makedonya müslüman azınlıkları
Transkript
makedonya müslüman azınlıkları
T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İSLAM TARİHİ VE SANATLARI BÖLÜMÜ İSLAM TARİHİ ANABİLİM DALI MAKEDONYA MÜSLÜMAN AZINLIKLARI DİNİ KURUMLARI VE ÇAĞDAŞ SORUNLARI Yüksek Lisans Tezi Rifat Karamahmut Ankara-2006 T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İSLAM TARİHİ VE SANATLARI BÖLÜMÜ İSLAM TARİHİ ANABİLİM DALI MAKEDONYA MÜSLÜMAN AZINLIKLARI DİNİ KURUMLARI VE ÇAĞDAŞ SORUNLARI Yüksek Lisans Tezi Rifat Karamahmut Tez Danışmanı Prof. Dr. İbrahim Sarıçam Prof. Dr. Seyfettin Erşahin Ankara-2006 1 İÇİNDEKİLER İçindekiler…………………………………………………………………………….I Kısaltmalar…………………………………………………………………………...V Önsöz …………………..…………………………………………………………...VI Giriş……………………………………………………………………………….......1 BİRİNCİ BÖLÜM BALKANLAR ve İSLAM A. Balkanların Siyasi Coğrafyası……………………………………………………..7 B. Balkanların Fiziki Coğrafyası……………………………………………………..7 C. Balkanların Beşeri coğrafyası………………………………………………..……8 D. Balkanların Dini Coğrafyası…………………………………………………......10 E. Balkanların İslamlaşması ………………………………………………………..11 F. Balkan Müslümanları…………………………………………………………..…12 İKİNCİ BÖLÜM MAKEDONYA ve İSLAM A. Makedonya’nın Fiziki ve Siyasi Yapısı………………………………………….13 B. Makedonya’nın Etnik Yapısı…………………………………………………….13 C. Makedonya’nın Dini Yapısı……………………………………………………...15 D. Makedonya’nın İslamlaşması……………………………………………………16 E. Makedonya’da Müslüman Toplumun oluşumu…………………………………..21 F. Makedonya’da Tarikat Hareketleri ve Faaliyetleri……………………………….22 F.1. Dini ve İlmi Faaliyetler…………………………………………….…22 F.2. Sosyal Faaliyetler……………………………………………………..23 F.3. Kültürel Faaliyetler……………………………………………...……24 2 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM MAKEDONYA MÜSLÜMAN AZINLIKLARI A. Azınlık kavramı…………………………………………………………………..25 B. Azınlık Kavramının Önemi ……………………………………………………...27 C. Makedonya Müslüman Azınlıklarının Oluşumu …………………………….…..29 D. Makedonya Müslüman Azınlıkları ……………………………………………...30 D.1. Türk Müslümanları ………………………………………………….31 D.2. Arnavut Müslümanları…………………………………………...…..33 D.3. Diğer Müslüman Azınlıklar……………………………………….…34 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM MAKEDONYA MÜSLÜMAN AZINLIKLARI VE DİNİ KURUMLARI A. Osmanlı Yönetiminde Makedonya Müslümanları ve Dini Kurumları ………….35 B. Osmanlı Yönetimi Sonrası Makedonya Müslümanları ve Dini Kurumları……...37 C. Yugoslavya Döneminde Makedonya Müslümanları ve Dini Kurumları………...38 C. 1. Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği'nin İdari Yapısı ……………41 C.1.a. Cemaat Heyeti ………………………………………………..42 C.1.b. İslam Birliği Heyeti ………………………………………….42 C.1.c. İslam Birliği Başkanlığı………………………………………42 C.1.d. İslam Birliği Meclisi…………………………………………43 C.1.e. Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği Başkanlığı…………..43 C.1.f. Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği Meclisi……..………..43 3 C. 2. Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği’nin Faaliyetleri………………...44 C. 2.a. Dini Faaliyetleri……………………………………………..44 C. 2.b. Din Eğitimi Faaliyetleri……………………………………..44 C. 2.c. Dini Yayın Faaliyetleri……………………………………...46 C.3. Finansman Kaynakları…………………………………………………...47 D. Bağımsızlık Sonrası Makedonya Müslüman Azınlıkları ve Dini Kurumları…....47 D. 1. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği…………………...………..48 D.2. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği Tüzüğü……………………48 D.3. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin Görev ve Yetkileri…. ..49 D.4. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin Amaçları……………...50 D.5. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin Kurumları……………..50 D.6. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin Teşkilat Yapısı………..51 D.6.a. Cemaat Heyeti ……………………………………………... 52 D.6.b. Müftülük……………………………………………………..52 D.6.c. Müftülük Meclisi…………………………………………….54 D.6.d. İslam Dini Birliği Riyaseti ……………………………….…55 D.6.e. Reisu’l Ulema………………………………………………..55 D.6.f. İslam Dini Birliği Meclisi………………………………...….55 D.6.g. Yüksek Yasama Heyeti.……………………………………..56 E. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin Faaliyetleri…………………….56 E.1. Dini Faaliyetleri …………………………………………………………56 E.2. Eğitim Faaliyetleri………………………………………………………..57 E.2.a. Örgün Din Eğitimi Faaliyetleri.................................................58 E.2.b. Yaygın Din Eğitimi Faaliyetleri...............................................59 4 E.3. Yayın Faaliyetleri …………………………………………………….….59 E.4. Sosyal ve Kültürel Faaliyetleri……………………………………….......60 F. Makedonya’da Din ve Devlet İlişkileri …………………...……………………..61 F.1. Din ve Devlet İlişkilerinin Yasal Çerçevesi……………………………...61 F.2. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği ile Diğer Dini Kurumlar Arasındaki İlişkiler…………………………………….62 BEŞİNCİ BÖLÜM MAKEDONYA MÜSLÜMAN AZINLIKLARI VE ÇAĞDAŞ SORUNLARI A. Kurumsallaşma Sorunu…………………………………………………………..63 B. Etnik ve Dini Bölünmüşlük Sorunu……………………………………………...64 C. Finansman Sonunu……………………………………………………………….65 D. Bölgenin Tarihi ve Kültürel Yapısı ile Uyuşmayan Dini Akımlar………………66 E. Nitelikli Din Adamı İhtiyacı ………………………………………..……………68 F. Din Eğitimi Sorunu……………………………………………………………….68 G. Vakıf Mallarının İadesi Sorunu…………………………………………………..69 H. Kültürel Ayrımcılık ve Dini Yapıların Tahribi ……………..…………………...72 I. Misyonerlik Faaliyetleri ……………………………………………………….…75 İ. Ana Dilde Eğitim Sorunu ……………………………………………...…………77 Değerlendirme ve Sonuç ……………………………………………………………78 Abstract……………………………………………………………………………...81 Özet………………………..………………………………………………………...83 Kaynakça…………………………………………………………………………….85 Ekler ………………………………………………………………………………...97 5 KISALTMALAR VGMA. : Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi BOA : Başbakanlık Osmanlı Arşivi DARM : Makedonya Cumhuriyeti Devlet Arşivi MCİDB : Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği DİB : Diyanet İşleri Başkanlığı TDK : Türk Dil Kurumu TTK : Türk Tarih Kurumu IRCICA : İslam, Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi ASAM : Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi ASAV : Avrasya Stratejik Araştırmalar Vakfı İA. : İslam Ansiklopedisi DİA : Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi A.Ü.İ.F : Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi A.Ü.SBF : Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi A.g.e : Adı geçen eser A.g.m. : Adı geçen makale Yay. : Yayını, yayınları Haz : Hazırlayan Der. : Derleyen Sad : Sadeleştiren yy. : Yüzyıl C. : Cilt 6 ÖNSÖZ Anadolu’dan gelerek Balkanlara yerleşen Türk Müslümanlarının kısa sürede inşa ettikleri sosyal ve kültürel müesseseler, bölgeyi mamur kılmış ve çok sayıda yerli etnik unsurun İslamiyet’i benimsemesine zemin hazırlamıştır. Böylelikle, 14. yüzyılın ilk yarısından itibaren Balkanlarda Osmanlıların hâkimiyetine tesis edilmesiyle teşekkül eden Müslüman toplum ve İslam kültürü, izleyen üç asır boyunca hâkim unsur ve kültür olmuştur. 17. yüzyılın sonlarında başlayarak Balkanlarda tedricen gerileyen Osmanlı hâkimiyeti ve izleyen toprak kayıpları sonucu Müslüman toplum Anadolu istikametine doğru göçe zorlanmıştır. 1683 Viyana yenilgisi sonrası Avrupa’da oluşan ‘Türklerin ve İslam’ın Asya’ya geri sürülmesi’ politikası sonucu Müslüman toplum muhtelif insan hakları ihlalleri ve katliamlara maruz kalmıştır. Özellikle Fransız ihtilali sonrası Milliyetçilik akımı sonucu oluşan ‘ulus devlet’ bilinci, Balkan Müslümanlarını daha da zayıflatmıştır. Sonuç olarak Balkanlarda hâkim etnik ve dini unsur olan Müslümanlar, 1878 Berlin Anlaşması ile ilk defa azınlık statüsüne sürüklenmiştir. 1912–1913 Balkan Savaşları sonrasında Osmanlı egemenliğinden çıkan Makedonya’da Müslümanlar azınlık statüsüne düşmüştür. Günümüzde her biri bağımsız birer ulus devlet olan Balkan ülkelerinde Müslümanlar önemli bir potansiyele sahiptir. Zira inanç, sosyal ve kültürel hayatı şekillendiren önemli bir yapı taşıdır. Milletlerin sosyal ve kültürel hayatının oluşumunda ve şekillenmesinde etkin bir nüfusu olan, Dini kurumlar ve mekânlar ise; inancın yaşatıldığı, bir anlamda milli ve dini kimliğe ilişkin unsurların farklı kültürlere ve toplumlara tanıtıldığı ve yeni nesillere aktarıldığı yerler olma özelliğini taşımaktadır. İnanç ve onun var ettiği kurumsal yapılar, hem bölgesel hem de küresel ölçekte uluslar arası ilişkileri ve toplumlar arası münasebetleri etkileyen hatta şekillendiren bir refleks ve güce sahip olmuştur. Ülkelerin bölgesel ve küresel ölçekte nüfus ve güç elde etmeye çalıştığı günümüz dünyasında Türkiye ve Türk dünyası önemli bir potansiyele sahiptir. Zira Tarih ve kültür bağlarımızın havzasını oluşturan Balkanlarda dili bir, inancı bir, özü 7 bir soydaş ve dindaşlarımız vardır. Bundan dolayıdır ki, Bu coğrafya ile olan tarihi ve kültürel bağlarımızı geliştirecek manevi köprülere ihtiyaç aşikârdır. Sosyal, dini, kültürel ve tarihi anlamda yapılabilecek her türlü çalışma, kanaatimizce bu manevi köprüleri sağlamlaştıracak, olayların böldüğü tarihimizin içinde bütünleşmemize imkân sağlayacaktır. Günümüzde azınlık statüsünde yaşayan Balkan Müslümanlarının önemli bir bölümü Makedonya Müslüman azınlıkları oluşturmaktadır. ‘Makedonya Müslüman azınlıkları, dini kurumları ve çağdaş sorunları’ başlığı altında yaptığımız bu çalışmada; genelde Balkanlarda özelde ise Makedonya’da Müslüman toplumun oluşumunu, azınlık statüsüne gerilemelerini, dini kurumlarının tarihçesini ve çağdaş sorunlarını incelemeye çalıştık. Birinci bölümünde; Balkanlar, Balkanların siyasi, fiziki, beşeri ve dini coğrafyası incelenmiş, Balkanların İslamlaşmasına ve bölgede Müslüman toplumun oluşumuna ana hatları ile değinilmiştir. İkinci bölümde; Makedonya’nın siyasi ve fiziki coğrafyası yanında etnik ve dini yapısına değinilmiş, Makedonya’nın İslamlaşması ile Makedonya’da Müslüman toplumun oluşumu konu edinilmiştir. Üçüncü bölümde; azınlık kavramı çerçevesinde Makedonya Müslümanlarının azınlık statüsüne gerilemeleri üzerinde durulmuş, Müslüman azınlıklar ve kökenlerine ilişkin bilgilere yer verilmiştir. Dördüncü bölümde; Makedonya Müslüman azınlıkları ve Dini Kurumları konu edinilmiştir. Makedonya Müslümanlarının dini hayatlarını örgütlemede tarihi süreçte ortaya koydukları dini yapılanmalar ve kurumlar Osmanlı hâkimiyetinin sona ermesinden günümüze kadar kronolojik bir anlayışla incelenmiştir. Makedonya Müslüman azınlıkları ve çağdaş sorunları ise beşinci bölümde konu edinilmiştir. 8 Makedonya Müslüman azınlıkları, dini kurumları ve çağdaş sorunlarına ilişkin ulaştığımız bilgilere sonuç ve değerlendirme bölümünde yer verilmiştir. Kaynaklara ulaşmada, ilmi metodun kullanılmasında ve çalışmanın tamamlanmasında çok değerli bilgilerinden istifade ettiğim danışman hocalarım Prof. Dr. İbrahim Sarıçam Bey’e ve Prof. Dr. Seyfettin Erşahin Bey’e gönülden teşekkür ederim. Konunun belirlenmesindeki katkıları vesilesiyle Diyanet İşleri Başkanlığı Dış İlişkiler Dairesi Başkanı Doç. Dr. Ali Dere Bey’e, Makedonya’daki araştırmalarım esnasında kaynakların temini ve tercümesi noktasında yardım ve destekleri için Üsküp Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri Ahmet Durmuş Bey’e ve Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği yetkilerine ayrıca teşekkürlerimi arz ederim. Ankara 2006 Rifat Karamahmut 9 Giriş Makedonya, Asya Avrupa ana yolları üzerinde bir kavşak konumundadır. Bu bakımdan sürekli farklı din, kültür ve etnisiteden insanların uğrak yeri olmuştur. Dünyanın muhtelif bölgelerinden gelen topluluklar beraberlerinde farklılıkları da getirmişlerdir. Günümüzde Makedonya, çok uluslu ve çok kültürlü bir toplum yapısına sahiptir. İslam, bir siyasi ve kültürel güç olarak Balkanlara 14. yüzyılda ulaşmış ve izleyen yüzyıllarda bölgede hâkim din olmuştur. Balkanlarda İslam ve Müslümanların hâkimiyeti 19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başlarına kadar devam etmiştir. Yaklaşık 5 asır boyunca Müslümanlık ve Türklük, bölgenin siyasi, iktisadi, sosyal ve kültürel yapısına nüfuz etmiş, bir dini inanç ve milli aidiyet olmanın ötesinde bir kültür, medeniyet ve bunlara ait bir kimliğin ayrılmaz parçası olmuştur. İslamiyet ve Türklük, Balkanlara önce güven ve huzur, ardından beş asır devam eden bir refah ve kültür medeniyeti getirmiştir. İdeolojik ön yargılar ve milliyetçi tarih tezleri bir yana bırakılacak olursa, farklılıkları birlikte yaşatma, bir diğer ifade ile çok kültürlü bir toplumsal yapının inşası bu süreçte mümkün olmuştur. Balkanoloji’nin popülaritesi yalnızca bu coğrafyanın hareketli tarihi ve jeopolitik öneminden değil aynı zamanda tarihte tecrübe ettiği bu çok kültürlü toplum modelinden ve farklılıkları birlikte yaşatma zorunluluğundan ileri gelmektedir. Zira Balkanlar, farklı ırkların, dillerin, dinlerin ve kültürlerin coğrafyasıdır. Günümüzde pek çok Balkanolog ve tarihçi, Balkanların siyasi, iktisadi, sosyal, kültürel, antropolojik tarihini ve coğrafyasını araştırma gayreti içindedir. Balkanlar, yalnızca jeopolitik ve stratejik açıdan değil aynı zamanda içinde barındırdığı kültür ve medeniyet havzasının zenginliği bakımından da milletlerin ve devletlerin ilgisinde olmuştur. Balkanlarda, milliyetçilik düşüncesinin yayılması ve akabinde Osmanlı hâkimiyetinin bölgede sona ermesi ile birlikte iç ve dış savaşların, 10 milletler arası mücadelelerin mekânı olmuştur. Bu süreç sonunda Balkan Müslümanları azınlık konumuna düşmüşlerdir. Kanaatimizce Balkan coğrafyasında ‘Müslüman azınlıklar’ kavramı ilmi bir terim olmaktan öte siyasi bir terim olarak algılanmaktadır. Balkan Müslümanları kendilerini bu coğrafyada hiçbir zaman azınlık olarak görmemişler, aksine nüfusları ve milliyetleri her ne olursa olsun kendilerini içinde yaşadıkları toplumun ve kültürün bir parçası addetmişlerdir. Ancak, Milliyetçilik akımı ile başlayan çatışmalar, Balkan Savaşları ve akabinde oluşan sosyalist yönetimler altında devam eden baskılar, zorunlu göçler ve 1990’lardaki katliamlar Balkan Müslümanlarını azınlık psikolojisine ve statüsüne doğru sürüklemiştir. Her ne kadar genelde Balkanların özelde ise Makedonya’nın tarihi ve kültürel coğrafyası Müslüman toplum için azınlık görüntüsü vermese de, günümüzde yukarıda ifade edilen baskı, göç ve soykırımlar azınlık kavramını geçerli kılmaktadır. A. Tezin Konusu Bu çalışma, Makedonya’da Müslüman toplumun oluşumunu, azınlık kavramından hareketle Makedonya Müslüman azınlıklarının kısa tarihini, dini kurumlarını ve çağdaş sorunlarını konu edinmektedir. B. Tezin Amacı Bu çalışma; ırk, dil ve din bakımından fevkalade parçalı bir yapıya sahip olan ve Balkanların genel karakteristiğini taşıyan Makedonya’da Müslüman azınlıklarının tarihi süreçte ortaya koyduğu dini yapılanmaların tarihçesini araştırmayı ve çağdaş sorunlarının tespit etmeyi amaçlamaktadır. Bununla birlikte; Genelde İslam’ın, özelde ise Türk İslam kültürünün Makedonya Müslümanları için sosyal ve kültürel alanlarda taşıdığı önemin vurgulanması amaçlanmaktadır. Nihai olarak bu çalışma, muhteşem bir idari, siyasi, dini ve askeri teşkilata sahip olan Osmanlı İmparatorluğunun bölgedeki tarihini, dini ve kültürel faaliyetlerini anlamamıza kısmi bir katkı sağlama gayesindedir. 11 C. Tezin Önemi Genelde Balkanlarda özelde ise Makedonya’da Müslüman azınlıkların dini kimliklerini koruyabilmeleri, dini hayatın kurumsal bir yapıda ve süreklilik içinde sürdürülmesine bağlıdır. Bu bağlamda Balkanlar’ın genel karakteristiğini taşıyan Makedonya’da, Müslüman azınlıkları, dini kurumlarını ve çağdaş sorunlarını araştırmak bu konular hakkında fikir sahibi olmamızı sağlayacaktır. D. Kavram ve Terimler “Balkan” kavramıyla adını batıdan doğuya uzanan ve Bulgaristan’ı ikiye bölen dağ silsilelerinden alan ve doğusunda Karadeniz, Marmara ve Ege denizi, güneyinde Akdeniz, batısında Adriyatik denizi, kuzeyinde ise bazı coğrafyacılara göre Tuna ve Drava nehirleri ile sınır diğer bazılarına göre ise Karpat dağları ile sınır olan ve bugün üzerinde Makedonya, Arnavutluk, Bosna Hersek, Karadağ, Sırbistan, Romanya, Bulgaristan, Yunanistan ve Türkiye (Trakya bölgesi) devletlerinin yerleşik olduğu muhiti ifade etmekteyiz. “Balkan Müslümanları” kavramıyla, Balkanlarda yerleşik muhtelif etnik kökenden Müslüman azınlıkları, ‘Azınlık’ kavramıyla genel anlamda, etnik, dil ya da din yönünden bir takım özelliklerle başkalarından ayrılan, ülke nüfusunun yarısından azını oluşturan, egemen grup içinde yer almayan, kendi içinde dayanışması olan, özelliklerini sürdürme iradesi bulunan ve çoğunlukla gerçekte eşitlik arayan bir grubu ifade etmekteyiz. “Makedon Müslüman azınlıkları” kavramıyla, Makedonya Cumhuriyetinde yaşayan muhtelif etnik kökenden Müslüman azınlıkları, “Meşihat” kavramıyla Müslümanların dini hayatını organize eden kurumsal dini teşekkülleri, “dini kurum/teşkilat” kavramıyla Makedonya Müslümanlarının dini hayatını örgütleyen müesseseleri ifade etmekteyiz. Konu yukarıda açıklanmaya çalışıldığı üzere bir kavramsal çerçeve dâhilinde incelenmiştir. 12 E. Araştırma Sorunsalı ve Hipotezler Makedonya Müslüman azınlıklarının etnik ve dini yapıları ile dini kurumları ve çağdaş sorunları arasında karşılıklı bir etkileşim mevcuttur. Her biri bir diğerini etkileyen veya bir diğerinden etkilenen bu sorunların tespiti ve tanımlanması araştırma probleminin esasını teşkil etmektedir. Günümüzde Makedonya Müslüman azınlıklarının dini kurumlarının örgütlenme yapısı özgün bir yapılanma modeli midir? Yoksa tarihi süreçte kökleri Osmanlı dönemine uzanan bir dini yapılanma geleneği midir? Makedonya Müslüman azınlıklarının dini hayatlarını örgütleme de karşılaştıkları sorunlar nelerdir? Çok Uluslu ve çok kültürlü bir toplum içinde yaşama geleneğine öteden beri sahip olan Makedonya Müslümanlarının günümüzde Hıristiyanların hâkim unsur olduğu bir devlette azınlık statüsünde ne tür sorunlarla karşı karşıya olduklarını tespit etmeye yönelik sorulara yer verilmeye çalışılmıştır. F. Kapsam ve Sınırlılıklar Muhtelif sebeplerle sınırlı bir hareket kabiliyetine malik bir araştırmacı için konu ile ilgili geniş bilgileri tümüyle değerlendirebilmek hemen hemen olanaksızdır. Bu olanaksızlığı kısmen aşabilmek amacıyla izlenen yöntem genelde çalışılması düşünülen konuyu, bölgeyi ve dönemi sınırlandırmaktır. Böylelikle elde edilmesi gerekli verinin miktarı bir araştırmacının üstesinden gelebileceği kadar küçültülmüş olur. Bu bakımdan konu; Makedonya Müslüman azınlıkları, dini kurumları ve çağdaş sorunları, bölge; Makedonya, dönem; bağımsızlık sonrası dönem-yakın tarihi süreç olarak sınırlandırılmıştır. Hiç şüphe yok ki böyle bir yöntemin kullanımı beraberinde bir takım sınırlılıklar getirecektir. Bunlardan birisi toplanacak verilerin sınırlı olmasının genelleme yapma imkânını kısıtlamasıdır. Bu bakımdan araştırmada büyük ölçüde kesinlik ifade eden değerlendirmelere yer verilmemiştir 13 G. Veri Toplama Tekniği Araştırmada başvurulacak kaynaklar tespit edilirken; Makedonya’daki dini yapılanmanın muhteva ve şeklini belirleyen kanunlar, tüzükler ve nizamnameler incelenmiş, günümüzde Makedonya Müslüman azınlıklarının dini kurumlarını düzenleyen hukuki metin ekler bölümüne konulmuştur. Balkanların etnik ve dini yapısını konu alan kitaplar ve makaleler taranmıştır. Balkanlarda İslam ve Müslümanları konu edinen yerli ve yabancı kaynaklara büyük ölçüde başvurulmuştur. Bu kapsamda özellikle ekler bölümünde yer verdiğimiz Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği Tüzüğü önemli bir kaynağı oluşturmuştur. Özellikle ülkemizde Balkan Araştırmaları Vakfı, Rumeli Araştırmaları Merkezi, Avrasya Stratejik Araştırmaları Vakfı (ASAV) ve Avrasya Stratejik Araştırmaları Merkezi (ASAM) benzeri Balkanoloji üzerine araştırmalar yapan çeşitli araştırma merkezleri, enstitüler ve kurumların yayınlarına da başvurulmuştur. Osmanlı döneminde Balkan ve Makedon Müslümanlarının dini, sosyal, siyasal ve kültürel durumlarını konu edinmiş kitap ve makaleler incelenmiş, Osmanlı dönemi kaynakları özellikle de birinci elden kaynak olan arşiv kayıtlarına başvurulmuştur. Bu bağlamda Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi ile Makedonya Cumhuriyeti Devlet Arşivinden yararlanılmıştır. Ayrıca Makedonya’da çıkan süreli yayınlar da büyük ölçüde taranmıştır. Özellikle tezimize konu teşkil eden Makedonya Müslüman azınlıklarının dini kurumu olan Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin resmi yayın organı olan El Hilal Gazetesi ilk nüshasından günümüz nüshasına kadar taranmıştır. Ayrıca Makedonya Müslüman azınlıklarının diğer yayın organları olan Birlik Gazetesi, Yeni Balkan Gazetesi ile Makedonya Zaman Gazeteleri ve Köprü Kültür Sanat Dergisi gibi süreli yayınlar incelenmiştir. 14 Makedonya Müslüman azınlıkları, dini kurumları ve çağdaş sorunlarını yerinde araştırmak amacıyla Makedonya’da bulunulmuş ve çalışmayı desteklemek üzere alan araştırması ve mülakatlar yapılmıştır. H. Yöntem Elde edilen bilgiler kronolojik bir anlayışla derlenmiştir, bu çalışmada betimleme yöntemi benimsenmiştir. 15 BİRİNCİ BÖLÜM BALKANLAR ve İSLAM Bu bölümde, Balkanların siyasi, fiziki, beşeri ve dini coğrafyası ile Balkanların İslamlaşması süreci ve Balkanlarda Müslüman toplumun oluşumu ana hatlarıyla incelenmiştir. A. Balkanların Siyasi Coğrafyası Günümüz Balkan coğrafyasında1, Türkiye (Trakya bölgesi) Yunanistan, Bulgaristan, Arnavutluk, Romanya, Bosna-Hersek, Sırbistan-Karadağ, Makedonya ve UNMİK yönetimindeki Kosova bulunmaktadır.2 B. Balkanların Fiziki Coğrafyası Balkanların ilk dikkati çeken coğrafi özelliği dağlık oluşudur.3 Zira bu coğrafya adını doğudan Batıya uzanan ve Bulgaristan’ı ikiye bölen dağ silsilesinden almıştır. 4 Zor geçit veren dağlar bölgeler arasındaki irtibatı zorlaştırarak kültür, dil ve geleneklerin çok farklı biçimde gelişmesine neden olmuştur. Balkanlarda Karadağ gibi geçit vermeyen bazı bölgeler sarp dağlardan ibarettir ve bu gibi yerlerde oturan insanlar, dış dünya ile pek ilişki kuramadıkları için yüzlerce yıl evvelki geleneklerini ve yaşayışlarını çok az değiştirerek halen muhafaza etmektedirler. 5 Balkanların bu dağlık coğrafi yapısı, öteden beri Asya ile Avrupa arasında seyahat eden kimseleri iki ana yolu takip etmeye mecbur bırakmıştır. Bunlardan biri, Belgrat-Niş-Filipe-Edirne-İstanbul yolu, diğeri ise Belgrat-Niş-Selanik-KavalaKeşan-İstanbul yoludur. Osmanlılar da doğudan batıya doğru ilerlerken yine bu 1 Haritası için bkz Ekler: Balkanlar siyasi haritası 2 Osman Karatay, Bilgehan A. Gökdağ, Balkan ülkeleri el Kitabı I., vadi yay., Ankara 2006, s 26 vd. 3 Besim Darkot, “Balkan”, İA, II, 280-282. 4 Osman Karatay, Bilgehan A. Gökdağ, a.g.e., s. 13. 5 Kemal H. Karpat, “Balkanlar”, DİA, V,25–27, TDV yayınları, İstanbul 1992. 16 güzergâhları takip etmek zorunda kalmışlardır. Günümüzde dahi, ana demiryolu ve karayolu ulaşımları, yukarıda belirtilen güzergâhları takip etmektedir.6 C.Balkanların Beşeri coğrafyası Balkanların Beşeri coğrafyası, her bakımdan kendine mahsus özellikler gösterir. Sarp dağlar, toplumlar arası irtibatı güçleştirdiği için her bölge kendine mahsus kültür, dil ve din gruplarının gelişimine zemin hazırlamıştır. 7 İlliryalılar, Balkanların en eski sakinleri olarak bilinmektedirler. Slavlar ise milattan sonra 6. yüzyılın sonlarına doğru Balkanlara gelmişlerdir. Bununla birlikte Balkanların en eski sakinlerinin menşei konusu oldukça karmaşıktır. Balkan tarihçileri genellikle Türk soyundan Hunların, Balkanlara gelişleri ile ilgili yeterli bilgi vermezler. Hâlbuki Hunlar’ın, yaklaşık 380 yılından itibaren Balkanlar’a yerleştikleri bilinmektedir. Balkanlar’a ilk yerleşen Hunlar, kuzey Balkanlar’a ve bugün Macaristan olarak bilinen bölgeye yerleşmişlerdir. 7. Yüzyılda Türk asıllı Bulgar kabileleri, Tuna’yı geçerek Balkanlar’a yönelmişlerdir. Bulgarların Balkanlar’a gelişinden sonra 11. ve 12. yüzyıllarda Peçenek, Kuman (Kıpçak) ve Uz Türkleri Balkanlar’a göç etmişlerdir. Ancak tarihte çok ender görülen bir biçimde söz konusu Türk unsurlar, kimlik ve benliklerini yitirerek Slavlaşmışlardır. 8 Balkanlar, milattan önce III. ve II. yüzyıllarda Romalıların istilasına uğramış ve daha sonra Balkanların kuzeybatısı Batı Roma ve geriye kalan kısmı ise Doğu Roma İmparatorluğunun egemenliği altında kalmıştır. Balkanlardaki bu siyasi ayrılığı, 11. yüzyılda Hıristiyanlığın Katolik ve Ortodoks mezheplerine ayrılmasıyla dini ayrılık izlemiş ve her iki mezhep de bölgede hâkimiyet sağlamak amacıyla birbiriyle amansız bir mücadeleye girişmiştir. 14. yüzyılın sonlarına doğru Balkanlara ulaşan Osmanlı hâkimiyeti, Ortodoksluğun koruyucusu olarak Roma Katolikliği ile uzun süre mücadele etmiştir. Balkan coğrafyasında Hıristiyanlığın iki 6 Kemal H. Karpat, “Balkanlar”, DİA,V, 25–27. 7 Osman Karatay, Bilgehan A. Gökdağ, Balkan Ülkeleri El Kitabı I, s.12 vd. 8 Kemal H. Karpat, “Balkanlar”, DİA,V, 25–28. 17 inancı arasındaki mezhep çatışması ve siyasi mücadeleler sonucu ezilen halk, başta Boşnaklar olmak üzere Osmanlı idaresine girerek Müslüman olmuşlardır. Günümüzde her ne kadar Balkanlarda mevcut her ülke, tek dil, din ve kültüre sahip olduğunu iddia ediyorsa da bunların hepsinde muhtelif din ve dil ayrılıkları ve bunların sebep olduğu gerginlikler hüküm sürmektedir. 9 Balkan coğrafyasında konuşulan dillere gelince, bunlar beş ayrı gruba ayrılmaktadır. Bunlardan birincisi Slav dilleri topluluğudur. Bu topluluk içinde, Sırbistan, Bulgaristan, Makedonya, Bosna Hersek, Slovakya, Hırvatistan ve Karadağ’da yaşayan yaklaşık 29 milyon kişi bulunmaktadır. Balkanlarda ikinci ve en yaygın dil, Latin kökenli Rumence ve Ulahçadır. Üçüncü dil grubunu Rumca konuşanlar oluşturur. Bunlar çoğunlukla Yunanistan’da ve küçük azınlıklar halinde Makedonya, Arnavutluk ve Bulgaristan’da görülür. Dördüncü dil grubunu Arnavutça konuşanlar oluşturur. Arnavutça, çoğunlukla Arnavutluk ve Kosova bölgelerinde konuşulmaktadır. Beşinci dil gurubunu ise Türkçe konuşanlar meydana getirmektedir ki, bunların sayısı 9 milyon civarındadır. Türkçe, çoğunlukla Bulgaristan, Batı Trakya, Makedonya ve Romanya’da konuşulmaktadır. Balkanlarda ayrıca altıncı dil grubu sayılabilecek Macarca, yaklaşık 3 Milyon Macar tarafından konuşulmaktadır. Bu dilleri konuşan milletlerin yanı sıra Balkan coğrafyasında dağınık halde göçebe hayatı sürdüren ve sayıları kesin olarak bilinmeyen küçük etnik gruplar da yaşamaktadır. 9 Kemal H. Karpat, “Balkanlar”, DİA,V, 25–28. 18 D. Balkanların Dini Coğrafyası Balkanlarda en kalabalık dini topluluğu, Hıristiyan Ortodokslar oluşturur. Yunanlılar, Sırplar, Karadağlılar, Bulgarlar, Romenler ve Makedonyalılar Ortodoks kilisesine bağlı olup sayıları 55 milyon civarındadır. Balkanlarda Osmanlı hakimiyeti döneminde Ortodoks Hıristiyanların tamamı, İstanbul Rum Patrikhanesine bağlı kalmıştır. 19. yüzyılda milliyetçilik hareketinin tesiri Balkan coğrafyasında din alanında hemen yankı bulmuş ve istiklalini elde eden her Balkan ülkesi, kendi milli Ortodoks kilisesini kurmuştur. Bulgar Kilisesi ise daha Bulgaristan bağımsızlığını kazanmadan önce Osmanlı İmparatorluğu tarafından 1870’te kurulmuştur. 19. yüzyılın sonlarına doğru bütün Balkan kiliseleri, İstanbul Patrikhanesinden ayrılarak muhtar olmuştur. 10 Balkanlarda ikinci büyük dini topluluğu Müslümanlar oluşturmaktadır. Türkler, Arnavutlar, Çingeneler (Romlar), Boşnaklar ve diğer Slav asıllı Müslüman toplulukların sayısı 9 milyon civarındadır. Günümüzde Arnavutluk’un yaklaşık % 70’ini, Makedonya’nın % 32’sini, Bulgaristan’ın % 26’sını, Yunanistan (Batı Trakya)’nın % 10’unu, Bosna Hersek ve Kosova’nın % 90’ını Müslümanlar oluşturur. Balkanlarda Osmanlı idaresi döneminde Müslümanların dini idaresi, İstanbul’daki Meşihat makamına bağlı kalmıştır. 19. yüzyılın sonlarında başlayan Milliyetçilik akımı ve sonrasında istiklalini elde eden Balkan ülkelerinde Müslümanların dini idaresi, belli işlemler dışında fiilen İstanbul’daki Meşihat makamından ayrılmış ve muhtar hale gelmiştir. Balkanlarda üçüncü büyük dini topluluğu Katolik Hıristiyanlar oluşturmaktadır. Macarlar, Slovenler, Hırvatlar ve Slav asıllı diğer Hıristiyan toplulukların sayısı yaklaşık 4 milyon civarındadır. Yahudilerin sayısı ise yaklaşık 70 bin civarındadır. 10 Kemal H. Karpat, “Balkanlar”, DİA,V, 25–28. 19 E. Balkanların İslamlaşması 13. yüzyılda muhtemelen Moğol istilasından kaçan Horasan erenlerinden Sarı Saltuk ve daha sonra onun adıyla anılan Türkmenlerin Balkanlar’a geçtikleri bilinmektedir. 11 Osmanlılar, ilk defa 1321 senesinde Mudanya’yı aldıktan sonra Rumeli sahiline geçmişlerdir.12 Ancak Rumeli’ye toplu halde geçişler, 1341 yılında Orhan Bey döneminde 5.000 civarında bir birliğin Trakya’ya gönderilmesi ile başlamıştır. 13 1344 yılında Orhan Bey, oğlu Süleyman Paşa komutasında 20.000 askeri Trakya’ya göndermiştir.14 Böylelikle Rumeli’ye adım atan Osmanlılar, Bizans’ın içinde bulunduğu durumdan yararlanarak kısa sürede bölgedeki faaliyetlerini genişletmişlerdir.15 Osmanlı Türkleri, 1354 yılında Gelibolu üzerinden Balkanlar’a geçerek 1361 senesinde Edirne’yi fethetmişler16 akabinde 1363 senesinde Filipe fethedilmiş ve 1364 yılında Sırp Sındığı savaşıyla Sırp, Macar ve Boşnak ittifakı mağlup edilmiştir. Böylelikle Osmanlı Türklerinin Rumeli’ye geçişi hızlanmıştır.17 Osmanlı Hükümdarı Sultan I. Murat döneminde, Balkanları sağ, orta ve sol kanatlara bölmüş ve üç koldan bölgenin fethine hız verilmiştir. Balkanların fethini takip eden süreçte izlenen iskân politikası ve inşa edilen dini, sosyal ve kültürel müesseseler sonucu Balkanlarda İslamlaşma ve Müslüman toplumun oluşum süreci başlamıştır. 11 Kemal Paşazade, Tevarih-i Al-i Osman, X. Defter, haz. Şerafettin Severcan, TTK yay. Ankara 1996, s. 281. 12 Feridun Dirimtekin, “Muassır Bizans kaynaklarına göre Osmanlıların Rumeli’ye geçişi ve Yerleşişleri”, VII. Türk Tarih Kongresi, 25–29 Eylül 1970, Ankara 1973, s.577–580. 13 14 15 Georges Castellan, a.g.e., s. 55,56. İ.Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, Ankara 1972, s. 167-170 ; Georges Castellan, a.g.e., s 55,56 Yaşar Yücel, “Balkanlarda Türk Yerleşmesi ve Sonuçları”, Bulgaristan’da Türk Varlığı, Ankara 1985, s. 69. 16 17 Kemal H. Karpat , “ Balkanlar ”, DİA,V, 28,29. Salahi R. Sonyel, Minorities and the Destruction of the Ottoman Empire, Ankara 1993, s. 11,12. 20 F. Balkan Müslümanları Balkanlarda etnik azınlıklar muhtelif olduğu gibi dini azınlıklar da muhteliftir. Bu coğrafyada Türk, Torbeş, Bulgar, Arnavut, Çingene, Boşnak ve diğer Slav asıllı Müslüman azınlıklar bulunmaktadır. Türk Müslüman azınlıkları çoğunlukla Batı Trakya, Bulgaristan, Makedonya ve Romanya’da, Arnavut Müslümanları Kosova, Sırbistan, Arnavutluk ve Makedonya’da, Boşnak ve Slav asıllı diğer Müslüman azınlıklar ise Bosna Hersek, Kosova, Karadağ, Sırbistan ve Makedonya başta olmak üzere Balkanların muhtelif ülkelerinde yaşamaktadır. Balkan Müslüman azınlıkları, Balkan coğrafyasının toplam nüfusunun yaklaşık % 20’sini oluşturmaktadır. Resmi istatistikler Balkan Müslümanlarının toplam nüfusunu, 9 milyon civarında yaklaşık % 15 olarak vermektedir. Ancak Bosna Hersek ve Kosova hariç tutulursa hemen hemen tüm Balkan ülkelerinin, milliyetçi duygularla etnik ve dini azınlıkların sayılarını az gösterme eğilimde oldukları bilinmektedir. Balkan Müslüman azınlıklarının büyük çoğunluğu Hanefi mezhebine mensuptur. Müslümanlar arasında yaygın tarikatlar, Rufai, Bektaşi, Halveti, Melami, Kadiri, Nakşî ve Mevlevi tarikatlarıdır.18 Balkan Müslümanlarının önemli bir bölümünü Makedonya Müslüman azınlıkları oluşturmaktadır. Makedonya Müslüman azınlıkları, sadece nicelik olarak değil aynı zamanda etnik kökenleri ve kültürel özellikleri bakımından da Balkan Müslümanlarının genel bir karakteristiğini yansıtmaktadır. O bakımdan Makedonya Müslüman azınlıklarını, dini kurumlarını ve çağdaş sorunlarını incelemek kanaatimizce Balkan Müslüman azınlıklarının dini kurumları ve çağdaş sorunlarına ilişkin tespit ve değerlendirmelere imkân verebilecektir. 18 Mehmet İbrahim, “Eski Yugoslavya Sınırları Dâhilinde Tarikat Hareketlerinin Tarih İçindeki Gelişimi ve Önemi”, Vakıflar Dergisi, Ankara 1994, sayı 24, s. 291–305.; Ayrıca bkz. Abbas Yahya, ‘Makedonya’daki Tekkelerde Zikir ve Musiki”, Hikmet İlmi Araştırmalar Dergisi, sayı IV, s. 57-77. 21 İKİNCİ BÖLÜM MAKEDONYA ve İSLAM A. Makedonya’nın Fiziki ve Siyasi Yapısı Dilimize Fransızcadan geçen ve aslı Yunanca olan Makedonya kelimesi, ‘Karışık’, ‘türlü’, ‘muhtelif parçalardan oluşan’, ‘yamalı bohça’ anlamlarına gelir.19 Asırlar boyunca farklı dillerin, dinlerin, ırkların ve kültürlerin iç içe olduğu Makedonya, bu manada Balkanların en karmaşık bölgelerinden biridir. 20 Makedonya Cumhuriyeti21, Balkan yarımadasının güneyinde Arnavutluk, Yunanistan, Bulgaristan, Kosova ve Sırbistan-Karadağ ile sınırları bulunan, yüzölçümü 25.763 km² olan bir Balkan ülkesidir.22 Günümüzde Makedonya olarak bilinen bölge Osmanlı idaresindeki Makedonya’nın bir kısmını oluşturmaktaydı. Selanik, Manastır ve Üsküp Makedonya’yı oluşturan üç önemli merkez idi.23 Osmanlı İmparatorluğu, bu coğrafyayı hiçbir zaman Makedonya olarak adlandırmamış, bu bölgeye Vilayat-ı Selase (üç vilayet) adını vermiştir.24 B. Makedonya’nın Etnik Yapısı Makedonya’nın fiziki özellikleri etnik yapının şekillenmesinde önemli rol oynamıştır. Makedonya’da en önemli akarsu başkent Üsküp’ten geçerek ülkeyi ikiye bölen Vardar nehridir.25 Ülkenin ortasından geçen Vardar nehrinin oluşturduğu vadi 19 20 Tahsin Saraç, Büyük Fransızca Türkçe Sözlük, TDK, 1976. Ömer Turan, “Makedonya’da Türkler”, Dünden Bugüne Makedonya Sorunu, s. 167. 21 Makedonya’nın Balkanlardaki coğrafi konumu için bkz Ekler. 22 Mehmet Hacısalihoğlu, “Makedonya” , DİA, XXVII, 437. 23 Meltem Begüm Saatçi, “Osmanlı İmparatorluğunun Son Döneminde Makedonya Sorunu”, s. 47. 24 Gül Tokay, Makedonya Sorunu, Jön Türk İhtilalinin Kökenleri 1903–1908, İstanbul 1995, s.32. 25 Mehmet Hacısalihoğlu, “Makedonya”, DİA, XXVII, 437. 22 en eski çağlardan günümüze kadar kullanılan Selanik-Üsküp-Niş-Belgrad üzerinden Ege’yi Orta Avrupa’ya bağlayan doğal bir güzergâhtır. Bu yol tarih boyunca askerler ve seyyahlar tarafından kullanılmıştır. Makedonya beşeri olarak da etkileşimli bir bölgededir. Makedonya’nın batısında Arnavutlar, kuzeyinde Sırplar, doğusunda Bulgarlar ve güneyinde Yunanlılar bulunmaktadır. Makedonya, fiziki coğrafyası bakımından stratejik, beşeri coğrafyası bakımından da farklı dil, din ve kültürlerin bir arada bulunduğu hassas bir konumdadır.26 Makedonya stratejik coğrafi konumu ve içinden geçen yol güzergâhları sebebiyle yüzyıllar boyunca Romalılar, Gotlar, Hunlar, Slavlar ve Türkler tarafından yönetilmiştir.27 Bazı araştırmacılar, 4. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Hun, Avar, Bulgar, Oğuz, Kuman ve Peçenekleri de bunlara eklemektedir.28 Makedonya’da Makedon, Arnavut, Türk, Bulgar, Ulah, Çingene (Rom), Sırp, Boşnak ve Slav asıllı diğer etnik gruplar yaşamaktadır. Resmi istatistiklere göre günümüzde Makedonya’da nüfusun yaklaşık % 65’ini Makedonlar, % 25’ini Arnavutlar, % 4’ünü Türkler, % 2’sini Çingeneler, % 2,1 Sırplar ve geriye kalan % 1,9’ünü ise diğer etnik unsurlar oluşturmaktadır.29 Makedonya çok uluslu ve çok kültürlü bir yapıya sahiptir.30 Bu çok uluslu ve kültürlü yapıyı oluşturan etnik gruplar yüzyıllar boyunca yan yana yaşamalarına rağmen kimliklerini ve kültürlerini korumuşlardır.31 26 Osman Karatay, “Orta Çağda Makedonya: Bir Siyasi Coğrafyanın Süreklilik Öyküsü” Dünden Bugüne Makedonya Sorunu, s. 4,5. 27 Çaşuşoğlu Oktay, Emel, “Çözülemeyen Düğüm Makedonya Sorunu ve Makedonya Türkleri”, Balkan Türkleri Balkanlarda Türk Varlığı, ASAM yay, s. 124,125. 28 Yusuf Hamza, “Başlanğıçtan Günümüze Makedonya Türklüğü”, Makedonya’da Rumeli Türklerinin Tarih ve Kültürleri Konferansı, Der: Kemal Vatan, Hüseyin Yaltırık, İzmir 1996,s. 104. 29 Mehmet Hacısalihoğlu, “Makedonya”, DİA, XXVII, 437. 30 Ömer Turan, “Makedonya’da Türkler”, Dünden Bugüne Makedonya Sorunu, s. 168. 31 Çaşuşoğlu Oktay, Emel, “Çözülemeyen Düğüm Makedonya Sorunu ve Makedonya Türkleri”, Balkan Türkleri Balkanlarda Türk Varlığı, ASAM yay, s. 124,125. 23 C. Makedonya’nın Dini Yapısı Ortodoksluk, Katoliklik ve Müslümanlık Makedonya’da yaygın dini inançlardır. Makedonlar ve Slav asıllı diğer Hıristiyanlar, Ortodoks kilisesine, Arnavut, Türk, Torbeş ve Rom (Çingene) Müslümanları ise İslam dinine mensuptur.32 Makedonya Hıristiyanlarının kökenlerinin Selanik asıllı iki rahip kardeşin bölgeye gelmesiyle oluştuğu iddia edilmektedir. Buna göre; Makedonya’da, iki rahip kardeş Konstantin Kiril ve Metod, İncil’i Yunancadan kendilerinin çok iyi bildikleri Güney Makedonya’daki Slavların konuştuğu dile çevirmişlerdir. Ortodoks dünyada ‘Slavların Havarileri’ diye bilinen Kiril ve Metod kardeşler günümüz Makedon Hıristiyanları tarafından milli kahraman olarak kabul edilmektedirler. Nitekim Makedonya’da Üsküp bulunan üniversitenin adı Kiril-Metod Üniversitesi’dir.33 Makedonya’da Müslüman toplumun oluşumu bölgenin 14. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu tarafından fethedilmesi sonucu Anadolu’dan gelen Müslüman Türk unsurların bölgeye yerleşmesi ve sonrasında dini, sosyal ve kültürel müesseselerin imar edilmesiyle mümkün olmuştur. Osmanlı idaresi döneminde Makedonya’da etnik ve dini yapıya ilişkin veriler farklılık göstermektedir. Zira Balkanlar genelinde olduğu gibi Makedonya’da yapılan etnoğrafik değerlendirmelerde millet sistemini geçerli sayan Osmanlı Devleti, din unsurunu ölçü olarak kabul ederken34, diğer unsurlar nüfus sayımlarında dil ve ırk unsurunu esas almışlardır. Bunun sonucu olarak bölgeye ve döneme göre farklı nüfus verileri ortaya çıkmıştır.35 Ancak veriler incelendiğinde 19. yüzyılın sonları ile 20. 32 Muhammed Aruçi, “Eski Yugoslavya II”, Günümüz Dünyasında Müslüman Azınlıklar, III. Kutlu Doğum İlmi Toplantısı, İstanbul 1998, s. 183. 33 Osman Karatay, “Orta Çağda Makedonya: Bir Siyasi Coğrafyanın Süreklilik Öyküsü” Dünden Bugüne Makedonya Sorunu, s. 10,11. 34 BOA, Rumeli Müffettişliği Tasnifi, TFR 1 KV 4/365. 35 Georges Castellan, Balkanların Tarihi 14-20.yy, s. 369 vd. 24 yüzyılın başlarında Makedonya’da Müslümanların nüfusu yaklaşık % 50 civarında olduğu görülmektedir.36 Günümüzde Makedonya Cumhuriyeti’nde nüfusun yaklaşık % 65’ini Hıristiyanlar, % 32’sini Müslümanlar, % 3’ünü ise diğer inanç grupları oluşturmaktadır. Hıristiyan nüfusun tamamına yakını Ortodoks’tur. Az sayıda Katolik Hıristiyan da bulunmaktadır. Makedonya’nın ikinci büyük dini topluluğunu oluşturan Müslümanların tamamına yakını ise Sünni Müslüman’dır. 37 Makedonya’da Rufai, Bektaşi, Halveti ve Melami tarikatları günümüze kadar süre gelmiş tarikatlardır.38 Makedonya Müslüman azınlıkları arasında tasavvuf ve tarikat hareketleri mevcut olup, yaygın olanları Bektaşi ve Halveti tarikatlarıdır.39 Müslüman kaynakları, Makedonya’da Müslümanların toplam nüfusunun % 45 civarında olduğunu kaydetmektedir. Nitekim Makedonya Türk kökenli Müslüman Torbeşler, Makedon nüfusu içerisinde gösterilmektedir.40 D. Makedonya’nın İslamlaşması Balkanların diğer bölgelerinde olduğu gibi Makedonya’da da İslam’ın yayılışı 14. yüzyılda Makedonya’nın Osmanlı hâkimiyetine girmesiyle başlamış ve 15. ve 16. yüzyıllarda izlenen iskân politikasının bir sonucu olarak Osmanlı kültür ve medeniyetinin bölgeye yerleşmesinin ardından hız kazanmıştır. Makedonya, Sultan I. Murat döneminde Çirmen Savaşında Sırp Prenslerinin bozguna uğratılmasının ardından Türklere ve İslam’a kapılarını açmıştır. 1380’de 36 Kemal Karpat, Ottoman Population 1830-1914 Demographic and Social Characteristics, s. 48,149. 37 Mehmet Hacısalihoğlu, “Makedonya”, DİA, XXVII, 439-440. 38 Abbas Yahya, “Makedonya’daki Tekkelerde Zikir ve Musiki”, Hikmet İlmi Araştırmalar Dergisi, sayı 4, s. 57-77. ADEKSAM yay., Gostivar 2004.; Mehmet İbrahim, “Eski Yugoslavya Sınırları Dahilinde Tarikat Hareketleri”, s. 293 vd. 39 Mehmet Hacısalihoğlu, “Makedonya”, DİA, XXVII, 439-440. 40 Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, Türk Dünyasının Dini Meseleleri, TDV yay. Ankara 1998, s. 208. 25 Vardar’ın sol sahilindeki İştip, 1382’de Manastır ve Pirlepe, 1385 senesinde de Ohri fethedilmiş ve nihayet Yıldırım Beyazıt zamanında 1392’de Üsküp ve Makedonya’nın tamamı Osmanlı egemenliği altına girmiştir.41 Bu fetihlerin hemen akabinde Üsküp, Osmanlı’nın Balkanlardaki ileri üssü konumunu kazanmıştır. 15. yüzyılda Üsküp, Gostivar ve Kalkandelen civarında Sırpça konuşan Ortodoksların çoğu İslam dinine girerek Müslüman olmuşlardır. 42 1392’de Üsküp’ün fethini müteakip uç beyi tayin edilen Paşa Yiğit Bey, kendi aşiretine mensup olan Saruhanlı Yörüklerini ve muhtelif Türkmenleri Üsküp’e yerleştirmiştir. Paşa Yiğit Bey’in Üsküp uç beyliği 1392’den 1414’e kadar devam etmiş, bu tarihten itibaren yerine İshak Bey geçmiştir. İshak Bey’den sonra Üsküp uç beyliğine oğlu İsa Bey geçmiştir. İsa Bey, Fatih zamanında Üsküp uç beyliği görevini sürdürmüştür.43 II. Beyazıt zamanında Paşa Sancağının bir kazası olan Üsküp, 16. ve 17. yüzyıllarda gelişimini sürdürmüştür. Nitekim günümüzde Makedonya’da İshak Paşa Vakfı ve İsa Bey Vakfı ve İsa Bey Medresesi adıyla pek çok vakıf eseri bulunmaktadır. 44 İshak Bey, Üsküp fatihi Paşa Yiğit Bey’in oğludur. Gerek İshak Bey zamanında gerekse ondan sonra oğulları İsa Bey ve Kebir Mehmet Bey Üsküp’te vakıflar kurmuşlar ve böylelikle Makedonya’da Müslüman toplumun oluşumuna dini, sosyal ve kültürel anlamda zemin hazırlamışlardır. Nitekim günümüzde Üsküp ve Kalkandelen (Tetova) ’de İshak Bey’in oğullarından Kebir Mehmet’in vakıfları mevcuttur. 1469 yılında Kebir Mehmet Bey tarafından Üsküp’te inşa ettirilen Kebir 41 John V.A.Fine, The Late Medieval Balkans, A critical survey from the late twenfth century to the Ottoman Conquest. Michigan 1987, s 412. 42 Mehmet İnbaşı, “ Türklerin Balkanlara Yerleşmesi”, Balkan Türkleri Balkanlarda Türk Varlığı, s.15 43 Mehmet İnbaşı, “Makedonya’da Osmanlı Hâkimiyeti: Değişen ve Değişmeyen Kimlik”, Dünden Bugüne Makedonya Sorunu, s. 31,32. 44 VGMA, Defter no: 1185, s. 131, vd. 26 Mehmet Çelebi Camii, bir vakıf eseridir ve Makedonya’da Osmanlı döneminden kalma 33 dini mekândan biridir.45 Osmanlılar, fetih ve iskân politikalarının bir gereği olarak, Balkanlara Anadolu’dan getirilen Müslüman Türk unsurlarını iskân ettirmiştir. Bu sistemli iskân politikası, Osmanlı Arşiv kayıtlarından anlaşılmaktadır. Bu konuda başta iskân defterleri olmak üzere gerek Yörük defterlerinde gerekse tahrir kayıtlarında teferruatlı bilgiler verilmektedir.46 Osmanlı fetihleri sonrası Balkanlara iskân edilen Yörüklerin, bölgenin yoğunlaşmasında, bayındır hale gelmesinde, askeri bakımdan Osmanlı Devletine asker kaynağı temininde hizmet vermiş ve bölgenin İslamlaşmasında ve Türkleşmesinde önemli katkıları olmuştur. Nitekim bu Yörük grupları arasında önemli bir yer tutan Naldöken Yörüklerinin kimi zaman tek başlarına kimi zaman da diğer Yörük gurupları ile birlikte önemli hizmetler üstlenmişlerdir. Örneğin 1570’de Varna’da gemi yapımında47 görev aldıkları bilinmektedir. Makedonya’da Müslüman nüfusun artışı 15. ve 16. yüzyıllarda devam etmiştir. Üsküp ve Manastır’da nüfusun yaklaşık % 65-70’ini Müslümanlar teşkil etmiştir.48 Nitekim 1530 yılında Makedonya coğrafyasında Üsküp, Kalkandelen, Kırçova, Pirlepe, Köprülü ve Manastır kazalarında bulunan camii, imaret, medrese ve diğer sosyal ve kültürel müesseseler ile buralarda görevli din adamları ve diğer görevlilerin sayısına ilişkin bilgileri ihtiva eden 370 numaralı Tapu-Tahrir Defteri incelendiğinde her mahallede dini kurumların ve din görevlilerinin mevcudiyeti görülmektedir.49 45 Bkz. Hilal Gazetesi, yıl XIV, no. 105, Kasım 2000, s. 3. 46 Yusuf Halaçoğlu, “Osmanlı Devleti’nin Rumeli İskânıyla İlgili Toponomik Bir Değerlendirme”, Balkanlar’da İslam Medeniyeti Milletlerarası Sempozyumu Tebliğleri, s. 3 vd., Sofya 21-23 Nisan 2000, IRCICA yay, İstanbul,2002 47 BOA, Mühimme Defterleri, 14/1 numaralı defteri, s. 482, hüküm. 682; 14/2 numaralı mühime Defteri, s. 862, hüküm 1260. 48 Nicolai Todorov, The Balkan City 1400-1900, Washington 1993, s. 64-67. 49 BOA, Tapu Tahrir Defteri, no.370, s.121-124,137,146,155,164,178. 27 Balkanların Türkleşmesi ve İslamlaşması konusunda çok sayıda çalışma mevcuttur. Bütün bu çalışmaların ortak noktalarını şu şekilde özetlemek mümkündür. Birincisi, Balkanların Türkleşmesinde ve İslamlaşmasında Anadolu’dan giderek Balkanlara yerleşen Türk unsurların (Yörükler ve diğerleri) ve tarikat hareketlerinin anahtar rol oynadığı tespitidir. Osmanlı Devletinin daha Rumeli’ye ilk geçişi ile birlikte topraklarına dâhil ettiği sahalar, savaşlardan ötürü nüfusu boşalmış olması sebebiyle Türk nüfusuyla doldurulmuştur.50 Osmanlıların, bu iskân siyaseti, ziraatın ve ticaretin canlanmasına vesile olmuş, yollar üzerine inşa edilen cami, tekke, türbe, han, hamam, kervansaray, imaret, köprü ve benzeri dini, sosyal ve kültürel müesseseler İslamlaşma sürecini hızlandırmıştır. Tekkelerin ve tarikat şeyhlerinin üstlenmiş oldukları görevler ve yapmış oldukları faaliyetler, Balkanların İslamlaşmasına zemin hazırlamıştır. Balkanların İslamlaşması ve Türkleşmesinde önemli roller üstlenen dervişler, pek çok yerleşim biriminin teşekkülünü sağlayarak buraları isimlendirmişlerdir. Balkanlarda fethedilen bölgelerde kurulan tekke ve tarikatların, bulundukları bölgelerde nüfus çeken yerleşim birimleri haline geldikleri görülmektedir.51 Balkanlardaki bir kısım yerleşim bölgelerinin isimlerinin tekke ve tarikatlarla ilintili olması bu hususu teyit etmektedir. Makedonya Üsküp’teki Tekke Köyü, İştip Şehrinin Tekke-i Bala Mahallesi örneklerden bir kaçını oluşturmaktadır.52 İkincisi ise, 9. ve 10. yüzyıllarda Orta Asya’dan gelerek Balkanlara yerleşen ve asli ananelerini yitirmemiş olan Peçenek, Avar ve Kuman-Kıpçak Türk boylarına ait bakiyelerin sahip oldukları soy, örf, adet ve gelenekleri ile İslamiyet’i kabul etmekte tereddüt etmedikleri görüşüdür. 50 Yusuf Halaçoğlu, “Osmanlı Devleti’nin Rumeli İskanıyla İlgili Toponomik Bir Değerlendirme”, Balkanlar’da İslam Medeniyeti Milletlerarası Sempozyumu Tebliğleri, s 8. 51 Yaşar Yücel, “ Balkanlar’da Türk Yerleşmesi ve Sonuçları”, Bulgaristan’da Türk Varlığı, Ankara 1985. s. 75. 52 Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimari Eserleri, İstanbul 1981, s. 48,61,99,108,124. 28 Üçüncüsü ise, 13. ve 14. yüzyıllarda Bizans İmparatorluğu’nun içinde bulunduğu sıkıntılı ortamın, otorite boşluğunun, yolsuzluk ve anarşinin Balkan halklarının İslamlaşması ve Türkleşmesi sürecinde etkili olduğu görüşüdür. 53 Zira Osmanlıların Balkanlara girişiyle, anarşiden ve ağır vergilerden bunalmış olan halk, huzur ve emniyetin ikamesinden memnun kalmıştır.54 İslam’ın Makedonya’da hızla yayılmasında, 9. ve 10. yüzyıllardaki Bogomil hareketinin etkili olduğu da iddia edilmektedir.55 Buna göre; Bogomiller, Ortodoks ve Katolik Kilisesinin ideolojisinin aksine Tek Tanrı’ya ve doğuda Ariuscular gibi İsa’dan sonra ‘Madmad’ isimli bir peygamberin geleceğine inanmakta idiler. Bogomil Hıristiyanları bu anlayışlarından dolayı, Bulgaristan ve Sırbistan’dan kovulmuşlar ve Makedonya ile Bosna dolaylarına yerleşmişlerdir. Haksızlık ve çeşitli zulümlere maruz kalan Bogomiller, Osmanlıların bölgeye gelmesiyle rahatlamışlar ve topluca İslam’ı kabul etmişlerdir.56 Osmanlı döneminde Balkanlarda İslam’ı, Ortodoks ve Katolik Hıristiyanlarından çok Bogomiller benimsemiştir.57 Osmanlı fetih ve iskân politikası sonucu, Balkanların diğer bölgelerinde olduğu gibi Makedonya’da da Müslüman nüfusu 15. ve 16. yüzyıllar boyunca artış göstermiş, böylelikle Üsküp ve Manastır’da Müslüman nüfusu % 65-70’lere ulaşmıştır.58 17. yüzyıldan itibaren Balkanlara yönelik iskân ve göçler durmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’nun 1683 yılında Viyana bozgununa uğraması, Balkanlarda toprak kayıplarını ve sorunları beraberinde getirmiş, bu tarihten itibaren Avusturya ve Rusya Balkanlarda etkinliğini artırmaya başlamıştır. 1689’da Üsküp, Avusturya 53 54 Tayip Okiç, “Sarı Saltuk’a ait Bir Fetva”, A.Ü.İ.F. Dergisi, sayı 1, Ankara 1952, s. 43–59. Mehmet İbrahim, “Eski Yugoslavya Sınırları Dâhilinde Tarikat Hareketlerinin Tarih İçindeki Gelişimi ve Önemi”, s. 293. 55 Yusuf Hamzaoğlu, “Bogomilizm ve İslamlaşma”, Köprü Kültür Sanat Dergisi, yıl 3, sayı 8, s.23,24. 56 Mensur Nuredini, Makedonya’da Belli Başlı Ziyaret Yerleri, Gostivar 2003, s. 9,10, 11.; Aleksandar Solovyev, Yesu Li Bogomili Poştovali Krst, Sarayevo 1948, s. 6 vd. 57 Yusuf Hamzaoğlu, “Bogomilizm ve İslamlaşma”,Köprü Kültür Sanat Dergisi, yıl 3, sayı 9, s. 25 vd 58 Nicolai Todorov, The Balkan City 1400-1900, s. 64-67. 29 işgaline uğramış yağma ve tahrip edilmiştir.59 Makedonya’da Osmanlı hâkimiyeti, Balkan Savaşları sonuna kadar sürdü ise de bu dönemden itibaren Makedonya da Müslüman nüfusu tedricen gerilemeye başlamıştır. E. Makedonya’da Müslüman Toplumun oluşumu Makedonya, beş asırdan fazla süreyle (1371–1912) Osmanlı egemenliğinde kalmıştır.60 Balkanlarda fethedilen başta Batı Trakya, Bulgaristan ve Makedonya olmak üzere fethedilen bölgelere Anadolu’dan getirilerek yerleştirilen Türk asıllı Müslüman topluma daha sonraları siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik sebeplerle ihtida ederek İslamlaşan Rum, Arnavut, Boşnak ve diğer Slav asıllı Müslüman toplulukların da katıldığı bilinmektedir. Osmanlıların izlemiş olduğu iskân politikaları yanında fetih sonrası tarikat hareketlerinin, dini, sosyal, kültürel ve eğitsel alanlarda çok yönlü faaliyetleri, Makedonya’nın İslamlaşmasında yukarıda ifade edilen diğer etkenlerle birlikte anahtar rol oynamıştır.61 Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkanlar’daki iskân politikası ‘millet’ sistemi üzerine kurulmuştur. Osmanlı toprakları üzerinde yaşayanlar mensup oldukları dine göre sınıflandırılmışlardır. Buna göre Müslümanlar, Hıristiyanlar, Yahudiler ve Ermeniler olmak üzere dört ayrı sınıf mevcut idi. Müslümanların bir takım ayrıcalıkları olmakla birlikte, Osmanlı İmparatorluğu başından itibaren bu topluluklar üzerinde zorla bir asimilasyon politikası uygulamamış, dinlerini veya dillerini değiştirmeleri için baskı yapmamıştır.62 59 Mehmet İnbaşı, “ Makedonya’da Osmanlı Hakimiyeti: Değişen ve Değişmeyen Kimlik”, s. 42. 60 Meltem Begüm Saatçi, “Osmanlı İmparatorluğu’nun Son Döneminde Makedonya Sorunu”, Dünden Bugüne Makedonya Sorunu, s. 45. 61 Reşat Öngören, “Balkanların İslamlaşmasında Sufilerin Rolü”, Balkanlar’da İslam Medeniyeti Milletlerarası Sempozyumu Tebliğleri, s 47 vd. 62 Hugh Poulton, “Minorities in Southeast Europe: Inclusion and Exclusion”, Minority Rights Group International Report, London 1998, s. 8 vd. 30 Biz burada, Makedonya’da Müslüman toplumun oluşumunda ve dini hayatın şekillenmesinde etkin rol oynadığı kabul edilen63 tarikat hareketlerine ve faaliyet alanlarına değineceğiz. F. Makedonya’da Tarikat Hareketleri ve Faaliyetleri Balkanlar üzerine araştırma yapan pek çok tarihçi, bölgenin İslamlaşması konusunda muhtelif faktörlerden söz ederken tarikatların ve tekkelerin önemi üzerinde durmaktadır.64 Balkanların fethi sırasında gazilerle birlikte bir Bektaşi müridi olan Sarı Saltuk benzeri Anadolu erenlerinin de fetihlere katıldıkları bilinmektedir.65 Nitekim Osmanlı döneminde Makedonya’da Rufai, Bektaşi, Halveti, Melami, Kadiri, Nakşî ve Mevlevi tarikatlarının mevcudiyeti bilinmektedir.66 Bunlardan Rufai, Bektaşi, Halveti ve Melami tarikatları Makedonya’da günümüze kadar süre gelmiş tarikatlardır. Günümüz algılanışından farklı olarak bu tarikat hareketlerinin dini, sosyal, kültürel ve eğitsel alanlardaki faaliyetleriyle Makedonya’da Müslüman toplumun oluşumuna zemin hazırladıkları bilinmektedir.67 F.1. Dini ve İlmi Faaliyetler Tarikat hareketleri, Balkanlarda yerleşik halkın İslam hakkında bilgi sahibi olmalarına ve zamanla İslamiyet’i benimsemelerine olanak sağlamış, cami-mescit ve tekkeler başta olmak üzere dini yapılar, Balkan halklarının hayatına yön vermeye başlamıştır. Örneğin Eski Yugoslavya’da tekke mimarisini incelediğimizde, Bektaşi 63 Mehmet İbrahim, “Eski Yugoslavya Sınırları Dâhilinde Tarikat Hareketlerinin Tarih İçindeki Gelişimi ve Önemi”, s. 291–305. 64 Reşat Öngören, “Balkanların İslamlaşmasında Sufilerin Rolü”, s. 47. 65 Mehmet Demirci, “Balkan Müslümanlığında Gazi-Dervişlerin Rolleri ve Sarı Saltuk Örneği”, s.75. 66 Mehmet İbrahim, “Eski Yugoslavya Sınırları Dâhilinde Tarikat Hareketlerinin Tarih İçindeki Gelişimi ve Önemi”, s. 291–305. 67 Abbas Yahya, “Makedonya’daki Tekkelerde Zikir ve Musiki”, s. 57–77.; Mehmet İbrahim, “Eski Yugoslavya Sınırları Dâhilinde Tarikat Hareketlerinin Tarihi Gelişimi ve Önemi”, s. 293 vd. 31 tekkeleri dâhil içinde mescidi bulunmayan bir tekke’ye rastlanmamıştır. Nitekim Makedonya’da bir Bektaşi tekkesi olan Kalkandelen Harabati Baba Tekkesi külliyesinde bir mescit bulunmakta ve bu mescidin kapısı üzerinde günümüz Türkçesi ile şöyle yazmaktadır: “Ey Cahil, eğer dervişlerin bilgisine ulaşmak istersen, cahillere yakın olma gerçeğe doğru yaklaş, kalbini aç ve mükemmel olanı dinle.”68 Bu ifadelerden anlaşılacağı üzere; tekke ve tarikatların cehalete şiddetle karşı çıktıkları, gerçeğe ve mükemmele ulaşmanın ilim ve irfan ile olabileceği tavsiye edilmektedir. Osmanlı döneminde Balkanlarda tarikat hareketlerinin dini ve ilmi faaliyetlerinde iki temel amacın önemi bilinmektedir. Bunlardan birisi, “Müslümanlığı anlatmak ve İslamiyet’i yaymak” diğeri ise “nefis terbiyesi ve İslam ahlakının özümsenmesi” dir. Nitekim tekkeler dönemi itibari ile zengin sayılabilecek kütüphanelere de sahip idiler. Tekke kütüphanelerinde edebiyat, tarih, coğrafya ve astronomi gibi müspet ilimlere ait eserler yanında tefsir, hadis gibi temel İslam ilimlerine ait eserler ve tasavvufi kitaplar bulunmakta idi. 69 F.2. Sosyal Faaliyetler Osmanlı döneminde Balkanlarda faaliyet gösteren tekkeler, yalnız dini-ilmi değil aynı zamanda sosyal müesseselerdir. Her birinin mimarisi incelendiğinde görülecektir ki, Semahanenin hemen yanı başında yemek - aş evleri, misafirhaneler ve muhtelif sosyal yapılar mevcuttur. Bu görünümü aksettiren dini yapılar arasında Üsküp’te bulunan Mevlevi Dergâhı, Kalkandelen’deki Harabati Baba Tekkesi ve Ohri’de bulunan Zeynel Abidin Halveti tekkesi gösterilebilir. Bu iki dini yapıda dini ve ilmi faaliyetler yanında sosyal faaliyetler de yürütülmüştür. Örneğin, Üsküp’teki Mevlevi Dergâhı’nın yolcuların ve fakirlerin yemek ve benzeri ihtiyaçlarını karşılamak üzere bir vakfa sahip olduğu bilinmektedir.70 68 Mehmet İbrahim, “a.g.m”, s. 294. 69 Kara Mustafa, Tekkeler ve Zaviyeler, Dergâh yayınları, İstanbul 1980, s. 126. 70 DARM, Vakıfname, no: 21. 32 Makedonya’da mevcut Rufai, Bektaşi, Halveti ve Mevlevi tekkelerinde ilahi, nefes, mersiye ve kaside türü dini musiki icra edilmektedir. Diğer tekkelerde olduğu gibi özellikle Bektaşi tekkelerinde yılda iki defa özel merasim yapılmakta, bu merasimlerde aşure pişirilmekte saz eşliğinde gazeller, nefesler okunmaktadır.71 Bununla birlikte tekkelerin, kimsesiz ve yoksulların uğrak yerleri olduğu, işi ve gücü olmayan kimseleri becerilerine göre eğiten ve onlara meslek kazandıran oluşumlar oldukları bilinmektedir. Nitekim tekkelerde çeşitli zanaat ve sanat faaliyetleri de icra edilmekte idi. Osmanlı döneminde tekkelerde eğitsel içerikli sosyal faaliyetlere büyük ölçüde önem verilmiştir.72 F.3. Kültürel Faaliyetler Makedonya’da Osmanlı döneminde tekkeler, birer kültür ve sanat merkezi olarak faaliyet göstermişlerdir. Makedonya’da Üsküp Rufai Tekkesi, Kalkandelen Harabati Baba Bektaşi Tekkesi ve diğer belli başlı tekkelerde sülüs, nesih ve talik yazı çeşitleri ile şiirler yazıldığı, edebiyat ve hat sanatı icra edildiği bilinmektedir. Bazı tekkelerde süsleme ve resim sanatının icra edildiği de görülmektedir. Ahşap, alçı ve taş üzerine işlenmiş bitkisel ve geometrik figürlere sıklıkla rastlanmaktadır. Mevlevi tekkeleri ile bazı Bektaşi ve Rufai tekkelerinde musiki aletlerinin mevcudiyeti, musiki sanatının da icra edilmekte olduğunu göstermektedir.73 Sonuç olarak tarikat ve tekkelerin dini, ilmi, sosyal ve kültürel alanlardaki faaliyetlerinin yukarıda ifade ettiğimiz diğer unsurlarla birlikte Makedonya’da Müslüman toplumun oluşumuna önemli bir katkı sağladığı söylenebilir. 71 Abbas Yahya, “Makedonya’daki Tekkelerde Zikir ve Musiki”, sayı 4, s. 64,65,77. 72 Kara Mustafa, Tekkeler ve Zaviyeler, s. 126 vd. 73 İbrahim Mehmet, “a.g.m”, s. 296.; Abbas Yahya, ‘Makedonya’daki Tekkelerde Zikir ve Musiki, Hikmet İlmi Araştırmalar Dergisi, sayı 4, s. 64-77. 33 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM MAKEDONYA MÜSLÜMAN AZINLIKLARI A. Azınlık kavramı Azınlık lügatte ‘Bir toplulukta çokluk teşkil etmeyen, ekseriyette olanlara göre dil, din ve benzeri bakımdan farklı unsurlardır’.74 Azınlık kavramı genel anlamıyla, içinde yaşanılan toplumda dil, din ve etnik köken veya hâkim topluluğa nispetle sayısal anlamda da az olan grubu ifade eder.75 Bir diğer ifade ile azınlık; ırk, din ve dil itibariyle aynı toplumda çoğunluktan farklı bir sınıf oluşturan grup olarak tarif edilmektedir. Azınlık kavramının tek bir tanımı yoktur. Alanlarına göre muhtelif tanımları mevcuttur. Azınlık “minority” kelimesi, Latince “minor” yani “küçük, az” kelimesinden türetilmiştir.76 Azınlık kavramının tanımlanmasında önemli olan ölçütlerden hareketle genel bir tanımlama yapılabilir. Buna göre azınlık; ırk, dil ve din bakımından içinde yaşadığı toplumun çoğunluğundan farklı özelliklere sahiptir. Sayısal bakımdan çoğunluktan azdır. Toplumda baskın ve başat bir rolde değildir. Azınlık bilinci mevcuttur. Azınlık kavramının tanımları arasında ortak özelliklerden hareketle genel bir tanıma ulaşılacak olursa, azınlık; etnik, dil veya din yönünden bir takım özelliklerle başkalarından ayrılan, ülke nüfusunun yarısından azını oluşturan, egemen grup içinde 74 D.Mehmet Doğan, Büyük Türkçe Sözlük, İstanbul 1996, s. 95. 75 Azmi Özcan, “Azınlıklar”, Günümüz Dünyasında Müslüman Azınlıklar III. Kutlu Doğum İlmi Toplantısı, İSAM yayınları, İstanbul 1998. s. 9. 76 Füsun Arsava, Azınlık Kavramı ve Azınlık Haklarının Uluslar arası Belgeler ve Özellikle Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesinin 27. Maddesi Işığında İncelenmesi, AÜ. SBF yay, Ankara 1993, s. 41. 34 yer almayan, kendi içinde dayanışması, özelliklerini sürdürme iradesi bulunan ve çoğunlukla gerçekte (de facto) eşitlik arayan bir grup olarak ifade edilebilir.77 Devletler hukuku yönünden ise; devletlerarası anlaşmalar ile özel bir himaye konusu olan, genel olarak dil, din ve ırk bakımından yerleşik oldukları ülke halkından ayrılan topluluklardır. Avrupa kaynaklı olan azınlık kavramı Fransız ihtilalinden sonra milliyetçilik düşüncesinin yayılmasıyla oluşan ‘ulus devlet’ anlayışının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Ulus devlette vatandaşlar, devleti teşkil eden ırktan olup olmamalarına göre sınıflandırılır. İşte bu iki grup için ‘çoğunluk’ ve onun karşıtı olan ‘azınlık’ tabirleri kullanılır.78 Ulus devletlerde yönetim ve siyasetin belirlenmesi ve yürütülmesi tamamen çoğunluğun elindedir. “Azınlıklara gelince; bunlar ister kültür, isterse din bakımından azınlık olsun kendilerine haklar tamamen verilmez. Ulus devletin Anayasası, genelde vatandaşlar arasında bütün ayrılıkları tamamen kaldırır. Ancak azınlıklara verilen haklar genelde semboliktir.” 79 İlk İslam devletinde azınlık tabiri kullanılmamıştır. ‘İslam devleti tabiiyetinde olan farklı dinlere mensup gruplar zimmî80 olarak adlandırılmışlardır’.81 Nitekim Osmanlı Devletinde de azınlık kavramı yerine ‘ekalliyyet’ tabiri kullanılmıştır.82 Ekalliyet kavramı, Arapça ‘ekalliyyet’ isim olup azınlık anlamına gelmektedir.83 Ekalliyet, azınlık ‘bir ülkede hâkim unsurların dışında kalan ve ekseriyeti teşkil etmeyen etnik unsurlardır.84 77 Türkkaya Ataöv, “Azınlık Üzerine Bir Deneme”, AÜ. SBF Dergisi, sayı 1–4, Ankara 1987, s. 54. 78 Mevdudi, İslam’da Devlet Nizamı,s. 65. 79 Mevdudi, a.g.e., s. 66. 80 Mehmet Erdoğan, Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, İstanbul 1998, s. 495. 81 Komisyon, Türkçe Sözlük , C. II, TDK., Ankara 1998, s. 2515 82 İlber Ortaylı, “Gayri Müslimlerin Hukuki ve Günlük Yaşamdaki Durumları, Osmanlı İmparatorluğundan Günümüze”, Geçmişten Günümüze Türkiye ve Avrupa’da Çok Dinli Yaşam, Kondrad Adenauer Vakfı yay., Ankara 2006, s. 19-30. 35 Ekalliyet hakları85 ise; bir devlet içindeki azınlığın çoğunluk karşısındaki din, fikir, ibadet ve inanç hürriyeti ve benzeri haklar için kullanılan bir tabirdir.86 Sonuç olarak günümüzdeki şekliyle azınlık kavramının Osmanlı Devleti dönemindeki karşılığı ‘Ekalliyet’tir ve bunlara tanınan hak ve özgürlükler ise ‘Ekalliyet hakları’ olarak tanımlanmıştır. B. Azınlık Kavramının Önemi Azınlık kavramı üç temel açıdan önemlidir. Birincisi, Ulus devletin iç politikası açısından önemlidir. Çünkü azınlıklar, ülke içinde siyasal birlikteliğin sağlanması noktasında etkin rol üstlenirler. İkincisi, azınlık kavramı dış politika açısından önemlidir. Çünkü her azınlık grubu dışarıdan bir akraba ülke ile ilişkidir. Bu durum azınlıkların dış politikanın zorunlu bir parçası olmalarını zaruri kılar. Üçüncüsü ise, uluslar arası sistem açısından azınlıklar ve azınlık kavramı hususi bir önem taşır. Zira azınlıklar, ülkelerin uluslar arası sistemdeki itibarlarını doğrudan etkileyebilirler.87 Azınlıklar ve Azınlık kavramı, ülkelerin gerek ulusal politikalarında gerek uluslararası politikalarında ve gerekse uluslararası toplumda ülkelerin evrensel hukuka bağlılıklarının, temel özgürlükler ve insan haklarına olan inançlarının tezahürü noktasında özel önem taşır. Balkan Müslüman azınlıkları, farklı etnik kökene mensup olmalarına karşın Türk kimliği ile bilinmektedirler. Günümüzde özellikle Sırplar olmak üzere diğer tüm Balkan milliyetçileri, Arnavutları ve Boşnakları ya da etnik olarak Türk olmayan ve Türkçe konuşmayan Balkan Müslüman azınlıklarını "Türk" olarak tanımlarlar. Bunun nedeni ise, etnik kökenleri ne olursa olsun, Balkanlar'daki tüm Müslüman azınlıkların, Hıristiyan uluslarca ayrı bir "millet" olarak algılanmalarıdır. 83 Mevlüt Sarı, El-Mevarid Arapça-Türkçe Sözlük, İstanbul 1982, s. 1255. 84 Ferit Develioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Ankara 1970, s. 26. 85 Resul Ersöz, Kuran’a Göre Azınlık Hakları, Haklar ve Özgürlükler, Ankara 2003, s. 61,117. 86 Mehmet Erdoğan, Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, s. 89,90. 87 Baskın Oran, Küreselleşme ve Azınlıklar, İmaj yay., Ankara 2001. s. 65-76. 36 Balkan milliyetçiliği Ortodoks Hıristiyan birliğini parçalarken, öte yandan tek vücut ve değişmez bir Müslüman cemaati imajı üretmiştir. Bir başka deyişle, Balkanlar'daki Hıristiyan halklar kendi aralarında milliyetçilik kıstasına göre ayrımlar geliştirirken, öte yandan Müslümanlara, sanki onlar tek bir milletmiş gibi davranmışlar ve bu yönde bir söylem geliştirmişlerdir. Nitekim Balkanlar'daki tüm Müslümanlara, etnik kökenlerine göre bir ayrım yapmadan, "Türk" denilmektedir. Bu, bölgede hala çok yaygın bir kullanımdır.88 Öte yandan, Balkan Müslümanları Balkanlar'daki ulus-devlet oluşumları tarafından dışlandıkları için, kendilerini ayrı bir "millet" sayan bir toplumsal bilinci bugüne kadar korumuşlardır.89 Balkan Müslüman azınlıkları için dini kimlikler her zaman için etnik kimliklerden çok daha öncelikli olmuştur. Örneğin, Sırplarla ya da Hırvatlarla tamamen aynı etnik kökene sahip olan ve aynı dili konuşan Slav asıllı Bosna Müslümanları, kendilerini daima Türk kimliğine daha yakın hissetmişlerdir. Makedonya’da durum farklı değildir. Makedonya Müslüman azınlıkları, hiçbir zaman Makedonyalılık adına İslam'ı geri plana atmış ya da reddetmiş değildirler. Aksine, çoğu kez kendi Slavlıklarını reddetmişler ve Slav-olmayan bir İslam kimliğini Çingeneler, benimsemişlerdir. kendilerine Makedonya'daki Slav kimliğini Müslüman Arnavutlar benimsemektense, ya "Türk" da olarak 90 tanımlanmayı tercih etmektedirler. Türkiye'nin Balkanlar'daki etkisi oldukça karmaşıktır. Bu etki, öncelikle Balkanlar'daki Türkçe konuşan nüfusa yöneliktir.91 Azınlık kavramı ve önemi dikkate alındığında Türkiye'nin Balkanlarda yalnızca birkaç milyonluk Türk 88 Maria Todorova, “The Ottoman Legacy in the Balkans”, The Balkans: A Mirror of the New International Order, İstanbul 1995, s. 70. 89 L.Carl Brown, Imperial Legacy, The Ottoman Impirint on the Balkans and the Middle East, Columbia University Press, New York 1996, s.68. 90 Bkz. Eran Frankel, “Turning a Donkey into a Horse: Conflict and Paradox in the Identity of Macedonian Muslims”, paper for the 23rd National Convention of the AAASS, Miami 1991. 91 Maria Todorova, “The Ottoman Legacy in the Balkans”, The Balkans: A Mirror of the New International Order, İstanbul 1995, s. 71. 37 azınlığına yönelik değil, nüfusları 10 milyonu bulan Balkan Müslümanlarına yönelik politikalar üretmesi gerekir. C. Makedonya’da Müslüman Azınlıkların Oluşumu 1683 Viyana bozgunu ile başlayan, 1877–1878 Osmanlı Rus Savaşı ile hız kazanan geri çekilme süreci, 1912 -1913 Balkan Savaşları sonuna kadar sürmüştür.92 Balkanlarda Osmanlı idaresinin sona ermesiyle Müslüman toplum zamanla azınlık konumuna düşmüştür. Müslümanlığın Balkanlarda ağır ve emin adımlarla yayıldığı sürecin, her biri iki asırdan fazla süren belli başlı iki dönemi olmuştur. Birincisi, Osmanlıların Balkanlara girmesiyle başlayan ve 1683 Viyana bozgununa kadar olan ilk dönem, ikincisi ise 1683’ten sonraki süreçtir.93 Birinci dönem fetih sürecidir ve Balkanlarda dini, sosyal ve kültürel müesseselerin ihdası ve Müslüman toplumun oluşumu ile ilgilidir. 1683 sonrası ikinci dönem ise; Osmanlıların her toprak kaybedişinde Müslüman toplumun göç dalgalarıyla zayıfladığı süreçtir. Bu süreçte, Balkan Müslümanlarının göçleri, Macaristan, Hırvatistan ve Voyvodina’dan Bosna Hersek, daha sonra ise Kosova ve Makedonya istikametine ve nihayet Anadolu istikametine doğru olmuştur. 18. ve 19. yüzyıllarda Balkanlarda kaybedilen topraklar ve değişen koşullar sonucu Yunanistan 1829’da bağımsızlığını kazanmıştır. 1878 Berlin Antlaşmasıyla Bulgaristan muhtariyetini, Sırbistan, Karadağ ve Romanya da bağımsızlığını kazanmıştır. Arnavutluk 1912’de bağımsızlığını ilan etmiştir. 1912–13 Balkan Savaşı ile Osmanlı idaresindeki Batı Trakya ve Makedonya ise, Sırbistan, Bulgaristan ve Yunanistan arasında paylaşılmıştır. Böylelikle Osmanlı idaresinde Balkanlardan geriye Trakya olarak bilinen bölge kalmıştır.94 92 E. Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, Cilt IX, s. 350. 93 Aleksandre Popoviç, Balkanlarda İslam, s. 186. 94 E. Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, Cilt IX, s. 338. 38 1878 yılından itibaren Balkanlarda Müslümanlar tedricen azınlık statüsüne düşmüşlerdir.95 1878’de Bosna-Hersek’in Osmanlı idaresinden çıkmasıyla ilk olarak Bosna Hersek Müslümanları azınlık statüsüne düşmüşlerdir.96 Bu anlaşmalar, Müslümanların statülerine ilişkin bir dizi hükümleri içermiştir. Nitekim 1878 Berlin Antlaşması, Bulgaristan’da yaşayan Müslümanların dini teşkilatlanma hakları, vakıf mallarının idaresi ile ilgili hakları belirlemiştir. 1878 Berlin Antlaşması ile garanti altına alınan haklar ilk Bulgaristan anayasasında ve bunu takip eden kanun ve yönetmeliklerde yer almış ve Bulgaristan Müslümanlarının dini teşkilatlanmaları ve İslam vakıflarının yönetilme esasları belirlenmiştir. 97 Makedonya Müslümanlarının azınlık durumuna düşmesi 1912–1913 Balkan Savaşları sonrasında Makedonya’nın Osmanlı İmparatorluğu idaresinden çıkması sonucu vuku bulmuştur. Makedonya Müslümanlarının azınlık statüsüne gerilemesi yalnız Osmanlı hâkimiyetinin bu bölgelerde son bulması ile ilgili değildir. Bununla birlikte Makedonya’da işgale uğrayan Osmanlı topraklarında Müslümanların zorunlu göçe zorlanması ve katledilmesi Müslüman nüfusun hızla azalmasına ve azınlık statüsüne gerilemesine sebep olmuştur. Nitekim Makedonya’da özellikle Balkan Savaşları ve sonrasında Osmanlı egemenliğinin sona ermesiyle Müslümanların sayısında önemli bir azalma olmuştur. Özellikle Doğu Makedonya’daki Türklerin büyük bir çoğunluğu, Batı Makedonya’da ise hem Türk hem de Arnavut Müslümanların büyük bir kısmı Türkiye’ye toplu göç etmişlerdir. 98 D. Makedonya Müslüman Azınlıkları Makedonya’da farklı etnik kökenlerden Müslümanlar bulunmaktadır. Makedonya Müslüman azınlıklarını, ülke nüfusunun yaklaşık % 25’i ile Arnavut Müslümanları, % 4’ü ile Türk Müslümanları, % 3’ü ile muhtelif etnik kökenlerden 95 Aleksandre Popoviç, a.g.e., s. 186. 96 Muhammed Aruçi, “a.g.m”, s. 174,175. 97 98 Ömer Turan, The Turkish Minority in Bulgaria, 1878-1908, Ankara 1978, s. 79-118. Mehmet Hacısalihoğlu, “Makedonya”, DİA, XXVII, 438. 39 Müslüman azınlıklar oluşturmaktadır. Makedonya Müslüman azınlıkları, ülke nüfusunun yaklaşık %32’sini oluşturmaktadır. 99 Makedonya'da resmi istatistiklere göne 540.000 Müslüman mevcuttur. Ancak gerçek rakamların bundan çok daha fazla olduğu sanılmaktadır. Makedonya’da Müslüman nüfusun % 45 civarında olduğu tahmin edilmektedir.100 Makedonya Müslümanlarının % 75'i Arnavut, % 13'ü Türk, kalanı da Makedon ve Slav asıllıdır. D.1. Türk Müslümanları Makedonya Türklerinin tamamı Müslüman’dır.101 Makedonya Türkleri, 1371 Meriç Savaşıyla bölgenin Türk hâkimiyetine girmeye başlamasından sonra Anadolu’dan getirilerek bölgeye yerleştirilen insanların çocuklarıdır.102 Makedonya’daki Türk nüfusu, 1683 Viyana yenilgisinin ardından tedricen azalmaya başlamıştır. Nitekim Avusturya kuvvetlerinin Makedonya topraklarına hücumu sırasında 1689’da Üsküp şehri işgal edilerek tahrip edilmiştir. Bu işgal sırasında pek çok Osmanlı eseri tahrip edildiği gibi Müslümanlar Sofya’ya doğru göç etmek zorunda bırakılmıştır.103 Balkan Savaşları esnasında Makedonya’da önemli miktarda Müslüman Türk Anadolu’ya göçmüştür. 1950’li yıllardan günümüze Makedonya’daki tüm etnik grupların sayısı artarken Türklerin sayısı devamlı suretle azalmıştır.104 Makedonya’da Türk nüfusu, çoğunlukla doğu Makedonya’da yaşamaktadır. Makedonya’da Türklerin en yoğun olarak yaşadıkları şehirler Üsküp, Gostivar, Ohri ve Resne vilayetleridir. 99 Mehmet Hacısalihoğlu, “Makedonya”, DİA, XXVII, 437. 100 Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 208. 101 Ömer Turan, “Makedonya’da Türkler”, Dünden Bugüne Makedonya Sorunu, s. 180. 102 Ömer Turan, “Makedonya’da Türkler”, s. 167. 103 Mehmet İnbaşı “Makedonya’da Osmanlı Hâkimiyeti, Değişen ve Değişmeyen Kimlik”, s. 42,43. 104 Ömer Turan, “Makedonya’da Türkler”, s. 169. 40 Resmi istatistiklere göre; Makedonya’da 1921’de 118.778 olan Türk nüfusu 1994’deki nüfus sayımında 78.019’a (% 21’den % 4’lere) düşmüştür.105 Makedonya’da Müslüman Türk azınlığın bir kısmı Torbeşler olarak bilinmektedir. Torbeşler, Balkanlarda Pomakça konuşan Müslümanlara verilen bir addır. Torbeşler, büyük ölçüde kendilerini Türk olarak tanımlayan Makedonya’nın dağlık kesimlerinde yaşayan Müslüman bir topluluktur. 106 Pomak Türklerinin, İslamiyet ile tanışmaları 1345 yılında Aydınoğlu Gazi Umur Bey’in fütuhatları ile başlamış ve onların toplu halde ihtidası, 1350 yıllında vuku bulmuştur.107 Pomak Türkleri, Kuman-Peçenek Türk Federasyonun 1091 yılında yıkılmasından sonra Balkanların muhtelif yörelerinden gelip Rodoplara yerleşen Kuman-Kıpçak Türklerinin milli bakiyeleri olarak bilinmektedir.108 Kuman Türkleri miladi 916 yılında Kuzey Çin’den ayrılarak önlerine çıkan Ruslarla savaşıp, XI. ve XII. yüzyılda Ukrayna ve Romanya üzerinden ilk olarak kuzey Bulgaristan’a daha sonra güneye doğru inerek Rodoplara ve Makedonya’nın doğu kısımlarına yerleşmişlerdir. Yerleştikleri bölgelere Kumanova, Kumantsi, Kumanca gibi isimler vermişlerdir. Bu yerleşim beldeleri, günümüzde Makedonya’da halen mevcuttur. Balkan ve Batı kaynaklarında Pomak tabiri, 1830’lu yıllarda girmiştir. Bu Türk unsur için ‘Pomak’ sıfatını, ilk kez Slavlar kullanmıştır. Pomak Türkleri, Osmanlı Türklerinden önce Rodoplara gelip bölgenin eski yerleşimcileri olduklarından ve Osmanlı Türklerine fütuhatta devamlı suretle yardımcı olduklarından Balkan Slavlarınca kendilerine ‘yardımcı’ anlamında ‘Pomağa’ veya ‘Pomagadiç’ kelimelerinden neşet eden ‘pomak’ sıfatı verilmiştir.109 105 106 Mehmet Hacısalihoğlu, “Makedonya”, DİA, XXVII, 438. Ömer Turan, “Makedonya’da Türkler”, s. 184,185.; Ayrıca bkz. Ömer Turan, “Pomaks, Their Past and Present”, Journal of Muslim Minority Affairs, Volume 19, no. 1, 1999, s. 69-83. 107 Ahmed Cevad, Balkanlarda Akan Kan, s. 225,226. 108 Ahmed Cevad, a.g.e, s. 212 109 Ahmed Cevad, a.g.e, s. 224,225. 41 Pomaklar’ın konuştukları dile gelince, % 30 Ukrayna Slavcası, % 25 KumanKıpçakçası, % 20 Oğuz Türkçesi, % 15 Nugayca ve % 10 Arapçadan müteşekkildir. Buna göre Bulgarlar’ın iddia ettikleri gibi Pomakçanın Bulgarcanın bir şivesi olduğunu söylemeye imkân yoktur. Pomaklar bugün Bulgaristan’ın güneyinde, Yunanistan’ın kuzeyinde, Makedonya’nın çeşitli bölgelerinde ve Türkiye’nin kuzeybatısında ve güney orta bölümlerinde yaşamaktadırlar. Bugün kendini Pomak kabul edenlerin sayısı 500 bini aşmaktadır.110 Ancak, Makedonya’da Pomak Türkleri (Torbeşler), nüfus sayımlarında Makedon nüfusu içinde gösterilmektedir.111 D.2. Arnavut Müslümanları Arnavutların kökenlerine, Balkan Müslüman azınlıkları bahsinde ana hatları ile temas etmiştik. Arnavutlar ile Osmanlıların ilk temasları 1383 yılında başlamıştır.112 Arnavutluk’un fethinin tamamlanmasını müteakip 15. ve 16. yüzyıllarda Arnavutlar arasında İslam zamanla yayılmaya başlamış ve önemli bir Arnavut Müslüman topluluğu oluşmuştur. Fethedilen bölgelerde Arnavut beylerinin hak ve imtiyazlarının bir kısmının korunması bu beylere bağlı Arnavut gruplarının pek çoğunun Müslüman olmasını sağlamıştır. Nitekim ilk Arnavut Müslümanları, Osmanlı’nın bölgeye gelmesiyle tımar sahibi olan beylerden oluşmuştur.113 Günümüzde Arnavut Müslüman azınlıkları Kosova, Arnavutluk, Sırbistan ve Makedonya başta olmak üzere farklı Balkan ülkelerinde dağınık halde yaşamaktadırlar. Arnavut Müslümanları, Makedonya’da genel nüfusun yaklaşık % 25’ini oluşturmaktadır. Arnavut Müslümanlarının büyük bir çoğunluğu Sünni’dir. Bunlar arasında Bektaşi Sufi tarikatına bağlı olanlar da vardır.114 110 Cevat Eren, “Pomaklar”, İA, IX, 572–576, 111 Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 210-211. 112 Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, IX, 238,239. 113 Mustafa L. Bilge, “Arnavutluk”, DİA, III, 387. 114 Richard V. Weeks, Müslüman Halklar Ansiklopedisi, I, 90. 42 D.3. Diğer Müslüman Azınlıklar Makedonya’da Arnavut ve Türk Müslüman azınlıkları dışında az sayıda Çingene Müslümanları ve Slav asıllı Müslüman azınlıklar da bulunmaktadır. Bunlara az sayıda Arap kökenli Müslüman azınlıkları da eklemek gerekir.115 Makedon Müslümanları ve Slav asıllı diğer Müslüman azınlıkların nüfusu ise tam olarak bilinmemektedir. Makedonya’da Çingene Müslümanlarının (Romların) nüfusu yaklaşık % 2’dir.116 Makedonya’da yerleşik Arnavut, Türk, Çingene (Rom), Makedon ve Slav asıllı tüm Müslüman azınlıklar, Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği çatısı altında örgütlenmişlerdir. 115 Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 208. 116 Mehmet Hacısalihoğlu, “Makedonya”, DİA, XXVII, 437. 43 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM MAKEDONYA MÜSLÜMAN AZINLIKLARI ve DİNİ KURUMLARI A. Osmanlı Yönetiminde Makedonya Müslümanları ve Dini Kurumları 14. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliğine geçen Makedonya, Osmanlı idaresi döneminde Vilayat-ı Selase (üç vilayet)117 adıyla Üsküp, Manastır ve Selanik vilayetlerinden oluşmuştur.118 Balkan Müslümanlarının dini kurumları Saraybosna’daki meşihat vasıtasıyla İstanbul’daki Şeyhülislam’a bağlı kalmıştır. Osmanlı idaresi döneminde Balkan Müslümanlarının dini lideri olan Reisu’l ulema’ya, İstanbul’daki Meşihat vasıtası ile Osmanlı Padişahı tarafından verilen ve Boşnakça ‘Mensura’ denilen bir yetki belgesi verilirdi. 1878 ve 1912 yılları arasında Balkan Müslümanlarının dini idareleri kısmen kendi içinde özerk faaliyet göstermiş, ancak bu dönemde de Reisu’l ulema’ya İstanbul’daki Meşihat makamından menşur verilmesi uygulamasına devam edilmiştir. İlk ‘menşur’ belgesi, 17 Ekim 1882’de seçilen Reisü’l ulema Mustafa Hilmi Hadziomerovic’e resmi merasimle takdim edilmiştir. Takdim edilen menşur metni, Türkçe ve Arapça okunmuştur. İstanbul’daki Meşihat vasıtasıyla Osmanlı Sultanı ve Halife tarafından menşur verilen Reisü’l ulema sayısı dörttür. Makedonya Müslümanlarının dini hayatları da Üsküp’te bir müftülük vasıtasıyla Saraybosna’daki meşihat tarafından organize edilmiştir. Osmanlı idaresi döneminde din adamlarına icazet ve tayin beratı düzenlenmesi ile menşur verilmesi gibi dini hayata müteallik iş ve işlemler de, İstanbul’daki Meşihat tarafından yapılmıştır. Örneğin, 1808’de Makedonya’da Gostivar Kaçanikli Mehmet Paşa Camii İmam 117 Gül Tokay, Makedonya Sorunu, Jön Türk İhtilalinin Kökenleri 1903–1908, İstanbul 1995, s.32. 118 Meltem Begüm Saatçi, “Osmanlı İmparatorluğunun Son Döneminde Makedonya Sorunu”, s. 47. 44 Hatibinin beraatının yenilenmesi119 ile 1822 yılında Makedonya’da Ohri Sancağı’nın Debre-i Bala Kazasına bağlı Radostoviş Köyü İmam Hatibi olan İdris oğlu Salih’in vefatı sebebiyle yerine merhumun kardeşi Abbas’ın tayini120 işlemleri İstanbul’dan yapılmıştır. Bu dönemde camilerde görev yapan din görevlilerinin ücretlerinin de vakıflarca karşılandığı bilinmektedir. Bilindiği gibi camiler, vakıflar tarafından finanse edilen ve bünyesinde çoğu zaman eğitsel, sosyal ve kültürel faaliyetler icra edilen çok yönlü yapılar idi. İdari anlamda Müftülüklere bağlı olan camilerde birer cemaat heyeti bulunmakta idi. Cemaat heyetleri, bölge Müslümanlarının ileri gelenlerinin oluşturduğu çekirdek birimlerdir. Camileri inşa eden vakıflar ise dini hayatı finanse eden hayır kurumlarıdır. Vakıf mütevellisi tarafından idare olunan vakıf malların gelirleri dini ve hayri işlerde kullanılırdı. Vakıflar yürütmekte oldukları dini faaliyetler yanında eğitsel, sosyal ve kültürel faaliyetlere yardımcı olmak üzere bünyelerinde din görevlileri yanında muallim, muallim-i sıbyan, kütüphaneci, kâtip, türbedar, zaviyedar, duaguy, fırıncı, kilerci ve aşçı gibi görevlileri de bulundururlardı.121 Osmanlı yönetiminde Makedonya’da vakıf mütevellileri ile görevlilerinin tayini de İstanbul’dan gönderilen berat ile yapılmıştır. Nitekim Makedonya’da Üsküp’te bulunan İshak Bey Camii Vakfı’na görevli tayini ve Müezzin Hoca Camii Vakfına mütevelli tayini ile Ohri kazasında bulunan Ayşe Hatun Vakfı’na mütevelli tayini işlemleri İstanbul’dan gönderilen beratlarla yapılmıştır. 122 18. yüzyıl Osmanlı dönemi arşiv kayıtları incelendiğinde görülecektir ki Osmanlı idaresi döneminde Makedonya’da camiler, idari açıdan müftü ve şeyhülislam’ın yönetim ve denetiminde olmakla birlikte gelir ve giderleri 119 DARM, Berat, no: 23; Komisyon, Osmanlı Yönetiminde Makedonya, İstanbul 2005, s. 222,223. 120 DARM, Berat, no: 30, s. 226,227. 121 DARM, Berat, no: 5, 11,12,13,78,108. 122 DARM, Berat, no: 5,11,39,77. 45 bakımından vakıflara tabi idiler. Her camide bir vakıf ve mütevelli ile cemaat heyeti bulunmakta idi. 123 Genel olarak din görevlileri, cemaat heyetinin bir üyesi olup aynı zamanda vakıfların görevlisi idiler. Din görevlilerinin maaşları da cemaat heyetince veya vakıflarca ödenmekte idi. B. Osmanlı Yönetimi Sonrası Makedonya Müslümanları ve Dini Kurumları 1912’de Osmanlı idaresinin Makedonya’da son bulmasının ardından yapılan ikili protokollerle, Makedonya Müslümanlarına dini hayatlarını ve kurumlarını düzenleme imkânı tanınmıştır.124 Balkan Savaşları sonrasında 1914’te Osmanlı Devleti ile Sırp yönetimi arasında imzalan barış antlaşmasına göre, Osmanlı hâkimiyetinden çıkıp Sırp hâkimiyetine giren Makedonya’da Müslümanlar için Niş’te bir Başmüftülük kurulmuştur. Bu müftülük faaliyetlerini İstanbul’daki Meşihat makamına bağlı yürütmüştür. Müslüman toplumun din hizmetlerinin yürütülmesi, vakıf idareleri, din eğitimi faaliyetleri, miras, evlenme ve boşanma gibi onların özel hukuku ile ilgili meseleler bu kurum tarafından yürütülmüştür. Yugoslavya Krallığı döneminde Başmüftülük Niş’ten Belgrat’a nakledilmiştir. Bu kurum, 1924 yılında hilafetin kaldırılmasına kadar bir süre daha Babıâli’deki meşihat makamı tarafından yönlendirilmiş, sonrasında ise tamamen Yugoslavya idari yapılanması içinde yer almıştır. Osmanlı hâkimiyeti’nin Makedonya’da sona ermesinin andından bu coğrafya’da Sırpların öncülüğünde muhtelif siyasi oluşumlar meydana gelmiştir. Bu siyasi oluşumların idaresinde yaşamak zorunda kalan Makedonya Müslüman azınlıkları ve dini kurumlarının tarihini daha iyi anlayabilmek için ana hatları ile siyasi tarihe değinmek gerekir. 123 VGMA, Defter no: 1185, s. 131, vd. 124 Vladimir Ortakovski, Minorities in the Balkans, Skopje 1998. s. 129 vd. 46 Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Makedonya, 1918 yılında Sırp, Hırvat ve Slovenlerin birleşmesi ile oluşan ve 1929’da Yugoslavya Krallığı adını alan siyasi oluşumun içinde yer almıştır. İkinci Dünya Savaşının sonuna kadar Yugoslavya Krallığı idaresinde kalan Makedonya, 1946 yılında kurulan Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti idaresine girmiştir. Ülkenin ismi 1963 yılında alınan kararla Sosyalist Federal Yugoslavya Cumhuriyeti olarak değiştirilmiştir. C. Yugoslavya Döneminde Makedonya Müslümanları ve Dini Kurumları Makedonya’nın Birinci Dünya savaşının ardından önce Krallık Yugoslavya, daha sonra ise Yugoslavya Federal Sosyalist Halk Cumhuriyeti egemenliği altına girdiği dönemlerde, Makedonya Müslüman azınlıkları ve dini kurumları pek tabi olarak bu devletlerin egemenliği altındaki kurumların gözetiminde faaliyetini sürdürmüştür. 125 Yugoslavya Krallığı yönetiminde Makedonya’da Müslüman azınlıkların ve dini kurumlarının 1912–1918 yılları arasındaki altı yıllı üzerine kaynaklarda yeterli bilgi mevcut değildir. Sırp, Hırvat ve Sloven yönetimi, 5 Aralık 1919’da Müslümanların ailevi veya şahsi statüleri ile ilgili bütün sorunları çözmeye izin veren kararları almayı kabul etmiştir. Ayrıca camilerin ve diğer dini kurumların korunması garanti altına alınmış, mevcut Müslüman vakıflarına gerekli kolaylık ve yetkilerin tanınması kararlaştırılmıştır. 1921 tarihinde kabul edilen ilk anayasada Müslüman azınlıkların korunmasına dair hükümlere yer verilmiştir. Anayasanın 12. maddesi dini azınlıklar ile ilgili hükümleri, 109. maddesi ise Müslümanların statüsü ile ilgili taahhütleri içermiştir. Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı dâhilindeki Müslüman azınlıkların hakları aynı zamanda bir dizi kanunla da garanti altına alınmıştır.126 1930 yılında Yugoslavya Krallığı İslam Birliği Tüzüğü yürürlüğe girmiştir. Tüzüğün 64. maddesiyle Başmüftülük yerine Yugoslavya İslam Birliği ihdas 125 Bkz. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği Tüzüğü, s. 2. 126 Aleksandre Popoviç, Balkanlarda İslam, s. 228,229. 47 edilmiştir.127 Ülke genelinde Müslümanların dini kurumunu yeniden teşkilatlandıran bu tüzük, Reisü’l ulema’nın, Ulema Meclisi üyelerinin ve müftülerin seçimine dair hükümleri ihtiva etmiştir.128 Buna göre; Reisü’l ulema’nın resmi makamı ve idare merkezi Belgrat’a taşınmıştır. Bununla birlikte merkezleri Sarayevo (Saraybosna) ve Üsküp’te bulunan ve daha az otoriteye sahip iki yerel ulema meclisi ve maarif vakfı meclisi ile bunların idari komiteleri, müftüleri, bölge büroları ve camii imamlarının başkanlık ettiği cemaat meclisleri mevcudiyetini sürdürmüştür.129 İslam Birliği’nin Başkanı olan Reisü’l ulema, Yugoslavya genelinde Müslümanların en yüksek yöneticisi olarak tayin edilmiştir.130 Reisü’l ulema gerçekte Yugoslavya içinde Müslüman azınlıkların dini lideri ve sembolü idi. Diğer taraftan Saraybosna ve Üsküp’te olmak üzere ikili bir idare mevcuttu. Reisu’l ulema, Ulema Meclisi’nin üyeleri ve Müftüler bu dönemde Krallık Fermanı ile atanmıştır. 1930 yılında Reisü’l ulema seçilen Hafız İbrahim Efendi’ye Cumhuriyet Türkiye’si döneminde menşur verilmemiştir. Ancak Makedonya’da günümüze kadar menşur merasimleri yapıla gelmiştir. Örneğin, Tito dönemi Yugoslavya’sında menşur metni Türkçe, Arapça, Boşnakça ve Arnavutça okunmuş ve Yugoslavya’da ‘Vrhovni Sabor’ unvanlı en üst dini idare kurumu olan Yugoslavya İslam Birliği Meclisi tarafından seçilen Reisü’l ulemalara merasimle verilmiştir. Yugoslavya Federasyonu döneminde, yemin merasimi ile menşur verilen son Reisü’l ulema Yakup Selimovski’dir.131 Günümüzde de Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nde menşur merasimleri devam ettirilmektedir. Nitekim 2000 yılında yapılan seçimde Gostivar Müftüsü Hafız Arif Emini’nin Reisu’l ulema seçilmesi üzerine Makedonya genelinde bütün din görevlilerinin katılımıyla Üsküp Yahya Paşa Camiinde Cuma namazını müteakip menşur merasimi düzenlenmiştir. Menşur metni, Makedonya Müslüman azınlıklarının etnik farklılığı dikkate alınarak 127 Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, Türk Dünyasının Dini Meseleleri, s. 205. 128 Ömer Turan, “Makedonya Türkleri”, Dünden Bugüne Makedonya Sorunu, s.180. 129 Aleksandre Popoviç, a.g.e, s. 229–231. 130 Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, Türk Dünyasının Dini Meseleleri, s. 205. 131 Muhammed Aruçi, “Eski Yugoslavya II”, Günümüz Dünyasında Müslüman Azınlıklar, s. 187,188. 48 Osmanlı İmparatorluğu döneminde olduğu gibi Arapça, Arnavutça, Türkçe ve Makedonca dillerinde okunmuştur. 132 1936 yılında Yugoslavya’da tekkeler İslam Birliği’ne bağlanmıştır. 133 Bunun dışında Müslümanların dini kurumlarına ilişkin bazı düzenlemeler yapılmışsa da önemli bir değişim olmamıştır. İkinci Dünya Savaşının ardından 1946 yılında yeni kurulan Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti idaresine giren Makedonya’da Müslüman azınlıkların dini kurumları federal anlayışla yeni bir takım düzenlemeler geçirmiştir. Yugoslavya Federasyonu Anayasasında; ‘Din ve ibadet serbesttir. Din ve dini kuruluşlar devletten ayrıdır. Bu kuruluşlarca dini faaliyetlerin yürütülmesi serbesttir. Dini adamı yetiştirmek amacıyla okulların açılması anayasal bir haktır. Din ve inanca müteallik işlerin siyasete dahli ise yasaktır ’ hükümleri yer almıştır. 134 Bu yeni dönemde İslam Dini Birliği Tüzüğü, 1947 yılında Yugoslavya Federasyonu tarafından onaylanmıştır. Buna göre, ‘İslam Dini Birliği’nin bütün faaliyetleri, Yugoslavya Anayasası maddeleri çerçevesinde olmalıdır’ hükmüne yer verilerek dini faaliyetler daha kapsamlı bir şekilde devlet denetimi altına alınmıştır.135 Nitekim izleyen yıllarda dini yapılar ve vakıf mallarının kamulaştırılması süreci hızlanmıştır. Bu dönemde Müslüman azınlıkların dini kurumu, Cemaat Heyetlerini, İslam Birliği Heyetlerini ve bunları bir çatı altında birleştiren Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği Başkanlığı idi. Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği Başkanlığı’nın kurumsal yapısı, Yugoslavya’nın federal yapısına uygun bir şekilde düzenlenmiştir. 132 Hilal Gazetesi, Aralık 2000, Üsküp, yıl XIV/106, s. 3. 133 Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, Türk Dünyasının Dini Meseleleri, s. 205. 134 Bkz. Yugoslavya Federasyonu Anayasası, Ustav na Socijalisticka Federativna Republica Jugoslavia, Clen 174.; Ahmet Smojlovic, Muslims in Yugoslovia Journal of Institution of Muslim Minority, II/I, Jeddah 1979, s. 136. 135 Bkz. Yugoslavya Federasyonu Anayasası, madde 174, Ustav na Socijalisticka Federativna Republica Jugoslavia, Clen 174. 49 Bu dönemde de Müslüman azınlıkların dini lideri, eskiden olduğu gibi ‘Reisü’l ulema’ sıfatını kullanmıştır.136 Yugoslavya Federasyonu Anayasası, Yugoslavya Müslümanlarının dini idaresindeki birliği yalnızca Reisü’l ulemanın varlığıyla değil, fakat onun yanında bir Vakıf üst meclisi ihdas ederek nüfusun hatırı sayılır bir kısmını Müslümanların oluşturdukları dört cumhuriyette farklı ulema meclisleri ve vakıf derneklerini açma yoluyla devletin federal yapısını da tanıyarak gerçekleştirmiştir.137 Buna göre, Belgrat’taki Merkezin, Saraybosna ve Üsküp’te iki önemli alt birimi (Vakıf Maarif Konseyi ve Ulema Meclisi), ayrıca Banya Luka, Tuzla, Saraybosna, Mostar, Üstüp, Manastır, Prizren ve Yeni Pazar’da müftülükleri mevcut idi. 138 Bosna Hersek, Hırvatistan ve Slovenya Müslümanlarının yerel meşihat merkezi Saraybosna’da, Sırbıstan, Voyvodina ve Kosova Müslümanlarının yerel meşihat merkezi Priştine’de, Karadağ Müslümanlarının yerel meşihat merkezi Titograd’ta ve Makedonya Müslümanlarının yerel meşihat merkezi Üsküp’te bulunmaktaydı.139 Makedonya’nın, Yugoslavya Federasyonunu oluşturan altı üyeden biri olması bakımından Makedonya Müslümanlarının dini idareleri de Yugoslavya İslam Birliği’ne bağlı faaliyet göstermiştir. C. 1. Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği'nin İdari Yapısı Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği'nin idari yapılanması, en alt birimden başlayarak hiyerarşik bir sırayla ele alınmıştır. Buna göre en alt idari birim, Cemaat Heyeti’dir. En üst idari birim ise Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği Meclisi'dir. Ancak icra görevi bulunmayan bu meclis, Yugoslavya Federasyonunda bir nevi diniparlamenter meclis işlevi görmüştür. İslam Birliği Başkanlığı ise Yugoslavya 136 Muhammed Aruçi, “Eski Yugoslavya II”, s. 187,188. 137 Aleksandre Popoviç, Balkanlarda İslam, s. 248 138 Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 205. 139 Aleksandre Popoviç, Balkanlarda İslam, s. 290. 50 Federasyonu İslam Birliği Meclisi'ne bağlı faaliyet gösteren ve Reisü’l ulema’nın başında bulunduğu en üst icra organı idi.140 C.1.a. Cemaat Heyeti ( Dzematski Odbor) Cemaat heyeti, Yugoslavya İslam Birliği hiyerarşisinde en alt kademeyi oluşturan heyetin adıdır. Söz konusu heyet, Müslüman cemaat arasından seçilmekte ve genellikle camii imam hatibinin de içinde bulunduğu 5 ila 11 kişiden oluşmaktaydı. Cemaat Heyeti, hiyerarşide bir üst makamda yer alan ve Müftülük işlevi gören İslam Birliği Heyeti tarafından onaylanırdı. 141 C.1.b. İslam Birliği Heyeti ( Odbor Islamske Zajednice) İslam Birliği Heyeti, cemaat heyetinin bir üst kademesini oluşturan heyettir. Bir nevi Müftülük görevini yürüten İslam Birliği heyeti, seçilen cemaat heyetini tasdik ederdi. İslam Birliği Heyeti, daha sonraları Müftülük adını almıştır.142 C.1.c. İslam Birliği Başkanlığı (Starjesintstvo Islamske Zajednice ) Eski Yugoslavya'daki federal yapı, dini kurumların hiyerarşisi ve yapılanmasında etkili olmuştur. Nitekim İslam Birliği Başkanlığı, İslam Birliği heyetlerinin bir araya gelmesiyle oluşmuştur. Bu tarz federal yapılanmaya göre, Eski Yugoslavya'da en üst dini genel kuruluş olan Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği Meclisi altında dört ayrı İslam Birliği Meclisi ve İslam Birliği Başkanlığı mevcuttu. Nitekim bunlardan biri Yugoslavya Federasyonunun altı cumhuriyetinden birini oluşturan Makedonya’daki Müslüman azınlıkların icracı dini kurumu İslam Birliği Başkanlığı idi ve Makedonya’daki yerel İslam Birliği Meclisi'ne bağlı faaliyet göstermekteydi. Eski Yugoslavya Federasyonunda mevcut dört İslam Dini Birliği Başkanlığı, dini faaliyetleri yürüten icra organları idi.143 140 Muhammed Aruçi, “Eski Yugoslavya II”, s. 187,vd. 141 Muhammed Aruçi, “Eski Yugoslavya II”, s. 187,188. 142 Muhammed Aruçi, “Eski Yugoslavya II”, s. 188. 143 Muhammed Aruçi, “Eski Yugoslavya II”, s. 188 vd. 51 C.1.d. İslam Birliği Meclisi ( Sobor Islamske Zajednice ) İslam Birliği Meclislerindeki delegelerin sayısı, Yugoslavya Federasyonuna dâhil bölgelerdeki Müslüman azınlıkların sayısına göre tespit edilmekte ve seçilmekte idi. İslam Birliği Meclisleri, şura görevi görmekteydi. Nitekim son dönemlerde bu meclisler, 'Meclis-i Şura' adını almışlardır.144 C.1.e. Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği Başkanlığı (Vrhovno Islamsko Starjesintstvo u SFRJ) İslam Birliği Başkanlığı, Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği Meclisi altında yer alan genel icra organı idi. İslam Birliği Başkanlığı, Üst meclis tarafından verilen görevleri yerine getirmekle ve yılda bir defa olmak üzere çalışmaları hakkında Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği Meclisi'ne rapor sunmakla yükümlü idi. 145 C.1.f. Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği Meclisi -(Vrhovni Sabor Islamske Zajednice u SFRJ) Yugoslavya Federasyon’u İslam Birliği Meclisi, Federasyona dâhil cumhuriyetlerdeki dört İslam Birliği meclisinden seçilen delegelerin oluşturduğu en üst idari müessese idi. Meclis’in merkezi Saraybosna'da bulunmakta idi. Yugoslavya Müslümanlarının en yüksek dini kuruluşu sayılan Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği Meclisi, yılda bir defa toplanır ve federasyon dâhilinde faaliyet gösteren diğer dini kuruluşları ilgilendiren kararlar alırdı. Yugoslavya Federasyonu’nda bir nevi dini-parlamenter meclis işlevi gören Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği Meclisine delegeler, federasyon dâhilindeki Müslüman nüfusun sayısal oranına göre belirlenmiştir.146 144 Muhammed Aruçi, “Eski Yugoslavya II”, s. 187 145 Muhammed Aruçi, “Eski Yugoslavya II”, s. 187,188. 146 Muhammed Aruçi, “Eski Yugoslavya II”, s. 186. 52 C. 2. Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği’nin Faaliyetleri C. 2.a. Dini Faaliyetleri Eski Yugoslavya Federasyonu döneminde İslam Birliği’nin Makedonya bölgesindeki dini faaliyetleri hakkında kaynaklardaki bilgiler sınırlıdır. Ancak Yugoslavya Federasyonu’na dâhil bölgelerde yürütülen dini faaliyetlere ilişkin elde edebildiğimiz bilgiler şu şekildedir. 147 Yugoslavya Federasyonu’nda din hizmetlerini organize etmek ve yürütmekle yükümlü kuruluş İslam Birliği ve ona bağlı cemaat heyeti ve birlikleriydi. Dini faaliyetlerin başında camilerde imamet, hitabet ve vaaz hizmetlerinin ifası gelmekteydi. Eski Yugoslavya genelinde İslam Birliği'ne bağlı camii adedinin 1985, mescit adedinin 715, kuran Kursu adedinin 475, Medrese adedinin ise 4 olduğu bilinmektedir.148 Tekke ve Türbelerin sayısı hakkında ise kesin bir sayı mevcut değildir. Bu dönemde camii görevlilerinin maaşı, sigortası ile dini mekânların zaruri giderleri ise, Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği tarafından karşılanmıştır. Yugoslavya Federasyonu döneminde din hizmetlerini yürütecek kadrolar büyük ölçüde Saraybosna, Üsküp ve Priştine’deki din eğitimi veren okullarda yetişmiştir. Bununla birlikte Arap ülkelerinde eğitimi alan din adamları da din hizmetlerinin yürütülmesinde görev almışlardır.149 C. 2.b. Din Eğitimi Faaliyetleri Yugoslavya Federasyonu’nda, Müslüman azınlıkların din ve ibadetlerini serbestçe ifa edebilecekleri ve din adamı yetiştirmek amacıyla okullar açabilecekleri anayasada belirtilmiştir.150 Bu dönemde dini kadroların yetiştirilmesi ve eğitim, 147 Aleksandre Popoviç, Balkanlarda İslam, s. 223-258. 148 Aleksandre Popoviç, a.g.e, s. 232. 149 Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 207-210. 150 Bkz.Yugoslavya Federasyonu Anayasası: Ustav na Socijalisticka Federativna Republica Jugoslavia, Clen 174. s. 101 53 önceki dönemlerde olduğu gibi mektep ve medreseler vasıtasıyla yürütülmüştür.151 Dini inanç ve ibadetler ile dini faaliyetler, devletten ayrı sayılmıştır. Din eğitimi faaliyetleri, devlet okullarının dışında İslam Dini Birliği'nin kendi özel müesseselerinde yapılmıştır. İlkokul çağındaki çocuklara örgün eğitim günleri dışında camilerde dini eğitim verilebilmesi için camii avlularında derslikler oluşturulmuştur. Ancak, Eski Yugoslavya’da Müslüman azınlıklar, din eğitimi noktasında baskılarla karşı karşıya kalmışlardır. Kimi zaman camilerde yapılan dini eğitim esnasında kalem ve kâğıt kullanımı yasaklanmış kimi zaman ise yalnızca cumartesi ve pazar günlerinde olmak kaydıyla ve velinin iznini gösteren bir belgenin bulundurulması şartı ile dini eğitim yapılabilmiştir.152 Makedonya Üsküp’te 1918–1945 yılları arasında Osmanlı usulü ile faaliyet gösteren üç medrese mevcuttu. Bunlar İsa Bey, Meddah ve Kral Aleksandar Medreseleridir.153 Bu okullar, Yugoslavya İslam Birliği tarafından denetlenmekte idi. 1980 yılı verilerine göre eski Yugoslavya'da din eğitimi gören öğrencilerin sayısı 120.000 civarındadır. Dini eğitimin içeriği ise, ilkokul çağındakiler için, temel dini bilgiler, Kur'an Elifbası ve siyer öğretiminden oluşmuştur. Ayrıca Osmanlı döneminden beri süre gelen hafızlık eğitimine de devam edilmiştir. Temel din eğitimi ve hafızlığı tamamlayan öğrenciler, bir komisyon tarafından sınava tabi tutularak kendilerine hafızlık diploması verilmiştir. Bu öğrencilerin bir kısmı, daha sonra camii hizmetleri yanında muallim, müftü ve benzeri kadrolarda istihdam edilmiştir.154 Lise seviyesindeki din eğitimi ise, Saraybosna, Piriştine ve Üsküp vilayetlerindeki medreselerde yapılmıştır. Saraybosna'da Gazi Hüsrev Medresesi, Piriştine'da Alaaddin Medresesi ve Üsküp'te İsa Bey Medresesi, Osmanlı döneminde, Yugoslavya Federasyonu’nda ve günümüzde aynı isimle din eğitimi veren 151 Aleksandre Popoviç, Balkanlarda İslam, s. 232. 152 Muhammed Aruçi, “Eski Yugoslavya II”, s. 184–189. 153 Mehmet Hacısalihoğlu “Makedonya” , DİA, XXVII, 438. 154 Muhammed Aruçi, “Eski Yugoslavya II”, s. 184–190. 54 müesseseler olarak varlıklarını sürdürmüşlerdir. Bu liselerde, Osmanlı yönetiminden günümüze Fıkıh, Akaid ve Siyer gibi temel İslam ilimleri okutulmuştur. 155 Eski Yugoslavya döneminde, söz konusu medreselerden mezun olan öğrenciler, Türkiye'deki ilahiyat fakültelerine gönderilmemiş, pek çoğu Arap ülkelerinde öğrenim görmeye zorlanmıştır. Bu öğrenciler, özellikle El Ezher Üniversitesinde öğrenim görmüşlerdir. 156 Yurtdışı din eğitiminin sakıncaları ile karşı karşıya kalan Yugoslavya yönetimi, yüksek dini öğrenimin Yugoslavya içinde yapılabilmesini kabul etmiş ve 1978'de Saraybosna'da ‘Islamki Teoloski Fakultet’ adıyla bir ilahiyat fakültesi açılmıştır. Söz konusu fakülte, Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği'ne bağlı faaliyet göstermiştir. Daha sonra 1990’da Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği'ne bağlı olarak Priştine'de ve 1997'de ise Üsküp'te birer ilahiyat fakültesi kurulmuştur.157 C. 2.c. Dini Yayın Faaliyetleri Eski Yugoslavya Federasyonu’nda, Müslüman toplumu dini konularda sağlıklı bir şekilde aydınlatabilmek amacıyla, İslam Birliği Başkanlığı, Boşnakça, Arnavutça, Türkçe ve Makedonca temel dini yayınları hazırlamış ve yayınlamıştır. Dini yayınların basımı ve dağıtımı, İslam Birliği denetiminde ve Yugoslavya Federasyonu kanunları çerçevesinde yapılmıştır. Dini yayınlar arasında Kur'an-ı Kerim ve ilmihal kitapları, küçük broşürler halinde Yasin Süresi, diğer bazı sureler ile Peygamberimizin hutbelerinden seçmeler derlenmiştir. Süreli dini yayınlar arasında Bosna Hersek'te Boşnakça, Kosova ve Makedonya'da Türkçe ve Arnavutça olarak gazete ve dergiler çıkartılmıştır. Makedonya’da Müslüman azınlıkların ırk ve dil bakımından farklı olmaları, dini yayınların Arnavutça, Türkçe ve Makedonca dillerinde basılmasını zorunlu 155 Bkz.Planı Dhe Programı Mesimor, Bashkesıa Islame ne Republıken e Maqedonıs, Shkup 1997,s. 6. 156 Aleksandre Popoviç, Balkanlarda İslam, s. 233. 157 Muhammed Aruçi, “Eski Yugoslavya II”, s. 184. 55 kılmıştır. Bu dönemde gazete, dergi ve broşür tarzındaki dini yayınların büyük bir kısmı Boşnakça, Arnavutça ve Türkçe basılmıştır.158 C.3. Finansman Kaynakları 1912–1913 Balkan savaşları, I. ve II. Dünya Savaşları sürecinde, Balkan Müslümanlarının vakıf mallarının yağmalanması, yakılıp, yıkılması ve özellikle 1945 sonrası Yugoslavya yönetiminin Müslüman azınlıklara ait vakıf mallarına el koyması sonucu dini hayatın finansman kaynakları yok edilmiştir. Ancak bütün bu sorunlara karşın İslam Birliği, zekât, gönüllü bağışlar, hac organizasyonu, kurban derileri gelirlerinin, İslam Birliği Heyetleri (Müftülükler) vasıtasıyla tek merkezde toplanmasını sağlamıştır. Ayrıca sunulan din hizmeti karşılığı yılda bir defa olmak üzere düşük miktarda camii cemaatlerinden toplanan dini vergiler ile finansman ihtiyacını karşılamıştır.159 Krallık Yugoslavya döneminde kurulan ve merkezi Üsküp’te olan ‘Şefkat İslam Fukara Yardım Cemiyeti Hayriyesi’ Ulema Meclisi’nin kararıyla Reisu’l ulema’nın himayesinde kurulmuş ve vakıf hizmetleri yürütmüştür.160 D. Bağımsızlık Sonrası Makedonya Müslüman Azınlıkları ve Dini Kurumları Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği çatısı altında faaliyet gösteren ve Üsküp’te bulunan Meşihat, 1991’de Yugoslavya’nın dağılmasının ardından Makedonya Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını ilan etmesiyle başkent Üsküp’te 1993 yılında ‘Makedonya Cumhuriyeti İslam Birliği’ adıyla yeniden teşkilatlanmıştır. 161 158 Ahmet Smojlovic, Muslims in Yugoslovia Journal of Institution of Muslim Minority, II/I, Jeddah 1979, s. 140–142. 159 Muhammed Aruçi, “Eski Yugoslavya II”, s. 189 vd. 160 Salih Asım Bey, Üsküp Tarihi ve Civarı, Rumeli Araştırmaları Merkezi yay., İstanbul 2004, s.17. 161 Muhammed Aruçi, “Eski Yugoslavya II”, s. 187,188. 56 D.1 Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği, 1994 yılında kabul ettiği ilk tüzük/nizamname ile Makedonya Cumhuriyeti içinde yaşayan Müslüman azınlıkların müstakil dini birliği olduğunu ilan etmiştir.162 2003 yılında yapılan düzenlemelerle anılan kurum Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği adını almıştır.163 Yugoslavya’nın dağılma sürecinde ilk Meşihat seçimi 1991 yılında gerçekleştirilmiş, tam bağımsızlığın ilanından sonra Makedonya’da yaşayan Müslüman azınlıklar, ilk İslam Birliği Başkanını seçmiştir. Günümüzde İslam Din Birliği’nin, hukuki anlamda geçmişteki dini kurumsal oluşumlara tarihi bağlılığını ve bunların menkul ve gayrı menkul mirasçısı olduğunu ilan eden kendine mahsus bir tüzüğü bulunmaktadır. D.2. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği Tüzüğü Makedonya Müslümanlarının dini kurumlarını örgütleyen ve düzenleyen en güncel hukuki metin, ‘Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği Tüzüğü’dür. Ekler bölümünde resmi nüshasının bir sureti verilen Tüzük her ne kadar anayasa olarak isimlendirilmişse de söz konusu düzenleme bir nizamname mahiyetindedir.164 Bu Tüzük, Makedonya Müslümanlarının dini hayatını engelsiz bir şekilde temin etmeyi, günlük hayatta İslam değerlerini inşa etmeyi hedefleyen bir takım düzenlemeleri içermektedir. 23 Aralık 2003 tarihinde kabul edilen bu Tüzük metni, 10 bölümden ve toplam 75 maddeden oluşmaktadır. Buna göre; Birinci bölüm; Genel Hükümler,165 İkinci bölüm; İslam Dini Birliği Mensuplarının Hak ve Vazifeleri,166 162 Bkz. Ekler, MCİDB Tüzüğü. 163 Bkz. Ekler, MCİDB Tüzüğü. 164 Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 209. 165 MCİDB Tüzüğü s. 2 166 MCİDB Tüzüğü s. 3 57 Üçüncü bölüm; İslam Dini Birliğinin Mülkiyeti ve Malvarlığı,167 Dördüncü bölüm; İslam Dini Birliğinin Dini Yapıları,168 Beşinci bölüm; İslam Dini Birliğinin Örgütlenişi,169 Altıncı bölüm; İslam Dini Birliğinin Kurumları,170 Yedinci bölüm; İslam Dini Birliği Çalışanları,171 Sekizinci bölüm; Seçim Sistemi,172 Dokuzuncu bölüm; Tüzüğün Onaylanması ve Değiştirilmesi,173 Onuncu bölüm; Geçici ve Nihai Hükümler,174 başlığını taşımaktadır. Günümüzde, din işleri, vakıf, sosyal işler ve dini okulları ile ilgili iş ve işlemler bu tüzüğe göre yürütülmektedir. D.3. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin Görev ve Yetkileri Makedonya Cumhuriyeti İslam Birliği Tüzüğü’nün ikinci bölümü hak ve yükümlülükleri düzenlemektedir. Buna göre; Makedonya Cumhuriyeti İslam Birliği personelinin görevleri şunlardır; 175 İslam dininin ilke, adet ve geleneklerine uymak, 167 MCİDB Tüzüğü s. 3 168 MCİDB Tüzüğü s. 3 169 MCİDB Tüzüğü s. 4 170 MCİDB Tüzüğü s. 7 171 MCİDB Tüzüğü s. 7 172 MCİDB Tüzüğü s. 7 173 MCİDB Tüzüğü s. 8 174 MCİDB Tüzüğü s. 8 175 MCİDB Tüzüğü, madde 9, s. 3. 58 Anayasaya, Normatif belgelere ve İslam Dini Birliği organlarının kararlarına uymak, Birey, Aile ve Toplumsal hayata İslam dininin esaslarını tatbik etmek, Dini hayatın örgütlenmesinde etkin görev almak, Dini gün ve bayramların İslam ilke ve geleneklerine göre kutlanmasını temin etmek, Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliğinin görevlerini, din hizmetleri, eğitim hizmetleri, yayın hizmetleri, sosyal ve kültürel hizmetler olmak üzere dört ana başlık altında toplamak mümkündür. Bu Tüzük ile İslam Dini Birliği’nin tüm mensupları, İslam ilke ve geleneklerine uymak, Anayasaya, normatif belgelere ve İslam Dini Birliği organlarının kararlarına uymak ve İslam Dini Birliği’nin çıkar ve menfaatlerini korumakla görevlidirler.176 D.4. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin Amaçları Dini şuurun yükseltilmesi, ibadet tatbikatının ifa edilmesi177, İslami değerlerin öğretilmesi ve inşası, cami, mescit, tekke, mektep ve İslam merkezlerinin kurulması ve bakımı, eğitim ve öğretim kurumlarının kurulması ve işletilmesi, bilimsel ve kültürel kurumların kurulması, muhtelif sosyal ve kültürel kurumların kurulması,178 İslam Dini Birliği’nin amaçları olarak belirlenmiştir.. D.5. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin Kurumları Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği, dini hayatı organizasyonunda kendisine bağlı faaliyet gösteren kurumlara sahiptir. Bu kurumlar, Vakıflar Müdürlüğü, medreseler ve liseler, İslami İlimler Fakültesi, araştırma merkezleri, 176 MCİDB Tüzüğü, madde 9, s. 3. 177 MCİDB Tüzüğü, madde 6, s. 3. 178 MCİDB Tüzüğü, madde 7, s. 3. 59 enstitüler, kütüphaneler, müzeler, arşivler, haber ve yayın merkezleri, sağlık örgütleri ile muhtelif dernek ve işletmelerdir.179 İdari anlamda Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği, Başkanlık, Meclisi Şura, Mali Yasama Meclisi ve Müftülüklerden oluşmuştur.180 D.6. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin Teşkilat Yapısı İslam Dini Birliği Tüzüğü’nün genel hükümler bölümünün birinci maddesinde; “Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği ülkede ve ülkenin dışında Müslümanların dini hayatını örgütleyen tek kurumdur. İslam Dini Birliği faaliyetlerini Kur’an, sünnet, anayasa ve anayasadan çıkan normatif belgelere dayandırır. İslam Dini Birliği, dini hayatın örgütlenmesinde, dini eğitim ve öğretimde, vakıf konularında, hukuki ve mali faaliyetlerde ve bu anayasanın gerektirdiği diğer faaliyetlerde bağımsızdır. İslam Dini Birliğinde vazifelerin tatbiki ve ibadetler Hanefi mezhebine göre uygulanır.” denilmektedir. 181 İslam Dini Birliği, Makedonya Müslümanlarının dini hayatını örgütleyen ve düzenleyen tek kurumdur. Kurumun merkezi Üsküp’te bulunmaktadır İslam Dini Birliği, dini hayatın örgütlenmesinde, dini eğitim ve öğretimde, vakıf konularında, hukuki iş ve işlemlerinde, mali faaliyetlerinde bağımsızdır. 182 İslam Dini Birliği, aynı zamanda Reisü’l ulema sıfatını da taşıyan ve Makedonya Müslümanlarının en üst düzey yöneticisi olan bir Başmüftü tarafından yönetilir. Reisü’l ulema’ya bağlı 13 Bölge müftüsü bulunmaktadır. İslam Dini Birliği’nin merkez teşkilatında 90 personel görev yapmaktadır. Taşra teşkilatında ise toplam personel sayısı, 1300 civarındadır. Bunlardan 750’si Vaiz, İmam ve Hatip olarak görev yapmaktadır. İslam Dini Birliği’ne bağlı faaliyet gösteren camii ve mescitlerin sayısı 600 civarındadır. İslam Dini Birliği’nin, toplam üye sayısı ise yaklaşık 1300’dür. 179 MCİDB Tüzüğü, madde 50, s. 7. 180 Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 209. 181 MCİDB Tüzüğü, madde 1, s. 2. 182 MCİDB Tüzüğü, madde 1, s. 2. 60 Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği Başkanlığı’nın idari organları; Cemaat Heyeti, Müftülük, Müftülük Meclisi, İslam Dini Birliği Riyaseti, Reisul Ulema-İslam Dini Birliği Başkanı, İslam Dini Birliği Meclisi ve Yüksek Yasama Heyeti’nden oluşmaktadır.183 D.6.a. Cemaat Heyeti Müslüman toplum tarafından seçilen ve müftülük altında faaliyet gösteren yerel bir organdır. Cemaat heyeti mütevelli, haznedar, görevi gereği imam ve cemaat tarafından seçilmiş 5 ile 9 üyeden oluşmaktadır.184 Cemaat heyeti, Makedonya Müslümanlarının dini hayatlarını düzenleyen ve örgütleyen en küçük mahalli birimdir. Bu heyet, müftülüğe din görevlisi tayinlerinde öneride bulunur. Genelde Balkanlarda özelde ise Makedonya’da Osmanlı dönemi dini yapılanmasında cemaat heyeti ve meclislerinin çekirdek oluşumlar olduğu bilinmektedir. D.6.b. Müftülük Müftülük, Cemaat heyetlerinin üzerinde idari bir kuruluştur. Başında bir müftünün bulunduğu Müftülük Kurumu içinde 5 ila 13 üyeden oluşan bir Müftülük Meclisi de bulunmaktadır. Müftü ve Başimam makamlarından dolayı Müftülük Meclisinde üye olarak bulunur. Müftü ve Başimam olabilmek için yüksek dini tahsil görmüş olmak gerekir. Ayrıca İslam Dini Birliği’nde en az 15 yıl fiilen hizmet etmiş olanlar bu görevlere atanmaya hak kazanır. Müftü ve Başimam seçimle belirlenir ve görev süreleri 5 yıldır. 185 Müftülük meclisi ve İslam Dini Birliği’nin üst organları tarafından alınan kararları uygulamak, hizmet bölgesinde dini hayatın ve faaliyetlerin düzenli bir şekilde ifasını sağlamak, din görevlilerinin iş ve işlemlerini ve denetimini yürütmek, 183 MCİDB Tüzüğü, madde 24, s. 4. 184 MCİDB Tüzüğü, madde 25, s. 4. 185 MCİDB Tüzüğü, madde 27,28 s. 4. 61 Müftülüğün temel görevleri arasındadır. Müftü, ayda bir defa toplantı tertip etmekle ve müftülük faaliyetleri konusunda üst makamları bilgilendirmekle yükümlüdür. Müftü, dini alana ilişkin idari görevleri yanında sosyal ve kültürel alanda vakıfların ve vakıf mallarının yönetimi ile de yükümlüdür. 186 Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği bünyesinde 13 müftülük bulunmaktadır.187 Bunlar Üsküp, Kalkandelen (Tetova), Gostivar, Kumanova, Debre, Kırçova, Manastır, Rense, İştip, Köprülü, Ohri, Pirlepe, Sturga (struga) Müftülükleridir. Üsküp Müftülüğü’nde 1 Müftü, 92 İmam Hatip, 43 Müezzin, 5 Muallim ve 7 Vaiz olmak üzere toplam 148 personel bulunmaktadır. Kalkandelen Müftülüğü’nde 1 Müftü, 82 İmam Hatip, 35 Müezzin, 16 Muallim ve 1 Vaiz olmak üzere toplam 135 personel bulunmaktadır. Gostivar Müftülüğü’nde 1 Müftü, 50 İmam Hatip, 10 Müezzin, 51 Muallim ve 40 Vaiz olmak üzere toplam 152 personel bulunmaktadır. Kumanova Müftülüğü’nde 1 Müftü, 25 İmam Hatip, 2 Müezzin, 25 Muallim ve 25 Vaiz olmak üzere toplam 78 personel bulunmaktadır. Debre Müftülüğü’nde 1 Müftü, 35 İmam Hatip, 35 Müezzin, 5 Muallim ve 2 Vaiz olmak üzere toplam 78 personel bulunmaktadır. Kırçova Müftülüğü’nde 1 Müftü, 42 İmam Hatip, 1 Müezzin, 42 Muallim ve 42 Vaiz olmak üzere toplam 128 personel bulunmaktadır. Manastır Müftülüğü’nde 1 Müftü, 10 İmam Hatip, 10 Müezzin olmak üzere toplam 21 personel bulunmaktadır. 186 MCİDB Tüzüğü, madde 28,29,30 s. 5. 187 Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 209. 62 Resne Müftülüğü’nde 1 Müftü, 10 İmam Hatip, 10 Müezzin, 1 Muallim olmak üzere toplam 22 personel bulunmaktadır. İştip Müftülüğü’nde 1 Müftü, 34 İmam Hatip, 34 Müezzin ve 38 Vaiz olmak üzere toplam 107 personel bulunmaktadır. Köprülü Müftülüğü’nde 1 Müftü, 8 İmam Hatip, 8 Müezzin ve 8 Vaiz olmak üzere toplam 25 personel bulunmaktadır. Ohri Müftülüğü’nde 1 Müftü, 8 İmam Hatip, 8 Müezzin, 8 Muallim ve 8 Vaiz olmak üzere toplam 33 personel bulunmaktadır. Pirlepe Müftülüğü’nde 1 Müftü ve 25 din görevlisi olmak üzere toplam 26 personel bulunmaktadır. Struga Müftülüğü’nde 1 Müftü ve 32 din görevlisi olmak üzere toplam 33 personel bulunmaktadır. Personelin idari görevlerinden de anlaşılacağı gibi Makedonya’da müftülükler, cami hizmetleri yanında muallim kadrosunda din eğitimi faaliyetleri yürüten kurumlardır. Bununla birlikte, Müftülük, Müftülük Meclisi’nin icra organıdır.188 D.6.c. Müftülük Meclisi Müftülük Meclisi, Müftülük içinde yer alır, ancak idari bakımdan daha üst bir organdır. Müftülük Meclisi, Cemaat Meclisi üyeleri, din görevlileri ile İslam Dini Birliği’nin yürütme organları ve diğer İslami derneklerde çalışan yüksek dini tahsil görmüş üyelerden oluşur. Müftülük Meclisi, kendi başkanını, müftüyü, İslam Dini Birliği Meclisi’nin üyelerini seçer.189 188 MCİDB Tüzüğü, madde 27, s. 4. 189 MCİDB Tüzüğü, madde 31, s. 5. 63 D.6.d. İslam Dini Birliği Riyaseti İslam Dini Birliği Riyaseti, İslam Dini Birliği Meclisi’nin en yüksek dini ve idari icra organıdır. İslam Dini Birliği Riyaset, 15 üyeden oluşur. Ülke genelinde dini hayatın örgütlenmesi, eğitim-öğretimin, bilimsel ve kültürel alanlardaki faaliyetlerin geliştirilmesi, İslam Dini Birliği organlarının örgütleniş ve faaliyetlerinin yapılandırılması, İslam Dini Birliği Meclisi’ne faaliyet planının sunulması gibi iş ve işlemler İslam Dini Birliği Riyasetinin görevleri arasındadır. Ayrıca; İslam Dini Birliği Meclisi’nin kararlarını uygulamak, İslam Dini Birliği’ne bağlı eğitim ve öğretim kurumlarının müfredatlarının onaylanması, Başimamların, Birliğe bağlı okulların müdür, dekan ve diğer yöneticilerinin atamalarını yapmak bu birimin görevlerinden bazılarıdır. 190 D.6.e. Reisu’l Ulema - İslam Dini Birliği Başkanı Reisu’l Ulema, İslam Dini Birliği’nin başkanı ve Makedonya Müslümanlarının dini lideridir. Reisu’l Ulema, Makedonya Müslümanlarının dini birlikteliğini temsil eder ve İslam Birliği Meclisi’nin üyeleri, müftüler, başimamlar, dekanlar ve yardımcıları, medrese ve okul müdürleri, şube müdürleri, dernek başkanları ve Makedonya’da mevcut tarikat temsilcilerinin katılımıyla oluşan bir heyet tarafından 5 yıllığına seçimle belirlenir. Reisu’l Ulema, 40 yaşını tamamlamış, yüksek dini tahsil görmüş ve İslam Dini Birliği’nde 10 yıl çalışmış olan adaylar arasından belirlenir. İslam Dini Birliği’nin her türlü iş ve işleminin gözetim ve denetimi ile yükümlü olan Reisu’l Ulema, İslam Dini Birliği Meclisi’ne karşı sorumludur.191 D.6.f. İslam Dini Birliği Meclisi İslam Dini Birliği Meclisi, İslam Dini Birliği içinde hak ve vazifeler çerçevesinde en yüksek karar organıdır. Müftülük Meclislerinde gizli oy ile 190 MCİDB Tüzüğü, madde 32,33, 34, s. 5. 191 MCİDB Tüzüğü, madde 36-42, s. 6. 64 belirlenen 51 üyeden oluşur. Bu meclis’te üyeler kendi arasında Başkanı belirlemektedir. İslam Dini Birliği Meclisi, İslam Dini Birliği Tüzüğü’nü lüzum üzere değiştirme yetkisine sahiptir. İslam Dini Birliği Riyaset üyelerini seçer, Disiplin Komisyonunun üyelerini seçer, Reisu’l Ulema Vekilini seçer. Yıllık çalışma planı ve raporu bu birim tarafından onaylanır.192 D.6.g. Yüksek Yasama Heyeti Yüksek Yasama Heyeti, Riyasetin önerisi üzerine İslam Dini Birliği Meclisi’nin atadığı 5 kişiden oluşur. Heyet kendi içinde başkanını belirlemektedir. Yüksek Yasama Heyeti, İslam Dini Birliği organ ve kurumları tarafından kararlaştırılan belgelerin İslam Dini Birliği Tüzüğü’ne uygunluğunu inceler, İslam Dini Birliği kurumlarının faaliyetlerini değerlendirir ve İslam Dini Birliği organları arasında vuku bulan anlaşmazlıkları çözümler. Yüksek Yasama Heyeti’nin karaları mecburidir ve Riyaset tarafından uygulanmaktadır. Yüksek Yasama Heyeti, İslam Dini Birliği Meclisi’ne karşı sorumludur.193 E. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin Faaliyetleri E. 1. Dini Faaliyetleri Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin dini faaliyetleri, namazların, vaaz ve irşat hizmetleri ifası gibi cami eksenli din hizmetleri şeklindedir.194 Bununla birlikte mevlit, dini nikâh ve benzeri dini merasimlerin icrası diğer dini faaliyet alanlarını oluşturmaktadır. Zira Makedonya Cumhuriyeti İslam Birliği Tüzüğü, camileri ve mescitleri, dini hayatın ve öğrenimin icra edildiği temel dini kamu yapıları olarak tanımlamaktadır.195 192 MCİDB Tüzüğü, madde 43-46, s. 6. 193 MCİDB Tüzüğü, madde 47,48, s. 7. 194 Vaaz ve hutbe örnekleri ve dini yazı metinleri için bkz. Hilal Gazetesi, Üsküp, Muhtelif sayılar. 195 MCİDB Tüzüğü, madde 15, s. 4. 65 İslam Dini Birliği temel din hizmetleri yanında Ramazan ve Kurban Bayramlarında, diğer dini gün ve gecelerde Müslümanların dini hayatını ve şuurunu zenginleştirmek amacıyla ilave dini faaliyetler de yürütmektedir. Ayrıca Dini faaliyetler arasında önemli hizmet ise hac organizasyonlarıdır.196 Makedonya’da çok canlı olmasa da tekkeler ve tarikatlar varlığını sürdürmektedir. Eski Yugoslavya döneminde ve günümüzde Makedonya genelindeki tekkelerin sayısına ilişkin elde kesin veriler mevcut değildir. Ancak belli başlı tekkeler arasında Üsküp’te Rufai ve Sadi tekkeleri, Kırçova, Ohri ve Struga’da Halveti tekkeleri, Kalkandelen’de Bektaşi tekkeleri zikredilebilir. Bunların dışında tekke olup olmadıkları tartışmalı olan mekânlar da mevcuttur.197 Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin, tekke ve tarikatlar üzerindeki idari nüfuzunun kısıtlı olduğunu burada belirtmek gerekir. İslam Dini Birliği, tekkeleri ve buralarda yürütülen dini faaliyetleri bir birlik içinde tutabilmek ve kontrol edebilmek amacıyla bünyesinde ‘Tarikatlar Meşihatı’ ismiyle bir birim oluşturmuştur. Ancak Makedonya’daki Bektaşilerin Makedonya Bektaşileri Birliği adlı bir teşkilatları vardır. Bu teşkilat merkezi Arnavutluk’un başkenti Tiran’da bulunan Dünya Bektaşileri İslam Birliği’ne bağlıdır. 198 Dini faaliyetler bağlamında, İslam Dini Birliği’nin din hizmetleri Doğu Makedonya’da yok denecek seviyededir. Batı ve Orta Makedonya dışında kalan yerlerdeki dini faaliyetlerin ise ehil olmayan din adamları tarafından yürütüldüğü bilinmektedir. E.2. Eğitim Faaliyetleri Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin eğitim faaliyetleri, dini faaliyetlerinden sonra en önemli hizmet alanıdır. Eğitim faaliyetleri, örgün ve yaygın olmak üzere iki kapsamda yürütülmektedir. Eski Yugoslavya döneminde Makedonya 196 Hilal Gazetesi, yıl XVI, no:109, Şubat 2003, s. 3. 197 Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 208. 198 Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 210. 66 Müslümanlarının dini kadroları Saraybosna’da ve büyük ölçüde özellikle 1970’li yıllarda Suriye, Suudi Arabistan, Ürdün ve Mısır gibi Arap ülkelerindeki okullarda yetişmiştir.199 E.2.a. Örgün Din Eğitimi Faaliyetleri Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin, eğitsel faaliyetleri yaygın ve örgün din eğitimi kapsamındadır. Eğitsel faaliyetleri icra eden orta ve yüksek öğrenim seviyesindeki yüksek okullar örgün eğitim sistemi içinde yapılanmış müesseselerdir.200 Bu müesseseler, Müslüman toplumun temel din eğitimi taleplerini karşılamak amacıyla kurulmuşlardır. Nitekim İslam Dini Birliği, Tüzüğü’nde mektepleri Müslümanların temel ve dini öğrenimleri ve Müslümanların dini ve entelektüel açıdan kalkınmaları için hizmet veren kurumlar olarak tanımlamaktadır.201 En önemli örgün eğitim kurumları arasında İştip’te bir İmam Hatip Lisesi ve Başkent Üsküp’te orta öğrenim seviyesinde İsa Bey Medresesi (İmam Hatip Lisesi)202 ile yüksek öğrenim seviyesinde İslami Bilimler Fakültesi bulunmaktadır. Makedonca, Arnavutça ve Türkçe dillerinde eğitim veren İsa Bey Medresesi 1984 yılından beri Üsküp’te faaliyet göstermektedir.203 Bu kurumlarda takip edilen öğretim müfredatı konusunda kaynakların sınırlı olduğunu belirtmek gerekir. İslam Dini Birliği’ne bağlı bir yüksek öğrenim kurumu olan İslami İlimler Fakültesi’nde devamlı ve misafir statüsünde yaklaşık 25 akademik personel bulunmaktadır. Bunların yaklaşık yarısı bir akademik unvana sahiptir. Öğretim müfredatında Kuran ve Kuran ilimleri, Tefsir, Hadis, Akaid, İslam Hukuku, Fıkhul-İbadat, İslam Tarihi, Felsefe Tarihi, İslam Felsefesi ve diğer bazı İslam bilimleri dersleri yanında Enformatik, Oryantalizm ve benzeri dersler de 199 Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s.210. 200 MCİDB Tüzüğü, madde 16, s. 4. 201 MCİDB Tüzüğü, madde 16, s. 4. 202 Bu kurum İsa Bey Medresesi olarak da bilinmektedir. 203 Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s.210. 67 okutulmaktadır. Bu kurumlarda öğretim dili Makedonca olmakla birlikte Arapça, Türkçe, Osmanlıca, Arnavutça ve bir batı dili müfredat programında yer almaktadır.204 Orta öğrenim seviyesinde öğrenim veren okullarda kız öğrencilerin devamlı statüde, okul yöneticilerinin ifadesiyle ‘sıralı eğitime’ devamı konusunda sorunlar mevcuttur. Okullarda erkek öğrencilerin bir kısmı sıralı yani devamlı öğrenci olup, okul yerleşkesi içinde yer alan yurtlarda ikamet etmektedir. E.2.b. Yaygın Din Eğitimi Faaliyetleri İslam Dini Birliği’ne bağlı yaklaşık 600 cami ve mescit yanı sıra 500 civarında Kur’an Kursu’nda yaygın din eğitimi faaliyeti yürütülmektedir. Yaygın din eğitimi faaliyetleri, camilerde ve Kur’an kurslarında yürütülen din eğitimi hizmetleridir. Temel dini bilgiler, Kur’an-ı Kerim tilaveti ve ibadetlerin ifasına ilişkin teorik ve pratik eğitsel faaliyetlerdir. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği Tüzüğü cami, mescit ve tekkeleri, dini ibadetlerin, dini öğretimin gerçekleştirildiği ve İslam hükümlerine uygun olan dini uygulamaların ifa edildiği yerler olarak tanımlamaktadır.205 Ancak dini eğitim verilen mekânların bir takım fiziksel sorunlarının bulunduğunu, nitelikli ve formasyon sahibi din görevlisi sayısının da talebi karşılamaktan uzak olduğunu burada belirtmemiz gerekir. E.3. Yayın Faaliyetleri Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin yayın faaliyetleri, süreli ve süresiz dini eserlerin hazırlanması, basımı ve dağıtımını içermektedir. İslam Dini Birliği’nin en önemli yayın faaliyetlerinden birisi, resmi yayın organı olan ‘Hilal’ 204 Komisyon, Planı Dhe Programı Mesimor, Shkup 1997, s. 6, vd. ; Bu okullarda okutulan derslerin adları, ders saatleri ve dersleri veren akademik personel hakkında bilgi için bkz. Ekler, İslami Bilimler Fakültesi Akademik 2005/2006. 205 MCİDB Tüzüğü, madde 16,17 s. 4. 68 isimli üç ay süreli bir gazetenin Makedonca ve Türkçe yayınlanmasıdır.206 1985 yılından beri üç aylık dönemlerle yayınlanan ‘Hilal Gazetesi’, Makedonca ve Türkçe dini ve kültürel konuları muhtevi yazılar içermektedir. Yayına başladığı tarihten günümüze 120 üzerinde sayı yayınlanmıştır.207 Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin yayın faaliyetleri arasında muhtelif dini kitap ve tanıtıcı broşürler yer almaktadır. Yayın faaliyetlerine konu teşkil eden eserler, Makedonya’da yaşayan Müslüman toplumun dini hayatının şekillenmesinde, dini inanç ve düşüncenin gelişmesinde önemli bir rol oynamakla birlikte, Müslüman toplumun taleplerine karşılama noktasında yeterli değildir. Bununla birlikte temel dini eserlerin hazırlanması ve basımında bir takım finansal zorluklar yaşanmaktadır. E.4. Sosyal ve Kültürel Faaliyetleri Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin sosyal ve kültürel faaliyetleri, dini gün ve bayramlarda, nikâh, sünnet ve mevlit gibi dini merasimlerde, tekfin ve defin zamanlarında verilen hizmetlerden oluşmaktadır. Sosyal ve kültürel faaliyetlerin ifası büyük ölçüde mekân ve imkân gerektirdiğinden bu tünden faaliyetler arzu edilen muhteva ve yaygınlıkta değildir. Bununla birlikte, belli merkezlerde aş evlerinde ücretsiz yemek ikramı, Osmanlı’dan günümüze kadar yaşatıla gelen ve Müslüman toplumun bir araya gelerek birlik ve beraberlik şuurunun pekişmesine zemin hazırlayan sosyal ve kültürel faaliyetlerdir. Sosyal ve kültürel içerikli faaliyetler yürütmek amacıyla Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği bünyesinde El Hilal Yardımlaşma Teşkilatı adıyla sosyal ve kültürel bir yardımlaşma teşkilatı bulunmaktadır.208 El Hilal Yardımlaşma Teşkilatı rutin yardımlar dışında Ramazan ve Kurban Bayramları ile diğer dini gün 206 Hilal Gazetesi, İslam Dini Birliğinin resmi yayın organı olarak Makedonca, Arnavutça ve Türkçe olmak üzere üç dilde yayın yapan İslami kültür ve haber gazetesi olmakla birlikte çeşitli dini bilgileri ve makaleleri muhtevi bir nevi dini ve kültürel dergi mahiyetindedir. 207 Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 210 208 Hilal Gazetesi, yıl XVI, no: 109, Şubat 2003, s. 3. 69 ve gecelerde İslam Dini Birliği tarafından organize edilen dini, eğitsel, sosyal ve kültürel faaliyetlerde önemli katkılar sağlamaktadır. İslam Dini Birliği’nin sosyal ve kültürel faaliyetleri, daha ziyade bağlı vakıf ve cami heyetlerinin organize ettikleri yardımlar, ikramlar ve muhtelif etkinliklerden şeklindedir. Nitekim Makedonya’da pek çok cami bir vakıf çatısı altında hizmetlerini finanse etmektedir. Örneğin Üsküp Mustafa Paşa Camii aynı zamanda çeşitli yardımların ve ikramların yapıldığı önemli bir vakıf kuruluşudur. 209 F. Makedonya’da Din ve Devlet İlişkileri F.1. Din ve Devlet İlişkilerinin Yasal Çerçevesi 16 Kasım 2001 yılında kabul edilen Makedonya Cumhuriyeti Anayasası’nın 19 maddesinde; Makedon Ortodoks Kilisesi, İslâm Birliği, Katolik Kilisesi, Yahudi Birliği ile dini birliklerin devletten ayrı ve eşit olduğu belirtilmiştir.210 Makedonya Cumhuriyeti, Makedonya’da var olan farklı dini toplulukların ve grupların koordinesini sağlamak üzere Makedonya Cumhuriyeti Dini Topluluklar ve Gruplarla İlişkiler Komisyonu’nu yetkili kılmıştır. Bu komisyonun Başkanı, Makedon hükümeti tarafından atanmaktadır ve hükümetle birlikte değişmektedir. Makedonya Cumhuriyeti Dini Topluluklar ve Gruplarla İlişkiler Komisyonu, Makedonya’da mevcut dini grup ve topluluklarla ilişkileri düzenleyen ve koordine eden resmi bir üst kuruluştur. İslam Dini Birliği ile bu kurum arasında ilişkiler yukarıda ifade edilen yasal çerçeve kapsamındadır. Günümüzde İslam Dini Birliği’nin bu kurumla olan ilişkilerinin önemli bir bölümünü İslami İlimler Fakültesi’nin bir devlet üniversitesi bünyesine dâhil edilmesi, tarihi ve kültürel eserlerin korunması konularında yürütülen müzakereler oluşturmaktadır. Bununla birlikte dini gün ve bayramlarda Makedonya Hükümeti Başbakanı ve diğer üst düzey yetkilileri, İslam Dini Birliği’ni ziyaret ederek Müslüman toplumun dini gün ve 209 Aleksandre Popoviç, Balkanlarda İslam, s. 239. 210 Makedonya Cumhuriyeti Anayasası, madde 19. 70 bayramlarını tebrik etmektedirler. Nitekim 2004 yılında Kurban Bayramı vesilesiyle Makedonya Cumhuriyeti Başbakanı Vlodo Buçkovski, İslam Dini Birliği’ni ziyaret ederek Müslümanların bayramını tebrik etmiştir. Bu ve benzeri karşılıklı ziyaretler çerçevesinde yapılan görüşmelerde Müslüman toplumun sorunları yanında dini gruplarla devlet arasındaki ilişkilerin yasal çerçevesine dair ikili müzakereler de yapılmaktadır.211 F. 2. Makedonya İslam Dini Birliği ile Diğer Dini Kurumlar Arasındaki İlişkiler Makedonya’da İslam Dini Birliği ile Makedonya Ortodoks Kilisesi, Katolik Kilisesi, Evangelik-Metodist Kilisesi, Yahudi Birliği ve diğer dini gruplar arasında sınırlı ilişkiler bulunmaktadır. Bu dini gruplarların tamamı, Makedon Devleti tarafından kabul edilmektedir ve daha evvel ifade edildiği gibi bu dini teşkilatlar arasındaki ilişkiler Makedonya Cumhuriyeti Dini Topluluklar ve Gruplarla İlişkiler Komisyonu’nun koordinasyonunda gerçekleşmektedir. Ancak, dini gruplar arasındaki ilişkilerin Makedonya’da mevcut etnik ve dini bölünmüşlük ortamı sebebiyle sınırlı olduğunu burada belirtmek gerekir. 211 Hilal Gazetesi, yıl XVII, no: 118, Kasım-Aralık 2004, s. 3. 71 BEŞİNCİ BÖLÜM MAKEDONYA MÜSLÜMAN AZINLIKLARI VE ÇAĞDAŞ SORUNLARI Makedonya Müslüman azınlıkları ve dini kurumları tarihi süreçte köklü bir geleneğe sahip olmakla birlikte kurumsallaşma sorunu, etnik ve dini bölünmüşlük, din eğitimi sorunu, nitelikli din adamı ihtiyacı, vakıf mallarının iadesi sorunu, finansman ve misyonerlik sorunu gibi bir takım sorunlarla karşı karşıyadır. Biz bu bölümde Makedonya Müslüman azınlıkları ve dini kurumları için önem arz eden temel sorunları tanımlamaya çalıştık. Ancak bu sorunların her biri kanaatimizce ayrı ayrı çalışmalar gerektirecek mahiyettedir. A. Kurumsallaşma Sorunu Osmanlı dönemine uzanan köklü tarihine rağmen Makedonya Müslüman azınlıkları, dini hayatları örgütleme noktasında günümüzde kurumsallaşma sorunu ile karşı karşıyadır. Makedonya’da yaşayan Arnavut, Türk, Boşnak Arnavut ve diğer etnik kökenden tüm Müslümanların dini kurumu olan bu müessesede Arnavut Müslümanlarının hâkimiyeti, diğer Müslüman azınlıkları olumsuz etkilemektedir. 212 2001 Ohri Çerçeve Antlaşmasında Makedonya’da yaşayan azınlıklara nüfusları nispetinde resmi kurumlarda temsil hakkı tanımıştır. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nde Arnavut Müslümanları dışında diğer Müslüman azınlıklara hakça bir temsil hakkı tanınmış değildir. Aynı zamanda Arnavutların çoğunlukta bulunduğu bölgelerde din görevlisi bulunurken Türklerin yoğunlukta bulunduğu Doğu Makedonya’da din görevlisi bulunmamaktadır.213 İslam Dini Birliği Tüzüğünde her ne kadar müftü ve diğer din görevlilerinin vazifeleri, hak ve yükümlülükleri ile seçimlerine ilişkin esaslar belirlenmişse de müftü seçimi ve imamların tayini konularında kurumsal bazı sorunlar yaşanmaktadır. Bu bağlamda din adamlarının seçiminde ve atanmasında Makedonya Müslüman 212 Ömer Turan, “Makedonya’da Türkler”, s. 180. 213 Bkz. Yeni Balkan Gazetesi, Üsküp, 2 Şubat 2006. 72 azınlıklarının tamamını hoşnut edecek ve hakça temsil ilkesine işlerlik kazandıracak kurumsal ölçütlerin uygulanmasına dönük talepler sıklıkla dile getirilmektedir. Finansal anlamda İslam Dini Birliği’nin etkin ve şeffaf bir muhasebe sistemine sahip olmayışı, İslam Dini Birliği’nin ihtiyacı olan nitelikli din adamı yetiştirecek eğitim ve öğretim kurumlarının yeterli donanıma sahip olmayışı yanında Makedonya Müslüman azınlıkların arasında mevcut etnik ve dini bölünmüşlük kurumsallaşma sorunu besleyen diğer önemli sorunlardır. B. Etnik ve Dini Bölünmüşlük Sorunu Makedonya Müslüman azınlıklarını oluşturan Arnavutlar, Türkler, Romlar, Boşnaklar, ve Slav asıllı diğer etnik gruplar arasında iç etnik ilişkiler parçalıdır. Aynı etnik ve dini gruplar içinde bile farklı dini temayüller mevcuttur.214 Makedonya’da Bektaşiler kendi birliğe sahip ve daha ziyade merkezi Tiran’da bulunan Bektaşi İslam Birliği’ne bağlıdır. Diğer tarikatlara mensup Müslüman azınlıklar arasında da bir dini birlikten bahsetmek mümkün değildir. Kadiri ve Nakşibendîlerin kendi dini 215 Nitekim Halveti, Rufai, Sadi, organizasyonlarına sahip oldukları bilinmektedir. Makedonya Müslümanları çoğunlukla Sünni ve Hanefi’dir. Makedonya’da Bektaşi, Halveti ve Rufai tarikatlarına mensup Müslümanlar ve bunlara ait tekkeler mevcuttur. Tekkelerin yanı başındaki mescitlerde namazların ifası ve diğer dini uygulamalarda Hanefi mezhebinin takip edildiği bilinmektedir. Nitekim Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği Tüzüğü’nde vazifelerin tatbiki ve ibadetler Hanefi mezhebine göne uygulanır hükmüne yer verilmiştir.216 Ancak özellikle Bektaşi tarikatına mensup Müslümanların, belirli gün ve gecelerde mensup oldukları tarikatların ritüellerini uyguladıkları bilinmektedir.217 214 Emılıja Simoska, “Macedonia: a view on the inter-ethnic relations”, Hikmet Journal of Scientific Research, 2005/2, s.9-12. 215 Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 210,211. 216 MCİDB Tüzüğü, madde 1, s. 2. 217 Abbas Yahya, ‘Makedonya’daki Tekkelerde Zikir ve Musiki”, s. 57-77. 73 Makedonya’da Rufai, Bektaşi, Halveti, Melami, Kadiri, Nakşî ve Mevlevi tarikatlarına mensup Müslümanlar218 ile Müslüman toplumun hâkim kesimi arasında bir dini bölünmüşlükten bahsetmek mümkündür. Diğer taraftan Makedonya’da Vahhabiler, dini bölünmüşlük ortamının önemli bir unsurudur. Nitekim silahlı bir grup Vahhabi’nin 2002 yılında Kalkandelen Harabati Baba Tekkesi’ne, 2005 yılında ise İslam Dini Birliği Başkanlığı’na müdahalesi bilinmektedir.219 C. Finansman Sorunu Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği, dini hayatın örgütlenmesi ve geliştirilmesi noktasında bir takım finansal sorunlarla karşı karşıyadır. İslam Dini Birliği, Makedonya Devletinden her hangi bir finansal yardım almamaktadır. Birlik, finansmanını bir nevi bağış mahiyetinde alınan vergilerle, vakıf mallarından elde edilen gelirlerle ve dış yardımlarla sağlamaya çalışmaktadır.220 Bu sorunların başında Birliğin etkin ve şeffaf bir muhasebe sistemine sahip olmayışı gelmektedir. Finansman gelirlerinin, Makedonya Müslümanlarının dini hayatlarını organize etmeye, din adamlarının maaş ve diğer masraflarını karşılamaya kifayet etmediğini burada belirtmek gerekir. Finansal anlamda karşılaşılan bu sorunlar, İslam Dini Birliği’ni ve Birliğe bağlı din adamlarını özellikle de Suudi Arabistan, Suriye, Ürdün, Mısır ve İran kaynaklı dış kuruluşlardan yardım talep etmeye veya kabul etmeye sevk etmekte, bu durum Birliğin iş ve işlemlerini dışarıdan müdahalelere açık hale getirmektedir. Nitekim son dönemlerde Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nde yaşanan Reisu’l ulema sorunu bir anlamda 218 Mehmet İbrahim, “Eski Yugoslavya Sınırları Dâhilinde Tarikat Hareketlerinin Tarih İçindeki Gelişimi ve Önemi”, s. 291–305.; Ayrıca bkz. Abbas Yahya, ‘Makedonya’daki Tekkelerde Zikir ve Musiki”, s. 57-77. 219 Murtaza Suluoca, “ Makedonya Müslümanları”, Balkan Mektubu Dergisi, sayı 16–17, s. 39.;ayrıca bkz. International Religious Freedom Report on Macedonia, 2006, U.S. Department of State, the Bureau of Democracy, Human Rights, and Labor. 220 Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 210. 74 kurumsallaşma sorununu bir anlamda da Birliğe dış müdahalelerin hangi boyutlara ulaştığını göstermesi bakımından dikkat çekicidir. 221 D. Bölgenin Tarihi ve Kültürel Yapısı ile Uyuşmayan Dini Akımlar Bağımsızlığın ardından Makedonya’da dini gruplara tanınan özgürlükler kapsamında faaliyet alanını geliştiren tarikatlar, cemaatler ve Arap kaynaklı bazı dini akımlar, dini hayatta ağırlık kazanmaya başlamıştır. Özellikle Şii ve Vehhabi kaynaklı faaliyetlerin bölgede dini farklılaşmaya sebep olduğu söylenebilir. Selefilik adı altında Vehhabilik taraftar toplamaktadır.222 Nitekim bunların camii meclislerine üye olmak suretiyle camii yönetimlerine müdahale ederek İslam Dini Birliği içinde kendilerine taraftar din görevlilerinin atamalarını sağladıkları bilinmektedir. İslam Dini Birliği’ne yapılan bu tür müdahaleler Reisu’l ulema’ya kadar ulaşmış, 2005 yılında İslam Dini Birliği Başkanı olan Reisu’l ulema bile bu tür grupların fiili saldırılarına muhatap olmuştur. 223 1970’li yıllarda Yugoslavya idaresi döneminde öğrenciler, Arap ülkelerindeki ilahiyat fakültelerinde öğrenim görmeye teşvik edilmiştir.224 Yugoslav yönetimi tarafından İslam ile Türklük arasındaki tarihi ve kültürel bağı koparmayı amaçlayan yönlendirmeler daha sonra ters tepki yapmış, Makedonya’nın bağımsızlığını kazanmasının ardından tanınan demokratik haklar çerçevesinde kapılar Arap kökenli dini akımlara açılmıştır.225 Başta Suudi Arabistan, Suriye, Ürdün ve Mısır olmak üzere muhtelif Arap ülkelerinde ilahiyat tahsilini tamamlayanlar, dini idarelerde, camii ve dini eğitim veren müesseselerde görev almışlardır. Günümüzde Makedonya İslam Dini Birliği’nde görevli din adamlarının önemli bir bölümü öğrenimlerini Arap ülkelerinde tamamlamışlardır.226 221 Bkz. Birlik Gazetesi, yıl LX, sayı 6069, Üsküp, 11 Mart 2004. 222 Ömer Turan,“Geçmişten Günümüze Bulgaristan Türkleri”, s. 42. 223 Murtaza Suluoca, “ Makedonya Müslümanları”, Balkan Mektubu Dergisi, sayı 16–17, s. 39. 224 Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 210. 225 Murtaza Suluoca, “ Makedonya Müslümanları”, s. 39. 226 Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 210. 75 Özelde Makedonya’da genelde Balkanlarda İslam ile Türklük arasındaki ilişkiyi ve Türk İslam kültürünü zayıflatmak amacıyla karşı unsurlar, yüksek dini tahsil görecek öğrencileri Arap ülkelerine gitmeye yönlendirilmiş veya zorlanmışlardır.227 Örneğin, Makedonya’da Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin yaklaşık 600 din görevlisi bulunmaktadır. Bunlardan yaklaşık 300’ü Arap ülkelerinde yüksek dini tahsil görmüştür. Türkiye’de ilahiyat tahsili görenlerin sayısı ise 65’tir. Arap ülkelerinde yüksek dini tahsilini tamamlayanların yaklaşık 250’sine Makedonya İslam Dini Birliği tarafından resmi bir görev verilmişken, Türkiye’de yüksek dini tahsil görenlerden sadece 5 din adamına İslam Dini Birliği tarafından görev verilmiştir.228 Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği içinde yer bulan bu akımlara taraftar din görevlilerinin, kurumun idaresinde söz sahibi olmayı amaçladıkları bilinmektedir. Nitekim 2005 yılında Üsküp Müftülüğü için bu tür mücadeleler söz konusu olmuştur.229 Makedonya’da din görevlilerinin mesleki yetersizliği ve yetişmiş din adamı ihtiyacı, Vehhabilik benzeri bölgenin tarihi ve kültürel yapısı ile uyuşmayan dini akımların faaliyet alanı bulmasına zemin hazırlamaktadır. Burada ifade etmek gerekir ki, Balkan Müslümanları arasında hâkim kültür Türk İslam kültürüdür. Balkanların tarihi ve kültürel yapısı ile uyuşmayan dini akımların, Müslüman toplum arasında dini farklılıkları artırdığı, bölgede İslam algısı ve Müslüman imajına menfi tesirler oluşturduğu sıklıkla dile getirilmektedir. Avrupa Birliği adaylık statüsü kazanmış olan Makedonya’da anılan tesire karşı yerel hükümet ve dini idare yetkililerinde de olumsuz bir tavır bulunduğu bilinmektedir. 227 Murtaza Suluoca, “ Makedonya Müslümanları”, s. 39. 228 Burada ifade edilen bilgi ve rakamlar Makedonya İslam Dini Birliği yetkilileri ile Üsküp’te yaptığım mülakatlar sonucu elde edilen veriler olup yaklaşık rakamları ifade etmektedir. 229 Murtaza Suluoca, “ Makedonya Müslümanları”, s. 39. 76 E. Nitelikli Din Adamı İhtiyacı Din adamı ihtiyacı nicelik yönünden daha ziyade nitelik bakımından önemli bir sorundur. Doğu Makedonya’da pek çok yerleşim biriminde din görevlisi bulunmamaktadır.230 Makedonya Müslümanlar, müftü, imam, vaiz ve din dersleri öğretmeni gibi farklı alanlarda formasyona sahip nitelikli din adamlarına ihtiyaç duymaktadır. Nitekim Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği ile Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı arasında yapılan kurumlar arası ikili işbirliği ile belirli dönemlerde Makedonya’dan gelen din adamları Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Merkezlerinde kurslara alınmaktadır. Din adamı istihdamındaki etnik eğilimleri ve finansal zorlukları sorunun bir diğer boyutu olarak tanımlamak mümkündür. F. Din Eğitimi Sorunu Din eğitimi sorunu, sadece Makedonya Müslüman azınlıkları ve dini kurumlarını meşgul eden bir sorun değil aynı zamanda Makedon resmi makamlarını da uğraştıran temel bir sorundur. Bu sorunun iki boyutu vardır. Birincisi, Makedon hükümetinin ülkede din eğitimi ile ilgili resmi politikası ile ilgili, ikincisi ise Makedonya Müslüman azınlıkları ve dini kurumlarının din eğitimi talepleri ile ilgilidir. Nitekim günümüzde Makedonya Cumhuriyeti’nde nasıl bir din eğitimi sorusunun sebepleri az değildir. Bu sebepler arasında Makedonya’da mevcut milli ve dini farklılıklar önemli bir yer tutmaktadır.231 Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’ne bağlı faaliyet gösteren okullar yetişmiş din adamı ihtiyacının karşılayabilecek teknik donanıma ve nitelikli eğitimöğretim kadrosuna sahip değildir.232 230 Bkz. Yeni Balkan Gazetesi, Üsküp, 2 Şubat 2006. 231 Avni Engüllü, “ Din Eğitimi”, Hilal Gazetesi, yıl XVIII, no: 119, Üsküp Ocak-Şubat 2005, s. 2 232 Bkz. Ekler, Bu okullarda okutulan derslerin adları, ders saatleri ve dersleri veren akademik personel hakkında bilgi için bkz. Ekler, İslami Bilimler Fakültesi Akademik 2005/2006. 77 G. Vakıf Mallarının İadesi Sorunu Makedonya İslam Dini Birliği’nin en önemli sorunlarından birisi, devlet tarafından el konulmuş vakıf mallarının iadesi meselesidir.233 Zira Osmanlı döneminde dini, sosyal ve kültürel hayatın geliştirilmesi amacıyla kurulan ve dini kurumların büyük ölçüde finansman kaynağı olan vakıflara, Osmanlı sonrası dönemde idareler tarafından el konulmuştur. Özellikle İkinci Dünya Savaşının ardından kurulan Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti idaresinde döneminde Makedonya’da Müslümanlara ait vakıf mallarının pek çoğuna el konmuştur.234 Osmanlı sonrası dönemde 1928 yılında kabul edilen bir kanunla İslam vakıfları İslam Birliği’ne devredilmiş, ancak 1948’den itibaren yeniden yapılan kamulaştırmalarla Müslümanlara ait vakıf mallarına el konulmuştur.235 Balkan Müslümanlarının dini ve milli hayatlarını sürdürebilmelerinde vakıfların ve vakıf mallarının çok önemli bir rolü vardır.236 Bilindiği gibi İslam müessesi olarak hicretin ilk asrında teşekkül etmiş ve zamanla hukuki şeklini kazanmış olan Vakıf 237 , fertlerin taşınır taşınmaz bir malının veya mülkünün yahut bunların gelirlerinin belli bir sosyal ve hayri amaçla kullanılmak üzere özel mülkiyetten ve alım satıma konu olmaktan çıkarılarak kamuya mal edilmesi anlamına gelmektedir.238 Türk göçmenlerinin Balkanlara yerleşerek yeni yerleşim birimleri oluşturmaları, böylelikle ‘Hayrat Sistemi’ anlayışıyla Balkanları imar ederek yeni bir medeniyet kurmaları, Balkanları iskân edip siyasi ve ticari bir bütünlüğe kavuşturmaları ve Balkanlarda 5 asır süren ‘Osmanlı Barışı’nın gerçekleşmesi gibi 233 Küfli Osmani, “Vakıf Mallarının İadesi”, Hilal Gazetesi, yıl XV, sayı 108, Üsküp, Eylül 2002. s.2. 234 Murtaza Suluoca, “ Makedonya Müslümanları”, Balkan Mektubu Dergisi, sayı 16–17, s. 39,40. 235 Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, Türk Dünyasının Dini Meseleleri, s. 210. 236 Ömer Turan, “Bulgaristan’da Türk Vakıfları”, s 3 vd. 237 Bahaddin Yediyıldız, “18. Asırda Türk Vakıf Teşkilatı”, Tarih Enstitüsü Dergisi, s. 171–180. 238 Erol Kozak, Bir Sosyal Siyaset Müessesi Olarak Vakıf, İstanbul 1985, s. 84. 78 siyasi, iktisadi, sosyal ve kültürel faaliyetler ve oluşumlar, vakıf yolu ile gerçekleştirilmiştir.239 Makedonya’yı bayındır kılan camiiler, medreseler, hanlar, hamamlar, köprüler ve saat kuleleri gibi pek çok eser hayrat anlayışla vakıflar tarafından teşekkül ettirilmiştir. Bu eserler, Vakıf müessesesinin çalışmaları ile banilerinin gayretleri neticesinde inşa edilmiştir.240 Makedonya’nın Osmanlı idaresinden çıkmasından sonra vakıf mallarının yönetimi ikili anlaşmalarla Müslümanlara bırakılmış idi. Ancak Makedonya’da Osmanlı egemenliğinin sona ermesiyle Müslüman azınlıklara ait vakıf mallarına tedricen el konulmaya başlanmıştır. Müslüman toplumun istimlâk edilen vakıf mallarının iadesine ilişkin Birleşmiş Milletlere ve zamanın Yugoslav yönetimine yaptıkları başvurular sonuçsuz kalmıştır. Nitekim Üsküp şehir merkezinde bulunan Gazi Mustafa Paşa Camii, mücavir 13 köyün tüm mülküne sahip ve birinci dereceden bir yardım kuruluşu idi. Bu yardım kuruluşu şehrin fakirlerine her gün düzenli olarak 200 ekmek dağıtıyordu.241 Ancak Üsküp Mustafa Paşa Camii tasarrufundaki vakıf mallarına el konulması üzerine Makedonya Müslümanlarının zamanın Yugoslav yönetimine yaptıkları başvuruya şu karşılığı verilmiştir: “Üsküp’teki Gazi Mustafa Paşa Camii’nin tasarrufunda hiçbir vakıf bulunmamaktadır. Bu camiye (Gazi Mustafa Paşa) Üsküp civarındaki 13 köyden ödenen aşarlar ise ülkenin bağımsızlığını kazanmasını müteakip kaldırılmıştır.” 242 Makedonya İslam Dini Birliği ve Müslümanlar, bir taraftan geçmişte el konulan vakıf mallarının iadesine yönelik hukuki mücadelelerini sürdürürken bir taraftan da günümüzde Makedon yönetimi tarafından el konulan vakıf mallarının iadesi için uğraşmaktadır. Makedonya Manastır’da bulunan Yeni Camii 1999 yılında 239 Bahattin Yediyıldız,“ Türk Hayrat Sistemi ve Balkan Şehirleri”,Balkanlar’da İslam Medeniyeti Milletlerarası Sempozyumu Tebliğleri, s. 97-99. 240 Behicüddin Şehabi, Uncovered Wounds-Kapanmayan Yaralar, Üsküp 2003, s. 24. 241 Aleksandre Popoviç, Balkanlarda İslam, s. 239. 242 Aleksandre Popoviç, Balkanlarda İslam., s. 239,240. 79 Makedonya Anayasasına aykırı bir şekilde Manastır Belediyesi kararıyla Kent Kültür Eserleri Koruma Derneği’ne teslim edilmiş ve galeriye dönüştürülmüştür. Osmanlılar tarafından 16. yüzyılda Manastır’da inşa edilen Yeni Cami günümüze kadar ulaşan önemli eserlerden biridir. İslam Dini Birliği, Makedonya Cumhuriyet Yüksek Mahkemesinden 1999 yılında Manastır Yeni Camii’nin kendilerine geri iade edilmesini talep etmiş ancak aradan geçen uzun zamana rağmen bir sonuç alınamamıştır.243 Makedonya’da Haydar Kadri Paşa Camii, Pirlepe’de Zibiye Cami ve İştip’te Hüsamettin Paşa Camii istimlâk edilmiş veya millileştirilmiş vakıf mallarından bazılarıdır.244 1991 yılında Makedonya’nın bağımsızlığını kazanmasının ardından vakıf mallarının sahiplerine iadesine yönelik hükümler Makedonya Anayasası’nda yer almış olmasına rağmen bu hükümlerin uygulanmadığı bilinmektedir.245 Makedon yönetimi ve sorumlu komisyonu, ‘malların gerçek sahipleri tarafından iadesinin talep edilmediği’ gerekçesiyle İslam Dini Birliği ve bağlı kurumlarının taleplerini reddetmektedir. Nitekim Kalkandelen Müftülüğü’nün talebine karşılık, İade Yasası’nın 2.,3. ve 13. maddelerine binaen bu Müftülüğün vakıf mallarını iade talebine hak sahibi olmadığı belirtilmektedir. Başka bir Devlet Komisyonu ise, İslam Dini Birliği’nin, eskiden vakıf mallarının sahibi Üsküp Evkaf Müdürlüğü’nün varisi olduğunu ispat eden hiçbir hukuki belgeye sahip olmadığı gerekçesiyle talepleri geri çevirmiştir.246 Vakıf mallarının iadesi kapsamında Makedon resmi makamlarına yapılan başvurular, resmi evrak ve belgelerin ibrazına rağmen dini yapı ve vakıf mallarının İslam Dini Birliği mülkiyetinde bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmekte ve bu yöndeki başvuruları sonuçsuz bırakacak yasal düzenlemeler yapılmaktadır.247 243 Bkz. Makedonya Zaman Gazetesi, Üsküp, 11-17 Mayıs 2005, s. 12. 244 Bkz. Hilal Gazetesi, yıl XVIII, no: 119, Üsküp, Ocak-Şubat 2005, s. 3.; yıl XIV, no: 103, 2000,s. 2. 245 Ömer Turan, “Makedonya’da Türkler”, Makedonya Sorunu Dünden Bugüne, s. 182. 246 Sadriya Hasanoviç, “ İslam Birliği’ne ait vakıf mallarının iadesi” , s. 2. 247 Küfli Osmani, “Vakıf Mallarının İadesi”,Hilal Gazetesi, yıl XV, sayı 108, Üsküp, Eylül 2002, s. 2. 80 Makedonya’da iade yasasından istifade edebilmek için şahıs ve kuruluşların, bu malların kendilerine ait olduğunu gösteren tabu senetleri, mahkeme kararları veya mülkiyet haklarını gösteren bir belge ile İade Yasası’na istinaden kendilerine verilmiş mahkeme kararlarını ilgili devlet kuruluşlarına sunmaları gerekmektedir.248 Makedonya Ortodoks Kilisesi ile Makedonya Yahudi Birliği’nin istimlâk edilen malları, Makedon Hükümeti tarafından her hangi bir sorun çıkarılmaksızın kendilerine geri iade edilmiştir. Müslüman azınlıkların taleplerinin Makedon Hükümeti tarafından karşılanmaması Müslüman azınlıklara yönelik dini ayrımcılık ve kültürel izolasyon iddialarını doğrulamaktadır. Makedonya İslam Dini Birliği’nin finansal kaynaklarını güçlendirilebilmesi büyük ölçüde vakıf mallarının iadesiyle ilgilidir. Makedonya’da Müslümanlara ait vakıf mallarının iadesinin sonuçlandırılabilmesi için vakıf mallarının tespitinin yapılması ve kanunlarda öngörülen tüm belgelerin Makedon resmi makamlarına ibrazı gerekmektedir. H. Kültürel Ayrımcılık ve Dini Yapıların Tahribi Makedonya Müslüman azınlıkları ve dini kurumları vakıf mallarının iadesine ilişkin sorunlar yanında her biri insanlığın ortak mirası olan tarihi ve kültürel eserleri hedef alan kasıtlı tahribat ve benzeri sorunlarla da karşı karşıyadır.249 Makedonya’da da pek çoğu Türk İslam kültürünün seçkin birer yapıtı olan dini ve kültürel eserlerin kasıtlı olarak tahrip edilmeye çalışıldığı bilinmektedir. Nitekim 15. yüzyılda Osmanlı döneminde Üsküp’te inşa edilen Taş Köprü’ye ait kitabe ve mihrap nişi kasten sökülmüş ve tahrip edilmiştir.250 Üsküp merkezinde yer alan 248 Sadriya Hasanoviç, “ İslam Birliği’ne ait vakıf mallarının iadesi” , Hilal Gazetesi, Sayı XVI, no: 114, Üsküp, Kasım-Aralık 2003, s. 2. 249 Bkz. Makedonya Zaman Gazetesi, Üsküp, 11-17 Mayıs 2005, s. 12. 250 Hilal Gazetesi, yıl XV, sayı 108, Üsküp, Eylül 2002, s. 3. 81 tarihi Osmanlı Telgrafhanesine yapılan müdahaleler bunların son örneklerindendir. 251 Balkanlarda yaklaşık 5 asır süren Osmanlı hâkimiyeti döneminde inşa edilen vakıf eserlerinin sayısı hakkında kesin bilgilere sahip değiliz. Bununla birlikte, günümüze kadar incelenen vakfiye, tapu ve tahrir defterlerine göre bazı bilgiler vermek mümkündür. 252 14. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar olan süre içinde Balkanlarda inşa edilen vakıf eserlerinin sayısı 16.000’in üzerindedir.253 Makedonya’da inşa edilen vakıf eseri sayısı 1276, ayakta kalan eser sayısı 468’dir. Müslüman topluma yönelik kültürel ve dini ayrımcılık, Viyana bozgunu ile başlamış, 1912 Balkan Savaşları ile devam etmiş ve akabinde Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkanlardan çekilmesiyle hızlanmıştır.254 Nihai olarak Makedonya’da 2001 yılındaki iç savaşta dini yapılar ve özellikle de camiiler, kasıtlı olarak hedef alınmıştır. Tahrip edilen bu dini yapılar arasında tarihi eser konumunda olan ve kanun koruması altında bulunan camiler de mevcuttur.255 Pirlepe Çarşı Camii’nin yakılması, Manastır Hamza Bey Camii’nin kundaklanması, Kalkandelen’de Alaca Camii’nin tahrip edilmesi, Mateyçe, Vaksinçe, Slupçan ve Graçan köylerindeki camilerin tamamen yıkılması, Raduşa, Nikuştak ve Neproşteno köylerindeki camilerin ise kullanılamaz hale gelmesi burada ifade edilebilecek birkaç örnektir. 256 Yaklaşık 7 ay süren bu iç savaşta Makedonya genelinde 11’i doğu ve merkez bölgelerindeki şehirlerde olmak üzere Müslümanlara 251 Birlik Gazetesi, 11 Mart 2004, yıl, LX, sayı 6069,s. 10. 252 Mehmet İbrahimgil, “Eski Yugoslavya I”, s. 156 vd. 253 Balkanlar genelinde tahribata uğrayan eserlerin envanteri için bkz. E.Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimari Eserleri; Yugoslavya, II- III, İstanbul 1981. 254 Mehmet İbrahimgil, “Eski Yugoslavya I”, ,s. 157. 255 Behicüddin Şehabi, Kapanmayan Yaralar, Üsküp 2003, s. 18. 256 Behicüddin Şehabi, Kapanmayan Yaralar, s. 24. 82 ait toplam 58 dini yapı tahrip edilmiştir. Bu yapılardan 20’si tamamen kullanılamaz hale gelmiştir. 257 Makedonya’da Manastır ve Pirlepe’de bulunan saat kulelerine haç takılarak söz konusu eserlerin tarihi ve kültürel dokusuna zarar verildiği, tarihi ve kültürel eser kapsamındaki bazı yapıların amacı dışında restoran, müze ve benzeri amaçlarla kullanılmakta olduğu bilinmektedir. Nitekim Manastır’daki iki minareli tek camii olan Haydar Kadı Cami’nin çevresi çöplük alanına dönüştürülmüş, Manastır Belediyesi tarafından el konulan Yeni Camii de ise kilise temelleri arama amacıyla kazılar yapılmış ve büyük ölçüde tahribata sebep olunmuştur.258 15. asırda Osmanlı döneminde Makedonya’da inşa edilen Kebir Mehmet Çelebi Cami, tahribata uğrayan önemli eserlerden bir diğeridir. Caminin minaresi ile avlusunda bulunan mezar taşları, kitabeler ve diğer tarihi müştemilatı kanun koruması altında bulunmasına rağmen Üsküp’te Kiril ve Metod Üniversitesi’nin inşası sırasında tahribata uğramış, daha sonra ise camiin girişi ve avlusu üniversitenin yerleşkesine dâhil edilerek Müslümanların camiye girişi bir duvar inşa edilerek engellenmeye çalışılmıştır.259 Makedonya’da Müslümanlara ait bütün dini yapılar otantiktir ve Müslüman toplumun yaşamında önemli rol oynamaktadır. Makedonya Müslümanlarının dini ve kültürel değerlerini ve manevi kimliklerini koruyabilmeleri açısından dini yapılar ve camiler büyük bir değere haizdir. Nitekim dini yapılar ve camiler, Makedonya Müslümanları ile İslam arasındaki en güçlü bağı teşkil etmektedir. Bu eserler ve Makedonya’da Müslümanlara ait diğer dini yapılar, İslam Dini Birliği’nin mülkiyetindedir. İslam Dini Birliği, dini yapıların korunması ve gelecek nesillere aktarılması hususunda gerekli hassasiyeti göstermektedir. Nitekim 2001 iç savaşı esnasında tahrip edilen, yakılan ve yıkılan camileri tespit ederek Makedon Hükümeti’ne, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’na ve Avrupa Topluluğu’na 257 Behicüddin Şehabi, Kapanmayan Yaralar, s. 18. 258 Bkz. Makedonya Zaman Gazetesi, Üsküp, 11–17 Mayıs 2005, s. 12. 259 Bkz. Hilal Gazetesi, yıl XIV, no. 105, Kasım 2000, s. 3 83 gerekli girişimlerde bulunmuştur. Ancak dini yapıların ve kültür eserlerinin hedef alınmaması ve muhafaza edilmesi doğrultusunda İslam Dini Birliği’nin Makedon hükümeti ve yetkili kuruluşları ile kurmak istediği diyalog ve ortak işbirliği çabalarına yeterli karşılık verilmediğini burada belirtmek gerekir. 260 I. Misyonerlik Faaliyetleri Misyonerlik kavramı, Latince ‘missio’ teriminden gelmekte ve sözlük anlamı itibariyle görev ve yetki anlamlarına gelmektedir. Bundan türetilmiş olan misyoner terimi ise, görevli olan kişi anlamına gelmektedir. Hıristiyanlığı ve onun dinsel değerlerini yayılması ve diğer insanların Hıristiyanlaştırılması için yapılan sistematik aktiviteler misyonerlik faaliyetlerini oluşturmaktadır.261 Kuruluşlarından itibaren gerek Hıristiyanlıkta misyonerlik teşkilatları hiç bir dönemde sadece dini amaçlı müesseseler olmamıştır. Misyonerlik faaliyetlerinin doğrudan veya dolaylı tesirleri her zaman dinin kapsama alanının dışına taşmış; siyasi, coğrafi, sosyal, ekonomik ve kültürel alanları kuşatmıştır. O bakımdandır ki özelde Makedonya genelde ise Balkanlar için misyonerlik hususi bir coğrafyadır. Makedonya’da misyonerlik faaliyetlerinin geçmişi Hıristiyanlığın erken tarihlerine kadar uzanır. Günümüzde ise Makedonya’da Makedon Ortodoks Kilisesi, Makedon Evangelist Metodist Kilisesi, Roma Katolik Kilisesi, Makedonya Uluslararası İşbirliği Merkezi ve Makedonya Caritas, Makedonya’da misyonerlik faaliyetlerin organize eden veya destekleyen kurum ve kuruluşlar olarak bilinmektedir. ‘Makedonya Caritas’ adlı kuruluşun çingene Müslümanlarına yönelik faaliyetleri dikkat çekicidir. Makedonya’da Müslüman topluma yönelik misyonerlik faaliyetleri 1990’lı yıllardan beri artarak sürmektedir.262 260 Behicüddin Şehabi, Kapanmayan Yaralar, s. 14–26. 261 Şinasi Gündüz, Misyonerlik, DİB yay, Ankara 2005, s.11–18. 262 Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 211. 84 Makedonya Ortodoks Kilisesi, Makedonya genelinde çok sayıda kilise ve haç inşa etmektedir. Başkent Üsküp’ün en hâkim tepesi olan Vodna’da dikilen haç en dikkat çekici olanıdır. Zira bu haç, Üsküp’ün her tarafından görülebilmekte ve geceleri ışıklandırılmaktadır. Makedonya Cumhuriyeti Anayasası’nda dini grupların devletten ayrı ve eşit oldukları belirtilmektedir.263 Ancak Makedon Hükümeti’nin, özellikle yoksul olan ve anadilinde din eğitimi alamayan Müslüman toplumu hedef alan misyonerlik faaliyetlerini dolaylı olarak desteklediği bilinmektedir. Nitekim Makedonya bir ulus devlettir ve Makedonların büyük çoğunluğu Hıristiyan’dır. Buna karşın Makedonya Müslümanları ise çoğunlukla Arnavut ve Türk azınlıklardan oluşmaktadır. Diğer taraftan Osmanlı döneminde inşa edilen camilerin bir kısmı, eskiden kilise oldukları iddiasıyla tekrar kiliseye çevrilmeye çalışılmaktadır. Örneğin, 2002 yılında Ohri’deki İmaret Camii, Aziz Kiliment Kilisesine çevrilmiş, 16. yüzyılda Manastır’da inşa edilmiş bir Osmanlı eseri olan Yeni Camii, Aziz Gorki Kilisesinin temellerin üzerinde inşa edildiği iddia edilerek kazı çalışmalarına maruz kalmış ve tahrip edilmiştir.264 Üsküp’te bulunan tarihi Osmanlı Telgrafhanesi ve Taş Köprü Hıristiyanlar tarafından tahrip edilen eserlerden sadece bir kaçıdır. Osmanlı döneminde inşa edilen Saat kuleleri başta olmak üzere Türk İslam kültürün seçkin eserleri üzerine haçlar monte edilmektedir. Müslümanlara, dini yapıtlarına yönelen bu hareketlerin misyonerlik gayretlerinin saldırgan tezahürleri olarak nitelemek mümkündür. 265 Makedonya’da misyonerlik faaliyetleri, özellikle yoksul Müslüman azınlıkların yoğunlukla yaşamakta olduğu doğu Makedonya bölgesinde aktiftir. Türk kökenli Torbeş Müslümanlarını Hıristiyanlaştırarak Makedonlaştırma amacı taşıyan 263 Makedonya Cumhuriyeti Anayasası, madde 19. 264 Hilal Gazetesi, yıl XVIII, no: 119, Üsküp, Ocak-Şubat 2005, s. 3. 265 Haç takılmış veya haç işareti konulmuş camii ve diğer dini ve kültürel yapılar için bkz. Ekler 85 misyonerlik bilinmektedir. faaliyetlerinin Makedon Hükümeti tarafından desteklendiği 266 İ. Ana Dilde Eğitim Sorunu Makedonya Müslüman azınlıkları arasındaki ırk ve dil ayrılığı ana dilde eğitim taleplerinin Arnavutça, Türkçe ve Pomakça olmak üzere farklı dillerde karşılanmasını gerektirmektedir.267 Esasen azınlıkların ana dilde eğitim hakkı evrensel hukuk normlarının da bir gereğidir. Makedonya’da yaşayan ve çoğunlukla Türkçe konuşan Torbeşler, Makedonya Anayasasının 8. maddesi uyarınca çocuklarına Türkçe eğitim vermek istemelerine rağmen bu talepleri Makedon hükümetince karşılanmamıştır. Jupa’da Torbeş Müslümanların kendi girişimleri ile Türkçe eğitim veren özel bir okul açmışlar, ancak bu okul, Makedonya Cumhuriyeti Eğitim Bakanlığı tarafından, Türk olmadıkları, kendilerinin kandırılmış Makedon Müslümanları oldukları gerekçesiyle kapatılmıştır.268 Makedonya Ustrumca’da 1996–1997 öğretim yılında Türkçe eğitim almak isteyen yaklaşık 120 öğrencinin talebi Makedon makamlarınca geri çevrilmiştir.269 266 Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 210,211. 267 Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 211. 268 Ömer Turan, “Makedonya’da Türkler”, Dünden Bugüne Makedonya Sorunu, s.185. 269 Bkz. Birlik Gazetesi, Üsküp, 2 Kasım 1996.; Zaman gazetesi, 14 Eylül 1996. 86 DEGERLENDİRME ve SONUÇ İslam, 14. yüzyılda Makedonya’ya ulaşmış ve izleyen yüzyıllarda bölgede egemen unsur olmuştur. Makedonya’da da 14. yüzyılda başlayan Müslüman toplumun oluşumu, 15. ve 16. yüzyıllarda izlenen iskân politikasının bir sonucu olarak Osmanlı kültür ve medeniyetinin bölgeye yerleşmesinin ardından hız kazanmıştır. Fethedilen bölgelere Anadolu’dan getirilerek yerleştirilen Türk asıllı Müslümanlara daha sonraları siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik sebeplerle ihtida ederek İslamlaşan Rum, Arnavut, Boşnak ve diğer Slav asıllı Müslüman topluluklar katılmıştır. Osmanlı iskân politikası ve bölgede imar edilen dini, sosyal ve kültürel yapıtlar, kısa sürede Makedonya’yı mamur kılmış ve bölgede Müslüman toplumun oluşumuna zemin hazırlamıştır. Sarı Saltuk benzeri sufi ve dervişlerle zenginleşen dini hayat, kısa sürede Makedonya’da farklı etnik kökenden insanların Müslüman olmalarına katkı sağlamıştır. Makedonya’da Müslümanların sayısının artmasında ve hâkim unsur olmalarında Osmanlı İmparatorluğunun bölgede sahip olduğu siyasi, askeri, iktisadi, sosyal ve kültürel nüfuz da önemli bir etken olmuştur. Makedonya’da 15. ve 16. yüzyıllarda Üsküp ve Manastır’da nüfusun yaklaşık % 65-70’ini Müslümanlar teşkil etmiştir. 19. yüzyılın sonuna kadar Müslümanlar bölgede hâkim unsur olarak varlığını sürdürmüştür. Müslümanlığın Makedonya’da ağır ve emin adımlarla yayıldığı sürecin, her biri iki asırdan fazla süren belli başlı iki dönemi olmuştur. Birincisi, Osmanlıların bölgeye girmesiyle başlayan ve 1683 Viyana bozgununa kadar olan ilk dönem, ikincisi ise 1683’ten sonraki süreçtir. Birinci dönem fetih sürecidir ve bölgede dini, sosyal ve kültürel müesseselerin ihdası ve Müslüman toplumun oluşumu ile ilgilidir. 1683 sonrası ikinci dönem ise; Osmanlı İmparatorluğunun her toprak kaybedişinde Müslüman toplumun göç dalgalarıyla zayıfladığı süreçtir. 1683 Viyana bozgunu ile başlayan ve 20. yüzyılın başlarına kadar devam eden dönemde Makedonya Müslümanlarının sayısı tedricen gerilemiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkanlarda toprak kaybına uğraması Anadolu istikametinde bir geri çekilme ve göç olgusu yaratmıştır. 1912–1913 Balkan 87 Savaşları sonunda Makedonya’nın Osmanlı İmparatorluğu egemenliğinden çıkması sonucu Müslüman toplum bu ülkede fiilen azınlık durumuna düşmüştür. Balkanlarda ve Makedonya’da işgale uğrayan Osmanlı topraklarında Müslümanların göçe zorlanması ve katledilmesi Müslüman nüfusun hızla azalmasına sebep olmuştur. Özellikle Doğu Makedonya’daki Türklerin büyük bir çoğunluğu, Batı Makedonya’da ise hem Türk hem de Arnavut Müslümanların önemli bir kısmı Türkiye’ye göç etmek zorunda kalmıştır. Balkanlarda ‘Türklerin Asya’ya geri sürülmesi’ politikasının bir sonucu olarak, Müslüman topluma yönelik baskı, zulüm ve katliamlar, Makedonya’da Müslüman nüfusun tedricen azalmasında önemli bir etken olmuştur. 15. ve 16. yüzyıllarda, bölgede hâkim unsur olan Müslüman toplum, 19. yüzyılın başlarında % 50’lerin altına gerilemiştir. Sonuç olarak, günümüzde, Makedonya’da Müslümanlar azınlık statüsündedir ve nüfusları ülke nüfusunun yaklaşık %32’sini oluşturmaktadır. Makedonya Müslümanları için, azınlık kavramı üç temel açıdan önemlidir. Birincisi, ulus devletin iç politikası açısından önemlidir. Çünkü azınlıklar, ülke içinde siyasal birlikteliğin sağlanması noktasında önemli rol üstlenirler. İkincisi, azınlık kavramı dış politika açısından önemlidir. Çünkü her azınlık grubu dışarıdan bir akraba ülke ile ilişkidir. Bu durum azınlıkların dış politikanın zorunlu bir parçası olmalarını zaruri kılar. Nitekim Makedonya’da Arnavut kökenli Müslüman azınlıkların Arnavutluk ve Kosova ile olan etnik ilişkileri ile Türk kökenli Müslüman azınlıkların Türkiye ve bölgedeki diğer Türk unsurları ile olan ilişki ve dayanışmaları önemlidir. Üçüncüsü ise, uluslar arası sistem açısından azınlıklar ve azınlık kavramı mühimdir. Zira azınlıklar, ülkelerin uluslar arası sistemdeki itibarlarını doğrudan etkileyebilirler. Makedonya Müslüman azınlıklarını oluşturan Arnavutlar, Türkler, Torbeşler, Çingeneler (Romlar) ve Slav asıllı diğer etnik kökenden Müslümanlar arasında dini bağlamda bir azınlık bilincinin yerleşik olduğunu söylemek hayli güçtür. Diğer taraftan etnik anlamda özellikle Arnavut kökenli Müslümanlar arasında milliyetçi bir azınlık bilinci mevcuttur. 88 Makedonya Müslüman azınlıklarının dini hayatlarını örgütleyen resmi kuruluş Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’dir. Günümüzde Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği, Makedonya Cumhuriyeti Anayasası’na dayanan bağımsız bir dini kurumdur. Merkezi başkent Üsküp’te yer alan dini kurum, Makedonya genelinde farklı etnik kökenden tüm Müslüman azınlıkların en üst idaresi olma iddiasındadır. Ancak bu kurumun Makedonya genelinde Müslüman azınlıkların tamamını fiilen temsil ettiğini söylemek mümkün değildir. Özellikle tarikat ve tekkeler üzerindeki nüfuzu kısıtlıdır. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği, özgün bir dini yapılanmaya sahip değildir. Makedonya’da mevcut dini yapılanmanın kökenleri Osmanlı dönemine uzanmaktadır. Makedonya Müslüman azınlıkları ve dini kurumları, tarihi süreçte köklü bir geleneğe sahip olmalarına rağmen günümüzde kurumsallaşma sorunu, etnik ve dini bölünmüşlük, din eğitimi sorunu, nitelikli din adamı ihtiyacı, vakıf mallarının iadesi sorunu, kültürel ayrımcılık ve dini yapıların tahribi, vehhabilik sorunu, finansman sorunu ve misyonerlik faaliyetleri gibi bir takım sorunlarla karşı karşıyadır. Makedonya Müslüman azınlıkları ve dini kurumlarının çağdaş sorunları iç ve dış faktörlerle ilgilidir. Kurumsallaşma sorunu, nitelikli din adamı ihtiyacı, etnik ve dini bölünmüşlük benzeri yapısal/kurumsal sorunları iç faktörler olarak, vakıf mallarına el konulması, başta ibadet mekânları olmak üzere tarihi ve kültürel yapıtların kasıtlı tahribi, etnik ve kültürel ayrımcılık, vehhabi ve misyonerlik faaliyetleri ve benzeri sorunları dış faktörler olarak tanımlamak mümkündür. Bu sorunlara kaynaklık eden ancak çalışmada temas edilmeyen diğer alt sorunların Makedonya’nın çok uluslu ve kültürlü yapısından kaynaklandığı söylenebilir. Özellikle kimlik, kültür ve din bağlamında etnik çatışma, kültürel çatışma, kültürel izolasyon ve asimilasyon burada vurgulanması gereken alt faktörler olarak sıralamak mümkündür. Bu sorunları üreten faktörler ile çatışma noktaları tanımlanmadıkça sorunların çözümlenebilmesi ve Makedonya Müslüman azınlıklarının dini hayat, din eğitimi ile dini idare bağlamındaki sorunlarının çözümlenebilmesi mümkün görülmemektedir. 89 ABSTRACT Macedonia is a small country, consisting of different ethnic and religious groups. It has an estimated population of around 2 million according to the latest census of 2002. Macedonian 65 %, Albanian 25%, Turkish 4%, Roma 2%, Serb 2.1%, other 1.9 %. Macedonia has one of the most complex ethnic and religious populations in Europe and Balkanian penisula, with clear divide between Christian Orthodox Macedonians, on the one hand, and Muslim Albanians and Turks on the other. In Macedonia, sixty-five percent of the population is Christians, and approximately thirty-two percent are Muslim. The history of Macedonian Muslims dates back to the 14th century. Islam has spread rapidly on Balkanian peninsula by the Ottoman Turks in the 14th century. From the 14th century the Ottoman Turks started settling down Turks coming from Anatolia to Macedonia. In the following centuries, thanks to the great social, cultural and religious institutions established by Ottoman Turks, Muslim population in Macedonia has continued growing rapidly. At that time, most of the Bosnian Christians and others have converted to Islam in 14th century. Over the five centuries, however, Muslim population in Macedonia has dominated the region. In the 19th century the Ottoman Empire lost one after another of its Balkan possessions, and by the beginning of the 20th century, it lost all its Balkan territories including Macedonia. From 1878 Berlin Agreement to the Balkan Wars in 1912-1913, there was a dramatic decline in the number of Muslims population in Balkan as well as in Macedonia. After the Balkan Wars in 1912-1913, the status of Macedonian Muslims began changing rapidly. Due to the wars, ethnic conflicts, cultural isolations and migration, the number of the Macedonian Muslims decreased gradually. Today, they are minorities in the region. The official establishment which deals with organizing the religious life of Macedonian Muslims is the Islamic Religious Community of the Republic of Macedonia. With the break-up of Yugoslavia, Macedonia’s Islamic community became independent of others. The Community is independent in regulating its activities such as rituals, Islamic education, management of Islamic endowments, 90 publishing, charity and the management of its property. All Islamic buildings and institutions in Macedonia belong to this establishment. In Macedonia, there is governmental agency dealing with the inter-religious dialogue among different religious groups. This government agency is responsible for organizing the relations with different religious groups. Macedonian Muslim minorities have their own religious, cultural and social institutions including mosques, waqfs, libraries, high schools and a faculty, and other humanitarian organizations. The Islamic Community publishes its journal El-Hilal almost continuously since 1980s. The Community is financed by waqfs, membership fees, zakath, revenue of its profit-generating agencies, funds, gifts, etc. However, financial resources are not enough for the Community. The most important problem of Macedonian Muslim minorities and their religious institutions is the issue of waqfs which were seized and nationalized by the previous regimes. Today, the Islamic Religious Community of the Republic of Macedonia is trying to get its properties (waqfs) back. Major issues affecting the Macedonian Muslim minorities are organizing of religious life, protection of mosques from damage and assault, restitution of waqf property confiscated after WWII, nationalism, ethnic and cultural conflict, cultural isolation, financial problems, Fundamental Islamist movements, the lack of qualified religious education and services, and disintegration among Muslim minorities. In conclusion, we can say that the roots of Macedonian Muslim minorities and their religious institutions date back to the Ottoman period. Contemporary issues of Macedonian Muslim minorities stem from social, political, cultural, religious, economic and ethnic problems. It seems to be that there is a close interaction between these problems we mentioned above in term of religion, culture and identity. 91 ÖZET Makedonya, farklı etnik ve dini unsurlardan oluşan küçük bir ülkedir. 2002 nüfus sayımına göre ülkenin nüfusu yaklaşık iki milyondur. Nüfusun % 65’ini Makedonlar, % 25’ini Arnavutlar, % 4’ünü Türkler, % 2’sini Romlar, % 2.1’ini Sırplar ve geriye kalan % 1,9’unu ise diğer etnik unsurlar oluşturmaktadır. Makedonya, bir tarafta Hıristiyan Ortodoks Makedonlar ve diğer tarafta Müslüman Arnavutlar ve Türklerle Balkan yarımadasında ve Avrupa’daki en karışık etnik ve dini nüfuslardan birine sahiptir. Makedonya’da nüfusun % 65’i Ortodoks ve yaklaşık % 32’si Müslüman’dır. Makedonya’da Müslümanların tarihi 14. yüzyıla kadar uzanır. Islam, 14. yüzyılda Osmanlı Türkleri tarafından Balkan Yarımadasına yayılmıştır. 14. yüzyıldan itibaren Osmanlılar Anadolu’dan gelen Türkleri Makedonya’ya yerleştirmiştir. İzleyen yüzyıllarda, Osmanlılar tarafından kurulan muhteşem sosyal, kültürel ve dini kurumlar sayesinde Makedonya’da Müslüman nüfus hızla artmaya başlamıştır. O tarihlerde pek çok Bosnalı Hıristiyan İslam dinine girerek Müslüman olmuştur. Böylelikle 5 asır boyunca Müslüman toplum bölgeye hükmetmiştir. 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu Balkanlardaki topraklarını birbiri ardına kaybetmeye başlamıştır. 20. yüzyılın başlarında Makedonya dâhil tüm Balkan coğrafyası Osmanlı egemenliğinden çıkmıştır. 1912–1913 Balkan Savaşları sonrasında Makedonya Müslümanlarının statüsü hızla değişmiştir. Savaşlar, etnik çatışmalar, kültürel ayrımcılık ve göçler sebebiyle Makedonya Müslümanlarının sayısı tedricen azalmıştır. Günümüzde, Makedonya’da Müslümanlar azınlıktır. Makedonya Müslümanlarının dini hayatını düzenleyen resmi dini kurum, Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’dir. Makedonya İslam Birliği Yugoslavya’nın dağılmasının ardından, bağımsız olmuştur. İslam Birliği, mallarının yönetimi, yayınlar, din eğitimi, vakıfların yönetimi ve benzeri iş ve işlemlerin yürütülmesinde bağımsızdır. Makedonya’daki bütün İslami kuruluş ve yapılar bu kuruma aittir. Makedonya’da farklı dini gruplarla ilişkileri düzenleyen bir hükümet kuruluşu mevcuttur. Devletin, farklı dini gruplarla ilişkileri bu kurum vasıtasıyla yürütülmektedir. 92 Makedonya Müslüman Azınlıkları, camiler, vakıflar, kütüphaneler, liseler ve bir fakülte ile diğer bazı insani yardım kuruluşlarından oluşan kendi sosyal, kültürel ve dini kurumlarına sahiptir. İslam Birliği, el hilal ismi ile kendi gazetesini 1980’lerden beri yayınlamaktadır. İslam Birliği, vakıf gelirleri, üye aidatları, gelir getirici kuruluşlarının kazançları, zekat ve bağışlar ile finanse edilmektedir. Bununla birlikte, finansal kaynaklar yeterli miktarda değildir. Makedonya Müslüman azınlıklarının en önemli problemi, sabık yönetimler tarafından el konulan vakıf malları meselesidir. Nitekim Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği vakıf mallarını geri almak için uğraşmaktadır. Dini hayatın düzenlenmesi, vakıf mallarının yeniden edinimi, kurumsallaşma sorunu, finansal sorunlar, dini mekânların tahrip ve saldırılardan korunması, milliyetçilik, etnik ve kültürel çatışma, dini ayrımcılık, nitelikli din eğitimi ve hizmeti teminindeki sorunlar ve Müslümanlar arasındaki bölünmüşlük Makedonya Müslümanlarını etkileyen önemli çağdaş sorunlardır. Sonuç olarak, Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği, özgün bir dini yapılanmaya sahip değildir. Makedonya’da mevcut dini yapılanmanın kökenleri Osmanlı dönemine uzanmaktadır. Makedonya Müslüman azınlıklarının çağdaş sorunları sosyal, siyasal, kültürel, dini, iktisadi ve etnik problemlerden kaynaklanmaktadır. Din, kültür ve kimlik bağlamında yukarıda ifade ettiğimiz sorunlar arasında yakın bir iç etkileşim mevcuttur. 93 KAYNAKÇA A. ARŞİV BELGELERİ Başbakanlık Osmanlı Arşivi BOA, Rumeli Müfettişliği Tasnifi, Kosova Evrakı, TFR 1 KV 4/365. BOA, Mühime Defterleri; 14/1 Numaralı Mühimme Defteri (1570 tarihli), hüküm. 682, s. 482 14/2 Numaralı Mühimme Defteri ( 1570 tarihli), hüküm, 1260, s. 862. BOA, 1530 tarihli Tapu Tahrir Defteri, no.370. BOA, Tapu Tahrir Defteri, no.370 s.121–124. BOA, Tapu Tahrir Defteri, no.370, s.137, BOA, Tapu Tahrir Defteri, no.370, s.146. BOA, Tapu Tahrir Defteri, no.370, s.155 BOA, Tapu Tahrir Defteri, no.370, s.164 BOA, Tapu Tahrir Defteri, no.370, s.178. Makedonya Cumhuriyeti Devlet Arşivi (DARM) DARM, Vakıfname, no: 21. DARM, Berat, no: 5, 11, 12, 13, 23,30, 39,77,78,108. Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi(VGMA), Defter no: 1185/131 Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi İstanbul Bölge Müdürlüğü Arşivi (İBMA) Karaferye Cemaat-ı İslamiye Karar Defteri, Defter No=1152. 94 B. GAZETELER Akın Gazetesi, Batı Trakya, 26 Kasım 1974, 26 Nisan 1975, 23 Temmuz 1975. Birlik Gazetesi, yıl LX, sayı 6069, Üsküp, 11 Mart 2004. Birlik Gazetesi, Üsküp, 2 Kasım 1996. Hilal Gazetesi, yıl XIV, no. 103, Haziran-Temmuz 2000. Hilal Gazetesi, yıl XIV, no. 104, Ağustos-Eylül 2000. Hilal Gazetesi, yıl XIV, no. 105, Kasım 2000. Hilal Gazetesi, ,yıl XIV/ 106,Üsküp, Aralık 2000. Hilal Gazetesi, ,yıl XVI/ 109,Üsküp, Şubat 2003. Hilal Gazetesi, ,yıl XVI/ 114,Üsküp, Kasım-Aralık 2003. Hilal Gazetesi, ,yıl XVII/ 118,Üsküp, Kasım-Aralık 2004. Hilal Gazetesi, yıl XVIII, no: 119, Üsküp, Ocak-Şubat 2005. Makedonya Zaman gazetesi, Üsküp, 14 Eylül 1996. Makedonya Zaman Gazetesi, Üsküp, 11–17 Mayıs 2005. Yeni Balkan Gazetesi, Üsküp, 2 Şubat 2006. 95 C. KİTAPLAR VE MAKALELER ADIYEKE, A. Nukhet, “Osmanlı Millet Sistemi Uygulamasında Gelenekselciliğin Rolü”, Düşünen Siyaset, yıl 1, sayı 7–8, Ağustos-Eylül 1999. AĞA, Mehmet Emin, “Başlarken”, Diyanet Batı Trakya Dergisi, yıl 1, sayı 1, Nisan-Mayıs 2006. ARSAVA, Füsun, Azınlık Kavramı ve Azınlık Haklarının Uluslar arası Belgeler ve Özellikle Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesinin 27. Maddesi Işığında İncelenmesi, AÜ. SBF yayınları, Ankara 1993. ARUÇİ, Muhammed, “Eski Yugoslavya II” Günümüz Dünyasında Müslüman Azınlıklar, III. Kutlu Doğum İlmi Toplantısı, İstanbul 1998. ASIM, Salih, Üsküp Tarihi ve Civarı, sad: Süleyman Baki, Rumeli Araştırmaları Merkezi yayınları, İstanbul 2004. ATAÖV, Türkkaya, “Azınlık Üzerine Bir Deneme”, AÜ. SBF Dergisi, sayı 1-4, Ankara 1987, s. 54. AYVERDİ, Ekrem Hakkı, Avrupa’da Osmanlı Mimari Eserleri, C.I-IV, İstanbul 1981. BİLGE, Mustafa L, “Arnavutluk”, TDV İslam Ansiklopedisi, TDV yayınları, C. III, İstanbul 1992. 96 Brown, L.Carl, Imperial Legacy, The Ottoman Impirint on the Balkans and the Middle East, Columbia University Press, New York 1996. CASTELLAN, Georges, Balkanların Tarihi, Çev: Ayşegül Yaraman, Milliyet yayınları, İstanbul 1995. CEVAD, Ahmed, Balkanlarda Akan Kan, Şamil yayınları, İstanbul trhz. ÇAVUŞOĞLU Oktay Emel, “Çözülemeyen Düğüm Makedonya Sorunu ve Makedonya Türkleri”, Balkan Türkleri Balkanlarda Türk Varlığı, ASAM yayınları, Ankara 2003. ÇAVUŞOĞLU, Halim, Balkanlarda Pomak Türkleri, Köksav Yayınları, Ankara 1993. DEVELİOĞLU, Ferit, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Ankara 1970. EREN, A. Cevat, “Pomaklar”, İslam Ansiklopedisi, İX/572-576, İstanbul 1964. FEHER, Geza, Bulgar Türkleri Tarihi, TTK, Ankara, 1999. KONSTANTİNOV, Yulian, “Strategies for Sustaining a Vulnerable Identity: The Case of the Bulgarian Pomaks”, Muslim Identity and The Balkan State, London 1997 MEMİŞOĞLU, Hüseyin, Pomak Türklerinin Tarihi Geçmişinden Sayfalar, Ankara 1991. YÜCEL, Yaşar, “Balkanlarda Türk Yerleşmeleri ve Sonuçları”, Bulgaristan’da Türk Varlığı (Bildiriler), TTK yay, Ankara 1992. DARKOT, Besim, “Balkan” , İslam Ansiklopedisi, C.II, MEB yayınları, 1997. 97 DEMİRCİ, Mehmet “Balkan Müslümanlığında Gazi-Dervişlerin Rolleri ve Sarı Saltuk Örneği”, Balkanlar’da İslam Medeniyeti Milletlerarası Sempozyumu Tebliğleri, Sofya 21–23 Nisan 2000, IRCICA yayınları, İstanbul 2002. DİRİMTEKİN, Feridun, “Muassır Bizans kaynaklarına göre Osmanlıların Rumeli’ye geçişi ve Yerleşişleri”, VII. Türk Tarih Kongresi, 25-29 Eylül 1970, Ankara 1973. DOĞAN, D. Mehmet, Büyük Türkçe Sözlük, İz Yay.,İstanbul 1986. ERDOĞAN, Mehmet, Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, Rağbet yayınları, İstanbul 1998. EREN, Halit, “Batı Trakya Türk Cemaat ve Vakıf İdareleri”, XI. Türk Tarih Kongresi, Ankara 5–9 Eylül 1990, Ankara 1994. ERSÖZ, Resul, Kuran’a Göre Azınlık Hakları, Haklar ve Özgürlükler, Avrasya yayınları, Ankara 2003. FINE, John V.A., The Late Medieval Balkans, A critical survey from the late twenfth century to the Ottoman Conquest, Michigan 1987. FRANKEL, Eran, "Turning a Donkey into a Horse: Conflict and Paradox in the Identity of Macedonian Muslims", 23rd National Convention of the AAASS, Miami, 1991 GÜNDÜZ, Şinasi, Misyonerlik, DİB yayınları, Ankara 2005. 98 HASANOVİÇ, Sadriya, “İslam Birliği’ne ait vakıf mallarının iadesi”, Hilal Gazetesi, Sayı XVI, no: 114, Üsküp, Kasım/Aralık 2003, HACISALİHOĞLU, Mehmet, “Makedonya”, TDV İslam Ansiklopedisi, C.V. Türkiye Diyanet Vakfı yayınları, İstanbul 1992. HALAÇOĞLU, Yusuf , “Osmanlı Devleti’nin Rumeli iskânıyla İlgili Toponomik Bir Değerlendirme”, Balkanlar’da İslam Medeniyeti Milletlerarası Sempozyumu Tebliğleri, Sofya 21-23 Nisan 2000, IRCICA yayınları, İstanbul 2002. HAMZA, Yusuf, “Başlangıçtan Günümüze Makedonya Türklüğü”, Makedonya’da Rumeli Türklerinin Tarih ve Kültürleri Konferansı, Der: Kemal Vatan, Hüseyin Yaltırık, İzmir 1996. HAMZAOĞLU Yusuf, “Bogomilizm ve İslamlaşma”, Köprü Kültür Sanat Dergisi, Nisan- Haziran 2005, yıl 3, sayı 8, Üsküp 2005. İBRAHİMGİL, Mehmet, “Eski Yugoslavya I” , Günümüz Dünyasında Müslüman Azınlıklar, III. Kutlu Doğum ilmi Toplantısı, İSAM yayınları, İstanbul 1998. İBRAHİMİ, Mehmet, “Eski Yugoslavya Sınırları Dâhilinde Tarikat Hareketlerinin Gelişimi ve Önemi”, Vakıflar Dergisi, Sayı 24, Ankara 1994. İNBAŞI, Mehmet, “ Makedonya’da Osmanlı Hâkimiyeti: Değişen ve Değişmeyen Kimlik”, Dünden Bugüne Makedonya Sorunu, ASAM yayınları, Ankara 2002. KARA, Mustafa, Tekkeler ve Zaviyeler, Dergâh yayınları, İstanbul 1980. 99 KARAALİ, İsmail “Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığının Cemaat ve Vakıf İdareleri”, Diyanet Batı Trakya Dergisi, yıl 1, sayı 1, Nisan-Mayıs 2006. KARAL, Enver Ziya, Osmanlı Tarihi, Cilt IX, TTK yayınları, Ankara 1996. KARATAY, Osman, GÖKDAĞ, Bilgehan A., Balkan ülkeleri El Kitabı, C. I, Vadi yayınları, Ankara 2006. KARPAT, Kemal H., “Balkanlar” , TDV İslam Ansiklopedisi, C. V, s. 25–27, TDV yayınları, İstanbul 1992. KARPAT, Kemal, Ottoman Population 1830-1914 Demographic and Social Characteristics, The University of Wisconsin Press, Wisconsin 1985. KOMİSYON, Osmanlı Yönetiminde Makedonya, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı yayın no: 74, İstanbul 2005. KOMİSYON, Türkçe Sözlük, Cilt I-II, Türk Dil Kurumu yayınları, Ankara 1998. KOMİSİONİ, Planı Dhe Programı Mesimor, Bashkesıa Islame Ne Republıken e Maqedonıse, Shkup 1997. ……...., Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği Tüzüğü, Üsküp 2003. ………,Romanya Müslümanları Müftülüğü Tüzüğü, Bükreş 1948. ………,Yugoslavya Federasyonu Anayasası, Ustav na Socijalisticka Federativna Republica Jugoslavia. 100 ………., “Müftüler ve Başmüftünün İntihabiyle İslam cemaatlerine Aid Varidat-ı Evkafın Suret-i İdaresine Müteallik Kanun”, Yasa No 1920/2345, Mecmua-i Kavanin-i Yunaniyye, Haz: Hristaki Karagöz, Asır Matbası, 4. Fiskül, Selanik 1921. KOZAK, Erol, Bir Sosyal Siyaset Müessesi Olarak Vakıf, İstanbul 1985. KÖPRÜLÜ, Fuad, İslam ve Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları ve Vakıf Müessesi, İstanbul 1983. MEMİŞOĞLU, Hüseyin, “Bulgaristan Müslümanlarının Dini Teşkilatlarını ve Kurumlarını Düzenleyen Nizamname”, Vakıflar Dergisi, Sayı 24, Ankara 1994. MEVDUDİ, Ebu’l Ala, İslam’da Devlet Nizamı, terc. Rasim Özdenören,Hilal yayınları, İstanbul 1981. NUREDİNİ, Mensur, Makedonya’da Belli Başlı Ziyaret Yerleri, Gostivar 2003. OKİÇ, Tayip, “Sarı Saltuk’a Ait Bir fetva”, A.Ü.İ.F. Dergisi, sayı I, Ankara 1952. ORAN, Baskın, Küreselleşme ve Azınlıklar, İmaj yayınları, Ankara 2001. ORTAKOVSKİ, Vladimir, Minorities in the Balkans, Skopje 1998. ORTAYLI, İlber, “Gayri Müslimlerin Hukuki ve Günlük Yaşamdaki Durumları, Osmanlı İmparatorluğundan Günümüze”, Türkiye ve Avrupa’da Çok Dinli Yaşam, Geçmişten Günümüze, Kondrad Adenauer Vakfı yayınları, Ankara, 2006. 101 OSMANİ, Küfli, “Vakıf Mallarının İadesi”, Hilal Gazetesi, yıl XV, sayı 108, Üsküp, Eylül 2002. ÖNGÖREN, Reşat, “Balkanların İslamlaşmasında Sufilerin Rolü”, Balkanlar’da İslam Medeniyeti Milletlerarası Sempozyumu Tebliğleri, Sofya 21-23 Nisan 2000, IRCICA yayınları, İstanbul 2002. ÖZCAN, Azmi, “Azınlıklar”, Günümüz Dünyasında Müslüman Azınlıklar III. Kutlu Doğum İlmi Toplantısı, İSAM yayınları, İstanbul 1998. ÖZEY, Ramazan, “Yiğit Düştüğü Yerde Kalkar”, Tarih ve Düşünce,Ağustos 2000. ÖZGÜÇ, Adil, Batı Trakya Türkleri, İstanbul 1974. PAŞAZADE, Kemal, Tevarih-i Al-i Osman, X. Defter, haz. Şerafettin Severcan, TTK yayınları, Ankara, 1996. POPOVİÇ, Aleksandre, Balkanlarda İslam, Trc: Komisyon, İnsan yayınları, İstanbul 1995. POULTON, Hugh, “Minorities in Southeast Europe: Inclusion and Exclusion”, Minority Rights Group International Report, London 1998. SAATÇİ, Meltem Begüm, “Osmanlı İmparatorluğu’nun Son Döneminde Makedonya Sorunu”, Dünden Bugüne Makedonya Sorunu, ASAM yayınları, Ankara 2002. SARAÇ, Tahsin, Büyük Fransızca Türkçe Sözlük, TDK, 1976. 102 SARI, Mevlüt, El Mevarid Arapça-Türkçe Sözlük, Bahar yayınları, İstanbul 1982. Emılıja Simoska, “Macedonia: a view on the inter-ethnic relations”, Hikmet Journal of Scientific Research, 2005/2, ADEKSAM yay. Gostivar 2005. SMOJLOVİC, Ahmet, Muslims in Yugoslovia Journal of Institution of Muslim Minority, II/I, Jeddah 1979. SOLOVYEV, Aleksandar, Yesu Li Bogomili Poştovali Krst , Sarayevo 1948. SONYEL, Salahi R., Minorities and the Destruction of the Ottoman Empire, Ankara 1993. SULUOCA, Murtaza , “ Makedonya Müslümanları”, Balkan Mektubu Dergisi, sayı 16–17, Ankara 2005. ŞEHABİ, Behuciddin, İslamska Arhitektura vo Skopje, Skopje 1986. ŞEHABİ, Behuciddin, Uncovered Wounds-Kapanmayan Yaralar, Üsküp 2003. ŞİMŞİR, Bilal, Bulgaristan Türkleri, İstanbul 1986. TODOROV, Nicolai, The Balkan City 1400-1900, Washington 1983. TODOROVA, Maria, “The Ottoman Legacy in the Balkans”, The Balkans: A Mirror of the New International Order, Editör: G. özdoğan , K. Şaşbaşlı, İstanbul 1995. TOKAY, Gül, Makedonya Sorunu, Jön Türk İhtilalinin Kökenleri 1903–1908, Afa yayınları, İstanbul 1995. 103 TURAN, Ömer, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, Yeni Türkiye, Sayı 16, Temmuz-Ağustos 1997. TURAN, Ömer, “Pomaks, Their Past and Present”, Journal of Muslim Minority Affairs, Volume 19, no. 1, 1999. TURAN, Ömer, “Bulgaristan’da Türk Vakıfları”, Balkanlar’da İslam Medeniyeti Milletlerarası Sempozyumu Tebliğleri, Sofya 21–23 Nisan 2000, IRCICA yayınları, İstanbul 2002. TURAN, Ömer, “Geçmişten Günümüze Bulgaristan Türkleri”, Balkan Türkleri Balkanlar’da Türk Varlığı, Der. Erhan Türbedar, ASAM yayınları, Ankara 2003. TURAN, Ömer, “Makedonya’da Türkler”, Dünden Bugüne Makedonya Sorunu, Der: Doç.Dr. Murat Hatipoğlu, ASAM yayınları, Ankara 2002. TURAN, Ömer, The Turkish Minority in Bulgaria 1878-1908, Ankara 1978. TURAN, Ömer, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, Türk Dünyasının Dini Meseleleri, TDV yay.,Ankara 1998. UZUNÇARŞILI, İ.Hakkı, Osmanlı Tarihi, Cilt I-II, TTK yay, Ankara 1961. UZUNÇARŞILI, İ.Hakkı, Osmanlı Tarihi, TTK yay, Ankara 1972. WEEKS, Richard V, Müslüman Halklar Ansiklopedisi, Cilt I-III, haz. Mustafa Armağan, terc: komisyon, İstanbul 1990. 104 YAHYA, Abbas, “Makedonya’daki Tekkelerde Zikir ve Musiki”, Hikmet İlmi Araştırmalar Dergisi, sayı 4, ADEKSAM yayınları, Gostivar 2004. YEDİYILDIZ, Bahaddin, “18. Asırda Türk Vakıf Teşkilatı”, Tarih Enstitüsü Dergisi, İstanbul 1982. YEDİYILDIZ, Bahattin, “Türk Hayrat Sistemi ve Balkan Şehirleri”, Balkanlar’da İslam Medeniyeti Milletlerarası Sempozyumu Tebliğleri, Sofya 21–23 Nisan 2000, IRCICA yayınları, İstanbul 2002. YÜCEL, Yaşar, “Balkanlarda Türk Yerleşesi ve Sonuçları”, Bulgaristan’da Türk Varlığı, Ankara 1985. 105 EKLER MAKEDONYA MÜSLÜMAN AZINLIKLARININ DİNİ KURUMU Adı : Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği Başkanlığı Kuruluş Yılı : 1993 Merkezi : Üsküp Finansmanı : Vakıf gelirleri, muhtelif kira gelirleri, bağış ve yardımlar vs Birlik Üye Sayısı : 2100 Resmi Yayın Organı : Hilal Gazetesi Bağlı Kurumları : 13 bölge müftülüğü,1 Yüksek İslam Enstitüsü, Vakıflar Müdürlüğü, Kütüphane, Yayın Merkezi, Hayır ve Sağlık Örgütleri, İmam Hatip Liseleri, Kur’an Kursları, Cami ve Mescitlerdir. Toplam Personel Sayısı :1300 Müftü Sayısı : 13 Müftü Cami ve Mescit Sayısı : 600 Din görevlisi sayısı : 590 Din Görevlilerinden ; Arap ülkelerinde yüksek dini tahsil görenler : 250 Türkiye’de yüksek dini tahsil görenler :5 106 107