j-DiÜer ià àartlarÑ, k-Tirimciler ve ateàçiler ile yapÑlacak hizmet akitlerinde 25/5/1959 gün ve 7292 sayÑlÑ Kanunla onanan sözleàmenin özeti (18 yaàÑndan EYLÜL ’11 küçük kimselerin tirimci ve ateàçi sÑfatÑ ile gemilerde çalÑàtÑrÑlamayacaÜÑ). Bu bilgilerin belirtilmesi Kanunun açÑk düzenlemesidir. Elbette bu bilgiler yanÑnda sözleàmede taraflarÑn anlaàmasÑ ile diÜer bilgiler de yazÑlabilir. ÖrneÜin gemiadamÑ sendika üyesi ise üye olduÜu sendika, toplu ià sözleàmesinden yararlanÑyor ise bu sözleàme hükümlerine uygun hükümler yazÑlabilir. V. Belirsiz-Belirli Süreli ÜÛ SözleÛmesi AyrÍmÍ Deniz Þà Kanunu’nun 7. maddesinde gemiadamlarÑ ile yapÑlacak üç sözleàme türünden söz edilmiàtir. Buna göre gemiadamÑ ile yapÑlacak ià sözleàmesi; 1) Belirli bir süre, 2) Sefer için veya 3) Süresiz, olarak yapÑlabilir. Maddenin 2. fÑkrasÑ ile aynÑ Kanunun 8. maddesinde belirli bir süre için veya sefer için yapÑlacak sözleàmeler hakkÑnda hükümler de bulunmaktadÑr. 1) Belirli süreli iÛ sözleÛmesi: 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 11. maddesinde belirli süreli ià sözleàmesinin gerek ilk kez yapÑlÑàÑnda ve gerekse yenilenmesinde objektif ve esaslÑ nedenler aranmasÑna raÜmen, Deniz Þà Kanunu’nda bu yönde bir sÑnÑrlama bulunmamaktadÑr. KÑsaca gemiadamlarÑ ile herhangi bir neden olmaksÑzÑn belirli süreli ià sözleàmesi yapÑlabilir. Belirli bir süre için yapÑlan ià sözleàmesi, süre bitiminde sona erer. Belirli süre için yapÑlan ià sözleàmesinin sona erdiÜi tarih gemi seyir halinde iken sona ererse sözleàme, geminin ilk limana varmasÑna ve güvenlik altÑna alÑnmasÑna kadar devam edecektir. Geminin limana varmasÑ ve güvenlik altÑna alÑnmasÑ ile de kendiliÜinden sona erer. Belirli süreli ià sözleàmesi için mutlaka baàlangÑç ve bitià için kesin tarihler konmasÑ da gerekmez. Belli bir olayÑn sonuçlanmasÑna, bir iàin yapÑlmasÑna kadar da belirli süreli ià sözleàmesi yapÑlabilir. ÖrneÜin uzun süre hastalÑÜÑ SßCßL nedeni ile rapor alan gemiadamÑ yerine rahatsÑzlÑÜÑ sona erip iàbaàÑ yapacaÜÑ tarihe kadar olan süreyi kapsayan bir süre için diÜer bir gemiadamÑ ile yapÑlan ià sözleàmesi belirli süreli ià sözleàmesidir. Belirli bir süre için yapÑlmÑà olan ià sözleàmesi sonunda gemiadamÑ, iàveren veya iàveren vekilinin muvafakatiyle iàe devam ederse ià sözleàmesinin, aynÑ süre için uzatÑlmÑà sayÑlacaÜÑ Kanunun 8/2. maddesinde belirtilmiàtir. Bu durumda ià sözleàmesi aynÑ sürenin sonunda kendiliÜinden sona erecektir. Ancak belirli süreli ià sözleàmesinin iki veya daha fazla süre ile yenilenmesi durumunda sözleàmenin belirsiz süreli ià sözleàmesine dönüàüp dönüàmeyeceÜi tartÑàmalÑdÑr. Borçlar Kanunu’nun 339. maddesinde açÑkça aynÑ süre ile fakat en çok bir yÑl süre ile uzamÑà olacaÜÑ belirtilmiàtir. Bu nedenle Borçlar Kanunu kapsamÑnda çalÑàan iàçi için iki veya daha fazla ara vermeden belirli süreli ià sözleàmesi yapÑlmasÑ halinde ià sözleàmesinin belirsiz süreli ià sözleàmesine dönüàeceÜi kabul edilmektedir. Borçlar Kanunu genel kanun olduÜundan, gemiadamÑ ile belirli süre için yapÑlan ià sözleàmesinin iki veya daha fazla yenilenmesi halinde belirsiz süreli olacaÜÑnÑ kabul etmek gerekir. AyrÑca 01.07.2012 tarihinde yürürlüÜe girecek Türk Borçlar Kanunu’nun 430. maddesinin de bu tarihten itibaren dikkate alÑnmasÑ gerekir. Buna göre “Belirli süreli sözleàme, süresinin bitiminden sonra örtülü olarak sürdürülüyorsa, belirsiz süreli sözleàmeye dönüàür. Ancak, esaslÑ bir sebebin varlÑÜÑ hâlinde, üst üste belirli süreli hizmet sözleàmesi kurulabilir”. O halde gemiadamÑ ile belirli süre için yapÑlan ià sözleàmesi, ikinci kez yenilenmesinde esaslÑ bir neden yoksa belirsiz süreli ià sözleàmesine dönüàmüà olacaktÑr. 2) Sefer için yapÍlan iÛ sözleÛmesi: Bu sözleàmenin genel anlamda belirli süreli olduÜu ve maddi bir olguya, sefere baÜlÑ olduÜu tartÑàmasÑzdÑr. Geminin çÑkacaÜÑ belirli bir sefer süresince çalÑàmak üzere gemiadamÑ ile iàveren arasÑnda yapÑlan bir ià sözleàmesidir. Seferin sona ermesi ile kendiliÜinden ve bir ihbara gerek kalmaksÑzÑn sona erer. Belirli sefer için yapÑlmÑà bu sözleàme, sözleàmede 49 EYLÜL ’11 SßCßL belirtilen seferin sonunda geminin baÜlama limanÑna varÑp yükünü boàaltmasÑna kadar devam eder. Belirli bir sefer için yapÑlan ià sözleàmesinin sonunda gemiadamÑ iàveren veya iàveren vekilinin muvafakatiyle iàe devam eder ve gemi de tekrar sefere çÑkarsa, ià sözleàmesinin bu sefer süresince uzatÑlmÑà sayÑlacaÜÑ Kanunun 8/1. maddesinde açÑkça düzenlenmiàtir. Yenilenen sefer sözleàmesi, son seferin sonunda geminin baÜlama limanÑnda yükü boàaltmasÑ ile sona erecektir. Burada temel sorun sözleàmenin iki veya daha fazla yenilenmesi halinde ià sözleàmesinin belirsiz süreli hale gelip gelmeyeceÜidir. AslÑnda sefer için yapÑlan sözleàmede esaslÑ bir neden vardÑr ve bu neden de seferin kendisidir. KanÑmca bu hakkÑn kötüye kullanÑlmadÑÜÑ iddia edilmediÜi sürece sefer için zincirleme yapÑlan ià sözleàmelerinin belirli süre olan sefer için sözleàme niteliÜini koruduklarÑ kabul edilmelidir. Gerek belirli süre için gerekse sefer için yapÑlan ià sözleàmesinin sonunda ià sözleàmesi kendiliÜinden sona ereceÜinden gemiadamÑ ihbar tazminatÑna hak kazanmaz. DiÜer taraftan 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’ndan farklÑ olarak belirli süre veya sefer için sözleàme yapÑlan gemiadamlarÑnÑn ià sözleàmesine deneme kaydÑ konulamaz. Ancak belirsiz süreli ià sözleàmesi ile çalÑàtÑrÑlacak gemiadamlarÑ ile yapÑlacak ià sözleàmelerine deneme kaydÑ konulabilir. 3) Belirsiz süreli (Süresiz) iÛ sözleÛmesi: Deniz Þà Kanunu’nda da kural olarak belirli süre için veya sefer için yapÑlan ià sözleàmesi yapÑlmamÑà ise gemiadamÑ ile yapÑlan sözleàme belirsiz sürelidir. Süresiz ià sözleàmesi, deneme kaydÑ içerebileceÜi gibi ihbar tazminatÑ gerektirmeyen nedenler hariç ià sözleàmesinin ihbar öneli verilerek sonlandÑrÑlmasÑ gerekmektedir. Ancak Deniz Þà Kanunu’nda belirsiz süreli ià sözleàmesi için asgari bir süre öngörülmüàtür. Bu yönü ile asgari süreli ià sözleàmesine örnek gösterilebilir. Kanunun 16/A maddesine göre “süresi belirsiz hizmet akti, 14 üncü maddede yazÑlÑ durumlar dÑàÑnda gemiadamÑnÑn iàe alÑn50 masÑndan itibaren altÑ ay geçmedikçe bozulamaz”. AnÑlan hüküm, gemiadamÑ ile iàveren veya iàveren vekili arasÑnda yapÑlmÑà olan ià sözleàmesinin gemiadamÑnÑn iàe alÑnmasÑndan itibaren altÑ ay geçmedikçe bozulamayacaÜÑ kuralÑnÑ getirmiàtir. Bu bir anlamda gemiadamÑna ià güvencesi saÜlamaktadÑr. Bu durum bildirimli fesihler için geçerlidir. Bildirimsiz (önelsiz veya ià sözleàmesinin kendiliÜinden feshedildiÜi hallerde) fesihlerde altÑ aylÑk süre aranmaz. GemiadamÑ ile iàveren arasÑndaki ià sözleàmesinin haklÑ neden olmadan altÑ aylÑk süre dolmadan feshi halinde, taraflar asgari süreye kadar uÜradÑÜÑ zararlarÑ, mahrum olduklarÑ haklarÑ isteyebilirler. VI. Deneme Süresi Þà sözleàmesinin taraflarÑ olan iàveren ve iàçi, kesin bir ià sözleàmesi iliàkisinden önce karàÑlÑklÑ olarak bir deneme süresine ihtiyaç duyabilirler. Þà sözleàmesi iliàkisinin iàveren ve iàçi arasÑnda kiàisel, sürekli ve baÜÑmlÑlÑÜa dayalÑ iliàkiler kurduÜu dikkate alÑndÑÜÑnda, taraflarÑn bir deneme süresi öngörmelerinin haklÑ dayanaÜÑ bulunmaktadÑr. Þàveren, iàçinin bilgisi, yetenekleri, çalÑàkanlÑÜÑ ve kiàiliÜi konusunda bilgi sahibi olmak, iàçi de iàyerinin ve çalÑàma koàullarÑnÑn kendisine uygun düàüp düàmeyeceÜini anlamak isteyebilir10. Bu gereksinim nedeni ile deneme süreli ià sözleàmeleri uygulama alanÑ bulmuà ve yasal düzenlemelerde yer almÑàtÑr. Þàveren ve iàçi arasÑnda yapÑlan her ià sözleàmesinde deneme süresinin varlÑÜÑndan söz edilemez. Deniz Þà Kanunu’nda yukarÑda açÑklandÑÜÑ üzere belirli süre veya sefer için yapÑlan ià sözleàmelerinde deneme süresi öngörülemez. Daha önce bir iàyerinde çalÑàmÑà olan iàçinin, tekrar aynÑ iàyerine yeniden iàe alÑnmasÑ halinde bir denemeye tabi tutulmasÑ, iàveren iàçinin özelliklerini daha önce tanÑmÑà olduÜundan, dürüstlük kuralÑna aykÑrÑdÑr11. 854 sayÑlÑ Deniz Þà Kanunu’nun 10. maddesinde, bu Kanun kapsamÑnda çalÑàanlarÑn, süresi belirli olmayan ià sözleàmelerinde deneme süresinin bir ay olduÜu belirtilmiàtir. 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’ndaki düzenlemeden farkÑ, sadece belirsiz süreli ià sözleàmeleri için de- EYLÜL ’11 neme koàulu getirilmesidir. Oysa 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu kapsamÑnda çalÑàanlar için bir ayÑrÑm getirilmemià, belirli süreli ià sözleàmeleri için de deneme süresinin kararlaàtÑrÑlabileceÜi öngörülmüàtür. 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nda süre 2 ay ve toplu ià sözleàmesi ile bu sürenin 4 aya kadar çÑkarÑlabileceÜi öngörülmesine raÜmen, Deniz Þà Kanunu’nda bir ay olarak belirtilmià ve artÑrÑlacaÜÑ yönünde açÑk düzenleme getirilmemiàtir. Bu nedenle gemiadamÑnÑn belirsiz süreli ià sözleàmesinin deneme kaydÑnÑn toplu ià sözleàmesi ile de düzenlense bile bir aydan fazla deneme süresi getirilmesi mümkün deÜildir. Aksi düzenleme iàçi aleyhinedir. KÑyas yolu ile de uygulanamaz12. Yasal deneme süresi olan bir aylÑk süreleri aàan deneme süreli ià sözleàmesinin, bu düzenlemeye yönelik hükmü geçersiz kabul edilmelidir. Bu geçersizlik sözleàmenin tümünü etkilememelidir. Bu durumda geçersiz olan hükmün yerini yasadaki düzenleme almalÑdÑr. Taraflarca daha uzun bir deneme süresinin kararlaàtÑrÑlmasÑ halinde, ià akdinin tümünün veya deneme kaydÑnÑn geçersiz sayÑlmasÑ söz konusu olmamalÑ, kÑsmi geçersizlik yaptÑrÑmÑ uygulanarak sadece süreye iliàkin hüküm geçersiz kabul edilmeli (BK 20/2) ve Yasadaki bir aylÑk süre uygulanmalÑdÑr13. Deneme koàulu öngören ià sözleàmesinin özelliklerinden biri, madde uyarÑnca taraflarÑn deneme süresi içinde sözleàmeyi bildirimsiz ve tazminatsÑz feshetme haklarÑna sahip olmalarÑdÑr. Þàçi veya iàveren deneme süresi içinde bu yetkisini kullanmakla, bozucu àart gerçekleàmià, böylece sözleàme son bulmuà olacaktÑr. Bu yetkinin kullanÑlmasÑnda maddedeki “bildirimsiz” deyimi ile bir bildirim süresine uymak zorunluluÜu bulunmamaktadÑr. Ancak taraflar deneme süresi için fesihte sözleàmede bir önel kararlaàtÑrmÑàlar ise, buna uymak zorundadÑrlar. Þà sözleàmesinin deneme süresi kaydÑyla yapÑlmÑà olmasÑ, istisnai bir durumdur. GemiadamÑnÑn iàe yeni girmià olmasÑ ise, tek baàÑna, deneme süresinin taraflarca öngörülmüà olduÜunun delili sayÑlmaz. Þàe girdiÜi tarihten baàlayarak bir ay geçmeden ià sözleàmesini, kendisinin veya iàverenin ihbar öneli verme- SßCßL den feshetmesi, deneme süresi içinde ià sözleàmesinin feshedildiÜini göstermez. Bu nedenle gemiadamÑ ile yapÑlan belirli süreli ià sözleàmesinde deneme kaydÑ açÑkça yer almalÑdÑr. Þàçi ve iàveren arasÑnda imzalanan ià sözleàmesinde bir deneme süresi kararlaàtÑrÑldÑÜÑnda, biri baÜlayÑcÑlÑÜÑ olmayan deneme süreli ià sözleàmesi diÜeri bu süre geçtikten sonra taraflar arasÑnda kesinleàmià ià sözleàmesi olmak üzere iki farklÑ sözleàme söz konusu deÜildir14. BaàlangÑçtan itibaren deneme süresini de kapsayan belirli veya belirsiz süreli bir tek ià sözleàmesi bulunmaktadÑr. Deneme süresi sona erdikten sonra iàçi ve iàveren fesih yetkisini kullanmamÑàlarsa, devam eden ià sözleàmesi, sözleàmenin bozulmasÑna iliàkin 854 sayÑlÑ Deniz Þà Kanunu’ndaki kurallara baÜlÑ olarak devam eder. Sözleàme devam ederken deneme süresi bitiminde fesih yetkisinin kullanÑlmayacaÜÑnÑn diÜer tarafa bildirilmesine gerek yoktur. Kanunun 10/2. maddesi uyarÑnca “Bu süre içinde taraflar hizmet akdini bildirimsiz ve tazminatsÑz bozabilirler. Ancak gemiadamÑnÑn çalÑàtÑÜÑ günler için ücret hakkÑ saklÑdÑr”. Bu hükme göre, belirsiz süreli ià sözleàmesi herhangi bir bildirim süresi verilmeksizin ve herhangi bir tazminat ödeme zorunluluÜu olmaksÑzÑn, deneme süresi içinde derhal feshedilebilir. Þà sözleàmesini bu süre içinde fesheden iàçi veya iàverenin herhangi bir gerekçe gösterme zorunluluÜu yoktur. Deneme süresi içinde feshin en önemli sonucu, fesheden tarafÑn ihbar tazminatÑ ödememesidir. GemiadamÑnÑn çalÑàtÑÜÑ günler için ücret hakkÑ saklÑdÑr. Belirtilen ücret kavramÑ içinde, ià görme edimi karàÑlÑÜÑ ücreti dÑàÑnda, hafta tatili, Ulusal Bayram ve genel tatil ile fazla mesai çalÑàma karàÑlÑÜÑ ücretlerinin anlaàÑlmasÑ gerekir. VII. Deniz ÜÛ SözleÛmesi Yapma ÖzgürlüÙü ve SÍnÍrlarÍ Anayasa’nÑn 48. maddesinde “Herkes, dilediÜi alanda çalÑàma ve sözleàme hürriyetlerine sahiptir. Özel teàebbüsler kurmak serbesttir. Devlet, özel teàebbüslerin millî ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürüme51 EYLÜL ’11 SßCßL sini, güvenlik ve kararlÑlÑk içinde çalÑàmasÑnÑ saÜlayacak tedbirleri alÑr.” Buna göre taraflar, özgür iradeleriyle iliàkilerini sözleàmelerle düzenleyip biçimlendirebilirler. Bir sözleàmenin ne zaman ve ne àekilde sona ereceÜine ancak sözleàmenin taraflarÑnca karar verilebilir. Anayasa’nÑn 48. maddesinde koruma altÑna alÑnan bu özgürlük, sözleàme yapma serbestisi yanÑnda yapÑlan sözleàmelere dÑàarÑdan müdahale yasaÜÑnÑ da içerir. Bu kural, özel kiàiler arasÑndaki hukuksal iliàkileri düzenleyen temel hukuk kuralÑdÑr. Sözleàme serbestîsi, yasalarÑn çizdiÜi çerçeve ile sÑnÑrlÑdÑr. Özel hukuktaki ekonomik iliàkileri düzenleyen temel yasa olan Borçlar YasasÑ’nÑn 19. maddesinde konu kurala baÜlanmÑàtÑr. 19. maddede, “Bir akdin mevzuu, kanunun gösterdiÜi sÑnÑr dairesinde serbestçe tayin olunabilir. Kanunun kat’i surette emreylediÜi hukuki kaidelere veya kanuna muhalefet; ahlâka (adaba) veya umumi intizama veyahut àahsi hükümlere müteallik haklara mugayir bulunmadÑkça, iki tarafÑn yaptÑklarÑ mukaveleler muteberdir.” denilmektedir15. Kiàiler sözleàme serbestliÜi ilkesine göre kanun tarafÑndan düzenlenmià olan sözleàme tiplerinden ayrÑ karma veya nev’i àahsÑna münhasÑr sözleàmeler yapmak ve bunlarÑn koàullarÑnÑ diledikleri gibi tespit etmek, hukuka, ahlak ve adaba aykÑrÑ olmamak àartÑyla kanun tarafÑndan düzenlenmià olan sözleàmelerin fizyolojisini deÜiàtirmek ve konusunu yasal sÑnÑrlar içinde serbestçe tayin etmek hakkÑna haiz bulunmaktadÑr16. Ancak ià hukukunda iàçilerin korunmasÑ ilkesi uyarÑnca bazÑ hallerde ià sözleàmesinin kurulmasÑnÑn yasaklanmasÑ, bazÑ durumlarda ise tam aksine iàverenlere ià sözleàmesi yapma zorunluluÜu getirilmiàtir. Anayasa’nÑn 50. maddesi uyarÑnca “Kimse yaàÑna, cinsiyetine ve gücüne uymayan iàlerde çalÑàtÑrÑlamaz. Küçükler ve kadÑnlar ile bedeni ve ruhi yetersizliÜi olanlar çalÑàma àartlarÑ bakÑmÑndan özel olarak korunurlar”. 7292 sayÑlÑ Trimci ve Ateàçi SÑfatÑ ile Gemilerde Þàe AlÑnacaklarÑn Asgari YaàÑnÑn Tesbitine Dair 15 sayÑlÑ Sözleàmenin Tasdikine Dair Kanun ve 15 sayÑlÑ Sözleàmenin 2. maddesine 52 göre “18 yaàÑndan küçük kimseler tirimci ve ateàçi sÑfatÑ ile gemilerde çalÑàtÑrÑlamaz”. Yine 7293 sayÑlÑ Kanunla onaylanan deniz iàlerinde çalÑàtÑrÑlacak çocuklarÑn asgari yaà haddinin tesbiti hakkÑndaki 58 sayÑlÑ Sözleàme gereÜince de, münhasÑran aynÑ aile efradÑnÑn çalÑàtÑÜÑ gemiler hariç, diÜer gemilerdeki iàlerde 15 yaàÑndan aàaÜÑ çocuklar çalÑàtÑrÑlamayacaktÑr. Özellikle gemi taàÑma iàleri önemli olduÜundan ve vasÑf gerektirdiÜinden, bir gemiadamÑnÑn, gemilerde çalÑàabilmesi için Gemi AdamlarÑ YönetmeliÜi hükümlerine uygun olarak gerekli yeterliÜi haiz olmasÑ ve gemiadamÑ cüzdanÑna sahip bulunmasÑ gerekir. DiÜer taraftan Türk bayraÜÑ taàÑyan ve Deniz Þà Kanunu kapsamÑnda bulunan gemiadamÑ yabancÑ uyruklu ise 4817 sayÑlÑ YabancÑlarÑn ÇalÑàma Þzinleri HakkÑnda Kanunun 16. maddesi uyarÑnca “Türkiye’nin taraf olduÜu ikili ya da çok taraflÑ sözleàmelerde aksi öngörülmedikçe çalÑàmaya baàlamadan önce izin almalÑdÑr”. Zira Deniz Þà Kanunu’nun 4. maddesinde “Bu kanun hükümleri, mütekabiliyet esaslarÑna göre Türk gemiadamlarÑna aynÑ mahiyette haklar tanÑyan devletlerin uyruÜunda olup bu kanun kapsamÑna giren gemilerde çalÑàan gemiadamlarÑna da uygulanÑr.” kuralÑna yer verilmiàtir. Özürlü ve hükümlü çalÍÛtÍrma zorunluluÙu: Deniz Þà Kanunu’nun 13. maddesine göre “Bu kanunun kapsamÑna giren iàveren veya iàveren vekilleri, iàyerlerinde Þà Kanununun ve bununla ilgili tüzüÜün bu konuda koyduÜu hükümler, esaslar, ölçüler ve àartlara göre sakat ve eski hükümlü gemiadamÑ çalÑàtÑrmak zorundadÑr”. Esaslar ve ölçüler, 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 30. maddesi ile bu konuda çÑkarÑlan yönetmelikte belirlenmiàtir. Genel olarak “Þàverenler, elli veya daha fazla iàçi çalÑàtÑrdÑklarÑ özel sektör iàyerlerinde yüzde üç özürlü, kamu iàyerlerinde ise yüzde dört özürlü ve yüzde iki eski hükümlü iàçiyi meslek, beden ve ruhi durumlarÑna uygun iàlerde çalÑàtÑrmakla yükümlüdürler. AynÑ il sÑnÑrlarÑ içinde birden fazla iàyeri bulunan iàverenin bu kapsamda çalÑàtÑrmakla yükümlü olduÜu iàçi sayÑsÑ, toplam iàçi sayÑsÑna göre hesaplanÑr”. EYLÜL ’11 Özürlü ve eski hükümlü ile ià sözleàmesi yapma zorunluluÜu nedeni ile Deniz Þà Kanunu’nun kapsamÑndaki iàyerlerinde iàveren 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 30. maddesi ve bu maddeye istinaden çÑkarÑlan 25.04.2009 tarihinde yürürlüÜe giren Yurtiçinde Þàe Yerleàtirme Hizmetleri HakkÑnda Yönetmelik hükümlerini dikkate almak zorundadÑr. VIII. Deniz ÜÛ SözleÛmesinin GeçersizliÙi ve Üptali Þà sözleàmesi yapÑldÑÜÑ sÑrada taraflarÑn ehliyeti yoksa veya kanunun aradÑÜÑ àekil àartÑna uygun olarak kurulmamÑàsa yahut emredici hukuk kurallarÑna, kamu düzenine kiàilik haklarÑna, ahlaka aykÑrÑ düàüyorsa veyahut konusu imkansÑzsa (BK. Md. 19-10, YBK. Mad. 26 vd) geçersizdir17. Kural olarak bu geçersizlik geçmiàe etkili olarak hüküm ve sonuç doÜurur. Ancak öÜretide ià hukuku açÑsÑnda geçersizliÜin ià sözleàmesi için baàtan itibaren geçersiz sayÑlmasÑnÑn sözleàmenin sürekli ve kiàisel iliàki kuran özelliÜi ile ià hukukunun iàçiyi koruyan özelliÜine ters düàtüÜü de belirtilmektedir18. Þàçi geçersizlik anÑna kadar çalÑàtÑÜÑndan ve kÑdemine baÜlÑ olarak yasalardan kaynaklanan haklarÑnÑ talep edemez hale geleceÜinden ià özellikle hukuk düzeninin temel ilkelerine aykÑrÑ düàmeyen, kamu düzenini, ahlakÑ aÜÑr biçimde ihlal etmeyen sözleàmelerde geçersizliÜin geleceÜe dönük etki göstermesi gerektiÜi kabul edilmelidir. Aksi durumlarda örneÜin fuhuà, kaçakçÑlÑk, kalpazanlÑk, olmasÑ halinde sözleàme baàtan itibaren geçersiz kabul edilmelidir19. Geçersizlik halleri dÑàÑnda ià sözleàmesi hata, hile, tehdit veya gabin gibi iradeyi sÑnÑrlayan, sakatlayan nedenlerle kurulduÜu iddia edildiÜinde, ileri süren ià sözleàmesinin iptalini bir yÑl içinde isteyebilir. Bu halde ià sözleàmesi geçerli olarak kurulmuàtur. Þptal edildiÜinde geçersizlik geleceÜe dönük olarak sonuç doÜuracaktÑr. SßCßL 2 Süzek, Sarper: Þà Hukuku, 4. BasÑ, Þstanbul 2008, s. 132, Y. 9. HD. 10.11.1967 gün ve 1967/8386 E., 1967/10365 K. sayÑlÑ karar. 3 Süzek, S. s. 211, 212. 4 MollamahmutoÜlu, Hamdi: Þà Hukuku, 2. basÑ, Ankara 2005, s. 205. 5 MollamahmutoÜlu, Hamdi: Þà Hukuku, 2. basÑ, Ankara 2005, s. 205. 6 Y. 9. HD. 13.07.2009 gün ve 2008/876 E., 2009/20602 K. sayÑlÑ karar. 7 Süzek, S. s. 219, MollamahmutoÜlu, H. s. 238. 8 Y. 9. HD. 31.03.2004 gün ve 2003/18400 E., 2004/ 6635 K. sayÑlÑ karar. 9 Y 9. HD. 17.11.2008 gün ve 2007/29821 E., 2008/31045 K. sayÑlÑ karar. 10 Süzek, S. s. 237. 11 YargÑtay 9. HD. 25.11.2008 gün ve 2008/6168 Esas, 2008/32048 Karar sayÑlÑ ilamÑ. “Þàyerinde geçici ià iliàkisi kapsamÑnda olsa dahi çalÑàmakta olan bir iàçi ile fiilen ifa ettiÜi görevde çalÑàmasÑ için deneme süreli ià sözleàmesi yapÑlmasÑnda hukuki bir menfaat bulunmamaktadÑr. DavacÑ iàçi deneme süresini içeren sözleàmenin yapÑldÑÜÑ sÑrada, yaklaàÑk 5 ay süreyle iàyerinde genel servisler müdürü olarak çalÑàmaktadÑr. Bu nedenle ià sözleàmesinde yazÑlÑ olan deneme kaydÑ geçersizdir”. Kiàisel aràiv. 12 KaràÑ görüà. ÖZBEK, O.: Yorum ve YargÑtay KararlarÑ Þle Deniz Þà Kanunu, 2. BasÑ, Þstanbul, 2003. 13 Süzek, S. s. 238. 14 Süzek, S. s. 239. 15 6098 sayÑlÑ Türk Borçlar Kanunu (01.07.2012 tarihinde yürürlüÜe girecek) Madde: 26. Taraflar, bir sözleàmenin içeriÜini kanunda öngörülen sÑnÑrlar içinde özgürce belirleyebilirler. Madde: 27. Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kiàilik haklarÑna aykÑrÑ veya konusu imkânsÑz olan sözleàmeler kesin olarak hükümsüzdür. Sözleàmenin içerdiÜi hükümlerden bir kÑsmÑnÑn hükümsüz olmasÑ, diÜerlerinin geçerliliÜini etkilemez. Ancak, bu hükümler olmaksÑzÑn sözleàmenin yapÑlmayacaÜÑ açÑkça anlaàÑlÑrsa, sözleàmenin tamamÑ kesin olarak hükümsüz olur. 16 Anayasa Mahkemesi, 08.01.2009 gün ve 2005/165 Esas, 2009/4 Karar sayÑlÑ karar. 17 Süzek, S. s. 287. 18 Süzek, S. s. 287. 19 Süzek, S. s. 288. DÜPNOTLAR 1 Y. HGK. 07.12.1966 gün ve 818-311 sayÑlÑ kararÑ. “Gemide çalÑàtÑrÑlan kimselerden, belli bir süre hizmet akdiyle baÜlÑ olarak gemide veya istisnaen gemiye çeken römorkörde çalÑàan kimseleri anlamak gerekir”. 53 EYLÜL ’11 SßCßL Av. Mehmet TEKERGÜL Üstanbul Barosu ÜÛyerinde Elektronik Gözetim UygulamalarÍ Günümüzde geliàen teknoloji ile birlikte bilgisayarlar günlük hayatÑn içinde temel olarak nitelendirilebilecek bir yer edinmià bulunmaktadÑr. Söz konusu durum iàyeri sÑnÑrlarÑ içerisinde de geçerlidir. Nitekim bugün birçok orta ve büyük ölçekli iàyerinde bilgisayarlarla birlikte yeni bilgi ve iletiàim teknolojilerinin kullanÑmÑ yaygÑnlaàmÑà bulunmaktadÑr. Þàçiler internetin saÜladÑÜÑ kolaylÑklardan sadece iàlerini ifa etmeye yönelik olarak faydalanmamakta, ià saatleri içinde internet ortamÑnda yasal olmayan müzik parçalarÑ yükleme, eà zamanlÑ sohbet ortamlarÑna katÑlma ve hatta pornografik veya ÑrkçÑ sitelere girmek suretiyle hem iàyerinde iàle ilgili olmayan uÜraàlarla vakit geçirmekte hem de iàverenleri açÑsÑndan yeni riskleri gündeme getirmektedirler. AyrÑca günümüzde iàletme bilgilerinin internet aÜÑ üzerinde yer almaya baàlamasÑ, söz konusu bilgilerin iàletme içi veya dÑàÑndan gelebilecek saldÑrÑlara açÑk olmasÑna da neden olmaktadÑr. Þà iliàkisinin taraflarÑndan iàveren, kaynaklarÑn korunmasÑ, iàletmesel nedenler, 54 bilgi akÑàÑnÑn kontrolü, hukuki ve cezai sorumluluÜa karàÑ korunma veya yasal sorumluluk gerekliliÜi, performans deÜerlendirmesi, verimlilik ölçümü, güvenlik endiàeleri àeklinde tanÑmlanabilecek nedenlerden ötürü iàçisinin internet kullanÑmÑnÑ, e-mail trafiÜini ve telefon görüàmelerini denetleme gereÜi duyabilecektir. Bu durumda, mevcut teknolojik geliàmeler, iàyerinde iàverenin yönetim hakkÑna dayanarak kendisini ve iàletmenin çÑkarlarÑnÑ korumak ve iàçilerin ià görme borcunu ifa edip etmediklerini kontrol etme amacÑyla kullanÑlan birer araç olarak da karàÑmÑza çÑkmaktadÑr. Öncelikle, iàçilerin kendilerine tahsis edilen araçlarÑ, kullanÑm amacÑ dÑàÑnda kendi kiàisel ihtiyaçlarÑ için kullanmalarÑ iàverenler açÑsÑndan üretim ve verimlilik kaybÑ anlamÑna gelmektedir. ÖrneÜin; internet üzerinden iàçilerin gönderdikleri e-mailler ve yine internetten yüklenen bazÑ programlar, telif haklarÑna iliàkin yasalarÑn ihlali veya virüs taàÑyan mesajlarla üçüncü kiàilere zarar verilebilmesi gibi sonuçlarÑ ortaya çÑkarabilmektedir. EYLÜL ’11 Marx’a göre “gözetim”, emek ve sermayenin arasÍndaki mücadelenin bir unsurudur. Bununla birlikte, iàçilerin, iàyerinde bulunduklarÑ süre içinde özel hayatlarÑnÑn gizliliÜinin korunmasÑnÑ ve bu gizliliÜe saygÑ gösterilmesini beklemekte haklÑ olduklarÑ unutulmamalÑdÑr. Þàte burada, iàverenin iàyeri düzeni ve iàletme menfaatlerini koruma, iàçilerin fiilleri nedeniyle oluàabilecek zararlarÑ engelleme, yönetim hakkÑ ve disiplin hakkÑ ile iàçinin özel hayatÑnÑn gizliliÜi kavramlarÑ karàÑ karàÑya gelmekte ve bu çatÑàan haklar karàÑsÑnda bir denge kurulmasÑ gerekliliÜi ortaya çÑkmaktadÑr. Öte yandan, ekonomik, ticari, sosyal ve siyasal boyutlarÑyla yaàamakta olduÜumuz dünyayla bütünleàme süreci, iàçinin özel yaàamÑnÑn korunmasÑ konusundaki ulusal düzenlemelerin birbiriyle uyumlu hale gelmesini gerektirmekte; uluslararasÑ kuruluàlarca bu konuda uyulmasÑ gereken ya da en azÑndan tavsiye edilen hukuki belgeler üretilmektedir. Türkiye’nin bu düzenlemelerin çoÜunluÜuna àu an ya da gelecekte uymak zorunda olmasÑ, konunun öneminin bir diÜer boyutunu oluàturmaktadÑr. GÖZETÜM KAVRAMI VE GÖZETÜMÜN TARÜHSEL GELÜÚÜMÜ Gözetim kavramÑ iki farklÑ anlamda ele alÑnabilir. Birinci anlamÑyla gözetim, hakkÑnda toplandÑÜÑ bireylerin davranÑàlarÑnÑ yönetmek üzere kullanÑlabilen àifrelenmià bilgi birikimini ifade ederken; ikinci anlamÑyla, bazÑ bireylerin davranÑàlarÑnÑn, bunlar üzerinde otorite kuran diÜer bazÑ bireyler tarafÑndan doÜrudan izlenmesini içerir1. Bunlardan ilkini depolayarak gözetim, ikincisini ise izleyerek gözetim àeklinde isimlendirmek mümkündür. ÇalÑàma konumuz olan, iàyerinde elektronik gözetim uygulamalarÑ her iki anlamda gözetimi de kapsamÑna almaktadÑr. Gözetim kavramÑ sadece içinde bulunduÜumuz döneme ait bir kavram deÜildir. Þnsanlar tarih boyunca, ne yaptÑklarÑnÑ kontrol etmek, kaydettikleri ilerlemeyi görmek ve daha da SßCßL önemlisi toplumsal örgütleme ve koruma amacÑyla diÜerlerine bakmÑàlar, onlarÑ gözetlemiàlerdir. Devletin toplum ve ülkesi üzerindeki gözetimi ise, etkin bir àekilde modernizmin erken dönemleriyle birlikte ortaya çÑkmÑàtÑr. Erken modern dönem diye de adlandÑrÑlan bu modernleàmenin ilk döneminde yaàanan geliàmeyle birlikte, artÑk yeni bir gözetim düzenine geçilmià, toplumsal yapÑlanma da buna baÜlÑ olarak yeniden àekillenmiàtir. Sosyal hayatÑn kurumsallaàmÑà bir àekilde yaygÑn olarak gözetimi modernizm ile birlikte ortaya çÑkmÑàtÑr. Ancak bu modern dönem aynÑ zamanda demokrasiye iliàkin deÜerlerin de hÑzla yükseldiÜi dönemdir. Bu itibarla gözetim, paradoksal biçimde aydÑnlanma ve demokrasiyle paralel olarak yaygÑnlaàmÑàtÑr. DolayÑsÑyla tarihsel olarak gözetimin geliàmesi karmaàÑktÑr. Kimin kimi gözlediÜi ve bunun etkilerinin ne olduÜu sorusu, belirli bir dönemdeki belirli sosyal durumlara atÑf yapÑlmaksÑzÑn cevaplanamayacaktÑr2. Modern devlet, rasyonel toplumu oluàturmak için sosyal hayatÑn büyük bir bölümüne müdahale ederken ve toplumu istediÜi àekilde yönlendirmek için kurallar koyarken, bir taraftan da bunlara uyulup uyulmadÑÜÑnÑ denetlemek ve kendi öngördüÜü toplum düzenine karàÑ gizli bir takÑm faaliyetler yürütülüp yürütülmediÜinin bilgisine sahip olmak ister. AyrÑca toplumda baà gösteren rahatsÑzlÑklar ve sosyal gerilimler de ancak iyi bir gözetimle önceden öngörülebilecektir. Bu nedenle modernizmin getirdiÜi tüm teknolojik imkânlarÑ kullanarak, toplum içerisindeki gözetimi sürekli kÑlabilmek, modern devlette görülen en güçlü eÜilimlerdendir3. Burada her ne kadar makro düzeyde devletin toplum üzerindeki gözetimi ele alÑnÑyor olsa da, modern zamanlarda diÜer sosyal alanlarda da gözetimin giderek yaygÑnlaàtÑÜÑ ve sistematik hale geldiÜi görülmektedir. ÖrneÜin özellikle üretim faaliyetlerinde, iàçinin etkin kullanÑmÑna yönelik olarak, onun yeterince çalÑàÑp çalÑàmadÑÜÑ sürekli gözetlenerek, iàverenin ondan en etkin faydayÑ saÜlamasÑna imkan tanÑnmaya çalÑàÑlmÑàtÑr. Sosyal teoride, sistematik izleme olarak ad55 EYLÜL ’11 SßCßL landÑrÑlan gözetim konusuna, ilk olarak Karl Marx dikkat çekmiàtir. Marx’a göre “gözetim”, emek ve sermayenin arasÑndaki mücadelenin bir unsurudur. KöleliÜin ortadan kalkmasÑ ve kapitalizmin geliàimine paralel olarak, emeÜin eski yöntemlerle çalÑàtÑrÑlmasÑ imkansÑzlaàmÑàtÑr. Biçimsel olarak özgür hale gelmià olan iàçilerin düàük maliyetle en yüksek üretimi saÜlayacak àekilde çalÑàtÑrÑlabilmeleri için, kapitalist yöneticiler kendilerini iàçileri denetlemek zorunda hissetmiàlerdir. Bu sebeple iàçileri gözetmek ve disiplin altÑna alÑnmÑà bir güç olarak boyun eÜmelerini saÜlamak için, günümüzde “yönetim” olarak bildiÜimiz àey geliàmiàtir. Þàçileri fabrikalarda ve atölyelerde bir araya getirme fikri sÑk sÑk, teknik verimliliÜi azamiye çÑkarmanÑn, makinelerin tam kullanÑmÑnÑ saÜlamanÑn bir yolu olarak görülmüàtür. Oysa Marx’a göre fabrikalarÑn kullanÑmÑ ve iàçilerin faaliyetlerinin gözetimi yoluyla, emeÜin disiplininin saÜlanmasÑ, en az ötekiler kadar önemlidir4. Her ne kadar tek yanlÑ olsa da Marx’Ñn görüàleri, modern gözetim kavramÑnÑn anlaàÑlmasÑ bakÑmÑndan önem taàÑmaktadÑr5. Kuàkusuz gözetim kavramÑnÑn tanÑmlanmasÑ konusunda en çarpÑcÑ deÜerlendirme Michel Foucault tarafÑndan yapÑlmÑàtÑr. Foucault, gözetimi sadece örgütler açÑsÑndan deÜil, toplumun genelinde daha genià bir disiplin baÜlamÑnda ele almÑàtÑr. O’na göre modern toplumun kendisi disipliner bir toplumdur. Bu toplumda iktidar teknikleri ve stratejileri daima var olmuàtur. Bunlar, baàlangÑçta ordular, hapishaneler ve fabrikalar gibi belli kurumlar içinde geliàseler bile etkileri sosyal hayatÑn dokusuna nüfuz etmiàtir6. Foucault, modern toplumda gözetim kavramÑnÑ tanÑmlamak için Þngiliz filozof Jeremy Bentham’Ñn tasarladÑÜÑ “Panopticon hapishanesi” metaforunu kullanmÑàtÑr7. Panopticon, bir hapishane olduÜu gibi bir iàyeri, okul ya da hastane de olabilir. Bentham’Ñn Panopticon’u, bu düzenlemenin mimari biçimidir. Bunun ilkesi, bilinmemektir. Çevrede silindir àeklinde bir bina, merkezde bir kule; bu kulenin de halkanÑn iç cephesine bakan genià pencereleri vardÑr. Çevrede bina hücrelere bölünmüàtür ve bunlardan her biri binanÑn tüm kalÑnlÑÜÑnÑ kat 56 etmektedir. BunlarÑn, biri içeri bakan ve kuleninkilere karàÑ gelen, diÜeri de dÑàarÑ bakan ve ÑàÑÜÑn hücreye girmesine olanak veren ikiàer pencereleri vardÑr. Bu durumda merkezdeki kulede tek bir gözetmen ve her bir hücreye tek bir deli, bir hasta, bir mahkûm, bir iàçi veya bir ilkokul çocuÜu kapatmak yeterlidir. Geriden gelen ÑàÑk sayesinde, çevre binalarÑn içindeki küçük siluetleri olduÜu gibi kavramak mümkün olabilmektedir. Burada her oyuncu tek baàÑnadÑr, tamamen bireyselleàmiàtir ve sürekli olarak görülebilir durumdadÑr. Görülmeden gözetime olanak veren düzenleme, sürekli görmeye ve hemen tanÑmaya olanak veren mekansal birimler oluàturmaktadÑr. Sonuç olarak, hücre ilkesi tersine döndürülmekte veya daha doÜrusu onun üç iàlevi (kapatmak, ÑàÑktan yoksun bÑrakmak ve saklamak) ters yüz edilmektedir. Bunlardan yalnÑzca birincisi korunmakta ve diÜer ikisi kaldÑrÑlmaktadÑr. Tam ÑàÑk altÑnda olma ve bir gözetmenin bakÑàÑ, aslÑnda koruyucu olan karanlÑktan daha fazla yakalayÑcÑdÑr8. Bentham’Ñn Panopticon tasarÑmÑ çok önemli bir görüàe dayanmaktadÑr. Bu da, “asimetrik gözetim”dir. Asimetrik gözetimde kiài, ne zaman gözetlendiÜini bilmemektedir. Böylece yaratÑlan belirsizlik sonucu mahkûm sürekli olarak kurallara uymak zorunda kalmaktadÑr9. Panopticon’da mahkum görülmekte ama görememektedir. Burada gözetlenenler, bir bilginin nesnesi olmakta ancak bir iletiàimin öznesi olamamaktadÑrlar. Böylece Panopticon’un etkisi, tutukluda iktidarÑn otomatik iàleyiàini saÜlayan bilinçli ve sürekli bir görünülebilirlik hali yaratarak kendini göstermektedir. Panopticon’da, hayali iliàkiden gerçek bir tabi olma durumu yaratÑlmaktadÑr. Bu sayede; mahkumu iyi davranmaya, deliyi sakin olmaya, iàçiyi çalÑàmaya, okul çocuÜunu özenli olmaya ya da hastayÑ tedaviye uymaya zorlamak için güç kullanmaya gerek kalmamaktadÑr. Þktidar, gözlem mekanizmalarÑ sayesinde, insanlarÑn tutumlarÑ üzerinde daha etkin olmakta ve daha fazla nüfuz olanaÜÑna sahip olmaktadÑr. Þàletmelerdeki gözetim teknolojileri de, iàyerlerini Panopticon’un bir anlamda elektronik eàitleri haline getirmià sayÑlabilirler. Çünkü EYLÜL ’11 günümüzdeki iàyerlerinde çalÑàanlar fiziksel panoptik hücrelerinde gibidirler. Geçmiàteki benzerleri gibi gözlemci burada da görünmez durumdadÑr. Panopticon hücrelerinde, bu hücreleri iàgal eden insanlar, diÜerlerinden duvarlarla ayrÑlmÑàken, modern iàyeri çalÑàanlarÑ fiziksel yapÑlarÑn yardÑmÑ olmadan elektronik olarak birbirinden ayrÑlmÑàtÑr. Bu nedenle, günümüzdeki gözetim teknolojilerinin eski fiziksel Panopticonlardan daha etkili olduÜu belirtilmektedir10. Þàletmelerde uygulanan modern gözetim sistemlerinin, “elektronik panopticon” àeklinde tanÑmlanmasÑ abartÑlÑ bir yaklaàÑm gibi görülse de geliàmià ülkelerde bu teknolojilere karàÑ alÑnmaya çalÑàÑlan yasal tedbirler, çalÑàanlarda meydana getirdiÜi huzursuzluk ve özel hayatÑn gizliliÜine karàÑ müdahaleler dikkate alÑndÑÜÑnda bu tanÑmlamanÑn bir bakÑma haklÑ olabileceÜi görülecektir. ULUSLARARASI BELGELERDE ÜÚYERÜNDE ELEKTRONÜK GÖZETÜME ÜLÜÚKÜN DÜZENLEMELER UluslararasÍ ÇalÍÛma Örgütü (ILO) Düzenlemeleri UluslararasÑ ÇalÑàma Örgütü’nün (ILO), iàçilerin iàyerinde izlenmesi, internet eriàimleri, e-posta iletiàimi ve telefon konuàmalarÑnÑn denetlenmesi suretiyle bilgi toplanmasÑ ve bu bilgiler iàlenerek iàçinin kiàilik haklarÑnÑn ihlalini önleyecek kurallarÑ içeren bir sözleàmesi bulunmamaktadÑr. Buna karàÑlÑk, bu konudaki eksiklikleri gidermek için ILO’nun 1995 yÑlÑnda yaptÑÜÑ 264. toplantÑsÑnda alÑnan karara istinaden 1 – 7 Ekim 1996’da yapÑlan toplantÑlarda, çalÑàanlarÑn kiàisel bilgilerinin korunmasÑna iliàkin bir davranÑà kodu (“Code of Practice on the Protection of Workers’ Personal Data”) oluàturulmuàtur. Kodun tanÑmlar baàlÑklÑ 3. maddesinde izlemenin (monitoring) tanÑmÑ, bilgisayar, kamera, video cihazlarÑ, ses cihazlarÑ, telefon, diÜer haberleàme araçlarÑ gibi çeàitli izleme yöntemlerini kapsayacak àekilde yapÑlmÑàtÑr. AynÑ maddede SßCßL “iàleme”nin (processing) de tanÑmÑ yapÑlmÑà ve kiàisel bilgilerin toplanmasÑ, depolanmasÑ, birleàtirilmesi, iliàkilendirilmesi ve baàka bir àekilde kullanÑlmasÑnÑ kapsayacaÜÑ belirtilmiàtir. Söz konusu maddede yer alan ve deÜinilmesi gereken bir diÜer husus ise, iàçiye iliàkin tanÑmdÑr. UluslararasÑ ÇalÑàma Örgütü belgeleri genellikle, iàçi tanÑmÑna yer vermeyerek bu görevi ulusal düzenlemelere bÑrakmaktadÑr. Söz konusu genel uygulamadan ayrÑlarak bu davranÑà kodunda iàçi tanÑmÑnÑn yapÑlmasÑnÑn amacÑ ise sadece fiilen çalÑàanlarÑ deÜil, bunlarÑn yanÑ sÑra eski çalÑàanlar ile ià baàvurusunda bulunanlarÑ da kapsam dâhiline almaktÑr11. Bu davranÑà kodunun baÜlayÑcÑ bir etkisi bulunmamaktadÑr. Söz konusu davranÑà kodunda, çalÑàanlarÑn kiàisel bilgilerinin korunmasÑ bakÑmÑndan UluslararasÑ ÇalÑàma Örgütü tarafÑndan benimsenen ilkeler sÑralanmÑàtÑr12. Söz konusu davranÑà kodunun 6. maddesinin 14. bendinin 1. fÑkrasÑnda, çalÑàanlarÑn izlenmesi yasaklanmamakta ancak kÑsÑtlanarak iki àarta baÜlanmaktadÑr. Bu àartlardan ilki iàçilerin izlenmeye baàlanmasÑndan önce durumdan ve nedenlerinden, zaman çizelgesinden, izlemede kullanÑlacak yöntemlerden, toplanacak bilgilerden kural olarak yazÑlÑ bir àekilde haberdar edilerek açÑk ve yazÑlÑ rÑzalarÑnÑn alÑnmasÑdÑr. Þàçinin yazÑlÑ rÑzasÑnÑn olmadÑÜÑ veya bilgilendirmenin yazÑlÑ àekilde yapÑlmadÑÜÑ durumlarda ise iàçinin izlenmesine yönelik onayÑnÑn olduÜunun veya iàçinin bu hususta önceden bilgilendirildiÜinin ispat edilmesi gerekecektir. Burada amaçlanan ise iàçinin, izleme faaliyetinin kapsamÑna iliàkin yeterli bilgiye sahip olarak karar vermesini saÜlamaktÑr. Maddede öngörülen diÜer àart ise izleme faaliyetini gerçekleàtirecek iàverenlerin, çalÑàanlarÑn özel hayatlarÑna en az müdahale edecek yöntemi seçmeleri gerekliliÜidir. Bu àart ile iàçilerin özel hayatlarÑnÑn gizliliÜi, iàverenler tarafÑndan tercih edilen izleme yöntemi karàÑsÑnda daha üstün tutulmaktadÑr. AynÑ maddenin 14. bendinin 2. ve 3. fÑkralarÑnda ise gizli izlemenin àartlarÑna deÜinilmiàtir. Buna göre; iàyerinde iàçilerin gizli olarak izlenebilmeleri için ulusal düzenlemeler kapsamÑn57 EYLÜL ’11 SßCßL da bu izlemeye izin veriliyor olmasÑ veya suç teàkil eden ya da doÜruluk ve baÜlÑlÑÜa aykÑrÑ davranÑàlarÑn varlÑÜÑna iliàkin bir àüphe ile bu àüphenin geçerli bir nedene dayandÑÜÑnÑ gösteren olgularÑn bulunmasÑ gerekmektedir. Yine aynÑ davranÑà kodunun “bireysel haklar”Ñ düzenleyen 11. maddesinde belirlenmià olan àartlara uyulmasÑnÑ saÜlayabilmek için toplu ià sözleàmesi, çalÑàma koàullarÑ veya iàyeri politikasÑnda uygulanmasÑ basit ve iàçiler tarafÑndan kolaylÑkla ulaàÑlabilecek bir àikayet prosedürünün iàletilmesi gerekliliÜine de yer verilmiàtir. Þà hayatÑnda esnekliÜin azami seviyede saÜlanabilmesi amacÑnÑ taàÑyan kodun baÜlayÑcÑ bir etkisi bulunmamaktadÑr. Bu niteliÜi itibariyle de ulusal hukuklarÑn, düzenlemelerin, uluslararasÑ çalÑàma standartlarÑnÑn veya kabul edilmià diÜer standartlarÑn yerini almamaktadÑr. Söz konusu belgenin, iàletme düzeyinde yararlÑ olabilmesi adÑna yasal düzenlemelerin, toplu ià sözleàmelerinin, çalÑàma koàullarÑnÑn, çalÑàma politikalarÑnÑn ve pratik önlemlerin geliàmesinde rehber olarak kullanÑlmasÑ da mümkündür13. UluslararasÑ ÇalÑàma Örgütü çalÑàanlarÑn özel hayatlarÑnÑn gizliliÜi hakkÑ ana baàlÑÜÑ altÑnda kiàisel bilgilerin korunmasÑna, iàyerinde kontrol ve izlemeye ve iàyerinde yapÑlan muayenelere iliàkin olmak üzere toplam üç çalÑàmayÑ da bu hususta yol gösterici prensipler olarak yayÑmlamÑàtÑr14. Avrupa BirliÙi Avrupa BirliÜi düzenlemelerinde konuya iliàkin en temel düzenleme 7 – 8 AralÑk 2000 tarihinde gerçekleàtirilen “Nice Zirvesi’nde onaylanan Avrupa BirliÜi Temel Haklar ßartÑ’nÑn 7. maddesinde yer almaktadÑr. Buna göre, “… Herkes özel ve aile hayatÑna, konutuna ve haberleàmesine saygÑ gösterilmesi hakkÑna sahiptir.” ßart’Ñn 8. maddesinde ise kiàisel verilerin korunmasÑ düzenlenmià olup, “Herkes, kendisine iliàkin kiàisel verilerin korunmasÑnÑ isteme hakkÑna sahiptir. Bu tür bilgiler, belirtilen amaçlar için ve ilgili kiàinin onayÑna veya yasada öngörülen baàka meàru temele dayalÑ olarak adil bir àekilde kullanÑlmalÑdÑr. Herkes, kendisi hakkÑn58 da toplanmÑà olan bilgilere eriàme ve bunlarda düzeltme yaptÑrma hakkÑna sahiptir. Bu kurallara uyulmasÑ, baÜÑmsÑz bir makam tarafÑndan denetlenecektir.” hükümlerine yer verilmiàtir. Böylece Avrupa BirliÜi de bu haklarÑ temel güvenceye kavuàturmuàtur. 24.10.1995 tarih ve 95/46/EC sayÍlÍ Yönerge 24.10.1995 tarih ve 95/46/EC sayÑlÑ “Kiàisel Nitelikli Verilerin Þàlenmesi ve Bu Tür Verilerin SÑnÑrlar ArasÑ DolaàÑmÑnda Bireylerin KorunmasÑ HakkÑnda Yönerge15”, vatandaàlar açÑsÑndan korunma derecelerinin oluàturulmasÑ ve Birlik sÑnÑrlarÑ içerisinde kiàisel nitelikli verilerin serbest dolaàÑmÑnÑn saÜlanmasÑ hususlarÑnda üye ülkelerin düzenlemeleri arasÑnda uyum saÜlamak amacÑyla çÑkarÑlmÑà bulunmaktadÑr. Yönerge’de kiàisel verilerin iàlenmesine iliàkin altÑ ilke bulunmakta ve Ñrk, köken, dini inanç, politik düàünce, saÜlÑk gibi özel veri tiplerinin (“duyarlÑ veri”) toplanmasÑna ancak çok özel àartlarÑn gerçekleàmesi ve bu tip verileri iàleyecek kiàinin belirlenen yükümlülükler listesine uymasÑ halinde izin verilmektedir16. Kiàisel nitelikli verilerin korunmasÑ amacÑ doÜrultusunda iàçilere eriàim, karàÑ çÑkma, uÜranÑlan zararlarÑn tazminini talep etme gibi birtakÑm haklar da tanÑnmÑà bulunmaktadÑr17. AB Nezdinde ÜÛ ÜliÛkisi BakÍmÍndan KiÛisel Verilerin KorunmasÍna ÜliÛkin YapÍlan ÇalÍÛmalar Her ne kadar kiàisel verilerin korunmasÑna yönelik AB düzenlemeleri, iàçi – iàveren iliàkileri bakÑmÑndan uygulama alanÑna sahip olsalar da ià iliàkisinin kendine özgü özellikleri ile yukarÑda bahsedilen yönergelerin genel nitelikli karakterleri veri koruma konusundaki ilkelerin ià hayatÑnda nasÑl uygulanacaÜÑ hususunun açÑklanmasÑnÑ gerekli kÑlmaktadÑr. Bu nedenle, 95/46/EC sayÑlÑ Yönerge’nin 29. maddesinde, yönerge düzenlemelerinin ià iliàkilerinde ne àekilde uygulanacaÜÑna iliàkin görüà ve kararlar almakla görevli bir “ÇalÑàma Grubu” (Article 29 – Data Protection Working Party) oluàturulmasÑ öngörülmüàtür18. EYLÜL ’11 ÇalÑàma Grubu’nun 8/2001 sayÑlÑ (5062/01 FR/Final WP 48), “iàyerinde kiàisel nitelikli verilerin iàlenmesine” iliàkin kararÑnda belirtildiÜi üzere, kiàisel nitelikli verilerin elde edilmesi ve iàlenmesi sadece taraflar arasÑndaki ià iliàkisinin devamÑ boyunca deÜil, ià görüàmeleri safhasÑ ile ià sözleàmesinin sona ermesinden sonra da mevcut dosyalarÑn saklanmasÑna iliàkin öngörülen yasal sürenin sonuna kadar önem ve gereklilik arz etmektedir19. AmaçsallÑk, àeffaflÑk, meàruluk, ölçülülük testi, kesinlik ve verilerin saklanmasÑ, güvenlik, kiàisel nitelikli verilerin iàlenmesinden sorumlu personelin duyarlÑ olmasÑ ilkeleri ise çalÑàma grubu tarafÑndan ileri sürülen ve tüm kiàisel nitelikli verilerin iàlenmesinde geçerli olmalarÑ gerektiÜi belirtilen ilkelerdir. Söz konusu ilkelerden “kiàisel nitelikli verilerin iàlenmesinden sorumlu personelin duyarlÑ olmasÑ”, çalÑàma grubunun “iàyerinde elektronik iletiàimin izlenmesine” iliàkin çalÑàmasÑ çerçevesinde ileri sürülen ilkeler arasÑnda yer almadÑÜÑndan incelenmesi gereken bir ilkedir. Söz konusu ilke uyarÑnca kiàilerin iàyerinde özel hayatlarÑnÑn gizliliÜi haklarÑna saygÑnÑn saÜlanabilmesi için diÜer iàçilerin kiàisel nitelikli verilerinin iàlenmesi ile görevli olan çalÑàanlarÑn verilerin korunmasÑ hususunda bilgilendirilmeleri ve bu hususta uygun bir eÜitim almalarÑ gerekmektedir20. ÇalÑàma Grubu’nun “iàyerinde elektronik iletiàimin izlenmesine” iliàkin (5401/01/FR/Final WP 55 sayÑlÑ) çalÑàmasÑ ise hem yukarÑda deÜinilen kararÑ tamamlamak hem de 95/46/ EC sayÑlÑ Yönerge doÜrultusunda kabul edilen ulusal düzenlemelerin uygulanmasÑnÑn yeknesaklaàtÑrÑlmasÑna katkÑda bulunmak amaçlarÑnÑ taàÑmaktadÑr. Söz konusu çalÑàmanÑn inceleme konusunu, iàçilerin elektronik posta ve internet kullanÑmlarÑnÑn iàverenler tarafÑndan izlenmesi teàkil etmektedir21. Bu çalÑàma uyarÑnca, iàveren tarafÑndan baàvurulan izleme politikalarÑnÑn yasal ve haklÑ olabilmesi için uyulmasÑ gereken genel ilkeler: gereklilik, amaçsallÑk, àeffaflÑk, meàruluk, ölçülülük, kesinlik ve verilerin saklanmasÑ ve güvenlik àeklinde belirtilmiàtir. “Gereklilik” ilkesi bir yandan, iàverenin SßCßL elektronik posta ve internet kullanÑmlarÑnÑn izlenmesi àeklindeki denetimlere baàvurmadan önce herhangi bir izleme metodunun gerekli olup olmadÑÜÑnÑ ve iàçilerin özel hayatlarÑna en az müdahale edecek geleneksel bir yöntemin yeterli olup olmayacaÜÑnÑ incelemesini gerekli kÑlmakta; diÜer yandan da, elde edilen verilerin güdülen amacÑn gerektirdiÜi süre ile sÑnÑrlÑ olarak saklanmasÑnÑ öngörmektedir. Bu durumda iàçilerin elektronik posta ve internet kullanÑmlarÑnÑn izlenmesi àeklindeki denetimlerin ancak istisnai hallerde uygulama alanÑ bulabileceÜi ortaya çÑkmaktadÑr22. “AmaçsallÑk” ilkesi ise verilerin belli, açÑk ve meàru bir amaç doÜrultusunda toplanabilmesini ve amaca aykÑrÑ olarak kullanÑlamamasÑnÑ öngörmektedir23. “ßeffaflÑk” ilkesi uyarÑnca, iàverenin denetime iliàkin faaliyetlerini açÑkça belirtmesi gerekmektedir. DiÜer bir anlatÑmla, üye ülke yasal düzenlemesi izin vermedikçe iàçilerin elektronik postalarÑnÑn ve internet kullanÑmlarÑnÑn gizli bir àekilde izlenmesi yasak olduÜundan iàverenin izlediÜi iàçiye bilgi vermesi, iàçinin kendisi ile ilgili elde edilen bilgilere ulaàmasÑnÑ saÜlamasÑ ve iàçilerin izlenmesine iliàkin denetim mekanizmalarÑnÑ uygulamaya baàlamadan önce kontrol makamÑna haber vermesi gerekmektedir24. “Meàruluk” ilkesi uyarÑnca ise elde edilen verilerin iàlenmesi ancak iàyerini önemli tehditlerden koruma gibi meàru bir amaç doÜrultusunda mümkün olabilmektedir ve ilgili kiàilerin hak ve özgürlüklerine haksÑz bir àekilde zarar vermeden gerçekleàtirilmelidir25. “Ölçülülük” ilkesi uyarÑnca ise iàverenlerin elde ettikleri kiàisel verileri hak ve özgürlüklere en az müdahale edecek àekilde iàlemeleri gerekmekte, sistemin güvenliÜi gerektirmedikçe tüm çalÑàanlarÑn elektronik posta ve internet kullanÑmlarÑnÑn genel olarak izlenmesi mümkün olamamaktadÑr. Bu durumda elektronik postalarÑn denetiminde mümkün oldukça içeriÜe iliàkin denetimden çok, mesaj trafiÜinin taraflarÑna ve saatlerine iliàkin bilgilerin alÑnmasÑ àeklinde gerçekleàen bir denetim tercih edilmelidir26. Son iki ilke olan kesinlik ve verilerin saklan59 EYLÜL ’11 SßCßL masÑ ile güvenlik ilkeleri, iàverenin elde ettiÜi verilerin dÑàarÑdan gelebilecek her türlü müdahalelere karàÑ korunmasÑ için teknik ve örgütsel tedbirleri almasÑnÑ, söz konusu verilerin gerekli olduÜu sürece saklanabilmesini öngörmektedir27. ÇalÑàma Grubu’nun “kiàisel nitelikli verilerin iàlenmesinde bireylerin korunmasÑna” iliàkin (11750/02/FR WP 89) sayÑlÑ kararÑnda ise, konu ile ilgili diÜer iki çalÑàmaya genel olarak deÜinildikten sonra iàçilerin çalÑàma kalitelerini ve verimlerini uzaktan kontrol etme amacÑnÑ taàÑyan ve bu amaç çerçevesinde kiàisel verilerin iàlenmesini öngören video gözetimlerinin yasak olduÜu belirtilmektedir28. Buna karàÑlÑk dolaylÑ yoldan iàçilerin uzaktan denetimi amacÑna sahip olsalar da iàin güvenliÜi veya üretimin gerçek gerekleri ile doÜrulanan video sistemleri uygun garantilerin saÜlanmasÑ koàuluyla kabul edilebilir bulunmaktadÑr. AyrÑca tuvaletler, duàlar, dinlenme alanlarÑ gibi çalÑàanlara ayrÑlan ve iàe iliàkin faaliyetlere özgülenmemià olan yerlerde denetimin yapÑlmamasÑ gerektiÜinin altÑ çizilmekte ve son olarak da denetleyen kiàinin kimliÜi, gerçekleàtirilen gözetimin nedeni gibi gerekli bilgilerin iàçiler ile iàyerindeki tüm çalÑàanlara bildirilmesi gerektiÜine yer verilmektedir29. TÜRK HUKUKUNDA ÜÚYERÜNDE ELEKTRONÜK GÖZETÜM UYGULAMALARINA ÜLÜÚKÜN YASAL DÜZENLEMELER Türk Hukuku’nda iàverenin, iàyerinde internet ve e-mail iletiàimi üzerindeki gözetim yetkisini açÑkça düzenleyen bir yasal düzenleme henüz mevcut deÜildir. Buna karàÑn, 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüÜe girmesi öngörülen 6098 sayÑlÑ Türk Borçlar Kanunu30 ve Kiàisel Verilerin KorunmasÑ Kanunu TasarÑsÑ’nda iàçinin özel hayatÑnÑn gizliliÜi hakkÑ kapsamÑnda iàçiye ait kiàisel bilgilerin toplanmasÑ ve iàlenmesine iliàkin çok önemli düzenlemeler yer almaktadÑr. Bununla birlikte, 5982 sayÑlÑ “Türkiye Cumhuriyeti AnayasasÑnÑn BazÑ Maddelerinde DeÜiàiklik YapÑlmasÑ HakkÑnda Kanun31”un 2. maddesi ile Anayasa’nÑn 20. maddesinde de60 Üiàiklik yapÑlarak kiàisel verilerin korunmasÑna iliàkin temel bir düzenleme getirilmektedir. Yine 5237 sayÑlÑ Türk Ceza Kanunu’nun Þkinci Kitap, Þkinci KÑsÑm, Dokuzuncu Bölümünde de “Özel Hayata ve HayatÑn Gizli AlanÑna KaràÑ Suçlar” baàlÑÜÑ altÑnda çalÑàmamÑzÑn konusunu oluàturan iàyerinde gözetim faaliyetlerinin belli àartlarÑn varlÑÜÑ halinde dâhil olacaÜÑ suç türleri düzenlenmià bulunmaktadÑr. T.C. AnayasasÍ Genel düzenlemeler arasÑnda ilk olarak Anayasa’nÑn (“AY.”) “özel hayatÑn gizliliÜi” baàlÑklÑ 20 ve “haberleàme hürriyeti” baàlÑklÑ 22. maddeleri karàÑmÑza çÑkmaktadÑr. Söz konusu madde düzenlemeleri sÑrasÑyla; “Herkes, özel hayatÑna ve aile hayatÑna saygÑ gösterilmesini isteme hakkÑna sahiptir. Özel hayatÑn ve aile hayatÑnÑn gizliliÜine dokunulamaz. (DeÜiàik: 3.10.2001-4709/5 md.) Millî güvenlik, kamu düzeni, suç iàlenmesinin önlenmesi, genel saÜlÑk ve genel ahlâkÑn korunmasÑ veya baàkalarÑnÑn hak ve özgürlüklerinin korunmasÑ sebeplerinden biri veya birkaçÑna baÜlÑ olarak, usulüne göre verilmià hâkim kararÑ olmadÑkça; yine bu sebeplere baÜlÑ olarak gecikmesinde sakÑnca bulunan hallerde de kanunla yetkili kÑlÑnmÑà merciin yazÑlÑ emri bulunmadÑkça; kimsenin üstü, özel kâÜÑtlarÑ ve eàyasÑ aranamaz ve bunlara el konulamaz. Yetkili merciin kararÑ yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayÑna sunulur. Hâkim, kararÑnÑ el koymadan itibaren kÑrksekiz saat içinde açÑklar; aksi halde, el koyma kendiliÜinden kalkar.” (m.20) “(DeÜiàik: 3.10.2001-4709/7 md.) Herkes, haberleàme hürriyetine sahiptir. Haberleàmenin gizliliÜi esastÑr. Millî güvenlik, kamu düzeni, suç iàlenmesinin önlenmesi, genel saÜlÑk ve genel ahlâkÑn korunmasÑ veya baàkalarÑnÑn hak ve özgürlüklerinin korunmasÑ sebeplerinden biri veya birkaçÑna baÜlÑ olarak usulüne göre verilmià hâkim kararÑ olmadÑkça; yine bu sebeplere baÜlÑ olarak gecikmesinde sakÑnca bulunan hallerde de kanunla yetkili kÑlÑnmÑà merciin yazÑlÑ emri bulunmadÑkça; haberleàme engellenemez ve gizliliÜine dokunulamaz. Yetkili merciin kararÑ yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayÑna EYLÜL ’11 sunulur. Hâkim, kararÑnÑ kÑrk sekiz saat içinde açÑklar; aksi halde, karar kendiliÜinden kalkar. ÞstisnalarÑn uygulanacaÜÑ kamu kurum ve kuruluàlarÑ kanunda belirtilir.” (m.22) àeklindedir. Öte yandan, yukarÑda da belirtildiÜi üzere 13.05.2010 tarih ve 27580 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanan 5982 sayÑlÑ “Türkiye Cumhuriyeti AnayasasÑnÑn BazÑ Maddelerinde DeÜiàiklik YapÑlmasÑ HakkÑnda Kanun”un 2. maddesi ile Anayasa’nÑn 20. maddesinde deÜiàiklik yapÑlarak kiàisel verilerin korunmasÑna iliàkin temel bir hüküm eklenmiàtir. Söz konusu düzenleme; “Herkes, kendisiyle ilgili kiàisel verilerin korunmasÑnÑ isteme hakkÑna sahiptir. Bu hak; kiàinin kendisiyle ilgili kiàisel veriler hakkÑnda bilgilendirilme, bu verilere eriàme, bunlarÑn düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçlarÑ doÜrultusunda kullanÑlÑp kullanÑlmadÑÜÑnÑ öÜrenmeyi de kapsar. Kiàisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kiàinin açÑk rÑzasÑyla iàlenebilir. Kiàisel verilerin korunmasÑna iliàkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.” àeklindedir. Madde gerekçesi ise, “Anayasada kiàisel verilerin korunmasÑna yönelik dolaylÑ hükümler bulunmakla birlikte yeterli deÜildir. Mukayeseli hukukta ve tarafÑ olduÜumuz uluslararasÑ belgelerde de kiàisel verilerin korunmasÑ önemle vurgulanmaktadÑr. Maddeyle, herkesin, kendisiyle ilgili kiàisel verilerin korunmasÑnÑ isteme hakkÑ, anayasal bir hak olarak teminat altÑna alÑnmaktadÑr. Bu baÜlamda, bireylerin kendilerini ilgilendiren kiàisel veriler üzerinde hangi hak ve yetkilere sahip olduÜu ve kiàisel verilerin hangi hallerde iàlenebileceÜi hükme baÜlanÑrken, kiàisel verilerin korunmasÑna iliàkin esas ve usullerin kanunla düzenleneceÜi öngörülmektedir.” àeklinde belirtilmiàtir32. Söz konusu gerekçeden de anlaàÑldÑÜÑ üzere; yukarÑda örnekleri verilen mukayeseli hukuka ait düzenlemeler ve uluslararasÑ belgeler de dikkate alÑnarak “kiàisel verilerin korunmasÑ” konusunda yapÑlan kanunlaàtÑrma çalÑàmalarÑ anayasal bir temele de oturtulmak istenmektedir. SßCßL AyrÑca, bu baÜlamda hukuk devleti ilkesi (AY. m. 2), bireyin maddi ve manevi varlÑÜÑnÑ serbestçe geliàtirme hakkÑ (AY. m. 17/I), insan onuru (AY. BaàlangÑç par. 6), konut gizliliÜi (AY. m. 21), dini ve vicdani kanaatleri açÑklamaya zorlanamama (AY. m. 24/III), düàünce ve kanaatleri açÑklamaya zorlanamama (AY. m. 25/II) gibi temel haklar da bireyin özel yaàamÑnÑn gizliliÜinin korunmasÑna hizmet etmektedir. Anayasa hükümlerinin özel hukuk iliàkilerine “doÜrudan uygulanabilme” olanaÜÑ da bulunmaktadÑr. Özel hukuk alanÑnda özel yaàamÑn korunmasÑna iliàkin hiçbir düzenleme bulunmasa bile, AY m.20-22’nin de aralarÑnda bulunduÜu Anayasa hükümlerinin doÜrudan uygulanmasÑyla, bu hakkÑn korunmasÑ mümkün olabilecektir33. AnayasanÑn doÜrudan uygulanabilmesinin bir diÜer sonucu da, özel hukuk kiàilerinin (bu çalÑàma baÜlamÑnda iàverenin), özel yaàam hakkÑnÑ düzenleyen Anayasa hükümlerine aykÑrÑ hukuki iàlemlerinin, BK m.19 – 20 uyarÑnca geçersiz sayÑlmasÑdÑr. Öte yandan, Avrupa BirliÜi’ne uyum saÜlanmasÑ amacÑyla 2004 yÑlÑnda 5170 sayÑlÑ Kanun34 ile gerçekleàtirilen anayasa deÜiàikliÜi ile 90. maddeye “Usulüne göre yürürlüÜe konulmuà temel hak ve özgürlüklere iliàkin milletlerarasÑ andlaàmalarla kanunlarÑn aynÑ konuda farklÑ hükümler içermesi nedeniyle çÑkabilecek uyuàmazlÑklarda milletlerarasÑ andlaàma hükümleri esas alÑnÑr.” àeklinde son fÑkra hükmü eklenmiàtir. Söz konusu deÜiàiklik sonrasÑ, öÜretide temel hak ve özgürlüklere iliàkin uluslararasÑ antlaàmalarÑn normlar hiyeraràisindeki yeri hususunda üç görüà oluàmuàtur. Birinci görüà uyarÑnca, söz konusu düzenleme dikkate alÑndÑÜÑnda temel hak ve özgürlüklere iliàkin uluslararasÑ antlaàmalarÑn diÜer uluslararasÑ antlaàmalardan ayrÑcalÑklÑ tutularak normlar hiyeraràisinde kanunlar üstünde kabul edilmeleri ve bunlarÑn anayasa ile birlikte yorumlanmalarÑ gerekmektedir35. DiÜer görüà ise, temel hak ve özgürlüklere iliàkin uluslararasÑ antlaàmalarÑn da halen kanun hükmünde olduklarÑnÑ ancak, kanunlar ile aralarÑnda çÑkacak bir çatÑàmada söz konusu antlaàmalarÑn esas alÑnacaÜÑnÑ savunmaktadÑr36. Üçüncü ve sonuncu görüà uyarÑnca, temel hak 61 EYLÜL ’11 SßCßL ve özgürlüklere iliàkin uluslararasÑ antlaàmalar kanunlar ile anayasanÑn üstündedir ve normlar hiyeraràisinin en baàÑnda yer almaktadÑr37. ÖÜretide yer alan ve yukarÑda ilk olarak yer verilen görüà doÜrultusunda temel hak ve özgürlüklere iliàkin uluslararasÑ antlaàmalarÑn normlar hiyeraràisinde diÜer uluslararasÑ antlaàmalardan farklÑ bir yere sahip olduklarÑ ve kanunlarÑn üzerinde yer aldÑklarÑ yönündeki deÜerlendirme kabul görmesi gerektiÜi ifade edilmektedir38. 6098 sayÍlÍ Türk Borçlar Kanunu 4 ßubat 2011 tarih ve 27836 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanan 6098 sayÑlÑ Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüÜe girmesi öngörülmüàtür. TBK’nun AltÑncÑ Bölümü, Hizmet Sözleàmeleri baàlÑÜÑ altÑnda düzenlenmiàtir. Söz konusu bölümde yer alan hükümler de diÜer bölümlerde olduÜu gibi büyük ölçüde kaynak Þsviçre Borçlar Kanunu’nun ià sözleàmesine iliàkin hükümlerinin tercüme edilmesi suretiyle hazÑrlanmÑàtÑr. Bu bölümün birinci ayrÑmÑnda “genel hizmet sözleàmesi”, ikinci ayrÑmÑnda “pazarlamacÑlÑk sözleàmesi” ve üçüncü ayrÑmÑnda da “evde hizmet sözleàmesi” düzenlenmiàtir. Öte yandan TBK’da, kiàisel verilerin saklanmasÑ, cezai àartÑn geçerliliÜi, giderlerin ödenmesi, rekabet yasaÜÑ, ibra ve feragat gibi pek çok konuda diÜer ià kanunlarÑnda bulunmayan yeni düzenlemeler getirilmektedir. Söz konusu düzenlemeler, diÜer ià kanunlarÑna tabi olarak çalÑàanlar hakkÑnda da doÜrudan uygulama alanÑ bulacaktÑr39. ÇalÑàmamÑzÑn konusu itibariyle, TBK’da “Þàçinin kiàiliÜinin korunmasÑ” kenar baàlÑÜÑ altÑnda düzenlenen hükümler, madde sÑralamasÑ da dikkate alÑnarak aàaÜÑda incelenmektedir. Kanunda, “Genel olarak” baàlÑÜÑ altÑnda düzenlenen m.417 ile mevcut (EBK) m.332’nin karàÑlÑÜÑnÑ oluàturmak üzere, fakat çok daha kapsamlÑ olarak iàverenin gözetim borcu düzenlenmektedir. Genel olarak iàçinin kiàiliÜinin korunmasÑnÑ düzenleyen m. 417 gereÜince: “Þàveren hizmet iliàkisinde iàçinin kiàiliÜini korumak ve saygÑ göstermek, saÜlÑÜÑnÑ gerektir62 diÜi ölçüde gözetmek ve iàyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni saÜlamakla, özellikle iàçilerin psikolojik ve cinsel tacize uÜramamalarÑ ve bu tür tacizlere uÜramÑà olanlarÑn daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. Þàveren, iàyerinde ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜinin saÜlanmasÑ için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansÑz bulundurmak; iàçiler de ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜi konusunda alÑnan her türlü önleme uymakla yükümlüdür. Þàverenin yukarÑdaki hükümler dahil, kanuna ve sözleàmeye aykÑrÑ davranÑàÑ nedeniyle iàçinin ölümü, vücut bütünlüÜünün zedelenmesi veya kiàilik haklarÑnÑn ihlaline baÜlÑ zararlarÑnÑn tazmini, sözleàmeye aykÑrÑlÑktan doÜan sorumluluk hükümlerine tabidir.” Maddeye iliàkin Adalet Komisyonu Raporunda40, iàçinin onur ve saygÑ gösterilmek dâhil bütün kiàilik deÜerlerinin korunmasÑna iliàkin yükümlülüÜün düzenlendiÜi, cinsel tacizin yanÑ sÑra psikolojik tacizin de (mobbing) kiàilik deÜerlerini ihlal eden hukuka aykÑrÑlÑk hallerinden sayÑldÑÜÑ, 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 77. maddesi ile Borçlar Kanunu’nun konuya iliàkin düzenlemelerinin örtüàtüÜü, ià sözleàmesinden kaynaklanan sorumluluÜun hukuki niteliÜinin artÑk tartÑàma konusu olmaktan çÑktÑÜÑ, sözleàmeye aykÑrÑlÑktan kaynaklanan ölüme ve vücut bütünlüÜünün zedelenmesine veya kiàilik haklarÑnÑn ihlaline baÜlÑ zararlarÑn tazmininde sözleàmeden doÜan sorumluluk hukuku hükümlerinin uygulanmasÑnÑn kararlaàtÑrÑldÑÜÑ41, kabul edilen madde ile ià sözleàmesine aykÑrÑlÑktan kaynaklanan sorumluluÜun, hakkaniyet veya kusursuz sorumluluk olduÜu tartÑàmasÑna da son verildiÜi ifade edilmiàtir. Madde, tüm ià kanunlarÑ bakÑmÑndan uygulanma olanaÜÑna sahip olmakla birlikte iàçinin kiàilik haklarÑnÑn, özellikle de özel hayatÑnÑn gizliliÜinin korunmasÑ bakÑmÑndan son derece önemli yenilikler getirmektedir. Öncelikle maddede, iàverenin, iàçinin bütün kiàilik deÜerlerinin korunmasÑ yükümlülüÜü açÑk bir àekilde düzenlenmektedir. Öte yandan, sadece cinsel tacize karàÑ deÜil, son dönemlerde giderek daha fazla ihtilafa konu olan “iàyerinde psikolojik taciz” (mobbing)’e karàÑ EYLÜL ’11 da önlem alma yükümlülüÜü getirilmektedir42. TBK’nÑn “Kiàisel verilerin kullanÑlmasÑnda” baàlÑklÑ 419. maddesinde, Borçlar Kanunu’nda bulunmayan yeni bir düzenlemeye yer verilmektedir. Söz konusu madde ile iàçinin korunmasÑ amacÑyla kiàisel verilerin kullanÑlmasÑ düzenlenmektedir. Maddenin birinci fÑkrasÑ uyarÑnca, “Þàveren, iàçiye ait kiàisel verileri, ancak iàçinin iàe yatkÑnlÑÜÑyla ilgili veya hizmet sözleàmesinin ifasÑ için zorunlu olduÜu ölçüde kullanabilir.” Madde gerekçesinde, teknolojik geliàmeler sonucu günlük yaàantÑnÑn bir parçasÑ hâline gelen ve bilgisayar ortamÑnda saklanabilen verilerin kullanÑlmasÑ konusunda iàçinin korunmasÑ amacÑyla bazÑ sÑnÑrlamalar yapÑldÑÜÑ ve iàverenin, iàçiye ait kiàisel verileri ancak iàçinin iàe yatkÑnlÑÜÑyla ilgili veya hizmet sözleàmesinin ifasÑ için zorunlu olduÜu ölçüde kullanabileceÜi belirtilmektedir. Gerekçede “kiàisel veri” kavramÑ, her ne kadar bilgisayarda saklanabilen veriler için kullanÑlmÑà gibi görünüyorsa da esasen bu kavramÑn, nerede saklanÑrsa saklansÑn iàçiye ait kiàisel bilgiler àeklinde anlaàÑlmasÑ gerekmektedir43. Madde metninden de anlaàÑldÑÜÑ üzere, iàçiye ait tüm kiàisel bilgilerin deÜil, iàe yatkÑnlÑÜÑyla ilgili olmayan veya hizmet sözleàmesinin ifasÑ için zorunlu olmayan bilgilerin kullanÑlmasÑ yasaklanmÑàtÑr. Maddenin ikinci fÑkrasÑnda ise, özel kanun hükümlerinin saklÑ olduÜu belirtilmektedir. ÜÛ Kanunu’ndaki Düzenlemeler Þàçilere ait kiàisel verilerin korunmasÑyla ilgili düzenleme, Þà Kanunu m.75 hükmü olarak karàÑmÑza çÑkmaktadÑr: “Þàveren çalÑàtÑrdÑÜÑ her iàçi için bir özlük dosyasÑ düzenler. Þàveren bu dosyada, iàçinin kimlik bilgilerinin yanÑnda bu Kanun ve diÜer kanunlar uyarÑnca düzenlemek zorunda olduÜu her türlü belge ve kayÑtlarÑ saklamak ve bunlarÑ istendiÜi zaman yetkili memur ve mercilere göstermek zorundadÑr.” (Þà K. m.75/I). Maddenin devamÑnda ise, özlük dosyasÑndaki bilgilerin hangi esaslarla kullanÑlmasÑ gerektiÜi ve korunmasÑna iliàkin hükme yer verilmiàtir. Buna göre, “Þàveren, iàçi hakkÑnda edindiÜi SßCßL bilgileri dürüstlük kurallarÑ ve hukuka uygun olarak kullanmak ve gizli kalmasÑnda iàçinin haklÑ çÑkarÑ bulunan bilgileri açÑklamamakla yükümlüdür.” (Þà K. m.75/II). Þà K. m.75 düzenlemesi, iàçi hakkÑnda dosya düzenlenmesini öngörmekle birlikte, bunun formunu dikte eder nitelikte bir hüküm deÜildir. DolayÑsÑyla iàçi hakkÑnda, ister elle tutulsun ister elektronik ortamda depolansÑn tüm verilerin aynÑ maddenin ikinci fÑkrasÑndaki korumadan yararlanmasÑ gerekir. Bu aynÑ zamanda iàverenin gözetim borcunun da bir sonucudur44. Þàverenin iàçi hakkÑnda edindiÜi bilgilerin kullanÑlma àekli konusunda Þà K. m.75/2. fÑkrasÑ önem taàÑmaktadÑr. Söz konusu fÑkra hükmünde, iàverenin iàçi hakkÑnda edindiÜi bilgileri, “dürüstlük kurallarÑ ve hukuka uygun olarak” kullanmasÑ öngörülmektedir. Bu ifade, yukarÑda incelediÜimiz Avrupa BirliÜi’nin 95/46/EC sayÑlÑ Yönergesi ve Kiàisel Verilerin KorunmasÑ Kanunu TasarÑsÑnda (KVKK) yer alan düzenlemelerle uyum arz etmektedir45. Bundan baàka, ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜine iliàkin düzenlemelerde, iàçinin saÜlÑk durumuna iliàkin verilerinin elde edilmesi, saklanmasÑ ve iàçilerin bunlara ulaàÑm hakkÑna iliàkin hükümlere rastlanmaktadÑr. ÖrneÜin, Þà K. m.85 – 86 ve AÜÑr ve Tehlikeli Þàler YönetmeliÜi46 m.5 uyarÑnca aÜÑr ve tehlikeli iàlerde çalÑàtÑrÑlacak iàçiler ile genç iàçilerin iàe giriàlerinde, iàin niteliÜine ve àartlarÑna göre bedence bu iàlere elveriàli ve dayanÑklÑ olduklarÑnÑn hekim raporu ile belirlenmesi ve bu raporlarÑn, teftià esnasÑnda ià müfettiàlerine her istenildiÜinde gösterilmek üzere iàveren veya yetkilisi tarafÑndan, gizliliÜine halel gelmeyecek bir àekilde iàyerlerindeki özlük dosyalarÑnÑn kiàisel saÜlÑk bölümünde saklanmasÑ gerekmektedir (m.5/I, IV). AyrÑca, iàyerinden ayrÑlarak yeni bir iàe giren iàçilerin bu raporlarÑ veya örnekleri yeni iàverenin isteÜi halinde o iàyerine gönderilecektir (m.5/VI). YönetmeliÜin 7. maddesi ise iàverene, aÜÑr ve tehlikeli iàlerde çalÑàtÑrdÑÜÑ iàçilerin nüfus cüzdanlarÑnÑn onaylÑ örneklerini saklayarak, bunlarÑ ià müfettiàlerinin her isteyiàinde gösterme yükümlülüÜü getirmektedir. 63 EYLÜL ’11 SßCßL Þà mevzuatÑndaki bu hükümler, Veri Koruma Hukukunun ilkelerinin bir bölümünü yansÑtmaktadÑr. AB uyum sürecinde ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜine iliàkin yönergelere uyum kaygÑsÑyla çÑkartÑlan yönetmeliklerin bu esaslarÑ içermesi de doÜal karàÑlanmalÑdÑr. Ancak, Veri Koruma Hukuku bakÑmÑndan asÑl uyum gerektiren kaynak, 95/46/EC sayÑlÑ Yönerge’dir. Baàka bir anlatÑmla, iàçi – iàveren iliàkisi bakÑmÑndan da uygulama alanÑ bulan 95/46/EC sayÑlÑ Yönerge veri koruma konusundaki temel kurallarÑ belirlemekte; ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜi konusundaki yönergeler ise, kendi düzenledikleri alanda bu kurallarÑn nasÑl uygulanacaÜÑnÑ göstermektedir. Türk Hukuku bakÑmÑndan, kiàisel verilerin korunmasÑna iliàkin bir yasal düzenleme ve bunun iàçi – iàveren iliàkisinde nasÑl uygulanacaÜÑna iliàkin görüà oluàturulmasÑna gereksinim duyulduÜu açÑktÑr. Kiàisel Verilerin KorunmasÑ HakkÑnda Kanun TasarÑsÑ ve TBK m.419 hükmü bu düàünceyi doÜrulamaktadÑr. KiÛisel Verilerin KorunmasÍ Kanunu (KVKK) TasarÍsÍ Þàverenler, yasalarÑn öngördüÜü yükümlülüklere uymak, iàçi seçiminde, eÜitiminde ve terfi iàlemlerinde kullanmak, ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜi önlemlerini almak, kalite kontrol, müàteri iliàkileri, iàyeri güvenliÜi, üretim ve ià süreçlerinin organizasyonu gibi amaçlarla mevcut iàçilere ve iàçi adaylarÑna ait kiàisel verileri iàlemektedirler47. Kiàisel verilerin korunmasÑna yönelik yasal düzenlemeler, iàverenin iàçilere ait kiàisel verileri iàleme faaliyetleri bakÑmÑndan da uygulama alanÑ bulmaktadÑr. Buna karàÑn, bu konuda ià iliàkisinden kaynaklanan sorunlarÑn tamamÑ – iàçiye ait kiàisel verilerin iàlenmesiyle baÜlantÑlÑ olmakla birlikte -, salt veri koruma hukuku sorunu olarak deÜerlendirilmemektedir. DiÜer bir ifadeyle, Veri Koruma Hukuku alanÑndaki uluslararasÑ ve ulusal pozitif düzenlemelerde belirlenmià olan ilke ve kurallar ià iliàkisi bakÑmÑndan da uygulama alanÑ bulmakla beraber bu ilke ve kurallar, ià iliàkisinin kendine özgü karakteri göz önünde tutularak yorumlanmalÑdÑr48. 64 KVKK’nÍn ÜÛyerinde Gözetim UygulamalarÍ BakÍmÍndan Önem TaÛÍyan Hükümleri TasarÑda ifade edildiÜi üzere kanun, kiàisel verilerin iàlenmesinde kiàiliÜin, temel hak ve özgürlüklerin korunmasÑ ile kiàisel verileri iàleyen kiài ve kurumlarÑn uyacaklarÑ esas ve usulleri düzenlemektedir (TasarÑ m.1). Kanun tasarÑsÑ, uygulama alanÑ itibariyle, kiàisel verileri iàlenen kiàiler ile bu verileri iàleyen kamu kurum ve kuruluàlarÑndan baàka gerçek ve özel hukuk tüzel kiàilerinin iàlemlerini kapsamaktadÑr. TasarÑnÑn hazÑrlanmasÑnda esas alÑnan 95/46/EC sayÑlÑ Yönergeden farklÑ olarak gerçek kiàilerle birlikte tüzel kiàilere ait verilerin de korunmasÑ öngörülmektedir. Kiàisel verilerin iàlenmesine iliàkin ilkeler, (95/46/EC sayÑlÑ Yönerge’nin 6. maddesinde sayÑlan ilkelerle paralel biçimde) TasarÑnÑn 5. maddesinde sayÑlmÑàtÑr. Buna göre kiàisel veriler; • Hukuka ve dürüstlük kurallarÑna uygun olarak elde edilmeli ve iàlenmelidir. • Belirli, açÑk ve meàru amaçlar için toplanmalÑ ve bu amaçlara aykÑrÑ olarak yeniden iàlenmemelidir. • ToplandÑklarÑ amaçla baÜlantÑlÑ, yeterli ve orantÑlÑ olmalÑdÑr. • DoÜru olmalÑ ve gerektiÜinde güncellenmelidir. • Þlgili kiàilerin kimliklerini belirtecek biçimde ve kaydedildikleri veya yeniden iàlenecekleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilmeleri zorunludur49. YukarÑda da ifade edildiÜi üzere, TasarÑda belirlenen iàleme kriterleri, uluslararasÑ düzenlemelerle uyum arz etmekle birlikte kiàisel verilerin kural olarak iàlenmesinin yasak olduÜunun belirtilmemià olmasÑ önemli bir eksiklik olarak görülmektedir50. Çünkü kiàisel verilerin yukarÑda sayÑlan kurallar dâhilinde iàlenmesi ancak TasarÑnÑn 6. maddesinde düzenlenen “hukuka uygunluk nedenleri” nin varlÑÜÑ halinde mümkün olabilecektir. TasarÑnÑn 6. maddesinde ise kiàisel verilerin iàlenmesinin hangi hallerde hukuka uygun sayÑlabileceÜi ayrÑntÑlÑ olarak belirlenmiàtir. EYLÜL ’11 Buna göre, kiàisel verilerin iàlenmesinin hukuka uygun sayÑlabilmesi için gereken koàullar àu àekilde sÑralanabilecektir: 1. Þlgili kiàinin açÑk rÑzasÑ 2. Yasal yükümlülük bulunmasÑ 3. Þlgili kiàinin (iàçinin) yaàamÑnÑn korunmasÑ 4. Bir sözleàmenin kurulmasÑ ve edimlerinin yerine getirilmesi 5. Herkesçe bilinen kiàisel verilerin iàlenmesi 6. Veri iàlemenin zorunlu olmasÑ TasarÑnÑn 11. maddesinde, veri kütüÜü sahibinin (çalÑàmamÑzda iàverenin), ilgili kiàileri (iàçileri) aydÑnlatma yükümlülüÜünün kapsamÑ belirlenmiàtir. Buna göre, veri kütüÜü sahibi, ilgili kiàilere, “veri kütüÜü sahibi ve varsa temsilcisinin kimliÜi, kiàisel verilerin hangi amaçla iàleneceÜi, kiàisel verilerin kimlere aktarÑlabileceÜi, veri toplamanÑn yöntemi, hukuki sebebi ve muhtemel sonuçlarÑ, kiàisel verileri öÜrenme hakkÑ, düzeltme hakkÑ” konularÑnda bilgi vermekle yükümlüdür. TasarÑnÑn 12. maddesinde ise ilgili kiàinin (iàçinin) “veri kütüÜü sahibine baàvurarak, kendisiyle ilgili kiàisel veri kaydedilip kaydedilmediÜini öÜrenmek, kaydedilmiàse bunlarÑ talep etmek, verinin muhtevasÑnÑn eksik veya gerçeÜe aykÑrÑ olmasÑ halinde bunlarÑn düzeltilmesini, hukuka aykÑrÑ olmasÑ halinde ise silinmesini, yok edilmesini veya aktarÑmÑnÑn engellenmesini ve buna göre yapÑlacak iàlemlerin verilerin açÑklandÑÜÑ üçüncü kiàilere bildirilmesini isteme” hakkÑna sahip olduÜu kabul edilmiàtir. Þlgili kiàinin (iàçinin) bu talebi karàÑsÑnda veri kütüÜü sahibi (iàveren) ise, veri kütüÜündeki ilgili kiàiye ait bilgilerin ve iàlenen bilgi türlerinin tamamÑnÑ bildirmek, veri iàlemenin hukuki dayanaÜÑnÑ ve amacÑnÑ bildirmek, hangi tür kiàisel verilerin üçüncü kiàilere aktarÑlabileceÜi ve aktarÑlacak kiàilerin kimliklerini bildirmek, verinin muhtevasÑnÑn eksik veya gerçeÜe aykÑrÑ olmasÑ halinde düzeltmek, hukuka aykÑrÑ olmasÑ halinde silmek, yok etmek ve üçüncü kiàilere aktarÑmÑnÑ engellemek, uygulanmasÑ imkansÑz olmamak veya büyük güçlükler yaratmamak kaydÑyla ilgili kiàiye bildirdiÜi bilgileri SßCßL üçüncü kiàilere de bildirmekle yükümlüdür. TasarÑnÑn devam maddelerinde ise yurtdÑàÑna veri aktarÑmÑ, veri kütüÜü sicili, Kiàisel Verileri Koruma Kurulu ve tasarÑda öngörülen düzenlemelere aykÑrÑlÑk taàÑyan eylem ve iàlemlere iliàkin suç ve cezalarÑn ayrÑntÑlÑ àekilde düzenlendiÜi görülmektedir. Söz konusu düzenlemelerin çalÑàma konumuz ile ilgili olmakla birlikte kapsadÑklarÑ alanÑn genià olmasÑ da dikkate alÑnarak bu çalÑàma kapsamÑnda daha detaylÑ bir inceleme yapÑlmamÑàtÑr. Veri Koruma Hukukundaki en önemli haklardan biri olan veriye ulaàma hakkÑ, iàçinin süregelen gözetim uygulamasÑnÑn iyi niyet kuralÑna ve hukuka uygunluÜunu denetlemesi bakÑmÑndan ayrÑca öneme sahiptir51. Bu àekilde iàçi, kaydedilen iletiàiminin özel yaàam hakkÑna saldÑrÑ oluàturacak bir nitelik alÑp almadÑÜÑ hususunda karar verebilme olanaÜÑna sahip olur. ÜÚ ÜLÜÚKÜSÜNDE ELEKTRONÜK GÖZETÜM UYGULAMALARININ DAYANDIØI HUKUKA UYGUNLUK NEDENLERÜ 1. ÜÛçinin Özel HayatÍna Müdahale Edilmesine RÍza Göstermesi Þàçinin özel yaàamÑna müdahale bakÑmÑndan üzerinde durulan ve en çok iàlenmià olan uygulama, iàyerine girià ve çÑkÑàlarda iàçinin üstünün aranmasÑdÑr. Kiàinin üstünün aranmasÑ özel hayata ve kiàilik hakkÑna yapÑlan aÜÑr saldÑrÑlardan biridir. Þàte bu noktada, öÜretide savunulan bir görüàe göre, iàveren tarafÑndan yapÑlan uygulamanÑn, iàyerinin güvenliÜi ve korunmasÑ gibi iàverenin ya da iàyerindeki üçüncü kiàilerin kiàilik deÜerleriyle sÑkÑ baÜlantÑ içinde olan bir nedene dayanmasÑ halinde iàçinin rÑzasÑnÑn alÑnmasÑna gerek yoktur; diÜer uygulamalar bakÑmÑndan ise, iàçinin açÑk ya da örtülü rÑzasÑnÑn bulunmasÑ gerektiÜi savunulmaktadÑr52. DiÜer görüàe göre ise, uygulamanÑn dayandÑÜÑ neden ne olursa olsun iàçinin rÑzasÑ alÑnmalÑdÑr53. Kural olarak, iàçinin rÑzasÑnÑn, TMK m.23, 24 ve EBK m.19 sÑnÑrlarÑ içinde kalan müdahaleyi hukuka uygun hale getirdiÜi kabul edilmelidir. TMK m.24/II hükmünün geçerli àekilde 65 EYLÜL ’11 SßCßL verilmià rÑzayÑ hukuka uygunluk nedeni olarak kabul etmesi karàÑsÑnda, iàçinin özel yaàamÑnÑn korunmasÑna yönelik, iàveren karàÑsÑndaki konumunu dikkate alan, özel yasal düzenlemenin bulunmayÑàÑ, bu sonuca varmayÑ zorunlu kÑlmaktadÑr. Bu tür bir düzenlemenin ilk örneklerinden birini, TBK’nun 417. maddesi oluàturacaktÑr. Maddenin yürürlüÜe girmesi halinde, iàçiye ait kiàisel verilerin iàlenmesi boyutuyla iàçinin hizmet iliàkisinde yeterliliÜi veya ià görme ediminin yerine getirilmesi için gerekli olmadÑkça iàçinin rÑzasÑ, hukuka uygunluk nedeni olmaktan çÑkacaktÑr. Maddenin ortaya koyduÜu kriterler, iàçiden sadakat borcu kapsamÑnda rÑza göstermesini beklenebilir kÑlan çerçeveyi ortaya koymaktadÑr. Öte yandan, mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde ià güvencesi kapsamÑnda olan iàçiler (Þà K m.18 – 22, 116; BasÑn Þà K m.6) bakÑmÑndan, özel yaàama müdahale niteliÜindeki iàveren uygulamalarÑna verilen rÑzanÑn, TMK m.23 sÑnÑrlarÑnÑ aàmayan türde bir iradeyle verilmià olduÜuna ikna olmak daha kolaydÑr54. Þàçinin rÑzasÑ üzerindeki kuàkunun tamamen ortadan kaldÑrÑlmasÑ için iàçinin rÑza göstermemesi ya da rÑzasÑnÑ geri almasÑ halinde hiçbir olumsuz sonuçla karàÑlaàmayacaÜÑnÑn taahhüt edilebildiÜi ölçüde, iàçinin irade açÑklamasÑnÑn, “rÑza beyanÑ” olarak kabul edilebileceÜi belirtilmektedir55. Avrupa ülkeleri bakÑmÑndan, 95/46/EC sayÑlÑ Yönerge’nin 2. maddesinde yapÑlan rÑza tanÑmÑndan56 yola çÑkÑlarak ortaya konan ve kabul gören bu görüà, ià iliàkisinde iàçinin rÑzasÑnÑ bir hukuka uygunluk nedeni olarak tümden reddetmemekle birlikte, uygulama alanÑnÑ oldukça daraltmaktadÑr. 2. ÜÛverenin DayanacaÙÍ Üstün Özel Yarar Þà iliàkisi kapsamÑnda iàçilerin iàyerine girerken özel hayatlarÑnÑ kapÑda bÑrakmalarÑ düàünülemeyecek olsa da sözü edilen iliàkinin bir gereÜi olarak iàçinin özel hayatÑ ile iàverenin hak ve çÑkarlarÑnÑn dengelenmesi gereÜi ortadadÑr. ÖrneÜin, iàverenin iàçilerinin davranÑàlarÑ nedeniyle, iàverenin sorumluluÜuna gidilebi66 lecek durumlar (EBK m.55, 100) ya da iàçilerin davranÑàlarÑ ile iàverene verebilecekleri zararlar düàünüldüÜünde belirtilen dengenin kurulmasÑ gerekliliÜi daha iyi anlaàÑlacaktÑr. Þàyerinde güvenliÜin saÜlanmasÑna yönelik, iàçinin özel hayatÑna müdahale içeren uygulamalarÑn hukuka uygun kabul edilmesi gerektiÜi savunulurken, özel hayatÑnÑn gizliliÜi hakkÑ karàÑsÑnda üstün tutulan yararÑn, diÜer iàçiler ve müàterilerin yaàam hakkÑndan kaynaklanan yarar olduÜu kabul edilmektedir57. Öte yandan, iàverenin sadece ekonomik nitelikli yararÑnÑn, iàçinin özel hayat hakkÑ karàÑsÑnda nasÑl deÜerlendirileceÜi de tartÑàma konusudur. Özel hayatÑn gizliliÜine müdahale içeren uygulamalarÑn meàru bir temele oturtulmasÑ bakÑmÑndan sürekli tekrarlanan hÑrsÑzlÑklarÑn önlenmesi, iàçinin eylemleri nedeniyle iàverenin (istihdam eden sÑfatÑyla) olasÑ sorumluluÜu, verimliliÜin arttÑrÑlmasÑ ve üretim maliyetlerinin düàürülmesi gibi iàverenin özel yararÑ bulunduÜu ifade edilen nedenlere dayanÑldÑÜÑ görülmektedir. Özel hayatÑn gizliliÜi hakkÑnÑn temel bir insan hakkÑ oluàunun yanÑnda Þà Hukukunun iàçiyi koruma karakterli ilkeleri dikkate alÑndÑÜÑnda, iàverenin ekonomik temele dayanan özel yararÑnÑn özel hayatÑn gizliliÜi karàÑsÑnda doÜrudan üstün tutulmasÑ yerine; sadakat borcu ve dürüstlük kuralÑ çerçevesinde iàçiden özel hayatÑnÑn gizliliÜine müdahale içeren uygulamalara rÑza göstermesinin, somut olayÑn özelliklerine göre beklenip beklenemeyeceÜi ölçütünün kullanÑlmasÑ önerilmektedir58. 3. ÜÛ ÜliÛkisi BakÍmÍndan Kanunun VerdiÙi Yetkinin KullanÍlmasÍ Þà K m.77 uyarÑnca, iàverenler iàyerlerinde ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜinin saÜlanmasÑ için gerekli her türlü önlemi almak ve denetlemekle; iàçiler de ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜi konusunda alÑnan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. Þà saÜlÑÜÑ ve güvenliÜine iliàkin yönetmeliklerde de iàverenin bu yükümlülükleri ayrÑntÑlÑ biçimde düzenlenmià bulunmaktadÑr. ÖrneÜin, PatlayÑcÑ OrtamlarÑn Tehlikelerinden ÇalÑàanlarÑn KorunmasÑ HakkÑnda Yönetmelik59 m.7 uyarÑnca iàveren, iàçilerin ve diÜer kiàilerin saÜlÑk ve EYLÜL ’11 ÜÛyerinde elektronik yolla iletiÛimin izlenmesi söz konusu olduÙunda, özel hayatÍn gizliliÙi hakkÍnÍn haberleÛme özgürlüÙünü de kapsadÍÙÍ unutulmamalÍdÍr. güvenliÜi için tehlikeli patlayÑcÑ ortam oluàma ihtimali olan yerlerde güvenli çalÑàma àartlarÑnÑ saÜlamak ve çalÑàma süresince uygun teknik yöntemlerle bu kÑsÑmlarÑ gözetim altÑnda tutmakla yükümlüdür. Yer AltÑ ve Yer Üstü Maden Þàletmelerinde SaÜlÑk ve Güvenlik ßartlarÑ YönetmeliÜi60 ek m.4.1.2, 8.7, 9.2 hükümleri ile ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜi bakÑmÑndan yüksek riskli alanlarda içmek amacÑyla tütün mamulleri ile alev ve kÑvÑlcÑm çÑkarabilecek her türlü maddeyi taàÑmak ve bulundurmak yasaklanmÑàtÑr. Öte yandan, bazÑ iàler ve iàçiler için iàverenlerin iàçilerden saÜlÑk raporu istemek ve bu raporlarÑ saklamak zorunluluÜu bulunmaktadÑr. ÖrneÜin, AÜÑr ve Tehlikeli Þàler YönetmeliÜi61 m.5 uyarÑnca aÜÑr ve tehlikeli iàlerde çalÑàtÑrÑlacak iàçilerin iàe giriàlerinde, bu iàlere elveriàli ve dayanÑklÑ olduklarÑnÑn hekim raporu ile belirlenmesi ve bu raporun belirli aralÑklarla tekrarlanmasÑ zorunludur. YukarÑda örnek mahiyetinde belirtilen kanun ve yönetmelik hükümlerinin tümünde iàçinin özel hayatÑna müdahaleyi gerektiren düzenlemeler yer almaktadÑr. BazÑ hükümler, iàçilerin gözetim altÑnda tutulmasÑnÑ, bazÑlarÑ ise verilerin toplanmasÑ ve saklanmasÑnÑ öngörmektedir. Þàverenin, bu düzenlemeler kapsamÑnda iàçinin özel hayatÑna müdahale niteliÜindeki iàlem ve eylemleri, TMK m.24/II uyarÑnca “kanunun verdiÜi yetkinin kullanÑlmasÑ” olarak deÜerlendirilecek ve hukuka uygun kabul edilecektir62. ÜÚYERÜNDE ELEKTRONÜK GÖZETÜMÜN KOÚULLARI, KAPSAMI VE UYGULANMA YÖNTEMLERÜ Þàyerinde iàçilerin e-mail iletiàimlerinin, internet baÜlantÑlarÑnÑn ve ziyaret ettikleri internet SßCßL sitelerinin denetlenmesi, ià hayatÑnda sÑkça karàÑlaàÑlan gözetim (monitoring and surveillance) uygulamalarÑdÑr. Bu tür uygulamalar, çeàitli açÑlardan iàçilerin özel hayatlarÑnÑn gizliliÜine müdahale oluàturmaktadÑr. Þàyerinde elektronik yolla iletiàimin izlenmesi söz konusu olduÜunda, özel hayatÑn gizliliÜi hakkÑnÑn haberleàme özgürlüÜünü de kapsadÑÜÑ unutulmamalÑdÑr. Bu uygulamalarÑn baàka bir sonucu da gözetim yoluyla iàçiler hakkÑndaki kiàisel verilere ulaàÑlÑyor olmasÑdÑr. Þletiàim alanÑnda özel hayatÑn gizliliÜi hakkÑ, iletiàim olanaklarÑna serbestçe ulaàmayÑ ve bunlardan, müdahale olmaksÑzÑn yararlanmayÑ anlatÑr. Þletiàim olanaÜÑnÑn sÑnÑrlanmasÑ ya da ortadan kaldÑrÑlmasÑ, AY m.22/II ve AÞHS m.8’e aykÑrÑlÑk teàkil etmekte ve kiàiler arasÑndaki haberleàmenin hukuka aykÑrÑ olarak engellenmesi de TCK m.124 (1) uyarÑnca suç oluàturmaktadÑr. Belirtilen nedenlerle, iàyerinde iàçiye hiçbir àekilde özel iletiàim olanaÜÑ tanÑnmamasÑnÑn, özel hayatÑn gizliliÜi hakkÑna hukuka aykÑrÑ biçimde müdahale niteliÜinde olduÜu açÑktÑr. Özel hayatÑn gizliliÜine gerekli saygÑnÑn gösterildiÜinden söz edebilmek için iletiàim özgürlüÜünün engellenmemesi yetmez. AynÑ zamanda gizliliÜe de saygÑ gösterilmesi gerekmektedir. KullanÑlan iletiàim araçlarÑnÑn mülkiyetinin iàverende olmasÑ, bir temel hak olan haberleàmenin gizliliÜine saygÑnÑn ortadan kalkma sebebi olamaz. Özel hayatÑn gizliliÜine saygÑ, ià hayatÑnÑn sürdürüldüÜü mekanlarda da belli derecede diÜer insanlarla iliàkiler kurmak ve geliàtirmek hakkÑnÑ da kapsamaktadÑr63. YapÑlan iletiàimin içeriÜinin gizli ya da özel olup olmamasÑ, diÜer bir anlatÑmla kiàinin özel hayatÑna iliàkin olup olmamasÑ burada önem taàÑmayacaktÑr. Özel hayatÑn gizliliÜi hakkÑnÑn iletiàim alanÑndaki yansÑmasÑ, içeriÜine bakÑlmaksÑzÑn tüm haberleàmenin korumadan yararlanmasÑnÑ gerektirir. AÞHS m.8 hükmünde yer alan “correspondence” kelimesi aslen yazÑàma, mektuplaàma anlamÑna gelmektedir. Ancak AÞHM kararlarÑnda, bu kelimenin tüm haberleàme araç ve türlerini kapsayacak àekilde yorumlandÑÜÑ görülmektedir. AB Temel Haklar ßartÑ ve dolayÑsÑyla Avrupa AnayasasÑnda da yazÑàma yerine “iletiàim” kavramÑ tercih edilerek, hakkÑn kap67 EYLÜL ’11 SßCßL samÑ bakÑmÑndan aynÑ yaklaàÑm sergilenmiàtir. ÇalÑàmamÑzda, e-mail için yapÑlan açÑklamalar, tüm iletiàim àekilleri için geçerli kabul edilebilecektir. ßekilleri farklÑ da olsa tüm iletiàim araçlarÑnÑn, aynÑ amaca yönelik olmasÑ ve iàveren tarafÑndan iàin yürütümünde kullanÑldÑklarÑ gerçeÜi bu sonuca varÑlmasÑnÑ saÜlamaktadÑr64. 1. Hukuka Uygun Gözetim UygulamasÍnÍn KoÛullarÍ Þàveren, iàçinin özel yaàamÑna müdahale oluàturan her uygulamada olduÜu gibi gözetim uygulamalarÑnÑ da bir hukuka uygunluk nedenine dayandÑrmalÑdÑr. Hukuka uygunluk nedenlerinden, “üstün nitelikte özel yarar” söz konusu olduÜunda, gözetimle saÜlanacak yararla, bu uygulamanÑn iàçinin özel hayatÑnÑn gizliliÜi üzerinde yaratacaÜÑ etki hassasiyetle deÜerlendirilmelidir. Þàverenin dayanacaÜÑ üstün yarar için, iàe ve iàyerine iliàkin gizli bilgilerin rakiplere sÑzdÑrÑlmasÑnÑn önlenmesi baàlÑca örneklerden biri olarak gösterilebilir. Bu durumda iàverenin salt ekonomik yararÑ korunmak isteniyorsa, hukuka uygunluk nedeni olarak üstün yarardan çok, iàçinin sadakat borcunun, izleme uygulamasÑna rÑza göstermesini gerekli kÑldÑÜÑnÑn kabulü daha yerinde olacaktÑr. Buna karàÑn, sÑzdÑrÑlan bilgiyle iàverenin ya da üçüncü kiàilerin kiàilik hakkÑnÑn görünümlerinden birinin zedelenmesi de söz konusu olabilecekse, üstün özel yarardan söz edilebilir. ÖrneÜin, iàverenin ya da iàyerindeki diÜer iàçilerin kiàisel verilerine ulaàÑm ve bunlarÑ aktarabilme olanaÜÑ bulunan bir iàçinin elektronik iletiàiminin izlenmesinde, bu kiàilerin özel hayatÑnÑn gizliliÜinin korunmasÑ noktasÑnda üstün özel yararlarÑnÑn bulunduÜundan söz edilebilir. Gözetim uygulamasÑ, makul bir nedene dayanmadÑÜÑ halde iàçinin izlemeye rÑza göstermesi de söz konusu olabilecektir. AyrÑca, gözetim, dayanÑlan nedenin haklÑ kÑldÑÜÑ amaca ulaàmaya özgü kullanÑlmalÑdÑr. ÖrneÜin, virüs vb. programlarÑn neden olabileceÜi aÜÑr ekonomik kayÑplar düàünüldüÜünde, iletiàim ve bilgisayar sisteminin korunmasÑ amacÑyla yapÑlmak istenen gözetim uygulamasÑna iàçinin rÑza göstermesi sadakat borcunun bir gereÜi olarak algÑlanabilir. Ancak bu du68 rumda, izlemeyle elde edilen veriler, koruma amacÑ dÑàÑnda iàçinin davranÑà ve yaàam tarzÑnÑn izlenmesi ve deÜerlendirilmesi için kullanÑlamaz. Bu kuralÑn istisnasÑ, sistem güvenliÜi için yapÑlan izlemede elde edilen ve güvenlik amacÑyla ilgisi olmayan verinin, iàçinin çÑkarÑna olmasÑ ya da aÜÑr nitelikte doÜruluk ve baÜlÑlÑÜa uymayan davranÑàÑn veya suç oluàturan bir hareketin ortaya çÑkarÑlmasÑdÑr65. 2. Gözetimin Gerekli OlmasÍ Þàyerinde gözetim uygulamalarÑna geçilmeden önce, iàverence bu uygulamalarÑn gerekli olup olmadÑÜÑna karar verilmelidir. Geleneksel yönetim teknikleriyle elde edilecek bir amaca ulaàmak için gözetim yapÑlmasÑ, özel hayatÑn gizliliÜine en az zarar verecek yöntemin seçilmesi ilkesine aykÑrÑlÑk oluàturacaktÑr. Þàçinin e-maillerinin izlenmesinin, hangi hallerde gerekli olduÜuna örnek olarak, iàçinin çeàitli nedenlerle iàyerinde bulunmadÑÜÑ zamanlarda iàle ilgili iletiàiminin devam ettirilmesinin baàka türlü mümkün olamamasÑ gösterilebilir66. Bu durumda e-mail hesabÑnÑn izlenmesi ve açÑlmasÑ için iàçinin önceden bilgilendirilmià olmasÑ da önemlidir. 3. Gözetim UygulamalarÍnÍn Özel HayatÍn GizliliÙine Müdahale Düzeyi Kural olarak, e-mail iletilerinin izlenmesi, iletinin taraflarÑ, baàlÑÜÑ ve gönderilme zamanÑ gibi “trafik verileri” ile67 sÑnÑrlÑ kalmalÑ, içeriÜine girilmemelidir68. Benzer àekilde, özellikle faturalama amacÑyla, telefon görüàmelerinin zamanÑ, süresi ve görüàülen numarayla sÑnÑrlÑ àekilde izlenmesi kabul edilebilir. Esasen, geliàen teknolojik olanaklar, içeriÜine girilmeksizin e-mail kullanÑmÑnÑn deÜerlendirilmesi için uygun ortamÑ saÜlamaktadÑr. ÖrneÜin, iàçinin aldÑÜÑ ve gönderdiÜi ileti sayÑsÑnÑn, gönderildiÜi adreslerin ve iletilerdeki “ek” lerin niteliÜinin denetlenmesiyle, iàverenin iletiàim sistemini virüs vb. tehlikelere ya da ià ve iàyerine zarar verici davranÑàlara karàÑ korumasÑ mümkündür. Bu durum, internetin haberleàme dÑàÑ amaçlarla kullanÑmÑ bakÑmÑndan da geçerlidir69. EYLÜL ’11 BazÍ yazarlar internet ve e-mail üzerindeki geniÛ kÍsÍtlamalarÍn, verimi arttÍrmak yerine azaltacaÙÍnÍ iddia etmektedir. Þàverenin trafik verileri ile hukuka uygun amacÑna ulaàmasÑnÑn mümkün olmadÑÜÑ durumlarda ise, e-mailin iàçi dÑàÑndaki tarafÑnÑn özel hayat hakkÑ da hesaba katÑlmalÑdÑr. Þàçinin özel hayatÑna müdahaleyi haklÑ kÑlan neden, e-mail yazÑàmasÑnÑn diÜer tarafÑ için aynÑ etkiyi göstermeyecektir. ÖrneÜin, bu kiàinin rÑzasÑnÑn alÑnmasÑ çok güçtür. DolayÑsÑyla, iàyeri dÑàÑndakilerin, iletilere eklenecek bir uyarÑyla iàyerinden yapÑlan iletiàimin izlendiÜinden haberdar edilmesi önerilmektedir70. Þàçinin günün àartlarÑna uygun àekilde iàyerinde kiàisel iàlerini halletmesini yasaklamak uzun vadede verimin düàmesine neden olabilir. ÖrneÜin, bir iàveren, internet aracÑlÑÜÑyla yapÑlan tüm kiàisel kullanÑmÑ yasakladÑÜÑnda, alÑàveriàlerini internet üzerinden yapan iàçiler alÑàveriàlerini yapmak için iàyerlerini terk etmek zorunda kalabilirler. Bu nedenle, bazÑ yazarlar internet ve e-mail üzerindeki genià kÑsÑtlamalarÑn, verimi arttÑrmak yerine azaltacaÜÑnÑ iddia etmektedir. Þàyerinde internet ve e-mail iletiàimini kÑsÑtlamanÑn iàçiler üzerindeki etkilerini gözlemleyen kimi iàverenlerin, yeni politikalar benimseyerek iàyerinde “internet cafe”ler kurduklarÑ, iàçilerin kendi masalarÑnda olmasa da iàyerlerinde bu olanaklardan yararlanmaya devam etmelerini saÜladÑklarÑ ifade edilmektedir71. Ancak bu konuda önemle belirtilmelidir ki, iàçinin özel kullanÑmÑna ayrÑlan (ya da iàçinin kendisine ait) özel e-mail hesabÑndan yapÑlan iletiàim, virüs taramasÑ dÑàÑnda, iàveren tarafÑndan denetlenmeyecektir. Buna karàÑlÑk, iàçinin suç oluàturan davranÑàlarÑndan iàverenin de sorumlu tutulacaÜÑ ya da iàverenin bizzat iàçi tarafÑndan iàlenen suçtan zarar görmesi gibi haller söz konusu ise bu gibi durumlarda bir gözetim yapÑlmasÑ mümkündür72. 4. Gözetimin Gizli YapÍlmasÍ Kural olarak gizli gözetim yapÑlamaz. Þà- SßCßL verenler, gözetim konusunda iàçileri bilgilendirmeli ve önceden haberdar etmelidir73. BazÑ uluslararasÑ belgelerde ve yabancÑ hukuk sistemlerinde, iàyerinde gizli gözetim yapÑlamamasÑna iliàkin bu kurala çok sÑnÑrlÑ istisnalar getirilmektedir. ÖrneÜin, yukarÑda deÜindiÜimiz UluslararasÑ ÇalÑàma Örgütü’ne ait “Þàçilerin Kiàisel Verilerinin KorunmasÑ”na iliàkin kodun 6.14 maddesinin 2. ve 3. fÑkralarÑnda gizli izlemenin àartlarÑna deÜinilmiàtir. Buna göre; iàyerinde iàçilerin gizli olarak izlenebilmeleri için ulusal düzenlemeler kapsamÑnda bu izlemeye izin veriliyor olmasÑ veya suç teàkil eden ya da doÜruluk ve baÜlÑlÑÜa aykÑrÑ davranÑàlarÑn varlÑÜÑna iliàkin bir àüphe ile bu àüphenin geçerli bir nedene dayandÑÜÑnÑ gösteren olgularÑn bulunmasÑ gerekmektedir. Baàka bir anlatÑmla, makul àüphe bulunmaksÑzÑn, doÜruluk ve baÜlÑlÑÜa uymayan davranÑàÑn her an meydana gelebileceÜi gibi bir gerekçe, gizli izlemeyi haklÑ kÑlmayacaktÑr74. Gizli izleme, sÑkÑ àekilde amaca yönelik olmalÑ, doÜruluk ve baÜlÑlÑÜa uymadÑÜÑ konusunda hakkÑnda makul àüphe bulunan iàçi dÑàÑndakileri kapsar àekilde yapÑlmamalÑdÑr. AyrÑca izleme süresi de baàtan belirlenmià olmalÑdÑr75. Burada önemle belirtilmelidir ki; uluslararasÑ belgelerde kabul edilen bu ilkeler, ancak ulusal hukukun, özel hayatÑna bu àekilde müdahale edilen kiàiye gerekli korumayÑ saÜladÑÜÑ ve özel düzenlemelerle iàverene bu yetkiyi verdiÜi ya da ulusal hukukun bunun delil elde etmek için kaçÑnÑlmaz olduÜunu kabul ettiÜi durumlar için geçerlidir76. 5. Bilgilendirme AÞHM’nin, Halford kararÑnda özel hayata saygÑ hakkÑnÑn (m.8) ihlal edildiÜini tespit ederken kullandÑÜÑ, “AynÑ zamanda dâhili iletiàim sisteminin kullanÑcÑsÑ konumunda olan Bayan Halford’a, bu sistem üzerinden yapÑlan telefon görüàmelerinin dinleneceÜine iliàkin uyarÑda bulunulduÜuna iliàkin kanÑt bulunmamaktadÑr.” àeklindeki ifadesi, gözetim uygulamalarÑnda iàçilerin bilgilendirilmesinin bir önkoàul olmasÑ bakÑmÑndan önemlidir77. Bu ifadenin, çalÑàanÑn dinleme öncesinde konuàmalarÑnÑn dinlenebileceÜine iliàkin ayrÑntÑlÑ àekilde uya69 EYLÜL ’11 SßCßL rÑldÑÜÑ her durumda, iàveren tarafÑndan iletiàimin izlenmesinin hak ihlali yaratmayacaÜÑnÑ ima ettiÜi yolunda yorumlanamayacaÜÑ belirtilmektedir78. Karardaki bu anlatÑmÑn, gözetim uygulamalarÑ öncesinde bilgilendirmenin, uygulamanÑn hukuka uygun olduÜunun kabulü için bir gereklilik olduÜuna vurgu yaptÑÜÑ; ancak, uygulamanÑn hukuka uygun olduÜunun kabulü için tek koàulun bu olmadÑÜÑ, ayrÑca bir hukuka uygunluk nedenine dayanÑlmasÑ gerektiÜi, àeklinde anlaàÑlmasÑ yerinde olacaktÑr79. Þàverenin yapacaÜÑ bilgilendirmede, iàyerindeki hangi iletiàim araçlarÑnÑn ne àekilde özel amaçlarla kullanÑlabileceÜi ayrÑntÑlÑ biçimde ortaya konulmalÑdÑr80. Gözetim yapÑlacaksa bunun nedenleri ve amaçlarÑ iàçilere bildirilmelidir81. Þzlendikleri, belirli aralÑklarla iàçilere anÑmsatÑlmalÑdÑr82. Þletiàim araçlarÑnÑn özel amaçlarla kullanÑmÑna izin verildiÜi sÑnÑrlar içinde kullanÑlmasÑ söz konusu olduÜunda, gözetim, iletiàim sistemine virüs vb. tehlikelere karàÑ güvenliÜinin saÜlanmasÑ gibi çok sÑnÑrlÑ nedenler ve amaçlarla uygulanabilir. Virüsün baàka türlü temizlenmesinin ya da iàle ilgili iletiàimin devam ettirilmesinin baàka türlü mümkün olmamasÑ gibi, çok istisnai durumlarda, iletiàimin içeriÜine girilebilir. Bilgilendirmede bu istisnai durumlarÑn neler olabileceÜi ayrÑntÑlÑ àekilde anlatÑlmalÑdÑr83. Bilgilendirme, konulan kurallara uyulmadÑÜÑnÑn saptanmasÑ halinde uygulanacak yaptÑrÑma yönelik sürecin iàleyiàini de içermelidir. Bilgilendirme aàamasÑnda özellikle, iàçinin kural ihlali yaptÑÜÑnÑn nasÑl ve ne zaman kendisine bildirileceÜi belirtilmeli; bu tür iddialar karàÑsÑnda cevap hakkÑ tanÑnmalÑdÑr. En uygun tavÑr, iàçinin kural ihlali fark edildiÜi anda uyarÑlmasÑdÑr; meÜer ki, izlemenin devamÑnÑ haklÑ kÑlan bir neden bulunsun. Bu, özellikle elektronik iletiàim araçlarÑ bakÑmÑndan, yazÑlÑm teknolojisinin geldiÜi düzey de göz önüne alÑndÑÜÑnda oldukça kolay olacaktÑr. ÖrneÜin, iàçiye gelen e-mailde kurallara aykÑrÑ istenmeyen bir “ek” bulunmasÑ ya da sisteme zarar verecek bir sitenin ziyaret edilmesi durumunda ekranda açÑlan bir pencere ile iàçinin derhal uyarÑlmasÑ mümkündür84. Kural ihlalinin fark edildiÜi hal70 de, uyarÑ yapÑlmaksÑzÑn, izlemeye devam edilmesini haklÑ kÑlacak nedenlerin, bazÑ uluslararasÑ belgelerde ve yabancÑ hukuklarda kabul gören gizli (covert monitoring) izlemeyi haklÑ kÑlan istisnai nitelikteki nedenler olduÜu ileri sürülmektedir85. ÜÚYERÜNDE ELEKTRONÜK GÖZETÜM UYGULAMALARININ HUKUKÜ SONUÇLARI Hukuka AykÍrÍ Gözetim UygulamalarÍ BakÍmÍndan ¾À SözleÀmesinin ¾Àçi Taraf»ndan Feshedilmesi Þà K m.24/II hükmünde, iàçinin ià sözleàmesini haklÑ nedenle derhal feshedebileceÜi haller, somut ve açÑk àekilde sÑralanmÑàtÑr. Þàverenin müdahalesinin özellikle TCK m.132 vd.’da düzenlenen ve hapis cezasÑnÑ gerektiren “Özel Hayata ve HayatÑn Gizli AlanÑna KaràÑ Suçlar”dan birini oluàturmasÑ halinde iàçi açÑsÑndan haklÑ nedenle derhal fesih olanaÜÑnÑn ortaya çÑkacaÜÑ tartÑàmasÑzdÑr. Þà K m.24/II (c)’de iàverenin, iàçiye veya ailesi üyelerinden birine karàÑ hapsi gerektiren bir suç iàlemesi, açÑk àekilde, haklÑ fesih nedeni olarak düzenlenmiàtir. Þà K m.24/II (b) uyarÑnca, iàverenin, iàçinin veya ailesi üyelerinden birinin àeref ve namusuna dokunacak àekilde sözler söylemesi veya bu tür davranÑàlarda bulunmasÑ da iàçi bakÑmÑndan haklÑ fesih nedeni oluàturacaktÑr. Bu durumda, iàverenin özel hayata müdahalesi, kendi cinsiyetinden olmayan kiàilerce üst aramasÑ yapÑlmasÑ, iàyerindeki duà ve soyunma odalarÑ gibi mekanlarÑn kamerayla izlenmesi, iàçinin özlük dosyasÑnda bulunan onur kÑrÑcÑ bilgilerin açÑk edilmesi gibi eylemler àeref ve namusa dokunacak türde eylemlerdir. DolayÑsÑyla bu davranÑàlar, Þà K m.24/II (b) kapsamÑnda haklÑ fesih nedeni oluàturacaktÑr. Öte yandan, iàverenin iàçinin özel hayatÑna müdahalesi suç niteliÜi taàÑmadÑÜÑ halde hukuka aykÑrÑ bir eylem olarak deÜerlendirilmekteyse iàçi açÑsÑndan haklÑ fesih nedeninin bulunup EYLÜL ’11 ÜÛçi tazminat talebinde bulunmak için derhal fesih yetkisini kullanmak zorunda deÙildir. bulunmadÑÜÑ tartÑàma konusudur. Bu durumda, iàçinin kiàilik deÜerlerinden biri zedelenmektedir. Ancak, iàçinin özel hayatÑna yönelik hukuka aykÑrÑ müdahalede bulunulmasÑ, Þà K m.24/ II’de sÑralanan haller arasÑnda sayÑlmamÑàtÑr. Þàçinin özel hayatÑna hukuka aykÑrÑ müdahalenin haklÑ fesih nedeni olarak kabul edilebilmesi için söz konusu madde hükmünde sÑralanan nedenlerle bir benzerlik göstermesi gerekmektedir. Þà K m.24/II (c) hükmünde, iàverenin iàçiye ya da aile üyelerinden birine “sataàmasÑ”, iàçi bakÑmÑndan haklÑ fesih nedeni olarak kabul edilmiàtir. Bu noktada, suç niteliÜi ya da àeref ve namusa dokunan bir hal almasa da, iàverenin iàçinin özel hayatÑna hukuka aykÑrÑ müdahalesinin “sataàma” kapsamÑnda deÜerlendirilmesi mümkün olabilecektir86. Þàçiye yönelen ve özellikle tazminat davasÑna konu olabilecek çoÜu iàveren eylemi “sataàma” olarak yorumlanabilecek olup, söz konusu iàveren eylemlerinden birinin de iàçinin özel hayatÑna hukuka aykÑrÑ müdahale olduÜu unutulmamalÑdÑr. Nitekim, YargÑtay da “sataàma” kavramÑnÑn kapsamÑnÑ oldukça genià kabul etmektedir87. Özel hayata hukuka aykÑrÑ müdahale, iàveren vekili tarafÑndan ya da iàverenin talimatÑ üzerine iàveren vekili sÑfatÑ bulunmayan bir iàçi tarafÑndan gerçekleàtirildiÜinde de iàçi açÑsÑndan haklÑ fesih nedeninin ortaya çÑktÑÜÑ söylenebilecektir. Þà K m.26/II gereÜince, derhal fesih hakkÑnÑ kullanan taraf, diÜer taraftan tazminat isteminde bulunabilecektir88. Ancak maddenin birinci ve ikinci fÑkralarÑnda yer alan, “24 ve 25 inci maddelerde gösterilen ahlak ve iyi niyet kurallarÑna uymayan hallere dayanarak iàçi veya iàveren için tanÑnmÑà olan sözleàmeyi fesih yetkisi, iki taraftan birinin bu çeàit davranÑàlarda bulunduÜunu diÜer tarafÑn öÜrendiÜi günden baàlayarak altÑ ià günü geçtikten ve her halde fiilin gerçekleàmesinden itibaren bir yÑl sonra kullanÑlamaz. … Bu haller sebebiyle iàçi yahut SßCßL iàverenden ià sözleàmesini yukarÑdaki fÑkrada öngörülen süre içinde feshedenlerin diÜer taraftan tazminat haklarÑ saklÑdÑr.” àeklindeki hükümlerden, sözleàmeyi, maddede öngörülen hak düàürücü sürede feshetmeyen tarafÑn tazminat hakkÑnÑn bulunmadÑÜÑ sonucuna varÑlmaktadÑr. Öte yandan, iàçinin kiàilik deÜerlerinden biri olan özel hayatÑna saldÑrÑ veya bunun yeterince korunmamasÑndan doÜan derhal fesih yetkisini kullanmaksÑzÑn, tazminat talebini gündeme getirmesi yolunda bir engel bulunmamaktadÑr. DiÜer bir anlatÑmla, iàçi tazminat talebinde bulunmak için derhal fesih yetkisini kullanmak zorunda deÜildir. ¾À SözleÀmesinin ¾Àveren Taraf»ndan Feshedilmesi Þàçinin özel hayatÑnÑn gizliliÜine iàveren tarafÑndan yapÑlan müdahale, üstün yarar, kanunun verdiÜi yetkinin kullanÑlmasÑ ya da iàçinin rÑzasÑ gibi bir hukuka uygunluk nedenine dayanmadÑÜÑ takdirde hukuka aykÑrÑ olarak nitelendirilecektir. Hukuka uygunluk nedeni olarak iàçinin rÑzasÑna gerek duyulduÜu ve iàçiden rÑza göstermesi sadakat borcu çerçevesinde beklenilebilir olduÜu hallerde dahi, iàçinin rÑza göstermemesi ve buna raÜmen iàverenin müdahaleye devam etmesi müdahalenin hukuka aykÑrÑlÑÜÑnÑ ortadan kaldÑrmayacaktÑr. Öte yandan, üstün yarar ya da kanunun verdiÜi yetkinin kullanÑlmasÑ gibi bir hukuka uygunluk nedenine dayansa bile, müdahalenin yöntem ve biçiminin de hukuka uygun olmasÑ gerekir. ÖrneÜin, iàyerinde ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜinin saÜlanmasÑ amacÑyla yapÑlan aramada detektörle sonuç alÑnmasÑ mümkünken, elle yoklama yapÑlmasÑ ya da giysilerin çÑkartÑlmasÑnÑn istenmesi, eàit davranma borcuna aykÑrÑ àekilde arama yapÑlmasÑ, iàçinin karàÑ cinsiyetten kiàilerce aranmasÑ, iàyerindeki iàçilerin gizli àekilde izlenmesi ve gözetimi vb. durumlarda olduÜu gibi, iàverenin dayandÑÜÑ neden hukuka uygun olsa bile müdahalede izlenen yöntem ve müdahale için seçilen araçlar, bunu hukuka aykÑrÑ hale getirebilecektir. Þàçinin, yukarÑda örnek verilen durumlarda hukuka aykÑrÑ olarak nitelendirilecek müdaha71 EYLÜL ’11 SßCßL lelere karàÑ koymasÑ halinde iàverenin haklÑ ya da geçerli nedenle fesih yetkisi bulunmamakta olup, buna raÜmen ià sözleàmesinin iàveren tarafÑndan feshedilmesi, ià güvencesi kapsamÑnda olan ve olmayan iàçiler bakÑmÑndan farklÑ sonuçlar doÜuracaktÑr. YukarÑda örnek verilen durumda, ià sözleàmesinin iàverence feshedilmesi halinde, ià güvencesi kapsamÑndaki iàçinin iàe iade davasÑ açma hakkÑ söz konusu olacaktÑr. Þàçinin, iàe iade davasÑ açmayÑ tercih etmemesi ya da iàe iade davasÑ açÑlmasÑ için geçerli olan bir aylÑk hak düàümü süresini geçirmesi halinde, bu defa, ödenmemià ise kÑdem tazminatÑ ve fesih sÑrasÑnda önel verilmemià ya da önel süresine iliàkin ücret peàin ödenmemià ise ihbar tazminatÑ talep etme haklarÑ da mevcuttur89. Þà güvencesi kapsamÑ dÑàÑnda ve belirsiz süreli ià sözleàmesi ile çalÑàan iàçilerin ise fesih sÑrasÑnda önel verilmemià ya da önel süresine iliàkin ücreti de peàin olarak ödenmemià ise ihbar tazminatÑ ve yine ödenmemià ise kÑdem tazminatÑ talepleri söz konusu olabilecektir90. Öte yandan, örnek verdiÜimiz durumda söz konusu fesih, çoÜu zaman kötü niyetli àekilde yapÑlmÑà olacaÜÑndan, ià güvencesi kapsamÑ dÑàÑndaki iàçi tarafÑndan Þà K m.17/VI hükmü kapsamÑnda ihbar tazminatÑnÑn üç katÑ tutarÑnda kötü niyet tazminatÑ da talep edilebilecektir91. Belirli süreli ià sözleàmesi ile çalÑàan iàçiler ise, bu durumda, àartlarÑ varsa kÑdem tazminatÑ ve sözleàme süresinin sonuna kadar iàleyecek olan bakiye ücretlerini talep edebileceklerdir92. Þà sözleàmesinin feshi nedeniyle doÜan ve yukarÑda belirtilen tazminat ve ödemelerle karàÑlanamayan zararÑn genel hükümler uyarÑnca ayrÑca istenmesi bakÑmÑndan engel bulunmamaktadÑr93. Bu tazminatÑn talep edilebilmesi bakÑmÑndan iàçinin ià güvencesi kapsamÑnda olmasÑ ya da belirli süreli ià sözleàmesi ile çalÑàmasÑ gibi durumlarÑn fark yaratmayacaÜÑ ifade edilmektedir94. Bununla birlikte, bugüne kadar gelen YargÑtay kararlarÑ incelendiÜinde ià sözleàmesinin feshedilmesi nedeniyle, ayrÑca maddi ve manevi tazminat taleplerinin olumlu karàÑlandÑÜÑ ihtilaflarÑn oldukça istisnai olduÜu görülmektedir95. 72 Hukuka Uygun Gözetim UygulamalarÍ BakÍmÍndan Þàverenin müdahalesinin üstün yarar ya da kanunun verdiÜi yetkinin kullanÑlmasÑ gibi bir hukuka uygunluk nedenine dayanmasÑ veya hukuka uygunluk nedeni olarak iàçinin rÑzasÑna gereksinim duyulduÜunda, rÑza göstermesi sadakat borcu çerçevesinde beklenilebilir olduÜu halde, iàçinin aksi àekilde davranmasÑ, kural olarak, iàveren tarafÑndan iàçi hakkÑnda olumsuz kararlar alÑnmasÑnÑ meàru kÑlacaktÑr. Buna karàÑn, iàverenin dayanabileceÜi bir hukuka uygunluk nedeninden söz edilemiyor ya da iàçiden müdahaleye rÑza göstermesi sadakat borcu çerçevesinde beklenebilir deÜil ise aynÑ sonuca varmak mümkün deÜildir. ¾À SözleÀmesinin ¾Àveren Taraf»ndan Feshedilmesi 1. “Üstün Nitelikte Yarar”a DayalÑ Müdahalelerde Þàveren tarafÑndan, iàçinin özel hayatÑna yapÑlan müdahalenin “üstün nitelikte yarar”a dayandÑÜÑ hallerde, iàçinin bu müdahaleye karàÑ koymasÑ sonucunda iàverenin ià sözleàmesini derhal feshetmesi söz konusu olabilecektir. Þàçinin feshe neden olan davranÑàÑ, olayÑn özelliklerine göre, Þà K m.25/II’de düzenlenen hallerden bazÑlarÑ kapsamÑnda deÜerlendirilebilir. Özellikle ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜi bakÑmÑndan iàyerinde güvenlik ve koruma saÜlamaya yönelik uygulamalara karàÑ konulmasÑ halinde, “iàçinin kendi isteÜi veya savsamasÑ yüzünden iàin güvenliÜini tehlikeye düàürmesi”ni iàveren açÑsÑndan haklÑ fesih nedeni olarak sayan Þà K m.25/II (Ñ) bendi gündeme gelebilecektir96. Þàçinin, patlayÑcÑ ve parlayÑcÑ maddelerin bulunduÜu alanlara giriàlerdeki aramaya karàÑ koymasÑ ya da yangÑn riski bulunan alanlardaki tütün içme yasaÜÑna aykÑrÑ davranÑàÑ, ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜi bakÑmÑndan riskli görevlerde bulunan bir iàçinin alkol veya uyuàturucu testini reddetmesi, güvenlik amacÑyla yapÑlan görsel izlemenin engellenmesi, bu duruma örnek gösterilebilir. Þà K m.25/II (a) gereÜince, “Þà sözleàmesi yapÑldÑÜÑ sÑrada bu sözleàmenin esaslÑ noktalarÑn- EYLÜL ’11 dan biri için gerekli vasÑflar veya àartlar kendisinde bulunmadÑÜÑ halde bunlarÑn kendisinde bulunduÜunu ileri sürerek, yahut gerçeÜe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek iàçinin iàvereni yanÑltmasÑ”, iàveren bakÑmÑndan haklÑ fesih nedeni yaratacaktÑr. Þà K m.25/II hükmünde, yukarÑda sözü edilen bentlerin kapsamÑna girmese bile, iàverenin kendisinin veya üçüncü kiàilerin üstün yararÑna dayanmasÑ nedeniyle hukuka uygun olan müdahalelerine iàçinin karàÑ koymasÑ, doÜruluk ve baÜlÑlÑÜa uymayan davranÑà olarak deÜerlendirilebilecektir97. Þà K m.25/II (e) gereÜince, “iàçinin, iàverenin güvenini kötüye kullanmak, hÑrsÑzlÑk yapmak, iàverenin meslek sÑrlarÑnÑ ortaya atmak gibi doÜruluk ve baÜlÑlÑÜa uymayan davranÑàlarda bulunmasÑ” iàveren bakÑmÑndan fesih için haklÑ neden oluàturur. Söz konusu hükümde, doÜruluk ve baÜlÑlÑÜa uymayan davranÑàlar, sÑnÑrlÑ biçimde (numerus clausus) sayÑlmÑà deÜildir. Bu itibarla, iàverenin ya da üçüncü kiàilerin kiàilik hakkÑ görünümlerinden biri üzerinde àekillenen ve iàçinin özel hayatÑnÑn gizliliÜi karàÑsÑnda üstün tutulabilecek yararlarÑnÑn korunmasÑ amacÑna yönelik müdahaleye karàÑ koymasÑ halinde de, iàçinin doÜruluk ve baÜlÑlÑÜa aykÑrÑ davranÑàÑndan ve iàveren için derhal fesih hakkÑnÑn doÜduÜundan söz edilebilecektir. 2. “Kanunun VerdiÜi Yetkinin KullanÑlmasÑ”na Dayanan Müdahalelerde Þàçinin özel hayatÑna müdahale yetkisi, yasal düzenlemelerle de tanÑnmÑà olabilir. Bu hususta ilk akla gelen ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜi mevzuatÑnda yer alan düzenlemelerdir. Bu düzenlemelerin yapÑlmasÑndaki öncelikli neden, iàyerindeki kiàilerin yaàam ve saÜlÑÜÑnÑn korunmasÑdÑr. Bu itibarla, iàverenin üstün yararÑna dayanan müdahalelerine iàçinin karàÑ koymasÑ halinde ià sözleàmesinin feshi için yukarÑda yapÑlan açÑklamalar burada da geçerli olacaktÑr. 3. Þàçinin RÑzasÑna Dayanan Müdahalelerde Þàçinin rÑzasÑnÑn hukuka uygunluk nedeni oluàturduÜu durumlarda, müdahaleye iàçinin rÑza göstermesinin sadakat borcu çerçevesinde SßCßL ondan beklenilebilir olup olmadÑÜÑ bu noktada önem taàÑmaktadÑr. ÖrneÜin, iàyerindeki hÑrsÑzlÑklarÑn önlenmesi, iàe ve iàyerine iliàkin gizli ancak iàverenin kiàilik haklarÑyla baÜlantÑ içinde olmayan bilgilerin rakiplere sÑzdÑrÑlmasÑnÑn engellenmesi gibi nedenlerle yapÑlacak müdahalelere, iàçinin sadakat borcu çerçevesinde rÑza göstermesi beklenir. Bu durumda iàçinin baàtan rÑza göstermemesi ya da rÑzasÑnÑ daha sonra geri almasÑ halinde sadakat borcuna uygun davranmadÑÜÑ ve iàveren bakÑmÑndan Þà K m.25/II (e) gereÜince fesih hakkÑnÑn ortaya çÑktÑÜÑ düàünülebilir. Þàçinin bu davranÑàÑ, özellikle kendisinden kuàkulanÑlmasÑ için makul nedenler varken söz konusu olursa, haklÑ fesih nedeninin varlÑÜÑndan bahsedilecektir. Ancak, iàçinin bu davranÑàÑyla sadakat borcuna ne derece aykÑrÑ davrandÑÜÑna bakÑlmaksÑzÑn, her zaman, iàveren için haklÑ neden oluàtuÜunun kabul edilmesi de adil sonuçlar doÜurmayabilir. Sadakat borcu çerçevesinde beklenilir olduÜu halde, rÑzanÑn gösterilmemesi ya da geri alÑnmasÑ durumunda, iàveren açÑsÑndan doÜacak fesih nedeninin haklÑ neden mi yoksa geçerli neden mi olduÜu, olayÑn özelliklerine göre tartÑàÑlabilecektir. Öte yandan, iàçinin davranÑàlarÑndan kaynaklanan geçerli nedenlerin bir çoÜu sadakat borcuna aykÑrÑlÑk içermekte olup, bunlarÑn haklÑ deÜil de geçerli neden olarak deÜerlendirilmeleri, iàçinin sözleàmeye aykÑrÑ davranÑàÑndaki aykÑrÑlÑÜÑn düzeyi ile ilgilidir. Nitekim, Þà K m.18 gerekçesinde, “iàverene zarar vermek ya da zararÑn tekrarÑ tedirginliÜini yaratmak, arkadaàlarÑnÑ iàverene karàÑ kÑàkÑrtmak, iàyerinde ià akÑàÑnÑ ve ià ortamÑnÑ olumsuz etkileyecek bir biçimde diÜer kiàilerle iliàkilere girmek, iàin akÑàÑnÑ durduracak àekilde uzun telefon görüàmeleri yapmak” geçerli fesih nedenlerine örnek olarak gösterilmiàtir. GörüleceÜe üzere, bu tür davranÑàlar da doÜruluk ve baÜlÑlÑÜa uymayan davranÑàlardÑr. Ancak bunlarÑn haklÑ fesih nedeni deÜil de geçerli neden oluàturmalarÑ, söz konusu madde gerekçesinde “Özellikle Kanunun 25 inci maddesinde ayrÑ bir düzenleme konusu olan haklÑ nedenlerle fesih olgusunu, geçerli sebeplerle fesih için aranan sebeplerden ayÑrmak ve ara73 EYLÜL ’11 SßCßL daki farklarÑ ortaya koymak; maddi olaylarÑ hukuk tekniÜi bakÑmÑndan söz konusu iki farklÑ fesih türü açÑsÑndan deÜerlendirmek gerekecektir. … Geçerli sebepler 25 inci maddede belirtilenler kadar aÜÑrlÑklÑ olmamakla birlikte, iàin ve iàyerinin yürüyüàünü olumsuz etkileyen hallerdir.” àeklinde açÑklanmÑàtÑr98. Nitekim YargÑtay’Ñn bir kararÑnda, yukarÑda yapÑlan açÑklamalardan yola çÑkÑlarak, “… Somut uyuàmazlÑkta, her ne kadar davacÑya tebliÜ edilmediÜi ve davacÑnÑn haberdar olmadÑÜÑ kabul edilmià ise de, emsal davada davalÑ iàveren tarafÑndan yönetim hakkÑ çerçevesinde bilgisayar kaynaklarÑnÑn amacÑna uygun kullanÑlmasÑ ile ilgili ià yeri iç düzenlemesi yapÑldÑÜÑ ve buna aykÑrÑ davranÑàÑn disiplin cezasÑ gerektirdiÜinin belirtildiÜi, bu àekilde ià sözleàmesi feshedilen iàçi olduÜu ve bu fesihlerin davacÑ iàçinin ià sözleàmesinin feshinden önce olduÜu, davacÑnÑn ià sözleàmesinde, iàverenin yönetim hakkÑ kapsamÑnda düzenleyeceÜi kurallara uymayÑ taahhüt ettiÜi, davacÑnÑn àirket bilgisayarÑnÑ mesai saatleri içinde birçok kez kiàisel mailinde kullandÑÜÑ ve elektronik ortamda yazÑlan bir takÑm yazÑlarÑ iàyerinde çalÑàan birçok arkadaàÑnÑn mailine gönderdiÜi anlaàÑlmaktadÑr. DavacÑnÑn bu davranÑàÑ àirketin iç iàleyiài ile ilgili düzenlenen kurala aykÑrÑ olduÜu gibi, mesai saatleri içinde iàyeri bilgisayarÑnÑ kullanarak ià görme edimini yeterince yerine getirmediÜi, bu davranÑàÑnÑn iàyerinde olumsuzluklara neden olduÜu, feshin geçerli nedene dayandÑÜÑ anlaàÑlmaktadÑr. Esasen kabule göre geçerli neden mahkemenin de kabulündedir. Mahkeme davranÑàÑn doÜru olmadÑÜÑnÑ, ancak önce uyarÑlmasÑ gerektiÜini, feshin aÜÑr bir sonuç olduÜunu belirtmiàtir. Þà sözleàmesinin haksÑz feshedildiÜi deÜerlendirmesi yerinde olmakla birlikte, davacÑnÑn davranÑàlarÑndan kaynaklanan geçerli neden bulunduÜunun kabul edilmesi gerekir.” àeklinde hüküm kurulmuàtur99. Yüksek Mahkeme, yine aynÑ yöndeki baàka bir kararÑnda da, “DavalÑnÑn sunduÜu ve çalÑàanlarÑn uymakla yükümlü banka etik kurallarÑnÑn 20. maddesinde, çalÑàanlarÑn “Adalet, doÜruluk, dürüstlük... güvenirlilik ve sosyal sorumluluk prensiplerine aykÑrÑ davranÑàlarda bulunmayacaÜÑ ve “Bankaya ait varlÑklarÑ ve 74 kaynaklarÑ verimsiz ve amaç dÑàÑ kullanmayacaÜÑ” kurallarÑna yer verilmiàtir. Bu etik kurallar ià sözleàmesinin eki niteliÜindedir. DavacÑnÑn ià amaçlÑ bilgisayarÑ mesai saatleri içerisinde internet alÑà verià ve oyun sitelerine birden fazla girmek sureti ile amacÑ dÑàÑnda kullandÑÜÑ ve bu süre zarfÑnda zamanÑnÑ ià görme edimine harcamadÑÜÑ anlaàÑlmaktadÑr. Üstlenilen iàin yetiàtirilmesi veya iàverenin zararÑnÑn oluàmamasÑ, bu olumsuz davranÑàÑ ortadan kaldÑrmaz. DavacÑ yan yükümlülüÜünü ihlal etmiàtir. Bu davranÑàÑnÑn diÜer iàçi gibi iàyerinde olumsuzluklara yol açtÑÜÑ ve ià iliàkisinin iàveren açÑsÑndan devam ettirilmesinin beklenmez bir hal aldÑÜÑ anlaàÑlmaktadÑr, iàverenin ià sözleàmesini feshetmesi, davacÑnÑn davranÑàlarÑndan kaynaklanan nedene dayanmaktadÑr. DavanÑn reddi yerine yazÑlÑ àekilde kabulü hatalÑdÑr.” àeklinde bir sonuca ulaàmÑàtÑr100. Duraksamaya yol açan somut durumlarda, bir temel hak ve kiàilik hakkÑ görünümü olan iàçinin özel hayatÑnÑn gizliliÜi hakkÑna, iàçinin sadakat borcu karàÑsÑnda üstünlük tanÑnmasÑ gerektiÜi ifade edilmektedir101. Nitekim, YargÑtay’Ñn bir kararÑnda da102 iàyerinde hÑrsÑzlÑk yaptÑÜÑ konusunda olay tarihinde ve daha önceki günlerde hakkÑnda herhangi bir ihbar bulunmayan iàçinin àüpheli bir hareketi de tespit edilmemiàse, ilk defa vuku bulan özel çantasÑnÑ aratmama davranÑàÑnÑn haklÑ fesih nedeni olarak kabul edilemeyeceÜi, iàçinin önce uyarÑlmasÑ ve daha hafif bir cezayla tecziye edilmesi gerektiÜi sonucuna varmÑàtÑr. ÖrneÜin, iàverenin kiàilik hakkÑyla iliàki içinde olmayan ancak ekonomik bakÑmdan deÜerli olan sÑrlarÑna ulaàma ve bunlarÑ aktarma olanaÜÑna sahip olan bir iàçinin e-mail trafik verilerinin izlenmesine karàÑ koymasÑ, iàveren açÑsÑndan ià sözleàmesinin feshi için haklÑ neden oluàturabilecekken, böyle bir konumda bulunmayan iàçinin, e-mail iletiàim sisteminin virüs vb. tehlikelerden korunmasÑ amacÑyla yapÑlan aynÑ türdeki izlemeye karàÑ koymasÑ, Þà K m.18 gerekçesinde belirtilen “iàverene zarar vermek ya da zararÑn tekrarÑ tedirginliÜini yaratmak” örneÜine benzer bir durum oluàturmasÑna bakÑlarak, geçerli fesih nedeni olarak algÑlanabilecektir103. EYLÜL ’11 Þàçinin rÑzasÑnÑn ià sözleàmesinde bir hüküm àeklinde alÑnmÑà olmasÑ halinde, geri alÑnmasÑ halinde ne tür bir sonuçla karàÑlaàÑlacaÜÑ tartÑàmaya açÑktÑr. ÖÜretide, özel hayatÑn gizliliÜi ya da baàka bir temel hakkÑn kullanÑlmasÑnÑn ià iliàkisinden kaynaklanan yükümlülüklere zarar vermediÜi ve iàle baÜlantÑsÑ bulunmadÑÜÑ sürece haklÑ fesih sebebi oluàturmayacaÜÑ kabul edilmekle birlikte, sözleàmeden kaynaklanan yükümlülüklerin iàçinin bireysel anayasal konumu karàÑsÑnda önceliÜe sahip olduÜu ileri sürülmektedir104. Bu görüàün mutlak àekilde algÑlanmasÑ halinde, sözleàmedeki iàçinin özel hayatÑnÑn gizliliÜine iliàkin hükmün iàle baÜlantÑsÑnÑn bulunmadÑÜÑ ve bu hükme iliàkin rÑzanÑn geri alÑndÑÜÑ durumlarda adil sonuçlarla karàÑlaàÑlmayacaÜÑ da ifade edilmektedir105. Þàçinin rÑzasÑnÑn gerek sözleàme hükmü ile alÑnmasÑ gerekse de örtülü àekilde verilmià olmasÑ yukarÑda yapÑlan açÑklamalar kapsamÑnda rÑzaya baÜlanan hukuki sonucu deÜiàtirmeyecektir. Öte yandan, ià sözleàmesindeki iàçinin özel hayatÑna müdahaleye rÑza gösterdiÜi hükme aykÑrÑ davranÑàÑnÑn haklÑ neden olarak kabul edileceÜi yönündeki bir anlaàma da, rÑzanÑn geri alÑnmasÑndan vazgeçme anlamÑna geleceÜinden, öncelikle MK m.23 sÑnÑrlarÑnÑ aàacak ve bu nedenle geçerli sayÑlmayacaktÑr106. Þàçinin özel hayatÑna müdahaleye rÑzasÑ olmaksÑzÑn iàin görülmesinin mümkün olmadÑÜÑ durumlarda, iàçinin müdahaleye karàÑ koymasÑ halinde iàveren açÑsÑndan haklÑ fesih nedeninin doÜduÜundan söz edilebilecektir. DELÜLLERÜN HUKUKA UYGUNLUØU Þàveren tarafÑndan haklÑ ya da geçerli nedenle yapÑlan fesihlerde, fesih iàlemine dayanak yapÑlan bulgulara, iàçinin özel hayatÑna hukuka uygun müdahale ile ulaàÑlmÑà olmasÑ fesih iàleminin de hukuka uygun olmasÑnÑ saÜlayacaktÑr. Þàçiye, öncesinde yapÑlan bilgilendirmede ortaya konan amaç ve yönteme baÜlÑ kalÑnarak yapÑlan gözetim sonucunda, müdahalenin amacÑ dÑàÑnda olmakla birlikte, fesih nedeni oluàturabilecek baàka olgulara rastlanmasÑ halinde de elde edilen bulguya hukuka uygun yoldan ulaàÑldÑÜÑ kabul edilmelidir107. Þàyerinde inter- SßCßL net eriàiminin dÑàarÑdan yapÑlacak saldÑrÑlara karàÑ güvenli hale getirilmesi amacÑyla iàçilerin kullandÑklarÑ bilgisayarlara güvenlik yazÑlÑmÑ yüklenmesine yönelik yapÑlan bir çalÑàmada bazÑ çalÑàanlarÑn mesai saatleri içinde uzunca bir süre bahis, eÜlence ve medya içerikli internet sitelerinde dolaàtÑklarÑnÑn tespit edilmesi bu duruma örnek gösterilebilir. Öte yandan, iàveren, iàçinin iàyerinde yaptÑÜÑ iletiàimi gizlice izleyerek ya da iàyerindeki davranÑàlarÑnÑ elektronik ortamda gizlice gözetleyerek ià sözleàmesinin haklÑ ya da geçerli nedenle feshine yol açabilecek bulgulara da ulaàabilir. Fesih nedeninin öÜrenilmesi sonrasÑnda, hayatÑn olaÜan akÑàÑna uygun olan, iàverenin ià sözleàmesini feshetmesidir. Bu aàamada, gizli gözetim ile elde edilen kayÑtlarÑn, iàçi tarafÑndan açÑlacak olasÑ iàe iade, kÑdem, ihbar ve kötü niyet tazminatÑ talepli davalarda savunma aracÑ olarak kullanÑlmasÑnÑn mümkün olup olmadÑÜÑ sorusuyla karàÑlaàÑlmaktadÑr. Bu soruyu, usul hukukunda hukuka aykÑrÑ delil kullanÑmÑnÑn mümkün olup olmadÑÜÑnÑ inceleyerek cevaplamak mümkün olacaktÑr. HUMK’nda, CMK’ndaki gibi delillerin hukuka uygun olmasÑ gerektiÜine iliàkin hüküm bulunmamaktadÑr. Hukuk usulü öÜretisinde, hukuka aykÑrÑ àekilde elde edilen delili kullanmak isteyen tarafÑn yararÑ ile aleyhine bu delil kullanÑlacak olan tarafÑn yararÑnÑn tartÑlmasÑ ve buna göre delilin kullanÑlÑp kullanÑlmamasÑna karar verilmesi gerektiÜi kabul edilmektedir. Yararlar arasÑndaki tartÑm yapÑlÑrken, kural olarak, anayasal haklara ve özel hayatÑnÑn gizliliÜine hukuka aykÑrÑ müdahale ile elde edilen delillerin kullanÑlmamasÑ gerektiÜi belirtilmekte ancak, bunun kesin bir yasak olarak algÑlanmamasÑ, her somut olay için ayrÑ deÜerlendirme yapÑlmasÑ önerilmektedir108. YargÑtay’Ñn bir kararÑna konu olan olayda ise109 iàyerinde santral operatörü olarak çalÑàan bir iàçinin, geceleyin, kilitli olan santral oda kapÑsÑ güvenlik görevlileri tarafÑndan kÑrÑlÑp, davacÑ iàçiye ait çekmece zorla açÑlmÑà, içindeki defter okunmuà, ertesi gün iàletme müdürü bizzat kendisi gelerek deftere el koymuàtur. Þàçiye ait olan defterde iàletme müdürüne iliàkin Cumhuriyet düàmanÑ ve irtica militanÑ ol75 EYLÜL ’11 SßCßL duÜu yönünde isnatlar bulunmaktadÑr. Þàçinin ià sözleàmesi, defterde bulunan bu anlatÑmlar nedeniyle 1475 sK m.17/II (b)110 hükmü uyarÑnca feshedilmiàtir. YargÑtay, oy çokluÜuyla, özel defterin yasal olmayan yollarla elde edildiÜi ve defterdeki kayÑtlara dayanÑlarak ià sözleàmesinin feshedildiÜi ve davacÑ iàçinin düàüncelerini herhangi bir yerde açÑklamadÑÜÑ ve dolayÑsÑyla iàveren hakkÑnda asÑlsÑz ihbar ve isnatlarda bulunmadÑÜÑnÑ kabul ederek feshin haksÑz olduÜu sonucuna ulaàmÑàtÑr. Karardan çÑkarÑlabilecek ilk sonuç, açÑkça ifade edilmese de çekmece vb. mekanlarÑn iàverene ait olmasÑnÑn, iàçinin özel hayatÑna müdahale için tek baàÑna bir hukuka uygunluk nedeni olarak görülmediÜidir. Aksi halde, feshe dayanak yapÑlan defterin yasal yollardan edilmediÜinden söz edilmesinin anlamÑ kalmayacaktÑr. Söz konusu karardan da anlaàÑlacaÜÑ üzere, AÞHS sistemi içinde yer alan ve özel hayatÑn gizliliÜi hakkÑnÑ temel hak olarak tanÑmÑà bulunan Türk Hukuku bakÑmÑndan iàyerinde iàçiye özgülenen mekan ve eàyalar boyutuyla da özel hayata saygÑ gösterilmesi gereÜinin bulunduÜu açÑktÑr. Bu noktada çalÑàma konumuz kapsamÑnda, iàçinin kullanÑmÑna özgülenen çekmece, dolap vb. eàya ile bilgisayar arasÑnda fark olup olmadÑÜÑ da ortaya konmalÑdÑr. Bilgisayar, birden çok iàlevi olan bir araçtÑr. E-mail ve internet kullanÑmÑ düàünüldüÜünde, iàyerindeki telefon ve faks cihazlarÑ gibi bir iletiàim aracÑdÑr. Kiàisel eàyalarÑn bulundurulmasÑ bakÑmÑndan, dosya dolabÑ veya çekmeceyle arasÑndaki paralellik açÑktÑr. Bilgisayardaki dosya ve programlarÑ bu bakÑmdan sanal kiàisel eàyalara benzetmek de mümkündür. Þàçinin iàyerindeki çekmecesinde kendine ait eàyalarÑ bulundurabildiÜi ölçüde, bilgisayarda da bu tür bilgiler bulunabilir. Bu itibarla YargÑtay’Ñn yukarÑda özetlenen kararÑnda varÑlan sonucun, iàçinin bilgisayarÑna, internet eriàimine ve e-mail hesabÑna yapÑlan hukuka aykÑrÑ müdahaleler sonucunda elde edilen deliller bakÑmÑndan da geçerli olacaÜÑnÑ söylemek mümkündür. Son aàamada belirtmek gerekir ki, kullanÑlmasÑ hukuken sorunlu olan deliller elde edilme yönteminde hukuka aykÑrÑlÑk bulunanlar76 dÑr. Þàverenin hukuka uygunluk nedenlerine dayanarak elde ettiÜi delilleri, iàçi tarafÑndan açÑlan bir davada gizli olduÜunu da belirtmek suretiyle mahkemeye sunmasÑnda herhangi bir hukuka aykÑrÑlÑk bulunmadÑÜÑ kabul edilmektedir111. SONUÇ Gözetim kavramÑ, bilgisayar, internet, cep telefonu ve uydu gibi yeni iletiàim ortamlarÑnÑn yaygÑn kullanÑldÑÜÑ günümüzde, modernizmin baàlangÑç dönemindeki anlam ve önemini korumakla birlikte, etkisini çok daha fazla arttÑrmÑàtÑr. Panoptikon metaforu, “BBG Evi” ifadesine bürünerek günlük dilde de sÑkça kullanÑlÑr hale gelmiàtir. Þletiàim teknoloji ve ortamlarÑ üzerinde sahip olduÜu mülkiyet haklarÑ, iàverenin, bu teknoloji ve ortamlarÑ iàçinin üzerinde bir baskÑ mekanizmasÑ olarak kullanmasÑnÑ saÜlamaktadÑr. Elektronik gözetim uygulamalarÑ da bu baskÑ mekanizmasÑnÑ oluàturan unsurlardan biridir. Þàveren, özellikle àirket sÑrlarÑnÑn korunmasÑ (àirket içi yazÑàmalarÑn, e-maillerin üçüncü kiàilerle paylaàÑlmasÑna iliàkin kurallar, sisteme girià àifrelerinin paylaàÑmÑnÑn yasak olmasÑ vb.), bilgilerin korunmasÑ (virüs korumasÑ), ek masraflara yol açan ve çalÑàmayÑ engelleyen özel amaçlÑ bilgisayar ve internet kullanÑmÑnÑn engellenmesi ve izinsiz özel amaçlÑ kullanÑma iliàkin Þà Hukuku çerçevesinde yaptÑrÑmlarÑn uygulanabilmesi için iàçinin, iàyerindeki bilgisayar, internet ve e-mail sistemini kullanÑmÑna iliàkin gözetim hakkÑna sahip olmalÑdÑr. Söz konusu gözetim faaliyeti, iàçinin baàta özel hayatÑn gizliliÜi hakkÑ olmak üzere birçok temel hak ve hürriyeti ile iàverenin iàletmesini etkin bir àekilde iàletmek, iàçilerinin çeàitli fiillerinden kaynaklanabilecek sorumluluk veya zararlardan kendisini korumak, yönetim hakkÑ, disiplin hakkÑ gibi birtakÑm hak ve menfaatlerini karàÑ karàÑya getirmekte ve sonuç olarak çatÑàan haklar arasÑnda hassas bir dengenin saÜlanmasÑ gerekliliÜi ortaya çÑkmaktadÑr. UluslararasÑ belgeler ile mukayeseli hukuka bakÑldÑÜÑnda; Avrupa BirliÜi, UluslararasÑ ÇalÑàma Örgütü ile Þngiltere ve Fransa’da söz konusu menfaatler dengesini kurmaya yönelik EYLÜL ’11 konuyu açÑkça ele alan düzenlemelerle karàÑlaàÑlmaktadÑr. Türk Hukuku’nda ise; özel bir yasal düzenleme mevcut olmadÑÜÑndan Anayasa, Medeni Kanun ve Borçlar Kanunu’nda yer alan genel düzenlemeler uyarÑnca iàçi ile iàverenin çatÑàan haklarÑ arasÑnda bir dengenin kurulmasÑ gerekmektedir. Söz konusu yasal düzenlemeler; Anayasa’nÑn çeàitli maddelerinin yanÑ sÑra Medeni Kanun’un 24 ve 25. maddeleri ile Borçlar Kanunu’nun 49. maddesidir. Belirtilen yasal düzenlemelere uygun ve geçerli bir àekilde kurulmuà menfaatler dengesinin iàçi tarafÑndan ihlali halinde iàverenin, somut àartlar dâhilinde, ià sözleàmesini geçerli veya haklÑ nedenle feshetmesi, maddi veya manevi tazminat talep etmesi, iàveren tarafÑndan ihlali halinde ise iàçinin, somut àartlar dâhilinde, maddi veya manevi tazminat talep etmesi, “koruyucu dava” olarak adlandÑrÑlan davalarÑ açmasÑ, ià sözleàmesini haklÑ nedenle feshetmesi gündeme gelecektir. Bununla birlikte Türkiye’nin UluslararasÑ ÇalÑàma Örgütü’nün bir üyesi olmasÑ nedeniyle, yukarÑda deÜinilen kodda yer alan kriterlerin uygulamaya ÑàÑk tutacaÜÑ, Türkiye’nin imzalayÑp onaylamÑà bulunduÜu uluslararasÑ antlaàmalar da iç hukukun bir kaynaÜÑnÑ teàkil ettiÜinden AÞHS hükümlerinden ve AÞHM’nin kararlarÑndan yararlanÑlabileceÜi göz ardÑ edilmemeli ve fakat genel düzenlemelerden yararlanÑlmasÑnÑn geçici bir çözüm yolu teàkil ettiÜi de unutulmamalÑdÑr. DÜPNOTLAR 1 GIDDENS, Anthony, Ulus Devlet ve ßiddet, (Çev. Cumhur Atay), Kalkedon YayÑnlarÑ, Yer Belirtilmemià 2008, 24 vd. 2 LYON, David, Elektronik Göz-Gözetim Toplumunun Yükseliài, (Çev. Dilek HattatoÜlu), Sarmal yayÑnevi, 1997, 42. 3 Bu konuda özellikle Taylorizm ve Fordizme iliàkin olarak Bkz. LYON, 173 vd. 4 LYON, 43. 5 BOZKURT, Veysel, “Gözetim ve Þnternet: Özel YaàamÑn Sonu mu?”; Birikim Dergisi, S:136, 69-74. SßCßL rinin ÇalÑàanlar ve Þàletmeler Üzerindeki Etkileri”; Þstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi YÑl:4 SayÑ:7 Bahar 2005/1, 15. 10 BOTAN, Carl H., “Communication Work and Electronic Surveillance: A Model for Predicting Panoptic Effects”, Communication Monographs, 1996, 63(4), 293 – 313. 11 SAVAß, F.Burcu; “Þà Hukukunda Siber Gözetim”, ÇalÑàma ve Toplum Ekonomi ve Hukuk Dergisi, DÞSK / Birleàik Metal-Þà, S.22; 100. 12 KAPLAN, Emine Tuncay; “Þà Hukuku’nda Kiàilik HaklarÑnÑn Özellikle Bilgisayarda Toplanan Bilgilere KaràÑ KorunmasÑ”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Prof. Dr. Cemal MÑhçÑoÜlu’na ArmaÜan, Ankara, Ocak – AralÑk 1997, C.52, No:1-4, 383 (Kiàilik HaklarÑ). 13 ABRAHAMSE, Sven Rupert; Electronic Communications in the Workplace, http://lawspace2.lib.uct.ac.za/dspace/bitstream/2165/300/1/AbrahamseS_2006.pdf, 6 (Eriàim Tarihi 03 AÜustos 2009). 14 ABRAHAMSE, 5; agy: dn.4 15 Directive 95/46/EC of the European Parliament and of the Council of 24 October 1995 on the protection of individuals with regard to the processing of personal data and on the free movement of such data, http://ec.europa.eu/ justice_home/fsj/privacy/docs/95-46-ce/dir1995-46_part1_ en.pdf (Eriàim Tarihi 02 AÜustos 2008). 16 ABRAHAMSE, Sven Rupert; Electronic Communications in the Workplace, http://lawspace2.lib.uct.ac.za/dspace/bitstream/2165/300/1/AbrahamseS_2006.pdf, 18 (Eriàim Tarihi 03 AÜustos 2009). 17 SAVAß, 103. 18 SEVÞMLÞ, K.Ahmet; Þàçinin Özel YaàamÑna Müdahalenin SÑnÑrlarÑ, Legal YayÑnlarÑ, Þstanbul 2006, 115-116 (SEVÞMLÞ, Özel Yaàam). 19 ARTICLE 29 Data Protection Working Party, 5062/01/EN/ Final WP 48, “Opinion 8/2001 on the processing of personal data in the employment context” (Adopted on 13 September 2001) (ÇalÑàma Grubu 48), 4 – 5; http://ec.europa. eu/justice_home/fsj/privacy/docs/wpdocs/2001/wp48en. pdf (Eriàim Tarihi 27 Temmuz 2009). 20 SAVAß, 106. 21 ARTICLE 29 Data Protection Working Party, 5401/01/EN/ Final WP 55 “Working document on the surveillance of electronic communications in the workplace” (Adopted on 29 May 2002) (ÇalÑàma Grubu 55), 3 – 5; http://ec.europa. eu/justice_home/fsj/privacy/docs/wpdocs/2002/wp55_ en.pdf (Eriàim Tarihi 27 Temmuz 2009). 22 ÇalÑàma Grubu 55, 13 – 14. 23 ÇalÑàma Grubu 55, 14. 24 ÇalÑàma Grubu 55, 14 – 16. 6 LYON, 44. 25 ÇalÑàma Grubu 55, 16 – 17. 7 FOUCAULT, Michel, Hapishanenin DoÜuàu, (Çev. Mehmet Ali KÑlÑçbay), Þmge Kitabevi, Ankara 2006, 245-285. 26 ÇalÑàma Grubu 55, 17 – 18. 8 BOZKURT; 70 9 YILMAZ, Gözde, “Elektronik Performans Þzleme Sistemle- 27 ÇalÑàma Grubu 55, 18 – 19. 28 ARTICLE 29 Data Protection Working Party, 11750/02/ EN ÇalÑàma Grubu 89, “Opinion 4/2004 on the Proces- 77 EYLÜL ’11 SßCßL sing of Personal Data by means of Video Surveillance” (Adopted on 11th February 2004) (ÇalÑàma Grubu 89), 2 – 5; http://ec.europa.eu/justice_home/fsj/privacy/docs/ wpdocs/2004/wp89_en.pdf (Eriàim Tarihi 27 Temmuz 2009). 29 ÇalÑàma Grubu 89, 21 – 22. 30 RG., 04.02.2011 / 27836. 31 RG., 13.05.2010 / 27580. 32 http://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem23/yil01/ss497. pdf, 9 (Eriàim Tarihi 01 Haziran 2010). 33 AYDIN, Ufuk; Þà Hukukunda Þàçinin Kiàilik HaklarÑ, TC Anadolu Üniversitesi ÞÞBF YayÑnlarÑ, Eskiàehir 2002, 23; SEVÞMLÞ, Özel Yaàam, 48. 34 07.05.2004 tarih ve 5170 sayÑlÑ, “Türkiye Cumhuriyeti AnayasasÑnÑn BazÑ Maddelerinin DeÜiàtirilmesi HakkÑnda Kanun”, RG., 22.05.2004 tarih, 25469 sayÑ, http://rega.basbakanlik.gov.tr/ (Eriàim Tarihi 01 Haziran 2010). 35 TEZÞÇ, ErdoÜan, Anayasa Hukuku, Beta YayÑnlarÑ, Þstanbul 2005, 11,12; ÖZOK, Özdemir, Önbildiri, Þnsan HaklarÑ UluslararasÑ Sözleàmelerinin Þç Hukukta DoÜrudan UygulanmasÑ (Anayasa m.90/son) Paneli, Türkiye Barolar BirliÜi YayÑnlarÑ No:76, Ankara 2005, 8. 36 ÖZBUDUN, Ergun, Türk Anayasa Hukuku, Yetkin YayÑnlarÑ, Ankara 2005, 212 – 213, KARAGÜLMEZ, Ali, “5170 SayÑlÑ Yasa’yla Anayasa’nÑn 90. Maddesinde YapÑlan DeÜiàikliÜe Bir BakÑà”, Türkiye Barolar BirliÜi Dergisi, Ankara 2004, Eylül Ekim S.54, 177. 37 GÜLMEZ, Mesut, “Anayasa DeÜiàikliÜi SonrasÑnda Þnsan HaklarÑ Sözleàmelerinin Þç Hukuktaki Yeri ve DeÜeri”, Türkiye Barolar BirliÜi Dergisi, Ankara 2004, Eylül Ekim S.54, 156. 43 EKMEKÇÞ; KiàiliÜin KorunmasÑ, 28. 44 SEVÞMLÞ; Özel Yaàam, 118. 45 KVKK m.5/I-a hükmü gereÜince, kiàisel verilerin “Hukuka ve dürüstlük kurallarÑna uygun olarak iàlenmesi” zorunludur. (http://www2.tbmm.gov.tr/d23/1/1-0576.pdf [Eriàim Tarihi 24 MayÑs 2009]). 46 RG. 16.06.2004 tarih, 25494 sayÑ, http://rega.basbakanlik. gov.tr/ (Eriàim Tarihi 21 Temmuz 2009). 47 SEVÞMLÞ; Özel Yaàam, 121. 48 SEVÞMLÞ; Özel Yaàam, 122. 49 TasarÑda yer alan bu ifadenin “Kiàisel verilerin, ancak toplandÑklarÑ amaç için gerekli olan süre kadar, kiàilerin kimliklerini belirtecek bir biçimde saklanmasÑ uygundur.” àeklinde düzeltilmesi gerektiÜi yönünde bkz.: BAßALP, Nilgün; Kiàisel Verilerin KorunmasÑ ve SaklanmasÑ, Yetkin YayÑnlarÑ, Ankara 2004, 111. 50 BAßALP; 111. 51 ÇalÑàma Grubu 55, 16. 52 SÜZEK, Sarper; “Þàverenin Yönetim HakkÑ ve SÑnÑrlarÑ”, Prof. Dr. Metin Kutal’a ArmaÜan, TÜHÞS YayÑnlarÑ, Ankara 1998, 275 (SÜZEK; Yönetim HakkÑ); TAßKENT, Savaà; Þàverenin Yönetim HakkÑ, ÞTÜ Þàletme MühendisliÜi Fakültesi, Þstanbul 1981, 13, 107 – 112. 53 OÝUZMAN, M.Kemal; “Þàyerinden ÇÑkarken Þàçilerin Üzerlerinin AranmasÑ”, Þstanbul Üniversitesi Mukayeseli Hukuk Enstitüsü, S.11 – 1974, KubalÑ’ya ArmaÜan’dan ayrÑ basÑm, Þstanbul 1975, 533 - 536. (OÝUZMAN; Arama); AYDIN, 130, TUNÇOMAÝ, Kenan / Tankut CENTEL; Þà Hukukunun EsaslarÑ, 5. basÑ, Beta YayÑnlarÑ, Þstanbul 2008, 100. 54 SEVÞMLÞ; Özel Yaàam, 101. 38 SAVAß, 122. 55 ÇalÑàma Grubu 48, 23. 39 SOYER, Polat; “Türk Borçlar Kanunu TasarÑsÑnÑn ‘Genel Hizmet Sözleàmesi’ne Þliàkin BazÑ Hükümleri Üzerine Düàünceler”, Devrim Ulucan’a ArmaÜan, Legal YayÑncÑlÑk, Þstanbul 2008, 150, 151; EKMEKÇÞ, Ömer; “Türk Borçlar Kanunu TasarÑsÑnda Genel Hizmet Sözleàmesi TaraflarÑnÑn KaràÑlÑklÑ Hak ve BorçlarÑ ve Þàçinin KiàiliÜinin KorunmasÑna Þliàkin Hükümler”, Legal Hukuk Dergisi, Ekim 2005, 3705. (EKMEKÇÞ; KiàiliÜin KorunmasÑ), EKMEKÇÞ, Ömer; “Türk Borçlar Kanunu TasarÑsÑnÑn Þà Sözleàmesine Þliàkin Belli BaàlÑ Hükümleri”, Sicil Þà Hukuku Dergisi, Mart 2009, S.13, 19 (EKMEKÇÞ; BK TasarÑ). 56 95/46/EC sayÑlÑ Yönerge m.2(h) hükmü uyarÑnca rÑza, kiàinin özgürce ve verinin iàlenme amaç ve biçimine özgü, öncesinde yeterli bilgilendirme yapÑlmÑà irade açÑklamasÑyla kendisine iliàkin kiàisel verilerin iàlenmesine dair olurunu bildirmesidir. 40 Türk Borçlar Kanunu TasarÑsÑ ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499), 179, 180. (Komisyon Raporu), http://www.tbmm. gov.tr/sirasayi/donem23/yil01/ss321.pdf (Eriàim Tarihi 22 MayÑs 2010). 60 RG. 21.02.2004 tarih, 25380 sayÑ. 57 TAßKENT, 111, 112. 58 SEVÞMLÞ; Özel Yaàam, 96, 104; EKONOMÞ, Münir; Þà Hukuku: Cilt 1, Ferdi Þà Hukuku, Þstanbul Teknik Üniversitesi YayÑnlarÑ No:18, Þstanbul 1987, 128. 59 RG. 26.12.2003 tarih, 25328 sayÑ. 61 RG. 16.06.2004 tarih, 25494 sayÑ. 62 MOLLAMAHMUTOÝLU, Hamdi; Þà Hukuku, Turhan Kitabevi, Ankara 2008, 359. 41 “Bunun bir sonucu olarak, bu tür zararlarÑn giderilmesinde, haksÑz fiillere iliàkin zamanaàÑmÑ süreleri deÜil, sözleàmeye aykÑrÑlÑk nedeniyle zamanaàÑmÑna iliàkin hükümler uygulanacaktÑr.” Komisyon Raporu, 180. 64 SEVÞMLÞ; Özel Yaàam, 199. 42 EKMEKÇÞ; KiàiliÜin KorunmasÑ, 27; SOYER, 159; AyrÑca bkz.: AlÑnacak önlemlerin neler olabileceÜine iliàkin madde gerekçesinde yer alan “güvenlik sistemi kurma, güvenlik personeli bulundurma” gibi önerilere yöneltilen eleàtiriler bakÑmÑndan, EKMEKÇÞ; BK TasarÑ, 3710. 65 MIGNIN, Robert J. / Bart A., Lazar / Josh M., Friedman; “Þàyerinde Özel Yaàama Þliàkin Sorunlar : 11 Eylül SonrasÑ BakÑà AçÑsÑ”, (Çev. K.Ahmet Sevimli), A.Can Tuncay’a ArmaÜan, Þstanbul 2006, 368. (Mignin/Lazar/Friedman; 11 Eylül), SEVÞMLÞ; Özel Yaàam, 200. 78 63 Niemietz v. Almanya, Avrupa Þnsan HaklarÑ Mahkemesi (N° 13710/88), 16 AralÑk 1992. EYLÜL ’11 66 ÇalÑàma Grubu 55; 14; AyrÑca Bkz.: 15.12.2004 tarih ve 816/03 sayÑlÑ Köln Eyalet Þà Mahkemesi kararÑ (Çev. Alpay Hekimler), ÇalÑàma ve Toplum Ekonomi ve Hukuk Dergisi, S.2, 2004/2, 225, 226. 67 2002/58/EC sayÑlÑ Yönerge’de, “trafik verisi” bir elektronik iletiàim aÜÑnda iletinin nakli ve ücretlendirilmesi için iàlenen veri olarak tanÑmlanmaktadÑr (2002/58/EC m.2/b). Bu tür verilere örnek olarak, gönderici ve alÑcÑnÑn e-mail adresleri, gönderilme ve /veya alÑnma zamanÑ gösterilebilir. SßCßL 89 SÜZEK, Þà Hukuku, 480 vd.; ÇELÞK, 196 vd., 225, 243. 90 SÜZEK, Þà Hukuku, 413 – 418,; ÇELÞK, 188 – 194; TUNÇOMAÝ / CENTEL, 190 – 192. 91 SÜZEK, Þà Hukuku, 418 – 429. 92 ÇELÞK, 245, 272; SÜZEK, Þà Hukuku, 533 – 536; ALPAGUT, Gülsevil, Belirli Süreli Hizmet Sözleàmesi, Mavi MatbaacÑlÑk Ltd.ßti., Þstanbul 1998, 177 vd. 93 SÜZEK, Þà Hukuku, 417, 428. 68 ÇalÑàma Grubu 55; 21. 94 SEVÞMLÞ, Özel Yaàam, 275. 69 ÇalÑàma Grubu 55; 24, 25. 95 SEVÞMLÞ, Özel Yaàam, 277, a.y. dn.107. 70 ÇalÑàma Grubu 55; 17, 18. 96 OÝUZMAN, Arama, 537, 538; AYDIN, 129. 71 Mignin/Lazar/Friedman; 11 Eylül; 376. 97 OÝUZMAN, Arama, 537, 538. 72 ÇalÑàma Grubu 55, 21. 98 http://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem22/yil01/ss73m. htm (Eriàim Tarihi 02 Haziran 2010); Bkz.: SÜZEK, Þà Hukuku, 435, 457 – 462; ÇELÞK, 204 – 207. 73 Avrupa BirliÜi’nin 90/270/EC sayÑlÑ “EkranlÑ Araçlarla YapÑlan Þàlerde Asgari Güvenlik ve SaÜlÑk Gerekleri HakkÑnda” Yönergesi ekindeki “…iàçinin haberi olmaksÑzÑn nitel ya da nicel hiçbir kontrol mekanizmasÑ kullanÑlamaz.” (m.3/b) àeklindeki hüküm, gizli izlemeyi açÑkça yasaklayan düzenlemelere örnek olarak gösterilebilir. 74 SEVÞMLÞ, Özel Yaàam, 205. 75 ILO; “Code of Practice on Protection of Workers’ Personal Data”, 18, 19. http://www.ilo.org/public/english/protection/condtrav/pdf/wc-code-97.pdf (Eriàim Tarihi 27 Temmuz 2009). 76 ÇalÑàma Grubu 55, 14, ILO, 19. 77 AÞHM 25.06.1997 tarih ve 73/1996/692/884 sayÑlÑ Halford v. UK kararÑ, http://sim.law.uu.nl/SIM/CaseLaw/hof.nsf/d0 cd2c2c444d8d94c12567c2002de990/f2d1cbef01356586c125 6640004c33e0?OpenDocument (Eriàim Tarihi 27 Temmuz 2009). 99 YargÑtay 9. HD. 15.10.2007, 16405 / 30241, KazancÑ Hukuk Otomasyon ProgramÑ, Þçtihat Bilgi BankasÑ (Eriàim Tarihi 11 Haziran 2010). 100 YargÑtay 9. HD. 04.05.2009, 36305 / 12393, KazancÑ Hukuk Otomasyon ProgramÑ, Þçtihat Bilgi BankasÑ (Eriàim Tarihi 11 Haziran 2010). 101 ERTÜRK, ßükran; Þà Þliàkisinde Temel Haklar, Seçkin YayÑnevi, Ankara 2002, 118. 102 YargÑtay 9. HD. 15.12.2004, 11687 / 27978, KazancÑ Hukuk Otomasyon ProgramÑ, Þçtihat Bilgi BankasÑ (Eriàim Tarihi 11 Haziran 2010). MOLLAMAHMUTOÝLU, 360. 103 SEVÞMLÞ, Özel Yaàam, 272. 104 ERTÜRK, 186, 187. 105 SEVÞMLÞ, Özel Yaàam, 273. 78 ÇalÑàma Grubu 55, 8, 9. 106 SEVÞMLÞ, Özel Yaàam, 273. 79 SEVÞMLÞ; Özel Yaàam, 206. 107 SEVÞMLÞ, Özel Yaàam, 277; AyrÑca Bkz. CMK m.138. 80 OKUR, Zeki, “Yeni Teknoloji ve Þà Hukuku”, Çimento Þàveren Dergisi, MayÑs 2006, 7; AyrÑca Bkz.: 15.12.2004 tarih ve 816/03 sayÑlÑ Köln Eyalet Þà Mahkemesi kararÑ (Çev. Alpay Hekimler), ÇalÑàma ve Toplum Ekonomi ve Hukuk Dergisi, S.2, 2004/2, 225, 226. 108 YILDIRIM, Kamil, Medeni Usul Hukuku’nda Delillerin DeÜerlendirilmesi, KazancÑ YayÑnlarÑ, Þstanbul 1990, 240 – 246; PEKCANITEZ, Hakan / ATALAY, OÜuz / ÖZEKES, Muhammet, Medeni Usul Hukuku, Yetkin YayÑnlarÑ, Ankara 2004, 330, 331. 81 ILO; “Code of Practice on Protection of Workers’ Personal Data”, 18, http://www.ilo.org/public/english/protection/ condtrav/pdf/wc-code-97.pdf (Eriàim Tarihi 27 Temmuz 2009). 109 YargÑtay 9. HD., 30.10.2000, 10386 / 15096, NARMANLIOÝLU, Ünal, “Ferdi Þà Þliàkisinin Sona Ermesi ve KÑdem TazminatÑ AçÑsÑndan YargÑtay’Ñn 2000 YÑlÑ KararlarÑnÑn DeÜerlendirilmesi”, YargÑtay’Ñn Þà Hukukuna Þliàkin KararlarÑnÑn DeÜerlendirilmesi 2000, Þà Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Türk Milli Komitesi, Ankara 2002, 55; AYDIN, 221, 222. 82 Mignin / Lazar / Friedman; 11 Eylül; 378, 380. 83 ÇalÑàma Grubu 55, 22. 84 Mignin / Lazar / Friedman; 11 Eylül; 379, ÇalÑàma Grubu 55, 15. 85 ÇalÑàma Grubu 55, 15. 86 SEVÞMLÞ; Özel Yaàam, 259. 110 4857 sayÑlÑ Þà Kanununda karàÑlayan madde 25/II (b)’dir. 111 PEKCANITEZ / ATALAY / ÖZEKES, 201; KURU, Baki; Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. BasÑ, Demir Demir YayÑnlarÑ, Þstanbul 2001, 149 vd., 1911 – 1912. 87 YargÑtay 9. HD., 26.01.2001, E.1999/18248, K. 2000/44, KazancÑ Hukuk Otomasyon ProgramÑ, Þçtihat Bilgi BankasÑ, (Eriàim Tarihi 22 MayÑs 2010). 88 ÇELÞK, Nuri, Þà Hukuku Dersleri, Yenilenmià 20. BasÑ, Beta YayÑnlarÑ, Þstanbul 2007, 254; SÜZEK; Þà Hukuku, 528. 79 YEN Ï YAYINLAR Prof. Dr. Ali NazÑm Sözer tarafÑndan hazÑrlanan “Hukukta Yöntembilim” adlÑ eserin 2. baskÑsÑ Mart 2011 tarihinde yayÑmlanmÑàtÑr. Þlk baskÑsÑ ßubat 2008’de yapÑlan bu çalÑàma, hukukta mevcut düzenlemenin açÑklÑÜa kavuàturulmasÑna iliàkin yorum yöntemlerinden, yasakoyucunun öngöremediÜi boàluklarÑn yargÑç tarafÑndan doldurulmasÑ olan yargÑç hukukuna kadarki sistematik aàamalarÑ içermektedir. Prof. Dr. Ali NazÑm Sözer’in hukukta yöntembilim adlÑ kitabÑnda kavram ve yöntemlerin açÑklanabilmesi için olaylardan ve yargÑ kararlarÑndan yararlanÑlmÑà, yaklaàÑk altÑbin sayfa tutan yüksek mahkeme kararlarÑndan seçilerek özetlenen yoruma iliàkin karar örnekleri konularÑna göre sÑnÑflandÑrÑlarak, bu teorik bilgilerin hukukumuzdaki uygulamalarÑnÑn görülmesi saÜlanmÑàtÑr. Söz konusu eserin ikinci basÑsÑnda, yeni makale ve monografilere de yer verilmiàtir. Eserin ilk bölümünde yorum, yöntembilim, yorum yöntemlerinin yararlarÑ, yasa yapma gibi temel kavramlara yer verilmiàtir. Hukukta yorum yöntemleri konulu ikinci bölümde ise; yorumun tarihçesi, yorum türleri, yorumun kanuni temeli, yorum için yapÑlacak iàlemler, yorum yöntemleri, yorum metotlarÑ arasÑndaki iliàki diÜer bir deyiàle yorumda sÑra, yoruma iliàkin iàleyià àemasÑ, normun durumunda deÜiàme, yasa ve sözleàme yorumunun karàÑlaàtÑrÑlmasÑ ve bazÑ hukuk dallarÑnda yorumun özelliklerine yer verilmiàtir. YargÑç hukukuna iliàkin hukuk oluàturma yöntemlerinin yer aldÑÜÑ üçüncü bölümde ise; yargÑç hukukunun hukuki dayanaÜÑ, yargÑç kararÑnÑn hukuk kaynaÜÑ olma niteliÜi, yargÑç hukukunun türleri, boàluk doldurmanÑn diÜer bir deyiàle kural koymanÑn esaslarÑ, yargÑç hukukunun sÑnÑrlarÑ ve yargÑç hukukunun varlÑk nedeni olarak boàluk konularÑ iàlenmektedir. Prof. Dr. Neslihan OkakÑn ve Prof. Dr. Müjdat ßakar tarafÑndan hazÑrlanan “¾nsan Kaynaklar» Yöneticisinin El Kitab»” adlÑ eser, Temmuz 2011 tarihinde yayÑmlanmÑàtÑr. Þnsan kaynaklarÑ alanÑnda çalÑàanlarÑn faaliyetlerini yürütürken karàÑlaàabilecekleri ià hukuku ile ilgili konulara yasal açÑdan ÑàÑk tutmak amacÑnÑ güden bu kitapta, iàe alÑmla baàlayan, ià yaàamÑ ile süren ve çeàitli nedenlerle sonlanan süreçte bilinmesi gereken yasal sorumluluklar ele alÑnmÑàtÑr. KitabÑn sonunda ise YargÑtay kararlarÑndan örneklere yer verilmektedir. KitabÑn insan kaynaklarÑnÑn temel fonksiyonlarÑnÑ ele alan insan kaynaklarÑ yönetimi kavramÑ, insan kaynaklarÑnda ià analizleri, insan kaynaklarÑ yönetiminde planlama, insan kaynaklarÑnda iàe alma süreci, insan kaynaklarÑnda oryantasyon ve iàe yerleàtirme, insan kaynaklarÑ yönetiminde performans deÜerlendirme, insan kaynaklarÑnda ücretlendirme ve ücret yönetimi, insan kaynaklarÑ yönetiminde kariyer bölümlerini Prof. Dr. Neslihan OkakÑn kaleme almÑàtÑr. Þà hukukuna iliàkin ià sözleàmesinin yapÑlmasÑ, ià sözleàmesiyle iàe alma zorunluluÜu (zorunlu istihdam), ià sözleàmesinin sona ermesi, ià güvencesi, ià hukuku açÑsÑndan ücret, iàverenin iàçiyi koruma ve eàit iàlem borcu, çalÑàma süreleri, dinlenme süreleri, kÑdem tazminatÑ, çalÑàma belgesi ve ibraname, özelliÜi olan iàlerde uygulanacak ià hukuku kurallarÑ bölümleri ise Prof. Dr. Müjdat ßakar tarafÑndan kaleme alÑnmÑàtÑr. EYLÜL ’11 SßCßL Av. Hatice SEVER Üzmir Barosu Türk ÜÛ Hukukunda Ükale SözleÛmesi A. GENEL OLARAK Þkale sözleàmesinin konusu, mevcut bir sözleàmenin sona erdirilmesidir. Þà hukukunda, ià sözleàmelerinin sona erdirilmesi anlamÑnÑ taàÑyan bu sözleàmeye “bozma sözleàmesi” adÑ da verilmektedir. Þkale sözleàmesi, mevzuatÑmÑzda düzenlenmeyen, fakat doktrin ve yargÑ tarafÑndan kabul gören, tanÑmÑ yapÑlarak, sÑnÑrlarÑ çizilen atipik bir sözleàmedir. Hukukumuzda kabul gören sözleàme özgürlüÜü ilkesi çerçevesinde, ikale sözleàmesinin yapÑlabilmesi kuàkusuz mümkündür. KaldÑ ki, ikale sözleàmesi, özellikle çalÑàma hayatÑnda genià uygulamasÑ bulunan bir sözleàmedir. Fesih ve feshe baÜlanan prosedür nedeniyle, sürecin kÑsaltÑlmasÑ, zaman kaybÑnÑn önlenmesi ve hukukumuzda geçerli olan usûl ekonomisi ilkesi bakÑmÑndan ikale sözleàmesi, ià sözleàmelerinin sona erdirilmesi bakÑmÑndan faydalÑ bir yöntemdir. AyrÑca iàe baàlatmama tazminatÑ, boàta geçen süre için öngörülen ücret, iàçinin diÜer haklarÑnÑ ödeme, izin ücreti ve ihbar, kÑdem tazminatlarÑnÑ ödeme yükümü ile feshin iàçinin iàe baàlatÑlmadÑÜÑ tarihte gerçekleàtiÜinin kabulü nedenleriyle iàverenin ià güvencesine iliàkin yükü aÜÑrlaàmÑàtÑr. 1475 sayÑlÑ Þà Kanunu dönemi ile 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu dönemini karàÑlaàtÑrdÑÜÑmÑzda, ià sözleàmesinin sona erdirilmesi ile ilgili davalarda ciddi bir artÑà olduÜu ve yaygÑn bir àekilde ikale sözleàmelerinin de bu davalara konu olduÜu görülmektedir. Uygulamada, ià güvencesi hükümlerinin bertarafÑ amacÑyla bu sözleàmelerin yapÑldÑÜÑ hususu sÑkça gündeme gelmektedir. Somut olaylar deÜerlendirildiÜinde, bazen gerçekten iàverenin ià güvencesi hükümlerini bertaraf amacÑ olduÜu görülmekte, ancak bazen de haklarÑnÑ ikale sözleàmesi ile elde eden iàçinin kötü niyetli olarak ikale sözleàmesi sonrasÑnda dava açma yoluna gittiÜi de gözlemlenmektedir. Makalemizde, öncelikle ikale sözleàmesi ile ilgili genel bilgilere yer verilmià, sonrasÑnda benzer sözleàmelerle aynÑ ve farklÑ özellikleri üzerinde durulmuà, daha sonra da ikale sözleà81 EYLÜL ’11 SßCßL mesinin yapÑlmasÑ, geçerliliÜi ve sonuçlarÑ teori ve uygulama açÑsÑndan deÜerlendirilmiàtir. B. ÜKALE SÖZLEÚMESÜ 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun1 8. maddesine göre; ià sözleàmesi, iàçinin baÜÑmlÑ bir àekilde ià görmeyi, iàverenin de ücret ödeme edimini yüklendiÜi bir sözleàmedir ve bu sözleàme aksi kararlaàtÑrÑlmadÑkça özel bir àekle tâbi deÜildir. GörüldüÜü gibi, bu maddeden ià sözleàmesinin oluàturulmasÑnda esas olarak àekil serbestîsinin kabul edildiÜi anlaàÑlmaktadÑr. Bu àekilde kurulan ià sözleàmesinin; ölüm, mücbir sebep, belirli sürenin dolmasÑ ve fesih ile sona ermesi mümkün olduÜu gibi taraflarÑn anlaàmasÑyla da sona erdirilmesi mümkündür2. Taraflar, irade özgürlüÜü çerçevesinde nasÑl ià sözleàmesini oluàturuyorlarsa, aynÑ àekilde bu ià sözleàmesini sona da erdirebilirler. Bu àekilde, taraflar arasÑnda yapÑlan sona erdirme sözleàmesine ‘ikale’ adÑ verilmektedir. AynÑ zamanda bu sözleàmeye ‘fesih sözleàmesi’ ya da ‘bozma sözleàmesi’ de denilmektedir3. Bu àekilde ikale sözleàmesi ile, ià sözleàmesinin sona ermesi durumunda, fesih söz konusu olmadÑÜÑ için bildirim sürelerine uyulmasÑ gibi bir durum da söz konusu olmayacaktÑr4. AyrÑca ikale sözleàmesinin yapÑlabilmesi açÑsÑndan, ià sözleàmesinin belirli veya belirsiz olmasÑ, sürekli ya da süreksiz olmasÑ gibi özellikleri herhangi bir önem ifade etmez5. Þkale sözleàmesi, açÑk olarak yapÑlabileceÜi gibi, zÑmnî olarak da yapÑlabilir6. AyrÑca borç iliàkisi, bir bütün halinde sona erdirilebileceÜi gibi, kÑsmen de sona erdirilebilir. Bu durumda, kÑsmî ikale sözleàmesinden söz edilir7. Burada belirtmemiz gereken önemli bir husus da, ikale sözleàmesinin mevzuatÑmÑzda düzenlenmediÜidir. Ancak her ne kadar ikale sözleàmesi mevzuatta yer almasa da, sözleàme özgürlüÜü çerçevesinde, ikalenin geçerli olduÜu tartÑàmasÑz kabul edilmektedir. Nitekim AnayasamÑzÑn8 48. maddesinde yer alan sözleàme özgürlüÜü de; sözleàme yapma, sözleàme yapmaya zorlanamama, sözleàmenin karàÑ tarafÑnÑ seçme, sözleàmenin muhtevasÑnÑ oluàturma, sözleàmenin tipini ve àeklini belirleme, sözleàmenin muhtevasÑnÑ deÜiàtirme serbestilerinin 82 yanÑ sÑra sözleàmeyi sona erdirme serbestîsini de içermektedir9. Þà sözleàmesinin ikale sözleàmesi yoluyla ortadan kaldÑrÑlmasÑ da bir sözleàme türü olduÜu için Borçlar Hukukunun genel ilkelerine tâbi olacaktÑr. AynÑ zamanda, taraflarÑnÑ, iàçi ve iàveren oluàturduÜundan, ikale sözleàmesinin Þà Hukuku boyutu da bulunmaktadÑr. Þkalenin àekli, geçerliliÜi, yapÑlmasÑ ve sona ermesi Borçlar Hukuku ilkelerine baÜlÑyken ikalenin, ikaleye iliàkin haklarÑn kullanÑlmasÑnda hakkÑn kötüye kullanÑlmÑà olup olmadÑÜÑnÑn saptanmasÑ Þà Hukuku boyutuyla ele alÑnmalÑdÑr10. C. ÜKALE SÖZLEÚMESÜNÜN BENZERLERÜNDEN AYRILMASI a. Übra SözleÛmesi Þbra sözleàmesi, alacaklÑ ve borçlu arasÑnda yapÑlan bir sözleàme ile alacaklÑnÑn alacaÜÑndan vazgeçerek borçluyu borcundan kurtarmasÑnÑ ifade eder. Burada taraflar, aralarÑndaki borcu kÑsmen veya tamamen ortadan kaldÑrmaya ve bu yolla borçlunun borçtan kurtarÑlmasÑ amacÑyla sözleàme yaparlar. Bu sözleàmeye “ibra sözleàmesi” adÑ verilir11. 818 sayÑlÑ Türk Borçlar Kanunu’nda12 yer almayan ibra sözleàmesi, doktrin ve uygulama tarafÑndan kabul görmektedir. Zaten bu sonuca, irade serbestîsi ilkesi ile de varmak mümkündür13. Ancak 1 Temmuz 2012’de yürürlüÜe girecek olan 6098 sayÑlÑ Türk Borçlar Kanunu’nda14, ikale sözleàmesinin genel olarak düzenlenmesi yanÑnda, hizmet sözleàmesine iliàkin kÑsmÑnda ayrÑca ayrÑntÑlÑ bir düzenleme yapÑldÑÜÑ görülmektedir. Þbra ve ikale sözleàmeleri, birbirlerine benzemekle beraber, bazÑ noktalarda birbirlerinden farklÑlÑklar içermektedirler. Öncelikle benzer özelliklere deÜinecek olursak, àu an yürürlükteki mevzuatÑmÑzda yer almayan her iki sözleàme de isimsiz sözleàmelerdir15. AynÑ zamanda, her iki sözleàme tasarruf iàlemi niteliÜi taàÑmaktadÑr ve bu iki sözleàmede taraflarÑn beyanlarÑ açÑk olabileceÜi gibi zÑmnî de olabilir16. BunlarÑn yanÑnda, ibra için taraflar arasÑnda ibra için iradelerin birleàmesi söz konusuyken, ikalede taraflarÑn iradeleri doÜal olarak ikale EYLÜL ’11 Ükale sözleÛmesi ile fesih birbirinden tamamÍyla farklÍ kavramlardÍr. için birleàmektedir17. Þbra, yalnÑzca dar anlamda borç iliàkisini sona erdiren bir nedendir. Ancak sözleàmeden kaynaklanan münferit borçlarÑn sona erdirilmesine de engel bulunmamaktadÑr. Oysa ki, taraflar genià anlamda borç iliàkisini sona erdirmek istiyorlarsa bunu ikale ile yapmalÑdÑrlar18. Burada, alacaklÑda borçluyu borçtan kurtarma iradesi söz konusudur. Þbrada borçluyu borçtan kurtarma söz konusuyken, ikalede sözleàmenin bir bütün olarak ortadan kaldÑrÑlmasÑ söz konusudur19. b. Tecdit SözleÛmesi Tecditin kelime anlamÑ yenilemedir. Tecdit sözleàmesi, yeni bir borç meydana getirmek suretiyle önceki mevcut borcun sona erdirilmesidir. Burada, borç iliàkisi yenilenmekte, ancak önceki sözleàme iliàkisi aynen devam etmektedir20. Yani önceki borcun yerine geçen yeni bir borç söz konusudur. Borçlar Kanunu’nun 114 ve 115. maddelerinde yer alan “tecdit”, ilke olarak borç iliàkisinde deÜil, dar anlamda borçta söz konusu olmaktadÑr. Bu àekilde, borcun yenilenmesi de “tecdit (yenileme) sözleàmesi” ile gerçekleàir21. Her iki sözleàme birbirlerine benzer görünseler de, aynÑ kavramÑ ifade etmemektedirler. Her iki sözleàmenin ortak yönü alacaklÑ bakÑmÑndan tasarrufî iàlem niteliÜi taàÑmasÑdÑr. Bu nedenle alacaklÑnÑn tasarruf yetkisine sahip olmasÑ gerekir22. Her iki sözleàmede de önceden bir borcun mevcut olmasÑ gerekir. Ancak tecdit sözleàmesini ikale sözleàmesinden ayÑran nokta, asÑl borcun yerine baàka bir borcun geçmesidir. DiÜer bir ifadeyle, taraflarda sona erdirme iradesi deÜil, yenileme iradesi bulunmasÑ en önemli farktÑr23. c. Sulh SözleÛmesi Sulh sözleàmesi de, ikale sözleàmesi ile benzerlik taàÑyan sözleàmelerden biridir. Sulh sözleàmesi, taraflarÑn, mevcut ya da muhtemel bir hukukî ihtilafÑ veya belirsiz bir hukukî iliàkiyi SßCßL taviz ve fedakârlÑklarda bulunarak çözümlemelerine denir24. Þkale sözleàmesi ile sulh sözleàmesi arasÑndaki farkÑ “niyet” oluàturur. Þkale sözleàmesinde mevcut sözleàmenin tamamÑyla kaldÑrÑlmasÑ söz konusuyken, sulh sözleàmesinde hukukî ihtilafÑn ya da belirsizliÜin giderilmesi söz konusudur. Bunun yanÑnda, ikale sözleàmesinde taraflar arasÑnda hukukî ihtilaf ya da belirsizliÜin bulunmasÑ da söz konusu deÜildir25. d. Konkordato SözleÛmesi Buradaki konkordato sözleàmesinden kasÑt, mahkeme dÑàÑ yapÑlan konkordato sözleàmesidir. Mahkeme dÑàÑ yapÑlan konkordato sözleàmesinde borçlu, alacaklÑlarÑyla Borçlar Kanunu hükümlerine göre borçlarÑnÑn tasfiyesi hakkÑnda, irade özerkliÜi ilkesi uyarÑnca bir sözleàme yapar26. Burada borçlunun, bozuk olan ekonomik durumunu düzeltmek için alacaklÑlarÑn tamamÑ ya da bir kÑsmÑ ile borçlarÑn azaltÑlmasÑ hususunda anlaàmasÑ söz konusudur. Oysa, ikale sözleàmesinde borçlunun borçlarÑnÑn azaltÑlmasÑ deÜil, mevcut sözleàmeyi taraflarÑn tamamen ortadan kaldÑrmalarÑ söz konusudur. AyrÑca ikale sözleàmesi için, taraflardan birinin ekonomik durumunun kötü olmasÑ àartÑ da bulunmamaktadÑr27. e. Fesih Þkale sözleàmesi ile fesih birbirinden tamamÑyla farklÑ kavramlardÑr. Fesih, karàÑ tarafa varmasÑ gereken tek taraflÑ yenilik doÜucu bir irade beyanÑnÑ ifade etmektedir. Ancak ikale, taraflarÑn karàÑlÑklÑ ve birbirine uygun irade beyanlarÑyla oluàan bir sözleàmedir.. Þkale sözleàmesi, Þà Kanunu’nda düzenlenmemià olmasÑna raÜmen, fesih ile ilgili usûl ve sonuçlar 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nda ayrÑntÑlÑ olarak yer almaktadÑr. DolayÑsÑyla, feshin aksine, ikale sözleàmesinde taraflarÑn tamamen özgür iradelerine kalmÑà detaylar söz konusudur. AyrÑca 1475 sayÑlÑ Þà Kanunu28 madde 14’e göre, 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 25/II maddesi hariç olmak üzere, iàveren tarafÑndan ià sözleàmesi feshedilen iàçi kÑdem tazminatÑna hak kazanmaktayken, ikalede iàçi kÑdem tazminatÑna 83 EYLÜL ’11 SßCßL hak kazanamamaktadÑr. Ancak taraflar genelde sadece uzun prosedürlerden kurtulmayÑ amaçladÑklarÑndan, ikale sözleàmesinde kÑdem tazminatÑ miktarÑndan az olmamak üzere tazminat kararlaàtÑrmaktadÑrlar. YargÑtay ilgili bir kararÑnda, bu hususu àu àekilde ifade etmektedir: “TaraflarÑn bozma sözleàmesinde ihbar ve kÑdem tazminatÑ ile ià güvencesi tazminatÑ hatta boàta geçen süreye ait ücret ve diÜer haklardan bazÑlarÑnÑ ya da tamamÑnÑ kararlaàtÑrmalarÑ da mümkündür. Bozma sözleàmesinin geçerliliÜi konusunda bütün bu hususlar dikkate alÑnarak deÜerlendirmeye gidilmelidir. Bozma sözleàmesinde kÑdem tazminatÑnÑn ödenmesi kararlaàtÑrÑldÑÜÑ takdirde kÑdem tazminatÑ 1475 SayÑlÑ Yasa’nÑn 14. maddesine göre hesaplanmalÑ ve anÑlan maddedeki kÑdem tazminatÑ tavanÑ gözetilmelidir. Belirtmek gerekir ki, sözü edilen yasada düzenlenen kÑdem tazminatÑ tavanÑ mutlak emredici niteliktedir.”29. GörüldüÜü gibi, taraflar her ne kadar irade serbestisi çerçevesinde ikale sözleàmesini oluàtursalar da, Þà Hukukunun karakteristik özellikleri nedeniyle bu àekilde tazminat konusunda YargÑtay tavan meblaÜ öngörmüàtür. D. ÜKALE SÖZLEÚMESÜNÜN YAPILMASI VE GEÇERLÜLÜØÜ a. Ükale SözleÛmesinin YapÍlmasÍ Þkale sözleàmesinin yapÑlabilmesi için her àeyden önce, bir ià sözleàmesinin varlÑÜÑ àarttÑr ve bu ià sözleàmesine baÜlÑ olan borç iliàkisinin sona ermemià olmasÑ gerekmektedir. Þkale sözleàmesi açÑk olarak yapÑlabileceÜi gibi, zÑmnî olarak da yapÑlabilir. Önemli olan taraflarÑn beyan ve tutumlarÑna bakÑldÑÜÑnda, ortak iradenin ià sözleàmesini sona erdirmek àeklinde oluàtuÜunun kabul edilebilmesidir30. Bu sözleàme ile, taraflar daha önce yaptÑklarÑ ià sözleàmesinden doÜan alacak ve borçlarÑndan karàÑlÑklÑ olarak vazgeçerek, aralarÑndaki hukukî iliàkiyi ortadan kaldÑrmaktalar ve borçlu - alacaklÑ sÑfatlarÑna son vermektedirler31. Þkale sözleàmesi, sona erdirilecek ià sözleàmesinin taraflarÑnca yapÑlÑr. Þà sözleàmesinde iàçinin kiàiliÜi önemli olduÜundan, yani kiàisel 84 bir edim söz konusu olduÜundan, ikale sözleàmesinin iàçi tarafÑndan ya da iàçinin özel yetki ile yetkilendirdiÜi vekili tarafÑndan gerçekleàtirilmesi gerekir. Þkale sözleàmesinin iàveren tarafÑnÑ ise, iàverenin kiàiliÜinin önem taàÑdÑÜÑ haller istisna olmak üzere, iàverenin kendisi ya da vekili oluàturabilir32. Þkale sözleàmesi, bir taahhüt iàlemi deÜil, tasarrufî bir iàlemdir. DolayÑsÑyla, ikale sözleàmesinden bahsedebilmek için, taraflarÑn borçlar ve alacaklar üzerinde tasarruf yetkisine, yani 4721 sayÑlÑ Türk Medenî Kanunu’nun33 10. maddesi anlamÑnda fiil ehliyetine sahip olmalarÑ gereklidir34. AyrÑca, Borçlar Kanunu’nun sözleàmelere dair genel hükümleri de burada uygulama alanÑ bulacaktÑr35 (m. 1-40). Þkale sözleàmesi yapÑlÑrken taraflar, Borçlar Kanunu 19 ve 20 hükümlerinin sÑnÑrlarÑna uymak suretiyle sözleàmenin konusunu belirleyebileceklerdir. Yine Borçlar Kanunu’nun irade fesadÑna iliàkin hükümleri de göz önünde bulundurulmalÑdÑr36. Kural olarak, ikale sözleàmesi yapÑldÑÜÑnda, söz konusu sözleàmeden doÜan borçlar geçmiàe etkili olarak ortadan kalkmaktadÑrlar. Ancak ià sözleàmesi, niteliÜi itibariyle sürekli borç iliàkisi doÜurduÜundan, geçmiàe yönelik etki burada mümkün olmayacaktÑr. Sözleàmenin, sona erdiÜi ya da sona ermesine baÜlanan vadenin geldiÜi andan itibaren geleceÜe dönük etki yapacaktÑr37. Taraflar, ià sözleàmesini anlaàarak hemen veya sözleàmede vade öngörerek sona erdirebilirler. Taraflar arasÑndaki ikale sözleàmesinde, eÜer vade öngörülmemiàse ià sözleàmesinin derhal sona erdirildiÜi kabul edilmelidir38. Ancak belirsiz süreli ià sözleàmelerinde oldukça uzun bir vade öngörmeleri durumunda, burada sözleàmenin belirli süreli ià sözleàmesine döndürüldüÜü kabul edilmelidir. DiÜer bir ifadeyle, taraflarÑn sona erdirme sözleàmesinde belirledikleri sürenin bildirim sürelerini fazlasÑyla aàan bir süre olmamasÑ gerekir39. Ancak kanÑmÑzca burada, 4857 sayÑlÑ Kanun’da belirli süreli ià sözleàmesi yapÑlabilmesi için aranan objektif àartlarÑn (belirli bir iàin tamamlanmasÑ gibi) oluàup oluàmadÑÜÑ da deÜerlendirilmelidir. EÜer oluàmamÑàsa ve taraflar ià iliàkilerini EYLÜL ’11 Ükale sözleÛmesinin, Borçlar Kanunu hükümlerine göre gerekli olan geçerlilik ÛartlarÍnÍ taÛÍmasÍ gerekmektedir. devam ettiriyorlarsa, artÑk ikale sözleàmesinin geçerli saymayarak, önceki belirsiz süreli ià sözleàmesinin devam ettiÜini kabul etmek gerekir. Þkale sözleàmesinde, iàçi için feshe baÜlanan sonuçlar baÜlanmadÑÜÑndan, iàçi açÑsÑndan çekici hâle getirmek için ikale sözleàmesine iàçi lehine hükümlerin konulmasÑ mümkün ve doÜaldÑr40. Taraflar, ikale sözleàmesinde Þà Kanunu’nda bulunan veya bulunmayan àartlarÑ kabul edebilirler. TaraflarÑn, sadece mevcut ià sözleàmesini ortadan kaldÑrdÑklarÑnÑ belirten irade beyanlarÑ da teorik olarak ikale sözleàmesi anlamÑnda geçerlidir41. Þkale sözleàmesinin àekli konusu ise, doktrinde tartÑàÑlmaktadÑr. Bir görüàe göre, ikale sözleàmesi, herhangi bir àekle baÜlÑ deÜildir ve taraflar bu sözleàmeyi istedikleri àekilde yapabilirler. Þà sözleàmesinin àekli önemli deÜildir. Nitekim 818 sayÑlÑ Borçlar Kanunu madde 12’de (aynÑ àekilde 6098 sayÑlÑ Borçlar Kanunu madde 13’te) sözleàmenin deÜiàtirilmesi düzenlenmektedir. Bu durumda önceki sözleàme deÜiàtirilerek ayakta tutulmaktadÑr. Oysa ikale sözleàmesinde, sözleàmenin kül halinde ortadan kaldÑrÑlmasÑ söz konusudur ve önceki sözleàmeden baÜÑmsÑz yeni bir sözleàmedir. KaldÑ ki kanunkoyucu, ibra sözleàmesinde dâhi gerek 818 sayÑlÑ Borçlar Kanunu’nda, gerekse 6098 sayÑlÑ Kanun’da asÑl sözleàmenin àekline baÜlÑlÑk aramamÑàtÑr.42 DiÜer görüàe göre ise, kural olarak bozma sözleàmesinin àekli herhangi bir àekle baÜlÑ olmamakla beraber, kanuna göre yazÑlÑ yapÑlmasÑ zorunlu olan ià sözleàmelerini sona erdiren ikale sözleàmesinin de àekle baÜlÑ olarak yapÑlmasÑ gerekmektedir. Çünkü yazÑlÑ olarak yapÑlmasÑ mecburi olan sözleàmelerin deÜiàtirilmesinin dahi yazÑlÑ olarak yapÑlmasÑnÑ gerektiren Borçlar Kanunu’nun 12. maddesi karàÑsÑnda bu sözleàmenin yazÑlÑ àekilde ortadan kaldÑrÑlmasÑ gerektiÜi açÑktÑr ve sadece sözleàme deÜiàikliÜi SßCßL ile, bu hükmün sÑnÑrlandÑrÑlmasÑ doÜru deÜildir43. KanÑmÑzca, Borçlar Hukuku genel ilke olarak àekil serbestisini benimsemektedir. DolayÑsÑyla istisnasÑ, ancak kanun hükmüyle oluàturulabilir. Bu nedenle, Borçlar Kanunu madde 12, sadece sözleàmelerin deÜiàtirilmesinden bahsettiÜi için, bu hükmün sona ermeye uygulanmamasÑ gerekir. Bu nedenle, ilk görüàe katÑlmaktayÑz. Ancak ispat açÑsÑndan, sona erdirme sözleàmelerinin yazÑlÑ yapÑlmasÑnda yarar vardÑr. b. Ükale SözleÛmesinin GeçerliliÙi Öncelikle ikale sözleàmesinin, Borçlar Kanunu hükümlerine göre gerekli olan geçerlilik àartlarÑnÑ taàÑmasÑ gerekmektedir. Öncelikle, güven teorisi gereÜi taraflarÑn gerçek iradesine bakÑlmasÑ gerekir. Taraflar, ortak bir irade ile bu sözleàmeyi yapmÑà olmalÑdÑrlar. AyrÑca ikalenin Þà Hukuku boyutu da bulunmasÑ sebebiyle, bu sözleàmeleri yorumlarken, iàçiyi koruma ve iàçi lehine yorum ilkelerinin mutlaka göz önünde bulundurulmasÑ gerekir44. Ancak bu ilkeler göz önünde bulundurulurken en önemli Þà Hukuku ilkelerinden olan denge ilkesi de gözden kaçÑrÑlmamalÑ ve iàçinin maÜdur edilmemesi gerektiÜi gibi, iàveren de maÜdur edilmemelidir. Yani taraflar arasÑnda en makul denge saÜlanmalÑdÑr. TaraflarÑn, ortak iradesi belirlenirken ekonomik ve sosyal koàullar ile iàyeri uygulamalarÑ gibi koàullar da göz önünde bulundurulmalÑdÑr. AyrÑca taraflarÑn eàit konumda olmamasÑ sebebiyle daraltÑcÑ yorum benimsenmelidir45. Sonuç olarak, ià sözleàmesini sona erdiren bir sözleàmenin, ià sözleàmesi ile aynÑ yorum kurallarÑna tâbi tutulmasÑ yerinde olacaktÑr46. Þà hukukunun genel ilkeleri göz önünde bulundurularak iàçi ve iàveren arasÑ denge saÜlanmalÑ ve her iki tarafÑn çÑkarlarÑ göz önünde bulundurulmalÑdÑr. Þà sözleàmesinin bu yolla sona erdirilmesi, iàçiler tarafÑndan fazla tercih edilecek bir sona erdirme usûlü deÜildir. Bu nedenle, ikale sözleàmesini yorumlarken çok dikkatli olmak gerekmektedir47. Uygulamada, ià güvencesi hükümlerini bertaraf etmek amacÑyla, ikale sözleàmelerinin yapÑldÑÜÑ ileri sürülebilmektedir48. 85 EYLÜL ’11 SßCßL Doktrin ve YargÍtay’a göre, bozma sözleÛmesinin yapÍlmasÍ durumunda “makul yarar”Ín mevcut olup olmadÍÙÍna bakÍlmalÍdÍr. Þkale sözleàmesi yorumlanÑrken, taraflar arasÑnda söz konusu sözleàmenin kurulmuà olup olmadÑÜÑ tartÑàmalÑ ise burada “uygunluk uyuàmazlÑÜÑ” vardÑr. Öncelikle bu konudaki uyuàmazlÑk giderildikten sonra, yorum uyuàmazlÑÜÑ deÜerlendirilmelidir. Çünkü uygunluk uyuàmazlÑÜÑnda, sözleàmenin kurulmuà olduÜu ya da olmadÑÜÑ hususu deÜerlendirilirken, yorum uyuàmazlÑÜÑnda sözleàmenin içeriÜi deÜerlendirilmektedir49. Þrade beyanlarÑnÑn uygunluÜu deÜerlendirilirken, taraflarÑn irade beyanlarÑnÑn anlam ve içerik itibariyle birbirlerine uygun olup olmadÑklarÑ nazara alÑnÑr. Buradaki uygunluk, tabî (fiilî) ve hukukî uygunluk olarak ikiye ayrÑlmaktadÑr. TaraflarÑn sözleàme yaparken, birbirlerinin gerçek iradelerini doÜru anlamalarÑ ve taraflarÑn birbirlerinin beyanlarÑna doÜru anlamlarÑ yüklemesi tabî uygunluÜu ifade etmektedir50. Taraflar arasÑnda tabî uygunluk bulunmadÑÜÑ durumlarda, hukukî uygunluÜun bulunup bulunmadÑÜÑnÑn araàtÑrÑlmasÑ gerekir. Bu durumda, taraflardan her birinin, beyanÑ diÜer tarafÑn dürüstlük kuralÑ çerçevesinde bildiÜi ya da bilmesi gereken durumlar da göz önünde bulundurularak ne àekilde anlamasÑ gerektiÜi tespit edilir. Bu yorum sonunda, beyanlara yüklenen anlamlarÑn uyduÜu saptanÑrsa hukukî uygunluÜun bulunduÜu saptanmÑà olacaktÑr51. DiÜer taraftan taraflar aynÑ zamanda, sözleàmenin içeriÜini de belirledikleri için irade beyanlarÑnÑn uygunluÜu saptanÑrken sözleàmenin objektif ve sübjektif noktalarÑnÑn deÜerlendirilmesi de önemlidir. Objektif noktalar sözleàmenin esaslÑ noktalarÑnÑ oluàtururken, sübjektif noktalar taraflarca sözleàmeye ekstra dahil edilen noktalardÑr. EsaslÑ noktalar, kanunda yer alan sözleàmeler için kanun hükümleriyle belirtilmiàken, kanunda yer almayan sözleàmeler 86 için sözleàmenin anlam ve içeriÜinden çÑkarÑlmaktadÑr. Taraflar, öncelikle tüm esaslÑ noktalar üzerinde anlaàmalÑdÑrlar52. Doktrin ve YargÑtay’a göre, bozma sözleàmesinin yapÑlmasÑ durumunda “makul yarar”Ñn mevcut olup olmadÑÜÑna bakÑlmalÑdÑr. Makul yarar kÑstasÑ, ikale sözleàmesini yapma konusunda icabÑn iàçiden gelmesi ile iàverenden gelmesi ve somut olayÑn özellikleri dikkate alÑnarak deÜerlendirilmelidir53. YargÑtay, bazÑ somut olaylarda, icabÑn iàverenden gelmesi durumunda, makul yararÑn varlÑÜÑ açÑsÑndan, iàverenin ià güvencesi kapsamÑndaki ihbar ve kÑdem tazminatlarÑ ile diÜer iàçilik alacaklarÑnÑ ödemesini yeterli görmemekte ve bunlarÑn yanÑsÑra bazÑ ek ödemelerin varlÑÜÑnÑ aramaktadÑr54. Fakat nadir de olsa, bazÑ somut olaylarda ise, bu kadar aÜÑr koàullarÑ aramamaktadÑr. Yani ciddi bir somut olay deÜerlemesi yapmaktadÑr. Ancak TAßKENT’e göre, ikale sözleàmesi bu àekilde aÜÑr koàullara tâbi tutulduÜunda, artÑk iàveren için makul yarardan söz etmek mümkün deÜildir. Bu nedenle, bazÑ iàverenler artÑk ikale sözleàmesi yapma yolu yerine, bazÑ yetersiz sebepleri bahane ederek, derhal fesih yoluna gitmeye çalÑàacaklardÑr. Bu sonuçta çalÑàanlarÑn aleyhine olacaktÑr. Bu nedenle, ià güvencesini dolanma, iàverenin geçersiz feshini gizleme amacÑnÑ güdüldüÜü ya da irade fesadÑ hallerinin bulunduÜu durumlar dÑàÑnda, ikale sözleàmesi yoluna gidilmesi zora sokulmamalÑdÑr. Bu nedenle, YargÑtay, kararlarÑnda yumuàamaya gitmelidir. Üstelik böyle bir tutum, yargÑ yükünü de hafifletecektir. AyrÑca YargÑtay, iàçinin ikale sözleàmesi yapmasÑndan sonra iàe iade davasÑ açmÑà olmasÑ durumunun, hayatÑn olaÜan akÑàÑna uymadÑÜÑnÑ belirtmektedir ve TAßKENT’e göre, bu durum iàçinin ek menfaat elde etme giriàimi olarak görülmeli ve olaÜan kabul edilmelidir55. KanÑmÑzca, TAßKENT’in görüàü bir husus dÑàÑnda yerindedir. Hukukumuzda sözleàme serbestliÜi ilkesi esas olup, hakimin sözleàmeye müdahalesi istisnai bir durum oluàturmaktadÑr. Bu nedenle, taraf iradelerine deÜer verilmeli, sözleàmenin kapsamÑ fazlasÑyla sÑnÑrlanÑp, sert kÑstaslara tâbi tutulmamalÑdÑr. Ancak ikale sözleàmesi imzalayan iàçinin, irade sakatlÑÜÑ söz EYLÜL ’11 konusu olmadÑkça, ikale sözleàmesini imzaladÑktan sonra iàe iade davasÑ açmasÑ kanÑmÑzca hakkÑn kötüye kullanÑlmasÑnÑ oluàturacaktÑr. DolayÑsÑyla iàçinin bu àekilde açmÑà olduÜu dava reddedilmelidir. Zira bu àekilde hakkÑn kötüye kullanÑlmasÑ suretiyle, iàe iade davasÑ açÑlmasÑ durumunda, artÑk iyiniyetli olmayan iàçiyle çalÑàmanÑn iàveren tarafÑndan çekilmez hale geleceÜi ve iàlem temelinin çökmesinin söz konusu olacaÜÑ da açÑktÑr. Bu nedenle, TAßKENT’in görüàüne bu noktada katÑlmÑyoruz. Dikkat edilmesi gereken diÜer bir nokta da, icap ve kabulün olmasÑ gerektiÜi gibi yapÑlmÑà olup olmadÑÜÑdÑr. Taraflar arasÑnda yapÑlan icapta, objektif ve sübjektif esaslÑ noktalar tam olarak belirtilmeli ve buna karàÑlÑk bir kabul söz konusu olmalÑdÑr. Kabulün de, tüm esaslÑ noktalarÑ deÜiàtirmeden gerçekleàtirilmesi gerekir. EÜer icap, tüm esaslÑ noktalarÑ kapsamÑyorsa, bu durum ancak icaba davet olarak deÜerlendirilebilir56. Uygulamada, genellikle iàçinin ihbar ve kÑdem tazminatlarÑnÑn ödenmesi koàuluyla, karàÑlÑklÑ anlaàma ile sona erdirmeyi dilekçe ile talep ettiÜi iàverenin de zÑmnî veya açÑk kabulüyle ikale sözleàmesinin gerçekleàtiÜi görülmektedir. ÞcabÑn iàçi tarafÑndan yapÑlmasÑ mümkün olduÜu gibi iàveren tarafÑndan yapÑlmasÑ da mümkündür57. AyrÑca YargÑtay’Ñn da belirttiÜi üzere, taraflarÑn anlaàarak ià iliàkisini baàka bir hukukî iliàki kurmak üzere sona erdirmeleri de ikale sözleàmesi sayÑlmalÑdÑr58. Ancak bunlarÑn yanÑnda, fesih söz konusu olmadÑÜÑndan geçerlilik açÑsÑndan artÑk feshin son çare olup olmadÑÜÑ ya da iàçi seçiminde objektif kriterlere uyulup uyulmadÑÜÑ göz önünde bulundurulmamalÑdÑr. Þàçinin iradesini sakatlayan bir durum söz konusu olmadÑÜÑ sürece de, iàçinin iàe iadesi söz konusu olmamalÑdÑr59. Nitekim YargÑtay da, toplu iàçi çÑkarmayla ilgili bir kararÑnda bunu ifade etmiàtir. Bu kararda iàveren, iàyeri gerekleri nedeniyle toplu iàçi çÑkarma yoluna gitmià, isteklerini dikkate alarak emekliliÜi gelenlere öncelik tanÑnacaÜÑnÑ belirtmiàtir. BazÑ emekliliÜe hak kazanan iàçiler de haklarÑnÑ alarak bunu kabul etmiàlerdir. YargÑtay burada, ikale sözleàmesinin varlÑÜÑnÑ SßCßL kabul etmià, irade sakatlÑÜÑ bulunmadÑÜÑnÑ belirtmià ve iàçilerin iàe iade davalarÑnÑ reddetmiàtir60. Yine YargÑtay, iàçinin iàyerinden ayrÑlmak istemesi üzerine iàverence ihbar ve kÑdem tazminatlarÑ ödenerek ià sözleàmesinin sona erdirilmesini de 2007 tarihli bir kararÑnda ikale sözleàmesi olarak kabul etmiàtir61. YargÑtay, aynÑ yÑl verdiÜi baàka bir kararÑnda da, performans yetersizliÜi nedeniyle iàçiden istifa etmesini talep ederek ve iàçinin de tazminatlarÑ alarak istifa etmesini ikale sözleàmesi olarak kabul etmiàtir62. Nitekim bu àekilde, iàçinin tazminatlarÑnÑ almasÑ taraflarÑn aralarÑnda anlaàma olduktan sonra gizli fesih olarak deÜerlendirilmemelidir. Böyle bir anlaàma da 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu madde 21/VI’daki ià güvencesi ile ilgili mutlak emredici kurala aykÑrÑlÑk oluàturmayacaktÑr63. E. ÜKALENÜN SONUÇLARI Þà sözleàmesinin ikale sözleàmesi yapma yoluyla sona erdirilmesi, iàçinin birçok hakkÑndan yararlanamamasÑ anlamÑna gelmektedir. Ancak bunun yanÑnda, taraflar, ikale sözleàmesini serbest iradeleriyle meydana getirdikleri için, kapsamÑnÑ da kendi iradeleri çerçevesinde belirleyeceklerdir. Bu durumda, taraflar, bu kayÑplarÑ telafi yoluna gidebilirler. Ancak Þà Kanunu’nda düzenlenmemesi sebebiyle, söz konusu sözleàmede yer alan haklara dair talepler Borçlar Kanunu hükümlerine tâbi olmalÑdÑr64. Þà sözleàmesinin ikale sözleàmesi yapÑlarak sona erdirilmesi, fesih anlamÑna gelmediÜi için feshe baÜlÑ sonuçlar da doÜmayacaktÑr. DolayÑsÑyla, Þà Kanunu’nda yer alan tazminatlarÑ iàçi talep edemeyecektir. Þàçi, 1475 sayÑlÑ Þà Kanunu madde 14’te yer alan kÑdem tazminatÑna hak kazandÑran haller arasÑnda ikale sözleàmesi yer almadÑÜÑ için kÑdem tazminatÑna hak kazanamayacaktÑr. AyrÑca 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu gereÜince, feshe baÜlanan sonuçlar da fesih söz konusu olmadÑÜÑndan uygulama alanÑ bulamayacaktÑr65. BunlarÑn yanÑ sÑra, 4447 sayÑlÑ Þàsizlik SigortasÑ Kanunu66 m. 51’de iàsizlik ödeneÜine hak kazandÑran durumlar arasÑnda ikale sözleàmesi yer almadÑÜÑndan bu ödenekten iàçinin yarar87 EYLÜL ’11 SßCßL lanmasÑ da mümkün olmayacaktÑr. Ancak 5510 sayÑlÑ Sosyal Sigortalar ve Genel SaÜlÑk SigortasÑ Kanunu’ndaki67 àartlarÑ saÜlamalarÑ durumunda yaàlÑlÑk, hastalÑk ve analÑk sigortalarÑndan yararlanmalarÑ mümkündür. BunlarÑn yanÑ sÑra, iàverenin aydÑnlatma yükümlülüÜünden de bahsetmek gerekmektedir. Þàçinin bilgi düzeyi karàÑsÑnda, iàverenin böyle bir sözleàme ile ilgili bilgileri iàçiye vermesi gerekmektedir. Aksi takdirde, culpa in contrahendo ilkesi gereÜi, iàveren iàçinin zararlarÑnÑ tazmin etmek zorunda kalacaktÑr. Bu durum, dürüstlük kuralÑnÑn ve iàverenin iàçiyi gözetme borcunun bir gereÜidir. Ancak iàçi, yönetici düzeyinde eÜitimi yüksek nitelikli bir kiàiyse, iàverenin aydÑnlatma yükümünü yerine getirmediÜini iddia edememelidir. Böyle bir durumu iddia etmesi iyiniyet kuralÑyla baÜdaàmayacaktÑr68. Yine kanÑmÑzca, aynÑ àekilde irade serbestisi çerçevesinde ikale sözleàmesinde yer alan sözleàmesel tazminat ile tatmin olan iàçinin de artÑk dava açma hakkÑnÑn olmadÑÜÑnÑ kabul etmek gerekir. KanÑmÑzca aksini düàünmek hem hakkÑn kötüye kullanÑlmasÑna taviz vermek anlamÑna geleceÜi gibi, hem de esas amaç iàçi-iàveren arasÑ dengeyi saÜlamakken, dengenin iàçi lehine bozulmasÑ anlamÑna gelecektir. Bu durumda, iàverenlerin ià hayatÑnda yeni iàçi alÑmlarÑnÑ zorlaàtÑrÑp ià istihdamÑnÑ zora sokabilir. Çünkü bu tarz durumlara maruz kalmak istemeyen iàveren, yeni iàçi istihdamÑ saÜlamaktansa, daha az iàçi ile yetinerek, uzun yÑllar beraber çalÑàtÑÜÑ iàçiyle çalÑàmayÑ tercih edebilecektir. Bu durum, ià istihdamÑnÑ azaltabileceÜi gibi, mevcut iàyerinde çalÑàan iàçiler üzerinde ià yükünün artmasÑna da neden olabilecektir. birbirine uygunsa ikale sözleàmesinin reddedilmesi ià hayatÑnÑn gereklerine kanÑmÑzca uygun düàmeyecektir. Çünkü iàçinin korunmasÑ yanÑnda, ià hayatÑnÑn akÑàÑnÑ sekteye uÜratmayacak àekilde yorum yapÑlmasÑ da gereklidir. Þàçiyi koruma ve iàçi lehine yorum ilkeleri, ià hayatÑndaki denge ilkesini bozacak düzeyde olmamalÑdÑr. Nitekim böyle bir ikale sözleàmesini herhangi bir irade sakatlÑÜÑ olmadan yapan iàçinin, daha sonra iàe iade davasÑ açmasÑ da iyiniyet kurallarÑna pek uygun düàmeyecektir. KanÑmÑzca, ikale sözleàmesi gibi önemli bir sözleàme mevzuatta açÑklÑÜa kavuàturulmalÑ, sÑnÑrlarÑ ve àekli kanun tarafÑndan belirlenmelidir. AyrÑca kanÑmÑzca, àu anda ikale sözleàmesi bir àekle tâbi olmamakla beraber, kanun tarafÑndan àekle tâbi tutulmasÑ yerinde bir tutum olacaktÑr. Böylece, mevcut durumu açÑklÑÜa kavuàturmaya çalÑàÑrken, yargÑ merciileri de bu kolaylÑktan yararlanabilecek, bu da hem usûl ekonomisi, hem de zaman açÑsÑndan avantaj oluàturacaktÑr. Son olarak, bize göre, 6098 sayÑlÑ Borçlar Kanunu’nun hizmet sözleàmesine iliàkin düzenlemelerinde bu kuruma yer verilmemià olmasÑ büyük bir eksikliktir. Çünkü uygulamasÑ çok olan ve iàçi haklarÑ ile iàçi-iàveren iliàkisini yakÑndan ilgilendiren böyle önemli bir konunun açÑklÑÜa kavuàturulmamasÑnÑ yerinde bir tutum olarak nitelemek mümkün görünmemektedir. DÜPNOTLAR 1 RG T: 10.06.2003, RG S: 25134. 2 ASTARLI, Muhittin: Toplu Þàçi ÇÑkarma KapsamÑnda Öncelikli Olarak Þàten ÇÑkarÑlmayÑ Kabul Eden Þàçilerle Þàveren ArasÑnda Bir Þkale Sözleàmesinin YapÑlmÑà OlduÜu Kabul Edilebilir mi?, Karar Þncelemesi, TÜHÞS Þà Hukuku ve Þktisat Dergisi, Cilt: 20 SayÑ:6 – Cilt:21 SayÑ:1, MayÑs/AÜustos 2007, s.36. ÇÞL, ßahin: Þbra Sözleàmesi ile Þkale Sözleàmesinin Þà Güvencesine Etkileri, MESS Sicil Þà Hukuku Dergisi, Eylül – 2007, SayÑ:7, s. 26; TAßKENT, Savaà: Þà Sözleàmesinin Þkale Yolu ile Sona Erdirilmesi, Kamu – Þà Dergisi, Cilt: 11, SayÑ: 4/2011, s. 1. 3 AYDIN, s. 4; ßAKAR, Müjdat: Þà Hukukunun Yeni Meselesi: Bozma (Þkale) Sözleàmelerinin Hukukî Durumu, YaklaàÑm Dergisi, YÑl: 17, SayÑ: 204, AralÑk – 2009, s. 185; TAßKENT, s. 1; TURANBOY, Nuri: Þbra Sözleàmesi, Ankara – 1998, s. 35. 4 AYDIN, s. 4. 5 AYDIN, Ufuk: Çimento Þàveren Dergisi, MayÑs – 2004, s. 4; F. SONUÇ GörüldüÜü üzere, ikale sözleàmesi kanunumuzda düzenlenmeyen, doktrin tarafÑndan da üzerinde fazlaca durulmamÑà bir konudur. Þà hayatÑnda iàçi ve iàverenin konumlarÑ ve ià hayatÑnÑn olaÜan gerekleri göz önüne alÑnarak, yorumunda dikkatli olunmalÑ ve mahkemelerce doÜru kararlar verilmeye çalÑàÑlmalÑdÑr. Yorum yapÑldÑktan ve geçerlilik saptandÑktan sonra, taraflarÑn iradeleri de karàÑlÑklÑ ve 88 EYLÜL ’11 http://www.ceis.org.tr/index.cfm?sayfa=dergi&sub=goster& Yil=2004&RecID=12; ELMAS, Serkan: Türk Þà Hukukunda Þkale, Kamu – Þà Dergisi, Cilt: 11, SayÑ: 1/2009, s. 86. 6 AYDIN, s. 4; NARMANLIOÝLU, Ünal: Þà Hukuku, Ferdi Þà Þliàkileri I, Geniàletilmià ve Gözden Geçirilmià 3. BasÑ, Þzmir – 1998, s. 253; SAYMEN, Ferit H.: Türk Þà Hukuku, Þstanbul – 1954, s. 540. 7 TURANBOY, s. 37. 8 RG T: 09.11.1982, RG S: 17863 Mükerrer. 9 ASTARLI, s.37. 10 AYDIN, s. 4; ßAKAR, s. 186. Yarg 9.HD, 10.12.2010 T, 2009/39904 E, 37228 K: “DavacÑ vekili, müvekkilinin, davalÑ iàyerinde 11.8.1986 tarihinde çalÑàmaya baàladÑÜÑnÑ yönetim kurulu kararÑ ile ià aktinin 16.01.2009 tarihinde sona erdirildiÜini, davalÑ iàyerinde emeklilik sÑnÑrÑna gelen iàçilerin küresel kriz nedeniyle uygulama geliàtirilerek istifa etmeleri için baskÑ yapÑldÑÜÑnÑ bu nedenle istifa dilekçesi serbest irade ile verilmediÜini ileri sürerek feshin geçersizliÜine, davacÑnÑn iàe iadesine karar verilmesini, iàe baàlatÑlmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boàta geçen süre ücret ve diÜer haklarÑn belirlenmesini istemiàtir. DavalÑ vekili, ià iliàkisini davacÑnÑn sona erdirdiÜini, davacÑnÑn kendi el yazÑsÑyla yazdÑÜÑ dilekçede görevinden ayrÑlmak istediÜini açÑkça beyan ettiÜini, davacÑnÑn bu talebinin uygun görüldüÜünü belirterek davanÑn reddine karar verilmesini belirtmiàtir. Mahkeme tarafÑndan, davacÑnÑn 15.1.2009 tarihli dilekçesi ile <kÑdem ve ihbar tazminatÑnÑn tarafÑma ödenmesi kaydÑ ile görevimden ayrÑlmak istiyorum.> àeklindeki dilekçesi ile ià akdinin feshedildiÜi, YargÑtay’Ñn yerleàmià kararlarÑ gereÜince, àarta baÜlÑ istifa dilekçesi geçerli olmadÑÜÑndan davalÑ iàverenin gerçek anlamda istifa dilekçesi verilmediÜi halde buna dayanÑlarak davacÑya kÑdem ihbar tazminatÑ ödemesi ve bu àekilde ià akdini feshetmesi davacÑnÑn iàe iade davasÑ açmasÑnÑ engellemeyeceÜinden açÑlan davanÑn kabulüne karar verilmiàtir. Taraflar arasÑndaki ià iliàkinin bozma sözleàmesi yoluyla sona erip ermediÜi hususu temel uyuàmazlÑÜÑ oluàturmaktadÑr. Bozma sözleàmesi (ikale) yasalarÑmÑzda düzenlenmià deÜildir. Sözleàme özgürlüÜünün bir sonucu olarak daha önce kabul edilen bir hukuki iliàkinin, sözleàmenin taraflarÑnca sona erdirilmesinin de mümkündür. Sözleàmenin doÜal yollar dÑàÑnda taraflarÑn ortak iradesiyle sona erdirilmesi yönündeki iàlem ikale olarak deÜerlendirilmelidir. Þàçi ve iàveren iradelerin fesih konusunda birleàmesi, bir taraf feshi niteliÜinde deÜildir. Þà Kanununda bu fesih türü yer almasa da, taraflardan birinin karàÑ tarafa ilettiÜi ià sözleàmesinin karàÑlÑklÑ feshine dair sözleàme yapÑlmasÑnÑ içeren bir açÑklamanÑn (icap) ardÑndan diÜer tarafÑn da bunu kabulü ile bozma sözleàmesi (ikale) kurulmuà olur. Bozma sözleàmesinde icapta, ià iliàkisi karàÑ tarafÑn uygun irade beyanÑ ile anlaàmak suretiyle sona erdirmeye yönelmiàtir. Bu sebeple, ikale sözleàmesi akdetmeye yönelik icap, fesih olarak deÜerlendirilip, feshe tahvil edilemez. Bu anlamda bozma sözleàmesinin àekli, yapÑlmasÑ, kapsam ve geçerliliÜi Borçlar Kanunu hükümlerine göre saptanacak- SßCßL tÑr. Buna karàÑlÑk ià sözleàmesinin bozma sözleàmesi yoluyla sona erdirilmesi, Þà Hukukunu yakÑndan ilgilendirdiÜi için ikalenin yorumunda ià sözleàmesinin yorumunda olduÜu gibi genel hükümler dÑàÑnda Þà Hukukunda yararÑna yorum ilkesi göz önünde bulundurulacaktÑr. Bozma sözleàmesinin Borçlar Kanunun 23-31. maddeleri arasÑnda düzenlenmià olan irade fesadÑ hallerinin bozma sözleàmeleri yönünden titizlikle ele alÑnmasÑ gerekir. Bir iàçinin bozma sözleàmesi yapma konusundaki icap veya kabulde bulunmasÑnÑn ardÑndan iàveren feshi haline özgü ià güvencesi hükümlerinden yararlanmak istemesi ve yasa gereÜi en çok bir ay içinde iàe iade davasÑ açmÑà olmasÑ hayatÑn olaÜan akÑàÑna uygun düàmez. Þà iliàkisi taraflardan her birinin bozucu yenilik doÜuran bir beyanla sona erdirmeleri mümkün olduÜu halde, bu yola gitmeyerek karàÑlÑklÑ anlaàma yoluyla sona erdirmelerinin nedenleri üzerinde de durmak gerekir. Her àeyden önce bozma sözleàmesi yapma konusunda icapta bulunanÑn makul bir yararÑnÑn olmasÑ gerekir. Þà iliàkisinin bozma anlaàmasÑ yoluyla sona erdirildiÜine dair örnekler 1475 sayÑlÑ Þà Kanunu ve öncesinde hemen hemen uygulamaya hiç yansÑmadÑÜÑ halde, ià güvencesi hükümlerinin yürürlüÜe girmesinin ardÑndan özellikle 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu sonrasÑnda giderek yaygÑn bir hal almÑàtÑr. Bu noktada, iàveren feshinin karàÑlÑklÑ anlaàma yoluyla fesih gibi gösterilmesi suretiyle ià güvencesi hükümlerinin dolanÑlmasÑ àüphesi ortaya çÑkmaktadÑr. Bu itibarla irade fesadÑ denetimi dÑàÑnda taraflarÑn bozma sözleàmesi yapmasÑ konusunda makul yararÑnÑn olup olmadÑÜÑnÑn da irdelenmesi gerekir. Makul yarar ölçütü, bozma sözleàmesi yapma konusunda icabÑn iàçiden gelmesi ile iàverenden gelmesi ve somut olayÑn özellikleri dikkate alÑnarak ele alÑnmalÑdÑr. Dairemizin 2008 yÑlÑ kararlarÑ bu yöndedir (YargÑtay 9.HD. 21.4.2008 gün 2007/31287 E, 2008/9600 K). Bozma sözleàmesi yoluyla ià sözleàmesi sona eren iàçi, ià güvencesinden yoksun kaldÑÜÑ gibi, kural olarak feshe baÜlÑ haklar olan ihbar kÑdem tazminatlarÑna da hak kazanamayacaktÑr. Yine 4447 sayÑlÑ yasa kapsamÑnda iàsizlik sigortasÑndan da yararlanamayacaktÑr. Bütün bu hususlar, Þà Hukukunda hakim olan ibranamenin dar yorumu ilkesi gibi, hatta daha da ötesinde, ikale sözleàmesinin geçerliliÜi noktasÑnda iàçi lehine deÜerlendirmenin gerekliliÜini ortaya koymaktadÑr. TaraflarÑn bozma sözleàmesinde ihbar ve kÑdem tazminatÑ ile ià güvencesi tazminatÑ hatta boàta geçen süreye ait ücret ve diÜer haklardan bazÑlarÑnÑ ya da tamamÑnÑ kararlaàtÑrmalarÑ da mümkündür. Bozma sözleàmesinin geçerliliÜi konusunda bütün bu hususlar dikkate alÑnarak deÜerlendirmeye gidilmelidir. Somut olayda, iàyerinde àoför olarak çalÑàan davacÑ iàçinin 15.1.2009 tarihli dilekçesi ile, kÑdem ve ihbar tazminatÑnÑn tarafÑna ödenmesi kaydÑ ile görevinden ayrÑlmak istediÜini belirtmiàtir. Bunun üzerine ià sözleàmesinin davalÑ iàverenin yönetim kurulunun kararÑ uygun bulunmasÑ sonucu fesih edilmiàtir. DavacÑ, davalÑ iàverene ibraz ettiÜi dilekçenin baskÑ ile alÑndÑÜÑnÑ ispat edememiàtir. DavacÑnÑn dinletmià olduÜu tek tanÑk beyanÑ ise somut olaya iliàkin olmayÑp geçmià döneme iliàkin beyanlar àeklinde olduÜundan dolayÑ itibar edilmemiàtir. Mevcut olgulara göre ià sözleàmesi ikale 89 EYLÜL ’11 SßCßL ile sona ermià olduÜundan, davanÑn reddi gerekirken yazÑlÑ àekilde kabul edilmesi hatalÑ olup bozmayÑ gerektirmiàtir.”, Sinerji Mevzuat ve Þçtihat ProgramÑ. 11 KILIÇOÝLU, Ahmet M: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 2. BasÑ, Ankara – 2002, s. 578; TEKÞNAY, Sulhi S: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, Yeniden Gözden geçirilmià ve Geniàletilmià Yedinci BaskÑ, Þstanbul – 1993, s. 986. 12 RG T: 29.04.1926, RG S: 359. 13 EREN, Fikret: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, Gözden Geçirilmià 8. BasÑ, Ekim – 2003, s. 1221; MOLLAMAHMUTOÝLU, Hamdi: Þà Hukuku, Gözden Geçirilmià Yenilenmià 2. BaskÑ, Ankara – 2005, s. 462. 14 RG T: 04.02.2011 RG S: 27836. 15 TURANBOY, s. 36. 16 BAßTUÝ, Þrfan: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, Þzmir – 1977; BÞRSEN, Kefalettin: Borçlar Hukuku Dersleri, Þstanbul – 1967 s. 541-542; CÞHANGÞROÝLU, Celâl: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, Yeniden Gözden Geçirilmià 4. BasÑ, Þzmir – 1999, s. 200 vd. 17 EREN, s. 1223; ELMAS, s. 88; KILIÇOÝLU, s. 579. 18 EREN, s. 1222; ELMAS, s. 88; TURANBOY, s. 38. 19 AYDIN, s. 5. 20 AYDIN, s. 5; KILIÇOÝLU, s. 581. 21 AYBAY, AydÑn: Borçlar Hukuku Dersleri, Ankara – 1979, s. 159; CÞHANGÞROÝLU, s. 202; EREN, s. 1214 – 1215; ÖNEN, Turgut: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, Gözden Geçirilmià 5. BaskÑ, Ankara – AÜustos - 1999, s. 221. 22 EREN, s. 1210, 1218. 23 BAßTUÝ, s. 291; EREN, s. 1214 – 1218; KILIÇOÝLU, s. 582; TEKÞNAY, s. 993. 24 AYBAY, s. 159; AYDIN, s. 5. 25 AYDIN, s. 5. 26 DELÞDUMAN, Seyithan: MalvarlÑÜÑnÑn Terki Suretiyle Konkordato, http://www.e-akademi.org/makaleler/sdeliduman-4.htm. 27 AYDIN, s. 5. 28 RG T: 01.09.1971 RG S: 13943. 29 Yarg. 9.HD, 05.04.2010 T., 2009/18811 E, 2010/9254 K, Sinerji Mevzuat ve Þçtihat ProgramÑ. 30 AYDIN, s. 6; ELMAS, s. 88. 31 ASTARLI, s.37. 32 AYDIN, s. 5. 33 RG T: 08.12.2001, RG S: 24607. 34 ASTARLI, s. 39; AYDIN, s. 6. 35 ASTARLI, s. 37; AYDIN, s. 6. 36 ßAKAR, s. 186. 37 ASTARLI, s. 39. Yarg 9.HD, 28.09.2010 T, 2008/34779 E, 2010/26096 K: “Þàçinin haklÑ bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanÑmaksÑzÑn ià sözleàmesini feshi, istifa olarak deÜerlendirilmelidir. Þstifa iradesinin karàÑ tarafa ulaàmasÑyla birlikte ià iliàkisi sona erer. ÞstifanÑn iàverence kabulü zo- 90 runlu deÜilse de, iàverence dilekçenin iàleme konulmamÑà olmasÑ ve iàçinin de iàyerinde çalÑàmaya devam etmesi halinde gerçek bir istifadan söz edilemez. Bununla birlikte istifaya raÜmen taraflarÑn belirli bir süre daha çalÑàma yönünde iradelerinin birleàmesi halinde kararlaàtÑrÑlan sürenin sonunda ià sözleàmesinin ikale yoluyla sona erdiÜi kabul edilmelidir. ßarta baÜlÑ istifa ise kural olarak geçerli deÜildir. Uygulamada en çok karàÑlaàÑldÑÜÑ üzere iàçinin ihbar ve kÑdem tazminatÑ haklarÑnÑn ödenmesi àartÑyla ayrÑlma talebi istifa olarak deÜil, olsa, olsa ikale (bozma sözleàmesi) yapma yönünde icap biçiminde deÜerlendirilmelidir.”, Sinerji Mevzuat ve Þçtihat ProgramÑ. 38 EKONOMÞ, Münir: TebliÜ, Þà Kanunu ve Sendikalar Kanununda YapÑlmasÑ Düàünülen DeÜiàikliklerin Sanayie Etkileri, TÞSK YayÑnÑ, Ankara – 1992, s. 39; NARMANLIOÝLU, s. 254. 39 EKONOMÞ, s. 39. 40 AYDIN, s. 7; ßAKAR, s. 185; TAßKENT, s. 2. 41 AYDIN, s. 7; EKONOMÞ, s. 37; TAßKENT, s. 1 – 2. 42 AYDIN, s. 6; DEMÞRCÞOÝLU, Murat: YargÑtay KararlarÑ IàÑÜÑnda Sorularla 4857 sayÑlÑ Þà YasasÑ, Þstanbul – 2007, s. 123; ELMAS, s. 89; EREN, s. 1210 – 1211. 43 ASTARLI, s. 38; MOLLAMAHMUTOÝLU, s. 463; NARMANLIOÝLU, Ünal: Þà Hukuku, Ferdi Þà Þliàkileri, Cilt – I, Þzmir, s. 227. 44 ASTARLI, s. 37; AYDIN, s. 7. 45 ASTARLI, s. 40; AYDIN, s. 7. 46 AYDIN, s. 8. Yarg 9. HD, 25.09.2008 T, 2008/1888 E, 2008/25058 K: “…Somut olayda sakat statüsünde çalÑàan davacÑnÑn performansÑnÑn düàük olduÜu gerekçesi ile ià sözleàmesinin feshedilmek istendiÜi, ancak ià güvencesi hükümlerinin getireceÜi külfetlerden kaçÑnmak amacÑyla ià sözleàmesinin anlaàma suretiyle sona erdirildiÜine dair belgenin davacÑya imzalattÑrÑldÑÜÑ, davacÑya anlaàma karàÑlÑÜÑnda ihbar ve kÑdem tazminatÑ ile izin ve son aya iliàkin ikramiyesinin ödendiÜinin belirtildiÜi anlaàÑlmaktadÑr. Ancak ià sözleàmesi feshedilecek iàçiye zaten ihbar ve kÑdem tazminatÑ ile diÜer iàçilik alacaklarÑnÑn ödenmesi yasa gereÜidir. DavacÑnÑn söz konusu tazminat ve alacaklarÑn ödenmesi için ià sözleàmesinin anlaàma ile sona erdirilmesini istemesinde somut olay bakÑmÑndan makul bir yararÑ bulunmamaktadÑr. Mahkemece ià sözleàmesi davalÑ iàverence feshedildiÜi kabul edilmesine raÜmen feshin davacÑnÑn yaàÑ, vasÑfsÑz olmasÑ, saÜlÑk durumu ve iàin özelliÜi nedeni ile zorunlu nedene dayandÑÜÑ belirtilmiàtir. Ancak, zorunlu nedenlerle de olsa ià sözleàmesinin Þà Kanunu’nun 17. maddesi uyarÑnca feshi halinde aynÑ Kanunun 19. maddesinde belirtilen àekli koàullarÑn yerine getirilmesi gerekir. DavacÑnÑn ià sözleàmesi yazÑlÑ bir fesih bildiriminde bulunulmadan ve performans düàüklüÜüne dayanÑlmasÑna raÜmen fesihten önce savunmasÑ istenmeden feshedilmià olduÜundan geçerli nedene dayanmadÑÜÑ kabul edilmelidir...”, Sinerji Mevzuat ve Þçtihat ProgramÑ. 47 ASTARLI, s. 40. 48 ÇÞL, s. 25. EYLÜL ’11 49 ASTARLI, s. 41. 50 ASTARLI, s. 41. 51 ASTARLI, s. 41. 52 ASTARLI, s. 41 – 42. 53 ßAKAR, s. 186; TAßKENT, s. 3; Yarg. 9.HD, 17.12.2009 T, 12538 E., 355588 K (Bkz, Taàkent, s. 3). Yarg. 9.HD, 13.10.2008 T, 2008/34079 E, 2008/26691 K: “Somut olayda davacÑnÑn tazminatlarÑ ödenmek koàulu ile istifa ettiÜi àeklinde dilekçe vermesi hayatÑn olaÜan akÑàÑna uygun deÜildir. DavacÑnÑn àarta baÜlÑ istifasÑnÑn ikale kabul edilmesi bir anlamda doÜru ise de, davacÑ iàçinin bu àekilde fesihte makul bir yararÑ bulunmamaktadÑr. Sendika üyesi olan davacÑdan ià güvencesi hükümlerinden yararlanmasÑnÑn engellenmesi ve kÑdem tazminatÑnÑn ödenmesi için dilekçe alÑndÑÜÑ, davacÑnÑn ayrÑlma iradesinin bulunmadÑÜÑ, ià sözleàmesinin davalÑ iàveren tarafÑndan feshedildiÜi anlaàÑlmaktadÑr. OlaylarÑn geliàimi de feshin sendikal nedene dayandÑÜÑnÑ göstermektedir. Mahkemece yazÑlÑ àekilde davanÑn kabulü yerine reddi isabetsizdir.”, Sinerji Mevzuat ve Þçtihat ProgramÑ. 54 Yarg. 9.HD, 25.09.2008 T., 1888 E., 25058 K (Bkz. TAßKENT, s. 4); Yarg 9.HD, 05.04.2010 T., 2009/18811 E, 2010/9254 K, Sinerji Mevzuat ve Þçtihat ProgramÑ. Yarg 9. HD, 28.09.2010 T, 2008/34779 E, 2010/26096 K: “Þàçinin istifa dilekçesindeki iradesinin fesada uÜratÑlmasÑ da sÑkça karàÑlaàÑlan bir durumdur. Þàverence tazminatlarÑn derhal ödenmesi ve benzeri baskÑlarla iàçiden yazÑlÑ istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve iàçinin buna uymasÑ gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde feshin iàverence gerçekleàtirildiÜi kabul edilmelidir. Þàverenin haklÑ fesih nedenlerine dayanarak iàçiye istifa dilekçesi vermesi halinde baskÑ uygulamasÑ sonucu düzenlenen istifa dilekçesine de gerçek anlamda istifa olarak deÜer vermek mümkün olmaz. Dairemizce bu gibi hallerde feshin iàverence gerçekleàtirildiÜi, ancak iàveren feshinin haklÑ olup olmadÑÜÑnÑ deÜerlendirilmesi gerektiÜi kabul edilmektedir (YargÑtay 9.HD. 3.7.2007 gün 2007/14407 E, 2007/21552 K.). Þàçinin haklÑ nedenle derhal fesih nedenleri mevcut olduÜu ve buna uygun biçimde bir fesih yoluna gideceÜi sÑrada, iradesi fesada uÜratÑlarak iàverence istifa dilekçesi alÑnmasÑ durumunda da istifaya geçerlilik tanÑnmasÑ doÜru olmaz. Bu ihtimalde ise iàçinin haklÑ olarak sözleàmesini feshettiÜi sonucuna varÑlmalÑdÑr. Þstifa belgesine dayanÑlmakla birlikte iàçiye ihbar ve kÑdem tazminatlarÑnÑn ödenmià olmasÑ, Türkiye Þà Kurumuna yapÑlan bildirimde iàveren feshinden söz edilmesi gibi çeliàkili durumlarda, her bir somut olay yönünden bu çeliàkinin istifanÑn geçerliliÜine etkisinin deÜerlendirilmesi gerekir. Þstifa belgesindeki ifadenin genel bir içerik taàÑmasÑ durumunda, iàçinin dava dilekçesinde somut sebepleri belirtmesinde hukuka aykÑrÑ bir yön bulunmamaktadÑr. Bu halde de istifanÑn ardÑndaki gerçek durum araàtÑrÑlmalÑdÑr. Þà sözleàmesinin istifa ile sona ermesi halinde iàçinin ià güvencesi hükümlerinden yararlanmasÑ mümkün olmadÑÜÑ gibi, ihbar ve kÑdem tazminatlarÑna da hak kazanÑlamaz. Bundan baàka iàçinin iàverene ihbar tazminatÑ ödemesi yükümü ortaya çÑkabileceÜinden istifa türündeki belgelerin titizlikle ele alÑnmasÑ gerekir. Þmzaya itiraz ya da metin kÑs- SßCßL mÑna ilaveler yapÑldÑÜÑ itirazÑ mutlak olarak teknik yönden incelenmelidir. Þstifa halinde dahi iàçiye kÑdem tazminatÑ ödeneceÜini öngören sözleàme hükümleri ile iàyeri uygulamalarÑ 4857 sayÑlÑ Þà Kanununun sistemi içinde geçerli olup, bu halde kÑdem tazminatÑnÑ 1475 sayÑlÑ yasanÑn 14. maddesine göre hesaplanmalÑ ve anÑlan maddedeki kÑdem tazminatÑ tavanÑ gözetilmelidir. Belirtmek gerekir ki, sözü edilen yasada düzenlenen kÑdem tazminatÑ tavanÑ mutlak emredici niteliktedir. Somut olayda davacÑ iàçi iàyerinde 20 yÑldan fazla süreyle çalÑàmÑàtÑr. 16.3.2006 tarihli istifa dilekçesi mevcut ise de, aynÑ tarihli ibranamede sadece izin ücreti tahakkuk ettirilmià olup, sözü belgeyi davacÑ iàçi imzalamamÑàtÑr. Bu durum da davacÑnÑn gerçekte istifa iradesinin bulunmadÑÜÑnÑ göstermektedir. DavacÑ tanÑklarÑ da iàyerinde çalÑàmÑà kiàiler olup, emeklilik sebebiyle ayrÑlanlar için dahi ödeme öncesinde istifa dilekçesi alÑndÑÜÑna dair açÑklamalarda bulunmuàlardÑr. Bu durumda istifa dilekçesine deÜer verilerek sonuca gidilmesi hatalÑ olmuàtur. Öte yandan davacÑnÑn ià sözleàmesinin sona erdiÜi tarihte 27 yÑla yakÑn hizmeti olup 9705 gün prim ödemesi bulunmaktadÑr. Þàten ayrÑlma tarihinde 43 yaàÑnda olan davacÑ bir yÑl kadar bekledikten sonra yaàlÑlÑk aylÑÜÑ baÜlanmÑàtÑr. DavacÑnÑn iàten ayrÑlma tarihinde yürürlükte olan 506 sayÑlÑ YasanÑn geçici 81. maddesine göre yaà hariç emekliliÜe dair diÜer koàullarÑ haiz olduÜu görülmektedir. DavacÑ iàçi iàten ayrÑldÑktan sonra baàka bir iàte çalÑàmaksÑzÑn yaàÑn dolmasÑnÑ beklemià ve bir yÑl sonra baàvurusunda yaàlÑlÑk aylÑÜÑ baÜlanmÑàtÑr. 1475 sayÑlÑ YasanÑn 15/5. bent hükmüne göre, yaà koàulu dÑàÑnda yaàlÑlÑk aylÑÜÑ tahsisine dair diÜer kriterlerin gerçekleàmesi halinde iàçinin iàyerinden kÑdem tazminatÑ alarak ayrÑlma hakkÑ bulunmaktadÑr. Yasa koyucunun amacÑ, iàyerinde çalÑàarak yÑpranmÑà olan ve bu arada sigortalÑlÑk yÑlÑ ile prim ödeme süresine ait yükümlülükleri tamamlamÑà olan iàçinin, emeklilik için belli bir yaàÑ beklemesine gerek olmadan aktif dönemi sonlandÑrabilmesine imkan tanÑmaktÑr. DavacÑ iàçi bu koàullarÑ haiz olduÜuna ve maddi olgular da belirtilen àekilde geliàtiÜine göre, davacÑnÑn iàyerinden ayrÑlÑàÑnÑn 1475 sayÑlÑ YasanÑn 14/5. bent hükmüne uygun olduÜu kabul edilmelidir. Bu halde ihbar tazminatÑ isteÜine hak kazanÑlmasÑ mümkün deÜilse de, kÑdem tazminatÑ isteÜinin kabulü yönünde karar verilmelidir. Mahkemece kÑdem tazminatÑ isteÜinin reddine karar verilmesi hatalÑ olup kararÑn bu yönden bozulmasÑ gerekmiàtir.”, Sinerji Mevzuat ve Þçtihat ProgramÑ. 55 TAßKENT, s. 4 – 5. 56 ASTARLI, s. 42; ELMAS, s. 87 – 88; ßAKAR, s. 186; TAßKENT, s. 2. 57 ÇÞL, s. 25; ELMAS, s. 88; TAßKENT, s. 2. 58 Yarg. 9.HD, T: 17.04.2007, E: 2007/1923, K: 2007/11117, “ DavacÑnÑn 1.3.1993 – 1.1.2000 tarihleri arasÑnda ià sözleàmesi kapsamÑnda görev yaptÑÜÑ ve ià iliàkisinin adi ortaklÑk iliàkisi kurulmasÑ yönünde bir sözleàme imzalanmasÑ suretiyle karàÑlÑklÑ mutakabatla sona erdiÜi anlaàÑlmaktadÑr. Sözleàmenin anÑlan sona erme àekline göre, ihbar ve kÑdem tazminatlarÑna hak kazanÑlmasÑna olanak bulunmamaktadÑr. Gerçekten bu tarihte yürürlükte olan 1475 S. ÞK’nun ihbar tazminatÑnÑ düzenleyen 13. maddesi ile kÑdem tazminatÑnÑ öngören 14. maddesinde, ià sözleàmesinin karàÑlÑklÑ iradelerin birleàmesi 91 EYLÜL ’11 SßCßL suretiyle sona erdirilmesinde ihbar ve kÑdem tazminatlarÑna hak kazanÑlacaÜÑna dair bir hüküm bulunmamaktadÑr. DavacÑnÑn anÑlan tazminat isteklerinin reddi gerekirken yazÑlÑ àekilde isteklerin kabulü hatalÑ olmuàtur.” Bkz. ÇÞL, dn. 25, s. 34. sat Dergisi, Cilt: 20 SayÑ: 6 – Cilt: 21 SayÑ: 1, MayÑs/AÜustos 2007. • AYBAY, AydÑn: Borçlar Hukuku Dersleri, Ankara – 1979. • AYDIN, Ufuk: Çimento Þàveren Dergisi, MayÑs – 2004, http://www.ceis.org.tr/index.cfm?sayfa=dergi&sub=goster& Yil=2004&RecID=12. • BAßTUÝ, Þrfan: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, Þzmir – 1977. • BÞRSEN, Kefalettin: Borçlar Hukuku Dersleri, Birinci Kitap, BorçlarÑn Umumî Hükümleri, Üçüncü BasÑ, Þstanbul – 1954. • CÞHANGÞROÝLU, Celal: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, Yeniden Gözden Geçirilmià 4. BasÑ, Þzmir – 1999. • ÇELÞK, Nuri: Þà Hukuku Dersleri, Yenilenmià 21. BasÑ, Þstanbul – AÜustos, 2008. • ÇÞL, ßahin: Þbra Sözleàmesi ile Þkale Sözleàmesinin Þà Güvencesine Etkileri, MESS Sicil Þà Hukuku Dergisi, SayÑ: 7, YÑl: 2, Eylül – 2007. • DELÞDUMAN, Seyithan: MalvarlÑÜÑnÑn Terki Suretiyle Konkordato, http://www.e-akademi.org/makaleler/sdeliduman-4.htm. • DEMÞRCÞOÝLU, Murat: YargÑtay KararlarÑ IàÑÜÑnda Sorularla 4857 sayÑlÑ Þà YasasÑ, Þstanbul – 2007. • EKONOMÞ, Münir: TebliÜ, Þà Kanunu ve Sendikalar Kanununda YapÑlmasÑ Düàünülen DeÜiàikliklerin Sanayie Etkileri, TÞSK YayÑnÑ, Ankara – 1992. • ELMAS, Serkan: Türk Þà Hukukunda Þkale, Kamu – Þà Dergisi, Cilt: 11, S: 1, 2009. • EREN, Fikret: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, Gözden Geçirilmià 8. BasÑ, Ekim – 2003. 61 Yarg. 9.HD., E: 2007/6998, K: 2007/7700, Bkz. ASTARLI, dn. 6, s. 38. • KILIÇOÝLU, Ahmet M: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, 2. BasÑ, Ankara – 2002. 62 Yarg. 9.HD., E: 2006/35099, K: 2007/5959, Bkz. ASTARLI, dn. 6, s. 38. • NARMANLIOÝLU, Ünal: Þà Hukuku, Ferdî Þà Þliàkileri, Cilt – I, Þzmir – 1998. 63 EKONOMÞ, s. 38. • ÖNEN, Turgut: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, Gözden Geçirilmià 5. BaskÑ, Ankara – AÜustos, 2009. • SAYMEN, Ferit H.: Türk Þà Hukuku, Þstanbul – 1954. • SEVÞMLÞ, Ahmet: Þà Hukukunda Þbra ve Þkale Sözleàmelerinin Geçerlilik KoàullarÑ konusundaki Geliàmelere Þlave, Sicil Dergisi, Eylül – 2009. • ßAKAR, Müjdat: Þà Hukukunun Yeni Meselesi: Bozma (Þkale) Sözleàmelerinin Hukukî Durumu, YaklaàÑm Dergisi, YÑl: 17, SayÑ: 204, AralÑk – 2009. • TAßKENT, Savaà: Þà Sözleàmesinin Þkale Yolu ile Sona Erdirilmesi, Kamu – Þà Dergisi, Cilt: 11, SayÑ: 4, 2011. • TEKÞNAY, Sulhi S.: Borçlar Hukuku, Genel Hükümler, Yeniden Gözden geçirilmià ve Geniàletilmià Yedinci BaskÑ, Þstanbul – 1993. • TURANBOY, Nuri: Þbra Sözleàmesi, Ankara – 1998. 59 ASTARLI, s.34. 60 Yarg. 9.HD., T:19.02.2007, E: 2007/3713, K: 2007/4229, Bkz. ASTARLI, s. 33 vd.; Yarg. 9.HD., T: 19.02.2007, E: 2007/3613, K: 2007/4552, Bkz. http://www.calismatoplum. org/sayi14/yargitay/9dare/17doc. AynÑ yönde, Yarg. 9. HD, 14.04.2008 T, 2008/9199 E, 2008/8642 K, Sinerji Mevzuat ve Þçtihat ProgramÑ. Yarg. 9. HD, 14.04.2008 T, 2008/9198 E.,2008/8641 K: “…Somut uyuàmazlÑkta, toplu iàçi çÑkarma kuralÑna baàvuran davalÑ iàveren, öncelikle gönüllü olanlarÑ çÑkaracaÜÑnÑ belirtmià olup, davacÑ bu iàlemi kabul ederek, emekliliÜe hak kazanmasÑ nedeni ile ihbar tazminatÑ da ödenerek ià sözleàmesinin feshedilmesini kabul etmiàtir. Toplu iàçi çÑkarmada gönüllü iàçilerin iradesine öncelik verilmesi ve iàçi tarafÑndan bu icabÑn kabul edilmesi halinde, karàÑlÑklÑ olarak ià sözleàmesinin anlaàma yolu ile bozulmasÑ söz konusu olduÜundan, bu iàlemde artÑk iàverenin toplu iàçi çÑkarmaya konu ettiÜi fesih nedenlerinin geçerli olup olmadÑÜÑ araàtÑrÑlmamalÑdÑr. Bir baàka anlatÑmla ikale sözleàmesinin bulunduÜu durumda, feshin son çare veya iàçinin seçiminin objektif ölçütlere uygun olup olmadÑÜÑ ayrÑca yargÑ denetimine tabi tutulamamalÑ, iàçinin iradesini sakatlayan bir durum olmadÑÜÑ sürece iàe iade konusu yapÑlamamalÑdÑr. DavacÑnÑn iradesinin sakatlayan bir durum söz konusu olmadÑÜÑ gibi, bu konuda somut bir kanÑtta sunulamamÑàtÑr. Þhbar tazminatÑnÑn ödenmesi sonuca etkili deÜildir. DavanÑn reddi yerine yazÑlÑ àekilde kabulü hatalÑ bulunmuàtur…”, Sinerji Mevzuat ve Þçtihat ProgramÑ. 64 AYDIN, s. 9; TAßKENT, s. 2. 65 Yarg. 9.HD., T: 15.03.2003 E: 2004/13437, K: 2005/8514, “1475 S. ÞK’nun 14. maddesinde kÑdem tazminatÑna hak kazandÑran haller sayÑlmÑà olup, ià iliàkisinin iàçinin iradesiyle bir baàka hukukî iliàkiye geçmek için sonlandÑrÑlmasÑ adÑ geçen tazminata hak kazandÑran haller arasÑnda gösterilmemiàtir. Bu durumda ià sözleàmesi, davacÑnÑn davalÑya ait minibüsü kiralamasÑ suretiyle sona erdiÜinden, ihbar ve kÑdem tazminatlarÑna hak kazanÑlmasÑna olanak bulunmamaktadÑr.” Bkz. ÇÞL, dn. 24, s. 34. 66 RG T: 08/09/1999, RG S: 23810. 67 RG T: 16/06/2006, RG S: 26200. 68 EKONOMÞ, s. 42 – 43. KAYNAKLAR • ASTARLI, Muhittin: Toplu Þàçi ÇÑkarma KapsamÑnda Öncelikli Olarak Þàten ÇÑkarÑlmayÑ Kabul Eden Þàçilerle Þàveren ArasÑnda Bir Þkale Sözleàmesinin YapÑlmÑà OlduÜu Kabul Edilebilir mi?, Karar Þncelemesi, TÜHÞS Þà Hukuku ve Þkti- 92 EYLÜL ’11 SßCßL Prof. Dr. A. Murat DEMÜRCÜOØLU YÍldÍz Teknik Üniversitesi Üktisadi ve Üdari Bilimler Fakültesi ÜÛ SaÙlÍÙÍ ve GüvenliÙi ile Ülgili DanÍÛtay’Ín VerdiÙi Son Yürütmeyi Durdurma KararlarÍnÍn DeÙerlendirilmesi T.C. DANIÚTAY ONUNCU DAÜRE Esas No: 2010/16633 DavacÑ ve Yürütmenin DurdurulmasÑnÑ isteyen: Türk Tabipleri BirliÜi Vekili: Av. M. G. DavalÑ: ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑ/ANKARA DavanÑn Özeti: 27.11.2010 tarih ve 27768 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanan Þà SaÜlÑÜÑ ve GüvenliÜi YönetmeliÜinin 4. maddesinin 1. fÑkrasÑnÑn (f) bendinin; 5. maddesinin 1. fÑkrasÑnda ve 8. maddesinin 1. fÑkrasÑnda yer alan “gereÜinde” ibarelerinin; 5. maddesinin 2. fÑkrasÑnÑn; 11. maddesinin 3. fÑkrasÑnÑn; 13. maddesinin 3. fÑkrasÑnÑn 3, 4 ve 5. cümlelerinin; Geçici 1. maddesinin 1. fÑkrasÑnÑn 1. cümlesinde yer alan “16.12.2003” ve “BakanlÑkça verilen iàyeri hekimliÜi belgeleri” ibarelerinin; Geçici 2. maddesinin; Geçici 3. maddesinin; “iàyeri hekimliÜi çalÑàma sözleàmesi” baàlÑklÑ Ek-3’ün hukuka ve hizmet gereklerine aykÑrÑ olduklarÑ iddiasÑyla; aynÑ YönetmeliÜin 4. maddesinin; 9. maddesinin; 10. maddesinin; 11. maddesi ile 13. maddesinin ise eksik düzenlenmià olduÜu iddiasÑyla iptali ve yürütülmelerinin durdurulmasÑ istenilmektedir. DanÑàtay Tetkik Hakimi: N. D. Ç. Düàüncesi: 4857 sayÑlÑ Yasa ile 3146 sayÑlÑ Yasa hükümlerinin Dairemizin E:2004/1253 ve E:2009/16602 sayÑlÑ kararlarÑyla birlikte incelenmesinden; 16.12.2003 tarihinden önce Türk Tabipleri BirliÜi tarafÑndan verilen iàyeri hekimliÜi sertifikalarÑ geçerliliÜini korurken, bu tarihten sonra anÑlan Birlikçe düzenlenen eÜitimlerin ve bu eÜitimler sonucu verilen sertifikalarÑn geçersiz olduÜu; BakanlÑk ve ÇASGEM’in ise, yalnÑzca 15.8.2009 tarihinden itibaren düzenleyeceÜi iàyeri hekimliÜi eÜitim programlarÑnÑn ve bu 93 EYLÜL ’11 SßCßL eÜitimler sonucu vereceÜi sertifikalarÑn geçerli kabul edilebileceÜi; 15.8.2009 tarihli YönetmeliÜe istinaden BakanlÑkça yetkilendirilen eÜitim kurumlarÑnca verilen eÜitimlerin (ià ve meslek hastalÑklarÑ yan dal uzmanlÑÜÑna yönelik olarak üniversitelerce verilen eÜitimler hariç) ise geçerli kabul edilmesine hukuken olanak bulunmadÑÜÑ açÑktÑr. Bu itibarla, 16.12.2003-15.8.2009 tarihleri arasÑnda BakanlÑkça verilen iàyeri hekimliÜi sertifikalarÑ ile 15.8.2009 tarihli YönetmeliÜe dayalÑ olarak yetkilendirilen eÜitim kurumlarÑnca verilen eÜitimleri geçerli kabul eden YönetmeliÜin Geçici 1. maddesinde yer alan “BakanlÑkça verilen iàyeri hekimliÜi belgeleri” ibaresi ile Geçici 3. maddesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadÑr. AçÑklanan nedenle, yürütmenin durdurulmasÑ isteminin kÑsmen kabulü ile YönetmeliÜin Geçici 1. maddesinde yer alan “BakanlÑkça verilen iàyeri hekimliÜi belgeleri” ibaresi ile Geçici 3. maddesinin yürütülmesinin durdurulmasÑ; YönetmeliÜin dava konusu edilen diÜer kÑsÑmlarÑna yönelik olarak ise istemin reddi gerektiÜi düàünülmektedir. DanÑàtay SavcÑsÑ: E. Ö. Düàüncesi: Yürütmenin durdurulmasÑna karar verilebilmesi için, 2577 sayÑlÑ Þdari YargÑlama Usulü Kanununun 27 nci maddesinde öngörülen koàullarÑn gerçekleàmediÜi anlaàÑldÑÜÑndan, istemin reddi gerekeceÜi düàünülmektedir. TÜRK MÜLLETÜ ADINA Hüküm veren DanÑàtay Onuncu Dairesince gereÜi görüàüldü: Dava; 27.11.2010 tarih ve 27768 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanan Þà SaÜlÑÜÑ ve GüvenliÜi YönetmeliÜinin 4. maddesinin 1. fÑkrasÑnÑn (f) bendinin; 5. maddesinin 1. fÑkrasÑnda ve 8. maddesinin 1. fÑkrasÑnda yer alan “gereÜinde” ibarelerinin; 5. maddesinin 2. fÑkrasÑnÑn; 11. maddesinin 3. fÑkrasÑnÑn; 13. maddesinin 3. fÑkrasÑnÑn 3, 4 ve 5. cümlelerinin; Geçici 1. maddesinin 1. fÑkrasÑnÑn 1. cümlesinde yer alan “16.12.2003” ve “Ba- 94 kanlÑkça verilen iàyeri hekimliÜi belgeleri” ibarelerinin; Geçici 2. maddesinin; Geçici 3. maddesinin; “iàyeri hekimliÜi çalÑàma sözleàmesi” baàlÑklÑ Ek-3’ün hukuka ve hizmet gereklerine aykÑrÑ olduklarÑ iddiasÑyla; aynÑ YönetmeliÜin 4. maddesinin; 9. maddesinin; 10. maddesinin; 11. maddesi ile 13. maddesinin ise eksik düzenlenmià olduÜu iddiasÑyla iptali ve yürütülmelerinin durdurulmasÑ istemiyle açÑlmÑàtÑr. Þàyeri hekimliÜi, iàçi ve iàverenler ya da temsilcilerine yönelik olarak, öncelikle koruyucu ve önleyici saÜlÑk hizmetini, herhangi bir kaza veya acil durum halinde ise ilk yardÑm ve acil müdahale hizmetlerini içeren bir uygulama olup; mevzuatÑmÑza ilk olarak 1593 sayÑlÑ Umumi HÑfzÑssÑhha Kanunu’nun 180. maddesiyle girmiàtir. ArdÑndan, Mülga 506 sayÑlÑ YasanÑn 114. maddesi ile Þàçi SaÜlÑÜÑ ve ià GüvenliÜi TüzüÜü’nün 91. maddesinde de iàyerlerinde görevlendirilecek hekimlere yönelik düzenlemelere yer verilmià ve bu hükümlere dayalÑ olarak 4.7.1980 tarih ve 17037 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanan “Þàyeri Hekimlerinin ÇalÑàma ßartlarÑ ile Görev ve Yetkileri HakkÑnda Yönetmelik” yürürlüÜe konulmuàtur. 10.6.2003 tarihinde yürürlüÜe giren 4857 sayÑlÑ ià Kanunu’nun 81. maddesinde iàyeri hekimliÜi uygulamasÑna yönelik olarak yeni düzenlemeler getirilmesi üzerine, anÑlan maddeye dayalÑ olarak 16.12.2003 tarih ve 25318 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanan “Þàyeri SaÜlÑk Birimleri ve Þàyeri Hekimlerinin Görevleri ile ÇalÑàma Usul ve EsaslarÑ HakkÑnda Yönetmelik” kabul edilmià; bu YönetmeliÜin bazÑ maddelerinin iptali istemiyle Türk Tabipleri BirliÜi tarafÑndan Dairemizin E:2004/1253 sayÑlÑ esasÑna kayden açÑlan dava sonucunda, Dairemizin 28.2.2006 tarih ve K:2006/1658 sayÑlÑ kararÑyla, özetle; dava konusu YönetmeliÜin ilgili maddelerinde, iàyeri hekimliÜi eÜitiminin ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑ ile bu BakanlÑÜa baÜlÑ ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik EÜitim ve AraàtÑrma Merkezince (ÇASGEM) verilebile- EYLÜL ’11 ceÜinin öngörüldüÜü; ancak YönetmeliÜin dayanaÜÑ olan 4857 sayÑlÑ YasanÑn 81. maddesinde adÑ geçen BakanlÑÜa ve ÇASGEM’e söz konusu eÜitimi vermeleri hususunda bir yetki tanÑnmadÑÜÑ gibi; her iki idarenin teàkilat yasalarÑnda da bu noktada görev ve yetkileri bulunmadÑÜÑ; ayrÑca, TÑpta UzmanlÑk TüzüÜü uyarÑnca, iàyeri hekimliÜinin bir yan dal uzmanlÑÜÑ olduÜu; dolayÑsÑyla söz konusu eÜitimin yalnÑzca üniversiteler ile eÜitim ve araàtÑrma hastanelerince verilebileceÜi; bu nedenle, anÑlan eÜitimin ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑ ile bu BakanlÑÜa baÜlÑ ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik EÜitim ve AraàtÑrma Merkezince (ÇASGEM) verilebileceÜine yönelik olarak düzenleme getiren dava konusu yönetmelik hükümlerinde hukuka uyarlÑk bulunmadÑÜÑ; öte yandan, 6023 sayÑlÑ Türk Tabipleri BirliÜi Kanunu’nun incelenmesinden; anÑlan eÜitimi verme hususunda Türk Tabipleri BirliÜi veya tabip odalarÑnÑn da herhangi bir görev ve yetkisi olmadÑÜÑ, bu nedenle davacÑ BirliÜin, iàyeri hekimliÜi eÜitimi verme konusunda kendilerinin yetkili olduÜu yolundaki iddiasÑna itibar edilmediÜi gerekçeleriyle anÑlan YönetmeliÜin eÜitim ve sertifika verilmesine iliàkin maddelerinin iptaline karar verilmià; bu karar, idari Dava Daireleri Kurulu’nun 4.3.2010 tarih ve E:2006/2861, K:2010/430 sayÑlÑ kararÑyla onanmÑàtÑr. Dairemizin yukarÑda aktarÑlan kararÑ üzerine, 26.5.2008 tarihinde yürürlüÜe giren 5763 sayÑlÑ Yasayla; 4857 sayÑlÑ ià Kanunu, 3146 sayÑlÑ ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑnÑn Teàkilat ve Görevleri HakkÑnda Kanun ve 7460 sayÑlÑ ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik EÜitim ve AraàtÑrma Merkezi Teàkilat Kanunu’nda deÜiàiklikler yapÑlmÑà; TÑpta UzmanlÑk TüzüÜü 31.12.2009 tarihi itibariyle yürürlükten kaldÑrÑlmÑà, 18.7.2009 tarihinde yürürlüÜe giren TÑpta ve Dià HekimliÜinde UzmanlÑk EÜitimi YönetmeliÜinde ise iàyeri hekimliÜi yan dal olmaktan çÑkarÑlmÑàtÑr. Bu deÜiàikliklere dayanÑlarak, iàyeri hekimliÜi ile ià güvenliÜi uzmanlÑÜÑna iliàkin düzen- SßCßL lemeler tek yönetmelikte birleàtirilmek suretiyle, 15.8.2009 tarih ve 27320 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanan “Þàyeri SaÜlÑk ve Güvenlik Birimleri ile Ortak SaÜlÑk ve Güvenlik Birimleri HakkÑnda Yönetmelik” kabul edilmià; söz konusu YönetmeliÜin iàyeri hekimlerine yönelik bazÑ maddelerine karàÑ Türk Tabipleri BirliÜi tarafÑndan Dairemizin E:2009/16602 ve E:2010/696 sayÑlÑ esaslarÑna kayden davalar açÑlmÑà; Dairemizce, E:2009/16602 sayÑlÑ dosyada, mevcut yasal düzenlemeler uyarÑnca, davalÑ BakanlÑk ile ÇASGEM tarafÑndan iàyeri hekimliÜi eÜitimi ve sertifikasÑnÑn düzenlenebileceÜi; ancak BakanlÑÜÑn diÜer eÜitim kurumlarÑnÑ akredite etme yetkisinin bulunmadÑÜÑ gerekçesiyle eÜitim kurumlarÑnÑn yetkilendirilmesine yönelik uygulama iàleminin yürütülmesi durdurulmuàtur. Bunu takiben 4857 sayÑlÑ ià Kanunu ile 3146 sayÑlÑ ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑnÑn Teàkilat ve Görevleri HakkÑnda Kanunda, 1.8.2010 tarihinde yürürlüÜe giren 6009 sayÑlÑ Yasayla deÜiàiklikler yapÑlmÑàtÑr. 6009 sayÑlÑ Yasayla yapÑlan deÜiàiklikler uyarÑnca; 4857 sayÑlÑ YasanÑn 2. ve 81. maddeleri ile 3146 sayÑlÑ YasanÑn 12. maddesinde, “iàyeri hekimi”, “ortak saÜlÑk ve güvenlik birimi” ile “eÜitim kurumu”nun tanÑmlarÑ yapÑlmÑà ve BakanlÑÜa, daha önceki yasal düzenlemelerle tanÑnan “iàyeri hekimliÜi eÜitimini bizzat verme” yetkisinin yanÑnda, “iàyeri hekimliÜi eÜitimi vermek üzere eÜitim kurumlarÑnÑ akredite etme” yetkisi de tanÑnmÑàtÑr. Dava konusu Yönetmelik, 6009 sayÑlÑ Yasayla deÜiàik 4857 sayÑlÑ YasanÑn 2. ve 81. maddeleri ile 3146 sayÑlÑ YasanÑn 2. ve 12. maddelerine dayanÑlarak hazÑrlanmÑà olup; Þà Kanunu kapsamÑnda yer alan ve devamlÑ olarak en az elli iàçi çalÑàtÑrÑlan iàyerlerine yönelik olarak, ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜi hizmetlerini yürütmek üzere kurulacak iàyeri saÜlÑk ve güvenlik birimlerinin kuruluàu ile ortak saÜlÑk ve güvenlik birimlerinin belgelendirilmeleri, yetki belgelerinin iptali, 95 EYLÜL ’11 SßCßL görev, yetki ve sorumluluklarÑna dair usul ve esaslarÑ düzenlemektedir. Söz konusu YönetmeliÜin 22. maddesiyle de, 15.8.2009 tarih ve 27320 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanan “Þàyeri SaÜlÑk ve Güvenlik Birimleri ile Ortak SaÜlÑk ve Güvenlik Birimleri HakkÑnda Yönetmelik” yürürlükten kaldÑrÑlmÑàtÑr. YönetmeliÜin Geçici 1. maddesinin 1. cümlesinde yer alan “BakanlÑkça verilen iàyeri hekimliÜi belgeleri” ibareleri ile Geçici 3. maddesine yönelik olarak; Geçici 1. maddede, 16.1.2003 tarihinden önce verilen iàyeri hekimliÜi belgeleri ile BakanlÑkça verilen iàyeri hekimliÜi belgelerinin geçerli olduÜu; Geçici 3. maddesinde ise, Þàyeri SaÜlÑk ve Güvenlik Birimleri ile Ortak SaÜlÑk ve Güvenlik Birimleri HakkÑnda Yönetmelik kapsamÑnda yetkilendirilmià eÜitim kurumlarÑnca düzenlenen eÜitimleri tamamlayanlarÑn, bu Yönetmelik kapsamÑnda yer alan eÜitimleri tamamlamÑà sayÑlacaklarÑ ve düzenlenecek sÑnavlara katÑlmaya hak kazanacaklarÑ kurallarÑna yer verilmiàtir. YukarÑda aktarÑlan mevzuat hükümleriyle Dairemiz kararlarÑnÑn birlikte incelenmesinden görüleceÜi üzere; 16.12.2003 tarihinden önce Türk Tabipleri BirliÜi tarafÑndan verilen iàyeri hekimliÜi sertifikalarÑ geçerliliÜini korurken, bu tarihten sonra anÑlan Birlikçe düzenlenen eÜitimlerin ve bu eÜitimler sonucu verilen sertifikalarÑn geçersiz olduÜu; BakanlÑk ve ÇASGEM’in ise, yalnÑzca 15.8.2009 tarihinden itibaren düzenleyecekleri iàyeri hekimliÜi eÜitim programlarÑnÑn ve bu eÜitim sonucu verdikleri sertifikalarÑn geçerli kabul edilebileceÜi; 15.8.2009 tarihli YönetmeliÜe istinaden BakanlÑkça yetkilendirilen eÜitim kurumlarÑnca verilen eÜitimlerin (ià ve meslek hastalÑklarÑ yan dal uzmanlÑÜÑna yönelik olarak üniversitelerce verilen eÜitimler hariç) ise geçerli kabul edilmesine hukuken olanak bulunmadÑÜÑ hususunda duraksama bulunmamaktadÑr. Buna göre; dava konusu YönetmeliÜin Geçici 1. maddesindeki düzenlemenin aksine, davalÑ BakanlÑkça verilen iàyeri hekim- 96 liÜi belgelerinin tamamÑnÑn tarih sÑnÑrlamasÑ olmaksÑzÑn geçerli kabul edilmesi, yukarÑda özetlenen E:2004/1253 sayÑlÑ Dairemiz kararÑ uyarÑnca mümkün deÜildir. Zira, davalÑ BakanlÑkça 16.12.2003 ile 15.8.2009 tarihleri arasÑnda düzenlenen iàyeri hekimliÜi sertifika programlarÑ, yasal dayanaktan yoksun olmasÑ nedeniyle iptal hükmüne baÜlanan 16.12.2003 tarihli Yönetmelik maddelerine dayanÑlarak düzenlenen eÜitim programlarÑ olup, bu eÜitimler sonucu verilen sertifikalarÑn, dava konusu Yönetmelikle, yargÑ kararÑnÑ aàar nitelikte (16.12.2003-15.8.2009 tarihleri arasÑnda düzenlenen sertifikalarÑ da kapsayacak àekilde) geçerli kÑlÑnmasÑ hukuk devleti ilkesiyle de baÜdaàmayacaktÑr. YönetmeliÜin dava konusu Geçici 3. maddesi ise, Þàyeri SaÜlÑk ve Güvenlik Birimleri ile Ortak SaÜlÑk ve Güvenlik Birimleri HakkÑnda YönetmeliÜin yürürlüÜe girdiÜi 15.8.2009 tarihi itibariyle, davalÑ BakanlÑÜÑn, eÜitim kurumlarÑnÑ iàyeri hekimliÜi eÜitimi vermeleri konusunda akredite etme yetkisi bulunmamasÑna karàÑn, BakanlÑkça verilen bu yetki çerçevesinde düzenlenen eÜitimlere geçerlilik atfetmesi nedeniyle hukuka uygun bulunmamaktadÑr. Bu itibarla, dava konusu YönetmeliÜin Geçici 1. maddesinde yer alan “BakanlÑkça verilen iàyeri hekimliÜi belgeleri” ibaresi ile Geçici 3. maddesi hukuka aykÑrÑ bulunmaktadÑr. DiÜer taraftan, YönetmeliÜin dava konusu edilen diÜer maddelerine yönelik olarak, 2577 sayÑlÑ idari YargÑlama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinde öngörülen koàullarÑn gerçekleàmediÜi sonucuna varÑlmaktadÑr. AçÑklanan nedenlerle, 2577 sayÑlÑ Þdari YargÑlama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinde öngörülen koàullarÑn gerçekleàtiÜi anlaàÑldÑÜÑndan, yürütmenin durdurulmasÑ isteminin kÑsmen kabulü ile 27.11.2010 tarih ve 27768 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanan Þà SaÜlÑÜÑ ve GüvenliÜi YönetmeliÜinin Geçici 1. maddesinde yer alan “BakanlÑkça verilen EYLÜL ’11 iàyeri hekimliÜi belgeleri” ibaresi ile Geçici 3. maddesinin YÜRÜTÜLMESÞNÞN DURDURULMASINA; adÑ geçen YönetmeliÜin dava konusu edilen diÜer kÑsÑmlarÑna yönelik yürütmenin durdurulmasÑ ÞSTEMÞNÞN REDDÞNE, bu kararÑn tebliÜini izleyen günden itibaren yedi (7) gün içinde DanÑàtay Þdari Dava Daireleri Kurulu’na itiraz edilebileceÜinin taraflara duyurulmasÑna 3.6.2011 tarihinde oybirliÜiyle karar verildi. T.C. DANIÚTAY ONUNCU DAÜRE Esas No: 2010/16631 DavacÑ ve Yürütmenin DurdurulmasÑnÑ isteyen: Türk Tabipleri BirliÜi Vekili: Av. M. G. DavalÑlar: 1-ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑ/ANKARA 2-SaÜlÑk BakanlÑÜÑ/ANKARA DavanÑn Özeti : 27.11.2010 tarih ve 27768 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanan Þàyeri Hekimlerinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve EÜitimleri HakkÑnda YönetmeliÜin 4. maddesinin 1. fÑkrasÑnÑn (ç), (g) ve (h) bentlerinin; 7. maddesinin; 13. maddesinin; 14. maddesinin; 17. maddesinin 2. fÑkrasÑnÑn 2, 3, 4 ve 5. cümlelerinin; 18. maddesinin 1. fÑkrasÑnÑn (a) bendindeki “10 saat”, (b) bendindeki “15 saat” ve (c) bendindeki “20 saat” ibarelerinin; 25. maddesinin 1, 2, 3 ve 4. fÑkralarÑnÑn; 30. maddesinin 2. fÑkrasÑnÑn; 33. maddesinin 1. fÑkrasÑnÑn; 35. maddesinin 1. fÑkrasÑnÑn (b) bendinin; 36. maddesinin 1. fÑkrasÑnÑn; 37. maddesinin; 38. maddesinin; Geçici 2. maddesinin; Geçici 3. maddesinin; Geçici 4. maddesinin; “Þàyeri hekimliÜi hizmeti yetki belgesi” baàlÑklÑ Ek-2’nin; “Þàyeri hekimliÜi çalÑàma sözleàmesi” baàlÑklÑ Ek4’ün; “iàyeri hekimliÜi belgesi” baàlÑklÑ Ek6’nÑn; “iàyeri hekimleri ve eÜiticiler için ihtar tablosu” baàlÑklÑ Ek-11’in iàyeri hekimlerini ilgilendiren 1, 2, 3, 4, 5, 7 ve 8 numaralÑ kÑsÑmlarÑnÑn hukuka ve hizmet gereklerine aykÑrÑ olduklarÑ iddiasÑyla; aynÑ YönetmeliÜin 9. maddesinin 4. fÑkrasÑnÑn; 16. maddesinin SßCßL 1. fÑkrasÑnÑn ve 36. maddesinin 1. fÑkrasÑnÑn (a) bendinin ise eksik düzenlenmià olduÜu iddiasÑyla iptali ve yürütülmelerinin durdurulmasÑ istenilmektedir. DanÑàtay Tetkik Hakimi: N. D. Ç. Düàüncesi: 4857 sayÑlÑ Yasa ile 3146 sayÑlÑ Yasa hükümlerinin Dairemizin E:2004/1253 ve E:2009/16602 sayÑlÑ kararlarÑyla birlikte incelenmesinden; 16.12.2003 tarihinden önce Türk Tabipleri BirliÜi tarafÑndan verilen iàyeri hekimliÜi sertifikalarÑ geçerliliÜini korurken, bu tarihten sonra anÑlan Birlikçe düzenlenen eÜitimlerin ve bu eÜitimler sonucu verilen sertifikalarÑn geçersiz olduÜu; BakanlÑk ve ÇASGEM’in ise, yalnÑzca 15.8.2009 tarihinden itibaren düzenleyecekleri iàyeri hekimliÜi eÜitim programlarÑnÑn ve bu eÜitim sonucu verdikleri sertifikalarÑn geçerli kabul edilebileceÜi; 15.8.2009 tarihli YönetmeliÜe istinaden BakanlÑkça eÜitim vermeye yetkili kÑlÑnan eÜitim kurumlarÑnca verilen eÜitimlerin (ià ve meslek hastalÑklarÑ yan dal uzmanlÑÜÑna yönelik olarak üniversitelerce verilen eÜitimler hariç) ise geçerli kabul edilmesine hukuken olanak bulunmadÑÜÑ hususunda duraksama bulunmamaktadÑr. Bu itibarla, 16.12.2003 ile 15.8.2009 tarihleri arasÑndaki dönemde sertifikalandÑrÑlan iàyeri hekimlerinin sertifika ve vizelerinin geçerliliÜini koruyan YönetmeliÜin Geçici 3. maddesi ile 15.8.2009 tarihli YönetmeliÜe dayalÑ olarak yetkilendirilen eÜitim kurumlarÑnca verilen eÜitimleri geçerli kabul eden Geçici 4. maddesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadÑr. AçÑklanan nedenle, yürütmenin durdurulmasÑ isteminin kÑsmen kabulü ile YönetmeliÜin Geçici 3. ve Geçici 4. maddelerinin yürütülmesinin durdurulmasÑ; YönetmeliÜin dava konusu edilen diÜer kÑsÑmlarÑna yönelik olarak ise istemin reddi gerektiÜi düàünülmektedir. DanÑàtay SavcÑsÑ: Þ. T. Düàüncesi: Yürütmenin durdurulmasÑna karar verilebilmesi için, 2577 sayÑlÑ Þdari 97 EYLÜL ’11 SßCßL YargÑlama Usulü Kanununun 27 nci maddesinde öngörülen koàullarÑn gerçekleàmediÜi anlaàÑldÑÜÑndan, istemin reddi gerekeceÜi düàünülmektedir. TÜRK MÜLLETÜ ADINA Hüküm veren DanÑàtay Onuncu Dairesince gereÜi görüàüldü: Dava; 27.11.2010 tarih ve 27768 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanan Þàyeri Hekimlerinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve EÜitimleri HakkÑnda YönetmeliÜin 4. maddesinin 1. fÑkrasÑnÑn (ç), (g) ve (h) bentlerinin; 7. maddesinin; 13. maddesinin; 14. maddesinin; 17. maddesinin 2. fÑkrasÑnÑn 2, 3, 4 ve 5. cümlelerinin; 18. maddesinin 1. fÑkrasÑnÑn (a) bendindeki “10 saat”, (b) bendindeki “15 saat” ve (c) bendindeki “20 saat” ibarelerinin; 25. maddesinin 1, 2, 3 ve 4. fÑkralarÑnÑn; 30. maddesinin 2. fÑkrasÑnÑn; 33. maddesinin 1. fÑkrasÑnÑn; 35. maddesinin 1. fÑkrasÑnÑn (b) bendinin; 36. maddesinin 1. fÑkrasÑnÑn; 37. maddesinin; 38. maddesinin; Geçici 2. maddesinin; Geçici 3. maddesinin; Geçici 4. maddesinin; “iàyeri hekimliÜi hizmeti yetki belgesi” baàlÑklÑ Ek-2’nin; “iàyeri hekimliÜi çalÑàma sözleàmesi” baàlÑklÑ Ek-4’ün; “iàyeri hekimliÜi belgesi” baàlÑklÑ Ek-6’nÑn; “iàyeri hekimleri ve eÜiticiler için ihtar tablosu” baàlÑklÑ Ek-11’in iàyeri hekimlerini ilgilendiren 1, 2, 3, 4, 5, 7 ve 8 numaralÑ kÑsÑmlarÑnÑn hukuka ve hizmet gereklerine aykÑrÑ olduklarÑ iddiasÑyla; aynÑ YönetmeliÜin 9. maddesinin 4. fÑkrasÑnÑn; 16. maddesinin 1. fÑkrasÑnÑn ve 36. maddesinin 1. fÑkrasÑnÑn (a) bendinin ise eksik düzenlenmià olduÜu iddiasÑyla iptali ve yürütülmelerinin durdurulmasÑ istemiyle açÑlmÑàtÑr. Þàyeri hekimliÜi, iàçi ve iàverenler ya da temsilcilerine yönelik olarak, öncelikle koruyucu ve önleyici saÜlÑk hizmetini, herhangi bir kaza veya acil durum halinde ise ilk yardÑm ve acil müdahale hizmetlerini içeren bir uygulama olup; mevzuatÑmÑza ilk olarak 1593 sayÑlÑ Umumi HÑfzÑssÑhha Kanunu’nun 180. maddesiyle girmiàtir. ArdÑndan, Mülga 98 506 sayÑlÑ YasanÑn 114. maddesi ile Þàçi SaÜlÑÜÑ ve ià GüvenliÜi TüzüÜü’nün 91. maddesinde de iàyerlerinde görevlendirilecek hekimlere yönelik düzenlemelere yer verilmià ve bu hükümlere dayalÑ olarak 4.7.1980 tarih ve 17037 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanan “Þàyeri Hekimlerinin ÇalÑàma ßartlarÑ ile Görev ve Yetkileri HakkÑnda Yönetmelik” yürürlüÜe konulmuàtur. 10.6.2003 tarihinde yürürlüÜe giren 4857 sayÑlÑ ià Kanunu’nun 81. maddesinde iàyeri hekimliÜi uygulamasÑna yönelik olarak yeni düzenlemeler getirilmesi üzerine, anÑlan maddeye dayalÑ olarak 16.12.2003 tarih ve 25318 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanan “Þàyeri SaÜlÑk Birimleri ve iàyeri Hekimlerinin Görevleri ile ÇalÑàma Usul ve EsaslarÑ HakkÑnda Yönetmelik” kabul edilmià; bu YönetmeliÜin bazÑ maddelerinin iptali istemiyle Türk Tabipleri BirliÜi tarafÑndan Dairemizin E:2004/1253 sayÑlÑ esasÑna kayden açÑlan dava sonucunda, Dairemizin 28.2.2006 tarih ve K:2006/1658 sayÑlÑ kararÑyla, özetle; dava konusu YönetmeliÜin ilgili maddelerinde, iàyeri hekimliÜi eÜitiminin ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑ ile bu BakanlÑÜa baÜlÑ ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik EÜitim ve AraàtÑrma Merkezince (ÇASGEM) verilebileceÜinin öngörüldüÜü; ancak YönetmeliÜin dayanaÜÑ olan 4857 sayÑlÑ YasanÑn 81. maddesinde adÑ geçen BakanlÑÜa ve ÇASGEM’e söz konusu eÜitimi vermeleri hususunda bir yetki tanÑnmadÑÜÑ gibi; her iki idarenin teàkilat yasalarÑnda da bu noktada görev ve yetkileri bulunmadÑÜÑ; ayrÑca, TÑpta UzmanlÑk TüzüÜü uyarÑnca, iàyeri hekimliÜinin bir yan dal uzmanlÑÜÑ olduÜu; dolayÑsÑyla söz konusu eÜitimin yalnÑzca üniversiteler ile eÜitim ve araàtÑrma hastanelerince verilebileceÜi; bu nedenle, anÑlan eÜitimin ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑ ile bu BakanlÑÜa baÜlÑ ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik EÜitim ve AraàtÑrma Merkezince (ÇASGEM) verilebileceÜine yönelik olarak düzenleme getiren dava konusu yönetmelik hükümlerinde hukuka uyarlÑk bulunmadÑÜÑ; öte yandan, 6023 EYLÜL ’11 sayÑlÑ Türk Tabipleri BirliÜi Kanunu’nun incelenmesinden; anÑlan eÜitimi verme hususunda Türk Tabipleri BirliÜi veya tabip odalarÑnÑn da herhangi bir görev ve yetkisi olmadÑÜÑ, bu nedenle davacÑ BirliÜin, iàyeri hekimliÜi eÜitimi verme konusunda kendilerinin yetkili olduÜu yolundaki iddiasÑna itibar edilmediÜi gerekçeleriyle anÑlan YönetmeliÜin eÜitim ve sertifika verilmesine iliàkin maddelerinin iptaline karar verilmià; bu karar, idari Dava Daireleri Kurulu’nun 4.3.2010 tarih ve E:2006/2861, K:2010/430 sayÑlÑ kararÑyla onanmÑàtÑr. Dairemizin yukarÑda aktarÑlan kararÑ üzerine, 26.5.2008 tarihinde yürürlüÜe giren 5763 sayÑlÑ Yasayla; 4857 sayÑlÑ ià Kanunu, 3146 sayÑlÑ ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑnÑn Teàkilat ve Görevleri HakkÑnda Kanun ve 7460 sayÑlÑ ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik EÜitim ve AraàtÑrma Merkezi Teàkilat Kanunu’nda deÜiàiklikler yapÑlmÑà; TÑpta UzmanlÑk TüzüÜü 31.12.2009 tarihi itibariyle yürürlükten kaldÑrÑlmÑà, 18.7.2009 tarihinde yürürlüÜe giren TÑpta ve Dià HekimliÜinde UzmanlÑk EÜitimi YönetmeliÜinde ise iàyeri hekimliÜi yan dal olmaktan çÑkarÑlmÑàtÑr. Bu deÜiàikliklere dayanÑlarak, iàyeri hekimliÜi ile ià güvenliÜi uzmanlÑÜÑna iliàkin düzenlemeler tek yönetmelikte birleàtirilmek suretiyle, 15.8.2009 tarih ve 27320 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanan “Þàyeri SaÜlÑk ve Güvenlik Birimleri ile Ortak SaÜlÑk ve Güvenlik Birimleri HakkÑnda Yönetmelik” kabul edilmià; söz konusu YönetmeliÜin iàyeri hekimlerine yönelik bazÑ maddelerine karàÑ Türk Tabipleri BirliÜi tarafÑndan Dairemizin E:2009/16602 ve E:2010/696 sayÑlÑ esaslarÑna kayden davalar açÑlmÑà; Dairemizce, E:2009/16602 sayÑlÑ dosyada, mevcut yasal düzenlemeler uyarÑnca, davalÑ BakanlÑk ile ÇASGEM tarafÑndan iàyeri hekimliÜi eÜitimi ve sertifikasÑnÑn düzenlenebileceÜi; ancak BakanlÑÜÑn diÜer eÜitim kurumlarÑnÑ akredite etme yetkisinin bulunmadÑÜÑ gerekçesiyle eÜitim kurumlarÑnÑn yetkilendirilmesine yönelik uygulama iàleminin yürütülmesi SßCßL durdurulmuàtur. Bunu takiben 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu ile 3146 sayÑlÑ ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑnÑn Teàkilat ve Görevleri HakkÑnda Kanunda, 1.8.2010 tarihinde yürürlüÜe giren 6009 sayÑlÑ Yasayla deÜiàiklikler yapÑlmÑàtÑr. 6009 sayÑlÑ Yasayla yapÑlan deÜiàiklikler uyarÑnca; 4857 sayÑlÑ YasanÑn 2. ve 81. maddeleri ile 3146 sayÑlÑ YasanÑn 12. maddesinde, “iàyeri hekimi”, “ortak saÜlÑk ve güvenlik birimi” ile “eÜitim kurumu”nun tanÑmlarÑ yapÑlmÑà ve BakanlÑÜa, daha önceki yasal düzenlemelerle tanÑnan “iàyeri hekimliÜi eÜitimini bizzat verme” yetkisinin yanÑnda, “iàyeri hekimliÜi eÜitimi vermek üzere eÜitim kurumlarÑnÑ akredite etme” yetkisi de tanÑnmÑàtÑr. Dava konusu Yönetmelik, 6009 sayÑlÑ Yasayla deÜiàik 4857 sayÑlÑ YasanÑn 2. ve 81. maddeleri ile 3146 sayÑlÑ YasanÑn 2. ve 12. maddelerine ve 1219 sayÑlÑ YasanÑn 12. maddesine dayanÑlarak hazÑrlanmÑà olup; ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜi hizmetlerinde görevli iàyeri hekimlerinin nitelikleri, eÜitimleri, belgelendirilmeleri, görev, yetki ve sorumluluklarÑ ile iàyeri hekimliÜi hizmeti verecek toplum saÜlÑÜÑ merkezlerinin yetkilendirilmesi ve çalÑàma usul ve esaslarÑnÑ düzenlemektedir. YönetmeliÜin 35. maddesinin (b) bendi yönünden; 3146 sayÑlÑ ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑnÑn Teàkilat ve Görevleri HakkÑnda Kanun’un 39. maddesinde, “BakanlÑk, Þà SaÜlÑÜÑ ve GüvenliÜi Genel MüdürlüÜü ile ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik EÜitim ve AraàtÑrma Merkezinin verimliliÜini saÜlamak üzere, Maliye BakanlÑÜÑnÑn görüàünü alarak hazÑrlanacak bir yönetmelikle döner sermaye iàletmeleri kurabilir. Döner sermaye kuruluàlarÑnÑn her birinin kuruluà sermayesi üçyüzmilyar Türk LirasÑdÑr. Döner sermaye iàletmeleri kamu tüzel kiàiliÜini haizdir. Döner sermaye bütçeye bu amaçla konulacak ödeneklerle ayni yardÑmlar, döner sermaye faaliyetlerinden elde edilecek karlar, baÜÑà ve yardÑmlardan oluàur.” hükmüne yer ve- 99 EYLÜL ’11 SßCßL rilmià; anÑlan maddeye dayanÑlarak çÑkarÑlan ve 31.3.2010 tarih, 27538 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanan “ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑ Þà SaÜlÑÜÑ ve GüvenliÜi Genel MüdürlüÜü Döner Sermaye iàletmesi YönetmeliÜi”nin 4. maddesinin (f) bendinde, ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜi alanÑnda hizmet verecek gerçek ve tüzel kiàiler ile kuruluàlara verilecek yetki belgelerini üretmek ve ücreti karàÑlÑÜÑnda vermek, anÑlan döner sermaye iàletmesinin faaliyet alanlarÑ arasÑnda sayÑlmÑà; 7. maddesinde de, 4. maddede belirtilen faaliyetlerden elde edilen gelirlerin döner sermaye iàletmesi gelirlerinden olduÜu belirtilmiàtir. Dava konusu YönetmeliÜin 35. maddesinin (b) bendinde ise, belge almak veya vize iàlemlerini yaptÑrmak isteyen kiài ve kurumlarÑn BakanlÑkça belirlenen belge veya vize ücretini ödemeleri gerektiÜi öngörülmüàtür. GörüldüÜü üzere; 3146 sayÑlÑ YasanÑn 39. maddesinde, belgelendirmelerden alÑnacak ücretlerin döner sermaye iàletmesi gelirleri arasÑnda bulunduÜuna dair bir kurala yer verilmemià; öte yandan, dava konusu YönetmeliÜin dayanaÜÑ mevzuatta da, belgelendirmelerin ücret karàÑlÑÜÑ yapÑlacaÜÑ yolunda herhangi bir hüküm yer almamÑàtÑr. Þà saÜlÑÜÑ ve güvenliÜi alanÑndaki belgelerin düzenlenmesinin, davalÑ BakanlÑÜÑn Þà SaÜlÑÜÑ ve GüvenliÜi Genel MüdürlüÜünün asli görevlerinden olduÜu dikkate alÑndÑÜÑnda; söz konusu kamu hizmetinin ücret karàÑlÑÜÑnda yürütüleceÜine dair açÑk bir yasa hükmü bulunmadÑkça, ücret tahsil edilemeyeceÜinin kabulü gerekmektedir. Bu itibarla; YönetmeliÜin belge ücreti tahsilini öngören 35. maddesinin (b) bendinde hukuka uygunluk bulunmamaktadÑr. YönetmeliÜin Geçici 3. ve Geçici 4. maddelerine yönelik olarak; Geçici 3. maddede, belge alma tarihine göre vize süresi dolmuà olan iàyeri hekimlerinin belgelerinin bu YönetmeliÜin yayÑmÑ tarihinden itibaren altÑ ay süreyle geçerli olduÜu; bu sürenin sonunda yenileme eÜiti- 100 mini tamamlamayanlarÑn yetki belgelerinin geçerliliÜinin söz konusu eÜitimi alÑncaya kadar askÑya alÑnacaÜÑ; Geçici 4. maddesinde ise, Þàyeri SaÜlÑk ve Güvenlik Birimleri ile Ortak SaÜlÑk ve Güvenlik Birimleri HakkÑnda Yönetmelik kapsamÑnda yetkilendirilmià eÜitim kurumlarÑnca düzenlenen eÜitimleri tamamlayanlarÑn, bu Yönetmelik kapsamÑnda yer alan eÜitimleri tamamlamÑà sayÑlacaklarÑ ve düzenlenecek sÑnavlara katÑlmaya hak kazanacaklarÑ kurallarÑna yer verilmiàtir. 16.12.2003 tarihli YönetmeliÜin 20. maddesiyle, iàyeri hekimleri süresi net olarak belirtilmeyen aralÑklarla yapÑlacak yenileme eÜitimine tabi tutulmuà; 15.8.2009 tarihli YönetmeliÜin 51. maddesiyle, söz konusu yenileme eÜitiminin aralÑÜÑ 7 yÑlda bir olarak belirlenmià; dava konusu YönetmeliÜin 30. maddesinde ise, yenileme eÜitimi ve vize mecburiyetinin aralÑÜÑ 5 yÑla düàürülmüàtür. DolayÑsÑyla, dava konusu Geçici 3. maddede sözü geçen vizesi dolmuà iàyeri hekimlerinin 16.12.2003 ile 15.8.2009 tarihleri arasÑndaki dönemde sertifikalandÑrÑlan hekimleri kapsadÑÜÑ anlaàÑlmaktadÑr. Oysa bu dönemde, yukarÑda aktarÑlan Dairemiz kararÑ (E:2004/1253) doÜrultusunda, ne Türk Tabipleri BirliÜi, ne de davalÑ BakanlÑk ya da ÇASGEM tarafÑndan düzenlenen iàyeri hekimliÜi sertifika programlarÑnÑn hukuki geçerliliÜi vardÑr. Bu dönemde yalnÑzca, üniversiteler ile eÜitim ve araàtÑrma hastanelerince iàyeri hekimliÜi ya da ià ve meslek hastalÑklarÑ yan dal uzmanlÑk alanlarÑnda verilen eÜitimlerin geçerliliÜi söz konusudur. Bu itibarla, dava konusu YönetmeliÜin Geçici 3. maddesinde; sertifika ve vizesinin geçerliliÜi korunan iàyeri hekimleri belirlenirken, 16.12.2003 ile 15.8.2009 tarihleri arasÑndaki dönemde sertifikalandÑrÑlan iàyeri hekimlerini kapsayacak àekilde düzenleme getirilmesi nedeniyle hukuka uyarlÑk bulunmamaktadÑr. Geçici 4. maddeye gelince; yukarÑda aktarÑlan mevzuat hükümleriyle Dairemiz ka- EYLÜL ’11 rarlarÑnÑn birlikte incelenmesinden görüleceÜi üzere; davalÑ BakanlÑk ve ÇASGEM’in, yalnÑzca 15.8.2009 tarihinden itibaren düzenleyecekleri iàyeri hekimliÜi eÜitim programlarÑnÑn ve bu eÜitim sonucu verdikleri sertifikalarÑn geçerli kabul edilebileceÜi; 15.8.2009 tarihli YönetmeliÜe istinaden BakanlÑkça yetkilendirilen eÜitim kurumlarÑnca düzenlenen eÜitimlerin (ià ve meslek hastalÑklarÑ yan dal uzmanlÑÜÑna yönelik olarak üniversitelerce verilen eÜitimler hariç) ise geçerli kabul edilmesine hukuken olanak bulunmadÑÜÑ hususunda duraksama bulunmamaktadÑr. Buna göre; Þàyeri SaÜlÑk ve Güvenlik Birimleri ile Ortak SaÜlÑk ve Güvenlik Birimleri HakkÑnda YönetmeliÜin yürürlüÜe girdiÜi 15.8.2009 tarihi itibariyle, davalÑ BakanlÑÜÑn, eÜitim kurumlarÑnÑ iàyeri hekimliÜi eÜitimi vermeleri konusunda akredite etme yetkisi bulunmamasÑna karàÑn, dava konusu YönetmeliÜin Geçici 4. maddesinde, BakanlÑkça bu yetkinin varsayÑlmasÑ suretiyle verilen izne istinaden düzenlenen eÜitimlere geçerlilik atfedilmesi nedeniyle hukuka uygunluk bulunmamaktadÑr. DiÜer taraftan, YönetmeliÜin dava konusu edilen diÜer maddelerine yönelik olarak, 2577 sayÑlÑ Þdari YargÑlama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinde öngörülen koàullarÑn bu aàamada gerçekleàmediÜi sonucuna varÑlmaktadÑr. AçÑklanan nedenlerle, 2577 sayÑlÑ idari YargÑlama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinde öngörülen koàullarÑn gerçekleàtiÜi anlaàÑldÑÜÑndan, yürütmenin durdurulmasÑ isteminin kÑsmen kabulü ile 27.11.2010 tarih ve 27768 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanan Þàyeri Hekimlerinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve EÜitimleri HakkÑnda YönetmeliÜin 35. maddesinin (b) bendi ile Geçici 3. ve Geçici 4. maddelerinin YÜRÜTÜLMESÞNÞN DURDURULMASINA; adÑ geçen YönetmeliÜin dava konusu edilen diÜer kÑsÑmlarÑna yönelik yürütmenin durdurulmasÑ ÞSTEMÞNÞN REDDÞNE, bu kararÑn tebliÜini izleyen gün- SßCßL den itibaren yedi (7) gün içinde DanÑàtay Þdari Dava Daireleri Kurulu’na itiraz edilebileceÜinin taraflara duyurulmasÑna 3.6.2011 tarihinde oybirliÜiyle karar verildi. T.C. DANIÚTAY ONUNCU DAÜRE Esas No: 2011/1074 DavacÑ ve Yürütmenin DurdurulmasÑnÑ isteyen: Türk Mühendis ve Mimar OdalarÑ BirliÜi Vekili: Av. N. Ç. Y. DavalÑ: ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑ/ANKARA DavanÑn özeti: 27.11 2010 tarih ve 27768 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanan Þà SaÜlÑÜÑ ve GüvenliÜi YönetmeliÜinin 4. maddesinin 1. fikrasÑnÑn (ç) ve (f) bentlerinin; 5. maddesinin 2. fÑkrasÑnÑn; 11 maddesinin 3. fÑkrasÑnÑn; 13. maddesinin 3. fÑkrasÑnÑn; Geçici 1., Geçici 2. ve Geçici 3. maddelerinin iptali ve yürütülmelerinin durdurulmasÑ istenilmektedir. DanÑàtay Tetkik Hakimi : N. D. Ç. Düàüncesi: 4857 sayÑlÑ Yasa ile 3146 sayÑlÑ Yasa hükümlerinin Dairemiz kararlarÑyla birlikte incelenmesinden; BakanlÑk ve ÇASCEM’in, yalnÑzca 15.8.2009 tarihinden itibaren düzenleyeceÜi ià güvenliÜi uzmanlÑÜÑ eÜilim programlarÑnÑn ve bu eÜitimler sonucu vereceÜi sertifikalarÑn geçerli kabul edilebileceÜi; 15.8.2009 tarihli YönetmeliÜe istinaden BakanlÑkça yetkilendirilen eÜitim kurumlarÑnca verilen eÜitimlerin (üniversitelerce verilen eÜitimler hariç) ise geçerli kabul edilmesine hukuken olanak bulunmadÑÜÑ açÑktÑr. Bu itibarla, 15.8.2009 tarihinden önce ÇASGEM tarafÑndan verilen ià güvenliÜi uzmanlÑÜÑ sertifikalarÑnÑ ek eÜitimle geçerli kabul eden YönetmeliÜin Geçici 1. maddesinin 2. cümlesi ile 15.8.2009 tarihli; YönetmeliÜe dayalÑ olarak yetkilendirilen eÜitim kurumlarÑnca verilen eÜitimleri geçerli kabul eden YönetmeliÜin Geçici 3. maddesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadÑr. AçÑklanan nedenle, yürütmenin durdu- 101 EYLÜL ’11 SßCßL rulmasÑ isteminin kÑsmen kabulü ile YönetmeliÜin Geçici 1. maddesinin 2. cümlesi ile Geçici 3. maddesinin yürütülmesinin durdurulmasÑ; YönetmeliÜin dava konusu edilen diÜer kÑsÑmlarÑna yönelik olarak ise istemin reddi gerektiÜi düàünülmektedir. DanÑàtay SavcÑsÑ: E. Ö. Düàüncesi: Yürütmenin durdurulmasÑna karar verilebilmesi için, 2577 sayÑlÑ Þdari YargÑlama Usulü Kanununun 27 nci maddesinde öngörülen koàullarÑn gerçekleàmediÜi anlaàÑldÑÜÑndan istemin reddi gerekeceÜi düàünülmektedir. TÜRK MÜLLETÜ ADINA Hüküm veren DanÑàtay Onuncu Dairesince; davalÑ idarenin savunmasÑ alÑndÑktan sonra incelenmesine karar verilen yürütmenin durdurulmasÑ istemi, savunmanÑn geldiÜi görülmekle yeniden incelendi, gereÜi görüàüldü: Dava; 27.11.2010 tarih ve 27768 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanan Þà SaÜlÑÜÑ ve GüvenliÜi YönetmeliÜinin 4. maddesinin 1. fÑkrasÑnÑn (ç) ve (f) bentlerinin; 5. maddesinin 2. fÑkrasÑnÑn; 11. maddesinin 3. fÑkrasÑnÑn; 13. maddesinin 3. fÑkrasÑnÑn; Geçici 1., Geçici 2. ve Geçici 3. maddelerinin iptali ve yürütülmelerinin durdurulmasÑ istemiyle açÑlmÑàtÑr. Þà güvenliÜi uzmanlÑÜÑ risk deÜerlendirmesi yaparak iàin organizasyonunda ve kiàisel koruyucu donanÑmlarÑn seçiminde danÑàmanlÑk yapmak, çalÑàma ortamÑnÑ izlemek ve iàçi ile iàverene eÜitim vermek suretiyle ià kazalarÑnÑ ve meslek hastalÑklarÑnÑ önlemeye, kÑsaca ià güvenliÜini saÜlamaya yönelik bir hizmettir. Þà güvenliÜi uygulamasÑ “uzmanlÑk” kurumu ihdas edilmeden önce, mevzuatÑmÑza ilk olarak 1593 sayÑlÑ Umumi HÑfzÑsÑhha Kanunu’nun 179. maddesiyle girmià: ardÑndan, Mülga 1475 sayÑlÑ Yasaya dayanÑlarak çÑkarÑlan Þàçi SaÜlÑÜÑ ve Þà GüvenliÜi TüzüÜü’nde iàyerlerinde alÑnacak ià güvenliÜi önlemlerine yönelik detaylÑ düzenlemelere yer verilmiàtir. 102 10.6.2003 tarihinde yürürlüÜe giren 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 78. ve 82. maddelerinde ià güvenliÜi uygulamasÑna iliàkin yeni düzenlemeler getirilmesi üzerine, anÑlan maddelere dayalÑ olarak, ilki 9.12.2003 tarih ve 25311 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanan “Þà SaÜlÑÜÑ ve GüvenliÜi YönetmeliÜi”; ikincisi 20.1.2004 tarih ve 25352 sayÑlÑ Resmi Gazetede yayÑmlanan “Þà GüvenliÜi ile Görevli Mühendis veya Teknik ElemanlarÑn Görev Yetki ve SorumluluklarÑ ile ÇalÑàma Usul ve EsaslarÑ HakkÑnda Yönetmelik” olmak üzere iki ayrÑ yönetmelik kabul edilmiàtir Bunlardan “Þà SaÜlÑÜÑ ve GüvenliÜi YönetmeliÜi’nin iptali istemiyle Dairemizin E:2004/1942 sayÑlÑ esasÑna kayden açÑlan dava sonucunda Dairemizin 16.5.2006 tarih ve K:2006/3007 sayÑlÑ kararÑyla; dava konusu YönetmeliÜin dayanaÜÑ olan 4857 sayÑlÑ YasanÑn 78. maddesinin ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜi önlemlerine yönelik olarak tüzük ve yönetmeliklerin çÑkarÑlacaÜÑ yolundaki açÑk hükmü karàÑsÑnda; ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜine yönelik temel ilkelerin öncelikle bir tüzükle düzenlenmeksizin, doÜrudan dava konusu yönetmelikle düzenlenmesinde mevzuata uyarlÑk bulunmadÑÜÑ gerekçesiyle YönetmeliÜin iptaline karar verilmià; anÑlan karar DanÑàtay Þdari Dava Daireleri Kurulu’nun 11.4.2008 tarih ve E:2006/2812. K.2008/1170 sayÑlÑ kararÑyla onanarak kesinleàmiàtir. Yine, Þà GüvenliÜi ile Görevli Mühendis veya Teknik ElemanlarÑn Görev, Yetki ve SorumluluklarÑ ile ÇalÑàma Usul ve EsaslarÑ HakkÑnda YönetmeliÜin bazÑ maddelerinin iptali istemiyle Dairemizin E:2004/6075 sayÑlÑ esasÑna kayden açÑlan davada, Dairemizin 28.3.2006 tarih ve K:2006/2159 sayÑlÑ kararÑyla; YönetmeliÜin dayanaÜÑ olan 4857 sayÑlÑ YasanÑn 82. maddesinde, “ià güvenliÜi ile görevli mühendis veya teknik eleman” kavramÑna yer verilmekle birlikte, “ià güvenliÜi uzmanÑ” kavramÑnÑn kullanÑlmadÑÜÑ; dava konusu Yönetmelikte ise, ‘mühendis ve teknik eleman’Ñn, “Þà güvenliÜi uzmanÑ” adÑ altÑnda birleàtirilerek yeni bir unvan ihdas edildiÜi, EYLÜL ’11 bu nedenle, dayanaÜÑ yasa hükmünün aàÑlmasÑ suretiyle getirilen “Þà güvenliÜi uzmanÑ” kavramÑnda hukuka uyarlÑk bulunmadÑÜÑ; öte yandan, ià güvenliÜi uzmanlÑÜÑ eÜitiminin ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑ ile bu BakanlÑÜa baÜlÑ ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik EÜitim ve AraàtÑrma Merkezince (ÇASGEM) verilebileceÜinin öngörüldüÜü; ancak YönetmeliÜin dayanaÜÑ olan 4857 sayÑlÑ Yasada adÑ geçen BakanlÑÜa ve ÇASGEM’e söz konusu eÜitimi vermeleri hususunda bir yetki tanÑnmadÑÜÑ gibi, her iki idarenin teàkilat yasalarÑnda da bu noktada görev ve yetkileri bulunmadÑÜÑ; dolayÑsÑyla uzmanlÑk ünvanÑnÑ kazandÑracak söz konusu eÜitimin yalnÑzca üniversiteler tarafÑndan verilebileceÜi; bu nedenle anÑlan eÜitimin ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑ ile bu BakanlÑÜa baÜlÑ ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik EÜitim ve AraàtÑrma Merkezince (ÇASGEM) verilebileceÜine yönelik olarak düzenleme getiren dava konusu yönetmelik hükümlerinin hukuka aykÑrÑ bulunduÜu gerekçeleriyle anÑlan YönetmeliÜin ià güvenliÜi uzmanlÑÜÑ eÜitim ve sertifikaya iliàkin maddelerinin iptaline karar verilmià; bu karar Þdari Dava Daireleri Kurulu’nun 7.10.2010 tarih ve E:2006/2680, K:2010/1378 sayÑlÑ kararÑyla onanmÑàtÑr. Dairemizin yukarÑda aktarÑlan kararÑ üzerine 26.5.2008 tarihinde yürürlüÜe giren 5763 sayÑlÑ Yasayla; 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu, 3146 sayÑlÑ ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑnÑn Teàkilat ve Görevleri HakkÑnda Kanun ve 7460 sayÑlÑ ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik EÜitim ve AraàtÑrma Merkezi Teàkilat Kanunu’nda deÜiàiklikler yapÑlmÑàtÑr. Bu deÜiàikliklere dayanÑlarak, iàyeri hekimliÜi ile ià güvenliÜi uzmanlÑÜÑna iliàkin düzenlemeler tek yönetmelikle birleàtirilmek suretiyle, 15.8.2009 tarih ve 27320 sayÑlÑ Resmi Gazetede yayÑmlanan “Þàyeri SaÜlÑk ve Güvenlik Birimleri ile Ortak SaÜlÑk ve Güvenlik Birimleri HakkÑnda Yonetmelik” kabul edilmià; söz konusu YönetmeliÜin ià güvenliÜi uzmanlÑÜÑna yönelik düzenlemelerine karàÑ, Türk Mühendis ve Mimar OdalarÑ BirliÜi ta- SßCßL rafÑndan E: 2009/13770 ve E: 2010/2441 sayÑlÑ esaslarÑna kayden davalar açÑlmÑà; Dairemizce, mevcut yasal düzenlemeler uyarÑnca, yalnÑzca davalÑ BakanlÑk, ÇASGEM ve üniversiteler tarafÑndan ià güvenliÜi uzmanlÑÜÑ eÜitimi ve sertifikasÑnÑn düzenlenebileceÜi; BakanlÑÜÑn diÜer eÜitim kurumlarÑnÑ akredite etme yetkisinin bulunmadÑÜÑ gerekçesiyle dava konusu YönetmeliÜin eÜitim kuruluàlarÑnÑn ià güvenliÜi uzmanlÑÜÑ eÜitimi konusunda yetkilendirilmesini öngören maddeleri ile BakanlÑkça 15.8.2009 tarihinden önce verilen ià güvenliÜi uzmanlÑÜÑ sertifikalarÑnÑ geçerli kabul eden Geçici 1. maddesinin yürütülmesinin durdurulmasÑna karar verilmiàtir. Bunu takiben 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu ile 3146 sayÑlÑ ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑnÑn Teàkilat ve Görevleri HakkÑnda Kanunda, 1.8.2010 tarihinde yürürlüÜe giren 6009 sayÑlÑ Yasayla deÜiàiklikler yapÑlmÑàtÑr. 6009 sayÑlÑ Yasayla yapÑlan deÜiàiklikler uyarÑnca; 4857 sayÑlÑ YasanÑn 2. ve 81. maddeleri ile 3146 sayÑlÑ YasanÑn 12. maddesinde, “ià güvenliÜi uzmanÑ”, “ortak saÜlÑk ve güvenlik birimi” ile “eÜitim kurumu”nun tanÑmlarÑ yapÑlmÑà ve BakanlÑÜa, daha önceki yasal düzenlemelerle tanÑnan “ià güvenliÜi uzmanlÑÜÑ eÜitimini bizzat verme” yetkisinin yanÑnda, “ià güvenliÜi uzmanlÑÜÑ eÜitimi vermek üzere eÜitim kurumlarÑnÑ akredite etme” yetkisi de tanÑnmÑàtÑr. Dava konusu Yönetmelik, 6009 sayÑlÑ Yasayla deÜiàik 4857 sayÑlÑ YasanÑn 2. ve 81. maddeleri ile 3146 sayÑlÑ YasanÑn 2. ve 12. maddelerine dayanÑlarak hazÑrlanmÑà olup; Þà Kanunu kapsamÑnda yer alan ve devamlÑ olarak en az elli iàçi çalÑàtÑrÑlan iàyerlerine yönelik olarak, ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜi hizmetlerini yürütmek üzere kurulacak iàyeri saÜlÑk ve güvenlik birimlerinin kuruluàu ile ortak saÜlÑk ve güvenlik birimlerinin belgelendirilmeleri, yetki belgelerinin iptali, görev, yetki ve sorumluluklarÑna dair usul ve esaslarÑ düzenlemektedir. Söz konusu YönetmeliÜin 22. maddesiyle de, 15.8.2009 tarih ve 27320 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑm- 103 EYLÜL ’11 SßCßL lanan “Þàyeri SaÜlÑk ve Güvenlik Birimleri ile Ortak SaÜlÑk ve Güvenlik HakkÑnda Yönetmelik” yürürlükten kaldÑrÑlmÑàtÑr. YönetmeliÜin Geçici 1. maddesi ile Geçici 3. maddesine yönelik olarak; Geçici 1. maddesinin 1. cümlesinde 15.8.2009 tarihinden sonra BakanlÑkça verilen ià güvenliÜi uzmanlÑÜÑ belgeleri ile ià güvenliÜi uzmanlÑÜÑ eÜitici belgelerinin geçerli olduÜu; 2. cümlesinde ise, 15.8.2009 tarihinden önce ÇASGEM tarafÑndan verilen eÜitim sonrasÑnda ià güvenliÜi uzmanlÑÜÑ sertifikasÑ alanlardan, BakanlÑkça belirlenecek ilave yüz saatlik ià güvenliÜi uzmanlÑÜÑ eÜitimini tamamlayarak yapÑlacak sÑnavda baàarÑlÑ olanlara mevcut düzenlemeler esas alÑnarak ià güvenliÜi uzmanlÑÜÑ belgesi verileceÜi; Geçici 3. maddesinde de, iàyeri SaÜlÑk ve Güvenlik Birimleri ile Ortak SaÜlÑk ve Güvenlik Birimleri HakkÑnda Yönetmelik kapsamÑnda yetkilendirilmià eÜitim kurumlarÑnca düzenlenen eÜitimleri tamamlayanlarÑn bu Yönetmelik kapsamÑnda yer alan eÜitimleri tamamlamÑà sayÑlacaklarÑ ve düzenlenecek sÑnavlara katÑlmaya hak kazanacaklarÑ kurallarÑna yer verilmiàtir. YukarÑda aktarÑlan mevzuat hükümleriyle Dairemiz kararlarÑnÑn birlikte incelenmesinden görüleceÜi üzere, 15.8.2009 tarihinden önce yalnÑzca üniversiteler tarafÑndan verilen ià güvenliÜi uzmanlÑÜÑ eÜitimlerinin geçerli olduÜu; BakanlÑk ve ÇASGEM’in ise, sadece 15.8.2009 tarihinden itibaren düzenleyecekleri eÜitim sonucu verdikleri ià güvenliÜi uzmanlÑÜÑ sertifikalarÑnÑn geçerli kabul edilebileceÜi; 15.8.2009 tarihli YönetmeliÜe istinaden BakanlÑkça yetkilendirilen eÜitim kurumlarÑnca verilen eÜitimlerin (üniversitelerce verilen eÜitimler hariç) geçerli kabul edilmesine de hukuken olanak bulunmadÑÜÑ hususunda duraksama bulunmamaktadÑr. Buna göre, dava konusu YönetmeliÜin Geçici 1. maddesinin 2. cümlesindeki düzenlemenin aksine; ÇASGEM tarafÑndan, 15.8.2009 tarihinden önce verilen ià güvenliÜi uzmanlÑÜÑ belgelerinin -ek eÜitim ve sÑnav 104 sonucu da olsa- geçerli kabul edilmesi, yukarÑda özetlenen E:2004/6075 ve E:2010/2441 sayÑlÑ Dairemiz kararlarÑ uyarÑnca mümkün deÜildir. Zira, davalÑ BakanlÑk ve ÇASGEM tarafÑndan 15.8.2009 tarihinden önce düzenlenen ià güvenliÜi uzmanlÑÜÑ sertifika programlarÑ, yasal dayanaktan yoksun olmasÑ nedeniyle iptal hükmüne baÜlanan 20.1.2004 tarihli Yönetmelik maddelerine dayanÑlarak düzenlenen eÜitim programlarÑ olup, bu eÜitimler sonucu verilen sertifikalarÑn, dava konusu Yönetmelikle, yargÑ kararÑnÑ aàar nitelikte (15.8.2009 tarihinden önce düzenlenen sertifikalarÑ da kapsayacak àekilde) geçerli kÑlÑnmasÑ hukuk devleti ilkesiyle de baÜdaàmayacaktÑr. YönetmeliÜin dava konusu Geçici 3. maddesi ise, Þàyeri SaÜlÑk ve Güvenlik Birimleri ile Ortak SaÜlÑk ve Güvenlik Birimleri HakkÑnda YönetmeliÜin yürürlüÜe girdiÜi 15.8.2009 tarihi itibariyle, davalÑ BakanlÑÜÑn, eÜitim kurumlarÑnÑ ià güvenliÜi uzmanlÑÜÑ eÜitimi vermeleri konusunda akredite etme yetkisi bulunmamasÑna karàÑn, BakanlÑkça verilen bu yetki çerçevesinde düzenlenen eÜitimlere geçerlilik atfetmesi nedeniyle hukuka uygun bulunmamaktadÑr. Bu itibarla, dava konusu YönetmeliÜin Geçici 1. maddesinin 2. cümlesi ile Geçici 3. maddesi “ià güvenliÜi uzmanlÑÜÑ yönünden” hukuka aykÑrÑ bulunmaktadÑr. DiÜer taraftan, YönetmeliÜin dava konusu edilen diÜer maddelerine yönelik olarak. 2577 sayÑlÑ Þdari YargÑlama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinde öngörülen koàullarÑn bu aàamada gerçekleàmediÜi sonucuna varÑlmaktadÑr. AçÑklanan nedenlerle, 2577 sayÑlÑ Þdari YargÑlama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinde öngörülen koàullarÑn bu aàamada gerçekleàtiÜi anlaàÑldÑÜÑndan, yürütmenin durdurulmasÑ isteminin kÑsmen kabulü ile 27.11.2010 tarih ve 27768 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanan Þà SaÜlÑÜÑ ve GüvenliÜi YönetmeliÜinin Geçici 1. maddesinin 2. cümlesi ile Geçici 3. maddesinin ià güvenliÜi uzmanlÑÜÑ yönün- EYLÜL ’11 SßCßL den YÜRÜTÜLMESININ DURDURULMASINA; adÑ geçen YönetmeliÜin dava konusu edilen diÜer kÑsÑmlarÑna yönelik ÞSTEMÞN REDDÞNE, bu kararÑn tebliÜini izleyen gün- den itibaren yedi (7) gün içinde DanÑàtay Þdari Dava Daireleri Kurulu’na itiraz edilebileceÜinin taraflara duyurulmasÑna 13.6.2011 tarihinde oybirliÜiyle karar verildi. I. KararlarÍn Konusu: de” ibarelerinin; 5. maddesinin 2. fÑkrasÑnÑn; 11. maddesinin 3. fÑkrasÑnÑn; 13. maddesinin 3. fÑkrasÑnÑn 3, 4 ve 5. cümlelerinin; Geçici 1. maddesinin 1. fÑkrasÑnÑn 1. cümlesinde yer alan “16.12.2003” ve “BakanlÑkça verilen iàyeri hekimliÜi belgeleri” ibarelerinin; Geçici 2. maddesinin; Geçici 3. maddesinin; “Þàyeri HekimliÜi ÇalÑàma Sözleàmesi” baàlÑklÑ Ek-3’ün hukuka ve hizmet gereklerine aykÑrÑ olduklarÑ iddiasÑyla, aynÑ YönetmeliÜin 4. maddesinin, 9. maddesinin, 10. maddesinin, 11. maddesinin ve 13. maddesinin ise eksik düzenlenmià olduÜu iddiasÑyla iptali ve yürütmelerinin durdurulmasÑ istenmektedir. - DanÑàtay 10. Dairesi’nin 13.6.2011 tarih ve 2011/1074 E. sayÑlÑ kararÑna konu olayda; 27.11.2010 tarih ve 27768 sayÑlÑ R.G.’de yayÑmlanan Þà SaÜlÑÜÑ ve GüvenliÜi Hizmetleri YönetmeliÜi’nin 4. maddesinin 1. fÑkrasÑnÑn (ç) ve (f) bentlerinin; 5. maddesinin 2. fÑkrasÑnÑn; 11. maddesinin 3. fÑkrasÑnÑn; 13. maddesinin 3. fÑkrasÑnÑn; Geçici 1. maddesinin, Geçici 2. maddesinin ve Geçici 3. maddesinin iptali ve yürütmelerinin durdurulmasÑ istenmektedir. - DanÑàtay 10. Dairesi’nin 3.6.2011 tarih ve 2010/16631 E. sayÑlÑ kararÑna konu olayda; 27.11.2010 tarih ve 27768 sayÑlÑ R.G.’de yayÑmlanan Þàyeri Hekimlerinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve EÜitimleri hakkÑnda Yönetmelik’in 4. maddesinin 1. fÑkrasÑnÑn (ç), (g) ve (h) bentlerinin; 7. maddesinin, 13. maddesinin, 14. maddesinin, 17. maddesinin 2. fÑkrasÑnÑn 2, 3, 4 ve 5. cümlelerinin; 18. maddesinin 1. fÑkrasÑnÑn (a) bendindeki “10 saat”, (b) bendindeki “15 saat” ve (c) bendindeki “20 saat” ibarelerinin; 25. maddesinin 1, 2, 3 ve 4. fÑkralarÑnÑn; 30. maddesinin 2. fÑkrasÑnÑn; 33. maddesinin 1. fÑkrasÑnÑn; 35. maddesinin 1. fÑkrasÑnÑn (b) bendinin; 36. maddesinin 1. fÑkrasÑnÑn; 37. maddesinin; 38. maddesinin; Geçici 2. maddesinin; Geçici 3. maddesinin; Geçici 4. maddesinin; “Þàyeri HekimliÜi Hizmeti Yetki Belgesi” baàlÑklÑ Ek-2’nin; “Þàyeri HekimliÜi ÇalÑàma Sözleàmesi” baàlÑklÑ Ek-4’ün; “Þàyeri HekimliÜi Belgesi” baàlÑklÑ Ek6’nÑn; “Þàyeri Hekimleri ve EÜiticiler Þçin Þhtar Tablosu” baàlÑklÑ Ek-11’in iàyeri hekimlerini ilgilendiren 1, 2, 3, 4, 5, 7 ve 8 numaralÑ kÑsÑmlarÑnÑn hukuka ve hizmet gereklerine aykÑrÑ olduklarÑ iddiasÑyla, aynÑ YönetmeliÜin 9. maddesinin 4. fÑkrasÑnÑn; 16. maddesinin 1. fÑkrasÑnÑn ve 36. maddesinin 1. fÑkrasÑnÑn (a) bendinin eksik düzenlenmià olduÜu iddiasÑyla iptali ve yürütmelerinin durdurulmasÑ istenmektedir. - DanÑàtay 10. Dairesi’nin 3.6.2011 tarih ve 2010/16633 E. sayÑlÑ kararÑna konu olayda; 27.11.2010 tarih ve 27768 sayÑlÑ R.G.’de yayÑmlanan Þà SaÜlÑÜÑ ve GüvenliÜi Hizmetleri YönetmeliÜi’nin 4. maddesinin 1. fÑkrasÑnÑn (f) bendinin; 5. maddesinin 1. fÑkrasÑnda ve 8. maddesinin 1. fÑkrasÑnda yer alan “gereÜin- II. Hukuki GörüÛler: - DanÑàtay 10. Dairesi’nin 3.6.2011 tarih ve 2010/16631 E. sayÑlÑ kararÑnda DanÑàtay Tetkik Hakimi karara konu yönetmeliÜin geçici 3 ve geçici 4. maddelerinin hukuka aykÑrÑ olduÜu ve bu maddelerin yürütmesinin durdurulmasÑ gerektiÜi, diÜer maddeler yönünden ise istemin reddi gerektiÜi görüàünü beyan etmektedir. DanÑàtay SavcÑsÑ ise 2577 sayÑlÑ Þdari YargÑlama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinde öngörülen koàullar gerçekleàmediÜinden yürütmenin durdurulmasÑ isteminin reddi gerektiÜi àeklinde görüà bildirmiàtir. 105 EYLÜL ’11 SßCßL - DanÑàtay 10. Dairesi’nin 3.6.2011 tarih ve 2010/16633 E. sayÑlÑ kararÑnda DanÑàtay Tetkik Hakimi karara konu yönetmeliÜin geçici 1. maddesinde yer alan “BakanlÑkça verilen iàyeri hekimliÜi belgeleri” ibaresi ile geçici 3. maddesinin hukuka aykÑrÑ olduÜu ve bu hükümlerin yürütmesinin durdurulmasÑ gerektiÜi, diÜer maddeler yönünden ise istemin reddi gerektiÜi görüàünü beyan etmektedir. DanÑàtay SavcÑsÑ ise 2577 sayÑlÑ Þdari YargÑlama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinde öngörülen koàullar gerçekleàmediÜinden yürütmenin durdurulmasÑ isteminin reddi gerektiÜi àeklinde görüà bildirmiàtir. - DanÑàtay 10. Dairesi’nin 13.6.2011 tarih ve 2011/1074 E. sayÑlÑ kararÑnda DanÑàtay Tetkik Hakimi karara konu yönetmeliÜin geçici 1. maddesinin 2. cümlesi ile geçici 3. maddesinin hukuka aykÑrÑ olduÜu ve bu hükümlerin yürütmesinin durdurulmasÑ gerektiÜi, diÜer maddeler yönünden ise istemin reddi gerektiÜi görüàünü beyan etmektedir. DanÑàtay SavcÑsÑ ise 2577 sayÑlÑ Þdari YargÑlama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinde öngörülen koàullar gerçekleàmediÜinden yürütmenin durdurulmasÑ talebinin reddi gerektiÜi àeklinde görüà bildirmiàtir. III. YargÍ KararlarÍ: - DanÑàtay 10. Dairesi’nin 3.6.2011 tarih ve 2010/16631 E. sayÑlÑ kararÑ ile karara konu yönetmeliÜin 35. maddesinin (b) bendi, geçici 3 ve geçici 4. maddelerinin yürütmeleri durdurulmuà, diÜer hükümlere yönelik istem ise reddedilmiàtir. - DanÑàtay 10. Dairesi’nin 3.6.2011 tarih ve 2010/16633 E. sayÑlÑ kararÑ ile karara konu yönetmeliÜin geçici 1. maddesinde yer alan “BakanlÑkça verilen iàyeri hekimliÜi belgeleri” ibaresi ile geçici 3. maddesinin yürütmeleri durdurulmuà, diÜer hükümlere yönelik istem ise reddedilmiàtir. - DanÑàtay 10. Dairesi’nin 13.6.2011 tarih ve 2011/1074 E. sayÑlÑ kararÑ ile karara konu yönetmeliÜin geçici 1. maddesinin 2. cümlesi ile geçici 3. maddesinin ià güvenliÜi uzmanlÑÜÑ yönünden yürütmeleri durdurulmuà, diÜer hükümlere yönelik istem ise reddedilmiàtir. 106 IV. KararlarÍn DeÙerlendirilmesi: A. Genel Olarak YukarÑda özetlenen kararlarÑn üçünde de aÜÑrlÑklÑ olarak karara konu yönetmeliklerin geçici maddelerinin yürütmesi durdurulmuàtur. AyrÑca verilen kararlar yalnÑzca “yürütmenin durdurulmasÑ” niteliÜinde olduÜundan yani görülmekte olan davalarÑn esasÑ hakkÑndaki kararlar niteliÜinde olmamasÑndan ötürü bu çalÑàmada yalnÑzca hakkÑnda yürütmenin durdurulmasÑ kararÑ verilen hükümler incelenecek olup, diÜer hükümlere deÜinilmeyecektir. Ancak incelemeye baàlamadan önce belirtilmelidir ki, 4857 sayÑlÑ Þà YasasÑ’nda ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜi ile ilgili konularda önemli düzenlemelerin ele alÑndÑÜÑ, bu alanda 1475 sayÑlÑ Þà YasasÑ da dahil olmak üzere yürürlükten kaldÑrÑlan ià yasalarÑna göre ileri hükümlere yer verilerek, belirli kurum ve kavramlarÑn yasaya taàÑndÑÜÑ görülür. Gerçekten de bu baÜlamda bu yasa ve koàutundaki düzenlemelerle üyesi olacaÜÑmÑz Avrupa TopluluÜu hukuku müktesebatÑ bakÑmÑndan bazÑ adÑmlar atÑlmÑàtÑr. Bununla birlikte ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜi konusunda gerek YasanÑn gerekse YasanÑn yürürlüÜü sonrasÑnda kabul edilen bu alandaki yönetmeliklerin hâlâ kimi sorulara tam yanÑt vermediÜi görülmektedir. 4857 sayÑlÑ Þà YasasÑ’nda 15.5.2008 tarih ve 5763 sayÑlÑ Yasayla yapÑlan deÜiàiklikle YasanÑn iàyerlerinde ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜi organizasyonuna iliàkin düzenlemelerinde de farklÑlÑklar öngörülmüàtür. Þà saÜlÑÜÑ ve ià güvenliÜi iàyeri örgütlenmesi ile ilgili olarak gerek 4857 sayÑlÑ YasanÑn gerekse deÜiàik 5763 sayÑlÑ YasanÑn yürürlüÜünden sonra kabul edilen yönetmeliklerinde hâlâ kimi sorunlara çözüm getiremediÜini de söyleyebiliriz. Uygulama göstermiàtir ki bu konuda 2004 yÑlÑ sonrasÑnda çeàitli kez yönetmelikler yürürlüÜe sokulmuà, bunlarda çeàitli kez deÜiàiklikler yapÑlmÑà, bazÑlarÑnÑ da DanÑàtay açÑlan dava sonucu iptal etmiàtir. ÖrneÜin 9.12.2003 tarihli 25311 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanan “Þà SaÜlÑÜÑ ve GüvenliÜi YönetmeliÜi”, 16.5.2006 tarih 2004/942 E. ve 2006/3007 K. sayÑlÑ kararÑ ile DanÑàtay’ca iptal edilmiàtir. EYLÜL ’11 Þàyeri SaÜlÑk Birimleri ve Þàyeri Hekimlerinin Görevleri ile ÇalÑàma Usul ve EsaslarÑ HakkÑndaki Yönetmelik, 16.12.2003 tarih ve 25318 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanmÑà ancak DanÑàtay 10. Dairesi’nin 2005/6257 sayÑlÑ kararÑ ile yönetmeliÜin 4. maddesinde yer alan “Þàyeri hemàiresi/saÜlÑk memuru” tanÑmÑ ile 27, 28 ve 29. maddelerinin yürütmesinin durdurulmasÑna karar verilmià olup, DanÑàtay 10. Dairesi’nin 2004/1253 E. ve 2006/1658 K. sayÑlÑ kararÑ ile de 4. maddesinde yer alan “iàyeri hekimi” tanÑmÑ ile 18, 19, 20 ve 25. maddelerinin iptaline karar verilmiàtir. Yine aynÑ alanda “Þà GüvenliÜi ile Görevli Mühendis veya Teknik ElemanlarÑn Görev Yetki ve SorumluluklarÑ ile ÇalÑàma Usul ve EsaslarÑ HakkÑndaki Yönetmelik” 20.1.2004 tarih ve 25352 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanmÑà ancak bu yönetmelik 4.5.2005 tarih ve 25713 sayÑlÑ Resmi Gazete’de deÜiàikliÜe uÜratÑlmÑàtÑr. Bu kez aynÑ yönetmeliÜin 4. SßCßL Mühendis OdalarÑ BirliÜinin görüàleri alÑnarak ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑ tarafÑndan çÑkarÑlacak yönetmelikle düzenlenir”. Bu baÜlamda da Þà SaÜlÑÜÑ ve GüvenliÜi Hizmetleri YönetmeliÜi, 27.11.2010 tarih ve 27768 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanarak yürürlüÜe girmiàtir. Bu yönetmelik ile 15.8.2009 tarih ve 27320 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanan Þàyeri SaÜlÑk ve Güvenlik Birimleri ile Ortak SaÜlÑk ve Güvenlik Birimleri HakkÑnda Yönetmelik, yürürlükten kaldÑrÑlmÑàtÑr. Þàyeri SaÜlÑk ve Güvenlik Birimleri ile Ortak SaÜlÑk ve Güvenlik Birimleri HakkÑnda Yönetmelik ise 16.12.2003 tarih ve 25318 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanan Þàyeri SaÜlÑk Birimleri ve Þàyeri Hekimlerinin Görevleri ile ÇalÑàma Usul ve EsaslarÑ HakkÑnda Yönetmelik ile 20.1.2004 tarih ve 25352 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanan Þà GüvenliÜi ile Görevli Mühendis veya Teknik ElemanlarÑn Görev, Yetki ve SorumluluklarÑ ile ÇalÑàma Usul 4857 sayÍlÍ Yasa sonrasÍnda iÛ saÙlÍÙÍ ve güvenliÙi mevzuatÍ bir türlü tam anlamÍyla uygulamaya konulamamÍÛ ve geçen sürede sürekli deÙiÛiklikler ve iptal kararlarÍ ile hukuksal bir karmaÛa yaÛanmÍÛtÍr. maddesindeki “ià güvenliÜi uzmanÑ” tanÑmÑ ve 5, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15 ve 16. maddeleri DanÑàtay 10. Dairesi’nin 28.3.2006 tarih ve 2004/6075 E., 2006/2159 K. sayÑlÑ kararÑ ile iptal edilmiàtir.1 4857 sayÑlÑ YasanÑn 5763 sayÑlÑ Yasa ile deÜiàik 81. maddesinin 3. fÑkrasÑna göre; “iàyeri saÜlÑk ve güvenlik biriminde görevlendirilecek iàyeri hekimleri, ià güvenliÜi uzmanlarÑ ve iàverence görevlendirilecek diÜer personelin nitelikleri, sayÑsÑ, iàe alÑnmalarÑ, görev, yetki ve sorumluluklarÑ, çalÑàma àartlarÑ, eÜitimleri ve belgelendirilmeleri, görevlerini nasÑl yürütecekleri, iàyerinde kurulacak saÜlÑk ve güvenlik birimleri ile ortak saÜlÑk ve güvenlik birimlerinin nitelikleri, ortak saÜlÑk ve güvenlik birimlerinden hizmet alÑnmasÑna iliàkin hususlar ile bu birimlerde bulunmasÑ gereken personel, araç, gereç ve teçhizat, görevlendirilecek personelin eÜitim ve nitelikleri SaÜlÑk BakanlÑÜÑ, Türk Tabipler BirliÜi ve Türk Mimar ve EsaslarÑ HakkÑnda YönetmeliÜi yürürlükten kaldÑrmÑàtÑr. Þà GüvenliÜi UzmanlarÑnÑn Görev, Yetki, Sorumluluk ve EÜitimleri HakkÑnda Yönetmelik 27.11.2010 tarih ve 27768 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanmÑàtÑr. Þàyeri Hekimlerinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve EÜitimleri HakkÑnda Yönetmelik 27.11.2010 tarih ve 27768 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanmÑàtÑr. Þà SaÜlÑÜÑ ve GüvenliÜi KurullarÑ HakkÑnda Yönetmelik 7.4.2004 tarih ve 25426 sayÑlÑ Resmi Gazete’de, Þàyerlerinde Þàin DurdurulmasÑna veya Þàyerlerinin KapatÑlmasÑna Dair Yönetmelik 5.3.2004 tarih ve 25393 sayÑlÑ Resmi Gazete’de, ÇalÑàanlarÑn Þà SaÜlÑÜÑ ve GüvenliÜi EÜitimlerinin Usul ve EsaslarÑ HakkÑnda Yönetmelik 7.4.2004 tarih ve 25426 sayÑlÑ Resmi Gazete’de, Geçici veya Belirli Süreli Þàlerde Þà SaÜlÑÜÑ ve GüvenliÜi HakkÑnda Yönetmelik 15.5.2004 tarih ve 25463 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanmÑàtÑr. 107 EYLÜL ’11 SßCßL Sonuçta bu bilgiler çerçevesinde belirtilmelidir ki, 4857 sayÑlÑ Þà YasasÑ’nÑn yürürlüÜe girmesinden sonra ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜi ile ilgili iàyeri örgütlenmesine iliàkin birçok yönetmelik yürürlüÜe girmiàtir. Bu yönetmeliklerden bazÑlarÑ yargÑ kararlarÑ ile iptal edilmià, bazÑlarÑ ise yeni yönetmeliklerin hazÑrlanmasÑ neticesinde yürürlükten kaldÑrÑlmÑàtÑr. Bu durum ise yasanÑn yürürlüÜe girmesinden sonra ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜi alanÑnda saÜlÑklÑ ve tutarlÑ bir uygulamanÑn ortaya çÑkmasÑnÑ üzülerek belirtmeliyiz ki, imkânsÑz hale getirmiàtir. Bu geliàmeler göstermektedir ki, 4857 sayÑlÑ Yasa sonrasÑnda ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜi mevzuatÑ bir türlü tam anlamÑyla uygulamaya konulamamÑà ve geçen sürede sürekli deÜiàiklikler ve iptal kararlarÑ ile hukuksal bir karmaàa yaàanmÑàtÑr. Bunun bir an önce çözüme kavuàturulabilmesi için ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜi konusunda özel bir yasa çÑkarÑlmalÑdÑr. Nitekim Almanya, Avusturya ve Yunanistan örneÜinde olduÜu gibi Avrupa’nÑn birçok ülkesi ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜi konusunda özel yasalar çÑkarmÑàlardÑr.2 Bu baÜlamda Þà SaÜlÑÜÑ ve GüvenliÜi Kanunu TasarÑsÑ TaslaÜÑ’nÑn da tüm sosyal taraflarÑn görüà ve katkÑlarÑ alÑnarak, bir an önce yasalaàmasÑ sorunun çözümüne katkÑ saÜlayacaktÑr.3 AyrÑca yasalaàtÑrma çalÑàmalarÑnda sosyal taraflarÑ temsilen bir bilim komisyonu kurulmasÑ da uzlaàmayÑ saÜlama bakÑmÑndan yarar saÜlayacaktÑr. B. Yürütmesi Durdurulan Hükümlerin Üncelenmesi a. ¾À Sa¼l»¼» ve Güvenli¼i Hizmetleri Yönetmeli¼i Yönünden 27.11.2010 tarih ve 27768 sayÑlÑ R.G.’de yayÑmlanan Þà SaÜlÑÜÑ ve GüvenliÜi Hizmetleri YönetmeliÜi’nin geçici 1. maddesinde yer alan “BakanlÑkça verilen iàyeri hekimliÜi belgeleri” ibaresi ile geçici 3. maddesinin yürütmesi DanÑàtay 10. Dairesi’nin 3.6.2011 tarih ve 2010/16633 E. sayÑlÑ kararÑ ile durdurulmuàtur. Bu kararda; yönetmeliÜin geçici 1. maddesinde BakanlÑkça verilen iàyeri hekimliÜi belgelerinin tamamÑnÑn tarih sÑnÑrlamasÑ bulunmaksÑzÑn geçerli kabul edilmesinin DanÑàtay 10. Dairesi’nce 108 28.2.2006 tarihinde verilen 2004/1253 E., 2006/1658 K. sayÑlÑ kararÑ karàÑsÑnda mümkün olmadÑÜÑ, zira BakanlÑkça 16.12.2003-15.8.2009 tarihleri arasÑnda düzenlenen iàyeri hekimliÜi sertifika programlarÑnÑn yasal dayanaktan yoksun olmasÑ nedeniyle iptal hükmüne baÜlanan 16.12.2003 tarihli yönetmelik maddelerine dayanÑlarak düzenlenen eÜitim programlarÑ olduÜu, bu eÜitimler sonucu verilen sertifikalarÑn dava konusu yönetmelikle yargÑ kararÑnÑ aàar nitelikte (16.12.2003-15.8.2009 tarihleri arasÑnda düzenlenen sertifikalarÑ da kapsar àekilde) geçerli kÑlÑnmasÑnÑn hukuk devleti ilkesiyle de baÜdaàmadÑÜÑ belirtilmektedir. AyrÑca kararda yönetmeliÜin dava konusu geçici 3. maddesi ile ilgili de àu deÜerlendirme yapÑlmaktadÑr: Þàyeri SaÜlÑk ve Güvenlik Birimleri ile Ortak SaÜlÑk ve Güvenlik Birimleri HakkÑnda Yönetmelik’in yürürlüÜe girdiÜi 15.8.2009 tarihi itibariyle, BakanlÑÜÑn eÜitim kurumlarÑnÑ iàyeri hekimliÜi eÜitimi vermeleri konusunda akredite etme yetkisi bulunmamasÑna raÜmen, BakanlÑkça verilen bu yetki çerçevesinde düzenlenen eÜitimlere geçerlilik atfedilmesinin hukuka uygun görülmediÜi belirtilmektedir. AynÑ yönetmeliÜin geçici 1. maddesinin 2. cümlesinin (ià güvenliÜi uzmanlÑÜÑ yönünden) ve geçici 3. maddesinin yürütmesi de DanÑàtay 10. Dairesi’nin 13.6.2011 tarih ve 2011/1074 E. sayÑlÑ kararÑ ile durdurulmuàtur. Bu kararda; yönetmeliÜin geçici 1. maddesinin 2. cümlesinde ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik EÜitim ve AraàtÑrma Merkezi BaàkanlÑÜÑ’nca 15.8.2009 tarihinden önce verilen ià güvenliÜi uzmanlÑÜÑ belgelerinin (ek eÜitim ve sÑnav sonucu da olsa) geçerli kabul edilmesinin DanÑàtay 10. Dairesi’nin 28.3.2006 tarih ve 2004/6075 E., 2006/2159 K. sayÑlÑ kararÑ ile aynÑ dairenin 2010/2441 E. sayÑlÑ davada verdiÜi yürütmeyi durdurma kararÑ uyarÑnca mümkün olmadÑÜÑ; zira BakanlÑk ve ÇASGEM tarafÑndan 15.8.2009 tarihinden önce düzenlenen ià güvenliÜi uzmanlÑÜÑ sertifika programlarÑnÑn yasal dayanaktan yoksun olmasÑndan ötürü iptal edilen 20.1.2004 tarihli yönetmelik hükümlerine dayanÑlarak verilen eÜitimler olduÜu, bu eÜitimler sonucu verilen sertifikalarÑn da dava konusu yönetmelikle yargÑ kararÑnÑ aàar nitelikte (15.8.2009 tarihinden EYLÜL ’11 Normun iptaline yönelik olarak açÍlan davada yargÍ organÍnca yürütmeyi durdurma kararÍ verilmiÛ ise, normun yürürlüÙe girdiÙi tarih ile yürütmeyi durdurma kararÍnÍn verildiÙi tarihe kadar geçen sürede yapÍlan iÛlemler geçerliliÙini koruyacaktÍr. DanÍÛtay’ca verilen kararlarda bu husus göz ardÍ edilmiÛtir. önce düzenlenen sertifikalarÑ da kapsar àekilde) geçerli kÑlÑnmasÑnÑn hukuk devleti ilkesiyle de baÜdaàmadÑÜÑ belirtilmektedir. AyrÑca kararda yönetmeliÜin dava konusu geçici 3. maddesi ile ilgili de àu deÜerlendirme yapÑlmaktadÑr: Þàyeri SaÜlÑk ve Güvenlik Birimleri Þle Ortak SaÜlÑk ve Güvenlik Birimleri HakkÑnda Yönetmelik’in yürürlüÜe girdiÜi 15.8.2009 tarihi itibariyle, BakanlÑÜÑn eÜitim kurumlarÑnÑ iàyeri hekimliÜi eÜitimi vermeleri konusunda akredite etme yetkisi bulunmamasÑna raÜmen, BakanlÑkça verilen bu yetki çerçevesinde düzenlenen eÜitimlere geçerlilik atfedilmesinin hukuka uygun görülmediÜi belirtilmektedir. b. ¾Àyeri Hekimlerinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve E¼itimleri Hakk»nda Yönetmelik Yönünden 27.11.2010 tarih ve 27768 sayÑlÑ R.G.’de yayÑmlanan Þàyeri Hekimlerinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve EÜitimleri HakkÑnda Yönetmelik’in 35. maddesinin (b) bendi ile geçici 3 ve 4. maddelerinin yürütmesi, DanÑàtay 10. Dairesi’nin 3.6.2011 tarih ve 2010/16631 E. sayÑlÑ kararÑ ile durdurulmuàtur. Bu kararda; ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜi alanÑndaki belgelerin düzenlenmesinin BakanlÑÜÑn Þà SaÜlÑÜÑ ve GüvenliÜi Genel MüdürlüÜü’nün asli görevlerinden olduÜu dikkate alÑndÑÜÑnda söz konusu kamu hizmetinin ücret karàÑlÑÜÑnda yürütüleceÜine dair açÑk bir yasa hükmü bulunmadÑkça ücret tahsil edilemeyeceÜinin kabulü gerektiÜi belirtilmekte- SßCßL dir. AyrÑca kararda geçici 3. madde yönünden àu tespitler yapÑlmaktadÑr: Geçici 3. maddede sözü geçen vizesi dolmuà iàyeri hekimlerinin 16.12.2003-15.8.2009 tarihleri arasÑndaki dönemde sertifikalandÑrÑlan hekimleri kapsadÑÜÑ anlaàÑlmakta olup, bu dönemde DanÑàtay 10. Dairesinin 28.2.2006 tarih ve 2004/1253 E., 2006/1658 K. sayÑlÑ kararÑ doÜrultusunda ne Türk Tabipler BirliÜi, ne de BakanlÑk veya ÇASGEM tarafÑndan düzenlenen iàyeri hekimliÜi sertifika programlarÑnÑn hukuki geçerliliÜinin bulunduÜu, bu çerçevede geçici 3. maddede sertifika ve vizesinin geçerliliÜi korunan iàyeri hekimleri belirlenirken 16.12.2003-15.8.2009 tarihleri arasÑnda sertifikalandÑrÑlan iàyeri hekimlerini de kapsayacak àekilde bir düzenleme yapÑlmasÑnÑn hukuka uygun görülmediÜi belirtilmektedir. Geçici 4. madde yönünden ise àu deÜerlendirme yapÑlmaktadÑr: Þàyeri SaÜlÑk ve Güvenlik Birimleri ile Ortak SaÜlÑk ve Güvenlik Birimleri HakkÑnda YönetmeliÜin yürürlüÜe girdiÜi 15.8.2009 tarihi itibariyle BakanlÑÜÑn eÜitim kurumlarÑnÑ iàyeri hekimliÜi eÜitimi vermeleri konusunda akredite etme yetkisi bulunmamasÑna karàÑn dava konusu yönetmeliÜin geçici 4. maddesinde BakanlÑkça bu yetkinin varsayÑlmasÑ suretiyle verilen izne istinaden düzenlenen eÜitimlere geçerlilik atfedilmesinin hukuka aykÑrÑ olduÜu belirtilmektedir. c. De¼erlendirmemiz YukarÑda belirtilen kararlar bir bütün olarak incelendiÜinde yürütmeyi durdurma kararlarÑnÑn aÜÑrlÑklÑ olarak yönetmeliklerin geçici maddeleri ile ilgili olduÜu ve geçici maddelerin yürütmesinin durdurulmasÑndaki temel gerekçenin de daha önce verilmià olan yargÑ kararlarÑnÑ aàar ve yargÑ kararlarÑnÑ bir anlamda etkisiz hale getiren nitelikte hükümler olmasÑdÑr. Bu anlamda elbette ki getirilen geçici hükümlerin yargÑ kararlarÑnÑ aàar nitelikte olmasÑ bu hükümleri hukuka aykÑrÑ hale getirecek ve yargÑlama sonucunda iptali söz konusu olacaktÑr. Ancak burada asÑl olarak deÜinilmesi gereken ve verilen kararlarda göz ardÑ edilen bir husus bulunmaktadÑr. ßöyle ki; usulüne uygun olarak yayÑmlanarak yürürlüÜe giren bir yönetmelikte öngörülen hükümler daha sonra bir yargÑ ka109 EYLÜL ’11 SßCßL rarÑ ile iptal edildiÜinde yargÑ organÑnca verilen karar geriye etkili kÑlÑnamamaktadÑr. Aksi takdirde hukuki güvenlik zedelenmià olur. Bu çerçevede usulüne uygun olarak yürürlüÜe konmuà bir hukuk normu daha sonra bir yargÑ kararÑ ile iptal edilse bile, normun yürürlüÜe girdiÜi tarih ile iptal kararÑnÑn verildiÜi tarih arasÑnda geçen sürede yapÑlan iàlemler iptal kararÑndan etkilenmemektedir. Bu husus hukukun en temel ilkelerinden biridir. ßüphesiz ki normun iptaline yönelik olarak açÑlan davada yargÑ organÑnca yürütmeyi durdurma kararÑ verilmià ise, normun yürürlüÜe girdiÜi tarih ile yürütmeyi durdurma kararÑnÑn verildiÜi tarihe kadar geçen sürede yapÑlan iàlemler geçerliliÜini koruyacaktÑr. DanÑàtay’ca verilen kararlarda bu husus göz ardÑ edilmiàtir. ÖrneÜin, DanÑàtay 10. Dairesi’nin 3.6.2011 tarih ve 2010/16633 E. sayÑlÑ kararÑnÑn gerekçesinde yönetmeliÜin geçici 1. maddesinde BakanlÑkça verilen iàyeri hekimliÜi belgelerinin tamamÑnÑn tarih sÑnÑrlamasÑ bulunmaksÑzÑn geçerli kabul edilmesinin DanÑàtay 10. Dairesi’nce 28.2.2006 tarihinde verilen 2004/1253 E., 2006/1658 K. sayÑlÑ kararÑ karàÑsÑnda mümkün olmadÑÜÑ, zira BakanlÑkça 16.12.2003-15.8.2009 tarihleri arasÑnda düzenlenen iàyeri hekimliÜi sertifika programlarÑnÑn yasal dayanaktan yoksun olmasÑ nedeniyle iptal hükmüne baÜlanan 16.12.2003 tarihli yönetmelik maddelerine dayanÑlarak düzenlenen eÜitim programlarÑ olduÜu, bu eÜitimler sonucu verilen sertifikalarÑn dava konusu yönetmelikle yargÑ kararÑnÑ aàar nitelikte (16.12.2003-15.8.2009 tarihleri arasÑnda düzenlenen sertifikalarÑ da kapsar àekilde) geçerli kÑlÑnmasÑnÑn hukuk devleti ilkesiyle baÜdaàmadÑÜÑ belirtilmektedir. Oysa kararÑn gerekçesinde belirtilen DanÑàtay 10. Dairesi’nce 28.2.2006 tarihinde verilen 2004/1253 E., 2006/1658 K. sayÑlÑ kararÑ ile iptal edilen 16.12.2003 tarihli yönetmelik maddeleri, iptal kararÑnÑn verildiÜi tarihe kadar geçerliliklerini korumaktadÑr. Bu nedenle DanÑàtay kararÑ ile iptal edilen yönetmelik hükümlerine göre, yönetmeliÜin yürürlüÜe girdiÜi 16.12.2003 tarihinden iptal kararÑnÑn verildiÜi 28.2.2006 tarihine kadar geçen sürede yapÑlan iàlemlerin geçerliliÜini korumasÑ hukuki güvenliÜin gereÜidir. ßüphesiz ki yukarÑda 110 da belirtildiÜi gibi, iptal davasÑnda yürütmeyi durdurma kararÑ da verilmià ise yönetmeliÜin yürürlüÜe girdiÜi tarih olan 16.12.2003 tarihi ile yürütmeyi durdurma kararÑnÑn verildiÜi tarih arasÑnda gerçekleàen iàlemlerin geçerliliÜi devam edecektir. DanÑàtay kararlarÑnda bu esas gözden kaçÑrÑlmaktadÑr. DÜPNOTLAR 1 Krà. DEMÞRCÞOÝLU, A. Murat, “Þà GüvenliÜi ile Görevli Mühendis veya Teknik ElemanlarÑn Görev, Yetki ve SorumluluklarÑ ile ÇalÑàma Usul ve EsaslarÑ HakkÑnda Yönetmelik”in BazÑ Maddelerinin Þptaline Þliàkin DanÑàtay 10. Dairesi’nin 2004/6075 E., 2006/2159 K. sayÑlÑ kararÑnÑn DeÜerlendirilmesi, YargÑ KararlarÑ Þncelemeleri Dergisi, Legal YayÑnevi, 2006/2, Þstanbul, s. 206-232. 2 DEMÞRCÞOÝLU, A. Murat, Ulusal ve UluslararasÑ Hukukta Þà GüvenliÜi UzmanlÑÜÑ, 1. BasÑ-Þstanbul 2006, s. 37 vd. 3 Nitekim ülkemizde de ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜi konusunda özel bir yasa çÑkarÑlmasÑnÑn daha uygun olacaÜÑ görüàü öÜretide hep savunulmuàtur. Bkz. DEMÞRCÞOÝLU, A. Murat, Þà GüvenliÜi UzmanlÑÜÑ Yönünden Þà SaÜlÑÜÑ ve GüvenliÜi Kanunu TasarÑsÑ TaslaÜÑ’nÑn Þncelenmesi, Sicil-Mart 2007, s. 10 ve dn. 14’te belirtilen eserler. Aksi yöndeki ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜi alanÑnda tüm iàyerlerini kapsamÑna alan bir yasanÑn sakÑncalar yaratacaÜÑ görüàü için bkz. EKMEKÇÞ, Ömer, Þà SaÜlÑÜÑ ve GüvenliÜi Kanunu TasarÑsÑ TaslaÜÑ’nÑn DeÜerlendirilmesi, Sicil-Mart 2007, s. 20-21. EYLÜL ’11 SßCßL Yrd. Doç. Dr. Mahmut KABAKCI Yalova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Geçerli Nedene/Sendika ile YapÍlan Protokole Dayanan Ücretsiz Üzin UygulamasÍnÍn ÜÛçi TarafÍndan Reddi T.C. KÜTAHYA ÜÚ MAHKEMESÜ Esas No Karar No Tarihi : 2009/781 : 2009/515 : 04.12.2009 DAVA Mahkememizde görülmekte bulunan tazminat davasÑnÑn yapÑlan açÑk yargÑlamasÑ sonunda: GereÜi Düàünüldü DavacÑ vekili, müvekkilinin davalÑ àirkette çalÑàmakta iken ücretsiz izne çÑkarÑldÑÜÑnÑ, ücretsiz izni kabul etmeyen müvekkilinin kendisine kÑdem tazminatÑ ödenmek suretiyle 15.12.2008 tarihinde ià akdinin feshedildiÜini, müvekkiline bir kÑsÑm hak ve alacaklarÑnÑn da ödenmeyerek maÜdur edildiÜini beyanla, fazlaya iliàkin haklarÑ saklÑ kalmak kaydÑyla 100 TL ihbar tazminatÑ alacaÜÑnÑn davalÑdan, dava tarihinden itibaren baàlamak üzere yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiàtir. DavalÑ fabrika vekili, davacÑnÑn iddialarÑnÑn yerinde olmadÑÜÑnÑ, davacÑnÑn ià akdini kendisinin el yazÑsÑ ile yazmÑà olduÜu dilekçesi ile feshetmesi üzerine, kendisine kÑdem tazminatÑnÑn ödendiÜini, davacÑnÑn ià akdini kendisinin feshetmesi nedeniyle ihbar tazminatÑ alacaÜÑnÑn bulunmadÑÜÑnÑ beyanla davanÑn reddini ileri sürmüàtür. Konu ile ilgili olarak davacÑya ait SGK sicil dosyasÑ, davacÑnÑn çalÑàmasÑna ve ià akdinin feshine iliàkin bilgi ve belgeler, TÞS örneÜi, Bölge ÇalÑàma MüdürlüÜü müfettià raporu temin edilerek bu dosya arasÑna alÑnmÑàtÑr. Toplanan bilgi ve belgelere göre, davacÑ, davalÑ àirkete ait iàyerinde 03.12.2002 tarihinde çalÑàmaya baàlamÑà ve bu çalÑàmasÑ 15.12.2008 tarihinde sona ermiàtir. Mahkememizce celp edilen tüm belgele- 111 EYLÜL ’11 SßCßL rin ve taraf vekillerinin beyanlarÑnÑn bir arada deÜerlendirilmesi sonunda, davalÑ fabrikada sürüm ve satÑà olanaklarÑnÑn azalmasÑ, son aylarda dünya global ticaretindeki aàÑrÑ daralma, bazÑ bölümlerdeki stok fazlalÑÜÑ ve dünyadaki ekonomik krize baÜlÑ olarak, iàyerinde faaliyette bulunan sendika yetkilileri ile görüàülmek suretiyle stok fazlalÑÜÑ bulunan birimlerde ücretsiz izin uygulamasÑna gidildiÜi, sendika temsilcileri ile iàveren vekilleri arasÑnda imzalanan 25.02.2009 tarihli Protokol doÜrultusunda, karàÑlÑklÑ görüàmeler sonucu, TÞS.in 35. maddesine göre 195 iàçinin ücretsiz izne çÑkarÑlmasÑna karar verildiÜi ve TÞS.in 35. maddesi hükümlerine göre ücretsiz izin süresinin 10.03.2009 tarihi ile 08.06.2009 tarihleri arasÑnda 3 ay olarak belirlendiÜi, iàyerinde bir kÑsÑm iàçinin dayanÑàma aidatÑ ödemek suretiyle, bir kÑsÑm iàçinin ise, sendikaya üye olmasÑ sebebiyle TÞS. den yararlandÑÜÑ, mahkememize seri olarak dava açan bir kÑsÑm iàçilerin 25.02.2009 tarihli Protokolü takiben kendilerine yapÑlan ücretsiz izin tebligatÑnÑ almalarÑndan hemen sonra, iàverence teklif edilen ücretsiz izin uygulamasÑnÑ kabul etmediÜi, bu konuda imzalÑ beyanda bulunduklarÑ ve beyanÑ takiben yine kendi el yazÑlarÑ ile yazdÑklarÑ istifa dilekçesi ile iàten ayrÑldÑklarÑ, kendilerine kÑdem tazminatÑnÑn ödenmesini istedikleri, iàverence davacÑ iàçilere kÑdem tazminatÑ ödemesinin yapÑldÑÜÑ, ödemenin hesap pusulasÑna baÜlandÑÜÑ, iàçilerden ibraname alÑndÑÜÑ, iàçilerin imzaladÑklarÑ ibranamede ihbar tazminatÑ haklarÑnÑ saklÑ tuttuklarÑ görülmüàtür. Ücretsiz izin uygulamasÑ Þà Kanununda yer alan bir uygulama deÜildir. Pratikte iàyerlerinin ekonomik krize baÜlÑ olarak gündeme getirdiÜi bir uygulamadÑr. Ancak taraflarÑn anlaàmasÑ ve iàçinin buna rÑza göstermesi ile iàyerinde ücretsiz izin uygulamasÑ yapÑlabilir. Þàçinin ià koàullarÑndaki aÜÑrlaàmayÑ ya da ücretsiz izin uygulamasÑnÑ reddetme hakkÑ vardÑr. Bu durumda ià akdi iàçi 112 tarafÑndan haklÑ sebeple feshedilmià sayÑlÑr. Ve bu hal, iàçiye kÑdem tazminatÑ ödenmesini gerektirir. Ancak haklÑ sebeple ià akdini kendisi fesheden iàçi, ihbar tazminatÑna hak kazanamaz. Þà Hukukundaki temel kural budur. DiÜer yandan ücretsiz izin uygulamasÑnda 6 aya kadar olan süreler, uygulamada ve YargÑtay içtihatlarÑnda makul süre olarak kabul edilmektedir. Bu süreyi aàan ücretsiz izin uygulamalarÑnda iàçi rÑza göstermià olsa dahi, ià akdinin iàverence art niyetli olarak feshedilip edilmemesi hususu tartÑàÑlmalÑdÑr. Dava konusu olayda iàveren ekonomik krizi, stok fazlalÑÜÑnÑ ve pazar daralmasÑnÑ gerekçe göstererek iàyerinde faaliyet gösteren sendika yetkilileri ile de görüàmek suretiyle protokol imzalamak suretiyle, stok fazlalÑÜÑ olan bölümlerde 195 iàçiye ücretsiz izin vermeyi kararlaàtÑrmÑà ve ücretsiz izin süresini, TÞS.in 35. maddesine göre 3 ay olarak belirlemiàtir. Nitekim dosyaya sunulan TÞS incelenmesinden, ücretsiz izin konusunun düzenlendiÜi ve sürenin en fazla 3 ay olabileceÜi görülmüàtür. Bu hali ile iàverenin art niyetli olduÜundan söz edilemez. DavacÑ iàçi ücretsiz izin süresinin sonunu beklemeden ücretsiz izni kabul etmediÜini beyan etmià, kendi el yazÑsÑ ve imzasÑ ile istifa dilekçesi sunmuà ve ihbar tazminatÑ yönünden de mahkememize dava açmÑàtÑr. Bu hali ile ià akdinin davacÑ iàçi tarafÑndan haklÑ sebep ile feshedildiÜini kabul etmek gerekir. Zira, ücretsiz izin süresince ià akdi yürürlüktedir. Nitekim iàveren de iàçinin ià akdini haklÑ nedenle feshettiÜini kabul etmià ve iàçiye kÑdem tazminatÑnÑ ödemiàtir. Ücretsiz izin süresinin sonunda iàveren davacÑ iàçiyi iàe baàlatmamÑà olsa idi, bu durumda iàverenin haksÑz feshi söz konusu olacak ve iàçi dava açmasÑ durumunda hem ihbar tazminatÑna hem de kÑdem tazminatÑna hak kazanacaktÑ. Ancak davacÑ, ücretsiz iznin sonunu beklemediÜi için, ücretsiz izin EYLÜL ’11 süresi sonunda iàverenin tutumunu belirlemek mümkün olmamÑàtÑr. Her ne kadar davacÑ vekili istifa dilekçelerinin iàçinin el yazÑsÑyla maktu olarak iàçiye yazdÑrÑldÑÜÑ ve imzalattÑrÑldÑÜÑ, kÑdem tazminatÑ ödemesinin istifa dilekçesine baÜlÑ kÑldÑÜÑ ve bu àekilde manevi baskÑ yarattÑÜÑ yolunda beyanda bulunmuà ise de, istifa dilekçesi verilmemià olsa bile iàçinin ücretsiz izin süresi içerisinde, ücretsiz izin uygulamasÑnÑ kabul etmemesi ve daha sonra dava açmasÑ, ià akdinin iàçi tarafÑndan haklÑ sebeple feshedildiÜi sonucu doÜurur ve davacÑ iàçi yönünden ihbar tazminatÑ hakkÑ doÜmaz. Nitekim YargÑtay 9. Hukuk Dairesinin 26.04.2007 tarih ve 2007/12906 Esas, 2007/13308 Karar nolu içtihadÑnda da aynÑ durum irdelenmià ve davacÑnÑn ihbar tazminatÑnÑn doÜmayacaÜÑ belirtilmiàtir. YukarÑda açÑklanan nedenlerle ihbar tazminatÑ talebinin reddine karar vermek gerekmiàtir. Bu hususlar dikkate alÑnarak, usul ekonomisi yönünden davacÑlarÑn muhtemel hak edebilecekleri ihbar tazminatÑ miktarÑ hesaplattÑrÑlmamÑàtÑr. DavacÑ vekili dava dilekçesinde ihbar tazminatÑna iliàkin fazlaya iliàkin haklarÑnÑ saklÑ tuttuÜundan ve kÑsmi dava açtÑÜÑndan, dava deÜeri de net olarak be-lirlenmediÜinden, dava reddedilmià olmakla birlikte kanun yollarÑnÑn açÑk olduÜuna karar verilmiàtir. HÜKÜM Gerektirici nedenlerle; 1) DavanÑn reddine, 2) Yeterli harç peàin alÑndÑÜÑndan yeniden harç alÑnmasÑna yer olmadÑÜÑna 3) A.A.Ü. Tarifesine göre maktu (575.00). TL ücreti vekaletin davacÑdan alÑnarak davalÑ iàveren àirkete verilmesine 4) DavacÑ tarafça yapÑlan (9.00).TL tebligat gideri, (8.00).TL müzekkere gideri, (15.60).TL baàvurma harcÑ, (15.60).TL karar ve ilam harcÑ olmak üzere toplam (48.20). SßCßL TL yargÑlama giderinin davacÑ üzerinde bÑrakÑlmasÑna Dair yasa yolu açÑk olarak taraf vekillerinin yüzlerine karàÑ verilen iàbu ilamÑ, taraf vekillerinin tefhim tarihinden itibaren 8 gün içerisinde temyiz edebileceklerine dair verilen karar açÑkça okunup usulen anlatÑldÑ 04.12.2009. T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAÜRESÜ Esas No : 2010/3413 Karar No : 2010/2216 Tarihi : 02.02.2010 DAVA DavacÑ, ihbar tazminatÑnÑn ödetilmesine karar verilmesini istemiàtir. Yerel mahkeme, davanÑn reddine karar vermiàtir. Hüküm süresi içinde davacÑ avukatÑ tarafÑndan temyiz edilmià olmakla, dava dosyasÑ için Tetkik Hakimi ß. Ç. tarafÑndan düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereÜi konulup düàünüldü: KARAR Dosyadaki yazÑlara, kararÑn dayandÑÜÑ delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre, yerinde bulunmayan ve sebepleri bildirilmià olmayan bozma isteÜinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasÑna, aàaÜÑda yazÑlÑ temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 02.02.2010 gününde oybirliÜi ile karar verildi1. T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAÜRESÜ Esas No : 2007/12906 Karar No : 2007/13308 Tarihi : 26.04.2007 DAVA DavacÑ, ihbar ve kÑdem tazminatÑ, erzak 113 EYLÜL ’11 SßCßL bedeli ile ücretli izin ücret alacaÜÑnÑn ödetilmesine karar verilmesini istemiàtir. Yerel mahkeme, isteÜi kÑsmen hüküm altÑna almÑàtÑr. Hüküm süresi içinde davalÑ avukatÑ tarafÑndan temyiz edilmià olmakla dosya incelendi, gereÜi konuàulup düàünüldü: KARAR 1- Dosyadaki yazÑlara toplanan delillerle kararÑn dayandÑÜÑ kanuni gerektirici sebeplere göre, davalÑnÑn aàaÜÑdaki bendin kapsamÑ dÑàÑnda kalan temyiz itirazlarÑ yerinde deÜildir. DavacÑnÑn çalÑàtÑÜÑ iàyerinin ekonomik darboÜaza girmesi, fabrika faaliyetlerinin geçici olarak durmasÑ üzerine toplu ià sözleàmesinin 20/e maddesi gereÜince gereÜince iàçi sen- KARARIN ÜNCELENMESÜ I. GiriÛ Þà hukukunun ekonomik krizlere endekslenen kurumlarÑndan biri olan ücretsiz izin, iàyeri ve iàin gereklerinden kaynaklanan toplu iàçi çÑkarmalarÑnÑn önlenmesinde önemli araçlardan bir tanesidir. Ücretsiz izin uygulamasÑ ile iàveren, kÑsa çalÑàmada olduÜu gibi, iàverenlik riskini belirli ölçülerde iàçilerle paylaàarak, baàta ekonomik kriz olmak üzere ià iliàkisinin sürekliliÜini sekteye uÜratan geçici ifa engellerini aàabilmektedir3. 4857 sayÑlÑ Kanun mülga m.654 ile benzer amacÑ ve iàlevi haiz kÑsa çalÑàma kabul edildiÜi halde, 2008 global finans krizi örneÜinde olduÜu gibi, ücretsiz izin uygulamalarÑ güncelliÜini korumaya devam etmektedir. Bunda kÑsa çalÑàma uygulamasÑna baàvuru ve ödeneÜe hak kazanma koàullarÑnÑn görece katÑ düzenlenmià olmasÑ etkilidir5. Ancak kÑsa çalÑàmanÑn uygulama koàullarÑ ne derece gevàetilirse gevàetilsin, ödeneÜe hak kazanma àartlarÑ iàsizlik ödeneÜi ile aynÑ kaldÑÜÑ sürece, ücretsiz izin, artÑk her 10 yÑlda bir iki defa meydana gelmesi olaÜanlaàan ekonomik krizlerin ià huku114 dikasÑ yetkilileri ile iàveren arasÑnda 7.7.2006 tarihli protokol yapÑldÑÜÑ, bu protokol gereÜi ücretsiz izini kabul etmeyen iàçilerin dava açarak fesih iradelerini ortaya koyduklarÑ, bu sebeple kÑdem tazminatÑ isteÜinin hüküm altÑna alÑnmasÑ yerinde ise de akdi haklÑ olarak fesheden tarafÑn ihbar tazminatÑ talep edemeyeceÜi sonucuna varÑldÑÜÑndan ihbar tazminatÑ isteÜinin reddi gerekirken kabulü hatalÑ olup bozmayÑ gerektirmiàtir. SONUÇ Temyiz olunan kararÑn yukarÑda yazÑlÑ sebepten BOZULMASINA, peàin alman temyiz harcÑnÑn istek halinde ilgiliye iadesine, 26.04.2007 gününde oybirliÜiyle karar verildi2. kundaki ikiz kardeài kalmaya devam edecektir. Çünkü iàsizlik ödeneÜine hak kazanma àartlarÑnÑn zorluÜu dikkate alÑndÑÜÑnda, kÑsa çalÑàma, uygulandÑÜÑ iàyerlerinde birçok iàçi hakkÑnda ücretsiz izin vasfÑnÑ kazanmaktadÑr. DolayÑsÑyla bu iàçiler hakkÑnda Þà Kanunu m.22 ile saÜlanan koruma, haklÑ bir menfaat bulunmaksÑzÑn bertaraf edilmià olmaktadÑr. MevzuatÑmÑzda ne 1475 ne de 4857 sayÑlÑ Kanun döneminde, ücretsiz izni düzenleyen açÑk bir hüküm vardÑr. Konu öÜreti görüàleri ve YargÑtay içtihatlarÑ ile àekillenmiàtir. YargÑtay’Ñn konuyla ilgili 1475 sayÑlÑ Kanun dönemindeki içtihatlarÑ genel olarak uygun görülmüàtür. Ancak YargÑtay’Ñn 1475 sayÑlÑ Kanun döneminde geliàtirdiÜi içtihadÑnÑ, 4857 sayÑlÑ Kanun döneminde aynen sürdürmesi, bazÑ esaslÑ noktalarda haklÑ eleàtirilere neden olmuàtur. Çünkü Þà Kanunu’nun çalÑàma koàullarÑnda esaslÑ deÜiàikliÜi düzenleyen 22. maddesi, ücretsiz izinler hakkÑnda doÜrudan uygulanabilir niteliktedir. Ücret, iàçi açÑsÑndan en esaslÑ ià àartÑdÑr ve iàverenden kaynaklanan nedenlerle hiç ya da eksik ödendiÜi her durum, m.22 kapsamÑnda çalÑàma koàullarÑnda iàçi aleyhine esaslÑ deÜiàiklik oluàturur6. Buna raÜmen YargÑtay, aàaÜÑda in- EYLÜL ’11 celeneceÜi üzere, ücretsiz izin uygulamasÑnÑn iàveren açÑsÑndan geçerli nedenlere dayanÑp dayanmadÑÜÑ ayrÑmÑna giderek, geçerli nedene dayanan hallerde iàçinin bu uygulamaya karàÑ olumsuz iradesini haklÑ feshi olarak deÜerlendirmektedir. YargÑtay 9. Hukuk Dairesi’nin onamasÑ ile kesinleàen inceleme konusu yerel mahkeme kararÑ, ücretsiz izne iliàkin iki önemli hususun incelenmesi bakÑmÑndan vesile oluàturmaktadÑr. Bunlardan ilki, ücretsiz izin uygulamasÑnÑn iàin ve iàyerinin gereklerine dayandÑÜÑ, iàverenin haksÑz feshini perdeleme gibi bir kötüniyetinin olmadÑÜÑ durumlarda, iàçinin iradesinin ne derece etkili olduÜudur. Baàka deyiàle iàçinin böyle bir uygulamayÑ reddetme hakkÑ var mÑdÑr? Þkincisi ise, toplu ià sözleàmelerinde ücretsiz izni düzenleyen hükümlerin niteliÜi ve dolayÑsÑyla iàveren ile iàçi sendikasÑnÑn yapacaklarÑ kollektif bir kararlaàtÑrmanÑn, iàçilerin bireysel iradelerinin yerini alÑp almayacaÜÑdÑr. II. UyuÛmazlÍk Konusu Olay ve Çözümü Gereken Hukuki Sorun Þnceleme konusu yerel mahkeme kararÑndan, davalÑ iàverenin, 2008 global finans krizi ertesinde ortaya çÑkan genel olumsuz tablodan, sürüm ve satÑà olanaklarÑnÑn azalmasÑ ile bazÑ bölümlerde stok fazlalÑÜÑ àeklinde kendi iàyerinin de etkilendiÜi gerekçesiyle ücretsiz izin uygulamasÑna karar verdiÜi, tarafÑ olduÜu toplu ià sözleàmesinin 35. maddesinin ücretsiz izinleri düzenlediÜi, konuyla ilgili toplu ià sözleàmesi tarafÑ iàçi sendikasÑ yetkilileri ile yapÑlan görüàme sonucunda 25.02.2009 tarihli ücretsiz izin protokolünün imzalandÑÜÑ anlaàÑlmaktadÑr. Protokolde, iàyerinde stok fazlalÑÜÑ bulunan birimlerde çalÑàan ve sendika üyesi olarak ya da dayanÑàma aidatÑ ödemek suretiyle toplu ià sözleàmesinden yararlanan 195 iàçinin, toplu ià sözleàmesi m.35 uyarÑnca 10.03.2009 - 08.06.2009 tarihleri arasÑnda üç ay süre ile ücretsiz izne çÑkarÑlmasÑ kararlaàtÑrÑlmÑàtÑr. Bu protokol üzerine iàveren, ücretsiz izin uygulamasÑnÑ iàçilere yazÑ ile bildirmiàtir. SßCßL Þàçiler ise, iàverenin yazÑlÑ bildiriminin üzerine àerh düàmek suretiyle mi, yoksa baÜÑmsÑz bir yazÑ ile mi olduÜu anlaàÑlamamakla birlikte, ücretsiz izin uygulamasÑnÑ kabul etmediklerine iliàkin cevaplarÑnÑ, iàverene yazÑlÑ olarak vermiàlerdir. Kararda, iàçilerin ücretsiz izni ret cevabÑ karàÑsÑnda iàverenin takÑndÑÜÑ tavÑr hakkÑnda açÑk bir bilgi yoktur. Ancak karardaki anlatÑmdan, iàçilerin ücretsiz izni ret cevabÑ ile yetinmedikleri, aynÑ gün kendi el yazÑlarÑ ile hazÑrladÑklarÑ fesih bildirimlerini iàverene topluca sunarak kÑdem tazminatÑ ödemesi talebinde bulunduklarÑ anlaàÑlmaktadÑr. Þàveren, bu bildirimler çerçevesinde iàçilerin çÑkÑà iàlemlerini yapmÑà ve kÑdem tazminatÑ ödemiàtir. Þàçiler, iàverenin kÑdem tazminatÑ ödemesinde imzalanmasÑnÑ istediÜi ibranameleri, ihbar tazminatÑna iliàkin àerh düàmek suretiyle imzalamÑàlardÑr. Mahkeme kararÑnda iàçilerin topluca “istifa dilekçesi ile iàten ayrÑldÑklarÑ(ndan), kendilerine kÑdem tazminatÑnÑn ödenmesini istedikleri”nden söz edilmekteyse de, ibranameyi ihbar tazminatÑ konusunda àerh düàerek imzalamalarÑ ve sonrasÑnda da ihbar tazminatÑ konusunda seri davalarÑ açmalarÑ, fesih iradeleri konusunda tereddüde neden olmaktadÑr. Kararda, ücretsiz iznin iàçi ve iàverenin anlaàmasÑ ile uygulanabileceÜi, iàçinin bu uygulamayÑ reddetme hakkÑnÑn bulunduÜu ancak bu ihtimalde ià sözleàmesinin iàçi tarafÑndan haklÑ nedenle bildirimsiz olarak feshedilmià sayÑlacaÜÑ, dolayÑsÑyla kÑdem tazminatÑna hak kazanmakla birlikte ihbar tazminatÑ ödenmesinin gerekmeyeceÜi tespit edilmiàtir. Yerel mahkemeye göre, ücretsiz izinde 6 aya kadar olan süreler makul olup, bu süreyi aàan bir uygulama, iàçi tarafÑndan kabul edilse dahi, iàverenin fesih iradesini saklamasÑ olarak deÜerlendirilebilir. Ancak somut olayda ücretsiz iznin, genel ekonomik kriz sonucu pazar daralmasÑ ve stok fazlalÑÜÑ nedenleri ile toplu ià sözleàmesi m.35 uyarÑnca iàçi sendikasÑ ile yapÑlan protokol çerçevesinde 195 iàçi hakkÑnda ve 3 ay süreli kararlaàtÑrÑlmasÑ karàÑsÑnda, davalÑ iàverenin kötüniyetli olduÜundan söz edilemez; bu nedenle davacÑnÑn ücretsiz izni kabul etmemesi, ià sözleàmesinin kendisi tarafÑndan haklÑ nedenle 115 EYLÜL ’11 SßCßL Ücretsiz izin uygulamasÍ, iÛverenin yönetim hakkÍnÍn kapsamÍ dÍÛÍndadÍr. bildirimsiz feshi sonucu doÜurur. Þàçinin bildirimsiz feshinde ise, ihbar tazminatÑ hakkÑndan söz edilemez. Yerel mahkeme kararÑnda, davacÑnÑn ià sözleàmesinin sona ermesi sürecinin yukarÑda özetlendiÜi àekilde ortaya konulup, bu olayÑ esas alan hukuki deÜerlendirmelerde bulunulmasÑndan, dava konusu olayÑn, 25.02.2009 tarihli ücretsiz izin protokolü üzerine iàten topluca ayrÑlan iàçilerce açÑlmÑà seri davalarla aynÑ olduÜu izlenimi doÜmaktadÑr. Buna karàÑn kararÑn en baàÑnda davacÑnÑn 03.12.2002 tarihinde çalÑàmaya baàladÑÜÑ ve ià sözleàmesinin 15.12.2008’de sona erdiÜi bildirilmiàtir. Karardan, 15.12.2008 sona erme tarihinin yazÑm hatasÑna dayanÑp dayanmadÑÜÑnÑ kesin olarak söylemek mümkün deÜildir. Ancak iki tarihin ay ve yÑl olarak açÑkça farklÑ olduÜu dikkate alÑndÑÜÑnda, davacÑnÑn ià sözleàmesinin 15.12.2008’de sona erdiÜi söylenebilecektir. Þà mahkemesinin somut davayÑ, hatalÑ olarak 25.02.2009 tarihli ücretsiz izin protokolü ertesinde yaàanan geliàmeler kapsamÑnda deÜerlendirmesi, bu davanÑn da seri davalar ile birlikte açÑlmasÑndan kaynaklanmÑà olabilir. Ancak böyle bir hata, davanÑn hukuki deÜerlendirmesi açÑsÑndan esaslÑ farklÑlÑÜa neden olmaktadÑr. Çünkü çalÑàma koàullarÑnda iàçi aleyhine esaslÑ deÜiàiklik olarak ücretsiz izin iàçinin kabulüne baÜlÑ ise de, toplu ià sözleàmesi kapsamÑnda gidilecek bir uygulamanÑn tabi olduÜu hukuki koàullar görece farklÑdÑr. Bu nedenle aàaÜÑda ilk ihtimalde, davacÑnÑn ià sözleàmesinin 15.12.2008’de iàçi sendikasÑ ile yapÑlan bir protokol olmaksÑzÑn, iàverenin ücretsiz izin teklifini kabul etmemesi üzerine sona erdiÜi kabul edilerek deÜerlendirmede bulunulacaktÑr. Þkinci ihtimal olarak da, davacÑnÑn ià sözleàmesinin yerel mahkeme kararÑnda tespit edilen 25.02.2009 tarihli ücretsiz izin protokolü ertesinde yaàanan geliàmeler kapsamÑnda sona erdiÜi kabul edilecektir. 116 III. ÇalÍÛma KoÛullarÍnda ÜÛçi Aleyhine EsaslÍ DeÙiÛiklik Olarak Ücretsiz Üzin Ücret, ià karàÑlÑÜÑdÑr ancak iàçi, iàverenden kaynaklanan ve Þà Kanunu m.24/III kapsamÑnda zorunlu sebep oluàturmayan nedenlerle çalÑàamadÑÜÑ hallerde, alacaklÑ temerrüdü çerçevesinde ücrete hak kazanÑr (BK. m.325, TBK. m.408). Þàveren, iàletme riski uyarÑnca bu gibi hallere katlanmak zorundadÑr. Yasal durum iàçi lehine olmakla birlikte, bunun ià iliàkisinin devamlÑlÑÜÑnÑn korunmasÑ için her zaman isabetli olduÜu söylenemez. Þàçinin ücretinden baàka, çalÑàtÑÜÑ ià, dolayÑsÑyla iàyerinin devamlÑlÑÜÑnda da menfaati vardÑr. Bu kapsamda ücretsiz izin uygulamasÑ, baàta ekonomik kriz gelmek üzere çeàitli nedenlerle iàyerinde kÑsmen ya da tamamen faaliyete ara verilmesinin gerektiÜi hallerde, ià sözleàmelerinin feshi yerine ayakta tutulmasÑ için önemli bir hukuki araçtÑr. Ücretsiz izin ile alacaklÑ temerrüdü ilkesinden ayrÑlmakta ve geçici ifa engeli oluàturan nedenin devam ettiÜi dönemle sÑnÑrlÑ olarak ià sözleàmesinin asli unsurlarÑ ià görme ile ücret ödeme borçlarÑ askÑya alÑnmaktadÑr7. Ücretsiz izin uygulamasÑnda iàçinin ià sözleàmesinin feshedilmemesindeki menfaatine raÜmen, ücretin iàçi açÑsÑndan ià sözleàmesinin asli konusunu oluàturduÜu dikkate alÑndÑÜÑnda, ücret konusunda iàçi aleyhine sonuçlarÑ olan her türlü iàverenlik iàlemi ve bu arada ücretsiz izin, çalÑàma koàullarÑnda esaslÑ deÜiàiklik oluàturur. DolayÑsÑyla ücretsiz izin uygulamasÑ, iàverenin yönetim hakkÑnÑn kapsamÑ dÑàÑndadÑr; iàin ve iàyerinin gereklerine dayansa ve feshin önlenmesi açÑsÑndan iàçi lehine olsa dahi, ancak iàçinin onayÑ ile baÜlayÑcÑ hale gelir8. 1. 1475 sayÍlÍ Kanun döneminde 1475 sayÑlÑ Þà Kanunu’nda çalÑàma koàullarÑnda esaslÑ deÜiàikliÜi düzenleyen bir hüküm bulunmamaktaydÑ. YargÑtay’Ñn bu kanun döneminde verdiÜi kararlarÑn incelenmesinden, iki farklÑ yönde karar verdiÜi tespit edilmektedir. KararlarÑn önemli bir kÑsmÑnda, iàçinin onayÑ olmaksÑzÑn uygulanan ücretsiz iznin, iàverenin haksÑz feshi niteliÜinde olduÜu ve dolayÑsÑyla EYLÜL ’11 iàçinin kÑdem ve ihbar tazminatÑna hak kazandÑÜÑ kabul edilmektedir. ÖrneÜin, “Dairemizin öÜretide benimsenen uygulamasÑna göre, ücretsiz izne çÑkarÑlmak hizmet sözleàmesinin feshi anlamÑna gelir. Yeter ki bu konuda taraflar arasÑnda anlaàma bulunsun. Bir baàka anlatÑmla davacÑ iàçinin açÑk bir iradesi olmadan, somut olayda olduÜu gibi uzunca bir süre ücretsiz izne çÑkarÑlmasÑ iàe son verme anlamÑ taàÑr.”9 Buna karàÑn bazÑ kararlarÑnda ise, ücretsiz iznin iàçi tarafÑndan kabul edilmemesinin, iàçinin haklÑ nedenle feshi anlamÑna geldiÜi ve bu nedenle iàçinin kÑdem tazminatÑna hak kazanmakla birlikte ihbar tazminatÑ talep edemeyeceÜi görüàü bildirilmiàtir. ÖrneÜin, “...iàin yürütülmesinin güçlüÜü nedeni ile davalÑ iàverenin davacÑ ile birlikte birçok iàçiyi ücretsiz izne çÑkarmak istediÜi açÑktÑr. Ortada makul bir sebep olduÜu için ücretsiz izne çÑkarma iàlemine deÜer vermek gerekir. Bunun sonucu olarak da davacÑ iàçinin bu koàullarda dava açmak suretiyle hizmet akdini haklÑ nedenle feshettiÜi kabul edilmelidir.”10 ÖÜretide Engin, ücretsiz izne iliàkin ilk bakÑàta çeliàkili gözüken bu ikili ayrÑm hakkÑnda, “YargÑtay, eski yasa döneminde geliàtirdiÜi içtihadÑyla ... ortada iàletme gereklerine dayalÑ geçerli bir neden yok iken iàverenin ücretsiz izne çÑkarma iradesini fesih olarak yorumlamaktadÑr. Ancak ortada geçerli bir neden varsa, ücretsiz izin uygulamasÑna geçerlilik tanÑmaktadÑr.”11 àeklinde görüà bildirmektedir. Gerçekten Yüksek Mahkemenin 1475 sayÑlÑ Kanun döneminde verdiÜi kararlarda, iàverenin ücretsiz izin uygulamasÑndaki gerçek iradesine deÜer verdiÜi ve bu konudaki deÜerlendirmesinde, iàvereni ücretsiz izne sevk eden iàletmesel neden ile ücretsiz izin süresinden hareket ettiÜi görülmektedir. Böyle bir deÜerlendirmede her somut olayÑn kendisine özgü àartlarÑ belirleyici olduÜundan ve bunlarÑn YargÑtay kararlarÑna tam olarak yansÑmasÑ mümkün bulunmadÑÜÑndan, genel bir bakÑàta YargÑtay kararlarÑnÑn özellikle ücretsiz izin süresi bakÑmÑndan birbirleriyle uyumlu olduÜundan söz edilemeyecektir. ÖÜretide Taàkent, YargÑtay’Ñn 11 ay, 8 veya 6 aylÑk ücretsiz izin sürelerini, bunun geçiciliÜi SßCßL bakÑmÑndan sorgulamadÑÜÑnÑ, buna karàÑn iàçinin kabulü ile uygulanmaya baàlanan ücretsiz izinde 3 aylÑk ve bir olayda da 52 günlük süreyi, askÑ süresinin uzamasÑ olarak nitelendirdiÜini, dolayÑsÑyla askÑya alma konusunda iàçi ile iàverenin iradelerinin birleàmesini zorunlu ve yeterli gördüÜünü tespit etmiàtir12. Yazar, haklÑ olarak ücretsiz izin uygulamasÑnda hakkÑn kötüye kullanÑlmamasÑ ve ekonomik kriz geçtikten sonra iàçinin tekrar iàe alÑnmasÑnÑ veya bu uygulamaya iyiniyet ve samimiyetle dürüstlük kuralÑnÑn gerektirdiÜi makul bir sürede baàvurulabilmesi àeklindeki sÑnÑrlandÑrmalarÑn soyut ve soruna net bir çözüm getirmekten uzak olduÜunu ifade etmiàtir13. Ancak 1475 sayÑlÑ Kanun dikkate alÑndÑÜÑnda, yüksek mahkemenin bu dönemdeki içtihadÑ ilk bakÑàta tutarlÑlÑk arz etmemekle birlikte isabetli görülmelidir. Bu Kanunda, iàverenin çalÑàma koàullarÑnda iàçi aleyhine esaslÑ deÜiàiklikleri hakkÑnda bir düzenleme bulunmadÑÜÑndan, iàveren böyle bir deÜiàiklik yaptÑÜÑnda, iàçinin önünde iki seçenek vardÑr14: DeÜiàikliÜi açÑk ya da örtülü bir irade açÑklamasÑ ile kabul etmek ya da ià sözleàmesini haklÑ nedenle bildirimsiz feshetmek. Üçüncü bir seçenek olarak iàçinin deÜiàikliÜi ret ile mevcut àartlarda çalÑàmasÑnÑ sürdürmesi, iàverenin takdirine baÜlÑdÑr. Kanunda konuyla ilgi tek düzenleme iàçinin haklÑ nedenle bildirimsiz fesih hakkÑnÑn düzenlendiÜi m.16’dÑr. Buna göre, “yahut ià àartlarÑ esaslÑ bir tarzda deÜiàir, baàkalaàÑr veya uygulanmazsa” (m.16/II, e), iàçinin haklÑ nedenle bildirimsiz fesih hakkÑ vardÑr. Bu durumda iàçinin kÑdem tazminatÑ hakkÑ bulunduÜu halde, iàçi, ihbar tazminatÑ talep edemez. Bu mevzuat karàÑsÑnda, YargÑtay’Ñn Medeni Kanun m.2’deki dürüstlük kuralÑndan hareket ederek, iàverenin iàin ve iàyerinin gereklerine dayanmayan, ücretsiz izin görümümü altÑndaki fesih uygulamalarÑna karàÑ set çekmesi ve bu àekilde kötüye kullanmalarÑ iàverenin usulsüz feshi olarak deÜerlendirmesi yerindedir. ÖÜretide haklÑ olarak tespit edildiÜi üzere15, uygulamada ià sözleàmesinin feshinden doÜan tazminat ve diÜer yükümlülüklerden kurtulmak isteyen bazÑ iàverenler, fesih iradelerini sözde ücretsiz izne çÑkarma iàlemi ile perdelemekte ve 117 EYLÜL ’11 SßCßL bu surette iàçiyi feshe zorlamaktadÑrlar. Çünkü belirli bir süre ücretinden mahrum kalan iàçi, baàka bir ià bularak çalÑàmaya baàlamak zorunda kalmakta ve dolayÑsÑyla sözleàmeyi iàçi feshetmià olmaktadÑr. YargÑtay, 03.04.1995 tarihinde ücretsiz izne çÑkarÑlan iàçinin, 6 ay sonra 16.10.1995 tarihinde yeni bir iàte çalÑàmaya baàlamasÑ üzerine, iàverence aynÑ gün iàe davet edildiÜi bir olayda, yerinde olarak iàverenin ücretsiz izne çÑkarma iàlemini haksÑz fesih olarak kabul etmiàtir16. Çünkü 6 aylÑk bir ücretsiz izinden sonra, iàçinin yeni bir iàte çalÑàmaya baàladÑÜÑ gün yapÑlan iàbaàÑ çaÜrÑsÑ, hayatÑn olaÜan akÑàÑna uygun düàmez, kötüniyetlidir. Dürüstlük kuralÑ gibi genel bir ilkeye dayanan yargÑ denetiminde, örneÜin ücretsiz iznin süresi bakÑmÑndan her somut olayda farklÑ sonuçlara ulaàÑlmasÑ doÜaldÑr. Çünkü böyle bir denetimde süre ya da diÜer àartlar bakÑmÑndan somut ölçütler olmadÑÜÑndan, her bir olayÑ kendi àartlarÑ baÜlamÑnda deÜerlendiren hakim, kötüye kullanmanÑn takdirinde farklÑ sonuçlara ulaàabilecektir. Bu nedenle Taàkent’in, ücretsiz izin uygulamasÑnda geçicilik koàulunun çok daha belirgin biçimde ortaya konulmasÑ gerektiÜi görüàüne katÑlmamak mümkün deÜildir17. 2. 4857 sayÍlÍ Kanun döneminde 4857 sayÑlÑ Kanun’da, 1475 sayÑlÑ Kanun’dan farklÑ olarak iàverenin çalÑàma koàullarÑnda iàçi aleyhine esaslÑ deÜiàiklikleri düzenlenmiàtir (m.22). Bu hüküm ile iàverenin çalÑàma koàullarÑnda iàçi aleyhine esaslÑ deÜiàiklikleri belirli bir usul ile sÑnÑrlandÑrÑlmÑà, iàçinin kabulü olmayan deÜiàikliklerin iàçi açÑsÑndan baÜlayÑcÑ hale gelmeyeceÜi öngörülmüàtür. Bu surette, iàçiye kabul ya da fesih seçeneÜinden baàka, deÜiàikliÜe karàÑ hayÑr diyebilme imkanÑ verilmià olmaktadÑr. Böylelikle çalÑàma koàullarÑnÑ esaslÑ àekilde deÜiàtirmek isteyen iàveren, iàçiyi feshe zorlayamamakta, fesih riski kendisinde kalmaktadÑr18. Bu nedenledir ki, 4857 sayÑlÑ Kanun’da iàçinin haklÑ nedenle fesih hakkÑnÑn düzenlendiÜi m.24/II’de, 1475 sayÑlÑ Kanun m.16/II, e bendindeki “ià àartlarÑ esaslÑ bir tarzda deÜiàirse” hükmüne yer verilmemiàtir. Bunun pratik sonucu, iàçinin kÑdem tazminatÑn118 dan baàka, ihbar tazminatÑ ile iàe iade davasÑ haklarÑnÑn temin edilmesidir. Mevzuattaki bu isabetli geliàmeye raÜmen, YargÑtay’Ñn 1475 sayÑlÑ Kanun dönemindeki içtihadÑnÑ, 4857 sayÑlÑ Kanun döneminde de sürdürmesi, kabul edilemez19. Buna raÜmen YargÑtay yeni dönemde verdiÜi kararlarda da, iàçinin ücretsiz izin uygulamasÑ hakkÑndaki kabulünün sözlü veya zÑmni àekilde olabileceÜini kabul etmektedir. YargÑtay 9. Hukuk Dairesinin 10.10.2006 tarih ve 24775/26831 sayÑlÑ kararÑna göre, “Þàverenin ücretsiz izin uygulamasÑna iàçilerin karàÑ çÑktÑklarÑ hususunda, dosyada bir delil mevcut deÜildir. Böyle olunca iàçiler ile iàveren arasÑnda ücretsiz izne ayrÑlma konusunda örtülü bir anlaàmanÑn varlÑÜÑnÑn kabulü gerekir.”20 Þà Kanunu m.22 kapsamÑnda iàçinin ücretsiz izin uygulamasÑ hakkÑndaki kabulünün mutlaka ilk fÑkradaki yazÑlÑ usulde olmasÑ gerekip gerekmediÜi ve dolayÑsÑyla iàçinin zÑmni kabulünün mümkün olup olmadÑÜÑ öÜretide tartÑàmalÑdÑr. BaskÑn görüàe göre, ücretsiz izin uygulamasÑ, Þà Kanunu m.22/1 uyarÑnca iàverence iàçiye yazÑlÑ àekilde önerildiÜi ve iàçi tarafÑndan bunun altÑ iàgünü sürede yazÑlÑ àekilde kabul edildiÜi takdirde iàçi açÑsÑndan baÜlayÑcÑ hale gelir, bunun dÑàÑnda sözlü ya da zÑmni kabulden söz edilemez21. Buna karàÑn Taàkent, Þà Kanunu m.22/2 hükmü uyarÑnca, iàçinin ücretsiz izin konusundaki onayÑnÑn sözlü ya da zÑmni olabileceÜini, ancak iàçinin ücretsiz izin önerisinin iàçiler tarafÑndan kabul edilememe ihtimalinin bulunduÜu veya sözlü önerinin reddedildiÜi durumlarda ya da ispat sorunu yaàamak istemeyen iàverenlerin ilk fÑkradaki yazÑlÑ süreci iàletebilecekleri görüàündedir22. KanunlarÑn gerekçesi, ilgili hükmün yorumlanmasÑnda baÜlayÑcÑ olmamakla birlikte, düzenlemenin amacÑnÑn tespitinde yol gösterici niteliÜi yadsÑnamaz. Buna göre, Þà Kanunu m.22’nin gerekçesinde, ikinci fÑkradaki “Taraflar aralarÑnda anlaàarak çalÑàma koàullarÑnÑ her zaman deÜiàtirebilirler.” hükmü hakkÑnda bir açÑklÑk yoktur. Gerekçeye göre, “Bu kanunda benimsenen önemli bir yenilik, iàverene belirli koàullarla…çalÑàma àartlarÑnda esaslÑ deÜiàiklik yapma yetkisinin tanÑnmÑà olmasÑdÑr.” DiÜer EYLÜL ’11 ÜÛ Kanunu m.22 salt usuli bir maddedir, iÛverenin deÙiÛiklikteki amacÍnÍn hukuken yerinde olup olmadÍÙÍ ile ilgilenmez. yandan bir kanun maddesi, bir sistem dahilinde bütündür, içerdiÜi hükümlerin birbirleriyle çeliàmeyecek àekilde yorumlanmasÑ gerekir. Bu tespitler ÑàÑÜÑnda, Þà Kanunu m.22’nin 1. ve 2. fÑkralarÑnÑn birbirinden baÜÑmsÑz olarak deÜerlendirildiÜi ihtimalde, çalÑàma koàullarÑndaki esaslÑ deÜiàikliklerin ilk fÑkradaki yazÑlÑ usulden baàka, ikinci fÑkra uyarÑnca sözlü hatta, zÑmni àekilde ortaya çÑkan bir anlaàma ile yapÑlabileceÜinden söz edilebilir. Çünkü ikinci fÑkrada, sadece anlaàarak deÜiàtirmeden söz edilmekte, bunun àekline bir kÑsÑt getirilmemektedir. Ancak böyle bir yorum tarzÑ, Þà Kanunu m.22’nin gerekçesinde ortaya konulan çalÑàma koàullarÑnda deÜiàikliÜin, iàçi lehine olarak ancak belirli bir usulde yapÑlabilmesi amacÑ ile çeliàmektedir. Bu nedenle her iki fÑkranÑn birlikte deÜerlendirmeye tabi tutulmasÑ, ikinci fÑkradaki anlaàarak deÜiàtirmenin ancak ilk fÑkradaki usul dairesinde mümkün olduÜunun kabulü isabetli olacaktÑr. AslÑnda Þà Kanunu m.22’de 2. fÑkra genel esasÑ ve 1. fÑkra da deÜiàiklik usulünü ortaya koyduÜundan, hükümde ikinci fÑkranÑn ilk fÑkra olarak yer almasÑ gerekirdi23. Ancak çalÑàma koàullarÑnda esaslÑ deÜiàiklik olarak ücretsiz izin uygulamasÑnda iàçinin onayÑnÑn, ister münhasÑran Þà Kanunu m.22/1’deki yazÑlÑ usulde isterse de sözlü ya da zÑmni olabileceÜi kabul edilsin, 4857 sayÑlÑ Kanun ile iàverenin, iàçinin onayÑnÑ almaksÑzÑn çalÑàma koàullarÑnda deÜiàiklik yapabilmesinin yolu kesin olarak kapatÑlmÑàtÑr. Bu çerçevede iàçinin ücretsiz izin önerisini kabul ettiÜini ispat yükü iàverende olup, bu hususu tereddüde yer bÑrakmayacak àekilde ispat etmesi gerekir. DolayÑsÑyla artÑk iàverenin ücretsiz izin teklifinden sonraki süreçte iàçinin dava açmasÑ, ilke olarak ià sözleàmesini feshi olarak deÜerlendirilemez. Bu nedenle inceleme konusu karardaki, “...iàçinin ücretsiz izin süresi içerisinde ücretsiz izin SßCßL uygulamasÑnÑ kabul etmemesi ve daha sonra dava açmasÑ, ià akdinin iàçi tarafÑndan haklÑ sebeple feshedildiÜi sonucu doÜurur...” gerekçesi, 1475 sayÑlÑ Kanun dönemine aittir. Mahkemece, bu gerekçe hakkÑnda YargÑtay 9. Hukuk Dairesi’nin emsal olduÜu belirtilen bir kararÑna atÑfta bulunulmuàsa da, aàaÜÑda inceleneceÜi üzere Yüksek Mahkemenin bu kararÑ, ücretsiz iznin toplu ià sözleàmesi tarafÑ iàçi sendikasÑ ile yapÑlan protokol uyarÑnca uygulandÑÜÑ bir olay hakkÑndadÑr. Þà Kanunu m.22 ile çalÑàma koàullarÑnda esaslÑ deÜiàiklik olarak ücretsiz iznin iàçinin kabulü àartÑna baÜlanmasÑnÑn bir diÜer sonucu, iàverenin ücretsiz izin uygulamasÑndaki amacÑ, bu kapsamda inceleme konusu kararda iàaret edildiÜi üzere kötüniyetli olup olmadÑÜÑnÑn esasa bir etkisi yoktur. Ücretsiz izin gerçekten iàin ve iàyerinin gereklerinden kaynaklansa, geçiciliÜi bakÑmÑndan amacÑna uygun kÑsa bir süre ile sÑnÑrlandÑrÑlsa ve Þà Kanunu m.22/1’deki usulde iàçiye teklif edilse dahi, böyle bir uygulama onayÑ olmayan iàçiyi baÜlamaz24; bunu kabul etmeyen iàçi açÑsÑndan sadece bir öneri olarak kalÑr. Þàverenin, buna raÜmen ücretsiz izni eylemli biçimde uygulamasÑ ià sözleàmesinin haksÑz feshini oluàturur ve ihbar ile kÑdem tazminatÑndan baàka, koàullarÑ varsa iàe iade gündeme gelir. Þàverenin çalÑàma koàullarÑndaki iàçi aleyhine esaslÑ deÜiàiklik usulünün düzenlendiÜi Þà Kanunu m.22 ile amaçlanan, iàveren böyle bir uygulamaya gittiÜinde, 1475 sayÑlÑ Kanun’dan farklÑ olarak fesih riskinin kendisine yüklenmesi ve bu surette ihbar tazminatÑ dÑàÑnda, asÑl olarak ià güvencesi sisteminin bütünlüÜünün saÜlanmasÑdÑr25. Bu anlamda Þà Kanunu m.22 salt usuli bir maddedir, iàverenin deÜiàiklikteki amacÑnÑn hukuken yerinde olup olmadÑÜÑ ile ilgilenmez. DeÜiàikliÜin amacÑ, iàçi tarafÑndan bu kabul edilmeyip iàverence fesih yoluna gidildiÜinde önem arz eder. Þà Kanunu m.22/1’in ikinci cümlesinde bu husus vurgulanmÑàtÑr. Bu nedenle, öÜretideki “...iàverenin ücretsiz izin uygulamasÑnÑn ià akdini feshetme iradesini gizleme amacÑyla yapÑldÑÜÑnÑn hiçbir àekilde söylenemeyeceÜinin açÑk olduÜu bir durumda ücretsiz izne çÑkarma, iàverenin ià akdini feshetmesi 119 EYLÜL ’11 SßCßL olarak deÜil; iàçinin sözleàmeyi haklÑ nedenle feshetmesi olarak yorumlanmalÑ ve iàçinin ihbar tazminatÑ hakkÑnÑn doÜmadÑÜÑ, sadece kÑdem tazminatÑ alacaÜÑnÑn doÜduÜu sonucuna varÑlmalÑdÑr.” görüàüne26 iàtirak edilememiàtir. Buraya kadar tespit edilenler uyarÑnca YargÑtay’Ñn 1475 sayÑlÑ Kanun dönemindeki, iàverenin haksÑz fesih iradesini gizleme amacÑ taàÑmayan, iàyerinin ve iàin gereklerine dayalÑ ve geçici süreli ücretsiz izin uygulamalarÑnÑn iàçi tarafÑndan kabul edilmemesinin, iàçinin haklÑ nedenle bildirimsiz feshi oluàturduÜu içtihadÑnÑn, Þà Kanunu m.22 ile uygulanabilirliÜi kalmamÑàtÑr. ÖÜretide bu konuyla ilgili verilen örnek kararlar, 1475 sayÑlÑ Kanun dönemine aittir. Ancak 4857 sayÑlÑ Kanun yürürlüÜe girdikten sonraki ilk bir kaç yÑlda, 1475 sayÑlÑ Kanun dönemindeki içtihadÑn sürdürüldüÜü görülmektedir (Konusu olayÑn, 4857 sayÑlÑ Kanun’un yürürlük döneminde geçtiÜi davalar hakkÑnda). ÖrneÜin “iàverence 11.07.2003 tarihinde alÑnan ve fesih mahiyetinde kabul edilen ücretsiz izne çÑkarma iàlemi, ekonomik sÑkÑntÑ ve personel giderlerinin bütçenin %30’unu aàma nedenlerine dayandÑÜÑndan, geçerli bir nedendir.”27 Yine, “... davacÑ iàçinin her yÑl bir ay kadar çalÑàmasÑnÑn kayÑtlÑ olmadÑÜÑ görülmektedir. DavacÑnÑn söz konusu ara vermelerinin vize yetersizliÜinden kaynaklanÑp kaynaklanmadÑÜÑ dosya içeriÜinden anlaàÑlamamaktadÑr. Önceki ara vermeler de vize yetersizliÜinden kaynaklanmakta ise, son olarak ücretsiz izne çÑkarÑlmasÑnÑn fesih olarak deÜerlendirilmesi doÜru olmaz. DavacÑnÑn önceki yÑllarda da benzer àekilde çalÑàÑp çalÑàmadÑÜÑ belirlenerek; ücretsiz izne çÑkarÑlmasÑnÑn fesih niteliÜinde olup olmadÑÜÑ saptanmalÑ ve sonucuna göre karar verilmelidir. ßayet, ücretsiz izne çÑkarÑlmanÑn vize yetersizliÜine baÜlÑ olarak önceki yÑllarda da yapÑldÑÜÑ söz konusu ise fesihten söz edilemeyeceÜinden ücretsiz izin süresine ait ücretin hüküm altÑna alÑnmasÑ doÜru olmaz.”28 Bu iki kararÑn dikkati çeken yönü, her ikisinin de kamu iàverenleri hakkÑnda olmasÑdÑr. Ancak YargÑtay’Ñn görece yakÑn tarihli kararlarÑnda, “Dairemizce, iàverenin tek taraflÑ olarak ücretsiz izin uygulamasÑna gitmesi halinde, bunu kabul etmeyen iàçi yönünden uygula120 ma, iàverenin feshi olarak deÜerlendirilmektedir.”29 ve “Ücretsiz izne çÑkarÑlan davacÑ iàçinin bir baàka yerde ià bulmasÑ bu somut hukuki olguyu deÜiàtirmez.”30 görüàü yer almaktadÑr. Bu çerçevede YargÑtay’Ñn 1475 sayÑlÑ Kanun’un àartlarÑna uygun olmakla birlikte, Þà Kanunu m.22’nin açÑk düzenlemesi karàÑsÑnda uygulama kabiliyeti kalmayan içtihadÑndan döndüÜünü ve ücretsiz iznin iàçi bakÑmÑndan baÜlayÑcÑ hale gelmesi için, bu uygulama iàyeri ve iàin gereÜi olsa dahi, iàçinin onayÑ àartÑnÑ aradÑÜÑnÑ söylemek mümkündür. 3. Ücretsiz izin önerisinin reddine raÙmen verilen istifa dilekçesi Buraya kadar tespit edilen bilgilerden hareket edildiÜinde, inceleme konusu olayda, davacÑ iàçinin ià sözleàmesinin ücretsiz izin uygulamasÑ hakkÑnda iàçi sendikasÑ ile bir protokol olmaksÑzÑn 15.12.2008 tarihinde sona erdiÜi kabul edildiÜinde (kararda geçen diÜer tüm àartlarÑn aynÑ olduÜu varsayÑmÑ ile), yerel mahkeme kararÑnÑn isabetli olmadÑÜÑnÑ düàünüyoruz. Mahkeme kararÑnda Þà Kanunu m.22’ye uygun olarak “...taraflarÑn anlaàmasÑ ve iàçinin buna rÑza göstermesi ile iàyerinde ücretsiz izin uygulamasÑ yapÑlabilir. Þàçinin ià koàullarÑndaki aÜÑrlaàmayÑ ya da ücretsiz izin uygulamasÑnÑ reddetme hakkÑ vardÑr.” tespitinden sonra, 1475 sayÑlÑ Kanun dönemindeki uygulamayÑ yansÑtÑr biçimde, “Bu durumda ià akdi iàçi tarafÑndan haklÑ sebeple feshedilmià sayÑlÑr.” görüàü çeliàkilidir. Þà Kanunu m.22’nin açÑk düzenlemesi karàÑsÑnda, çalÑàma àartlarÑnda aleyhe esaslÑ deÜiàiklikler, ister 1. fÑkradaki yazÑlÑ usulde, isterse de bazÑ yazarlar tarafÑndan savunulduÜu üzere, 2. fÑkradan hareketle sözlü ya da zÑmni olsun, onayÑ olmaksÑzÑn iàçiyi baÜlamaz. Kararda devamla, ücretsiz iznin 3 ay süreyle ve stok fazlalÑÜÑ olan bölümlerde çalÑàan 195 iàçiyle sÑnÑrlÑ uygulanmasÑ nedeniyle iàverenin kötüniyetinden söz edilemeyeceÜi belirtilmiàse de, çalÑàma koàullarÑnda esaslÑ deÜiàiklik olarak ücretsiz iznin geçerli nedenlere dayanÑp dayanmamasÑ ve iàverenin iyiniyetli olup olmamasÑ, iàçiyi baÜlayÑcÑlÑÜÑ bakÑmÑndan Þà Kanunu m.22 uyarÑnca esasa etkili deÜildir. DavacÑnÑn ücretsiz izin süresinin sonunu beklemeden, bu uy- EYLÜL ’11 gulamayÑ kabul etmediÜi ve bu konuda imzalÑ beyanda bulunduÜu tespitine karàÑn, iàçinin kabul etmediÜi ve hatta ret iradesini iàverene yazÑlÑ olarak bildirdiÜi durumda, artÑk ücretsiz izin uygulamasÑnÑn yürürlüÜe girdiÜinden, iàçiyi baÜlayÑcÑ hale geldiÜinden söz edilemez. Maddi ve hukuki durum böyle olmakla, iàverenin ücretsiz izin uygulamasÑ önerisinin yazÑlÑ olarak reddedilmesinden hemen sonra verilen yazÑlÑ fesih bildiriminin deÜeri nedir? Bu konuda davacÑ, iàverence kÑdem tazminatÑ ödemesinin istifa dilekçesi verilmesi àartÑna baÜlanarak manevi baskÑ yapÑldÑÜÑnÑ ve bu nedenle kendisi ve diÜer iàçilerin iàveren tarafÑndan dikte ettirilen istifa dilekçelerini topluca verdiklerini iddia etmiàtir. DavalÑ ise, taraflar arasÑndaki ià sözleàmesinin davacÑnÑn fesih bildirimi ile sona erdiÜini ve hak kazandÑÜÑ kÑdem tazminatÑnÑn kendisine ödendiÜini, davacÑnÑn sözleàmeyi fesheden taraf olmakla, ihbar tazminatÑ talep edemeyeceÜini savunmuàtur. Mahkemece, “...istifa dilekçesi verilmemià olsa bile iàçinin ücretsiz izin süresi içerisinde, ücretsiz izin uygulamasÑnÑ kabul etmemesi ve daha sonra dava açmasÑ, ià akdinin iàçi tarafÑndan haklÑ sebeple feshedildiÜi sonucu doÜurur ve davacÑ iàçi yönünden ihbar tazminatÑ hakkÑ doÜmaz.” görüàü bildirilerek, YargÑtay 9. Hukuk Dairesinin emsal olduÜu bildirilen bir kararÑna atÑfta bulunulmuàtur. Yerel mahkemenin bu görüàünün isabetli olmadÑÜÑnÑ düàünüyoruz. Çünkü davacÑ iàçinin ücretsiz izin önerisini kabul etmediÜini iàverene yazÑlÑ olarak bildirdiÜi kararda açÑkça geçmekle, bu uygulamanÑn davacÑ açÑsÑndan baÜlayÑcÑ hale geldiÜinden söz edilemez. Bu nedenle davacÑnÑn ödenmeyen ihbar tazminatÑ için dava açmasÑ, ià sözleàmesini fesih iradesi anlamÑna gelmez. Ücretsiz izin önerisini kabul etmeyen davacÑya kÑdem tazminatÑ ödendiÜi tarih itibariyle, ià sözleàmesinin iàveren tarafÑndan ihbar ve kÑdem tazminatÑna hak kazandÑrÑr biçimde feshedildiÜinin kabulü gerekir. Mahkemece atÑfta bulunulan YargÑtay kararÑ, (ücretsiz iznin, sendika ile yapÑlan bir protokol olmaksÑzÑn uygulandÑÜÑ ihtimalde) somut olay açÑndan emsal olamaz. Çünkü YargÑtay kararÑna konu olayda ücretsiz izin, bir toplu ià sözleàmesi hükmü çerçevesinde iàçi sendikasÑ ile iàveren arasÑnda SßCßL yapÑlan protokol çerçevesinde uygulanmÑàtÑr. Hemen aàaÜÑda ele alÑnacaÜÑ üzere, böyle bir protokole dayanan ücretsiz izin uygulamasÑ, iàverenin tek tek iàçilerin onayÑna baàvurmasÑ àeklindeki bireysel uygulamadan farklÑ bir hukuki rejime tabidir. DiÜer yandan, davacÑnÑn iàverene verdiÜi istifa dilekçesine àüphe ile yaklaàÑlmalÑdÑr. Þàverenin ücretsiz izin önerisini yazÑlÑ àekilde reddeden iàçinin, ayÑ gün istifa ile iàten ayrÑlmasÑ ve özellikle birçok iàçinin bu àekilde topluca hareket ettikleri dikkate alÑndÑÜÑnda, davacÑnÑn manevi baskÑ iddiasÑyla ilgili haklÑ bir àüphe yaratmaktadÑr. Memur hukukuyla ilgili bir kavram olan istifa, ià hukuku uygulamasÑnda iàçinin Þà Kanunu m.17 çerçevesinde bildirimli fesihleri için kullanÑlmaktadÑr. Bu bakÑmÑndan, inceleme konusu kararda istifa teriminin özenli kullanÑlmadÑÜÑ, iàçinin Þà Kanunu m.24/II’ye dayanan haklÑ fesih bildirimi yerine kullanÑldÑÜÑ anlaàÑlmaktadÑr. Ancak uygulama gerçekleri nazara alÑndÑÜÑnda, iàçinin m.24/II’ye dayanan fesihlerinde, bir dava olmaksÑzÑn kÑdem tazminatÑ ödeyen iàveren yok denecek kadar azdÑr; bu nedenle iàçilerin topluca fesih bildiriminde bulunmalarÑnda, iàverenin kÑdem tazminatÑ ödemesi àartÑnÑ ileri sürerek onlarÑ yönlendirdiÜi söylenebilecektir. Þàçilerin ià sözleàmelerini ne Þà Kanunu m.17 ne de m.24/II çerçevesinde feshetme iradelerinin bulunmadÑÜÑnÑn bir baàka göstergesi, kÑdem tazminatÑ ödemesinde iàverence imzalanmasÑ istenen ibranameleri, tümünün ihbar tazminatÑ hakkÑnda àerh düàerek imzalamalarÑdÑr. Özel hukuka hakim olan irade teorisi, ià hukukunda daha bir önem arz eder. Çünkü ià iliàkisinde iàverenin iàçilere karàÑ ekonomik yönden baskÑn rolü, iàçilere birçok olayda gerçek iradelerini yansÑtmayan iàlemler yaptÑrabilmektedir. YargÑtay’Ñn haklÑ olarak belirttiÜi üzere, “Þàçinin istifa dilekçesindeki iradesinin fesada uÜratÑlmasÑ da sÑkça karàÑlaàÑlan bir durumdur, iàverence tazminatlarÑn derhal ödenmesi ve benzeri baskÑlarla iàçiden yazÑlÑ istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve iàçinin buna uymasÑ gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde feshin iàverence gerçekleàtirildiÜi kabul edilmelidir.”31 Somut olayÑn özetlenen àartlarÑ 121 EYLÜL ’11 SßCßL dikkate alÑndÑÜÑnda, davacÑ ve diÜer iàçilerin topluca verdikleri bildirimlerin, fesih iradelerini yansÑtmadÑÜÑ söylenebilecektir. Sonuçta, davacÑnÑn ià sözleàmesinin ücretsiz izin uygulamasÑ hakkÑnda sendika ile bir protokol olmaksÑzÑn 15.12.2008 tarihinde sona erdiÜi kabul edildiÜinde, inceleme konusu karardaki iàçinin haklÑ feshi nedeniyle ihbar tazminatÑ talep edemeyeceÜi görüàüne katÑlmÑyoruz. Ücretsiz izin konulu yazÑlÑ önerinin, iàçi tarafÑndan yine yazÑlÑ olarak reddi üzerine, iàverence kÑdem tazminatÑ ödenmek suretiyle taraflar arasÑndaki ià sözleàmesi feshedildiÜinden, davacÑnÑn ihbar tazminatÑ talep hakkÑnÑn olduÜunun kabulü gerekir. Bu noktada, iàçilerden topluca alÑnan ve irade fesadÑna dayanan fesih bildirimlerine hukuken deÜer verilemeyeceÜi görüàündeyiz. IV. Ücretsiz Üzin Konusunda Sendika ile YapÍlan Protokolün ÜÛçilerin Üradesinin Yerine Geçip GeçemeyeceÙi Sorunu Þnceleme konusu kararda, davacÑ iàçinin iàten ayrÑlma tarihinin hata ile 15.12.2008 yazÑldÑÜÑnÑn, gerçekte ise, kararda özetlenen maddi olay çerçevesinde, iàveren ile iàçi sendikasÑ arasÑndaki ücretsiz izin konulu 25.02.2009 tarihli protokolü takiben, diÜer iàçilerle birlikte iàten ayrÑldÑÜÑnÑn kabulü halinde, ià sözleàmesinin sona erme àekli hakkÑnda yukarÑda yer verilen hukuki deÜerlendirmelerde deÜiàiklik kaçÑnÑlmazdÑr. Kararda, ücretsiz izin uygulamasÑna iliàkin protokolün iàçiler hakkÑnda baÜlayÑcÑlÑÜÑ üzerinde bir deÜerlendirmede bulunulmaksÑzÑn, ücretsiz izin toplu ià sözleàmesindeki àartlar dahilindeki protokol çerçevesinde uygulandÑÜÑndan, iàverenin fesih iradesini gizleme gibi kötüniyetinden söz edilemeyeceÜi tespitine yer verilmiàtir. Yerel mahkeme protokolün baÜlayÑcÑlÑÜÑ hakkÑnda, YargÑtay 9. Hukuk Dairesinin 26.04.2007 tarihli kararÑna atÑfta bulunmakla yetinmiàtir. 1. Hukuki durum Çelik’in 2000 yÑlÑnda yayÑmlanan makalesin122 de, “...ekonomik kriz dönemlerinde uygulanmak üzere, toplu ià sözleàmelerinde ücretsiz izne imkan verecek düzenlemelere rastlanmamaktadÑr.” tespiti yer almaktadÑr. Buradan, ücretsiz iznin bir toplu ià sözleàmesi hükmü ile iàverene yetki verilmesi ya da inceleme konusu karardaki gibi, toplu sözleàmedeki bir hükme dayanÑlarak iàveren ile iàçi sendikasÑ arasÑndaki bir protokol çerçevesinde uygulamasÑnÑn, Türk Þà Hukukunda 2001 yÑlÑ genel ekonomik krizinden sonra baàladÑÜÑ söylenebilecektir. Yazara göre, ekonomik kriz karàÑsÑnda mevzuat deÜiàikliÜi dÑàÑnda baàvurulabilecek en önemli araç toplu ià sözleàmesidir32. ÖÜretide, ücretsiz iznin iàçilerin bireysel onaylarÑ dÑàÑnda, toplu ià sözleàmelerinde bunu düzenleyen bir hüküm varsa, burada öngörülen àartlarda uygulanabileceÜi kabul edilmektedir33. Acaba ücretsiz iznin bir toplu ià sözleàmesi düzenlemesi çerçevesinde uygulandÑÜÑ durumda, bu uygulama, kapsamÑndaki iàçiler hakkÑnda doÜrudan baÜlayÑcÑ mÑdÑr? Yine toplu ià sözleàmesinde iàverene ücretsiz izin hakkÑnda tek taraflÑ bir yetki verilmesi ile bunun toplu ià sözleàmesindeki hükümden hareketle iàveren ile iàçi sendikasÑ arasÑndaki bir protokol çerçevesinde uygulanmasÑ arasÑnda bir fark var mÑdÑr? Demir, “...iàletme gereklerine baÜlÑ olarak belirli bir süre ile sÑnÑrlÑ olarak ‘iàçinin irade özerkliÜi içinde kullandÑÜÑ’ ücretsiz izin uygulamasÑna geçilmesinin de, toplu ià sözleàmeleriyle iàverene tanÑnmasÑnda... yarar vardÑr.” görüàündedir34. Yazar doÜrudan ücretsiz izinler hakkÑnda deÜil, ancak ücretsiz izne iliàkin toplu sözleàme hükümlerini de kapsar àekilde, “... toplu ià sözleàmesinde iàçinin onayÑna gerek duyulmaksÑzÑn veya iàçinin onayÑnÑn toplu ià sözleàmeleriyle alÑnabileceÜi normatif hükümlerin” inceleneceÜinden söz etmiàtir35. Çelik’e göre, “....yararlÑlÑk ilkesi ile güdülen amaç, hizmet akdi ile iàçiye toplu ià sözleàmesi dÑàÑnda saÜlanmÑà veya saÜlanacak olan haklarÑn saklÑ tutulmasÑ suretiyle iàçinin korunmasÑdÑr. Ücretin korunmasÑ her àeyden önce iàçinin korunmasÑ anlamÑ taàÑr. Ancak, özellikle ekonomik kriz dönemlerinde iàyerini ekonomik çöküntüden kurtarmak ve iàçinin iàini koru- EYLÜL ’11 masÑnÑ saÜlamak amacÑyla düzenlenen toplu ià sözleàmesi hükmünün, iàçinin muvafakati koàuluyla, normal zamanda iàçi yararÑna gözüken ücrete iliàkin hizmet akdi hükmü karàÑsÑnda öncelik kazanarak geçerli sayÑlmasÑ gerektiÜi sonucuna varÑlmalÑdÑr”36. Ücretsiz iznin askÑ niteliÜi dikkate alÑndÑÜÑnda, öncelikle bunu ortaya çÑkaran hukuki olgunun saptanmasÑ gerekmektedir. Ücretsiz izin adÑ ve bunun iàlevi, bunun bir nevi izin olduÜu yanÑlgÑsÑna neden olmaktadÑr. YukarÑda vurgulandÑÜÑ üzere (III) ücretsiz iznin arkasÑnda, iàçinin ià görme edimini geçici süre ile engelleyen ancak Þà Kanunu m.24/III’ün kapsamÑna girmeyen bir ifa imkansÑzlÑÜÑ hali vardÑr37. Böyle bir durumda iàçi, iàverenin alacaklÑ temerrüdü hükümleri (BK. m.325, TBK. m.408) çerçevesinde çalÑà(a)madÑÜÑ halde ücrete hak kazanÑr; çünkü alacaklÑ temerrüdünü ortaya çÑkaran nedenler, iàletme rizikosu kapsamÑnda iàverenin sorumluluÜundadÑr38. DolayÑsÑyla ücretsiz iznin hukuki iàlevi, iàverenin alacaklÑ temerrüdüne iliàkin yasa hükümlerinden doÜan sorumluluÜunun kÑsmen ya da tamamen ortadan kaldÑrÑlmasÑdÑr. Ücretsiz izinlere iliàkin Türk Þà Hukukundakine benzer bir tartÑàma, Alman Hukukunda kÑsa çalÑàmalar baÜlamÑnda yapÑlmaktadÑr. Gerçekten her iki hukuk düzenindeki tartÑàmanÑn, hukuki àartlar itibariyle benzerlik arz ettiÜini söylemek hatalÑ olmayacaktÑr. Çünkü Alman Hukukunda iàveren, 4447 sayÑlÑ Kanun ek m.2’den39 farklÑ olarak tek taraflÑ kÑsa çalÑàma kararÑ alamaz, iàçilerin bireysel ya da toplu ià sözleàmeleri ile kollektif onaylarÑnÑn alÑnmasÑ gerekir40. Alman öÜretisinde, iàverenin alacaklÑ temerrüdünü düzenleyen § 615 BGB (BK m.325) hükmünün yedek hukuk kuralÑ olduÜu ve bu nedenle toplu ià sözleàmelerinde iàveren rizikosu esasÑndan ayrÑlan düzenlemelere yer verilebileceÜi, örneÜin ücret ödemesinin sÑnÑrlandÑrÑlabileceÜi kabul edilmektedir41. Alman Federal Þà Mahkemesine göre, toplu ià sözleàmesi özerkliÜi çerçevesinde iàverenin ne zaman ve hangi àartlar dahilinde kÑsa çalÑàma uygulayacaÜÑ, toplu ià sözleàmesi ile düzenleme konusu yapÑlabilir. Ancak uygulanabileceÜi haller, kapsamÑ, SßCßL azami süresi ve diÜer àartlarÑ hakkÑnda somut sÑnÑrlandÑrmalar olmaksÑzÑn iàverene kÑsa çalÑàma uygulamasÑ yetkisi veren toplu ià sözleàmesi hükümleri geçersizdir. Çünkü böyle bir yetki, iàçileri feshe karàÑ koruyucu yasal düzenlemeleri etkisiz bÑrakÑr42. AlacaklÑ temerrüdüne iliàkin yasal düzenleme (§ 615 BGB) yedek hukuk kuralÑ olarak toplu ià sözleàmelerinde düzenleme konusu yapÑlabilirse de, § 615 BGB hükmüne göre iàverende olan iàletme riskinin toplu sözleàme taraflarÑnca bütünüyle iàçilere yüklenmesi mümkün deÜildir43. BK m.325 hükmü nazara alÑndÑÜÑnda, Alman Hukukuyla ilgili tespit edilenlerin Türk Hukuku içinde geçerli olduÜu söylenebilecektir. Gerçekten ücretsiz izin uygulamasÑ ile iàveren rizikosu bütünüyle iàçilere yüklenmià olmaktadÑr44. Konuyu askÑ halinin geçiciliÜi baÜlamÑnda ele alan Süzek, makul süreyi aàan bir ücretsiz izin uygulamasÑnÑn, Þà Kanunu m.24/II e, f hükmündeki ücretin ödenmemesi ve/veya çalÑàma àartlarÑnÑn uygulanmamasÑ halleriyle ilgili emredici hükümlerin özüne dokunulmasÑ sonucunu doÜuracaÜÑ görüàündedir45. Benzer àekilde, iàçinin bireysel onayÑ olmaksÑzÑn uygulanacak bir ücretsiz izinde, iàçinin Þà Kanunu m.24/II e, f hükmündeki fesih hakkÑnÑn bertaraf edildiÜi açÑktÑr. Tüm bu tespitler ÑàÑÜÑnda, ücretsiz izin döneminde sÑfÑr ücret ödemesi öngören toplu ià sözleàmesi hükümlerinin iàçi hakkÑnda doÜrudan baÜlayÑcÑ olmadÑÜÑ, ayrÑca Þà Kanunu m.22/1 uyarÑnca iàçinin onayÑna baàvurulmasÑ gerektiÜi görüàündeyiz. Bu sonuç, hem toplu ià sözleàmesi ile iàverene ücretsiz izin konusunda tek taraflÑ yetki verilen haller için hem de iàçi sendikasÑ ile protokol yapÑlmasÑ àartÑna baÜlandÑÜÑ haller için geçerlidir. Buna karàÑn, toplu ià sözleàmesi hükmü çerçevesinde yarÑm ücret ödemesi gibi ücretin belirli bir oranda ödenmeye devam edildiÜi ücretsiz izinlerin ise, iàçiler hakkÑnda doÜrudan baÜlayÑcÑ olduÜu söylenebilecektir. Þàçi, ià iliàkisinin devamlÑlÑÜÑnÑn saÜlanmasÑ nedeniyle, ücretinin geçici süreyle eksik ödemesine katlamak zorundadÑr. Böyle bir toplu ià sözleàmesi hükmü normatif nitelikte olduÜundan, dolayÑsÑyla iàçinin bu uygulamaya karàÑ haklÑ nedenle bildirimsiz fesih hakkÑ olamaz. 123 EYLÜL ’11 SßCßL 2. YargÍtay uygulamasÍ Konu hakkÑnda YargÑtay kararlarÑna bakÑldÑÜÑnda, Yüksek Mahkemenin ücretsiz iznin toplu ià sözleàmesinde iàverene tek taraflÑ yetki verilmek suretiyle uygulanmasÑnÑ ya da iàçi sendikasÑ ile iàveren arasÑndaki bir protokol çerçevesinde uygulamasÑnÑ, ilke olarak kabul ettiÜi görülmektedir. ÖrneÜin, “Þà yasalarÑnda ücretsiz izin düzenlemesi mevcut deÜildir, bu kavram YargÑtay içtihatlarÑ ile geliàtirilmiàtir. Buna göre taraflarÑn karàÑlÑklÑ anlaàmalarÑ ve Toplu Þà Sözleàmeleri ile ücretsiz izin düzenlemesi getirilmesi mümkündür. Ancak buradaki amaç iàçinin veya iàyerinin zorunlu nedenlerden dolayÑ yapÑlan bir uygulama olup, bunun belirli bir zaman sÑnÑrlamasÑ ile yapÑlmasÑ mümkündür.”46 Yüksek Mahkemenin böyle bir uygulamayÑ hangi àartlarda geçerli gördüÜü ve sÑnÑrlarÑ hakkÑnda tam bir deÜerlendirmeyi içeren bir ilke kararÑ bulunmamaktadÑr. Ancak yayÑmlanan kararlarÑndan bazÑ tespitlerde bulunmak mümkündür. Þnceleme konusu yerel mahkeme ilamÑnda emsal olduÜu bildirilen YargÑtay 9. Hukuk Dairesinin 26.04.2007 tarihli kararÑnda (dipnot 2), iàveren ile iàçi sendikasÑ tarafÑ olduklarÑ toplu ià sözleàmesindeki hükme dayanarak, ekonomik kriz sonucunda iàyerinin ve iàin gerekleriyle ücretsiz izin uygulamasÑ hakkÑnda bir protokol yapmÑàlardÑr. Bu protokol çerçevesinde ücretsiz izni kabul etmeyen iàçiler dava açmÑàlar ve iàveren feshine baÜlÑ kÑdem ve ihbar tazminatÑ talep etmiàlerdir. Yüksek Mahkeme, iàçilerin protokol ertesinde dava açarak ià sözleàmesini haklÑ fesih iradelerini ortaya koyduklarÑnÑ, bu nedenle kÑdem tazminatÑ talep edebileceklerini ancak iàveren feshine baÜlÑ olan ihbar tazminatÑ talep haklarÑnÑn bulunmadÑÜÑ sonucuna varmÑàtÑr47. DolayÑsÑyla YargÑtay’Ñn, iàveren ile iàçi sendikasÑnÑn tarafÑ bulunduklarÑ toplu ià sözleàmesindeki yetkiye dayanarak yaptÑklarÑ ücretsiz izin konulu protokolün iàçileri doÜrudan baÜladÑÜÑ, ayrÑca kabullerinin gerekmediÜi görüàünde olduÜu anlaàÑlmaktadÑr. YargÑtay’Ñn vardÑÜÑ bu sonuca göre, ücretsiz izni düzenleyen hükümlerin toplu ià sözleàmelerinin normatif kÑsmÑndan olduÜu söylenebilecektir. Bu durumda iàçi ücretsiz izne uymakla yükümlü olduÜundan ve dolayÑsÑyla Þà Kanunu m.24/ 124 II kapsamÑnda haklÑ nedenle bildirimsiz fesih hakkÑndan edilemeyeceÜinden, Yüksek Mahkeme kararÑ kendi içinde tutarlÑ olmamaktadÑr. Þàyerinde ücretsiz iznin yürürlüÜe girdiÜi bir ihtimalde, Taàkent’in haklÑ olarak vurguladÑÜÑ üzere, iàçinin daha sonradan ücretinin ödenmediÜini öne sürerek ià sözleàmesini Þà Kanunu m.24/II’ye uygun olarak feshedebilmesi mümkün deÜildir48. Yüksek Mahkemenin önüne gelen bir baàka olayda, iàyerinde yürürlükte bulunan toplu ià sözleàmesinde, ücretsiz iznin ilgili hükümde öngörülen gerekçelerle ve àartlarda iàçi sendikasÑ ile yapÑlacak bir protokol çerçevesinde uygulanabileceÜi düzenlemesi bulunmaktadÑr. Buna raÜmen iàveren, toplu ià sözleàmesi hükmünü dikkate almaksÑzÑn ve ayrÑca Þà Kanunu m.22/1’deki usule uymaksÑzÑn, iàyerinde 2 ay ücretsiz izin uygulamÑàtÑr. Bu uygulamaya karàÑ dava aàan iàçi sendikasÑ, iàverenin ücretsiz izin iàleminin iptaline karar verilmesini talep etmià; iàveren ise, ücretsiz iznin iàçilerle yapÑlan sözleàmeler çerçevesinde uygulandÑÜÑnÑ savunmuàtur. YargÑtay, “...toplu ià sözleàmesi bulunan bir iàyerinde, toplu ià sözleàmesinin yürürlük süresince, toplu ià sözleàmesinden yararlanan iàçiler ile toplu ià sözleàmesine aykÑrÑ àekilde yapÑlan hizmet akitlerine deÜer verilemez.” àeklindeki haklÑ tespitinden sonra, çeliàkili biçimde iki aylÑk sürede iàçilerin ücretsiz izne karàÑ çÑkmayarak bu uygulamayÑ örtülü biçimde kabul ettikleri gerekçesiyle davanÑn reddi gerektiÜi sonucuna varmÑàtÑr49. KararÑ inceleyen ßahlanan, kararda bir yandan iàçiler ile toplu ià sözleàmesine aykÑrÑ olarak yapÑlan bireysel sözleàmelerin geçerli olmadÑÜÑ gerekçesiyle iàverenin savunmasÑ reddedilirken, diÜer yandan iàverence uygulanan ücretsiz izne iàçilerin itiraz etmediÜi ve dolayÑsÑyla geçerli olduÜu sonucuna varÑlmÑà olmasÑnÑn çeliàki oluàturduÜunu vurgulamÑàtÑr çünkü ià sözleàmesini deÜiàtiren bireysel bir sözleàmenin toplu ià sözleàmesine aykÑrÑlÑÜÑ açÑsÑndan, bunun yazÑlÑ olarak kararlaàtÑrÑlmasÑ ile doÜrudan eylemli biçimde uygulanmasÑ arasÑnda bir fark yoktur. Yazara göre, “... iàyerinde bir toplu ià sözleàmesi bulunmasÑ halinde, taraflarÑn açÑk veya zÑmni kabulü ile gerçekleàtirdikleri ücretsiz izin uygulamasÑnÑ, EYLÜL ’11 toplu ià sözleàmesinde bu yolda açÑk bir engelleyici hüküm bulunmamak kaydÑyla toplu ià sözleàmesine aykÑrÑ bir hizmet akdi hükmü koymak àeklinde deÜil; Þà K. md. 22/son fÑkranÑn bir uygulamasÑ olarak kabul etmek daha isabetli bir yorum tarzdÑr.”50 Ücretsiz izin konulu toplu ià sözleàmesi hükmünün normatif nitelikte olduÜunun kabulü halinde, ßahlanan tarafÑndan vurgulandÑÜÑ àekilde kararda dayanÑlan gerekçeler ciddi çeliàki oluàturmaktadÑr. Yüksek Mahkemenin kararÑ bir ihtimalde çeliàki oluàturmaz; o da, iàyerinde ücretsiz izin uygulamasÑnÑn iàveren ile iàçi sendikasÑnÑn öngörülen àartlarda yapacaklarÑ bir protokole baÜlandÑÜÑ toplu ià sözleàmesi hükümlerinin, normatif deÜil, borçlar hukukuna iliàkin kÑsmÑna girdiÜinin kabulü halindedir. Bu sonuç ise, konuyla ilgili yukarÑda tespit edilen içtihadÑ ile çeliàir. YargÑtay’Ñn konuyla ilgili son kararÑ, ücretsiz izin uygulamasÑnÑn toplu ià sözleàmesi ile bir protokol yapÑlmasÑ àartÑna baÜlanmadÑÜÑ, bu konuda iàverene tek taraflÑ yetki verildiÜi bir olaya iliàkindir: “DavalÑ iàveren tarafÑndan davacÑ iàçinin iàe gelmemeyi alÑàkanlÑk haline getirdiÜinin anlaàÑlmasÑ nedeni ile uyarÑlmasÑna ve 2005 yÑlÑ Toplu ià sözleàmesinin 27. maddesine istinaden 1 ay ücretsiz izne ayrÑlmasÑna karar verildiÜi anlaàÑlmaktadÑr. Dosyaya sunulan Toplu Þà Sözleàmesinin 27. maddesinin son cümlesi ile iàverenin isterse iàçiye 90 gün ücretsiz izin verebileceÜi hükmü getirilmiàtir. Toplu Þà Sözleàmeleri taraflarÑn özgür iradeleri ile gerçekleàtirilmià ve özerkliÜi dikkate alÑndÑÜÑnda uyulmasÑ gerekirse de, haklarÑn denkliÜinin Medeni Kanunun 2. maddesi çerçevesinde deÜerlendirilmesi gerekir. Þàçi, ücreti ile geçinen kiàidir. Keyfi olarak ücretsiz izne çÑkartÑlmasÑ ià hukuku tarafÑndan korunmaz. Þlgili yazÑda her ne kadar iàçinin devamsÑzlÑk yaptÑÜÑ belirtiliyor ise de, bunun karàÑlÑÜÑ yasalarda ve toplu ià sözleàmelerinde bulunmaktadÑr. Öte yandan toplu ià sözleàmesinin 27. maddesinde iàçinin izne kendi isteÜi ile ayrÑlmasÑ sebebe baÜlanmÑà ise de, iàvereninki keyfi bÑrakÑlmÑàtÑr. Bu durum edimler dengesini bozacak niteliktedir. Somut olayda davacÑ 14 yÑllÑk bir iàçidir. Þàveren tarafÑndan keyfi olarak ücretsiz izne çÑkartÑlmasÑ, davacÑ iàçi yönünden haklÑ fesih sebebidir.”51 SßCßL Kararda, somut olay baÜlamÑnda ilgili toplu ià sözleàmesi hükmünün iàçi açÑsÑndan baÜlayÑcÑ olmadÑÜÑ àeklinde yer verilen gerekçeler isabetli olmakla birlikte, iàverence bu hükme dayalÑ olarak uygulanan ücretsiz iznin iàçi açÑsÑndan Þà Kanunu m.24/II kapsamÑnda haklÑ fesih nedeni oluàturduÜu görüàüne katÑlamÑyoruz. Çünkü ilgili toplu sözleàme hükmünün kötüye kullanÑldÑÜÑnÑn kabulü halinde, iàverence uygulanan ücretsiz izin, hukuken haksÑz fesih niteliÜindedir. Buna göre, iàçi açÑsÑndan bir haklÑ fesih nedeninden deÜil, ihbar ve kÑdem tazminatÑna hak kazandÑran bir iàveren feshinden söz edilir. 3. Ünceleme konusu karar Somut olayda davacÑ iàçinin ià sözleàmesinin, iàveren ile iàçi sendikasÑ arasÑndaki ücretsiz izin konulu 25.02.2009 tarihli protokolü takiben, diÜer iàçilerle birlikte ücretsiz izni kabul etmemesi üzerine sona erdiÜinin kabulü halinde, inceleme konusu yerel mahkeme kararÑ, YargÑtay’Ñn konuyla ilgili içtihadÑna uygundur. YukarÑda tespit edilen nedenlerle (IV, 1) BK m.325 (TBK m.408) uyarÑnca iàverende bulunan iàletme rizikosunun bütünüyle iàçilere yüklenmesi sonucunu doÜuran ücret izin uygulamasÑnÑn, iàçilerin bireysel kabullerine baÜlÑ olduÜu, toplu ià sözleàmesinde iàverene tanÑnan yetki ya da iàçi sendikasÑ ile yapÑlan bir Protokol çerçevesinde uygulanan ücretsiz izinlerin iàçiler hakkÑnda doÜrudan baÜlayÑcÑ bulunmadÑÜÑ görüàüyle, YargÑtay’Ñn içtihadÑna katÑlamÑyoruz. YargÑtay bu uygulamasÑ ile dolaylÑ olarak ià güvencesi hükümlerini iàlevsiz hale getirmektedir. Çünkü ücretsiz izin uygulamasÑ ile iàveren rizikosunu bertaraf eden iàveren, feshe baÜlÑ külfetlerden kurtulmuà olmaktadÑr. V. Sonuç Ekonomik krizlerin gölgesinde geçen 1990 ve 2000’li yÑllarda, ià hukukunun en güncel konularÑndan birisi olan ücretsiz izinler, bir yandan iàçilerin iàlerini korumalarÑnÑ temin ederken, diÜer yandan iàçilerin ücretinden fedakarlÑkta bulunmasÑnÑ gerektirmektedir. AmacÑ dikkate alÑndÑÜÑnda iàçilerin böyle bir fedakarlÑkta bulunmalarÑ gerektiÜi söylenebilecekse de, ücretin iàçi açÑsÑndan vazgeçilmezliÜi göz 125 EYLÜL ’11 SßCßL ardÑ edilemez. Bu nedenle ücretsiz izin uygulamasÑnÑ gerektiren hallerde, iàverenin iàletme rizikosunun iàçilere tamamÑyla yüklenmesi yerine, her iki taraf arasÑnda makul bir dengede paylaàtÑrÑlmasÑ gerekir. Bu ise, ancak kÑsa çalÑàma kurumunu iàlevsel hale getirecek deÜiàikliklerin yapÑlmasÑ ile mümkündür. Çünkü kÑsa çalÑàmanÑn iàler hale getirildiÜi durumda, ücretsiz izin uygulamasÑna fiilen ihtiyaç kalmayacaktÑr. Bu yolda en somut adÑm ise, kÑsa çalÑàmalarda ödeneÜe hak kazanma için, iàsizlik sigortasÑndan farklÑ olarak, ilave àart aranmamasÑ olacaktÑr. DÜPNOTLAR 1 Þnceleme konusu yerel mahkeme ve bunu onayan YargÑtay kararÑ yayÑmlanmamÑàtÑr. KararlarÑ temin eden Sn. Av. Mesut Ulusoy’a teàekkür ederim. 2 Karar, ÇalÑàma ve Toplum, 2007/4, S. 15, s. 263-264’de yayÑmlanmÑàtÑr. 3 Ücretsiz iznin amacÑ ve özellikle fesihleri önleme iàlevi hakkÑnda bkz. Çelik, Nuri: Ekonomik Krizde Toplu Þàçi ÇÑkarmayÑ Önleyici Çözüm ArayÑàlarÑ, Prof. Dr. Turhan Esener’e ArmaÜan, Ankara 2000, s. 433; Taàkent, Savaà: Þà Sözleàmesinin AskÑya AlÑnmasÑ ve Ücretsiz Þzin UygulamasÑ, Sicil, S. 3, Eylül 2006, 20 vd; Eyrenci, Öner: Türk Hukukunda Ücretsiz Þzinler, Þstanbul Barosu ÇalÑàma Hukuku Komisyonu Bülteni, S. 5, Þstanbul 2001, s. 39; Süzek, Sarper: Þà Hukuku, Yenilenmià 4. BasÑ, Þstanbul 2008, 433 vd; Uàan, M. Fatih: Þàverenin Þàçisini Ücretsiz Þzne ÇÑkarma Yetkisi ve SonuçlarÑ (YargÑtay 9. Hukuk Dairesinin Bir KararÑ Üzerine DeÜerlendirme), Prof. Dr. M. Kemal OÜuzman’Ñn AnÑsÑna ArmaÜan, Þstanbul 2000, s. 1213 vd; Baàterzi, Süleyman: Türkiye’de Feshe KaràÑ Koruma Hukuku Reformunun Sosyal Hukuk ve Þstihdam Üzerine Etkileri, Ankara Hukuk Fakültesi Dergisi, 2005, C. 54, S. 3, s. 63 vd; Engin, Murat: Þàletme Gerekleri ile Fesih ve Ücretsiz Þzin, YargÑtay Karar DeÜerlendirmesi, Legal ÞHSGHD, Nisan-Haziran 2004, S. 2, s. 541. 4 KÑsa çalÑàma ilk olarak 4857 sayÑlÑ Kanun’un 65. maddesi olarak düzenlenmiàken, 15.05.2008 tarih ve 5763 sayÑlÑ Kanun m.18 ile bu hüküm yürürlükten kaldÑrÑlmÑà ve benzeri içerikte bir düzenleme, 4447 sayÑlÑ Þàsizlik SigortasÑ Kanunu ek m.2 olarak yürürlüÜe konmuàtur. 5 KÑsa çalÑàma uygulamasÑnÑn zorlayÑcÑ sebepler dÑàÑnda, sadece genel ekonomik kriz halleriyle sÑnÑrlandÑrÑlmasÑ, bunun uygulanmasÑnÑ adeta imkansÑz hale getirmià, kurum ile beklenen yarar elde edilememiàtir. Bu nedenle kÑsa çalÑàma, Torba Kanun olarak bilinen 13.02.2011 tarih ve 6111 sayÑlÑ Kanun m.73 ile yeniden düzenlenmià, genel ekonomik kriz dÑàÑnda, sektörel veya bölgesel kriz hallerinde de kÑsa çalÑàma uygulanabilmesi kabul edilmiàtir. 6 Süzek, s. 434; Alp, Mustafa: Þà Sözleàmesinin DeÜiàtirilmesi, Ankara 2005, s. 229; Uàan, M. Fatih: 4857 SayÑlÑ Þà YasasÑ’nÑn 22. Maddesi Çerçevesinde DeÜiàiklik Feshi, ÇalÑàma ßartlarÑnda EsaslÑ DeÜiàiklik ve Uygulama SorunlarÑ, Dokuz Eylül 126 Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Özel SayÑ, Prof. Dr. NarmanlÑoÜlu’na ArmaÜan, Þzmir 2009, s. 225 vd. 7 Engin, s. 540. 8 Süzek, s. 438, 439-440; Taàkent, 23, 27; Engin, s. 543-544; Alp, 229-231; Demir, Fevzi: Toplu Þà Sözleàmesi Þle Þàçinin OnayÑnÑn Önceden AlÑnmasÑ, Sicil, Haziran 2006, S. 2, s. 109; Uàan, EsaslÑ DeÜiàiklik, s. 231. 9 YargÑtay 9. Hukuk Dairesi, 27.04.1998, E.1997/5112, K.1998/7778 (Karar ve incelemesi için bkz. Uàan, Ücretsiz Þzne ÇÑkarma Yetkisi, s. 1213 vd.). Benzer yönde, YargÑtay 9. Hukuk Dairesi, 08.11.2004, E.2004/7127, K.2004/25124: “DavacÑ iàçinin rÑzasÑ ve yazÑlÑ muvafakati bulunmadan iàverence davacÑnÑn tek taraflÑ ücretsiz izne çÑkarÑlmasÑ eylemli bir fesih olup, dairemizin yerleàik içtihatlarÑna göre bu durum davacÑ iàçi açÑsÑndan ià akdinin haksÑz fesih halini oluàturur ve iàçi ihbar tazminatÑna da hak kazanÑr.” (www. legalbank.net) 10 YargÑtay 9. Hukuk Dairesi, 06.12.2000, E.2000/13381, K.2000/18384 (Kamu-Þà: ÇalÑàma HayatÑ Þle Þlgili YargÑtay KararlarÑ 2000-2005, Ankara 2006, s. 262). 11 Engin, s. 542. 12 Taàkent, s. 24-25. 13 Taàkent, s. 26. 14 Þàverenin çalÑàma koàullarÑnda iàçi aleyhine esaslÑ deÜiàikliklerinin 1475 sayÑlÑ Þà Kanunu açÑsÑndan deÜerlendirilmesi için bkz. Süzek, s. 597; Baàterzi, s. 61; Uàan, EsaslÑ DeÜiàiklik, s. 211-212. 15 Süzek, s. 437; Alp, s. 228; Engin, 541. 16 YargÑtay 9. Hukuk Dairesi, 27.04.1998, E.1997/5112, K.1998/7778, Uàan, Ücretsiz Þzne ÇÑkarma Yetkisi, s. 1213. 17 Taàkent, s. 26. 18 “4857 sayÑlÑ Þà Kanununun 22.maddesinde çalÑàma koàullarÑnda esaslÑ deÜiàiklik sebebiyle iàçinin ià sözleàmesini haklÑ olarak feshedebileceÜi öngörülmemiàtir. AnÑlan yasal düzenleme ile eski yasa döneminde olduÜu gibi iàçiyi feshe zorlayarak ihbar tazminatÑ ödememenin önüne geçilmek istenmiàtir. Þàyerindeki sendikal örgütlenme süreci, üye iàçilerin ià sözleàmelerinin fesih edilmesi, davacÑnÑn görev yerinin deÜiàtirilmeye çalÑàÑlmasÑ gibi geliàmeler dikkate alÑndÑÜÑnda görev deÜiàikliÜini kabul etmeyen davacÑnÑn ià sözleàmesinin iàverence haksÑz olarak fesih edildiÜi anlaàÑlmaktadÑr. Mahkemenin de kabulünde olduÜu üzere iàveren ià àartlarÑnda esaslÑ deÜiàikliÜe giderek baskÑ feshi sonucu iàçiyi ià sözleàmesini sona erdirmeye yöneltmeye çalÑàmÑàtÑr. Þhbar tazminatÑndan kurtulmak amacÑ da görülmektedir. Bu durum hukuk tarafÑndan korunmaz. Þhbar tazminatÑnÑn kabulü gerekirken reddi hatalÑdÑr.” (YargÑtay 9. Hukuk Dairesi, 10.12.2010, 22895/37240, KazancÑ Mevzuat ve Þçtihat Bilgi BankasÑ). 19 Engin, s. 543. 20 Karar ve deÜerlendirmesi için bkz. ßahlanan, Fevzi: Ücretsiz Þzin (Karar Þncelemesi), Tekstil Þàveren, AralÑk 2007, S. 330 (Hukuk 19), s. 2 vd. Benzer yönde, YargÑtay 9. Hukuk Dairesi, 30.03.2006, E.2005/28789, K.2006/8012, ÇalÑàma ve Toplum, 2006/3, S. 10, s. 185. 21 Süzek, s. 434; Alp, s. 229; Uàan, DeÜiàiklik Feshi, s. 230; Demir, s. 109. EYLÜL ’11 22 Taàkent, s. 22. AynÑ yönde Ekonomi, Münir: Þàyerinin KapatÑlmasÑ, Þà Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Türk Milli Komitesi 30. YÑl ArmaÜanÑ, Ankara 2006, s. 436-437. ßahlanan, çalÑàma koàullarÑnda esaslÑ deÜiàiklik olarak ücretsiz izin uygulamasÑnÑn Þà Kanunu m.22/1’deki yazÑlÑ usule tabi olduÜu ancak bu düzenlemenin uygulamanÑn ihtiyaçlarÑna tam olarak cevap vermemesi nedeniyle isabetli olmadÑÜÑ görüàündedir. Yazara göre, “özellikle çalÑàma àartlarÑnda yapÑlan esaslÑ bir deÜiàikliÜe hiçbir àekilde itiraz etmeyen ya da iàçinin davranÑàÑnÑn zÑmni bir kabul anlamÑna geldiÜinden kuàku duyulmayan hallerde, iàçinin daha sonra söz konusu deÜiàikliÜe dayanarak hak talep etmesi, açÑkça bir hakkÑn kötüye kullanÑlmasÑ olarak nitelenebilecek bir davranÑà biçimi olabilmektedir.” (ßahlanan, s. 3). 23 Ancak YargÑtay’Ñn yakÑn tarihli bazÑ kararlarÑndan, görüàünü deÜiàtirdiÜini söylemek mümkündür. Ücretsiz iznin iàyerindeki iàçilerin iki gruba ayrÑlÑp birer hafta ara ile çalÑàmalarÑ àeklinde uygulanmak istendiÜi bir davada, çalÑàma koàullarÑnda iàçi aleyhine esaslÑ deÜiàikliÜin Þà Kanunu m.22/1 uyarÑnca ancak iàçinin yazÑlÑ kabulü ile baÜlayÑcÑ hale geleceÜi tespit edildikten sonra, “Dosya içeriÜine göre davalÑ iàverence ekonomik nedenlerle iàçiler ikiye bölünerek, bir grubun bir hafta, diÜer grubun ise sonraki hafta çalÑàacaÜÑ yönünde bildirimde bulunduÜu anlaàÑlmaktadÑr…iàçiye birer hafta ara ile ücretsiz izin teklifi ià àartlarÑnda esaslÑ deÜiàiklik mahiyetindedir. DavalÑ iàverence 4857 sayÑlÑ Þà Kanununa uygun bir uygulama yapÑlmamÑàsa da...” (YargÑtay 9. Hukuk Dairesi, 18.01.2010, E.2009/25569, K.2010/36, ÇalÑàma ve Toplum, 2010/2, S. 25, s. 327-329). 24 Taàkent, s. 23, 27; Süzek, s. 438, 439-440; Alp, s. 229-231; Engin, s. 543-544; Uàan, EsaslÑ DeÜiàiklik, s. 232. 25 Süzek, s. 597; Engin, s. 541. 26 ßahlanan, s. 3-4. 27 Benzer yönde, YargÑtay 9. Hukuk Dairesi, 29.12.2003, E.2003/22915, K.2003/22947 (Þàveren, Ocak 2004, s. 18-19). 28 YargÑtay 9. Hukuk Dairesi, 21.11.2005, 34460/36797 (ÇalÑàma ve Toplum, 2006/2, S. 9, s. 218-219). 29 ÖrneÜin YargÑtay 9. Hukuk Dairesi, 27.04.2009, E.2007/37443, K.2009/11740; 01.03.2010, E.2008/17246, K.2010/5405 (KazancÑ Mevzuat ve Þçtihat Bilgi BankasÑ). 30 YargÑtay 9. Hukuk Dairesi, 04.12.2008, E.2007/31333, K.2008/33412 (ÇalÑàma ve Toplum, 2009/2, S. 21, s. 259260). 31 YargÑtay 9. Hukuk Dairesi, 04.11.2010, 28784/35580, ÇalÑàma ve Toplum, 2011/3, S. 30, 422-426. 32 Çelik, s. 429 ve dn. 7’de anÑlan yazarlar, 434. SßCßL Däubler, Wolfgang, 2. Auflage, Baden-Baden 2006, § 1 TVG, Rn. 476; Löwisch, Manfred/ Rieble, Volker: Tarifvertragsgesetz, 2. Auflage 2004, § 1 TVG, Rn. 838. 39 Türk ià hukukunda ücretsiz izin uygulamasÑ için iàçilerin rÑzasÑnÑn gerekmediÜi hakkÑnda bkz. Baàterzi, s. 65; Süzek, s. 743. 40 Cohnen, Karl-Dietmar / Röger, Hendrik: Kurzarbeit als Antwort auf kurzfristig auftretende Konjunkturschwächen – Arbeitsrechtliche und Sozialversicherungsrechtliche Grundlagen, Betriebs Berater, 2009, 47; Däubler/Winter, § 1, Rn. 530. 41 ErfK/Franzen, Erfurter Kommentar zum Arbeitsrecht (Hrsg. Glöge, R.M./Preis, U./Schmidt, I.), 9., neu bearbeitete Auflage, München 2009, § 1 TVG, Rn. 57; Löwisch/Rieble, § 1, Rn. 838; Däubler/Winter, § 1, Rn. 476. 42 BAG, 27.01.1994, 6 AZR 541/93, Neue Zeitschrift für Arbeitsrecht, 1995, s. 134. Konu hakkÑnda bkz. ErfK/Franzen, § 1 TVG, Rn. 69; Cohnen/Röger, 47; Däubler/Winter, § 1, Rn. 530 dn. 1256; Löwisch/Rieble, § 1, Rn. 838. 43 Löwisch/Rieble, § 1, Rn. 838 ve burada anÑlan Staudinger/ Richardi. Benzer yönde Däubler/Winter, § 1, Rn. 476. 44 Süzek, s. 433-434. 45 Süzek, s. 436. 46 YargÑtay 9. Hukuk Dairesi, 05.04.2007, 1324/9484 (Legalbank). 47 Benzer àekilde, “DavacÑnÑn çalÑàtÑÜÑ iàyerinin ekonomik darboÜaza girmesi, fabrika faaliyetlerinin geçici olarak durmasÑ üzerine toplu ià sözleàmesinin 20/e maddesi gereÜince iàçi sendikasÑ yetkilileri ile iàveren arasÑnda 7.7.2006 tarihli protokol yapÑldÑÜÑ, bu protokol gereÜi ücretsiz izini kabul etmeyen iàçilerin dava açarak fesih iradelerini ortaya koyduklarÑ, bu sebeple kÑdem tazminatÑ isteÜinin hüküm altÑna alÑnmasÑ yerinde ise de akdi haklÑ olarak fesheden tarafÑn ihbar tazminatÑ talep edemeyeceÜi sonucuna varÑldÑÜÑndan ihbar tazminatÑ isteÜinin reddi gerekirken kabulü hatalÑ olup bozmayÑ gerektirmiàtir.” YargÑtay 9. Hukuk Dairesi, 17.04.2008, E.2007/16061, K.2008/9035 (Legalbank). 48 Taàkent, s. 26. Aksine, ià sözleàmesi askÑya alÑnmÑà olsa dahi iàçinin Þà Kanunu m.24/II kapsamÑnda her zaman fesih hakkÑnÑn bulunduÜu hakkÑnda Baàterzi, s. 76. 49 YargÑtay 9. Hukuk Dairesi, 10.10.2006, 24775/26831 (Karar ve incelemesi için bkz. ßahlanan, s. 3). 50 ßahlanan, s. 3. 51 YargÑtay 9. Hukuk Dairesi, 07.10.2008, E.2007/27250, K.2008/25924 (Legalbank). 33 Taàkent, s. 22; Çelik, s. 433-434 ve dn. 22’de anÑlan yazarlar; Demir, s. 110; Uàan, Ücretsiz Þzne ÇÑkarma Yetkisi, s. 1215-1216. 34 Demir, s. 110. 35 Demir, s. 100. 36 Çelik, s. 431. 37 Süzek, s. 429-430; Taàkent, s. 21, Eyrenci, s. 40 vd. 38 Winter, Regine: Kommentar zum Tarifvertragsgesetz, Hrsg. 127 EYLÜL ’11 SßCßL Av. Zekeriya SANCI Mahalli Üdareler Kamu ÜÛveren SendikasÍ (MÜKSEN) Genel Sekreter YardÍmcÍsÍ AralÍklÍ ÇalÍÛmalarda Bildirim Süresinin Belirlenmesi xxxxx T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAÜRESÜ Esas No : 2009/46209 Karar No : 2010/19769 Tarihi : 22.06.2010 DAVA DavacÑ, ihbar, kÑdem tazminatÑ alacaklarÑnÑn ödetilmesine karar verilmesini istemiàtir. Yerel mahkeme, isteÜi hüküm altÑna almÑàtÑr. Hüküm süresi içinde davacÑ avukatÑ tarafÑndan temyiz edilmià olmakla, dava dosyasÑ için Tetkik Hâkimi .... tarafÑndan düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereÜi konuàulup düàünüldü: KARAR 1. Dosyadaki yazÑlara toplanan delillerle kararÑn dayandÑÜÑ kanuni gerektirici sebeplere göre, davacÑnÑn aàaÜÑdaki bendin kap- 128 samÑ dÑàÑnda kalan temyiz itirazlarÑ yerinde deÜildir. 2. DavacÑ ihbar tazminatÑ talep etmià, mahkemece aralÑklÑ çalÑàmalar sebebiyle son dönem 8 ay 20 günlük çalÑàma süresine göre hesaplanan tutarÑn kabulüne karar verilmiàtir. KararÑ davacÑ vekili temyiz etmiàtir. Þhbar tazminatÑ konusunda taraflar arasÑnda uyuàmazlÑk söz konusudur. Þà sözleàmesi, taraflara sürekli olarak borç yükleyen bir özel hukuk sözleàmesi olsa da, taraflardan her hangi birinin ià sözleàmesini bozmak için karàÑ tarafa yönelttiÜi irade açÑklamasÑyla iliàkiyi sona erdirmesi mümkündür. Fesih hakkÑ, ià sözleàmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldÑrabilme yetkisi veren bozucu yenilik doÜuran ve karàÑ tarafa yöneltilmesi gereken bir haktÑr. EYLÜL ’11 Maddede düzenlenen bildirimli fesih belirsiz süreli ià sözleàmeleri için söz konusudur. Baàka bir anlatÑmla belirli süreli ià sözleàmelerinde fesheden tarafÑn karàÑ tarafa bildirimde bulunarak önel tanÑmasÑ gerekmez. Þàçinin belirli süreli ià sözleàmesiyle tam süreli kÑsmi süreli olarak ya da çaÜrÑ üzerine hatta takÑm sözleàmesi ile çalÑàmasÑ arasÑnda bildirim öneli tanÑnmasÑ gerekliliÜi yönünden bir fark bulunmamaktadÑr. Ancak deneme süreli ià sözleàmesinde karàÑ tarafa bildirim öneli tanÑnmasÑna gerek yoktur. Fesih bildirimi, bir yenilik doÜuran hak niteliÜini taàÑdÑÜÑndan ve karàÑ tarafÑn hukuki alanÑnÑ etkilediÜinden açÑk ve belirgin biçimde yapÑlmalÑdÑr. Yine aynÑ nedenle kural olarak àarta baÜlÑ fesih bildirimi geçerli deÜildir. Fesih bildiriminde “fesih” sözcüÜünün bulunmasÑ gerekmez. Fesih iradesini ortaya koyan ifadelerle eylemli olarak iàe devam etmeme hali birleàirse bunun fesih anlamÑna geldiÜi kabul edilmelidir. Bazen fesih iàverenin olumsuz bir eylemi àeklinde de ortaya çÑkabilir. Þàçinin iàe alÑnmamasÑ, otomatik geçià kartÑna el konulmasÑ buna örnek olarak verilebilir. Dairemizce, iàverenin tek taraflÑ olarak ücretsiz izin uygulamasÑna gitmesi halinde, bunu kabul etmeyen iàçi yönünden uygulama, iàverenin feshi olarak deÜerlendirilmektedir. Mevsimlik ya da vizeli yönünden ise, askÑ süresinin bitiminde veya mevsim baàlangÑcÑnda iàçinin iàe çaÜÑrÑlmamasÑ, Dairemizce iàverenin feshi olarak deÜerlendirilmektedir (YargÑtay 9.HD. 18.4.2006 gün 2006/4823 E, 2006/10605 K.). Fesih bildiriminin yazÑlÑ olarak yapÑlmasÑ, 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 109. maddesinin bir sonucudur. Ancak yazÑlÑ àekil àartÑ, geçerlilik koàulu olmayÑp ispat àartÑdÑr. Fesih bildirimi karàÑ tarafa ulaàtÑÜÑ anda sonuçlarÑnÑ doÜurur. Ulaàma, muhatabÑn hâkimiyet alanÑna girdiÜi andÑr. Fesih bildirimi karàÑ tarafa ulaàmasÑ ile SßCßL sonuçlarÑnÑ doÜurur ve bundan tek taraflÑ olarak dönülemez. Dairemizce, daha önce verilen kararlarda, derhal yapÑlan fesihlerde henüz ihbar tazminatÑ ödenmemiàken ve yine ihbar öneli içinde iàçinin emeklilik baàvurusu hali, iàçinin emeklilik suretiyle feshi olarak deÜerlendirilmekteydi. Bu halde iàçi ihbar tazminatÑna hak kazanamaz ise de, kamu kurumlarÑ bakÑmÑndan kÑdem tazminatÑ hesabÑnda daha önce borçlanmÑà olduÜu askerlik süresinin dikkate alÑnmasÑ gerekmekteydi. Kamu kurumu iàyerleri bakÑmÑndan askerlik borçlanmasÑnÑn kÑdem tazminatÑna yansÑtÑlmasÑ noktasÑnda iàçi lehine olarak deÜerlendirilebilecek bu husus, iàçinin ihbar tazminatÑna hak kazanamamasÑ yönüyle de iàçinin aleyhinedir. Dairemizin, derhal feshin ardÑndan önel içinde iàçinin emeklilik için dilekçe vermesi halinde feshin iàçi tarafÑndan gerçekleàtirildiÜi görüàü, iàe iadeyle ilgili ià güvencesi hükümleri de dikkate alÑndÑÜÑnda 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun sistematiÜine uygun düàmemektedir. Gerçekten açÑklanan çözüm tarzÑnda iàveren feshi yerine iàçinin emeklilik sebebiyle feshine deÜer verildiÜinden, iàçi ià güvencesinden de mahrum kalmaktadÑr. Bu nedenle, iàverenin derhal feshinin ardÑndan, iàçinin ihbar tazminatÑ ödenmediÜi bir anda yaàlÑlÑk aylÑÜÑ için tahsiste bulunmasÑnÑn iàveren feshini ortadan kaldÑrmayacaÜÑ düàünülmektedir. Dairemizce, konunun bütün yönleriyle ve yeniden deÜerlendirilmesi sonucu, iàverence yapÑlan feshin ardÑndan ve henüz ihbar tazminatÑ ödenmediÜi bir sÑrada iàçinin emeklilik için baàvurusunun iàçinin emeklilik sebebiyle feshi anlamÑna gelmeyeceÜi sonucuna varÑlmÑàtÑr. Dairemizin 2008 yÑlÑnda vermià olduÜu kararlar bu doÜrultudadÑr (YargÑtay 9.HD. 26.6.2008 gün 2007/24004 E, 2008/17671 K.). Bildirim sürelerine iliàkin 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 17. maddesindeki kurallar nispi emredici niteliktedir. Taraflarca bildirim süreleri ortadan kaldÑrÑlamaz ya da azaltÑla- 129 EYLÜL ’11 SßCßL maz. Ancak, sürelerin sözleàme ile artÑrÑlabileceÜi Kanunda düzenlenmiàtir. Bildirim önellerinin arttÑrÑlabileceÜi yasada belirtilmià olmakla birlikte bir üst sÑnÑr öngörülmemiàtir. Dairemiz tarafÑndan, üst sÑnÑrÑ hâkimin belirlemesi gerektiÜi kabul edilmektedir (YargÑtay 9.HD., 21.03.2006 gün 2006/109 E. 2006/7052 K.). Üst sÑnÑrÑn en çok ihbar ve kötüniyet tazminatlarÑnÑn toplamÑ kadar olabileceÜi belirtilmelidir (Yarg. 9. HD. 14.7.2008 gün 2007/24490 E, 2008/ 20203 K.). Þhbar tazminatÑ, belirsiz süreli ià sözleàmesini haklÑ bir nedeni olmaksÑzÑn ve usulüne uygun bildirim öneli tanÑmadan fesheden tarafÑn, karàÑ tarafa ödemesi gereken bir tazminattÑr. Buna göre, öncelikle ià sözleàmesinin Kanunun 24 ve 25. maddelerde yazÑlÑ olan nedenlere dayanmaksÑzÑn feshedilmià olmasÑ ve Kanunun 17. maddesinde belirtilen àekilde usulüne uygun olarak ihbar öneli tanÑnmamÑà olmasÑ halinde ihbar tazminatÑ söz konusu olacaktÑr. Yine haklÑ fesih nedenine raÜmen iàçi ya da iàverenin 26. maddede öngörülen hak düàürücü süre içinde fesih yoluna gitmemeleri halinde sonraki fesihlerde karàÑ tarafa ihbar tazminatÑ ödeme yükümlülüÜü doÜacaktÑr. Þhbar tazminatÑ ià sözleàmesini fesheden tarafÑn karàÑ tarafa ödemesi gereken bir tazminat olduÜu için, ià sözleàmesini fesheden tarafÑn feshi haklÑ bir nedene dayansa dahi, ihbar tazminatÑna hak kazanmasÑ mümkün olmaz. Yine, iàçinin 1475 sayÑlÑ YasanÑn 14. maddesi hükümleri uyarÑnca emeklilik, muvazzaf askerlik, evlilik gibi nedenlerle ià sözleàmesini feshetmesi durumunda ihbar tazminatÑ talep hakkÑ bulunmamaktadÑr. AnÑlan fesihlerde iàveren de ihbar tazminatÑ talep edemez. Þhbar tazminatÑnÑn miktarÑ “bildirim süresine ait ücret” olarak Kanunda belirlenmiàtir. Buna göre ihbar tazminatÑ, yasadan doÜan götürü tazminat olarak nitelendirilebilir. Bu niteliÜi itibarÑyla B.K. 125. mad- 130 desine göre 10 yÑllÑk zamanaàÑmÑ süresine tabidir. Þhbar tazminatÑnÑn hesabÑnda Kanunun 32. maddesinde yazÑlÑ olan ücrete ek olarak iàçiye saÜlanmÑà para veya para ile ölçülebilir menfaatler de dikkate alÑnÑr. Ücret dÑàÑnda kalan parasal haklarÑn bir yÑlda yapÑlan ödemeler toplamÑnÑn 365’e bölünmesi suretiyle bir günlük ücrete eklenmesi gereken tutar belirlenir. Somut olayda davacÑ iàçi 2005-2008 yÑllarÑ arasÑnda davalÑ nezdinde kÑsa aralÑklarla çalÑàmÑàtÑr. Son olarak 02.12.2007-22.8.2008 tarihleri arasÑnda çalÑàmÑà ve haksÑz fesih sebebiyle tazminat istekleriyle bu davayÑ açmÑàtÑr. Mahkemece tüm süreye göre hesaplanan kÑdem tazminatÑ isteÜi kabul edilmià, ihbar tazminatÑ bakÑmÑndan ise son çalÑàma dönemi 8 ay 20 gün için 4 haftalÑk tazminat hesabÑ yapÑlmÑàtÑr. DavacÑ iàçinin iàverenin deÜiàik iàyerlerindeki aralÑklÑ çalÑàmalarÑ 10 yÑldan fazla ara verilmeksizin gerçekleàmiàtir. Bu durumda kÑdem ve ihbar tazminatlarÑnÑn zamanaàÑmÑna uÜradÑÜÑndan söz edilemez. Þhbar tazminatÑ bakÑmÑndan da hizmetlerin birleàtirilmesi ve tüm süre için 8 haftalÑk ihbar tazminatÑ hesabÑ yapÑlmasÑ, ihbar tazminatÑ kurumunun amacÑna uygun olur. Aksi halde aralÑklÑ çalÑàmalarda her bir fesih tarihinden itibaren ayrÑ ayrÑ ihbar tazminatÑ talebi gündeme gelebilecek olup, bu durum kÑdem tazminatÑ bakÑmÑndan hizmetlerin birleàtirilmesini öngören 1475 sayÑlÑ YasanÑn 14/ 2. fÑkrasÑna aykÑrÑlÑk oluàturur. Mahkemece, ihbar tazminatÑnÑn 8 haftalÑk ücret tutarÑnda hesaplamasÑ suretiyle isteÜin kabulüne karar verilmek üzere kararÑn bozulmasÑ gerekmiàtir. SONUÇ Temyiz olunan kararÑn yukarÑda yazÑlÑ sebepten BOZULMASINA, peàin alÑnan temyiz harcÑnÑn istek halinde ilgiliye iadesine, 22.06.2010 gününde oybirliÜiyle karar verildi. EYLÜL ’11 KARARIN ÜNCELENMESÜ I. Karara Konu Olay YargÑtay 9. Hukuk Dairesi’nin ilgili kararÑna konu olan olayda, davacÑ iàçi 2005-2008 yÑllarÑ arasÑnda davalÑ nezdinde kÑsa aralÑklarla çalÑàmÑà, son olarak 02.12.2007-22.8.2008 tarihleri arasÑnda çalÑàÑrken ià sözleàmesi feshedilmià, haksÑz fesih yapÑldÑÜÑ gerekçesiyle tazminat taleplerini içeren bu davayÑ açmÑàtÑr. Mahkeme tarafÑndan tüm süreye göre hesaplanan kÑdem tazminatÑ isteÜi kabul edilmià, ihbar tazminatÑ bakÑmÑndan ise son çalÑàma süresi 8 ay 20 gün olmasÑ nedeniyle, 4 haftalÑk bildirim süresi üzerinden ihbar tazminatÑna hükmedilmiàtir. Taraflar arasÑndaki uyuàmazlÑk ihbar tazminatÑnÑn miktarÑnÑn hesaplanmasÑnda esas alÑnacak bildirim süresinin hangi süreler üzerinden hesaplanacaÜÑ, kaç hafta olarak belirleneceÜi hususundadÑr. Bir baàka ifadeyle tartÑàmanÑn kaynaÜÑnÑ, 2005-2008 yÑllarÑ arasÑnda iàçi tarafÑndan aralÑklÑ sürelerle yapÑlan çalÑàmalarÑn ihbar tazminatÑnÑn hesaplanmasÑnda esas alÑnacak bildirim süresinin belirlenmesinde birleàtirip birleàtirilemeyeceÜi oluàturmaktadÑr. Kanunda ihbar tazminatÑnÑn miktarÑ “bildirim süresine ait” ücret olarak belirlendiÜinden (Þà K. M. 17/III), iàçinin kÑdemine göre bildirim süresinin belirlenmesi hususu da önem arz etmià, bu kararla da konu açÑklÑÜa kavuàturulmak istenmiàtir. II. YargÍtay 9. Hukuk Dairesi’nin KararÍ YargÑtay 9. Hukuk Dairesi yaptÑÜÑ inceleme sonucunda, ihbar tazminatÑnÑn hesaplanmasÑnda esas alÑnacak bildirim süresinin belirlenmesine yönelik yerel mahkeme kararÑnÑ isabetli bulmamÑàtÑr. Yüksek Mahkeme, aralÑklÑ çalÑàmalarda ihbar tazminatÑ miktarÑnÑn hesabÑnda esas alÑnacak bildirim sürelerinin belirlenmesinde, hizmetlerin birleàtirilmesini ve tüm süre için 8 haftalÑk ihbar tazminatÑ hesabÑ yapÑlmasÑ gerektiÜini bu hesaplamanÑn ihbar tazminatÑ kurumunun amacÑna uygun olacaÜÑnÑ, aksi halde aralÑklÑ çalÑàmalarda her bir fesih tarihinden itibaren ayrÑ ayrÑ ihbar tazminatÑ talebi günde- SßCßL me gelebileceÜini, bu durumun ise kÑdem tazminatÑ bakÑmÑndan hizmetlerin birleàtirilmesini öngören 1475 sayÑlÑ Kanunun 14. maddesinin II. fÑkrasÑna aykÑrÑlÑk oluàturacaÜÑnÑ belirterek, yerel mahkemece 4 haftalÑk ihbar tazminatÑ ücreti tutarÑnda hesaplama yerine, 8 haftalÑk ihbar tazminatÑ ücreti tutarÑnda hesaplama yapÑlmasÑ isteÜin kabulüne karar verilmek üzere kararÑn bozulmasÑ gerektiÜini belirtmiàtir. YargÑtay 9. Hukuk Dairesi’nin 21.07.2009 tarihli kararÑ oybirliÜi ile verilmià bir karardÑr. UyuàmazlÑÜa konu olay hakkÑnda uygulanacak açÑk bir yasal düzenleme bulunmamaktadÑr. Bu kararda üzerinde durulmasÑ gereken esas konu ihbar tazminatÑnÑn parasal karàÑlÑÜÑnÑn hesaplanmasÑndan çok ihbar tazminatÑnÑn hesaplanmasÑnda esas alÑnacak bildirim süresinin süresi ile ilgilidir. Bir baàka ifadeyle ihbar tazminatÑnÑn hesabÑnda esas alÑnacak bildirim süresi kaç hafta olacaktÑr? Þàçilerin ihbar tazminatÑnÑn hesabÑnda esas alÑnacak bildirim süresi belirlenirken, kÑdem tazminatÑnÑn hesaplanmasÑnda olduÜu gibi; aynÑ iàverenin bir veya deÜiàik iàyerlerinde çalÑàtÑklarÑ süreler birleàtirilerek ortaya çÑkan hizmet süresinin toplamÑ esas alÑnacak mÑdÑr? Halen yürürlükte olan 1475 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 14. maddesinin II. fÑkrasÑna göre, kÑdem tazminatÑnÑn hesaplanmasÑnda hizmetlerin birleàtirilmesi söz konusudur. Benzer yasal düzenleme ihbar tazminatÑnÑn hesabÑnda esas alÑnacak bildirim süresinin belirlenmesinde söz konusu deÜildir. Buna göre olayda çözümlenmesi gereken sorun, ihbar tazminatÑnÑn hesabÑnda esas alÑnacak bildirim süresinin belirlenmesinde, aynÑ iàverenin bir veya deÜiàik iàyerlerinde aralÑklÑ çalÑàma hallerinde iàçinin hizmet sürelerinin birleàtirilip birleàtirilemeyeceÜidir. Bu sebeple; konunun daha iyi anlaàÑlabilmesi için iàçinin hizmet süresinin esas alÑndÑÜÑ iàçilik alacaklarÑ açÑsÑndan kÑdem süresinin belirlenmesinde, iàçinin aynÑ iàverenin bir veya deÜiàik iàyerlerinde aralÑklÑ çalÑàmalarÑnÑn birleàtirilmesi üzerinde durulacak, Þà Kanunu’nda, iàçinin aynÑ iàverenin bir veya deÜiàik iàyerlerindeki çalÑàma sürelerinin birleàtirilmesini düzenleyen kanun hükümleri incelenecektir. Þn131 EYLÜL ’11 SßCßL celeme konusu karara iliàkin olmasÑ nedeniyle ayrÑca ihbar tazminatÑnda kÑdem süresinin önemi üzerinde durulacaktÑr. III. ÜÛçinin KÍdem Süresinin Belirlenmesi 1. KÍdemin TanÍmÍ ve KÍdem Süresinin Belirlenmesi Þà hukukunda kÑdem, iàçinin bir iàyerinde iàverenin emri altÑnda belirli bir süre çalÑàmayla elde edilen ve iàçiye bir takÑm yararlar saÜlayan bir durum olarak tanÑmlanmÑàtÑr1. Þàçinin kÑdemi, kural olarak, ià sözleàmesinin baàlangÑcÑndan sona ermesine kadar geçen süreçte, iàçinin çalÑàtÑÜÑ zamanlarÑn toplamÑndan ibarettir. Þà hukukunda ià iliàkisi, ià sözleàmesinin yapÑlmasÑyla birlikte baàlamÑà olur (Þà K. M. 8/1, M. 2/1). Þà Kanunu’nda, hizmet süresinin esas alÑndÑÜÑ sürelerin iàleyebilmesi için sadece ià sözleàmesinin kurulmasÑ yeterli olmayÑp iàçinin fiilen iàe baàladÑÜÑ günün esas alÑnmasÑ gerekir (1475 sayÑlÑ Þà K. M. 14/I, Þà K. M. 53/I)2. KÑdem tazminatÑ ve yÑllÑk ücretli izne hak kazanmada olduÜu gibi, Yüksek Mahkemece iàçinin hizmet süresinin esas alÑndÑÜÑ benzer iàçilik alacaklarÑnÑn hesabÑnda da iàçinin iàe fiilen baàladÑÜÑ günün esas alÑnacaÜÑ kabul edilmiàtir3. Deneme süreli ià sözleàmelerinde olduÜu gibi iàçi, henüz ià sözleàmesi yapÑlmadan fiilen iàe baàlamÑàsa, fiilen çalÑàtÑÜÑ andan itibaren kÑdemi baàlar4. Öte yandan iàçi, ià sözleàmesi yapÑlmasÑna raÜmen henüz fiilen çalÑàmayÑp iàverenin buyruÜuna hazÑr halde beklediÜinde ise, ià sözleàmenin yapÑlÑà tarihi, iàçinin kÑdeminin baàladÑÜÑ tarihtir5. Nitekim Þà K. M. 66/c’de bu durum çalÑàma süresinden sayÑlan hallerden biri olarak ifade edilmiàtir. Þà Kanunu’nun 14. maddesinin II. fÑkrasÑnda da iàçilerin kÑdemleri “hizmet akdinin devam etmià veya fasÑlalarla yeniden akdedilmià olmasÑna bakÑlmaksÑzÑn aynÑ iàverenin bir veya deÜiàik iàyerlerinde çalÑàtÑklarÑ süreler” olarak tanÑmlanmÑàtÑr. Þà iliàkisinin ve ià sözleàmesinin önemi daha çok belirsiz süreli ià sözleàmesinin feshiyle birlikte ortaya çÑkmaktadÑr. Þàçinin kÑdeminin sona 132 ermesi, ià sözleàmesinin sona erdiÜi bir baàka ifadeyle ià iliàkisinin bittiÜi tarihtir. Þà sözleàmesinin sona ermesi her zaman fesih bildiriminin yapÑldÑÜÑ anda gerçekleàmeyebilir. ÖrneÜin bildirimli fesihte, bildirim süresinin sonundan itibaren iàçinin kÑdemi son bulur. AyrÑca iàçinin fiilen çalÑàmasÑnÑ sona erdirmesine raÜmen ià sözleàmesinin devam etmesi de mümkün olabilmektedir. Bu duruma örnek olarak ià güvencesi kapsamÑnda saÜlanan haklardan olan 4 aya kadar boàta geçen sürenin iàçinin kÑdeminden sayÑlmasÑ gösterilebilir6. 2. ÜÛ Kanunu’nda KÍdem Süresinin Dikkate AlÍndÍÙÍ Durumlar ÇalÑàma süresi, Þà Kanununa Þliàkin ÇalÑàma Süreleri YönetmeliÜi’nin birinci maddesinde, iàçinin çalÑàtÑrÑldÑÜÑ iàte geçirdiÜi süreler olarak tanÑmlanmÑàtÑr7. Þàçinin kÑdeminin esas alÑndÑÜÑ bir kÑsÑm haklarÑn elde edilmesinde iàçinin ià yerinde geçirdiÜi hizmet süreleri önem arz etmektedir. Bunlar; belirsiz süreli ià sözleàmesinin geçerli sebeple feshedilmesi halinde ià güvencesi hükümlerinden yararlanÑlabilme, ihbar ve kÑdem tazminatlarÑnÑn kazanÑlmasÑ ile yÑllÑk ücretli iznin hak edilmesine iliàkin durumlardÑr. 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nda yapÑlan bu düzenlemelerle, iàçinin kÑdeminin esas alÑndÑÜÑ iàçilik haklarÑn kazanÑlmasÑnda somut ölçütler getirilmiàtir. Bir baàka ifadeyle iàçi, Kanundaki bu düzenlemelerle kÑdemine göre ià güvencesi hükümlerinden yararlanmaya hak kazanabilecek, kÑdemine göre ihbar tazminatÑ ile kÑdem tazminatÑna hak kazanacak ya da yÑllÑk ücretli izin hakkÑnÑ elde edecek ve kullanacaÜÑ izin süresi belirlenecektir. Þà Kanunu’ndaki kÑdemle ilgili düzenleme, ilk olarak ià güvencesi kapsamÑna giren iàçilerin tespitinde karàÑmÑza çÑkar. Þà Kanunu’na göre, iàveren tarafÑndan ià sözleàmesinin geçerli bir nedene dayandÑrÑlarak feshedilebilmesi durumunda ià güvencesi hükümlerinden yararlanabilmek için iàçinin en az altÑ aylÑk kÑdeminin olmasÑ gerekir. Þàçinin altÑ aylÑk kÑdemi, aynÑ iàverenin bir veya deÜiàik iàyerlerinde geçen süreler birleàtirilerek hesap edilir (Þà K. M. 18/ IV)8. ÖÜretide, Þà Kanunu’nda altÑ aylÑk sürenin hesabÑnda sürekli bir çalÑàmadan söz edilme- EYLÜL ’11 diÜi için, altÑ aylÑk sürenin hesabÑnda aralÑklÑ çalÑàmalarÑn birleàtirilebileceÜi sonucuna varÑlmÑàtÑr9. Yüksek Mahkeme, altÑ aylÑk kÑdem süresinin ne zaman tamamlanmÑà olacaÜÑnÑ konuya iliàkin kararlarÑnda açÑklÑÜa kavuàturmuàtur10. AltÑ aylÑk kÑdemin hesabÑnda Þà Kanunu’nun 66. maddesindeki çalÑàma süresinden sayÑlan hallere iliàkin süreler dikkate alÑnÑr. AltÑ ayÑn hesabÑna deneme ve askÑda kalan süreler de dahil edilir. Zira kÑdemin hesabÑnda iàçinin fiilen çalÑàtÑÜÑ süre deÜil, iàçinin, iàe baàladÑÜÑ tarihten itibaren geçen takvim süresine bakÑlacaktÑr11. Þkinci olarak, yÑllÑk ücretli izne hak kazanma konusunda iàçinin kÑdemi bir baàka ifadeyle hizmet süresi önem taàÑmaktadÑr. Þà Kanunu’nun 53. maddesinin I. fÑkrasÑna göre, iàyerinde iàe baàladÑÜÑ günden itibaren deneme süresi de içinde olmak üzere en az bir yÑl çalÑàmÑà olan iàçilere yÑllÑk ücretli izin verilebilecektir. Kanunun açÑk hükmünden de anlaàÑlacaÜÑ üzere iàçinin yÑllÑk ücretli izni hak kazanabilmesi için iàyerinde fiilen iàe baàladÑÜÑ tarihten itibaren en az bir yÑl çalÑàmÑà olmasÑ gerekir12. Yine Þà Kanunu’nda, bu Kanunun 53. maddesinde belirtilen yÑllÑk ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabÑnda, iàçilerin aynÑ iàverenin bir veya çeàitli iàyerlerinde çalÑàtÑklarÑ süreler birleàtirilerek göz önüne alÑnacaÜÑ açÑkça düzenlenmià, ayrÑca bir yÑllÑk ücretli izne hak kazanabilmek için gerekli sürenin hesabÑnda aynÑ iàverenin mevcut Þà Kanunu kapsamÑna girmeyen iàyerlerinde de çalÑàÑlan sürelerin hesaba katÑlacaÜÑ açÑkça belirtilmiàtir (Þà K. M. 54/1). Þà Kanunu’nun 55. maddesinde “yÑllÑk izin bakÑmÑndan çalÑàÑlmÑà gibi sayÑlan haller” de düzenlenmiàtir. Böylece, yÑllÑk ücretli izne hak kazanÑlmasÑ için esas alÑnacak sürenin hesabÑnda, çalÑàÑlmÑà gibi sayÑlan sürelerde kanunla düzenlenerek uygulamada çÑkacak sorunlarÑn önüne geçilmeye çalÑàÑlmÑàtÑr. KÑdem tazminatÑnÑn hesaplanmasÑnda göz önünde alÑnacak kÑdem süresinin baàlangÑcÑ ià sözleàmesinin yapÑldÑÜÑ tarih deÜil, Kanunda açÑkça belirtildiÜi gibi, iàçinin “iàe baàladÑÜÑ” tarihtir. Þà Kanunu’nun 66. maddesi uyarÑnca kÑdem tazminatÑnÑn kazanÑlmasÑnda ve hesaplanmasÑnda iàçinin kÑdemi, iàverenin buyru- SßCßL Üuna hazÑr bulunduÜu andan itibaren baàlar13. Kanunda açÑkça belirtildiÜi gibi, ià sözleàmesinin devamÑnca geçen süre kÑdem tazminatÑnÑn hesabÑnda dikkate alÑnÑr (1475 s. Þà K. M. 14/I). Þà hukukumuzda kÑdemin süresinin önem taàÑdÑÜÑ en önemli iki konu, kÑdem tazminatÑ ile ihbar tazminatÑdÑr. KÑdem tazminatÑ bir yÑllÑk asgari çalÑàma süresini dolduran iàçinin ià sözleàmesinin kanunda sayÑlan nedenlerden biriyle son bulmasÑ halinde, iàverence, iàçiye ya da mirasçÑlarÑna yapÑlan bir ödemedir14. Þhbar tazminatÑ ise belirsiz süreli ià sözleàmesini haklÑ bir nedeni olmaksÑzÑn ve usulüne uygun bildirim süresi tanÑmadan fesheden tarafÑn, karàÑ tarafa ödemesi gereken bir tazminattÑr. Þnceleme konumuz kararla ilgili olmasÑ nedeniyle, ihbar tazminatÑ ile ilgili diÜer hususlardan ziyade, ihbar tazminatÑnÑn hesabÑnda esas alÑnacak bildirim sürelerinin belirlenmesinde dikkate alÑnacak kÑdem süresi üzerinde durulacak, ihbar tazminatÑnda kÑdemin önemi ayrÑ baàlÑk altÑnda incelenecektir. 3. KÍdemin ÜÛlemesini Engellemeyen Durumlar Halen yürürlükte olan 1475 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 14. maddesinin II. fÑkrasÑna göre; Þàçilerin kÑdemleri, ià sözleàmesinin devam etmià veya aralÑklarla yeniden yapÑlmÑà olmasÑna bakÑlmaksÑzÑn aynÑ iàverenin bir veya deÜiàik iàyerlerinde çalÑàtÑklarÑ süreler göz önüne alÑnarak hesaplanacaktÑr. Öte yandan iàçi aynÑ iàverene ait bir iàyerinde bir yÑldan fazla çalÑàarak veya deÜiàik iàyerlerindeki çalÑàma süreleri bir yÑllÑk süreyi aàarak kÑdem tazminatÑ almak suretiyle iàten ayrÑlmÑàsa, bir süre sonra aynÑ iàverene ait bir iàyerine tekrar iàe girmesi ve yeniden kÑdem tazminatÑna hak kazanmasÑ halinde, eski çalÑàtÑÜÑ süre için kÑdem tazminatÑ ödenmià olduÜundan eski kÑdem süresi yeni tazminatÑn hesabÑnda göz önünde tutulmayacaktÑr15. Feshe raÜmen aralÑksÑz çalÑàma durumlarÑndaki kÑdemin hesabÑ Yüksek Mahkeme’ye göre, daha önce kÑdem tazminatÑ ödenerek kâÜÑt üzerinde çÑkÑà-girià yapÑlmak suretiyle iàyerinde çalÑàmasÑnÑ sürdüren iàçinin ilk iàe baàladÑÜÑ andan itibaren son iàten ayrÑlÑà tarihine kadar geçen süre ve son ücreti üzerinden kÑdem taz133 EYLÜL ’11 SßCßL minatÑ hesaplanacak ve evvelce aldÑÜÑ tazminat düàülecektir16. Önceki ià sözleàmesinin kÑdem tazminatÑna hak kazandÑrmayan bir nedenle sona ermesi durumunda iàçinin daha sonra aynÑ iàyerinde çalÑàÑp kÑdem tazminatÑna hak kazanmasÑ üzerine, önceki süre de kÑdem tazminatÑnÑn hesabÑnda esas alÑnacak mÑdÑr? ÖÜretide farklÑ görüàler olmakla birlikte Yüksek Mahkeme’nin görüàü, kÑdem tazminatÑna hak kazandÑrmayan bir nedenle ià sözleàmesi sona eren iàçinin kÑdemi daha sonraki çalÑàma döneminde kÑdem tazminatÑna hak kazanarak iàten ayrÑlmasÑnda hesaba katÑlmaz17. KanÑmÑzca ihbar tazminatÑnÑn hesabÑnda esas alÑnacak bildirim süresinin belirlenmesinde de Yüksek Mahkeme’nin bu görüàünün dikkate alÑnmasÑ yerinde olacaktÑr. 4. Ühbar TazminatÍnda KÍdemin Önemi Konumuzla ilgisi olmasÑ nedeniyle “ihbar tazminatÑnda kÑdemin önemi” üzerinde kÑsaca durmak faydalÑ olacaktÑr. Kanunumuzda belirsiz süreli ià sözleàmelerinin feshedilmesi durumlarÑnda, iàçi ve iàveren tarafÑ için iàçinin kÑdemine göre artan oranda bildirim süresi düzenlenmiàtir. Bu durumda bildirim süresi, fesih beyanÑnÑn karàÑ tarafa bildirildiÜi tarihten ià iliàkisinin son bulduÜu tarihe kadar geçen süre olarak tanÑmlanmÑàtÑr18. Belirsiz süreli ià sözleàmelerinde ià iliàkisinin bildirim süresi yoluyla sonlandÑrÑlma hakkÑnÑn tanÑnmasÑ temelde taraflarÑn kiàilik haklarÑnÑn korunmasÑ ilkesine dayanÑr19. Bu amaç doÜrultusunda, belirsiz süreli ià sözleàmesini feshetme hakkÑna sahip olan tarafÑn karàÑ tarafa vereceÜi zararÑ da kÑsmen de olsa karàÑlamak zorundadÑr. Bu durumda, ihbar tazminatÑnÑn amacÑnÑ; belirsiz süreli ià sözleàmesini feshetme hakkÑnÑ kullanan tarafÑn bu hakkÑnÑ kullanÑrken karàÑ tarafa vereceÜi zararÑn tazmini olarak kabul edebiliriz. Þhbar tazminatÑ, iàçinin iàyerindeki çalÑàma süresine (kÑdemine) göre uyulmasÑ gereken bildirim süreleri göz önünde tutularak hesaplanÑr20. Þà Kanunu’nda, iàçinin iàyerinde kÑdemi arttÑkça bildirim sürelerinin de artmasÑ kabul edilmiàtir. Kanuna göre, fesih bildirimi süreleri, 134 iài altÑ aydan az sürmüà iàçi için iki, iài altÑ aydan bir bucuk yÑla kadar sürmüà iàçi için dört, iài birbuçuk yÑldan üç yÑla kadar sürmüà iàçi için altÑ, iài üç yÑldan fazla sürmüà iàçi için sekiz haftadÑr. Süreler fesih bildiriminin karàÑ tarafa ulaàmasÑyla birlikte baàlar. Þà Kanunu’nda öngörülmüà olan bu bildirim süreleri hem iàçi hem de iàveren tarafÑndan yapÑlan fesihlerde geçerlidir (Þà K. M. 17). Fesih bildirimi, bir yenilik doÜuran hak niteliÜini taàÑdÑÜÑndan ve karàÑ tarafÑn hukuki alanÑnÑ etkilediÜinden açÑk ve belirgin biçimde yapÑlmalÑdÑr. Yine aynÑ nedenle àarta baÜlÑ fesih bildirimi geçerli deÜildir. Fesih bildiriminin yazÑlÑ olarak yapÑlmasÑ, 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 109. maddesinin bir sonucudur. Ancak yazÑlÑ àekil àartÑ, geçerlilik koàulu olmayÑp ispat àartÑdÑr. Þà Kanunu’nda öngörülen fesih süreleri asgari sürelerdir. Bu süreler ià sözleàmeleri veya toplu ià sözleàmeleriyle artÑrÑlabilecektir. Þà Kanunu’nun 17. maddesinin devamÑnda bildirim àartÑna uymayan tarafÑn bildirim süresine iliàkin ücret tutarÑnda ihbar tazminat ödemesi gerektiÜi düzenlenmiàtir. Bu durumda iàveren bildirim süresine ait ücreti peàin vererek iàçiyi derhal iàten çÑkarabilecektir (Þà K. M. 17/V). ÖÜretide farklÑ görüàler olmakla birlikte, Yüksek Mahkeme’ye göre iàveren, iàçinin ücretini peàin ödeyerek sözleàmeyi feshettiÜini bildirmesiyle ià sözleàmesi derhal sona erecektir. Bir baàka ifadeyle bildirim sürelerinin ücretinin peàin ödenmesi hallerinde bu süreler iàçinin çalÑàma süresinden sayÑlmayacaktÑr. Deneme süresi içinde taraflar ià sözleàmesini bildirim süresine gerek olmaksÑzÑn feshedebilirler (Þà K. M. 15/2). Belirsiz süreli ià sözleàmesi, deneme süresi geçtikten sonra feshedilirse, iàçinin hizmet süresi esas alÑnarak kanunda öngörülen bildirim süreleri ücreti kadar ihbar tazminatÑ ödenir. Birden çok ià sözleàmesi ile aynÑ iàverenin bir veya deÜiàik iàyerlerinde aralÑklarla çalÑàmÑà iàçinin belirsiz süreli ià sözleàmesi feshedildiÜinde, bu iàçiye ne kadar süre üzerinden bildirim süresi ücreti ödeneceÜi hususu açÑk olmayÑp, yÑllÑk ücretli izne hak kazanmada ve kÑdem tazminatÑ hesabÑnda olduÜu àekliyle, aralÑklÑ çalÑàmalarda hizmet sürelerinin birleàtirilmesi EYLÜL ’11 ile ilgili yasal düzenleme de söz konusu deÜildir. Bu sebeple ihbar tazminatÑnÑn amacÑna uygun olarak, her belirsiz süreli ià sözleàmesinin feshinde bildirim süresinin kullanÑlmasÑ ya da bildirim süresinin ücreti söz konusu olacaktÑr. Çünkü ià sözleàmesinin her feshinde fesheden tarafÑn karàÑ tarafa vereceÜi bir zarar söz konusu olacaktÑr. Þhbar tazminatÑna da hak kazanabilmek için kÑdem tazminatÑn hak edilmesi için öngörülen bir yÑllÑk kÑdem süresine de ihtiyaç yoktur. IV. DeÙerlendirme ÞncelediÜimiz YargÑtay 9. Hukuk Dairesi kararÑ özü itibariyle, aynÑ iàverenin bir veya deÜiàik iàyerlerinde aralÑklÑ sürelerle çalÑàan iàçinin belirsiz süreli ià sözleàmesinin feshedilmesi halinde ihbar tazminatÑnÑn hesabÑnda esas alÑnacak bildirim süresinin belirlenmesinde, hizmetlerinin toplanarak birleàtirilmesi ve toplam çalÑàÑlan süre için ihbar tazminatÑ hesabÑnda esas alÑnacak bildirim süresi ücreti kadar ihbar tazminatÑ ödenmesinin ihbar tazminatÑ kurumunun amacÑna uygun olup olmayacaÜÑ meselesidir. YargÑtay 9. Hukuk Dairesi inceleme konumuz olan bu kararda, ihbar tazminatÑna esas süresinin belirlenmesinde hizmetlerin birleàtirilmesinden bahsetmekte ve çalÑàÑlan tüm süre göz önünde bulundurularak ihbar tazminatÑnÑn hesabÑnda esas olan bildirim sürenin belirlenmesinin ihbar tazminatÑ kurumunun amacÑna uygun olacaÜÑnÑ belirtmekte, aksi durumda aralÑklÑ çalÑàmalarda her bir fesih tarihinden itibaren ayrÑ ayrÑ ihbar tazminatÑ talebi gündeme geleceÜini ve bu durumun kÑdem tazminatÑ bakÑmÑndan hizmetlerin birleàtirilmesini öngören 1475 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 14. maddesinin II. fÑkrasÑna aykÑrÑlÑk oluàturacaÜÑnÑ ifade etmektedir. 1475 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 14. maddesinin II. fÑkrasÑ “Þàçilerin kÑdemleri, hizmet akdinin devam etmià veya fasÑlalarla yeniden akdedilmià olmasÑna bakÑlmaksÑzÑn aynÑ iàverenin bir veya deÜiàik iàyerlerinde çalÑàtÑklarÑ süreler göz önüne alÑnarak hesaplanÑr” hükmünü içermektedir. Bu hüküm maddenin baàlÑÜÑndan da anlaàÑlacaÜÑ üzere kÑdem tazminatÑ ile ilgili bir düzen- SßCßL lemedir. ÖÜretide bu maddedeki “kÑdem” deyiminin hem tazminata hak kazandÑran asgari çalÑàma süresi, hem de tazminatÑn hesaplanmasÑnda göz önünde tutulan tüm çalÑàma süresi anlamÑnda kullanÑldÑÜÑnÑ, yapÑlan düzenlemenin sadece kÑdem tazminatÑ hesabÑnda herhangi bir çalÑàma süresinin yitirilmemesi amacÑna dayandÑÜÑnÑ ve yalnÑzca kÑdem tazminatÑnÑn ödenmediÜi sürelerin birleàtirilmesi ile ilgili olduÜu àeklinde yorumlanmÑà, gerekçe olarak da maddenin ilk fÑkrasÑnda ki kÑdem tazminatÑnÑn hesabÑnda “ià sözleàmesinin devamÑ süresinin” esas alÑnacaÜÑ ilkesi ile aynÑ süre için birden fazla kÑdem tazminatÑ ödenmeyeceÜi hükmüne dayanÑlmÑàtÑr21. KanÑmÑzca öÜretideki görüà isabetli olup halen yürürlükte olan 1475 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 14. maddesi tamamen kÑdem tazminatÑ ile ilgili düzenlemeleri içeren bir maddedir. Maddenin baàlÑÜÑ “KÑdem TazminatÑ” olup yine maddenin II. fÑkrasÑndaki iàçilerin kÑdem süresi ile ilgili düzenleme de kÑdem tazminatÑnÑn hesaplanmasÑ ile ilgili düzenlemedir. YargÑtay 9. Hukuk Dairesi, 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 120. maddesi hükmüne göre halen yürürlükte olan 1475 sayÑlÑ Yasa’nÑn 14. maddesinin II. fÑkrasÑ ve yine aynÑ Kanunun 54. maddesinin I. fÑkrasÑ hükümlerine göre “hizmet sürelerinin birleàtirilmesi” ile ilgili istikrarlÑ kararlar vermiàtir22. YargÑtay 9. Hukuk Dairesi, 1991 yÑlÑnda vermià olduÜu bir kararÑnda, yÑllÑk ücretli iznin hak edilmesi ilgili hizmet sürelerinin hesabÑnda konuyu emekli olan ve kendisine kÑdem tazminatÑ ödenen bir iàçi açÑsÑndan ele almÑà ve davacÑnÑn emekli olup kÑdem tazminatÑnÑ aldÑktan sonra iàyerinde çalÑàmasÑnÑn sürdürmüà olmasÑnÑn, yeni bir ià sözleàmesine dayandÑÜÑnÑ belirterek, emeklilikten sonraki hizmet sürelerinin emeklilikten önceki süreye ilave edilerek, yÑllÑk ücretli izin hesabÑ yapÑlamayacaÜÑnÑ belirtmiàtir23. Yine YargÑtay 9. Hukuk Dairesi, emekli olduktan sonra aynÑ iàyerinde çalÑàmasÑnÑ sürdürmüà olan iàçiye ödenecek ihbar tazminatÑnÑn hesabÑnda esas alÑnacak sürelerin belirlenmesinde de emeklilik sonrasÑ hizmet sürelerinin emeklilik öncesi hizmet sürelerine ilave edilerek ihbar tazminatÑnÑn hesabÑnda esas alÑnacak bildirim süresinin belirlenemeyeceÜi àeklinde kararlar vermiàtir24. 135 EYLÜL ’11 SßCßL Yüksek Mahkeme; incelediÜimiz kararda ihbar tazminatÑnÑn hesaplanmasÑnda esas alÑnacak bildirim sürelerinin belirlenmesinde, bir iàçinin aynÑ iàverenin bir veya deÜiàik iàyerlerindeki hizmet sürelerinin birleàtirilerek ortaya çÑkan çalÑàma süresinin dikkate alÑnmamasÑnÑn, halen yürürlükte olan 1475 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun “kÑdem tazminatÑ bakÑmÑndan hizmetlerin birleàtirilmesini öngören” 14. maddesinin II. fÑkrasÑnda aykÑrÑlÑk oluàturacaÜÑ görüàündedir. Yüksek Mahkeme’nin bu düàüncede olmasÑnÑn sebebini, yÑllÑk ücretli izne hak kazanma ve izin sürelerinin kademeli olarak belirlenmesi ile kÑdem tazminatÑnda kÑdemin hesabÑnda dikkate alÑnacak sürelerin belirlenmesine iliàkin kararlarÑnda görebiliriz. Yüksek Mahkeme aàaÜÑda belirteceÜimiz kararÑnda, Þà Kanunu’nun 54. maddesinin I. fÑkrasÑnda yer alan yÑllÑk ücretli izne iliàkin düzenleme ile halen yürürlükte olan 1475 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 14. maddesindeki düzenlemeyi karàÑlaàtÑrarak, kÑdem tazminatÑ hesabÑnda dikkate alÑnmasÑ gereken hizmet süresinin hesaplanmasÑnda esas alÑnan ölçütlerin, yÑllÑk izne hak kazanma noktasÑnda da dikkate alÑnmasÑ yerinde olacaÜÑnÑ belirtmià, ihbar tazminatÑ hesabÑnda esas alÑnacak bildirim sürelerinin belirlenmesinde de uygulamÑàtÑr. YargÑtay 9. Hukuk Dairesi’nin, hizmet sürelerinin hesaplanmasÑna yönelik açÑklayÑcÑ kararÑ25: “ …Þàçinin aralÑklÑ çalÑàmalarÑnda ià sözleàmesinin feshinin ardÑndan, bir dönem için kÑdem tazminatÑ ödenmià olmasÑ halinde bahsi geçen çalÑàmalarÑn tasfiye edilmià olduÜu sonucuna varÑlmaktadÑr. KÑdem tazminatÑ ödenmek suretiyle tasfiye edilen sürelerin iàçinin aynÑ iàverenin bir ya da deÜiàik iàyerlerinde daha sonra gerçekleàen hizmet süresine eklenmesi, mümkün görülmemektedir. Buna karàÑn, ià sözleàmesi feshedildiÜi halde tazminatlarÑ ödenerek tasfiye edilmeyen hizmetlerin sonraki çalÑàma süresine ekleneceÜi, Dairemizce kabul edilmektedir. Yine, iàverenin ilerde daha az kÑdem tazminatÑ ödemek için gerçekte ià sözleàmesi sonlandÑrÑlmadÑÜÑ halde kÑdem tazminatÑ ödeme àeklinde bir uygulama içine girmesi halinde, iàçi aleyhine sonuçlar doÜuran bu tutumu yasalar karàÑsÑnda korunmamakta ve yapÑlan ödeme avans niteliÜinde kabul edilmektedir. 136 KÑdem tazminatÑ hesabÑnda dikkate alÑnmasÑ gereken hizmet süresi yönünden varÑlan bu sonucun, yÑllÑk izne hak kazanma noktasÑnda da dikkate alÑnmasÑ yerinde olur. Gerçekten 1475 sayÑlÑ Yasa ile 4857 SayÑlÑ Þà Kanunu’nun bahsi geçen hükümleri, birbirine oldukça yakÑn düzenlemeler içermektedirler...” àeklindedir26. YargÑtay 9. Hukuk Dairesi bu kararÑyla, iàçinin hizmet süresinin esas alÑndÑÜÑ iàçilik alacaklarÑ ile ilgili kÑdem süresinin hesabÑnda, aralÑklÑ çalÑàmalar sonucu ortaya çÑkan hizmet sürelerinin hangi esaslar çerçevesinde birleàtirilmesi gerektiÜinin de sÑnÑrlarÑnÑ çizmià olmaktadÑr. Yüksek Mahkeme’nin fasÑlalÑ geçen hizmet sürelerinin kÑdem tazminatÑ açÑsÑndan ve yÑllÑk ücretli izne hak kazanma açÑsÑndan yasada düzenlenià biçimleri arasÑndaki benzerliÜe iliàkin tespiti öÜretide ßahlanan tarafÑndan isabetli görülmüàtür27. Þnceleme konumuz kararda da YargÑtay 9. Hukuk Dairesi, ihbar tazminatÑnÑn hesabÑnda esas alÑnacak bildirim süresinin belirlenmesinde dikkate alÑnacak kÑdemin tespitinde, iàçinin aynÑ iàverenin bir veya deÜiàik iàyerlerinde çalÑàtÑÜÑ süreler birleàtirilmià, kÑdem tazminatÑ ve yÑllÑk ve yÑllÑk ücretli izine hak kazanmadaki kÑdemin hesabÑnda dikkate alÑnacak sürenin belirlenmesine iliàkin esaslardan hareket ederek açÑk yasal düzenleme olmayan bir konuda içtihat niteliÜinde karar vermiàtir. Bu karara göre, kÑdem tazminatÑ ve yÑllÑk ücretli izine hak kazanmada olduÜu gibi, ihbar tazminatÑnda da iàçilerin kÑdemleri, halen yürürlükte olan 1475 sayÑlÑ Kanun’un 14. maddesinin II. fÑkrasÑna göre hesaplanacak, ià sözleàmesinin devam etmià veya aralÑklarla yeniden akdedilmià olmasÑna bakÑlmaksÑzÑn aynÑ iàverenin bir veya deÜiàik iàyerlerinde çalÑàtÑklarÑ süreler birleàtirilecektir. Þhbar tazminatÑna iliàkin olarak kÑdemin hesabÑnda dikkate alÑnacak hizmet sürelerinin birleàtirilmesi bazÑ sorunlarÑ da beraberinde getirecektir. Bu baÜlamda, iàçinin birden fazla ià sözleàmesi ile yapmÑà olduÜu aralÑklÑ çalÑàmalarda, her aralÑklÑ çalÑàma sonunda ià sözleàmesinin feshi halinde, bu süre için ihbar tazminatÑ peàin olarak ödenmià veya bildirim süresi kullanÑlmÑàsa, bir baàka ifadeyle çalÑàÑlan önceki süreler tasfiye edilmià ise tasfiye edilen bu süreler, EYLÜL ’11 daha sonra yapÑlan çalÑàmalar sonunda ià sözleàmelerinin feshi halinde ihbar tazminatÑnÑn hesabÑnda dikkate alÑnabilecek midir? YargÑtay 9. Hukuk Dairesi, emekli olduktan sonra aynÑ iàyerinde çalÑàmasÑnÑ sürdürmüà olan iàçiye ödenecek ihbar tazminatÑnÑn hesaplanmasÑnda da emeklilik sonrasÑ hizmet sürelerinin emeklilik öncesi hizmet sürelerine ilave edilerek ihbar tazminatÑnÑn hesabÑnda esas alÑnacak bildirim süresinin belirlenemeyeceÜi àeklinde ki kararlarÑnda görüà deÜiàikliÜine gidecek midir? Yine kanun gereÜi evlenme nedeniyle kÑdem tazminatÑ alarak iàten ayrÑlan kadÑn iàçinin daha sonra tekrar aynÑ iàyerinde iàe baàlamasÑ durumunda kÑdem tazminatÑ alarak tasfiye ettiÜi çalÑàma süreleri, sonraki bir zamanda gerçekleàecek fesih halinde ihbar tazminatÑnÑn hesabÑnda esas alÑnacak bildirim sürelerinin belirlenmesinde etkili olabilecek midir? Yine muvazzaf askerlik dolayÑsÑyla ià sözleàmesini feshederek kanun gereÜi kÑdem tazminatÑnÑ alan iàçinin askerlik sonrasÑ aynÑ iàverenin iàyerinde iàe baàlamasÑ ve daha sonra ià sözleàmesinin feshi durumunda ihbar tazminatÑnÑn hesaplanmasÑnda esas alÑnacak bildirim sürelerinin belirlenmesinde askerlik öncesi çalÑàÑlan sürelerin etkisi olacak mÑdÑr? AynÑ iàverenin bir veya deÜiàik iàyerlerinde önceden belirli süreli ià sözleàmesi ile çalÑàmÑà, daha sonrada belirsiz süreli ià sözleàmesi ile çalÑàÑrken ià sözleàmesi feshedilen iàçinin ihbar tazminatÑnÑn hesabÑnda esas alÑnacak bildirim süresinin belirlenmesinde belirli süreli ià sözleàmesi ile yapÑlan çalÑàmalar da göz önünde bulundurulacak mÑdÑr? Þnceleme konumuz kararda, ihbar tazminatÑnÑn hesabÑnda esas alÑnacak bildirim süresinin belirlenmesinde, iàçinin aynÑ iàveren nezdinde yaptÑÜÑ aralÑklÑ çalÑàmalar birleàtirilerek ortaya çÑkan kÑdem süresi dikkate alÑnmÑàtÑr. Bildirim àartÑna uymayan taraf, bildirim süresine iliàkin ücret tutarÑnda tazminat ödemek zorundadÑr (Þà K. m.17/3) hükmü gereÜi aynÑ àekilde iàçinin iàverene ihbar tazminatÑ ödemek zorunda kalmasÑ durumunda yine hizmet süreleri birleàtirilebilecek midir? AynÑ iàverenin bir veya deÜiàik iàyerlerin- SßCßL de aralÑklÑ sürelerle çalÑàan iàçinin, her çalÑàma süresinde yeni bir ià sözleàmesi ile çalÑàtÑÜÑnÑ kabul etmek gerekir. Bu sebeple, iàçilik haklarÑnÑn hesabÑnda iàçinin ihbar tazminatÑ ve hak etmiàse diÜer alacaklarÑ da ödenerek tasfiye edilen çalÑàmalarÑnÑn yeniden yapÑlan ià sözleàmesi çerçevesinde yeniden deÜerlendirmeye alÑnmasÑ hakkaniyete uygun olmayacaktÑr. Öte yandan ihbar tazminatÑ, 10 yÑllÑk zamanaàÑmÑ süresi içersinde her zaman talep edilebilecektir (B.K. m. 125). Yüksek Mahkeme, inceleme konumuz bu kararÑnda, aralÑklÑ çalÑàmalarda hizmet sürelerinin birleàtirilmesinde, her bir fesih tarihinde ayrÑ ayrÑ ihbar tazminatÑ talebinin gündeme gelmesinin önüne geçmek düàüncesindedir. KanÑmca; Yüksek Mahkeme’yi bu düàünceye götüren nedenler arasÑnda, uygulamada sÑkça rastlanÑlan ve iàçilerin çÑktÑ-girdi yapÑlarak bir yÑldan az sürelerle çalÑàtÑrÑlmasÑ ve yine hizmet alÑm ihaleleri kapsamÑnda bir yÑldan az süreli ià sözleàmeleriyle uzun yÑllar aynÑ iàyerinde muhtelif iàverenlerle çalÑàan iàçileri koruma düàüncesi de olabilir. V. Sonuç ÞncelediÜimiz karara konu olan olayÑn temelinde yatan sorun, ihbar tazminatÑnÑn hesabÑnda esas alÑnacak bildirim süresinin belirlenmesinde, aralÑklÑ çalÑàÑlan sürelerin göz önünde bulundurulup bulundurulmayacaÜÑdÑr. Yerel mahkeme iàçinin kÑdem süresinin hesabÑnda aynÑ iàverenin bir veya deÜiàik iàyerlerinde çalÑàÑlan sürelerin toplamÑnÑ göz önünde bulundurmamÑà, son çalÑàÑlan süre üzerinden bildirim süresini 4 hafta belirlemiàtir. Yüksek Mahkeme ise, kÑdem tazminatÑ bakÑmÑndan hizmetlerin birleàtirilmesini öngören ve halen yürürlükte olan 1475 sayÑlÑ Kanunun 14. maddesinin II. fÑkrasÑnÑ gerekçe göstererek ihbar tazminatÑnÑn hesabÑnda esas alÑnacak bildirim süresinin 8 hafta olmasÑ gerektiÜini kabul etmiàtir. Konuya iliàkin açÑk bir kanuni düzenleme de mevcut deÜildir. Kanun koyucu, iàçinin hizmet süresinin esas alÑndÑÜÑ haklarÑn belirlenmesinde dikkate alÑnacak çalÑàma sürelerini Þà Kanunu’nda açÑkça düzenlemiàtir. Yukarda da belirttiÜimiz gibi, 137 EYLÜL ’11 SßCßL feshin geçerli sebebe dayandÑrÑlarak yapÑlmasÑ durumunda ià güvencesi hükümlerinden yararlanacak iàçinin kÑdem süresini ve bu sürenin hesaplanmasÑnda esas alÑnacak çalÑàmalar (Þà. K. M. 18/IV), yÑllÑk ücretli izine hak kazanmada esas alÑnacak çalÑàmalar (Þà K. M. 54/I), kÑdem tazminatÑnÑn hesaplanmasÑnda esas alÑnacak çalÑàmalar (1475 sayÑlÑ Þà. K. M. 14/II) kanun koyucu tarafÑndan tahdidi olarak düzenlenmiàtir. Hatta kanun koyucu çalÑàma süresinden sayÑlan haller (Þà K. M. 66) ile yÑllÑk izin bakÑmÑndan çalÑàÑlmÑà gibi sayÑlan halleri de (Þà. K. M. 55) düzenlemiàtir. Kanun koyucu tarafÑndan, ihbar tazminatÑna iliàkin bildirim süresinin belirlenmesinde dikkate alÑnacak kÑdemde, aralÑklÑ çalÑàmalarÑn birleàtirilmesi ile ilgili benzer bir düzenleme yapÑlmamÑàtÑr. OlmasÑ gereken hukuk bakÑmÑndan da, bu yönde bir düzenlemeye ihtiyaç olmadÑÜÑ kanaatindeyiz. Zira, ihbar tazminatÑna iliàkin olarak bildirim süresinin belirlenmesinde, daha önceki aralÑklÑ olarak çalÑàÑlan sürelerin dikkate alÑnmasÑ ihbar tazminatÑ müessesesinin yapÑsÑ ve amacÑ ile baÜdaàmamaktadÑr. YargÑtay’Ñn açÑk ya da örtülü bir kanun hükmü olmayan bir konuda iàçi yararÑna yorum ilkesinin sÑnÑrlarÑnÑ zorlayarak hüküm kurmasÑnÑ ihbar tazminatÑnÑn amacÑna uygun bulmuyoruz. Bu sebeple YargÑtay’Ñn görüàünü katÑlamÑyoruz. DÜPNOTLAR 1 NarmanlÑoÜlu Ünal, “AralÑklÑ Kurulmuà Þà Sözleàmeleriyle ÇalÑàan Þàçinin KÑdem/Hizmet Süresinin Belirlenmesine Þliàkin Kanuni Esaslar ve YargÑtay’Ñn Tutumu”, Halid Kemal Elbir’e ArmaÜan, Þstanbul, s.309; Özer Hatice Duygu, “DoÜum Þzninin Þàçinin KÑdemine ve Þà Sözleàmesinin Feshine Etkisi”, ÇalÑàma ve Toplum, 2009/2, s.126. 2 Çelik Nuri, Þà Hukuku Dersleri, Yenilenmià 22. BasÑ, Þstanbul 2009, s.77. 3 Yarg. 9.HD., 5.2.1988, E. 987/11973 K.987/743, Tekstil Þàv. D, Mart 1989; Süzek Sarper, Þà Hukuku, Yenilenmià 4. BaskÑ, Þstanbul 2008, s.461; Çelik, s.77. 2005/7562, Çankaya Osman Güven/Günay Þlhan Cevdet/ Göktaà Seracettin; Türk ià Hukukunda Þàe Þade DavalarÑ, Ankara 2005, s.303; Legal ÞHD, 2006/11, s.993-994; 29.01.2007 K.T., E.2006/30008 K.2007/1222, ÇalÑàma ve Toplum, 2007/3, s.241-242. 9 Çelik, s.219; Süzek, s.497; Yarg. 9. HD., 16.09.2003 E. 2003/14463 K. 2003/15650, Çimento Þàv.D., Mart 2004, s.48; Çankaya/Günay/Göktaà, s.175; KÑlÑçoÜlu Mustafa/ßenocak Kemal, Þà Güvencesi Hukuku, Þstanbul 2007, s.171-172. 10 Yarg. 9.HD., 18.10.2005, E. 2005/30929, K. 2005/33949, Legal ÞHD, Ocak 2006, s.152-153; Yarg. 9.HD., 28.11.2005 K.T., E. 2005/34667, K. 2005/37461, KÑlÑçoÜlu/ßenocak, s.168, Dipnot:591. 11 KÑlÑçoÜlu/ßenocak, s.167. 12 Çelik, s.364. 13 Çelik, s.305; Süzek, s. 693; OÜuzman M. Kemal, Türk Borçlar Kanunu MevzuatÑna Göre Hizmet Akdinin Feshi, Þstanbul 1955, s.246; Çenberci Mustafa, Þà Kanunu ßerhi, 5. BasÑ, Ankara 1984, s.306. 14 Çelik, s.298. 15 Çelik, s.306; Yarg. 9. HD.,17.12.1991, E. 991/16202, Tekstil Þàv. D., MayÑs–Haziran 1992, s.41-42; Odaman Serkan, “YargÑtay KararlarÑ IàÑÜÑnda Þàçinin AynÑ Þàverenin Þàyerinde AralÑklÑ ÇalÑàmasÑ Durumunda KÑdem TazminatÑnÑn HesaplanmasÑ”, Kamu-Þà, Temmuz 2000, s.152-154. 16 Çelik, s.308; Yarg. 9. HD., 04.12.2007 K.T., E. 2007/22866 K. 2007/36816, Legal ÞHD., 2008/17, s.150-152. 17 Çelik, s.310. 18 MollamahmutoÜlu Hamdi, Þà Hukuku, 3. BasÑ, Ankara 2008, s.530; Özer, s.130. 19 Süzek, s.456. 20 Süzek, s.471. 21 Çelik, s.307. 22 ßahlanan Fevzi, “YÑllÑk Ücretli Þzin HesabÑnda KÑdem TazminatÑ Ödenmià Sürelerin Durumu”, Þà Hukuku Þle Þlgili YargÑtay KararlarÑ: Karar Þncelemeleri, Þstanbul 2011, s. 170. 23 Yarg. 9. HD., K.T. 13/05/1991, 451/8352, Þà Hukuku Dergisi, Nisan-Haziran 1991, s.305; ßahlanan, s.170; Çelik, s.365. 24 Çelik, s.203; Yarg. 9. HD., 7.11.2001, E. 2001/13451, K. 2001/17373, KÑlÑçoÜlu Mustafa, Þà Kanunu ßerhi, 2. BasÑ, s.1233; Yarg. 9. HD., K.T. 14.10.2003, E. 2003/3526, K. 2003/16955, ÇalÑàma ve Toplum, 2004/3, s.215-216. 25 Yarg. 9. HD., K.T. 30.01.2007, E.2066/12556 K.2007/1252, ßahlanan, s.167. 4 Çelik, s.102. 5 Özer, s.127. 6 Uçum Mehmet, “Þàe Þade Sonucuna BaÜlÑ Olarak DoÜan Haklara Þliàkin BazÑ Uygulama SorunlarÑ”, Sicil Þà Hukuku Dergisi, Eylül 2008, s.52; Özer, s.126. 7 Þà Kanununa Þliàkin ÇalÑàma Süreleri YönetmeliÜi, RG. 25425, 06.04.2004. 26 “…Þàçinin aralÑklÑ olarak aynÑ iàverene ait ià yerinde çalÑàmasÑ halinde önceki dönemin kÑdem tazminatÑ ödenerek feshedilmià olmasÑ, izin yönünden sürelerin birleàtirilmesine engel olmaz” àeklinde farklÑ bir karar vererek görüàünü deÜiàtirmiàtir. YargÑtay’Ñn bu kararÑ, öÜretide ßahlanan tarafÑndan, görüà deÜiàikliÜine gerekçe gösterilmemesi nedeniyle eleàtirilmiàtir. Yarg. 9. HD., K.T. 05.11.2009, E. 2008/11592 K.2009/30499, ßahlanan, s.342. 8 Çelik, s.219; Yarg. 9.HD., 12.01.2005, E. 2004/28186 K. 27 138 ßahlanan, s.171, s.347. EYLÜL ’11 SßCßL Prof. Dr. Fevzi ÚAHLANAN Üstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ÜÛverenin Sendika Üyesi Olmayan ÜÛçilere YaptÍÙÍ BazÍ Ödemelerin Toplu SözleÛmeden YararlandÍrma AçÍsÍndan DeÙerlendirilmesi 1. BilindiÜi gibi bir toplu ià sözleàmesinden taraf iàçi sendikasÑnÑn üyesi iàçiler yararlanÑr. Üye olmayanlarÑn dayanÑàma aidatÑ ödeme ya da sözleàmenin Bakanlar Kurulu kararÑ ile teàmili dÑàÑnda toplu ià sözleàmesinden yararlanmalarÑ mümkün deÜildir. Esasen Sendikalar Kanunu (Sen.K.) md.36’da da bu husus ifade edilmektedir. Söz konusu hükme göre “Þàçi ve iàveren sendika ve konfederasyonlarÑnÑn kendi faaliyetleri ile üyelerine saÜladÑklarÑ hak ve menfaatlerin üyesi olmayanlara uygulanmasÑ, Toplu Þà Sözleàmesi, Grev ve Lokavt Kanunu hükümleri saklÑ kalmak kaydÑ ile sözkonusu sendika veya konfederasyonunun yazÑlÑ muvafakatÑna baÜlÑdÑr.” SendikanÑn kendi faaliyetleri ile üyelerine saÜladÑÜÑ hak ve menfaatlerin baàÑnda, toplu ià sözleàmesi olduÜunda kuàku yoktur. Öte yandan, Sen.K.md.31/III’de iàin sevk ve daÜÑtÑmÑnda, iàçinin mesleki ilerlemesinde, iàçinin ücret, ikramiye ve primlerinde sosyal yardÑm ve disiplin hükümlerinde ve diÜer hususlara iliàkin hükümlerin uygulanmasÑnda veya çalÑàtÑrmaya son verilmesi bakÑmÑndan herhangi bir ayÑrÑm yapÑlamayacaÜÑ belirtilmià ve böylece hemen hemen genel nitelikli bir sendikalÑ-sendikasÑz ayÑrÑmÑ yasaÜÑ konulduktan sonra, maddenin hemen takibeden IV. fÑkrasÑnda, “ücret, ikramiye, prim ve paraya iliàkin sosyal yardÑm konularÑnda toplu ià sözleàmesi hükümlerinin saklÑ” olduÜu açÑkça belirtilmiàtir. Bu düzenleme karàÑsÑnda, her ne kadar toplu sözleàmeden yararlanmayÑ düzenleyen Toplu Þà Sözleàmesi, Grev ve Lokavt Kanunu Md.9’da, Sen.K.md.31’e açÑk bir yollama yapÑlmamÑàsa da, iki madde arasÑnda düzenlenen konulardan dolayÑ zorunlu bir baÜ olduÜu ortaya çÑkmaktadÑr. Yasal düzenlemedeki bu durum karàÑsÑnda, “iàyerinin çalÑàma düzenine iliàkin” toplu sözleàme hükümlerinden; baàka bir ifade ile “paraya iliàkin olmayan hükümler”den, sendikalÑ olsun olmasÑn iàyerinde çalÑàan bütün iàçiler yararlanacaktÑr. ÖrneÜin, iàyerinde çalÑàma ve dinlenme zamanlarÑ, hafta tatili, ià güvenliÜi, iàçilerin topluca taàÑnmasÑ, yemek verilmesi, disiplin, iàe son verme gibi konularda toplu 139 EYLÜL ’11 SßCßL ià sözleàmesi ile getirilen düzenlemeler bütün iàçiler için geçerli olacaktÑr. Buna karàÑlÑk Sen.K.md.31/III ve IV’ncü fÑkralarÑndaki düzenlemeler dikkate alÑndÑÜÑnda, 2822 sayÑlÑ Kanunun yararlanmayÑ düzenleyen 9. maddesinin, toplu ià sözleàmesinin sadece ücret, ikramiye, prim ve paraya iliàkin sosyal yardÑmlardan yararlanmaya iliàkin olduÜunun kabulü gerekir. 2. Toplu ià sözleàmelerinin iàyerinde çoÜunluÜu elinde bulunduran sendikalarca akdedilmesi, usulünce yapÑlarak yürürlüÜe konulan toplu ià sözleàmesinin tarafÑ olan iàçi sendikasÑnÑn üyesi olmayan fakat bu sözleàmenin uygulandÑÜÑ iàyerlerinde çalÑàan diÜer iàçilerin, bu sözleàmenin getirdiÜi normatif nitelikli ve paraya iliàkin avantajlÑ hükümleri karàÑsÑndaki durumlarÑ ve çalÑàma àartlarÑ konusunda iàverenin ve sendika üyesi olmayan iàçilerin bireysel sözleàme özgürlüÜünün sÑnÑrlarÑ öteden beri ià hukukunun önemli sorunlarÑndan birini teàkil etmiàtir. Uygulanan toplu ià sözleàmesinin tüm hükümlerinin, kapsamÑna giren iàyerlerindeki sendikalÑ olsun olmasÑn tüm iàçilere uygulanmasÑnÑn, baàka bir anlatÑmla, sözleàmenin tarafÑ sendikaya üye olanlar gibi sendikasÑz ya da baàka sendikanÑn üyesi bulunan iàçilerin de akdedilen toplu ià sözleàmesinden yararlanmalarÑnÑn iàyerinde bütün iàçiler için aynÑ çalÑàma koàullarÑnÑn saÜlanmasÑ nedeniyle yararlÑ olduÜu söylenebilirse de; bu düàüncenin sendikalÑ iàçilerin üyelik aidatÑ ile toplu ià sözleàmesinin yapÑlmasÑnÑn gerektirdiÜi külfetlere katlanmalarÑna karàÑlÑk sendika üyesi olmayanlarÑn hiçbir külfete katlanmadan aynÑ imkanlara kavuàmalarÑnÑn adil ve eàitliÜe uygun bir çözüm olduÜu da söylenemez. Üstelik böyle bir çözümde “sendika üyeliÜi” önemini büyük ölçüde yitirecek ve giderek sendikalar güçsüzleàecektir. Bu nedenle toplu ià sözleàmesinden sadece sözleàmeyi akdeden sendikaya üye olanlarÑn yararlanmasÑ gerektiÜi söylenebilecektir. Ancak bu düàüncenin de sendika özgürlüÜü ile tam anlamÑyla baÜdaàtÑÜÑnÑ söylemek mümkün deÜildir. Çünkü söz konusu düàüncenin iàçiyi bir sendikaya ve özellikle de çalÑàtÑÜÑ iàyerinde uygulanan toplu ià sözleàmesinin tarafÑ olan sendikaya üye olmaya zorlayacaÜÑ açÑktÑr. 140 Böyle bir zorlama ise “sendikaya üye olmama” veya “dilediÜi sendikaya üye olma” özgürlüÜü ile baÜdaàmaz. Toplu ià sözleàmesinin iàyerinde çalÑàan tüm iàçilere ya da sadece taraf sendika üyesi iàçilere uygulanmasÑnÑn yukarÑda özetlenen sakÑncalarÑnÑ gidermek ve özellikle toplu ià sözleàmesi hakkÑnÑ taraf sendika üyeliÜine baÜlÑ bir ayrÑcalÑk olmaktan çÑkarmak ve sendikaya üye olmama özgürlüÜünü korurken aynÑ zamanda güçlü sendikacÑlÑk ilkesini de yÑpratmamak amacÑyla bulunan ortalama çözüm; toplu sözleàmeden yararlanma konusunda kural olarak taraf sendika üyelerinin sözleàmeden yararlanacaklarÑnÑ kabul etmek, buna karàÑlÑk sözleàmenin uygulanacaÜÑ iàyerinde çalÑàÑp da, taraf sendika üyesi olmayanlarÑn da sözleàmeyi yapan iàçi sendikasÑna belirli bir karàÑlÑk (dayanÑàma aidatÑ) ödemeleri àartÑyla toplu ià sözleàmesinden yararlanmalarÑnÑ saÜlamak olmuàtur. KaynaÜÑnÑ Þsviçre hukukundan alan bu düzenleme, 275 sayÑlÑ Kanunla (md.7/III) hukukumuza girmià ve bazÑ deÜiàikliklerle 2822 sayÑlÑ Yasa’da da muhafaza edilmiàtir. Toplu Þà Sözleàmesi, Grev ve Lokavt Kanunu md.9’da yer alan bu düzenlemeye göre, “Toplu ià sözleàmesinin imzasÑ sÑrasÑnda taraf iàçi sendikasÑna üye bulunmayanlar, sonradan iàyerine girip de üye olmayanlar veya imza tarihinde taraf iàçi sendikasÑna üye bulunup da ayrÑlanlar veya çÑkarÑlanlarÑn toplu ià sözleàmesinden yararlanabilmeleri toplu ià sözleàmesinin tarafÑ iàçi sendikasÑna dayanÑàma aidatÑ ödemelerine baÜlÑdÑr. Bu hususta iàçi sendikasÑnÑn muvafakatÑ aranmaz. DayanÑàma aidatÑ ödemek suretiyle toplu ià sözleàmesinden yararlanma talep tarihinden geçerlidir. DayanÑàma aidatÑ miktarÑ, üyelik aidatÑnÑn üçte ikisidir...” 3. YukarÑda özetlediÜimiz yasal sistem karàÑsÑnda, toplu ià sözleàmesinin kapsamÑndaki bir iàyerinde çalÑàan iàçilerin toplu ià sözleàmesinden yararlanmalarÑ ya taraf sendikaya üye olmalarÑ ya da üye olmaksÑzÑn dayanÑàma aidatÑ ödemeleri yoluyla olabilmektedir. Bu koàullarÑn gerçekleàmediÜi durumda sendikanÑn yazÑlÑ muvafakatÑ olmadÑkça (Sen.K.md.36) iàçilerin toplu ià sözleàmesinden yararlandÑrÑlmalarÑ mümkün deÜildir. EYLÜL ’11 Þàverenin yukarÑda belirtilen yasal koàullar oluàmadan sendika üyesi olmayan iàçileri toplu ià sözleàmesinden yararlandÑrmasÑ halinde uygulanabilecek yaptÑrÑm konusunda Yasada çok açÑk ve net bir düzenleme mevcut deÜildir. Ancak öÜretide iàçi sendikasÑ için iàverene karàÑ hakkÑ olduÜu halde alamadÑÜÑ dayanÑàma aidatÑ tutarÑnda bir tazminat talebinin doÜacaÜÑ genellikle kabul edilmektedir.1 Ancak uygulamada aynÑ iddia ile iàveren aleyhine bazÑ sendikalarÑn dayanÑàma aidatÑ tutarÑnÑ talep ettiÜi davalarda somut olayÑn özelliklerini dikkate alarak yerel mahkemeler ve YargÑtay 9. Hukuk Dairesi farklÑ sonuca varmÑàtÑr. Bir olayda davacÑ sendikanÑn Adana 1. Þà Mahkemesi’nde açtÑÜÑ dava “... dosya içindeki bilgi ve belgelerden, iàverenin iàçileri sendikasÑzlaàtÑrma gibi bir kötü niyetle hareket ederek kapsam dÑàÑ olmadÑklarÑ halde sendika üyesi olmayan ve dayanÑàma aidatÑ kesintisi talebinde bulunmayan iàçileri yürürlükte bulunan Toplu Þà Sözleàmesi hükümlerinden yararlandÑrdÑÜÑ iddiasÑ mücerret olup, inandÑrÑcÑ delil bulunmadÑÜÑndan” àeklindeki gerekçeyle reddedildiÜi ve bu kararÑn YargÑtay 9. Hukuk Dairesi’nin 01/11/2001 tarih ve 12771/16876 sayÑlÑ kararÑ ile onandÑÜÑ görülmüàtür. Kararda dikkati çeken husus “iàverenin iàçileri sendikasÑzlaàtÑrma gibi bir kötü niyetle hareket” etmemià olmasÑdÑr. AynÑ àekilde bir sendikanÑn Ankara 8. Þà Mahkemesi’nde 2000/589 Esas nolu ve aynÑ iddialarla ve aynÑ talebe dayanarak açtÑÜÑ davanÑn yerel mahkemece kabul edilmekle birlikte YargÑtay 9. Hukuk Dairesi 04/03/2003 tarih ve 2002/16415-2003/2828 sayÑlÑ kararÑ ile yerel mahkeme kararÑ bozulmuà ve buna dayanarak davacÑ talebi reddedilmiàtir. Yüksek Mahkeme’nin bozma gerekçesinde dikkati çeken iki temel noktadan birisi iàverenin resen dayanÑàma aidatÑ kesme yükümlülüÜünün bulunmamasÑ ve diÜer ve daha da önemlisi davalÑ iàverenin toplu ià sözleàmesinin tüm hükümlerini sendika üyesi olmayan iàçilere uygulamÑà olmamasÑdÑr. Yüksek Mahkeme’nin toplu ià sözleàmesinin tüm hükümlerinin uygulanmÑà olmamasÑ nedeniyle bu yoldaki talepleri reddeden görüàünü daha sonraki bir kararÑnda da sürdürdüÜünü görüyoruz.2 SßCßL Þàverenin sendikaya üye olmayanlarÑ dayanÑàma aidatÑ ödemeksizin toplu ià sözleàmesinden yararlandÑrmasÑ halinde, uygulamada görülen diÜer bir dava türü ise, bu konuda “Durumun tesbiti ve muarazanÑn önlenmesine” yönelik davalar olabilmektedir. Bu konuda verilmià YargÑtay 9. Hukuk Dairesi’nin tesbit edebildiÜimiz bir kararÑ 07/07/1997 tarih ve 10264/13879 sayÑlÑ kararÑdÑr. Yüksek Mahkeme bu kararÑnda sözkonusu iàçilerin toplu ià sözleàmesinden yararlanamayacaÜÑnÑn tesbiti ve muarazanÑn önlenmesi yönünde bir karar verilmesi gerektiÜi sonucuna varmÑàtÑr. Ancak karara konu olan olay dikkate alÑndÑÜÑnda bir ilçe belediyesinde geçtiÜi anlaàÑlan olayda iàveren toplu ià sözleàmesinin bir kÑsÑm hükümlerini deÜil, tüm hükümlerini, sendika üyesi olmayanlara uygulamaktadÑr. Daha da önemlisi Y9HD’nin 1997 tarihli bu kararÑna konu olan olaya iliàkin olarak kararda yer alan “... davacÑ sendika bir kÑsÑm iàçilerin sendika üyeliÜinden ayrÑlmalarÑndan sonra da sanki üyelikleri devam ediyormuà gibi toplu ià sözleàmesinden yararlandÑrÑlmasÑnÑn durdurulmasÑnÑ istemek sureti ile muarazanÑn önlenmesi talebinde bulunmuàtur...” àeklindeki ifadeden, iàverenin sendikadan istifa edenlere de toplu ià sözleàmesini uygulayarak sendikayÑ güçsüzleàtirmek veya iàyerinde sendikasÑz bir çalÑàma düzeni oluàturmak gibi kötüniyetli bir uygulama yaptÑÜÑ açÑkça görülmektedir. 4. Sendikaya üye olmayanlarÑn dayanÑàma aidatÑ talebi olmaksÑzÑn toplu ià sözleàmesinden yararlandÑrÑlarak 2822 sayÑlÑ Kanun’un 9. maddesinin ihlal edilip edilmediÜine iliàkin uyuàmazlÑklarda doÜru ve hukuka uygun bir karar verilebilmesi, yukarÑda belirtilen yargÑ kararlarÑnÑn da ortaya koyduÜu gibi kanaatimce temel bir konunun açÑklÑÜÑ kavuàturulmasÑna baÜlÑ olmaktadÑr. Somut olayda ne zaman bir toplu ià sözleàmesinden yararlandÑrma sözkonusudur? Baàka bir anlatÑmla sendika üyesi olmayan iàçilerle - iàverenin bireysel sözleàme özgürlüklerinin sÑnÑrlarÑ neresidir? Bu özgürlüÜün kullanÑlmasÑ ne zaman 2822 sayÑlÑ Kanunun 9. maddesine aykÑrÑlÑk teàkil eder? Bu noktada saÜlÑklÑ bir sonuca ulaàmak için iàverenin yaptÑÜÑ uygulamanÑn sendikayÑ güçsüzleàtirmek amacÑ 141 EYLÜL ’11 SßCßL taàÑyÑp taàÑmadÑÜÑ da önemli bir kriter olarak dikkate alÑnmalÑdÑr. Sendika özgürlüÜü, iàverenin ayÑrÑm yapmama yükümlülüÜü konularÑnda yukarÑda açÑkladÑÜÑmÑz Sen.K.md.31 ve Toplu Þà Sözleàmesi, Grev ve Lokavt Kanunu md.9 arasÑndaki hassas denge somut olayda da bu araàtÑrmayÑ zorunlu kÑlmaktadÑr. YukarÑda da belirtildiÜi gibi, bir toplu ià sözleàmesinden yararlandÑrmanÑn anlamÑ kural olarak toplu ià sözleàmesinin parasal hükümlerinden yararlanmadÑr. Þàyerinin çalÑàma düzenine iliàkin hükümleri zaten sendikalÑ sendikasÑz tüm iàçilere uygulanacaktÑr. Parasal hükümlerin baàÑnda ise ücret, ikramiye ve diÜer sosyal haklar gelir. ÖrneÜin özel durumlar ayrÑk tutulmak kaydÑyla; sözleàmenin ücret zammÑnÑn, yÑlda 4 maaà ikramiyenin, sosyal yardÑm paketinin sendikasÑz iàçilere uygulanmadÑÜÑ bir olayda iàverenin sendikasÑz iàçilere ölüm yardÑmÑ, doÜum yardÑmÑnÑ Toplu Þà Sözleàmesi’nde öngörülenin üstünde olmayacak miktarda vermesi, kanaatimce Toplu Þà Sözleàmesi’nin sendikasÑz iàçilere de 2822 sayÑlÑ Kanunun 9. maddesine aykÑrÑ olarak uygulanmasÑ olarak deÜerlendirilmemelidir. Böyle bir uygulama kanaatimce 2822 sayÑlÑ Kanunun 9. maddesinin ihlâli anlamÑnda bir yararlandÑrma sayÑlamaz. Her halde iàçi için kayda deÜer, önemli bir çÑkar saÜlayan hükümlerin uygulanmasÑ, yararlanma teàkil edebilir. Nitekim YargÑtay 9. Hukuk Dairesi 2822 sayÑlÑ Kanunun 9. maddesinin ihlâli sayÑlabilecek ölçüde bir yararlanmadan söz edebilmek için bir iàveren aleyhine sendikanÑn açtÑÜÑ davaya iliàkin yukarÑda belirtilen 04/03/2003 tarih ve 2002/164152003/2828 sayÑlÑ kararÑnda, “DavalÑ iàverenin toplu ià sözleàmesinin tüm hükümlerini uygulamÑà olmamasÑnÑ” davanÑn reddi açÑsÑndan bir gerekçe olarak belirtmià, Yüksek Mahkeme aynÑ görüàünü aynÑ iddia ve taleple açÑlan bir baàka davada da sürdürmüàtür.3 5. Toplu ià sözleàmesinin paraya iliàkin hükümlerinin sendika üyesi olmayan ve dayanÑàma aidatÑ da ödemeyen iàçilere, 2822 sayÑlÑ Kanuna aykÑrÑ bir àekilde uygulanÑp uygulanmadÑÜÑ konusunda yapÑlacak deÜerlendirmede; paraya iliàkin hükümlerin kapsamÑ kadar, somut olayda iàverenin sendikasÑzlÑÜÑ özendir142 mek, sendikayÑ güçsüz kÑlmak gibi kötü niyet sayÑlabilecek bir amaç taàÑyÑp taàÑmadÑÜÑ da önemli bir unsurdur. Bu husus Yasada açÑkça belirtilmemià olsa da, yukarÑda belirtildiÜi üzere sendika özgürlüÜü ve toplu sözleàmeden yararlanmaya (2821 md.31-2822 md.9) iliàkin yasal sistemin amacÑnda mevcuttur. ßöyle bir örnek vermek gerekirse, uzun yÑllardan beri sendikalÑ toplu ià sözleàmeli bir çalÑàma düzeni olan bir iàyerinde sendikalÑ olmayan 20 kiàinin sendikaya hiç üye olmadÑÜÑ, iàyerinde toplam çalÑàan sayÑsÑnÑn 800 olduÜu sendikalÑ iàçi sayÑsÑ karàÑsÑnda sendikasÑz çalÑàan sayÑsÑnÑn, sendikalÑ çalÑàan sayÑsÑna oranÑnÑn çok düàük olduÜu; iàyerinde sendikasÑz iàçi sayÑsÑ 40 iken bu sayÑnÑn aradan geçen sendikalÑ, toplu sözleàmeli 10 yÑllÑk çalÑàma düzeni sonunda 20’ye düàtüÜünün görüldüÜü bir iàyerinde, toplu sözleàmede yer alan ölüm yardÑmÑnÑ, doÜum yardÑmÑnÑ, sendikasÑz iàçilere de uygulamÑà olmasÑnÑ iàverenin iàyerini sendikasÑzlaàtÑrmak veya sendikayÑ güçsüzlendirmek gibi bir amaçla yaptÑÜÑnÑ ve bu amaçla, toplu sözleàmeden yararlanmaya iliàkin yasal düzenlemeye aykÑrÑ davrandÑÜÑnÑ söylemek mümkün deÜildir. Sonuç itibariyle iàyerinde sendikaya üye olmayan iàçilere saÜlanacak menfaatler aynÑ pozisyonda bulunan sendika üyelerine toplu sözleàme ile saÜlananlarÑn bütün olarak önemli ölçüde altÑnda ise ve daha da önemlisi bu uygulama iàyerinde sendikayÑ güçsüzleàtirmek, sendikasÑzlÑÜÑ özendirmek gibi kötü niyetli bir uygulama olarak yapÑlmÑyorsa bu uygulama 2822 sayÑlÑ Kanunun 9. maddesine aykÑrÑlÑk olarak deÜerlendirilmemelidir. Bu yorum tarzÑ, sendika özgürlüÜü ve toplu sözleàmeden yararlanmaya, iliàkin yasal sistemin amacÑna da uygun düàer. DÜPNOTLAR 1 K. OÜuzman, Hukuki Yönden Þàçi Þàveren Þliàkileri, Þstanbul, 1987, sh.77/78; N. Çelik, Þà Hukuku Dersleri, 23. BasÑ, Þstanbul 2010, sh.560; F. ßahlanan, Toplu Þà Sözleàmesi, Þstanbul 1992, sh.152/153. 2 ÖrneÜin Y9HD 07/11/2006-29470/29402 - M. KÑlÑçoÜlu, Toplu Þà Hukukundan DoÜan Davalar ve Çözüm YollarÑ, Þstanbul, 2007, sh.528/529. 3 Y9HD 07/11/2006-29470/29402, M. KÑlÑçoÜlu, Toplu Þà Hukukundan DoÜan Davalar ve Çözüm YollarÑ. EYLÜL ’11 SßCßL Prof. Dr. Hakan KESER Dokuz Eylül Üniversitesi Üktisadi ve Üdari Bilimler Fakültesi ÜÛ Güvencesi KapsamÍndaki ÜÛçinin Toplu ÜÛ SözleÛmesinden YararlanmasÍ GÜRÜÚ Türk ià hukukunda ilk kez iàyeri sendika temsilcilerine getirilmià bulunan tam anlamÑyla ià güvencesi, 4773 sayÑlÑ Kanun ile diÜer iàçiler için de bazÑ eksikliklerle kabul edilmià, 2003 yÑlÑnda çÑkarÑlan 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu ile de bazÑ deÜiàikliklere uÜrayarak bu kez gerçek anlamda bir ià güvencesi olmasa da mevzuatÑmÑzdaki yerini almÑàtÑr. Bu àekilde uygulamada ià güvencesi kapsamÑndaki iàçi kavramÑ ortaya çÑkmÑà ve sahip olduÜu haklar diÜer iàçilerin sahip olduklarÑ haklara nazaran farklÑlÑklar göstermiàtir. Þà güvencesi kapsamÑndaki iàçinin, bireysel ià hukukunda sahip olduÜu haklarÑn farklÑlÑÜÑnÑn yanÑnda, toplu ià hukukunda da özellikle toplu ià sözleàmelerinde yer alan bazÑ düzenlemelerden yararlanmalarÑ da farklÑlÑklar gösterebilmektedir. Nitekim birçok durumda, toplu ià sözleàmesinde yer alan bir düzenleme, iàverenin iàçinin ià sözleàmesini feshederken dayandÑÜÑ sebebin, geçerli sebep olarak deÜerlendirilip deÜerlendirilememesi üzerinde önemli bir rol oynamaktadÑr. ÇalÑàmamÑzda toplu ià sözleàmesi imzalanmÑà bir iàyerinde çalÑàan ià güvencesi kapsamÑndaki bir iàçinin, toplu ià sözleàmesinde yer alan bazÑ düzenlemeler karàÑsÑndaki durumu incelenmeye çalÑàÑlacaktÑr. I- ÜÚ GÜVENCESÜ KAPSAMINDAKÜ ÜÚÇÜ VE TOPLU ÜÚ SÖZLEÚMESÜNDEN YARARLANMA KAVRAMLARI A- ÜÛ Güvencesi KapsamÍndaki ÜÛçi KavramÍ BilindiÜi üzere, ià güvencesi, iàçinin feshe karàÑ korunmasÑ kapsamÑnda yer alan, iàçinin iàini korumak amacÑyla iàverenin fesih hakkÑnÑ sÑnÑrlayan ve sadece iàçinin kullanabileceÜi, tek taraflÑ haklardan oluàan, iàverenin keyfi olarak fesih hakkÑnÑ kullanmasÑna karàÑ getirilen bir ià hukuku kurumu olup, iàverenin ià sözleàmesini fesih hakkÑna ya da iàçiyi iàten çÑkarma yetki143 EYLÜL ’11 SßCßL sine bazÑ sÑnÑrlamalar tanÑmasÑ biçiminde àekillenmiàtir. ßu halde ià güvencesinin en önemli unsur ve amaçlarÑndan birisi, keyfi iàten çÑkarmalarÑ önlemektir. Böyle bir amaca ulaàmanÑn yolu ise, iàverenin iàçiyi iàten çÑkartÑrken Kanunun öngördüÜü geçerli bir sebebe dayanmasÑ koàulu ve bu sebebin hakim tarafÑndan denetlenmesidir1. Ülkemizde 4773 sayÑlÑ Kanun’un kabul edilmesi ile Türk ià hukukunda ilk kez geçerli sebep kavramÑ ortaya çÑkmÑà ve iàverene bildirimli fesih sureti ile ià sözleàmesini feshederken “geçerli bir sebebe” dayanma yükümlülüÜü getirilmiàtir. 4773 sayÑlÑ Kanun’un ià sözleàmesinin feshini düzenleyen hükümleri, daha sonra bazÑ deÜiàikliklerle, 2003 yÑlÑnda çÑkarÑlan 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu2 kapsamÑna alÑnmÑàtÑr3. ÞK’da yapÑlan bu deÜiàikler ve geçerli sebep kavramÑnÑn Türk hukukunda ortaya çÑkmasÑ ile birlikte, 1475 sayÑlÑ Kanun döneminde 4773 sayÑlÑ Kanun’la deÜiàiklik yapÑlana dek sadece iàyeri sendika temsilcilerinin ià sözleàmelerinin iàverence haksÑz feshine iliàkin olarak uygulanan ià güvencesi4, belirli özelliklere haiz diÜer bazÑ iàçilere de tanÑnmÑà olmaktadÑr5. 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 18. maddesinde “Otuz veya daha fazla iàçi çalÑàtÑran iàyerlerinde en az altÑ aylÑk kÑdemi olan iàçinin belirsiz süreli ià sözleàmesini fesheden iàverenin, iàçinin yeterliliÜinden veya davranÑàlarÑndan ya da iàletmenin, iàyerinin veya iàin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorunda” olduÜunu belirten bir ifade yer almaktadÑr. Yani, otuz veya daha fazla iàçi çalÑàtÑran iàverenin en az altÑ aylÑk kÑdemi olan iàçisinin belirsiz süreli ià sözleàmesini feshedebilmesi için iàçinin yeterliliÜinden veya davranÑàlarÑndan ya da iàletmenin, iàyerinin veya iàin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmasÑ gerekmektedir. Þà sözleàmesi feshedilen iàçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediÜi veya gösterilen sebebin geçerli bir sebep olmadÑÜÑ iddiasÑ ile fesih bildiriminin tebliÜi tarihinden itibaren bir ay içinde ià mahkemesinde dava açabilecektir. GörüldüÜü üzere, 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu, bir iàçinin ià güvencesi kapsamÑnda olabilmesi için yani bir baàka ifade ile, iàçinin ià sözleàmesi144 nin bildirimli fesihle feshedilmesinde “geçerli sebep” aranmasÑ için; - Þà Kanunu’na tabi bir iàyerinde6 çalÑàan iàçi sayÑsÑnÑn en az otuz olmasÑ ve - sözleàmesi feshedilecek olan iàçinin belirsiz süreli ià sözleàmesi ile çalÑàÑyor olmasÑ ve en az altÑ aylÑk kÑdemi olmasÑ koàullarÑnÑn birlikte gerçekleàmesi gerekeceÜini belirtmiàtir7. Bu anlamda iàçinin, 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 18 ve devamÑ maddelerinde düzenlenen ià güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi için, iàyerinde en az 30 iàçi çalÑàmasÑ, iàçinin en az 6 aylÑk kÑdeminin bulunmasÑ ve iàletmenin bütününü sevk ve idare eden veya iàyerinin bütününü sevk ve idare eden ve iàçiyi iàe alma ve iàten çÑkarma yetkisi bulunan iàveren vekili konumunda olmamasÑ gerekmektedir8. Yani ià güvencesi kapsamÑndaki iàçi kavramÑ; en az 30 iàçinin çalÑàtÑÜÑ bir iàyerinde çalÑàan ancak, aynÑ zamanda en az 6 aylÑk kÑdemi bulunan, iàletmenin bütününü sevk ve idare etmeyen veya iàyerinin bütününü sevk ve idare etse de iàçiyi iàe alma ve iàten çÑkarma yetkisi bulunmayan iàçiyi ifade etmektedir. Bununla birlikte Kanunda aranan en az 30 iàçi ölçütü mutlak emredici görülmediÜinden sözleàmelerle indirilmesinin de geçerli kabul edilebileceÜi buna karàÑn yükseltilemeyeceÜi uygulama ve doktrinde kabul edilmektedir9. Buna göre, Þà Kanunu’nun 18. maddesinde feshin geçerli sebebe dayandÑrÑlmasÑ zorunluluÜu konusundaki koàullardan biri olan iàyerinde otuz veya daha fazla iàçinin çalÑàtÑrÑlmasÑ koàulu, 18. maddenin nispi emredici nitelikte olmasÑ ve toplu ià sözleàmesi taraflarÑnÑn iàçi yararÑna olarak madde hükümlerinin aksine kararlaàtÑrma yapabileceklerinden dolayÑ, yumuàatÑlabilecek ve ià sözleàmesinin feshinde iàyerinde çalÑàan iàçi sayÑsÑnÑn otuzun altÑnda olmasÑ durumunda bile ià güvencesi hükümlerinin uygulanacaÜÑ yolundaki toplu ià sözleàmesi hükümleri geçerli olarak kabul edilecektir10. Böyle bir durumda da ià güvencesi kapsamÑndaki iàçi kavramÑnÑn kapsamÑ geniàleyecektir. B- Toplu ÜÛ SözleÛmesinden Yararlanma KavramÍ Þà sözleàmesinin yapÑlmasÑ, muhtevasÑ ve EYLÜL ’11 sona ermesi ile ilgili hususlarÑ düzenlemek üzere iàçi sendikasÑ ile iàveren sendikasÑ veya sendika üyesi olmayan iàveren arasÑnda yapÑlan toplu ià sözleàmeleri (TSGLK. m.2), kapsadÑklarÑ iàyerine ya da iàyerlerine iliàkin olmak üzere, ià sözleàmelerinde düzenlenmeyen ya da düzenlenmià olmakla beraber günün koàullarÑna uygun olmayan konularda belirleyici hükümler içermektedirler. TaraflarÑn yoÜun çabalarÑ sonucu imzalanan bu sözleàmeler kural olarak taraf sendika üyesi iàçilere hak ve menfaatler saÜlamaktadÑrlar. Zira bir toplu ià sözleàmesine taraf olan sendikanÑn sadece kendi üyelerinin hak ve menfaatlerini gözeteceÜi bir gerçektir. Bir baàka deyiàle; sendikalar bir toplu ià sözleàmesi imzalanÑrken, her zaman için kendi üyelerinin hak ve menfaatlerini gözetmektedirler. Bu esastan hareketle de 2821 sayÑlÑ Sendikalar Kanunu11 36. maddesinde getirdiÜi düzenleme ile iàçi ve iàveren sendika veya konfederasyonlarÑnÑn, kendi faaliyetleri ile üyelerine saÜladÑklarÑ hak ve menfaatlerin üyesi olmayanlara uygulanmasÑnÑn, Toplu Þà Sözleàmesi Grev ve Lokavt Konunu hükümleri saklÑ kalmak kaydÑ ile söz konusu sendika veya konfederasyonun yazÑlÑ muvafakatine baÜlÑ olacaÜÑ esasÑnÑ getirmiàtir. Bu konuda 2822 sayÑlÑ TSGLK’da yer alan düzenleme ise 9. maddededir. Bu madde, bir istisna dÑàÑnda12, toplu ià sözleàmesi hükümlerinin kural olarak taraf sendika üyesi iàçilere uygulanacaÜÑnÑ belirtmektedir. Her iki düzenleme birlikte ele alÑndÑÜÑnda burada önem taàÑyan hususun, TSGLK. m. 9.’da düzenlenen dayanÑàma aidatÑ ödenerek toplu ià sözleàmesinden yararlanma istisnasÑ dÑàÑnda; sözleàmenin taraf sendika üyesi olmayanlara uygulanmasÑ konusunda sendikanÑn muvafakatinin aranacaÜÑ; “sendikanÑn kendi faaliyetleri ile üyelerine saÜladÑÜÑ hak ve menfaatler” sözlerinden neyin anlaàÑlmasÑ olduÜu görülmektedir. Bu hususun açÑklÑÜa kavuàturulmasÑ için 2821 sayÑlÑ Sendikalar Kanunu’nun 31. maddesinin de göz önünde tutulmasÑ gerekmektedir13. Söz konusu 31. madde; bir sendikaya üye olmayan ya da taraf sendika dÑàÑnda baàka bir sendikaya üye olan iàçiyi; çeàitli hak ve menfaatler açÑsÑndan, toplu ià sözleàmesinin uygu- SßCßL landÑÜÑ taraf sendika üyesi iàçilerle eàit tutmuà ve bu iàçilerin kanun gereÜi sendikalÑ iàçilerle aynÑ haklara sahip olacaÜÑnÑ emredici bir àekilde hükme baÜlamÑàtÑr. Buna göre her àeyden önce toplu ià sözleàmelerine, iàçilerin iàe alÑnmalarÑ konusunda; belli bir sendikaya girmeleri veya girmemeleri ya da sendika üyeliklerini muhafaza veya üyelikten istifa etmeleri ile ilgili àartlar konulamayacaktÑr. Bunun dÑàÑnda madde uyarÑnca; ücret, ikramiye, prim ve paraya iliàkin sosyal yardÑm konularÑndaki toplu ià sözleàmesi hükümleri saklÑ kalmak kaydÑ ile; iàin sevk ve daÜÑtÑmÑnda, iàçinin mesleki ilerlemesinde ücret ikramiye ve primlerinde, sosyal yardÑm ve disiplin hükümlerinde ve diÜer hususlara iliàkin hükümlerin uygulanmasÑnda ya da çalÑàmaya son verilmesi konusunda iàveren bir sendikaya üye olan iàçilerle, üye olmayan iàçiler ya da baàka sendikalara üye olan iàçiler arasÑnda herhangi bir ayÑrÑm yapamayacaktÑr. GörüldüÜü üzere, kanun koyucu 31. maddede, iàyerinde çalÑàan sendikalÑ-sendikasÑz tüm isçiler arasÑnda; toplu ià sözleàmesi ile “ücret, ikramiye, prim ve paraya iliàkin sosyal yardÑm konularÑ” dÑàÑnda farklÑ düzenlemeler yapÑlamayacaÜÑ esasÑnÑ kabul etmiàtir. Buna göre, parasal hükümler denilebilecek bu hükümler dÑàÑndaki tüm hükümler, iàyerinde çalÑàan bütün iàçilere hiçbir koàul aranmaksÑzÑn uygulanacaktÑr14. Yani bir baàka anlatÑmla, SK.’nun 31 ve 36. maddelerindeki hükümler ile 2822 sayÑlÑ TSGLK.’nun 9. maddesindeki hükümler birlikte ele alÑndÑÜÑnda toplu ià sözleàmesinden yararlanmanÑn konusu ile kapsamÑ ortaya çÑkmakta ve toplu ià sözleàmesinden yararlanma kavramÑ anlam kazanmaktadÑr. Buna göre toplu ià sözleàmesi ile getirilen hükümlerden, parasal nitelikte olanlarÑn dÑàÑndakiler; iàyerinde çalÑàan tüm sendikalÑ-sendikasÑz iàçilere doÜrudan doÜruya uygulanabilecektir. Bu konuda taraf sendika üyesi olmayan iàçinin herhangi bir ekstra talepte bulunmasÑ gerekmeyecektir. Buna karàÑn parasal nitelikte olan hükümlerden ise, taraf sendika üyesi iàçiler, dayanÑàma aidatÑ ödeyen iàçiler ve sendikanÑn yazÑlÑ muvafakat verdiÜi iàçiler yararlanabileceklerdir. 145 EYLÜL ’11 SßCßL II- ÜÚ GÜVENCESÜ KAPSAMINDAKÜ ÜÚÇÜNÜN TOPLU ÜÚ SÖZLEÚMESÜNDE YER ALAN DÜZENLEMELER KARÚISINDAKÜ DURUMU A– Genel Olarak YukarÑda da ifade edildiÜi üzere, bir sendika ile bir iàveren veya iàveren sendikasÑ arasÑnda imzalanan toplu ià sözleàmesi ile saÜlanan haklardan, parasal nitelikte olanlarÑn dÑàÑndakiler; iàyerinde çalÑàan tüm sendikalÑ-sendikasÑz iàçilere doÜrudan doÜruya uygulanacaktÑr. Bu anlamda, iàyerinde en az 30 iàçi çalÑàmasÑ, en az 6 aylÑk kÑdemin bulunmasÑ ve iàletmenin bütününü sevk ve idare eden veya iàyerinin bütününü sevk ve idare eden ve iàçiyi iàe alma ve iàten çÑkarma yetkisi bulunan iàveren vekili konumunda olunmamasÑ àartlarÑnÑ taàÑyan ià güvencesi kapsamÑndaki bir iàçi, çalÑàmÑà olduÜu iàyerine iliàkin olarak yapÑlmÑà olan bir toplu ià sözleàmesinin parasal nitelikte olmayan tüm hükümlerinden doÜrudan doÜruya yararlanabilecektir. Buna karàÑlÑk, ià güvencesi kapsamÑndaki bir iàçi toplu ià sözleàmesi ile saÜlanan ücret, ikramiye, prim ve paraya iliàkin sosyal yardÑm konularÑndaki haklardan ise, ancak taraf sendikaya üye olmasÑ, dayanÑàma aidatÑ ödemesi veya sendikanÑn bu yönde yazÑlÑ muvafakat vermesi durumunda yararlanabilecektir. Bu anlamda, ià güvencesi kapsamÑndaki iàçi, iàin sevk ve daÜÑtÑmÑna, iàçinin mesleki ilerlemesine, sosyal yardÑm ve disiplin hükümlerine ve ya da çalÑàmaya son verilmesine iliàkin toplu ià sözleàmesinde yer alan tüm düzenlemelerden herhangi bir sendikaya üye olmasa da, dayanÑàma aidatÑ ödemese de yararlanabilecektir. B– Toplu ÜÛ SözleÛmesinde Kabul Edilen ÜÛ Güvencesi TazminatÍ KarÛÍsÍnda ÜÛ Güvencesi KapsamÍnda Olan ÜÛçinin Durumu Þà güvencesinin bugünkü anlamÑyla henüz Türk hukukunda yer almadÑÜÑ 4857 sayÑlÑ Þà 146 Kanunu’nun yürürlüÜe girmediÜi dönemde, sendikalar imzaladÑklarÑ toplu ià sözleàmelerine, iàçilerin ià güvencelerini saÜlamaya yönelik çeàitli hükümler koyarak, Kanundaki ià güvencesine iliàkin bu boàluÜu doldurmaya çalÑàmakta, bu àekilde de iàverenlerin fesih hakkÑnÑ bir àekilde sÑnÑrlamayÑ hedeflemekteydiler15. Þà güvencesi hükümlerinin mevzuatÑmÑza girmesini takiben imzalanan bazÑ toplu ià sözleàmelerinde de halen bu yönde hükümlerin yer aldÑÜÑ, bunun özellikle ià güvencesi kapsamÑnda olmayan iàçilerin düàünülerek getirildiÜi görülmektedir16. BilindiÜi üzere, Þà Kanunu’nun 21. maddesi uyarÑnca, iàverence geçerli sebep gösterilmediÜi veya gösterilen sebebin geçerli olmadÑÜÑ mahkemece veya özel hakem tarafÑndan tespit edilerek feshin geçersizliÜine karar verildiÜinde, iàveren, iàçiyi bir ay içinde iàe baàlatmak zorunda olacak ve eÜer iàçiyi baàvurusu üzerine iàveren bir ay içinde iàe baàlatmaz ise, iàçiye en az dört - en çok sekiz aylÑk ücreti tutarÑnda tazminat ödemekle yükümlü olacaktÑr. DiÜer yandan yine iàverence kararÑn kesinleàmesine kadar çalÑàtÑrÑlmadÑÜÑ süre için iàçiye en çok dört aya kadar doÜmuà bulunan ücret ve diÜer haklarÑ ödenecektir. Uygulamada bu konuda en fazla ortaya çÑkan uyuàmazlÑk, kanunen ià güvencesi kapsamÑna giren bir iàçinin toplu ià sözleàmesinde yer alan ià güvencesine yönelik bu tür hükümlerden yararlanÑp yararlanamayacaÜÑna iliàkindir. Nitekim ià güvencesi kapsamÑnda olan bir iàçinin Kanuni haklarÑn yerine ya da kanuni haklarÑn yanÑnda, iàverence imzalanmÑà bulunan toplu ià sözleàmesinde yer alan ià güvencesi hükümlerinin de kendisine uygulanmasÑnÑ istemesine uygulamada sÑkça rastlanmaktadÑr. YargÑtay’Ñn bu konudaki bizim de katÑldÑÜÑmÑz yerleàik içtihadÑ, iàverenin iàe almama yolundaki davranÑàÑnÑn yaptÑrÑmÑnÑn, Þà Kanunu’nun 21. maddesinde yer alan ià güvencesi hükümlerince düzenlenmesinden dolayÑ, toplu ià sözleàmesinin ià güvencesini saÜlamaya yönelik getirmià olduÜu ià güvencesi tazminatÑnÑn bu durumda uygulanma imkanÑnÑn olmadÑÜÑdÑr17. YargÑtay, toplu ià sözleàmelerinde düzenlenen ià güvencesini saÜlamaya yönelik tazminatlarÑn cezai EYLÜL ’11 àart niteliÜinde olduÜunu kabul etmektedir. Þà güvencesi kapsamÑndaki iàçi kanuni süresi içerinde iàe iade davasÑnÑ açÑp, 21. madde hükümlerine göre haklarÑnÑ talep edebilecektir. Þàçinin dava açma süresi içinde dava açmamasÑ ya da bu süreyi iradesi dÑàÑnda kaçÑrmasÑ hali de bir deÜiàiklik yaratmayacak ve ià güvencesi kapsamÑna giren iàçi toplu ià sözleàmesinde yer alan ià güvencesine yönelik hükümlerden yararlanamayacaktÑr. Yani bir baàka ifade ile, dava açmamak suretiyle feshin geçerli hale gelmesi nedeniyle, toplu ià sözleàmesinde getirilmià bulunan ià güvencesi tazminatÑ istenemeyecektir18. Toplu ià sözleàmelerinde öngörülen bu tür tazminatlar, ià sözleàmesinin keyfi ve haksÑz olarak feshini önlemeyi amaçlamaktadÑrlar. Yani bir baàka ifade ile, bu tazminatlar ià güvencesinin saÜlanmasÑna yönelik olup, genel olarak ià güvencesi kapsamÑnda olmayan iàçileri hedeflemektedir. Aksi yönde bir düàünceye ise, Þà Kanunu’nun 21. maddesinin son fÑkrasÑ da imkân vermemektedir. Nitekim Þà Kanunu’nun 21. maddesinin son fÑkrasÑ, iàçinin baàvurusu üzerine iàverenin bir ay içinde iàe baàlatmamasÑ durumunda, - iàçiye en az dört aylÑk ve en çok sekiz aylÑk ücreti tutarÑnda tazminat ödeme yükümüne ve - kararÑn kesinleàmesine kadar çalÑàtÑrÑlmadÑÜÑ süre için iàçiye en çok dört aya kadar doÜmuà bulunan ücret ve diÜer haklarÑ ödeneceÜine iliàkin esaslarÑn sözleàmeler ile hiçbir suretle deÜiàtirilemeyeceÜini; aksi halde bu yöndeki sözleàme hükümlerinin geçersiz sayÑlacaÜÑ kuralÑnÑ getirmektedir. Þàçi ià güvencesi kapsamÑ dÑàÑnda ise, toplu ià sözleàmesinde belirlenen ià güvencesinden, koàullarÑ mevcutsa yararlanabilecektir. Ancak YargÑtay’Ñn da istikrarlÑ bir àekilde belirttiÜi üzere, ià güvencesi tazminatÑ cezai àart niteliÜinde bir tazminat olduÜundan, fahià tutarda olmasÑ durumunda Borçlar Kanunu’nun 161/son maddesine göre hakim tarafÑndan indirilebilecektir. Hakimin de burada indirim yaparak tazminat miktarÑnÑ belirlerken, 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 21. maddesindeki alt ve üst sÑnÑrÑ, iàçinin hizmet süresini19 ve geçersiz sebeple yapÑlan feshin sonuçlarÑna iliàkin ölçütleri nazara almasÑ SßCßL gerekmektedir20. Zira, aksi halde ià güvencesinden yararlanacak iàçilere nazaran yararlanamayanlar daha üst bir mali güvenceye sahip olacaklardÑr ki, bu durum eàitlik ilkesine aykÑrÑlÑk oluàturacaktÑr21. DiÜer yandan, ià güvencesi kapsamÑ dÑàÑnda olup, toplu ià sözleàmesinde belirlenen ià güvencesinden yararlanacak iàçi, toplu ià sözleàmesinde aynÑ eylemden dolayÑ birden fazla aynÑ nitelikli cezai àartÑn kabul edilmià olmasÑ durumunda dahi, sadece lehine olan cezai àarttan yararlanabilecek ancak bu cezai àart da yukarÑda belirtilen esaslar çerçevesinde Borçlar Kanunu’nun 161/son maddesine göre bir indirime tabi tutulabilecektir22. C- Toplu ÜÛ SözleÛmesi Hükmü UyarÍnca AlÍnmasÍ Gereken Disiplin Kurulu KararÍ AlÍnmaksÍzÍn HaklÍ Sebeple Fesih YapÍlmasÍ KarÛÍsÍnda, ÜÛ Güvencesi KapsamÍnda Olan ÜÛçinin Durumu BilindiÜi üzere 4857 sayÑlÑ ÞK’nÑn 25. maddesi uyarÑnca, söz konusu maddede yazÑlÑ hallerin varlÑÜÑ durumunda, iàveren süresi belirli olsun veya olmasÑn ià sözleàmesini, süresinin bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilecektir. Yani iàveren, saÜlÑk sebeplerine, ahlak ve iyi niyet kurallarÑna uymayan haller ve benzerlerine, zorlayÑcÑ sebeplere ve iàçinin gözaltÑna alÑnmasÑ veya tutuklanmasÑ halinde devamsÑzlÑÜÑn bildirim süresini aàmasÑ sebebine dayanarak iàçinin ià sözleàmesini bildirimsiz olarak haklÑ sebeple feshedebilecektir. Kural olarak iàveren bu tür bir feshi, ÞK.’nÑn 26. maddesi uyarÑnca ahlak ve iyi niyet kurallarÑna uymayan hallere dayanan sebeplerde iàçinin bu tür davranÑàlarda bulunduÜunu öÜrendiÜi günden baàlayarak altÑ ià gün içinde ve her halde fiilin gerçekleàmesinden itibaren bir yÑl içinde yapmak zorunda olacaktÑr. Ancak iàçinin olayda maddi çÑkar saÜlamasÑ halinde bir yÑllÑk süre uygulanmayacaktÑr. DiÜer sebeplerde ise, iàverenin uymak zorunda olduÜu bir süre bulunmayacaktÑr. 147 EYLÜL ’11 SßCßL YargÍtay en aÙÍr ceza olan iÛten çÍkarma veya ihraç cezasÍ için disiplin kurulunun oybirliÙiyle karar almasÍnÍ öngören toplu iÛ sözleÛmesi maddelerini de hukuken geçersiz saymaktadÍr. Ancak uygulamada, genellikle toplu ià sözleàmelerine feshe yetkili organÑn disiplin kurulu olduÜuna iliàkin bazÑ düzenlemeler konulmakta, böyle bir düzenlemenin olduÜu hallerde de iàçinin ià sözleàmesinin disiplin kurulu kararÑ olmaksÑzÑn feshedilmesinde feshin haksÑz fesih niteliÜinde olacaÜÑ kabul edilmektedir23. Bu tür düzenlemeler karàÑsÑnda YargÑtay da, toplu ià sözleàmesinde feshe yetkili organÑn disiplin kurulu olduÜu düzenlemesinin yer aldÑÜÑ hallerde, ià sözleàmesinin bu düzenlemeye aykÑrÑ olarak iàverence disiplin kurulu almaksÑzÑn feshedilmesinde, bu uygulamanÑn feshi haksÑz kÑldÑÜÑnÑ kabul etmektedir. Ancak toplu ià sözleàmesinde, feshe yetkili organÑn disiplin kurulu olduÜu düzenlemesinin yer aldÑÜÑ hallerde, ià sözleàmesinin bu düzenlemeye aykÑrÑ olarak feshedilmesi ÞK. m.25 uyarÑnca dayanÑlabilecek haklÑ sebebi ortadan kaldÑrsa da, fesih sebebi davranÑàÑn iàçinin davranÑàlardan kaynaklanan bir geçerli sebep sayÑlabilmesini engellemeyecektir. Yani, haklÑ sebebin ortadan kalkmasÑ, geçerli sebebin varlÑÜÑnÑ etkilemeyecek ve fesih geçerli sebeple yapÑlmÑà bir fesih olarak kabul edilebilecektir24. Nitekim YargÑtay konuya iliàkin olarak vermià olduÜu birçok kararda25, toplu ià sözleàmesinde disiplin kuruluna gidilme zorunluluÜu bulunmasÑ durumunda, disiplin kuruluna gitmeden feshin gerçekleàtirilmesi halinde, feshin haksÑz fesih haline geleceÜini, iàçinin ihbar ve kÑdem tazminatÑ talep edebileceÜini ancak, geçerli fesih nedenlerinin varlÑÜÑ kanÑtlanÑrsa disiplin kuruluna gidilmemià olmasÑnÑn feshi geçersiz hale getirmeyeceÜini ifade etmiàtir26. DiÜer yandan, yine YargÑtay en aÜÑr ceza olan iàten çÑkarma veya ihraç cezasÑ için disiplin kurulunun oybirliÜiyle karar almasÑnÑ öngören toplu ià sözleàmesi maddelerini de huku148 ken geçersiz saymaktadÑr. Zira YargÑtay yerinde olarak, bu tür maddelerin Medeni Kanun’un 2. maddesinde belirtilen iyi niyet kurallarÑyla baÜdaàmayacaÜÑnÑ ve bu tür düzenlemelerin alÑnabilecek kararlarda oybirliÜinin saÜlanmasÑnÑ her zaman engelleyebileceÜini ifade etmektedir27. D- ÜÛletmesel Karar UygulamasÍ Sonucunda YapÍlan Fesihlerde Toplu ÜÛ SözleÛmelerinde Yer Alan Kriterler ya da Prosedürler KarÛÍsÍnda, ÜÛ Güvencesi KapsamÍnda Olan ÜÛçinin Durumu a-) Genel Olarak MevzuatÑmÑzda ne 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun geçerli sebeplere iliàkin esaslarÑnÑn yer aldÑÜÑ 18. maddesinde ve gerekçesinde, ne de yürürlükteki ilgili kanunlarda iàletmesel karar kavramÑna yer verilmemiàtir. Sadece, Þà Kanunu’nda “iàletmenin, iàyerinin veya iàin gerekleri” kavramÑna yer verilmiàtir. Þàletmesel karar kavramÑna ise, aÜÑrlÑklÑ olarak YargÑtay kararlarÑnda rastlanmaktadÑr28. Bir iàletme açÑsÑndan düàünüldüÜünde, iàletmesel karar iàverenin iàletmesi ile ilgili karar vermesi, alternatif seçenekler arasÑndan iàletmesi için en iyi olanÑ seçmek olarak tanÑmlanabilecektir. Yani bir baàka ifade ile, iàveren içinde yanlÑà seçeneklerin de bulunduÜu alternatif seçenekler arasÑndan, kendince doÜru olanÑ seçerek iàletmesinin geleceÜi hakkÑnda söz sahibi olacaktÑr. Þàletmeye iliàkin olarak verilecek kararÑn doÜru olup olmamasÑ, daha sonradan birbirini takip ederek ortaya çÑkacak yeni olaylarÑn ve problemlerin çözülmesini ya kolaylaàtÑracak, ya da zorlaàtÑracaktÑr. YargÑtay uygulamalarÑnda ifade edildiÜi üzere, iàletmesel karar ile istihdam fazlalÑÜÑnÑn meydana gelip gelmediÜine ve iàverenin bu kararÑ tutarlÑ àekilde uygulayÑp uygulamadÑÜÑna iliàkin tutarlÑlÑk denetiminin, iàverenin fesihte keyfi davranÑp davranmadÑÜÑ konusundaki keyfilik denetiminin ve iàletmesel karar sonucu EYLÜL ’11 feshin kaçÑnÑlmaz olup olmadÑÜÑna iliàkin ölçülülük ile gereklilik denetiminin mahkemelerce yapÑlmasÑnÑn dÑàÑnda; iàverenin iàletmesel kararÑ uygulamasÑ sonucunda, istihdam fazlasÑ meydana gelip, iàçi çÑkartÑlmasÑ zorunluluÜu doÜduÜunda, ià sözleàmesi feshedilecek iàçinin seçiminde dikkate alÑnacak bir kriterden Þà Kanunu ve ilgili mevzuatta söz edilmemiàtir. Bu yüzden, söz konusu ilkeler kapsamÑnda denetime tabi tutulan iàverenin, kendisince ileri sürülmediÜi veya taraflar arasÑnda bu konuda ayrÑca bir düzenleme bulunmadÑÜÑ sürece iàgücü fazlalÑÜÑ nedeni ile ià sözleàmesi feshedilecek iàçilerin seçiminde bir kritere tabi tutulmasÑ kanuni olmayacaktÑr29. Þàverenin almÑà olduÜu iàletmesel karar uyarÑnca, bazÑ iàçilerinin ià sözleàmelerini feshet- SßCßL de olduÜu dönemde, iàyerinde personel azaltÑlmasÑna gidilirken, iàverence iàten çÑkarÑlacak iàçi seçiminde, iàyerinde aynÑ iài üstlenen iàçilerin karàÑlaàtÑrÑlmasÑ gerektiÜi, iàçiler arasÑnda verim, hastalÑk nedeniyle iàe gelememe, ià görme borcunu yerine getirmede özen gösterme31, kÑdem, emekliliÜe hak kazanma, evli ve çocuk sahibi veya genç olma gibi kriterlere göre oluàturulacak bir sÑranÑn göz önünde bulundurulmasÑ gerektiÜi görüàünü ifade etmekteydi32. Yani YargÑtay’a göre, sosyal seçimin hangi ölçütlere dayandÑÜÑnÑn saptanmasÑ ve iàverence ià sözleàmesi feshedilecek iàçilerin seçiminde sosyal seçim kriterlerine uyulmasÑ gerekmekteydi33. Buna karàÑn, daha yeni tarihli kararlarÑnda ise, YargÑtay bu görüàünden dönmüàtür. Mahkemeler iÛletmesel karar sonucu iÛ sözleÛmeleri feshedilecek iÛçilerin seçimi konusunda, öncelikle bireysel iÛ sözleÛmeleri, toplu iÛ sözleÛmesi veya sözleÛme eki iç yönetmelik hükmü ile iÛçilerin iÛ sözleÛmelerinin feshinde uyulacaÙÍ kabul edilmiÛ olan bir kriter bulunup bulunmadÍÙÍna, Ûayet bulunmuyorsa iÛveren tarafÍndan iÛ sözleÛmesi feshedilecek iÛçilerin seçiminde bu tür bir kriter kullanÍldÍÙÍnÍn iddia edilip edilmediÙine bakacaktÍr. mek durumunda kalmasÑ, uygulamada sÑkça karàÑlaàÑlan bir durumdur. Böyle bir durumda, iàverenin, iàyerinde çalÑàan iàçiler arasÑndan, ià sözleàmelerini feshedeceÜi iàçileri seçimine iliàkin YargÑtay farklÑ dönemlerde farklÑ görüàler açÑklamÑàtÑr. Buna göre, YargÑtay 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun yürürlüÜe girdiÜi Haziran 2003 tarihinden sonra vermià olduÜu eski tarihli kararlarÑnda, iàletmesel kararÑn uygulanmasÑ sonucunda, ià sözleàmelerini feshedeceÜi iàçilerin seçimine iliàkin olarak iàverenin sosyal seçim àartÑna uymasÑ gerektiÜi konusunda kararlar vermiàtir30. YargÑtay, iàletmesel kararÑn uygulanmasÑ sonucunda, ortaya çÑkan istihdam fazlalÑÜÑnÑn giderilmesi amacÑyla ià sözleàmelerini feshedeceÜi iàçilerin seçimine iliàkin olarak iàverenin sosyal seçim àartÑna uymasÑ gerektiÜi görüàün- YargÑtay’Ñn konuya iliàkin yeni görüàü, Türk Þà hukukunda 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu'nun 5. maddesinde düzenlenen “eàit iàlem borcuna aykÑrÑlÑk” ve 2821 sayÑlÑ Sendikalar Kanunu'nun 30. ve devamÑ maddelerinde “sendika üyesi iàçileri koruyucu düzenlemeler” dÑàÑnda, iàletme ve iàyeri gerekleri ile fesihte, iàten çÑkarÑlacak iàçilerin belirlenmesine iliàkin kanuni bir kritere veya sosyal bir seçim àartÑna yer verilmediÜi yani, iàletmesel karar sonucu ià sözleàmeleri feshedilecek iàçilerin seçiminde iàverenin sosyal seçim àartÑna uymak zorunda olmadÑÜÑ yönündedir34. Ancak ; - bireysel ià sözleàmeleri veya toplu ià sözleàmesi ile iàçilerin ià sözleàmelerinin feshinde bazÑ kriterlere uyulacaÜÑ kabul edilmià ise ya da, - bireysel ià sözleàmeleri veya toplu ià söz149 EYLÜL ’11 SßCßL Kriterin objektif ve genel olarak uygulanmasÍ aynÍ nitelikteki ve özellikteki çalÍÛanlar açÍsÍndan söz konusu olacak, somut olaylarda iÛletme yönetimi ve menfaatleri açÍsÍndan iÛverenin bazÍ hallerde bu kriterden ayrÍlmasÍ kabul edilebilecektir. leàmesinde bu yönde bir hüküm olmamasÑna raÜmen, iàveren; iàletmesel karar sonucu ià sözleàmeleri feshedilecek iàçilerin seçiminde bazÑ kriterler gözettiÜini ileri sürmüà ise, iàverenin sözleàme ile düzenlenen veya kendisini baÜladÑÜÑ kriterlere uymasÑ gerekmektedir. Mahkemelerin iàletmesel karar sonucu ià sözleàmeleri feshedilecek iàçilerin seçimi konusuna iliàkin yapabilecekleri denetim sadece bu kapsamda olabilecektir35. Yani bir baàka ifade ile, mahkemeler iàletmesel karar sonucu ià sözleàmeleri feshedilecek iàçilerin seçimi konusunda, öncelikle bireysel ià sözleàmeleri, toplu ià sözleàmesi veya sözleàme eki iç yönetmelik hükmü ile iàçilerin ià sözleàmelerinin feshinde uyulacaÜÑ kabul edilmià olan bir kriter bulunup bulunmadÑÜÑna, àayet bulunmuyorsa iàveren tarafÑndan ià sözleàmesi feshedilecek iàçilerin seçiminde bu tür bir kriter kullanÑldÑÜÑnÑn iddia edilip edilmediÜine bakacaktÑr36. Bunun gibi, personel yönetmeliÜinde veya toplu ià sözleàmesinde yer almasa bile, iàverence ià gücü fazlalÑÜÑnÑn giderilmesine yönelik yapÑlan fesihlerde, belirli bir yaà sÑnÑrÑnda olma veya emekliliÜe hak kazanmÑà bulunma gibi ià sözleàmesi feshedilecek iàçinin seçiminde bazÑ ölçütlerin belirlenmesi, sosyal seçim kriteri olarak kabul edilebilecek ancak, iàverence kabul edilen bu kriterin de genel ve objektif bir àekilde uygulanmasÑ ve iàverenin fesih sebebi ile çeliàen uygulamalarda bulunmamasÑ gerekecektir37. ÖrneÜin iàveren iàyerinde ekonomik, teknolojik, yeniden yapÑlanma gibi iàletme içi veya iàletme dÑàÑ sebeplerle meydana gelen ià150 gücü fazlalÑÜÑndan dolayÑ iàçi çÑkarÑlmasÑnda, emekliliÜe hak kazanmÑà olanlarÑn seçildiÜini iddia ettiÜinde, iàveren bu iddiasÑ ile baÜlÑ olacak ve kriterin objektif ve genel uygulanÑp uygulanmadÑÜÑ denetlenecektir38. Yani bir baàka ifade ile, iàgücü fazlalÑÜÑ durumunda ià sözleàmesi feshedilen iàçinin seçiminde iàverence hukuken korunabilir bir kriter dikkate alÑndÑÜÑnda bu kriterin objektif ve genel olarak uygulanmasÑ feshin geçerliliÜi açÑsÑndan yeterli olacaktÑr. Bu anlamda örneÜin önce gönüllü olanlarÑn sonra da emekliliÜi gelenlerin çÑkarÑlmasÑ da uygun bir kriter olarak kabul edilebilecek ve iàverence neden baàka kriterlerin dikkate alÑnmadÑÜÑ gerekçesi ileri sürülemeyecektir39. Ancak burada kriterin objektif ve genel olarak uygulanmasÑ aynÑ nitelikteki ve özellikteki çalÑàanlar açÑsÑndan söz konusu olacak, somut olaylarda iàletme yönetimi ve menfaatleri açsÑsÑndan iàverenin bazÑ hallerde bu kriterden ayrÑlmasÑ kabul edilebilecektir. Nitekim uygulamada da iàverence ià sözleàmesi feshedilecek iàçilerin seçiminde bu tür bir kriter uygulandÑÜÑ iddia edildiÜinde, üst düzey yönetici konumundaki personelin emekliliÜe hak kazanmÑà olmasÑna raÜmen iàten çÑkarÑlmamasÑnÑn, iàverence uygulandÑÜÑ iddia edilen kriterin; “objektif ve genel” olarak uygulanmadÑÜÑ anlamÑna gelmeyeceÜi kabul edilmektedir. Böyle bir durumda, iàletme yönetimi ve menfaatleri göz önünde tutularak söz konusu kriterin üst düzey yöneticiler dÑàÑnda kalan personel için objektif ve genel olarak uygulanÑp uygulanmadÑÜÑ önem taàÑyacaktÑr40. Hatta iàletmenin, faaliyetini kesintisiz olarak ve herhangi bir zarar görmeksizin sürdürebilmesi yolundaki menfaatlerinin, genel uygulama adÑ altÑnda zarar görmesi kabul edilemeyecek ve çok üstün performans gösteren bir iàçi gibi özel mesleki bilgi ve yetenekle donatÑlmÑà bir çalÑàma grubunda yer alan teknik personel dahi objektif ve genel uygulamanÑn dÑàÑnda tutulabilecektir41. ßayet ne söz konusu sözleàmelerde ne de iàverenin iddialarÑnda, ià sözleàmesi feshedilecek iàçilerin seçimi konusunda herhangi bir kriter gözetildiÜi ya da gözetileceÜi belirtilmediyse; iàletmesel karar sonucu ià sözleàmeleri feshedilecek iàçilerin seçiminde, iàveren sosyal EYLÜL ’11 Toplu iÛ sözleÛmesi ile getirilmiÛ bir prosedür olmasÍ durumunda bu prosedüre uyulmamasÍ da iÛ güvencesi kapsamÍndaki iÛçi açÍsÍndan feshi geçersiz bir fesih haline getirebilecektir. seçim àartÑ dahil olmak üzere hiçbir seçim àartÑna uymak zorunda olmayacaktÑr. Bu anlamda, iàverenin bireysel ià sözleàmeleri, toplu ià sözleàmesi veya sözleàme eki iç yönetmelik hükümlerinde herhangi bir kriter öngörüldü ise, bu kritere uyup uymadÑÜÑ; hatta iàverenin hiçbir iddia ve sözleàme hükmü olmadan dahi çÑkarÑlan iàçilerin seçiminde bazÑ kriterleri dikkate aldÑÜÑ, örneÜin emekliliÜi gelenleri veya performansÑ yetersiz olanlarÑ seçtiÜi savunmasÑ varsa, tüm bu durumlar tutarlÑlÑk denetimi kapsamÑnda; feshin geçersizliÜini iddia eden iàçi, iàverenin kendisini iàten çÑkarÑrken, keyfi olarak davrandÑÜÑnÑ, kendisinin seçilmemesi gerektiÜini ileri sürerse, bu iddia da keyfilik denetimi kapsamÑnda mahkemelerce incelenecektir42. Yine bunun gibi, toplu ià sözleàmesi ile getirilmià bir prosedür olmasÑ durumunda bu prosedüre uyulmamasÑ da ià güvencesi kapsamÑndaki iàçi açÑsÑndan feshi geçersiz bir fesih haline getirebilecektir. ÖrneÜin toplu iàçi çÑkarÑlmasÑnda taraf sendika ile imzalanan toplu ià sözleàmesinde, toplu iàçi çÑkarÑlmasÑ için bir prosedür öngörülmüà olmasÑ ve burada önce deneme süresini doldurmamÑà, sonra emekliliÜi gelen, daha sonra sicili bozuk ve verimi az olan ve en son kÑdemi az olan iàçilerin öncelikle çÑkarÑlacaÜÑ belirtilmià ise, bu prosedüre uyulduÜu iàverence ispat edilememiàse bu durum ià sözleàmesinin feshini geçersiz kÑlacaktÑr43. Ancak buna karàÑlÑk, iàyerinde uygulanan toplu ià sözleàmesinde düzenlenen, 25. maddeye göre haklÑ fesih için uyulmasÑ gereken prosedüre uymadan ià sözleàmesinin feshi halinde ise, toplu ià sözleàmesinde belirtilen sÑraya uyulmamÑà olmasÑ feshin haksÑz fesih olmasÑna sebebiyet verse de geçerli nedene dayanmasÑna bir engel teàkil etmeyecektir44. SßCßL b-) Emekli Olmaya Hak Kazanmay» Düzenleyen Toplu ¾À SözleÀmesi Hükümleri KarÀ»s»nda, ¾À Güvencesi Kapsam»nda Olan ¾Àçinin Durumu Doktrinde “emeklilik” ve “ emekliye ayrÑlma” ve “emekli” kavramlarÑna çeàitli tanÑmlar getirildiÜi görülmektedir. Buna göre, “emekliye ayrÑlma”, muayyen bir yaàa gelmià veya muayyen bir müddet hizmet etmià bulunan bir kiàinin artÑk hizmet sektöründen takatsizliÜi ve kudretsizliÜi dolayÑsÑyla ayrÑlmasÑ ya da kanunlarla öngörülen belli bir süre çalÑàma àartÑnÑ yerine getirmià kiàilerin iàyerlerinden ayrÑldÑktan sonra çalÑàtÑÜÑ süreye karàÑlÑk bir gelire sahip olmasÑ olarak; “emeklilik”, muayyen bir süre hizmet etmià olan bir kimsenin çalÑàma hayatÑna son vererek aktif çalÑàan statüsünden çÑkmasÑ ya da ià ve iàle ilgili etkinliklerin devredilmesi olarak; “emekli” ise, bu iàlemlere konu olan çalÑàanlar olarak tanÑmlanabilmektedir45. Emekli olma iàleminden sonraki hayat dönemi ise, “emeklilik dönemi” olarak adlandÑrÑlmaktadÑr. Þàyerlerinde alÑnan yeniden yapÑlanma kararlarÑ sonucunda istihdam azaltÑlmasÑna gidileceÜinde, ià sözleàmesi feshedilebilecek personelin tespitinde akla ilk gelen grup hukuken emeklilik hakkÑnÑ kazanmÑà olan iàçiler olmaktadÑr. Oysa genelde bu durumda olan iàçiler halen iàyerinde çalÑàmak istemektedirler. Durum böyle olunca da emeklilik haklarÑnÑ kazanan iàçilerin ià sözleàmelerinin bu sebebe dayanÑlarak feshedilmesi, çalÑàma hayatÑnda sÑkça uyuàmazlÑklara sebep olmaktadÑr. Þà hukuku açÑsÑndan, emeklilik, çalÑàanÑn baÜlÑ olduÜu sosyal güvenlik kuruluàu ile ilgili mevzuatÑn öngördüÜü àartlarÑ taàÑmasÑ halinde yaàlÑlÑk aylÑÜÑna hak kazanmasÑnÑ ifade etmektedir. Bu anlamda, iàverenler, emekli olma hakkÑnÑ kazanmÑà olan bir iàçinin ià sözleàmesi sona erdirildiÜinde, emekli olmasÑ ve yaàlÑlÑk aylÑÜÑ almasÑ imkânÑnÑn varlÑÜÑnÑ düàündüÜünde, öncelikle bu iàçilerin ià sözleàmelerini feshetme yolunu tercih etmektedirler. 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 18. maddesinin gerekçesi, bazÑ geçerli sebepleri örnek vermek suretiyle sayarken, emeklilikten de söz etmià ve emekliliÜin iàyerinden kaynaklanan sebep151 EYLÜL ’11 SßCßL ÜÛletmenin, iÛyerinin veya iÛin gereklerinden kaynaklanan bir sebep söz konusu deÙil ise, emeklilik tek baÛÍna geçerli sebep olamayacaktÍr. lerle yapÑlacak fesihlerde geçerli sebep olacaÜÑnÑ belirtmiàtir. Buradan anlaàÑlan, iàletmenin, iàyerinin veya iàin gereklerinden kaynaklanan bir sebep söz konusu deÜil ise, emekliliÜin tek baàÑna geçerli sebep olamayacaÜÑdÑr. Nitekim YargÑtay uygulamasÑ da bu yönde geliàmià ve salt emeklilik fesih için tek baàÑna geçerli sebep kabul edilmemiàtir46. Uygulamada toplu ià sözleàmelerine emekliliÜe hak kazanmÑà personelin ià sözleàmesinin feshedileceÜine iliàkin düzenlemelerin konulmasÑna sÑkça rastlanmaktadÑr. Salt emekliliÜin fesih için tek baàÑna geçerli sebep sayÑlmamasÑna karàÑn, toplu ià sözleàmesinde yer alan; emekliliÜe hak kazanmÑà personelin ià sözleàmesinin feshedileceÜine iliàkin düzenlemeler objektif ve genel bir àekilde uygulandÑÜÑ takdirde YargÑtayca geçerli sebep olarak kabul edilmektedir. Fakat, toplu ià sözleàmesi uyarÑnca, emekliliÜe hak kazananlarÑn iàten çÑkarÑlmasÑ durumlarÑnda dahi, bu düzenlemelerin geçerli sebep sayÑlabilmeleri için, öncelikle ià gücünün azaltÑlmasÑnÑ gerektiren zorunlu bir halin bulunmasÑ ve bunun feshi zorunlu kÑlmasÑ gerektiÜini ifade eden YargÑtay kararlarÑ da bulunmaktadÑr47. Gerçekten de, toplu ià sözleàmelerinde, “sosyal güvenlik kurumlarÑndan yaàlÑlÑk ve malullük aylÑÜÑ almaya hak kazanan personelin istekleri halinde veya idare tarafÑndan gerekli görüldüÜü takdirde emekliliÜe sevk edilebileceÜi” ya da “personelin yaàlÑlÑk ve malullük aylÑÜÑ almaya hak kazanmÑà ise, Þà Kanunu’nda belirtilen sürelerde önceden haber verilmek veya Þà Kanunu hükümlerine göre kÑdem tazminatÑ ödenmek kaydÑ ile genel müdürün teklifi üzerine yönetim kurulu kararÑ ile ià sözleàmesinin feshedilebileceÜi” àeklindeki hükümlere sÑkça rastlanmaktadÑr. YukarÑda da ifade edildiÜi üzere, emeklilik 152 ile ilgili düzenlemenin iàyerinde genel olarak tüm iàçilere objektif àekilde uygulandÑÜÑ takdirde, ià sözleàmesinin feshinin geçerli sebebe dayandÑÜÑ kabul edilmektedir48. Burada, genel ve objektif olma koàulunun bir arada olmasÑ gerekmektedir. Þàgücü fazlalÑÜÑnÑn giderilmesinde belirli bir yaà sÑnÑrÑnda olma ve emekliliÜe hak kazanmÑà bulunmanÑn ià sözleàmesi feshedilecek iàçinin seçiminde objektif bir kriter olarak kabul edilmesinin yanÑ sÑra, uygulamanÑn genel bir àekilde yapÑlmasÑ, iàverenin fesih nedeni ile çeliàen uygulamalarda bulunmamasÑ da büyük önem taàÑmaktadÑr49. AyrÑca buna ek olarak, personel yönetmeliÜinde emekliliÜi hak etmià ve belli bir yaà sÑnÑrÑna gelmià personelin iàten çÑkarÑlacaÜÑna iliàkin hükmün objektif ve genel olarak uygulanmasÑ ve ià sözleàmesinin feshinde geçerli sebep olarak kabul edilmesi, söz konusu hükmün iàçinin iàe girdiÜi tarihte bulunmasÑ veya daha sonra iàçi tarafÑndan kabul edilmesi àartÑna baÜlÑ olacaktÑr50. Ancak, bu tür düzenlemelerin geçerli kabul edilmesi için àart kÑlÑnmÑà bulunan, “objektif ve genel” uygulama koàulu da iàletme yönetimi ve menfaatleri ölçüsünde aranmaktadÑr. Nitekim, bu tür düzenlemelerin toplu ià sözleàmesinde bulunduÜu hallerde, üst düzey yönetici konumundaki personelin emekliliÜe hak kazanmÑà olmasÑna raÜmen iàten çÑkarÑlmamasÑnÑn, uygulamanÑn “objektif ve genel” olma kuralÑnÑ bertaraf etmediÜi kabul edilmektedir. Zira, üst düzeydeki yöneticilerin konumlarÑ gereÜi söz konusu uygulamanÑn dÑàÑnda tutulmasÑnÑn iàletme yönetimi ve menfaatleri açsÑsÑndan olaÜan karàÑlanmasÑ gerektiÜi görüàü burada ön plana çÑkmaktadÑr51. Bu arada, toplu ià sözleàmelerine emekliliÜe hak kazanmÑà personelin ià sözleàmesinin feshedileceÜine iliàkin konulmuà düzenlemelerin bir bütün olarak deÜerlendirilip uygulanmasÑ gerekmektedir. ÖrneÜin, iàçinin ià sözleàmesinin, toplu ià sözleàmesi veya personel yönetmeliÜi hükümleri uyarÑnca, emekliliÜe hak kazanmasÑ nedeniyle feshedildiÜi iddiasÑnda, personel yönetmeliÜinde bayanlarda 7200 prim ödeme günü veya 50 yaàÑnÑ, erkeklerde 9000 prim ödeme günü veya 55 yaàÑnÑ doldu- EYLÜL ’11 ran iàçilerin ià sözleàmelerinin feshedileceÜi, ancak performans durumlarÑ da göz önünde tutularak hizmetinin devamÑnda yarar görülenlerin ià sözleàmelerinin devam ettirileceÜi düzenlemesine yer verilmià ise, feshin geçerli sayÑlabilmesi için prim gün sayÑsÑnÑn dolmuà olmasÑ veya yaàÑn gelmesi yeterli olmayacak, iàçinin hizmetinin devamÑnda yarar görülüp görülmeyeceÜinin de araàtÑrÑlÑp buna göre, bir karar verilmià olmasÑ koàulu aranacaktÑr52. DiÜer yandan, uygulamada sÑkça karàÑlaàÑlan uyuàmazlÑklardan biri de toplu ià sözleàmesinde yer alan “iàçilerin belirli yaàÑ doldurmuà bulunmalarÑ ya da emeklilik hakkÑnÑ elde etmià olmalarÑ durumunda ià sözleàmelerinin feshedileceÜine” iliàkin düzenlemelerin, söz konusu toplu ià sözleàmesinin yürürlük süresinin sona ermesi durumunda hüküm ifade edip etmeyeceklerine iliàkindir. AslÑnda söz konusu uyuàmazlÑÜÑn çözümü doÜrudan 2822 sayÑlÑ Toplu Þà Sözleàmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun 6/son maddesinde gösterilmektedir. Buna göre, iàçilerin belirli yaàÑ doldurmuà bulunmalarÑ ya da emeklilik hakkÑnÑ elde etmià olmalarÑ durumunda ià sözleàmelerinin feshedileceÜine iliàkin düzenlemelere yer veren toplu ià sözleàmesinin, yürürlük süresi, ià sözleàmesinin feshi tarihinde sona ermià olsa bile iàveren, 2822 sayÑlÑ Toplu Þà Sözleàmesi, Grev ve Lokavt Kanunu’nun “Her ne sebeple olursa olsun sona eren toplu ià sözleàmesinin hizmet akdine iliàkin hükümleri yenisi yürürlüÜe girinceye kadar hizmet akdi hükmü olarak devam eder” hükmünü içeren 6/son maddesine dayanarak, iàçinin ià sözleàmesini feshedebilecektir. Burada dikkate alÑnacak tek koàul, genel ve objektif uygulama olacaktÑr. Yani, toplu ià sözleàmesindeki bu hükme dayanarak ià sözleàmesinin sona erdirilmesinin geçerli sebep teàkil edebilmesi için iàverenin, bu hükmü, bütün iàçilere istisnasÑz olarak uygulamasÑ zorunludur53. Ancak, kanun metnine dayanarak feshe iliàkin bu yönde karar veren YargÑtay toplu ià sözleàmesinin ücret artÑàÑnÑ düzenleyen maddelerine iliàkin olarak farklÑ yönde görüà bildirmiàtir. Nitekim YargÑtay ücret artÑàÑna iliàkin vermià olduÜu bir kararda, 2822 sayÑlÑ Toplu Þà Söz- SßCßL leàmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun 6. maddesinde yer alan, süresi sona eren toplu ià sözleàmesi hükümlerinin ià sözleàmesi hükmü olarak devam edeceÜi àeklindeki düzenlemenin, kazanÑlmÑà haklarÑn korunmasÑ amacÑna yönelik olduÜunu, süresi sona eren toplu ià sözleàmesinin ardÑndan iàverenin yürürlüÜü sona eren hükümlere göre yeniden ücret artÑàÑ yapma zorunluluÜu bulunmadÑÜÑnÑ belirterek kanÑmÑzca bu konuda bir tutarsÑzlÑk yaratmÑàtÑr54. E- ÇalÍÛma KoÛullarÍnda EsaslÍ DeÙiÛiklik YapÍlmasÍna Ümkân TanÍyan Toplu ÜÛ SözleÛmesi Hükümleri KarÛÍsÍnda, ÜÛ Güvencesi KapsamÍndaki ÜÛçilerin Durumu “ÇalÑàma koàullarÑ” ià iliàkisinden kaynaklanan ve iàin yerine getirilmesinde tabi olunan hak ve borçlarÑn tümü olarak, iàçinin ià görme borcu ile bunun karàÑlÑÜÑnda iàverenin ücret ödeme borcundan baàlayan, iàin nerede ve ne zaman görüleceÜinden, iàyerinde çalÑàma süresinin belirlenmesine, izin sürelerinin tespitinden, ödenecek ücretin eklerine, ara dinlenmesinden, evlenme, doÜum, öÜrenim, gÑda, maluliyet ve ölüm yardÑmÑ gibi sosyal yardÑmlara; belirli süreyi tamamlayan çalÑàanlara kÑdem teàvik pirimi ödenmesinden belli konumda olan iàçilere özel saÜlÑk sigortasÑ yaptÑrÑlmasÑna kadar ià iliàkisinden kaynaklanan tüm hak ve borçlar olarak tanÑmlanabilmektedir55. Yani daha genel bir anlatÑmla çalÑàma koàullarÑ ià görme fiilinin ifa edileceÜi, ià iliàkisinin tabi olduÜu tüm àartlarÑ ifade etmekte ve iàin ifa yeri, ifa zamanÑ, ücret, çalÑàma süreleri, yÑllÑk ücretli izin süreleri gibi, iàin ifa sürecine iliàkin tüm hususlar çalÑàma koàullarÑnÑ oluàturmaktadÑrlar56. ÞK. m.22’de bir anlamda çalÑàma koàullarÑndan neyin kastedildiÜi ifade edilmiàtir. Zira söz konusu madde, ià sözleàmesiyle veya ià sözleàmesinin eki niteliÜindeki personel yönetmeliÜi ve topu ià sözleàmesi ya da iàyeri uygulamasÑyla oluàan çalÑàma koàullarÑ ifadesini kullanarak iàçi ve iàveren iliàkilerinin tümünü çalÑàma koàullarÑ kavramÑ altÑnda toplamÑàtÑr57. 153 EYLÜL ’11 SßCßL Þàçi ve iàveren ià sözleàmesinin kurulmasÑ aàamasÑnda, kanunlardaki emredici hukuk kurallarÑna, ahlak kurallarÑna, kamu düzenine ve àahsiyet haklarÑna aykÑrÑ olmamak koàulu ile diledikleri çalÑàma koàullarÑ üzerinde anlaàabileceklerdir. Þà sözleàmesinin eki sayÑlan personel yönetmeliÜi veya iàyeri iç yönetmeliÜi gibi belgeler de çalÑàma koàullarÑnÑn oluàmasÑnda önem taàÑmaktadÑrlar. Ancak personel yönetmeliÜi veya iàyeri iç yönetmeliÜindeki hükümlerin iàçi açÑsÑndan çalÑàma koàullarÑnÑ düzenleyen hükümler olarak kabul edilmià sayÑlabilmesi için, iàçinin açÑk veya örtülü onayÑnÑn alÑnmÑà olmasÑ gereklidir58. AyrÑca, ià sözleàmesinin eki niteliÜinde sayÑlacak personel yönetmeliÜi veya iàyeri iç yönetmeliÜinde yapÑlacak deÜiàikliklerin de iàçiyi baÜlamasÑ için, yapÑlan deÜiàikliÜin iàçiye ÞK. m. 22 kapsamÑnda bildirilmesi gerekecektir59. ÞK ve ià sözleàmesiyle veya ià sözleàmesinin eki niteliÜindeki personel yönetmeliÜi ya da iàyeri uygulamasÑyla oluàan çalÑàma koàullarÑnÑn dÑàÑnda, çalÑàma koàullarÑn oluàturulduÜu diÜer önemli bir kaynak da toplu ià sözleàmeleridir. Bu anlamda örneÜin toplu ià sözleàmesine uygun olmayan bir nakil iàlemine, toplu ià sözleàmesinin kapsamÑ içindeki bir iàçinin uyma zorunluluÜu bulunmayacaÜÑ gibi, iàverenin de bu yüzden iàçinin ià sözleàmesini geçerli sebeple fesih hakkÑ olmayacaktÑr60. Gerçekten, iàçilerin ve iàverenlerin karàÑlÑklÑ olarak ekonomik ve sosyal durumlarÑnÑ ve çalÑàma àartlarÑnÑ düzenlemek üzere yapÑlan toplu ià sözleàmeleri de çalÑàma koàullarÑnÑn belirlenmesinde önemli yeri bulunan hukuk kaynaklarÑndandÑr. Toplu ià sözleàmeleri, ià sözleàmesinin yapÑlmasÑ, içeriÜi ve sona ermesi ile ilgili birçok konuyu düzenlemektedirler. Toplu ià sözleàmesinde aksi belirtilmedikçe ià sözleàmeleri toplu ià sözleàmesine aykÑrÑ olamayacak ve ià sözleàmelerinin toplu ià sözleàmesine aykÑrÑ hükümlerinin yerini toplu ià sözleàmesindeki hükümler alacaktÑr. Þà sözleàmesinde düzenlenmeyen konularda da toplu ià sözleàmesindeki hükümler uygulanacaktÑr. Ancak, toplu ià sözleàmesinde ià sözleàmelerine aykÑrÑ hükümlerin bulunmasÑ halinde, ià sözleàmesinin iàçi lehindeki hükümleri geçerli olacaktÑr 154 (TSGLK.m.6). GörüldüÜü üzere, çalÑàma koàullarÑnÑn iàçi lehine olarak deÜiàtirilebileceÜi ve aksi halde ià sözleàmesi hükümlerinin geçerli olduÜu 2822 sayÑlÑ TSGLK’nÑn 6. maddesinde de öngörülmüàtür. Toplu ià sözleàmesinde getirilmià olan çalÑàma koàullarÑnÑn deÜiàtirilmesi konusuna gelince, aslÑnda TSGLK m.7 uyarÑnca, toplu ià sözleàmeleri, bir yÑldan az ve üç yÑldan uzun süreli olamayacak ve toplu ià sözleàmelerinin süresi, sözleàmenin imzalanmasÑndan sonra taraflarca uzatÑlamayacak, kÑsaltÑlamayacak ve sözleàme süresinden önce sona erdirilemeyecektir. Ancak toplu ià sözleàmesini düzenleyen taraflarca toplu ià sözleàmesinin bazÑ hükümlerinin “protokol” adÑ altÑnda yapÑlan deÜiàiklik düzenlemeleri ile deÜiàtirilmeleri mümkündür. Fakat, toplu ià sözleàmesinde yapÑlacak olan bu deÜiàiklikler geçmiàe etkili deÜil, yapÑldÑklarÑ tarihten ileriye dönük olarak sonuçlarÑnÑ doÜuracaklardÑr61. YargÑtay çalÑàma koàullarÑnÑ belirleyen faktörler arasÑnda yukarÑdan aàaÜÑya doÜru; Anayasa, kanunlar, toplu ià sözleàmesi, bireysel ià sözleàmesi, personel yönetmeliÜi ve benzeri kaynaklar ve iàyeri uygulamalarÑ àeklinde bir sÑralama yapÑlabileceÜini belirtmektedir62. Bu anlamda, çalÑàma koàullarÑnÑ yukarÑdaki sÑraya göre belirleyen kaynaklarda üst sÑralarÑnda mutlak emredici olarak düzenlenen bir hususun, iàçi lehine olsa da daha alt sÑradaki kaynaklarla deÜiàtirilmesi mümkün olmayacaktÑr63. Buna karàÑlÑk, üst sÑralarÑnda nispi emredici hükümlerin bulunduÜu hallerde ise, çalÑàma koàullarÑnÑ belirleyen kaynaklar arasÑnda farklÑlÑk olduÜu durumlarda, iàçinin yararÑna olan düzenleme ya da uygulama, çalÑàma koàulu olarak kabul edilebilecektir64. Þàçi ile iàveren arasÑndaki ià sözleàmesinden doÜan ià iliàkisi süresince, iàçinin haklarÑnÑn daha ileriye götürülmesi, ià hukukunun iàçi haklarÑ baÜlamÑnda sürekli ileriye yönelik geliàimci karakterinin bir sonucudur65. Ancak çalÑàma hayatÑnÑn zorluklarÑ, iàletmelerin karàÑlaàabilecekleri riskler ve iàletmesel deÜiàiklikler, zaman zaman bu esasÑn aksine uygulamalarÑ da gündeme getirebilmekte ve ià iliàkisi sürerken iàçilerin çalÑàma koàullarÑnda bazen geriye EYLÜL ’11 gidiàler yaàanmasÑ söz konusu olabilmektedir. Uygulamada bu tür deÜiàiklikler iàçinin çalÑàma koàularÑnda esaslÑ deÜiàiklik olarak ifade edilmektedir. ÇalÑàma koàullarÑnda esaslÑ deÜiàiklik kavramÑ, uygulamada iàçinin unvan ve ià tarifinde deÜiàiklik yapÑlmasÑ, iàçinin aynÑ iàverenin baàka àehirdeki bir iàyerinde çalÑàmak üzere tayin edilmesi, iàyeri merkezinin baàka bir àehir veya bölgeye taàÑnmasÑ gibi iàçinin günlük ià takviminde aleyhine deÜiàiklikler getiren durumlarÑ ifade etmektedir66. ÇalÑàma koàullarÑnda deÜiàiklik yapÑlmasÑ doÜrudan doÜruya iàverenin yönetim hakkÑnÑn kendisine verdiÜi bir yetkidir. Þàveren için önemli olan iàyerinin kârlÑlÑÜÑ ve verimliliÜidir. Þàveren bu amaçlara ulaàmak için her türlü iàletmesel kararÑ almakta serbesttir. Þàveren iàin yapÑlma àeklini, zamanÑnÑ ve içeriÜini belirlemeye yönelik olarak yönetim hakkÑnÑ iàçi ile arasÑndaki ià sözleàmesi ya da iàyerinde uygulanan toplu ià sözleàmesinde açÑkça düzenlenmeyen boàluklarda özgürce kullanabilecektir67. Þàverenin vereceÜi talimatlarla, Anayasa ve kanunlarÑn emredici hükümleri ile toplu ve bireysel ià sözleàmeleri hükümlerine aykÑrÑ olmamak üzere, iàin yürütümü ve iàçilerin iàyerindeki davranÑàlarÑnÑ düzenleyebilme hakkÑna yönetim hakkÑ denir. ÇalÑàma koàullarÑndaki deÜiàiklikler, makul bir sebebe dayandÑklarÑ veya ià àartlarÑnda esaslÑ deÜiàiklik oluàturmadÑklarÑ ya da iàçi aleyhine bir durum oluàturmadÑklarÑ takdirde, iàverenin yönetim hakkÑnÑn sÑnÑrlandÑrÑlmasÑ gerekmeyecektir. Bu anlamda iàverenin, Medeni Kanun'un 2. maddesi uyarÑnca, yönetim yetkisi kapsamÑndaki bu hakkÑnÑ kullanÑrken, keyfi davranmamasÑ ve çalÑàma koàullarÑnÑn deÜiàtirilmesi ile ilgili iàletmesel kararÑ alÑrken dürüst olmasÑ gerekmektedir68. Þàverenin yönetim hakkÑ kapsamÑnda kalan ve geçerli bir sebebe dayanan deÜiàiklikler ise, çalÑàma koàullarÑnÑn esaslÑ deÜiàikliÜi olarak nitelendirilemeyecektir69. Þàveren yönetim yetkisi kapsamÑndaki bu hakkÑnÑ kullanÑrken, keyfi davranmamalÑ, çalÑàma koàulu deÜiàikliÜi ile ilgili kararÑ alÑrken dürüstlük kurallarÑna uymalÑdÑr70. DiÜer yandan, ià sözleàmelerinde ve toplu ià SßCßL sözleàmelerinde iàverene tek taraflÑ olarak deÜiàiklik yapma hakkÑ veren hükümlerin bulunmasÑ durumlarÑnda, iàverenin bu düzenlemelere dayanarak çalÑàma koàullarÑnda yapabileceÜi deÜiàikliklerin sÑnÑrlarÑ da uygulamada büyük önem taàÑmaktadÑr. Zira, sözleàmelerde yer alan bu hükümlerden kaynaklanan uyuàmazlÑklara uygulamada çok sÑk rastlanmaktadÑr. YargÑtay özellikle eski tarihli kararlarÑnda, iàverene nakil yetkisi veren bu tür sözleàme hükümlerini geçerli saymakta ve buna uymayan iàçinin ià sözleàmesinin haklÑ nedenle iàverence sonlandÑrÑlabileceÜini kabul etmekteydi71. Ancak daha yeni tarihli kararlarda, YargÑtay bu çözümü yumuàatarak, deÜiàiklik yapma hakkÑnÑn saklÑ tutulduÜu durumlarda, iàçinin çalÑàma koàullarÑnÑn deÜiàtirilmesi gerekmeden, çalÑàtÑrÑlabileceÜi birden fazla çalÑàma yeri varsa, iàverenin bunlar arasÑndan birini seçme hakkÑna sahip olacaÜÑ yani, iàverenin talimat verme hakkÑ kapsamÑnda, alternatif tedbirler arasÑnda ià àartlarÑnda deÜiàikliÜine neden olmayacak àekilde bir tedbir olanaÜÑ var ise bu yola baàvurulmasÑnÑn gerekeceÜini yönünde görüà bildirmektedir72.. ÇalÑàma koàullarÑnÑn deÜiàtirilmesi her zaman, ià sözleàmesiyle veya ià sözleàmesinin eki niteliÜindeki personel yönetmeliÜi ve toplu ià sözleàmesi ya da iàyeri uygulamasÑyla oluàan çalÑàma koàullarÑnÑn çok açÑk bir àekilde deÜiàtirilmesi olarak karàÑmÑza çÑkmamaktadÑr. Nitekim, iàverence iàçiye hiç ià verilmemesi ya da normale göre daha az ià verilmesi àeklinde de çalÑàma koàullarÑnÑn deÜiàtirilmesi ortaya çÑkabilecektir. Önemli olan ortaya çÑkan durumun iàçi aleyhine bir sonuç doÜurmuà olmasÑdÑr. Ancak dikkat edilmesi gereken husus deÜiàiklik anlamÑna gelen davranÑàÑn her zaman ücret azalmasÑ àeklinde anlaàÑlmamasÑ gereÜidir73. Zira iàçinin ücret ve diÜer ayni ve sosyal haklarÑnÑn deÜiàmemesine raÜmen, iàçinin kendisini geliàtirme imkânÑnÑn ortadan kaldÑrÑlmasÑ bile çalÑàma koàullarÑnda deÜiàiklik anlamÑna gelebilecektir74. Bununla birlikte, eÜer iàin niteliÜi sürekli olarak yapÑlan iàin ya da iàyerinin deÜiàmesini gerektirecek nitelikte bir ià ise, farklÑ iàler ve iàyerleri iàçi açÑsÑndan çalÑàma koàullarÑnÑn deÜiàtirilmesi sayÑlmayacaktÑr75. 155 EYLÜL ’11 SßCßL ÇalÑàma koàullarÑnda iàçi aleyhine esaslÑ deÜiàiklik yapÑldÑÜÑ iddiasÑnÑn bunu iddia eden iàçi tarafÑndan ispat edilmesi gerekmektedir. Fakat böyle bir iddianÑn söz konusu olduÜu durumlarda, ortada yazÑlÑ bir sözleàme olmadÑÜÑ ya da çok dar kapsamlÑ bir sözleàme olduÜu zamanlarda, mahkemeler öncelikle o iàyerindeki çalÑàma koàullarÑnÑ, daha sonra ise deÜiàiklik yapÑlÑp yapÑlmadÑÜÑnÑ tespit etmekle yükümlü olacaklardÑr. Þàçi ise, ancak deÜiàikliÜin yapÑldÑÜÑ tespit edildikten sonra bu deÜiàikliÜin aleyhine olduÜunu ispatlamakla yükümlü olacaktÑr76. Ancak acil ve arÑzi durumlarda iàverenin yaptÑÜÑ zorunlu deÜiàiklikler çalÑàma koàullarÑnÑn deÜiàtirilmesi olarak kabul edilmeyecek ve iàçi tarafÑndan da bu yönde itirazda bulunulamayacaktÑr. Zira bu durumlarda iàçinin rÑzasÑnÑn dahi aranmasÑ söz konusu olmayacaktÑr. Buradaki ölçü ià güvenliÜi tedbirlerinin varlÑÜÑ ve insani dayanma gücü olacaktÑr. ÞK.’nÑn 42. maddesinde düzenlenen zorunlu nedenlerle fazla çalÑàma halinin de, iàçinin kabulüne baÜlÑ olmamasÑ, iàverenin yaptÑÜÑ zorunlu deÜiàikliklerin çalÑàma koàullarÑnÑn deÜiàtirilmesi olarak kabul edilemeyeceÜi ve iàçinin bunlara uymak zorunda olacaÜÑ görüàünü desteklemektedir77. Uygulamada, iàletmesel karar sonucunda yapÑlan organizasyon deÜiàikliÜinin, çalÑàma koàullarÑnda aleyhe deÜiàiklik yapÑlabilmesi için geçerli bir sebep teàkil edeceÜi kabul edildiÜinden, iàletmesel karar sonucunda yapÑlan organizasyon deÜiàikliÜine dayanan çalÑàma koàullarÑndaki esaslÑ deÜiàikliÜin iàçi tarafÑndan kabul edilmemesi üzerine yapÑlan feshin de, iàletme, iàyeri ve iàin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayandÑÜÑ kabul edilmektedir78. TaraflarÑn serbest olarak tespit ettikleri içeriÜe uygun olarak yaptÑklarÑ sözleàmenin yine taraflarca anlaàarak diledikleri zaman deÜiàtirilebileceÜine àüphe bulunmamaktadÑr79. Ancak, kanun koyucu özellikle çalÑàma koàullarÑ bakÑmÑndan geriye gidiàin en azÑndan iàçinin rÑzasÑ hilafÑna yapÑlamamasÑ gerektiÜi noktasÑndan hareket etmiàtir80. Nitekim, iàveren tarafÑndan alÑnan iàletmesel karar sonucunda, yapÑlan 156 organizasyon deÜiàikliÜinin, ià sözleàmesiyle veya ià sözleàmesinin eki niteliÜindeki personel yönetmeliÜi ve benzeri kaynaklar ya da iàyeri uygulamasÑyla oluàan çalÑàma koàullarÑnda esaslÑ bir deÜiàik meydana getirmesi söz konusu olduÜunda, ÞK.’nun 22 nci maddesi uyarÑnca, iàveren durumu iàçiye yazÑlÑ olarak bildirmek zorunda olacaktÑr. ßayet iàçi bu deÜiàikliÜi altÑ iàgünü içinde yazÑlÑ olarak kabul ederse çalÑàma koàulu iàçi aleyhine de olsa deÜiàmià olacaktÑr. Ancak, çalÑàma koàullarÑnÑ belirleyen kaynaklarda örneÜin toplu ià sözleàmesinde bu koàullarÑn emredici olarak düzenlenmià olduÜu hallerde ise, iàçi aleyhine olarak deÜiàikliÜe gidilmesi iàçinin rÑzasÑ ile dahi mümkün olmayacaktÑr81. Þàçi toplu ià sözleàmesinde düzenlenmemià olan çalÑàma koàullarÑnda esaslÑ deÜiàikliÜi kabul etmez ve iàyerinde çalÑàmaya devam ederse, deÜiàiklik gerçekleàmemià ve sözleàme eski àartlarla devam ediyor olacaktÑr. Bu durumda iàveren, deÜiàiklik teklifinden vazgeçerek sözleàmenin eski àartlarda devamÑnÑ kabul edebilecek ya da çalÑàma koàullarÑnda deÜiàikliÜin geçerli bir sebebe dayandÑÜÑnÑ veya fesih için baàka bir sebebin bulunduÜunu yazÑlÑ olarak açÑklamak ve bildirim süresine uymak koàulu ile sözleàmeyi feshedebilecektir82. Bu durum deÜiàiklik feshi olarak ifade edilmektedir. Toplu ià sözleàmesinde düzenlenmeyen çalÑàma koàullarÑndaki deÜiàikliÜin iàçi tarafÑndan kabul edilmemesi durumunda yapÑlacak deÜiàiklik feshinde; deÜiàiklik ve fesih bildirimlerinin yazÑlÑ yapÑlmasÑ ve sebeplerinin de yazÑlÑ gösterilmesi geçerlilik koàuludur83. Ancak iàveren deÜiàiklik feshinde, mutlaka iàçinin kabul süresi olan 6 iàgününün geçmesini beklemelidir. Aksi halde 6 iàgünü geçmeden ià sözleàmesinin feshi yoluna gidilmià olmasÑ feshin geçersizliÜi sonucunu doÜuracaktÑr84. YargÑtay 6 iàgünlük sürenin geçirilmesinden sonra, iàçinin deÜiàiklik önerisini kabul etmesini, iàverene iàçi tarafÑndan yöneltilen yeni icap olarak kabul etmektedir. Bu anlamda, iàveren deÜiàiklik önerisini kabul etmeyen iàçisinin ià sözleàmesini ancak altÑ iàgünlük sürenin geçmesinden sonra geçerli sebebe dayanarak feshedebilecek, iàçinin altÑ iàgünü geçmesinden sonra yaptÑÜÑ EYLÜL ’11 kabul beyanÑ üzerine iàverenin ià sözleàmesini feshi, kendisine yöneltilen yeni icap beyanÑnÑn örtülü olarak reddi anlamÑna gelecektir85. DiÜer yandan, toplu ià sözleàmesinde bu yönde bir düzenleme olmamasÑna raÜmen iàverence yapÑlan deÜiàikliÜin iàçi yararÑna olduÜunun açÑkça görüldüÜü durumlarda, iàçinin yapÑlan bu deÜiàikliÜe uygun olarak, çalÑàmayÑ kabul etmemesi ve iàyerine gitmemesi iàverene haklÑ sebeple fesih imkânÑ verecektir86. ÇalÑàma koàullarÑnÑn esaslÑ àekilde deÜiàtirilmesine iliàkin olarak alÑnan iàletmesel karar sonucu, iàçinin deÜiàiklik önerini kabul etmemesi üzerine, iàverence ià sözleàmesinin feshedilmesi nedeni ile çÑkan uyuàmazlÑklarda mahkemeler öncelikle, - çalÑàma koàullarÑnda aÜÑrlaàma olup olmadÑÜÑnÑ, - iàçinin yeni iàinin önceki iàle aynÑ deÜerde olup olmadÑÜÑnÑ, - bu anlamda görevinde, unvanÑnda, kariyerinde ve ücretlerinde bir azalma olup olmadÑÜÑnÑ, - personel yönetmeliÜi, - toplu ià sözleàmesi ya da - ià sözleàmesine aykÑrÑ bir durum bulunup bulunmadÑÜÑnÑ denetleyeceklerdir. Bu denetimler sonucu àayet çalÑàma koàullarÑnda esaslÑ deÜiàiklik olduÜu kanaatine varÑrlarsa, bu kez deÜiàiklik feshinde geçerli sebep denetimini iki aàamalÑ olarak yapacaklardÑr87. Þlk aàamada, ià sözleàmesinin içeriÜinde deÜiàikliÜi gerekli kÑlan geçerli sebebin varlÑÜÑnÑn denetimi yapÑlacaktÑr. Burada sözü edilen geçerli sebep Þà Kanunu’nun 18. maddesinde fesih için aranan geçerli nedenlerin aynÑsÑdÑr. Yani iàçinin yeterliliÜinden veya davranÑàlarÑndan ya da iàletmenin, iàyerinin veya iàin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebin bulunmasÑ gerekecektir. Denetimin aÜÑrlÑÜÑ ve ölçüsü farklÑlÑk arz etmeyecek, yapÑlacak denetimde, deÜiàikliÜi gerekli kÑlan geçerli bir sebebin varlÑÜÑ tespit edilmezse, ikinci aàamaya geçmeden deÜiàiklik feshi geçersiz kabul edilecektir. Denetimin ilk aàamasÑnda, geçerli sebebin varlÑÜÑnÑn tespiti halinde, ikinci aàamada, fiilen teklifi edilen SßCßL sözleàme deÜiàikliÜinin kanuna ve toplu ià sözleàmesine uygun olup olmadÑÜÑ; - ölçülülük ilkesine uygun olup olmadÑÜÑ ve - iàçiden bu teklifi kabul etmesinin haklÑ olarak beklenip beklenemeyeceÜinin yani kendisine yapÑlan deÜiàiklik teklifini kabullenmek zorunda olup olmadÑÜÑnÑn denetiminin yapÑlmasÑ gerekmektedir88. Bu aàamada teklifin denetimi yapÑlÑrken esas itibarÑyla ölçülülük denetimi yapÑlmalÑdÑr89. Bunu takiben de, mahkemelerce iàverenin tutarlÑ davranÑp davranmadÑÜÑ ve feshin son çare olup olmadÑÜÑ denetlenebilecektir90. Mahkemelerce yapÑlacak denetimin, somut olayÑn özelliklerine göre yapÑlmasÑ gerekecek, buna göre, deÜiàiklik feshi, ancak, çalÑàma àartlarÑnÑn deÜiàtirilmesi uygun ve daha hafif çare olarak gerekli ve takip edilen amaca göre orantÑlÑ ise, son çare olarak gündeme gelebilecektir.91. Bu anlamda mahkemelerce, çalÑàma àartlarÑnÑn deÜiàtirilmesini gerektirmeyecek veya daha hafif çalÑàma àartlarÑnÑn önerilmesini gerektirecek ve aynÑ amaca aynÑ àekilde ulaàÑlmasÑnÑ mümkün kÑlacak organizasyona yönelik veya teknik ya da ekonomik alana iliàkin baàka bir tedbirin mevcut olup olmamasÑ da denetlenebilecektir92. Bu anlamda, iàverenin mümkünse, sözleàmenin ya da yapÑlan iàin deÜiàtirilmesine iliàkin olarak daha az radikal olan bir teklifte bulunup bulunamayacaÜÑ da burada önem taàÑyacak, iàverenden bu yönde bir davranÑà beklenecektir93. Bunun yanÑnda, deÜiàiklik teklifinin, ià hukukuna iliàkin eàit davranma ilkesini ihlal edip etmediÜi de mahkemelerce denetlenecektir. Eàit davranma ilkesini ihlal söz konusu ise, bu teklife iàçi katlanmak zorunda olmadÑÜÑndan, deÜiàiklik feshi geçersiz sayÑlacaktÑr94. SONUÇ En az 30 iàçinin çalÑàtÑÜÑ bir iàyerinde, belirsiz süreli ià sözleàmesi ile çalÑàan ancak, aynÑ zamanda en az 6 aylÑk kÑdemi bulunan, iàletmenin bütününü sevk ve idare etmeyen veya iàyerinin bütününü sevk ve idare etse de iàçiyi iàe alma ve iàten çÑkarma yetkisi bulunmayan ià güvencesi kapsamÑndaki iàçi, eÜer taraf sendikaya üye ise veya taraf sendikaya dayanÑàma 157 EYLÜL ’11 SßCßL aidatÑ ödüyorsa iàyerini kapsamÑna alan bir toplu ià sözleàmesinin iàçilerle ilgili tüm hükümlerinden tereddütsüz yararlanabileceklerdir. Buna karàÑlÑk, ià güvencesi kapsamÑndaki iàçi, àayet taraf sendikaya üye deÜilse, dayanÑàma aidatÑ ödemiyorsa ve ilgili sendika buna raÜmen iàçinin yararlanmasÑ için yazÑlÑ bir onay vermiyorsa, bu kez iàyerini kapsamÑna alan toplu ià sözleàmesi ile getirilen hükümlerden, parasal nitelikte olanlarÑn dÑàÑndaki tüm hükümlerden; iàyerinde çalÑàan tüm sendikalÑsendikasÑz iàçilerle birlikte yararlanabilecektir. Bu konuda taraf sendika üyesi olmayan bir iàçinin herhangi bir ekstra talepte bulunmasÑ gerekmeyecektir. Þà sözleàmesinin feshine ve özellikle çalÑàma koàullarÑna iliàkin getirilmià hükümler parasal nitelikte hükümler olarak deÜerlendirilemeyeceÜinden, ià güvencesi kapsamÑndaki bir iàçinin tüm bu hükümlerden sendika üyesi olsa da olmasa da, dayanÑàma aidatÑ ödese de ödemese de koàulsuz olarak yararlanabileceÜi ifade edilebilecektir. Þà güvencesi kapsamÑnda olan bir iàçinin, kanuni haklarÑn yerine ya da kanuni haklarÑn yanÑnda, iàverence imzalanmÑà bulunan toplu ià sözleàmesinde yer alan ià güvencesi hükümlerinin de kendisine uygulanmasÑnÑ istemesine iliàkin olarak, YargÑtay’Ñn bizim de katÑldÑÜÑmÑz yerleàik içtihadÑ, iàverenin iàe almama yolundaki davranÑàÑnÑn yaptÑrÑmÑnÑn, Þà Kanunu’nun 21. maddesinde yer alan ià güvencesi hükümlerince düzenlenmesinden dolayÑ, toplu ià sözleàmesinin ià güvencesini saÜlamaya yönelik getirmià olduÜu ià güvencesi tazminatÑnÑn bu durumda uygulanma imkânÑnÑn olmadÑÜÑdÑr. YargÑtay toplu ià sözleàmelerinde düzenlenen ià güvencesini saÜlamaya yönelik tazminatlarÑ cezai àart niteliÜinde olduÜunu kabul etmektedir. Þà güvencesi kapsamÑndaki iàçi kanuni süresi içerinde iàe iade davasÑnÑ açÑp, 21. madde hükümlerine göre haklarÑnÑ talep edebilecektir. Þàçinin dava açma süresi içinde dava açmamasÑ ya da bu süreyi iradesi dÑàÑnda kaçÑrmasÑ hali de bir deÜiàiklik yaratmayacak ve ià güvencesi kapsamÑna giren iàçi toplu ià sözleàmesinde yer alan ià güvencesine yönelik hükümlerden yararlanamayacaktÑr. 158 Toplu ià sözleàmelerine feshe yetkili organÑn disiplin kurulu olduÜuna iliàkin konulan düzenlemelere iliàkin olarak ise, YargÑtay yine yerinde olarak, toplu ià sözleàmesinde feshe yetkili organÑn disiplin kurulu olduÜu düzenlemesinin yer aldÑÜÑ hallerde, ià sözleàmesinin bu düzenlemeye aykÑrÑ olarak iàverence disiplin kurulu kararÑ almaksÑzÑn feshedilmesinde, bu uygulamanÑn feshi haksÑz kÑldÑÜÑnÑ kabul etmektedir. Ancak YargÑtay yine yerinde olarak, toplu ià sözleàmesinde, feshe yetkili organÑn disiplin kurulu olduÜu düzenlemesinin yer aldÑÜÑ hallerde, ià sözleàmesinin bu düzenlemeye aykÑrÑ olarak feshedilmesinde haklÑ sebep ortadan kalksa da, fesih sebebi davranÑàÑn iàçinin davranÑàlardan kaynaklanan bir geçerli sebep sayÑlabileceÜini belirtmektedir. Yani bu durum yapÑlan feshi haksÑz kÑlsa da, söz konusu geçerli sebebin varlÑÜÑnÑ ortadan kaldÑrmayacak, feshin geçerli sebeple yapÑlmÑà bir fesih olarak kabul edilebilmesini engellemeyecektir. Bireysel ià sözleàmeleri veya toplu ià sözleàmesi ile iàçilerin ià sözleàmelerinin feshinde bazÑ kriterlere uyulacaÜÑ kabul edilmià ise ya da, bireysel ià sözleàmeleri veya toplu ià sözleàmesinde bu yönde bir hüküm olmamasÑna raÜmen, iàveren; iàletmesel karar sonucu ià sözleàmeleri feshedilecek iàçilerin seçiminde bazÑ kriterler gözettiÜini ileri sürmüà ise, iàverenin sözleàme ile düzenlenen veya kendisini baÜladÑÜÑ kriterlere uymasÑ gerekmektedir. Mahkemelerin iàletmesel karar sonucu ià sözleàmeleri feshedilecek iàçilerin seçimi konusuna iliàkin yapabilecekleri denetim sadece bu kapsamda olabilecektir. Yani bir baàka ifade ile, mahkemeler iàletmesel karar sonucu ià sözleàmeleri feshedilecek iàçilerin seçimi konusunda, öncelikle bireysel ià sözleàmeleri, toplu ià sözleàmesi veya sözleàme eki iç yönetmelik hükmü ile iàçilerin ià sözleàmelerinin feshinde uyulacaÜÑ kabul edilmià olan bir kriter bulunup bulunmadÑÜÑna, àayet bulunmuyorsa iàveren tarafÑndan ià sözleàmesi feshedilecek iàçilerin seçiminde bu tür bir kriter kullanÑldÑÜÑnÑn iddia edilip edilmediÜine bakacaktÑr. Toplu ià sözleàmelerine emekliliÜe hak kazanmÑà personelin ià sözleàmesinin feshedileceÜine iliàkin düzenlemelerin konulmasÑna EYLÜL ’11 sÑkça rastlanmaktadÑr. Salt emekliliÜin fesih için tek baàÑna geçerli sebep sayÑlmamasÑna karàÑn, toplu ià sözleàmesinde yer alan; emekliliÜe hak kazanmÑà personelin ià sözleàmesinin feshedileceÜine iliàkin düzenlemeler objektif ve genel bir àekilde uygulandÑÜÑ takdirde YargÑtayca geçerli sebep olarak kabul edilmektedir. Fakat, toplu ià sözleàmesi uyarÑnca, emekliliÜe hak kazananlarÑn iàten çÑkarÑlmasÑ durumlarÑnda dahi, bu düzenlemelerin geçerli sebep sayÑlabilmeleri için, öncelikle iàgücünün azaltÑlmasÑnÑ gerektiren zorunlu bir halin bulunmasÑ ve bunun feshi zorunlu kÑlmasÑ gerektiÜini ifade eden YargÑtay kararlarÑ da bulunmaktadÑr. ÞK ve ià sözleàmesiyle veya ià sözleàmesinin eki niteliÜindeki personel yönetmeliÜi ya da iàyeri uygulamasÑyla oluàan çalÑàma koàullarÑnÑn dÑàÑnda, çalÑàma koàullarÑnÑn oluàturulduÜu diÜer önemli bir kaynak da toplu ià sözleàmeleridir. YargÑtay, deÜiàiklik yapma hakkÑnÑn saklÑ tutulduÜu durumlarda, iàçinin çalÑàma koàullarÑnÑn deÜiàtirilmesi gerekmeden, çalÑàtÑrÑlabileceÜi birden fazla çalÑàma yeri varsa, iàverenin bunlar arasÑndan birini seçme hakkÑna sahip olacaÜÑ yani, iàverenin talimat verme hakkÑ kapsamÑnda, alternatif tedbirler arasÑnda ià àartlarÑnda deÜiàikliÜine neden olmayacak àekilde bir tedbir olanaÜÑ var ise bu yola baàvurulmasÑnÑn gerekeceÜini yönünde görüà bildirmektedir. DÜPNOTLAR 1 Yarg. 9.HD. 20.04.2009 t. E.2008/27835, K.2009/11273. 2 RG, 10.06.2003, S.25134. 3 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu, ià güvencesi konusunu 158 sayÑlÑ ILO Sözleàmesi’ni esas alarak düzenlenmiàtir. Ancak, 158 sayÑlÑ ILO Sözleàmesi’nin 2. maddesinde sözleàme hükümlerinin tüm ekonomik faaliyet alanlarÑna ve ià sözleàmesi ile çalÑàtÑrÑlan tüm iàçilere uygulanacaÜÑ öngörüldüÜü halde, 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nda ià güvencesi hükümlerinin sadece bu Kanun kapsamÑna olan iàçilere ve ià güvencesi hükümlerinin kÑyas yoluyla BasÑn Þà Kanunu kapsamÑna girenlere uygulanmasÑ esasÑ kabul edilmiàtir. 4 DEMÞR, Fevzi; Þà Güvencesi Hukuku, 2. BasÑ, Þzmir 1999, s.1 vd. TAßKENT, Savaà, Þà Güvencesi (Þàçinin Feshe KaràÑ KorunmasÑ), Þstanbul 1991, 13 vd. 5 4857 ve hatta 4773 sayÑlÑ Kanun döneminde oluàmayan bir eylemden dolayÑ geçerli fesih nedenine dayanÑlmasÑ mümkün deÜildir. Yarg 9. HD., 08.02.2005 t., E. 2004/22251, K. 2005/3652. SßCßL 6 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 2/2. maddesine göre iàverenin iàyerinde ürettiÜi mal veya hizmet ile nitelik yönünden baÜlÑlÑÜÑ bulunan ve aynÑ yönetim altÑnda örgütlenen yerler (iàyerine baÜlÑ yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yÑkanma, muayene ve bakÑm, beden ve mesleki eÜitim ve avlu gibi diÜer eklentiler ve araçlar da iàyerinden sayÑlÑr. Þàyeri, iàyerine baÜlÑ yerler, eklentiler ve araçlar ile oluàturulan ià organizasyonu kapsamÑnda bir bütündür. Yine aynÑ Kanunun 18/4. maddesi uyarÑnca, iàverenin aynÑ iàkolunda birden fazla iàyerinin bulunmasÑ halinde, iàyerinde çalÑàan iàçi sayÑsÑ, bu iàyerlerinde çalÑàan toplam iàçi sayÑsÑna göre belirlenir. Keza 2821 sayÑlÑ Sendikalar Kanunu’nun 60/2. maddesi uyarÑnca bir iàyerinde yürütülen asÑl iàe yardÑmcÑ iàlerde, asÑl iàin dahil olduÜu ià kolundan sayÑlÑr. Yarg. 9. HD, 01.06.2009 t., E. 2008/36359, K. 2009/ 15149, Yarg. 9.HD. 24.03.2008 t., E.2007/27699 K.2008/6006. 7 Þàyerinde çalÑàan iàçi sayÑsÑnÑn en az otuz olmasÑ, sözleàmesi feshedilecek olan iàçinin belirsiz süreli ià sözleàmesi ile çalÑàÑyor olmasÑ ve en az altÑ aylÑk kÑdemi olmasÑ koàullarÑ hakkÑnda ayrÑntÑlÑ bilgi için bakÑnÑz: KESER, Hakan; 4857 SayÑlÑ Þà Kanunu ve YargÑtay UygulamasÑnda Þà Sözleàmesinin Bildirimli Feshinde Geçerli Sebep, Þzmir 2010, s.43 vd.; DEMÞR, s.245 vd., ÇELÞK, s.214 vd., MOLLAMAHMUTOÝLU, s.717 vd. 8 Yarg. 9. HD., 22.11.2004 t., E. 2004/20807, K. 2004/25839. 9 Yarg. 9. HD., 26.05.2005 t., E.2005/12317, K.2005//19404; YILDIZ, G. B. Þà Güvencesi Hükümlerinin UygulanmasÑnda Otuz Þàçi Ölçütünün Nisbi Emredici NiteliÜi, Legal ÞSGHD, 2006/11, 901-911. Keza bkz. ßAHLANAN F., Þà Güvencesinde Otuz Þàçi Koàulunun Nispi EmrediciliÜi, TÞD. Temmuz 2006, 2-4: DEMÞR, 246; AKYÞÝÞT, s.791; EKONOMÞ, Þà Sözleàmesinin Feshi, 28; SOYER, Feshe KaràÑ Koruma, 43. 10 Yarg. 9. HD, 22.10.2008, E. 2008/40711, K. 2008/34678, ÇalÑàma ve Toplum, 2009/2, 313-3115; “Toplu ià sözleàmesinin 24 üncü maddesinde sözleàmenin feshi halinde iàçi sayÑsÑna bakÑlmaksÑzÑn 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun ià güvencesine iliàkin hükümlerinin uygulanacaÜÑ ve maaàÑnÑn 12 katÑ (bir yÑllÑk maaàÑ) tutarÑnda ià güvencesi ödeneÜi ödeneceÜi düzenlenmiàtir.” Yarg. 9. HD, 23.12.2008, K, 2007/29287 K. 2008/35193. 11 RG. 07.05.1983 t. No: 18040. 12 2822 sayÑlÑ TSGLK, m.9’da getirilen bu istisna, dayanÑàma aidatÑ ödemek sureti ile toplu ià sözleàmesinden yararlanmadÑr. 13 ESENER, Turhan; Þà Hukuku, 3. BasÑ, Ankara 1978, s. 479; OÝUZMAN, M. Kemal; “Toplu Þà Sözleàmesinden Yararlanmaya Þliàkin Sorunlar”, O. DOÝANAY’a ArmaÜan, Þstanbul, 1982, s.60-62. 14 AKI, Erol; Türk Hukukunda Toplu Þà Sözleàmesinden Yararlanma, Þzmir, 1971, s. 96; BERKSUN, Abdullah- EßMELÞOÝLU, Þbrahim; AçÑklamalÑ, Gerekçeli, ÞçtihatlÑ Toplu Þà Sözleàmesi, Grev ve Lokavt Kanunu, Ankara, 1989, s. 160; ÇELÞK, Nuri; Toplu Þà Sözleàmesinden Yararlanma, TÜHÞS, C. 10, Ocak 1986, s.l, s. 3-4; ÇELÞK, Nuri; Þà Hukuku Dersleri, 10. BasÑ, Þstanbul, 1990, s. 392; OÝUZMAN, M. Kemal; Hukuki Yönden Þàçi Þàveren Þliàkileri, 4. BasÑ, s. 68-69; OÝUZMAN/(Yararlanmaya Þliàkin Sorunlar), s. 62; REÞSOÝLU, Seza; 2822 sayÑlÑ Toplu ià Sözleàmesi, Grev ve Lokavt 159 EYLÜL ’11 SßCßL Kanunu ßerhi, Ankara, 1986, s. 149-150; TUNÇOMAÝ, Kenan; Þà Hukukunun EsaslarÑ, Þstanbul, 1989, s. 413, SUR, s. 304 vd.; EYRENCÞ, Öner; Toplu Þà Sözleàmesinin Þàyerinde ÇalÑàan Bütün Þàçilere Uygulanacak Hükümleri, Kamu-Þà Nisan 1988, s. 8 vd. 15 ÖrneÜin, “Þàyerinde çalÑàmakta olan iàçiler 1475 sayÑlÑ Þà YasasÑ’nÑn 17/2. maddesi saklÑ kalmak üzere hiçbir àekilde iàten çÑkarÑlamaz. 1475 sayÑlÑ Yasa’nÑn 17/2. maddesi dÑàÑnda keyfi ve haksÑz bir sebeple iàten çÑkarmalarda, iàten çÑkarÑlan iàçiye hak ettiÜi ihbar ve kÑdem tazminatÑ tavan tutarÑnÑn 10 katÑ tutarÑnda ià güvencesi tazminatÑ iàverence ödenir” Yarg. 9. HD., 27.03.2007 t., E. 2007/667, K. 2007/8604. 16 ÖrneÜin, “Þàyerlerinde çalÑàmakta olan içiler 4857 sayÑlÑ Yasa’nÑn 25/2 sayÑlÑ maddesi saklÑ kalmak üzere hiçbir àekilde iàten çÑkartÑlamazlar. 4857 sayÑlÑ Yasa’nÑn 25/2 maddesi dÑàÑnda keyfi ve haksÑz bir sebeple iàten çÑkarmalarda iàten çÑkartÑlan iàçiye hak ettiÜi kÑdem ve ihbar tazminatlarÑnÑn dÑàÑnda ve ayrÑca yasal kÑdem tazminatÑ tavan tutarÑnÑn 10 katÑ tutarÑnda ià güvencesi tazminatÑ iàverence ödenir.” Yarg. 9. HD., 23.02.2010 t., E. 2008/11858, K. 2010/4640; “Þàverenin zorunlu iàçi çÑkarma hakkÑnÑ hatalÑ kullandÑÜÑ veya sözleàme hükümlerine uymadÑÜÑ saptanÑrsa, iàçi, açÑkta geçen sürelere iliàkin ücret ve diÜer haklarÑ derhal ödenerek iàe baàlatÑlÑr. Buna uyulmadÑÜÑ takdirde, iàçinin ihbar ve kÑdem tazminatlarÑnÑn 3 katÑ tutarda tazminat ödenir. ßu kadar ki, bu ödeme iàçinin ücretinin 1 yÑllÑk tutarÑndan az olamaz”, “Þàveren, TBMM’de kabul edilmià bulunan 158 sayÑlÑ ILO Sözleàmesi gereÜince; her durumda hizmet akdine son vermeyi gerektirir haklÑ bir neden göstermek ve ihtilaf halinde; mahkeme, özel hakem vb gibi merciler önünde bu nedeni ispatlamakla yükümlüdür. Bu yükümlülüÜün yerine getirilememesi halinde iàverence iàçiye 1 yÑllÑk ücreti tutarÑnda iàsizlik tazminatÑ ödenir.” Yarg. 9. HD., 27.10.2008 t., E. 2007/29831, K. 2008/28960; “Þàyerinde çalÑàmakta olan iàçiler keyfi olarak ve haksÑz bir sebepten dolayÑ gerek bireysel gerekse toplu àekilde iàten çÑkarÑlamazlar. Keyfi ve haksÑz bir sebeple iàten çÑkarmalarda, iàveren iàten çÑkardÑÜÑ her iàçiye; yasalar ve toplu ià sözleàmeleri ile kazanÑlan haklarÑn dÑàÑnda ve ayrÑca maaàÑnÑn 12 katÑ (1 yÑllÑk maaà) tutarÑnda ià güvencesi ödeneÜi ödemeyi taahhüt eder.” Yarg. 9. HD., 20.10.2008 t., E. 2007/29425, K. 2008/27963. 17 Yarg. 9. HD., 25.04.2008 t., E. 2007/17197, K. 2008/10251; Yarg. 9. HD., 25.04.2008 t., E. 2007/17198, K. 2008/10252; Yarg. 9. HD., 27.05.2008 t., E. 2007/19424, K. 2008/12888; Yarg. 9. HD., 28.03.2008 t., E. 2007/14428, K. 2008/6672; Yarg. 9. HD., 27.03.2007 t. E. 2007/677, K. 2007/8614; Yarg. 9. HD., 27.03.2007 t., E. 2007/690, K. 2007/8627; Yarg. 9. HD., 27.03.2007 t., E. 2007/691, K. 2007/8628; Yarg. 9. HD., 27.03.2007 t., E. 2007/696 K. 2007/8633; Yarg. 9. HD., 22.01.2009 t., E.: 2007/35148, K. 2009/714; Yarg. 9. HD., 18.03.2010 t., E. 2008/22467, K. 2010/7212; Yarg. 9. HD., 18.03.2010 t., E. 2008/22469, K. 2010/7214; Yarg. 9. HD., 20.10.2008 t., E. 2007/29425, K. 2008/27963. 18 Yarg. 9. HD., 28.06.2006 t., E. 2006/11064, K. 2006/19070; Yarg. 9. HD., 27.03.2007 t., E. 2007/667, K. 2007/8604; Yarg. 9. HD., 27.03.2007 t., E. 2007/677, K. 2007/8614; Yarg. 9. HD., 27.03.2007 t., E. 2007/690, K. 2007/8627; Yarg. 9. HD., 27.03.2007 t., E. 2007/691, K. 2007/8628; Yarg. 9. HD., 27.03.2007 t., E. 2007/696, K. 2007/8633; Yarg. 9. HD., 18.03.2010 t., E. 2008/22467, K. 2010/7212. 160 19 Yarg. 9. HD., 25.07.2008 t., E. 2008/2950, K. 2008/22064; Yarg. 9. HD., 22.01.2009 t., E.: 2007/35148, K. 2009/714. 20 Yarg. 9. HD., 28.05.2007 t., E. 2006/30080, K. 2007/16483. 21 Yarg. 9. HD., 28.03.2008 t., E. 2007/14428, K. 2008/6672. 22 Yarg. 9. HD., 27.10.2008 t., E. 2007/29831, K. 2008/28960. 23 Yarg. Yarg. Yarg. Yarg. 9.HGK., 01.06.1994 t., E. 1994/9-71, K. 1994/381, 9. HD., 07.04.1997 t., E. 1996/23047, K.1997/6718; 9. HD., 21.04.2008 t., E. 2007/30784, K. 2008/9226; 9. HD., 29.06.2009 t., E. 2008/ 36286, K. 2009/18338. 24 Yarg. 9. HD., 21.04.2008 t., E. 2008/13259, K. 2008/9226. 25 “Þàçinin son üç ay içerisinde iàverenin talimatÑ dÑàÑnda görev yaptÑÜÑ büroya ilan asmasÑ, fotokopi için gelen avukatlara yardÑmcÑ olmamasÑ, bu yerde ilgisiz kiàilerin oturmasÑna ve avukatlarla tartÑàmasÑna neden olmasÑ, bu nedenlerle hakkÑnda àikayetler yapÑlmasÑ, mesai saati içinde izin almadan iàyerine ait ve avukatlarÑn hizmet olarak faydalandÑÜÑ yeri kapatÑp ayrÑlmasÑ, feshin disiplin kurulu kararÑ olmadan gerçekleàtirilmesinin, geçerli sebebi ortadan kaldÑrmamasÑ, geçerli sebep” Yarg. 9. HD., 21.04.2008 t., E. 2008/13259, K. 2008/9226, Yarg. 9. HD., 06.07.2005 t., E. 2005/18889, K. 2005/23957, “Þàçinin mesai saatleri içerisinde görev yerini izinsiz terk etmesi, ià sözleàmesinden doÜan yükümlülüklerini ihlal etmià olmasÑ davranÑàlarÑ ile iàyerinde olumsuzluklara yol açmasÑ, disiplin kurulu kararÑ alÑnmamÑà olsa bile, geçerli sebep” Yarg. 9. HD., 21.04.2008 t., E.2007/30784 K. 2008/9226, KAR, s.291-293. 26 Yarg. 9. HD., 29.06.2009 t., E. 2008/36286, K. 2009/18338. 27 Yarg 9. HD., 24.01.2005 t., E. 2004/31362, K. 2005/1106. 28 Yarg. 9. HD., 14.04.2008 t., E. 2008/6288, K. 2008/8329, Yarg. 9. HD., 14.04.2008 t., E. 2008/9760, K. 2008/ 8359, Yarg. 9. HD., 28.03.2008 t., E. 2007/27844, K.2008/6677, Yarg. 9. HD., 24.03.2008 t., E. 2008/7977, K. 2008/ 6091, Yarg. 9. HD., 25.02.2008 t., E. 2008/3735, K. 2008/2001, Yarg. 9. HD., 18.02.2008 t., E. 2008/4548, K. 2008/414, Yarg. 9. HD., 18.02.2008 t., E.2008/4547, K. 2008/413, Yarg. 9. HD., 18.02.2008 t., E.2008/4546, K. 2008/412, Yarg. 9. HD., 18.02.2008 t., E.2008/4544, K. 2008/410, Yarg. 9. HD., 18.02.2008 t., E.2008/4545, K. 2008/411, Yarg. 9. HD., 23.03.2009 t., E. 2008/34202, K. 2009/7718. 29 Yarg. 9. HD., 23.03.2009 t., E. 2008/34202, K. 2009/7718. 30 “Þà sözleàmesine baÜlÑ olarak çalÑàan avukatlarÑn tamamÑnÑn iàten çÑkarÑlÑp çÑkarÑlmadÑÜÑ araàtÑrÑlmalÑ; tamamÑ çÑkarÑlmÑà ise feshin geçerli nedene dayandÑÜÑ kabul edilmeli, bir kÑsmÑnÑn ià sözleàmesi feshedilmià ise davacÑnÑn seçiminde objektif kriterlerin göz önünde bulundurulup bulundurulmadÑÜÑ tespit edilerek sonucuna göre hüküm kurulmalÑdÑr.” Yarg. 9. HD., 02.10.2006 t., E.2006/17515, K.2006/25658, ÇalÑàma ve Toplum, 2007/1, s.224; YargÑtay bu dönemde Alman Feshe KaràÑ Koruma Kanunu’nda düzenlenmià olan “Acil iàyeri gerekleri nedeniyle ià sözleàmesi feshedildiÜinde, iàveren iàçinin seçiminde kÑdemini, yaàÑnÑ, bakÑm yükümlülüklerini ve aÜÑr sakat olmasÑnÑ hiç veya yeteri kadar dikkate almamÑà ise, bu halde de ià sözleàmesinin feshi geçersizdir” düzenlemesinden etkilenmiàtir (§Þ Abs.3 S.l KSchG). Ancak, Alman hukukundan farklÑ olarak, sosyal seçim müessesesinin Türk ià hukukunda pozitif bir dayanaÜÑ bulunmamaktadÑr. 31 Bu ölçütlerin bir kÑsmÑnÑn sosyal seçim ölçütü olmadÑÜÑna yönelik eleàtiri için bkz. ÇELÞK, Eàit Davranma Borcu, s.8. EYLÜL ’11 32 Bu dönemdeki farklÑ görüàler için bkz. ENGÞN, Murat, Þà Sözleàmesinin Þàletme Gerekleri Þle Feshi, Þstanbul, 2003, s.112; ÇELÞK, Nuri, Þàletmenin, Þàyerinin veya Þàin Gerekleri Sebebiyle Þà Sözleàmesinin Þàverence Feshinde Eàit Davranma Borcu, Sicil Þà Hukuku Dergisi, AralÑk 2006, s.4, s.5., ALPAGUT, s. 104. ÇELÞK, Nuri, Þà Hukuku Dersleri, 19. BaskÑ, Þstanbul, 2006, s.216; GÜZEL, Ali, Þà Güvencesine Þliàkin Yasal EsaslarÑn DeÜerlendirilmesi (TebliÜ), Þà Güvencesi Sendikalar YasasÑ Toplu Þà Sözleàmesi Grev ve Lokavt YasasÑ Semineri, 28-29 MayÑs 2004, Þstanbul 2004, Þà Güvencesi, s.79. 33 Yarg. 9. HD., 09.10.2006 t., E. 2006/17907, K. 2006/26027, Yarg. 9. HD., 02.10.2006 t., E. 2006/17840, K. 2006/25449; Yarg. 9. HD., 11.12.2006 t., E.2006/25167, K.2006/32359, ÇalÑàma ve Toplum, 2007/2, s.191. Yarg. 9. HD., 4.12,2006 t., E.2006/23819, K.2006/31666, ÇalÑàma ve Toplum, 2007/2, s. 220; Yarg. 9. HD., 3.4.2006 t., E.2006/4878 K.2006/8253, ÇalÑàma ve Toplum, 2006/3, s. 179. 34 Yarg. Yarg. Yarg. Yarg. Yarg. Yarg. Yarg. Yarg. 9. H.D., 06.10.2008 t., E.2008/30271 K. 2008/25206, 9. HD., 16.06.2008 t., E. 2007/39374 K. 2008/16020, 9. HD., 05.05.2008 t., E. 2007/32500, K. 2008/11101, 9. HD., 14.04.2008 t., E. 2007/33534, K. 2008/8315, 9. HD., 05.05.2008 t., E. 2007/32500, K. 2008/11101, 9. HD., 14.04.2008 t., E. 2007/35914, K. 2008/8316, 9. HD., 14.04.2008 t., E. 2008/6288, K. 2008/8329, 9. HD., 14.04.2008 t., E. 2008/9760, K. 2008/8359. 35 Yarg. Yarg. Yarg. Yarg. Yarg. Yarg. Yarg. Yarg. Yarg. 9. H.D., 06.10.2008 t., E.2008/30271 K.2008/25206, 9. HD., 16.06.2008 t., E. 2007/39374 K. 2008/16020, 9. HD., 05.05.2008 t., E. 2007/32500, K. 2008/11101, 9. HD., 14.04.2008 t., E. 2007/33534, K. 2008/8315, 9. HD., 05.05.2008 t., E. 2007/32500, K. 2008/11101, 9. HD., 14.04.2008 t., E. 2007/35914, K. 2008/8316, 9. HD., 14.04.2008 t., E. 2008/6288, K. 2008/8329, 9. HD., 14.04.2008 t., E. 2008/9760, K. 2008/8359, 9. HD., 09.02.2009 t., E. 2009/1186, K. 2009/1832. 36 ÖrneÜin, toplu ià sözleàmeleri ve personel yönetmeliklerinde “Sosyal güvenlik kurumlarÑndan yaàlÑlÑk ve malullük aylÑÜÑ almaya hak kazanan personelin istekleri halinde veya idare tarafÑndan gerekli görüldüÜü takdirde emekliliÜe sevk edilebilirler” ya da “Personel yaàlÑlÑk ve malullük aylÑÜÑ almaya hak kazanmÑà ise Þà Kanunu’nda belirtilen sürelerde önceden haber verilmek veya Þà Kanunu hükümlerine göre kÑdem tazminatÑ ödenmek kaydÑ ile genel müdürün teklifi üzerine merkez birliÜi yönetim kurulu karan ile personelin ià sözleàmesi feshedilebilir” gibi hükümler bulunabilmektedir. 37 Yarg. 9. HD., 18.02.2008 t., E.2007/24558, K. 2008/184, Yarg. 9. HD., 19.02.2007 t., E. 2006/32546, K. 2007/4329, Yarg. 9. HD., 02.02.2009 t., E. 2008/11540, K. 2009/866. 38 Yarg. Yarg. Yarg. Yarg. Yarg. Yarg. 9. HD., 05.05.2008 t., E. 2007/35816, K. 2008/11432, 9. HD., 30.06.2008 t., E. 2008/1848, K. 2008/18002, 9. HD., 07.04.2008 t., E. 2007/30572, K. 2008/7792, 9. HD., 21.04.2008 t., E. 2007/31265, K. 2008/9588, 9. HD., 21.04.2008 t., E. 2007/31266, K. 2008/9589, 9. HD., 05.05.2008 t., E. 2007/35816, K.2008/11432. 39 Yarg. 9. HD., 19.02.2007 t., E. 2006/32546, K. 2007/4329. 40 Yarg. 9. HD., 02.02.2009 t., E. 2008/11540, K. 2009/866, Yarg. 9. HD., 16.06.2008 t., E.2008/18722, K. 2008/16030, Yarg. 9. HD., 16.06.2008 t., E. 2008/18724, K. 2008/16032, SßCßL Yarg. 9. HD., 05.05.2008 t., E. 2008/15373, K. 2008/11404, Yarg. 9. HD., 05.05.2008 t., E. 2008/15374, K. 2008/11405, Yarg. 9. HD., 05.05.2008 t., E. 2008/15376, K. 2008/11407. 41 Yarg. Yarg. Yarg. Yarg. Yarg. Yarg. 9. HD., 02.02.2009 t., E. 2008/11540, K. 2009/866, 9. HD., 16.06.2008 t., E. 2008/18722, K. 2008/16030, 9. HD., 16.06.2008 t., E. 2008/18724, K. 2008/16032, 9. HD., 05.05.2008 t., E. 2008/15373, K. 2008/11404, 9. HD., 05.05.2008 t., E. 2008/15374, K. 2008/11405, 9. HD., 05.05.2008 t., E. 2008/15376, K. 2008/11407 42 Yarg. 9. HD., 30.06.2008 t., E. 2008/1816, K. 2008/17979, Yarg. 9. HD., 01.03.2010 t., E.: 2010/6243, K. 2010/5349. 43 Yarg. 9. HD., 19.03.2007 t., E. 2007/6187, K. 2007/7308. 44 Yarg. 9. HD., 29.11.2010 t., E. 2009/35448 K. 2010/34835. 45 ONAR, SÑddÑk Sami; Þdare Hukuku Umumi EsaslarÑ, C. 2, Üçüncü BaskÑ, s. 1269-1275; AKÇAY, Çanakkale Þlinde Görev Yapan ÖÜretmenlerin EmekliliÜe HazÑrlÑk EÜitimine ÞhtiyaçlarÑ, (A.Ü.S.B.E. EÜitim Yönetimi ve PlanlamasÑ Anabilim DalÑ BasÑlmamÑà Doktora Tezi), Ankara 1994, s.31 GÜZEL/OKUR/CANÞKLÞOÝLU, s.448 vd.; TUNCAY/EKMEKÇÞ, s.331; DÞLÞK, s.16; ALPER, s.4 46 Yarg. 9. HD., 04.03.2008 t., E. 2007/26106, K. 2008/3438, Yarg. 9. HD., 15.05.2006 t., E. 2006/10737, K. 2006/14979, Yarg. 9. HD., 12.09.2005 t., E. 2005/27579, K. 2005/29361, Yarg 9. HD., 11.04.2005 t., E. 2005/9752, K. 2005/12858, Yarg 9. HD., 20.12.2004 t., E. 2004/19163, K. 2004/28990, Yarg 9. HD., 03.03.2005 t., E. 2005/5095, K. 2005/7238, Yarg 9. HD., 13.12.2004 t., E. 2004/28790, K. 2004/27501, Yarg. 9. HD., 19.01.2004 t. E. 2003/22196, K. 2004/261, Yarg. 9. HD., 15.12.2003 t. E. 2003/19696, K. 2003/21888. 47 Yarg. 9. HD., 24.03.2008 t., E. 2007/27596, K. 2008/5990. 48 Yarg. 9. HD., 05.11.2007 t., E.2007/19962, K.2007/32488, Yarg. 9. HD., 27.11.2006 t., E. 2006/22981, K. 2006/31277. 49 Yarg. 9. HD., 05.11.2007 t., E.2007/19962, K.2007/32488. 50 Yarg. Yarg. Yarg. Yarg. Yarg. Yarg. Yarg. 9. HD., 08.06.2006 t., E. 2006/763, K. 2006/12944, 9. HD., 10.04.2006 t., E. 2006/5883, K. 2006/9359, 9. HD., 08.05.2006 t., E. 2006/1080, K. 2006/12947, 9. HD., 08.05.2006 t., E. 2005/39078, K. 2006/12939, 9. HD., 08.05.2006 t., E. 2005/33884, K. 2006/12922, 9. HD., 08.05.2006 t., E. 2006/3219, K. 2006/12909, 9. HD., 08.05.2006 t., E. 2006/1686, K. 2006/12904. 51 Yarg. Yarg. Yarg. Yarg. Yarg. Yarg. 9. HD., 16.06.2008 t., E.2008/18722 K. 2008/16030, 9. HD., 16.06.2008 t., E. 2008/18724 K. 2008/16032, 9. HD., 05.05.2008 t., E. 2008/15373, K. 2008/11404, 9. HD., 05.05.2008 t., E. 2008/15374, K. 2008/11405, 9. HD., 05.05.2008 t., E. 2008/15376, K. 2008/11407, 9. HD., 10.03.2008 t., E. 2008/4393, K. 2008/4398. 52 Yarg. 9. HD., 22.01.2004 t., E. 2003/23815, K. 2004/950. 53 Yarg. 9. HD., 20.02.2006 t., E. 2006/563, K. 2006/3909. 54 Yarg. 9. HD., 19.01.2010 t., E. 2009/30393, K. 2010/365; Yarg. 9. HD., 19.01.2010 t., E. 2009/30392, K. 2010/364. 55 TAßKENT, Savaà: Þàverenin Yönetim HakkÑ, Þstanbul 1981 s. 12; ßEN, Murat: Þà Hukukunda ÇalÑàma KoàullarÑnda EsaslÑ DeÜiàiklik, Ankara 2005 s. 24-25; Þàçiye özel saÜlÑk sigortasÑ yapÑlmasÑ ya da iàverence primleri ödenmek kaydÑyla bireysel emeklilik sistemine dahil edilmesi de çalÑàma koàullan kavramÑ içinde yer alacaktÑr. Yarg. 9.HD., 27.10.2008 t., E. 161 EYLÜL ’11 SßCßL 2008/29715, K 2008/28944, Yarg. 9. HD., 02.04.2009 t., E. 2007/41138, K. 2009/9238. rÑn istiflenmesidir. Önerilen iàin mevcut iàinden aÜÑr olduÜu ve çalÑàma koàullarÑnÑn esaslÑ tarzda deÜiàtirilmesi anlamÑna geldiÜi açÑktÑr.” Yarg. 9. HD., 14.12.2009 t., E. 2009/46109, K. 2009/34662. 56 EKONOMÞ, Münir; ÇalÑàma ßartlarÑnÑn Belirlenmesi ve DeÜiàen Þlkelere Uyumu, Prof. Dr. Kemal OÜuzman’a ArmaÜan, Ankara 1997, s.158; TEZEL, ßevket; Þàçinin ÇalÑàma KoàullarÑnda EsaslÑ DeÜiàiklikten Kaynaklanan Fesih Þàlemi ve SonuçlarÑ, Lebib YalkÑn Mevzuat Dergisi, ßubat 2008, S:50 s.235-242. 74 Yarg. 9. HD., 23.12.2008 t., E.2008/13026, K.2008/33685, Yarg. 9. HD., 02.04.2009 t., E.2007/41138, K. 2009/9238. 57 Yarg. 9. HD., 23.12.2008 t., E. 2008/13026, K. 2008/33685, Yarg. 9. HD., 02.04.2009 t., E. 2007/41138, K. 2009/9238. 76 Yarg. 9. HD., 23.12.2008 t., E.2008/13026, K.2008/33685, Yarg. 9. HD., 02.04.2009 t., E. 2007/41138, K. 2009/9238. 58 Yarg. 9. HD., 23.12.2008 t., E. 2008/13026, K. 2008/33685. 77 Yarg. 9. HD., 23.12.2008 t., E. 2008/13026, K. 2008/33685, YargÑtay 9. HD., 11.7.2008 gün, 2007/ 23953 E, 2008/19878 K., YargÑtay 9. HD., 27.10.2005 gün, 2005/5396 E, 2005/34825 59 Yarg. 9. HD., 23.12.2008 t., E. 2008/13026, K. 2008/33685, Yarg. 9. HD., 02.04.2009 t., E. 2007/41138, K. 2009/9238. 75 Yarg. 9. HD., 23.12.2008 t., E.2008/13026, K.2008/33685, Yarg. 9. HD., 02.04.2009 t., E. 2007/41138, K. 2009/9238. 61 Yarg. 9. HD., 21.02.2006 t., E. 2005/38473 K. 2006/4428, Yarg. 9. HD., 23.12.2008 t., E. 2008/13026, K. 2008/33685. 78 Yarg. 9. HD., 07.10.2003 t., E. 2003/3161 K. 2003/16343, CENTEL, Tankut; Karar Þncelemesi, DeÜiàiklik Feshinde Kötüniyet, Tekstil Þàveren Dergisi, ßubat 2004, S:290, s.34-37; Yarg. 9. HD., 24.12.2007 t., E.2007/22990, K. 2007/38752. 62 Yarg. 9. HD., 23.12.2008 t., E. 2008/13026, K. 2008/33685, Yarg. 9. HD., 02.04.2009 t., E. 2007/41138, K. 2009/9238. 79 Yarg. 9. HD., 23.12.2008 t., E. 2008/13026, K. 2008/33685, Yarg. 9. HD., 02.04.2009 t., E. 2007/41138, K. 2009/9238. 63 ÖrneÜin, 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 21. maddesinin son fÑkrasÑ uyarÑnca feshin geçersizliÜinin tespiti üzerine iàverenin bir aylÑk iàe baàlatma süresi, iàe baàlatmama tazminatÑnÑn alt ve üst sÑnÑrÑ ile boàta geçen sürenin en çok dört ayla sÑnÑrlÑ olduÜu yönündeki yasa hükümleri yasada mutlak emredici olarak belirlenmià ve iàçi lehine de olsa deÜiàiklik yolu kapatÑlmÑàtÑr. Yarg. 9. HD., 23.12.2008 t., E. 2008/13026, K. 2008/33685, Yarg. 9. HD., 02.04.2009 t., E. 2007/41138, K. 2009/9238. 80 Yarg. 9. HD., 23.12.2008 t., E. 2008/13026, K. 2008/33685, Yarg. 9. HD., 02.04.2009 t., E. 2007/41138, K. 2009/9238. 60 Yarg. 9. HD., 15.09.2005 t., E. 2005/23893, K. 2005/30234. 64 ÖrneÜin, ÞK.m.53’de düzenlenen yÑllÑk ücretli izin sürelerinden daha fazlasÑnÑn iàverence iàçiye tanÑnmasÑ durumunda, bu durum iàçi açÑsÑndan bir çalÑàma koàulu oluàturacaktÑr. Yarg. 9. HD., 23.12.2008 t., E. 2008/13026, K. 2008/33685. 81 Yarg. 9. HD., 02.04.2009 t., E. 2007/41138, K. 2009/9238. 82 Yarg. 9. HD., 04.12.2006 t., E. 2006/23970, K. 2006/31976, Yarg. 9. HD., 23.12.2008 t., E. 2008/13026, K. 2008/33685, Yarg. 9. HD., 02.04.2009 t., E. 2007/41138, K. 2009/9238. 83 Yarg. Yarg. Yarg. Yarg. Yarg. Yarg. 9. HD., 16.06.2008 t., E. 2007/41042 K. 2008/5622, 9. HD., 18.02.2008 t., E.2007/24522, K. 2008/166, 9. HD., 04.12.2006 t., E. 2006/23970, K. 2006/31976, 9. HD., 29.01.2007 t., E. 2006/37016, K. 2007/1180, 9. HD., 29.01.2007 t., E. 2006/37017, K. 2007/1181, 9. HD., 17.01.2006 t., E. 2005/37049, K. 2006/346. 65 MOLLAMAHMUTOÝLU, Hamdi: Toplu Þà Sözleàmesi Düzeninde KazanÑlmÑà Hak, KazanÑlmÑà Avantaj KavramlarÑ, Esener’e AramaÜan, Ankara 2000, s. 563. 84 Yarg. 9. HD., 17.01.2006 t., E. 2005/38648, K. 2006/27. 66 TEZEL, s.237. 86 Yarg. 9. HD., 26.10.2004 t., E. 2004/20987, K. 2004/24191, Yarg. 9. HD., 26.10.2004 t., E. 2004/20985, K. 2004/24189. 67 Yarg. 9. HD., 02.04.2009 t., E. 2007/41138, K. 2009/9238, Yarg. 9. HD., 23.12.2008 t., E. 2008/13026, K. 2008/33685. 68 Yarg. 9. HD., 16.06.2008 t., E. 2007/41042 K. 2008/5622. 69 Yarg. 9. HD., 18.02.2008 t., E. 2008/4548, K. 2008/414, Yarg. 9. HD., 18.02.2008 t., E.2008/4547, K. 2008/413, Yarg. 9. HD., 18.02.2008 t., E.2008/4546, K. 2008/412, Yarg. 9. HD., 18.02.2008 t., E.2008/4544, K. 2008/410, Yarg. 9. HD., 18.02.2008 t., E.2008/4545, K. 2008/411, Yarg. 9. HD., 16.06.2008 t., E. 2007/41042 K. 2008/5622. 70 Yarg. 9. HD., 05.05.2008 t., E. 2007/33545, K. 2008/11277, Yarg. 9. HD., 01.10.2007 t., E. 2007/14259, K. 2007/28745, Yarg. 9. HD., 09.11.2005 t., E. 2005/4540, K. 2005/35429. 71 Yarg. 9. HD., 21.09.2004 t., E. 2003/21979, K. 2004/19484. 72 Yarg. 9. HD., 16.06.2008 t., E. 2007/41042 K. 2008/5622, Yarg. 9. HD., 04.12.2006 t., E. 2006/23970, K. 2006/31976. 73 “Þàçinin yaptÑÜÑ ià çekici tipi araçla arkasÑndaki sehpalarÑ boà olarak üretim hatlarÑna transferini ve dolu olan sehpalarÑn ilgili birimlere forkliftle taàÑnmasÑnÑ saÜlamaktÑr. Önerilen ià ise boà olarak gelen sehpalara presten çÑkmÑà parçala- 162 85 Yarg. 9. HD., 23.12.2008 t., E. 2008/13026, K. 2008/33685, Yarg. 9. HD., 02.04.2009 t., E. 2007/41138, K. 2009/9238. 87 Yarg. 9. HD., 02.04.2009 t., E. 2007/41138, K. 2009/9238, Yarg. 9. HD., 23.12.2008 t., E. 2008/13026, K. 2008/33685, Yarg. 9. HD., 25.09.2006 t., E. 2006/16829, K. 2006/24758, Yarg. 9. HD., 16.11.2005 t., E. 2005/32562, K. 2005/35769, Yarg 9. HD., 20.12.2004 t., E. 2004/14805, K. 2004/28304, Yarg. 9. HD., 02.04.2009 t., E. 2007/41138, K. 2009/9238. 88 ASCHEÞD, R./PREÞS, Ü./SCHMÞDT, I., Kündigungsrecht, Grosskommentar zum gasamten Recht der Beendigung von Arbeitsverhaltnissen, München 2004, §2 KSchG Rdnr. 193. s.565; Yarg. 9. HD., 23.12.2008 t., E. 2008/13026, K. 2008/33685, Yarg. 9. HD., 02.04.2009 t., E. 2007/41138, K. 2009/9238. 89 REBMANN, K./SÂCKER, F.J./RÞXERCKER. R./HENSLER, M.; Münchener Kommentar, zum Bürgerlichern Gesetzbuch, Bd. IV, Schuldrecht-Besonderer Teil II, München 2005, §2 KSchG Rdnr. 85 sh.11138; KR/Rost, F. §2 KSchG Rdnr. 98, sh.329, Yarg. 9. HD., 23.12.2008 t., E. 2008/13026, K. 2008/33685, Yarg 9. HD., 07.07.2008 t., E. 2007/24548 K. 2008/19209, Yarg. 9. HD., 02.04.2009 t., E. 2007/41138, K. 2009/9238. EYLÜL ’11 90 “KapatÑlan bölümdeki iàçilerin deÜiàiklik feshi yaratÑlmadan diÜer bölümlerde deÜerlendirme olanaÜÑ olup olmadÑÜÑnÑn deÜerlendirilmesi, bir bakÑma iàverenin fesihte tutarlÑ davranÑp davranmadÑÜÑnÑn denetlenmesi gerekir.” Yarg. 9. HD., 18.02.2008 t., E.2008/4547, K. 2008/413, Yarg. 9. HD., 18.02.2008 t., E.2008/4546, K. 2008/412, Yarg. 9. HD., 18.02.2008 t., E.2008/4544, K. 2008/410, Yarg. 9. HD., 18.02.2008 t., E.2008/4545, K. 2008/411, Yarg. 9. HD., 18.02.2008 t., E. 2008/4548, K. 2008/414. 91 FÞEBÞG, S./GALLNER, I./GRÞEBELÞNG. J./MESTEWERDT. W./NÂGELE, S./PFEÞFER. G., HaKo. 1 Teil, 1 C Rz. 148, §2 KSchG Rz.39, s.459., Yarg. 9. HD., 23.12.2008 t., E. 2008/13026, K. 2008/33685, Yarg. 9. HD., 02.04.2009 t., E. 2007/41138, K. 2009/9238. 92 ASCHEÞD, R./PREÞS, Ü./SCHMÞDT, I; s.565, Yarg. 9. HD., 23.12.2008 t., E. 2008/13026, K. 2008/33685, Yarg. 9. HD., 02.04.2009 t., E. 2007/41138, K. 2009/9238. SßCßL • ENGÞN, Murat; Þà Sözleàmesinin Þàletme Gerekleri Þle Feshi, Þstanbul, 2003, • ESENER, Turhan; Þà Hukuku, 3. BasÑ, Ankara, 1978, • EYRENCÞ, Öner; Toplu Þà Sözleàmesinin Þàyerinde ÇalÑàan Bütün Þàçilere Uygulanacak Hükümleri, Kamu-Þà Nisan 1988, s.8 vd., • GÜZEL, Ali; Þà Güvencesine Þliàkin Yasal EsaslarÑn DeÜerlendirilmesi (TebliÜ), Þà Güvencesi Sendikalar YasasÑ Toplu Þà Sözleàmesi Grev ve Lokavt YasasÑ Semineri, 28-29 MayÑs 2004, Þstanbul 2004, Þà Güvencesi, s.79, • GÜZEL, Ali/OKUR, Ali RÑza/CANÞKLÞOÝLU, Nuràen; Sosyal Güvenlik Hukuku, 5510 SayÑlÑ Kanuna Göre HazÑrlanmÑà 12.BasÑ, Þstanbul, Nisan 2009, • KESER, Hakan; 4857 SayÑlÑ Þà Kanunu ve YargÑtay UygulamasÑnda Þà Sözleàmesinin Bildirimli Feshinde Geçerli Sebep, Þzmir, 2010, 93 ASCHEÞD, R./PREÞS, Ü./SCHMÞDT, I; s.565; FÞEBÞG, S./ GALLNER, I./GRÞEBELÞNG. J./MESTEWERDT. W.NÂGELE, S./PFEÞFER. G., s. 459, Yarg. 9. HD., 23.12.2008 t., E. 2008/13026, K. 2008/33685, Yarg. 9. HD., 02.04.2009 t., E. 2007/41138, K. 2009/9238. • MOLLAMAHMUTOÝLU, Hamdi; Þà Hukuku, Gözden Geçirilmià Yenilenmià 3. BasÑ, Ankara, 2008, • 94 ASCHEÞD, R.: Erfurter Kommentar, §2 KSchG Rdnr. 48, s.2200, Yarg. 9. HD., 23.12.2008 t., E. 2008/13026, K. 2008/33685. MOLLAMAHMUTOÝLU, Hamdi; Toplu Þà Sözleàmesi Düzeninde KazanÑlmÑà Hak, KazanÑlmÑà Avantaj KavramlarÑ, Esener’e ArmaÜan, Ankara, 2000, s. 563, • OÝUZMAN, M. Kemal; “Toplu ià Sözleàmesinden Yararlanmaya iliàkin Sorunlar” O. DOÝANAY’a ArmaÜan, Þstanbul, 1982, • OÝUZMAN, M. Kemal; Türkiye’de Þàçi ve Þàveren Þliàkileri, B.3, Þstanbul, 1984, • ONAR, SÑddÑk Sami; Þdare Hukuku Umumi EsaslarÑ, C.: 2 Üçüncü BaskÑ, • REÞSOÝLU, Seza; 2822 sayÑlÑ Toplu ià Sözleàmesi Grev ve Lokavt Kanunu ßerhi, Ankara, 1986, • SUR, Melda; Þà Hukuku Toplu Þliàkiler, Güncellenmià 3.BasÑ, Ankara, 2009, • SÜZEK, Sarper; Þà Hukuku, 3.BasÑm, Þstanbul, 2006, • ßAHLANAN, Fevzi; Þà Güvencesinde Otuz Þàçi Koàulunun Nispi EmrediciliÜi, TÞD, Temmuz 2006, • ßEN, Murat; Þà Hukukunda ÇalÑàma KoàullarÑnda EsaslÑ DeÜiàiklik, Ankara, 2005, • TAßKENT, Savaà; Þàverenin Yönetim HakkÑ, Þstanbul, 1981, • TAßKENT, Savaà; Þà Güvencesi (Þàçinin Feshe KaràÑ KorunmasÑ) Þstanbul, 1991, • TEZEL, ßevket; Þàçinin ÇalÑàma KoàullarÑnda EsaslÑ DeÜiàiklikten Kaynaklanan Fesih Þàlemi ve SonuçlarÑ, Lebib YalkÑn Mevzuat Dergisi, ßubat 2008, S:50 s.235-242, • TUNCAY, A.Can/EKMEKÇÞ, Ömer; Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri, Güncelleàtirilmià 11.BasÑ, Þstanbul, 2005, • TUNÇOMAÝ, Kenan; Þà Hukukunun EsaslarÑ, Þstanbul, 1989 • YILDIZ, G. B.; Þà Güvencesi Hükümlerinin UygulanmasÑnda Otuz Þàçi Ölçütünün Nisbi Emredici NiteliÜi, Legal ÞSGHD. 2006/11, 901-911. KAYNAKLAR • AKI, Erol; Türk Hukukunda Toplu Þà Sözleàmesinden Yararlanma, Þzmir, 1971, • AKYÞÝÞT, Ercan; ÞçtihatlÑ ve AçÑklamalÑ 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu ßerhi, C.1, 3.BasÑ, Ankara, 2008, • ALPAGUT Gülsevil; Þà Sözleàmesinin Feshinde HaklÑ-Geçerli Sebep AyrÑmÑ ve YargÑtay’Ñn Konuya iliàkin KararlarÑnÑn DeÜerlendirilmesi, SÞCÞL, Mart 2006, Y:1 S.1, s.71-84, • ALPAGUT, Gülsevil; “Þà Sözleàmesinin Feshinde Sosyal Seçim YükümlüÜü Mevcut Mudur?”, Sicil Dergisi, AralÑk 2006, YÑl:l, SayÑ:4, • BERKSUN, Abdullah-EßMELÞOÝLU, Þbrahim; AçÑklamalÑ, Gerekçeli, ÞçtihatlÑ Toplu Þà Sözleàmesi, Grev ve Lokavt Kanunu, Ankara, 1989, • ÇELÞK, Nuri; Þà Hukuku Dersleri, Yenilenmià 22. BasÑ, Þstanbul, Eylül 2009, • ÇELÞK, Nuri; Þàletmenin, Þàyerinin veya Þàin Gerekleri Sebebiyle Þà Sözleàmesinin Þàverence Feshinde Eàit Davranma Borcu, Sicil Þà Hukuku Dergisi, AralÑk 2006, S.4, s.5, • ÇELÞK, Nuri; Toplu Þà Sözleàmesinden Yararlanma, TÜHÞS, C. 10, Ocak 1986, S.l, • DEMÞR, Fevzi; En Son YargÑtay KararlarÑ IàÑÜÑnda Þà Hukuku ve UygulamasÑ, 5.BasÑ, Þzmir, Ocak 2009, • DEMÞR, Fevzi; Þà Güvencesi Hukuku, 2. BasÑ, Þzmir, 1999 • EKONOMÞ, Münir; Hizmet Akdinin Feshi ve Þà Güvencesi, Çimento Þàveren D., Mart 2003, • EKONOMÞ, Münir; ÇalÑàma ßartlarÑnÑn Belirlenmesi ve DeÜiàen Þlkelere Uyumu, Prof. Dr. Kemal OÜuzman’a ArmaÜan, Ankara, 1997, s.158, 163 EYLÜL ’11 SßCßL Doç. Dr. Übrahim AYDINLI Gazi Üniversitesi Üktisadi ve Üdari Bilimler Fakültesi YargÍtay’Ín Ül Özel Üdarelerine ÜliÛkin VerdiÙi “ParçalÍ ÜÛkolu” Tespiti ve UygulanmasÍna ÜliÛkin Bozma KararlarÍnÍn Kamu KurumlarÍnda Meydana GetirdiÙi ve/veya GetireceÙi Vahim SonuçlarÍn DüÛündürdükleri xxxxx T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAÜRESÜ Esas No Karar No Tarihi : 2010/49487 : 2010/41975 : 30.12.2010 DavacÑ T..... SendikasÑ vekili dava dilekçesinde; ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑ’nÑn 18.12.2009 tarihli Resmi gazetede yayÑnlanan 11.12.2009 tarih ve 2009/61 sayÑlÑ kararÑ ile Bilecik Þl Özel Þdaresi Genel SekreterliÜinde yapÑlan iàlerin ià kollarÑ tüzüÜünün 15 sÑra numaralÑ “Þnàaat” iàkoluna girdiÜine iliàkin tespit kararÑnÑn iptali ile Þl Özel Þdaresi Genel SekreterliÜinde yapÑlan iàlerin 17 sÑra nolu “Ticaret, Büro, EÜitim ve Güzel Sanatlar iàkoluna” girdiÜinin tespitine karar verilmesini istemiàtir. DavacÑ K..... SendikasÑ vekili dava dilekçesinde; Bilecik Þl Özel SekreterliÜine baÜ- 164 lÑ tüm iàyerlerinin 15 sÑra numaralÑ “inàaat” iàkoluna girdiÜine dair ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑnÑn 11.12.2009 tarih ve 200/61 sayÑlÑ iàkolu tespit kararÑnÑn iptali ile yapÑlan asÑl ià itibariyle 17 sÑra numaralÑ “Ticaret, Büro, EÜitim ve Güzel Sanatlar” iàkolunda olduÜunun tespitine karar verilmesini istemiàtir. DavalÑ Y..... SendikasÑ vekili cevap dilekçesinde; Sendikalar Kanununun 60. maddesinin 2. fÑkrasÑnda, bir iàyerinde yürütülen asÑl iàe yardÑmcÑ iàlerin de asÑl iàin dahil olduÜu iàkolundan sayÑlacaÜÑnÑn öngörüldüÜünü, 13.05.2005 tarih ve 5286 sayÑlÑ “Köy Hizmetleri Genel MüdürlüÜünün KaldÑrÑlmasÑ ve BazÑ Kanunlarda DeÜiàiklik YapÑlmasÑ HakkÑnda Kanun” ile Köy Hizmetleri Genel MüdürlüÜü kaldÑrÑlarak, bu müdürlüÜün gördüÜü hizmetlerin, Þstanbul ve Kocaeli’nde Büyükàehir Belediyelerince, diÜer illerde ise il özel idarelerince yerine getirilmesinin EYLÜL ’11 öngörüldüÜünü, Bilecik Þl Özel Þdaresi’nin 2009 yÑlÑnda tamamlanan ya da devam etmekte olan yatÑrÑm projelerinin aÜÑrlÑklÑ olarak 15 numaralÑ iàkolunda yer alan inàaat iàlerine iliàkin olduÜunu, Bilecik Þl Özel Þdaresinde toplam 201 iàçinin çalÑàtÑÜÑnÑ ve 182 iàçi tarafÑndan inàaat iàlerinin yerine getirildiÜini, bunun da Bilecik Þl Özel Þdaresinde yürütülen aÜÑrlÑklÑ iàin, inàaat iàkoluna girdiÜinin diÜer bir kanÑtÑ olduÜunu, ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑnÑn Bilecik Þl Özel Þdaresi Genel SekreterliÜi ve baÜlÑ iàyerlerinde aÜÑrlÑklÑ olarak inàaat iàinin yapÑldÑÜÑ, büro iàlerinin asÑl iàe yardÑmcÑ iàlerden olmasÑ nedeniyle Þà KollarÑ TüzüÜünün 15 sÑra numaralÑ “Þnàaat” iàkolunda yer aldÑÜÑ yönündeki 11.12.2009 tarih ve 2009/61 sayÑlÑ tespit kararÑnÑn yerinde olduÜunu belirterek davanÑn reddine karar verilmesini istemiàtir. DavalÑ ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑ vekili cevap dilekçesinde 18.12.2009 tarihli resmi gazetede yayÑmlanan iàkolu tespit kararÑnÑn hukuka uygun olduÜunu, belirterek davanÑn reddine karar verilmesini istemiàtir. DavalÑ Bilecik Þl Özel Þdaresi Genel SekreterliÜi vekili cevap dilekçesinde il özel idarelerdeki iàlerin 17 sÑra numaralÑ “Ticaret, büro EÜitim ve Güzel Sanatlar” iàkoluna girdiÜi àeklindeki davacÑ iddialarÑnÑ ve ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑnÑn Bilecik Þl Özel Þdaresindeki iàlerin 15 sÑra numaralÑ “inàaat iàkoluna girdiÜi” yönündeki tespitini kabul etmediklerini, il özel idaresinde yapÑlan iàlerin ÞàkollarÑ tüzüÜünün 28 sÑra numaralÑ “Genel Þàler” iàkoluna girdiÜinin tespitine karar verilmesini, bu talepleri kabul edilmediÜi takdirde il özel idaresindeki her bir birim ve iàyerinin girdiÜi iàkolunun, her birimin asÑl olarak yaptÑÜÑ görev ve hizmetler dikkate alÑnarak ayrÑ ayrÑ tespitine karar verilmesini istemiàtir. Mahkemece, ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑ iàkolu tespitinin hukuka uygun olduÜu Bilecik Þl Özel Þdaresindeki asÑl iàin inàaat iài olduÜu, diÜer birimlerin iàinin ise SßCßL asÑl iàe yardÑmcÑ iàler olduÜu kabul edilerek, davanÑn reddine karar verilmiàtir. Karar T..... sendikasÑ, K..... sendikasÑ ve Þl Özel Þdaresi vekilleri tarafÑndan temyiz edilmiàtir. UyuàmazlÑk, 2821 sayÑlÑ Sendikalar Kanunu’nun 4 ve 60. maddeleri uyarÑnca iàkolu tespitine itiraza iliàkindir. Türk toplu ià hukukundaki normatif düzenlemelerde iàkolu kavramÑ önemli bir yer tutmaktadÑr. 2821 sayÑlÑ Sendikalar Kanununa göre, öncelikle iàçi ve iàveren sendikalarÑ iàkolu esasÑna göre kurulmaktadÑr (m.3). Þàkolunun belirlenmesi konusunda özel bir norm düzenlenmiàtir (m.4). AnÑlan maddeye göre iàkolu tespiti ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑnca yapÑlacaktÑr. ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑnca yapÑlan tespit ile ilgili kararÑn Resmi Gazete’de yayÑmlanmasÑna müteakip bu tespite karàÑ ilgililer ià davalarÑna bakmakla görevli mahalli mahkemede onbeà gün içinde dava açabileceÜi belirtilmiàtir. Belirtilen süre hak düàürücüdür. Þàçi ve iàveren sendikalarÑnÑn kurulabilecekleri iàkollarÑ Sendikalar Kanunu’nun 60. maddesinde gösterilmiàtir. AnÑlan maddede, bir iàyerinde yürütülen asÑl iàe yardÑmcÑ iàler de, asÑl iàin dahil olduÜu iàkolundan sayÑlacaÜÑ ifade edilmiàtir. Yine aynÑ maddede; bir iàkoluna giren iàlerin neler olacaÜÑ, iàçi ve iàveren konfederasyonlarÑnÑn görüàü de alÑnarak ve uluslararasÑ normlarda göz önünde bulundurularak bir tüzükle düzenleneceÜi belirtilmiàtir. Söz konusu tüzükte iàkollarÑna giren iàler, tüzüÜe ekli listede belirtilmiàtir. Bir iàyerinde yürütülen asÑl iàe yardÑmcÑ iàlerde, asÑl iàin dahil olduÜu iàkolundan sayÑlacaÜÑ vurgulanmÑàtÑr. (Tüz. m.3) 2822 sayÑlÑ Toplu Þà Sözleàmesi, Grev ve Lokavt Kanunu (TÞSGLK)’nun üçüncü maddesinde “bir toplu ià sözleàmesi aynÑ iàkolunda bir veya birden çok iàyerini kapsayabilir” tümcesi ile esas olarak iàyeri toplu ià sözleàmesini esas almÑàtÑr. AnÑlan maddenin ikinci fÑkrasÑna göre, bir 165 EYLÜL ’11 SßCßL gerçek ve tüzel kiàiye veya bir kamu kurumu ve kuruluàlarÑna ait aynÑ iàkolunda birden çok iàyerine sahip bir iàletmede ancak bir toplu ià sözleàmesi yapÑlabilir. Bu kanun anlamÑnda yapÑlan sözleàme tipine iàletme toplu ià sözleàmesi denir. Ancak, fÑkrada ayrÑk bir düzenlemeye de yer verilerek, kamu kurum ve kuruluàlarÑ için tek bir iàletme toplu ià sözleàme yapÑlabilmesine olanak tanÑnmÑàtÑr. Þàkolu kavramÑ sendikalarÑn faaliyet alanlarÑnÑ belirleyen temel bir öÜedir. Birbirine benzer iàler bir hukuki kalÑp altÑnda toplu ià hukukuna sunulmaktadÑr. Þàkolu tespitinde birim olarak iàyerinin alÑnacaÜÑ normatif düzenlemelerin tartÑàmasÑz bir sonucudur. 4857 sayÑlÑ Yasa’nÑn 2. maddesinin gerekçesinde ià yeri tanÑmÑ teknik bir amaca, diÜer bir deyiàle mal ve hizmet üretimine yönelik ve deÜiàik unsurlardan meydana gelen bir birim olduÜu belirtilmiàtir. Þàyerinin sÑnÑrlarÑnÑn saptanmasÑnda “iàyerine baÜlÑ yerler” ile “eklentiler” ve “araçlarÑn” bir birim kapsamÑnda olduklarÑ belirtildikten sonra özellikle bir iàyerinin mal ve hizmet üretimi için ayrÑ bir alanÑ da kullanmasÑ halinde bunlarÑn tek iàyeri mi yoksa birbirinden baÜÑmsÑz iàyerleri mi sayÑlacaÜÑ konusunda “amaçta birlik”, aynÑ teknik amaca baÜlÑ olarak üretimde bulunma, nitelik yönünden baÜlÑlÑk ile “yönetimde birlik”, aynÑ yönetim altÑnda örgütlenmià olma koàullarÑnÑn aranacaÜÑ düzenlenmiàtir. Öte yandan teknolojik ve ekonomik geliàmeler bir iàyeri çerçevesinde mal ve hizmet üretimi, pazarlama ve müàterilere sunulmasÑ yönünden çok yönlü bir yapÑsal deÜiàikliÜi gerektirmesi nedeniyle bir iàyerinin amacÑnÑn gerçekleàmesinde iàlerin görülmesi iàyerinin kurulu bulunduÜu “yerin” dÑàÑna taàmÑà, özellikle “iàveren kurulan ià organizasyonu” içerisinde iàyeri niteliÜinde olmayan irtibat bürolarÑna veya yurt genelinde veya ilin içinde iàlerin yürütüldüÜü örgütlenmeye kadar geniàletmek gereksinimi duyulmuàtur. Bu baÜlamda 2. maddede “iàyeri, iàyerine baÜlÑ 166 yerler, eklentiler ve araçlar ile oluàturulan ià organizasyonu kapsamÑnda bir bütündür” hükmü getirilmiàtir (Bu konuda ayrÑntÑlÑ bilgi için Bkz. Esener, Turhan: Þà Hukuku BasÑ 3 Ankara 1978 sh. 83-84; Ekonomi, Münir: Þà Hukuku, Ferdi Þà Hukuku C 1, Þstanbul 1987 sh. 59; Çelik, Nuri: Þà Hukuku Dersleri BasÑ 21, Þstanbul 2008 sh. 56-57; NarmanlÑoÜlu, Ünal: Þà Hukuku II Ferdi Þà Þliàkileri BasÑ 3 Þzmir 1998 sh. 121; Süzek Sarper; Þà Hukuku BasÑ 4 Ankara 2008 sh. 173-178; MollamahmutoÜlu Hamdi Þà Hukuku BasÑ 3 Ankara 2008 sh. 191-201; tüm geniàliÜi ve ayrÑntÑlarÑyla Yenisey/DoÜan, Kübra: Þà Hukukunda Þàyeri ve Þàletme, YayÑnlanmÑà Doçentlik Tezi, Þstanbul 2007 sh. 23-37). Þàyerinin özelliÜini veren temel öÜe teknik amaçtÑr. Mal ve hizmetin kazanç amacÑyla yahut baàka bir amaçla üretilmesi arasÑnda bir fark bulunmamaktadÑr. Baàka bir anlatÑmla hizmet üretimi veya mal üretimi tek baàÑna teknik bir amaç olabilir. Sonuç olarak iàyeri teknik bir amacÑ gerçekleàtiren temelde örgütsel bir birlikteliktir. Þàyeri sürekli bir organizasyon içerisinde örgütlenmeyi gerektirir. Organizasyon özünde maddi ve maddi olmayan öÜelerin yanÑnda emeÜin varlÑÜÑnÑ da içinde barÑndÑrÑr. AynÑ iàverene ait iki üretim birimi aynÑ teknik amacÑ elde etmek için örgütlenmiàse yahut bu yerlerde aynÑ teknik amacÑn farklÑ üretim amaçlarÑ gerçekleàiyorsa amaçta birlik saÜlanmÑàtÑr. FarklÑ üretim birimlerinin tek bir iàyeri sayÑlmasÑ için aynÑ arazi sÑnÑrlarÑ içinde bulunmalarÑ gerekmemektedir. Fakat birimler arasÑndaki uzaklÑk iàlerin tek elden yürütümünü engelleyecek boyutta olmamalÑ çünkü farklÑ birimler arasÑnda amaçta birlik bulunsa dahi yönetimde birliÜin saÜlanmasÑnÑn zorluÜu tartÑàmasÑzdÑr. Toplu Þà Hukuku anlamÑnda iàyerinin iàçilerin dayanÑàmadan kaynaklanan ortak menfaatleri oluàmasÑna olanak saÜlayan ve faaliyetlerini sürdürebileceÜi bir sürekliliÜe sahip ve iàverene de asÑl iàin girdiÜi iàko- EYLÜL ’11 lunda sendikal muhatap yaratacak bir birim olmasÑ gerekmektedir. Alman ve FransÑz Hukukunda iàyerinin neresi olduÜu ve sÑnÑrlarÑnÑn belirlenmesi sosyal taraflarÑn özerkliÜine terk edilmiàtir. Oysa hukukumuzda iàyeri mutlak ve tartÑàmasÑz olarak kabul edilmektedir. Þàyeri kavramÑ fonksiyonel bir kavramdÑr. (DoÜan, Yenisey: sh 443,447). Þàletme ise genel olarak iktisadi bir amacÑn gerçekleàmesi için aynÑ iàverene ait birden fazla iàyerinin örgütlenmesi ile oluàmuà bir ünite olarak tanÑmlanmaktadÑr. Þàyerini iàletmeden ayÑran temel ölçütlerden biri izlenen amaçtÑr. Þàletme mutlaka ekonomik bir amaç gütmesi gerekmez. Þàyeri iàletmenin genel olarak baÜÑmsÑz bir bölümü olarak düàünülmesi gerekir. Ticaret Hukukundaki iàletmeden farklÑ bir amaç gütmektedir. Çünkü ticari iàletmelerde iàçi çalÑàtÑrma zorunluluÜu bulunmamaktadÑr. Þàyeri ve iàletme ayÑrÑmÑnda organizasyon kavramÑyla bir ayrÑàtÑrmaya gitmek de mümkün deÜildir. Çünkü iàletmenin de iàyerinin de bir organizasyon içerisinde örgütlenmesi mümkündür. Ancak iàletmenin iàyerine göre büyüklüÜü aynÑ àekilde organizasyondaki büyüklüÜünü gerektireceÜi kaçÑnÑlmazdÑr. Öte yandan iàverenin ötesinde iàletmenin profesyonel bir yönetim kadrosu oluàturacaÜÑ da gerçektir. Temel sorun 4857 SayÑlÑ Yasadaki iàyeri kavramÑnÑn geniàliÜinin Toplu Þà Hukukuna yansÑmamasÑdÑr. Þàletme ve iàyeri ayrÑmÑnÑn bu baÜlamda sorun çÑkarmasÑ kaçÑnÑlmazdÑr. Özetleyecek olursak iàyerindeki faaliyet hangi teknik amacÑ taàÑyorsa asÑl ià odur. Þàyeri organizasyonu içerisinde asÑl iàin gerçekleàmesini saÜlayan diÜer iàler ise yardÑmcÑ iàlerdir. Mal ve hizmetler için yatÑrÑm araçlarÑ ve iàçi sayÑsÑ bu konuda ölçüt olabilir. Ancak bir iàyerinde baàka bir iàverene ait ayrÑ bir iàkolunda faaliyet var ise ayrÑ iàkolundan söz edilebilir. Þàletme iàkolu tespiti için asÑl ià ve yardÑmcÑ ià kavramÑna yer verilemez. Tüzükteki 26 sÑra numaralÑ “Milli Savun- SßCßL ma” iàkolu ve 28 sÑra numaralÑ “Genel Þàler ” iàkolu’na iliàkin düzenlemeler sebebi ile Belediyeler ve Milli Savunma BakanlÑÜÑnca iàletilen iàyerleri, yukarÑda belirlenen kriterlere tabi deÜildir. UluslararasÑ ÇalÑàma TeàkilatÑnÑn (ILO) Sendika ÖzgürlüÜüne ve Örgütlenme HakkÑnÑn KorunmasÑna Þliàkin 87 SayÑlÑ Sözleàmesi 2. maddesinde “ÇalÑàanlar ve iàverenler herhangi bir ayÑrÑm yapÑlmaksÑzÑn önceden izin almadan istedikleri kuruluàlarÑ kurmak ve yalnÑz bu kuruluàlarÑn tüzüklerine uymak koàulu ile bunlara üye olmak hakkÑna sahiptirler.” düzenlemesi ve “Örgütlenme HakkÑnÑn KorunmasÑ” baàlÑklÑ 11. maddesinde “HakkÑnda bu sözleàmenin yürürlükte bulunduÜu UluslararasÑ ÇalÑàma Örgütünün her üyesi, çalÑàanlarÑn ve iàverenlerin örgütleme hakkÑnÑ serbestçe kullanmalarÑnÑ saÜlamak amacÑyla gerekli ve uygun bütün önlemleri almakla yükümlüdür.” düzenlemesi yer almaktadÑr. 1982 AnayasasÑ’nÑn, Sendika kurma hakkÑ baàlÑÜÑnÑ taàÑyan 51 inci maddesinin dördüncü fÑkrasÑ, “AynÑ zamanda ve aynÑ iàkolunda birden fazla sendikaya üye olunamaz.” hükmü, 07/05/2010 kabul tarihli, 13/05/2010 tarih ve 27580 (mük.) sayÑlÑ R.G.de yayÑmlanan 5982 sayÑlÑ Kanunun (Türkiye Cumhuriyeti AnayasasÑnÑn BazÑ Maddelerinde DeÜiàiklik YapÑlmasÑ HakkÑnda Kanun) 5. maddesi ile yürürlükten kaldÑrÑlmÑàtÑr. 5982 sayÑlÑ Kanunun 5. madde gerekçesinde “ … Bu düzenleme, UluslararasÑ ÇalÑàma TeàkilatÑnÑn (ILO) Sendika ÖzgürlüÜüne ve Örgütlenme HakkÑnÑn KorunmasÑna Þliàkin 87 SayÑlÑ Sözleàmesine aykÑrÑ bulunmaktadÑr. Bu nedenle, söz konusu aykÑrÑlÑÜÑn giderilmesi amacÑyla 51 inci maddenin dördüncü fÑkrasÑ yürürlükten kaldÑrÑlmaktadÑr.” denmiàtir. Gerek UluslararasÑ ÇalÑàma TeàkilatÑnÑn (ILO) Sendika ÖzgürlüÜüne ve Örgütlenme HakkÑnÑn KorunmasÑna Þliàkin 87 SayÑlÑ Sözleàmesi doÜrultusunda yapÑlan sendikal çoÜulculuÜu destekleyen bu geliàmeler, gerekse il özel idarelerinin yapÑsÑna sürekli 167 EYLÜL ’11 SßCßL yeni iàyerleri katÑlmak sureti ile büyümesi ve geliàen bu süreçte ilerde yapÑsÑna yeni iàyerlerinin katÑlabilecek olmasÑ, dikkate alÑndÑÜÑnda; Bilecik Þl Özel Þdaresi Genel SekreterliÜi’nde yapÑlan iàlerin niteliÜi itibariyle ÞàkollarÑ TüzüÜü’nün 15 sÑra numaralÑ “Þnàaat” iàkoluna girdiÜine iliàkin tespit kararÑ sendikal çoÜulculuÜu sÑnÑrlandÑracak, sendikal özgürlüÜü kÑsÑtlayacaktÑr. Bilecik Þl Özel Þdaresi Genel SekreterliÜi iàyerinin kapsamÑ itibari ile iàyeri olarak sÑnÑrlandÑrÑlmasÑ da yukarÑda yapÑlan açÑklamalar uyarÑnca yerinde olmayacaÜÑ gibi, parçalÑ iàkolu tespiti yapÑlmasÑ ve iàletme olarak kabul edilmesi yerinde olacaktÑr. Her ne kadar Dairemizin 2010/25648 Esas, 2010/24131 Karar sayÑlÑ 15.7.2010 tarihli kararÑnda “…. Þàyerindeki iàçi sayÑsÑ ve çalÑàtÑÜÑ kÑsÑmlar dikkate alÑndÑÜÑnda aÜÑrlÑklÑ olarak çalÑàanlarÑn inàaat iàkoluna giren faaliyetlerde bulunmasÑ, Þà organizasyonu içindeki üretilen mal hizmetlerin aÜÑrlÑÜÑ ve üretim miktarÑnda inàaat iàlerinin ilerde olmasÑ, yatÑrÑm araçlarÑ ile makine parkÑndaki makinelere yapÑlan yatÑrÑm miktarÑnda inàaat iàlerine iliàkin olanlarÑn çoÜunluÜa sahip olmasÑ dikkate alÑndÑÜÑnda ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑ’nÑn Kayseri Þl Özel Þdaresi Genel SekreterliÜi’nde yapÑlan iàlerin niteliÜi itibariyle ÞàkollarÑ TüzüÜü’nün 15 sÑra numaralÑ “Þnàaat” iàkoluna girdiÜine iliàkin tespit kararÑ yerinde olup, bu nedenlerle doÜru olan mahkeme kararÑnÑn ONANMASINA….” àeklinde karar verilmià ise de; yukarÑdaki esaslar doÜrultusunda, tüm dairece yapÑlan görüàmede bu içtihattan dönülmüàtür. Somut olayda dosya kapsamÑ hüküm kurmaya yeterli bulunmadÑÜÑndan yukarÑda belirtilen ilkeler doÜrultusunda araàtÑrma ve inceleme yapÑlarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazÑlÑ àekilde hüküm tesisi hatalÑ olup bozmayÑ gerektirmiàtir. SONUÇ Temyiz olunan kararÑn yukarÑda yazÑlÑ 168 sebepten BOZULMASINA, peàin alÑnan temyiz harcÑnÑn istek halinde ilgiliye iadesine, 30.12.2010 gününde oybirliÜiyle karar verildi. T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAÜRESÜ Esas No Karar No Tarihi : 2011/25632 : 2011/16821 : 07.06.2011 DavacÑ vekili, ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑnÑn 26.10.2010 tarih ve 2010/86 karar sayÑlÑ 04.11.2010 tarih ve 27749 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanan Kastamonu Þl Özel Þdaresi Genel SekreterliÜinde yapÑlan iàlerin niteliÜi itibariyle “ià kollarÑ tüzüÜünün” 15 sÑra numaralÑ “inàaat” iàkoluna girdiÜine iliàkin tespit kararÑnÑn iptali ile anÑlan iàyerindeki iàlerin 17 sÑra numaralÑ “ Ticaret, büro, eÜitim ve güzel sanatlar” iàkoluna girdiÜine karar verilmesini istemiàtir. DavalÑ Y..... sendikasÑ vekili, Kastamonu il özel idaresi iàyerinde aÜÑrlÑklÑ olarak inàaat iàinin yapÑldÑÜÑnÑ, büro iàlerinin asÑl iàe yardÑmcÑ iàlerden olmasÑ nedeni ile “iàkollarÑ tüzüÜü”nün 15 sÑra numaralÑ “inàaat” iàkolunda yer aldÑÜÑ yönündeki tespit kararÑnÑn yerinde olduÜunu belirterek davanÑn reddine karar verilmesini istemiàtir. DavalÑ BakanlÑk vekili, davanÑn reddine, karar verilmesini istemiàtir. DavalÑ Kastamonu Þl Özel Þdaresi vekili, il özel idaresi yönünden davanÑn husumet nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiÜini, aksi durumda ÇSGB’nin Kastamonu Þl Özel Þdaresi Genel SekreterliÜi ve baÜlÑ iàyerlerinin 15 sÑra numaralÑ “inàaat” iàkoluna girdiÜine dair iàkolu tespit kararÑnÑn hukuka uygun olduÜunu, köy hizmetlerinin idare bünyesine katÑlmasÑyla iàyerinin asÑl iàinin “inàaat” iàkoluna girdiÜini, diÜer iàlerin asÑl iàe yardÑmcÑ iàlerden sayÑlmasÑ gerektiÜini belirterek, davanÑn reddine karar verilmesini istemiàtir. Fer’i Müdahil dilekçesinde, il özel ida- EYLÜL ’11 relerinde yoÜun olarak inàaat iài yapÑlmasÑ sebebi ile Sendikalar Kanunu 60. maddesi uyarÑnca iàyerinde yürütülen asÑl iàe yardÑmcÑ iàlerin asÑl iàin dahil olduÜu iàkolundan sayÑlÑr hükmü dikkate alÑnarak karar verilmesini istemiàtir. Mahkemece, Kastamonu Þl Özel Þdaresi Genel SekreterliÜi’nce yapÑlan tüm iàlerin, ÞàkollarÑ TüzüÜü’nün 15 sÑra numaralÑ “Þnàaat” iàkolunda yer aldÑÜÑna iliàkin, 26.10.2010 tarih ve 2010/86 karar sayÑlÑ iàkolu tespit kararÑnÑn iptali ile, sekreterliÜin bir kÑsÑm iàlerinin ÞàkollarÑ TüzüÜü’nün 17. sÑrasÑnda yer alan “Ticaret, Büro, EÜitim Ve Güzel Sanatlar” iàkoluna, bir kÑsÑm iàlerinin ise ÞàkollarÑ TüzüÜü’nün 15. sÑrasÑnda yer alan “inàaat” iàkoluna baÜlÑ olacak àekilde, iàyerinde parçalÑ iàkolu uygulanmasÑ gerektiÜinin tespitine, bu hususta fazlaya dair istemin reddine karar verilmiàtir. Hüküm süresi içerisinde K..... sendikasÑ ve Y..... sendikasÑ, il özel idaresi ve ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑ vekilleri tarafÑndan temyiz edilmiàtir. Kastamonu Þl Özel Þdaresi Genel SekreterliÜi iàyerinin kapsamÑ itibari iàyeri olarak sÑnÑrlandÑrÑlmasÑ da yukarÑda yapÑlan açÑklamalar uyarÑnca yerinde olmayacaÜÑ gibi, parçalÑ iàkolu tespiti yapÑlmasÑ ve iàletme olarak kabul edilmesi yerinde olacaktÑr . Her ne kadar dairemizin 2010/25648 esas, 2010/24131 karar sayÑlÑ 15.7.2010 tarihli kararÑnda “…. Þàyerindeki iàçi sayÑsÑ ve çalÑàtÑÜÑ kÑsÑmlar dikkate alÑndÑÜÑnda aÜÑrlÑklÑ olarak çalÑàanlarÑn inàaat iàkoluna giren faaliyetlerde bulunmasÑ, Þà organizasyonu içindeki üretilen mal hizmetlerin aÜÑrlÑÜÑ ve üretim miktarÑnda inàaat iàlerinin ilerde olmasÑ, yatÑrÑm araçlarÑ ile makine parkÑndaki makinelere yapÑlan yatÑrÑm miktarÑnda inàaat iàlerine iliàkin olanlarÑn çoÜunluÜa sahip olmasÑ dikkate alÑndÑÜÑnda, ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑ’nÑn Kayseri Þl Özel Þdaresi Genel SekreterliÜi’nde yapÑlan iàlerin niteliÜi itibariyle ÞàkollarÑ TüzüÜü’nün 15 sÑra numaralÑ “Þnàaat” iàkoluna girdiÜine SßCßL iliàkin tespit kararÑ yerinde olup bu nedenlerle doÜru olan mahkeme kararÑnÑn ONANMASINA….” àeklinde karar verilmià ise de yukarÑdaki esaslar doÜrultusunda, tüm dairece yapÑlan görüàmede bu içtihattan dönülmüàtür. Somut olayda mahkemece parçalÑ iàkolu tespiti yapÑlmasÑ gerektiÜi belirtilmià ise de, hangi birimlerin hangi iàkoluna girdiÜi konusunda karar verilmeyip, bu hususun bakanlÑkça yapÑlmasÑ gereken teknik bir konu olduÜu àeklinde hüküm kurulmasÑ hatalÑ olmuàtur. YukarÑda belirtilen ilkeler doÜrultusunda araàtÑrma ve inceleme yapÑlarak, gerektiÜinde uzman bilirkiàiler vasÑtasÑ ile keàif yapÑldÑktan sonra karar verilmesi gerekirken yazÑlÑ àekilde hüküm tesisi bozmayÑ gerektirmiàtir. SONUÇ Temyiz olunan kararÑn yukarÑda yazÑlÑ sebepten BOZULMASINA, peàin alÑnan temyiz harcÑnÑn istek halinde ilgiliye iadesine, 07.06.2011 gününde oybirliÜiyle karar verildi. T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Esas No Karar No Tarihi : 2011/9-347 : 2011/311 : 18.05.2011 Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararÑnÑn süresinde temyiz edildiÜi anlaàÑldÑktan ve dosyadaki kaÜÑtlar okunduktan sonra gereÜi görüàüldü: Dava, iàkolunun belirlenmesi istemine iliàkindir. BilindiÜi üzere; 2821 sayÑlÑ Sendikalar Kanunu’nun “Þàkolunun belirlenmesi” baàlÑklÑ 4. maddesinde “Bir iàyerinin girdiÜi iàkolunun tespiti ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑnca yapÑlÑr. ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑ tespit ile ilgili kararÑnÑ Resmi Gazete’de yayÑmlar. KararÑn yayÑmÑnÑ 169 EYLÜL ’11 SßCßL müteakip bu tespite karàÑ ilgililer ià davalarÑna bakmakla görevli mahalli mahkemede onbeà gün içinde dava açabilirler. Mahkeme iki ay içinde kararÑnÑ verir. KararÑn temyiz edilmesi halinde YargÑtay uyuàmazlÑÜÑ iki ay içinde kesin olarak karara baÜlar.” hükmü yer almaktadÑr. Bu nedenledir ki, maddede geçen “KararÑn temyiz edilmesi halinde YargÑtay uyuàmazlÑÜÑ iki ay içinde kesin olarak karara baÜlar.” hükmü karàÑsÑnda öncelikle; mahkemece daire bozmasÑna karàÑ direnilmesinin olanaklÑ olup olmadÑÜÑ ön sorun olarak ele alÑnmÑàtÑr. AnÑlan düzenlemede yer alan, iàkolunun tespitine iliàkin olarak açÑlacak bir davanÑn seri yargÑlama usulüne göre ià davalarÑna bakan mahkemece en geç iki ay içinde karara baÜlanmasÑ düàüncesi, iàin niteliÜi ve aciliyetinden kaynaklanmakta olup; yasa koyucu tarafÑndan bu aciliyete uygun olarak getirilen açÑk düzenleme ile de temyiz incelemesini yapan YargÑtay Özel Dairesince iki ay içerisinde uyuàmazlÑÜÑn kesin olarak karara baÜlanacaÜÑ hükme baÜlanmÑàtÑr. Benzer nitelikteki düzenlemelere; 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 20/3; 2822 sayÑlÑ Toplu Þà Sözleàmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun 3, 12, 15 ve 60. maddelerinde de yer verilmià; bu düzenlemelerde de yine ià hukukuna yön veren temel ilke ve düàüncelerden hareket edilmiàtir. Nitekim, Hukuk Genel Kurulu’nun 13.03.1985 gün 1984/9-834 E. ve 1985/201 K. sayÑlÑ kararÑnda da, benzer bir konu ele alÑnarak; 2822 sayÑlÑ Kanun’un 15. maddesinde yer verilen “YargÑtay’ca ... kesin karara I- GiriÛ Karar incelemesi olarak ele aldÑÜÑmÑz bu çalÑàmanÑn konusu, il özel idarelerinin girdiÜi iàkolu uyuàmazlÑÜÑna iliàkin olup, bahsedilen uyuàmazlÑk; son günlerde tüm ülke sathÑndaki illerde bulunan ilk derece mahkemelerinde (ià 170 baÜlanÑr.” hükmü ile yasa koyucunun burada bozma kararÑna karàÑ direnme yolunu kapamayÑ amaçladÑÜÑnÑn vurgulandÑÜÑna iàaret edilmiàtir. Hal böyle olunca, YargÑtay Özel Daire kararÑnÑn kesinliÜinden maksadÑn, mahkemece bu karara karàÑ direnilemeyeceÜi, olduÜunun kabulü gerekir. Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2004 gün ve 2004/9-510 E., 2004/557 K.; 08.12.2004 gün ve 2004/9-654 E.,2004/664 K.; 21.09.2005 gün ve 2005/9-474 E.,2005/510 K.; 23.11.2005 gün ve 2005/9-579 E.,2005/648 K.; 12.04.2006 gün ve 2006/9-211 E., 2006/195 K.; 18.10.2006 gün ve 2006/9-621 E.,2006/673 K.; 03.12.2008 gün ve 2008/9716 E.,2008/726 K.; 27.01.2010 gün ve 2009/9-592 E., 2010/35 K.; 24.02.2010 gün ve 2010/9-33 E. 2010/105 K sayÑlÑ ilamlarÑnda da aynÑ ilkeler benimsenmiàtir. AçÑklanan nedenlerle; kesin nitelikteki bozma kararÑna direnilmesine yasal olarak olanak bulunmadÑÜÑ ve uyulmasÑ gerektiÜi halde, yerel mahkemece önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykÑrÑdÑr. Direnme kararÑ belirtilen nedenle bozulmalÑdÑr. SONUÇ DavacÑ K..... SendikasÑ vekili ve davalÑ T..... Þà SendikasÑ vekilinin temyiz itirazlarÑnÑn kabulü ile direnme kararÑnÑn yukarÑda açÑklanan deÜiàik nedenlerden dolayÑ H.U.M.K.’nun 429. maddesi gereÜince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peàin harcÑnÑn geri verilmesine, 18.05.2011 gününde oybirliÜiyle karar verildi. mahkemesi ya da ià mahkemesi sÑfatÑyla asliye hukuk mahkemelerinde) görülmektedir. Söz konusu iàkolu ihtilafÑnÑn ilk derece mahkemelerinde hükme baÜlandÑÜÑ ve birçok davanÑn da YargÑtay’a intikal ettiÜi ve genelde bozma ile karar altÑna alÑndÑÜÑ bilinmektedir. YargÑtay’Ñn konuya iliàkin kararlarÑna neden EYLÜL ’11 olan olgu; bizzat il özel idarelerinde 2005 yÑlÑnda gerçekleàtirilen yapÑsal deÜiàikliktir. ßöyle ki, ülkemizde 13.1.2005 tarihinde 5286 sayÑlÑ “Köy Hizmetleri Genel MüdürlüÜü Taàra TeàkilatÑnÑn KaldÑrÑlmasÑ ve BazÑ Kanunlarda DeÜiàiklik YapÑlmasÑ HakkÑnda Kanun” ile Köy Hizmetleri Genel MüdürlüÜü kaldÑrÑlmÑà ve bu Genel MüdürlüÜün gördüÜü hizmetlerin Þstanbul ve Kocaeli’nde Büyükàehir Belediyelerince, diÜer illerde Þl Özel Þdarelerince yerine getirilmesi öngörülmüàtür. Söz konusu yapÑsal deÜiàiklik alÑàÑlageldik bürokratik ya da tabela deÜiàikliÜi olmayÑp belki de Türk idari teàkilat tarihinde kapsam ve sonuçlarÑ bakÑmÑndan önemli reformlardan biridir. Çünkü söz konusu kanun deÜiàikliÜi sonucunda kaldÑrÑlan Köy Hizmetleri Genel MüdürlüÜü’nün mülkiyeti Hazineye ait olup da Maliye BakanlÑÜÑnca bu Genel MüdürlüÜe tahsis edilen taàÑnmazlar hariç olmak üzere taàra teàkilatÑnÑn kadro ve pozisyonlarÑ, personeli, araç gereç ve taàÑnÑr tüm varlÑklarÑ, tapuda bu Genel Müdürlük adÑna kayÑtlÑ olan taàÑnmazlarÑ ve hizmet binalarÑ; Þstanbul ve Kocaeli illerinde büyükàehir belediyelerine, diÜer illerde il özel idarelerine devredilmiàtir (5286 s.k. geçici m.1/a). Böylece onbinlerce personel ve aynÑ yoÜunluktaki kamuya ait araç gereç ve taàÑnmaz mallar kanun deÜiàikliÜi sonucunda il özel idarelerine devredilmiàtir. Konuya iliàkin yargÑ kararlarÑnÑn tarihleri incelendiÜinde, 2005 yÑlÑnÑn baàlarÑnda Türk idari yapÑlanmasÑnda meydana gelen söze konu olan önemli deÜiàikliÜin aynÑ anda yargÑya dava olarak taàÑnmadÑÜÑ izlenmektedir. Bunun böyle olmasÑnÑn nedenlerinin baàÑnda; devrolunan/devredilen kamu kurumlarÑnda (il özel idarelerinde) devam etmekte olan TÞS’ler ya da sendikalar arasÑndaki mücamele (centilmenlikiyiniyet) anlaàmalarÑdÑr. DolayÑsÑyla 2008 yÑlÑna kadar il özel idarelerinde toplu ià hukukunu ilgilendiren iàkolu deÜiàikliÜine iliàkin bir ihtilafÑn çÑkmadÑÜÑ görülmektedir. Ancak 2008 yÑlÑnda ilk defa ilgili taraflarÑn ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑ’na yaptÑklarÑ iàkolu tespit taleplerini karàÑlayan cevabi yazÑlarda, il özel idarelerinin kanuni yapÑ deÜiàikliÜi dolayÑsÑyla fonksiyon deÜiàikliÜine uÜradÑklarÑ, bu nedenle mevcut Þà KollarÑ TüzüÜünde düzenlenmià olan 17 sÑra no’lu “Tica- SßCßL ret, Büro, EÜitim ve Güzel Sanatlar” iàkolundan çÑktÑklarÑ ve 15 sÑra no’lu inàaat iàkoluna girdikleri sonucuna varÑlmÑàtÑr. Bunun üzerine dava menfaati olan taraflar, BakanlÑÜÑn her il özel idaresi için ayrÑ ayrÑ belirlediÜi tespit yazÑlarÑnÑn neredeyse tümünü ilk derece mahkemesine taàÑmÑàtÑr. Genelde ilk derece mahkemeleri 2009 yÑlÑ içinde davalarÑ sonuçlandÑrmÑà ve bunun üzerine yargÑ kararÑ aleyhine taraflar temyiz haklarÑnÑ kullanarak, konuyu YargÑtay 9. Hukuk Dairesi’nin önüne götürmüàlerdir. Bu kararlardan tarih olarak ilk karar Kayseri Þl Özel Þdaresi için verilmiàtir. YargÑtay’Ñn 14.07.2010 tarihli E. 2010/25648, K. 2010/24131 sayÑlÑ bu kararÑnda bizimde katÑldÑÜÑmÑz gerekçelere dayanarak Kayseri Þl Özel Þdaresinin yapÑ deÜiàikliÜi dolayÑsÑyla tek iàyeri organizasyonu altÑnda inàaat iàlerinin yoÜunluÜu nedeniyle 17 sÑra no’lu “Ticaret, Büro, EÜitim ve Güzel Sanatlar” iàkolundan çÑktÑÜÑ ve 15 sÑra no’lu inàaat iàkoluna girdiÜi sonucuna varmÑàtÑr1. Hatta bu karar yakÑn bir tarihte deÜerli bir akademisyen tarafÑndan olumlu bulunarak incelenmià olup, YargÑtay’Ñn ilk defa bu içtihadÑndan döndüÜü Manisa Þl Özel Þdaresi ile ilgili 2.11.2010 T., E. 2010/34471, K. 2010/31408 sayÑlÑ kararÑ da aynÑ makalede eleàtirel olarak deÜerlendirilmiàtir2. Bu nedenle biz daha önce incelenmià olan iki farklÑ kararÑ deÜil, YargÑtay’Ñn içtihadÑndan döndüÜü ve halen aynÑ görüàü devam ettirdiÜi daha yeni tarihli kararlarÑnÑ karàÑlaàtÑrmalÑ olarak incelemeye çalÑàtÑk. II- Ühtilafa ÜliÛkin Yüksek Mahkeme KararlarÍ Þl özel idarelerinin dahil olduÜu iàkolu ihtilafÑna iliàkin olarak ulaàabildiÜimiz ilk iki karar; konunun esasÑna iliàkin iken, üçüncü karar; daha çok usuli yönden verilen bozma nitelikli YargÑtay Hukuk Genel Kurulu kararÑdÑr. Esasa iliàkin her iki YargÑtay kararÑnÑn ana hatlarÑ ve gerekçeleri neredeyse birebir aynÑ olmasÑna raÜmen YargÑtay kararlarÑnÑn sonuç hükmünde bozulan ilk derece mahkemelerinin esasa iliàkin verdiÜi kararlar ise farklÑlÑk teàkil etmektedir. KÑsaca belirtmeliyiz ki; YargÑtay’Ñn verdiÜi kararlar nitelik olarak “parçalÑ iàkolu”nu esas alan bozma kararlarÑdÑr. 171 EYLÜL ’11 SßCßL A- Bilecik Ül Özel Üdaresine ÜliÛkin YargÍtay KararÍ Yüksek mahkemenin verdiÜi kararlardan ilki, Bilecik Þl Özel Þdaresine ait olup bu kararda ilk derece mahkemesi, Bilecik Þl Özel Þdaresinde aÜÑrlÑklÑ olarak inàaat iàleri yapÑldÑÜÑndan iàkolu tespitini inàaat iàkolu yönünde kararlaàtÑrmÑà, temyiz baàvurusu üzerine ise YargÑtay, ilk derece mahkemesinin kararÑnÑ parçalÑ iàkolu tespiti yapÑlmadÑÜÑ için bozmuàtur. B- Kastamonu Ül Özel Üdaresine ÜliÛkin YargÍtay KararÍ YargÑtay’Ñn bir baàka kararÑ ise Kastamonu Þl Özel Þdaresine ait olup Bilecik kararÑ ile neredeyse aynÑ gerekçelerle verilen bir bozma kararÑ niteliÜinde bulunmaktadÑr. Her ne kadar YargÑtay’Ñn Kastamonu kararÑnda ilk derece mahkemesi YargÑtay’Ñn parçalÑ iàkoluna uygun bir karar vermià olsa da Yüksek Mahkeme ilk derece mahkemesi kararÑnÑn uzman bilirkiài incelemesi yapÑldÑktan sonra re’sen il özel idaresi içindeki birimlerin tek tek hangi iàkoluna girdiÜinin açÑkça tesbit edilmesini isteyerek eksik incelemeden dolayÑ ilk derece mahkemesi kararÑnÑ bozmuàtur. Karar metninin hukuki gerekçesi Bilecik Þl Özel Þdaresi için verilen kararÑn gerekçesi ile aynÑ olduÜu için karar metni yukarÑya özet olarak alÑnmÑàtÑr. C- KahramanmaraÛ Ül Özel Üdaresine ÜliÛkin YargÍtay Daire KararÍ ve Hukuk Genel Kurulu KararÍ Kahramanmaraà Þà Mahkemesi’nin Kahramanmaraà Þl Özel Þdaresine iliàkin olarak Kahramanmaraà Þl Özel Þdaresi iàyerindeki aÜÑrlÑklÑ faaliyetin inàaat iàkolundaki faaliyetler olduÜu gerekçesine dayanan kararÑ üzerine yapÑlan temyiz baàvurusunda YargÑtay aynÑ gerekçelerle yukarÑdaki iki kararda da olduÜu gibi “parçalÑ iàyeri anlayÑàÑ” doÜrultusunda ilk derece mahkemesinin kararÑnÑ bozmuàtur3. Þlk derece mahkemesinin YargÑtay kararÑna karàÑ direnmesi üzerine Hukuk Genel Kurulu iàin esasÑna girmeden kanuni dayanaklar ve önceki içtihat172 larÑna dayanarak direnme kararÑnÑ bozmuàtur. Hukuk Genel Kurulunun bozma kÑsmÑna iliàkin karar metni yukarÑda yer almaktadÑr. III- KararlarÍn DeÙerlendirilmesi YukarÑda ele aldÑÜÑmÑz her üç daire kararÑ ve Hukuk Genel Kurulu kararÑnÑn konusunun aynÑ olmasÑ ve benzer hukuki gerekçelerle bozulmuà olmasÑ dolayÑsÑyla tüm kararlar için ortak bir inceleme yaparak, aàaÜÑda konuya iliàkin olarak deÜerlendirmeleri iki ana baàlÑk altÑnda topladÑk. A- ÜÛ Hukuku Düzenlemeleri BakÍmÍndan aa- Genel Esaslar 2821 sayÑlÑ Sendikalar Kanunu’na göre iàçi ve iàveren sendikalarÑ “iàkolu esasÑna” göre kurulabilen kuruluàlardÑr (S.K. m.3/1, 2). Bu doÜrultuda meslek ya da iàyeri esasÑna göre sendika kurulamayacaÜÑ Yasada hükme baÜlanmÑàtÑr (S.K.m.3/3). Buna göre iàçilerin sendika kurmalarÑnda veya bir sendikaya üye olmalarÑnda mesleklerine bakÑlmaksÑzÑn sadece iàyerinde yapÑlan asÑl iàin girdiÜi iàkolu esas alÑnmaktadÑr. Sendikalar Kanunu’nun 4. maddesinde, bir iàyerinin girdiÜi iàkolu tespitinin ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑ’nca yapÑlacaÜÑ düzenlenmiàtir. Buna göre; “Bir iàyerinin girdiÜi iàkolunun tespiti ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑnca yapÑlÑr. ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑ tespit ile ilgili kararÑnÑ Resmi Gazete’de yayÑmlar. KararÑn yayÑmÑnÑ müteakip bu tespite karàÑ ilgililer ià davalarÑna bakmakla görevli mahalli mahkemede onbeà gün içinde dava açabilirler. Mahkeme iki ay içinde kararÑnÑ verir. KararÑn temyiz edilmesi halinde YargÑtay uyuàmazlÑÜÑ iki ay içinde kesin olarak karara baÜlar.” Bir iàin hangi iàkoluna girdiÜine dair iàkolu tespitinde ise “iàyeri” ölçü alÑnÑr. Bu nedenle öncelikle ihtilaf konusu yerin tek bir iàyerinden ibaret olup olmadÑÜÑ, eÜer tek bir iàyeri ise o iàyerinde yapÑlan asÑl iàin ne olduÜunun tespit edilmesi gerekir. DiÜer yandan bir iàyerinin girdiÜi iàkolu, iàyerinde yürütülen “asÑl iàe göre” EYLÜL ’11 belirlenir. Nitekim Sendikalar Kanunu’nun 60/2 hükmüne göre “Bir iàyerinde yürütülen asÑl iàe yardÑmcÑ iàler de, asÑl iàin dahil olduÜu iàkolundan sayÑlÑr.” Gerçekten de “iàkolu ilkesi” uyarÑnca örgütlenmede “iàyeri bir bütün olarak” dikkate alÑnmakta ve iàyerinde asÑl ià dÑàÑndaki yardÑmcÑ iàlerin deÜiàik iàkollarÑ içinde görülmesine izin verilmemektedir4. DiÜer bir deyiàle, bir iàyerinde yapÑlan asÑl iàin yanÑnda aynÑ iàyerinde yapÑlan yardÑmcÑ iàlerin de asÑl iàin girdiÜi iàkolundan sayÑlmasÑ Kanunun amir hükmüdür. Bu doÜrultuda yardÑmcÑ iàlerde çalÑàan iàçiler gördükleri iàe göre deÜil o iàyerinde yürütülen asÑl faaliyet ya da baskÑn olan faaliyet5 hangisi ise onun girdiÜi iàkolunda kurulu bulunan iàçi sendikasÑna üye olabilmektedirler (S.K.22/1, 2) (Þà KollarÑ TüzüÜü m.3). Söz konusu hukuki düzenlemelerden de anlaàÑldÑÜÑ gibi kanun koyucunun asÑl amacÑ, iàyeri içinde asÑl olan faaliyetin merkez alÑnarak diÜer faaliyetlerin buna baÜlÑ olmasÑnÑ saÜlamak ve böylece iàyerlerinin kendi içinde parçalanmasÑnÑn getireceÜi özellikle toplu ià sözleàmesinin en önemli iàlevi olan dirlik ve düzen fonksiyonunu ortadan kaldÑran ihtimallerin önüne geçmektir. AsÑl ià kavramÑnÑ, “iàyerinin teknik amacÑnÑ oluàturan mal veya hizmet üretimi” àeklinde tanÑmlamak mümkündür6. AsÑl ià kavramÑna iliàkin bir tanÑma Alt Þàverenlik YönetmeliÜi’nde de rastlanmaktadÑr. Buna göre asÑl ià “mal veya hizmet üretiminin esasÑnÑ oluàturan ià”tir (AÞY 3/c). Bu düzenlemede de görüldüÜü gibi asÑl iàin tespitinde iàyerindeki teknik amaçtan hareket edilmektedir7. YardÑmcÑ ià kavramÑna iliàkin olarak ise doktrinde farklÑ tanÑmlara rastlanmaktadÑr. Bu tanÑmlardan birine göre yardÑmcÑ iàleri, “bir iàyerinin bütünlüÜü içinde asÑl iàle baÜlantÑlÑ olan ve olmayan bütün iàler” àeklinde tanÑmlamak mümkündür8. Doktrinde yapÑlan diÜer bir tanÑma göre ise yardÑmcÑ ià “doÜrudan teknik amacÑ gerçekleàtirmek amacÑna yönelik olmamakla beraber, asÑl iàle baÜlantÑlÑ bir biçimde, teknik amacÑn gerçekleàtirilmesini saÜlayan iàlerdir.9” Bu noktada konuyla ilgili olarak ele alÑnmasÑ gereken diÜer bir kavram “iàyeri”dir. Þàyeri ià hukukunun uygulandÑÜÑ yer olan SßCßL mekânsal bir kavram olup iàkolunun tespitinde olduÜu gibi birçok ferdi ve toplu ià hukuku düzenlemesinde ölçüt alÑnmaktadÑr10. Her ne kadar Sendikalar Kanunu’nda iàyeri, “iàin yapÑldÑÜÑ yere denilir. Þàin niteliÜi ve yürütümü bakÑmÑndan iàyerine baÜlÑ bulunan yerlerle, dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yÑkanma, muayene ve bakÑm, beden veya mesleki eÜitim yerleri ve avlu gibi sair eklentiler ve araçlar da iàyerinden sayÑlÑr.” (SK 2/8, 9) àeklinde iàyerinin kapsamÑ belirlenmià olsa da iàyerinin asÑl teknik tanÑmÑ 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nda yer almaktadÑr. Buna göre; “Þàveren tarafÑndan mal veya hizmet üretmek amacÑyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile iàçinin birlikte örgütlendiÜi birime iàyeri denir. Þàverenin iàyerinde ürettiÜi mal veya hizmet ile nitelik yönünden baÜlÑlÑÜÑ bulunan ve aynÑ yönetim altÑnda örgütlenen yerler (iàyerine baÜlÑ yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yÑkanma, muayene ve bakÑm, beden ve mesleki eÜitim ve avlu gibi diÜer eklentiler ve araçlar da iàyerinden sayÑlÑr.” (ÞK 2/1, 2, 3). Yasada iàyeri bu àekilde tanÑmlandÑktan sonra iàyerinin, “iàyerine baÜlÑ yerler, eklentiler ve araçlar ile oluàturulan ià organizasyonu kapsamÑnda bir bütün” olduÜu da ayrÑca vurgulanmÑàtÑr. GörüldüÜü gibi, Þà Kanunu anlamÑnda iàyeri sadece iàin görüldüÜü fiziki mekandan ibaret deÜildir. Nitekim iàyerine ait farklÑ birimlerin tek bir iàyeri sayÑlmasÑ için aynÑ arazi sÑnÑrlarÑ içinde bulunmalarÑ ya da belirli bir coÜrafi yakÑnlÑkta bulunmalarÑ gerekmemektedir11. Þàyerinin mal veya hizmet üretimi için ayrÑ bir alanÑ kullanmasÑ durumunda bu yerlerin tek bir iàyeri mi yoksa birbirinden baÜÑmsÑz iàyerleri mi olduÜunun tespitinde, “hukuki baÜlÑlÑk, iàin niteliÜi ve yönetimi bakÑmÑndan baÜlÑlÑk” unsurlarÑnÑn bir arada gerçekleàmesi aranmalÑdÑr12. Buna göre hukuki baÜlÑlÑk, bu yerlerin aynÑ iàverene ait olmasÑdÑr. Þàin niteliÜi bakÑmÑndan baÜlÑlÑk ise, amaçta birliÜi ifade etmektedir. Buna göre belirli bir mal ve hizmet üretimine iliàkin gerekli olan tüm faaliyetlerin gerçekleàtirildiÜi yerler iàin niteliÜi bakÑmÑndan birbirine baÜlÑ kabul edilir. Yönetimde birlik ise, mal ve/veya hizmet üretimi iàlerinin tek elden yönetilebile173 EYLÜL ’11 SßCßL cek biçimde aynÑ yönetim altÑnda örgütlenmià olmasÑdÑr13. Þstihdam anlamÑnda da yönetimde birlik olmalÑdÑr14. Özellikle ücret bordrolarÑnÑn, iàe girià ve çÑkÑàlarÑn düzenlenmesi, yani kÑsaca özlük haklarÑnÑn belirlendiÜi yerdeki birliktelik de yönetim birliÜini gösteren önemli bir olgudur düàüncesindeyiz. Öte yandan, iàyerinde görülmekte olan faaliyete katkÑda bulunan sabit ya da hareketli her türlü araç da iàyerinden sayÑlmaktadÑr. 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu ile iàyeri kavramÑnÑ açÑklamak üzere öngörülen “ià organizasyonu” kavramÑ, iàyeri kavramÑnÑn klasik iàyeri sÑnÑrlarÑnÑn dÑàÑna taàmasÑna neden olmuàtur. Buna göre herhangi bir yer iàverenin örgütlediÜi, sÑnÑrlarÑnÑ belirleyip çizip organize ettiÜi ià organizasyonu içinde yer alÑyorsa iàyerinden sayÑlÑr15. Öte yandan doktrinde belirtildiÜi üzere, bir iàyerinde birden fazla mal ve/veya hizmet üretimi söz konusu olduÜunda, her mal ve/veya hizmet üretiminin ayrÑ birer asÑl ià olarak kabul edilmesi mümkün deÜildir. Bu sebeple doktrinde ve YargÑtay’ca kabul edildiÜi üzere, “üretimi gerçekleàtirilen mal ve/veya hizmetler için yapÑlan yatÑrÑmlarÑn oranÑ ve fazlalÑÜÑ” ile “kurulan ià organizasyonundaki aÜÑrlÑklarÑ” gibi ölçütler kullanÑlarak asÑl ià tespit edilmelidir. Bu ölçütler yanÑnda ayrÑca, üretilen mal ve/veya hizmetlerde çalÑàan iàçi sayÑlarÑ ve üretim miktarlarÑ dikkate alÑnÑr16. Belirtmek gerekir ki, bir iàyerindeki yardÑmcÑ iàlerin asÑl iàin dahil olduÜu iàkoluna tabi olmasÑ ilkesi, bir iàletmeye baÜlÑ farklÑ iàyerleri arasÑnda uygulanan bir esas deÜildir. Buna göre bir iàletmeye baÜlÑ iàyerlerinden birinde yapÑlan iài asÑl ià, diÜer bir iàyerinde yapÑlan iài yardÑmcÑ ià kabul etmek doÜru deÜildir17. Maalesef; 1985 yÑlÑndan bu tarafa sÑrf aynÑ iàletmeye baÜlÑ olduÜu için iàyerleri arasÑnda asÑl ià - yardÑmcÑ ià ayrÑmÑ yaparak farklÑ iàyerlerini bütün kabul edip en baskÑn olan iàe göre iàkolu tespit eden, diÜer iàyerlerindeki iàleri ise yardÑmcÑ ià olarak deÜerlendiren YargÑtay bu sefer de bunun tam tersine il özel idarelerinde ayrÑ iàyeri olarak kabulü mümkün olmayan daire baàkanlÑklarÑnÑ ya da müdürlükleri ayrÑ ayrÑ iàyeri sayarak birden fazla iàkolu tespitine 174 gidilmesini istemesi bir yanlÑàtan diÜer yanlÑàa baàvurulmasÑndan baàka bir anlam taàÑmamaktadÑr18. Veciz bir ifadeyle Yüksek Mahkeme önceki kararlarÑnda iàyeri ve iàletme kavramlarÑnÑn deÜerlendirilmesinde atomize bir anlayÑàa sahipken àu andaki yaklaàÑmÑnda ise parçalama yolunu seçerek her iki içtihadÑnda kanuni mevzuata ve ià hukukunun genel prensiplerine aykÑrÑ kararlar vermiàtir. Bu noktada “iàyeri-iàletme” ayrÑmÑna da deÜinmek gerekir. Þàletme, “iktisadi bir amacÑn gerçekleàtirilmesi için iàverene ait bir veya daha fazla iàyerinin baÜlÑ olduÜu organize edilmià bir bütündür.” Buna göre iàyerinin mal veya hizmet üretimine yönelik teknik bir amacÑ bulunduÜu halde, iàletme kural olarak iktisadi ve mali bir amaç güder. Þàletmede genellikle iktisadi (kar amacÑ) amaç güdülmekle birlikte, bir fikrin gerçekleàmesine hizmet amacÑyla veya bir kamu hizmetinin görülmesi amacÑyla da bir iàletme kurulabilir. Þàletme, genellikle iàyerinden daha genià bir kavramdÑr. Ancak iàletmeyi, her zaman iàyerlerinin toplamÑ olarak tanÑmlamak da doÜru deÜildir. Þàyeri ve iàletme aynÑ organizmanÑn iki farklÑ görünüàüdür. Çünkü bazÑ durumlarda iàletme tek bir iàyerinden ibaret olabilir. ÖrneÜin bir iàverenin tek bir fabrikasÑ varsa bu hem iàyeri hem iàletme durumundadÑr19. Bir yerin, ayrÑ bir iàyeri olarak bölge müdürlüÜüne kayÑt ettirilmesi mutlaka ayrÑ bir örgütlenme içinde yer aldÑÜÑ, ayrÑ bir iàyerinin söz konusu olduÜu anlamÑna gelmez20. Çünkü bu sadece idari bir iàlemdir. Söz konusu idari sicil iàlemi tek veya birden fazla iàyerinin olduÜu konusunda ancak aksi kanÑtlanabilir adi karine niteliÜindedir21. Uygulamada da görüldüÜü gibi, iàyerlerine iliàkin ÇalÑàma BakanlÑÜÑ ile Sosyal Güvenlik Kurumu BaàkanlÑÜÑ’nÑn kendi bürokratik iàlemlerinin belirli bir insicam içinde yürütülmesi ve iàyeri denetimlerinin yapÑlabilmesi için farklÑ numaralandÑrmalar yaptÑÜÑ görülmektedir22. SÑrf idari iàlemlerin belirli bir istikrar içinde yürütülmesi için verilmià olan bu numaralarÑn sendikalarÑn yetkisini belirleme ve hangi tür toplu ià sözleàmesinin yapÑlacaÜÑ gibi önemli hususlarda mutlak olarak baÜlayÑcÑ olmasÑ her zaman gerçek durumla baÜdaàmaya- EYLÜL ’11 bilir. Bu nedenle her somut olay kendi içinde deÜerlendirilmelidir. bb- ¾l Özel ¾darelerinin Tek Bir ¾Àyeri mi Yoksa Birden Fazla ¾Àyeri mi Say»laca¼» Sorunu YargÑtay kararlarÑnda ihtilafa konu olan il özel idarelerindeki iàkolu tespitinde öncelikli olarak çözülmesi gereken temel mesele, Þl Özel Þdaresi Genel SekreterliÜi’nin tek iàyerinden mi yoksa birden fazla iàyerinden mi ibaret olduÜunun tespit edilmesidir. Nitekim yukarÑda da ifade edildiÜi gibi bir iàletme, birden çok iàyerinden ibaret olabileceÜi gibi bir iàyerinden de ibaret olabilir. Buna göre eÜer iàletmenin tek bir iàyerinden ibaret olduÜu sonucuna varÑlÑrsa, yine bu iàyeri bazÑnda yürütülen asÑl ià tespit edilmeli ve bu tek iàyerinde yürütülen diÜer iàler (yardÑmcÑ iàler) asÑl iàin girdiÜi iàkolunda kabul edilerek, tek bir iàkolu tespiti yapÑlmalÑdÑr. EÜer söz konusu iàletmede birden fazla iàyerinin olduÜu ve bu iàyerlerinde yürütülen asÑl iàlerin aynÑ iàkolunda olduÜu sonucuna varÑlÑrsa bu sefer de bu iàyerleri için tek bir “iàletme toplu ià sözleàmesinin” yapÑlmasÑ gündeme gelecektir. Buna karàÑlÑk iàletmede birden fazla iàyerinin olduÜu ve bu iàyerlerinde yürütülen asÑl iàlerin birbirinden farklÑ iàkollarÑnda olduÜu tespit edilirse, asÑl iàlerin farklÑ olduÜu bu iàyerleri için ayrÑ ayrÑ iàkolu tespiti yapÑlmasÑ gerekir. Böyle bir durumda her iàyeri için ayrÑ ayrÑ TÞS’in yapÑlmasÑ gerekir. Bu noktada belirtmek gerekir ki, kamu kurumlarÑndaki àematik idari teàkilatlanmalarda yer alan müdürlükler veya daire baàkanlÑklarÑ gibi birimlerin ià hukuku anlamÑnda her halükârda birbirinden baÜÑmsÑz iàyeri sayÑlmasÑ yanlÑà sonuçlar doÜurabilir. Çünkü idari teàkilatlanmayÑ konu alan Kamu Yönetim Biliminin amacÑ; idari hiyerarài içinde kamu hizmetlerinin zamanÑnda ve yerinde en uygun biçimde yerine getirilmesini saÜlamaktÑr. Bir kamu kurumunda hiyeraràinin (ast-üst, amir-memur) oluàumunun saÜlanmasÑ için teàkilat kanunun çÑkarÑlmasÑ gerekir23. Þdari hiyerarài ise idarenin bütünlüÜü saÜlayan temel unsurlardan biridir24. Þl özel idarelerindeki genel sekreterlik altÑndaki idari yapÑlanmalar Türk idari teàkilat yapÑ- SßCßL sÑnÑn kendine özgü àartlarÑ içerisinde oluàmuàtur. Bu yapÑlanmalar, Kamu Yönetimi ve Þdare Hukukunun temel ilkeleri açÑsÑndan bir anlam ifade ederken bunlarÑn, ià hukukundaki iàyeri kavramÑ ile bire bir örtüàmesi beklenemez. Yani, idari yapÑda deÜiàik isimler altÑnda yer alan müdürlük, daire baàkanlÑÜÑ, bölüm, àeflik gibi adlandÑrmalar kamu hizmetlerinin yerinde (mahallinde) verimli ve istikrarlÑ bir àekilde yürütülmesi açÑsÑndan gereklidir ve bu baÜlamda bir anlam ifade etmektedir25. Yoksa bu idari birimlerin her birini ià hukuku bakÑmÑndan ayrÑ ayrÑ iàyeri olarak ele almak özellikle toplu ià hukukunun düzenlemelerini ve genel yapÑsÑnÑ tamamen göz ardÑ etmek anlamÑna gelir. Oysa yukarÑda deÜindiÜimiz hukuki düzenlemelerden de anlaàÑldÑÜÑ gibi iàyeri kavramÑ, temel unsurlarÑyla gayet genià tutulmuà bir organizasyon bütünlüÜü içinde hükme baÜlanmÑàtÑr. YargÑtay’Ñn kararlarÑndaki gerekçeler incelendiÜinde aslÑnda buraya kadar ortaya koyduÜumuz hukuki esaslar neredeyse aynen tekrar edilmià, hatta deÜerlendirdiÜimiz kararlarÑnda YargÑtay, doktrin görüàlerinden de yararlanmÑà olmasÑna raÜmen benimsediÜi hukuki esaslarla ilgisini bir türlü kuramadÑÜÑmÑz ve konuyla ilgisi olmayan anayasal deÜiàikliÜi gerekçe olarak sunarak parçalÑ iàkolu gibi farklÑ bir hukuki sonucu eski içtihadÑndan döndüÜünü de belirterek hükme baÜlamasÑ gerçekten düàündürücüdür. YargÑtay’Ñn vardÑÜÑ sonucun aksine; il özel idarelerindeki birimlerin farklÑ iàyerleri olarak deÜil bir bütünün parçalarÑ olarak belirli bir koordine altÑnda çalÑàtÑÜÑ idari àemalardan ve il özel idarelerine ait kuruluà kanunlarÑndaki çalÑàma esaslarÑndan rahatlÑkla anlaàÑlmaktadÑr. 5302 sayÑlÑ Þl Özel Þdaresi Kanunu ve il özel idarelerinin teàkilat yapÑsÑna iliàkin resmi bilgilere bakÑldÑÜÑnda Genel Sekreterlik organizasyonu altÑnda ana hizmet birimi olan olarak YazÑ Þàleri, Mali Hizmetler, Kültür ve Sosyal Þàler, Þmar ve Kentsel Þyileàtirme, Yol ve UlaàÑm, Su ve Kanal Hizmetleri MüdürlüÜü, Ruhsat ve Denetim Müdürlükleri; danÑàma ve denetim birimi sözleàmeli avukatÑn çalÑàtÑÜÑ hukuk müàavirliÜi, yardÑmcÑ birimler olarak ise insan kaynaklarÑ ve eÜitim, bilgi iàlem ve destek hizmetleri 175 EYLÜL ’11 SßCßL müdürlükleri ve baÜlÑ birimler olarak ilçe özel idare müdürlükleri àeklinde Þà Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen “iàyerine baÜlÑ yerler, eklentiler ve araçlar ile oluàturulan ià organizasyonu kapsamÑnda bir bütün” dür ifadesine uygun bir bütünlük içinde tek bir iàyeri olarak yapÑlandÑÜÑ rahatlÑkla görülmektedir. O halde YargÑtay’Ñn da içtihadÑndan döndüÜü kararÑnda, aynen belirttiÜi gibi “Þàkolu tespitinde birim olarak iàyerinin alÑnacaÜÑ normatif düzenlemelerin tartÑàmasÑz bir sonucudur. 4857 sayÑlÑ yasanÑn 2.maddesinin gerekçesinde iàyeri tanÑmÑ teknik bir amaca, diÜer bir deyiàle mal ve hizmet üretimine yönelik ve deÜiàik unsurlardan meydana gelen bir birim olduÜu belirtilmiàtir. Þàyerinin sÑnÑrlarÑnÑn saptanmasÑnda “iàyerine baÜlÑ yerler” ile “eklentiler” ve “araçlarÑn” bir birim kapsamÑnda olduklarÑ belirtildikten sonra özellikle bir iàyerinin mal ve hizmet üretimi için ayrÑ bir alanÑ da kullanmasÑ halinde bunlarÑn tek iàyeri mi yoksa birbirinden baÜÑmsÑz iàyerleri mi sayÑlacaÜÑ konusunda “amaçta birlik”, aynÑ teknik amaca baÜlÑ olarak üretimde bulunma, nitelik yönünden baÜlÑlÑk ile “yönetimde birlik”, aynÑ yönetim altÑnda örgütlenmià olma koàullarÑnÑn aranacaÜÑ düzenlenmiàtir. Öte yandan teknolojik ve ekonomik geliàmeler bir iàyeri çerçevesinde mal ve hizmet üretimi, pazarlama ve müàterilere sunulmasÑ yönünden çok yönlü bir yapÑsal deÜiàikliÜi gerektirmesi nedeniyle bir iàyerinin amacÑnÑn gerçekleàmesinde iàlerin görülmesi iàyerinin kurulu bulunduÜu “yerin” dÑàÑna taàmÑà, özellikle “iàveren kurulan ià organizasyonu” içerisinde iàyeri niteliÜinde olmayan irtibat bürolarÑna veya yurt genelinde veya ilin içinde iàlerin yürütüldüÜü örgütlenmeye kadar geniàletmek gereksinimi duyulmuàtur. Bu baÜlamda 2.maddede “iàyeri, iàyerine baÜlÑ yerler, eklentiler ve araçlar ile oluàturulan ià organizasyonu kapsamÑnda bir bütündür” hükmü getirilmiàtir (Bu konuda ayrÑntÑlÑ bilgi için Bkz. Esener, Turhan: Þà Hukuku BasÑ 3 Ankara 1978 sh. 83-84; Ekonomi, Münir: Þà Hukuku, Ferdi Þà Hukuku C 1, Þstanbul 1987 sh. 59; Çelik, Nuri: Þà Hukuku Dersleri BasÑ 21, Þstanbul 2008 sh. 56-57; NarmanlÑoÜlu, Ünal: Þà Hukuku II Ferdi Þà Þliàkileri BasÑ 3 Þzmir 1998 sh. 121; Süzek Sarper; Þà Hukuku BasÑ 4 Ankara 176 2008 sh. 173-178; MollamahmutoÜlu Hamdi Þà Hukuku BasÑ 3 Ankara 2008 sh. 191-201; tüm geniàliÜi ve ayrÑntÑlarÑyla Yenisey/DoÜan, Kübra: Þà Hukukunda Þàyeri ve Þàletme, YayÑnlanmÑà Doçentlik Tezi, Þstanbul 2007 sh. 23-37).” Maalesef YargÑtay, böyle bir gerekçeyi içtihadÑndan döndüÜü kararlarÑnda tekrarlamasÑna raÜmen farklÑ bir sonuca varmaktadÑr. Halbuki il özel idarelerini yukarÑda sunulan bilgiler ÑàÑÜÑnda tek bir iàyerinden ya da bir baàka görünümüyle bir tek iàyerinden oluàan iàletme organizasyonu olarak belirlemek hem idari yapÑlanmanÑn amacÑ ile hem toplu ià hukuku düzenlemeleri ile örtüàmektedir26. cc- ¾l Özel ¾darelerinin Hangi ¾Àkoluna Girece¼i Sorunu YargÑtay kararlarÑnda temel mesele olarak belirlediÜimiz sorunu böylece önceki kÑsÑmda çözüme kavuàturduktan sonra temel meselenin çözümüne baÜlÑ olan ikincil sorun; Þl Özel Þdaresi iàyerinin hangi iàkoluna dahil edileceÜidir. Þàkolu ve asÑl iàe iliàkin yukarÑda sunulan hukuki esaslarÑ tekrar etmekten çok bu kÑsÑmda il özel idarelerinin teàkilat yapÑsÑna iliàkin resmi belge ve raporlar ile yatÑrÑm programlarÑnÑ incelemek yerinde olacaktÑr. Bu bakÑmdan il özel idarelerinde çalÑàan iàçi sayÑsÑ, yatÑrÑmÑn fazlalÑÜÑ ve idari yapÑlanmanÑn yoÜunluÜunun inàaat iàkoluna giren faaliyetlerden (%85-%90 aralÑÜÑnda) oluàtuÜu görülmektedir. Bir baàka önemli gerçeklik ise il özel idarelerinde büro iàlerinde çalÑàan iàçilerin de asÑl pozisyonlarÑnÑn büro iàçisi olmadÑÜÑnÑn “fiilen çalÑàan” àeklinde belirtilmesidir27. Sonuç olarak, Þl Özel Þdareleri’nin 5286 sayÑlÑ Kanun uyarÑnca kaldÑrÑlan Köy Hizmetleri Genel MüdürlüÜü’nün mülkiyeti Hazineye ait olup da Maliye BakanlÑÜÑnca bu Genel MüdürlüÜe tahsis edilen taàÑnmazlar hariç olmak üzere kendi il sÑnÑrlarÑ devraldÑÜÑ Köy Hizmetleri taàra teàkilatÑna ait kadro ve pozisyonlarÑ, personeli, araç gereç ve taàÑnÑrlarÑ tüm varlÑklarÑ, tapuda bu Genel Müdürlük adÑna kayÑtlÑ olan taàÑnmazlarÑ ve hizmet binalarÑ itibariyle hem fiziken hem de fonksiyonel olarak yoÜun bir àekilde yapÑsal olarak farklÑlaàtÑÜÑ bariz bir àekilde görülmektedir. Bu farklÑlaàma ise 15 EYLÜL ’11 numaralÑ inàaat iàkoluna giren asÑl ià yönünde gerçekleàmiàtir. 2005 yÑlÑnda gerçekleàen devirden önceki il özel idaresinin büro iàkoluna giren birimlerinin, bir bakÑma yapÑ deÜiàikliÜinden sonra yoÜun olarak inàaat ve yapÑ iàlerini koordine eden idari bürolar àekline büründüÜü dahi söylenebilir. Bir baàka anlatÑmla il özel idarelerinde yapÑlan asÑl iàin bu anlamda deÜiàtiÜi kanaatindeyiz. dd- Yarg»tay’»n ¾çtihad»ndan Dönme Gerekçesinin Hukuki Yerindeli¼i Sorunu ve Verilen Hükmün Yol Açaca¼» Vahim Sonuçlar YargÑtay 2010 yÑlÑnda Kayseri kararÑnda verdiÜi ve bizim de katÑldÑÜÑmÑz içtihadÑndan maalesef dönmüà, dönme gerekçesinde ilk olarak 1982 AnayasasÑ’nÑn “Sendika Kurma HakkÑ” BaàlÑÜÑnÑ taàÑyan 51. maddesinin 4. fÑkrasÑnda yer alan “AynÑ zamanda ve aynÑ iàkolunda birden fazla sendikaya üye olunamaz.” hükmünün yürürlükten kaldÑrÑlmasÑnÑ göstermiàtir. YargÑtay aynÑ kararda ikinci olarak; “il özel idarelerinin yapÑsÑna sürekli yeni iàyerleri katÑlmak suretiyle büyümesi ve geliàen bu süreçte ilerde yapÑsÑna yeni iàyerlerinin katÑlabilecek olmasÑnÑ” gerekçe göstererek, Þl Özel Þdaresi Genel SekreterliÜinin iàletme olarak kabul edilmesinin ve parçalÑ iàkolu tespitinin yapÑlmasÑnÑn yerinde olacaÜÑ sonucuna ulaàmÑàtÑr. Fakat YargÑtay içtihadÑndan döndüÜü kararlarda “Özetleyecek olursak iàyerindeki faaliyet hangi teknik amacÑ taàÑyorsa asÑl ià odur. Þàyeri organizasyonu içerisinde asÑl iàin gerçekleàmesini saÜlayan diÜer iàler ise yardÑmcÑ iàlerdir. Mal ve hizmetler için yatÑrÑm araçlarÑ ve iàçi sayÑsÑ bu konuda ölçüt olabilir. Ancak bir iàyerinde baàka bir iàverene ait ayrÑ bir iàkolunda faaliyet var ise ayrÑ iàkolundan söz edilebilir. Þàletme iàkolu tespiti için asÑl ià ve yardÑmcÑ ià kavramÑna yer verilemez.” àeklinde benimsediÜi hukuki esaslara raÜmen sonuç hükmünde baàtaki gerekçelerinden tamamen ayrÑlarak konuyla doÜrudan ilgisi olmayan anayasal deÜiàikliÜi neden göstererek içtihadÑndan dönmesi gerçekten Yüksek Mahkemece tavzihi gerektiren bir husustur. Belirtmek gerekir ki, Anayasa’da yer alan SßCßL “AynÑ zamanda ve aynÑ iàkolunda birden fazla sendikaya üye olunamaz.” hükmünün yürürlükten kaldÑrÑlmÑà olmasÑnÑn davaya konu uyuàmazlÑkla doÜrudan bir ilgisi bulunmamaktadÑr. Nitekim bu durum, 2821 sayÑlÑ Sendikalar Kanunu’na göre iàçi ve iàveren sendikalarÑ “iàkolu esasÑna” göre kurulabilen kuruluàlar olmasÑ ve iàkolunun iàyeri bazÑnda o iàyerinde yürütülen asÑl iàe göre belirlenmesi esaslarÑnÑ etkilememektedir. DiÜer yandan Þl Özel Þdaresi Genel SekreterliÜinin “iàletme” olarak kabul edilmesi doÜrudan ve kesin olarak “parçalÑ iàkolu tespitinin” yapÑlmasÑ sonucuna ulaàtÑrmamalÑdÑr. Nitekim yukarÑda da belirtildiÜi gibi, iàletme birden çok iàyerinden oluàabileceÜi gibi tek bir iàyerinden de oluàabilir. Þàletmeye “gelecekte” yeni iàyerlerinin katÑlabilecek olmasÑ ise bir varsayÑmdan ibaret olup gelecekte yapÑlacak iàkolu tespitlerini etkileyebilecek bir olgudur. Önemli olan iàkolu tespitinin yapÑldÑÜÑ anda, iàletmenin tek bir iàyerinden mi yoksa birden çok iàyerinden mi ibaret olduÜunun tespit edilmesidir. Kanaatimizce parçalÑ iàkolu prensibini benimseyen ve buna göre iàkolu tespitlerinin yapÑlmasÑnÑ isteyen söz konusu yargÑ içtihatlarÑ, özellikle kamu kurumlarÑnda ferdi ve toplu ià hukuku iliàkilerinde birçok hukuka aykÑrÑlÑklarÑn kapÑsÑnÑ aralayacaÜÑ gibi iàçilik haklarÑnÑn da zayÑflamasÑna ya da yok olmasÑna sebebiyet verecektir. BunlarÑ baàlÑca àu àekilde ifade edebiliriz: i- YargÑtay kararÑna göre aynÑ il özel idaresi altÑndaki daire baàkanlÑklarÑnÑn ya da müdürlüklerin farklÑ farklÑ iàyerleri (parçalÑ iàyeri) olarak belirlenmesinin yol açacaÜÑ ilk olumsuz sonuç; iàverenlerin idari birimler arasÑnda iàçi girià-çÑkÑàlarÑna iliàkin muvazaalÑ iàlem yapmasÑ yolunu açma ihtimalidir28. Bir baàka anlatÑmla, YargÑtay’Ñn farklÑ bir kararÑnda29 belirttiÜi gibi görünürde farklÑ iàyerleri arasÑnda girdi-çÑktÑ yapÑlarak gidip gelen iàçiler için kullandÑÜÑ “ping pong topu” benzetmesinde olduÜu gibi buna benzer uygulamalara, Yüksek Mahkemenin il özel idarelerinde benimsediÜi “parçalÑ ià kolu” anlayÑàÑ ile zemin oluàturulabilir. ii- YargÑtay’Ñn içtihadÑndan döndüÜü bu tür kararlarÑn yol açacaÜÑ vahim sonuçlardan bir 177 EYLÜL ’11 SßCßL diÜeri ise 2821 ve 2822 sayÑlÑ KanunlarÑn kamu kurumlarÑnda uygulanmasÑna getirilen ayrÑcalÑklÑ hükümlerin amacÑnÑ görmezlikten gelinmesidir. Söz konusu düzenlemelerden konuyla dolaylÑ olarak ilgisi olan ilk hüküm, kamu iàveren sendikasÑnÑn kurulma ve faaliyette bulunma için özel sektör iàverenleri için aranan aynÑ iàkolu àartÑnÑn aranmamasÑdÑr (SenK.m4). Þkinci önemli düzenleme ise doÜrudan konuyla ilgili olup kamu kurumlarÑnda yapÑlan iàletme toplu ià sözleàmesinde aynÑ iàkolunda ancak ayrÑ tüzel kiàiliÜe sahip ilgili ve baÜlÑ kuruluàlarÑn tek bir iàletme sözleàmesi içinde deÜerlendirilmesi zorunluluÜudur. Böylece kanun koyucu kamu kurumlarÑnÑn tekli devlet yapÑsÑnÑ göz önüne alarak tek elden toplu görüàmelerin yapÑlmasÑ ve çalÑàma barÑàÑnÑn saÜlanmasÑ amacÑyla kamu iàveren sendikalarÑnda iàkolu àartÑna, iàletme toplu ià sözleàmesinde ise tüzel kiàilik gerçekliÜine istisnalar getirmiàtir. Burada kanun koyucunun amacÑ kamu kurumlarÑnÑn kendi yapÑsÑ içindeki bütünlüÜü bozmayarak kamu hizmetinin istikrarlÑ ve adil bir àekilde yürütülmesini saÜlamaktÑr. Tüm bunlar göz ardÑ edilerek il özel idareleri gibi yerel ihtiyaçlarÑn devlet düzeyinde karàÑlandÑÜÑ kamu kurumlarÑndaki daire baàkanlÑklarÑ ya da müdürlük birimlerini birbirinden ayrÑ iàyeri organizasyonlarÑ àeklinde nitelemek ve her müdürlüÜün yaptÑÜÑ asÑl iàe göre iàkolu tespitinde bulunmak, adÑ üstünde parçalÑ iàkolu anlayÑàÑ ile ià hukukunun en önemli mekânsal kavramÑ olan iàyerini parçalamak anlamÑna gelmektedir. Bu sonuç aynÑ zamanda idarenin bütünlüÜü ilkesini de ciddi anlamda zedeleyecektir30. iii- Bir baàka önemli sorun iàveren yükümlülükleri ve iàçilik haklarÑnda kendini gösterecektir. Tek bir iàyerinin parçalanmasÑ halinde parçalanmÑà iàyerlerinde ayrÑ ayrÑ iàçi sayÑsÑ ele alÑnacaÜÑ için ià güvencesindeki 30 iàçi sayÑsÑ ya da istihdam zorunluluÜu ve ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜi hükümlerinde aranan 50 iàçi sayÑsÑna ulaàmada sorun yaàanacaÜÑndan iàverenin sorumluluÜu ciddi anlamda ortadan kalkacak ve pek tabidir ki bu yükümlülüklerden doÜan iàçi haklarÑnda önemli maÜduriyetler yaàanacaktÑr. iv- Son olarak ortaya çÑkabilecek önemli 178 sorunlardan biri ise kamu sektöründeki sendikalarÑn örgütlenme meselesine iliàkindir. Bu tür parçalÑ iàkolu anlayÑàÑnÑn doÜuracaÜÑ en vahim sonuç ise söz konusu yargÑ içtihatlarÑnÑn diÜer kamu iàyerlerine de emsal teàkil etmesidir. Öyle ki tüm kamu kurumlarÑndaki örgütlenmelerde birim isimleri incelendiÜinde neredeyse 28 iàkolunu kapsayan türde birimler bulunmaktadÑr. Böylece parçalÑ iàkolu içtihadÑna dayanÑlarak ÇalÑàma BakanlÑÜÑ’na ilgili ilgisiz birçok sendika iàkolu tespiti talebinde bulunduÜunda (ki bu tip baàvurularÑn yapÑldÑÜÑ ya da yapÑlma hazÑrlÑÜÑnda olunduÜu bilinmektedir.) kamu kurumlarÑnda önü alÑnmaz bir iàkolu tespit ihtilaflarÑ ve yÑllarca sürecek yetki tartÑàmalarÑ dolayÑsÑyla gerçek anlamda TÞS’siz dönemler uzayÑp gidecektir. Bunun getireceÜi en önemli sonuç ise kamu kurumlarÑnda örgütlenen sendikalarÑn itibar kaybÑ ile özelleàtirme gibi nedenler dolayÑsÑyla zaten mevcut olan ve devam eden sendikasÑzlaàma sürecinin hiç olmadÑÜÑ kadar hÑzlanacak olmasÑdÑr. En iyi tahminle sendikalar kamu kurumlarÑnda her daire baàkanlÑÜÑ ya da müdürlük bünyesinde teàkilatlanacaÜÑ için iàveren karàÑsÑnda parçalÑ bir yapÑ ve zayÑflatÑlmÑà sendikalar ortaya çÑkacaktÑr ki bunun da sarÑ sendikacÑlÑÜÑn ortamÑnÑ hazÑrlayacaÜÑ kanaatindeyiz. B- Üdari Düzenlemeler BakÍmÍndan 13.1.2005 tarihinde 5286 sayÑlÑ “Köy Hizmetleri Genel MüdürlüÜü Taàra TeàkilatÑnÑn KaldÑrÑlmasÑ ve BazÑ Kanunlarda DeÜiàiklik YapÑlmasÑ HakkÑnda Kanun” ile Köy Hizmetleri Genel MüdürlüÜü kaldÑrÑlmÑà ve bu Genel MüdürlüÜün gördüÜü hizmetlerin Þstanbul ve Kocaeli’nde Büyükàehir Belediyelerince, diÜer illerde Þl Özel Þdarelerince yerine getirilmesi öngörülmüàtür. 5286 sayÑlÑ Kanun uyarÑnca kaldÑrÑlan Köy Hizmetleri Genel MüdürlüÜü’nün mülkiyeti Hazineye ait olup da Maliye BakanlÑÜÑ’nca bu Genel MüdürlüÜe tahsis edilen taàÑnmazlar hariç olmak üzere taàra teàkilatÑnÑn kadro ve pozisyonlarÑ, personeli, araç gereç ve taàÑnÑrlarÑ tüm varlÑklarÑ, tapuda bu Genel Müdürlük adÑna kayÑtlÑ olan taàÑnmazlarÑ ve hizmet binalarÑ; Þstanbul ve Kocaeli illerinde büyükàehir bele- EYLÜL ’11 diyelerine, diÜer illerde il özel idarelerine devredilmiàtir (5286 s.k. geçici m.1/a). Yine 3202 sayÑlÑ Köye Yönelik Hizmetler HakkÑndaki Kanun’da deÜiàiklik yapÑlarak bu hizmetlerin il özel idaresince yerine getirilmesine iliàkin olarak 22.2.2005 tarihinde il özel idaresi kanunu olan 5302 sayÑlÑ Kanunda deÜiàikliÜe gidilmiàtir. Buna göre 5302 sayÑlÑ Þl Özel Þdaresi Kanunu’nun 6. maddesinde il özel idaresinin görev ve sorumluluklarÑ daha önce Köy Hizmetleri Genel MüdürlüÜü’nce yerine getirilen hizmetleri de içerir àekilde yeniden düzenlenmiàtir. Ancak kÑsa bir süre sonra 3.7.2005 tarihinde yürürlüÜe giren 5393 sayÑlÑ Belediye Kanunu’nun 85. maddesinin e bendi ile Þl Özel Þdaresi Kanunu’nun özellikle 6. ve 36. maddelerinde deÜiàiklik yapÑlmÑà olup, bu deÜiàikliklerden konumuzu ilgilendiren maddeler ise Þl Özel Þdaresi Kanunu’nun kuruma ait görev ve sorumluluk maddesi olan 6. ve istihdam maddesi olan 36. maddeleri ile ilgili olanlardÑr. Hemen belirtelim ki görebildiÜimiz kadarÑyla Belediyeler Kanunu’nda yapÑlan bu deÜiàiklikle istihdam konusunu düzenleyen 36. maddenin esasÑnda önemli bir deÜiàiklik olmamÑàtÑr. Buna göre; “22.2.2005 tarihli ve 5302 sayÑlÑ Þl Özel Þdaresi Kanununun 6 ncÑ maddesinin birinci fÑkrasÑnÑn (a) bendine, “erozyonun önlenmesi,” ibaresinden sonra gelmek üzere “kültür, sanat, turizm,” ibaresi eklenmià; (b) bendinde yer alan “kültür, turizm, gençlik ve spor” ibaresi madde metninden çÑkarÑlmÑà ve aynÑ maddeye birinci fÑkrasÑndan sonra gelmek üzere aàaÜÑdaki fÑkra eklenmià; …………..36 ncÑ maddesinin üçüncü ve dördüncü fÑkralarÑ madde metninden çÑkarÑlmÑà ve “il özel idarelerinde sözleàmeli personel ile kÑsmi zamanlÑ sözleàmeli personel çalÑàtÑrÑlmasÑ hususunda Belediye Kanununun 49 uncu maddesi hükümleri uygulanÑr.” cümlesi aynÑ maddeye üçüncü fÑkra olarak eklenmiàtir. Merkezi idare tarafÑndan yürütülen görev ve hizmetlere ait yatÑrÑmlardan ilgili bakanlÑkça uygun görülenler, il özel idareleri eliyle de gerçekleàtirilebilir. Bu yatÑrÑmlara ait ödenekler, ilgili kuruluà tarafÑndan o il özel idaresi bütçesine aktarÑlÑr. Þl özel idaresi bu yatÑrÑmlarÑn SßCßL yüzde yirmibeàine kadar olan kÑsmÑ için kendi bütçesinden harcama yapabilir. Merkezi idare, ayrÑca, desteklemek ve geliàtirmek istediÜi hizmetleri proje bazÑnda gerekli kaynaklarÑnÑ ilgili il özel idaresine aktarmak suretiyle onlarla iàbirliÜi içinde yürütebilir. Bu kaynak ve ödenekler özel idare bütçesi ile iliàkilendirilmez ve baàka amaçla kullanÑlamaz.” àeklinde deÜiàikliÜe gidilmiàtir. Þl özel idareleri için iàkolu tespitine iliàkin tüm mahkeme kararlarÑ ve bilimsel görüàlerde gözden kaçÑrÑlan en önemli husus aslÑnda, kanuni düzenlemelerle istihdam türüne getirilen sÑnÑrlandÑrmalardÑr. Özellikle 17 sÑra no’lu iàkoluna girdiÜi iddia edilen müdürlüklere yönelik hukuki düzenlemeler incelendiÜinde yargÑ içtihatlarÑ ile kanuna aykÑrÑ olarak gerçekleàtirilen fiili istihdam durumlarÑna hukuki sonuç baÜlandÑÜÑ görülecektir. ßöyle ki; Þl özel idaresinde çalÑàan personele iliàkin 5302 sayÑlÑ Þl Özel Þdaresi Kanunu’nun 36. maddesinin 1. ve 2 fÑkralarÑ kaldÑrÑldÑÜÑndan bunun yerine uygulanacak olan 5393 sayÑlÑ Belediye Kanunu’nun 49. maddesinde göre; “Norm kadro ilke ve standartlarÑ Þçiàleri BakanlÑÜÑ ve Devlet Personel BaàkanlÑÜÑ tarafÑndan müàtereken belirlenir. Belediyenin ve baÜlÑ kuruluàlarÑnÑn norm kadrolarÑ, bu ilke ve standartlar çerçevesinde belediye meclisi kararÑyla belirlenir. Belediye personeli, belediye baàkanÑ tarafÑndan atanÑr. Birim müdürlüÜü ve üstü yönetici kadrolarÑna yapÑlan atamalar ilk toplantÑda belediye meclisinin bilgisine sunulur. Belediye ve baÜlÑ kuruluàlarÑnda, norm kadroya uygun olarak çevre, saÜlÑk, veterinerlik, teknik, hukuk, ekonomi, biliàim ve iletiàim, plânlama, araàtÑrma ve geliàtirme, eÜitim ve danÑàmanlÑk alanlarÑnda avukat, mimar, mühendis, àehir ve bölge plâncÑsÑ, çözümleyici ve programcÑ, tabip, uzman tabip, ebe, hemàire, veteriner, kimyager, teknisyen ve tekniker gibi uzman ve teknik personel yÑllÑk sözleàme ile çalÑàtÑrÑlabilir. Sözleàmeli personel eliyle yürütülen hizmetlere iliàkin boà kadrolara ayrÑca atama yapÑlamaz. Bu personelin, yürütecekleri hizmetler için ihdas edilmià kadro unvanÑnÑn gerektirdiÜi nitelikleri taàÑmalarÑ àarttÑr. Bu fÑkra uyarÑnca sözleàmeli olarak istihdam edilecekle179 EYLÜL ’11 SßCßL re ödenecek net ücret, söz konusu kadro unvanÑ için birinci derecenin birinci kademesi esas alÑnmak suretiyle 657 sayÑlÑ Devlet MemurlarÑ Kanununa göre tespit edilecek her türlü ödemeler toplamÑnÑn net tutarÑnÑn yüzde 25 fazlasÑnÑ geçmemek üzere belediye meclisi kararÑyla belirlenir. Genel hükümlere göre birinci dereceden kadro ihdas edilemeyen kadro unvanlarÑ için ise o kadro unvanÑndan ihdasÑ yapÑlmÑà en yüksek kadro derecesinin birinci kademesi esas alÑnÑr ve yapÑlacak ödemenin azami tutarÑ yukarÑda belirtilen usûle göre tespit olunur. Bu fÑkra hükümlerine göre çalÑàtÑrÑlacak personel için Þçiàleri BakanlÑÜÑ unvanlar itibarÑyla sÑnÑrlama getirebilir. Avukat, mimar, mühendis (inàaat mühendisi ve harita mühendisi olmak kaydÑyla) ve veteriner kadrosu bulunmayan veya iàlerin azlÑÜÑ nedeniyle bu unvanlarda kadrolu personel istihdamÑna ihtiyaç duyulmayan belediyelerde, bu hizmetlerin yürütülmesi amacÑyla, haftanÑn ya da ayÑn belirli gün veya saatlerinde kÑsmi zamanlÑ olarak sözleàme ile personel çalÑàtÑrÑlabilir. KÑsmi zamanlÑ olarak çalÑàtÑrÑlacak personel sayÑsÑ yukarÑda belirtilen her unvan için birden fazla olamaz ve bunlarla yapÑlacak sözleàme süresi takvim yÑlÑnÑ aàamaz. Bunlara ödenecek net ücret, aynÑ unvanlÑ kadrolarÑn birinci derecesinin birinci kademesi için yapÑlmasÑ gereken bütün ödemeler toplamÑnÑn net tutarÑnÑn yarÑsÑnÑ geçmemek ve çalÑàtÑrÑlacak süre ile orantÑlÑ olmak üzere belediye meclisi kararÑ ile tespit edilir. Bu fÑkra uyarÑnca sözleàmeli personel olarak çalÑàtÑrÑlanlar için ià sonu tazminatÑ ödenmez ve iàsizlik sigortasÑ primi yatÑrÑlmaz. Bunlardan yaptÑklarÑ baàka iàler sebebiyle herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna tâbi olanlar için sosyal sigorta ve genel saÜlÑk sigortasÑ primi yatÑrÑlmaz ve aynÑ kiài birden fazla belediye veya baÜlÑ kuruluàta çalÑàtÑrÑlamaz. Üçüncü ve dördüncü fÑkra hükümleri uyarÑnca çalÑàtÑrÑlacak personele her ne ad altÑnda olursa olsun sözleàme ücreti dÑàÑnda herhangi bir ödeme yapÑlmaz ve ücret mahiyetinde aynî ya da nakdî menfaat temin edilmez. Bu personel hakkÑnda bu Kanunla düzenlenmeyen hususlarda vize àartÑ aranmaksÑzÑn 657 sayÑlÑ Devlet MemurlarÑ Kanununun 4 üncü madde180 sinin (B) fÑkrasÑna göre istihdam edilenler hakkÑndaki hükümler uygulanÑr. Bu personele ait sözleàme örnekleri sözleàmenin imzalanmasÑnÑ izleyen 30 gün içinde Þçiàleri BakanlÑÜÑna ve Maliye BakanlÑÜÑna gönderilir.” 657 sayÑlÑ Kanunun 4/B maddesine bakÑldÑÜÑnda; “B) Sözleàmeli personel: KalkÑnma planÑ, yÑllÑk program ve ià programlarÑnda yer alan önemli projelerin hazÑrlanmasÑ, gerçekleàtirilmesi, iàletilmesi ve iàlerliÜi için àart olan, zaruri ve istisnai hallere münhasÑr olmak üzere özel bir meslek bilgisine ve ihtisasÑna ihtiyaç gösteren geçici iàlerde, kurumun teklifi üzerine Devlet Personel Dairesi ve Maliye BakanlÑÜÑnÑn görüàleri alÑnarak Bakanlar Kurulunca geçici olarak sözleàme ile çalÑàtÑrÑlmasÑna karar verilen ve iàçi sayÑlmayan kamu hizmeti görevlileridir.” denilerek sözleàmeli personel tanÑmlanmÑàtÑr. Þl Özel Þdareleri Norm Kadro Þlke ve StandartlarÑna Dair YönetmeliÜi’nin “Sürekli iàçi kadrolarÑ” baàlÑklÑ 13. maddesine göre; “(1) Sürekli iàçi norm kadro standardÑ, norm kadro standartlarÑ cetvelinin ilgili bölümünde gösterilmiàtir. Özel idareler kendi alt gruplarÑ için belirlenen sayÑyÑ aàamaz. Bu sayÑlar sürekli iàçi kadrolarÑna ait olup geçici iàçi istihdamÑ, hizmet alÑmÑ ve benzeri durumlarÑ kapsamaz. (2) Sürekli iàçi kadrolarÑnÑ, bu YönetmeliÜin ekinde yer alan Ek-4 Özel Þdareler Kadro Kütüklerinden (II) sayÑlÑ Özel Þdareler Sürekli Þàçi Kadro KütüÜünde belirtilen unvanlardan olmak àartÑyla baàka unvanlÑ iàçi kadrolarÑ ile deÜiàtirmeye ve boà kadrolarÑ iptal etmeye meclis yetkilidir. Bu deÜiàikliklerde bu YönetmeliÜin ekinde yer alan Ek-5 Özel Þdareler Kadro Cetvellerinden (VI) sayÑlÑ cetvel kullanÑlacaktÑr. Ancak, dolu kadrolarda personelin mali ve hukuki haklarÑnda kayba neden olacak unvan deÜiàikliÜi yapÑlamaz.” (10 Haziran 2007 Tarih Resmi Gazete SayÑ: 26548) àeklinde düzenleme yapÑlmÑàtÑr. YukarÑdaki idari düzenlemelerden de açÑkça görüldüÜü gibi 17 numaralÑ iàkoluna girdiÜi iddia edilen daire baàkanlÑklarÑnda ya da müdürlüklerde ià sözleàmesi ile eleman çalÑàtÑrÑlmasÑnÑn hukuken problem meydana getireceÜi, TÞS’in uygulanmasÑ halinde ücretin belirlenmesi ve boàluk bulunan hallerde uygulanacak olan EYLÜL ’11 657 sayÑlÑ Kanun maddesinden anlaàÑlmaktadÑr (5393 say.m.49/5). Bundan dolayÑdÑr ki, incelediÜimiz yargÑ içtihatlarÑnda il özel idaresinin 17 numaralÑ iàkoluna girdiÜi iddia edilen daire baàkanlÑklarÑnda ya da müdürlüklerinde çalÑàtÑrÑlan iàçilerin önemli bir kÑsmÑnÑn fiilen büro görevinde olduklarÑ, pozisyon itibariyle ve resmi olarak ise inàaat iàkoluna giren daire baàkanlÑklarÑnda bulunduklarÑ gayet açÑktÑr. Bu tespitler de göstermektedir ki, il özel idarelerinde gerçekleàtirilen hizmetleri yerine getiren iàçiler inàaat iàkoluna giren daire baàkanlÑklarÑnda çalÑàmaktadÑrlar. Her ne kadar iàçinin ne ià yaptÑÜÑ konusunda fiili durumu daha önemli ise de bu fiili durum geçicilik arz etmektedir. Çünkü ilgili daire baàkanlÑklarÑnda kanuna ve yönetmeliÜe uygun olarak sözleàmeli personel istihdam edildiÜinde, bu iàçiler resmi olarak gözüktüÜü daire baàkanlÑÜÑna dönmek zorunda kalacaktÑr. DiÜer bir deyiàle, iàkolu tespitini geçici olan fiili durumlara göre belirlemek hukuken saÜlÑklÑ sonuçlar doÜurmaz. IV- Sonuç Yerine YukarÑda ortaya koyduÜumuz ve YargÑtay’Ñn da kararlarÑnÑn hüküm gerekçesinde açÑkladÑÜÑ ià hukukunun prensipleri ve kanuni düzenlemeler ÑàÑÜÑnda, (ancak farklÑ sonuca vardÑÜÑ) Yüksek Mahkeme verdiÜi son kararlar üzerinde tekrar iyice düàünmeli, gerekirse içtihadÑndan tekrar dönmelidir. Þhtilafa yönelik mutlak anlamda kesin hüküm ifade etmeyen bozma kararlarÑnda da Yüksek Mahkeme yaàadÑÜÑ tereddütleri bu açÑdan gidermelidir. YargÑtay bozma kararlarÑnda genel olarak ilk derece mahkemelerinden ilgili il özel idaresinin yapÑsÑnÑ birimler düzeyinde uzman bilirkiàiler gözetiminde tekrar incelenmesini talep etmekte ve birimlerin ayrÑ bir iàyeri gibi ele alÑnÑp her birimde görülen asÑl iàin tespitinin yapÑlmasÑnÑ istemektedir. KanÑmÑzca böyle bir bozma sebebi il özel idarelerinin teàkilatÑnÑ düzenleyen kanunu tamamen göz ardÑ etmek anlamÑna gelir. Çünkü 5302 sayÑlÑ Þl Özel Þdaresinin Teàkilat Kanunu incelendiÜinde; il özel idaresinin merkez teàkilatÑnÑn ve ilçe birimleri ile beraber tüm birimlerin tek bir genel sekreterlik altÑnda toplandÑÜÑ SßCßL (m.35), tüm birimlerin harcama ve yatÑrÑmlarÑnÑn aynÑ yönetimce (il genel meclisi m.10/b) kararlaàtÑrÑldÑÜÑ, il özel idaresinin sevk ve yönetimin tek elden vali adÑna genel sekreterlik tarafÑndan yapÑldÑÜÑ, (m.30/a, m.35/2) personelinin vali tarafÑndan atandÑÜÑ (m.30/j) ihtiyaca göre ilçelerde oluàturulacak ve kaymakama baÜlÑ olan ilçe özel idarelerinin de il özel idaresine baÜlÑ olarak çalÑàacaÜÑ 5302 sayÑlÑ Þl Özel Þdaresi Kanunu’nun 35. maddesinin son fÑkrasÑnda düzenlemiàti31. Özetle; il özel idarelerinin alt birimleri olan daire baàkanlÑklarÑ ya da müdürlük adÑ altÑndaki birimleri ile ilçe birimlerinin aynÑ kanuni amacÑ gerçekleàtirmek için genel sekreterlik altÑnda örgütlendiÜi, sevk ve idaresinin vali adÑna genel sekreter tarafÑndan yapÑldÑÜÑ gerçeÜi bizi tek bir organizasyon altÑnda yönetilen iàyeri türüne götürmektedir. Bir baàka anlatÑmla; Þl Özel Þdareleri Genel Sekreterlik Organizasyonu altÑnda ana hizmet birimi olan olarak YazÑ Þàleri, Mali Hizmetler, Kültür ve Sosyal Þàler, Þmar ve Kentsel Þyileàtirme, Yol ve UlaàÑm, Su ve Kanal Hizmetleri MüdürlüÜü, Ruhsat ve Denetim Müdürlükleri; danÑàma ve denetim birimi sözleàmeli avukatÑn çalÑàtÑÜÑ hukuk müàavirliÜi, yardÑmcÑ birimler olarak ise insan kaynaklarÑ ve eÜitim, bilgi iàlem ve destek hizmetleri müdürlükleri ve baÜlÑ birimler olarak ilçe özel idare müdürlükleri àeklinde Þà Kanunu’nun 2. maddesinde düzenlenen “iàyeri; iàyerine baÜlÑ yerler, eklentiler ve araçlar ile oluàturulan ià organizasyonu kapsamÑnda bir bütün” dür ifadesine uygun bir biçimde tek bir iàyeri olarak organize edilmiàtir. Tek iàyeri àeklinde örgütlenen ya da organize edilen il özel idarelerinde yapÑlan asÑl iàin ise baskÑn olarak inàaat iàkoluna giren iàlerden ibaret olduÜu hem teàkilat kanunundan (bayÑndÑrlÑk ve iskân, topraÜÑn korunmasÑ, erozyonun önlenmesi ilk ve orta öÜretim kurumlarÑnÑn arsa temini, binalarÑnÑn yapÑm, bakÑm ve onarÑmÑ yol, su, kanalizasyon gibi (5302 s. K. m.6) hem de ayrÑlan bütçe ve yatÑrÑm programlarÑnÑn kapsamÑndan anlaàÑlmaktadÑr. Bunun yanÑnda il özel idarelerinde 2005 yÑlÑnda yapÑlan düzenleme ile mülga edilen Köy Hizmetlerinden inàaat ià kolundaki iàleri yapan binlerce iàçi il özel 181 EYLÜL ’11 SßCßL idaresine geçtiÜi için çalÑàan iàçilerin büyük bir kÑsmÑ inàaat koluna giren iàler yapmaktadÑr. Nihayetinde il özel idareleri yoÜun bir àekilde inàaat iàkoluna giren iàlerin yapÑlmasÑna iliàkin görev ve yetkiyle donatÑldÑklarÑndan bunlarÑn yapÑsal ve fonksiyonel deÜiàikliÜe uÜramasÑ kaçÑnÑlmaz bir gerçektir. Özetle; yukarÑda açÑkladÑÜÑmÑz hukuki esaslar ÑàÑÜÑnda, metin içinde de yer yer vurguladÑÜÑmÑz kÑsÑmlardan da anlaàÑlacaÜÑ gibi YargÑtay’Ñn il özel idarelerinin iàkolu ihtilafÑna iliàkin eski içtihadÑndan döndüÜü kararlarÑna, ortaya koyduÜumuz tereddütler ve önü alÑnmaz hukuki geliàmeler nedeniyle katÑlmamaktayÑz. DÜPNOTLAR 1 Karar metni için bkz; ÇalÑàma ve Toplum Dergisi, S:30, 2011/3, s. 487-492. 2 YargÑtay’Ñn içtihadÑndan döndüÜü ilk karar için bkz; ßEN Murat; “YargÑtay’Ñn Þki FarklÑ ÞçtihadÑ Çerçevesinde Þl Özel Þdaresi Þàyerlerinin Dahil OlduÜu Þà Kolu”, Sicil Þà Hukuku Dergisi, S:21, Mart-2011 s.183-186. 3 YargÑtay 9. Hukuk Dairesinin 02.11.2010 gün ve E. 2010/37415, K.2010/31409 sayÑlÑ kararÑ. Karar henüz yayÑmlanmamÑàtÑr. 4 EKONOMÞ, Münir; “Þà Kolunun DeÜiàmesi ve Toplu Þà Sözleàmesine Etkisi”, Þà Hukukunun Güncel SorunlarÑ Semineri, 9-12 AralÑk 1997 ABANT, TUHÞS yayÑn No: 26, s.28, 29, YENÞSEY Dogan Kübra; Þà Hukukunda Þàyeri ve Þàletme, Þstanbul, 2007 s.316., TUNCAY, A. Can; Toplu Þà Hukuku, 2. BasÑ, Þstanbul, 2010, s.40. 5 Þàyerinde yapÑlan deÜiàik iàler varsa hangi iàin daha kapsayÑcÑ olduÜu ve yatÑrÑmÑn yoÜunluÜu ölçütü kullanÑlarak asÑl iàin tespiti mümkündür. AYDINLI, Þbrahim; Türk Þà Hukukunda Þàyeri ve Þàletme KavramlarÑ, Demiryol-Þà YayÑnlarÑ, Ankara-2001, s.90. 6 EKONOMÞ, Münir; “AsÑl Þàveren-Alt Þàveren Þliàkisinin KurulmasÑ ve Sona Ermesi”, Türk Þà Hukukunda Üçlü Þliàkiler, Legal Vefa toplantÑlarÑ (II), Prof. Dr. Nuri Çelik’e saygÑ, s.37. 7 AYKAÇ, Hande Bahar; Þà Hukukunda Alt Þàveren, Þstanbul, 2011, s.91. 8 EKONOMÞ, s.29. 9 NARMANLIOÝLU, Ünal; Þà Hukuku II, Toplu Þà Þliàkileri, Þzmir, 2001, s.80. 10 Þà hukukunda referans kavram olan iàyerinin önemine dair genià bilgi için bkz; AYDINLI, Þàyeri, s.59 vd. 11 MOLLAMAHMUTOÝU, s.200, Süzek Þà Hukuku, s.173-177. 12 SÜMER, Haluk Hadi; Þà Hukuku UygulamalarÑ, Konya, 2008, s.351. 13 Hukuki baÜlÑlÑk ve yönetim birliÜi kavramlarÑnÑn anlamÑ için bkz; AYDINLI, Þàyeri, s.50-56. 14 ÇELÞK, s.15, MOLLAMAHMUTOÝLU, Hamdi; Þà Hukuku, 182 Gözden Geçirilmià Yenilenmià 3. basÑ, Ankara, 2008 s.199, SÜZEK, Sarper; Þà Hukuku, Þstanbul, 2008, s.176. 15 SÜZEK, s.177. 16 EKONOMÞ, Alt iàveren, s.39, ßEN, s.178. 17 YargÑtay’Ñn bu konudaki yaklaàÑmÑ doktrin tarafÑndan öteden beri eleàtirilmektedir. 1475 sayÑlÑ kanun dönemi için bkz, AYDINLI, Þàyeri, s.85 vd. 18 YargÑtay’Ñn özellikle kamu kurumlarÑnda iàkolu tespitinde iàyeri yerine iàletme kavramÑnÑ ölçü almasÑna yönelik doktriner tartÑàmalar ve yazarÑn görüàü için bkz; ÇELÞK, Nuri; Þà Hukuku Dersleri, Yenilenmià 23. BasÑ, Þstanbul, 2010, s.440, 441. 19 Þàyeri-iàletme kavramlarÑnÑn teknik tanÑmlarÑ ve farklarÑ ve benzerliklerine iliàkin genià bilgi için bkz; AYDINLI, Þàyeri, s.18, 19. 20 MOLLAMAHMUTOÝLU, s.200. 21 AYDINLI, Þàyeri, s.54. 22 SÜZEK, s.176. 23 AKYILMAZ Bahtiyar, SEZGÞNER, Murat, KAYA, Cemil; Türk Þdare Hukuku, Ankara, 2009, s.196. 24 AKYILMAZ, SEZGÞNER, KAYA, s.176, 193, 194. 25 AKYILMAZ, SEZGÞNER, KAYA, s.176. 26 AynÑ görüàte; ßEN, s.189. 27 Þl özel idarelerinde bürolarda görevli iàçilerin fiili çalÑàan statüsünün nedenini incelememizin B. baàlÑklÑ idari düzenlemeler kÑsmÑnda açÑkladÑk. 28 Þà Hukukunda muvazaalÑ ya da görünürdeki iàlemlerin baàÑnda görünürde iàyeri oluàturma ya da farklÑ tüzel kiàilik kurma gelmektedir. Bu uygulama ise genelde hukuka aykÑrÑ alt iàverenlik iliàkisi ile kendini göstermektedir. Konuya iliàkin genià bilgi için bkz; AYDINLI; Þbrahim; Görünürdeki Þàlemler AçÑsÑndan Türk Þà Hukukunda Alt Þàveren Þliàkisi ve Muvazaa Sorunu, Ankara, 2008, s.22, 23. 29 Yüksek Mahkeme aralarÑnda organik baÜ olan ve farklÑ iàverenlere ait olarak görünen iàyerleri arasÑndaki içi girià ve çÑkÑàÑna iliàkin verdiÜi kararda; aynen “….Mahkemece davalÑ àirketlerin iàçinin iàe iadesini ve diÜer haklarÑnÑ ortadan kaldÑrmak için muvazaalÑ àekilde adeta ping pong topu gibi iàçiyi oradan oraya sallayarak iàverenin kimliÜini flu hale getirerek kanuna karàÑ hile ile iàe iadeyi fiilen ortadan kaldÑrmaya yönelik muvazaalÑ olarak davrandÑklarÑndan iàçinin her àirkete iadesi ve her üç àirketinde boàta geçen süre ücret ve iàe baàlatmama tazminatÑndan sorumlu olmalarÑ gerektiÜi gerekçesi ile davanÑn kabulüne karar verilmiàtir…” àeklinde davayÑ hükme baÜlamÑàtÑr. KararÑn tam metni için bkz; Yarg.9HD. T. 11.6.2007, E. 2007/8062, K. 2007/18375 ÇalÑàma ve Toplum Dergisi, S: 15, s.205. 30 Þdarenin bütünlüÜü ilkesi için bkz; AKYILMAZ, SEZGÞNER, KAYA, s.193 vd. 31 Þl özel idarelerinin organlarÑ, organlarÑn görevleri, gelir ve gider bütçesi ve teàkilatÑna iliàkin genià bilgi için bkz.; AKYILMAZ, SEZGÞNER, KAYA, s.291-307. EYLÜL ’11 SßCßL Doç. Dr. Serkan ODAMAN - AraÛ. Gör. Eda KARAÇÖP Dokuz Eylül Üniversitesi Üktisadi ve Üdari Bilimler Fakültesi Görevi Sona Eren Sendika Yöneticisi ÜÛçinin Sendikalar Kanunu M. 29 Çerçevesinde BaÛvurusuna KarÛÍn ÜÛverence ÜÛe BaÛlatÍlmamasÍnÍn Hukuksal YaptÍrÍmÍna ÜliÛkin YargÍtay KararÍnÍn DeÙerlendirilmesi T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAÜRESÜ Esas No Karar No Tarihi : 2009/22962 : 2010/18561 : 14.06.2010 ÖZET Sendikalar Kanunu’nun 29. maddesinde iàverenin, talep tarihinden itibaren en geç 1 ay içinde profesyonel sendikacÑlÑktan ayrÑlan iàçiyi o andaki àartlarla eski iàine veya eski iàine uygun bir diÜer iàe diÜer isteklilere nazaran öncelik vererek almak zorunda olduÜu hükme baÜlanmÑàtÑr. Ancak buradaki zorunluluk hali, sadece cezai ve hukuki yaptÑrÑmla sÑnÑrlÑdÑr. Bunlar dÑàÑnda yasada ifaya yönelik herhangi bir hüküm ve düzenleme bulunmamaktadÑr. Bu nedenle sendikal görevi sona eren ve süresinde iàe baàlatÑlmasÑ için iàverene baàvuran iàçinin iàveren tarafÑndan iàe alÑnmamÑà olmasÑ mahkemece iàe baàlatÑlmasÑ àeklinde ifaya yönelik hüküm kurulmasÑnÑ gerektirmez. Zira ortada bir iàveren feshi bulunmamaktadÑr. DavacÑnÑn diÜer istemi ise 5620 sayÑlÑ Yasa uyarÑnca daimi kadroya geçirilme isteÜidir. YukarÑda açÑklandÑÜÑ üzere, daimi kadro tahsisi niteliÜindeki düzenleyici idari iàleme karàÑ, uyuàmazlÑÜÑn idari yargÑ yerinde görülmesi gerekir. Mahkemece buna yönelik istem tefrik edilmeli, uyuàmazlÑÜÑn idari yargÑ yerinde görülmesi için görevsizlik kararÑ verilmelidir. DAVA DavacÑ vekili profesyonel sendika yöneticisi olan davacÑnÑn, sendikanÑn yönetim kurulu kararÑ ile amatörlüÜe geçirilmesi üzerine iàe baàlatÑlmasÑ için davalÑ iàverene baàvurduÜunu, davalÑnÑn iàe baàlatmayarak 5620 sayÑlÑ Yasa uyarÑnca daimi kadroya geçirme- 183 EYLÜL ’11 SßCßL diÜini, Sendikalar Kanunu’nun 29. maddesi uyarÑnca sürekli iàçi kadrosuna geçirilmesi gerektiÜinin tespitine karar verilmesini talep etmiàtir. Mahkemece davanÑn kabulü ile 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 21. maddesi uyarÑnca feshin geçersizliÜine, davacÑ iàçinin iàe iadesine ve iàe baàlatmama tazminatÑ ve boàta geçen süre ücretinin belirlenmesine karar verilmiàtir. Hüküm süresi içinde davalÑ vekili tarafÑndan temyiz edilmià olmakla, dosya incelendi, gereÜi konuàulup düàünüldü: KARAR DavacÑ vekili, davacÑnÑn Türkiye O. Þ. SendikasÑ Bursa ßubesinin profesyonel yöneticisi iken talebi üzerine Sendika Yönetim Kurulunun Sendika Ana TüzüÜü’nün 21. maddesi uyarÑnca tüm profesyonel yöneticileri amatörlüÜe geçirdiÜini, baàvuran yöneticilerden bir kÑsmÑnÑn iàe baàlatÑldÑÜÑnÑ, ancak davacÑnÑn iàe baàlatÑlmadÑÜÑnÑ ve kadroya alÑnmadÑÜÑnÑ, 5620 sayÑlÑ Yasadan yararlandÑrÑlmadÑÜÑnÑ iddia ederek, iàyerinde sürekli iàçi kadrosuna geçirilmesi gerektiÜinin tespitine karar verilmesini ister. DavalÑ iàveren vekili, davacÑnÑn Bursa O. Þ. MüdürlüÜünde mevsimlik iàçi olarak çalÑàtÑÜÑndan davanÑn Bursa Þà Mahkemesinde görülmesi gerektiÜini ve davada Þdare Mahkemesinin görevli olduÜunu, davacÑnÑn Bursa O. Þ. MüdürlüÜünde 01.06.1987 tarihinde iàe baàladÑÜÑnÑ ve 02.08.1992 tarihinde Türkiye O. Þ. SendikasÑ Bursa Yönetim Kurulu ßube Mali SekreterliÜine seçilmesi sebebiyle iàten ayrÑldÑÜÑnÑ, Bursa O. Þ. MüdürlüÜünün 01.10.2007 tarih ve 8839 sayÑlÑ yazÑsÑ ile evraklarÑ ile birlikte baàvurusunun istenmesine raÜmen herhangi bir baàvurusunun bulunmadÑÜÑnÑ, 5620 sayÑlÑ YasanÑn 1-2 maddeleri uyarÑnca sürekli iàçi kadrosuna geçireceklere iliàkin koàullarÑ taàÑmadÑÜÑndan daimi iàçi kadrosuna geçirilme isteminin yerinde olmadÑÜÑnÑ, davanÑn reddi gerektiÜini savunmuàtur. Mahkemece, davacÑnÑn yöneticilik göre- 184 vinden 2821 sayÑlÑ YasanÑn 29. maddesinde öngörülen koàullarda ayrÑldÑÜÑ ve hak düàürücü süre içerisinde iàe baàlamak üzere bizzat baàvuruda bulunduÜu, davacÑnÑn görevinden kendi isteÜi ile ayrÑlmasÑ ve istifa etmesi ià akdinin askÑya alÑnmasÑ àeklinde yorumlanamayacaÜÑ ve davacÑnÑn sendika àube yöneticiliÜine seçildiÜi sÑrada ià akdinin askÑya alÑnmÑà olmasÑnÑn da söz konusu olmadÑÜÑ, 2821 sayÑlÑ YasanÑn 29. Maddesi hükmüne göre sendika ve konfederasyonlarÑn yönetim kurullarÑnda veya baàkanlÑÜÑnda görev aldÑÜÑ için kendi isteÜi ile çalÑàtÑÜÑ iàyerlerinden ayrÑlan iàçilerin, bu görevlerinin seçime girmemek, yeniden seçilmemek veya kendi istekleriyle çekilmek suretiyle son bulmasÑ halinde, ayrÑldÑklarÑ iàyerinde iàe yeniden alÑnmalarÑnÑ istedikleri takdirde, iàveren talep tarihinden itibaren en geç bir ay içinde bu iàçileri o andaki àartlarla eski iàlerine veya eski iàlerine uygun bir diÜer iàe, diÜer isteklilere nazaran öncelik vererek almak zorunda olduÜu, davacÑnÑn iàe iadesi gerektiÜi gerekçesi ile uyuàmazlÑk 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 18 ve 21 nci maddeleri kapsamÑnda ve iàe alÑnmama davalÑnÑn feshi olarak deÜerlendirilerek, feshin geçersizliÜine ve davacÑ iàçinin iàe iadesine karar verilmiàtir. Þàçinin 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 18 ve devamÑ maddelerinde düzenlenen ià güvencesi hükümleri uyarÑnca feshin geçersizliÜini isteyebilmesi için ià sözleàmesinin iàveren tarafÑndan feshedilmesi gerekir. 2821 sayÑlÑ Sendikalar Kanunu’nun 29. maddesinde “Sendika ve KonfederasyonlarÑn Yönetim KurullarÑnda veya baàkanlÑÜÑnda görev aldÑÜÑ için kendi isteÜi ile çalÑàtÑÜÑ iàyerlerinden ayrÑlan iàçiler, bu görevlerinin seçime girmemek, yeniden seçilmemek; kendi istekleriyle çekilmek suretiyle son (bulmasÑ) halinde, ayrÑldÑklarÑ iàyerinden iàe yeniden alÑnmalarÑnÑ istedikleri takdirde iàveren talep tarihinden itibaren en geç bir ay içinde bu iàçilerin o andaki àartlarla eski iàlerine veya eski iàlerine uygun bir diÜer EYLÜL ’11 iàe, diÜer isteklilere nazaran öncelik vererek almak zorundadÑr. Bu takdirde iàçinin eski kÑdem haklarÑ ve öÜreti (ücreti) saklÑdÑr” àeklinde düzenleme getirmiàtir. AnÑlan madde ile iàçi sendikalarÑ ve konfederasyonu yöneticiliÜini(n) teminat altÑna alÑnmasÑ amaçlanmÑàtÑr. Yasa koyucu tarafÑndan iàçilerin sendika yöneticiliÜine serbestçe seçilmelerinde ve seçilmeyi istemelerinde kamu yararÑ vardÑr. Bu nedenle kamu düzenini korunmak için de cezai ve hukuki olmak üzere koruyucu önlemler getirilmiàtir. BunlarÑn baàÑnda 2821 sayÑlÑ Yasa 29. maddeye aykÑrÑ hareket eden iàveren için aynÑ yasanÑn 59. maddesinin 2. bendinde aÜÑr para cezasÑ öngörülmüàtür. Þàveren, bu ceza-i yaptÑrÑma kendi menfaat dengesi açÑsÑndan razÑ olup iàçiyi iàe almadÑÜÑ durumda da söz konusu ceza-i yaptÑrÑm ile birlikte hukuki yaptÑrÑm devreye girmektedir. DiÜer bir deyiàle iàverenin iàçiyi iàe almamasÑ halinde ceza-i yaptÑrÑm ile birlikte iàçinin feshin hukuki sonuçlarÑyla ilgili kanuni haklarÑnÑn ve varsa ià sözleàmesi veya toplu ià sözleàmesinden kaynaklanan tazminatÑ talep etme hakkÑ bulunmaktadÑr. DiÜer taraftan 5620 sayÑlÑ Yasa ile bazÑ kamu kurum ve kuruluàlarÑnda çalÑàan geçici iàçilerin sözleàmeli personel pozisyonlarÑna veya sürekli iàçi kadrolarÑna geçirilme koàul ve yöntemi düzenlenmiàtir. Buna göre belirtilen kamu kurum ve kuruluàlarÑnda çalÑàan iàçinin sürekli iàçi kadrosuna geçirilmesi için 2006 yÑlÑ içerisinde usulüne uygun olarak vizesi yapÑlmÑà geçici ià pozisyonlarÑnda toplam 6 ay veya daha fazla süreyle geçici iàçi olarak çalÑàmÑà olmak gerekir. AynÑ düzenlemede 2005 veya 2006 yÑllarÑnda aynÑ àartlarda çalÑàÑp da askerlik, doÜum veya saÜlÑk kurulu raporuyla belgelendirilen saÜlÑk sorunlarÑ sebebiyle ià sözleàmeleri askÑda kalanlarÑn da bu hüküm kapsamÑnda deÜerlendirileceÜi öngörülmüàtür. 2006 yÑlÑndaki çalÑàmasÑ 6 aydan az veya çalÑàmasÑ 6 aydan fazla olup da bu süreyi usulüne uygun alÑnmÑà vizeye tabi geçirmemià olan iàçi(nin) bir SßCßL malî yÑlda 6 aydan az olmak üzere usulüne göre yapÑlacak geçici ià pozisyonlarÑnda çalÑàtÑrÑlabilir. Kadro tahsisi idari bir iàlemdir. Þdari iàlem tesis edecek àekilde yargÑ kararÑ verilemez. Þdarenin 5620 sayÑlÑ Yasa kapsamÑnda sürekli iàçi veya sözleàmeli personel statüsüne geçirilmesi için düzenlediÜi kadro tahsis iàlemi bir idari iàlem olup, bu iàlemin iptaline yönelik uyuàmazlÑÜÑn, kÑsaca sürekli iàçi kadrosunda bulunmasÑ gerektiÜi yönündeki istemin idari yargÑ yerinde çözülmesi gerekir. Zira 5620 sayÑlÑ Yasadan kaynaklanan düzenleyici iàlem niteliÜindeki uyuàmazlÑÜÑn çözüm yeri idari yargÑdÑr. Somut uyuàmazlÑkta, davacÑnÑn iki ayrÑ istemi bulunmaktadÑr. Biri profesyonel sendikal yöneticiliÜin sona ermesi nedeni ile 2821 sayÑlÑ Sendikalar Kanunu’nun 29. maddesi uyarÑnca iàe baàlatÑlmasÑ, diÜeri ise 5620 sayÑlÑ Yasa uyarÑnca daimi kadroya geçirilmesi istemidir. Sendikalar Kanunu’nun 29. maddesinde iàverenin, talep tarihinden itibaren en geç 1 ay içinde profesyonel sendikacÑlÑktan ayrÑlan iàçiyi o andaki àartlarla eski iàine veya eski iàine uygun bir diÜer iàe diÜer isteklilere nazaran öncelik vererek almak zorunda olduÜu hükme baÜlanmÑàtÑr. Ancak buradaki zorunluluk hali, sadece ceza-i ve hukuki yaptÑrÑmla sÑnÑrlÑdÑr. Bunlar dÑàÑnda yasada ifaya yönelik her hangi bir hüküm ve düzenleme bulunmamaktadÑr. Bu nedenle sendikal görevi sona eren ve süresinde iàe baàlatÑlmasÑ için iàverene baàvuran iàçinin iàveren tarafÑndan iàe alÑnmamÑà olmasÑ mahkemece iàe baàlatÑlmasÑ àeklinde ifaya yönelik hüküm kurulmasÑnÑ gerektirmez. Zira ortada bir iàveren feshi bulunmamaktadÑr. Daha önce profesyonel sendikacÑlÑk için kendi isteÜi ile ayrÑlan iàçinin, 29. maddesi uyarÑnca iàe baàlatÑlmamasÑ söz konusudur. Bu baàlatÑlamamanÑn hukuksal yaptÑrÑmÑ maddede öngörülmüà, iàveren feshi olarak nitelendirilmemiàtir. Mahkemece davacÑnÑn istemlerinden iàe baàlatÑlmasÑ isteminin iàveren feshi olarak deÜerlendirilerek, yazÑlÑ ge- 185 EYLÜL ’11 SßCßL rekçe ile feshin geçersizliÜine ve davacÑnÑn iàe iadesine karar verilmesi hatalÑdÑr. DavacÑnÑn diÜer istemi ise 5620 sayÑlÑ Yasa uyarÑnca daimi kadroya geçirilme isteÜidir. Yukarda açÑklandÑÜÑ üzere, daimi kadro tahsisi niteliÜindeki düzenleyici idari iàleme karàÑ, uyuàmazlÑÜÑn idari yargÑ yerinde görülmesi gerekir. Mahkemece buna yönelik istem tefrik edilmeli, uyuàmazlÑÜÑn idari yargÑ yerinde görülmesi için görevsizlik KARARIN ÜNCELENMESÜ I. KARARA KONU OLAY YargÑtay 9. Hukuk Dairesi’nin ilgili kararÑna konu olayda, 01.06.1987 yÑlÑnda davalÑnÑn iàyerinde çalÑàmaya baàlamÑà olan davacÑnÑn, 02.08.1992 yÑlÑnda Türkiye O. Þ. SendikasÑ Bursa ßubesi Yönetim Kurulu ßube Mali SekreterliÜi’ne seçilmesi dolayÑsÑyla iàten ayrÑldÑÜÑ ve sendika yöneticisi görevinin Sendika Yönetim Kurulu kararÑ ile sona erdirilmesi üzerine 2821 sayÑlÑ Sendikalar Kanunu’nun (SK) 29. maddesi uyarÑnca iàe baàlatÑlmak üzere yasal süre içerisinde iàverene baàvuru yaptÑÜÑ ve sürekli iàçi kadrosuna geçirilme talebinde bulunduÜu ifade edilmiàtir. Ancak iàverenin her iki talebini de reddetmesi üzerine davacÑ, sendikanÑn yönetim kurulu kararÑ ile amatörlüÜe geçirilmesi üzerine iàe baàlatÑlmasÑ için davalÑ iàverene baàvurmuà, davalÑnÑn iàe baàlatmayarak 5620 sayÑlÑ Yasa uyarÑnca daimi kadroya geçirmediÜinin, Sendikalar Kanunu’nun 29. maddesi uyarÑnca sürekli iàçi kadrosuna geçirilmesi gerektiÜinin tespitine karar verilmesini birinci derece mahkemesinden talep etmiàtir. II. YARGI MERCÜLERÜNÜN ÇÖZÜMÜ Birinci derece mahkemesi, karàÑsÑna gelen olayda davayÑ kabul etmià ve davacÑnÑn yöneticilik görevinden SK’nÑn 29. maddesinde öngörülen koàullarda ayrÑldÑÜÑ ve hak düàürücü süre 186 kararÑ verilmelidir. Bu istem hakkÑnda karar verilmemesi ayrÑca bozma nedeni yapÑlmÑàtÑr. SONUÇ Temyiz olunan kararÑn yukarÑda yazÑlÑ sebepten BOZULMASINA, peàin alÑnan temyiz harcÑnÑn istek halinde ilgiliye iadesine, 14.06.2010 gününde oybirliÜi ile karar verildi. içerisinde iàe baàlamak üzere bizzat baàvuruda bulunduÜu, davacÑnÑn görevinden kendi isteÜi ile ayrÑlmasÑ ve istifa etmesinin ià akdinin askÑya alÑnmasÑ àeklinde yorumlanamayacaÜÑ ve davacÑnÑn sendika àube yöneticiliÜine seçildiÜi sÑrada ià akdinin askÑya alÑnmÑà olmasÑnÑn da söz konusu olmadÑÜÑ, davalÑnÑn davacÑyÑ SK’nÑn ilgili hükmü uyarÑnca, o andaki àartlarla eski iàine veya eski iàine uygun bir diÜer iàe, diÜer isteklilere nazaran öncelik vererek almak zorunda olduÜu, davacÑnÑn iàe iadesi gerektiÜi gerekçesi ile uyuàmazlÑk 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 18 ve 21. maddeleri kapsamÑnda ve iàe alÑnmama davalÑnÑn feshi olarak deÜerlendirilerek, feshin geçersizliÜine ve davacÑ iàçinin iàe iadesine àeklinde hüküm kurmuàtur. KararÑn davalÑ tarafÑndan süresinde temyiz edilmesi üzerine, YargÑtay dosyayÑ incelemià ve incelemeye konu kararÑnda, davacÑnÑn SK’nÑn 29. maddesinde belirtilen güvenceden yararlanma àartlarÑna uygun hareket ettiÜi, bu baÜlamda gerek iàten ayrÑlma nedeninin güvenceden yararlanmaya uygunluÜunu, gerekse talepte bulunma süresi bakÑmÑndan öngörülen hak düàürücü süreye uyulduÜunu tespit etmiàtir. Ancak davacÑnÑn görevinden sendika yöneticiliÜine seçilmesi nedeniyle ayrÑlmasÑ durumunun ià sözleàmesinin askÑya alÑnmasÑ àeklinde yorumlanamayacaÜÑ ve feshin geçersizliÜine iliàkin birinci derece mahkemesi kararÑnÑn ortada bir feshin söz konusu olmamasÑ dolayÑsÑyla kabulünün mümkün olamayacaÜÑ ifade edilmiàtir. 2821 sayÑlÑ Yasa’nÑn 29. maddesinde belirtilen güvenceye uygun olarak iàe EYLÜL ’11 Anayasal temel bir hak olan sendika özgürlüÙü, çalÍÛanlarÍn serbestçe sendika kurmasÍnÍ ve sendikalara serbestçe üye olmasÍnÍ, sendikalara girmemesini veya serbest iradesiyle sendikalardan ayrÍlabilmesini ifade etmektedir. baàlatÑlmamanÑn hukuksal yaptÑrÑmÑ çerçevesinde davacÑnÑn feshin hukuki sonuçlarÑyla ilgili kanuni haklarÑnÑn ve varsa ià sözleàmesi veya toplu ià sözleàmesinden kaynaklanan tazminatÑ talep etme hakkÑnÑn bulunduÜu belirtilmiàtir. Mahkemece davacÑnÑn istemlerinden iàe baàlatÑlmasÑ isteminin iàveren feshi olarak deÜerlendirilerek, yazÑlÑ gerekçe ile feshin geçersizliÜine ve davacÑnÑn iàe iadesine karar verilmesi hatalÑ olduÜu vurgulanmÑàtÑr. Yine davacÑnÑn 5620 sayÑlÑ Yasa uyarÑnca daimi kadroya geçirilme isteÜine iliàkin talebinin daimi kadro tahsisi niteliÜindeki düzenleyici idari iàleme karàÑ, uyuàmazlÑÜÑn idari yargÑ yerinde görülmesi gerektiÜinden birinci derece mahkemesince uyuàmazlÑÜÑn idari yargÑ yerinde görülmesi yönünde görevsizlik kararÑ verilmesi gerekirken istem hakkÑnda karar verilmemià olmasÑnÑn hatalÑ olduÜu ifade edilmiàtir. Belirtilen hususlar gerekçe gösterilmek suretiyle, YargÑtay 9. Hukuk Dairesi, 14.6.2010 gün, 2009/22962 Esas numaralÑ ve 2010/18561 Karar numaralÑ ilamÑnda, ilk derece mahkemesinin kararÑnÑn ifade edilen açÑklamalar çerçevesinde, bozulmasÑ gerekliliÜi yönünde karar vermiàtir. III. ÇÖZÜMÜ GEREKEN HUKUKÜ SORUN YargÑtay 9. Hukuk Dairesi’nin 14.6.2010 tarihli kararÑ, Türk pozitif hukukunda tartÑàmaya açÑk olan ve yeniden düzenlenmesi gerekliliÜi birçok kez vurgulanan iàçi kuruluàu yöneticilerinin güvencesi olgusunun gerçek anlamda bir güvence saÜlayÑp saÜlamadÑÜÑnÑn belirlenmesi ve olgunun uygulanma esaslarÑnÑn ortaya konmasÑ bakÑmÑndan önem taàÑmaktadÑr. Zira Yar- SßCßL gÑtay birçok kararÑnda Sendikalar Kanunu’nun 29. maddesinde düzenlenen hükmün yaptÑrÑmÑna yönelik tespitlerde bulunmakta ve doktrinde de hükmün mevcut düzenleme ve kararlar çerçevesinde tam anlamÑyla bir güvence saÜlayamadÑÜÑna yönelik eleàtirilere yer verilmektedir. Bu baÜlamda, karar bünyesinde, iàçi sendikasÑ yöneticiliÜi güvencesine iliàkin düzenlemede yer alan iàe baàlatma zorunluluÜunun niteliÜi ve yaptÑrÑmÑ bakÑmÑndan belirtilen esaslarla ilke karar olma özelliÜini barÑndÑrmaktadÑr. Nitekim tarafÑmÑzca inceleme konusu yapÑlan kararda, SK’nÑn 29. maddesinde iàverenin, talep tarihinden itibaren en geç 1 ay içinde profesyonel sendikacÑlÑktan ayrÑlan iàçiyi o andaki àartlarla eski iàine veya eski iàine uygun bir diÜer iàe diÜer isteklilere nazaran öncelik vererek almak zorunluluÜunun yaptÑrÑmÑnÑn sadece ceza-i ve hukuki yaptÑrÑmla sÑnÑrlÑ olduÜu belirtilmià ve iàçi sendikasÑ yöneticisi olarak çalÑàÑlan dönemlerde ià sözleàmesinin askÑda olma olgusunun kabulünün mümkün olmadÑÜÑ ifade edilmiàtir. Sendikal görevi sona eren ve süresinde iàe baàlatÑlmasÑ için iàverene baàvuran iàçinin iàveren tarafÑndan iàe alÑnmamÑà olmasÑ halinde iàe iadeye iliàkin hüküm kurulmasÑnÑn, mevcut ià sözleàmesinin feshinden bahsedilemeyeceÜi için doÜru olmadÑÜÑ vurgulanmÑàtÑr. Buna göre, olayda çözülmesi gereken temel husus, 2821 sayÑlÑ YasanÑn 29. maddesinde belirtilen güvence uyarÑnca iàe baàlatÑlmamanÑn yaptÑrÑmÑnÑn belirlenmesi noktasÑnda toplanmaktadÑr. Söz konusu sorunun çözümü ele alÑnÑrken öncelikle sendika özgürlüÜü ve güvencesi kavramÑ ele alÑnacak, akabinde, iàçi kuruluàu yöneticiliÜi ve yöneticilerin güvencesi, güvence kapsamÑ, koàullarÑ ve yaptÑrÑmÑ çerçevesinde incelenip, belirtilen esaslar baz alÑnarak olay tarafÑmÑzca deÜerlendirilecektir. DeÜerlendirmenin son kÑsmÑnda davacÑnÑn 5620 sayÑlÑ Yasa uyarÑnca daimi kadroya geçirilme isteÜine iliàkin tespite iliàkin görüàümüze de yer verilecektir. IV. KARARIN DEØERLENDÜRÜLMESÜ Þlgili kararÑn deÜerlendirmesine geçilmeden önce, sendika özgürlüÜü ve güvencesi kavra187 EYLÜL ’11 SßCßL mÑnÑn açÑklanmasÑ ve iàçi kuruluàu yöneticiliÜi ve yöneticilik güvencesinin esaslarÑnÑn belirlenmesinde yarar bulunmaktadÑr. 1. Sendika ÖzgürlüÙü ve Güvencesi Kavram olarak sendika, çalÑàanlarÑn ortak mesleki çÑkarlarÑnÑ korumak ve geliàtirmek amacÑyla, iradi olarak bir araya gelerek oluàturduklarÑ, örgütlü ve az-çok sürekli bir özel hukuk kiàiliÜidir. 2821 sayÑlÑ Sendikalar Kanunu’nun 1. maddesinde de sendikalarÑn, üyelerinin ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliàtirmek amacÑyla kurulabilecekleri belirtilmektedir. Anayasal temel bir hak olan sendika özgürlüÜü, çalÑàanlarÑn serbestçe sendika kurmasÑnÑ ve sendikalara serbestçe üye olmasÑnÑ, sendikalara girmemesini veya serbest iradesiyle sendikalardan ayrÑlabilmesini ifade etmektedir. Sendika özgürlüÜü, belirttiÜimiz gibi anayasal bir temel hak olduÜundan hem kanunlarla hem de uluslararasÑ sözleàmelerle bu hak ile ilgili düzenlemeler yapÑlmÑàtÑr. Sendika özgürlüÜü ile ilgili 1924 AnayasasÑ, cemiyet kurma hakkÑnÑ tanmÑà ve bu hakka dayanarak bazÑ sendikalar kurulmasÑna imkan saÜlamÑàken, 1961 AnayasasÑ’nda sendika kurma hakkÑ 46. maddede bir hak olarak tanÑnmÑàtÑr. 1982 AnayasasÑ’nÑn “Sendika Kurma HakkÑ” baàlÑklÑ 51’inci maddesinde ise; çalÑàanlar ve iàverenlerin önceden izin almaksÑzÑn sendikalar ve üst kuruluàlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten çekilme hakkÑ belirtilmià ve hiç kimsenin bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten ayrÑlmaya zorlanamayacaÜÑ vurgulanmÑàtÑr. Bugün yürürlükteki AnayasamÑzÑn 51. maddesinde de sendikalara iliàkin 1982 AnayasasÑ’nÑn aynÑ numaralÑ hükmü ‘Sendika Kurma HakkÑ’ baàlÑÜÑ ile aynen korunmaktadÑr Sendika özgürlüÜü ile ilgili olarak uluslararasÑ alanda “Teàkilatlanma ve Kollektif Müzakere HakkÑ Prensiplerinin UygulanmasÑna Müteallik 98 NumaralÑ Sözleàme1” Türkiye tarafÑndan 08.08.1951 tarihinde 5834 sayÑlÑ Kanunla kabul edilmiàtir. Sözleàmenin 1. maddesinde iàçilerin çalÑàma hususunda sendika hürriyetine halel getirmeye matuf her türlü fark gözetici harekete karàÑ tam bir himayeden faydalanacaklarÑ belir188 tilmiàtir. Yine “Kamu Hizmetinde Örgütlenme HakkÑnÑn KorunmasÑ ve Þstihdam KoàullarÑnÑn Belirlenmesi Yöntemlerine Þliàkin 151 NumaralÑ Sözleàme” Türkiye tarafÑndan 25.12.1992 tarihinde 3848 sayÑlÑ Kanunla kabul edilmiàtir. 151 sayÑlÑ ILO Sözleàmesi’nin 4. maddesinde; kamu çalÑàanlarÑnÑn örgütlenme hakkÑna güvence getirilmià, kamu görevlilerinin çalÑàtÑrÑlmalarÑ hususunda sendikalaàma özgürlüÜüne halel getirecek her türlü ayrÑmcÑlÑÜa karàÑ yeterli korunmanÑn saÜlanacaÜÑ ifade edilmiàtir. Sendika özgürlüÜü ile ilgili bahsettiÜimiz bu düzenlemelerin hayata geçirilip fiilen kullanÑlabilmesi için bu hakkÑn güvence altÑna alÑnmasÑ bir zorunluluktur. Bu nedenle sendikal üyeliÜin ve sendikal faaliyet çeàitli kanunlardaki hükümlerle güvence altÑna alÑnmÑàtÑr. Hatta 5237 sayÑlÑ Türk Ceza Kanunu’nun, “Sendikal HaklarÑn KullanÑlmasÑnÑn Engellenmesi” baàlÑklÑ 118. maddesinde bu hakka aykÑrÑ davranÑàa iliàkin ceza yaptÑrÑmÑna yer verilmektedir. Þàçilerin serbestçe sendikaya üye olmalarÑ veya olmamalarÑ yahut sendikal faaliyette bulunmalarÑ güvencesi; iàe giriàte, ià iliàkisinin devamÑ süresince ve hizmet sözleàmesinin sona erdirilmesinde olmak üzere, belirtilen üç aàamayÑ da kapsar. 2821 sayÑlÑ Sendikalar Kanunu’nun 6/I. maddesinde sendika ve konfederasyonlarÑn önceden izin almaksÑzÑn kurulabilecekleri ifade edilmektedir. Bu hususlarÑn AnayasamÑzÑn 51/I. maddesinde de yer almÑà bulunmasÑ ülkemizde sendikal özgürlüÜün mevcut olmasÑ gibi bir sonucu beraberinde getirmektedir. Gerçekten, 2821 sayÑlÑ Kanunun 2. kÑsmÑnÑn 3. bölümünde “teminatlar” baàlÑÜÑ altÑnda iàçi sendikasÑ ve konfederasyonu yöneticiliÜinin güvencesi, iàyeri sendika temsilcilerinin güvencesi ve sendikaya üyelik güvencesi düzenlenmektedir. 2. ÜÛçi KuruluÛu YöneticiliÙi ve Yöneticilerin Güvencesi a. Genel Olarak Yöneticilik Kavram» 2821 sayÑlÑ Kanunun 9. maddesinde yönetim ve denetleme kurulu üyelerinin yönetici sÑfatÑna sahip olduklarÑ belirtilmektedir. Bu baÜlamda yönetim kurulu üyelerinin yanÑnda denetle- EYLÜL ’11 ÜÛçinin güvenceden yararlanabilmesi için sendika yöneticiliÙi görevinin seçime girmemek, yeniden seçilmemek veya kendi istekleriyle çekilmek suretiyle son bulmasÍ gerekmektedir. me kurulu üyelerinin de SK anlamÑnda yönetici olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Bu husus birazdan irdeleneceÜi üzere iàçi kuruluàu yöneticilerine iliàkin teminattan yararlanacaklarÑn belirlenmesi bakÑmÑndan önem arz etmektedir. b. ¾Àçi KuruluÀu Yöneticilerinin Güvencesi 2821 sayÑlÑ Sendikalar Kanunu’nun 29. maddesinde “Þàçi SendikasÑ ve Konfederasyonu YöneticiliÜi TeminatÑ” baàlÑÜÑ altÑnda sendika yönetim organlarÑnda görev alan kimselerin bu görevleri sona erdirildiÜinde yeni bir ià bulmalarÑnÑn nispeten zor olacaÜÑ göz önünde bulundurularak güvence hükmüne yer verilmektedir. aa. Yeniden Þàe AlÑnma Güvencesi Güvenceyi tam anlamÑyla oluàturabilmek amacÑna yönelik olarak getirilmià bu düzenleme sayesinde seçime girmemek, yeniden seçilememek ya da kendi istekleriyle çekilmek suretiyle yöneticilik görevi son bulan kiàileri, iàveren, talep süresine uymalarÑ àartÑyla öncelikli olarak iàe almak zorundadÑr. Burada öncelikle incelenmesi gereken husus kimlerin bu güvenceden yararlanabileceÜidir. Zira 2821 sayÑlÑ Kanunun 9. maddesi uyarÑnca denetim kurulu üyeleri söz konusu Kanunun uygulanmasÑnda yönetici sÑfatÑnÑ taàÑdÑklarÑ halde, 29. madde kapsamÑna alÑnmamÑàlar ve sendikal güvenceden yoksun bÑrakÑlmÑàlardÑr. Bu baÜlamda, maddede öngörülen güvencenin kapsamÑna ilgili sendikalarÑn sendika àube ve bölge àubeleri ile konfederasyonlarÑn yönetim kurulu baàkan ve üyeleri girmektedir. DiÜer organlarÑn üyeliklerine ise bu hak tanÑnmamaktadÑr2. Ancak, bu husus gereksinim bulunmasÑna SßCßL karàÑn yöneticilerin tümünün güvenceye dahil edilmemesi dolayÑsÑyla doktrinde eleàtirilmekte3 ve madde baàlÑÜÑna dayanarak ve “sendikal bir görev nedeniyle” çalÑàtÑklarÑ iàyerlerinden ayrÑlmalarÑ nedeniyle denetim kurulu üyelerinin de 29. madde teminatÑndan yararlandÑrÑlmasÑ gerekliliÜi vurgulanmaktadÑr4. Þàçi hüküm uyarÑnca, ancak sendika yöneticisi seçildikten sonra sÑrf bu görev dolayÑsÑyla kendi isteÜi ile iàten ayrÑldÑÜÑnda bu güvenceden yararlanabilecektir. Baàka bir nedenle iàten ayrÑlÑp daha sonra sendika yöneticiliÜi görevine seçilmesi halinde belirtilen güvenceden yararlanmak mümkün olmayacaktÑr5. Yine hüküm uyarÑnca, iàçinin bu güvenceden yararlanabilmesi için sendika yöneticiliÜi görevinin seçime girmemek, yeniden seçilmemek veya kendi istekleriyle çekilmek suretiyle son bulmasÑ gerekmektedir6. Sendika ve konfederasyon yöneticilerinin maddede belirtilen àekilde görevlerinin son bulmasÑ halinde, son bulma tarihinden itibaren 3 ay içinde, ayrÑldÑklarÑ iàyerinde iàe yeniden alÑnmak için talepte bulunmalarÑ gerekmektedir. Bu 3 aylÑk süre hak düàürücü süre olup, süresi içerisinde iàyerine baàvurulmadÑÜÑ takdirde iàe alÑnma haklarÑ ortadan kalkacaktÑr7. Talep tarihinden itibaren 1 ay içinde de iàveren bu iàçileri o andaki àartlarla eski iàlerine veya eski iàlerine uygun bir diÜer iàe diÜer isteklilere nazaran öncelikle almak zorundadÑr. Kanunun sadece lafzÑ dikkate alÑndÑÜÑnda iàverenin “boà yer olmasÑ” durumunda böyle bir mecburiyeti olduÜu sonucuna ulaàÑlacaktÑr. Nitekim doktrinde bu görüàü savunan yazarlar bulunmaktadÑr8. Ne var ki, m.29’da amaçlanan sendikal güvenceyi gerçekleàtirebilmek için, iàçinin yeniden iàe alÑnmasÑ “boà yer” koàuluna baÜlÑ tutulmamalÑdÑr9. Zira bu baÜlamda düzenlemenin amacÑ ve iàverene boà yer hazÑrlamasÑ için verilen sürenin uzunluÜu dikkate alÑnmalÑdÑr10. Kutal da bu hususu ayrÑntÑlÑ olarak tartÑàmÑà ve “... boà yerin olmasÑ ve bunun bir ön koàul olarak ortaya konulmasÑ isabetli deÜildir” àeklinde görüà bildirmiàtir11. Kanaatimizce de, “boà yer” koàulunun aranmasÑ güvencenin iàveren tarafÑndan kolaylÑkla bertaraf edilmesi sonucunu doÜurabilecektir. 189 EYLÜL ’11 SßCßL ÜÛçi kuruluÛu yöneticiliÙi süresince çalÍÛÍlan dönemde iÛverenden, iÛten ayrÍlan yönetici iÛçinin iÛini boÛ bÍrakmasÍnÍ beklemek sürenin uzunluÙu karÛÍsÍnda hakkaniyete aykÍrÍ bir durum ortaya koyacaktÍr. Bununla birlikte, söz konusu 3 aylÑk süre içinde iàverene herhangi bir talepte bulunulmadÑÜÑ takdirde Sendikalar Kanunu m.29’daki güvenceden yararlanma imkanÑ kalmamaktadÑr. Ancak, Ergin’in isabetle belirttiÜi gibi bu 3 aylÑk süre içinde mücbir bir sebepten dolayÑ müracaat edilememesi durumunda, mücbir sebebin ortadan kalkmasÑndan sonra makul bir ek süre tanÑnmasÑ doÜru olacaktÑr12. bb. Güvenceye AykÑrÑlÑÜÑn YaptÑrÑmÑ Sendikal güvence saÜlamak için mevcut bulunan m. 29 ile ilgili temel problem ise iàçinin tüm sürelere riayet ederek yeniden iàe alÑnma konusunda talepte bulunmasÑ üzerine iàverenin Yasa’da belirtilen yükümlülüÜü yerine getirmemesinin sonuçlarÑnÑn ne olacaÜÑdÑr. Sendikalar Kanunu’nun 59/2. maddesinde bu husus düzenlenmià ancak sadece cezai bir yaptÑrÑm getirilmekle yetinilmiàtir. Bu durumda iàveren herhangi bir hukuki yaptÑrÑmla karàÑlaàmamaktadÑr. Oysa Yasa maddesinin amacÑ iàvereni eski iàçisini yeniden çalÑàtÑrmasÑ için zorlamaktÑr. YargÑtay kararlarÑnda ise bir istikrar olmadÑÜÑ gözlenmektedir13. Bununla birlikte, YargÑtay HGK, 1998 tarihli bir kararÑnda YasanÑn amaçladÑÜÑ teminatÑn tam iàlerliÜi için cezai yaptÑrÑmÑn yanÑnda hukuki yaptÑrÑmÑn da öngörüldüÜünün kabulünün zorunlu olduÜunu ve 2821 sayÑlÑ Kanunun 29. maddesine aykÑrÑ hareket halinde davacÑ iàçinin kÑdem ve ihbar tazminatÑna hak kazanacaÜÑnÑn kabulünde duraksamaya yer olmadÑÜÑnÑ ifade etmektedir14. Gerçekten de, cezai yaptÑrÑmÑn yanÑnda hukuki bir yaptÑrÑm da bulunmamasÑ halinde iàveren m.59/II’deki cezaya razÑ olarak iàçiyi tekrar iàe almayabilecektir. Bir görüàe göre, iàçinin 190 yöneticilik yaptÑÜÑ dönemde sözleàmesi sona ermià deÜildir. Aksine, taraflarÑn serbest iradeleri ile hizmet iliàkisi ücretsiz izin verilmesi ile askÑya alÑnmÑàtÑr15. Doktrinde mevcut bir baàka görüà madde metnindeki “...zorundadÑr” ibaresinin iàverenin iàçisiyle yeni bir sözleàme yapma yükümü olarak anlaàÑlmasÑ gerektiÜini ve iàverenin 1 aylÑk müddet içerisinde kendisini iàe almamasÑ halinde iàçinin iàverene aynen ifa davasÑ açabileceÜini, bu dava sonucunda verilecek hükmün hem iàverenin kabul beyanÑ hem de hizmet sözleàmesi yerine geçeceÜini belirtmektedir16. Bu görüàün, hizmet sözleàmesinin kurulumunu saÜlamaya ve iàvereni yeniden sözleàme yapmaya zorlayacak en isabetli çözüm olduÜu kanaatindeyiz. Sonuçta, bu karmaàaya çözüm getirecek bir hukuki yaptÑrÑmÑn gerekliliÜi ortadadÑr. Mevcut düzenlemedeki bu eksikliÜin yasal zemin oluàturuluncaya kadar Medeni Kanun m. 2 ve güven prensibi çerçevesinde Borçlar Kanunu’nun Genel Hükümleri uyarÑnca bir tazminatla çözümlenmesinin uygun gözüktüÜü de doktrinde savunulmaktadÑr17. Bu durumda tazminat miktarÑnÑn ne kadar olacaÜÑ yönündeki boàluk YargÑtay kararlarÑnda ihbar ve kÑdem tazminatÑ tutarÑnda belirlenmesi gerekliliÜi ortaya konmak suretiyle doldurulmaktadÑr18. KanÑmÑzca isabetliliÜi olan bu durumda kÑdem tazminatÑnÑn ödenecek tazminatÑn hesaplanmasÑnda ölçü oluàturacaÜÑnÑn kabulü gerekmektedir. Aksi halde, Yasada açÑkça belirtilen kÑdem tazminatÑna hak kazanma àartlarÑna aykÑrÑ bir sonuç ortaya çÑkacaktÑr. Þnceleme konusu kararÑmÑzda da belirtildiÜi üzere YargÑtay birçok kararÑnda ortada ià sözleàmesinin feshinden bahsedilemeyeceÜinden iàe iade taleplerinin reddi yönünde belirlemelerde bulunmaktadÑr19. Ancak ortada bir hizmet sözleàmesi olduÜu ve iàçinin yöneticiliÜi süresince hizmet iliàkisinin askÑda kaldÑÜÑ görüàünün yasal mevzuat olarak oluàturuluncaya kadar uygulanmasÑnÑn gerekliliÜinin kabulü halinde bu durum öncelikle, YargÑtay’Ñn mevcut iàçinin sendika yöneticisi seçilmesi durumunda iàten ayrÑlmasÑ halinde ià sözleàmesinin sona ermià olacaÜÑna yönelik yerleàik içtihatlarÑ ile çeliàecek20 ve EYLÜL ’11 SK’nÑn 29. maddesinde belirtildiÜi üzere iàçinin iàten ayrÑlma olgusunun feshi kastetmediÜi bir durumda ne àekilde yorumlanacaÜÑ sorusunu ortaya çÑkaracaktÑr. AyrÑca iàçi kuruluàu yöneticiliÜi süresince çalÑàÑlan dönemde iàverenden, iàten ayrÑlan yönetici iàçinin iàini boà bÑrakmasÑnÑ beklemek sürenin uzunluÜu karàÑsÑnda hakkaniyete de aykÑrÑ bir durum ortaya koyacaktÑr. Zira 1475 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 10 Haziran 2003 tarihinde 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu (Þà.K.)’yla yürürlükten kaldÑrÑlmasÑ ile 1983 yÑlÑndan bu yana yürürlükte olan 2821 sayÑlÑ Sendikalar Kanunu ve 2822 sayÑlÑ Toplu Þà Sözleàmesi, Grev ve Lokavt Kanunu (TÞSGLK)’nda deÜiàiklikler yapÑlmasÑ gündeme gelmià ve bu baÜlamda ortaya konan taslaklarÑn birinde21 yer alan düzenleme ile iàçinin sendikadaki yöneticilik görevi nedeniyle ayrÑldÑÜÑ iàyerindeki sözleàmesinin askÑya alÑnmÑà olacaÜÑ belirtilmiàtir. Bunun gibi, iàçinin dilerse ià sözleàmesini bildirim sürelerine uymak zorunda kalmaksÑzÑn veya sözleàme süresinin bitimini beklemeksizin feshedebileceÜi ve kÑdem tazminatÑna hak kazanacaÜÑ da taslakta yer almÑàtÑr. Ancak bu düzenleme daha sonraki bir baàka taslakla deÜiàtirilmià bu anlamda tartÑàmalara çözüm getirebilecek bir metin henüz ortaya konmamÑàtÑr. 3. DeÙerlendirme Þnceleme konusu kararda, davacÑnÑn sendika yöneticiliÜine seçilmek üzere iàinden ayrÑldÑÜÑ, daha sonra görevinin sona ermesi üzerine Sendikalar Kanunu’nun 29. maddesi çerçevesinde hak düàürücü süreye uygun olarak iàe baàlatÑlma talebinde bulunduÜu ve isteÜinin reddi üzerine birinci derece mahkemesinde iàe iadesine karar verilmesini talep ettiÜi görülmektedir. Þàçi güvenceden yararlanma àartlarÑna sahip olup görevinden ayrÑldÑktan sonra üç ay içinde iàyerine baàvurmuàtur. Bu baÜlamda SK’nÑn 29. maddesine uygun hareket edildiÜi gözlemlenmektedir. Kararda asÑl sorunu iàverenin bu yükümlülüÜüne uygun hareket etmemesi durumunda karàÑlaàacaÜÑ hukuki yaptÑrÑmÑn ne olacaÜÑ ve birinci derece mahkemesinin iàe iade talebine bu çerçevede karar verip veremeyeceÜinin belirlenmesi oluàturmaktadÑr. YukarÑda ayrÑntÑlÑ olarak açÑklandÑÜÑ üze- SßCßL re 2821 sayÑlÑ YasanÑn 59/II. maddesi uyarÑnca iàe alma zorunluluÜuna uymayan iàverenin para cezasÑna çarptÑrÑlacaÜÑ belirtilmekte ancak bu cezai yaptÑrÑm dÑàÑnda Yasada hukuki bir yaptÑrÑma rastlanmamaktadÑr. Bu durum da güvencenin gerçek anlamda “teminat” saÜlama iàlevini bertaraf etmekte, YargÑtay kararlarÑ ve doktrindeki görüàler çerçevesinde çözüm getirilme çabalarÑnÑ doÜurmaktadÑr. YargÑtay kararlarÑ çeliàkili olup kararlarÑn hepsinde belirtilen ortak nokta; ià sözleàmesinin, iàçinin sendika yöneticiliÜi görevine seçilmesi suretiyle feshi halinde sona ereceÜi ve kurulmamÑà bir iliàki için de iàe iade kavramÑna baàvurulamayacaÜÑdÑr. Þlgili kararda da bu husus vurgulanmakta iàçinin feshin hukuki sonuçlarÑ ile ilgili kanuni haklarÑnÑn ve tazminat talep hakkÑnÑn mevcudiyeti belirtilmektedir. Doktrinde bir grup yazar iàçi sendikasÑ yöneticiliÜi görevi süresince sanki taraf iradeleri ile ücretsiz izin verilmià gibi ià sözleàmesinin askÑda kalacaÜÑnÑn kabulünü savunmaktadÑr. Oysa yerleàik YargÑtay içtihatlarÑ ve aÜÑrlÑklÑ kabul edildiÜi üzere iàçinin iàten ayrÑlmasÑ maddede açÑkça ifade edildiÜinden artÑk burada ià iliàkisinin devamÑndan bahsetmek mümkün olmayacak ve iàçinin aynen ifa davasÑ açmak suretiyle yargÑ kararÑnÑn iàverenin iradesi yerine geçeceÜi ve böylelikle hizmet akdinin kurulmuà olacaÜÑnÑn kabulü en uygun sonucu doÜuracaktÑr. Bu baÜlamda iàçiye iàe baàlatÑlamama nedeniyle kÑdem ve ihbar tazminatlarÑ ölçü alÑnarak hesaplanan bir tazminatÑn borçlar hukukunun genel ilkeleri çerçevesinde verilmesi maddenin teminat iàlevinin iàletilmesi bakÑmÑndan da güvence saÜlayacaktÑr. DiÜer taraftan, kararda iàçinin 5620 sayÑlÑ Yasa uyarÑnca daimi kadroya geçirme talebinde bulunduÜu ancak mahkemenin bu yönde karar beyan etmediÜi belirtilmekte, bu durumun idari yargÑda çözümlenmesi, dolayÑsÑyla görevsizlik kararÑnÑn verilmesinin gerekliliÜi vurgulanmaktadÑr. Karar taraflar arasÑnda ià iliàkisinin kurulmamÑà olduÜu yönündeki yerleàik YargÑtay ve ilgili karardaki içtihada uygundur. Zira 5521 sayÑlÑ Yasa ancak ià iliàkisine iliàkin davalarda ià mahkemelerinin yetkili olacaÜÑ belirlemesi yapmaktadÑr. 191 EYLÜL ’11 SßCßL Sonuç olarak, açÑklanan gerekçelerle inceleme konusu YargÑtay 9. Hukuk Dairesi kararÑnÑn iàçi kuruluàu yöneticiliÜi güvencesi kapsamÑnda iàe baàlatÑlmasÑ gerekirken iàe baàlatÑlmayan iàçinin iàe iade talep edemeyeceÜi, zira bu durumda ià sözleàmesinin mevcut olmamasÑ ve bir tazminat talep hakkÑnÑn söz konusu olacaÜÑ yönündeki yaklaàÑmÑ kanaatimizce doÜru olmaktadÑr. DiÜer taraftan, olmasÑ gereken hukuk bakÑmÑndan, yasadaki bu boàluÜun yapÑlacak deÜiàiklikle doldurulmasÑ gerekmektedir. BoàluÜun doldurulmasÑna yönelik önerimizi ise Þà Kanunu’nun 30 ve 31. maddelerine benzer bir tazminat yükümlülüÜünün getirilmesi oluàturmaktadÑr. DÜPNOTLAR 1 www.belgenet.com/arsiv/sozlesme/ilo.html. 2 SÜMER, Haluk Hadi: Sendika YöneticiliÜinin Güvencesi, Prof. Dr. Nuri Çelik’e ArmaÜan, Þstanbul 2001, s.1650- 1651. 3 AyrÑntÑlÑ bilgi için bkz. SUBAßI, Þbrahim: Þàçi Kuruluàu YöneticiliÜi ve Güvencesi, Prof. Dr. Turhan Esener’e ArmaÜan, Ankara 2000, s. 531-532. 4 ßAHLANAN, Fevzi: Sendikalar Hukuku, Þstanbul 1986, s.147; Aksi yönde görüà için bkz. ÇELÞK, Nuri: Þà Hukuku Dersleri, Yenilenmià 23. BasÑ, Þstanbul 2010, s. 420. 5 SUR, Melda: Þà Hukuku Toplu Þliàkiler, 4. BasÑ, Ankara 2011, s.67. 6 Sendikalar Kanunu’nun 42. maddesi uyarÑnca mal bildiriminde bulunmayÑp yöneticilik görevinden ayrÑlmak zorunda olanlar ile iàledikleri fiil dolayÑsÑyla hüküm giyen ve bu sebeple yöneticilik görevi sona erenler SK m. 29’daki güvence dÑàÑnda tutulmaktadÑrlar. 7 SUR, s. 68. 8 DEMÞR, Fevzi: Sendikalar Hukuku, Yenilenmià 5. BasÑ, Þzmir 2007, s.95. 9 ßAHLANAN, s.151. 10 NARMANLIOÝLU, Ünal: Þà Hukuku II, Toplu Þà Þliàkileri, Þzmir 2001, s. 161. 11 KUTAL, Metin: Sendika Temsilcisi ve Yöneticilerinin Hukuki Durumu, Hukuki Geliàmeler ve Sorunlar, Prof. Dr. Turhan Esener’e ArmaÜan, Ankara 2000, s. 511. AynÑ yönde görüà için bkz. SUR, s. 69. 12 ERGÞN, Berrin: “Sendika Yöneticilerinin Yeniden Þàe AlÑnmalarÑ ve KÑdem TazminatÑ HaklarÑ”, Prof. Dr. Kenan TunçomaÜ’a ArmaÜan, Þstanbul, 1997, s.187. 13 Bu konudaki YargÑtay kararlarÑnÑn geliàimi için bkz. ALPAGUT, Gülsevil: Karar Þncelemesi, Yarg. HGK. 04.02.1998, E.98/9-46, K.98/11, Çimento Þàveren Dergisi, MayÑs 1998, s.23-32. 192 14 Yarg. HGK., 04.02.1998, E.98/9-46, K.98/11, Þàveren Dergisi, Nisan 1998, s.15-18. 15 ERGÞN, s.184-185. 16 ßAHLANAN, s.152; SUBAßI, s. 546-547. 17 TUNCAY, A. Can: Toplu Þà Hukuku, 2. BasÑ, Þstanbul 2010, s. 67. 18 Yarg. HGK 4.2.1998, 9-46/11, KazancÑ Mevzuat ve Þçtihat Bilgi BankasÑ: www.kazanci.com.tr (eriàim: 15.9.2011), Aksi yönde görüà için bkz. GÜNAY, Cevdet Þlhan: Profesyonel Sendika Yöneticisinin Yeniden Þàe AlÑnmamasÑnÑn Hukuki SonuçlarÑ, TÜHÞS, AÜustos 2000, s. 8-9. 19 ßEN, Murat: Profesyonel Sendika Yöneticisinin Þàyerinden AyrÑlÑrken Þà Sözleàmesinin AskÑya AlÑnmasÑ ve SonuçlarÑ, Sicil, Mart 2008, S. 9, s. 85. 20 BAYBORA, Dilek: Türk Þà Hukuku ve Mukayeseli Hukukta Sendika YöneticiliÜi, Ankara 2001, s.128. 21 Bu çerçevede ilk çalÑàma 2004 tarihinde baàlatÑlmÑà ve bu tarihte oluàturulan her iki kanunda da ayrÑ ayrÑ deÜiàiklik öngören taslaklar akademisyenler ve uygulamacÑlarca deÜerlendirilmiàtir. Akabinde, 20.05.2008 tarihinde yedi milletvekili tarafÑndan 2821 sayÑlÑ Sendikalar Kanunu ile 2822 sayÑlÑ Toplu Þà Sözleàmesi, Grev ve Lokavt Kanununda deÜiàiklik yapÑlmasÑna dair Kanun Teklifi gerekçesi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) BaàkanlÑÜÑna sunulmuàtur. Bu teklif pek fazla deÜerlendirilmemekle birlikte bir yÑl sonra Türkiye Þàçi SendikalarÑ KonfederasyonlarÑ (Türk-Þà) tarafÑndan yeni bir taslak hazÑrlanmÑàtÑr. Bu çalÑàmanÑn hemen akabinde ise yedi akademisyen tarafÑndan yeni bir taslak metin hazÑrlanmÑàtÑr. Bu metinde ise Sendikalar Kanunu ve Toplu Þà Sözleàmesi, Grev ve Lokavt Kanunu ayrÑ ayrÑ ele alÑnmÑà ve iki ayrÑ metin oluàturulmuàtur. Son olarak, yedi akademisyence kaleme alÑnan Kanun TaslaÜÑ temel alÑnmak suretiyle ÇalÑàma ve Sosyal Güvenlik BakanlÑÜÑ tarafÑndan bürokratlardan oluàan bir Komisyon oluàturulmuà ve ILO’nun Haziran ayÑnda yapacaÜÑ toplantÑya yetiàtirilmek üzere, ILO tespit ve AB normlarÑna uygun yeni bir metin hazÑrlatÑlmÑàtÑr. HazÑrlanan Sendikalar Kanunu TaslaÜÑ Üçlü DanÑàma Kurulu’nun 10 Mart 2010 tarihli toplantÑsÑnda taraflara sunulmuàtur. AyrÑntÑlÑ bilgi için bkz. ßAHLANAN, Fevzi: 2821 sayÑlÑ Sendikalar Kanunu ile 2822 sayÑlÑ Toplu Þà Sözleàmesi, Grev ve Lokavt Kanununda DeÜiàiklik Öngören Kanun Ön TasarÑlarÑnÑn DeÜerlendirilmesi, Legal Þà Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, S.4, Ekim, KasÑm, AralÑk 2004, s. 1265-1290; TUNCAY, A. Can: Sendikalara Þliàkin Son Kanun TaslaÜÑnÑn Getirdikleri, Sicil, Mart 2011, S. 21, s. 153 vd.; YAMAKOÝLU, Efe: Toplu Þà Þliàkileri Kanun TasarÑsÑ: Sendikal Güvenceler Üzerine Bir DeÜerlendirme http://www. turkhukuksitesi.com/makale_1077.htm; EYRENCÞ, Öner: 2821 sayÑlÑ Sendikalar Kanunu ve DiÜer BazÑ DeÜiàiklik Öngören Kanun TasarÑsÑ TaslaÜÑ Hükümlerinin Genel DeÜerlendirmesi, Þà Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukukuna Þliàkin Sorunlar ve Çözüm Önerileri, 2004 YÑlÑ toplantÑsÑ Þstanbul Barosu YayÑnÑ, Þstanbul 2004, s. 199-217; CENTEL, Tankut: Yeni Sendikalar Kanunu TaslaÜÑ, Mercek, Ocak 2006, s.17 vd.; DERELÞ, Toker: UluslararasÑ ÇalÑàma NormlarÑ, Sendika Özgürlükleri ve Türkiye: ILO Eleàtirileri AçÑsÑndan Yeni Yasa TaslaÜÑnÑn DeÜerlendirilmesi; AB-Türkiye Endüstri Þliàkileri, Þstanbul 2004, s. 20-32; UluslararasÑ ÇalÑàma Örgütü (ILO) Perspektifiyle Türkiye’de Sendika Özgürlükleri EYLÜL ’11 Sendikalara Þliàkin Son Kanun TaslaÜÑnÑn Getirdikleri, Sicil, Mart 2011, S. 21, s. 153 vd. ve Yeni Yasa TaslaklarÑnÑn DeÜerlendirilmesi, Sicil, Haziran 2007, s. 87 vd. • YAMAKOÝLU, Efe: Toplu Þà Þliàkileri Kanun TasarÑsÑ: Sendikal Güvenceler Üzerine Bir DeÜerlendirme http://www. turkhukuksitesi.com/makale_1077.htm • KazancÑ Mevzuat ve Þçtihat Bilgi BankasÑ: www.kazanci. com.tr. • www.belgenet.com/arsiv/sozlesme/ilo.html. KAYNAKLAR • ALPAGUT, Gülsevil: Karar Þncelemesi, Yarg. HGK. 04.02.1998, E.98/9-46, K.98/11, Çimento Þàveren Dergisi, MayÑs 1998, s.23 vd. • BAYBORA, Dilek: Türk Þà Hukuku ve Mukayeseli Hukukta Sendika YöneticiliÜi, Ankara 2001. • CENTEL, Tankut: Yeni Sendikalar Kanunu TaslaÜÑ, Mercek, Ocak 2006, s.17 vd. • ÇELÞK, Nuri: Þà Hukuku Dersleri, Yenilenmià 23. BasÑ, Þstanbul 2010. • DEMÞR, Fevzi: Sendikalar Hukuku, Yenilenmià 5. BasÑ, Þzmir 2007. • DERELÞ, Toker: UluslararasÑ ÇalÑàma NormlarÑ, Sendika Özgürlükleri ve Türkiye: ILO Eleàtirileri AçÑsÑndan Yeni Yasa TaslaÜÑnÑn DeÜerlendirilmesi; AB- Türkiye Endüstri Þliàkileri, Þstanbul 2004, s. 20-32. UluslararasÑ ÇalÑàma Örgütü (ILO) Perspektifiyle Türkiye’de Sendika Özgürlükleri ve Yeni Yasa TaslaklarÑnÑn DeÜerlendirilmesi, Sicil, Haziran 2007, s. 87 vd. • ERGÞN, Berin: Sendika Yöneticilerinin Yeniden Þàe AlÑnmalarÑ ve KÑdem TazminatÑ HaklarÑ, Prof. Dr. Kenan TunçomaÜ’a ArmaÜan, Þstanbul 1997, s. 185 vd. • EYRENCÞ, Öner: 2821 sayÑlÑ Sendikalar Kanunu ve DiÜer BazÑ DeÜiàiklik Öngören Kanun TasarÑsÑ TaslaÜÑ Hükümlerinin Genel DeÜerlendirmesi, Þà Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukukuna Þliàkin Sorunlar ve Çözüm Önerileri, 2004 YÑlÑ toplantÑsÑ Þstanbul Barosu YayÑnÑ, Þstanbul 2004, s. 199-217. • GÜNAY, Cevdet Þlhan: Profesyonel Sendika Yöneticisinin Yeniden Þàe AlÑnmamasÑnÑn Hukuki SonuçlarÑ, TÜHÞS, AÜustos 2000, s. 8-9. • KUTAL, Metin: Sendika Temsilcisi ve Yöneticilerinin Hukuki Durumu, Hukuki Geliàmeler ve Sorunlar, Prof. Dr. Turhan Esener’e ArmaÜan, Ankara 2000, s. 511 vd. • NARMANLIOÝLU, Ünal: Þà Hukuku II, Toplu Þà Þliàkileri, Þzmir 2001. • SUBAßI, Þbrahim: Þàçi Kuruluàu YöneticiliÜi ve Güvencesi, Prof. Dr. Turhan Esener’e ArmaÜan, Ankara 2000, s. 525 vd. • SUR, Melda: Þà Hukuku Toplu Þliàkiler, 4. BasÑ, Ankara 2011. • SÜMER, Haluk Hadi: Sendika YöneticiliÜinin Güvencesi, Prof. Dr. Nuri Çelik’e ArmaÜan, Þstanbul 2001, s.1650 vd. • ßAHLANAN, Fevzi: Sendikalar Hukuku, Þstanbul 1986. 2821 sayÑlÑ Sendikalar Kanunu ile 2822 sayÑlÑ Toplu Þà Sözleàmesi, Grev ve Lokavt Kanununda DeÜiàiklik Öngören Kanun Ön TasarÑlarÑnÑn DeÜerlendirilmesi, Legal Þà Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, S.4, Ekim, KasÑm, AralÑk 2004, s. 1265-1290. • ßEN, Murat: Profesyonel Sendika Yöneticisinin Þàyerinden AyrÑlÑrken Þà Sözleàmesinin AskÑya AlÑnmasÑ ve SonuçlarÑ, Sicil, Mart 2008, S. 9, s. 85 vd. • TUNCAY, A. Can: Toplu Þà Hukuku, 2. BasÑ, Þstanbul 2010. SßCßL 193 YEN Ï YAYINLAR YargÑtay 21. Hukuk Dairesi Üyesi Mesut BalcÑ tarafÑndan hazÑrlanan “¾À Kazas» veya Meslek Hastal»¼»ndan Do¼an Maddi ve Manevi Tazminat Davalar» Uygulamas»” adlÑ eserin geniàletilmià 2. baskÑsÑ Mart 2011 tarihinde yayÑmlanmÑàtÑr. Þà kazalarÑ ve meslek hastalÑklarÑna iliàkin davalarÑn görüldüÜü YargÑtay 21. Hukuk Dairesi’nin üyesi Mesut BalcÑ, bu konudaki tazminat davalarÑnÑn uygulamada bilirkiài raporlarÑndaki takdire ve varsayÑma dayalÑ hesaplamalar ile çözüme ulaàtÑrÑldÑÜÑnÑ ve bu davalarda, taraflarÑn iddia ve savunma hatalarÑ nedeniyle hak kayÑplarÑna uÜradÑÜÑnÑ belirtmektedir. Eserin oluàturulmasÑnda, adaletin hukuk düzeni içinde doÜru veya doÜruya yakÑn bir biçimde gerçekleàmesi için ià kazasÑ ve meslek hastalÑklarÑndan doÜan davalarÑn hukuki dayanaklarÑ ve pratikte nasÑl çözümlendiÜi anlatÑlarak katkÑ saÜlanmasÑ amaçlanmÑàtÑr. Þlk baskÑ geliàtirilerek, 6098 sayÑlÑ yeni Türk Borçlar YasasÑ’nÑn, 6100 sayÑlÑ yeni Hukuk Muhakemeleri YasasÑ’nÑn ve 6102 sayÑlÑ yeni Türk Ticaret YasasÑ’nÑn uygulanacaÜÑ dönem ile ilgili muhtemel uygulamalar yansÑtÑlmaya çalÑàÑlmÑàtÑr. Eserin ià kazasÑ veya meslek hastalÑÜÑndan doÜan maddi tazminat davalarÑna iliàkin ilk bölümünde; yetkili ve görevli mahkeme, davada önsorunlar, maddi tazminat davalarÑ, ceza yargÑlamasÑnda tazminat yaptÑrÑmÑ hükümleri, uzlaàma ve hukuki sonuçlarÑ ve Ceza Muhakemesi YasasÑ’nÑn uzlaàma ile ilgili hükümlerine yer verilmektedir. Þà kazasÑ veya meslek hastalÑÜÑndan doÜan manevi tazminat davalarÑna iliàkin ikinci bölümde ise; sigortalÑnÑn iàgöremezlik nedeniyle manevi tazminat davasÑ ile sigortalÑnÑn ölümü veya aÜÑr iàgöremezliÜi halinde yakÑnlarÑnÑn manevi tazminat davasÑ ile ilgili hükümler ele alÑnmaktadÑr. Av. Ergun Þnce ve Dr. M. Ruhi GökmoÜol tarafÑndan hazÑrlanan “¾À Sa¼l»¼» ve ¾À Güvenli¼inin Hukuksal ve Örgütsel Boyutlar»” adlÑ eser 2011 yÑlÑnda yayÑmlanmÑàtÑr. Eserde Türkiye’de çÑkan yasa ve yönetmeliklerin ià saÜlÑÜÑ ve ià güvenliÜi konusunda çok yeterli olduÜu, ancak gerek denetlemelerin yetersizliÜinin gerekse de iàverenler, iàveren vekilleri ve iàçilerin, ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜiyle ilgili ne yapmalarÑ gerektiÜi konusunda bilgilendirilmelerinin eksikliÜinin söz konusu yasa ve yönetmeliklerden gereÜi gibi yararlanÑlamamasÑna yol açtÑÜÑ belirtilmiàtir. Bu nedenle eserde, ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜinin hukuksal boyutunun yanÑ sÑra, iàçi ve iàverenlerin yasal çerçevede yapmasÑ gerekenlerle ilgili bilgilere yer verilmiàtir. Belirtilen sorunlarÑn azaltÑlmasÑna yardÑmcÑ olmayÑ amaçlayan, yasa ve yönetmelik hükümlerinin incelendiÜi rehber niteliÜindeki bu eserde ilk olarak bireysel ià hukukundaki bazÑ temel kavramlarla ià saÜlÑÜÑ ve ià güvenliÜinin çerçeve kurallarÑna yer verilmiàtir. Sonraki bölümlerde sÑrasÑyla; saÜlÑk ve güvenlikle ilgili kiài ve kurumlar, iàletmelerde ià saÜlÑÜÑ ve güvenliÜi yönetiminin örgütsel boyutu, iàyerleri ve iàletmelerde alÑnmasÑ gereken önlemler, ià saÜlÑÜÑ ve ià güvenliÜi eÜitimi, denetim ve yaptÑrÑmlar, ià kazalarÑ ve meslek hastalÑklarÑ, iàverenin sorumluluÜu ve tazminat davalarÑ ele alÑnmÑàtÑr. Her ayrÑm sonuna güncel YargÑtay KararlarÑ konmuà ve konuyla ilgili önemli kaynaklar belirtilmiàtir. EYLÜL ’11 SßCßL AraÛ. Gör. AyÛe KÖME AKPULAT Üstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Türk Sosyal Güvenlik Hukukunda Üyiniyetin KorunmasÍ GÜRÜÚ Þyiniyet kavramÑ Türk Sosyal Güvenlik Hukuku’nu düzenleyen mevzuat hükümleri içerisinde açÑk olarak tanÑmlanmÑà deÜildir. Esas olarak özel hukuk alanÑnda söz konusu olan iyiniyet kavramÑ, kamu hukukuna giren sosyal sigortalar hukukunda, doktrin görüàlerinde ve yargÑ kararlarÑnda kendisine yer bulmaktadÑr. Bu anlamda çalÑàma bakÑmÑndan Türk Sosyal Güvenlik Hukuku’nda iyiniyetin korunduÜu hallerin var olup olmadÑÜÑ ve eÜer iyiniyetin korunmasÑnÑn uygulama alanÑna giren bir durum var ise bu korumanÑn ne àekilde saÜlandÑÜÑ konusu önem taàÑmaktadÑr. Oldukça karmaàÑk olan ve sürekli bir deÜiàim içinde bulunan sosyal güvenlik mevzuatÑnda, sigortalÑlarÑn sigortalÑlÑk durumu, sigorta yardÑmlarÑna hak kazanma nitelikleri Sosyal Güvenlik Kurumu’nun uygulamalarÑ ile àekil- lenmektedir. Kurumun bu uygulamalarÑnda zaman zaman yanlÑàlÑklar ve eksiklikler ortaya çÑkmakta ve ilgililer bu hatalar sonucu, hak sahibi olduklarÑ düàüncesi ile elde ettikleri kazanÑmlarÑ kaybetmektedirler. Þàte bu anlamda iyiniyet ve dürüstlük kuralÑnÑn uygulanmasÑ son derece etkili ve gerekli olmaktadÑr. Dürüstlük kuralÑ ve hakkÑn kötüye kullanÑlmasÑ yasaÜÑnÑn etkileri bir baàka çalÑàmanÑn konusu olduÜu için, bu kurallarÑn yansÑmalarÑ bakÑmÑndan genià açÑklamalara bu çalÑàmada yer verilmemiàtir ÇalÑàmanÑn ilk bölümünde iyiniyetin korunmasÑ ilkesinin sosyal güvenlik hukukundaki anlamÑ üzerinde durulmuà ve mevzuat içinde açÑkça ve özel olarak yer verilmeyen iyiniyet kavramÑnÑn hangi araçlarla uygulama alanÑnda kendisine yer bulduÜu incelenmiàtir. Þkinci ve son bölümde ise iyiniyetin korunduÜu durumlar deÜerlendirilerek konuya iliàkin yargÑ kararlarÑ incelenmiàtir. 195 EYLÜL ’11 SßCßL I. SOSYAL GÜVENLÜK HUKUKUNDA ÜYÜNÜYET ÜLKESÜ VE GÖRÜNÜMÜ A. GENEL OLARAK 1. Sosyal Güvenlik Hukukunda ¾yiniyet ¾lkesinin Anlam» Þyiniyet, günlük dilde kiàinin iç dünyasÑna ait bir kavram olmak özelliÜini taàÑmakla birlikte, “herhangi bir kimse veya konuda hiçbir kötü düàünce beslememe, hüsnüniyet”1 olarak tanÑmlanÑrken; Türk Medeni Kanunu2, iyiniyet kenar baàlÑklÑ 3. maddesinde iyiniyete dair herhangi bir tanÑmlama yapmamÑàtÑr. Hiç kuàkusuz, maddede düzenlenen iyiniyet kavramÑ da kiàinin iç dünyasÑna iliàkin bir bilgisizlik yahut bir inanca isabet eder3. Bu açÑdan iyiniyet, bütünüyle olmasa da4, subjektif bir özellik taàÑr. Bir hukuki sonucun doÜmasÑ için belirli àartlarÑn gerçekleàmesi gerekiyorsa, bu àartlardan birinin ya da bir kaçÑnÑn eksikliÜi o sonucun hukuk düzeni içinde var olmasÑna engel olur. Bununla birlikte, bu eksikliÜin bilinmemesi ya da bilinmesinin gerekmemesi de hukuki sonucun doÜmasÑna engel olan eksikliÜi ortadan kaldÑrmaz. AnÑlan bu genel kuralÑn yanÑnda, günlük hayatÑn ve ià yaàamÑnÑn güvenliÜinin ve devamlÑlÑÜÑnÑn saÜlanmasÑ5, kamu yararÑnÑn gözetilmesi6, kiàinin yarattÑÜÑ bir görünüàün sonuçlarÑna katlanmasÑ gerekliliÜi7 gibi ihtiyaç ve düàüncelerle iyiniyete belirli hukuki sonuçlarÑn baÜlanmasÑ zorunluluÜu doÜmuàtur. Önemle belirtelim ki, yalnÑzca iyiniyetli olmak hukuki eksiklik ve sakatlÑklarÑn sonuçlarÑna karàÑ korunmak için yeterli deÜildir. Bunun yanÑnda ayrÑca bu korunmanÑn kanunda öngörülmüà olmasÑ ve kiàinin belirli bir zamanda iyiniyetli olmasÑ gerekir8. Þàte bu àartlarÑn varlÑÜÑ halinde iyiniyet, “bir hakkÑn kazanÑlmasÑ için gerekli àartlarÑn bulunmamasÑna veya hakkÑn geçiàini engelleyen hallerin bulunmasÑna karàÑn, o hakkÑn geçerli surette kazanÑlmasÑnÑ”9 saÜlama iàlevini görmektedir. Bu iàlev iyiniyetin saÜladÑÜÑ tam korumaya iliàkin bir iàlevdir. Þyiniyet kimi zaman da, hukuki sakatlÑÜa baÜlÑ sonuçlarÑ ortadan kaldÑrmamakta ancak bu sonuçlarÑ hafif196 letmektedir. Bu durum sorumluluÜun azatÑlmasÑ, zararÑn tazminini isteme hakkÑ elde edilmesi gibi sonuçlarÑ ortaya çÑkarmaktadÑr10. YukarÑda kÑsaca özelliklerine ve iàlevine yer verilen iyiniyet kavramÑ, haklarÑn kazanÑlmasÑ ve buna baÜlÑ sonuçlarÑn meydana gelmesinde etkili olan temel ve genel bir ilke halinde kaleme alÑndÑÜÑ MK. m. 3 dÑàÑnda, Medeni Kanun’un diÜer bazÑ hükümlerinde, Borçlar Kanunu’nda11, Türk Ticaret Kanunu’nda12 ve Þcra Þflas Kanunu’nda13 yer alan çeàitli hükümlerde de düzenlenmiàtir. Bu hükümlerin düzenlediÜi iyiniyet kavramÑ ve bunun etkisi, düzenlendiÜi hukuki iliàkiyle sÑnÑrlÑ bir àekilde karàÑmÑza çÑkmaktadÑr14. Esasen MK. m. 3 hükmünün öngördüÜü sistem de budur. Buradan yola çÑkarak söyleyebiliriz ki, kanun koyucu iyiniyetin her zaman ve her koàulda korunmasÑna yönelik bir amaç içinde deÜildir. Tam tersine iyiniyet özel ve istisnai durumlarda karàÑmÑza çÑkan bir kavramdÑr. ÇalÑàmamÑz bakÑmÑndan önem taàÑyan hususlardan birisi de özel ve istisnai durumlara özgü olarak karàÑmÑza çÑkan iyiniyet kavramÑnÑn, sosyal güvenlik hukuku bakÑmÑndan taàÑdÑÜÑ anlam ve sahip olduÜu görünümdür. Kamu otoritelerinin sosyal güvenlik sisteminin oluàmasÑ ve geliàmesinde etkin rol oynamasÑ, sosyal güvenlik sistemini iàleten kurumun bir kamu tüzel kiàisi sÑfatÑ taàÑmasÑ, sigortalÑlÑk iliàkisinin yasa gereÜi kendiliÜinden taraf iradelerine baÜlÑ olmaksÑzÑn meydana gelmesi, sigortalÑ ile kurum arasÑnda bir eàitlikten çok, astlÑk - üstlük iliàkisinin varlÑÜÑ; sosyal güvenlik hukukunun, kamu hukukuna dâhil bir hukuk dalÑ olarak geliàmesini sonuçlamÑàtÑr15. Bununla birlikte, sosyal güvenlik hukukunun bir sözleàme iliàkisi kurmasÑ, karàÑlÑklÑlÑk esasÑna dayanmasÑ medeni hukuk ve borçlar hukukuna ait ilke ve kurallarÑn sosyal sigorta hukukunda da sÑklÑkla uygulanmasÑna olanak tanÑr16. Özellikle iyiniyet kurallarÑ ve hakkÑn kötüye kullanÑlmasÑ yasaÜÑ, sosyal güvenlik hukuku kapsamÑnda, doktrin görüàlerinde17 ve yargÑ kararlarÑnda18 sÑklÑkla kendisine yer bulmaktadÑr. Þyiniyet kavramÑnÑn tanÑmlandÑÜÑ bir hukuki düzenlemeye Sosyal Sigortalar ve Genel SaÜlÑk EYLÜL ’11 SigortasÑ Kanunu’nda19 da yer verilmià deÜildir. Hiç kuàkusuz, yukarÑda iyiniyetin tanÑmÑ, kapsam ve özelliklerine iliàkin verilen bilgiler iyiniyetin sosyal güvenlik hukukundaki anlamÑ bakÑmÑndan da söylenebilir. KanÑmca sosyal güvenlik hukukunda iyiniyetin korunmasÑ; Sosyal Güvenlik Kurumu’nun20 kendi iàlemleri ile oluàturduÜu görünüàün sonuçlarÑna katlanmasÑ, kamu kurumunun iàlemlerine duyulan güven ilkesinin zedelenmemesi ve dolayÑsÑyla kamu yararÑnÑn gözetilmesi gibi amaçlara hizmet eder. ÇalÑàmamÑz sÑrasÑnda görülmüàtür ki, sosyal güvenlik hukuku anlamÑnda kimi zaman, objektif iyiniyet olarak da adlandÑrÑlan dürüstlük kuralÑ ile iyiniyet kavramÑ iç içe geçmià, bunlar birbirinin yerine kullanÑlmÑà ve incelenmià; bazen de, uyuàmazlÑk konusunda açÑk ve kesin nitelikte bir hukuki düzenleme olmamasÑna raÜmen yargÑ kararlarÑnda iyiniyeti koruyan sonuçlara ulaàÑlmÑàtÑr21. Bu nedenle aàaÜÑda öncelikle sosyal güvenlik hukuku alanÑnda dürüstlük kuralÑ ve iyiniyet arasÑndaki iliàki incelenecek, ardÑndan iyiniyet kurallarÑnÑn yorum ve kÑyas yolu ile geniàletilip geniàletilemeyeceÜi sorusu üzerinde durulacaktÑr. 2. Dürüstlük Kural» ile Aras»ndaki ¾liÀki Çerçevesinde Sosyal Güvenlik Hukukunda ¾yiniyet ¾lkesinin Görünümü Medeni Kanun’un 2. maddesinde haklarÑn kullanÑlmasÑnda ve borçlarÑn yerine getirilmesinde dürüstlük kuralÑna uygun davranÑlmasÑ gerektiÜi belirtilmià, ardÑndan da bir hakkÑn açÑkça kötüye kullanÑlmasÑnÑ hukuk düzeninin korumayacaÜÑ ifade edilmiàtir. Hukuk düzeninin; haklarÑn kapsamÑnÑ, kullanÑm àeklini ve àartlarÑnÑ, ilgili hak bakÑmÑndan özel olarak düzenlemià olmasÑna raÜmen, bu haklar bakÑmÑndan gerçekleàecek hayat olaylarÑnÑn tümünün önceden öngörülmesinin imkânsÑz olmasÑ, haklarÑn kullanÑlmasÑ bakÑmÑndan genel bir kural koyulmasÑ zorunluluÜunu doÜurmuàtur22. Bu anlamda dürüstlük kuralÑ kendisine kanunla gönderme yapÑlmÑà genel bir kuraldÑr23. Dürüstlük kuralÑ kiàilerin, haklarÑnÑ kullanÑrken ve borçlarÑnÑ yerine getirirken hatta daha SßCßL genel bir ifadeyle taraf olduklarÑ hukuki iliàkilerinde; dürüst, namuslu, ahlâklÑ, diÜer kiàilerde yarattÑÜÑ güvenle tutarlÑ àekilde davranan, makûl ve yaptÑÜÑ eylemin sonuçlarÑnÑ bilen orta zekâlÑ bir kimsenin, benzer olaylardaki davranÑàÑ gibi davranmalarÑnÑ amaçlamaktadÑr24. Buna göre dürüstlük kuralÑna uygun bu davranÑàÑn belirlenmesinde, toplumda geçerli olan genel ahlâk kurallarÑ, davranÑàÑn konusunu oluàturduklarÑ hukuki iliàkilerin anlam ve amaçlarÑ, dönemin âdet ve uygulamalarÑ dikkate alÑnacaktÑr25. Böylece dürüstlük kuralÑ, kiàilerin yukarÑda sayÑlan nitelikteki davranÑàlarÑ sonucu meydana gelen ve toplum ihtiyaçlarÑ ile ià hayatÑnÑn gereklerine cevap veren, herkesçe benimsenen kurallarÑn bütünü olmak özelliÜine sahiptir26. Bu anlamda dürüstlük kuralÑ, MK. m.3’te düzenlenen iyiniyet kuralÑndan farklÑdÑr. Esasen zaman zaman her iki kavram için de “iyiniyet” ifadesinin kullanÑldÑÜÑnÑ görmek mümkündür. Ancak bu durum, Eski Medeni Kanun’da hem dürüstlük kuralÑna iliàkin 2. maddenin hem de iyiniyete iliàkin 3. maddenin “hüsnüniyet” ifadesine sahip olmasÑndan kaynaklanmaktadÑr. Bu nedenle iki madde arasÑndaki farkÑ belirtmek için 2. maddedeki hüsnüniyete “objektif hüsnüniyet”; 3. maddedeki hüsnüniyete de “subjektif hüsnüniyet” denilmiàtir. Bu çerçevede, bu adlandÑrma sÑrasÑnda da objektif hüsnüniyet, hukuki iàlemlerde dürüst davranmayÑ; subjektif hüsnüniyet bir hukuki etkinin meydana gelmesinde buna ait bir engeli bilmemeyi ve bilebilecek durumda olmamayÑ ifade etmektedir27. Ancak bu ortak isimlendirme zaman zaman sosyal güvenlik hukuku alanÑnda verilen yargÑ kararlarÑnda, dürüstlük kuralÑ ile iyiniyet kavramÑnÑn birbiri yerine kullanÑlmasÑna yol açmÑàtÑr28. YukarÑda yer verildiÜi gibi29 iyiniyet ancak kanunun iyiniyete bir sonuç baÜladÑÜÑ durumlarda uygulama alanÑ bulacak olan özel ve istisnai bir kuralken, dürüstlük kuralÑ her türlü hukuki iliàkiye doÜrudan uygulanabilen bir genel kural niteliÜindedir. Yine iyiniyet, kiàinin iç dünyasÑna iliàkin bir kavram olduÜu için, kiàinin subjektif durumunun deÜerlendirilmesini gerekli kÑlar30. Buna karàÑlÑk dürüstlük kuralÑ belirli bir davranÑàÑ gerektiren ve kiàinin dÑàÑn197 EYLÜL ’11 SßCßL da oluàmuà çeàitli kurallar bütününü kapsadÑÜÑndan yapÑlacak deÜerlendirme objektif bir deÜerlendirme olacaktÑr31. Öte yandan bir kimse, hukuka aykÑrÑ hareket etme bilinci taàÑmasa bile yani iyiniyetli olsa bile; dürüstlük kuralÑnÑn bir görünümü olarak hakkÑn kötüye kullanÑlmamasÑ ilkesine aykÑrÑ davranÑyor olabilir. Ya da bütünüyle dürüstlük kuralÑna uygun hareket etse bile o hakkÑn kazanÑlmasÑ bakÑmÑndan kötüniyetli kabul edilebilir32. Gerçekten iyiniyet hukuki sonucun doÜmasÑ için aranan koàullardan birinin eksikliÜi halinde var olmasÑ gereken, bir baàka deyiàle adeta koàullarÑn bir parçasÑyken, dürüstlük kuralÑ kiàinin ona uygun davranmasÑnÑ gerektiren genel bir ilke niteliÜindedir. Bu nedenle kimi zaman hukuki iliàkinin diÜer àartlarÑnÑn bir parçasÑ olan iyiniyetin eksikliÜine raÜmen, dürüstlük kuralÑna uygun davranÑldÑÜÑnÑn kabul edilmesi mümkün olabilir. leri uzun süre tahsil edip kullanan Kurumun sigortalÑlÑÜÑ iptal edip edimleri geri istemesini içeren bu davranÑàÑnÑn dürüstlük kuralÑna uygun olmadÑÜÑnÑ ifade etmiàtir. Yerel mahkeme talebi kabul etse de YargÑtay yerel mahkeme ile aynÑ görüàü paylaàmamÑà, ortak müdür ile àirket arasÑnda hizmet sözleàmesinin deÜil vekâlet sözleàmesinin bulunduÜunu ve ödenen primlerin ancak sebepsiz zenginleàme hükümlerine göre iade edilebileceÜini belirterek, ilgililerin yapÑlan saÜlÑk harcamalarÑ nedeniyle Kuruma borçlu olduklarÑna hükmetmiàtir34. YargÑtay konuyla ilgili olarak vermià olduÜu bir diÜer kararÑnda ise, “kanunu bilmemek mazeret sayÑlmaz.” kuralÑnÑ sosyal güvenlik hukukunda uygulamamÑàtÑr. Yüksek Mahkeme, Kurumun, (BaÜ-Kur Kanunu’nun 24. ve 25. maddelerine göre sigortalÑ sayÑlamayacaÜÑ açÑk olmasÑna raÜmen) sigortalÑ olarak tescil ettiÜi kiàinin yaàlÑlÑk aylÑÜÑ talebinde bulunduÜu za- Üyiniyetin korunmasÍ bakÍmÍndan yorumu yapÍlan kanun hükmünün lafzÍnda ve/veya amacÍnda bu korumayÍ saÙlamanÍn yer alÍp almadÍÙÍna bakmak gerekir. Doktrinde, sosyal güvenlik hukuku bakÑmÑndan sigortalÑnÑn iyiniyetli olmamasÑnÑn, onun dürüstlük kuralÑndan da yararlandÑrÑlmamasÑ sonucunu doÜuracaÜÑ belirtilmiàtir. ÖrneÜin, hiç çalÑàmadÑÜÑ halde kendisini Kuruma tescil ettiren ya da çalÑàma iliàkisi bitmesine raÜmen bunu bilerek düzenli olarak primlerini ödemeye devam eden kimsenin sigortalÑlÑÜÑ iptal edilebilir33. Konuya iliàkin olarak bir YargÑtay kararÑnda, bir àirketin kurucu ortaÜÑ ve müdürü olan kiài için àirket tüzel kiàiliÜi, SSK’ya prim ödemià ve bu sürede ortak müdür saÜlÑk yardÑmlarÑndan da yararlanmÑàtÑr. Daha sonra Kurum, çalÑàma iliàkisinin vekâlet sözleàmesine dayandÑÜÑnÑ belirleyip, ortak müdürün sigortalÑlÑÜÑnÑ iptal ederek hastalÑk sigortasÑndan sunmuà olduÜu edimlerin bedelini istemiàtir. ßirket tüzel kiàisi ve ortak müdür de bir baàka dava ile yanlÑà ve yersiz olarak ödenmià olan primlerinin iadesini isteyerek, ödedikleri prim198 man sigortalÑlÑÜÑnÑ iptal ederek yaàlÑlÑk aylÑlÑÜÑ baÜlamamasÑ nedeniyle açÑlmÑà olan davada; Kurumun yÑllarca kiàiden primleri tahsil edip nemalarÑndan yararlanmasÑndan, kendi tescil iàlemine dayanarak kiàide oluàturduÜu güvenden bahsederek, ilgilinin sigortalÑ sayÑlmasÑ ve kendisine yaàlÑlÑk aylÑÜÑ baÜlanmasÑ gerektiÜine hükmetmiàtir35. YargÑtay burada Kurumun dürüst davranmadÑÜÑnÑ ve hakkÑnÑ kötüye kullandÑÜÑnÑ ifade etmià, sigortalÑnÑn yasaya aykÑrÑ olan bu tescil iàlemini açÑkça bilecek konumda olmadÑÜÑ sonucuna ulaàmÑàtÑr. YukarÑdaki örnek bakÑmÑndan eÜer kanun hükmünü bilmemenin mazeret sayÑlmadÑÜÑ kabul edilse idi, ilgiliden, kanuna göre kendisinin sigortalÑ olmayacaÜÑnÑ bilmesi ve dolayÑsÑyla kendisini Kuruma tescil ettirmemesi ya da yapÑlan tescil iàlemine itiraz etmesi beklenecekti. Buna raÜmen tescil edilip primlerini ödese bile bu durumun tespiti ile birlikte ilgilinin sigorta EYLÜL ’11 iliàkisinin sona ermesi gerekecekti. Oysa oldukça karmaàÑk olan sosyal güvenlik mevzuatÑnda, bireylerden bu mevzuatÑ bilmelerini beklemek isabetli olmayacaktÑr. Bununla birlikte kanuna aykÑrÑ tescil iàlemini bilebilecek durumda olan ve buna raÜmen bu duruma göz yuman kimsenin de kötü niyetli sayÑlacaÜÑ àüphesizdir36. B. ÜYÜNÜYETÜN KORUNDUØU DURUMLARIN YORUM VEYA KIYAS YOLU ÜLE GENÜÚLETÜLMESÜ MESELESÜ Sosyal Sigortalar ve Genel SaÜlÑk SigortasÑ Kanunu’nda, iyiniyet kavramÑnÑn tanÑmlandÑÜÑ, açÑkça yer verildiÜi bir hukuki düzenlemenin bulunmamasÑ ancak bu kavramÑn doktrin görüàlerinde ve yargÑ kararlarÑnda kendisine yer bulmasÑ nedeniyle, iyiniyetin korunduÜu durumlarÑn yorum ya da kÑyas yolu ile geniàletilip geniàletilemeyeceÜi sorusu üzerinde durmak gerekir. Öncelikle iyiniyetin korunduÜu durumlarÑn çerçevesinin belirlenmesinde yorum yoluna baàvurmak için o konuya iliàkin olarak düzenlenmià bir kanun hükmünün bulunmasÑ gerekir. Zira yorum, bir kanun hükmünün gerçek anlamÑnÑn ve hukuki kapsamÑnÑn ne olduÜunun araàtÑrÑlÑp tespit edilmesidir37. Böylece iyiniyetin korunmasÑ bakÑmÑndan da yorumu yapÑlan kanun hükmünün lafzÑnda ve/veya amacÑnda bu korumayÑ saÜlamanÑn yer alÑp almadÑÜÑna bakmak gerekir38. EÜer korumayÑ saÜlama amacÑnÑn varlÑÜÑ sonucuna ulaàÑlÑrsa hukuki iliàki bakÑmÑndan iyiniyetin korunmasÑ gerekecektir. Bu noktada çalÑàmamÑz bakÑmÑndan deÜerlendirilmesi gereken hüküm; 5510 sayÑlÑ Kanun’un Kurumca ilgililere fazla ve yersiz yapÑldÑÜÑ tespit edilen ödemeler bakÑmÑndan bu ödemelerin, ilgililerin kasÑtlÑ, kusurlu davranÑàlarÑndan doÜmasÑ ve Kurumun hatalÑ iàlemlerinden kaynaklanmasÑ ihtimallerinde iade yükümlülüÜünün kapsamÑnÑ ve süresini düzenleyen “Yersiz ödemelerin geri alÑnmasÑ” kenar baàlÑklÑ 96. maddesidir. Maddede, ilgililerin kasÑtlÑ ve kusurlu davranÑàlarÑndan bahsedilmià (m.96/I a bendi), bu maddeye dayanÑlarak çÑkarÑlan yö- SßCßL netmelikte de39 bu kasÑt ve kusura örnek olarak; sahte bilgi ve belgelerle saÜlÑk hizmetleri ve diÜer haklardan yararlanÑlmasÑ, yardÑmlarÑn, gelir ve aylÑklarÑn kesilmesi gerektiÜi halde kesilmeye yol açacak durumun gizlenmesi belirtilmiàtir (m.5). 96. maddenin devamÑnda, Kurumun hatalÑ iàlemlerine yer verilmià (m. 96/I b bendi) ve yine yönetmelikte, Kurum çalÑàanlarÑnÑn kasÑtlÑ, kusurlu davranÑàÑ, ihmali, dikkatsizlik ve bilgisizliÜi Kurumun hatalÑ iàlemlerine örnek olarak sayÑlmÑàtÑr (m.6). Bu hüküm bakÑmÑndan doktrinde, hükmün yorumlanmasÑ yoluyla, Kurumun hatalÑ iàlemi sonucu sigorta yardÑmlarÑnÑ iyiniyetli bir àekilde alan ilgililerden bunlarÑ geri almanÑn isabetli olmayacaÜÑ ifade edilmiàtir40. KanÑmca da tÑpkÑ sigortalÑnÑn (veya hak sahiplerinin) kasÑtlÑ ve kusurlu davranÑàÑ halinde yapÑlan yardÑm ve ödemelerin geri alÑnmasÑ ihtimalini düzenleyen (a) bendi gibi, Kurumca fazla ve yersiz yapÑlan ödemeler bakÑmÑndan, yanlÑà ve yersiz ödeme Kurumun hatasÑndan kaynaklanÑyor ve sigortalÑnÑn Kurumu yanÑlttÑÜÑ ve yersiz ödemeyi bilmesi veya bilebilecek durumda olmasÑ durumu ispatlanabiliyorsa Kurum sigortalÑdan bu ödemeleri geri almalÑdÑr. Aksi takdirde yardÑm ve ödemeleri iyiniyetle alan sigortalÑdan bunlarÑ geri almak mümkün olmamalÑdÑr. Maddenin yorumu da buna imkân tanÑmaktadÑr. Konuya aàaÜÑda ayrÑntÑlÑ olarak yer verileceÜinden41 àimdilik, 96. maddenin yorumu yolu ile sigortalÑ ve hak sahiplerinin iyiniyetinin, kanunun lafzÑnda ve amacÑnda korunduÜunu söylemekle yetinmek uygun bulunmuàtur. Þncelenmesi gereken bir diÜer nokta da iyiniyetin korunmasÑnÑn kÑyas yolu ile geniàletilmesi meselesidir. YukarÑda bir çok kez belirtildiÜi gibi iyiniyet özel ve istisnai durumlarda ortaya çÑkan bir koruma saÜlar. Bu nedenledir ki iyiniyeti koruyan hükümlerin etki alanÑnÑn kÑyas yolu ile geniàletilebileceÜini doÜrudan ve tereddütsüz söylemek mümkün deÜildir42. Her ne kadar yeni hukuk metodolojisinde istisnai niteliÜe sahip olan hükümlerin kÑyasa uzak olduÜu fikrinin, bazÑ durumlarda aàÑldÑÜÑ haklÑ olarak belirtilse de43 kamu hukukuna dâhil olan sosyal güvenlik hukuku bakÑmÑndan 199 EYLÜL ’11 SßCßL esasen çoÜu kez yapÑlan iyiniyetin korunmasÑna iliàkin hükümlerin kÑyas yolu ile geniàletilmesi deÜil, MK. m. 2’de düzenlenen dürüstlük kuralÑ ve hakkÑn kötüye kullanÑlmasÑ yasaÜÑnÑn uygulanmasÑdÑr. II. SOSYAL GÜVENLÜK HUKUKUNDA ÜYÜNÜYETÜN KORUNDUØU HALLERE GENEL BAKIÚ A. GENEL OLARAK Özel ve istisnai durumlarÑ kapsayan iyiniyet kavramÑnÑn, hukuki iliàki bakÑmÑndan tanÑmlandÑÜÑ, açÑkça ve özellikle korunduÜu bir hukuki düzenlemeye Sosyal Sigortalar ve Genel SaÜlÑk SigortasÑ Kanunu’nda yer verilmemiàtir. Ancak yine de kanun maddelerinin yorumu ile iyiniyetin korunmasÑnÑn gündeme geldiÜi alanlar söz konusudur. Konuya iliàkin incelenmesi gereken düzenlemeler; yanlÑà veya yersiz alÑndÑÜÑ tespit edilen primler bakÑmÑndan bu primlerin hak sahiplerine iade edilmesi ve bunun devamÑ olarak Kurum tarafÑndan yapÑlan ödemelerden ve yardÑmlardan yararlanma àartÑnÑn yitirilmesi halinde bunun sonuçlarÑnÑ düzenleyen 89. maddenin III ve IV. fÑkralarÑ ile Kurum tarafÑndan yanlÑà ve yersiz olarak yapÑlan masraflarÑn ilgililerden geri alÑnmasÑnÑ düzenleyen 96. maddedeki hükümdür. GörüldüÜü gibi 89. maddede Kurumun sigortalÑlardan (veya diÜer ilgililerden) yanlÑà ve yersiz almÑà olduÜu primlerden bahsedilirken, 96. maddede Kurumun sigortalÑlara (veya diÜer ilgililere) yersiz ve yanlÑà olarak saÜlamÑà olduÜu yardÑm ve ödemelerden söz edilmiàtir. Her iki durumda da bu yanlÑàlÑk, sigortalÑlarÑn kasÑtlÑ veya kusurlu bir davranÑàÑ nedeniyle olabileceÜi gibi onlarÑn bir kastÑ ya da kusuru olmaksÑzÑn Kurum hatasÑna dayanabilir. B. YERSÜZ ÖDENEN PRÜMLERÜN ÜADESÜ BAKIMINDAN ÜYÜNÜYETÜN KORUNMASI Primlerin yanlÑà veya yersiz ödenmesi, iàverenin, sigortalÑnÑn ya da Kurumun eylemi ile 200 ortaya çÑkabilir. Böyle bir ödeme yanÑlgÑ ile ya da kasten yapÑlmÑà olabilir44. Konunun düzenlendiÜi 89. madde hükmü gereÜince, yanlÑà veya yersiz alÑndÑÜÑ tespit edilen bu primler alÑndÑÜÑ tarihten on yÑl geçmemià ise hisseleri oranÑnda ilgililerine (iàverenlere, sigortalÑlara, isteÜe baÜlÑ sigortalÑlara veya genel saÜlÑk sigortalÑsÑna veya hak sahiplerine) kanuni faizi ile geri verilecektir (f.3). Esasen Kurum bakÑmÑndan sebepsiz zenginleàmenin bir görünümü olan45, sigortalÑ ya da diÜer ilgililer tarafÑndan yersiz ödenen primlerin iadesinde ve bu iadeye baÜlÑ sonuçlar bakÑmÑndan iyiniyetin korunup korunmadÑÜÑnÑn deÜerlendirilmesi önem taàÑmaktadÑr. 5510 sayÑlÑ Kanun’un 89. maddesinde Kurumun haksÑz olarak aldÑÜÑ primleri kanuni faizi ile birlikte hak sahiplerine geri vermesi düzenlenirken “haksÑz yahut ahlâka (adaba) mugayir bir maksat istihsali için verilen bir àeyi istirdada mahal yoktur.” hükmü (BK. m.65) esas alÑnmaktadÑr. Madde hükmünde BK. m. 65’in saklÑ tutulmasÑnÑn anlamÑ her halde, gerçek bir çalÑàmasÑ olmadÑÜÑ halde kâÜÑt üstünde sigortalÑ olduÜu tespit edilen kiài için ödenen primlerin geri alÑnamamasÑdÑr46. Böylece sadece haksÑz yahut ahlâka aykÑrÑ olarak ödenmià primler geri verilmeyecek; taraflarÑn hatalarÑ ile ödenen primler ise iade edilecektir. Doktrinde BK. m. 65 uyarÑnca hukuka ve ahlâka aykÑrÑ bir amacÑn saÜlanmasÑ için, ilgili àeyi veren kimsenin yapÑlan bu edanÑn hukuka ve ahlâka aykÑrÑ olduÜunu bilmesi gerektiÜi ifade edilmiàtir47. DolayÑsÑyla sigortalÑ olmasÑ mümkün deÜilken bunu bildiÜi halde, hiç çalÑàmayan, sigorta kapsamÑna girecek bir çalÑàmasÑ olmayan kimse buna raÜmen kendisini veya hak sahiplerini sigorta korumasÑndan yararlandÑrmak için primlerini ödemiàse artÑk ödediÜi bu primleri hiçbir àekilde geri isteyemeyecektir. Her ne kadar Kurum bakÑmÑndan bir sebepsiz zenginleàme var olsa da, Kurumun iyiniyetli sebepsiz zenginleàen olmayacaÜÑ açÑktÑr. Zira Kurumun konu üzerindeki hakimiyeti, görev kapsamÑnÑn deÜerlendirilmesi; Kurumun hiçbir zaman prim alacaklÑsÑ olmadÑÜÑnÑ bilmemesi ve bilmesi gerekmemesi àartÑnÑ saÜlamasÑnÑ sonuçlamayacaktÑr. EYLÜL ’11 Primlerin iadesinde sigortalÍnÍn haksÍz bir amaç taÛÍyÍp taÛÍmamasÍ ayrÍmÍ yapÍlÍrken, Kurumun saÙladÍÙÍ edimlerin iadesinde bu ayrÍmÍn yapÍlmamasÍ hiç kuÛkusuz bir çeliÛki oluÛturmaktadÍr. 89. maddede karàÑmÑza çÑkan bir diÜer husus da, Kurumun sigortalÑdan yanlÑà ve yersiz olarak aldÑÜÑ primleri iade etmesi sonucu; eÜer sigortalÑnÑn çeàitli yardÑm ve ödemeler bakÑmÑndan hak sahipliÜi sona erecekse ve o güne kadar bu yanlÑà ve yersiz primlere dayanarak Kurumdan bazÑ edimler elde etmiàse, bu edimlerin iadesi sorunu bakÑmÑndan benimsenen sonuçtur (f. IV). Kanun koyucu burada primleri yersiz olarak ödeyen sigortalÑnÑn bunlarÑ bilerek veya bilmeyerek ödemià olmasÑ bakÑmÑndan bir ayrÑm yapmadan, yersiz ödemelerin geri alÑnmasÑnÑ düzenleyen 96. madde hükmüne atÑf yapmakla yetinmiàtir. 96. madde de Kurum tarafÑndan saÜlanan edimlerin iadesi konusunda sigortalÑnÑn iyiniyetli ya da kötüniyetli olmasÑ bakÑmÑndan bir ayrÑm yapmayarak edimlerin iadesine hükmetmiàtir. Oysa prim borçlusu olduÜunu düàünerek yÑllarca primini ödeyen sigortalÑnÑn bu primlerinin kendisine iade edilmesi sonucu hak sahipliÜini yitirmesi durumda Kurumdan almÑà olduÜu edimleri iade etmesini beklemek uygun görünmemektedir. Bu nedenle sigortalÑlarÑn almÑà olduklarÑ aylÑk, gelir ve ödenekler ile saÜlÑk giderlerinin geri istenebilmesi onlarÑn kötü niyetli olmalarÑna baÜlÑ olup eÜer sebepsiz zenginleàenin iadesinin yükümlülüÜünü düzenleyen BK m. 63’te öngörülen koàullar oluàmuàsa ve bu anlamda sigortalÑ iyiniyetli ise Kurum yersiz ödediÜini iddia ettiÜi ödemeleri geri isteyememelidir48. Kurumca yersiz alÑnan primler bakÑmÑndan primlerin yanlÑàlÑkla veya haksÑz bir amaç için ödenmesi ayrÑmÑ yapÑlÑrken, Kurumun bu primlere dayanarak sigortalÑlara saÜlamÑà olduÜu edimler bakÑmÑndan ise her hangi bir ayrÑm yapÑlmamÑàtÑr. Primler gerek haksÑz bir amaç için ödensin, gerekse hata sonucu ödensin eÜer primlerin iadesi sonucu Kurumun saÜladÑÜÑ yar- SßCßL dÑmlar yersiz hale geliyorsa hâlihazÑrda sunulan edimler durdurulacak ve Kurum önceden yaptÑÜÑ ödemeleri geri alacaktÑr. Primlerin iadesinde sigortalÑnÑn haksÑz bir amaç taàÑyÑp taàÑmamasÑ ayrÑmÑ yapÑlÑrken, Kurumun saÜladÑÜÑ edimlerin iadesinde bu ayrÑmÑn yapÑlmamasÑ hiç kuàkusuz bir çeliàki oluàturmaktadÑr49. KaldÑ ki, 5110 sayÑlÑ Kanun’dan önce yürürlükte bulunan 506 sayÑlÑ Sosyal Sigortalar Kanunu’nda50 yanlÑà ve yersiz olarak alÑnan primlerin her durumda ilgililere iade edileceÜi düzenlenmià ve primlerin iade edilmesi ile hak kazanma àartlarÑ ortadan kalkarsa sadece o anda devam eden edimlerin durdurulacaÜÑ, önceden sunulan edimlerin geri alÑnmayacaÜÑ öngörülmüàtü (m. 84). C. KURUM TARAFINDAN YERSÜZ YAPILAN ÖDEMELER BAKIMINDAN ÜYÜNÜYETÜN KORUNMASI 1. Kurum Taraf»ndan Yersiz Yap»lan Ödemeler Kavram» 5510 sayÑlÑ Kanun’un 96. maddesinde, Kurumca iàverenlere, sigortalÑlara, isteÜe baÜlÑ sigortalÑlara gelir veya aylÑk almakta olanlara ve bunlarÑn hak sahiplerine, genel saÜlÑk sigortalÑlarÑna ve bunlarÑn bakmakla yükümlü olduÜu kiàilere, fazla veya yersiz olarak yapÑldÑÜÑ tespit edilen bu Kanun kapsamÑndaki her türlü ödemelerin ilgililerden geri alÑnacaÜÑ düzenlenmiàtir. Bu maddenin amacÑ, Kurum tarafÑndan kanuna aykÑrÑ olarak yapÑlan ödemelerin geri alÑnmasÑ ve ilgililerin Kurum aleyhine sebepsiz zenginleàmelerine engel olunmasÑdÑr51. Kurum tarafÑndan yapÑlan ödemelerin yersiz hale gelmesi çeàitli ihtimallerle ortaya çÑkabilir. Bunlardan biri yukarÑda yer verilen52 ilgililerin yanlÑà ve yersiz olarak ödemià olduklarÑ primlerin Kurum bakÑmÑndan sebepsiz zenginleàme oluàturmasÑ nedeniyle iade edilmesi halinde (m.89/III), iade sonucu ilgililerin hak kazanma àartlarÑnÑ yitirmesi durumudur. ÖrneÜin, yaàlÑlÑk aylÑÜÑna hak kazanmak için gerekli olan prim ödeme gün sayÑsÑnÑ tamamlayan bir kimsenin ödemià olduÜu primlerin tamamÑnÑn veya bir kÑsmÑnÑn yanlÑà ve yersiz olduÜu anla201 EYLÜL ’11 SßCßL HaklÍ bir sebep olmaksÍzÍn zenginleÛen kimse iyiniyetli ise, bu kiÛi geri isteme zamanÍndaki zenginleÛme oranÍnda iadeyle yükümlü olacaktÍr. àÑlsa ve bu primler iade edilince kiài için aranan prim ödeme gün sayÑsÑ àartÑ gerçekleàmezse bu halde yaàlÑlÑk sigortasÑndan saÜlanan yardÑmlar yersiz hale gelmià olacaktÑr. BunlarÑn iadesi de 96. madde hükmüne göre saÜlanacaktÑr. Kurumun edimlerinin yersiz olarak saÜlanmasÑnÑ sonuçlayan bir diÜer ihtimal de ilgililerin kasÑtlÑ veya kusurlu davranÑàlarÑnÑn bu ödemelere neden olmasÑdÑr. Bu ihtimalde, hatalÑ iàlemin tespit edildiÜi tarihten geriye doÜru en fazla on yÑllÑk sürede yapÑlan ödemeler kanuni faizi ile birlikte ilgililerden geri alÑnacaktÑr. Kurum tarafÑndan saÜlanan edimlerin geri alÑnabilmesi için ilgililerin, “Kuruma verilen belgelerde gerçeÜe aykÑrÑ bildirimde bulunmasÑ”, “kanunda öngörülen àartlar yerine getirilmediÜi halde sahte bilgi ve belgelerle saÜlÑk hizmetlerinden diÜer haklardan yararlanmasÑ ve bu nedenle aylÑk baÜlatmasÑ”, “sahte hizmet kazandÑrmak suretiyle kurum edimlerinden yararlanmasÑ”, “boàanma nedeniyle gelir ve aylÑk baÜlandÑktan sonra boàandÑÜÑ eàiyle fiilen birlikte yaàamasÑ”, “gelir ve aylÑklarÑn kesilmesi gerektiÜi halde durumu gizlemesi”, “hak sahipliÜi bittiÜi halde tahsilât yapmasÑ” gibi davranÑàlarÑ gerçekleàtirmesi gerekir53. Kurum tarafÑndan fazla ve yersiz yapÑlan ödemeler bakÑmÑndan nihayet son ihtimal, ödemelerin Kurumun hatalÑ iàlemlerinden kaynaklanmasÑdÑr. Bu halde de, hatalÑ iàlemin tespit tarihinden geriye doÜru en fazla beà yÑllÑk sürede yapÑlan ödemelerin geri alÑnacaÜÑ düzenlenmiàtir. GörüldüÜü gibi bu durum ilgililerin kasÑtlÑ ve kusurlu davranÑàlarÑnÑn dÑàÑnda kalan sebepleri oluàturmaktadÑr. Kanun burada geri alÑnacak Kurum edimlerini, ilgililerin kasÑt ve kusurlarÑ nedeniyle gerçekleàen yersiz edimlerden farklÑ olarak son beà yÑl içinde sunulan edimlerle sÑnÑrlamÑàtÑr. 202 2. Yersiz Yap»lan Ödemeler Bak»m»ndan ¾yiniyetin Korunmas» Þlgililerin iyiniyetinin korunmasÑnÑn gerektiÜi nokta yukarÑda yer verdiÜimiz son ihtimal yani Kurum hatasÑ ile yersiz ve fazla saÜlanan edimlerin iadesidir. Herhangi bir kastÑ ya da kusuru olmayan sigortalÑya yapÑlan ödemelerin, ondan geri istenebilmesi için, sigortalÑnÑn kötü niyetli olmasÑ, baàka bir ifadeyle onun yersiz ödemeyi bilmesi ve bilebilecek durumda olmasÑ gerekir. Zira açÑkça yersiz ödemeyi almak hususunda kastÑ ve kusuru olan kimsenin iyiniyetinden bahsedilemeyecektir. ÖrneÜin sigortalÑnÑn ölümünden sonraki dönemde onun ölümünü Kuruma ya da ilgili bankaya bildirmeyip onun ölümünden sonra sigortalÑnÑn hak etmediÜi yaàlÑlÑk aylÑÜÑnÑ çeken kiàinin iyiniyetli olduÜundan söz etmek mümkün deÜildir54. Oysa her hangi bir kastÑ ya da kusuru yokken Kurum çalÑàanlarÑnÑn hatasÑ, dikkatsizliÜi veya bilgisizliÜi nedeni ile kendisini sigortalÑ olmak bakÑmÑndan hak sahibi sanan kimsenin aldÑÜÑ edimlerin kanuni faizi ile ondan geri alÑnabilmesi haklÑ görülmemektedir55. Kurumun saÜladÑÜÑ edimlerin yersiz olduÜunun tespit edilmesi halinde bunlarÑn ilgililerinden geri alÑnmasÑ meselesi sebepsiz zenginleàme hükümlerinin bir uygulama alanÑdÑr. BilindiÜi gibi, Borçlar Kanunu’nun sebepsiz zenginleàmeden doÜan borçlara iliàkin hükümleri, bu hükümlere açÑkça atÑfta bulunulsun ya da bulunulmasÑn, ayrÑca düzenlenmediÜi durumlarda, özel hukuk alanÑndaki sebepsiz zenginleàmelere uygulanacaktÑr56. Kurum ile ilgililer arasÑndaki yersiz ödemelerin iadesi konusunda da 6183 sayÑlÑ Kanun’a57 deÜil, genel hükümlere atÑf yapÑldÑÜÑndan burada hiç kuàkusuz özel hukuk hükümleri etkili olacaktÑr58. Kurumca yersiz yapÑlan ödemeler bakÑmÑndan sebepsiz zenginleàme, sigortalÑnÑn yersiz olarak aldÑÜÑ gelir ve aylÑklar sayesinde mal varlÑÜÑndaki bir artÑà olabileceÜi gibi (müsbet zenginleàme); onun, Kurumun sunduÜu saÜlÑk hizmetlerinden yararlanmasÑ sonucu, malvarlÑÜÑnÑn azalmasÑnÑ önlemià olmasÑ (menfi zenginleàme) àeklinde de olabilir. Tüm bu edimlerin hukuki sebebinin yani sigortalÑnÑn edimlere hak kazanmak için kanunlarda aranan nitelik- EYLÜL ’11 Üyiniyetin korunabilmesi için iyiniyeti aranan kimsenin belirli bir zamanda iyiniyetli olmasÍ gerekir. leri gerçekleàtirmià olmasÑ àartÑnÑn yokluÜu da sebepsiz zenginleàmenin diÜer unsurunu saÜlamaktadÑr. Nihayet Kurumun yersiz veya fazla ödeme yapmasÑ Kurum bütçesi bakÑmÑndan bir azalma yaratÑrken bu azalma ilgililere yapÑlan fazla veya yersiz ödeme nedeniyle gerçekleàmektedir. Borçlar Kanunu’nun 61-66. maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleàme hükümlerinde yer verildiÜi üzere59, iade borcunun kapsamÑ zenginleàenin iyiniyetli veya kötü niyetli olmasÑna göre deÜiàecektir. Buna göre haklÑ bir sebep olmaksÑzÑn zenginleàen kimse iyiniyetli ise, bu kiài geri isteme zamanÑndaki zenginleàme oranÑnda iadeyle yükümlü olacaktÑr. Buna karàÑn zenginleàen kimse kötü niyetli ise; zenginleàme miktarÑnÑ geri verebileceÜini biliyor ise, iade borcu zenginleàmenin tamamÑnÑ karàÑlayacaktÑr (BK. m.63). Bu anlamda, Kurum edimlerinden fazla veya yersiz olarak yararlanan kimse, bu yararlanmasÑnÑn haklÑ bir sebebe dayanmadÑÜÑnÑ biliyorsa ve gerekli dikkat ve özeni gösterdiÜi halde bilecek durumda ise60 kötü niyetli sayÑlmalÑdÑr. Durum böyleyken ilk bakÑàta; sigortalÑlÑk hükümlerinin, hak kazanÑlacak yardÑm, gelir ve ödeneklerin neler olduÜu ve hangi koàullarla bunlar bakÑmÑndan hak sahipliÜinin doÜacaÜÑ hususlarÑnÑn kanunlarla belirtildiÜi bir sistemde, ilgilinin bu kanun hükümlerini bilmemesi ve bilebilecek durumda olmamasÑnÑn kabul edilemez olduÜu düàünülebilir. Ancak sosyal güvenlik hukuku bakÑmÑndan sÑnÑrÑ bu àekilde çizmek adaletli görülmemektedir. Oldukça karmaàÑk olan, konunun uzmanlarÑnÑn bile hata yapabileceÜi bir mevzuat sisteminde onlarÑn bu hatalarÑ nedeni ile kendisine sunulan edimlere hak kazandÑÜÑnÑ düàünen kimsenin aldÑÜÑ edimlerin, üstelik kanuni faizi ile ondan geri alÑnmasÑ isabetli olmayacaktÑr. Nitekim Yüksek Mahkeme’nin kanunu bilmemenin mazeret sayÑlmayacaÜÑ kuralÑndan yer yer uzaklaàtÑÜÑnÑ yukarÑda belirtmiàtik61. SßCßL Konuya iliàkin bir YargÑtay kararÑ son derece önemlidir. Karara konu olan olaya göre, sigortalÑ Kuruma yaptÑÜÑ baàvuru ile emekliliÜe hak kazanÑp kazanmadÑÜÑnÑ sormuà, bu dilekçesinden iki ay sonra sunduÜu bir dilekçede de kendi ismiyle aynÑ isme sahip kiàiye ait görünen BaÜ-Kur sigortalÑlÑk süresinin kendisine ait olmadÑÜÑnÑ ifade etmià ve hizmetlerinin buna göre belirlenmesi talebini yinelemiàtir. Kurum ise cevabi yazÑsÑnda, sigortalÑnÑn yaàlÑlÑk aylÑÜÑna hak kazandÑÜÑnÑ, eÜer iàten ayrÑlÑp yazÑlÑ olarak Kuruma baàvurursa kendisine yaàlÑlÑk aylÑÜÑ baÜlanabileceÜini ifade etmiàtir. SigortalÑ da Kurumun bu çaÜrÑsÑna uyarak 15.02.2006 tarihinde emekli olmuàtur. Ancak daha sonra Kurum, aylÑk baÜlanan bu sigortalÑya, kendisi ile aynÑ isme sahip baàka bir sigortalÑnÑn hizmetlerinin mâl edildiÜini belirlemià ve yaàlÑlÑk aylÑÜÑnÑn iptali sonucu 15.02.2006 - 14.04.2007 tarihleri arasÑndaki dönemde yersiz olarak ödenen miktarÑn iadesini istemiàtir. 10. Daire vermià olduÜu kararÑnda; Kurumun baàlÑca görevi olan sigortalÑlÑk bilgilerini düzenli kayda geçirme ve bunlarÑ yürütmek yükümlülüÜüne aykÑrÑ davrandÑÜÑnÑ, ayrÑ kiàilere ait sigortalÑlÑk sürelerini aynÑ sicil numarasÑ ile deÜerlendirdiÜini, konu hakkÑnda sigortalÑyÑ bilgilendirip, onun bilgisine baàvurma gereÜini yerine getirmediÜini belirtip, oluàan yanlÑà iàlemlerin sigortalÑ tarafÑndan fark edilmesini beklemenin kabul edilemeyeceÜini ifade etmiàtir. Yüksek Mahkeme’ye göre, “uzman kuruluàa raÜmen sigortalÑnÑn hatalarÑ bilecek durumda olduÜunu kabul etmek, hakkaniyete uygun bir yaklaàÑm olmayacaktÑr. Tüm bunlar sonucu sigortalÑnÑn BK. m.63 uyarÑnca iyiniyetle sebepsiz zenginleàen kiài konumunda deÜerlendirilmesi ve iade borcunun bu àekilde belirlenmesi” gerekir. AyrÑca YargÑtay günümüz ekonomik koàullarÑna göre, sigortalÑnÑn kendisine ödenen yaàlÑlÑk aylÑklarÑnÑ tüketerek elden çÑkarmak zorunda kalan, günü gününe ve kÑtÑ kÑtÑna geçinen kimselerden olduÜunu kabul ederek, özel bir durum tespit edilmedikçe bir iade yükümlülüÜünün doÜmayacaÜÑ sonucuna varmÑàtÑr62. GörüldüÜü gibi YargÑtay burada Kurum ha203 EYLÜL ’11 SßCßL tasÑ ile kendisine yersiz ve fazla ödeme yapÑlan ilgililerin iyiniyetli olmasÑ halinde iade borcunu oldukça sÑnÑrlamakta,63 bu anlamda sigortalÑnÑn Kurum hatalarÑnÑ bilebilecek durumda olduÜunu kabul etmekten uzaklaàarak, iyiniyetin etkisini önemli ölçüde hissettirmektedir. KanÑmca Yüksek Mahkeme’nin verdiÜi bu karar amaca uygun, yerinde bir karardÑr. MK. m. 3 hükmü uyarÑnca iyiniyetin saÜladÑÜÑ korumadan menfaati olanlar karine olarak iyiniyetli sayÑlacaÜÑndan, Kurumun karine olarak iyiniyetli kabul edilen sigortalÑnÑn iyiniyetli olmadÑÜÑnÑ yani ilgilinin sigortalÑ olmak ya da sigorta yardÑmlarÑndan yararlanmak bakÑmÑndan hak sahibi olmadÑÜÑnÑ bildiÜini veya hâlin gerekli gösterdiÜi özeni gösterseydi bilecek durumda olduÜunu ispatlamasÑ gerekir64. Elbette bu durum her somut olaya göre dürüstlük kuralÑ da göz önünde tutularak hâkim tarafÑndan tespit edilecektir. Þyiniyetin korunabilmesi için iyiniyeti aranan kimsenin belirli bir zamanda iyiniyetli olmasÑ gerekir. MK. m.3’te iyiniyetin ne zaman ve ne kadar süre ile korunacaÜÑ belirtilmediÜinden; iyiniyeti koruyan özel kanun hükmüne ve somut olaya göre yapÑlacak bir deÜerlendirme ile iyiniyetin aranacaÜÑ zaman tespit edilebilir. Þyiniyet kimi zaman belirli bir anda aranÑrken, kimi zaman kiàinin belirli bir süre iyiniyetli olmasÑ gerekir. Kurum yardÑmlarÑnÑ hak sahibi olmadÑÜÑ halde alan kimse, yardÑmÑ aldÑÜÑ sÑrada iyiniyetli ise, iyiniyet korumasÑndan yararlanacak bir baàka deyiàle iyiniyetli sebepsiz zenginleàen olacaktÑr. Ancak bu durum tek baàÑna yeterli deÜildir. SigortalÑnÑn, sebepsiz zenginleàmede iade borcu bakÑmÑndan bu yardÑmlarÑ elinden çÑkardÑÜÑ anda da iyiniyetli olmasÑ gerekecektir65. Kurumca yersiz alÑnan primlerin iade edilmesi halinde, iade sonucu sigortalÑnÑn hak kazanma àartlarÑnÑ yitirmesi durumunda (m.89/ III) ise kanÑmca, sigortalÑnÑn primlerini ödediÜi tüm süreçte ve Kurum yardÑmlarÑnÑ aldÑÜÑ dönemde iyiniyetli olmasÑ gerekecektir. Zira primlerini öderken iyiniyetli olmayan kimsenin sonradan yardÑmlarÑ aldÑÜÑ anda iyiniyetli olmasÑ beklenemez. 204 SONUÇ Türk Sosyal Güvenlik Hukuku mevzuatÑnda iyiniyet kavramÑna açÑkça yer verilmemià olmasÑ, bu kavramÑn sosyal güvenlik hukukuna tamamen uzak olmasÑ sonucunu doÜurmamaktadÑr. Kimi zaman kanun hükmünün amacÑnÑn ve anlamÑnÑn yorumlanmasÑ ile o hükmün, iyiniyetin korunmasÑnÑn uygulama alanÑ içinde yer aldÑÜÑ sonucuna ulaàÑlabilir. Kamu hukuku karakterli sosyal güvenlik hukukunda, zaman zaman Kurumun tek taraflÑ uygulamalarÑ ile sigortalÑlarÑn güven iliàkisi içinde devam ettirdikleri sigortalÑlÑk statüsünde çeàitli olumsuz sonuçlar doÜabilmektedir. Bu sonuçlarÑn en önemlilerinden biri, yÑllarca sigorta statülerinin herhangi birinden sigortalÑ olduÜu düàüncesi ile Kuruma primlerini ödeyen kimsenin, süreç sonunda mevzuat hükümleri gereÜi esasen sigorta korumasÑndan yararlanmayacaÜÑnÑn anlaàÑlmasÑ ve ödediÜi primlerinin iadesiyle birlikte Kurum ile iliàkisinin kesilmesidir. Bu sonucun yarattÑÜÑ rahatsÑzlÑk özellikle yargÑ kararlarÑnda; dürüstlük kuralÑ ve iyiniyetin korunmasÑ ilkesinden yararlanÑlarak aàÑlmaya çalÑàÑlmaktadÑr. Elbette bir hükmün iyiniyetin korunmasÑnÑn uygulama alanÑna girmesi için, o hükmün iyiniyeti koruyucu bir anlama sahip olmasÑ gerekir. Bu nedenle hükümde iyiniyetin korunmasÑ bakÑmÑndan bir açÑklÑk olmasa da kimi zaman dürüstlük kuralÑ yerine kullanÑlarak kimi zaman da hükmün yorumlanmasÑ yoluyla iyiniyetin korunmasÑ gerektiÜi sonucuna ulaàÑlmaktadÑr. Kuàkusuz aslen genel kural niteliÜinde olan dürüstlük kuralÑnÑn egemen olmasÑ gerektiÜi yerde özel ve istisnai karakterli olan iyiniyetin korunmasÑ ilkesinden – o hüküm bakÑmÑndan düzenlenmemià olmasÑna raÜmen- bahsetmek isabetli bir yöntem deÜildir. Ancak kanun hükmünün yorumu iyiniyetin korunmasÑnÑ gerektiriyorsa burada ilgililerin iyiniyetinin korunmasÑ gerekecektir. Kurum ile sigortalÑlar arasÑnda süre gelen iliàki içerisinde doÜabilecek olumsuz sonuçlardan biri de Kurum tarafÑndan sigortalÑlara yapÑlan ödemelerin ve saÜlanan yardÑmlarÑn aslen temelsiz olduÜunun anlaàÑlmasÑ ve böylece sigortalÑlar bakÑmÑndan bir sebepsiz zenginleàmenin meydana gelmesidir. ÇoÜu zaman EYLÜL ’11 yegâne gelirlerini Kurum tarafÑndan yapÑlan bu ödemelerin oluàturduÜu kimselerden bu edimleri geri isterken ilgililerin subjektif durumlarÑnÑn dikkate alÑnmasÑ, sosyal devlet ilkesinin bir gereÜi olmalÑdÑr. Hiç kuàku yok ki, burada korunmasÑ gereken, kendi kastÑ sonucunda oluàturduÜu görünüm sonucu, hakkÑ olmadÑÜÑnÑ bildiÜi halde bu sigorta yardÑmlarÑnÑ alan kimseler deÜildir. KorunmasÑ gerekenler, Kurum hatasÑ sonucu bir takÑm edimlerden yararlanÑp, somut olayÑn özelliÜine göre bu edimleri almak bakÑmÑndan hak sahibi olmadÑklarÑnÑ bilmeleri kendilerinden beklenmeyecek olan kiàilerdir. Bu nedenle kanÑmca, herhangi bir kastÑ ya da kusuru olmayan sigortalÑya yapÑlan ödemelerin, ondan geri istenebilmesi için sigortalÑnÑn kötü niyetli olmasÑ gerekmektedir. Oldukça karmaàÑk olan, konunun uzmanÑ sayÑlacak Kurum çalÑàanlarÑnÑn bile yanÑldÑÜÑ bir sistemde kendisini sigortalÑ olmak bakÑmÑndan hak sahibi sanan kimsenin aldÑÜÑ edimlerin üstelik kanuni faizi ile ondan geri alÑnmasÑ haklÑ görülmemektedir. DÜPNOTLAR 1 (Çevrimiçi) http://www.tdk.gov.tr/TR/Genel/SozBul, 17 Nisan 2011. 2 Kanun No: 4721, RG. 08.12.2001, S. 24607. 3 Halil Akkanat, Türk Medeni Hukukunda Þyiniyetin KorunmasÑ, Þstanbul, Filiz Kitabevi, 2010, s.34; Kemal OÜuzman, Nami Barlas, Medeni Hukuk, Girià, Kaynaklar, Temel Kavramlar, 16.bs., Þstanbul, Vedat KitapçÑlÑk, 2010, s.222; Mustafa Dural, Suat SarÑ, Türk Özel Hukuku, Temel Kavramlar ve Medeni Kanunun BaàlangÑç Hükümleri, c.I, Þstanbul, Filiz Kitabevi, 2010, s.190; Hüseyin Hatemi, Medeni Hukuka Girià, 4. bs., Þstanbul, Vedat KitapçÑlÑk, 2010, s.178. 4 “… durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse(nin) iyiniyet iddiasÑnda bulunamayacaÜÑ” àeklindeki MK. 3/2 hükmünden yola çÑkarak, kanun koyucunun iyiniyet kavramÑnÑ bütünüyle subjektif olmaktan çÑkardÑÜÑ yönünde bkz. Akkanat, Þyiniyetin KorunmasÑ, s.18; OÜuzman, Barlas, Medeni Hukuk, s.222. 5 Rona Serozan, Medeni Hukuk, Genel Bölüm, 2.bs, Þstanbul, Vedat KitapçÑlÑk, 2008, s.254; ßener Akyol, Dürüstlük KuralÑ ve HakkÑn Kötüye KullanÑlmasÑ YasaÜÑ, 2.bs., Þstanbul, Vedat KitapçÑlÑk, 2006, s.12; OÜuzman, Barlas, Medeni Hukuk, s.225; Dural, SarÑ, Türk Özel Hukuku, s.191; Hasan Erman, Medeni Hukuk Dersleri, 3. bs., Þstanbul, Der YayÑnlarÑ, 2010, s.116. 6 Seyfullah Edis, Medeni Hukuka Girià ve BaàlangÑç Hükümleri, 6.bs., Ankara, A.Ü. Hukuk Fakültesi YayÑnÑ, 1997, s.271; OÜuzman, Barlas, Medeni Hukuk, s.225; Akkanat, Þyiniyetin KorunmasÑ, s.9. SßCßL 7 Serozan, Medeni Hukuk, s.254; OÜuzman, Barlas, Medeni Hukuk, s.225; Dural, SarÑ, Türk Özel Hukuku, s. 191; Akkanat, Þyiniyetin KorunmasÑ, s.9. 8 Edis, Medeni Hukuka Girià, s.273, Bilge Öztan, Medeni Hukukun Temel KavramlarÑ, 34.bs., Ankara, Turhan Kitabevi, 2011, s.187; Serozan, Medeni Hukuk, s.260; OÜuzman, Barlas, Medeni Hukuk, s.227; Erman, Medeni Hukuk, s.116. 9 Turgut AkÑntürk, Derya Ateà Karaman, Medeni Hukuk, 23.bs., Þstanbul, Beta, 2010, s.83. 10 Edis, Medeni Hukuka Girià, s.280. 11 Kanun No: 818, RG. 29.04.1926, S. 359. 12 Kanun No: 6762, RG. 09.07.1956, S. 9353. 13 Kanun No: 2004, RG. 09.06.1932, S. 2128. 14 Akkanat, Þyiniyetin KorunmasÑ, s.14. 15 Kenan TunçomaÜ, Sosyal Güvenlik KavramÑ ve Sosyal Sigortalar, 5. bs., Þstanbul, Beta, 1990, s.176; Can Tuncay, Ömer Ekmekçi, Sosyal Güvenlik Hukukunun EsaslarÑ, 2.bs., Þstanbul, Legal, 2009, s.80; Ali Güzel, Ali RÑza Okur, Nuràen CaniklioÜlu, Sosyal Güvenlik Hukuku, 13. bs., Þstanbul, Beta, 2010, s.78; Tankut Centel, “Sosyal Sigortalar”, YargÑtay’Ñn Þà Hukukuna Þliàkin 1996 YÑlÑ KararlarÑnÑn DeÜerlendirilmesi, Þà Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Türk Milli Komitesi, Þstanbul, MESS YayÑnÑ, 1998, s.249. Devletin hukuki iliàkilere müdahale etmesi sonucunda kamu hukuku - özel hukuk ayrÑmÑnÑn giderek anlamÑnÑ yitirmesi konusunda bkz. Sarper Süzek, Þà Hukuku, 4.bs, Þstanbul, Beta, 2008, s.40; Edis, Medeni Hukuka Girià, s.21. 16 Tuncay, Ekmekçi, Sosyal Güvenlik Hukuku, s.84. 17 Resul Arslanköylü, “Dürüstlük KuralÑnÑn ve HakkÑn Kötüye KullanÑlmasÑ YasaÜÑnÑn Sosyal Güvenlik Hukukuna Etkisi”, Sicil Þà Hukuku Dergisi, S.16, 2009, s.212; Tuncay, Ekmekçi, Sosyal Güvenlik Hukuku, s.84; Güzel, Okur, CaniklioÜlu, Sosyal Güvenlik Hukuku, s.78; Ali NazÑm Sözer, “Sosyal Sigortalar Hukukunun Genel Hükümleri AçÑsÑndan YargÑtay’Ñn 1991 YÑlÑ KararlarÑnÑn DeÜerlendirilmesi”, YargÑtay’Ñn Þà Hukukuna Þliàkin 1991 YÑlÑ KararlarÑnÑn DeÜerlendirilmesi, Þà Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Türk Milli Komitesi, Þstanbul, MESS YayÑnÑ, 1993, s.184; Centel, 1996 YÑlÑ KararlarÑnÑn DeÜerlendirilmesi, s.250. 18 Y.HGK, 3.2.2010, E.2010/10-23, K.2010/59, Y.HGK, 28.6.2000, E.2000/21-979; K.2000/1079, Y.21.HD, 9.2.2009, E.2008/4059, K.2009/1674, Y.21.HD, 4.10.1999, E.1999/3835, K.1999/6510, (Çevrimiçi) http://www.kazanci.com 21.04.2011; Y.21.HD, 19.04.2010, E.2009/6601, K.2010/4434, Y.21.HD, 15.02.2010, E.2009/1292, K.2010/1355, Y.21.HD, 16.06.2008, E.2007/16797, K.2008/9211, (Çevrimiçi) http:// www.hukukturk.com, 21.04.2011; Y.21.HD, 27.5.1996, E.1996/2172, K.1996/3076, YKD, S.1, Ocak 1997, s.95; Y.21. HD, 01.10.1996, E.1996/5304, K.1996/5244, YKD, S.3, Mart 1997, s.430. 19 Kanun No: 5510, RG.16.06.2006, S. 26200. 20 Bundan sonra Kurum olarak adlandÑrÑlacaktÑr. 21 Bkz. II. bölüm. 22 Dural, SarÑ, Türk Özel Hukuku, s.197. 23 Akyol, Dürüstlük KuralÑ, s.6; aynÑ yazar, Medeni Hukuka 205 EYLÜL ’11 SßCßL Girià, 2. bs. Þstanbul, Vedat KitapçÑlÑk, 2006, s.347; Edis, Medeni Hukuka Girià, s.291; OÜuzman, Barlas, Medeni Hukuk, s.234; Akkanat, Þyiniyetin KorunmasÑ, s.10; Erman, Medeni Hukuk, s.103; Öztan, Medeni Hukuk, s.174; Dural, SarÑ, Türk Özel Hukuku, s.198; AkÑntürk, Karaman, Medeni Hukuk, s.92; Hatemi, Medeni Hukuk, s.183; Serozan, Medeni Hukuk, s.268. 24 Edis, Medeni Hukuka Girià, s.291; Dural, SarÑ, Türk Özel Hukuku, s.198; OÜuzman, Barlas, Medeni Hukuk, s.234; Akyol, Dürüstlük KuralÑ, s.6; AkÑntürk, Karaman, Medeni Hukuk, s.92. 25 OÜuzman, Barlas, Medeni Hukuk, s.234; Dural, SarÑ, Türk Özel Hukuku, s.198. 26 Öztan, Medeni Hukuk, s.173; Serozan ise dürüstlük kuralÑnÑ àöyle ifade etmektedir; “MK. 2/1 in söylemiyle herkesin haklarÑnÑ kullanmada ve yükümlülüklerine uymada baÜlÑlÑk (sadakat) ve güvene (itimada) uygun yolda davranmak zorunda bulunmasÑnÑn somut anlamÑdÑr.” Serozan, Medeni Hukuk, s.266. Serozan’Ñn bu tanÑmÑndaki baÜlÑlÑk ve güven unsurlarÑ sosyal güvenlik hukuku açÑsÑndan da önem taàÑmaktadÑr. Nitekim bu tanÑm YargÑtay kararlarÑnda da yer almaktadÑr. Y. 21.HD, 14.02.2006, E.2005/13620, K.2006/1171; Y.10.HD, 20.02.2003, E.2002/10422, K.2003/930, Arslanköylü, “Dürüstlük KuralÑnÑn Sosyal Güvenlik Hukukuna Etkisi”, s.211. 27 OÜuzman, Barlas, Medeni Hukuk, s.221. 28 “DavalÑnÑn iyiniyetli davrandÑÜÑ ve Kurumu yanÑltmadÑÜÑ dosyadaki bilgi ve belgelerden açÑkça anlaàÑlmaktadÑr.” Y.10. HD, 02.05.2002, E.2002/3377, K.2002/3839, (Çevrimiçi) http://www.hukukturk.com, 30.04.2011. 29 bkz. I - A,1. gerekçesiyle kÑyas yoluna gidilemeyeceÜini belirten görüàlerin varlÑÜÑna karàÑn, bazÑ durumlarda iyiniyetin korunmasÑnÑn kÑyas yolu ile saÜlanabileceÜi ifade edilmiàtir. Bu konuda ayrÑntÑlÑ bilgi için bkz. Akkanat, Þyiniyetin KorunmasÑ, s.193- 196. 43 Akkanat, Þyiniyetin KorunmasÑ, s.194. 44 Yersiz ödemeler uygulamada; bir iàyerinin hatalÑ olarak tescil edilip, alÑnmamasÑ gerektiÜi halde çalÑàanlardan prim tahsil edilmesi, iàyerinin girdiÜi tehlike sÑnÑf ve derecesinin yanlÑà belirlenerek fazla tahsilat yapÑlmasÑ, baàka bir sigorta statüsünde olmasÑna raÜmen yanlÑà bir sigorta statüsü kapsamÑnda prim ödenmesi, primlerin matrahÑnda ve sorumlusunda hata yapÑlmasÑ gibi örneklerle ortaya çÑkmaktadÑr. Ali NazÑm Sözer, “Sosyal Güvenlik Hukukunda Þyiniyet Þlkesi ve Yersiz Ödenen Primlerin Þadesi”, Þstanbul Barosu- Galatasaray Üniversitesi Þà Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukukuna Þliàkin Sorunlar ve Çözüm Önerileri Semineri, Þstanbul, 2010, YayÑmlanmamÑà Metin, s.2. 45 TunçomaÜ, Sosyal Güvenlik, s.205; Güzel, Okur, CaniklioÜlu, Sosyal Güvenlik Hukuku, s.315; Tuncay, Ekmekçi, Sosyal Güvenlik Hukuku, s.176. 46 Tuncay, Ekmekçi, Sosyal Güvenlik Hukuku, s.177. 47 Þlhan Ulusan, Þyiniyetli Sebepsiz Zenginleàenin Þade Borcunun SÑnÑrlanmasÑ Sorunu, Þstanbul, KazancÑ, 1984, s.32; Selâhattin Sulhi Tekinay, Sermet Akman, Halûk BurcuoÜlu, Atillâ Altop, Tekinay, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 7.bs., Þstanbul, Fakülteler MatbaasÑ, 1993, s.743. 48 Arslanköylü, ßerh, s.1454. 49 Sözer, “Sosyal Güvenlik Hukukunda Þyiniyet Þlkesi” s.7. 30 Akkanat, Þyiniyetin KorunmasÑ, s.11. 50 Kanun No:506, RG. 29, 30, 31.07.1964, 01.08.1964 – S. 11766- 11779. 31 Edis, Medeni Hukuka Girià, s.300; Akyol, Dürüstlük KuralÑ, s.12. 51 Arslanköylü, ßerh, s.1512. 32 Akkanat, Þyiniyetin KorunmasÑ, s.12. 33 Arslanköylü, “Dürüstlük KuralÑnÑn Sosyal Güvenlik Hukukuna Etkisi”, s.212. 34 Y.10.HD, 26.12.2005, E.2005/10224, K.2005/13972, (Çevrimiçi), www.hukukturk.com, 03.05.2011. 35 Y.10.HD, 27.01.2003, E.2003/10099, K.2003/324, (Çevrimiçi), www.hukukturk.com, 06.05.2011. 36 AynÑ yönde, Arslanköylü, “Dürüstlük KuralÑnÑn Sosyal Güvenlik Hukukuna Etkisi”, s.212. 37 Erman, Medeni Hukuk, s.36; Edis, Medeni Hukuka Girià, s.184; Serozan, Medeni Hukuk, 115. 38 Akkanat, Þyiniyetin KorunmasÑ, s.193; Edis, Medeni Hukuka Girià, s.274. 39 Fazla veya Yersiz Ödemelerin Tahsiline Þliàkin Usul ve Esaslar HakkÑnda Yönetmelik, RG. 27.09.2008, S. 27010. 40 Güzel, Okur, CaniklioÜlu, Sosyal Güvenlik, s.316; Resul Arslanköylü, Sosyal Sigortalar ve Genel SaÜlÑk SigortasÑ ßerhi, Ankara, Yetkin, 2009, s.1514. 41 bkz. II- C 42 Doktrinde özel ve istisnai durumlarÑn kÑyasa kapalÑ olmasÑ 206 52 bkz. II- B 53 bkz. dn. 39’da anÑlan yönetmelik, m.5 hükmü. 54 Y.10.HD, 12.03.2002, E.2002/1401, K.2002/2010, (Çevrimiçi), www.hukukturk.com, 09.05.2011. 55 Güzel, Okur, CaniklioÜlu, Sosyal Güvenlik Hukuku, s.316; Arslanköylü, Dürüstlük KuralÑnÑn Sosyal Güvenlik Hukukuna Etkisi, s.212; aynÑ yazar, ßerh, s.1514. 56 Safa ReisoÜlu, Borçlar Hukuku, 21. bs., Þstanbul, Beta, 2010, s.260; Rona Serozan, Borçlar Hukuku Genel Bölüm, Þfa, Þfa Engelleri, HaksÑz Zenginleàme, c.III, 5.bs., Þstanbul, Filiz Kitabevi, 2009, s.299. 57 Amme AlacaklarÑnÑn Tahsil Usulü HakkÑnda Kanun, RG. 28.07.1953, S. 8469. 58 Arslanköylü, ßerh, s.1513; Tuncay, Ekmekçi, Sosyal Güvenlik Hukuku, s.84. 59 Bu hükümler Türk Borçlar Kanunu’nda (Kanun No: 6098, RG. 04.02.2011, S. 27836) 77 - 82. maddelere karàÑlÑk gelmektedir. 60 ReisoÜlu, Borçlar Hukuku, s.274; Tekinay, Akman, BurcuoÜlu, Altop, Borçlar Hukuku s.752; Serozan, HaksÑz Zenginleàme, s.371. EYLÜL ’11 61 bkz. dn.35te anÑlan karar. 62 Y.10. HD, 20.10.2009, E.2009/11103, K.2009/15867, Ömer Ekmekçi, “YargÑtay’Ñn Sosyal Güvenlik Hukukuna Þliàkin 2009 YÑlÑ KararlarÑnÑn DeÜerlendirilmesi”, Þà Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Türk Milli Komitesi 2010 YÑlÑ ToplantÑsÑ, Þstanbul, 2010. (YayÑnlanmamÑà Metin) s.45. 63 YargÑtay’Ñn kÑtÑ kÑtÑna geçinen sigortalÑlarÑn iade borcu bakÑmÑndan benzer kararlarÑ için, Y.10 HD, 30.05.2006, E.2006/1068, K.2006/7772; Y.10.HD, 14.04.2005, E.2005/3190, K.2005/4057; (Çevrimiçi), www.hukukturk.com, 09.05.2011; Y.10.HD, 08.03.2004, E. 2003/9074, K.2004/1627; Y.10.HD, 10.03.2003, E.2003/1057, K.2003/1710, (Çevrimiçi), www.kazanci.com , 09.05.2011. 64 “…YaàlÑlÑk aylÑÜÑnÑn tam, sürekli ià göremezlik gelirinin yarÑya indirilerek ödenmesi gerekirken (…) hem yaàlÑlÑk aylÑÜÑnÑn hem de sürekli ià göremezlik gelirinin tam olarak ödendiÜi (…) davacÑnÑn, iyiniyetli olduÜunun kabulü asÑldÑr. DavacÑnÑn kötüniyetli olmadÑÜÑ ve Kurumu yanÑltmadÑÜÑ dava dosyasÑndaki bilgi ve belgelerden açÑkça anlaàÑlmaktadÑr. KaldÑ ki, DavalÑ Kurumca davacÑnÑn kötüniyetli olduÜu iddia ve ispat edilmemiàtir.(…) O halde davacÑnÑn bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarÑ kabul edilmeli ve hüküm bozulmalÑdÑr” Y.10.HD, 08.04.2002, E.2002/2717, K.2002/3160; benzer bir karar için, Y.10.HD, 02.05.2002, E.2002/3377, K.2002/383, (Çevrimiçi), www.hukukturk.com, 09.05.2011. • Ekmekçi, Ömer: “YargÑtay’Ñn Sosyal Güvenlik Hukukuna Þliàkin 2009 YÑlÑ KararlarÑnÑn DeÜerlendirilmesi”, Þà Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Türk Milli Komitesi 2010 YÑlÑ ToplantÑsÑ, Þstanbul, 2010 (YayÑnlanmamÑà Metin). • Erman, Hasan: Medeni Hukuk Dersleri, 3. bs., Þstanbul, Der YayÑnlarÑ, 2010 (Medeni Hukuk). • Güzel, Ali, Okur, Ali RÑza, CaniklioÜlu, Nuràen: Sosyal Güvenlik Hukuku, 13. bs., Þstanbul, Beta, 2010 (Sosyal Güvenlik Hukuku). • Hatemi, Hüseyin: Medeni Hukuka Girià, 4. bs., Þstanbul, Vedat KitapçÑlÑk, 2010 (Medeni Hukuk). • OÜuzman, Kemal, Barlas, Nami: Medeni Hukuk, Girià, Kaynaklar, Temel Kavramlar, 16.bs., Þstanbul, Vedat KitapçÑlÑk, 2010 (Medeni Hukuk). • Öztan, Bilge: Medeni Hukukun Temel KavramlarÑ, 34.bs., Ankara, Turhan Kitabevi, 2011 (Medeni Hukuk). • ReisoÜlu, Safa: Borçlar Hukuku, 21. bs., Þstanbul, Beta, 2010. • Serozan, Rona: Borçlar Hukuku Genel Bölüm, Þfa, Þfa Engelleri, HaksÑz Zenginleàme, c.III, 5.bs., Þstanbul, Filiz Kitabevi, 2009 (HaksÑz Zenginleàme). • Serozan, Rona: Medeni Hukuk, Genel Bölüm, 2.bs, Þstanbul, Vedat KitapçÑlÑk, 2008 (Medeni Hukuk). • Sözer, Ali NazÑm: “Sosyal Sigortalar Hukukunun Genel Hükümleri AçÑsÑndan YargÑtay’Ñn 1991 YÑlÑ KararlarÑnÑn DeÜerlendirilmesi”, YargÑtay’Ñn Þà Hukukuna Þliàkin 1991 YÑlÑ KararlarÑnÑn DeÜerlendirilmesi, Þà Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Türk Milli Komitesi, Þstanbul, MESS YayÑnÑ, 1993, (161-185) (1991 yÑlÑ KararlarÑnÑn DeÜerlendirilmesi). • Sözer, Ali NazÑm: “Sosyal Güvenlik Hukukunda Þyiniyet Þlkesi ve Yersiz Ödenen Primlerin Þadesi”, Þstanbul Barosu- Galatasaray Üniversitesi Þà Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukukuna Þliàkin Sorunlar ve Çözüm Önerileri Semineri, Þstanbul, 2010, YayÑmlanmamÑà Metin (Sosyal Güvenlik Hukukunda Þyiniyet). • Süzek, Sarper: Þà Hukuku, 4.bs., Þstanbul, Beta, 2008. 65 Edis, Medeni Hukuka Girià, s.278. KAYNAKLAR • AkÑntürk, Turgut, Karaman, Derya Ateà: Medeni Hukuk, 23.bs., Þstanbul, Beta, 2010. • Akkanat, Halil: Türk Medeni Hukukunda Þyiniyetin KorunmasÑ, Þstanbul, Filiz Kitabevi, 2010 (Þyiniyetin KorunmasÑ). • Akyol, ßener: Dürüstlük KuralÑ ve HakkÑn Kötüye KullanÑlmasÑ YasaÜÑ, 2.bs., Þstanbul, Vedat KitapçÑlÑk, 2006 (Dürüstlük KuralÑ). SßCßL • Akyol, ßener: Medeni Hukuka Girià, Prof. Dr. Bülent Köprülünün AnÑsÑna ArmaÜan, 2. bs., Þstanbul, Vedat KitapçÑlÑk, 2006. • Tekinay, Selâhattin Sulhi, Akman, Sermet, BurcuoÜlu, Halûk, Altop, Atillâ: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 7.bs., Þstanbul, Fakülteler MatbaasÑ, 1993 (Borçlar Hukuku). • Arslanköylü, Resul: “Dürüstlük KuralÑnÑn ve HakkÑn Kötüye KullanÑlmasÑ YasaÜÑnÑn Sosyal Güvenlik Hukukuna Etkisi”, Sicil Þà Hukuku Dergisi, S.16, 2009, (203-214) (Dürüstlük KuralÑnÑn Sosyal Güvenlik Hukukuna Etkisi). • Tuncay, Can, Ekmekçi, Ömer: Sosyal Güvenlik Hukukunun EsaslarÑ, 2.bs., Þstanbul, Legal, 2009 (Sosyal Güvenlik Hukuku). • • Arslanköylü, Resul: Sosyal Sigortalar ve Genel SaÜlÑk SigortasÑ ßerhi, Ankara, Yetkin, 2009 (ßerh). TunçomaÜ, Kenan: Sosyal Güvenlik KavramÑ ve Sosyal Sigortalar, 5. bs., Þstanbul, Beta, 1990 (Sosyal Güvenlik). • • Centel, Tankut: “Sosyal Sigortalar”, YargÑtay’Ñn Þà Hukukuna Þliàkin 1996 YÑlÑ KararlarÑnÑn DeÜerlendirilmesi, Þà Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Türk Milli Komitesi, Þstanbul, MESS YayÑnÑ, 1998, (249-273) (1996 YÑlÑ KararlarÑnÑn DeÜerlendirilmesi). Ulusan, Þlhan: Þyiniyetli Sebepsiz Zenginleàenin Þade Borcunun SÑnÑrlanmasÑ Sorunu, Þstanbul, KazancÑ, 1984. • http://www.hukukturk.com. • http://www.kazanci.com. • http://www.tdk.gov.tr. • Dural, Mustafa, SarÑ, Suat: Türk Özel Hukuku, Temel Kavramlar ve Medeni Kanunun BaàlangÑç Hükümleri, c.I, Þstanbul, Filiz Kitabevi, 2010 (Türk Özel Hukuku). • Edis, Seyfullah: Medeni Hukuka Girià ve BaàlangÑç Hükümleri, 6.bs., Ankara, A.Ü. Hukuk Fakültesi YayÑnÑ, 1997 (Medeni Hukuka Girià). 207 EYLÜL ’11 SßCßL Dr. Mehmet BULUT Sosyal Güvenlik Kurumu MüfettiÛi Son Düzenlemeler IÛÍÙÍnda Türkiye’de BaÙÍmlÍ ve BaÙÍmsÍz ÇalÍÛan YabancÍlarÍn Sosyal Güvenlikleri 1. GiriÛ 5510 sayÑlÑ Sosyal Sigortalar ve Genel SaÜlÑk SigortasÑ Kanunu’nun 4 üncü maddesinin ikinci fÑkrasÑnÑn (c) bendi gereÜince, yabancÑ uyruklu kiàilerden hizmet akdi ile çalÑàanlar 4 üncü maddenin birinci fÑkrasÑnÑn (a) bendine tabi olarak sigortalÑ sayÑlmÑàlar, Kanun’un 6 ncÑ maddesinin (e) bendinde ise yabancÑ bir ülkede kurulu herhangi bir kuruluà tarafÑndan ve o kuruluà adÑna ve hesabÑna Türkiye’ye bir ià için gönderilen ve yabancÑ ülkede sosyal sigortaya tabi olduÜunu belgeleyen kiàiler ile Türkiye’de kendi adÑna ve hesabÑna baÜÑmsÑz çalÑàanlardan, yurt dÑàÑnda ikamet eden ve o ülke sosyal güvenlik mevzuatÑna tabi olanlarÑn sigortalÑ sayÑlmayacaklarÑ öngörülmüàtür. DiÜer taraftan, ülkemizin diÜer ülkelerle imzaladÑÜÑ ikili ya da çok taraflÑ sosyal güvenlik sözleàmelerinde de iki ülke vatandaàlarÑnÑn karàÑlÑklÑ olarak diÜer ülkede geçici görevli ya da geçici görevli olmaksÑzÑn çalÑàmalarÑ halinde hangi ülkenin sosyal güvenlik mevzuatÑna 208 tabi olacaklarÑna iliàkin hükümler bulunmaktadÑr. AyrÑca, 5510 sayÑlÑ Kanun’un 6 ncÑ maddesinin son fÑkrasÑ uyarÑnca, 2/3/2011 tarihli, 27862 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanarak yürürlüÜe giren Sosyal Sigorta Þàlemleri YönetmeliÜinde DeÜiàiklik YapÑlmasÑna Dair Yönetmelik ile 2/3/2011 tarihinden geçerli olmak üzere Sosyal Sigorta Þàlemleri YönetmeliÜinin (SSÞY) 10 uncu maddesinin birinci fÑkrasÑnÑn (d) bendi deÜiàtirilerek, ülkemizle arasÑnda sosyal güvenlik sözleàmesi bulunmayan ülkelerde kurulu herhangi bir kuruluà tarafÑndan ve o kuruluà adÑna ve hesabÑna Türkiye’ye bir ià için gönderilen ve o ülkede sosyal sigortaya tabi olduÜunu belgeleyen kiàilerin sigortalÑ sayÑlmayacaklarÑ süre belirlenmiàtir. Bu çalÑàmamÑzda ülkemizde gerek yerli gerekse de yabancÑ iàverenler tarafÑndan istihdam edilen ya da baÜÑmsÑz çalÑàan yabancÑ uyruklu kiàilerin sosyal güvenlikleri incelenecek ve açÑklamalarda bulunulacaktÑr. EYLÜL ’11 2. ÜÛverene BaÙlÍ ÇalÍÛan YabancÍlarÍn Sosyal GüvenliÙi 506 sayÑlÑ Kanun’un 4958 sayÑlÑ Kanun’la deÜiàtirilmeden önceki mülga 3 üncü maddesinin (II/A) bendi gereÜince 6/8/2003 tarihinden önce bir iàveren emrinde çalÑàan ve Türk uyruklu olmayan kimseler hakkÑnda kÑsa vadeli sigorta kollarÑ, yazÑlÑ istekte bulunmalarÑ halinde ise haklarÑnda istek tarihinden sonraki ay baàÑndan itibaren malullük, yaàlÑlÑk ve ölüm sigortalarÑ uygulanmakta iken, söz konusu tarih itibariyle madde hükmü yürürlükten kaldÑrÑldÑÜÑndan sigortalÑlar isteklerine bakÑlmaksÑzÑn tüm sigorta kollarÑna tabi tutulmuàlar, Kanun’un 4 üncü maddesinin ikinci fÑkrasÑnÑn (c) bendi ile de 2008 yÑlÑ Ekim ayÑndan itibaren 4 üncü maddesinin birinci fÑkrasÑnÑn (a) bendi kapsamÑnda sigortalÑ olarak çalÑàmalarÑna imkan saÜlanmÑàtÑr. 2547 sayÑlÑ YükseköÜrenim Kanunu, 2914 sayÑlÑ Yüksek ÖÜretim Personel Kanunu gereÜince ülkemizde sosyal güvenlik sözleàmesi imzalanmamÑà ülkelerden gelerek çalÑàan yabancÑ uyruklu öÜretim elemanlarÑ, 31/10/1983 tarihli ve 16207 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanan YükseköÜretim KurumlarÑnda YabancÑ Uyruklu ÖÜretim ElemanÑ ÇalÑàtÑrÑlmasÑ EsaslarÑna iliàkin 83/7148 sayÑlÑ Bakanlar Kurulu KararÑ’nÑn 12 nci maddesi gereÜince 28/3/2006 tarihine kadar 506 sayÑlÑ Kanun’un hastalÑk sigortasÑ hükümlerine tabi tutulmuàlardÑr. 28/3/2006 tarihli ve 26122 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanan 2006/11518 sayÑlÑ Bakanlar Kurulu KararÑ ile söz konusu madde deÜiàtirilerek bu tarihten sonra bu kimseler tüm sigorta kollarÑna tabi tutulmuàlardÑr. 2008 yÑlÑ Ekim ayÑndan itibaren de Kanun’un 4 üncü maddesinin birinci fÑkrasÑnÑn (a) bendi kapsamÑnda sigortalÑ olarak çalÑàmalarÑna imkan saÜlanarak uygulama devam ettirilmiàtir. 2527 sayÑlÑ Kanun gereÜince ülkemize çalÑàmaya gelen Türk soylu yabancÑlarÑn 2008 yÑlÑ Ekim ayÑndan önceki ve sonraki sigortalÑlÑklarÑ hakkÑnda yukarÑda belirtildiÜi àekilde iàlem yapÑlacaktÑr. Þkili ya da çok taraflÑ sosyal güvenlik sözleàmelerindeki hükümler gereÜince, Türk soy- SßCßL lu yabancÑlar dahil 2008 yÑlÑ Ekim ayÑ baàÑndan önceki ve sonraki sürelerde geldiÜi ülkelerde sigortalÑ olmayÑp çalÑàma izni almak suretiyle Ülkemizde çalÑàanlar hakkÑnda; 1) Ülkemizle arasÑnda ikili sosyal güvenlik sözleàmesi yapÑlmÑà ülke uyruÜunda olanlar hakkÑnda Þsviçre ve Þngiltere vatandaàlarÑ hariç, sosyal güvenlik sözleàmesinin yürürlük tarihinden, sözleàmenin yürürlük tarihinden sonra çalÑàmaya baàlayanlar hakkÑnda ise çalÑàmaya baàladÑklarÑ tarihten itibaren tüm sigorta kollarÑ uygulanacaktÑr. 2) Sonradan Türk vatandaàÑ olanlar da vatandaàlÑÜa geçtikleri tarihten itibaren Ülkemiz sosyal güvenlik mevzuatÑna tabi olacaklardÑr. 3) Ülkemize gelerek üniversitelerde çalÑàtÑrÑlan yabancÑ uyruklu öÜretim elemanlarÑ hakkÑnda (1) ve (2) nci maddelerde belirtilen hususlara göre iàlem yapÑlacaktÑr. 5510 sayÑlÑ Sosyal Sigortalar ve Genel SaÜlÑk SigortasÑ Kanunu’nun “SigortalÑ sayÑlanlar” baàlÑklÑ 4 üncü maddesinin birinci fÑkrasÑnÑn (a) bendinde; “Hizmet akdi ile bir veya birden fazla iàveren tarafÑndan çalÑàtÑrÑlanlar” sigortalÑ sayÑlÑr denilmiàtir. AynÑ maddenin ikinci fÑkrasÑnÑn (c) bendinde, sigortalÑ sayÑlanlara iliàkin hükümlerin; “Mütekabiliyet esasÑna dayalÑ olarak uluslararasÑ sosyal güvenlik sözleàmesi yapÑlmÑà ülke uyruÜunda olanlar hariç olmak üzere, yabancÑ uyruklu kiàilerden hizmet akdi ile çalÑàanlar” hakkÑnda da uygulanacaÜÑ belirtilmiàtir. Buna göre, yabancÑ bir ülkede kurulu herhangi bir kuruluà tarafÑndan ve o kuruluà adÑna ve hesabÑna Türkiye’ye bir ià için gönderildiÜini ve yabancÑ ülkede sosyal sigortaya tabi olduÜunu belgeleyenler ile mütekabiliyet esasÑna dayalÑ olarak uluslararasÑ sosyal güvenlik sözleàmesi yapÑlmÑà bir ülke uyruÜunda olanlar hariç olmak üzere ülkemizde hizmet akdi ile bir veya birden fazla iàverene baÜlÑ olarak çalÑàan yabancÑlar, 5510 sayÑlÑ Kanun hükümlerine göre sosyal sigortalar kapsamÑnda bulunmaktadÑrlar. AynÍ kiÛi için bir defaya mahsus olmak üzere fasÍlalÍ ya da fasÍlasÍz üç aylÍk istisnai süre verilecektir. 209 EYLÜL ’11 SßCßL SGK tarafÍndan yabancÍ uyruklu kiÛilerin sigortalÍlÍÙÍ hakkÍnda yapÍlacak iÛlemlerle ilgili 31/5/2011 tarih ve 2011/43 sayÍlÍ Genelge yayÍmlanmÍÛtÍr. Bununla beraber, 5510 sayÑlÑ Kanun’un “SigortalÑ sayÑlmayanlar” baàlÑklÑ 6 ÑncÑ maddesinin birinci fÑkrasÑnÑn (e) bendinde “YabancÑ bir ülkede kurulu herhangi bir kuruluà tarafÑndan ve o kuruluà adÑna ve hesabÑna Türkiye’ye bir ià için gönderilen ve yabancÑ ülkede sosyal sigortaya tabi olduÜunu belgeleyen kiàiler ile Türkiye’de kendi adÑna ve hesabÑna baÜÑmsÑz çalÑàanlardan, yurt dÑàÑnda ikamet eden ve o ülke sosyal güvenlik mevzuatÑna tâbi olanlar bu Kanun’un kÑsa ve uzun vadeli sigorta kollarÑ hükümlerinin uygulanmasÑnda 4 ve 5. maddelere göre sigortalÑ sayÑlmazlar.” denilmiàtir. Bu çerçevede, yabancÑ bir ülkede kurulu herhangi bir kuruluà tarafÑndan ve o kuruluà adÑna ve hesabÑna Türkiye’ye bir ià için gönderildiÜini ve yabancÑ ülkede sosyal sigortaya tabi olduÜunu belgeleyenler ile mütekabiliyet esasÑna dayalÑ olarak uluslararasÑ sosyal güvenlik sözleàmesi yapÑlmÑà bir ülke uyruÜunda olan yabancÑlar, ülkemizde hizmet akdi ile bir veya birden fazla iàverene baÜlÑ olarak çalÑàmalarÑ durumunda 5510 sayÑlÑ Kanun hükümlerine göre sigortalÑ sayÑlmayacaklardÑr. AyrÑca hizmet akdi çerçevesinde çalÑàtÑrÑlan yabancÑ 25.08.1999 tarihli ve 4447 sayÑlÑ Þàsizlik SigortasÑ Kanunu’nun “Þàsizlik sigortasÑnÑn amaç ve kapsamÑ ile yetkili, görevli ve sorumlu kuruluàlar” baàlÑklÑ 46 ÑncÑ maddesinin 17.04.2008 tarihli ve 5754 sayÑlÑ Kanun’un 90 ÑncÑ maddesiyle deÜiàik ikinci fÑkrasÑnda; “Bu Kanun, 5510 sayÑlÑ Sosyal Sigortalar ve Genel SaÜlÑk SigortasÑ Kanunu’nun 4. maddesinin birinci fÑkrasÑnÑn (a) bendi ile ikinci fÑkrasÑ kapsamÑnda olanlardan bir hizmet akdine dayalÑ olarak çalÑàan sigortalÑlarÑ ve 506 sayÑlÑ Sosyal Sigortalar Kanunu’nun geçici 20. maddesinde açÑklanan sandÑklara tabi sigortalÑlarÑ kapsar.” hükmü gereÜi yabancÑ bir ülkede kurulu herhangi bir kuruluà tarafÑndan ve 210 o kuruluà adÑna ve hesabÑna Türkiye’ye bir ià için gönderildiÜini ve yabancÑ ülkede sosyal sigortaya tabi olduÜunu belgeleyenler ile mütekabiliyet esasÑna dayalÑ olarak uluslararasÑ sosyal güvenlik sözleàmesi yapÑlmÑà bir ülke uyruÜunda olanlar hariç olmak üzere ülkemizde hizmet akdi ile bir veya birden fazla iàverene baÜlÑ olarak çalÑàan yabancÑlar, 4447 sayÑlÑ Þàsizlik SigortasÑ Kanunu hükümlerine tabi bulunmaktadÑrlar. 3. Geçici Görevli Olarak Ülkemize ÇalÍÛmaya Gönderilen YabancÍlar a) Sosyal Güvenlik SözleÛmesi ÜmzalanmamÍÛ Ülkede Kurulu Bir KuruluÛ TarafÍndan O KuruluÛ AdÍna ÇalÍÛmaya Gönderilenler SSÞY’nin 10 uncu maddesinin birinci fÑkrasÑnÑn (d) bendi gereÜince, 2/3/2011 tarihinden itibaren yabancÑ bir ülkede kurulu herhangi bir kuruluà tarafÑndan ve o kuruluà adÑna ve hesabÑna Türkiye’ye bir ià için en fazla üç ay süreyle gönderilen ve yabancÑ ülkede sosyal sigortaya tabi çalÑàtÑÜÑnÑ ya da kendi çalÑàmalarÑndan dolayÑ aylÑk aldÑÜÑnÑ belgeleyen kiàiler sigortalÑ sayÑlmayacaklar, ancak, üç aydan fazla süre için çalÑàma izni alÑnan sigortalÑlar iàe baàlama tarihinden sonra geçen üçüncü ayÑn bitiminden itibaren sigortalÑ olacaklardÑr. Öte yandan, SGK tarafÑndan yabancÑ uyruklu kiàilerin sigortalÑlÑÜÑ hakkÑnda yapÑlacak iàlemlerle ilgili 31/5/2011 tarih ve 2011/43 sayÑlÑ Genelge yayÑmlanmÑàtÑr. Buna göre; geçici görevli olarak çalÑàtÑÜÑ üç aylÑk sürenin dolduÜu tarihten sonra ülkemizden ayrÑlan ya da ayrÑlmadan yeniden çalÑàma izni talep edilen yabancÑ uyruklular hakkÑnda üç aylÑk süre àartÑ aranmaksÑzÑn çalÑàmaya baàladÑklarÑ tarihten itibaren sigortalÑ bildirimleri yapÑlacaktÑr. Ancak, üç aylÑk çalÑàma süresini doldurmadan ülkemizden ayrÑlan ya da ülkemizde bulunduÜu halde çalÑàtÑÜÑ iàinden ayrÑlan yabancÑ uyruklularÑn yeniden aynÑ ya da baàka bir ià için çalÑàma izni alarak çalÑàmaya baàlamalarÑ halinde, EYLÜL ’11 Sosyal güvenlik sözleÛmelerinde temel kural, çalÍÛÍlan ülkenin sosyal güvenlik mevzuatÍna tabi olmaktÍr. ilk çalÑàma izinlerinde kullandÑklarÑ sürenin üç aya tamamlandÑÜÑ tarihten sonra sigortalÑ sayÑlacaktÑr. DiÜer bir ifade ile aynÑ kiài için bir defaya mahsus olmak üzere fasÑlalÑ ya da fasÑlasÑz üç aylÑk istisnai süre verilecektir. SSÞY’nin yayÑmlandÑÜÑ 2/3/2011 tarihinden önce geldikleri ülkede sigortalÑ olmalarÑ nedeniyle ülkemizde sigortalÑ sayÑlmayanlar için üç aylÑk süre 2/6/2011 tarihinde sona erecek, bu sigortalÑlardan çalÑàmaya devam edecek olanlar 3/6/2011 tarihinden itibaren sigortalÑ sayÑlacaklarÑndan iàverenleri tarafÑndan iàe girià bildirgeleri en geç 2/6/2011 tarihine kadar verilecektir. YabancÑ uyruklularÑn geçici görevli olduklarÑ sürelerinin dolduÜu tarihten itibaren sigortalÑlÑklarÑnÑn saÜlanabilmesi için, çalÑàma izni aldÑklarÑ sigortalÑlardan yabancÑ kimlik numarasÑ olanlarÑn iàe girià bildirgeleri elektronik ortamda, yabancÑ kimlik numarasÑ olmayanlarÑn iàe girià bildirgeleri ise kaÜÑt ortamÑnda iàverenler tarafÑndan en geç üç aylÑk sürenin dolduÜu tarihe kadar Kuruma verilecektir. SigortalÑ iàe girià bildirgelerine iàe girià tarihi olarak üç aylÑk sürenin dolduÜu tarihi takip eden gün iàe girià tarihi olarak yazÑlacak, ancak, iàverenler tarafÑndan iàe baàlama tarihi olarak üç aylÑk sürenin dolduÜu günü takip eden günden farklÑ bir tarih yazÑlmasÑ halinde bildirimlerdeki farklÑlÑk Kurumun kontrol ve denetim elemanlarÑ ile kontrolle görevli memurlarÑna incelettirildikten sonra gerekli iàlemler yapÑlacaktÑr. Örnek 1- Geçici görevle gelen ve BakanlÑkça 16/3/2011–16/9/2011 süresi için çalÑàma izni verilen ve geldiÜi ülkede sosyal güvenliÜinin saÜlandÑÜÑnÑ belgeleyen Çin Halk Cumhuriyeti vatandaàÑ için en geç üç aylÑk sürenin dolduÜu 16/6/2011 tarihinde sigortalÑ iàe girià bildirgesi Kuruma verilecek, 17/6/2011 tarihinde sigortalÑlÑÜÑ baàlatÑlacaktÑr. Örnek 2- BakanlÑkça 25/5/2011–25/5/2012 süresi için bir yÑllÑk çalÑàma izni verilen ve gel- SßCßL diÜi ülkede sosyal güvenliÜinin saÜlandÑÜÑnÑ belgeleyen Nijerya vatandaàÑ için sigortalÑ iàe girià bildirgesi 15/9/2011 tarihinde Kuruma verilmiàtir. Bu kiàinin iàe girià tarihi 26/8/2011 olarak düzeltilerek iàleme alÑnacaktÑr. Örnek 3- 18/5/2011–18/11/2011 süresi için çalÑàma izni verilen ve geldiÜi ülkede sosyal güvenliÜinin saÜlandÑÜÑnÑ belgeleyen MÑsÑr vatandaàÑ için sigortalÑ iàe girià bildirgesi 1/9/2011 tarihinde Kuruma verilmià, bu kiàinin iàe girià tarihi 2/9/2011 tarihi olarak bildirilmiàtir. Bildirgenin üç aylÑk sürenin dolduÜu tarihten sonra verilmesi ve iàe girià tarihinin de üç aylÑk sürenin dolduÜu tarihi takip eden gün olmamasÑ nedeniyle Kurum denetim ve kontrol elemanlarÑnca kiàinin fiilen çalÑàmaya baàladÑÜÑ tarihin tespiti yapÑlarak sonucuna göre iàlem yapÑlacaktÑr. Örnek 4- Geçici görevle gelen ve BakanlÑkça 15/3/2011- 15/8/2011 süresi için çalÑàma izni verilen ve geldiÜi ülkede sosyal güvenliÜinin saÜlandÑÜÑnÑ belgeleyen Hindistan uyruklu kiài, 15/4/2011 tarihinde görevini tamamlayÑp ülkemizden ayrÑlmÑàtÑr. Yeniden geçici görevli olarak gelen bu sigortalÑya 12/10/2011-12/4/2012 süreleri için BakanlÑkça çalÑàma izni verilmiàtir. Bu kiài daha önce bir ay sigortasÑz olarak çalÑàtÑÜÑ için üç aylÑk sürenin tamamlanacaÜÑ 13/12/2011 tarihinden itibaren sigortalÑ sayÑlmasÑ gerektiÜinden sigortalÑ iàe girià bildirgesinin en geç 12/12/2011 tarihine kadar verilmesi gerekir. b) Sosyal Güvenlik SözleÛmesi ÜmzalanmÍÛ Ülkede Kurulu Bir KuruluÛ TarafÍndan O KuruluÛ AdÍna ÇalÍÛmaya Gönderilenler Sosyal güvenlik sözleàmelerinde temel kural, çalÑàÑlan ülkenin sosyal güvenlik mevzuatÑna tabi olmaktÑr. Ancak, iàverenleri tarafÑndan geçici bir süre ile diÜer akit ülkeye gönderilenler, uluslararasÑ nakliyat iàinde çalÑàanlar, elçilik, konsolosluk, misyon ve benzeri yerlerde çalÑàan ve gönderen ülkenin sivil ve askeri personelleri, akit taraflardan birinin bayraÜÑnÑ taàÑyan gemilerde veya akit ülkenin limanlarÑn211 EYLÜL ’11 SßCßL Türkiye’de kendi adÍna ve hesabÍna baÙÍmsÍz çalÍÛanlardan, yurtdÍÛÍnda ikamet eden ve o ülke sosyal güvenlik mevzuatÍna tâbi olanlar sigortalÍ sayÍlmamaktadÍr. da çalÑàanlar çalÑàtÑklarÑ ülkenin sosyal güvenlik mevzuatÑna tabi olmayacaklardÑr. Ülkemiz ile taraf ülkeler arasÑnda imzalanan ikili ya da çok taraflÑ sosyal güvenlik sözleàmelerinde yer alan hükümler uyarÑnca, yabancÑ uyruklu kiàilerin akit ülkede kurulu kuruluà tarafÑndan belirli bir iàin icrasÑ amacÑyla geçici olarak ülkemize gönderilmesi halinde, sigortalÑnÑn kendi ülkesinde çalÑàÑyormuà gibi ià merkezinin bulunduÜu ülkenin mevzuatÑna tabi tutulmasÑ kuralÑ getirilerek mükerrer sigortalÑlÑk önlenmiàtir. GeldiÜi ülkenin sosyal güvenlik kurumu tarafÑndan, kendi ülkesinin mevzuat hükümlerine göre sosyal güvenliklerinin saÜlandÑÜÑna iliàkin sözleàmelerle belirlenmià formülerleri Kuruma ibraz eden kiàiler, ilgili ülke ile aramÑzda imzalanmÑà olan sosyal güvenlik sözleàmesinde öngörülen süre ve bu süreye ilave edilecek süre kadar sigortalÑ sayÑlmayacaklardÑr. Geldikleri ülkenin sosyal güvenlik mevzuatÑna tabi olarak kendi çalÑàmalarÑndan dolayÑ aylÑk alanlar dahil geçici görevli olarak ülkemizde çalÑàanlar sigortasÑz sayÑldÑklarÑ sürelerin bittiÜi tarihten itibaren Kanun’un 4 üncü maddesinin birinci fÑkrasÑnÑn (a) bendi kapsamÑnda sigortalÑ olacaklardÑr. Ancak, ilk görevlendirme süreleri dolduktan sonra iàin uzamasÑ durumunda geçici görevin uzatÑlmasÑ talebinin sigortalÑ veya iàverence sözleàmeli ülkenin sigorta kurumuna iletilmesi ve bu kurumun talep etmesi halinde, bu talep Kurumca sözleàmeler kapsamÑnda deÜerlendirilerek geçici görevinin uzatÑlmasÑ talebi uygun bulunan kiàiler sözleàmede öngörülen uzatma süresince de ülkemiz mevzuatÑndan muaf tutulmaya devam edilecektir. Ülkemiz ile yabancÑ ülkeler arasÑnda imzalanan sosyal güvenlik sözleàmelerinde geldikleri ülkede sosyal sigortaya tabi olduklarÑnÑ belge212 leyenlerin ülkemizde ne kadar süre ile sigortalÑ olmayacaklarÑ 31/5/2011 tarih ve 2011/43 sayÑlÑ SGK Genelgesi’nin ekindeki tabloda belirtilen süreler dikkate alÑnarak belirlenecektir. Örnek 1- Fransa’da sigortalÑ olarak çalÑàÑrken 14/4/2008-14/4/2011 tarihleri arasÑnda Türkiye’ye geçici görevli olarak gönderilen FransÑz uyruklu kiài, 14/4/2011 tarihinden itibaren 3 yÑl daha uzatma talebinde bulunmuà ve talebi uygun görülmüàtür. Ülkemiz ile Fransa arasÑnda sosyal güvenlik sözleàmesine göre uzatma süresi de dahil 6 yÑl süreyle geçici görevli olarak çalÑàma hakkÑ bulunduÜundan bu kiài 14/4/2014 tarihine kadar Kanun kapsamÑnda sigortalÑ sayÑlmayacaktÑr. Örnek 2- Avusturya’da sigortalÑ olarak çalÑàÑrken, 1/1/2011-1/1/2013 tarihleri arasÑnda Türkiye’ye geçici görevli olarak gönderilen Avusturya uyruklu kiài 1/1/2013 tarihinden itibaren 7 yÑl daha uzatma talebinde bulunmuà ve talebi uygun görülmüàtür. Ülkemiz ile Avusturya arasÑnda sosyal güvenlik sözleàmesine göre uzatma süresinde herhangi bir kÑsÑtlama bulunmadÑÜÑndan bu kiài uzatÑlan sürede de Kanun kapsamÑnda sigortalÑ sayÑlmayacaktÑr. Örnek 3- Lüksemburg’da sigortalÑ olarak çalÑàÑrken 15/3/2011-15/3/2012 tarihleri arasÑnda Türkiye’ye geçici görevli olarak gönderilen Lüksemburg uyruklu kiàinin 15/3/2012 tarihinden itibaren 1 yÑllÑk uzatma talebi uygun bulunmuàtur. Ülkemiz ile Lüksemburg arasÑnda imzalanan sosyal güvenlik sözleàmesine göre geldiÜi ülkenin mevzuatÑna tabi kalma süresi 12+12=24 ay ile sÑnÑrlandÑrÑldÑÜÑndan bu kiài 15/3/2013 tarihine kadar uzatÑlan sürede de 5510 sayÑlÑ Kanun kapsamÑnda sigortalÑ sayÑlmayacaktÑr. 4. Ülkemizdeki Elçilik, Konsolosluk, Misyon ve Benzeri Yerlerde ÇalÍÛanlar Devletler hukuku ve Viyana Sözleàmeleri hükümlerine göre elçilik, konsolosluk, misyon ve benzeri yerlerde çalÑàanlarÑn diplomatik masuniyetlerinin olmasÑ nedeniyle bu iàyerlerinde çalÑàanlarÑn bildirimleri SGK’ya yapÑlmadÑÜÑ sürece ülkemiz mevzuatÑ bu iàyerlerine uygu- EYLÜL ’11 lanamamaktadÑr. Ancak, bu iàyerlerinde çalÑàtÑrÑlanlardan gönderen devlette veya üçüncü bir devlette sigortalÑlÑklarÑnÑ belgeleyemeyenler ile Türkiye’de ikamet etmekte iken buralarda çalÑàtÑrÑlan Türk vatandaàlarÑndan ilgili iàverenler tarafÑndan Kuruma bildirimleri yapÑlanlar ülkemiz mevzuatÑna tabi tutulmuàlardÑr. Söz konusu hükümler gereÜince elçilik, konsolosluk, misyon ve benzeri yerlerde çalÑàanlardan gönderen devlette veya üçüncü bir devlette sigortalÑlÑklarÑnÑ belgeleyemeyenlerin sigortalÑlÑklarÑ 2008 yÑlÑ Ekim ayÑ baàÑna kadar 506 sayÑlÑ Kanun’un mülga 86 ncÑ maddesine göre topluluk sigortasÑ yoluyla saÜlanmÑàtÑr. 5510 sayÑlÑ Kanun’un yürürlüÜe girdiÜi 1/10/2008 tarihinden itibaren de bu iàyerlerinde çalÑàanlar 4 üncü maddenin birinci fÑkrasÑnÑn (a) bendi kapsamÑna alÑnmÑàlardÑr. Mülga sosyal güvenlik kanunlarÑ ile 5510 sayÑlÑ Kanun’un geçici 2 nci maddesine göre yaàlÑlÑk aylÑÜÑ baÜlananlardan elçilik, konsolosluk, misyon ve benzeri yerlerde çalÑàmaya devam edenlerden sosyal güvenlik destek primi kesilecektir. 5. BaÙÍmsÍz ÇalÍÛan YabancÍlardan Sosyal Sigortaya Tabi Olanlar 5510 sayÑlÑ Kanun’un 4 üncü maddesinin birinci fÑrkasÑnÑn (b) bendinde, köy ve mahalle muhtarlarÑ ile hizmet akdine baÜlÑ olmaksÑzÑn kendi adÑna ve hesabÑna baÜÑmsÑz çalÑàanlardan; “Ticarî kazanç veya serbest meslek kazancÑ nedeniyle gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar, gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciline kayÑtlÑ olanlar, anonim àirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortaklarÑ, sermayesi paylara bölünmüà komandit àirketlerin komandite ortaklarÑ, diÜer àirket ve donatma iàtiraklerinin ise tüm ortaklarÑ, tarÑmsal faaliyette bulunanlar sigortalÑ sayÑlÑrlar.” denilmiàtir. Buna göre, vatandaàÑ olduÜu ülkede sosyal güvenlik kurumuna tabi bir çalÑàmasÑ bulunmayan bu kuruluàlardan emekli olmayan veya ülkesinde sosyal güvenlik kuruluàu bulunmayanlardan Türkiye’de baÜÑmsÑz çalÑàmasÑ SßCßL bulunanlar ile Türkiye’de baÜÑmsÑz çalÑàmasÑ bulunanlardan vatandaàÑ olduÜu ülkede sosyal güvenlik àemsiyesi altÑnda bulunduÜunu belgelemeyen yabancÑlar, 5510 sayÑlÑ Kanun hükümlerine göre sosyal sigortalar sistemine tabidirler. Bununla beraber 5510 sayÑlÑ Kanun’un 6 ÑncÑ maddesinin birinci fÑkrasÑnÑn (e) bendinde sigortalÑ sayÑlmayanlar belirtilmiàtir. Buna göre, Türkiye’de kendi adÑna ve hesabÑna baÜÑmsÑz çalÑàanlardan, yurt dÑàÑnda ikamet eden ve o ülke sosyal güvenlik mevzuatÑna tâbi olanlar sigortalÑ sayÑlmamaktadÑr. Bu baÜlamda, ülkemizde baÜÑmsÑz çalÑàmasÑ bulunan, ancak bu çalÑàmasÑndan önce vatandaàÑ bulunduÜu ülkede sosyal güvenlik kuruluàlarÑna prim ödeyen ve prim ödemeye devam eden, bu kuruluàlardan emekli olan, vatandaàÑ olduÜu ülkede sosyal güvenlik kurumlarÑna prim ödediklerini ve ödemelerinin devam ettiÜini veya emekli aylÑÜÑ aldÑklarÑnÑ yeminli tercüme bürolarÑnca veya mahalli konsolosluklar aracÑlÑÜÑyla tercüme edilmià hizmet cetveli veya aylÑk kaÜÑdÑyla belgelemeleri durumunda sigortalÑ olmayacaklardÑr. 6. YabancÍlarÍn Genel SaÙlÍk SigortasÍ KarÛÍsÍndaki Durumu Türkiye’de ikamet eden kiàilerden; i. 5510 SayÑlÑ Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fÑkrasÑnÑn (a), (b) ve (c) bentlerine tabi olanlar, ii. ÞsteÜe baÜlÑ sigortalÑ olan kiàiler, iii. YukarÑdaki (i) ve (ii) maddeleri kapsamÑnda sigortalÑ sayÑlmayanlardan; - HarcamalarÑ, taàÑnÑr ve taàÑnmazlarÑ ile bunlardan doÜan haklarÑ da dikkate alÑnarak, Kurumca belirlenecek test yöntemleri ve veriler kullanÑlarak tespit edilecek aile içindeki geliri kiài baàÑna düàen aylÑk tutarÑ asgari ücretin üçte birinden az olan vatandaàlardan her biri, - SÑÜÑnmacÑ veya vatansÑz olarak kabul edilen kiàiler, - 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayÑlÑ 65 YaàÑnÑ Doldurmuà Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk VatandaàlarÑna AylÑk BaÜlanmasÑ HakkÑnda Kanun hükümlerine göre aylÑk alan kiàiler, - 24/2/1968 tarihli ve 1005 sayÑlÑ Þstiklal MadalyasÑ Verilmià Bulunanlara Vatani Hizmet Ter213 EYLÜL ’11 SßCßL Bir ülkede uygulanan sosyal güvenlik sisteminden, o ülkede yaÛayan ve emeÙi ile katkÍ saÙlayan yabancÍ uyruklu ÛahÍslarÍn yararlandÍrÍlmamasÍ düÛünülemez. tibinden ßeref AylÑÜÑ BaÜlanmasÑ HakkÑnda Kanun hükümlerine göre àeref aylÑÜÑ alan kiàiler, - 28/5/1986 tarihli ve 3292 sayÑlÑ Vatani Hizmet Tertibi AylÑklarÑnÑn BaÜlanmasÑ HakkÑnda Kanun hükümlerine göre aylÑk alan kiàiler, - 3/11/1980 tarihli ve 2330 sayÑlÑ Nakdi Tazminat ve AylÑk BaÜlanmasÑ HakkÑnda Kanun hükümlerine göre aylÑk alan kiàiler, - 24/5/1983 tarihli ve 2828 sayÑlÑ Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu hükümlerine göre korunma, bakÑm ve rehabilitasyon hizmetlerinden ücretsiz faydalanan kiàiler, - Harp malullüÜü aylÑÜÑ alan kiàiler ile 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayÑlÑ Terörle Mücadele Kanunu kapsamÑnda aylÑk alan kiàiler, - 18/3/1924 tarihli ve 442 sayÑlÑ Köy Kanunu’nun 74 üncü maddesinin ikinci fÑkrasÑna göre görevlendirilen kiàiler ile aynÑ Kanun’un ek 16 ncÑ maddesine göre aylÑk alan kiàiler, - 24/6/2008 tarihli ve 5774 sayÑlÑ BaàarÑlÑ Sporculara AylÑk BaÜlanmasÑ ile Devlet Sporcusu UnvanÑ Verilmesi HakkÑnda Kanun hükümlerine göre aylÑk alan kiàiler, - Mütekabiliyet esasÑ da dikkate alÑnmak àartÑyla, oturma izni almÑà yabancÑ ülke vatandaàlarÑndan yabancÑ bir ülke mevzuatÑ kapsamÑnda sigortalÑ olmayan kiàiler, - 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayÑlÑ Þàsizlik SigortasÑ Kanunu uyarÑnca iàsizlik ödeneÜi ve ilgili kanunlarÑ gereÜince kÑsa çalÑàma ödeneÜinden yararlandÑrÑlan kiàiler, - Kanun veya Kanundan önce yürürlükte bulunan sosyal güvenlik kanunlarÑna göre gelir veya aylÑk alan kiàiler, - YukarÑda sayÑlanlar dÑàÑnda kalan ve baàka bir ülkede genel saÜlÑk sigortasÑndan yararlanma hakkÑ bulunmayan vatandaàlar, genel saÜlÑk sigortalÑsÑ sayÑlÑr. 214 YukarÑda belirtilen hükümlerden de anlaàÑlacaÜÑ üzere, yabancÑlarÑn “genel saÜlÑk sigortasÑ hükümleri” açÑsÑndan, 5510 sayÑlÑ Kanun’un “Genel saÜlÑk sigortalÑsÑ sayÑlanlar” 60 ÑncÑ maddesinin birinci fÑkrasÑnÑn (d) bendi hükmüne bakÑlmalÑdÑr. Söz konusu hüküm; “d) Mütekabiliyet esasÑ da dikkate alÑnmak àartÑyla, oturma izni almÑà yabancÑ ülke vatandaàlarÑndan yabancÑ bir ülke mevzuatÑ kapsamÑnda sigortalÑ olmayan kiàiler, genel saÜlÑk sigortalÑsÑ sayÑlÑr.” àeklindedir. Bu durumda, Türkiye’de oturma iznine sahip olan ve yabancÑ bir ülkede de sigortalÑ olmayan kiàiler, Türkiye’de 5510 sayÑlÑ Kanun kapsamÑnda “genel saÜlÑk sigortasÑ hükümleri” kapsamÑnda kabul edilecektir. Bunlara saÜlÑk hak sahipliÜi oluàturulabilmesi için Türkiye’de bir yÑldan fazla ikamet àartÑ bulunmaktadÑr. Bir yÑldan sonra GSS pirimi kesilmektedir. AyrÑca vatandaàlÑk numarasÑ alÑnmasÑ gerekmektedir. AyrÑca her halükarda bir önceki bölümde açÑklandÑÜÑ àekilde 4/a, 4/b ve 4/c kapsamÑnda sigortalÑ sayÑlan yabancÑ uyruklularÑn da 5510 sayÑlÑ Kanun’un 60 ÑncÑ maddesi gereÜince genel saÜlÑk sigortalÑsÑ sayÑlmalarÑ gerekmektedir. 6111 sayÑlÑ Kanun ile getirilen düzenleme gereÜince; 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayÑlÑ YükseköÜretim Kanunu’na göre üniversitelerde yükseköÜrenim gören yabancÑ uyruklu öÜrenciler, yükseköÜrenimlerinin devam ettiÜi sürelerle sÑnÑrlÑ olarak birinci fÑkranÑn (d) bendindeki ve 52 nci maddenin ikinci fÑkrasÑnÑn ikinci cümlesindeki àartlar aranmaksÑzÑn, 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sÑnÑrÑnÑn 30 günlük tutarÑ üzerinden kendilerince genel saÜlÑk sigortasÑ primi ödenmek suretiyle genel saÜlÑk sigortalÑsÑ olurlar. Ancak bunlardan kamu idareleri, kanunla kurulan kurum ve kuruluàlar, kamu yararÑna faaliyet gösteren dernekler ile vergi muafiyeti tanÑnan vakÑflar tarafÑndan tam burs saÜlanan ve YükseköÜretim Kurulu tarafÑndan ayrÑlan kontenjanlar dâhilinde yükseköÜrenim gören yabancÑ uyruklu öÜrenciler genel saÜlÑk sigortalÑsÑ sayÑlmaz ve bunlarÑn saÜlÑk giderleri 2547 sayÑlÑ Kanun’un 46 ncÑ ve 47 nci maddeleri çerçevesinde üniversitelerin bütçelerine konulacak ödenekten karàÑlanÑr. EYLÜL ’11 7. Sonuç Sosyal güvenlik, kiàilerin karàÑ karàÑya kaldÑklarÑ sosyal riskler nedeniyle uÜradÑklarÑ/ uÜrayabilecekleri zararlarÑ ortadan kaldÑrmaya çalÑàan önemli bir devlet politikasÑdÑr. Bir ülkede uygulanan sosyal güvenlik sisteminden, o ülkede yaàayan ve emeÜi ile katkÑ saÜlayan yabancÑ uyruklu àahÑslarÑn yararlandÑrÑlmamasÑ düàünülemez. Nitekim Türk sosyal güvenlik sistemimiz de ülkemizde çalÑàan yabancÑ uyruklu àahÑslarÑ belli àartlar altÑnda sosyal güvenlik àemsiyesi altÑna almÑàtÑr. Genel itibariyle yabancÑ bir ülkede kurulu herhangi bir kuruluà tarafÑndan ve o kuruluà adÑna ve hesabÑna Türkiye’ye bir ià için gönderildiÜini ve yabancÑ ülkede sosyal sigortaya tabi olduÜunu belgeleyenler ile mütekabiliyet esasÑna dayalÑ olarak uluslararasÑ sosyal güvenlik sözleàmesi yapÑlmÑà bir ülke uyruÜunda olanlar hariç olmak üzere ülkemizde hizmet akdi ile bir veya birden fazla iàverene baÜlÑ olarak çalÑàan yabancÑlar, 5510 sayÑlÑ Kanun hükümlerine göre sosyal sigortalar kapsamÑnda bulunmaktadÑrlar. AyrÑca yabancÑ bir ülkede kurulu herhangi bir kuruluà tarafÑndan ve o kuruluà adÑna ve hesabÑna Türkiye’ye bir ià için gönderilen ve yabancÑ ülkede sosyal sigortaya tabi olduÜunu belgeleyen kiàiler ile Türkiye’de kendi adÑna ve hesabÑna baÜÑmsÑz çalÑàanlardan, yurt dÑàÑnda ikamet eden ve o ülke sosyal güvenlik mevzuatÑna tâbi olanlar bu Kanun’un kÑsa ve uzun vadeli sigorta kollarÑ hükümlerinin uygulanmasÑnda sigortalÑ sayÑlmazlar. YukarÑda yer verilen açÑk kanun hükmüne karàÑn Sosyal Sigorta Þàlemleri YönetmeliÜi’nde bir deÜiàiklik yapÑlmÑàtÑr. SSÞY’nin 10 uncu maddesinin birinci fÑkrasÑnÑn (d) bendi gereÜince, 2/3/2011 tarihinden itibaren yabancÑ bir ülkede kurulu herhangi bir kuruluà tarafÑndan ve o kuruluà adÑna ve hesabÑna Türkiye’ye bir ià için en fazla üç ay süreyle gönderilen ve yabancÑ ülkede sosyal sigortaya tabi çalÑàtÑÜÑnÑ ya da kendi çalÑàmalarÑndan dolayÑ aylÑk aldÑÜÑnÑ belgeleyen kiàiler sigortalÑ sayÑlmayacaklar, ancak, üç aydan fazla süre için çalÑàma izni alÑnan sigortalÑlar iàe baàlama tarihinden sonra geçen üçüncü ayÑn bitiminden itibaren sigortalÑ olacaklardÑr. Söz konusu düzenleme hiç kuàkusuz SßCßL 5510 sayÑlÑ Kanun hükmü ile ters düàmektedir. NasÑl ki kanunlarÑn anayasaya aykÑrÑ hükümler ihtiva etmesi düàünülemez ise kanunlarÑn uygulanma àeklini gösterme amacÑ güden yönetmeliklerin de kanunlarda yer alan kesin hükümlerin aksine hükümler getirmesi söz konusu olamaz. Bu itibarla yapÑlan bu yöndeki düzenlemelerin hukuka aykÑrÑlÑk içerdiÜini söyleyebiliriz. 215 EYLÜL ’11 SßCßL Murat UØUR Üstanbul / BeÛiktaÛ Sosyal Güvenlik Merkezi Müdür YardÍmcÍsÍ SanatçÍlarÍn Sosyal GüvenliÙi I- GÜRÜÚ 5510 sayÑlÑ Kanun’un 4. maddesinin ikinci fÑkrasÑnÑn (b) bendi ile bir veya birden fazla iàveren tarafÑndan çalÑàtÑrÑlan1; film, tiyatro, sahne, gösteri, ses ve saz sanatçÑlarÑ ile müzik, resim, heykel, dekoratif ve benzeri diÜer uÜraàlarÑ içine alan bütün güzel sanat kollarÑnda çalÑàanlar ile düàünürler ve yazarlar sigortalÑ sayÑlmÑàtÑr. SSÞY ekinde yer alan “Kanunun 4 üncü Maddesinin Þkinci FÑkrasÑnÑn (b) Bendi KapsamÑnda SayÑlan SigortalÑlara Þliàkin UÜraàÑ AlanÑ Ve ÇalÑàanlarÑ Gösterir Liste”2 ile bu kapsamda sayÑlan iàler belirlenmiàtir. 5510 sayÑlÑ Sosyal Sigortalar ve Genel SaÜlÑk SigortasÑ Kanunu’nda hizmet akdi ile bir veya birden fazla iàveren tarafÑndan çalÑàtÑrÑlanlar Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fÑkrasÑnÑn (a) bendi kapsamÑnda sigortalÑ sayÑlmakta olup, bu kapsamda; bir veya birden fazla iàveren tarafÑndan çalÑàtÑrÑlan film, tiyatro, sahne, gösteri, ses ve saz sanatçÑlarÑ ile müzik, resim, heykel, dekoratif ve benzeri diÜer uÜraàlarÑ 216 içine alan bütün güzel sanat kollarÑnda çalÑàanlar ile düàünürler ve yazarlar, 5510 sayÑlÑ Kanun’a eklenen ek 6. madde ile 1/3/2011 tarihinden itibaren 4. maddenin ikinci fÑkrasÑnÑn (b) bendine belirtilenlerden Kültür ve Turizm BakanlÑÜÑ’nca belirlenecek alanlarda kÑsmi süreli ià sözleàmesiyle bir veya birden fazla kiài tarafÑndan çalÑàtÑrÑlan ve çalÑàtÑklarÑ kiài yanÑnda ay içerisinde çalÑàma saati süresine göre hesaplanan çalÑàma gün sayÑsÑ 10 günden az olan kiàilerin sigortalÑlÑklarÑnÑn, kendileri tarafÑndan 30 gün üzerinden prim ödemeleri suretiyle saÜlanacaÜÑ hüküm altÑna alÑnmÑà olup bu sigortalÑlar özel olarak 4/a kapsamÑnda sigortalÑ sayÑlmÑàlardÑr. II- 5510 SAYILI KANUN’A GÖRE SANATÇI SAYILANLAR Sosyal Sigorta Þàlemleri YönetmeliÜi’nde yer alan ve Kültür ve Turizm BakanlÑÜÑ tarafÑndan belirlenen; 1- Sinema sanatçÑlarÑ ve çalÑàanlarÑ, 216 EYLÜL ’11 2- Tiyatro, opera, bale sanatçÑlarÑ ve çalÑàanlarÑ, 3- Müzik ve sahne sanatçÑlarÑ, 4- Folklor ve halk sanatçÑlarÑ, 5- Edebiyat, 6- Görsel sanatlar, dekoratif sanatlarÑ v.b. uÜraàÑlarÑ yapanlar sanatçÑ olarak sayÑlmÑàtÑr. III- HÜZMET AKDÜ Borçlar Kanunu’nun 313. maddesinde hizmet akdi, “Hizmet akdi öyle bir mukaveledir ki; onunla iàçi, muayyen veya gayri muayyen bir zamanda ià görmeyi ve ià sahibi dahi ona ücret vermeyi taahhüt eder.” Türk Borçlar Kanunu’nun3 393. maddesinde ise hizmet sözleàmesi, iàçinin iàverene baÜÑmlÑ olarak belirli veya belirli olmayan süreyle iàgörmeyi ve iàverenin de ona zamana veya yapÑlan iàe göre ücret ödemeyi üstlendiÜi sözleàmedir àeklinde tanÑmlanmÑàtÑr. 5510 sayÑlÑ Kanun’un 4/1-a kapsamÑndaki sigortalÑlÑk bu tanÑm üzerine kurulmuàtur. IV- HÜZMET AKDÜNÜN UNSURLARI 1- Hizmet: Þàçi, iàverene emeÜini verme taahhüdünde bulunur. Þàçi, eseri deÜil, hizmet verme sorumluluÜunu taàÑr. Hizmet, iàverenin iàyerinde veya belirleyeceÜi yerde yapÑlÑr. 2- BaÜÑmlÑlÑk: Hizmet akdi iki taraflÑ akidlerden olup, karàÑlÑklÑ borç doÜurur. Þàçi emeÜini, iàveren emrine verir ve iàin yapÑldÑÜÑ sürede ona tabi olur. Þàveren ise emeÜin karàÑlÑÜÑ olarak ücret ödemeyi kabul eder. BaÜÑmlÑlÑk unsuru hizmet akdini, konusu ià görme olan diÜer akitlerden (istisna, vekâlet vb.) ayÑran en önemli unsurdur. 3- Ücret: EmeÜin kirasÑ niteliÜinde olup iàverenin sorumluluÜudur. Saatlik, günlük, haftalÑk, aylÑk çalÑàmalar karàÑlÑÜÑ ödenebileceÜi gibi iàin miktarÑna göre ve kardan hisse àeklinde de verilebilir. 4- Süre: Þà (hizmet) sözleàmesi belirli bir süre için yapÑlabileceÜi gibi süresiz de yapÑlabilir. Hizmetin, sözleàme süresi içinde günün belirli saatlerinde, haftanÑn veya ayÑn belirlenen günlerinde yerine getirilmesi de mümkündür. SßCßL V- ÜSTÜSNA AKDÜ (ESER SÖZLEÚMESÜ) Bu sözleàme ile bir taraf (yüklenici), öteki tarafÑn (Ñsmarlayan-siparià veren) ödemeyi taahhüt ettiÜi ücret karàÑlÑÜÑnda, bir eser meydana getirmeyi taahhüt eder ve borçlanÑr. Þstisna Akdinin UnsurlarÑ; 1- Eser (YapÑlacak ßey) 2- BaÜÑmsÑzlÑk 3- Semen (Fiyat-Bedel) 4- Süre (Zaman) àeklindedir. VI- VEKÂLET AKDÜ (VEKÜLLÜK SÖZLEÚMESÜ) Vekil, sözleàme uyarÑnca kendisine yüklenen (sorumluluÜuna verilen) iàin yürütülmesini veya üzerine aldÑÜÑ iàin yerine getirilmesini borçlanÑr. VII- KENDÜ ADINA VE HESABINA BAØIMSIZ ÇALIÚAN SANATÇILAR Ticari kazanç veya serbest meslek kazancÑ nedeniyle gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar, àirket ortaklarÑndan; kolektif àirket ortaklarÑnÑn tamamÑ, adi komandit àirketlerin komandite ve komanditer ortaklarÑ ile donatma iàtiraki ortaklarÑ, anonim àirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortaklarÑ, limited àirket ortaklarÑnÑn tamamÑ 4/b sigortalÑsÑ sayÑlÑrlar. VIII- KENDÜ ADINA VE HESABINA BAØIMSIZ ÇALIÚAN SANATÇILARIN BÜLDÜRÜMÜ 5510 sayÑlÑ Kanun’un 4. maddesinin birinci fÑkrasÑnÑn (b) bendine tabi olanlarÑn sigortalÑlÑklarÑ, sigortalÑ olmalarÑnÑ gerektiren faaliyetlerinin baàladÑÜÑ tarihten itibaren baàlatÑlmakta, bunlarÑn bildirimleri ise ilgili vergi daireleri, ticaret sicil memurluklarÑ veya àirket yetkilileri tarafÑndan sigortalÑ iàe girià bildirgesi ile 15 gün içinde yapÑlmaktadÑr. 217 EYLÜL ’11 SßCßL IX- KENDÜ NAM VE HESABINA BAØIMSIZ ÇALIÚANLARIN PRÜMLERÜ Kendi nam ve hesabÑna çalÑàan sigortalÑlar; % 20 malullük, yaàlÑlÑk ve ölüm, % 1 ila % 6,5 arasÑnda deÜiàen ià kazasÑ meslek hastalÑÜÑ ve % 12,5 genel saÜlÑk sigortasÑ primi olmak üzere toplam % 33,5 - % 39 arasÑnda deÜiàen oranlardaki primin tamamÑnÑ kendileri öderler. X- ÜSTEØE BAØLI SÜGORTALILIK Türkiye’de ikamet edenler ile Türkiye’de ikamet etmekte iken sosyal güvenlik sözleàmesi imzalanmamÑà ülkelerdeki Türk vatandaàlarÑndan; a) Bu Kanuna tâbi zorunlu sigortalÑ olmayÑ gerektirecek àekilde çalÑàmamak veya sigortalÑ olarak çalÑàmakla birlikte ay içerisinde 30 günden az çalÑàmak ya da tam gün çalÑàmamak, b) Kendi sigortalÑlÑÜÑ nedeniyle aylÑk baÜlanmamÑà olmak, c) 18 yaàÑnÑ doldurmuà bulunmak, d) ÞsteÜe baÜlÑ sigorta talep dilekçesiyle Kuruma baàvuruda bulunmak àartlarÑ aranÑr. a- ÜsteÙe baÙlÍ sigortalÍlÍÙÍn baÛlangÍcÍ 5510 sayÑlÑ Kanun ile isteÜe baÜlÑ sigortalÑlÑk, isteÜe baÜlÑ talep dilekçesinin Kurum kayÑtlarÑna intikal ettiÜi tarihi takip eden günden itibaren baàlar. b- Ay içinde 30 günden az çalÍÛanlardan isteÙe baÙlÍ sigortalÍ olanlar Ay içerisinde 30 günden az çalÑàan veya prim ödeme gün sayÑsÑ, ay içindeki toplam çalÑàma saatinin Þà Kanunu’na göre belirlenen günlük normal çalÑàma saatine (7,5) bölünmesi suretiyle hesaplanan sigortalÑlarÑn, aynÑ ay içerisinde eksik kalan günlerini isteÜe baÜlÑ sigortaya primi ödemek suretiyle tamamlamalarÑ imkânÑ bulunmaktadÑr. 5510 sayÑlÑ Kanun’un 50. maddesi ile ay içinde 30 günden az çalÑàan veya tam gün 218 çalÑàmayanlar isteÜe baÜlÑ sigortaya müracaat etmeleri halinde kalan sürelerini isteÜe baÜlÑ sigortaya prim ödeyerek 30 güne tamamlayabilmektedirler. 6111 sayÑlÑ Kanun’la4 5510 sayÑlÑ Kanun’da yapÑlan deÜiàiklik uyarÑnca, 25/2/2011 tarihinden itibaren ay içinde 30 günden az çalÑàan sigortalÑlarÑn isteÜe baÜlÑ sigortalÑlÑk statüleri 5510 sayÑlÑ Kanun’un 4. maddesinin birinci fÑkrasÑnÑn (a) bendi kapsamÑnda sigortalÑ sayÑlacaktÑr. Bu durumda ay içinde 30 günden az çalÑàmalarÑ nedeniyle isteÜe baÜlÑ sigortalÑ sayÑlanlarÑn 1/10/2008-24/2/2011 tarihleri arasÑ 4. maddenin birinci fÑkrasÑnÑn (b) bendi kapsamÑnda, 25/2/2011 tarihi ve sonrasÑ 4. maddenin birinci fÑkrasÑnÑn (a) bendi kapsamÑnda sigortalÑlÑk süresi sayÑlacaktÑr. c- ÜsteÙe baÙlÍ sigorta primleri ÞsteÜe baÜlÑ sigorta prim oranÑ, prime esas kazancÑn alt sÑnÑrÑ ile üst sÑnÑrÑ arasÑnda, sigortalÑ tarafÑndan belirlenen prime esas aylÑk kazancÑn % 32’sidir. Bunun % 20’si malûllük, yaàlÑlÑk ve ölüm sigortalarÑ primi, % 12’si genel saÜlÑk sigortasÑ primidir. Ödenecek prim tutarÑ 16 yaàÑndan büyükler için belirlenen asgari ücret ile asgari ücretin 6,5 katÑ arasÑnda sigortalÑ tarafÑndan belirlenen tutarÑn % 32’sidir. 1/1/2011 - 30/06/2011 arasÑnda geçerli olan 796.50 TL tutarÑndaki brüt asgari ücrete göre ödenecek en düàük prim tutarÑ 255,88 TL, en yüksek prim tutarÑ ise 1.656,77 TL’dir. SigortalÑlar bu iki tutar arasÑnda istediÜi meblaÜÑ ödeyebilmektedir. d- ÜsteÙe baÙlÍ sigorta primlerinin ödenmesi Þçinde bulunulan aya ait isteÜe baÜlÑ sigorta primi takip eden ayÑn sonuna kadar Kurumun anlaàmalÑ olduÜu bankalara ödenir. AyrÑca isteÜe baÜlÑ sigortalÑlar söz konusu primi ait olduÜu aydan itibaren 12 aylÑk süre içerisinde de gecikme cezasÑ ve gecikme zammÑyla beraber ödeyebilirler. AylÑk ödeyeceÜi kazancÑ önceden (örneÜin asgari ücretten) beyan eden sigortalÑlarÑn fazla EYLÜL ’11 ödeme yaparak gelecek aylarÑn primini erken ödeme imkânÑ da bulunmaktadÑr. ÞsteÜe baÜlÑ sigortaya ödenen primler, emeklilik haklarÑnÑn yanÑ sÑra sigortalÑnÑn borcunun bulunmamasÑ halinde genel saÜlÑk sigortasÑndan yararlanma imkânÑnÑ da vermektedir. XI- GENEL SAØLIK SÜGORTASI YARDIMLARINDAN YARARLANMA Kanunun 4. maddesinin birinci fÑkrasÑnÑn (a) bendine tabi olan sanatçÑlar ve bunlarÑn bakmakla yükümlü olduÜu eà, çocuk ile bakmakla yükümlü olduÜu ana ve babasÑnÑn saÜlÑk hizmeti sunucusuna baàvurduÜu tarihten önceki son bir yÑl içinde toplam 30 gün genel saÜlÑk sigortasÑ prim ödeme gün sayÑsÑnÑn olmasÑ yeterlidir. Kendi nam ve hesabÑna baÜÑmsÑz çalÑàanlarÑn genel saÜlÑk sigortasÑ yardÑmlarÑndan yararlanabilmeleri için saÜlÑk hizmeti sunucusuna baàvurduÜu tarihten önceki son bir yÑl içinde toplam 30 gün genel saÜlÑk sigortasÑ prim ödemià olmalarÑ ve 60 günden fazla prim borcu bulunmamasÑ gerekir. XII- HÜZMET BORÇLANMALARI - DoÜum izni süreleri, - Askerlik süreleri, - Doktora öÜreniminde veya tÑpta uzmanlÑk için yurt içinde veya yurt dÑàÑnda geçen süreler, - SigortalÑ olmaksÑzÑn avukatlÑk stajÑnÑ yapanlarÑn normal stajda geçen süreleri, - Tutuklulukta geçen süreler, - Grev ve lokavtta geçen süreler, - Hekimlerin fahri asistanlÑkta geçen süreleri, - 4857 sayÑlÑ Kanun’a göre kÑsmi süreli ià sözleàmesi ile çalÑàanlarÑn borçlanmalarÑ, (5510 sayÑlÑ Kanunun 41. maddesine eklenen (i) bendi ile 25/2/2011 tarihinden sonraki sürelere iliàkin olmak üzere, 4857 sayÑlÑ Kanun’a göre kÑsmi süreli ià sözleàmesi ile çalÑàan sigortalÑlarÑn kÑsmi süreli çalÑàtÑklarÑ aylara ait eksik kalan sürelerini borçlanmalarÑna imkan saÜlanmÑà olup, bu bent uyarÑnca yapÑlacak borçlanmalar 4. maddenin birinci fÑkrasÑnÑn (a) bendi kapsa- SßCßL mÑnda sigortalÑlÑk süresi olarak deÜerlendirilecektir.) - 1402 sayÑlÑ SÑkÑyönetim Kanunu uyarÑnca gözaltÑna alÑnanlarÑn veya tutuklananlarÑn borçlanmalarÑ (6111 sayÑlÑ Kanun’la 5510 sayÑlÑ Kanun’a eklenen Geçici 36. maddesi ile; 13/5/1971 tarihli ve 1402 sayÑlÑ SÑkÑyönetim Kanunu uyarÑnca kurulan sÑkÑyönetim mahkemelerinin görev alanÑna giren suçlar nedeniyle yakalanan veya tutuklananlardan, Türk SilahlÑ Kuvvetleri’nin yönetime el koyduÜu 12 Eylül 1980 tarihinden itibaren haklarÑnda kovuàturmaya yer olmadÑÜÑna veya beraatlerine karar verilenlerin, gözaltÑnda veya tutuklulukta geçen süreleri için kendilerinin ya da hak sahiplerinin bu durumlarÑnÑ belgeleyerek 25/8/2011 tarihine kadar Sosyal Güvenlik Kurumu’na talepte bulunmalarÑ gerekmektedir.) sigortalÑ veya hak sahipleri tarafÑndan borçlanÑlmak suretiyle hizmet olarak deÜerlendirilmektedir. a- Borçlanma prim oranÍ ve ödeme süresi Günlük borçlanma tutarÑ; prime esas kazancÑn alt sÑnÑrÑ ile üst sÑnÑrÑ arasÑnda sigortalÑ tarafÑndan belirlenen prime esas günlük kazancÑn 32’sidir. Borçlanma tutarÑ, tebliÜ tarihinden itibaren bir aylÑk sürede ödenmekte, ödenmeyen süreler için tekrar borçlanma baàvurusu yapÑlabilmektedir. XIII- KÜLTÜR VE TURÜZM BAKANLIØI’NCA BELÜRLENECEK ALANLARDA KISMÜ SÜRELÜ OLARAK ÇALIÚANLAR 5510 sayÑlÑ Kanun’un 4. maddesinin ikinci fÑkrasÑnÑn (b) bendi ile bir veya birden fazla iàveren tarafÑndan çalÑàtÑrÑlan; film, tiyatro, sahne, gösteri, ses ve saz sanatçÑlarÑ ile müzik, resim, heykel, dekoratif ve benzeri diÜer uÜraàlarÑ içine alan bütün güzel sanat kollarÑnda çalÑàanlar ile düàünürler ve yazarlar sigortalÑ sayÑlmÑàtÑr. SSÞY ekinde yer alan “Kanunun 4 üncü Mad219 EYLÜL ’11 SßCßL desinin Þkinci FÑkrasÑnÑn (b) Bendi KapsamÑnda SayÑlan SigortalÑlara Þliàkin UÜraàÑ AlanÑ Ve ÇalÑàanlarÑ Gösterir Liste” ile bu kapsamda sayÑlan iàler belirlenmiàtir. 5510 sayÑlÑ Kanun’a eklenen Ek 6. madde5 ile 1/3/2011 tarihinden itibaren 4. maddenin ikinci fÑkrasÑnÑn (b) bendine belirtilenlerden Kültür ve Turizm BakanlÑÜÑ’nca belirlenecek alanlarda kÑsmi süreli ià sözleàmesiyle bir veya birden fazla kiài tarafÑndan çalÑàtÑrÑlan ve çalÑàtÑklarÑ kiài yanÑnda ay içerisinde çalÑàma saati süresine göre hesaplanan çalÑàma gün sayÑsÑ 10 günden az olan kiàilerin sigortalÑlÑklarÑ, kendileri tarafÑndan 30 gün üzerinden prim ödemeleri suretiyle saÜlanacaÜÑ hüküm altÑna alÑnmÑà olup bunlar 4. maddenin birinci fÑkrasÑnÑn (a) bendi kapsamÑnda sigortalÑ sayÑlacaklardÑr. a- SigortalÍlÍÙÍn baÛlangÍcÍ ve baÛvuru 5510 SayÑlÑ Kanun’un Ek 6. madde kapsamÑnda sigortalÑ olmak isteyenler SanatçÑ Olarak KÑsmi Süreli ÇalÑàanlara Ait Belirlenecek Girià Bildirgesi ve sanatçÑ ile iàvereni arasÑnda imzalanan kÑsmi süreli ià sözleàmesi ile sanatçÑnÑn ikamet ettiÜi ilde bulunan sosyal güvenlik il müdürlüÜü/sosyal güvenlik merkezine müracaat edeceklerdir. Þàveren ile çalÑàanÑn baÜlÑ olduÜu meslek birliÜi veya sendika ya da Kültür ve Turizm BakanlÑÜÑ’nÑn merkez veya taàra birimleri tarafÑndan onaylanmamÑà “SanatçÑ Olarak KÑsmi Süreli ÇalÑàanlara Ait Girià Bildirgesi” iàleme alÑnmayacaktÑr. Ancak, sanatçÑlarÑn ay içerisinde birden fazla iàverenin veya Ek 6. madde kapsamÑnda yeni bir iàveren yanÑnda çalÑàmaya baàlamalarÑ halinde her bir iàverenle yapmÑà olduklarÑ kÑsmi süreli ià sözleàmeleri Kuruma ayrÑ ayrÑ verilecek, ancak ay içerisinde her bir sözleàme için prim ödenmeyecek yalnÑzca 30 gün prim ödenecektir. b- Ek 6. maddeye göre sigortalÍ olanlarÍn prim hesabÍ ve gün sayÍsÍ 5510 sayÑlÑ Kanun’un Ek 6. maddesine göre sigortalÑ olacaklardan 1/3/2011 tarihinden itibaren 5510 sayÑlÑ Kanun’un 82. maddeye göre belirlenen prime esas kazancÑn alt ve üst sÑnÑrÑ 220 arasÑnda olmak kaydÑyla sigortalÑ tarafÑndan belirlenen günlük kazancÑn otuz katÑnÑn % 32,5’i oranÑnda prim öderler. Bu prim oranÑnÑn % 20’si malullük, yaàlÑlÑk ve ölüm sigortalarÑ, % 12,5’i genel saÜlÑk sigortasÑ primidir. Bu sigortalÑlardan 4447 sayÑlÑ Kanun’a tabi olmak isteyenler % 3 sigortalÑ ve iàveren hissesi oranÑndaki iàsizlik sigortasÑ primini de öderler. Þàsizlik sigortasÑ priminin ait olduÜu ayÑ takip eden ayÑn sonuna kadar ödenmemesi halinde o aya ait iàsizlik sigortasÑ primini ödeme haklarÑ düàmektedir. 5510 sayÑlÑ Kanun’a eklenen Geçici 29. madde ile ek 6. madde kapsamÑndaki sigortalÑlar 1/3/2011-31/12/2011 tarihleri arasÑnda 82. maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazancÑn alt sÑnÑrÑnÑn on sekiz katÑ üzerinden baàlanÑlarak, takip eden her yÑl için bir puan artÑrÑlmak suretiyle otuz katÑnÑ geçmemek üzere prim ödeyeceklerdir. Ek 6. maddeye tabi sigortalÑ sayÑlanlar için ay 30 gün olarak dikkate alÑnacak bu sigortalÑlar; - 1.3.2011-30.6.2011 tarihleri arasÑnda iàsizlik sigortasÑ primi ödemek istemeyenler; AylÑk kazanç alt sÑnÑrÑna göre: 26,55 TL x 18 x % 32,5 = 155,32 TL, - 1.7.2011-31.12.2011 tarihleri arasÑnda iàsizlik sigortasÑ primi ödemek istemeyenler; AylÑk kazanç alt sÑnÑrÑna göre: 27,90 TL x 18 x % 32,5 = 163,22 TL, prim ödeyeceklerdir. - 1.3.2011-30.6.2011 tarihleri arasÑnda iàsizlik sigortasÑ primi ödeyecekler ise; AylÑk kazanç alt sÑnÑrÑna göre: 26,55 TL x 18 x % 35,5 = 169,65 TL, - 1.7.2011-31.12.2011 tarihleri arasÑnda iàsizlik sigortasÑ primi ödeyecekler; AylÑk kazanç alt sÑnÑrÑna göre: 27,90 TL x 18 x % 35,5 = 178,28 TL, prim ödeyeceklerdir. c- SigortalÍlÍÙÍn sona ermesi Ek 6. madde kapsamÑnda 4. maddenin ikinci fÑkrasÑnÑn (b) bendinde belirtilen ve Kültür ve Turizm BakanlÑÜÑ’nca belirlenecek alanlarda kÑsmi süreli ià sözleàmesiyle bir veya birden fazla kiài tarafÑndan çalÑàtÑrÑlanlarÑn sigortalÑlÑklarÑ; EYLÜL ’11 - 5510 sayÑlÑ Kanun’un 4. maddesinin birinci fÑkrasÑnÑn (a), (b) ve (c) bendi kapsamÑnda uzun vadeli kollarÑna tabi çalÑàamaya baàlamasÑ, - ÞsteÜe baÜlÑ sigortalÑ olmasÑ, - Bu kapsamdaki çalÑàmasÑnÑn sona ermesi halinde sona erecektir. XIV- GENEL OLARAK EMEKLÜLÜK ÚARTLARI SigortalÑlarÑn yaàlÑlÑk sigortasÑndan aylÑÜa hak kazanma àartlarÑ; - 08/09/1999 (hariç) tarihinden önce sigortalÑ olanlar, - 08/09/1999 (dahil) ila 30/04/2008 (dahil) tarihleri arasÑnda sigortalÑ olanlar, - 01/05/2008 ve sonrasÑnda sigortalÑ olanlar, àeklinde farklÑlaàmaktadÑr. a- 08/09/1999 tarihinden önce sigortalÍ olanlar 1- Hizmet akdine tabi olarak 08/09/1999 tarihinden önce sigortalÑ olarak çalÑàmaya baàlayanlardan; - KadÑn ise 50, erkek ise 55 yaàÑnÑ doldurmuà olmasÑ ve en az 5000 gün veya, - KadÑn ise 50, erkek ise 55 yaàÑnÑ doldurmuà olmasÑ, 15 yÑldan beri sigortalÑ bulunmasÑ ve en az 3600 gün yahut, - KadÑn ise 50, erkek ise 55 yaàÑnÑ doldurmamÑà olmakla beraber, kadÑn ise 20, erkek ise 25 yÑldan beri sigortalÑ bulunmasÑ ve en az 5000 gün malüllük, yaàlÑlÑk ve ölüm sigortalarÑ primi ödemià olma àartlarÑnÑn yerine getirilmesi gerekmektedir. Söz konusu àartlar, 08/09/1981 tarihinden önce sigortalÑ olan kadÑnlar ile 08/09/1976 tarihinden önce sigortalÑ olan erkekler için uygulanmakta olup, belirtilen tarihlerden sonra sigortalÑ olanlar kademeli geçià sürecine tabidir. 2- Kendi nam ve hesabÑna baÜÑmsÑz olarak 08/09/1999 tarihinden önce çalÑàmaya baàlayanlardan; - KadÑn ise 20 tam yÑl, erkek ise 25 tam yÑl veya - KadÑn ise 50, erkek ise 55 yaàÑnÑ doldurmuà olmak ve en az 15 tam yÑl SßCßL sigorta primi ödemià olma àartlarÑ aranmaktadÑr. Söz konusu àartlar, 01/10/1999 tarihi itibariyle aylÑk baÜlanmasÑna hak kazanmalarÑna iki tam yÑl veya daha az kalan sigortalÑlar için uygulanmaktadÑr. 01/10/1999 tarihi itibariyle 50/55 yaà ve 15 tam yÑlÑn, 01/06/2002 tarihi itibariyle de 20 veya 25 tam yÑlÑn tamamlanmasÑna kalan süre esas alÑnmak suretiyle sigortalÑlar kademeli geçià sürecine tabidir. b- 08/09/1999 - 30/04/2008 tarihleri arasÍnda sigortalÍ olanlar 1- Hizmet akdine tabi olarak 08/09/1999 (dahil) tarihinden sonra ilk defa sigortalÑ olarak çalÑàmaya baàlayanlardan; - KadÑn ise 58, erkek ise 60 yaàÑnÑ doldurmuà olmak ve en az 7000 gün veya, - KadÑn ise 58, erkek ise 60 yaàÑnÑ doldurmuà olmak, 25 yÑldan beri sigortalÑ bulunmak ve en az 4500 gün malüllük, yaàlÑlÑk ve ölüm sigortalarÑ primi ödemià olmak àartlarÑ aranmaktadÑr. 2- Kendi nam ve hesabÑna baÜÑmsÑz olarak 08/09/1999 tarihinden sonra ilk defa çalÑàmaya baàlayanlardan; - KadÑn ise 58, erkek ise 60 yaàÑnÑ doldurmuà olmasÑ ve 25 tam yÑl veya - KadÑn ise 60, erkek ise 62 yaàÑnÑ doldurmuà olmasÑ ve en az 15 tam yÑl sigorta primi ödemià olma àartlarÑ aranmaktadÑr. c- 01/05/2008 ve sonrasÍnda sigortalÍ olanlar Þlk defa 01/05/2008 ve daha sonraki tarihlerde sigortalÑ olanlardan; - 4 (a) sigortalÑlarÑ için kadÑn ise 58, erkek ise 60 yaàÑnÑ doldurmuà olmasÑ ve en az 7200 gün, - 4 (b) sigortalÑlarÑ için kadÑn ise 58, erkek ise 60 yaàÑnÑ doldurmuà olmasÑ ve en az 9000 gün malûllük, yaàlÑlÑk ve ölüm sigortalarÑ primi bildirilmià olmasÑ àartlarÑ aranmaktadÑr. Söz konusu yaàlar, 1/1/2036 tarihinden sonra emekli olacaklarda kademeli bir artÑàla 221 EYLÜL ’11 SßCßL erkeklerde 2045 yÑlÑnda, kadÑnlarda ise 2048 yÑlÑnda 65 olarak öngörülmekle birlikte, aylÑk baÜlanmasÑ için aranan 7200 veya 9000 gün prim ödeme àartÑnÑn yerine getirildiÜi tarihte geçerli olan yaà hadleri uygulanmak suretiyle sigortalÑlar emekli olabileceklerdir. Prim ödeme gün sayÑsÑnÑn tamamlanacaÜÑ tarihe göre kademeli geçià süreci aàaÜÑdaki tabloda gösterilmiàtir. Prim ödeme gün say»s»n» aÀa¼»daki aral»kta tamamlayanlar Emeklilik YaÀ» la birlikte, söz konusu tarih itibariyle 15 tam yÑl prim ödeme süresi ile kadÑn ise 50, erkek ise 55 yaàÑnÑ doldurma koàulunu yerine getiremeyen sigortalÑlarÑn tabi olacaÜÑ kademeli geçià süreci aàaÜÑdaki tabloda gösterilmiàtir. 01/10/1999 tarihinden itibaren 15 tam y»l prim ödemesine ve kad»n ise 50, erkek ise 55 yaÀ»n tamamlanmas»na Kad»n Erkek 2 tam yÑl veya daha az süre kalanlar 50 55 2 tam yÑldan fazla, 4 tam yÑl daha az süre kalanlar 51 56 4 tam yÑldan fazla, 6 tam yÑl veya daha az süre kalanlar 52 56 Kad»n Erkek 01.01.2036-31.12.2037 59 61 01.01.2038-31.12.2039 60 62 6 tam yÑldan fazla, 8 tam yÑl veya daha az süre kalanlar 53 57 01.01.2040-31.12.2041 61 63 8 tam yÑldan fazla kalanlar 54 57 01.01.2042-31.12.2043 62 64 10 tam yÑldan fazla kalanlar 56 58 01.01.2044-31.12.2045 63 65 62 64 65 8/9/1999 - 30/04/2008 arasÑ sigortalÑ olanlar 60 01.01.2046-31.12.2047 01.01.2048 tarihinden itibaren 65 65 f- 5510 sayÍlÍ Kanun’a göre ileri yaÛtakilerin emekliliÙi d- KÍsmi aylÍk (4/a) 08/09/1999 tarihinden önce hizmet akdine tabi olarak çalÑàmaya baàlamÑà olan ve 23/5/2002 tarihi itibariyle 15 yÑl sigortalÑlÑk süresi, kadÑn ise 50, erkek ise 55 yaà àartÑ ile birlikte 3600 gün prim ödeme àartÑnÑ yerine getirememià olan sigortalÑlar, söz konusu àartlarÑn yerine getirileceÜi tarihe göre kademeli yaàa tabi tutulmakta olup, yaà àartlarÑ aàaÜÑdaki tabloda gösterilmiàtir. 15 y»l sigortal»l»k süresi, 3600 gün ve kad»nlarda 50, erkek 55 yaÀ»n Kad»n Erkek 23.05.2002 ve Öncesinde TamamlanmasÑ 50 55 24.5.2002-23.5.2005 52 56 24.5.2005-23.5.2008 54 57 24.5.2008-23.5.2011 56 58 24.5.2011-23.5.2014 58 59 24.5.2014 SonrasÑnda TamamlanmasÑ 58 60 e- KÍsmi aylÍk (4/b) 01/10/1999 tarihinden önce sigortalÑ olmak222 SigortalÑlar için öngörülen yaà hadlerine 65 yaàÑnÑ geçmemek üzere üç yÑl eklenmek ve adlarÑna en az 5400 gün prim ödenmià olmasÑ halinde de aylÑk baÜlanabilmektedir. 5400 gün àartÑ 4/a kapsamÑndaki sigortalÑlar açÑsÑndan 2008 yÑlÑ için 4600 günden baàlamak ve her yÑl 100 gün artÑrÑlmak suretiyle 2016 yÑlÑna kadar kademeli geçiàe tabidir. g- Malullük aylÍÙÍ ÇalÑàma gücünün veya ià kazasÑ veya meslek hastalÑÜÑ sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60 oranÑnda kaybedildiÜi Kurum SaÜlÑk Kurulu’nca tespit edilen sigortalÑlar malül sayÑlmaktadÑr. Malullük aylÑÜÑ baÜlanmasÑ için; en az on yÑldan beri sigortalÑ olan ve toplam 1800 gün veya baàka birinin sürekli bakÑmÑna muhtaç derecede malul sigortalÑlar için ise sigortalÑlÑk süresi aranmaksÑzÑn 1800 gün malullük, yaàlÑlÑk ve ölüm sigortalarÑ primi bildirilmià olmasÑ àartlarÑ aranmaktadÑr. Söz konusu àartlarÑ yerine getiren sigortalÑlara çalÑàtÑÜÑ iàten ayrÑlmasÑ, 4/b (BaÜ-Kur) men- EYLÜL ’11 subu olanlarÑn ise prim borcu olmamasÑ ile birlikte iàyerini kapatmasÑ veya devretmesinden sonra yazÑlÑ talepte bulunmasÑ halinde malullük aylÑÜÑ baÜlanmaktadÑr. BaÜlanan malullük aylÑÜÑ; çalÑàmaya veya yurt dÑàÑnda ikamete dayalÑ sosyal yardÑm almaya baàlanÑlmasÑ durumunda veya kontrol muayenesi sonunda malul olmadÑÜÑnÑn tespiti halinde kesilmektedir. h- Özel emeklilik ÛartlarÍ Sosyal güvenlik uygulamalarÑnda, sakatlÑÜÑ nedeniyle vergi indiriminden yararlanan, sigortalÑ iàe baàladÑÜÑ tarihten önce malül olan veya erken yaàlanan sigortalÑlar özel olarak korunmakta ve bunlarÑn daha kolay àartlarda emekli olabilmelerine imkân tanÑnmaktadÑr. XV- SAKATLIØI NEDENÜYLE VERGÜ ÜNDÜRÜMÜNDEN YARARLANANLAR 30/4/2008 tarihinden önce sigortalÑ olan ve sakatlÑÜÑ nedeniyle vergi indiriminden yararlanan sigortalÑlarÑn emekliliÜe hak kazanma àartlarÑ aàaÜÑdaki tabloda gösterilmiàtir. 06/08/1991 tarihinden önce sigortalÑ olarak çalÑàmaya baàlayanlar, sakatlÑk dereceleri dikkate alÑnmaksÑzÑn 15 yÑl sigortalÑlÑk süresi ve 3600 gün prim ödeme àartÑyla emekli olabilmektedir. Sigortal»l»k BaÀlang»c» I. Derece Sakat (% 80 ve üzeri) II. Derece Sakat (% 60-% 80) III. Derece Sakat (% 40-% 60) Süre Gün Süre Gün Süre Gün 06/08/1991 öncesi 15 yÑl 3600 15 yÑl 3600 15 yÑl 3600 07/08/199106/08/1994 15 yÑl 3600 15 yÑl 8 ay 3680 16 yÑl 3760 07/08/199406/08/1997 15 yÑl 3600 16 yÑl 4 ay 3760 17 yÑl 3920 07/08/199706/08/2000 15 yÑl 3600 17 yÑl 3840 18 yÑl 4080 07/08/200006/08/2003 15 yÑl 3600 17 yÑl 8 ay 3920 19 yÑl 4240 06/08/2003Ekim/2008 15 yÑl 3600 18 yÑl 4000 20 yÑl 4400 SßCßL XVI- ÇALIÚMAYA BAÚLADIØI TARÜHTE MALÜL OLANLAR 5510 sayÑlÑ Kanun’un yürürlüÜe girdiÜi 2008 Ekim ayÑndan önce sigortalÑ olarak çalÑàmaya baàlayan ve çalÑàmaya baàladÑÜÑ tarihte malül olan sigortalÑlara da 15 yÑl sigortalÑlÑk süresi ve 3600 gün prim ödeme àartÑyla emekli aylÑÜÑ baÜlanabilmektedir. 5510 sayÑlÑ Kanun’un yürürlüÜe girdiÜi tarihten sonra ilk defa çalÑàmaya baàladÑÜÑ tarihten önce malûl sayÑlmayÑ gerektirecek derecede hastalÑk veya özürü bulunan ve bu nedenle malûllük aylÑÜÑndan yararlanamayan sigortalÑlara en az onbeà yÑl sigortalÑlÑk süresi ve 3960 gün prim ödeme àartÑyla emekli aylÑÜÑ baÜlanmaktadÑr. Söz konusu 3960 gün prim ödeme àartÑ 4/a kapsamÑndaki sigortalÑlar açÑsÑndan 2008 yÑlÑ için 3700 günden baàlamak ve her yÑl 100 gün artÑrÑlmak suretiyle 2011 yÑlÑna kadar kademeli geçiàe tabidir. XVII- ÇALIÚMA GÜCÜNDE KAYBI OLAN SÜGORTALILAR Kurum SaÜlÑk Kurulu’nca çalÑàma gücündeki kayÑp oranÑnÑn; a) % 50 ilâ % 59 arasÑnda olduÜu anlaàÑlan sigortalÑlar, en az 16 yÑldan beri sigortalÑ olmalarÑ ve 4320 gün, b) % 40 ilâ % 49 arasÑnda olduÜu anlaàÑlan sigortalÑlar, en az 18 yÑldan beri sigortalÑ olmalarÑ ve 4680 gün, malûllük, yaàlÑlÑk ve ölüm sigortalarÑ primi bildirilmià olmak àartÑyla yaà àartÑ aranmaksÑzÑn yaàlÑlÑk aylÑÜÑna hak kazanmaktadÑr. 4/a kapsamÑndaki sigortalÑlar açÑsÑndan, 4320 gün prim ödeme àartÑ 2008 yÑlÑ için 3700 günden, 4680 gün prim ödeme àartÑ ise 4100 günden baàlamak ve her yÑl 100 gün artÑrÑlmak suretiyle 2015 yÑlÑna kadar kademeli geçiàe tabidir. XVIII- ERKEN YAÚLANAN SÜGORTALILAR 55 yaàÑnÑ dolduran ve erken yaàlanmÑà ol223 EYLÜL ’11 SßCßL duÜu Kurum SaÜlÑk Kurulunca tespit edilen sigortalÑlar, 5400 gün prim ödeme àartÑnÑ yerine getirmeleri halinde yaàlÑlÑk aylÑÜÑndan yararlanabilmektedir. XIX- ÖLÜM AYLIØI Vefat eden sigortalÑnÑn hak sahiplerine saÜlanan yardÑmlar; ölüm aylÑÜÑ baÜlanmasÑ, ölüm toptan ödemesi yapÑlmasÑ, evlenme ödeneÜi verilmesi ve cenaze ödeneÜi verilmesidir. a- Ölüm aylÍÙÍndan yararlanma ÛartlarÍ 1) En az 1800 gün malûllük, yaàlÑlÑk ve ölüm sigortalarÑ primi bildirilmià (borçlanmalar dahil) veya 4. maddenin birinci fÑkrasÑnÑn (a) bendi kapsamÑnda sigortalÑ sayÑlanlar için, her türlü borçlanma süreleri hariç en az 5 yÑldan beri sigortalÑ bulunup, toplam 900 gün malûllük, yaàlÑlÑk ve ölüm sigortalarÑ primi bildirilmià iken, 2) Malûllük, vazife malüllüÜü veya yaàlÑlÑk aylÑÜÑ almakta veya hak kazanmÑà, durumda iken, 3) BaÜlanmÑà bulunan aylÑÜÑ, sigortalÑ olarak çalÑàmaya baàlamalarÑ sebebiyle kesilmià iken, Vefat eden sigortalÑnÑn; Dul eàine, çalÑàmayan ve kendi çalÑàmalarÑ nedeniyle gelir veya aylÑk baÜlanmayan erkek çocuklarÑna öÜrencilik durumlarÑ esas alÑnmak suretiyle 25 yaàÑna kadar, yaà àartÑ aranmaksÑzÑn evli olmayan kÑz çocuklarÑna, çalÑàma gücünü en az % 60 oranÑnda kaybeden malül çocuklarÑna, çalÑàmayan ve aylÑk almayan muhtaç anne ve babaya ölüm aylÑÜÑ baÜlanmaktadÑr. AyrÑca, hizmet akdine tabi sigortalÑlardan 01/10/2008 tarihinden önce vefat edenler için borçlanma yapÑlarak 900 günün tamamlanmasÑ halinde aylÑk baÜlanmaktadÑr. XX- ÜÚ KAZASI VE MESLEK HASTALIØI 5510 sayÑlÑ Kanun’un 4/a ve 4/b kapsamÑndaki sigortalÑlar yararlanÑr. Meslekte kazanma gücünün en az % 10 yitirenlere sürekli ià göremezlik geliri baÜlanmak224 tadÑr. Meslekte kazanma gücünü % 60 ve üzerinde kaybedenlere malüllük sigortasÑ àartlarÑ da olmasÑ halinde ayrÑca malüllük aylÑÜÑ baÜlanmaktadÑr. Þà kazasÑ ve meslek hastalÑÜÑ yardÑmlarÑndan yararlanÑlabilmesi için belirli staj süresi aranmamaktadÑr. DolayÑsÑyla, ilk iàe baàlanÑldÑÜÑ gün ià kazasÑ meydana gelmesi halinde dahi bu sigorta kolundan saÜlanan yardÑmlar verilmektedir. SigortalÑnÑn ià kazasÑ veya meslek hastalÑÜÑ sonucu vefat etmesi halinde ise hak sahiplerine gelir baÜlanmaktadÑr. Buna göre sigortalÑ olarak çalÑàmanÑn önemi ayrÑca ortaya çÑkmaktadÑr. XXI- ÜLERÜ YAÚTA OLUP SOSYAL GÜVENCESÜ OLMAYANLAR ÜÇÜN 2022 SAYILI KANUN’A GÖRE SAØLANAN HAKLAR 01/07/1976 tarihinde kabul edilen 2022 SayÑlÑ “65 YaàÑnÑ Doldurmuà Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk VatandaàlarÑna AylÑk BaÜlanmasÑ HakkÑnda Kanun” 10/07/1976 tarihinde Resmi Gazete’de yayÑmlanarak yürürlüÜe girmiàtir. 2022 sayÑlÑ Kanun’un amacÑ; herhangi bir Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan aylÑk ve gelir almayan muhtaç durumdaki yaàlÑ ve özürlü vatandaàlarÑmÑzÑ sosyal güvenlik àemsiyesi altÑna almak ve Devletin, AnayasanÑn öngörmüà olduÜu Sosyal Hukuk Devleti Þlkesini yerine getirmektir. 65 yaàÑnÑ doldurmuà yaàlÑlar ile 18 yaàÑndan büyük özürlüler ve Kanunen bakmakla yükümlü olduÜu 18 yaàÑnÑ tamamlamamÑà özürlü yakÑnÑ bulunan muhtaç durumdaki Türk vatandaàlarÑ 2022 sayÑlÑ Kanun kapsamÑnda yer almaktadÑr. Bu Kanun kapsamÑnda yapÑlan yardÑmlar muhtaçlÑk esasÑna dayanmakta olup, primsiz niteliktedir. Ülkemizin, kriteri ve ödenecek aylÑk miktarÑ Kanunla belirlenen, düzenli, sürekli ve tek sosyal yardÑm sistemi olan 2022 sayÑlÑ Kanun kapsamÑnda aylÑk alanlarÑn tedavi giderleri ye- EYLÜL ’11 àil kart verilmek suretiyle devlet tarafÑndan karàÑlanmaktadÑr. a- 2022 sayÍlÍ Kanun kapsamÍnda yapÍlan yardÍmlar 1- YaÀl»l»k Ayl»¼» 65 yaàÑnÑ doldurmuà muhtaç kimselere, muhtaçlÑk sÑnÑrÑ tutarÑnda ödenen aylÑktÑr. 2- Özürlü Ayl»¼» 18 yaàÑndan büyük ve herhangi bir iàe yerleàtirilememià özürlü (özür derecesi %40 ile %69 arasÑnda olanlar) muhtaç kimselere, muhtaçlÑk sÑnÑrÑnÑn %200’ü tutarÑnda ödenen aylÑktÑr. 3- Bak»ma Muhtaç Özürlü Ayl»¼» 18 yaàÑndan büyük olan ve baàkasÑnÑn yardÑmÑ olmaksÑzÑn hayatÑnÑ devam ettiremeyecek àekilde özürlü (özür derecesi %70 ve üzeri olanlar) muhtaç kimselere, muhtaçlÑk sÑnÑrÑnÑn %300’ü tutarÑnda ödenen aylÑktÑr. 4- Özürlü Yak»n» Ayl»¼» Kanunen bakmakla yükümlü olduÜu 18 yaàÑnÑ tamamlamamÑà özürlü (özür derecesi %40 ve üzeri olan) yakÑnÑ bulunan muhtaç kimselere, bakÑm iliàkisini fiilen gerçekleàtirmek kaydÑ ile muhtaçlÑk sÑnÑrÑnÑn %200’ü tutarÑnda ödenen aylÑktÑr. b- 2022 sayÍlÍ Kanun’a göre muhtaçlÍk kriteri Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan her ne ad altÑnda olursa olsun bir gelir veya aylÑk almayan ve hanedeki geliri, 1615 gösterge rakamÑnÑn (Bütçe Kanununda her yÑl düzenlenmektedir) memur maaà katsayÑsÑ ile çarpÑmÑndan bulunacak tutarÑn altÑnda olanlar muhtaç kabul edilmektedir. 2010 yÑlÑnÑn birinci altÑ aylÑk dönemi için muhtaçlÑk kriteri 92,67 TL’dir. c- 2022 sayÍlÍ Kanun kapsamÍndaki aylÍk miktarlarÍ Her yÑl Bütçe Kanunu’nun (K) Cetvelinde belirtilen gösterge rakamÑnÑn memur maaà kat- SßCßL sayÑsÑ ile çarpÑmÑndan bulunacak miktarlar esas alÑnarak ödenecek aylÑklar belirlenmekte, bu àekilde bulunan aylÑk miktarlarÑna ayrÑca % 5 oranÑnda asgari geçim indirimi ilave edilmektedir. XXII- HÜZMET ÇAKIÚMALARININ DEØERLENDÜRÜLMESÜ SigortalÑnÑn 4. maddenin birinci fÑkrasÑnÑn (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalÑlÑk statüleri ile (c) bendinde yer alan sigortalÑlÑk statüsüne aynÑ anda tabi olacak àekilde Kanun kapsamÑna girmesi halinde öncelikle aynÑ maddenin birinci fÑkrasÑnÑn (c) bendi kapsamÑnda, (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalÑlÑk statülerine tabi olacak àekilde Kanun kapsamÑna girmesi halinde ise aynÑ maddenin birinci fÑkrasÑnÑn (a) bendi kapsamÑnda sigortalÑ sayÑlÑr. 4. maddenin birinci fÑkrasÑnÑn (b) bendi kapsamÑnda sayÑlanlar, kendilerine ait veya ortak olduklarÑ iàyerlerinden dolayÑ, 4. maddenin birinci fÑkrasÑnÑn (a) bendi kapsamÑnda sigortalÑ bildirilemezler. ÞsteÜe baÜlÑ sigortalÑ olanlarÑn 4. maddenin birinci fÑkrasÑnÑn (a), (b) ve (c) bentleri kapsamÑna tabi olacak àekilde çalÑàmaya baàlamalarÑ halinde, bu Kanunun 51. maddesinin üçüncü fÑkrasÑ saklÑ kalmak kaydÑyla isteÜe baÜlÑ sigortalÑlÑk hali sona erer. a- Kültür ve Turizm BakanlÍÙÍ’nca belirlenecek alanlarda kÍsmi süreli iÛ sözleÛmesiyle çalÍÛanlar ile tarÍm veya orman iÛlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalÍÛan sigortalÍlarÍn hizmetlerinin çakÍÛmasÍ 6111 sayÑlÑ Kanun’la Kanun’a eklenen Ek 5. madde5 ile Ek 6. maddelerde sigortalÑlÑk talep ile baàlamakta, sigortalÑlarÑn 4. madde kapsamÑnda çalÑàmamalarÑ halinde bu sigortalÑlÑklarÑ devam etmekte, talepleri halinde ise sona ermektedir. Bu durumda Ek 5. madde kapsamÑnda sigortalÑlÑÜÑ devam ederken Ek 6. madde kapsamÑnda talepte bulunan ya da Ek 6. madde kapsamÑnda sigortalÑlÑÜÑ devam ederken Ek 5. 225 EYLÜL ’11 SßCßL madde kapsamÑnda talepte bulunan sigortalÑlarÑn önce baàlayan sigortalÑlÑklarÑ sona ermeden diÜer kapsamdaki sigortalÑlÑÜÑ baàlatÑlmayacaktÑr. b- Hizmet çakÍÛmalarÍnda sosyal güvenlik destek primi uygulamasÍ 4. maddenin birinci fÑkrasÑnÑn (a) ve (b) bentlerine tabi hizmet çakÑàmalarÑnda sosyal güvenlik destek primine tabi sigortalÑlar hakkÑnda 1/3/2011 tarihinden itibaren 4(a) kapsamÑndaki sigortalÑlÑk esas alÑnarak iàlem yapÑlacaktÑr. Örnek- 1/3/2003 tarihinden itibaren 4. maddenin birinci fÑkrasÑnÑn (b) bendi kapsamÑnda yaàlÑlÑk aylÑÜÑ alan sigortalÑnÑn esnaf sigortalÑlÑÜÑnÑn devam etmesi nedeniyle aylÑÜÑndan sosyal güvenlik destek primi kesilmektedir. SigortalÑnÑn 3/6/2011 tarihinde 4. maddenin birinci fÑkrasÑnÑn (a) bendi kapsamÑnda çalÑàmaya baàlamasÑ nedeniyle aylÑklarÑndan yapÑlan sosyal güvenlik destek primi kesintisi 2/6/2011 tarihi itibariyle kaldÑrÑlacaktÑr. XXIII- SONUÇ Kiàilerin baàkalarÑna muhtaç olmadan yaàamlarÑnÑ teminat altÑna almayÑ amaçlayan sosyal güvenlik hakkÑ, AnayasamÑz ve kanunlarla belirlenmià vazgeçilemez bir insan hakkÑdÑr. Sosyal güvenlik reformu çerçevesinde hayata geçirilen 5510 sayÑlÑ Sosyal Sigortalar ve Genel SaÜlÑk SigortasÑ Kanunu’yla; sigortalÑlar arasÑnda ayrÑmcÑlÑÜa yol açan farklÑlÑklara son verilerek, kiàinin kamu ya da özel sektörde, bir iàverene baÜlÑ ya da baÜÑmsÑz çalÑàÑp çalÑàmadÑÜÑna bakÑlmaksÑzÑn, bütün vatandaàlar eàit hak ve yükümlülüklere tabi tutulmaktadÑr. 5510 sayÑlÑ Kanun’da; gerek emeklilik haklarÑndan, gerekse genel saÜlÑk sigortasÑ haklarÑndan yararlanÑlarak sosyal güvenlik kapsamÑnda yer alÑnabilmesi için deÜiàik alternatifler bulunmaktadÑr. Bu nedenle, kiàilerin bir baàkasÑnÑn yardÑmÑna muhtaç olmadan hayatÑnÑ idame ettirebilmesi, çalÑàma yaàamÑnda karàÑlaàabileceÜi risklere karàÑ koruma altÑna alÑnmasÑ ve ileri yaàlarda 226 da emeklilik haklarÑndan yararlanÑlabilmesi için sosyal güvenlik àemsiyesi altÑnda olunmasÑ gerekmektedir. DÜPNOTLAR 1 16.06.2006 Tarih 26200 SayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanmÑàtÑr. 2 12.05.2010 Tarih 27579 SayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanmÑàtÑr. 3 04.02.2011 Tarih 27836 SayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanmÑàtÑr. 4 25.02.2011 Tarih 27857 (Mükerrer) SayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanmÑàtÑr. 5 EK MADDE 5-TarÑm veya orman iàlerinde hizmet akdiyle süreksiz olarak çalÑàanlarÑ; EK MADDE 6- Ticari taksi, dolmuà ve benzeri nitelikteki àehir içi toplu taàÑma aracÑ iàyerleri ile 4 üncü maddenin ikinci fÑkrasÑnÑn (b) bendinde belirtilen ve Kültür ve Turizm BakanlÑÜÑnca belirlenecek alanlarda kÑsmi süreli ià sözleàmesiyle bir veya birden fazla kiài tarafÑndan çalÑàtÑrÑlan, sigortalÑlarÑ ifade eder. KAYNAKLAR SGK Genelgeleri ve eÜitim notlarÑ. EYLÜL ’11 SßCßL Derya KARADEMÜR TÜSK MüÛavir AvukatÍ Ühaleli ÜÛlerde TeÛvik: Bir VarmÍÛ, Üki YokmuÛ… Bu incelemenin hikâyesi; üç kanun1, bir SGK Genelgesi ve bir Kamu Þhale TebliÜi tarafÑndan yazÑlmÑàtÑr. 6111 sayÍlÍ Kanun: Ühaleli ÜÛler Kapsam DÍÛÍnda Toplumun her kesimi tarafÑndan farklÑ nedenlerle ve yakÑndan takip edilen 6111 sayÑlÑ Kanun, 216 madde ve beà kÑsÑmdan oluàmuàtur. Þlk dört bölümde kanunun asÑl amacÑnÑ oluàturan, af ve teàviklere iliàkin düzenlemelere yer verilmià, beàinci kÑsmÑnda ise bazÑ kanunlarda (ki bunlar hiç de azÑmsanmayacak sayÑdadÑr) deÜiàiklik yapÑlmÑàtÑr. “Torba Kanun”2 geleneÜinin giderek yerleàtiÜi bir dönemde çÑkarÑlan kanun, söz konusu geleneÜin àüphe yok ki önemli temsilcilerinden biridir. AynÑ kanun içinde onlarca, bazen çok daha fazla kanunun deÜiàtirilmesi, mevzuatÑn takibi açÑsÑndan “ince hukuk iàçiliÜi” gerektirmekte, “hukuk güvenliÜi” açÑsÑndan da -kimi zaman bertarafÑ son derece zor- riskleri beraberinde getirmektedir. 6111 sayÑlÑ Kanunumuza iliàkin bu -kaçÑnÑlmaz- ön deÜerlendirmeden sonra incelememizin ana konusuna dönerek, 6111 sayÑlÑ Kanun ile getirilen teàviklere, “ihaleli iàler” özelinde bakmak istiyoruz. 6111 sayÑlÑ Kanun’un sosyal güvenliÜe iliàkin getirdiÜi düzenlemelerin hazÑrlanÑà gerekçeleri arasÑnda; • Ülkemizin ve dünyanÑn en büyük sosyal güvenlik reformu olan 5510 sayÑlÑ Sosyal Sigortalar ve Genel SaÜlÑk SigortasÑ Kanunu’nun eksik ve aksaklÑklarÑnÑn giderilmesi, • Sosyal güvenlik kapsamÑnÑn geniàletilmesi, • Sosyal sigorta ve genel saÜlÑk sigortasÑnÑn kolaylaàtÑrÑlmasÑ ve • Prim tahsilatÑnÑn artÑrÑlmasÑ gibi hususlara yer verilmiàtir. Yer verilen gerekçelerin her birinin son derece önemli ve yerinde olduÜuna àüphe yoktur. Ancak bu önem ve yerindelik ihaleli iàler açÑsÑndan geçerli ve gerekli görülmemià olsa gerek ki; ihaleli iàler getirilen tüm teàviklerin kapsamÑ dÑàÑnda tutulmuàtur. 227 EYLÜL ’11 SßCßL 6111 sayÑlÑ Kanunun 38. maddesi ile 5510 sayÑlÑ Sosyal Sigortalar ve Genel SaÜlÑk SigortasÑ Kanunu’nun, “Prim OranlarÑ ve Devlet KatkÑsÑ” baàlÑklÑ 81. maddesinde deÜiàikliÜe gidilmiàtir. 81. madde, özel sektör iàverenlerinin Kanunun 4. maddesinin birinci fÑkrasÑnÑn (a) bendi kapsamÑnda çalÑàtÑrdÑklarÑ sigortalÑlarÑ için ödedikleri “malullük, yaàlÑlÑk ve ölüm sigortalarÑ primlerinden, iàveren hissesinin beà puanlÑk kÑsmÑna isabet eden tutarÑn Hazinece karàÑlanmasÑna” yönelik önemli bir teàvik düzenlemesini içermektedir. Bu teàvik uygulamasÑna, Torba Kanun’dan önce 5763 sayÑlÑ Kanun’la yapÑlan düzenlemede ilk kez yer verilmiàtir. 5763 sayÑlÑ Kanun, “ihaleli iàlere” 6111 sayÑlÑ Kanun’dan daha müàfik davranmÑà ve 24. maddesinde, bu teàvikten “yararlanamayacak olan” iàveren ve sigortalÑlarÑ àu àekilde belirlemiàtir: • Kamu idareleri iàyerleri, • Bu Kanuna göre sosyal güvenlik destek primine tabi çalÑàanlar, • Yurt dÑàÑnda çalÑàan sigortalÑlar3. Bir baàka ifade ile 5763 sayÑlÑ Kanun getirdiÜi teàvikin “ihaleli iàlere” uygulanmasÑna imkân vermiàtir. Toplumun tüm kesimleri ile adeta bir barÑà imzalama ve yeni bir sayfa açma hedefi ile yola çÑkmÑà olan 6111 sayÑlÑ Kanun’un 38. maddesiyle ise teàvikten “yararlanamayacak olanlarÑn kapsamÑ geniàletilmià” ve yukarÑdakilere ilave olarak aàaÜÑdaki iàler ve iàyerleri teàvik kapsamÑ dÑàÑna çÑkarÑlmÑàtÑr: • 2886 sayÑlÑ Devlet Þhale Kanunu’na, • 4734 sayÑlÑ Kamu Þhale Kanunu’na, • UluslararasÑ anlaàma hükümlerine istinaden yapÑlan alÑm ve yapÑm iàleri4, • 4734 sayÑlÑ Kanun’dan istisna olan alÑm ve yapÑm iàlerine iliàkin iàyerleri. Bu düzenleme sonucunda ihale mevzuatÑmÑz kapsamÑnda ve hatta ondan istisna tutularak yapÑlan tüm alÑmlar söz konusu teàvik uygulamasÑnÑn dÑàÑnda bÑrakÑlmÑàtÑr. 6111 sayÑlÑ Kanun’un 38. maddesinin gerekçesi, düzenlemeyle ilgili iki temel amaçtan söz etmiàtir. Amaçlardan birincisi: “5 puanlÑk prim indirimini içeren teàvik un228 surunun diÜer teàviklerle aynÑ anda uygulanmasÑnÑ saÜlamak ve bu àekilde kapsamÑnÑ geniàletmek” iken; Þkinci amaç ise: “Devlet Þhale Kanunu, Kamu Þhale Kanunu ve bu kanundan istisna olan alÑmlar ile uluslararasÑ anlaàma hükümlerine istinaden yapÑlan hizmet alÑmlarÑ5 ve yapÑm iàlerini yürüten iàyerleri hakkÑnda uygulanmamasÑnÑ saÜlamak” tÑr. AyrÑca yeri gelmiàken belirtmek gerekir ki, 6111 sayÑlÑ Kanun uygulamasÑnda, “Þhaleli iàler” sadece 5 puanlÑk prim indiriminden deÜil, genç ve kadÑnlarÑn istihdamÑna yönelik olarak getirilen teàviklerinde kapsamÑ dÑàÑnda tutulmuàtur. Kamu alÑmlarÑ kapsamÑnda istihdam edilen kiài sayÑsÑna dair bir veriye sahip olmamakla birlikte kamu alÑmlarÑna ayrÑlan kaynaklar dikkate alÑndÑÜÑnda, bu sayÑnÑn küçümsenmeyecek bir istihdam potansiyeline denk düàtüÜünü söylemek yanlÑà olmayacaktÑr. AB ülkelerinde, kamu alÑmlarÑnÑn sadece; “harcama”, “yatÑrÑm” ve “ihtiyaçlarÑn temini” anlamÑna gelmediÜi, aynÑ zamanda istihdam, eÜitim ve bazÑ sosyal alanlardaki sorunlarÑn çözümünde önemli bir pay sahibi olduÜu giderek kabul görmekte ve bu yönde düzenlemeler yapÑlmaktadÑr.6 Ülkemizde de bu yaklaàÑmÑn geliàeceÜine inanÑlmakla birlikte, Torba Kanun düzenlemesine bakÑldÑÜÑnda, inancÑn gerçekleàme süresinin kÑsa olmayacaÜÑ görülmektedir.7 5763 sayÍlÍ Kanun: Ühaleli ÜÛler Kapsam Üçinde (Mi?) Tarihsel olarak yeniden eskiye gitmeyi tercih ettiÜimiz incelememizde, daha geriye ve teàvikin -ve sorunun- baàladÑÜÑ 5763 sayÑlÑ Kanun dönemine geri dönüyoruz. YukarÑda da belirttiÜimiz üzere istihdam için önemli teàvikler getiren 5763 sayÑlÑ Kanun’da, 6111 sayÑlÑ Kanun’dan farklÑ olarak ihaleli iàler “sürpriz bir àekilde”, 5 puanlÑk teàvikten yararlanacak iàyerleri arasÑnda kabul edilmià, daha doÜrusu “istisna tutulmamÑàtÑr”. Uygulamaya açÑklÑk getirmek amacÑ ile Sosyal Güvenlik Kurumu’nca çÑkarÑlan 13 KasÑm 2008 tarih ve 2008/93 sayÑlÑ Genelge’de ihaleli iàlerle ilgili olarak sadece, “DiÜer Hususlar” EYLÜL ’11 baàlÑklÑ 11 numaralÑ bölümde “Özel nitelikteki bina inàaatÑ ile ihale konusu iàyeri iàverenleri, aranÑlan àartlarÑ saÜlamÑà olmalarÑ kaydÑyla, beà puanlÑk prim indiriminden yararlanabileceklerdir.” açÑklamasÑna yer verilmiàtir. Bu ilk Genelge’den bir yÑl sonra, 19 KasÑm 2009 tarih ve 2009/139 sayÑlÑ Genelge yayÑmlanmÑàtÑr. 2009/139 sayÑlÑ Genelge ile 5510 sayÑlÑ Kanun’un 81. maddesinin birinci fÑkrasÑnÑn (Ñ) bendinde öngörülen “sigorta prim indiriminden yararlanÑlmasÑnda tereddüde düàülen konularla ilgili olarak” açÑklama yapÑlmÑàtÑr8. Genelge’nin 5 numaralÑ alt baàlÑÜÑ “Beà puanlÑk prim indiriminden yararlanan ihale konusu iàyerleri ile ilgili yapÑlacak iàlemlere” ayrÑlmÑàtÑr. Söz konusu açÑklamayÑ içeren Genelge’nin ilgili bölümü àöyledir: Þhale konusu ià üstlenen iàverenlerin, 5510 sayÑlÑ Kanun’un 81. maddesinin birinci fÑkrasÑnÑn (Ñ) bendinde öngörülen beà puanlÑk prim indiriminden yararlanmÑà olmalarÑ halinde, idarelerce yapÑlacak olan hakedià ödemeleri sÑrasÑnda, Hazinece karàÑlanmÑà olan prim tutarlarÑ, ilgililerin hakediàinden kesilmektedir. Bu nedenle, ihale konusu ià üstlenen iàverenlerce, hakedià ödemesine esas yasal ödeme süresi geçmià borçlarÑnÑn olup olmadÑÜÑnÑn bildirilmesinin talep edildiÜi durumlarda sözkonusu iàverenlerin beà puanlÑk prim indiriminden yararlanmÑà olmalarÑ halinde, düzenlenecek olan yazÑlarÑn altÑna, “Bu iàyerinde çalÑàan sigortalÑlardan dolayÑ 5510 sayÑlÑ Kanun’un 81. maddesinin birinci fÑkrasÑnÑn (Ñ) bendinde öngörülen beà puanlÑk prim indiriminden yararlanÑlmÑà olup, … TL tutarÑndaki sigorta primi Hazinece karàÑlanmÑàtÑr.” àeklinde açÑklama yapÑlacaktÑr. DiÜer taraftan, ihale konusu ià üstlenen bazÑ iàverenlerin, aylÑk prim ve hizmet belgelerini Kanun numarasÑ seçmeksizin düzenleyerek prim tutarlarÑnÑ ödedikten ve hakedià ile teminatlarÑnÑ aldÑktan sonra, geriye yönelik olarak Kanun numarasÑ seçilmeksizin düzenlenmià olan aylÑk prim ve hizmet belgeleri için iptal nitelikte ve iptal edilen prim belgelerinin yerine de 5510 sayÑlÑ Kanun numarasÑ seçilmek SßCßL suretiyle asÑl nitelikte prim belgesi düzenleyerek Kuruma verdikleri ve geriye yönelik olarak anÑlan Kanunda öngörülen indirimden yararlanmak istedikleri anlaàÑlmÑàtÑr. Bu bakÑmdan, ihale konusu ià üstlenen ve aylÑk prim ve hizmet belgelerini yasal süresi içinde kanun numarasÑ seçmeksizin Kuruma vermià olan iàverenlerce, sonradan geriye yönelik ve düzeltme amaçlÑ olarak 5510 sayÑlÑ Kanun numarasÑ seçilmek suretiyle aylÑk prim ve hizmet belgesi düzenlendiÜi durumlarda, sözkonusu belgelerin iàleme alÑnÑp alÑnmayacaÜÑ hususunda durum ilgili idareye bildirilecek ve ihale konusu ià üstlenen iàverenin beà puanlÑk prim indiriminden yararlandÑrÑlÑp yararlandÑrÑlamayacaÜÑ hususunda, ilgili idareden alÑnacak cevaba göre iàlem yapÑlacaktÑr.” Bölümün ilk paragrafÑnda yer alan: “ihale konusu ià üstlenen iàverenlerin…….idarelerce yapÑlacak olan hakedià ödemeleri sÑrasÑnda, Hazinece karàÑlanmÑà olan prim tutarlarÑ, ilgililerin hakediàlerinden kesilmektedir.” àeklindeki, prim indiriminin hakediàlerden kesilmesini; “doÜal”, “zaten olmasÑ gereken” ve “alÑàÑlagelmià bir uygulama” olarak ifade eden bu açÑklama, uygulama sorunlarÑnÑn da baàlangÑcÑnÑ oluàturmuàtur. Genelge’den sonra ortaya çÑkan durumu özetlemeye çalÑàalÑm; • Þhaleli iàin (sosyal güvenlik mevzuatÑ açÑsÑndan) iàvereni/(ihale mevzuatÑ açÑsÑndan) yüklenicisi 5763 sayÑlÑ Kanun’da yer alan teàvikten yararlanÑp, prim ödemelerinde 5 puanlÑk indirimi uyguluyor. • Genelgeye göre ihaleli iàin idaresi ise bu indirimi iàverene/yükleniciye ödeyeceÜi hakediàten kesiyor. • Bu durumda iàveren/yükleniciye nasÑl bir teàvik uygulanmÑà oluyor? AslÑnda sonuç açÑk; 5763 sayÑlÑ Kanun’la teàvik kapsamÑnda kabul edilen “ihaleli iàlerin yüklenicisi olan özel sektör iàverenleri”, Genelge’de yer alan açÑklama sonucunda bu teàvikten fiilen yararlanamamÑà oluyor. Nitekim bu sonuç, pek çok sorun ve hukuki uyuàmazlÑÜa da konu olmuàtur. “5 puanlÑk indirimin hakediàlerden kesilmesi” àeklinde yaàanan uyuàmazlÑkta ilk derece 229 EYLÜL ’11 SßCßL mahkemesi9, “Sigorta primlerini ödemeyi üstlenmià olan yüklenicinin, kendi sorumluluÜunu yerine getirirken ve devletin saÜladÑÜÑ katkÑdan yararlanÑrken bunun idareye geçirilmesi anlamÑna gelecek bir uygulama ile hakediàlerinin kesilmesini yerinde bulmamÑàtÑr”10. Hakediàlerden kesinti yapÑlmasÑnÑn yasal zorunluluklardan ya da iàin àartname ve sözleàmesinden kaynaklanmasÑ gerektiÜi, bu gerekler dÑàÑnda hiçbir nedenle idarelerin hakedià kesintisi yapamayacaÜÑ, ihale ve kamu ihale sözleàmeleri mevzuatÑmÑzÑn hukuki gereklerinden biridir. Sorunun kaynaÜÑna ve -sonra da mümkün ise- çözüme ulaàabilmek için, kanuna ve hakkaniyete aykÑrÑ sonuçlara yol açan Genelge açÑklamasÑnÑn ihale mevzuatÑ açÑsÑndan durumuna daha yakÑndan bakmak gerekiyor. Ühaleli ÜÛlerde Üstisnai Bir Uygulama ve “HakediÛten TeÛvik Kesintisi” ÜstisnasÍnÍn Genele TeÛmili 4734 sayÑlÑ Kamu Þhale Kanunu’na göre yapÑlan alÑmlar, alÑmÑn konusuna göre; “mal”, “hizmet” ve “yapÑm” ana baàlÑklarÑnda ayrÑ ayrÑ düzenlenmiàtir. Kamu Þhale Kurumu’da, her alÑm türünün özelliklerine uygun, farklÑ ikincil mevzuat düzenlemeleri yapmÑàtÑr. AyrÑca her bir alÑm türü de; “fiyat farkÑ uygulamasÑna tabi olanlar” ve “fiyat farkÑ uygulamasÑna tabi olmayanlar” àeklinde kendi içinde ayrÑlmÑàtÑr. Sonuç itibariyle, 4734 sayÑlÑ Kanun ve ikincil mevzuatÑ kapsamÑnda yapÑlan alÑmlarÑn -istisnai bazÑ düzenlemeler dÑàÑnda- ,“altÑ farklÑ àekilde” yürütüldüÜünü söylemek mümkündür. Bu “altÑ farklÑ uygulama” içinde; • Hizmet ihaleleri kapsamÑnda yapÑlan, • Personel çalÑàtÑrÑlmasÑna yönelik olan11 ve • Fiyat farkÑ uygulamasÑna12 tabi tutulan alÑmlar, inceleme konumuz açÑsÑndan özel önem taàÑmakta ve diÜer beà alÑmdan ayrÑlmaktadÑr. Fiyat farkÑ uygulamasÑ, idare ile yüklenici 230 arasÑnda imzalanan “Hizmet AlÑmlarÑna Ait Tip Sözleàme”nin 14. maddesinde yer almakta ve alÑm konusu iàin yürütümü sÑrasÑnda fiyat farkÑ uygulanÑp uygulanmayacaÜÑ bu madde ile belirlenmektedir. Bir baàka ifade ile fiyat farkÑ uygulamasÑ, taraflar açÑsÑndan sözleàme hükmü niteliÜini taàÑmaktadÑr. Fiyat farkÑnÑn uygulama esaslarÑ ise Bakanlar Kurulu’nca13 belirlenmiàtir. Hizmet alÑmlarÑnda uygulanacak olan Fiyat FarkÑ EsaslarÑ’nÑn 8. maddesinde14 yer alan düzenlemeye göre, sözleàme süresi içindeki “Asgari ücret ve diÜer iàçilik maliyetlerindeki deÜiàiklikten kaynaklanan fark yükleniciye ödenmektedir. Sosyal sigorta ve iàsizlik sigortasÑ primlerindeki artÑàlardan kaynaklanan maliyetlerde aynÑ àekilde yükleniciye bu kapsamda ödenmektedir. Buna karàÑlÑk aynÑ maddenin son bendinde, sosyal güvenlik mevzuatÑ uyarÑnca “iàveren nâm ve hesabÑna Hazinece yapÑlacak olan ödemelerin de yükleniciden kesileceÜi” düzenlenmiàtir.15 Düzenleme kendi içinde hakkaniyetlidir. Zira alÑm konusunun personel çalÑàtÑrÑlmasÑ olduÜu durumlarda, sözleàme döneminde iàçilik maliyetlerindeki (asgari ücret, sigorta prim vb.) artÑàlar idareler tarafÑndan iàverene ödenmekte, devletin iàçilik maliyetlerini azaltan düzenlemeler yapmasÑ halinde ise paralel àekilde bunu yüklenicilerden kesmektedir. Düzenleme, yukarÑda da belirtildiÜi üzere hizmet alÑmlarÑnÑn spesifik bir uygulamasÑnÑ kapsayan, özel bir düzenlemedir. Belirtilen özel nitelikli hizmet alÑmlarÑ dÑàÑnda kalan hizmet alÑmlarÑ, mal ve yapÑm alÑmlarÑ açÑsÑndan, -fiyat farkÑ ödensin ya da ödenmesin- benzer bir düzenleme öngörülmüà deÜildir.16 Personel çalÑàtÑrÑlmasÑna yönelik olan ancak fiyat farkÑ uygulamasÑ öngörülmeyen hizmet alÑmlarÑ açÑsÑndan da asgari ücret ve prim deÜiàiklikleri nedeniyle yükleniciye herhangi bir fiyat farkÑ uygulamasÑ yapÑlmayacaktÑr. Nitekim bu durumu göz önünde bulunduran Kamu Þhale Kurumu, gerek 5763 sayÑlÑ Kanun, gerekse 6111 sayÑlÑ Kanun çerçevesinde yaptÑÜÑ düzenleyici iàlemlerde, sadece personel çalÑàtÑrÑlmasÑna dayalÑ ve fiyat farkÑ uygulamasÑ yapÑlan hizmet alÑmlarÑnÑ dikkate almÑàtÑr. EYLÜL ’11 Þhaleli iàlerin teàvik kapsamÑnda kabul edildiÜi 5763 sayÑlÑ Kanun’u takiben Kamu Þhale Kurumu’nca yapÑlan düzenlemede17; “Þhale dokümanÑnda personel sayÑsÑnÑn belirlendiÜi ve haftalÑk çalÑàma saatlerinin tamamÑnÑn idare için kullanÑldÑÜÑ fiyat farkÑ hesaplanmasÑ öngörülen hizmet alÑmÑ ihalelerinden” söz edilmià ve yukarÑdaki düzenlemeler gereÜince, Hazine tarafÑndan karàÑlanan prim tutarÑnÑn, idare tarafÑndan yüklenici hakediàinden kesileceÜi” belirtilmiàtir. DiÜer alÑmlar açÑsÑndan bir açÑklama yapÑlmamÑà; yukarÑda belirtilen gerekçelere dayalÑ olarak yapÑlmasÑna gerek duyulmamÑàtÑr. Þhaleli iàlerin teàvik kapsamÑ dÑàÑnda bÑrakÑldÑÜÑ 6111 sayÑlÑ Kanun’u takiben Kurumca yapÑlan düzenlemede18 yine yalnÑzca söz konusu hizmet alÑmlarÑna atÑfta bulunulmuà ve “01.03.2011 tarihinden sonraki dönemlere ait prim ödemelerinde iàveren hissesinin beà puanlÑk kÑsmÑna isabet eden tutarÑn Hazinece karàÑlanmasÑ uygulamasÑna son verildiÜinden, yüklenicilerin 2011 yÑlÑnÑn Mart ayÑ ve sonrasÑndaki aylara ait hakediàlerinden 5510 sayÑlÑ Kanunun 81. maddesi birinci fÑkrasÑnÑn (Ñ) bendi kapsamÑnda herhangi bir kesinti yapÑlmayacaÜÑ” açÑklanmÑàtÑr. “Þhale dokümanÑnda personel sayÑsÑnÑn belirlendiÜi ve haftalÑk çalÑàma saatlerinin tamamÑnÑn idare için kullanÑldÑÜÑ fiyat farkÑ hesaplanmasÑ öngörülen hizmet alÑmÑ ihaleleri” açÑsÑndan ortaya çÑkan 5 puanlÑk prim indirimin hakediàlerden kesilmesi uygulamasÑ, kanaatimize göre SGK Genelgesi’nde tüm ihaleli iàler açÑsÑndan geçerli kabul edilerek bir açÑklama yapÑlmÑà ve uygulamada sadece iàveren/yükleniciler açÑsÑndan deÜil, idarenin kendi içinde dahi uyuàmazlÑklar ortaya çÑkmÑàtÑr.19 “Bir Var”Ken, “Üki Yok”MuÛun YansÍmalarÍ “Þhale dokümanÑnda personel sayÑsÑnÑn belirlendiÜi ve haftalÑk çalÑàma saatlerinin tamamÑnÑn idare için kullanÑldÑÜÑ fiyat farkÑ hesaplanmasÑ öngörülen hizmet alÑmÑ ihaleleri”nin yüklenicileri açÑsÑndan, hakedià kesintisi sözleàmesel bir taahhüdü ifade etmekte iken diÜer ihaleli ià yüklenicileri açÑsÑndan böyle bir taahhütten söz etmek mümkün deÜildir. SßCßL BelirtildiÜi üzere personel çalÑàtÑrÑlmasÑna dayalÑ ve fiyat farkÑ ödemesi yapÑlan ihaleli iàler açÑsÑndan hakedià kesintisi, yüklenicinin sözleàmeden kaynaklanan bir taahhüdüdür.20 Bu tür iàlerde idare ve yüklenici, personelin ücret ve prim farklarÑ konusunda sözleàme ile karàÑlÑklÑ olarak anlaàmaktadÑr. Yüklenici, asgari ücret ve primlerdeki artÑàlarÑn kendisine ödeneceÜini, buna karàÑlÑk Hazinece karàÑlanacak bir tutarÑn ortaya çÑkmasÑ halinde ise, Hazine’nin karàÑladÑÜÑ tutarÑn hakediàlerinden kesinti konusu yapÑlacaÜÑnÑ sözleàmesinin bir hükmü olarak baàtan kabul etmekte ve iàin yürütümünü bu àartlar altÑnda üstlenmektedir. “5 puanlÑk prim teàvikinden yararlanan ve ihaleli ià yüklenen iàverenlerin hakediàinden teàvik tutarÑ kadar kÑsmÑnÑn kesilmesinin, prim teàviki ile getirilen esas amaçtan uzaklaàÑlmasÑ” anlamÑnÑ taàÑdÑÜÑ ve “ihaleli ià alan iàverenler açÑsÑndan ikincil düzenlemelerle bu kÑsÑtlamanÑn yapÑldÑÜÑ” àüphesiz olmakla birlikte, çözümün “Kamu Þhale Genel TebliÜi’nde yapÑlacak deÜiàiklikle21” geleceÜi yönündeki yaklaàÑmÑ paylaàmak güçtür. Konuya bir baàka açÑdan yaklaàÑldÑÜÑnda ise “kamudan ià alan yüklenicinin teàvik koàullarÑnÑ hak ederek uyguladÑÜÑ prim indiriminin, kamu idaresince hakediàinden kesilmesi halinde devletin kendisini mi, yoksa yükleniciyi mi ödüllendirdiÜi” sorusu son derece haklÑdÑr. Ancak çözüm için hem Kamu Þhale Genel TebliÜi’nin, hem de SGK Genelgesi’nin kaldÑrÑlmasÑ ya da yargÑ tarafÑndan iptali yönündeki görüàü de22 özellikle Kamu Þhale Genel TebliÜi ve ihale mevzuatÑ hükümleri yönüyle paylaàmak zordur. Kamu Þhale Genel TebliÜi’nin tüm alÑm türleri içinden sadece hizmet alÑmlarÑnÑ ve onlarÑn içinden de personel çalÑàtÑrÑlmasÑna dayalÑ ve fiyat farkÑ ödenenleri esas alarak düzenleme yapmÑà olmasÑ ne kadar doÜru ise, SGK Genelgesi’nin tüm alÑm türlerini içine alacak ve teàvik uygulamasÑnÑ adeta kullanÑlamaz hale getirecek bir açÑklama içermesi o kadar yerinde olmamÑàtÑr. SGK Genelgesi normlar hiyeraràisindeki yerini aàarak, sözleàmesel bir yükümlülük taàÑmayan ihaleli ià yüklenicilerinin/iàveren231 EYLÜL ’11 SßCßL lerinin 5763 sayÑlÑ Kanun’un getirdiÜi teàvik imkânÑndan yararlanmasÑnda ciddi sorunlara yol açmÑàtÑr. Son cümle; ihaleli iàler açÑsÑndan 6111 sayÑlÑ Kanun’la “teàvik -zaten- gitmià”; ama 5763 sayÑlÑ Kanun’un uygulama dönemi yönünden “kavga henüz bitmemiàtir”. bir zorluk yaàayan insanlarÑn istihdamÑ, iàsizlikle mücadele veya çevrenin korunmasÑ gibi konularda teàvik edici olabileceÜi” belirtilmekte ve bu kapsamda “uzun süreli ià arayanlarÑn iàe alÑnmasÑ veya iàsizler veya gençler için eÜitim tedbirlerinin uygulanmasÑ gibi” örneklere yer verilmektedir. 7 6111 sayÑlÑ Kanun’un, 74. maddesinde mesleki yeterlilik belgesi sahibi ve mesleki eÜitim almÑà iàgücünün istihdamÑ açÑsÑndan son derece önemli bir teàvik getirilmiàtir. DÜPNOTLAR 1 Düzenlemeye göre belli niteliklere haiz sigortalÑlarÑn sigorta primlerinin iàveren hisseleri Þàsizlik SigortasÑ Fonu’ndan karàÑlanacaktÑr. “Mesleki yeterlilik belgesine sahip” olanlar bu teàvikten kÑrksekiz ay süreyle yararlanabileceklerdir. Bu süre, teàvikten yararlanmak için öngörülen en uzun süredir. 6111 sayÑlÑ “BazÑ AlacaklarÑn Yeniden YapÑlandÑrÑlmasÑ Þle Sosyal Sigortalar ve Genel SaÜlÑk SigortasÑ Kanunu ve DiÜer BazÑ Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde DeÜiàiklik YapÑlmasÑ HakkÑnda Kanun” 25 ßubat 2011 tarih ve 27857 sayÑlÑ Mükerrer Resmî Gazete’de yayÑmlanmÑàtÑr. “Mesleki ve teknik eÜitim veren orta veya yüksek öÜretimi veya Türkiye Þà Kurumu’nca düzenlenen iàgücü yetiàtirme kurslarÑnÑ bitirenler” içinse bu süre otuz altÑ ay olarak uygulanacaktÑr. 5763 sayÑlÑ “Þà Kanunu ve BazÑ Kanunlarda DeÜiàiklik YapÑlmasÑ HakkÑnda Kanun” 26 MayÑs 2008 tarih ve 26887 sayÑlÑ Resmî Gazete’de yayÑmlanmÑàtÑr. 5510 sayÑlÑ “Sosyal Sigortalar ve Genel SaÜlÑk SigortasÑ Kanunu” 16 Haziran 2006 tarih ve 26200 sayÑlÑ Resmî Gazete’de yayÑmlanmÑàtÑr. 2 ALTINOK Tevfik; Torba Kanun mu, Çorba Kanun mu?, Tekstil Þàveren, SayÑ 375, Haziran 2011, s. 30-31. 3 YurtdÑàÑnda çalÑàan sigortalÑlarÑn teàvik kapsamÑ dÑàÑnda tutulmasÑndaki Ñsrar ve bunun sonuçlarÑ ise ayrÑ bir makale konusu olacak niteliktedir. 4 “AlÑm” kavramÑnÑn kamu ihale mevzuatÑnda özel olarak tanÑmlanmamÑà olduÜunu; 4734 sayÑlÑ Kanun kapsamÑnda yapÑlan, “mal, hizmet ve yapÑm” ihalelerinin tümü için “alÑm” kavramÑnÑn ortak olarak kullanÑlabileceÜini; hal böyle olunca da “yapÑm” kelimesinin ayrÑca kullanÑlmasÑna esasen gerek bulunmadÑÜÑnÑ belirtmek gerekiyor. 5 6 Gerekçede “hizmet alÑmlarÑna ve yapÑm iàlerine” atÑf yapÑlÑr iken, kanun metninde genel olarak “alÑm” ve “yapÑm” iàlerinden söz edilmià olmasÑ “mal alÑmlarÑ”na uygulanmama açÑsÑndan tereddüd yaratacak mahiyette ise de kanun koyucunun genel amacÑnÑn “her türlü ihaleli iàleri” kapsam dÑàÑnda bÑrakmak olduÜu ve kanun maddesinde de bu hususun belirtilmià olduÜu dikkate alÑndÑÜÑnda “mal alÑmlarÑnÑn” da kapsam dÑàÑnda olduÜunda duraksama bulunmamaktadÑr. Gerekçede bu ayrÑma dikkat edilmemià olmasÑnÑn bir eksiklik olduÜuna vurgu yapÑlmakla yetinilmektedir. Su, Enerji, UlaàtÑrma ve Posta Hizmet Sektörlerinde Faaliyet Gösteren Þdarelerin Þhale Usullerinin Koordine Edilmesine iliàkin 31 Mart 2004 tarih, 2004/17/EC sayÑlÑ AB Direktifi’nde mesleki eÜitim ve istihdama yönelik yeni yaklaàÑmlara yer verilmiàtir. Direktifin 39 numaralÑ baàlÑÜÑ altÑnda “Þstihdam ve meslek kazandÑrma, herkes için eàit fÑrsat yaratÑlmasÑnÑn garanti edilmesini saÜlayan temel faktörlerdir ve toplumdaki bütünleàmeye katkÑda bulunur.” ifadesi yer almakta; 44 numaralÑ baàlÑk altÑnda ise “Þhalenin gerçekleàtirilmesine iliàkin àartlarÑn doÜrudan veya dolaylÑ olarak ayrÑm gözetmemeleri ve ihaleye davet ilanÑnda veya àartnamede belirtilmeleri koàuluyla Direktife uygun olacaÜÑ” vurgulandÑktan sonra “bu àartlarÑn mesleki eÜitim, bütünleàme konusunda belirli 232 Þhaleli Þàlerde Nitelikli Þàgücü ÞstihdamÑ Þçin Bir FÑrsat KaçÑrÑldÑ Þhale konusu “yapÑm” iàlerinin bir diÜer deyiàle “inàaat” sektörünün teàvik kapsamÑ dÑàÑnda bÑrakÑlmasÑnÑn, bu çalÑàmanÑn sÑnÑrlarÑ dÑàÑnda kalan, ancak vurgulanmazsa çok eksik kalacak bir baàka yönü de budur. Þnàaat, iàgücü niteliÜini yükseltmeye en fazla ihtiyaç duyan sektörlerin baàÑnda gelmektedir. Þhaleli yapÑm iàlerinin bu teàvikin de kapsamÑ dÑàÑnda bÑrakÑlmÑà olmasÑ, özellikle kamu inàaatlarÑnda nitelikli iàgücü istihdamÑnÑn artÑrÑlmasÑ açÑsÑndan kaçÑrÑlmÑà bir fÑrsattÑr. Üstelik kaçan fÑrsat yapÑm iàleri ile sÑnÑrlÑ görülmemelidir. Kamunun ihale ile yaptÑÜÑ tüm alÑmlarda nitelikli iàgücü kullanma fÑrsatÑ önemli ölçüde kaçÑrÑlmÑàtÑr. 8 2009/139 sayÑlÑ söz konusu Genelge’nin diÜer bazÑ düzenlemelerinin eleàtirisi için; ßAKAR, Müjdat; Prim Þndirimi Genelgesi Kanunu AàÑyor!, MESS Sicil Þà Hukuku Dergisi, S.17, Mart 2010, s.249. 9 ÇOLAK, Mahmut; Hazine’ce KaràÑlanan 5 PuanlÑk Sigorta Priminin Hakediàlerden Kesilip KesilemeyeceÜi, YaklaàÑm, KasÑm 2010, SayÑ: 215, s. 215-217. 10 Ankara Asliye Þkinci Ticaret Mahkemesi’nin, 14.07.2010 tarih ve E.2009/193, K.2010/441 sayÑlÑ KararÑ (Söz konusu kararÑn temyiz incelemesi Eylül 2011 tarihi itibariyle halen devam etmektedir). 11 Kamu Þhale Genel TebliÜi’nin 78. maddesinde, söz konusu hizmet alÑmlarÑ ve teklif fiyatÑn belirlenmesi konusunda ayrÑntÑlÑ açÑklama yapÑlmÑàtÑr. Buna göre: “Madde 78-Personel çalÑàtÑrÑlmasÑna dayalÑ hizmet alÑmlarÑnda teklif fiyata dahil olacak giderler 78.1. Personel çalÑàtÑrÑlmasÑna dayalÑ hizmet alÑmlarÑ; aÜÑrlÑklÑ olarak personel çalÑàtÑrÑlmasÑna dayanan, çalÑàtÑrÑlacak personel sayÑsÑnÑn belirlendiÜi ve haftalÑk çalÑàma saatlerinin tamamÑnÑn idare için kullanÑldÑÜÑ hizmetlerdir. 78.2. Malzemeli veya malzemesiz temizlik, malzemesiz yemek, özel güvenlik, sayaç okuma ve kesme-açma, hasta ve ziyaretçi yönlendirme, tÑbbi sekreterlik, veri iàleme ve otomasyon sisteminin iàletimi hizmetleri gibi hizmetler personel çalÑàtÑrÑlmasÑna dayalÑ olup, bu tebliÜde personel ça- EYLÜL ’11 lÑàtÑrÑlmasÑna dayalÑ olan/olmayan hizmetler arasÑnda sayÑlmayan iàlerin personel çalÑàtÑrÑlmasÑna dayalÑ olup olmadÑÜÑ yukarÑda yer verilen tanÑma göre idarelerce deÜerlendirilecektir. 78.3. Malzeme dahil yemek hazÑrlama hizmeti veya malzeme dahil yemek hazÑrlama ve daÜÑtÑm hizmeti ya da makine ve ekipman ile araçlar ve/veya akaryakÑtÑn yüklenici tarafÑndan saÜlanacaÜÑ çöp toplama ve nakline iliàkin hizmetler ile personel taàÑma gibi hizmetler personel çalÑàtÑrÑlmasÑna dayalÑ hizmet alÑmÑ olarak deÜerlendirilmeyecektir. Ancak, personel çalÑàtÑrÑlmasÑna dayalÑ olmayan bir hizmet alÑmÑna iliàkin ihale dokümanÑnda haftalÑk çalÑàma saatlerinin tamamÑnÑ idarede geçirecek personel sayÑsÑnÑn belirlenmesi hallerinde teklif fiyata dahil giderler arasÑnda iàçilik giderine yer verilmesi gerekmektedir. 78.4. Çöp toplama ve nakline iliàkin hizmetlerde, çöp toplama ve naklinde kullanÑlacak makine ve ekipmanlar ile çöp toplama araçlarÑnÑn ve akaryakÑtÑn idare tarafÑndan karàÑlanmasÑ durumunda bu alÑmlarÑn ve ayrÑca malzemenin idare tarafÑndan karàÑlandÑÜÑ yemek hizmeti (malzemesiz yemek hizmeti) alÑmlarÑnÑn personel çalÑàtÑrÑlmasÑna dayalÑ hizmet alÑmÑ olarak ihale edilmesi gerekmektedir.” 12 Fiyat farkÑ uygulamasÑ, 2886 sayÑlÑ Devlet Þhale Kanunu döneminde baàlamÑà, 1 Ocak 2003 tarihinde yürürlüÜe girmek üzere 22 Ocak 2002 tarih ve 24648 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanan 4734 sayÑlÑ Kamu Þhale Kanunu ikincil mevzuatÑ çerçevesinde bu kez mal, hizmet ve yapÑm iàleri için ayrÑ ayrÑ hazÑrlanmÑà ve Kanunun yürürlüÜe girmesinden bir gün önce 31.12.2002 tarihli Resmi Gazete’de yayÑmlanmÑàtÑr. 13 4734 sayÑlÑ Kamu Þhale Kanununa Göre Þhalesi YapÑlacak Olan Hizmet AlÑmlarÑna Þliàkin Fiyat FarkÑ HesabÑnda Uygulanacak Esaslar (31.12.2002 tarih ve 24980 3.Mükerrer sayÑlÑ Resmi Gazete). 14 Asgari ücret ve diÜer iàçilik maliyetlerindeki deÜiàiklikten kaynaklanan fark (DeÜiàik: 07.05.2004- 25455/ 3 md.) Madde 8 - Þhale konusu hizmetin gerçekleàtirilebilmesi için çalÑàtÑrÑlacak 506 sayÑlÑ Sosyal Sigortalar Kanununa tabi personelin, sayÑ ve günlük çalÑàma saatinin belirtilmesi kaydÑyla; a) Asgari ücret tespit komisyonunca ihale (son teklif verme) tarihinde 16 yaàÑnÑ doldurmuà iàçiler için belirlenmià asgari ücretin deÜiàtirilmesi halinde eski ve yeni asgari ücret arasÑndaki fark, b) Þhale (son teklif verme) tarihi itibarÑyla iàveren tarafÑndan karàÑlanacak olan sosyal sigorta primi ve iàsizlik sigortasÑ primine iliàkin toplam tutarda; asgari ücret deÜiàikliÜi veya sigorta primi alt sÑnÑr deÜiàikliÜi ile prim oranlan deÜiàikliÜi gibi sebeplerle meydana gelecek fark, c) 506 sayÑlÑ Kanunun 77 nci maddesinin ikinci fÑkrasÑ çerçevesinde sözleàmede öngörülen ücret ekleri nedeniyle, iàveren tarafÑndan karàÑlanmakta olan sosyal sigorta primi ve iàsizlik sigorta primine iliàkin toplam tutarda meydana gelecek fark, toplamÑ ((a), (b) ve (c) bentleri toplamÑ), 506 sayÑlÑ Kanun gereÜince iàveren nâm ve hesabÑna Hazinece yapÑlacak olan ödemeler de dikkate alÑnmak suretiyle bu esaslarÑn 7 nci maddesi uygulanmaksÑzÑn ödenir veya kesilir. SßCßL 15 Kamu Þhale Kurulu Üyesi Bahattin IàÑk tarafÑndan konuyla ilgili yapÑlan açÑklamada àu görüàlere yer verilmiàtir: “Fiyat FarkÑ EsaslarÑ’nÑn amacÑ, ihale tarihindeki àartlarÑn sözleàme aàamasÑnda deÜiàmesi durumunda, iàveren aleyhine geliàen durumlarÑn giderilmesi, iàveren lehine geliàmeler olduÜunda ise kesinti yapÑlarak teklifin verildiÜi ihale tarihindeki àartlarÑn korunmasÑdÑr. Bir baàka ifade ile ihale tarihinde teklif edilen fiyatÑ dikkate alÑp sözleàme aàamasÑnda oluàan eksi ya da artÑya göre fiyat farkÑ vermek ya da kesmektir. Fiyat farkÑ esaslarÑnÑn mantÑÜÑ budur ve burada taraflar korunmaktadÑr. Þhale tarihindeki àartlarÑn birinin aleyhine diÜerinin lehine geliàmemesi anlamÑnda getirilmiàtir.” Kamu Þàyerlerinde Alt Þàveren UygulamasÑnÑn DoÜurduÜu Sorunlar ve Çözüm ArayÑàlarÑ Semineri-ÇalÑàtayÑ, Antalya/Belek (29 Nisan-2 MayÑs 2010), KAMU-Þß YayÑnÑ, s.150. 16 “Hizmet” alÑmlarÑna yönelik Fiyat FarkÑ EsaslarÑ’nÑn yanÑ sÑra “Mal” ve “YapÑm” alÑmlarÑna yönelik olarak yayÑmlanmÑà fiyat farkÑ esaslarÑ da bulunmaktadÑr. Tüm fiyat farkÑ uygulamalarÑnÑn ortak yönlerinden birinin “Fiyat FarkÑ” kavramÑnÑn her zaman bir artÑàÑ ifade etmediÜi, kimi zaman yüklenicinin hakediàinden yapÑlacak kesintiyi de içerecek àekilde kullanÑldÑÜÑnÑ belirtmek gerekmektedir. Yükleniciye yapÑlacak ödeme ya da kesinti Esaslar’da yer alan göstergelerin sözleàme dönemi içindeki deÜiàimlerinin yine Esaslar’da yer alan formüle uygulanmasÑ sonucunda ortaya çÑkmakta ve hakediàe yanÑsÑmasÑ da bu sonuca uygun olarak yapÑlmaktadÑr. Ancak personele dayalÑ hizmet alÑmlarÑ dÑàÑnda hiçbir fiyat farkÑ uygulamasÑnda asgari ücret ve primler temel göstergeler arasÑnda yer almamaktadÑr. ÖrneÜin yapÑm iàleri açÑsÑndan temel göstergeler arasÑnda çimento, demir, akaryakÑt, kereste vb. ürünlerdeki fiyat deÜiàimleri yer almaktadÑr. 17 Kamu Þhale Genel TebliÜinde DeÜiàiklik YapÑlmasÑna Dair TebliÜin 4. maddesi, 25.10.2008 tarih ve 27035 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanmÑàtÑr. 18 Kamu Þhale Genel TebliÜinde DeÜiàiklik YapÑlmasÑna Dair TebliÜin 20. maddesi, 20.04.2011 tarih ve 27911 sayÑlÑ Resmi Gazete’de yayÑmlanmÑàtÑr. 19 UyuàmazlÑklar hakediàlerinden SGK Genelgesi nedeniyle kesinti yapÑlan yüklenicilerin konuyu yargÑya taàÑmalarÑnÑn yanÑ sÑra, idarelerin Maliye BakanlÑÜÑ’na görüà sorarak “kesinti yapÑlmayacak” àeklindeki BakanlÑk görüàü doÜrultusunda iàlem yapmalarÑnÑn ardÑndan aynÑ iàlemin bu kez SayÑàtay denetçileri tarafÑndan eleàtiri konusu yapÑlmasÑ àeklinde de ortaya çÑkmÑàtÑr. AyrÑntÑlÑ bilgi için: Kamu Þàyerlerinde Alt Þàveren UygulamasÑnÑn DoÜurduÜu Sorunlar ve Çözüm ArayÑàlarÑ Semineri-ÇalÑàtayÑ, Antalya/Belek (29 Nisan-2 MayÑs 2010), KAMU-Þß YayÑnÑ, s.114. 20 CANBOLAT Talat; Kamu Þàyerlerinde Alt Þàveren UygulamasÑnÑn DoÜurduÜu Sorunlar ve Çözüm ArayÑàlarÑ SemineriÇalÑàtayÑ, Antalya/Belek (29 Nisan-2 MayÑs 2010), KAMU-Þß YayÑnÑ, s.105 21 ÇOLAK, Mahmut; Hazine’ce KaràÑlanan 5 PuanlÑk Sigorta Priminin Hakediàlerden Kesilip KesilemeyeceÜi, YaklaàÑm, KasÑm 2010, SayÑ: 215, s.215-217. 22 AKYÞÝÞT, Ercan; Kamuda Þhaleyle Þà Alan Yüklenicilerin Prim Þndirimlerinin Kamu Þàverenince Hakediàten Kesilmesi Yasal MÑdÑr?, Çimento Þàveren, Cilt 25, SayÑ 4, Temmuz 2011, s.13. 233 EYLÜL ’11 SßCßL Yrd. Doç. Dr. Hediye ERGÜN Marmara Üniversitesi Üktisadi ve Üdari Bilimler Fakültesi Türk VatandaÛÍ ÜÛçinin YabancÍ Bir Ülkede GeçirdiÙi ÜÛ KazasÍna Uygulanacak Hukuk - YargÍtay 21. HD.’nin 25.10.2010 Tarihli KararÍnÍn Üncelenmesi-1 T.C. YARGITAY 21. HUKUK DAÜRESÜ Esas No : 2009/13391 Karar No : 2010/10434 Tarihi : 25.10.2010 DAVA DavacÑ, murisinin 09.01.2007 tarihinde geçirdiÜi kazanÑn ià kazasÑ olduÜunun tespiti ile SGK 23. madde gereÜi gelir baÜlanmasÑ gerektiÜine karar verilmesini istemiàtir. Mahkeme ilamÑnda belirtildiÜi àekilde, isteÜin kabulüne karar vermiàtir. Hükmün, davalÑlar vekilleri tarafÑndan temyiz edilmesi üzerine temyiz isteÜinin süresinde olduÜu anlaàÑldÑktan ve Tetkik Hakimi ..... tarafÑndan düzenlenen raporla dosyadaki kaÜÑtlar okunduktan sonra iàin gereÜi düàünüldü ve aàaÜÑdaki karar tespit edildi: 234 KARAR 1-Dosyadaki yazÑlara, toplanan delillere, hükmün dayandÑÜÑ gerektirici nedenlere göre davalÑ iàveren ..... A.ß.’nin tüm temyiz itirazlarÑnÑn reddi gerekmiàtir. 2- DavalÑ SGK’nÑn temyizine gelince; Dava, nitelikçe davacÑnÑn murisi ..... ....’nün davalÑnÑn iàçisi olarak Irak’ta istihdam edilmek üzere BaÜdat’a götürülmekte iken yolculuk sÑrasÑnda bulunduÜu uçaÜÑn düàmesi sonucu 09.01.2007 tarihinde gerçekleàen ölümünün ià kazasÑ olduÜunun tespiti istemine iliàkindir. Þddia, savunma dosyadaki bilgi ve belgelerle dinlenen tanÑk beyanlarÑndan, davacÑnÑn murisi .....’Ñn davalÑ àirketin BaÜdat’daki iàyerinde çalÑàmak üzere 34 arkadaàÑ ile birlikte ..... Hava yollarÑna ait yolcu uçaÜÑ ile Adana’dan hareket edildiÜi, ancak uçaÜÑn BaÜdat havaalanÑ yakÑnÑnda düàtüÜü, murisin ve diÜer yolcularÑn öldüÜü, gerçek- EYLÜL ’11 SßCßL leàen olayÑn davalÑ iàveren yönünden “ià kazasÑ” olduÜu tartÑàmasÑzdÑr. Eldeki davada uyuàmazlÑk olayÑn SGK yönünden 506 sayÑlÑ Yasa’nÑn 11. maddesine göre “ià kazasÑ” sayÑlÑp sayÑlmayacaÜÑ ve SGK’nÑn davacÑlara 506 sayÑlÑ Yasa’da ià kazasÑ sigorta kolundan öngörülen yardÑmlarÑ yapmakla yükümlü olup olmadÑÜÑ noktasÑnda toplanmaktadÑr. Dosya içeriÜinden yurt dÑàÑnda çalÑàmak üzere götürülmekte iken, kazaya maruz kalan iàçinin uzun vadeli sigorta kollarÑ olan malullük, yaàlÑlÑk ve ölüm sigortasÑ bakÑmÑndan topluluk sigortasÑna tabi olduÜu, ià kazasÑ ve meslek hastalÑklarÑna karàÑ topluluk sigortasÑ yapÑlmadÑÜÑ anlaàÑlmaktadÑr. Kamu hukuku alanÑna giren sosyal güvenlik hukukunun hizmet akdiyle çalÑàanlar yönünden baàlÑca kaynaÜÑnÑ oluàturan olay tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayÑlÑ Yasa SGK’ya yükümlülükler getiren bir sosyal güvenlik sözleàmesi veya topluluk sigortasÑ bulunmadÑÜÑ takdirde kural olarak Türk milli sÑnÑrlarÑ içerisinde ve Türkiye’de tescilli iàyerleri ve iàverenler ile kanun kapsamÑndaki iàçiler için uygulanabilir. Baàka bir anlatÑmla 506 sayÑlÑ Yasa’nÑn uygulama alanÑ devletin hükümranlÑk sahasÑ ile sÑnÑrlÑ olup, ülke sÑnÑrlarÑ dÑàÑnda uygulanamaz. 506 sayÑlÑ Yasa’nÑn ülke dÑàÑnda meydana gelen sigorta olaylarÑnda uygulanabilmesi SGK’ya yükümlülükler getiren sosyal güvenlik sözleàmesi veya kÑsa vadeli sigorta kollarÑnÑ da kapsayan topluluk sigortalarÑ bulunmasÑ halinde mümkün olabilir. Somut olayda, davacÑ murisinin davalÑ iàverenin yurtdÑàÑnda Irak’ta bulunan iàyerine çalÑàmaya giderken, zararlandÑrÑcÑ olaya maruz kaldÑÜÑna ve Irak ile Türkiye arasÑnda SGK’yÑ yükümlülükler altÑna sokan sosyal güvenlik sözleàmesi bulunmadÑÜÑna ve topluluk sigortasÑ ià kazasÑnÑ kapsamadÑÜÑna göre olayÑn SGK yönünden ià kazasÑ sayÑlmasÑ ve giderek SGK’nÑn 506 sayÑlÑ Yasa gereÜince sorumlu olduÜundan söz edilmesi mümkün deÜildir. Mahkemece yukarÑda belirtilen maddi ve hukuki olgular gözetilmeden dava konusu olayÑn SGK yönünden de ià kazasÑ sayÑlmasÑna karar verilerek “ià kazasÑndan” SGK’da 506 sayÑlÑ Yasa gereÜince sorumlu olmasÑ sonucunu doÜuracak biçimde yazÑlÑ àekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykÑrÑ olup bozma nedenidir. O halde, davalÑ Kurum’un temyiz itirazlarÑ kabul edilmeli ve hüküm bozulmalÑdÑr. I. UYUÚMAZLIØA KONU OLAY YargÑtay, kamu hukuku alanÑna giren sosyal güvenlik hukukunun hizmet akdiyle çalÑàanlar yönünden baàlÑca kaynaÜÑnÑ oluàturan olay tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayÑlÑ Yasa SGK’ya yükümlülükler getiren bir sosyal güvenlik sözleàmesi veya topluluk sigortasÑ bulunmadÑÜÑ takdirde kural olarak Türk milli sÑnÑrlarÑ içerisinde ve Türkiye’de tescilli iàyerleri ve iàverenler ile kanun kapsamÑndaki iàçiler için uygulanabileceÜi, 506 sayÑlÑ Yasa’nÑn uygulama alanÑnÑn devletin hükümranlÑk sahasÑ ile sÑnÑrlÑ olup, ülke sÑnÑrlarÑ dÑàÑnda uygulanamayacaÜÑ, 506 sayÑlÑ Yasa’nÑn ülke dÑàÑnda meydana gelen sigorta olaylarÑnda uygulanabilmesinin ancak Somut olayda davacÑ, murisi A. N. Ö.’nün davalÑnÑn iàçisi olarak Irak’ta istihdam edilmek üzere BaÜdat’a götürülmekte iken yolculuk sÑrasÑnda bulunduÜu uçaÜÑn düàmesi sonucu 09.01.2007 tarihinde gerçekleàen ölümün ià kazasÑ olduÜunun tesbitini talep etmiàtir. Yurt dÑàÑnda çalÑàmak üzere götürülmekte iken, kazaya maruz kalan iàçi için ià kazasÑ ve meslek hastalÑklarÑna karàÑ topluluk sigortasÑ yapÑlmamÑàtÑr. Yerel mahkeme olayÑn ià kazasÑ olduÜunu tespit edip hak sahiplerine gerekli yardÑmlarÑn saÜlanmasÑ yönünde hüküm tesis etmiàtir. SONUÇ Hükmün yukarÑda açÑklanan nedenlerle BOZULMASINA, aàaÜÑda yazÑlÑ temyiz harcÑnÑn temyiz edenlerden ilgiliye yükletilmesine, 25.10.2010 gününde oybirliÜiyle karar verildi. 235 EYLÜL ’11 SßCßL 5718 sayÍlÍ MilletlerarasÍ Özel Hukuk ve Usul Hukuku HakkÍnda Kanun’un 27. maddesine göre, iÛ sözleÛmeleri, iÛçinin mutad iÛyeri hukukunun emredici hükümleri uyarÍnca sahip olacaÙÍ asgari koruma saklÍ kalmak kaydÍyla, taraflarÍn seçtikleri hukuka tabidir. SGK’ya yükümlülükler getiren sosyal güvenlik sözleàmesi veya kÑsa vadeli sigorta kollarÑnÑ da kapsayan topluluk sigortalarÑ bulunmasÑ halinde mümkün olabileceÜi belirtilerek, somut olayda bu unsurlar bulunmadÑÜÑndan, Irak ile Türkiye arasÑnda sosyal güvenlik sözleàmesi bulunmadÑÜÑna ve topluluk sigortasÑ ià kazasÑnÑ kapsamadÑÜÑna göre olayÑn SGK yönünden ià kazasÑ sayÑlmasÑ ve giderek SGK’nÑn 506 sayÑlÑ Yasa gereÜince sorumlu olduÜundan söz edilmesinin mümkün olmadÑÜÑnÑ belirterek, yerel mahkemenin olayÑn SGK yönünden de ià kazasÑ sayÑlmasÑna karar verilerek “ià kazasÑndan” SGK’nÑn da 506 sayÑlÑ Yasa gereÜince sorumlu olmasÑ sonucunu doÜuracak biçimde yazÑlÑ àekilde karar verilmesini usul ve yasaya aykÑrÑ bularak kararÑn bozulmasÑna hükmetmiàtir. II. HUKUKÜ SORUN Somut olaydaki temel hukuki sorun, ikili sosyal güvenlik sözleàmesi imzalanmamÑà bir ülke olan Irak’ta ià alan Türk iàverenin, ià kazasÑ ve meslek hastalÑÜÑnÑ kapsayan bir topluluk sigortasÑ yapmamÑà olmasÑndan dolayÑ çalÑàtÑrmak üzere bu ülkeye iàçi götürürken meydana gelen kazanÑn ià kazasÑ olup olmadÑÜÑnÑn hangi ülke hukukuna göre tespit edileceÜi noktasÑnda toplanmaktadÑr. EÜer dava konusu olaya Türk hukukunun uygulanmasÑ gerektiÜi sonucuna varÑlÑrsa, Sosyal Güvenlik Kurumu davcÑnÑn murisleri tarafÑndan talep edilen sigorta yardÑmlarÑnÑ yerine getirmekle yükümlü olacaktÑr. Aksi ihtimalde meydana gelen kazanÑn Irak hukukuna göre çözümlenmesi gerekecek 236 ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun herhangi bir yardÑm yapma mükellefiyeti doÜmayacaktÑr. Bu nedenle öncelikle, sosyal güvenlik hukukuna iliàkin kurallarÑn uygulanma alanÑnÑn kapsamÑnÑn açÑklÑÜa kavuàturulmasÑ gerekmektedir. III. DEØERLENDÜRME 1. YABANCILIK UNSURU BULUNAN ÜÚ ÜLÜÚKÜLERÜNE UYGULANACAK HUKUK Þçinde yabancÑlÑk unsuru bulunan iliàkilere hangi hukukun uygulanacaÜÑ devletler özel hukukunda kanunlar ihtilafÑnÑ ilgilendiren bir konudur. Þà sözleàmelerine iliàkin kanunlar ihtilafÑ kurallarÑnÑn uygulanabilmesi iki àartÑn gerçekleàmesine baÜlÑdÑr: Taraflar arasÑndaki hukuki iliàkinin ià sözleàmesi niteliÜinde olmasÑ ve ià sözleàmesinin yabancÑlÑk unsuru taàÑmasÑ.2 Taraflar arasÑndaki hukuki iliàkinin ià sözleàmesi niteliÜinde olup olmadÑÜÑnÑ hakim Türk hukukuna göre tespit eder.3 5718 sayÑlÑ MilletlerarasÑ Özel Hukuk ve Usul Hukuku HakkÑnda Kanun’un (MÖHUK) 1. maddesine göre, Türkiye’nin imzalamÑà olduÜu milletlerarasÑ sözleàmelerin yabancÑ unsur bulunan hukuki iliàkide öncelikle uygulanmasÑ gerekir.4 EÜer milletlerarasÑ sözleàme bulunmuyorsa sözleàmeden doÜan borç iliàkilerine uygulanacak hukuk MÖHUK’un 24. maddesine göre tespit edilir. 5718 sayÑlÑ Kanun ile yürürlükten kaldÑrÑlan 2675 sayÑlÑ MilletlerarasÑ Özel Hukuk ve Usul Hukuku HakkÑnda Kanun’da5 ià sözleàmesine uygulanacak hukukun nasÑl tayin edileceÜi konusunda özel bir düzenleme bulunmamakla birlikte, öÜretide ià sözleàmesinin borçlar hukukuna ait sözleàmelere uygulanacak hukuku gösteren kanunlar ihtilafÑ kuralÑna tabi olmasÑ gerektiÜi kabul edilmekteydi6 ve YargÑtayÑn uygulamasÑ da bu yöndeydi.7 5718 sayÑlÑ MilletlerarasÑ Özel Hukuk ve Usul Hukuku HakkÑnda Kanun’un 27. maddesinde ià sözleàmeleri ile ilgili özel bir düzenleme getirilerek bu konu açÑklÑÜa kavuàturulmuàtur. MÖHUK’un 27.maddesine göre: “(1)Þà sözleàmeleri, iàçinin mutad iàyeri hu- EYLÜL ’11 Ükili sosyal güvenlik sözleÛmesi imzalanan ülkelerde çalÍÛtÍrÍlan Türk vatandaÛÍ iÛçilerin sosyal sigorta hak ve yükümlülükleri bu sözleÛmelerde yer alan düzenlemelere göre belirlenir. kukunun emredici hükümleri uyarÑnca sahip olacaÜÑ asgari koruma saklÑ kalmak kaydÑyla, taraflarÑn seçtikleri hukuka tabidir. (2)TaraflarÑn hukuk seçimi yapmamÑà olmalarÑ halinde ià sözleàmesine, iàçinin mutad olarak yaptÑÜÑ iàyeri hukuku uygulanÑr. Þàçinin iàini geçici olarak baàka bir ülkede yapmasÑ halinde, bu iàyeri mutad iàyeri sayÑlmaz. (3)Þàçinin iàini belirli bir ülkede mutad olarak yapmayÑp devamlÑ olarak birden fazla ülkede yapmasÑ halinde ià sözleàmesi, iàverenin esas iàyerinin bulunduÜu ülke hukukuna tabidir. (4)Ancak halin bütün àartlarÑna göre ià sözleàmesiyle daha sÑkÑ iliàkili bir hukukun bulunmasÑ halinde sözleàmeye ikinci ve üçüncü fÑkra hükümleri yerine bu hukuk uygulanabilir.” 27. maddeye göre, ià sözleàmeleri, iàçinin mutad iàyeri hukukunun emredici hükümleri uyarÑnca sahip olacaÜÑ asgari koruma saklÑ kalmak kaydÑyla, taraflarÑn seçtikleri hukuka tabidir. EÜer, taraflar hukuk seçimi yapmamÑà iseler, ià sözleàmesine iàçinin mutad olarak iàini yaptÑÜÑ iàyeri hukuku uygulanÑr. Þàçinin iàini geçici olarak baàka bir ülkede yapmasÑ halinde ise, o ülke hukuku deÜil, devamlÑ olarak iàini yaptÑÜÑ ülke hukuku o ià sözleàmesinde uygulama alanÑ bulacaktÑr. Þàçinin iàini belirli bir ülkede mutad olarak yapmayÑp devamlÑ olarak birden fazla ülkede yapmasÑ halinde ise iàverenin esas iàyerinin bulunduÜu ülke hukuku ià sözleàmesinde uygulanacaktÑr. MÖHUK’nun 5. maddesine göre, “Yetkili yabancÑ hukukun belirli bir olaya uygulanan hükmünün Türk kamu düzenine açÑkça aykÑrÑ olmasÑ halinde, bu hüküm uygulanmaz; gerekli görülen hallerde, Türk hukuku uygulanÑr”. Sosyal güvenlikle ilgili kurallar ise doÜrudan uygulanabilir niteliktedirler. Bu baÜlam- SßCßL da Türkiye’de yerine getirilen ià sözleàmeleri ile baÜlantÑlÑ sosyal güvenlik meseleleri Türk hukukuna göre çözümlenir. Ancak, YargÑtay Hukuk Genel Kurulu’nun 7.6.1989 tarihli kararÑnda belirttiÜi gibi, hizmetin ifa edildiÜi yer yabancÑ bir ülke ise, iàçi Türk vatandaàÑ olsa bile sosyal güvenlik mevzuatÑmÑzÑn uygulanmasÑ mümkün deÜildir.8 Bu kararda, “…Sosyal güvenliÜe iliàkin hükümler ià hukuku alanÑnda doÜrudan uygulanan kurallardÑr. Suudi Arabistan’daki iàyerinde görülen hizmet için Suudi Sosyal Güvenlik KanunlarÑnÑn, o yer idari ve adli makamlarÑnca doÜrudan uygulanmasÑ gerekir… 506 sayÑlÑ Kanun Türk milli sÑnÑrlarÑ içerisinde ve Türkiye’de tescilli iàyerleri ve iàverenler ve kanun kapsamÑndaki iàçiler için uygulanabilir.…Suudi ülkesinde, Suudi iàverenin iàyerinde veya iài dolayÑsÑyla oluàan olayÑ 506 sayÑlÑ Kanunun 11. maddesine göre, ià kazasÑ saymak ve iàçiyi T.C. tebaasÑnda (vatandaàlÑÜÑnda) da olsa, 506 sayÑlÑ Kanun’un 2. maddesi kapsamÑnda sigortalÑ kabul etmek ve ià kazasÑ geliri baÜlamak olanaksÑzdÑr” sonucuna varÑlmÑàtÑr. Sosyal güvenlikle ilgili düzenlemeler kamu hukuku nitelikli ülkesel kurallar olduÜu için uygulama alanlarÑ yürürlükte olduklarÑ ülkeyle sÑnÑrlÑdÑr, etkilerini ülke dÑàÑna taàÑramazlar. Bu baÜlamda Türkiye’de çalÑàan yabancÑlar da Türk sosyal güvenlik mevzuatÑna tabidirler.9 2. ÜKÜLÜ SOSYAL GÜVENLÜK SÖZLEÚMESÜ ÜMZALANMIÚ ÜLKELERE GÖTÜRÜLEN ÜÚÇÜLERÜN SOSYAL GÜVENLÜØÜ Þkili sosyal güvenlik sözleàmesi imzalanan ülkelerde çalÑàtÑrÑlan Türk vatandaàÑ iàçilerin sosyal sigorta hak ve yükümlülükleri bu sözleàmelerde yer alan düzenlemelere göre belirlenir. YurtdÑàÑnda çalÑàan Türk iàçilerinin ve Türkiye’de çalÑàan yabancÑ iàçilerin sosyal güvenlik konularÑnÑ düzenlemek üzere 2011 yÑlÑ itibariyle 22 ülke ile ikili sosyal güvenlik sözleàmesi ve bu sözleàmeleri tamamlayÑcÑ idari anlaàmalar imzalanmÑàtÑr.10 Bu anlaàmalarÑn her birinde, iàçi alÑmÑna, istihdamÑna ve ücret ile tazminat ödemelerine iliàkin genel ilkeler konulmuàtur. 1969 yÑlÑnda Almanya, 1966 yÑlÑn237 EYLÜL ’11 SßCßL da Avusturya11, 2000 yÑlÑnda Arnavutluk, 2000 yÑlÑnda Azerbaycan, 1967 yÑlÑnda Belçika, 2004 yÑlÑnda Bosna-Hersek, 2004 yÑlÑnda Çek Cumhuriyeti, 2001 yÑlÑnda Danimarka, 2003 yÑlÑnda Gürcistan, 2003 yÑlÑnda Büyük Britanya ve Kuzey Þrlanda Birleàik KrallÑÜÑ12, 1973 yÑlÑnda Fransa, 1967 yÑlÑnda Hollanda, 1980 yÑlÑnda Þsveç, 1971 yÑlÑnda Þsviçre, 2000 yÑlÑnda Kanada, 1988 yÑlÑnda Kuzey KÑbrÑs Türk Cumhuriyeti, 1985 yÑlÑnda Libya, 2000 yÑlÑnda Makedonya, 2000 yÑlÑnda Romanya, 1980 yÑlÑnda Norveç, 2004 Lüksemburg ile ikili sosyal güvenlik sözleàmesi imzalanmÑà; 2004 yÑlÑnda da Kebek ile sosyal güvenlik konusunda bir mutabakat imzalanmÑàtÑr.13 3. SOSYAL GÜVENLÜK SÖZLEÚMESÜ ÜMZALANMAMIÚ ÜLKELERE GÖTÜRÜLEN ÜÚÇÜLERÜN SOSYAL GÜVENLÜØÜ Türk uyruklu firmalarÑn sosyal güvenlik sözleàmesi imzalanmamÑà ülkelerde üstlendikleri iàlerde çalÑàtÑrmak için götürdükleri Türk vatandaàÑ iàçilerin sosyal sigorta hak ve yükümlülüklerine iliàkin farklÑ düzenlemeler bulunmaktadÑr. a) 506 say»l» Sosyal Sigortalar Kanunu Dönemi Mülga 506 sayÑlÑ Kanun’da ülkemizle ikili sosyal güvenlik sözleàmesi bulunmayan ülkelerde ià üstlenen Türk iàverenlerin çalÑàtÑrmak üzere götürdükleri Türk vatandaàÑ iàçilerin sigortalÑlÑklarÑ yasanÑn 85 ve 86. maddeleri uyarÑnca isteÜe baÜlÑ sigorta ve topluluk sigortasÑ uygulanmak suretiyle saÜlanmaktaydÑ. Bu baÜlamda, Kurum ile söz konusu iàverenler arasÑnda uzun vadeli sigorta kollarÑ bakÑmÑndan topluluk sigortasÑ sözleàmesi imzalanmaktaydÑ. Bu konuyu doÜrudan düzenleyen ve sözleàme yapÑlmasÑnÑ zorunlu kÑlan herhangi bir kanun hükmü bulunmamakla birlikte, uzun süre BakanlÑÜÑn talimatÑyla bu tür sözleàmelerin yapÑlmasÑ zorunlu tutulmuàtu. Böylelikle sosyal güvenlik sözleàmesi imzalanmamÑà ülkelerde çalÑàtÑrÑlacak iàçiler hakkÑnda uzun vadeli sigorta kollarÑ zorunlu olarak uygulanmaktaydÑ.14 238 Bunun için Sosyal Sigortalar Kurumu ile iàverenler arasÑnda Malullük-YaàlÑlÑk ve Ölüm Topluluk SigortasÑ Sözleàmesi imzalanmaktaydÑ. Bu sözleàme metinleri matbu àekilde hazÑrlanmÑà olup Kurumun Topluluk SigortasÑ Þàlemleri konulu 12-132 sayÑlÑ Genelgesi’nin ekinde yer almaktadÑr. 12-132 sayÑlÑ Ek Genelge’nin Topluluk SigortasÑ Genel ßartlarÑnÑn yer aldÑÜÑ 6. maddesinde, “Malullük, YaàlÑlÑk ve Ölüm Topluluk SigortasÑndan ödenecek sigorta primlerinin hesabÑnda 506 sayÑlÑ Kanun’un 78. maddesi ile tespit edilen prime esas kazancÑn alt ve üst sÑnÑrlarÑ göz önünde bulundurulur. Prime esas kazancÑn alt ve üst sÑnÑrlarÑ arasÑnda olmak koàulu ile istenilen miktar üzerinden aylÑk primler ödenir” hükmü bulunmaktaydÑ. GörüldüÜü gibi, topluluk sigortasÑna tabi sigortalÑlarÑn sigorta primleri, sigorta primine esas kazancÑn alt ve üst sÑnÑrlarÑ içinde olan bir miktar üzerinden iàveren tarafÑndan serbestçe belirlenebiliyordu. Mülga 506 sayÑlÑ Kanun’daki düzenlemeye göre sosyal güvenlik sözleàmesi imzalanmayan ülkelerde ià üstlenen Türk iàverenlerin yurtdÑàÑndaki iàyerlerinde çalÑàtÑrÑlmak üzere götürdükleri Türk iàçilere istekleri halinde isteÜe baÜlÑ sigortalÑ olma hakkÑ da getirilmiàti (m 85). 506 sayÑlÑ Kanun’un “Topluluk SigortasÑ” baàlÑklÑ 86. maddesinde, “Sosyal güvenlik sözleàmesi imzalanmayan ülkelerde ià üstlenen iàverenlerin yurt dÑàÑndaki iàyerlerinde çalÑàmak üzere giden Türk iàçilerine istekleri halinde 85 inci madde hükümleri uygulanÑr” hükmü bulunmaktaydÑ. ÞsteÜe baÜlÑ sigortalÑ olabilmek için gereken en az 1080 gün malullük, yaàlÑlÑk ve ölüm sigortalarÑ primi ödemià olma koàulu yurt dÑàÑnda çalÑàacak bu iàçiler için aranmamaktaydÑ (506 s.K. m.85/E). Ancak, topluluk sigortasÑ kapsamÑnda iken isteÜe baÜlÑ sigortalÑ olan kiàilerin topluluk sigortasÑ kapsamÑndan çÑkarÑlacaÜÑ belirtilmiàti (12-132 Ek sayÑlÑ Genelge). ÞsteÜe baÜlÑ sigortalÑlÑk söz konusu iàçiler için topluluk sigortasÑnÑn alternatifi olarak getirilmiàti.15 Zira, 12-132 Ek sayÑlÑ Genelgede, “Sosyal güvenlik sözleàmesi imzalanmayan ülkelerde ià üstlenen iàverenlerin bu ülkelerde çalÑàtÑrdÑklarÑ Türk iàçilerinin isteÜe baÜlÑ sigortaya tabi tutulmalarÑ isteklerine bÑrakÑldÑÜÑndan, iàverenlerin bu ülkelerde 06/08/2003 tarihin- EYLÜL ’11 den önce veya sonra üstlendikleri iàlerde bu tarihten sonra çalÑàtÑracaklarÑ Türk iàçilerinden isteÜe baÜlÑ sigortaya devam etmek isteyenler hakkÑnda 506 sayÑlÑ Kanunun 85’inci maddesi hükümleri uygulanacak, ancak bu ülkelerde çalÑàtÑracaklarÑ Türk iàçilerin sosyal güvenliklerini topluluk sigortasÑ yoluyla saÜlamak isteyen iàverenlere de Malullük, YaàlÑlÑk ve Ölüm Topluluk SigortasÑ Tip Sözleàmesi imzalanabilecektir.” denilmiàti (12-132 s. Genelge, A). Bu baÜlamda, iàçilerin hem topluluk sigortasÑ, hem de isteÜe baÜlÑ sigorta kapsamÑnda uzun vadeli sigorta kollarÑna tabi tutulmasÑ mümkün deÜildi. Söz konusu iki sigortalÑlÑk türünden birinin seçilmesi gerekmekteydi. 5510 sayÑlÑ Sosyal Sigortalar ve Genel SaÜlÑk SigortasÑ Kanunu’nun yürürlüÜe girdiÜi 1.10.2008 tarihi itibariyle 506 sayÑlÑ Kanun yürürlükten kaldÑrÑlmÑà ve topluluk sigortasÑ uygulamalarÑ sona ermiàtir. 5510 sayÑlÑ Kanun’un geçici 6. maddesinde topluluk sigortasÑndan yararlananlar açÑsÑndan geçià hükümleri getirilmiàtir. Geçici 6. maddenin 4. fÑkrasÑna göre, 506 sayÑlÑ Sosyal Sigortalar Kanunu’nun mülga 86. maddesi hükmüne göre topluluk sigortasÑna tâbi olanlarÑn ödedikleri ià kazasÑ, meslek hastalÑÜÑ, hastalÑk, analÑk, malûllük, yaàlÑlÑk ve ölüm sigortalarÑ primleri genel saÜlÑk sigortasÑ dahil 5510 sayÑlÑ Kanun’a göre ödenmià sayÑlÑr. Bu süreler yatÑrÑldÑklarÑ sigorta kollarÑ bakÑmÑndan baàlangÑç süresi ve prim ödeme gün sayÑsÑ olarak kabul edilir (5510 s.K.geç. m. 6/4). 5510 sayÑlÑ Kanun’un yürürlük tarihi (1.10.2008) itibariyle 506 sayÑlÑ Sosyal Sigortalar YasasÑnÑn mülga 86. maddesine göre malûllük, yaàlÑlÑk ve ölüm sigortalarÑ bakÑmÑndan topluluk sigortasÑna devam edenler, 5510 s. Yasa’nÑn 4. maddesi kapsamÑnda durumlarÑ deÜerlendirilerek, durumlarÑna uyan bent kapsamÑnda sigortalÑ sayÑlÑrlar. BunlarÑn kendileri veya iàverenleri tarafÑndan verilmesi gereken belgeler en geç üç ay içinde Kuruma verilmek zorundadÑr (geç. m. 6/5). b) 5510 say»l» Sosyal Sigortalar ve Genel Sa¼l»k Sigortas» Kanunu Dönemi 5510 sayÑlÑ Kanun’da sosyal güvenlik söz- SßCßL leàmesi olmayan ülkelerde ià üstlenen iàverenlerce yurtdÑàÑndaki iàyerlerinde çalÑàtÑrÑlmak üzere götürülen Türk iàçilerin sigortalÑlÑklarÑna iliàkin farklÑ düzenlemeler getirilmiàtir. 5510 sayÑlÑ Kanun’un 5. maddesinin (g) bendine göre, “Ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleàmesi olmayan ülkelerde ià üstlenen iàverenlerce yurt dÑàÑndaki iàyerlerinde çalÑàtÑrÑlmak üzere götürülen Türk iàçileri 4 üncü maddenin birinci fÑkrasÑnÑn (a) bendi kapsamÑnda sigortalÑ sayÑlÑr ve bunlar hakkÑnda kÑsa vadeli sigorta kollarÑ ile genel saÜlÑk sigortasÑ hükümleri uygulanÑr. Bu sigortalÑlarÑn uzun vadeli sigorta kollarÑna tabi olmak istemeleri halinde, 50 nci maddenin ikinci fÑkrasÑndaki Türkiye’de yasal olarak ikamet etme àartÑ ile aynÑ fÑkranÑn (a) bendinde belirtilen àartlar aranmaksÑzÑn haklarÑnda isteÜe baÜlÑ sigorta hükümleri uygulanÑr. Bu kapsamda, isteÜe baÜlÑ sigorta hükümlerinden yararlananlardan ayrÑca genel saÜlÑk sigortasÑ primi alÑnmaz.“ (5510 s. K.m.5/g). Sosyal Sigorta Þàlemleri YönetmeliÜi’nin16 “Ülkemiz Þle UluslararasÑ Sosyal Güvenlik Sözleàmesi Bulunmayan Ülkelerde, Þàverenlerce Üstlenilen Þàlere Þliàkin Þàlemler“ baàlÑklÑ 87. maddesine göre: “(1) Ülkemiz ile uluslararasÑ sosyal güvenlik sözleàmesi bulunmayan ülkelerde ià üstlenen iàverenlerce yurt dÑàÑndaki iàyerlerinde çalÑàtÑrÑlmak üzere götürülen Türk iàçileri, Kanun’un 4. maddesinin birinci fÑkarsÑnÑn (a) bendi kapsamÑnda sigortalÑ sayÑlÑr ve bunlar hakkÑnda kÑsa vadeli sigorta kollarÑ ile genel saÜlÑk sigortasÑ hükümleri uygulanÑr. (2)Yurt dÑàÑna sigortalÑ götürecek iàverene ait iàyeri, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarÑna göre kurulu ve tescilli olmalÑdÑr. YabancÑ ülke mevzuatÑna göre kurulan firmalarca yurt dÑàÑnda gerçekleàtirilen iàlerde çalÑàtÑrÑlan Türk vatandaàlarÑ hakkÑnda bu madde hükümleri uygulanmaz. (3) Þàverenler, yurt dÑàÑnda yapacaklarÑ iài, yeni tescil edecekleri iàyeri dosyasÑndan bildirilecek sigortalÑlarca gerçekleàtireceklerse; iàletme merkezlerinin baÜlÑ olduÜu üniteye iàyeri dosyasÑ tescil ettirerek, sosyal sigorta yükümlülüklerini bu dosyadan yerine getirirler. Þàyeri bildirgesi ekine, bu YönetmeliÜin 29. maddesinde sayÑlan belgelerden ayrÑ olarak 239 EYLÜL ’11 SßCßL 506 sayÍlÍ Kanun’un uygulama alanÍ Türk milli sÍnÍrlarÍ ile sÍnÍrlÍ olup, ülke sÍnÍrlarÍ dÍÛÍnda meydana gelen sigorta olaylarÍnda uygulanabilmesi ancak Sosyal Güvenlik Kurumu’na yükümlülükler getiren sosyal güvenlik sözleÛmesi ya da kÍsa vadeli sigorta kollarÍnÍ da kapsayan topluluk sigortasÍ bulunmasÍ halinde söz konusu olmaktadÍr. iàin alÑndÑÜÑnÑ belgeleyen sözleàme örneÜi ile ilgili ülkedeki Türkiye Cumhuriyeti DÑà TemsilciliÜi yazÑsÑ veya DÑà Ticaret MüsteàarlÑÜÑ’nca düzenlenecek belge eklenir. AynÑ ülkede kÑsa vadeli sigorta kolu prim oranÑ aynÑ olan baàka ià üstlenilmesi halinde, bu iàyerinde çalÑàan sigortalÑlarla ilgili sosyal sigorta yükümlülükleri de, daha önce tescil edilmià olan iàyeri dosyasÑ üzerinden yerine getirilebilir”. Sosyal güvenlik sözleàmesi imzalanmayan ülkelerde çalÑàacak olan iàçilere uygulanacak kÑsa vadeli sigorta kollarÑ 5510 sayÑlÑ Kanun’un 3. maddesindeki tanÑma göre, “Þà kazasÑ ve meslek hastalÑÜÑ, hastalÑk ve analÑk sigortasÑ kollarÑnÑ” kapsar. Yine bu sigortalÑlara uygulanacak genel saÜlÑk sigortasÑ, “Kiàilerin öncelikle saÜlÑklarÑnÑn korunmasÑnÑ, saÜlÑk riskleri ile karàÑlaàmalarÑ halinde ise oluàan harcamalarÑn finansmanÑnÑ saÜlayan sigortayÑ” ifade etmektedir (5510 s.K. m.3/8). Söz konusu iàçiler için iàverenin kÑsa vadeli sigorta kollarÑ ile genel saÜlÑk sigortasÑ yapmasÑ yasada bir zorunluluk olarak düzenlenmiàtir. Bu iàçiler için isteÜe baÜlÑ sigortaya tabi olarak uzun vadeli sigorta kollarÑ primi ödemek ise Türkiye’de yasal olarak ikamet etme koàuluyla mümkündür. Bu iàçilerin prime esas kazançlarÑ 5510 sayÑlÑ Kanun’un “Prime esas kazançlar” baàlÑklÑ 80. maddesine göre tespit edilecektir. Bu düzenlemeye göre: “4 üncü maddenin birinci fÑkrasÑnÑn (a) ben240 di kapsamÑndaki sigortalÑlarÑn prime esas kazançlarÑ aàaÜÑdaki àekilde belirlenir. a) Prime esas kazançlarÑn hesabÑnda; 1) Hak edilen ücretlerin, 2) Prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeàit istihkaktan o ay içinde yapÑlan ödemelerin ve iàverenler tarafÑndan sigortalÑlar için özel saÜlÑk sigortalarÑna ve bireysel emeklilik sistemine ödenen tutarlarÑn, 3) Þdare veya yargÑ mercilerince verilen karar gereÜince yukarÑdaki (1) ve (2) numaralÑ alt bentlerde belirtilen kazançlar niteliÜinde olmak üzere sigortalÑlara o ay içinde yapÑlan ödemelerin brüt toplamÑ esas alÑnÑr. b) Ayni yardÑmlar ve ölüm, doÜum ve evlenme yardÑmlarÑ, görev yolluklarÑ, seyyar görev tazminatÑ, kÑdem tazminatÑ, ià sonu tazminatÑ veya kÑdem tazminatÑ mahiyetindeki toplu ödeme, keàif ücreti, ihbar ve kasa tazminatlarÑ ile Kurumca tutarlarÑ yÑllar itibarÑyla belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamlarÑ, iàverenler tarafÑndan sigortalÑlar için özel saÜlÑk sigortalarÑna ve bireysel emeklilik sistemine ödenen ve aylÑk toplamÑ asgari ücretin % 30’unu geçmeyen özel saÜlÑk sigortasÑ primi ve bireysel emeklilik katkÑ paylarÑ tutarlarÑ, prime esas kazanca tabi tutulmaz. c) (b) bendinde belirtilen istisnalar dÑàÑnda her ne adla yapÑlÑrsa yapÑlsÑn tüm ödemeler ile ayni yardÑm yerine geçmek üzere yapÑlan nakdi ödemeler prime esas kazanca tabi tutulur. DiÜer kanunlardaki prime tabi tutulmamasÑ gerektiÜine dair muafiyet ve istisnalar bu Kanunun uygulanmasÑnda dikkate alÑnmaz…” Yurt dÑàÑna götürülen iàçilerin zorunlu sigortalÑlÑk kapsamÑna alÑnmasÑ ile birlikte sigortalÑlarÑn prime esas kazancÑnÑ belirleme yöntemi de deÜiàmiàtir. 5510 sayÑlÑ Kanun ile topluluk sigortasÑ uygulamasÑ kaldÑrÑldÑÜÑndan, iàverenlerin yurt dÑàÑna götürdükleri iàçilerin primlerini istedikleri miktar üzerinden ödeme imkânlarÑ da kaldÑrÑlmÑàtÑr.17 Sosyal güvenlik sözleàmesi olmayan ülkelerde ià üstlenen iàverenlerce yurtdÑàÑndaki iàyerlerinde çalÑàtÑrÑlmak üzere götürülen iàçilere kÑsa vadeli sigorta kolu zorunlu olarak uygulandÑÜÑndan, bu sigortalÑlarÑn götürüldükleri EYLÜL ’11 ülkelerde çalÑàmakta iken ià kazasÑ geçirmeleri veya meslek hastalÑÜÑna yakalanmalarÑ halinde meslekte kazanma gücünde en az % 10 oranÑnda kayÑp meydana gelmesi halinde sürekli iàgöremezlik geliri baÜlanÑr (5510 s.K. m.19/I). SigortalÑnÑn geçirdiÜi ià kazasÑ sonucu ölümü halinde gelir veya aylÑk almaya hak kazanan eà, çocuk, ana ve babasÑna ölüm geliri veya ölüm aylÑÜÑ baÜlanÑr. IV. SONUÇ Þkili sosyal güvenlik sözleàmesi imzalanmÑà ülkelerde çalÑàtÑrÑlmak üzere bu ülkelere götürülen Türk iàçilerinin sosyal güvenlikleri karàÑlÑklÑlÑk esasÑna göre bu sözleàme hükümleri kapsamÑnda saÜlanmaktadÑr. Ancak ikili sosyal güvenlik sözleàmesi bulunmayan ülkelerde ià üstlenen Türk iàverenlerin çalÑàtÑrmak üzere götürdükleri iàçilerin sosyal güvenlikleri mülga 506 sayÑlÑ Kanun’un 86. maddesi çerçevesinde topluluk sigortasÑ yoluyla yerine getirilmekteydi. 5510 sayÑlÑ Kanun’un 1.10.2008 tarihinde yürürlüÜe girmesiyle birlikte sosyal güvenlik sözleàmesi olmayan ülkelerde ià üstlenen Türk iàverenlerinin çalÑàtÑrmak üzere götürdükleri Türk iàçileri 5510 s. K. m.4/I-a kapsamÑnda sigortalÑ olarak kabul edilmià ve bu iàçilerin kÑsa vadeli sigorta kollarÑ ile genel saÜlÑk sigortasÑna tabi olacaÜÑ düzenlemesi getirilmiàtir. Bu iàçilerin kÑsa vadeli sigorta kollarÑ ile genel saÜlÑk sigortasÑnda geçen sigortalÑlÑk süreleri malullük, yaàlÑlÑk ve ölüm sigortalarÑndan aylÑk baÜlanmasÑ için aranan sigortalÑlÑk süresi olarak dikkate alÑnmamaktadÑr. DolayÑsÑyla, iàçilerin emekliliÜe hak kazanmalarÑ açÑsÑndan isteÜe baÜlÑ sigortalÑ olarak uzun vadeli sigorta primi ödemeleri gerekmektedir. YukarÑdaki açÑklamalar ÑàÑÜÑnda somut uyuàmazlÑÜÑ incelediÜimizde, dava konusu olay 506 sayÑlÑ Sosyal Sigortalar Kanunu’nun yürürlük süresi içinde meydana geldiÜinden, uyuàmazlÑÜÑn bu Kanun döneminde uygulanan topluluk sigortasÑ hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerektiÜi ilk tespit olmaktadÑr. 506 sayÑlÑ Kanun’un uygulandÑÜÑ dönemde topluluk sigortasÑ sadece uzun vadeli sigorta kollarÑnÑ kapsamaktaydÑ ve sosyal güvenlik sözleàmesi olmayan bir ülkeye iàçi götüren iàvereni kÑsa SßCßL vadeli sigorta kollarÑna ait prim ödemeye zorlayan herhangi bir yasal düzenleme de yoktu. 506 sayÑlÑ Kanun’un uygulama alanÑ Türk milli sÑnÑrlarÑ ile sÑnÑrlÑ olup, ülke sÑnÑrlarÑ dÑàÑnda meydana gelen sigorta olaylarÑnda uygulanabilmesi ancak Sosyal Güvenlik Kurumu’na yükümlülükler getiren sosyal güvenlik sözleàmesi ya da kÑsa vadeli sigorta kollarÑnÑ da kapsayan topluluk sigortasÑ bulunmasÑ halinde söz konusu olmaktadÑr. Somut olayda ise, hem Irak ile sosyal güvenlik sözleàmesi imzalanmamÑà olmasÑ, hem de ià kazasÑ ve meslek hastalÑÜÑ halini kapsayan bir topluluk sigortasÑnÑn bulunmamasÑ karàÑsÑnda, meydana gelen kazanÑn Türk hukukuna göre deÜil, Irak hukukuna göre ià kazasÑ olup olmadÑÜÑnÑn tespit edileceÜi yönündeki YargÑtay 21. Hukuk Dairesi’nin vermià olduÜu 25.10.2010 tarihli kararÑnÑn yasal düzenlemelere uygun ve isabetli olduÜu kanaatine varÑlmÑàtÑr. DÜPNOTLAR 1 Bu karar Þstanbul Barosu Dergisi, SayÑ:2010/5, Cilt:84, Eylül-Ekim s.61-63’de yayÑmlanmÑàtÑr. 2 EKßÞ, YabancÑlÑk Unsuru, s. 117. 3 NOMER, Devletler Hususi Hukuku, s. 275; EKßÞ, YabancÑlÑk Unsuru, s. 117. 4 MÖHUK Madde 1: “YabancÑlÑk unsuru taàÑyan özel hukuka iliàkin iàlem ve iliàkilerde uygulanacak hukuk, Türk mahkemelerinin milletlerarasÑ yetkisi, yabancÑ kararlarÑn tanÑnmasÑ ve tenfizi bu Kanunla düzenlenmiàtir. Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduÜu milletlerarasÑ sözleàme hükümleri saklÑdÑr” (RG. 12.12.2007, 26728). 5 RG. 22.5.1982, 17701. 6 NOMER, Devletler Hususi Hukuku, 8. basÑ, Þstanbul 1996, s. 275; EKßÞ, YabancÑlÑk Unsuru TaàÑyan Þà Sözleàmelerine Uygulanacak Hukuk, s. 121; ULUOCAK, MilletlerarasÑ Özel Hukuk Dersleri, s. 207-208; DOÝAN, Þà Akdinden DoÜan Kanunlar ÞhtilafÑ AlanÑnda BaÜlama KuralÑnÑn ve SÑnÑrlarÑnÑn Tespiti, s. 88-89. 7 “…ià aktinin iàveren tarafÑ Suudi vatandaàÑ Abdülaziz ve ià Suudi Arabistan’da okul inàasÑ olup, iàin yapÑldÑÜÑ yeriàyeri Suudi Arabistan topraklarÑnda bulunduÜundan ötürü, kiài ve toprak bakÑmÑndan yabancÑ unsur oluàmuàtur. Bu nedenle olaya MilletlerarasÑ Özel Hukukun uygulanmasÑ gerekmektedir…..Sözkonusu Kanunda, ià sözleàmesi için ayrÑk bir düzenleme mevcut olmadÑÜÑndan, “sözleàmeden doÜan borç iliàkilerine” iliàkin ihtilaflarÑ düzenleyen 24. maddenin, ià akitlerine de uygulanacaÜÑ tabiidir.”, YHGK, T.7.6.1989, E.1989/10-316, K.1989/411, YKD. C.XVI, ßubat 1990, s. 176-180. 8 YHGK, T.7.6.1989, E.1989/10-316, K.1989/411, YKD. 241 EYLÜL ’11 9 SßCßL C.XVI, ßubat 1990, s. 176-180. Bu kararÑn incelenmesi için bkz.: TUNCAY, Can, Çimento Þàveren Mart 1990, Cilt:4, SayÑ:2, s.14-18. • EKßÞ, Nuray, YabancÑlÑk Unsuru TaàÑyan Þà Sözleàmelerine Uygulanacak Hukuk, Kenan TunçomaÜ’a ArmaÜan, Þstanbul 1997, s. 116-148 (YabancÑlÑk Unsuru). EKßÞ, YabancÑlÑk Unsuru, s. 140. YabancÑ iàçilerin çalÑàtÑrÑlmasÑyla ilgili, bu iàçilerin ülkeye giriài, ülkede ikamet ve seyahati, iàe baàvuru usulleri, çalÑàma izninin alÑnmasÑ ve yenilenmesi hususlarÑnÑ düzenleyen kurallar doÜrudan uygulanÑrlar; bkz. EKßÞ, YabancÑlÑk Unsuru, s. 140; DOÝAN, Þà Akdinden DoÜan Kanunlar ÞhtilafÑ AlanÑnda BaÜlama KuralÑnÑn ve SÑnÑrlarÑnÑn Tespiti, s. 125. • EKßÞ, Nuray, YabancÑlar Hukukuna Þliàkin Temel Konular, 1. basÑ, Þstanbul 2006. • ERGÞN, Hediye, YabancÑ Þàçinin ÇalÑàma Þzni AlamamasÑnÑn Þà Sözleàmesine Etkisi, Legal YKÞ, 2007/4, s.215-244. • GÜZEL, Ali/OKUR, Ali RÑza/CANÞKLÞOÝLU, Nuràen, Sosyal Güvenlik Hukuku, 13. BasÑ, Þstanbul 2010. • OCAK, Saim, Sosyal Güvenlik Sözleàmesi ÞmzalanmamÑà Ülkelere Götürülen Þàçilerin Sosyal GüvenliÜi, Legal ÞSGHD, 2008/19, s.1072. • ORDU, Harun, 5510 SayÑlÑ Kanun’a Göre Yurt DÑàÑnda ÇalÑàtÑrÑlan Þàçilerin Sigorta Primleri, E-YaklaàÑm, ßubat 2011, SayÑ:218. • ßAKAR, Müjdat, Sosyal Sigortalar UygulamasÑ, 10. BasÑ, Þstanbul 2011. • TUNCAY, Can, Devletler Hususi Hukukunda Hizmet Þliàkisine Uygulanacak Kanun, Onar ArmaÜanÑ, Þstanbul 1977, s.898-899. • TUNCAY, Can/EKMEKÇÞ, Ömer, Yeni Mevzuat AçÑsÑndan Sosyal Güvenlik Hukukunun EsaslarÑ, 2. BasÑ, Þstanbul 2009. • ULUOCAK, Nihal, MilletlerarasÑ Özel Hukuk Dersleri, Þstanbul 1989. • UßAN, Fatih, Türk Sosyal Güvenlik Hukukunun Temel EsaslarÑ, 2. BaskÑ, Ankara 2009. 10 Sözleàmeler ve Þdari Anlaàma metinleri için Bkz.: ERGÞN, Hediye, Türkiye’nin ÞmzaladÑÜÑ Þkili Sosyal Güvenlik Sözleàmeleri, Þstanbul 2008. 11 12 Ekim 1966 tarihli Sosyal Güvenlik anlaàmasÑnÑn yerine geçmek üzere, 2000 yÑlÑnda Avusturya ile ikili sosyal güvenlik sözleàmesi imzalanmÑàtÑr. 12 2003 yÑlÑnda Büyük Britanya ve Kuzey Þrlanda Birleàik KrallÑÜÑ ile sosyal güvenlik sözleàmesi imzalanmÑà, bu sözleàmenin yürürlüÜe girmesiyle 1959 tarihli Þngiltere sözleàmesi yürürlükten kalkmÑàtÑr (m. 33/1). 13 Bulgaristan ile ikili sosyal güvenlik sözleàmesi imzalanmamÑà, sadece 1 MayÑs 1989 tarihinden itibaren Türkiye Cumhuriyetine göç etmià kiàilerin, Bulgaristan Cumhuriyeti KanunlarÑna göre verilmesi gereken emekli aylÑklarÑnÑn ödenmesi konusunda bir “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Bulgaristan Cumhuriyeti ArasÑnda Bulgaristan Emekli AylÑklarÑnÑn Türkiye’de Ödenmesine Þliàkin Anlaàma” yapÑlmÑàtÑr. Avusturalya, Belarus, Çin, HÑrvatistan, Þsrail, MÑsÑr, Moldova, Özbekistan, Rusya, Beyaz Rusya, SÑrbistan KaradaÜ, Slovakya ve Ukrayna ülkeleri ile de halen sözleàme yapma çalÑàmalarÑ devam etmektedir. 14 OCAK, Sosyal Güvenlik Sözleàmesi ÞmzalanmamÑà Ülkelere Götürülen Þàçilerin Sosyal GüvenliÜi, s.1072. 15 OCAK, Sosyal Güvenlik Sözleàmesi ÞmzalanmamÑà Ülkelere Götürülen Þàçilerin Sosyal GüvenliÜi, s.1074. 16 RG.12.05.2010, 27579. 17 ORDU, 5510 SayÑlÑ Kanun’a Göre Yurt DÑàÑnda ÇalÑàtÑrÑlan Þàçilerin Sigorta Primleri, E-YaklaàÑm D. KAYNAKLAR • ASAR, AydoÜan, Türk YabancÑlar MevzuatÑnda YabancÑ ve HaklarÑ, 2. BasÑ, Ankara 2004. • ASLANKÖYLÜ, Resul, Sosyal Sigortalar ve Genel SaÜlÑk SigortasÑ Kanunu ßerhi, Ankara 2009. • ÇELÞKEL, Aysel/GELGEL, Günseli, YabancÑlar Hukuku, 12. BasÑ, Þstanbul 2005. • ÇELÞKEL, Aysel, Türkiye’de YabancÑlarÑn ÇalÑàma Þzni ve Ulusal Programda Öngörülen Düzenleme, Prof. Dr. Ergin NOMER’e ArmaÜan, s.109-119. • ÇÞÇEKLÞ, Bülent, YabancÑlarÑn ÇalÑàma Þzinleri, TÞSK YayÑn no: 240, Ankara 2004. • ÇÞÇEKLÞ, Bülent, YabancÑlar Hukuku, Ankara 2007. • DOÝAN, Vahit, Þà Akdinden DoÜan Kanunlar ÞhtilafÑ AlanÑnda BaÜlama KuralÑnÑn ve SÑnÑrlarÑnÑn Tespiti, Ankara 1996. 242 EYLÜL ’11 SßCßL Yrd. Doç. Dr. AyÛe YÜØÜT ÚAKAR Üstanbul Arel Üniversitesi UygulamalÍ Bilimler Yüksekokulu Türk Vergi Sisteminde Ücretlere TanÍnan Muafiyet ve Üstisnalar I. GÜRÜÚ Ücret, üretim faktörlerinden biri olan emeÜin, fikren veya bedenen üretime katÑlmasÑ sonucu elde edilen bir gelir unsurudur1. 193 sayÑlÑ Gelir Vergisi Kanunu’nun2 61. maddesinde ücret; “iàverene tabi ve belirli bir iàyerine baÜlÑ olarak çalÑàanlara hizmet karàÑlÑÜÑ verilen para ve ayÑnlar ile saÜlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler” olarak tanÑmlanmÑàtÑr. Yine aynÑ madde hükmüne göre “ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatÑ (mali sorumluluk tazminatÑ), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkÑ, prim, ikramiye, gider karàÑlÑÜÑ veya baàka adlar altÑnda ödenmià olmasÑ veya bir ortaklÑk münasebeti niteliÜinde olmamak àartÑ ile kazancÑn belli bir yüzdesi àeklinde tayin edilmià bulunmasÑ onun niteliÜini deÜiàtirmez.” Gelir Vergisi Kanunu’nun 61. maddesinde aàaÜÑda yazÑlÑ ödemelerin de ücret sayÑlan ödemeler olduÜu belirtilmiàtir: 1. Kanuni ve ià merkezi Türkiye’de bulunan sigorta àirketleri tarafÑndan ödenen emeklilik, maluliyet, dul ve yetim aylÑklarÑ; 2. Evvelce yapÑlmÑà veya gelecekte yapÑlacak hizmetler karàÑlÑÜÑnda verilen para ve ayÑnlarla saÜlanan diÜer menfaatler; 3. Türkiye Büyük Millet Meclisi, il genel meclisi ve belediye meclisi üyeleri ile özel kanunlarÑna veya idari kararlara göre kurulan daimi veya geçici bütün komisyonlarÑn üyelerine ve yukarÑda sayÑlanlara benzeyen diÜer kimselere bu sÑfatlarÑ dolayÑsÑyla ödenen veya saÜlanan para, ayÑn ve menfaatler; 4. Yönetim ve denetim kurullarÑ baàkanÑ ve üyeleriyle tasfiye memurlarÑna bu sÑfatlarÑ dolayÑsÑyla ödenen veya saÜlanan para, ayÑn ve menfaatler; 5. Bilirkiàilere, resmî arabuluculara, eksperlere, spor hakemlerine ve her türlü yarÑàma jürisi üyelerine ödenen veya saÜlanan para, ayÑn ve menfaatler; 6. Sporculara transfer ücreti veya sair adlarla yapÑlan ödemeler ve saÜlanan menfaatler. Gelir Vergisi Kanunu’nda yer alan ücret tanÑmÑnÑn dÑàÑnda, 657 sayÑlÑ Devlet MemurlarÑ Kanunu’nda3 aylÑk, 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nda4 243 EYLÜL ’11 SßCßL Verginin ödeme gücüne göre alÍnmasÍnÍ saÙlamak için yararlanÍlan önemli ilkelerden birisi “ayÍrma ilkesi”dir. ise ücret tanÑmlarÑ yer almaktadÑr5. Devlet MemurlarÑ Kanunu’nun 147. maddesine göre aylÑk; bu Kanuna tabi kurumlarda görevlendirilen memurlara hizmetlerinin karàÑlÑÜÑnda, kadroya dayanÑlarak ay itibariyle ödenen paradÑr. Þà Kanunu’nun 32. maddesine göre ücret; bir kimseye bir ià karàÑlÑÜÑnda iàveren veya üçüncü kiàiler tarafÑndan saÜlanan ve para ile ödenen tutardÑr. Þster iàçi ister memur olsun, hizmet erbabÑ yaptÑÜÑ ià karàÑlÑÜÑnda ücret elde eder. Gelir Vergisi Kanunu’nun 61. maddesine göre ücret geliri, çalÑàan tarafÑndan elde edileceÜi için verginin mükellefi çalÑàandÑr6. Ücretlerin vergilendirilmesinde tahsil esasÑ kabul edilmiàtir. Ödeme yapÑlmadÑÜÑ takdirde ücretten bahsedilemez ve vergileme yapÑlamaz7. Yani ücretin vergilendirilmesi için ödemenin yapÑlmÑà olmasÑ, örneÜin, ücretinin banka hesabÑnda görülmesi gerekir8. YapÑlan ödemenin geçmiàte yapÑlmÑà hizmet karàÑlÑÜÑ ya da gelecekte yapÑlacak hizmet karàÑlÑÜÑ olmasÑ sonucu deÜiàtirmez9. Ücretler gerçek usule tabi ücretler ve diÜer ücretler10 olmak üzere ikiye ayrÑlabilir. Vergi matrahÑnÑn tespitinde gerçek usul ve diÜer usul (götürü gelir) olmak üzere iki yöntem uygulanÑr11. Ancak matrah, ilke olarak gerçek usule göre saptanÑr12. Ücretlerin gerçek usulde vergilendirilmesinde kaynakta vergilendirme, yani tevkifat (stopaj, kaynakta kesinti) kullanÑlÑr. Gelir Vergisi Kanunu’nun 94/1. maddesinde hizmet erbabÑna ödenen ücretler ile 61. maddede yazÑlÑ olup ücret sayÑlan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) 103. ve 104. maddelere göre vergi tevkifatÑ yapÑlacaÜÑ hükme baÜlanmÑàtÑr. Gelir Vergisi Kanunu’nun 97. maddesinde yer alan hükme göre iàverenler, hizmet erbabÑna ödedikleri ücretlerden yaptÑklarÑ vergi tevfikatÑnÑ Vergi Usul Kanunu’nda yazÑlÑ ücret bordrosunda veya bordro yerine ge244 çen diÜer kayÑtlarda göstermeye mecburdurlar. YapÑlan vergi tevkifatÑ, vergi kesenin kayÑt ve hesaplarÑnda ayrÑca gösterilir ve muhtasar beyanname ile vergi idaresine bildirilip, ödenir. Vergisi kaynakta alÑnamayan bazÑ ücret gelirleri için ve birden fazla iàverenden elde edilen ücret gelirleri için yÑllÑk beyanname verilmesi gerekmektedir13. Ücretin gerçek net deÜeri iàveren tarafÑndan verilen para ve ayÑnlarla saÜlanan menfaatler toplamÑndan Gelir Vergisi Kanunu’nun 63. maddesinde sayÑlan indirimler yapÑldÑktan kalan miktardÑr. Bundan baàka iàçinin kendisi sakatsa veya bakmakla yükümlü olduÜu sakat kiàiler varsa ücretinden sakatlÑk indirimi de yapÑlÑr. Ücretlerin vergilendirilmesi àematik olarak àöyle özetlenebilir: ÜCRETLER VERGÞYE TABÞ OLANLAR Gerçek Usul (Gerçek Ücretler) DiÜer Usul (DiÜer Ücretler) VERGÞYE TABÞ OLMAYANLAR Muafiyetler Þstisnalar Verginin ödeme gücüne göre alÑnmasÑnÑ saÜlamak için yararlanÑlan önemli ilkelerden birisi “ayÑrma ilkesi”dir. AyÑrma ilkesi, emek gelirlerinin sermaye gelirlerine göre korunmaya ihtiyacÑ olduÜu varsayÑmÑyla, emek gelirlerinden sermaye gelirlerine göre daha düàük oranda vergi alÑnmasÑ olarak ifade edilebilir14. Emek gelirlerine saÜlanan muafiyet ve istisnalar ise ayÑrma ilkesinin araçlarÑndan biridir. Ücret gelirleri yukarÑda da belirtildiÜi gibi emekten elde edilen gelirlerdir. Ülkemizde ücret gelirlerine tanÑnan muafiyet ve istisnalar, esas olarak Gelir Vergisi Kanunu’nda düzenlemià olmakla beraber, bazÑ özel kanunlarda da ücretlere iliàkin muafiyet ve istisnalar düzenlenmiàtir. Bu makalenin amacÑ Türk Vergi Sisteminde yer alan ücret muafiyeti ve istisnalarÑ ile ilgili yasal düzenlemeleri açÑklamak ve vergi idaresinin uygulamalarÑnÑ incelemektir. ÇalÑàmamÑzda önce Gelir Vergisi Kanunu’nda daha sonra da diÜer kanunlarda yer alan vergilendirilmeyen ücretleri inceleyeceÜiz. EYLÜL ’11 II. ÜCRETLERDE MUAFÜYET VE ÜSTÜSNALAR 1. Muafiyet ve Üstisna KavramlarÍ Ücretlerde muafiyet ve istisna konusuna baàlamadan önce muafiyet ve istisna arasÑndaki ayrÑma dikkat çekmekte fayda vardÑr. “Muafiyet, vergi kanunlarÑnda esas itibariyle kendileri için vergi borcu doÜmasÑnÑn öngörülmüà olmasÑna raÜmen, belirli kiàilerin veya gruplarÑn vergi yükümlülüÜü dÑàÑnda tutulmalarÑna denir. Þstisna, vergi kanunlarÑnda esas itibariyle vergilendirilmesi öngörülen bir konunun kÑsmen veya tamamen, devamlÑ ya da geçici bir àekilde vergi dÑàÑnda tutulmasÑna denir.”15 KÑsaca, muafiyette vergi yükümlüsü olmasÑ gereken kiài veya gruplar vergilendirme dÑàÑ kalÑrken, istisnada vergilendirilmesi gereken vergi konusu vergilendirme dÑàÑnda tutulmaktadÑr. Ücretlere iliàkin muafiyet ve istisnalar esas olarak Gelir Vergisi Kanunu’nun 15, 16, 23, 24, 25, 26, 27, 28 ve 29. maddelerinde düzenlenmiàtir. Bunun yanÑ sÑra bazÑ özel kanunlarda ücret sayÑlan ödemeler vergi dÑàÑnda tutulmuàtur. 2. Gelir Vergisi Kanunu’nda Yer Alan Muafiyet ve Üstisnalar a) Diplomat Muafl»¼» ve Yabanc» Elçilik Çal»Àanlar» ¾çin Ücret ¾stisnas»: Diplomat muaflÑÜÑ Gelir Vergisi Kanunu’nun 15. maddesinde düzenlenmiàtir. 15. maddeye göre, “YabancÑ devletlerin Türkiye’de bulunan elçi, maslahatgüzar ve konsoloslarÑ (fahri konsoloslar hariç) ile elçilik ve konsolosluklara mensup olan ve o memleketin uyrukluÜunda bulunan memurlarÑ, Türkiye’de resmi bir göreve memur edilenler bu sÑfatlarÑndan dolayÑ ve karàÑlÑklÑ olmak àartÑyla Gelir Vergisi’nden muaftÑrlar. Bu muaflÑÜÑn menkul sermaye iradÑ üzerinden tevkif suretiyle alÑnan vergiye àümulü yoktur.” Gelir Vergisi Kanunu’nun 16. maddesine göre, yabancÑ elçilik ve konsolosluklarÑn 15. maddeye girmeyen memur ve hizmetlilerinin SßCßL yalnÑz bu iàlerinden dolayÑ aldÑklarÑ ücretler karàÑlÑklÑ olmak àartÑyla gelir vergisinden istisna edilir. Gelir Vergisi Kanunu’nun 95/2. maddesinde de, 16. maddede yazÑlÑ istisnadan faydalanmayan yabancÑ elçilik ve konsolosluk memur hizmetlilerinin gelirlerini yÑllÑk beyanname ile bildirecekleri hükme baÜlanmÑàtÑr. 14 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel TebliÜi’ne16 göre yabancÑ devletlerin memleketimizdeki elçi, maslahatgüzar ve konsoloslarÑyla ve elçilik ve konsolosluklara mensup ve o memleket uyrukluÜunda bulunan memurlar ve Türkiye’de resmî bir göreve memur edilenler, Gelir Vergisi Kanunu’nun 15. maddesiyle saÜlanan muaflÑktan istisnasÑz faydalanacaklardÑr. Ancak, bu muafiyet, sözü edilen kimselerin Türkiye’de saÜladÑklarÑ menkul sermaye iratlarÑ üzerinden tevkif suretiyle alÑnan vergilerine etkili deÜildir. Fahri konsoloslar, kazanç ve iratlarÑnÑn niteliÜine göre, Kanun’un genel hükümleri çerçevesinde vergilendirileceklerdir. YabancÑ elçilik ve konsolosluklarda çalÑàanlardan 14 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel TebliÜi’nde yer alan listede sözü edilen kimseler, bu yerlerden aldÑklarÑ ücretlerini, varsa diÜer kazanç ve iratlarÑyla birlikte, bütçe yÑlÑnÑn birinci ayÑnda baÜlÑ olduklarÑ vergi dairelerine yÑllÑk beyanname ile bildirecekler ve bu beyanname üzerinden tarh edilecek vergilerini de Mart ve Temmuz aylarÑnda olmak üzere, iki taksitte ödeyeceklerdir. Gelir Vergisi Kanunu’nun 95/2. maddesine göre Gelir Vergisi Kanunu’nun 16. maddesinde yazÑlÑ istisnadan faydalanamayan yabancÑ elçilik ve konsolosluk memur ve hizmetlilerin ücretleri tevkifata tabi olmadÑÜÑndan, bu kiàiler gelirlerini yÑllÑk beyanname ile bildirmek zorundadÑrlar. Ankara Vergi Dairesi BaàkanlÑÜÑ, B.07.1.GÞB.4.06.16.01-2011-GVK-15-1-411 sayÑ ve 14.06.2011 tarihli bir özelgesinde17, yabancÑ bir ülkenin büyükelçiliÜinde çalÑàan Türk vatandaàlarÑnÑn Gelir Vergisi Kanunu 16. maddedeki istisnadan yararlanÑp yararlanmayacaÜÑ konusunda görüà bildirmiàtir. Buna göre, ülkemizde bulunan yabancÑ büyükelçilik ve konsolosluklarda çalÑàan Türk vatandaàÑ ve diÜer ülke vatandaàlarÑna ödenen ücretlerin karàÑlÑklÑ olarak gelir vergisinden istisna tutulabilmesi için, 245 EYLÜL ’11 SßCßL yabancÑ ülkelerde bulunan Türk Büyükelçilik ve KonsolosluklarÑnda çalÑàan Türk vatandaàÑ ve diÜer ülke vatandaàÑ personelin ücretlerinin de gelir vergisinden istisna olmasÑ gerekmektedir. KaràÑlÑklÑ olmak àartÑnÑn saÜlanmasÑ halinde, yabancÑ ülkelerin büyükelçiliÜinden alÑnan ücretler Gelir Vergisi Kanunu’nun 16. maddesine göre gelir vergisinden istisna edilecek ve ilgili takvim yÑlÑnda elde edilen ücret geliri için yÑllÑk gelir vergisi beyannamesi verilmeyecektir. b) Ücretlere Sa¼lanan ¾stisnalar: Gelir Vergisi Kanunu’nda ücretlere tanÑnan istisnalar, “müteferrik istisnalar” baàlÑÜÑ altÑnda 23. maddede on beà bent olarak düzenlenmiàtir. Ancak 23. maddenin 4. bendinde yer alan; “Ticari ve sÑnaî kazançlarÑ vergiden muaf bulunanlarÑn bu iàlerinde çalÑàtÑrÑlan hizmet erbabÑnÑn ücretleri gelir vergisinden istisnadÑr.” hükmü 1998 yÑlÑnda yürürlükten kaldÑrÑlmÑàtÑr. aa. Küçük Yerleàim Yerlerinde El ile Dokunan HalÑ ve Kilim Þmal Eden Þàletmelerde ÇalÑàan Þàçilerin Ücretleri: Gelir Vergisi Kanunu’nun 23/1. maddesine göre, köylerde veya son nüfus sayÑmÑna göre belediye içi nüfusu 5.000’i aàmayan yerlerde faaliyet gösteren ve yalnÑzca el ile dokunan halÑ ve kilim imal eden iàletmelerde çalÑàan iàçilerin ücretleri gelir vergisinden istisnadÑr. bb. Gelir Vergisinden Muaf OlanlarÑn veya Gerçek Usulde Vergilendirilmeyen Çiftçilerin YanÑnda ÇalÑàan Þàçilerin Ücretleri: Gelir Vergisi Kanunu’nun 23/2. maddesine göre, gelir vergisinden muaf olanlarÑn veya gerçek usulde vergilendirilmeyen çiftçilerin yanÑnda çalÑàan iàçilerin ücretleri gelir vergisinden istisnadÑr. cc. Toprak AltÑ Þàletmesi Halinde Bulunan Madenlerde Cevher Þstihsali Þàletmelerinde ÇalÑàanlarÑn Ücretleri: Gelir Vergisi Kanunu’nun 23/3. maddesine göre, toprak altÑ iàletmesi halinde bulunan madenlerde cevher istihsali ve bununla ilgili diÜer 246 bütün iàlerde çalÑàanlarÑn münhasÑran yeraltÑnda çalÑàtÑklarÑ zamanlara ait ücretleri gelir vergisinden istisnadÑr. Þstanbul Vergi Daire BaàkanlÑÜÑ’nÑn B.07.1.GÞB.4.34.16.01-GVK 23–741 sayÑ ve 14.06.2011 tarihli özelgesine konu olan olayda, madencilik sektöründe faaliyet gösteren bir àirketin Türkiye’nin birçok yerinde maden iàletmesi bulunduÜu, bu iàletmelerin bir kÑsmÑnÑn toprak altÑ maden iàletmesi olduÜu ve buralarda cevher üretiminde çalÑàan personelin ücretlerinin toprak altÑnda çalÑàtÑklarÑ sürelere isabet eden kÑsmÑnÑn gelir vergisinden istisna edildiÜi belirtilerek, kÑsmen toprak altÑnda çalÑàan personelin ücreti üzerinden kesilen sigorta priminin vergiden istisna edilen ücrete isabet eden kÑsmÑnÑn vergi matrahÑndan düàülüp düàülemeyeceÜi hususunda bilgi talep edilmiàtir. Vergi idaresi ise 25.02.1982 tarihli Resmi Gazete’de yayÑmlanan 135 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel TebliÜi’ne dayanarak, “…Toprak altÑ iàletmesi halinde bulunan madenlerde cevher istihsali ve bununla ilgili diÜer bütün iàlerde çalÑàan hizmet erbabÑna hafta tatili ve genel tatil günleri için ödenen ücretlerin de yeraltÑnda geçen zamana isabet eden kÑsÑmlarÑ vergiden müstesna tutulacak; resmi tatil günleri dÑàÑnda kalan izin günlerine iliàkin olarak ödenen ücretler ise, istisna kapsamÑna dâhil edilmeyerek vergiye tabi tutulacaktÑr. Bu tür hizmet erbabÑnÑn istisna kapsamÑna dâhil bulunmayan ve vergiye tabi tutulacak ücretlerinin vergilendirilmesinde ücretin ödeme dönemine göre genel, özel ve varsa sakatlÑk indirimleri uygulanacaktÑr. Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 98 inci maddesine göre, 94 üncü maddesi gereÜince vergi tevkifatÑ yapmaya mecbur olanlar bir ay içinde yaptÑklarÑ ödemeler veya tahakkuk ettirdikleri karlar ve iratlar ile bunlardan tevkif ettikleri vergileri ertesi ayÑn yirmiüçüncü günü akàamÑna kadar ödeme veya tahakkukun yapÑldÑÜÑ yerin baÜlÑ olduÜu vergi dairesine bildirmeye mecburdurlar. Bu nedenle, toprak altÑ iàletmesi halinde bulunan madenlerde cevher istihsali ve bununla ilgili diÜer iàlerde çalÑàanlarÑn ücretlerinin peàin ödenmekte olmasÑ halinde ücretin ödenmesi anÑnda söz konusu is- EYLÜL ’11 tisna uygulanmayacak, ancak ay sonunda bu kiàilerin yeraltÑnda çalÑàtÑklarÑ süreler tespit edilerek, bu sürelere iliàkin ücretler vergiden istisna edilecek ve muhtasar beyannamede istisna uygulandÑktan sonra tespit edilen vergi beyan edilecektir....” àeklinde görüà bildirmiàtir. TebliÜden de anlaàÑldÑÜÑ gibi bir àirketin, toprak altÑ iàletmesi halinde bulunan madenlerde cevher üretiminde çalÑàan personelinin münhasÑran yeraltÑnda çalÑàtÑklarÑ zamanlara ait ücretleri gelir vergisinden istisnadÑr. Sigorta priminin hesaplanmasÑnda vergiye tabi olan ücret ile vergiye tabi olmayan ücret ayrÑmÑ yapÑlmayacaktÑr. Personele ödenen ücretin tamamÑ üzerinden kesilen sigorta priminin gelir vergisi matrahÑnÑn tespitinde vergiye tabi ücretten indirilmesi gerekmektedir. AyrÑca, personelin ücretinin peàin ödenmekte olmasÑ halinde ücretin ödenmesi anÑnda söz konusu istisna uygulanmayacaktÑr. Ay sonunda personelin yeraltÑnda çalÑàtÑÜÑ süreler tespit edilerek bu sürelere iliàkin ücret vergiden istisna edilerek, muhtasar beyannamede istisna uygulandÑktan sonra tespit edilen verginin beyan edilmesi gerekmektedir. dd. Köylerdeki BazÑ ÇalÑàanlarÑn Ücretleri: Gelir Vergisi Kanunu’nun 23/5. maddesine göre, köy muhtarlarÑ ile köylerin kâtip, korucu, imam, bekçi ve benzeri hizmetlilerine köy bütçesinden ödenen ücretler ile çiftçi mallarÑnÑ koruma bekçilerinin ücretleri gelir vergisinden istisnadÑr. ee. Hizmetçilerin Ücretleri: Gelir Vergisi Kanunu’nun 23/6. maddesine göre, hizmetçiler, özel fertler tarafÑndan evlerde, bahçelerde, apartmanlarda ve ticaret mahali olmayan sair yerlerde orta hizmetçiliÜi, sütninelik, dadÑlÑk, bahçÑvanlÑk, kapÑcÑlÑk gibi özel hizmetlerde çalÑàtÑrÑlanlardÑr. Mürebbiyelere ödenen ücretler istisna kapsamÑna dâhil deÜildir. Hizmetçilerin, ticari bir organizasyon kapsamÑnda ve bir ià yeri açmadan veya temizlik hizmeti veren bir firmanÑn iàçisi durumunda olmadan, ev temizleme iài karàÑlÑÜÑnda doÜrudan doÜruya ev sahibinden aldÑklarÑ ücretler Gelir SßCßL Vergisi Kanununun 23/6. maddesine göre gelir vergisinden müstesnadÑr18. Site yönetimine baÜlÑ olarak çalÑàan güvenlik görevlisi, bekçi, kapÑcÑ ücretleri, siteler ticari mahaller olmadÑklarÑ için gelir vergisinden müstesnadÑr. Ancak ià hanlarÑ, ià yerleri gibi ticari nitelikli yerlerde çalÑàan güvenlik görevlisi, kapÑcÑ ve diÜer hizmetçilerin ücretleri gelir vergisinden müstesna deÜildir. Bu kiàilerin ücretlerinden gelir vergisi tarifesine göre gelir vergisi kesintisi yapÑlmasÑ gerekir19. KÑsmen mesken, kÑsmen ticaret mahalli olarak kullanÑlan sitelerde bekçi, bahçÑvan ve temizlik iàlerinde çalÑàtÑrÑlanlara yapÑlan ödemeler gelir vergisinden istisnadÑr20. Mersin Vergi Dairesi BaàkanlÑÜÑ’nÑn B.0 7.1.GÞB.4.33.15.01–2011–720–3–19 sayÑ ve 13.06.2011 tarihli özelgesine konu olan olayda, özel bir sitenin aidatlarÑnÑ toplamak ve site faaliyetlerini sürdürmek amacÑyla kurulan derneÜin istihdam ettiÜi bahçÑvana ödenen ücretin istisna kapsamÑnda olup olmadÑÜÑ yönünde bilgi istenmiàtir. Þdare, Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesine göre gelir vergisi tevkifatÑ yapmak zorunda olanlar arasÑnda derneklerin de sayÑlmÑà olmasÑ ve hizmet erbabÑna ödedikleri ücretler ile ücret sayÑlan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben 103. ve 104. maddelere göre tevkifat yapmasÑ gerektiÜi hükmüne dayanarak, derneÜin istihdam ettiÜi bahçÑvana ödediÜi ücretin istisna kapsamÑnda olmadÑÜÑ yönünde görüà bildirmiàtir. BalÑkesir Vergi Dairesi BaàkanlÑÜÑ B.07.1.GÞB.4.10.15.01–2010-GVK–1336–71 sayÑ ve 14.07.2011 tarihli bir özelgesinde, okul aile birliklerini, Milli EÜitim Temel Kanunu’na göre çÑkarÑlan yönetmelik uyarÑnca kurulan ve tüzelkiàiliÜi bulunmayan, amacÑ; okulun ihtiyaçlarÑnÑn karàÑlanmasÑ, veli ve öÜretmenler arasÑnda iàbirliÜinin saÜlanmasÑ olan ve bulunduklarÑ okul bünyesinde faaliyet gösteren birlikler olarak tanÑmlamÑà ve kamu kurumu olarak kabul etmiàtir. Þdare, Gelir Vergisi Kanunu’nun 94. maddesine dayanarak, kamu kurumlarÑnÑn gelir vergisi tevkifatÑ yapmak zorunda olduklarÑnÑ belirtmiàtir. Bu nedenle de okul aile birliÜi tarafÑndan çalÑàtÑrÑlan hizmetlinin ücretinden ge247 EYLÜL ’11 SßCßL lir vergisi tevkifatÑ yapÑlmasÑ gerektiÜi yönünde görüà bildirmiàtir. Zaten söz konusu istisna özel fertler tarafÑndan çalÑàtÑrÑlan hizmetlileri kapsamaktadÑr. sÑnÑn yemek verme hizmeti ile hiçbir iliàkisi olmadÑÜÑndan, yemek verme kapsamÑnda deÜerlendirmeyip ücret olarak vergilendirilmesi gerektiÜi belirtilmiàtir. ff. ÖÜrencilere, Hükümlülere, Tutuklulara ve Düàkünlere Verilen Ücretler: hh. Konut Tedariki ve Mesken Tahsisi Suretiyle SaÜlanan Menfaatler: Gelir Vergisi Kanunu’nun 23/7. maddesine göre, sanat okullarÑ ile bu mahiyetteki enstitülerde, ceza ve Ñslahevlerinde, darülacezelerin atölyelerinde çalÑàan öÜrencilere, hükümlü ve tutuklulara ve düàkünlere verilen ücretler gelir vergisinden istisnadÑr. gg. Hizmet ErbabÑna Þàverenlerce Yemek Verilmek Suretiyle SaÜlanan Menfaatler: Gelir Vergisi Kanunu’nun 23/8. maddesine göre, hizmet erbabÑna iàverenlerce yemek verilmek suretiyle saÜlanan menfaatler gelir vergisinden istisnadÑr. Þàverenlerce, iàyerinde veya müàtemilatÑnda yemek verilmeyen durumlarda çalÑàÑlan günlere ait bir günlük yemek bedelinin 278 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel TebliÜi ile 2011 yÑlÑnda uygulanmak üzere 10,70 TL’ yi aàmamasÑ gerekir. Buna iliàkin ödemenin yemek verme hizmetini saÜlayan mükelleflere yapÑlmasÑ àarttÑr. Ödemenin bu tutarÑ aàmasÑ halinde, aàan kÑsÑm ile hizmet erbabÑna yemek bedeli olarak nakden yapÑlan ödemeler ve bu amaçla saÜlanan menfaatler ücret olarak vergilendirilir. Bu maddeyi tablo halinde aàaÜÑdaki àekilde özetleyebiliriz21. Yeme¼in PiÀti¼i Yer Yeme¼in Yendi¼i Yer Sa¼lanan Menfaatin Vergi Durumu Þàyeri Þàyeri Vergiye tabi deÜil Þàyeri DÑàÑ Þàyeri Vergiye tabi deÜil Þàyeri DÑàÑ Þàyeri DÑàÑ Kanuni haddi aàan kÑsÑm vergiye tabi Maliye BakanlÑÜÑ’nÑn B.07.1.GÞB.0.03.43/ 4314-20/ 047154 sayÑ ve 26.06.2006 tarihli özelgesinde, iàverenin çalÑàanlarÑna yemek çekleri temin etmesi durumunda bu yemek çekleri ile çalÑàanlar tarafÑndan anlaàmalÑ market iàyerlerinden gÑda ve ihtiyaç maddesi satÑn alÑnma248 Gelir Vergisi Kanunu’nun 23/9. maddesine göre, genel olarak maden iàletmelerinde ve fabrikalarda çalÑàan iàçilere ve özel kanunlarÑna göre barÑndÑrÑlmasÑ gereken memurlarla müstahdemlere; a. Konut tedariki ve bunlarÑn aydÑnlatÑlmasÑ, ÑsÑtÑlmasÑ ve suyunun temini suretiyle saÜlanan menfaatler, b. Mülkiyeti iàverene ait brüt alanÑ 100 m2’yi aàmayan konutlarÑn hizmet erbabÑna mesken olarak tahsisi suretiyle saÜlanan menfaatler gelir vergisinden istisnadÑr. Bu konutlarÑn 100 m2’yi aàmasÑ halinde, aàan kÑsma isabet eden menfaat için bu istisna hükmü uygulanmaz. Gelir Vergisi Kanunu’nun 63. maddesine göre, ücretin gerçek safi deÜeri hesaplanÑrken, konut tedariki ve sair suretle saÜlanan menfaatler, konutun emsal kirasÑna veya menfaatin emsal bedeline göre deÜerlenir. Maliye BakanlÑÜÑ, B.07.0.GEL.0.42/4214 –1672/65040 sayÑ ve 04.12.2001 tarihli özelgesinde, 285 sayÑlÑ K.H.K.’nin 5. maddesi gereÜince, OlaÜanüstü Hal Bölgesindeki birliklerde görev yapan ve idarelerince lojman tahsis edilmemesi nedeniyle, kendi imkanlarÑyla kirada kalan bazÑ personele idare mahkemesi kararÑ gereÜince ödenen kira bedellerinden tevkifat yapÑlÑp yapÑlmayacaÜÑ hususunda àu àekilde görüà bildirmiàtir: “…..193 sayÑlÑ Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde “Ücret, iàverene tabi ve belirli bir iàyerine baÜlÑ olarak çalÑàanlara hizmet karàÑlÑÜÑ verilen para ve ayÑnlar ile saÜlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir...” denilmià, aynÑ Kanunun 63 üncü maddesinde de “Ücretin gerçek safi deÜeri iàveren tarafÑndan verilen para ve ayÑnlarla saÜlanan menfaatler toplamÑndan aàaÜÑdaki indirimler yapÑldÑktan sonra kalan miktardÑr... konut tedariki ve sair suretle saÜlanan menfaatler, konutun emsal kirasÑna veya menfaatin emsal bedeline göre deÜerlenir.” denilmiàtir. EYLÜL ’11 AynÑ Kanunun 23 üncü maddesinin 9 uncu bendinde “Genel olarak maden iàletmelerinde ve fabrikalarda çalÑàan iàçilere ve özel kanunlarÑna göre barÑndÑrÑlmasÑ gereken memurlarla müstahdemlere konut tedariki ve bunlarÑn aydÑnlatÑlmasÑ, ÑsÑtÑlmasÑ ve suyunun temini suretiyle saÜlanan menfaatler ile mülkiyeti iàverene ait brüt alanÑ 100 m2’yi aàmayan konutlarÑn hizmet erbabÑna mesken olarak tahsisi suretiyle saÜlanan menfaatlerin (Bu konutlarÑn 100 m2 yi aàmasÑ halinde, aàan kÑsma isabet eden menfaat için bu istisna hükmü uygulanmaz.) gelir vergisinden müstesna olduÜu hükme baÜlanmÑàtÑr. …Bu maddede yer alan istisna hükmünün uygulanabilmesi için, kendisine konut tahsis edilen personelin Kanun uyarÑnca barÑndÑrÑlmasÑ gereken kiàilerden olmasÑ veya konutun iàverene ait olmasÑ gerekmektedir. Bu çerçevede, yazÑnÑzda sözü edilen T.S.K. personeline konutun bedelsiz olarak tahsis edilmesi halinde, söz konusu kira bedellerinin vergiden istisna edilmesi mümkün olamayacaÜÑndan, bu ödemelerin gayrisafi tutarÑnÑn ilgililerin ücretlerine eklenmek suretiyle vergiye tabi tutulmasÑ gerekir. Ancak, kiralanan konutun Kamu KonutlarÑ YönetmeliÜi uyarÑnca hesaplanan kira bedelinin ilgili personelin ücretinden kesilmesi halinde, personele bedelsiz olarak saÜlanmÑà bir menfaatten söz edilmesi mümkün olmayacaktÑr. DolayÑsÑyla ilgili konutu kiralayan personele yapÑlan ödemeler ayrÑca ücret olarak vergilendirilmeyecektir.” ii. Hizmet ErbabÑnÑn Toplu Olarak Þàyerine UlaàÑmÑnÑ SaÜlamak Þçin YapÑlan TaàÑma Giderleri: Gelir Vergisi Kanunu’nun 23/10. maddesine göre, hizmet erbabÑnÑn toplu olarak iàyerlerine gidip gelmelerini saÜlamak maksadÑyla iàverenler tarafÑndan yapÑlan taàÑma giderleri ücret niteliÜinde olmakla birlikte gelir vergisinden istisnadÑr. Söz konusu istisna, hizmet erbabÑnÑn “toplu olarak” iàyerine götürülüp getirilme àartÑna baÜlanmÑàtÑr. Bu nedenle, mahkeme kararÑ gereÜince çalÑàanlara ödenecek olan servis ücretinden gelir vergisi kesintisi yapÑlÑp yapÑlmayacaÜÑ SßCßL hakkÑndaki Manisa Vergi Dairesi BaàkanlÑÜÑ’nÑn B.07.1.GÞB.4.45.15.01-GVK–40–10–65 sayÑ ve 25.07.2011 tarihli özelgesinde, hizmet erbabÑna nakit olarak ödenen servis bedellerinin istisna kapsamÑnda deÜerlendirilmesinin mümkün olmadÑÜÑ belirtilmiàtir. jj. Emekli, Malûliyet, Dul ve Yetim AylÑklarÑ: Gelir Vergisi Kanunu’nun 23/11. maddesine göre, Kanunla kurulan emekli sandÑklarÑ ile 506 sayÑlÑ Sosyal Sigortalar Kanunu’nun geçici 20. maddesinde belirtilen sandÑklar tarafÑndan ödenen emekli, malûliyet, dul ve yetim aylÑklarÑ gelir vergisinden istisnadÑr. 506 sayÑlÑ Sosyal Sigortalar Kanunu’nun geçici 20. maddesinde belirtilen sandÑklar tarafÑndan ödenen aylÑklarÑn toplamÑ, en yüksek devlet memuruna ödenen en yüksek ödeme tutarÑndan fazla ise aradaki fark ücret olarak vergiye tabi tutulur. Genel, katma ve özel bütçelerden ödenen bu nevi aylÑklar da istisna uygulamasÑna dâhildir. Bireysel emeklilik sistemi ve diÜer àahÑs sigortalarÑna ödenen katkÑ payÑ ve primlerin matrahÑn tespitinde indirimi ve elde edilen gelirlerin vergilendirilmesine iliàkin 13.08.2003 tarihli 3 numaralÑ Gelir Vergisi Sirküleri’nin “2.7- 07.10.2001 Tarihinden Önce Akdedilen Poliçeler Þle Þlgili Ödemeler” baàlÑklÑ bölümünde, kazanÑlmÑà haklarda herhangi bir kayba neden olmamak bakÑmÑndan 07.10.2001 tarihinden önce akdedilmià àahÑs sigorta poliçeleri kapsamÑnda yapÑlan ödemelerle ilgili olarak Gelir Vergisi Kanunu’nun 4697 sayÑlÑ Kanunla deÜiàmeden önceki 23, 25, 75 ve 94. madde hükümlerinin uygulanacaÜÑ belirtilmiàtir. Maliye BakanlÑÜÑ’nÑn B.07.1.GÞB.0.40/4060 –37/63297 sayÑ ve 14.08.2006 tarihli bir özelgesinde aàaÜÑdaki àekilde görüà bildirilmiàtir: “……11.02.1991 tarihinde akdedilen hayat sigorta poliçenizi 10.02.2003 tarihinde aynÑ poliçe numaralÑ zeyilname ile eàinize devrettiÜiniz ve 11.02.2006 tarihinde vadesi dolan poliçe sebebiyle sigorta àirketince yapÑlan ödemelerden kesilen gelir vergisi ile ilgili olarak bilgi talep ettiÜiniz anlaàÑlmÑàtÑr. Dilekçenize konu olan birikimli hayat sigorta poliçesi 07.10.2001 tarihinden önce tanzim edilmià olmakla birlikte 07.10.2001 tarihinden 249 EYLÜL ’11 SßCßL sonra devri gerçekleàtiÜinden, bu poliçe kapsamÑnda yapÑlan ödemelerin Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesine 4697 sayÑlÑ Kanunla eklenen 15 numaralÑ bent kapsamÑnda deÜerlendirilmesi gerekmekte olup, yapÑlan gelir vergisi tevkifatÑnda yasaya aykÑrÑ bir husus bulunmamaktadÑr.” kk. ÇÑraklarÑn Asgari Ücreti Aàmayan Ücretleri: Gelir Vergisi Kanunu’nun 23/12. maddesine göre, 3308 SayÑlÑ Mesleki EÜitim Kanunu’na22 tabi çÑraklarÑn asgari ücreti aàmayan ücretleri gelir vergisinden istisnadÑr. Bir çÑrak, asgari ücretten yüksek ücret aldÑÜÑ takdirde, çÑrak olarak çalÑàtÑÜÑ kabul edilmediÜi için ücretin tamamÑnÑn vergilendirilmesi gerekir23. ll. YabancÑ Ülkelerde Bulunan Sosyal Güvenlik KurumlarÑ TarafÑndan YapÑlan Ödemeler: Gelir Vergisi Kanunu’nun 23/13. maddesine göre, yabancÑ ülkelerde bulunan sosyal güvenlik kurumlarÑ tarafÑndan ödenen emekli, malûliyet, dul ve yetim aylÑklarÑ gelir vergisinden istisnadÑr. Bu ödemelerin istisna tutarÑ konusunda bir sÑnÑrlama yoktur24. mm. Dar Mükellefiyete Tabi Þàverenlerin YanÑnda ÇalÑàanlara Ödenen Ücretler Gelir Vergisi Kanunu’nun 23/14. maddesine göre, kanunî ve ià merkezi Türkiye’de bulunmayan dar mükellefiyete tâbi iàverenlerin yanÑnda çalÑàan hizmet erbabÑna, iàverenin Türkiye dÑàÑnda elde ettiÜi kazançlarÑ üzerinden döviz olarak ödediÜi ücretler gelir vergisinden istisnadÑr. Ankara Vergi Dairesi BaàkanlÑÜÑ’nÑn B.07.1.GÞB.4.06.16.01–2010-GVK–23–2–361 sayÑ ve 07.06.2011 tarihli bir özelgesine göre, kanuni ve ià merkezi Türkiye’de bulunmayan dar mükellefiyete tabi kurumlarÑn bünyesinde çalÑàan hizmet erbabÑna ödenen ücretlere istisnanÑn uygulanabilmesi için; a. Türkiye’de hizmet arz eden gerçek kiàinin baÜlÑ olduÜu iàverenin dar mükellef kurum olmasÑ, bu kurumun da Türkiye’de kazanç elde edecek àekilde faaliyette bulunmamasÑ, 250 b. Dar mükellef kurumda çalÑàan kiàinin hizmet erbabÑ ve yapÑlan ödemenin de ücret niteliÜinde olmasÑ, c. Dar mükellef kurumun Türkiye’deki personeline yapÑlacak ödemenin bu kurumun yurt dÑàÑ kazançlarÑndan karàÑlanmasÑ, d. Ücretin döviz olarak ödenmesi, e. Ödenen ücretin dar mükellef kurumun Türkiye’deki hesaplarÑna gider olarak kaydedilmemesi, àartlarÑnÑn bir arada mevcut olmasÑ gerekmektedir. EÜer bir firma Türkiye’de kazanç elde ediyorsa ve personele yapÑlan ödeme bu faaliyete iliàkin ise, ödenen ücretin Gelir Vergisi Kanunu’nun 23/14. maddesi kapsamÑnda gelir vergisinden istisna tutulmasÑ mümkün bulunmamaktadÑr. nn. Amatör Sporculara Ödenen Ücretler: Gelir Vergisi Kanunu’nun 23/15. maddesine göre, yüz ve daha aàaÜÑ sayÑda iàçi çalÑàtÑran iàyerlerinde bir, yüzden fazla iàçi çalÑàtÑran iàyerlerinde iki amatör sporcu çalÑàtÑranlarÑn, her yÑl millî müsabakalara iàtirak ettiklerinin belgelenmesi ve bu amatör sporculara ödenen ücretler asgari ücretin iki katÑnÑ aàmamak kaydÑyla gelir vergisinden istisnadÑr. Þstanbul Vergi Dairesi BaàkanlÑÜÑ, B.07.1.GÞB.4.34.16.01-GVK 23–526 sayÑ ve 12.11.2010 tarihli özelgesinde, amatör olarak Türkiye Karate Federasyonu faaliyet programÑnda yer alan milli müsabakalara katÑlan, aynÑ zamanda... ÞlköÜretim Okulunda beden eÜitimi öÜretmeni olarak görev yapan bir öÜretmenin okuldan aldÑÜÑ ücretin Gelir Vergisi Kanunu’nun 23/15. maddesine göre istisna olup olmadÑÜÑ konusunda aàaÜÑdaki àekilde görüà bildirmiàtir: “Gelir Vergisi Kanunu’nun 61. maddesinde, “ücret, iàverene tabi ve belirli bir iàyerine baÜlÑ olarak çalÑàanlara hizmet karàÑlÑÜÑ verilen para ve ayÑnlar ile saÜlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler” olarak tanÑmlanmÑàtÑr. 4857 sayÑlÑ Þà Kanununun, Genel Hükümler adlÑ birinci bölümünün, “TanÑmlar” baàlÑklÑ ikinci maddesinde, “Bir ià sözleàmesine dayanarak çalÑàan gerçek kiàiye iàçi, iàçi çalÑàtÑran gerçek veya tüzel kiàiye yahut tüzel kiàiliÜi olmayan kurum ve kuruluàlara iàveren, iàçi ile iàveren EYLÜL ’11 arasÑnda kurulan iliàkiye ià iliàkisi denir...” hükmü yer almaktadÑr. Bu hükümlere göre, Devlet MemurlarÑ Kanunu’na tabi olarak çalÑàanlar, Þà Kanunu’na göre iàçi olmadÑklarÑ için Gelir Vergisi Kanunu’nun 23/15. maddesinde yer alan istisnadan yararlanabilmesi mümkün bulunmamaktadÑr.” oo. Profesyonel Sporculara Ödenen Ücretler: Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 72. maddesine göre, sporculara yapÑlan ücret ve ücret sayÑlan ödemeler 31.12.2017 tarihine kadar gelir vergisinden istisnadÑr. Bu ödemeler üzerinden 94. madde kapsamÑnda gelir vergisi tevkifat yapÑlmaz. Bu gelirler için yÑllÑk beyanname verilmez, diÜer gelirler dolayÑsÑyla beyanname verilmesi halinde de bu gelirler beyannameye dâhil edilmez. Ancak bu istisna vergi kesintisi yani tevkifat yapmaya engel deÜildir. Bu ücretlerden, geçici 72. maddeye göre aàaÜÑda belirtilen oranlarda gelir vergisi tevkifatÑ yapÑlÑr: a) Lig usulüne tabi spor dallarÑnda; 1) En üst ligdekiler için % 15, 2) En üst altÑ ligdekiler için % 10, 3) DiÜer liglerdekiler için % 5, b) Lig usulüne tabi olmayan spor dallarÑndaki sporculara yapÑlan ödemeler ile milli sporculara uluslararasÑ müsabakalara katÑlmalarÑ karàÑlÑÜÑnda yapÑlan ödemelerden % 5. c) Gider KarÀ»l»¼» Olarak Yap»lan Ödemelere Sa¼lanan ¾stisnalar: Gelir Vergisi Kanunu’nun 24. maddesine göre gider karàÑlÑÜÑ olarak yapÑlan aàaÜÑda yazÑlÑ ödemeler gelir vergisinden istisna edilmiàtir. 1. HarcÑrah Kanunu’na tabi kurumlar tarafÑndan harcÑrah veya yolluk olarak yapÑlan ödemeler; 2. HarcÑrah Kanunu kapsamÑ dÑàÑnda kalan müesseseler tarafÑndan idare meclisi baàkanÑ ve üyeleri ile denetçilerine, tasfiye memurlarÑna ve hizmet erbabÑna (HarcÑrah Kanunu’na tabi olsun olmasÑn her türlü sözleàmeli personel dahil) verilen gerçek yol giderlerinin tamamÑ ile yemek ve yatma giderlerine karàÑlÑk verilen gündelikler (Bu gündelikler aynÑ aylÑk seviyesindeki devlet memurlarÑna verilen gündeliklerden fazla ise veya devletçe verilen gün- SßCßL deliklerin en yüksek haddini aàarsa, aradaki fark ücret olarak vergiye tabi tutulur); 3. 657 sayÑlÑ Devlet MemurlarÑ Kanunu’na göre ödenen yakacak yardÑmÑ (memur, iàçi ve BaÜ-Kur emeklilerine avans olarak ödenenler dâhil); 4. SayÑm iàleriyle, seçim iàlerinde çalÑàtÑrÑlanlara özel kanunlarÑna göre verilen zaruri gider karàÑlÑklarÑ. HarcÑrah, “sürekli veya geçici görevle bir yere gönderilen görevlilere, bu yere gidebilmeleri, orada yiyip içme ve konaklama gibi yapacaklarÑ diÜer giderleri karàÑlamak için verilen para, yolluk” olarak tanÑmlanabilir25. 6245 sayÑlÑ HarcÑrah Kanunu’nun26 3. maddesine göre harcÑrah, ödenmesi gereken yol masrafÑ, gündelik, aile masrafÑ ve yer deÜiàtirme masrafÑndan birini, birkaçÑnÑ veya tamamÑnÑ ifade etmektedir. HarcÑrah ödemeleri üç àekilde yapÑlmaktadÑr27: - Harcama belgelerine bakÑlmaksÑzÑn nakden yapÑlan ödemeler, - Harcama belgeleri karàÑlÑÜÑnda aynÑ olarak yapÑlan ödemeler, - KÑsmen belgeler karàÑlÑÜÑnda, kÑsmen de belgesiz olarak kÑsmen nakden ve kÑsmen aynÑ ödemeler. Ödemeler belgelendirildiÜi takdirde tamamÑ vergiden istisnadÑr28. Belgelendirilmeyen giderler için ise Gelir Vergisi Kanunu’nun 24/2. maddesinde bazÑ kÑsÑtlamalar getirilmiàtir. Buna göre, HarcÑrah Kanunu kapsamÑ dÑàÑnda kalan müesseseler tarafÑndan idare meclisi baàkanÑ ve üyeleri ile denetçilerine, tasfiye memurlarÑna ve hizmet erbabÑna (HarcÑrah Kanunu’na tabi olsun olmasÑn her türlü sözleàmeli personel dahil) verilen gerçek yol giderlerinin tamamÑ ile yemek ve yatma giderlerine karàÑlÑk verilen gündeliklerinin nakden ödenmesi halinde, ödemenin 2011 takvim yÑlÑ için 41.00 TL’si vergiden istisnadÑr, aàan kÑsmÑn ise vergilendirilmesi gerekmektedir. “HarcÑrah gündeliÜinin kÑsmen belgeli, kÑsmen de nakden ödenmesi halinde (Denetim ElemanlarÑ DÑàÑndaki Personel için) ; • Þlk on gün için konaklama bedelinin belgelendirilmesi àartÑyla, gündeliklerin bir buçuk katÑnÑ geçmemek üzere belge tutarÑnÑn ödenmesi, 251 EYLÜL ’11 SßCßL Bir mükellefin yurtiçinde ve yurtdÍÛÍnda elde etmiÛ olduÙu gelirlerin tamamÍ üzerinden Türkiye’de vergilendirilmesi durumunda tam mükellefiyet söz konusu olur. • HarcÑrah Kanunu kapsamÑ dÑàÑnda bulunan kurum ve kuruluàlar tarafÑndan personeline nakit olarak ödenen gündeliÜin yanÑ sÑra ayrÑca, yatacak yer temini için ödedikleri ücretleri belgelendirenlere, belge bedelini aàmamak üzere gündeliklerinin bir buçuk katÑna kadar olan kÑsmÑn da ödenmesi durumunda, bu ödemelerin aynÑ aylÑk seviyesindeki Devlet memuruna veya en yüksek Devlet memuruna aynÑ amaçla ödenen tutarÑ aàmayan kÑsmÑnÑn vergiden müstesna tutulmasÑ, aàan kÑsÑmlarÑn ise gelir vergisine tabi tutulmasÑ gerekir”29. Maliye BakanlÑÜÑ’nÑn B.07.1.GÞB.0.03.43/ 4306-4/098115 sayÑ ve 14.12.2006 tarihli özelgesine göre, sözleàmeli personele yemek ve yatma giderlerine karàÑlÑk olarak nakden ödenen gündelik tutarÑnÑn; aynÑ aylÑk seviyesindeki Devlet memurlarÑna verilen gündelik tutarÑ ile karàÑlaàtÑrÑlmasÑ gerekir. AynÑ aylÑk seviyesine karàÑlÑk gelen Devlet memuru bulunmamasÑ halinde (Devletçe verilen en yüksek gündelik tutarÑnÑ aàmamak kaydÑyla) vergiden müstesna tutulmasÑ, aàan kÑsmÑn ise ücret olarak vergilendirilmesi gerekmektedir. Maliye BakanlÑÜÑ’nÑn B.07.0.GEL.0.42/42131831/24379 sayÑ ve 01.06.2004 tarihli özelgesinde, bir àirketin yurt dÑàÑndaki ofislerinde görevli yabancÑ personelin 3-12 ay arasÑnda Türkiye’ye gelmesinin planlandÑÜÑ; bu kiàilerin proje süresince ücretlerini àirketin yurtdÑàÑndaki ofislerinden alacaklarÑ; söz konusu personele ücretlerinin yanÑ sÑra Türkiye’deki yeme ve yatma masraflarÑna karàÑlÑk yine yurt dÑàÑndan harcÑrah niteliÜinde “living allowance” adÑ altÑnda bir ödeme yapÑlacaÜÑ belirtilmekte olup, bu ödemelerin vergilendirilip vergilendirilmeyeceÜi konusunda Maliye BakanlÑÜÑ’nÑn görüàü sorulmuàtur. Bu olayda öncelikle yabancÑ 252 personelin Türk Vergi Hukuku açÑsÑndan mükellefiyet türünü tespit etmek gerekir. Bir mükellefin yurtiçinde ve yurtdÑàÑnda elde etmià olduÜu gelirlerin tamamÑ üzerinden Türkiye’de vergilendirilmesi durumunda tam mükellefiyet söz konusu olur. Dar mükellefiyette ise mükellefin sadece Türkiye’de elde etmià olduÜu gelirler Türkiye’de vergilendirilir. Gelir Vergisi Kanunu’nun 3. maddesine göre, “1- Türkiye’de yerleàmià olanlar; 2- Resmi daire ve müesseselere veya merkezi Türkiye’de bulunan teàekkül ve teàebbüslere baÜlÑ olup adÑ geçen daire, müessese, teàekkül ve teàebbüslerin iàleri dolayÑsÑyla yabancÑ memleketlerde oturan Türk vatandaàlarÑ (Bu gibilerden, bulunduklarÑ memleketlerde elde ettikleri kazanç ve iratlarÑ dolayÑsÑyla Gelir Vergisine veya benzeri bir vergiye tabi tutulmuà bulunanlar, mezkûr kazanç ve iratlarÑ üzerinden ayrÑca vergilendirilmezler.) Türkiye içinde ve dÑàÑnda elde ettikleri kazanç ve iratlarÑn tamamÑ üzerinden vergilendirilirler.” Gelir Vergisi Kanunu’nun 4. maddesine göre de, ikametgâhÑ Türkiye’de bulunanlar ile bir takvim yÑlÑ içinde Türkiye’de devamlÑ olarak altÑ aydan fazla oturanlar Türkiye’de yerleàmià sayÑlÑrlar. Bu hükümlere göre, Gelir Vergisi Kanunu’nun 5. maddesinde sayÑlan hallerden biri olmaksÑzÑn bir takvim yÑlÑ içinde Türkiye’de devamlÑ olarak altÑ aydan fazla oturan yabancÑlarÑn, Türkiye içinde ve dÑàÑnda elde ettikleri kazanç ve iratlarÑn tamamÑ üzerinden tam mükellefiyet esasÑnda vergilendirilmeleri gerekmektedir. Olayda àirketin yurtdÑàÑndaki ofisinden gelecek yabancÑ personelin belli ve geçici görev veya ià için deÜil, Türkiye’de àirket tarafÑndan yürütülen projelerde çalÑàtÑrÑlmak üzere geleceÜi belirtilmektedir. Bu durumda, bu kiàilerin Türkiye’de 6 aydan fazla kalmalarÑ halinde tam mükellefiyet, daha az bir süre kalmalarÑ halinde dar mükellefiyet statüsünde vergilendirilmeleri gerekir. Maliye BakanlÑÜÑ bu durumda, personele Türkiye’de çalÑàtÑÜÑ süre için ödenen ücretlerin yÑllÑk beyanname ile beyan edilmesi gerektiÜini, ödemenin yurtdÑàÑnda yapÑlmasÑnÑn vergilendirmeyi etkilemeyeceÜini belirtmektedir. AyrÑca, Gelir Vergisi Kanunu’nun 24/2. maddesine göre, HarcÑrah Kanunu’na tabi olmayan kurumlarÑn, çalÑàtÑrdÑklarÑ personele fiili EYLÜL ’11 yemek ve yatma giderlerini belgelendirmeleri àartÑyla bu giderlere karàÑlÑk olarak verdikleri gündelikler, devlet memurlarÑna ödenen gündelikler ile karàÑlaàtÑrÑlmaksÑzÑn tamamen vergiden müstesna tutulacaktÑr. Personele fiili yemek ve yatma giderleri dÑàÑnda ayrÑca gündelik de ödenmesi durumunda bu gündelik de tamamÑnÑn ücret olarak vergiye tabi tutulmasÑ gerekir. 186 Seri no.lu Gelir Vergisi Genel TebliÜi’ne30 göre, “geçici görevle görev mahalli dÑàÑna gönderilen personele harcÑrah ödenmesi halinde bu ödeme, Gelir Vergisi Kanunu’nun 24. maddesinin 1 veya 2 numaralÑ bendinde yer alan esaslara göre gelir vergisinden müstesna tutulmaktadÑr. Þàverenlerce, personelin harcÑrah ödenmesini gerektiren bir görevle, görev mahalli dÑàÑna gönderilmeleri halinde, bu personele ayrÑca yemek bedeli adÑ altÑnda bir ödeme yapÑlmasÑ durumunda, bu ödemenin de tutarÑna bakÑlmaksÑzÑn tamamÑ gelir vergisine tabi tutulacaktÑr. Zira hizmet erbabÑna verilen harcÑrah tutarlarÑ, yemek ve yatma giderlerini de içermekte ve bu ödemeler zaten gelir vergisinden müstesna tutulmaktadÑr.” Seyahat eden personelin belge karàÑlÑÜÑ gerçek yeme ve yatma giderleri karàÑlandÑÜÑ halde personele, ayrÑca harcÑrah adÑ altÑnda para verilirse, bu para prim mahiyetinde olduÜu için harcÑrah sayÑlamaz ve gelir vergisi kesintisi yapÑlarak vergilendirilmesi gerekir31. d) Tazminat ve Yard»mlara Sa¼lanan ¾stisnalar: Gelir Vergisi Kanunu’nun 25. maddesine göre aàaÜÑda yazÑlÑ tazminat ve yardÑmlar gelir vergisinden müstesnadÑr: 1. Ölüm, sakatlÑk, hastalÑk ve iàsizlik sebepleriyle (iàe baàlatmama tazminatÑ dâhil) verilen tazminat ve yapÑlan yardÑmlar; 2. Muhtaç olanlara belli bir süre için veya hayat kaydÑyla yapÑlan yardÑmlar (Asker ailelerine yapÑlan yardÑmlarla hayÑr derneklerinin ve yardÑm sandÑklarÑnÑn yardÑmlarÑ mutlak olarak bu istisnaya girerler); 3. Kanunla kurulan emekli sandÑklarÑ ile 506 sayÑlÑ Sosyal Sigortalar Kanunu’nun geçici 20. maddesinde belirtilen sandÑklar tarafÑndan, SßCßL kendilerine zat aylÑÜÑ baÜlananlara aylÑklarÑ dÑàÑnda, kanunlarÑ veya statüleri gereÜince verilen emekli, dul, yetim ve evlilik ikramiyeleri veya iade olunan mevduatÑ ve sürelerini doldurmamÑà bulunanlarla dul ve yetimlerine toptan ödenen tazminatlar (506 sayÑlÑ Sosyal Sigortalar Kanunu’nun geçici 20. maddesinde belirtilen sandÑklar tarafÑndan ödenen tazminat, yardÑm ve toptan ödemeler en yüksek Devlet memuruna ödenen en yüksek ödeme tutarÑndan fazla ise aradaki fark ücret olarak vergiye tâbi tutulur. Bu mukayesede gerek muhtelif sandÑklardan gerekse aynÑ sandÑktan muhtelif zamanlarda yapÑlan ikramiye, tazminat ve toptan ödemeler topluca dikkate alÑnÑr.); 4. Hizmet erbabÑna ödenen çocuk zamlarÑ (Bu zamlar devletçe verilen miktarlarÑ aàtÑÜÑ takdirde, fazlasÑ vergiye tabi tutulur.); 5. Evlenme ve doÜum münasebetiyle hizmet erbabÑna yapÑlan yardÑmlar (Bu istisna hizmet erbabÑnÑn iki aylÑÜÑna veya buna tekabül eden gündeliklerinin tutarÑna kadar olan yardÑm kÑsmÑna uygulanÑr.); 6. Sosyal sigorta kurumlarÑ tarafÑndan sigortalÑlara yapÑlan ödemeler; 7. 1475 ve 854 sayÑlÑ Kanun’lara göre ödenmesi gereken kÑdem tazminatlarÑnÑn tamamÑ ile 5953 sayÑlÑ Kanun’a göre ödenen kÑdem tazminatlarÑnÑn hizmet erbabÑnÑn 24 aylÑÜÑnÑ aàmayan miktarlarÑ (hizmet ifa etmeksizin ödenen ücretler tazminat sayÑlmaz); 8. Genel olarak nafakalar (alanlar için); 9. YardÑm sandÑklarÑ tarafÑndan statüleri gereÜince kendi üyelerine ölüm, sakatlÑk, hastalÑk, doÜum, evlenme gibi sebeplerle yapÑlan yardÑmlar. 10. YabancÑ ülkelerde bulunan sosyal güvenlik kurumlarÑ tarafÑndan ödenen emekli, dul, yetim ve evlenme ikramiyeleri veya iade olunan mevduat, sürelerini doldurmamÑà bulunanlarla, dul ve yetimlerine toptan ödenen tazminat ve yardÑmlar. Gelir Vergisi Kanunu’nun 25/1. maddesinde yer alan ölüm, sakatlÑk, hastalÑk ve iàsizlik sebepleriyle (iàe baàlatmama tazminatÑ dâhil) verilen tazminat ve yapÑlan yardÑmlar vergiden istisna edilirken ödeme yapÑlan açÑsÑndan istis253 EYLÜL ’11 SßCßL Çocuk zammÍ istisnasÍndan yararlanmak için çocuk sayÍsÍ kÍsÍtÍ kaldÍrÍlmÍÛtÍr ve tüm çocuklar için ödenen çocuk zammÍ gelir vergisinden müstesnadÍr. na tutarÑ konusunda bir sÑnÑrlama getirilmemiàtir32. Bu nedenle bu tazminatlarÑn tutarÑna bakÑlmaksÑzÑn tamamÑ vergiden istisnadÑr. Ölüm tazminatÑnÑn iàçinin ölümü nedeniyle yakÑnlarÑna ya da yakÑnlarÑnÑn ölümü nedeniyle iàçiye ödenmià olmasÑ halinde gelir vergisi kesintisi yapÑlmayacaktÑr33. 16.06.2009 tarihli ve 5904 sayÑlÑ Kanun’un 1. maddesi ile Gelir Vergisi Kanunu’nun 25. maddesinin birinci fÑkrasÑnÑn (1) numaralÑ bendinde yer alan ve “iàsizlik sebepleriyle verilen tazminat” ibaresi ve “iàsizlik sebepleriyle (iàe baàlatmama tazminatÑ dahil) verilen tazminat” àeklinde deÜiàtirilmià ve Kanun’un 4. maddesi ile de Gelir Vergisi Kanunu’na geçici 77. madde eklenmiàtir. 272 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel TebliÜi’ne34 göre; 5904 sayÑlÑ Kanun’la Gelir Vergisi Kanunu’na eklenen geçici 77. madde hükmüyle, 03.07.2009 tarihinden önceki dönemlere iliàkin olarak iàverenlerce iàçilere ödenen iàe baàlatmama tazminatlarÑnÑn, damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi tutulmamasÑ; anÑlan dönemlere iliàkin söz konusu tazminatÑ gelir vergisi tevkifatÑna tabi tutulan mükelleflerin ise tarha yetkili vergi dairelerine baàvurmalarÑ, dava açmamalarÑ veya açÑlmÑà davalardan vazgeçmeleri àartÑyla Vergi Usul Kanunu’nun düzeltmeye iliàkin hükümleri uyarÑnca tahsil edilen gelir vergisinin red ve iade iàlemlerinin yapÑlmasÑ gerekmektedir. YapÑlacak iade iàlemi sÑrasÑnda, Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 121. maddesine göre iàe baàlatmama tazminatÑ tutarlarÑyla ilgili vergi indirimi uygulamasÑndan faydalananlarÑn indirim tutarlarÑnÑn mahsup edilmesi ve mükelleflerin dilekçe ile birlikte çalÑàtÑklarÑ iàverenlerinden alacaklarÑ söz konusu dönemlere ait vergi tevkifatÑ tutarlarÑna iliàkin bilgileri içeren bir belgeyi de vermeleri zorunludur. 254 Gelir Vergisi Kanunu’nun 25/3. maddesine göre, 506 sayÑlÑ Sosyal Sigortalar Kanunu’nun geçici 20. maddesinde belirtilen sandÑklar tarafÑndan yapÑlan tazminat, yardÑm ve toptan ödemelerin tutarÑnÑn vergiden istisna edilen sÑnÑrÑ, en yüksek Devlet memuru olan BaàbakanlÑk MüsteàarÑna ödenen en yüksek aylÑk veya ikramiye tutarÑ kadar olan kÑsmÑdÑr. Ödenen emekli, dul ve yetim aylÑklarÑ ile ikramiye, tazminat ve toptan yapÑlan ödemelerin toplamÑnÑn, en yüksek Devlet memuruna ödenen en yüksek ödeme tutarÑndan fazla olan kÑsmÑ ücret olarak vergiye tabi tutulacaktÑr. Gelir Vergisi Kanunu’nun 25/4. maddesine göre hizmet erbabÑna ödenen çocuk yardÑmlarÑ vergiden istisnadÑr, parantez içi hükme göre de bu yardÑmlarÑn Devletçe belirlenen sÑnÑrlarÑ aàmamasÑ gerekir, aàan kÑsÑm vergiye tabi tutulur. 6111 sayÑlÑ BazÑ AlacaklarÑn Yeniden YapÑlandÑrÑlmasÑ ile Sosyal Sigortalar ve Genel SaÜlÑk SigortasÑ Kanunu ve DiÜer BazÑ Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde DeÜiàiklik YapÑlmasÑ HakkÑnda Kanun’un 117/g maddesi ile, Devlet MemurlarÑ Kanunu’nun 202/2. maddesinde yer alan “….ancak ikiden fazla çocuk için yardÑm ödeneÜi verilmeyeceÜi” ibaresi 25.02.2011 tarihinde yürürlükten kaldÑrÑlmÑàtÑr. Bu hüküm 01.01.2011 tarihinden itibaren geçerli olacaktÑr. ArtÑk çocuk zammÑ istisnasÑndan yararlanmak için çocuk sayÑsÑ kÑsÑtÑ kaldÑrÑlmÑàtÑr ve tüm çocuklar için ödenen çocuk zammÑ gelir vergisinden müstesnadÑr. Bu durumda, 25.02.2011 tarihinden önce ikiden fazla çocuk için ödenen çocuk zammÑ dolayÑsÑyla ödenen gelir vergisinin iadesi talep edilebilir35. ÇocuklarÑn her biri için çocuk zammÑ, her yÑl bütçe kanununa göre belirlenen gösterge rakamÑnÑn memur aylÑk katsayÑsÑ ile bulunan tutarÑdÑr. DolayÑsÑyla vergiden istisna edilecek çocuk zammÑnÑn her yÑl deÜiàen bu rakama göre belirlenmesi, fazlasÑnÑn ücret olarak vergiye tabi tutulmasÑ gerekmektedir36. Çocuk zammÑnÑn 01.07.2011-31.12.2011 dönemi için 16.12 TL’si vergiden müstesnadÑr. Burada hatÑrlatÑlmasÑ gereken konulardan biri de Gelir Vergisi Kanunu’nun istisnalarÑnÑ düzenleyen hükümlerinde hizmet erbabÑna eài için “aile yardÑmÑ” veya benzer adlarla ya- EYLÜL ’11 1475 sayÍlÍ ÜÛ Kanunu’nun 14. maddesinde yapÍlan kÍdem tazminatÍnÍn tanÍmÍ kapsamÍna, iÛverenle iÛçi arasÍnda yapÍlacak ikale sözleÛmeleri sonucunda ödenen kÍdem tazminatÍ girmemektedir. pÑlan ödemelerin gelir vergisinden müstesna tutulacaÜÑna iliàkin bir hükme yer verilmemià olduÜudur. Bu nedenle 145 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel TebliÜi’ne37 göre, 657 sayÑlÑ Devlet MemurlarÑ Kanunu, 926 sayÑlÑ Türk SilahlÑ Kuvvetleri Personel Kanunu38 ve 2914 sayÑlÑ YükseköÜretim Personel Kanunu’na39 tabi olmayan hizmet erbabÑna eàleri için kendi statüleri uyarÑnca aile yardÑmÑ veya baàka adlar altÑnda yapÑlan ödemelerin ücret ödemesi olarak kabul edilerek, Gelir Vergisi Kanunu’nun ilgili hükümleri uyarÑnca vergiye tabi tutulmasÑ gerekmektedir. Bu durumda, 5510 sayÑlÑ Sosyal Sigortalar ve Genel SaÜlÑk SigortasÑ Kanunu40 m.4/a’ya tabi olan hizmet erbabÑna ödenen aile yardÑmlarÑ gelir vergisine tabidir41. Gelir Vergisi Kanunu’nun 25/5. maddesine göre, evlenme ve doÜum yardÑmÑnÑn tutarÑ hizmet erbabÑnÑn iki aylÑÜÑnÑ aàarsa aàan kÑsmÑ vergiye tabi tutulacaktÑr. Gelir Vergisi Kanunu’nun 25/7. maddesine göre, 1475 sayÑlÑ Þà Kanunu42 ve 854 sayÑlÑ Deniz Þà Kanunu’na43 göre ödenmesi gereken kÑdem tazminatlarÑnÑn tamamÑ ile 5953 sayÑlÑ BasÑn MesleÜinde ÇalÑàanlarla ÇalÑàtÑranlar ArasÑndaki Münasebetin Tanzimi HakkÑnda Kanun’a (BasÑn Þà Kanunu)44 göre ödenen kÑdem tazminatlarÑnÑn hizmet erbabÑnÑn 24 aylÑÜÑnÑ aàmayan miktarlarÑ gelir vergisinden müstesnadÑr. Hizmet ifa etmeksizin ödenen ücretler tazminat sayÑlmaz. Burada iàverenle iàçi arasÑnda yapÑlacak ikale sözleàmeleri sonucunda ödenen kÑdem tazminatlarÑnÑn gelir vergisi açÑsÑndan durumuna deÜinmekte fayda vardÑr. “1475 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun yürürlükte olan kÑdem tazminatÑ iliàkin 14. maddesinde hangi hallerde kÑdem SßCßL tazminatÑ ödeneceÜi sayÑlmÑàtÑr. 14. maddede öngörülmeyen ya da yasal sÑnÑrlamalarÑ aàan her türlü ödeme teknik anlamda kÑdem tazminatÑ deÜildir”45. 1475 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 14. maddesinde yapÑlan kÑdem tazminatÑnÑn tanÑmÑ kapsamÑna, iàverenle iàçi arasÑnda yapÑlacak ikale sözleàmeleri sonucunda ödenen kÑdem tazminatÑ girmemektedir. Bu nedenle bu ad altÑnda yapÑlan ödemeler, Gelir Vergisi Kanunu’nun 61. maddesi kapsamÑnda yer alan ücret niteliÜindedir ve Gelir Vergisi Kanunu’nun 25/7. maddesine göre gelir vergisinden istisna deÜildir46. e) Vatan Hizmetleri Yard»mlar»na Sa¼lanan ¾stisnalar: Gelir Vergisi Kanunu’nun 26. maddesine göre, aàaÜÑdaki yazÑlÑ vatan hizmetleri yardÑmlarÑ gelir vergisinden müstesnadÑr: 1. Harp malullüÜü zamlarÑ; 2. Harp malullerine ve àehit, dul ve yetimlerine verilen tekel beyiyeleri; 3. ßehitlerin dul ve yetimlerine àehit, dul ve yetimi sÑfatÑyla yapÑlan bilumum ödemeler (Bu hükmün tatbikinde hususi kanunlarÑna göre kendilerine àehit sÑfatÑ verilenlerle harp, isyan, eàkÑya, kaçakçÑ takip ve müsademesi, sanÑklarÑn ve mahkûmlarÑn takibi, manevra, talim ve tatbikat esnasÑnda görev baàÑnda veya görevden doÜan sebeplerle ölenler àehit sayÑlÑr.); 4. Vatan hizmetleri tertibinden baÜlanan aylÑklar ile ödenen mükâfatlar. f) Teçhizat ve Tay»n Bedellerine Sa¼lanan ¾stisnalar: Gelir Vergisi Kanunu’nun 27. maddesine göre, aàaÜÑda yazÑlÑ teçhizat ve tayÑn bedelleri gelir vergisinden müstesnadÑr: 1. Özel kanunlara dayanarak verilen yemek ve hayvan yem bedelleri veya bu mahiyette yapÑlan ödemeler; 2. Demirbaà olarak verilen giyim eàyasÑ (Resmi ve özel daire ve müesseselerce hizmet erbabÑna iàin icabÑ olarak verilen ve bunlarÑn iàten ayrÑlmalarÑ halinde geri alÑnan giyim eàyasÑ); 3. Tahsilde bulunanlar için yapÑlan giyim giderleri. 255 EYLÜL ’11 SßCßL g) Tahsil ve Tatbikat Ödemelerine Sa¼lanan ¾stisnalar: Gelir Vergisi Kanunu’nun 28. maddesine göre, tahsil ve tatbikat giderleri karàÑlÑÜÑ olarak yapÑlan aàaÜÑda yazÑlÑ ödemeler gelir vergisinden istisna edilmiàtir: 1. Resmi ve özel müesseseler ve àahÑslar hesabÑna yabancÑ memleketlerde tahsilde veya stajda bulunan öÜrenci ve memurlara gider karàÑlÑÜÑ olarak verilen paralar (özel müesseseler tarafÑndan yapÑlan ödemeler, benzeri devlet öÜrenci ve memurlarÑna verilen miktardan fazla olduÜu takdirde, aradaki fark ücret olarak vergiye tabi tutulur.) (Asli görev veya memuriyet dolayÑsÑyla alÑnan ücretler bu istisnaya dâhil deÜildir); 2. Resmî ve özel müesseselere ve àahÑslar hesabÑna Türkiye’de tahsilde bulunan öÜrenciye iaàe, ibate ve tahsil gideri olarak ödenen paralar; 3. ÖÜrencilere tatbikat dolayÑsÑyla öÜretim müesseseleri veya tahsil masraflarÑnÑ üstlenenler tarafÑndan verilen paralar. h) TeÀvik, ¾kramiye ve Mükâfatlara Sa¼lanan ¾stisnalar: Gelir Vergisi Kanunu’nun 29. maddesine göre, teàvik gayesiyle verilen aàaÜÑda yazÑlÑ ikramiye ve mükâfatlar gelir vergisinden müstesnadÑr: 1. Þlim ve fenni, güzel sanatlarÑ, tarÑmÑ, hayvan yetiàtirilmesini ve memleket bakÑmÑndan faydalÑ olan diÜer iàleri ve faaliyetleri teàvik maksadÑyla verilen ikramiyeler ve mükâfatlar; 2. Subay, astsubay, erbaà ve erlere ve ordu hizmetinde bulunan sivil makinistlere, uçuà, dalÑà gibi hizmetleri dolayÑsÑyla verilen tazminatlar, gündelikler, ikramiyeler, zamlar ile Türk Hava Kurumu veya kanuni veya ià merkezi Türkiye’de bulunan müesseselerde uçuà maksadÑyla görevlendirilen, hava aracÑnÑn sevk ve idaresiyle görevli pilotlar ile uçuà esnasÑnda uçak içinde hizmet veren yetkili sivil havacÑlÑk otoritesince sertifikalandÑrÑlmÑà personele; fiilen uçuà hizmeti, denizaltÑna dalÑà yapanlara fiilen dalÑà hizmetleri dolayÑsÑyla yapÑlan aynÑ mahiyetteki ödemeler; 3. Spor yarÑàmalarÑna katÑlan amatör sporculara ödenen ödül ve ikramiyeler; 256 4. Spor yarÑàmalarÑnÑ yöneten hakemlere ödenen ücretler. Maliye BakanlÑÜÑ, B.07.0.GEL.0.42/ 4213– 1532/13142 sayÑ ve 02.03.2001 tarihli özelgesinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun 29/1. maddesinde yer alan istisna hükmünün uygulanabilmesi için, • Ödemenin maddede belirtilen ià ve faaliyetleri teàvik amacÑyla ve memleket çapÑnda önemi haiz bir çalÑàma sonucu yapÑlmÑà olmasÑ, • Ödeme yapan ile ödeme yapÑlan arasÑnda bir hizmet iliàkisinin bulunmamasÑ gerektiÜini belirtmiàtir. Yine aynÑ özelgede, 02.06.2000 tarih ve 4574 sayÑlÑ Kanun gereÜince, ... SaymanlÑÜÑ tarafÑndan Devlet MemurlarÑ Kanununa tabi Döner Sermaye personeline ödenen “teàvik tazminatÑ”nÑn anÑlan maddede belirtilen ià ve faaliyetleri teàvik maksadÑyla verilmediÜi, hizmet erbabÑ iàveren iliàkisinin gereÜi olarak hizmet karàÑlÑÜÑnda ödendiÜi ve süreklilik arz ettiÜi anlaàÑldÑÜÑndan, Gelir Vergisi Kanunu’nun 29/1. maddesine göre vergiden istisna edilemeyeceÜi yönünde görüà bildirmiàtir. Þstanbul Vergi Dairesi BaàkanlÑÜÑ’nÑn, B.07.1.GÞB.4.34.16.01-GVK 29–59 sayÑ ve 26.04.2010 tarihli, deniz altÑnda dalÑà yapanlarÑn ücretlerinin vergilendirilmesi hakkÑnda verdiÜi özelgeye göre; Gelir Vergisi Kanunu’nun 29/2. maddesinde yer alan istisna, fiili dalÑà için görevlendirilen dalgÑç ve balÑkadamlarÑn, sadece fiilen dalÑà yaptÑklarÑ süre ile sÑnÑrlÑdÑr. Bu kiàilere ödenen dalÑà ücretlerinin, tahakkuk belgelerinde ayrÑ gösterilmesi àarttÑr. Fiili dalÑà sürelerinin dÑàÑnda kalan süreler için ödenecek ücretlerin ise Gelir Vergisi Kanunu’nun ücretlere iliàkin genel hükümlerine göre vergilendirilmesi gerekir. Þstanbul Vergi Dairesi BaàkanlÑÜÑ, B.07.1.GÞB.4.34.16.01-GVK 61–186 sayÑ ve 23.03.2011 tarihli, milli sporculara ödenecek primlerin gelir vergisi karàÑsÑndaki durumu hakkÑnda verdiÜi özelgesinde àöyle görüà bildirmiàtir: “……….Erkek Milli Basketbol TakÑmÑ tarafÑndan 2010 yÑlÑnda Türkiye’de yapÑlan Dünya Basketbol ßampiyonasÑnda saÜlanan üstün baàarÑ dolayÑsÑyla Türkiye Basketbol Fede- EYLÜL ’11 Türk Vergi Sisteminde ekonomik, sosyal, siyasi nedenlerle ücretlere oldukça çeÛitli muafiyet ve istisnalar tanÍnmaktadÍr. rasyonu tarafÑndan verilen prim ve ödüllerin, Gençlik ve Spor Genel MüdürlüÜü, Özerk Federasyonlar Çerçeve Statüsü ile TBF Ana Statüsü’ne dayanÑlarak çÑkarÑlan Ödül ve YardÑm TalimatÑ çerçevesinde verilmesi halinde, Gelir Vergisi Kanununun 29 uncu maddesinin 1 numaralÑ bendi gereÜince gelir vergisinden istisna edilmesi gerekmektedir. Ancak, sporculara ödenecek prim ve ödüllerin söz konusu talimat çerçevesinde ödenmemesi halinde, Gelir Vergisi Kanununun Geçici 72 nci maddesi kapsamÑnda %5 oranÑnda vergi tevkifatÑ yapÑlacaÜÑ tabiidir. DiÜer taraftan, yukarÑda bahsi geçen istisnanÑn FÞBA’ya bildirilen oyuncu, basketbol takÑmÑ çalÑàtÑrÑcÑsÑ (koç) ve yardÑmcÑlarÑ ile sÑnÑrlÑ olmak üzere ve bu kiàilere Türkiye’de fiilen ödenen tutarlar esas alÑnarak uygulanmasÑ gerekmektedir.” 3. DiÙer Kanunlarda Yer Alan Üstisnalar a) Gemi Adamlar»na Ödenen Ücretlere Sa¼lanan ¾stisnalar: 4490 sayÑlÑ Türk UluslararasÑ Gemi Sicili Kanunu ile 491 sayÑlÑ Kanun Hükmünde Kararnamede DeÜiàiklik YapÑlmasÑna Dair Kanun’un47 12. maddesi kapsamÑnda, Türk UluslararasÑ Gemi Siciline kayÑtlÑ gemilerde çalÑàan personele ödenen ücretler gelir vergisinin dÑàÑndadÑr. Bu gemilerde çalÑàan gemi adamlarÑna ià sözleàmelerinin ihbar tazminatÑ ödenerek feshi halinde yapÑlacak ihbar tazminatÑ ödemeleri de (ihbar tazminatÑ ücret niteliÜinde olduÜu için) gelir vergisinden istisnadÑr48. b) Vergi Konseyi Üyelerine Huzur Hakk» Ödemelerine Sa¼lanan ¾stisnalar: 5228 sayÑlÑ BazÑ Kanunlarda ve 178 sayÑ- SßCßL lÑ Kanun Hükmünde Kararnamede DeÜiàiklik YapÑlmasÑ HakkÑnda Kanun’un49 41. maddesi ile 178 sayÑlÑ Maliye BakanlÑÜÑnÑn Teàkilat ve Görevleri HakkÑnda Kanun Hükmünde Kararnameye 33. maddesinden sonra gelmek üzere 33/A maddesi eklenmiàtir. Kararnamenin ek 33/A. maddesine göre, “Vergi Konseyinin baàkan ve üyelerinden; uhdesinde kamu görevi bulunanlara (2000), bulunmayanlara (3000) gösterge rakamÑnÑn memur aylÑk katsayÑsÑ ile çarpÑmÑ sonucu bulunacak tutarda ve ayda dört toplantÑyÑ geçmemek üzere, her toplantÑ günü için damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tâbi tutulmaksÑzÑn BakanlÑk bütçesinden huzur hakkÑ ödenir.” c) Üniversite Elemanlar»na Yap»lan Baz» Ödemelere Sa¼lanan ¾stisnalar: 2914 sayÑlÑ YükseköÜretim ve Personel Kanunu’nun50 12. maddesine göre verilmekte olan üniversite ödenekleri, 14. maddesine göre ödenen geliàtirme ödeneÜi, ek 1. maddeye göre ödenen eÜitim öÜretim ödeneÜi, ek 2. maddeye göre ödenen makam tazminatÑ, temsil tazminatlarÑ gelir vergisinden istisnadÑr. d) Yarg» Elemanlar»na Yap»lan Baz» Ödemelere Sa¼lanan ¾stisnalar: 2802 sayÑlÑ Hâkimler ve SavcÑlar Kanunu’na51 göre verilmekte olan hâkim ve yargÑ ödenekleri, temsil tazminatlarÑ gelir vergisinin dÑàÑndadÑr. e) Serbest Bölgelerde Çal»Àanlara Ödenen Ücretlere Sa¼lanan ¾stisnalar: 3218 sayÑlÑ Serbest Bölgeler Kanunu’nun52 geçici 3/ b maddesine göre, “Avrupa BirliÜine tam üyeliÜin gerçekleàtiÜi tarihi içeren yÑlÑn vergilendirme döneminin sonuna kadar, bu bölgelerde üretilen ürünlerin FOB bedelinin en az % 85’ini yurtdÑàÑna ihraç eden mükelleflerin istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretler gelir vergisinden müstesnadÑr. Bu oranÑ % 50’ye kadar indirmeye ve kanuni seviyesine kadar yükseltmeye Bakanlar Kurulu yetkilidir. YÑllÑk satÑà tutarÑ bu oranÑn altÑnda kalan mükelleflerden zamanÑnda tahsil edilmeyen ver257 EYLÜL ’11 SßCßL giler cezasÑz olarak, gecikme zammÑyla birlikte tahsil edilir.” AynÑ personelin hem serbest bölge içinde hem de serbest bölge dÑàÑnda çalÑàtÑrÑlmasÑ durumunda, ücretin sadece bölge içinde çalÑàtÑrÑlan süreye karàÑlÑk gelen kÑsmÑnÑn vergiden istisna olduÜuna dikkat etmek gerekir53. f) Teknoloji GeliÀtirme Bölgelerinde Çal»Àanlara Ödenen Ücretlere Sa¼lanan ¾stisnalar: 4691 sayÑlÑ Teknoloji Geliàtirme Bölgeleri Kanunu’nun54 geçici 2/2. maddesine göre “Bölgede çalÑàan; AR-GE ve destek personelinin bu görevleri ile ilgili ücretleri, 31.12.2023 tarihine kadar her türlü vergiden müstesnadÑr. Muafiyet kapsamÑndaki destek personeli sayÑsÑ ARGE personeli sayÑsÑnÑn yüzde onunu aàamaz. Yönetici àirket, ücreti gelir vergisi istisnasÑndan yararlanan kiàilerin Bölgede fiilen çalÑàÑp çalÑàmadÑÜÑnÑ denetler. Ancak, Bölgelerde yer alan giriàimcilerin yürüttükleri AR-GE projesi kapsamÑnda çalÑàan AR-GE personelinin, Bölgede yürüttüÜü görevle ilgili olarak yönetici àirketin onayÑ ile Bölge dÑàÑnda geçirmesi gereken süreye ait ücretlerinin bir kÑsmÑ gelir vergisi kapsamÑ dÑàÑnda tutulur. Kapsam dÑàÑnda tutulacak ücret miktarÑ, Maliye BakanlÑÜÑnÑn uygun görüàü alÑnarak hazÑrlanacak yönetmelikle belirlenir. Yönetici àirketin onayÑ ile Bölge dÑàÑnda geçirilen sürenin Bölgede yürütülen görevle ilgili olmadÑÜÑnÑn tespit edilmesi halinde, ziyaa uÜratÑlan vergi ve buna iliàkin cezalardan ilgili iàletme sorumludur.” Teknoloji Geliàtirme Bölgeleri Kanunu’nun geçici 2/3. maddesine göre, “Bu madde hükümleri TÜBÞTAK-Marmara AraàtÑrma Merkezi Teknoloji Serbest Bölgesi yönetici àirketi, bu bölgede faaliyet gösteren Gelir ve Kurumlar Vergisi mükellefleri ile bölgede çalÑàan araàtÑrmacÑ, yazÑlÑmcÑ ve AR-GE personelinin bu görevleri ile ilgili ücretleri bakÑmÑndan da uygulanÑr.” g) AraÀt»rma ve GeliÀtirme ve Destek Personeline Ödenen Ücretlere Sa¼lanan ¾stisnalar: Gelir Vergisi Kanunu’nun geçici 75. maddesine göre, “31.12.2013 tarihine kadar, 28.2.2008 258 tarihli ve 5746 sayÑlÑ AraàtÑrma ve Geliàtirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi HakkÑnda Kanunun 3. maddesinin ikinci fÑkrasÑnda belirtilen Ar-Ge ve destek personelinin, bu çalÑàmalarÑ karàÑlÑÜÑnda elde ettikleri ücretleri üzerinden asgari geçim indirimi uygulandÑktan sonra hesaplanan gelir vergisinin; doktoralÑ olanlar için yüzde 90’Ñ, diÜerleri için yüzde 80’i verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkin edilir. Bu süre içerisinde, anÑlan maddenin bu maddeye aykÑrÑ olan hükmü uygulanmaz.” 5746 sayÑlÑ AraàtÑrma ve Geliàtirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi HakkÑnda Kanun’un55 gelir vergisi stopajÑ teàviki baàlÑklÑ 3/2. maddesinde teàvikten yararlanacak personel belirtilmiàtir: • Kamu personeli hariç olmak üzere teknoloji merkezi iàletmelerinde çalÑàanlar. • Ar-Ge merkezlerinde çalÑàanlar. • Kamu kurum ve kuruluàlarÑ ile kanunla kurulan veya teknoloji geliàtirme projesi anlaàmalarÑ kapsamÑnda uluslararasÑ kurumlardan ya da kamu kurum ve kuruluàlarÑnda çalÑàanlar. • Ar-Ge projelerini desteklemek amacÑyla fon veya kredi kullanan vakÑflar tarafÑndan veya uluslararasÑ fonlarca desteklenen TÜBÞTAK tarafÑndan yürütülen Ar-Ge ve yenilik projelerinde çalÑàanlar. • Teknogiriàim sermaye desteklerinden yararlanan iàletmelerde çalÑàanlar. • Rekabet öncesi iàbirliÜi projelerinde çalÑàanlar. h) Kültür ve Turizm Bakanl»¼»’ndan Kültür Yat»r»m» Belgesi veya Kültür GiriÀimi Belgesi Alm»À Kurumlar Taraf»ndan Çal»Àanlara Ödenen Ücretlere Sa¼lanan ¾stisnalar: 5225 sayÑlÑ Kültür YatÑrÑmlarÑ ve Giriàimlerini Teàvik Kanunu’nun56 “gelir vergisi stopajÑ indirimi” baàlÑklÑ 5/b maddesine göre, indirimden yararlanmak isteyen kurumlar Kültür BakanlÑÜÑ’ndan yatÑrÑmcÑ veya giriàimci belgesi almak zorundadÑrlar. Bu belgeye sahip olan EYLÜL ’11 kurumlar vergisi mükelleflerinin, ilgili idareye verecekleri aylÑk sigorta prim bordrolarÑnda bildirdikleri, münhasÑran belgeli yatÑrÑm veya giriàimde çalÑàtÑracaklarÑ iàçilerin ücretleri üzerinden hesaplanan gelir vergisinin, yatÑrÑm aàamasÑnda üç yÑlÑ aàmamak kaydÑyla % 50’si, iàletme aàamasÑnda ise yedi yÑlÑ aàmamak kaydÑyla % 25’i, verilecek muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden terkin edilir. ») 5084 say»l» Yat»r»mlar»n ve ¾stihdam»n TeÀviki ile Baz» Kanunlarda De¼iÀiklik Yap»lmas» Hakk»nda Kanun Kapsam»ndaki ¾llerdeki Yat»r»mlarda Çal»Àanlara Ödenen Ücretlere Sa¼lanan ¾stisnalar: “5084 sayÑlÑ Kanunun 7. maddesinin birinci fÑkrasÑnÑn (h) bendi uyarÑnca bu Kanun kapsamÑna giren illerdeki yeni yatÑrÑmlar nedeniyle yararlanÑlacak gelir vergisi stopajÑ teàviki süresi, 5084 sayÑlÑ Kanunun 3. maddesinde yer alan süreye bakÑlmaksÑzÑn; - 01.01.2005 – 31.12.2007 tarihleri arasÑnda tamamlanan yatÑrÑmlar için tamamlandÑÜÑ tarihten itibaren beà yÑl, - 01.01.2008 – 31.12.2008 tarihleri arasÑnda tamamlanan yatÑrÑmlar için tamamlandÑÜÑ tarihten itibaren dört yÑl, - 01.01.2009 – 31.12.2009 tarihleri arasÑnda tamamlanan yatÑrÑmlar için tamamlandÑÜÑ tarihten itibaren üç yÑl, uzatÑlmÑàtÑr. Öte yandan, Çanakkale ilinin Bozcaada ve Gökçeada ilçelerindeki iàletmelerin; yapacaklarÑ yatÑrÑmlarla ilgili olmak üzere, 5084 sayÑlÑ Kanunun 3. maddesinde yer alan gelir vergisi stopajÑ teàvikinden, 5615 sayÑlÑ Gelir Vergisi Kanunu ve BazÑ Kanunlarda DeÜiàiklik YapÑlmasÑna Dair Kanunun Resmi Gazete’de yayÑmÑnÑ izleyen 04.04.2007 tarihinden itibaren 5084 sayÑlÑ Kanunun 3. maddesinde belirtilen àartlarÑ da taàÑmalarÑ kaydÑyla 5 yÑl süreyle (04.04.2012 tarihine kadar) yararlanmalarÑ mümkündür”57. SßCßL cüne göre vergi almak için kullanÑlan yöntemlerden birisi olan ayÑrma ilkesinin amacÑ emek gelirlerinin korunmasÑdÑr. AyÑrma ilkesinin bir uzantÑsÑ olarak, emek gelirlerine sermaye gelirlerine oranla düàük oranlÑ vergi tarifesi, en az geçim indirimi, muafiyet ve istisnalar uygulanmaktadÑr. Vergi kanunlarÑ hazÑrlanÑrken, ekonomik nedenlerle birlikte vergi adaletinin gerçekleàtirilmesi amacÑyla muafiyet ve istisnalara yer verilebilir58. Türk Vergi Sisteminde ekonomik, sosyal, siyasi nedenlerle ücretlere oldukça çeàitli muafiyet ve istisnalar tanÑnmaktadÑr. Verginin ödeme gücüne göre alÑnabilmesine hizmet ettiÜi ölçüde vergi adaleti açÑsÑndan yararlÑ olan muafiyet ve istisnalar, vergi ödeme gücü bulunan bazÑ mükelleflerin daha az vergi ödemesine olanak saÜladÑÜÑnda olumsuz etki yaratÑr59. Söz konusu istisnalar eÜer siyasi baskÑ gruplarÑnÑn yarattÑÜÑ etkiler sonucunda ortaya çÑkarsa, gelir vergisinin mali iàlevinin yanÑ sÑra sosyal iàlevini de olumsuz etkileyecek olan vergi matrahÑnÑn aàÑnmasÑna sebep olabilirler60. DÜPNOTLAR 1 DoÜan ßENYÜZ/Mehmet YÜCE/Adnan GERÇEK, Türk Vergi Sistemi Dersleri, 5. BaskÑ, Ekin Yay., Bursa 2011, s. 65. 2 R.G. 06.01.1961, 10700 3 R.G. 23.07.1965, 12056. 4 R.G. 10.06.2003, 25134. 5 Nihal SABAN, Vergi Hukuku, Gözden Geçirilmià 5. BaskÑ, Beta Yay., Þstanbul 2009, s. 332. 6 SABAN, s. 331. 7 ßENYÜZ/YÜCE/GERÇEK, s. 66. 8 SABAN, s. 334. 9 ßükrü KIZILOT/Metin TAß, Vergi Hukuku ve Türk Vergi Sistemi, 2. BaskÑ, YaklaàÑm Yay., Ankara 2010, s. 240. 10 Gelir Vergisi Kanunu’nun 64. maddesine göre diÜer ücretler: “AàaÜÑda yazÑlÑ hizmet erbabÑnÑn safi ücretleri takvim yÑlÑ baàÑnda geçerli olan ve sanayi kesiminde çalÑàan 16 yaàÑndan büyük iàçiler için uygulanan asgari ücretin yÑllÑk brüt tutarÑnÑn % 25’idir. 1. KazançlarÑ basit usulde tespit edilen ticaret erbabÑ yanÑnda çalÑàanlar; 2. Özel hizmetlerde çalÑàan àoförler; 3. Özel inàaat sahiplerinin ücretle çalÑàtÑrdÑÜÑ inàaat iàçileri; III. SONUÇ 4. Gayrimenkul sermaye iradÑ sahibi yanÑnda çalÑàanlar; Vergilemede adaleti saÜlamak ve ödeme gü- 5. Gerçek ücretlerinin tespitine imkân olmamasÑ sebebiyle, 259 EYLÜL ’11 SßCßL DanÑàtay’Ñn müspet mütülaasÑyla, Maliye BakanlÑÜÑnca bu kapsama alÑnanlar. DiÜer ücretler için yÑllÑk beyanname verilmez, diÜer gelirler nedeniyle beyanname verilmesi halinde de bunlar beyannameye ithal edilmez.” 11 ßENYÜZ/YÜCE/GERÇEK, s. 67. 12 Mualla ÖNCEL/Ahmet KUMRULU/Nami ÇAÝAN, Vergi Hukuku, 15. BaskÑ, Turhan Kitabevi, Ankara 2008, s. 290; Abdurrahman AKDOÝAN, Vergi Hukuku ve Türk Vergi Sistemi, Gözden Geçirilmià ve Geniàletilmià 9. BaskÑ, Gazi Kitabevi, Ankara 2009, s. 252. 13 Nurettin BÞLÞCÞ, Vergi Hukuku, 19. BaskÑ, Seçkin Yay., Ankara 2008, s. 169. 31 Metin BAßER, “Vergiden Þstisna Yurt DÑàÑ HarcÑrah UygulamasÑ ve TutarlarÑ”, Mali Çözüm Dergisi, YÑl: 8, SayÑ 43, Nisan- MayÑs- Haziran 1998. http://www.istanbulsmmmodasi.org.tr/htmldergikonu.asp? id= 2359&did =13&dad=MALÞ ÇÖZÜM DERGÞSÞ, SAYI 43, NÞSAN- MAYIS- HAZÞRAN 1998. (Eriàim: 26.08.2011) 32 ÇAKMAK, s. 89. 33 ÇAKMAK, s. 90. 34 RG. 12.08.2009, 27317. 35 Yüksel KOÇ, “Vergiden Müstesna Çocuk ZammÑ UygulamasÑnda Þki Çocuk SÑnÑrÑ KaldÑrÑlmÑàtÑr”, 01.04.2011 tarih ve 2011/003 numaralÑ Sirküler, http://yukselkocymm.com.tr. (Eriàim: 28.08.2011) 14 Abdurrahman AKDOÝAN, Kamu Maliyesi, Gözden Geçirilmià ve Geniàletilmià 13. BaskÑ, Gazi Kitabevi, Ankara 2009, s. 248; Gülay AKGÜL YILMAZ, Kamu Maliyesi, Geniàletilmià 3. BaskÑ, Türkmen Kitabevi, Þstanbul 2009, s.182. 36 ÇAKMAK, s. 91. 15 Halil NADAROÝLU, Kamu Maliyesi Teorisi, 10. BaskÑ, Beta Yay., Þstanbul 1998, s. 236-237. 39 R.G. 13.10.1983, 18190. 16 RG. 28.03.1951, 7770. 41 KURT, s. 274. 17 http://www.gib.gov.tr/index.php?id=1028 (Eriàim: 18.08.2011) 42 R.G. 01.09.1971,13943. 18 Bursa Vergi Dairesi BaàkanlÑÜÑ’nÑn B.07.1.GÞB.4.16.16.01GV-10-40-25 sayÑ ve 25.05.2010 tarihli özelgesi.; BalÑkesir Vergi Dairesi BaàkanlÑÜÑ’nÑn B.07.1.GÞB.4.10.15.01-2010GVK-1315-4 sayÑ ve 02.04.2010 tarihli özelgesi. http://www. gib.gov.tr (Eriàim: 05.08.2011). 43 R.G. 29.04.1967, 2586. 19 Resul KURT, Vergi ve Sosyal Güvenlik MevzuatÑnda Ücret, Tazminat, HarcÑrah ve DiÜer Ödemeler, TÜRMOB YayÑnlarÑ–404, Ankara 2011, s. 286-287. 20 AKDOÝAN, s. 246, dipnotu: 32. 21 ßENYÜZ/YÜCE/GERÇEK, s. 75. 22 R.G. 19.06.1986, 19139. 23 AKDOÝAN, s. 247. 24 AKDOÝAN, s. 247. 25 Ramazan ßENER, “2011 YÑlÑ Kamu Kesiminde Yurt Þçi ve Yurt DÑàÑ HarcÑrah TutarlarÑ”, E- YaklaàÑm, ßubat 2011, SayÑ: 218. http://www.yaklasim.com/mevzuat/dergi/read_frame. asp?file_name=20110218684.htm (Eriàim: 25.08.2011) 26 R.G. 18.2.1954, 8637. 27 Ramazan CENK, “Gider KaràÑlÑklarÑnÑn (HarcÑrah) Þstisna Edilmesinde Emsal AlÑnacak Ücret ve Özellikli Durumlar-I”, EYaklaàÑm, Mart 2011, SayÑ: 219. http://www.yaklasim.com/ mevzuat/dergi/read_frame.asp? file_name =20110318892. htm (Eriàim: 25.08.2011) 28 ßefik ÇAKMAK, 2010 YÑlÑ Gelir ve Kurumlar Vergisi Beyanname Düzenleme Rehberi, Ankara SMMM OdasÑ YayÑn No:72, Ankara 2010, s. 89; CENK, http://www.yaklasim.com/mevzuat/dergi/read_frame.asp?file_name=20110318892.htm (Eriàim: 25.08.2011) 29 CENK, http://www.yaklasim.com/mevzuat/dergi/read_frame.asp?file_name=20110318892.htm (Eriàim: 25.08.2011) 30 R.G. 26.07.1995, 22355. 260 37 R.G. 09.03.1985, 18689. 38 R.G. 10.08.1967, 12670. 40 R.G. 16.06.2006, 26200. 44 R.G. 20.06.1952, 8140. 45 Erdem ÖZDEMÞR, Þstifa ve Þkale-Þàçinin Þà Sözleàmesini Sona Erdiren Hukuki Þàlemlerin GeçerliliÜi- Seminer, Þstanbul 2009 içinde ßahin ÇÞL’in görüàü, s. 68. 46 Müjdat ßAKAR/ Ayàe YÞÝÞT ßAKAR, Þà Hukuku, Sosyal Güvenlik Hukuku ve Vergi Hukuku AçÑsÑndan Þàçiye Ödenecek Tazminatlar, 2. BaskÑ, YaklaàÑm Yay., Ankara 2011, s. 39-40; Ayàe YÞÝÞT ßAKAR, “Þàçiye Ödenen Ücret ve TazminatlarÑn Vergilendirilmesine Þliàkin BazÑ Meseleler”, Sicil Þà Hukuku Dergisi, YÑl: 3, SayÑ 12, AralÑk 2008, s. 224; Ayàe YÞÝÞT ßAKAR, “Þà Sözleàmelerinin Þkale Sözleàmesi ile Sona Erdirilmesinin Vergi Hukuku AçÑsÑndan DeÜerlendirilmesi”, Sicil Þà Hukuku Dergisi, YÑl:4, SayÑ:16, AralÑk 2009, s. 227. 47 R.G. 21.12.1999, 23913. 48 Þstanbul Vergi Dairesi BaàkanlÑÜÑ’nÑn B.07.1.GÞB.4.34.16.01/ GVK -61-13245 sayÑ ve 27.12.2006 tarihli özelgesi. ßAKAR/ YÞÝÞT ßAKAR, s. 104. 49 R.G. 31.07.2004, 25539. 50 R.G. 13.10.1983, 18190. 51 R.G. 26.02.1983, 17791. 52 R.G. 15.06.1985, 18785. 53 Ayàe YÞÝÞT ßAKAR, Vergi Hukukunda Serbest Bölgeler, YaklaàÑm Yay., Ankara 2008, s. 266. 54 R.G. 26.06.2001, 24454. 55 R.G. 12.03.2008, 26814. 56 R.G. 21.07.2004, 25529. 57 Gelir Þdaresi BaàkanlÑÜÑ, 03.03.2010 tarih ve 5084–2/2010–1 sayÑlÑ YatÑrÑmlarÑn ve ÞstihdamÑn Teàviki Sirküleri / 2, http:// www.gib.gov.tr/index.php?id=1028 (Eriàim: 29.08.2011) EYLÜL ’11 58 Osman PEHLÞVAN, Kamu Maliyesi, Trabzon 2010, s.157. Yurt DÑàÑ HarcÑrah TutarlarÑ”, E-YaklaàÑm, ßubat 2011, SayÑ: 218. http://www.yaklasim.com/mevzuat/dergi/ read_frame. asp? file_name=20110218684.htm (Eriàim: 25.08.2011). 59 AKDOÝAN, Kamu Maliyesi, s. 252. 60 Salih TURHAN, Vergi Teorisi, 2. BaskÑ, Þstanbul Üniversitesi Yay. No: 2550, Þstanbul 1979, s. 148. KAYNAKLAR SßCßL • ßENYÜZ, DoÜan/YÜCE, Mehmet/GERÇEK, Adnan: Türk Vergi Sistemi Dersleri , 5. BaskÑ, Ekin Yay., Bursa 2011. • TURHAN, Salih: Vergi Teorisi, 2. BaskÑ, Þstanbul Üniversitesi Yay. No: 2550, Þstanbul 1979. • AKDOÝAN, Abdurrahman: Vergi Hukuku ve Türk Vergi Sistemi, Gözden Geçirilmià ve Geniàletilmià 9. BaskÑ, Gazi Kitabevi, Ankara 2009. • YÞÝÞT ßAKAR, Ayàe: “Þà Sözleàmelerinin Þkale Sözleàmesi ile Sona Erdirilmesinin Vergi Hukuku AçÑsÑndan DeÜerlendirilmesi”, Sicil Þà Hukuku Dergisi, YÑl: 4, SayÑ: 16, AralÑk 2009. • AKDOÝAN, Abdurrahman: Kamu Maliyesi, Gözden Geçirilmià ve Geniàletilmià 13. BaskÑ, Gazi Kitabevi, Ankara 2009. • • AKGÜL YILMAZ, Gülay: Kamu Maliyesi, Geniàletilmià 3. BaskÑ, Türkmen Kitabevi, Þstanbul 2009. YÞÝÞT ßAKAR, Ayàe: “Þàçiye Ödenen Ücret ve TazminatlarÑn Vergilendirilmesine Þliàkin BazÑ Meseleler”, Sicil Þà Hukuku Dergisi, YÑl: 3, SayÑ: 12, AralÑk 2008. • YÞÝÞT ßAKAR, Ayàe: Vergi Hukukunda Serbest Bölgeler, YaklaàÑm Yay., Ankara 2008. • BAßER, Metin: “Vergiden Þstisna Yurt DÑàÑ HarcÑrah UygulamasÑ ve TutarlarÑ”, Mali Çözüm Dergisi, YÑl: 8, SayÑ 43, Nisan- MayÑs- Haziran 1998. http://www. istanbulsmmmodasi. org.tr/htmldergikonu.asp?id=2359&did=13&dad=MALÞ ÇÖZÜM DERGÞSÞ, SAYI 43, NÞSAN- MAYIS- HAZÞRAN 1998. (Eriàim: 26.08.2011) • BÞLÞCÞ, Nurettin: Vergi Hukuku, 19. BaskÑ, Seçkin Yay., Ankara 2008. • CENK, Ramazan: “Gider KaràÑlÑklarÑnÑn (HarcÑrah) Þstisna Edilmesinde Emsal AlÑnacak Ücret ve Özellikli Durumlar-I”, E-YaklaàÑm, Mart 2011, SayÑ: 219. http://www. yaklasim.com/ mevzuat/dergi/read_frame.asp?file_name=20110318892.htm (Eriàim: 25. 08.2011) • ÇAKMAK, ßefik: 2010 YÑlÑ Gelir ve Kurumlar Vergisi Beyanname Düzenleme Rehberi, Ankara SMMM OdasÑ YayÑn No:72, Ankara 2010. • KIZILOT, ßükrü/TAß, Metin: Vergi Hukuku ve Türk Vergi Sistemi, 2. BaskÑ, YaklaàÑm Yay., Ankara 2010. • KOÇ, Yüksel: “Vergiden Müstesna Çocuk ZammÑ UygulamasÑnda Þki Çocuk SÑnÑrÑ KaldÑrÑlmÑàtÑr”, 01.04.2011 tarih ve 2011/003 numaralÑ Sirküler, http://yukselkocymm.com.tr. (Eriàim: 28.08.2011) • KURT, Resul: Vergi ve Sosyal Güvenlik MevzuatÑnda Ücret, Tazminat, HarcÑrah ve DiÜer Ödemeler, TÜRMOB YayÑnlarÑ–404, Ankara 2011. • NADAROÝLU, Halil: Kamu Maliyesi Teorisi, 10. BaskÑ, Beta Yay., Þstanbul 1998. • ÖNCEL, Mualla/KUMRULU, Ahmet/ÇAÝAN, Nami: Vergi Hukuku, 15. BaskÑ, Turhan Kitabevi, Ankara 2008. • ÖZDEMÞR, Erdem: Þstifa ve Þkale- Þàçinin Þà Sözleàmesini Sona Erdiren Hukuki Þàlemlerin GeçerliliÜi- Seminer, Þstanbul 2009. • PEHLÞVAN, Osman: Kamu Maliyesi, Trabzon, 2010. • SABAN, Nihal: Vergi Hukuku, Gözden Geçirilmià 5. BaskÑ, Beta Yay., Þstanbul 2009. • ßAKAR, Müjdat/YÞÝÞT ßAKAR, Ayàe: Þà Hukuku, Sosyal Güvenlik Hukuku ve Vergi Hukuku AçÑsÑndan Þàçiye Ödenecek Tazminatlar, 2. BaskÑ, YaklaàÑm Yay., Ankara 2011. • ßENER, Ramazan: “2011 YÑlÑ Kamu Kesiminde Yurt Þçi ve 261 ABONEL‹K S‹STEM‹ “MESS Ak›ll› Kitap-‹À Güvencesi” 4857 say›l› ‹à Kanunu’nun ià güvencesi ile ilgili hükümlerinin içeri€ine ve uygulanmas›na yönelik bilgiler ile yerli ve yabanc› mahkeme kararlar›na yer verilen “MESS Ak›ll› Kitap-‹à Güvencesi” adl› yay›n›m›z, çal›àma yaàam›nda yaàanan geliàmeleri yak›ndan takip ederek kullan›c›lar›na yeni bilgileri zaman›nda ulaàt›rmay› hedeflemektedir. Bu nedenle, güncel bilgileri içeren föyler “MESS Ak›ll› Kitap-‹à Güvencesi” abonelerine düzenli olarak gönderilmektedir. MESS Ak›ll› Kitap-‹À Güvencesi’ne abone olabilmek için formu doldurup, MESS Merkez adresimize posta veya faks yoluyla gönderebilirsiniz. “MESS Ak›ll› Kitap-‹À Güvencesi” Abonelik Formu Ad/Soyad : .................................................... Adres : .................................................... Tel. : .................................................... Faks : .................................................... e-posta : .................................................... ‹mza : .................................................... MESS Ak›ll› Kitap-‹À Güvencesi’ne abone olmak istiyorum: Maliyet bedelini ödedim. Makbuz ektedir. ‹letiàim bilgileri de€iàikliklerini 7 gün içinde MESS Merkezine posta veya faks yoluyla iletiniz. MESS Türkiye Metal Sanayicileri Sendikas› ‹ktisadi ‹Àletmesi Merkez Mahallesi Geçit Sokak No: 2 34381 ¿iÀli/¾STANBUL Tel.: (0212) 232 01 04 (pbx) Faks: (0212) 241 76 19 TÜRK¾YE ¾¿ BANKASI Teàvikiye ßubesi (ßube Kodu 1074) Hesap No: 483681 IBAN No: TR20 0006 4000 0011 0740 4836 81 (‹lgili bankan›n havalesinden banka masraf› al›nmayacakt›r. Havalenizin taraf›m›za ulaàmas›ndan sonra fatura düzenlenerek taraf›n›za gönderilecektir.) EYLÜL ’11 SßCßL Prof. Dr. Haluk KABAALÜOØLU Üktisadi KalkÍnma VakfÍ BaÛkanÍ Türkiye AB ÜliÛkilerinin GeleceÙi: Müzakerelerde Son Durum Türkiye 1957 yÑlÑndaki Roma AntlaàmasÑ ile kurulan Avrupa Ekonomik TopluluÜu’na baàÑndan itibaren ilgi göstermià ve bir ortaklÑk tesis etmek amacÑyla 1963 yÑlÑnda Ankara AnlaàmasÑ’nÑ imzalamÑàtÑr. Ankara AnlaàmasÑ Roma AntlaàmasÑ örnek alÑnarak tasarlanmÑàtÑr ve bu Antlaàma’da yer alan mal, hizmet, sermaye ve emek özgürlüÜünü taraflar arasÑnda tedricen gerçekleàtirmeyi hedefler. Ancak maalesef bu özgürlüklerden sadece sanayi mallarÑnÑn serbest dolaàÑmÑ 1996 yÑlÑnda Gümrük BirliÜi’nin yürürlüÜe girmesi ile gerçekleàmiàtir. DiÜer alanlarda ise hedeflere varÑlamamÑàtÑr. Türkiye için büyük önem taàÑyan emeÜin serbest dolaàÑmÑnÑn 1986 yÑlÑnda gerçekleàmesi öngörülmüà ise de bu tarihe gelindiÜinde artÑk Avrupa’nÑn kapÑlarÑ Türkiye’den gidecek iàçilere büyük ölçüde kapanmÑàtÑr. Þnià çÑkÑàlar, gecikmeler ve ertelemeler ile dolu olan iliàkilerin tarihi 1999 Helsinki Zirvesi’nde Türkiye’nin aday ülke olarak ilan edilmesi ile yeni bir aàamaya gelmiàtir. Bundan sonra iliàkiler yalnÑzca ortaklÑk iliàkisi kapsa- mÑnda deÜil buna ek olarak üyelik ve katÑlÑm perspektifinde düzenlenecektir. Nitekim bu tarih sonrasÑnda hükümetlerimizin ve Meclisimizin gösterdikleri çabalar ile AB üyeliÜinin gerektirdiÜi Kopenhag kriterlerinin siyasi olanlarÑnÑ yerine getirmeye yönelik reformlar çÑkarÑlmÑà ve Avrupa Konseyi 2004 tarihinde Türkiye ile katÑlÑm müzakerelerini baàlatma kararÑnÑ almÑàtÑr. 3 Ekim 2005 tarihinde baàlayan müzakere süreci Türkiye’nin üyeliÜe hazÑr olmak için 33 müktesebat baàlÑÜÑnda kapsamlÑ bir uyum çalÑàmasÑnÑ gerçekleàtirmesini gerekli kalmÑàtÑr. Çevreden, istihdama, sanayiden tarÑma kadar bu farklÑ alanlarda Türkiye’nin AB müktesebatÑnÑ kendi mevzuatÑna uyarlamasÑ ve idari yapÑsÑnÑ hazÑrlamasÑ gerekecektir. Her müktesebat baàlÑÜÑnÑn açÑlabilmesi için tüm üye devletlerin oybirliÜine ihtiyaç olduÜu gibi aynÑ zamanda Türkiye’nin de AB tarafÑndan belirlenen açÑlÑà kriterlerini yerine getirmesi gerekmektedir. AynÑ àekilde müktesebat baàlÑklarÑnÑn müzakereye kapatÑlabilmesi için de Türkiye’nin gerekli çalÑàmalarÑ yaparak kapanÑà kriterlerini yerine 263 EYLÜL ’11 SßCßL getirmesi gerekmektedir. Ancak bugüne kadar sadece bir baàlÑkta, Bilim ve AraàtÑrma baàlÑÜÑnda müzakereler geçici olarak kapatÑlabilmiàtir. 33 baàlÑktan -ki son iki baàlÑk müzakerelerin son aàamasÑnda ele alÑnmaktadÑr- yine sadece 13 tanesi açÑlabilmiàtir. En son olarak müzakereye açÑlan baàlÑk GÑda GüvenliÜi, Veterinerlik ve Bitki SaÜlÑÜÑ baàlÑÜÑdÑr. Müzakere sürecinde en önemli engeller 2006 yÑlÑnda Avrupa Konseyi’nin Türkiye liman ve hava sahasÑnÑ GKRY bandÑralÑ gemi ve uçaklara açana dek sekiz baàlÑÜÑ açmama ve hiçbir baàlÑÜÑ geçici olarak kapatmama kararÑ, 2007 yÑlÑnda Fransa’da cumhurbaàkanÑ olan Nicholas Sarkozy’nin Türkiye’nin üyeliÜine karàÑ olduÜu gerekçesi ile tek taraflÑ olarak 5 baàlÑÜÑn açÑlmasÑnÑ bloke etmesi, GKRY’nin yine tek taraflÑ olarak dört baàlÑÜÑn açÑlmasÑnÑ veto etmesi ve Almanya ve Avusturya gibi ülkelerin de Türkiye’nin AB üyeliÜini desteklemek yönünde gönülsüz olmalarÑdÑr. Nitekim Türkiye için üyelik yerine imtiyazlÑ ortaklÑk önermek konusunda Almanya ßansölyesi Angela Merkel ile Sarkozy arasÑnda tam bir uyum vardÑr. 2004 yÑlÑnda tüm üye devletlerin oybirliÜi ile alÑnan Türkiye ile katÑlÑm müzakerelerini baàlatma kararÑ, ne yazÑk ki bazÑ AB üyelerinin pacta sunt servanda ilkesi ile baÜdaàmayan àekilde hareket etmesi sonucunda bir belirsizliÜe doÜru gitmektedir. AB bölünmüà ve topraklarÑ üzerinde bir BM barÑà gücünün olduÜu bir ülkeyi üye olarak alarak büyük bir hata yapmÑàtÑr ve bu hatanÑn sonuçlarÑnÑ bugün yaàamaktayÑz. Müzakereler neredeyse durma noktasÑna gelmiàtir. 2012’inin ikinci yarÑsÑnda AB dönem baàkanlÑÜÑnÑ üstlenmesi beklenen Güney KÑbrÑs Rum Yönetimi’nin baàkanlÑÜÑnda ise durum iyice içinden çÑkÑlmaz bir hal alabilir. Türkiye bugünden tavrÑnÑn sert olacaÜÑ sinyallerini vermektedir. Gelinen noktada 2004’te AB üyesi olan ve Türkiye’nin tanÑmadÑÜÑ GKRY tüm AB’yi temsilen AB Dönem BaàkanÑ olarak Türkiye ile müzakereleri sabote edebilir. Ancak son tahlilde müzakerelerin tamamen kesilmesi GKRY için de istenen bir sonuç olmaz. SaÜduyu Ada’da kapsamlÑ ve adil bir siyasi çözümün yine de tek yol olduÜunu bize göstermektedir. O gün gelene kadar Ada’da iki taraf arasÑnda 264 devam eden görüàmelerden sonuç alÑnmasÑnÑ ümit ediyoruz. Avrupa BirliÜi’nin bugünkü durumuna baktÑÜÑmÑzda, 2008’den itibaren finansal ve ekonomik krizin olumsuz etkilerini gözlemlemek mümkündür. Yunanistan, Þrlanda, Portekiz ve son olarak Þtalya gibi üye devletlerin yüksek borçlanma nedeniyle düàtükleri durum, AB’nin en büyük baàarÑlarÑndan biri olarak görülen ekonomik ve parasal birlik ve Avro’nun geleceÜini tehlikeye atmÑàtÑr. AB büyük ölçüde kendi iç sorunlarÑna eÜilmià ve mali açÑdan daha federal bir yapÑyÑ oluàturmanÑn sancÑlarÑnÑ çekmektedir. AB’nin krizden çÑkmasÑ ortak hareket edebilmesine ve Üye Devletler arasÑndaki uyuma baÜlÑdÑr. Üye devletler arasÑndaki ekonomik performans ve üretim hacmindeki farklÑlÑklar ekonomik ve parasal birliÜin dengeli bir àekilde yürümesine olanak tanÑmamaktadÑr. AB’nin içinde bulunduÜu kriz ve dÑà iliàkilerde de uyumsuz bir tablo ortaya koymasÑ AB’nin üye olmak isteyen ülkeler için çekim gücünü de zedelemektedir. Öte yandan, bugün içinde bulunduÜumuz dünyada AB’nin bir barÑà ve refah projesi olarak hala büyük önemi bulunmaktadÑr. Türkiye bölgesinde ve özellikle OrtadoÜu’da daha aktif bir ekonomik ve siyasal rolü yerine getirmektedir. Ancak istikrarsÑzlÑklarÑn geçerli olduÜu bu bölgelerde Türkiye’nin etkili olabilmesi ve bu istikrarsÑzlÑklarÑn etkilerini nötralize edebilmesi için AB baÜlantÑsÑnÑn büyük önem taàÑdÑÜÑ bir gerçektir. Türkiye’nin modernleàmesi, büyümesinin devamÑ ve refahÑn artmasÑ için Türkiye’nin diÜer ülke ve bölgeler ile iliàkilerini geliàtirmesi gereklidir. Afrika, Latin Amerika gibi pazarlar Türk üretici ve ihracatçÑlarÑ için önemli potansiyeller barÑndÑrmaktadÑr. Bunun yanÑnda, Türkiye’nin AB önceliÜini devam ettirmesi ve zorluklardan yÑlmayarak AB üyeliÜi hedefini gerçekleàtirmek hedefine ulaàmasÑ àarttÑr. Nitekim yeni kurulan Avrupa BirliÜi BakanlÑÜÑ’nÑn hükümetimizin bu yöndeki kararlÑlÑÜÑnÑ ortaya koyduÜunu söylemek mümkündür. Türkiye önüne çÑkarÑlan engellerden yÑlmayarak, AB içindeki yerini alacaktÑr. Türkiye’nin dünyadaki artan aÜÑrlÑÜÑ AB’nin ileri gelen bir üyesi olarak daha da ön plana çÑkacak ve dünya dengelerinde önemli bir etkisi olacaktÑr. EYLÜL ’11 SßCßL Murat BATUR MESS MüÛavir AvukatÍ HastalÍk Sebebiyle Raporlu Olan ÜÛçinin Raporlu OlduÙu Süre ZarfÍnda BaÛka ÜÛyerinde ÇalÍÛmasÍnÍn DeÙerlendirilmesi FEDERAL ÜÚ MAHKEMESÜ1 Karar Tarihi : 03.04.2008 Karar Say»s» : 2 AZR 965/06 ÖZET Bir iàçi hastalÑk nedeniyle raporlu olduÜu sÑrada, baàka bir iàte çalÑàÑr ise, bu durum derhal fesih için haklÑ neden oluàturabilir. Þàçinin baàka bir iàte çalÑàmasÑ, iàçinin esasen hasta olmadÑÜÑnÑ, sadece hasta olduÜuna iliàkin rol yaptÑÜÑ biçiminde yorumlanabilir. Bunun ile birlikte iàçinin hastalÑk durumunun bir an önce sona ermesine yönelik olarak tedavi sürecini aksatmÑà olmasÑ da derhal fesih için haklÑ neden oluàturacaktÑr. OLAY DavacÑ 2000 yÑlÑndan itibaren davalÑnÑn yanÑnda àoför olarak çalÑàmÑàtÑr. Mart 2004 de geçirdiÜi bir kaza sonucunda çalÑàama- yacak durumda olduÜunu iàverenine bildirmiàtir. Ancak davalÑ MayÑs 2004 tarihinde, araàtÑrma yapmak üzere görevlendirmià olduÜu bir dedektif aracÑlÑÜÑyla, söz konusu kimsenin raporlu olduÜu dönem içerisinde bir kafeterya iàlettiÜini, burada müàterilere servis yaptÑÜÑnÑ, bulaàÑk makinesini boàalttÑÜÑnÑ ve buna benzer baàka iàler ifa ettiÜini öÜrenmiàtir. Bunun üzerine davalÑ, davacÑ ile aralarÑndaki ià iliàkisini derhal feshetmek istemiàtir. Bu doÜrultuda davalÑnÑn ià sözleàmesini feshetmek niyetinde olduÜunu 01.06.2004 tarihli yazÑsÑ ile ÇalÑàma Konseyi’ne bildirmiàtir. ÇalÑàma Konseyi’nin bir üyesi aynÑ tarihli yazÑsÑ ile fesih kararÑna iliàkin olarak herhangi bir itirazÑn olmayacaÜÑnÑ bildirmesi üzerine, davalÑ 02.06.2004 tarihinde davacÑnÑn ià sözleàmesini derhal feshetmiàtir. Ancak 04.06.2004 tarihli ÇalÑàma Konseyi toplantÑsÑnda, Konsey’in fesih kararÑna itiraz etmesi üzerine, davalÑ bu kez 265 EYLÜL ’11 SßCßL 07.06.2004 tarihinde ià sözleàmesini bir kez daha derhal feshetmiàtir. DavacÑ açmÑà olduÜu davasÑ ile raporlu olduÜu dönem içerisinde sadece sÑnÑrlÑ olarak çalÑàtÑÜÑnÑ ve fesih kararÑnÑn Þàyeri Teàkilat YasasÑ’nÑn2 102. maddesi uyarÑnca geçersiz olduÜunu iddia etmiàtir. DavanÑn açÑldÑÜÑ Þà Mahkemesi ve Eyalet Þà Mahkemesi davayÑ büyük ölçüde kabul etmiàlerdir. DavalÑnÑn Federal Þà Mahkemesi’ne yapmÑà olduÜu baàvuru üzerine gerçekleàtirilen yargÑlama sonucunda Mahkeme, 07.06.2006 tarihli fesih kararÑnÑ iptal ederek, dava konusu olayÑn yeniden görüàülmesi üzerine Eyalet Þà Mahkemesi’ne iade etmiàtir. GEREKÇE Þà Mahkemesi’nin ve Eyalet Þà Mahkemesi’nin görüàüne karàÑ olarak, 02.06.2004 tarihinde alÑnan fesih kararÑna iliàkin ÇalÑàma Konseyi, feshin yasada belirtilen düzenlemeler doÜrultusunda uygun biçimde sürece dâhil edilmediÜinden ötürü, mahkememiz feshin geçerli olmadÑÜÑna hükmetmiàtir. Geçerli olmamasÑnÑn gerekçesi, davalÑnÑn ÇalÑàma Konseyi’nin görüàünü 1. Karara Konu Olay 2000 yÑlÑndan beri davalÑ iàverenin yanÑnda àoför olarak çalÑàan iàçi, 2004 yÑlÑnda geçirdiÜi bir kaza sonrasÑ rapor alarak çalÑàamayacak durumda olduÜunu iàverene bildirmiàtir. DavalÑ iàveren bir dedektife yaptÑrttÑÜÑ araàtÑrma sonrasÑnda iàçinin raporlu olduÜu süre içerisinde bir kafeterya iàlettiÜini ve bu kafeteryada aktif olarak çalÑàtÑÜÑnÑ öÜrenmiàtir. Þà sözleàmesini derhal feshetmek isteyen iàveren, durumu 01.06.2004 tarihinde Þàyeri ÇalÑàma Konseyi’ne iletmià ve itiraz gelmeyeceÜinin kendisine aktarÑlmasÑ üzerine 02.06.2004 tarihinde davacÑnÑn ià sözleàmesini feshetmiàtir. Ancak ÇalÑàma Konseyi’nin 04.06.2004 tarihli toplantÑsÑnda karara itiraz edilmesi üzerine, davalÑ iàveren bu sefer de 07.06.2004 tarihinde 266 kendilerine tanÑnan sürenin dolmasÑndan önce, davalÑnÑn fesih kararÑnÑ vermià olmasÑndan kaynaklanmaktadÑr. Buna karàÑn 07.04.2004 tarihli fesih kararÑna iliàkin olarak ÇalÑàma Konseyi usulüne uygun bir biçimde dinlenmiàtir. Ancak ÇalÑàma Konseyi kendisinden istenen görüàün 02.04.2006 tarihinde gerçekleàtirilen fesih konusu ile aynÑ olduÜunu bilmektedir. Fesih, dava konusu olay ile ilgili olarak haklÑ neden oluàturabilir. Bir iàçi hastalÑk nedeniyle raporlu olduÜu bir dönem içerisinde, baàka bir iàte çalÑàÑyor ise bu açÑk bir biçimde gerçek anlamda hasta olmadÑÜÑnÑn bir göstergesi olabilir. Bunun ile birlikte iàçinin raporlu olduÜu dönemde çalÑàmasÑ, onun iyileàme sürecini de olumsuz yönde etkileyebilir. Her iki durumda da ià sözleàmesi derhal fesih edilebilir. Ancak dava konusu olay ile ilgili olarak, davacÑnÑn hastalÑk nedeniyle raporlu olduÜu dönem içerisinde çalÑàtÑÜÑ ià ile ilgili ayrÑntÑlar ortaya konamadÑÜÑndan ötürü, dava konusu olayÑn bu açÑdan yeniden incelenmesi üzerine dava dosyasÑnÑn Eyalet Þà Mahkemesi’ne iade edilmesine hükmedilmiàtir. davacÑ iàçinin ià sözleàmesini derhal feshetmiàtir. Raporlu olduÜu süre içerisinde çalÑàan iàçi, Þà Mahkemesi’nde dava açmÑà ve raporlu olduÜu dönem içerisinde sadece sÑnÑrlÑ olarak çalÑàmÑà olduÜunu belirterek söz konusu fesih iàleminin Þàyeri Teàkilat YasasÑ’nÑn 102. maddesine aykÑrÑ olduÜunu öne sürmüàtür. DavanÑn açÑlmÑà olduÜu Þà Mahkemesi ve Eyalet Þà Mahkemesi’nin davayÑ büyük ölçüde kabul etmesi üzerine, davalÑ iàveren Federal Þà Mahkemesi’ne baàvurmuàtur. Federal Mahkeme fesih iàleminin dava konusu olay ile ilgili olarak haklÑ neden oluàturabileceÜi, bir iàçinin hastalÑk nedeniyle raporlu olduÜu bir dönemde baàka bir iàte çalÑàmasÑnÑn açÑk bir biçimde gerçek anlamda hasta olmadÑÜÑnÑn bir göstergesi olabileceÜi, bununla birlik- EYLÜL ’11 Sadakat borcunun kapsamÍnÍ kesin ölçülerle belirleyebilmek sürekli olarak deÙiÛmekte olan iÛ hayatÍ ve onu düzenleyen iÛ hukuku açÍsÍndan mümkün olmamaktadÍr zira teknolojik Ûartlar, iÛ etiÙi ve genel ahlaka iliÛkin toplumda var olan algÍlar da zaman içerisinde deÙiÛiklik gösterebilmektedir. te iàçinin raporlu olduÜu dönemde çalÑàmasÑnÑn onun iyileàme sürecini de olumsuz yönde etkileyebileceÜi, her iki durumda da ià sözleàmesinin derhal fesih edilebileceÜi tespitlerini yapmÑàtÑr. Ancak, dava konusu olay ile ilgili olarak, davacÑnÑn hastalÑk nedeniyle raporlu olduÜu dönem içerisinde çalÑàtÑÜÑ ià ile ilgili ayrÑntÑlarÑn ortaya konamadÑÜÑ, dava konusu olayÑn bu açÑdan yeniden incelenmesi gerekliliÜi sebebiyle Eyalet Þà Mahkemesi’ne iade etmiàtir. Þncelememizde, somut olaydaki iàçinin raporluyken baàka bir iàte çalÑàmÑà olup olmamasÑna iliàkin maddi gerçeÜin tespiti meselesi bir kenara bÑrakÑlarak, çalÑàmÑà olduÜu kabul edilecek ve bir iàçinin tam zamanlÑ olarak bir iàyerinde çalÑàmaktayken raporlu olunan süre içerisinde baàka bir iàyerinde de çalÑàmasÑ, 4857 sayÑlÑ Þà Kanunu’nun 25/II-e alt bendinde yer alan doÜruluk ve baÜlÑlÑÜa uymayan davranÑàlar (sadakat borcu) kapsamÑnda ele alÑnacaktÑr. 2. Sadakat Borcu 2.1. TanÍm BilindiÜi üzere, ià akdinin diÜer pek çok sözleàme tipinden ayrÑlan bir yanÑ iàçi ve iàveren arasÑnda kiàisel bir iliàki de kurmasÑdÑr. Gerçekten de, iàveren, ià sözleàmesini yaparken, muhatabÑ iàçinin yeteneklerini, objektif vasÑflarÑnÑ dikkate aldÑÜÑ kadar, sübjektif vasÑflarÑnÑ da dikkate alÑr; öyle ki ià sözleàmesinin o iàçiyle yapÑlmasÑnda belirleyici olan husus, iàveren ta- SßCßL rafÑndan takdir edilen iàçiye ait objektif ve sübjektif özelliklerin bütünüdür3. Þà hukukunda haklarÑn süjesi iàçi ve iàveren olup bu haklarÑn kullanÑmÑ, Medeni Kanun’un 2. maddesindeki genel kurala uygun olarak, iyiniyet ve dürüstlük kurallarÑna aykÑrÑlÑk teàkil edemez. Bunun doÜal bir sonucu olarak iàçi hizmet iliàkisi içerisinde iàini yerine getirirken iyiniyetle hareket etmek, iàverenin korunmaya deÜer ya da diÜer bir tabirle haklÑ menfaatlerini korumak ve iàverene zarar vermekten kaçÑnmak borcu altÑndadÑr. Sadakat borcu YargÑtay tarafÑndan “iàverenin iài ve iàyeri ile ilgili hukuken haklÑ menfaatlerini korumak, zarar verici ve risk altÑna sokabilecek davranÑàlardan kaçÑnmak”4 àeklinde tanÑmlanmaktadÑr. GörüldüÜü gibi, sadakat borcu iàçiye hem olumlu (yapma), hem de olumsuz nitelikli borçlar (kaçÑnma borçlarÑ) yüklemektedir ve kavramÑn pek çok eylemi içine alabilecek genià çerçevesi sebebiyle baàka bir tanÑma muhtaç olmayan tam bir tanÑmÑnÑn yapÑlmasÑ kaynaÜÑnÑ bulduÜu iyiniyet kavramÑnÑn tam bir tanÑmÑnÑn yapÑlmasÑ kadar güçtür. KanÑmÑzca, sadakat borcu bir iàçinin dürüstlük ve iyiniyet kurallarÑ dâhilinde, iàverenin ve iàletmenin haklÑ menfaatlerini risk ve zararlardan korumak için pozisyonundan beklenebilecek ölçüde alabileceÜi önlemlerle, kaçÑnmasÑ veya yapmasÑ gereken eylemlerin tamamÑnÑn oluàturduÜu, kaynaÜÑnÑ dürüstlük kurallarÑ ve kanundan alan, çeàitli yan edimlerden oluàan bir borçtur. 2.2. Sadakat borcunun konusu ve kapsamÍ Sadakat borcunu doktrindeki genel ayrÑma sadÑk kalarak yapma ve yapmama borçlarÑ àeklinde örneklendirmek gerekirse: iàverenin ve iàyerinin menfaatlerine zarar verebilecek durumlarla ilgili açÑklama yapmak, bu durumlarla ilgili nitelikleri gereÜi kendisinden beklenilebilecek önlemleri almak, iàin iàleyiài, iàveren ve diÜer iàçiler açÑsÑndan tehlike yaratabilecek durumlarÑ ihbar etmek, yapmak borçlarÑ arasÑnda; hÑrsÑzlÑk yapmamak, iàverenin meslek sÑrlarÑnÑ ortaya atmamak, kanunsuz greve katÑlmamak veya bu gibi eylemler için ià arkadaàlarÑnÑ kÑà267 EYLÜL ’11 SßCßL 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüÙe girecek olan 6098 sayÍlÍ Borçlar Kanunu’nun 396. maddesi “Özen ve Sadakat Borcu” baÛlÍÙÍ altÍnda sadakat borcunu açÍkça düzenlemektedir. kÑrtmamak gibi fiiller de kaçÑnÑlmasÑ gereken yapmama borçlarÑ arasÑnda sÑnÑrlÑ sayÑda olmamak üzere sayÑlabilir. Sadakat, kökeni itibariyle hukuki bir kavram olmayÑp, daha çok ahlaki bir kavramdÑr. Bu kavram zaman içerisinde, hukukun toplumdaki ahlak anlayÑàÑ ile etkileàimi sonucunda, hukuk düzeni içerisindeki yerini almÑàtÑr. Söz konusu kavram ahlak ve hukukun kesiàme noktasÑnda yer alÑp her ikisi ile de etkileàim içerisindedir.5 Sadakat borcunun kapsamÑnÑ kesin ölçülerle belirleyebilmek sürekli olarak deÜiàmekte olan ià hayatÑ ve onu düzenleyen ià hukuku açÑsÑndan mümkün olmamaktadÑr zira teknolojik àartlar, ià etiÜi ve genel ahlaka iliàkin toplumda var olan algÑlar da zaman içerisinde deÜiàiklik gösterebilmektedir. Frankfurt-am-Main Eyalet Þà Mahkemesi’nin (Landesarbeitsgericht) 1933 yÑlÑnda vermià olduÜu bir kararda6 ilk derece mahkemesinin komünist parti üyesi bir iàçinin emekli aylÑÜÑ alabilmek için açtÑÜÑ davanÑn kabulüne iliàkin kararÑ komünist aktivitenin sadakat borcuna aykÑrÑlÑk teàkil ettiÜi gerekçe gösterilerek bozulmaktadÑr: “Komünist faaliyetlerde bulunan bir iàçi bu sebeple iàten çÑkarÑlÑrsa suçlayabileceÜi tek kiài kendisidir. Komünist aktivite hizmet akdinde yer alan sadakat borcunun ihlalidir. 28 ßubat 1933 Kanunu ile Mülga Federal Anayasa’nÑn 118. maddesi sadece ifade özgürlüÜünü garanti altÑna almakta ancak komünist faaliyetlere katÑlma eylemini almamaktadÑr.” Söz konusu kararda, komünist aktivite veya komünist parti üyeliÜi devleti yÑkmak isteyen, hiçbir otoriteyi tanÑmayan, anavatan Almanya’ya ihanet içerisinde, sivil savaà yanlÑsÑ, tanrÑtanÑmazlÑk olarak tanÑmlanmÑà ve toplumun genel algÑsÑna da atÑfta bulunularak bu 268 partiyle baÜlantÑlÑ olmak ya da iàbirliÜi yapmak devlete karàÑ, kamu düzenine ve Alman milli duygularÑna karàÑ suç kabul edilip bu aktiviteler sadakat borcuna aykÑrÑlÑk olarak görülmüàtür. YukarÑda yer alan ve iàçinin siyasi görüàü ile siyasi parti üyeliÜi sebebiyle sadakat borcuna aykÑrÑ eylemde bulunduÜunu belirten kararda da açÑkça görülebileceÜi gibi toplumlardaki ahlak ve suç kavramlarÑnÑn kapsamÑndaki deÜiàiklikle beraber bazÑ fiiller belirli bir dönemde sadakat borcuna aykÑrÑlÑk teàkil etmezken, baàka bir dönem için bunun tam aksini söyleyebilmek de mümkündür. Sadakat borcunun kapsamÑ zamanla deÜiàiklik gösterebildiÜi gibi, borcun konusu ve kapsamÑ ià iliàkisinin özel durumuna ve alÑàverià yaàamÑnÑn görüàlerine göre de deÜiàiklik gösterebilecektir. Gerçekten, yanlar arasÑndaki kiàisel iliàkiler ne kadar sÑkÑ ve bu iliàkiler ne kadar karàÑlÑklÑ güvene dayanÑyorsa, sadakat borcunun kapsamÑ da o kadar geniàtir.7 Sadakat borcunun konusu ve kapsamÑnÑn dinamik yapÑsÑ sebebiyle, Þà Kanunu’nun sadakat borcuna iliàkin düzenleme getiren 25/II. maddesinin (e) bendi: “Þàçinin, iàverenin güvenini kötüye kullanmak, hÑrsÑzlÑk yapmak, iàverenin meslek sÑrlarÑnÑ ortaya atmak gibi doÜruluk ve baÜlÑlÑÜa uymayan davranÑàlarda bulunmasÑ” hükmünde “gibi” edatÑnÑ kullanarak kanunda belirtilen hallerin tahdidi olmadÑÜÑnÑ vurgulamÑàtÑr. YargÑtay Hukuk Genel Kurulu da bir kararÑnda8 bir eylemin sadakat borcuna aykÑrÑlÑk teàkil edip etmediÜinin belirlenmesinde hâkimin, hangi davranÑàlarÑn doÜruluk ve baÜlÑÜa aykÑrÑ saymak gerekeceÜi konusunda belli ve kesin sÑnÑrlÑ bir ölçüden hareket etmeyerek ià hayatÑnÑn gereklerini, çevrenin geleneklerini göz önüne alarak her davranÑàÑn özelliÜine göre bir sonuca varmasÑ gerektiÜini belirtmiàtir. 2.3. Borcun yasal dayanaklarÍ Sadakat borcuna Medeni Kanun’daki iyiniyet ve dürüstlük kurallarÑna iliàkin 2. madde, Þà Kanunu’ndaki iàverene haklÑ nedenle fesih hakkÑ tanÑyan, isçinin ahlak ve iyiniyet kurallarÑna uymayan hal ve benzerlerini düzenleyen 25/II maddesi hükümleri kaynak teàkil etmekle EYLÜL ’11 birlikte, 6098 sayÑlÑ yeni Borçlar Kanunu yayÑmlanana kadar geçen süre içerisinde herhangi bir kanunda sadakat borcuna ismen deÜinen bir hüküm yer almamÑàtÑr. 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüÜe girecek olan 6098 sayÑlÑ Borçlar Kanunu’nun 396. maddesi “Özen ve Sadakat Borcu” baàlÑÜÑ altÑnda sadakat borcunu açÑkça düzenlemektedir: “Þàçi, yüklendiÜi iài özenle yapmak ve iàverenin haklÑ menfaatinin korunmasÑnda sadakatle davranmak zorundadÑr. Þàçi, iàverene ait makineleri, araç ve gereçleri, teknik sistemleri, tesisleri ve taàÑtlarÑ usulüne uygun olarak kullanmak ve bunlarla birlikte iàin görülmesi için kendisine teslim edilmià olan malzemeye özen göstermekle yükümlüdür. Þàçi, hizmet iliàkisi devam ettiÜi sürece, sadakat borcuna aykÑrÑ olarak bir ücret karàÑlÑÜÑnda üçüncü kiàiye hizmette bulunamaz ve özellikle kendi iàvereni ile rekabete giriàemez. Þàçi, ià gördüÜü sÑrada öÜrendiÜi, özellikle üretim ve ià sÑrlarÑ gibi bilgileri, hizmet iliàkisinin devamÑ süresince kendi yararÑna kullanamaz veya baàkalarÑna açÑklayamaz. Þàverenin haklÑ menfaatinin korunmasÑ için gerekli olduÜu ölçüde iàçi, hizmet iliàkisinin sona ermesinden sonra da sÑr saklamakla yükümlüdür.” Gerekçesine9 bakÑldÑÜÑ zaman söz konusu maddenin mehaz Þsviçre Borçlar Kanunu’nun 321a maddesinin esas alÑnarak hazÑrlandÑÜÑ görülmektedir. AslÑnda yukarÑda bahsi geçen Þà Kanunu ve Medeni Kanun hükümleri ile konuyla ilgili YargÑtay içtihatlarÑ ÑàÑÜÑnda mevcudiyeti zaten tartÑàmasÑz olan sadakat borcunun genel çerçevesi Borçlar Kanunu’nun 396. maddesindeki düzenleme ile somutlaàtÑrÑlmÑàtÑr. Þà Kanunu’nun 25. maddesinin II. bendinin (b), (d) ve (e) alt bentlerinde ise bu borca aykÑrÑ hallerden bazÑlarÑ sayÑlmÑà, (e) bendindeki “gibi” ibaresi ile kanun koyucu kasÑtlÑ olarak bu hallerin neler olabileceÜini yoruma açÑk bÑrakmÑàtÑr. Þncelememize konu olan Alman Federal Þà Mahkemesi KararÑ’ndaki iàçinin raporlu iken baàka iàyerinde çalÑàmasÑ hali de Þà Kanunu kapsamÑnda deÜerlendirildiÜinde 25/II-(e) bendi ile Türk hukukuna göre de haklÑ nedenle derhal fesih sebebi sayÑlacaktÑr. SßCßL Alman hukukunda ise sadakat borcu BGB §241/2 ve 242’de düzenlenmiàtir. BGB § 241/2’ye göre, “Her iki taraf da borç iliàkisinin içeriÜine uygun olarak diÜer tarafÑn haklarÑnÑ, malvarlÑÜÑnÑ ve çÑkarlarÑnÑ gözetmekle yükümlüdür.” BGB § 242’ye göre ise, “Borçlu edimini iàlem hayatÑnÑn gereklerini ve dürüstlük kuralÑnÑ dikkate alarak ifa etmelidir.”10 2.4. ÜÛçinin sadakat borcu ve iÛverenin gözetme borcu arasÍndaki baÙ Þàçinin sadakat borcunun ià sözleàmesinin karàÑlÑklÑ edimlerinden olmadÑÜÑ, sadakat borcunun birçok yan edimler içeren, iàçiyi sadece iàyerinde deÜil, iàyeri dÑàÑnda da takip eden bir borç olduÜu ve bu nedenle iàverenin, “iàçiyi gözetme yükümlülüÜü”nün iàçinin sadakat borcunun karàÑlÑÜÑ olmadÑÜÑ görüàü de doktrinde savunulmakla11 birlikte, aÜÑrlÑklÑ olarak da iàverenin gözetme borcunun iàçinin sadakat borcunun karàÑlÑÜÑ olduÜu da öne sürülmektedir.12 Bizim görüàümüze göre, bu borçlarÑn her ikisi de, asÑl edimler olan hizmet ve ücret ödeme edimlerinin ifasÑ için gerekli olan birer yan edim niteliÜindedir. Her iki borcun da temel kaynaÜÑ iyiniyet ve dürüstlük kurallarÑdÑr. Þàçinin sadakat borcu ile iàverenin gözetme yükümlülüÜü arasÑndaki iliàkide bu iki borcun teknik anlamda birer “karàÑlÑklÑ edim” olmadÑklarÑ ve bu edimler arasÑnda borçlar hukuku baÜlamÑnda bir mübadele söz konusu olmadÑÜÑ açÑktÑr. Ancak, taraflarÑ farklÑ olan bu iki borç, konularÑ itibariyle güven iliàkisi çerçevesi içerisinde birbirine oldukça yakÑn bir konumdadÑr. Bu borçlarÑn birer karàÑlÑklÑ edim olarak kabul edilmesi halinde, hizmet akdinin karàÑlÑklÑ ve ana edimleri olan “hizmet” ve “ücret” borçlarÑnda olduÜu gibi karàÑ taraf edimini yerine getirmediÜinde diÜer tarafÑn borcunu ifadan kaçÑnabilme hakkÑ doÜmasÑnÑn da mümkün olmasÑ gerekebilecekken, sadakat borcu ve iàverenin gözetme yükümlülüÜü arasÑnda böyle bir iliàki prensip itibariyle bulunmamaktadÑr. Bir iàveren nasÑl ki sadakat borcuna aykÑrÑ davranÑà ve tutumlarla karàÑlaàtÑÜÑnda iàçiyi gözetme 269 EYLÜL ’11 SßCßL yükümlülüÜünü yerine getirmekten kaçÑnamÑyorsa, aksi durumun varlÑÜÑ halinde de iàçinin sadakat borcuna aykÑrÑ davranÑàta bulunmasÑ da hukuken korunmayacaktÑr. 2.5. YargÍtay kararlarÍnda sadakat borcuna aykÍrÍlÍk teÛkil eden haller Öncelikli olarak belirtmek gerekir ki, karar incelemesine konu olan iàçinin raporluyken baàka bir iàyerinde çalÑàmasÑ hali YargÑtay’ca da iàçinin sadakat borcuna aykÑrÑ bir eylem olarak görülmüà ve verilen kararlarda13 iàverenin ià sözleàmesini haklÑ nedenle feshedebileceÜine hükmedilmiàtir. Bu konuya bir sonraki bölümde daha ayrÑntÑlÑ olarak deÜinilecektir. Bu halin dÑàÑnda, YargÑtay tarafÑndan sadakat borcuna uymayan davranÑàlar olarak kabul edilip ià sözleàmesinin haklÑ nedenle derhal feshinin uygun bulunduÜu diÜer kararlara örnek olarak: iàçinin dolaylÑ da olsa çalÑàtÑÜÑ àirket ile aynÑ faaliyet alanÑnda àirket kurmasÑ ve mesaisini kÑsmen de olsa bu àirkette geçirmesi14, izinde bulunduÜu süre içerisinde iàyerine gelerek topluca ià bÑrakma eylemine katÑlan iàçinin sadakat borcunu ihlal etmià olmasÑ15, üniversitede sÑnavÑ olmamasÑna raÜmen varmÑà gibi iàverenden izin alÑnmasÑ16, personel müdürü olarak görev yapan davacÑnÑn istifa eden personele gerçeÜe aykÑrÑ olarak sözleàmesinin iàveren tarafÑndan feshedildiÜine iliàkin belge vermesi17, müàteriden ücret alan iàçinin fià kesmeyerek bu ücreti kasaya koymamasÑ18, iàyerine ait satÑlacak otomobilin jantlarÑnÑ kendi aracÑna takmak19, mesai saati içerisinde uyumak20, kasadan avans çekme yetkisi olmamasÑna raÜmen sonra geri koymak amacÑyla kasadan para almak21, geri ödenmià olsa da iàyerindeki stajyer öÜrencilerden borç para almak22, kendi vardiyasÑndan önceki vardiyadaki hatalÑ üretimi fark edip bu durumu iàverene bildirmemek23, mezbaha kesim iàçisinin arabasÑnda bir miktar kesim için ayrÑlan etlerden bulunmasÑ24, yurtdÑàÑnda böbrek hastasÑ olan kardeàine böbreÜini baÜÑàlayabilmek için izin alÑp ve sonrasÑnda hafif iàlere verilmesini talep edip böbreÜini vermemià olmasÑ25, iàçinin iàyerinin tanÑtÑmÑ amaçlÑ mamulleri usulüne uy270 gun olarak daÜÑtmamasÑ ve kendi aracÑnÑn bakÑm masraflarÑnÑ iàverene fatura etmesi26, baàkasÑna ait kart basmak suretiyle çalÑàmÑà gibi göstermek27, iàyeri ile ilgisi bulunan bir üçüncü kiàiyle kömür satmak, mali sÑkÑntÑsÑnÑ gidermek amacÑyla evini satÑn almak gibi ticari iliàkilere girmek28, iàçinin ücret azlÑÜÑnÑ bahane ederek iàyerine gelip çalÑàmamasÑ29, iàverene ait araçla alkollü àekilde kaza yapmak30, iàverenin bilgisi dÑàÑnda aynÑ ià kolunda baàka yerde çalÑàmak31, iàyerinde kaloriferlerin az yanmasÑnÑ bahane ederek direniàe geçilmesi32, iàverenin talimatÑna raÜmen görevlendirilen yere gitmeyip evde istirahat etmek33 durumlarÑ sayÑlabilir. Þà Kanunu’nun 25/II-e maddesinde belirtilen haller sÑnÑrlÑ olmadÑÜÑ ve sadakat borcunun -Þà Kanunu’ndaki görünümü ile “doÜruluk ve baÜlÑlÑÜa uymayan davranÑàlar”Ñn- kapsamÑnÑn kesin bir sÑnÑrÑ çizilemediÜi için, yukarÑda sayÑlan hallerde veya iàveren ve iàçi arasÑndaki güven iliàkisinin sürdürülebilmesini imkânsÑz kÑlan diÜer benzer durumlarda, ià sözleàmesi iàveren tarafÑndan Þà Kanunu’nun 25. maddesine dayanÑlarak ve aynÑ Kanun’un 26. maddesinde yer alan àartlar dâhilinde haklÑ nedenle derhal feshedilebilecektir. Belirtmek gerekir ki, sadakat borcuna aykÑrÑlÑk teàkil eden bir eylemde önemli olan herhangi bir zararÑn doÜmuà olmasÑ deÜil, ortaya çÑkan riskin güven iliàkisinin sürdürülebilirliÜini imkansÑz kÑlmasÑdÑr.34 YargÑtay da sadakat borcuna aykÑrÑlÑk teàkil eden fakat zarar oluàturmayan bir eylemle ilgili olarak aàaÜÑdaki yönde karar vermiàtir: “… ià iliàkisi karàÑlÑklÑ güven esasÑna dayanan sürekli bir borç iliàkisi olup, bu güvenin sarsÑldÑÜÑ durumlarda, anÑlan tutumla karàÑlaàan taraftan böyle bir iliàkiyi sürdürmesini beklemek iàin doÜasÑna uygun düàmez. Þàçinin, iàverenin iài ve iàyeri ile ilgili hukuken haklÑ menfaatlerini korumak, zarar verici veya risk altÑna sokabilecek davranÑàlarÑndan kaçÑnmak sadakat borcunun bir gereÜidir. DavacÑnÑn belirtilen eylemleri zarara yol açmamÑà olsa da doÜruluk ve baÜlÑlÑÜa uyduÜunu söylemek mümkün deÜildir. DavacÑ ile birlikte baàkalarÑnÑn da eyleme iàtirak etmesi veya eylemin ceza hukuku açÑsÑndan suç teàkil etmemesi varÑlan bu hukuki sonucu deÜiàtirmez. EYLÜL ’11 Bu maddi ve hukuki olgular karàÑsÑnda hizmet akdinin davalÑ iàverence haklÑ nedenle feshedildiÜinin kabulü ile davacÑnÑn ihbar ve kÑdem tazminatÑ isteklerinin reddine karar verilmesi gerekirken yazÑlÑ àekilde hüküm kurulmasÑ hatalÑ olup bozmayÑ gerektirmiàtir.”35 3. Raporlu Olunan Sürede baÛka iÛyerinde çalÍÛÍlmasÍ 3.1. Raporlu iÛçinin raporlu olduÙu dönemde baÛka iÛyerinde çalÍÛmasÍ Þàçinin iàverenle rekabet oluàturacak àekilde baàka bir iàyerinde çalÑàmasÑ ya da kendi namÑna ià yapmasÑ durumunun sadakat borcuna aykÑrÑ bir eylem teàkil edeceÜi açÑktÑr. AynÑ àekilde, incelenen karara konu olan olayda olduÜu gibi raporlu olduÜu süre içerisinde bir baàka iàverenin yanÑnda çalÑàmasÑ da sadakat borcuna, bir baàka anlatÑmla doÜruluk ve baÜlÑlÑk kurallarÑna aykÑrÑlÑk teàkil edecektir. Hizmet sözleàmesi devam ederken hastalanan bir iàçinin ilgili yerlerden alacaÜÑ ve hasta ve belirli bir süre ià göremez olduÜunu gösterir rapor üzerine kendisine iyileàmesi için istirahat (dinlenme) izni verilir. HastalÑk sebebiyle verilen istirahatin amacÑ iàçinin iyileàmesidir.36 YukarÑda metni verilen ve incelememize konu olan Almanya Federal Þà Mahkemesi KararÑ’ndan da anlaàÑlacaÜÑ üzere, Federal Mahkeme fesih iàleminin dava konusu olay ile ilgili olarak haklÑ neden oluàturabileceÜi, bir iàçinin hastalÑk nedeniyle raporlu olduÜu bir dönemde baàka bir iàte çalÑàmasÑnÑn açÑk bir biçimde gerçek anlamda hasta olmadÑÜÑnÑn bir göstergesi olabileceÜi ve ià sözleàmesinin bu durumda derhal feshedilebileceÜi tespitini yapmÑàtÑr. Raporlu iken baàka iàyerinde çalÑàma eyleminin Türk hukukunda da aynÑ sonuçlarÑ doÜuracaÜÑ ve bu fiil sebebiyle iàverenin ià sözleàmesini Þà Kanunu’nun 25/II. maddesinin (e) bendi uyarÑnca bildirimsiz ve tazminatsÑz feshedebileceÜi hem sadakat borcunun Medeni Kanun’un 2. maddesinden doÜan dürüstlük ve iyiniyet kurallarÑyla olan baÜlantÑsÑ, hem de YargÑtay’Ñn aynÑ örnekle ilgili olarak vermià bu- SßCßL lunduÜu kararlar sebebiyle açÑktÑr. YargÑtay 9. Hukuk Dairesi incelemekte olduÜumuz karara benzer konulu bir kararÑnda da iàçinin raporlu olduÜu dönemde baàka bir iàyerinde çalÑàmasÑnÑn doÜruluk ve baÜlÑlÑk yükümlülüÜüne aykÑrÑ olduÜuna karar vermiàtir: “Somut olayda; DavacÑ iàçinin raporlu olduÜu 21.8.2007 tarihinde baàka bir iàyerinde çalÑàtÑÜÑ sabittir. Bu durum iàçinin doÜruluk ve baÜlÑlÑk yükümlülüÜüne aykÑrÑlÑk teàkil eder. DavacÑnÑn ià sözleàmesi davalÑ iàveren tarafÑndan haklÑ olarak feshedilmiàtir. DavacÑnÑn kÑdem ve ihbar tazminatÑ taleplerinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalÑ olup bozmayÑ gerektirmiàtir.”37 YargÑtay Hukuk Genel Kurulu da, 1991 yÑlÑnda bir yerel mahkemenin aksi yönde direnme kararÑ vermesi üzerine raporluyken baàka iàveren yanÑnda çalÑàmanÑn baÜlÑlÑk, sadakat ve doÜruluk kurallarÑyla baÜdaàmayacaÜÑnÑ belirtmiàtir: “Somut olayda, davacÑnÑn, raporlu olduÜu günlerde baàka bir iàverenin iàyerinde fiilen çalÑàarak asÑl mesleÜi kaportacÑlÑÜÑ sürdürdüÜü, kesin olarak saptanmÑà durumdadÑr. Þàçinin genel olarak dürüstlüÜe uymayan, bu davranÑàÑnÑn baÜlÑlÑk sadakat ve doÜruluk kurallarÑyla baÜdaàtÑrÑlmasÑ mümkün deÜildir. O itibarla iàverenin ià akdinin feshinde haklÑ olduÜunun kabulü gerekeceÜini vurgulayarak davacÑnÑn ihbar ve kÑdem tazminatÑna hak kazanamayacaÜÑna iàaret eden ve Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararÑna uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykÑrÑdÑr. Bu nedenle direnme kararÑ bozulmalÑdÑr.”38 3.2. ÜyileÛme süreci GörüldüÜü üzere, Alman Mahkemesi’nin kararÑ ve bizim içtihatlarÑmÑz iàçinin raporluyken çalÑàmasÑnÑn ià sözleàmesinin derhal feshi sebebi oluàturmasÑ yönünden uyumludur. YukarÑda belirttiÜimiz kararlar ve inceleme konusu Alman Federal Þà Mahkemesi’nin kararÑ, iàçinin raporluyken çalÑàmasÑna aynÑ sonuçlarÑ benzer bir düàünce sistemi ile baÜlasa da; Alman Mahkemesi bir tespitte daha bulunarak raporlu olan iàçinin baàka iàyerinde çalÑàmasÑnÑn iyileà271 EYLÜL ’11 SßCßL ÜÛçinin raporlu olduÙu süre içerisinde çalÍÛmasÍ ve güven iliÛkisine aykÍrÍ hareket ederek iÛvereni aldatmasÍ ile rekabet etmeme borcuna aykÍrÍ davranma hallerinin ÜÛ Kanunu’nun 25/II-(e) bendine uygun olarak iÛ sözleÛmesinin haklÍ nedenle derhal feshi için tek baÛÍna yeterli olduÙu görüÛündeyiz. mesini de engelleyebileceÜi noktasÑnÑ da kararÑnda belirtmià ve her iki halin de derhal fesih sebebi sayÑlacaÜÑ yönünde karar vermiàtir. Þyileàme sürecine atÑfta bulunan baàka bir Federal Þà Mahkemesi kararÑnda da, bir iàçinin doktor raporuyla belgelenen bir hastalÑÜÑna raÜmen baàka bir iàe girmesi sonucu yapÑlan bir feshin, àüpheyi ortadan kaldÑrdÑÜÑ takdirde haklÑ olacaÜÑndan, zira hastalÑk halinde verilen iznin; iàçinin tekrar saÜlÑÜÑna kavuàmasÑ için verildiÜi ve fakat iàçi bu arada bir yan iàe (uÜraàa) girerse, bunun “iàçinin geriye kalan (bakiye) çalÑàma yeteneÜini” (Restarbeitsfaehigkeit) asÑl ià iliàkisinde deÜerlendirme yükümüne aykÑrÑlÑk oluàturacaÜÑndan söz edilmektedir.39 Þyileàme süreciyle ilgili olarak verilen bir baàka kararda40, omuzundaki sakatlÑk sebebiyle raporlu olan ve 16 yaàÑndan beri spor aktiviteleriyle uÜraàan, yÑlda yaklaàÑk 3.000 km koàan bir iàçinin yine raporlu olduÜu dönemde önceden bir hekimle görüàmek suretiyle bir maratona katÑlmasÑnÑn her durumda bunun hastalÑÜÑn iyileàme sürecini geciktireceÜi àeklinde algÑlanmamasÑ gerekeceÜi ve bunun özellikle daha önceden bir hekim ile görüàülüp, hekimin de yapÑlacak etkinliÜe katÑlmasÑnda herhangi bi