Kalp damar hastalıkları deyince akla gelen, koroner

Transkript

Kalp damar hastalıkları deyince akla gelen, koroner
KALPTE YAKIN TAKİP
HAYAT
KURTARIR
www.ahkalbim.com
Kalp sağlığınızla ilgili merak ettiğiniz her şey
AH KALBİM
www.ahkalbim.com
1
BAŞLARKEN
Kalpten geçen bir kampanya başlattık
Ah kalbim
Kalbimiz, yaşadıklarımızı en çok yansıtan
organdır. Seviniriz, üzülürüz, coşarız, kızarız…
Ama ne hissedersek hissedelim, önce göğsümüze
taşınır. Duygularımız kalbimize yansıdıkça,
kalbimiz de farklılaşır. Bazen heyecandan
gümbür gümbür atar, bazen de adeta durmuş
gibidir, varlığını bile hissetmeyiz! Duygularımızı
yansıtmadaki önemi öylesine açıktır ki, şarkıların,
şiirlerin ve belki de pek çok edebi metnin bir
yerinde mutlaka çıkar karşımıza. Sevgi olur, aşk
olur, özlem olur, dert olur, sevinç olur… Ama illa
da hayat olur! Çünkü duygularımızın bir ömür
boyu yorduğu kalbimizin hiç durmaksızın atması
gerekir. Tabii öncelikle sağlıkla atması şart!
Sağlığı iş edinmiş bir grup olarak, kalp sağlığının
hem kişisel hem de toplumsal öneminin
farkındayız elbette! Biliyoruz ki, tüm dünyada
görülme oranı gittikçe artan kalp hastalıklarından
ülkemiz insanı da payını alıyor. Ülkemizde
en önemli sağlık sorunlarının ve hatta ölüm
nedenlerinin başında kalp hastalıkları geliyor.
Öyle ki, araştırmalar ölüm nedenlerinin yaklaşık
yarısının kalp sağlığıyla ilgili sorunlardan
kaynaklandığını gösteriyor.
Elinizde tuttuğunuz bu kitabı oluşturmaktaki
amacımız yalnızca kalp hastalıkları hakkında bilgi
vermek değil. Kalp hastalıklarından korunmanın
yollarını da aktarmak. Çünkü farkındayız ki,
kalp hastalıklarından korunmanın yolu, daha
anne karnındaki süreçte başlıyor. Bebeklerimizin
kalbinin sağlıklı atmasını sağlamak için hamilelik
döneminden itibaren bebeklik ve çocukluk
çağında koruyucu önlemler alınması gerekiyor.
Tabii bu konuda anne babalara da büyük görevler
düşüyor. İşte bu kitapla 7’den 70’e herkese kalp
sağlığı hakkında temel bilgileri iletmek istiyoruz.
Bilginin en büyük araç olduğu çağımızda, kalp
sağlığını koruyacak her türlü bilgiyi paylaşıyoruz
sizlerle. İstiyoruz ki, minik ya da büyük tüm
kalpler sağlıkla ve sevgiyle atsın!
3
Geçmişten bugüne...
*
K
P
L
A
NE A
NLA
TIYOR?
A
L
N
TTI, NE A
Kalbin sevgi, merhamet, cesaret, gurur, ızdırap, hayal kırıklığı, hayat, ölüm gibi
kavramlarla ilişkilendirilmiş olduğu ilk yazılı belgelere Sümer-Babil kültüründe rastlanıyor.
Duyguların sembolü haline gelen kalbin tarihten günümüze neyi ifade ettiğini biliyor musunuz?
İnsan kalbinin mağara
resimlerinde ve Mısır kültürüne
ait papirüslerde bile günümüzdeki
kalp figürüne benzer şekilde
resmedilmesi şaşkınlık verici.
Tarih boyunca kalbin, farklı
toplumlar ve insanlar için neler
ifade ettiğinin izini sürdük.
İşte geçmişten bugüne kalbin
tarihi ve farklı
kültürlerdeki yansıması.
Hayatın ve canlılığın kaynağı
Kalp, vücudumuz oluşurken anne karnında harekete geçen ilk organımızdır. Bebeğin kalbi anne karnında,
altıncı haftadan itibaren atmaya başlar. Diğer organlar, kalp ve damar sistemi etrafında şekillenmeye devam
eder. Koşma veya tırmanma gibi daha fazla fiziksel efor gerektiren durumlarda, kalbimizin daha kuvvetli ve
daha hızlı attığını hissederiz. Böyle fiziksel ve ruhsal durum değişikliklerinde çalışmasında belirgin farklılıklar
hissettiğimiz bir organ olarak kalp, hayatın ve canlılığın kaynağı olarak görülmüş, muhtemelen bu nedenle
de ruhun kalbe yerleştiğine inanılmıştır.
Kalbin sembolü, tüm kültürlerde aynıydı
Tüm insanlık tarihi boyunca kalp, mucizevi bir organ olarak algılanmıştır. Kalp, yeryüzündeki tüm kültür ve
medeniyetlerde hayatın ve canlılığın kaynağı olduğu kadar sevgi, dostluk, merhamet, vicdan, yardımseverlik,
fedakarlık, vefa, birlik-beraberlik, güven ve cesaretin simgesi olarak da kabul edilmiştir. Bu duygu ve
düşünceler kalp figürü ile ifade edilmiş ve bir şekilde sembolleşmiştir.
Kalbin şeklini mağara
duvarlarına çizdiler
İnsanlığın ilk ataları olarak kabul edilen ve son Buzul Çağı’ndan
önce (M.Ö. 10.000-8.000) yaşamış olan Cro-Magnonlar için kalp,
yaşamın ve canlılığın devamını sağlayan en önemli organdı. CroMagnonlardan kalan Güney Fransa’daki mağara duvarlarındaki
resimlerde, bu düşünceyi destekleyen ve günümüzdekine çok
benzer kalp figürlerinin bulunmuş olması çok ilgi çekicidir. Avcılıkla
geçinen bu ilk insanların, avladıkları hayvanların kalp atışlarının
durmasıyla öldüklerini ve kalplerinin atmaya devam ettiği sürece
de canlı kaldıklarını gözlemlemiş oldukları düşünülmektedir. Eski
Çin ve Uzakdoğu medeniyetlerinde de kalbin ruhsal gücün ve aklın
merkezi olduğu inanışı yaygındı. (M.Ö. 3000-2000)
4
Mısır’da ölülerin sadece kalbi vücutta bırakılıyordu
Tarihin daha sonraki dönemlerinde (M.Ö. 2500-1000),
eski Mısır’da kalp ruhun ve vicdanın merkezi olarak
kabul ediliyordu. Ölümden sonra kalp dışındaki tüm
organlar çıkarılıp bir seramik kase içinde ölüyle
birlikte gömülüyor, sadece kalp yerinde bırakılıyordu.
İnanışa göre ölümden sonra kalp, adalet tanrısı Maat’ın
huzurunda tartılıyordu. Eğer kalp Maat’ın tüyünden
hafif gelirse, ölen kişi Osiris (yeraltı tanrısı ile)
yaşamaya devam ediyordu. Aksi halde Ammut (şeytan)
kalbi yiyor ve böylece o insanın ruhu yokluğa mahkum
edilmiş oluyordu.
Yunan amforalarında
kalp-zevk İlişkisi resmedildi
Sümerliler papirüse kalbin kan
pompaladığını çizdi
Kalbin sevgi, merhamet, cesaret, gurur, ızdırap, hayal kırıklığı, hayat ve ölüm
‘
gibi kavramlarla ilişkilendirilmiş olduğu ilk yazılı belgelere Sümer-Babil kültüründe
rastlanıyor. Yarı tanrı Gılgamış Destanı’nda kalbin bu duygu ve düşüncelerle açıkça
ilişkilendirildiği görülmektedir. (M.Ö. 2100-2000) Tarihte ilk yazılı tıp belgesi olarak
kabul edilen Ebers papirüsünde kalp ve nabız atışlarından, kalbin kan pompalama
fonksiyonundan, vücudun her tarafına yayılmış bir damar ve dolaşım sisteminden
bahsedilmiş olması şaşırtıcıdır. (M.Ö. 1550)
Hipokrat ve Aristo’ya göre kalp: Düşüncenin merkezi
Eski Yunan’da (M.Ö. 700-200) ruhun, kalbin içine yerleştiğine
inanılıyordu. Kalbin kan pompalama fonksiyonunun farkında
olan Hipokrat ve Aristo, kalbin aynı zamanda duygu ve düşünce
yeteneklerinin de merkezi olduğunu düşünüyorlardı.
Kuzey Afrika’daki Silphium bitkisi günümüzdeki
kalp sembolüne çok benziyordu
’
Sevginin kalple ilişkisi konusunda en eski ve ilginç bulgulardan biri de antik çağlarda (M.Ö. 7. yy.)
Kuzey Afrika’da bulunan Cyrene şehir devletinin hikayesinde saklıdır. Günümüzde Libya sınırları içinde
kalan Cyrene şehri, civarında yetişen çok değerli Silphium bitkisiyle ünlüydü ve bu bitki nedeniyle
dönemin en önemli ticaret merkezi haline gelmişti. Silphium, erkekler için çok güçlü bir afrodizyak etki
gösterirken, kadınlar için kontraseptif (doğum kontrolü) amacıyla kullanılıyordu. Bu özelliği nedeniyle
Silphium bitkisi o kadar değerliydi ki, Cyrene paraları üzerinde Silphium tohumunun şekli resmedilmişti.
Günümüzde de kullanılan kalp sembolüne çok benzeyen bu şeklin, kalp ile erotik sevgi arasındaki
ilişkinin tarihsel köklerini oluşturduğu düşünülmektedir.
* Bu yazı Çocuk Kalp Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Tayyar Sarıoğlu tarafından hazırlanmıştır.
Eski bir Yunan amforası üzerinde (M.Ö. 500) şarap
ve zevk tanrısı Dionysos’un başındaki çelengin kalp
şeklindeki yapraklarla oluşturulduğu görülür. Bu bulgu
da kalp ile zevk ve mutluluk arasında ilk çağlardan
beri bir ilişki kurulduğunu göstermektedir. Antik Yunan
düşüncesi Roma İmparatorluğu döneminde de etkisini
sürdürmüştür. Büyük Romalı otorite Ovid (M.Ö. 43-M.S.
17) yaşamın devamı için en önemli organ olan kalbin
yaralanmalarında ilaçların bir işe yaramayacağını
söylemiştir.
Klasik tıbbın büyük hekimi olarak kabul edilen Galen
(M.S. 130-200) kalbi, kan akışını düzenleyen yaşam
ruhunun merkezi olarak tanımlamıştır. Galen’in,
kalpteki kasılma (sistol) ve gevşeme (diyastol)
fonksiyonlarından, karıncık ve kapakçıklardan atar ve
toplardamarların farklı yapılarından söz etmiş olduğu
ileri sürülmektedir.
İlk Amerikan kültürlerinde de kalbe büyük önem
atfedilmiştir. Antik Meksika medeniyetinde (M.S.
100-900) bazı ruhsal güçlerin kalple ilişkili olduğu
düşünülmüş ve bu güçlerin ölünceye kadar kalbi terk
etmediklerine inanılmıştır.
Üç büyük dine göre kalp, sevgi ve merhameti simgeliyor
Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman teolojisinde kalbin
aynı anlam ve kavramları sembolleştirdiği görülür.
Her üç dinde de kalp; sevgi, merhamet, hayırseverlik,
derin bir anlayış gücü gibi ruhsal duygu, düşünce ve
davranışlarla özdeşleştirilmiştir. Tevrat’ta Lev’den
(kalp) 190 defa bahsedilmektedir. Hıristiyanlık ve
Müslümanlıkta kalp, Tanrı sevgisinin yeri ve ebedi
mutluluğun aracı olarak nitelendirilmiştir. Kuran’da
düşünen kalpten bahsedilir (Sure 22, Ayet 46).
Yine İslam mistisizminde (tasavvuf) kalp gözünden
bahsedilir. Biyolojik göz, dış dünyayı; kalbin gözü
(ruhsal göz, basiret) varlık ve olayların iç yüzünü,
gerçek mahiyetini, görmeyi ve anlamayı sağlar.
Hıristiyanlıkta kutsal kalp kavramı vardır. 17. yy.’da
Azize Margaret Marie Alacoque rüyasında dikenli bir
taçla çevrelenmiş, ışık saçan bir kalp görmüştür.
Kutsal kalp olarak adlandırılan bu sembol, Katolik
kilisesi tarafından kabul edilmektedir.
Sevgi ve yardımseverliği temsil eden kutsal kalp aslında
17. yy.’dan çok önce de Hıristiyan ikonalarında Hz.
İsa’nın kalbini temsil etmek için kullanılıyordu.
5
içindekiler
8. Kalpte ilklerin tarihi
Kalp hastalıklarının tanı ve tedavisinde ilk önemli başarılar
ne zaman yaşandı? Kalpte ilkler ve son 50 yılın mihenk taşları
10. Ah kalbim demeden!
Bu kitabı neden okunmanız gerekiyor?
“Kalpte yakın takip hayat kurtarır” mesajına kulak verin.
12. KALP DAMAR SAĞLIĞI
MERKEZLERİ
12. Acıbadem Kalp Damar Sağlığı Merkezleri
15. Kalp Hastalıkları Teşhis ve Takip Birimleri
18. Akredite ediliyoruz.
20. Kalp ve damar sağlığında verdiğimiz hizmetler
Dakikada ortalama 60-70 kez kasılan ve ortalama 300 gram
ağırlığında olan kalbimizin nasıl çalıştığını biliyor musunuz?
24. TANI VE TEDAVİDE KULLANILAN
CİHAZLAR VE YÖNTEMLER
10
74
En sık görülen çocuk kalp hastalıkları neler? Bu hastalıkların
tanı ve tedavisi nasıl yapılıyor?
50. Çocuk kalp hastalıkları grupları
52. Doğumsal kalp hastalıklarının tanısı nasıl konuyor?
58. Sık görülen doğumsal kalp hastalıkları ve tedavileri
74. Çocuk kalp ameliyatları öncesi ve sonrasında bilmeniz gerekenler
80. Doğumsal kalp hastalığı olan çocuklarda nelere dikkat etmeli?
80. BÜYÜK KALPLER - ERİŞKİN KALP
DAMAR HASTALIKLARI
Tanısından, tedavisine ve korunma yollarına kadar erişkinlerdeki
kalp damar hastalıkları hakkında her şey
84. Koroner arter hastalığı
22. Kalbimiz nasıl çalışıyor?
36
46. KÜÇÜK KALPLER - ÇOCUK KALP
HASTALIKLARI
Kalp damar hastalıklarının tanı ve tedavisinde kolaylık
sağlayan güncel teknoloji cihazlar ve uygulamalar
26. Tanı için kullanılan cihazlar
PET CT, Multislice Bilgisayarlı Tomografi, Kardiyak MR, Flash
CT… Hangi cihaz ne için kullanılıyor?
34. Tanı için girişimsel yöntemler
Koroner anjiyografi ve el bileğinden anjiyo hangi
durumlarda yapılıyor?
36. Tedavi için sık kullanılan girişimsel yöntemler
Koroner anjiyoplasti, stent uygulamaları ve bypass cerrahisi
hakkında merak ettikleriniz
40. Tedavi için yeni cerrahi uygulamalar
Endoskopik cerrahiden sonra 2000’li yılların yıldızı
robotik kalp cerrahisi ve TAVI yöntemi hakkında bilmeniz
gerekenler
Risk faktörleri neler? Tedavisi nasıl yapılıyor?
90. Kalp krizi
Göğüste başlayan ağrı ile gelen hayati tehdit
92. Kalp kapağı hastalıkları
Kalp kapağı hastalıkları nasıl ortaya çıkıyor, nasıl tedavi ediliyor?
96. Aritmiler
Kalbimizin iletim sisteminde bir aksaklık olursa ne olur?
100. Kardiyomiyopatiler
Sonu kalp nakline kadar gidebilen kalp kası hastalıkları
104. Büyük damar hastalıkları
Aort damarındaki değişimler kalbi nasıl tehdit ediyor?
110. Periferik damar tıkanıklıkları
Organları besleyen damarların daralmasıyla oluşan
hastalıklar
114. Varisler
Toplardamar tıkanıklıkları olarak da bilinen varisler için ne
zaman cerrahi işlem uygulanıyor?
132. AMELİYAT ÖNCESİ VE SONRASI
KALP SAĞLIĞI
128. Kalp ameliyatı sonrası yapmanız gerekenler
132. Kalbinizi koruyacak beslenme ve egzersiz önerileri
Bu kitap Acıbadem Sağlık Grubu tarafından bilgilendirme amaçlı hazırlanmıştır. Medikal yönlendirme için doktorunuza başvurunuz.
66
Her hakkı saklıdır. Üçüncü Baskı 2014
Kalp atımı dakikada
60’ın altında
info
100’ün
veya
üzerindeyse bu tehlike
sinyali olabiliyor.
Kalp damar hastalıkları tüm dünyada en önemli
ölüm nedenlerinden biri. Dünyada her yıl 17
milyon, ülkemizde de 160
bin kişi kalp damar
hastalıkları nedeniyle hayatını kaybediyor.
Türkiye’de kalp damar hastalarına
yine her yıl 260 bin yeni hasta
ekleniyor. Nüfusumuzun
yaşlanmasıyla birlikte bu hastalıklara
bağlı ölümlerin 2020 yılında 400
bine yükselmesi bekleniyor.
400 bin
7
İ İ
KALPTE İLKLERİN TARİHİ
K
A
İ
1944
1896
İ
Dr. Lud ing Rehn, kesici bir aletle
kalbinden yaralanan bir askeri başarı ile
ameliyat etti. Böylece kalp yaralarının
iyileştirilemeyeceği yargısı sona erdi.
Pulmoner embolektomi (akciğer damarından
pıhtı çıkarılması) girişiminde bulunan ilk cerrah
Frederic Trendelenburgʼdur. Trendelenburgʼun
öğrencisi olan Kirshner, 1 24ʼte ilk başarılı
pulmoner embolektomiyi bildirdi.
88
K
Kalp akciğer makinesinin gelişimi kalbin ve
akciğerlerin durdurularak, kalp ve akciğer
fonksiyonlarının bir makineye devredilmesini
sağladı. Böylece kalp içindeki anomalilerin
onarılmasını mümkün kıldı. Gibbon 1 37ʼde
ilk kez yaşamın suni bir kalp ve akciğer ile
devam ettirilebildiğini açıkladı. Clarence
Dennis ilk kez 1 51ʼde kalp-akciğer
makinesini klinikte kullandı.
Doğumsal kalp cerrahisi ilk olarak 1 37ʼde
ohn Streiderʼın bir duktusu (akciğer
damarıyla aort damarı arasında normal
olmayan bir bağlantı) başarı ile bağlamasıyla
başladı. Bundan sonra müdahale edilen
doğumsal hastalık ise aort koarktasyonu oldu.
Clarence Crafoord ilk kez 1 44ʼte, İsveçʼte
başarı ile bu darlığın tedavi edilmesini sağladı.
1946
K
Arthur Vineberg 1 4 ʼda meme damarını
miyokard içindeki bir tünele gömme tekniğini
geliştirdi. 1 0ʼlarda Amerika Birleşik
Devletleri ve Kanadaʼda birçok merkezde bu
girişim uygulandı. 1 2ʼde selektif koroner
arteriografinin ilk kez Cleveland Clinicʼte
Sones ve Shirley tarafından geliştirilmesinden
sonra, doğrudan kalp damarı ve bypass
üzerine çalışmalar yoğunlaştı.
1956
İ
Kalp akciğer makinesinin bulunmasından önceki
dönemde, açık kalp ameliyatı yapılmasına izin
verecek, kalbin durdurulabileceği bir sistem
yoktu. Bu dönemde kalp damar cerrahisinde,
daralmış bir kapağı açmaya yönelik ilk
girişim 1 12ʼde Theodore Tuffier tarafından
gerçekleştirildi. Kalp akciğer makinesinin
geliştirilmesinden sonra ise alton Lillehei
1 5 ʼda bu cihazı kulanarak ilk açık mitral
kapak operasyonunu gerçekleştirdi.
1959
İ
İlk koroner anjiyografi 1 5 yılında .
Stones tarafından gerçekleştirildi. Bu
gelişme, modern kardiyolojinin gelişmesine
de ışık tuttu. İlk perkütan transluminal
koroner anjiyoplasti (balon yöntemiyle
damar açılması işlemi), 1 ylül 1 77ʼde
Zürihʼte, Andreas Gruentzig tarafından
uygulandı.
1999
İ
İnsandan insana ilk kalp nakli Aralık 1 7ʼde
Güney Afrikaʼda Capeto nʼda gerçekleştirildi.
Cerrahi takımın liderliğini Christiaan Barnard
üstlendi. Ancak Barnardʼın hastası ameliyattan
18 gün sonra kaybedildi. Ölüm nedeni akciğer
enfeksiyonu olarak açıklandı.
K
Kalp damarları için stentler, balon
anjiyoplastinin sonrasında tıkanıklık oranının
yüksekliği nedeniyle geliştirildi. Stent, 1 .
yüzyılda diş hekimi olan Charles Stent adı
ile anılıyor. Günümüzde kullanılan stent
teknolojisi ise 1 80 yılında geliştirildi. 1 80
sonrasında koroner arterler için kullanılmak
üzere modifiye edildi. 1 8 ʼda, ac ues Puel
ve lrich Sig art tarafından all stent, ilk
olarak insanda kalp damarı için kulanıldı.
İ
Robotik cerrahi ilk olarak 1 80ʼli yılların
sonunda Amerikan zay Dairesi (NASA)
tarafından, yaralanmış olan askerlere
uzaktan müdahale etmek üzere dizayn edildi
(telesurgery-telemanuplasyon). Ancak dünyada
ilk robotik kalp cererahisi ameliyatı Almanyaʼda
Leipzig Kalp erkeziʼnde 1 yılında yapıldı.
Bu teknolojinin Türkiyeʼye girmesi çok uzun
sürmedi. Türkiyeʼde robotik ilk kapak değişimi
operasyonu 2010ʼda Acıbadem aslak
Hastanesiʼnde yapıldı.
A
Dünyada 2002 yılından beri deneysel ortamlarda
ve 2004 yılından beri klinik uygulamada TAV
(Transkateter aort kapak takılması) işlemleri
yapılıyor. Bu işlem, 2010 yılı itibarı ile gerek
Amerikaʼda ve gerekse Avrupaʼnın büyük
bölümünde çok iyi merkezlerde uygulanıyor.
Ülkemizde ise bu tedavi, Acıbadem aslak
Hastanesiʼnde 2010 yılında uygulanmaya
başladı.
99
İ İ
AH KAL İM
DEMEDEN
linizi yumruk yapın ve
yaratıcılığınızı kullanarak
yumruğunuza bakın. İşte
yaklaşık yumruğunuz
büyüklüğünde bir organ
kalbiniz. Sadece 2 0 300 gram
ağırlığında ufacık bir organ.
öğsünüzün ortasında atıyor!
Tik tak tik tak! 2 saat. Adeta
saati kıskandırırcasına çalışıyor
zamanında ve gerektiği kadar,
ne eksik ne fazla! ğer olması gerekenden biraz az
ya da biraz fazla çalışırsa bazen yavaş yavaş bazen
aniden sinyal veriyor. İşte o zaman ağzımızdan
dökülen iki küçük kelime, hayatımızın merkezine
oturuyor: “Ah kalbim!”
“Ah kalbim!” dememek için kalbinizin
sağlığını önceden düşünmeniz şart! alnızca
kendinizinkini mi lbette hayır! Tüm
sevdiklerinizin ve çocuklarınızın da kalp sağlığı
size emanet. aha anne karnındayken tanıştığınız
minicik kalbinin yaşam boyu sağlıklı çalışması
için bilinçli bir anne baba olarak size düşen
görevler var. Bu görevlerden ilki, kalp sağlığını
koruyacak bilgiler edinmek...
İşte elinizde tuttuğunuz bu kitap bu ihtiyaçtan
yola çıkarak hazırlandı. ncelikle en temel
sorulara cevap arandı. Kalbimize ve kalp
sağlığımıza dair ne biliyoruz Onu korumak adına
yaşamımıza ne katmalı, ne çıkarmalı, ne yemeli,
ne yememeli Onu korumak işin en önemli kısmı
olsa da, her şeye rağmen onunla gerçekten sorun
yaşadığımız süreçlerde nereye başvurmalıyız
oğru tıbbi desteği nerelerden ve nasıl almalıyız
Bu kitapta uzmanlar, kalp hastalıklarının
yanı sıra kalbi koruma yolları hakkında birçok
bilgiyi bir araya getirdi. linizde tuttuğunuz “Ah
Kalbim” kitabında, ‘büyük kalpler’e yönelik kalp
kapağı hastalıklarından aritmiye kadar birçok
hastalığa dair konular olduğu gibi, modern tanı
ve tedavi yöntemleri hakkında ayrıntılı bilgiler de
bulabileceksiniz.
lbette ‘minik kalpler’i de unutmadık! A’dan
’ye çocuk kalp hastalıkları hakkında bilgi veren
bu bölümde anne karnında başlayan süreçten
itibaren minik kalplerin karşılaşabileceği sorunlar
ayrıntısıyla ele alınıyor. Ayrıca çocuk kalp
ameliyatı gibi bazı önemli konulara da dikkat
çekiliyor.
Kitapta zaman zaman kalp hastalığı nedeniyle
tedavi görmüş çeşitli yaşlardaki kişilerin
öykülerine rastlayacaksınız.
Kitabın sayfalarını çeviren pek çok kişinin
dünyada görülme oranı giderek yükselen bu
tehlikeli duruma karşı hem kendini hem de
sevdiklerini korumak adına harekete geçeceğine
inanıyoruz.
11
A
K
A
K
M
M
K
H
B
K
A
M
K
■ 17.000 m2 kapalı alan
■ 132 yatak kapasitesi
■
.500 noktadan kontrollü
akıllı bina sistemi
■ Çok kapsamlı tanı ve tedavi
üniteleri
■ 24 yataklı 4 yoğun bakım
ünitesi
H
■ 7 modern ameliyathane
■ rişkin kalp cerrahisi
■ 2 4 Çift Kaynaklı Bilgisayarlı
Tomografi cihazı ile saniyede
kalp anjiyosu
■
ndovasküler girişimler
■ Anjiyo ünitesi
A
M
H
■ Yaklaşık 40.000 m2 kapalı alan
■ Toplam 1 1 yataklı tedavi ünitesi
■
ʼu ileri seviyede steril ve yüksek
teknolojiye sahip toplam
15 ameliyathane
■
■ Robotik Kalp Cerrahisi
■ TAVİ (Transkateter Aort Kapak
rişkin kalp cerrahisi
■ İleri teknoloji tomografi cihazı Flash CT
ile kardiyak check-up
■ 2 Koroner anjiyo, 1 DSA olmak
üzere toplam 3 anjiyo ünitesi
■ Aritmi kliniği
İmplantasyonu)
■ Hibrid oda
■ ndovasküler girişimler
■ Kapalı ve tek kişilik yoğun
bakım odaları
■ Hastanın minimum dolaşımını
sağlayan özel sistem
■
ndoskopik kalp cerrahisi
A
K
A
B
M
H
■ 17.500 m kapalı alan
■ .500 noktadan kontrollü
■ İleri teknoloji tomografi cihazı Flash
2
CT ile kardiyak check-up
■ 2 4 Çift Kaynaklı Bilgisayarlı
akıllı bina sistemi
Tomografi
■ Helikopter ile hasta transferi
cihazı ile saniyede kalp anjiyosu
(Heliport)
■ Koroner ve DSA olmak üzere 2 anjiyo
■ 130 yatak kapasitesi
■ Tam donanımlı tanı ve tedavi
ünitesi
üniteleri
■ 28 V P odası, 7 ameliyathane ve
4 ayrı yoğun bakım servisi
■ rişkin ve pediyatrik kalp cerrahisi
A
H
■ 118 hasta yatağı
■ Kapalı, tek kişilik yoğun bakım
odaları
■
■ Kardiyak Tomografi
■ R
■ P T CT
■ Telemetri sistemi
rişkin ve pediyatrik kalp cerrahisi
■ Koroner ve DSA olmak üzere 2
anjiyo ünitesi
A
■
■
■
■
■
■
B
H
30.000 m kapalı alan
157 yatak kapasitesi
0 yoğun bakım yatağı
10 ameliyathane
rişkin ve pediyatrik kalp cerrahisi
Koroner ve DSA olmak üzere 2 anjiyo
2
■ Helikopter ile hasta transferi
(Heliport)
ünitesi
■ 2 4 Kesitli Çift Kaynaklı
Bilgisayarlı Tomografi
■ P T CT cihazı
■ Helikopter ile hasta transferi
(Heliport)
A
A
■ 22.000 m kapalı alan
■ Toplam 120 yatak kapasitesi
2
H
■ Tam donanımlı yoğun bakım
üniteleri
ameliyathane
■
odern mimari, ileri teknoloji
■
■
rişkin kalp cerrahisi
■ Anjiyo ünitesi
■ 2 4 Kesit Çift Kaynaklı
Bilgisayarlı Tomografi
13
A
K
M
A
K
H
■ 500 m2 kapalı alan
■ 1 yatak kapasitesi
■ 3 ameliyathane
■ 17 yoğun bakım yatağı
■ rişkin kalp cerrahisi
■ P T CT
■ Anjiyo ünitesi
■ Sintigrafik tetkiklerde gama kamera ile görüntüleme
A
K
■ 22.000 m kapalı alan
■ Toplam 110 yatak kapasitesi
H
2
■ 1400 noktadan kontrollü akıllı bina teknolojisi
■
rişkin kalp cerrahisi
■
ndovasküler Girişimler
■ 82 yatak kapasitesi
■ 27 yoğun bakım yatağı
■ 25 yataklı, kapalı ve tek kişilik tam
donanımlı yoğun bakım odaları
■ Kapalı ve tek kişilik tam donanımlı yoğun bakım odaları
■ Tek kişilik odalar ve suit odalar
■ Varis Tedavi erkezi
■ Anjiyo ünitesi ve Kateterizasyon Laboratuvarı
B
■ 4 ameliyathane
■ Girişimsel Radyoloji 1.5 Tesla R
■ Anjiyo CT
■ P T CT
■
ultislice Tomografi
■ Dijital amografi
■ eme SG
14
■ 1000 noktadan kontrol edilen akıllı bina sistemi
■ Kapalı ve Özel İklimlendirme Sistemi ile enfeksiyon
riskini minimuma indiren özel havalandırma sistemi
■ rişkin Kalp Cerrahisi
■ Anjiyo Ünitesi ve Kateterizasyon Laboratuvarı
■ 2 4 kesit CT ile saniyeler içinde kalp anjiyosu olanağı,
■ Aritmi Kliniği
H
■ 22.000 m2 kapalı alan
■ 8 adet acil gözlem yatağı (5 yetişkin, 2 çocuk,
1 izolasyon)
■ 20.000 m kapalı alan
■ 5 ameliyathane
H
2
■ 2 4 Çift Kaynaklı Bilgisayarlı Tomografi ile
saniyede kalp anjiyosu
■ İleri teknoloji ile donatılmış ameliyathane
■ P T CT
A
A
■ Gama Kamera
■ Toplam 77 yatak
■ Tek kişilik odalar lüks, standart ve suit odalar
■ Yoğun Bakım Üniteleri (5 yataklı KVC Yoğun
Bakım, izolasyon dahil yataklı Genel Yoğun
Bakım, yataklı Yenidoğan Yoğun Bakım
Ünitesi)
■ 7/24 sağlık hizmeti
■ Helikopter ile hasta transferi (Heliport)
■ ndovasküler Girişimler
■ P T CT
■ Helikopter ile hasta transferi (Heliport)
A
K
A
H
K
H
■ 13.700 m kapalı alan
■ 84 yatak kapasitesi
■ 4 ameliyathane
■ ko- for Testi
■ forlu KG
■ kokardiyografi
■ Tansiyon ve Ritim Holter
■ erkezi Sinir Sistemi ndovasküler Girişimler
■ iyokart Perfüzyon Sintigrafisi
A
H
■ 11.000 m kapalı alan
■ 0 yatak kapasitesi
■ 4 ameliyathane
■ Flash CT ( CT Koroner Anjiyo)
■ Dijital Röntgen
■ Renkli Doppler
■ Sefalometri özellikli Panaromik Röntgen
■ kokardiyografi
■ forlu KG
■ Holter
■ Çocuk Kardiyolojisi Bölümü
2
H
■ 0 bin m2 kapalı alan
■ 300 yatak kapasitesi
■ yataklı P C
■ 2 yetişkin Anjiyo
■ 3 ve 1.5 Tesla R
■ P T/BT
■ 10 ameliyathane
■ 10 cerrahi yoğun bakım yatağı
■ 1 çocuk Anjiyo
■ 2 Biplan Anjiyo
■ Gamma Kamera
■ Truebeam ST
■ 70 Koroner yoğun bakım yatağı
■ 12 KVC yoğun bakım yatağı
■ 1 onoplan Anjiyo
■ İodin Odaları
■ Rapidarc
■ Brakiterapi
■ 14 yataklı N C
■ Flash CT
B
2
A
A
A
H
■ 23.000 m kapalı alan
■ 77 yatak kapasitesi
■ 7 ameliyathane
■ Vasküler Cerrahi Bölümü Korotis Cerrahisi / Periferik
Damar Cerrahisi / Varis Cerrahisi
kokardiyografi
■
■ forlu KG
■ for Testi
■ Holter onitörizasyonu
■ Kardiyolojik check-up
■ yataklı genel yoğun bakım ünitesi içinde koroner yoğun
bakım hizmeti
■ 7 yataklı N C
■ 2 128 kesitli çift kaynaklı bilgisayarlı tomografi cihazı
ile koroner anjiyografi
■ Koroner Anjiyo
■ Kardiyak rehabilitasyon
■ 3 ve 1.5 Tesla R
2
15
Acıbadem Kalp Damar Sağlığı Merkezleri
Akredite ediliyoruz
Tedavi sonuçlarımız
uluslararası kuruluşların denetiminde
ve halka açık olarak raporlanıyor.
A
cıbadem Sağlık Grubu olarak
kardiyovasküler cerrahi veritabanı
sonuçlarımız, Avrupa’da bilimsel
olarak referans kabul edilen
veritabanlarından birisi olan ‘European
Association of Cardiothoracic Surgery,
EACTS’ veri tabanında raporlanıyor.
Acıbadem Sağlık Grubu’nun hasta odaklı
yaklaşımı, hasta güvenliğine yönelik yaptığı
çalışmaları ve sunduğu hizmetlerdeki kalitesi
uluslararası kalite kuruluşlarınca akredite
ediliyor. Joint Commission International (JCI)
akreditasyon standartlarıyla hizmet veren
Acıbadem’in akredite olduğu kuruluşlar:
Joint Commission International Akreditasyonu
Joint Commission International, kalite iyileştirme ve hasta güvenliği kavramlarının
geliştirilmesi ve sağlık bakım hizmetlerinin etkinliğinin artırılmasını hedefleyen, bu
amaçla objektif değerlendirme araçları sunan bir organizasyon. JCI, ABD’de yaklaşık
20.000 sağlık kurumunu akredite eden dünyanın en büyük akreditörü JCAHO’nun
(Joint Commission on the Accrediation of Healthcare Organizations) uluslararası
alanda faaliyet gösteren bölümü. JCI’ın, 1998’de uluslararası alana uygun standartları
geliştirmesinden sonra, bugün Dünyada yaklaşık 50 ülkede 600 hastane JCI
akreditasyonuna sahip. Acıbadem de bunlardan biri.
TS EN ISO 15189 Tıbbi Laboratuvarlar
Laboratuvarlarımızın tüm birimleri 20 Ekim 2005 tarihinden
geçerli olmak üzere DACH (Deutsche Akkreditierungsstelle
Chemie) tarafından TS EN ISO 15189 standardına göre akredite
edildi. 19/10/2010 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere TÜRKAK
tarafından TSE EN ISO 15189 standardına göre yeniden akredite
edildi.TURKAK’ın ILAC (International Laboratory Accreditation
Cooperation)’ın çok taraflı anlaşmasına (MRA – Mutual recognition
arrangements) taraf olması nedeni ile laboratuvarımızın akreditasyonu
ILAC’a üye tüm ülkelerde tanınır hale geldi.
16
Acıbadem Kalp Damar Sağlığı Merkezleri
Nükleer Tıp Avrupa Akreditasyonu
Avrupa’da Nükleer Tıp Merkezleri, Avrupa Tıp Uzmanları
Birliği’nin (European Union of Medical Specialists-UEMS) Nükleer
Tıp Uzmanlık Bölümü (European Board of Nuclear Medicine-EBNM)
tarafından akredite ediliyor. Toplam sayısı 60 olan Avrupa’daki
akredite Nükleer Tıp Merkezlerinin 11’i Türkiye’de olup bunlardan
5’i Acıbadem Kadıköy Hastanesi, Acıbadem Bakırköy Hastanesi,
Acıbadem Kozyatağı Hastanesi, Acıbadem Bursa Hastanesi ve
International Hospital Nükleer Tıp Bölümleri.
Akreditasyonun kazandırdıkları
l Hasta güvenliği yaklaşımı ile ortaya çıkabilecek tıbbi hatalar önleniyor.
l Hasta ve hasta yakınlarının hakları doğrultusunda sağlık hizmeti sunuluyor.
l Hizmet sunumunda multidisipliner bir anlayışla, gerektiğinde, hastalıkla
ilgili tüm branşlardan görüşler alınarak varılan ortak kararlarla tedaviye
yön veriliyor; ekip çalışması güçlendiriliyor.
l Sağlık profesyonelleri ile hastalar ve hasta yakınları arasındaki iletişim
etkinleştirilerek hasta ve hasta yakınlarının tüm süreçlere katılımı
sağlanıyor.
l Hasta ve hasta yakınlarına yapılacak işlemler hakkında daha çok bilgi
veriliyor, uygulanacak tedaviyle ilgili onay alınarak, hastanın tedaviye
uyumu yükseltiliyor. Böylece tedavinin başarısı artıyor.
l Hasta mahremiyeti en üst düzeyde korunuyor.
l Tüm tıbbi kayıtlara önem verilerek hastanın tedavisinin sürekliliği ve
doğruluğu sağlanıyor.
l Hasta ve çalışan geri bildirimleri ile sistemin sürekli iyileştirilmesi
sağlanıyor; riskler azaltılarak maliyetler düşürülüyor.
l Tüm hastane, tıp merkezi ve polikliniklerde ortak kavramlarla benzer
yaklaşımlar sağlanıyor.
l Uygun fiziksel ortamlarda ve teknolojik olanaklarla sağlık hizmeti
sunuluyor, uluslararası standartlarda çalışma olanağı yaratılıyor.
17
Acıbadem Kalp Damar Sağlığı Merkezleri
Kalp ve damar sağlığında
verdiğimiz hizmetler
Kalp damar tıkanıklığı
l Efor Testi
l Koroner BT Anjiyografi
l Miyokard Perfüzyon Sintigrafisi
l Pozitron Emisyon Tomografisi
l Koroner Anjiyografi
l Koroner Stent ve Balon Anjiyoplasti Uygulamaları
l Koroner Bypass
l Robotik Koroner Bypass
l Küçük kesik Koroner Bypass
Kalp kapağı hastalıkları
l Ekokardiyografi
l Anjiyografi ve Kateterizasyon
l Perkütan Valvüloplasti
l Kateter Yöntemi ile Aort Kapak
Takılması (TAVİ)
l Robotik Kapak Cerrahisi
l Küçük Kesi ile Kapak Cerrahisi
Ritim bozuklukları
l Holter Moniterizasyonu
l Tanısal Elektrofizyolojik
İşlemler (EPS)
l Kateter Ablasyon
l Geçici ve Kalıcı Pace-maker
Takılması
l AICD Takılması
l Üç Odacıklı Pace-maker Takılması
Aort damar hastalıkları
l Endovasküler
Anevrizma
Onarımı (EVAR)
l Torasik Endovasküler Anevrizma
Onarımı (TEVAR)
l Hibrid Tedavi
l Cerrahi Onarım
l TAVI
Periferik damar tıkanıklıkları
l Doppler Ultrason
l BT Anjiyografi
l Manyetik Rezonans
Görüntüleme (MRI)
Substraction Anjiyografi
(DSA)
l Karotis Artere Stent Uygulama
(CAS)
l Karotis Artere Endarterektomi
(CEA)
l Periferik Cerrahi Bypass
l Periferik Endoluminal Bypass
l Dijital
Varis
l Transdermal Lazer
l Skleroterapi
l Varis Cerrahisi
l Endovenöz Varis Cerrahisi
Kardiyomiyopatiler
l Girişimsel Tedavi
l Cerrahi Tedavi
(Ablasyon)
Doğumsal kalp hastalıkları
l Pediyatrik
l Pediyatrik
l Doğumsal
Kardiyoloji
Kalp Cerrahisi
Kalp hastalıklarında
kateter ile tedavi
l Doğumsal kalp hastalıklarında
cerrahi tedavi
Kardiyak Rehabilitasyon
18
18
dememek için siz de kalbinizi yakın takibe alın.
Yaşınız kaç olursa olsun düzenli kontrollerle kalp
hastalıkları riskini azaltmak elinizde.
Kalpte
yakın takip
hayat
kurtarır.
19
KALP SAĞLIĞI
4 odacıklı küçük mucize
Kalbimiz nasıl çalışıyor?
Anne karnında ilk oluşan
organımızın, henüz 2. ayın
sonunda oluşmaya başlayan
kalbimiz olduğunu biliyor
muydunuz? Peki ya dakikada
ortalama 60-70, yılda 38
milyon kez kasılan kalbimizin
nasıl çalıştığını hiç düşündünüz
mü? 280-300 gram ağırlığıyla
sadece yumruğumuz
büyüklüğünde olan o küçücük
organımızın vücudumuz
için yaptıklarını bilip de
şaşırmamak mümkün değil.
k
alp, vücudumuza gerekli
besin maddelerini ve oksijeni
sağlayan kanı, dolaşım
sistemimiz içinde hareket
ettiren, çok dayanıklı kas
grubundan oluşan bir pompa.
Kalp, göğsümüzün ortasında göğüs
kemiğinin hemen altında yer alıyor.
Kalbin dış yüzünü perikard denilen
çepeçevre bir zar kaplıyor. Bu zar
ile kalp arasında, kalbin çalışırken
rahat hareket edebilmesi için çok
az miktarda kayganlaştırıcı sıvı
bulunuyor. Bir pompa sistemi gibi,
kanı damar sistemi ile vücuttan
topluyor, oksijenlenmesi için akciğere
yolluyor ve oksijenden zenginleşmiş
kanı tekrar vücuda pompalıyor.
Kalbin çalışma sistemi
Kalbimiz 4 odacıktan oluşuyor. Kalbin kapakları
tek yöne açılan kapılar gibi, kanın 4 odacıkta
akışını sürekli kontrol ediyorlar. Dolaşım vücuttan
gelen kanın “vena kava superior” ve “vena kava
inferior”dan sağ kulakçık’a (sağ atrium) girmesiyle
başlıyor ve “trisküspid” kapağıyla sağ alt bölüme
(sağ vetrikül) geçmesi ile devam ediyor. Buradan
pulmoner kapaktan geçerek “pulmoner arter” ile
akciğerlere gidiyor. Kan akciğerde oksijenlendikten
sonra kalbe “sol ve sağ pulmoner venler”den
sol kulakçığa (sol atrium) giriyor. Mitral kapağı
geçerek sol karıncığa (sol ventrikül) geçiyor. Sol alt
bölümün (sol ventrikülün) güçlü kasları kasıldığında
oksijenden zengin kan “aort kapağı”ndan geçerek,
“aort” adı verilen ana atar damar ve dalları ile
dağılarak vücudumuzun ihtiyaçlarını karşılıyor.
dikkat!
Adım adım kanın dolaşım serüveni
20
Kalbin oldukça sistemli bir mekanizması
bulunuyor. Bu mekanizmada meydana
gelen tek bir aksaklık insanın hayatını sona
erdirebiliyor. Bu mekanizmalardan en önemlisi
sağ ve sol tarafta bulunan pompalar. Kalbin
her iki tarafında da kulakçık ve karıncıklar
bulunuyor. Kulakçıklar küçük pompa,
karıncıklar ise büyük pompa işlevi görüyorlar.
Kalbin sol tarafı temiz kan ile ilgileniyor;
gelen temiz kanı organ ve dokulara ulaştırma
görevi, kalbin sol tarafında bulunan sol
kulakçık ve sol karıncığa ait. Kalbin sağ tarafı
ise kirli kan ile ilgileniyor; sağ karıncık ve
sağ kulakçık kirli kanı temizlenmek üzere
akciğerlere ulaştırmak için görev yapıyor.
Temiz kan kalbe ulaştığında önce üst
taraftaki küçük pompaya, yani sol kulakçığa
doluyor. Buradan alt tarafta bulunan büyük
pompaya, yani sol karıncığa iletiliyor. Kalpteki
her kulakçık birbirinden farklı görünse de
aslında yaptıkları iş aynı; her biri kanı belirli
bir hedefe iletmekle görevli.
Mekanizmanın sistemli çalışması,
bahsettiğimiz bu sıralı işlem nedeniyle çok
önemli. Her şeyin sıra ile yapılması gerekiyor.
Eğer bu düzen bozulursa, kalp vücuda ya hiç
kan pompalayamıyor ya da kalbe aşırı kan
yüklenmesi oluyor. Bu sıralamanın doğru
işlemesi için kulakçık ve karıncıklar arasında
kapaklar bulunuyor. Bu kapaklar akış
yönüne doğru tek taraflı açılıyor. Kulakçıklar
kasıldığında bu kapaklar açılıyor, kan büyük
pompaya yani karıncıkların içine doluyor.
Bu işlem gerçekleştikten sonra kanın geldiği
yere geri dönmemesi için kapaklar tekrar
kapanıyor. Ana toplardamar, oksijensiz kanı
bedenin sağ kısmına getiriyor ve akciğer
damarları bu kanı akciğerlere iletiyor. Akciğer
toplardamarı oksijenli kanı akciğerlerden
kalbin sol tarafına getiriyor ve aort bu kanı
vücuda gönderiyor. Kanın bu hareketi sırasında
kalp kapakçıkları kasılarak kanın odacıklar
arasında geçişini sağlıyor.
Bu kapaklar kalbin karıncıklarında da var.
Karıncıklar kasıldığında bu kapaklar açılıyor
ve kanın vücuda doğru akması sağlanıyor.
Pompalama işlemi durduğunda ise kapaklar
kapanıyor ve pompalanan kanın kalbe geri
dönmesi engelleniyor. Bizim “kalp atışı”
olarak algıladığımız ses ise sanıldığı gibi
kalbin kasılıp gevşemesi sonucunda çıkan ses
değil. Kalp atışını dinlerken, aslında bu dört
kapakçığın şiddetle açılıp kapanma seslerini
duyuyoruz.
KALBİN ŞEKLİ
Ok yönü kalpteki kanın
akış yönünü gösteriyor.
Kalp kasıldığında kan,
kapakçıktan karıncıklara
gönderiliyor. Yarım ay
şeklindeki kapakçıklar
kapanıyor, karıncıklar
kasılmaya başlıyor ve kanı
vücuda gönderiyor.
21
‘
bir kalp öyküsü
A.C, 29 yaşında, üçüz annesi:
“Üçüz bebek sahibi olmanın şaşkınlığı
ve heyecanıyla geçiyordu günlerim. Sonra
göğsümde bir ağırlık, nefes almamda sorunlar
oluştu. ‘Hamileliğe bağlı ileri kalp yetersizliği’
dediklerinde ne söyleyeceğimi bilemedim. Aklıma
ilk gelen bebeklerim oldu; onlara kavuşabilecek
miydim? Onlara sarılma şansım olacak mıydı? Ya
onları büyütme şansım? Allak bullak oldum o an.
Ama sonra doktorlar bana olasılıkları anlattılar ve
bu sorunu atlatabileceğimi söylediler. İnandım,
inanmak istedim, bebeklerim adına yaşamak
istedim. Ne derlerse yaptım. İşte şimdi
3 bebek annesiyim. Bundan daha harika
bir şey var mı? Üstelik kalbimdeki sorun
giderildi. Artık sağlıklı kalbim, bebeklerim
için daha çok atacak!”
Üçüz bekleyen annede ileri kalp
yetersizliği tespit edildi.
l 29 yaşında ve üçüz bebek bekliyordu.
l Nefes darlığı sorunu nedeniyle yapılan incelemede gebelik
kardiyomiyopatisi denilen ciddi kalp yetersizliği durumu tespit
edildi.
l Kalbinde genişleme, ciddi fonksiyon kaybı, kalp kasılma
fonksiyonunda yaklaşık yüzde 30 ve orta derecede kapak
yetersizliği bulundu.
l A.C., riskli gebelik programına alındı. Kardiyoloji ve
Obstetrik Bölümü ile birlikte takip edildi.
l Doğumu başarıyla gerçekleştirildi ve Jonethen üçüz
bebeklerine kavuştu.
l Bir süre sonra nefes darlığı şikayeti arttı ve yoğun bakım
ünitesinde medikal tedavi altına alındı.
l Taburcu olduktan sonraki aylarda yapılan kontrollerde
kalp fonksiyonları tamamen normale döndü.
22
Kalbimiz
durduktan
info
3 dakika
sonra beyin
hasarı başlıyor.
Kalp ortalama olarak dakikada 70,
günde 104.000 ve yılda 38.000.000
kez kasılarak, içindeki kanı vücudumuza
pompalıyor.
Kalbimiz vücudumuza 1 dakikada
yaklaşık 5.5 litre kan pompalıyor. Bu da;
1 günde 8 ton, 1 yılda 3.000 ton, 80 yılda
ise 240.000 ton anlamına geliyor. İnsan
ömrünün ortalama 80 yıl olduğu kabul
edildiğinde pompalanan kan, yaklaşık 10
ton kapasiteli 24.000 tankeri dolduracak
kadar çok.
80 yıl
23
KALP DAMAR
HASTALIKLARININ
tanı ve tedavisinde
güncel teknoloji ürünü
cihazlar ve yöntemler
alp hastalıklarının erken tanısı, diğer tüm hastalıklarda olduğu
gibi başarılı bir tedavi için büyük önem taşıyor. Düzenli check-up
yaptırmanız ve kalp sağlığınızı yakın takibe almanız da erken tanının
ilk koşulu. Acıbadem Kalp ve Damar Sağlığı Merkezleri’nde, ileri
teknoloji ürünü cihazlarla tanı ve tedavi hizmeti veriliyor. Ancak
kalbinize tanı koyarken ve onu tedavi ederken hekimlere büyük destek sunan ileri
teknoloji ürünü bu cihazları çoğumuz tanımıyoruz. İşte sadece yolunuz düştüğünde
bir şekilde karşılaştığınız ama ne işe yaradıklarını hep merak ettiğiniz bu cihaz ve
yöntemlere dair bilmeniz gerekenler…
24
n Sayfa: 26-32 Kalp damar hastalıklarının tanısı için GÜNCEL TEKNOLOJİ CİHAZLAR
n Sayfa: 34-35 Kalp damar hastalıklarının tanısı için GİRİŞİMSEL YÖNTEMLER
n Sayfa: 36-39 Kalp hastalıklarının tedavisi için sık kullanılan GİRİŞİMSEL YÖNTEMLER
n Sayfa: 40-45 Tedavide öne çıkan YENİ CERRAHİ UYGULAMALAR
25
TANI
biliyor musunuz?
TANI İÇİN
Kalp krizinin kalbinizdeki etkilerini gösteren PET CT, kalp
kasınızın durumu hakkında bilgi veren Miyokard Perfüzyon
Sintigrafisi, 0.25 saniyede kalp anjiyosu yapan hızlı ve düşük
radyasyonlu tomografi cihazı Flash CT... Kalpte ileri teknolojiyle
tanı işlemi yapan cihazlar deyince, bu cihazların da içinde yer
aldığı oldukça kabarık bir liste çıkıyor karşımıza.
ileri teknoloji ürünü cihazlar
Tanı için
bu cihazlar gerekli!
Peki hangisi,
ne zaman kullanılıyor?
1. EKG
Kalbinizin çalışma grafiğini çıkaran cihaz
Nedir?
Avantajları
Elektrokardiyografi’yi (EKG);
kalp kasının ve ileti ağının
çalışmasını incelemek üzere,
kalpte meydana gelen elektriksel
faaliyetin kaydedilmesiyle elde
edilen ileti kayıtları olarak
açıklamak mümkün.
EKG, kalp damar hastalıkları,
kalbin yapısal bozuklukları
ve ritim ileti anormallikleri
konusunda önemli bir inceleme
biçimi. 1900 yılındaki keşfinden
beri iyi yorumlandığında hala
değerini koruyor. EKG çekimi
çok kolay elde edilebiliyor, hızla
yorumlanabiliyor.
Hangi durumlarda kullanılıyor?
Özellikle acil şartlarda, hızlı
değerlendirmelerde sıkça
kullanılıyor.
İşlem nasıl uygulanıyor?
İşlem, hasta yatağında yatar
iken göğüs ön bölgesine küçük
elektrotlar yapıştırılarak yapılıyor.
Göğüs duvarına yerleştirilen
elektrotlar ile kalbin elektriksel
aktivitesi bir yazıcıya aktarılıyor.
Bu işlem birkaç dakika sürüyor.
26
Dezavantajları
EKG’nin, kalpteki rahatsızlıkları
tam olarak tanıma konusunda
yetersiz kaldığı noktalar çok.
EKG’deki bozukluklar her zaman
gerçek kliniği yansıtmayabiliyor.
EKG, kalp hastalıklarının
teşhisinde hekimin muayene
bulguları, tahliller ve filmlerle
birlikte değerlendirildiğinde daha
fazla yardımcı olabiliyor.
Koşu bandında egzersiz yapın,
kalbiniz testten geçsin!
2. EFORLU
EKG TESTİ
Nedir?
Koşu bandı üzerinde sistemli ve belirli bir protokol eşliğinde yapılan egzersiz testi.
Egzersiz sırasında göğse yapıştırılmış olan elektrotlardan elde edilen sürekli EKG
kayıtlarının yorumlanması esasına dayanıyor. Egzersizler, hastanın testte yürüme
süresi ve hedeflenen kalp hızı, hastanın yaşına göre ayarlanıyor. Test hastanın yaşına
ve kondisyonuna göre değişmekle birlikte, yaklaşık 5-10 dk. sürüyor.
Hangi durumlarda kullanılıyor?
Kalbin efor altındayken çalışma düzeninin incelendiği bir test. Normal günlük
işlevler sırasında semptom vermeyen damar tıkanıklıklarının araştırılmasında
kullanılıyor. Kalp hızı arttıkça ve egzersizle birlikte kalbin iş yükü de artıyor.
İstirahatte yeterli olan koroner kan akımı bu sırada yetersiz kalıyor ve kalp kası
yetersiz beslenme nedeniyle EKG bulguları gösteriyor. Bu belirtiler bazen vektöryel
sapmalar ve bazen de ritim ileri kusurları şeklinde oluyor.
İşlem nasıl uygulanıyor?
Koşu bandında, göğüs ön duvarına aynı elektrokardiyografi çeker gibi elektrotlar
yapıştırılıyor. Bu sırada hastanın belirli bir seviyede efor harcamasını sağlamak için
koşması isteniyor. Koşan hastadan alınan elektrokardiyografi sonuçları kaydediliyor.
Avantajları
Uzman hekimlerce yapılan eforlu EKG yorumlarında bile, egzersiz EKG testinin
ciddi kalp damar hastalığını saptamadaki doğruluk oranı yüzde 80.
Dezavantajları
Eforlu EKG testinin yorumunun, tanı amacıyla deneyimli hekimler tarafından
yapılması gerekiyor. Çünkü başka hastalıkların bulgularının da aynı olması
nedeniyle, doğru yorumlanamayabiliyor.
27
TANI
Ultrasonografi dalgalarıyla kalbinizin yapısı inceleniyor
3. EKOKARDİYOGRAFİ
Nedir?
Ekokardiyografi, ultrasonik ses dalgalarını kullanarak,
hareketli bir organ olan kalbin yapısını, patolojilerini ve
fonksiyonlarını inceleme imkanı veren bir teşhis ve araştırma
tekniği.
Hangi durumlarda kullanılıyor?
Ekokardiyografi ile kalp karıncığı duvarının hareketleri
ve boşluğu, kalp kası büyümeleri ve kalp kapakları
incelenebiliyor. Ayrıca kalbe takılan suni kapakçıkların yapı
ve işlerlik durumları da ekokardiyografi ile görülebiliyor.
Doğumsal kalp hastalıklarının (kalpteki delikler, damar
daralmaları vb.) tümüne yakını bu incelemeyle tanılanıyor...
İşlem nasıl uygulanıyor?
Ekokardiyografi aletinde, elde edilen görüntülerin
izlendiği ekrana görüntüleri gönderen ve “probe” denen bir
uç bulunuyor. Probe, hastanın göğsünde kalbe denk gelen
bölgeye tutuluyor. Bu görüntüde kalbin tüm boşlukları, ana
28
damarlara ait giriş ve çıkış kısımları, kapakçıkların durumu,
aortun ve aort kapağının durumu, kapakçıklar boyunca kanın
hareketi ve kapakçıklardaki açılma ile kapanma kusurlarına
ait bozukluklar görülebiliyor. Bunların yanı sıra, kalp
kası fonksiyonları da kalp damar tıkanıklıkları hakkında
fikir veriyor ve doğumsal kalp hastalıklarının tanısının
konulmasında en temel tanı aracı oluyor. Boğazdan probun
yutturulması şeklinde yapılan Transözofegal ekokardiyografi
ise kalbin kulakçık kısmı, kalpte pıhtı araştırılması, kalpte
delik araştırılması, bazı doğumsal kalp hastalıkları ve aort
damarları hakkında çok detaylı bilgiler sağlıyor.
Avantajları
Hastalar üzerinde herhangi bir zararı veya yan etkisi
kesinlikle yok ve kolay uygulanabiliyor. Hasta işlem sırasında
ağrı hissetmiyor.
Dezavantajları
İleri derecede obez olan hastalarda kalp görüntüsü iyi
alınamadığı için bu tetkik yetersiz kalabiliyor.
Kalp ritminizi ve tansiyonunuzu siz uyurken bile kaydediyor
4. HOLTER MONİTORİZASYON
Nedir?
Holter takibi, hastalarda kalp ritmini ya da tansiyonu takip etmek
amacıyla yapılıyor. EKG kaydı ve tansiyon değerlerini ölçmek için cep
telefonu büyüklüğünde ayrı cihazlar bulunuyor. Genellikle 24 saatlik
veya daha uzun süreli cihazlar hastanın vücuduna yapıştırılıyor ve
sürekli olarak hastanın kalp ritmini ya da tansiyonunu ölçüyor.
Hangi durumlarda kullanılıyor?
Genelde hastanın günlük hayatı sırasında kalp ritmini/tansiyonunu
izlemek için kullanılıyor. Hekim genellikle bu testi, hastada anormal
kalp ritminden şüphelendiğinde ya da tansiyon dengesizliği
durumunda uyguluyor.
İşlem nasıl uygulanıyor?
Hastanın normal bir gününde çeşitli fiziksel ve psikolojik
değişikliklerin etkisi, alınan bazı ilaçların kalp ritminde/tansiyonunda
oluşturduğu değişimlerin izlenmesi için kullanılıyor ve kalbin
elektriksel aktivitesi bir teyp kasetine kaydediliyor. Hastaya, cihazı
taşıdığı süre boyunca günlük aktivitelerini ve şikayetlerini kaydetmesi
söyleniyor. Hastanın, cihazı taşıdığı süre içerisinde banyo/duş
almaması ve cihazı sudan uzak tutması gerekiyor. Sürenin sonunda
çıkarılan cihazın, bilgisayar ortamında uzman kardiyolog tarafından
ritm/tansiyon bakımından analizi yapılıyor. Sonuçlar genellikle 24
saat içinde hastaya veriliyor.
Avantajları
Bu test, hastanın uzun bir zaman periyodu içindeki kalp ritm/
tansiyon değişikliklerini izlemesi nedeniyle büyük avantaj sağlıyor.
Bu kayıt cihazlarının hiçbir yan etkisi yok ve hastada kalıcı bir etki
bırakmıyor, cep telefonlarından etkilenmiyor. Hasta bu cihazları
taşıdığı sürece normal hayatını sürdürüp işine devam edebiliyor, bu
sürede hastanede yatmasına gerek kalmıyor.
Dezavantajları
Cihaz genellikle bir veya birkaç günlük kayıt yapıyor. Cihazın
kayıtları incelendiğinde herhangi bir anormallik tespit edilirse kesin
tanı için başka ek tetkik yapmak gerekebiliyor.
5. TRANSTELEFONİK MONİTÖR
Şikayetiniz olduğunda kaydedin, telefonla kalp merkezine gönderin!
Nedir?
Hastaya aynı Holter cihazında olduğu gibi kayıt
yapabilen bir cihaz takılıyor, kalp fonksiyonlarının
izlenmesi sağlanıyor.
İşlem nasıl uygulanıyor?
Normalde Holter cihazları hasta üzerinde 2-3
gün kalabiliyor. Ancak daha seyrek şikayetleri
olan hastalarda (1-2 haftada bir olan çarpıntı,
bayılma vs.), Holter cihazının hasta üzerinde
kaldığı sürede hastanın şikayeti olmayabiliyor.
Bu gibi durumlarda transtelefonik çalışan
telemedicine cihazı kullanılabiliyor.
Avantajları
Bu cihaz görünüş ve takılış tekniği bakımından
Holter cihazına benzemesine rağmen sürekli kayıt
yapmıyor, hasta şikayeti olduğu zaman kaydedici
düğmesine basarak önceden belirlenmiş zaman
süresince kayıt aldırıyor. Şikayeti olduğunda kayıt
aldığından, hastalığı tespit etme oranı daha yüksek
oluyor. Kayıtları göstermesi için, hasta telefonla
değerlendirmeleri bir merkeze gönderiyor. Bu
cihazların hasta açısından riski yok.
Dezavantajları
Cihazlar sudan etkilendikleri için banyo
sırasında çıkarılmaları gerekiyor.
29
TANI
6. STRES EKOKARDİYOGRAFİ
Ciddi kalp damar hastalıklarının
tanısında kullanılan yöntem
Nedir?
İstirahatte yapılan ekokardiyografi, kalp boşluklarının
genişliği, duvar hareket bozuklukları ve kalp kasının kasılma
fonksiyonlarını saptayarak, dolaylı olarak koroner arter
hastalığı tanısına yardımcı oluyor. Ayrıca tetkik sırasında diğer
kapak hastalığı, kalp zarı iltihabı, aort damar yırtılması ve
kalpte aşırı kalınlaşma ile seyreden kardiyomiyopati gibi göğüs
ağrısına ve nefes darlığına neden olabilecek diğer durumların
ayırt edilmesini sağlıyor.
Hangi durumlarda kullanılıyor?
Eforlu EKG testi eşliğinde uygulanan stres ekokardiyografisi,
damar hastalığı bölgesinin gösterilmesi amacıyla yapılabiliyor.
Dipiridamol, dobutamin, adenozin gibi
ilaçlar, ilaçlı stres amacıyla kullanılıyor.
Günümüzde en çok tercih edilen ajan olan
dobutaminden ciddi kalp damar hastalığı
tanısı yanında, kalp kasının canlılığını
gösterme amacıyla da yararlanılıyor.
İşlem nasıl uygulanıyor?
Öncelikle kalbin, damardan uygulanan
bir ilaç ile yüksek tempolu çalıştırılması
sağlanıyor. Bunun için hastanın koşması
isteniyor. Eğer hasta koşamayacak
durumda ise ilaç uygulanarak kalpte
oluşturduğu etkiler, suni olarak yaratılıyor.
Efor harcama sırasındaki kalbin kasılması
ve kapak fonksiyonları inceleniyor.
Avantajları
Maliyeti miyokardial sintigrafiye göre daha düşük olan,
daha az zaman alan ve kalp fonksiyonları konusunda daha
fazla bilgi sağlayan bir yöntem. Stres ekokardiyografisinin ciddi
kalp damar hastalığını saptamada doğruluk oranı yüzde 90
civarında.
Dezavantajları
Stresle oluşacak duvar hareket bozukluklarını belirleme,
görüntülerin değerlendirilmesinde deneyim gerektiriyor. Bu
nedenle deneyimli hekimler tarafından yapılması gerekiyor.
30
7. MİYOKARD PERFÜZYON SİNTİGRAFİSİ
Kalp kasınızın durumu hakkında bilgi veriyor
Nedir?
Kalp kası, koroner damarlar denilen özel damarlar aracılığıyla besleniyor.
Eğer koroner damarlarda ciddi daralmalar olur ve bu da kalp kan akımını
azaltırsa veya damar tamamen tıkanırsa (koroner arter hastalığı) kalp
yeterli oksijeni alamıyor. Bazen kalp şikayetleri çok silik kalabiliyor veya
hastanın hiçbir yakınması olmayabiliyor. Miyokardial sintigrafik inceleme;
görüntülerden birincisi stres altında (örneğin egzersiz yaparken), diğeri ise
istirahat durumunda olmak üzere iki ayrı durumda kalbin kanlanması hakkında
bilgi verebilen bir incelemedir.
Hangi durumlarda uygulanıyor?
Miyokard perfüzyon sintigrafisi, genellikle kalp kasının kanlanmasında bir
sorun olup olmadığını araştırmak üzere yapılıyor.
Nasıl uygulanıyor?
Bu işlem sırasında incelemeyi yapabilmek için az bir miktar kalp
hücrelerinde tutunma özelliği olan radyoaktif madde, kol toplardamarından
hastaya veriliyor. Ardından göğsün etrafında dönen bir araç (gama kamera)
ile kalbin görüntüleri alınıyor. Stres ve istirahat sırasında kalp damarları
aracılığıyla kalp hücrelerine yayılan radyoaktif maddenin ölçülmesi sayesinde
kalp kan akımını kıyaslama imkanı veriyor. İstirahat çalışması genellikle stres
çalışması ile aynı günde yapılıyor. En sık kullanılan izotoplar, talyum 201 ve
teknisyuma bağlanan sestamibi ve tetrofosmin gibi ajanlardır.
Avantajları
Miyokardiyal sintigrafi ile ciddi koroner arter hastalığının tanısı konuluyor.
Ciddi damar hastalığını tanıma konusunda tanısal duyarlılığı ve özgüllüğü
(spesifitesi) yüzde 90 düzeylerindedir. Tanısal değeri Treadmill EKG testinden
fazla olduğundan, damar darlığının bölgesel yerini belirleyebilme konusunda
da daha iyi bilgi sağlıyor. Ayrıca test sırasında elde edilen bilgiler hastanın
mortalite (ölüm) riski, kalp fonksiyonları ve ileri kalp yetersizliği hakkında da
bilgi sağlıyor, elde edilen bilgiler hekimin tedavi stratejisi konusunda önemli
bilgiler içeriyor.
Dezavantajları
Bu işlem öncesinde bazı hazırlıkların yapılmasını ve hastanın kullandığı bazı
ilaçların önceden bırakılmasını gerektiriyor.
8. FLASH CT
Düşük radyasyonlu ve hızlı bilgisayarlı tomografi çekimi
Nedir?
Flash CT, X-ışını kullanılarak vücudun incelenen
bölgesinin kesitsel görüntüsünü oluşturmaya yönelik
radyolojik teşhis yöntemi.
İşlem nasıl uygulanıyor?
Hastanın üzerinde yattığı tomografi cihazının yatağı,
cihazın “gantry” adı verilen açıklığına sokuluyor. Cihazın
tüp ve dedektör sistemleri vücudun etrafında 360 derecelik
bir dönüş hareketi yapıyor. Bu sırada tüplerin yaydığı X-ışını
dedektör tarafından algılanıyor. Bu dedektörler de doku
farklılıklarını bilgisayara işlemeye başlıyor. Oluşturulan
görüntüler de bilgisayar ekranından izlenerek tanı
konuluyor.
Hangi alanlarda kullanılıyor?
Radyolojik tanı yöntemi olan Flash CT, başta kardiyak ve
akciğer taraması olmak üzere vücudun hemen her alanında
görüntü sağlayabiliyor.
Avantajları
Kalp 250 milisaniyede taranabiliyor. Tek tüp ve tek
dedektörlü sistemler ile kıyaslandığında iki kat daha hızlı
görüntü oluşturuyor. Tüm kalbi 250 milisaniyede tarama
imkanı (1/4 kalp atış süresi) sunuyor. Bu sayede hasta
kalbi 100’ün üzerinde atsa bile kalbi ilaçla yavaşlatma
gereksinimi duyulmuyor ve yüzde 99’a varan yüksek bir
oranda teşhis garantisi sunuyor.
Kardiyak tarama yüzde 80 daha az radyasyonla yapılıyor.
Flash CT rutin uygulamalarda non-invazif kardiyolojik
tanı tekniği olarak kullanılabilecek, piyasada bulunan en
düşük dozda radyasyon yayan tarama cihazı.
ÇOK KESİTLİ BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ
Kalpten binlerce kesit görüntü
Nedir?
Çözünürlük ve görüntü
kalitesi ileri derecede
geliştirilmiş olan bir
tomografi cihazı.
İşlem nasıl uygulanıyor?
Çekim sırasında
normal anjiyografi
yapmak için kullanılan
kontrast madde (yani
damarların görünmesi
için kullanılan boyar
madde) damardan
verilerek aynı anda
binlerce kesitten
saniyeler içerisinde
görüntü alınıyor.
Cihaz, bu görüntüleri
işliyor ve ortaya birkaç
dakika içerisinde kalbin
damarları da dahil
çok detaylı görüntüsü
çıkıyor.
Avantajları
Saniyeler içinde kalbin
anjiyografik incelemesi
yapılıyor.
Dezavantajları
Sonuçta bir tomografi
çeşidi olduğu için
radyasyon alınıyor,
ancak özellikle Flash CT
ile bu radyasyon dozu
da çok düşürülmüş
durumda.
31
TANI
9. KARDİYAK MR İNCELEME
Kalp kası hastalıklarını inceliyor, kalp içindeki kitleleri saptıyor
Nedir?
Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR),
aslında çok da yeni değil, 80’li yılların başlarında
geliştirilmiş ileri bir tıbbi görüntüleme yöntemi.
Ancak kardiyak amaçlı kullanım prosedürleri son
yıllarda geliştirildi.
Hangi durumlarda kullanılıyor?
Doğumsal kalp hastalıkları, kalp boşlukları ile
kalbe giren ve çıkan ana damar yapılarının detaylı
değerlendirilmesi, fonksiyonları bakımından
önemli bilgiler sağlıyor. Bu grup hastalıklarda
ekokardiyografi bulgularını tamamlayan ve
hastaya zarar vermeyen bir inceleme yöntemi
olarak, gittikçe artan bir önem kazanıyor. Kalp
damar tıkanıklıklarının değerlendirilmesi, kalp
krizi sonrası kalp kasının ne kadar etkilendiğinin
ve bu etkilenme sonucu kalp kasının ne kadarının
canlı ve fonksiyonel yapısını koruyabildiğinin
belirlenmesi konusunda çok detaylı veriler
sağlıyor. MR inceleme, anjiyografik görüntüler
ve koroner damarların da görüntülenmesini
sağlıyor, aynı inceleme sırasında hem
fonksiyonel ve fizyolojik, hem de histopatolojik
değerlendirme yapabilmeye imkan veriyor.
Halen kardiyomiyopatiler olarak adlandırılan
kalp kası hastalıklarının ve kalp içi kitlelerin
değerlendirilmesinde en önemli tanı hassasiyetine
sahip olan yöntem, MR inceleme.
Avantajları
En önemli avantajlarından birisi, işlem
sırasında kullanılan tekniklerin böbrekler
açısından daha az riskli olmasıdır. Bilinen klasik
görüntüleme yöntemlerinden farklı olarak,
radyasyon ve ultrason dalgaları içermiyor ve
organların gerçek görünümlerini, fizyolojik
parametreleri kullanarak görüntülüyor. MR’ın,
ortaya koyduğu veriler bakımından günümüzde
kalp damar hastalıklarının tanısında girişimsel
olmayan bir görüntüleme yöntemi olarak, giderek
artan geniş bir kullanım alanı bulunuyor.
10. PET CT
Kalp krizinin kalbinizdeki etkilerini öğrenin!
Nedir?
Sintigrafi esasına dayanan bir
kardiyak incelemedir.
Hangi durumlarda kullanılıyor?
Bu teknik, kalp kasının canlılığının
ne derece korunduğunun kesin olarak
gösterilebilmesi için yapılıyor. Kalp
hücrelerinin daha çok fonksiyonları
ve canlılığı konusunda detaylı bilgi
edinmek için kullanılıyor. Örneğin hasta
kalp krizi geçirmiş ise hangi dokuların
bu krizden ne kadar etkilenmiş olduğu
kesin bir şekilde ortaya çıkıyor.
İşlem nasıl uygulanıyor?
İşlem sırasında kalbe genellikle glikoz
içeren işaretlenmiş izotoplar veriliyor.
Nükleer tıp yöntemlerinde olduğu
32
gibi PET’te de çok küçük miktarlarda,
radyoizotop denen radyoaktif maddeler
kullanılıyor, hastaya yapılan stres
işlemi sırasında toplardamarından
veriliyor. PET’te görüntülenebilmesi
için radyoizotop, glikoz veya dokular
tarafından etkin olarak kullanılan bir
hormon gibi, taşıyıcı görevi gören bir
maddeye ekleniyor. İzotop/taşıyıcı
madde bileşimi, kan dolaşımına zerk
ediliyor ve çok kısa sürede hedef
organ olan kalp kası hücrelerine
ulaşıyor ve kalp kası hücrelerinde
tutunma oranına göre yoğunlaşıyor.
Glikoz içeren bu maddenin hücrelerde
tutunmak suretiyle kameradan yayılan
görüntüleri kaydediliyor ve elde edilen
veriler hücrenin daha çok fonksiyonları
ve canlılığı konusunda detaylı bilgi
veriyor.
Avantajları
Kalp dokularının canlılığının
gösterilmesinde kesin sonuç
veriyor. Yüksek riskli hastaların
bypass ameliyatından fayda görüp
görmeyeceği hakkında yol gösteriyor.
Dezavantajları
Hamile ve çocuklara uygulanamıyor.
‘
bir kalp öyküsü
A.K, 25 yaşında, ev hanımı:
“19 yaşındaydım. Yeni evlenmiştim. Bu yaşta
kalbimde aşkın büyülü sıcağından başka
ne olabilirdi ki… Oldu ama. Biliyordum,
annemin de kalp sorunları vardı. Genetik
olarak beni etkileyebilirdi ama 19 yaşında
olmaz, diye düşündüm. Daha önümde çok
uzun yıllar vardı kalp sorunlarıyla tanışmak
için. Ama bir gün göğsümde bir ağrı
hissettim. Hastaneye başvurdum, sonuç:
Kalp krizi geçirmiştim! Hem de 19
yaşımdayken.”
19 yaşında kalp krizi geçirdi!
l Daha önce yaşadığı göğüs ağrısına tanı konabilir
umuduyla Acıbadem’e geldi.
l Ailesinde kalp hastalığı ve kolesterol yüksekliği
sorunu dışında bilinen bir kalp damar hastalığı riski
bulunmuyordu.
l Ama teşhis kalp krizi oldu.
l A.K., hastaneye gelmeden önce kalp krizi geçirmişti.
l Koroner anjiyografi yapıldı.
l Kalp damarında diseksiyon denilen damar içi yırtılma saptandı.
l Damarına ilaçlı stent yerleştirildi ve damarın tamamen açılması sağlanarak damar yırtığı tamir
edildi.
l Taburcu edildi. Sonrasında sağlığı yıllarca takip edildi.
l Stent işlemi sonrasındaki 3. yılda A.K. hamile kaldı ve
sağlıklı bir anne oldu.
33
33
TANI
biliyor musunuz?
TANI İÇİN
El bileğinden anjiyo hastaların yüzde 99’una uygulanıyor. Eğer
hastanın kasık bölgesindeki damarlarda bir tıkanıklık varsa
veya aşırı kilo nedeniyle kasıktan anjiyo yapılamıyorsa kol
damarı kullanılabiliyor. El bileğinden anjiyoda hastanın damar
komplikasyonları daha az oluyor. Hasta işlemden sonra isterse
oturabiliyor, ihtiyaçlarını dolaşarak rahatlıkla giderebiliyor.
girişimsel yöntemler
Koroner anjiyografi her
ne kadar en güvenilir
tanı yöntemi olsa da,
son dönemde sıkça
duyulan “el bileğinden
anjiyo” da tanı için
kullanılıyor.
12. KORONER ANJİYOGRAFİ
Klasik Anjiyografi: Güvenilirliği yüksek ileri teknoloji
Nedir?
Koroner arter darlığının anatomik
yapısını incelemede ve ek teknikler ile
fonksiyonel değerlendirmede en güvenilir
yöntemdir.
Hangi durumlarda kullanılıyor?
Bu yöntem, yapılan diğer testlerde
yüksek riskli olarak koroner damar
tıkanıklığı şüphesi olan hastalarda,
stent veya balon anjiyoplasti planlanan
hastalarda ya da acil kalp krizinde tanı ve
tedavi amacıyla uygulanıyor.
İşlem nasıl uygulanıyor?
Bu işlem sırasında hastaların mutlaka
hastaneye yatışları yapılıyor. İşlem
kateter laboratuvarında gerçekleştiriliyor.
Kasık damarından, kol damarından
veya el bileği damarlarından kalbe
kadar ilerleyen kateterler yardımıyla
yapılıyor. Sterilizasyon sağlandıktan
sonra lokal anestezik maddeler ile giriş
bölgesi uyuşturuluyor. İşlem sırasında
ağrı duyulmuyor, sadece radyoopak
maddesinin hastanın damarına verilmesi
sırasında bir defalık ve birkaç saniye
34
süreyle tüm vücuda yayılan bir sıcaklık
oluşuyor. İşlem normal şartlarda kısa
süreli bir işlem olup genelde 5-10
dakika sürüyor. Bu işlem sırasında
hastanın kalbindeki bazı boşluklardan
veya damarlardan basınç ve kan
örnekleri alınıyor, radyoopak madde
verilerek damarların ve kalbin tamamen
görüntülenmesi sağlanıyor.
Avantajları
Deneyimli merkezlerde ve deneyimli
kişilerce yapıldığında çok düşük (<%0.1)
mortalite (ölüm) riski taşıyor.
Dezavantajları
En sık karşılaşılan komplikasyonlar
kasık damarında çıkan sorunlardır.
Ancak bunlar geçici. Nadir olarak
bu komplikasyonlar müdahale
gerektirebiliyor. İşlemden sonra,
işlem sırasında seçilen yönteme göre
değişebilmek kaydıyla 2-6 saat hastanede
gözlem süresi gerekiyor ve bu sürede
damara giriş yerinde tampon yapılmak
suretiyle kanama engelleniyor.
El Bileğinden Anjiyografi
Nedir?
Kalp damar hastalıklarının teşhisinde anjiyo, anahtar
bir rol üstleniyor. Ancak gelişen teknoloji sayesinde
artık kasık yerine el bileğinden girilerek yapılabiliyor.
Son yıllarda çok sık kullanılan ve dünyada geliştirilen
yeni teknolojiler sayesinde kullanımı gittikçe artan bir
anjiyografi yöntemi.
Hangi durumlarda kullanılıyor?
Eğer hastanın kasık bölgesindeki damarlarda bir
tıkanıklık var ise veya aşırı kilo nedeniyle kasık
bölgesinin kullanımı uygun değilse kol damarı
kullanılabiliyor.
İşlem nasıl uygulanıyor?
Anjiyo yapılacak bölge, lokal olarak uyuşturuluyor.
Küçük bir kesiden anjiyo işlemi uygulanıyor. Kesinin
çok küçük olması sayesinde hasta, işlem sırasında
ağrı hissetmiyor. İşlem sonrasında hastanın bileğine
bileklik benzeri bir materyal takılıyor. Taburcu
olurken bu materyal çıkarılıyor ve hastanın işlem yeri
bandajlanıyor.
Avantajları
Hastaların yüzde 99’una uygulanabiliyor. Hastanın
damar komplikasyonları (kanama, pıhtılaşma,
anevrizma, diğer damarlara veya sinirlere baskı,
bacakta morarma-fonksiyon azalması-iş kaybı)
çok daha az oluyor. Hasta işlemden sonra isterse
oturabiliyor, tuvalet ve yemek ihtiyaçlarını dolaşarak
rahatlıkla giderebiliyor. Hasta aynı gün yürüyerek,
arabasını kullanarak evine veya işine rahatlıkla
gidebiliyor.
Dezavantajları
Nadiren el bileği damarında sorunlar olabiliyor.
35
TEDAVİ
biliyor musunuz?
Kalp damarlarında daralma olan hastalarda nasıl bir tedavi
uygulanacağı, hastanın durumuna göre değişiyor. Bazıları için
bypass ameliyatı, bazıları için de kalp ilaçları etkin bir çözüm
olabiliyorken, bazılarında anjiyoplasti ile sorun çözülüyor.
TEDAVİ İÇİN
sık kullanılan girişimsel yöntemler
Doğru tedavinin
uygulanabilmesi için tıp
teknolojisinin sunduğu
modern yöntemlere ihtiyaç
duyuluyor.
KORONER ANJİYOPLASTİ
VE STENT UYGULAMALARI
k
alp damarlarındaki yerel daralmaların cerrahi olmayan bir
yol ile açılması işlemine koroner anjiyoplasti (balonla damar
açılması) adı veriliyor. Kasık atardamarından girilerek,
kalbin damarlarına doğru itilip buraya yerleştirilen ´kılavuz
tel´ aracılığıyla sönük durumdaki balon, bu kılavuz tel
üzerinden kaydırılarak darlığın olduğu bölgeye yerleştiriliyor ve dışarıdan
verilen basınçla şişirilip (yaklaşık 3 cm. boyunda ve 3-4 mm. eninde)
kalp damarı tıkanıklığı açılmış oluyor. Bazı durumlarda bu balon üzerine
önceden yerleştirilmiş bir metal kafes (Stent) damar içinde kalıcı olarak
bırakılarak damarın yeniden daralma ihtimali azaltılmış oluyor.
Her kalp damar darlığı bu yöntemle açılmaya uygun değil. Bazı hastalar
için bypass ameliyatı, bazı hastalar için de kalp ilaçları en etkin ve
emniyetli tedavi şekli olabildiğinden, bu kararı ancak ilgili uzmanların
vermesi gerekiyor.
36
BYPASS CERRAHİSİ
alp hastalığının derecesini saptamak üzere uzman, bir dizi test yapılmasını
isteyebiliyor. İnceleme için büyük olasılıkla kardiyak kateterizasyon ile birlikte
koroner anjiyografi gerekebiliyor. Bu girişimler aracılığıyla kalbin durumuna dair
röntgen görüntüleri alınıyor. Arterlerin tıkanma derecesine bağlı olarak doktor,
koroner arter bypass girişimini önerebiliyor. Bu girişim, kalp kasının beslenmesini
sağlayan kan akımını düzeltiyor ve sizi tekrar sağlıklı bir kalbe kavuşturuyor.
Koroner Bypass, kalp ve yaşam için ikinci bir şans anlamına gelebiliyor.
Bypass cerrahisi: Daha sağlıklı bir kalbe giden yol
Koroner arter bypass cerrahisi, tıkalı veya daralmış olan arter kısmın ötesinde başka bir
yol oluşturarak, kalbin yeniden kanla beslenmesine olanak tanıyor. Birden fazla tıkalı damar
durumunda, birden fazla bypass işlemi gerçekleştiriliyor.
Bypass damarları
Bypass yapmak üzere kullanılacak damar ya da diğer adıyla greftler; göğüs, kol ya da
bacaktan alınarak tıkalı koroner artere bağlanıyor. Sıklıkla kullanılan grefler; göğüs duvarından
alınan imeme atardamarları, koldan alınan aort atardamarı ve bacaktan alınan toplardamardır.
Bu arterler ve venler birkaç bypass için yeterlidir. Bu damarların alındıkları bölgeler yedek
damarlara sahip olduğu için onların çıkarılması vücudumuzun kan akımını etkilemiyor.
37
TEDAVİ
Bypass cerrahisi öncesinde
Riskleri öğrenme
Koroner arter bypass cerrahisinin riskleri ve kazanımları
hakkında doktorunuzdan bilgi alabilirsiniz. Oldukça nadir olarak
karşılaşabilecek riskler:
n Solunum problemleri ya da diğer akciğer komplikasyonları
n Kanama
n Yara enfeksiyonları
n Kalp atağı, inme ya da hayatını kaybetme
Ameliyat için hazırlık
n Bazı ilaçları ameliyattan 4-5 gün önce bırakmanız
gerekebiliyor. Bu konuda doktorunuzdan bilgi alabilirsiniz.
n Sigara kullanıyorsanız, kan akımını ve solunumu rahatlatmak
için hemen bırakmalısınız.
n Cerrahiden önce karaciğer, böbrek, akciğer gibi tüm
vücut sistemi ve bazı hastalarda olası inme ihtimaline
karşı boyun damarları, yapılan testlerle değerlendiriliyor.
Bu test sonuçlarına göre doktorunuz, cerrahi sırasında
karşılaşılabilecek olası risklere karşı gerekli önlemleri alıyor.
n Anesteziyolog size tıbbi öykünüz hakkında bazı sorular
soruyor ve ameliyat sırasında uyutulmanız için kullanılacak
ilaçlar hakkında bilgi veriyor.
n Cerrahi sırasında kusmanın engellenmesi için başka bir şekilde
tavsiye edilmemişse en azından cerrahiden önceki gece
yarısından sonra hiçbir şey yemeyiniz ve içmeyiniz.
n Cerrahiden sonra verilecek olan sıvı tedavisinin planlanması
için cerrahiden önce ve sonra kilonuz alınıyor.
n Enfeksiyonu önlemek için göğüs, bacak, kol ve kasık
bölgelerindeki tüyler tıraş ediliyor ya da azaltılıyor.
Bypass cerrahisi sırasında
Bypass cerrahisinin oldukça deneyimli bir ekip tarafından
yapılması, kendinizi güvende hissetmenizi sağlıyor. Cerrahlar ve
uzmanlar, ileri teknolojinin de desteğiyle sizin için en güvenli
cerrahi tekniği uyguluyorlar.
Bypass ekibi
Cerrahi girişiminizde görevli olan herkes hayati bir rol üstleniyor.
Kalp cerrahı ve asistanları bypass işlemini yaparken özel eğitimli
hemşirelerden destek alıyorlar. Ağrısız bir girişimin sağlanması
konusunda anesteziyolog sürekli olarak monitörden yaşamsal
fonksiyon bulgularınızı takip ediyor. Perfüzyonist ise kan dolaşımını
sağlayan kalp-akciğer makinesini kontrol ediyor. Cerrahınız sağlıklı
damarı kalp ile birleştirdiği sırada kan basıncı, sıcaklık ve solunum
gibi tüm parametreler yakından izleniyor.
38
Kalbe ulaşım
Kalbe ulaşmak için cerrah göğsün orta hattında bir kesi yeri açıyor
ve göğüs kemiğini (sternum) ayırıyor. Cerrahiden sonra göğüs
kemiğiniz kuvvetli tellerle bağlanıyor ve kesi yeri dikiliyor. Çoğu
hastada göğüs kemiği 6-8 haftada tamamen iyileşiyor.
Kan dolaşımının sağlanması
Hassas greftleme işleminden önce kalp geçici olarak
durdurulabiliyor. Bu süre boyunca bir kalp-akciğer makinesi
tarafından dolaşım ve solunum fonksiyonları sürdürülüyor. Makine,
kana oksijen sağlıyor ve kanı tekrar vücuda pompalıyor. Cerrahi
tamamlandıktan hemen sonra kalp ve akciğerler eski işlevlerine geri
dönüyorlar.
Greftlemenin yapılması
Bypass edilecek olan damar göğüs, kol ya da bacaktan alınıyor.
Damarın bir ucu tıkanmanın aşağısında olmak üzere koroner artere
dikiliyor.
Aileniz İçin Notlar
l Hazırlıktan ameliyata kadar tüm
aşamalar dahil bypass cerrahisi,
hemen her merkezde 2-6 saat
kadar sürüyor. Bekleme sırasında
sizi rahatlatacak bazı aktiviteler
planlayabilirsiniz.
l Cerrahiden hemen sonra hastanız
yoğun bakım ünitesine (YBÜ)
alınıyor. Hasta, ameliyat
sonrası 5-6 saat içinde solunum
cihazından ayrılabiliyor. Ancak
yoğun bakım ünitesinde 1-2 gün
kalabiliyor.
l Yoğun bakım ünitesinde kalma
süresi içinde hastanızın durumu
hakkında doktorlarınızdan ve
hemşirelerinizden ayrıntılı bilgi
alabilirsiniz.
Bypass cerrahisi sonrasında
Cerrahiden hemen sonra hasta, Kardiyak Yoğun Bakım Ünitesi’ne (YBÜ) alınıyor. Bu
ünitede iyileşme yakından izleniyor. İyileşme hızı herkes için farklı olsa da, yoğun bakım
ünitesinde birkaç gün geçirebilirsiniz. Yoğun bakım ünitesinden ayrıldığınızda hastanenin
başka bir bölümüne transfer ediliyorsunuz.
Yoğun bakım ünitesi
Cerrahiden sonra uyandığınızda kendinizi bitkin, susamış veya üşümüş hissedebilirsiniz.
Bunlar bu tür cerrahiden sonra normal olan durumlar ve uzun sürmüyor. Genellikle
ağrı hissetmiyorsunuz. Eğer ağrı hissederseniz hemşireler size ağrı için ilaç veriyor.
Cerrahi sırasında vücudunuza birçok tüp ve kablonun bağlanmış olduğunu görmeye
hazırlanmalısınız.
Hayati bağlantılar
Başlangıçta boğazınızda bir tüp yoluyla solunum cihazına bağlanmış durumda
oluyorsunuz. Bu tüp yerinde olduğu sürece konuşamazsınız. Göğüs tüpleri de ameliyat
yerinde olan sızıntıların uzaklaştırılması içindir. Kalp monitörü kalp hızınızı kaydediyor ve
idrar çıkışı için de bir sonda takılı bulunuyor. İntravenöz bağlantılar ameliyat sırasında ve
sonrasında sıvı, ilaç ve kan vermek amacıyla yerleştiriliyor. Bu tüpler ve bağlantılar, onlara
gereksiniminiz kalmadığında (genellikle 3-4 gün içinde) çıkartılıyor.
Solunum terapisi
Hastanede kaldığınız sürede bir hemşire ya da terapist, akciğer sorunlarını önlemek
amacıyla derin nefes alma ve öksürük egzersizleri konusunda size yardımcı oluyor. Solunum
egzersizleri hızla iyileşmeniz için çok önemli.
Yoğun bakım ünitesinin dışında
Sürekli bakıma ihtiyacınız kalmadığında yoğun bakım ünitesinden, kalbinizin monitör
yoluyla takip edildiği başka bir yere alınıyorsunuz. Bu noktada iyileşme süresine sizin
katkınız başlıyor. Ancak sağlık ekibinin yardım ve desteği de durmaksızın devam ediyor.
39
TEDAVİ
biliyor musunuz?
Minimal invaziv yöntemle uygulanan endoskopik cerrahi ile açık
ameliyatlara göre iyileşme süreci ve hastanın hareket etmeye
başlaması daha kısa zamanda gerçekleşiyor.
TEDAVİ İÇİN
yeni cerrahi uygulamalar
Endoskopik cerrahiden
sonra şimdi de tıp
dünyasında robotik cerrahi
ve TAVI yöntemiyle
yapılan ameliyatlar
konuşuluyor.
1. Küçük kesi ile cerrahi: Minicik bir delikten büyük bir ameliyat
Nedir?
Minimal invaziv bir teknik olan endoskopik cerrahide, özel endoskopik cihazlar ile göğüs
bölgesine açılan küçük kesilerin içerisinden açık kalp operasyonları gerçekleştiriliyor.
Ameliyat sırasında cerrahi enstrümanlar tamamen cerrahın kendi kontrolünde oluyor. Ancak
cerrahi alanın görüntülenmesi için endoskopik kamera
kullanılabiliyor.
Hangi durumlarda kullanılıyor?
Endoskopik yöntem ile koroner bypass işlemi,
kapak tamirleri, kapak değişim işlemleri, kalp
deliklerinin kapatılması ve ritim tedavisi için ablasyon
işlemleri uygulanabiliyor.
İşlem nasıl uygulanıyor?
Açık kalp cerrahisi işlemleri için kasık bölgesindeki
damarlar kullanılarak, kalp akciğer makinesi desteği
sağlanıyor. Bu yöntemde daha küçük kesilerle
göğüs kemiği açılmadan, açık cerrahide yapılan
operasyonun aynısı gerçekleştirilebiliyor.
Avantajları
Açık ameliyatlara göre ameliyat sonrası hareket
serbestliği ve yara iyileşmesi daha çabuk. Hastaların
ameliyat sonrası daha erken dönemde iş yaşamına ve
aktif hayata dönmeleri mümkün. Ancak endoskopik
tekniğin uygulanabilmesi için göğüs duvarı yapısının
ve kalpteki anatominin uygun olması gerekiyor.
40
2. Robotik cerrahi: Şimdi robotlar ameliyat ediyor!
Nedir?
Ameliyat amaçlı geliştirilmiş bir robot, cerrahların yönlendirmesi
sonucunda operasyonu gerçekleştiriyor. Robotik cerrahinin
endoskopik cerrahiden temel farkı, cerrahın bir monitörden izleyerek
robotun kollarını uzaktan kumanda ederek çalıştırmasıdır. Robotik
cerrahi ilk olarak 1980’li yılların sonunda Amerikan Uzay Dairesi
(NASA) tarafından tasarlandı ve yaralanmış olan askerlere uzaktan
müdahale etmek üzere dizayn edildi. Sonra tıbbın çeşitli alanlarında
kullanılmaya başlandı. Robotik kalp cerrahisi ile ilgili ilk klinik
sonuçlar 1990’lı yıllarda alındı ve kullanımı 2000’li yıllardan sonra
hızla arttı.
İşlem nasıl uygulanıyor?
Ameliyat sırasında cerrah, hastanın yattığı masanın biraz ilerisinde
bulunan, ameliyatı kumanda edebileceği bir konsola oturuyor. Bu
konsoldan, görüntü alıyor ve robotun kollarını hareket ettirebiliyor.
Robotun 4 kolu var. Bunlar 540 derece dönme ve 6 yöne hareket
etme özelliğine sahip. Kollardan biri, aslında bir kamera. Yüksek
çözünürlükte 3 boyutlu görüntüyü, 10 kat büyüterek monitöre
yansıtıyor. Görüntünün 3 boyutlu olması cerraha operasyon
sırasında derinlik hissi kazandırıyor, ameliyat bölgesini çok daha net
ve ayrıntılı olarak görebilmesini sağlıyor. Cerrah da, bu görüntüler
eşliğinde, bir cerrah eli gibi hareket edebilen robotun diğer kollarını
harekete geçirerek zor ve hassas bir ameliyatı gerçekleştiriyor.
Ayrıca insan elinden çok daha ufak boyutlarda olduğu için
ameliyatlarda cerrahın elinin uzanamayacağı yerlere de girebiliyor.
Böylece hem hastaya hem de cerraha pek çok avantaj sağlıyor.
Hasta daha az ağrı çekiyor: Operasyon mini kesilerle gerçekleştiği
için hastalar açık operasyona oranla daha az ağrı hissediyor.
Ciltte büyük ameliyat izi olmuyor: İşlemler 8 milimetrelik 3- 4
delikten yapıldığı için ciltte estetik açıdan rahatsız eden iz kalmıyor.
Hastanede yatış süresi kısalıyor: Küçük ameliyat kesisi ve daha
az kan kaybı sayesinde hastalar en komplike ameliyatlarda bile 1-2
hafta içinde taburcu olabiliyor.
İşe ve sosyal yaşama hızla dönülmesini sağlıyor: Ameliyat
alanlarında minimal hasar oluşuyor. Bu sayede hastanın ayağa
kalkma ve normal fiziksel aktivitelerine kavuşması çok daha kolay
ve hızlı oluyor.
Kanama oranı azalıyor: Üç boyutlu, yüksek çözünürlüklü ve
operasyon alanını büyütebilen kameralar sayesinde kanama alanları
net olarak görülebiliyor. Bu sayede kan kaybı çok az oluyor, hatta
hastaya kan nakli yapmaya gerek kalmayabiliyor.
Göğüs kemiği sorunu oluşmuyor: Göğüs kemiğinin kesilmesine
gerek olmadığı için göğüs kemiğinin oynaması ya da enfeksiyon
kapması gibi sorunlarla karşılaşılmıyor.
Avantajları
Operasyonun başarı oranı artıyor: Üç boyutlu kamera sayesinde
gözlenmesi en zor bölgelerin rahatlıkla görülebilmesine olanak
sağlıyor. Ayrıca robotun kolları 540 derece dönme ve 6 yöne hareket
etme yeteneğine sahip. Kullanılan cihazlar çok küçük oldukları
için insan elinin uzanamayacağı yerlere de ulaşabiliyor. Örneğin bu
yöntemle, kalp kapağı tamir etme oranı artıyor.
Acıbadem’de robotik kalp cerrahisi ile İlk’ler
Oldukça teknik ve altyapı gereksinimi
olan robotik cerrahi, Amerika dahil olmak
üzere dünyada sayılı merkezler tarafından
kullanılıyor. Ülkemizde de Acıbadem Maslak
Hastanesi, robotik kalp cerrahisinde öncü
merkezlerden biri oldu. Robotik cerrahi
ile yapılan operasyonlarla dünyada ve
ülkemizde ilk’lere imza atılıyor:
%90
l Dünyada ilk olarak kalbin sol ventrikülü
Damar hastalığı bulunmayan koroner arter
(karıncık) içerisindeki anevrizma
hastaları, anatomik yapıları uygunsa, rutin
(balonlaşma),
olarak robotik yöntemle ameliyat ediliyor.
l Türkiye’de ilk kompleks mitral kapak
tamiri,
l Yine ilk mitral kapak değişimleri da
Bunun yanında anatomik yapısı uygun olan
hastalara mitral kapak tamiri, mitral kapak
değişimi ve trikuspit kapak müdahalesi de
Vinci robotu ile Acıbadem Maslak
yapılabiliyor. Robotik kalp cerrahisinde
Hastanesi’nde yapıldı.
teknik başarı oranı ise yüzde %90.
41
TEDAVİ
3. TAVI Açık ameliyata gerek duyulmadan
kalp kapağı tamiri
Nedir?
Kısaca TAVI (Transcatheter Aortic Valve Implantation) denilen
yöntem; aslında açık kalp ameliyatı yapılmadan, kateter yöntemi
kullanılarak kalbe aort kapak takılması işlemini anlatıyor. Bu
işlem sırasında takılan, halen tüm dünyada ve ülkemizde kapak
değişim ameliyatlarında kullanılan biyolojik kalp kapakları. TAVI
yönteminde bu biyolojik kapak, bir stent kılıf içerisine yerleştiriliyor
ve stent açıldığında kapak takılan bölgeye sıkıca tutunup
yerleştiriliyor.
İşlem nasıl uygulanıyor?
Bu yöntem sırasında 2 farklı teknik kullanılabiliyor: Birinci
teknikte, kapak anjiyografi uygulamalarında olduğu gibi kasıktan
kateter yardımı ile kalbe kadar ilerletilip burada stent mekanizması
açılarak yerleştiriliyor. Eğer kasık bölgesinde veya kalbe ulaşmak
için kullanılacak karın bölgesindeki damarlarda bir tıkanıklık varsa
diğer teknik uygulanıyor. Bu teknikte göğüs ön duvarında yaklaşık
4-5 cm’lik küçük bir kesi yapılarak kalbin uç kısmına ulaşılıyor
ve buradan kalbe ilerletilen kateter ile kapak yerleştiriliyor. Her
iki yöntemde de kalbin durdurulmasına ve açık ameliyata gerek
duyulmuyor. İşlem, hasta uyutulmadan lokal anestezi altında
yapılabiliyor.
Hastalar TAVI işleminden sonra odalarına alınıyor. Bu sırada
hastaya kan sulandırıcı bir ilaç veriliyor ve hasta 4-5 gün hastanede
normal hasta şartlarında takip ediliyor. Bu süre sonrasında taburcu
ediliyor. Evine giden hasta birkaç gün istirahattan sonra hastaneye
kontrole geliyor ve normal hayatına kaldığı yerden devam ediyor.
Kimlere öneriliyor?
TAVI yöntemi öncelikle, kapak takılması için açık ameliyatı
kaldıramayacak kadar yüksek riskli olan hastalar için öneriliyor.
Acıbadem’de TAVI
TAVI’nin geleceği
TAVI yeni gelişen bir yöntem. Ancak teknolojik gelişmeler,
uygulama tecrübeleri ve bilimsel sonuçlar TAVI yönteminin daha
yaygın hale geleceğini gösteriyor. Çünkü TAVI girişimi ile elde
edilen sonuçlar komplikasyonları bakımından, açık kalp ameliyatı
ile yarışır seviyeye geliyor.
tavı
Dünyada 2002 yılından beri deneysel
ortamlarda ve 2004 yılından beri de
insanlar üzerinde TAVI kapak işlemleri
yapılıyor. Bu işlem, 2010 yılı itibariyle
gerek Amerika’da ve gerekse Avrupa’nın
tamamında çok iyi merkezlerde başarıyla
uygulanıyor. Üstelik avantajları nedeniyle
42
Bunun dışında açık ameliyat için herhangi bir engeli olan hastalarda
da bu yöntem uygulanabiliyor. Bu konuda özellikle çok yaşlı,
akciğer, karaciğer veya böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalar
ya da daha önceden başka açık kalp ameliyatı geçirmiş olan hastalar,
açık ameliyat için yüksek riskli olarak kabul ediliyor.
TAVI yönteminin, açık ameliyatın uygun olmadığı bu hastalarda
yaşam süresinin uzatılması ve hastanın klinik durumunun
iyileştirilmesi konularında etkili olduğu biliniyor.
her geçen gün yeni uygulama merkezleri
hızla artıyor. Ülkemizde de 2009
yılından beri bu tedavi uygulanmaya
başlandı. Acıbadem Kardiyoloji ve Kalp
Damar Cerrahisi grubu da, bu yeni ve
başarılı tedavi yöntemi konusunda
gerekli donanıma sahip olduğu için TAVI
işlemini gerçekleştiriyor. İşlem, farklı
uzmanların bir araya gelerek oluşturduğu
bir ekip tarafından organize ediliyor ve
sonuçlandırılıyor. Bu ekip Kalp Damar
Cerrahisi, Kardiyoloji, Anesteziyoloji ile
Reanimasyon ve Radyoloji uzmanlarından
oluşuyor.
bir kalp öyküsü
Ç.B. , 44 yaşında, tamirci: “Bugüne kadar
hiçbir rahatsızlığım yoktu. Günde yarım
paket sigara kullanıyordum. Her akşam da 3
duble rakı içiyordum. Göğsümdeki ağrının
basit bir nedenle olabileceğini düşündüm.
Söylediklerinde inanamadım. Tıp literatürüne girecek bir
durumum varmış. Aort damarımın bir bölümü doğuştan
kapalıymış ve vücudumun alt yarısı, kılcal damarlardan
besleniyormuş. Ölmemişim, mucize olarak yaşamışım!
Hala inanamıyorum buna… Dediler ki, bu tip sorunu olan
bebekler en fazla 6 ay yaşayabiliyormuş. Ben tam
44 yaşındayım ve çok şanslıyım. Hem böyle bir
haldeyken yaşadım hem de durumum zamanında
saptandı. Ameliyattan sonra tamamen sağlığıma
kavuştum. Artık çok mutluyum!”
Doğuştan aort damarı
kapalıydı ama o yaşadı!
l Ç.B. 44 yaşında bir traktör tamircisi.
l Edirne’nin Keşan ilçesinde yaşıyor.
l Kalbinde bir sıkışma hissedince doktora
gitti.
l Doğuştan aort damarının vücudun alt
bölümüne giden kısmı göğüs hizasından
kapalıydı. Ancak tüm karın için organlar
ve ayaklarının, vücudun üst tarafından
gelen kılcal damarlarla beslendiği tespit
edildi.
l Ç.B. tıp literatürüne girdi. Çünkü daha
önce dünyada 12, Türkiye’de 2 vaka
bildirilmişti. Ç.B. 15’inci vakadır.
l 2.5 saat süre ameliyatta kaldı.
Kendisine 24 milim genişliğinde, 10
santim uzunluğunda sentetik damar
takıldı.
43
TEDAVİ
4. Aritmi, yakılarak tedavi ediliyor
Ablasyon yöntemleri
Aritmi tedavisinde farklı enerji modelleri ile dokuların ablasyonu, kalp boşlukları
açılarak veya kalp hiç durdurulmadan, kalbin dışından uygulanan yöntemlerle de
yapılabiliyor. Kalbin durdurulmadan yapıldığı işlemlerde göğüs boşluğuna küçük
delikler ile girilebiliyor. Bu durumda göğüs kemiğinin açılması gerekmiyor. İşte bu
yöntemler:
Mikrodalga ablasyon: Çok yüksek frekansla iletilen elektromanyetik
dalgalar kullanılarak oluşturulan ısı yardımı ile dokularda yakma işlemi yapılıyor.
Bu yöntemle kısa süreli uygulamalarda sonuç alınabiliyor. Ancak enerji kontrolü
diğer tekniklere oranla daha zor olduğu için günümüzde daha az kullanılan bir
yöntem.
Lazer ablasyon: Çok yüksek enerjili optik dalgaların kullanıldığı bir yöntem.
Kullanım alanı henüz çok sınırlı.
Kriyoablasyon: Günümüzde kalp cerrahisinde en sık kullanılan yöntemlerden
biri. Soğutma yolu ile dokuda ablasyon yapıyor. Güvenilirliği kanıtlanmış ve çevre
dokulara verilen hasarın daha az oranda olduğu biliniyor.
Ultrason ablasyon: Titreşimsel bir enerji türü kullanılıyor. Termal ısınma
sonucu doku ablasyonu yapıyor. Yaygın olarak kullanılmıyor.
Radyofrekans ablasyon: Kriyoablasyon ile birlikte en sık kullanılan
yöntemlerden biri. Radyo bandında yer alan ve alterne edilen elektrik akımı
kullanılarak doku ablasyonu oluşturuyor. Kalbin içinden ve dışından uygulanabiliyor.
Unipolar ve bipolar radyofrekans ablasyon yöntemleri de bulunuyor.
5. EVAR: Karındaki baloncuğa
kasıktan girilen stentle tamir
Nedir?
Endovasküler tedavi yönteminde karın bölgesinde oluşan damarlardaki
anevrizmanın (baloncuk) olduğu aort bölgesi, kasıklardan kateter ile ilerletilen
stentle tamir ediliyor.
Hangi durumlarda uygulanıyor?
Endovasküler yöntem öncelikle açık cerrahi yöntem için yüksek riskli hastalarda
uygun. Ancak bu yöntem her hastaya uygulanamıyor. Çünkü anevrizmanın
endovasküler yöntem ile tedavi edilebilmesi için hastanın damar yapısının uygun
olması gerekiyor. Ayrıca hızlı ve pratik uygulanabilirliği açısından acil cerrahinin
gerektiği yırtılmış anevrizmalarda da sıklıkla başvuruluyor.
İşlem nasıl yapılıyor?
İşlem lokal anestezi ile gerçekleştiriliyor. Ancak kateter tekniklerinin
uygulanabildiği ve ameliyathane şartlarının olduğu ortamlarda yapılması gerekiyor.
Bu nedenle hybrid ameliyathane denilen hem ameliyathane şartlarının sağlandığı
hem de kateter tedavilerinin yapılabildiği, ileri görüntüleme yöntemlerinin
uygulanabildiği ortamın sağlanması büyük avantaj.
44
biliyor musunuz?
6. TEVAR: Göğüsteki baloncuğa Karın bölgesindeki anevrizmanın kasıklardan girilerek stent ile
tedavi edilmesi EVAR yöntemi olarak adlandırılıyor. Anevrizma
göğüs bölgesinde ise TEVAR yöntemi uygulanıyor.
kasıktan girilen stentle tamir
Nedir?
Endovasküler tedavi yönteminde göğüs bölgesindeki
damarlarda oluşan anevrizmanın (baloncuk) olduğu
aort bölgesi, kasıklardan kateter ile ilerletilen stentle
tamir ediliyor.
8. Varis tedavisinde damar içi termal ablasyon: Lazer veya radyofrekans
ile varisler yok ediliyor
Hangi durumlarda uygulanıyor?
Nedir?
Endovasküler yöntem öncelikle açık cerrahi yöntem
için yüksek riskli hastalar açısından uygun. Ancak
bu yöntem her hastaya uygulanamıyor. Çünkü
anevrizmanın endovasküler yöntem ile tedavi
edilebilmesi için hastanın damar yapısının uygun
olması gerekiyor. Ayrıca hızlı ve pratik uygulanabilirliği
açısından acil cerrahinin gerektiği rüptüre
anevrizmalarda da sıklıkla başvuruluyor.
Varisi tedavi etmek için damar içine girip ısı
verilerek, hastalıklı alanın yakılma işlemi yapılıyor.
İşlem nasıl yapılıyor?
İşlem lokal anestezi ile gerçekleştiriliyor. Ancak
kateter tekniklerinin uygulanabildiği ve ameliyathane
şartlarının olduğu ortamlarda yapılması gerekiyor.
Bu nedenle hybrid ameliyathane denilen hem
ameliyathane şartlarının sağlandığı hem de kateter
tedavilerinin yapılabildiği ileri görüntüleme
yöntemlerinin uygulanabildiği ortamın sağlanması şart.
7. Hybrid prosedürler: Kombine tedavi
Göğüs bölgesindeki damarlarda oluşan anevrizmalar
beyin, kollar ve bazı organları besleyen damarları
içerebiliyor. Bu tip durumlarda basit greft ile bypass
veya TEVAR işlemi, bu organların beslenmesinin
korunması için yeterli olmayabiliyor. Bazen bu
organların damarlarının korunması sağlanmadan, bu
teknikler uygulanamayabiliyor. Bu tip anevrizmalarda
öncelikle bu organ damarlarının bypass yöntemi
ile kanlanması sağlanarak asıl cerrahi veya TEVAR
yöntemine geçilebiliyor. Bu tip kombine tedavilerin
uygulanmasına “hybrid yöntem” deniyor.
İşlem nasıl uygulanıyor?
Bu teknikte yüzeyel toplardamar içine bir iğne
yardımıyla sokulan ve yüksek ısı veren bir kateter
aracılığıyla, damar içeriden yakılarak kapatılıyor. Bu
teknikte de ilave olarak varsa diz altı bölgede bulunan
genişlemiş yan dallar (pakeler) 2-3 mm.’lik ayrı ayrı
kesilerle temizleniyor. Uygulama hastanın durumuna
göre, lokal veya genel anestezi ile yapılıyor.
Avantajları
Hasta aynı gün taburcu edilebiliyor. Aynı gün ayağa
kalkıp yürüyor ve birkaç gün sonra işe başlayabiliyor.
Dezavantajları
Bu teknikte de derin damar pıhtılaşması, hafif yüzeyel
yanıklar ve his bozuklukları görülebiliyor. Ancak klasik
cerrahi girişime oranla bu komplikasyonlar daha az
gözleniyor.
9. Varis tedavisinde damar içi köpük
skleroterapisi
Bu tedavi yöntemi, kılcal damarlarda kullanılan
skleroterapiye benziyor, ancak yüzeyel toplardamar
içine enjeksiyon yapılacağından daha konsantre ilaç
kullanılarak gerçekleştiriliyor. Bu tedavi yönteminde
genellikle kasıkta bir kesi yapılarak, yüzeyel
toplardamar derin damarla birleştiği yerde bağlanıyor.
Henüz sonuçları çok fazla irdelenmiş bir yöntem değil.
Risk ve komplikasyonları diğer girişimlerle benzerlik
gösteriyor.
45
46
Küçük kalpler
Çocuk kalp hastalıkları
Anne baba olmanın heyecanıyla ultrasonografinin ekranına
bütün dikkatinizle bakarsınız. Aslında istediğiniz sadece onunla
tanışmaktır. Anne karnında 9 ay sürecek yolculuğunun ilk
haftalarında olan bebeğinizi görmek, varlığından emin olmak
istersiniz. Ama o da ne! Ekranda her iki yanında adeta yatay
iki şimşekle birleşmiş küçücük siyah nokta pıt pıt atmaktadır,
şimşekler aşağı yukarı kıpırdamaktadır. Bebeğiniz bir siyah
noktadan ibarettir adeta. Pek çok anne gibi siz de aynı
soruyu sorabilirsiniz “Bu ne?” Ama hemen belirtelim; uzmanınızın
ağzından dökülen tek sözcük sizi şaşırtabilir: “Kalbi!”
n Sayfa: 48 Küçük kalpler
n Sayfa: 50-51 Çocuk kalp hastalıkları
n Sayfa: 52-56 Doğumsal kalp hastalıkları tanısı
n Sayfa: 58-73 Doğumsal kalp hastalıkları ve tedavisi
n Sayfa: 74-78 Kalp ameliyatları öncesi ve sonrası
n Sayfa: 80-81 Nelere dikkat etmeli?
47
K
K KAL L
Küçük kalpler
Evet, bebeğinizin ilk oluşan organı, kalbi!
Ultrasonografi ekranında o siyah noktaya benzeyen kalp, milyarlarca kez
bölünecek, gelişecek, kendini tamamlamanın yanı sıra, diğer organlarla
bir bütün olarak çalışabilecek hale gelecek. Üstelik bedensel sağlığının
da önemli göstergelerinden biri olarak kabul edilecek. Uzmanlar da anne
karnındaki kalp atışlarını sayarak genel sağlığı hakkında bazı bilgilere
sahip olacak.
9 aylık uzun yolculuğu bitirip doğduğunda, minicik bedeninin içinde
yalnızca kendi yumruğu kadar büyük olan o küçük kalbi atıyor olacak.
Hatta hayata merhaba dediği ilk dakikalarda bile, yine
sağlıklı olup olmadığını saptamak için dakikada kaç kez
attığı da hesaplanacak.
inicik bir kalp atar, tüm dünya o kalbin içine
sığar! Bebeğinizin kalbi de dünyayı içine almaya
hazır bir şekilde doğar. O, kalbinin sağlıklı
atmasıyla büyüyüp gelişecek, bir ömür boyu
yaşadıkları kalbine yansıyacak, hatta dünyanın
yüküʼnü taşıyacak. İşte bu yüzden anne karnındaki
süreçten itibaren kalp sağlığını koruyacak tedbirler
almaya özel bir önem verilmesi gerekiyor. Ancak
elimizde olmayan nedenlerle oluşan sorunlarda ise,
onları kendi alanında deneyim sahibi uzmanların
ellerine bırakmamız şart! Çünkü tıp, bu alanda
ileri teknolojiler ve modern yöntemler geliştiriyor.
Bu sayede pek çok küçük kalp, tüm dünyayı içine
sığdırmaya mükemmel bir şekilde hazırlanıyor.
Bebeğiniz, kalbi sağlıklı attığı sürece büyümesini ve
gelişmesini sağlıklı bir şekilde sürdürebiliyor.
Ama bazen o küçük kalpler çeşitli hastalıklarla tanışmak
durumunda kalabiliyor. Bazı bebekler, çeşitli nedenlerle
anne karnında oluşan bazı sorunlarla dünyaya geliyor.
İstatistiklere göre, ülkemizde her yıl 12-13 bin bebek
doğumsal kalp sorunu ile dünyaya geliyor.
Bazı çocukların ise doğumsal olmasa da, bebeklik ya da
çocukluk döneminde yaşadıkları çeşitli hastalıklar nedeniyle
kalp sağlığı etkileniyor.
Ama tıp bilimi, küçük kalpler için yeni çözümler üretiyor!
Günümüzde çocuk kardiyolojisi ve kalp cerrahisi alanındaki
bilgi ve birikimin yanı sıra, geliştirilen yeni teknolojiler
ve yöntemler, minik kalplerin daha uzun süre ve sağlıklı
atmasını sağlıyor. Yeter ki doğru zamanda, deneyimli
uzmanlar ve tam donanımlı hastaneler aracılığıyla teşhis ve
tedavi edilme olanağı bulsunlar. Öyle ki, günümüzde eskiden ‘umutsuz’
olarak görünen birçok anomali iyileştiriliyor. Böylece bebeklerin sağlıklı
bir yetişkin olarak yaşamlarını sürdürmeleri sağlanıyor.
48
info
Yenidoğan
dönemindeki
kayıpların baş nedeni
doğumsal kalp
hastalıkları.
Doğumsal kalp hastalıkları anne karnında
en sık görülen anomaliler arasında ilk sırada
yer alıyor. Yenidoğan döneminin ilk 30 gün
içindeki bebek ölümlerinin yüzde 15’i doğumsal
kalp hastalıklarından kaynaklanıyor.
Her bin bebekten 8’i doğumsal kalp
hastalığı ile dünyaya geliyor. Bu sonuç,
canlı doğumların yüzde 1’i anlamına
geliyor. Bu orandan yola çıkarak hesap
edildiğinde ülkemizde her yıl
12-13 bin
12.000 - 13.000 bebek, doğumsal kalp
hastalığıyla hayata merhaba diyor.
49
K KAL HA AL KLA
Çocuk KALP
Hastalıkları
Çocuk kalp hastalıkları çok
çeşitli. Ama uzmanlar anne
karnındaki süreçten itibaren
oluşabilecek kalp hastalıklarını
3 ana başlıkta topluyor
Doğumsal kalp hastalıkları,
romatizmal kalp hastalıkları,
ritim ve ileti bozuklukları.
biliyor musunuz?
DOĞUMSAL KALP
HASTALIKLARI
Çocuklarda en sık görülen kalp hastalıkları
arasında, doğumsal kalp hastalıkları başı
çekiyor. Bu gruptaki hastalıklar, anne
karnındaki bebeğin gelişimi sırasında
ortaya çıkan anomalileri kapsıyor. Bu
anomaliler; kalbin kulakçık veya karıncıkları
arasındaki bölmelerdeki delikler, kalbe
gelen veya kalpten çıkan damarlardaki
anomaliler, kalp kapakçılarında darlık veya
yetersizliğe neden olan anomaliler, koroner
damarlardaki anomaliler, karıncık
veya kulakçıkların gelişme
bozuklukları veya bahsedilen
anomalilerden birkaçının
bir arada olduğu kalp
gelişim bozuklukları
şeklinde olabiliyor. Halk
arasında “kalbi delik çocuk”
olarak bilinen doğumsal kalp
hastalıklarının yüzlerce değişik
şekli bulunuyor. Ama bu hastalıkların
bazıları hafif, bazıları orta derecede,
bazıları ise çok ağır ve karmaşık sorun
oluşturabiliyor.
Hamilelik döneminde kullanılan bazı ilaçlar, alkol, sigara,
uyuşturucu, röntgen ışınına maruz kalma, akraba evliliği ve
annenin diyabetik olması, bebekte kalp sorunu oluşma riskini
artıran etkenler arasında sayılıyor.
RİTİM İLETİ BOZUKLUKLARI
Kalbin elektriksel sisteminde anormal
yavaşlama, duraklama veya hızlanmalarla
kendini gösteren düzensizlikler olarak
açıklanıyor. Daha çok erişkin yaşlarda görülen
bu bozukluklar çocuklarda bazen doğumsal
kalp hastalıkları ile birlikte, bazen
geçirilmiş kalp ameliyatından
sonra, bazen de bilinen herhangi
bir nedene bağlı olmaksızın
ortaya çıkıyor.
Belli başlı kalp hastalıkları
dışında daha az oranda görülse
de; kardiyomiyopati, miyokardit ve
perikardit gibi kalp adalesi veya kalp
zarının hastalıkları da görülebiliyor.
ROMATİZMAL KALP HASTALIKLARI
Romatizma, geliştiği organlarda bazı sorunlara neden olan bir hastalık.
Ülkemizde hala sık görülen romatizmaya yol açan neden ise boğaz
enfeksiyonu. “Hemolitik streptokok” adı verilen mikroplar, boğaza
yerleşerek bu bölgede enfeksiyon oluşturuyor ve aynı mikroplar bazen
kalbe yerleşerek kalp kapakçıklarında şekil bozuklukları ile darlık veya
yetersizliklere neden olabiliyor.
51
A
A İ
ML
İ
SIK ÖR LEN DOĞUMSAL
KALP HASTALIKLARININ
TANI VE TEDAVİSİ
Doğumsal kalp hastalığıyla
doğan bebeklerin
kalplerindeki anomali bazen
tedavi gerektirmeyecek kadar
hafif, bazen de hayatlarını
riske sokabilecek kadar ağır
seyredebiliyor. Ancak ciddi
doğumsal kalp hastalıklarının
tanısı genellikle bebeklik
döneminde konuluyor. Bu
bebeklerdeki anomali çok
ağır olsa bile, cerrahi girişim
ile anomalilerin düzeltilme
oranı oldukça yüksek. İşte tanı
yöntemlerinden tedavi şekline,
doğumsal kalp hastalıklarında
bilmeniz gerekenler
d
oğumsal kalp hastalıklarının nedeni tam olarak
bilinmese de; genetik özellikler, hamilelik
döneminde geçirilen bazı enfeksiyonlar, ilaç
kullanımı, röntgen ışınına maruz kalmak,
akraba evliliği, annenin diyabetik olması, alkol
ve uyuşturucu kullanımı gibi bazı durumlar,
bebeğin kalbinde anomali gelişmesine yol açabiliyor.
A
ML
İ
Ciddi doğumsal kalp hastalıklarının tanısı genellikle bebeklik
döneminde konuluyor. Çünkü bu bebekler doğar doğmaz ağır
hastalık belirtileri gösteriyor. Ancak bazılarına tanı konması
çocukluk dönemine denk gelebiliyor, hatta erişkinlik dönemine
kadar uzayabiliyor. Bu durumun nedeni ise, doğumsal
anomalinin çok küçük olması. Bazı durumlarda ise kişi hayatı
boyunca hiçbir belirti vermeden ve sorun yaratmadan çok hafif
olan bu rahatsızlıkla yaşayabiliyor.
Tanı koymak için öncelikle çocuk kardiyolojisi uzmanı, fiziki
muayeneden sonra çeşitli incelemeler yapıyor. Çocuğunuzla ilgili
röntgen tetkiki, elektrokardiyografi (EKG), ekokardiyografi veya
bazı kan testleri isteyebiliyor. Peki bu incelemeler hangi amaçla
ve nasıl yapılıyor?
Elektrokardiyografi (EKG), çocuğunuzun kalbinde oluşan
biliyor musunuz?
Doğumsal kalp hastalıkları arasında en sık görülen
durum, karıncıklar arası bölme deliği olması. Bu
sorun, tüm doğuştan kalp hastalıklarının yüzde 20’sini
oluşturuyor. Ancak çoğu, çok küçük çapta olduğu için
genellikle kendiliğinden kapanıyor.
53
A
A İ
ML
A MA MA
İ
İ
A MA MA
İ
A MA MA
İ
B
A
lH
lA
l
l
A
lA
A
zayıf elektrik akımlarını algılayıp kalp atımını
EKG kağıdına zikzak şeklinde kayıt alan
bir cihazdır. Herhangi bir elektrik akımı
vermediği için çocuğunuz acı hissetmez.
Göğüs Röntgeni ile çocuk kardiyoloji
uzmanı, çocuğunuzun kalp ve akciğerinin
büyüklüğüyle şekli hakkında bilgi
ediniyor. Göğüs filmi ile alınan radyasyon
oldukça düşük. Herhangi bir yan etkisi de
bulunmuyor.
Ekokardiyografi İncelemesi ile göğsün
dışında ses dalgaları kullanılarak kalbin
hareketli imajları gözleniyor. Bu sırada
Doppler tekniği ile ses dalgalarından
yararlanılarak, kalp ve damarlardaki kan
akımı ölçülüyor. Kardiyolog, bu iki tekniği
kullanarak kalbin yapısı ve işlevi hakkında
bilgi ediniyor. Bu inceleme yöntemiyle kalp
anomalilerinin çok büyük bir bölümüne tanı
konulabiliyor.
Fetal Ekokardiyografi hamileliğin
54
16. haftasından itibaren uygulanabilen,
ultrasonografiye benzeyen bir yöntem. Bebeğe
ve anneye zarar vermiyor. Bu yöntemle anne
karnındaki bebeğin kalbinin ve kalbinden
çıkan damarların yapısı ile fonksiyonları
inceleniyor. Fetal ekokardiyografi sayesinde
doğum öncesi bebeklerde kalp anomalisi olup
olmadığı belirlenebiliyor.
Anjiyo (Kalp Kateterizasyonu Anjiyokardiyografi) Kalp kateterizasyonu ve
anjiyokardiyografi, çok gelişmiş bir röntgen
cihazı yardımıyla yapılan ileri bir inceleme
türü. Genellikle kasık bölgesinden atar
veya toplardamarlar içerisine yerleştirilip
kalbe kadar ilerletilen, ince bir tüp (kateter)
yardımıyla gerçekleştiriliyor.
Efor Testi Çocuğunuzun yürüme bandı
üzerinde hızlı tempoda yürütülmesi sırasında,
sürekli olarak kalp elektrokardiyografisinin
çekilmesi şeklinde gerçekleştiriliyor.
Kardiyak Elektrofizyoloji Çocuklarda
A MA MA
İ
A MA MA
l
K
İ
A MA MA
İ
l İ
lA
A
K
B
l
İ
K
lA
görülen kalp ritmindeki bozukluklar,
bazen doğumsal nedenlerle, bazen de kalp
ameliyatlarından sonra ortaya çıkıyor. Kalp
ritmindeki bozuklukların nedeni ve tipi, kalp
kateterizasyonu benzeri özel bir tetkik ile
belirlenebiliyor. Kardiyak elektrofizyoloji adı
verilen bu yöntem uygulanırken, gereken
durumlarda ritim düzensizliğine neden olan
odağın ve anormal ileti yollarının ablasyon
(radyofrekans dalgaları ile yakma) denilen
bir yöntem ile tedavisi yapılabiliyor.
Kardiyak MR Bazı çocuklarda tüm
incelemeler yapılmasına rağmen kalp
hastalığı tam olarak teşhis edilemeyebiliyor.
Bu çocuklarda sorunun tam olarak ne
olduğunu tespit etmek için MR (manyetik
rezonans) veya MR anjiyografi gibi bazı
ileri incelemelerin yapılması gerekiyor. Bu
incelemeler, uzmana özellikle kalpten çıkan
ve kalbe dönen büyük damarlar ve akciğer
damar yapısı hakkında çok iyi bilgi sağlıyor.
55
TANI VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Fetal Ekokardiyografi ile
Anne karnında teşhis
Fetal ekokardiyografi ile anne
karnındaki bebeğin kalbinde
oluşan doğumsal kalp hastalıkları
tanılanabiliyor. Fakat bu
incelemenin zor ve kompleks
olması, işlemi yapacak uzmanın
deneyimli olmasını gerektiriyor.
Bu nedenle incelemenin mutlaka
uzmanlaşmış merkezlerde yapılması
çok önemli.
Hangi durumlarda yapılıyor?
Bazı durumlarda fetusta (anne
karnındaki bebek) doğumsal
kalp hastalığı görülme riski daha
yüksek olabiliyor. Dolayısıyla fetal
ekokardiyografi ihtiyacı oluşuyor.
Bu durumlar fetusa ait, anneye ait
ve ailesel risk faktörleri olarak 3
gruba ayrılıyor:
Fetusa ait risk faktörleri
l Rutin USG incelemesinde kalp
dışı anomalilerin bulunması
l Kromozom anomalisi tespit
edilmiş olması
l Kalp ritim düzensizliği
l Rutin USG’de kalp hastalığından
şüphelenilmiş olması
Anneye ait risk faktörleri
l Annede doğumsal kalp hastalığı
bulunması
l Teratojenlere maruz kalma
l Enfeksiyona maruz kalma
l Metabolik hastalıklar (diyabet,
fenilketonüri gibi)
Aileye ait risk faktörleri
l Ailede doğumsal kalp hastalığı
l Ailede sendromların bulunması
(Noonan, Tuberosklerozis)
56
Ne zaman yapılıyor?
En iyi görüntüleme 22-24.
haftadan sonra yapılabiliyor.
Ancak bazı ağır kalp anomalileri,
16. haftadan sonra da teşhis
edilebiliyor.
Kalp anomalisi tespit edilirse…
Kalp anomalisi saptandıktan
sonra bebeğin diğer sistemlerinde
de sorun olup olmadığı inceleniyor.
Ayrıca kromozom analizi yapılıyor.
Bebeğin durumu uzmanlar
tarafından değerlendiriliyor.
Uzmanlar, bebeğin doğumunu
bekleme kararı alabiliyor. Bu karar
alındıysa, bebeğin doğumunun,
gerektiğinde her türlü girişimin
yapılabileceği bir merkezde
gerçekleşmesi, uzmanların anında
müdahale edebilmesi açısından
çok önemli. Kalp anomalilerinin
çoğu, yapılacak bir kateter girişimi
veya kalp ameliyatı ile tamamen
düzeltilebiliyor.
Ancak anne karnındaki bebekte
çok ağır anomaliler saptanırsa,
hamileliğin sonlandırılması
tartışılabiliyor. Son yıllarda
araştırma safhasında olan bazı
girişimlerle anne karnında da bazı
müdahaleler yapılabiliyor.
Cerrahiye ne zaman başvuruluyor?
Her anomalide cerrahi
tedavi gerekmiyor. Çünkü bazı
kalp delikleri kendiliğinden
kapanabiliyor. Bazı anomaliler
ise kateter yöntemi denilen bir
işlemle kasık damarından girilerek
çözümlenebiliyor. Ancak tedavi
gerektiren anomalilerin büyük
bir kısmında kalp ameliyatlarına
ihtiyaç duyuluyor.
Ameliyatlarda başarı yüksek
Doğumsal kalp sorunu
nedeniyle yapılan ameliyatların
başarısı gelişmiş merkezlerde
oldukça yüksek. Genel olarak bu
ameliyatlarda başarı oranının
yüzde 95’in üzerinde olduğunu
söylemek mümkün. Ancak
ameliyatlardaki başarı oranı,
risklere göre de çok değişiyor.
4-5 yaşlarında bir çocukta kalbin
odacıkları arasındaki deliğin
kapatılmasının riski yüzde 0.5 iken,
yeni doğan bir bebekte yapılacak
çok karmaşık bir ameliyatın riski
daha yüksek olabiliyor.
‘
Çınar’ın ailesi:
“İlk girişimden sonra yurtdışında tedavi seçeneklerini
ararken, doktorların ‘Kalp kapakçığı kötü durumda,
kalp büyümeye başlamış, üstelik yetmezlik var’
demesiyle yeni bir şok daha yaşadık…
Ama oğlumuz o küçücük bedeniyle ve güçlüklere
karşı çıkışıyla ne denli kuvvetli olduğunu
hepimize gösterdi. Onun çok özel bir bebek
olduğunu düşünüyoruz. Anjiyoya, yoğun
bakım günlerine ve riskli ameliyatına
gösterdiği direnç de buna işaret ediyor.”
minik
bir kalp
öyküsü
Çınar bebek, 2.5 aylık
Ross ameliyatıyla kalbi yenilendi
l Çınar bebek 32 haftalık dünyaya geldi.
l Prematüreydi ve yalnızca 1550 gramdı.
l 11 günlükken aort darlığı teşhisi konuldu.
l Balonla aort kapağı genişletildi. Amaç, 1-1.5 yıl
zaman kazanmaktı. Biraz büyüyünce yine
ameliyat edilecekti.
l Müdahale sırasında kalp kapağının zarar
gördüğü saptandı. Acilen ameliyat
edilmesi gerekiyordu.
l Ancak küçüktü, zayıftı, büyümesi
gerekiyordu. Çünkü bu ameliyatlar 3-5 yaş
arası yapılabiliyordu.
l 2.5 aylıkken ameliyat edildi.
l Ross ameliyatıyla kendi dokularından,
akciğerinden giden damarı çıkartıp hastalıklı aort
kapağının yerine takıldı.
l İlk 48 saat riskliydi. Çınar bebek başarıyla atlattı.
l Ameliyattan 2.5 hafta sonra artık ‘iyi’ydi. Şimdi
Çınar bebek, sağlıklı büyüyor!
57
DOĞUMSAL KALP HASTALIKLARI
58
DOĞUMSAL
KALP HASTALIKLARI
NASIL TEDAVİ EDİLİYOR?
TIBBİ TEDAVİ UYGULANAN
KALP HASTALIKLARI
Konjestif Kalp Yetersizliği
N DİR? Kalp pompası yeterince kuvvetli çalışamadığından, akciğerlerde ve diğer
Kalp hastalığı bulunan çocuklara
çeşitli tedavi yöntemleri
uygulanıyor. Kalp anomalisi olan
çocukların bazıları sadece
ilaçla tedavi edilebiliyor. Ancak
bazılarına cerrahi müdahale şart!
Diğer taraftan, ameliyat olacak
çocuğun operasyon öncesi ve
sonrasında tıbbi tedaviye de ihtiyacı
olabiliyor. Tüm bu tedavilerle
kalbin çalışmasına destek veriliyor.
organlarda sıvı birikmeye başlıyor ve ödeme (şişliğe) neden oluyor. Bu
durumla birçok kalp anomalisinde karşılaşılıyor.
B LİRTİL Rİ Konjestif kalp yetersizliği bulunan çocuklar çabuk yoruluyor,
solunumları hızlı ve sıkıntılı oluyor. Bu sorunu olan bebeklerin
beslenmelerinde sık sık problem yaşanıyor.
T DAVİSİ Digoksin ve diğer bazı ilaçlarla kalbin kasılmasının güçlendirilmesi
sağlanıyor.
Diüretik olarak adlandırılan idrar söktürücü ilaçlar da kullanılabiliyor. Bu
ilaçlar, vücutta biriken fazla sıvının atılmasına yardım ediyor.
Kalp Ritim Sorunları
Kalp ritim sorunları genellikle 3 değişik şekilde görülüyor.
TAŞİKARDİ Çocuğun kalp atışının çok hızlı olması durumuna deniyor.
Çocuklarda kalp, yaşına bağlı olmak üzere normalde dakikada 60-150 kez
atıyor. Kalbin çok hızlı atması, kalbin yorulmasına neden olabiliyor. Ancak
taşikardi, her zaman doğumsal kalp hastalığına bağlı olarak gelişmiyor. Kalp
atış hızını normal seviyeye düşürmek için ilaç tedavisi uygulanabiliyor.
BRADİKARDİ Çocuğun kalp atış hızının çok yavaş olması durumuna
deniyor. Bu durum kalbin kanı pompalama fonksiyonunda azalmaya neden
olabiliyor. Bradikardi genellikle doğumsal olarak ortaya çıksa da, nadiren
ameliyattan sonra da görülebiliyor. Bazı çocuklarda kalbe uyarı vererek
kalbin normal hızda çalışmasını sağlayan bir cihaz (kalp pili - pacemaker) takılmasına
gereksinim duyulabiliyor.
ARİT İ Kalp atışında düzensizlikler oluşmasına deniyor. Bu durum doğumsal bir
kalp hastalığı olmadan görülebileceği gibi, ameliyattan sonra da ortaya çıkabiliyor ve
düzensiz kalp ritminin tipine bağlı olarak tedavi edilmesi gerekiyor.
59
biliyor musunuz?
M AL KAL HA AL KLA
B
KATETERİZASYON UYGULANAN
KALP HASTALIKLARI
Balon Septostomi
B
Büyük arterlerin transpozisyonu (TGA)
gibi bazı kalp anomalilerinde, cerrahi
tedavi yapılana kadar bebeğin hayatını
sürdürebilmesi için yapılan işlemlerdir.
Vücuda çoğunlukla kirli kanın gittiği bu
durumda, kalbin kulakçıkları arasında açılan
bir delik sayesinde temiz kanın, kirli kan ile
karışması ve bu sayede vücuda daha fazla
temiz kan gitmesi sağlanıyor. Bu işlemde
bir toplardamar yolu ile ucunda balon olan
bir kateter kalbe kadar ilerletiliyor. Kalbin
kulakçıkları arasında normalde bulunan
küçük delikten geçirilerek balon şişiriliyor.
Böylece kulakçıklar arasında geniş bir açıklık
elde ediliyor.
Valvotomi, Balon Anjiyoplasti
Dar olan bazı kalp kapakları veya bazı kalp
damarları kateterizasyon sırasında balonla
açılarak genişletiliyor. Tekrar daralmalar olsa
da bebeğin büyümesi için önemli bir zaman
kazanılıyor.
Coil mbolizasyon ve Şemsiye ygulaması
Bazı kalp delikleri (ASD) ve kapanmayan
damar açıklıkları (patent duktus arteriozus)
kateterizasyon sırasında kapatılabiliyor.
Ancak bu uygulamaların yapılabilmesi için
hem hastanın boyutlarının, hem de açıklığın
yeri ve genişliğinin uygun olması gerekiyor.
lektrofizyoloji ve Ablasyon
Bazı ritim sorunları olan çocuklarda kalp
kateterizasyonu (elektrofizyolojik çalışma)
ile bu soruna neden olan odaklar bulunup
kateterizasyon sırasında “ablasyon” denilen
yöntemle yakılarak, ritim problemi tedavi
edilebiliyor.
İ A
M
HA AL KLA
A MA
Bu hastalıklarda genellikle kalpte bir
delik, damar veya kapakçıklarda darlık
ya da bozukluklar bulunuyor. Kirli kan
vücut dolaşımına geçmediği için morarma
görülmüyor. Genellikle kalp yetersizliği
bulguları ön plana çıkıyor.
Patent Duktus Arteriozus (PDA)
N DİR? Her bebek, duktus arteriozus (PDA)
ile doğuyor. Duktus arteriozus, pulmoner
arter (akciğer atardamarı) ile aort (ana
atardamar) arasında geçiş sağlayan bir damar
bağlantısı. Akciğer atardamarı vücuttan
kalbin sağ tarafına gelen oksijenden fakir
ve koyu renkli kanı akciğerlere taşıyor.
Akciğerlerde oksijenlenen kan, kalbin
sol tarafına geçiyor. Buradan oksijenden
zengin kan, aort vasıtasıyla tüm vücuda
pompalanıyor.
Normalde kalpten çıkan iki büyük
damar arasında var olan bu bağlantı
(duktus arteriozus) doğumdan birkaç
saat sonra kapanıyor. Bu bağlantının açık
kaldığı durumlara ise PDA adı veriliyor.
PDA anomalisinde, aort yoluyla vücudu
oksijenlendirecek oksijenden zengin kanın bir
kısmı tekrar akciğerlere dönüyor. Bu durum,
akciğer atardamarında basınç yükselmesine
ve kalbin sol tarafının yüklenmesine neden
oluyor.
B LİRTİL Rİ Eğer duktus arteriozus büyük ise
bebek çabuk yoruluyor, büyümesi gecikiyor
ve hızlı solunum yapıyor. Bu bebekler kolayca
zatürreye yakalanabiliyor. Ancak bazılarında
ilk birkaç hafta veya ayda herhangi bir
belirti ortaya çıkmayabiliyor. Eğer duktus
arteriyozus küçükse, çocuk tamamen
sağlıklı görünebiliyor. PDA, erken doğum
LMA A KAL
(prematüre) bebeklerde de sıklıkla görülüyor.
Kalp ve solunum yetersizliğine yol açabiliyor.
UNUTMA!
CERRAHİ YOLLA TEDAVİ EDİLEN
KALP HASTALIKLARI
H
T DAVİSİ PDA’nın tedavisi, hastanın yaşına
veya PDA’nın genişliğine göre, kateter
yoluyla şemsiye veya coil adı verilen bir takım
cihazlar yardımıyla kapatmak veya kapalı
bir kalp ameliyatı ile bağlamak şeklinde
gerçekleştirilebiliyor. Prematüre bebeklerde
prostogladin inhibitörü denilen ilaçlar
kullanılarak da kapatılabiliyor. İlaçlar etkisiz
olursa çok küçük (600-700 gr.) bebeklerde bile
cerrahi uygulanabiliyor.
Eğer kalpte ek başka kusur bulunmuyorsa,
bebeğin dolaşımı normale dönüyor.
Atriyal Septal Defekt (ASD)
N DİR? Kalbin iki kulakçığı arasında büyük
bir delik olursa fazla miktarda oksijenden
zengin (açık kırmızı) kan, kalbin sol
tarafından sağ tarafına geçiyor. Bu durumda
zaten oksijenden zengin hale getirilmiş olan
kan tekrar akciğerlere pompalanıyor. Bu
şekilde akciğerlere giden kan akımı artıyor ve
akciğer damar basıncı yükseliyor. Bu durum,
ileri dönemlerde çocukta kalp yetersizliği,
kalp ritminde düzensizlikler oluşmasına
neden olabiliyor.
B LİRTİL Rİ Çocukluk döneminde nadiren
belirti veriyor. Ancak çocukta yetersiz
kilo alma ve sık akciğer enfeksiyonları
görülebiliyor.
T DAVİSİ ASD’nin okul çağından önce
kapatılması gerekiyor. Kateter yolu ile de
kapatılabilen ASD, çoğunlukla bir açık kalp
ameliyatı yapılmasını gerektirebiliyor. Tedavi
sonunda dolaşım normale dönüyor ve uzun
dönemde çocuk hayatını sağlıklı bir yetişkin
olarak sürdürebiliyor.
61
UNUTMA!
M AL KAL HA AL KLA
A
Ventriküler Septal Defekt (VSD)
N DİR? Kalbin iki karıncığı (ventrikül)
arasındaki bölmede bir delik bulunursa
kalbin daha yüksek basınçlı olan sol
tarafından, daha düşük basınçlı olan sağ
tarafına fazla miktarda oksijenden zengin
kan geçiyor. Böylece daha önce akciğerler
tarafından oksijenden zengin hale getirilmiş
kan akciğerlere geri pompalanıyor. Bu
şekilde akciğerlere giden kan akımı ve
akciğer atardamar kan basıncı artıyor. Kalp
daha fazla çalışmak zorunda kaldığı için
zamanla kalp büyümesi ortaya çıkıyor.
B LİRTİL Rİ VSD’nin genişliği ile doğrudan
ilişkili. Hastalık belirtileri doğum sonrası
birkaç hafta içinde ortaya çıkmayabiliyor.
Geniş VSD’li çocuklarda büyüme ve gelişme
normalden geri kalabiliyor. Bu çocuklar sık
sık akciğer enfeksiyonlarına yakalanabiliyor.
Solunum sıkıntısı, inleme ve kalp yetersizliği
ortaya çıkabiliyor. Bu çocukların
akciğer atardamarındaki
basınç yükseliyor (pulmoner
hipertansiyon). Zaman
içerisinde süregelen bu
yüksek basınç, akciğer
damarında kalıcı hasara yol
açabiliyor.
T DAVİSİ Bu hastalarda
beklenmeden kalpteki deliğin
ameliyatla kapatılması gerekiyor.
Çünkü geniş VSD ile beraber akciğer
hipertansiyonu olan ve 2 yaşını geçiren
çocuklarda, akciğer damarında kalıcı
basınç yüksekliği ve kalıcı bozukluklar
oluşabileceği için ameliyat şansı ortadan
kalkabiliyor. Kalbin karıncıkları arasındaki
delik küçükse, kalbe daha az yük biniyor.
Bu hastalardaki tek anormal bulgu, kalpte
bir üfürümün duyulması olabiliyor. Bazı
durumlarda küçük deliklerin ameliyatla
düzeltilmesi gerekmeyebiliyor ve kendi
kendine kapanabiliyor. Belli bir yaşa
kadar kendiliğinden kapanmayan küçük
delikler anjiyo yolu ile veya ameliyatla
kapatılabiliyor.
Dikkat!
Kalbin odacık ve karıncıklarının
normal gelişimi tamamlanmış, ancak
aralarında delik (ASD, VSD) veya anormal damar
bağlantısı (PDA) bulunan hastalarda yapılan
girişimler genellikle tamamen normal bir kalp
ile sonuçlanıyor. Bu da uzun dönemde normal
bir hayat kapasitesi ve beklentisi anlamına
geliyor. Kalp kapaklarında sorun olan hastalarda,
problem giderilse de, ileride tekrar girişim ihtiyacı
oluşabiliyor. Kalbin bir kısmının gelişiminin
yetersiz olduğu ve hiç gelişmediği hastalarda ise
yapılacak girişimlerle normal bir kalp oluşturmak
mümkün değil. Ancak çeşitli yöntemlerle kirli ve
temiz kanı tamamen ayırmak (Fontan ameliyatı)
ve normale yakın bir dolaşım ve hayat kalitesi
kazandırmak çoğunlukla mümkün olabiliyor. Bu
durumdaki ilk dikkat edilecek nokta, zamanında
müdahale edilmesi.
Atriyoventriküler Septal Defekt (AVSD)
N DİR? Kalbin ortasında geniş bir deliğin
bulunması durumuna deniliyor. Bu delik,
kalbin üst ve alt odacıklarının (atriyum ve
ventrikül) ikisini birden ilgilendiriyor. Bunun
yanında her iki atriyum ve ventrikülleri
birbirinden ayıran kapakçıklarda (mitral ve
triküspit kapaklar) tam olarak oluşmuyor.
Üstelik her ikisi de, tek ve büyük bir kapakçık
şeklindedir. Bu kalp kusuru, Down sendromu
(Mongolizm) ile birlikte görülebiliyor. Hem
atriyum hem de ventrikülde bulunan delikler
nedeniyle kalbin sol tarafında bulunan
oksijenden zengin kan, kalbin sağ tarafına
geçiyor ve tekrar akciğerlere pompalanıyor.
B LİRTİL Rİ Geniş VSD’li hastalara benzer
şekilde, büyüme ve gelişme geriliği oluşuyor.
Sık nefes alma, beslenememe, terleme ve
sık akciğer enfeksiyonları ortaya çıkıyor.
Akciğer atardamarında basınç yükseliyor
(pulmoner hipertansiyon) ve zamanla akciğer
atardamarında kalıcı hasar ortaya çıkabiliyor.
T DAVİSİ Ameliyat, pulmoner hipertansiyonu
gelişen veya ciddi hastalık belirtileri olan
çocuklarda genellikle bebeklik döneminde
yapılıyor. Atriyoventriküler kapak defektinin
ameliyatla tamiri sonrası kan akımı normale
dönüyor. Ancak oluşturulan yeni kapaklarda
bir miktar yetersizlik veya bazen darlık
ortaya çıkabiliyor. Bu durum, sonraki
yıllarda da görülebiliyor veya artabiliyor.
Bu nedenle bazı hastalarda ileride kapaklara
yönelik ikinci bir cerrahi girişim söz konusu
olabiliyor.
Bazen hastanın genel durumu nedeniyle
açık kalp ameliyatının çok riskli görüldüğü
durumlarda, kapalı kalp ameliyatı (pulmoner
banding) uygulanabiliyor. Bu ameliyatla
akciğer atardamarı daraltılarak, fazla kan
geçişi kontrol altına alınıyor. Akciğer basıncı
düşürülüyor ve düzeltici ameliyat için
hastanın büyümesi ve genel durumunun
düzelmesi sağlanarak zaman kazanılıyor.
Dikkat!
Ameliyattan sonra çocuğunuz düzenli
olarak çocuk kardiyoloğu tarafından
takip edilmeli. Çünkü doğumsal kalp defekti
olan çocukların ameliyat öncesi ve sonrasında
kalp duvarı veya kalp kapaklarında enfeksiyon
(endokardit) görülme riski gelişebiliyor. Bu
risk hastalığa ve yapılan girişime bağlı olarak
değişmekle birlikte, genellikle yüzde 1ʼin altında.
Ancak endokardit gelişirse tedavisi uzun ve
zor olabiliyor. Bu nedenle kalpte enfeksiyon
(endokardit) gelişimini engellemek için ameliyat
veya dişlerle ilgili bir girişim yapılmadan önce
antibiyotik kullanılması gerekebiliyor. İyi bir
ağız hijyeninin (temizlik, bakım) sağlanması da
endokardit riskini azaltıyor.
Aort Stenozu (AS)
N DİR? Aort kapak, sol ventrikül ile vücuda
kan götüren ana atardamarın (aort) arasında
yer alıyor. Kalp kasıldıktan sonra aort
kapağı açılıyor ve oksijenden zengin kan
aorta atılıyor. Aort, sol kalpteki kanı vücuda
dağıtan vücudun en büyük atardamarı. Aort
kapağında oluşan darlık (stenoz) kalbin kanı
vücuda pompalamasında zorlanmaya neden
oluyor.
Aort kapak fonksiyonları doğuştan veya
sonradan gelişen hastalıklardan dolayı
bozulabiliyor. Normalde aort kapağında üç
tane yaprakçık bulunuyor. Doğumsal aort
darlığında ise aort kapağında üç yaprakçık
yerine kalın ve sert bir yaprakçık (uniküspid)
veya iki yaprakçık (biküspid) bulunabiliyor.
Bazen darlık, kapak altı dokularda olabileceği
gibi (subaortik stenoz), aort kapağının hemen
üstündeki aort damarının kendisinde de
olabiliyor (Supraaortik stenoz).
B LİRTİL Rİ Bazen darlık oldukça ciddi
seyrediyor. Bebeklik döneminde hastalık
belirtileri ortaya çıkıyor. Aort stenozu olan
çocukların bazılarında göğüs ağrısı, baş
dönmesi, bayılma ve sebepsiz yorgunluk
görülebiliyor.
63
UNUTMA!
M AL KAL HA AL KLA
T DAVİSİ Darlığın derecesi
İ
belli bir seviyenin üstünde
olan tüm hastalarda
müdahale gerekiyor.
Darlığın yerine göre
yapılacak müdahale
de farklılık gösteriyor.
Kapağın altındaki
darlıklar genellikle
kesilerek çıkarılabiliyor.
Aort kapağını tutan darlıklarda
kapak genişletilebiliyor. Aort
kapağının üstündeki, aort damarını
tutan darlıklarda ise yama ile genişletme
işlemi uygulanabiliyor. Aort kapağının
kendisini tutan darlıkların bir kısmında
darlık, kateter yolu ile uygulanan balonla
genişletme yöntemiyle giderilebiliyor
(balon valvüloplasti). Yapılan girişimle
darlık giderilse bile, kapakta bir miktar
deformasyon kalıyor. Belli bir süre
sonra deforme kapak fonksiyonu tekrar
bozulabiliyor. Bu durumlarda ikinci bir
cerrahi girişime gerek duyulabiliyor.
Dikkat!
Aort darlığı hafif olan çocukların bile ömür
boyu tıbbi kontrol altında olmaları gerekiyor. Bu
nedenle kontrol ve takibi konusunda, çocuğunuzun
yapabileceği sportif aktivitelerle ilgili çocuk
kardiyoloğunuzdan bilgi almalısınız.
Aort Koarktasyonu (AoCoA)
N DİR? Bu hastalıkta aort (kalpten çıkan ve
vücuda kanı götüren ana atardamar) belli
bir seviyede daralıyor. Darlık, genellikle
aorttan kafa ve kollara giden damarlar
çıktıktan hemen sonra oluşuyor. Bu durumda
kan akımı, kalpten vücuda gönderilirken
dar bir yerden geçmek zorunda kalıyor. Bu
hastalıkta darlığın bulunduğu yerden kalbe
kadar olan bölümdeki kan basıncı yükseliyor.
64
B LİRTİL Rİ Darlığın
derecesine göre, doğumdan
kısa bir süre sonra sık
nefes alma, beslenememe
ve terleme gibi ciddi kalp
yetersizliği bulguları
ortaya çıkabiliyor. Darlık
hafif ise herhangi bir
şikayet yaratmayabiliyor ve
tesadüfen doktor kontrollerinde
üfürüm duyulması veya tansiyon
yüksekliği tespit edilmesi ile ortaya
çıkabiliyor. Aort koarktasyonunda
normalde tersi doğru olduğu halde,
kollardan ölçülen kan basıncı (tansiyon),
bacaklardan ölçülen kan basıncından
yüksektir.
T DAVİSİ Aorttaki darlık, kalbin kanı
pompalamada zorlanmasına, büyümesine
ve kalp yetersizliğine yol açabiliyor. Aort
koarktasyonu önemli ise (darlık ileri derecede
ise), hastanın bekletilmeden ameliyata
alınması gerekiyor. Orta düzeydeki darlıklar
ise kalıcı yüksek tansiyon (hipertansiyon)
oluşmaması için, genellikle okul çağından
önce düzeltiliyor.
Ameliyatta, kalp akciğer makinesine gerek
duyulmuyor (kapalı kalp ameliyatı). Göğüs
sol yan tarafından açılarak aort damarındaki
darlığa ulaşılıyor. Ancak nadiren de
olsa aortta tekrar darlık oluşabiliyor. Bu
durumlarda bazen ikinci bir ameliyat
ihtiyacı ortaya çıkabiliyor. Bazı hastalar için
kateter yolu ile balon veya stent kullanılarak
genişletme olarak bilinen balon anjiyoplasti
yöntemiyle tedavi yeterli oluyor.
Dikkat!
üdahalesi gecikmiş bazı hastalarda,
özellikle büyük çocuklar ve erişkinlerde daralmış
olan aort tamir edilse de, kan basıncı belli bir süre
veya nadiren ömür boyu yüksek kalabiliyor. Bu
durumda hipertansiyonu kontrol etmek için ilaç
kullanımı gerekli hale geliyor.
info
Özellikle hamileliğin
ilk 3 ayında
enfeksiyonlardan
korunmak oldukça
önemli.
Çünkü anne karnındaki bebeğin kalp gelişiminin en
önemli aşaması, hamileliğin ilk 14-60 günü arasında
gerçekleşiyor. Bu dönemde yaşanan enfeksiyonlar kalbin
sağlıklı gelişmesini engelleyebiliyor. Özellikle viral
enfeksiyonlar kalp anomalilerine yol açabiliyor.
Anne karnındayken bebeğin kalp sorunları
belirlenebiliyor. Fetal ekokardiyografi yöntemiyle
16. haftadan itibaren anne karnındaki
çocuğun kalp bozuklukları tespit edilebiliyor.
Hamilelik döneminde kullanılan bazı ilaçlar, alkol,
16. hafta
sigara, uyuşturucu, röntgen ışınına maruz kalma,
akraba evliliği, annenin diyabetik olması, bebekte
kalp sorunu oluşma
riskini artıran etkenlerdir.
65
biliyor musunuz?
M AL KAL HA AL KLA
B
İ A
M A MA İL
KAL HA AL KLA
Kalpten vücuda pompalanan kan, normalde
oksijenden zengin, daha açık kırmızı
renklidir. Ancak siyanoz ile karakterize
kalp hastalıklarında vücuda pompalanan
kan, normalin tersine oksijenden fakir, koyu
renkli bir kan halini alıyor. Bu durumda
çocuğun teni mor görünüyor. Siyanoz olarak
da tanımlanan bu durum çeşitli derecelerde
olabiliyor. Siyanozun derecesi hastanın
patolojisine, yaşına ve aktivitesine bağlı
olarak değişebiliyor.
Fallot tetralojisi (TOF)
N DİR? Fallot tetralojisi 4 ayrı kalp
anomalisini birden içeren ve sık
görülen bir doğumsal kalp hastalığı.
Kalbin iki karıncığı arasında geniş
bir delik bulunduğu için oksijenden
fakir kan, sağ karıncıktan sola geçiyor.
Pulmoner stenoz nedeniyle oksijenden fakir
kan yeteri kadar akciğere gönderilemiyor.
Darlığın ciddiyeti çocuktan çocuğa farklılık
gösteriyor ve esas olarak morluğun derecesini
belirliyor. Sağ karıncık duvarı, normale göre
daha kalın oluyor. Aort (ana atardamar)
direkt olarak karıncıklar arasındaki delik
üzerinde ve her iki karıncıktan da kan alıyor.
B LİRTİL Rİ Bu kalp kusuru çeşitli
dönemlerde belirti verebiliyor. Doğumdan
hemen sonra, bebeklik döneminde veya
daha sonra çocukluk döneminde ciltte
morarma ile kendini belli ediyor. Bu “mor
bebeklerin” gelişimi genellikle normale yakın
olmasına karşın, aniden ciddi morarma
nöbetleri ortaya çıkabiliyor. Bu nöbetler
sırasında çocuklarda bilinç kaybı görülüyor.
Daha büyük çocuklarda egzersiz sırasında
nefes darlığı ve bayılma krizleri oluşuyor.
Bu belirtilerin nedeni ise vücudun ihtiyacı
olan oksijeni sağlayan kanın akciğerlerde
oksijenlenememesi.
T DAVİSİ Fallot tetralojisinin ciddiyetinin
66
ağır olduğu çocuklarda bir süre iyileşme
sağlayabilmek için akciğerlere giden kan
akımını artıran “şant” ameliyatı yapılabiliyor.
Şant ameliyatında aort ile akciğer atardamarı
arasında yapay bir damar bağlantısı
kuruluyor. Bu şekilde aort kan akımından
alınan fazladan bir miktar kan, oksijenlenmek
üzere akciğerlere yönlendirilmiş oluyor. Bu
sayede çocuk büyüyüp daha ileri bir yaşta
ameliyat olana kadar morarma (siyanoz)
şikayetlerinin azalması sağlanıyor. Ameliyat
sayesinde çocuğun bu dönemde büyümesi ve
gelişmesi mümkün hale geliyor.
Fallot tetralojisinin kesin tedavisi, tam
düzeltme ameliyatı ile sağlanıyor. Şant
ameliyatından sonra veya akciğer atardamarı
yeteri kadar gelişmiş olan hastalarda ilk
ameliyat olarak yapılabiliyor. Genellikle
erken çocukluk döneminde uygulanıyor.
Ameliyattan sonra dolaşım normal hale
geliyor ve siyanoz tamamen ortadan
kalkıyor. Bazı hastalarda yıllar sonra bozuk
olan pulmoner kapağın (akciğer atardamarı
kapağı) yerine yapay kapak takılması
gerekebiliyor.
Pulmoner Stenoz (PS)
N DİR? Pulmoner kapak, sağ karıncık ile
akciğer atardamarı arasında bulunuyor.
Kalp kasıldıktan sonra açılarak kanın
akciğerlere geçişini sağlıyor. Pulmoner
stenoz, bu kapağın altında, kendisinde,
akciğer atardamarında veya her üçünde
birden olabiliyor. Kanın dar bölgeden geçişini
sağlamak için kalbin sağ karıncığı zorlanıyor
ve sağ karıncıkta basınç yükseliyor.
Darlığın derecesine ve ilave olarak kulakçık
ile karıncıklar arasında delik bulunup
bulunmamasına bağlı olarak hastada belirtiler
ortaya çıkıyor. Darlık önemli ise hastalarda
çeşitli derecelerde morarma (siyanoz)
olabiliyor.
T DAVİSİ Sağ karıncıktaki kan basıncı yüksek
ve darlık önemli ölçüde ise çocuğun şikayeti
olmasa bile sağ karıncığın zorlanmasını
engellemek için tedavi edilmesi gerekiyor.
Sadece pulmoner kapakta olan darlıklarda,
kateter yolu ile uygulanan balonla genişletme
yöntemiyle (balon valvüloplasti) darlık
giderilebiliyor. Hastaların bazılarında açık
kalp ameliyatı gerekebiliyor. Ameliyatla,
darlığa neden olan dokuların çıkarılması
ve yama ile genişletme gibi yöntemler
uygulanıyor. Ardından dolaşım normale
dönüyor ve sağ karıncık basıncı düşüyor.
Nadiren hayatın ileri dönemlerinde yeniden
müdahale gerekebiliyor.
Büyük Arterlerin Transpozisyonu (TGA)
N DİR? Normalde akciğer atardamarı
(pulmoner arter) oksijenden fakir toplardamar
kanını sağ karıncıktan akciğerlere taşıyor.
Aort (kalpten çıkan ana atardamar) ise
oksijenden zengin (açık kırmızı) kanı, sol
karıncıktan vücuda taşıyor. Büyük arterlerin
transpozisyonunda (TGA) kalpten çıkan bu
büyük damarlar yer değiştirmiş oluyor. Aort
sağ karıncığa bağlı olduğu için oksijenden
fakir toplardamar kanı vücuda pompalanıyor.
Pulmoner arter ise sol karıncığa bağlı olduğu
için oksijenden zengin kan, tekrar akciğerlere
pompalanıyor.
Büyük atardamarların transpozisyonu
bebek doğar doğmaz hayati risk anlamına
geliyor. Çünkü bebeğin yaşaması için
oksijenden fakir ve zengin kanların, bazı
bağlantılar yoluyla karışması zorunludur.
Bu bağlantılar iki kulakçık arasında olan bir
delik (atriyal septal defekt, ASD), iki karıncık
arasında olan bir delik (ventriküler septal
defekt, VSD) veya pulmoner arter (akciğer
ana atardamarı) ile aort arasındaki damar
bağlantısı (patent ductus arteriozus, PDA)
şeklinde olabiliyor.
B LİRTİL Rİ TGA ile doğan bebeklerin
çoğunda bu bağlantılar yetersiz kaldığından,
doğumdan hemen sonra cilt rengi ileri
derecede mor oluyor. Bu bebeklere acilen
tıbbi müdahale yapılması gerekiyor.
M AL KAL HA AL KLA
T DAVİSİ Kan karışımının yetersiz olduğu
durumlarda yapılabilecek farklı girişimler
bulunuyor. Bunlar;
l İlaç tedavisi Prostoglandin adı verilen
ilaç damar yolundan sürekli veriliyor. Bu
ilaç, ductus arteriozusun açık kalmasını
sağlayarak bebeğin ameliyata kadar olan
süreyi rahat geçirmesini sağlıyor.
l Kateter yolu ile kulakçıklar arası delik açma
(balon atriyal septostomi) Kasık bölgesinden
girilerek yapılan bu işlemde, iki kulakçık
arasındaki delik kateterdeki balon şişirilerek
genişletiliyor ve kanların karışımı sağlanarak
bebekteki morarma (siyanoz) azaltılıyor.
l Ameliyat Kesin tedavi sağlıyor. Büyük
arterlerin transpozisyonu cerrahi olarak
birkaç şekilde düzeltilebiliyor. Tercih edilen
yöntem, Arteryel switch (Jatene) adı verilen
operasyondur. Bu ameliyatla kalpten ters
çıkan damarlar, olmaları gereken yerlere
yerleştiriliyor. Kalbi besleyen koroner
damarlar da yeni oluşturulan aort damarına
taşınıyor. Bu ameliyatla anatomik düzeltme
yapılıyor ve bebeklerin normal bir yaşam
68
sürmesi sağlanabiliyor. Ancak bu ameliyatın,
kan karışımı yeterli olmayan çocuklarda
doğumdan sonraki ilk 3 hafta içinde yapılmış
olması gerekiyor. Bu süreyi geçen çocuklarda
iki aşamalı olarak uygulanabiliyor.
Diğer ameliyat alternatifi, kulakçıkların
ters çevrilmesi olarak tarif edilebilen Atriyal
Switch (Senning) ameliyatıdır. Bu ameliyatla,
normalde vücuttan dönen oksijenden
fakir kan sağ karıncık yerine sol karıncığa;
akciğerlerden dönen oksijenden zengin
kan ise sol karıncık yerine sağ karıncığa
yönlendiriliyor. Fizyolojik olarak sağlanan bu
düzeltme ameliyatı sonrası, uzun dönemde
kalp ritim bozuklukları ve kalp yetersizliği
ortaya çıkabiliyor.
Arteryel switch ameliyatı sonrası uzun
dönem sonuçlar çok iyi oluyor. Hastalar
ameliyattan sonra normal bir gelişim ve
yaşam gösterebiliyor. Çok azı, ikinci bir
girişime ihtiyaç duyabiliyor.
Triküspit Atrezisi (TA)
N DİR? Bu hastalıkta sağ kulakçık ile
sağ karıncığı birbirinden ayıran triküspit
kapak gelişmemiş oluyor. Bu nedenle sağ
kulakçıktan sağ karıncığa kan akımı olmuyor.
Sonuç olarak, sağ ventrikül küçük kalıyor
ve tam olarak gelişmiyor. Çocuğun hayatta
kalması iki kulakçık arasında bir delik
olmasına (ASD) ve iki karıncık arasında bir
delik (VSD) bulunmasına bağlı hale geliyor.
Böylece sağ atriyuma geri dönen oksijenden
fakir toplardamar kanı, iki kulakçık
arasındaki delikten sol atriyuma geçiyor.
Burada kan akciğerden gelen temizlenmiş
oksijenden zengin kan ile karışıyor. Bu
anormal kan akımından dolayı bebek mor
görünüyor.
T DAVİSİ TA’lı çocuklarda Fontan ameliyatı
ile tam düzelme sağlanabiliyor. Bu ameliyatla
sağ atriyuma dönen oksijenden fakir
kan, kalbin sağ karıncığı gelişmediği için
oluşturulan tünel ve bağlantılar yardımıyla
oksijenlenmek üzere doğrudan doğruya
akciğerlere yönlendiriliyor, morarma ortadan
kalkıyor.
Pulmoner Atrezi (PA)
N DİR? Pulmoner atrezide akciğer
atardamarının kapağı oluşmuyor. Bu nedenle
sağ ventriküldeki kan, akciğer atardamarı
(pulmoner arter) vasıtasıyla akciğerlere
gönderilemiyor. Sağ karıncık kör bir kese gibi
küçük kalıyor ve gelişemiyor. Triküspit kapak
(sağ kulakçık ile sağ karıncık arasındaki) da
sıklıkla az gelişiyor.
İki kulakçık arasındaki delikten (ASD)
oksijenden fakir toplardamar kanı
sol kulakçığa geçerek, burada
akciğerden gelen oksijenden zengin
(açık kırmızı) kanla karışıyor. Sol
karıncık oksijenden fakir olan bu
kanı aorta pompalayarak vücuda
dağıtıyor. Bebek damarlarında dolaşan
bu oksijenden fakir kandan ötürü rengi
morarmış olarak (siyanotik) görünüyor.
Akciğerlerin yegane kan kaynağı akciğer
atardamarı (pulmoner arter) ile aort arasında
açık kalan bağlantı (patent ductus arteriyozus)
sayesinde sağlanıyor. Eğer patent ductus
arteriozus (PDA) daralacak veya kapanacak
olursa, akciğer kan akımı kritik düzeye iniyor.
Dolayısıyla bu durum, doğumdan itibaren
yaşamı ciddi anlamda tehdit ediyor.
B LİRTİL Rİ Morarma.
T DAVİSİ Genellikle ilaç (prostglandin)
kullanımı da içeren erken tedavi yöntemleri
ile bu bağlantının (PDA) kapanması önleniyor.
Ameliyatla pulmoner arter (akciğer atardamarı)
ile aort arasında bir damar bağlantısı (şant)
oluşturularak, akciğerlere kan gitmesi
sağlanıyor. Bazı hastalarda tıkalı olan kapakçığın
açılması da mümkün olabiliyor. Çocuk 3-4
yaşlarına geldiğinde, sağ karıncık gelişmemiş
ise Fontan ameliyatı (tek karıncık tamiri)
uygulanabiliyor. Gelişmiş sağ karıncığı olanlarda
ise tam düzeltme ameliyatı uygulanabiliyor.
Trunkus Arteriozus
N DİR? Bu kalp anomalisinde kalpten sadece tek
bir atardamar çıkıyor ve aort ile pulmoner artere
(akciğer atardamarı) ayrılıyor.
69
M AL KAL HA AL KLA
B
l B
B
A
A
lK
lK
A
lB
B LİRTİL Rİ Erken dönemde kalp yetersizliği
ve akciğer kan basıncı yüksekliği (pulmoner
hipertansiyon) ortaya çıkıyor.
T DAVİSİ Genellikle erken bebeklik döneminde
ameliyat edilmesi gerekiyor. Ameliyatla geniş
ventriküler septal defekt (VSD) kapatılıyor.
Tek ve büyük olan bu damardan akciğer
atardamarı ayrılıyor ve bir yapay damar
vasıtasıyla sağ karıncık ile ilişkilendiriliyor.
Total Pulmoner Venöz
Dönüş Anomalisi (TAPVD)
N DİR? Total pulmoner venöz dönüş
anomalisinde, akciğerlerden oksijenden
zengin (açık kırmızı) kanı sol kulakçığa
getiren akciğer toplardamarları sol kulakçık
yerine başka bir yere, genelde sağ kulakçığa
(atriyum) açılıyor. Sağ kulakçıkta akciğer
toplardamarları vasıtasıyla gelen oksijenden
zengin kan, vücuttan gelen toplardamar kan
ile karışıyor. Bu kan karışımının bir kısmı iki
kulakçık arası delikten (atriyal septal defekt,
ASD), sol kulakçığa geçiyor. Akciğerden
kanın dönüş yolunda darlık oluşuyor. Bu,
akciğerlerde kan göllenmesine ve akciğer
atardamarında basınç artışına neden
olabiliyor.
B LİRTİL Rİ Çocuk doğduktan hemen
sonra sık nefes alma, beslenememe, sık
akciğer enfeksiyonu vb. hastalık belirtilerini
göstermeye başlıyor.
T DAVİSİ Bu kalp kusurunun erken bebeklik
döneminde tamir edilmesi gerekiyor.
Ameliyatla akciğer toplardamarları tekrar sol
kulakçığa birleştiriliyor ve iki kulakçık arası
delik kapatılıyor. Ameliyat erken bebeklik
döneminde yapılırsa, yapılan ameliyattan
uzun dönemde daha iyi sonuç alınıyor.
Hipoplastik Sol Kalp Sendromu (HLHS)
N DİR? Hipoplastik sol kalp sendromunda;
aort, aort kapağı, sol karıncık ve mitral kapağı
da içeren kalbin sol tarafında gelişim geriliği
görülüyor. Akciğerlerden dönen kan iki
kulakçık arası delikten sağ kulakçığa geçmek
durumundadır. Sağ karıncık, gelen kanı
akciğer atardamarına pompalıyor ve akciğer
atardamarı ile aort arasında açık kalan bağlantı
(PDA-patent ductus arteriozus) sayesinde kan
aorta geçiyor.
B LİRTİL Rİ Bebek doğumda genellikle normal
görünüyor. Bu sendromla doğan bebeklerin
teni kül rengine dönüşüyor. Hızlı ve zor nefes
alıyorlar. Ayrıca beslenmelerinde de sorunlar
görülüyor.
71
biliyor musunuz?
M AL KAL HA AL KLA
T DAVİSİ Eğer tedavi edilmezlerse bu
bebekler doğum sonrası ilk günler veya
aylarda yaşamlarını kaybediyor. Bu
anomalide ameliyatla kalbin tamamen
normal hale getirilmesi mümkün olmamakla
beraber, bir dizi ameliyat veya kalp nakli
gerekebiliyor. Ameliyat yapılana kadar
ilaçların yardımıyla (prostoglandin) PDA açık
tutuluyor.
Bu ameliyatlar çok riskli ve karmaşık
olması nedeniyle her bebeğin ayrı olarak
değerlendirilmesi gerekiyor. Uzmanlar tıbbi
tedavi ve cerrahi yöntemlerle her türlü tedavi
seçeneklerini ayrıntılı olarak değerlendiriyor.
Karar verildiğinde, ameliyat birkaç aşamalı
olarak gerçekleştiriliyor. İlk aşamada
Norwood ameliyatı yapılarak tüm kanın,
sağ karıncık vasıtasıyla akciğer ve vücuda
pompalanması sağlanıyor. Bu ameliyatın
doğumdan hemen sonra yapılması gerekiyor.
Diğer aşamalarda ise iki yönlü Glenn
ameliyatı ve nihayetinde Fontan operasyonu
yapılıyor.
Bu ameliyatlarla kalbe dönen oksijenden
fakir kanı getiren toplardamarlar ve akciğer
atardamarı arasında bağlantılar kuruluyor.
Tüm bu ameliyatların asıl amacı; sağ
karıncığın sadece oksijenlemiş kanı vücuda
pompalaması ve oksijenden fakir olan kanla
oksijenden zengin (açık kırmızı) kanın
karışmasını önlemek veya azaltmak.
Dikkat!
Hipoplastik sol kalp sendromlu
bebekler eğer tedavi
edilmezlerse, doğum sonrası ilk
günlerde veya aylarda yaşamlarını
kaybediyor.
‘
Esanalina’nın annesi:
“Ender rastlanan bir durummuş hastalığı. Hayatla ölüm
arasında gidip geliyordu bebeğim. Ama umudumuzu
hiç yitirmedik. Uzmanlarımıza ve kızımıza güvendik. 19
aylıkken kucağımıza aldık ve Kazakistan’dan İstanbul’un
yolunu tuttuk. Uçaktan İstanbul’a indiğimizde,
buranın şifa bulacağımız kent olduğunu biliyorduk.
Ameliyatı saatler sürdü. Her dakikası uzundu. Sanki
yıllar geçiyormuş gibi… Ne zaman ki dokturun
‘Ameliyat başarılı geçti’ sözünü duyduk, dünyalar
bizim oldu. Sanki bebeğim, yeniden dünyaya
gelmişti!”
minik
bir kalp
öyküsü
Esanalina, 19 aylık
Kalp zarından akciğer damarı yapıldı
l Kazakistanlı bir bebek.
lAkciğer damarları hiç gelişmemiş olarak dünyaya
gelmişti. Üstelik akciğerleri ile kalbi arasında dolaşımı
sağlayan bağlantı da yoktu.
l Morarıyordu, tıkanıyordu, ileri derece kalp yetmezliği
vardı.
l E.N.’nin sorunu, tıpta çok ender rastlanan bir
durumdu.
l 19 aylıkken ülkelerinden Acıbadem’e geldiler.
l 10 kişilik ekip, 8 saat süreyle bebeği ameliyat etti.
l Kalp zarından alınan bir parça ile sağ ve sol akciğer
damarları yapıldı.
l Ameliyat sonrası akciğerlerin yeni duruma uyum
sağlayabilmesi için çok özel bakım ve solunum tedavisi
uygulandı…
Taburcu olurken annesinin kucağındaki E.N.
bebek gülüyordu. Artık rahatlıkla nefes alabilecek,
morarmayacak ve sağlıklı olarak büyüyebilecekti.
73
17
ÇOCUK KALP AMELİYATLARI
ÇOCUK KALP AMELİYATLARI ÖNCESİ VE SONRASINDA
BİLMENİZ GEREKENLER
Günümüzde minik kalplere büyük müdahale
edilerek bebekler sağlıklarına kavuşturulabiliyor.
Ancak ameliyat küçük ya da büyük olsa da,
çocuğun bu sürece hazırlanması gerekiyor.
İlk hazırlıklar
Ameliyat öncesi
Ameliyat, birçok anne babanın çocuğu adına
endişe ile karşıladığı bir karar. Ancak
kalbinde anomali olan çocuğunuz, çocuk
kalp hastalıkları uzmanları ve kalp damar
cerrahları tarafından değerlendiriliyor.
Böylece alınan karar, çocuğunuzun bu
ameliyattan fayda göreceği anlamını da
taşıyor. Donanımlı bir hastane ve uzman bir
ekip tarafından gerçekleştirilecek olan
ameliyatta riskler en aza indiriliyor. Peki
ameliyata hazırlanmak için neler yapılıyor?
l Çocuğunuz genellikle ameliyattan
kısa bir zaman önce hastaneye
yatırılıyor. Hastanede kalma süresi
ise ortalama 5 ila 10 gün. Bu süre bazı
koşullarda uzayabiliyor.
l Ameliyat öncesinde çocuğunuzun
mümkün olduğu kadar sağlıklı olması
son derece önemli. Çocuğunuzda ateş,
öksürük veya soğuk algınlığı varsa
çocuk kardiyoloğunuza veya kalp
cerrahınıza haber vermeniz gerekiyor.
Uzmanlar durumu değerlendirerek
ameliyatın birkaç gün ertelenmesi
kararını alabiliyor.
Genel tetkikler
l Çocuğunuz ameliyat öncesinde karaciğer, böbrek
fonksiyonları ve pıhtılaşma faktörleri açısından inceleniyor.
l Ameliyat sırasında veya sonrasında sorun yaratabilecek
olası bir enfeksiyon odağının tespiti ve gerekirse tedavisi
amacıyla çocuk hastalıkları uzmanı tarafından genel
muayenesi ve diş hekimi tarafından diş muayenesi
yapılıyor.
l Çocuğunuzun ameliyata hazır olup olmadığı
açısından ve gerekli ameliyat hazırlıkları bakımından
değerlendirilmesi konusunda hasta koordinatörü sizi
yönlendiriyor ve yardımcı oluyor.
74
Ameliyatlarda kan nakline
ihtiyaç duyulabiliyor
Kalp ameliyatları sırasında kan nakline ihtiyaç
duyuluyor. Ameliyata bağlı olarak ihtiyaç duyulan kanın
miktarı değişiyor. Genellikle açık kalp ameliyatlarında
2-4 ünite, kapalı kalp ameliyatlarında 1-2 ünite kan
gerekebiliyor. Kan örnekleri AIDS, Hepatit (B ve C) ve her
türlü bulaşıcı hastalık açısından titizlikle taranıyor.
75
K KAL AM Lİ A LA
lA
B
B
B
B
l
lB
l
H
A
biliyor musunuz?
Ameliyat süreci
B
B
Kalp ameliyatları bu alanda uzmanlaşmış
doktorlar, teknisyenler ve hemşirelerden
oluşan bir ekip tarafından gerçekleştiriliyor.
Cerrah ameliyata konsantre olurken, diğerleri
hastanın kan dolaşımı, solunum ve diğer
hayati fonksiyonlarını sağlayan cihazlarla
ilgileniyor.
Çocuğunuzun ameliyata hazır olup
olmaması açısından ve gerekli ameliyat
hazırlıkları bakımından değerlendirilmesi
konusunda, hasta koordinatörü sizi
yönlendiriyor ve yardımcı oluyor.
A
Bu ameliyatlarda
kalp-akciğer makinesi kullanılıyor. Bu cihaz
akciğerler ve kalbi devre dışı bırakarak
kanın oksijenlenmesini ve vücuda kan
pompalanmasını sağlıyor. Böylece kalbin
güvenle durdurulması ve açılıp tamir edilmesi
mümkün olabiliyor. Bu yöntemle cerrah
kalbin içini ve kalp kusurunu rahatlıkla
görüyor ve düzeltiyor. Ameliyat sonunda
kalp tekrar çalıştırılarak pompadan çıkılıyor.
Kalp ve akciğerler normal pompalama ve
oksijenlendirme görevlerine geri dönüyor.
Bazı açık kalp ameliyatlarında hipotermi
olarak adlandırılan bir teknikle ameliyat
yapılması gerekebiliyor. Hipotermi tekniğinde
çocuğun vücut ısısı düşürülerek kan akımı
yavaşlatılıyor, hatta durduruluyor ve güven
içerisinde kalbin tamiri yapılıyor.
K
Bazı operasyonlar
kalp-akciğer pompası kullanılmadan
yapılabiliyor ve bu ameliyatlara da “kapalı
kalp ameliyatı” deniyor.
M
İ
K
A
B
M
A
K
Eve ne zaman
dönebilir?
Çocuğunuz ameliyattan
sonra kısa süre içerisinde
kendisini daha iyi hissediyor ve
hastaneden ayrılmaya hazır hale
geliyor. Taburcu olmadan önce
ameliyatın sonuçlarını kontrol
etmek amacıyla bazı incelemeler
yapılabiliyor. Çocuğunuz
kendini daha iyi hissettiğinde
ve doktorunuz çocuğunuzun
iyileştiğine kanaat getirdiğinde
eve dönebilirsiniz. Artık
çocuğunuzun kalbi, normal olan
yaşıtları gibi normal bir büyüme
ve gelişme gösterecektir.
77
K KAL AM Lİ A LA
l
B
l
l
l
İ
l
A
l A
İ
A
l
biliyor musunuz?
Ameliyat sonrası
B
B
Yoğun Bakım Dönemi
Ameliyattan sonra çocuğunuz yoğun bakım
ünitesine alınıyor. Burada özel eğitimli doktor,
hemşire ve teknisyenler 24 saat hizmet veriyor.
Çocuğunuzun yoğun bakımda tüm hayati
fonksiyonları bilgisayarlı elektronik cihazlarla
takip ediliyor. Yoğun bakımdaki cihazlar
ve çocuğa takılı tüplerden dolayı endişe
etmeyin. Bunların hepsi gerekli ve rutin olarak
kullanılan ekipmanlar. İhtiyaç kalmadığı
zaman yavaş yavaş bu ekipmanların hepsi
çocuğunuzdan çekiliyor. Bu özel cihazlara
örnek olarak aşağıdakileri sıralayabiliriz:
l Solunum makinesi (ventilatör)
l Soluk borusuna takılı solunum tüpü
(endotrakeal tüp)
l Ekstra oksijen vermek için takılan oksijen
maskesi
l Göğüste biriken kan ve sıvıları boşaltmak
için ameliyat sırasında yerleştirilen tahliye
boruları (dren)
l Kan, serum ve ilaçların verildiği damar içi
uygulamalar
l Burnundan takılan, mideye ulaşan
nazogastrik sonda; kalp ritmi ve
tansiyonunu monitörden görüntülemek
için takılan elektrod ve kablolar gibi.
dikkat
l
A
l
l
l K
‘
Emanuel’in annesi
Shkendije:
“Uçakla İstanbul’a gelirken aklımda hep şu soru vardı:
‘Emanuel acaba dönüşte kucağımda olacak mı?’ O
ameliyata girerken de aynı soruyu düşünmekten başka
bir şey yapamıyordum… Yılbaşı öncesiydi. Herkeste
yeni yıl heyecanı vardı. Oğlum ameliyata alındı. Ben
hastanenin penceresinden alışveriş telaşıyla koşan
insanlara baktım, baktım, baktım… Tam
6 saat! Konuşmadım, soru sormadım,
yalnızca baktım. Aklımda yine aynı soru
vardı. 6 saat sonra doktorlar adeta yeni yıl
hediyesi gibi müjdeyi verdiler. Yaşasın,
artık oğlum kucağımda dönebilecektik
Arnavutluk’a!”
minik
bir kalp
öyküsü
Emanuel, 2 aylık
Arnavutluk’tan geldi,
kalbi baştan yaratıldı
l Emanuel 2 aylık erkek bir bebekti.
l Doğduğunda tüm vücuduna temiz kan taşıyan ana
atardamarı ve akciğere temizlenmesi için kan götüren
akciğer damarı, kalbinden ters olarak çıkıyordu.
Karıncıklar arasında boşluk bulunuyordu.
l Arnavutluk’un küçük bir köyünden Acıbadem’e
getirildi.
l Ameliyatı tam 6 saat sürdü.
l Ana atardamarların ve kalbi besleyen 1 mm.
çapındaki koroner damarların yerleri değiştirildi.
Karıncıklar arasındaki boşluk suni yamayla kapatıldı.
l Emanuel’e uygulanan ameliyat, kalp cerrahisinin
ulaştığı en üst aşamalardan birisi olarak kabul
ediliyor.
l Emanuel şimdi sağlıklı bir bebek olarak büyüyor!
79
L
İKKA
M Lİ
Nelere dikkat etmeli?
2. Bakteriyel endokarditten
korunmalı
Çocuğunuzun tedavisinde düzenli kontrol muayenelerinin
yapılması son derece önemli. Doğumsal kalp hastalığı tanısı
konulmasından ve kalp ameliyatından sonra günler, haftalar,
aylarla ifade edilen kontrol randevuları veriliyor. Sonrasında
bu randevuların sıklığı giderek azalıyor. Çocuğunuzun
sorununa bağlı olarak düzenli muayene ve incelemeler gerekli
olabiliyor. Bu incelemeler:
l Kan testleri
l Elektrokardiyografi (EKG)
l Ekokardiyografi
l Göğüs filmi
l 24 saat EKG takibinin yapıldığı Holter tetkiki
l Egzersiz testi
l Anjiyografi (kalp kateterizasyonu)
Bakteriyel ndokardit (B ), kan akımına karışan
bakterilerin kalbin iç yüzeyi, kalp kapakları veya kan
damarlarına yerleşerek enfeksiyona neden olmasıdır. B
hastalığına çok sık rastlanılmıyor. Ancak doğumsal kalp
hastalığı bulunan çocukların bu hastalığı geçirme riski
daha yüksek. Bu nedenle korunma (proflaksi) büyük
önem taşıyor. Bakterilerin kan akımına karışmasına yol
açan cerrahi veya dişlerle ilgili girişim yapılmadan önce
çocuğunuza antibiyotikle korunma sağlanması gerekiyor.
Doğumsal kalp hastalığı nedeniyle takip edilen ameliyat
olmamış çocukların hemen hepsinin B ʼden korunmak
için antibiyotik kullanmaları gerekiyor. Kalp ameliyatı
yapılan çocukların bir kısmında da B ʼden korunmak için
antibiyotik kullanılması gerekli olabiliyor. B ʼyi önlemek
için çocuğun cerrahi veya dişlerle ilgili girişim yapılmadan
1 ya da 2 saat önce antibiyotik alması gerekiyor.
Amerikan Kalp Derneği (AHA) aşağıdaki girişimlerden
önce antibiyotik proflaksisini gerekli görüyor
l Bademcik ve geniz eti ameliyatları
l Diş eti veya ağızda kanamaya neden olabilecek
dişlerle ilgili girişimler
l Bazı mide-bağırsak, üreme ve idrar yolu ameliyatları
ile girişimler
Çocuk kardiyoloğunuz B ʼden korunmakla ilgili olarak
size daha detaylı bilgiler ve uygulanacak antibiyotik
tedavisini belirten endokardit profilaksi kartı verecektir.
Bu kartı diş hekiminiz, çocuk doktorunuz, aile doktorunuz
ve diğer hekimlere göstermeniz, gerektiğinde uygun
antibiyotiğin, uygun dozlarda verilmesi açısından çok
önemli. İlacın dozu çocuğunuzun kilosu, kalbinin durumu
ve yapılması düşünülen girişime bağlı olarak değişiyor.
Doğumsal kalp hastalığı olan çocukların çoğu, fiziksel olarak
tamamen aktif bir yaşam sürebiliyorlar. Bu çocukların günlük
aktivitelerine herhangi bir kısıtlama getirmeye gerek yok.
Ancak anne babalar, çocuklarının fiziksel aktivitelerine
gereksiz olarak bazı kısıtlamalar getirebiliyorlar. Bu
durum akranlarıyla bir arada bulunmasını engelleyerek
çocuğunuzun fizik kondisyon ve yaşam kalitesinde
düşmeye neden oluyor. Bu nedenlerle çocuk kardiyologları
çocuğunuzun fiziksel olarak aktif bir yaşam sürmesini teşvik
ediyor. Bu sayede çocuğunuzun kalp ve akciğer kondisyonu
artıyor ve daha kaliteli bir yaşam sürebiliyor. Ancak özellikle
tam olarak düzeltilemeyen bazı hastalıklarda, spor yapma
veya yönlendirilmesi uygun olan spor dalları konusunda
çocuk kardiyoloğundan görüş alınmalı.
4. Kalp ilaçları doğru
ve düzenli alınmalı
Doğumsal kalp hastalığı olan çocukların bir kısmı
ilaçla tedavi ediliyor. Kullanılan ilaçlar genelde
alınan besinlerle etkileşmiyor. En iyi yöntem, bebeği
beslemeden önce ilacını vermektir. Ancak ilaç
vermede aşağıdaki önerileri dikkate almalısınız:
l Mamasıyla birlikte vermeyi düşünüyorsanız,
biberonun tamamını bitiremeyeceği için alacağı
ilacı mamasıyla karıştırmayın.
l İlacı az miktarda su ile karıştırarak damlalık,
enjektör veya kaşıkla ağzına verebilirsiniz.
l Bebeğiniz ilaç verildikten sonra kusuyorsa tekrar
ilaç vermeyi denemeyin. Gelecek ilaç zamanı
geldiğinde yine her zaman aldığı normal dozda
ilacını verin.
l Çocuğunuz hasta oluyorsa, yeterli
beslenemiyorsa, günlük beslenmelerinin iki veya
üçünde kusuyorsa ya da altını normalden az
ıslatıyorsa, doktorunuzu aramalısınız.
B
oğumsal kalp hastalıkları bulunan bebeklerin boyları
genelde normal olmakla beraber kilo almaları daha yavaş
oluyor. oğumsal kalp hastalığı teşhisi konulmadan
önce bebeğinizi anne sütü veya mama ile beslemeye karar
vermiş olabilirsiniz. Her iki beslenme yöntemi de kalp
sorunu olan çocuğunuzu beslemek için yeterli olabilir.
Ancak besleme yönteminde biraz esnek davranmalısınız.
Çocuğunuz anne sütü veya mama ile besleniyor olsa
bile ek kaloriye ihtiyacı olabiliyor. Bu ek kalori ihtiyacı,
farklı yöntemlerle sağlanabiliyor.
Çocuğunuzu en iyi nasıl besleyeceğinizi öğrenmek
için doktorunuza veya diyetisyeninize soru sormaktan
çekinmeyin. Böylece çeşitli beslenme yöntemleri ve
çocuğunuzun aldığı besinlerdeki kalori miktarını nasıl
artıracağınız konusunda bilgi alabilirsiniz.
Akdeniz mutfağı tipinde beslenme alışkanlığının
çocukluk yaşlarından itibaren başlatılması çok önemli.
eşil sebze ve meyve ağırlıklı, beyaz et ve balık eti
bakımından zengin, zeytinyağının tercih edildiği,
karbonhidratların makul derecede tutulduğu diyet,
çocuğunuzun erişkin yaşlarda da sağlıklı bir kalbe sahip
olmasına yardımcı oluyor
81
KALP DAMAR HASTALIKLARI
KALP DAMAR
HASTALIKLARI
Bazen kalbi besleyen damarlarda ya
da kapaklarında, bazen de kalbin hiç
beklenmedik bir yerinde oluşan küçük
bir sorun hayatınızı etkiler, hatta
kimi zaman belirler. İşte yarattığı
ciddi sonuçlar itibariyle, erken
tanılanması çok önemli olan
kalp hastalıkları arasında
en sık görülenler...
■ sayfa 84 - 91 Koroner Arter Hastalığı, Kalp Krizi
■ sayfa 92 - 98 Kalp Kapağı Hastalıkları, Aritmiler
■ sayfa 100 - 108 Kardiyomiyopatiler, Büyük Damar Hastalıkları
■ sayfa 110 - 121 Periferik Damar Tıkanıklıkları, Varisler
Yay ın r len
kalp hastalıkları
Kalbiniz durmaksızın çalışır; günler, aylar ve yıllar boyu.
Bazen damarlarınızdaki küçük bir tıkanıklık, bazen de
içindeki küçücük bir delik zorlaştırır çalışmasını… Binlerce
farklı neden aynı sonuca yol açabilir. Üstelik bu sorunların
oluşma zamanı da değişkendir. Bazen anne karnında henüz
minicik bir kalpken, bazen de zamanın çizgilerini yüzünüzde
taşıdığınız o dinginlik günlerinde tehlike sinyalleri verir. Bu
haliyle hayatınızın merkezine oturur. Çünkü yaşamla ölüm
arasındaki ince çizgi, kalbinizin atışlarıyla çizilir.
Kalbinizin her daim sağlam ve düzenli atabilmesi için sağlıklı
olması gerekiyor. Oysa kalp sağlığınızı etkileyen yüzlerce
hastalık var. Bu bölümde en yaygın görülen bazı kalp
hastalıkları hakkında bilgiler bulacaksınız.
84
Koroner Arter Hastalı ı
K
Kalp damar hastalıkları
deyince akla gelen, koroner
arter hastalıkları oluyor.
Görülme oranı gittikçe artan
hastalık, oluşturduğu hayati
riskleriyle dikkat çekiyor.
Zamanında fark edilmez
ve önlem alınmazsa, kalp
krizine gidecek bir süreç
yaşanabiliyor. Erken tanıyla
değiştirilen yaşam biçimi,
hastalığın oluşma riskini
düşürüyor.
Nedir?
Koroner arter hastalığı (kalp damar
hastalığı), en sık karşılaşılan kalp
hastalıklarının başında geliyor. eki
kalp damar hastalıkları nasıl oluşuyor
İşte koroner arter hastalığının nasıl
oluştuğuna dair bilmeniz gereken önemli
püf noktaları:
Kalbiniz: Kanın Sağladığı Güç
Kalbiniz devamlı pompa işlevi görerek
tüm vücudunuzun kan ihtiyacını karşılıyor.
Bu işi yapmak için kalbin kendisi de oksijen
yönünden zengin kana ihtiyaç duyuyor.
Bu kan, kalbinize koroner arterler yoluyla
ulaştırılıyor.
Koroner Arterler: Kalbinizin Hayat Damarları
Kalbinizin çalışması, koroner arterler
tarafından sunulan kana bağlıdır. Koroner
arterleri, kalpten tüm vücuda kan dağıtan ve
en büyük damar olan aortun ilk dalları olarak
düşünebilirsiniz. Sol koroner arter ve sağ
koroner arter, daha küçük dallara ayrılarak
kalbin tümünü besliyorlar.
Sağlıklı Bir Arter
Bir koroner arterin iç yüzeyi sağlıklı
olduğunda kan, bu damardan rahatlıkla
akıyor. Bu da kalbinizin ihtiyaç duyduğu
oksijen ile beslenmesini sağlıyor. Aktivite
durumunda sağlıklı arterler kalbin artan
ihtiyacını rahatlıkla karşılayabiliyorlar.
Hasar Görmüş Bir Arter
Arterin iç tabakası yüksek kolesterol,
yüksek kan basıncı ya da sigaradan dolayı
zarar görmüş olabiliyor. Bu durum arter
duvarında plak oluşumu (yağlı maddeler
ve kalsiyum birikimi) ile sonuçlanıyor. Bu
nedenle kan eskisi gibi rahatlıkla akamıyor.
İşte bu durum, koroner arter hastalığının
başlangıcı anlamına geliyor.
Daralmış Bir Arter
lak oluşumu arttıkça arter daha da
daralıyor ve kalp kasına olan kan akımı
aşırı derecede azalıyor. Kalpte oksijen
açlığı oluşur ki, bu da göğüs ağrısına neden
olabiliyor.
Tıkalı Bir Arter
Daralmış olan arterin bir pıhtı ile tam
olarak tıkandığı durumda bir kalp atağı
(miyokard enfarktüsü) geçiriliyor. Oksijen
yönünden zengin kan yokluğunda o
bölgedeki kalp kasları kalıcı olarak hasar
görüyor.
85
K
1. Nefes Darlığı
Genellikle yürüme ve koşma sırasında hızlı
soluma ve buna rağmen rahat nefes alamama
duygusu (hava açlığı) olarak kendini belli
ediyor. Göğüs ağrısı şikayetlerinde olduğu gibi,
nefes darlığı da dinlenme halinde gelebiliyor ve
bu durum ciddi bir kalp hastalığının habercisi
olabiliyor. Ancak bazı akciğer hastalıkları da
(astım, amfizem gibi) benzer belirtilere yol
açabiliyor ve gerçek sebebin kalpten mi, yoksa
akciğerden mi kaynaklandığının anlaşılması çok
zorlaşıyor. Bu gibi durumlarda bir kalp uzmanının
ileri incelemeler yaptırıp (hatta bazen akciğer
uzmanı ile birlikte çalışarak) hastanın gerçek
sorununu saptaması gerekebiliyor.
2. Çarpıntı
K
Kalp damar hastalığı 4 farklı şekilde kendini belli ediyor.
1
Ani ölüm: Beklenmedik bir şekilde
şikayetlerin başlamasından sonraki 1
saat içinde gerçekleşen ölüm olarak
tanımlanıyor. Tüm ölümlerin yüzde
12’si ani ölüm şeklinde gerçekleşiyor.
Ani ölümlerin yarısı da kalp ve damar
hastalıklarına bağlı nedenlerle ortaya
çıkıyor. Özellikle de kalp krizinin payı
oldukça yüksek. Kalp kriziyle sonuçlanan
hastalığın belirtilerinin başında birden
başlayan göğüste baskı, yanma, ağırlık ve
sıkıntı hissi geliyor. Sonrasında bunlara
soğuk terleme, bulantı ve kusma eşlik
edebiliyor. Maalesef ki, bu hastaların
yarısı hastaneye ulaşamadan hayatını
kaybediyor. Ani ölüm dışında, koroner
kalp hastalıkları tüm gelişmiş ülkelerde
olduğu gibi, ülkemizde de ölüm nedenleri
içinde ilk sırayı alıyor.
2
Kalp krizi: Kalp krizi, kalp damarının
aniden tıkanması sonucu oluşuyor.
Toplumda yıllık görülme yüzdesi 0.6.
Belirtileri arasında; hastanın göğsünde
yanma, baskı ve sıkışma hissi bulunuyor.
Bu şikayetlerin çeneye ve kollara doğru
86
yayılması da söz konusu olabiliyor.
Bulantı ve kusmaya soğuk terlemenin
eşlik etmesi tanının güçlenmesini
sağlıyor. ikayetler aniden başlıyor.
Hastanın bulunduğu yerden, zamandan ve
aktivitesinden bağımsız gelişiyor.
ikayetler 30 dakikadan fazla sürüyor.
Bu durumdaki kişilerin, derhal bir
ambulansla en yakın kalp merkezi veya
hastanenin acil servisine götürülmesi
gerekiyor. Hayati tehlike söz konusu
olduğu için bu durumda en etkili
müdahale, hastanelerde yapılabiliyor.
Ancak riski büyük olsa da, her kalp krizi
ölümle sonuçlanmıyor.
3
Kalp krizi öncesi durum: ıhtı
tarafından tıkanmaya meyilli, tıkanan,
kendiliğinden açılan kalp damarı
bulunuyor. Bu durumun yarattığı
şikayetler kalp krizi ile aynı. Ancak
şikayetlerin şiddeti daha az olabileceği
gibi, şikayetlerin süresi de gün boyu
devam edebiliyor. Bu durum acil müdahale
gerektirdiği için hastaların en yakın acil
servise götürülmesi öneriliyor.
Kalp hızının aniden çok yükselmesi (dakikada
100-300 arası atım gibi) veya çok düşmesi
(dakikada 30-40 atım gibi) sonucunda veya
düzensiz kalp atışlarına bağlı olarak kalbin
olduğu yerde hissedilen çarpıntı duygusudur.
3. Senkop (Bayılma)
Genellikle ayakta dururken birdenbire bilinç
kaybına uğranması, yere yığılma ve kısa bir süre
sonra kendine gelme halidir. Son derece ciddi
bir kalp hastalığının belirtisi olabileceği gibi,
diğer çok sayıdaki daha az ciddi sebeplerden de
kaynaklanabiliyor.
4
Egzersizle gelen göğüs ağrısı:
Herhangi bir iş yaparken gelen baskı
şeklindeki göğüs ağrısı da, kalp damar
hastalığının belirtilerinden biri. Yürürken,
merdiven ve yokuş çıkarken, yemek
sonrası veya soğuk havalarda yürürken
göğsünüzde baskı, yanma, ağırlık hissi
oluşabiliyor. Bu ağrının özelliği yürümeyi
bıraktığınız an azalması ve kendiliğinden
(5 dakikadan kısa bir süre içerisinde)
kaybolmasıdır. Bazı durumlarda ise bazen
sol omuz, sol kolun iç kısmı, boyun ya
da alt çene ve sırttaki kürek kemiklerinin
arasına da yayılabilmesi veya öncelikle
bu bölgede hissedilebilmesidir. edeni
ise, kalp damarınızda yavaş yavaş oluşan
daralmadır. En kısa sürede hekime
başvurarak uygun tedavinin başlanması
çok önemlidir.
Kalp damar hastalıkları rastlantısal bir
şekilde oluşmuyor. Bazı risk faktörlerinin
sonucunda ortaya çıkıyor. İşte bu risk
faktörleri kontrol altına alınmadığı sürece
herhangi bir inceleme normal çıksa bile
(buna anjiyografi dahil) kalp krizi riski
ortadan kalkmıyor.
Hipertansiyon: Tansiyon hastalığının
yüzde 5’i genetiktir. Ancak hasta, genetik
olarak eğilimli doğduğu bu hastalığın
başlangıç sürecini belirleyebiliyor.
Yaşam tarzına bağlı olarak bu süreci
erteleyebiliyor ya da tam tersi öne
alabiliyor. Tansiyon, damarlardaki kanın
hızlı ve şiddetli’ akması anlamına geliyor.
Bu hızlı akan kan; beyin, böbrek ve kalp
gibi organları beslerken hasara uğratıyor.
aman içerisinde de birden ortaya çıkan
felç, kalp krizi ve böbrek yetersizliği
şeklinde çeşitli organ hasarlarına neden
olabiliyor. eki normal ve normal olmayan
tansiyon nasıl biliniyor ormal tansiyon
demek, büyük tansiyonun 120 mmHg ve
altı, küçük tansiyonun ise 80 mmHg ve
altında olması anlamına geliyor. Ancak
yaşla birlikte atardamardaki sertlik
artıyor ve kanın akışı hızlanıyor. Sonuçta,
tansiyon yükselmiş oluyor.
Yüksek tansiyonun kalbe zarar verme
biçimini ise şöyle açıklayabiliriz: Yüksek
basınca maruz kalan damar duvarı hasara
uğruyor ve kandaki yağ partiküllerinin
damar yüzeyine sıvanmasına ve
birikmesine sebep oluyor. aman
içerisinde bu birikim kalp damarlarında
darlığa veya aniden tıkanmaya yol
açabiliyor. ücudun motorunun kalp
olduğu düşünülürse, yüksek tansiyonun bu
motoru sürekli yüksek devirde çalıştırması
anlamına geliyor ki, bu da uzun vadede
kalbin zarar görmesine neden oluyor. e
var ki, tansiyon hastalarının yüzde 50’si
böyle bir hastalığı olduğunu bilmiyor.
Çünkü yüksek tansiyon bu hastalarda
şikayete neden olmuyor. Bu risk faktörünü
ortadan kaldırmak için tansiyonun istenen
düzeylere çekilmesi gerekiyor. Tansiyonu
istenen düzeylere çekmek hasta ve hekimin
işbirliği ile gerçekleştirilebiliyor.
Büyük tansiyonu 120-150, küçük
tansiyonu 80- 0 arasında seyreden
bireylere öncelikle yaşam tarzı değişikliği
öneriliyor. Tansiyonu 2-3 kez 160 mmHg
üzerine çıkan hastalara doğrudan ilaç
başlanıyor. Ancak bu hastaların yaşam
tarzı değişikliğini mutlaka benimsemeleri
gerekiyor.
Kilo verme, yaşam tarzı değişikliğinde
çok önemli bir etken. erilecek her 10 kilo
başına büyük tansiyonda 20 mmHg’lık bir
düşüş sağlama olanağı bulunuyor. Meyve
sebze ağırlıklı beslenme ile 8 mmHg, tuz
kısıtlaması ve fiziki aktivitenin artırılması
ile 8’er mmHg’lık düşüş sağlanabiliyor.
Yine alkol alımının kısıtlanması ile 5
mmHg’lık bir düşüş sağlanabiliyor.
Tansiyon ilacı başlandıysa hastanın bu
ilacı ömür boyu kullanması gerekiyor.
Sigara: Sadece akciğerlerimize değil
kalbimize de büyük zarar veriyor: Sigara
kandaki pıhtılaşma faktörlerini harekete
geçiriyor. Kalp hızını ve tansiyonu
artırıyor. Kalp damarlarındaki yağdan
zengin madde baloncuklarının patlama
sürecini başlatıyor.
ücudu bu kadar olumsuz etkileyen
sigaranın içim miktarı, kalp krizi geçirme
riskiyle de doğrudan ilişkili. Kalp
hastalığı geçirme açısından sigara içenler,
içmeyenlere göre 3 kat daha riskli. asif
içici olmak da aynı sonuca yol açıyor;
kalp krizi geçirme ve kalp krizinden
ölme riski bir buçuk kat artıyor. Sigarayı
bırakmak ise oldukça avantajlı. Sigaranın
bırakılmasından bir yıl sonra kalp damar
hastalığından ölüm riski yüzde elli oranında
azalıyor. 5 yıl sonra ise bu risk sigara
açısından sıfırlanıyor. Sigaranın bırakılması
için hekimden yardım alınması öneriliyor.
Kan yağlarındaki yükseklik: Kan
yağlarının yüksek olması en önemli risk
faktörü kabul ediliyor. Kalp damarlarında
darlık oluşumuna yol açan kan yağlarındaki
yükseklik düşürüldüğünde, kalp krizi
geçirme ve kalp krizinden hayatını
kaybetme riski azalmış oluyor. 3 çeşit
kan yağı olduğu biliniyor. Bunlar; kötü
kolesterol ( D ), iyi kolesterol (HD )
ve trigliserid. D kolesterol en önemli
kolesterol, çünkü tedavi, daha çok kötü
kolesterole göre düzenleniyor. D
kolesterolün olması gereken düzey,
kişiden kişiye veya hastadan hastaya göre
değişiyor. öyle ki, eğer kolesterolü yüksek
Diyabet: Tip 2 diyabeti olanlarda kalp damar
hastalığına yakalanma riski 4 kat, tip 1 diyabette ise 10 kat artıyor. Şeker hastalığı olanlar
en az kalp damar hastalığı olanlar kadar
risk taşıyor. Özellikle kalp krizi ve felç geçirme olasılığının yanında ani ölüm riskleri de
yükseliyor. Bu nedenle diyabet hastalarının gizli
kalp damar hastalığı ve gizli kalp krizi geçirme
olasılığı yüksek olduğu için yılda en az bir kez
kardiyolojik muayeneden geçmeleri ve mevcut
risk faktörlerinin daha şiddetli tedavi edilmesi
çok önemli. Örneğin tansiyonu 140 mmHg olan
normal bireye tansiyon ilacı önerilmezken, diyabet hastasında mutlaka ilaç başlanmalı. Yine
kötü kolesterolü (LDL) 120 mg/dl olan normal
bireye hiçbir öneride bulunulmazken, şeker
hastasının değerini 100’ün altına çekmek için
ilaç tedavisine başlanıyor.
87
bir hastaysanız, mutlaka doktorunuza riskinizi
hesap ettirmelisiniz. Böylece doktorunuzdan
10 yıl içinde kalp krizi geçirme ve kalp
krizinden hayatınızı kaybetme riskinizi
öğrenebilirsiniz. Çünkü kan yağlarının ne
kadar düşürüleceği, hangi değerlerin normal
kabul edileceği risk hesabına göre yapılıyor.
Örneğin şeker hastalığı veya kalp damar
hastalığı olan bir kişide D kolesterol 100
mg dl üzerinde ilaç başlarken, risk faktörü
olmayan bir hastada D kolesterol 1 0 mg
dl üzerine çıkarsa ancak ilaç başlanıyor.
İyi kolesterol (HD ) değerlerinin yüksek
olması kalp damar hastalığı riskini azaltıyor.
Trigliserid değerleri ile iyi kolesterol
değerleri ters orantılı. İyi kolesterolün
kadınlarda 60 mg dl, erkeklerde 50 mg dl
üzerinde olması kalp damar hastalığı riskini
azaltıyor.
20 yaşından sonra her sağlıklı bireyin 5
yılda bir; eğer tansiyon, yüksek kolesterol,
şeker hastalığı, kalp hastalığı varsa en az
yılda bir kan yağlarını ölçtürmesi öneriliyor.
Genetik miras: Bir diğer risk faktörü ise
İlaç tedavisi: Kalp damar hastalığı
teşhis edilmemiş (birincil koruma) ve edilmiş
(ikincil koruma) hastalarda ilaç tedavisi
farklılık gösteriyor. Her kalp damar hastasının
her gün 100-300 mg aspirin kullanması
gerekiyor. Ancak her sağlıklı bireye aspirin
kullanması önerilmiyor. Yalnızca sağlıklı birey
olmasına rağmen 10 yıllık kalp krizi geçirme
olasılığı yüzde 6’nın üzerinde çıkan kişilerin
de aspirin kullanması öneriliyor. Yine birincil
korumada hastaların diyabet ve tansiyon
ilaçlarını düzenli kullanmaları önemli. Birincil
ve ikincil korumada kolesterol ilaçlarının
başlama kriterleri de farklı. Diğer kullanılan
ilaç grupları hemen hemen aynı.
K
A
genler. 1. dereceden erkek akrabalarında
kalp damar hastalığı bulunan kişiler risk
altında sayılıyor. Böyle bir risk bulunan
kişilerin günlük yaşamda beslenmeden
egzersize kadar kalp sağlığını etkileyen
bir dizi faktör konusunda dikkatli olması
ve gerekiyorsa değişiklik yapması
gerekiyor. Beslenmede Akdeniz diyetinin
benimsenmesi, özellikle doymuş yağlardan
kaçınılması öneriliyor. Egzersiz yapılması da
büyük önem taşıyor. Uzmanlar haftada en az
3-4 gün, günde en az 20-30 dakika yürüyüş
yapılması gerektiğini söylüyor.
Kalp damarlarındaki yerel daralmaların
cerrahi olmayan bir yol ile açılması işlemine
koroner anjiyoplasti (balonla damar açılması)
adı veriliyor. Kasık atardamarlarından
girilerek, kalbin damarlarına doğru itilip
buraya yerleştirilen ‘kılavuz tel’ aracılığıyla
sönük durumdaki balon, bu kılavuz tel
üzerinden kaydırılarak darlığın olduğu bölgeye
yerleştiriliyor ve dışarıdan verilen basınçla
şişirilip (yaklaşık 3 cm. boyunda ve 3-4 mm.
eninde) kalp damarı tıkanıklığı açılmış oluyor.
Ayrıntılı bilgi için bkz. Sayfa 36
Kilo: Kilo sorunu ve göbek tipi yağlanması
Koroner arter bypass cerrahisi, tıkalı veya
daralmış olan arter kısmın ötesinde başka bir
yol oluşturarak, kalbin yeniden beslenmesine
olanak tanıyor. Birden fazla tıkalı damar
durumunda birden fazla bypass işlemi
gerçekleştiriliyor.
Bypass yapmak üzere kullanılacak
damar ya da diğer adıyla greftler göğüs,
kalp ya da bacaktan alınarak tıkalı koroner
artere bağlanıyor. Sıklıkla kullanılan greftler
olanlarda kalp hastalığına zemin hazırlayan
diyabet, tansiyon, kolesterol yüksekliği
oluşum riski artıyor. Bu nedenle kilonun
normal sınırlarda tutulması büyük önem
taşıyor. Kadınlarda bel çevresinin 88 cm.,
erkeklerde 102 cm. üzeri olması göbek
tipi yağlanma olduğunu gösteriyor. Eğer
bu ölçülerin üzerinde iseniz, diyetisyene
başvurmanız öneriliyor.
88
Kalp damar hastalığı teşhisi konan
hastalara 3 farklı tedavi yöntemi uygulanıyor.
Bunlar ilaç tedavisi, perkütan koroner
girişimler ve açık kalp ameliyatı. Bunların
içerisinden en uygun tedavi şekline hasta ve
doktor birlikte karar veriyor.
B
göğüs duvarından alınan meme atardamarı,
koldan alınan aort damarı ve bacaktan alınan
toplardamarı oluyor.
Ayrıntılı bilgi için bkz. Sayfa 37
M
Endoskopik cerrahi ile minik kesiden
büyük ameliyat
Minimal invaziv bir teknik olan
endoskopik cerrahide, özel endoskopik
cihazlar ile göğüs bölgesine açılan küçük
kesilerin içerisinden açık kalp operasyonları
gerçekleştirilebiliyor. Ameliyat sırasında
cerrahi enstrümanlar, tamamen cerrahın kendi
kontrolünde oluyor. Endoskopik yöntem ile
koroner bypass işlemi, kapak tamirleri, kapak
değişim işlemleri, kalp deliklerinin kapatılması
ve ritim tedavisi için ablasyon işlemleri
uygulanabiliyor.
Ayrıntılı bilgi için bkz. Sayfa 40
Robotik cerrahi, hassas operasyon
Ameliyat amaçlı geliştirilmiş bir robot,
cerrahların yönlendirmesi sonucunda
operasyonu gerçekleştiriyor. Robotik
cerrahinin endoskopik cerrahiden temel
farkı, cerrahın bir monitörden izleyerek
robotun kollarını uzaktan kumanda ederek
çalıştırmasıdır.
Ameliyat sırasında cerrah, hastanın yattığı
masanın biraz ilerisinde bulunan, ameliyatı
kumanda edebileceği bir konsola oturuyor. Bu
konsoldan görüntü alıyor ve robotun kollarını
hareket ettirebiliyor. Cerrah da, bu görüntüler
eşliğinde, bir cerrah eli gibi hareket edebilen
robotun diğer kollarını harekete geçirerek zor
ve hassas bir ameliyatı gerçekleştiriyor.
Ayrıntılı bilgi için bkz. Sayfa 41
info
K
20-30
H
Günde 104 bin kez atarak
vücudumuza kan pompalamak
gibi büyük bir görevi üstlenen
kalbimiz, yaklaşık yumruğumuz
büyüklüğündedir. Ağırlık
olarak da yaklaşık 280-300
gramdır.
280-300
gr
89
biliyor musunuz?
Kalp Kri̇zi
Göğsünüzde aniden ortaya
çıkan ağrı ve sıkışma
hissiyle başlayan kalp
krizinde erken müdahale çok
önemli. Erken müdahale hem
hayati riskin azaltılmasını
hem de kalp kasının zarar
görmeden kurtulabilmesini
sağlayabiliyor. Diyabet,
aşırı kilo, kötü beslenme
ve hareketsizlik gibi kalp
hastalıklarına yol açabilecek
faktörlerde yapılacak olumlu
değişiklikler, hastalığın ortaya
çıkmasını geciktirebiliyor.
90
Kalp krizinde erkekler, kadınlara göre daha riskli.
Bunun nedeni ise, kadınlarda bulunan östrojen
hormonunun, damarların yapısını güçlendirmesi. Ancak
kadınlarda menopoz döneminde östrojen hormonu
azaldığı için bu koruma ortadan kalkıyor.
Nedir?
Kalp krizi, kalbi besleyen koroner
arter damarlardan veya dallarından herhangi birisinin tıkanmasıyla başlıyor. Bu
durumda geriye dönüşü olmayan kalp
kası hasarı oluşuyor ya da ölüme neden
olan kalp krizi (akut miyokard enfarktüsü) meydana geliyor. Kalp krizi, koroner
kalp hastalıklarının içinde en acil ve
en ağır seyreden durumların başında
geliyor.
Risk faktörleri neler?
Kalp krizi riskini artıran 2 önemli risk
faktörü var: Bunlardan birincisi değiştirilemeyen riskler olarak isimlendiriliyor.
Genetik faktörler, yaş, erkek olmak, bu ilk
gruba giriyor. Ailesinde erken yaşta kalp
krizi öyküsü olanlar ve erkekler, kalp krizi
için daha büyük bir risk altında. iskleri
yaşla birlikte artıyor. İkinci risk faktörlerine
ise değiştirilebilen riskler adı veriliyor. Bu
risk faktörlerini azaltmak kişinin çabalarına
bağlı. Sigara kullanımı, yüksek kan basıncı
(hipertansiyon), diyabet hastalığı, kan yağlarının yüksek olması ve yüksek vücut ağırlığı
yani obezite, değiştirilebilir gruba giriyor.
Ancak bu risk faktörlerinin tamamına sahip
biri, en üst düzeyde kalp krizi riskini de
beraberinde taşıyor. Bu nedenlerle kalp krizi
geçirme riskini önceden öğrenmek oldukça
önemli.
Kalp krizi riski toplumdaki bazı bireylerde daha yüksek oranda görülüyor. Bu
nedenle, tüm bireylerin risk analizine tabi
tutularak yüksek riskli olanların belirlenmesi ve risk azaltıcı önlemlerin uygulanması
hayat kurtarıcı olabiliyor.
Belirtileri
Kalp krizinin temel belirtisi, göğüs ağrısı. Klasik hastada bu göğüs ağrısı şiddetli,
baskı ya da basınç tarzında, ezici, sıkıştırıcı
bir ağrı ve göğsün sol yarısında ya da göğüs
kemiğinin altında hissediliyor. Ağrı sol kola,
alt çeneye, sırta da yayılabiliyor. Daha nadir
olarak sadece bu yayılma bölgelerinde de
hissedilebiliyor. Özellikle yaşlı veya diyabet
hastası olanlarda belirtiler farklı olabiliyor.
Bu kişiler halsizlik, bayılma, nefes darlığı
gibi belirtileri hissedebiliyor ve bu durumlarda da akıllarına kalp krizinin gelmesi
gerekiyor. Tüm hastalarda sıklıkla soğuk
ter dökme, bulantı, kusma gibi belirtiler de
olabiliyor ve kalp krizi dışındaki tanıları akla
getirerek değerli zamanın yitirilmesine yol
açabiliyor.
Kalp krizinin belirtilerini bilmek, böyle
bir durumla karşılaşan bireyin zaman kaybetmeden tıbbi bakıma ulaşabilmesini sağlıyor. Çünkü kalp krizinde erken müdahale
çok önemli. Erken müdahale hem hayati riskin azaltılmasını hem de kalp kasının zarar
görmeden kurtulabilmesini sağlayabiliyor.
Tanı yöntemleri neler?
Kalp krizi tanısı hekim tarafından
konulabiliyor. Bu tanı için en önemli iki
bilgi, hastanın yakınmaları ve EKG’sinin
değerlendirilmesiyle sağlanıyor. EKG
bulguları tipik olarak kalp kriziyle uyumluysa ve hastanın yakınmaları da kalp krizine
uyuyorsa, tanı konuluyor ve derhal tedaviye
başlanıyor. Bazı durumlarda EKG bulguları
belirgin olmayabiliyor. Bu durumda kalp
kasının zarar görmesi sonucu kanda yükselen bazı enzimler ölçülüyor. Bu kan tahlilleri
tanı koymada yardımcı olsa da, ancak belirli
bir süre geçtikten sonra yükselmesi gibi bir
dezavantajı bulunuyor. Bu nedenle uzmanlar
ekokardiyografi ya da anjiyografi tetkiklerini isteyebiliyor.
Tıkanan kalp damarları nasıl açılıyor?
Tıkanan kalp damarının açılması iki yöntemle olabiliyor. Bunlardan birincisi, pıhtı
eritici ilaçların damar yoluyla verilmesi.
Bu işlem koroner yoğun bakım ünitesinde
uygulanıyor. Başarı şansı, tıkanan damarın
anjiyoplasti ve stentle açılması yöntemine
göre daha düşük olduğu için, acil anjiyo
laboratuvarı ve ekibine ulaşmanın mümkün
olmadığı durumlarda yapılıyor. İkinci ve
daha etkin yöntem ise tıkanan damarın acil
kalp anjiyosuyla belirlenip anjiyoplasti ve
stentle açılması. Bu tedavi yöntemi yüksek
başarı oranına sahip olsa da, deneyimli ve
hemen müdahale edebilecek bir ekip ve
gerekli ekipmanlara ihtiyaç duyuluyor. Bu
yöntemde kalp damarındaki tıkanıklık, kasık
ya da el bileği damarından giriş yapılıp
damar içerisinden kalbe ulaştırılan bir tel
geçirildikten sonra bir balon yardımıyla
gideriliyor ve tekrar tıkanmaması için stent
denilen kafes benzeri bir materyal yerleştiriliyor. Bu şekilde damarın açılması, kalp
işlevinin uzun vadede bozulması riskini
önemli ölçüde azaltıyor.
Hastane sonrası bakım çok önemli
Kalp krizi sonrası bakım ve tedavi çok
önemli. İkinci bir kriz her zaman çok daha
büyük risk taşıyor. Bu nedenle hasta taburcu
olmadan önce detaylı bir risk değerlendirmesi yapılıyor. Kalp krizine yol açan faktörlerin tümü gözden geçiriliyor ve bunları
ortadan kaldırmaya yönelik girişim planlanıyor. Bu bakımda, yaşam tarzı değişiklikleri, rehabilitasyon, diyet danışmanlığı ve
ilaç tedavilerinin yer alması gerekiyor. Bu
aşamada hastanın hekimiyle yakın irtibatını
kesmemesi, eğitim sürecini aksatmaması
Acil tedavinin hayati önemi var
Kalp krizi tanısı konulduktan sonra
acil tedaviye başlanması gerekiyor. Bu
tedavinin iki amacı var: Kalp krizi nedeniyle yaşam kaybını engellemek ve kalp
kasının zarar görmesini önlemek. Kalp
krizi nedeniyle olan ölümlerin en büyük
nedeni, ölümcül kalp ritim bozuklukları.
Bunlar kalp krizinin ilk saatlerinde daha
çok görülüyor. Bu nedenle kalp krizi
tanısı alan hastanın koroner yoğun bakım
ünitesine yatışı yapılıyor. Burada kalp
işlevleri makinelerle sürekli izleniyor ve
olası bir düzensizliğe hemen müdahale
edilebiliyor. Kalp krizi tedavisinde diğer
önemli amaç, tıkanan damarın açılarak
kalp kasının zarar görmesini engellemek.
Eğer kalp krizinin ilk 1 saati içerisinde
damar açıcı tedavi uygulanabilirse, kalp
kasının zarar görmesi büyük ölçüde
engelleniyor. Bu nedenle tedavide ilk 60
dakika “altın saat” olarak adlandırılıyor.
Damar daha uzun süre tıkalı kalırsa,
kalp kası geri dönüşsüz şekilde hasar
görüyor ve hasta kalp
krizini atlatsa bile uzun
dönemde kalp yetmezliği gelişebiliyor. Bu ise
uzun dönemli sağ kalım
ve hayat kalitesi için
çok olumsuz bir faktör.
ve tedavisinin bir parçası olması gerekiyor.
Kalp krizine yol açan etkenlerle yeterince
mücadele edilmezse, kalp krizinin tekrarlama olasılığı yüksek. Sigaranın bırakılması,
düzenli ve kontrollü biçimde egzersizlerin
yapılması, uygun diyet ile ideal kiloya ulaşılması, yüksek tansiyon, diyabet hastalığı,
kan yağları yüksekliğinin tedavi edilmesi
büyük önem taşıyor. Ayrıca verilen ilaç
tedavilerine uyum sağlanması ve aksatılmaması da uzun dönem sağ kalımı ve yaşam
kalitesini olumlu etkiliyor.
91
Kalp Kapa ı Hastalıkları
İ
Kalbimizin 4 kapağı var.
Gün boyu dinlenmeden
açılıp kapanıyor. Ancak
yeterli açılmadığında ya da
kapanmadığında çeşitli sağlık
sorunlarının oluşmasına neden
oluyor. Üstelik hastalığın
başlangıcında bazen hiçbir
belirti vermeyebiliyor. Yıllarca
bu sorunlarla yaşayan ama
haberi olmayan pek çok kişi
bulunuyor.
92
Nedir?
Kalp kapağı hastalıklarından bahsetmek
için öncelikle kalbin yapısından kısaca
söz etmek gerekiyor. Kalbin 4 odacığı
bulunuyor ve bunlar iki kulakçık ile iki
karıncıktan meydana geliyor. Kalbin
sağ ve sol kısmını birbirinden ayıran
bölmeler var. Bu bölmeler sağ taraftaki
kanın sol tarafa geçmesine engel oluyor.
İşte kalbimizde bulunan toplam 4 adet
kapak, bu boşluklardaki kanın tek yönde
dolaşmasını sağlıyor. ücudumuzdaki
toplardamarlardan dönen kirli kan ilk olarak
sağ kulakçığa geliyor, buradaki kapağın
(triküspit kapak) açılmasıyla sağ karıncığa
geçiyor, buradan da pulmoner kapağın
açılmasıyla temizlenmek için akciğerlere
pompalanıyor. Temizlenmiş kan ise sol
kulakçığa geldikten sonra mitral kapağın
açılmasıyla sol karıncığa ulaşıyor. Aort
kapağının açılmasıyla da temizlenmiş olan
kan tüm vücudumuza dağılmak üzere aorta
pompalanıyor. İşte bu dinlenmeksizin
gerçekleşen açılıp kapanma işlemleri
sırasında, kapaklar yeterli kapanamaz veya
yeterli açılamazsa ya da her ikisi birden
olur, yani ne tam açılma ne de tam kapanma
sağlanamazsa, kalp kapağı hastalıkları
meydana geliyor.
Hafif kapak hastalıklarının çoğunda sadece
düzenli doktor kontrolleri yeterli oluyor.
Şikayeti olanlarda, yakınmalarına ve kapak
hastalığının cinsine göre bazı ilaçlar öneriliyor.
Balon Tedavisi ile damar darlığı
gideriliyor
Nedenleri neler?
Kapak hastalıkları doğumsal nedenlere
bağlı olabileceği gibi, çocuklukta geçirilen
ateşli romatizma nedeniyle veya yaşlılığa
bağlı kireçlenmeler sonucunda da
gelişebiliyor. Ayrıca enfeksiyon, kapağın
gevşek yapıda olması nedeniyle geçirilen
kalp krizi sonucunda, kalp yetersizliklerinde
ve bazı hastalıklarda ortaya çıkabiliyor.
Belirtileri neler?
Kapak hastalıklarında şikayetler,
hangi kapakta sorun olduğuna bağlı
olarak değişkenlik gösteriyor. Hastalığın
erken dönemlerinde kişinin hiç yakınması
olmayabiliyor ve bazen yıllarca bu şekilde
yaşayabiliyor. Kapak rahatsızlığı arttıkça,
kişide bulgular ortaya çıkmaya başlıyor.
Bunlar genel olarak çabuk yorulma,
halsizlik, çarpıntı, tıkanma hissi, nefes
darlığı ve vücutta sıvı toplanmasının bir
göstergesi olan ayaklarda şişlik ile kendini
belli ediyor. Bazı kapak hastalıklarında ise
baş dönmesi, göğüs ağrısı, hatta bayılma
yakınmaları da görülebiliyor.
Tanı yöntemleri neler?
Kapak hastalıklarının tanısı, bu
yakınmalar başlamadan, hastanın
herhangi bir nedenle doktora gidip normal
muayenesinde kalbi dinlenirken üfürüm
duyulmasıyla tamamen rastlantısal olarak
konabileceği gibi, yakınmalar geliştiğinde
bazı özel tanı yöntemleriyle de ortaya
çıkarılabiliyor.
Darlık bulunan kapaklara uygulanan bir
yöntem. En sık mitral kapağa yapılıyor. Hasta
lokal anestezi alıyor. Kasıktaki damardan
giriliyor, kalbin odacıklarına ulaştıktan sonra
hasta olan kapağa kateter ilerletiliyor. Dar olan
kapağa gelince, orada sosis şeklindeki balon
şişiriliyor ve darlık olan kapak yaprakçıkları
bu yüksek basınç altında bir süre kalınca balon
indiriliyor, kapaktaki ciddi darlık ortadan
kaldırılmış oluyor.
Ayrıntılı bilgi için bkz. Sayfa 36
M
İ
Minik kesiden büyük ameliyat
Minimal invaziv bir teknik olan endoskopik
cerrahide, özel endoskopik cihazlar ile göğüs
bölgesine açılan küçük kesilerin içerisinden
açık kalp operasyonları gerçekleştirilebiliyor.
Ameliyat sırasında cerrahi enstrümanlar
tamamen cerrahın kendi kontrolünde oluyor.
Ancak cerrahi alanın görüntülenmesi için
endoskopik kamera kullanılabiliyor.
Ayrıntılı bilgi için bkz. Sayfa 40
Robotik cerrahi ile hassas operasyon
Ameliyat amaçlı geliştirilmiş bir robot,
cerrahların yönlendirmeleri sonucunda
operasyonu gerçekleştiriyor. Robotik cerrahinin
endoskopik cerrahiden temel farkı, cerrahın bir
monitörden izleyerek robotun kollarını uzaktan
kumanda ederek çalıştırmasıdır.
Ameliyat sırasında cerrah, hastanın yattığı
masanın biraz ilerisinde bulunan, ameliyatı
kumanda edebileceği bir konsola oturuyor. Bu
konsoldan görüntü alıyor ve robotun kollarını
hareket ettirebiliyor. Robotun 4 kolu var.
Bunlar 540 derece dönme ve 6 yöne hareket
etme özelliğine sahip. Kollardan biri, aslında
bir kamera. Yüksek çözünürlükte 3 boyutlu
görüntüyü, 10 kat büyüterek monitöre
yansıtıyor. Görüntünün 3 boyutlu olması,
cerraha operasyon sırasında derinlik hissi
kazandırıyor, bunun sonucunda ameliyat
bölgesini çok daha net ve ayrıntılı olarak
görebilmesini sağlıyor. Cerrah da, bu görüntüler
eşliğinde, bir cerrah eli gibi hareket edebilen
robotun diğer kollarını harekete geçirerek zor
ve hassas bir ameliyatı gerçekleştiriyor.
Ayrıntılı bilgi için bkz. Sayfa 41
Klasik cerrahi ile kalp kapağı takılıyor
Kalp içinde, kanın kalp içindeki akış
yönünü belirleyen 4 kapak bulunuyor. Bu
kapaklar zamanla ve çeşitli sebepler nedeniyle
(doğuştan kalp romatizması, kireçlenme veya
kapak iltihabı) görevini yapamaz hale geliyor.
Kapaklarda daralmalar veya yetersizlikler
ortaya çıkıyor. En sık ‘arıza’ görülen kapaklar,
aort ve mitral kapak adı verilenler. Bu durumda
bozulmuş olan kapaklar çıkarılıyor ve yerine
‘yapay kalp kapağı’ takılıyor. Bu işlem de,
bypass ameliyatında olduğu gibi bir açık kalp
ameliyatı gerektiriyor.
Yapay kapak olarak, mekanik kapak veya
biyolojik kapak seçenekleri bulunuyor. Mekanik
kapaklar daha dayanıklı ancak ömür boyu kan
sulandırıcı ilaç (coumadin) kullanımı gerektiriyor.
Biyolojik kapaklar ise daha kısa ömürlü ancak
kan sulandırıcı ilaç (coumadin) kullanımına
ihtiyaç bırakmıyor. Bazı özel durumlarda
‘arızalı kapak’ değiştirilmek yerine tamir
edilmeye çalışılıyor. Bazen bu tamir oldukça
zor bir teknik gerektirebiliyor, ancak kalbin
kasılma performansı açısından ve coumadin
gerektirmediğinden, yapay kapaklara göre daha
çok tercih ediliyor.
93
A
Coumadin tedavisi için
l İlacınızı tarif edildiği şekilde ve her gün
aynı saatte alın.
l Protrombin zamanı (PT) testini
doktorunuzun söylediği zamanlarda
düzenli olarak yaptırın.
l Eğer Coumadin dozunuzu almayı
unuttuysanız ve gece saat 24:00’ten önce
hatırladıysanız, ilacınızı alabiliyorsunuz.
Ancak gece yarısını geçtikten sonra
hatırladıysanız, ertesi güne kadar
beklemeniz ve sadece o gün için belirtilen
miktar kadarını almanız gerekiyor. Asla iki
günlük dozu bir seferde almayın. Eğer iki
veya daha fazla gün üst üste ilacı almayı
unuttuysanız doktorunuzu arayın, doz
değişimi gerekebilir.
l İlacı alırken mutlaka bir takvime
işaretleyin.
l Coumadin’i doktorunuz söylediği müddetçe
(gerekirse hayatınız boyunca) kullanın.
l Kanamalara dikkat edin. Eğer bir şeylerin
normal olmadığını hissediyorsanız,
sorunuz varsa, doktorunuza danışın.
Antikoagülan tedavisi için
l Doktorunuz size kanınızın sulanması için
antikoagülan tedavisi başlamayı uygun
görebilir. Antikoagülan ilaçlar kanın
pıhtılaşma hızını kontrol ediyor, böylece
damarlarınızda veya kalbinizde pıhtı
oluşmasını önlüyor. Eğer bir pıhtı varsa,
bunun büyümesini ve vücudunuzun başka
bir yerine gitmesini engelliyor. Coumadin,
oluşmuş olan pıhtıyı eritmiyor. Bu nedenle
coumadin (antikoagülan ilacınız) hakkındaki
bilgileri edinerek doğru ve düzenli
kullanmanız tedavinizin başarısını artırıyor,
komplikasyon ihtimalini azaltıyor ve tedavi
altındayken gündelik hayatınızı sürdürmenize
yardımcı oluyor.
l Pıhtılaşma zamanını belirlemek için sizden
bazı testleri yaptırmanız istenebiliyor. Bu
testler, aldığınız ilacın dozunun yeterli olup
olmadığını gösteriyor. Testler doktorunuzun
belirttiği zaman aralıklarıyla yapılıyor.
Test sonuçları doktora coumadin dozunu
ayarlamakta yararlı oluyor ve böylece
kanama ile pıhtılaşma arasındaki denge daha
iyi sağlanıyor.
Elektrokardiyografi (EKG): Kalp
ritminin çekilmesiyle başlıyor. Burada
kalbin hızı, düzenli atıp atmadığı, kalbi
besleyen damarlarda bir sorun olup olmadığı ve kapak hastalıklarına özgü bazı
elektriksel değişiklikler inceleniyor.
Göğüs Röntgeni: Kalbin büyüklüğü ve
akciğerlerin durumu değerlendiriliyor.
Ekokardiyografi: Kalp ultrasonografisi olan bu yöntem, ses dalgalarıyla
görüntüleme sağlıyor. Hastanın yatarken
normal karın ultrasonunda olduğu gibi,
göğsüne bir jel sürülerek kalbinin içini
açmadan ama açmış gibi görüntüler elde
ediliyor.
94
Kalbin odacıklarının büyüklüğü, kalbin
yeterli kasılıp kasılmadığı, duvar kalınlıklarının artmış olup olmadığı, damar
yapıları ve bunlardaki doğumsal anomaliler ve çapları ile kapakların durumu
inceleniyor. Dinleme sırasında duyulan
üfürümler değerlendiriliyor.
Ayrıntılı bilgi için bkz. Sayfa 34
Kalp Kateterizasyonu: Çoğu zaman
gerek kalmıyor. Hasta uyutulmadan
yapılan bir işlem. Kasıktan ince kateterler yardımıyla kalp odacıklarına girilerek
yapılıyor, ameliyat gereken durumlarda
buna koroner anjiyografi yöntemi ilave
edilerek koroner damarlarda sorun olup
olmadığı da ortaya konuyor.
‘
bir kalp öyküsü
K
“Arabanın arka koltuğunda gidiyordum. İstanbul trafiği
işte yine yoğun, yine ağır ağır ilerliyor. Biraz canım
sıkıldı. Sonra göğsümde bir ağrı hissettim. Tuhaf, acı
gibi Taksi şoförüne seslendim. Sonrası tamamen
karanlık, hiçbir şey hatırlamıyorum. Bayılmışım,
gözlerimi açtığımda başımda doktorlar, hemşireler
vardı. Hayal meyal hatırlıyorum o anları. Sonra
gözlerimi yoğun bakımda açtığımı hatırlıyorum. Tuhaf
bir şeydi derin bir sessizlik, beyazlık, garip garip tıbbıi
aletler Hastanede olduğumu anladım. Ama başıma ne
geldiğini hatırlamıyordum. Bana ne olmuştu
Kendime iyice geldiğimde ilk sorum da bu
oldu. iddi bir kalp krizi geçirdiğimi söylediler.
Ama atlatmıştım. ani hayat bana 2. bir şans
vermişti ”
K
l .K.
yaşında.
l İşe giderken bindiği takside göğsünde
bir ağrı hissetti ve ardından bilincini
kaybetti.
l Şo ör hastaneye getirdi.
l .K. ne es alamamaktaydı ve kalp
ritminde ibrilasyon denilen öldürücü bir
ritim vardı.
l .K. için şok ve resisütasyon yapıldı.
l K bulgusu ciddi bir kalp kri i
geçirdiğini gösteriyordu.
l ıkalı olduğu saptanan kalpte en önemli
ön ana damar balon ve ilaçlı stent ile
tamamen açıldı.
l aburcu olduktan sonra takip edilen .K.
hayatını sağlıklı olarak sürdürüyor.
biliyor musunuz?
Aritmilerin önemli bir kısmı hayati tehlike yaratmıyor.
Ancak bazı yapısal kalp hastalıklarının varlığında ve
bazen de kalbin özel elektriksel hastalıklarında hayati
tehlike söz konusu olabiliyor.
Ari̇tmi̇ler
B
Bazen kalp hastalığı
olanlarda bazen de sağlıklı
kişilerde ortaya çıkan
aritmilerde kalp, farklı
şekilde çalışıyor. Hızlı,
yavaş ya da duraklayarak
sürdürdüğü atışları
çarpıntıdan bayılmaya bir dizi
belirtiyle kendini belli ediyor.
Kalbin farklı çalışma şekline
göre geliştirilmiş farklı tedavi
yöntemleri bulunuyor.
Nedir?
Aritmi, kalbin atım hızıyla ilgili
sorunların oluşması durumuna deniyor.
Sağlıklı kişilerde kalp hızı genel olarak
istirahat sırasında dakikada 60-100 vuru
dk arasında olarak biliniyor, kalp hızı
vücudun ihtiyacına göre anlık değişim
gösteriyor. Örneğin istirahat sırasında
kalp hızı sağlıklı kişilerde yavaşlıyor,
efor sırasında, ateş, stres, heyecan ile
normalde kalp hızı artıyor.
Nedenleri neler?
Aritmiler, genellikle kalp hastalığı
olanlarda görüldüğü gibi, kalbinde
hiçbir sağlık sorunu olmayanlarda da
oluşabiliyor. Bu nedenle öncelikle ritim
bozukluğunun ne olduğu, ardından
ise zeminde bu ritim bozukluğuna yol
açan herhangi bir yapısal kalp hastalık
olup olmadığı inceleniyor. Çünkü
aritmiler, bazen kalp dışı diğer sistemik
hastalıkların bir sonucu (anemi, tiroid
bezinin az veya fazla çalışması, bazı
hormonal hastalıklar, bazı bağ dokusu
hastalıkları gibi) olarak da ortaya
çıkabiliyor.
Belirtileri neler?
itim bozukluğu olan hastaların bir
96
kısmı, bu sorunlarından habersizler.
Bu kişilerde aritmi, rutin bir muayene
sırasında veya başka bir amaç için
elektrokardiyografi çekimi sırasında
saptanıyor. Ancak hastaların önemli
bir kısmı; çarpıntı, kalp atışlarında
düzensizlik, kalbinin duracak gibi olması
hissi, göğsünde kuş çırpınma hissi,
boşluk hissi, baş dönmesi, bayılma, efor
kapasitesinde azalma ve nefes darlığı gibi
şikayetler ile başvuruyorlar.
Kalp hızının yavaşlamasına yol açan
ritim bozukluklarında baş dönmesi,
bayılma veya eforla nefes darlığı ve baş
dönmesi gibi şikayetler görülebiliyor.
Özellikle kalp ritminde duraklama olması
ve bu duraklamaların insanların aktif
olduğu saatlerde 3 saniye ve üzerinde
olması durumunda baş dönmesi ve
bayılma gibi şikayetler görülebilir.
Ancak özellikle uyku sırasında 3 saniye
ve üzeri duraklama görülmesi her zaman
anormal sayılmıyor.
Kalp hızının çok fazla olduğu
durumlarda bayılma ve baş dönmesi
gibi şikayetler oluşabiliyor. Özellikle
çarpıntı hissi ile birlikte bayılma, baş
dönmesi veya göğüs ağrısı gibi eşlik
eden şikayetler görülüyor ise bu durumun
ciddiyetine işaret ediyor.
Tanı yöntemleri neler?
Hastanın şikayetleri yeterince
uzun süreliyse, şikayetler sırasında
elektrokardiyografi çekilmesi oldukça
yardımcı oluyor. Ancak bu şikayetler
yeterince uzun süreli değilse, o zaman
ritim bozukluğunu ortaya koymak için
uzun süreli EKG’ye başvurulabiliyor.
Özellikle şikayetlerin çok sık olduğu
hastalarda Holter izlemi (24 saat, 48 saat,
72 saat, 1 hafta süreli) yapılabiliyor.
ikayetlerin çok sık olmadığı
hastalarda ise olay kaydedici gibi
cihazların uygulanması faydalı olabiliyor.
Efor testi, ekokardiyografi, koroner
anjiyografi gibi testler ise aritminin
türünü saptamaktan çok aritmiye eşlik
eden yapısal kalp hastalıklarını dışlamak
için kullanılıyorlar. Efor testi ise özellikle
eforla ortaya çıkan aritmileri ortaya
koymada yardımcı olabilir.
(Tanı yöntemleriyle ilgili ayrıntılı bilgi
için bkz. Sayfa 26)
Diğer yöntemlerle tespit edilemeyen
aritmilerde ise girişimsel olarak yapılacak
test elektrofizyolojik çalışma. Bu,
kasıktaki bir toplardamardan kalbin içine
elektriksel kayıt alabilecek özel kateterler
yerleştirilerek hastalarda aritmileri
uyarabilmek için çeşitli yöntemlerin
uygulandığı bir tetkik yöntemidir.
Tedavisi
İlaç tedavisi
Aritminin tipine göre uygulanan
ritim düzenleyici ilaçlar mevcut. Bunun
yanında aritmiye neden olan, altta yatan
herhangi bir başka hastalık varsa onun
da tedavi edilmesi gerekiyor. Bazen
ilaç tedavisi yeterli olamayabiliyor,
bu durumlarda girişimsel yöntemlere
başvuruluyor.
Cerrahi yöntem
Atrial fibrilasyonun ilaç veya
A
Maze prosedürü
Açık cerrahi yöntemle yapılan bu
tedavi, hasta kalp akciğer makinesi
desteği altındayken, göğüs kafesi ve kalp
boşlukları açılarak yapılıyor. Etkinliği
yüksek bir tedavi yöntemi.
Farklı enerji modelleri ile yapılan
ablasyon yöntemleri
Farklı tip enerji uygulamasıyla
dokuların ablasyonu kalp boşlukları
açılarak veya kalp hiç durdurulmadan,
kalbin dışından uygulanan yöntemlerle
de yapılabiliyor. Kalbin durdurulmadan
yapıldığı işlemlerde, göğüs boşluğuna
küçük deliklerle giriliyor, göğüs
kemiğinin açılması gerekmiyor. Farklı
enerji modelleriyle yapılan ablasyon
yöntemlerinin birçok çeşidi var. Bunlar;
Mikrodalga ablasyon, Lazer ablasyon,
Kriyoablasyon, Ultrason ablasyon,
Radyofrekans ablasyon olarak
sıralanabilir.
Ayrıntılı bilgi için bkz. Sayfa 44
97
Aritmi Tedavisinde
Kalp Pili ve ICD
Kalp pili nedir?
Kalp pilleri, bir tür programlanabilir bilgisayar chipleri
ile enerji sağlayan bataryaların kombinasyonundan
oluşan cihazlardır. Temel olarak göğüs duvarında
köprücük kemiğinin hemen altında, cilt altına açılan
bir cebe yerleştiriliyorlar. Buradan köprücük kemiğinin
altından kalbe giden toplardamara iğne yardımı ile
girilerek kalbin içine özel bazı kabloların yerleştirilmesi
ve bu kabloların pil sistemi ile birleştirilmesi gerekiyor.
Bu işlem, 1-2 saat içinde yapılabilen, lokal anestezi
kullanılan küçük bir operasyon olarak kabul ediliyor.
Ameliyathane ortamında yapılan işlem sonrası hastanın,
hastanede kalış süresi 1-2 gün arasında değişebiliyor.
girişimsel yöntemlerle
tedavisinin mümkün
olmadığı durumlarda cerrahi
de uygulanabiliyor. arklı
tekniklerin uygulanabildiği
tedavide temel amaç, atrial
fibrilasyonun tamamen ortadan
kaldırılması ve normal ritim
düzeninin sağlanması. Bu
işlemler herhangi bir açık kalp
cerrahisi prosedürünün bir
parçası olabileceği gibi, tek
başlarına sadece ritm tedavisi
için de yapılabiliyor.
Ablasyon Tedavisi
Ablasyon tedavisi, kasıktaki
toplar ve atardamarlardan kalbin
içine özel elektrot denilen
kabloların yerleştirilmesi ile
çarpıntının mekanizmasının
ortaya konup çarpıntıya yol
açan odak, mekanizma veya
elektriksel yolun hasar görmesi
esasına dayanan tedavi yöntemi.
Bu yöntem, aritmiyi tamamen
ortadan kaldıracak kesin tedavi
yoludur.
98
Ablasyon tedavisi ile
aritmilerde, aritminin türüne
göre değişkenlik göstermekle
beraber yüzde 60- arası
başarı sağlamak mümkün.
İşlemin komplikasyon oranı
ise yine aritminin türüne göre
değişiyor ancak genelde oldukça
düşük olduğu biliniyor. En
sık damarsal komplikasyonlar
görülebiliyor. adir olarak
rastlansa da, kalbin normal
ileti sisteminin ablasyon işlemi
sırasında hasar görmesi sonucu
hastaya kalp pili yerleştirilmesi
gerekebiliyor. Günümüzde
neredeyse her tür aritmide
ablasyon tedavisi uygulanıyor.
Bunların içinde supraventriküler
taşikardiler, atriyal taşikardiler,
atriyal flatter, atriyal
fibrillasyon, ventriküler
taşikardiler, ollf- arkinsonhite sendromu yer alıyor.
İlaç tedavileri ise genellikle
aritmileri baskılamaya yarayan
tedavi yöntemi olarak kabul
ediliyor.
Kalp pili kimlere takılır?
Öncelikle kalp ritminin yavaşlamasına yol açan
aritmilerde (hasta sinüs sendromu, AV blok) gibi
durumlarda hastaların şikayetlerini gidermek için
takılıyor. Genelde tek odacıklı (tek kablo) ve iki odacıklı
(iki kablo) türleri bulunuyor. Son 10 yıl içinde ise kalp
yetmezliği ve kalbin ileti sisteminde iletinin gecikmesine
bağlı olarak, kalbin sol tarafı ile sağ tarafı arasında
uyumsuzluğun olduğu hastalarda ise kalp hızında
yavaşlama olmasa bile kalp yetmezliği tedavisi amacı ile
üç odacıklı kalp pilleri de takılabiliyor. Bu piller ile kalbin
kulakçık ile karıncık, iki karıncık arası ve sol karıncığın
duvarları arasında bozulmuş olan uyumlu elektriksel
uyarının tekrar sağlanmasına çalışılıyor. Hastaların
ortalama 5-6 yıllık ömürleri olan pillerden fayda görme
oranları yüzde 70 ile 90 arasında değişiyor.
ICD (kardiyoverter defibrillatör) nedir?
Kalp pili benzeri, dışarıdan programlanabilen kalp
pillerine benzeyen cihazlardır. Kalp pilleri gibi kalp
hızının yavaşladığı durumlarda kalbi uyarmak dışında,
aynı zamanda hayati tehlike arz eden ritim bozuklukları
durumunda, bu aritmilerin tanısını koyup tedavisinde
uygulanabilecek şok tedavisi gibi tedavileri otomatik
olarak sağlıyorlar. Hastaya uygulama biçimi kalp piline
çok benziyor.
Endokardit
K
Çeşitli etkenlerle gelişen
kalpteki enfeksiyonun
tanısı her zaman
kolay konulamıyor.
Belirtileri ise kalpteki
enfeksiyonun olduğu
bölge ve bakterinin tipine
bağlı olarak değişiyor.
Mutlaka tedavi edilmesi
gereken endokarditten,
özellikle kalp hastalarının
korunması gerekiyor.
Nedir?
Belirtileri neler?
Endokardit kalp kapaklarının, kalp
ve damarların içte yer alan tabakası olan
endotel tabakasının mikrobik enfeksiyonuna
deniyor. Doğumsal veya sonradan edinilmiş
kalp hastalıkları olan hastalarda görülen
anormal kan akımları, endotel tabakasına
hasar veriyor ve altındaki kollojeni ortaya
çıkarıyor. ibrin ve trombositler bu kollojen
üzerinde birikiyor ve bakteri içermeyen bir
pıhtı oluşuyor. Özellikle ağız içinde bulunan
bakterilerin kan dolaşımına girmesiyle
burada enfeksiyon gelişiyor. Erken ameliyat
sonrası endokardit; cerrahi bölgenin, yapay
kapakların veya yapay malzemelerin cerrahi
işlem sırasında bakteriyel kirlenmesinden
oluşuyor. Kalp hastaları için ciddi sağlık
sorunlarına yol açabilecek endokarditin
mutlaka tedavi edilmesi gerekiyor.
Kalpteki enfeksiyonun olduğu bölge
ve bakterinin tipine bağlı olarak değişiklik
gösteriyor. Subakut yani bir süredir devam
eden endokarditte, haftalar veya aylar
boyunca devam eden ateş, kırgınlık, dalak
büyümesi, kalpte üfürüm duyulması, kilo
kaybı ile gece terlemeleri görülüyor. Kalbin
sol tarafını etkileyen endokarditte beyin,
kol ve bacaklar, karaciğer, dalak, böbrekler
ve nadiren koroner arterlerde pıhtı atımına
bağlı tıkanmalar olabiliyor. Kalbin sağ
tarafını etkileyen endokarditlerde ise
akciğerlerde sorunlar olabiliyor.
Tedavisi
Hastalara damar yoluyla verilen
antibiyotiklerle en az 4 6 hafta tedavi
gerekiyor. errahi, endokardite bağlı kalp
yetmezliği bulguları ağırsa veya pıhtı
atılması varsa uygulanabiliyor.
K
İyi diş hijyeni ve gingivitin (diş eti
hastalığı) önlenmesi, önemli bir korunma
yöntemi. Bu nedenle çocuklara erken
dönemde diş fırçalamanın öğretilmesi ve
diş çürüklerinin önüne geçilmesi gerekiyor.
Bazı girişimler sırasında kan
dolaşımına giren bakterilerin ortadan
kaldırılması için antibiyotik kullanılması
şart.
K
Diş etleri, diş kökü, ağız
mukozasında delinmeye neden
olabilen diş girişimlerinde, solunum
yolu girişimlerinde, cilt ve kas-iskelet
doku girişimlerinde, genitoüriner ve
gastrointestinal girişimlerde, korunma
önerilmiyor.
99
Kardi̇yomi̇yopati̇ler
Kalp Kası Hastalıkları
Bazen genetik, bazen de
çevresel nedenlerle ortaya
çıkan kardiyomiyopatiler,
5 farklı şekilde kendini
belli ediyor. Tedavisinde de
çeşidine göre kalp nakline
uzanan farklı yöntemler
bulunuyor.
k
ardiyomiyopatiler, Dünya
Sağlık Örgütü’nün ( HO) 1 5
yılındaki tanımlamasına göre kalp
fonksiyonlarının bozulmasına
yol açan kalp kası hastalıklarıdır.
Kardiyomiyopatiler 4 alt gruba ayrılıyor.
Bunlar:
K
1. Dilate Kardiyomiyopati
2. Hipertrofik Kardiyomiyopati
Dinamik kardiyomiyoplasti
3.
Göğüs duvarı kaslarından latissimus
dorsi kasının, damar ve sinir paketi intakt
kalacak şekilde kalbin çevresine flep
şeklinde sarılması ve bu kasın elektriksel
stimulasyonu ile kalbin kasılmasının
desteklenmesini içeren bir yöntemdir.
Kalbin genişlemesinin önlenmesi ve oksijen
ihtiyacının azaltılmasını amaçlıyor. Bu
yöntem günümüzde sık uygulanmıyor.
estriktif Kardiyomiyopati
4. Aritmojenik Sağ entrikül
Kardiyomiyopatisi
Kardiyomiyopatilerin nedenleri neler?
Birçok neden (koroner arter hastalığı,
kalp kapak hastalıkları, hipertansiyon,
sistemik iltihabi durumlar, metabolik
sistemik hastalıklar, çeşitli zehirlenmeler ve
genetik nedenler bu tablolardan birine yol
açabiliyor. Kalıtsal olup olmamasına göre
ise kardiyomiyopatiler primer (genetik ve
genetik olmayan) ve sekonder (kazanılmış)
olarak da gruplandırılıyor.
Cerrahi tedavi seçenekleri
errahi yöntem, kardiyomiyopatilerin
ilaç veya girişimsel yöntemle tedavisinin
100
gerçekleştirilemediği durumlarda
uygulanabiliyor. Ancak bu alanda da farklı
teknikler söz konusu.
Myosit hücre transplantasyonu
Son yıllarda hasar görmüş kalp
dokusunun hücre nakli ile tedavi edilmesi
ile uygulanan bir yöntemdir. ormalde
kalp kası rejenerasyon özelliği olmayan
bir dokudan oluşuyor. Özellikle kök hücre
nakli ile hasarlı dokuda sağlam kalp dokusu
gelişimi sağlanıyor. Ancak klinik uygulama
alanı henüz sınırlı.
Sol ventrikül rekonstrüksiyonu
Kardiyomiyopatili kalplerde kalbin
geometrik yapısında bozulma söz konusu.
Kardiyomiyopati tedavisinde son yıllarda
ventrikül geometrisini düzeltmeye yönelik
cerrahi girişimler üzerinde durulmaya
başlandı. Açık cerrahi teknik ile kalbin
eliptik hale getirilmesi sağlanarak, sol
ventrikül rekonstrüksiyonu yapılabiliyor.
Kalbin çevresine veya içine yerleştirilen
geometrik destek cihazları
Bu cihazlar kalp geometrisine kalbin
iç veya dış duvarından bası ile etkiyerek,
kalbin daha yüksek performansta
çalışmasını sağlıyor.
Dolaşım destek cihazları
Kalbin pompalama fonksiyonunun
azaldığı durumlarda kanın vücut organlarına
pompalanmasını sağlayacak cihazlardır.
Kanı kalbin fonksiyonuna benzer bir şekilde
pompalıyorlar. Bu tip cihazlar açık cerrahi
yöntem ile takılabileceği gibi, kasıktan
kateter ile takılabilen çeşitleri de mevcut.
Kullanım amaçlarına göre ömürleri de
günler ile yıllar arasında farklılık gösteriyor.
Kalp nakli
Kalp nakli bugün için ileri kalp
yetmezliğinde kabul gören ve yaşam
oranlarını artırdığı gösterilmiş olan bir
uygulamadır. Tıbbi tedavi ve alternatif
cerrahi tekniklerin başarı oranının
yükselmesi yanında, donör sayısının
istenilen seviyede olmaması nedeniyle kalp
nakli sayısı şu an için beklenen düzeylerde
değil.
Dilate Kardiyomiyopati
K
Nedir?
Kalp boşluklarında öncelikle kalbin
sol tarafının, bazen de sağ tarafının eşlik
ettiği belirgin genişleme ve kalbin kasılma
fonksiyonunun azalması durumuna deniyor.
Toplumdaki görülme sıklığı yaklaşık 100
binde 30 kişidir.
Belirtileri neler?
Etkilenmiş kişilerde kalp yetersizliği
belirtileri her zaman görülmüyor. Çabuk
yorulma, halsizlik, nefes darlığı, çarpıntı,
bayılma, ciddi ritim problemlerine bağlı
olarak ani ölüm, hastalığın herhangi bir
döneminde ortaya çıkabiliyor.
Nedenleri neler?
Dilate Kardiyomiyopatiye yol açan
pek çok neden var. En sık olarak kalp
damar tıkanıklığı ve koroner arter
hastalıkları, kalbin kapak hastalıkları, viral
enfeksiyonlar, genetik ve kanser tedavisinde
kullanılan bazı kemoterapi ve radyoterapi
tedavileri bu soruna yol açmıyor.
Tedavisi
Tedavide öncelikle altta yatan nedenler
düzeltiliyor. İlk tedavi seçeneğinde
betabloker grubu, kalp hızını yavaşlatan
ve çoğunlukla hipertansiyon tedavisinde
yararlanılan çeşitli ilaçlar kullanılıyor.
Atriyal fibrilasyon denilen ritim problemi
varlığında kalbin içinde pıhtı oluşma riski
ve bu pıhtının vücudun çeşitli organlarına,
özellikle beyne gitmesi ile felç başta olmak
üzere organ fonksiyon kaybı belirgin
şekilde arttığından, tedaviye farklı ilaçlar
eklenebiliyor.
İlaç dışı tedavide ise kardiyak
resenkronizasyon tedavisi denilen kalbin
değişik segmentlerinin birbiriyle olan
uyumunu artırarak, kalbin kasılma
fonksiyonunu iyileştirme özelliğinde kalıcı
pil uygulaması yapılabiliyor. Kardiyak
resenkronizasyon tedavisi özellikle ilaç
tedavisine rağmen ileri derecede nefes
darlığı yakınması olan hastalarda yarar
sağlayabiliyor.
Kalıcı pil uygulaması olarak, kalbin
ciddi bir ritim probleminde kalp içinden
şok vererek ölümcül ritim problemini
sonlandırmak amacıyla kalp içi şoklama
cihazı (implante edilebilir defibrilatör
-I D-) yerleştirilebiliyor. Dilate
kardiyomiyopatili hastaların yaklaşık üçte
biri, ventriküler aritmilere bağlı ani ölümle
hayatını kaybediyor. Bu nedenle tedavide
I D yerleştirilmesi çok önemli. Kalp
boşluklarında genişleme ile ortaya çıkan
mitral kapak yetersizliği, bu hastaların
kötüleşmesine etki edebiliyor. Bu durumda
cerrahi olarak kapak yetersizliğini
azaltmaya yönelik açık kalp cerrahisi ya
da anjiyografik yöntemlere benzer şekilde
yapılan perkütan klipsleme yöntemleri ve
kapak alanını daraltmaya yönelik sistemlerin
kalp içine yerleştirilmesi ile hastanın kalp
yetersizliği tablosu hafifletilebiliyor. Tedavi
için dirençli hastalarda kalp nakli yapılması
öneriliyor.
101
Hipertro k Kardiyomiyopati
K
Nedir?
Hipertrofik kardiyomiyopati, kalp
kasını kodlayan genlerde oluşan mutasyon
sonucu ortaya çıkan bir genetik hastalık
olarak açıklanıyor. Kalbin özellikle
sol karıncığın (sol ventrikül) duvar
kalınlığında belirgin artma ile kendini
belli ediyor. Toplumda görülme sıklığı
oldukça yüksek. 500 kişiden 1’inde
hipertrofik kardiyomiyopati görülüyor.
Ancak toplumda kalp duvar
kalınlaşması sebebi olarak hipertansiyon
sık görüldüğü için ortaya çıkan kalp duvar
kalınlaşması ile karıştırılma oranı oldukça
yüksek. Yine özellikle sporcularda olan
kalp duvar kalınlaşmasının bu hastalıktan
ayırt edilmesi gerekiyor, çünkü ani
sporcu ölümlerinin bir kısmından, aslında
hipertrofik kardiyomiyopati hastalığına
bağlı ölümcül ritim problemleri sorumlu.
Hipertrofik kardiyomiyopati hastaları
102
özellikle hayatı tehdit eden ritim
problemlerinin varlığıyla yaşıyorlar. Bu
nedenle özellikle ani ölüm yönünden
riskli grupları önceden tanımak çok
önemli.
Belirtileri neler?
Hipertrofik kardiyomiyopati genetik
bir hastalık olmakla birlikte, hastalık
doğumdan itibaren değil de, sıklıkla
ergenlik döneminde belirgin hale geliyor.
Genellikle yaş ilerledikçe ortaya çıkan
şikayetler nefes darlığı, göğüs ağrısı,
çarpıntı, bayılma oluyor.
Tedavisi
isk taşıyan hastalarda özellikle
kalp içi şoklama cihazları (I D)
yerleştirilmesi gerekiyor. Çünkü
hipertrofik kardiyomiyopatide kalınlaşan
Hipertrofik kardiyomiyopatili hastalarda
ani ölüm için yüksek risk gösteren 5
durum var. Bunlar; ailede ani kalp ölümü
olması, bayılma, kalp duvar kalınlığının
artışı, egzersizle tansiyon düşmesi, kısa
süren ciddi ritim problemleri olması.
kalp kası, sol kalp çıkış yolunu kalbin her
kasılmasında daraltabiliyor. Daralmayı
engellemeye ve kalbin kasılma gücüyle
kalp hızını azaltmaya yönelik tedavi
seçeneklerinin ilki, ilaç tedavisi. Kalbin
çıkış yolunda daralmaya yol açan durum
eğer ilaçlarla kontrol altına alınamazsa ve
hastanın belirgin nefes darlığı yakınması
varsa, kalınlaşan bölge 2 farklı yolla
inceltilip daralma ortadan kaldırılabiliyor.
Bu yollardan birincisi, açık kalp
cerrahisi ile miyektomi denilen işlem.
Miyektomide kalınlaşan bölge kesilerek
çıkarılıyor.
İkinci yol ise anjiyografik yöntem. Bu
durumda ise septal ablasyon denilen ve
cerrahi olmayan bir işlem uygulanıyor.
Septal ablasyon yönteminde
kalınlaşan bölge kontrollü bir şekilde
hasarlandırılarak fonksiyonunu
kaybetmesi sağlanıyor. Hasarlandırma
yöntemi olarak bölgeyi besleyen
atardamar içine bölgenin hasar görmesini
sağlayan saf alkol ya da atardamarın
tam tıkanmasını sağlayan ve böylece
o bölgenin kan akımını keserek
beslenmesini bozan katılaşan jel ya da
coil kullanılıyor. Bu işlemlerle darlık
yapan dokunun küçültülmesi amaçlanıyor.
Hastalık genetik olduğu için aile
taraması yapılması ve akrabalar arasından
yeni hastaların tespiti de genetik danışma
sağlanması açısından önemli hale geliyor.
Restrikti Kardiyomiyopati
K
Nedir?
Kalbe kan doluşunun aşırı sertleşmiş
kalp duvarı nedeniyle bozulması olarak
açıklamak mümkün. Bu hastalıkta kalp
boşlukları genişlemiyor ve kalbin kasılma
gücü çoğunlukla normal oluyor. Ancak
kalbin içine pompalayacağı kanın doluşunda
sorunlar ortaya çıkıyor.
Nedenleri neler?
Çoğunlukla sebebi bilinmeyen
(idiopatik- primer) tip olarak ortaya
çıkıyor. adiren kalp kası içinde
birikerek kalbin duvarında sertleşmeye
sebep olan depo hastalıkları restriktif
kardiyomiyopatiye neden olabiliyor.
Bunlar amiloidoz, sarkoidoz,
hemokromatoz, hipereozinofiliksendrom ve
endomiyokardiyal fibrosizdir.
Belirtileri neler?
Belirtileri, kanın kalbe doluş sorunundan
dolayı vücudun çeşitli yerlerinde ödem
oluşması. Akciğer basıncında artış öncelikle
bacaklarda olmak üzere ve karın içi
organlardaki ödeme bağlı şişlik, fonksiyon
kaybı, karın zarında su toplanmasına bağlı
asit denilen karın şişliği önemli belirtileri
arasında sayılıyor.
Tedavisi
ikayetleri azaltmaya yönelik ilaç
tedavisi dışında hastalığın ileri safhalarında
kalp nakli yapılabiliyor.
Aritmo enik Sa Ventrik l Kardiyomiyopati
A
Nedir?
Kalbin özellikle sağ karıncık bölgesinin uç kısmında belirgin yağlı
birikim olması ile kendini belli ediyor. Özellikle sağ kalp yetersizliği
ve fonksiyon bozukluğu ile ortaya çıkan kardiyomiyopati türü olarak
biliniyor.
Nedenleri neler?
Genellikle bilinmemekle beraber, genetik geçişli olabiliyor.
Tanı yöntemleri neler?
Bu yağlı birikim ve fonksiyon kaybı özellikle ekokardiyografi ve
kalbin M (manyetik rezonans) incelemeleriyle ortaya çıkıyor.
Tedavisi
Bazen sağ kalp tutulumu ile beraber sol kalp tutulumu da eşlik ederek,
sol kalp yetersizliğine de neden olabiliyor. Belirgin ciddi ritim problemleri
nedeniyle kalp içi şoklama (I D) cihazları bir başka tedavi yöntemi.
Tedaviye dirençli şikayetleri olan hastalarda ise kalp nakli gerekiyor.
103
y k Damar Hastalıkları
A
Bazen göğüste, bazen
de karın bölgesindeki
aort damarlarında oluşan
baloncuklara zamanında
müdahale edilmediğinde
hayati risk oluşabiliyor.
Özellikle ileri yaşlarda
meydana gelen baloncuklara
karşı, sigara ve yüksek
kolesterol kontrolü gibi
önlemler alarak olası riskleri
düşürmek mümkün.
A dominal Aort Ane rizmaları
K
Nedir?
Aort damarının duvar yapısında
gelişen bozulma sonucu, karın bölgesi
seviyesinde normal çapının 1.5 katından
daha geniş olması durumuna deniyor. İleri
yaştaki erkeklerde daha sık görülüyor.
Genel olarak toplumda 10 binde 2-3
oranında rastlanıyor. Görülme oranı 50
yaşın üzerindekilerde yüzde 3, 65 yaşın
üzerindekilerde ise yüzde 5-6 seviyelerine
ulaşabiliyor.
Risk faktörleri neler?
Sigara içenler, ailesinde anevrizma
olanlar, ileri yaştakiler, kalp damar
tıkanıklığı, yüksek kolesterolü, kronik
akciğer hastalığı ile hipertansiyonu
olanlar ve uzun boylular abdominal aort
anevrizması gelişimi için risk grubunda.
Belirtileri neler?
Abdominal aort anevrizmaları sıklıkla
şikayete yol açmıyor ve sessiz seyrediyor.
Bu tip kişilerin hastalığı çoğunlukla başka
nedenlerden dolayı yapılan tetkiklerde
104
saptanıyor. Hastaların yaklaşık yüzde
25’inde devamlı veya geçici karın ağrısı
olabiliyor. Ağrı hafif veya şiddetli
hissedilebiliyor. Bazen, ağrı bel bölgesinde
de olabiliyor. iddetli ağrılar veya ilerleyen
ağrılarda (özellikle de bel bölgesinde
lokalize olanlar) aort damarının yırtılması
(rüptür) söz konusu olabileceği için acilen
inceleme yapılması gerekiyor.
Tanı yöntemleri neler?
Hastanın şikayetlerine göre yapılan
değerlendirme ve muayene sonrasında,
ultrasonografiyle kısa sürede tanı
konulabiliyor. Anevrizmanın kritik
boyutlara ulaşmadığı durumlarda,
ultrasonografi takip amacıyla da
kullanılabiliyor. Çapı 4 cm.’den küçük olan
anevrizmalar 6 ayda bir ultrason takibiyle
kontrol edilebiliyor. Ancak anevrizmanın
kesin ölçümleri ve lokalizasyonu için
bilgisayarlı tomografik anjiyografi (BTA),
özellikle rüptür şüphesi olanlarda acil
tedaviyi yönlendirmesi açısından önemli ve
gerekli.
Aort Damarı Tıkanıklıkları
Nedir?
Aortoiliak damar bölgesi, aterosklerotik damar
tıkanıklıklarının en sık rastlandığı bölgelerden biri.
Risk faktörleri neler?
Genel olarak ateroskleroz için söz konusu olan risk
faktörleri, aortoiliak damar hastalığı için de geçerli. Bu
risk faktörleri; sigara içilmesi, kolesterol yüksekliği,
diyabet hastalığı, hipertansiyon ve fazla kilolardır.
Belirtileri neler?
Buradaki damar tıkanıklıklarında en sık karşılaşılan
şikayetler; yürürken kalça, uyluk ve baldırda hissedilen
ağrı, seksüel disfonksiyon, istirahat ağrısı, duyu veya
motor fonksiyon kaybı, ileri aşamalarda ise doku kaybı
olarak sıralanıyor.
Tanı yöntemleri neler?
Bu tip hastalıklarda tanı, doppler ultrasonografi ve
BTA anjiyografi ile konuyor.
Tedavisi
Tedavisinde ise açık cerrahi yöntem ile sentetik greft
bypass, endoskopik yöntem ile greft bypass ve endovasküler teknik kullanılıyor.
Kimler tedavi edilmeli?
Endoskopik yöntem
Öncelikle aort anevrizması teşhis
edilmiş kişilerde anevrizma için risk
oluşturan faktörlerin gözden geçirilmesi
gerekiyor. Özellikle tansiyonun kontrol
altında tutulması, sigaranın bırakılması
çok önemli. Eğer anevrizmanın çapı 4-5
cm. üzerinde ise acil müdahale gerekiyor.
Ancak rüptür (aort damarının yırtılması)
gelişmiş hastalarda anevrizma çapı ne
olursa olsun acil tedavi şart
Bu yöntemde gerçekleştirilen tedavi, temel
olarak açık cerrahi yöntemle aynı. Ancak işlem
geniş bir kesi yerine karın bölgesinden yapılan
küçük kesiler içinden gönderilen endoskopik
cihazlarla yapılıyor. Açık cerrahi yönteme göre
avantajı, daha küçük kesilerin olması. Bu tip
tedavi sonucunda daha az ağrı ve daha az kanama
görülüyor. Yoğun bakımda ve hastanede kalış
süreleri açık cerrahi yönteme göre daha kısa oluyor.
Endovasküler yöntemle anevrizma onarımı
(EVAR)
Açık cerrahi yöntem
Bu yöntemde anevrizmanın olduğu
bölgede karın duvarı yaklaşık 15-20 cm.
kesi ile açılıyor. İşlem sıklıkla genel
anestezi altında yapılıyor. Anevrizmanın
olduğu aort damarına sentetik
materyalden oluşan greft ile bypass
uygulanıyor. İşlem sonrası hastanın
yaklaşık 1 gün yoğun bakımda, 1 hafta
da hastanede yatarak tedavi görmesi
gerekiyor.
Bu yöntem kateter tekniklerinin uygulanabildiği
ve ameliyathane şartlarının olduğu ortamlarda
yapılabiliyor. Anevrizmanın olduğu aort bölgesi,
kasıklardan kateter ile ilerletilen stentle tamir
ediliyor. İşlem lokal anesteziyle yapılabiliyor.
Endovasküler yöntem, öncelikle açık cerrahi
yöntem için yüksek riskli olan hastalara uygun
görülüyor. Bu yöntem her hastaya uygulanamıyor.
Anevrizmanın endovasküler yöntemle tedavi
edilebilmesi için damar yapısının uygun olması
gerekiyor.
Ayrıntılı bilgi için bkz. Sayfa 44.
105
Torakal Aort Ane rizmaları
Nedir?
Göğüs bölgesi içindeki aort damarının
anevrizmalarıdır. Bu bölgedeki yaklaşık 4
cm.’lik lokalize bir genişleme, anevrizma
olarak adlandırılıyor. Torakal anevrizmalar
özellikle 65 yaş üstündeki hastalarda yüzde
1-1.5 oranında görülüyor.
Risk faktörleri neler?
65 yaş ve üzeri hastalarda, yaş ilerledikçe
hastalığa daha sık rastlanıyor. Bunun
yanında aort diseksiyonu, ailede anevrizma
oluşu, bağ dokusu hastalıkları (Marfan
Sendromu), travma, iltihabi hastalıklar
torakal anevrizma gelişimini tetikleyebiliyor.
Belirtileri neler?
Torakal aort anevrizmaları genelde
şikayete yol açmıyor ve sessiz seyrediyor.
Geniş anevrizmalarda göğüs, sırt ve karın
ağrısı olabiliyor. ikayetler kalp krizine
benzeyebiliyor. Ayrıca ses kısıklığı, yutma
güçlüğü, öksürük veya kusma ile kanama
meydana gelebiliyor. Ani başlayan veya
giderek şiddetlenen damar rüptürü (aort
damarının yırtılması) gibi acil bir durumun
habercisi olabiliyor.
Tanı yöntemleri neler?
Hastanın şikayetlerine göre yapılan
değerlendirme ve muayene sonrasında
bilgisayarlı tomografik anjiyografi (BTA)
ile tanı konabiliyor, özellikle rüptür (aort
damarının yırtılması) şüphesi olanlarda acil
tedaviyi yönlendirmesi açısından BTA’nın
acilen planlanması gerekiyor.
Kimler tedavi edilmeli?
Anevrizma çapı 5 cm.’den büyük
hastalarda rüptür riski yüksek olduğu için
müdahale gerekebiliyor. Ayrıca anevrizma
çapı ne olursa olsun, rüptür gelişmiş
hastalarda da acil tedaviye ihtiyaç duyuluyor.
106
Açık cerrahi yöntem
Kalp damar hastalıklarının en yüksek
riskli operasyonlarından biri olan torakal
anevrizmalarda, anevrizmanın olduğu
bölgede göğüs yan duvarı ve eğer anevrizma
karın bölgesine de ulaşıyorsa karın duvarı,
anevrizmanın lokalizasyonuna göre yaklaşık
25-30 cm. kesi ile açılıyor. İşlem genel
anestezi altında yapılıyor. Anevrizmanın
olduğu aort damarına sentetik materyalden
oluşan greft ile bypass yapılıyor. İşlem
sonrası yoğun bakım ve hastanede yatış
süreleri, uygulanan tekniğe göre değişiyor.
Torakal endovasküler yöntemle anevrizma
onarımı (TEVAR)
Bu yöntem kateter tekniklerinin
uygulanabildiği ve ameliyathane
şartlarının olduğu ortamlarda yapılabiliyor.
Anevrizmanın olduğu aort bölgesi,
kasıklardan kateter ile ilerletilen stentle
tamir ediliyor. İşlem lokal anestezi ile
yapılabiliyor. Endovasküler yöntem
öncelikle açık cerrahi yöntem için yüksek
riskli olan hastalara uygun görülüyor.
Ayrıca hızlı ve pratik uygulanabilirliği
açısından, acil cerrahinin gerektiği rüptüre
anevrizmalarda da sıklıkla yapılıyor.
Ayrıntılı bilgi için bkz. Sayfa 45.
Hybrid prosedürler
Torakal anevrizmalar beyin, kollar
ve bazı organları besleyen damarları
içerebiliyor. Bu tip durumlarda basit
greft ile bypass veya TE A işlemi, bu
organların beslenmesinin korunması için
yeterli olmayabiliyor veya bu organların
damarlarının korunması sağlanmadan
bu teknikler uygulanamayabiliyor. Bu
tip anevrizmalarda öncelikle bu organ
damarlarının bypass yöntemi ile kanlanması
sağlanarak, asıl cerrahi veya TE A
yöntemine geçilebiliyor. Bu tip kombine
tedavilerin uygulanmasına hybrid’ yöntem
deniyor.
info
K
B
Sigaranın sağlığa verdiği zararlardan biri,
damarların daralmasına ve büzülmesine
neden olması. Araştırmalar, bir adet
sigaranın kan damarlarının 20 dakika
boyunca büzüşmesine neden olduğunu
gösteriyor. Sigara kullanımına bağlı
olarak da kanda pıhtılaşma artıyor ve
bu durum dolaşım bozukluğunun
ilerlemesine neden oluyor.
20 dakika
Diseksiyon
H
Nedir?
Kalpten çıkan en büyük damar olan
aortun, uzun süreli yüksek basınca maruz
kalması sonucu iç cidarından başlayarak
yırtılması ve duvar katlarının birbirinden
ayrılması olayına aort diseksiyonu’ adı
veriliyor. Diseksiyonlarda duvar tam kat
yırtılmıyor, ancak sorun hızlı bir şekilde
tam kat yırtılmaya ilerleyebileceği için
son derece acil bir durum ve hayati tehlike
söz konusu. Aort damarındaki yırtılmanın
yerine göre klinik seyir farklılıklar
gösterebiliyor. Hastanın, hemen teşhis
konularak saatler içerisinde ameliyata
alınması gerekiyor ve yırtılmış olan
Tanı yöntemleri neler?
aort kısmı, yapay damarla değiştirilerek
Hastanın şikayetlerine göre yapılan
tamir ediliyor. Aort diseksiyonu her yıl
değerlendirme ve muayene sonrasında
ortalama bir milyon kişiden 5-6’sında
ekokardiyografi ile aort damarının başlangıç
görülüyor.
seviyelerindeki diseksiyon tanınabiliyor. Ancak
diseksiyondan şüphelenilen her durumda kesin
Risk faktörleri neler?
tanı için acil bilgisayarlı tomografik anjiyografi
Çoğu hastada bu duruma
(BTA) yapılması gerekiyor.
hipertansiyon neden oluyor. Aort
anevrizması, bağ dokusu hastalıkları
(Marfan Sendromu), aort stenozu, aort
koarktasyonu gibi hastalıklar ve aort
Açık cerrahi yöntem
damarıyla ilişkili tıbbi işlemler sonucunda
Aort damarının başlangıç bölümünden
da gelişebiliyor.
başlayan diseksiyonlarda göğüs kemiği
açılarak, kalp akciğer makinesi desteği altında
Belirtileri neler?
operasyon yapılıyor. Diseksiyonun geliştiği aort
Sıklıkla ani başlayan, bıçak saplanır
damar segmenti, suni greft ile değiştiriliyor.
şeklinde tarif edilen şiddetli göğüs ve
Eğer diseksiyon beyni besleyen damarları da
sırt ağrısı oluyor. Beraberinde terleme,
içine alacak şekilde ilerlemişse, kol ve bacak
soğukluk, bulantı ve kusma gibi
damarları kullanılarak kalp akciğer makinesi
şikayetler de görülebiliyor. Diseksiyon
desteğine başlanması gerekebiliyor. Bazı
aynı zamanda organ ve ekstremite
durumlarda tüm vücut soğutularak kan dolaşımı
beslenmesini bozabileceği gibi, herhangi
tamamen durduruluyor. İşlem sonrası yoğun
bir organdaki fonksiyon bozukluğu veya
ağrı şikayeti de (örneğin bacak ağrısı) ilk bakım ve hastanede kalış süreleri, uygulanan
teknik ve hastalığın ağırlığına göre değişiyor.
belirtilerden olabiliyor.
108
Kimler tedavi edilmeli?
Diseksiyon, acil tedavi gerektiren bir durum.
Aort damarının başlangıç seviyesinde gelişen
diseksiyonların acilen operasyona alınması
gerekiyor. Daha alt seviyedeki lokalize
diseksiyonlarda, öncelikle tansiyon kontrolü
yapılmalı.
Endovasküler yöntemle
anevrizma onarımı (TEVAR)
Bu yöntem başlangıç ve beyni
besleyen dalların çıktığı kısımları
içermeyen diseksiyonlarda uygulanıyor.
Kateter tekniklerinin uygulanabildiği ve
ameliyathane şartlarının olduğu ortamlarda
yapılabiliyor. Endovasküler tedavi
yönteminde anevrizmanın olduğu aort
bölgesi, kasıklardan kateter ile ilerletilen
stentle tamir ediliyor. İşlem lokal anestezi
ile yapılabiliyor. Endovasküler yöntem
öncelikle açık cerrahi yöntem için yüksek
riskli olan hastalara uygun görülüyor.
Ayrıntılı bilgi için bkz. Sayfa 45
‘
bir kalp öyküsü
“Hayati risk nedeniyle doktorlar beni ameliyat etmek
istemiyorlardı. Ameliyat masasında kalmak fikri çok
korkutucuydu. Ama ya her gün ölme duygusu Ne
zaman nerde geleceği belli olmayan bir ölüm korkusunu
yaşamak beni çok yıpratıyordu. Hayatta en çok değer
verdiğim 2 insan kızım ve eşim benim bu garip ruh
halimden çok etkileniyordu. Sanki gözleriyle ‘Seni
kaybetmek istemiyoruz’ diyorlardı. Ama korkunun ecele
faydası yoktu. oktor doktor dolaştım. n sonunda
‘Ben bu riski göze alırım’ diyen doktora, ‘Ben de
alıyorum’ dedim. şim ve kızım itiraz etseler
de, ameliyat masasına uzanırken umudumu hiç
yitirmedim”
l . Y. 52 yaşında.
l Kalp damarlarında kritik darlıklar olduğu
tespit edildi.
l akat aynı amanda diyabet ve böbrek
hastası olduğu için ameliyatı çok riskliydi.
l aşvurduğu her doktordan Ameliyat çok
riskli bunu gö e alamam yanıtını aldı.
l on başvurduğu doktor ise riski gö e aldı
ve .Y. ye bypass ameliyatı yaptı.
l Ameliyat oldukça başarılı geçti.
l eklenenin aksine hiçbir komplikasyon
yaşanmadı ve .Y. 5. günde taburcu
edildi.
l Şimdi kı ı ile birlikte hayatına sağlıklı bir
şekilde devam ediyor.
Peri̇ eri̇k Damar
Tıkanıklıkları
Kalbi besleyen damarlar
dışındaki damarların
daralmasıyla ortaya çıkan
Periferik (çevresel damar
hastalıkları), felç gibi
çok ciddi sonuçları olan
hastalıklara yol açabiliyor.
Kendini en çok tıkanma ile
belli eden hastalıkları erken
tanılamak çok önemli.
biliyor musunuz?
Periferik damar tıkanıklıklarının en sık bilinen
belirtilerinden biri, ağrı. Ancak ağrıların özellikleri
farklı. Bu sorunu olan kişiler yürümeye başladıktan bir
süre sonra bacaklarında ağrı hissediyorlar.
Genelde kramp şeklinde gözüken bu ağrılar,
dinlendikten sonra geçiyor.
Nedir?
eriferik (çevresel) damar hastalığı
( DH), kalbi besleyen koroner damarlar
dışındaki damarların besledikleri organlara
yeterli kan götüremeyecek şekilde
daralmasına veya tıkanmasına deniyor.
Risk faktörleri neler?
Diyabet, uzun süreli hipertansiyon, uzun
süreli lipid metabolizması bozukluğu, ailesel
ateroskleroz (damar sertliği) hikayesi,
gut hastalığı, hareket azlığı ve nikotin
bağımlılığı risk faktörleri arasında sayılıyor.
Ayrıca DH koroner arter hastalığı
olanlarda, kalp krizi geçirmiş kişilerde,
geçici ya da kalıcı felç atakları geçirmiş
kişilerde daha sık görülüyor.
Belirtiler neler?
En sık şikayet edilen konu, ağrı. Ancak
ağrıların da özellikleri var: Tıkanması
olan kişiler, belirli bir mesafe yürürken
ağrı oluşuyor. Tıkanıklık arttıkça yürüyüş
mesafesi daha da kısalıyor. Genelde kramp
şeklinde kendini belli ediyor. Ancak 2-5
dakika dinlendikten sonra geçiyor.
Tanı yöntemleri neler?
abız kontrolü ve fizik muayenenin
110
yanında, Doppler Ultrasonografi, M
Anjiyografi, bilgisayarlı tomografi ile
anjiyografi ve klasik anjiyografi incelemesi
gerekebiliyor.
isk azaltılması ve eşlik eden
hastalıkların tedavisinin yanında, hastanın
yaşam kalitesi ve hayati tehlike ile uzuv
kaybı tehlikelerinin olup olmadığına göre
aşağıdaki tedaviler uygulanabiliyor:
Medikal tedavi:
l Risk faktörlerinin azaltılması
l Yürüme egzersizi
l İlaç tedavisi
l Girişimsel radyolojik tedavi
ta (Balon anjiyoplast), pta stent
implantasyonu, trombolitik (pıhtı eritici
tedavi)
l Balon anjiyoplasti
l Balon anjiyoplasti + stent
implantasyonu
Cerrahi tedavi (Endarterektomi, bypass)
l Trombendarterektomi TEA (Daraltıcı,
tıkayıcı plakların temizlenmesi) Bypass
(tıkalı damarların açık olan üst ve alt
kısımlarının, sentetik veya hastanın kendi
vücudundan alınan bir damar vasıtasıyla
birleştirilmesi)
Karotis Arter
ah Damarı Hastalıkları
İNME
Tedavisi
3 tür tedavi yöntemi bulunuyor. Bunlar;
medikal tedavi, cerrahi tedavi ve girişimsel
radyolojik müdahaleler.
Medikal tedavi
Risk yönetimiyle eşlik eden hastalıkların tedavisi, kan sulandırıcı tedavi ve
damar genişletici ilaçların verilmesiyle
yapılıyor.
Girişimsel tedaviler
Sadece karotis damarı daralmış ancak
tam olarak tıkanmamış damarlara uygulanıyor. Tıkanmış olan karotis damarına
herhangi bir müdahaleli tedavi uygulamaya
gerek duyulmuyor.
Cerrahi tedavi
İnme (felç) nedir?
Beynin bir bölgesine giden dolaşım
birkaç dakikadan daha fazla kesildiğinde,
o bölgedeki beyin hücrelerinin tahrip
olmasıyla hastada görme, konuşma, vücudun
belli bölgelerinde hareket ya da his kaybı
gelişiyor. Altta yatan hastalık hali geçiciyse,
yarattığı belirtiler de geçici oluyor ve bu
duruma Geçici İskemik Atak deniyor.
daralması veya tıkanması sonucunda ortaya
çıkıyor.
Belirtiler neler?
Halen dünyada kalp dışı damar operasyonları arasında uygulama sıklığı olarak 1.
sırada yer alıyor. Cerrahi tedavi genel, bölgesel veya lokal anestezi eşliğinde darlığa
yol açan plağın endarterektomi yöntemiyle
çıkarılması ve gerektiği takdirde yama
plasti uygulanarak daralmış karotid damarın genişletilmesi, eğer yeterli çapa sahipse
de doğrudan kapatılmasından oluşuyor.
En sık görülen belirtiler şunlar: Etkilenen
karotid damarının karşı tarafında kol ve veya
bacakta kuvvet, his ve hareket kaybı, aynı
tarafta geçici veya kalıcı görme bozukluğu
atağı, bayılma, bilinç kaybı, yüz felci ve
konuşma bozuklukları.
Karotis (boyun) tıkayıcı
arter hastalığı nedir?
Tanı yöntemleri neler?
Karotis damar hastalığı boynun her iki
yanından seyrederek, kafatasına giren ve
beynin her iki yarımküresini beslemekle
yükümlü olan karotis atardamarlarının
Klinik muayenenin yanı sıra Doppler
sonografi, M anjiyografi, T anjiyografi,
konvansiyonel anjiyografi gibi çeşitli
yöntemler kullanılıyor.
111
biliyor musunuz?
Toplardamar
Tıkanıklıkları
Ani hava değişiklikleri solunum yolu enfeksiyonlarına
yakalanmayı kolaylaştırıyor. Bu nedenle kalp kapak
hastalığı olan kişilerin ani havalarda kendilerini
enfeksiyon etkenlerine karşı koruması öneriliyor.
Çünkü kalp kapağı hastalarının yakalandığı
bu tür enfeksiyonlar nedeniyle kalpte enfeksiyon
gelişme riski ortaya çıkıyor.
Ven z Trom oz
K
Toplardamarlarda oluşan
küçük bir pıhtının yol açtığı
toplardamar tıkanıkları,
bazen belirti bile vermiyor.
Ancak küçücük pıhtı, tıkadığı
yere göre hayati tehlikeye
yol açıyor. Medikal tedaviye
yanıt vermeyenlerde,
gangren riski görülenlerde ve
yoğun akciğer embolisinde
cerrahi yöntemler
uygulanıyor.
112
Nedir?
Toplardamar (ven) içinde pıhtı oluşması
ve buna farklı derecelerde yangısal
değişikliklerin eklenmesi olarak açıklanıyor.
Eğer iltihabi bir durum da söz konusu ise
o zaman tromboflebit deniyor. Damar
üzerinde ağrı, ödem, ısı artışı, kızarıklık ve
duyarlılıkla kendini belli ediyor.
Belirtiler neler?
Toplardamar tıkanıklıkları en sık baldır
toplardamarında oluşuyor. Bu bölgede
şişlik, ağrı, kızarıklık, ısı artışı, hassasiyet
görülüyor. Ama bu belirtilere, hastaların
ancak yüzde 40’ında rastlanıyor. Bazı
hastalarda ise pıhtının koparak kalp ve
akciğere atması riski mevcut. O zaman
da kardiyak ve pulmoner emboli tabloları
oluşabiliyor. Bu durumda nefes darlığı veya
göğüs ağrısı ön planda olabiliyor.
oluyor. Derin ven trombozlu (D T)
hastaların yaklaşık yarısında pulmoner
emboli oluşuyor.
Pulmoner emboli nedir?
Tanı yöntemleri neler?
Toplardamardaki pıhtının koparak
akciğer arterini tıkaması olarak biliniyor.
Hayati risk getiren bir durum. Akciğerin
kan akımında 2 3’lük bir azalma ölümle
sonuçlanıyor. ABD’de yılda 600 bin kadar
pulmoner emboli geliştiği ve 60 bin ( 10)
kişinin de bu nedenle hayatını kaybettiği
biliniyor. Trombozun kaynağı, yüzde 0
alt ekstremite (bacaklar) ve pelvik venleri
Doppler ultrasonografi: Deneyimli
inceleme ekipleri ile yapıldığında çok doğru
sonuçlar veren ve girişimsel olmadığı için
olayın gidişini izlemede kolayca kullanılan
bir yöntemdir.
Derin ven trombozunda tedavi
enöz trombozlarda eğer büyük bir
toplardamar etkilenmiş ise hasta hastaneye
Risk faktörleri neler?
l Malignite (Kanser)
l Kalça ve pelvis operasyonları
l Şişmanlık
l Varislerin varlığı
l Hareket kısıtlılığı
l Hamilelik
l Oral kontraseptif (doğum kontrol ilacı) kullanımı
l Geçirilmiş DVT (Toplardamar tıkanıklığı)
l Yaşlılık
yatırılıyor. Eğer pıhtının oluştuğu damar
diz altı bölgedekiler gibi küçük damarlar ise
bu durumda hasta hastaneye yatırılmadan
tedavi edilebiliyor. Sıklıkla kısa süreli
de olsa yatak istirahati gerekebiliyor.
İlaç tedavisi genellikle erken dönemde
kan sulandırıcılar ve pıhtı eriticiler
şeklinde uygulanabiliyor. Sonrasında ise
kompresyonlu çoraplar ile günlük fiziksel
aktivitelere başlanıyor.
Cerrahi tedavi: errahi işlem ancak
medikal tedaviye yanıt vermeyen ve gangren
riski görülen olgularda ve yoğun akciğer
embolisinde uygulanıyor.
Derin ven trombozu için önlemler
l Venöz göllenmenin engellenmesi
l Egzersizler
l Uzun süreli ayakta kalma ve oturmanın
azaltılması
l Antikoagülan (kan sulandırıcı) ilaçlar
113
VARİSLER
A
aris, bacak toplardamarlarının genişlemesi, uzaması ve büklümlü hale gelmesi olarak
tanımlanıyor. Batı toplumunda insanların 10 20’sinde görülüyor. aşla birlikte bu
olasılık da artıyor. 0 yaşın üzerindeki her iki kişiden birinde varis görülüyor.
K
Varisin 4 tipi bulunuyor:
1. Örümcek ağı
Telan iektazi de denilen bu damarlar ciltte yüzeyel yerleşim gösteriyor. 1 mm. veya
daha az çapta oluyorlar. lle hissedilmiyorlar. enellikle kırmızı renkliler. Bölgesel
olarak yıldız şekilli veya örümcek ağına benzer yaygın çizgisel oluşumlar olup tüm
bacağı sarabiliyorlar.
2. Retiküler varisler
iltten hafif kabarık, çapları
hissedilebilen varisler.
mm.’den küçük olan mavi renkli, elle zor
3. Büyük toplardamar varisleri (Safen ven varisleri)
Büyük ve küçük safen venlerinin seyirleri boyunca görülen büyük geniş kıvrımlar
oluşturan, elle ve gözle kolayca fark edilebilen varisler. Bunlar 3 mm.’den büyük
çaplılar. ilt altında seyrettikleri için genellikle derinin rengini değiştirmiyorlar.
amarın kendine ait yeşilimsi renginin yansıması görülüyor. eriden kabarık olup
ayakta durmayla belirginleşiyorlar. atıp bacaklar yukarı kaldırıldığında kayboluyorlar.
4. Derindeki büyük damarların varisleri
Bu toplardamarlar bacakta derin tabakada bulunuyorlar. arisler dışarıdan
görünmüyor ancak bacakta ödem ve dolaşım bozukluğuna yol açabiliyorlar.
114
biliyor musunuz?
Varis tek başına ilaçla tedavi edilemiyor. İlaçlar varisli damarları
yok etmede etkili olamıyor. İlaç tedavisi ancak ağrının giderilmesi
veya azaltılması amacıyla kullanılıyor. Ancak bu tedavi yönteminin
beraberinde basınçlı özel varis çorapları da kullanmak gerekiyor.
Ağrıyı azaltmak için en etkili yöntemlerden biri bacakları kalp
seviyesinin üzerine kaldırmak.
K
Kadınlarda erkeklerden daha sık görülüyor. Kalıtımsal,
yani ailesinde varis olanlarda daha sık görülüyor. Bunun
dışında şişmanlık, yaşlanma, hamilelik, menopoz, uzun
süre ayakta kalmanın yanı sıra derin toplardamarların
tıkanıklığı ve bu damarlardaki kapak yetersizlikleri
sonucunda da gözleniyor.
Aslında varisin oluşma nedeni tam olarak bilinmiyor.
Temel sorun, toplardamar duvarında oluşan yapısal
bozukluk nedeniyle damarın genişlemesi ve damar
içindeki kapakçıkların bozulmasıyla kanın geri
kaçmasıdır. Bu kaçak sonucu, kan kalbe doğru dönmekte
zorlanıyor ve toplardamarların içindeki basınç gittikçe
artıyor. Basıncın artması sonucunda da damarlar giderek
genişliyor ve böylelikle bir kısırdöngü oluşuyor.
arislerin daha nadir görülen nedenleri de
bulunuyor. erin toplardamarları tıkalı olan bireylerde
normalde bacak kanının yüzde 10’unu taşıyan yüzeyel
toplardamarlar, bacağın tüm kirli kan dönüşünü üstleniyor.
Bu nedenle çapları artıyor ve varis görünümü alıyorlar.
Hastaların yakınmaları
l Bacaklarda özellikle akşamları ve efor sonrasında ağrı,
yorgunluk ve ağırlık hissi
l Bacakta kılcal damarlar oluşması
l Ayak bileğinde şişlik
l Ayak bileklerinde mor lekeler oluşması
l Staz dermatiti veya venöz egzama da denen ciltte
kızarıklık, kaşıntı ve kuruluk
l Kendiliğinden veya çok küçük çarpmalarda bile cilt
altında iyileşmesi uzun süren kanamalar
115
UNUTMA!
A
L
Varislerin oluşma nedeni tam
olarak bilinmese de temel sorun
şöyle tanımlanabilir Toplardamar
duvarında oluşan yapısal
bozukluk nedeniyle damarın
genişlemesi ve damar içindeki
kapakçıkların bozulmasıyla kanın
geri kaçması. Bu kaçak sonucu
kan, kalbe dönmekte zorlanıyor
ve toplardamarların içindeki
basınç gittikçe artıyor. Basıncın
artmasıyla da damarlar giderek
genişliyor ve bu kısır döngü varis
dediğimiz soruna yol açıyor.
l Bazı kişilerde cilt altı yağ tabakasının
sertleşmesi sonucu ayak bileği üzerindeki
ciltte çökme
l Kimi zaman tabloya eşlik eden huzursuz
bacak sendromu
Hastalığın evreleri
0 örünen veya ele gelen bir hastalık yok
1 rümcek veya retiküler kılcal damarlar
2 Büyük toplardamar varisleri
3 Ayaklarda ve bileklerde ödem
a Ayaklarda renk değişiklikleri ve egzama
b ilt değişiklikleri, ciltte çökmeler
’e ilave olarak iyileşmiş yaralar
ilt değişiklikleriyle birlikte aktif ülserler
l
l
l
l
l
l
arisli damarların büyük bir bölümü
genellikle iyi huylu. Ancak çok ciddi
varislerde 2 ve üstü ilgili bacakta dolaşım
bozukluğuna bağlı olarak ciddi problemler
oluşabiliyor.
Ağrı, dolgunluk hissi, uzun süre ayakta
kalamama veya yürüyememe sonucu iş
gücünde azalma ve yaşam kalitesinde
bozulma.
zellikle ileri yaşlarda küçük çarpmalarla
olabilecek ciddi kanamalar.
Tromboflebit diye adlandırdığımız damar
içinde pıhtı oluşması. Bu durum genellikle
yüzeyel damarlarda oluyor, ancak derin
damarlar da etkilenirse akciğer embolisi gibi
ciddi sonuçlar doğurabiliyor.
Oluşabilecek ülserlerin yol açacağı
enfeksiyon ve yaşam kalitesinde bozulma.
Çok ender de olsa ülserlerin kansere dönüşme
olasılığı.
A
ML
İ
Tanı genellikle muayene ile konuyor. Ancak
tedavi yöntemini belirlemek amacıyla oppler
inceleme yapılıyor. oppler bir çeşit ultrason ve
116
l Atardamarlarımız kalbin pompaladığı temiz kanı dokulara taşıyor.
Toplardamarlarımız ise dokularda kullanılan ve atıklarla yüklü kirlenmiş kanı
kalbimize geri götürüyor.
l Atardamarlarımızın kalp gibi bir pompası varken, toplardamarlarımızın ne yazık
ki bu kanı yukarıya gönderecek bir pompası yok. Toplardamarlarımız yerçekimine
karşı gelerek bu kanı yukarıya taşımak zorunda.
l Her ne kadar bu damarlarımızda kanı yukarıya yönlendiren bir pompa olmasa da,
yürümekle bu damarların etrafındaki adalelerimiz kasılıp gevşeyerek pompa etkisi
yapıyor ve bu da kanın yukarıya pompalanmasına yardımcı oluyor.
l Aynı zamanda nefes almakla göğüs boşluğu içerisinde yer alan kalbimiz de vakum
etkisi ile toplardamarlardan kanı kendisine doğru çekiyor. Nefes verdiğimizde ya
da ıkındığımızda ise tam tersi bir etkiyle toplardamarlarımızdaki kan ters yöne
doğru itiliyor. Toplardamarlarımız eğer düz bir boru olsaydı kan akımı bir aşağı bir
yukarı olacak ve kanın yukarıya taşınması mümkün olmayacaktı.
l Toplardamarlarımızın içinde yer alan kapakçıklar bir çekvalf sistemi gibi görev
yapıyor, yani kan yukarıya çıkarken bu kapakçıklar pasif olarak açılıyor ve kan
yukarı hareket ediyor. Nefes verdiğimizde ise kan geriye doğru itildiğinden, bu
kapaklara çarpıyor ve bu kapaklar kapanıp kanın geri kaçmasını engelliyor.
herkese rahatça uygulanabilen, yan etkisiz,
ağrısız, ilaçsız bir inceleme yöntemi. Bu
incelemeyle damarların çapları, içinden
geçen kanın hareketleri, damar içindeki
kapakçıkların fonksiyonları ve derin damar
hakkında çok değerli bilgilere ulaşılıyor.
A İ
ML
İ
rümcek ağı ve retiküler varisler için
skleroterapi ve/veya transdermal lazer
tedavisi yapılıyor. Bu tedavinin ana amacı,
estetik görünüm. Bu oluşumlar kişide ciddi
anlamda bir sağlık problemi yaratmıyor.
Transdermal lazer tedavisi genellikle kırmızı
renkli, 1 mm. ve daha ince kılcal damarların
tedavisi için kullanılıyor. Skleroterapi ise 1
mm.’den kalın lezyonların tedavisi amacıyla
uygulanıyor. İki tedavi yöntemi birbirlerinin
Bacak toplardamarlarımız yüzeyel ve derin olmak üzere iki gruba ayrılıyor.
Bypass ameliyatlarında kalbe ve diğer damarlara takmak için kullanılan, yani
bir çeşit yedek damarlar. Cildin hemen altında yer alıyorlar. zun yüzeyel damar,
bacağın iç bölümünde ayak bileğinden kasığa kadar uzanıyor ve burada derin
sistemle birleşiyor. Kısa damar ise ayak bileğinin dış tarafında, bacak arka bölümünü
takip ederek diz arkasına dek uzanıyor ve derin sisteme dökülüyor. Varis en çok bu
damarlarda görülüyor.
Yandaş atardamarla birlikte derinde adale ve kemiklere bitişik duruyor ve gözle
görülemiyorlar. Kirli kanın çok büyük bir kısmı bu damarlarla taşınıyor. Bu damar
sisteminde en sık görülen hastalık, derin ven trombozu (DVT) dediğimiz pıhtıyla
tıkanma ve iç varis olarak da bilinen kapak yetersizliği.
alternatifleri olmayıp daha çok birbirlerini
tamamlayıcı tedaviler. Her iki tedavi
de seanslar halinde yapılıyor. Hastanın
hastanede yatması gerekmiyor.
Bu tedavi 0 yılı aşkın zamandır
uygulanıyor. Skleroterapide çok ince iğneler
aracılığıyla damar içine sklerozan madde
en eksiyonu genellikle sodyum klorür
yapılıyor. Bu madde damar iç yüzeyinde
hasar yaratarak damar duvarlarının
yapışmasını sağlıyor. apışan damar
artık içinde kan geçmediği için görünmez
hale geliyor ve zaman içinde de vücut
tarafından emilip yok ediliyor. erak edilen
bir konu da, bu damarları yok etmenin
vücut için sakıncalı olup olmadığı. Bunlar
normal insanlarda bulunmaması gereken
ve bir fonksiyonu olmayan damarlar
olduğundan, bunların yok edilmesi zararlı
değil. Skleroterapinin her seansı genellikle
10 1 dakika sürüyor. Her seansta yok
edilen damar miktarı damarların çaplarına,
kullanılan ilaç miktarına ve hastanın genel
durumuna göre değişiyor. Tedaviden sonra
hastaya hafif basınçlı bir çorap giydiriliyor
ve hastanın 1 20 dakika yürümesi isteniyor.
Bu çorabın 3 gün boyunca banyo dışında
sürekli giyilmesi gerekiyor. Tedavinin
hemen sonrasında en eksiyon yerindeki
damarlarda kabarıklık görülüyor. aha
sonra bu bölgede morluklar ve nadiren de
kabuklanmalar oluşuyor. Seanslar genellikle
1 hafta ara ile yapılıyor. Skleroterapi ile
damar oluşumlarının
0 0’i yok ediliyor.
Kılcal damarlar 3 haftada, daha büyük
damarlar ise 3 ayda yok oluyor. Hastaların
yüzde 10’unda tedaviye yanıt alınamıyor.
Bu hastalarda işlemin tekrarlanması
gerekebiliyor.
117
A İ L
Skleroterapinin yan etkileri neler?
l Büyük damarlarda yapılan tedavide, bu damarlar
uzunca bir süre sert bir oluşum olarak cilt
altında hissediliyor. Bunların yok olması
ay
sürebiliyor.
l Kahverengi lekelenmelerden oluşan
hiperpigmentasyon. Bunların geçmesi genellikle
3 12 ay sürse de bazılarının yok olması iki yılı
bulabiliyor.
l n eksiyon bölgesinde daha önce olmayan
çok ince kırmızı renkli yeniden damarlanma.
Bunlar genellikle 3 12 ayda kayboluyor. ğer
kaybolmazlarsa lazer tedavisiyle yok ediliyorlar.
l Çok nadiren bacakta ani şişlikle görülen derin
damar pıhtılaşması.
l Çok nadiren en eksiyon yerinde küçük ülser yara
oluşumu.
Stripping
Bu klasik cerrahi tedavi yönteminde, kasık ve
ayak bileğindeki kesilerden yararlanarak yüzeyel
toplardamar boylu boyunca sıyrılarak çıkarılıyor.
enellikle ek olarak diz altı bölgede bulunan
genişlemiş yan dallar pakeler 2 3 mm.’lik ayrı ayrı
kesilerle temizleniyor. Bu işlem genel anesteziyle
yapılıyor ve genellikle hasta bir gece hastanede
yatıyor. Aynı gün ayağa kalkıp yürüyebiliyor.
Hastaların bir hafta boyunca işe gitmemeleri
öneriliyor. Bu tekniğin komplikasyonları arasında
enfeksiyon, hematom cilt altında kanama , derin
damar pıhtılaşması ve yüzeyel sinir hasarına bağlı
hissizlik, keçeleşme gibi yüzeyel his kusurları
olabiliyor.
Damar içi termal ablasyon (Lazer veya radyofrekans)
Bu teknikte yüzeyel toplardamar içine bir iğne
yardımıyla sokulan ve yüksek ısı veren bir kateter
aracılığıyla, damar içeriden yakılarak kapatılıyor.
Bu teknikte de ek olarak, varsa diz altı bölgede
bulunan genişlemiş yan dallar pakeler 2 3 mm.’lik
ayrı ayrı kesilerle temizleniyor. Bu işlem lokal veya
genel anesteziyle yapılıyor ve hasta aynı gün taburcu
edilebiliyor. Hasta aynı gün ayağa kalkıp yürüyor ve
birkaç gün sonra da işe başlayabiliyor. Bu teknikte
de derin damar pıhtılaşması, hafif yüzeyel yanıklar
ve his bozuklukları görülebiliyor. Ancak klasik
cerrahi girişime oranla bu komplikasyonlar daha az
gözleniyor.
Damar içi köpük skleroterapisi
Bu tedavi yöntemi de kılcal damarlarda kullanılan
skleroterapiye benziyor. Ancak yüzeyel toplardamar
içine en eksiyon yapılacağından daha konsantre ilaç
kullanılıyor. Bu tedavi yönteminde, genellikle kasıkta
bir kesi yapılarak yüzeyel toplardamar derin damarla
birleştiği yerde bağlanıyor. Sonuçları çok fazla
irdelenmiş bir yöntem değil. isk ve komplikasyonları
diğer girişimlerle benzerlik gösteriyor.
118
H
A
A
119
Ateroskleroti̇k Olmayan
Damar Hastalıkları
Raynaud, Torasik
Outlet, Buerger… Belki
de ömrümüzde ilk kez
duyduğumuz hastalıklar. Kimi
parmaklardaki damarların
büzüşmesine neden oluyor,
kimi de çeşitli organlarda
hasara yol açıyor. Bazıları
enfeksiyon kökenli,
bazıları genetik. Ancak
nadir de görülse, bu damar
hastalıklarına yakalanan pek
çok kişiyi dikkat etmeleri
gereken uzun bir tedavi
süreci bekliyor.
120
Rayna d
Hastalı ı
El ve ayak parmaklarındaki
damarların büzüşmesine yol açıyor
er er
Hastalı ı
30’lu yaşlardan sonra sigara
tiryakisi erkekleri tehdit ediyor
Bu hastalık, özellikle el ve ayak
parmaklarının atardamarlarını etkiliyor
ve bu damarların geçici ataklar sırasında
anormal şekilde büzüşmesine neden
oluyor. Hastalığın başlangıcı genellikle
yavaş seyrediyor. Başlangıçta her iki elde
bir ya da iki parmağın uçları hastalıktan
etkilenirken, ileri dönemlerde belirtiler
parmakların daha geride bulunan
kısımlarında da görülüyor.
El, kol, bacak ve ayak kan damarlarını
tutarak iltihaplanmalarına (vaskülit) ve
kan dolaşımının bozulmasına neden olan
bir hastalık. Genellikle Buerger hastalığı;
el-ayak parmaklarında soğukluk, ağrı, açık
yaralar ve gangren veya aralıklı olan bacak
ağrısı (belirli bir mesafe yürüdükten sonra
ortaya çıkıyor) olan, 30-40 yaşlarındaki,
günde 20 adet ya da üzerinde sigara kullanan
erkeklerde görülüyor.
Tedavisi
Tedavisi
Hafif ve orta derecede belirtileri
olan hastaların çoğunda, damarlardaki
büzüşmeyi engellemek ya da azaltmak
için soğuktan korunma ve sigara içmeme
gibi basit önlemler, şikayetlerin şiddeti
ve sıklığının azalması açısından büyük
yarar sağlıyor. İlaç, az başvurulan tedavi
yöntemlerinden biri. Günümüzde en çok
yarar sağlayan ilaçlar, kalsiyum kanallarını
engellemeye yönelik olanlar.
Eğer hasta tam olarak sigara kullanmayı
bırakır ve verilen damar genişletici ilaçları
düzenli olarak kullanırsa, 1-4 haftada ağrıları
kayboluyor ve ardından yaralar iyileşiyor.
Sigara kullanımını tamamen bırakmış
hastalarda ağrıların dinmemesi, hatta
ağrıların hastayı gece uyutmaması veya
tıbbi tedavi metotlarıyla tedavi süresinin
çok uzayacağı düşünülmesi durumunda da
bypass cerrahisinin uygulanması gerekiyor.
Torasi̇k O tlet
Sendrom
1. kaburganın çıkarılmasını
gerektiren hastalık
Göğüs kafesi çıkış sendromu anlamına
da gelen Torasik Outlet Sendromu’nda,
kol ve ele giden damarlarla sinirler boyun
kaslarının, 1. kaburga kemiğinin ve veya
köprücük kemiğinin arasına sıkışıyor.
Sinirlerin sıkışması sonucunda kollarda
uyuşma, güçsüzlük ile yorulma belirtileri
görülüyor.
Tedavisi
Sinirleri sıkıştıran adalelerin
serbestleştirildiği ayrıca koltuk altı
kesi yolu ile boyun kaburgası ve
1. kaburga kemiğinin çıkarılıp
sıkışmanın giderildiği
cerrahi yöntem
uygulanıyor.
Skleroderma
Ender görülen kronik bir bağ
dokusu hastalığı
Skleroderma, nadir görülen kronik bir
bağ dokusu hastalığı. Genel bitkinlik,
cilt değişiklikleri, eli yumruk yapmakta
zorlanma, el ve ayak parmaklarında katılık,
aynaud hastalığı, eklem kas ağrıları,
göz ağız kuruluğu ve böbrek yetmezliği ile
seyredebiliyor.
Tedavisi
Kan damarlarını genişletecek ve
dolaşımı artıracak ilaçlar veriliyor. Bu
ilaçlar tansiyonun yükselmesini ve böbrek
sorunlarının gelişmesini engelliyor,
aynaud fenomeni tedavisine yardımcı
oluyor.
Mar an Sendrom
Genetik olarak birçok organa
hasar veriyor
Bağ dokusu sorunlarına neden olan
kalıtsal bir hastalık. İskelet, gözler, kalp
ve kan damarları dahil olmak üzere
vücudun pek çok bölümü bu hastalıktan
etkilenebiliyor. Hastalıklara değişim
geçirmiş bir veya daha fazla gen neden
oluyor. Marfan sendromunda görülen en
ciddi sorunlar, kalp ve kan damarlarıyla
ilgili. Marfan sendromlu kişilerde, aort
duvarı zayıflayıp esneyebiliyor (aort
genişlemesi).
Tedavisi
Tam anlamıyla iyileştirilemiyor,
ancak kan basıncını düşürmek ve aort
üzerindeki baskıyı azaltmak
için ilaç kullanılabiliyor.
Aort damarı fazla
genişlemişse, genişlemiş
bölümün ameliyatı gerekiyor.
i̇ rom sk ler
Di̇splazi
Orta yaşlı kadınlarda damarların
daralmasına neden oluyor
Genelde 30-50 yaşlarındaki kadınlarda
gözlenen ve özellikle böbrek atardamarları
gibi orta çaplı damarların daralmasına
neden olan bir hastalık.
Tedavisi
Böbrek damarında darlık varsa,
tansiyonu düşüren ilaçların yanı sıra,
etkilenen damardaki daralmış bölgeye
balonla genişletme işlemi yapılıyor. Eğer
hastalık bu şekilde tedavi edilemeyecek
kadar ileri düzeydeyse, o zaman cerrahi
müdahale de yapılabiliyor.
L
H
Lenfanjit
B
Lenfanjit, bakterilerin cilt altı dokulara
yerleşmesi sonucunda meydana gelen, lenf
kanallarının iltihabi durumuna deniyor.
El ve ayaklardaki cilt yaraları ve mantar
enfeksiyonlu bölgeler, bakterilerin lenf
kanallarına girmesine neden oluyor.
Tedavisi
Antibiyotik tedavileri ile enfeksiyona
yönelik tedavi.
Lenfödem
A
Lenfatik drenajdaki bozulma nedeniyle
dokulardaki lenf sıvısı boşaltılamıyor ve
buna bağlı olarak lenf sıvısının dokularda
birikmesiyle cilt altı yumuşak dokuda şişlik
(ödem) meydana geliyor.
Tedavisi
Elle masaj yapılarak lenf akımına
yardımcı olunuyor. Bandaj takılıyor.
Cilt bakımı yapılıyor. Hastanın diyet
ve egzersiz yapması gerekiyor. Ödemli
bölgeye eldiven, kolluk ve çorap gibi
giysiler giyilmesi isteniyor.
121
YAŞAM
16
AMELİYAT
ÖNCESİ VE SONRASI
KALP SAĞLIĞI
■ sayfa 124-126 Ameliyat ne zaman gerekli?
■
A
■
K
16
KAL AM Lİ A
KALP
HASTALIKLARINDA
Ne zaman ameliyat gerekir?
Kimi zaman doğuştan
gelen anomaliler, kimi
zaman ise yaşam tarzı
veya hatalı beslenme
alışkanlıklarından
kaynaklanan nedenlerle,
kalp hastalıklarında
ameliyat zorunlu hale
geliyor.
124
d
eğişen yaşam koşulları ve beslenme alışkanlıklarının yanı sıra, diyabet ve
yüksek tansiyon gibi kronik hastalıkların toplumda daha sık görülür hale
gelmesi, kalp hastalıklarında ameliyat riskini de artırıyor. Türkiye’nin,
Avrupa’da kalp hastalıklarının en fazla görüldüğü ülke olduğunu da
unutmamak gerekiyor. Uzmanlar ilk aşamada hastaların mümkün
olduğunca kalp ameliyatı olmalarını istemiyor. Daha çok birinci
basamakta koruyarak, hastalığın oluşmasını önlemeye çalışıyorlar.
Eğer hastalık oluşmuşsa, bu kez ilaçlar ve yaşam tarzı değişiklikleriyle
hastalığın ilerlemesi önlenmeye çalışılıyor. Bu da olmazsa ilaç
tedavisiyle, sonraki yol olarak da girişimsel kardiyoloji yöntemleriyle sorun çözülmeye
çalışılıyor. Ancak tüm aşamalara rağmen bazı kalp hastalıklarında tedavi ancak ameliyatlarla
sağlanıyor. Gündelik hayatta yapılacak kimi değişikliklere gereken önem verilmeyince
operasyon zorunlu hale gelebiliyor.
İşte ameliyatı zorunlu kılan nedenler...
Koroner damar tıkanıklıklarında
Kalp krizine neden olan koroner damarlardaki daralmalar belli bir seviyenin üzerine
çıktığında kanın akışında engel oluşturuyor. Bu da kalbin görevini yapamaması anlamına
geliyor. Bu sorunu ortadan kaldırmak amacıyla uygulanan cerrahi işleme koroner bypass
ameliyatı deniliyor. Kalp ameliyatlarının çok büyük bir yüzdesini de koroner damar
tıkanıklıklarına bypass cerrahisiyle yapılan müdahaleler oluşturuyor.
Kalp kapağı sorunlarında
Kalbi bir pompa olarak düşünürsek, bu pompanın valf (açılıp
kapanan çıkış öğesi) vazifesi gören yapıları var. Bunlara da kapak
deniliyor. Aort kapakları pompalanan kanın geri dönmesini
engelliyor. Mitral kapak da kanın, kalp odacıkları arasında sağlıklı
dolaşmasını sağlıyor. Biz kalbi tek bir organ olarak görüyoruz.
Ama aslında kalp, sol ve sağ kalp olarak iki organdan oluşuyor.
Sol kalp büyük dolaşımı, yani vücuttaki kan dolaşımını; sağ
kalp ise küçük dolaşımı, yani akciğerde kan dolaşımını sağlıyor.
Sağ kalbin kapakçıkları da pulmoner ve triküspit kapak olarak
adlandırılıyor. Bu kapakçıklarda hastalıklar daha nadir görülüyor ve
daha az ameliyat gerektiriyor. Daha çok sol kalbin kapakları olan
aort ve mitral kapaklarda hastalık görülüyor. Eskiden ülkemizde
romatizmal kalp hastalığı sık görülüyordu ve bu durum en çok mitral
kapağı etkiliyordu. Ancak bu hastalığın genel sağlık koşullarındaki
iyileşmeyle azalması sonucu, tıpkı Batı ülkelerinde olduğu gibi
yaşlanmaya bağlı kapak hastalıkları ön plana çıkmaya başladı.
Yaşlanmaya bağlı kalp hastalıklarında aort kapak ilk sırayı alıyor.
125
A AM
Diyabette
Kalp damar hastalığına yakalanmamak
için yapılabilecek çok şey var. Öncelikle,
kalp damar hastalıklarına yol açan
faktörlerin gözden geçirilmesi gerekiyor.
En büyük nedenlerden biri ise diyabet. Bu
hastalık kontrol altına alınmaz, kişi kendine
dikkat etmez ve diyetine özen göstermezse,
kalp krizi geçirme ve bu nedenle ölme riski
normal insana göre 10 kat fazla oluyor.
Hasta, diyetine ve egzersizine dikkat
ederse, operasyon geçirmesine gerek
kalmayabiliyor.
Yüksek tansiyonda
Doğumsal kalp rahatsızlıklarında
Doğumsal kalp rahatsızlıklarının en sık
ortaya çıkan türü, kalp delikleri. Bunların
bir kısmı ameliyat gerektirmeyen boyutlarda
oluyor. Bunun dışında kalp kapakçıklarında
doğuştan gelen anomaliler, kalpten çıkan
damarların, kalbe giren damarların ve kalbin
çevre organlara giden damarların yanlış
bölgelere ve yanlış şekilde bağlı olmaları da
ameliyat gerektiren hastalıklar arasında yer
alıyor.
Kalp yetmezliğinde
Kalp yetmezliğinin son evresinde
gelen hastalarda ve ileri dereceye varmış
kalp yetmezliklerinde, kalp nakli cerrahi
bir seçenek. Ancak kalp nakilleri donör
sıkıntısı nedeniyle ülkemizde çok fazla
uygulanamıyor.
Kalp krizine geç müdahale
edildiğinde
Kalp krizinde, geç gelmiş hastalarda
kalp kasındaki yırtılmalardan dolayı kalp
126
odacıklarında sorun olabiliyor. Kapaklarda
ciddi hasar meydana gelebiliyor, hatta kapak
kopabiliyor. Bu da hastanın acil ameliyat
olmasına neden oluyor. Bu ameliyatların
başarı şansı yüzde 50. Ancak hasta ameliyat
olmazsa, kurtulma şansı yüzde 10’da
kalıyor.
Kanserde
Kalbin kansere karşı çok dirençli bir
organ olmasına ve kalp kanserinin çok
nadir görülmesine rağmen, bazen kalpte iyi
huylu tümörler olabiliyor. Ancak bunlar
da ameliyatla çıkarılıyor ve hasta sağlığına
kavuşuyor.
Aort damarının yırtılmasında
Aort damarının yırtılması veya yırtılma
riski de ameliyat için bir neden. Bu durum,
daha çok yüksek tansiyon hastalarında
görülüyor. Kapaklarda doğuştan gelen
anomali varsa, görülme riski 10 kat fazla
oluyor. Aort damarının yırtılmaması için
bu damarın çapı 5.5 cm. olunca ameliyat
öneriliyor.
Dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta
da, yüksek tansiyon. Çünkü hipertansiyon,
bütün organların, beyin ve kalbin de
yüksek basınç altında çalışması demek.
Bu nedenle tansiyon hastalarının yaşam
tarzı değişikliği ile başlayıp tuzdan uzak
durmaları ve egzersiz yapmaları, kalp damar
hastalığına yakalanmalarını önleyebiliyor.
Sigara kullanımı ve kolesterol yüksekliği
de kalp hastalıklarına yakalanma ve dikkat
edilmediği takdirde hastanın ameliyat olma
zorunluluğunu ortaya çıkaran faktörler.
Obezitede
Aşırı kilo, ciddi bir sağlık sorunu.
Tek başına tansiyon ve diyabete neden
olabiliyor. Tansiyon ve diyabetin getirdiği
problemler birbirini etkileyerek kalp
damar hastalıklarına yol açabiliyor. Bu da
ameliyata götüren başlıca faktörlerden biri
olarak kabul ediliyor.
‘
bir kalp öyküsü
AA
“Çaresizdim. Ama inancım her zaman galip geldi.
10 yıl boyunca yakınmalarım arttı. Nefes almak,
hareket etmek giderek zorlaştı. Her zorlukta yeni bir
doktora başvurdum. Ama yanıt hep aynıydı: ‘Kalp
nakli sırasında kan nakli yapabiliriz!’ Olamazdı, böyle
bir şeyi kabul edemezdim! İnancım, hangi nedenle
olursa olsun başkasının kanından yararlanmayı
reddediyordu. Tüm kalbimle inandığım için arayışlarımı
sürdürdüm. Bir gün oğlum, istediğim şartlarda ameliyat
olabileceğimi söylediğinde çok sevindim. Telefonlar,
yazışmalar derken, kendimi ameliyat
masasında buldum. Ama yine de doktoruma
hangi durumda olursam olayım, kan nakli
istemediğimi belirttim yeniden. Sonuç, harika!
Artık sağlıklı bir kalbim var.”
İ
l A.A. 60 yaşında ve Yehova Şahidi.
l İnancına göre kan nakli yasak.
l Aort darlığı sorunu vardı. Kalp kapağı bu
nedenle kalınlaşmış ve kireç tutmuştu.
l 10 yıl çeşitli doktorlara gitti. Ancak
hiçbiri ameliyatı kan nakli olmadan
yapamayacağını söyledi.
l Oğlu araştırdı. Kan nakline ihtiyaç
duyulmadan ameliyat olabileceğini
öğrendi. Hemen başvurdu.
l Aort kapağı 2.5 saat süren ameliyat ile
değiştirildi.
l Oldukça başarılı geçen ameliyatta hiç kan
kullanılmadı.
l Ameliyattan kısa bir süre sonra sağlığına
kavuştu.
A AM
Kalp ameli̇yatı
sonrasında hızla
iyi̇leşmek için
Ameliyat tekniklerinin gelişmesi ve hizmet kalitesindeki
artış gibi nedenler sayesinde artık kalp ameliyatı
sonrasında çok kısa sürede iyileşmek mümkün. Ancak
olumsuz bir tabloyla karşılaşmamak için dikkat etmeniz
gereken bazı noktalar var: Örneğin kontrollü hareket
etmek, sık sık ve küçük porsiyonlar halinde beslenmek
ve ilaçlarınızı zamanında almak gibi!
128
k
alp ameliyatı geçirdiniz ve bundan sonra ev yaşamınıza geri
dönüyorsunuz. Kendinizi hastanede daha güvende hissedebilir,
bu nedenle evde karşılaşabileceğiniz sorunlar için endişe duyuyor
olabilirsiniz. Ancak ameliyattan sonraki dönemde en hızlı
iyileşeceğiniz yer, eviniz. İyileşmeniz hızlandıkça daha önce keyifle
yaptığınız aktivitelere dönüş süreniz de kısalacak. Ameliyat sonrasında
her geçen gün kendinizi daha iyi ve daha güçlü hissedeceksiniz. Bunun
için sabırlı olun. Birçok insan kalp ameliyatı sonrasında sinirli, gergin
veya depresif olabiliyor. Eğer siz de aynı duygular içindeyseniz bunun geçici ve olağan
bir durum olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Duygularınızı sevdiklerinizle paylaşmanız bu
dönemi rahat ve çabuk atlatmanızı sağlayacak.
Ameliyat sonrasında daha hızlı iyileşmek ve herhangi bir sağlık sorunuyla
karşılaşmamak için yaşam alışkanlıklarınızda bazı noktalara dikkat etmeniz gerekiyor:
129
A AM
İlaçlarınızı zamanında alın
İlaçlarınızı düzenli ve zamanında alın.
Eğer bir dozu almayı unutursanız bir sonraki
sefer 2 doz birden almayın.
Her gün yürüyün
Sık sık ve küçük porsiyonlar
halinde beslenin
İlk haftalarda iştahsız olmanız son
derece normal. İlk 1 ay sık sık ve küçük
porsiyonlarla halinde beslenin. Diyabet
hastalığınız ve tansiyonunuz yoksa, aşırıya
kaçmadan her şeyi yiyebilirsiniz. Bol bol
su içmeye özen gösterin. İlk 1 aydan sonra
diyetisyeninizin önereceği ve kalp sağlığına
uygun beslenmeye de her zaman özen
gösterin.
Hareketleriniz kontrollü olsun
İlk 2 ay hareketlerinizi kontrol altına
almalısınız. Bunun nedeni ise ameliyat
sırasında göğüs kemiğinizin kesilmiş
olması. Çünkü yanlış hareketleriniz bu
kemiğin kaynamasını geciktirebilir, hatta
engelleyebilir. Bunun için evdeki ilk
gününüzü dinlenerek geçirin. Ancak bunu
yatakta yatmaktan çok, koltukta oturup
ayaklarınızı bir pufun üzerine uzatarak
yapın. Omuz seviyesinin üzerindeki
nesnelere uzanmayın. Eğilirken belinizden
değil, dizinizden eğilin. Oturduğunuz
yerden kalkarken kollarınız yerine bacak
kaslarınızı kullanın. Yataktan kalkmak
için sırt üstü yatarken yatağın kenarına
doğru kayın. Dizlerinizi hafifçe büküp
yavaşça yan tarafa doğru eğilin. Dirseğinizi
kullanarak dikkatlice vücudunuzu yukarı
doğru itin ve kolunuzun vücudunuzun
diğer tarafında olmasını sağlayın. Bu sırada
her iki bacağınızı yavaşça zemine doğru
sallayın. Kısa bir süre oturun. Bu şekilde
başınızın dönmesini engelleyebilirsiniz. İlk
2 haftada günde 1 kez bir kat, daha sonraları
ise giderek artan oranlarda merdiven
çıkabilirsiniz. En az 1 ay süreyle 5 kilodan
fazla ağırlık kaldırmamaya da dikkat edin.
Çok sıcak ve çok soğuk havalar dışında,
her gün düzenli olarak yürümeye çalışın.
Yürüyüş parkurunuz yokuş değil, düz olsun.
İlk ay yanınızda bir refakatçi bulunmasına
dikkat edin. Yürüyüşler sırasında hızınızı
yanınızdaki refakatçi ile nefes nefese
kalmadan rahatça konuşabilecek bir
tempoya ayarlayın. İlk haftalarda 15
dakikalık yürüyüşlere her hafta 5 dakika
ilave edin. 2 ay sonunda, durmadan 45
dakika yürüyecek duruma gelmelisiniz.
Her sabah tartılın
Her sabah aynı tartıda ve benzer
kıyafetlerle düzenli olarak tartılın. Günlük
1-1.5 kilodan fazla oynama varsa, bundan
mutlaka kardiyak rehabilitasyon hemşirenizi
haberdar edin.
Göğüs korsenizi 2 ay kullanın
Göğüs korsenizi 2 ay boyunca kullanın.
Özellikle öksürürken ve hapşırırken
korsenizin önünü ellerinizle birleştirin.
Emboli engelleyici çoraplarınızı gündüz
sürekli giyin. Çoraplarınızı gece yatarken
çıkartabilirsiniz. Ancak sabah yataktan
kalkmadan önce giymeyi unutmayın.
Her gün banyo yapın
Her gün düzenli olarak parfümsüz
bir sabun kullanarak duş alın. Ilık suyla
yıkanın, sıcak sudan kaçının. Duş alırken
suyun sırtınızdan gelmesine dikkat edin.
Yaralarınız tamamen iyileşinceye ve
kabuklarınız kayboluncaya kadar (ki
bu genellikle 2-4 hafta sürer) küveti
doldurup içine girmeyin. İlk 1 ay duş
yaparken yanınızda birisinin yardım amaçlı
bulunması yararlı olacak.
İlk 2 ay araba kullanmayın
İlk 2 ay araba kullanmayın. Bu
süre içinde arka koltukta oturun. Uzun
yolculuklardan kaçının ve 1 saati aşan
yolculuklarda ayaklarınızı uzatın.
Yolculuğa çıkmadan önce çoraplarınızı
mutlaka giyin.
Solunum egzersizlerine devam edin
Size verilen solunum egzersiz cihazını
evde de kullanın. Bu cihazla her gün 6-7
kez ve her seferinde 10-15 üfleme yapın.
Üflemeler arasında dinlenin. Dikkatli
olun, çok sık üflemeler baş dönmesi ve
göz kararmasına yol açabilir. İstirahat
halinde gelen veya eforla gelip geçmeyen,
uykudan uyandıran ve oturup nefes
almaya zorlayan nefes darlığı durumunda
kardiyak rehabilitasyon hemşirenizi veya
doktorunuzu arayın.
A
Kendime çok mu yükleniyorum?
Yaptığınız herhangi bir iş esnasında aşağıdakilerden
birinin olması kendinize aşırı yüklendiğinizi gösterir:
 Baş dönmesi, göz kararması, sersemlik
 Bulantı ve kusma
 Soğuk terleme
 Konuşmanızı zorlaştıracak derecede nefes darlığı
 Aşırı halsizlik ve bitkinlik
 Çarpıntı
 Göğüs, sırt, boyun, çene, kol ve dişte ağrı
veya baskı hissi
Cinsel ilişkide dikkatli olun
Ameliyattan 2 hafta sonra cinsel
aktiviteye başlayabilirsiniz. Ancak
kollarınıza ve göğsünüze yük bindirecek
pozisyonlardan kaçının. Aşağıdaki
bulgulardan herhangi birinin varlığında
doktorunuza danışın:
l İlişkiden sonra 5 dakikadan uzun süren
hızlı kalp atışı ve nefes darlığı
l İlişki sırasında veya sonrasında göğüs
ağrısı
l İlişkinin ertesi günü aşırı yorgunluk hissi
H
Ağrı: Göğüs, sırt ve omuzlarınızda ağrınız
olabilir. Bu nedenle taburcu olurken
reçetenize yazılmış olan ağrı kesici
ilaçlarınızı doktorunuzun önerdiği şekilde
kullanın. Yavaşça yapılacak bir sırt masajı,
sırt ve omuzdaki ağrılı kaslarınızı gevşetip
sizi rahatlatacaktır. Ayrıca ılık bir duştan da
yarar sağlayabilirsiniz.
Enfeksiyon: Yaralarınızı her gün düzenli
olarak kontrol edin. Yara bölgelerinde
kızarıklık, şişlik, akıntı ve kötü koku
oluşmuşsa, ayrıca kırıklık, titreme, terleme
ve 38.3 dereceyi geçen ateşiniz varsa
mutlaka kardiyak rehabilitasyon hemşirenizi
arayın.
Çarpıntı: Düzensiz ve hızlı (istirahat halinde
dakikada 120’den fazla) kalp atışı varlığında
kardiyak rehabilitasyon hemşirenizi haberdar
edin.
Ödem: Ayak ve bacaklarınızda ödem
(şişlik) oluşabilir. Buna engel olmak için
ayaklarınızı sarkıtmamalı ve istirahat
ederken kalp seviyesinin üstünde olacak
şekilde kaldırmalısınız. Ayrıca çoraplarınızı
giymeyi de ihmal etmeyin.
Uykusuzluk: Ameliyat sonrasında bir süre
uykusuzluk çekebilirsiniz. İlk 1 ay sırt üstü
yatmaya dikkat edin. Oturur pozisyonda
yatmanız gerekmez. Gündüz kısa uykulardan
(şekerleme) kaçının. Yatmadan önce kitap
okuma, bulmaca çözme, müzik dinleme,
çok hafif atıştırma gibi sizi sakinleştirecek
bir aktivitede bulunun. Gün içinde size
yazılandan farklı bir ağrı kesici almayın.
Kabızlık: Daha çok sebze, meyve ve lifli
yiyecekler tüketin. Kurutulmuş erik yiyin.
Bu önlemler yetersiz kalırsa doktorunuza
danışın.
Hangi ev işlerini yapabilirim?
 Çiçek sulama
 Toz alma
 Basit tamirat
 Yemek masası hazırlama
 Bulaşık yıkama
 Basit yemek yapma
Hangi ev işlerinden sakınmalıyım?
 Süpürme, ovalama
 Yatak örtüsü değiştirme
 Çöp kovası veya mobilya kaldırma
 Bahçe düzenlemesi
Hangi sosyal aktiviteleri yapabilirim?
 Örgü örme, resim yapma
 Kağıt oynama
 Arkadaşlarla yürüyüş
 Alışveriş
 Sinemaya gitmek
Kaçınacağınız aktiviteler
Ameliyattan 2 ay sonra yaşınıza
uygun her türlü aktiviteyi
yapabilirsiniz. Kan sulandıran ilaç
kullanıyorsanız, kayak ve futbol gibi
düşmenize ve yaralanmanıza yol
açabilecek aktivitelerden ömür boyu
kaçınmalısınız.
131
A L KL KAL L
İ İ
KALP SAĞLIĞINIZI
KORUMAK İÇİN
ALTIN ÖNERİLER
Kalp ve damar hastalıkları
Batı ülkelerinde en yaygın
ölüm nedenlerinin başında
geliyor. Türkiye de 50
yaş altı kalp krizine bağlı
ölümlerde Avrupaʼda birinci
sırada yer alıyor. Aslında
yaşam alışkanlıklarına
dikkat ederek kalp damar
hastalıklarından yüzde 80
oranında korunmak mümkün!
Nasıl mı? Kalp sağlığınızı
koruyacak bir beslenme
programı ve düzenli egzersiz
bunun ilk koşulu. Tabii bazı
yaşam alışkanlıklarınızı da
değiştirmeniz gerekiyor.
132
k
alp damar hastalıkları tüm dünyada
en önemli ölüm nedenlerinden biri.
Dünyada her yıl 17 milyon, ülkemizde
de 160 bin kişi kalp damar hastalıkları
nedeniyle hayatını kaybediyor. Kalp
damar hastalarına yine her yıl 260 bin
yeni hasta ekleniyor. Nüfusumuzun
yaşlanmasıyla birlikte bu hastalıklara bağlı ölümlerin
2020 yılında 400 bine yükselmesi bekleniyor. Bu
rakamların yüksek olmalarının en önemli nedeni ise
kalp damar hastalıklarının özellikle erken dönemde
hiçbir belirti ve sıkıntı oluşturmadan sinsice devam
edebilmesi. Bu nedenle şikayeti olmayan hastalar
büyük bir sorun yaşamadan önce bunun farkına
varamıyor ve acil kliniklere başvurduklarında “Benim
daha önce hiçbir sıkıntım yoktu” cümlesini sarf
ediyor. Kalp damar hastalıklarında ilerleyen yaş,
genetik özellikler ve cinsiyet gibi değiştirilemeyen
bazı risk faktörleri var. Ancak yine de diğer önemli
risk faktörlerini kontrol altına alarak kalp damar
hastalıklarının oluşma riskini yüzde 80 oranında
azaltmak mümkün. İşte kalp sağlığını korumanın püf
noktaları…
A L KL B L
İ
Yapılan çalışmalara göre, doymuş
yağdan fakir; lif, antioksidan, tekli
doymamış yağ ve balıktan zengin
bir diyet, kalp damar hastalıkları
üzerine olumlu etki yapıyor.
Diyetin kalp sağlığı üzerindeki
etkisinin araştırıldığı çalışmalarda,
agresif yağ kısıtlamalarının ölüm
oranında yüzde 30-60 azalma
sağladığı ortaya konmuş. Omega3
yağ asitleri içeren besinler de kanda
pıhtı oluşumunu azaltıp damar
genişletici etki yapıyor. Ayrıca balık
tüketimi ile kalp damar hastalıkları
sonucu gelişen ölüm oranında ters
orantı olduğu ortaya konmuş.
Taze sebze, meyve, balık ve lifli
gıdalardan zengin beslenmeye özen
gösterin. Total yağ tüketiminiz
diyetinizin yüzde 30’unu
geçmemeli. Doymuş yağ oranını
yüzde 7-10, çoklu doymamış
yağ tüketimini yüzde 10, tekli
doymamış yağ tüketimini ise yüzde
10-15 civarında sınırlandırın.
Kırmızı eti haftada 1-2 kez olmak
üzere yaklaşık 100’er gram tüketin.
Tatlı tüketmek istediğinizde ağır
hamur tatlıları yerine sütlü olanları
tercih edin. Trigliserid değeriniz
yüksekse alkolü bırakın, değilse
kısıtlayın. Günlük tuz alımını da 5
gram ile sınırlandırın.
133
A L KL KAL L
İ İ
A
AL
l Yaş
l Cinsiyet
l Genetik etkenler
l Sağlıksız beslenme
l Hipertansiyon
l Sigara
l Diyabet
l Obezite
l Hareketsiz bir yaşam
l Stres
l Kan yağları değerleri
İ
A
K
L
Hipertansiyon, kalp damar
hastalıklarına birkaç mekanizma
üzerinden etkili oluyor. Damar iç
yüzeyi bozukluğu, hipertansiyonun
erken evrelerinden itibaren ortaya
çıkıyor. Hipertansiyon ayrıca damar
iç yüzeyindeki genişlemeyi azaltıyor,
hücrelerde yağ birikimini kolaylaştırıyor,
kandaki akışkanlığı bozuyor,
kireçlenmeyi artırıyor, istenmeyen
hücre ve pıhtı birikimini kolaylaştırıyor.
Yapılan çalışmalara göre; tedaviyle
büyük ve küçük kan basınçları 13 ve 6
mm Hg düşürüldüğünde inme riskini
yüzde 38, koroner olayları ise yüzde 16
oranında azaltmak mümkün oluyor.
Hipertansiyon sorununuz
varsa ve genç, orta yaşlı veya diyabetik
iseniz hedef kan basıncınızın 130/85
mmHg’nin altında, ileri yaşta iseniz
134
140/90 mmHg altında olmasına dikkat
edin. Bunun için ideal kilonuza ulaşın,
tuz alımını 5 gram ile sınırlandırın,
fiziksel aktivitenizi artırın, sigara
içmeyin, alkol tüketimini kısıtlayın,
günde 50-90 mmol potasyum alın,
doymuş yağ alımını sınırlandırın ve
yeterli miktarda kalsiyum ile magnezyum
içeren besinler tüketin.
İ A A
H M
B AK
Sigara ile kardiyovasküler hastalıklar
arasında sıkı bir ilişki mevcut. Sigara
damar iç yüzeyinde kolesterol ve yağkireç birikimini kolaylaştırıyor. Kan
fibrinojen konsantrasyonunu yükseltiyor,
pıhtı hücrelerinin tepkilerini artırıyor ve
kan akışkanlığını bozuyor. Aynı zamanda
damar tonusunu ve elastikiyetini de
bozuyor. Bunların yanı sıra iyi huylu
kolesterol HDL’yi azaltıyor ve kötü huylu
kolesterol LDL’nin damar duvarındaki
zararlı etkisini kolaylaştırıyor. Kalp krizi
geçiren kişilerin sigara içimine devam
etmeleri halinde tekrar kriz geçirme riski
yüzde 22-45 oranında artıyor. Koroner
bypass sonrası sigaraya devam edilmesi
de ölüm oranını 2 kat yükseltiyor. Sigara
ile koroner arter hastalığı arasındaki
ilişki süreklilik taşıyor ve doza bağlı
değişiyor. Öyle ki erkeklerde, kalp damar
hastalığı günde 1-14 sigara içenlerde
1.7 kat ve günde 25 üzeri içenlerde 2.6
kat daha yüksek bulunmuş. Kadınlarda,
günde 1-4 sigara içenlerde riskin 1.9
kat, 14-24 sigara arası içenlerde 4.3
kat ve 25’ten fazla sigara içenlerde
ise 5.4 kat arttığı tespit edilmiş. Pasif
olarak sigara dumanına maruz kalmak
da riski artırıyor. Öyle ki pasif içici her
10 sigaradan 4’ünü içmiş sayılmalı.
Sigaranın bırakılması ile kardiyovasküler
risk ise yaşlı hastalarda bile hızla
İ
düşmeye başlıyor: Bir yılın sonunda
yüzde 50 kadar azalan risk, 10 yıl
kadar bir süre geçmesiyle koroner
olay açısından giderek kayboluyor.
Kalp sağlığınız için
sigarayı hemen bırakmayı ihmal
etmeyin.
HA A A
A
A
Günümüzde teknolojinin
sunduğu otomobil, yürüyen
merdiven ve asansör gibi imkanlar
nedeniyle gün geçtikçe daha az
hareket etmeye başladık. Oysa
fiziksel aktivite azlığı ve fizik
kondisyon yetersizliği kalp damar
hastalıklarının oluşumunda önemli
bir risk faktörü. Türk Kardiyoloji
Derneği tarafından yapılan
TEKHARF (Türk Erişkinlerde
Kalp Hastalıkları ve Risk Faktörü)
çalışmasında, düzenli ve doğru
egzersiz yapmanın kalp damar
İ K AK
L
İ
H LK L
L İyi huylu kolesterol HDLʼnin
damar sertliği gelişiminde koruyucu bir rolü var.
Dolayısıyla düşük, yani 40 mg/dl altındaki HDL değeri
önemli bir koroner risk faktörünü oluşturuyor.
İ Lİ
İ Trigliserid yüksekliği kalp damar
hastalığının oluşumunda tek başına çok fazla bir risk
teşkil etmiyor. Ancak buna sıklıkla eşlik eden düşük
HDL, insülin direnci, küçük yoğun LDL ve karın çevresi
genişliği ciddi bir risk oluşturuyor. Trigliserid seviyesinin
150 mg/dl veya daha aşağısında tutulması gerekiyor.
Hİ
H M İ İ Mİ Damar sertliği için 15
mol/lt üzeri plazma homosistein düzeyleri, bağımsız
risk faktörü olarak tanımlandı. Bu düzeyin üzerindeki
homosistein değerine sahip olanlarda, 5 yıl içinde
miyokard infarktüsü geçirme riski 3.4 kat artıyor.
L
İ
Genetik olarak belirlenen
lipoprotein(a) yüksekliğinin erken miyokard enfarktüsü
ve inme için önemli bir risk faktörü olduğu biliniyor.
Artmış Lp(a) ve LDL (kötü huylu kolesterol) düzeyleri
birlikte görüldüğünde kalp damar hastalığı için önemli
bir risk faktörü oluşturuyor.
K K
A L
Son yıllarda yapılan
çalışmalarda, hs-CRP yüksekliğinin kalp damar hastalığı
ile ilişkisi ortaya konmuş. Bu değerin <0.7 mg/L
olması normal kabul ediliyor ve üzerindeki değerler
kalp damar hastalıklarına yakalanma riskini artırıyor.
hastalıkları nedeniyle oluşan
ölümlerde yüzde 23 azalma
sağladığı ortaya konmuş.
hasarını kolaylaştırıyor. İyi kontrol
altında olmayan diyabette tipik
olarak kalp damar sağlığı için risk
faktörü olan hipertrigliseridemi
ile beraber HDL düşüklüğü de
bulunuyor. Hipertrigliseridemi
LDL (kötü huylu kolesterol)
metabolizmasını etkileyerek daha
küçük ve yoğun LDL moleküllerinin
oluşmasına yol açıyor.
Kalp sağlığınız
için haftanın en az 3 günü en az
30 dakika ve aerobik özellikte
egzersiz yapmaya özen gösterin.
Ancak hiçbir yakınmanız olmasa
bile egzersiz uygulamalarına
başlamadan önce mutlaka doktor
kontrolünden geçin.
KA
AL
K İ İ İK
A
L
Diyabetli hasta en sık kalp krizi
gelişmesi sonucu yaşamını yitiriyor.
Kalp damar hastalıklarından
ölüm oranı tip-1 diyabetlilerde
3-10 kat, tip-2 diyabetlilerde
erkekse 2, kadınsa 4 kat artıyor.
Çünkü diyabet damar duvarının
esnekliğini bozuyor, hücre
birikimine ve artışına neden
oluyor, kanda pıhtılaşmayı artırıyor
ve damar iç yüzeyindeki hücre
Amerikan Diyabet
Derneği kalp sağlığı için açlık kan
şekerinin 120 mg/dl ve glukoz
hemoglobinin yüzde 7’nin altında
olması gerektiğine dikkat çekiyor.
Kan şekerinizi kontrol altına almak
için sağlıklı beslenmeye özen
gösterin, ideal kilonuza ulaşın,
haftada en az 2 gün 30’ar dakika
düzenli egzersiz yapın ve alkol
tüketimini kısıtlayın.
135
A L KL KAL L
İ İ
B B İ L
KA
l Sakatatlar (karaciğer, beyin, böbrek,
işkembe, dil vb),
l Kabuklu deniz hayvanları (karides,
midye, kalamar vb),
l Tam yağlı etler, sucuk, salam, sosis,
pastırma, tavuk ve hindi derisi,
l Yağlı gıdalar (kaymak, krema,
mayonez, çikolata ve yağlı soslar),
l Yağda kızartma ve kavurmalar,
l İçeriği bilinmeyen hazır gıdalar,
l Alkollü içkiler, hazır meyve suları,
meşrubatlar,
l Tereyağı, kuyruk yağı, içyağı,
margarin yağı,
l Çorba ve diğer yemeklerinizde lezzet
verici olarak kullandığınız et suyu veya
tavuk suyu.
İ
AL KİL
A LA
Araştırmalar obezitenin kalp damar
hastalığının oluşumunda önemli
bir risk faktörü olduğunu ortaya
koyuyor. Uzmanlara göre beden
kitle indeksinin (kilo / metre olarak
tanımlanan boyun karesi) 25 kg/
m2 altında olması normal kabul
ediliyor. 25-30 kg/m2 arası kilo
fazlalığı, 30 kg/m2 üzeri ise obezite
olarak nitelendiriliyor. Yağların karın
çevresinde toplanması kalp damar
hastalıklarına yakalanma riskini daha
da artırıyor. Bu nedenle bel çevresi
kadınlarda 88, erkeklerde ise 98
santimi geçmemeli.
Sadece yüzde 10’luk
bir kilo kaybı bile kolesterol ve
trigliserid değerlerinin ciddi oranda
düşmesine yardımcı oluyor. Bunun
için ideal kilonuzu korumaya çalışın.
Şişmansanız, fazla kilolarınızdan
bilinçli bir beslenme ve egzersiz
programı ile kurtulun. Diyet yaparken
dikkat etmeniz gereken en önemli
nokta ise kilolarınızı yavaş yavaş
vermeniz. Çünkü hızlı verilen kilolar,
yine hızlı bir şekilde geri alınıyor.
L
İ İ İ A
Kalp damar hastalıkları genellikle
hiçbir belirti vermeden sinsi sinsi
ilerliyor. Bu nedenle hastalıkların
başarıyla tedavi edilmesinde erken
teşhis büyük rol oynuyor. Düzenli
yapılan testler de hastalıkların ciddi
boyutlara varmadan tespit edilmesini
sağlıyor. Böylece hastalık, büyük
operasyonlara gerek kalmadan,
ilaç, küçük girişimsel metodlar veya
yaşam alışkanlıklarında yapılan
değişikliklerle tedavi edilebiliyor.
136
Birinci derece
akrabalarınızda erken yaşta kalp ve
damar hastalığına yakalananlar varsa,
şişmansanız, diyabet veya yüksek
tansiyon hastası iseniz ve sigara
kullanıyorsanız 30, kullanmıyorsanız
40 yaşından itibaren önerdiğimiz şu
testleri düzenli olarak yaptırın: Total
kolesterol, HDL (iyi huylu kolesterol),
LDL (kötü huylu kolesterol), trigliserid
ve kan şekeri. Kan yağlarınızın yanı
sıra tansiyonunuzu da düzenli olarak
ölçtürmeyi ihmal etmeyin.
İ
İ İ LMA
Gözlemsel çalışmalara göre; stres,
öfke ve depresyon kalp damar
hastalıklarının oluşma riskini
artırıyor. Özellikle enfarktüs sonrası
hastalarda depresyon ve stres
azaltıcı girişimlerin yararlı olduğu
düşünülüyor.
Stres altındaysanız,
öncelikle sizi sıkıntıya sokan
nedenleri düşünün. Bu sorunları
ortadan kaldırmakta güçlük
çekiyorsanız, bir uzman yardımı
alabilirsiniz. Masaj, yoga ve
meditasyon gibi çeşitli teknikler de
sakinleşmenize yardımcı olabiliyor.
4
B
soru
Araştırmalara göre, çikolata flavonoidler (prosyanidin) denilen
antioksidan maddeler içeriyor ve bunlar LDL kolesterol
adını verdiğimiz kötü kolesterolün damar sertliği yapmasını
önleyebiliyor. Bu nedenle uzmanlar çikolata yiyecekseniz
siyah (bitter) çikolatayı tercih etmenizi öneriyor. Çünkü siyah
çikolata kalp için en faydalı olan çikolata olarak biliniyor.
K
Zeytinyağı, içinde bulunan tekli
doymamış yağ asitleri sayesinde
kalp hastalıklarına ve kansere karşı
koruyucu görev yapıyor. Bu avantajı ise
zeytinyağının içinde bulunan polifenoller
ve özellikle oleuropein, antioksidan
etkileri sayesinde oluyor. Ancak
zeytinyağı seçerken rafine edilmemiş
olanlarını tercih etmeniz
öneriliyor. Çünkü yapılan
çalışmalarda, günde 25 ml
zeytinyağı kullananlarda
kötü kolesterol olan LDL
kolesterolün azaldığı, total
kolesterolün düştüğü, iyi kolesterolün
arttığı saptanmış. Amerikan Gıda İlaç
Teşkilatı (FDA) günde 2 yemek kaşığı
zeytinyağı tüketen kişilerde koroner kalp
hastalığı riskinin azaldığını belirtiyor.
K
Şişmanlık, koroner kalp hastalığı için sorgulanan klasik risk faktörlerinden biri. Üstelik,
günümüzde özellikle gelişmiş toplumların giderek artan önemli sağlık sorunlarından biri
sayılıyor. Şişmanlık pek çok riski beraberinde getiriyor. Sadece kalp hastalığı
için değil, aynı zamanda kalp hastalığına da zemin hazırlayan diyabet ve
hipertansiyon için de önemli risk sayılıyor. Fazla kiloların verilmesi, kalp
hastalıkları oluşma riskini doğrudan etkiliyor. Örneğin şişman erkeklerin
toplam kilosundan yüzde 10ʼunu vermesi, koroner hastalıklara yakalanma
riskini yüzde 20 oranında düşürüyor. Verilen kilonun miktarı arttıkça elde edilen fayda da
yükseliyor. Bilimsel araştırmalarda yüzde 5 kilo vermeyle bile yaşam kalitesinin arttığı,
diyabet riskinin azaldığı, kan yağlarının profilinin olumlu etkilendiği ortaya çıkıyor. Kilo
alımında ideal olan, vücut kitle endeksinin 25ʼin altında olması. (Vücut kitle endeksi vücut
ağırlığının, kişinin boyunun metre birimi ile karesine bölümünden elde ediliyor.)
Çayda flor ve manganez olmak üzere çok önemli
2 mineral var. Ayrıca kateşin denen maddeler de
bulunuyor. Birkaç çeşit olan kateşinler sağlık için
de oldukça yararlı. Çayda bulunan
polifenoller antioksidan etkiye sahip
detoksifiye edici enzimleri uyarıyor,
anormal hücre büyümesini azaltıyor,
LDL kolesterol oksidasyonunu
azaltıyor ve ince bağırsaklarda
faydalı bakterilerin artmasını sağlıyor. Pek çok
yararı bulunan çayla ilgili yapılan araştırmalarda
günde 700 ml çay içenlerde kalp krizi riskinin yüzde
11 azaldığı ortaya kondu. Yeşil çay içenlerin de
sağlıklı kiloya sahip oldukları, uzun yaşadıkları,
kalp hastalığından ve kanserden korundukları
saptandı.
137
info
Kalp
hastalıklarının
kadınlarda
görülme oranı
artıyor.
Sağlıklı yaşam eğitimindeki yetersizlik,
sigara tüketimi, tansiyon yüksekliği ve yanlış
beslenme kalp damar hastalıklarının % 75-85
nedeni olarak gösteriliyor.
Kalp sağlığınız için açlık kan şekerinizin
120 mg/dl ve glukoz hemoglobinin yüzde
7’nin altında olması gerekiyor. Kan
%7
şekerinizi kontrol altına almak için sağlıklı
beslenmeye özen gösterin, ideal
kilonuza ulaşın, haftada en az 2 gün 30’ar
dakika düzenli egzersiz yapın ve alkol
tüketimini kısıtlayın.
138
Hastane içi kullanım içindir, dışarı çıkarılmaması rica olunur.
AH KALBİM
acibadem.com
www.ahkalbim.com
16
ARALIK 2014
TANI