Öğretmen Adaylarının Ürettiği Matematik Modellerinin Bilişsel Ve

Transkript

Öğretmen Adaylarının Ürettiği Matematik Modellerinin Bilişsel Ve
Selçuk Üniversitesi
Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi
Sayı 32, Sayfa 49-67, 2011
ÖĞRETMEN ADAYLARININ ÜRETTĠĞĠ MATEMATĠK
MODELLERĠNĠN BĠLĠġSEL VE KAVRAMSAL
BOYUTLARI ĠTĠBARĠYLE ĠNCELENMESĠ1
Ġbrahim Bayazit1, Duygu Uğur2
Erciyes Üniversitesi, Eğitim Fakültesi/ Kayseri, [email protected]
Yunus Emre İlköğretim Okulu, Kocasinan/ Kayseri, [email protected]
1
2
ÖZET
Bu çalışmada ilköğretim matematik öğretmen adaylarının problem çözme sürecinde
ürettiği matematik modellerinin bilişsel ve kavramsal boyutları itibariyle incelenmesi
amaçlanmaktadır. Bu kapsamda problem çözme, probleme ilişkin bilişsel modellerin
matematiğe has kavramsal modeller ışığında işlendiği ve sonuçların bilişsel açıdan
tekrar yorumlandığı süreç olarak değerlendirilmektedir. Araştırmaya katılan 188
öğretmen adayına literatür taraması sonucu geliştirilen açık uçlu problemlerden
oluşan yazılı sınav uygulanmış, daha sonra seçilen 5 öğretmen adayıyla yarıyapılandırılmış mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Toplanılan veriler nitel yöntemler
kullanılarak analiz edilmiş ve üretilen matematik modelleri bilişsel ve kavramsal
boyutları göz önünde bulundurularak uygun ve yeterli modeller ve uygun ancak
geliştirilmesi gereken modeller diye iki grupta toplanmıştır. Bilişsel ve kavramsal
modeller arası ilişki ve etkileşim ise mülakattan elde edilen nitel verilerden yola
çıkarak aydınlanılmıştır. Bulgular bilişsel ve kavramsal modeller arasında karşılıklı
bir ilişki ve etkileşimin var olduğunu göstermektedir. Uygun ve yeterli model
geliştiren öğretmen adaylarının bilişsel ve kavramsal modellerinin iç içe geçtiği
anlaşılmaktadır. Ayrıca, elde edilen bulgular bilişsel modellerin tek başına yeterli
olmadığını, bunların uygun kavramsal modellerle desteklenmesi gerektiğini
göstermektedir. Bilişsel ve kavramsal modeller arasındaki ilişki ve etkileşimin
sağlıklı bir şekilde kurulup yürütülmesinin üretilen matematik modelin uygunluk ve
yeterliliği noktasında belirleyici olduğu görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Öğretmen adayları, problem çözme, matematik modelleri,
bilişsel model, kavramsal model.
1
Bu makalenin özeti 21-23 Eylül 2011 tarihleri arasında İstanbul Işık Üniversitesinin ev sahipliğinde
Matematikçiler Derneği tarafından düzenlenecek olan 10. Matematik Sempozyumunda sunulmak
üzere bildiri sunusu olarak kabul edilmiştir.
Selçuk Üniversitesi
Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi
Sayı 32, Sayfa 49-67, 2011
AN INVESTIGATION OF MATHEMATICAL MODELS
PRODUCED BY PROSPECTIVE TEACHERS IN TERMS
OF THEIR COGNITIVE AND CONCEPTUAL ASPECTS
Ġbrahim Bayazit1, Duygu Uğur2
2
1
Erciyes Üniversitesi, Eğitim Fakültesi/ Kayseri, [email protected]
Yunus Emre İlköğretim Okulu, Kocasinan/ Kayseri, [email protected]
ABSTRACT
This study examines prospective teachers‟ proficiency at producing
mathematical models for solving non-routine problems. The study employed a
qualitative inquiry to produce rich and realistic data concerning the research case
at hand. Data were collected through written exam and semi-structured
interviews, and they were analysed using qualitative methods that included
content and discourse analysis. The research was carried out with 188
prospective elementary school mathematics teachers. Models are examined in
terms of their appropriateness and sufficiency and the interactions between
cognitive and conceptual components of a mathematical model are investigated.
The result indicated that many prospective teachers lacked the ability to produce
models that are appropriate and sufficient for the solution of problems they were
given. There appears to be mutual relationships between cognitive and
conceptual components of a mathematical model and each aspect influences the
other. The research findings show that appropriate cognitive models are essential
but not sufficient to solve mathematical problems. They should be accompanied
with the conceptual models so that the problem solvers could revise their
cognitive models by reflecting upon the conceptual ones throughout the problem
solving. The results also show that appropriateness and sufficiency of a
mathematical model depends upon the quality of relationships established
between its cognitive and conceptual components.
Key words: Prospective teachers, problem solving, mathematical models,
cognitive model, conceptual model.
Öğretmen Adaylarının Ürettiği Matematik Modellerinin Bilişsel Ve Kavramsal…
51
GĠRĠġ
Matematik eğitiminin vizyonunu ve teorik temellerini oluşturmada referans
kabul edilen yerli ve yabancı kaynaklarda problem çözme konusunun önemi
açıkça vurgulamaktadır (Cockroft, 1982; NCTM, 1989; TTKB, 2008). NCTM
(1989) problem çözme aktivitelerinin matematik öğretimi kapsamında yürütülen
bütün öğrenme-öğretme etkinliklerinin bütünleşik bir parçası olarak algılanması
ve uygulanması gerektiğini belirtmektedir. Matematik ders programlarının
problem çözme konusu etrafında yapılandırılması gerektiği düşüncesi 1980‟li
yıllardan itibaren matematik eğitimcileri tarafından dillendirilmektedir. TIMSS
tarafından yapılan karşılaştırmalı çalışmaların sonuçları bu öneri ve tespitlerin
doğruluğunu kanıtlamış bulunmaktadır. Problem çözme sürecini açık uçlu
tartışmalarla yürüten, strateji öğretimini önemseyen ve matematik öğretimini
problem çözme merkezli planlayıp uygulayan bazı uzak doğu ülkelerinin
matematik öğretimi ve problem çözme alanlarında diğer ülkelere kıyasla daha
başarılı oldukları görülmüştür (Cai, 2003). Ülkemizde, 2005 yılı itibariyle
uygulamaya konulmuş olan matematik müfredatında problem çözme konusuna
gereken önem verilmiş ve öğrencilerin problem çözme yeteneğinin geliştirilmesi
yeni programın temel hedefleri arasında sayılmıştır (TTKB, 2008). Öğrencilerin
uygun stratejiler geliştirip bunları gerçek yaşamla alakalı problemlerin
çözümünde kullanabilmeleri ise bu alanda edinilmesi gereken en temel
kazanımlardan bir tanesi olarak belirtilmektedir. Yeni programda problem
çözmenin süreç eksenli bir aktivite olduğu, dolayısıyla doğru yanıtın elde
edilmesinden ziyade problem çözme sürecinde öğrencilerin sergilediği düşünce
ve yaklaşımlar, kullandıkları stratejiler ve eldeki problemi nasıl
matematikselleştirdikleri (yaptıkları modellemeler, problemin cebirselaritmetiksel dille yeniden ifade edilmesi, vs.) üzerinde durulmasının önemi
vurgulanmaktadır. Problem çözme sürecine kural temelli yaklaşılmaması, bireyin
sahip olduğu bilgi ve becerilerini farklı durumlara aktarabilmesine imkân
sağlayacak açık uçlu problemlere yer verilmesi önerilmektedir (a.g.e).
Problem çözme dinamik ve karmaşık bir süreçtir. Kavram, kural ve prensiplerin
uygulanmasından ziyade bunların ilişkilendirilmesi, modellerin üretilmesi,
sonuca ilişkin tahminlerin yapılması, çıkarımlarda bulunulması, hedeflerin
düzenlenmesi ve önceki bilgilerin sentezlenerek kullanılması gibi birçok zihinsel
beceriyi gerektirir (Jonassen, 1997). Bu gerçek problem çözmeyi alıştırmalara ve
rutin problemlere çözüm üretmenin ötesinde çok daha açık uçlu ve birey
merkezli bir süreç haline getirmektedir. Problem çözmenin birey merkezli ve
açık uçlu bir süreç olması bu sürecin nasıl işlediğinin anlaşılması adına evrensel
bir teorinin ve kuramsal çerçevenin ortaya konulmasını güçleştirmektedir.
Ancak, kullanılan problemlerin ve süreç içersinde bireyden beklenen kritik
davranışların niteliği dikkate alınarak problem çözme süreci iki farklı açıdan
incelenebilir ( Lester ve Kehle, 2003).
Bunlardan ilki problem çözmenin matematiğin uygulamalarından ayrı
öğrenildiğini, dolayısıyla matematiksel kavramlar öğrenildikten sonra bu
düşüncelerin uygulamaya konması amacıyla problem çözme etkinliklerine yer
verilmesi gerektiğini savunan görüştür (Lester ve Kehle, 2003). Bu bakış açısına
Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 32, Sayfa 49-67, 2011
İ.Bayazit , D. Uğur
52
göre problem çözücünün problem ifadesindeki verileri daha önceden bildiği
kural, formül ve bağıntılar yardımıyla matematikselleştirmesi ve ardından da
gerekli işlemleri yaparak çözüme ulaşması ve yorumlaması gerekir. Ancak,
problem çözmeye böyle yaklaşan bireylerin öğrendiklerinden farklı, çok daha
karmaşık problemlerle karşılaştıklarında farklı yaklaşımlar sergileyerek özgün
çözümler üretmede sıkıntı yaşayacakları bir gerçektir. Dolayısıyla, alıştırma ve
rutin problemlerin ötesinde farklı yaklaşımların ve özgün stratejilerin kullanımını
gerektiren ve yeni anlamların keşfedilmesine imkân tanıyan çok daha açık uçlu
ve sıra dışı problemler için bu sürecin yeniden yapılandırılması gerekmektedir.
İkinci bakış açısı ise problem çözme sürecini matematiksel bilgilerin
uygulamaya konulduğu, soyutlama ve genellemelerin yapıldığı, eleştirel ve
yaratıcı düşüncenin yanı sıra üst bilişsel yeteneklerin işe koşulduğu zihinsel
aktiviteler bütünü olarak tanımlamaktadır (Lester ve Kehle, 2003). Bu bakış
açısına göre bireylerin öncelikle üzerinde çalıştığı gerçek ya da matematiksel bir
durumdan yola çıkarak problemi tanımlamaları ve varsayımları doğrultusunda
problemi sadeleştirmeleri, yani probleme ilişkin gerçek modeller ortaya
koymaları gerekir (Lester ve Kehle, 2003). Ardından, bu modellerin önemli
özelliklerini temsil edecek matematiksel kavramların seçimini yapıp bunlarla
alakalı uygun işlemleri yürüterek çıkarımlarda bulunulmaları gerekir. Son
aşamada ise sürecin bir bütün olarak gözden geçirilerek değerlendirilmesinin
yeterli olacağı belirtilmektedir. Dikkat edilecek olunursa bu bakış açısı problem
çözme sürecini matematiksel modelleme yaklaşımı açısından ele almakta ve
bireylerin kurallara dayalı çözümler üretmek yerine problem ifadesindeki
ilişkileri irdelemek için anlamlı modeller geliştirmelerinin yararlı olacağını
savunmaktadır. Model oluşturma, problem ifadesindeki verilerin, bilgilerin ve
örüntülerin düzenlenmesini, koordine edilmesini ve boyutlandırılmasını, daha
genel bir ifadeyle matematikselleştirilmesini içermektedir (Lesh ve Harel, 2003).
Model, kendisi dışındaki sistemleri açıklamak, yapılandırmak ya da tasvir etmek
amacıyla yazılı semboller, konuşulan diller, bilgisayar tabanlı grafikler,
diyagramlar ve analojiler gibi gösterimsel araçlar içeren kavramsal sistemler
olarak tanımlanabilir (Lesh ve Harel, 2003). Hestenes (2010) modeli verilen bir
sistemdeki yapının temsili olarak tanımlamaktadır. Sistem birbiriyle ilişkili
gerçek ya da hayali, basit ya da karmaşık, fiziksel ya da zihinsel nesneler kümesi,
yapı ise bu nesneler arasındaki ilişkiler ağı olarak tarif edilmekte ve model
kavramı sembolik olarak aşağıdaki gibi gösterilmektedir (a.g.e):
ġekil 1: Modelin sembolik gösterilmesi
Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 32, Sayfa 49-67, 2011
Öğretmen Adaylarının Ürettiği Matematik Modellerinin Bilişsel Ve Kavramsal…
53
Modelin sembolik gösteriminde yer alan kaynak, bireyin karşı karşıya olduğu
problemler ve bu problemlerin üstesinden gelme çabasıdır. Blum v.d. (2006)
model kullanımının en temel amacını birey için problem arz eden durumları
anlamlandırma ve problemin üstesinden gelme olarak ifade etmektedir.
Dolayısıyla başlı başına problem durumları ile dolu olan matematiğin bu
problemleri irdelemek ve çözüme kavuşturmak için kendine has modeller
üretmesi kaçınılmazdır. Bireyin kendisi için sorun arz eden problemleri çözmek
amacı ile matematikten yardım alarak oluşturduğu modeller matematik
modelleri, bu modellerinin oluşturulduğu süreç ise matematiksel modelleme
olarak tanımlanabilir (Blum v.d., 2006). Cheng (2001; Akt. Kaf, 2007) ise
modellemeyi problemleri matematiksel terimlerle gösterme ve matematik diline
çevirme olarak tanımlamaktadır. Ancak bu süreç rutin problemlerin çözümünde
olduğu gibi verilenlerden hareketle istenenlere ulaşmayı amaçlayan pratik
formüller ya da cebirsel kurallar gibi kavramsal araçların oluşturulmasına
kısıtlanamaz ( Lesh ve Doerr, 2003). Bireyin problemi çözmek için ürettiği
matematik modeli problemi çözüme götürmenin ötesinde matematiksel
kavramların yeniden düzenlenmesini, ilişkilendirilmesi ve gerekli hallerde ise
genişletilmesini gerektirmektedir (Mousoulides v.d., 2007). Yani model
oluşturma bir problem durumunu çözüme götürecek uygun algoritma ya da
kuralın seçiminden daha çok çözüm için uygun aracın üretilmesini içerir
(Zawojewski ve Lesh, 2003). Problem çözme sürecinin modelleme yaklaşımı
açısından ele alınması bu süreci lineer bir süreç, elde edilen çözümü ise statik bir
ürün olmaktan çıkarmaktadır. Sürecin aşamaları arasındaki ilişki ve
etkileşimlerin göz önünde bulundurulmasını ve buna paralel olarak ta uygun ve
yeterli matematik modellerinin üretilmesini gerekli kılmaktadır (Mousoulides
v.d., 2007).
Problem durumu ile karşı karşıya kalan birey çözüm için bir başlangıç modeli
üretir; süreç içerisinde ise gerek geçmişten getirdiği gerekse problem
hikâyesinde verilen bilgiler ışığında başlangıç modelini sürekli geliştirerek
sonuca ulaşmaya çalışır (Jonassen v.d, 2005). Bireyin problem için ürettiği
matematik modeli, bireyin zihni ile matematik arasındaki dönüşümün bir
ürünüdür. Bu etkileşim devam ettiği sürece birey sürecinin başlangıç aşamasında
ortaya koyduğu modeli yenileyerek geliştirmeye devam eder ve bu süreç doğru
sonucun elde edilmesiyle son bulur. Üretilen bir matematik modelin bilişsel ve
kavramsal olmak üzere iki temel bileşeni vardır. Eldeki problemin çözümüne
ilişkin bireyin düşüncelerinden oluşan ve içsel temsiller olarak adlandırılan
bilişsel modeller (Greca ve Moreira, 2002) problemin anlaşılması ve algılanması
için şarttır ancak matematikselleştirilmesi için yeterli değildir. Problemin uygun
bir şekilde matematikselleştirilmesi için bireyin bilişsel modellerini uygun
kavramsal modeller ile desteklemesi gerekir (Norman, 1983). Kavramsal
modeller bir sistemi, bir problem durumunu veya bir düşünceyi izah etmek
amacıyla kullanılan araçlardır (Wu v.d., 1998). Öğretmenler, bilim adamları ya
da mühendisler tarafından hedef sistemin uygun, doğru, tutarlı bir şekilde temsil
edilmesi amacıyla üretilen ve beş duyuyla algılanabilen yapılar olarak ta
tanımlanabilir (Norman, 1983). Bu bağlamda, matematiksel formüller, analojiler,
grafikler, katı materyaller ve bilgisayar ortamında oluşturulan animasyonlar birer
Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 32, Sayfa 49-67, 2011
İ.Bayazit , D. Uğur
54
kavramsal model olarak kabul edilebilir (Ornek, 2008). Bu noktada bilişsel ve
kavramsal modellerin ayrık yapılar olmadığını, birbirini bütünleyen yapılar
olduğunu ve bunların bileşiminin matematik modelini oluşturduğunu özellikle
belirmek isteriz. Yazılı kaynaklarda farklı türden problemlerin çözümünde
kullanılmak üzere üretilmiş çok sayıda modele rastlamak mümkündür; ancak bu
modellerin amaca yönelik bilinçli bir şekilde kullanılması zihinsel çaba ve gayret
gerektirir (Lesh, 1981). Ders kitaplarında yer alan formüller, grafikler, şekil,
şema ve diyagramlar gibi kavramsal modeller statik bir yapıdadır. Bu modeller
düşüncenin işe koşulması ile anlam kazanırlar. Kavramsal modeller, bireylerin
bilişsel modelleri ışığında düzenlendiği ve yeniden yapılandırıldığı takdirde
dinamik bir matematik modeline dönüşürler. Dolayısıyla, üretilen matematik
modelinin anlaşılması için bu modeli oluşturan bilişsel ve kavramsal modellerin
göz önünde bulundurulması ve bunlar arasındaki ilişki ve etkileşimin
incelenmesi büyük önem arz etmektedir.
Bu araştırmada öğretmen adaylarının problem çözme sürecinde ürettiği
matematik modelleri bilişsel ve kavramsal boyutları itibariyle incelenmektedir.
Üretilen matematik modelinin ardındaki bilişsel ve kavramsal modellerin ortaya
çıkarılması ve bunlar arasındaki ilişki ve etkileşimin aydınlatılması eldeki
çalışmanın önemini oluşturmaktadır. Bu amaçla, eldeki çalışmada aşağıdaki
araştırma problemlerine yanıt aranmıştır:
1. Öğretmen adaylarının rutin olmayan problemlerin çözümü için uygun
ve yeterli modeller üretmedeki başarı düzeyleri nedir?
2. Öğretmen adaylarının problem çözme sürecinde ürettiği matematik
modellerinin ardındaki bilişsel ve kavramsal modeller arasında ne tür
bir ilişki ve etkileşim vardır?
3. Bilişsel ve kavramsal modeller arasındaki ilişki ve etkileşim üretilen
matematik modelin niteliğini nasıl etkilemektedir?
II. YÖNTEM
AraĢtırma yöntemi ve veri toplama araçları
Bu çalışmada öğretmen adaylarının ürettiği matematik modellerinin bütüncül bir
şekilde ele alması ve bu modellerin bilişsel ve kavramsal bileşenleri arasındaki
ilişki ve etkileşimin derinlemesine incelenmesi için nitel yöntemler kullanılmıştır
(Yin, 2003; Yıldırım ve Şimşek, 2008). Araştırma 2010-2011 öğretim yılı bahar
döneminde Erciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Matematik
Öğretmenliği Bölümünde öğrenim gören 121 tanesi üçüncü sınıf ve 67 tanesi ise
dördüncü sınıf öğrencisi olmak üzere toplam 188 öğretmen adayının katılımıyla
gerçekleştirilmiştir. Literatür taraması sonucu geliştirilen ve pilot çalışma
neticesinde son şekli verilen açık uçlu problemden oluşan yazılı sınav 188
öğretmen adayına yaklaşık 1,5 saat süreyle eş zamanlı olarak uygulanmıştır.
Sınavda kullanılan problemlerin ortak özelliği öğretmen adaylarının model
oluşturmadaki yeterliliklerinin belirlenmesine ve bu modellerin bilişsel ve
kavramsal bileşenleri arasındaki ilişki ve etkileşimlerin incelenmesine imkân
Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 32, Sayfa 49-67, 2011
Öğretmen Adaylarının Ürettiği Matematik Modellerinin Bilişsel Ve Kavramsal…
55
tanıyacak yapıda olmasıdır. Sınav esnasında katılımcıların birbirlerinden
etkilenmemeleri için gerekli önlemler alınmıştır. Katılımcılardan verilen
problemlere çözüm üretmenin ötesinde, problem ifadesindeki ilişkileri nasıl
tanımladıklarını, problem çözme sürecinde sergiledikleri yaklaşımları,
yürüttükleri işlemleri ve kullandıkları modelleri sebepleriyle birlikte açıklamaları
istenmiştir.
Mülakata katılan öğretmen adayları yazılı sınav kâğıtlarının ön analizleri göz
önünde bulundurularak belirlenmiştir. Ürettikleri modellerin çeşitliliği, uygunluk
ve yeterliliği, modelin bilişsel ve kavramsal boyutları arasındaki ilişkileri
kurmadaki yeterlilikleri dikkate alınarak 5 öğretmen adayıyla yarıyapılandırılmış mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Mülakatta yazılı sınavda
kullanılan sorular öğretmenlere teker teker yöneltilmiş, konuyla alakalı görüş ve
düşüncelerini açıklamaları istenmiştir. Klinik mülakat (Gingsburg, 1981)
yönteminin öngörülerinden faydalanılarak verdikleri yanıtlara göre „neden‟,
„niçin‟ ve „nasıl‟ içerikli yeni sorular yöneltilerek katılımcıların konuyla alakalı
bilgi ve düşüncelerinin bütün boyutlarıyla ortaya çıkarılması hedeflenmiştir.
Katılımcıların problem çözme sürecinde sergiledikleri bilişsel ve kavramsal
modeller ile bunlar arasındaki ilişki ve etkileşimin nasıl işlediği hususunda
gerçekçi verilerin toplanması için özel gayret gösterilmiştir. Mülakatlar ses kayıt
cihazları kullanılarak kaydedilmiştir. Görüş ve düşüncelerini yazılı olarak
desteklemeleri için öğretmenler cesaretlendirilmiştir; buna ilave olarak önemli
görülen noktalar araştırmacılar tarafından da yazılı olarak not edilmiştir. Her bir
öğretmen adayıyla yapılan mülakat ortalama bir saat sürmüştür.
Veri analizi
Araştırmada toplanan veriler öğretmen adaylarının yazılı sınavda ürettiği
matematik modelleri, bunları üretme sürecine ilişkin düşünce ve yorumları ve
seçilen öğretmen adaylarıyla yürütülen mülakat kayıtlarından oluşmaktadır. Bu
verilerin analizinde içerik ve söylem analizi yöntemleri kullanılmış (Miles &
Huberman, 1994; Philips & Hardy, 2002), giriş kısmında sunulan literatür
bilgilerinden ise kuramsal çerçeve olarak yararlanılmıştır. Analiz sürecinin ilk
aşamasında öğretmen adaylarının her bir problem için ürettiği matematik
modelleri ve bu modelleri oluşturma sürecinde sergiledikleri düşünce ve
yorumları satır satır incelenerek problem durumunun aşamalı bir şekilde nasıl
matematikselleştirildiği tespit edilmiştir. Üretilen modellerin sınav kâğıtlarında
yer aldığı şekliyle kavramsal yönlerinin ön planda olduğu muhakkaktır. Ancak,
problem çözme sürecinde yapılan matematikselleştirme ve model oluşturma
aktiviteleri ile bu çerçevede sergilenen düşünce ve yorumlar dikkatlice
incelenerek üretilen modellerin bilişsel boyutları (bilişsel modeller) tespit
edilmeye çalışılmıştır. Bu kapsamda üretilen matematik modelleri öncelikle
kullanılan kavramsal araçların türüne göre kodlanmıştır. Bu çerçevede üretilen
kodlardan bazıları şunlardır: ARTM (Aritmetiksel araçlar), CEB (Cebirsel
yazılımlar, formüller, v.s.), GR (Grafiksel gösterimler), ARTM-CEB
(Aritmetiksel ve cebirsel araçlar). Daha sonra bu kavramsal araçların seçimine ve
uygulanmasına yön veren bilişsel modeller de göz önünde bulundurularak
Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 32, Sayfa 49-67, 2011
56
İ.Bayazit , D. Uğur
üretilen matematik modelleri uygunluk ve yeterliliklerine göre kategorize
edilmiştir. Bu doğrultuda öğretmen adaylarının ürettiği matematik modelleri
„Uygun Ve Yeterli Modeller‟, „Uygun Ancak Geliştirilmesi Gereken Modeller‟
ve „Uygun Olmayan Modeller‟ olmak üzere üç ana grupta toplanmıştır. Uygun
bilişsel modeller ışığında nicelikler ve nitelikler arası ilişkinin matematiksel
olarak uygun bir şekilde temsil edildiği matematiksel modeller „Uygun ve Yeterli
Modeller‟ olarak değerlendirilmiştir. Buna karşın, problemde verilen nicelikler
ve nitelikler arası ilişkinin tam olarak keşfedilemediği ya da modelin bilişsel ve
kavramsal boyutuna dair bir takım eksiklerinin bulunduğu modeller „Uygun
Ancak Geliştirilmesi Gereken Modeller‟ olarak değerlendirilmiştir. Probleme
ilişkin kritik kavramların doğru tespit edilemediği ve uygun bir şekilde
matematikselleştirilemeyen modeller ise „Uygun Olmayan Modeller‟ olarak
kabul edilmiştir. Ayrıca kullanılan kavramsal araçların niteliğine göre modellerin
tasnifi yapılmıştır. Bu bağlamda nicelik ve nitelikler arası ilişkilerin grafikler
yardımıyla incelendiği modeller „Grafiksel Modeller‟, nicelik ve niteliklerin
bilinmeyen bir noktadaki ilişkilerinin semboller yardımıyla tanımlandığı
modeller „Cebirsel Modeller‟ ve bu ilişkilerin tespiti için sayı ve aritmetiksel
işlemlerin kullanıldığı modeller ise „Aritmetiksel Modeller‟ olarak
sınıflandırılmıştır.
Yazılı sınav verilerinin analizinde takip edilen yöntem ve yaklaşımlar mülakat
verilerinin analizinde de tekrarlanmıştır. Ses kayıt cihazlarına depolanmış olan
veriler çözümlenerek analiz işlemleri bu dokümanlar üzerinden yürütülmüştür.
İlk olarak öğretmen adaylarının problem çözme sürecinde sergiledikleri düşünce
ve yorumları satır satır incelenmiş, problem durumunu nasıl
matematikselleştirdikleri ve bu süreçte kullandıkları kavramsal araçların tespiti
yapılmıştır. Yapılan tespitler kısa kodlarla ifade edilmiştir. İkinci aşamada
üretilen modellerin bilişsel ve kavramsal boyutları itibariyle incelenmesine ve
bunlar arasındaki ilişkilerin irdelenmesine devam edilmiş; yapılan incelemeler
neticesinde ise üretilen modeller yeterlilik ve uygunluk kriterleri çerçevesinde
„Uygun Ve Yeterli Modeller‟, „Uygun Ancak Geliştirilmesi Gereken Modeller‟
ve „Uygun Olmayan Modeller‟ olmak üzere üç ana grupta toplanmıştır.
III. BULGU VE YORUMLAR
Çok sayıda öğretmen adayının uygun ve yeterli modeller üretme noktasında
sıkıntı yaşadığını görülmüştür. Bulgular bilişsel ve kavramsal modeller arasında
karşılıklı bir ilişki ve etkileşimin var olduğunu, bu ilişki ve etkileşimin doğru
kurulmasının ise üretilen matematik modelinin uygunluk ve yeterliliğini
belirlemede en önemli faktör olduğunu göstermektedir. Verilen problem
durumuna ilişkin uygun ve yeterli matematik modeli üreten öğretmen adaylarının
bilişsel ve kavramsal modellerinin iç içe geçtiği görülmektedir. Sonuçlar
bireylerin uygun kavramsal ve bilişsel modellere sahip olsalar bile bunları
sağlıklı bir şekilde ilişkilendirememeleri durumunda üretecekleri matematik
modelinin eldeki problemim çözümünde yetersiz kalacağını ve amaca hizmet
etmeyeceğini göstermektedir. Bu kısımda öğretmen adaylarının ürettiği bilişsel
ve kavramsal modeller ile bunlar arasındaki ilişkilere dair yazılı sınav ve
Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 32, Sayfa 49-67, 2011
Öğretmen Adaylarının Ürettiği Matematik Modellerinin Bilişsel Ve Kavramsal…
57
mülakatlardan elde edilen bulgular sunulacak, üretilen matematik modellerinin
uygunluk ve yeterliliklerine ilişkin sonuçlar paylaşılacaktır. Bu inceleme İş İlanı
Problemi olarak adlandırılan bir problem üzerinden yapılacaktır:
Yerel gazetede pizza dağıtım işinde çalışmak isteyenler için bir ilan yer
almaktadır. A şirketi her çalışanına aylık 120 TL maaş ve dağıttığı her
pizza başına 1,2 TL prim vermektedir. B şirketi ise çalışanına aylık 48
TL maaş ve dağıttığı her pizza başına 1,8 TL prim vermektedir. Sizce
bu şirketlerden hangisinde çalışmak daha karlıdır? Neden?
Öğretmen adaylarının bu problemi çözmek amacıyla uygun matematik modeli
üretebilmesi için öncelikle dağıtılan pizza sayısı ile elde edilecek kazanç arasında
bir ilişkinin var olduğunu fark etmesi gerekir; ancak, bu ilişkinin fark edilmesi
tek başına yeterli değildir. Satılan pizza sayısı arttıkça kazançlar arası farkın
kapanacağını keşfetmeleri ve buna paralel olarak ta problem durumunu belli
sayıdaki pizza satışları için değil, daha bütüncül bir yaklaşımla değerlendirip
yorumlamaları gerekmektedir. Problemin çözümü için öğretmen adaylarının
ürettiği matematik modelleri bilişsel ve kavramsal boyutları göz önünde
bulundurularak uygunluk ve yeterlilik kriterleri çerçevesinde analiz edilmiş ve
sonuçlar Tablo 1 de sunulmuştur.
Tablo 1: Öğretmen adaylarının iş ilanı probleminin çözümü için ürettiği matematik modellerinin
uygunluk ve yeterlilik kriterlerine göre sınıflandırılması.
UYGUNLUK
KULLANILAN
SERGĠLENEN BĠLĠġSEL
FREKA
VE
KAVRAMSAL
YAKLAġIMLAR
NS
YETERLĠLĠK
ARAÇLAR
Her iki şirketteki maaşlar arası farkın pizza
başına dağıtılan primler arası farka
n=20
Aritmetik
oranlanması
UYGUN VE
YETERLĠ
Şirketlerden elde edilecek kazançların
n= 63
MODELLER
Cebir
cebirsel olarak yazılarak kıyaslanması…
Cebir–Grafik
Aritmetik
UYGUN
ANCAK
GELĠġTĠRĠL
MESĠ
GEREKEN
MODELLER
MATEMATĠK
MODELĠ YOK
Cebir
Cebir–
Aritmetik
Problemin
AnlaĢılamamas
ı
Sadece BiliĢsel
Modeller
Mevcut
Elde edilecek kazançların cebirsel olarak
yazılması ve daha sonra grafikleri çizilerek
bunlar üzerinden kıyaslamaların yapılması
Kazançların spesifik pizza sayıları için
kıyaslanması (deneme-yanılma)
Şirketlerden elde edilecek kazançlar cebirsel
olarak ifade edilmiş (fonksiyonları yazılmış)
ancak bu yapılar arasında ilişkiler kurularak
kıyaslamalar yapılamamış…
Elde edilecek kazançlar cebirsel olarak ifade
edilmiş (fonksiyonları yazılmış) ancak
kıyaslama değişkenlere özel değerler
atanarak yapılmış…
Probleme ilişkin hiçbir yorum, düşünce ya da
modelin üretilememesi
Problem durumu anlaşılmış, kritik kavramlar
tespit edilmiş, ancak gerekli varsayımda
bulunularak
problem
matematikselleştirilememiş
Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 32, Sayfa 49-67, 2011
n=11
n=42
n=26
n=13
3
10
İ.Bayazit , D. Uğur
58
Tabloda görüldüğü üzere araştırmaya katılan 188 öğretmen adayından 94‟ü
problemin çözümü için uygun ve yeterli modeller üretirken 81‟i uygun ancak
geliştirilmesi gereken modeller ortaya koymuştur. Ayrıca katılımcılardan 3
tanesinin problemi bilişsel olarak yapılandıramadıkları ve kritik kavramları tespit
edemedikleri için hiçbir model üretemediği görülmektedir. Katılımcılardan 10
tanesi ise pizza sayısı değiştikçe kazançların değişeceğini fark etmesine rağmen
kazançların eşitlendiği kritik pizza sayısı ya da şirketlerin çalışma kapasitelerine
ilişkin varsayımda bulunamadıkları için problemi matematikselleştirememiştir;
yani uygun ve yeterli modeller ortaya koyamamıştır. Örneğin bu öğretmen
adaylarından birinin verdiği cevap şu şekildedir:
Anahtar unsur çalışan kişinin karıdır. Kârda satışa bağlı olduğu için pek
yorum yapılamaz ama 120 TL’yi garanti etmek daha mantıklı çünkü satış
değişir. Ama sabit ücretler garantidir. … [1522].
Bu öğretmen adayının satılan pizza sayısı değiştikçe kazançların değişeceğine
dair bir algısının olduğu açıktır. Ancak “Kârda satışa bağlı olduğu için pek
yorum yapılamaz…” ifadesi öğretmen adayının şirketlerden elde edilecek
kazançların eşitlendiği satılan pizza sayısının da eşitleneceğini göremediği
anlaşılmaktadır. Bu ise öğretmen adayının problem durumuna ilişkin bilişsel
modelinde bir eksikliğin var olduğunu ve bu eksikliğin ise uygun ve yeterli
kavramsal model oluşturmak için engel teşkil ettiği sonucuna bizleri
götürmektedir.
İlk iki kategorideki öğretmen adaylarının kazançları ifade etmek için genelde
aynı kavramsal araçları (cebirsel ve aritmetiksel gösterimleri) kullanmış
olmalarına rağmen kazançları kıyaslarken farklı bilişsel yaklaşımlar
sergiledikleri, dolayısıyla bu durumun ürettikleri matematik modelinin uygunluk
ve yeterliliğini etkilediği görülmektedir. Bilişsel ve kavramsal boyutları
beraberce değerlendirilerek üretilen matematik modelleri iki ana kategoride
toplanmıştır. Bu bağlamda, her iki şirketten elde edilen kazancı ve dağıtılan
pizza sayısını beraber ele alıp bunlar arasındaki ilişkiyi irdeleyen ve pizza
sayısındaki artışın kazanç üzerindeki etkisini gözler önüne seren modeller uygun
ve yeterli modeller olarak kabul edilmiştir. Farklı kavramsal araçlar kullanmış
olsalar da toplamda 94 öğretmen adayının uygun ve yeterli modeller ürettiği
görülmektedir (bakınız, Tablo 1). Problemi bütüncül bir yaklaşımla ele alamayıp
belli sayıdaki pizza satışları için yorumlar yapan, ortaya koydukları bilişsel ve
kavramsal modelleri kazançları kıyaslama noktasında yetersiz kalan öğretmen
adaylarının ürettiği modeller ise uygun ancak geliştirilmesi gereken modeller
olarak değerlendirilmiştir. Bu kapsamda öğretmen adayları tarafından sergilenen
düşüncelerdeki eksikliğin, yani bilişsel modellerdeki sınırlılığın, kullandıkları
kavramsal modellerde de sınırlılığa sebep olduğu anlaşılmaktadır. 42 öğretmen
adayının aritmetiksel işlemler yardımıyla belli sayıdaki pizza satışları için
kazançları kıyasladığı ve bir tür deneme yanılma yoluyla doğru yanıtı elde
etmeye çalıştıkları ancak başarılı olamadıkları görülmektedir. Katılımcılardan 26
tanesinin ise kazançları cebirsel olarak ifade ettikleri, ancak bu cebirsel ifadeleri
2
Yazılı sınavdaki 152 numaralı öğrenciyi göstermektedir.
Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 32, Sayfa 49-67, 2011
Öğretmen Adaylarının Ürettiği Matematik Modellerinin Bilişsel Ve Kavramsal…
59
birbiri açısından değerlendiremedikleri dolayısıyla kazançlara ilişkin doğru
çıkarımlarda bulunamadıkları görülmektedir. 13 öğretmen adayı ise cebirsel
olarak ifade ettikleri kazançları belli sayıdaki pizza satışları için kıyaslamışlardır.
Bu öğretmen adayları her ne kadar atadıkları spesifik değerler için kazançları
doğru kıyaslamış olsalar da pizza satışı-kazanç arasındaki ilişkiyi irdeleme
noktasında daha genel ve bütüncül bir yaklaşım sergileyememiş ve problemin
çözümüne ilişkin tatmin edici yanıtlar verememiştir.
Buraya kadar sunulan bulgulardan bilişsel ve kavramsal modeller arasındaki
ilişki ve etkileşimin önemli olduğu anlaşılmaktadır. Uygun ve yeterli modellerin
üretilebilmesi için bu ilişki ve etkileşimin sağlıklı bir şekilde kurulup işletilmesi
gerektiği açıktır. Bundan sonraki kısımda kavramsal ve bilişsel modeller
arasındaki ilişki ve etkileşimleri incelemek için mülakat verilerinin analizinden
elde edilen bulgular paylaşılacaktır. Mülakat verilerinin analizinden elde edilen
bulgular problem çözme sürecinin başında ortaya konulan bilişsel modellerin
süreç içerisinde düzenlenerek geliştirilmesinin kavramsal modellerin üretimini
desteklediğini göstermektedir. Öğretmen adayı Çetin3 ile yürütülen mülakattan
yapılan alıntı incelendiğinde bu durum daha iyi anlaşılacaktır (Diyalog 1):
………………………
AraĢtırmacı: … A‟nın sabit ücreti daha fazla olduğu için ve primler arası
fark da az olduğu için daha kazançlıdır diyorsun. Sence bu her
zaman böylemidir?
Çetin: (Tereddütle) Her zaman. Çok da emin değilim ama.
AraĢtırmacı: 100 pizza için düşünsen?
Çetin: (Kazançları hesaplar). A daha fazla oldu.
AraĢtırmacı: Peki 200 pizza için?
Çetin: (Kazançları tekrar hesaplar) B daha kârlı oldu.
AraĢtırmacı: O zaman bunlar arasında nasıl bir ilişki vardır? Sence hangi
şirket daha kârlı?
Çetin: O zaman satılan pizza sayısı arttıkça B daha kârlı olacak.
AraĢtırmacı: Yani belli bir noktaya kadar A daha kârlı.
Çetin: Belli bir noktadan sonra B daha kârlı olacaktır.
AraĢtırmacı: O kritik noktada ne olacak peki?
Çetin: (Kazançlar) eşit olur.
……………………………
AraĢtırmacı: İlk başta her zaman A şirketinin kârlı olacağını söyledin.
Daha sonra farklı sayılardaki pizza için denedin, böyle
olmadığını gördün. Aradaki farkın kapanacağını söylüyorsun. …
Şimdi de hangi noktada aradaki farkın kapanacağını soruyorum.
Çetin: x tane pizza için A şirketinin kazancının 120+1,2x olduğunu
düşünsem B şirketinin kazancı ona eşit olduğunda yine x olur mu
ya da oraya ne demem lazım? (Düşünür). Buna farklı bir
değişken söylesem 120+1,2x=48+1,8y (eşitliğini yazar) ama bu
defada elimdeki tek denklemle bu pizza sayılarına
3
Katılımcıların asıl isimleri yerine kod adları kullanılmıştır.
Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 32, Sayfa 49-67, 2011
İ.Bayazit , D. Uğur
60
ulaşamayabilirim. Çünkü iki bilinmeyen var. Deneyerek baksam
rastgele sonuçlar olur…
Çetinin 100 ve 200 tane pizza satışı için hesapladığı kazançlardan yola çıkarak A
şirketinin sabit ücreti fazla olduğu için her zaman daha kazançlı olacağı
şeklindeki başlangıçta sergilediği bilişsel modelini düzenlediği açıkça
görülmektedir. Çetin buna paralel olacak şekilde pizza sayısı yerine atadığı
değişkenler üzerinden problemi matematikselleştirdiği, çözüm için yeterli
olmasa da kavramsal bir model ortaya koyduğu görülmektedir. Bu durum bireyin
problem ile etkileşim içersinde olduğu sürece bilişsel modellerini düzenlemeye
devam edeceği görüşünü desteklemektedir (Norman, 1983). Ancak 120+1,2x ve
48+1,8y şeklinde matematikselleştirdiği kazançları kıyaslayamaması,
kazançların eşit olduğu anda satılan pizza sayılarının da eşit olacağını
kestirememesinden kaynaklanmaktadır. Bu sonuçlar bir yandan bilişsel
modellerin kavramsal modellerin üretimine öncülük ettiğini gösterirken diğer
yandan bilişsel modellerdeki sınırlılıkların uygun ve yeterli kavramsal
modellerin (kazançların aynı olduğu anda pizza sayılarını temsilen aynı
değişkenin kullanılması: 120+1,2x=48+1,8x) üretilmesinin önünde engel teşkil
ettiği sonucuna bizleri götürmektedir.
Bulgular ürettikleri grafiksel modeller yardımıyla kazançlar arası farkın
kapanacağını keşfeden öğretmen adaylarının bu kavramsal modeller üzerinde
düşünerek probleme ilişkin bilişsel modellerini revize edip geliştirdiklerini
göstermektedir. Bu durum aşağıdaki alıntıda açıkça görülmektedir (Diyalog 2):
Mesela şöyle düşünelim. (Kazançları PA=120+1,2x ve
PB=48+1,8y şeklinde yazar) Mesela 1 pizza dağıtmış olursa
diğeri de 1 pizza dağıtmış olursa A şirketi kârlı, belli bir
seviyeye kadar mesela 2,3,4,5… Öyle bir an gelecek ki belki
eşitlendiği an olacak ama ondan sonra dağıttığı pizza sayıları eşit
olduğu zaman B şirketinde çalışmak daha kârlı olacak. O pizza
sayısına bağlı. Grafik yaparsam belli bir seviyede…
AraĢtırmacı: Peki eşit olduğu noktayı nasıl bulabiliriz?
Buket: Şöyle mesela acaba her ikisi de kaç tane pizza dağıttığı zaman
kazançlar eşit olabilir? (120+1,2x=48+1,8x şeklindeki eşitliği
yazar ve grafiklerini çizer, bakınız Şekil 2)…
……………………………
AraĢtırmacı: Farklı pizza sayıları için kazançlar eşit olamaz mı?
Buket: Olabilir.
AraĢtırmacı: Burada pizza sayılarını bilinmeyen cinsinden aynı aldın…
Bu kazançların eşit olması anlamına mı geliyor?
Buket: Doğru anlamına gelmez (Düşünür). Onu bulmamız için ne
yapmamız lazım?
AraĢtırmacı: Peki çizdiğin grafik üzerinde x ile gösterdiğin nokta
neresidir?
Buket: (Grafik üzerinde göstererek) Aynı pizzayı satmış olsa bile
kazançları eşit olabilir ortada bir yerde… Evet, aynı sayıda pizza
Buket:
Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 32, Sayfa 49-67, 2011
Öğretmen Adaylarının Ürettiği Matematik Modellerinin Bilişsel Ve Kavramsal…
61
satıldığında kazançlar eşit olur… Bakalım devam etsek kaç
çıkıyor? (Eşitliği çözer)…
ġekil 2: İş ilanı probleminin çözümü için Buket tarafından üretilen matematik modeli
Buket yazılı sınavda kazançları pizza sayısı yerine x ve y değişkenlerini atayarak
PA=120+1,2x ve PB=48+1,8y şeklinde matematikselleştirmiş ancak bunları
kıyaslayarak doğru yanıtı elde edememişti. Ancak mülakat sırasında
araştırmacının yönelttiği sorular karşısında bilişsel ve kavramsal modellerini
yeniden düzenlediği görülmektedir. Bir taraftan grafik çizerken diğer taraftan
kazançların eşit olduğu noktada pizza sayıları da eşit olacak şekilde problemi
matematikselleştirdiği (120+1,2x=48+1,8x) görülmektedir. Ancak araştırmacının
„Farklı pizza sayıları için kazançlar eşit olmaz mı?‟ sorusu üzerine Buketin
bilişsel ve kavramsal modellerini yeniden gözden geçirip düzenlediği
görülmektedir. Bu durum bireyin tüm yönleriyle bilişsel modelinin farkında
olmayabileceği, ancak yöneltilen deşeleyici sorular karşısında var olan modelini
geliştirme imkanı bulacağı tezini desteklemektedir (Franco & Colinvaux, 2000;
Akt. Ornek, 2008). Neticede, mülakatın sonuna doğru Buket çizdiği grafik
üzerinden yorumlar yaparak kazançların eşit olduğu anda dağıtılan pizza
sayılarının da eşitleneceği çıkarımında bulunmuştur. Diyalogdan Buketin bilişsel
ve kavramsal modelleri arasında ilişkiler kurmaya çalıştığı, oluşturduğu
kavramsal model üzerinde düşünerek bilişsel modelini revize etiği ve netice
olarak ta probleme ilişkin matematik modelini sürekli geliştirdiği görülmektedir.
Mülakat verilerinin analizinden elde edilen bir diğer önemli bulgu ise bilişsel ve
kavramsal modeller arasında anlamsal ilişkilerin kurulamaması halinde
üretilecek matematik modelinin eksik ve işlevsiz kalacağı gerçeğidir. Aşağıdaki
alıntıda Engin isimli öğretmen adayının uygun bilişsel ve kavramsal modellere
sahip olduğu halde bunları ilişkilendiremediği için işlevsel bir matematik modeli
üretemediği görülmektedir (Diyalog 3):
………………………..
Engin: A şirketinin kazancını 120+1,2x şeklinde B şirketininkini ise
48+1,8x biçiminde yazalım…
AraĢtırmacı: Burada x ile gösterdiğin ne oluyor?
Engin: Prim
Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 32, Sayfa 49-67, 2011
62
İ.Bayazit , D. Uğur
AraĢtırmacı: Her pizza satışı için 1,2 ve 1,8 TL veriyorlar; bu durumda x
prim mi pizza sayısı mı sence?
Engin: Pardon, pizza sayısı tabiî ki de.
AraĢtırmacı: Kazançları 120+1,2x ve 48+1,8x şeklinde yazdın; birde
bunları kıyaslaman gerekecek herhalde.
Engin: Evet, x yerine değerler vererek kıyaslarım (x yerine sırasıyla 100,
98 ve 95 değerlerini vererek kazançları kıyaslıyor).
AraĢtırmacı: Neden özellikle bu değerleri veriyorsun; neden başka bir
sayı değil de 95 verdin?
Engin: Çünkü o aralıkta olacağını düşündüm…
AraĢtırmacı: Belli bir noktada aradaki farkın kapanacağını
düşünüyorsun, ancak bu sayının ne olduğunu kestiremiyorsun,
öylemi?
Engin: Yani, evet.
………………………..
AraĢtırmacı: Deneme yanılmadan başka ne yapılabilir? Farklı bir yol
denesen?
Engin: Başka bir fikrim yok açıkçası…
AraĢtırmacı: Yaptıklarına göre pizza sayısı değiştikçe kazançlarda
değişiyor, öyle değil mi?
Engin: Evet, …pizza sayısı 95‟e kadarsa A şirketi daha kazançlı…
AraĢtırmacı: Mesela 100 verdiğinde hangisi daha karlı olmuş?
Engin: 240 (A şirketinden sağlanan kazanç) ve 228 (B şirketinden
sağlanan kazanç) olmuş…
AraĢtırmacı: O halde burada A‟daki mi daha karlı olmuş. 95‟e kadar
demiştin biraz önce.
Engin: İşlem hatası mı yapmışım? Bir hata yaptım herhalde orada…
AraĢtırmacı: Peki 95 olmasın. O kritik pizza sayısı hangi değer olabilir
sence?
Engin: Tahminim 100 ile 98 arasında olacak… (deneme yapmaya devam
eder)…
………………………..
AraĢtırmacı: Pizza sayısı değiştikçe kazançların nasıl değiştiği açık; bu
değişimi daha genel bir yaklaşımla bulamaz mısın?
Engin: Şurada x‟e göre değişiyor da nasıl diyeyim şimdi?
…(Duraksar)… Tam da bir cevap veremeyeceğim. …
AraĢtırmacı: Pizza sayısındaki değişiklik hangi şirketin kazancı üzerinde
daha etkili?
Engin: Öyle bir yorum yapamayız ki x‟e göre değiştiği için.
………………………………….
Engin: Yani aslında olabilir bir yere kadar A şirketi bir yerden sonra B
şirketi daha karlı olabilir.
AraĢtırmacı: Ama önemli olan o nokta.
Engin: Evet. Ben burada o noktayı yanlış bulmuşum...
AraĢtırmacı: Peki üstünlüğün olmadığı o noktada kazançlar nasıl olmalı?
Engin: Eşit olmalı elbette.
Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 32, Sayfa 49-67, 2011
Öğretmen Adaylarının Ürettiği Matematik Modellerinin Bilişsel Ve Kavramsal…
63
AraĢtırmacı: Eşit olmalıysa o noktadaki kazançları kıyaslarken ne
yaparsın?
Engin: O noktada denklemde x gördüğüm yere pizzaları yazdığım zaman
ikisinde de eşit çıktığı için kazançlar eşit olur.
Diyalogdan anlaşıldığı üzere Engin her ne kadar problemi 120+1,2x ve 48+1,8x
şeklinde matematikselleştirse de bu kavramsal modelini kazançları kıyaslama
noktasında işe koşamamış, pizza sayısı yerine atadığı özel değerler için
kazançları kıyaslama yolunu seçmiştir. Ayrıca „Bir yere kadar A şirketi bir
yerden sonra da B şirketi daha kârlı olabilir‟ şeklindeki ifadesi Enginin kritik
pizza sayısına kadar şirketlerden birinin daha karlı olacağını, o pizza sayısından
sonra ise üstünlüğün diğer şirkete geçeceğinin farkında olduğunu göstermektedir.
Ancak bu düşüncesini ürettiği kavramsal model ile ilişkilendirememiştir. Yani
öğretmen adayının bilişsel ve kavramsal modelleri arasında iletişim kuramadığı
görülmektedir. Bu ilişkinin kurulamammış olması ise çözüm için işlevsel bir
modelin üretilip doğru yanıtın elde edilememesinin en temel sebebi olarak
karşımıza çıkmaktadır.
IV. TARTIġMA VE SONUÇ
Bu çalışmada İlköğretim Matematik Öğretmenliği Bölümünde okuyan
öğrencilerin rutin olmayan problemlerin çözümü için ürettikleri modellerin
uygunluk ve yeterliliklerinin araştırılması, bu modellerin bilişsel ve kavramsal
boyutları ile bunlar arasındaki ilişki ve etkileşimlerin incelenmesi amaçlanmıştı.
Çalışma öğretmen adayları tarafından üretilen modellerin söz konusu yönleriyle
alakalı önemli bulgular ortaya koymuştur. Bulgular bilişsel ve kavramsal
modeller arasında karşılıklı bir ilişki ve etkileşimin olduğunu göstermektedir.
Bu ilişki ve etkileşimin üretilen matematik modelinin uygunluk ve yeterliliği
noktasında belirleyici olduğunu göstermektedir. Nitekim probleme ilişkin uygun
ve yeterli matematik modeli üreten öğretmen adaylarının bilişsel ve kavramsal
modellerinin iç içe geçtiği ve bunlar arasındaki anlamsal ilişkileri sağlıklı bir
şekilde kurdukları görülmektedir. Öğretmen adaylarının uygun bilişsel ve
kavramsal ve modellere sahip olsalar da bunlar arasındaki ilişki ve etkileşimi
sağlıklı bir şekilde kuramadıkları takdirde ürettikleri modellerin uygun ancak
geliştirilmesi gereken model olarak kaldığı görülmektedir. Bu bağlamda,
araştırma bulguları bir matematik modelin bilişsel ve kavramsal boyutlarına
dikkat çeken, amaca hizmet noktasında uygun ve yeterli modellerin
üretilebilmesi için bu iki bileşen arasındaki ilişkinin sağlıklı bir şekilde kurulup
yürütülmesinin önemine vurgu yapan eğitimcilerin görüşlerini desteklemektedir
(Lesh ve Carmano, 2003).
Bireyin problem çözme sürecinde kullandığı prosedürler ve stratejiler ürettiği
modelin en önemli parçalarıdır; kullanılan bu zihinsel ve gösterimsel araçlar
bireyin eldeki durumu nasıl yorumladığı ile yakından alakalıdır (Zawojewski ve
Lesh, 2003). Bireylerin probleme ilişkin uygun matematik modelleri
üretebilmesi için problemi zihinsel olarak yapılandırmaları gerekir. Zihinsel
yapılandırma süreci problemin sadece anlaşılmasını değil aynı zamanda
probleme ilişkin tüm kritik bilgilerin tespit edilmesini, bu bilgilerin birbirleriyle
Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 32, Sayfa 49-67, 2011
64
İ.Bayazit , D. Uğur
ve diğer matematiksel kavramlarla ilişkilendirilerek kullanılmasını gerektirir.
Eldeki çalışmada kimi öğretmen adaylarının verilen problem durumuyla alakalı
tespit ettikleri kritik kavramların nasıl kullanılacağına ilişkin varsayımda
bulunamadıkları, dolayısıyla bu katılımcıların problemi anladıkları ancak
zihinsel anlamda tam olarak yapılandıramadıkları görülmüştür. Örneğin, Diyalog
3 te görüldüğü üzere Engin isimli öğretmen adayı belli sayıdaki pizza satışı için
her iki şirketten elde edilecek kazancın eşitleneceğini ifade etmesine rağmen bu
kritik pizza sayısının nasıl bulunacağına ilişkin bir düşünce ve varsayım ortaya
koyamamıştır. Bu sebeple de ortaya koymuş olduğu uygun kavramsal modeli
kullanamadığı anlaşılmaktadır.
Çalışmanın bulguları bilişsel modellerin kavramsal modellere öncülük ettiğini
göstermektedir. Öğretmen adayı Çetin ile araştırmacı arasında geçen diyalog
(bakınız, Diyalog 1) bir kez daha gözden geçirilecek olursa Çetinin mülakat
esnasında bilişsel modelini sürekli olarak geliştirdiği, buna paralel olarak ta
cebirsel gösterimleri içeren kavramsal bir model ortaya koyduğu görülecektir.
Aynı diyalogdan Çetinin bilişsel modelindeki eksikliklerin ürettiği kavramsal
modelin yeterliliğini negatif manada etkilediği de anlaşılmaktadır. Ancak bilişsel
ve kavramsal modeller arası iletişim ve etkileşimin çift yönlü olduğu ve
süreklilik arz ettiği unutulmamalıdır. Matematik modelinin bireyin zihni ile
matematik arasındaki dönüşümün bir ürünü olduğu ((Jonassen v.d, 2005)) ve
sadece bilişsel modeldeki değişimin kavramsal modeli etkilemediği, benzer
şekilde kavramsal model üzerinde yürütülen düşüncelerin, yapılan analiz ve
yorumlarında bilişsel modellerin yeniden düzenlenmesine ve geliştirilmesine
imkân sağladığı görülmektedir. Örneğin, öğretmen adayı Buketin oluşturduğu
grafiksel model üzerinde yapmış olduğu analiz ve incelemeler neticesinde
bilişsel modelini geliştirerek kazançların eşit olduğu anda dağıtılan pizza
sayılarının da eşit olacağı çıkarımında bulunduğu görülmüştür (bkz, Diyalog 2).
Bulgulardan öğretmen adaylarının ağırlıklı olarak aritmetiksel ve cebirsel araçlar
içeren modeller kullanma noktasında güçlü eğilimlerinin olduğu anlaşılmaktadır.
Bu tür modeller toplamda 164 öğretmen adayı tarafından kullanılmış ve
bunlardan 83 tanesi uygun ve geçerli modeller, 81 tanesi ise uygun ancak
geliştirilmesi gereken modeller olarak sınıflandırılmıştır (bakınız, Tablo 1).
Verilen İş İlanı Problemi incelendiğinde bu problemin tek bir çözümünün
olmadığı görülecektir. Çözüm için üç farklı durum söz konusudur: dağıtılan
pizzalar belli bir sayıya ulaşınca kazançların eşitleneceğinin, bu kritik sayıdan
önceki ve sonraki durumlarda ise hangi şirketin daha kârlı olacağının
belirlenmesi gerekir. Problemin bütüncül bir yaklaşımla incelenip çözüme ilişkin
üç alternatifinde ortaya konulabilmesi için grafiksel gösterimlerden oluşan
kavramsal modellerin pedagojiksel açıdan çok daha uygun ve güçlü olduğu
söylenebilir. Ancak, 188 öğretmen adayından sadece 11 tanesi bu modeller
kullanmıştır. Geçmişten getirdikleri alışkanlıkla olsa gerek çok sayıda
katılımcının (62 kişi) aritmetiksel araçlar içeren modeller kullandıkları ve
bunlarında 42 tanesinin bir tür deneme yanılma yoluyla çözümü elde etmeye
çalıştıkları görülmektedir. Cebirsel araçlardan oluşan modeller kullananlarında
yine önemli bir kısmı (39 kişi) işlevsel modeller üretememiştir. Bütün bu veriler
Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 32, Sayfa 49-67, 2011
Öğretmen Adaylarının Ürettiği Matematik Modellerinin Bilişsel Ve Kavramsal…
65
öğretmen adaylarının verilen problem durumunu temsil noktasında güçlü
modeller üretmek yerine cebirsel ve aritmetiksel semboller gibi daha geleneksel
araçlardan oluşan modelleri tercih ettiklerini göstermektedir.
Sonuç olarak, bilişsel ve kavramsal modeller arasındaki ilişkinin öncelik sonralık
ilişkisinden daha çok aynı bütünü oluşturan ve yeri geldikçe birbirine dönüşen
iki bileşen arasındaki ilişki olduğu söylenebilir. Bilişsel modellerin kavramsal
modellerin üretimine öncülük ettiği, buna karşın uygun kavramsal modellerin de
bilişsel modellerin revize edilerek geliştirilmesine imkân sağladığı
görülmektedir. Bilişsel ve kavramsal modeller arasındaki ilişki ve etkileşimin
sağlıklı bir şekilde kurulup yürütülmesinin ise amaca uygun işlevsel matematik
modellerin oluşturulması için gerekli oldu unutulmamalıdır. Öğretmen
adaylarının ağırlıklı olarak aritmetiksel ve cebirsel araçlardan oluşan kavramsal
modeller kullandıkları görülmektedir ki bu durumun aldıkları eğitimle ilişkisi
olabilir. Bu sebeple, öğretmen adaylarının bu alandaki yeterliliklerinin artırılması
için farklı türden gösterimlerin kullanımını gerektiren model oluşturma
aktiviteleri üzerinde çalıştırılması önerilebilir.
KAYNAKÇA
Blum, W., Galbraith, P. L., Henn, H., & Niss, M. (2006). ICMI Study 14:
Applications and Modeling in Mathematics Education. New York: Springer.
Cai, J. (2003). Singaporean Students‟ Mathematical Thinking in Problem
Solving and Problem Posing: An Exploratory Study. International Journal of
Mathematical Education in Science and Technology, 34(5), 719-737.
Cockroft, W. H. (1982). Mathematics Count. London: Her Majesty‟s Stationary
Office.
Doerr, H. M., & English, L. D. (2003). A Modeling Perspective on Students‟
Mathematical Reasoning about Data. Journal for Research in Mathematics
Education, 34(2), 110-136.
Gingsburg, H. (1981). The Clinical Interview in Psychological Research on
Mathematical Thinking: Aims, Rationales, Techniques. For the Learning of
Mathematics, 1(3), 57-64.
Greca, I. M., & Moreira, M. A. (2002). Mental, Physical, and Mathematical
Models in the Teaching and Learning of Physics. Science Education, 1, 106-121.
Hestenes, D. (2010). Modelling Theory for Math and Science Education. In
Lesh, R., Galbraith, P. L., Haines, C. R., & Hurford, A. (Eds.), Modelling
Students’ Mathematical Modelling Competencies: ICTMA 13 (17-18). New
York: Springer.
Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 32, Sayfa 49-67, 2011
66
İ.Bayazit , D. Uğur
Jonassen, D. H. (1997). Instructional Design Models for Well-Structured and IllStructured Problem-solving Learning Outcomes. Educational Technology
Research and Development 45(1), 65-94.
Jonassen, D., Strobel, J., & Gottdenker, J. (2005). Model Building for
Conceptual Change. Interactive Learning Environments, 13(12), 15-37.
Kaf, Y. (2007). Matematikte Model Kullanımının 6. Sınıf Öğrencilerinin Cebir
Erişilerine Etkisi. Yüksek Lisans Tezi.
Lesh, R. (1981). Applied Mathematical Problem Solving. Educational Studies in
Mathematics, 12, 235-264.
Lesh, R., & Carmano, G. (2003). Piagetian Conceptual Systems and Models for
Mathematizing Everyday Experiences. In R. Lesh & H. M. Doerr (Eds.,),
Beyond Constructivism: Models and Modelling Perspectives on Mathematics
Problem Solving, Learning and Teaching (s. 71-122). NJ. Mahwah: Lawrence
Erlbaum Associates Inc.
Lesh, R., & Doerr, H. M., (2003). Foundations of a Models and Modeling:
Perspective on Mathematics Teaching, Learning, and Problem Solving. In R.
Lesh & H. M. Doerr (Eds.), Beyond Constructivism: A Models and Modeling
Perspective on Mathematics Problem Solving, Learning and Teaching (s. 3-33).
New Jersey: Lawrence Erlbaum Associates.
Lesh, R., Harel, G. (2003). Problem Solving, Modelling and Conceptual
Development. Mathematical Thinking and Learning, 5(2), 157-189.
Lester, K. F., Kehle, E. P. (2003). From Problem Solving to Modelling: The
Evolution of Thinking about Research on Complex Mathematical Activity. In
Lesh, R., Galbraith, P. L., Haines, C. R., & Hurford, A. (Eds.), Modelling
Students’ Mathematical Modelling Competencies: ICTMA 13 (17-18). New
York: Springer.
Miles, M. B., & Huberman, A. M. (1994). Qualitative Data Analysis (An
Expanded Sourcebook). London: Sage Publications.
Mousoulides, N., Sriraman, B., & Christou, C. (2007). From Problem Solving to
Modelling – The Emergence of Models and Modelling Perspectives. Nordics
Studies in Mathematics Education, 12(1), 23-47.
NCTM (1989). Curriculum and Evaluation Standards for School Mathematics.
Virginia, Reston: NCTM Inc.
Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 32, Sayfa 49-67, 2011
Öğretmen Adaylarının Ürettiği Matematik Modellerinin Bilişsel Ve Kavramsal…
67
Norman, D. A. (1983). Some Observations on Mental Models. In D. Gentner &
A. L. Stevens (Eds.), Mental Models (s. 7-14). Hillsdale, New Jersey: Lawrence
Erlbaum.
Ornek, F. (2008). Models in Science Education: Applications of Models in
Learning and Teaching Science. International Journal of Environmental and
Science Education, 3(2), 35-45.
Phillips, N. & Hardy, C. (2002). Discourse Analysis: Investigating Processes of
Social Construction. United Kingdom: Sage Publications Inc.
TTKB. (2008). İlköğretim Matematik Dersi 6-8 Sınıflar Öğretim Programı ve
Kılavuzu. Ankara: Milli Eğitim bakanlığı.
Wu, C., Nale, D.B., & Bethel, L.J. (1998). Conceptual Models and Cognitive
Learning Styles in Teaching Recursion. Proceedings of the 29th SIGCSE
Technical Symposium on Computer Science Education (s. 292-296).
Yıldırım, A., & Simsek, H. (2008). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma
Yöntemleri. Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Yin, R. K. (2003). Case Study Research: Design and Methods. United Kingdom:
Sage Publications Ltd.
Zawojewski, J. S., & Lesh, R. (2003). A Models and Modelling Perspective on
Problem Solving. In Lesh, R., & Doerr, H. (Eds.), Beyond Constructivism:
Models and Modelling Perspectives on Mathematics Problem Solving, Learning
and Teaching (s. 317-337). New Jersey: Lawrence Erlbaum Associates.
Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 32, Sayfa 49-67, 2011
68
Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı 32, 2011

Benzer belgeler