Ücretsiz Oku

Transkript

Ücretsiz Oku
Anadolu’nun
Kozmetik
Bitkileri ve
Kozmetik Tarımı
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ YIL:1 SAYI:2 EKİM-KASIM-ARALIK 2015
9
Kozmetik Yönetmeliği’nde
yapılan değişiklikleri
sizin için değerlendirdik
“Kozmetik Yönetmeliği’nde değişiklik
yapılmasına dair yönetmelik” Resmî
Gazete’de yayımlandı ve ardından
Kozmetik Yönetmeliği’nde güncellemeler
yapıldı.
Kozmetik Yönetmeliği’ndeki değişiklikleri
incelediğimizde; öncelikle yönetmelikte
genel olarak İl Sağlık Müdürlüğü veya
Sağlık Bakanlığı yerine İlaç ve Tıbbi Cihaz
kurumu ifade eden “kurum” kavramı
kullanıldığını görüyoruz.
Ürünlerinizi
İhraç
Ederken... 15
Aqua
Tofana
3
19
KÜAD
Sektörde
Yol Gösterici
Olacak
23
Aylin KAHRIMAN
(“Kozmetik Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına
Dair Yönetmelik” 15/07/2015 tarihinde Resmî
Gazete’de yayımlandı ve ardından Kozmetik
Yönetmeliği’nde güncellemeler yapıldı.)
Kozmetik Yönetmeliği’ndeki değişiklikleri
incelediğimizde;
Öncelikle yönetmelikte genel olarak İl Sağlık
Müdürlüğü veya Sağlık Bakanlığı yerine İlaç ve
Tıbbi Cihaz kurumu ifade eden “kurum” kavramı
kullanıldığını görüyoruz.
Bitmiş kozmetik ürün, Boyar maddeler, Ciddi
istenmeyen etki, Geri çağırma, İstenmeyen
etki, İyi İmalat Uygulamaları, Kanun, Karışım,
Koruyucular, Kozmetik ürün, Kozmetik ürün
bileşenleri, Kurum, Madde, Nanomateryal, Nihai
kullanıcı, Piyasada bulundurma, Piyasadan
çekmek, Piyasaya arz, Prototip, UV filtreleri olarak
yeni tanımlar eklenmiş,
Piyasaya arz edilecek ürün tanımında değişiklik
yapılmış ve “insan sağlığına zarar vermeyecek
nitelikte olmalıdır “ tanımı, yeni yönetmelikte ;
“insan sağlığı açısından güvenli olmalıdır.” Şeklinde
değiştirilmiştir.
Boyar Maddelerle ilgili olan maddede yeni
yönetmelikte; kapsam genişleterek daha
önce hariç tuttuğu saçların, kılların ve tüylerin
boyanması amacıyla boyar maddeleri de ilave
ederek dahil etmiştir. Ayrıca; Ek IV’te belirtilenler
dışında ve burada belirtilmesine karşın uygun
koşulları sağlamayan boyar maddeleri, ürünlerin
içeremeyeceği vurgulanmıştır.
Ürün etiketleriyle ilgili olarak; Kozmetik ürün
ambalajında birden fazla adresin olması
durumunda, ürün bilgi dosyasının hangi adreste
olduğu belirtilmesi ve ithal edilen ürünlerin
menşeinin belirtilmesi gerektiği maddesi
eklenmiştir.
Açıldıktan sonra dayanıklılık kavramının
aranmadığı ürünlerin etiketinde yer alması zorunlu
maddelerden kum saati ibaresine ilişkin olarak,
minimum dayanma süresinin tanımı yapılmış ve
Ek VII/3’te belirtilen sembol veya “_/_ tarihinden
önce kullanılmalıdır” ifadesinin gelmesi gerektiği ve
tarihin açıkça ve sırasıyla ay ve yıl ya da gün, ay
ve yıl olarak belirtilmesi gerektiği eklenmiştir.
Kozmetik Yönetmeliği’nde
yapılan değişiklikleri sizin için
değerlendirdik
Yine boyar maddeler içeren ürünlerle ilgili
olarak, yönetmeliğin eski yayımında “Birçok
renkte piyasaya verilen renkli dekoratif kozmetik
ürünler” şeklinde tanım yaparken şimdi ”saçların,
kılların ve tüylerin boyanması amacıyla kullanılan
boyar maddeler hariç olmak üzere” şeklinde bir
açıklama getirmiş, boyar maddeleri sıralarken
“içerebilir” ifadesi veya “+/-” sembolü konulmak
kaydıyla listelenebileceği ve uygulanabildiği
hallerde, CI (renk indeksi) isimlendirmesi
kullanılabileceği belirtilmiştir. Yani, saç boyalarında,
kına gibi ürünlerde boyar maddeleri sıralarken
“içerebilir” , “+/-” ibareleri kullanılmaz direk olarak
boyar maddeler belirtilir ancak göz farı, oje gibi
ürünlerde bunlar kullanılabilir olarak açıklama
yapılmıştır.
Üreticilerin ciddi istenmeyen etkilerin mevcudiyeti
durumunda Kuruma gecikmeksizin bildirim
yapması gerektiği ve sorumlulukları açıklanmıştır.
Eski yönetmeliğe göre etikete sığmadığı takdirde
sadece dış ambalaja yazılmasında bir problem
olmayan bilgiler sadece “içindekiler” kısmı iken,
şimdi bu durum “İçindekiler, kullanım önerileri ve
uyarılar” için de uygulanabilir olmuştur.
Tüketicilerin uyarılması amacıyla; eskiden ülke
genelinde dağıtımı yapılan iki gazete ile ülke
genelinde yayın yapan iki televizyon kanalında
uyarı yayımlanırken şimdi internette de ilan
verilmesi gerektiği vurgulanmıştır.
Nanomateryal tanımı yapılmış, kozmetik ürünün
içeriğinde nanomateryal olarak mevcut olan ürün
bileşenlerinin tamamı ürün bileşenleri listesinde
açıkça belirtilmesi gerektiği ve bu bileşenlerin
isimlerinin ardından parantez içinde ‘nano’
terimine yer verilmesi gerektiği bildirilmiştir.
Üreticinin, ürün bilgi dosyalarını saklama süresi
yükümlülüğü 10 yıl olarak belirlenmiştir.
Sorumlu teknik eleman olarak görev yapabilecek
kişilerin meslek tanımlarına “biyokimyager”ler
eklenmiştir.
Kozmetik Ürün Güvenlilik Değerlendirmesi yapan
kişi meslek ve görev tanımlarına; diş hekimlerleri
eklenmiş, belirtilen alanlarda diplomaya sahip
kişilerin dışında; toksikoloji dalında veya kozmetik
ürün güvenlilik değerlendirmesi alanında sunulan
teorik ve uygulamalı müfredat programını
tamamlayanlara verilen bir belgeye sahip
kişilerinde dosya hazırlamaya yetkilerinin olduğu
belirtilmiştir.
Üreticinin piyasaya kozmetik ürün arz ederken,
ürünün orijinal ambalajı ve okunabilir ambalaj
görseli ile Türkçe etiket örneğini Kuruma sunması
gerektiği,
Zehir Danışma Merkezine Bildirim formunun
elektronik ortamda, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz
Kurumuna iletileceği belirtilmiştir.
Kozmetik ürünlerde kullanılmasına izin verilen
maddeler listesi dışındaki diğer maddelerle ilgili
olan Madde 17 yönetmelikten çıkarılmıştır.
İdari yaptırımlarla ilgili olarak; insan sağlığı için
ciddi bir risk yarattığının ve yaratabileceğinin tespit
edilmesi durumunda, kozmetik ürünün piyasadan
çekilmesini, geri çağırılmasını ya da erişiminin
kısıtlanmasını sağlamak amacıyla Kurumun
sorumluluklarını,
Yine aynı konuda kurum daha önce Dış Ticaret
Müsteşarlığı ile ortak çalışırken şimdi Ekonomi
Bakanlığı çalışmalarına devam eder ve gerekli
değişiklik ve düzenlemeler Kurum tarafından
yapılır, masrafları üretici tarafından karşılanır.
Nanomateryal içeren kozmetik ürün için, bildirimi,
piyasaya arzı ile ilgili açıklamalar yapılan “Cezaî
Müeyyideler “ kısmına ek madde 1 tanımlanmıştır.
Hayvanlar üzerinde yapılan testler için, Ek Madde
2 tanımlanmış ve hayvan üzerinde yapılan testler
net şekilde yasaklanmıştır, ancak bu madde
2016’da yürürlüğe girecektir.
Karsinojenik, mutajenik ve üreme için toksik
maddeler ile ilgili Ek Madde 3 tanımlanmıştır.
“Maddelerin ve Karışımların Sınıflandırılması,
Etiketlenmesi ve Ambalajlanması Hakkında
Yönetmeliğin Ek-6’sının, Üçüncü Bölümü’nde
belirtilen kategori 2, kategori 1A ve 1B kapsamına”
atıfta bulunarak bu maddelerin kullanımı
yasaklanmıştır.
Nanomateryal içeren kozmetik ürünlerin
bildirimleri Geçici Madde 3 eklenmiş ve Bu
maddenin yayımından önce piyasaya arz edilmiş
olan nanomateryal içeren kozmetik ürünlerin
bildirimleri’nin bu maddenin yayımlanmasından
itibaren 6 ay içinde yenilenmesi gerektiği,
Koruyucu maddelerle ilgili istisnai durumlar
Geçici Madde 4 olarak, bahsedilen koruyucuların
kullanımı yasaklanmadığı sadece kullanım
oranlarında kısıtlamalar ve değişiklikler olduğu
belirtilmiştir.
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
3
Kozmetik sektörünün belgelendirme,
dokümantasyon ve formülasyon gibi ihtiyaçlarını
karşılayan cosming.com veritabanı üzerinden
hizmet vermeye devam ederken sektörde bir
ihtiyacın daha olduğunu fark ettik. Uluslararası
standartların ve kılavuzların ışığında analiz
yapacak, alanlarında deneyimli çalışma
arkadaşlarına sahip, müşteri memnuniyetini
ve kaliteyi ön planda tutan bir kozmetik analiz
laboratuvarı ve CosmingLab bu fikir üzerine
kuruldu.
yanı sıra in-vitro cilt irritasyon testi ve fizikokimyasal
analizleri, alanında profesyonel çalışma
arkadaşlarımızla beraber gerçekleştiriyoruz.
Cosming ailesi olarak çalıştığımız alanlarda,
yaptığımız işleri belgelendirme ve bir kalite
sistemlerine uygun çalışıyoruz.
Cosming Laboratuvar Bilgi Yönetim Eğitim
Danışmanlık Kozmetik San. Tic. Ltd. Şti. 2013
yılından beri kozmetik ürünlerin analizlerini yapan
bir laboratuvar. Sağlık Bakanlığı’nın ürün bilgi
dosyasında yer alan ürün güvenlik değerlendirme
raporunda, değerlendirilmesini zorunlu kıldığı
mikrobiyoloji, challenge ve stabilite testlerinin
Laboratuvarımızın kuruluşunun hemen ardından
ISO 9001 kalite belgemizi aldık, daha sonra Türkak
TS EN ISO / IEC 17025 standardı kapsamında
akreditasyon sürecimizi tamamladık. Uluslararası
kalite kontrol programlarına katılarak, vermiş
olduğumuz analiz sonuçlarının yüksek kalite
güvencesine ulaşmasını sağladık ve CosmingLab
şu anda, Türkiye’de sadece kozmetik analizleri
üzerine çalışan ilk ve tek akredite laboratuvar olma
unvanını taşımakta.
Cosming ailesi olarak kaliteli ve doğru bir iş
yapmaya çalışıyoruz ve bu işi yapan herkesi doğru
yönlendirmek amaçlı; eğitim, teknik destek ve
danışmanlık hizmeti veriyoruz. Ayrıca, ürünlerin
yasalarca belirlenmiş limitlere uygunluğu, ürün bilgi
dosyası, ürün güvenlilik değerlendirmesi, güvenlik
bilgi formu, GMP, CPNP, formül tasarım, MSDS
hazırlama ve AR-GE gibi konularda da destek
vermekteyiz. Firma olarak ayrıca çok sayıda sosyal
sorumluluk projesinde de yer almaktayız.
Kozmetik ürünlerin güvenliliği alanında kurumlar
ile bağlantılar kurmaya devam ederken, bilimsel
yayınlar, posterler, kitap çevirileri ve sunumlar
vasıtasıyla kimliğimizi her geçen gün daha üst
sıralara taşımayı hedefliyoruz.
Yıl: 1 Sayı: 2
Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Süleyman GÜLER
Genel Koordinatör
Levent KAHRIMAN
Editör
Taşkın EROĞLU
Grafik Tasarım
Özlem ALTAN DEMİR
Reklam ve Halkla İlişkiler
Betül ARSLAN
İzmir ofis
5746/4 sok. No:24 MTK Sitesi
Altındağ Bornova /İZMİR
Tel: 0 232 431 11 21
[email protected]
İdare Merkezi
Oğuzlar Mah. 1374 Sok. No: 2/4
Balgat / ANKARA
Tel: 0 312 342 22 45
Fax: 0312 342 22 46
Yayın Türü
Yerel Süreli
www.prosigma.net - [email protected]
Basım Yeri
Başak Matbaacılık ve Tan. Hiz. Ltd. Şti.
Anadolu Bulvarı Meka Plaza No:5/15
Gimat / ANKARA
Tel: 0.312 397 16 17
Basım Tarihi
Kasım 2015 - Ankara
Üç ayda bir yayınlanır.
Cosmilife gazetesinde yayınlanan yazıların sorumluluğu
yazarlara aittir.
Abonelik ücretsizdir.
4
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
Kimyanın
cilt temizliğindeki
yeri nedir?
Derin peelinglerin genellikle tercih
edilmediğini belirten Dermatoloji
Uzmanı Dr. Nahide Gültekin Çem,
kimyasal peeling hakkında tüm merak
edilenleri anlattı.
Cilt görünümünü daha iyi hale getirmek, leke
oranını azaltmak, renk homojenitesi oluşturmak ve
hafif kırışıklıklarda iyileşme sağlamak için kullanılan
ve tecrübeli ellerde son derece güvenli
olan bir yöntemdir. Dermatolojik hastalıklarda
akne ve melasmada da doğru ve yerinde
kullanıldığında son derece yüz güldürücü sonuçlar
elde edilir.
İşlem derinliğine göre 3’e ayrılır
Kimyasal peeling işlem derinliğine göre “yüzeysel,
orta ve derin peeling” olarak üçe ayrılır. Yüzeysel
ve orta derinlikteki peelingler ciltte daha taze bir
görünüme yol açtıkları ve kişinin işlem sonrasında
sütten elde edilen laktik asit, aspirinin ana maddesi
olan salisilik asit en sık kullanılan formlarıdır. Derin
peelingler anestezi altında uygulama zorluğu
ve elde edilen sonuçların hastanın hayatındaki
kısıtlamalara oranla beklenenin altında olması
nedeniyle tercih edilmemektedir.
Peeling işlemi kişiye ve kullanım amacına göre
genellikle haftada bir veya iki haftada bir toplam
4-6 seans gibi uygulanır. Yine ihtiyaca ve yaşa
göre senede bir veya birkaç seanslık kürler şeklinde
tekrarlanabilir. Tedavi edilecek nedene ve hastanın
tolerabilitesine göre peeling ajanının kuvveti de
arttırılabilir.
Kimyasal peeling ne zaman yapılmalı?
yaşam kalitesini olumsuz etkilemedikleri için tercih
edilmektedir.
Yüzeysel peelingde amaç cilt yüzeyinde
yer alan hücrelerin yüzeyden uzaklaştırılarak
alttan gelen genç hücrelerin yüzeye ulaşma
sürecini hızlandırmaktır. Bu işlem daha yumuşak
ve homojen görünümde olan bir cilde
sahip olunmasını sağlar, siyah noktalardan
(açık komedonlar) cildi arındırır ve yağ-nem
dengesini kurarak ciltte aşırı parlaklık, kuruluk gibi
olumsuzlukları ortadan kaldırır.
Kimyasal peeling için meyve asitleri sıklıkla tercih
edilir. Şeker kamışından elde edilen glikolik asit,
Kimyasal peeling mutlaka kış döneminde
ve koruma altında uygulanması gereken bir
işlemdir. İşlem sırasında yüzeysele pelinglerde
hafif bir kaşıntı ve iğnelenme normalken, orta
derece peelinglerde yüzeysele göre daha
belirgin fakat tolere edilebilen bir acı oluşur.
İşlem tamamlandığında bu his devam etmez ve
geçicidir.
Uygulama sonrası mutlaka 2-3 saatte bir yüksek
koruma faktörlü güneş koruyucu kullanılmalıdır.
İşlem sonrası cilt hassas ve tahrişlere açık olacağı
için vücut ısısını arttıran sıcak su ile banyo,
terlemeye yol açan egzersiz, hamam-sauna gibi
ortamlardan bir süre uzak durulmalıdır.
Kaynak: Hürriyet
Makyajın tarihi yolculuğu
BASF’nin renk trendleri çalışmasına göre 2016 makyaj trendlerine “antik bilgelik” ile
aydınlatılmış yanaklar, altın varaklı vurgular ve bronz parıltılar hâkim olacak 2017’de
kozmetikte çekici yeşiller, cesur maviler ve patlayan pembeler gibi doygun ve yoğun renkler
kullanılacak
Dünyanın lider kimya şirketi BASF, MakeUp in Paris
fuarında 2016 ve 2017 renk trendlerini açıkladı.
2016’da sonsuz güzellik hissi veren “Antik Bilgelik”
trendi hâkim olacak. Antik dünyanın güzellik
ideallerine dayanan bu akım, aydınlatılmış
yanaklar, altın varaklı vurgular ve bronz parıltılar
ile ilkbahar defilelerinde yansıtılan Rönesans ve
Romantik dönemlerden ilham alan bir estetik
çağrısında bulunuyor.
BASF trend araştırmasına göre altın tonları 2017’de
yine gündemde olacak ancak odak noktası
bronz, platin ve şampanya rengine kayacak.
BASF’nin “Alive” adlı 2017 özel koleksiyonu, doğada
bulunan göz alıcı renklerden ilham alan bir renk
seçkisi sunuyor. İlk kez görücüye çıkan koleksiyon,
dolgun meyveleri anımsatan çekici yeşiller, cesur
maviler ve patlayan pembeler gibi doygun ve
yoğun renkler sunuyor.
Göz alıcı renk geçişi efektleri
BASF, kapsamlı bir pazar araştırmasının ardından,
2016 ve 2017 güzellik trendlerini etkileyecek
kültürel faktörleri belirledi. MakeUp in Paris fuarında
araştırma sonuçlarını paylaşan BASF, bu trendler
ışığında kozmetik üreticilerine çözümler sunuyor.
Örneğin altın tonların önem kazanacağı 2016
için BASF, altın sentetik mikanın yeni nesli olan
Chione™ Celestial Gold’u içerecek şekilde altın
inci portföyünü genişletti.
En son defile trendlerinde klasik kesimler, sonsuz
tarzlara bir canlılık ve titreklik dokunuşu getiren
parlak bir dokuyla yeniden yorumlanıyor. BASF’nin
renk geçişli pigmentleri, üreticilerin hem kozmetik
hem de kişisel bakım segmentlerinde bu
trendden faydalanmasını sağlıyor. En son pigment
teknolojisini kullanan Reflecks™ MultiDimensions
ve MultiReflections™ serileri, çarpıcı bir pırıltı efekti
ve görsel boyut sağlayarak göz alıcı renk geçişi
efektlerini mümkün kılıyor.
BASF Avrupa Kişisel Bakım Pazarlama Müdürü
Valerie Pian-Parison, “Müşterilerimize, tüketicilerde
gerçek anlamda yankı uyandıracak ürün ve marka
deneyimleri oluşturmaları konusunda yardımcı
olabilmek için bölgesel ve global gelişmelerin yanı
sıra en son defileleri de yakından takip ediyoruz”
dedi.
BASF, “İnovasyon Turnesi”nde ve makyöz
yarışmasında temsil edildi
Süte benzer dokusu ve altınımsı görünümü ile
nitelendirilen “Luminous Skin Serum to Oil” ile BASF,
“İnovasyon Turnesi” fuarında da temsil edildi.
Bu özel fuar alanı, “Makyaj İnovasyonu Turnesi”
jürisi tarafından seçilen yeni çözümlere ayrıldı.
Buna ek olarak BASF, ilk “Paris Boks Ringinde
Makyaj” etkinliğini destekleyecek. Brezilyalı
Makyöz Mily’nin liderliği ve hakemliği altında
Paris Makyaj Atölyesi öğrencileri, “Yirmili Yıllar”,
“Demimonde Yılları” ve “Çiçek Yıllarından Saray
Yıllarına” temalarını resmetmek üzere BASF’nin efekt
pigmentleri Chione™ Celestial Gold, ReflecksTM
Multidimension Glistening Gold, Chione™ Pixel
White ve Cloisonné® Vivid Red’i kullanacak.
BASF Hakkında
BASF olarak biz kimya yaratıyoruz ve bunu 150 yıldır
yapıyoruz. BASF, 113.000 çalışanı ve 200 milyar TL’yi
aşkın (74 milyar Avro) yıllık satış rakamı ile dünyanın
lider kimya şirketi unvanını taşıyor. Ekonomik
başarıyı, sosyal sorumluluk ve çevre korumasıyla
birleştiren BASF, Ar-Ge yatırımları ve buluşları
sayesinde neredeyse tüm endüstriyel alanlarda
faaliyet gösteren şirketlere ürün sağlıyor ve hayatı
kolaylaştırıyor. Kimyasal, plastik, performans ürünleri,
ziraat, petrol ve gaz gibi geniş bir yelpazeye
yayılan BASF ürün ve çözümleri, yeryüzündeki kıt
kaynakların korunmasına katkıda bulunmanın yanı
sıra gıda ve besinlerin sağlıklı üretilmesini sağlıyor
ve yaşam kalitesinin yükselmesine yardımcı oluyor.
Kısacası BASF, sürdürülebilir bir gelecek için kimya
yaratıyor. BASF hisseleri Frankfurt borsası (BAS),
Londra borsası (BFA) ve Zürih borsasında (AN) işlem
görmektedir.
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
5
, Parkoteks’i satın aldı
Merkezi İstanbul’da bulunan distributor şirket, kişisel
bakım endüstrisine yönelik ürünler ağırlıklı olmak
üzere, geniş bir özel kimyasallar ürün portföyüne
sahip. 1989’da kurulan Parkoteks, güçlü temelleri
sayesinde büyümüş ve deneyimini, dünyanın
önde gelen, özel kimyasallar alanında faal
uluslararası üreticilerinin, uzun yıllar münhasır
distributorlüğünü yaparak kazandı.
Kimyasal dağıtımda dünya
lideri olan Brenntag, kişisel
bakım ve ev temizlik
sektöründe distribütör olarak
faaliyet gösteren Parkoteks
Kimya San. Tic. A.S.’yi
satınalmak için anlaşma
imzaladı.
Baharda
Cildiniz
Işıldasın
Baharla gelen güneş ışınlarına
maruz kalmak insanı mutlu etse bile,
güneş yaşlanma sürecini hızlandıran
en önemli faktördür. Kullanılması
gereken güneş filtrelerini en aza
indirmek için daha çeşitli önlemler
almak isabetli olacaktır. Çünkü
güneş koruyucuları da hem
içerdikleri kimyasal maddeler hem
de sıcakta deriyi kaplaması ve
gözenekleri tıkaması açısından risk
oluşturabilir. Bu nedenle şapka ve
gözlük kullanmak, gölgede durmak,
solaryuma girmemek gibi önlemler
bu ürünlere olan ihtiyacı azaltır.
Faydaları kadar zararları da olan güneşe karşı
koruma kalkanı oluşturmak önceliğimiz olmalı,
4 mevsim güneş koruyucu kullanmayı alışkanlık
haline getirmeli, kullandığımız kremlerin vb.
güneş korumalı olduğuna dikkat etmeliyiz. Cilt
kanseri, kırışıklık, lekelenme gibi cilt problemlerinin
oluşmasını tetikleyen UV ışınlarına karşı koruyucu
kullanma alışkanlığı cildinizin daha genç ve canlı
görünmesini sağlayacaktır.
Canlılığın suda başladığını düşünürsek nemin
cilt için ne kadar önemli olduğunu uzun uzun
anlatmaya gerek olmadığı kanısındayım.
Banyo sonrasında ve günlük olarak yüz ve vücut
nemlendiricinizi düzenli kullanmanız ve içeriğinde
sülfat türevi olmayan ürünleri tercih etmeniz
de fayda var çünkü sülfat türevi içeren ürünler
uzun süreli kullanımlarda gözde iritasyonlara,
ciltte kızarıklık ve hassasiyete, saç kaybına ve
alerjik reaksiyonlara sebep olabiliyor. 5-10
dakika alacağınız ılık duş ve ardından uygun bir
nemlendirici cildiniz için ideal olacaktır. Eğer her
gün duş alan biriyseniz mutlaka nemlendirici
6
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
kullanmayı alışkanlık haline getirmelisiniz, zira sık
alınan duş cildinizde kuruluk yapabilir.
Akne ve diğer birçok cilt problemi bakteri kaynaklı
olabiliyor bu yüzden kişisel makyaj ürünlerinizi
sizden başkasının kullanmasına asla izin vermeyin.
Telefon gibi yüze sıklıkla temas eden eşyalarınızı
düzenli temizleyin ve ellerinizi yıkamadan asla
yüzünüze dokunmayın.
Ölü hücreler, mikroplar ve birikmiş yağ derken
günlük cilt temizliğini aksattığımız anda cilt
problemleri de başlamak için bizi bekliyor
olacak. Bu yüzden haftalık oluşturacağınız bir cilt
bakım programı ile cildinizi hem arındırmış hem
de korumuş olursunuz. Temel olarak yapmanız
gerekenler sabah akşam cildinizi uygun bir
temizleyici ile temizlemek, haftada bir veya iki kez
peeling yapmak, cildinizi nemlendirmek ve yaz-kış
güneşten korumak...
Cildiniz üzerinde oluşan değişikliklere karşı kendinizi
kapatmayın, bir sivilce ya da anormal bir ben
bazen başka problemlerin habercisi olabiliyor.
Cildinize uygun bakımı yaptığınızı düşündüğünüz
bir anda cilt tipinizde problemler oluşuyorsa cilt
bakım rutininizi gözden geçirin... Sorunun cilt bakım
rutininizde olmadığını fark ettiğiniz anda vakit
kaybetmeden dermatoloğunuza başvurun.
Tonik uygulaması, bilindiğinin aksine gerekliliği çok
az olan bir bakım yöntemidir. Eğer cilt çok yağlı
gözenekli ve de parlaksa kullanılabilir. Ancak kuru
ve hassas ciltlerde tonik uygulaması zararlı olabilir.
Yüksek fiyatlı tonikler yerine; demlenmiş çaylar, gül
suyu ya da soda kullanılabilir.
Göz etrafı bakımı için özel ürün kullanmak her
zaman gerekli değildir. Eğer cilt yapısı çok hassas
değilse, yüze sürülen kremler göz etrafına da
uygulanabilir. Bu da kişinin bakım için daha
fazla ürün almasını engelleyecektir. Çok hassas
cilde sahip olanlar, özel bir göz çevresi ürünü
kullanmalıdır.
Uykusuzluk cilde yorgun, mat ve şiş bir görüntü verir.
Bu yüzden düzenli uyku, genç kalmak ve daha iyi
görünmek için bakım kadar gereklidir.
Bol sıvı tüketimi, sebze ve meyveden zengin
beslenmek, ara öğünlerde tuzsuz ve kavrulmamış
yemişler tüketmek, cilt sağlığına önemli
katkılarda bulunur. Özellikle tuz, un, şeker ve
yağın derinin hızla yaşlanmasına neden olduğu
unutulmamalıdır.
Cilt sağlığı ile ilgili tüm önlemleri alınmasına
rağmen cilt için profesyonel yardım alınması
da gerekebilir. Yüzde mimik çizgileri, sarkma,
lekelenme, damar genişlikleri oluşmuşsa, kişi
halen mat bir cilde sahipse mutlaka dermatoloji
uzmanına başvurulmalıdır. Kişiye özel tedavi
protokolleriyle daha genç ve de güzel görünmek
mümkün olabilir. Yapılacak botoks, mezoterapi,
mezolifting, kimyasal peeling ve lazer tedavileri
mutlaka işe yarayacaktır.
İstenmeyen tüylerden de lazerle kolaylıkla
kurtulmak mümkündür. Ancak uzman ellerde
uygulama yapılması çok önemlidir. Her kıl lazere
yanıt vermemektedir. Kişi lazer için uygun kıl
yapısına sahip olmadığı takdirde, hem maddi
hem de manevi zarara uğramaktadır. Bu ayırımı,
kuaförler ya da güzellik salonlarında estetisyenler
değil ancak dermatoloji uzmanı yapabilir.
Güzellik
uykusu diye
bir şey var
Karolinska Enstitüsü Klinik Sinirbilimleri
Bölümü’nden Doç. Dr. John
Axelsson, güzellik uykusunun bilinen
bir kavram olmasına rağmen
bilimsel destekten yoksun
olduğunu düşünerek, uyku ile
çekicilik ve sağlık arasındaki
ilişkiyi araştırmak üzere
kolları sıvamış.
Yaşları 18 ile 31 arasında
değişen 23 katılımcı üzerinde
yürütülen araştırmada, deneklerin
sekiz saatlik normal bir uyku ile uykusuz
geçen 31 saatin sonrasındaki hallerinin
fotoğrafları çekilmiş. Deneye sigara
kullananlar alınmamış ve deney süresince
alkol tüketimi yasaklanmış.
Fotoğraf çekimi iyi aydınlatılmış bir odada
yapılırken, kişilerin fotoğraf makinesine
olan uzaklıkları sabit tutulmuş. Herhangi
bir makyaj yapılmasına izin verilmezken,
uzun saçlar arkadan toplanarak
benzer traş ve temizlik işlemlerinden
geçirilmişler. Çekimler sırasında deneklerin
rahatlamaları ve olabildiğince doğal bir
yüz ifadesi takınmaları istenmiş.
Sonraki aşamada 65 gözlemci fotoğrafları
puanlayarak değerlendirmiş. Puanlar,
fotoğraftaki kişinin yorgun, sağlıklı ve
çekici olup olmaması üzerine verilmiş.
Gözlemciler uykusuz gecenin ardından
çekilen fotoğraflardaki kişileri daha
az sağlıklı, yorgun ve daha az çekici
bulmuşlar.
Uzmanlar uykusuzluğun olumsuz etkilerinin
fotoğrafta görülenlerden çok daha
ağır olacağını ve fotoğrafların gece
çekilmesi durumunda bunun daha da
belirginleşeceğini belirtiyorlar.
Güzellik kavramının temeli hakkında kesin
bir yargıya varılmış olmasa da en azından
daha çekici olabilmek adına iyi bir uyku
çekmek şart gibi görünüyor.
Güzel uyu güzel kalk
Uykusuz kalmış kişilerin gözlerinin altında
mor halkalar, yüzünde çizgiler oluşur, cilt
rengini kaybeder ve kurur. Cilt her gün ölü
deri hücrelerinin bir kısmını atar.
Uyku esnasında yükselen büyüme
hormonu salımı ve stres hormonunun
azalması cildin ölü tabakasından kurtulup
pürüzsüzleşmesini sağlar. Gece 22.00 ile
03.00 arası bu işlev için en ideal ortamdır.
Çünkü ne güneş ne rüzgâr ne de hareket
ve stres karmaşık hücre bölünmesini
engelleyemez.
Yattığınız odanın havalandırılması çok
önemlidir, çünkü hücreler bölünürken
oksijene ihtiyaç duyar.
Uykuda iken vücut ısısı 2 derece kadar
artmaktadır. Gece yağ bezleri kendini
yeniler, bu yüzden sabahları cilt kuru
olacağından yatarken besleyici ve
nemlendirici bir krem kullanmak çok
önemlidir.
Cilt hücreleri yenilenmeleri sırasında
glikoz, vitamin ve oksijen gibi ihtiyaç
Güzellik uykusu
kavramını bilimsel
temellere oturtmak
üzere yapılan
çalışma, bu inanışı
bir mit olmaktan
çıkarıyor.
duydukları maddelerle beslemektedir. Bu
yüzden besinler, vitaminler daha çabuk
emilmektedir.
Uyurken yüzüstü yatmamaya özen
gösterin. Uykudayken cildimiz daha fazla
sıvı depolar ve ciltte toplanması hareketsiz
olunduğu için kolaylaşır. Bu sayede de
cilt gerilir ve kırışıklıklar açılmaya başlar.
Uyurken yüzüstü yatmamak, yüksek yastık
kullanmamak ve bol oksijenli bir oda
önemlidir.
Yatak odanızın ısısının yüksek olması
kurumaya sebep olarak cildin
nemlenmesini engellemektedir.
Yeterince derin ve uzun uyku uyuyamayan
kişiler, hastalıklara karşı daha dayanıksız
oluyor. Stres ve gerilimliyken sağlıklı uyku
söz konusu olamaz. Bu durumlarda
vücut gece de stres hormonu üretmeye
devam eder. Cilt kurur, pul pul dökülür,
çatlar. Hücre bölünmesi düzenli
gerçekleşemediği için cilt giderek incelir.
Kuru cilt daha da kururken, pürüzlü cilt
siyah nokta ve sivilcelerle dolar. Kaliteli
uyku bu yüzden çok önemlidir.
Uyanınca ilk iş gerinin! Gözünüzü açar
açmaz sakın yataktan fırlamak gibi bir
hata yapmayın. En doğrusu, kediler gibi
uyanmak. Yerinizden kalkmadan önce
gerinin, dönün, esneyin, gevşeyin. Bu,
tıpkı 100 metrelik bir koşuya hazırlanmak
gibidir. Çünkü kaslarınız yeni güne ağır
ağır hazırlanır, dolaşım sisteminiz harekete
geçer.
Kortizol hormonu sabahın ilk saatlerinde
iç pilimizi şarj etmeye başlar ve sabahın
6’sı ile 8’i arası kandaki kortizol oranı en
yüksek düzeye çıkar. İşte bu noktada
cildin yenilenme işlemi sona ermiş, günlük
koruma programı devreye girmiştir.
Kortizol salgılamasının hızlandırılması için
sabahları duşun altında hiç olmazsa
3 saniye boyunca buz gibi suyu
vücudunuza püskürtün. Buz gibi suyla irkilin,
canlanın, güne zinde ve güzel başlayın.
Yatağınız sert değil, ancak sağlam ve
esnek olsun. Yatağınızın asgari ölçüleri
boyundan ve eninden 30 santim fazla
olmalıdır.
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
7
KOKUNUN
GÜCÜ!
Koku, koku alma duyusuyla hissedilen,
genelde çok küçük konsantrasyonlarda
havada çözülmüş olarak bulunan kimyasal
maddelerden her biridir. Fragrens ve aroma
terimleri genelde kozmetik ve gıda endüstrisi
tarafından hoş kokuları anlatmak için kullanılır.
Kokular algılamaya göre pis ve hoş kokular olarak
ayrılabilir.
Koku havada çözülmüş haldeki koku verici
moleküllerin verdiği histir. Kokuların çoğu organik
bileşikler tarafından oluşsa da hidrojen sülfit ve
amonyak gibi inorganik maddeler de kokabilir.
Kokunun etkisi iki basamaklı bir süreçte ele
alınabilir. Birincisi Fizyolojik faz; burundaki stimulus
bölgesinin reseptörler ile hissetmesi. Ardından
Psikolojik faz başlar. Stimuluslar insan beyninin koku
almadan sorumlu bölgesi tarafından uyarılır ve
çalışması sağlanır. Bu nedenle kokunun objektif ve
analitik olarak ölçülmesi imkânsızdır.
Koku hissi tamamen kişisel özellikler gösterir; bunun
yanında ise kokuya verilen tepki cinsiyet, yaş,
sağlık durumu gibi nedenlere bağlı olarak değişir.
İnsanların kendi vücut kokuları gibi alışık oldukları
kokular dışarıdan gelen ve alışık olmadıkları diğer
kokulara göre daha az algılanır.
Çoğu kimseye göre koku alma süreci bir
maddenin içeriği hakkında ufak da olsa bilgi verir.
Buna rağmen flavorist ve perfumerler sadece
koklayarak kompleks karışımların içindeki çok ufak
miktarda kimyasalları bile ayırt edebilirler.
Aristo’nun tanımladığı beş duyudan ikisi olan koku
ve tat alma, “kimyasal duyular” olarak adlandırılır
ve kimi zaman birbirinden ayrı değil bir tek duyu
olarak değerlendirilir. Aldığımız tatların yaklaşık
%80’i aslında koku alma duyumuz tarafından
şekillenir. Koku alma duyusu olmasaydı sadece
beş tadı algılayabilirdik: tatlı, tuzlu, ekşi, acı ve
baharatlı. Bir yemeğin tadını aynı bırakıp sadece
kokusunu değiştirmek, lezzeti ile oynamak için
yeterlidir. Aslında koku alma duyumuz açken daha
kuvvetlidir.
Bir koku, havada genellikle çok düşük
konsantrasyonda çözünmüş bulunan ve koku
alma duyumuzla algılayabildiğimiz bir kimyasaldır.
Araştırmalardan elde edilen sonuçlar
Tüm kokuların algılanması nesneldir ve insanın
kültürel yapısına veya duygusal haline bağlıdır.
İnsanın koku alma sistemi zaman içerisinde değişir
ve hem kötü hem iyi kokuları, çok güçlü olmadıkları
durumlarda, belirlemekte zorlanır. Buna kokusal
adaptasyon adı verilir ve bir kokuya ya da esansa
adapte olmak için genellikle bir saat gibi bir süre
yeterlidir. Örneğin esanslandırılmış bir ortamda
çalışan insanlar genellikle bu esansa adapte olur
ve kokusunu ayırt edemezken dışarıdan bu ortama
girenler kokuyu derhal ayırt edebilir.
Çalışmalar, fark edilebilir bir seviyede yayılmış
hoş kokuların tüketici isteklerini doğruladığını, işyeri
8
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
üretkenliğini artırdığını, ayrıca da sağlık ve tıbbi
durumlara yardımcı olduğunu göstermektedir:
ABD’de bir kumarhanede gerçekleştirilen bir
denemede, test alanına hoş bir koku verildikten
sonra kumar gelirlerinde %48’lik bir artış sağlandığı
görülmüştür. Deneme sonucunda, havadaki fark
edilir kokunun müşterinin muhakeme yeteneğini
etkilemeden ve aşırı kumar oynama arzusunu
körüklemeden ruh halini ve isteğini artırdığı
sonucuna varılmıştır.
1989’da gerçekleştirilen bir denemede ise
müşterilerin, esanslandırılan bir mücevher
mağazasını gezmek için daha fazla zaman
harcadıkları görülmüştür.
Yine ABD’de bir süpermarkette, unlu mamuller
reyonunun satışları ortama yeni pişmiş ekmek
kokusu verildikten sonra üçe katlamıştır.
Bir iş yerinde molalar sırasında ortama lavanta
kokusu verilmesinin iş performansında düşüşü
önlediği belirlenmiştir.
Avustralya’da bir üniversitede Alzheimer,
Huntington ve Parkinson hastalıkları ile şizofreni ve
obsesif-kompulsif bozukluk gibi beyin hastalıklarının
teşhisi kokular kullanılarak gerçekleştirilmektedir.
Japonya’da, kokuların ve esanslı yağların
Alzheimer hastalığının tedavisi üzerindeki etkileri
araştırılmaktadır.
Araştırmalar ayrıca, belirli bir kokuya sürekli maruz
kalmanın kilo vermeye yardımcı olduğunu
göstermiştir.
New York Memorial Sloan-Kettering Kanser
Merkezi’nde doktorlar, tıbbi tahliller sırasındaki
heyecanı gidermek için esanslardan
yararlanmaktadır.
Duke Üniversitesi Tıp Merkezi’nde doktorlar,
menopoz dönemindeki kadınlarda depresyon ve
ruhsal çalkantıları hafifletmek için çeşitli esanslar
kullanmaktadır. Ruhsal durum veya davranışları
etkilemek için esans kullanımı aromaterapi olarak
adlandırılır.
Almanya’da koku veren maddelerin
konsantrasyonu 1870’lerden itibaren
“Olfaktometre” adlı cihazla belirlenmektedir.
Parfümleri test etmek, kanseri teşhis etmek,
patlayıcıları tespit etmek gibi konularda koklama
makineleri yapma konusunda umutlar var olsa da
yapay burunlar hala problemlidir.İnsan burnunun
kompleks doğasının ve en ufak kokuları ayırt
edebilme özelliğinin taklit edilebilmesi şu an için
çok zor görünmektedir.
Koku duyusunun kaybına anosmia adı verilir. Koku
alma duyusunun olmaması iştah ve libido kaybı
ile koku hatıralarından kaynaklanan depresyona
neden olabilir. Anosmia, kimi zaman Alzheimer
ve Parkinson hastalıklarının erken belirtilerinden de
olabilir çünkü bu iki hastalığın da nedeni Limbik
Sistemle ilgili sistemlerin dejenerasyonudur.
Kitap kokan parfüm
Kitap kurtları için, kağıt kokan bir parfüm üretildi.
Paper Passion adlı parfümün ambalajını, modacı
Karl Lagerfeld tasarladı.
Yeni basılmış bir kitap harika kokar. Bu kokuyu bir
parfüm şişesine hapsetme fikri ilk anda kulağa
çılgınca gelebilir, ama Alman bir parfüm üreticisi
bunu yaptı. Dünyada bir ilki gerçekleştirerek, yeni
baskıdan çıkmış kitaplar gibi kokan bir parfüm
üretti. Birkaç yıllık hazırlık ve üretim sürecinin
ardından Paper Passion (kağıt tutkusu), İtalya
Milano’daki tasarım haftasında görücüye çıktı.
Parfümün ambalajı, kitap görüntüsünde. 32
sayfalık bir kitap ve ünlü Alman modacı Karl
Lagerfeld’in imzasını taşıyor. Üstelik kitabın sayfaları
da boş değil. Önsöz, Lagerfeld’e ait. Tasarımcı,
gerçek bir kağıt tutkunu olduğunu belirtiyor, kağıda
dokunmanın yarattığı hazdan dem vuruyor. Nobel
ödüllü Alman edebiyatçı Günter Grass da bu
projeye katkıda bulundu ve parfüm için kısa bir
şiir yazdı. Kağıt kokulu parfüm üretme fikri, yayıncı
Gerhard Steidl’a ait. “Yeni basılmış bir kitabın
kokusu, uyuşturucuyla aynı etkiyi yaratıyor,” diyen
Steidl, parfüm tasarımcısı Geza Schön’e (43)
başvurmuş.
Müşterileri arasında Madonna ve futbolcu Lionel
Messie gibi starların da bulunduğu Schön de
13 ham maddeyi karıştırarak parfümü üretmiş.
Kendisine kalsa, ham kağıdın kokusunu tercih
edermiş, ancak müşterilerinin isteği üzerine misk
ve leylak ile parfümü daha ‘kullanabilir’ hale
getirmiş. Parfüm kasım ayında piyasaya çıkacak.
Paper Passion, büyük parfümerilerde değil,
müze ve konsept mağazalarda, ayrıca küçük
parfümerilerde satılacak.
Nazım TANRIKULU
Hekim Sinan Tıbbi Bitkiler Araştırma Merkezi
www.nazimtanrikulu.com
Dünya genelinde 750 bin ila 1milyon civarında
bitki yetiştiği tahmin ediliyor. İsimlendirilen bitki türü
sayısı da 500 bin civarında. Bu bitkilerden 20 bin
kadarı tıbbi bitki olarak kullanılıyor.
Endemik bitki, Dünya üzerinde sadece belirli
bir bölgede yetişen bitkileri ifade eder. Sadece
İstanbul’da yetişen bitki İstanbul endemiği (bölge
endemiği), sadece Türkiye’de yetişen bitki Türkiye
endemiği (ülke endemiği) olarak nitelenir.
Türkiye’de 12 bin küsur bitki türü yetişiyor. Bu rakam,
Avrupa Kıtasında yetişen toplam bitki türü sayısına
neredeyse eşit bir rakam… Ülkemizde yetişen
bitkilerin 3.500 kadarı endemik türlerden oluşuyor.
Toplam bitki türümüzden 1000 kadarı tıbbi bitki
türü. 350 kadar türün de iç ve dış ticareti yapılıyor.
Bitki türü açısından oldukça zengin bir floraya sahip
olmamıza rağmen, bitkilerin değerlendirilmesi
noktasında aynı durumdan bahsedemiyoruz.
Bizde fark edilmeyen, hatta yabancı ot olarak
mücadele edilen birçok bitkimiz Avrupa ve
Amerika’da kozmetik maksadıyla kullanılıyor.
Ülkemizden ihracat yoluyla sadece kurutulup
paketlenip gönderilen tonlarca bitkinin işlenerek
kozmetik aktif haline dönüştürülmüş ürünlerini çok
fahiş fiyatlarla almak durumunda kalıyoruz.
Hali hazırda çeşitli kozmetiklerin üretiminde
kullanılan ve bir kozmetik ürün formülasyonunun
büyük yüzdesini oluşturan emulgatörler, yüzey
aktifler, asitler, boyar maddeler, aktif maddeler,
parfüm, koruyucular vb. kozmetik kimyasallarının
doğal, zararsız ve etkili karşılıklarının doğal kaynağı
olarak bitkiler öne çıkıyor. Kozmetik üretiminde
Gri ve Beyaz
Saç Tellerine
Pratik
Çözümler
Anadolu’nun
Kozmetik
Bitkileri ve
Kozmetik
Tarımı
kullanılan bitkiler dediğimizde tıbbi ve aromatik
bitkiler akla geliyor. Bu gruptaki bitkilerin kozmetikte
kullanılanlarını “kozmetik bitkileri” olarak da
tanımlayabiliriz. Sağlığa, çevreye kısa veya uzun
vadede zararlı olabilecek maddelerin yerine
“doğal” maddeleri içeren organik ve doğal
ürünlerin hazırlanmasında kozmetik bitkilerinin
önemi yadsınamaz.
Ülkemizde doğal olarak yetişen kozmetik ürünlerde
bitkisel aktifler olarak kullanılan bitkilerimizi
çoğunlukla ithalat yoluyla temin ediyoruz. Bu
bitkileri yetiştirerek ülke ekonomisine kazandırılması
mühim bir husustur. Konunun önemine binaen
Kozmetik Üretici ve Araştırmacıları Derneğimiz
kozmetikte kullanılabilecek bitkilerin yetiştiriciliğine
“Kozmetik Tarımı” tanımı yaparak dikkat çekiyor.
Tarımını yapıp işleyerek bitkilerden doğal
koruyucuların, dermokozmetikte kullanılabilecek
aktif maddeler vb katma değeri yüksek ürünlerin
üretimi konusunda çalışmaların yapılması da
gerekiyor.
2015 yılı itibariyle devlet, bu bitkilerin yetiştirilmesi
için sektöre destek verecek. Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel
Müdürlüğünce, Itri ve Tıbbi Bitkiler ile Boya Bitkileri
Üretiminin Geliştirilmesi Projesi hazırlandı. 20152017 yıllarında uygulanacak proje 81 ile yayılması
planlanıyor.
Hiçbir kadın saçlarının beyazlamaya başlamasını
ya da aralardaki gri saç tellerini görmek istemez.
Bu sebepten sadece bir iki tel bile beyazladı
diye kuaförün yolunu tutar ve saç boyasıyla
tanışır. Saç boyası ortaya harika sonuçlar çıkarsa
da doğallıktan uzak olduğu için saçlara çok
fazla zarar verir. Ancak saçınızdaki beyaz ve gri
tellerden daha basit ve daha sağlıklı yöntemlerle
kurtulabilirsiniz. İşte o basit ama etkili yöntemler…
Aralara ışık saçın
Gri saçlardan kurtulmak için saçlarınızı tamamen
boyatma fikrini unutun. Kuaförünüzden aralara
saçınızın birkaç ton açığıyla balyaj yaparak ışıltılı
katmasını isteyin. Bu ışıltılı saçlar tüm dikkatleri
üzerlerine çekerek saçınızdaki grilerin neredeyse
hiç fark edilmemesini sağlar.
Saçınızı siyah çayla yıkayın
Neden kozmetik bitkileri tarımı?
•Bitkisel hammaddede belirli bir standardizasyon
sağlanmış olur.
•Floramızda doğal olarak yetişen veya ülkemizde
yetişmesi mümkün olan bitkilerin yetiştirilmesi
kozmetikte birincil maliyet olan doğal kozmetik
aktiflerinde dışa bağımlılığımızı azaltır.
•Doğru tanımlanmış bitkiler yetiştirileceğinden
etkileri üzerinde daha net ve stabil çalışmalar
yapılabilir.
•Birim alandan, daha çok verim elde edilebilir.
•Endemik türler yetiştirilerek dünyada daha
rekabetçi ürünler pazarlanabilir.
Kozmetik Bitkileri Tarımında Dikkat
Edilecekler
•Yetiştirilecek bitkinin tür teşhisi doğru yapılmalı.
•Tohumları GDO’lu olmamalı.
•Yetiştirilecek arazi organik tarıma elverişli olmalı ve
bitkiler organik ve/veya biodinamik tarım esaslarına
göre yetiştirilmeli.
•Hasatları doğru zamanda yapılmalı.
•Kurutulmasına dikkat edilmeli.
•Sterilizasyon yapılmalı.
•Muhafaza şartlarına dikkat edilmeli.
Umarım önümüzdeki yıllarda içerisinde bahçesi de
bulunan “Kozmetik Bitkileri Araştırma ve Uygulama
Merkezi” de kurularak bu konuda bilimsel
çalışmalara zemin olur.
Sonraki sayılarda Anadolumuzun önemli kozmetik
bitkilerini, yetiştirme tekniklerini ve özelliklerini
anlatarak konuyu derinleştireceğiz.
Saçınıza hiçbir kimyasalı değdirmek istemiyorsanız
işte size çok daha doğal bir yöntem: 2 çay kaşığı
siyah çayı hiç şekersiz kaynatın ve oda sıcaklığına
gelene kadar soğumasını bekleyin. Dana sonra bu
karışımı saçınıza uygulayın ve 5 dakika bekledikten
sonra saçınızı soğuk su ile durulayın.
Saç maskarasını deneyin
Saçınızı özellikle saç diplerinizi saç maskarası
ürünleriyle kendi rengine çevirebilirsiniz. Bu ürünler
sayesinde dipten çıkan gri saçlardan kurtulmak
için sürekli dip boyası yapmanıza da gerek kalmaz.
Kaynak: kararlikadinlar.com
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
9
Cosming Laboratuvar Tarafından Hazırlanmıştır.
KOZMETİK ÜRÜN ETİKETİ
NASIL OLMALIDIR?
KOZMETİK YÖNETMELİĞİNE GÖRE AMBALAJ ÜZERİNDE BULUNMASI GEREKEN BİLGİLER:
İÇİNDEKİLER
SERİ NUMARASI
ÜRETİM TARİHİ
Ürün bileşenleri
konsantrasyonlarına göre
azalan sıra ile INCI isimleriyle
belirtiimelidir. Kullanılan esans
allerjen içeriyorsa, allerjen
isimleri de eklenmelidir.
Ürünün tanınması için parti no
veya imalat kodu ve üretim
tarihi belirtilmelidir.
KULLANIM ÖNERİSİ
MARKA
Tüketicinin kolayca
anlayacağı şekilde, açık
ve net olarak ürünün hangi
bölgeye uygulanacağına,
nasıl kullanılıcağına dair
talimatlar verilmelidir.
Ürünün markası görünür
ve açık şekilde yazılmalıdır.
ÜRÜNÜN ADI VE İŞLEVİ
UYARILAR
Ürünün adı, ne olduğu tüketici
tarafından kolayca anlaşılacak
şekilde açık olarak yazılmalıdır.
İçerik ve kullanımla ilgili
oluşabilecek tehlikeli durumları
belirtmek amacıyla, kullanım
ve saklama koşullarıyla ilgili
alınacak önlemler belirtilmelidir.
MİNİMUM
DAYANMA SÜRESİ
ÜRETİCİNİN ADI VE ADRESİ
Yerli üreticinin adı ve adresi
belirtilmelidir. Ürünün etiketinde
birden çok adresin bulunması
halinde ise Ürün Bilgi Dosyası’nın
olduğu yer, altı çizilmek suretiyle
belirtilmelidir. İthal ürünlerde
menşei ülke de belirtilmelidir.
ÜRÜN MİKTARI
Ağırlık veya hacim olarak teorik net
miktar belirtilmelidir. (İçeriği 5 gram
veya mililitreden daha az olan
ambalajlarda bu bilgi aranmaz)
Raf ömrü 30 ay veya daha
az olan ürünler için kum saati
işareti koyulup, minimum
dayanma süresi ay ve yıl
olarak yazılmalıdır. Minimum
dayanıklılık süresi 30 aydan
daha uzun olan ürünler için
tarih belirtmek zorunlu değildir.
Ancak açık kavanoz işareti
koyulup içinde veya üzerinde
açıldıktan sonraki kullanım süresi
belirtilmelidir.
NOT
İçindekiler listesi, uyarılar ve kullanım önerileri pratik olarak iç ambalaj üzerine yazılamadığı durumlarda,
bu bilgilerin sadece dış ambalajın üzerinde bulunması yeterlidir. Bunun dışında tüm bilgiler hem iç hem
dış ambalajda olmalıdır. Özellikle ithal ürünlerde ürün miktarı, minimum dayanma süresi, uyarılar, kullanım
önerileri ve ürünün işlevi Türkçe olarak yazılmalıdır.
COSMİNG LABORATUVAR BİLGİ YÖNETİM EĞİTİM DANIŞMANLIK KOZMETİK SAN. TİC. LTD. ŞTİ. www.cosming.com www.cosminlab.com
10
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
6. KOZMETİK KONGRESİ
“6.Kozmetik Kimyası, Üretimi ve Standardizasyonu Kongresi” 26-28 Şubat
2016 tarihleri arasında ANTALYA, Antedon Otel’de gerçekleştirilecek.
Yayın ekibi olarak dergimizde bu
habere yer vermeye karar aldığımız
da Kongre ile ilgili düzenleme kurulu ile
görüştük;
‘’Kozmetik sektörü tüm dünyada
olduğu gibi ülkemizde de hızla gelişen
önemli bir sektördür. Bilimsel alanda
yaşanan gelişmelerin, hızla aktarıldığı
bir sektör olmanın yanı sıra insan sağlığı
açısından yasal düzenlemelerin de
yakından takip edildiği multi disipliner
bir alandır. Bu sektörün ülkemizdeki
gelişimi, ürün niteliklerinin arttırılarak,
katma değeri yüksek ve güvenli
ürünlerin üretilebilmesi için sektörün
tüm bileşenlerinin bir araya gelmesi,
bilimsel paylaşımlar da bulunması
oldukça önem arz etmektedir. 2011’in
Şubat ayında birincisini yaparak bu
alanda önemli bir boşluğu doldurup,
üniversitelerimizin, sektörün, kamunun,
sivil toplum kurumlarının ve konunun
diğer bileşenlerinin katılımıyla her yıl
periyodik olarak kozmetik kongrelerini
gerçekleştirdik.’’ Şeklinde bir açıklama
aldık.
Kongre, bu yıl “Sürdürülebilir Kozmetik”
ana teması ile gerçekleşmesi
planlanıyor. Bunun yanı sıra, her
yıl olduğu gibi, sektörü ilgilendiren
teknolojik gelişmeler, yasal değişiklikler,
ürün güvenliliği, kozmetik ürün
standardizasyonu gibi konular
gündeme gelecek. Konu ile ilgili
sivil toplum kurumu temsilcileri
üniversitelerin kimya, kimya
mühendisliği, biyoloji, biyokimya
bölümleri ile eczacılık ve tıp
fakültelerinden değerli bilim insanları ve
kozmetik sektöründen değerli uzmanlar
kongre de yer verecekler.
Kongre süresince kozmetik sektöründeki
firmaların ürün ve hizmetlerinin tanıtımı
için kongre giriş alanında Alfa, Beta
Ve Gama Sponsorları için stantlar
yer alacaktır. Stantlar, kozmetik
sektöründeki katılımcılar arasında yeni iş
ve farklı araştırma fırsatları yaratıyor.
Bizler de, kozmetik sektörünün önde
gelen uzmanları ile, yatırımcılarla,
bilim insanları ile, araştırıcılar,
uzman bürokratlarla tanışmak, bilgi
alışverişinde bulunmak, kongreye sunu
yapmak ve dinleyici olarak katılmaya
davet edildik. Siz okuyucularımızda bu
imkanlardan yararlanmak ve katkıda
bulunmak istiyorsanız iletişim adresini
kullanarak bilgi edinebilirsiniz.
İletişim için; [email protected]
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
11
PARFÜMLERDEKİ
ALLERJEN MADDELERİN
TAYİN YÖNTEMLERİNİN
ARAŞTIRILMASI
Işıl Aydın, Ali Çavdar, Hamdi Temel, Fırat Aydın
Dicle Üniversitesi
Giriş
Nemlendiriciler, şampuanlar, deodorantlar,
makyaj ürünleri, kolonya ve diğer kozmetik gibi
ürünler günlük bakım alışkanlıklarının bir parçası
haline gelmiştir. Amerikan Dermatoloji Akademisi
ortalama her yetişkinin, her gün en az yedi
farklı kozmetik ürün kullandığını bildirmektedir.
Kozmetik, daha güzel hissetmemize yardımcı
olabilmesine rağmen, cilt tahrişi veya alerjik
reaksiyonlara da neden olabilir. Koku ve
koruyucu maddeler gibi kozmetikte kullanılan
bazı maddeler, alerjik bir tepkiye yol açarak
antijen maddeler olarak hareket edebilir.
Reaksiyonlar, ilk kullanımdan sonra çıkabildiği
gibi, yıllar sonra da ortaya çıkabilmektedir.
Kozmetiğe maruz kalan kişilerde iki reaksiyon
görülebilir; irritant kontakt dermatit ve allerjik
kontakt dermatit. Allerjik kontakt dermatite
neden olan en yaygın alerjen olarak,
kozmetik ve cilt bakım ürünlerinde kullanılan
ve 5000’den fazla farklı olan kokular ilk sırayı
yer almaktadır. İkinci sırada ise koruyucular
gelmektedir [1,2]. Kozmetik, parfüm vb. insan
cildine doğrudan temas ederek olumsuz etki
doğurabilecek maddeler veya alerjenlerden
bazıları şunlardır. Heptanal, 2-(phenylmethylene),
Benzenemethanol, 2-Propen-1-ol, 3-phenyl,
2,6-Octadienal, 3,7-dimethyl, Octanal,
7-hydroxy-3,7-dimethyl v.s. dir. Bunların analizleri
karmaşık ve zordur. Bu maddelerin GC/MS ile
analizlendiğini göstermektedir ve daha sonraki
tanımlamalar GC-FID ile yapılmıştır. Allerjenler
özellikle Avrupa Birliği’nde çok tartışılmaktadır.
Esans ürünlerinin üretiminde kullanılan 24
bileşenin (Amyl Cinnamal, Benzyl Alcohol, Citral,
Benzyl Salicylate v.s) cildi hassaslaştırmasından
dolayı, değerlendirmeye ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu konuyla ilgili çok az çalışma bulunmaktadır
[3]. Bu maddelerin GC/MS ile analizlendiğini
göstermektedir ve daha sonraki tanımlamalar GCFID ile yapılmıştır.
Materyal ve Metot
GC/MS metodu şu an kalite kontrol
laboratuvarlarında alerjenlerin rutin ölçümleri için
hızlı bir gelişim sürecindedir. Ayrıca izobarik iyonlu
allerjenlerin ayrımlarındaki zorluklar, bu gelişimi
hızlandırmaktadır. İki boyutlu teknikler gibi etkili
ayrım güçlerine rağmen, allerjen piklerini eğer
esans bileşenlerinden ayırabilmek ve piklerin üst
üste çakışmaması için tanımlamalar FID’den çok
daha fazla tanımlama ihtiyacını gerektirmektedir.
Genel GC uygulamaları kısa iken, hızlı moda
çok dar ikinci bir kolon uygulanmakta, yüksek
örnekleme oranına ihtiyaç duyulmaktadır. Tarama
oranı sonuçları geleneksel quadropol MS ile elde
edilemeyebilir. Buna karşın, hareket zamanıyla
oldukça uyumlu LC/MS IT-TOF (Yüksek Çözünürlüklü
Sıvı Kromatografi İyon Tuzaklı Uçuş Zamanlı Kütle
Spektrometresi) ile analizler yapılmaya başlanmıştır.
Buna karşın TOF-MS sistemleri maliyetli cihazlardır
ve bu durum kalite kontrol laboratuvar bütçeleri
için pek uygun değildir [4,5].
Alerjen maddeler IFRA’ya (International
Fragrance Association) göre alerjen analizleri Gaz
Kromotografisinde yapılmaktadır. IFRA tarafından
(DB1, non-polar and DB17 medium-polar) olarak
iki kolon seçilmiş ve kromatografik şartlar optimize
edilmiştir. Her iki kolonda da ayrı ayrı enjektör ve
transfer hattı sıcaklıkları 250 °C ve 280 °C sıcaklığa
ayarlanmıştır. Ayırma oranı 1/100 ve taşıyıcı gaz
sabit basınç altında verilmektedir. İki kolon için
polar faz DB-225 kullanılmaktadır. Karbowax tipi
fazlar değişkenlikten dolayı tavsiye edilmemektedir,
bunlar genellikle günlük yapılan kalibrasyonlar için
kullanılmaktadır.
Kalibrasyon
Stok çözelti alerjen maddeler kullanılarak her biri
için 10 g/L olarak o-florotoluen veya metilpivalat
çözücüleri içerisinde hazırlanmıştır. Bu çözelti, hava
geçirmeyecek şekilde kapalı şişede saklanır (-18
°C de 1 ay sabit, eğer vial açık değilse). Alternatif
olarak, 2 ayırma çözeltisi kullanılabilir:
12
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
(1 Aldehit+ketonlar 2) non-Karbonil Bileşenler (2
ay süresince 4 °C’ de stabil kalabilmektedir).
Kalibrasyon çözeltileri, o-florotoluen ile hem de
iç standart kullanarak allerjen konsantrasyonları
5, 40, 80, 120, 160, ve 200 mg/L ve iç standart
konsantrasyonu 50 mg/L olacak şekilde
seyreltilmektedir. Bu kalibrasyon çözeltilerinin
1 µL’si, 5 µL’lik şırıngalarla GC/MS’e verilir.
Kromatogram iki alana ayrılır: alerjenlerin
ayrımı birinci iç standartla, ve son ayrım 2. iç
standartla yapılır. Her bir alerjen için pik alan
hesaplamalarından sonra, her bir alan ve
alerjen miktarları MS yazılımında kaydedilir ve
eğriler Excel kullanılarak çizilir.
Sonuç ve Tartışma
Esans alerjen maddelerle ilgili yurt dışında birçok
analiz geliştirilmiş olmasına rağmen bu konuyla
ilgili ülkemizde pek çalışma bulunmamaktadır.
Alerjen maddelerin önemi göz önüne
alınarak, bu ve diğer analizi yapılması
zor olan maddelerin analizleri çok düşük
konsantrasyonlardaki miktarlarda bile, Dicle
Üniversitesi Araştırma Merkezimizde (DÜBTAM),
hem Gaz Kromatografi Kütle Spektrometresi
(GC/MS) hem de Yüksek Çözünürlüklü Sıvı
Kromatografi İyon Tuzaklı Uçuş Zamanlı Kütle
Spektrometresi ( LC/MS IT-TOF) sistemi ile rahatlıkla
yapılabilmektedir.
KAYNAKLAR
1.http://www.medicinenet.com/cosmetic_allergies
2.http://www.allergy.org.nz
3.Version 3, September 12th, 2007, Internatıonal fragrance
associatıon, Analytical procedure, GC/MS quantitation of
potential fragrance allergens* in fragrance Compounds
4.Ultrasound-assisted emulsification–microextraction of
fragrance allergens in water
Elias Becerril-Bravo, J. Pablo Lamas, Lucia Sanchez-Prado,
Marta Lores, Carmen Garcia-Jares, Blanca Jimenez, Maria
Llompart, Chemosphere
5.Quantitation of suspected allergens in fragrances Part
II. Evaluation of comprehensive gas chromatography–
conventional mass spectrometry, Christian Debonneville,
Alain Chaintreau, Journal of Chromatography
DOĞADAN
GELEN GÜZELLİK
EXPONATURA’DA
Doğum sonrası çatlaklar, gözaltı
morlukları, selülitler ve sivilcelere karşı
yüzyıllardır uygulanan doğal bakım
ürünleri günümüzde de yoğun ilgi
görmeye devam ediyor. Özellikle
paraben, tricklosan ve ağır metal
içeren kozmetik ve bakım ürünleri
tüketicinin doğal ve organik ürünlere
karşı daha çok ilgi göstermesini
sağlamıştır. Bu kapsamda gıdadan
giyime, kozmetikten sağlık ürünlerine
doğanın tüm güzelliklerini İFM (İstanbul
Fuar Merkezi)’nde meraklılarıyla
buluşturan Exponatura, yedinci kez
kapılarını açtı. Özellikle ziyaretçiler
fuarda yer alan bin bir çeşit doğal
kozmetik ürünü kremlere yoğun ilgi
gösterdi.
İstanbul Fuar Merkezi’nde (Yeşilköy)
düzenlenen fuar kapsamında bu yıl,
“Doğal, Organik ve Sağlıklı Ürünler
Sektörünün Geleceği” başlığı altında
bir de konferans düzenlendi. Konferans
kapsamında üreticiler, akademisyenler,
dernekler, birlikler, eczaneler, güzellik
merkezleri ve aktarlar ile büyük
süpermarketler de yer aldı.
Özellikle KÜAD (Kozmetik Üreticileri
ve Araştırmacıları Derneği) Başkanı
Kimyager Levent Kahrıman’ın oturum
başkanlığını yaptığı “Doğal ve Organik
Kozmetikler” başlıklı oturum yoğun
ilgi gördü. Oturumda Kozmetik Tarımı
konusunda Tıbbî ve aromatik bitki
uzmanı Nazım Tanrıkulu, Kozmetik
Ürünlerin Güvenliliğini değerlendirmek
üzere Cosming Laboratuvar Yüksek
Kimyageri Aylin Uğur, Kozmetik
Ekstraktların Elde Ediliş Yöntemlerini
değerlendirmek üzere Mersin
Üniversitesi Kimya Bölümü Yrd. Doç. Dr.
Göktürk Avşar’da yer aldı.
Exponatura 2015’te tanıtılan ürünler
arasında; doğal organik gıda ürünlerinin
yanı sıra Türkiye’nin 27 şehrinden
toplanan bitkiler ile yapılan tamamen
doğal kozmetik ürünler, yenilebilen ham
maddelerden üretilen doğal kozmetik
el yapımı ürünler, kırışıklara ve morluklara
iyi gelen kremler, Türkiye’nin ilk organik
çocuk bisküvisi, 1000 yıllık temizleme
metodu olan organik deterjanlar,
bebekler için zararlı madde içermeyen
bambudan imal edilen diş temizleme
mendili ve her derde deva yıllanmış
sarımsak ekstraktı gibi birçok ürün yer
aldı.
Exponatura’15 hakkında:
Exponatura 2015 Fuarı, doğal, organik
ve sağlıklı ürünler sektöründe Türkiye,
Avrupa Birliği ve Ortadoğu başta
olmak üzere birçok ülkeden sektör
profesyonelleri, iş adamları, perakende,
toptancı, distribütör, temsilcilikler ve
tüm ilgililer için başarılı iş bağlantıları
kurabilecekleri profesyonel bir ticaret
platformu oluşturuyor.
Exponatura, sektörün ülkemizdeki
uluslararası planlanan tek sektörel
uzmanlık fuarı olma özelliğine sahip.
Bölgenin en kapsamlı ve hedefi en
doğru fuarı olarak kendini ispatlayan
Exponatura bu alanlardaki potansiyelleri
mükemmel bir organizasyon ile
yönetmekte.
Tureks Uluslararası Fuarcılık
Hakkında:
1994 yılından beri fuar
organizasyonundan deneyimli ekibiyle,
yurtiçinde uluslararası ölçekte fuarlar
gerçekleştiren Tureks Uluslararası
Fuarcılık, 2003 yılında kuruldu ve hizmet
verdiği sektörlerde ülke ekonomisine
katkı sağlayan etkili buluşmalara imza
attı.
Türkiye ve Orta Doğu’da sektörel
fuarlar organize eden Tureks, başarılı
ve deneyimli organizasyon kadrosuyla
alıcı ve satıcıları bir araya getirerek,
ulusal ve global ticarette fayda
sağlama misyonunu yeni projeleri ile
gerçekleştirmeye devam etmekte.
Fuarcılık alanında verdiği hizmette her
zaman en iyiyi hedefleyen, uzman
ekibinin başarı ve memnuniyet
odaklı anlayışıyla hareket eden Tureks
Uluslararası Fuarcılık, ülkesine katkı
sağlayan, hizmet verdiği sektörlere
değer katan global bir fuar şirketi olma
yolunda ilerlemekte.
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
13
Yrd. Doç. Dr.
Tülay Aşkın ÇELİK
TESTER OLARAK
KULLANILAN VE
KULLANILMAMIŞ
RUJLARDA
BAKTERİYEL
KONTAMİNASYONUN
ARAŞTIRILMASI
AMAÇ
Aydın’da kozmetik ürünler satılan mağazalardan
alınan tester rujlar ile tester rujlarla aynı marka
olan ve orijinal paketinde bulunan açılmamış
(kullanılmamış) rujlarda ve kişiye özel kullanılmış
rujlarda bakteriyel kontaminasyonun olup
olmadığının [4] araştırılmasıdır.
MATERYAL-YÖNTEM
Tester ruj
(5 adet)
Güzelleşmek için kullanılan makyaj
malzemelerinin sağlığınızı tehdit
edebileceği hiç aklınıza gelir mi?
Kendi kullandığınız veya en yakın
arkadaşınızın ruju ya da kozmetik
reyonunda sürdüğünüz tester
rujlar cildinizde bakteri ve mikrop
kontaminasyonuna neden olabilir.
SONUÇ VE ÖNERİLER
GİRİŞ
Kozmetik ürünler, bileşiminde bulunan
hammaddeler ve suyun yanı sıra diğer
katkı maddeleri ve çevresel faktörler birlikte,
mikroorganizmaların üremesi için, elverişli ortamlar
oluşturmaktadır.
Kozmetik ürünlerin preparatı bozabilen
mikroorganizmalarla kontamine olmasındaki asıl
büyük tehlike, sağlığı tehdit eden patojenlerin
bulunmasıdır [1].
Ürünlerin kullanıcılar için sağlık sorunlarına yol
açması, üreyen mikroorganizmanın miktarına ve
tipine bağlıdır [2].
Kontamine olmuş kozmetik ürünlerdeki
mikroorganizmalar, bütünlüğü bozulmuş deriyi
infekte edebilirler. Gram (-) negatif bakteriler ve diğer bakteriler
tarafından üretilen endotoksinler ve diğer
metabolitler; ciltte aşınma, irritasyon ve allerji
yapabilirler.
Özellikle deride yaralanma varsa, patojen hale
gelerek, önemli sağlık sorunlarına yol açabilirler [3].
14
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
Koagülaz (-) bakteriler normal vücud florası olarak,
deride, orofarinkste ve gastroinstestinal kanal gibi
bazı bölgelerde bulunurlar. Ancak, genel olarak
yabancı cisim, katater, shunt enfeksiyonlarına da
neden olabilirler.
Rujların dudak derisini nemlendirmesi
sonucunda değişen nem durumundan dolayı
kontaminasyona zemin hazırlayabileceği ve çok
fazla kişi tarafından tester olarak kullanılan rujların
ciddi bir enfeksiyon kaynağı olabileceği göz
önüne alınmalıdır.
Kişiye özel kullanılmış ruj
(2 adet)
Denemede kullanılan her bir ruj
örneğinde rujların uç kısmından
derince sürüntü alınmış ve TSB
(Triptic Soy Broth) içerisine
konulmuştur.
BULGULAR
1- Tester olarak kullanılan rujlarda yoğun şekilde
bakteri kontaminasyonun olduğu saptanmıştır.
2- Tester’larla aynı marka olan ve ambalajı
açılmamış rujlarda ise bir örnek hariç, bakteri
kontaminasyonuna rastlanılmamıştır.
3- Kişisel olarak kullanılan her iki rujda da bakteriyel
kontaminasyon olduğu saptanmıştır.
4- Bakteriyel kontaminasyon saptanan tester olarak
kullanılan rujlar, ambalajı açılmamış rujlar ile kişisel
olarak kullanılan rujlardan izole edilen bakterilerin,
gram (+) özellik taşıyan ve katalaz (+), DNA’ase
ve koagülaz (-) olan Staphylococcus sp. olduğu
belirlenmiştir (Tablo 1, Şekil 1) .
Tester ruj ile aynı marka
orijinal marka ruj (5 adet)
1 dakika
vorteksleme
Ultrasonik su banyosunda 10 dakika bekletme
Her bir örnekten 100 ml alınır
Müler-Hinton Agar’a ekim
Biyokimyasal Testler
(Katalaz, Koagülaz ve
DNA’ase)
Gram boyama
Tablo 1: Denemede kullanılan tester rujlar, orijinal kullanılmamış rujlar
ve kişisel kullanılmış rujlarda mikrobiyal analiz sonuçları ve biyokimyasal
testlerden elde edilen veriler
Örnek No
Mikrobiyal
Üreme
T1
T2
T3
T4
T5
O1
O2
O3
O4
O5
K1
K2
+
+
+
+
+
+
Gram
Boyama
Katalaz
Testi
Koagülaz
Testi
DNA’se
Testi
+
+
+
+
-
-
+
+
-
-
+
+
-
-
+
+
+
+
-
-
T: Tester rujlar; O: Açılmamış orijinal rujlar; K: Kişiye özel kullanılmış rujlar
Şekil 1:
Gram-boyama
Staphylococcus
sp, (X 1000)
ÜRÜNLERİNİZİ İHRAÇ
EDERKEN…
Betül Arslan
Kimyager
Avrupa kozmetik sanayi ve baskın kozmetik ihracatçısı
bir dünya lideridir. Sektör son derece yenilikçi ve
Avrupa’da önemli istihdam sağlamaktadır. AB’nin
katılımı esas olarak pazar erişimi, düzenleyici
yakınsama ve düzenleyici çerçeve ile ilgilidir. Bunların
tümü yeniliğe ve bu sektörü rekabet teşvik ederken
tüketici güvenliğinin en üst düzeyde sağlamaktır.
Avrupa Komisyonu, Avrupa Birliği ve uluslararası
düzeyde kozmetik paydaşlarla temas içindedir. Bu
işbirliği bilgi alışverişine olanak verir ve sektördeki
AB gerekliliklerinin daha yumuşak uygulanmasını
sağlar. Üretim süreçlerine veya dağıtım kanallarına
bakılmaksızın, AB piyasaya sürülen kozmetik
ürünler güvenli olmalıdır. Üretici ürünlerinin
güvenliğinden sorumlu olduğunu ve satılmadan
önce de konusunda uzman bilimsel güvenlik
değerlendirmesini geçmesinden emin olmalıdır.
İşte bu sebeple kozmetik ürünlerinizi AB pazarına
sunarken kontrol etmeniz gereken bazı hususlar ve
yapmanız gereken bazı zorunluluklar vardır.
Öncelikle ürününüzün AB pazarında kozmetik
ürün kategorisine girip girmediğini kontrol etmeniz
gereklidir. Kozmetik ürün “İnsan vücudunun dış
kısımlarına; epiderma, tırnaklar, kıllar, saçlar, dudaklar
ve dış genital organlarına veya dişler ile ağız
mukozasına uygulanmak üzere hazırlanmış, tek veya
temel amacı bu kısımları temizlemek, koku vermek,
görünümünü değiştirmek, bunları korumak, iyi bir
durumda tutmak veya vücut kokularını düzeltmek
Metal alerjisi
olanlar dikkat!
olan bütün madde veya karışımları“ olarak tanımlanır.
Bitmiş ürününüzü oluşturmak için kullandığınız her
bir hammaddenin (yasaklı veya değil) kontrolünü
yapmalısınız. Bu kontrolleri yaparken kozmetik
yönetmeliğindeki yer alan eklerden kontrol etmelisiniz.
Bu ekleri kozmetik ürünlerde yasaklı maddelerin listesi,
sınırlı maddelerin listesi, kozmetik ürün içerisinde
kullanılmasına izin verilen koruyucuların listesi, kozmetik
ürünlerde kullanılan renklendiricilerin ve kullanılmasına
izin verilen UV filitrelerin listesinden kontrol ederek
gerçekleştirmelisiniz.
Ardından ürününüze ait ürün bilgi dosyası ve ürün
güvenlik değerlendirmesini hazırlamalısınız.
Kozmetik ürün güvenlik değerlendirmeniz ve kozmetik
ürün dosyanız bu dosyaları yapabilme yetkisine sahip
kişiler tarafından yapılması gerekir. Değerlendirme
raporunu hazırlayan kişinin yetkili belgesi ve
diplomasının olmasına dikkat edilmelidir.
AB pazarında ürünlerinizden sorumlu olacak bir kişi
atamalısınız. Bu kişi, bir üretici, ithalatçı ya da yerleşik
tüzel kişi olabilir. Göndermek istediğiniz ürünlerinizin
etiketlerini de AB pazarına uygun olarak hazırlamanız
gereklidir. Aynı zamanda gönderdiğiniz ürünlerinizin
etiketi üzerinde isim ve iletişim bilgileri olmalıdır. Bu
kişi ürünlerinizle ilgili bir bilgi istendiği taktirde iletişime
geçilecektir.
Metal alerjisi birçok kişide sıkça görülebilen;
yabancı bir maddenin cilde temasıyla derinin bu
duruma verdiği tepki olarak ortaya çıkması. Bu
maddelerden yapılmış ürünlerle temas olduğunda
vücutta kaşınma, yanma, kızarıklık ve döküntü ile
başlayan süreç; ciltte sulanma, kabarıklık, çatlak
ya da aşırı alerjik bünyelerde doku hasarı ve
açık yaralara kadar uzanabilir. Vücudun hassas
bölgelerinde daha çok ortaya çıkar. Zararsız
metaller olarak bilinen; nikel, kobalt ve krom bazı
kişilerde alerjiye yol açar. Alerji nedeniyle bazı
kadınlar takı ve aksesuarlara uzaktan bakmakla
yetinirken bazıları da cildine zarar vermeyecek
altın, gümüş, titanyumdan yapılanları tercih eder.
uzaklaştırılmasıdır. Alerjiye neden olabilecek
benzeri etkenlerden de uzak durulması sonraki
reaksiyonların engellenebilmesinde faydalı
olacaktır. Bazı vakalarda hekim gerek döküntü
gerekse kaşıntıyı azaltmaya yönelik kortizonlu krem
reçete edebilir.
Metal alerjisinin sıkça görüldüğü ürünler
Metale alerjisi olan kişiler sadece
imitasyon takılardan sakınmakla bu
alerjiden kaçamayabilirler. Bunun nedeni
metalin yiyeceklerimizde de bulunmasıdır.
Örneğin fındık, domates ve çikolatada,
alerjiyle en çok suçlanan metallerden biri,
nikel bulunur. Nikele alerjisi olan kişiler bu
yiyeceklere karşı da dikkat etmelidir.
Deodorantlar, kemerler, çakmaklar, zincirler,
küpeler, gözlük, saç boyaları, tokalar, el çantaları,
takılar, metal düğmeler, iğneler, tıraş bıçağı,
ayakkabı, yapay çiçekler, piller, deterjanlar, kapı
kolu, mutfak kapları, metal süs eşyaları, cam
pamuğu, gümüş eşya, çamaşır suyu, çimento,
boyalar, polyester reçine, boyalı dövmeler.
Sorumlu kişi olarak belirlediğiniz kişinin CPNP
(Cosmetic Products Notification Portal) üzerinden
ürünlerinizin bildirimlerini yapması gerekmektedir.
Öncelikle potal üzerinden kaydınız gerçeleştirilir,
ardından da ürünlerinizin bildirimleri yapılır.
Sorumlu olarak atadığınız kişi hazırlamış olduğunuz
dosyalarında güncelliğini korumakla yükümlüdür.
Ürünlerinizin etiketleri üzerinde yazan iddiaları kontrol
etmelisiniz. “Kozmetik Yönetmeliğinin 10’uncu
maddesi gereğince kozmetik ürünlerin etiketlerinde,
ürünlerin satış için sergilenmesinde ve reklamlarında
kullanılan metin, isim, ticari marka, resim, figüratif
desenler veya diğer şekiller, ürünlerin gerçekte sahip
olmadıkları nitelikler varmış gibi kullanılamaz, bu tür
imada bulunulamaz’’ şeklindedir. Eğer ürününüz
üzerinde kullanım sonucunda bir etki yaratacağına
dair bir bilgi veriyorsanız bunu kanıtlıyor nitelikte
olmalısınız.
Şikâyetleri azaltmak için ne yapmalı?
• Alınacak tüm ürünlerin içerikleri metal alerji
potansiyelleri açısından kontrol edilmeli.
• Nikel içermeyen, hipoalerjenik takı veya
eşyaları tercih edin.
• Paslanmaz çelik, küpe, broş ve düğmelerde
kullanılmaktadır.
• Alerjen temasının engellenmesinde hem
evde hem de işyerinde koruyucu ekipman
giyilmelidir.
• Metal eşyalar yerine,
tahta, plastik, kâğıt veya
kumaşlar kullanılabilir.
Metal alerjisinin tedavisi nasıl yapılıyor?
Metal alerjisinin bilinen kesin bir tedavisi yoktur.
Ancak belirtiler fark edildiğinde; ilk yapılması
gereken, alerjenin vücuda temas ettiği yerden
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
15
Doç.Dr. Berkant Kayan
Aksaray Üniversitesi
YEŞİL
KROMATOGRAFİ
Kromatografi, 1903 yılında Rus bilim adamı Tswett
tarafından keşfedilmiştir. Tswett bitki pigmentlerini
ayırmak için kromatografiyi kullanmıştır. Yaptığı
çalışmada toz kalsiyum karbonat ile doldurulmuş
bir cam kolon kullanmıştır. Bu cam kolondan bitki
pigmentlerini içeren çözeltiyi geçirerek klorofil
ve ksantofil gibi birçok bitki pigmentini ayırmayı
başarmıştır. Ayrılan maddeler kolonda renkli bantlar
halinde gözüktüğü için yönteme kromatografi
adını vermiştir. Kromatografi Yunanca’da
chroma “renk” ve graphein “yazmak” anlamına
gelmektedir.
Kromatografi tekniğinin tarihsel sürecinde
bileşiklerin ayrılması ve saflaştırılması için pek
çok kromatografik teknik kullanılmakla beraber
özellikle duyarlılığı, kantitatif tayinlere kolaylıkla
uyarlanabilir olması, uçucu olmayan veya
sıcaklıkla kolayca bozunabilen bileşiklerin
ayrılmasına uygunluğu ve en önemlisi ise
sanayinin birçok bilim dalının ve toplumun birinci
derecede ilgilendiği maddelere (amino asitler,
proteinler, nükleik asitler, karbonhidratlar, ilaçlar ve
pestisitler) geniş bir şekilde uygulanabilirliğinden
dolayı yüksek performanslı sıvı kromatografisi
(HPLC) araştırmalarda çok geniş bir alana hitap
etmektedir.
Sıvı kromatografisinde (LC), ters faz sıvı
kromatografisi (RPLC) günümüzde oldukça
popüler bir analitik teknik olarak kullanılmaktadır.
Bununla birlikte geleneksel RPLC kullanımı için
organik çözücüler gerekmektedir ve dünya
çapında sadece kromatografik ayrımlar için dahi
muazzam bir çözücü tüketimi mevcuttur. 2006
yılından günümüze kadar yaklaşık 130.000 HPLC
cihazı kullanılmakta ve bu sıvı kromatografilerinin
yaklaşık % 71’ini oluşturmaktadır. Bununla birlikte
yılda 16.000 yeni HPLC satılmaktadır. Genel olarak
bir HPLC haftada 20 saat çalışmakta ve tek bir
HPLC yılda ortalama 60 litre çözücü harcamakta
ve 60 litre atık meydana getirmektedir. (Genellikle,
asetonitril, metanol, izopropanol, hekzan ve diğer
tampon çözücüler.) Bu analitik HPLC’lerin mobil
faz ihtiyacını karşılamak için yılda 8.000.000
litre çözücü üretilmektedir. HPLC’de kullanılan
bu organik çözücüler toksik ve pahalı olmasının
yanında ayrım sonunda oluşan atıklar çevre
ve insan sağlığı açısından oldukça tehditkâr
ve bu atıkların giderim maliyeti de bir o kadar
yüksektir. Gelişmekte olan ülkelerde teknolojinin
kontrolsüz kullanımı sonucu ortaya çıkan en büyük
problemlerden biri, belki de en önemlisi endüstriyel
atık suların oluşturduğu kirliliktir. Dolayısıyla, bu
16
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
çevresel kaygılar nedeniyle alınan katı tedbirler ile
daha da önem kazanan ayırma, saflaştırma ve
tayin metotlarında katı/sabit faz olarak kullanılmak
üzere, “doğa ile dost” ürünler ile ilgili araştırmalara
ve bu ürünlerin kullanımlarının yaygınlaştırılmasına
büyük önem verilmektedir. Özellikle çevre ile
ilgili kaygılar nedeniyle bu amaç doğrultusunda
konuya duyarlı kuruluşlar önemli bütçeler
ayırmaktadır. Literatürde yeşil kromatografi olarak
da nitelendirilen ve son yıllarda dünyada oldukça
ilgi duyulan subkritik su kromatografisi (SBWC)
eluent olarak saf suyun kullanıldığı bir kromatografi
tekniğidir. Ayırma, saflaştırma ve tayin metotlarında
aranan özelliklerden bazıları; hassasiyet, seçicilik,
hız, düşük maliyet olarak belirtilebilir. Subkritik
su kromatografisi gösterdiği bu özellikler, çevre
dostu ve ekonomik olması nedeniyle yeşil kimya
alanında gitgide önem kazanmaktadır.
Subkritik Su Kromatografisi (SBWC)
Subkritik su
Su, kaynama sıcaklığı ile kritik sıcaklığı arasında
subkritik su olarak adlandırılmaktadır. Su normal
şartlarda oldukça polar bir yapıya sahiptir ve bu
şartlarda polar maddeler ve tuzların çoğu için
mükemmel bir çözücü özelliği göstermektedir.
Subkritik suyun faz diyagramında gösterilmesi.
Suyun sıcaklığının arttırılması ile dielektrik sabiti,
difüzyon hızı, viskozitesi ve ayrışma sabiti gibi
fizikokimyasal özelliklerinde değişim meydana
gelmektedir. Sıcaklığın arttırılması ile suyun
difüzyon hızı artmakta, viskozitesi ve yüzey gerilimi
azalmakta bununla birlikte polaritesinin azalması
suyun apolar yapıdaki molekülleri çözme
gücünün artmasına neden olmaktadır. Subkritik
suyun mükemmel yapısı ile fiziksel özellikleri
ayarlanabilmektedir.
Suyun bazı fiziksel özelliklerinin sıcaklıkla değişimi.
Subkritik su kromatografisi (SBWC), sıvı
kromatografisinde yürütücü faz olarak subkritik
suyun kullanıldığı kromatografi türüdür. Subkritik
su kromatografisinin pek çok potansiyel avantajı
vardır. Bunlar arasında artan analiz hızı, gelişmiş
bir ayrım ile azalan ve minimuma indirilen organik
çözücü sarfiyatı özellikle belirtilebilir. Saf suyun
eluent olarak kullanılması sıvı kromatografisinde
en uç nokta olarak belirtilebilir, nitekim subkritik
su için “ Ayırma biliminde kullanılacak nihai yeşil
çözücü” tanımı yapılmaktadır. Sıvı kromatografisinin
en yaygın kullanılan tekniği olan ters-faz sıvı
kromatografisinde (RPLC), metanol, asetonitril veya
tetrahidrofuran (THF) gibi su ile karışabilen organik
çözücüler kullanılmaktadır. Kullanılan bu organik
çözücüler yalnızca toksik ve yanıcı değil aynı
zamanda ayrım sonunda meydana getirdikleri
atık miktarından dolayı oldukça pahalı ve çevreye
zararlı bir durum oluşturmaktadır.
Bu yüzden saf suyun eluent olarak kullanılması
büyük bir fırsat yaratmakla birlikte, ucuz ve çevre
dostu bir bileşik olması suyun kromatografide
eluent olarak kullanılmasını avantajlı kılmaktadır.
Normal şartlarda saf suyun yüksek polariteye
sahip olması, oldukça düşük yürütücü (elutropik)
güce sahip olması suyun RPLC’de etkili bir eluent
olmasını engellemektedir. Bununla birlikte suyun
dielektrik sabiti artan sıcaklıkla birlikte dikkat
çekici bir şekilde azalmaktadır. Dielektrik sabiti
suyun polaritesi ile ilgili olup, dielektrik sabitinin
değişmesinden dolayı belirlenen sıcaklıkta su, suorganik çözücü karışımı gibi davranabilmektedir.
Suyun sıcaklığının 150°C’nin üzerine çıkarılmasıyla
suyun dielektrik sabiti normal koşullardaki
Dimetilsülfoksitin (DMSO) dielektrik sabitine yakın bir
değer almaktadır. Benzer şekilde suyun sıcaklığının
200-250°C arasında bir değerde tutulmasıyla
suyun dielektrik sabiti asetonitril ve metanolün
dielektrik sabitine yaklaşmaktadır.
Subkritik Su Kromatografisinin İlaç ve
Kozmetik Alanında Kullanılması
İlaçların bazı alkaloidlerin ve kozmetik alanında
kullanılan pek çok bileşenin subkritik su
kromatografisi ile ayrılması bu alanda çalışanlar
için özellikle dikkat çekicidir. Özellikle son yıllarda
artan çözücü maliyetini düşürme ve hızlı analize
olanak sağlamak için bu tekniğin geliştirilmesi
adına ciddi çalışmalar yapılmaktadır.
Teutenberg ve ark. mobil faz olarak saf su - %1
formik asit ve ZirChrom-PS kolon (4.6 x 150
mm, 3 µm) kullanarak, 40-130 oC arası sıcaklık
programıyla sitostatikleri ve antibiyotik ilaçları
UV 254 nm’de ayırmayı başarmışlardır. 40ºC’lik
bir sıcaklık gradyanı ile başlayan bu karışımın
ayrılmasında mobil fazsıcaklığı, 4 dakika içinde
hemen 40°C’den 130°C’ye yükseltilmişve
daha sonra doğrusal olarak sabit tutulmuştur.
Etoposideelüsyonundan sonra, ön ısıtma ve kolon
modülü soğutulmuştur.
gerçekleştirilmiştir. Antikanser ilaçların pH’a bağlılığı
incelenmiş ve oldukça iyi ayrılmış pikler elde
edilmiştir.
Antikanser ilaçların SBWC ile ayrımı (1. 5-florourasil, 2.
Metotreksat, 3. 7-hidroksi metotreksat, 4. Etoposid).
Subkritik su kromatografisi alanında önemli
çalışmalara imza atmış ve bu tekniğin günümüzde
gelişmesine önemli katkılar sunmuş ve aynı
zamanda ortak çalışmalarda bulunduğumuz
East Carolina Üniversitesi’nden Prof. Dr. Yu
Yang, Dünya’nın en büyük kimyevi tüketici
ürünleri üreten çok uluslu şirketlerinden biri olan
Procter&Gamble şirketi ile birlikte yürüttüğü ortak
proje ile subkritik su kromatografisinin endüstriye
yönelik bir uygulamasını gerçekleştirerek ve saf
suyu eluent olarak kullanarak el kremlerinde
bulunan niasinamid bileşiğinin ayrılması için
metot geliştirmişlerdir. Yıllık cirosu 100 Milyar dolar
civarında olan şirketin yeşil kimya alanında AR-GE
çalışmalarına doğrudan katılması ve maddi destek
sağlaması şirketin bu alanda önemli çalışmalar
yaptığının ve bu çalışmaları ilerleteceğinin
göstergesidir.
kozmetik sektöründe parfüm ve kremlerde bileşen
olarak kullanılan kumarinin el kreminden ayrılması
gerçekleştirilmiştir.
Gelişen teknoloji ile birlikte artan kaçınılmaz tüketim
anlayışı endüstriyel ürünlerin uluslararası boyutta
çok hızlı yayılmasına ve bununla paralel olarak
yeşil kimya anlayışının önemi ortaya çıkmaktadır.
Yeşil Kimya, üretim faaliyetleri sırasında ortaya
çıkan toksik maddelerin ve atıkların azaltılmasını,
geri dönüştürülebilir ve enerji verimliliği sağlayan
malzemelerin kullanılmasını amaçlayan bir bilim
görüşü olarak belirtilebilir. Yeşil Kimya, sanayi üretim
şekillerini değiştirerek veya iyileştirerek yaşamın
sürdürülebilirliğine önemli katkılarda bulunmayı
amaçlıyor.
Bu anlamda bileşiklerin ayrılması ve
saflaştırılmasında kullanılan kromatografi tekniğinin
de bu doğrultuda evrilmesi ve geliştirilmesi yeşil
kimya açısından önemli aşamalardan biri olarak
kabul edilebilir.
Kaynaklar:
Kalkınma Bakanlığının 10. Kalkınma Planında (2014-2018)
Kimya Çalışma Grubu Raporu
Yang, Y., Strickland, Z., Kapalavavi, B., Marple, R. ve Gamsky,
C., 2011Industrial application of gren chromatography-I.
Separation and analysis ofniacinamide in skincare creams
using pure water as the mobile phase, Talanta,84, 1, 169-174.
Yang, Y. ve Kapalavavi, B., 2011. Subcritical Water
Chromatography-An Economical and Green Separation
Technique, Encyclopedia of Analytical Chemistry, John Wiley &
Sons, Ltd.,1–23.
Teutenberg, T., Lerch, O., Gotze, H.J. ve Zinn, P., 2001.
Separation of selected anticancer drugs using superheated
water as the mobile phase, Analytical Chemistry, 73, 16, 38963899.
Kayan, Berkant;Akay, Sema; Odabasi,Mehmet; Yang, Yu,
Synthesis and evaluation of NA-PHEMAH polymer for use
as a new stationary phase in high-temperature liquid
chromatography, 2015, Separation and Purification
Technology.
Sitostatiklerin ve antibiyotik ilaçların SBWC ile
ayrılması. (1. Cytarabine, 2. (5)-Fluorouracil,
3. Sulfadiazine, 4. Sulfathiazole, 5.
Sulfamethoxypyridazine, 6. Chloramphenicol, 7.
Etoposide)
Subkritik su kromatografisi tekniği kullanılarak
yapılan çalışmalara örnek teşkil edecek bir diğer
çalışma antikanser ilaç etken maddelerinin bu
teknikle ayrılmasıdır.
Bazı antikanser ilaçlarının (5-florourasil, metotreksat,
7-hidroksimetotreksat ve etoposid) kromatografik
ayrımları PS-DVB kolon dolgu maddesi kullanılarak
pH’ı 3.5 tamponlanmış mobil fazda 150°C’de
El kremindeki niasinamidin SBWC ile ayrılması (a)
1. Numunenin 80 °C’de saf su kromatografisi,
akış hızı 1.8 mL/dk (b) 2. Numunenin 80 °C’de
saf su kromatografisi, akış hızı 1.8 mL/dk (c) 1.
Numunenin 25 °C’de HPLC, akış hızı 1.2 mL/dk (d)
2. Numunenin 25 °C’de HPLC, akış hızı 1.2 mL/dk.
Bununla birlikte Aksaray Üniversitesi Bilimsel
ve Teknolojik Uygulama ve Araştırma Merkezi
laboratuvarımızda kurmuş olduğumuz ve Türkiye’de
ilk olma özelliğine sahip subkritik su kromatografi
sistemi ile özellikle çok yönlülüklerinden dolayı
başta ilaç endüstrisinde antibiyotik, antiviral,
antimikrobiyal ve antikoagulant ajan olarak ve
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
17
Selen Ezgi
AÇIKYILDIZ
4. Kozmetik
kongersinde
yayınlanmıştır
18
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
günlerini geçiriyor, günah çıkartıyor falan. Günah
çıkartma olayı kâtil kadını da dînen ve vicdanen
rahatlatıyor. Sonunda emri hak vaki oluyor ve koca
bu alemi terkediyor.
Adam ölünce kadın saçını başını yoluyor, yazdığı
ve yönettiği bu ölümcül tiyatronun en başarılı
başrol oyuncusu oluveriyor. Kadın eğer yeniden
evlenmeye niyetliyse, şüphe uyandırmamak için
bunu hemen yapmıyor ve defini takiben bir veya
iki yıl gibi bir süre bekiyor.
Vedat OZAN
Aqua Tofana
“Gençlik güzel şey” demiştik geçen sayıda ve açık
renk tenin dışarıda ırgat gibi çalışmak zorunda
kalmadan saraylarda soylu bir hayat sürmenin,
zenginliğin göstergesi olarak algılandığından
bahsetmiştik. Biliyorum, Roma’dan örnekler
anlatacağım demiştim geçen sayıdaki yazıyı
kapatırken ama o zengin kültüre gelmeden önce
açık renk ten düşkünlüğüne bir örnek daha verip
Orta Çağ’dan devam edelim müsaadeniz olursa.
Orta Çağ yıllarında pek çok kadın, bir nevi doktor/
dişçi görevini de üstlenmiş olan berberlere
gider, kollarından bir damarı yardırarak kanlarının
akmasını, böylece de tenlerinin soluklaşmasını
sağlarlarmış. Bugünün bakış açısıyla bu yöntem
çok sağlıklı gibi gelmeyebilir size ancak o
dönemin tababet bilgisi içinde “hacamat”
denilen kan akıtma olayının çok revaçta olduğunu
hatırlatmak isterim. Ancak güzelliğin ölüm
getirdiği durumlar da yok değil elbette. Yok, yanlış
anlamayın. Güzelleşmek isteyenin ölümünden
bahsetmiyorum, bilakis... Anlatayım:
Onyedinci yüzyılın ikinci yarısında o zamanlar
İspanya Krallığı’na bağlı olan Palermo’da bir
hanımefendi yaşıyor: Giulia Tofana. Aileden
“şifacı” olarak bilinen bu güzel hanımefendinin
oldukça ünlü de bir iksiri var: Aqua Tofana. Kimi
zaman Manna di San Nicola ismiyle ve şişesinde
Giulia Tofana’yı karışım hazırlarken gösteren temsili resim
Atropa belladonna, Güzelavrat otu
Aziz Nikola’nın resmiyle de satışa sunulan bu iksirin
görünür iddiası, cilt beyazlatıcısı olmak. Ancak
şişenin içindekinin ne ciltle, ne de beyazlıkla
ilgisi var. Bu iddia ile satılmasının sebebi, evlere
şüphe uyandırmadan girebilmesi, kadının uğruna
sorgulanmadan para harcayabilmesi. O yıllarda
kadınların iş hayatında yer almadığını ve evin
gelirinin sadece koca tarafından sağlandığını
düşünürsek, birden zuhur eden bir şişe ve ona
ödenen bedelin bir izah şekli olmak durumunda.
İşte, Aqua Tofana da beyazlatıcı olma iddiasıyla
bu izahat durumunu kurtarıyor. Durumu kurtarıyor
da, aslında ne işe yarıyor?
Öncelikle şunu bilmeliyiz ki bu ürünün alıcısı olan
kadınlar çok büyük çoğunlukla zor evliliklerin içine
sıkışmış, koca zulmü çeken ve dinsel nedenlerle
de boşanma imkanı olmayan kadınlar. Kocaları
yok olsa çok rahatlayacak bu kadınların satın
aldığı Aqua Tofana’nın içindeyse arsenik, kurşun ve
güzelavrat otu, yani Atropa belladonna (İçindeki
atropin’den sebep göz bebeğini irileştiriyor. “Güzel
avrat”: bella donna denmesinin nedeni bu) var.
İçeriği okuyunca anlamışsınızdır, her üç malzeme
de aslında öldürücü olma özelliğine sahip
malzemeler.
Aqua Tofana’nın öldürücü bir iksir, yani zehir
olmasından gayri bir özelliği daha var ki, o da
kokusuz olması. Bilirsiniz, arsenik soğuk haldeyken
kokmaz, ısıtıldığındaysa acıbademe yakın bir
koku salar. Atropa belladonna ise aslen kokuludur,
ancak formül içinde çok az kullanıldığından o da
kendini belli etmeden varlığını sürdürebiliyor iksirin
içinde. Aqua Tofana, kokusuzluğundan istifade
mazlum kadın tarafından zalim kocanın yemeğine
ve şarabına rahatça karıştırılabiliyor. Karıştırılıyor
dedim diye öyle bütün şişe birden boca ediliyor
sanmayın; önce bir, en fazla iki damla ilave
ediliyor tüketilecek gıdaya. Beyefendi hemen
rahatsızlanıyor tabii. Muhterem halsizken durum
çevreye ifşa edilmeye ve sızlanılmaya başlanılıyor
kadın tarafından: “Benim kocaya da bir hal oldu
bu aralar, pek mecalsiz. Ayakta duracak gücü
yok!”
Kocanın halsizliği sürerken eve hekim çağırılıyor ve
önerdiği tedavi uygulanmaya başlanıyor ama,
bir yandan da zehiri yemeklere karıştırma olayı
devam ediyor tabi. Böylece çaresiz bir doktor
ve “hasta kocaya bakmaktan helâk olan karı”
eşliğinde zalim koca gittikçe kötüleşerek son
Bir cilt beyazlatıcısı olma iddiasıyla satılan ve
gerçek işlevi sadece Giuliana Tofana’nın müşterileri
tarafından bilinen Aqua Tofana’nın ünü 50 yıl
boyunca fısıltı çemberiyle kulaktan kulağa yayılıyor;
Palermo, Napoli ve Roma’da oldukça yoğun talep
görüyor. Tahmin edebileceğiniz gibi İtalya’nın
güneyi mutlu dullarla doluyor bu sürede. Kullanan
kadınlar ürünün zehirli olma özelliğine dair tek
kelime etmiyorlar zira aksi halde cinayet işlemiş
oldukları ortaya çıkacak. Ancak 50 yıl gibi uzun bir
sürede bu kadar yaygın bir ürünü gizli tutmak zor,
bir memnuniyetsiz müşteri Papalığa ihbar ediyor
Giulia’yı.
Peşine düşüyorlar, bir kiliseye sığınıyor. O kilisede
sığınmacıyken hakkında “Roma’nın sularını
zehirledi” lafı çıkıyor. Bu laf üzerine kilisenin
dokunulmazlığına falan aldırılmadan muhasara
altına alınıp sürüklenerek çıkarılıyor Tofana Hanım.
“Nazik” bir sorgu sürecinde 1633-1651 arasında
sadece Roma’da 600 ölüme sebep olduğunu
itiraf ediyor hanımefendi. Temmuz 1659’da,
imalatta kendine yardım eden kızı (falcı Girolama)
ve üç asistanıyla beraber idam ediliyor. Ardından
şüpheli koca ölümleri sorgulanmaya başlanıyor,
dullar kaçışıyor, yakalananlar idam ediliyorlar.
Bilginiz için; Wolfgang Amadeus Mozart’ın anlamsız
ölümünün de benzer bir iksir yüzünden olduğu
rivayet edilir ve ölmeden önce dudaklarından
fısıltıyla “Zehirlendiğimden eminim. Birisi bana Aqua
Tofana verdi” sözlerinin döküldüğü söylenir.
Tatsız konu değil mi ölüm? Hele ki güzellik peşindeki
arayışları anlatırken. O zaman gelecek sayıda
geçen sayıda verdiğimiz sözü tutalım, konuyu
değiştirelim ve Roma’dan bir güzellik iksiri örneği
verelim. Şimdilik müsaadenizle.
Mozart’ın ölümü: Zehirlenerek öldürülmeye çalışıldığı bizzat
kendisi tarafından iddia edilen W. A. Mozart’ı son anlarını
gösteren resim. Etrafa yayılan kağıtlarda tamamlayamadığı
eseri Requiem (Ağıt) yer alıyor.
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
19
2015 - 2016
Fuar Takvimi
FUAR TARİHİ
SEKTÖR
FUARIN ADI VE AÇIKLAMA
YER VE ORGANİZATÖR
27.10.2015
30.10.2015
Kozmetik
Aquanale 2015: Uluslararası Bronzlaşma, Havuz Ürün ve
Ekipmanları Fuarı
Köln
Koelnmesse
11.11.2015
13.11.2015
Kozmetik
Cosmoprof Asia: Parfümeri ve Kozmetik Fuarı
Hong Kong
Ubm Asia
12.11.2015
14.11.2015
Kozmetik
Cosmetics & Home Care İngredients: Kozmetik, Ev Bakım
Ürünleri, Hammaddeleri, Bileşenleri ve Teknolojileri Fuarı
IFM - Yesilkoy
Artkim Fuarcılık
19.11.2015
22.11.2015
Kozmetik
Güzellik & Bakım 2015 : 27.Güzellik, ve Bakım, Saç,
Kozmetik ve Parfümeri Fuarı
Ankara ATO
Fiera Milano İnterteks
24.10.2015
26.10.2015
Kozmetik
Salon Look 2015
İSPANYA
25.10.2015
27.10.2015
Kozmetik
Expo Beauty Show México 2015
MEKSİKA
06.11.2015
08.11.2015
Kozmetik
Baltic Beauty 2015
LETONYA
07.11.2015
08.11.2015
Kozmetik
COSMETICA Berlin 2015
ALMANYA
12.11.2015
14.11.2015
Kozmetik
Style & Beauty 2015
UKRAYNA
14.11.2015
15.11.2015
Kozmetik
IMATS Sydney 2015
İNGİLTERE
15.11.2015
16.11.2015
Kozmetik
Rio Belleza, Feira profissional de beleza 2015
Rio de Janeiro (Brésil)
21.11.2015
22.11.2015
Kozmetik
Expo Farma y Cosmética 2015
PERU
22.11.2015
23.11.2015
Kozmetik
Beauté Sélection Lyon 2015
Lyon ( Fransa )
29.11.2015
30.11.2015
Kozmetik
HAIR JUNDIAÍ 2015
Jundiaí (Brésil)
06.11.2015
08.11.2015
Kozmetik
Baltic Beauty
Letonya
29.08.2015
30.08.2015
Kozmetik
Beautiful You Australia
Avusturalya
01.10.2015
Kozmetik
Beauty Expo Astana
KAZAKİSTAN
07-11-2015
08-11-2015
Kozmetik
BEAUTY FORUM Beauty Hair & Spa
Macaristan
01.11.2015
Kozmetik
BEAUTY FORUM Greece Winter
YUNANİSTAN
01.11.2015
Kozmetik
COSMEX
Tayland
11-11-2015
13-11-2015
Kozmetik
Cosmoprof Asia
Hong Kong
28-11-2015
30-11-2015
Kozmetik
Exhibition for Hairdressing and Beauty Care
İspanya
15-11-2015
17-11-2015
Kozmetik
International Fair on Hair, Beauty and Esthetics
Brezilya
03-11-2015
05-11-2015
Kozmetik
in-cosmetics Asia
Tayland
01-11-2015
Kozmetik
Lifetime Beauty & Health
Almanya
30.01.2016
01.02.2016
Kozmetik
Professional Beauty Dubai 2016
Dubai (Emirats Arabes
Unis)
20.02.2016
21.02.2016
Kozmetik
Beauty Forum Valencia 2016
Valencia (Espagne)
10.03.2016
13.03.2016
Kozmetik
BEAUTY & CARE Istanbul 2016
İstanbul
10.04.2016
11.04.2016
Kozmetik
Beauty Prof 2016
São Gonçalo (Brésil)
12.04.2016
14.04.2016
Kozmetik
In-cosmetics 2016
Paris (France)
14.04.2016
17.04.2016
Kozmetik
Int. Trade Fair Universe of Beauty and Health 2016
Kiev (Ukraine)
20
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
Kozmetikte
girişim
fırsatları
Eski çağlardan bu yana, kadınlar
iyi bir görünüme sahip olmak
ve yaşlanmayı geciktirmek için
pek çok yönteme başvuruyor.
Güzelliklerine çağlar boyunca
methiyeler dizilen, Mısır
prensesleri Nefertiti, Kleopatra,
Truvalı Helen gibi kadınların
hoş görüntüsüne sahip olmak
için farklı farklı uygulama
ve yöntemleri kullanmaktan
çekinmiyor günümüz kadınları.
Son yıllarda kişisel bakım ve
kozmetik ürünü kullanımının
erkekler arasında da yaygın
bir şekilde artması, kozmetik
sektörünün katlanarak
büyümesini beraberinde getiriyor.
Hatta öyle ki krizlerden bile
neredeyse etkilenmiyor sektör.
Dünyada gittikçe büyüyen kozmetik pazarı, son
yıllarda Türkiye’de de büyümesiyle dikkati çeken
sektörler arasında. Bugün Türkiye’deki kozmetik
sektörünün toplam büyüklüğünün 7 milyar TL’ye
ulaştığı yönünde tahminler yapılıyor. Sektörde
faaliyet gösteren firma sayısı bin 300’e, istihdam
ise 10 bine ulaşmış durumda. Her yıl ihracatını
büyük oranda artıran kozmetik sektörünün bu yıl
çok ciddi rakamlara ulaşacağı tahmin ediliyor.
Kozmetik sektörü geleceğe yönelik pozitif
beklentiler ortaya koyarken, güzellik sektörünün
önümüzdeki 10-15 yıl içinde Çin, ABD, Brezilya,
Hindistan gibi ülkelerde iki katı büyüyeceği
tahmininde bulunuyor. Kozmetikte en çok satılan
ürünlerde yüzde 34 ile cilt bakımı kategorisi
ilk sırada yer alırken, cilt ürünlerini yüzde 24 ile
saç, yüzde 17 ile makyaj kategorileri izliyor.
Kozmetikte bölgesel dağılıma bakıldığında
ise Asya Pasifik Bölgesi’nin yüzde 33 ile başı
çektiği gözlemlenirken, Batı Avrupa’nın kozmetik
sektöründeki payı yüzde 22, Kuzey Amerika’nın
payı ise yüzde 21.
tüketicilerden ve ABD lüks tüketim pazarından
geldi.
Online lüks tüketim pazarı büyümesini sürdürüyor.
Online kanalın lüks tüketim içindeki toplam payı
yüzde 3,6’dan, yüzde 4,5’e yükseldi. Bu nedenle
markalar online ortamda hem satış kanallarını hem
de iletişimlerini güçlendiriyorlar.
Çin, Hindistan ve ABD kozmetik pazarındaki toplam
büyümenin yarısını oluşturuyor.
Türkiye’de erkekler kişisel bakım kategorisini büyüttü
Türkiye’deki lüks tüketim pazarına ilişkin
değerlendirmeler yapan EY Türkiye Danışmanlık
Bölümü Kıdemli Müdürü Deniz Turhan,
ekonomiye dair pozitif beklentilerin yanı sıra
üst gelir segmentindeki tüketicilere hitap eden
AVM’lerin çoğalması ve lüks markaların kendi
mağazalarını açması gibi sebeplerden dolayı
sektörün iyi performans ortaya koyduğunu belirtti.
Ünlü tasarımcılara ait giyim eşyalarının satışının
bir önceki yıla göre yüzde 11 arttığına dikkat
çeken Turhan, yoğun reklam çalışmaları, özellikli
ürünlerin satıldığı mağazaların çoğalması ve Türk
erkeklerin giderek daha çok dış görünüşüne önem
vermesi gibi faktörlerin etkisiyle güzellik ve kişisel
bakım kategorisinin ise aynı dönemde yüzde 16
büyüdüğüne dikkat çekti.
Yatırımcıların yeni gözdesi: Kozmetik
perakendeciliği...
Kozmetik sektöründe son yıllarda dikkati
çeken önemli gelişmelerden biri de kozmetik
perakendeciliğindeki marka ve mağaza sayısının
sürekli artması. Genç nüfus ve artan çalışan kadın
sayısı sayesinde yerli yatırımcılar kadar yabancı
kozmetik perakendecileri için de cazip pazarlar
arasına girdi Türkiye. Birbiri ardına gelen yabancı
markaları, yabancı kozmetik marketler takip etti.
Yerli yatırımcılar da boş durmadı. Zaman içinde
kimi kozmetik üreticisi olan, kimi ise sektörün
geleceğini görerek pazara girip mağazalaşan
markalarla da tanıştık. Hatta girişim sermayesi
şirketlerinin de ilgisini çekti bu alan. 2008 yılında
bu alana ilk yatırımı Turkven yaptı ve Tekin Acar’a
ortak oldu. Ve bugün milyarlarca dolar bir
pastayı oluşturan kozmetik perakendeciliğinin
büyüme potansiyeli yeni oyuncuların ve hali
hazırdaki şirketlerin iştahını kabartmaya devam
ediyor. Öyle ki artık pek çok şirket, çatısı altında
birden çok marka bulunduruyor ve bu markalarla
mağazalaşıyor.
Kozmetik perakendesi büyüyor
Hangi kadın alışveriş merkezine gittiğinde bir
kozmetik mağazasına uğramıyor ki. Hiçbir şey
almadık desek de mağazadan bir ruj, oje ya da
kalemle çıkıyoruz. İşte bu nedenle cadde üzerinde
aynı markanın birden çok mağazası bulunuyor ve
bu mağazalarda da en çok bu ürünler satılıyor.
İşte biz de Ekonomist olarak bu bilgiler ışığı altında,
son yıllarda büyüme trendiyle dikkati çeken
kozmetik perakendeciliğini mercek altına aldık.
Gördük ki; kozmetik perakendesinde son yıllarda
büyümesiyle dikkati çeken 20 şirketin yer aldığı
sektörde girişimci ve çalışanlar için farklı fırsatlar
sözkonusu. Çünkü toplam 600 mağazası olan ve 4
bin kişiye istihdam sağlayan bu şirketlerin gelecek
hedeflerinde mağaza sayısını artırmak var. Bir kısmı
franchise sistemiyle büyüyen bu şirketler yatırımcılar
için girişim fırsatı yaratıyor. Aynı zamanda bir
kozmetik mağazasında 5-15 kişinin çalıştığı
düşünüldüğünde istihdam olarak da sektör önemli
fırsatlar sunuyor.
Satın almalar olabilir
Eskiden semt parfümerilerinden alışveriş
yaparken artık birçoğumuz kozmetik marketler ve
mağazalarından alışveriş yapmayı tercih eder
olduk. Birbiri ardına açılan alışveriş merkezlerinin
geniş kullanım alanı sağlaması ve bunun da faklı
markaları bir arada sunmaya olanak tanıması,
kozmetik marketlerin ve mağazaların önünü açtı.
Kaynak: Ekonomist
Öne çıkan diğer önemli noktalar ise şu
şekilde:
Talep büyük oranda üst gelir seviyesindeki genç
müşteri gruplarından, gelişmekte olan ülkelerdeki
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
21
Erken yaşlanmaya
sebep olan serbest
radikaller neler?
Seda SAKACI
Öğr. Görevlisi
Hava kirliliği, sigara, şehir hayatı, kimyasallar
toksinler, radyasyon, okside olmuş yağlara bağlı
olarak vucutta oluşan doğal tepkime molekülleridir.
Aslında bunlara saldırgan, haydut moleküller de
diyebiliriz.
Vücudun bu molekülleri nötralize edebilmesi,
vucuttaki enzimler ve vitaminlere bağlıdır. Ancak
yaşlandıkça bağışıklık sistemi zayıf düşeceğinden,
savunma yok olacak ve yenileme süreci
azalacaktır. Yetersiz kalınan bu durumlarda
devreye antioksidanlar girer. Antioksidanlar
serbest radikalleri etkisiz hale getirebilecek en iyi
ajanlardandır.
Serbest radikaller hücreyi oluşturan moleküllerden
elektron çalarak stabilite sağlar. Hücrenin sürekli
hasara uğraması, fonksiyonlarını yitirmesine ve
ölüme neden olmaktadır. Belli miktarda hücre
hasara uğrarsa, organlarda da hasar oluşur. Bu
da hastalıklara yol açar. Oksijen moleküllerinde
4 çift elektron bulunur. Dışarı etkenler elektron
yok ederler. Tabii ki diğer moleküller de savaş
başlar. Savaşta serbest radikaller başka
moleküllerden elektronu çalarlar ve yeni serbest
radikal oluştururlar. Zincir şeklinde devam eder,
fakat zincirin yapısı bozulduğundan hücre
zarının bozulmasına neden olur, erken yaşlanmalar ve hastalıklar kendini göstermeye başlar.
Antioksidanlar ise kaybolan molekülleri yerine
koyarak normal oksijen molekülleri oluştururlar, bu
şekilde serbest radikalleri etkisizleştiririler.
Stresle
başa
çıkmanın
yolları
Vücudumuza zararı saymakla bitmeyen
stres, bel ağrısından baş ağrısına dek
sağlıkla ilgili pek çok şikayetimizde rol alır.
Beynimiz stresi her zaman dışarıdan gelen
bir tehlike olarak algılar ve buna göre
vücudun kendini korumaya alması için
çalışır. Gün boyu stres altındaysanız, vücut
sürekli tetikte olmayı kaldıramaz ve sonuç
olarak stres kaynaklı hastalıklar ortaya
çıkar. Fakat, stresle doğru mücadele
ederek onu yenebilirsiniz.
Stresten kurtulmak için bazı ipuçları
22
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
Antioksidanlar erken yaşlanmayı
önler mi?
Sağlıklı ve doğal yiyeceklerle doğru beslenme,
serbest radikallerin zararlarını en aza indirir. 30
yaşından sonra hücre yenilenmesinin azaldığını
düşünürsek, bu dönemde cildimize daha iyi
bakmamız gerekmektedir. Beslenme ve sağlıklı
yaşama giderek artan ilginin farkındayız. Yanlış
ve kötü beslenme birçok hastalığın habercisi
olmaktadır. Çevresel kirliliğin bu kadar arttığı, tarım
ilaçlarının kullanıldığı, genleriyle oynanmış meyve
ve sebzelerin bol tüketildiği günümüzde, umutsuz
düşünmeyip bilinçli tüketici olursak, hâlâ sağlıklı
beslenebiliriz. Mevsiminde doğal olarak yetiştirilmiş
sebzeleri taze, meyveleri olgun tüketmeliyiz.
Antioksidanlarla erken yaşlanmanın önüne
geçebiliriz.
ANTİ-AGİNG
KREM
(GÜNLÜK BAKIM
İÇİN) MALZEME:
Anti-aging Nedir?
Kelime anlamı ‘yaşlanma karşıtı’dır. Ancak sadece
güzelleşmek adına kullanılamaz, bir tedavi
prosedürü olarak görülmelidir.
Anti-aging’te amaç, olanı korumak ve
oluşabilecek deformasyonların önüne geçip,
yaşlanmayı mümkün olduğunca yavaşlatıp,
geciktirmektir. Dolayısıyla kişinin kendini kontrol
altına alabilmesi için tetkik yapılıp, kişisel sağlık
profili belirlenmeli, yaşlanmanın ne derecede
olduğu saptanarak, sağlık profesyonelleri
tarafından kişiye özel anti-aging tedavi programı
(doğru beslenme, anti- oksidan alımı düzeyi
ve dozu, egzersiz programları, doğru kozmetik
kullanımı şeklinde) oluşturulmalıdır. Bu uygulamaları
yapan tıp bölümleri de vardır.
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•Öncelikle sizde strese neden olan
durumları tespit edin.
• Mutlaka kendinize zaman ayırın.
• Yakınlarınızın uyarılarını ve
önerilerini dinleyin.
•Rahat kıyafetler giyin.
Mutlaka yürüyüş ve egzersiz yapın.
Dengeli beslenin, ağır yiyecekler yerine sebze
veya meyve tüketin.
Alkol ve sigaradan uzak durun.
Gürültüsüz sakin ortamları tercih edin.
Sevdiklerinizle zaman geçirin.
Sizi üzen kişi ve olaylardan uzak durmaya
çalışın.
Yapmakta zorlandığınız ve sizde strese neden
olan işlerde mutlaka yardım isteyin.
Dostlarınızla, akrabalarınızla zaman geçirin.
İşlerinizi aksatmayın, sıraya koyun ki zamanı iyi
kullanarak zaman stresini yönetin.
Ailenize zaman ayırın.
Mutlaka müzik dinleyin
25 gr karite yağı (shea butter), 5 gr balmumu,
10 ml hodan yağı, 15 damla doğal gülsuyu
HAZIRLAMA:
Karite yağı, ufalanmış balmumu ve hodan
yağı, cam bir kâseye konarak benmari usulü
eritilir. Eriyene kadar karıştırılır. Eridikten sonra
su banyosundan alınıp karıştırılmaya devam
edilerek, içerisine yavaş yavaş gülsuyu
(damlalıkla damlatılarak) eklenir. Tahta bir
kaşıkla (saat yönünde) krem kıvamına gelene
kadar karıştırılır. Daha sonra cam krem kaplarına
aktarılır. Buzdolabında 6 ay saklanabilir. Hergün
nemlendirici olarak kullanılabilir.
• Hobilerle uğraşmak kişiyi streslere karşı oldukça
korur. Hobi edinin.
• Güler yüzlü olmaya çalışın, bunun mutlaka geri
olumlu dönüşü vardır.
• Sevdiklerinizle, iyi zamanlar geçirirken cep
telefonunuzu kapatın.
• İmkânınız varsa mutlaka tatil yapın, yok
ise hafta sonu şehrinizde daha önce hiç
gitmediğiniz piknik alanlarına gidin, tarihi yerleri
gezin.
• Hayır demeyi öğrenin ve deneyin.
• Uykunuza ve dinlenmenize önem verin.
• Bugüne odaklanın, gelecek için bugünden
yoğun planlar yapmayın.
• Sevginizi ifade edin.
• Nefes egzersizleri ve gevşeme egzersizleri
yapın.
• Gerektiğinde mutlaka psikolojik veya psikiyatrik
destek alın.
KÜAD sektörde
yol gösterici olacak
Kozmetik Üreticileri ve Araştırmacıları Derneği (KÜAD)
olarak kişisel bakım sektöründeki üretici, akademisyen,
araştırmacı tarafların birlikteliğini sağlayarak; ülkemiz
kozmetik yasal ve düzenleyici şartlara yüksek katma
değerli ürünlerin üretilmesini sağlamaktır. KÜAD, sektör
temsilcilerinin katılımıyla, 2013 yılında İzmir’de kurulmuştur.
Derneğin temel amacı; insan ve
çevre sağlığını göz ardı etmeden,
yüksek katma değerli kozmetik
ürünlerin üretilmesini, ülkemiz
kozmetik sektörü ve kozmetik
bilimcilerinin dünyada söz sahibi
olmasını sağlamaktır.
Sektörün uluslararası alanlarda
rekabet gücünü artırıcı ve Sektörde
tüketicinin korunması için ilgili STK
çalışmalarını yürütmektedir.
Kozmetik üreticilerinin sorun ve
ihtiyaçlarına yönelik araştırmalar
yapar, kozmetik üretimi iş gücünün
nitelikli hale getirilmesine yönelik ve
kozmetik üretimi için finans kaynakları
ve pazar oluşturmaya yönelik
faaliyetlerde bulunur.
KOBİ ölçekli kozmetik üreticilerinin
büyüyebilmesine, sürdürülebilir
çalışmalar yapabilmesine, rekabet
gücü oluşturmasına, kurumsal bir
hale dönüştürülmesine yönelik
faaliyetlerde bulunur.
da bulunup, karşılaşacağı olası sorun
ve ihtiyaçlara yönelik bilgilendirmeler
yapar.
Kozmetik üreticilerinin ihtiyaç
duyacağı laboratuvar ve teknolojik
bilgi (know-how) konusunda yol
gösterici olup, kaynaklar ve ilişkiler
sağlamaya çalışıp, işbirlikleri geliştirir.
Amaçlarının gerçekleştirilmesine
yönelik her türlü, kamu ve özel
kurum/kuruluş ile işbirlikleri yaparak,
Kongre, Sempozyum, Fuar, sergi,
yarışma, seminer, çalıştay, panel,
konferans, toplantı, eğitim v.s
düzenlemek, katılımda bulunmak,
iş birlikleri yapmaktadır. Ayrıca
ihtiyaç duyulduğunda ulusal ya da
uluslararası kamu ya da özel kurum/
kuruşlarla yeni platformlar oluşturur.
Kozmetik üretici ve araştırmacılarına
yönelik, her türlü basım/yayım
çalışmaları yapmaktadır.
Kozmetik üretici ve araştırmacılarının
üniversite veri tabanlarını
kullanabilmeleri için çalışmalar
yürütür.
Üniversitelerde kozmetik alanın
da yapılan bilimsel çalışmaların
ülkemiz kozmetik sektörüne
kazandırılması konusunda platformlar
oluşturur. Kozmetik araştırmacıları
ve üreticilerinin birlikte projeler
yapabilmesini sağlar.
Üniversitelerin, araştırma merkezlerinin
ve araştırmacıların, kozmetik
sektörünün sorunlarını görmelerine,
çözüm önerileri getirmelerine,
projeler yapabilmelerine ve kozmetik
üreticileri ile işbirliklerine yönelik
çalışmalar yapar.
Kozmetik üreticilerini, ilgili kozmetik
kanunu ve yönetmeliğine uygun
ürün üretebilmeleri için çalışmalar
Üyelerinin kamusal alanda temsilini
sağlayıp, yeni yasal düzenlemeler de
ilgili makamlarla işbirliği geliştirir.
Uluslararası kozmetik sektörü
ve mevzuatları takip edip,
sürdürülebilir rekabet için üyelerinin
adaptasyonunu sağlar.
Karşılaşabilecekleri olası sorunlarına
yönelik çalışmalar da bulunur.
12-14 Kasım 2015
stanbul Fuar Merkezi
www.chcistanbul.com
2. Kozmetik, Kişisel ve Ev Bakım
Ürünleri Bileşenleri, Hammaddeleri ve
Teknolojileri Fuarı
Ülkemizde “kozmetik tarımı” ,
“kozmetik madenciliği” ve “kozmetik
hayvancılığı-yaşayan hayvanlar”
gibi kavramları geliştirip sektörün
hammadde ihtiyaçlarında ki dışa
bağımlılığın azaltılmasına katkı
sağlamaktadır. Bu gibi çalışmalar
sonucun da ülkemizin kozmetik
hammadde ihracatı yapabilmesine
yönelik katkı sağlar.
Bilimsel makale, üretim, kalite konuları
başta olmak üzere kozmetik konulu
veri tabanları oluşturmaya yönelik
çalışmalar da bulunmaktadır.
Kayıt Sırası beklemek istemiyor musunuz?
Ücretsiz Online Davetiye için www.chcistanbul.com
Medya Partneri
İş Birliği ile
Destekleyenler
Organizatör
Tel: +90 212 324 00 00
[email protected]
BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB (TÜRKİYE ODALAR VE
BORSALAR BİRLİĞİ) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR.
KOZMETİK SEKTÖR VE BİLİM GAZETESİ
23
Mikrobiyolojik Analizlerde
Güvenilir Yardımcınız…
Her metoda uygun ürünler;
• Standart Metodlar; Dökme Plak, Yayma Plak
(Dehidre Besiyerleri, Kullanıma Hazır Besiyerleri)
• Membran Filtrasyon Sistemi Metodu
Standart Metodlar (Dökme Plak, Yayma Plak)
Iso
Standartları
Yapılacak Analizler
Kullanılacak Dehidre Besiyerleri
Kullanıma Hazır Besiyerleri
ISO 21149
Toplam aerobik mezofilik
bakteri analizi
105458 Tryptic Soy Agar
146004 Tryptic Soy Agar
ISO 16212
Maya küf analizi
105438 SABOURAUD 4% Dextrose Agar
146298 SDA w. Chloramphenicol
ISO 22717
Pseudomonas aeruginosa
analizi
105284 Cetrimide Agar
104092 Glycerol
113203 Uvlamp
110988 Pseudomonas Agar P (base)
146048 Cetrimide Agar
146024 Pseudomonas Agar P
ISO 22718
Staphylococcus aureus
analizi
105406 Baird Parker Agar
103785 Egg Yolk Tellurite Emulsion
146011 Baird Parker Agar
ISO 18416
Candida albicans analizi
105438 SABOURAUD 4% Dextrose Agar
146298 SDA w. Chloramphenicol
ISO 21148
İdentifikasyon Testleri
113300 Bactident® Oxidase
111885 Gram-colorstaining Kit
113306 Bactident® Coagulase
MAS-100® Eco
Hava Örnekleme Cihazı;
Membran Filtrasyon Sistemi
•
•
•
•
EZ-Fit™ Filtrasyon Unit (Filtre ve Huni entegre)
EZ - Fluo™ Hızlı Tanı Sistemi
EZ - Fit™ Manifold
EZ-Pak® Dispenser Curve
Uzman ekibimizden lütfen
destek isteyiniz.
[email protected]
www.orlab.com.tr
[email protected]
Tel: (0312) 286 40 70
Faks: (0312) 205 50 30

Benzer belgeler

Cosmilife Temmuz-Ağustos

Cosmilife Temmuz-Ağustos yararlanabileceği bir yayın olsun istedik. Dünyada ve Türkiye’de bu yönlü uzun süren çalışmalarımız sonucunda Cosmilife’ı oluşturduk. Cosmilife her üç ayda bir

Detaylı