makedonya müslüman azınlıkları

Transkript

makedonya müslüman azınlıkları
T.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İSLAM TARİHİ VE SANATLARI BÖLÜMÜ
İSLAM TARİHİ ANABİLİM DALI
MAKEDONYA MÜSLÜMAN AZINLIKLARI
DİNİ KURUMLARI VE ÇAĞDAŞ SORUNLARI
Yüksek Lisans Tezi
Rifat Karamahmut
Ankara-2006
T.C.
ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
İSLAM TARİHİ VE SANATLARI BÖLÜMÜ
İSLAM TARİHİ ANABİLİM DALI
MAKEDONYA MÜSLÜMAN AZINLIKLARI
DİNİ KURUMLARI VE ÇAĞDAŞ SORUNLARI
Yüksek Lisans Tezi
Rifat Karamahmut
Tez Danışmanı
Prof. Dr. İbrahim Sarıçam
Prof. Dr. Seyfettin Erşahin
Ankara-2006
1
İÇİNDEKİLER
İçindekiler…………………………………………………………………………….I
Kısaltmalar…………………………………………………………………………...V
Önsöz …………………..…………………………………………………………...VI
Giriş……………………………………………………………………………….......1
BİRİNCİ BÖLÜM
BALKANLAR ve İSLAM
A. Balkanların Siyasi Coğrafyası……………………………………………………..7
B. Balkanların Fiziki Coğrafyası……………………………………………………..7
C. Balkanların Beşeri coğrafyası………………………………………………..……8
D. Balkanların Dini Coğrafyası…………………………………………………......10
E. Balkanların İslamlaşması ………………………………………………………..11
F. Balkan Müslümanları…………………………………………………………..…12
İKİNCİ BÖLÜM
MAKEDONYA ve İSLAM
A. Makedonya’nın Fiziki ve Siyasi Yapısı………………………………………….13
B. Makedonya’nın Etnik Yapısı…………………………………………………….13
C. Makedonya’nın Dini Yapısı……………………………………………………...15
D. Makedonya’nın İslamlaşması……………………………………………………16
E. Makedonya’da Müslüman Toplumun oluşumu…………………………………..21
F. Makedonya’da Tarikat Hareketleri ve Faaliyetleri……………………………….22
F.1. Dini ve İlmi Faaliyetler…………………………………………….…22
F.2. Sosyal Faaliyetler……………………………………………………..23
F.3. Kültürel Faaliyetler……………………………………………...……24
2
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
MAKEDONYA MÜSLÜMAN AZINLIKLARI
A. Azınlık kavramı…………………………………………………………………..25
B. Azınlık Kavramının Önemi ……………………………………………………...27
C. Makedonya Müslüman Azınlıklarının Oluşumu …………………………….…..29
D. Makedonya Müslüman Azınlıkları ……………………………………………...30
D.1. Türk Müslümanları ………………………………………………….31
D.2. Arnavut Müslümanları…………………………………………...…..33
D.3. Diğer Müslüman Azınlıklar……………………………………….…34
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
MAKEDONYA MÜSLÜMAN AZINLIKLARI VE DİNİ KURUMLARI
A. Osmanlı Yönetiminde Makedonya Müslümanları ve Dini Kurumları ………….35
B. Osmanlı Yönetimi Sonrası Makedonya Müslümanları ve Dini Kurumları……...37
C. Yugoslavya Döneminde Makedonya Müslümanları ve Dini Kurumları………...38
C. 1. Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği'nin İdari Yapısı ……………41
C.1.a. Cemaat Heyeti ………………………………………………..42
C.1.b. İslam Birliği Heyeti ………………………………………….42
C.1.c. İslam Birliği Başkanlığı………………………………………42
C.1.d. İslam Birliği Meclisi…………………………………………43
C.1.e. Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği Başkanlığı…………..43
C.1.f. Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği Meclisi……..………..43
3
C. 2. Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği’nin Faaliyetleri………………...44
C. 2.a. Dini Faaliyetleri……………………………………………..44
C. 2.b. Din Eğitimi Faaliyetleri……………………………………..44
C. 2.c. Dini Yayın Faaliyetleri……………………………………...46
C.3. Finansman Kaynakları…………………………………………………...47
D. Bağımsızlık Sonrası Makedonya Müslüman Azınlıkları ve Dini Kurumları…....47
D. 1. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği…………………...………..48
D.2. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği Tüzüğü……………………48
D.3. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin Görev ve Yetkileri…. ..49
D.4. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin Amaçları……………...50
D.5. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin Kurumları……………..50
D.6. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin Teşkilat Yapısı………..51
D.6.a. Cemaat Heyeti ……………………………………………... 52
D.6.b. Müftülük……………………………………………………..52
D.6.c. Müftülük Meclisi…………………………………………….54
D.6.d. İslam Dini Birliği Riyaseti ……………………………….…55
D.6.e. Reisu’l Ulema………………………………………………..55
D.6.f. İslam Dini Birliği Meclisi………………………………...….55
D.6.g. Yüksek Yasama Heyeti.……………………………………..56
E. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin Faaliyetleri…………………….56
E.1. Dini Faaliyetleri …………………………………………………………56
E.2. Eğitim Faaliyetleri………………………………………………………..57
E.2.a. Örgün Din Eğitimi Faaliyetleri.................................................58
E.2.b. Yaygın Din Eğitimi Faaliyetleri...............................................59
4
E.3. Yayın Faaliyetleri …………………………………………………….….59
E.4. Sosyal ve Kültürel Faaliyetleri……………………………………….......60
F. Makedonya’da Din ve Devlet İlişkileri …………………...……………………..61
F.1. Din ve Devlet İlişkilerinin Yasal Çerçevesi……………………………...61
F.2. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği ile
Diğer Dini Kurumlar Arasındaki İlişkiler…………………………………….62
BEŞİNCİ BÖLÜM
MAKEDONYA MÜSLÜMAN AZINLIKLARI VE ÇAĞDAŞ SORUNLARI
A. Kurumsallaşma Sorunu…………………………………………………………..63
B. Etnik ve Dini Bölünmüşlük Sorunu……………………………………………...64
C. Finansman Sonunu……………………………………………………………….65
D. Bölgenin Tarihi ve Kültürel Yapısı ile Uyuşmayan Dini Akımlar………………66
E. Nitelikli Din Adamı İhtiyacı ………………………………………..……………68
F. Din Eğitimi Sorunu……………………………………………………………….68
G. Vakıf Mallarının İadesi Sorunu…………………………………………………..69
H. Kültürel Ayrımcılık ve Dini Yapıların Tahribi ……………..…………………...72
I. Misyonerlik Faaliyetleri ……………………………………………………….…75
İ. Ana Dilde Eğitim Sorunu ……………………………………………...…………77
Değerlendirme ve Sonuç ……………………………………………………………78
Abstract……………………………………………………………………………...81
Özet………………………..………………………………………………………...83
Kaynakça…………………………………………………………………………….85
Ekler ………………………………………………………………………………...97
5
KISALTMALAR
VGMA.
: Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi
BOA
: Başbakanlık Osmanlı Arşivi
DARM
: Makedonya Cumhuriyeti Devlet Arşivi
MCİDB
: Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği
DİB
: Diyanet İşleri Başkanlığı
TDK
: Türk Dil Kurumu
TTK
: Türk Tarih Kurumu
IRCICA
: İslam, Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi
ASAM
: Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi
ASAV
: Avrasya Stratejik Araştırmalar Vakfı
İA.
: İslam Ansiklopedisi
DİA
: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi
A.Ü.İ.F
: Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
A.Ü.SBF : Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi
A.g.e
: Adı geçen eser
A.g.m.
: Adı geçen makale
Yay.
: Yayını, yayınları
Haz
: Hazırlayan
Der.
: Derleyen
Sad
: Sadeleştiren
yy.
: Yüzyıl
C.
: Cilt
6
ÖNSÖZ
Anadolu’dan gelerek Balkanlara yerleşen Türk Müslümanlarının kısa sürede
inşa ettikleri sosyal ve kültürel müesseseler, bölgeyi mamur kılmış ve çok sayıda
yerli etnik unsurun İslamiyet’i benimsemesine zemin hazırlamıştır. Böylelikle, 14.
yüzyılın ilk yarısından itibaren Balkanlarda Osmanlıların hâkimiyetine tesis
edilmesiyle teşekkül eden Müslüman toplum ve İslam kültürü, izleyen üç asır
boyunca hâkim unsur ve kültür olmuştur. 17. yüzyılın sonlarında başlayarak
Balkanlarda tedricen gerileyen Osmanlı hâkimiyeti ve izleyen toprak kayıpları
sonucu Müslüman toplum Anadolu istikametine doğru göçe zorlanmıştır. 1683
Viyana yenilgisi sonrası Avrupa’da oluşan ‘Türklerin ve İslam’ın Asya’ya geri
sürülmesi’ politikası sonucu Müslüman toplum muhtelif insan hakları ihlalleri ve
katliamlara maruz kalmıştır. Özellikle Fransız ihtilali sonrası Milliyetçilik akımı
sonucu oluşan ‘ulus devlet’ bilinci, Balkan Müslümanlarını daha da zayıflatmıştır.
Sonuç olarak Balkanlarda hâkim etnik ve dini unsur olan Müslümanlar, 1878 Berlin
Anlaşması ile ilk defa azınlık statüsüne sürüklenmiştir. 1912–1913 Balkan Savaşları
sonrasında Osmanlı egemenliğinden çıkan Makedonya’da Müslümanlar azınlık
statüsüne düşmüştür.
Günümüzde her biri bağımsız birer ulus devlet olan Balkan ülkelerinde
Müslümanlar önemli bir potansiyele sahiptir. Zira inanç, sosyal ve kültürel hayatı
şekillendiren önemli bir yapı taşıdır. Milletlerin sosyal ve kültürel hayatının
oluşumunda ve şekillenmesinde etkin bir nüfusu olan, Dini kurumlar ve mekânlar
ise; inancın yaşatıldığı, bir anlamda milli ve dini kimliğe ilişkin unsurların farklı
kültürlere ve toplumlara tanıtıldığı ve yeni nesillere aktarıldığı yerler olma özelliğini
taşımaktadır. İnanç ve onun var ettiği kurumsal yapılar, hem bölgesel hem de küresel
ölçekte uluslar arası ilişkileri ve toplumlar arası münasebetleri etkileyen hatta
şekillendiren bir refleks ve güce sahip olmuştur.
Ülkelerin bölgesel ve küresel ölçekte nüfus ve güç elde etmeye çalıştığı
günümüz dünyasında Türkiye ve Türk dünyası önemli bir potansiyele sahiptir. Zira
Tarih ve kültür bağlarımızın havzasını oluşturan Balkanlarda dili bir, inancı bir, özü
7
bir soydaş ve dindaşlarımız vardır. Bundan dolayıdır ki, Bu coğrafya ile olan tarihi
ve kültürel bağlarımızı geliştirecek manevi köprülere ihtiyaç aşikârdır. Sosyal, dini,
kültürel ve tarihi anlamda yapılabilecek her türlü çalışma, kanaatimizce bu manevi
köprüleri sağlamlaştıracak, olayların böldüğü tarihimizin içinde bütünleşmemize
imkân sağlayacaktır.
Günümüzde azınlık statüsünde yaşayan Balkan Müslümanlarının önemli bir
bölümü Makedonya Müslüman azınlıkları oluşturmaktadır. ‘Makedonya Müslüman
azınlıkları, dini kurumları ve çağdaş sorunları’ başlığı altında yaptığımız bu
çalışmada; genelde Balkanlarda özelde ise Makedonya’da Müslüman toplumun
oluşumunu, azınlık statüsüne gerilemelerini, dini kurumlarının tarihçesini ve çağdaş
sorunlarını incelemeye çalıştık.
Birinci bölümünde; Balkanlar, Balkanların siyasi, fiziki, beşeri ve dini
coğrafyası incelenmiş, Balkanların İslamlaşmasına ve bölgede Müslüman toplumun
oluşumuna ana hatları ile değinilmiştir.
İkinci bölümde; Makedonya’nın siyasi ve fiziki coğrafyası yanında etnik ve
dini yapısına değinilmiş, Makedonya’nın İslamlaşması ile Makedonya’da Müslüman
toplumun oluşumu konu edinilmiştir.
Üçüncü bölümde; azınlık kavramı çerçevesinde Makedonya Müslümanlarının
azınlık statüsüne gerilemeleri üzerinde durulmuş, Müslüman azınlıklar ve
kökenlerine ilişkin bilgilere yer verilmiştir.
Dördüncü bölümde; Makedonya Müslüman azınlıkları ve Dini Kurumları konu
edinilmiştir. Makedonya Müslümanlarının dini hayatlarını örgütlemede tarihi süreçte
ortaya koydukları dini yapılanmalar ve kurumlar Osmanlı hâkimiyetinin sona
ermesinden günümüze kadar kronolojik bir anlayışla incelenmiştir.
Makedonya Müslüman azınlıkları ve çağdaş sorunları ise beşinci bölümde konu
edinilmiştir.
8
Makedonya Müslüman azınlıkları, dini kurumları ve çağdaş sorunlarına ilişkin
ulaştığımız bilgilere sonuç ve değerlendirme bölümünde yer verilmiştir.
Kaynaklara
ulaşmada,
ilmi
metodun
kullanılmasında
ve
çalışmanın
tamamlanmasında çok değerli bilgilerinden istifade ettiğim danışman hocalarım Prof.
Dr. İbrahim Sarıçam Bey’e ve Prof. Dr. Seyfettin Erşahin Bey’e gönülden teşekkür
ederim.
Konunun belirlenmesindeki katkıları vesilesiyle Diyanet İşleri Başkanlığı Dış
İlişkiler Dairesi Başkanı Doç. Dr. Ali Dere Bey’e, Makedonya’daki araştırmalarım
esnasında kaynakların temini ve tercümesi noktasında yardım ve destekleri için
Üsküp Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri Ahmet Durmuş Bey’e ve Makedonya
Cumhuriyeti İslam Dini Birliği yetkilerine ayrıca teşekkürlerimi arz ederim.
Ankara 2006
Rifat Karamahmut
9
Giriş
Makedonya, Asya Avrupa ana yolları üzerinde bir kavşak konumundadır. Bu
bakımdan sürekli farklı din, kültür ve etnisiteden insanların uğrak yeri olmuştur.
Dünyanın muhtelif bölgelerinden gelen topluluklar beraberlerinde farklılıkları da
getirmişlerdir. Günümüzde Makedonya, çok uluslu ve çok kültürlü bir toplum
yapısına sahiptir.
İslam, bir siyasi ve kültürel güç olarak Balkanlara 14. yüzyılda ulaşmış ve
izleyen
yüzyıllarda
bölgede
hâkim
din
olmuştur.
Balkanlarda
İslam
ve
Müslümanların hâkimiyeti 19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başlarına kadar devam
etmiştir. Yaklaşık 5 asır boyunca Müslümanlık ve Türklük, bölgenin siyasi, iktisadi,
sosyal ve kültürel yapısına nüfuz etmiş, bir dini inanç ve milli aidiyet olmanın
ötesinde bir kültür, medeniyet ve bunlara ait bir kimliğin ayrılmaz parçası olmuştur.
İslamiyet ve Türklük, Balkanlara önce güven ve huzur, ardından beş asır
devam eden bir refah ve kültür medeniyeti getirmiştir. İdeolojik ön yargılar ve
milliyetçi tarih tezleri bir yana bırakılacak olursa, farklılıkları birlikte yaşatma, bir
diğer ifade ile çok kültürlü bir toplumsal yapının inşası bu süreçte mümkün olmuştur.
Balkanoloji’nin popülaritesi yalnızca bu coğrafyanın hareketli tarihi ve
jeopolitik öneminden değil aynı zamanda tarihte tecrübe ettiği bu çok kültürlü
toplum modelinden ve farklılıkları birlikte yaşatma zorunluluğundan ileri
gelmektedir. Zira Balkanlar, farklı ırkların, dillerin, dinlerin ve kültürlerin
coğrafyasıdır. Günümüzde pek çok Balkanolog ve tarihçi, Balkanların siyasi,
iktisadi, sosyal, kültürel, antropolojik tarihini ve coğrafyasını araştırma gayreti
içindedir.
Balkanlar, yalnızca jeopolitik ve stratejik açıdan değil aynı zamanda içinde
barındırdığı kültür ve medeniyet havzasının zenginliği bakımından da milletlerin ve
devletlerin ilgisinde olmuştur. Balkanlarda, milliyetçilik düşüncesinin yayılması ve
akabinde Osmanlı hâkimiyetinin bölgede sona ermesi ile birlikte iç ve dış savaşların,
10
milletler arası mücadelelerin mekânı olmuştur. Bu süreç sonunda Balkan
Müslümanları azınlık konumuna düşmüşlerdir.
Kanaatimizce Balkan coğrafyasında ‘Müslüman azınlıklar’ kavramı ilmi bir
terim olmaktan öte siyasi bir terim olarak algılanmaktadır. Balkan Müslümanları
kendilerini bu coğrafyada hiçbir zaman azınlık olarak görmemişler, aksine nüfusları
ve milliyetleri her ne olursa olsun kendilerini içinde yaşadıkları toplumun ve
kültürün bir parçası addetmişlerdir. Ancak, Milliyetçilik akımı ile başlayan
çatışmalar, Balkan Savaşları ve akabinde oluşan sosyalist yönetimler altında devam
eden baskılar, zorunlu göçler ve 1990’lardaki katliamlar Balkan Müslümanlarını
azınlık psikolojisine ve statüsüne doğru sürüklemiştir. Her ne kadar genelde
Balkanların özelde ise Makedonya’nın tarihi ve kültürel coğrafyası Müslüman
toplum için azınlık görüntüsü vermese de, günümüzde yukarıda ifade edilen baskı,
göç ve soykırımlar azınlık kavramını geçerli kılmaktadır.
A. Tezin Konusu
Bu
çalışma,
Makedonya’da
Müslüman
toplumun
oluşumunu,
azınlık
kavramından hareketle Makedonya Müslüman azınlıklarının kısa tarihini, dini
kurumlarını ve çağdaş sorunlarını konu edinmektedir.
B. Tezin Amacı
Bu çalışma; ırk, dil ve din bakımından fevkalade parçalı bir yapıya sahip olan
ve Balkanların genel karakteristiğini taşıyan Makedonya’da Müslüman azınlıklarının
tarihi süreçte ortaya koyduğu dini yapılanmaların tarihçesini araştırmayı ve çağdaş
sorunlarının tespit etmeyi amaçlamaktadır. Bununla birlikte;
Genelde İslam’ın, özelde ise Türk İslam kültürünün Makedonya Müslümanları
için sosyal ve kültürel alanlarda taşıdığı önemin vurgulanması amaçlanmaktadır.
Nihai olarak bu çalışma, muhteşem bir idari, siyasi, dini ve askeri teşkilata
sahip olan Osmanlı İmparatorluğunun bölgedeki tarihini, dini ve kültürel
faaliyetlerini anlamamıza kısmi bir katkı sağlama gayesindedir.
11
C. Tezin Önemi
Genelde Balkanlarda özelde ise Makedonya’da Müslüman azınlıkların dini
kimliklerini koruyabilmeleri, dini hayatın kurumsal bir yapıda ve süreklilik içinde
sürdürülmesine bağlıdır. Bu bağlamda Balkanlar’ın genel karakteristiğini taşıyan
Makedonya’da, Müslüman azınlıkları, dini kurumlarını ve çağdaş sorunlarını
araştırmak bu konular hakkında fikir sahibi olmamızı sağlayacaktır.
D. Kavram ve Terimler
“Balkan” kavramıyla adını batıdan doğuya uzanan ve Bulgaristan’ı ikiye bölen
dağ silsilelerinden alan ve doğusunda Karadeniz, Marmara ve Ege denizi, güneyinde
Akdeniz, batısında Adriyatik denizi, kuzeyinde ise bazı coğrafyacılara göre Tuna ve
Drava nehirleri ile sınır diğer bazılarına göre ise Karpat dağları ile sınır olan ve
bugün üzerinde Makedonya, Arnavutluk, Bosna Hersek, Karadağ, Sırbistan,
Romanya, Bulgaristan, Yunanistan ve Türkiye (Trakya bölgesi) devletlerinin yerleşik
olduğu muhiti ifade etmekteyiz.
“Balkan Müslümanları” kavramıyla, Balkanlarda yerleşik muhtelif etnik
kökenden Müslüman azınlıkları, ‘Azınlık’ kavramıyla genel anlamda, etnik, dil ya da
din yönünden bir takım özelliklerle başkalarından ayrılan, ülke nüfusunun yarısından
azını oluşturan, egemen grup içinde yer almayan, kendi içinde dayanışması olan,
özelliklerini sürdürme iradesi bulunan ve çoğunlukla gerçekte eşitlik arayan bir
grubu ifade etmekteyiz.
“Makedon Müslüman azınlıkları” kavramıyla, Makedonya Cumhuriyetinde
yaşayan muhtelif etnik kökenden Müslüman azınlıkları, “Meşihat” kavramıyla
Müslümanların dini hayatını organize eden kurumsal dini teşekkülleri, “dini
kurum/teşkilat” kavramıyla Makedonya Müslümanlarının dini hayatını örgütleyen
müesseseleri ifade etmekteyiz.
Konu yukarıda açıklanmaya çalışıldığı üzere bir kavramsal çerçeve dâhilinde
incelenmiştir.
12
E. Araştırma Sorunsalı ve Hipotezler
Makedonya Müslüman azınlıklarının etnik ve dini yapıları ile dini kurumları ve
çağdaş sorunları arasında karşılıklı bir etkileşim mevcuttur. Her biri bir diğerini
etkileyen veya bir diğerinden etkilenen bu sorunların tespiti ve tanımlanması
araştırma probleminin esasını teşkil etmektedir.
Günümüzde
Makedonya
Müslüman
azınlıklarının
dini
kurumlarının
örgütlenme yapısı özgün bir yapılanma modeli midir? Yoksa tarihi süreçte kökleri
Osmanlı dönemine uzanan bir dini yapılanma geleneği midir?
Makedonya
Müslüman azınlıklarının dini hayatlarını örgütleme de karşılaştıkları sorunlar
nelerdir? Çok Uluslu ve çok kültürlü bir toplum içinde yaşama geleneğine öteden
beri sahip olan Makedonya Müslümanlarının günümüzde Hıristiyanların hâkim unsur
olduğu bir devlette azınlık statüsünde ne tür sorunlarla karşı karşıya olduklarını tespit
etmeye yönelik sorulara yer verilmeye çalışılmıştır.
F. Kapsam ve Sınırlılıklar
Muhtelif sebeplerle sınırlı bir hareket kabiliyetine malik bir araştırmacı için
konu ile ilgili geniş bilgileri tümüyle değerlendirebilmek hemen hemen olanaksızdır.
Bu olanaksızlığı kısmen aşabilmek amacıyla izlenen yöntem genelde çalışılması
düşünülen konuyu, bölgeyi ve dönemi sınırlandırmaktır. Böylelikle elde edilmesi
gerekli verinin miktarı bir araştırmacının üstesinden gelebileceği kadar küçültülmüş
olur. Bu bakımdan konu; Makedonya Müslüman azınlıkları, dini kurumları ve çağdaş
sorunları, bölge; Makedonya, dönem; bağımsızlık sonrası dönem-yakın tarihi süreç
olarak sınırlandırılmıştır.
Hiç şüphe yok ki böyle bir yöntemin kullanımı beraberinde bir takım
sınırlılıklar getirecektir. Bunlardan birisi toplanacak verilerin sınırlı olmasının
genelleme yapma imkânını kısıtlamasıdır. Bu bakımdan araştırmada büyük ölçüde
kesinlik ifade eden değerlendirmelere yer verilmemiştir
13
G. Veri Toplama Tekniği
Araştırmada başvurulacak kaynaklar tespit edilirken; Makedonya’daki dini
yapılanmanın muhteva ve şeklini belirleyen kanunlar, tüzükler ve nizamnameler
incelenmiş, günümüzde Makedonya Müslüman azınlıklarının dini kurumlarını
düzenleyen hukuki metin ekler bölümüne konulmuştur.
Balkanların etnik ve dini yapısını konu alan kitaplar ve makaleler taranmıştır.
Balkanlarda İslam ve Müslümanları konu edinen yerli ve yabancı kaynaklara büyük
ölçüde başvurulmuştur. Bu kapsamda özellikle ekler bölümünde yer verdiğimiz
Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği Tüzüğü önemli bir kaynağı
oluşturmuştur.
Özellikle
ülkemizde
Balkan
Araştırmaları
Vakfı,
Rumeli
Araştırmaları Merkezi, Avrasya Stratejik Araştırmaları Vakfı (ASAV) ve Avrasya
Stratejik Araştırmaları Merkezi (ASAM) benzeri Balkanoloji üzerine araştırmalar
yapan çeşitli araştırma merkezleri, enstitüler ve kurumların yayınlarına da
başvurulmuştur.
Osmanlı döneminde Balkan ve Makedon Müslümanlarının dini, sosyal, siyasal
ve kültürel durumlarını konu edinmiş kitap ve makaleler incelenmiş, Osmanlı
dönemi kaynakları özellikle de birinci elden kaynak olan arşiv kayıtlarına
başvurulmuştur. Bu bağlamda Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Vakıflar Genel
Müdürlüğü Arşivi ile Makedonya Cumhuriyeti Devlet Arşivinden yararlanılmıştır.
Ayrıca Makedonya’da çıkan süreli yayınlar da büyük ölçüde taranmıştır.
Özellikle tezimize konu teşkil eden Makedonya Müslüman azınlıklarının dini
kurumu olan Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin resmi yayın organı olan
El Hilal Gazetesi ilk nüshasından günümüz nüshasına kadar taranmıştır. Ayrıca
Makedonya Müslüman azınlıklarının diğer yayın organları olan Birlik Gazetesi, Yeni
Balkan Gazetesi ile Makedonya Zaman Gazeteleri ve Köprü Kültür Sanat Dergisi
gibi süreli yayınlar incelenmiştir.
14
Makedonya Müslüman azınlıkları, dini kurumları ve çağdaş sorunlarını yerinde
araştırmak amacıyla Makedonya’da bulunulmuş ve çalışmayı desteklemek üzere alan
araştırması ve mülakatlar yapılmıştır.
H. Yöntem
Elde edilen bilgiler kronolojik bir anlayışla derlenmiştir, bu çalışmada betimleme
yöntemi benimsenmiştir.
15
BİRİNCİ BÖLÜM
BALKANLAR ve İSLAM
Bu bölümde, Balkanların siyasi, fiziki, beşeri ve dini coğrafyası ile Balkanların
İslamlaşması süreci ve Balkanlarda Müslüman toplumun oluşumu ana hatlarıyla
incelenmiştir.
A. Balkanların Siyasi Coğrafyası
Günümüz Balkan coğrafyasında1, Türkiye (Trakya bölgesi) Yunanistan,
Bulgaristan, Arnavutluk, Romanya, Bosna-Hersek, Sırbistan-Karadağ, Makedonya
ve UNMİK yönetimindeki Kosova bulunmaktadır.2
B. Balkanların Fiziki Coğrafyası
Balkanların ilk dikkati çeken coğrafi özelliği dağlık oluşudur.3 Zira bu
coğrafya adını doğudan Batıya uzanan ve Bulgaristan’ı ikiye bölen dağ silsilesinden
almıştır. 4 Zor geçit veren dağlar bölgeler arasındaki irtibatı zorlaştırarak kültür, dil
ve geleneklerin çok farklı biçimde gelişmesine neden olmuştur. Balkanlarda Karadağ
gibi geçit vermeyen bazı bölgeler sarp dağlardan ibarettir ve bu gibi yerlerde oturan
insanlar, dış dünya ile pek ilişki kuramadıkları için yüzlerce yıl evvelki geleneklerini
ve yaşayışlarını çok az değiştirerek halen muhafaza etmektedirler. 5
Balkanların bu dağlık coğrafi yapısı, öteden beri Asya ile Avrupa arasında
seyahat eden kimseleri iki ana yolu takip etmeye mecbur bırakmıştır. Bunlardan biri,
Belgrat-Niş-Filipe-Edirne-İstanbul yolu, diğeri ise Belgrat-Niş-Selanik-KavalaKeşan-İstanbul yoludur. Osmanlılar da doğudan batıya doğru ilerlerken yine bu
1
Haritası için bkz Ekler: Balkanlar siyasi haritası
2
Osman Karatay, Bilgehan A. Gökdağ, Balkan ülkeleri el Kitabı I., vadi yay., Ankara 2006, s 26 vd.
3
Besim Darkot, “Balkan”, İA, II, 280-282.
4
Osman Karatay, Bilgehan A. Gökdağ, a.g.e., s. 13.
5
Kemal H. Karpat, “Balkanlar”, DİA, V,25–27, TDV yayınları, İstanbul 1992.
16
güzergâhları takip etmek zorunda kalmışlardır. Günümüzde dahi, ana demiryolu ve
karayolu ulaşımları, yukarıda belirtilen güzergâhları takip etmektedir.6
C.Balkanların Beşeri coğrafyası
Balkanların Beşeri coğrafyası, her bakımdan kendine mahsus özellikler
gösterir. Sarp dağlar, toplumlar arası irtibatı güçleştirdiği için her bölge kendine
mahsus kültür, dil ve din gruplarının gelişimine zemin hazırlamıştır. 7
İlliryalılar, Balkanların en eski sakinleri olarak bilinmektedirler. Slavlar ise
milattan sonra 6. yüzyılın sonlarına doğru Balkanlara gelmişlerdir. Bununla birlikte
Balkanların en eski sakinlerinin menşei konusu oldukça karmaşıktır.
Balkan tarihçileri genellikle Türk soyundan Hunların, Balkanlara gelişleri ile
ilgili yeterli bilgi vermezler. Hâlbuki Hunlar’ın, yaklaşık 380 yılından itibaren
Balkanlar’a yerleştikleri bilinmektedir. Balkanlar’a ilk yerleşen Hunlar, kuzey
Balkanlar’a ve bugün Macaristan olarak bilinen bölgeye yerleşmişlerdir. 7. Yüzyılda
Türk asıllı Bulgar kabileleri, Tuna’yı geçerek Balkanlar’a yönelmişlerdir. Bulgarların
Balkanlar’a gelişinden sonra 11. ve 12. yüzyıllarda Peçenek, Kuman (Kıpçak) ve Uz
Türkleri Balkanlar’a göç etmişlerdir. Ancak tarihte çok ender görülen bir biçimde
söz konusu Türk unsurlar, kimlik ve benliklerini yitirerek Slavlaşmışlardır. 8
Balkanlar, milattan önce III. ve II. yüzyıllarda Romalıların istilasına uğramış
ve daha sonra Balkanların kuzeybatısı Batı Roma ve geriye kalan kısmı ise Doğu
Roma İmparatorluğunun egemenliği altında kalmıştır. Balkanlardaki bu siyasi
ayrılığı, 11. yüzyılda Hıristiyanlığın Katolik ve Ortodoks mezheplerine ayrılmasıyla
dini ayrılık izlemiş ve her iki mezhep de bölgede hâkimiyet sağlamak amacıyla
birbiriyle amansız bir mücadeleye girişmiştir. 14. yüzyılın sonlarına doğru
Balkanlara ulaşan Osmanlı hâkimiyeti, Ortodoksluğun koruyucusu olarak Roma
Katolikliği ile uzun süre mücadele etmiştir. Balkan coğrafyasında Hıristiyanlığın iki
6
Kemal H. Karpat, “Balkanlar”, DİA,V, 25–27.
7
Osman Karatay, Bilgehan A. Gökdağ, Balkan Ülkeleri El Kitabı I, s.12 vd.
8
Kemal H. Karpat, “Balkanlar”, DİA,V, 25–28.
17
inancı arasındaki mezhep çatışması ve siyasi mücadeleler sonucu ezilen halk, başta
Boşnaklar olmak üzere Osmanlı idaresine girerek Müslüman olmuşlardır.
Günümüzde her ne kadar Balkanlarda mevcut her ülke, tek dil, din ve kültüre sahip
olduğunu iddia ediyorsa da bunların hepsinde muhtelif din ve dil ayrılıkları ve
bunların sebep olduğu gerginlikler hüküm sürmektedir. 9
Balkan coğrafyasında konuşulan dillere gelince, bunlar beş ayrı gruba
ayrılmaktadır. Bunlardan birincisi Slav dilleri topluluğudur. Bu topluluk içinde,
Sırbistan, Bulgaristan, Makedonya, Bosna Hersek, Slovakya, Hırvatistan ve
Karadağ’da yaşayan yaklaşık 29 milyon kişi bulunmaktadır. Balkanlarda ikinci ve en
yaygın dil, Latin kökenli Rumence ve Ulahçadır. Üçüncü dil grubunu Rumca
konuşanlar oluşturur. Bunlar çoğunlukla Yunanistan’da ve küçük azınlıklar halinde
Makedonya, Arnavutluk ve Bulgaristan’da görülür. Dördüncü dil grubunu Arnavutça
konuşanlar oluşturur. Arnavutça, çoğunlukla Arnavutluk ve Kosova bölgelerinde
konuşulmaktadır. Beşinci dil gurubunu ise Türkçe konuşanlar meydana getirmektedir
ki, bunların sayısı 9 milyon civarındadır. Türkçe, çoğunlukla Bulgaristan, Batı
Trakya, Makedonya ve Romanya’da konuşulmaktadır. Balkanlarda ayrıca altıncı dil
grubu sayılabilecek Macarca, yaklaşık 3 Milyon Macar tarafından konuşulmaktadır.
Bu dilleri konuşan milletlerin yanı sıra Balkan coğrafyasında dağınık halde göçebe
hayatı sürdüren ve sayıları kesin olarak bilinmeyen küçük etnik gruplar da
yaşamaktadır.
9
Kemal H. Karpat, “Balkanlar”, DİA,V, 25–28.
18
D. Balkanların Dini Coğrafyası
Balkanlarda en kalabalık dini topluluğu, Hıristiyan Ortodokslar oluşturur.
Yunanlılar, Sırplar, Karadağlılar, Bulgarlar, Romenler ve Makedonyalılar Ortodoks
kilisesine bağlı olup sayıları 55 milyon civarındadır. Balkanlarda Osmanlı hakimiyeti
döneminde Ortodoks Hıristiyanların tamamı, İstanbul Rum Patrikhanesine bağlı
kalmıştır. 19. yüzyılda milliyetçilik hareketinin tesiri Balkan coğrafyasında din
alanında hemen yankı bulmuş ve istiklalini elde eden her Balkan ülkesi, kendi milli
Ortodoks kilisesini kurmuştur. Bulgar Kilisesi ise daha Bulgaristan bağımsızlığını
kazanmadan önce Osmanlı İmparatorluğu tarafından 1870’te kurulmuştur. 19.
yüzyılın sonlarına doğru bütün Balkan kiliseleri, İstanbul Patrikhanesinden ayrılarak
muhtar olmuştur. 10
Balkanlarda ikinci büyük dini topluluğu Müslümanlar oluşturmaktadır.
Türkler, Arnavutlar, Çingeneler (Romlar), Boşnaklar ve diğer Slav asıllı Müslüman
toplulukların sayısı 9 milyon civarındadır. Günümüzde Arnavutluk’un yaklaşık %
70’ini, Makedonya’nın % 32’sini, Bulgaristan’ın % 26’sını, Yunanistan (Batı
Trakya)’nın % 10’unu, Bosna Hersek ve Kosova’nın % 90’ını Müslümanlar
oluşturur. Balkanlarda Osmanlı idaresi döneminde Müslümanların dini idaresi,
İstanbul’daki Meşihat makamına bağlı kalmıştır. 19. yüzyılın sonlarında başlayan
Milliyetçilik akımı ve sonrasında istiklalini elde eden Balkan ülkelerinde
Müslümanların dini idaresi, belli işlemler dışında fiilen İstanbul’daki Meşihat
makamından ayrılmış ve muhtar hale gelmiştir.
Balkanlarda
üçüncü
büyük
dini
topluluğu
Katolik
Hıristiyanlar
oluşturmaktadır. Macarlar, Slovenler, Hırvatlar ve Slav asıllı diğer Hıristiyan
toplulukların sayısı yaklaşık 4 milyon civarındadır. Yahudilerin sayısı ise yaklaşık 70
bin civarındadır.
10
Kemal H. Karpat, “Balkanlar”, DİA,V, 25–28.
19
E. Balkanların İslamlaşması
13. yüzyılda muhtemelen Moğol istilasından kaçan Horasan erenlerinden Sarı
Saltuk ve daha sonra onun adıyla anılan Türkmenlerin Balkanlar’a geçtikleri
bilinmektedir. 11
Osmanlılar, ilk defa 1321 senesinde Mudanya’yı aldıktan sonra Rumeli
sahiline geçmişlerdir.12 Ancak Rumeli’ye toplu halde geçişler, 1341 yılında Orhan
Bey döneminde 5.000 civarında bir birliğin Trakya’ya gönderilmesi ile başlamıştır. 13
1344 yılında Orhan Bey, oğlu Süleyman Paşa komutasında 20.000 askeri Trakya’ya
göndermiştir.14 Böylelikle Rumeli’ye adım atan Osmanlılar, Bizans’ın içinde
bulunduğu
durumdan
yararlanarak
kısa
sürede
bölgedeki
faaliyetlerini
genişletmişlerdir.15
Osmanlı Türkleri, 1354 yılında Gelibolu üzerinden Balkanlar’a geçerek 1361
senesinde Edirne’yi fethetmişler16 akabinde 1363 senesinde Filipe fethedilmiş ve
1364 yılında Sırp Sındığı savaşıyla Sırp, Macar ve Boşnak ittifakı mağlup edilmiştir.
Böylelikle Osmanlı Türklerinin Rumeli’ye geçişi hızlanmıştır.17 Osmanlı Hükümdarı
Sultan I. Murat döneminde, Balkanları sağ, orta ve sol kanatlara bölmüş ve üç koldan
bölgenin fethine hız verilmiştir.
Balkanların fethini takip eden süreçte izlenen iskân politikası ve inşa edilen
dini, sosyal ve kültürel müesseseler sonucu Balkanlarda İslamlaşma ve Müslüman
toplumun oluşum süreci başlamıştır.
11
Kemal Paşazade, Tevarih-i Al-i Osman, X. Defter, haz. Şerafettin Severcan, TTK yay.
Ankara 1996, s. 281.
12
Feridun Dirimtekin, “Muassır Bizans kaynaklarına göre Osmanlıların Rumeli’ye geçişi ve
Yerleşişleri”, VII. Türk Tarih Kongresi, 25–29 Eylül 1970, Ankara 1973, s.577–580.
13
14
15
Georges Castellan, a.g.e., s. 55,56.
İ.Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, Ankara 1972, s. 167-170 ; Georges Castellan, a.g.e., s 55,56
Yaşar Yücel, “Balkanlarda Türk Yerleşmesi ve Sonuçları”, Bulgaristan’da Türk Varlığı, Ankara
1985, s. 69.
16
17
Kemal H. Karpat , “ Balkanlar ”, DİA,V, 28,29.
Salahi R. Sonyel, Minorities and the Destruction of the Ottoman Empire, Ankara 1993, s. 11,12.
20
F. Balkan Müslümanları
Balkanlarda etnik azınlıklar muhtelif olduğu gibi dini azınlıklar da muhteliftir.
Bu coğrafyada Türk, Torbeş, Bulgar, Arnavut, Çingene, Boşnak ve diğer Slav asıllı
Müslüman azınlıklar bulunmaktadır. Türk Müslüman azınlıkları çoğunlukla Batı
Trakya, Bulgaristan, Makedonya ve Romanya’da, Arnavut Müslümanları Kosova,
Sırbistan, Arnavutluk ve Makedonya’da, Boşnak ve Slav asıllı diğer Müslüman
azınlıklar ise Bosna Hersek, Kosova, Karadağ, Sırbistan ve Makedonya başta olmak
üzere Balkanların muhtelif ülkelerinde yaşamaktadır.
Balkan Müslüman azınlıkları, Balkan coğrafyasının toplam nüfusunun yaklaşık
% 20’sini oluşturmaktadır. Resmi istatistikler Balkan Müslümanlarının toplam
nüfusunu, 9 milyon civarında yaklaşık % 15 olarak vermektedir. Ancak Bosna
Hersek ve Kosova hariç tutulursa hemen hemen tüm Balkan ülkelerinin, milliyetçi
duygularla etnik ve dini azınlıkların sayılarını az gösterme eğilimde oldukları
bilinmektedir. Balkan Müslüman azınlıklarının büyük çoğunluğu Hanefi mezhebine
mensuptur. Müslümanlar arasında yaygın tarikatlar, Rufai, Bektaşi, Halveti, Melami,
Kadiri, Nakşî ve Mevlevi tarikatlarıdır.18
Balkan Müslümanlarının önemli bir bölümünü Makedonya Müslüman
azınlıkları oluşturmaktadır. Makedonya Müslüman azınlıkları, sadece nicelik olarak
değil aynı zamanda etnik kökenleri ve kültürel özellikleri bakımından da Balkan
Müslümanlarının genel bir karakteristiğini yansıtmaktadır. O bakımdan Makedonya
Müslüman azınlıklarını, dini kurumlarını ve çağdaş sorunlarını incelemek
kanaatimizce Balkan Müslüman azınlıklarının dini kurumları ve çağdaş sorunlarına
ilişkin tespit ve değerlendirmelere imkân verebilecektir.
18
Mehmet İbrahim, “Eski Yugoslavya Sınırları Dâhilinde Tarikat Hareketlerinin Tarih İçindeki
Gelişimi ve Önemi”, Vakıflar Dergisi, Ankara 1994, sayı 24, s. 291–305.; Ayrıca bkz. Abbas Yahya,
‘Makedonya’daki Tekkelerde Zikir ve Musiki”, Hikmet İlmi Araştırmalar Dergisi, sayı IV, s. 57-77.
21
İKİNCİ BÖLÜM
MAKEDONYA ve İSLAM
A. Makedonya’nın Fiziki ve Siyasi Yapısı
Dilimize Fransızcadan geçen ve aslı Yunanca olan Makedonya kelimesi,
‘Karışık’, ‘türlü’, ‘muhtelif parçalardan oluşan’, ‘yamalı bohça’ anlamlarına gelir.19
Asırlar boyunca farklı dillerin, dinlerin, ırkların ve kültürlerin iç içe olduğu
Makedonya, bu manada Balkanların en karmaşık bölgelerinden biridir. 20
Makedonya Cumhuriyeti21, Balkan yarımadasının güneyinde Arnavutluk,
Yunanistan, Bulgaristan, Kosova ve Sırbistan-Karadağ ile sınırları bulunan,
yüzölçümü 25.763 km² olan bir Balkan ülkesidir.22
Günümüzde
Makedonya
olarak
bilinen
bölge
Osmanlı
idaresindeki
Makedonya’nın bir kısmını oluşturmaktaydı. Selanik, Manastır ve Üsküp
Makedonya’yı oluşturan üç önemli merkez idi.23
Osmanlı İmparatorluğu, bu
coğrafyayı hiçbir zaman Makedonya olarak adlandırmamış, bu bölgeye Vilayat-ı
Selase (üç vilayet) adını vermiştir.24
B. Makedonya’nın Etnik Yapısı
Makedonya’nın fiziki özellikleri etnik yapının şekillenmesinde önemli rol
oynamıştır. Makedonya’da en önemli akarsu başkent Üsküp’ten geçerek ülkeyi ikiye
bölen Vardar nehridir.25 Ülkenin ortasından geçen Vardar nehrinin oluşturduğu vadi
19
20
Tahsin Saraç, Büyük Fransızca Türkçe Sözlük, TDK, 1976.
Ömer Turan, “Makedonya’da Türkler”, Dünden Bugüne Makedonya Sorunu, s. 167.
21
Makedonya’nın Balkanlardaki coğrafi konumu için bkz Ekler.
22
Mehmet Hacısalihoğlu, “Makedonya” , DİA, XXVII, 437.
23
Meltem Begüm Saatçi, “Osmanlı İmparatorluğunun Son Döneminde Makedonya Sorunu”, s. 47.
24
Gül Tokay, Makedonya Sorunu, Jön Türk İhtilalinin Kökenleri 1903–1908, İstanbul 1995, s.32.
25
Mehmet Hacısalihoğlu, “Makedonya”, DİA, XXVII, 437.
22
en eski çağlardan günümüze kadar kullanılan Selanik-Üsküp-Niş-Belgrad üzerinden
Ege’yi Orta Avrupa’ya bağlayan doğal bir güzergâhtır. Bu yol tarih boyunca askerler
ve seyyahlar tarafından kullanılmıştır. Makedonya beşeri olarak da etkileşimli bir
bölgededir. Makedonya’nın batısında Arnavutlar, kuzeyinde Sırplar, doğusunda
Bulgarlar ve güneyinde Yunanlılar bulunmaktadır. Makedonya, fiziki coğrafyası
bakımından stratejik, beşeri coğrafyası bakımından da farklı dil, din ve kültürlerin bir
arada bulunduğu hassas bir konumdadır.26
Makedonya stratejik coğrafi konumu ve içinden geçen yol güzergâhları
sebebiyle yüzyıllar boyunca Romalılar, Gotlar, Hunlar, Slavlar ve Türkler tarafından
yönetilmiştir.27 Bazı araştırmacılar, 4. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Hun, Avar,
Bulgar, Oğuz, Kuman ve Peçenekleri de bunlara eklemektedir.28
Makedonya’da Makedon, Arnavut, Türk, Bulgar, Ulah, Çingene (Rom), Sırp,
Boşnak ve Slav asıllı diğer etnik gruplar yaşamaktadır. Resmi istatistiklere göre
günümüzde Makedonya’da nüfusun yaklaşık % 65’ini Makedonlar, % 25’ini
Arnavutlar, % 4’ünü Türkler, % 2’sini Çingeneler, % 2,1 Sırplar ve geriye kalan %
1,9’ünü ise diğer etnik unsurlar oluşturmaktadır.29
Makedonya çok uluslu ve çok kültürlü bir yapıya sahiptir.30 Bu çok uluslu ve
kültürlü yapıyı oluşturan etnik gruplar yüzyıllar boyunca yan yana yaşamalarına
rağmen kimliklerini ve kültürlerini korumuşlardır.31
26
Osman Karatay, “Orta Çağda Makedonya: Bir Siyasi Coğrafyanın Süreklilik Öyküsü” Dünden
Bugüne Makedonya Sorunu, s. 4,5.
27
Çaşuşoğlu Oktay, Emel, “Çözülemeyen Düğüm Makedonya Sorunu ve Makedonya Türkleri”,
Balkan Türkleri Balkanlarda Türk Varlığı, ASAM yay, s. 124,125.
28
Yusuf Hamza, “Başlanğıçtan Günümüze Makedonya Türklüğü”, Makedonya’da Rumeli
Türklerinin Tarih ve Kültürleri Konferansı, Der: Kemal Vatan, Hüseyin Yaltırık, İzmir 1996,s. 104.
29
Mehmet Hacısalihoğlu, “Makedonya”, DİA, XXVII, 437.
30
Ömer Turan, “Makedonya’da Türkler”, Dünden Bugüne Makedonya Sorunu, s. 168.
31
Çaşuşoğlu Oktay, Emel, “Çözülemeyen Düğüm Makedonya Sorunu ve Makedonya Türkleri”,
Balkan Türkleri Balkanlarda Türk Varlığı, ASAM yay, s. 124,125.
23
C. Makedonya’nın Dini Yapısı
Ortodoksluk,
Katoliklik
ve
Müslümanlık
Makedonya’da
yaygın
dini
inançlardır. Makedonlar ve Slav asıllı diğer Hıristiyanlar, Ortodoks kilisesine,
Arnavut, Türk, Torbeş ve Rom (Çingene) Müslümanları ise İslam dinine
mensuptur.32
Makedonya Hıristiyanlarının kökenlerinin Selanik asıllı iki rahip kardeşin
bölgeye gelmesiyle oluştuğu iddia edilmektedir. Buna göre; Makedonya’da, iki rahip
kardeş Konstantin Kiril ve Metod, İncil’i Yunancadan kendilerinin çok iyi bildikleri
Güney Makedonya’daki Slavların konuştuğu dile çevirmişlerdir. Ortodoks dünyada
‘Slavların Havarileri’ diye bilinen Kiril ve Metod kardeşler günümüz Makedon
Hıristiyanları tarafından milli kahraman olarak kabul edilmektedirler. Nitekim
Makedonya’da Üsküp bulunan üniversitenin adı Kiril-Metod Üniversitesi’dir.33
Makedonya’da Müslüman toplumun oluşumu bölgenin 14. yüzyılda Osmanlı
İmparatorluğu tarafından fethedilmesi sonucu Anadolu’dan gelen Müslüman Türk
unsurların bölgeye yerleşmesi ve sonrasında dini, sosyal ve kültürel müesseselerin
imar edilmesiyle mümkün olmuştur.
Osmanlı idaresi döneminde Makedonya’da etnik ve dini yapıya ilişkin veriler
farklılık göstermektedir. Zira Balkanlar genelinde olduğu gibi Makedonya’da yapılan
etnoğrafik değerlendirmelerde millet sistemini geçerli sayan Osmanlı Devleti, din
unsurunu ölçü olarak kabul ederken34, diğer unsurlar nüfus sayımlarında dil ve ırk
unsurunu esas almışlardır. Bunun sonucu olarak bölgeye ve döneme göre farklı nüfus
verileri ortaya çıkmıştır.35 Ancak veriler incelendiğinde 19. yüzyılın sonları ile 20.
32
Muhammed Aruçi, “Eski Yugoslavya II”, Günümüz Dünyasında Müslüman Azınlıklar, III. Kutlu
Doğum İlmi Toplantısı, İstanbul 1998, s. 183.
33
Osman Karatay, “Orta Çağda Makedonya: Bir Siyasi Coğrafyanın Süreklilik Öyküsü” Dünden
Bugüne Makedonya Sorunu, s. 10,11.
34
BOA, Rumeli Müffettişliği Tasnifi, TFR 1 KV 4/365.
35
Georges Castellan, Balkanların Tarihi 14-20.yy, s. 369 vd.
24
yüzyılın başlarında Makedonya’da Müslümanların nüfusu yaklaşık % 50 civarında
olduğu görülmektedir.36
Günümüzde
Makedonya
Cumhuriyeti’nde
nüfusun
yaklaşık
%
65’ini
Hıristiyanlar, % 32’sini Müslümanlar, % 3’ünü ise diğer inanç grupları
oluşturmaktadır. Hıristiyan nüfusun tamamına yakını Ortodoks’tur. Az sayıda
Katolik Hıristiyan da bulunmaktadır. Makedonya’nın ikinci büyük dini topluluğunu
oluşturan Müslümanların tamamına yakını ise Sünni Müslüman’dır. 37
Makedonya’da Rufai, Bektaşi, Halveti ve Melami tarikatları günümüze kadar
süre gelmiş tarikatlardır.38 Makedonya Müslüman azınlıkları arasında tasavvuf ve
tarikat hareketleri mevcut olup, yaygın olanları Bektaşi ve Halveti tarikatlarıdır.39
Müslüman kaynakları, Makedonya’da Müslümanların toplam nüfusunun % 45
civarında olduğunu kaydetmektedir. Nitekim Makedonya Türk kökenli Müslüman
Torbeşler, Makedon nüfusu içerisinde gösterilmektedir.40
D. Makedonya’nın İslamlaşması
Balkanların diğer bölgelerinde olduğu gibi Makedonya’da da İslam’ın yayılışı
14. yüzyılda Makedonya’nın Osmanlı hâkimiyetine girmesiyle başlamış ve 15. ve 16.
yüzyıllarda izlenen iskân politikasının bir sonucu olarak Osmanlı kültür ve
medeniyetinin bölgeye yerleşmesinin ardından hız kazanmıştır.
Makedonya, Sultan I. Murat döneminde Çirmen Savaşında Sırp Prenslerinin
bozguna uğratılmasının ardından Türklere ve İslam’a kapılarını açmıştır. 1380’de
36
Kemal Karpat, Ottoman Population 1830-1914 Demographic and Social Characteristics, s. 48,149.
37
Mehmet Hacısalihoğlu, “Makedonya”, DİA, XXVII, 439-440.
38
Abbas Yahya, “Makedonya’daki Tekkelerde Zikir ve Musiki”, Hikmet İlmi Araştırmalar Dergisi,
sayı 4, s. 57-77. ADEKSAM yay., Gostivar 2004.; Mehmet İbrahim, “Eski Yugoslavya Sınırları
Dahilinde Tarikat Hareketleri”, s. 293 vd.
39
Mehmet Hacısalihoğlu, “Makedonya”, DİA, XXVII, 439-440.
40
Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, Türk Dünyasının Dini Meseleleri, TDV yay.
Ankara 1998, s. 208.
25
Vardar’ın sol sahilindeki İştip, 1382’de Manastır ve Pirlepe, 1385 senesinde de Ohri
fethedilmiş
ve
nihayet
Yıldırım
Beyazıt
zamanında
1392’de
Üsküp
ve
Makedonya’nın tamamı Osmanlı egemenliği altına girmiştir.41
Bu fetihlerin hemen akabinde Üsküp, Osmanlı’nın Balkanlardaki ileri üssü
konumunu kazanmıştır. 15. yüzyılda Üsküp, Gostivar ve Kalkandelen civarında
Sırpça konuşan Ortodoksların çoğu İslam dinine girerek Müslüman olmuşlardır. 42
1392’de Üsküp’ün fethini müteakip uç beyi tayin edilen Paşa Yiğit Bey, kendi
aşiretine mensup olan Saruhanlı Yörüklerini ve muhtelif Türkmenleri Üsküp’e
yerleştirmiştir. Paşa Yiğit Bey’in Üsküp uç beyliği 1392’den 1414’e kadar devam
etmiş, bu tarihten itibaren yerine İshak Bey geçmiştir. İshak Bey’den sonra Üsküp uç
beyliğine oğlu İsa Bey geçmiştir. İsa Bey, Fatih zamanında Üsküp uç beyliği
görevini sürdürmüştür.43 II. Beyazıt zamanında Paşa Sancağının bir kazası olan
Üsküp, 16. ve 17. yüzyıllarda gelişimini sürdürmüştür. Nitekim günümüzde
Makedonya’da İshak Paşa Vakfı ve İsa Bey Vakfı ve İsa Bey Medresesi adıyla pek
çok vakıf eseri bulunmaktadır. 44
İshak Bey, Üsküp fatihi Paşa Yiğit Bey’in oğludur. Gerek İshak Bey
zamanında gerekse ondan sonra oğulları İsa Bey ve Kebir Mehmet Bey Üsküp’te
vakıflar kurmuşlar ve böylelikle Makedonya’da Müslüman toplumun oluşumuna
dini, sosyal ve kültürel anlamda zemin hazırlamışlardır. Nitekim günümüzde Üsküp
ve Kalkandelen (Tetova) ’de İshak Bey’in oğullarından Kebir Mehmet’in vakıfları
mevcuttur. 1469 yılında Kebir Mehmet Bey tarafından Üsküp’te inşa ettirilen Kebir
41
John V.A.Fine, The Late Medieval Balkans, A critical survey from the late twenfth century to the
Ottoman Conquest. Michigan 1987, s 412.
42
Mehmet İnbaşı, “ Türklerin Balkanlara Yerleşmesi”, Balkan Türkleri Balkanlarda Türk Varlığı, s.15
43
Mehmet İnbaşı, “Makedonya’da Osmanlı Hâkimiyeti: Değişen ve Değişmeyen Kimlik”, Dünden
Bugüne Makedonya Sorunu, s. 31,32.
44
VGMA, Defter no: 1185, s. 131, vd.
26
Mehmet Çelebi Camii, bir vakıf eseridir ve Makedonya’da Osmanlı döneminden
kalma 33 dini mekândan biridir.45
Osmanlılar, fetih ve iskân politikalarının bir gereği olarak, Balkanlara
Anadolu’dan getirilen Müslüman Türk unsurlarını iskân ettirmiştir. Bu sistemli iskân
politikası, Osmanlı Arşiv kayıtlarından anlaşılmaktadır. Bu konuda başta iskân
defterleri olmak üzere gerek Yörük defterlerinde gerekse tahrir kayıtlarında
teferruatlı bilgiler verilmektedir.46 Osmanlı fetihleri sonrası Balkanlara iskân edilen
Yörüklerin, bölgenin yoğunlaşmasında, bayındır hale gelmesinde, askeri bakımdan
Osmanlı Devletine asker kaynağı temininde hizmet vermiş ve bölgenin
İslamlaşmasında ve Türkleşmesinde önemli katkıları olmuştur. Nitekim bu Yörük
grupları arasında önemli bir yer tutan Naldöken Yörüklerinin kimi zaman tek
başlarına kimi zaman da diğer Yörük gurupları ile birlikte önemli hizmetler
üstlenmişlerdir. Örneğin 1570’de Varna’da gemi yapımında47 görev aldıkları
bilinmektedir.
Makedonya’da Müslüman nüfusun artışı 15. ve 16. yüzyıllarda devam
etmiştir. Üsküp ve Manastır’da nüfusun yaklaşık % 65-70’ini Müslümanlar teşkil
etmiştir.48 Nitekim 1530 yılında Makedonya coğrafyasında Üsküp, Kalkandelen,
Kırçova, Pirlepe, Köprülü ve Manastır kazalarında bulunan camii, imaret, medrese
ve diğer sosyal ve kültürel müesseseler ile buralarda görevli din adamları ve diğer
görevlilerin sayısına ilişkin bilgileri ihtiva eden 370 numaralı Tapu-Tahrir Defteri
incelendiğinde her mahallede dini kurumların ve din görevlilerinin mevcudiyeti
görülmektedir.49
45
Bkz. Hilal Gazetesi, yıl XIV, no. 105, Kasım 2000, s. 3.
46
Yusuf Halaçoğlu, “Osmanlı Devleti’nin Rumeli İskânıyla İlgili Toponomik Bir Değerlendirme”,
Balkanlar’da İslam Medeniyeti Milletlerarası Sempozyumu Tebliğleri, s. 3 vd., Sofya 21-23 Nisan
2000, IRCICA yay, İstanbul,2002
47
BOA, Mühimme Defterleri, 14/1 numaralı defteri, s. 482, hüküm. 682; 14/2 numaralı mühime
Defteri, s. 862, hüküm 1260.
48
Nicolai Todorov, The Balkan City 1400-1900, Washington 1993, s. 64-67.
49
BOA, Tapu Tahrir Defteri, no.370, s.121-124,137,146,155,164,178.
27
Balkanların Türkleşmesi ve İslamlaşması konusunda çok sayıda çalışma
mevcuttur. Bütün bu çalışmaların ortak noktalarını şu şekilde özetlemek mümkündür.
Birincisi, Balkanların Türkleşmesinde ve İslamlaşmasında Anadolu’dan
giderek Balkanlara yerleşen Türk unsurların (Yörükler ve diğerleri) ve tarikat
hareketlerinin anahtar rol oynadığı tespitidir. Osmanlı Devletinin daha Rumeli’ye ilk
geçişi ile birlikte topraklarına dâhil ettiği sahalar, savaşlardan ötürü nüfusu boşalmış
olması sebebiyle Türk nüfusuyla doldurulmuştur.50 Osmanlıların, bu iskân siyaseti,
ziraatın ve ticaretin canlanmasına vesile olmuş, yollar üzerine inşa edilen cami,
tekke, türbe, han, hamam, kervansaray, imaret, köprü ve benzeri dini, sosyal ve
kültürel müesseseler İslamlaşma sürecini hızlandırmıştır. Tekkelerin ve tarikat
şeyhlerinin üstlenmiş oldukları görevler ve yapmış oldukları faaliyetler, Balkanların
İslamlaşmasına zemin hazırlamıştır.
Balkanların İslamlaşması ve Türkleşmesinde önemli roller üstlenen dervişler,
pek çok yerleşim biriminin teşekkülünü sağlayarak buraları isimlendirmişlerdir.
Balkanlarda fethedilen bölgelerde kurulan tekke ve tarikatların, bulundukları
bölgelerde nüfus çeken yerleşim birimleri haline geldikleri görülmektedir.51
Balkanlardaki bir kısım yerleşim bölgelerinin isimlerinin tekke ve tarikatlarla ilintili
olması bu hususu teyit etmektedir. Makedonya Üsküp’teki Tekke Köyü, İştip
Şehrinin Tekke-i Bala Mahallesi örneklerden bir kaçını oluşturmaktadır.52 İkincisi
ise, 9. ve 10. yüzyıllarda Orta Asya’dan gelerek Balkanlara yerleşen ve asli
ananelerini yitirmemiş olan Peçenek, Avar ve Kuman-Kıpçak Türk boylarına ait
bakiyelerin sahip oldukları soy, örf, adet ve gelenekleri ile İslamiyet’i kabul etmekte
tereddüt etmedikleri görüşüdür.
50
Yusuf Halaçoğlu, “Osmanlı Devleti’nin Rumeli İskanıyla İlgili Toponomik Bir Değerlendirme”,
Balkanlar’da İslam Medeniyeti Milletlerarası Sempozyumu Tebliğleri, s 8.
51
Yaşar Yücel, “ Balkanlar’da Türk Yerleşmesi ve Sonuçları”, Bulgaristan’da Türk Varlığı, Ankara
1985. s. 75.
52
Ekrem Hakkı Ayverdi, Avrupa’da Osmanlı Mimari Eserleri, İstanbul 1981, s. 48,61,99,108,124.
28
Üçüncüsü ise, 13. ve 14. yüzyıllarda Bizans İmparatorluğu’nun içinde
bulunduğu sıkıntılı ortamın, otorite boşluğunun, yolsuzluk ve anarşinin Balkan
halklarının İslamlaşması ve Türkleşmesi sürecinde etkili olduğu görüşüdür.
53
Zira
Osmanlıların Balkanlara girişiyle, anarşiden ve ağır vergilerden bunalmış olan halk,
huzur ve emniyetin ikamesinden memnun kalmıştır.54
İslam’ın Makedonya’da hızla yayılmasında, 9. ve 10. yüzyıllardaki Bogomil
hareketinin etkili olduğu da iddia edilmektedir.55 Buna göre; Bogomiller, Ortodoks
ve Katolik Kilisesinin ideolojisinin aksine Tek Tanrı’ya ve doğuda Ariuscular gibi
İsa’dan sonra ‘Madmad’ isimli bir peygamberin geleceğine inanmakta idiler.
Bogomil Hıristiyanları bu anlayışlarından dolayı, Bulgaristan ve Sırbistan’dan
kovulmuşlar ve Makedonya ile Bosna dolaylarına yerleşmişlerdir. Haksızlık ve
çeşitli zulümlere maruz kalan Bogomiller, Osmanlıların bölgeye gelmesiyle
rahatlamışlar ve topluca İslam’ı kabul etmişlerdir.56 Osmanlı döneminde Balkanlarda
İslam’ı, Ortodoks ve Katolik Hıristiyanlarından çok Bogomiller benimsemiştir.57
Osmanlı fetih ve iskân politikası sonucu, Balkanların diğer bölgelerinde olduğu
gibi Makedonya’da da Müslüman nüfusu 15. ve 16. yüzyıllar boyunca artış
göstermiş, böylelikle Üsküp ve Manastır’da Müslüman nüfusu % 65-70’lere
ulaşmıştır.58
17. yüzyıldan itibaren Balkanlara yönelik iskân ve göçler durmuştur. Osmanlı
İmparatorluğu’nun 1683 yılında Viyana bozgununa uğraması, Balkanlarda toprak
kayıplarını ve sorunları beraberinde getirmiş, bu tarihten itibaren Avusturya ve
Rusya Balkanlarda etkinliğini artırmaya başlamıştır. 1689’da Üsküp, Avusturya
53
54
Tayip Okiç, “Sarı Saltuk’a ait Bir Fetva”, A.Ü.İ.F. Dergisi, sayı 1, Ankara 1952, s. 43–59.
Mehmet İbrahim, “Eski Yugoslavya Sınırları Dâhilinde Tarikat Hareketlerinin Tarih İçindeki
Gelişimi ve Önemi”, s. 293.
55
Yusuf Hamzaoğlu, “Bogomilizm ve İslamlaşma”, Köprü Kültür Sanat Dergisi, yıl 3, sayı 8, s.23,24.
56
Mensur Nuredini, Makedonya’da Belli Başlı Ziyaret Yerleri, Gostivar 2003, s. 9,10, 11.; Aleksandar
Solovyev, Yesu Li Bogomili Poştovali Krst, Sarayevo 1948, s. 6 vd.
57
Yusuf Hamzaoğlu, “Bogomilizm ve İslamlaşma”,Köprü Kültür Sanat Dergisi, yıl 3, sayı 9, s. 25 vd
58
Nicolai Todorov, The Balkan City 1400-1900, s. 64-67.
29
işgaline uğramış yağma ve tahrip edilmiştir.59 Makedonya’da Osmanlı hâkimiyeti,
Balkan Savaşları sonuna kadar sürdü ise de bu dönemden itibaren Makedonya da
Müslüman nüfusu tedricen gerilemeye başlamıştır.
E. Makedonya’da Müslüman Toplumun oluşumu
Makedonya, beş asırdan fazla süreyle (1371–1912) Osmanlı egemenliğinde
kalmıştır.60 Balkanlarda fethedilen başta Batı Trakya, Bulgaristan ve Makedonya
olmak üzere fethedilen bölgelere Anadolu’dan getirilerek yerleştirilen Türk asıllı
Müslüman topluma daha sonraları siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik sebeplerle
ihtida ederek İslamlaşan Rum, Arnavut, Boşnak ve diğer Slav asıllı Müslüman
toplulukların da katıldığı bilinmektedir.
Osmanlıların izlemiş olduğu iskân politikaları yanında fetih sonrası tarikat
hareketlerinin, dini, sosyal, kültürel ve eğitsel alanlarda çok yönlü faaliyetleri,
Makedonya’nın İslamlaşmasında yukarıda ifade edilen diğer etkenlerle birlikte
anahtar rol oynamıştır.61
Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkanlar’daki iskân politikası ‘millet’ sistemi
üzerine kurulmuştur. Osmanlı toprakları üzerinde yaşayanlar mensup oldukları dine
göre sınıflandırılmışlardır. Buna göre Müslümanlar, Hıristiyanlar, Yahudiler ve
Ermeniler olmak üzere dört ayrı sınıf mevcut idi. Müslümanların bir takım
ayrıcalıkları olmakla birlikte, Osmanlı İmparatorluğu başından itibaren bu
topluluklar üzerinde zorla bir asimilasyon politikası uygulamamış, dinlerini veya
dillerini değiştirmeleri için baskı yapmamıştır.62
59
Mehmet İnbaşı, “ Makedonya’da Osmanlı Hakimiyeti: Değişen ve Değişmeyen Kimlik”, s. 42.
60
Meltem Begüm Saatçi, “Osmanlı İmparatorluğu’nun Son Döneminde Makedonya Sorunu”, Dünden
Bugüne Makedonya Sorunu, s. 45.
61
Reşat Öngören, “Balkanların İslamlaşmasında Sufilerin Rolü”, Balkanlar’da İslam Medeniyeti
Milletlerarası Sempozyumu Tebliğleri, s 47 vd.
62
Hugh Poulton, “Minorities in Southeast Europe: Inclusion and Exclusion”, Minority Rights Group
International Report, London 1998, s. 8 vd.
30
Biz burada, Makedonya’da Müslüman toplumun oluşumunda ve dini hayatın
şekillenmesinde etkin rol oynadığı kabul edilen63 tarikat hareketlerine ve faaliyet
alanlarına değineceğiz.
F. Makedonya’da Tarikat Hareketleri ve Faaliyetleri
Balkanlar üzerine araştırma yapan pek çok tarihçi, bölgenin İslamlaşması
konusunda muhtelif faktörlerden söz ederken tarikatların ve tekkelerin önemi
üzerinde durmaktadır.64
Balkanların fethi sırasında gazilerle birlikte bir Bektaşi müridi olan Sarı Saltuk
benzeri Anadolu erenlerinin de fetihlere katıldıkları bilinmektedir.65 Nitekim
Osmanlı döneminde Makedonya’da Rufai, Bektaşi, Halveti, Melami, Kadiri, Nakşî
ve Mevlevi tarikatlarının mevcudiyeti bilinmektedir.66
Bunlardan Rufai, Bektaşi, Halveti ve Melami tarikatları Makedonya’da
günümüze kadar süre gelmiş tarikatlardır. Günümüz algılanışından farklı olarak bu
tarikat hareketlerinin dini, sosyal, kültürel ve eğitsel alanlardaki faaliyetleriyle
Makedonya’da Müslüman toplumun oluşumuna zemin hazırladıkları bilinmektedir.67
F.1. Dini ve İlmi Faaliyetler
Tarikat hareketleri, Balkanlarda yerleşik halkın İslam hakkında bilgi sahibi
olmalarına ve zamanla İslamiyet’i benimsemelerine olanak sağlamış, cami-mescit ve
tekkeler başta olmak üzere dini yapılar, Balkan halklarının hayatına yön vermeye
başlamıştır. Örneğin Eski Yugoslavya’da tekke mimarisini incelediğimizde, Bektaşi
63
Mehmet İbrahim, “Eski Yugoslavya Sınırları Dâhilinde Tarikat Hareketlerinin Tarih İçindeki
Gelişimi ve Önemi”, s. 291–305.
64
Reşat Öngören, “Balkanların İslamlaşmasında Sufilerin Rolü”, s. 47.
65
Mehmet Demirci, “Balkan Müslümanlığında Gazi-Dervişlerin Rolleri ve Sarı Saltuk Örneği”, s.75.
66
Mehmet İbrahim, “Eski Yugoslavya Sınırları Dâhilinde Tarikat Hareketlerinin Tarih İçindeki
Gelişimi ve Önemi”, s. 291–305.
67
Abbas Yahya, “Makedonya’daki Tekkelerde Zikir ve Musiki”, s. 57–77.; Mehmet İbrahim, “Eski
Yugoslavya Sınırları Dâhilinde Tarikat Hareketlerinin Tarihi Gelişimi ve Önemi”, s. 293 vd.
31
tekkeleri dâhil içinde mescidi bulunmayan bir tekke’ye rastlanmamıştır. Nitekim
Makedonya’da bir Bektaşi tekkesi olan Kalkandelen Harabati Baba Tekkesi
külliyesinde bir mescit bulunmakta ve bu mescidin kapısı üzerinde günümüz
Türkçesi ile şöyle yazmaktadır:
“Ey Cahil, eğer dervişlerin bilgisine ulaşmak istersen, cahillere yakın olma
gerçeğe doğru yaklaş, kalbini aç ve mükemmel olanı dinle.”68 Bu ifadelerden
anlaşılacağı üzere; tekke ve tarikatların cehalete şiddetle karşı çıktıkları, gerçeğe ve
mükemmele ulaşmanın ilim ve irfan ile olabileceği tavsiye edilmektedir. Osmanlı
döneminde Balkanlarda tarikat hareketlerinin dini ve ilmi faaliyetlerinde iki temel
amacın önemi bilinmektedir. Bunlardan birisi, “Müslümanlığı anlatmak ve
İslamiyet’i yaymak” diğeri ise “nefis terbiyesi ve İslam ahlakının özümsenmesi” dir.
Nitekim tekkeler dönemi itibari ile zengin sayılabilecek kütüphanelere de sahip
idiler. Tekke kütüphanelerinde edebiyat, tarih, coğrafya ve astronomi gibi müspet
ilimlere ait eserler yanında tefsir, hadis gibi temel İslam ilimlerine ait eserler ve
tasavvufi kitaplar bulunmakta idi. 69
F.2. Sosyal Faaliyetler
Osmanlı döneminde Balkanlarda faaliyet gösteren tekkeler, yalnız dini-ilmi
değil aynı zamanda sosyal müesseselerdir. Her birinin mimarisi incelendiğinde
görülecektir ki, Semahanenin hemen yanı başında yemek - aş evleri, misafirhaneler
ve muhtelif sosyal yapılar mevcuttur. Bu görünümü aksettiren dini yapılar arasında
Üsküp’te bulunan Mevlevi Dergâhı, Kalkandelen’deki Harabati Baba Tekkesi ve
Ohri’de bulunan Zeynel Abidin Halveti tekkesi gösterilebilir. Bu iki dini yapıda dini
ve ilmi faaliyetler yanında sosyal faaliyetler de yürütülmüştür. Örneğin, Üsküp’teki
Mevlevi Dergâhı’nın yolcuların ve fakirlerin yemek ve benzeri ihtiyaçlarını
karşılamak üzere bir vakfa sahip olduğu bilinmektedir.70
68
Mehmet İbrahim, “a.g.m”, s. 294.
69
Kara Mustafa, Tekkeler ve Zaviyeler, Dergâh yayınları, İstanbul 1980, s. 126.
70
DARM, Vakıfname, no: 21.
32
Makedonya’da mevcut Rufai, Bektaşi, Halveti ve Mevlevi tekkelerinde ilahi,
nefes, mersiye ve kaside türü dini musiki icra edilmektedir. Diğer tekkelerde olduğu
gibi özellikle Bektaşi tekkelerinde yılda iki defa özel merasim yapılmakta, bu
merasimlerde aşure pişirilmekte saz eşliğinde gazeller, nefesler okunmaktadır.71
Bununla birlikte tekkelerin, kimsesiz ve yoksulların uğrak yerleri olduğu, işi ve
gücü olmayan kimseleri becerilerine göre eğiten ve onlara meslek kazandıran
oluşumlar oldukları bilinmektedir. Nitekim tekkelerde çeşitli zanaat ve sanat
faaliyetleri de icra edilmekte idi. Osmanlı döneminde tekkelerde eğitsel içerikli
sosyal faaliyetlere büyük ölçüde önem verilmiştir.72
F.3. Kültürel Faaliyetler
Makedonya’da Osmanlı döneminde tekkeler, birer kültür ve sanat merkezi
olarak faaliyet göstermişlerdir. Makedonya’da Üsküp Rufai Tekkesi, Kalkandelen
Harabati Baba Bektaşi Tekkesi ve diğer belli başlı tekkelerde sülüs, nesih ve talik
yazı çeşitleri ile şiirler yazıldığı, edebiyat ve hat sanatı icra edildiği bilinmektedir.
Bazı tekkelerde süsleme ve resim sanatının icra edildiği de görülmektedir. Ahşap,
alçı ve taş üzerine işlenmiş bitkisel ve geometrik figürlere sıklıkla rastlanmaktadır.
Mevlevi tekkeleri ile bazı Bektaşi ve Rufai tekkelerinde musiki aletlerinin
mevcudiyeti, musiki sanatının da icra edilmekte olduğunu göstermektedir.73
Sonuç olarak tarikat ve tekkelerin dini, ilmi, sosyal ve kültürel alanlardaki
faaliyetlerinin yukarıda ifade ettiğimiz diğer unsurlarla birlikte Makedonya’da
Müslüman toplumun oluşumuna önemli bir katkı sağladığı söylenebilir.
71
Abbas Yahya, “Makedonya’daki Tekkelerde Zikir ve Musiki”, sayı 4, s. 64,65,77.
72
Kara Mustafa, Tekkeler ve Zaviyeler, s. 126 vd.
73
İbrahim Mehmet, “a.g.m”, s. 296.; Abbas Yahya, ‘Makedonya’daki Tekkelerde Zikir ve Musiki,
Hikmet İlmi Araştırmalar Dergisi, sayı 4, s. 64-77.
33
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
MAKEDONYA MÜSLÜMAN AZINLIKLARI
A. Azınlık kavramı
Azınlık lügatte ‘Bir toplulukta çokluk teşkil etmeyen, ekseriyette olanlara göre
dil, din ve benzeri bakımdan farklı unsurlardır’.74 Azınlık kavramı genel anlamıyla,
içinde yaşanılan toplumda dil, din ve etnik köken veya hâkim topluluğa nispetle
sayısal anlamda da az olan grubu ifade eder.75 Bir diğer ifade ile azınlık; ırk, din ve
dil itibariyle aynı toplumda çoğunluktan farklı bir sınıf oluşturan grup olarak tarif
edilmektedir.
Azınlık kavramının tek bir tanımı yoktur. Alanlarına göre muhtelif tanımları
mevcuttur. Azınlık “minority” kelimesi, Latince “minor” yani “küçük, az”
kelimesinden türetilmiştir.76
Azınlık kavramının tanımlanmasında önemli olan
ölçütlerden hareketle genel bir tanımlama yapılabilir. Buna göre azınlık; ırk, dil ve
din bakımından içinde yaşadığı toplumun çoğunluğundan farklı özelliklere sahiptir.
Sayısal bakımdan çoğunluktan azdır.
Toplumda baskın ve başat bir rolde değildir.
Azınlık bilinci mevcuttur.
Azınlık kavramının tanımları arasında ortak özelliklerden hareketle genel bir
tanıma ulaşılacak olursa, azınlık; etnik, dil veya din yönünden bir takım özelliklerle
başkalarından ayrılan, ülke nüfusunun yarısından azını oluşturan, egemen grup içinde
74
D.Mehmet Doğan, Büyük Türkçe Sözlük, İstanbul 1996, s. 95.
75
Azmi Özcan, “Azınlıklar”, Günümüz Dünyasında Müslüman Azınlıklar III. Kutlu Doğum İlmi
Toplantısı, İSAM yayınları, İstanbul 1998. s. 9.
76
Füsun Arsava, Azınlık Kavramı ve Azınlık Haklarının Uluslar arası Belgeler ve Özellikle Medeni ve
Siyasi Haklar Sözleşmesinin 27. Maddesi Işığında İncelenmesi, AÜ. SBF yay, Ankara 1993, s. 41.
34
yer almayan, kendi içinde dayanışması, özelliklerini sürdürme iradesi bulunan ve
çoğunlukla gerçekte (de facto) eşitlik arayan bir grup olarak ifade edilebilir.77
Devletler hukuku yönünden ise; devletlerarası anlaşmalar ile özel bir himaye
konusu olan, genel olarak dil, din ve ırk bakımından yerleşik oldukları ülke
halkından ayrılan topluluklardır.
Avrupa kaynaklı olan azınlık kavramı Fransız ihtilalinden sonra milliyetçilik
düşüncesinin yayılmasıyla oluşan ‘ulus devlet’ anlayışının bir sonucu olarak ortaya
çıkmıştır. Ulus devlette vatandaşlar, devleti teşkil eden ırktan olup olmamalarına
göre sınıflandırılır. İşte bu iki grup için ‘çoğunluk’ ve onun karşıtı olan ‘azınlık’
tabirleri kullanılır.78
Ulus devletlerde yönetim ve siyasetin belirlenmesi ve yürütülmesi tamamen
çoğunluğun elindedir. “Azınlıklara gelince; bunlar ister kültür, isterse din
bakımından azınlık olsun kendilerine haklar tamamen verilmez. Ulus devletin
Anayasası, genelde vatandaşlar arasında bütün ayrılıkları tamamen kaldırır. Ancak
azınlıklara verilen haklar genelde semboliktir.”
79
İlk İslam devletinde azınlık tabiri kullanılmamıştır. ‘İslam devleti tabiiyetinde
olan farklı dinlere mensup gruplar zimmî80 olarak adlandırılmışlardır’.81 Nitekim
Osmanlı Devletinde de azınlık kavramı yerine ‘ekalliyyet’ tabiri kullanılmıştır.82
Ekalliyet
kavramı,
Arapça
‘ekalliyyet’
isim
olup
azınlık
anlamına
gelmektedir.83 Ekalliyet, azınlık ‘bir ülkede hâkim unsurların dışında kalan ve
ekseriyeti teşkil etmeyen etnik unsurlardır.84
77
Türkkaya Ataöv, “Azınlık Üzerine Bir Deneme”, AÜ. SBF Dergisi, sayı 1–4, Ankara 1987, s. 54.
78
Mevdudi, İslam’da Devlet Nizamı,s. 65.
79
Mevdudi, a.g.e., s. 66.
80
Mehmet Erdoğan, Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, İstanbul 1998, s. 495.
81
Komisyon, Türkçe Sözlük , C. II, TDK., Ankara 1998, s. 2515
82
İlber Ortaylı, “Gayri Müslimlerin Hukuki ve Günlük Yaşamdaki Durumları, Osmanlı
İmparatorluğundan Günümüze”, Geçmişten Günümüze Türkiye ve Avrupa’da Çok Dinli Yaşam,
Kondrad Adenauer Vakfı yay., Ankara 2006, s. 19-30.
35
Ekalliyet hakları85 ise; bir devlet içindeki azınlığın çoğunluk karşısındaki din,
fikir, ibadet ve inanç hürriyeti ve benzeri haklar için kullanılan bir tabirdir.86
Sonuç olarak günümüzdeki şekliyle azınlık kavramının Osmanlı Devleti
dönemindeki karşılığı ‘Ekalliyet’tir ve bunlara tanınan hak ve özgürlükler ise
‘Ekalliyet hakları’ olarak tanımlanmıştır.
B. Azınlık Kavramının Önemi
Azınlık kavramı üç temel açıdan önemlidir. Birincisi, Ulus devletin iç politikası
açısından önemlidir. Çünkü azınlıklar, ülke içinde siyasal birlikteliğin sağlanması
noktasında etkin rol üstlenirler. İkincisi, azınlık kavramı dış politika açısından
önemlidir. Çünkü her azınlık grubu dışarıdan bir akraba ülke ile ilişkidir. Bu durum
azınlıkların dış politikanın zorunlu bir parçası olmalarını zaruri kılar. Üçüncüsü ise,
uluslar arası sistem açısından azınlıklar ve azınlık kavramı hususi bir önem taşır. Zira
azınlıklar, ülkelerin uluslar arası sistemdeki itibarlarını doğrudan etkileyebilirler.87
Azınlıklar ve Azınlık kavramı, ülkelerin gerek ulusal politikalarında gerek
uluslararası politikalarında ve gerekse uluslararası toplumda ülkelerin evrensel
hukuka bağlılıklarının, temel özgürlükler ve insan haklarına olan inançlarının
tezahürü noktasında özel önem taşır.
Balkan Müslüman azınlıkları, farklı etnik kökene mensup olmalarına karşın
Türk kimliği ile bilinmektedirler. Günümüzde özellikle Sırplar olmak üzere diğer
tüm Balkan milliyetçileri, Arnavutları ve Boşnakları ya da etnik olarak Türk olmayan
ve Türkçe konuşmayan Balkan Müslüman azınlıklarını "Türk" olarak tanımlarlar.
Bunun nedeni ise, etnik kökenleri ne olursa olsun, Balkanlar'daki tüm Müslüman
azınlıkların, Hıristiyan uluslarca ayrı bir "millet" olarak algılanmalarıdır.
83
Mevlüt Sarı, El-Mevarid Arapça-Türkçe Sözlük, İstanbul 1982, s. 1255.
84
Ferit Develioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Ankara 1970, s. 26.
85
Resul Ersöz, Kuran’a Göre Azınlık Hakları, Haklar ve Özgürlükler, Ankara 2003, s. 61,117.
86
Mehmet Erdoğan, Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, s. 89,90.
87
Baskın Oran, Küreselleşme ve Azınlıklar, İmaj yay., Ankara 2001. s. 65-76.
36
Balkan milliyetçiliği Ortodoks Hıristiyan birliğini parçalarken, öte yandan tek
vücut ve değişmez bir Müslüman cemaati imajı üretmiştir. Bir başka deyişle,
Balkanlar'daki Hıristiyan halklar kendi aralarında milliyetçilik kıstasına göre
ayrımlar geliştirirken, öte yandan Müslümanlara, sanki onlar tek bir milletmiş gibi
davranmışlar ve bu yönde bir söylem geliştirmişlerdir. Nitekim Balkanlar'daki tüm
Müslümanlara, etnik kökenlerine göre bir ayrım yapmadan, "Türk" denilmektedir.
Bu, bölgede hala çok yaygın bir kullanımdır.88 Öte yandan, Balkan Müslümanları
Balkanlar'daki ulus-devlet oluşumları tarafından dışlandıkları için, kendilerini ayrı
bir "millet" sayan bir toplumsal bilinci bugüne kadar korumuşlardır.89
Balkan Müslüman azınlıkları için dini kimlikler her zaman için etnik
kimliklerden çok daha öncelikli olmuştur. Örneğin, Sırplarla ya da Hırvatlarla
tamamen aynı etnik kökene sahip olan ve aynı dili konuşan Slav asıllı Bosna
Müslümanları, kendilerini daima Türk kimliğine daha yakın hissetmişlerdir.
Makedonya’da durum farklı değildir. Makedonya Müslüman azınlıkları, hiçbir
zaman Makedonyalılık adına İslam'ı geri plana atmış ya da reddetmiş değildirler.
Aksine, çoğu kez kendi Slavlıklarını reddetmişler ve Slav-olmayan bir İslam
kimliğini
Çingeneler,
benimsemişlerdir.
kendilerine
Makedonya'daki
Slav
kimliğini
Müslüman
Arnavutlar
benimsemektense,
ya
"Türk"
da
olarak
90
tanımlanmayı tercih etmektedirler.
Türkiye'nin Balkanlar'daki etkisi oldukça karmaşıktır. Bu etki, öncelikle
Balkanlar'daki Türkçe konuşan nüfusa yöneliktir.91
Azınlık kavramı ve önemi
dikkate alındığında Türkiye'nin Balkanlarda yalnızca birkaç milyonluk Türk
88
Maria Todorova, “The Ottoman Legacy in the Balkans”, The Balkans: A Mirror of the New
International Order, İstanbul 1995, s. 70.
89
L.Carl Brown, Imperial Legacy, The Ottoman Impirint on the Balkans and the Middle East,
Columbia University Press, New York 1996, s.68.
90
Bkz. Eran Frankel, “Turning a Donkey into a Horse: Conflict and Paradox in the Identity of
Macedonian Muslims”, paper for the 23rd National Convention of the AAASS, Miami 1991.
91
Maria Todorova, “The Ottoman Legacy in the Balkans”, The Balkans: A Mirror of the New
International Order, İstanbul 1995, s. 71.
37
azınlığına yönelik değil, nüfusları 10 milyonu bulan Balkan Müslümanlarına yönelik
politikalar üretmesi gerekir.
C. Makedonya’da Müslüman Azınlıkların Oluşumu
1683 Viyana bozgunu ile başlayan, 1877–1878 Osmanlı Rus Savaşı ile hız
kazanan geri çekilme süreci, 1912 -1913 Balkan Savaşları sonuna kadar sürmüştür.92
Balkanlarda Osmanlı idaresinin sona ermesiyle Müslüman toplum zamanla azınlık
konumuna düşmüştür.
Müslümanlığın Balkanlarda ağır ve emin adımlarla yayıldığı sürecin, her biri
iki asırdan fazla süren belli başlı iki dönemi olmuştur.
Birincisi, Osmanlıların
Balkanlara girmesiyle başlayan ve 1683 Viyana bozgununa kadar olan ilk dönem,
ikincisi ise 1683’ten sonraki süreçtir.93 Birinci dönem fetih sürecidir ve Balkanlarda
dini, sosyal ve kültürel müesseselerin ihdası ve Müslüman toplumun oluşumu ile
ilgilidir. 1683 sonrası ikinci dönem ise; Osmanlıların her toprak kaybedişinde
Müslüman toplumun göç dalgalarıyla zayıfladığı süreçtir. Bu süreçte, Balkan
Müslümanlarının göçleri, Macaristan, Hırvatistan ve Voyvodina’dan Bosna Hersek,
daha sonra ise Kosova ve Makedonya istikametine ve nihayet Anadolu istikametine
doğru olmuştur.
18. ve 19. yüzyıllarda Balkanlarda kaybedilen topraklar ve değişen koşullar
sonucu Yunanistan 1829’da bağımsızlığını kazanmıştır. 1878 Berlin Antlaşmasıyla
Bulgaristan muhtariyetini, Sırbistan, Karadağ ve Romanya da bağımsızlığını
kazanmıştır. Arnavutluk 1912’de bağımsızlığını ilan etmiştir. 1912–13 Balkan Savaşı
ile Osmanlı idaresindeki Batı Trakya ve Makedonya ise, Sırbistan, Bulgaristan ve
Yunanistan arasında paylaşılmıştır. Böylelikle Osmanlı idaresinde Balkanlardan
geriye Trakya olarak bilinen bölge kalmıştır.94
92
E. Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, Cilt IX, s. 350.
93
Aleksandre Popoviç, Balkanlarda İslam, s. 186.
94
E. Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, Cilt IX, s. 338.
38
1878 yılından itibaren Balkanlarda Müslümanlar tedricen azınlık statüsüne
düşmüşlerdir.95 1878’de Bosna-Hersek’in Osmanlı idaresinden çıkmasıyla ilk olarak
Bosna Hersek Müslümanları azınlık statüsüne düşmüşlerdir.96 Bu anlaşmalar,
Müslümanların statülerine ilişkin bir dizi hükümleri içermiştir. Nitekim 1878 Berlin
Antlaşması, Bulgaristan’da yaşayan Müslümanların dini teşkilatlanma hakları, vakıf
mallarının idaresi ile ilgili hakları belirlemiştir. 1878 Berlin Antlaşması ile garanti
altına alınan haklar ilk Bulgaristan anayasasında ve bunu takip eden kanun ve
yönetmeliklerde yer almış ve Bulgaristan Müslümanlarının dini teşkilatlanmaları ve
İslam vakıflarının yönetilme esasları belirlenmiştir. 97
Makedonya Müslümanlarının azınlık durumuna düşmesi 1912–1913 Balkan
Savaşları sonrasında Makedonya’nın Osmanlı İmparatorluğu idaresinden çıkması
sonucu vuku bulmuştur. Makedonya Müslümanlarının azınlık statüsüne gerilemesi
yalnız Osmanlı hâkimiyetinin bu bölgelerde son bulması ile ilgili değildir. Bununla
birlikte Makedonya’da işgale uğrayan Osmanlı topraklarında Müslümanların zorunlu
göçe zorlanması ve katledilmesi Müslüman nüfusun hızla azalmasına ve azınlık
statüsüne gerilemesine sebep olmuştur. Nitekim Makedonya’da özellikle Balkan
Savaşları ve sonrasında Osmanlı egemenliğinin sona ermesiyle Müslümanların
sayısında önemli bir azalma olmuştur. Özellikle Doğu Makedonya’daki Türklerin
büyük bir çoğunluğu, Batı Makedonya’da ise hem Türk hem de Arnavut
Müslümanların büyük bir kısmı Türkiye’ye toplu göç etmişlerdir. 98
D. Makedonya Müslüman Azınlıkları
Makedonya’da
farklı
etnik
kökenlerden
Müslümanlar
bulunmaktadır.
Makedonya Müslüman azınlıklarını, ülke nüfusunun yaklaşık % 25’i ile Arnavut
Müslümanları, % 4’ü ile Türk Müslümanları, % 3’ü ile muhtelif etnik kökenlerden
95
Aleksandre Popoviç, a.g.e., s. 186.
96
Muhammed Aruçi, “a.g.m”, s. 174,175.
97
98
Ömer Turan, The Turkish Minority in Bulgaria, 1878-1908, Ankara 1978, s. 79-118.
Mehmet Hacısalihoğlu, “Makedonya”, DİA, XXVII, 438.
39
Müslüman azınlıklar oluşturmaktadır. Makedonya Müslüman azınlıkları, ülke
nüfusunun yaklaşık %32’sini oluşturmaktadır. 99
Makedonya'da resmi istatistiklere göne 540.000 Müslüman mevcuttur. Ancak
gerçek rakamların bundan çok daha fazla olduğu sanılmaktadır. Makedonya’da
Müslüman nüfusun % 45 civarında olduğu tahmin edilmektedir.100
Makedonya
Müslümanlarının % 75'i Arnavut, % 13'ü Türk, kalanı da Makedon ve Slav asıllıdır.
D.1. Türk Müslümanları
Makedonya Türklerinin tamamı Müslüman’dır.101 Makedonya Türkleri, 1371
Meriç Savaşıyla bölgenin Türk hâkimiyetine girmeye başlamasından sonra
Anadolu’dan getirilerek bölgeye yerleştirilen insanların çocuklarıdır.102
Makedonya’daki Türk nüfusu, 1683 Viyana yenilgisinin ardından tedricen
azalmaya başlamıştır. Nitekim Avusturya kuvvetlerinin Makedonya topraklarına
hücumu sırasında 1689’da Üsküp şehri işgal edilerek tahrip edilmiştir. Bu işgal
sırasında pek çok Osmanlı eseri tahrip edildiği gibi Müslümanlar Sofya’ya doğru göç
etmek zorunda bırakılmıştır.103 Balkan Savaşları esnasında Makedonya’da önemli
miktarda Müslüman Türk Anadolu’ya göçmüştür. 1950’li yıllardan günümüze
Makedonya’daki tüm etnik grupların sayısı artarken Türklerin sayısı devamlı suretle
azalmıştır.104
Makedonya’da Türk nüfusu, çoğunlukla doğu Makedonya’da yaşamaktadır.
Makedonya’da Türklerin en yoğun olarak yaşadıkları şehirler Üsküp, Gostivar, Ohri
ve Resne vilayetleridir.
99
Mehmet Hacısalihoğlu, “Makedonya”, DİA, XXVII, 437.
100
Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 208.
101
Ömer Turan, “Makedonya’da Türkler”, Dünden Bugüne Makedonya Sorunu, s. 180.
102
Ömer Turan, “Makedonya’da Türkler”, s. 167.
103
Mehmet İnbaşı “Makedonya’da Osmanlı Hâkimiyeti, Değişen ve Değişmeyen Kimlik”, s. 42,43.
104
Ömer Turan, “Makedonya’da Türkler”, s. 169.
40
Resmi istatistiklere göre; Makedonya’da 1921’de 118.778 olan Türk nüfusu
1994’deki nüfus sayımında 78.019’a (% 21’den % 4’lere) düşmüştür.105
Makedonya’da Müslüman Türk azınlığın bir kısmı Torbeşler olarak
bilinmektedir. Torbeşler, Balkanlarda Pomakça konuşan Müslümanlara verilen bir
addır. Torbeşler, büyük ölçüde kendilerini Türk olarak tanımlayan Makedonya’nın
dağlık kesimlerinde yaşayan Müslüman bir topluluktur. 106
Pomak Türklerinin, İslamiyet ile tanışmaları 1345 yılında Aydınoğlu Gazi
Umur Bey’in fütuhatları ile başlamış ve onların toplu halde ihtidası, 1350 yıllında
vuku bulmuştur.107 Pomak Türkleri, Kuman-Peçenek Türk Federasyonun 1091
yılında yıkılmasından sonra Balkanların muhtelif yörelerinden gelip Rodoplara
yerleşen Kuman-Kıpçak Türklerinin milli bakiyeleri olarak bilinmektedir.108 Kuman
Türkleri miladi 916 yılında Kuzey Çin’den ayrılarak önlerine çıkan Ruslarla savaşıp,
XI. ve XII. yüzyılda Ukrayna ve Romanya üzerinden ilk olarak kuzey Bulgaristan’a
daha sonra güneye doğru inerek Rodoplara ve Makedonya’nın doğu kısımlarına
yerleşmişlerdir. Yerleştikleri bölgelere Kumanova, Kumantsi, Kumanca gibi isimler
vermişlerdir. Bu yerleşim beldeleri, günümüzde Makedonya’da halen mevcuttur.
Balkan ve Batı kaynaklarında Pomak tabiri, 1830’lu yıllarda girmiştir. Bu Türk
unsur için ‘Pomak’ sıfatını, ilk kez Slavlar kullanmıştır. Pomak Türkleri, Osmanlı
Türklerinden önce Rodoplara gelip bölgenin eski yerleşimcileri olduklarından ve
Osmanlı Türklerine fütuhatta devamlı suretle yardımcı olduklarından Balkan
Slavlarınca kendilerine ‘yardımcı’ anlamında ‘Pomağa’ veya ‘Pomagadiç’
kelimelerinden neşet eden ‘pomak’ sıfatı verilmiştir.109
105
106
Mehmet Hacısalihoğlu, “Makedonya”, DİA, XXVII, 438.
Ömer Turan, “Makedonya’da Türkler”, s. 184,185.; Ayrıca bkz. Ömer Turan, “Pomaks, Their Past
and Present”, Journal of Muslim Minority Affairs, Volume 19, no. 1, 1999, s. 69-83.
107
Ahmed Cevad, Balkanlarda Akan Kan, s. 225,226.
108
Ahmed Cevad, a.g.e, s. 212
109
Ahmed Cevad, a.g.e, s. 224,225.
41
Pomaklar’ın konuştukları dile gelince, % 30 Ukrayna Slavcası, % 25 KumanKıpçakçası, % 20 Oğuz Türkçesi, % 15 Nugayca ve % 10 Arapçadan müteşekkildir.
Buna göre Bulgarlar’ın iddia ettikleri gibi Pomakçanın Bulgarcanın bir şivesi
olduğunu söylemeye imkân yoktur. Pomaklar bugün Bulgaristan’ın güneyinde,
Yunanistan’ın kuzeyinde, Makedonya’nın çeşitli bölgelerinde ve Türkiye’nin
kuzeybatısında ve güney orta bölümlerinde yaşamaktadırlar. Bugün kendini Pomak
kabul edenlerin sayısı 500 bini aşmaktadır.110 Ancak, Makedonya’da Pomak Türkleri
(Torbeşler), nüfus sayımlarında Makedon nüfusu içinde gösterilmektedir.111
D.2. Arnavut Müslümanları
Arnavutların kökenlerine, Balkan Müslüman azınlıkları bahsinde ana hatları ile
temas etmiştik. Arnavutlar ile Osmanlıların ilk temasları 1383 yılında başlamıştır.112
Arnavutluk’un fethinin tamamlanmasını müteakip 15. ve 16. yüzyıllarda Arnavutlar
arasında İslam zamanla yayılmaya başlamış ve önemli bir Arnavut Müslüman
topluluğu
oluşmuştur.
Fethedilen
bölgelerde
Arnavut
beylerinin
hak
ve
imtiyazlarının bir kısmının korunması bu beylere bağlı Arnavut gruplarının pek
çoğunun Müslüman olmasını sağlamıştır. Nitekim ilk Arnavut Müslümanları,
Osmanlı’nın bölgeye gelmesiyle tımar sahibi olan beylerden oluşmuştur.113
Günümüzde Arnavut Müslüman azınlıkları Kosova, Arnavutluk, Sırbistan ve
Makedonya
başta
olmak
üzere
farklı
Balkan
ülkelerinde
dağınık
halde
yaşamaktadırlar. Arnavut Müslümanları, Makedonya’da genel nüfusun yaklaşık %
25’ini oluşturmaktadır. Arnavut Müslümanlarının büyük bir çoğunluğu Sünni’dir.
Bunlar arasında Bektaşi Sufi tarikatına bağlı olanlar da vardır.114
110
Cevat Eren, “Pomaklar”, İA, IX, 572–576,
111
Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 210-211.
112
Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, IX, 238,239.
113
Mustafa L. Bilge, “Arnavutluk”, DİA, III, 387.
114
Richard V. Weeks, Müslüman Halklar Ansiklopedisi, I, 90.
42
D.3. Diğer Müslüman Azınlıklar
Makedonya’da Arnavut ve Türk Müslüman azınlıkları dışında az sayıda
Çingene Müslümanları ve Slav asıllı Müslüman azınlıklar da bulunmaktadır. Bunlara
az sayıda Arap kökenli Müslüman azınlıkları da eklemek gerekir.115
Makedon Müslümanları ve Slav asıllı diğer Müslüman azınlıkların nüfusu ise
tam olarak bilinmemektedir. Makedonya’da Çingene Müslümanlarının (Romların)
nüfusu yaklaşık % 2’dir.116
Makedonya’da yerleşik Arnavut, Türk, Çingene (Rom), Makedon ve Slav asıllı
tüm Müslüman azınlıklar, Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği çatısı altında
örgütlenmişlerdir.
115
Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 208.
116
Mehmet Hacısalihoğlu, “Makedonya”, DİA, XXVII, 437.
43
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
MAKEDONYA MÜSLÜMAN AZINLIKLARI ve DİNİ KURUMLARI
A. Osmanlı Yönetiminde Makedonya Müslümanları ve Dini Kurumları
14. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı İmparatorluğu’nun egemenliğine geçen
Makedonya, Osmanlı idaresi döneminde Vilayat-ı Selase (üç vilayet)117 adıyla
Üsküp, Manastır ve Selanik vilayetlerinden oluşmuştur.118
Balkan Müslümanlarının dini kurumları Saraybosna’daki meşihat vasıtasıyla
İstanbul’daki Şeyhülislam’a bağlı kalmıştır. Osmanlı idaresi döneminde Balkan
Müslümanlarının dini lideri olan Reisu’l ulema’ya, İstanbul’daki Meşihat vasıtası ile
Osmanlı Padişahı tarafından verilen ve Boşnakça ‘Mensura’ denilen bir yetki belgesi
verilirdi.
1878 ve 1912 yılları arasında Balkan Müslümanlarının dini idareleri kısmen
kendi içinde özerk faaliyet göstermiş, ancak bu dönemde de Reisu’l ulema’ya
İstanbul’daki Meşihat makamından menşur verilmesi uygulamasına devam
edilmiştir. İlk ‘menşur’ belgesi, 17 Ekim 1882’de seçilen Reisü’l ulema Mustafa
Hilmi Hadziomerovic’e resmi merasimle takdim edilmiştir. Takdim edilen menşur
metni, Türkçe ve Arapça okunmuştur. İstanbul’daki Meşihat vasıtasıyla Osmanlı
Sultanı ve Halife tarafından menşur verilen Reisü’l ulema sayısı dörttür.
Makedonya Müslümanlarının dini hayatları da Üsküp’te bir müftülük vasıtasıyla
Saraybosna’daki meşihat tarafından organize edilmiştir. Osmanlı idaresi döneminde
din adamlarına icazet ve tayin beratı düzenlenmesi ile menşur verilmesi gibi dini
hayata müteallik iş ve işlemler de, İstanbul’daki Meşihat tarafından yapılmıştır.
Örneğin, 1808’de Makedonya’da Gostivar Kaçanikli Mehmet Paşa Camii İmam
117
Gül Tokay, Makedonya Sorunu, Jön Türk İhtilalinin Kökenleri 1903–1908, İstanbul 1995, s.32.
118
Meltem Begüm Saatçi, “Osmanlı İmparatorluğunun Son Döneminde Makedonya Sorunu”, s. 47.
44
Hatibinin beraatının yenilenmesi119 ile 1822 yılında Makedonya’da Ohri Sancağı’nın
Debre-i Bala Kazasına bağlı Radostoviş Köyü İmam Hatibi olan İdris oğlu Salih’in
vefatı sebebiyle yerine merhumun kardeşi Abbas’ın tayini120 işlemleri İstanbul’dan
yapılmıştır. Bu dönemde camilerde görev yapan din görevlilerinin ücretlerinin de
vakıflarca karşılandığı bilinmektedir. Bilindiği gibi camiler, vakıflar tarafından
finanse edilen ve bünyesinde çoğu zaman eğitsel, sosyal ve kültürel faaliyetler icra
edilen çok yönlü yapılar idi.
İdari anlamda Müftülüklere bağlı olan camilerde birer cemaat heyeti
bulunmakta idi. Cemaat heyetleri, bölge Müslümanlarının ileri gelenlerinin
oluşturduğu çekirdek birimlerdir. Camileri inşa eden vakıflar ise dini hayatı finanse
eden hayır kurumlarıdır. Vakıf mütevellisi tarafından idare olunan vakıf malların
gelirleri dini ve hayri işlerde kullanılırdı. Vakıflar yürütmekte oldukları dini
faaliyetler yanında eğitsel, sosyal ve kültürel faaliyetlere yardımcı olmak üzere
bünyelerinde din görevlileri yanında muallim, muallim-i sıbyan, kütüphaneci, kâtip,
türbedar, zaviyedar, duaguy, fırıncı, kilerci ve aşçı gibi görevlileri de
bulundururlardı.121
Osmanlı yönetiminde Makedonya’da vakıf mütevellileri ile görevlilerinin
tayini de İstanbul’dan gönderilen berat ile yapılmıştır. Nitekim Makedonya’da
Üsküp’te bulunan İshak Bey Camii Vakfı’na görevli tayini ve Müezzin Hoca Camii
Vakfına mütevelli tayini ile Ohri kazasında bulunan Ayşe Hatun Vakfı’na mütevelli
tayini işlemleri İstanbul’dan gönderilen beratlarla yapılmıştır. 122
18. yüzyıl Osmanlı dönemi arşiv kayıtları incelendiğinde görülecektir ki
Osmanlı idaresi döneminde Makedonya’da camiler, idari açıdan müftü ve
şeyhülislam’ın yönetim ve denetiminde olmakla birlikte gelir ve giderleri
119
DARM, Berat, no: 23; Komisyon, Osmanlı Yönetiminde Makedonya, İstanbul 2005, s. 222,223.
120
DARM, Berat, no: 30, s. 226,227.
121
DARM, Berat, no: 5, 11,12,13,78,108.
122
DARM, Berat, no: 5,11,39,77.
45
bakımından vakıflara tabi idiler. Her camide bir vakıf ve mütevelli ile cemaat heyeti
bulunmakta idi. 123
Genel olarak din görevlileri, cemaat heyetinin bir üyesi olup aynı zamanda
vakıfların görevlisi idiler. Din görevlilerinin maaşları da cemaat heyetince veya
vakıflarca ödenmekte idi.
B. Osmanlı Yönetimi Sonrası Makedonya Müslümanları ve Dini Kurumları
1912’de Osmanlı idaresinin Makedonya’da son bulmasının ardından yapılan
ikili protokollerle, Makedonya Müslümanlarına dini hayatlarını ve kurumlarını
düzenleme imkânı tanınmıştır.124
Balkan Savaşları sonrasında 1914’te Osmanlı Devleti ile Sırp yönetimi
arasında imzalan barış antlaşmasına göre, Osmanlı hâkimiyetinden çıkıp Sırp
hâkimiyetine giren Makedonya’da Müslümanlar için Niş’te bir Başmüftülük
kurulmuştur. Bu müftülük faaliyetlerini İstanbul’daki Meşihat makamına bağlı
yürütmüştür. Müslüman toplumun din hizmetlerinin yürütülmesi, vakıf idareleri, din
eğitimi faaliyetleri, miras, evlenme ve boşanma gibi onların özel hukuku ile ilgili
meseleler bu kurum tarafından yürütülmüştür. Yugoslavya Krallığı döneminde
Başmüftülük Niş’ten Belgrat’a nakledilmiştir. Bu kurum, 1924 yılında hilafetin
kaldırılmasına kadar bir süre daha Babıâli’deki meşihat makamı tarafından
yönlendirilmiş, sonrasında ise tamamen Yugoslavya idari yapılanması içinde yer
almıştır.
Osmanlı
hâkimiyeti’nin
Makedonya’da
sona
ermesinin
andından
bu
coğrafya’da Sırpların öncülüğünde muhtelif siyasi oluşumlar meydana gelmiştir. Bu
siyasi oluşumların idaresinde yaşamak zorunda kalan Makedonya Müslüman
azınlıkları ve dini kurumlarının tarihini daha iyi anlayabilmek için ana hatları ile
siyasi tarihe değinmek gerekir.
123
VGMA, Defter no: 1185, s. 131, vd.
124
Vladimir Ortakovski, Minorities in the Balkans, Skopje 1998. s. 129 vd.
46
Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Makedonya, 1918 yılında Sırp, Hırvat ve
Slovenlerin birleşmesi ile oluşan ve 1929’da Yugoslavya Krallığı adını alan siyasi
oluşumun içinde yer almıştır. İkinci Dünya Savaşının sonuna kadar Yugoslavya
Krallığı idaresinde kalan Makedonya, 1946 yılında kurulan Yugoslavya Federal Halk
Cumhuriyeti idaresine girmiştir. Ülkenin ismi 1963 yılında alınan kararla Sosyalist
Federal Yugoslavya Cumhuriyeti olarak değiştirilmiştir.
C. Yugoslavya Döneminde Makedonya Müslümanları ve Dini Kurumları
Makedonya’nın Birinci Dünya savaşının ardından önce Krallık Yugoslavya,
daha sonra ise Yugoslavya Federal Sosyalist Halk Cumhuriyeti egemenliği altına
girdiği dönemlerde, Makedonya Müslüman azınlıkları ve dini kurumları pek tabi
olarak bu devletlerin egemenliği altındaki kurumların gözetiminde faaliyetini
sürdürmüştür. 125
Yugoslavya Krallığı yönetiminde Makedonya’da Müslüman azınlıkların ve
dini kurumlarının 1912–1918 yılları arasındaki altı yıllı üzerine kaynaklarda yeterli
bilgi mevcut değildir. Sırp, Hırvat ve Sloven yönetimi, 5 Aralık 1919’da
Müslümanların ailevi veya şahsi statüleri ile ilgili bütün sorunları çözmeye izin veren
kararları almayı kabul etmiştir. Ayrıca camilerin ve diğer dini kurumların korunması
garanti altına alınmış, mevcut Müslüman vakıflarına gerekli kolaylık ve yetkilerin
tanınması kararlaştırılmıştır. 1921 tarihinde kabul edilen ilk anayasada Müslüman
azınlıkların korunmasına dair hükümlere yer verilmiştir. Anayasanın 12. maddesi
dini azınlıklar ile ilgili hükümleri, 109. maddesi ise Müslümanların statüsü ile ilgili
taahhütleri içermiştir. Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı dâhilindeki Müslüman
azınlıkların hakları aynı zamanda bir dizi kanunla da garanti altına alınmıştır.126
1930 yılında Yugoslavya Krallığı İslam Birliği Tüzüğü yürürlüğe girmiştir.
Tüzüğün 64. maddesiyle Başmüftülük yerine Yugoslavya İslam Birliği ihdas
125
Bkz. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği Tüzüğü, s. 2.
126
Aleksandre Popoviç, Balkanlarda İslam, s. 228,229.
47
edilmiştir.127 Ülke genelinde Müslümanların dini kurumunu yeniden teşkilatlandıran
bu tüzük, Reisü’l ulema’nın, Ulema Meclisi üyelerinin ve müftülerin seçimine dair
hükümleri ihtiva etmiştir.128 Buna göre; Reisü’l ulema’nın resmi makamı ve idare
merkezi Belgrat’a taşınmıştır. Bununla birlikte merkezleri Sarayevo (Saraybosna) ve
Üsküp’te bulunan ve daha az otoriteye sahip iki yerel ulema meclisi ve maarif vakfı
meclisi ile bunların idari komiteleri, müftüleri, bölge büroları ve camii imamlarının
başkanlık ettiği cemaat meclisleri mevcudiyetini sürdürmüştür.129 İslam Birliği’nin
Başkanı olan Reisü’l ulema, Yugoslavya genelinde Müslümanların en yüksek
yöneticisi olarak tayin edilmiştir.130
Reisü’l ulema gerçekte Yugoslavya içinde Müslüman azınlıkların dini lideri ve
sembolü idi. Diğer taraftan Saraybosna ve Üsküp’te olmak üzere ikili bir idare
mevcuttu. Reisu’l ulema, Ulema Meclisi’nin üyeleri ve Müftüler bu dönemde Krallık
Fermanı ile atanmıştır. 1930 yılında Reisü’l ulema seçilen Hafız İbrahim Efendi’ye
Cumhuriyet Türkiye’si döneminde menşur verilmemiştir. Ancak Makedonya’da
günümüze kadar menşur merasimleri yapıla gelmiştir. Örneğin, Tito dönemi
Yugoslavya’sında menşur metni Türkçe, Arapça, Boşnakça ve Arnavutça okunmuş
ve Yugoslavya’da ‘Vrhovni Sabor’ unvanlı en üst dini idare kurumu olan
Yugoslavya İslam Birliği Meclisi tarafından seçilen Reisü’l ulemalara merasimle
verilmiştir. Yugoslavya Federasyonu döneminde, yemin merasimi ile menşur verilen
son Reisü’l ulema Yakup Selimovski’dir.131 Günümüzde de Makedonya Cumhuriyeti
İslam Dini Birliği’nde menşur merasimleri devam ettirilmektedir. Nitekim 2000
yılında yapılan seçimde Gostivar Müftüsü Hafız Arif Emini’nin Reisu’l ulema
seçilmesi üzerine Makedonya genelinde bütün din görevlilerinin katılımıyla Üsküp
Yahya Paşa Camiinde Cuma namazını müteakip menşur merasimi düzenlenmiştir.
Menşur metni, Makedonya Müslüman azınlıklarının etnik farklılığı dikkate alınarak
127
Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, Türk Dünyasının Dini Meseleleri, s. 205.
128
Ömer Turan, “Makedonya Türkleri”, Dünden Bugüne Makedonya Sorunu, s.180.
129
Aleksandre Popoviç, a.g.e, s. 229–231.
130
Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, Türk Dünyasının Dini Meseleleri, s. 205.
131
Muhammed Aruçi, “Eski Yugoslavya II”, Günümüz Dünyasında Müslüman Azınlıklar, s. 187,188.
48
Osmanlı İmparatorluğu döneminde olduğu gibi Arapça, Arnavutça, Türkçe ve
Makedonca dillerinde okunmuştur.
132
1936 yılında Yugoslavya’da tekkeler İslam Birliği’ne bağlanmıştır.
133
Bunun
dışında Müslümanların dini kurumlarına ilişkin bazı düzenlemeler yapılmışsa da
önemli bir değişim olmamıştır.
İkinci Dünya Savaşının ardından 1946 yılında yeni kurulan Yugoslavya
Federal Halk Cumhuriyeti idaresine giren Makedonya’da Müslüman azınlıkların dini
kurumları federal anlayışla yeni bir takım düzenlemeler geçirmiştir. Yugoslavya
Federasyonu Anayasasında; ‘Din ve ibadet serbesttir. Din ve dini kuruluşlar
devletten ayrıdır. Bu kuruluşlarca dini faaliyetlerin yürütülmesi serbesttir. Dini adamı
yetiştirmek amacıyla okulların açılması anayasal bir haktır. Din ve inanca müteallik
işlerin siyasete dahli ise yasaktır ’ hükümleri yer almıştır. 134
Bu yeni dönemde İslam Dini Birliği Tüzüğü, 1947 yılında Yugoslavya
Federasyonu tarafından onaylanmıştır. Buna göre, ‘İslam Dini Birliği’nin bütün
faaliyetleri, Yugoslavya Anayasası maddeleri çerçevesinde olmalıdır’ hükmüne yer
verilerek dini faaliyetler daha kapsamlı bir şekilde devlet denetimi altına
alınmıştır.135
Nitekim
izleyen
yıllarda
dini
yapılar
ve
vakıf
mallarının
kamulaştırılması süreci hızlanmıştır.
Bu dönemde Müslüman azınlıkların dini kurumu, Cemaat Heyetlerini, İslam
Birliği Heyetlerini ve bunları bir çatı altında birleştiren Yugoslavya Federasyonu
İslam Birliği Başkanlığı idi. Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği Başkanlığı’nın
kurumsal yapısı, Yugoslavya’nın federal yapısına uygun bir şekilde düzenlenmiştir.
132
Hilal Gazetesi, Aralık 2000, Üsküp, yıl XIV/106, s. 3.
133
Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, Türk Dünyasının Dini Meseleleri, s. 205.
134
Bkz. Yugoslavya Federasyonu Anayasası, Ustav na Socijalisticka Federativna Republica
Jugoslavia, Clen 174.; Ahmet Smojlovic, Muslims in Yugoslovia Journal of Institution of Muslim
Minority, II/I, Jeddah 1979, s. 136.
135
Bkz. Yugoslavya Federasyonu Anayasası, madde 174, Ustav na Socijalisticka Federativna
Republica Jugoslavia, Clen 174.
49
Bu dönemde de Müslüman azınlıkların dini lideri, eskiden olduğu gibi ‘Reisü’l
ulema’ sıfatını kullanmıştır.136
Yugoslavya Federasyonu Anayasası, Yugoslavya Müslümanlarının dini
idaresindeki birliği yalnızca Reisü’l ulemanın varlığıyla değil, fakat onun yanında bir
Vakıf üst meclisi ihdas ederek nüfusun hatırı sayılır bir kısmını Müslümanların
oluşturdukları dört cumhuriyette farklı ulema meclisleri ve vakıf derneklerini açma
yoluyla devletin federal yapısını da tanıyarak gerçekleştirmiştir.137 Buna göre,
Belgrat’taki Merkezin, Saraybosna ve Üsküp’te iki önemli alt birimi (Vakıf Maarif
Konseyi ve Ulema Meclisi), ayrıca Banya Luka, Tuzla, Saraybosna, Mostar, Üstüp,
Manastır, Prizren ve Yeni Pazar’da müftülükleri mevcut idi. 138
Bosna Hersek, Hırvatistan ve Slovenya Müslümanlarının yerel meşihat
merkezi Saraybosna’da, Sırbıstan, Voyvodina ve Kosova Müslümanlarının yerel
meşihat merkezi Priştine’de, Karadağ Müslümanlarının yerel meşihat merkezi
Titograd’ta ve Makedonya Müslümanlarının yerel meşihat merkezi Üsküp’te
bulunmaktaydı.139
Makedonya’nın, Yugoslavya Federasyonunu oluşturan altı üyeden biri olması
bakımından Makedonya Müslümanlarının dini idareleri de Yugoslavya İslam
Birliği’ne bağlı faaliyet göstermiştir.
C. 1. Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği'nin İdari Yapısı
Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği'nin idari yapılanması, en alt birimden
başlayarak hiyerarşik bir sırayla ele alınmıştır. Buna göre en alt idari birim, Cemaat
Heyeti’dir. En üst idari birim ise Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği Meclisi'dir.
Ancak icra görevi bulunmayan bu meclis, Yugoslavya Federasyonunda bir nevi diniparlamenter meclis işlevi görmüştür. İslam Birliği Başkanlığı ise Yugoslavya
136
Muhammed Aruçi, “Eski Yugoslavya II”, s. 187,188.
137
Aleksandre Popoviç, Balkanlarda İslam, s. 248
138
Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 205.
139
Aleksandre Popoviç, Balkanlarda İslam, s. 290.
50
Federasyonu İslam Birliği Meclisi'ne bağlı faaliyet gösteren ve Reisü’l ulema’nın
başında bulunduğu en üst icra organı idi.140
C.1.a. Cemaat Heyeti ( Dzematski Odbor)
Cemaat heyeti, Yugoslavya İslam Birliği hiyerarşisinde en alt kademeyi
oluşturan heyetin adıdır. Söz konusu heyet, Müslüman cemaat arasından seçilmekte
ve genellikle camii imam hatibinin de içinde bulunduğu 5 ila 11 kişiden
oluşmaktaydı. Cemaat Heyeti, hiyerarşide bir üst makamda yer alan ve Müftülük
işlevi gören İslam Birliği Heyeti tarafından onaylanırdı. 141
C.1.b. İslam Birliği Heyeti ( Odbor Islamske Zajednice)
İslam Birliği Heyeti, cemaat heyetinin bir üst kademesini oluşturan heyettir.
Bir nevi Müftülük görevini yürüten İslam Birliği heyeti, seçilen cemaat heyetini
tasdik ederdi. İslam Birliği Heyeti, daha sonraları Müftülük adını almıştır.142
C.1.c. İslam Birliği Başkanlığı (Starjesintstvo Islamske Zajednice )
Eski
Yugoslavya'daki
federal
yapı,
dini
kurumların
hiyerarşisi
ve
yapılanmasında etkili olmuştur. Nitekim İslam Birliği Başkanlığı, İslam Birliği
heyetlerinin bir araya gelmesiyle oluşmuştur. Bu tarz federal yapılanmaya göre, Eski
Yugoslavya'da en üst dini genel kuruluş olan Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği
Meclisi altında dört ayrı İslam Birliği Meclisi ve İslam Birliği Başkanlığı mevcuttu.
Nitekim bunlardan biri Yugoslavya Federasyonunun altı cumhuriyetinden birini
oluşturan Makedonya’daki Müslüman azınlıkların icracı dini kurumu İslam Birliği
Başkanlığı idi ve Makedonya’daki yerel İslam Birliği Meclisi'ne bağlı faaliyet
göstermekteydi. Eski Yugoslavya Federasyonunda mevcut dört İslam Dini Birliği
Başkanlığı, dini faaliyetleri yürüten icra organları idi.143
140
Muhammed Aruçi, “Eski Yugoslavya II”, s. 187,vd.
141
Muhammed Aruçi, “Eski Yugoslavya II”, s. 187,188.
142
Muhammed Aruçi, “Eski Yugoslavya II”, s. 188.
143
Muhammed Aruçi, “Eski Yugoslavya II”, s. 188 vd.
51
C.1.d. İslam Birliği Meclisi ( Sobor Islamske Zajednice )
İslam Birliği Meclislerindeki delegelerin sayısı, Yugoslavya Federasyonuna
dâhil bölgelerdeki Müslüman azınlıkların sayısına göre tespit edilmekte ve
seçilmekte idi. İslam Birliği Meclisleri, şura görevi görmekteydi. Nitekim son
dönemlerde bu meclisler, 'Meclis-i Şura' adını almışlardır.144
C.1.e. Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği Başkanlığı (Vrhovno
Islamsko Starjesintstvo u SFRJ)
İslam Birliği Başkanlığı, Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği Meclisi altında
yer alan genel icra organı idi. İslam Birliği Başkanlığı, Üst meclis tarafından verilen
görevleri yerine getirmekle ve yılda bir defa olmak üzere çalışmaları hakkında
Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği Meclisi'ne rapor sunmakla yükümlü idi. 145
C.1.f. Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği Meclisi -(Vrhovni Sabor
Islamske Zajednice u SFRJ)
Yugoslavya
Federasyon’u
İslam
Birliği
Meclisi,
Federasyona
dâhil
cumhuriyetlerdeki dört İslam Birliği meclisinden seçilen delegelerin oluşturduğu en
üst idari müessese idi. Meclis’in merkezi Saraybosna'da bulunmakta idi.
Yugoslavya Müslümanlarının en yüksek dini kuruluşu sayılan Yugoslavya
Federasyonu İslam Birliği Meclisi, yılda bir defa toplanır ve federasyon dâhilinde
faaliyet gösteren diğer dini kuruluşları ilgilendiren kararlar alırdı. Yugoslavya
Federasyonu’nda bir nevi dini-parlamenter meclis işlevi gören Yugoslavya
Federasyonu İslam Birliği Meclisine delegeler, federasyon dâhilindeki Müslüman
nüfusun sayısal oranına göre belirlenmiştir.146
144
Muhammed Aruçi, “Eski Yugoslavya II”, s. 187
145
Muhammed Aruçi, “Eski Yugoslavya II”, s. 187,188.
146
Muhammed Aruçi, “Eski Yugoslavya II”, s. 186.
52
C. 2. Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği’nin Faaliyetleri
C. 2.a. Dini Faaliyetleri
Eski Yugoslavya Federasyonu döneminde İslam Birliği’nin Makedonya
bölgesindeki dini faaliyetleri hakkında kaynaklardaki bilgiler sınırlıdır. Ancak
Yugoslavya Federasyonu’na dâhil bölgelerde yürütülen dini faaliyetlere ilişkin elde
edebildiğimiz bilgiler şu şekildedir. 147
Yugoslavya Federasyonu’nda din hizmetlerini organize etmek ve yürütmekle
yükümlü kuruluş İslam Birliği ve ona bağlı cemaat heyeti ve birlikleriydi. Dini
faaliyetlerin başında camilerde imamet, hitabet ve vaaz hizmetlerinin ifası
gelmekteydi. Eski Yugoslavya genelinde İslam Birliği'ne bağlı camii adedinin 1985,
mescit adedinin 715, kuran Kursu adedinin 475, Medrese adedinin ise 4 olduğu
bilinmektedir.148 Tekke ve Türbelerin sayısı hakkında ise kesin bir sayı mevcut
değildir. Bu dönemde camii görevlilerinin maaşı, sigortası ile dini mekânların zaruri
giderleri ise, Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği tarafından karşılanmıştır.
Yugoslavya Federasyonu döneminde din hizmetlerini yürütecek kadrolar
büyük ölçüde Saraybosna, Üsküp ve Priştine’deki din eğitimi veren okullarda
yetişmiştir. Bununla birlikte Arap ülkelerinde eğitimi alan din adamları da din
hizmetlerinin yürütülmesinde görev almışlardır.149
C. 2.b. Din Eğitimi Faaliyetleri
Yugoslavya Federasyonu’nda, Müslüman azınlıkların din ve ibadetlerini
serbestçe ifa edebilecekleri ve din adamı yetiştirmek amacıyla okullar açabilecekleri
anayasada belirtilmiştir.150 Bu dönemde dini kadroların yetiştirilmesi ve eğitim,
147
Aleksandre Popoviç, Balkanlarda İslam, s. 223-258.
148
Aleksandre Popoviç, a.g.e, s. 232.
149
Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 207-210.
150
Bkz.Yugoslavya Federasyonu Anayasası: Ustav na Socijalisticka Federativna Republica
Jugoslavia, Clen 174. s. 101
53
önceki dönemlerde olduğu gibi mektep ve medreseler vasıtasıyla yürütülmüştür.151
Dini inanç ve ibadetler ile dini faaliyetler, devletten ayrı sayılmıştır. Din eğitimi
faaliyetleri, devlet
okullarının dışında İslam Dini
Birliği'nin
kendi
özel
müesseselerinde yapılmıştır. İlkokul çağındaki çocuklara örgün eğitim günleri
dışında camilerde dini eğitim verilebilmesi için camii avlularında derslikler
oluşturulmuştur. Ancak, Eski Yugoslavya’da Müslüman azınlıklar, din eğitimi
noktasında baskılarla karşı karşıya kalmışlardır. Kimi zaman camilerde yapılan dini
eğitim esnasında kalem ve kâğıt kullanımı yasaklanmış kimi zaman ise yalnızca
cumartesi ve pazar günlerinde olmak kaydıyla ve velinin iznini gösteren bir belgenin
bulundurulması şartı ile dini eğitim yapılabilmiştir.152
Makedonya Üsküp’te 1918–1945 yılları arasında Osmanlı usulü ile faaliyet
gösteren üç medrese mevcuttu. Bunlar İsa Bey, Meddah ve Kral Aleksandar
Medreseleridir.153 Bu okullar, Yugoslavya İslam Birliği tarafından denetlenmekte
idi. 1980 yılı verilerine göre eski Yugoslavya'da din eğitimi gören öğrencilerin sayısı
120.000 civarındadır. Dini eğitimin içeriği ise, ilkokul çağındakiler için, temel dini
bilgiler, Kur'an Elifbası ve siyer öğretiminden oluşmuştur. Ayrıca Osmanlı
döneminden beri süre gelen hafızlık eğitimine de devam edilmiştir. Temel din
eğitimi ve hafızlığı tamamlayan öğrenciler, bir komisyon tarafından sınava tabi
tutularak kendilerine hafızlık diploması verilmiştir. Bu öğrencilerin bir kısmı, daha
sonra camii hizmetleri yanında muallim, müftü ve benzeri kadrolarda istihdam
edilmiştir.154
Lise seviyesindeki din eğitimi ise, Saraybosna, Piriştine ve Üsküp
vilayetlerindeki medreselerde yapılmıştır. Saraybosna'da Gazi Hüsrev Medresesi,
Piriştine'da Alaaddin Medresesi ve Üsküp'te İsa Bey Medresesi, Osmanlı döneminde,
Yugoslavya Federasyonu’nda ve günümüzde aynı isimle din eğitimi veren
151
Aleksandre Popoviç, Balkanlarda İslam, s. 232.
152
Muhammed Aruçi, “Eski Yugoslavya II”, s. 184–189.
153
Mehmet Hacısalihoğlu “Makedonya” , DİA, XXVII, 438.
154
Muhammed Aruçi, “Eski Yugoslavya II”, s. 184–190.
54
müesseseler olarak varlıklarını sürdürmüşlerdir. Bu liselerde, Osmanlı yönetiminden
günümüze Fıkıh, Akaid ve Siyer gibi temel İslam ilimleri okutulmuştur. 155
Eski Yugoslavya döneminde, söz konusu medreselerden mezun olan
öğrenciler, Türkiye'deki ilahiyat fakültelerine gönderilmemiş, pek çoğu Arap
ülkelerinde öğrenim görmeye zorlanmıştır. Bu öğrenciler, özellikle El Ezher
Üniversitesinde öğrenim görmüşlerdir. 156
Yurtdışı din eğitiminin sakıncaları ile karşı karşıya kalan Yugoslavya yönetimi,
yüksek dini öğrenimin Yugoslavya içinde yapılabilmesini kabul etmiş ve 1978'de
Saraybosna'da ‘Islamki Teoloski Fakultet’ adıyla bir ilahiyat fakültesi açılmıştır. Söz
konusu fakülte, Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği'ne bağlı faaliyet göstermiştir.
Daha sonra 1990’da Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği'ne bağlı olarak
Priştine'de ve 1997'de ise Üsküp'te birer ilahiyat fakültesi kurulmuştur.157
C. 2.c. Dini Yayın Faaliyetleri
Eski Yugoslavya Federasyonu’nda, Müslüman toplumu dini konularda sağlıklı
bir şekilde aydınlatabilmek amacıyla, İslam Birliği Başkanlığı, Boşnakça, Arnavutça,
Türkçe ve Makedonca temel dini yayınları hazırlamış ve yayınlamıştır. Dini
yayınların basımı ve dağıtımı, İslam Birliği denetiminde ve Yugoslavya Federasyonu
kanunları çerçevesinde yapılmıştır. Dini yayınlar arasında Kur'an-ı Kerim ve ilmihal
kitapları,
küçük
broşürler
halinde
Yasin
Süresi,
diğer
bazı
sureler
ile
Peygamberimizin hutbelerinden seçmeler derlenmiştir. Süreli dini yayınlar arasında
Bosna Hersek'te Boşnakça, Kosova ve Makedonya'da Türkçe ve Arnavutça olarak
gazete ve dergiler çıkartılmıştır.
Makedonya’da Müslüman azınlıkların ırk ve dil bakımından farklı olmaları,
dini yayınların Arnavutça, Türkçe ve Makedonca dillerinde basılmasını zorunlu
155
Bkz.Planı Dhe Programı Mesimor, Bashkesıa Islame ne Republıken e Maqedonıs, Shkup 1997,s. 6.
156
Aleksandre Popoviç, Balkanlarda İslam, s. 233.
157
Muhammed Aruçi, “Eski Yugoslavya II”, s. 184.
55
kılmıştır. Bu dönemde gazete, dergi ve broşür tarzındaki dini yayınların büyük bir
kısmı Boşnakça, Arnavutça ve Türkçe basılmıştır.158
C.3. Finansman Kaynakları
1912–1913 Balkan savaşları, I. ve II. Dünya Savaşları sürecinde, Balkan
Müslümanlarının vakıf mallarının yağmalanması, yakılıp, yıkılması ve özellikle 1945
sonrası Yugoslavya yönetiminin Müslüman azınlıklara ait vakıf mallarına el koyması
sonucu dini hayatın finansman kaynakları yok edilmiştir. Ancak bütün bu sorunlara
karşın İslam Birliği, zekât, gönüllü bağışlar, hac organizasyonu, kurban derileri
gelirlerinin, İslam Birliği Heyetleri (Müftülükler) vasıtasıyla tek merkezde
toplanmasını sağlamıştır. Ayrıca sunulan din hizmeti karşılığı yılda bir defa olmak
üzere düşük miktarda camii cemaatlerinden toplanan dini vergiler ile finansman
ihtiyacını karşılamıştır.159
Krallık Yugoslavya döneminde kurulan ve merkezi Üsküp’te olan ‘Şefkat
İslam Fukara Yardım Cemiyeti Hayriyesi’ Ulema Meclisi’nin kararıyla Reisu’l
ulema’nın himayesinde kurulmuş ve vakıf hizmetleri yürütmüştür.160
D. Bağımsızlık Sonrası Makedonya Müslüman Azınlıkları ve Dini Kurumları
Yugoslavya Federasyonu İslam Birliği çatısı altında faaliyet gösteren ve
Üsküp’te bulunan Meşihat, 1991’de Yugoslavya’nın dağılmasının ardından
Makedonya Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını ilan etmesiyle başkent Üsküp’te 1993
yılında ‘Makedonya Cumhuriyeti İslam Birliği’ adıyla yeniden teşkilatlanmıştır. 161
158
Ahmet Smojlovic, Muslims in Yugoslovia Journal of Institution of Muslim Minority, II/I, Jeddah
1979, s. 140–142.
159
Muhammed Aruçi, “Eski Yugoslavya II”, s. 189 vd.
160
Salih Asım Bey, Üsküp Tarihi ve Civarı, Rumeli Araştırmaları Merkezi yay., İstanbul 2004, s.17.
161
Muhammed Aruçi, “Eski Yugoslavya II”, s. 187,188.
56
D.1 Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği
Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği, 1994 yılında kabul ettiği ilk
tüzük/nizamname ile Makedonya Cumhuriyeti içinde yaşayan Müslüman azınlıkların
müstakil dini birliği olduğunu ilan etmiştir.162
2003 yılında yapılan düzenlemelerle anılan kurum Makedonya Cumhuriyeti
İslam Dini Birliği adını almıştır.163 Yugoslavya’nın dağılma sürecinde ilk Meşihat
seçimi
1991
yılında
gerçekleştirilmiş,
tam
bağımsızlığın
ilanından
sonra
Makedonya’da yaşayan Müslüman azınlıklar, ilk İslam Birliği Başkanını seçmiştir.
Günümüzde İslam Din Birliği’nin, hukuki anlamda geçmişteki dini kurumsal
oluşumlara tarihi bağlılığını ve bunların menkul ve gayrı menkul mirasçısı olduğunu
ilan eden kendine mahsus bir tüzüğü bulunmaktadır.
D.2. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği Tüzüğü
Makedonya Müslümanlarının dini kurumlarını örgütleyen ve düzenleyen en
güncel hukuki metin, ‘Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği Tüzüğü’dür. Ekler
bölümünde resmi nüshasının bir sureti verilen Tüzük her ne kadar anayasa olarak
isimlendirilmişse de söz konusu düzenleme bir nizamname mahiyetindedir.164 Bu
Tüzük, Makedonya Müslümanlarının dini hayatını engelsiz bir şekilde temin etmeyi,
günlük hayatta İslam değerlerini inşa etmeyi hedefleyen bir takım düzenlemeleri
içermektedir. 23 Aralık 2003 tarihinde kabul edilen bu Tüzük metni, 10 bölümden ve
toplam 75 maddeden oluşmaktadır. Buna göre;
Birinci bölüm; Genel Hükümler,165
İkinci bölüm; İslam Dini Birliği Mensuplarının Hak ve Vazifeleri,166
162
Bkz. Ekler, MCİDB Tüzüğü.
163
Bkz. Ekler, MCİDB Tüzüğü.
164
Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 209.
165
MCİDB Tüzüğü s. 2
166
MCİDB Tüzüğü s. 3
57
Üçüncü bölüm; İslam Dini Birliğinin Mülkiyeti ve Malvarlığı,167
Dördüncü bölüm; İslam Dini Birliğinin Dini Yapıları,168
Beşinci bölüm; İslam Dini Birliğinin Örgütlenişi,169
Altıncı bölüm; İslam Dini Birliğinin Kurumları,170
Yedinci bölüm; İslam Dini Birliği Çalışanları,171
Sekizinci bölüm; Seçim Sistemi,172
Dokuzuncu bölüm; Tüzüğün Onaylanması ve Değiştirilmesi,173
Onuncu bölüm; Geçici ve Nihai Hükümler,174 başlığını taşımaktadır.
Günümüzde, din işleri, vakıf, sosyal işler ve dini okulları ile ilgili iş ve işlemler
bu tüzüğe göre yürütülmektedir.
D.3. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin Görev ve Yetkileri
Makedonya Cumhuriyeti İslam Birliği Tüzüğü’nün ikinci bölümü hak ve
yükümlülükleri düzenlemektedir. Buna göre; Makedonya Cumhuriyeti İslam Birliği
personelinin görevleri şunlardır; 175
İslam dininin ilke, adet ve geleneklerine uymak,
167
MCİDB Tüzüğü s. 3
168
MCİDB Tüzüğü s. 3
169
MCİDB Tüzüğü s. 4
170
MCİDB Tüzüğü s. 7
171
MCİDB Tüzüğü s. 7
172
MCİDB Tüzüğü s. 7
173
MCİDB Tüzüğü s. 8
174
MCİDB Tüzüğü s. 8
175
MCİDB Tüzüğü, madde 9, s. 3.
58
Anayasaya, Normatif belgelere ve İslam Dini Birliği organlarının kararlarına
uymak,
Birey, Aile ve Toplumsal hayata İslam dininin esaslarını tatbik etmek,
Dini hayatın örgütlenmesinde etkin görev almak,
Dini gün ve bayramların İslam ilke ve geleneklerine göre kutlanmasını temin
etmek,
Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliğinin görevlerini, din hizmetleri,
eğitim hizmetleri, yayın hizmetleri, sosyal ve kültürel hizmetler olmak üzere dört ana
başlık altında toplamak mümkündür.
Bu Tüzük ile İslam Dini Birliği’nin tüm mensupları, İslam ilke ve
geleneklerine uymak, Anayasaya, normatif belgelere ve İslam Dini Birliği
organlarının kararlarına uymak ve İslam Dini Birliği’nin çıkar ve menfaatlerini
korumakla görevlidirler.176
D.4. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin Amaçları
Dini şuurun yükseltilmesi, ibadet tatbikatının ifa edilmesi177, İslami değerlerin
öğretilmesi ve inşası, cami, mescit, tekke, mektep ve İslam merkezlerinin kurulması
ve bakımı, eğitim ve öğretim kurumlarının kurulması ve işletilmesi, bilimsel ve
kültürel kurumların kurulması, muhtelif sosyal ve kültürel kurumların kurulması,178
İslam Dini Birliği’nin amaçları olarak belirlenmiştir..
D.5. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin Kurumları
Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği, dini hayatı organizasyonunda
kendisine bağlı faaliyet gösteren kurumlara sahiptir. Bu kurumlar, Vakıflar
Müdürlüğü, medreseler ve liseler, İslami İlimler Fakültesi, araştırma merkezleri,
176
MCİDB Tüzüğü, madde 9, s. 3.
177
MCİDB Tüzüğü, madde 6, s. 3.
178
MCİDB Tüzüğü, madde 7, s. 3.
59
enstitüler, kütüphaneler, müzeler, arşivler, haber ve yayın merkezleri, sağlık örgütleri
ile muhtelif dernek ve işletmelerdir.179 İdari anlamda Makedonya Cumhuriyeti İslam
Dini Birliği, Başkanlık, Meclisi Şura, Mali Yasama Meclisi ve Müftülüklerden
oluşmuştur.180
D.6. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin Teşkilat Yapısı
İslam Dini Birliği Tüzüğü’nün genel hükümler bölümünün birinci maddesinde;
“Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği ülkede ve ülkenin dışında
Müslümanların dini hayatını örgütleyen tek kurumdur. İslam Dini Birliği
faaliyetlerini Kur’an, sünnet, anayasa ve anayasadan çıkan normatif belgelere
dayandırır. İslam Dini Birliği, dini hayatın örgütlenmesinde, dini eğitim ve
öğretimde, vakıf konularında, hukuki ve mali faaliyetlerde ve bu anayasanın
gerektirdiği diğer faaliyetlerde bağımsızdır. İslam Dini Birliğinde vazifelerin tatbiki
ve ibadetler Hanefi mezhebine göre uygulanır.” denilmektedir. 181
İslam Dini Birliği, Makedonya Müslümanlarının dini hayatını örgütleyen ve
düzenleyen tek kurumdur. Kurumun merkezi Üsküp’te bulunmaktadır İslam Dini
Birliği, dini hayatın örgütlenmesinde, dini eğitim ve öğretimde, vakıf konularında,
hukuki iş ve işlemlerinde, mali faaliyetlerinde bağımsızdır. 182
İslam Dini Birliği, aynı zamanda Reisü’l ulema sıfatını da taşıyan ve
Makedonya Müslümanlarının en üst düzey yöneticisi olan bir Başmüftü tarafından
yönetilir. Reisü’l ulema’ya bağlı 13 Bölge müftüsü bulunmaktadır. İslam Dini
Birliği’nin merkez teşkilatında 90 personel görev yapmaktadır. Taşra teşkilatında ise
toplam personel sayısı, 1300 civarındadır. Bunlardan 750’si Vaiz, İmam ve Hatip
olarak görev yapmaktadır. İslam Dini Birliği’ne bağlı faaliyet gösteren camii ve
mescitlerin sayısı 600 civarındadır. İslam Dini Birliği’nin, toplam üye sayısı ise
yaklaşık 1300’dür.
179
MCİDB Tüzüğü, madde 50, s. 7.
180
Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 209.
181
MCİDB Tüzüğü, madde 1, s. 2.
182
MCİDB Tüzüğü, madde 1, s. 2.
60
Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği Başkanlığı’nın idari organları;
Cemaat Heyeti, Müftülük, Müftülük Meclisi, İslam Dini Birliği Riyaseti, Reisul
Ulema-İslam Dini Birliği Başkanı, İslam Dini Birliği Meclisi ve Yüksek Yasama
Heyeti’nden oluşmaktadır.183
D.6.a. Cemaat Heyeti
Müslüman toplum tarafından seçilen ve müftülük altında faaliyet gösteren
yerel bir organdır. Cemaat heyeti mütevelli, haznedar, görevi gereği imam ve cemaat
tarafından seçilmiş 5 ile 9 üyeden oluşmaktadır.184 Cemaat heyeti, Makedonya
Müslümanlarının dini hayatlarını düzenleyen ve örgütleyen en küçük mahalli
birimdir. Bu heyet, müftülüğe din görevlisi tayinlerinde öneride bulunur.
Genelde Balkanlarda özelde ise Makedonya’da Osmanlı dönemi dini
yapılanmasında cemaat heyeti ve meclislerinin çekirdek oluşumlar olduğu
bilinmektedir.
D.6.b. Müftülük
Müftülük, Cemaat heyetlerinin üzerinde idari bir kuruluştur. Başında bir
müftünün bulunduğu Müftülük Kurumu içinde 5 ila 13 üyeden oluşan bir Müftülük
Meclisi de bulunmaktadır. Müftü ve Başimam makamlarından dolayı Müftülük
Meclisinde üye olarak bulunur. Müftü ve Başimam olabilmek için yüksek dini tahsil
görmüş olmak gerekir. Ayrıca İslam Dini Birliği’nde en az 15 yıl fiilen hizmet etmiş
olanlar bu görevlere atanmaya hak kazanır. Müftü ve Başimam seçimle belirlenir ve
görev süreleri 5 yıldır. 185
Müftülük meclisi ve İslam Dini Birliği’nin üst organları tarafından alınan
kararları uygulamak, hizmet bölgesinde dini hayatın ve faaliyetlerin düzenli bir
şekilde ifasını sağlamak, din görevlilerinin iş ve işlemlerini ve denetimini yürütmek,
183
MCİDB Tüzüğü, madde 24, s. 4.
184
MCİDB Tüzüğü, madde 25, s. 4.
185
MCİDB Tüzüğü, madde 27,28 s. 4.
61
Müftülüğün temel görevleri arasındadır. Müftü, ayda bir defa toplantı tertip etmekle
ve müftülük faaliyetleri konusunda üst makamları bilgilendirmekle yükümlüdür.
Müftü, dini alana ilişkin idari görevleri yanında sosyal ve kültürel alanda vakıfların
ve vakıf mallarının yönetimi ile de yükümlüdür. 186
Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği bünyesinde 13 müftülük
bulunmaktadır.187 Bunlar Üsküp, Kalkandelen (Tetova), Gostivar, Kumanova, Debre,
Kırçova, Manastır, Rense, İştip, Köprülü, Ohri, Pirlepe, Sturga (struga)
Müftülükleridir.
Üsküp Müftülüğü’nde 1 Müftü, 92 İmam Hatip, 43 Müezzin, 5 Muallim ve 7
Vaiz olmak üzere toplam 148 personel bulunmaktadır.
Kalkandelen Müftülüğü’nde 1 Müftü, 82 İmam Hatip, 35 Müezzin, 16 Muallim
ve 1 Vaiz olmak üzere toplam 135 personel bulunmaktadır.
Gostivar Müftülüğü’nde 1 Müftü, 50 İmam Hatip, 10 Müezzin, 51 Muallim ve
40 Vaiz olmak üzere toplam 152 personel bulunmaktadır.
Kumanova Müftülüğü’nde 1 Müftü, 25 İmam Hatip, 2 Müezzin, 25 Muallim ve
25 Vaiz olmak üzere toplam 78 personel bulunmaktadır.
Debre Müftülüğü’nde 1 Müftü, 35 İmam Hatip, 35 Müezzin, 5 Muallim ve 2
Vaiz olmak üzere toplam 78 personel bulunmaktadır.
Kırçova Müftülüğü’nde 1 Müftü, 42 İmam Hatip, 1 Müezzin, 42 Muallim ve
42 Vaiz olmak üzere toplam 128 personel bulunmaktadır.
Manastır Müftülüğü’nde 1 Müftü, 10 İmam Hatip, 10 Müezzin olmak üzere
toplam 21 personel bulunmaktadır.
186
MCİDB Tüzüğü, madde 28,29,30 s. 5.
187
Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 209.
62
Resne Müftülüğü’nde 1 Müftü, 10 İmam Hatip, 10 Müezzin, 1 Muallim olmak
üzere toplam 22 personel bulunmaktadır.
İştip Müftülüğü’nde 1 Müftü, 34 İmam Hatip, 34 Müezzin ve 38 Vaiz olmak
üzere toplam 107 personel bulunmaktadır.
Köprülü Müftülüğü’nde 1 Müftü, 8 İmam Hatip, 8 Müezzin ve 8 Vaiz olmak
üzere toplam 25 personel bulunmaktadır.
Ohri Müftülüğü’nde 1 Müftü, 8 İmam Hatip, 8 Müezzin, 8 Muallim ve 8 Vaiz
olmak üzere toplam 33 personel bulunmaktadır.
Pirlepe Müftülüğü’nde 1 Müftü ve 25 din görevlisi olmak üzere toplam 26
personel bulunmaktadır.
Struga Müftülüğü’nde 1 Müftü ve 32 din görevlisi olmak üzere toplam 33
personel bulunmaktadır.
Personelin idari görevlerinden de anlaşılacağı gibi Makedonya’da müftülükler,
cami hizmetleri yanında muallim kadrosunda din eğitimi faaliyetleri yürüten
kurumlardır. Bununla birlikte, Müftülük, Müftülük Meclisi’nin icra organıdır.188
D.6.c. Müftülük Meclisi
Müftülük Meclisi, Müftülük içinde yer alır, ancak idari bakımdan daha üst bir
organdır. Müftülük Meclisi, Cemaat Meclisi üyeleri, din görevlileri ile İslam Dini
Birliği’nin yürütme organları ve diğer İslami derneklerde çalışan yüksek dini tahsil
görmüş üyelerden oluşur. Müftülük Meclisi, kendi başkanını, müftüyü, İslam Dini
Birliği Meclisi’nin üyelerini seçer.189
188
MCİDB Tüzüğü, madde 27, s. 4.
189
MCİDB Tüzüğü, madde 31, s. 5.
63
D.6.d. İslam Dini Birliği Riyaseti
İslam Dini Birliği Riyaseti, İslam Dini Birliği Meclisi’nin en yüksek dini ve
idari icra organıdır. İslam Dini Birliği Riyaset, 15 üyeden oluşur. Ülke genelinde dini
hayatın örgütlenmesi, eğitim-öğretimin, bilimsel ve kültürel alanlardaki faaliyetlerin
geliştirilmesi, İslam Dini Birliği organlarının örgütleniş ve faaliyetlerinin
yapılandırılması, İslam Dini Birliği Meclisi’ne faaliyet planının sunulması gibi iş ve
işlemler İslam Dini Birliği Riyasetinin görevleri arasındadır.
Ayrıca; İslam Dini Birliği Meclisi’nin kararlarını uygulamak, İslam Dini
Birliği’ne bağlı eğitim ve öğretim kurumlarının müfredatlarının onaylanması,
Başimamların, Birliğe bağlı okulların müdür, dekan ve diğer yöneticilerinin
atamalarını yapmak bu birimin görevlerinden bazılarıdır. 190
D.6.e. Reisu’l Ulema - İslam Dini Birliği Başkanı
Reisu’l Ulema, İslam Dini Birliği’nin başkanı ve Makedonya Müslümanlarının
dini lideridir. Reisu’l Ulema, Makedonya Müslümanlarının dini birlikteliğini temsil
eder ve İslam Birliği Meclisi’nin üyeleri, müftüler, başimamlar, dekanlar ve
yardımcıları, medrese ve okul müdürleri, şube müdürleri, dernek başkanları ve
Makedonya’da mevcut tarikat temsilcilerinin katılımıyla oluşan bir heyet tarafından
5 yıllığına seçimle belirlenir. Reisu’l Ulema, 40 yaşını tamamlamış, yüksek dini
tahsil görmüş ve İslam Dini Birliği’nde 10 yıl çalışmış olan adaylar arasından
belirlenir. İslam Dini Birliği’nin her türlü iş ve işleminin gözetim ve denetimi ile
yükümlü olan Reisu’l Ulema, İslam Dini Birliği Meclisi’ne karşı sorumludur.191
D.6.f. İslam Dini Birliği Meclisi
İslam Dini Birliği Meclisi, İslam Dini Birliği içinde hak ve vazifeler
çerçevesinde en yüksek karar organıdır. Müftülük Meclislerinde gizli oy ile
190
MCİDB Tüzüğü, madde 32,33, 34, s. 5.
191
MCİDB Tüzüğü, madde 36-42, s. 6.
64
belirlenen 51 üyeden oluşur. Bu meclis’te üyeler kendi arasında Başkanı
belirlemektedir.
İslam Dini Birliği Meclisi, İslam Dini Birliği Tüzüğü’nü lüzum üzere
değiştirme yetkisine sahiptir. İslam Dini Birliği Riyaset üyelerini seçer, Disiplin
Komisyonunun üyelerini seçer, Reisu’l Ulema Vekilini seçer. Yıllık çalışma planı ve
raporu bu birim tarafından onaylanır.192
D.6.g. Yüksek Yasama Heyeti
Yüksek Yasama Heyeti, Riyasetin önerisi üzerine İslam Dini Birliği
Meclisi’nin atadığı 5 kişiden oluşur. Heyet kendi içinde başkanını belirlemektedir.
Yüksek Yasama Heyeti, İslam Dini Birliği organ ve kurumları tarafından
kararlaştırılan belgelerin İslam Dini Birliği Tüzüğü’ne uygunluğunu inceler, İslam
Dini Birliği kurumlarının faaliyetlerini değerlendirir ve İslam Dini Birliği organları
arasında vuku bulan anlaşmazlıkları çözümler. Yüksek Yasama Heyeti’nin karaları
mecburidir ve Riyaset tarafından uygulanmaktadır. Yüksek Yasama Heyeti, İslam
Dini Birliği Meclisi’ne karşı sorumludur.193
E. Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin Faaliyetleri
E. 1. Dini Faaliyetleri
Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin dini faaliyetleri, namazların,
vaaz ve irşat hizmetleri ifası gibi cami eksenli din hizmetleri şeklindedir.194 Bununla
birlikte mevlit, dini nikâh ve benzeri dini merasimlerin icrası diğer dini faaliyet
alanlarını oluşturmaktadır. Zira Makedonya Cumhuriyeti İslam Birliği Tüzüğü,
camileri ve mescitleri, dini hayatın ve öğrenimin icra edildiği temel dini kamu
yapıları olarak tanımlamaktadır.195
192
MCİDB Tüzüğü, madde 43-46, s. 6.
193
MCİDB Tüzüğü, madde 47,48, s. 7.
194
Vaaz ve hutbe örnekleri ve dini yazı metinleri için bkz. Hilal Gazetesi, Üsküp, Muhtelif sayılar.
195
MCİDB Tüzüğü, madde 15, s. 4.
65
İslam Dini Birliği temel din hizmetleri yanında Ramazan ve Kurban
Bayramlarında, diğer dini gün ve gecelerde Müslümanların dini hayatını ve şuurunu
zenginleştirmek amacıyla ilave dini faaliyetler de yürütmektedir. Ayrıca Dini
faaliyetler arasında önemli hizmet ise hac organizasyonlarıdır.196
Makedonya’da çok canlı olmasa da tekkeler ve tarikatlar varlığını
sürdürmektedir. Eski Yugoslavya döneminde ve günümüzde Makedonya genelindeki
tekkelerin sayısına ilişkin elde kesin veriler mevcut değildir. Ancak belli başlı
tekkeler arasında Üsküp’te Rufai ve Sadi tekkeleri, Kırçova, Ohri ve Struga’da
Halveti tekkeleri, Kalkandelen’de Bektaşi tekkeleri zikredilebilir. Bunların dışında
tekke olup olmadıkları tartışmalı olan mekânlar da mevcuttur.197
Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin, tekke ve tarikatlar üzerindeki
idari nüfuzunun kısıtlı olduğunu burada belirtmek gerekir. İslam Dini Birliği,
tekkeleri ve buralarda yürütülen dini faaliyetleri bir birlik içinde tutabilmek ve
kontrol edebilmek amacıyla bünyesinde ‘Tarikatlar Meşihatı’ ismiyle bir birim
oluşturmuştur. Ancak Makedonya’daki Bektaşilerin Makedonya Bektaşileri Birliği
adlı bir teşkilatları vardır. Bu teşkilat merkezi Arnavutluk’un başkenti Tiran’da
bulunan Dünya Bektaşileri İslam Birliği’ne bağlıdır. 198
Dini faaliyetler bağlamında, İslam Dini Birliği’nin din hizmetleri Doğu
Makedonya’da yok denecek seviyededir. Batı ve Orta Makedonya dışında kalan
yerlerdeki dini faaliyetlerin ise ehil olmayan din adamları tarafından yürütüldüğü
bilinmektedir.
E.2. Eğitim Faaliyetleri
Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin eğitim faaliyetleri, dini
faaliyetlerinden sonra en önemli hizmet alanıdır. Eğitim faaliyetleri, örgün ve yaygın
olmak üzere iki kapsamda yürütülmektedir. Eski Yugoslavya döneminde Makedonya
196
Hilal Gazetesi, yıl XVI, no:109, Şubat 2003, s. 3.
197
Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 208.
198
Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 210.
66
Müslümanlarının dini kadroları Saraybosna’da ve büyük ölçüde özellikle 1970’li
yıllarda Suriye, Suudi Arabistan, Ürdün ve Mısır gibi Arap ülkelerindeki okullarda
yetişmiştir.199
E.2.a. Örgün Din Eğitimi Faaliyetleri
Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin, eğitsel faaliyetleri yaygın ve
örgün din eğitimi kapsamındadır. Eğitsel faaliyetleri icra eden orta ve yüksek
öğrenim seviyesindeki yüksek okullar örgün eğitim sistemi içinde yapılanmış
müesseselerdir.200 Bu müesseseler, Müslüman toplumun temel din eğitimi taleplerini
karşılamak amacıyla kurulmuşlardır. Nitekim İslam Dini Birliği, Tüzüğü’nde
mektepleri Müslümanların temel ve dini öğrenimleri ve Müslümanların dini ve
entelektüel
açıdan
kalkınmaları
için
hizmet
veren
kurumlar
olarak
tanımlamaktadır.201
En önemli örgün eğitim kurumları arasında İştip’te bir İmam Hatip Lisesi ve
Başkent Üsküp’te orta öğrenim seviyesinde İsa Bey Medresesi (İmam Hatip
Lisesi)202 ile yüksek öğrenim seviyesinde İslami Bilimler Fakültesi bulunmaktadır.
Makedonca, Arnavutça ve Türkçe dillerinde eğitim veren İsa Bey Medresesi 1984
yılından beri Üsküp’te faaliyet göstermektedir.203
Bu kurumlarda takip edilen öğretim müfredatı konusunda kaynakların sınırlı
olduğunu belirtmek gerekir. İslam Dini Birliği’ne bağlı bir yüksek öğrenim kurumu
olan İslami İlimler Fakültesi’nde devamlı ve misafir statüsünde yaklaşık 25
akademik personel bulunmaktadır. Bunların yaklaşık yarısı bir akademik unvana
sahiptir. Öğretim müfredatında Kuran ve Kuran ilimleri, Tefsir, Hadis, Akaid, İslam
Hukuku, Fıkhul-İbadat, İslam Tarihi, Felsefe Tarihi, İslam Felsefesi ve diğer bazı
İslam bilimleri dersleri yanında Enformatik, Oryantalizm ve benzeri dersler de
199
Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s.210.
200
MCİDB Tüzüğü, madde 16, s. 4.
201
MCİDB Tüzüğü, madde 16, s. 4.
202
Bu kurum İsa Bey Medresesi olarak da bilinmektedir.
203
Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s.210.
67
okutulmaktadır. Bu kurumlarda öğretim dili Makedonca olmakla birlikte Arapça,
Türkçe, Osmanlıca, Arnavutça ve bir batı dili müfredat programında yer
almaktadır.204
Orta öğrenim seviyesinde öğrenim veren okullarda kız öğrencilerin devamlı
statüde, okul yöneticilerinin ifadesiyle ‘sıralı eğitime’ devamı konusunda sorunlar
mevcuttur. Okullarda erkek öğrencilerin bir kısmı sıralı yani devamlı öğrenci olup,
okul yerleşkesi içinde yer alan yurtlarda ikamet etmektedir.
E.2.b. Yaygın Din Eğitimi Faaliyetleri
İslam Dini Birliği’ne bağlı yaklaşık 600 cami ve mescit yanı sıra 500 civarında
Kur’an Kursu’nda yaygın din eğitimi faaliyeti yürütülmektedir.
Yaygın din eğitimi faaliyetleri, camilerde ve Kur’an kurslarında yürütülen din
eğitimi hizmetleridir. Temel dini bilgiler, Kur’an-ı Kerim tilaveti ve ibadetlerin
ifasına ilişkin teorik ve pratik eğitsel faaliyetlerdir. Makedonya Cumhuriyeti İslam
Dini Birliği Tüzüğü cami, mescit ve tekkeleri, dini ibadetlerin, dini öğretimin
gerçekleştirildiği ve İslam hükümlerine uygun olan dini uygulamaların ifa edildiği
yerler olarak tanımlamaktadır.205 Ancak dini eğitim verilen mekânların bir takım
fiziksel sorunlarının bulunduğunu, nitelikli ve formasyon sahibi din görevlisi
sayısının da talebi karşılamaktan uzak olduğunu burada belirtmemiz gerekir.
E.3. Yayın Faaliyetleri
Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin yayın faaliyetleri, süreli ve
süresiz dini eserlerin hazırlanması, basımı ve dağıtımını içermektedir. İslam Dini
Birliği’nin en önemli yayın faaliyetlerinden birisi, resmi yayın organı olan ‘Hilal’
204
Komisyon, Planı Dhe Programı Mesimor, Shkup 1997, s. 6, vd. ; Bu okullarda okutulan derslerin
adları, ders saatleri ve dersleri veren akademik personel hakkında bilgi için bkz. Ekler, İslami Bilimler
Fakültesi Akademik 2005/2006.
205
MCİDB Tüzüğü, madde 16,17 s. 4.
68
isimli üç ay süreli bir gazetenin Makedonca ve Türkçe yayınlanmasıdır.206 1985
yılından beri üç aylık dönemlerle yayınlanan ‘Hilal Gazetesi’, Makedonca ve Türkçe
dini ve kültürel konuları muhtevi yazılar içermektedir. Yayına başladığı tarihten
günümüze 120 üzerinde sayı yayınlanmıştır.207
Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin yayın faaliyetleri arasında
muhtelif dini kitap ve tanıtıcı broşürler yer almaktadır. Yayın faaliyetlerine konu
teşkil eden eserler, Makedonya’da yaşayan Müslüman toplumun dini hayatının
şekillenmesinde, dini inanç ve düşüncenin gelişmesinde önemli bir rol oynamakla
birlikte, Müslüman toplumun taleplerine karşılama noktasında yeterli değildir.
Bununla birlikte temel dini eserlerin hazırlanması ve basımında bir takım finansal
zorluklar yaşanmaktadır.
E.4. Sosyal ve Kültürel Faaliyetleri
Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nin sosyal ve kültürel faaliyetleri,
dini gün ve bayramlarda, nikâh, sünnet ve mevlit gibi dini merasimlerde, tekfin ve
defin zamanlarında verilen hizmetlerden oluşmaktadır. Sosyal ve kültürel
faaliyetlerin ifası büyük ölçüde mekân ve imkân gerektirdiğinden bu tünden
faaliyetler arzu edilen muhteva ve yaygınlıkta değildir. Bununla birlikte, belli
merkezlerde aş evlerinde ücretsiz yemek ikramı, Osmanlı’dan günümüze kadar
yaşatıla gelen ve Müslüman toplumun bir araya gelerek birlik ve beraberlik şuurunun
pekişmesine zemin hazırlayan sosyal ve kültürel faaliyetlerdir.
Sosyal ve kültürel içerikli faaliyetler yürütmek amacıyla Makedonya
Cumhuriyeti İslam Dini Birliği bünyesinde El Hilal Yardımlaşma Teşkilatı adıyla
sosyal ve kültürel bir yardımlaşma teşkilatı bulunmaktadır.208 El Hilal Yardımlaşma
Teşkilatı rutin yardımlar dışında Ramazan ve Kurban Bayramları ile diğer dini gün
206
Hilal Gazetesi, İslam Dini Birliğinin resmi yayın organı olarak Makedonca, Arnavutça ve Türkçe
olmak üzere üç dilde yayın yapan İslami kültür ve haber gazetesi olmakla birlikte çeşitli dini bilgileri
ve makaleleri muhtevi bir nevi dini ve kültürel dergi mahiyetindedir.
207
Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 210
208
Hilal Gazetesi, yıl XVI, no: 109, Şubat 2003, s. 3.
69
ve gecelerde İslam Dini Birliği tarafından organize edilen dini, eğitsel, sosyal ve
kültürel faaliyetlerde önemli katkılar sağlamaktadır.
İslam Dini Birliği’nin sosyal ve kültürel faaliyetleri, daha ziyade bağlı vakıf ve
cami heyetlerinin organize ettikleri yardımlar, ikramlar ve muhtelif etkinliklerden
şeklindedir. Nitekim Makedonya’da pek çok cami bir vakıf çatısı altında hizmetlerini
finanse etmektedir. Örneğin Üsküp Mustafa Paşa Camii aynı zamanda çeşitli
yardımların ve ikramların yapıldığı önemli bir vakıf kuruluşudur. 209
F. Makedonya’da Din ve Devlet İlişkileri
F.1. Din ve Devlet İlişkilerinin Yasal Çerçevesi
16 Kasım 2001 yılında kabul edilen Makedonya Cumhuriyeti Anayasası’nın 19
maddesinde; Makedon Ortodoks Kilisesi, İslâm Birliği, Katolik Kilisesi, Yahudi
Birliği ile dini birliklerin devletten ayrı ve eşit olduğu belirtilmiştir.210
Makedonya Cumhuriyeti, Makedonya’da var olan farklı dini toplulukların ve
grupların koordinesini sağlamak üzere Makedonya Cumhuriyeti Dini Topluluklar ve
Gruplarla İlişkiler Komisyonu’nu yetkili kılmıştır. Bu komisyonun Başkanı,
Makedon hükümeti tarafından atanmaktadır ve hükümetle birlikte değişmektedir.
Makedonya Cumhuriyeti Dini Topluluklar ve Gruplarla İlişkiler Komisyonu,
Makedonya’da mevcut dini grup ve topluluklarla ilişkileri düzenleyen ve koordine
eden resmi bir üst kuruluştur. İslam Dini Birliği ile bu kurum arasında ilişkiler
yukarıda ifade edilen yasal çerçeve kapsamındadır. Günümüzde İslam Dini
Birliği’nin bu kurumla olan ilişkilerinin önemli bir bölümünü İslami İlimler
Fakültesi’nin bir devlet üniversitesi bünyesine dâhil edilmesi, tarihi ve kültürel
eserlerin korunması konularında yürütülen müzakereler oluşturmaktadır. Bununla
birlikte dini gün ve bayramlarda Makedonya Hükümeti Başbakanı ve diğer üst düzey
yetkilileri, İslam Dini Birliği’ni ziyaret ederek Müslüman toplumun dini gün ve
209
Aleksandre Popoviç, Balkanlarda İslam, s. 239.
210
Makedonya Cumhuriyeti Anayasası, madde 19.
70
bayramlarını tebrik etmektedirler. Nitekim 2004 yılında Kurban Bayramı vesilesiyle
Makedonya Cumhuriyeti Başbakanı Vlodo Buçkovski, İslam Dini Birliği’ni ziyaret
ederek Müslümanların bayramını tebrik etmiştir. Bu ve benzeri karşılıklı ziyaretler
çerçevesinde yapılan görüşmelerde Müslüman toplumun sorunları yanında dini
gruplarla devlet arasındaki ilişkilerin yasal çerçevesine dair ikili müzakereler de
yapılmaktadır.211
F. 2. Makedonya İslam Dini Birliği ile Diğer Dini Kurumlar Arasındaki
İlişkiler
Makedonya’da İslam Dini Birliği ile Makedonya Ortodoks Kilisesi, Katolik
Kilisesi, Evangelik-Metodist Kilisesi, Yahudi Birliği ve diğer dini gruplar arasında
sınırlı ilişkiler bulunmaktadır. Bu dini gruplarların tamamı, Makedon Devleti
tarafından kabul edilmektedir ve daha evvel ifade edildiği gibi bu dini teşkilatlar
arasındaki ilişkiler Makedonya Cumhuriyeti Dini Topluluklar ve Gruplarla İlişkiler
Komisyonu’nun
koordinasyonunda
gerçekleşmektedir.
Ancak,
dini
gruplar
arasındaki ilişkilerin Makedonya’da mevcut etnik ve dini bölünmüşlük ortamı
sebebiyle sınırlı olduğunu burada belirtmek gerekir.
211
Hilal Gazetesi, yıl XVII, no: 118, Kasım-Aralık 2004, s. 3.
71
BEŞİNCİ BÖLÜM
MAKEDONYA MÜSLÜMAN AZINLIKLARI VE ÇAĞDAŞ SORUNLARI
Makedonya Müslüman azınlıkları ve dini kurumları tarihi süreçte köklü bir
geleneğe sahip olmakla birlikte kurumsallaşma sorunu, etnik ve dini bölünmüşlük,
din eğitimi sorunu, nitelikli din adamı ihtiyacı, vakıf mallarının iadesi sorunu,
finansman ve misyonerlik sorunu gibi bir takım sorunlarla karşı karşıyadır. Biz bu
bölümde Makedonya Müslüman azınlıkları ve dini kurumları için önem arz eden
temel sorunları tanımlamaya çalıştık. Ancak bu sorunların her biri kanaatimizce ayrı
ayrı çalışmalar gerektirecek mahiyettedir.
A. Kurumsallaşma Sorunu
Osmanlı dönemine uzanan köklü tarihine rağmen Makedonya Müslüman
azınlıkları, dini hayatları örgütleme noktasında günümüzde kurumsallaşma sorunu ile
karşı karşıyadır. Makedonya’da yaşayan Arnavut, Türk, Boşnak Arnavut ve diğer
etnik kökenden tüm Müslümanların dini kurumu olan bu müessesede Arnavut
Müslümanlarının hâkimiyeti, diğer Müslüman azınlıkları olumsuz etkilemektedir. 212
2001 Ohri Çerçeve Antlaşmasında Makedonya’da yaşayan azınlıklara nüfusları
nispetinde resmi kurumlarda temsil hakkı tanımıştır. Makedonya Cumhuriyeti İslam
Dini Birliği’nde Arnavut Müslümanları dışında diğer Müslüman azınlıklara hakça bir
temsil hakkı tanınmış değildir. Aynı zamanda Arnavutların çoğunlukta bulunduğu
bölgelerde din görevlisi bulunurken Türklerin yoğunlukta bulunduğu Doğu
Makedonya’da din görevlisi bulunmamaktadır.213
İslam Dini Birliği Tüzüğünde her ne kadar müftü ve diğer din görevlilerinin
vazifeleri, hak ve yükümlülükleri ile seçimlerine ilişkin esaslar belirlenmişse de
müftü seçimi ve imamların tayini konularında kurumsal bazı sorunlar yaşanmaktadır.
Bu bağlamda din adamlarının seçiminde ve atanmasında Makedonya Müslüman
212
Ömer Turan, “Makedonya’da Türkler”, s. 180.
213
Bkz. Yeni Balkan Gazetesi, Üsküp, 2 Şubat 2006.
72
azınlıklarının tamamını hoşnut edecek ve hakça temsil ilkesine işlerlik kazandıracak
kurumsal ölçütlerin uygulanmasına dönük talepler sıklıkla dile getirilmektedir.
Finansal anlamda İslam Dini Birliği’nin etkin ve şeffaf bir muhasebe sistemine
sahip olmayışı, İslam Dini Birliği’nin ihtiyacı olan nitelikli din adamı yetiştirecek
eğitim ve öğretim kurumlarının yeterli donanıma sahip olmayışı yanında Makedonya
Müslüman azınlıkların arasında mevcut etnik ve dini bölünmüşlük kurumsallaşma
sorunu besleyen diğer önemli sorunlardır.
B. Etnik ve Dini Bölünmüşlük Sorunu
Makedonya Müslüman azınlıklarını oluşturan Arnavutlar, Türkler, Romlar,
Boşnaklar, ve Slav asıllı diğer etnik gruplar arasında iç etnik ilişkiler parçalıdır. Aynı
etnik ve dini gruplar içinde bile farklı dini temayüller mevcuttur.214 Makedonya’da
Bektaşiler kendi birliğe sahip ve daha ziyade merkezi Tiran’da bulunan Bektaşi
İslam Birliği’ne bağlıdır. Diğer tarikatlara mensup Müslüman azınlıklar arasında da
bir dini birlikten bahsetmek mümkün değildir.
Kadiri
ve
Nakşibendîlerin
kendi
dini
215
Nitekim Halveti, Rufai, Sadi,
organizasyonlarına
sahip
oldukları
bilinmektedir.
Makedonya Müslümanları çoğunlukla Sünni ve Hanefi’dir. Makedonya’da
Bektaşi, Halveti ve Rufai tarikatlarına mensup Müslümanlar ve bunlara ait tekkeler
mevcuttur. Tekkelerin yanı başındaki mescitlerde namazların ifası ve diğer dini
uygulamalarda Hanefi mezhebinin takip edildiği bilinmektedir. Nitekim Makedonya
Cumhuriyeti İslam Dini Birliği Tüzüğü’nde vazifelerin tatbiki ve ibadetler Hanefi
mezhebine göne uygulanır hükmüne yer verilmiştir.216
Ancak özellikle Bektaşi
tarikatına mensup Müslümanların, belirli gün ve gecelerde mensup oldukları
tarikatların ritüellerini uyguladıkları bilinmektedir.217
214
Emılıja Simoska, “Macedonia: a view on the inter-ethnic relations”, Hikmet Journal of Scientific
Research, 2005/2, s.9-12.
215
Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 210,211.
216
MCİDB Tüzüğü, madde 1, s. 2.
217
Abbas Yahya, ‘Makedonya’daki Tekkelerde Zikir ve Musiki”, s. 57-77.
73
Makedonya’da Rufai, Bektaşi, Halveti, Melami, Kadiri, Nakşî ve Mevlevi
tarikatlarına mensup Müslümanlar218 ile Müslüman toplumun hâkim kesimi arasında
bir dini bölünmüşlükten bahsetmek mümkündür. Diğer taraftan Makedonya’da
Vahhabiler, dini bölünmüşlük ortamının önemli bir unsurudur. Nitekim silahlı bir
grup Vahhabi’nin 2002 yılında Kalkandelen Harabati Baba Tekkesi’ne, 2005 yılında
ise İslam Dini Birliği Başkanlığı’na müdahalesi bilinmektedir.219
C. Finansman Sorunu
Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği, dini hayatın örgütlenmesi ve
geliştirilmesi noktasında bir takım finansal sorunlarla karşı karşıyadır. İslam Dini
Birliği, Makedonya Devletinden her hangi bir finansal yardım almamaktadır. Birlik,
finansmanını bir nevi bağış mahiyetinde alınan vergilerle, vakıf mallarından elde
edilen gelirlerle ve dış yardımlarla sağlamaya çalışmaktadır.220
Bu sorunların başında Birliğin etkin ve şeffaf bir muhasebe sistemine sahip
olmayışı gelmektedir. Finansman gelirlerinin, Makedonya Müslümanlarının dini
hayatlarını organize etmeye, din adamlarının maaş ve diğer masraflarını karşılamaya
kifayet etmediğini burada belirtmek gerekir. Finansal anlamda karşılaşılan bu
sorunlar, İslam Dini Birliği’ni ve Birliğe bağlı din adamlarını özellikle de Suudi
Arabistan, Suriye, Ürdün, Mısır ve İran kaynaklı dış kuruluşlardan yardım talep
etmeye veya kabul etmeye sevk etmekte, bu durum Birliğin iş ve işlemlerini
dışarıdan müdahalelere açık hale getirmektedir. Nitekim son dönemlerde Makedonya
Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’nde yaşanan Reisu’l ulema sorunu bir anlamda
218
Mehmet İbrahim, “Eski Yugoslavya Sınırları Dâhilinde Tarikat Hareketlerinin Tarih İçindeki
Gelişimi ve Önemi”, s. 291–305.; Ayrıca bkz. Abbas Yahya, ‘Makedonya’daki Tekkelerde Zikir ve
Musiki”, s. 57-77.
219
Murtaza Suluoca, “ Makedonya Müslümanları”, Balkan Mektubu Dergisi, sayı 16–17, s. 39.;ayrıca
bkz. International Religious Freedom Report on Macedonia, 2006, U.S. Department of State, the
Bureau of Democracy, Human Rights, and Labor.
220
Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 210.
74
kurumsallaşma sorununu bir anlamda da Birliğe dış müdahalelerin hangi boyutlara
ulaştığını göstermesi bakımından dikkat çekicidir. 221
D. Bölgenin Tarihi ve Kültürel Yapısı ile Uyuşmayan Dini Akımlar
Bağımsızlığın ardından Makedonya’da dini gruplara tanınan özgürlükler
kapsamında faaliyet alanını geliştiren tarikatlar, cemaatler ve Arap kaynaklı bazı dini
akımlar, dini hayatta ağırlık kazanmaya başlamıştır. Özellikle Şii ve Vehhabi
kaynaklı faaliyetlerin bölgede dini farklılaşmaya sebep olduğu söylenebilir.
Selefilik adı altında Vehhabilik taraftar toplamaktadır.222 Nitekim bunların
camii meclislerine üye olmak suretiyle camii yönetimlerine müdahale ederek İslam
Dini Birliği içinde kendilerine taraftar din görevlilerinin atamalarını sağladıkları
bilinmektedir. İslam Dini Birliği’ne yapılan bu tür müdahaleler Reisu’l ulema’ya
kadar ulaşmış, 2005 yılında İslam Dini Birliği Başkanı olan Reisu’l ulema bile bu tür
grupların fiili saldırılarına muhatap olmuştur. 223
1970’li yıllarda Yugoslavya idaresi döneminde öğrenciler, Arap ülkelerindeki
ilahiyat fakültelerinde öğrenim görmeye teşvik edilmiştir.224 Yugoslav yönetimi
tarafından İslam ile Türklük arasındaki tarihi ve kültürel bağı koparmayı amaçlayan
yönlendirmeler daha sonra ters tepki yapmış, Makedonya’nın bağımsızlığını
kazanmasının ardından tanınan demokratik haklar çerçevesinde kapılar Arap kökenli
dini akımlara açılmıştır.225 Başta Suudi Arabistan, Suriye, Ürdün ve Mısır olmak
üzere muhtelif Arap ülkelerinde ilahiyat tahsilini tamamlayanlar, dini idarelerde,
camii ve dini eğitim veren müesseselerde görev almışlardır. Günümüzde Makedonya
İslam Dini Birliği’nde görevli din adamlarının önemli bir bölümü öğrenimlerini Arap
ülkelerinde tamamlamışlardır.226
221
Bkz. Birlik Gazetesi, yıl LX, sayı 6069, Üsküp, 11 Mart 2004.
222
Ömer Turan,“Geçmişten Günümüze Bulgaristan Türkleri”, s. 42.
223
Murtaza Suluoca, “ Makedonya Müslümanları”, Balkan Mektubu Dergisi, sayı 16–17, s. 39.
224
Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 210.
225
Murtaza Suluoca, “ Makedonya Müslümanları”, s. 39.
226
Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 210.
75
Özelde Makedonya’da genelde Balkanlarda İslam ile Türklük arasındaki
ilişkiyi ve Türk İslam kültürünü zayıflatmak amacıyla karşı unsurlar, yüksek dini
tahsil
görecek
öğrencileri
Arap
ülkelerine
gitmeye
yönlendirilmiş
veya
zorlanmışlardır.227 Örneğin, Makedonya’da Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini
Birliği’nin yaklaşık 600 din görevlisi bulunmaktadır. Bunlardan yaklaşık 300’ü Arap
ülkelerinde yüksek dini tahsil görmüştür. Türkiye’de ilahiyat tahsili görenlerin sayısı
ise 65’tir. Arap ülkelerinde yüksek dini tahsilini tamamlayanların yaklaşık 250’sine
Makedonya İslam Dini Birliği tarafından resmi bir görev verilmişken, Türkiye’de
yüksek dini tahsil görenlerden sadece 5 din adamına İslam Dini Birliği tarafından
görev verilmiştir.228
Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği içinde yer bulan bu akımlara
taraftar din görevlilerinin, kurumun idaresinde söz sahibi olmayı amaçladıkları
bilinmektedir. Nitekim 2005 yılında Üsküp Müftülüğü için bu tür mücadeleler söz
konusu olmuştur.229
Makedonya’da din görevlilerinin mesleki yetersizliği ve yetişmiş din adamı
ihtiyacı, Vehhabilik benzeri bölgenin tarihi ve kültürel yapısı ile uyuşmayan dini
akımların faaliyet alanı bulmasına zemin hazırlamaktadır. Burada ifade etmek
gerekir ki, Balkan Müslümanları arasında hâkim kültür Türk İslam kültürüdür.
Balkanların tarihi ve kültürel yapısı ile uyuşmayan dini akımların, Müslüman toplum
arasında dini farklılıkları artırdığı, bölgede İslam algısı ve Müslüman imajına menfi
tesirler oluşturduğu sıklıkla dile getirilmektedir. Avrupa Birliği adaylık statüsü
kazanmış olan Makedonya’da anılan tesire karşı yerel hükümet ve dini idare
yetkililerinde de olumsuz bir tavır bulunduğu bilinmektedir.
227
Murtaza Suluoca, “ Makedonya Müslümanları”, s. 39.
228
Burada ifade edilen bilgi ve rakamlar Makedonya İslam Dini Birliği yetkilileri ile Üsküp’te
yaptığım mülakatlar sonucu elde edilen veriler olup yaklaşık rakamları ifade etmektedir.
229
Murtaza Suluoca, “ Makedonya Müslümanları”, s. 39.
76
E. Nitelikli Din Adamı İhtiyacı
Din adamı ihtiyacı nicelik yönünden daha ziyade nitelik bakımından önemli bir
sorundur. Doğu Makedonya’da pek çok yerleşim biriminde din görevlisi
bulunmamaktadır.230 Makedonya Müslümanlar, müftü, imam, vaiz ve din dersleri
öğretmeni gibi farklı alanlarda formasyona sahip nitelikli din adamlarına ihtiyaç
duymaktadır. Nitekim Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği ile Türkiye
Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı arasında yapılan kurumlar arası ikili işbirliği
ile belirli dönemlerde Makedonya’dan gelen din adamları Türkiye’de Diyanet İşleri
Başkanlığı Eğitim Merkezlerinde kurslara alınmaktadır. Din adamı istihdamındaki
etnik eğilimleri ve finansal zorlukları sorunun bir diğer boyutu olarak tanımlamak
mümkündür.
F. Din Eğitimi Sorunu
Din eğitimi sorunu, sadece Makedonya Müslüman azınlıkları ve dini
kurumlarını meşgul eden bir sorun değil aynı zamanda Makedon resmi makamlarını
da uğraştıran temel bir sorundur. Bu sorunun iki boyutu vardır. Birincisi, Makedon
hükümetinin ülkede din eğitimi ile ilgili resmi politikası ile ilgili, ikincisi ise
Makedonya Müslüman azınlıkları ve dini kurumlarının din eğitimi talepleri ile
ilgilidir. Nitekim günümüzde Makedonya Cumhuriyeti’nde nasıl bir din eğitimi
sorusunun sebepleri az değildir. Bu sebepler arasında Makedonya’da mevcut milli ve
dini farklılıklar önemli bir yer tutmaktadır.231
Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’ne bağlı faaliyet gösteren okullar
yetişmiş din adamı ihtiyacının karşılayabilecek teknik donanıma ve nitelikli eğitimöğretim kadrosuna sahip değildir.232
230
Bkz. Yeni Balkan Gazetesi, Üsküp, 2 Şubat 2006.
231
Avni Engüllü, “ Din Eğitimi”, Hilal Gazetesi, yıl XVIII, no: 119, Üsküp Ocak-Şubat 2005, s. 2
232
Bkz. Ekler, Bu okullarda okutulan derslerin adları, ders saatleri ve dersleri veren akademik
personel hakkında bilgi için bkz. Ekler, İslami Bilimler Fakültesi Akademik 2005/2006.
77
G. Vakıf Mallarının İadesi Sorunu
Makedonya İslam Dini Birliği’nin en önemli sorunlarından birisi, devlet
tarafından el konulmuş vakıf mallarının iadesi meselesidir.233 Zira Osmanlı
döneminde dini, sosyal ve kültürel hayatın geliştirilmesi amacıyla kurulan ve dini
kurumların büyük ölçüde finansman kaynağı olan vakıflara, Osmanlı sonrası
dönemde idareler tarafından el konulmuştur. Özellikle İkinci Dünya Savaşının
ardından kurulan Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti idaresinde döneminde
Makedonya’da Müslümanlara ait vakıf mallarının pek çoğuna el konmuştur.234
Osmanlı sonrası dönemde 1928 yılında kabul edilen bir kanunla İslam vakıfları İslam
Birliği’ne devredilmiş, ancak 1948’den itibaren yeniden yapılan kamulaştırmalarla
Müslümanlara ait vakıf mallarına el konulmuştur.235
Balkan Müslümanlarının dini ve milli hayatlarını sürdürebilmelerinde
vakıfların ve vakıf mallarının çok önemli bir rolü vardır.236 Bilindiği gibi İslam
müessesi olarak hicretin ilk asrında teşekkül etmiş ve zamanla hukuki şeklini
kazanmış olan Vakıf
237
, fertlerin taşınır taşınmaz bir malının veya mülkünün yahut
bunların gelirlerinin belli bir sosyal ve hayri amaçla kullanılmak üzere özel
mülkiyetten ve alım satıma konu olmaktan çıkarılarak kamuya mal edilmesi
anlamına gelmektedir.238
Türk
göçmenlerinin
Balkanlara
yerleşerek
yeni
yerleşim
birimleri
oluşturmaları, böylelikle ‘Hayrat Sistemi’ anlayışıyla Balkanları imar ederek yeni
bir medeniyet kurmaları, Balkanları iskân edip siyasi ve ticari bir bütünlüğe
kavuşturmaları ve Balkanlarda 5 asır süren ‘Osmanlı Barışı’nın gerçekleşmesi gibi
233
Küfli Osmani, “Vakıf Mallarının İadesi”, Hilal Gazetesi, yıl XV, sayı 108, Üsküp, Eylül 2002. s.2.
234
Murtaza Suluoca, “ Makedonya Müslümanları”, Balkan Mektubu Dergisi, sayı 16–17, s. 39,40.
235
Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, Türk Dünyasının Dini Meseleleri, s. 210.
236
Ömer Turan, “Bulgaristan’da Türk Vakıfları”, s 3 vd.
237
Bahaddin Yediyıldız, “18. Asırda Türk Vakıf Teşkilatı”, Tarih Enstitüsü Dergisi, s. 171–180.
238
Erol Kozak, Bir Sosyal Siyaset Müessesi Olarak Vakıf, İstanbul 1985, s. 84.
78
siyasi, iktisadi, sosyal ve kültürel faaliyetler ve oluşumlar, vakıf yolu ile
gerçekleştirilmiştir.239
Makedonya’yı bayındır kılan camiiler, medreseler, hanlar, hamamlar, köprüler
ve saat kuleleri gibi pek çok eser hayrat anlayışla vakıflar tarafından teşekkül
ettirilmiştir. Bu eserler, Vakıf müessesesinin çalışmaları ile banilerinin gayretleri
neticesinde inşa edilmiştir.240
Makedonya’nın Osmanlı idaresinden çıkmasından sonra vakıf mallarının
yönetimi ikili anlaşmalarla Müslümanlara bırakılmış idi. Ancak Makedonya’da
Osmanlı egemenliğinin sona ermesiyle Müslüman azınlıklara ait vakıf mallarına
tedricen el konulmaya başlanmıştır. Müslüman toplumun istimlâk edilen vakıf
mallarının iadesine ilişkin Birleşmiş Milletlere ve zamanın Yugoslav yönetimine
yaptıkları başvurular sonuçsuz kalmıştır. Nitekim Üsküp şehir merkezinde bulunan
Gazi Mustafa Paşa Camii, mücavir 13 köyün tüm mülküne sahip ve birinci dereceden
bir yardım kuruluşu idi. Bu yardım kuruluşu şehrin fakirlerine her gün düzenli olarak
200 ekmek dağıtıyordu.241 Ancak Üsküp Mustafa Paşa Camii tasarrufundaki vakıf
mallarına el konulması üzerine Makedonya Müslümanlarının zamanın Yugoslav
yönetimine yaptıkları başvuruya şu karşılığı verilmiştir:
“Üsküp’teki Gazi Mustafa Paşa Camii’nin tasarrufunda hiçbir vakıf
bulunmamaktadır. Bu camiye (Gazi Mustafa Paşa) Üsküp civarındaki 13 köyden
ödenen aşarlar ise ülkenin bağımsızlığını kazanmasını müteakip kaldırılmıştır.” 242
Makedonya İslam Dini Birliği ve Müslümanlar, bir taraftan geçmişte el
konulan vakıf mallarının iadesine yönelik hukuki mücadelelerini sürdürürken bir
taraftan da günümüzde Makedon yönetimi tarafından el konulan vakıf mallarının
iadesi için uğraşmaktadır. Makedonya Manastır’da bulunan Yeni Camii 1999 yılında
239
Bahattin Yediyıldız,“ Türk Hayrat Sistemi ve Balkan Şehirleri”,Balkanlar’da İslam Medeniyeti
Milletlerarası Sempozyumu Tebliğleri, s. 97-99.
240
Behicüddin Şehabi, Uncovered Wounds-Kapanmayan Yaralar, Üsküp 2003, s. 24.
241
Aleksandre Popoviç, Balkanlarda İslam, s. 239.
242
Aleksandre Popoviç, Balkanlarda İslam., s. 239,240.
79
Makedonya Anayasasına aykırı bir şekilde Manastır Belediyesi kararıyla Kent Kültür
Eserleri Koruma Derneği’ne teslim edilmiş ve galeriye dönüştürülmüştür. Osmanlılar
tarafından 16. yüzyılda Manastır’da inşa edilen Yeni Cami günümüze kadar ulaşan
önemli eserlerden biridir. İslam Dini Birliği, Makedonya Cumhuriyet Yüksek
Mahkemesinden 1999 yılında Manastır Yeni Camii’nin kendilerine geri iade
edilmesini talep etmiş ancak aradan geçen uzun zamana rağmen bir sonuç
alınamamıştır.243 Makedonya’da Haydar Kadri Paşa Camii, Pirlepe’de Zibiye Cami
ve İştip’te Hüsamettin Paşa Camii istimlâk edilmiş veya millileştirilmiş vakıf
mallarından bazılarıdır.244
1991 yılında Makedonya’nın bağımsızlığını kazanmasının ardından vakıf
mallarının sahiplerine iadesine yönelik hükümler Makedonya Anayasası’nda yer
almış olmasına rağmen bu hükümlerin uygulanmadığı bilinmektedir.245
Makedon yönetimi ve sorumlu komisyonu, ‘malların gerçek sahipleri
tarafından iadesinin talep edilmediği’ gerekçesiyle İslam Dini Birliği ve bağlı
kurumlarının taleplerini reddetmektedir. Nitekim Kalkandelen Müftülüğü’nün
talebine karşılık, İade Yasası’nın 2.,3. ve 13. maddelerine binaen bu Müftülüğün
vakıf mallarını iade talebine hak sahibi olmadığı belirtilmektedir. Başka bir Devlet
Komisyonu ise, İslam Dini Birliği’nin, eskiden vakıf mallarının sahibi Üsküp Evkaf
Müdürlüğü’nün varisi olduğunu ispat eden hiçbir hukuki belgeye sahip olmadığı
gerekçesiyle talepleri geri çevirmiştir.246
Vakıf mallarının iadesi kapsamında Makedon resmi makamlarına yapılan
başvurular, resmi evrak ve belgelerin ibrazına rağmen dini yapı ve vakıf mallarının
İslam Dini Birliği mülkiyetinde bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmekte ve bu
yöndeki başvuruları sonuçsuz bırakacak yasal düzenlemeler yapılmaktadır.247
243
Bkz. Makedonya Zaman Gazetesi, Üsküp, 11-17 Mayıs 2005, s. 12.
244
Bkz. Hilal Gazetesi, yıl XVIII, no: 119, Üsküp, Ocak-Şubat 2005, s. 3.; yıl XIV, no: 103, 2000,s. 2.
245
Ömer Turan, “Makedonya’da Türkler”, Makedonya Sorunu Dünden Bugüne, s. 182.
246
Sadriya Hasanoviç, “ İslam Birliği’ne ait vakıf mallarının iadesi” , s. 2.
247
Küfli Osmani, “Vakıf Mallarının İadesi”,Hilal Gazetesi, yıl XV, sayı 108, Üsküp, Eylül 2002, s. 2.
80
Makedonya’da iade yasasından istifade edebilmek için şahıs ve kuruluşların, bu
malların kendilerine ait olduğunu gösteren tabu senetleri, mahkeme kararları veya
mülkiyet haklarını gösteren bir belge ile İade Yasası’na istinaden kendilerine
verilmiş mahkeme kararlarını ilgili devlet kuruluşlarına sunmaları gerekmektedir.248
Makedonya Ortodoks Kilisesi ile Makedonya Yahudi Birliği’nin istimlâk
edilen malları, Makedon Hükümeti tarafından her hangi bir sorun çıkarılmaksızın
kendilerine geri iade edilmiştir. Müslüman azınlıkların taleplerinin Makedon
Hükümeti tarafından karşılanmaması Müslüman azınlıklara yönelik dini ayrımcılık
ve kültürel izolasyon iddialarını doğrulamaktadır.
Makedonya İslam Dini Birliği’nin finansal kaynaklarını güçlendirilebilmesi
büyük ölçüde vakıf mallarının iadesiyle ilgilidir. Makedonya’da Müslümanlara ait
vakıf mallarının iadesinin sonuçlandırılabilmesi için vakıf mallarının tespitinin
yapılması ve kanunlarda öngörülen tüm belgelerin Makedon resmi makamlarına
ibrazı gerekmektedir.
H. Kültürel Ayrımcılık ve Dini Yapıların Tahribi
Makedonya Müslüman azınlıkları ve dini kurumları vakıf mallarının iadesine
ilişkin sorunlar yanında her biri insanlığın ortak mirası olan tarihi ve kültürel eserleri
hedef alan kasıtlı tahribat ve benzeri sorunlarla da karşı karşıyadır.249
Makedonya’da da pek çoğu Türk İslam kültürünün seçkin birer yapıtı olan dini
ve kültürel eserlerin kasıtlı olarak tahrip edilmeye çalışıldığı bilinmektedir. Nitekim
15. yüzyılda Osmanlı döneminde Üsküp’te inşa edilen Taş Köprü’ye ait kitabe ve
mihrap nişi kasten sökülmüş ve tahrip edilmiştir.250 Üsküp merkezinde yer alan
248
Sadriya Hasanoviç, “ İslam Birliği’ne ait vakıf mallarının iadesi” , Hilal Gazetesi, Sayı XVI, no:
114, Üsküp, Kasım-Aralık 2003, s. 2.
249
Bkz. Makedonya Zaman Gazetesi, Üsküp, 11-17 Mayıs 2005, s. 12.
250
Hilal Gazetesi, yıl XV, sayı 108, Üsküp, Eylül 2002, s. 3.
81
tarihi Osmanlı Telgrafhanesine yapılan müdahaleler bunların son örneklerindendir.
251
Balkanlarda yaklaşık 5 asır süren Osmanlı hâkimiyeti döneminde inşa edilen
vakıf eserlerinin sayısı hakkında kesin bilgilere sahip değiliz. Bununla birlikte,
günümüze kadar incelenen vakfiye, tapu ve tahrir defterlerine göre bazı bilgiler
vermek mümkündür. 252
14. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar olan süre içinde Balkanlarda inşa edilen vakıf
eserlerinin sayısı 16.000’in üzerindedir.253 Makedonya’da inşa edilen vakıf eseri
sayısı 1276, ayakta kalan eser sayısı 468’dir.
Müslüman topluma yönelik kültürel ve dini ayrımcılık, Viyana bozgunu ile
başlamış, 1912 Balkan Savaşları ile devam etmiş ve akabinde Osmanlı
İmparatorluğu’nun Balkanlardan çekilmesiyle hızlanmıştır.254
Nihai olarak Makedonya’da 2001 yılındaki iç savaşta dini yapılar ve özellikle
de camiiler, kasıtlı olarak hedef alınmıştır. Tahrip edilen bu dini yapılar arasında
tarihi eser konumunda olan ve kanun koruması altında bulunan camiler de
mevcuttur.255 Pirlepe Çarşı Camii’nin yakılması, Manastır Hamza Bey Camii’nin
kundaklanması, Kalkandelen’de Alaca Camii’nin tahrip edilmesi, Mateyçe,
Vaksinçe, Slupçan ve Graçan köylerindeki camilerin tamamen yıkılması, Raduşa,
Nikuştak ve Neproşteno köylerindeki camilerin ise kullanılamaz hale gelmesi burada
ifade edilebilecek birkaç örnektir.
256
Yaklaşık 7 ay süren bu iç savaşta Makedonya
genelinde 11’i doğu ve merkez bölgelerindeki şehirlerde olmak üzere Müslümanlara
251
Birlik Gazetesi, 11 Mart 2004, yıl, LX, sayı 6069,s. 10.
252
Mehmet İbrahimgil, “Eski Yugoslavya I”, s. 156 vd.
253
Balkanlar genelinde tahribata uğrayan eserlerin envanteri için bkz. E.Hakkı Ayverdi, Avrupa’da
Osmanlı Mimari Eserleri; Yugoslavya, II- III, İstanbul 1981.
254
Mehmet İbrahimgil, “Eski Yugoslavya I”, ,s. 157.
255
Behicüddin Şehabi, Kapanmayan Yaralar, Üsküp 2003, s. 18.
256
Behicüddin Şehabi, Kapanmayan Yaralar, s. 24.
82
ait toplam 58 dini yapı tahrip edilmiştir. Bu yapılardan 20’si tamamen kullanılamaz
hale gelmiştir. 257
Makedonya’da Manastır ve Pirlepe’de bulunan saat kulelerine haç takılarak söz
konusu eserlerin tarihi ve kültürel dokusuna zarar verildiği, tarihi ve kültürel eser
kapsamındaki bazı yapıların amacı dışında restoran, müze ve benzeri amaçlarla
kullanılmakta olduğu bilinmektedir. Nitekim Manastır’daki iki minareli tek camii
olan Haydar Kadı Cami’nin çevresi çöplük alanına dönüştürülmüş, Manastır
Belediyesi tarafından el konulan Yeni Camii de ise kilise temelleri arama amacıyla
kazılar yapılmış ve büyük ölçüde tahribata sebep olunmuştur.258
15. asırda Osmanlı döneminde Makedonya’da inşa edilen Kebir Mehmet Çelebi
Cami, tahribata uğrayan önemli eserlerden bir diğeridir. Caminin minaresi ile
avlusunda bulunan mezar taşları, kitabeler ve diğer tarihi müştemilatı kanun
koruması altında bulunmasına rağmen Üsküp’te Kiril ve Metod Üniversitesi’nin
inşası sırasında tahribata uğramış, daha sonra ise camiin girişi ve avlusu
üniversitenin yerleşkesine dâhil edilerek Müslümanların camiye girişi bir duvar inşa
edilerek engellenmeye çalışılmıştır.259
Makedonya’da Müslümanlara ait bütün dini yapılar otantiktir ve Müslüman
toplumun yaşamında önemli rol oynamaktadır. Makedonya Müslümanlarının dini ve
kültürel değerlerini ve manevi kimliklerini koruyabilmeleri açısından dini yapılar ve
camiler büyük bir değere haizdir. Nitekim dini yapılar ve camiler, Makedonya
Müslümanları ile İslam arasındaki en güçlü bağı teşkil etmektedir. Bu eserler ve
Makedonya’da Müslümanlara ait diğer dini yapılar, İslam Dini Birliği’nin
mülkiyetindedir. İslam Dini Birliği, dini yapıların korunması ve gelecek nesillere
aktarılması hususunda gerekli hassasiyeti göstermektedir. Nitekim 2001 iç savaşı
esnasında tahrip edilen, yakılan ve yıkılan camileri tespit ederek Makedon
Hükümeti’ne, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’na ve Avrupa Topluluğu’na
257
Behicüddin Şehabi, Kapanmayan Yaralar, s. 18.
258
Bkz. Makedonya Zaman Gazetesi, Üsküp, 11–17 Mayıs 2005, s. 12.
259
Bkz. Hilal Gazetesi, yıl XIV, no. 105, Kasım 2000, s. 3
83
gerekli girişimlerde bulunmuştur. Ancak dini yapıların ve kültür eserlerinin hedef
alınmaması ve muhafaza edilmesi doğrultusunda İslam Dini Birliği’nin Makedon
hükümeti ve yetkili kuruluşları ile kurmak istediği diyalog ve ortak işbirliği
çabalarına yeterli karşılık verilmediğini burada belirtmek gerekir. 260
I. Misyonerlik Faaliyetleri
Misyonerlik kavramı, Latince ‘missio’ teriminden gelmekte ve sözlük anlamı
itibariyle görev ve yetki anlamlarına gelmektedir. Bundan türetilmiş olan misyoner
terimi ise, görevli olan kişi anlamına gelmektedir. Hıristiyanlığı ve onun dinsel
değerlerini yayılması ve diğer insanların Hıristiyanlaştırılması için yapılan sistematik
aktiviteler misyonerlik faaliyetlerini oluşturmaktadır.261
Kuruluşlarından itibaren gerek Hıristiyanlıkta misyonerlik teşkilatları hiç bir
dönemde sadece dini amaçlı müesseseler olmamıştır. Misyonerlik faaliyetlerinin
doğrudan veya dolaylı tesirleri her zaman dinin kapsama alanının dışına taşmış;
siyasi, coğrafi, sosyal, ekonomik ve kültürel alanları kuşatmıştır. O bakımdandır ki
özelde Makedonya genelde ise Balkanlar için misyonerlik hususi bir coğrafyadır.
Makedonya’da misyonerlik faaliyetlerinin geçmişi Hıristiyanlığın erken
tarihlerine kadar uzanır. Günümüzde ise Makedonya’da Makedon Ortodoks Kilisesi,
Makedon Evangelist Metodist Kilisesi, Roma Katolik Kilisesi, Makedonya
Uluslararası İşbirliği Merkezi ve Makedonya Caritas, Makedonya’da misyonerlik
faaliyetlerin organize eden veya destekleyen kurum ve kuruluşlar olarak
bilinmektedir. ‘Makedonya Caritas’ adlı kuruluşun çingene Müslümanlarına yönelik
faaliyetleri dikkat çekicidir.
Makedonya’da Müslüman topluma yönelik misyonerlik faaliyetleri 1990’lı
yıllardan beri artarak sürmektedir.262
260
Behicüddin Şehabi, Kapanmayan Yaralar, s. 14–26.
261
Şinasi Gündüz, Misyonerlik, DİB yay, Ankara 2005, s.11–18.
262
Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 211.
84
Makedonya Ortodoks Kilisesi, Makedonya genelinde çok sayıda kilise ve haç
inşa etmektedir. Başkent Üsküp’ün en hâkim tepesi olan Vodna’da dikilen haç en
dikkat çekici olanıdır. Zira bu haç, Üsküp’ün her tarafından görülebilmekte ve
geceleri ışıklandırılmaktadır.
Makedonya Cumhuriyeti Anayasası’nda dini grupların devletten ayrı ve eşit
oldukları belirtilmektedir.263 Ancak Makedon Hükümeti’nin, özellikle yoksul olan ve
anadilinde din eğitimi alamayan Müslüman toplumu hedef alan misyonerlik
faaliyetlerini dolaylı olarak desteklediği bilinmektedir. Nitekim Makedonya bir ulus
devlettir ve Makedonların büyük çoğunluğu Hıristiyan’dır. Buna karşın Makedonya
Müslümanları ise çoğunlukla Arnavut ve Türk azınlıklardan oluşmaktadır.
Diğer taraftan Osmanlı döneminde inşa edilen camilerin bir kısmı, eskiden
kilise oldukları iddiasıyla tekrar kiliseye çevrilmeye çalışılmaktadır. Örneğin, 2002
yılında Ohri’deki İmaret Camii, Aziz Kiliment Kilisesine çevrilmiş, 16. yüzyılda
Manastır’da inşa edilmiş bir Osmanlı eseri olan Yeni Camii, Aziz Gorki Kilisesinin
temellerin üzerinde inşa edildiği iddia edilerek kazı çalışmalarına maruz kalmış ve
tahrip edilmiştir.264 Üsküp’te bulunan tarihi Osmanlı Telgrafhanesi ve Taş Köprü
Hıristiyanlar tarafından tahrip edilen eserlerden sadece bir kaçıdır. Osmanlı
döneminde inşa edilen Saat kuleleri başta olmak üzere Türk İslam kültürün seçkin
eserleri üzerine haçlar monte edilmektedir. Müslümanlara, dini yapıtlarına yönelen
bu hareketlerin misyonerlik gayretlerinin saldırgan tezahürleri olarak nitelemek
mümkündür. 265
Makedonya’da misyonerlik faaliyetleri, özellikle yoksul Müslüman azınlıkların
yoğunlukla yaşamakta olduğu doğu Makedonya bölgesinde aktiftir. Türk kökenli
Torbeş
Müslümanlarını
Hıristiyanlaştırarak
Makedonlaştırma
amacı
taşıyan
263
Makedonya Cumhuriyeti Anayasası, madde 19.
264
Hilal Gazetesi, yıl XVIII, no: 119, Üsküp, Ocak-Şubat 2005, s. 3.
265
Haç takılmış veya haç işareti konulmuş camii ve diğer dini ve kültürel yapılar için bkz. Ekler
85
misyonerlik
bilinmektedir.
faaliyetlerinin
Makedon
Hükümeti
tarafından
desteklendiği
266
İ. Ana Dilde Eğitim Sorunu
Makedonya Müslüman azınlıkları arasındaki ırk ve dil ayrılığı ana dilde eğitim
taleplerinin Arnavutça, Türkçe ve Pomakça olmak üzere farklı dillerde
karşılanmasını gerektirmektedir.267 Esasen azınlıkların ana dilde eğitim hakkı
evrensel hukuk normlarının da bir gereğidir.
Makedonya’da yaşayan ve çoğunlukla Türkçe konuşan Torbeşler, Makedonya
Anayasasının 8. maddesi uyarınca çocuklarına Türkçe eğitim vermek istemelerine
rağmen bu talepleri Makedon hükümetince karşılanmamıştır. Jupa’da Torbeş
Müslümanların kendi girişimleri ile Türkçe eğitim veren özel bir okul açmışlar,
ancak bu okul, Makedonya Cumhuriyeti Eğitim Bakanlığı tarafından, Türk
olmadıkları, kendilerinin kandırılmış Makedon Müslümanları oldukları gerekçesiyle
kapatılmıştır.268 Makedonya Ustrumca’da 1996–1997 öğretim yılında Türkçe eğitim
almak isteyen yaklaşık 120 öğrencinin talebi Makedon makamlarınca geri
çevrilmiştir.269
266
Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 210,211.
267
Ömer Turan, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, s. 211.
268
Ömer Turan, “Makedonya’da Türkler”, Dünden Bugüne Makedonya Sorunu, s.185.
269
Bkz. Birlik Gazetesi, Üsküp, 2 Kasım 1996.; Zaman gazetesi, 14 Eylül 1996.
86
DEGERLENDİRME ve SONUÇ
İslam, 14. yüzyılda Makedonya’ya ulaşmış ve izleyen yüzyıllarda bölgede
egemen unsur olmuştur. Makedonya’da da 14. yüzyılda başlayan Müslüman
toplumun oluşumu, 15. ve 16. yüzyıllarda izlenen iskân politikasının bir sonucu
olarak Osmanlı kültür ve medeniyetinin bölgeye yerleşmesinin ardından hız
kazanmıştır. Fethedilen bölgelere Anadolu’dan getirilerek yerleştirilen Türk asıllı
Müslümanlara daha sonraları siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik sebeplerle ihtida
ederek İslamlaşan Rum, Arnavut, Boşnak ve diğer Slav asıllı Müslüman topluluklar
katılmıştır. Osmanlı iskân politikası ve bölgede imar edilen dini, sosyal ve kültürel
yapıtlar, kısa sürede Makedonya’yı mamur kılmış ve bölgede Müslüman toplumun
oluşumuna zemin hazırlamıştır. Sarı Saltuk benzeri sufi ve dervişlerle zenginleşen
dini hayat, kısa sürede Makedonya’da farklı etnik kökenden insanların Müslüman
olmalarına katkı sağlamıştır. Makedonya’da Müslümanların sayısının artmasında ve
hâkim unsur olmalarında Osmanlı İmparatorluğunun bölgede sahip olduğu siyasi,
askeri, iktisadi, sosyal ve kültürel nüfuz da önemli bir etken olmuştur.
Makedonya’da 15. ve 16. yüzyıllarda Üsküp ve Manastır’da nüfusun yaklaşık
% 65-70’ini Müslümanlar teşkil etmiştir. 19. yüzyılın sonuna kadar Müslümanlar
bölgede hâkim unsur olarak varlığını sürdürmüştür. Müslümanlığın Makedonya’da
ağır ve emin adımlarla yayıldığı sürecin, her biri iki asırdan fazla süren belli başlı iki
dönemi olmuştur.
Birincisi, Osmanlıların bölgeye girmesiyle başlayan ve 1683
Viyana bozgununa kadar olan ilk dönem, ikincisi ise 1683’ten sonraki süreçtir.
Birinci dönem fetih sürecidir ve bölgede dini, sosyal ve kültürel müesseselerin ihdası
ve Müslüman toplumun oluşumu ile ilgilidir. 1683 sonrası ikinci dönem ise; Osmanlı
İmparatorluğunun her toprak kaybedişinde Müslüman toplumun göç dalgalarıyla
zayıfladığı süreçtir. 1683 Viyana bozgunu ile başlayan ve 20. yüzyılın başlarına
kadar devam eden dönemde Makedonya Müslümanlarının sayısı tedricen
gerilemiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkanlarda toprak kaybına uğraması
Anadolu istikametinde bir geri çekilme ve göç olgusu yaratmıştır. 1912–1913 Balkan
87
Savaşları sonunda Makedonya’nın Osmanlı İmparatorluğu egemenliğinden çıkması
sonucu Müslüman toplum bu ülkede fiilen azınlık durumuna düşmüştür.
Balkanlarda ve Makedonya’da işgale uğrayan Osmanlı topraklarında
Müslümanların göçe zorlanması ve katledilmesi Müslüman nüfusun hızla azalmasına
sebep olmuştur. Özellikle Doğu Makedonya’daki Türklerin büyük bir çoğunluğu,
Batı Makedonya’da ise hem Türk hem de Arnavut Müslümanların önemli bir kısmı
Türkiye’ye göç etmek zorunda kalmıştır. Balkanlarda ‘Türklerin Asya’ya geri
sürülmesi’ politikasının bir sonucu olarak, Müslüman topluma yönelik baskı, zulüm
ve katliamlar, Makedonya’da Müslüman nüfusun tedricen azalmasında önemli bir
etken olmuştur. 15. ve 16. yüzyıllarda, bölgede hâkim unsur olan Müslüman toplum,
19. yüzyılın başlarında % 50’lerin altına gerilemiştir.
Sonuç olarak, günümüzde, Makedonya’da Müslümanlar azınlık statüsündedir
ve nüfusları ülke nüfusunun yaklaşık %32’sini oluşturmaktadır. Makedonya
Müslümanları için, azınlık kavramı üç temel açıdan önemlidir. Birincisi, ulus
devletin iç politikası açısından önemlidir. Çünkü azınlıklar, ülke içinde siyasal
birlikteliğin sağlanması noktasında önemli rol üstlenirler. İkincisi, azınlık kavramı
dış politika açısından önemlidir. Çünkü her azınlık grubu dışarıdan bir akraba ülke
ile ilişkidir. Bu durum azınlıkların dış politikanın zorunlu bir parçası olmalarını
zaruri kılar. Nitekim Makedonya’da Arnavut kökenli Müslüman azınlıkların
Arnavutluk ve Kosova ile olan etnik ilişkileri ile Türk kökenli Müslüman azınlıkların
Türkiye ve bölgedeki diğer Türk unsurları ile olan ilişki ve dayanışmaları önemlidir.
Üçüncüsü ise, uluslar arası sistem açısından azınlıklar ve azınlık kavramı mühimdir.
Zira
azınlıklar,
ülkelerin
uluslar
arası
sistemdeki
itibarlarını
doğrudan
etkileyebilirler. Makedonya Müslüman azınlıklarını oluşturan Arnavutlar, Türkler,
Torbeşler, Çingeneler (Romlar) ve Slav asıllı diğer etnik kökenden Müslümanlar
arasında dini bağlamda bir azınlık bilincinin yerleşik olduğunu söylemek hayli
güçtür. Diğer taraftan etnik anlamda özellikle Arnavut kökenli Müslümanlar arasında
milliyetçi bir azınlık bilinci mevcuttur.
88
Makedonya Müslüman azınlıklarının dini hayatlarını örgütleyen resmi kuruluş
Makedonya
Cumhuriyeti
İslam
Dini
Birliği’dir.
Günümüzde
Makedonya
Cumhuriyeti İslam Dini Birliği, Makedonya Cumhuriyeti Anayasası’na dayanan
bağımsız bir dini kurumdur. Merkezi başkent Üsküp’te yer alan dini kurum,
Makedonya genelinde farklı etnik kökenden tüm Müslüman azınlıkların en üst
idaresi olma iddiasındadır. Ancak bu kurumun Makedonya genelinde Müslüman
azınlıkların tamamını fiilen temsil ettiğini söylemek mümkün değildir. Özellikle
tarikat ve tekkeler üzerindeki nüfuzu kısıtlıdır.
Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği, özgün bir dini yapılanmaya sahip
değildir. Makedonya’da mevcut dini yapılanmanın kökenleri Osmanlı dönemine
uzanmaktadır. Makedonya Müslüman azınlıkları ve dini kurumları, tarihi süreçte
köklü bir geleneğe sahip olmalarına rağmen günümüzde kurumsallaşma sorunu,
etnik ve dini bölünmüşlük, din eğitimi sorunu, nitelikli din adamı ihtiyacı, vakıf
mallarının iadesi sorunu, kültürel ayrımcılık ve dini yapıların tahribi, vehhabilik
sorunu, finansman sorunu ve misyonerlik faaliyetleri gibi bir takım sorunlarla karşı
karşıyadır. Makedonya Müslüman azınlıkları ve dini kurumlarının çağdaş sorunları
iç ve dış faktörlerle ilgilidir. Kurumsallaşma sorunu, nitelikli din adamı ihtiyacı,
etnik ve dini bölünmüşlük benzeri yapısal/kurumsal sorunları iç faktörler olarak,
vakıf mallarına el konulması, başta ibadet mekânları olmak üzere tarihi ve kültürel
yapıtların kasıtlı tahribi, etnik ve kültürel ayrımcılık, vehhabi ve misyonerlik
faaliyetleri ve benzeri sorunları dış faktörler olarak tanımlamak mümkündür.
Bu sorunlara kaynaklık eden ancak çalışmada temas edilmeyen diğer alt
sorunların Makedonya’nın çok uluslu ve kültürlü yapısından kaynaklandığı
söylenebilir. Özellikle kimlik, kültür ve din bağlamında etnik çatışma, kültürel
çatışma, kültürel izolasyon ve asimilasyon burada vurgulanması gereken alt faktörler
olarak sıralamak mümkündür. Bu sorunları üreten faktörler ile çatışma noktaları
tanımlanmadıkça
sorunların
çözümlenebilmesi
ve
Makedonya
Müslüman
azınlıklarının dini hayat, din eğitimi ile dini idare bağlamındaki sorunlarının
çözümlenebilmesi mümkün görülmemektedir.
89
ABSTRACT
Macedonia is a small country, consisting of different ethnic and religious
groups. It has an estimated population of around 2 million according to the latest
census of 2002. Macedonian 65 %, Albanian 25%, Turkish 4%, Roma 2%, Serb
2.1%, other 1.9 %. Macedonia has one of the most complex ethnic and religious
populations in Europe and Balkanian penisula, with clear divide between Christian
Orthodox Macedonians, on the one hand, and Muslim Albanians and Turks on the
other. In Macedonia, sixty-five percent of the population is Christians, and
approximately thirty-two percent are Muslim.
The history of Macedonian Muslims dates back to the 14th century. Islam has
spread rapidly on Balkanian peninsula by the Ottoman Turks in the 14th century.
From the 14th century the Ottoman Turks started settling down Turks coming from
Anatolia to Macedonia. In the following centuries, thanks to the great social, cultural
and religious institutions established by Ottoman Turks, Muslim population in
Macedonia has continued growing rapidly. At that time, most of the Bosnian
Christians and others have converted to Islam in 14th century.
Over the five
centuries, however, Muslim population in Macedonia has dominated the region. In
the 19th century the Ottoman Empire lost one after another of its Balkan possessions,
and by the beginning of the 20th century, it lost all its Balkan territories including
Macedonia. From 1878 Berlin Agreement to the Balkan Wars in 1912-1913, there
was a dramatic decline in the number of Muslims population in Balkan as well as in
Macedonia. After the Balkan Wars in 1912-1913, the status of Macedonian Muslims
began changing rapidly. Due to the wars, ethnic conflicts, cultural isolations and
migration, the number of the Macedonian Muslims decreased gradually. Today, they
are minorities in the region.
The official establishment which deals with organizing the religious life of
Macedonian Muslims is the Islamic Religious Community of the Republic of
Macedonia. With the break-up of Yugoslavia, Macedonia’s Islamic community
became independent of others. The Community is independent in regulating its
activities such as rituals, Islamic education, management of Islamic endowments,
90
publishing, charity and the management of its property. All Islamic buildings and
institutions in Macedonia belong to this establishment. In Macedonia, there is
governmental agency dealing with the inter-religious dialogue among different
religious groups. This government agency is responsible for organizing the relations
with different religious groups.
Macedonian Muslim minorities have their own religious, cultural and social
institutions including mosques, waqfs, libraries, high schools and a faculty, and other
humanitarian organizations. The Islamic Community publishes its journal El-Hilal
almost continuously since 1980s.
The Community is financed by waqfs, membership fees, zakath, revenue of
its profit-generating agencies, funds, gifts, etc. However, financial resources are not
enough for the Community. The most important problem of Macedonian Muslim
minorities and their religious institutions is the issue of waqfs which were seized and
nationalized by the previous regimes. Today, the Islamic Religious Community of
the Republic of Macedonia is trying to get its properties (waqfs) back. Major issues
affecting the Macedonian Muslim minorities are organizing of religious life,
protection of mosques from damage and assault, restitution of waqf property
confiscated after WWII, nationalism, ethnic and cultural conflict, cultural isolation,
financial problems, Fundamental Islamist movements, the lack of qualified religious
education and services, and disintegration among Muslim minorities.
In conclusion, we can say that the roots of Macedonian Muslim minorities
and their religious institutions date back to the Ottoman period. Contemporary issues
of Macedonian Muslim minorities stem from social, political, cultural, religious,
economic and ethnic problems. It seems to be that there is a close interaction
between these problems we mentioned above in term of religion, culture and identity.
91
ÖZET
Makedonya, farklı etnik ve dini unsurlardan oluşan küçük bir ülkedir. 2002
nüfus sayımına göre ülkenin nüfusu yaklaşık iki milyondur. Nüfusun % 65’ini
Makedonlar, % 25’ini Arnavutlar, % 4’ünü Türkler, % 2’sini Romlar, % 2.1’ini
Sırplar ve geriye kalan % 1,9’unu ise diğer etnik unsurlar oluşturmaktadır.
Makedonya, bir tarafta Hıristiyan Ortodoks Makedonlar ve diğer tarafta Müslüman
Arnavutlar ve Türklerle Balkan yarımadasında ve Avrupa’daki en karışık etnik ve
dini nüfuslardan birine sahiptir. Makedonya’da nüfusun % 65’i Ortodoks ve yaklaşık
% 32’si Müslüman’dır.
Makedonya’da Müslümanların tarihi 14. yüzyıla kadar uzanır. Islam, 14.
yüzyılda Osmanlı Türkleri tarafından Balkan Yarımadasına yayılmıştır. 14.
yüzyıldan
itibaren
Osmanlılar
Anadolu’dan
gelen
Türkleri
Makedonya’ya
yerleştirmiştir. İzleyen yüzyıllarda, Osmanlılar tarafından kurulan muhteşem sosyal,
kültürel ve dini kurumlar sayesinde Makedonya’da Müslüman nüfus hızla artmaya
başlamıştır. O tarihlerde pek çok Bosnalı Hıristiyan İslam dinine girerek Müslüman
olmuştur. Böylelikle 5 asır boyunca Müslüman toplum bölgeye hükmetmiştir. 19.
yüzyılda
Osmanlı
İmparatorluğu
Balkanlardaki
topraklarını
birbiri
ardına
kaybetmeye başlamıştır. 20. yüzyılın başlarında Makedonya dâhil tüm Balkan
coğrafyası Osmanlı egemenliğinden çıkmıştır. 1912–1913 Balkan Savaşları
sonrasında Makedonya Müslümanlarının statüsü hızla değişmiştir. Savaşlar, etnik
çatışmalar, kültürel ayrımcılık ve göçler sebebiyle Makedonya Müslümanlarının
sayısı tedricen azalmıştır. Günümüzde, Makedonya’da Müslümanlar azınlıktır.
Makedonya Müslümanlarının dini hayatını düzenleyen resmi dini kurum,
Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği’dir. Makedonya İslam Birliği
Yugoslavya’nın dağılmasının ardından, bağımsız olmuştur. İslam Birliği, mallarının
yönetimi, yayınlar, din eğitimi, vakıfların yönetimi ve benzeri iş ve işlemlerin
yürütülmesinde bağımsızdır. Makedonya’daki bütün İslami kuruluş ve yapılar bu
kuruma aittir. Makedonya’da farklı dini gruplarla ilişkileri düzenleyen bir hükümet
kuruluşu mevcuttur. Devletin, farklı dini gruplarla ilişkileri bu kurum vasıtasıyla
yürütülmektedir.
92
Makedonya Müslüman Azınlıkları, camiler, vakıflar, kütüphaneler, liseler ve
bir fakülte ile diğer bazı insani yardım kuruluşlarından oluşan kendi sosyal, kültürel
ve dini kurumlarına sahiptir. İslam Birliği, el hilal ismi ile kendi gazetesini
1980’lerden beri yayınlamaktadır.
İslam Birliği, vakıf gelirleri, üye aidatları, gelir getirici kuruluşlarının
kazançları, zekat ve bağışlar ile finanse edilmektedir. Bununla birlikte, finansal
kaynaklar yeterli miktarda değildir. Makedonya Müslüman azınlıklarının en önemli
problemi, sabık yönetimler tarafından el konulan vakıf malları meselesidir. Nitekim
Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği vakıf mallarını geri almak için
uğraşmaktadır. Dini hayatın düzenlenmesi, vakıf mallarının yeniden edinimi,
kurumsallaşma sorunu, finansal sorunlar, dini mekânların tahrip ve saldırılardan
korunması, milliyetçilik, etnik ve kültürel çatışma, dini ayrımcılık, nitelikli din
eğitimi ve hizmeti teminindeki sorunlar ve Müslümanlar arasındaki bölünmüşlük
Makedonya Müslümanlarını etkileyen önemli çağdaş sorunlardır.
Sonuç olarak, Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği, özgün bir dini
yapılanmaya sahip değildir. Makedonya’da mevcut dini yapılanmanın kökenleri
Osmanlı dönemine uzanmaktadır. Makedonya Müslüman azınlıklarının çağdaş
sorunları
sosyal,
siyasal,
kültürel,
dini,
iktisadi
ve
etnik
problemlerden
kaynaklanmaktadır. Din, kültür ve kimlik bağlamında yukarıda ifade ettiğimiz
sorunlar arasında yakın bir iç etkileşim mevcuttur.
93
KAYNAKÇA
A. ARŞİV BELGELERİ
Başbakanlık Osmanlı Arşivi
BOA, Rumeli Müfettişliği Tasnifi, Kosova Evrakı, TFR 1 KV 4/365.
BOA, Mühime Defterleri;
14/1 Numaralı Mühimme Defteri (1570 tarihli), hüküm. 682, s. 482
14/2 Numaralı Mühimme Defteri ( 1570 tarihli), hüküm, 1260, s. 862.
BOA, 1530 tarihli Tapu Tahrir Defteri, no.370.
BOA, Tapu Tahrir Defteri, no.370 s.121–124.
BOA, Tapu Tahrir Defteri, no.370, s.137,
BOA, Tapu Tahrir Defteri, no.370, s.146.
BOA, Tapu Tahrir Defteri, no.370, s.155
BOA, Tapu Tahrir Defteri, no.370, s.164
BOA, Tapu Tahrir Defteri, no.370, s.178.
Makedonya Cumhuriyeti Devlet Arşivi (DARM)
DARM, Vakıfname, no: 21.
DARM, Berat, no: 5, 11, 12, 13, 23,30, 39,77,78,108.
Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi(VGMA), Defter no: 1185/131
Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi İstanbul Bölge Müdürlüğü Arşivi (İBMA)
Karaferye Cemaat-ı İslamiye Karar Defteri, Defter No=1152.
94
B. GAZETELER
Akın Gazetesi, Batı Trakya, 26 Kasım 1974, 26 Nisan 1975, 23 Temmuz 1975.
Birlik Gazetesi, yıl LX, sayı 6069, Üsküp, 11 Mart 2004.
Birlik Gazetesi, Üsküp, 2 Kasım 1996.
Hilal Gazetesi, yıl XIV, no. 103, Haziran-Temmuz 2000.
Hilal Gazetesi, yıl XIV, no. 104, Ağustos-Eylül 2000.
Hilal Gazetesi, yıl XIV, no. 105, Kasım 2000.
Hilal Gazetesi, ,yıl XIV/ 106,Üsküp, Aralık 2000.
Hilal Gazetesi, ,yıl XVI/ 109,Üsküp, Şubat 2003.
Hilal Gazetesi, ,yıl XVI/ 114,Üsküp, Kasım-Aralık 2003.
Hilal Gazetesi, ,yıl XVII/ 118,Üsküp, Kasım-Aralık 2004.
Hilal Gazetesi, yıl XVIII, no: 119, Üsküp, Ocak-Şubat 2005.
Makedonya Zaman gazetesi, Üsküp, 14 Eylül 1996.
Makedonya Zaman Gazetesi, Üsküp, 11–17 Mayıs 2005.
Yeni Balkan Gazetesi, Üsküp, 2 Şubat 2006.
95
C. KİTAPLAR VE MAKALELER
ADIYEKE, A. Nukhet, “Osmanlı Millet Sistemi Uygulamasında Gelenekselciliğin
Rolü”, Düşünen Siyaset, yıl 1, sayı 7–8, Ağustos-Eylül 1999.
AĞA, Mehmet Emin, “Başlarken”, Diyanet Batı Trakya Dergisi, yıl 1, sayı 1,
Nisan-Mayıs 2006.
ARSAVA, Füsun, Azınlık Kavramı ve Azınlık Haklarının Uluslar arası Belgeler
ve Özellikle Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesinin 27. Maddesi Işığında
İncelenmesi, AÜ. SBF yayınları, Ankara 1993.
ARUÇİ, Muhammed, “Eski Yugoslavya II” Günümüz Dünyasında Müslüman
Azınlıklar, III. Kutlu Doğum İlmi Toplantısı, İstanbul 1998.
ASIM, Salih, Üsküp Tarihi ve Civarı, sad: Süleyman Baki, Rumeli Araştırmaları
Merkezi yayınları, İstanbul 2004.
ATAÖV, Türkkaya, “Azınlık Üzerine Bir Deneme”, AÜ. SBF Dergisi, sayı 1-4,
Ankara 1987, s. 54.
AYVERDİ, Ekrem Hakkı, Avrupa’da Osmanlı Mimari Eserleri, C.I-IV, İstanbul
1981.
BİLGE, Mustafa L, “Arnavutluk”, TDV İslam Ansiklopedisi, TDV yayınları, C. III,
İstanbul 1992.
96
Brown, L.Carl, Imperial Legacy, The Ottoman Impirint on the Balkans and the
Middle East, Columbia University Press, New York 1996.
CASTELLAN, Georges, Balkanların Tarihi, Çev: Ayşegül Yaraman, Milliyet
yayınları, İstanbul 1995.
CEVAD, Ahmed, Balkanlarda Akan Kan, Şamil yayınları, İstanbul trhz.
ÇAVUŞOĞLU Oktay Emel, “Çözülemeyen Düğüm Makedonya Sorunu ve
Makedonya Türkleri”, Balkan Türkleri Balkanlarda Türk Varlığı, ASAM
yayınları, Ankara 2003.
ÇAVUŞOĞLU, Halim, Balkanlarda Pomak Türkleri, Köksav Yayınları, Ankara
1993.
DEVELİOĞLU, Ferit, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Ankara 1970.
EREN, A. Cevat, “Pomaklar”, İslam Ansiklopedisi, İX/572-576, İstanbul 1964.
FEHER, Geza, Bulgar Türkleri Tarihi, TTK, Ankara, 1999.
KONSTANTİNOV, Yulian, “Strategies for Sustaining a Vulnerable Identity:
The Case of the Bulgarian Pomaks”, Muslim Identity and The Balkan State,
London 1997
MEMİŞOĞLU, Hüseyin, Pomak Türklerinin Tarihi Geçmişinden Sayfalar,
Ankara 1991.
YÜCEL, Yaşar, “Balkanlarda Türk Yerleşmeleri ve Sonuçları”, Bulgaristan’da
Türk Varlığı (Bildiriler), TTK yay, Ankara 1992.
DARKOT, Besim, “Balkan” , İslam Ansiklopedisi, C.II, MEB yayınları, 1997.
97
DEMİRCİ, Mehmet “Balkan Müslümanlığında Gazi-Dervişlerin Rolleri ve Sarı
Saltuk Örneği”, Balkanlar’da İslam Medeniyeti Milletlerarası Sempozyumu
Tebliğleri, Sofya 21–23 Nisan 2000, IRCICA yayınları, İstanbul 2002.
DİRİMTEKİN, Feridun, “Muassır Bizans kaynaklarına göre Osmanlıların
Rumeli’ye geçişi ve Yerleşişleri”, VII. Türk Tarih Kongresi, 25-29 Eylül 1970,
Ankara 1973.
DOĞAN, D. Mehmet, Büyük Türkçe Sözlük, İz Yay.,İstanbul 1986.
ERDOĞAN, Mehmet, Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, Rağbet yayınları, İstanbul
1998.
EREN, Halit, “Batı Trakya Türk Cemaat ve Vakıf İdareleri”, XI. Türk Tarih
Kongresi, Ankara 5–9 Eylül 1990, Ankara 1994.
ERSÖZ, Resul, Kuran’a Göre Azınlık Hakları, Haklar ve Özgürlükler, Avrasya
yayınları, Ankara 2003.
FINE, John V.A., The Late Medieval Balkans, A critical survey from the late
twenfth century to the Ottoman Conquest, Michigan 1987.
FRANKEL, Eran, "Turning a Donkey into a Horse: Conflict and Paradox in the
Identity of Macedonian Muslims", 23rd National Convention of the AAASS,
Miami, 1991
GÜNDÜZ, Şinasi, Misyonerlik, DİB yayınları, Ankara 2005.
98
HASANOVİÇ, Sadriya, “İslam Birliği’ne ait vakıf mallarının iadesi”, Hilal
Gazetesi, Sayı XVI, no: 114, Üsküp, Kasım/Aralık 2003,
HACISALİHOĞLU, Mehmet, “Makedonya”, TDV İslam Ansiklopedisi, C.V.
Türkiye Diyanet Vakfı yayınları, İstanbul 1992.
HALAÇOĞLU, Yusuf , “Osmanlı Devleti’nin Rumeli iskânıyla İlgili Toponomik
Bir Değerlendirme”, Balkanlar’da İslam Medeniyeti Milletlerarası Sempozyumu
Tebliğleri, Sofya 21-23 Nisan 2000, IRCICA yayınları, İstanbul 2002.
HAMZA, Yusuf, “Başlangıçtan Günümüze Makedonya Türklüğü”,
Makedonya’da Rumeli Türklerinin Tarih ve Kültürleri Konferansı, Der: Kemal
Vatan, Hüseyin Yaltırık, İzmir 1996.
HAMZAOĞLU Yusuf, “Bogomilizm ve İslamlaşma”, Köprü Kültür Sanat Dergisi,
Nisan- Haziran 2005, yıl 3, sayı 8, Üsküp 2005.
İBRAHİMGİL, Mehmet, “Eski Yugoslavya I” , Günümüz Dünyasında Müslüman
Azınlıklar, III. Kutlu Doğum ilmi Toplantısı, İSAM yayınları, İstanbul 1998.
İBRAHİMİ, Mehmet, “Eski Yugoslavya Sınırları Dâhilinde Tarikat
Hareketlerinin Gelişimi ve Önemi”, Vakıflar Dergisi, Sayı 24, Ankara 1994.
İNBAŞI, Mehmet, “ Makedonya’da Osmanlı Hâkimiyeti: Değişen ve
Değişmeyen Kimlik”, Dünden Bugüne Makedonya Sorunu, ASAM yayınları,
Ankara 2002.
KARA, Mustafa, Tekkeler ve Zaviyeler, Dergâh yayınları, İstanbul 1980.
99
KARAALİ, İsmail “Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığının Cemaat ve Vakıf
İdareleri”, Diyanet Batı Trakya Dergisi, yıl 1, sayı 1, Nisan-Mayıs 2006.
KARAL, Enver Ziya, Osmanlı Tarihi, Cilt IX, TTK yayınları, Ankara 1996.
KARATAY, Osman, GÖKDAĞ, Bilgehan A., Balkan ülkeleri El Kitabı, C. I,
Vadi yayınları, Ankara 2006.
KARPAT, Kemal H., “Balkanlar” , TDV İslam Ansiklopedisi, C. V, s. 25–27,
TDV yayınları, İstanbul 1992.
KARPAT, Kemal, Ottoman Population 1830-1914 Demographic and Social
Characteristics, The University of Wisconsin Press, Wisconsin 1985.
KOMİSYON, Osmanlı Yönetiminde Makedonya, Devlet Arşivleri Genel
Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı yayın no: 74, İstanbul 2005.
KOMİSYON, Türkçe Sözlük, Cilt I-II, Türk Dil Kurumu yayınları, Ankara 1998.
KOMİSİONİ, Planı Dhe Programı Mesimor, Bashkesıa Islame Ne Republıken e
Maqedonıse, Shkup 1997.
……...., Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği Tüzüğü, Üsküp 2003.
………,Romanya Müslümanları Müftülüğü Tüzüğü, Bükreş 1948.
………,Yugoslavya Federasyonu Anayasası, Ustav na Socijalisticka Federativna
Republica Jugoslavia.
100
………., “Müftüler ve Başmüftünün İntihabiyle İslam cemaatlerine Aid
Varidat-ı Evkafın Suret-i İdaresine Müteallik Kanun”, Yasa No 1920/2345,
Mecmua-i Kavanin-i Yunaniyye, Haz: Hristaki Karagöz, Asır Matbası, 4. Fiskül,
Selanik 1921.
KOZAK, Erol, Bir Sosyal Siyaset Müessesi Olarak Vakıf, İstanbul 1985.
KÖPRÜLÜ, Fuad, İslam ve Türk Hukuk Tarihi Araştırmaları ve Vakıf
Müessesi, İstanbul 1983.
MEMİŞOĞLU, Hüseyin, “Bulgaristan Müslümanlarının Dini Teşkilatlarını ve
Kurumlarını Düzenleyen Nizamname”, Vakıflar Dergisi, Sayı 24, Ankara 1994.
MEVDUDİ, Ebu’l Ala, İslam’da Devlet Nizamı, terc. Rasim Özdenören,Hilal
yayınları, İstanbul 1981.
NUREDİNİ, Mensur, Makedonya’da Belli Başlı Ziyaret Yerleri, Gostivar 2003.
OKİÇ, Tayip, “Sarı Saltuk’a Ait Bir fetva”, A.Ü.İ.F. Dergisi, sayı I, Ankara 1952.
ORAN, Baskın, Küreselleşme ve Azınlıklar, İmaj yayınları, Ankara 2001.
ORTAKOVSKİ, Vladimir, Minorities in the Balkans, Skopje 1998.
ORTAYLI, İlber, “Gayri Müslimlerin Hukuki ve Günlük Yaşamdaki
Durumları, Osmanlı İmparatorluğundan Günümüze”, Türkiye ve Avrupa’da
Çok Dinli Yaşam, Geçmişten Günümüze, Kondrad Adenauer Vakfı yayınları,
Ankara, 2006.
101
OSMANİ, Küfli, “Vakıf Mallarının İadesi”, Hilal Gazetesi, yıl XV, sayı 108,
Üsküp, Eylül 2002.
ÖNGÖREN, Reşat, “Balkanların İslamlaşmasında Sufilerin Rolü”, Balkanlar’da
İslam Medeniyeti Milletlerarası Sempozyumu Tebliğleri, Sofya 21-23 Nisan 2000,
IRCICA yayınları, İstanbul 2002.
ÖZCAN, Azmi, “Azınlıklar”, Günümüz Dünyasında Müslüman Azınlıklar III.
Kutlu Doğum İlmi Toplantısı, İSAM yayınları, İstanbul 1998.
ÖZEY, Ramazan, “Yiğit Düştüğü Yerde Kalkar”, Tarih ve Düşünce,Ağustos 2000.
ÖZGÜÇ, Adil, Batı Trakya Türkleri, İstanbul 1974.
PAŞAZADE, Kemal, Tevarih-i Al-i Osman, X. Defter, haz. Şerafettin Severcan,
TTK yayınları, Ankara, 1996.
POPOVİÇ, Aleksandre, Balkanlarda İslam, Trc: Komisyon, İnsan yayınları,
İstanbul 1995.
POULTON, Hugh, “Minorities in Southeast Europe: Inclusion and Exclusion”,
Minority Rights Group International Report, London 1998.
SAATÇİ, Meltem Begüm, “Osmanlı İmparatorluğu’nun Son Döneminde
Makedonya Sorunu”, Dünden Bugüne Makedonya Sorunu, ASAM yayınları,
Ankara 2002.
SARAÇ, Tahsin, Büyük Fransızca Türkçe Sözlük, TDK, 1976.
102
SARI, Mevlüt, El Mevarid Arapça-Türkçe Sözlük, Bahar yayınları, İstanbul 1982.
Emılıja Simoska, “Macedonia: a view on the inter-ethnic relations”, Hikmet
Journal of Scientific Research, 2005/2, ADEKSAM yay. Gostivar 2005.
SMOJLOVİC, Ahmet, Muslims in Yugoslovia Journal of Institution of Muslim
Minority, II/I, Jeddah 1979.
SOLOVYEV, Aleksandar, Yesu Li Bogomili Poştovali Krst , Sarayevo 1948.
SONYEL, Salahi R., Minorities and the Destruction of the Ottoman Empire,
Ankara 1993.
SULUOCA, Murtaza , “ Makedonya Müslümanları”, Balkan Mektubu Dergisi,
sayı 16–17, Ankara 2005.
ŞEHABİ, Behuciddin, İslamska Arhitektura vo Skopje, Skopje 1986.
ŞEHABİ, Behuciddin, Uncovered Wounds-Kapanmayan Yaralar, Üsküp 2003.
ŞİMŞİR, Bilal, Bulgaristan Türkleri, İstanbul 1986.
TODOROV, Nicolai, The Balkan City 1400-1900, Washington 1983.
TODOROVA, Maria, “The Ottoman Legacy in the Balkans”, The Balkans: A
Mirror of the New International Order, Editör: G. özdoğan , K. Şaşbaşlı, İstanbul
1995.
TOKAY, Gül, Makedonya Sorunu, Jön Türk İhtilalinin Kökenleri 1903–1908,
Afa yayınları, İstanbul 1995.
103
TURAN, Ömer, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, Yeni Türkiye, Sayı 16,
Temmuz-Ağustos 1997.
TURAN, Ömer, “Pomaks, Their Past and Present”, Journal of Muslim Minority
Affairs, Volume 19, no. 1, 1999.
TURAN, Ömer, “Bulgaristan’da Türk Vakıfları”, Balkanlar’da İslam Medeniyeti
Milletlerarası Sempozyumu Tebliğleri, Sofya 21–23 Nisan 2000, IRCICA yayınları,
İstanbul 2002.
TURAN, Ömer, “Geçmişten Günümüze Bulgaristan Türkleri”, Balkan Türkleri
Balkanlar’da Türk Varlığı, Der. Erhan Türbedar, ASAM yayınları, Ankara 2003.
TURAN, Ömer, “Makedonya’da Türkler”, Dünden Bugüne Makedonya Sorunu,
Der: Doç.Dr. Murat Hatipoğlu, ASAM yayınları, Ankara 2002.
TURAN, Ömer, The Turkish Minority in Bulgaria 1878-1908, Ankara 1978.
TURAN, Ömer, “Balkan Türklerinin Dini Meseleleri”, Türk Dünyasının Dini
Meseleleri, TDV yay.,Ankara 1998.
UZUNÇARŞILI, İ.Hakkı, Osmanlı Tarihi, Cilt I-II, TTK yay, Ankara 1961.
UZUNÇARŞILI, İ.Hakkı, Osmanlı Tarihi, TTK yay, Ankara 1972.
WEEKS, Richard V, Müslüman Halklar Ansiklopedisi, Cilt I-III, haz. Mustafa
Armağan, terc: komisyon, İstanbul 1990.
104
YAHYA, Abbas, “Makedonya’daki Tekkelerde Zikir ve Musiki”, Hikmet İlmi
Araştırmalar Dergisi, sayı 4, ADEKSAM yayınları, Gostivar 2004.
YEDİYILDIZ, Bahaddin, “18. Asırda Türk Vakıf Teşkilatı”, Tarih Enstitüsü
Dergisi, İstanbul 1982.
YEDİYILDIZ, Bahattin, “Türk Hayrat Sistemi ve Balkan Şehirleri”, Balkanlar’da
İslam Medeniyeti Milletlerarası Sempozyumu Tebliğleri, Sofya 21–23 Nisan 2000,
IRCICA yayınları, İstanbul 2002.
YÜCEL, Yaşar, “Balkanlarda Türk Yerleşesi ve Sonuçları”, Bulgaristan’da Türk
Varlığı, Ankara 1985.
105
EKLER
MAKEDONYA MÜSLÜMAN AZINLIKLARININ DİNİ KURUMU
Adı
: Makedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği Başkanlığı
Kuruluş Yılı
: 1993
Merkezi
: Üsküp
Finansmanı
: Vakıf gelirleri, muhtelif kira gelirleri, bağış ve yardımlar vs
Birlik Üye Sayısı
: 2100
Resmi Yayın Organı
: Hilal Gazetesi
Bağlı Kurumları
: 13 bölge müftülüğü,1 Yüksek İslam Enstitüsü,
Vakıflar Müdürlüğü, Kütüphane, Yayın Merkezi,
Hayır ve Sağlık Örgütleri, İmam Hatip Liseleri,
Kur’an Kursları, Cami ve Mescitlerdir.
Toplam Personel Sayısı :1300
Müftü Sayısı
: 13 Müftü
Cami ve Mescit Sayısı : 600
Din görevlisi sayısı
: 590
Din Görevlilerinden
;
Arap ülkelerinde yüksek dini tahsil görenler : 250
Türkiye’de yüksek dini tahsil görenler
:5
106
107

Benzer belgeler