Bu yayını PDF olarak indirin

Transkript

Bu yayını PDF olarak indirin
İçindekiler
Biyografi
Moda
Gezi 40-43
Sinema
34-38
Müzik
2
72-73
26-30
Oyun
Tarih
20-24
06-08
16-18
44-47
Yarışma
Künye
Pamukkale Turizm Adına
İmtiyaz Sahibi
C.Sadık Bababalım
50-51
Spor
Genel Yayın Yönetmeni
Müge Bababalım Başkan
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Ahmet Bababalım
Yayın Danışma Kurulu
Sadık Bababalım
Mustafa Özdalgıç
Hakan Özder
Av. Uğur Burak Duru
Dr. Jale Akın Denizci
Editör
Alper Şahin
Grafik Tasarım Sorumlusu
Levent İnanç
54-58
62-66
74-75
Sinema
Dizi
Kaybettiklerimiz
Reklam iletişim
[email protected]
0530 540 87 01
İletişim
[email protected]
Baskı: Umur Basım
ve Kırtasiye A.Ş.
Tel : (+90) 216 - 645 62 00
Faks : (+90) 216 - 420 04 35
Yayın Türü : Ulusal, süreli
Baskı Tarihi : Haziran 2012
70-71
Otomobil
Pamukkale Dergi, Pamukkale
Turizm’in lisanslı yayınıdır ve TC
yasalarına uygun olarak
yayımlanmaktadır. Pamukkale
Dergi’de yayınlanan yazı,
fotoğraf ve illüstrasyonların her
haklı saklıdır. Dergimizde
yayınlanan yazı ve makaleler
kaynak göstermek kaydıyla
kullanılabilir. Dergimizde
yayınlanan ilanların sorumluluğu
ilan sahibine aittir.
3
Başyazı
Sadık Bababalım
Pamukkale Turizm Yönetim Kurulu Üyesi
Hepimizin heyecanla beklediği 50 yılın en iyi Pamukkale Turizm fotoğraflarını
aradığımız “Pamukkare” yarışmamız geçtiğimiz ay sonuçlandı. Ve bize ulaşan
binlerce fotoğraf karesi arasından Facebook sayfamızdaki hayranlarımızın
oylarıyla en beğenilen Pamukkare’ler ortaya çıktı. Yarışmaya katılan ve ödüle
hak kazanan bütün Pamukkale severlere teşekkür ve tebriklerimi iletmek
istiyorum. En başından beri büyük keyifle dahil olduğumuz ve sektörümüzde
öncüsü olduğumuz sosyal medya iletişimlerimize hız kesmeden devam
edeceğiz. Pamukkale ailesi olarak yeni sosyal medya proje ve yarışmalarımız
için sıkı bir şekilde çalışmaya devam ediyor; yakın gelecekte sizlerin
beğenisine sunacak olmanın heyecanını yaşıyoruz.
Seyahat etmek özgürlüktür sloganıyla yola çıktığımız 50. Yılımızda
gerçekleştirdiğimiz Dönüş bileti 2TL kampanyalarıyla tam olarak 612.348
yolcumuzun ulaşımını oldukça makul bilet bedelleriyle gerçekleştirilmesine
destek olduk. Sektörünün referans markası olarak yolcularımızın seyahat
özgürlüklerine sağladığımız desteğin mutluluğunu yaşıyoruz. İlerleyen
dönemlerde yeni kampanyalarımızla yine yolcularımızın yanında olacağız.
2012 Avrupa Futbol Şampiyonası başladı. Milli takımımızın olamayışı
sebebiyle biraz buruk takip edeceğimiz bu büyük organizasyonun Haziran
ayımıza keyif katacağından şüphemiz yok. Koltuk arkası ekranlarımızdaki uydu
yayını aracılığıyla bu futbol şölenine tüm Pamukkale yolcularımız ortak olacak.
Bir eğitim dönemimiz daha sonlandı; öğrenci arkadaşlarımızı uzun bir tatil
dönemi bekliyor. Yüksek tempoda gecen 8 ayın yorgunluğunu iyi bir tatille
atmanızı diliyorum. Ayrıca hayat yolculuklarının en önemli virajlarından birinde
olan YGS’ye girecek öğrenci arkadaşlarımıza da başarı dileklerimi
paylaşıyorum.
Türk Tiyatrosu’na büyük emek veren duayen oyuncu Cüneyt Türel ile Türk
televizyonu ve sinemasının kilometre taşı Orhan Boran’ın ölüm haberleri
hepimizi çok üzdü. Birçok gence yol gösteren bu 2 büyük duayeni
unutmayacağız. Hepimizin başı sağolsun.
Herkese mutlu bir Haziran ayı diliyorum.
05
Moda
2012 Plaj Modası
06
D
eniz sezonu yaklaşıyor. Plajlarda
çok daha trend ve çekici
görünmek istiyorsanız, alışverişe
çıkmadan önce bu yaz nelerin moda
olacağını öğrenmek istemez misiniz?
İşte 2012 yaz sezonu plaj trendleri!
Retro ve Fırfır
Sezona damgasını vuran retro ve fırfır
akımı, mayo ve bikini tasarımlarını da
etkisi altına almış. Yüksek belli, 50’lerin
siyah beyaz filmlerinden görmeye alışık
olduğumuz birbirinden şık modeller, bu
yaz plajlarda sıkça göreceğiz. Ayrıca
birçok modele uygulanan fırfır
detayları da bu yaz kadınların
vazgeçilmezleri arasında olacak.
Asimetri
Tek omuzlu asimetrik kesim bikini ve
maya modelleri de bu yaz plajlarda sık
sık göreceğimiz modeller arasında.
İster çiçek desenli, ister fırfır detaylı ya
düz renkli olsun, eğer göğüs ölçüleriniz
el veriyorsa ve omuzlarınız yeterince
genişse, bu yaz mutlaka asimetrik
kesim bir bikini ya da mayo
almalısınız.
Mayokiniler
Mayokiniler bu sezon da oldukça
moda. Eğer vücudunuza
güveniyorsanız, 2012 yazını çok daha
seksi, cesur ve farklı tasarlanmış
mayokini modelleri tam size göre.
Moda
Egzotik desenler
Bu yaz tasarımcıların favorisi olan çiçek desenleri
plaj koleksiyonlarını da etkisi altına aldı. Ancak
eğer bu tip bir bikini ya da mayo almaya karar
verdiyseniz, vücut tipinize göre tercih yapmayı
ihmal etmemeli, dikkati çekmek istediğiniz bölgede
desenlerin yoğun olmasına özen göstermelisiniz.
Mono – color etkisi
Eğer bikini ve mayo seçiminizi yaparken sadelikten
yanaysanız, bu sezon çok şanslısınız. Çünkü bu
yaz desenler kadar düz renkli mayo ve bikiniler de
oldukça moda.
Plaj kıyafetleri
2012 yaz sezonunda plaja giderken
giyebileceğiniz birbirinden şık tasarımlara
rastlayacak, seçim yapmakta oldukça
zorlanacaksınız. Transparan uzun elbiselerden, bol
tişörtlere, fırfırlı pareyolardan püskül ya da
payetlerle detaylandırılmış tasarımlara kadar
birçok alternatif bulunuyor. Size düşen sadece
hangisinin sizin tarzınıza daha uygun olduğunu
bulmak!
08
Moda
B
Kollarda parti var
u sezonun trendi “arm party” yani ne kadar
bilekliğiniz varsa takıp kolları şenlendirmek.
Arm party'nin kuralı kuralsızlık. Farklı renkte
ve tarzda deri, ip, boncuk bilekleri ve saatleri
kombinleyerek trendi yakalayabilirsiniz.
Uzun kayışlı, kola birden çok sarılan saatler de
kombinlerin önemli bir parçası.
10
Johny
Depp'in
yıllardır
görmeye
alışık
olduğumuz
bileklikleri
bu trendin
öncüsü
olabilir.
Trendin
takipçileri
fotoğraflarını
#armparty
etiketiyle
Instagram
üzerinden
paylaşıyor.
Ünlüler de bu
trendin yakın
takipçisi.
Teknoloji
Mini iPad sürprizi Galaxy S III
çılgınlığı başladı
2
K
ullanıcının göz hareketlerini takip
ederek ekranın kararmasını
kontrol edebilen özelliğe sahip
olan Galaxy S III, Avrupa ve
Ortadoğu’da 28 ülkede piyasaya
sürüldü. Almanya ve İngiltere’de, S III’ü
elde etmek isteyen tüketiciler Samsung
mağazalarının önünde uzun kuyruklar
oluşturdu.
S III, Samsung’un Çarşamba günü
İstanbul’da üç noktada düzenlenen
organizasyonla Türkiye piyasasına
merhaba dedi. Telefonun Türkiye'deki
fiyatı henüz belli değil.
Samsung, Galaxy S III ile son derece
iddialı. Şirket, 2012’in üçüncü mali
çeyreğinde iPhone ile arasında olan
farkı iyice kapatmak istiyor.
012’yle birlikte yeni iPad modelini çıkaran
Apple’ın, ‘iPad mini’ adında bir tablet
PC’nin hazırlıklarını yaptığı belirtiliyor.
Apple’ın yeni model hazırlığının detayları grupla
birlikte çalışan Güney Kore, Çin ve Tayvanlı parça
üreticilerine dayandırılıyor.
Şu anda 9.7 inch ekranlı modelle piyasada
rekabet eden Apple iPad, art arda çıkardığı
serilerde bu zamana kadar (son 2 yıl) ekran
boyutuyla oynamadı.
12
Milliyet'te yer alan habere göre, yeni geliştirilen ve
daha uygun fiyatlı olması beklenen modelin 7.8
inch boyutunda olacağı ve Samsung’un bu
boyuttaki tabletin yakaladığı çıkışı durdurma
adına etkili olacağı ifade ediliyor. Bununla birlikte
ekran boyutundaki değişiklik birçok firmayı üzen
bir haber olacak. Çünkü iPad için hazırlanan
uygulamalar bu kez farkl bir ekran boyutu için de
tasarlanacak. Fiyat tarafında 500 dolarlardan
Apple’ın mini modeliyle 250-300 dolar seviyesine
kadar ineceği yönünde bilgiler de var. Tarih olarak
da bu yılın sonuna işaret ediliyor.
Titanyumdan sert 'zırh' geliyor
14
Teknoloji
R
Bu alanda yatırım yapan şirketlerin verdiği bilgiye
göre, 1960’lardan bu yana bilinen “metalik
camlar”, 1990’larda üretilmeye başlandı. Metal
alaşım olan meralik cam, birçok metalde
rastlandığının aksine kristal formunda değil ancak
bozuk bir cam yapısı bulunduruyor.
egister sitesinin, Güney Kore “elektronik
sanayisindeki kaynaklardan” elde ettiği
bilgiye göre, Liquidmetal (sıvı metal) olarak
bilinen teknoloji, “düzensiz cam yapısına sahip bir
metal alaşım.” 1990’lı yıllardan beri mevcut olan
alaşım, “süper hızlı nabız kaplama teknolojisi”
sayesinde metal benzeri çok sağlam bir cam
haline getirildi.
Söylentiler, Apple’ın 11 milyon dolar karşılığında
Liquidmetal Techologies şirketiyle anlaştığı
yönünde. Apple, bu konuda açıklama yapmayı
reddetti.
Metalik cam, ilk olarak eritiliyor, ardından 1000
Santigrat derecenin üzerinde ısıtılıyor, böylece
kristal yapısını kaybediyor. Eritilen metal, çelik bir
kaplamaya dökülüyor ve kristal yapısını almadan
soğutuluyor.
METALURJİ MUCİZESİ
Süper hızlı nabız kaplama teknolojisi, uçaklarda,
mobil cihazlarda kullanılabilecek cam
kaplamaların, metal özelliğinde olmasını
sağlayacak.
Bu teknolojiyle ilgilenen Caltech firması, “Metalik
cam titanyum ve çelikten daha sert ve onlar kadar
sağlam. Bu materyal uçaklardan, mobil cihazlara
kadar birçok alanda kullanılabilir” açıklamasını
yaptı.
Apple’ın gizli anlaşması hakkında bilgi sızdıran
G.Koreli elektronik perakendecisi, Samsung’un da
3 Mayıs’ta tanıtılacak Galaxy S III modelinin,
yüksek teknoloji ürünü seramik kaplama
içerebileceğini iddia etti.
Camın kristal yapısını kazanamadan soğutulması
ve metal kaplamaya aktarılması, normal
metalden farklı olarak yeni bir metalik çelik ortaya
çıkarıyor. Ortaya çıkan materyal, plastikten 20 kat
daha güçlü ve sert.
Gezi
S
İguazzu
uyun gücünün ne kadar farkındasınız
bilmiyorum ama şimdi size
anlatacağım yer dünyanın 3 önemli
şelalesinden biri. Zimbabwe’deki Victoria
ve Amerika’daki Niagara şelalelerine
henüz gitme fırsatım olmadı ama
Brezilya’daki İguazzu yu gördüğüme çok
memnun oldum. Tabi önce oraya ulaşma
hikayemi anlatacağım sizlere. Sao
Paolo’dan Rio’ya yola çıkarken dedim ki
burası yabancı memleket ben en iyisi
biletimi alayım da Rio’da bilet falan
kalmaz diye düşündüm. Niye öyle
düşündüm bilmiyorum. Belki de
Brezilya’nın bayram tatillerine denk gelirim
diye korktum herhalde. Her neyse, gittim
Sao Paolo’da otogara. Aldım Rio’ya
biletimi. Dedim ordan bir tane de Foz do
İguacu bileti verin. (Foz do İguacu şehrin
adı. Şelalerin adı İguazzu.) Dediler
veremeyiz. Burası kuzey hattı otogarı.
Orası için güney hattına gideceksin. İki
havaalanını gördüm, hatta üç havaalanı
bile gördüm ama bu iki otobüs terminali
de ne iş falan diye söylene söylene bir
saatlik otobüs yolculuğu sonrası vardım
otogara. Aldım biletimi, ödedim kredi
kartıyla, koydum cüzdana. Gittim Rio’da
geziyorum yiyorum, içiyorum falan… Bir
16
tekne turunda iki Türkle tanıştım. Hemen
tabi sarıldık birbirimize, kan kanı çekiyor.
Sohbet muhabbet derken, dediler sen
kuzeyden güneye iniyorsun ama biz
güneyden kuzeye gidiyoruz. İguacu’dan
otobüsle 23 saatte geldik. Mahvolduk. Biz
ettik sen etme… Ben tabi o saatten sonra
tutuştum. Otobüs yolculuğuma 4 gün var.
Dedim olmaz öyle, hemen gittim Rio’da
otogarı buldum. Dedim alın bileti iade,
ben uçakla gidecegim. Dediler olmaz.
Dedim neden, dediler kredi kartıyla
almışsın. İşte o an başımdan aşağı kaynar
sular döküldü. Beş dakika falan kendime
gelemedim. Pekiyi deyip ayrıldım ordan.
Sonra biraz toparlandım geri döndüm,
zaten adamla anlaşamıyoruz. Adam iyi bir
hareket yaptı, google translate sayfasını
açtı, ordan güzelce anlaştık. Bazen
kızıyorum kendime ama zekama hayran
olduğum anlardan birini orada yaşadım.
Güç bela aklıma geldi, biletimi İguacuFloripa hattına çevirdim. Floripa daha
sonraki durağımdı. Hatta arada fark
doğuyordu, dedim üstü kalsın, ben buna
razıyım. Hemen koşarak İguacu’ya bir
uçak bileti aldım. Yalnız mesafe o kadar
uzak ki, aktarmalı gideceğim uçakla. Daha
sonra İguacu’ya gitme günü geldiğinde
havaalanında dedim bir e-maillara
bakayım. İyi ki bakmışım.
Kalacağım yerde bir terslik çıktı.
Yalnız Brezilyanın çözemediğim
şeylerinden biri de telefon
şebekeleri oldu. Çok enteresan.
Bizde bir mahalli kodlar vardır, işte
Denizli Ankara İstanbul neyse, bir
de cep telefonları 532 542 555
neyse. Ama orda o kadar garip ki,
eğer aradığın numara senin
operatör değilse ayrı bir çıkış kodu
ekliyorsun, birde o kişi başka bir
şehirdeyse birde o kişinin kodunu
ekliyorsun. Yani şöyle örnekliyim.
Denizli’den İzmir’deki birini cep
telefonumdan ararken kodladığım
tuşlarla, aynı kişiyi Antalya’dan
ararsam farklı rakamlar
tuşluyorum. Bu kişi İstanbul’a
giderse daha bir garipleşiyor. Uzun
lafın kısası hiçbir şey anlamadım
telefon sistemlerinden.
Havaalanında son dakika bu
kalacak yer problemini yaşayınca
internetten acilen bir hostel
numarası buldum ama gelin görün
ki arayamıyorum. Beceremedim.
Uçağın kalkış vakti geldi. Neyse
bindik uçağa. Aktarma yapacağız
ya, dedim orda hallederim.
Aktarma noktasında aradım hosteli.
Allah ta yardım etti, nasıl tuşladım
bilmiyorum. Mantığı az biraz o
zaman anlamıştım, şimdi hiç
hatırlamıyorum. Diyeceksiniz niye
sağdan soldan yardım almadın…
Denedim, defalarca denedim.
İngilizce bilen adam sayısı az,
onlara da bu kod olayını
anlatamadım. Her neyse hostelden
dediler havaalanında sizi karşılarız.
İndim İguacu’ya. Adım yazılı kağıdı
görünce rahatladım. Hemen gittik
hostele. Foz do İguacu öyle bir
noktadaki Paraguay, Arjantin ve
Brezilya’nın kesiştiği yer tam.
Hostelde 55 yaşında bir tane yarı
Polonyalı yarı Amerikalı’yı ertesi
günü şelalenin Arjantin tarafına
götüreceklermiş. (Pardon Amerikalı
dedim ama Amerika Birleşik
Devletleri diyecektim. Güney
Amerikalılar acaip sinir oluyorlar.
Onlar Amerika ise biz neyiz
diyorlar. Haklılarda.)Daha önce
yaptığım ufak sohbetlerde herkes
şelalenin Brezilya tarafında
panaromik görüntü olduğunu
söylüyordu, fakat şelale Arjantin
topraklarındaymış. Mutlaka Arjantin
kısmına geç demişlerdi. Bende
hemen atladım dedim o adamla
beraber beni de götürün. Tamam
dediler. Bindik sabah erkenden
minibüse sınırı geçtik, pasaportlara
mühürleri vurdular. Türklere
Arjantin için de vize gerekmiyor.
Tabi daha önce de söyledim.
Turistken bir çok yer var
görülebilecek ama sınırlı para var.
Adamlar bir çok aktivite yapmışlar.
Bunlardan benim ikna olduğum
boat tour vardı. İyi dedik ödedik
parasını. Düşündüm ki botla
yaklaşacağız şelalelere aşağıdan
da fotoğraf çekeceğiz. Bekledik
biraz. Bizi bindirdiler bir tane
kamyonun arkasına, başladık
ormanın içinde asker gibi
ilerlemeye. Tur rehberi var. Bize
börtü böcekten bahsediyor. Dedim
ayvayı yedik, saçma bir şeye para
verdik. Meğerse bot turu aşağıdan
başlıyormuş, bizi oraya
götürüyorlarmış. Cahillik çok zor.
Hele ki artık gezmekten algı
kapasiteniz garipleştiyse daha zor.
Botlara bindik, bize çantalar
verdiler. İçine ıslanmasını
istemediğiniz şeyleri koyun dediler.
Bir de baktım herkes böyle
yağmurluk gibi şeyler giyiyorlar.
Düşündüm yağmurluğa ekstra para
falan veremem. Zaten bot
devrilecek olsa can simitleri var
üzerimizde. Tüm bunları niye
yapıyorlar anlamadım. Sonra bot
hareket etti. Baya güzel fotoğraflar
çektik. Müthişti şelaleler.
Zamanında çok savaşlar olmuş bu
topraklara daha doğrusu sulara
sahip olmak için. Tam artık gezi
bitti indirirler bottan bizi derken
anladım ki o insanlar
başkalarından duymuşlar botun
suyun altına sürüldüğünü. Kaptan
bizi sokabildiği kadar altına soktu
suyun defalarca. Kuru hiçbir yanım
kalmadı. Ama acaip eğlendik. 10
dakika falan sürdü herhalde ama
inanılmaz keyifliydi. Bidaha bidaha
Yusuf Tümay
[email protected]
diye bağırırız ya konserlerde
sevdiğimiz şarkılardan sonra, biz de
orda “otra otra” diye defalarca
bağırdık. Otra Portekizce’de
anladığım üzere “bidaha” demek
heralde. Belki de bir küfürdür,
bilemiyorum. O an başka bir şeyde
bağırmış olabiliriz.
17
Gezi
İndiğimizde bir süre güneşte
kurulanmaya çalıştım ama
beceremedim. Islak ıslak gezmeye
karar verdim. Bol bol fotoğraf
çektim. Ama sonra yine manzaraya
sahip olabilme adına fotoğraf
çekmeyi bırakıp anı, o anı
yaşamaya karar verdim. Boş boş
yürüdüm şelalelerin üstünde
dinlenerek. Şeytan boğazı dedikleri
bir yer var. İçerde trenle oraya da
götürüyorlar. Şelalelerin tam
birleştiği bir yer tam
üstlerinde. Bir platform
yapmışlar. Acaip bir şey.
Kelimelerle anlatılabilecek
gibi değil. Günün sonu
geldiğinde çok yoruldum
ama her anına değdi
doğrusu. Brezilya kısmına
geri döndüğümüzde dediler
Brezilyanın en büyük barajı
İtaipu var. Ama sen önce
şelaleleri gördüğün için
gitme şelalelerden sonra seni
mutlu etmez. Gitmedim o
yüzden ama ilk gidenler
beğeniyorlarmış. Siz gidecek
olursanız ilk oraya gidin.
Ertesi gün İguacu’da bulunan kuş
parkına gittim. 3 saat her türlü kuşu
inceledim. Kocaman kafeslere
giriliyor. Kuşlar sizle beraber
uçuyor. Onlara yem veriyorsunuz.
Kimisi sevdiriyor kendini. Hele ki
Tucano diye bir cins var. Uzun
gagalı şapşal bir kuş. Sembol
kuşlardan biri. Kuşun yurt dışına
çıkarılması yasak. Çok sevimli bir
şey. Her yerde oyuncakları satılıyor.
Adettenmiş çıkışta yılanlarla
papağanlarla fotoğraf çekiliniyor.
Birkaç pozda ben harcadım.
18
Parktan çıkınca şelalelerin Brezilya
tarafının giriş kapısı çok yakın.
Şeytan dürttü beni. Oğlum buraya
bir daha gelebileceğin meçhul. Gir
bir daha ne olacak ki diye. Ama
ben daha güzel bir şey yaptım. Bir
önceki yazıda anlatmıştım. Rio da
SugarLoaf ta helikoptere
binememiştim. Bu sefer İguacu da
şelalelerin üstünde tur atmayı
denemeye karar verdim. Oradaki
turla anlaştım. Hayatımda ilk defa
helikoptere bindim ki hala her anını
hatırlıyorum. Uyanıklık yaptım,
pilotun yanına oturdum. 10 dk
uçtuk. Hani orda helikopter düşse
ölsek bundan mutlu ölüm olmazdı
herhalde. Tabi artık o helikopter
uçuşu sonrası gece uyuması çok zor
oluyor. O müthiş sahneler
gözleriniz önünden gitmiyor.
İguacu’daki son günümde ise
Paraguay çok yakın olduğu için
oraya gitmeyi istedim. Gidilecek
şehrin adı Cuidad del Este.
Paraguay o kadar yakın ki. Orda
çalışıp Brezilya’da oturan bir çok
insan var. Hong Kong’tan sonra
dünyanın en büyük ikinci açık
pazarı. Vergi yok. O yüzden
elektronik aletler revaçta. Adeta
cennet bu konuda. Alışveriş için
harika bir yer. Ama tehlikeleri de
var. Dolandırılma ihtimali yüksek.
Ayrıca Güney Amerika’nın
uyuşturucu merkezi gibi bir yermiş
aynı zamanda. Pek tekin değil. Ben
tabi korkuyorum her şeyden.
Pasaport kontrolden falan sakın
geçme dediler bir de
bana bunun üstüne.
Dedim vize yok bize.
Olsun dediler.
Görevliler rüşvet ister
falan uğraşırsın. Zaten
kapılar açık. Sanki
mahalle değiştiriyor gibi
arabalar boğaz
köprüsünden çıkıyor
gibi. Kalabalığın içinden
taksiyle geçtik gittik
bizde. Paraguay çok
enteresan bir yer. Acaip
ucuz. Yemekler de ucuz.
Elektronikte ucuz. Pek fazla
inceleme fırsatım olmadı korkudan
dolayı çünkü ne olduğu tam belli
değil. Daha sonra araştırdım
aslında ama pek sıkıntı
olmuyormuş ara sıra olan olaylar
dışında. Benim sayılı saatlerim
olduğu için pek karışmadım sağa
sola. Akşam dönüş vakti yine aynı
kalabalıkta ben korkuyorum da bir
taraftan ama bir sorun olmadan
geçtik gittik. Hiçbir sıkıntı olmadı.
Son olarak söylemek istediğim Foz
do İguaçu’da bir Türk dönerci var.
Gazi abi. Uğrarsanız dönerini yiyin.
Öyle devam edin seyahate
Jeffrey Scott Buckley
20
Biyografi
J
eff Buckley, 1966 doğumlu, ünlü Amerika’lı
şarkıcı, besteci ve söz yazarı. Çıkardığı ilk
albümü Grace’den itibaren, döneminin en
çok gelecek vaat eden sanatçılarından biri
olarak görülen Buckley, şöhretinin
doruğundayken geçirdiği bir kazayla 1997
yılında hayata gözlerini yumdu. Vokal
çeşitliliğiyle tanınan Buckley, aynı zamanda
1960’lı yılların ünlü folk rock şarkıcısı Tim
Buckley’nin oğludur.
Jeffrey Scott Buckley, 17 Kasım 1966’da Tim
Buckley ve Mary Guibert’in oğlu olarak
Anaheim, Kaliforniya’da dünyaya geldi. Yunan,
Fransız ve Panama asıllı olan annesinin
çocuğunu evlilik dışı doğurduğu Tim Buckley
ise, İrlanda asıllı ünlü bir şarkıcı ve söz
yazarıydı. Annesinin evlendiği Ron Moorhead
ve yarı-üvey kardeşi Corey ile bir süre Güney
Kaliforniya’da yaşadılar, fakat bu evlilik yaklaşık
2 yıl sürdü. Scotty Moorhead olarak bilinen Jeff,
üvey babasının ölümünden sonra, doğum
sertifikasında yazılı olan Buckley soyadını
kullanmayı seçti.
Klasik piyano eğitimi alan annesi ve müziği
seven üvey babasıyla Led Zeppelin, Jimi
Hendrix, Pink Floyd gibi şarkıcı ve grupları
dinleyerek büyüyen Jeff, daha 5 yaşındayken
büyükannesinin dolabında bulduğu gitarı
çalmaya çalışıyordu. Erken dönemlerinde Kiss
hayranı olan Jeff’in aldığı ilk albüm Led
Zeppelin’in “Physical Graffiti” siydi. Söylediğine
göre bir müzisyen olmaya 12 yaşındayken
karar vermişti. 14’ündeyken ilk elektro gitarını
(bir Gibson Les Paul gitarı) alan Buckley,
lisesindeki Jazz grubunda çalıyordu. Jazz
Fusion gitaristi Al Di Meola’nın yanısıra Rush,
Genesis, Yes ve Jethro Tull’un hayranıydı.
Liseden 1984’de mezun olduktan sonra
oradaki Müzisyen Enstitüsü’ne (Musicians
Institute) devam etmek için Los Angeles,
Hollywood’a gitti. Burada aldığı 1 yıllık kurs
sırasında en çok teorik müzik çalışmaktan
hoşlanan Jeff, okulun en büyük zaman
kaybı
olduğunu
söylemekten
de geri
kalmadı. Bir
otelde
çalışmaya
başlayan;
jazz ve
reggae
Biyografi
müzikten, rock ve heavy metale
kadar değişik gruplarda çalan Jeff
Buckley, geçen altı yıl süresince
sadece geri vokallerde yeraldı.
Şubat 1990’da New York’a taşınan
Buckley, kökleri 8. yüzyıla dayanan
ve Qawwali adı verilen
(Hindistan’la Pakistan’a kendini
adayan) sufi müzikle ve bu türün
en çok tanınan müzisyeni Nusret
Fateh Ali Khan’la tanıştı. Khan’ı
kendisine idol olarak belirleyen
Buckley, eylül’de Los Angeles’a
geri döndü. Tanınmış bir sanatçı
olan ve 1960’larla 1970’lerde,
oldukça beğenilen albümler
yapan, öz babası Tim Buckley’nin
eski menajeri Herb Cohen’den
gelen teklifle, kendi parçalarından
oluşan bir demo kaset doldurdu.
Babylon Dungeon Sessions adını
verdiği kasedi; Eternal Life ve
Unforgiven'ın da (sonradan “Last
Goodbye” olarak adlandırıldı)
aralarında olduğu beş parçadan
oluşturdu.
26 Nisan 1991’de Jeff Buckley,
“Tim Buckley’den Sevgilerle” adı
verilen ve Brooklyn’deki, St. Ann’s
Church’de Tim Buckley’i anmak
için düzenlenen konserde sahne
aldı. Bu onun da böyle bir
kalabalık karşısındaki ilk
performansıydı. Tim Buckley’nin,
öksüz oğlu Jeff ve onun annesi için
yazdığı “I Never Asked To Be Your
Mountain” parçasını, ünlü rock
gitaristi Gary Lucas’la birlikte çalan
Buckley, ardından “Sefronia – The
22
King’s Chain” ve “Phantasmagoria
in Two”yu çaldı. Son olarak “Once
I Was”ı akustik olarak çalan
Buckley, parçanın ardından o an
içinden gelen bir cappella son
ekledi. Jeff, müzik endüstrisine ilk
adım attığı ve tanınmasına büyük
yarar sağlayan bu konserle ve son
parçadaki enstrümansız söylediği
kısımla ilgili şöyle konuşmuştu:
Benim işim değildi, benim hayatım
değildi. Ama cenazesinde
olamamak beni üzdü, ona
hiçbirşey söyleyememiş olmak. Bu
konseri ona olan saygımı
sunabilmek için yaptım.
1991 yazı boyunca New York’da
Gary Lucas’la birlikte Grace, Mojo
Pin gibi en sevilen parçalarını
yazdı. Aynı zamanda Lucas’ın
grubu Gods and Monsters’da da
çalan Buckley, grubun mart
1992’de çıkardığı ilk albümün
ardından gruptan ayrıldı. Aşağı
Manhattan’da çeşitli yerlerde, ama
en çok da East Village’daki Siné’de kendine yer edindi. Burada
birçok sanatçı ve grubun
parçalarını çalan Buckley, o
dönemlerde kendisini canlı bir
müzik kutusuna benzettiğini
söylemişti. Sin-é’deki birkaç ayın
ardından çeşitli plak şirketleri onu
izlemek için gelmeye başlamıştı
bile. Buckley, ekim 1992’de Bob
Dylan ve Bruce Springsteen’le de
çalışan Columbia Records plak
şirketiyle anlaştı ve araık 1993’de
o dönemini yansıtan ve
çalışmalarından dört parçayı
içeren “Live at Sin-é” EP’sini
yayınlandı.
Nirvana’nın Nevermind
albümünün yapımcılığını yapmış
olan Andy Wallace’la anlaşan
Buckley, basçı Mick Grondahl ve
baterist Matt Johnson’la birlikte,
1993 yazında ilk albümünün
çalışmalarına başladı. Dört hafta
süren provaların ardından eylülde
New York, Woodstock’daki
Bearsville Stüdyoları’nda kayda
girdiler. Buckley’nin davetiyle,
Gary Lucas da Grace ve Mojo Pin
parçalarının kayıtlarında gitar
çaldı. Ertesi yıl gitarist Michael
Tighe de gruba dahil oldu.
Biyografi
İlk albümü “Grace”, 23 Ağustos
1994’de yayınlandı ve Buckley,
bunu takiben çıktığı dünya turunu 2
yıldan fazla sürdürdü. Bu dönem
boyunca Paris Olympia da dahil
olmak üzere birçok önemli yerde de
sahne aldı. Ardından aralık
1996’da Kuzey Amerika’nın kafe ve
barlarında (The Crackrobats,
Possessed by Elves, Father Demo,
Smackrobiotic, The Halfspeeds,
Crit-Club, Topless America, Martha
& the Nicotines ve A Puppet Show
Named Julio) çalarak “Phantom
Solo Tour”u gerçekleştirdi. Buckley,
kafelerde ve yerel yerlerde
çalmanın verdiği zevkin eksikliğini
hissettiğine dair bir açıklama
yapmıştı:
Kısa süre önce hayatımda bir
kafeye gidip, basitçe ne yapıyorsam
onu yaptığım, müzik yaptığım,
kendi müziğimi çalarak öğrendiğim
ve benim için ne anlam ifade
ettiğini keşfettiğim, beni tanımayan,
naaptığımı bilmeyen seyirciyi,
sıkarken ya da eğlendirirken zevk
aldığım bir dönem vardı. Bu
durumda kaybetmenin, riskin ve
başarmanın değerli ve
değiştirilemez lüksüne sahibim. Bu
tür şeyleri, bu çalışma formunu
biraraya getirmek için gerçekten
çok uğraştım. Sevdim ve sonra
ortadan kaybolduğunda onu
kaybettim. Tek yaptığım bunu geri
istemek.
Buckley’nin 1995 ve 1996’daki tur
kayıtlarının birçoğu Mystery White
Boy ve Live a l'Olympia adlarıyla
24
yayınlandı. Turu tamamlamasının
ardından My Sweetheart the Drunk
adını vereceği yeni albümünün
çalışmalarına başlayan Buckley,
1997’de Memphis, Tennessee’ye
gitti. Burada bir silah evi kiraladı ve
kendi kayıt cihazıyla demo kasetler
yapmaya başladı. Tekrar stüdyo
çalışmalarına başlayan grup için
de, önlerindeki yeni albüm oldukça
heyecan vericiydi.29 Mayıs 1997’de
grubunun Memphis’e ona katılmak
üzere geldikleri gün, Buckley
Mississippi Nehri’ne bağlanan Wolf
River’da yüzmeye gitti. Eşyaları
bulunan Buckley’den hiç iz yoktu.
Yapılan arama çalışmalarına
rağmen Buckley bulunamadı. O
günden bir hafta sonra bir turist
tarafından görülen vücüdu karaya
çıkarıldı. Alkollü olduğu ve intihar
etmiş olabileceği iddialarına
rağmen, herhangi bir uyuşturucu
veya alkol almadığı polis
raporlarında ortaya çıktı.
Jeff Buckley’nin son çalışmaları
Sketches for My Sweetheart the
Drunk adlı albümde yayınlandı,
ayrıca canlı kayıtlardan oluşan Jeff
Buckley-Live In Chicago adlı bir
albüm ve 13 mayıs 1995’de
Chicago’daki The Cabaret
Metro’da kaydedilen, canlı konserin
görüntülerini içeren bir dvd
yayınlandı.
Tarih
Büyük İskender
26
B
üyük İskender, adı Doğu
efsanelerinde yaşayan, o
zamanki dünyanın yarısını
13 yılda fethetmiş, Pers
İmparatorluğu'nun güçlü
ordularını yenmiş, M.Ö. 336-323
yılları arasında Makedonya kralı
ve tarihteki en büyük
komutanlardan biri.
Tarihin gelmiş geçmiş en ünlü atı
sayılan Busefalus, satılmak üzere
Kral Filip'e getirildiğinde, en usta
biniciler bile hayvanı yatıştırmak
için boşuna uğraştılar, Genç prens
Iskender, bunun üzerine hayvanı
yularından tutarak güneşe
çevirerek gölgesinden ürkmesini
önleyerek sakinleştirdi ve azgın
ata egemen oldu. Kral Filip bunu
görünce "Oğul" diye seslendi; "Sen
kendine layık bir krallık kurmaya
bak , çünkü Makedonya senin için
pek ufak." Kralın sözleri adeta bir
kehanet niteliğindeydi, çünkü
azgın ata hakim olamayı beceren
genç prens, aradan yirmi yıl bile
geçmeden, Iran'ı da fethedecek ve
Doğu'da çok büyük bir
imparatorluk kuracaktı.
Kral Filip, M.Ö. 356'da, parlak bir
askeri başarı kazandığı sırada, üç
ayrı haberciden, üç ayrı haber
almıştı. Ünlü kumandanlarından
Parmeinon, savaşta İlliryalıları
altetmişti; atlarından biri
Olimpiyat Oyunları'nda zafer
kazanmıştı ve karısı Olempia,
oğlu İskender'i dünyaya getirmişti.
Kahinler krala, yeni doğan
oğlunun savaşlarda yenilmek
nedir bilmeyen bir komutan
olacağını söylediler.
Genç İskenderin öğretmenleri
arasında ünlü düşünür Aristo da
vardı. Aristo'da aldığı eğitimin,
İskender'in kişiliğinin oluşmasında
büyük etkisi oldu. Genç prens,
savaş sanatını iyice öğrenmişti.
İlyada'nın bir kopyasını başucundan
hiç eksik etmezdi.
Savaş alanlarında ilk başarılarını
kazandığında henüz 16 yaşında bir
delikanlıydı. Babası seferdeyken
ayaklanan Medyalıların üstüne
yürümüş, şehirlerini yerle bir etmişti.
M.Ö. 338 yılında Eski Yunan'ın en
kuvvetli iki devleti olan Atina ve
onun müttefiki Thebes'e karşı
kazanılan Keronea Savaşı'nda da
Makedonya ordusuna İskender
komuta ediyordu.
Kral Filip, suikaste kurban gidip
öldükten sonra kral olduğunda
İskender, henüz yirmi yaşına bile
varmamıştı. Filip, yetenekli bir
yönetici ve usta bir askerdi. Fakat
sarayında dönen entrikalara engel
olamamıştı. Eşi Olimpia'yı saraydan
uzaklaştırmış, Kleopatra adında
Makedonyalı bir kızla evlenmişti.
Düğün sırasında, gelinin amcası
Attalos içkiyi fazla kaçırıp sarhoş
olunca, soyluları, tahta 'meşru bir
veliaht' kazandırmaları için tanrılara
dua etmeye çağırdı. İskender,
bunun üzerine annesine hakaret
eden adamın suratına öfkeyle
şarap kadehini atmış, kendisini
kaybeden Filip de oğluna hançer
çekmişti. Ancak sendeleyip düştü ve
bir şey yapamadı.
Babasının öldürülmesinde
İskender'in parmağı olduğunu ileri
süren tarihçi ve yazarlar da vardır;
fakat bu suçlamayı doğrulayacak
sağlam ipuçları yoktur. Annesinin
komploya karışmış olması daha
akla yakın gelmektedir. Ayrıca
Olempia'nın, Kleopatra'ya, intihar
etmesi için emir verdiği
bilinmektedir. Kleopatra'nın
dünyaya getirdiği çocuk da
tanrılara kurban edilmiştir.
Tahta geçtiği zaman henüz yirmi
yaşında bile olmayan İskender,
öldüğü zaman da daha otuz üç
yaşındaydı. Fakat aradaki on üç yıl
boyunca öylesine parlak ve büyük
fetihler gerçekleştirdi ki, ihtişamı
yirmi üç yüzyıl boyunca dilden dile
dolaştı.
Tahta çıktığında, Trakya'da,
Thebes'te, İlirya'da ve Teselya'da
kargaşa vardı. İskender, duruma
hemen el koydu. Teselyalıların
üzerine yürüdü ve kansız bir zafer
kazandı. Yalnız Teselya'yı almakla
kalmadı aynı zamnda diğer Yunan
devletlerinin de arasını buldu.
Bunun üzerine Korent'te toplanan
kongre, babası zamanında
tasarlanan Asya'nın fethini
gerçekleştirmek için Yunan
ordularının baş kunamdanlığına
İskender'i getirdi.
İskender, Korent'te bulunduğu
sırada ünlü düşünür Diogenes'le
tarihe geçen konuşmasını yaptı.
Genç kral, düşünüre kendisinden
bir şey istemesini söyleyince,
Diogenes, "Gölge etme başka ihsan
istemem" karşılığını verdi.
İskender'in bunun üzerine
dostlarına, " İskender olmasaydım
Diogenes olmak isterdim" dediği
rivayet edilir.
İskender'in, Pers İmparatorluğu
üzerine sefere çıkmasından önce
başkaldıran Trakyalılara bir ders
vermesi gerekiyordu. Trakyalılar,
Şipka diye bilinen geçitte
savunmaya geçmişlerdi.
Makedonyalılar'ın ise buradan
geçmeleri gerekiyordu. Trakyalılar,
savaş arabalarını istilacıların
üzerine yuvarlamak için doruklarda
toplanmışlardı. Fakat İskender'in
kullandığı taktik, bu tehlikeyi
kolayca ortadan kaldırdı;
27
Tarih
Piyadelerine safları iyice açarak
ilerlemeleri emrini verdi. Böylece
arabalar yuvarlanarak bu
boşluktan geçip gitti. Taktik
başarılı oldu ve geçit ele geçirildi.
Böylece, o zamanlar İster diye
anılan Tuna'ya kadar ilerledi ve
kuzey kıyısını aştı.
Asya'nın fethi
Pers kralı Darius, Thebes halkını
Makedonyalı'lara karşı
ayaklanmaları için kışkırttı.
İskender şehre yürüdü ve 6.000
kişilik nüfuzu kılıçtan geçirdi.
Korent Birliği, şehrin yerle bir
edilmesi ve kadınlarla çocukların
köle olarak satılması kararını aldı.
Böylece isyancılar, oldukça ağır bir
cezaya çarptırılmış oldu. Thebes
ile Yunan devletleri arasında
barışın sağlanmasıyla, İskenderin
Avrupa'daki işi bitti ve gözünü
Asya'ya çevirdi.
İskender hayatının büyük bir
bölümünü Asya'da geçirdi.
Askerleriyle birlikte konakladığı
yerlerde yalnız bir ordugah değil,
aynı zamanda Yunan uygarlığını
buralara taşıyarak kültür ve sanat
merkezleri de kuruyordu.
İskender, 30.000 piyade ve 5.000
süvariden oluşan ordusuyla M.Ö.
334'te Helespon'u ( bugunkü
adıyla Çanakkale Boğazı) aştı.
Granikos nehrinde büyük bir Pers
ordusuyla karşılaştılar. İskender,
savaş arabasının içinde,
miğferinin iki yanındaki beyaz
tüyler nedeniyle kolayca
tanınıyordu. Bu yüzden ani bir
28
saldırıya uğradı. Ama arkadaşı
Kleitus, komutanının imdadına koştu
ve kılıcını ustaca kullanarak
İskender'in hayatını kurtardı. Daha
sonra İskender Kleitos'u kılıçla
vurarak öldürecekti. Yolu üzerinde
geçtiği bütün şehirler ve kaleler
düşüyordu. Frigya topraklarından
geçerken, Gordiyon'da (bugünkü
Sakarya nehri civarlarında olduğu
sanılan Frigya kenti) ünlü
kördüğümü kılıcıyla keserek çözdü.
Eski bir inanca göre, bu düğümü
çözen, Asya'ya egemen olacaktı.
İskender, mola verdikleri bir sırada
serinlemek için Sindus ırmağına
girdi fakat üşüterek ateşlendi.
Hayatından umudun kesildiği bir
sırada, Akarnania'lı Filip adında biri
ortaya çıktı ve kralı iyi edecek ilacı
hazırlayabileceğini söyledi. İlaç
hazırlanırken çıkagelen bir haberci,
Darius'un, İskender'i zehirlemek için
Filip'i gonderdiğini söyledi. Kral
mektubu okuduğu sırada şifacı Filip
de yanına girdi. İskender, uzatılan
kupayı alırken mektubu da Filip'e
uzatarak "Oku!" dedi ve kupanın
içindeki ilacı bir dikişte içti. İskender,
gösterdiği güvenin karşılığında kısa
sürede iyileşip ayağa kalktı.
Kendisine "Büyük" lakabı takan
Darius, kendisini dünyanın en büyük
hakimi sayıyordu. Bütün batı Asya
ve Mısır onun egemenliği
altındaydı. Darius'un ordusu
İskender'inkinden beş kat daha
güçlüydü. Ne var ki sayıca üstün
olmanın, ustalık ve disiplin
karşısında pek anlamı olmadığı
çabuk anlaşıldı. İki ordu bugünkü
İskenderun yakınlarındaki İssos
yaylasında karşı karşıya geldiler.
İskender'in ordusu kesin bir zafer
kazandı. Darius ise ailesini bile
savaş alanında bırakarak kaçtı.
İskender, tutsak kadınlara,
toplumsal durumlarına uygun
davranılması emrini verdi.
Darius, İskender'in teslim olma
teklifini reddetti ve bunun üzerine
İskender, İran'a ilerleyip Darius'un
işini bitirmeye karar verdi.
Tarih
Fakat daha önce Suriye'nin
üzerine yürüdü. En çetin direnişle,
bir liman şehri olan Tire'de
karşılaştı. Kanlı bir kuşatma
sonucunda Tire kalesi de düştü.
Daha önce Filistin ve Mısır da
işgal edilmiş, İskender adını
ölümsüzleştiren ve kendi adını
taşıyan büyük İskenderiye şehrini
kurmuştu. Mısır ve Suriye'nin yeni
efendisi, M.Ö. 331'de Tire'ye geri
dödü ve İran'a yapılacak olan
seferin hazırlıklarına başladı.
Darius, bir milyon olduğu
söylenen ordusuyla İskender'i
karşıladı. Makedonyalıların
ordusu ise 50.000 kadardı.
Ninova yakınlarındaki Arbela'da
başlayan savaş, İskender'in
zaferiyle sonuçlandı. Darius, bu
sefer de savaş alanından kaçmayı
becerdi. Fakat o zamana kadar
tarihin en büyük imparatorluğu
olarak bilinen Pers
İmparatorluğu'nun kaderi çizilmiş
oldu. Babil ve Susa şehirlerinin
kapıları Büyük İskender'e açıldı.
Daha sonra, dünyanın en zengin
şehri olarak bilinen başkent
Persepolis de İskender'in egemenliği
altına girdi.
İskender, Darius'u yakalamaya
çalışsa da, Darius hainler tarafından
yaralandı ve hastalanarak öldü.
Ölmeden önce İskender'e, ailesine
cömert davrandığı için teşekkür etti.
Birkaç ay sonraki, Sogdian
kayalığının fethinden sonra, o
zamana kadar kadınlarla pek
ilgilenmemiş olan İskender, buranın
kralı Oksiyartes'in kızına aşık oldu
ve ülke geleneklerine uygun olarak
evlendiler.
Hindistan'ın fethi
İskender, o zamanlar pek az
tanınan Hindistan'ı fethetmeyi
düşlemeye başladı. Ele geçirdiği
topraklardan topladığı askerlerle
gelişmiş bir ordu kuran İskender,
M.Ö. 327 yazında Bak-triane'den
ayrıldı. İndus nehrini aşınca, Porus
adlı Raca'nın ordusuyla savaştı ve
sonunda düşmanını esir aldı.
Tutsağa nasıl davranılacağı
sorulduğunda İskender, "Kral gibi"
karşılığını verdi. Porus'a topraklarını
geri vererek, devleti Makedonya'nın
egemenliğine aldı.
İskender'in, Hindistan'da daha fazla
ilerlemesini engelleyen şey,
Makedonyalı savaşçılarının artık kılıç
sallamaktan yorulmaları ve ana
vatanlarına geri dömek istemeleri
oldu.
Büyük İskender, M.Ö. 323'te, büyük
bir şölenden sonra hastalandı ve
birkaç gün içinde de Babil
sarayında 33 yaşındayken öldü.
İskender'in, dünyanın en büyük
askeri dehaları arasında
sayılmasının yanı sıra, Yunan
medeniyetinin yayılmasında ve
Helenistik uygarlığın yükselmesinde
de büyük payı vardır.
30
Hobi - Kolleksiyon
4
45’lik Plaklar
5 lik plak evinin amacı yalnızca
“Anılarımızdaki Müzikleri”
anımsatmak değil, aynı zamanda
yaşatmaktır. Artık geride kalmış bir çağın,
hafif müziğin o altın çağının, dev seslerini,
dev melodilerini, o çağdan kalmış anısı
olsun, olmasın isterse o çağda henüz
doğmamış olsun, tüm müzikseverlere
sunmak, o çağı değil ama, müziğini onlara
yeniden yaşatmaktır. O çağ ki, birbiri ardı
sıra, dev sesler ve dev melodiler çıkardı.
Hem ülkemizde hem de Dünya da. O
melodiler ki, yıllar onları silemedi. Farklı
dillerde, çeşitli düzenlemelerle defalarca
yeniden söylendiler, büyük orkestralarla,
ağız mızıkaları ile, köşe başlarında
ıslıklarla milyonlarca kez çalındılar, gene
de onlardan bıkılmadı.
Yalnızca çağlarının insanları değil, daha
sonraki nesillerin de beğenisini kazandılar.
32
45 lik plak evindeki albümler,
müzikseverlere yalnızca anılarını
anımsatmak, ya da onların beğenisini
kazanmakla yetinmeyip, onlara aynı
zamanda bir koleksiyona sahip olmak
olanağını da tanıyacaktır. Farklı müzik
türlerinin unutulmayan olağanüstü ses ve
melodilerinden oluşan ve meraklısı için
değeri ölçülmez bir koleksiyon. Öyle bir
koleksiyon ki, modasının geçmeyeceğine
yıllar tanıklık etmektedir. Arşivimizdeki
seçkin plakların tamamı klasikleşmiş
melodilerden ve ansiklopedilere geçmiş
sanatçılardan oluşmaktadır. Daha önemlisi
bir müzik prodüktörünün değil, fakat
20.yüzyılın nicelerinin kaybolduğu acımasız
süzgecinden ve beğenisinden geçerek
seçilmişlerdir.Biz ülkemizin müzik
severlerinin de, böyle bir koleksiyona sahip
olacağını düşünerek sevinçle ve heyecanla
yola çıktık.
Müzik
Myra Ellen Amos
34
T
ori Amos 22 Ağustos
1963 doğumlu ABD'li
kadın şarkıcı ve şarkı sözü
yazarı. Asıl adı Myra Ellen
Amos'tur. İngiliz ses teknisyeni
Mark Hawley'le evlidir ve 5
Eylül 2000'de dünyaya gelmiş
Natashya Lorien Hawley
adında bir kızları vardır.
Amos, şarkı sözlerinde
cinsellik, din, ataerkillik ve
kişisel trajedi gibi konuları
işler. Büyük başarı kazanmış
şarkıları arasında "Crucify",
"Silent All These Years", "Me
and a Gun", "Cornflake
Girl","Caught a Lite Sneeze",
"A Sorta Fairytale",
"Professional Window" ve
"Spark" vardır.
Amos 1990'ların başlarında
kadın vokalistler içinde önde
gelenlerindendi ve kariyerinin
kayda değer gelişimini ender
piyano müzisyenlerinden birisi
olarak yaptı.
Rev. Dr. Edison ve Mary Ellen
Amos'un 3. çocukları olarak
Newton, Kuzey Caroline'da;
Georgetown (Washington
D.C.)'dan Kuzey Caroline'a
seyahat sırasında Newton'daki
Old Catawba Hastanesinde
dünyaya gelir. İki yaşındayken,
ailesi Baltimore Maryland'a
(piyano çalmaya başladığı
yerdir.) taşınır. Beş yaş
civarında piyanoda
enstrümantal parçalar
bestelemeye başlar.
Dokuzunda ise bu parçalara
artık söz eklemeye başlar.
1968'de Rockville'deki
Maryland'de yaşarken,
Peadbody Konservatuvarı'nda
müzik bölümünde burs
kazanır. Beş yaşında bu bursu
kazanmış olması okula kabul
edilmiş en genç öğrenci yapar
onu. Onbir yaşında bursu
kesilir ve okulu bırakır. Amos
bursu kaybetme sebebini, rock
ve popüler müziğin birleşimine
olan ilgisine ve kâğıt üzerinden
verilen müzik eğitime olan
tepkisine bağlar. Ayrıca
parçaları kulaktan çalmada
başarılıyken solfejde
başarısızlık sergilemektedir. İki
yıl sonra Montgomery
College'de çalışmaya başlar.
Babasının yardımıyla bazı
gece kulüplerinde ve
kiliselerde çalmaktadır. Bir
yandan da reklamlarda oynar,
pembe dizilerde figuranlık
yapar. Bir bar çalışması
sonrası, eve giderken bir
hayranının davetini kabul eder.
Bu hayranı tarafından
tecavüze uğrar. Bu kötü
deneyim sonraki yıllarda çoğu
şarkısına yansıyacaktır
(özellikle “Me and a Gun” adlı
parçasına). Bir arkadaşının,
görünümünün Tori ismine
daha çok yakıştığını söylemesi
üzerine adını “Tori” olarak
değiştirir.
35
Müzik
36
Müzikle bağı kopmamıştır. Yeteneğini keşfeden Atlantic
Records ile plak anlaşması yapar. “Y Kant Tori Read” adlı
bir grup kurar. Grubun adı, Tori'nin nota
okuyamamasından esinlenilmiştir. Ayrıca grubunda, daha
sonra çalışmaya devam edeceği gitarist Steve Caton da
bulunmaktadır. 1988'de grupla aynı adı paylaşan, pop
rock tarzda bir albüm yayınlarlar. Fakat Tori, o dönemin
modasına ve ekonomik kaygılarına uyarak yanlış bir
imajla çıkmıştır. Albüm hiç satmaz, Tori depresyona girer.
Grupla yolları ayrılır. Tekrar piyanist şarkıcı özüne geri
dönmek ister fakat şirket, Amerika'da böyle bir konseptin
para etmeyeceğini söyleyerek Tori'yi İngiltere'ye gönderir.
İlk albümünün köklerini bu dönemde oluşturur (1991).
Başından geçen kötü olayı anlattığı “Me and a Gun” ve
Nirvana'dan cover'ladığı “Smells like Teen Spirit” adlı
parçasıyla her yeri dolaşarak küçük barlarda çalar, kendi
hayranlarını yavaş yavaş yaratır. O sırada yakın arkadaş
olduğu Kurt Cobain, kendi şarkısının Tori versiyonunun
eşliğinde Tori ile dans ettiklerini belirtir.
Müzik
Albümleri
38
1988
1992
1994
1996
1998
1999
2001
2002
2003
2004
2005
2007
2009
2009
2011
Y Kant Tori Read
Little Earthquakes
Under the Pink
Boys for Pele
From the Choirgirl Hotel
To Venus and Back
Strange Little Girls
Scarlet's Walk
Tales of a Librarian
Welcome to Sunny Florida
The Beekeeper
American Doll Posse
Abnormally Attracted to Sin
Midwinter Graces
Night of Hunters
Sinema
65. Cannes Film Festivali
40
F
estivalin jüri başkanı İtalyan Nanni Moretti,
açılıştan önce yaptığı konuşmada,
"Dünyanın en önemli film festivalinin jüri
başkanlığını üstlenmenin kendisi için büyük bir
onur, ayrıcalık ve sorumluluk olduğunu" söyledi.
Festival, Claude Miller'ın, "Therese Desqueyroux"
isimli filminin gösterimiyle 27 Mayıs'ta sona erdi.
Başkanlığını Nanni Moretti'nin üstlendiği bu yılki
jüride Filistinli oyuncu ve yönetmen Hiam
Abbass, İngiliz yönetmen Andrea Arnold,
Fransız oyuncu Emmanuelle Devos, Alman
oyuncu Diane Kruger, İngiliz oyuncu Ewan Mc
Gregor, ABD'li yapımcı Alexander Payne, Haitili
yönetmen ve yapımcı Raoul Peck yer alıyor.
Festivalde 30'a yakın ülkeden 91 film gösterildi.
Festivalin bu yılki logosu 1962'de hayatını
kaybeden Hollywood'un efsanevi oyuncusu
Marilyn Monroe'un siyah beyaz fotoğrafı oldu.
Festivalde "Altın Palmiye" için 4 bin 300 film
arasından seçilen 22 film yarıştı.
Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye
kazananlar belli oldu. Merakla beklenen
'En İyi Film' kategorisinde yılların yönetmeni
Michael Haneke'nin 'Amour' filmi ipi
göğüsledi. ödülü aldığı sırada uzun süre
ayakta alkışlanan ünlü Yönetmen, sahnede
oyuncularını övdü ve eşine de destekleri
için espri ile karışık teşekkür etti.
Festival sonunda dağıtılan ödüllerden bizim
için en gurur verici olanı, hiç şüphesiz Türk
Yönetmen Rezan Yeşilbaş'ın 'Sessiz' adlı kısa
filmi için verilen 'En İyi Kısa Film' ödülü.
'Sessiz', birincilik ödülü almadan önce
4.500 film arasından ilk 10'a kalmıştı.
İşte Cannes'da sahibini bulan ödüller;
Altın Palmiye: Michael Haneke - Amour
En İyi Yönetmen: Carlos Reygadas - 'Post
Tenebras Lux'
En İyi Senaryo: Cristian Mungiu - 'Beyond
the Hills'
En İyi Kadın Oyuncu: Cosmina Stratan ve
Cristina Flutur - 'Beyond the Hills'
En İyi Erkek Oyuncu: Mads Mikkelsen -'The
Hunt'
Jüri Büyük ödülü: Matteo Garrone - Reality
Kısa Metraj: Rezan Yeşilbaş - 'Sessiz'
Altın Kamera (Camera d'Or): Benh Zeitlin 'Beasts of the Southern Wild'
Jüri özel ödülü: Ken Loach - 'Angel's Share'
Türk sineması da Cannes'daydı!
Kısa metrajlı 'Sessiz' filmi dışında Cannes'da
gösterilen farklı Türk Sineması örnekleri de
vardı. Nuri Bilge Ceylan 17 Mayıs'ta bu
yılki "Carossee d'or" sinema ödülünü aldı.
ünlü yönetmenin Mayıs Sıkıntısı filmi de
ödül töreni öncesi gösterildi. Ayrıca; yurt
dışında oldukça başarılı bir kariyere sahip
olan Türk asıllı Alman Yönetmen Fatih
Akın'ın Polluting Paradise filmi, 18 Mayıs
Cuma günü 'özel gösterimler' bölümünde
yarışma dışı olarak gösterildi.
41
Sinema
Sinema dünyası için
önemli yer tutan
Cannes Film Festivali
bu senede düzenlendiği
11 gün boyunca
birbirinden renkli
görüntülere yer verdi.
Moda severler için
kırmızı halısının en
önemli detay olduğu
Cannes’ta moda,
sinema ve müzik
dünyasının ünlü kadın
ve erkek yıldızları
birbirinden dikkat
çeken kıyafetleriyle
objektiflere yansıdı.
42
43
Yarışma
A
teş Çiçeği logosu ve Ateşini Yak
sloganıyla Azerbaycan'ın başkenti
Bakü'de 57.si düzenlenen
yarışmada 42 ülke temsilcisi yarıştı.
Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu 20
ülke iki yarı final serisinden sonra finale
hak kazanmıştı. Crystal Hall'da yapılan
büyük finalde yarışan 26 ülke temsilcisi
arasından Loreen birinciliği elde etti.
Eurovision Şarkı Yarışması'nın büyük
finali saat 22.00'da başladı. Ülkemizi
temsil eden Can Bonomo ise 18'inci
sırada sahneye çıktı. Müthiş bir
performans sergileyen Can Bonomo,
salonu coşturdu. Yarışmaya katılan tüm
ülke sanatçılarının şarkılarını
seslendirmesinin
ardından SMS
oylamasına geçildi.
Oylama bitiminde
yarışmaya katılan her
ülkeye canlı bağlantı
yapılarak ülkelerin
puanlamaları alındı.
Puanlama sonucunda 57. Eurovision
Şarkı Yarışması'nda 372 puan alan
İsveç'i temsil eden sanatçı Loreen birinci
olurken ikinci Rusya, üçüncü ise Sırbistan
oldu. Türkiye yarışmayı 7'nci olarak
tamamladı.
Yarışmanın galibi Loreen, yeşil odada
kendini boşlukta gibi hissettiğini ve
zamanın durduğunu söyledi.
44
Yarışma bitiminin ardından basın
merkezinde gazetecilerin sorularını
yanıtlayan İsveç temsilcisi Loreen, ona
inandıkları ve bu performansı
sergilemeye fırsat verdikleri için İsveç
halkına teşekkürünü iletti.
Yarışmaya çok uyuyarak ve çok yemek
yiyerek sadece performansına
odaklanarak hazırlandığını söyleyen
İsveçli sanatçı, şarkısı Euphoria'nın
olabildiğince uzun süre dillerden
düşmeyeceğini umut ettiğini söyledi.
Dansının ne anlama geldiğinin
sorulması üzerine Loreen, dansının
özgürlüğü tanımladığını belirterek "Hiçbir
kural yoktur, ne hissettiğinizi gösterir, ne
olmak istersen ol' diye konuştu.
Loreen, İsveç'i düşündüğünde doğayı,
temiz havayı ve suyu düşündüğünü
belirterek, herkesi gelecek yıl yapılacak
Eurovision-2013'e davet etti.
Eurovision Şarkı Yarışması, önümüzdeki
yıl 14 Mayıs'ta İsveç'te yapılacak
Eurovision'un
galibi, 'Euphoria'
şarkısıyla İsveçli
şarkıcı Loreen
oldu. Genç
şarkıcı ülkesinde
katıldığı pop star
yarışması Idol
2004'te dördüncü
olmuş
Performansıyla göz dolduran
Bonomo, izleyiciler tarafından
ayakta alkışlandı.
İlk oyu Arnavutluk açıkladı.
Türkiye'yle 10 puan geldi. Daha
sonra Karadağ oylarını açıkladı.
Türkiye'ye puan gelmedi. Romanya
ise Türkiye'ye 3 puan verdi.
Avusturya da ülmemize 3 puan
verdi. Belçika'dan 7 puan aldık.
Azerbaycan'dan tam puan geldi.
Maltadan 8 puan geldi.
San Marino'dan 5 puan aldık
Fransa'dan 5 puan aldık.
İngiltere'den 1 puan aldık.
Yunanistan'dan puan gelmedi
Bosna Hersek'ten 4 puan aldık
Bulgaristan'dan 7 puan aldık
İsviçre'den 3 puan aldık. 6.
sıradayız Kıbrıs Rum Kesimi'nden
puan gelmedi. Makedonya'dan 8
puan aldık Hollanda 8 puan verdi.
Halen 6. sıradayız İsveç'ten 6 puan
aldık Litvanya 1 puan verdi
Danimarka 2 puan verdi
Gürcistan 7 puan verdi
Almanya'dan 10 puan
Macaristan'dan 3 puan
İsrail'den 1 puan
Yarışmayı yedinci sırada bitiren Can
Bonomo’ya gece boyu Twitter’dan
destek mesajları yağdı. Bonomo ise
pazar gündüz saatlerinde Twitter’dan
şu mesajları paylaştı: “7 de olur?
olmaz mı? :) teşekkür ederiz. Çok
keyifliydi. Sağolun. Konserlerde orada
burada görüşmek üzere. Rock’n
Rolla’lar için Rock vakti..”, “Herkese
tekrar çok teşekkür ederiz. Türkiye’de
yeni bir ses çıkarmaya çalışan genç
müzisyenler olarak ilk 10’a girmenin
gururunu yaşıyoruz.”, “Bizleri
destekleyen herkese binlerce
teşekkür! Tek beden, tek ses olduk.
Her şeyden önemlisi birbirimizi
kazandık. Bu akşam eve dönüyoruz.”
45
Yarışma
Temsilcimiz Can Bonomo, 'Love Me Back' adlı şarkısıyla
18'inci sırada sahne aldı. Türkiye 112 puanla Eurovision
yarışmasında 7. oldu. 57. Eurovision Şarkı Yarışması'nı İsveç
372 rekor puanla kazandı
46
Sertab Erener @sertaberener
Can Bonomo’da elinden gelenin en
iyisini yapti, cok uzun ve stresli bir
surec cunku tebrikler :))
@davutogluahmet
Performansıyla Eurovision’da
ülkemizi en iyi şekilde temsil eden
Can Bonomo’ya içten teşekkürler.
Bundan sonra onu büyük başarılar
bekliyor
Sarp Apak @sarpapak81
Eline sağlık kardo:) @canbonomo
Armagan çaglayan
@Armagan_caglayan Ayrica Can
Bonomo’nun performansi yari
finalin cok cok uzerindeydi
Bengü @benguofficial
İyi pazarlar;))
#CANınsagolsunBONOMO
kemal dogulu @KemalDogulu
CAN’ın sağolsun Bonomo :)
göğsümüzü kabarttin. Tebrikler
@canbonomo
Isin Karaca Doğan @ishinkaraca
Can’sın Bonomo... Müthiş
performansdı... Bravo....
@canbonomo
Burhan Çaçan @burhancacan
1 Can Bonomo’nun alacağı
sonucun böyle olacağını baştan
söylemiştim,o zaman tepki almıştım
haklı çıktığım için sevinmiyorum...!
47
Bizden Haberler
P
Bahar
Şenlikleri
amukkale Turizm’le 50. Yıl Bahar Şenlikleri organizasyonlarımızın son
etabında Uludağ Üniversitesi’ndeydik. Ana sponsorluğumuzda
gerçekleşen festivalde Yeni Türkü, Model, Hayko Cepkin ve Aydilge
sahne aldılar. Bugün Feridun Düzağaç konseriyle final gerçekleşiyor.
Birbirinden eğlenceli aktivitelerimizle yine çok eğlendik; eğlendirdik. Festivale
ilgi gösteren tüm Uludağ Üniversitelilere teşekkür ediyoruz.
48
P
amukkale Üniversitesi’nde ana sponsorluğumuzla gerçekleşen
ve Şebnem Ferah’la başlayan bahar şenliklerinde sırasıyla
İskender Paydaş, Seksendört ve Cem Adrian konserleriyle
müziğe doyduk. Pamukkale Turizm aktivite ekibinin organize ettiği
ödüllü play station, guitar hero turnuvalarında ve ödüllü fotoğraf
yarışmalarında hepimiz çok eğlendik.
49
Spor
Arda'lı Atletico şampiyon
50
G
alatasaray, Arsenal karşısında
şampiyon olarak bu kupayı
Türkiye'ye getirmişti. Fatih Tekke de
Zenith formasıyla bu kupayı kazanmıştı.
Arda Turan da UEFA Avrupa Ligi kupasına
ulaşarak adını Türk spor tarihine yazdırmış
oldu.
Avrupa Futbol Ligi final maçında Athletic
Bilbao'yu 3-0 yenen Atletico Madrid, UEFA
kupasının sahibi oldu.
Romanya'nın başkenti Bükreş'teki National
Arena'da iki İspanyol takımının karşı
karşıya geldiği UEFA Avrupa Futbol Ligi
final maçında Atletico Madrid'e kupayı
getiren golleri, 7 ve 34. dakikalarda
Falcao ile 84. dakikada Diego attı.
Avrupa Ligi'nde toplamda 12 gole ulaşan
Kolombiyalı forvet Falcao'nun 2. golünde
pası Türk futbolcu Arda Turan verdi.
Falcao, karşılaşmanın 74. dakikasında da
gole çok yaklaştı, ancak meşin yuvarlak
kale direğine çarparak oyun alanına
döndü.
Finalde skoru belirleyen golü ise Diego
kaydetti. Atletico Madrid, maçın 84.
dakikasında gelen bu golle Barcelona'ya
ait bir rekoru da ele geçirdi. Madrid ekibi,
Avrupa Ligi'nde üst üste 12. maçını
kazanarak, Barcelona'ya ait 11 maçlık
rekoru kırmış oldu.
Karşılaşmayı Alman hakem
Wolfgang Stark yönetirken,
yardımcılıklarını ise Jan-Hendrik
Salver ile Mike Pickel yaptı.
Atletico Madrid, bu kupada daha
önce de 2009-2010 sezonunda
final oynayıp, İngiltere'nin Fulham
takımını uzatmada 2-1 yenerek
şampiyon olmuştu.
Athletic Bilbao ise tarihinde 2. kez
finalde kaybetti. İspanyol ekibi,
daha önce 1976-77 sezonunda
UEFA Kupası finalinde İtalya'nın
Juventus takımıyla karşılaşmış, ilk
maçı 1-0 kaybedip, ikinci maçı 21 kazanınca averajla
şampiyonluğa ulaşamamıştı.
Maçın ardından Athletic Bilbao'lu
oyuncular göz yaşlarına hakim
olamazken, büyük sevinç yaşayan
Atletico Madrid'li oyuncuların
rakip oyuncuları teselli etmesi
dikkatler kaçmadı. Milli oyuncu
Arda Turan, Türk bayrağını
boynuna asarak büyük coşku
yaşadı. Atletico Madrid'li
oyunculara kupayı UEFA Başkanı
Michel Platini verdi. Madridli
oyuncular ellerinde gezdirdikleri
kupayla basın mensuplarına poz
verdiler.
51
T
Kamyonlar İstanbul’u salladı
Spor
ürkiye’de ilk kez düzenlenen FIA
Avrupa Kamyon Yarışları
Şampiyonası sezon açılış yarışı
Istanbul Truck Racing by Renault
Trucks, nefes kesen mücadelelere
sahne oldu.
52
İstanbul Park’ta 2 gün boyunca
devam eden dört yarışta 2011′in
şampiyon ismi Jochen Hahn
birinciliği elde etti.
Türkiye Otomobil Sporları
Federasyonu (TOSFED) tarafından
Renault Trucks sponsorluğunda Spor
Toto, Goodyear ve UN Ro-Ro
katkıları ile organize edilen Istanbul
Truck Racing organizasyonunun her
iki gününde de nefes kesen
mücadeleler yaşandı. 23 ülkeden
332 akredite medya mensubu
tarafından takip edilen
organizasyonu Spor Genel Müdürü
Mehmet Baykan ve İstanbul Valisi
Hüseyin Avni Mutlu da yerinde
izleyerek TOSFED Başkanı Mümtaz
Tahincioğlu’ndan organizasyon
hakkında bilgi aldı.
Cumartesi ve pazar günü,
birbirinden bağımsız 9′ar turluk dört
yarış şeklinde gerçekleştirilen
organizasyonda 2011 Avrupa
Kamyon Yarışları Şampiyonu Alman
pilot Jochen Hahn dört yarışta da
birinciliğin sahibi olurken, 5.5 ton
ağırlığında 1200 beygir gücündeki
dev kamyonların birbirleri ile
mücadelesi heyecan dolu
görüntülere sahne oldu.
Istanbul Truck Racing by Renault Trucks
1.Yarış Sonuçları
1. Jochen HAHN (Almanya)
2. Antonio ALBECETE (İspanya)
3. Markus BOSIGER (İsviçre)
Istanbul Truck Racing by Renault Trucks
2.Yarış Sonuçları
1. Jochen HAHN (Almanya)
2. Adam LACKO (Çek Cumhuriyeti)
3. Antonio ALBECETE (İspanya)
Istanbul Truck Racing by Renault Trucks
3.ve 4. Yarış Sonuçları
1. Jochen HAHN (Almanya)
2. Antonio ALBECETE (İspanya)
3. Markus OSTREICH (Almanya)
53
Dizi
Breaking Bad
54
5
İki yıllık ömrünüz kaldığını
öğrenseniz, ne yapardınız?
Sizi bilemeyiz, ama tüm
hayatını kurallara göre
yaşayan kimya öğretmeni
Walter White çok farklı bir yol
seçiyor: Hayatının denklemini
değiştiriyor. Tüm günlük
endişelerden ve toplumun
dayattığı sınırlamalardan
sıyrılarak yeni bir adama
dönüşüyor...
2 yaşında, lisede kimya öğretmeni olan Walter White, maddi açıdan ailesinin
gereksinimlerini karşılayabilmek için araba yıkamacısında ek iş yapmaktadır
ancak bir süre sonra ileri derecede akciğer kanseri olduğunu ve çok kısa bir
ömrünün kaldığını öğrenir. Dizide Walter White ailesine para bırakabilmek için,
uyuşturucu yaptığını bir rastlantı sonucu öğrendiği eski öğrencisi Jesse Pinkman ile
birlikte metamfetamin işine girer. Kimya konusunda çok başarılı işlere imza atmış
öğretmen ile uyuşturucu piyasasını iyi bilen eski öğrencisi, yüksek kalitede ve saflıkta
metamfetamin üreterek uyuşturucu ticaretine başlarlar. "Şimdiye dek, namusum ve
şerefim ile dürüst bir insan olarak yaşadım, ancak kanserden başka bir sonuç elde
edemedim." diye düşünen Walter White'ın bundan sonra ki geleceği, yaşanan olay
örgüsüyle birlikte sadece kendisini ve ailesini değil, beraberinde tanıdığı/tanımadığı
herkesin geleceğini değiştirecektir.
Senaryo, Yönetim ve Diğer Teknik Olaylar:
Oyuncuları ve konusunun yanında
dizinin en güçlü yanlarından birisi
kuşkusuz senaryonun özenli yapısı ve
yönetmenlik konusundaki beceriler.
Amerika’daki diğer diziler gibi bu
dizinin de sabit bir yönetmeni yok. En
çok yönetmenlik yapmış olan kişilerden
birisinin Adam Bernstein olduğunu ve
bu kişinin de Oz isimli müthiş
hapishane dizisinde 9 bölüm
yönetmenlik yaptığını söylemek sanırım
yeterli olacaktır. Her bölümde değişen
yönetmenlere rağmen genel olarak çöl
sarısı tonlarının hâkim olduğu, donuk
ve bir o kadar tekinsiz bir yapının
devamlı pençesinde gezindiğimizi
söyleyebiliriz.
Senaryo boyutunda ise bir suç dizisi
olmasına rağmen, dram, aile ve gerilim
öğelerinin de çok iyi kullanıldığını
eklemek gerekiyor. Özellikle sezon
finallerine doğru iyice baskın hale gelen
gerilim, birçok dizide görmeye alışkın
olmadığımız derecede etkileyici. Çöl
zaten yapısı gereği oldukça korkutucu
bir yapı ve dizinin geçtiği Albuquerque
(New Mexico) çöllerle kaplı bir yer. New
Mexico demişken, dizinin bolca Meksika
havası taşımasının sebebi de budur.
Üçüncü sezonda yaratılan tekinsiz
ortamlar, ne yapacağı belli olmayan
senaryo hamleleri ve kamera
hareketleri ile etkileyiciliği artıyor.
55
Dizi
Ülkemizde hak ettiği ilgiyi
göremeyen dizinin yıldızı Bryan
Cranston’ın 2008 ve 2009
yıllarında Emmy ödül töreninde iki
defa dram dalında en iyi erkek
oyuncu ödülünü kucakladığını ve
yine aynı ödül töreninde aynı
sayıda Editing ödülünü de evlerine
götürdüklerini eklemek gerekiyor.
Tüm bunları yan yana koyduğunuz
vakit dizinin dört tarafı mamur,
karanlık, tekinsiz ve gerilimli bir
yapısı olduğunu söylemek pekâlâ
mümkün. Bol ödüllü ve her
bölümüyle farklı tatlar bırakan bu
diziyi henüz keşfetmediyseniz, hâlâ
çok geç kalmadığınızı bilmenizi
isterim. Asla, çok geç değildir,
hatalardan geri dönülebilir… İyi
seyirler.
56
Dizi
İzlemeniz için 5 neden
1- Mükemmel görüntü
Böyle bir başlığı çoğu dizi sitesinde görebilirsiniz
mükemmel görüntü vs. diye yazarlar ve sizlere yapay
bilgisayar ile oynanmış sanal görüntüleri göz
yanılsaması ile güzel diye yuttururlar Breaking Bad ‘de
ise durum farklı. Mükemmel görüntüler hiçbir oynama
yapılmadan tüm gerçekçiliği ile aktarılıyor.
2- Senaryo
Aslında burada çoğu işi oyuncular hallediyor demek
doğru olmaz çünkü gerçekçi bir senaryoya sahip
olunmaz ise oyuncuların canlandırdıkları rolden de
gerçeklik beklemek saçma olur. Dizi hem gerçekliği
verirken hem de oyuncuların senaryo içerisinde
karşılaştıkları zorluklar karşısında duruşlarını
değiştirmelerini çok başarılı bir şekilde konu alıyor. İşte
diziyide ilginç yapan yönlerden birisi bu.
3- Oyunculuk
Unutmayalım ki Bryan Cranston hayatının en iyi
performansını bu dizide göstererek EMI aldı.
58
4- Mizah
Dizinin özellikle mizah yönü hiç abartısız çok güzel.
Özellikle kimya ile alakası olmayan Jesse’nin Walt’ın
bilimsel sözlerine karşı verdiği cevaplar o kültür
seviyesine sahip insanların birer aynası durumunda.
Zaten dizinin ana yönü senaryonun kara mizah odaklı
gelişmesi.
5- Bilim
Tarih, yüzyıllardır bilime hayran insanlarla dolup
taşarken özellikle eski çağlarda yaşayanlar bu tür
insanları büyücü olarak görürdü. Aslında durum basitti
çünkü bilim, bilmeyen için her ne kadar büyülü bir
zemin gibi dursa da nasıl yapıldığı öğrenildiğinde
insanı hüsrana uğratmayan bir uğraştır. durumu
anlamak için bilimi sihirbazların yaptığı işe
benzetebiliriz sihirbazlar yaptıkları numaralar ile
insanları şaşırtırlar ve bu numaraları nasıl yaptıklarını
anlattıklarında ise o sihir ortadan kaybolur ve
insanların gözünde o numaralar bir hiç olur oysa bilim,
nasıl yapıldığını öğrendiğiniz anda bile insanı hayretler
içerisinde bırakmaya devam eder.
Warketing
Warketing (Marka savaşları)
60
İ
ş dünyası kitapları ile tanınan MediaCat’ten
güzel bir pazarlama kitabı. Kitap yeni değil
(2006′da yayınlanmış) Ancak verdiği çarpıcı
bilgiler halen geçerliliğini koruyor. Kitapta yapılan
pazarlama tanımı, aslında kitabın konusunu da
çok güzel özetliyor:
“Pazarlama, tüketicilerin kalbini ve aklını
fethetmek için ürün, marka, iletişim, fiyat ve satış
gibi silahlarla yapılan bir savaştır.“
PAZARLAMA
dünyasında tanımlar
değişiyor. Artık
Marketing
(pazarlama) yerine,
Warketing (savaş)
kelimesi telaffuz
ediliyor. Çünkü
pazarlamada artık
savaş her koşulda
kaçınılmaz olarak
görülüyor.
Kitapta 2005 yılında MediaCat Forum’da yapılan
konuşmalar yer alıyor. Konuşmacılar: Mehmet
Sezgin, Guy Kawasaki, Chin Ning Chu, Alain
Thieffry, Serdar Erener, Haluk Özmutlu, Haluk
Sicimoğlu, Özlem Öztekin ve Dr Gregg Bennett.
Özellikle de Sun Tzu Bilgeliği hakkındaki
konuşma ilgimi çekti. Ayrıca eski bir Apple
çalışanı olan Guy Kawasaki‘nin aktardığı
pazarlama yöntemleri de oldukça ilginç.
Warketing kavramı 2005
yılında Mediacat
formunda tartışılan yeni
bir kavram. Pazarlamanın
aslında kurallarına uygun
bir oyun ya da her zaman
iyi olanın kazandığı bir
yarış değil markalar arası
açık bir savaş olduğunu
ifade ediyor.” Kazanmak
için gerçek bir savaşçı
olmalısınız. Yani sıra dışı,
agresif, vurucu, akıllı ve
şaşırtıcı…” diyor bu
kavram.
Kitaptan bazı alıntılar:
İnsanları kutuplaştırın. Herkese
hitap edecek ürünler yapmaya
çalışırsanız hiç kimseye hitap
edemezsiniz.Bazı insanlar
ürününüzü sevecek, bazıları ise
ondan nefret edecektir. Bu çok
normal! Guy Kawasaki
İlk başarı kuralı, ilk gerçek şudur:
Yenilgide uzmanlaşın, bir yenilgi
uzmanı olun. Yenilmeyi
bilmezseniz, başarmayı da
öğrenemezsiniz. 3500 yıl önce
Çinlilerin birinci stratejisi buydu:
Yenilmeyi öğrenen, asla yıkılmaz.
Chin Ning Chu
Siz siz olun, satıcılık eyleminize
mutlaka bir ses fikriyle başlayın.
Görüntüyü bulamasanız da olur.
İnsanlar ve özellikle de Türkler
kulaklarıyla yaşar. O yüzden bu
millete bir şey satmak istiyorsanız
bir sese, müziğe ihtiyacınız var.
Serdar Erener
61
Kaybettiklerimiz
E
Orhan Boran'a veda
mektar mizah ustası ve televizyoncu Orhan
Boran uzun süredir mücadele ettiği kemik
hastalığına yenik düştü. Yaklaşık 2 yıldır
kemik iliği hastalığıyla mücadele eden 83
yaşındaki usta sunucu Orhan Boran İstanbul'da
yaşamını kaybetti. Vücudunun kan üretmekte
zorlandığı Boran'a 15 günde bir 2 ünite A Rh
negatif kan gerekiyordu ve yaşadığı sürece bu
işlemin devam edeceği açıklanmıştı.
En büyük ilgisi radyoydu
62
Galatasaray Lisesi'nden 1946 yılında mezun
olan Boran, Türkoloji Fakültesi'ne yazıldı. Aynı
yıl, Necdet Mahfi Ayral, kendisini Muhsin
Ertuğrul ile tanıştırdı. Boran, İstanbul Şehir
Tiyatroları'nda işe başladı ve Vasfi Rıza Zobu'nun
talebi üzerine, birlikte oyunlar sergilediler.
En çok radyoya ilgi duyan Boran, İstanbul
Radyoevi'nin açılmasından itibaren okuduğu
Türkoloji Fakültesini 3. sınıftan terk edip, Ekrem
Reşit Rey'in asistanı olarak girdiği memuriyet
hayatında, temsil yayınları rejisörlüğü yaptı.
Boran, 1956 yılında BBC'nin açtığı sınavı
birincilikle kazanarak Londra'ya gitti.
Dünya Gazetesi'nin Londra muhabirliğini
üstlenen Boran, 17 Şubat 1959'da merhum
başbakan Adnan Menderes'in de içinde
bulunduğu uçağın, Gatwick Havaalanı civarında
inişi sırasında düştüğünü dünyaya ilk duyuran
Orhan Boran oldu.
2002'den beri tedavi görüyordu
Boran, 2002 yılında yakalandığı kolon kanseri
sebebiyle iki defa ameliyat geçirdi. ''Hayatımın
son yıllarını saçlarım dökülmüş olarak geçirmek
istemiyorum. Öleceksem insan gibi bu halimle
öleyim. Şu dünyayı sefil halde terk etmek
istemiyorum. Hayranlarım beni hep bu halimle
hatırlayacak, saçları dökülmüş olarak değil!''
diyerek kemoterapi tedavisini reddetti.
Orhan Boran unutulmayacak
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Boran'ın vefatı
dolayısıyla mesaj yayımladı.
Mesleğinin duayenlerinden Orhan Boran'ın
vefatından derin bir üzüntü duyduğunu ifade
eden Gül, mesajında şunları kaydetti:
''Mükemmel Türkçesi; radyodan televizyona,
gazeteden tiyatroya, çok geniş yelpazedeki
başarılı çalışmalarıyla mesleğinde saygınlık
kazanan Orhan Boran, birçok ilke imza atarak
öncü olmuştur. Orhan Boran unutulmayacak,
her zaman takdirle hatırlanacaktır. Kendisine
Allah'tan rahmet, ailesine ve tüm sevenlerine
başsağlığı diliyorum.''
Kaybettiklerimiz
son yolculuğuna uğurlandı
Tiyatrocu Cüneyt Türel
64
T
edavi gördüğü hastanede 1 Mayıs
2012 tarihinde hayatını kaybeden
oyuncu, yönetmen ve seslendirme
sanatçısı Cüneyt Türel (70), İstanbul'da
toprağa verildi.
Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde
düzenlenen uğurlama töreninin ardından
Türel'in cenazesi Teşvikiye Camisi'ne
getirildi. Türel'in cenazesinin bulunduğu
Türk bayrağına sarılı tabutunun üzerine,
sarı-siyah renklerde kurdele bağlandığı
görüldü.
Teşvikiye Camisi'ndeki cenaze töreni
öncesinde Türel'in kızı Elif Türel ile hayat
arkadaşı tiyatro sanatçısı Tilbe Saran
taziyeleri kabul etti.
Sanatçı Türel'in cenazesi, öğle vakti
kılınan cenaze namazının ardından
omuzlara alınarak, alkışlar eşliğinde
cenaze arabasına taşındı. Türel,
götürüldüğü Zincirlikuyu Mezarlığı'nda
toprağa verildi.
Teşvikiye Camisi'ndeki törene, CHP Genel
Başkanvekili Mehmet Akif Hamzaçebi,
Adalar Belediye Başkanı Mustafa
Farsakoğlu, sanatçılar Genco Erkal,
Hümeyra, Kadir İnanır, Selçuk Yöntem,
Ercan Can, Cem Davran, Pınar Altuğ,
Yasemin Ergene, sinema eleştirmeni Atilla
Dorsay ile yakınları, öğrencileri ve
sevenleri katıldı
Kaybettiklerimiz
Disko Müziğin Kraliçesi
Donna Summer Öldü
66
S
anatçı uzun bir süredir kanserle
mücadele ediyordu. “Disko
Kraliçesi” lakaplı Donna Summer,
kanser hastalığıyla mücadelesini
kaybetti.
Ailesi tarafından yapılan açıklamada,
ünlü şarkıcının 63 yaşında Florida’da
hayatını kaybettiği belirtilerek,“Yetenek
dolu Donna Summer Sudano’yu
kaybettik” denildi.
Summer, 1970’li yıların başından
itibaren, “Last Dance” ya da “Hot Stuff”
gibi hit şarkılarla disko müzikte tarih
yazmıştı. Şarkıcının prodüktörlüğünü
disko müziğin bir başka büyük ismi
Giorgio Moroder yapıyordu. 5 kez
Grammy ödülünü kazanan Donna
Summer, sesiyle 70’li ve 80’li yıllara
damgasını vurmuştu.“Last Dance”, “Bad
Girls” ve“She Works Hard for The
Money”, Summer’ın en ünlü şarkıları
arasında bulunuyor.
Summer’ın ölümü, ünlülerin yaşamı
konusunda uzman internet sitesi TMZ
tarafından ailesinin açıklamasından bir
süre önce bildirilmişti.
Ünlü sanatçı, söz yazarı Bruce Charles
Sudano ile evliydi. Çiftin üç kızları var.
Otomobil
En hızlı Mini Cooper
70
H
alihazırda üçüncü nesil Mini
geliştirilirken, Mini John Cooper Works
(JCW) GP, ikinci nesil Mini’nin sınırlı
sayıda üretilmiş bir versiyonu olacak. Mini iki
kişilik otomobilin performans değerlerini
henüz açıklamadı, ama araç geliştirilmesi
sırasında yarış pisti Nürburgring
Nordschleife’de bir turu 8 dakika 23 saniyede
tamamlamış.
Bu süre bir sonraki en hızlı model, Mini
Cooper S’nin JCW GP Kiti ile donatılmış
modeline göre 18 saniye daha iyi. JCW GP
Kiti ile donatılan Mini Cooper S pisti 8 dakika
41 saniyede dönmüştü.
Önceki araç 210 beygir güce sahipti ve kilitli
diferansiyelle donatılmıştı. Temel aldığı
otomobille karşılaştırıldığında güç artışı
mütevazı olsa da, JCW GP standart otomobile
göre yaklaşık 40 kg daha hafifti.
Mini JCW GP’nin gücünün 220-230 bg
civarında olması bekleniyor. Araç ayarlanabilir
yarış süspansiyonuyla ve önde altı pistonlu
kaliperler içeren bir fren sistemiyle donatılmış.
Elektronik Kontrol Birimi (ECU) de yarışlara
göre ayarlanmış. JCW GP özel bir renkte,
Thunder Grey metalik ile üretilecek. Mini
ayrıca otomobilin iç kısmının özel bir tasarıma
sahip olacağını vaat ediyor.
Otomobil Recaro marka yarış koltukları ile donatılmış ve önceki
Mini JCW GP’de olduğu gibi kule gergisi takılabilmesi için arka
koltuklar çıkarılmış.
John Cooper Works GP’nin tanıtıldığı etkinlik olan Mini United
markaya özel üç günlük bir kutlama. Etkinlik bu yıl güney
Fransa’daki Paul Ricard yarış pistinde gerçekleştiriliyor.
71
Oyun
Diablo 3'ten Rekor
72
D
iablo 3, piyasaya girişini bir de rekorla
taçlandırdı. Veteran oyuncuların 12
yıldır beklediği Blizzard'ın efsanevi
serisi Diablo'nun şimdilik son halkası olan
Diablo 3, oyun pazarına etkileyici bir giriş
yaptı. Satışa sunulduktan sonraki ilk 24 saat
içerisinde 3.5 milyon kopya satmayı başaran
oyunun ilk haftasının sonunda ulaştığı
rakamın ise 6.3 milyon kopya olduğu tahmin
ediliyor. Diablo 3'ün ilk 24 saat sonuçları ise
oyunu tarihin en hızlı satan oyunu yapmaya
yetti. Her ne kadar Blizzard'ın sunucularında
yaşanan sorunlar nedeniyle oyuncular sıkıntılı
günler geçirmiş olsalar da Diablo 3'ten
vazgeçmeyecekler gibi görünüyor. Diablo 3'ün
yeni rekorlara imza atıp atmayacağı ise
şimdilik gizemini koruyor.
Diablo III, Diablo serisinin yapımcısı Blizzard'ın
28 Haziran 2008'de BlizzCon oyun
konferansında duyurduğu ve 15 Mayıs 2012
tarihinde yayınladığı serinin üçüncü oyunudur.
Oyun Cennet ve Cehennem'in savaşını konu
alan çevrimiçi CO-OP rol yapma oyunu
türündedir. Oyunda geçen evren kıyamet
günü konseptine uygun olarak tasarlandı.
Oyuna giriş Battle.net aracılığı ile çevrimiçi
olarak sağlanmaktadır. Tüm Dünya ile aynı
anda 15 Mayıs 2012 tarihinde diğer ülkeler
için 16 Türkiye için 18 yaş ve üzeri yaş grubu
için açık beta olarak yayınlandı. Serinin diğer
oyunlarından farklı olarak bazı yeni haritalar
eklendi. Bunlardan birisi olan Caldeium isimli
şehir oyunun resmi sitesinde duyurulmuştur.
Ayrıca Tristram (ilk oyunun geçtiği mekân)
oyun için yeniden tasarlandı. Oyuna yeni
düşmanlar ve boss'lar da eklendi. Ve en
önemli olarak nitelendirilen açık arttırma
usulü ile item satışını sağlayan market
sistemi eklendi.
Hikaye
Dünya taşını yok eden Tyrael
ortadan kaybolur. Diablo,
Mephisto ve Baal olarak
adlandırılan 3 büyük iblisin
ruhtaşları yok edileli 20 yıl
olmuştur. Artık her şey unutulmaya
yüz tutmuş ve insanlar gündelik
yaşamlarına gömülmüşken cennet
ve cehennem arasında bir savaş
başlar. İki taraf da birbirine son
sürat saldırır.
Bu arada dünyada da garip şeyler
olmaya başlamıştır. Sebepsiz
ölümler ve açıklanamaz olaylar
eskileri yaşamış ve görmüş olan
birini şüpheye düşürür. Deckard
Cain tüm bunları araştırmak için
yeniden Tristram'a gelir. Başka bir
iblisin dünyaya geldiğini düşünen
Cain Tristram Katedralinin
yıkıntıları arasında ipuçları arar.
Bu sırada cennet ve cehennem
arasındaki savaş iyice kızışır ve
Diablo'nun savaşı ölümlüler
dünyasına sıçrar. Gökyüzünden
ateş ve dumanlar içinde bir
meteor düşer ve insanları dehşete
düşürür.
Sanctuary'nin bir çok yerinden
insanlar ve kahramanlar bu garip
olayları araştırmak için Tristrama
gelirler. İşaretler açıktır. Diablo bir
kez daha dünyaya gelmiştir.
Mayıs ayında satışa çıkan ve
milyonlarca satarak bir anda birçok
ülke de stokların tükenmesine neden
olan Diablo 3'e yama hazırlanıyor.
Rekor kıran, ancak kırması sebebiyle
de ilginç bir şekilde Blizzard'ı
hazırlıksız yakalayan Diablo 3,
yapımcısı Blizzard'ın sunucularının
sürekli çökmesine sebep olmuş ve
çeşitli zamanlarda sunuculara erişim
mümkün olmamıştı.
Blizzard, yama ile oyunlarda da
bulunan sunucu hatasını gidereceğini
açıkladı. Ayrıca yama ile birlikte son
dönemde birçok oyuncunun yaşadığı
Achievement toplayamama
sorununun da yama ile birlikte
giderileceği belirtildi. Blizzard, bu tarz
hata taleplerine şu an üzerinde
çalışıyoruz açıklaması yapsa da çok
yoğun bir şekilde hazırlandığı
biliniyor.
Gerçek para kullanımı erteleniyor
Bir tarih verilmese de tahmini olarak
haftaya hafta içi yamanın
yayımlanması bekleniyor. Oyunun
çıkışıyla birlikte duyurulan gerçek para
kullanılan auction house'un durumu
ise belirsiz. Şimdilik sayede oyunda
kazanılan paranın harcanabildiği
auction house'da gerçek paranın ne
zaman kullanıma başlayacağı
bilinmiyor. Normalde oyunun çıkışıyla
birlikte başlaması planlanan sistem
şimdilik süresiz bir tarihe ertelenmiş.
Blizzard, bu konuda da yakında
bilgileri vereceğiz açıklamasından
başka bir şey yapmıyor.
73
Sinema
Yasak Aşk
Vizyon tarihi: 8 Haziran 2012
Yönetmen: Nikolaj Arcel
Oyuncular: Mads Mikkelsen, Alicia Vikander,
David Dencik
Özet : Akıl hastası bir kral ile evli olan genç bir
kraliçe, kralı tedavi etmeye çalışan doktora aşık
olur ve ikili gizlice ilişkiye girerler. Bu tutkulu yasak
aşk bir ulusu baştan aşağıya değiştirecek bir
devrimin de öncüsü olacaktır...
Orijinal Ejderha Dövmeli Kız'ın senaristi olarak
tanıdığımız ve 2009 yılında En İyi Uyarlama
senaryoya dalında Satellite Ödülleri'ne ve Bafta'ya
aday gösterilen Danimarkalı sinemacı Nikolaj
Arcel'i yönetmen koltuğunda gördüğümüz film, bu
yılın gözdeleri arasında yer alıyor. Dünya
prömiyeri 16 Şubat'ta Berlin Uluslararası Film
Festivali'nde yarışmalı bölümde gerçekleştirilen
yapım, Almanya'dan evine En İyi Erkek Oyuncu ve
En İyi Senaryo dallarında Gümüş Aslan ile döndü.
74
Ruh Eşim
Vizyon tarihi: 22 Haziran 2012
Yönetmen: Jean-Marc Vallée
Oyuncular: Vanessa Paradis, Evelyne Brochu,
Marin Gerrier
Özet: Bu bir adamla bir kadın arasındaki aşk
hikayesi. Bir anne ile oğlunun arasındaki sevgi
bağı. Aşk fantastik ve mistik bir kapıdan
bakan film birbirine paralel iki hikaye
üzerinden ilerliyor. Bir hikayede 1960'lara
giderken, ikincisinde günümüzden devam
ediyor.
C.R.A.Z.Y. filmiyle dünya çapında dikkatleri
üzerine çeken Fransız yönetmen Jean-Marc
Vallée'in son filmi, 2011 Venedik Film
Festivali'nde dünya prömiyeri yaptıktan sonra
TIME eleştirmenleri tarafından övgüyle
karşılandı.Filmin başrollerini Vanessa Paradis,
Kevin Parent ve Hélène Florent paylaşıyor...
G.I. Joe: Misilleme
Vizyon tarihi: 22 Haziran 2012
Yönetmen: Jon Chu
Oyuncular: Channing Tatum, Ray Stevenson,
Dwayne Johnson
Özet: G.I. Joe efsanesi 2012'de yine zorlu
görevlerle geri dönüyor. Ekip bu sefer dünyayı
hakimiyeti altına almayı hedefleyen Zartan ve
onun adın çalışanlar ve Zartan'ın etkisi altına
giren dünya liderleriyle zorlu bir mücadeleye
giriyor.... Stephen Sommers'ın 2009 yılında
çektiği gişe filmi G.I. Joe: Kobra’nın Yükselişi (G.I.
Joe - Rise of Cobra) filminden bayrağı devralan
Jon Chu başrollere Dwayne Johnson, Channing
Tatum ve Ray Park'ı taşırken, kadroya Bruce Willis,
Ray Stevenson, Adrianne Palicki, Jonathan Pryce,
Lee Byung-hun, Elodie Yung gibi yıldızlar eşlik
ediyor...
Film ülkemizde 22 Haziran 2012'de gösterime
girecek...
Buz Devri 4 : Kıtalar Ayrılıyor
Vizyon tarihi: 29 Haziran 2012
Yönetmen: Steve Martino
Oyuncular: Ray Romano, Denis Leary,
John Leguizamo
Özet: Buz Devri 4 : Kıtalar Ayrılıyor (Ice Age:
Continental Drift); Manny, Diego ve Sid'in,
kendilerini diğerlerinden ayıran afetten sonra
sürüklendikleri bir kıtada başlarına gelenleri
beyazperdeye taşıyor. Bir buzdağından derme
çatma bir gemi yapan kahramanlarımızın
maceralarla dolu epik deniz seferi böyle başlıyor.
Manny ve arkadaşlarını bu yeni dünyada egzotik
deniz canavarları ve acımasız korsanlar da
bekliyor.
Tarih öncesi sincap Scrat ise bildiğiniz gibi, lanetli
palamudu onu nereye sürüklerse oraya gidiyor...
7'den 70'e her yaştan sinema seyircisinin bayıldığı
Buz Devri serisinin son filmi 3D olarak 29
Haziran'da sinemalarda olacak...
75
Pamukkale
gerçekten hakkını
veriyorsun, tv, wifi
falan tamam da,
koltuklarda priz ve gazete
servisiyle noktayı
koymuşsun,
tebrikler
sö
zl
ü
@Pamukkale
yine bir yolculuk ve
yine Pamukkale,
güvenliğin kalesi,
konforun ve hizmetin
kalesi pamukkale....
Teşekkürler
Pamukkale (:
itü
Sizden Gelenler
k
Müşteri
hizmetlerini iyiden
iyiye geliştiren firma.
bugün adamlara mail attım
"online şifremi unuttum sanırım
mail hesabım bloke olmuş giriş
yapamıyorum" diye. 15 dakika
sonra telefonla geri dönüş
yaptılar.
düzenli
olarak kullandığım
ve çağrı merkezi çok iyi
çalışan otobüs firmasıdır. bilet
için çağrı merkezini aradım tam
konuşmanın ortasında kontörüm
bitti ve beni geri aradılar ve
işlemlerimi hallettiler. online bilet
aldığım için otobüse bindiğimde
biletim koltuğumda hazır
beklemekteydi.
le
.c
o
m
.tr
bacağımdaki
kırık nedeniyle ayağım
komple alçıya alınmış yürümekte
zorluk çekiyordum. Eskişehir otogara
girdiğimde karsıma bir çok firmanın
elemanı çıktı ama hiç biride yardım edelim mı
seklinde bir yaklaşımda bulunmadılar. ama
Pamukkale yazıhanesinin önünden geçerken yazıhanedeki
oturan görevli hemen ayağa kalktı ve nereye gideceksiniz diye
sormadı benim zor durumda olduğumu gördü ve yardım
edebileceğim bir şey var mı dedi. bu cümleyi duyunca çok şaşırdım o
kadar firmanın önünden geçtim bir tek kişi bile yardımcı olmazken
Pamukkale’den görevli arkadaşım direk bana yardım edebilmek için ayağa
kalktı. bu durum beni gerçekten o an çok şaşırttı. Pamukkale yazıhanesinden
biletimi aldım ve perona doğru ilerlemeye başladım. valiz almak için görevli
arkadaşım daha ben kapıdan çıkmadan yanıma koştu hemen benim valizimi
aldı yerleştirdi ve benim otobüse binmeme yardımcı oldu. ben yerime oturdum
ayağımdaki alçıdan dolayı çok rahatsızdım ve ağrım çoktu. bunu muavin
arkadaşım fark etti ve beni tek basıma oturabileceğim bir koltuğa alabileceğini
orda daha rahat edebileceğimi söyledi ve yerimi değiştirdiler. hemen muavin
3-4 yastık getirdi benim ayağımın altına koyarak ayağımın rahatlamısını
sağladı. ve muavin yanımdan ayrıldı . 2 dk sonra geldiğinde yanında buz
torbası ile gelmiş ayağımdaki şişliği fark etmişti ve buz torbasını ayağımın
üzerine koyduk. bir otobüs firmasında muavin yolculara mutlaka güler
yüz göstermek ilgi alaka göstermek zorundadır ama PAMUKKALE de
bu durum gerçekten çok farklı. görevli olan arkadaşlar gerçekten bu
işi severek ve gönül vererek yapıyorlar. şu anda yolculuğum
devam ediyor kendimi evimde hissetmem için elinden geleni
yapan Samet kartal isimli muavin arkadaşıma, yazıhanede
görev yapan ismini bilmediğim arkadaşıma ve
valizimi almak için bekleyen arkadaşıma çok
çok çok teşekkür ediyorum. İyi ki varsın
Pamukkale iyi ki seninle yolculuk
yapıyorum :)
in
fo
@
pa
m
uk
ka
ekşisözlük
78
Pamukkale
turizmin servisi
her zaman 1 numara
bide dondurma
dağıtmaya
başlamışlar :)
Televizyon
verdiniz yetmedi
bedava içecekte
verdiniz o da yetmedi
mükemmel bir internet
verdiniz harika yolculuk
için teşekkürler
@Pamukkale
[email protected]
in
fo
@
pa
m
uk
ka
le
.c
o
m
.tr
İzmir’den Muğla’ya
akşam 19:00 aracı ile 42 numaralı
koltukta seyahat ettim. Araç içindeki kabin
memur arkadaşımız yol listesini yaptıktan sonra
ikram arabasını hazırladı ve ikrama başladı arka
tarafta oluğum için ön taraftan başlayan kabin memuru
arkadaşımızın ikram yapış şeklini seyir ediyordum arka tarafa
@Pamukkale’nin
doğru yaklaştığında cebinden sarı bir etiket çıkardı ve iki
en sevdiğim yanı ntv
önümde oturan yolcunun televizyonunun önüne yapıştırdığını
doğayla tek başına
gördüm dikkatimi çekti kabin memuruna onun ne olduğunu
belgeselleri ve Algida
sordum arkadaşımız cebinden çıkardı ve bir adet verdi okudum ve
kup dondurma :)
o anda şok oldum (zira bu ikram yapılırken uyuyan yolculara özel
olarak hazırlanan bir nottu) yıllardır bu işin içindeyim ve bu güne
kadarki olan yeniliklerin hiç birinden bu kadar etkilenmedim işin
içinde olduğum için firmalara bu konuyla ilgili çok şikayet
geldiğini uyuyan yolcuların hiç ikram yapılmadı gibi
şikayetlerini çok duydum bu şekildeki şikayetler için
böyle bir çözüm oluşturmak ayakta alkışlanacak
kadar güzel bir durum bunu düşünüp
çocukluğum
uygulayan bütün herkesi ayakta
dan beri imkan
alkışlıyorum bu kadar olur
dahilinde olduğu sürece ailece
TEBRİKLER
kullandığımız firma Pamukkale bu
maili teşekkür etmek için yazıyorum
itüsözlük
kaptanlarınız ve muavinleriniz kişilik
müzik
yönünden gerçekten çok güzel seçiliyor geliyoruz
listesinde
geçenler de İzmir bodrum arasında Söke’den sonra
'florance and the
arabada mide bulantımdan son 2 saatimin zor
machine' var,
geçmesine rağmen kaptanınızın anlayışı ve mavinizin iyi
daha da bir şey
niyeti süperdi bu akşamda farklı rahatsızlanmamdan dolayı
demem
adını yanlış hatırlamıyorsam Emre Bolu olan muavininiz
sayesinde arka koltuğa alınarak rahat bir şekilde
yolculuğumu tamamladım gecenin bu saatinde bu maili
yazmak için uykusuz kaldıysam bu firmanızda çalışan
17.05.2012
arkadaşlarınızın adınızı güzel ve kaliteli temsil
tarihinde gece 23.00
etmesinden kaynaklanıyor umarım benim
Pamukyol otobüsüyle Ankara'dan
çocuklarım ve ileride onların çocukları da
İzmir'e dönüş yaptım.(Gidiş tarihim
hala firmanızı kullanıyor olurlar :)
16.05.2012 gece 24.00 Pamukyol
tekrar teşekkürler...
İzmir'den Ankara'ya gitmiştim).Sabah 0117
no'lu MUSA TAŞ bey yönetimindeki Karşıyaka
servisine bindim. Servisten inmeden önce ceketimi
otobüste unuttuğumu fark ettim. Durumu servis
şoförünüz MUSA Bey’e ilettim, kendileri hemen
genel
telefonla irtibata geçip, ceketimi 2 saat içinde
hizmet kalitesi
Atakent şubenizden teslim aldım. Servis
olarak tamamen
şoförünüz 0117 no'lu MUSA TAŞ Bey’in
üniversite öğrencilerine
yolculara sergilemiş olduğu tavır, saygı ve
hitab eden bir firma.
güler yüzlü hizmetlerinden ötürü
özellikle son müzik
kendisine çok teşekkür ederiz.
güncellemesi ile bunu
Zehra İtimat
göstermiştir.
in
@
fo
pa
ka
uk
m
le
om
.c
itü
sö
zl
ü
k
.tr
79
Bilet Satış Noktaları
Nerede olursanız olun:
AFYON
Otogar
Ataköy
Park
Sandıklı
Dazkırı
Dinar
Kolaylı Tesis
Eski Otogar
Yeşilyol
AKÇAKOCA
Otogar
Merkez
ANKARA
AŞTİ
KIZILAY
KÜÇÜKESAT
ULUS HEYKEL
BAHÇELİEVLER
AYDINLIKEVLER
K.ÖREN TEPEBAŞI
K.ÖREN DUTLUK
ETLİK
CEBECİ
TUZLUÇAYIR
ODTÜ KAMPÜS
YÜZÜNCÜYIL
ÇANKAYA
ÇAYYOLU
YENİMAHALLE
DEMETEVLER
BATIKENT
ERYAMAN
SİNCAN
POLATLI
ELVANKENT
ETİMESGUT
AYDIN
Nazilli Otogar
Çine Otogar
Aydın Otogar
Aydın Otogar II
Ş.içi Terminal
Söke Otogar
Kuşadası Otogar
Belediye
Çevreyolu
Güzelçamlı
Akbük
Altınkum
Didim Otogar
Mavişehir
Yunusemre
AYVALIK
Otogar
Altınova Merkez
Sarımsaklı
Ayvalık Merkez
Altınova Çarşı
BALIKESİR
Otogar
T.Taşıma Merkezi
Çardaklı
Çarşı Terminal
BODRUM
Otogar
Yalıkavak
80
0.272
2299999
2174141
2153334
5151250
4213004
3534100
2299012
2151866
2121199
0.380
6187595
6117485
0.312
224 00 24
419 09 25
417 93 38
312 16 96
222 09 94
317 84 83
358 92 62
381 06 35
321 78 79
319 40 04
365 35 20
210 10 62
286 35 99
442 55 63
235 97 99
315 22 68
334 52 12
385 11 20
283 49 75
268 24 44
623 14 74
261 09 99
245 35 06
0.258
3131665
7116340
2251328
2132035
2251236
2150852
2254639
5184646
6141497
6120938
6149571
6142126
6127199
6463111
8564436
8131145
8113334
8112221
8257022
8113711
0.266
3313112
3381972
3242238
3121969
3382227
0.266
2466120
2466130
2433629
2411121
2443535
0.252
3161369
3160650
3852166
Turgutreis
Gündoğan
Güvercinlik
Güllük
Milas Üçyol
Milas Otogar
3823085
3879609
3746048
5223888
5151015
5124835
5130330
BURDUR
0.248
Otogar
2333500
2335169
Ş.içi Terminal
2333526
Çavdır
4271011
Gölhisar Otogar
4115535
Bucak
3251174
BURSA
0.224
OTOGAR
2615171
2615200
ALTIPARMAK
2241535
BEŞEVLER
4521612
ÇARŞAMBA
2552616
DİKKALDIRIM
2398988
ESKİ FAKÜLTE
3661662
FSM BULVARI
2401625
GÖRÜKLE
4837130
GÜRSU
3713235
HEYKEL
2252002
HÜRRİYET
2473916
KENT MEYDANI
2501613
KORUPARK
2421624
KÜKÜRTLÜ
2348990
NİLÜFER BLD T.
2400033
SETBAŞI
3260500
KAMPÜS
4428988
YEŞİLYAYLA
3610186
GEMLİK-OTOGAR 5120025
GEMLİK-ÇARŞI
5120083
GEMLİK-MERKEZ 5120082
İNEGÖL
7134775
DALAMAN
0.252
Dalaman Otogar 6923939
DATÇA
0.252
Otogar
7124148
Merkez
7123101
Aktur
7246242
DENİZLİ
0.258
Acıpayam
5182122
Buldan
4313604
Çivril Otogar
7139940
Çivril Şehiriçi
7139930
Otogar ( 3 Hat )
2424000
Honaz
8113577
Kale
6711313
Karahayıt
2714973
Pamukkale Kasaba 2722458
Sarayköy
4156020
Tavas
6131911
Bağbaşı
2662089
Çamlık
2110491
Kampüs
2117177
Pamukkale Petrol 2424000
Tedaş
3610110
Yenişehir
3738106
DİKİLİ
0.232
Salihleraltı
6765080
Dikili Otogar
6710074
6715588
Dikili Çarşı
6713142
6713242
Çandarlı
6731112
6730555
EDREMİT
0.266
Otogar
3730071
Edremit Çarşı
3742712
Akçay Otogar
3847853
0850 333 35 35 ‘i arayın biletinizi alın.
Altınoluk Otogar
Küçükkuyu Otogar
ESKİŞEHİR
Otogar
3967373
7521080
0.222
2271020
2271314
Bağlar
3239543
Kızılay
2212535
Osman Gazi Üniv. 2399595
Kızılcıklı
2343823
Sedef Turizm
2331497
FETHİYE
0.252
Otogar
6141451
6141919
Çarşı Terminal
6142437
Günlükbaşı Term. 6137110
Göcek Terminal
6452647
ISPARTA
0.246
Otogar
2273434
2273535
2273636
Mimar Sinan
2330376
Aksu
2187701
Tural
2181568
Köy Yazıhanesi
2186262
Senirkent
5113050
Uluborlu
5313207
Gelendost
3812828
İSTANBUL (AVRUPA) 0.212
Esenler Otogar (9ht) 6582222
Alibeyköy
6273535
Avcılar
6763266
Bağcılar
6346020
Bakırköy
5703654
Balat
5232623
Beşiktaş
2584854
Beşyüzevler
5377729
Beylikdüzü
8722562
Büyükçekmece
8820488
Camlıkahve
6431900
Cennet
5403103
Esenyurt
4501754
Gaziosmanpaşa
6152366
Gültepe
2812733
İkitelli
4701375
İstinye
2772281
KocaMustafaPaşa 5879777
Levent
2783535
Mecidiyeköy
2743536
Okmeydanı
2211120
Sefaköy
5800391
Sirkeci
5271250
Şehremini
5852674
Şişli
2300015
Taksim
2452946
Yayla
5075377
Yenibosna
5512434
Yeşilpınar
6500550
Zeytinburnu Adliye 6659878
İSTANBUL (ANADOLU) 0.216
Ataşehir
3800929
Kavacık
5371823
Harem
3340998
Bostancı
5770250
Cevizli
4414930
Çekmeköy-Çamlık 3149555
Çekmeköy- Şahinbey 6428954
Çiftehavuzlar
3508812
Kadıköy
3365413
Kartal
4884255
Kaynarca
3907267
Kozyatağı
3857192
Kuyubaşı
4189092
Maltepe
3839961
Pendik
3900788
Sancaktepe
Sarıgazi
Soğanlık
Sultanbeyli
Tepeüstü
Tuzla
Uğur Mumcu
Ümraniye Çarşı
Ümraniye Sondurak
Ümraniye Meydan
Üsküdar
İZMİR
İzmir Otogar
Atakent
Balçova
Bornova Park
Bornova Stad
Bostanlı
Buca Heykel
Buca Üçkuyular
Çiğli
Dokuzeylül
Ege Üniv.Hastanesi
Efes
F.Altay
Gaziemir
Girne
KSK Yalı
KSK Çarşı
Kolej
Narlıdere
Nokta
Özkanlar
Şirinyer
Üçyol
Yeni Girne
Yeşilyurt
Aliağa
Menemen
Yeni Şakran
Selçuk
KOCAELİ
Çarşı
Darıca
Gebze Otogar
İzmit Otogar
KÖYCEĞİZ
Otogar
Köyceğiz Terminal
KÜTAHYA
Otogar
Müftülük
Vazo
Yoncalı
Altıntaş
Simav
MARMARİS
Marmaris Otogar
Marmaris Merkez
İçmeler
MUĞLA
Otogar
Kurşunlu
Kötekli
Akyaka
ORTACA
Otogar
UŞAK
Otogar
5611357
6211393
4515061
6691131
6140190
7011066
4761835
3292184
5238746
3168689
3433805
0.232
4720313
3305201
2784838
3733131
3887272
3305201
4407576
4420442
3764554
2788638
3736767
4454360
2477799
2513323
3644618
3644673
3237373
2470555
2390440
2446449
3426797
4391346
2618980
3636693
2271422
6161913
6160009
8321285
6289285
8923961
0.262
3220711
6557770
6443956
6443957
3113034
3115551
0.252
2624164
2623066
0.274
2251135
2251235
3330073
2740022
2494099
3112772
5131276
0.252
4125586
4131369
4553535
0.252
2141692
2141596
2130813
2239119
2435518
0.252
2825264
0.276
2230064
Otogar
Cadde
Dörtyol
Banaz
Sarayaltı
Sivaslı
Devlet Hastanesi
Eşme
Şekerevleri
YALOVA
Otogar
Cumhuriyet
Çiftlik Köy
YATAĞAN
Otogar
ZONGULDAK
Otogar
Çarşı Yazıhane
Kozlu
KDZ.Ereğli Otogar
Kilimli Yazıhane
Demirpark AVM
Çatalağzı
Alaplı
MANİSA
Manisa Otogar
ANTALYA
100.YIL
Alanya
Alanya Şehiriçi
Altınkum
Antalya Otogar
Avsallar
Burhanettin Onat
Kolej
Çalkaya
Çallı
Çimtur
Doğu Garajı II
Dokuma
Düden
Faysal
Fener ( Astur )
Işıklar
Kalekapı
Kalkan
Kampüs
Kemer
Konaklı
Korkuteli
Liman
Mahmutlar
Meltem
Metropol
Meydan
Muratpaş
Örnekköy
Plaza 2000
Serik
Şirinyalı
Tekirova
TRT
Uncalı
Yenigün
Finike
Kumluca
Serik Otogar
Manavgat
Kalkan Otogar
Kaş Otogar
2247800
2156008
2245044
3156406
2235070
6182020
2273780
4143468
2317522
0.226
8128400
8133939
3520505
0.252
5722272
0.372
2910167
2910267
2010167
2661198
3220202
2656253
2578807
2641011
3785592
0.236
2320626
0.242
2410643
5133606
5123566
2295585
3311020
3311021
5173536
3119736
2427776
4631246
3441070
5274646
3110517
3451765
3610466
3391645
3234732
2420858
2449614
8442777
2261045
8142600
5653001
6430090
2262923
5280801
2375900
3217271
3223595
2471600
3492431
3210804
7224495
3168262
8215093
2420857
2262923
3225656
8552900
8874161
7224495
7461914
8442777
8443756
8361310
[email protected]