Fındın yetiştiriciliği ile ilgili dokumanımızın tamamına ulaşmak için

Transkript

Fındın yetiştiriciliği ile ilgili dokumanımızın tamamına ulaşmak için
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
FINDIK YETĠġTĠRĠCĠLĠĞĠ
Prof. Dr. Turan KARADENĠZ
Prof. Dr. S. Zeki BOSTAN
Prof. Dr. Celal TUNCER
Doç. Dr. Ceyhan TARAKÇIOĞLU
ORDU-2008
1
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
…………………. BaĢkanlığı Bilimsel Yayınlar Serisi Yayın No: 1
Yazarlarla YazıĢma Adresleri
Prof. Dr. Turan KARADENĠZ
Ordu Üniversitesi
Ziraat Fakültesi
Bahçe Bitkileri Bölümü
52200-ORDU
([email protected])
Prof. Dr. Saim Zeki BOSTAN
Ordu Üniversitesi
Ziraat Fakültesi
Bahçe Bitkileri Bölümü
52200-ORDU
([email protected])
Prof. Dr. Celal TUNCER
Selçuk Üniversitesi
Ziraat Fakültesi
Bitki Koruma Bölümü
42100-KONYA
([email protected])
Doç. Dr. Ceyhan TARAKÇIOĞLU
Ordu Üniversitesi
Ziraat Fakültesi
Toprak Bölümü
52200-ORDU
([email protected])
2
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
İÇİNDEKİLER
Sayfa
1. GİRİŞ
1.1. İklim İstekleri
1.2. Toprak İstekleri
1.3. Fındık Üretim Alanları
1.4. Ekonomisi ve Tüketimi
1.5. Fındığın Kullanım Alanları
1.5.1. Fındık Bitkisi Erozyonu Önlemektedir
1.5.2. Fındık Odununun Değerlendirilmesi
1.5.3. Fındık Altı Otunun Değerlendirilmesi
1.5.4. Fındık Yaprağının Kullanım Alanları
1.5.5. Fındık Zurufunun Değerlendirilmesi
1.5.6. Fındık Dış Kabuğunun Değerlendirilmesi
1.5.7. Fındık Zarının Değerlendirilmesi
1.5.8. İç Fındığın Kullanım Alanları
1.5.9. Fındık Ham Yağının Kullanım Alanları
1.5.10. Fındık Ağacının Süs Bitkisi Olarak Değerlendirilmesi
1.6. Sağlık ve Beslenmede Fındığın Önemi
2. BAHÇE TESİSİ VE DİKİM SİSTEMLERİ
2.1. Dikim Zamanı
2.2. Dikilecek Fidanların Seçilmesi
2.3. Ana çeşide Uygun Tozlayıcı Çeşitler
2.4. Toprakların Sudan Korunması
2.4.1.Düz Arazilerden Taban Suyunun Uzaklaştırılması
2.4.1.1. Yüzey Drenajı
2.4.1.2. Toprak Altı Drenajı
2.4.1.2.1. Toprak Altı Drenaj Metotları
2.4.1.2.2. Dren Künkleri
2.4.1.2.3. Delikli Borular
2.4.1.2.4. Künk Dren Sisteminin Tipleri
2.4.1.2.5. Tabii Sistem
2.4.1.2.6. Önleyici Sistem
2.4.1.2.7. Paralel Sistem
2.4.1.2.8. Boşaltma Ağızları (Tahliye Ağızları)
2.4.1.2.9. Dren Derinliği
2.4.2. Meyilli Arazilerde Toprak Koruma Ve Taban Suyunu
Uzaklaştırma
2.5. Fidanların Sökümü ve Dikim Budaması
2.6. Bahçe Tesisi
2.6.1. Dikim Aralıkları
2.6.2. Dikim ve Terbiye Sistemleri
2.6.2.1. Ocak Dikim Sistemi
2.6.2.2. Çit Dikim Sistemi
2.6.2.3. Tek Dal Dikim Sistemi
3
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
2.6.3. Düz ve Hafif Meyilli Arazilerde Dikim Şekli
2.6.4. Meyilli Arazilerde Dikim Şekli
2.6.4.1. Teraslara Ocak Dikimi
2.6.4.2. Teraslara Tek Dal Dikimi
2.6.4.3. Cep Dikim Sistemi
2.6.4.4. Çit Şeklinde Dikim
3. BUDAMA
3.1. Budamanın Amacı ve Önemi
3.2. Budama Tekniği ve Budama İlkeleri
3.3. Budama Zamanı
3.3.1. Sonbahar-Kış Budaması
3.3.2. İlkbahar-Yaz Budaması
3.4. Fındıkta Şekil, Verim (Ürün) ve Gençleştirme Budaması
3.4.1. Şekil Budaması
3.4.1.1. Ocak Dikim Sisteminde Şekil Budaması
3.4.1.2. Çit Dikim Sisteminde Şekil Budaması
3.4.2. Verim (Ürün) Budaması
3.4.3. Gençleştirme Budaması
4. GÜBRELEME
4.1. Toprak Örneklerinin Alınması
4.2. Yaprak Örneklerinin Alınması
4.3. Yeni Dikim Yapılan Fındık Bahçelerinde Gübreleme (0-5 Yaş)
4.4. Verim Çağındaki Fındık Bahçelerinin Gübrelenmesi
4.4.1. Azotlu Gübreleme
4.4.2. Fosforlu Gübreleme
4.4.3. Potasyumlu Gübreleme
4.4.4. Yapraktan Gübreleme
4.5.5. Kireçleme
4.4.6. Çiftlik Gübresinin Uygulanması
4.5. Organik Gübreleme Amacıyla Kompost Hazırlanması
4.5.1. Çay Atığı
4.5.2. Fındık Zurufu
5. FINDIKTA HASAT VE HASAT SONRASI İŞLEMLER
5.1. Fındıkta Hasat Olumu Ölçütleri
5.2. Erken Hasadın Olumsuzlukları
5.3. Fındıkta Hasat Şekilleri
5.4. Harmanlama
5.5. Depolama
6. FINDIK ZARARLI VE HASTALIKLARI
6.1. Önemli Fındık Zararlıları ve Zarar Potansiyelleri
6.1.1. Üretimi Etkileyen Fındık Zararlıları
6.1.1.1. Fındık Kurdu
6.1.1.2. Fındık Kozalak Akarı
6.1.2. Fındık İç Kalitesini Etkileyen Zararlılar
6.1.2.1. Fındık Yeşil Kokarcası
6.1.3. Fındıklarda Bitki Sağlığını Etkileyen Zararlılar
4
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
6.1.3.1. Dalkıran
6.1.3.2. Fındık Filiz Güvesi
6.1.3.3. Fındık Teke Böceği
6.1.3.4. Mayıs Böceği
6.1.3.5. Fındık Koşnilleri
6.1.3.6. Fındıkta Virgül Kabuklu Biti
6.1.4. Fındık Yapraklarında Zaralı Böcekler
6.1.4.1. Kırtırtılı
6.1.4.2. Amerikan Beyaz Kelebeği
6.1.4.3. Fındık Yaprak Biti
6.1.4.4. Fındık Yaprak Deleni
6.1.4.5. Fındık Gal Sineği
6.1.5. Depolanmış Fındık Zararlıları
6.1.6. Fındık Bahçelerinde Zararlılar İle Mücadele
6.2. Fındık Hastalıkları
6.2.1. Bakteriyel Hastalıklar
6.2.1.1. Bakteriyel Yanıklık Hastalığı
6.2.2. Fungal Hastalıklar
6.2.2.1. Dal Kanseri Hastalığı
6.2.2.2. Armillaria Kök Çürüklüğü Hastalığı
6.2.2.3. Rosellinia (Beyaz) Kök Çürüklüğü
6.2.2.4. Fındık Küllemesi
6.2.2.5. Kuşgözü Hastalığı
6.2.3. Virüs Hastalıkları
6.2.3.1. Mozaik Virüsü
6.2.3.2. Depo Çürüklükleri ve Mitotoksinler
7. KAYNAKLAR
5
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
1.GİRİŞ
1.1. İklim İstekleri
Fındık nemli ve ılıman iklim bölgelerinde iyi bir gelişme göstermekte
ve bol ürün vermektedir. Karadeniz kıyı bölgesi bu yönüyle dünyanın en uygun
fındık ekolojisini oluşturmaktadır. Yarı nemli, kurak iklim bölgelerinde fındık
yetiştirilse de yağışın yetersiz olması nedeniyle sulama zorunludur.
Yıllık ortalama sıcaklığın 13-16 °C olduğu yörelerde fındık en uygun
yetişme şartlarını bulmaktadır. Ayrıca bu yörelerde en düşük sıcaklığın –8, -10
°C‟yi, en yüksek sıcaklığın 36-37 °C‟yi geçmemesi, yıllık yağış toplamının
700 mm‟nin üstünde olması ve yağışın aylara dağılımının dengeli olması
gerekmektedir. Temmuz ve Ağustos aylarında yağışın yetersiz olması
durumunda mutlaka sulama yapılmalıdır. Bunun yanında Haziran ve Temmuz
aylarındaki oransal nem de % 60‟ın altına düşmemelidir.
Fındık Karadeniz Bölgesinde sahilden 80 km içeriye ve 1200-1300 m
yüksekliğe kadar ekonomik olarak yetiştirilebilmektedir.
Fındıkta yüksek verim alınabilmesi için kültürel ve teknik
uygulamaların yerinde ve yeterli bir düzeyde yapılması ve bu uygulamalardan
yeterli sonuçları alabilmek için de iklim isteklerinin iyi bilinmesi gerekli
olmaktadır.
Fındıkta çiçeklenmeden önceki yaz döneminde, erkek çiçekler MayısHaziran aylarında, dişi çiçekler ise Temmuz-Ağustos aylarında oluşmaya
başlamakta; Kasım-Aralık aylarında başlayan tozlanma 4-5 ay gibi süre Mayıs
ayına kadar devam etmekte, Mayıs ayında döllenme ve meyve tutumu
gerçekleşmekte, Haziran sonunda iç gelişiminin önemli bir kısmı
tamamlanmakta ve Ağustos ayında hasat olumuna gelmektedir. Bir yıl boyunca
gerçekleşen bu olaylar üzerinde iklim koşullarının olumlu ya da olumsuz yönde
önemli etkileri görülebilmektedir.
Fındıkta erkek ve dişi çiçeklerin açma zamanı çeşide ve iklim
koşullarına bağlı olarak değişmektedir. Düşük sıcaklıklar çiçeklenme
başlangıcını değiştirebilir. Kışın hava şartlarının da etkisiyle, Aralık ayının
6
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
sonlarına doğru tozlanma başlamaktadır. Erken olgunlaşan çeşitler Kasım
ayının ortalarında çiçeklenmeye başlar. Buna karşılık, geç çiçeklenen çeşitler
Mart ayının sonu ve hatta Nisan ayının ortalarında bile çiçeklenebilmektedir.
Olumsuz iklim koşullarının etkili olduğu bazı yıllarda, diğer ülkelere
göre düşük olan fındık verim daha da düşmektedir. Bu durumda, verim
düşüklüğüne sebep olan faktörlerin incelenmesi, bu faktörleri ortadan
kaldıracak veya etkisini azaltacak önlemlerin belirlenmesi son derece önemli
görülmektedir.
Fındığın şiddetli kış soğukları ve ilkbahar donları olmayan, yaz
aylarında nispeten yüksek sıcaklık, düzenli yaz yağmuru ve vejetasyon
periyodu boyunca yüksek nem bulunan yerlerde yetiştirilmesi gerekmektedir.
Fındığın odun dokusu, tam dinlenme durumunda -25 ºC ile -30 ºC‟ye
dayanabilmektedir. Gelişmenin başlamasıyla bu dayanıklılık azalmaktadır.
Çiçek tozları açıkta -4 ºC, anter içerisinde -8 ºC‟ye dayanabilmektedir. Bu
sınırı aşan düşük sıcaklık dereceleri döllenmeyi engelleyerek dökümlere sebep
olmaktadır. Dişi çiçekler (karanfiller) -8 ºC‟den itibaren zarar görmeye
başlamakta, -14 ºC‟de büyük oranda zarar görmekte, -16 ºC‟ de ise tamamen
ölmektedir. Ayrıca, ilkbahar geç donları açılmış sürgün gözlerine büyük oranda
zarar vermekte ve vadi içlerindeki bahçelerde soğuk rüzgârlar da önemli
zararlar meydana getirmektedir (Şekil 1).
7
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
(a)
(b)
Şekil 1.Fındıkta don zararı. a) 2006 yılında Gölköy (Ordu) yöresinde dondan
etkilenmiş bir fındık ocağı, b) 2008 Ocak, Şubat aylarında -20‟nin altına kadar
düşen Ordu‟nun yüksek kuşaklarında donmuş fındık bahçesi.
8
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Don Olayı
Bitkilerin yetişme ortamındaki atmosfer sıcaklığının 0 °C'nin altına
düşmesine "don olayı" veya kısaca "don" denir. Bitkilerin dondan zarar
gördüğü sıcaklık dereceleri genellikle 0°C'nin altındadır ve bu durum
1. Düşük sıcaklığın şiddeti
2. Düşük sıcaklığın devam süresi
3. Sıcaklığın düşme hızı
4. Bitki cinsi
5. Bitki organı
6. Mevsimlere göre değişir.
Donun asıl sebebi bulutsuz, açık, kuru havada yer radyasyonu ile
topraktan enerji kaybının çok olması sonucunda toprak yüzeyinin soğumasıdır.
Don olayında bitkinin hücre suyu donar, hücredeki fizyolojik olaylar
durur; ayrıca donan hücre suyunun hacmi genişlediği için hücre zarını patlatır
ve bitkiyi öldürür. Dona en dayanıklı bitki aksamı gövde, en hassası ise yeni
oluşmakta olan meyvelerdir.
Donun zararı tozlanmaya bağlı olarak, kış sonuna doğru –4 °C‟ lerde
görülmeye başlar.
Genel olarak rakıma bağlı olarak, don zararının başlayacağı sıcaklık
değerleri şöyledir:
Şubat
Mart
Nisan
Sahil kol (0-250 m)
-4
-3
-2
Orta kol (251-500 m)
-6
-5
-4
Yüksek kol (501-750 m)
-8
-7
-4
Dondan korunma yöntemleri
Don olayı ekonomiye büyük zararlar verir. Üreticinin aylarca emek
veya para harcayıp yetiştirdiği bitki ve ürünler bir gecelik beklenmedik bir don
olayı sonucunda heba olup gitmektedir.
9
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Don olayının zararlarından korunmak için geliştirilen önlemler iki ana
gruba ayrılabilir.
A. Fiziksel Önlemler
Bunlar don olayının gerçekleşmesini önleyici veya şiddetini azaltıcı
tedbirlerdir.
a. Örtü kullanmak: Bitkilerin veya toprağın üzeri hasır, plastik vb.
örtü malzemeleri ile örtülür. Örtü hem yer radyasyonu ile ısı kaybını önler,
hem de bitkileri soğuk akımlara karşı korur.
b. Dumanlamak: Rüzgârsız havada arazinin içinde birden fazla yerde,
hafif rüzgârlı havalarda rüzgârın geldiği tarafta bol duman veren sap, saman,
fındık zurufu, kuru ot, paçavra gibi maddeler yakılarak bitkilerin ve arazi
yüzeyinin duman içinde kalması sağlanır. Duman bol miktarda karbondioksit
ve su buhar; ihtiva eder. Bu maddeler yer radyasyon kaybını azaltarak donu
önlerler.
c. Yapay sisleme yapmak: Bazı kimyasal maddeler kullanılarak sisleme
yapılır. Sis hem yer radyasyonunu azattır, hem de yer radyasyon ısısının
atmosferin üst kısımlarına yayılmasını önleyerek sıcaklığın aşağıda kalmasını
sağlar.
ç. Sulama yapmak: Don olacağı beklenen gecelerden önce bahçe veya
tarlalar sulanır. Araziye verilen su donarken çevresine ısı enerjisi vererek
toprak yüzeyinde sıcaklığın düşmesini önler veya azaltır.
d. Buhar püskürtmek: Atmosfere su buharı püskürtülerek atmosfer
nem oranı artırılır.
e. Yağmurlama yapmak: Yağmurlama, doğrudan toprağın
sulanmasındaki etkiyi yaptığı gibi ayrıca atmosfer nemini artırarak buhar
püskürtmenin etkisini de gösterir.
f. Havayı karıştırmak: Arazinin uygun yerlerine konulacak
vantilatörlerle toprak yüzeyinde havanın sirkülâsyonu sağlanır. Vantilatörler
yardımıyla üstteki havanın toprak yüzeyine inmesi sağlanarak don şiddeti
azaltılır.
10
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
g. Isıtmak: Bahçenin uygun yerlerinde çeşitli maddeler yakarak (odun,
kömür, gaz, lastik, petrol) veya elektrikle ısıtma yapılır.
B. Kültürel Önlemler
Bunlar kültür bitkilerinin dondan göreceği zararı önleyen veya azaltan
tedbirlerdir.
1. Don tehlikesi yüksek yerlerde dona dayanıklı bitkiler yetiştirilir.
2. İlkbaharda geç uyanan bitki çeşitleri tercih edilir.
3. Erken dönemde bitki gelişmesini çabuklaştıran faaliyetlerden (erken
budama, gelişmeyi hızlandırıcı gübre kullanımı gibi) kaçınılır.
4. Soğuk hava akımlarının geldiği yanlara uygun ağaç dikmek suretiyle
rüzgâr perdeleri oluşturulur.
5. Bitkileri dondan koruyucu etkisi olan hormonlar kullanılır.
1.2. Toprak İstekleri
Fındık kökleri çok fazla derinlere gitmeyen saçak köklü bir bitkidir.
Kökleri meyilli arazilerde 80 cm derinliğe kadar ulaşabilmektedir. Toprak
istekleri bakımından fazla seçici olmamakla beraber, besin maddesince zengin,
tınlı-humuslu ve derin topraklarda iyi bir gelişme gösterir. Ağır topraklar ile
taban suyunun yüksek olduğu yerlerde toprağın havalanması iyi olmadığından,
fındık kökleri besin maddelerinden yeterince faydalanamaz. Bundan dolayı,
ileriki yıllarda sararma ve büyük oranda dal uçlarından başlamak üzere
kurumalar meydana gelebilir.
1.3. Fındık Üretim Alanları
Yeryüzünde, 36°-41° kuzey enlemlerinde ve kendine özgü iklim
koşullarında kendine yer bulan fındık Türkiye, İtalya, İspanya ve Amerika‟da
başta olmak üzere, Gürcistan, Azerbaycan, Yunanistan gibi ülkelerde
yetiştirilmektedir. Türkiye, yıllık dünya üretiminin yaklaşık % 75'ini
gerçekleştirmektedir.
11
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Fındık, kış aylarında çiçeklenen ve tozlanan tek bitkidir. Fındığın çeşitli
türleri vardır. 5-6 metre boylanabilen ülkemizdeki kültür fındıkları 'Corylus
Avellana' ile 'Corylus Maxima' türlerinin melezleridir. Ağustos ayında
olgunlaşan fındıklar toplanıp kurutulduktan sonra, Eylül ve Ekim aylarında
pazara getirilip satışa çıkarılır.
Türk Fındığı, kalite olarak Giresun ve Levant olmak üzere ikiye
ayrılmaktadır. Giresun kalite fındık, tadı ve içerdiği yağ oranı ile yeryüzünün
en üstün özellikli fındığıdır. Giresun‟un Şebinkarahisar, Alucra ve Çamoluk
ilçeleri hariç diğer ilçelerinde, Trabzon'un Beşikdüzü, Vakfıkebir, Çarşıbaşı ve
Akçaabat ilçelerinde yetiştirilmektedir.
Levant kalite fındık, daha az yağ içerir. Trabzon ve bir bölümü ile
Ordu, Samsun, Düzce, Bolu, Sakarya, Zonguldak ve Bartın illerinde yetişir.
Yaklaşık 5 bin yıldır tanınıp bilinen fındık, üç ana gruba ayrılmaktadır.
Tombul Fındıklar: Tombul, Palaz, Mincane, Gök, Kalınkara, Kan,
Cavcava ve Delisava (Çakıldak).
Sivri Fındıklar: Sivri, İncekara, Kuş.
Diğer Fındıklar: Badem, Foşa, Kargalak, Ordu İkizi.
1.4. Ekonomisi ve Tüketimi
Fındık tarımı genellikle küçük arazilerde ve aile işletmeciliği biçiminde
yapılmaktadır. Türkiye'de yaklaşık 630.000 hektar arazide yaklaşık 400.000
çiftçi ailesinin fındık tarımıyla uğraştığı bilinmektedir. Fındık, yetiştirildiği
bölgede doğrudan ya da dolaylı olarak 8 milyon nüfusu ilgilendirmektedir.
Önceleri çerez olarak tüketilen fındığın, gıda sanayinin gelişmesiyle
birlikte kullanım alanı oldukça genişlemiştir. Fındık; çikolata, bisküvi,
şekerleme, tatlı, pasta, dondurma imalatında katkı malzemesi olarak
kullanılmaktadır. Çikolata ve bisküvi imalatında, dünyanın yıllık iç fındık
tüketimi 300.000 ton'u aşmıştır. Fındık unu, çikolatalı ürünlerin temel
unsurudur. Fiskobirlik'in özel ambalajlarında pazarladığı fındık, fındık ezmesi,
nuga ve nutkrem, yüksek besin değerine sahip gıda maddeleridir. Fındık ve
fındık ürünleri, uzmanlarca çocukların beslenmesinde özellikle önerilmektedir.
12
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
1.5. Fındığın Kullanım Alanları
Yaprağından meyvesine bir çok kullanım alanı bulunan fındık,
özelliği dolayısıyla diğer meyve türlerinden ayrılmaktadır.
bu
1.5.1. Fındık Bitkisi Erozyonu Önlemektedir
Karadeniz Bölgesi'nde arazi eğimi çoğunlukla % 20'nin üzerindedir ve
burası Türkiye'nin en fazla yağış alan bölgesidir. Toprak yapısı ve iklim
koşulları, Karadeniz Bölgesi'nin önemli bir kısmında fındık dışında tarıma izin
vermemektedir. Büyük ölçüde erozyon tehlikesi bulunan bölgedeki fındık
tarımı verimli toprakların erozyona uğramasını engelleyip, ülke topraklarının
korunmasına çok olumlu katkılar sağlamaktadır. Bunun yanında, diğer birçok
sanayi fabrikalarındaki gibi, fındık işleme tesislerinde, doğal çevrenin
bozulmasına sebep olan fiziksel ve kimyasal atıklar ortaya çıkmamaktadır.
Fındık gerek bitkisi gerekse işlendiği yerlerde iyi bir çevre dostudur.
1.5.2. Fındık Odununun Değerlendirilmesi
Her yıl hasattan sonra yapılan dip sürgünü temizliği ve dal
gençleştirmesi sonucunda temin edilen fındık odunu üreticinin kış aylarındaki
yakacak ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılar.
Bir dekardan 150 kg fındık odunu elde edilmektedir. 2007 yılına göre odunun 1
kg‟ı 1.30 YTL kabul edildiğinde, 1 dekardan odun geliri 195 YTL‟dır.
Bahar aylarında fındık ocaklarından ışkın adı verilen genç dalların
kesilmesi ile bu dallardan, iskemle, çeşitli el aletleri, baston ve fındık
hasadında kullanılan çeşitli sepetler yapılır.
Budama ile elde edilen fındık odunları çeşitli sebzeler için herek
(çangal, sırık) olarak kullanılır.
Ayrıca Amerikan Kimyacılar Kuruluşu tarafından yapılan açıklama ile
yumurtalık ve meme kanserinde ömrü uzatan Taxol ilacının aktif ana maddesi
paclitaxel‟in fındıkta da saptandığı bildirilmiştir. Fındıkta, fındıkkabuğunda ve
fındık ağacının dallarında bulunduğu saptanmıştır.
13
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
1.5.3. Fındık Altı Otunun Değerlendirilmesi
Doğu Karadeniz Bölgesinin yağışlı olması fındık bahçelerinde zaman
zaman otların büyümesine neden olmaktadır. Bu otların bir kısmı hayvanlara
yedirilmektedir.
Hayvanların otlatılarak fındık bahçelerinin dekarından ortalama 125 kg
yaş ot, 30 kg kuru ot elde edilmektedir.
1.5.4. Fındık Yaprağının Kullanım Alanları
Sonbahar aylarının gelmesiyle yavaş yavaş dökülmeye başlayan fındık
yaprakları üreticiler tarafından tırmık ve kürek yardımıyla toplanarak,
bahçeden taşınırlar.
Toplanan bu yapraklar üreticiler tarafından ahır altlığı olarak kullanılır.
Ahır altlığı olarak kullanılan yapraklar daha sonra yine fındık bahçesine ve
tarımsal alanlara organik gübre olarak dönmektedir.
Ayrıca, dökülen yaprakların bir kısmının bahçede kalması ile bahçeler organik
gübre ihtiyacının bir kısmını karşılanır.
1.5.5. Fındık Zurufunun Değerlendirilmesi
Patoz işleminden sonra ayrılan zuruflar genel olarak harmanın belli bir
yerinde yığınlar halinde iyice kuruyuncaya kadar bekletilir ve yakacak olarak
genellikle odunla birlikte kullanılır. 1 dekardan elde edilen zuruf miktarı
yaklaşık olarak 60-75 kg‟dır.
Son yıllarda fındık zurufundan kompost elde edilen kompostun fındık
bahçesine uygulanmasıyla toprak özelliklerinde görülen değişiklikler ve fındık
yetiştiriciliğinde verim ve kalite üzerine olan etkilerinin ortaya konulması ile
zuruf kompostunun yararlılığı, ekonomikliği ve yetiştiricilikte hangi oranlarda
kullanılabileceğini tespit edilmiştir.
1.5.6. Fındık Dış Kabuğunun Değerlendirilmesi
Fındık kabuğu, fındık üretilen yörelerde değerli ve yüksek kalorili
yakacak olarak kullanılır.
14
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Fındık kabuğunun yanması sonucu açığa çıkan enerji miktarı 41004410 cal/kg‟dır. 1 kg kabuklu fındıktan yaklaşık olarak 0,5 kg kabuk elde
edilmektedir.
Piyasada 1 çuval 9-10 YTL‟den satılmakta, 1 çuval fındık 35-40 kg
gelmekte olup, buna göre 1 kg fındık kabuğun fiyatı 225-250 YKr‟ dur (2007).
Fındıkkabuğundan özellikle İtalya A.B.D. ve Almanya gibi tekniği ileri
ülkelerde kontralit ve muşamba yapılmakta ve boya sanayinde
kullanılmaktadır.
Kömürleştirme yolu ile briket kömürü, aktif kömür ve sınaî kömür elde
edilir.
Furfural ve furfuril alkol eldesinde (yağ rafinasyonu, naylon imalatı,
termosetting reçinelerin imalatı) kullanılır.
Binalarda 5-20 cm. yayılıp üzeri harçla kapatılarak yalıtım malzemesi
olarak kullanılır.
1.5.7. Fındık Zarının Değerlendirilmesi
Fındık zarı, fındıktan iç beyaz fındık elde edilme işlemi sırasında ortaya
çıkan fındık zarlarının öğütülmüş durumu olup, elde edilen fındık zarları
hayvan yemi olarak değerlendirilmektedir.
1.5.8. İç Fındığın Kullanım Alanları
% 80 çikolata sanayiinde (kıyılmış, dilinmiş, öğütülmüş olarak) bisküvi,
şekerleme, tatlı, pasta, dondurma yapımında kullanılır. İç piyasa ve ihracatta
değerlendirilemeyen fındıklar, yağlık olarak kullanılmaktadır. Fındık ayrıca iyi
bir çerezdir.
1.5.9. Fındık Ham Yağının Kullanım Alanları
Rafine edilip yemeklik yağ olarak, Temizleyici, nemlendirici ve dağıtıcı
olarak, Gres yağı üretiminde, Koruyucu boya endüstrisinde kurutucu olarak,
Kimyasal tepkimelerde katalizör olarak, İlaç ve kozmetik endüstrisinde
yardımcı hammadde olarak, El ve lastik eldivenlerin dezenfeksiyonunda, tıbbı
aparatların sterilizasyonunda, Yaraların pansumanında, kadın-doğum
15
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
hastalıkları, deri-ağız hastalıklarında antiseptik olarak, Sanayide yüzey aktif
maddesi, korozyon inhibitörü, yağlama, metal kesme yağları, metal temizleme
ve asfalt plaka üretiminde. Ayrıca, yağ çıkarılması ile arta kalan küspe, yüksek
oranda protein içermekte olup (% 38-45), hayvan yemi olarak yem sanayinde
kullanılmaktadır.
1.5.10. Fındık Ağacının Süs Bitkisi Olarak Değerlendirilmesi
Fındık ağacının bazı türleri park ve bahçelerde süs bitkisi olarak
yetiştirilir.
Ülkemizde kırmızı yapraklı lambert fındığı olarak bilinen bu süs ağacı, Güney
Avrupa, Trakya ve Doğu Karadeniz bölgemizde yetişmekte, en fazla 3-4 m
boylanmakta, geniş bir tepe yapmaktadır.
1.6. Sağlık ve Beslenmede Fındığın Önemi
İnsanoğlu, yerleşik düzene geçip düzenli tarım yapmaya başladığı
andan beri fındığı yetiştirmeye başladığı bilinmektedir. Fındıktaki yağ yüksek
oranda doymamış yağ asitlerinden oluşmuştur. % 60-70 oranındaki bu yağ,
tamamen vücuda yararlıdır. Fındık yağı vücut ısısının korunmasından yağda
eriyen vitaminlerin taşınmasına kadar birçok görevi yerine getirir. Fındık
yağındaki linoleik asit vücut tarafından üretilmez, dışardan alınır. Linoleik ve
oleik asitler kanda kolesterolün yükselmesini önler, kalp ve damar
hastalıklarına karşı koruyucu etki yaparlar.
Fındık insan vücuduna yararlı karbonhidrat, protein ve yağ ile
metobolizmayı düzenleyen B grubu vitaminler yönünden de zengin bir
kaynaktır. Kan yapımı ve ruhsal sağlık için gerekli olan B2 ve B6 vitaminleri,
gelişme çağındaki çocukların beslenmesinde büyük önem taşır. Kalp ve diğer
kasların sağlığı için en iyi besinlerden biri, E vitamini açısından çok zengin
olan fındıktır. Bu vitamin; kalp ve diğer kasların sağlığı ve üretim sisteminin
normal çalışması için gereklidir. Alyuvarların parçalanmasını önleyerek
kansızlığa karşı koruyucu etki yapmaktadır. E vitamini, kanser yapıcı
etmenlerin oluşmasını önler ya da oluştuktan sonra onları etkisiz hale getirerek
16
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
vücudu korur. Kemiklerin ve dişlerin yapımı için gerekli olan kalsiyum, kan
yapımında görev alan demir, büyüme ve cinsiyet hormonlarının gelişmesinde
rol oynayan çinko için, en iyi bitkisel kaynaklardan birisi fındıktır. Sinirlerin
uyarımı ve kas dokusunun çalışması için gerekli olan potasyumca da zengindir.
Potasyum, magnezyum ve kalsiyum içeriği yüksek, sodyum miktarı düşük olan
fındığın, kemik gelişimi ve sağlığı ile kan basıncının düzenlenmesinde büyük
önemi vardır. Bu açıdan da fındık sağlıklı yaşam için önemlidir. Beslenme
uzmanları genel olarak günlük beslenmede fındık ve fındık ürünlerine daha
fazla yer verilmesini önermekte, özellikle çocuklar, gençler, sporcular, askerler
ve işçiler için büyük enerji kaynağı olduğunu belirtmektedirler.
17
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
2. BAHÇE TESİSİ VE DİKİM SİSTEMLERİ
2.1. Dikim Zamanı
Fındık fidanlarının dikimi ekim ayından itibaren, ilkbaharda bitkilere su
yürüyünceye kadar geçen zaman içinde yapılabilirler.
Dikim kışları ılık geçen yerlerde veya sahil kol ile orta kolun alt
kısımlarında ekim – kasım aylarında, kışları soğuk ve sert geçen yerde veya
orta kolun üst kısımları ile yüksek kolda soğuklar geçtikten sonra, şubat-mart
aylarında yapılabilir.
Erken dikilen fidanların köklerinde kış boyunca emici kökler meydana
gelir. Bu kökler kış boyunca yağan yağmurlarla yumuşayan toprakla temasa
geçerek fidanların daha çabuk adapte olmasını sağlar. Bu fidanların yaz
sıcaklarına daha iyi dayandığı görülür.
Sonbaharda yapılan dikimlerin bir avantajı da tutmayan fidanların
yerine şubat-mart aylarında yenilerinin dikilebilmesi, böylece yıl kaybı
olmadan dikimlerin tamamlanabilmesidir.
2.2. Dikilecek Fidanların Seçilmesi
Fındık bahçesi tesis ederken dikkat edilecek en önemli husus; dikilecek
fidanların hangi çeşitler olduğunun ve nereden geldiğinin bilinmesidir. Hangi
çeşitlerin olduğu bilinmeden tesis edilen bahçelerde, 4-5 yıl sonra ürün
alındığında, istenmeyen ve birbirlerini tozlayıcı çeşitlerin olmaması
durumunda, yapılan emek ve masraflar boşa gitmiş olacaktır. Dikilecek
fidanların gövdeleri düzgün, 0,5 – 1,5 cm arası kalınlıkta, 70 – 100 cm
boylarında ve göz sayısının yeterli (en az 3-4), 1-2 yaşında, bol ve bağımsız
köklü olması gerekmektedir. Bahçe tesis edilirken her 10 ocakta bir, ana çeşide
uygun tozlayıcı çeşit dikilmelidir. Çünkü her ana çeşidin tozlanmış dişi
çiçeğinin meyveye dönüşüm oranı tozlayıcı fındığın çeşidine göre
değişmektedir.
18
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
2.3 Ana Çeşide Uygun Tozlayıcı Çeşitler
Ana çeşitler
Tozlayıcı (baba) çeşitler
Tombul (yağlı fındık, Giresun Palaz, sivri, kalınkara, çakıldak, ince kara, yabani
yağlısı)
tombul, yabani palaz, yabani sivri.
Palaz
Yabani sivri, yabani tombul, tombul, mincane,
incekara
Çakıldak (deli sava, gök fındık)
Tombul, palaz, incekara, yabani sivri, mincane
Foşa (yomra, boyhane)
Tombul, palaz, mincane, uzunmusa
Mincane (sarı yağlı, sıra fındık, Tombul, palaz, foşa
zango)
Karafındık (kara yağlı)
Tombul, mincane, palaz, foşa
Sivri
Tombul, palaz, incekara, foşa
Kalınkara (Giresun karası)
Çakıldak, palaz, sivri
Uzunmusa (oskara yağlısı, enişte Palaz, mincane, foşa
fındığı)
2.4. Toprakların Sudan Korunması
Fındık yüksek taban suyundan fazla hoşlanmayan bir bitkidir. Bahçe
tesis edilecek alanlardaki suyun bahçeden veya fındık ocaklarının dikileceği
yerden uzaklaştırılması gerekmektedir (Şekil 2). Bahçe kapalı bir havzada ise
veya taban suyunun üst seviyesi ile suyun boşaltılacağı dere, kanal, göl gibi ana
taşıyıcıların seviyesi birbirine çok yakın ise, bu durumda fındık bitkilerinin
dikileceği yerleri yükseltmek gerekir. Balıksırtı olarak da ifade edilen bu
durumda, ya dışarıdan toprak getirilerek yükseltiler oluşturulur ya da kazı
yapılarak hem taban suyunun alçalması sağlanır, hem de çıkan topraklarla
dolgu yapılarak yükseltiler meydana getirilir (Şekil 3).
19
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Şekil 2. Yüksek taban suyunun zarar verdiği fındık ocakları
Dolgu
Kazı
Şekil 3. Taban suyu yüksek olan arazilerde yapılan balıksırtı teras şekli
2.4.1. Düz Arazilerden Taban Suyunun Uzaklaştırılması
Düz arazilerden taban suyunu tahliye etmenin farklı uygulama
yöntemleri bulunmaktadır. Yüzey akışı sağlamak için düz arazilerde
uygulanacak toprak tesviyesi meyilli arazilere göre daha kolay olmakta, ancak
taban suyunun alçak ve yüksek olmasına göre bazı farklı uygulamalar
bulunmaktadır.
20
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
2.4.1.1. Yüzey Drenajı
Yüzey drenajlarının en önemli prensiplerinden birisi araziden bütün
yüzey sularının uzaklaştırılmasıdır. Yüzey drenaj sistemini projelendiren
mühendisler iki alternatifle karşı karşıyadırlar. Birincisi, arazi yüzeyini olduğu
gibi kabul ederek, fazla bir değişiklik yapmadan, drenaj sistemini araziye
uydurmaya çalışır. İkincisi arazi yüzeyini tesviye ederek değiştirir. Birinci
seçenekte büyük su birikintileri tesadüfî direnler ile drene edilir. Çukur
kısımlar doldurularak yüzey az miktarda değiştirilir. Daha doğrusu drenaj
işinin önemli bir kısmını dren inşası oluşturur.
2.4.1.2. Toprak Altı Drenajı
Bitkilerin kök bölgesinde bulunan fazla su toprağın havalanmasını
engelleyerek bitki gelişmesine engel olur. Topoğrafik şartlar, yüksek taban
suyu seviyesi ve geçirimsiz toprak şartları gibi faktörler kök bölgesindeki
suyun yer çekimiyle serbestçe boşalmasını frenlediği halde toprak
verimliliğinin geliştirilmesi ve devamlılığının sağlanması açısından toprak altı
drenajı lüzumlu ve gereklidir. Zira toprak altı drenajı ile toprağın havalanması
sağlanarak, besin maddesini serbest hale geçirecek faydalı bakteriler faaliyeti
arttırılacak, kök gelişmesi hızlanacaktır. Daha fazla bir alana yayılacak olan
kökler daha fazla besin elementi alacaklar. Fındık bitkileri kuraklık veya diğer
olumsuz etkilerden daha az zarar göreceklerdir.
Yine iyi bir toprak altı drenajı ile ilkbaharda toprak daha erken ısınacak,
zirai faaliyetler için gerekli kültivasyon işleri öne alınarak, vejetasyon devresi
uzatılacaktır. Verilen gübrelerden bitkiler daha iyi faydalanabilirler. Aynı
zamanda toprak altı drenajı tuzlu ve sodyumlu toprakların ıslahında da
öncelikle uygulanan teknik tedbirlerinden birisidir.
Toprak altı drenajından sadece tarla kapasitesinden fazla olan su tahliye
edildiğinden kök bölgesindeki kullanılabilir suyun tamamı bitkinin istifadesine
sunulmuş olur. Toprak altı drenajına ihtiyaç gösteren arazi aynı zamanda yüzey
drenajı yönünden de dikkatli bir şekilde etüt edilmelidir. Genellikle yüzey
21
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
sularının açık bahçe hendekleri ile tahliyesi pahalı olan toprak altı drenaj
tedbirlerine göre daha ekonomiktir.
2.4.1.2.1. Toprak Altı Drenaj Metotları
Toprak altı drenajında prensip, toprak içerisindeki suyun yer çekimi ile
toprak altına döşenen drenlerden serbestçe akıtmaktır. Önceleri toprak altı
drenajında dar ve derin bahçe hendekleri kullanılmıştır. Daha sonra zirai
faaliyetleri bozan bu hendeklerin içerisine taş, çakıl, organik madde veya
geçirgenliği yüksek malzeme doldurulmuştur. Bu tip drenlere Fransız Dreni adı
verilmelidir. Ancak Fransız Drenleri kısa sürede tıkanmaları, boşaltma
kapasitelerinin yetersiz oluşu nedeniyle fazla yaygın olarak kullanılmazlar.
Günümüzde beton veya kil künkler, delikli borular bu amaçla kullanılan
materyallerdir.
2.4.1.2.2. Dren Künkleri
Diren künkleri kısa boru parçalarından ibaret olup bu maksatla açılan
hendeklerin tabanında uç uca döşenerek toprak altında devamlı bir boru hattı
meydana getirirler. Boru hattı döşendikten sonra hendek tekrar toprakla
kapatılır. Künk direnleri külfetli bakım faaliyetleri gerektirmez, ziraat
alanlarını işgal (arazi kaybına) etmez.
Künk diren sistemlerinde su, lateral toplayıcı direnlere ek yerlerinden
girerler. Lateral hatların bağlandığı ana direnler topraktan direkt olarak su
almazlar. Toplayıcı direnlerin boyları genellikle 30 cm, iç çapları 10-15 cm‟
dir. Et kalınlıkları ise iç çaplarının yaklaşık 1/12‟si kadardır.
2.4.1.2.3. Delikli Borular
Bazı durumlarda delikli borular veya plastik tüpler künkler gibi açılmış
hendeklerin tabanında uç uca döşenir. Hendekler tekrar toprak ile doldurulur.
Bu direnlerle ekonomik analizler yapılarak uygun olanı seçilir.
22
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
2.4.1.2.4. Künk Dren Sisteminin Tipleri
Dren hatlarının sistem içerisindeki tertibine göre künk drenler 3 ana
sistemde toplanabilir. Bunlar Tabii, Önleyici, Paralel dren sistemleridir.
Gridon ve kaburgalı sistemler paralel sistemlerin kısmen değiştirilmiş
şekilleridir.
Şekil 4. Paralel dren sisteminin yaygın olarak kullanılan iki tipi.
Şekil 5. Künk dren sistemlerinin tipleri.
2.4.1.2.5. Tabii Sistem
Yeterli bir drenaj temini için eş aralıklı toplayıcı drenlere ihtiyaç
göstermeyen arazilerde yaygın şekilde kullanılır. Bu sistemde ana dren hattı
23
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
genel olarak arazinin alçak kısmını baştanbaşa kat eder. Lateraller ise ana
drenden itibaren arazinin ıslak noktalarına uzanır.
Şekil 6. Yerçekimi sulama sistemi ve unsurları
2.4.1.2.6. Önleyici Sistem
Bu sistem daha ziyade yüksek kısımlardan gelen yeraltı sularının taban
arazilerde drenaj problemi oluşturmaması için kullanılır. Amaç, suyun taban
araziye gelmezden önce toplanmasıdır. Önleyici künk drenler genel olarak
yamaç ve taban arazinin birleştiği yerleri takip ederek, uygun bir tahliye ağzına
erişir. Önleyici sistemde künkler geçirimsiz tabaka üzerine döşenirler.
24
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
2.4.1.2.7. Paralel Sistem
Paralel sistem daha ziyade düz veya mütecanis (homojen) bir eğime
sahip arazilerde uygulanır. Paralel sistemde lateral arazinin hakim meyline
uyarlandıktan sonra ana drenin bir veya her iki tarafından bağlanır. Kaburgalı
tipte lateraller ana drene her iki taraftan bağlanır. Gridon tipinde ise lateraller
ana drene tek taraftan bağlanmakla birlikte ana dren birden fazla daldan ibaret
olabilir.
2.4.1.2.8. Boşaltma Ağızları (Tahliye Ağızları)
Drenaj sistemleri ancak boşaltma ağızlarının elverişliliği oranında
başarılıdır. Elverişli bir boşaltama ağzı araziden drene edilecek maksimum su
miktarını taşıyabilecek kapasitede ve suyun drenaj alanından serbestçe
akmasını temin edecek bir derinlikte olmalıdır.
Geniş alanları içine alan drenaj projelerinde ana boşaltma kanallarının en
son boşaltma ağızları tabii suyollarıdır. Münferit bahçe drenajlarında ana künk
drenlerinin boşaltma ağızları ise bir toplama drenaj kanalı veya bu amaçla
kullanılacak bir çöküntü veya alçak arazi olabilir. Münferit arazilerde ana künk
drenleri için uygun bir yerçekimi tahliye ağzı temin edilmiyor ise bu durumda
pompaj gerekebilir.
2.4.1.2.9. Dren Derinliği
Dren derinliği deyince toprak yüzeyinden dren künkünün tabanına kadar
olan düşey mesafe anlaşılır. Her türlü bitki, toprak ve iklim şartlarına uygun
belli bir dren derinliğinden bahsetmek güçtür.
Hatta arit ve yarı arit bölgelerde ekonomik durumlar veya kullanılan
ekipmanların sınırlayıcı şartları dışında drenaj sistemlerinin mümkün olduğu
kadar derin tesis edilmesinin tavsiyesi pek uygun değildir. Uygun bir dren
derinliğinin tespitinde göz önünde bulundurulması gereken faktörler şunlardır.
1.
Bitki: Dren derinliği taban suyunun bitki kök belgesinin altına
düşürecek şekilde seçilmesidir. Diğer taraftan bitki kök derinliğinin toprak
profilinde mevcut engelleyicilere göre değişeceği unutulmamalıdır.
25
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
2. Toprak Katları: Bilhassa arit ve yarı arit bölgelerde toprak katları profil
boyunca çok ender durumlarda mütecanizdir. Toprak geçirgenlikleri bu bölge
topraklarında farklılık gösterir. Toprak katlarının geçirgenliği arttıkça sistemin
tesir derecesi artar ve üst topraklar süratle drene edilir. Bu bakımdan uygun
dren derinliğinin tayininde toprak profilinin özellikleri ve bitki kök derinliği
birlikte ele alınmalıdır. Su dren künklerine sadece üstten veya yandan değil,
alttan girer. Bu sebeple drenler (önleyici drenler hariç) hiçbir şekilde
geçirimsiz tabakalar içerisine veya üzerine döşenmemelidir.
3. Toprak Su Basıncı: Aynı bitki ve toprak şartlarında topraktaki suyun
serbest akışı ve artezyen basıncının alttan bulunması dren derinliğine etki
yapar. İki dren arasındaki orta mesafede aynı drenaj etkisinin elde edilmesi için
artezyen şartlarında drenler serbest akış şartlarına nazaran daha derin
yerleştirilmelidir.
4. Toprak Suyunun Menşeyi (Kaynağı): Uygun dren derinliğinin
tayininde topraktaki fazla suyun kaynağının bilinmesi çok önemlidir. Örneğin
önleyici veya azaltıcı drenler arasında yapılacak bir seçim doğrudan doğruya
suyun kaynağına bağlıdır.
5. Tuzluluk: Bilhassa tuzlu su ile bulaşmış yüksek bir taban suyunun
bulunduğu problemlerde drenler geçirimsiz tabakanın konumunu da dikkate
alarak mümkün olduğu kadar derin tesis edilmelidir. Böyle bu durumda sadece
taban suyunun kök bölgesine kadar yükselmesi değil aynı zamanda suyun
kapillarite ile köklere yükselmesi de önemlidir.
Zirai drenajda en uygun dren derinliğinin tayini amacıyla kullanılabilecek
genel bir metot mevcut değildir. Derin drenajın şart olduğu haller olduğu gibi
diğer bazı hallerde ise sık aralıklı yüzlek drenlerin mi yoksa geniş aralıklı
drenlerin mi tesis edileceğini ekonomik durum belirler.
Hiçbir şart altında künk drenler üzerindeki toprak örtüsü kalınlığı 60
cm‟den az olmamalıdır. Bu kalınlık drenleri ağır yüzey yüklerine karşı
korumak ve dren hattının stabilitesi yönünden zorunludur. Geçirgenliği
26
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
mütecanis mineral toraklarda drenlere verilecek derinlik 75-150 cm arasında
değişir. Oturmuş organik topraklarda dren derinliği 120 cm‟den az
olmamalıdır. Buna karşılık arit ve yarı arit bölgelerde sulu ziraat alanlarının
drenajında drenlere verilecek derinlik 180-240 cm‟ye kadar çıkar.
6. Dren köklerinin Eğimi: Meyil arttıkça drenaj daha hızlı olur ve belirli
bir miktar suyun tahliyesi için daha küçük dren çapına gerek duyulur. Dren
meyli imkân nispetinde arazinin tabii meyline yakın olmalıdır. Dren
künklerinin projelendirilmesinde arzu edilen meyil sınırları % 0.1 ile %0.5
arasındadır. Düşük meyillerde drenler yüksek meyillerdekinden daha itinalı
olarak döşenmelidir. Zira düşük meyillerde drenler döşenirken yapılabilecek
hatalar sedimantasyona ve hattın tıkanmasına neden olabilir. % 0.5‟ ten daha
yüksek meyille döşenen direnlerde su künkler cıvarında oyuntular ve
çöküntüler meydana getirir. Drenlere verilecek meyil imkânlar ölçüsünde % 2‟
den fazla olmamalıdır.
7. Künk Drenlerinin Seçimi: Drenajda kullanılan künk drenler genel
olarak kil künkler veya beton büzlerdir. Bazı toprak şartları hariç her iki tip
dren künkler de başarıyla kullanılabilir. Çapı 30 cm‟den küçük dren
künklerinin uzunlukları 30 cm‟den küçük olamamalıdır. Çapı 30-75 cm
arasındaki künklerin uzunluğu çaptan küçük olmamalıdır.
2.4.2. Meyilli Arazilerde Toprağın Korunması ve Taban Suyunun
Uzaklaştırılması
Meyili %5‟den fazla olan arazilerde düzenli bir dikimin yapılması,
yağmur sularının depo edilmesi, gübrenin yıkanıp gitmemesi, hasadın kolay
yapılabilmesi, budama, gübreleme ve mücadele gibi kültürel uygulamaların
kolay uygulanabilmesi için arazinin teraslanması (sete alınması)
gerekmektedir.
27
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Kanal ve Hendekler
Şekil 7. Taban suyunun uzaklaştırılması için kanal (derinliği az ) ve hendek
(derinliği fazla) terasların yapılma şekli
Arazinin meyil durumuna göre aşağıdaki teraslama sistemlerinin bir
tanesi uygulanır.
Teraslar;
a. Kanal Teraslar: Arazi meyilinin % 5-25 arasında olduğu
durumlarda bu teras şekli uygulanır (Şekil 8).
28
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Şekil 8. Kanal terasların yapılma şekli.
b. Hendek Teraslar: Arazi meyili % 25-75 arasında ise hendek teras
sistemi uygulanır (Şekil 9).
Şekil 9. Hendek terasların yapılma şekli.
29
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
c. Cep Teraslar: Arazi meyili %75‟den fazla olduğu ve diğer teras
sisteminin uygulanamadığı arazilerde cep teraslar uygulanır (Şekil 10).
Eğim
Şekil 10. Cep Terasların yapılma şekli
2.5. Fidanların Sökümü ve Dikim Budaması
Fidanlar yapraklarının çoğunu döktüğünde söküme başlanır. Sökerken
dikkat edilecek en önemli husus köklerin zedelenmemesi ve tomurcukların
dökülmemesidir. Bu nedenle sökülecek fidanların etrafı kazılıp çıkarılmalıdır.
Elle zorlayarak çekilirse kökler ve tomurcuklar kopabilir.
Fidanların köke yakın 15-20 cm‟lik kısmında 3-4 göz olması
gerekmektedir. Sökülen fidanlarda köklerinin kurumaması için fidanlar telis
çuvala sarılmalı, sulanmalı veya uzun süre kalacaksa hendeklenmelidir.
Fidanlar dikilirken 3-4 göz üzerinden 70-80 cm uzunluğunda yatay
olarak kesilmelidir.
Fındık fidanlarının dip sürgünü olarak değil, diğer meyve türleri gibi
fidanlıkta yetiştirilmesi ve burada çoğaltılması en uygun ve en doğru çoğaltma
yöntemidir. Fidanlar dip sürgünlerinden elde edilirken, söküm esnasında ana
kökler yaralanmakta, bu yara yüzeylerinden hastalık ve mantarlar bitki
30
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
bünyesine bulaşmakta, bitkiler yara yüzeylerini kapatmak için fazladan enerji
harcamaktadırlar. Bitki köklerindeki yaralama ve bu yara yüzeylerinden
bulaşan hastalık ve zararlılar bitkileri verimsizleştirmekte, ekonomik
ömürlerini kısaltmaktadır.
Şekil 11. Fındık fidanlığı
Şekil 12. Fındık fidanı
31
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
2.6. Bahçe Tesisi
Ülkemizde fındık bahçeleri halen dip sürgünüyle tesis edilmekteyse de,
ABD, İtalya, Fransa, Romanya gibi fındık üreticisi ülkelerde daldırma ile
üretilen veya aşı ile üretilen fidanlar tesis için kullanılmaktadır.
2.6.1. Dikim Aralıkları
Fındık bahçelerinin tekniğine uygun tesis edilmesinin ilk şartı, ocak
şeklinde dikim düşünülüyorsa ocaklara; çit dikim sistemi veya tek dal şeklinde
dikim düşünülüyorsa dallara, büyümeleri ve gelişmeleri için ihtiyaç duyulan
alanın ayrılmasıdır.
Tesiste ocaklar arası ve dallar arası mesafeye uyulmamakta, dolayısıyla,
bahçelerin sık dikilmesi ile bol değil daha az ürün elde edilmektedir.
Gerek ocaklar arası mesafenin yetersiz olmasından, gerekse ocaktaki
dalın fazla olmasına bağlı olarak dalların birbirlerinin güneş almalarını
engellemeleri sonucu dallar dikine büyümekte ve taç zayıf gelişmektedir.
Zayıf taçlı dalların fındık oluşacak sürgünleri de yetersiz gelişecek
dolayısıyla verim düşecektir. Sık dikilmiş bahçelerde budama, ilaçlama,
gübreleme ve hasat zorlaşacak verilen işgücü artacaktır.
Ocaklar arası mesafe belirlenirken;
- toprağın yapısı,
- toprağın verimliliği,
- arazinin meyli,
- arazinin yöneyi,
- dikilecek fındığın çeşidi ve
- bahçenin rakımı dikkate alınmalıdır.
2.6.2. Dikim ve Terbiye Sistemleri
Ülkemizde fındık üretim bölgelerinde uygulanan geleneksel dikim şekli
genellikle ocak dikim sistemidir. Bununla beraber, Avrupa‟da önemli bir
32
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
düzeyde ve ABD‟de çit ve tek dal dikim sistemleri uygulanmakta ve bu
ülkelerde fındık yetiştiriciliği modern yöntemlerle yapılmaktadır.
2.6.2.1. Ocak Dikim Sistemi
Daha ziyade düz arazilere uygun olan bu dikim şekli meyilli arazilerde,
arazi meyil durumuna göre teraslama yapıldıktan sonra uygulanmalıdır. Ocak
dikim sisteminde dikim çukurları dikimden en az bir ay önce 120 cm çap ve 60
cm derinlikte açılmalıdır. Genel olarak ocak dikim sisteminde, verimli
topraklarda ocaklar arası mesafe 6-7 m, verimi düşük topraklarda 4-5 m
olabilir. Fındık Türkiye, İtalya ve İspanya‟da 3 ile 15 adet daldan oluşan ocak
şeklinde yetiştirilmektedir. Son yıllarda, İtalya ve İspanya‟da yeni tesis edilmiş
fındık bahçelerinde ocaktaki dal sayısı 3 ile 4‟e kadar indirilmiştir. Ocak
şeklinde yetiştirilen bitkilerin sadece tepe kısımlarında meyve dalları
bulunmaktadır. Ocak şeklinde dikim, üçgen ve dörtgen şekli olarak ikiye
ayrılmaktadır.
Şekil 13. Ocak dikim şekli
33
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Üçgen dikim
Bu dikimde taç ve kök gelişmesinin iyi olduğu görülmektedir. Yukarıda
belirtilen faktörler dikkate alınarak sıra üzeri mesafe 5 m, sıralar arası mesafe
de 4 m olarak alınabilir.
Bunun için düz bir çizgi üzerinde 5‟er m mesafelerle ocak yeri
işaretlenir, her ocak yeri arasından dik olarak 4 m mesafe ilerisine de diğer sıra
ocaklarının yerleri işaretlenir. Bu işlem bahçe alanı boyunca devam ettirilir.
Dörtgen dikime göre aynı alana daha fazla ocak dikilebilen üçgen dikim
sistemine, saç ayağı dikimi veya çapraz dikim sistemi de denilmektedir. Bir
ocağın ortalama izdüşüm alanı 20 m² dir.
☼
☼
☼
4m
4 m (sıra arası)
☼
☼--------------------------☼----------------------5 m (sıra üzeri)
Şekil 14. Üçgen dikim şekli
Dörtgen dikim
Bu dikim şeklinde sıra üzeri ve sıra arası mesafe aynı veya birbirine çok
yakındır. Üçgen dikimde ocak yerleri birbirlerinin çaprazına geldiği için sıralar
arası mesafe sıra üzerinden daha kısa olmasına rağmen bu dikim şeklinde yan
yana sıraların ocakları aynı çizgi üzerinde olduğu için sıralar arası mesafe daha
fazla tutulmalıdır.
Bu nedenle aynı alana daha az ocak dikilebileceğinden için pek tercih
edilmemekte fakat tarımsal mekanizasyon aletlerinin (traktöre monte çapa ve
pülverizatör v.b) kullanımına daha uygudur. Bir ocağın ortalama izdüşüm alanı
25 m² dir.
34
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
☼
☼
☼
4-5 m (sıra üzeri)
☼
☼
☼
5-6 m (sıra arası)
Şekil 15. Dörtgen dikim şekli
Şekil 16. Ocak sistemine göre dikilmiş fındık bitkisi
35
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Şekil 17. Çitlerle yapılan basit bir teraslama
Şekil 18. Taşlarla yapılan teraslar (İspanya, 2008)
36
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Şekil 19. Taşlarla yapılan teraslar (İspanya, 2008)
2.6.2.2 Çit Dikim Sistemi
Bu dikim sistemi düz arazilerde uygulanabildiği gibi daha çok meyilli
ve toprak derinliği az olan arazilerde önem kazanmaktadır.
Meyilli arazilerde arazinin meyil derecesine göre 1.5-2 m teras üstü
genişliği ve 3.5-5 m teraslar arası mesafe olacak şekilde teraslama yapılır. Çit
dikim sisteminde bitkiler arası mesafe (sıra üzeri) 1.5-2 m olmalıdır. Düz
arazilerde sıralar arası mesafenin 4-5 m olması gerekmektedir.
Çit dikim sistemi içinde bazı değişiklikler yapılarak “Modifiye edilmiş
(değiştirilmiş) çit sistemi” olarak farklı şekillerde uygulanan dikim sistemleri;
**Serbest vazo (Ortası açık kase) sistemi
**Dik eksenli sistem
**V şekilli sistem
37
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Şekil 20. Modifiye edilmiş çit sistemi
Şekil 21. Modifiye edilmiş çit sistemi (İspanya, 2008)
38
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Serbest Vazo Sistemi
Bu sistemde fidanlar çit şeklinde dikilmiş olup, doruk dalları
çıkartılarak, ortası açık şekilde budanıp yetiştirilmektedir. Bu sistemde, güneş
ışınlarının bitkinin iç kısımlarına kadar nüfuz etmesi sağlanarak, yüksek oranda
fotosentez yapmasına izin verilmektedir.
t vazo sistemi
Şekil 22. Serbest vazo sistemi.
39
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Şekil 23. Serbest vazo sistemi (İspanya, 2008)
Dik Eksenli Sistem
Bu sistemde, doruk dallar kesilmeyip, bitkinin yukarı doğru kat
oluşturmasına izin verilmektedir.
Güneş ışınlarının bol olduğu yörelere uygun bir sistemdir. Güneş
ışınları daha çok bitkinin dış yüzeylerine gelmekte, bitki güneş yanıklarına
karşı korunmaktadır.
40
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
sistem
Şekil 24. Dik eksenli sistem,
Şekil 25. Dik eksenli sistem (Fransa, 2008)
41
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
V Şekilli Sistem
Bu sistemde, karşılıklı yönlerde dikey bir hatta 30 derecelik bir açıyla,
bir çift arası 40 cm olacak şekilde, iki fidan dikilir. Sıra arası 5 m, sıra üzeri
1.8-2.4 m arasında olup bu mesafeler çeşide göre değişmektedir. Dönüme 1.8
m (+40 cm) X 5 m için 182 fidan; 2.4 m (+40 cm) X 5 m için 142 fidan olacak
yoğunluktadır.
Fransa‟da yapılan bir çalışmaya göre, bu sistem tek gövdeli dikim
sistemine göre % 97 daha fazla verim sağlamıştır.
Bunun nedenlerinin başında, dönüme daha fazla bitkinin dikilmesi ve
30 derecelik açıyla yetiştirilen ana bitkinin, dik eksenli büyümeye göre daha
V şekilli
fazlasistem
meyveye yatması gelmektedir.
V şekilli sistem
30°
40 cm
1.8-2.4 m
Şekil 26. Dik eksenli sistem
42
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Şekil 27. V şekilli (Solda) ve dik eksenli (Sağda) sistem
Şekil 28. V şekilli sistem
43
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
2.6.2.3. Tek Dal Dikim Sistemi
Bu sistemde, tek bir gövde üzerinde tacın büyütülmesidir. Taç kısmı
genel olarak kase veya goble şeklinde terbiye edilir.
Tek dal olarak dikim planlandığı zaman ise, verimli topraklarda sıra
arası ve sıra üzeri mesafe 3.5-4 m, verimsiz topraklarda ise 2-2.5 m
düşünülmelidir.
ABD ve Fransa‟da fındık tek gövde şeklinde, budama sistemlerini de
devreye sokarak, bir ağaç gibi yetiştirilmektedir. Üçgen veya dörtgen şekilde
dikimi yapılabilen tek dal sisteminde bir dalın izdüşümü 5-6 m² olarak
hesaplanır.
(a)
(b)
Şekil 29. a) Fındık Araştırma Enstitüsü (Giresun) uygulama bahçesinde tek dal
dikim sistemi, b) İtalya‟da ocak şeklinde tesis edilmiş genç bir fındık bahçesi.
Şekil 30. İtalya‟da yeni bir bahçe tesisi (solda), eski bir bahçe (sağda).
44
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
2.6.3. Düz Ve Hafif Meyilli Arazilerde Dikim Şekli
Düz arazilerde fındık bahçeleri ocak, çit veya tek dal dikim
sistemlerinden biri ile tesis edilebilir.
2.6.4. Meyilli Arazilerde Dikim Şekli
Meyilli arazilerde de düz arazilerdeki dikim şekilleri uygulanır. Ancak
meyil arttıkça dal izdüşüm mesafesi yani sıralar arası mesafe de artmaktadır.
Ocak veya tek dal şeklinde yapılan dikimler, teras veya açılan ceplere
yapılmaktadır.
2.6.4.1. Teraslara Ocak Dikimi
Teraslara yapılacak dikimler için; 3,5-4 m genişliğinde açılan teraslara
ocak dikimleri yukarıda belirtildiği gibi üçgen veya dörtgen şeklinde yapılır.
2.6.4.2. Teraslara Tek Dal Dikimi
Meyilli arazilerde ocak sistemindeki 3,5-4 m teras açmaya göre daha
avantajlı olan bu dikim şeklinde 1,5 x 1,5 m veya 1,5 x 2 m ebatlarında açılan
teraslara tek dal dikimi yapılmaktadır.
2.6.4.3. Cep Dikim Sistemi
Meyilli arazide toprak üst kısımdan başlanarak 2,5-3,5 m çaplarında bir
alanı düzleyerek oluşturulan ceplere;
ocak olarak dikim yapılacaksa 1-2 m çapında,
tek dal olarak dikim yapılacaksa 0,5-1 m çapında ve 40-60 cm
derinliğinde fidan dikim çukurları açılır.
2.6.4.4. Çit Şeklinde Dikim
Meyilli arazilerde ocak sistemine göre daha avantajlı olan bu dikim
şeklinde 1,5 x 1,5 m veya 1,5 x 2 m ebatlarında açılan teraslara tek dal dikimi
gibi tek fidan dikimi yapılır. Bu fidana 4 yıl boyunca birçok budama yapılır ve
sonunda tek gövde üzerinde iki dal oluşturularak geniş bir taç olumu sağlanır.
Bu dikim şekliyle birim alandan fazla verim alınmaktadır.
45
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Şekil 31. Eğimi % 70‟leri bulan Doğu Karadeniz Bölgesi fındık bahçeleri.
46
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
3. FINDIKTA BUDAMA
3.1. Budamanın Amacı Ve Önemi
Diğer meyve türlerinde olduğu gibi, fındıkta da, budama düzgün ve
kuvvetli bir taç oluşturmak, ağacı uzun süre verim çağında tutmak, kuvvetten
düşmeye başlamış dalları ya da ocakları yeniden kuvvetlendirerek bir süre daha
yüksek kaliteli meyve vermesini sağlamak amacıyla uygulanır. Bunu kısaca,
şekil verim (ürün) ve gençleştirme budaması şeklinde de ifade edebiliriz.
Bu genel amaçların yanında, ağacı kısa sürede verime başlatmak, kök
ile taç arasındaki fizyolojik dengeyi kurmak ve korumak, hasat ve mücadele
işlerini kolaylaştırmak, güneşin ocağın her tarafına ulaşmasını sağlamak,
tozlanma oranını artırmak ve yıldan yıla görülebilecek verim dalgalanmasını
azaltmak ya da önlemek de fındıkta budamanın amaçları arasında gösterilebilir.
Mevcut fındıklıklarımızdaki ocaklar arası mesafelerin, en az 4,0 m ve
fazla 6.0 m olması gerekirken, çok daha sık aralıklarla oluşturulmuş
olmasından ve yine ocaklardaki dal sayılarının 5-8 arasında olması gerekirken,
ocaklarda çok daha fazla sayıda dal bırakılmış olmasından dolayı, verim ve
kalitede arzu edilen seviyeye ulaşılamamaktadır. Bu durumda, bitkiler çok
fazla olarak vegetatif gelişme (sürgün ve yeşil aksam gelişimi) göstermekte,
generatif gelişmeden (karanfil ve çotanak oluşumu) ise geri kalmaktadır. İşte
böyle bahçelerde gerek sık olan ocakların çıkarılması, gerek budama ile fazla
olan dalların ocaklardan uzaklaştırılması ve gerekse her dal üzerinde budama
yapılması ile bu sakıncalar ortadan kaldırılmış olunacaktır. Buna göre, fındıkta
düzenli budama yapıldığı durumda hem dal, hem ocak ve hem de dekar
(dönüm) başına ürün miktarı yani verim artırılmış olacaktır. Bu da doğrudan
üretici gelirlerine yansıyarak birim maliyetleri azaltacaktır.
Günümüze kadar fındık tarımında budamaya pek önem verilmemiş, ya
tam olarak tekniğine uygun biçimde yapılmamış ya da eksik olarak yapılmıştır.
Mevcut fındık bahçelerinde budama denilince bu durum üreticiler arasında
genellikle dip sürgünü temizliği ve ocaktan yaşlı dalların çıkarılması şeklinde
algılanmış ve uygulanmıştır. Hâlbuki budama dikimle başlayıp ağacın
47
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
verimden düştüğü yaşlılık devresine kadar devam eden önemli bir kültürel
uygulamadır.
3.2. Budama Tekniği Ve Budama İlkeleri
Budamadan beklenen yararı sağlamak için, budamanın tekniğine uygun bir
şekilde yapılması gerekmektedir. Tekniğine uygun bir budama yapabilmek
içinde aşağıda belirtilen ilkelere uyulması gerekmektedir:
1. Budama bitkide fizyolojik dengeyi sağlayacak şekilde ayarlanmalıdır.
Yani, bitkinin kök gelişimine uygun şiddette bir budama yapılmalıdır.
Bitkinin
kendini
toparlayamayacağı
bir
budama
şiddeti
uygulanmamalıdır.
2. Ocağı ya da dalı ilk şekillendirme yıllarında, budama özellikle meyve
dallarından ziyade odun dallarına uygulanmalıdır.
3. Budamaya geçmeden önce dalın bütün olarak gelişimi incelenmeli ve
budama bu incelemeye göre yapılmalıdır.
4. Ocaktaki dallar arasında ve her ana dal üzerindeki yan dallar arasında
gelişme bakımından bir denge oluşturulmalıdır. Bir ana dalın ya da bir
yan dalın diğerinden fazla ya da az gelişmesine izin verilmemelidir.
5. Dalların yerle yapmış oldukları açı onların gelişme eğilimini
belirleyecektir. Yani, açı büyüdükçe dalın vegetatif, daraldıkça da
generatif bir gelişme sergileyeceği unutulmamalıdır. Buna göre,
kuvvetli büyüyen dalların yerle arasındaki açıları daraltılmalı, zayıf
büyüyenlerinki ise genişletilmelidir.
6. Gerek ocaktaki dallar arasında ve gerekse ana dal üzerindeki yan dallar
arasında meyve yükü bakımından denge sağlanmalıdır. Yani, bir dalın
ya da bir yan dalın meyve yükü diğeri arasında anormal farklılıklar
olmamalıdır.
7. Kalın dalların kesiminde kaliteli budama testeresi kullanılmalı, kesim
toprak seviyesine yakın yükseklikten yapılmalı, kesim yüzeyleri düzgün
bırakılmalı ve yaralar aşı macunu ile macunlanmalıdır.
48
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
8. Her ana dal üzerinde yapılacak kesimlerde, kesimlerin tırnak
bırakılmayacak ve yarıklar oluşturulmayacak şekilde yapılması
gerekmektedir.
9. Kalın dalların çıkartılmalarına ilk önce dalın alt tarafından biraz
kesmekle başlanılmalı, sonra dal yastığı korunacak şekilde, üst
kısımdan kesime devam edilerek çıkartılmalıdır.
10. Bir yıllık dallar toprağa bakan göz üzerinden kesilmeli, yara yüzeyi,
gözün alt ucunun uzantısında olmamalıdır.
11. Ocak içlerine doğru gelişme gösteren obur sürgünler alınmalı, yanlara
fazla taşan sürgünlerin tepeleri vurulmalıdır.
12. Ocakta bırakılacak olan ana dalların arası birbirine eşit olacak şekilde
ayarlanmalıdır. Ocakların boş kalan kısımlarında kök sürgünleri
geliştirilerek veya uygun dal bulunması durumunda bu boşluğa
yönlendirecek şekilde eğme ve bağlama yapılarak bu kısımlar
doldurulmalıdır.
13. Yaşlanan dalların çıkarılması ile boşalan alanlarda bırakılacak ve yeni
dalı oluşturacak olan dip sürgünleri eski kesilmiş dalların kök gövdeleri
üzerinden değil, daha uzaktaki kök sürgünlerinden seçilmelidir.
14. Fındık bahçesinde diğer orman ya da meyve türlerine ait ağaçların
yetiştirilmesine izin verilmemeli, bu tür ağaçlar sonbaharda
kesilmelidir.
49
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
Açı genişletme
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Açı daraltma
Ana dal üzerindeki kesimler
1 yıllık dalın kesimi
Ocak içindeki dallar
Dalların çıkartılması
Kalın dalların kesilmesi
Dallar arası mesafe
Şekil 32. Budama tekniği ve ilkeleri
3.3. Budama Zamanı
Budama zamanı, diğer meyve türlerinde olduğu gibi, fındıkta da hem
vegetatif hem de generatif gelişmeyi önemli düzeyde etkiler. Fındıkta budama
esas olarak iki zamanda yapılabilmektedir. Bazen bu budamalar birbirlerinin
eksikliklerini tamamlayacak şekilde de yapılabilmektedir.
50
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
3.3.1. Sonbahar-Kış Budaması
Fındıkta hasat döneminden belli bir zaman sonra, yaklaşık olarak Ekim
ayının sonlarına doğru budama işlemleri başlamaktadır. Çünkü bu dönemde
bitki dinlenmeye girmiş ve aktif büyüme gelişme dönemi sona ermiştir. Ayrıca,
hasat dönemi ve sonrasındaki yoğun iş trafiği de azalmış durumdadır. Yani her
yönüyle budama için uygun zaman başlamış anlamına gelmektedir. Bu
dönemde, ocak içerisinde kurumaya yüz tutmuş, kurumuş, sıklaşmış,
gelişmeden geri kalmış kalın ve ince dallar ile dip ve kök sürgünleri temizlenir.
Genel olarak, bu işlem en fazla 2 aylık bir dönemde bitirilmelidir. Şiddetli kış
soğuklarının başladığı, Aralık ortalarından itibaren mümkünse budama
yapılmamalıdır. Aksi takdirde hem yara yüzeylerinin iyileşmesi hem de kesim
işlemi zorlaşacaktır.
3.3.2. İlkbahar-Yaz Budaması
Mart ayından itibaren başlayan yaklaşık 3 aylık bir dönemde
gerçekleştirilen bu budama yeşil budama olarak da adlandırılmaktadır.
Özellikle şekillendirme yıllarında yapılması gereken bir budamadır. Bunun
yanında, Sonbahar-Kış budamasının noksanlıklarını tamamlayan bir
budamadır. Bu dönemde, dip ve kök sürgünleri ile kurumuş, kırılmış, ocakta ve
ana dal üzerinde şekli bozulmuş sürgünler temizlenir.
51
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Şekil 33. Makine ile dip sürgünü kontrolü.
Şekil 34. Kazma ile dip sürgünü kontrolü.
52
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
3.4. Fındıkta Şekil, Verim (Ürün) Ve Gençleştirme Budaması
Fındık bitkisine bahçeye ilk dikim zamanından, verimin tamamen
düştüğü yaşlılık dönemine kadar şekil vermek daha fazla ürün elde etmek ve
verim dönemini biraz daha uzatmak amacıyla budama yapılmaktadır. Şimdi
bunları sırasıyla görelim.
Şekil 35. Budamada testereler kullanılmalıdır.
53
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Şekil 36. Budamada testereler kullanılmalıdır.
(a)
54
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
(b)
Şekil 37. Fındık budamasında motorlu veya elektrikli testereler kullanılmalıdır
ve bu aletler bitkiye zarar vermez (a,b).
3.4.1. Şekil Budaması
Ülkemizdeki fındık bahçelerinin hemen hemen tamamına yakın bir
kısmı ocak sisteminde tesis edilmiştir. Buna karşılık, son yıllarda birim alandan
daha fazla verimin alınabildiği çit dikim şekilleri de önem kazanmaktadır. Bu
amaçla, çit dikim sisteminde kurulmuş yeni bahçelere de zaman zaman
rastlamaktayız. Bunun için şekil budamasını bu her iki sistem için ayrı ayrı
incelemek durumundayız.
Meyve ağaçlarında şekil budamasına genel olarak dikimden itibaren 5
yıl içerisinde devam edilir.
55
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
3.4.1.1. Ocak Dikim Sisteminde Şekil Budaması
Fındık fidanlarının araziye dikiminden sonra, fidanlar topraktan 40-45
cm yükseklikten kesilir. İlk yıl herhangi bir budama işlemi yapılmadan, sadece
sulama, gübreleme ile hastalık, zararlı ve yabancı otlarla mücadele yapılarak
fidanların ertesi yıla hazırlıklı olarak girmesi sağlanır. Ertesi yıl Mart ayında,
tomurcuklar uyanmadan önce fidanın topraktan 5 cm yükseklikten tepesi
vurulur. Fidanlara gerekli bakım ve mücadele işlemleri uygulanır. Mayıs ayı
sonlarına doğru kesim yerinden çıkan sürgünlerden iyi gelişen ve dışa bakan
bir tanesi seçilir, diğerleri kesilir. Fidanların bakımı düzenli yapılarak kışa
hazırlıklı girmeleri sağlanır. Üçüncü yılda fidanlarda bir önceki yıl seçilen
sürgün 100 cm yükseklikten ve yine toprağa bakan göz üzerinden kesilir. Bu
kesim işleminden sonra gelişen sürgünlerden bir tanesi doruk dalını, diğer iki
tanesi de yan dalları oluşturmak üzere sağlı-sollu olarak seçilir. Diğerleri eğilir
ya da kesilir. Eğme-bükme yapılmış dallar ertesi yıl kesilir. Dördüncü yılın
Mart ayında doruk dalı ile iki yan dal, gelişme durumlarına göre, 60-80 cm‟den
ve dışa bakan göz üzerinden kesilirler, bundan daha az gelişme gösterenlere ise
dokunulmaz. Düzenli bakım sonucunda, seçilen dallar üzerinde o yıl içerisinde
oluşan sürgünlerden karşılıklı olarak gelişen ikişer sürgünün dışındakiler
çıkarılır. Son yıl da aynı işlem tekrar edilerek 5. yılın sonunda şekil budaması
tamamlanmış olur.
56
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Şekil 38. Ocak dikim sisteminde şekil budaması
Şekil 39. Balta, girebi gibi vurarak kesen aletler budamada kullanılmamalıdır.
3.4.1.2. Çit Dikim Sisteminde Şekil Budaması
Son yıllarda üzerinde önemle durulan bu sistemde, ocak sisteminde ilk
yıl yapılan işlemler uygulanır. İkinci yıldaki fidanın topraktan 5 cm
yükseklikten kesilmesinden sonra, oluşan sürgünlerden biri arazi meyilinin
yukarısına diğeri de aşağısına olmak üzere iki iyi gelişmiş sürgün seçilir.
Diğerleri kesilir. Bu seçilen sürgünler arasındaki açı ile sürgünler ile yer
arasındaki açının 60º olmasına özen gösterilir. Dallarda sürgünlerin kesilmesi
ve seçilmesi ile diğer uygulamalar ocak sisteminde olduğu gibidir. Sonraki yıl,
57
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
seçilmiş olan sürgünler 60-80 cm‟den dışa bakan göz üzerinden kesilir. O yıl
içerisinde oluşan sürgünlerden, doruk dalı ile karşılıklı olan 2 yan dal
sonbaharda bırakılır, diğerleri çıkarılır. Dördüncü yılda, Mart ayında devam
dalı durumdaki dal 60-80 cm‟den, yan dalların devamını sağlayacak doruk
dalları ise 40-50 cm‟den ve dışa bakan göz üzerinden kesilir. O yılın
sonbaharında, seçilmiş olan her doruk dalında birer tanesi devam dalı ve ikişer
tanesi e karşılıklı olmak üzere üçer tane dal seçilir, diğerleri kesilir. Bu işleme
beşinci yılda da devam edilerek şekil budamasına son verilmiş olunur.
Şekil 40 . Çit dikim sisteminde şekil budaması
3.4.2. Verim (Ürün) Budaması
Fındıkta vegetatif ve generatif faaliyetler arasındaki fizyolojik dengeyi
uzu yıllar korumak için ürün budaması yapılır.
Fındıkta ilk beş yıldaki şekil budamasından sonra, verim çağı ve 10.
yıldan itibaren de tam verim çağı başlamaktadır. Bu tam verim çağı çeşide,
bakıma ve ekolojiye göre değişmekle birlikte 20-25 yaşlarına kadar devam
etmektedir. Bundan sonra dallar üzerindeki yan dallarda sıklaşma, sürgün
faaliyetlerinde ve dolayısıyla sürgün boylarında gerileme başlar ve buna bağlı
olarak da verimde düşme başlar. Kısacası, fizyolojik denge bozulmaya başlar.
Bu dengeyi yeniden oluşturmak amacıyla, ağaca ilk 5 yılda verilmiş şekle bağlı
kalmak koşuluyla, 10 cm boyundaki küçük, kurumuş, kırılmış, cılız sürgünler
çıkarılır; ocak içlerine, dal içlerine ve ocak dışına doğru çok uzamış sürgünler
58
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
kısaltılır; ocak içlerini açmaya yönelik olarak yaşlanmış, hastalıklı ve üst üste
gelişme gösteren dallar dip kısımlarından çıkartılır. Ocakların boş kısımları
yeni kök sürgünleri ile ya da bu boşluğu dolduracak şekilde diğer dalların
eğilip bükülmesiyle doldurulmalıdır.
Kök ve dip sürgünü verme eğilimi yüksek olan bir meyve türü olması
dolayısıyla fındıkta dip ve kök sürgünü temizliği işlemi de önemli kültürel
işlemlerden olup, aynı zamanda ürün budaması olarak da önem arz etmektedir.
Fındık ocaklarında her yıl bol miktarda gelişen bu sürgünler, daha sonra
dalların gençleştirilmesi amacıyla kullanılabileceği yönüyle yararlı gibi
gözükürken,
ihtiyaçtan
fazla
olan
kısmı
ocakların
yeterince
güneşlenememesine, havalanmanın ve tozlanmanın yetersiz olmasına, dalların
sıklaşmasına, gereksiz su ve besin elementi sarfiyatına ve ayrıca, bu
sürgünlerin kesilmesiyle de hastalık ve zararlıların bulaşmasına imkân
sağlayacak ortamların oluşmasına neden olmaktadır.
Bu nedenle, fındık ocaklarında meydana gelen bu sürgünler henüz taze
iken mümkünse kökleriyle beraber çıkarılmalıdır. Bu amaçla her yıl yılda en
az iki kez olmak üzere Mayıs sonu ile Haziran başı arasında ve Sonbaharda bu
sürgünler ayıklanmalıdır. Fakat bu arada, verim dönemi boyunca ocakların
arasından değişik nedenlerle çıkarılan dalların oluşturmuş olduğu boş alanlarda
iyi gelişen bir kök sürgünü bırakılmalıdır. Yaşlı dallar kesilmeden 5-6 yıl
önceden bunun yerini alacak sürgün hazırlanarak, fındıklıkta verim
düşürülmeden devam ettirilebilir.
3.4.3. Gençleştirme Budaması
Meyve ağaçlarında gençleştirme budaması verimden düşmüş
ağaçlardan birkaç yıl daha ürün alabilmek amacıyla yapılmaktadır. Ağaçlarda
verimden düşme dönemlerinde ağırlıklı olarak generatif gelişme görülür, bu da
ağacın fizyolojik dengesini bozarak kalitesiz ve düzensiz ürün alınmasına
neden olmaktadır.
Fındıkta, diğer meyve türlerinden farklı olarak, bir dal yaşı bir de dikim
yaşından bahsetmek mümkündür. Bu durumda, sadece ocaklardaki dalların ve
dallar üzerindeki dalcıkların yenilenmesiyle gençlik budamasını tamamlamış
59
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
sayılmıyoruz. Çünkü ocaktaki ana bitkimizin de kökleri yaşlanmış olmaktadır.
Bölgemizdeki fındık bahçelerinin tesis yılının 100–150 hatta 200 yıl öncesine
kadar dayandığını bilmekteyiz. Bu bahçeler hem tekniğine uygun bir şekilde
tesis edilmemiş ve hem de bu bahçelerde uzun yıllar boyunca kültürel ve teknik
uygulamalar yeterli düzeyde yapılmamıştır. Bundan dolayı, bölgemizdeki
fındık bahçelerinin büyük bir kısmında toprak yorgunluğu meydana gelmiş
bulunmaktadır.
Verim üzerine önemli etkisi olan dikim yaşı fındık bahçesinde 30.
yıldan itibaren etkisini göstermekte olup, 60. yaşında bir fındık bahçesi
ekonomik ömrünü genellikle tamamlamış durumda olmaktadır (Şekil….). Bu
nedenle, böyle bahçelerin belirli bir plan dahilinde sökülerek 1-2 yıl
dinlendirildikten sonra tekrar tekniğine uygun olarak dikilip yenilenmesi
gerekmektedir.
(a)
60
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
(b)
(c)
Şekil 41. Dikim yaşı 60 yılı aşan, verimden düşmüş, yaşlanmış fındık ocakları
(a,b,c).
61
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
4. GÜBRELEME
Tarımsal üretimde, temel girdiler içerisinde gübrelerin bitkisel üretim
artışındaki payı %50‟nin üzerindedir. Bu girdilerin başarılı ve ekonomik
kullanımı, toprağı iyi tanımakla ve özelliklerini bilmekle mümkündür. Her yıl
ürün ve budama artıklarıyla topraktan önemli miktarlarda besin maddeleri
sömürülmektedir. Dekardan 120 kg fındık ürünü alındığında 1.9 kg azot, 0.4 kg
fosfor, 1.0 kg potasyum ve 1.1 kg kalsiyum sömürüldüğü belirtilmiştir.
Fındığın yüksek verimde kalmasını sağlamak, iyi ve kaliteli ürün almak,
hastalık ve zararlılara karşı dayanıklılığını artırmak için toprak ve yaprak analiz
sonuçlarına göre usulüne uygun bir şekilde gübreleme yapmak gerekmektedir.
Toprak analizleri yaptırılmadan uygulanacak gübre, üründe azalmalara neden
olabileceği gibi fındığın dengesiz beslenmesine ve ekonomik yönden çiftçinin
zarara uğramasına yol açar. Yapılan araştırmalar neticesinde uygulanması
gereken azotlu gübrenin ancak %37.1‟i, fosforlu gübrenin %21.2‟si ve
potasyumlu gübrelerin %5.9‟unun kullanıldığı belirlenmiştir. Toprak analizleri
neticesinde uygulanacak gübre miktarının yanı sıra gübrenin çeşidi, uygulama
zamanı ve tekniği de çok önemlidir. Özellikle toprakların diğer özellikleri de
dikkate alınarak uygun gübre seçimi yapılmalıdır.
4.1. Toprak Örneklerinin Alınması
Bitkiler için mutlak gerekli 20 bitki besin maddesi vardır. Bitkilerin
sağlıklı gelişimi için bu besin maddelerinin gübreleme ile karşılanması
gerekmektedir. Nasıl ki insanlar reçete ile ilaç kullanıyorsa, bitkiler için de
toprak ve yaprak analiz sonuçları dikkate alınarak gübreleme yapılmalıdır.
Dolayısıyla öncelikle toprak analizlerinin yapılması, bitkilerde belirgin bir
sararma ve kurumalar mevcut ise yaprak analizleri ile ortaya konulması
gerekmektedir. Bu amaçla toprak örnekleri alırken şu hususlara dikkat etmek
gerekir.
-Öncelikle alınacak toprak örneğinin bahçeyi çok iyi temsil etmesi
gerekir. Bu amaçla karma toprak örnekleri alınmalıdır.
-Bahçenin genel özellikleri dikkate alınarak eğim, toprak derinliği,
toprak yapısı gibi farklılık gösteren yerlerden ayrı ayrı örnekleme yapılmalıdır.
62
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
-Bahçe, çit ve yol kenarlarından, gübre yığını veya hayvanların yatmış
oldukları yerlerden, çukur, tümsek ve su birikintisi olan yerlerden; gübre
uygulanmış yerlerden ve fındık ocaklarının yakın yerlerinden toprak örnekleri
alınmamalıdır.
-Toprak örnekleri fındık hasadından sonra yani sonbaharda toprak
tavında iken alınmalıdır. Ayrıca yaprak örnekleri ile bütünlük sağlamak
amacıyla Temmuz ayında da toprak örnekleri alınabilir.
- Fındık bahçelerinden toprak örneği almak için bahçenin yukarıda
belirtilen bazı özellikleri dikkate alınarak S, U veya zikzak şeklinde gezilerek
20 dekara kadar büyüklükteki bahçeden 10 ile 30 noktasından örnekleme
yapılır (Şekil 42.a). Belirlenen noktalardan V veya U harfi şeklinde 20 veya 30
cm derinlikte bir çukur açılır.Çukurdan 3-5 cm kalınlığında toprak dilimi
alınarak kovada biriktirilir (Şekil 42.b). Toprağın içindeki taş, kök gibi bitki
parçaları ayıklanır ve karıştırılır. Yaklaşık 1 kg toprak örneği naylon torbalara
konularak gerekli bilgiler yazılır. Toprak örnekleri 0-20, 20-40 cm veya 0-30,
30-60 cm derinliklerinde ayrı ayrı alınır. Aynı derinlikteki toprak örnekleri
aynı kovaya ve torbaya konulur.
a
b
Şekil 42. a) Zikzak şeklinde toprak örneklemesi, b) V şeklinde açılan bir çukur
63
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
4.2. Yaprak Örneklerinin Alınması
-Fındık bahçelerinden yaprak örneği alım zamanı yaklaşık hasattan 1015 gün önceki dönemdir. Yapılan araştırmalar neticesinde Temmuz ayı
içerisinde örnek alınabilir.
-Her çeşit için ayrı ayrı yaprak örneği alınmalı ve birbirleri ile
karıştırılmamalıdır.
-Fındık yapraklarında sararma, kuruma ve kıvrılma gibi belirtiler varsa
bu ocakların yaprakları ayrı alınmalıdır. Eğer bu belirtiler, böcek zararından
kaynaklanıyorsa bu yapraklardan analiz için örnek alınmamalıdır.
– Fındık bahçelerinde zikzak veya U harfi şeklinde yürünerek bahçeyi
temsil edecek şekilde 25 ocağın her yönünden olmak üzere 80-120 adet yaprak
alınmalıdır. Bahçe 20 dekardan büyük ise ya örnek sayısı artırılmalı yada
ikinci örnekleme yapılmalıdır.
- Yaprak örnekleri ocaklardan bir insan boyu yükseklikteki meyveli
dalların o yılki orta kuvvetteki sürgünlerinden, güneş gören, hastalıksız sürgün
uçlarından itibaren 3‟cü veya 4‟cü yapraklarından alınmalıdır (Şekil 43).
- Yaprak örnekleri delikli naylon torbalara veya kese kağıtlarına
konularak gerekli bilgiler yazılır ve kısa süre içerisinde laboratuara
ulaştırılmalıdır. Eğer bu mümkün değil ise buzdolabında muhafaza edilmeli ve
1-2 gün içerisinde laboratuara nakledilmelidir.
Şekil 43 . Yıllık
sürgünlerde alınması
gereken yapraklar
64
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
4.3. Yeni Dikim Yapılan Fındık Bahçelerinde Gübreleme (O - 5 Yaş)
Toprak hazırlığı yapıldıktan sonra dikilen fındık fidanlarının gelişimini
tamamlayabilmesi ve bol ve kaliteli ürün alınabilmesi için toprak analiz
sonuçlarına göre temel gübreleme yapılmalıdır. Fındık bahçesi toprağını
organik madde bakımından zenginleştirmek amacıyla dekara 3 - 5 ton ahır
gübresi ve toprak asitli ise kireç verilerek eşit şekilde dağıtılmalı ve
çapalanmalıdır. Temel gübreleme olarak dikimden önce fidan çukurlarına
tavsiye edilen fosforlu ve potasyumlu gübreler yeterli miktarlarda verilmelidir.
Yeni tesis edilen bahçelerde yapılan temel gübrelemeden sonra verime
yatana kadar (beşinci yıla kadar) fındık ocaklarına yarısı Mart ayı başında diğer
yarısı da Mayıs sonu Haziran ayı başında olmak üzere belirtilen şekilde
ocakların dal iz düşümüne ocakların büyüklüğüne bağlı olarak yaklaşık 50-80
gram arasında saf azot olacak şekilde azotlu gübreleme yapılmalıdır. İki veya 3
yılda bir olmak üzere 25-40 gram saf fosfor olacak şekilde fosforlu gübreleme
yapılmalıdır. Eğer ihtiyaç var ise potasyumlu gübreleme de yapılmalıdır.
4.4. Verim Çağındaki Fındık Bahçelerinin Gübrelenmesi
Fındık bitkisinin uzun yıllar sağlıklı gelişim gösterebilmesi, bol ve
kaliteli ürün alınabilmesi için toprak analizleri neticesinde belirlenen
gereksinim duyduğu besin elementlerinin gübreleme ile karşılanması
gerekmektedir. Fındığın ihtiyaç duyduğu bu besin maddelerinden en önemlileri
ise azot, fosfor, potasyum, kalsiyum, çinko ve bordur. Doğu Karadeniz
Bölgesi‟nde dekara yaklaşık 100 kg ürün alınmaktadır. İyi bir bakım ile 3-4
dönümlük bahçeden 1 ton ürün alınabilmektedir.
4.4.1. Azotlu Gübreleme
Azot bitkiler için her yıl uygulanması gereken önemli bir besin
elementidir. Üreticiler tarafından “yazlık gübre” veya “beyaz gübre” olarak
isimlendirilmektedir. Azot fındığın sürgün gelişimi ile direk ilişkilidir. Azot
noksanlığında dal ve sürgünlerin gelişimi zayıflar, oluşan sürgünler kısa ve
ince olup sürgün gelişmesi vaktinden önce durur. Yaprak ve meyve gözleri az
65
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
olur, karanfillerin çok azı meyve bağlar; oluşan meyveler de küçük kalır. Azot
noksanlık belirtileri ilk önce yaşlı yapraklarda sararma şeklinde ortaya çıkar ve
noksanlığın şiddeti ile birlikte kurumaya ve vaktinden önce dökülmeye neden
olur.
Azot fazlalığında fındık dallarının gelişimi kuvvetli olur. Sürgünler
uzun olup, sağlıklı görünüşe sahip görünebilir; fakat dokuları yumuşak ve fazla
sulu olduğu için kış soğuklarına, hastalık ve zararlılara karşı direnci zayıf olur.
Verimde artış gözlenmesine rağmen meyveler küçük gelişim gösterir.
Meyvelerin kabukları kalınlaşarak randımanı düşürür, iç meyvenin protein
oranı artarken yağ oranını azaltarak meyve kalitesinin düşmesine neden olur.
Azotlu Gübre Uygulama Yöntemi: Toprak reaksiyonu gibi bazı
toprak özellikleri dikkate alınarak toprak analizleri sonucuna göre azotlu
gübrenin çeşidi ve miktarı belirlenmeli, usulüne uygun azotlu gübreleme
yapılmalıdır. Bu amaçla amonyum sülfat (%21), kalsiyum amonyum nitrat
(%26), amonyum nitrat (%33) ve üre (%46) gübreleri kullanılabilir. Toprak asit
reaksiyona sahip ise yani kireçleme yapılıyor ise %21‟lik amonyum sülfat
gübresi kullanılmamalıdır. Genellikle Doğu Karadeniz Bölgesi fındık bahçesi
toprakları asit karakterli olup, %26 „lık ve %46 „lık gübrenin kullanılması
gerekmektedir.
Doğu Karadeniz Bölgesi‟nde yağışların fazla olması azotlu gübrenin
yıkanarak kayba uğramasına neden olur. Bu yüzden azotlu gübrelerin
kesinlikle iki dönemde uygulanması gerekmektedir. Birinci uygulama; fındığın
uyanmadan önceki dönemde yani Şubat ayı sonu ile Mart ayı başında önerilen
azotlu gübrenin yarısı verilmelidir. Gübrenin diğer yarısı Mayıs ayı sonu ile
Haziran ayı başında uygulanmalıdır.
Azotlu gübreler, ocaktaki dallarının iz düşümlerine 30-40 cm genişlikte
açılan halka şeklindeki banda eşit olarak serpilir ve çapa ile 5-10 cm toprak
derinliğine karıştırılır. Yüzeye atılan gübreden kayıplar olmaktadır. Düz
bahçelerde fındık kökleri dal iz düşümlerinde her yöne eşit dağılım gösterir
(Şekil 44 a). Meyilli arazilerde ise fındık kökleri ocakların yanlarında en fazla,
66
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
alt kısımlarında kısmen ve üst kısımlarında ise en az gelişme göstermektedir
(Şekil 44 b). Bu yüzden eğime dikkat edilerek gübreleme yapılmalıdır.
Ülkemizde fındıkta yapılan gübreleme çalışmalarında toprak
özelliklerine bağlı olarak 200-1200 g saf azot/ocak uygulamalarının verimde
önemli artış sağladığı saptanmıştır. Fındık bahçelerine hemen her yıl azotlu
gübre uygulanmasına rağmen, yörede yapılan çalışmada fındık yapraklarında
%57 oranında noksanlık tespit edilmesi gübre uygulama şekli ve zamanının
usulüne uygun yapılmadığının bir göstergesidir.
A
Şekil 44 a) Düz bahçelerde
yöntemi
B
b) Eğimli bahçelerde azotlu gübre uygulama
4.4.2. Fosforlu Gübreleme
Fındıkta fosfor noksanlığında gelişimde durgunluk gözlenir, sürgün
gelişmesi gecikir, sürgünler kısa ve ince olur. Fosfor noksanlık belirtileri önce
yaşlı yapraklarda görülür. Yapraklar başlangıçta koyu yeşil renk almasına
rağmen sonra yaprakların alt yüzünde kırmızımsı-mor renklenmeler görülür.
Şiddetli noksanlıkta bu morluklar bronzlaşarak kurumaya ve yapraklar
dökülmeye başlar. Yapraklar normalden küçük kalır. Fındık verime geç yatar,
meyveler küçük kalır ve meyve olumu gecikir. Meyve dökümleri görülür,
67
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
zuruflar kıvrık kenarlı ve kısa kalır. İhtiyaçtan fazla fosforlu gübreleme
yapıldığında toprakta bulunan öncelikle çinko, azot, potasyum ve demir gibi
bitki besin maddesi alınımı engellenir. Hareketi sınırlıdır.
Fosforlu Gübre Uygulama Yöntemi: Fosforun toprakta hareketi
sınırlıdır ve toprakta tutularak bitkilerin alamayacağı formlara dönüşür. Bu
yüzden mutlaka usulüne uygun olarak verilmesi gerekmektedir (Şekil 45 ve
46). Fosforlu gübreler toprakta uzun süre etkisini gösterebilir, bu yüzden 3
yılda bir Kasım- Şubat ayları arasındaki dönemde toprak analiz sonuçlarına
göre gübreleme yapılmalıdır. Yapılan araştırmalarda 3 yılda bir ocaklara 150300 g P2O5 olacak şekilde fosforlu gübrelemenin (350-700 g TSP, %44)
yeterli olacağı belirtilmiştir. Ordu yöresinde yapılan çalışmada toprak analiz
sonuçlarına göre fındık bahçesi topraklarında %50, yapraklarda ise %65
oranında fosfor noksanlığı tespit edilmiştir.
Fosforlu gübreler, ocakların dal iz düşümlerinde 15-20 cm derinlikte
açılacak olan çukurlara (16-32 adet) eşit oranda dağıtılmalı ve toprakla
kapatılmalıdır. Bu uygulama ile toprakta hareketi sınırlı olan fosforun hem
bitki köküyle temas etmesi hem de toprakta tutulması önlenmiş olur.
Şekil 45. Fosforlu gübre uygulama yöntemi
68
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
4.4.3. Potasyumlu Gübreleme
Fındıkta potasyum noksanlığı önce yaşlı yapraklarda, yaprakların küçük
kalması, sararması ve yaprak kenarlarının kıvrılması ile kendisini gösterir.
Sürgünler yeteri kadar gelişemez, kısa ve ince kalır. Meyveler küçük kalır ve
boş fındık oluşumu artar ve randıman düşer. Bitkiler dondan ve hastalıklardan,
soğuktan ve kuraklıktan daha çok zarar görür.
Yıllardır yöre topraklarının potasyum bakımından yeterli olduğu
söylenmekle birlikte, özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi‟nde yağışların fazla
olması ile potasyumun yıkanarak kayba uğraması, toprakta potasyumun
tutulması ve bitkiler tarafından potasyumun fazla miktarlarda sömürülmesi
neticesinde bitkiler potasyuma ihtiyaç duymaktadırlar. Yapılan araştırmalarda
fındık ocaklarına 3 yılda bir 250-750 g K2O gübre uygulamasının (500-1500 g
K2SO4, %50) iyi sonuç verdiği belirtilmiştir. Ordu yöresinde yapılan
çalışmada toprak analiz sonuçlarına göre fındık bahçesi topraklarında %69,
yapraklarda ise %66 oranında potasyum noksanlığı tespit edilmiştir. Yine
kivide yapılan bir çalışmada potasyumlu gübreleme ile verimde yaklaşık %50
oranında bir artış sağlanmış olması bitkilerin potasyuma gereksinimini açıkça
ortaya koymaktadır.
Potasyumlu gübre uygulama yöntemi: Potasyumlu gübreler KasımŞubat ayları arasındaki dönemde dal iz düşümüne açılan çukurlara verilerek
toprakla kapatılmalıdır (Fosforlu gübre uygulaması gibi). Üç yılda bir toprak
analiz sonuçlarına göre potasyumlu gübre uygulanmalıdır (Şekil 45 ve 46).
69
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Şekil 46. Potasyumlu gübre uygulama yöntemi
4.4.4. Yapraktan Gübreleme
Fındık bitkisinin besin maddesi istekleri sadece azot, fosfor ve
potasyum olmayıp bunların yanı sıra diğer besin elementlerine de ihtiyaç
duyar. Bunlardan kalsiyum ve mağnezyum kireçleme materyali olarak
kullanılan dolomitli tarım kireci ile karşılanmaktadır. Bu besin maddelerinin
yanı sıra fındık bitkisine demir, çinko, bor, mangan ve bakır gibi mikro besin
maddelerinin de gübre olarak uygulanması gerekmektedir. Son yıllarda yapılan
araştırmalarda, fındık yapraklarında görülen sararma ve deformasyonlar,
meyve dökümleri ve boş fındık oluşumunun artması gibi belirtilerin bu besin
elementi noksanlıklarından ileri geldiği tespit edilmiştir. Yaygın sararma
görülen bahçelerden alınan yaprak örneklerinin analizleri yaptırılarak hangi
besin maddesinden ileri geldiği belirlenebilir. Bu besin maddelerinin fındık
70
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
bahçelerine yapraktan veya topraktan uygulanması ile sorun giderilebilir.
Bitkilerin yapraktan beslenmesi topraktan beslenmeye göre çok düşüktür.
Dolayısıyla yapraktan gübreleme yaparken önerilen miktardan fazla gübre
kullanmamak gerekir. Aksi taktirde yapraklarda ve meyvelerde yanmalara
neden olabilir. Usulüne uygun kullanıldığında yaprak gübrelemesi daha kısa
sürede etkili olur.
Yapraktan gübre uygulamasında, fındık yapraklarının alt ve üst
yüzeyleri dahil olmak üzere tüm yeşil aksamda kuru yer kalmaksızın gübre
püskürtülmelidir. Ocakların dal sayılarına bağlı olarak 3-4 litre içerisinde gübre
solüsyonu yaprakları ıslatmak için yeterli gelmektedir. Uygulamanın yapıldığı
günde hava fazla sıcak (200 C civarında) ve rüzgarlı olmamalı, 1-2 gün
içerisinde yağmur yağarsa uygulama yeniden yapılmalıdır. Bu amaçla
yapraktan gübre uygulaması sabahın erken saatleri ile akşamüzeri yapıldığında
iyi sonuç alınabilir. Fındık bitkisine yapraktan gübre uygulaması, fındık
yaprakları normal gelişmelerini tamamladıktan sonra Mayıs ayından
başlayarak Temmuz ayına kadar noksanlığın şiddetine göre 15-20 gün ara ile
2-3 kez yapılması şeklindedir. Eğer bu besin elementleri topraktan uygulanacak
ise fosforlu ve potasyumlu gübrelerin uygulanmasında olduğu gibi verilmelidir.
Ordu yöresinde yapılan çalışmalarda toprak ve yaprak analiz
sonuçlarına göre fındıkta %90‟ın üzerinde bir bor noksanlığına rastlanılmıştır.
Bor döllenme üzerine etkili olan önemli bir besin elementidir. Bor, fındıkta
meyve tutumunu artırması ve boş fındık oluşumunu azaltması ile verimde artış
sağlamaktadır. Yapılan çalışmalarda topraktan 6-12 g bor/ocak; yapraktan
%0.1- 0.2 bor uygulamalarının verimde belirgin artış sağladığı tespit edilmiştir.
Benzer şekilde çinko ve demir noksanlığı görülen fındık bahçelerinde de
uygulamaların etkili olduğu bildirilmiştir.
4.4.5. Kireçleme
Fındık bitkisinin iyi gelişebilmesi için toprak reaksiyonunu (pH) 5 – 7
arasında olması gerekmektedir. Ülkemizde fındık üretim alanlarının büyük bir
kısmı Doğu Karadeniz Bölgesi‟nde olup, bölgemiz toprakları da asit
71
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
reaksiyona sahiptir. Kireç bir gübre materyali değildir ve sadece kireç
uygulayarak fındığın gübre ihtiyacı karşılanamaz. Özellikle toprakların
fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri üzerine çok yönlü bir etkiye sahiptir.
Asit reaksiyona sahip toprakların kireçlenmesi; toprağın havalanma, ısınma ve
su tutma kapasitelerini düzeltir. Asit topraklarda fazla miktarlarda bulunan
alüminyum ve mangan iyonlarının fındığa zararını azaltır. Ayrıca toprağa
kalsiyum ve magnezyum sağlar. Toprağın su geçirgenliğini sağlayarak bitkinin
su kullanımını kolaylaştırır. Toprağın asitliğini düzenleyerek, topraktaki
mevcut besin elementlerinin yanı sıra ile verilen gübrenin de yarayışlılığını
artırır. Toprakta yaşayan Rhizobium bakterileri ile baklagil bitkilerinin
etkinliğini artırarak toprağa azot bağlanmasına dolaylı etkide bulunur. Toprakta
organik maddenin ve besin elementlerinin mineralizasyonuna olumlu
katkılarda bulunur. Toprakta patojenlerin kontrolünü kolaylaştırır.
Asit reaksiyona sahip topraklara kireç uygulanmadığında; fındık
yaprakları vaktinden önce sararır, tepe sürgünleri kurur, köklerin gelişimi
zayıflar, bazı besin elementlerinin fazlalık ve bazılarının da noksanlık belirtileri
ortaya çıkar.
Fındık bahçelerine kireç uygularken, öncelikle topraklarının kireç
gereksinimi uygun toprak analiz yöntemleri ile belirlenmelidir. Aşırı kireç
uygulamasından kesinlikle kaçınmalıdır. Hafif tekstürlü (kumlu) topraklara,
ağır tekstürlü topraklara göre daha az kireç uygulamak gerekir. Kullanılacak
kirecin cinsine ve uygulama zamanına dikkat etmek gerekmektedir. Fındık
bahçelerine kireç uygulaması, toprak analiz sonuçlarına göre 4-5 yılda bir
Kasım-Aralık aylarında yapılmalıdır.
Fındık bahçelerine kireç uygulaması iki şekilde yapılabilir. Birinci
uygulama şeklinde; kireç bahçenin tamamına eşit olarak serpilir ve köklere
zarar vermeyecek şekilde toprak derin çapalanır. Ya da ocakların dal iz
düşümlerinde 50 - 60 cm genişliğinde açılan halka şeklindeki banda eşit olarak
dağıtılır ve uygun derinlikte çapalanır (Şekil 47).
72
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Şekil 47. Kireç uygulama yöntemi
4.4.6. Çiftlik Gübresinin Uygulanması
Organik gübreler toprakların fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri
üzerine çok yönlü olumlu etkilere sahiptir. Toprağa verilecek olan organik
gübreler; toprak verimliliğinin artmasına, toprakta besin maddelerinin
tutulmasını sağlayarak yağışlarla yıkanmasına engel olur. Toprağın katyon
değişim kapasitesinin yükselmesine, toprağın havalanma ve işlenmesine, kurak
dönemlerde toprakta suyun tutulmasına, toprağın erken tava gelmesine ve
agregat oluşumuna katkıda bulunarak toprak kaybının azalmasına olumlu
etkilerde bulunmaktadır. Organik materyallerin bu olumlu etkileri yıllardır
bilindiği için, son yıllarda özellikle organik gübre çeşitleri piyasada
yaygınlaşmıştır. Araştırmalarla bu gübrelerin etkinliği ortaya konulmalıdır.
Ülkemizde çiftlik gübreleri yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Çiftlik
gübresi (ahır gübresi) hayvanların katı ve sıvı dışkıları ile kullanılan yataklık
materyalinden oluşmaktadır. Çiftlik gübresinin bileşimi; hayvanın cinsi, yaşı,
73
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
beslenme durumu, yataklık materyali ve gübrenin bekletilme koşullarına göre
değişiklik gösterir. Ahır gübresinde kayıplar ahırda başlamaktadır. Özellikle
yöremizde yağışlara maruz kalan gübreden besin elementleri kayba
uğramaktadır. Bu yüzden gübrenin saklanma ve bekletilme koşulları da
gübrenin kimyasal yapısında değişikliğe neden olabilir. Yalnızca ahır gübresi
kullanmak fındığın gübre gereksinimini karşılamaz. Gübrenin kimyasal
özelliğinden çok, fiziksel ve biyolojik özellikleri dikkate alınmalıdır. Kumlu
topraklarda toprak parçacıklarının birbirine bağlanmasını, su ve besin
maddelerinin tutulmasını sağlayarak bitkilerin daha iyi gelişmesini teşvik eder.
Killi toprakların da gevşemesini sağlayarak kök gelişimini iyileştirir.
Ahırdan çıkarılan taze gübreler kesinlikle kullanılmamalı, 6 ay veya 1
yıl
bekletilerek
olgunlaşması
(ihtimar)
sağlanmalıdır.
Gübrenin
olgunlaştırılması ile yabani ot tohumları çimlenemeyecek ve ayrıca parçalanma
esnasında açığa çıkan zararlı kimyasal bileşikler bitkilere olumsuz etkilerde
bulunmayacaktır. Olgunlaştırmak amacıyla, ahır gübresi sıkıştırılmadan 80 cm
kalınlıkta yığılır. Gübrenin sıcaklığı 55-60°C‟ye yükseldiğinde ıslatılarak bir
miktar fosforlu gübre, bir miktarda kireç konulup karıştırılarak sıkıştırılır ve
üzeri toprak ile hava almayacak ve yağmurdan etkilenmeyecek şekilde
kapatılır.
Uygulama yöntemi: Fındık bahçelerine organik gübreler 3-4 yılda bir
sonbaharda veya ilkbahar başında ocağın dal iz düşümüne açılan 50-60 cm
genişlikteki halka şeklindeki banda uygulanmalı ve 5-10 cm toprak derinliğine
çapalanmalıdır (Şekil 48). Gübre çapalanmadan toprak yüzeyinde bırakıldığı
takdirde hem yıkanma ile hem de gaz şeklinde kayıplar olmaktadır. Karadeniz
bölgesinin fazla yağışlı olması nedeniyle ihtimar yapılmış çiftlik gübresinin
ilkbaharda fındıklar uyanmadan uygulanması gereklidir.
Toprağa organik madde kazandırmanın bir diğer yolu da baklagil yem
bitkilerinin yeşil gübre olarak kullanılmasıdır. Özellikle bu bitkiler hem
toprağa
azot
kazandırmakta
ve
hem
de
hayvan
yemi
olarak
74
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
kullanılabilmektedir.
karıştırılmalıdır.
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Yetiştirilen bu bitkiler çiçeklenmeden önce toprağa
Şekil 48. Ahır gübresinin uygulanması
4.5. Organik Gübreleme Amacıyla Kompost Hazırlanması
Ahır gübresinin bulunamadığı veya yetersiz olduğu durumlarda organik
gübre materyali olarak yörede bulunan fındık zurufu, çay atığı, güllük ve
kızılot gibi bitkisel materyallerin olgunlaştırılarak ve zenginleştirilerek gübre
olarak değerlendirilmesi yaygınlaştırılmalıdır. Bu bitkisel materyallere belli
oranlarda azot ve hayvan gübresi ilave edilerek 1 yıllık bir olgunlaştırmadan
sonra kullanılabileceği belirtilmiştir. Kompost hazırlama tekniği ile ilgili
Giresun Fındık Araştırma Enstitüsü ve Ordu Ziraat Fakültesi‟nden daha detaylı
bilgi alınabilinir.
75
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
4.5.1. Çay atığı
Bin (1 ton) kg çay atığına 150 kg taze sığır, at veya tavuk gübresi, 25 kg
çay gübresi (25-5-10) ve 1.aktarmada 50 kg kireç ilave edilir. Sert bir zemin
üzerine sızmayacak şekilde ıslatılan çay atığı 30-40 cm kalınlıkta yığılır ve orta
kısımlar biraz gevşek olacak şekilde sıkıştırılır ve üzeri naylon ile örtülür.
Yaklaşık 4-6 gün sonra yani sıcaklım artışının azalmaya başladığında birinci
aktarma gerçekleştirilir. Yığın bozulur, havalandırılır, eksilen su püskürterek
uygulanır, 1. aktarmada kireç ilave edilerek karıştırılır. Tekrar aynı şekilde
yığın yapılır. Bu şekilde yığın içerisinde sıcaklık artışı sona erene kadar belli
aralıklarla aktarma yapılır. Organik gübreye dönüştürülmüş çay atıkları dekara
1-2 ton olacak şekilde uygulanır.
4.5.2. Fındık zurufu
Fındık zuruf kompostunun kullanımı; hem toprağın organik madde,
fosfor ve potasyum kapsamını ve hem de fındık yaprağının fosfor ve potasyum
kapsamını artırır. Bir metreküp (230 kg) fındık zurufu %65 oranında
nemlendirilerek ¼‟lük yığınlar halinde preslenir. İçerisine %1-4 oranında üre
gübresi ilave edilir ve üzeri naylon örtü ile kapatılır. Her 15 günde bir sıcaklık
ve nem kontrolü yapılarak eksilen su ilave edilir. Her üç ayda bir aktarma
yapılarak tekrar karıştırılır ve preslenir. 15-18 aylık bir kompostlama
sürecinden sonra kullanılır. Ahır gübresi ilave edilebilir.
76
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Şekil 49. Kompost yapılmak üzere kireçlenmiş fındık zurufları
Çizelge 1 . Fındık bahçelerine verilecek gübreler ve uygulama yöntemleri
Gübreler
Uygulama Zamanı
Uygulama Şekli
Azot
Önerilen miktarın yarısı Mart,
Dal iz düşümüne açılan 30-40 cm
diğer yarısı Mayıs ayı sonunda
genişliğindeki banda serpilip 5-10 cm
uygulanmalıdır.
toprak derinliğine karıştırılmalıdır.
Kasım-Şubat ayları arasında
Dal iz düşümüne açılan 16-32 adet ve
toprak analiz sonuçlarına göre 3
15-25 cm derinliğindeki çukurlara eşit
yılda bir uygulanmalıdır.
uygulanarak üzeri toprakla
Fosfor
kapatılmalıdır.
Potasyum
Kasım-Şubat ayları arasındaki 2-3
Dal iz düşümüne açılan 16-32 adet ve
yılda bir uygulanmalıdır.
15-25 cm derinliğindeki çukurlara eşit
77
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
uygulanarak üzeri toprakla
kapatılmalıdır. (fosforla birlikte
verilebilir)
Kireç
Kasım-Aralık ayları arasında 3-5
Dal iz düşümüne 50-60 cm
yılda bir analiz sonuçlarına göre
genişliğindeki banda eşit olarak
verilmelidir.
serpilmeli ve 5-10 cm toprak
derinliğine karıştırılmalıdır.
Ahır
Kasım-Mart ayları arasında 3-4
Dal iz düşümüne 50 cm
Gübresi
yılda bir uygulanmalıdır.
genişliğindeki banda serpilmeli ve 510 cm toprak derinliğine
karıştırılmalıdır.
Mikro
Yapraktan Mayıs-Temmuz ayları
Düşük konsantrasyonlarda,
Elementler
arasında 15-20 gün aralıklarla ve
yapraklarda kuru yer kalmaksızın
2-3 kez uygulanmalıdır.
püskürtülmelidir. Toprağa
Topraktan yapraklanmadan önce
uygularken; dal iz düşümüne 30 cm
1 kez verilmelidir.
genişlik ve 10 cem derinlikte banda
uygulanmalı ve toprakla
kapatılmalıdır.
78
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
5. FINDIKTA HASAT VE HASAT SONRASI İŞLEMLER
Herhangi bir ürünün yetiştiriciliğinde hasat önemli bir işlem olup, doğru
yapılmadığı takdirde, hem üretici gelirlerinde önemli bir kayıp meydana
gelecektir ve hem de bir yıl boyunca yapılan uğraşlar da boşa çıkacaktır.
Dolayısıyla hasadın hem zamanında hem de tekniğine uygun olarak yapılması
gerekmektedir.
Diğer ürünlerde olduğu gibi, fındık da belli ölçütlere göre hasat
edilebilmektedir. Zamanından önce ya da daha geç yapılacak hasat önemli
randıman ve verim kayıplarına neden olacaktır. Haziran ve Temmuz aylarında
fındıkta hızlı bir iç gelişiminden sonra ki bu dönemde gelişimin önemli bir
kısmı tamamlanmaktadır. Ağustos başından itibaren çeşitlere ve rakıma göre
değişmek üzere, hasat olumuna gelir.
5.1. Fındıkta Hasat Olumu Ölçütleri
Fındık bahçelerimiz genellikle karışık çeşit ve tiplerden oluşmaktadır,
yani mevcut bahçelerimizde bir çeşit karışıklığı dolayısıyla, hasatta da bir
örneklik sağlanamamaktadır. Bu çeşit karışıklığını dikkate alarak, hasadı
çeşitler bazında yapmak en doğru davranış olacaktır. Bu nedenle bahçedeki
çeşitler tek tek takip edilerek hasat olumuna gelip gelmedikleri belirlenmelidir.
Bahçedeki asıl çeşit dikkate alınarak ta hasta gerçekleştirilebilir.
Genel olarak, dallar silkelendiğinde fındık tanelerinin ve çotanakların
yere dökülmesi esas alınırsa da, çeşidin hasat olumuna geldiği aşağıdaki
ölçütlerle de daha sağlıklı bir şekilde anlaşılabilmektedir:
Zurufların sararıp, kızarıp kahverengileşmeye başlaması.
Sert kabuğun 3/4 oranında kızarması
Danelerin zuruf içinden çok kolayca çıkabilmesi.
Kabuk kırıldığında iç fındığın zarının koyu krem rengine dönüşmesi.
Laboratuar analizleriyle, kabuklu fındıkların nem oranlarının % 30‟un
altına düşmesi
79
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
5.2. Erken Hasatın Olumsuzlukları
Yukarıda bahsedilen hasat ölçütleri dikkate alınmadan yapılacak erken
hasat sonucunda fındıklarda önemli derecede verim ve kalite kayıpları
meydana gelecektir.
Bu kayıplar şöyle özetleyebiliriz:
Fındıklar, kurutulduktan sonra dıştaki sert meyve kabukları kendilerine
özgü renklerini alamazlar ve renkleri donuk olur.
Buruşuk iç oranı artar ve randımanın düşer.
Fındık çeşitleri kendine özgü sertlik, lezzet ve tada ulaşamaz tat
yavanlaşır, meyve kalitesi düşer
Yağ oranı düşer.
Göbek boşluğu büyür.
Depolanabilme süresi kısalır (Erken hasat edilen fındıklarda küf
gelişimi (Aflatoksin oluşum riski artmaktadır)
Nem içeriği yüksek olup, kurumaları güçleşir ve beyazlatma oranları
düşük olur.
5.3. Fındıkta Hasat Şekilleri
Fındık hasadı ülkemizde genellikle elle ve silkeleyerek toplama
şeklinde yapılmaktadır. Önceleri daha çok elle toplama yöntemiyle hasat
yapılmakta iken gerek üreticilerin bilinçlenmesi gerekse işçiliğin artması ile
silkeleyerek toplama yöntemi giderek yaygınlaşmıştır.
Ülkemizde fındık hasadında, diğer üretici ülkelerde olduğu gibi, henüz
makine kullanılamamaktadır. Çünkü hem mevcut fındıklıklarımızın büyük bir
kısmı düzgün kurulmuş değildir, hem bir çeşit karışıklığı söz konusudur ve
hem de araziler genellikle meyillidir.
Dolayısıyla ülkemiz şartları için yine en uygun yöntemler, ya elle
toplama ya da silkeleyerek yerden toplama şeklinde olmaktadır (Şekil 50
a,b,c,d,e,f).
80
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Gerek elle toplamada ve gerekse silkeleme sırasında gelecek senenin
ürünün verecek olan gözlere zarar verilmemelidir.
Yerden toplamada dikkat edilecek en önemli konu da fındıkların yerde
fazla bekletilmeden hemen toplanmasıdır. Aksi takdirde, fındıklara Aspergillus
flavus adlı küfün bulaşma riski artacaktır.
Hasattan önce fındık bahçesi hazır hale getirilmeli, dip kısmında
büyüyen otlar mutlaka kesilmelidir. Çünkü bu otlar hem yere düşen fındıkların
toplanmasını zorlaştıracak ve hem de hastalıkların bulaşmasına fırsat vermiş
olacaktır.
Hasat olumuna ulaşıp ta kendiliğinden yere dökülen fındıkları
diğerlerinin olgunlaşmasını beklenmeden toplamak gerekir. Fındık
toplandıktan sonra çuvallarda ısınmasına fırsat vermeden kısa sürede harman
yerine taşınmalı ve çuvallardan boşaltılmalıdır.
(a)
(c)
(b)
(d)
81
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
(e)
(f)
(g)
Şekil 50 ( a,b,c,d,e,f,g). Fındığın hasatı.
82
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Şekil 51. Fındık süpürge makinesi (İtalya, 2005).
Şekil 52. Fındık hasat makinesi.
83
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Şekil 53. Fındığın makine ile hasadı (İtalya, 2005).
5.4. Harmanlama
Hasat edilen fındıklar büyük sepetler veya jüt çuvallar içerisinde, aynı
gün harmana getirilmeli, kesinlikle naylon çuvallar içinde ve sıkışık bir
vaziyette bahçede bekletilmemelidir. Çünkü bunun sonucunda küflenme ve
çürüme başlar (Şekil 54 a,b).
Harman yerlerinin en uygun olanı toprak zeminli beton ve yağmur
suyunun birikmemesi için hafif meyilli olanlarıdır. Ancak ülkemizdeki fındık
harmanlarının büyük çoğunluğu ev önlerindeki diğer zamanlarda avlu olarak
kullanılan düz veya hafif meyilli çim veya toprak harmanlardır.
Harman yerinde, bir yıllık emeğin boşa gitmemesi için, dikkate
alınması gereken bazı konular vardır:
Zuruflu fındıklar harmanda kalın yığınlar halinde bekletilmemelidir.
Zuruflu fındıkların toprakla teması önlenmeli, yağmurdan korumak için
örtülen plastiklerin de fındık örtüsü ile arasındaki boşluk korunmalıdır.
84
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Zuruflu fındıklar; beton harmanlarda 10-15 cm kalınlığında serilerek
güneşte 3-5 gün zamanla tırmıkla karıştırılarak soldurulduktan sonra
patoza verilmelidir (Şekil 55 a, b.c,d).
(a)
(b)
Şekil 54 ( a,b). Fındığın harmana taşınması.
Harman yerinde bazı fındıklar zuruflarından çıkar, çıkmayanılar
çubukla hafifçe dövülerek çıkarılmaya çalışılır. Çıkmayanlar patoza
gönderilir.
Zurufundan ayrılan fındıkları hafif meyilli ve temiz beton harmanda, jüt
tente veya bez zeminde 2-4 cm kalınlıkta sererek güneşte kurumaya
bırakılır.
Günde 2-3 kez olmak üzere 3-4 gün boyunca kurutma sağlanır.
Fındıkları yağmurdan korumak amacıyla üzerine örtülecek plastiğin
fındık yığınından en az 30-40 cm yükseklikte olmasına dikkat
edilmelidir.
Tam olarak kuruyan (kabuklu fındıkta %12‟yi, iç fındıkta % 6‟yı
geçmemelidir) kabuklu dane fındıkların içindeki patozun kırdığı iç
fındıklarla yabancı maddeler, boş fındıklar, toz, toprak veya zuruf
parçaları seçilmelidir (Şekil 56).
85
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Kuruyan fındıklar iyice soğuduktan sonra, sabah erken veya akşam geç
saatte, naylon çuvallar kızışma yapacağından, jüt çuvallara
konulmalıdır.
(a)
(b)
(c)
86
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
(d)
Şekil 55 (a,b,c,d). Fındığın patozlanması (Zurufundan ayrılması)
Şekil 56. Çuvallamadan önce boş fındık ve zurufları kabuklu fındıktan ayrılır.
87
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
5.5. Depolama
Harmanda kurutulmuş fındıklar ya pazara götürülüp satılır ya da üretici
tarafından ihtiyacına göre bir süre evlerinin bir köşesinde daha fazla ise bir
depoda bekletilir. Fındıkla kabuklu olarak çuvallar içerisinde serin, kuru ve
havalanabilir bir ortamda, en fazla 1 yıl bozulmadan korunabilir.
Özellikle ihracat ve ticaret amacıyla alınan fazla miktardaki fındıklar,
Jüt çuvallarda veya dökme olarak depolanan kabuklu fındıkların bekletildiği
depoların şu özelliklere sahip olması gerekir:
Depo yerinde yeterli havalanmayı sağlayacak şekilde ve zararlı girişini
de önleyecek biçimde karşılıklı havalandırma pencereleri olmalıdır.
Özellikle kapı girişlerinde farelerin girişine izin vermeyecek şekilde
önlem alınmalıdır.
Sıcaklığın 15-20 º C arasında olması gerekir
Herhangi duvarının toprakla temas etmemesi,
İçeride nem oluşumuna neden olacak bütün iç ve dış faktörler
önlenmelidir.
Eski ürün ile yeni ürün kesinlikle birbirlerine karıştırılmadan ayrı
olarak depolanıp pazarlanmalıdır.
Bunun yanında, fındıkların daha uzun süre depolanması durumunda,
soğuk hava depolarının sıcaklığının 2-4 ºC ve nispi nemi % 55-60 olmalıdır
(Şekil 57).
Şekil 57. Fındık uygun koşullarda depolanmalıdır.
88
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
6. FINDIK ZARARLI VE HASTALIKLARI
Fındıkta ürün miktarını ve kalitesini önemli oranda etkileyen fındık
zararlı ve hastalıkları gibi bazı biyolojik etmenlerin fındık üretiminde sürekli
göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
Zararlı ve hastalıkların çevre koşullarına da bağlı olan dinamik yapısı
zaman içerisinde bu günkünden çok daha ciddi bir sorun olarak karşımıza
çıkabilir. Zararlı ve hastalıklar fındıkta; ürün miktarı, iç kalitesi ve fındık
ağaçlarının sağlığını etkileme potansiyeline sahiptirler.
Burada fındık zararlı ve hastalıkları üzerinde, özellikle üreticilerimizi
hedef alan bir anlatım tarzı kullanılacaktır.
6.1. Önemli Fındık Zararlıları Ve Zarar Potansiyelleri
Bu güne kadar yapılan çalışmalarda fındıkta zararlı olduğu bilinen 150‟
den fazla böcek ve akar türü saptanmıştır. Ancak bunların sadece yaklaşık
olarak 12 tanesi ciddi anlamda zararlı olma potansiyeline sahiptir (Çizelge 2).
Diğerleri bölgelere ve yıllara göre değişmek üzere ya çok az zararlı olmakta
veya sadece bazı yıllarda ortaya çıkmaktadırlar. Biz burada sadece önemli olan
zararlı türleri başlıca zarar tiplerine göre sınıflandırarak ele alacağız.
Çizelge 2. Fındık bahçelerinde sık rastlanılan zararlılar ve zararlı olma
konumları
Zararlı
Fındık kurdu
Fındık kokarcası
Fındık kozalak akarı
Fındık filiz güvesi
Dalkıran
Uçkurutan
Kahverengi koşniller
Virgül kabuklu biti
Amerikan beyaz kelebeği
Fındık yaprak biti
Fındık gal sineği
Kırtırtılı
Döl Sayısı
1
1
5-6
1
1-2
2 yılda bir
1
1
2
5-6
1
1
Görünme
Sıklığı
Daima
Sık sık
Sık sık
Sık sık
Sık sık
Sık sık
Sık sık
Bazen
Bazen
Sık sık
Bazen
Bazen
Zararı
Fazla
Fazla
Fazla
Orta derecede
Çok fazla
Orta derecede
Orta derecede
Az
Az
Az
Az
Az
Zarar Verdiği Bitki
Organı
Karanfil - meyve
Meyve
Tomurcuk - yaprak
Yaprak ve sürgün
Dal - gövde
Dal
Yaprak - dal
Dal - gövde
Yaprak
Yaprak
Tomurcuk - yaprak
Yaprak
89
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
6.1.1. Üretimi Etkileyen Fındık Zararlıları
6.1.1.2. Fındık Kurdu (Curculio nucum, Col.: Curculionidae)
Tanımı: Erginler kül renginde 6-7 mm boyunda ve hortumludur.
Larvalar bacaksız, beyaz renkte, tombul ve kıvrıktır (Şekil 58).
Yaşayışı: İlk erginler mart ayı başlarında pupalardan çıkmaya başlar.
Ergin çıkışı nisan ayı sonlarında tamamlanır. Erginler haziran ayına kadar
beslendikten sonra yumurta koymaya başlar. Bir dişi ortalama 12 adet yumurta
koyar ve yumurtlama temmuz ortalarına kadar devam eder. Yumurtalarını
meyve kabuğunun hemen altına bırakır. Yumurtadan çıkan larva iç fındıkta
beslenmeye başlar. Beslenip olgunlaşan larva temmuz sonlarından itibaren
meyvede 1.5 - 2 mm çapında bir delik açarak toprağa iner. Toprağa inen bu
larvaların ilk yıl % 18'i ikinci yıl % 75'i ve üçüncü yıl ise % 7'si ergin olarak
çıkmaktadır. Yılda 1 döl verir. Fındığın en önemli zararlısıdır.
Zarar şekli: Fındık kurdu beslenme ve yumurta koyma yolu ile
meyvelerde önemli derecede zarar yapan bir zararlıdır. Eken dönemde
karanfiller üzerinde beslenme nedeniyle önemli miktarda döküme neden
olurlar. Daha sonra normal iriliğe erişinceye kadar zarar gören meyvelerde
kabuk içindeki etli kısım bozularak sarı bir renk alır. Sonradan bu renk kabuk
üzerinde belirmeye başlar ve buna halk arasında sarıkaramuk denilmektedir. İç
bağlamamış ve dipten itibaren buruşmuş olan bu meyvelerin çoğu erken
dönemde dökülür. Meyve normal iriliğe erdiği zaman zarar görürse meyve içi
kararmaktadır. Kabukta oluşan çatlaklardan dışarıya siyah bir sıvı çıkar ve
zurufu kirletir, bu halk arasında karakaramuk olarak adlandırılır. Fındık kurdu
Karadeniz Bölgesindeki çoğu bahçede mücadele gerektirecek yoğunlukta
bulunmaktadır. Yapılan araştırmalar 1 fındık kurdunun yıl boyunca; erken
dönemde karanfil dökülmeleri, sarı karamuk, kara karamuk ve kurtlu meyve
oluşturmak yoluyla yaklaşık 95 meyveye zarar verebildiğini göstermektedir.
90
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Mücadelesi: Fındık kurdu ile kültürel mücadelede bahçe toprağının
bitki köklerine zarar vermeden çaplanması gerekmektedir. Kimyasal mücadele
için nisan ayı sonunda 1-10 dekar büyüklüğündeki bahçelerde 10 ocak; 10-30
dekar büyüklüğündeki bahçelerde 20 ocak; 30 dekardan büyük bahçelerde ise
30 ocak 3 X 3.5 m2 'lik bir bez örtüye silkelendiğinde 10 ocak başına ortalama
2 böcek düşerse mücadeleye karar verilir. Mücadele mayıs ayı içinde olup,
mücadele zamanı için tarımsal kuruluşların uyarısı dikkatle izlenmelidir.
(a)
(b)
(c)
Şekil 58. Fındık kurdu. a) Meyvede larva b) Ergin erkek
meyve
c)Zarar görmüş
91
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
6.1.1.3. Fındık Kozalak Akarı (Phytoptus avellanae Nal. Acarina:
Eriophyidae)
Tanımı: Gözle görülemeyecek kadar küçüktürler. Ancak neden
oldukları anormal gözlerin varlığı ile dikkat çekerler. Erginler yaklaşık 0.1 mm
uzunluğunda ince uzun havuç şeklindedir. Renkleri mat beyazdır. 2 çift
bacaklıdır. Nimfler ergine benzemektedir. Yumurta şeffaf beyaz ve yuvarlaktır.
Yaşayışı: Kışı, zarar görmüş gözlerin büyümesi ile oluşan kozalakların
içinde geçirirler. Mart nisan aylarında kozalaklardan göç ederek 3-3.5 cm
boyundaki sürgünlere geçerler. Gözlerin içine girerek zarar verirler. Ülkemiz
fındık bahçelerinde oldukça yaygın önemli bir zararlıdır.
Zarar şekli: Fındıkta meyve ve sürgün gözlerinde beslenme sonucunda
gal (ur) oluşumuna neden olmaktadırlar. Deforme olan gözler fonksiyonlarını
yerine getiremediği için uç kurumaları ve meyvelerde azalma gözükmektedir.
Gözle görülemeyecek kadar küçük olan bu canlılar hem üretimi hem de ağacın
gelişimini olumsuz etkilemektedir. Her meyve gözünde ortalama 3 meyve
meydana geldiği düşünüldüğünde bu küçük canlıların ürün miktarına etkisi
daha iyi anlaşılacaktır. Bu zararlı akarlara karşı hemen hiç mücadele
yapılmamaktadır. Özellikle son birkaç yıldır zarar oranı çok dikkat çekici hale
gelmeye başlamıştır (Şekil 59).
Mücadelesi: Zararlının mekanik mücadelesinde, yapraksız dönemde
kozalakların toplanıp imha edilmesi populasyonu önemli derecede
azaltmaktadır. Kimyasal mücadeleye karar vermek için ön sayım yapmak
gerekmektedir. Bunun için 1-10 dekar büyüklüğündeki bahçelerde 10'ar ocak;
10-30 dekar büyüklüğünde ki bahçelerde 20'şer ocak; 30 dekardan büyük
bahçelerde ise 30'ar ocak tesadüfen seçilir ve her ocağın 1 dalındaki kozalaklar
sayılarak not edilir. Bir dalda ortalama 5 kozalak varsa nisan ayının ilk
yarısında kimyasal mücadele yapılır.
92
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
(a)
(b)
Şekil 59. Fındık kozalak akarı, a)Kozalak içindeki akarlar, b)Anormal
tomurcuk.
6.1.2. Fındık İç Kalitesini Etkileyen Zararlılar
Bu gruba giren 15‟den fazla böcek türü (Heteroptera: Pentatomidae,
Coreidae ve Acanthosomatidae) saptanmasına rağmen, bu zararlılar arasında
Fındık yeşil kokarcası (Palomena prasina, Heteroptera: Pentatomidae) olarak
bilinen türün diğerlerine oranla çok büyük bir farkla fındık bahçelerimizde
hakim olduğu görülmektedir. Özellikle temmuz ayı boyunca bahçelerde
görülen yeni nesil kokarca nimf ve erginleri fındık içlerini emerek “lekeli iç”
veya “urlu iç” olarak adlandırılan zarara neden olmaktadırlar. Akçakoca‟nın
da içinde yer aldığı batıdaki fındık alanlarımızda bu zararlının neden olduğu
kalite kaybı diğer illere göre belirgin olarak daha yüksek olup, lekeli iç oranı
bazı bahçelerden alınan örneklerde % 20‟ yi aşmaktadır. İç fındığı çikolata
sanayinde kullanan ithalatçı bazı batı ülkeleri son yıllarda bu kalite kaybından
ciddi şikâyetlerde bulunmaktadır. Bu böceklerin beslenmesi sonucu erken
dönemde içi gelişmemiş fındık (sarıkaramuk) dökümleri ve iç gelişmesi
dönemindeki beslenme sonucunda ise “lekeli iç” oluşmaktadır.
6.1.2.1. Fındık Yeşil Kokarcası (Palomena prasina L. Het.: Pentatomidae)
Tanımı: Erginler 11 - 14 boyunda, üsten görünüşü yeşil, kahverenkli
yada yeşilimsi kahverenklidir. Alttan görünüşü açık yeşil yada kırmızımsıdır.
93
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Yumurtalar açık yeşil renkte ve fıçı biçiminde ve ortalama 1.3 mm
yüksekliktedir. Nimfleri yeşil renktedir (Şekil 60).
Yaşayışı: Kışı dökülmüş yapraklar altında ya da benzeri korunmuş
yerlerde ergin olarak geçirir. Kışlayan erginler mart sonları yada nisan ayı
başında çıkmaya başlarlar. Çıkan erginler çiftleştikten sonra yumurtalarını
haziran ayında 14 - 28'lik gruplar halinde yaprakların alt yüzeyine bırakır.
Yumurtadan çıkan nimfler bir süre fındık altındaki otlarda beslenir ve daha
sonra tekrar fındığa geçerler. Meyvelerde beslenerek temmuz ayında tekrar
ergin olurlar. Yeni erginler hasada kadar fındık meyvelerinde, daha sonrada
yapraklarda beslenir ve diğer bitkilere göç ederler. Yılda 1 döl verirler.
Zarar Şekli: Ergin ve nimfler fındık meyvelerinde emgi yapmak
suretiyle zararlı olurlar. Normal iriliğe ulaşıncaya kadar geçen sürede zarar
gören meyveler sarıkaramuk, normal iriliğe ulaştıktan iç dolduruncaya kadar
geçen dönemde zarar gören meyveler ise karakaramuk olurlar. Meyvelerin yeni
iç doldurduğu dönemde emilmesi ile buruşuk ve yer yer çöküntülü olan şekilsiz
içler oluşur. Ergin ve nimfler olgunlaşmakta olan meyveler üzerinde beslenerek
dış satım yönünden önemli olan lekeli iç tipi zararı oluştururlar. Bir fındık
kokarcasının mevsim boyunca toplam 270 meyvede zarar yaptığı saptanmıştır.
Mücadelesi: 10 ocakta ortalama 1 veya daha çok kışlamış ergin
bulunan bahçelerde ilaçlı mücadele yapılmalıdır. Araştırmalarımızda temmuz
ayında yapılacak ilaçlamalar sonucu lekeli iç oranının %2‟ ler düzeyine
indirilebileceği saptanmıştır.
94
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
(a)
(b)
(c)
Şekil 60. Fındık Yeşil Kokarcası, a)Yumurta, b) Ergin, c)Lekeli iç zararı
6.1.3. Fındıklarda Bitki Sağlığını Etkileyen Zararlılar
Bu tip zararlılar sadece bulundukları yıl içindeki ürün miktarı ve
kalitesini etkilemekle kalmayıp, daha sonraki yıllarda zarara devam ederek
ağaçların zayıflamasına ve hatta tamamen kurumasına neden olmaktadırlar.
Bu bakımdan Dalkıran (Xyleborus dispar, ve Lymantor coryli Col.:
Scolytidae) isimli zararlılar ve aynı şekilde zarar yapan benzer diğer bazı
zararlılar (X. xylographus, Hypothenemus eruditus) önde gelmektedir. Fındık
dal ve gövdeleri içinde galeri açarak yaşayan bu böcekler birkaç yıl içinde
dalların kurumasına neden olmaktadır. Özellikle son yıllarda Orta ve Doğu
Karadeniz bölgesinde çok ciddi bir sorun haline gelmiş ve birçok bahçenin
kurumasına neden olmuşlardır. Üreticilerin bahçelerinde yakından takip
etmeleri gereken önemli bir zararlı grubudur.
6.1.3.1. Dalkıran (Xyleborus
Coleoptera:Scolytidae)
dispar
ve
Lymantor
coryli
F.
Tanımı: X. dispar erginlerinin dişileri 3 - 3.5 mm, erkekleri 2 mm
uzunluktadır. Yarım küre görünüşündeki erkekler açık kestane renktedirler.
95
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Dişilerin rengi erkeklerden daha koyudur. L.coryli erginleri koyu kahverenkli
ve yaklaşık 2 mm boydadır (Şekil 61).
Yaşayışı: Her iki tür dalkıran dallardaki galeri içinde ergin olarak
kışlar. Erginler mart ayı başlarından itibaren çıkmaya başlarlar. Erginlere
bahçelerde ekim ayı sonlarına kadar rastlanabilir. X. dispar da en yüksek ergin
çıkışı temmuzun ikinci haftasına rastlamaktadır. L.coryli‟de ise en yüksek
ergin çıkışı temmuz sonlarına doğru görülmektedir. Galeriden çıkan dişiler 1-2
hafta gezindikten sonra çiftleşir ve dallarda yeni galeriler açmaya başlarlar.
Dişiler galeri açmaya başladıktan 10 -15 gün sonra yumurta koyar.
Yumurtadan çıkan larvalar galerilerde gelişmekte olan Ambrosia mantarı ile
beslenirler. Larvalar 3 - 4 hafta beslendikten sonra pupa olurlar. Pupadan çıkan
yeni erginler ertesi yıl çıkış zamanına kadar bulundukları galerilerde kalırlar.
X.dispar yılda 1 döl verir. L.coryli’ nin ise 2 döl verebileceği tahmin
edilmektedir.
Zarar şekli: Ergin dişiler ağaç gövde ve dallarında galeriler açarak
zararlı olurlar. X.dispar „da genellikle sürgün veya göz dibinden 2 mm çapında
yuvarlak delik açarak dala giren böcek, kambium dokusunun 2 mm kadar
altında yıllık halkaları takip eden galeri açar. Galerilerin her iki tarafında
çıkmaz sokak şeklinde dik galeriler bulunur. L.coryli ise daha küçük olup 1
mm lik delikler açarak dal üzerindeki herhangi bir yerden giriş yapar, önce
daire şeklinde bir çevre galeri açar, daha sonra düzgün olmayan galeriler
açmaya devam eder. Galeri yerinin kapatılması mümkün olmadığından
buradan devamlı bitki öz suyu dışarı sızmakta ve ağaç zayıflayarak
kurumaktadır. Bu türler sahile yakın olan tüm bahçelerde ve iç kısımlardaki
münferit bahçelerde yaygın olduğu saptanmıştır.
Mücadelesi: Bu zararlılara karşı son yıllarda cezbedicili kırmızı
kanatlı yapışkan tuzaklar kullanılmaya başlanmıştır. Mart başlarından itibaren
bahçelere asılacak tuzaklar çok sayıda ergin yakalayarak öldürmektedir. İlaçlı
mücadele, ergin dişilerin yeni galeri açmalarını önlemek amacıyla yapılır.
96
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Bunun içinde ergin çıkış döneminde ilaçlama yapmak gerekir. Ancak ergin
çıkışının çok uzun sürmesi önemli bir dezavantajdır. İlaçlama için ergin
çıkışlarının en yoğun olduğu temmuz ayı mücadele için özellikle tercih
edilmelidir. Eğer 30 dalda 3 yeni galeri bulunmuşsa ilaçlamaya karar verilir.
Ayrıca hastalıklı ve kurumuş dallar kesilerek bahçeden uzaklaştırılmalıdır.
(a) Ergin dişi
(b) Zarar
(c) Daldaki belirtisi
Şekil 61. Dalkıran zararlısı ve belirtileri
97
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
6.1.3.2. Fındık Filiz Güvesi (Gypsonoma dealbana Fröhl. Lepidoptera:
Totricidae)
Tanımı: Ergin 4.5 - 5 mm boyundadır. Ön kanatlar sütlü kahverengi ve
beyazdır. Kanadın dip tarafı gri-siyah çizgili, orta kısmı sarı-kahverengi geniş
bantlı dış kenar koyu kahverengi çizgilidir. Larva açık sarı renktedir..
Yaşayışı: Fındık bahçelerinde ilk kelebekler mayıs ayı sonlarında
görülmeye başlar. Kelebekler yumurtalarını çıkıştan 5 - 6 gün sonra genellikle
yaprakların üst yüzeyine tek tek koyarlar. Çıkan larvalar yaprağın alt yüzeyine
geçerek iki damarın birleştiği yerde yaklaşık 4 ay beslenir ve bu sırada üzeri ağ
ve pisliklerle kaplanır. Larva yaprağın üst epidermisine dokunmadığı için bu
kısım üçgen şeklinde bir zarar görünümü kazanır. Sonbaharda erkek organ
veya fındık kozalak akarının zarar yaptığı kozalak şeklindeki gözlere geçmeye
başlar. Kışı burada geçirir. İlkbaharda genç sürgünlerin öz kısmına girerek
sürgünlerin kurumasına neden olurlar. Mayıs ayında pupa olur ve böylece yılda
1 döl verirler.
Zarar şekli: Fındık filiz güvesi larvalarının ilk zararı kışlayan
larvaların ilkbaharda genç sürgünler içine girerek onları kurutması ile görülür.
Bu şekilde kurumuş ancak ağ ile bağlı olduğundan düşmeyen, içleri boru
şeklinde oyulmuş genç sürgünler tipik zarar belirtisidir. İkinci zarar ise temmuz
ayında yapraklarda görülür. Yeni neslin larvaları yaprak orta damarında bir
galeri açar ve beslenmediği zaman orada gizlenir. Bu esnada orta ve yan
damarlar arasında üçgen şeklinde kahverengi lekeler meydana gelir.
Sonbaharda larvalar erkek organlara, göz diplerine ve kozalaklara geçerler. İki
erkek organı ağlarıyla birbirine birleştirerek aralarında koyu renk pisliklerle
karışık bir kabarıklık meydana getirilir. Kemirilen erkek organlar gelişemediği
için kıvrılır (Şekil 62).
98
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Mücadelesi: Mücadeleye yapraklarda zarar görüldüğünde başlanmalı
ve larvaların erkek organ ve kozalaklara göç ettiği yaprak dökümü başlangıcına
kadar bitirilmelidir. Kontrol edilen 100 yaprakta 15 zarar belirtisi
görüldüğünde mücadeleye karar verilir.
(a)
(b)
(c)
Şekil 62. Fındık Filiz Güvesi, a)Sürgün içinde larva, b)Sürgünde zarar, c)Ergin
6.1.3.3. Fındık Teke
Col.:Cerambycidae)
Böceği,
Uç
Kurutan
(Obera
linearis
L.
Tanımı: Ergin 3 - 5 mm eninde 11 - 15 mm boyunda siyah renkli bir
böcektir. Bacaklar sarı renklidir. Larva mum sarısı renkte 20 - 25 mm
uzunluktadır (Şekil 63).
99
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Yaşayışı: Karadeniz bölgesinde erginler mayıs ve haziran aylarında
çıkarlar. Çiftleşen dişiler yıllık sürgünlerin uçtan 10 - 15 cm aşağısına
yumurtalarını koyar. Yumurtadan çıkan larvalar önce yarım daire şeklinde
sürgün eksenine dik bir galeri açar. İlk yıl yukarıdan aşağıya doğru sürgün
içinde 40-60 cm uzunluğunda galeri açar. Bu galeri içinde kışlayan larva ertesi
ilkbaharda bu defa yukarıya doğru kısa bir galeri daha açar. Sonbahar
sonlarında bir yuva hazırlayarak ikinci kışı geçirir. Ertesi yıl nisan ayında
burada pupa olur. Erginler kabukta yuvarlak bir delik açarak çıkar. Böylece
gelişmesini 2 yılda tamamlamış olur.
Zarar Şekli: Bir ve iki yıllık genç sürgünlerin özünde beslenen larvalar
uzunluğuna galeriler açarak sürgünlerin kurumasına neden olur.
Mücadelesi: 10 ocağın tüm sürgünleri kontrol edilmeli ve bir ocakta
ortalama 5‟ den fazla zararlı sürgün varsa orada ilaçlama yapılmalıdır.
İlaçlamada hedef zararlının yumurta koymasını engellemek olduğundan,
ilaçlamaya mayıs ayı ortalarında başlanır. Zararlı sürgün sayısı az ise kuruyan
sürgünler budama makası ile kesip yakmak suretiyle mekanik mücadele
yeterlidir.
(a)
100
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
(b)
(c)
Şekil 63. Fındık Teke Böceği (Uçkurutan), a) Larva, b)Ergin, c) Zarar
6.1.3.4. Mayıs
Scarabaeidae)
Böceği
(Melolontha
melolontha
L.
Coleoptera:
Tanımı: Erginler 2.5 - 3 cm boyunda genellikle kızıl kahverengi
görünüştedir. Üst kanatlar karın kısmını tam olarak örtmez. Dişilerin anteni
küçük, erkeklerin ise büyük ve yelpaze şeklindedir. Larvalar karakteristik
olarak karın etrafında kıvrık, tombul ve beyazdır. Vücudun son halkası çok
büyümüş ve şişkin bir hal almıştır. Larvanın boyu 4 - 4.5 cm kadar olur ve halk
arasında kadı lokması veya manas diye tanınır (Şekil 64).
Yaşayışı: İlkbaharda havaların ısınması ile genellikle nisan ve mayıs
aylarında erginlerin önce erkekleri sonra dişileri topraktan çıkar. Güneş
battıktan sonra uçarak ağaçlar üzerine konar, yaprak ve çiçeklerle beslenir.
Dişiler çiftleştikten sonra yumurtalarını özellikle 2 - 3 yıl işlenmemiş ve üzeri
hafif otlarla kaplı bahçelerde toprağın 15 - 25 cm derinine 25 - 30'luk gruplar
halinde bırakır. Bir dişi ortalama 60 yumurta bırakır. Çıkan larvalar köklerde
beslenir. Sonbaharda kışı geçirmek için toprağın derinliklerine iner. İki yılda
bir döl verirler.
101
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Zarar Şekli: Erginler yaprak ve çiçek üzerinde beslenerek zarar yapar.
Yoğun olarak bulundukları zaman meyve ve orman ağaçları yapraksız
kalabilir. Ancak bu tip zarar genelde az rastlanır. Larvalar fındık ağaçlarının 1
cm çapına kadar olan kökleri kolayca koparıp yiyerek köklerin zarar görmesine
ve çürümesine, bundan dolayı da fındık ocaklarında dalların kurumasına neden
olur.
Mücadelesi: Erginler görüldüğü zaman toplanıp öldürülmelidir. 1 m2
„de 3 veya daha fazla larva görüldüğünde kimyasal ilaçlama yapılmalıdır. Hava
sıcaklığının uygun olduğu Eylül başından Ekim ayı ortalarına kadar ilaçlı
mücadele yapılabilir. İlaçlar bahçıvan süzgeci veya pülverizatör ile toprağa
atıldıktan sonra toprak işlenmeli ve ilaçlı kısım 20 cm kadar derine
karıştırılmalıdır.
(a)
102
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
(b)
(c)
Şekil 64. Mayıs Böceği, a) Larva, b) Yumurta, c) Ergin
6.1.3.5. Fındık Koşnilleri (Parthenolecanium spp. Homoptera: Coccidae)
Tanımı: Fındıklarda bilinen koşnil türleri fındık koşnili ve fındık
kahverengi koşnilidir. Ergin dişinin kabuğu başlangıçta esmer kahverenklidir.
Yumuşak ve yarım küre biçimindeki böceğin boyu 3.5 mm, yüksekliği ise 1.5 2 mm dir. Yumurtadan yeni çıktıkları hareketli dönem hariç, hayatlarının
büyük bir kısmında kanat ve bacakları yoktur, hareket etmezler (Şekil 65).
Yaşayışı: Dallar üzerinde kışı geçiren larvalar nisan ayında ergin
olmaya başlarlar. Yumurtlama nisan sonlarında başlar. Yumurtalar mayıs ayı
sonlarında ve haziranda açılmaya başlar. Çıkan larvalar önce yaprak ve
sürgünlere dağılır. Yaprakların dökülmeye başlamasından önce genç
sürgünlere göç ederler. Bir dişi yaklaşık 1400 dolayında yumurta bırakır. Bu
zararlı Karadeniz bölgesinde bir döl verir.
Zarar Şekli: Larva ve erginleri yaprak ve sürgünlerde emgi yaparak
beslenir. Ayrıca, çıkardığı tatlı madde ile fumajine (karaballık) neden olur,
böylece yaprak ve dallar siyah bir görünüm alır. Bitkilerin zayıflamasına,
verimin düşmesine, yoğun bulaşmalarda dalların kurumasına neden olurlar.
103
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Mücadelesi: Toplam 30 sürgünün her birinde ortalama 5 canlı koşnil
varsa o bahçede yumurta açılımlarının tamamlanmasını takiben haziran ayı
sonlarında ilaçlamaya başlanır.
Şekil 65. Fındık Koşnilleri, a) Yumurta
b)Sürgün üzerinde
6.1.3.6. Fındıkta Virgül Kabuklu Biti (Lepidosaphes ulmi L. Hom.:
Diaspididae)
Tanımı: Ergin dişinin kabuğu virgül yada midye biçiminde koyu
kahverenkli olup 2.5 - 3 mm uzunluktadır. Kabuklarının bulunduğu ön kısım
dar, arka kısım ise daha geniştir. (Şekil 66).
Yaşayışı: Kışı yumurta döneminde dal ve gövde üzerindeki ergin
dişinin kabuğu altında geçirir. Yumurta mayıs başlarında açılır. Çıkan larvalar
dal ve yapraklara dağılır. İki larva dönemi geçirdikten sonra temmuz ayında
ergin dişiler görülmeye başlar. Bunlar kanatlı ergin erkeklerle çiftleşerek
yumurtlar. Bir dişi fındıkta beslenince ortalama 66 yumurta bırakır. Bu zararlı
Karadeniz bölgesinde yılda bir döl verir.
Zararı: Zararlı yaprak, gövde ve dallarda bitki özsuyunu emerek
beslendiklerinden bitkinin zayıflamasına ve yoğun bulaşmalarda dal
kurumalarına neden olur.
104
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Mücadelesi: Farklı ocaklardan alınan dal örneklerinde, zararlının
yoğun olarak bulunduğu her bir dal örneğinin 10 cm‟ lik kısmında, 5 adet
yumurtalı birey varsa o bahçede ilaçlamaya karar verilir. Kışlayan yumurtalara
karşı şubat-mart aylarında kış mücadelesi veya mayıs ayında yumurtalardan
çıkan larvalara karşı yaz ilaçlaması yapılabilir. Yoğun bulaşma görülen dallar
budanarak imha edilir.
Şekil 66. Fındıkta Virgül Kabuklu Biti
6.1.4. Fındık Yapraklarında Zararlı Böcekler
7.1.4.1. Kırtırtılı (Lymantria dispar L. Lepidoptera: Lymantridae)
Tanımı: Ergin dişiler sarımtrak beyaz renkte olup, kanatları üzerinde
açık kahverenkli lekeler bulunur. Erkeklerin rengi açık kahverengindedir. Dişi
kelebeklerin kanat açıklığı 5 cm, erkeklerin kanat açıklığı ise 3.5 cm'dir.
Yumurta kümelerinin üzeri sarımtrak kızıl tüylerle örtülüdür. Bu nedenle
yumurta kümeleri kalın ağaç gövdeleri üzerinde sünger parçası gibi görülür.
Koyu kahverengi görünüşlü ve üzeri sert kıllarla kaplı olan larvaların ilk 5
halkasında mavi, diğer 6 halkasında ise kırmızı renkli birer çift yuvarlak leke
vardır. Olgun larva boyu 4-6 cm'dir (Şekil 67).
105
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Yaşayışı: Kırtırtılı kışı ağaçların kalın dal ve gövdeleri üzerinde
yumurta halinde geçirir. Mayıs ayında yumurtalar açılmaya başlar. Tırtıllar
yapraklara geçerek oburca beslenir. Temmuz ayı başlarında ağaç gövdesindeki
çatlaklarda pupa olurlar. Temmuz ayı sonunda pupalardan ergin çıkışı başlar.
Çıktıktan kısa bir süre sonra yumurtalarını genellikle ağaç gövdesi, vb. yerlere
bırakarak üzerini sarı tüylerle örter. Kırtırtılının yumurta kümesinde yaklaşık
olarak 400 yumurta bulunur.
Zarar şekli: Çok obur olan larvalar bitki yapraklarını yemek suretiyle
zarar yaparlar. Kırtırtılı 5-6 yılda bir olmak üzere bazı lokal fındık bahçelerinde
salgın yaptığı için önemli bir zararlı olarak görülmez. Ancak salgın yıllarında
yaprakları tüketerek önemli zarara neden olabilirler.
Mücadelesi: Yumurta paketlerini imha etmek mücadele açısından
önemlidir. Doğal düşmanlarının fazla olması nedeni ile gerekmedikçe kimyasal
mücadeleden kaçınılmalıdır. Kimyasal mücadeleye karar verildiğinde mayıs
ayının içinde yapılmalıdır.
Şekil 67. Kırtırtılı a) Yumurta kümesi b) Larva
c) Ergin dişi
6.1.4.2. Amerikan Beyaz Kelebeği (Hyphantria cunea Drury Lepidoptera:
Arctiidae)
Tanımı: Amerikan beyaz kelebeği erginlerinin boyu erkeklerde 11 mm,
dişilerde 15 mm'dir. Kanat açıklığı ise 25-30 mm'dir. Kelebekler süt beyaz
renkli olup, bazen özellikle erkeklerde siyah benekli olabilir.
Yumurtalar açık yeşil renktedir. Yumurtalarını paket halinde yapraklara
bırakır. Yumurtalarının üzerini yeşilimsi kıllarla örter ve yumurta kümeleri
106
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
yeşilimsi beyaz renkleri ile kolayca fark edilir. Larvalar olgunlaşınca yaklaşık
olarak 4 cm boya erişir. Larva rengi mevsime bağlı olarak değişim gösterir.
Sonbaharda renk iyice koyu kahverengi-siyaha döner. Larvalar sık ve uzun
kıllarla kaplıdır. Larvalar beslenirken ağ örer ve ilk dönemlerde bu ağın içinde
topluca hareket ederler (Şekil 68).
Yaşayışı: Amerikan beyaz kelebeği kışı pupa halinde ağaçların toprakla
birleştiği yerde, duvar yarıklarında, ağaç kabuğu altında ve çok yaşlı ağaçların
kovuklarında geçirir. Kışlık pupalardan çıkan kelebekler mayıs ayının ilk
haftasında uçmaya başlar. Mayıs sonlarında yumurta koymaya başlarlar. Bir
dişi 500-2000 yumurta bırakabilir. Birinci döl larvaları haziran-temmuz
aylarında yaprakları yiyerek zararlı olurlar. İkinci döle ait kelebek uçuşu
Temmuz ayının üçüncü haftasına rastlamaktadır. Dişiler yumurtalarını
genellikle yaprakların alt yüzeyine bazen de üst yüzeyine bırakmaktadır.
Buradan çıkan tırtıllar ekim ayı sonuna kadar yaprakları yiyerek tüketirler.
Daha sonra kışlamak üzere pupa olurlar. Yılda 2 döl verebilmektedir.
Zarar şekli: Amerikan beyaz kelebeği larvaları yaprakları önce
yüzeysel olarak daha sonra ise sadece ana damarları kalacak şekilde yiyerek
zararlı olurlar. Salgın yıllarında ağaçları tamamen yapraksız koyabilirler.
Mücadelesi: Mekanik mücadelede kısa gövdeli ağaçlara bırakılan
yumurta paketleri toplanıp imha edilmelidir. Haziran veya ağustos ayında
bulaşık ağaçlar üzerinde, ağ içinde hep bir arada bulunan larva kümeleri kesilip
gömülmek veya ezilmek suretiyle yok edilmelidir. Kimyasal mücadele, haziran
ve ağustos aylarında yapılmalıdır. Her döle karşı bir kez ilaçlama yeterlidir.
Salgın yapmadığı yıllarda mücadeleye gerek yoktur.
107
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
(a )
(b)
(c)
(d)
(e)
Şekil 68. Amerikan Beyaz Kelebeği, a,b) Tırtıl, c) Yumurta-Ergin, d,e) Zarar
6.1.4.3. Fındık Yaprak Biti (Myzocallis coryli Hom.: Aphididae)
Tanımı: Küçük, yumuşak vücutlu, renk açık sarımsı-yeşilden koyu
yeşile kadar değişmektedir. Erginler 2-3 mm boyunda, nimfler erginlerin yarı
108
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
büyüklüğünde. Yumurtalar ilk konulduğunda soluk sarı, ilkbaharda açılmadan
önce parlak siyah renge dönüşmekte, oval şekillidir. Yeni çıkmış nimflerin
rengi beyazdan soluk sarıya kadar değişmektedir (Şekil 69).
Yaşayışı: Bu afit kışı yumurta döneminde geçirir. Yumurtalar mart
barından itibaren açılmaya başlar ve 4-5 hafta kadar devam eder. Kanatlı
erginler yaz boyunca çiftleşme olmaksızın ve yavru doğurarak üremeye devam
ederler. İlkbaharda yeni açılmakta olan yaprak ve tomurcuklar üzerinde
beslendikten sonra yaprakların tam oluşumu ile yaprak alt yüzeyine geçer ve
orada beslenme ve üremeye devam ederler. Bütün yapraklarda görülebilmekle
beraber daha çok genç uç yaprakların altında kümelenirler. Türkiye
koşullarında yüksek populasyonlara nadiren rastlanır. Populasyon daha ziyade
mayıs-haziran aylarında artmakta sıcaklıkların artışı ve faydalı böceklerin
ortaya çıkışı ile beraber temmuz-ağustos aylarından itibaren yoğunluk oldukça
düşmektedir. Sonbaharda ekim ayından itibaren yumurta bırakmakta ve
bırakılan yumurtalar kışı geçirmektedir. Yumurtalar çoğunlukla genç dal ve
sürgünler üzerinde tomurcuk dipleri ve kavlamış kabukların altına
konulmaktadır.
Zarar Şekli: Zarar afitlerin yaprak altında bitki öz suyunu emerek
beslenmesi ile olur. Ülkemizde nadir görülmekle beraber özellikle ABD' de bir
yaprak altında birkaç bin afiti beslenirken görmek mümkündür. Beslenme
ağacın zayıflamasına ve verimin düşmesine neden olabilir. Afit aynı zamanda
ballı madde salgılayarak fumajin (karaballık) oluşumuna neden olur.
Mücadelesi: Türkiye koşullarında genel olarak mücadeleye gerek
duyulacak yoğunluğa erişmez. Fındık kurdu ve diğer zararlılar için yapılan
ilaçlamalar bu zararlıyı da baskı altında tutmayı sağlar.
109
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Şekil 69. Fındık Yaprak Biti
6.1.4.4. Fındık Yaprak Deleni (Anoplus roboris Sufr. Coleoptera:
Curculionidae)
Tanımı: Fındık yaprak deleni grimsi siyah renkte, 2 mm boyda,
hortumlu bir böcektir. Larva yaprakların alt ve üst yüzeyi arasında yaprak
içinde bulunur ve açık sarı renktedir.
Yaşayışı: Kışı korunaklı yerlerde ve toprakta geçiren erginler
ilkbaharda tomurcukların patlama döneminde fındık tomurcuk ve
yapraklarında beslenmeye başlar. Bir iki hafta beslenen dişiler yumurtlamaya
başlar. Yumurtaları yaprakların alt yüzeyine çoğunlukla orta damar üzerine
bırakır. Çıkan larvalar yaprak dokusu içinde beslenerek galeriler meydana
getirirler. Olgunlaşan larvalar toprağa inerek pupa olurlar. Yılda 1 döl verirler.
Zarar Şekli: İlkbaharda erginler genç yapraklarda çok sayıda küçük
delikler açar. Erginler yumurtalarını damarlar üzerine koyduğundan damarlarda
kırılmalara ve gelişme bozukluğuna neden olur. Larvalar ilkbahar döneminde
genç yaprakların epidermisleri altında galeri açarak beslenirler. Yapraklar
gelişince bu galeriler genişler ve yırtılmalar meydana gelir (Şekil 70).
110
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Mücadelesi: Bu zararlı için genelde mücadele yapmaya gerek yoktur.
Ancak lokal olarak çok yoğun zararına rastlanırsa ilaçlama yapılmalıdır.
a
Şekil 70. Fındıkta Yaprak Delen a) Ergin zararı
b
b) Larva zararı
6.1.4.5. Fındık Galsineği (Mykomyia coryli Kief. Diptera: Cecidomyiidae)
Tanımı: Erginler 1.8 - 2 mm boyda, kırmızı renkli ve narin yapılı
sineklerdir. Vücut, anten, bacak ve özellikle kanat kenarları uzun tüylüdür.
Larva başlangıçta saydam görünüşlü sonraları ise beyaz bir renk alır ve
olgunlaştığında 2.5 mm boya ulaşır.
Yaşayışı: Fındık gal sineği yılda bir döl verir. Kışı larva döneminde ve
toprağın 1 cm derinliğinde beyaz bir kokon içinde geçirir. Mart ayında pupa
olur ve çıkışların büyük bir çoğunluğu nisan ayında olur. Yumurtalar yeni
sürgün tomurcuklarının ucuna ve gizli, korunmuş yere bırakır. Ergin çıkışından
3 - 4 hafta sonra ilk galler görülür. Galler yaprakta damarlar boyunca,
meyvelerde ise zuruf üzerinde oluşur ve her gal içerisinde olgunlaşan larvalar
bir çisi veya yağmurdan sonra toprağa inerek kokon örerler ve ertesi ilkbaharda
ergin olarak çıkarlar.
Zarar Şekli: Zararı larvalar yapmaktadır. Bunlar yaprakta damarlar
boyunca, çotanakta, yeşil zuruf üzerinde ya da sürgünlerin uç kısımlarında
galler oluşturarak zararlı olurlar. Fazla sayıda gal yaprağın büzülmesine ve
kuruyup düşmesine neden olur. Meyvelerde döküm olmaz. Ancak, meyve
gallerin baskısı altında gelişemez ve biçimsiz bir durum alarak zarara uğrar.
Yine sürgün üç tomurcuklarında oluşan galler sürgün gelişimini engeller.
111
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Mücadelesi: Rasgele seçilen ocakların birer dalındaki gal adedi ve tüm
çotanaklar sayılır. Bir çotanakta bir tek gal bulunması onun bulaşık sayılmasını
gerektirir. Buradan o bahçenin yüzde bulaşıklık oranı bulunmalı ve bulaşıklığın
% 50 'yi geçtiği bahçelerde ilaçlama yapılmalıdır.
6.1.5. Depolanmış Fındık Zararlıları
Fındık depo ve fabrikalarında rastlanan başlıca zararlılar İç fındık
güvesi (Paralipsa gularis, Lep.: Pyralidae), Kuru meyve güvesi (Plodia
interpunctella, Lep.: Pyralidae) ve Kuru incir güvesi (Ephestia cautella, Lep.:
Pyralidae) dir. Bunların dışında diğer bazı tali zararlılara ve fare zararına
rastlanabilir.
Ancak fındıkta depolama koşullarına uyulduğu takdirde
depolarda zararlı sorunları asgari düzeyde seyreder.
İç fındık güvesi; erginler 2-3 cm kanat açıklığındadır. Dişiler daha
büyük olup açık kahverengi kanatlarının ortasında siyah bir leke vardır.
Larvaları beslenmek için kurutulmuş fındık ve ceviz gibi besinleri seçer. İç
fındık üzerinde, bazen ise depolanmış kabuklu fındığın çatlaklarından girerek
iç kısımda beslenirler. Genellikle yılda 1-2 döl verirler (Şekil 71 a).
Kuru meyve güvesi; erginlerin kanat açıklığı 1.5-2 cm kadardır. Ön
kanatların dip yarısı açık sarı, kalan uç yarısı ise parlak bakır kırmızısı
renktedir. Larvaları beyazımsı renkte ve 1 cm boyundadır. Bir dişi yaklaşık
olarak 400 yumurta koyar. Yılda 6-8 döl verebilir. Başta fındık dahil
kuruyemişler olmak üzere depolanmış gıdaların çoğunda zarar yapabilirler
(Şekil 71 b).
Kuru incir güvesi; erginlerin kanat açıklığı 1.5-2 cm olup, kanatlar
kırmızımsı-kahverengindedir. Larvaları açık yeşil renkte ve küçük koyu
lekelidir. Kuru yemişleri tercih eder. Bir dişi 300‟ e kadar yumurta bırakır.
Şartlar uygun olduğunda ayda 1 döl verebilirler (Şekil 71 c).
Her üç zararlının da erginleri zararlı değildir. Zararı larvaları yapar.
Larvalar depolanmış kabuklu ve kabuksuz fındık içlerinde doğrudan beslenerek
zarar yaparlar. Ayrıca pisliklerini bulundukları yerlere bırakarak ve ağ örerek
ürüne dolaylı olarak ta zarar verirler.
112
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Mücadele: Ürün serin şartlarda saklanırsa zarar en aza iner. Ayrıca
büyük depolarda feromon tuzakları kullanılarak bu böceklerin varlığı
izlenmelidir. Depolarda bu zararlılara karşı gerekirse boş ve dolu depo
ilaçlamaları yapılabilir.
a
b
c
Şekil 71. Fındıkta depo zararlıları a) İç fındık güvesi b)Kuru meyve güvesi c)
Kuru incir güvesi.
6.1.6. Fındık Bahçelerinde Zararlılar İle Mücadele
Bugüne kadar yapılan çalışmalar sonucu, populasyonları yere ve yıllara
göre değişmekle beraber fındık bahçelerinde sıklıkla görülen önemli zararlılar
ve bu zararlıların mevsim boyunca bitki fenolojisine bağlı olarak biyolojik
dönemleri Çizelge 3‟de verilmiştir. Ayrıca aynı çizelgede zararlıların her
birisinin mücadele zamanı ayrı ayrı belirtilmiştir.
Ülkemiz fındık üreticilerinin büyük bir kısmı sadece fındık kurduna
karşı ilaçlı mücadele yapmakta veya yıllara göre ortaya çıkan bazı lokal zararlı
sorunlarına karşı mücadele etme yolunu tercih etmektedir. Bu nedenle ABD ve
İtalya gibi fındık yetiştiren diğer ülkelerde fındıktaki yıllık ilaçlama sayısı
ortalama 4 iken bu sayı ülkemizde 1 veya nadiren 2 ilaçlama şeklinde
seyretmektedir. Bu tarımsal ilaçların yarattığı sorunlar göz önüne alındığında
bir bakıma olumlu bir durum olarak gözükse bile üretim açısından bunun doğru
olmadığını söylemek mümkündür. Bugün maalesef tarımsal zararlılarla
mücadele halen büyük oranda tarımsal ilaçlar kullanılarak yapılmak
zorundadır. Ülkemizde fındıkta yapılan ve genelde mayıs ayına denk düşen
113
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
yıllık 1-2 ilaçlamanın hedefi fındık kurdu olmakla beraber bu ilaçlamaların
aynı dönemde ortaya çıkan diğer zararlılar üzerinde de etkili olabileceğini
söylemek mümkündür. Bu dönemde fındık bahçelerinde bulunan Kırtırtılı,
Yaprak bitleri, Fındık kokarcası, Yazıcı böcekler (Dalkıran vd.) ve Kahverengi
koşniller gibi zararlıların da bu ilaçlamadan etkilenmesi söz konusudur. Ancak
daha erken dönemde gelişen Yazıcı böcekler ve Kozalak akarları gibi
zararlılara karşı diğer ülkelerde yapılan mücadele ülkemizde yapılmamaktadır.
Ayrıca önemli zararlılardan temmuz ayından itibaren fındık içlerinde
beslenmeye başlayan Fındık kokarcası ve çıkışları pik yapan Yazıcı böceklere
karşı bir mücadele yapılmayışının zararlılardan dolayı meydana gelen kayıpları
artırdığı kanaatindeyiz. Ayrıca bu dönemde yapılacak mücadelenin bazı
bölgelerde yaygın olan Fındık filiz güvesi mücadelesini de karşılayacağı göz
önünde tutulmalıdır. Bilinen sebepler dolayısı ile ilaçlı mücadeleyi azaltmamız
gerekirken, diğer yandan ülkemizde diğer ülkelere oranla düşük olarak
seyreden, birim alana verimi artırmak için tarımsal mücadele yapmamız
gerekmektedir. Bugün için pek çok zararlıyla karşı etkili bir mücadele için hala
tarımsal ilaçları kullanmak gerçeği ile yüz yüzeyiz. Bu çelişkiyi aşmanın yolu
ilaçlı mücadelede çevre dostu ilaçların tercih edilmesi ve entegre mücadele
anlayışı kapsamında ilaçlı mücadele dışında kalan diğer mücadele
yöntemlerinin uygulanmasına önem verilmesidir.
Fındık bahçelerindeki zarar görmüş ve kurumuş dalların budanarak
imha edilmesi, yere dökülmüş olan kurtlu meyvelerin toplanarak imhası ve
yere dökülmüş olan yaprak ve dal parçacıklarının ortadan kaldırılması
zararlılarla mücadele bakımından önemli tedbirlerdir. Ayrıca genel bahçe
temizliği ile çit bitkisi olarak yaşlı ve kurumuş ağaçlara yer verilmemesi yararlı
olabilecek önlemlerdir. Yine bir ocakta bulunması gerekli dal sayısı çoğu
zaman gereğinden fazla olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durum zararlılarla
etkin bir mücadele yapmak için bir engel olduğu kadar, bitkinin zayıf
gelişmesine ve böylece zararlılara karşı daha dayanıksız olmasına da neden
olmaktadır. Bu nedenle bir bahçede gereğinden fazla bitkiye yer verilmesi
genel olarak zararlı sorunlarını artırıcı bir özelliğe sahiptir.
114
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Çizelge 3. Fındık zararlısı böceklerin çeşitli biyolojik dönemlerinin aylara göre dağılımı ve mücadele zamanları
(Y=Yumurta, E=Ergin, L=Larva,Nimf, P=Pupa, X=Mücadele zamanı).
Zararlıların adı
Fındık kurdu
Fındık kokarcası
Ocak
L
Şubat
L
Mart
L
E
E
E
Nisan
EP
X
E
YLE
YLE
Fındık filiz güvesi
L
L
L
Dalkıran
E
E
E
Fındık gal sineği
L
L
PE
Kırtırtılı
Y
Y
Y
EY
X
EYPL
X
Y
Uçkurutan
L
L
L
LP
Kahverengi koşniller
L
L
L
Virgül kabuklu biti
Y
Y
Y
Amerikan beyaz kelebeği
P
Fındık bitkisinin fenolojik
dönemleri
Haziran
EY L
Temmuz
EYL
Ağustos
L
Eylül
L
Ekim
L
Kasım
L
Aralık
L
ELY
EN
E
E
E
E
X
E
ELY
X
YL E
Fındık kozalak akarı
Mayıs
EP
YLE
X
P
X
YLE
YLE
YLE
YLE
YLE
YLE
YLE
YLE
PEY
EYL
EYL
X
E LP
X
L
L
L
L
L
L
LP
X
L
E
E
E
E
L
L
L
L
X
EYL
X
L
ELP
X
L
L
LP
PEY
Y
Y
Y
Y
EYL
L
L
L
L
L
L
EY
YL
X
EY
X
YL
L
L
L
L
L
L
Y
L
YL
X
L
LEY
EY
EY
Y
Y
Y
LPE
EYL
X
L
L
L
L
X
P
P
P
PE
EYL
X
Yaprak
Meyve
Meyve
Tomurcuk başlangıcı
Döllenme Döllenme
mercimek
nohut
patlaması + Meyve
büyüklüğü büyüklüğü
tutumu
Meyve
normal
büyüklükte
Hasat
Yap. dök. Erkek dişi
Yaprak Yaprak erkek dişi
organ
dökümü dökümü org. gel. gelişimi
başl.
Tozlama
115
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
6.2. Fındık Hastalıkları
Fındıklarda bakteri, fungus ve virüs gibi değişik organizmalar çeşitli
hastalıklara neden olarak fındık verimini olumsuz yönde etkileyebilmektedir.
6.2.1. Bakteriyel Hastalıklar
6.2.1.1. Bakteriyel yanıklık hastalığı (Xanthomonas arboricola pv. corylina)
Bu hastalığın belirtileri en kolay olarak ilkbaharda görülebilir.
Yapraklar üzerinde genellikle çapı 3mm den daha küçük kızıl kahverenkli ve
etrafı sarımsı bir hale ile çevrili lekeler görülür. Bazen yeşil renkli meyveler
üzerinde koyu kahve renkli ve siyah küçük lekeler görülebilir. Yaprak gözleri
ve erkek çiçekleri taşıyan gözler özellikle hastalığa karşı hassastır. Hastalık
nedeniyle tomurcuklar kısmen zarar görür veya tamamen ölebilir. Genç
ağaçların gövdesini çepeçevre saran ölü dokuların oluşmasına ve sonuçta
ağaçların kurumasına neden olur. Gövde kabuğu kaldırıldığında hafif sulanma
ve kırmızımsı-mor bir renklenme görülür. Odun dokusu bir bıçakla
kaldırıldığında dokuların kahverenkli olduğu görülür. Yağışlı dönemlerde
yapışkan bir sıvı akar. Dallar ve sürgünler yapraklarıyla birlikte kurur.
Kurumuş yapraklar dallar üzerinde kurumuş olarak asılı kalır. Ağaçlarda
genellikle 8-10 yaşına kadar olan dönem en hassas dönemdir. 1-2 yaşındaki
genç sürgünler kurumaya karşı özellikle hassastır. Tomurcuklar, genç sürgün
ve dallar en hassas organlardır. Daha sonra yapraklarda gelişme görülür. Nemli
hava hastalığın daha kolay gelişimine yardımcı olur. Donlu havalardan sonra
bitkiler hastalığa karşı daha hassas hale gelir. Sağlıklı ağaçlar hastalığa karşı
daha dirençlidir.
Mücadelede hastalıklı dokuların kesilip uzaklaştırılması tavsiye edilir.
Ayrıca Sonbaharda Bordo bulamacı uygulaması tavsiye edilir. Çok yağışlı
yıllarda ağustos sonu eylül başında ve yaprakların ¾‟ ü döküldüğünde birer
uygulama, ilkbaharda tomurcuklar açıldığında ise bir uygulama tavsiye edilir.
Aynı dönemlerde 3 kez Bakır oksiklorür ile ilaçlama da tavsiye edilen diğer bir
yöntemdir. Budama aletleri %10‟luk çamaşır suyuna bandırılıp çıkarılmalı
116
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
veya % 70‟lik Etil alkol‟a 20 sn süreyle bandırılmalıdır. Hastalıklı kısmın 60100 cm altından budanmalı ve budama artıkları bahçeden uzaklaştırılıp imha
edilmelidir (Şekil 72).
a
b
c
Şekil 72. Bakteriyel yanıklık hastalığı, a) Meyvede, b) Yaprakta, c) Gövdede
6.2.2. Fungal Hastalıklar
6.2.2.1. Dal kanseri hastalığı (Nectria galligena)
Dünyanın değişik ülkelerinde çok sayıda bitkide zararlı olan bir
hastalıktır. Bazı fındık bahçelerinde tek bir dal üzerinde 30-40 yara meydana
gelmesine neden olabilir. Fındıklarda gövde ve dalları çepeçevre sarabilir. Yara
yerlerinden giren hastalık etmeni organizma kabuk dokusunda gelişerek
117
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
dokuların ölmesine ve küçük göz şeklinde kanser yaralarının oluşmasına neden
olur. Burası daha sonra çöker ve siyahlaşır. Kanserli dokunun kenarları
etrafındaki sağlıklı dokudan yükselerek ayrılır. Dalların üzerinde küçük elips
şeklinde kahverengi yaralar meydana gelir. Kanserli bölgenin civarındaki
kabuk dokusu çatlar ve kavlar fakat dökülmez. Hastalıklı bitki dokuları
üzerinde 1-2 mm çapında balon şeklinde küçük kırmızımsı renkte oluşumlar
meydana gelir. Ülkemizde kar ve don zararının fazla olduğu yüksek kesimlerde
sorun yaratmaktadır.
Mücadelesinde hastalıklı dallar budanıp uzaklaştırılmalıdır. Yara
yerlerine %2‟lik göztaşı veya % 5‟lik karaboya sürülmeli ve aşı macunu ile
kapatılmalıdır. Yara macunlarına bazı fungisitlerin katılması da faydalı olur.
Ayrıca budamadan veya yaprakların dökümünden sonra fungisit uygulaması
yapılabilir. Budama aletleri yukarıda bahsedildiği şekilde dezenfekte
edilmelidir. Yaprakların dökülmesini takiben bazı fungisitlerle veya bordo
bulamacı ile ilaçlama yapılmalıdır (Şekil 73).
Şekil 73. Dal kanseri hastalığı
6.2.2.2. Armillaria kök çürüklüğü hastalığı (Armillaria mella )
Çok sayıda bitkide görülen bir hastalıktır. Ağaçların köklerinde hastalık
meydana getirerek ölümüne sebep olur. İlk yıllarda ağacın gelişmesini
yavaşlatır, sürgün oluşumunu azaltır, yapraklar sararır ve dökülür. Sonraki
118
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
yıllarda sürgün ve dallarda uçtan itibaren kuruma ve ölüm başlar. Hastalıklı
ağaçların kökleri incelendiğinde ikinci köklerden başlayarak kök boğazına
kadar kabuk dokusu ile odun dokusu arasında beyaz bir tabakanın oluştuğu
görülür. İlk önceleri odun dokusu kahverengi olup daha sonra sarımtırak veya
beyaz süngerimsi bir hal alır. Ağaç kabukları, kök ve kök boğazında beyaz
çürüklük görülür. Hastalıklı bitkilerin kök boğazı civarında kümeler halinde
şapkalı mantarlar görülür. Mücadelesinde; kuruyan dallar sökülüp imha
edilmeli, yerine kireç dökülmelidir. Ormanlardan elde edilen arazilere hemen
dikim yapılmamalı, 2-3 yıl boş bırakılmalıdır. Çevredeki şapkalı mantarlar ve
kökleri imha edilmelidir. Derin dikim ve aşırı sulama yapılmamalı, kökler
yaralanmamalıdır. Çevredeki bahçelerden sel sularıyla hastalık taşınması
olmasın diye arazi çevresine 60-70 cm derinlikte hendek açılmalıdır.
Yara yerlerine % 5‟lik bordo bulamacı, % 2‟lik göztaşı veya % 5‟lik
karaboya sürülmelidir. Sağlıklı ağaçları korumak için ilkbahar veya sonbahara
girerken ocakların taç izdüşümüne metrekareye 10 litre %5‟lik karaboya veya
%2‟lik göztaşı dökülmelidir.
6.2.2.3. Rosellinia (Beyaz) kök çürüklüğü (Roselinia necatrix)
İlk belirtiler yapraklarda sararmalar ve bazen küçülmeler görülmesidir.
Zamanla yapraklar dökülerek kurur. Ağaçlarda büyümede durgunluk ve geriye
doğru ölüm görülür. İnce köklerde esmerleşip çürüme, kalın kökler ve kök
boğazında siyah yapışan sıvı ve beyaz renkli bir tabaka görülür. Ağaçlarda
gelişmede gerileme, sararma, solgunluk ve cücelik görülebilir.
Ağır ve su tutan topraklarda bahçe kurulmamalıdır. Toprakta su
birikmesine izin verilmemeli, kök boğazları açılarak havalandırılmalıdır.
Çürümüş kökler sökülüp imha edilmeli, buralara %35‟lik karaboya veya kireç
dökülmelidir. Yeni hastalanmış köklerdeki çürümüş kısımlar temizlenmeli,
yara yerlerine 750 g ardıç katranı+250 gr göztaşı karışımı sürülmeli veya 2-5
kg karaboya dökülüp toprakla kapatılmalıdır. Hastalıkla bulaşık bahçelerde
sağlam ağaçları korumak için ağaç diplerine metre kareye 10 litre olacak
şekilde %5‟lik karaboya veya %1‟lik göztaşı uygulanmalıdır.
119
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
6.2.2.4. Fındık küllemesi (Phylactinia guttata) :
Hemen her yıl ortaya çıkan fazla önemi olmayan bir hastalıktır. Nemli
ve yağışlı yıllarda şiddetli olarak görülebilir. Özellikle yaprakların alt yüzünde
beyaz kül serpilmiş gibi bir tabaka oluşur. Yapraklar zamanla
kahverengileşerek dökülür.
Mücadele için yere dökülen hastalıklı yapraklar toplanıp imha edilmelidir.
Ayrıca hastalık yoğun olarak görüldüğünde kükürtlü ilaçlar uygulanabilir.
6.2.2.5. Kuşgözü hastalığı (Phyllosticta coryli)
Ekonomik önemi olmayan diğer bir hastalıktır. Hastalıklı yapraklarda
4-5 mm çapında, önceleri açık kahverengi daha sonra orta kısımları grileşen
etrafı koyu kahverengi olan lekeler görülür.
6.2.3. Virus Hastalıkları
6.2.3.1. Mozaik Virüsü
Fındıklarda tespit edilmiş en önemli virüs hastalığı mozaik virüs
hastalığı (ApMV)‟dır. Meyvelerde çürüklük, lekelenme ve boş meyve
oluşumuna neden olmaz, yalnız verimi olumsuz etkiler. Yapraklarda bant
şeklinde veya çizgiler şeklinde sararmalar görülür. Son zamanlarda fındık
bahçelerimizde sıkça rastlanan bir hastalıktır. Şu anda ekonomik olarak fazla
bir zararı görülmemektedir (Şekil 74).
Şekil 74. Fındıkta Mozaik Virüs hastalığının belirtileri.
120
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
6.2.3.2. Depo Çürüklükleri ve Mikotoksinler
Hasat sonrası fındığın kurutma ve depolama aşamasında fındıklarda
bazı saprobik funguslar gelişerek mikotoksin isimli zehirli maddeleri üretirler.
Aspergillus ve Penicillium cinslerine bağlı bazı fungus türlerinin gelişme ve
çoğalmaları sırasında oluşan mikotoksinler insan sağlığı açısından son derece
tehlikelidir. Aspergillus‟lar tarafından üretilen ve Aflatoksin olarak bilinen
mikotoksinler ihracatta ciddi sorunlara neden olabilmektedir. Fındıkta
aflatoksin oluşumunu önlemek için hasat, kurutma, kırma ve kavurma
aşamalarında alınması gerekli bir kısım önlemler vardır.
 Hasatta doğru zamanlama
 Yerden toplanmamalı
 Naylon çuval kullanılmamalı
 Zuruflu fındıklar aynı gün harmana getirilmeli, yığınlar halinde
bekletilmemeli





Patozda hasarın az olması için fındıklar olgunlaşınca toplanmalı
5-6 cm kalınlığında serilerek kurutulmalı
Çürük yaprak, bitki ve fındıklar ayıklanmalı
Kurutma sırasında fındığın nem alması önlenmeli
Naturel fındık % 70 bağıl nemin altındaki koşullarda depolanmalı
6.3. Kemirici ve Diğer Zararlılar
Fındık bitki ve meyvesine zarar veren ve yukarıda geniş olarak bilgi
verilen hastalık ve zararlıların dışında kalan birçok zararlı daha bulunmaktadır.
Bunların başında yaban domuzu gelmektedir. Yaban domuzunun fındıktaki
zararı bazı yıllarda önemli boyutlara ulaşmaktadır. Fındıkların köklerini
kazarak kökleri parçalamakta, kökleri kemirerek yemektedir. Zarar görmüş
dallar kısa sürede kuruyarak elden çıkmaktadır (Şekil 75). Domuz fındık
meyvesini yiyerek de zarara yol açmaktadır. Hasat yaklaştığı zamanlarda fındık
dallarını ön ayakları arasına alarak fındık meyvesini yaprakları ile beraber ağzı
ile sıyırıp yemektedir. Bir domuz bir gecede 15-20 kg fındığı yiyebilmektedir.
121
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Tarım il ve ilçe müdürlüğü ile ilgili kurumlardan izin alınarak sürek avı ile bu
zararlılarla mücadele edilebilmektedir. Aynı zamanda, imkânlar ölçüsünde,
bahçelerin özel tellerle çevrilmesi suretiyle düşük akımlı elektrikli düzenekler
kullanılarak domuzların fındık bahçesine girmesi önlenebilir.
Diğer zararlılar olarak karaca, sincap, salyangoz, sülük, tarla faresi,
kuşlar fındığın dal ve meyveleriyle beslenmekte ve üreticiye önemli düzeyde
zarar vermektedir. Üreticiler bu zararlılarla değişik yöntem ve usullerle
mücadele etmektedir.
Şekil 75. Domuzun zarar verdiği fındıkların kökleri.
122
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
7. KAYNAKLAR
Agrios, G.N., 1997. Plant Pathology. Fourth Edition. Academic Pres Inc. New York,
635p.
Ak, K. M.Uysal, C.Tuncer, 2005. Giresun, Ordu Ve Samsun İllerinde Fındık
Bahçelerinde Zarar Yapan Yazıcıböcek (Coleoptera: Scolytidae) Türleri, Kısa
Biyolojileri Ve Bulunuş Oranları. Omü Zir.Fak.Dergisi.,20(2):37-44
Akça, İ., 2003. Orta Karadeniz Bölgesinde Fındık Kurdu Curculio Nucum L. 1758
(Coleoptera; Curculionidae) Populasyonlarının Biyolojisi Ve Zararı Üzerine
Araştırmalar. O.M.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi. 93s.
Anonim, 2004. Fiskobirlik Verileri, Http://Www.Fiskobirlik.Org.Tr/ 2004.
Anonim, 2004. Www.Findik.Com/Yetistiriclik.
Anonim,1995. Zirai Mücadele Teknik Talimatları. Cilt 3. T.C.Tarım ve Köyişleri Bak.
Koruma Ve Kontrol Genel Müd. Ankara.444s.
Anonymous, 1999. FAO. Eppo Standards. Guidelines On Good Plant Protection
Practice. Pome Fruits. Pp 2/ (1). 18p.
Anonymous, 2000. Dpt, Vııı. Beş Yıllık Kalkınma Planı Gıda Sanayii Ve Rekabet
Edebilirlik. Fındık İşleme Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Raporu
(Yayınlanmamış). T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı, Ankara. 61s.
Anonymous,
2006.Inra,Http://Www.İnra.Fr/Internet/Produits/Hyppz/Species.Htm
.15.3.2006
Anonymous,2006a. Http://Www.Agf.Gov.Bc.Ca/Cropprot/Hazelnutblight.Htm
Anonymous,2006b. Http://Plant-Disease.İppc.Orst.Edu/Disease.Cfm?Recordıd=573
Anonymous,2006c.
Http://Www.Glfc.Cfs.Nrcan.Gc.Ca/Treedisease/Nectria_Canker_Of_Hardwood
s_E.Html
Bayram, F., S.Şahan, S.Kurtoğlu, T.Karadeniz, 2004. Sağlık Ve Beslenme Gözüyle
Fındık. 3. Milli Fındık Şurası. S:590-595. Giresun İl Özel İdare Müdürlüğü.
Bostan, S. Z., 2006. Fındık Tarımında İklimin Yeri ve Önemi. 3. Milli Fındık Şurası.
S:422-425. Giresun İl Özel İdare Müdürlüğü.
Bostan, S.Z., 1997. Türkiye Fındık Yetiştiriciliğinde Sorunlarımız Ve Çözüm Yolları.
OMÜZF Dergisi, 12(2): 127-133.
Bostan, S.Z., 1998. Bazı Önemli Fındık Çeşitlerinde Tohum Taslağı Gelişimi Üzerine
Bir Araştırma. Türk Tarım Ve Ormancılık Dergisi, 22: 295-298.
Bostan, S.Z., 1998. Fındıkta Önemli Bir Sorun: Çeşit Belirsizliği. Ordu‟da Tarım, Yıl:
3, Sayı: 10, Mayıs-Haziran, Sayfa:2.
Bostan, S.Z., 1999. Farklı Ortamlarda Kurutulan Fındıklarda Bazı Önemli Kalite
Özellikleri Üzerine Bir Araştırma. Bahçe, 28 (1-2): 73-78.
Bostan, S.Z., 2003. Ordu Ekolojisinde Yetiştirilen Tombul, Palaz, Kalınkara ve
Çakıldak Fındık Çeşitlerinde Fenolojik Özelliklerin Belirlenmesi. K.T.Ü.
Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonu Başkanlığı. SONUÇ RAPORU. Proje
Kod No : 20.119.001.1.
123
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Bostan, S.Z., 2005. Fındıkta Pomolojik Ve Teknolojik Özellikler Üzerine Ocaktaki
Dal Sayısının Etkisi. Ziraat Mühendisliği, 344: 4-7.
Bostan, S.Z., 2005. Orta Ve Doğu Karadeniz Bölgesinde Fındık Üretim Ve Verimi İle
Bazı Önemli İklim Değerleri Arasındaki İlişkiler. “Doğu Karadeniz Bölgesi
Kalkınma Sempozyumu” 13-14 Ekim 2005, Trabzon. Bidiriler Kitabı, s:1-10.
Bostan, S.Z., A.İslam, S.M.Şen, 1997. Investigation On Nut Development İn
Hazelnuts And Determination Of Nut Characteristics And Variation Within
Cultivars İn Some Hazelnut Cultivars. Acta Horticulturae, 445:101-108.
Bostan, S.Z., A.I.Özgüven, A. I., A.İslam, 1997. Ordu İli Meyveciliği. ÇÜZF Dergisi,
12 (4):175-182.
Bozoğlu, M., 2001. Econometric Analysis Of Hazelnut Productivity İn Ordu And
Giresun Provinces, Turkey. Proc. V. Int. Congress On Hazelnut. Ed. S.A.
Mehlenbacher. Acta Hort. 556. Ishs 2001. 125-129.
Çalışkan, N., Koç, N., Kaya, A., Şenses, T. 1997. Compost Production From Hazelnut
Husk. Fourth İnternational Sym. Hazelnut. Acta Hort. 445.
Ecevit, O., C. Tuncer, S. Keçeci, 1993. Fındık Yaprak Deleni Anoplus Roboris
Sufi.(Coleoptera, Curculionidae)'In Tanımı Üzerinde Çalışmalar. Türk.
Entomol. Derg., 17 (4): 235-238.
Ecevit,O., S.Özman, G.Hattat, A.N.Okay, A.Kaya, S.Mennan,1996. Kardeniz
Bölgesinde Önemli Fındık Çeşitlerinin Zararlı Ve Hastalıklara Karşı
Duyarlılıklarının Belirlenmesi. Fındık Ve Diğer Sert Kabuklu Meyveler
Sempozyumu. Omü Ziraat Fakültesi. Bildiri Kitabı: 77-93s.
F.Balta, F.Balta, T.Karadeniz, 1997. The Evaluation On Preselection Of The Hazelnut
'Tombul' and 'Palaz' Cultivars Grown In Çarşamba And Terme (Samsun). Acta
Hort.445:109-118
Hill,D.S.,2003. Pests Of Stored Foodstuffs And Their Control. Kluwer Academic
Publishers.N.York. 476p.
Işık,M., F.Dündar,1992. Fındık Zararlıları Ve Hastalıkları İle Mücadele. T.C. Tarım
Ve Köyişleri Bakanlığı, Ankara, 28s.
İslam, A., A.I.Özgüven, S. Z.Bostan, T.Karadeniz, 2005. Relationships Among Nut
Characteristics İn The Important Hazelnut Cultivars. Pakistan Journal Of
Biological Sciences 8 (6):914-917
Kacar, B., A.V.Katkat, 1999. Gübreler Ve Gübreleme Tekniği.Uludağ Üniv.
Güçlendirme Vakfı Yayın No: 144. Vipaş Yayın No:20. Bursa.
Kara, M., 1999. Meteoroloji. S.Ü. Yay. No: 131, Zir. Fak. Yay.No.: 24. Konya, 172 s.
Karaca,İ.,1974. Sistematik Bitki Hastalıkları, Deuteromycetes (Fungi Imperfecti). Cilt
Iv. Ege Üni.Ziraat Fak. Yayınları, No:217, Bornova, İzmir, 272s.
Karadeniz, T., 2003. Fındık Taban Fiyatı Eğime Göre Belirlensin. Ordu Haberci.
Yıl:2, Sayı: 95.
Karadeniz, T., 1998. Farklı Fındık Çeşitleri Üzerine Aşılı Tombul Fındık Aşı
Kombinasyonunda Kaynaşmanın Anatomik Ve Histolojik Olarak İncelenmesi.
Bahçe, 27(1-2): 11-22.
Karadeniz, T., 2001. Fruit and Leaf Characters İn „Foşa‟ Hazelnut Orchards Facing
Different Directions. Acta Hort. 556:359-363
124
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Karadeniz, T., 2004. Şifalı Meyveler (Meyvelerle Beslenme Ve Tedavi Şekilleri).
(Yardımcı Ders Kitabı). Burcan Ofset. Matbaacılık Sanayii. 208 S.
Karadeniz, T., 2004. Tombul Fındık Çeşidinde Beyazlama Özelliğinin Bahçelere Ve
Çotanaktaki Meyve Sayısına Göre Değişiminin Belirlenmesi. 3. Milli Fındık
Şurası. S:478-480. Giresun İl Özel İdare Müdürlüğü.
Karadeniz, T., 2005. Taban Arazilerde Fındık Kaybı Giderek Artacak. Dünya
Gazetesi, Konuk Yazar. 21.12.2005
Karadeniz, T., 2006. Fındık Dikim Sistemleri. Üçüncü Milli Fındık Şurası. 10-14
Ekim 2004. Sayfa: 454-461.
Karadeniz, T., A.Islam, 1999. Tombul Fındık Çeşidinde Önemli Meyve Özellikleri
Bakımından Varyasyonların Belirlenmesi. Karadeniz Bölgesinde Tarımsal
Üretim Ve Pazarlama Semyozyumu, 15-16 Ekim, Karadeniz Tarımsal
Araştırma Enst.Müd., Samsun, Bildiriler Kitabı, Sayfa: 340-345
Karadeniz, T., M.Küp, 1997. The Effect on Quality Hazelnut of Direction. Acta
Hort.445:285-291
Karadeniz, T., S.Z.Bostan, 2004. Tombul Fındık Çeşidinde Meyve Ve Toprak
Özelliklerinin Rakıma Göre Değişimi Ve Bunlar Arasındaki İlişkilerin
Belirlenmesi. 3. Milli Fındık Şurası. S:471-477. Giresun İl Özel İdare
Müdürlüğü.
Karadeniz,T., 2004. Fındık Ve Çaya Ek Ürünler. 3. Milli Fındık Şurası. S:462-470.
Giresun İl Özel İdare Müdürlüğü.
Karadeniz,T., 2007. The Places of Fruit Species of the Nuts in Global Development
and the Improvements in Hazelnut. First Balkan Fruit Growing Symposium.
Plovdiv, Bulgaria, 14-17 Nov, 2007.
Kulaç, A., S.Z. Bostan, 2005. Türk fındık Politikasında Alternatif Yaklaşımlar. “Doğu
Karadeniz Bölgesi Kalkınma Sempozyumu” 13-14 Ekim 2005, Trabzon.
Bildiriler Kitabı, s:19-34.
Kurt,M.A.,1982. Doğu Karadeniz Bölgesinde Fındık Zararlıları, Tanınmaları,Yayılış
Ve Zararları,Yaşayışları Ve Savaşım Yöntemleri. T.C.Tarım Ve Orman Bak.
Zir.Müc. Ve Zir. Kar.Genel Müd. Samsun Bölge Zir.Müc.Enst. Mesleki
Kitaplar Sersi No:26. Ankara. 75s.
Okay, A.N., A.Kaya, V.Y.Küçük, A.Küçük, 1986. Fındık Tarımı. Tarım Orman Ve
Köyişleri Bakanlığı, Teşkilatlanma Ve Destekleme Genel Müdürlüğü Genel
Yayın No:142, Tedgem:12, Tedgem-12., 85 S.Ankara.
Özçağıran, R., A.Ünal, E. Özeker, M.İsfendiyaroğlu, 2005. Ilıman İklim Meyve
Türleri (Sert Kabuklu Meyveler) Cilt-Iıı. Ege Üniversitesi Yayınları, Ziraat
Fakültesi Yayın No: 566, Bornova-İzmir.308 S.
Özçağıran, R., Ünal, A., Özeker, E., M. İsfendiyaroğlu, 2005. Ilıman İklim Meyve
Türleri (Sert Kabuklu Meyveler Cilt-III). E.Ü. Yay. Zir. Fak. Yay. No: 566., 308
s.
Özenç, N., N.Çalışkan, 2001. Effects Of Husk Compost On Hazelnut Yield And
Quality. Proc. V.Int. Congress On Hazelnut. Acta Hort.556.
Saruhan, İ., 2004. Karadeniz Bölgesi Fındık Üretim Alanlarında Görülen Fındık
Kokarcası (Palomena prasina L. Hemiptera: Pentatomidae)‟nın Biyolojisi,
125
FINDIK YETİŞTİRİCİLİĞİ
T. KARADENİZ, S.Z.BOSTAN, C.TUNCER, C.TARAKÇIOĞLU
Populasyon Yoğunluğu Ve Zarar Şekli Üzerine Araştırmalar. O.M.Ü. Fen
Bilimleri Enstitüsü, Basılmamış Doktora Tezi. 118s.
Seyhan,F.,2002. Fındıkta Hasat Sonrası Aflatoksin Oluşumuna Etki Eden Faktörler Ve
Önleyici Tedbirler. Tubitak-Mam Gıda Bilimi Teknolojisi Araştırma Enstitüsü.
Seminer Notları.
Şen,S.M., F.Balta, T.Karadeniz, F.E.Tekintaş, A.Ünal, 1994. Some Disadvantages
Taken Into Consideration During The Graft Union In Hazelnut. Xxivth
International Horticultural Congress. August 21-27, Kyoto, Japan.
Tarakçıoğlu, C., S.R.Yalçın, A.Bayrak, M.Küçük, H.Karabacak, 2003. Ordu
Yöresinde Yetiştirilen Fındık Bitkisinin Beslenme Durumunun Toprak Ve
Yaprak Analizleriyle Belirlenmesi. Ankara Üniv.Ziraat Fak. Tarım Bilimleri
Dergisi 9(1):13-22.
Tuncer, C., 1994. Amerikan Beyaz Kelebeği (Hyphantria Cunea Drury Lep.:
Arctiidae)‟Nin Samsun İlindeki Biyolojisi Üzerinde Araştırmalar. O. M. Ü. Zir.
Fak. Derg. 9 (1): 42-56.
Tuncer, C., O. Ecevit And İ. Akça, 1997. Observations On The Biology Of Filbert
Aphid (Myzocallis Coryli, Homoptera: Aphididae) İn Hazelnut Orchards. Acta
Hort. 445: 485-492.
Tuncer, C., İ. Akça, İ. Saruhan, 2002. Fındıkta Zararlı Bazı Emici Böceklerin
(Hemiptera: Pentatomidae, Coreidae Ve Acanthosomatidae) Neden Olduğu
“Lekeli İç” Zararının Kimyasal Mücadele İle Önlenmesi Üzerine Araştırmalar.
O. M. Ü Zir. Fak. Derg.,17 (3): 17-26.
Tuncer, C., O. Ecevit., 1997. Current Status Of Hazelnut Pest İn Turkey. Acta Hort.
445: 545-552.
Tuncer, C., İ. Saruhan, İ. Akça, 2004. The Insect Pest Problem Affecting Hazelnut
Kernel Quality İn Turkey. Acta Hort. 686: 367-375.
Tuncer,C., 2006. Hazelnut Pests Homepage. Www.Findikci.Net. 15.3.2006.
Tuncer,C.,İ.Akça, İ.Saruhan, 2004. Karadeniz Bölgesi Fındık Bahçelerindeki
Zararlılar Ve Mücadeleleri Üzerine Mevcut Durum Değerlendirmesi. 3.Milli
Fındık Şurası.10-14 Ekim 2004,Giresun.524-529.
Ural,İ, N.Gökmen, N.Küçükaslan, M.Işık, T.Kırtıloğlu,1968. Fındıklarda Zarar Yapan
Gysonoma Dealbana Fröhl‟ün Biyolojisi Ve Mücadelesi Üzerinde Araştırmalar.
T.C.Tarım Bak. Zirai Müc. Ve Zir.Kar.Gen.Müd. Araş.Eserleri Serisi , Teknik
Bülten No:4. İstanbul.36s.
Ural,İ., A.Kurt,1973. Doğu Karadeniz Bölgesi Fındık Bahçelerinde Zarar Yapan
Fındık Gal Sineği (Mikomyia Coryli Kieffer)‟ Nin Biyolojisi Ve Mücadelesi
Üzerinde Araştırmalar. Bitki Koruma Bülteni, Cilt:13,No:(1):1-18.
Vauterin,L., J.Rademaker, J.Swings, 2000. Synopsis On The Taxonomy Of Genus
Xanthomonas. Phytopathology. 90:677-682.
Viggiani,G.,1984. Avversita, Malattie Fitofagi Del Nociolo. Caccia E Pesca. Settore
Promozione E Sviluppo. 7 Serie Manuali. Napoli. 152p.
Yılmaz, M., 1990. Meyve Ağaçlarında Budama. Adana., 130 S.
Yılmaz, N., S.Z. Bostan, 2002. Trabzon İlinin Tarımsal Yapısı, Sorunları ve Çözüm
Önerileri. Ziraat Mühendisliği, 336: 18-21.
126

Benzer belgeler