14. AYHAVAR GAZETESİ: Cengiz Ekinci(1952)

Transkript

14. AYHAVAR GAZETESİ: Cengiz Ekinci(1952)
“AYHAVAR” GAZETESĠ
Cengiz Ekinci’nin dillerden düĢmeyen ölümsüz gazetesi “Ayhavar”
(Ġmdat!) 6 Kasım 1952 tarihinde Kars’ta yayın hayatına baĢlar. Bazen
haftada bir bazen iki haftada bir yayımlanan gazete, eldeki nüshalar dikkate
alınırsa 4 Aralık 1955 tarihinde 46ncı sayıyla yayın hayatına son verir.
“Ayhavar” alıĢılmıĢın dıĢında bir gazetedir. Siyasi mizah
ağırlıklıdır. Yazılar ustaca planlanmıĢ, eleĢtiriler birkaç sözle yerli yerine
oturtulmuĢtur. Zengin Kafkas dillerinden alınan sözcükler -gazetenin adı da
Azerice bir kelimeye dayanır- değiĢime uğratılarak siyasi argo kelimler
türetilmiĢtir.
Cengiz Ekinci, “Ayhavar” gazetesiyle Kars’ın zengin kültürel
yaĢamına yeni bir ufuk getirmiĢ, Kafkas kahkahasını Doğuda yükseltmiĢtir.
Bu türden bir gazetenin tekrar çıkamamasını bölge için Ģansızlık olarak
düĢünüyorum.
“Ayhavar” arĢivini sizler için gözden geçirdim, Iğdır’la ilgili
bölümleri bir araya toplayıp hazırladım.
Malik ve Mesulü:
Cengiz Ekinci
Kars Ġstiklâl Milli Caddesi 125
No. da Ġdare-i maslahat
edilmektedir
Her PerĢembe huzurdadır
Siyasi de yazar Mizahi de
Birisi 10, Bir seneliği 600
kuruĢtur
Yıl: 1 Sayı:1
6 Kasım 1952
Ayhavar Niçin Çıkıyor? Ve Nasıl Çıktı?
Ayhavar Yazı Ailesi
6 Kasım 1952
TaĢra okuyucularımız ismine bakıp Ģüphesiz ki manasında tereddüt
edecekler. Nitekim isim kliĢesini yaptırdığımız zaman da Cağaloğlu
yokuĢunun Ar KliĢecileri kendi kendilerine bir hayli düĢünmüĢ ve içinden
çıkamayınca: “Kuzum Allah aĢkına ne demektir bu „Ayhavar‟” demiĢlerdi.
O gün kendilerine “Ayhavar” değil fakat “Ayhavar”‟ın Türk Azeri
Ģivesinde gülünç manada “Ġmdat” demek olduğunu söylemiĢtim.
“Ayhavar” niçin çıkıyor? Bilâistisna herkes ve her Ģeyi (sen de dahil)
sarımak için.
“Ayhavar”ın nasıl çıktığına gelince bunu sormayın. Rasim Ġlker
Saffet‟e paz olduğu gibi biz de çocuklara zoğal olduk: “Kemal sen bilirsin,
Ayhavar gecikti!.. Seyfi baĢına dönüm Ģuna bir el at!.. Yüksel Allah‟a bak
bir sütun yaz ver..”demekten biyabır olduk. Neticede Ģu biyabır gazeteyi,
“Cuma akĢamı aziz gündü bugün baĢlaması hayırlı olur” diyerekten
çıkarabildik.
Gayemiz zehlenizi dökmektir. Evvel Allah muvaffak olacağımıza da
inanıyoruz.
Gazetelerimiz
Ayhavar Yazı Ailesi
6 Kasım 1952
“Ekinci”: Cengiz‟in milletvekilliği seferberliğinde, “soyadını” tanıtmak
gayesiyle münteĢir olup Narvız‟ın (Belediye BaĢkanı) himmetiyle vücuda
gelmiĢ bulunmasına rağmen ilk tiliĢkeli kazığı O‟na atmıĢtır.
“Kars”: Araslı Ailesinin geçim ve içim vasıtasıdır. Kars Gazetesine
CHP‟nin neĢir organı diyenler varsa da ve Tiryakioğlu (Saffet) da bu hayal
ile kendisini avutmakta ise de realite baĢkadır ki bunu bir ben bilirim bir de
Araslı.
“Serhad”: Cengiz‟e sorsanız, “Ben bir tek gazete için mi avukatlığı
bıraktım. Elbette ki birkaç tane çıkaracağım” der ama hakikatte, Ceride-i
Serhad, Ekinci‟nin keĢfettiği Ģahane bir ilân telesidir (tuzak).
“Dil”: Iğdır‟da dostum Meco (Mecit Hun) tarafından derdest-i neĢir olup
(yayınlanmakta olup) gayesi, Iğdır Kaymakamı Albayrakzade Hakkı‟nın
defterini dürmektir. (Mecit Hun’un sahibi ve mesul müdürü olduğu “Dil”,
günlük siyasi gazete olarak 9 Temmuz 1952’de yayın hayatına girer; 16
Mayıs 1953 tarihinde “ġarkın Dili” gazetesinin çıkarmasıyla da “Dil”in
yayın hayatı sona erer. Mücahit)
“Birlik”: Demokrat Parti geçici idare heyetince halk edilen (yaratılan) bir
zümrüdü anka’ dır ki, geçiciler geçip gittikten sonra gelecekler tarafından
geçmiĢine okunacağı muhakkak bulunmaktadır.
“Ardahan”: Halen doğum sancıları içinde kıvranıyor. Ne zaman çıkacağını
Fuat (Araslı) ağabeyi dahi bilmemektedir. Yalnız, Enver‟ciğin (Araslı)
geçende reddi peder ettiğine bakılırsa yakında çıkacağı ve aslı CHP, astarı
DP, hikmeti vücudu ilân olan bir Ceride-i Garibe Ģeklinde intiĢar edeceği
tahmin ediliyor.
Dıbızlaram!
Cengiz Ekinci
Bir zaman yal verenlerin koltuğunda beslenirdin
Bir zamanlar baykuĢ gibi küçelerde seslenirdin
Bir zaman da ürümüĢtün indiki eziz dostuna
Bir zamanlar tülkü teki girmiĢtin aslan postuna
Ġndi de her dem angırıp, tezden kulağın cütdeme
Basaram engin dağılar, baĢ kulağıng sıvazlaram
Velhasıl balam Narvız, vız narvızın vız vızlaram
Narvız, andolsun Allah’a pöççüğünden dıbızlaram
CHP Bülbül Kongresinden Notlar
Cengiz Ekinci
13 Kasım 1952
Yıl: 1 Sayı: 2
Toplandıkları yerde bir hay havar, bir goyma ha goyma sarmıĢtı
mahalleyi..Ben içeri girdiğim zaman Hamza lelem banglıyırdu. “Bir deyin
görüm, indi ölümüzü mü ağlıyacıyık? Dirimizi mi?”
Ortalık karıĢtı. Her kelleden bir avaze-i isyan yükseliyor, kimi
yumruk gösteriyor, kimi yeri eĢeliyordu. Buna rağmen Karabağlı, Ģiddet-i
tasmim ile baĢladığı yoldan dönmemek kararında idi ve hakikaten konuĢtu
da: “Batıf gedifsiniz. ĠĢinizin dalına haberiniz yoktu. Demıkratdar da
üstümüze gülör. “Hanı muhalefet, hanı tenkid” deyin söylenif durorlar.
Saffet, muhalefet baĢkanlığı forsuynan ticaretini yeridecek diye Bartımız
yıkılıf getsin mi? Allah Hoydu, Allah Hoydu! Bartımızın sahavı yokdu mu?
Kongre yine girdi birbirine:
“Balam çok yahĢi deyir”
“Oro yaĢa Hamza, vallah adam olmiĢge, billah adam olmiĢge”
“Eye sen ne mırtıllıyırsan? Ne olup Tiryaki‟ye? Hansınız onnan
yahçı iĢ aparacaksız?”
“Dalacuğum ha bu Hamza‟ya piliymisun”
Sözleri Ģamata içinde kaynadı gitti. (...)
AYHAVAR
Mecit Hun (Dil Gazetesinden)
Kars‟ta gazet bollanıp, söğüĢürler ayhavar!..
Narvız Marvız kızıĢıp döğüĢürler ayhavar!
Cengiz gitti Iğdır‟dan bastı Kars‟ta feryadı,
13 Kasım 1952
Yıl: 1 Sayı: 2
KiĢiye helal olsun, dillere tüĢüp adı
Gazet çıkar bir yandan Demirkıratta aza
Bakın neler deyiptir yeke reis Narvız‟a
Reis olup ayhavar!
Kese dolup ayhavar!
Toyuğ kimi bir ucdan
Kars‟ı soyup ayhavar!..
Gelin beri ayhavar!
Hep serseri ayhavar!
Narvız yoldan çıkardı
Altıeri ayhavar!
Letif te usul usul baĢlayıp dadaĢlığa
Ġndi belli değildir kim nökerdi kim ağa?
Bizi sattı ayhavar
Vurup yattı ayhavar!
Dönüp gazet yazana
Tokat attı ayhavar!
DĠLSĠZ yazdığın bestir oluplar deste deste
Kim ki demokrat oldu çöreği var kafeste
Ayhavar’ın Küçük Ġlânlar KöĢesi
Ayhavar Yazı Ailesi
13 Kasım 1952
Sayı: 2
BaĢ-göz olmak istiyorum
YavaĢ yavaĢ bekârlığın direğe dırmanıĢına devresine girmiĢ
bulunduğumdan karĢıma çıkacak ilk cüce piloyu ile baĢ-göz olmağa karar
vermiĢ bulunuyorum. Bu illetin aynı devresinde bulunan nazeninlerin,
ayaklarına gelen kısmeti kaçırmamaları önemle ilân ve tavsiye olunur
Ġl Daimi Komisyon zoğallarından
ġeyh Doğan
Meclisi Umumiden Notlar (2 Ocak 1953)
Musa Doğan mezkûr faaliyet cümlesinden olarak paltarı tezelemiĢ
ise de umumi kanaat Ģu merkezdedir ki, Doğan‟ın hılliği, bu sene Daimi
Encümen‟den tulazlanacaktır.
Aleni ĠĢmarlaĢma
Cengiz Ekinci
20 Kasım 1952
Sayı: 3
Bay Meco Hun: Eski ve yeni meslektaĢımız
IĞDIR
Pazartesi günü Iğdır‟da yedirdiğin bozbaĢa mukabil dolma kalemimi
hesaba sokmak suretiyle gösterdiğin misafirperverliğe hatırın için bir de
teĢekkür edeyim.
Yalnız ay gırıĢmal, bizim kaymakam beyin böğründen tüteğini
çeksen iyi edeceksin.
Herçendi Hasanhan‟da ikice yüz dekar ile baĢını düzeltmeden el
çeken değilsen ama yine de ocağına düĢmüĢem elçek!
ġıh Zeko Hükümranî Iğdır’da
Ayhavar Yazı Ailesi
20 Kasım 1952
Sayı: 3
Refakatı âlisine Reis-i sânisini de alarak- ĠçiĢleri Bakanı Sayın
Ethem Menderes‟in Kars‟a geldiği gün Iğdır‟a müteveccihen Ģehrimizden
müfareket buyurdukları malum.
Kendilerine telefonla Bakan‟ın teĢrifini de haber verdiğimiz halde
çıktığı yoldan dönmedi ve dayandı Iğdır‟a.
Kanaatimizce asıp kesmeğe gidiyordu Iğdır‟a, zira ol kaza diğerleri
gibi kongre de hükümranımıza rey vermemiĢti ve elbette ki ġıhın hıĢmına
uğraması mukadderdi. ġimdi Iğdır‟dadır ve kazada azimetini iĢiten
Iğdırlıların diline düĢmüĢtür.
“Eye bu ne gezir buralarda?”
“Balam bilmirsen mi? Ortağı Eyüp Beyle hesabı kesip dezgâhı
kurduktan sonra
Ģimdi de siyasete baĢladı”
“Ne teher yanı? Kongurada neçe daĢ aldığını men bilirem”
“Ahmak zadmıĢsan balam. EĢi kongurayı sallıyan kimdi ki? Mustafa
efendinin canı sağolsun. Zaten bunun da ağzı ondan Ģireye batmasaydı
bizimkilerin kuyruğunu döĢaplamağa gelmezdi”
“Oro hella hellahtır nedir? Kimi döĢaplıyacakmıĢ?..”
“Oy kurban olayım sa‟a Kürdoğli! Kolaymidur döĢaplamak?..”
Bir kısım Iğdırlılar bu sohbete devam etsinler, ġıh Zeko hükümranî
Fazıl‟ın kahvesine (Fazıl Baykal) giriyor:
“Zeko bey hoĢ gelmiĢge”
“Keremke Zeko” (Buyur Zeko)
“Esdafırıldah”
“Çi heber Zeko?” (Ne haber Zeko?)
“Oro, men baĢ olmiĢge, baĢ!” (BaĢ oldum)
“Ez hulemette Zeko. Ne baĢı?” (Derin saygılar. Peki ne baĢı?)
“Demirgırat baĢı” (Demokrat)
“Vay kurbenette baĢganıma”
Bu sırada bizim Nurettin‟in (Kirman) kenar masada oturan
değneklerinden biri banglıyır:
“Balâm desene dimdiğin onun için havadadı”
“Efendim sen kim oliyorsen ki, Ġl Ġdare‟ye gafa tutuyorsen?”
“Canımsan ay Ġl Ġdare!”
Derken Iğdır mavalılar da baĢlıyırlar sarımağa:
“Gede bu nemenedi?”
“BaĢgandı eye baĢkan, görmürsen mi ne teher gırtdadır?”
Beçere ġıh Zeko hükümranî!
Bakıyor ki burası Iğdır‟dır ve baĢkan-maĢkan da aldıran yoktur.
Çırıyor Iğdır‟dan.
Ay Balam...
27 Kasım 1952
Mecit Hun
(Dil Gazetesinden alınma)
Sayı: 4
Yazan:
Meco Hin (Mecit Hun)
Adaptasyon:
Cezolenk (Cengiz Ekinci)
Demirkırat (DP) çöktü balam, Ekinci‟yi sürdüler,
Narvız‟ın hatırı için defterini dürdüler
Dedik Cengiz, siyasetin hayrı yoktur ay balam,
Özge emel tap özüne, gazet çoktur ay balam.
Herden biraz dıbızlasan, alazlasan Narvız‟ı,
BaĢımızı düzeldersen palazlasan Narvız‟ı
Cengiz deyir: El çekmenem dünyada men tek galam
ġu diyarı haram edip, ürküdecem vesselâm
Narvız‟ın da bu bârede danıĢmağa hakkı var
Öz puluynan Ekinci‟yi belâ etti Ayhavar
“Tele kurdu” yalvar yakar aldı Kars‟a apardı,
Cengiz döndü Vız Narvız‟ın lap ipini kopardı
Ġlân verdi, baĢkan seçip gerdan kırdı bir ara,
Baktı ki heç yola gelmir çare kaldı havara
Paz olup gardaĢ goymur ki dümberçeği ĢiĢirsin
Kuyruğu mazıtlanmadan biraz iĢi piĢirsin
Yolluk molluk hesabiyle Halk Partisini yiyenler
Ġkbal için gayret edip demokratiz diyenler
Ġndi dönüp Cengizinen elleĢirler ayhavar
Bir ucdan da postu serip yerleĢirler ayhavar..
Al Haberi Zurnadan
Ayhavar Yazı Ailesi
27 Kasım 1952
Sayı: 4
MECO HĠN (Mecit Hun): Dil Gazetinin ev yıkanlarından IĞDIR
Soru: Ġlân almak için ne yapayım?
Cevap: Narvız‟ın (Kars Belediye BaĢkanı) koltuğundan veriĢtir. Kararname,
Vilâyet emri usul, nizam sallamdan yağdırsın baĢına ilân ki, sen de metel kal
bu iĢe...
***
LATĠF AKÜZÜM: Kars Milletvekili ANKARA
Soru: Demokrat listede adaylar çoğaldığına göre, 1954 ü kurtarmak için
nasıl hareket edeyim?
Cevap: Tekrar Halk Partisine geç görek Allah kerimdi...
NURETTĠN KĠRMAN: DP Ġlçe Ağası
IĞDIR
Soru: ġıh Zeko Hükümranî „nin (Zeki Aras DP Ġl BaĢkanı) hıĢmına
uğruyacağımı zanneliyerem, ne gayıram?
Cevap: ĠĢ‟ari ahire kadar Zeko‟nun tüteğini desmallamağa devam et.
Ġsmail Alaca’nın Cevabı
27 Kasım 1952
Ayhavar Yazı Ailesi
Sayı: 4
(AĢağıdaki diyalog Cengiz Ekinci ile Ġsmail Alaca arasında geçen bir
sohbete dayanr. Mücahit)
“BaĢın düzeldi balam”, diyordu Cengiz. “Yazıhane iĢliyor,
değirmanı kurdun, teze paltarı da diktirdin. Bir deyinen görüm özge bir
arzun var mı?”
Ġsmail Alaca‟nın cevabı Ģu oldu:
“Direğe dırmaĢıyorem Cengiz”
“Bu ne demeli sözdü gardaĢ? Sana tek sabır da düĢür, çift sabır da”
“Oro vallah direğe dırmaĢiyorem. Ġnanmıyorsen mi?”
“Bir men ölüm sarıma gene sabah sabah!”
“ġart olsun ki sarımıyorem. Yalnız düĢünüyorem ki bu MarĢal efendi
iĢi niye noksan tutmiĢ”
“Ganmadım balam”
“Niye ganmıyorsen? Arvatsız kalkınma olar mı yani, planın bir
tarafına da bir evlendirme faslı ilâve edeceklerdi ki kalkınabileydik. Sen
söyle: MarĢal‟ın kendisi arvatsız kalkınabilmiĢ mi?”
“ Ay halal olsun sana
Lap gözel danıĢırsan
Tevekkelil balam Ġso,
Direğe dırmaĢırsan ”
Ayhavar Postası
Ayhavar Yazı Ailesi
4 Aralık 1952
Sayı:5
MECĠT HUN IĞDIR
Soru: ĠĢtittiğime göre aleyhinde açılan basın davaları neticelenmeğe ve
mahkumiyetler de zincirlenmeğe baĢlamıĢ. Evi harap, senin âhirin ne
olacak?
Cevap: Basan basanadı balam. Ya men tülüngülerin kuyruk kulağını
yığĢıracam yahut onlar soncuklamağa devam edecek
KELBAYI NECEF ALĠ
IĞDIR
Soru: Ayhavar gazetesini dört sayfa çıkarabilmezsen mi?
Cevap: Gazete çıkarmak, terezinin baĢına geçip kâğıt torba ile gartol satmak
değil bayım. Ġki sayfayı huzu elyenize takdim edene kadar uĢaklığımız
düĢüyor.
ORUÇ VURGUN
SĠRKECĠ
Soru: Seni takdir ediyorum. Bir yardımım dokunabilir mi?
Cevap: Katırcıoğlu hanına kadar zahmet edip Haydar Emimi gör ve biraz
Ģefaat eyle. Yoksa halim dumandı Oruç Emi..
NĠHAD RENDA
LÜLEBURGAZ
Soru: CHP Digor kongresini tasvir eden yazınızdaki “Appo zırt!” ifadesi ne
demektir? Lütfen izah eder misiniz?
Cevap: Ederiz Bayım. Sizin anlayacağınız “Cart” kaba kagıl demektir
MOLLA MUSTAFA DP Ġl Genel Serheteri (11 Aralık 1952)
Soru: Ġl Genel Meclis mesaisi baĢladığı halde Daimi Komisyon baĢ zoğalı
Musa Doğan Ankara‟dan teĢrif etmemiĢtir. Niçin?
Cevap: Sıfırı tüketip Turan Palas‟a giroy kaldığı için
SABAHATTĠN AKBULUT Marmara Gazinosu
Soru: Üç Milletvekili, Kârsala ġefin dergâhını kellesine çarpıp CHP‟den
kırdıkları zaman, niçin DP‟nin Kars TeĢkilâtına kaydolmadılar da
Ankara‟nın Bahçelievler ocağını seçtiler?
Cevap: “Öl büyük yerde, kal büyük yerde” sözüne inandıkları için
ABBAS ÇETĠN
El-Malûm ANKARA
Soru: Senin için de, “Gönlünden Milletvekilliği geçiyor” diyorlar. Doğru
mudur?
Cevap: Estağfurullah de bayım. Erbabı echelin at oynattığı Ģu devirde, izzeti
nefsimizi bir rey için ayaklar altına serecek kadar küçülmedik.
NURETTĠN KĠRMAN
IĞDIR (2 Ocak 1953)
Soru: Dostun Meco (Mecit Hun) “Dil” gazetesinde, “takrir”i senin kaleme
aldığını idda ediyor. Bu ne mene sözdü?
Cevap: Gelet eliyir. Herçendi Meco, ben fağır ile aziz milletvekillerimizin
arasını açıp 15 baĢ küfletimi çöreğe möfdeç etmek istiyorginen ama üç
milletvekilinin üçünün de ölmüĢüne yemin eyliyerem i menim haberi yoktur
HAMĠT DÖNMEZ
IĞDIR
Soru: Birlik gazetesinin “cimcik” sütununda yeni bir (Mamil Ağa köĢesi)
açıldığını gördük. Niçin acaba?
Cevap: Angırmak istiyenlerin mezkûr köĢede kulaklarını cüldemeleri için
MECO (MECĠT HUN)
Millet Partisi BaĢ Pazı
IĞDIR
(15
Ocak 1953)
Soru: Kars‟ta Millet Partisi niçin kurulmuyor?
Cevap: Ecele etme. Üç Meb‟us-u Pervane-î Ġkbal-î ġan, 1954 goyma ha
goymasında el elde tütek belde kaldıkları vakit, DP‟den de cırıp MP‟yi
kuracaklar elbet.
Meco can, tahmin ediyorum ki, “Köylü Partisi ne olacak?”
diyeceksin. Dur ki kurulacak gardaĢ. 1958 de de MP saflarında avara kalan
üçüzler, Ģüphesiz ki oradan da cırıp Köylü Partisini kuracaklar. Bu suretle de
sâyelerinde Kars, bütün partilere sahne olacak.
Hello da kendi eliyle tatlı canına kıydı
Teessür içinde öğrendiğimize göre, Ġsmail Alaca‟nın
yetiĢtirmelerinden stajyar Avukat Halil AvĢar, evlenmek suretiyle
tatlı canına kıymıĢtır.
ArkadaĢımıza geçmiĢ olsun diler, Allah‟ın baĢkaca keder
vermemesini dileriz.
Aküzüm’ün Bir TeĢebbüsü
Ayhavar Yazı Ailesi
11 Aralık 1952
Sayı: 6
“Zümrecilik” ile mücadeleyi kendisine Ģiar edinip bu davada büyük
adımlar attığı hemĢehrilerimizce de malûm bulunan değerli Milletvekilimiz
Lâtif Aküzüm, Ankara Radyosu‟nun müzik neĢriyatında takdim olunan
“ACEM-KÜRDĠ” faslını da zümrevi bir zihniyetin belirtisi sayıp cihad-ı
mukaddesine muhalif gördüğü için, mezkûr faslın radyo programından
kaldırılması için Hükümet nezdinde teĢebbüse geçmiĢtir.
EYLEDĠ
Mecit Hun
(Ceride-i Dil’den)
11 Aralık 1952
Sayı: 6
Ġnönü‟ye söğmekle Narvız (Nevruz Gündoğdu) denen bir gozmel,
ġehre baĢkan seçilip keyfini saz eyledi.
Hakkı var Ekinci‟nin onu dıbızlamakta,
Bize kalırsa eğer biraz da az eyledi.
Divan‟ı haysiyetten Cengiz alınca dâvet,
O da Baykal misali partiye naz eyledi.
Kabahat Zeren‟deymiĢ, bu Erzurum dadaĢı
Cezo‟yu döĢapladı, Zeko‟yu paz eyledi.
ġükûfeyle Alaca değirmen kurmak için
MarĢal‟ın kesesini yonulmuĢ kaz eyledi
BaĢı düzelir gardaĢ: Tiryaki‟nin, Hamza‟nın
Doğrusu bu iĢlere onlar da haz eyledi
DevĢirmeler geçince Kars‟taki iktidara
Menderes partisinin halin ayaz eyledi.
Ġmza: Tünne (“Yok” anlamında)
UĢağ Hele Haydin!..
Cengiz Ekinci
25 Aralık 1952
Sayı: 8
Geçen Erzurum seyahatimizde, çocuklar için bir-iki Ģey alalım
düĢüncesiyle bir dükkâna girdik. Muzipliğimiz üzerimizde idi. Hafifden
Ģöyle baĢladım.
“Balam bir deyinen görüm, bu Ģeher hansı padıĢahlığındı?”
Muhatabımız bir delikanlı idi. Garip bir ifade ile yüzüme baktıktan
sonra iç taraftaki mangalın baĢında 99‟luk tesbihini çeken yaĢlı bir adama,
“bize mıhat olması için” bir göz attı ve fırladı dıĢarı:
“Ola hele celin...Tücana ecem celmiĢ..Vay yolunu dicimin ecemi,
nasıl da goniĢir”
“Ne diyirsen paĢa?”
“Segirt da‟aĢ segirt. Ecem celmiĢ, ele bir tevirim goniĢir ki cörme..”
“UĢağ hee haydin...”
Bir an içinde, „tüçan‟ın önü dolmuĢtu. Her kafadan bir ses geliyordu
Ģimdi:
“PaĢa bunlar hökümat adamına benzir?”
“Yok ola yok, cörmir misen ecem, da‟aa ecem...”
“Nereden celmiĢler?”
“Bülmirem..Allahelim Gars‟dan”
Ne yapacaksınız. Delikanlılar ayı oynatanların etrafını saran
çocukları gibi bizi birbirlerine gösterip hükümler veriyorlardı. Aralarından
çıkıp otomobile bininceye kadar akla karayı seçtik.
Ġngiliz Gazetecilerle FitleĢdik
Cengiz Ekinci
8 Ocak 1953
Sayı: 10
Geçen akĢam, Alaca (Ġsmail) ile ġehir Kulübünde ağyar
çatlatıyorduk. Bir aralık kenar masaların birinde iki ecnebi gördük. Biri 1718 yaĢlarında müennes (kız), diğeri müzekker (erkek) iki misafir. Vaziyetleri
dikkatimi çekmiĢ, bir havadis çıkarırım ümidiyle de iĢtahlanmıĢtım. Veli‟yi
çağırdım:
“Bunlar kimdir, nedir, ve necidir Veli?”
“Men ne bilim, möhür mü bastım?”
Yemeklerini bitirdikten sonra çıktılar. YetiĢip Oruç dayımın
dairesinde –ġehir Kulübünü görmedinizse sizin anlayacağınız vestiyerdezoğal oldum:
“HoĢ geldiniz kardeĢim”
AnlayamamıĢlardı.
“Vel-kam”, dedim. (Well come!)
Gülüp birĢeyler söylediler. Herhalde “hoĢbulduk” demiĢlerdi ama
benim de Ġngilizce sermayem bitmiĢti. Erkeği sormağa baĢladı:
“Du yu spik EngiliĢ?”
“No”
“Parlevu Franse?”
Gene, “No”
“Gemany and Ġtalyana?”
“No gardaĢım”
Kız Ģinidi. Erkek, hiçbir lisandan anlamıyan bir beçere karĢısında
olduğunu anlamıĢ, metellemiĢti. Ġsmail Alaca da üstüme gülmeğe
hazırlanıyordu ki ben sormağa baĢladım:
“Du yu spik KürdiĢ?”
“No”
“Parlevu Ecemo?”
“No”
“Terekemo?”
“No”
“And spik LaziĢ?”
“No”
Di get. Bu sefer Ġngiliz ĢaĢırmıĢ, sorduğum lisanları bilmediği için de
adeta mahcup olmuĢtu.
FitleĢtik ve birimizin bildiği lisanları diğerimiz bilmediğimiz için
ayrıldık.
Biyabır Olduk Vallah Canım!...
(Iğdır‟ın meĢhur Feyzullah‟ı (Zengi), Ekinci‟ye dert yanarken)
“GardaĢ, biyabır olduk vallah canım!..Yaz boyunca geldi Bakan
çay yetiĢtir. Getti Bakan çay yetiĢtir, bir Ģetele tüĢdük ki sorma. Mirelli (Ali
Ural) her Bakan gelende elli çay aparttı, indi birceciğinin pulunu vermir ki
biz de baĢımızı dolandırak”
Felek Koymadı (15 Ocak 1953)
(Resimde Mecit Hun çakmağını uzatmıĢ Kurban Akar‟ın sigarasını yakıyor.
Mücahit)
Meco, Sultanabatlı Kurban emimi yağlıyor.
Meco: “Ġzzet ikram eliyirdim ki, Birlik seçimlerini kazanan da bığımızı
yağlasın. Gel gör ki, Allah Kelbayı Telete (Talat Tufan) insaf versin,
hamısını darma diyar eledi”
Sahibi:
Mecit Hun
Mesul Müdürü: Keza
BaĢ muharriri: Mecit Hun
Kıç muharriri:
Keza
12 ġubat 1953
ÇarĢamba Günleri Iğdır’ı KarıĢtıran Sulu-Sırtık Gazete
Haberlerin her hakkı mahfuz olup, Ekinci için okuma hakkı da
muhafazaya alınmıĢtır.
Fıkraların güldürmesini teminen, hususi gıdıklayıcıları
okuyucularının ayağına gönderen yegâne mizah gazetesidir.
Tek nüshası zehlenizi dökmeğe kâfi gelmezse aldığı parayı misliyle
iade eder.
Ayhavar Postası
Cengiz Ekinci
12 ġubat 1953
Fırıldakbaz Meco – IĞDIR (12.2.1953)
Balası özü özüne soru sorup cevabını da özün verirse de kiĢiden
aĢağıdaki sualleri cevaplandır Mecit Hun
Gözümden iste. Ekinci
Soru(Mecit Hun): Bir sene 48 hafta olması itibarıyla, beherini 10 kuruĢtan
sattırdığın haftalık AYHAVAR‟ın yıllık ceremesi 480 kuruĢ eder iken, 120
kuruĢu niçin fazladan ürküttürüyorsun?
Cevap(Cengiz Ekinci): BaĢta balam bizzat Mecit Hun olduğu halde esasen
kimseden tahsil edemediğimiz abone bedeline ilâveten Ģehir dahilindeki
tevzi (dağıtım) masrafı ile harice sevk edilenlerin posta ücretini de cepten mi
verelim?
Soru: DP‟den istifa ettiğin halde el‟an bu partinin organı imiĢ gibi neĢriyat
yapıyorsun. Niçin?
Cevap: Biliyorsun bir post kapıp idare-i maslahat ettiğimiz sırada Mustafa
DaaĢ yetiĢip idareyi elimizden aldı. ġimdi maslahatın da elden gideceğinden
korktuğumuz içindir ki
çar-naçar demokrat görünüyoruz.
Soru: MeĢedi Letif (Latif Aküzüm) ile Abbas (Çetin) ve Veyis‟i (Koçulu)
bir zamanlar yağlıyırdın. Ġndi ne oldu ki kaburgalarından veriĢtirirsen?
Cevap: Destursuz bağa girdiler ezizim. Zannederdik ki bu üç meĢhur-u
âlem, tefessüh etmiĢ bir partide boğulmamak ve zinde bir camia içinde
memlekete hizmet etmek için CHP‟den cırdılar...Meğer gadası, ağalar,
koltuklarının hayında imiĢler. Sandalyelerinin devamı için 30 senelik
partilerini tekmeliyenlerin, memlekete hizmetten evvel Ģahsi ikballerine
emek verecekleri de bedihi olduğuna göre, bu tisbir adamların
kaburgalarından biz veriĢtirmeyelim de kim veriĢtirsin?
Soru: AYHAVAR‟da rüsva eylediğin bazı eĢhasın, hâlâ seni gördükçe
gerdan kırdıklarını müĢahade ediyorum. Ne dersin?
Cevap: Estağfurullah de. Biz kimseyi rüsva etmedik. Sadece rüsva olanları
teĢhir eyledik ki bunu da kendileri istediler. ġimdi de isteklerini yerine
getirmemizden mütevellit Ģükran borçlarını eda zımnında gerdan kırıyorlar.
Buna biz ne yapalım?
Soru: “BĠRLĠK”in ismi hangi manayı ifadelendiriyor dersin?
Cevap: Birlik, Ģaka ifadesiyle “dirliği”, ciddi ifadesiyle de, erbabı kalem ve
fikrin erbabın, dirayet ve siyaset ile birleĢtiğini ifade ediyor, derim.
Kirman (Nurettin) – IĞDIR (12.2.1953)
Soru: Zeki Aras (DP Kars Ġl BaĢkanı), bizim de tüteğimizi elimize verdi.
Benim anlayacağım Ģekilde Ģunun bir izahını yapar mısın?
Cevap: Demokrasi dediğin budur iĢte Ģekerim. Millet seni seçer, Zeko seni
tardedip, senin yerine milletin seçmediğini seçer. Esasen Zeko‟yu seçen de
millet değil bir bilmem kimdir. Bunun adına da “Demokrasi” senin
anlayacağın, “Rey hakimiyeti” yahut “Rey idaresi” diyoruz. BaĢa düĢtü mü?
Nihat Sergen
Bir müftehor
ANKARA
Soru: Kars için “kozmopolit bir yer” diyorlar, doğru mudur?
Cevap: Bunu söyleyen hangi eĢĢek oğlu eĢĢekse, lütfen isim ve adresini ver
de, Kars‟ın sapına kadar Türk olduğunu kendisine isbat edelim.
Soru: Araslıları ile Aküzümlüler arasındaki geçimsizliğin sebebi nedir?
Cevap: Ne yapacaksın? Sohbeti bitirmeden biz de sana bir Ģey söylüyelim:
Neyin nesi ve kimin fesi olduğunu bilmiyoruz ama öyle bir zırva Ģeyler
sormuĢsun ki, doğrusunu istersen mektubunu okuduğumuz zaman bir ĢiĢe
müsil içmiĢten beter olduk.
Musa Doğan
Emekli D. Komisyon üyesi IĞDIR (26
Şubat 1953)
Soru: Hılliği Kars‟a serdiğim devre içinde bir dilbere gönül verdim, söyle
ne yapayım?
Cevap: Pöçüğünü buza koy, âleĢi aĢkın çabuk söner.
Fazıl Baykal
IĞDIR
Soru: Lâtif‟e (Aküzüm) “MeĢedi”, Abbas‟a (Çetin) “Kelbayı” adlarını kim
taktı?
Cevap: MeĢedi Letif‟in isim babası leleĢindi. Abbasa da, bu çok yakıĢan adı,
Yeniaras Ali taktı.
Hasan Karalar Lâmekân
Soru: On beĢ gündür Kars‟ta, Tekel Ġdaresinin Tuzluca‟daki evimizi
boĢaltması için feryat etmekteyim. Gelirken Paslı yolunda bir de ölüm
tehlikesi atlattım. ġimdi ne yapayım?
Cevap: Ölmediğine Ģükret. Hiç olmazsa evinizin boĢalacağı ümidiyle
yaĢıyorsun.
K.A. (Okuyucu Feryadı)
Soru: Bir avradım var ki gardaĢ felek düĢmana vermesin. Günün on
saatinde “gün” gezir. Evdeki beĢ çocuk Allah umuduna. Ev, Allah umuduna.
Bir belâya düĢmüĢem ki gel göresen.
Geçen gün takip ettim. Evden çıkıp eve girinceye kadar sekiz
kapının zilini çaldı. AkĢam sordum: “ÇıkmıĢken borçlu olduğum günleri
tamamladım” dedi.
Ertesi gün sual ettim: “ġimdiye kadar hiç uğramadığım günlere
gittim” dedi.
Ferdası gün konuĢturdum: “Gün almıyan bir iki eve uğradım” dedi.
Bir gün can boğazıma yığıldı: “Yahu ne olur, bu günde yıkılmıĢında
otur” diyecek oldum. Gözün yamanlık görmesin, baĢladı vırvıra: “Nereye
çıkıyormuĢ ki, ben zaten böyleymiĢim de iki ziyaretini söz edermiĢim...BeĢ
çocukla bihal olduğu yetmiyormuĢ gibi de.. filan derken tam yarım saat
dinletti. Hırsı geçmemiĢ olacak ki o gün de kalkıp babası evinin yolunu
tuttu.
ġimdi de eve gelmiyor. Söyle ne yapayım?
Cevap:
Arvatlar içinde arvadım itti,
Saçı sirkeli tırnağı bitli,
Gederem gelerem kapısı kilitli,
Men de arvadın elinden yanmıĢam.
CHP Ġl Kongresi
CHP‟nin 1953 Ġl AğlaĢma Toplantısı, Pazar günü sinemada icra
edilecek ve ağlaĢmadan sonra Saffet Tiryaki‟ye ithafen çalınacak “budu
getdi” gaydası ile bir yallı oynanacaktır.
Ankara‟dan gelecek olan kalantorların yallı baĢını çekecekleri de
haber alınmıĢtır.
Hacı Darga
Fağır fağır salona duhul ettiğim zaman Hacı Darga dinletiyordu:
“Balam birgün bir araba çamıra saplandı; bir kurbağa, bir leylek, bir
de kırkayak yoldaĢ oldular ki arabayı çamırdan gurtaralar. Kurbağa arabayı
sulu terefe, leylek havaya, kırkayak da geriye çekmeğe baĢladılar. Bu araba
çamırdan çıkar mı? Biz de indi aynı gündeyik. Here bir terefe çekir”
Canımsan Ay Abbas Çetin!... (26 ġubat 1953)
Kısa bir müddet evvel Abbas Çetin: “Kars, siyasi kanaatının cezasını
çekmektedir. Bu vilâyet 1950 de Ģerefli Cumhuriyet Halk Partisini
kazandırdığı için Demokrat Parti iktidarının kahrına uğruyor. Muhterem
partili vatandaĢlarım, bu itibarladır ki ne yapsak , ne etsek nâfiledir”
Kısa bir müddet sonra Abbas Çetin: “ġuna kat’iyyen inanmıĢ
bulunuyorum ki, memleketimin kaderi Demokrat Parti sayesinde
yükselecektir”
Cengiz-i Lenk (Cengiz Ekinci)
Bu da Cengiz gırıĢmalı,
Bığ altından hırtıllıyır.
Dıbızladığı gozmeller,
Aleyhinde mırtıllıyır.
Devrin yüz karası olan
Gedeçe güruh içinde.
Biri var ki lap kudurup,
Ta be sabah zırtıllıyor.
Evlenme Ġlânı
YaĢı yaĢıma denk bir avrad ile
baĢ-göz olmak istiyorum.
Değirmanım, BaĢkanlığım,
Avukatlığım var. Mebusluğuma da çok
kalmadı.
ĠĢine gelenlerin çömezime (Halil
AvĢar) kaydolmalarını rica ederim.
Ġsmail Hakkı Alaca
ELT
Mecit Hun
Fırıldak Gazetesi IĞDIR
Emmin oğlunu Iğdır maliye tahsildarlığına
tercihan tayin ettirmem için gönderdiğin mektubu
aldım. Stop.
Bu vadide faaliyete geçebilmem, bığımı
dombatmana vabeste bulunduğundan deshoĢumun
da gönderildiğinin iĢarı. Stop.
Fazıl‟la geliyorum. Cüce piloyu hazırlat.
Cengiz Ekinci
Mecit Hun
Dil Gazetesi IĞDIR (5 Mart 1953)
Kelbayı Telet‟ten (Talat Tufan) el çek. KarıĢtır dedikse bu kadar
cıvıt demedik.
Mecit Hun
IĞDIR (2 Temmuz 1953)
Soru: Iğdır ile alâkalı kliĢeleri bize göndermenizde bir mahzur yoksa lütfet.
“ġarkın Dili”nde bastıktan sonra iade ederim.
Cevap: Yeter iliĢtirdiğin balam. Ġki top kağız, 340 gazon nu zad, bir neçe
yüz pangurut geri geldimi ki kliĢeler de gelsin. Haç ham olma.
Kirmanzade (Nurettin Kirman)
IĞDIR (9 Temmuz 1953)
Soru: Mazide HALK (CHP‟li), halde DEMOKRAT (DP‟li), istikabalde
MEÇHULAT olan milletvekillerinin 1954 Ģepe-Ģıllağında (seçimlerinde) da
meb‟usluğa duracakları söyleniyor. Ne dersin?
Cevap: Ne diyebilirim ki, hem neme lâzım benim memleket davaları? Her
biri beĢce min kağız ürkütürse biz de baĢlarına tebelleĢ olmaz ikballerine
yardım ederiz. Aksi taktirde öyle oyunlar çıkaracağız ki buna kendileri de
metel kalacaklar.
EĢref Kaya IĞDIR
Soru: Demokrasiyi benim anlayabileceğim Ģekilde izah yahut târif eder
misiniz?
Cevap: Ederiz bayım. Demokrasi demek, sandıktan çıkan 30 tane çoban
reyinin, 29 tane profesör reyinden muhterem olması demektir.
Mecit Bir gözü ĢaĢ OLTU
Soru: Sana ayaktan sakat diyorlar. Ne buyurursan bu söze?
Cevap: Senin gibi kafadan çatlak olmaktan iyi değil mi?
Salih Arnaz ÇANAKKALE
Soru: “Ayhavar” ile “müftehor” ne demektir?
Cevap: Belki elli defa izah ettik yine de gül hatırın için tekrar edelim.
Ayhavar, dıbızladığımız gozmellerin havar tepmesi; senin
anlayacağın feryad etmesidir. “Müftehor “ da sana göre beleĢci, bana göre
de, “Ayhavar”ı çıktığı günden beri muntazaman okuduğu halde 6 lirayı
ürkütmeyen Kars Mebusu Atalay Sırrı ve zatiâliniz gibi bedavacılara
diyoruz.
Halil AvĢar Balası KARS (3 Eylül 1953)
Soru: Niye bu kadar çok seyahat ediyorsun?
Cevap: Sen sorasın diye.
Feyzullah Zengi
IĞDIR
Soru: Doğan Tuğla Fabrikası sahibi ve Ġl Genel Meclisi üyesi ġeyh Musa
Doğan, içtiği ve içirdiği çayların parasını iliĢtirmiĢ vermiyor. Ne yapayım?
Cevap: ġeyh‟in ceddine bağıĢla. Ben de, ġıh, Daimi Komisyona mitili
serdiği zaman taktığı Ģapka taksidini ceddine bağıĢlamıĢtım.
Halil AvĢar AVUKAT
Soru: Kore‟den gelen hemĢerilerimizden öğrendim. Beni orada da “Abligat
Hello” diye tanıyorlarmıĢ. Allah belânı versin, gördün mü benim baĢıma
getirdiğin iĢi! Söyle ne yapacağım ben Ģimdi?
Cevap: KıĢ yaklaĢıyor, pöçcüğünü buza koymaya hazırlan.
Hamit Hun
IĞDIR (27 ġubat 1955)
Soru: Baba yadigârı altın saati 8 senedir Meco (Mecit Hun) kullanıyor. Bir o
kadar da ben kullanmak için dava açtım. Kazanabilecek miyim?
Cevap: Rahmetliyi diriltmen mümkündür ama kazansan bile saati alabilmen
mümkün değildir. Evi harabın oğlu altı senedir Meco “hak vermez” ben
“hak yedirmez” olduk, uğraĢıyor güllelerin parasını alamıyorum. Sen hangi
akılla mahkemeye düĢüyorsun?
YaĢar Tunç AĞRI (13 Mart 1955)
Soru: Müftehor (beleĢ) abone kaydolmak istiyorum. Gazetelerimin
gönderilmesini lütfen temin edip neticeyi bildiriniz.
Cevap: Apoooo zırt!
Kirman (Nurettin) IĞDIR (10 Nisan 1955)
Soru: Ayhavar‟ı mahkemeye vermiĢler diye iĢittik. Aslı var mı?
Cevap: Pöçcüklerine kına sürmek için hazırlanan böĢöyürler vardı ama elleri
dümberçeklerinin üstünde kaldı.
MeĢedi Letif (Latif Aküzüm) IĞDIR (20 Kasım 1955)
Soru: Ġhraç ve ithal tüccarlarınız ne hengâmededir?
Cevap: Kimisi Ruslaı kafese koyup Türkleri kazıklıyor, kimisi de Ruslardan
yediği kazığın acısını Türklerden çıkarıyor.
Fıkra AĢırması
Doktor Çöllü (Abbas) ile Eczacı Böcügöz Ġstanbul‟da buluĢup,
hanımlardan habersiz demlenmeye gidiyorlardı.
Beyoğlu‟nun civelek sokaklarından birine saptıkları zaman Böcügöz:
“Bu sokaktan gitmiyelim” dedi. “
“Ne o? Yoksa soyulmaktan mı korkuyorsun? Çok paran var galiba!”
“Hayır, bilâkis yankesiciye mahsup olacağız (zannedileceğiz)”
Dr. Çöllü (Abbas) Cızdığımızı Çıkardı (5 Mart 1953)
Mevcut hemgâmemiz yetiĢmiyormuĢ gibi bir de “Kulübe devam”
çıkardık. Her gün saat dört dedimi pirelenmeğe baĢlıyor, küçük odanın abu
havasını teneffüs etmezsek, boğulacak gibi oluyoruz.
Evvelsi gün de aynı cazibeye tutularak gittik ve tahmin edeceğiniz
gibi oturduk pokere.
Bob, beĢ pot, pas, rest derken birinci seans bitti.
Çöllü ellice liramı almıĢtı.
Ġkinci seansda çıkarırız diye ümitleniyordum. Birden, “Eh, bana
Allah‟a ısmarladık!” demesin mi?
Anan yahĢi, baban yahĢi, nâfile, öldüm Allah oynatamadık. Paraları
gırmızıca bastı cebine, cızdığımızı çıkardı.
Kamerli Ġrbaham Eminin 6.ıncı Kâlbayı Seferi
Nurettin Kirman
17 Eylül 1953
Her defasında gittiği grubun 40-50 kiĢi olmasına dikkat eder.
Niçin mi? Fazla galoĢ toplayıp satmak için. Tavzih edeyim:
Horasan seyahatını kıĢ mevsimine getirir ve belirttiğim gibi 40-50
Kâlbayı adayı ile yola çıkar. Sefer arkadaĢlarının hepsinin ayağında galoĢ
vardır.
Ġran hududuna dahil olup Hoy‟a vardıkları zaman Kamerli Ġbraham
eminin 40-50 tane çüst satın aldığını görürsünüz. Çüstleri Kâlbayı
namzetlerine getirip der ki: “Ben müçtehit ile görüĢtüm. Çüst yüngüllüktür.
GaloĢları çıkarın bu çüstleri giyin”
Soracaksınız ki, “Bu 40-50 çift galoĢu ne yapıyor?”
Ne yapacak, birini 27 liraya Ġran‟da okutuyor, alan da razı satan da...
Ay halal olsun sana Kâlbayılık Kamerli emmi.
Ġbrahim Emi Yallah!...
20 Kasım 1955
Cengiz Ekinci
Kamerli Ġbrahim Emi‟nin Kerbelâ seyahatinde Ġran‟a ayak basar
basmaz müçtehidin emrine tebaen refik kâlbayı namzetlerinden galoĢları
toplayıp çüst dağıttığını gazetemizin eski nüshalarından birinde okuyan bazı
dostlarımız, küçük bir merak içinde imiĢler. Diyorlar ki:
“Ayhavar‟ın bu sempatik Emisi acaba Ģimdi ne âlemdedir?”
Güzel bir tesadüf olacak, geçen Iğdır seyahatimde bunu bizzat kendisinden
öğrendim:
“Ġbrahim Emi yallah!.”
“Vay menim Ezizim, hoĢ âmedi lakin, adımı hele öğrenmemiĢe
benziyorsun”
“Sen herkesin Kamerli Ġbrahim Emisi değil misin?”
“O eskidendi. Artık dünya değiĢti. Gördüm ki bu ad, bir balaca
güngül gelir, men de ismi ayarlattım”
“Kime?”
“Müçtehide”
“Nasıl oldu bu?”
“Bu dönüĢ Tehran‟da Müçtehid‟i Kebiri ziyarete gitmiĢtim. O buna
bir çare buldu”
Sonunu merak ediyordum sohbetin. Tafsilâtını rica ettim
“Gazet‟de mazet‟de yazmıyacaksın”
“Merak etme”
“Balam, bizim aslımız meğer Nasreddin Han‟a dayanır. Yeddimci
dedemin emisi kızının nevesi, Nasreddin Han‟ın kiçcik kölecesi Semend‟i
evinde gelin imiĢ. Müçtehit, Tarih-i Nadir‟den bu vakıayı çıkardıktan sonra
anlaĢıldı ki men kamerli filan değil, dem-dezgâh bir Hanzadeyem.”
Bu defa da Kamerli Emimin yeni adını merak etmeğe baĢlamıĢtım.
“Peki, dedim, yeni ismin ne oldu?”
“Ġbrahim Nasreddin Han Semendi”
Bir Han ahfadının huzurunda bulunmak size de nasip olsa, eminim
aynı Ģeyi yapardınız. Ben de gayri ihtiyari elini öptüm. Hanzade Emim
sözünü tamamladı:
“Barekâllah Ezizim. Ġsmi ayarlattığımdan beri herkes, sen teki elimi
öpüp “nezir” getirir. Bu pahalılıkta çüst müst adamın karını doyurmuyor
ki..”
Ayrıldığımız zaman iki yüz sene sonraki bir vakıayı Ģimdiden
görüyor gibiydim: “2155 yılının bir Cuma akĢamı günü cem-i müselman
senyit Ġbrahim Nasreddin Han Semendi‟nin türbesini ziyaret etmekteydi”
Kars’ta Zümrecilik Ne Vakit ve Kimlerle BaĢladı?
Cengiz Ekinci
26 Mart 1953
Zaman zaman her evlâd-ı vatan bu suali birbirine sorar, herkes kendi
zaviyesinden meselenin bu kötü gidiĢin önünü almak için çareler ararken
bazı kimseler de hasseten “rey” ve “siyasi ikbal” endiĢesiyle bu gidiĢte,
Ģahsî bakımdan fayda mülâhaza ederler. Velhasılı kelâm, bir serhad Ģehrinin
sâkinleri olarak yakamızı bu sefil gidiĢten kurtaramayız.
Bize kalırsa Ģehrimizde “zümreciliği” körükleyen noktayı nazar,
vatan ve millet düĢmanlığı değil fakat “aczin” ta kendisidir. Bu da günlük iĢ
hayatımızda değil “siyasi” faaliyetlerimizde kendisini gösterir.
Birbirimizi daima sever hürmet ederiz. Ticari iĢlerimizde birbirimize
yardımı esirgemez, aile hayatımızda gittikçe inkiĢaf eden milli bir görüĢle
akrabalıklar tesis ederiz. Birimizin sevinç veya kaderi hepimize mal olur ve
K
bu aynı kökten gelmenin tabii tezahürleri, bir seçim bahis mevzuu oluncaya
kadar devam edip gider.
Fakat vakta ki bir seçime gireceğiz, iĢte o zaman umumi hava
bulanacak, “zümrevi” gayretlerle rey toplamaktan baĢka bir gayeleri
olmayanlar, bu iğrenç silahtan medet umacaklardır.
Vilâyetimizde, seçmenlerine takdim edecek herhangi bir “vasfı”
bulunmayan her aday, daima “zümrecilik”ten faydalanmak yoluna sapmıĢtır.
Bu facianın baĢladığı tarih de 1949 ara seçimleridir.
O tarihte hükmü ferma olan tek parti içinden iki aday çıktı ki
birbirlerine karĢı açtıkları mücadele kampanyasının parolasını “yerlilik ve
muhacirlik” teĢkil ediyor, ikisi de Ģahsi meziyetlerine değil “yerli” ve
“muhacir” olduklarına dayanıyorlardı. Adamlarına da bu zaviyeden iĢi
körüklettiler. O gün bu gündür girdi içimize bir yılan. Ġki gafilin ektiği
tohumu bir türlü söküp atamıyoruz.
DüĢünüyorum da, “Allah o ara seçimini Karslılara nasip etmeseydi”
demekten baĢka bir söz bulamıyorum.
Mecliste tam 27 sene on sandalye iĢgal edip Kars‟a ne yaptılar?
Bir sene de, dokuz sandalye ile temsil edilseydik de bu zehir içimize
akmasaydı.
AYHAVAR LÜGATCESĠ
Karslı olmayan bazı muhterem okuyucularımız, gazetemizde zaman zaman
geçen kelimelerin manasını anlamadıkları ve cümle içindeki gidiĢinden de
“ne söylemek istediğini” keĢfedecek kadar sivri akıl sahibi olmadıkları için
iĢbu Lügatce‟nin takdimine zaruret hasıl olmuĢtur.
Dıbızladığımız her gozmelin “havar tepmesi” sizin anlayacağınız feryad
etmesidir.
BilirkiĢiler lügat manasını aramakta olup, bulabildikleri takdirde kendileri
ilân edeceklerdir.
GOZMEL
Kırtıpiyoz
KIRTIPĠYOZ
Ġhsan Sağlam
BAġ NALEYGAZ
Gotur Hasan
MÜFTE
Bedava
MÜFTEHOR
Kars Mebusu Kelbayı Abbas (Çetin)
GIRIġMAL
Mecit Hun
NAHUNEK
BeleĢ
NAHUNEKBAZ
Alçak Ekber
CÜCE PĠLOY
Yosma
BOYNU YOĞUN
Nağı Kazak
DĠREĞE DIRMAġAN
Ġso (Ġsmail Alaca)
FISI YATMIġ
PĠġĠK CIRNAĞI
MĠTĠL
DEYNEKBAZ
DEĞNEK NĠġAN
VIZ-VIZ
TÜLÜNGÜ
ġÜLDÜ
ĠKĠSĠ BĠRDEN
HEPSĠ BĠRDEN
MÜTÜRÜF
KARSALA
PAZ
GAZONNU PAZ
ZOĞAL
CIRTI-PIRTI
TÜTEK
TÜTEKBAZ
Hello
Altı ok (CHP)
Hamza Karabağlı
Bığı dombatılmıĢ delege
Günün siyasileri
Narvız
ġüldü
Tülüngü
Sünepe
Musa Doğan ile Nurettin Kirman
Gödekli Ġsmail
Ġnönü
Fevzi AktaĢ
Rasim Ġlker
Latif Aküzüm
Bekâret
Zurna
Ġslâm
Iğdır’ın MeĢhurlarından: Cafer Sadık Tezel
26 Mart 1953
Cengiz Ekinci
Iğdır Mava‟dan feyz almıĢ ve “karıĢtırmak” mesleğinde ihtisas
yapmıĢ bulunuyor.
Pirçeğini, CHP‟nin en müfrit elemanı olarak ağartmıĢ, sünsüğünü de
o dergâhın deshoĢları ile ĢiĢirmiĢ ise de, bundan bir-iki ay evvel DP‟ye
geçmiĢ, Iğdır geçici ilçe kuruluna mitili sermeğe de muvaffak olmuĢtur.
Kendisine Iğdır‟da “CHP‟nin ajanı” sıfatiyle DP‟de vazife alan bir
“yeni Demokrat nazarı ile” bakılmaktadır.
Beçere Fazıl Baykal ile Nurettin Kirman‟a Ģimdi göz dağı veren
Cafer Sadık Tezel‟in, tez elden DP‟nin baĢına da Iğdır‟da kül eliyeceği
muhakkaktır.
Bu ġehrin MeĢhurlarından
9 Nisan 1953
Cengiz Ekinci
(Cengiz Ekinci bu yazısında kendisini tanımlıyor. Mücahit)
Iğdır‟da hayata atılmıĢ, Iğdır‟da mesleğe baĢlamıĢtır. Iğdırmava‟da
oturduğu müddet zarfında “karıĢtırmak” mevzuunun hususiyetlerini dikkatle
tetkik ettiği için, bu sahada bir Iğdırmavalı kadar mahirdir. “Ev yıkmak”
bahsinde Cefer Sadık‟ta, “Ocak söndürmek” bahsinde Ebdil Hesen‟den
aldığı kıymetli fikirleri vardır.
Nurettin Kirman O‟na, “hak vermezliği”, Mecit Hun da “hak
yedirmezliği” öğretmiĢ. Cemal Taksözlü‟den “muhbirlik”, Fazıl Baykal‟dan
“kardeĢlik” dersi almıĢtır. Taktığı Ģeye sakız olmak vasfının hocası Irza
Gulu‟dur (Rıza Yalçın). Rahim Yedigârof‟tan (Birlik baĢkanı Rahim
Yadigar) “aparmağı”, Hamit Ünver‟den (Namı diğer Piç Hamit lakabıyla
bilinir. Mücahit) “deshoĢu” öğrenmiĢ. AYHAVAR‟ı kendisine Hacı Gulem
(Parlar) ilham etmiĢtir. Dinî mevzularının hocası Hacı Nağdali ise de, bu
sahadaki gabiliğine inzimamen Hacı‟nında kifayetsizliği sebebiyle “geçer”
not alamamıĢ bulunuyor.
Kendisi Ģu sırada, birer siyasi mevta haline gelen yeni demokratlar
ile mide perestlerini meyyitlerini kaldırmakla meĢgul olup, Iğdır‟da aldığı
ders ve tecrübelerine istinaden Narvız‟ı yürütmek, Sap Sağlam‟ın yuvasını
yapmak peĢindedir.
Berekâllah Abbas Abi (Odoğlu)
9 Nisan 1953
Cengiz Ekinci
(Abbas Odoğlu, Azerbaycan kökenli ve Iğdır’a yerleĢik Nağı (Naki)
Odoğlu’nun oğludur. Mücahit)
Kelbayı Abbas (Çetin) ile karıĢtırmayın. Odoğlu Abbas Abi‟nin bir
ziyafetinden bahsedeceğim.
O gün Ziya (Ayrım) ile birlikte Nurettin‟in (Kirman) “Cüce (tavuk)
bozbaĢına” da davetliymiĢim meğer. Fakat Abbas Abi, kulübün önünde
kelek geldiği sırada bundan haberim yoktu: “Cengiz, diyordu Odoğlu,
“Gürültü” bir Ģarabım var. Gel acığınan o Ģarabı bu gün içelim”
Ġki kırma, bir döğme, bir de hezreti bozbaĢ getirtip Iğdır ġehir
Kulübünün önünde demlenmeye baĢladık. Gerçekten, öyle gıyamet bir Ģarap
idi ki, yanımızda oturan Hacı Nağdeli (Parlar), Hacca gittiğine piĢman
olmuĢ, MeĢedi Celil yalanmağa, Seyit Kasım yutkunmağa baĢlamıĢtı. Söz
açılmıĢken belirteyim ki Iğdır‟da artık bizim gibi kara adam bulamazsınız.
Kimi dindirseniz, mutlaka isminin baĢında bir Seyit, ġıh, Kelbayı, MeĢedi,
Hacı lâkabı var.
Sohbeti karıĢtırmayalım; Ģarap bitmek üzrere idi ki MeĢedi Kerem
geldi, Abbas Abi ile iĢmarlaĢtıktan sonra da beni “prafa”ya dâvet ettiler.
Ġçimden, “Odoğlu, ikram ettiği Ģarabın cermesini benden çıkaracak”
diye düĢündüm. Bir saat sonra da, aklıma gelen baĢıma gelmiĢti. O, onca
pangurutumu alıp bağa gitti. Kerem Zengi ile ben beziğe oturduk. Çi-fayda
ki, ikiyüz ellileri daima üç yüz elli yazmama ve beĢyüz binbeĢyüz ayaklarını
da 5-6 defa aĢırıp yeniden oynamıĢ olmama rağmen Kerem ile de baĢ
edemedim.
Zalım oğulları, Iğdır‟dan döviz çıkarmamağa aht etmiĢlerdi sanki.
Reis Mireli (Ali Ural) ile bir Mulâkat Yaptı
Cengiz Ekinci
9 Nisan 1953
“Reis yaman gülürsen bu günler!”
“Keyfim sazdı balam. Gel gör ki Ebil Hesen (Hasan Tezel) gözünü tikip
isdoluma goymur ki arheyince bığımı yağlıyam”
“Bu ne demeli sözdü? Eblesen kim olur ki sana karĢı ireyisliğe durur?”
“Görmürsen mi, Cafer Sadığı da Demikratların (DP) arasına salıp ki
onlardan da özüne daĢ yığsın.”
“Beh beh beh...Ağa, deyesen iĢin bu sefer fırığtı.”
“Sehvolmaz Sofi Silo‟nun oğlu, Ġrza Gulu‟nun gabağında bir iĢ görebilse,
Ebdil de meni alt eliyer. Göreceksen gene iĢleri gaydasınca yeridecem.”
Olmasın
Mecit Hun
27 ġubat 1955
Çekildi ehli irfan tezgâhı siyasetten,
BaĢkanlığa gelenler bari yobaz olmasın,
Bıraktı hak yolunu Hacca gidenler bir bir,
Fesat için gidenin yolu Hicâz olmasın...
Memnun değilmiĢ, demiĢ Feyzullah baĢkanlıktan
Göbek atar bakmayın, mümkün mü naz olmasın?
BaĢladılar bugünler Doğan‟ı okĢamağa,
Temenni edelim ki bu da piyaz olmasın.
Demokratı ceditler gidiyor Ankara‟ya
Dikkat edin a beyler, payınız az olmasın
Günde bir baĢkan düĢer belde-i Tuzluca‟da
Allah bizi korusun aman maraz olmasın
Kumar oynattı diye vazgeçmezler Settar‟dan
Zavallı beceremez sakın garaz olmasın?
Enver Sever seçilmiĢ mümessili Iğdır‟ın
Allah‟tan umalım ki sonu ayaz olmasın.
Seçim yaklaĢtı diye esnafa yan bakan yok,
Aklı olan bugünler yonulmuĢ kaz olmasın.
Sıkı yapıĢın aman bozbaĢın kuyruğundan,
Sonra o da Ģımarıp Ģekerle gaz olmasın!...
Çifte baĢkanlık ister DP‟ye mitil seren,
Hamze Lele misali partiye paz olmasın
Zoğal, kopya ne ise çıkacak Karakedi
Oda Birlik‟ten beter bir naleygaz olmasın.
Ehli cehleden mürekkep siyaset kervanında,
Kim demiĢ Memmet Veli baĢ Gazetbaz olmasın?
Ankara‟da oturup Iğdır‟a parmak atan
Siyaset hırsızının ahvali saz olmasın
Hinoğlu (Hunoğlu Mecit Hun)
Aldırma (27 ġubat 1955)
Evvelsi gün Iğdır‟da MeĢedi Kerim‟in bozbaĢını yedikten sonra sıra
çaylara geldiği vakit ĠĢ Bankası Müdürü Fehmi (Bilen) Bey:
“Reis (Ali Ural), dedi, Ģu bardakların haline bak. Bunları
temizletmek de belediyeniz için o kadar imkansız mıdır?”
“Aldırma Müdür, dünyanın sonu yoktur. Sen milletin bığını
dombaltmağa bak!”
Ağabeyi Aman Günüdü
Tuzluca muhabirimiz (Hasan Karalar) gazetemize haber gönderiyor:
“Kazamızın yediden yetmiĢe takdir ve sevgini kazanan çok değerli
hakimimiz muhterem filanın dün sevimli bir erkek çocuğu dünyaya gelmiĢ,
bütün kaza halkı bu doğumu çoĢkun bir bayram havası içinde karĢılamıĢtır”
Hususi Not: Ağabeyi, bizim arazi davasını biliyorsun. DuruĢması
Cumartesidir. Aman günüdü. Bu gazeteden acele 5-10 tane gönder ve haberi
benim verdiğimi yazmağı da unutma
Küçük Tavsiye
Doktor Abbas Çöllü Kars‟tadır. Molla gelmiĢken ölen ölsün, kalan
kalsın.
Fahri HemĢerim
Cengiz Ekinci
13 Mart 1955
Son Iğdır seyahatimde bizim Nurettin’i (Kirman) bir hayli sancılı
buldum:
“Nedir bu karın ağrısı?”
“Sorma Cengiz. O kadar gül bitti ki reyhan arada itti (kayboldu),
galiba beni de Demokrat Partiden ihraç edecekler”
“Buna emin misin?”
“Emareler çoğalmağa baĢladı, bir Ģeyler düĢünmemiz lazım”
“Belediye Meclisi ġubat mesaisini bitirdi mi?”
“Hayır!”
“Güzel. Ankara‟ya gidecek heyet ne âlemde?”
“Hazırlanıyorlar”
“Bu da gayet iyi. ġimdi al bir kâğıt kalem, Adnan Menderes‟in Iğdır
Fahri HemĢeriliği için Belediye Meclisine bir teklif yaz”
“Sonra?”
“Sonrası basit. Meclis bu teklifi alkıĢlarla tasvip edince seni DP‟den
ihraç edecek babayiğit zor bulunur”
Nurettin‟in gözlerine ıĢık geldi. Bilahare “Birlik” gazetesinde de
okuduğunuz “Fahri HemĢehrilik” teklifini yazdık. Tarih, pul, imza verdi
Meclise. Sonu mâlum: Iğdır Belediye Meclisi ittifakla Adnan Menderes‟in
Fahri HemĢehriliğine karar aldı ve hemĢehrilik payesinin kendisine arzı iĢini
de Ankara‟ya giden heyete tevdi ettiler.
ġimdi Sayın Menderes Iğdırlıların bu tevcihini hayatının en kıymetli
hatırası olarak muhafaza edecek; Nurettin, Menderes gibi bir hemĢehriye
arkasını verip Ģah ile Ģile yemeyecek.
Birlik, ben de gazetede yazdım diye kendisine bir hisse çıkaracak.
BaĢvekilin hemĢehrilerini dindirmek olmayacak. Ben de “Kara bahtım kör
talihim” yine kenardan bakacağım.
Allah kabul etmesin bu iĢi sayın Fahri hemĢehrim!...
Yapan da ben, kenardan bakan da ben.
Arvad Al!
Koy baĢını sinesine bir dad al
Lap vebalin boynuma get bir arvad al.
BaĢını KaĢıyor...
Müsyö Memet ile Müsyö Ömer o gece ölçüyü kaçırmıĢ, garip bir
tesadüf olacak, baba evinin büyük peykesinde yan yana vellezar olmuĢlardı.
Bir ara konuĢmaya baĢladılar:
“Ömer yanımdaki sen misun?”
“Penum”
“Nereyeydun?”
“Vardım Topçinin deremenine var orada bir munzir ayı. Az kalsın
yedi beni!..”
Bir ara daldılar. Bu sırada Müsyö Memet baĢını kaĢımaya baĢladı:
“Baba nedeysun?”
“BaĢımı kaĢiyrim”
“Baba, kaĢuduğun penum baĢumdur”
“Peki ya penum baĢum nereyedur?”
Bunlar Kim Kârhanaçılık Kim? (4 Aralık 1955)
Mecit (Hun) ile Nurettin (Kirman) karĢılıklı hakaret iddiasiyle
birbirlerini mahkemeye vermiĢ. MeĢedi Letifi (Latif Aküzüm) de Ģahit
göstermiĢlerdi.
Hakim, büyük bir dinleyici kalabalığının takip ettiği duruĢmaya Ģu
sual ile baĢladı.
“Söyle bakalım hadise hakkında ne biliyorsun?”
“Hangi hadise Hakim bey?”
“ġu ikisi birbirlerine „kerhaneci” demiĢler. Sen de iĢitmiĢsin”
“Hakim bey, bunlar kim kârhanaçılık kim? Men bilesi bu adamaların
iki piti bile yoktur. Ġstedikleri kadar kendilerine kârhaneci süsü versinler,
kim inanır. Ġkisi de cıbılın cıbılı kimselerdir”
Seyirciden savcıya kadar herkes metellemiĢti.
“AYHAVAR” LÜGATÇESĠ
Cengiz Ekinci, Iğdır’a; Iğdır’da Cengiz Ekinci’ye çok Ģey borçludur.
Cengiz Ekinci avukatlık mesleğine ilk ve son defa olarak Iğdır’da baĢlamıĢ,
yine aynı Ģekilde hem Iğdır’ın hem de kendisinin ilk gazetesi olan “IĞDIR”ı
da Iğdır’da yayın hayatına kavuĢturmuĢtur.
Gazeteci Cengiz Ekinci, büyük bir ustalıkla Iğdır’ın zengin argo
dilini sayfalarına taĢır, onlara yeni anlamlar yükler, böylece genellikle
Azerice kökenli olan bu garip telaffuzlu (!) kelimeler günün siyasi
polemiklerini tanımlamak için vazgeçilemez bir unsur olurlar.
Cengiz Ekinci, Azerice argo kelime kullanımı geleneğini Kars’ta
yayınladığı Ayhavar gazetesinde de devam ettirir. Cengiz Ekinci’nin etnik
dilleri bölük pörçük de olsa ön plana çıkarma çabası ve onları yazı diline
kavuĢturması bazı kesimleri rahatsız eder, “Türkçe mi yoksa Kafkas kökenli
argo kelimeler mi kullanılmalı” Ģeklinde bir polemiğe neden olur.
GeçmiĢ zamandır; o günün koĢullarını ve siyasi çekiĢmelerini tekrar
gözlerinizde canlandırmak niyetinde değilim. Naçizane görüĢüm Ģu ki, argo
kelime kullanımı edebiyat dünyasının önemli ve vazgeçilmez bir koludur.
(Fransa, Amerika ve diğer ülkelerde “Slang Dictionary” yada “La
Dictionnaire d’Argot” ismiyle kalın sözlükler vardır. Argo kelimeleri
öğrenmeden günlük Fransızca veya Ġngilizce’yi sökmek mümkün değildir)
Cengiz Ekinci, üstün bir yetenek ve önseziyle, günlük yaĢamın içine
serpilmiĢ “biyabır, gırıĢmal vs.” gibi sıradansözcükleri değiĢime uğratmıĢ,
onlara mecazi anlamlar yükleyerek ve yazı diline dökerek “Siyasi Argo”
literatürüne kanımca ölümsüz bir hizmette bulunmuĢtur. Ne yazık ki Cengiz
Ekinci’nin geride bıraktığı boĢluğu dolduracak kapasite ve yetenekte
kalemler ortaya çıkamayınca, Cengiz Ekinci’nin bu değerli çabaları tarihin
sessizliğinde kaybolup gitmeye mahkum olmuĢtu.
“Ayhavar” gazetesini okumaya koyulunca yabancı (!) kelimelerin
bolluğu ilk anda beni hem ĢaĢırtmıĢ hem de meraklandırmıĢtı. Gerçi
kelimelerin çoğu bana yabancı değildi. Çocukluğumda sık sık duyduğum,
üzerinde düĢünmeden anlamını sezdiğim ve beni eski Iğdır’a bağlayan bu
kelimelerin gerçek ve mecazi anlamlarını, Azerbaycanlı dostum Dr. Gara
ġemsiyev’le –Ankara SporMed’te görevli- beraber masaya oturup sizler için
gözden geçirdim; sonra da liste halinde düzenleyip yayınlamaya karar
verdim. Mücahit
Ayhavar! (Gerçekte “Ay haray!”):
Ġmdat! YetiĢin!
Gayemiz zehlenizi dökmektir
:
Gayemiz sizleri
bıktırmaktır
Dıbızlamak
Ġğnelemek, mahmuzlamak
Mırtıllama gabağımda!
: Gevezelik etme! BoĢ boĢ konuĢma!
Ay gırıĢmal!
:
Seni kurnaz seni!
Ay Dığa!
:
“Dığa” kelimesi,
Ermenice erkek
çocuk anlamındadır.
Bu kelime
Müslümanlarda
küfür olarak
kullanılır
Ay goduk!
:
Seni sıpa!
Zoğal
:
Kızılcık (yemiĢ)
PiĢik cırnağı
:
Kedi tırnağının
deride bıraktığı izler.
Bu kelimeyi Cengiz
Ekinci siyasi
literatürde “Altı oklu
CHP” yi tanımlaması
için mecazi anlamda
kullanır.
Mecel kalmamak
:
Gücün ve fırsatların
tükenmesi
Kravatlı kurumsak
:
Sonradan görme,
görgüsüz
HinduĢka kimi yekelip gul gul eyleme
:
Hindi gibi böbürlenip
laf etme
Tüteğin dilini çekmek
:
Pes etmek!
:
Kurnaz, anasının
:
:
:
:
Tam kaĢınmak
Bas arabanı! Defol!
Kuyruk sokumu, popo
Fırlatmak, döndürüp
:
:
:
:
Rezil olmak
Beklenemedik belâ
Serseri olmak
YapıĢmak, burnunu
:
Böyle bir yüzsüz hiç
:
:
Hazırlığını görmek
Rahat ol!
:
Namusumuzu
:
Pekmezlemek (Mecazi
Allah tufağını yığsın!
yıksın!
Bığını dombaltmak
:
Allah evini baĢına
:
Döylekbaz
Pul
Külfet
Kimi
Kâftar!
UĢak
RiĢe (veya RiĢi)
kök salması
Lap
Acığımdan
KarabaĢ
Er
Kömek
Behtever
:
:
:
:
:
:
:
Mecazi anlamda:
Havaya girmek, iyi
gününde olmak
Arsız, utanmaz
Para
Karı, EĢ
Gibi
Ġhtiyar bunak!
Çocuk
Sakal veya ağacın
:
:
:
:
:
:
Tamamen
Hırsımdan
Hizmetçi
Koca
Yardım
Bahtiyar
Pij (veya Bij)
gözü
Lap gaĢınmak
Di get!
Pöçcük
Tulazlamak
atmak
Biyabır olmak
ġetele
Küçede sürtmek
Paz eylemek
sokmak
Misli bir paz gördün mü?
gördün mü?
Bığı yağlamak
Arheyin ol!
Meraklanma!
Abırdan düĢüp biyabır olduk
kaybedip rezil olduk
DöĢaplamak
anlamda, “yağcılık”)
Darga
kontrolör
Od
Nimçe
Ayhavar! (Gerçekte “Ay haray!”)
Gayemiz zehlenizi dökmektir
Dıbızlamak
Mırtıllama gabağımda!
Ay gırıĢmal!
Ay Dığa
:
:
:
:
:
:
:
Gece bekçisi,
:
AteĢ
Ġmdat! YetiĢin!
Gayemiz sizleri bıktırmaktır
Ġğnelemek, mahmuzlamak
Gevezelik etme! BoĢ boĢ konuĢma!
Seni kurnaz seni!
“Dığa” kelimesi, Ermenice erkek
çocuk anlamındadır. Bu kelime Müslümanlarda küfür olarak kullanılır.
Ay goduk!
:
Seni sıpa!
Zoğal
:
Kızılcık (yemiĢ)
PiĢik Cırnağı
:
Kedi
tırnağının
deride
bıraktığı izler. Bu kelimeyi Cengiz Ekinci siyasi literatürde “Altı oklu CHP”
yi tanımlaması için mecazi anlamda kullanır.
Mecel kalmamak
:
Gücün
ve
fırsatların
tükenmesi
Kravatlı kurumsak
:
Sonradan görme, görgüsüz
HinduĢka kimi yekelip gul gul eyleme :
Hindi gibi böbürlenip laf etme
Tüteğin dilini çekmek
:
Pes etmek!
Pij (veya Bij)
:
Kurnaz, anasının gözü
Lap gaĢınmak
:
Tam kaĢınmak
Di get!
:
Bas arabanı! Defol!
Pöçcük
:
Kuyruk sokumu, popo
Tulazlamak
:
Fırlatmak, döndürüp atmak
Biyabır olmak
:
Rezil olmak
ġetele
:
Beklenemedik belâ
Küçede sürtmek
:
Serseri olmak
Paz eylemek
:
YapıĢmak, burnunu sokmak
Misli bir paz gördün mü?
:
Böyle bir yüzsüz hiç gördün
mü?
Bığı yağlamak
:
Hazırlığını görmek
Arheyin ol!
:
Rahat ol! Meraklanma!
Abırdan düĢüp biyabır olduk
:
Namusumuzu kaybedip rezil
olduk
DöĢaplamak
:
Pekmezlemek
(Mecazi
anlamda, “yağcılık”)
Allah tufağını yığsın!
:
Allah evini baĢına yıksın!
:
Mecazi anlamda: Havaya girmek, iyi gününde olmak
:
Arsız, utanmaz
Pul
:
Para
Külfet :
Karı, EĢ
Kimi :
Gibi
Kâftar! :
Ġhtiyar bunak!
UĢak :
Çocuk
RiĢe (veya RiĢi)
:
Sakal veya ağacın kök salması
Lap
:
Tamamen
Acığımdan
:
Hırsımdan
KarabaĢ
:
Hizmetçi
Er
:
Koca
Kömek
:
Yardım
Behtever
:
Bahtiyar
Darga
:
Gece bekçisi, kontrolör
Od
:
AteĢ
Nimçe
:
Bakırdan tas veya derin yemek tabağı

Benzer belgeler

2. Mücahit Özden Hun

2. Mücahit Özden Hun halinde gelir heyecanı dinmiş misafir odamızı doldururlardı. Babam, kan bağıyla bağlı olduğu bu insanların hemen ayrılıp gitmesini istemezdi. Onca yolu çoğu zaman yürüyerek veya at sırtında gelmiş ...

Detaylı

Mecit Hun(1952)

Mecit Hun(1952) Reis geniĢ bir nefes alarak: “Men de dedim gör ne yeke iĢ olup! Kanan adamsan balam... bele Ģeyin üstüne vurmazlar. Bir baĢkasına da tapĢırarığ o da kamyonuynan dalın dalın geler daldan vurar direk...

Detaylı