Envanter Yönetimi

Transkript

Envanter Yönetimi
imleri Yarışması
16. Çocuk Resimleri Yarışması
Ecz.Hayati Yalçın
17. Çocuk Resimleri Yarışması
Ödül Töreni
10 Mayıs’ta E. Ü. Konak/ AKM’de resimleri
sergilenmeye hak kazanan ve ödül alan tüm
çocuklarımızı ve ortaklarımızı bekliyoruz.
14 Mayıs
Bilimsel Eczacılığın
174. Yılı kutlu olsun.
19 Mayıs Atatürk’ü Anma,
Gençlik ve Spor Bayramımız
Kutlu Olsun!
gazeteedak
Sevgili Çocuklar,
içimdeki mutluluk ve
gelecek hayallerim konulu
Resim yarışmasına
sizleri bekliyoruz!
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
www.edak.org.tr • [email protected]
Nisan 2013 • Sayı 72
EDAK Yönetim Kurulu Başkanı Emre Bacanak; Gazeteedak gündemimizde yer alan stok yönetimi konusunu, lojistik entegrasyondan,
envanter yönetimine ve nihayet ihtiyaçlar hiyerarşisine değinerek
yorumluyor. Bacanak; kooperatif ortaklarının, ortak hareket etmesinin öneminden, bireylerin değişen alışveriş alışkanlıklarına dek örnekler ile renklendirdiği yazısında meslektaşlarına; “Lojistik entegrasyon; EDAK Merkez, şubeleri ve eczanelerimizi bir bütün olarak
kapsayacak bir envanter sistemi ile mümkün ancak satış frekansı
yüksek olan ürünleri her seferinde depodan getirdiğinizde oluşan
maliyet hepimizin cebinden çıkıyor” diyor
Engellilere
Sesli Reçete
’ün ardından
Ecz. Şule İlkkurşunlu
Sayfa 6
Gündem
Röportajları:
Eczacı Bülent Ergin
Eczanede Stok
Yönetimini Anlattı
Ecz. Bülent Ergin
Sayfa 16
1979’daki Eczacılık,
2013’deki Eczane
Yöneticiliği
Envanter Yönetimi
Değerli meslektaşlarım,
Kooperatifimizi bundan 34 yıl önce eczanelerimizde ihtiyacımız olan ürünlerin temini ve tevzii için kurduk ve büyüttük. O kadar büyüttük ki, 34 yılın sonunda kocaman
bir lojistik organizasyonun sahibi olduk.
Ecz. Emre Bacanak
Sahibi olduğumuz bu lojistik organizasyon
EDAK Ecza Kooperatifi
ile ilişkilerimiz her ne kadar zaman içinde
Yönetim Kurulu Başkanı
müşteri ilişkisine dönüşse de son yıllarda
birbirimize kenetlenerek aynı organizasyonun birer parçası haline dönüşme yolunda yeniden modelleniyoruz.
Sevgili meslektaşlarım,
Bu yılda Merhaba Yaz satış etkinliğimizin 5.’sini 7-10 Mart
tarihleri arasında Antalya Manavgat’taki Starlight Otel’de
gerçekleştirdik. Böylesi bir etkinlik düzenlemekteki amacımız; ortaklarımızın daha fazla
Ecz. Meltem Kortel
çeşitte ve piyasanın altında fiyat
avantajı sağlayarak ürün temin
etmesini sağlamaktı. İlki, kooperatifimiz için ilk tecrübemizdi. Her yıl bu yolda deneyimler kazanarak organizasyonumuzu geliştirdik ve katılımı artırdık. 150’ye yakın firmayla 1000 eczacımızı bu etkinlikte bir araya getirdik.
Ecz. Hüsnü Kaya / EDAK
Denetim Kurulu Üyesi
Sayfa 19
Stok Yönetimi
Üzerine
Ecz. Sarp Yaklav /EDAK
Denetleme Kurulu Üyesi
Sayfa 23
Eczanede
Satışı Arttırmanın
Yolları
Bu yeniden modellenme çerçevesinde bir taraftan varlığımızın tek teminatı olan eczacılık mesleğine odaklanmaya, geliştirmeye ve bunu
halkımıza en iyi şekilde sunmaya çabalarken diğer taraftan da aynı
makinenin parçaları gibi hareket edecek bir lojistik entegrasyonun
peşindeyiz. Bu entegrasyon doğal olarak ana merkezimizden hastalara kadar uzanan bir ürün hareket sisteminin tesis edilebilmesi ile
mümkündür. Bu da ancak EDAK merkezin, şubelerimizin ve eczanelerimizin hepsini birden kapsayacak bir envanter yönetim sistemi ile
mümkün olabilir. EDAK bu tasarımı gerçekleştirmek üzere çalışıyor.
Ancak bu tasarımda küçük EDAK şubelerinin yani eczanelerimizin
mikro düzeyde iyi bir envanter yönetiminin olması gerekiyor.
EDAK Ecza Kooperatifi olarak ilaç da karlılığımızın düşüşüyle eczanelerimizde cirosal erimenin, kârlılığımızı Murat Selçuk
kaybetmenin çaresi olarak ilaç dışı sağlık ürünlerinin
eczanelerimizde yer almasını ve bu ürünleri marketlere
Sayfa 24
kaptırmamanın mücadelesini verdik. Bu ürünleri sadece
eczanelerimizde bulundurmanın yetmeyeceğini, doğru Mesleğin Dışında
ve güvenilir ürün ile etkin pazarlamayı mesleki bilgimizi Ebru
ve danışmanlık rolümüzü birleştirdiğimizde son tüketiciye Sanatı
ulaşabileceğimizi ve ilaç dışı sağlık ürünleri pazarından
Ecz. Seval Berberoğlu
ciddi pay alabileceğimizi savunduk.
Devamı sayfa 15’de
Devamı sayfa 29’da
Editörden
Ünlüerler
“Gündemimiz: Stok Yönetimi ve Merhaba Yaz 2013 Satış Etkinliğimiz”
Merhaba,
Gazeteedak 72. sayısına hoş geldiniz. İzmir’e bahar geldi. Arada Nisan yağmurlarını sağanak olarak yaşasak da artık yaz’a hazırlanıyoruz. Artık sıcak ve
neşeli günlere adım atacağımızı düşünürken, ne dünya ne de Türkiye gündeminde maalesef şiddet hız kesmedi. Dünya’da ABD’nin Boston eyaletine yapılan
terör saldırıları ve protesto gösterileri vardı. Biz de ise terör saldırılarını durdurmak için yapılan çalışmalar gündemi oluşturdu. Ama kadına şiddet ise maalesef
hiç durmadı.
EDAK’ın gündeminde; yılbaşından itibaren uygulanmaya başlanan EDAK Rafı ve yeni dergimiz EDAKTÜEL, Değişen ve gelişen eczane ve medikal eğitimlerimiz, Uluslararası Örgütlerin EDAK ziyaretleri var. Bu kapsamda ilk olarak, Birleşmiş Milletler Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nun kooperatiflerle ilgili
başdanışmanı Prof. Dr. Hüseyin Polat aracılığıyla EDAK’a gelen Mısırlı Kooperatifçilerin ziyareti ve Haziran ayında Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nun EDAK ve
eczanelerimizi ziyaretleri planlanıyor. Ayrıca; 34. Olağan Genel Kurul Toplantımızın hazırlıkları ile gündemimiz hız kesmiyor.
İlaç -Eczacılık gündemimizde ise geçtiğimiz yıldan beri yeni yılın başından itibaren uygulanacak-uygulanamayacak tartışmaları süren, e-reçete uygulanmaya
başladı. Çoğunluğu ithal ürünlerden oluşan 500’e yakın ilaç, SGK ve ithalatçı firmalar arasında yaşanan sıkıntılar yüzünden piyasada bulunmuyor. Ayrıca
[email protected]’a yazılarınızı beklediğimizi de hatırlatarak, sizlere “MERHABA” diyoruz…73. Sayımızda görüşmek üzere, Hoşçakalın…
Yeşim Erdemir / Gazeteedak Editörü
Sayfa 26
Tahlillerin Dili
Prof. Dr. Cevval Ulman
Celal Bayar
Ünv. Tıp Fakültesi
Tıbbi Biyokimya
Anabilim Dalı
Sayfa 27
gazeteedak
Eczacı Sorumluluğu*
2
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
“Temiz su, temiz hava ve sağlıklı yaşam koşulları doğru ilacın doğru zamanda kullanılmasından öte sorumluluk taşımamız gereken özelliklerdir…”
Mesleğimiz açısından ortalama insan yaşam süresi,
yaşam kalitesi, çocuk ölümleri oranı, temel hastalıklarda korunma gibi kriterleri kapsayan bu kalkınma
modeli içinde eczacılığa çok önemli görevler düşmektedir.
Ecz. Vecihi Özerdemli
Değerli meslektaşlarım,
Günümüzde, toplumların gelişmişlik düzeyinin göstergesi, tek başına ekonomik kalkınma değildir. Bir
toplumun gelişmiş sayılabilmesi için insani gelişme
kriterlerinin gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Yani aslolan insan merkezli kalkınmadır ki buna sürdürülebilir kalkınma da diyoruz. Son yıllarda sanayileşme ile birlikte çevre sorunlarının hızla artması
toplumun tüm kesimlerini sürdürülebilir kalkınmanın
yollarını aramaya sevk etmiştir. Sürdürülebilir ekonomik kalkınma gelecek nesillerin ihtiyaçlarını tehlikeye düşürmeden bugünkü nesillerin ihtiyaçlarını
karşılamak anlamına gelmektedir.
Sağlıklı insandır gelişmişliğin en önemli göstergesi.
Sağlıklı insan ise ancak sağlıklı çevre ile mümkündür.
Bu anlamda gelişmiş ülkelerde artık tüm kurumlar,
üretimlerinin insanı ve çevreyi ne ölçüde etkiledikleri ile değerlendirilmektedir. Tüm büyük firmalarda
bilançolar; Finansal varlıklar, Çevreye etki ve Sosyal
sorumluluk ile değer kazanmaktadır.
Bu anlamda Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansı “Stockholm Deklarasyonu”nu yayınlamıştır.
Buna göre; ‘’İnsanın, hürriyet, eşitlik ve yeterli yaşam
koşulları sağlayan onurlu ve refah içinde bir çevrede
yaşamak temel hakkıdır… İnsanın bugünkü ve gelecek nesiller için çevreyi korumak ve geliştirmek için
ciddi bir sorumluluğu vardır.
ları doğru ilacın doğru zamanda kullanılmasından
öte sorumluluk taşımamız gereken özelliklerdir. Bu
anlamda toplumu hastalıklardan korumak öncelikli
hedefimiz olmalıdır. Ve kimyasal bir zehir olan ilacın
hem canlıları hem de doğayı kirletmemesine özen
göstermeliyiz. Bunu sağlayacak tek meslek grubu
olarak eczacılar önemli bir görev üstlenmektedirler.
İlacın üretiminden tüketiciye ulaşması ve doğru kullanılması bir eczacılık sürecidir. Bu sürecin unutulmaması gerek ayağı ise hastaların kullanmadıkları
ilaçların doğaya karışmadan toplanması ve imha
ettirilmesidir.
Akılcı ilaç kullanımı bu süreci de kapsamaktadır ve
farmasötik bakımın önemli bir ayağıdır.
Eğer süreçlerimizi kayıt altına almaya başlarsak sanırım hem hasta kontrolleri hem kontrendikasyonlar
hem de ilacın tasarrufu konusunda önemli bir adım
atacağız. Eczacılar çevre ve sosyal sorumluluk konularında toplumun rehberliği görevini bıkmadan yerine getirmelidirler.
*Eczacı Dergisi Nisan 2013’den alıntılanmıştır.
Bir sağlık çalışanı olarak eczacıların bu anlamdaki
sorumluluğu mesleğinin içinde barındırdığı bir özelliktir. Temiz su, temiz hava ve sağlıklı yaşam koşul-
EDAK’tan Dünya Saati Uygulamasına Destek!
“EDAK olarak biz de Dünya Saati uygulamasına katılıyor ve dünyamızı tehdit eden iklim değişikliğinin
önemine dikkat çekmek amacıyla 23 Mart Cumartesi günü 20:30-21:30 saatleri arasında merkez binamızın ışıklarını söndürüyoruz. EDAK olarak, eczacı
ortaklarımız ile yürüttüğümüz sosyal sorumluluk
projelerimiz ile de sürdürülebilir bir yaşamın doğal
destekçisiyiz. Bunun yanı sıra, doğayı koruma ve sürdürülebilirliğin önemini vurgulayan tüm etkinlikleri
gönülden destekliyor, özellikle çocuklarımızı bu projelerde çok önemsiyoruz ve bu alandaki bütün çalışmaları yakından takip ediyoruz” dedi.
EDAK, tüm dünyada, WWF öncülüğünde düzenlenen Dünya Saati uygulamasına, bu yıl da desteğini sürdürdü.
EDAK, iklim değişikliği ve çevre sorunlarına dikkat
çekmek amacıyla, 23 Mart Cumartesi akşamımerkez
binasının ışıklarını 1 saat süreyle söndürdü.
Türkiye’nin öncü ecza kooperatiflerinden EDAK,
WWF (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) tarafından iklim
değişikliğine dikkat çekmek amacıyla 2007 yılında
başlatılan Dünya Saati uygulamasına geçtiğimiz yıl
olduğu gibi, bu yıl da destek verdi. EDAK, dünya çapında düzenlenen bu etkinliğe, 23 Mart Cumartesi
günü 20:30-21:30 saatleri arasında İzmir Işıkkent’teki merkez binasının ışıklarını söndürerek katkı sağladı.
EDAK Yönetim Kurulu Üyesi Eczacı Ayşem jale Kıhtır,
konuyla ilgili yaptığı açıklamada, EDAK’ın doğanın
korunması ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir
dünya bırakılması konusuna duyduğu hassasiyeti
vurgulayarak sözlerine şunları ekledi:
gazeteedak
EDAK Balçova Şube, ortaklarımıza hizmet veriyor
3
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
EDAK Balçova Şube Satış elemanı arkadaşlarımız Satış Yöneticimiz Tamer Yalçınkaya ile birlikte
EDAK 2010 yılı Nisan ayında İzmir Işıkkent’teki yeni binasına taşındı. Bu süreçte şubelerinde hizmet veren satış
elemanlarını da tek bir merkezden hizmet verir hale getirmek amacıyla merkez binasına taşıdı.
Engin Bertan / Satış Elemanı
Sağlık Bir Beden işi Değil, Bir Kafa Meselesidir. Mark Baker Eddy
“Nasıl ki bir doktor hastayı iyileştirdiğinde mutluluk duyuyorsa bende o
hastaya İlacını yetiştirdiğim zaman
mutlu oluyorum…”
Günümüz şartlarında sağlıklı olmak gerçekten kafa
işidir. Kişi sağlıklı olmak için eskisinden daha fazla
gayret sarf etmekte. Bizler bu işin aracılarıyız. Kendimi bu meslekte bir aracı olarak görmekten büyük
zevk alıyorum. Nasıl ki bir doktor hastayı iyileştirdiğinde mutluluk duyuyorsa bende o hastaya İlacını
yetiştirdiğim zaman mutlu oluyorum. Hemen hemen
her köşede görmeye alıştığımız, ihtiyacımız olmasa
dahi sohbet için bile olsa uğradığımız ‘ E, logolu ecza
dolaplarımız yani eczanelerimiz… Onlar hayatımızın vazgeçilmez bir ihtiyacı. On dört seneye yakın
bir zamandır bu mesleğin içerisindeyim ve hala ilk
günkü heyecanla çalışmaktayım. Neredeyse bütün
departmanlarında hizmet ettiğim bu kurumun adı
bile yetiyor bazen sağlıklı olmama: EDAK!.. Evet, bu
kurumla yatıp bu kurumla kalkıyoruz. Bizler bir ilacın
hastaya ulaşana kadarki kısmı olmaktan gurur duyuyoruz. Bizler işimizi tam yapmak zorundayız. Bir
ilacın hastaya ulaşana kadar geçirdiği süreç hastanın umurunda değildir. Hasta o ilacı alıp biran önce
sağlığına kavuşmayı amaçlıyor. Bizler satış ekibi
olarak siparişi aldığımız andan itibaren ilacın sahibine ulaşması ile hükümlüyüz. Sipariş hazırlanırken,
paketlenirken, sevk edilirken ve teslim edilirken yaşanan problemler o hastanın gerçekten umurunda
değildir. Fakat tam burada bir konu daha su yüzüne
çıkıyor. Neden bu ilaç eczanenin rafında yok. Evet,
birçok neden var. Maliyet, stok kontrolunü sağlayamamak, ilacın piyasada olmayışı, planlı raf takibi
yapamamak vs… Peki, nedir bu işin çözümü? Tek
bir çözümü var, o da eczanelerin satış temsilcileriyle iyi iletişim içerisinde olması. Sağlıklı ve güvenli bir
iletişim bu sorunu ortadan kaldırır. Nasıl ki bir aylık
reçete tesliminde hastalarına hiç yok çekmeyen bir
eczane arayıp bize teşekkür edebiliyorsa bu iş oluyor demektir. Lütfen mutluluğumuzu paylaştığımız
gibi hatalarımızı da paylaşalım.
Ben ve satış ekibi arkadaşlarım her türlü öneri ve görüşlerinize ortak olmakla mükellefiz. Bizlere güvendiğiniz için tekrar tekrar teşekkür ederiz.
Gülden Uzelli
Gülfer Algıner
Balçova Şube Müdürü Ecz. Mustafa Saltıkalp,
Saha Yönetmenleri ve İşletme Çalışanları ile birarada
gazeteedak
4
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
Türkiye’nin sektöründe öncü Ecza Kooperatifi EDAK, yeni şubeleriyle
büyümeye devam ediyor...
EDAK Bornova Şubesi Hizmete Başladı!
1979 yılından bu yana ilaç üretim, temin ve dağıtım
sektöründe, çağın ve iş yapış şekillerinin gerektirdiği
teknolojiyi en iyi kullanan çağdaş ve kaliteli hizmet
anlayışı ile Türkiye’nin öncü ecza kooperatiflerinden
olan EDAK, yeni şubesi ile büyümeye devam ediyor...
İzmir Şehir Merkezi’ne 17 km, Şehir Otogarı’na 2 km,
Otobana 1 km mesafede ve yaklaşık 600 metrekarelik bir alanda kurulan Bornova şube, 14 Şubat’ta
hizmete başlıyor. Bornova Şube; Bornova ilçesi, Ege
Üniversitesi, Konak, Alsancak, Bayraklı, Altındağ,
Yenişehir, Pınarbaşı bölgesi eczacılarının acil reçete
ihtiyaçlarına hizmet verecek. EDAK Bornova Şube;
5500/3 sok. No: 6/B Çamdibi’nde yer alıyor.
Yeni şube ile birlikte kooperatifçilik alanında yeni
bir halka daha eklenmesinden duyulan memnuniyeti dile getiren EDAK Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı
Emre Bacanak; “Türkiye’de mesleki anlamda en
bağlı ve istikrarlı örgütlenme biçimi ecza kooperatiflerinde mevcut. Biz de bu dayanışma ve birliğin gelişmesi için çalışıyoruz. Bornova şubemizden İzmir’in
reçete ile istenen acil ihtiyaçlarına yanıt vermek üzere hazırlık yaptık. Bornova şubemizin geniş hizmet
alanında yer alan Üniversite hastanesi ve kampus
başta olmak üzere çok sayıda özel ve kamu hastanesi ile eğitim kuruluşları, otogar ve iş merkezleri
de dahil olunca normaldeki nüfusunun gün içinde
4 katına ulaşan hareketli bir nüfusa sahip olması ile
dikkat çekiyor. Dolayısıyla, bu bölgede İlaç’a ulaşım
kolaylığı ile bölge eczacılarımıza ve hastalarımıza
artık daha yakın olarak hizmet sunuyor olmaktan
memnunuz” diye konuştu…
Bölgesi’nin körfez bölgesinden, güneyde Akdeniz
Bölgesi ve Adana şubesi ile Güneydoğu Anadolu’ya
dek hizmet üreten dev bir yapıya ulaşmıştır. Ülke
ekonomisine ve çalışma hayatına kendi değerleri
içinde olumlu katkılar sağlamaktadır. EDAK 895 çalışanı, 4200 ortak eczacısı ve 13 şubeye ulaşmış yapısıyla ile hızla büyümekte olan bir kuruluştur. Gerçekleştirdiği sosyal sorumluluk projeleri ile Türkiye’de
“Çevre Beratı”na sahip olan 17. Kurum olan EDAK,
ayrıca “Küresel İlkeler Sözleşmesi (KİS)”ni dünyada
imzalayan sayılı kurumlar arasında yer almaktadır.
Detaylı bilgi için Kurumsal İletişim Sorumlusu: Yeşim
Erdemir / 0 533 498 96 52 / 0 232 488 19 17 yesim.
[email protected]
EDAK hakkında: EDAK, 1979 yılında İzmir Eczacıları Kooperatifi olarak hayata başlamış, bugün Ege
Eczane Teknisyenleri Derneği Yönetimi EDAK’ta
İzmir Eczane Teknisyenleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Oya Ölçer, Genel Sekreter Davut Baltaş, Yönetim Kurulu Üyeleri Zehra
Akyol Tunus ve Mehmet Ölmez, EDAK Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. Emre Bacanak’ı ziyaret etti.
Soldan sağa Davut Baltaş, Oya Ölçer, Ecz. Emre Bacanak, Zehra Akyol Tunus ve Mehmet Ölmez
Geçtiğimiz yıl kurulan Eczane Teknisyenleri Derneği İzmir Şubesinin yeni yönetimi, EDAK Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı Emre Bacanak’ı Kooperatifin Işıkkent’teki merkez
binasında ziyaret etti. Dernek Başkanı Oya Ölçer, ziyaretlerinin EDAK yönetim kurulu başkanı ile tanışmak ve ortak projelerde yer almak amacıyla gerçekleştiğini söyledi.
Ölçer, sektörün hızla değiştiğini ve bu sürece ayak uydurabilmek için eczane teknisyenleri olarak daha fazla meslek içi gelişim eğitimine ihtiyaç duyduklarını dile getirdi. Bu
noktada EDAK ile Ortak bir projede yer almak istediklerini söyleyen Ölçer; “Kitabeler ayrı yazılırlar, beraber okundukları zaman anlam ifade ederler’ bizlerde birlikte hareket ederek mesleğimizin içinde bulunduğu bu zor dönemi daha kolay atlatacağımızı düşünüyoruz” dedi.
gazeteedak
EDAK Rafı Eczanelerde Yer Almaya Başladı
5
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
Ve EDAK Rafı Eczanelerimizde…
EDAK Ecza Koop. ortaklarına sunduğu hizmetlere
bir yenisini daha ekledi. Ve EDAK Rafı projesi kapsamında hazırlanan “EDAK Rafı” eczanelerimize yerleştirilmeye başlandı. EDAK Raf’larının eczanelere
yerleştirilmesine eşlik eden Başkan Emre Bacanak,
meslektaşlarına ortak amacımızın, eczane eczacılığının özgür eczacı sermayesi ile yürüyebilmesi ve bu
amaçla her yeni projede, attığımız her adımda buna
odaklandığımızı belirterek, bu projenin tüm ortaklarımıza hayırlı olmasını diledi.
EDAK Ecza Kooperatifi’nin “EDAK size iyi bakar” sloganıyla yılbaşından itibaren uygulamaya başladığı
projesi ile hasta ve son tüketiciye EDAK markası ile
ulaşmak hedefleniyor. Rafların pazarlama ve tanıtım faaliyetlerinin EDAK tarafından yürütüleceği
proje kapsamında özel olarak yaptırılan EDAK Rafları, EDAK Eczanelerinde yer almaya başladı. EDAK
Raf ürünleri toplam 10-15 çeşit üründen oluşacak ve
iki ayda bir yenilenecek.
EDAK Rafı’nı destekleyici 30 bin tirajlı EDAKTÜEL
dergisi de rafa paralel olarak 2 ayda bir yayınlanıp
EDAK Rafı’nın bulunduğu eczanelerden son tüketiciye sunuluyor olacak. Bir sağlık aktüel dergisi EDAKTÜEL Dergisinde rafa giren yeni ürünler ve akılcı ilaç
kullanıma yönelik bilgiler de yer alacak.
Yılmaz Eczanesi
Onurtürk Eczanesi
EDAK’ tan Eczanelere Yepyeni Bir Kanal: EDAK
RAFI, eczaneleriniz için özel olarak ve son tüketicinin
ilgisi¬ni çekecek şekilde tasarlanmış, eczanenizin en
güzel yerinde yer alacak yepyeni bir pazarlama kanalıdır.
EDAK RAFI ile Farkedilirsiniz! EDAK RAFI, sadece
stratejisi değil görüntüsü ve uygulamaları ile de son
tüketicinin dikkatini eczanenize çek¬meye ve kaliteli
hizmet noktası olarak algılanmanıza yeter…
EDAK RAFI ile takip edilirsiniz! EDAK RAFI, periyodik işleyeceği temalara paralel olarak temin edeceği
ürünlerle eczanenizi sürekli dinamik tutacak ve değişimin habercisi olacak!
Düşüm Eczanesi
“EDAK Rafı eczanemde büyük ilgi çekiyor”
EDAK RAFI ile satışlarınız artar! Çünkü EDAK RAFI
içeriğindeki ürünler, hem size hem de son tüketiciye
avantajlı olması için özel olarak seçilir.
EDAK RAFI varsa tavsiye ve danışmanlık da var!
EDAK RAFI, eczanenizden son tüketiciye ulaşmanız
için çok önemli bir araç niteliğinde olup, danışman
eczacı olarak görevinizi en iyi şekilde yerine getirmenize imkan ve olanak sağlar.
Ecz. Şefkat Kuyumcu
İzmir Mithatpaşa
EDAK RAFI ile eczanenizde yalnız değilsiniz! Siz ve
personelinizin yanında, EDAK saha yönetmeniniz de
EDAK RAFI’nı en iyi şekilde yönetir, değerlendirir ve
satışlarınızın artmasına katkı sağlar. EDAK RAFI’nda
bulunacak ürünlerin özellikleri ve pazarlanması ile
ilgili ha¬zırlayacağımız kısa eğitim videoları ile raftaki ürünler hakkında hazırlıklı olursunuz.
EDAK RAFI ile her eczane bir marka! EDAK RAFI ile
birlikte bir “EDAK eczanesi” olarak sadece sizin eczanenizden sunulan hizmetlere yenilerini eklersiniz:
www.edakrafi.com ve EDAKTÜEL Dergisi...
EDAK RAFI ile uzmanlaşırsınız! EDAK RAFI ile eczanenizde dönemsel ve etkili çalışmalar yapma pratiği
kazanır, deneyim sahibi oldukça eczanenizin geri
kalan kısmını da aynı etkinlikle yönetme alışkanlığı
kazanırsınız.
Buca Eczanesi
Eczacı Şefkat Kuyumcu’nun
eczanesine gelen müşterilerinin /hastalarının “EDAK
Size İyi Bakar’da neler var
başka bir daha inceleyelim” diyerek direkt EDAK
Rafına yönelmeleri ve rafta
avantajlı koşullarda yer alan
ürünlerden de alım yapmaları bizleri çok mutlu etti.
İzmir Mithatpaşa’da yer alan Şefkat Eczanesi’nin sahibi ve mesul müdürü
Eczacı Şefkat Kuyumcu, EDAK Rafı’na yer verdiğinden itibaren hastalarının/
müşterilerinin bu rafa ilgisinin artarak devam ettiğini belirtiyor. Kuyumcu,
EDAK Rafı eczanemde büyük ilgi çekiyor. Bu da beni ayrıca mutlu ediyor.
Çünkü rafta bulunan ürünler de önemli. Ve bizim için asıl önemli olan öncelikle halk sağlığı olduğundan ve adı ilaç dışı olarak geçse de aslında bu
ürünlerin sağlıkla ilgili ve eczane de eczacı gözetiminde sunulması gereken
ürünler olduğunun bilinciyle hareket ederek rafın önünde onlara bu ürünleri
anlatıyor olmaktan da büyük zevk alıyorum. EDAK ile her projeye her yeniliğe
varım diyor.
6
gazeteedak
Başkan Bacanak EDAK Rafı’nı Yeni Asır TV’de anlattı!
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
Yapımcılığını ve sunumunu Gazeteci Erkan doğan’ın
yaptığı, Yenia sır TV’de her cumartesi akşam saat
18.00’de yayınlanan “Sağlık Arenası” programına
konuk olan Bacanak; EDAK Rafını bu kez izleyenlere anlattı. Bacanak; “hastalarımıza müşterilerimize
ilaç dışı sağlık ürünleri sunarken de eczacının sağlık danışmanlığına güvenmelerini ve bu ürünleri de
mutlaka eczanelerden almalarını sağlık veriyoruz”
dedi.
Engellilere Sesli Reçete*
eczacılar, ses kaydı yapabilen kutulara, ilaçla ilgili
bilgileri okuyarak, ilaçlarla birlikte görme engelli
hastaya verecek. Braille alfabesi basan etiket makineleri kullanılacak.
Çevreci Eczacılar Kooperatifi Başkanı Ecz. Şule İlkkurşunlu
İzmir’de EDAK Eczacı Kooperatifi ve ÇEKOOP (Çevreci Eczacılar Kooperatifi ) öncülüğünde örnek bir
proje başlatılıyor. İlk etapta İzmir’de gönüllü olacak
150 eczanede uygulanması öngörülen projeye göre,
İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi ve Çağdaş
Görme Engelliler Derneği ve Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi işbirliğiyle geliştirilen proje hakkında
bilgi veren EDAK Eczacı Kooperatifi Başkanı Emre
Bacanak, “Görme engelli yurttaşlarımızın ilaç kullanımını kolaylaştıracak aparatların, eczanelerde
sunulmasını içeren bir projeyi İzmir’den başlatıyoruz. EDAK rafları da bu konuda birinci derecede rol
oynayacak. Görme engelli yurttaşımız, kaç tane ilaç
kullanacağını, nasıl kullanacağını bilmiyor. Belli bilgiler, ilaçların konulacağı ayrı bir kutudaki alıcıya
okunacak. Hastanın ihtiyaç duyduğu bilgiler, hangi
dozda ne kadar kullanılacağı gibi bilgiler. Brail alfabesiyle de etiketler oluşturacağız” dedi.
EDAK Fortune 500’de 113. Sırada
Türkiye’nin en büyük 500 şirketini belirlemek amacıyla hazırlanan Fortune
500 listesinde ecza kooperatifi büyük bir başarıya imza attı. Aylık ekonomi
dergisi Fortune tarafından beşincisinin açıklandığı “Fortune 500” listesinde EDAK Ecza Koop, Türkiye’nin en büyük 500 şirketi arasına 113’ncü sıradan girerek dikkat çekti.
EDAK hakkında: EDAK, 1979 yılında İzmir Eczacıları Kooperatifi olarak hayata başlamış, bugün Ege
Bölgesi’nin körfez bölgesinden, güneyde Akdeniz Bölgesi, Mersin ve Adana şubeleri ile Güneydoğu
Anadolu’ya dek hizmet üreten dev bir yapıya ulaşmıştır. Ülke ekonomisine ve çalışma hayatına kendi
değerleri içinde olumlu katkılar sağlamaktadır. EDAK 895 çalışanı, 4200 ortak eczacısı ve Türkiye’nin
3 bölgesinde 13 şubeye ulaşmış yapısıyla ile hızla büyümekte olan bir kuruluştur. Gerçekleştirdiği
sosyal sorumluluk projeleri ile Türkiye’de “Çevre Beratı”na sahip olan 17. Kurum olan EDAK, ayrıca
“Küresel İlkeler Sözleşmesi (KİS)”ni dünyada imzalayan sayılı kurumlar arasında yer almaktadır.
Çevreci Eczacılar Kooperatifi Başkanı Ecz. Şule İlkkurşunlu da eczacıların eksik kalan bir yanının bu
projeyle tamamlanacağını belirterek, “Deontoloji
tüzüğü ve Hasta hakları yönetmeliğine göre, eczacı, eczacılık hizmetlerini hasta farkı gözetmeden,
onun anlayacağı şekilde sunmakla yükümlüdür. Şu
an engelli hastalarımıza sunduğumuz eczacılık hizmetinde eksiklikler var. Bu konuda Eczacı Dr. Halil
Tekiner’in görme engellilerin ilaca ulaşımıyla ilgili
tezinden yararlanarak bu eksikliği gidermeye çalışacağız.
*Cumhuriyet Gazetesi - Hicran Özdamar / 17 Mart 2013
gazeteedak
EDAK Eğitimler
7
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
Özel Ürünler Pazarlama Yöneticisi Hakan Tolunay tarafından verilen “Değişen ve Gelişen Eczane Eğitimi” Isparta ve
Burdur’da gerçekleşti. Bölge eczacılarımız eğitimlere yoğun ilgi
gösterdi.
Burdur
Isparta
Isparta
Medikal Ürün Eğitimleri Bodrum ve İzmir’de yapıldı
Medikal ürün ihtiyacı olan hastalar artık ürünlerini
eczanelerden de alabiliyor. Bu yönde ilk uygulamayı
başlatarak geçtiğimiz yıl bünyesinde Medikal Ürün
Satın Alma ve Pazarlama Bölümü oluşturan EDAK,
ortağı eczaneleri aracılığıyla hasta ve tüketicilerin
medikal ürüne ulaşımında kolaylık sağlıyor.
Bu amaçla EDAK, eczacıların medikal ürünler ile ilgili
bilgi donanımlarını ortak eczacılarına yönelik düzenlediği sürekli eğitimler ile sağlıyor. Eğitimlerde,
medikal ürünlerin hastalara sunumundan, kullanımına, faturalandırılmasın ve geri ödeme sisteminin uygulanmasına dek detaylı bilgi veriliyor. Eczacılardan
gelen sorular yanıtlanıyor. Sürekli güncellenen EDAK
internet şubesi ile de eczacının geniş ürün yelpazesi
ile tüm medikal ürünlere ve bilgilerine rahatlıkla ulaşımı sağlanıyor.
EDAK Medikal Ürün Satın Alma Sorumlusu Evren Kundakçı, Türk Eczacıları Birliği(TEB)’nin bu yıl uygulamaya başladığı elektronik
imza projesinin ardından değişen medikal ürün bayilik uygulamaları hakkında bilgi verdi.
2013 yılının ilk eğitimleri Bodrum ve İzmir’de gerçekleştirildi. Eğitimleri EDAK Medikal Ürün Satın Alma
Sorumlusu Evren Kundakçı ve Pazarlama Sorumlusu
Sinem Kaya sundu. Eğitimde Kundakçı, Ulusal Bilgi Bankasına yapılacak bayilik başvurusunda form
üzerindeki açıklama kısmının özellikle doldurulması
gerektiği konusunda hatırlatma da bulundu. Buna
göre; açıklama kısmına eczane adı ve eczacı adı
girilecek. Kundakçı’nın ardından Medikal Ürünler
Pazarlama Sorumlusu Sinem Kaya, ürün tanıtımı ve
hastaya sunumunda geri ödeme kapsamındaki uygulamaları hakkında bilgiler verdi.
EDAK Medikal Ürün Pazarlama Sorumlusu Sinem Kaya, medikal ürünleri birebir tanıtımını yaparak, nasıl kullanıldığını gösterdi.
8
gazeteedak
Eczacılara “Güvenli ve Sağlıklı Cinsel Yaşam” Eğitimi
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
Ecz. Engin Dünyaoğulları / İzmir - Buca
Ülkemizdeki genç nüfusun giderek orta yaşa
doğru ilerlemesiyle kamuoyunda sık sık gündeme gelen 3 çocuk tartışmaları sürerken,
halkımızı ve özellikle üniversite çağındaki
gençleri doğum kontrol yöntemleri ve üreme
sağlığı üzerine doğru bilgilendirmek üzere
gerçekleşen eğitimde, eczacıların sık karşılaştıkları sorulara yanıtlar alındı.
layışıyla çalışmalarımıza devam ediyoruz diye konuşan Bacanak, “bu eğitim sonrası gönüllü eczacılar
arasından seçilecek bir eczacı grubuna daha detaylı, derinlemesine eğitimler verilecek ve diğer faaliyet
bölgelerimizde yapılacak eğitimlerin bu eczacılar
tarafından verilmesi planlanmaktadır” dedi.
EDAK Akademi eğitimleri kapsamında Bayer Firması
ve İzmir Kent Konseyi ile işbirliği içinde gerçekleştirilen “Güvenli ve Sağlıklı Cinsel Yaşam” hakkındaki
eğitime EDAK ortağı eczacıların ilgisi büyük oldu.
Halkımızı özellikle üniversite çağındaki gençlerimizi
“Güvenli ve sağlıklı cinsel yaşam” konusunda bilgilendirmek için gerçekleştirilen eğitimi Cerrahpaşa
Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim
Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sezai Şahmay’ın sundu.
Eğitimde Şahmay, Ülkemizde çocuk yaşta, çocuk
sahibi olan kızlarımızın çokluğuna dikkat çekerek,
planlı ve istenen gebelikler, kadın ve çocuk sağlığı ve
tedavi yöntemleri, doğum kontrol yöntemleri, doğru
Değerli meslektaşlarım; Gençlerimiz
eczanelerimize gelerek sık sık doğum
kontrol yöntemleri, sağlıklı cinsel yaşam hakkında bilgilere başvuruyor,
ürün ve ilaç talebinde bulunuyorlar.
Konuyla ilgili; birçok yanlış bilinen, bilinmeyen noktalar ve bilinçsiz kullanımlar olduğunu gözlemliyoruz.
Eczacı en yakın, güvenilir ve ulaşılabilir sağlık danışmanı olduğuna göre, bu konularda gençlerimize
en doğru bilgileri vermek de görevlerimizden biridir
diye düşünüyoruz.
Kooperatifimiz bu taleplerimizden yola çıkarak
üyelerinin akademik bilgilerinin yenilenmesi, tamamlanması için “Güvenli Ve Sağlıklı Cinsel Yaşam
“eğitimleri başlatmıştır. Artık bir proje halini alan
bu çalışmalarımızda ilk olarak Cerrahpaşa Tıp Fak.
Kadın Hast. ve Doğum ABD Öğretim Üyesi sayın Prof
Dr.Sezai Şahmay bizlere çok güncel ve güzel örneklerle bir sunum yapmıştır.
Ecz. Barış Gürkan Ünşan/ İzmir Alsancak
ilaç kullanımı ve ilaç etkileşimleri hakkında eczacılara bilgiler verdi.
Eğitimde açış konuşmasını yapan EDAK Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı Emre Bacanak konuşmasında
özetle şunlara değindi. EDAK Akademi Eğitimleri
kapsamında yaklaşık 4 senedir Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi ile işbirliği ile mesleki ve kişisel eğitimlere yer verdiklerini belirten Bacanak, şimdi ise,
ilaç firmaları ile yapılan işbirliği ile eğitimlere yeni
bir boyut daha eklendiğini vurguladı. Eczacı Engin
Dünyaoğulları’nın fikir öncülüğü ile başladığımız bu
proje de eczacı halk sağlığını ilgilendiren her konuda
söz sahibi olmalı, bilgilerini güncellemeli ve sadece
raftan ilaç alıp veren kişi konumunda olmamalı an-
Eğitimin fikir öncülerinden Eczacı
Engin Dünyaoğulları’nın görüşlerini aldık
Yine, yeni bir eğitimde buluşmak
umuduyla...
En kolay ulaşılabilen, en ucuz danışılabilen, en rahat
konuşulabilen ve bu kadar özelliğe sahipken; eğitimli olmanın ayrıcalığına bir katkının da EDAK’tan
geldiği yeni bir eğitimde daha buluştuk. Herkesin
hakkında bir şeyler bildiğini sandığı, güvenli ve sağlıklı cinsel yasam hakkında, daha çok kulaktan kulağa bilgilendiği, duyduklarıyla öğrenmeyi tercih eden
bir toplumun parçayız... Bu yüzden biz eczacıların;
öğrendiklerimizi, doğru aktarma ve kısaca bilgilendirebilme becerisindeki katkılarından dolayı EDAK,
BAYER ve İzmir Kent Konseyi’ne teşekkür ediyoruz ...
Önümüzdeki günlerde bu projede çalışmak isteyen
gönüllü eczacılarımızla, gençlerimize aktarabilmeleri için bir dizi eğitim, ardından gençlerin (Ör: Eczacılık Fak. Öğrencileri) eğitimi ve sonuçta da bu gençlerimizin “akran eğitimleri” yaparak geniş kitlelere
ulaşması planlanmıştır.
Gençlerin sağlık durumu, geleceğimizin sağlık durumunda önemli rol oynamaktadır. Sağlıklı bir gelecek için “Güvenli ve Sağlıklı Cinsel Yaşam” diyor
ve gençlerimizi bilinçlendirmeyi hedefliyoruz. Böylelikle EDAK’ ın sorumluluk bilinci yüksek, akılcı ilaç
kullanımına inanmış, farmasotik bakımın öneminin
farkında olan üyeleri, eczacılığın al sattan ibaret
olmadığını mesleğimizde vazgeçilmez olduğumuzu
bir kez daha göstermiş olacaklardır.
Teşekkür ederiz.
gazeteedak
EDAK Rafı Eczacılarına Probiyotik Eğitimi Verildi
9
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
EDAK ve Nobel firması işbirliği ile düzenlenen probiyotik eğitiminde eczacılara, vücudumuz için yararlı bakterilerin yaşamasını sağlayan probiyotik
ürünlerin tanıtımı ve kullanımı hakkında
bilgiler verildi. EDAK’ın bu yılbaşında
uygulamaya koyduğu EDAK Rafı projesi kapsamında gerçekleşen eğitim ile
rafta yer alan ürünlerin eczacılara tanıtımı gerçekleştirilmeye başlandı. EDAK
Raflarında yer alan ürünler ile öncelikle
eczacının mesleki bilgisinin hasta/müşterisine aktarabilmesi amaçlanıyor.
Eğitimler ile eczacının ilaç ve ilaç dışı
sağlık ürünleri alanındaki bilgileri tazelenerek, uzmanlığı pekiştirilecek.
EDAK Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı Emre Bacanak
eğitim öncesi yaptığı açış konuşmasında, “eczacılığımızı geliştirmek ve bunu halka sunmak için buradayız. Eczacılığın değerli bir iş olduğunu ve bizi yaşatacak şeyin mesleğimizi halka anlatmak olduğunu
biliyoruz” dedi.
Nobel firması Ege Bölgesi Yöneticisi Ozan Kardeş
yaptığı açış konuşmasında; “bu bir farkındalık yarışı
ve bu yarışta ön plana çıkan eczacı kendisine yatırım
yapan eczacıdır” dedi.
paralel olarak, turşu, kefir, boza, çeşitli salamuralar
gibi geleneksel fermantasyon gıdalarının az tüketilmesi, süt ve yoğurt gibi fazla tüketilenlerin ise ekşimesin ya da kesilmesin diye pastörize edilmesi ya da
antibiyotik katılması vücudumuzun mükemmel probiyotik dengesini bozmuştur. Bu dengeyi dışarıdan
alınan ürünler ile desteklenmesi gerekebilir” dedi.
Eğitimin ardından mikrofonlarımızı eczacılarımıza uzattık, bakın eğitimle ilgili neler söylediler
Ecz. Nurhal Ertem/ İzmir Seferihisar
“Teorik bilgilerdense bu tarz eğitimler
daha yararlı oluyor”
Çok net soru işareti bırakmayan bir eğitim oldu. Gördüğüm nadir eğitimcilerden biri.
Bizden beklediğiniz başka eğitimler, eğitim konuları var mı?
Geçen sene Oda’nın düzenlediği vitamin eğitimi
vardı. Vitamin konusu çok geniş… Çok geniş konulu
eğitimleri herkesin bildiği bilgileri aktaran eğitimler yapıyorlar. Ve bu eğitimler artık bize gereksizmiş
gibi geliyor. Ama probiyotik konusuna yarım gün
ayrılır mı bu kadar süre de biter mi diyorduk. Evet,
yarım gün ayrılabiliyormuş ve bu sürede yeterli olabiliyormuş. Daha özellikli konularda eğitimler bekliyoruz. Hem ürünlerle hem de hastalıklar ile ilgili ama
daha özellikli konularda. Sadece A vitamini şudur,
B vitamini şudur değil de, bu eğitim gibi çok dar bir
konu karşılıklı konuşma ile ele alınabilir. Zaman dar
tutuluyor konu geniş tutuluyor herkes bildiği konular
olduğunu düşünüyor ve ilgi dağılıyor. Eğitimler de
bizzat hasta ile birebir karşılıklı kalan hekimler ile birebir karşılıklı diyalogla bir eğitim düzenlenirse daha
iyi olur. Yani klinikte bu konuyla karşılaşan bir hekim
olursa çok iyi olur. Bizim işimiz artık klinik eczacılığın
eczanedeki uygulamaları o nedenle, eczacının ezacıya verdiği eğitimlerdeki hekim eksiğini ancak bu
tarz eğitimler ile kapatabiliriz. Eczacıda bu eğitimi
çok daha etkin bir şekilde hastasına yansıtır.
Bu tip eğitimler çok iyi oluyor. Bildiğiniz şeyler tazeleniyor. Üstüne yeni bilgiler ekliyoruz. Çok yararlı
oluyor. Deniz mevsimi havuz başlıyor, yaz nedeniyle
rastlanılacak birçok hastalıkta gerçi bizim denizlerimiz temiz ama probiyotikleri tavsiye edebileceğiz.
Bu tarz eğitimlerin devam etmesini istiyoruz. Teorik
bilgilerdense ürüne yönelik olursa daha iyi olur.
Eğitim çok yararlıydı. Teşekkürler.
Ecz. Çağdaş Gündüz /İzmir-Mithatpaşa
Dr. Emre Bülbün / Nobel Firması Medikal Uzmanı
“Herkes probiyotikleri bildiğini sanıyor ama aslında bilmiyorlar…”
Nobel Firması Medikal Uzmanı Dr. Emre Bülbün’ün
gerçekleştirdiği eğitimde, özellikle antibiyotik kullanan hastalarda probiyotiklerin de kullanılması gerektiğinin altı çizildi. Ürünlerin kullanımında hekim
önerisi ve eczacı danışmanlığının büyük rol oynadığına değinen Bülbün; “herkes probiyotikleri bildiğini sanıyor ama aslında çok iyi bilinmiyor. Antibiyotik
kullanımı ile vücuttaki zararlı bakteriler yok edilirken, yararlı bakterilerde yok ediliyor ” dedi. Sayıları 400’ün üzerinde olan bu bakteriler ve mantarlar
normal bağırsak florasını oluştururlar diyen Bülbün;
“bu bakteriler ve mantarlar 300 metrekare büyüklüğünde bir yüzey oluşturan bağırsağın sümüksü
zarını, koruyucu bir tabaka şeklinde döşer. Faydalı
bağırsak mikropları (probiyotikler) çeşitli yararları
yanında dış ortamdan gelen zehirli maddelerin kana
geçmesini engelleyen koruyucu bir bağırsak tabakası oluştururlar. Bağırsaktaki sağlıklı mikrop dengesinin, zararlı mikroplar lehine değişmesi, yani bağırsaktaki mükemmel dengenin bozulması çok sayıda
ivegen ve müzmin hastalığa yol açar. Son yıllarda
rafine gıdaların tüketimindeki artış olması ve buna
Ecz. Nuri Karakaya/ İzmir Torbalı-Pancar Beldesi
“Bu eğitim çok iyiydi. Bunun gibi daha
özellikli konularda eğitimler bekliyoruz”
Torbalı pancar beldesinde eczacılık yapıyorum 1-2
yıldan beri de tek fatura EDAK eczanesi olarak çalışıyorum. EDAK Rafı eczanesiyim. Ege Üniversitesi
mezunuyum. Farmakolojide yüksek lisans yaptım.
Yüksek lisansın bitişinden sonra da 2005 yılında
Torbalı’da eczane açtım şimdi pancar beldesinde
devam ediyorum. Eğitimi veren doktor çok iyiydi,
yeterliydi. Sorunları başlangıçtan sona kadar götürmesini çok yararlı buldum. Doğumdan başlayıp,
probiyotiğe getirdi. Probiyotiklere gerçekten inandığım için de geldim. Etkili oldukları düşünüyorum.
Kendim de kullanıyorum. Şu anda piyasada olan bir
yoğurdu kullanıyordum. Eğitimden sonra fikirlerim
değişti. Probiyotiklerin bu şekilde şase formlarının
da alınması daha uygun olacak. Ama çok başarılı bir
sunum… Başarılı bir ürün olduğunu düşünüyorum.
Nobel Firması Ege Bölgesi Yöneticisi Ozan Kardeş
10
gazeteedak
Saha Yönetmenlerimiz de Probiyotik Ürün Eğitimi Aldı
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
Nobel Firması ile işbirliği içinde EDAK
Rafı’nda yer alan ürünlerin saha yönetmenlerimize verilecek eğitimlerine probiyotik ürün eğitimi ile başlandı. Nobel
Firması ege Bölge Temsilcisi Ozan Kardeş, EDAK İzmir saha yönetmenlerine
ilk olarak probiyotik ürün tanıtımı ve
eğitimi gerçekleştirdi.
Tijen Aysel / Saha Yönetmeni
Ecz. Seren Özden / EDAK Bornova Şube Mesul Müdürü
“Bizler de eczacılarımızın A-Z’ye eczane ile ilgili her konuda en yakın danışmanlarıyız, o nedenle bu eğitim çok
yararlı oldu”
Eğitim çok yararlı idi
Eğitimi çok yararlı buldum. Bizler eczacılarımıza eczanelerinde bulundurmaları gereken ürün tavsiyesinde bulunurken, ilk önce o ürünü doğru anlayarak
anlatabilmeliyiz diye düşünüyorum. Nasıl ki eczacılarımız sıradan bir insan olarak bizlerin en yakın sağlık danışmanı ise biz de saha da görevimizi yaparken
onların en yakın ürün, hizmet, finans, stok, kısacası
A-Z’ye eczane ile ilgili her konuda danışmanı olarak
doğru ürün seçiminde ve sunumunda onlara doğru
katkıda bulunmamız için sürekli bilgi donanımımız
güçlendirmemiz gerekiyor diye düşünüyorum. Bu
nedenle bu eğitimin çok yararlı olduğunu düşünüyorum. Teşekkürler.
Mevzuatın sürekli değiştiği, artık eczacıların eczanelerinde ne yapacağını bilemedikleri şu günlerde
yeni ürün ve hizmetler ile EDAK eczacıyı bu tünelin
ucundaki ışık misali tünelden çıkarmaya çalışıyor.
Eğitim çok yararlı idi. Probiyotiklerin önemini bir kez
daha bu kez daha odaklanarak görmüş olduk. Eğitimden çok memnun oldum. Meslektaşlarımın da
eczanelerinde yeni ürün ve hizmetlere yer verirken
ilaç dışı sağlık ürünlerine ayrı bir önem vermelerini
söyleyebilirim. Teşekkürler.
EDAK’ta Kan Bağışı Kampanyası Düzenlendi
EDAK Ecza Koop “Kan bağışı hayat kurtarır” sloganıyla kurulduğu
günden bu yana Kızılay ile işbirliğini düzenli aralıklar ile sürdürüyor.
EDAK’ın 20 Şubat Çarşamba günü İzmir Işıkkent’teki Merkez binasında 41 EDAK çalışanı kan bağışında bulunarak destek verdi. Bağışlanan bir ünite kandan üç kan ürünü elde edilebiliyor.
Unutmayın, Kan bağışı hayat kurtarır!
gazeteedak
Işık Ağabey’imizi Andık
11
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
“…O kadar sevdim ki resmini işte bugün konuştu benle… Geceleri resmine
baktım, olanları anlattım… Okuduğum
her cümlede, gördüğüm her güzellikte
sen de varsın, sen hep varsın…”
EDAK Ecza Kooperatifi’nin kurucularından Ecz. N. Işık Boyacıgiller ölümünün 13. yılında sevgi ve özlemle anıldı.
İzmir Bayraklı’daki Tepekule Kongre
Merkezi’nde gerçekleşen anma etkinliğinde sevilen şarkılarıyla Yeni Türkü
grubu sahne aldı. Yeni Türkü solisti Derya Köroğlu’nun Işık Boyacıgiller’in resmine atfederek söylediği “resim” şarkısı ile duygulu anlar yaşandı.
Ecz. Emre Bacanak
EDAK Ecza Kooperatifi
Yönetim Kurulu Başkanı
Onu sadece anmak değil anlamak için
de bir aradayız
Anma etkinliğinde açış konuşmasını yapan EDAK
Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı Emre Bacanak “Ecz.
N. Işık Boyacıgiller’i sadece anmak için değil, onu
anlamak için de bir aradayız ve tüm gayemizde bu
yönde” dedi. Geçtiğimiz yıllardaki anma töreninde
Işık Ağabey’imize yazdığı mektubu ve ondan gelen
yanıtı okuyan EDAK Başkanı Emre Bacanak “bu sene
mektup yok ama anladım ki ona mektup yazmak ve
bunu sizler ile paylaşmak benim için yaptığım onlarca konuşma ve yazıdan daha değerli. Çünkü ben
bu mektupları yazarken Işık ağabey’i anlamaya çalıştım, onun gibi düşünmeye onun baktığı yolu okumaya çalıştım. Bu nedenle onu sadece anmak değil,
anlamak için de bir aradayız” dedi.
Konuşmasında herkesin Işık Boyacıgiller’i anmak için
farklı bir nedeni var diyen Bacanak, “Kimileri dostluğuna özlemden, kimileri kooperatifçiliğine, kimileri
sanatçı kişiliğine, kimileri vizyonuna, geleceğe bakışına kimileri paylaşımcılığına vurgu yaparak onu
anıyor. Bense Işık ağabey’i anmaktan ziyade anlamaya çalışıyorum ve benim Işık Ağabey’den anladığım; çok çalışacaksın, ‘bugün, bugünün çıkarları için
çalış’ diyen herkese rağmen yarın için herkes için çalışacaksın ve bunların hepsini herkesle paylaşacaksın. Her birimiz onun bir parçasını anlayabilsek ve bu
parçaları birleştirsek bunun adının ‘EDAK’ olacağını
hepimiz göreceğiz” dedi.
TEKB Yönetim Kurulu Başkanı
Ecz. Abdullah Özyiğit
Bacanak’ın ardından söz alan TEKB Yönetim Kurulu
Başkanı Ecz. Abdullah Özyiğit’te, 2012 yılının Birleşmiş Milletler Örgütü tarafından Uluslararası Kooperatifler Yılı olarak ilan edilmesi ve süregelen etkinlikler ile kooperatifçiliğin öneminin anlaşıldığına
değindiği konuşmasında, Ecz. N. Işık Boyacıgiller’in
açtığı bu yolda emin adımlarla yürüdüklerini söyledi.
Ardından sahne alan Yeni Türkü grubu sevilen parçalarından derledikleri şarkılarla geceye renk kattılar.
Anma etkinliğine başta Işık Boyacıgillerin sevgili eşi
Ecz. Asuman Boyacıgiller ve annesi Muazzez Boyacıgiller ile kızkardeşi Azize Ekin olmak üzere Manisa
Milletvekili Eczacı Özgür Özel, İzmir İl Sağlık Müdürlüğü, İlaç Eczacılık Şube Müdürü Eczacı Meltem Aytekin, Avrupa Eczacı Kooperatifleri Topluluğu Yönetim
Kurulu Başkanı Ecz. Vecihi Özerdemli, Tüm Eczacı
Kooperatifleri Birliği (TEKB) Yönetim Kurulu Başkanı
Ecz. Abdullah Özyiğit ve Yönetim Kurulu Üyeleri Ecz.
Mustafa Turunç ve Ecz. Yasemin Şen, EDAK Yönetim
Kurulu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyeleri ile çok sayıda EDAK ortağı ve çalışanı katıldı.
Ecz. N. Işık Boyacıgiller kimdir?
1948 Manisa doğumlu olan Nur Işık Boyacıgiller, 1971’de İstanbul Üniversitesi Eczacılık
Fakültesi’nden mezun oldu. Aynı Yıl, Ege Üniversitesi Farmasötik Kimya Kürsüsü’nde asistanlık yaptı.
1973’te İzmir’de Dost Eczanesini açtı ve yaklaşık 9 yıl
fiili eczane eczacılığı yaptı. 1978’de Çağdaş Eczacılar Grubu’nun oluşumunda yer aldı. Aynı yıl İzmir Eczacı Odası Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçildi.1980
yılının sonuna kadar sürdürdüğü bu görevi esnasında, eczacı kooperatiflerinin kuruluşuna öncülük
etti.1978’de, Manisa’da İzmir Eczacı Odası’nın genel
sekreteri olan Neşe Gülersoy ile birlikte bir kooperatif kuran Boyacıgiller, 1979 yılında İzmir’de EDAK’ın
kurulmasında rol oynadı.1999 yılında İzmir’de Vefat
etti. Ülkemiz eczacılık tarihinde önemli bir yere sahip
olan Boyacıgiller, çağdaş eczacılık hareketinin temel
politikaları arasında yer alan eczacı kooperatiflerinin gelişmesine öncülük etmiş ve yaşamı boyunca
eczacının sorunlarına ışık tutarak eczacı haklarının
savunucusu olmuş değerli bir insandır.
Ecz. N. Işık Boyacıgiller
12
gazeteedak
SECOF 2012
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
2012 yılında ilaç eczacılık sektörümüzde birçok değişim ve yenilik yaşadık.
Peki, Avrupa’da durum nasıldı? SECOF
İcra Kurulu Üyesi ve aynı zamanda
EDAK Yönetim Kurulu II. Başkanı Ecz.
Serdar Karağaç ile SECOF toplantılarındaki izlenimlerini gazeteedak
okurlarıyla paylaştı. İşte, Avrupa’da
sektörümüzde yaşananlar, konuşulanlar…
Ecz. Serdar Karaağaç
EDAK Yönetim Kurulu II. Başkanı
Almanya, Belçika, Fransa, İspanya, Portekiz ve Türkiye’deki eczacı kooperatiflerinin bir araya gelerek
oluşturdukları SECOF (Avrupa Eczacı Kooperatifleri
Topluluğu)’ta bu ülkeleri Fransız Sanastera, İspanyol
Cecofar, İtalyan CTF Grup, Portekizli Udifar ve Türk
TEKB temsil etmektedir. Temel amacının bilgi paylaşımı, gelecek stratejileri oluşturma ve lobi faaliyetleri olan bu topluluğun Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı
Ecz. Vecihi Özerdemli yürütmüştür. İcra Kurulu Üyesi
olarak katıldığım tüm toplantılardan edindiğim izlenimlerimi şu başlıklar altında özetlemek isterim:
AVRUPA’DA DURUM
• Sağlık sigortası kurumlarının baskıları tüm
Avrupa’da devam etmiştir. Bu baskılar sonucunda
depoculuk ve eczacılık kârlılıkları azalmış ve tüm
ilaçların fiyatlarının düşürülmesiyle ilaç pazarı daralmıştır. 2009 yılı ile karşılaştırıldığında %30’luk
Pazar düşüşü tüm Portekiz eczanelerini sarsmıştır.
2011 ile karşılaştırıldığında İspanya’da Pazar %12,
Fransa’da ise %1 düşmüştür. Geri ödeme kurumlarının stratejileri doğrultusunda büyüyen Jenerik ürünlerin gelişimi ise depocular ve eczaneler üzerindeki
operasyon ve stok maliyetlerinde artışa yol açmıştır.
• Daralan kârlılıklar yüzünden bazı üreticiler, dağıtım kanallarını aradan çıkararak ilacı doğrudan
eczaneye göndermeye başlamışlardır. Fransa’da
%38’e ulaşan doğrudan dağıtım modeli sonucu eczaneler büyük stok yüklerinin altında kalmışlardır.
• Eczane hizmetlerinin piyasalaştırılması ve rekabetin önünün açılması çalışmaları 19 Mayıs 2009 tarihli
Avrupa Adalet Divanı kararı ile yavaşlatılmış olmasına rağmen İspanya ve İtalya’daki sağlık otoriteleri
eczaneler arası serbest rekabeti tekrar gündeme
getirmektedirler.
• Sürekli değişen ilaç geri ödeme koşulları ve fiyat
düşüşleri sonucu daralan karlılıklar, depoculuk faaliyet giderlerinde artışa sebep olmuştur. Artan ilaç
düzenlemeleri yüksek faaliyet maliyetine yol açarken, sahte ilaçların yasal tedarik zincirine girmesine
karşı hazırlanan ve 2013 Haziran ayında yürürlüğe
girmesi beklenen “İyi Depoculuk Uygulamaları” adı
ile yönetmelik taslağı hazırlanmıştır. Bu taslak maddeler herbir Secof ortağı ülkesinde farklı uygulanmaktadır. Örneğin Fransa ve Almanya “ Üreticiler
hastaların ihtiyaç duyduğu miktarda ilacı depolara
sevk etmelidirler” maddesini 28.09.2012 tarihinde
uygulamaya koymuştur. Böylece eczanelere doğrudan dağıtımın önü kesilmiştir.
Fransa: İlaç pazarı ilk defa 2012 yılında düşmüştür.
Sağlık otoritesi depoculuk karını %6,68 olarak sabitlemiştir. Fransız Depocular Birliği’nin raporuna
göre sadece reçeteli ilaç satışından elde edilen gelir
faaliyet giderlerini karşılamamaktadır. İlaç dışı sağlık ürünlerinden elde edilen kaldıraç etkisi ise 2014
yılında yetmez hale gelecektir. Benzer sıkıntıların
yaşandığı eczaneler için ise Eczacılar Birliği, Sağlık
Otoriteleri ile birlikte 2014 yılından itibaren hastaya
yönelik verilen hizmetler için ücretlendirme çalışması yürütmektedir.
İspanya: İlaç fiyat düşüşleri devam etmekte, depocu
ve eczacı karlılığı hızla erimektedir. Ödeme listesinden çıkarılan ilaç sayısı arttığı için eczanelerin stok
yapıları bozulmaktadır. Bozulan eczane ekonomileri
yüzünden bankalar da eczacılara verdikleri kredileri
oldukça kısmışlardır. Dolayısı ile hem eczaneler hem
de depolar hızla değişen bu sürece adapte olmakta
zorluk çekmektedirler.
Portekiz: İspanya’da olduğu gibi İlaç fiyat düşüşleri devam etmekte, depocu ve eczacı karlılığı hızla
erimektedir. Ödeme güçlüğüne düşerek kapanan
eczane sayısı artmakta ve işsiz eczacı sayısı çoğalmakadır. 1.500 € seviyesinde olan eczacı maaşları,
800 € ya kadar gerilemiştir. Piyasadaki bu daralma,
Udifar’ın bazı radikal önlemler almasına sebep olmuştur. 6 olan şube sayılarını 2 ye, 650 olan personel
sayılarını 350 ye, günde 4 olan sevkiyat sayılarını 2
ye düşürmüşlerdir. Sıkı risk takibine başlayarak ödeme sıkıntısı çeken eczanelere mal sevkiyatlarını durdurup çok sıkı tahsilat politikası uygulamaya başlamışlardır.
Türkiye: Her Cuma günü yaşanan düzenli fiyat düşüşleri ve sık sık değişen geri ödeme koşulları ile uğraşan eczane ve depolar 2012 yılında bir de İTS ile
de başetmek zorunda kalmışlardır. İlacın hareket
gördüğü her aşamada sisteme bildirimin zorunlu
hale gelmesi ile iş yapış süreleri uzamış, personel
ve ekipman artışı zorunlu hale gelmiştir. Bu da hem
depoların hem de eczanelerin faaliyet giderlerinin
artmasına ve hizmet kalitelerinin düşmesine sebep
olmuştur.
SECOF’UN FAALİYETLERİ
SECOF bünyesinde yer alan her bir kooperatifimizde yürütülen ürün tedariği, pazarlama, dağıtım, IT,
finans yönetimi, lojistik ve eczane hizmetleri gibi işlerle ilgili olarak bilgi paylaşımı ve ortak projeler geliştirme yönünde önemli adımlar atılmıştır.
SECOFLogistics: Depoculuk faaliyetlerini geliştirmek ve bilgi paylaşımında bulunmak üzere teknik
yöneticilerden oluşan ekiplerin bir araya geldikleri
organizasyondur. İlk toplantı 2009 yılında SchäferPEEM’in organize ettiği Logistica10 etkinliğinde
Graz, Avusturya’da yapılmıştır. Bu etkinlik sayesinde
depo otomasyonları konusunda son teknolojik gelişmelerin takip edilmesi sağlanmıştır.
SECOF ortağı kooperatifler kendileri zincir kurmazlar
ama oluşan zincir yapılarına karşı ayakta kalabilmek
için ortaklarıyla birlikte yeni oluşumlar yaratabilirler.
Eczane Gelişiminin Desteklenmesi: Eczanelerin üçüncü kişilerce sahipliği hakkındaki yasağın kaldırması,
yeterli sermaye ile eczane zincirlerini yöneten rakiplerin ortaya çıkması sonucunu doğurabilir. Bugün biliyoruz ki, böyle bir değişiklik AB’den değil fakat ulusal hükümetlerden gelebilir. Almanya’da veya daha
az derecede Fransa’da görüldüğü gibi “Franchise”
eczane ağları gelişebilir. SECOF ortağı kooperatifler
kendileri zincir kurmazlar ama oluşan zincir yapılarına karşı ayakta kalabilmek için ortaklarıyla birlikte
yeni oluşumlar yaratabilirler. Bu oluşumların faydalarını analiz etmek ve bilgi paylaşımını sağlamak için
2009 yılından bu yana “Eczacı Network Günleri” düzenlenmektedir. 2010 yılında Madrid’te, 2011 yılında
İstanbul’da ve 2012 yılında Nice’te düzenlenen toplantılarda elde edilen sonuçlara göre her kooperatif
kendi network çalışmalarına yön vermektedir.
SECOF Eczaneleri Kalite Standartları: Fransa ve
Portekiz’de uygulanan eczane kalite standartları ve gizli müşteri uygulamaları, İspanya, İtalya ve
Türkiye’nin katılımı ile oluşturulan komisyon ile geliştirilecek ve bölgesel farklılıklar da dikkate alınarak
eczane kalite standartlarının yükseltilmesi sağlanacaktır.
Çevre Duyarlılığı: 2011 ve 2012 yıllarında CERP Rouen uyguladığı tedbirlerle dağıtım faaliyetleri için
harcadığı 3.300.000 litre akaryakıtın %15’ini geri
kazanmayı başarmıştır. Türkiye’de çevreci eczacılar
tarafından kurulan ÇEKOOP ise “Atık İlaç Toplama”
ve “Atık Kâğıt Toplama”, biotorba kullanımı gibi
çevre dostu faaliyetlerle eczacıların çevreye verdiği
önemi başarıyla göstermiştir.
2012 yılı sonunda Ecz. Vecihi Özerdemli Başkanlık
görevini Fransız meslektaşı Ecz. Alain Bertheuil’e,
Yönetim Kurulu Üyeliği görevini de Ecz. Abdullah
Özyiğit’e devretmiştir.
Geçtiğimiz yıl Nisan ayında SECOF Yönetim ve Genel Kurul toplantısı ilk kez İzmir’de EDAK’ın merkez
binasında gerçekleşti.
Özel Röportaj
gazeteedak
O, Güzel İnsanların* “Güzel” Çocuklarından Biri
13
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
Gazeteedak geçtiğimiz sayısında “Hüzün Kokan Ada” yazısı
ve fotoğraflarıyla katkıda bulunan Ecz. Engin Dünyaoğulları
ve Ecz. Hülya Şenoğlu’na bu güzel söyleşi ve fotoğraflar için
de ayrıca teşekkür ediyoruz…
taya çıktı. Herkesi falakaya yatırdılar. Babam şiirini
yazdı. Şiirde, Adana’nın sıcağında mahkûmları attıkları Dip Kapalıyı anlattı. Vaziyet kötüydü. Dışarıya
şiiri çıkartırken üzerinde bu şiiri buldular. Hapishane müdürü çok kızmıştı. O günden sonra babamın
üstünde hep şiir aradılar. Herkesin üzerinde silah
uyuşturucu ararlarken onun üzerinde şiir arıyorlardı.
Şiirin ve şairin ne menem tehlikeli olduğunu 10-12
yaşlarında anlamıştım. Başka mahkûmlar bu şiirleri dışarı çıkarmaya yardım ederlerdi. Eve gelen şiirlerden babamın ne halde olduğunu anlardık. Bizde
dışarıda direndik. Suçsuz olduğunu bir çeviriden dolayı yattığını biliyorduk. Hapis insanları içeriye kapattıkları yerdir. Ama bunu o tersine döndürdü. Zaten kendisinde var olan bu enerjiyi şiire dönüştürdü.
Babam “Bir Siyasinin Şiirleri” adli kitabını yayınladı.
Hapishane bir anlamda şiirini ve dolayısıyla yaşamını görünür kıldı… Onun bilgeliği belki de orada oluştu.
Bir yaz boyu tatil yapamamıştım, personel
izinleri, kararsızlık, plansızlık derken tatil sırasının bana gelmesi epey zaman aldı. Bayram
tatili benim için güzel bir fırsattı. Bir eczacı
arkadaşımın çağrısı ilginç gelmişti; hiç gitmediğim bir yere, hiç tanımadığım üçüncü bir
kişi ile birlikte yolculuk yapacaktık. Dört günlük Gökçeada yolculuğumuzda adını duyduğum ve tanışmaktan onur duyacağım biriyle
birlikte olmak tatilime öyle “güzel”likler (! )
kattı ki; bu mutluluğu sizlerle de paylaşmak
istedim…
İşte, Sayın Güzel Yücel Gier ile sohbetimiz…
ED: Sohbetimize okurlarımıza sizi tanıtmakla başlayalım.
GYD: Yücel ailesindenim. İzmir’de yaşıyorum. Dokuz
Eylül Üniversitesi Deniz bilimleri ve Teknoloji Enstitüsü Deniz Bilimleri Anabilimdalı’nda öğretim üyesiyim.
ED: Güzel Hanım, “hayatta ben en çok babamı sevdim ...” diyerek babasını, “Sen ki, çiçekleri toplayan
güzelim, çiçekleri sulayan çocuk ve ben ki buruk ve
kavruk, bir ihtiyar adamım artık, Öyle güzeldim ki
senle, çiçeklerden çok...” dizeleriyle de sizi yazan
Can Yücel’in kızısınız. Yüreğimizin taa derinlerine
işlemiş bir şair Can Baba. Sevdalarımızı dizelere
dökmüş; insanca, hakça yaşamın savunucusu olmuş
duyarlı bir sanatçı. Can Babanın kızı olmak nasıl bir
duygu?
GYG: Uzun süre babamı anlatmakta zorlandım.
Onun gidişini ölümünü kabul etmek zordu. Onu anlatmak bunu kabul etmek gibi geldi hep. Onun için
ise ölüm ve hayat hep iç içeydi. Hayatından biri kayıp gittiği veya yeni biri geldiğinde kalemi kâğıdı
alır, şiir yazardı. Ama bu şiirler bazen çok sonradan
da gelebilirdi. “Hayatta en çok babamı sevdim” adlı
şiiri, babasının ölümünden çok uzunca bir süre sonra
yazmıştı. Dediğim gibi insanın babasını anlatması
zor. Hele, hele “Can baba” olmuş bir şairi. Belki de
işin giriftliği buradan geliyor. Çok sade aynı zamanda karmaşık olan Can’ı Can yapan…
Çevirdiği iki kitaptan 15 yıla mahkûm olmuştu.
Hapishaneden şiir yollardı. Bir gün koğuşta bir
hengâmede, kavgada üzümden şarap yaptıkları or-
Hapishaneden çıktığı dönemde ben ortaokulu bitiriyordum. İstanbul-Boğaz’da, oturduğumuz yalıda
ufak bir kayığımız vardı. Onunla balık tutar midye
toplar, yazın üzerinden inmezdik. Bu arada söylemeden edemeyeceğim babam iyi midye dolması
yapardı. Bol bol sohbet ederdik. Meslek konularında
da konuşurduk. “İnsanın yaptığı işi adam gibi yapması gerektiğini” söylerdi. Bu yüzden özellikle bizimle meslek, yaptığımız iş hakkında çok konuşurdu.
Beykoz’da Japonların kurduğu denizcilik-balıkçılık
meslek lisesi açılmış. Bana “bu memlekette bu kadar
deniz var fazla adam yetişmiyor sen denizi de seviyorsun burayı bir dene” dedi. Biz de o tarihten itibaren denizle ilgili çalışıp duruyoruz.
ED: Siz aynı zamanda cumhuriyetimizin efsane milli
eğitim bakanı Hasan Ali Yücel’in torunusunuz. Babamın eczacılık diplomasında onun imzası var, bu
diplomayı eczanemizde gururla sergiliyoruz ve
yeni kuşaklara Hasan Ali Yücel ‘i anlatıyoruz. O Köy
Enstitülerinin kurulması ile bu ülkeye çok şey kazan-
dırdı. Devlet konservatuarının kurulması, dünya klasiklerinin Türkçeye çevrilmesi gibi birçok girişim de
onun zamanında olmuştu. Torunu olarak siz o döneme ait neler vurgulamak istersiniz?
G.Y.G: Dedemle tanışamadan o bu diyarlardan gitmiş. Ama ne gariptir onu hep hissetmiş onu tanıdıkça daha bir zenginleştiğimi fark etmişimdir. Hiç
beklemediğim bir zamanda, aniden, bıraktığı izler,
eserler karşıma dikilivermiştir. Bazen aile arasında
anlatılan anılarda, bazen onun yaptıklarını öğrendiğimde, bazen de yazdıklarını okuduğumda bu
izleri sürmüşümdür. Mesleğim hem biyoloji hem de
mühendislik karışımı bir meslek. Denizcilik Meslek Lisesinin ilk bölümü olan Balık Üretme bölümündeyken
balık havuzlarını ve binanın bir kısmını biz öğrenciler
yapmıştık. Geçenlerde yine balıklar üzerinde yaptığım çalışma için gittiğim bir köyde köylüler balık
çiftliklerinin hocası, profesörü ile konuşmamı sağlık
verdiler. Hocanın köy enstitülü olduğunu öğrenince
bir yandan çiftlik ile ilgili bilgileri alırken bir yandan
da köy enstitülerine girişinden itibaren öğrenciliğini,
öğretmenliğini ve şimdi yaptıklarını anlattı.
Hoca köy enstitüsünden mezun olduktan sonra nasıl okulsuz köylere okul, buğdayı olup da öğütülecek
değirmenleri olmayan köylülere değirmeni, yani eğitimi sadece okul sıralarında değil köy kahvelerinde
de yaptığını anlattı. Şimdi ise emekli idi. Emekliliği
sırasında ise yıllardan beri köyün ortasından akan
(acı su) dereyi, çoraklaştırdığı topraklarda havuzlar
yaparak deniz balığı yetiştirmeye başlamıştı. Şimdi
ise böyle tam 60 tane çiftlik var. Bu çiftliklerin çevreyi etkilememesi gerekiyor. Devletteki çalışanlar ceza
sistemini önerirken hoca onlara eğitimi öneriyordu.
Eğitimin hayata geçmesini, gündelik hayata dokunmasını istiyordu. Bu öğretmenlere sadece Milas’ın
Savran köyünde değil, Türkiye’nin diğer köylerinde
de rastlamak mümkündü. Şimdi sayıları öylesine
azaldı ki…
Genel politik planda baktığımızda köy enstitüleriyle,
köy içinden kalkınma ana fikrinden hareket ederek
bir büyük handikabı atlatmamız mümkün olacaktı.
Köyden şehre göç durulacaktı. Köyler sahipsiz kalmayacaktı. Tarım alanları, tohumlarına, akarsularına sahip bilinçli köyler, köy kooperatifleri olacaktı.
Çünkü köyde nalbandıyla, balıkçısıyla, ebesiyle, tarımıyla, sulamasıyla öğretmenin başkanlığında kurulacak olan kalkınma projesinin esaslarından biri
de köyü kendi içinde kalkındırma tasarımı idi. Bu tasarım gerçekleşmiş olsaydı o zaman köyden akım bu
kadar felaket haline gelmeyecekti.
E.D: Dedenizin babası amiralmiş, ailede denize ilgi
geçmişten beri varmış diyebilir miyiz?
14
gazeteedak
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
G.Y.G: Hasan Âli annesinin babası kaptan Ali Bey,
Ertuğrul gemisinin süvarisi... Dönemin sultanı II.
Abdülhamid dış siyasette uzlaşmacı bir tutum izlerken, ülke yönetiminde sert bir politika uygular.
Uzakdoğu’ya Osmanlı’nın varlığını hissettirmesi için
Japonya’ya bir sefer düzenler. Sene 1887’dir. Hepimizin “Ertuğrul faciası” olarak bildiği olayda gemi
Japonya dönüşü sulara gömülür.
Sülâlede bir kaptan daha var. 1802’de III Selim zamanı Rus muharebesine katılmış İsmail Tosun Ağa.
Bahriye Miralayı Şükrü Bey ise ana tarafından bir akraba. Süveyş Kanalı açıldığında ilk geçen Türk gemisinin kaptanı…Denizle bu kadar haşır neşir olmamda biraz da sülalenin etkisi var galiba.
“Gezgin gittiği yerden değişmiş biri
olarak döner. Bence önemli olan budur...”
varlığı ve hala el değmemiş olması bu alanlarda yapılacak çalışmalar için çok değerli. Bu tip çalışmalarla buranın biyolojik zenginliği ortaya konularak ada
çok daha iyi tanıtılabilir. Tuz gölü ve şelale çok değişik habitatların oluşması açısından önemli… Deniz
Biyologu Prof. Dr. Bülent Cihangir ve Doç. Dr. Herdem
bizleri adayı gezdirdiklerinde bu çalışmalarından da
bahsettiler. Burada iki eğitim kurumu var. Biri Uygulamalı Bilimler Yüksek Okulu Çanakkale 18 Mart Üniversitesine bağlı diğeri ise İstanbul Üniversitesine
bağlı Gökçeada Deniz Araştırmaları Birimi. Ayrıca
burada ilk kez korumaya alınan “Deniz Koruma Alanı” var. Umarım ilerde burası Ege Deniz’ini araştırma
için ve birçok diğer çalışma için merkez haline gelir.
Ege adalarını gezerken Yunan adalarının krizden
çok etkilenmediğini fark ettim. Adalar kendilerine
özgü ürünleri ve yaşam kalitesi ile kendilerine has
olabildiğince bağımsız ekonomilerini oluşturmuşlar.
Gökçeada’daki adalılar bunu başarırlarsa, kendi değerlerini korursa olur bu iş…
E.D: Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkede yaşıyoruz,
seçtiğiniz meslekten kişilere çok ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Sizce yeterli sayıda meslektaşınız,
yeterli okullarımız ve tesislerimiz var mı?
GYG: Türkiye genelinde Su Ürünleri ile 16’ya yakın
fakülte ve bizim gibi 3 tane Deniz Bilimleri Enstitüsü
var. Önemli olan bu sayı değil. Denizler ile ilgili birbiri ile iletişimde olan ileriye yönelik vizyonları olan kurumların olması. Buna ulaşmak için epey birkaç fırın
ekmek yememiz lazım.
E.D: Birlikte Gökçeada’yı gezdik, sizce yolculuk nedir? Gökçeada bu anlamda sizde nasıl bir değişime
neden oldu?
G.Y.G: Yolculuklar bir çeşit meraktır. O yüzden yolculuğu ne kadar planlarsanız planlayın yolculuğun
kendi akışı içinde kendiliğinden biçimlenir. Geldiğiniz yeri tanımaya başladığınızda, bildik coğrafyaların dışındaki güzellikleri ruhsal ve hatta bazen fiziki
sıkıntıları bile unuturuz. Bu yolculukların sonunda şu
kadar kilometre yol gitmiş, bunu da görmüş pek fazla mühim değildir… Bunlar pek önemli sayılmayabilir, gezgin gittiği yerden değişmiş biri olarak döner.
Bence önemli olan budur.
“Adalı olmak farklı bir duygudur…”
Ben İstanbul’da Heybeliada’da ve Kınalıada’da büyüdüm. İlkokulu adada okudum. Daha sonra yazları
Heybeliada’ya gittik. Adalı olmak farklı bir duygudur. Doğanın sana etkisi direktir. Özellikle günlerce
esen rüzgâr iletişimin kesilmesi, hastalıklar, doğumlar bunların birlikte yaşanması insanları birbirine
daha yakınlaştırır. Adadaki bitki ve hayvan dokusu
nasıl ana karadan farklı ise bence bir süre sonra adalılarda da bu değişim olur. Doğanın sesine daha fazla kulak vermenin verdiği bir değişimdir bu. Birbirini
tamamlayan ilişkileri yanında getirir, adalı olmayı
ada kültürünü oluşturur. Adalı olmak komşu olmak,
doğayı anlamak, kimseden çekinmemek, kendi kendine yetmektir aynı zamanda… Ege denizinde birçok
adayı gezdim ama bu ada İstanbul kokuyordu. İşin
ilginç yanı adanın Türk olmasından değil bu oradaki
Rumlar bana Heybeliada’yı ve Kınalıada’yı hatırlattılar. Bu çok özel kültür beni çocukluğuma götürdü.
E.D: Gezerken farkettim ki siz koyları, kıyıları hep
mesleğiniz açısından da irdelediniz, bizimle bu
gözlemlerinizi paylaşır mısınız? Adada neler yapılabilir?
GYG: Gökçeada’daki koyların, plajların kumulların
E.D: Peki yapılan çalışmalar ne düzeyde, denizlerimizden yeterince yararlanabiliyor muyuz? Neler
yapılabilir? Bildiğim kadarıyla siz Piri Reis araştırma
gemisi ile birçok araştırmaya katıldınız. Yurt içinde
ve yurt dışında ne gibi projelerde yer aldınız?
GYG: Su ürünleri yetiştiriciliği, sulak alanların korunması, konusunda çalışmalarım var. Üniversiteden
mezun olduktan sonra balık yavrusu üreten kuluçkahanelerde, çiftliklerde çalıştıktan sonra üniversitede akademisyen olarak denizlerle ilgili çeşitli projelerden çalıştım. Önümüzdeki yıl özellikle Akdeniz
ülkeleriyle ortak projelerde çalışmayı hedefliyoruz.
Akdeniz buna Ege de dahil dünyanın en eski uygarlıklara eşlik etmiş bir deniz. Bu yönden çalışmalara
hız vermeyi planlıyoruz.
E.D: Gezi sırasında aldığınız notlar, adayla ilgili broşür ve kitapçıkları bir çırpıda okuyup bizimle paylaşmanız, ada halkı ile hemen sıcacık diyaloglar
kurmanız, okuduğunuz kitaplarla ilgili yaptığımız
sohbetler... Ve daha niceleri, genlerinizde, damarlarınızda sanat ruhu ve memleket aşkı olduğunun
izleriydi, sizi tanımak büyük bir keyifti. Bu güzel
paylaşımınız için çok teşekkür ederim. Röportaj: Ecz. Engin Dünyaoğulları - Buca Eczanesi-İzmir
[email protected]
Fotoğraflar: Ecz. Hülya Şenoğlu - Güzelyalı Eczanesi-İzmir
[email protected]
*başlık alıntısı “O Güzel İnsanlar” Zeynep Oral
* Gazeteedak 71. Sayısında yer verdiğimiz Hüzünlü AdaGökçeada/imroz’un devamı niteliğindeki bu güzel röportajla
gazeteedak’a yaptığı katkı için eczacı Engin Dünyaoğullarına
ve fotoğraflarıyla katkıda bulunan eczacı Hülya Şenoğlu’na
teşekkür ederiz.
gazeteedak
Envanter Yönetimi…
Gündem Özel
15
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
EDAK Yönetim Kurulu Başkanı Emre Bacanak; Gazeteedak gündemimizde yer
alan stok yönetimi konusunu, lojistik
entegrasyondan, envanter yönetimine
ve nihayet ihtiyaçlar hiyerarşisine değinerek yorumluyor. Bacanak; kooperatif
ortaklarının, ortak hareket etmesinin
öneminden, bireylerin değişen alışveriş
alışkanlıklarına dek örnekler ile renklendirdiği yazısında meslektaşlarına;
“Lojistik entegrasyon; EDAK Merkez,
şubeleri ve eczanelerimizi bir bütün
olarak kapsayacak bir envanter sistemi
ile mümkün ancak satış frekansı yüksek
olan ürünleri her seferinde depodan
getirdiğinizde oluşan maliyet hepimizin cebinden çıkıyor” diyor.
Ancak bu tasarımda küçük EDAK şubelerinin yani
eczanelerimizin mikro düzeyde iyi bir envanter yönetiminin olması gerekiyor.
İşte bu yüzden eczanede envanter yönetimi sadece
bireysel olarak biz eczacıların kârlılığını etkileyen bir
faktör değil aynı zamanda tüm EDAK sisteminin hayatiyetini etkileyecek son derece önemli bir olgudur.
Envanter yönetimi anlam bakımından işletmelerin
tüm mal ve varlıklarının yönetimini ifade eder. Stok
yönetimi ise sadece mal hareketinin yönetimini ifade eder. Bizim ihtiyacımız olan şey mevcut kaynaklarımızla mal hareketini yönetmek olduğu için ben
yazımın bundan sonraki kısmında da “Stok yönetimi” kavramı yerine “Envanter yönetimi” kavramını
kullanmayı tercih edeceğim.
Gelin; en basit şekli ile envanteri iyi yönetilen 1400
lokasyonlu bir organizasyon ile envanteri kötü yönetilen 1400 lokasyonlu bir organizasyon arasındaki farkları hayal etmeye çalışalım. Eczanelerimizde
2000 çeşit ürün 50 bin TL stok olduğunu varsayalım.
EDAK merkezde 40 Milyon, 13 şubede ise 4’er milyon
stokumuz bulunuyor olsun. Organizasyonumuzun
toplam stok miktarı;
git-gel sayısı artar, sistem tümüyle % 4.7 verimsiz çalışmaya başlar.
Örnek 3:
• Eczanelerimiz 2000 çeşit ürün gamını 200 çeşit
azaltarak stok miktarını düşürürlerse;
Burada tüm ürünlerin aynı fiyata ve aynı satış hızına
sahip olduğunu varsayalım;
200 / 2000 X100 = %10 çeşitte azalma
2000-200 = 1800 çeşit ürün satışta demektir.
2000 çeşit ürün = 50 Bin TL
1800 çeşit ürün = 45 Bin TL
162 Milyon X %10 = 16.2 Milyon TL
162 – 16.2 = 145.8 Milyon TL (EDAK organizasyonunun yeni toplam hacmi)
Burada herhangi bir stok verimsizliği yoktur. Ancak
tüm EDAK organizasyonumuz aynı alanda aynı kadroyla aynı maliyetlerle %10 daha az satış yapmaktadır artık. Faaliyet giderlerimizin brüt karımıza oranı
artar ve ciddi bir verimsizlik başlar. Çünkü 200 çeşit
ürünü artık EDAK eczaneleri değil başkaları satıyor
demektir.
Değerli meslektaşlarım,
50 bin X 1400 =70 Milyon TL (Eczanelerimizde)
4 Milyon X 13 = 52 Milyon TL (Şubelerimizde)
40 Milyon (Merkez) + 70 Milyon + 52 Milyon = 162 Milyon TL toplam ideal stokumuz olsun.
Eczanelerimizde ideal stok devir hızının 45 gün, ideal çeşit miktarı 2000 kalem ve ideal stok miktarının
50 bin TL olduğunu var sayarak şimdi bazı örneklere
ve sonuçlarına göz atalım.
Ecz. Emre Bacanak
EDAK Yönetim Kurulu Başkanı
“Kaynaklarımızı
verimli kullanmak zorundayız.
Çünkü sermaye imkânlarımız kısıtlı. Aşağıda verdiğim üç örnek simülasyondan yola çıkarak birkaç
noktayı çok iyi anlamamız gerek; verimli envanter
yönetiminden kasıt; maximum stok değil, maximum
çeşit olmalıdır.”
Değerli meslektaşlarım,
Kooperatifimizi bundan 34 yıl önce eczanelerimizde
ihtiyacımız olan ürünlerin temini ve tevzii için kurduk
ve büyüttük. O kadar büyüttük ki, 34 yılın sonunda
kocaman bir lojistik organizasyonun sahibi olduk.
Sahibi olduğumuz bu lojistik organizasyon ile ilişkilerimiz her ne kadar zaman içinde müşteri ilişkisine
dönüşse de son yıllarda birbirimize kenetlenerek
aynı organizasyonun birer parçası haline dönüşme
yolunda yeniden modelleniyoruz.
Bu yeniden modellenme çerçevesinde bir taraftan
varlığımızın tek teminatı olan eczacılık mesleğine
odaklanmaya, geliştirmeye ve bunu halkımıza en
iyi şekilde sunmaya çabalarken diğer taraftan da
aynı makinenin parçaları gibi hareket edecek bir
lojistik entegrasyonun peşindeyiz. Bu entegrasyon
doğal olarak ana merkezimizden hastalara kadar
uzanan bir ürün hareket sisteminin tesis edilebilmesi
ile mümkündür. Bu da ancak EDAK merkezin, şubelerimizin ve eczanelerimizin hepsini birden kapsayacak bir envanter yönetim sistemi ile mümkün olabilir.
EDAK bu tasarımı gerçekleştirmek üzere çalışıyor.
Örnek 1:
• Eczanelerimiz daha fazla kâr etmek için aşırı stok
çekip stok devir hızını 50 güne çıkarırlarsa;
50-45=5
5/45 X100= %11
70 Milyon X 1.11 = 77.7 Milyon TL
77.7 – 70 = 7.7 Milyon TL
7.7/ 162 Milyon X 100 = % 4.7
- Eczanelerimizin envanterindeki %11’lik bir stok
maliyeti tüm sistemin % 4,7’lik fazla stok maliyetiyle
çalışmasına neden olur.
Örnek 2:
• Eczanelerimiz stok devir hızını 40 güne düşürürlerse;
40-45= -5
-5/45 X 100= -%11
70 Milyon X 0.89= 62.3 Milyon TL
62.3 – 70= - 7.7 Milyon TL
-7.7 / 162 milyon X100= -%4.7
- Burada; eczanelerimizden azalan 7.7 milyon TL tutarındaki stok sistemden eksilen yük değildir. Çünkü
tüm organizasyonun ideal stok volümü 162 Milyon
TL’dir. Bu durumda EDAK organizasyonundan hizmet alan hastalara sağlanacak hizmet için gerekli
volüm 162 Milyon TL değerindeki stok demektir. Bu
durumda da eczanelerden eksilen 7.7 milyon TL stok
EDAK Merkez ve Şubelerinde birikir. Toplam stokumuz yine 162 Milyon TL olur.
- Sonuç: Tüm EDAK Organizasyonu içinde MerkezŞube- Eczane arası lojistik operasyonlarda araçların
Yukarıdaki üç örnek simülasyondan anlamamız gereken çok önemli birkaç nokta vardır;
1) Bundan sonraki hayatımızı mutlak suretle (EDAK
merkez-Şubeler-Eczaneler) EDAK lojistik organizasyonu olarak tanımlamalıyız. Tüm verimlilik hesaplarımızı bu üçgen seviyesinde ölçmeli ve değerlendirmeliyiz. (Ölçmek konusunda EDAK gerekli çalışmayı
SAP geçişi sonrasında yapacaktır.)
2) Verimli envanter yönetimi demek asla çok stok
yapmak demek değildir. Gereksiz yere stok yapmak
kaynaklarımızın verimli kullanılmasına dolayısıyla
çeşit kırılmasına neden olacağı için çok daha ciddi
bir maliyete neden olmaktadır.
3) Doğru envanter yönetiminin esası tüm eczanelerimizde satılabilecek maksimum ürün çeşidinin doğru
bir frekans ile satın alınmasına dayanır.
Bu noktada düşen ilaç fiyatları ve kâr daralması
sonucu eczanelerimizde stok yapamıyoruz belki.
Ancak unutmayalım ki satışı frekansı yüksek olan
ürünleri her seferinde depodan getirdiğinizde oluşan maliyet hepimizin cebinden çıkıyor. Bununla da
kalmıyor eczanelerimiz kamuya ve topluma karşı hoş
bir görüntü vermiyor. Bu noktada sizlere bir kavramdan bahsetmek istiyorum.
İhtiyaçlar hiyerarşisi
Toplumdaki bireylerin ihtiyaçlarını ve bu ihtiyaçlarını karşılama noktasındaki önceliklerini belirleyen bir
kavramdır. Bu kavram dahilinde bir takım bilimsel
araştırmalar yapılır. Yeni öğrendiğim bir çalışmaya
göre;
Toplumdaki bireylerin alışveriş yaptıkları mekanlar
için tercihlerinin neye göre şekillendiğini araştırmışlar. Bu araştırma 1970’li yıllarda yapıldığında
bireylerin alışveriş mekânı tercihini belirleyen faktörlerden birinci sırayı “Fiyat” faktörü almış. Aynı araştırmanın bugünkü sonuçları son derece önemli…
1) Yakınlık (mesafe)
2) Çeşit
3) Fiyat
16
gazeteedak
Gündem Özel
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
Bu durum süper marketlerin neden mahallelerimizde express mekânlar açtığının açıklamasıdır. Çünkü
toplum artık daha sedenter yaşıyor ve daha az zamanı var. Bu nedenle de evine yakın yerleri tercih
ediyor. İkinci sırada ise “Çeşit” var. Bu da bize gösteriyor ki; Doğru envanter yönetiminin hedefi maximum stok değil, maximum çeşit olmalıdır.
Ancak bizler aynı zamanda kaynaklarımızı verimli
kullanmak zorundayız. Çünkü sermaye imkânlarımız
kısıtlı. Bu durumda hayatımızda iki önemli unsuru
gözden geçirmemiz gerekiyor.
1) Eczanemizdeki her bir ürününün satış frekansı /satın alma frekansı oranını değerlendirerek satın alma
yapmalıyız.
Gündem Röportajları:
Ecz. Bülent Ergin
Eczanede Stok Yönetimini Anlattı
Gazeteedak’ı geçtiğimiz yıldan bu
yana gündemli yayınlıyoruz bu kez konumuz “stok yönetimi” ve eczacı Bülent Ergin Eczanede stok yönetimini gazeteedak için anlattı.
2) Hasta/müşteri istiyor diye aynı tip (muadil) ürünlerin her birini bulundurmak zorundayız gibi yanlış bir algı bizi ürün kirliliğine ve atıl stoka götürür.
Bizler artık ön tarafta müşteri tercihlerini yönlendirebilen arka tarafta ise kaynaklarını belirli ürünlere
odaklayabilen bir organizasyon olabilmeliyiz.
Hepinize saygılar sunarım.
Stok = Para
gerçekleştiririz. Müşterilerimiz açısından da aynı
şey geçerli, toplam müşterilerimizin yüzde yirmisi ile
ciromuzun yüzde seksenini yaparız. Buradan baktığımızda eczanemizde hareket gören aylık ortalama
1000 kalem üründen 200’ünün stok takibini sağlıklı
yapabiliyorsanız cironuzun yüzde seksenini garanti
altına almışsınız demektir. Buradaki ürün hareketliliğimize baktığımızda da işlem çokluğundan dolayı
bilgisayarı kullanmamız artık şart… Teknolojiyi kullanarak stok takibi yapmamız kaçınılmaz oldu çünkü
kalem sayısı çok artı.
temimizde öncelikle eczanemizdeki tüm ürünlerin
kayıtlı olması gerekir. Tüm giriş ve çıkış hareketlerini,
veresiye, elden verdiğimiz, hatta kendimiz için aldığımız ürünlerin bile giriş çıkışını bilgisayara işliyor
olmamız gerekir ki gerçek verileri elde edelim. Başlangıçta günlük koşuşturmanın içinde nasıl yapacağız sorusu mutlaka olacaktır. Kararlılıkla işlemleri
uygulayarak bunu rutine bindirdiğimiz zaman işlerin
çok kolay olduğunu görüyoruz. Biz ilk olarak eczaneye giren tüm ürünlerin giriş çıkışını sıkı bir şekilde kontrol altında tutuyoruz. Beşeri ilaçlar için İlaç
Takip Sistemi dediğimiz uygulama var, bu nedenle
bilgisayar zaten olmazsa olmazımız. Eğer bunun için
kullanıyorsak diğer ürünlerimiz için neden olmasın…
Bunu yaptığımızda ürünlerin hareketliliğini gözlemlediğimizde bilgisayar o ürünle ilgili satış hızımızı
bize veriyor, buradan elde ettiğimiz sonuçları değerlendirerek sipariş verdiğimizde gereksiz stok ta
yapmamış oluruz.
Ecz. Bülent Ergin
Erginler Eczanesi-Güzelyalı / İzmir
En başta eczanemizde işimizin başında bulunacağız ve işimize sahip çıkacağız. EDAK’ta eczane
yönetim sistemi ile yapılan çalışmanın sonucunda
eğer ben eczane yönetim sistemimi depo yönetim
sistemiyle de bağdaştırabiliyorsam eczanemde
yok satma oranım azalacak. Yine buna bağlı olarak
sipariş vermek ile uğraşmayacağım sistemde raftaki ürün belli bir sayıya düştüğünde otomatik sipariş verebileceğiz. Bunları gerçekleştirebildiğimiz
zaman eczacılık mesleği daha güzel yönetilebilir
bir hale gelecek. Bizim yerimize sisteme yükü atabilirsek, bizim hastalarımıza ayıracağımız zaman
çoğalacaktır. Hepimiz bulunduğumuz noktada toplum sağlığı için çalışıyoruz sonuçta elde ettiğimiz
ekonomik kazanım da bizim ayakta durmamız için
gereklidir.
Bir eczanede stok yönetimi olarak ilk
yapılması gereken nedir?
Öncelikle eczanede ürün hareketliliğini tamamen
kontrol altına almak gerekir. Şimdiye kadar yaptığımız tüm uygulamalarda eczacılar hep kendi alışkanlıklarına göre, hep tahmini öngörüleriyle stok takibi
yapmaya çalıştılar. Ama şu anda teknoloji bu kadar
gelişmişken elimizde bu kadar çok olanak varken
bunları değerlendirmemek olmaz. Gelişmelere ayak
uyduramamak bu işin dışında kalmak demektir ki
bu da eczacılar için bu kabul edilemez bir durum. Eczacıların yapması gereken şey; doğrudan bu işi kontrol altına almaktır. Bugün orta ölçekli bir eczanede
yaklaşık 3500-5000 kalem ürün vardır. Bunlar içinde
yaklaşık aylık ortalama 1000 kalem hareket görür.
Genel kabul görmüş bir kural vardır. Stoklarımızın
yüzde yirmisi ile toplam ciromuzun yüzde seksenini
Bugün ortalama bir eczanedeki ürün
çeşitliliği nedir?
Bugün baktığınızda sektörde 10 bine yakın beşeri
ilaç ve yaklaşık bunun iki katı kadar da ilaç dışı sağlık ürünleri var. Tabi ki bunların hepsini bulundurmak
olanaklı değil. Ürün çeşitliliği açısından bulunduğunuz lokasyon çok önemli, müşteri talepleri beklentileri çok önemli, ürün seçiminde kaliteli ürünü takip
etmek çok önemli, talep edilen ürünü bulunduruyor
olmak çok önemli. Ölü stok yapmamaya gayret etmeliyiz. Dönem dönem satılır ümidiyle aldığımız
ürünler olabilir, bunlarda da istenilen düzeyde bir
hareket görmüyorsak, bunları bir an önce elden çıkarmamız gerekir ki artık bugün “Stok=Para” dır.
Başka bir açıklaması yok. Stoğun değişik tanımları
olsa da bu benim yaptığım tanımdır. Sonuçta maliyettir bu. Stok maliyetini mümkün olduğunca düşürüyor olmamız gerek. Stok devir hızını iyi hesaplıyor
ve stok devir hızını artıyor olmamız gerek. Bir başka
deyişle daha az ama daha verimli stokla daha fazla
kazanç elde etmeliyiz. Peki stok devir hızını nasıl hesaplarız? En basit yolla Eczanede satılan tüm malların maliyetini dönem başı ve dönem sonu envanter
değerlerinin ortalamasına böldüğümüz zaman ortaya çıkan değer stoklarımızı kaç kere devir ettiğimizi gösterir.(Stok devir Hızı=Satılan Malın Maliyeti /
((dönem başı stok+dönem sonu stok)/2). Stok devir
hızı hesaplanmasında daha farklı yöntemler olmakla beraber en kısa yöntem budur. Bu hesaplama eczanemizdeki toplam stoğun devir hızını verecektir.
Bunun dışında ürün bazında devir hızları da aynı
formülle hesaplanabilir. Bu hesaplamaların yapılabilmesi için bilgisayarımızdaki eczane yönetim sis-
Eczanemizde yaptığımız güzel bir uygulama var ondan da söz etmek isterim. Az önce toplam hareket
gören kalem sayısının yüzde yirmisini tam olarak
takip edebiliyorsak, çok fazla sıkıntı yaşamayız demiştim. Bunun dışında ayrıca hastalarımızın ilaçlarının süre takibini yapıyoruz. Medula sisteminden
hastanın ilaç bitiş günlerini zaten görebiliyoruz.
Bunu sisteme kaydedebiliyoruz. Burada rutin olarak
yaptığımız bir uygulama var. Her haftasonu önümüzdeki haftanın stok planlamasını yapabilmek
için ilaç günleri gelen, ilaçları biten hastalarımızın
tespitini yapıyoruz. Hangi ilaçlarının bittiğini tespit
gazeteedak
Gündem Özel
17
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
Ecz. Bülent Ergin ve Eşi Ecz. Cemile Ergin
ediyoruz. Öncelikle raporlu hastalarımızla başladık.
Yaklaşık 2 aydan beri sürdürüyoruz. Bu süre içerisinde önümüzdeki hafta hangi gün olursa olsun raporlu ilaçlar 2 hafta öncesinden reçetelendirilebildiği
için önümüzdeki bir hafta içerisinde ilacı bitecek
hastalarımızın eğer cep telefonu varsa sms yoluyla,
normal ev ya da iş telefonu kayıtlı ise arayarak ilaçlarının bitiş günlerini hatırlatıyoruz. Reçete yazdırması gerektiğini hatırlatıyoruz. Oradaki rakamlara
bakarak, aynı ürünlerin önümüzdeki hafta satılacağını varsayarak siparişlerini veriyoruz. Hasta geldiği
zaman ilacında eksik olmaması tam olarak karşılanabilmesi için doğru satın almalarını yaparak haftaya yeterli stokla giriyoruz. Bu bize çok büyük bir artı
getirdi. Hastalarımız da bundan çok memnun… Biz
eczacı olarak da zaten temel işlevlerimiz içerisinde
farmasötik bakımı ön plana çıkarmaya çalışıyoruz.
Hastalarımızın ilaçlarını doğru zamanda tedarik
etmesini ve kullanması sağlamak da farmasötik
bakımın bir parçası… Hasta ilacını almayı unutabiliyor, takip edemiyor, bunları hatırlattığımızda bize
o kadar olumlu geri dönüşler oluyor ki, çok memnun
oluyorlar. Bununla ilgili toplu sms mesaj yazılımını
EDAKOM’dan satın aldık. Ayrıca kişiye özel de mesaj
gönderebiliyoruz. Mesaj yoluyla “ …… ilaçlarınız için
reçete yazdırılabilirsiniz, sağlığınız bizim için önemlidir” yazarak onlara ulaşmaya çalışıyoruz. Gittikçe
bu iletişim ağımızı genişletmeye çalışıyoruz. Bu bize
bir artı getiriyor. Hizmette bir adım öne gidebilirsek
ne mutlu bize…
Firmalar kendi satışlarını artırmak adına “mal
fazlası” dediğimiz uygulamalar ile daha fazla
stok ve mal almamızı sağlamak üzere bir takım
girişimleri oluyor. Bir başka deyişle kendi ellerindeki fazla stokları eczanelere yıkmak için
kampanyalar düzenliyorlar. Bu durum da eczanede stok dengesini bozan bir yaklaşımdır. Keşke tüm ürün alımlarımızda mal fazlaları olmasa
da sabit vade ile alımlar yapabilsek. Ama bunun
ön koşulu Eczacı karlılığının artırılmasıdır. Kar
marjını artırabilmek adına mal fazlası tuzağına
düşmek durumunda kalıyoruz. Stok devir hızları
bu tip kampanyalı satılan ürün miktarlarıyla uygun düşüyorsa bu tip ürünleri almak uygun bir
eylem olacaktır. Burada önemli olan sadece mal
fazlası var daha fazla karlılık sağlayacağım düşüncesiyle stok devir hızı düşük ödeme vadesi
yakın ürünleri almak tuzağına düşmemektir. Verimli bir stok yönetimi için eczanelerimizde stok
seviyesini bizim belirliyor olmamız gerekir.
Danışman eczacı kimliği böylece hayat buluyor…
Bununla ilgili yurtdışındaki örnekleri incelediğimizde, İngiltere’de eczacılar hastaların ilaç kullanım-
larını gözden geçirme hizmeti adı altında mesleki
bakımla ilgili Sosyal Güvenlik Kurumu’ (NHS) ndan
meslek hakkı alıyorlar, para kazanıyorlar. Bu da
onun bir parçası Türkiye’de bunun alt yapısı henüz
tam anlamıyla hazır olmasa da başlangıç için küçük
bir adım olarak düşünülebilir. Buna ek olarak hastalarınızın periyodik dönemlerde ilaç etkileşimlerini
gözden geçirebilirsiniz. Hastalarınızın ilaçlarını doğru kullanıp kullanmadığını kontrol edebilirsiniz. Neyi
ne zaman kullanması gerektiği konusunda onlara
danışmanlık hizmeti verebilirsiniz. Bunlar için atılmış
bir adımdır bu. Ama tüm bunları gerçekleştirirken
stoklarınızı doğru yönetemiyorsanız yaptıklarınızın
bir anlamı kalmıyor. Şöyle ki hasta reçetesini getirdiğinde ilaç yok dediğimizde hasta için bir olumsuz
imaj yaratmış oluyorsunuz. Tabi burada maliyetleri
de göz önüne almamız gerek. Bunları tedarik ederken mutlaka ve mutlaka ürünlerin stok devir hızlarını
hesaplamamız gerekiyor. Her zaman gereksiz stok
tutulmasından kaçınmalıyız.
Daha önce bunları EDAK’ta Sarıgöl’de yaptığımız
çalışmalar da gördük. Bölgedeki eczanelere satın alması gereken uygun vade ve şartlardaki öneriler de
de bulunuyorduk, bu oraya doğru giden bir adımdır.
Stok yönetiminin daha da başarıya ulaşabilmesi için
EDAK’ta sürdürülen EDAK-Eczane networkü ile ilgili
bir çalışma var. Bu sonuçta EDAK’ın da ürün tedarik etmesi ve stok yönetmesine de katkı koyacaktır.
Biz kooperatif üyesi eczacılar olarak sonuçta ürünü
tedarik eden depomuz başta olmak üzere, biz de o
deponun şubeleri gibi çalıştığımızı varsaydığımızda,
ürünün doğru yerde doğru zamanda bulunuyor olmasını sağlamak temel görevimiz.
Doğru ürünü doğru fiyata elde edebilmek de
çok önemlidir. Stok seviyesinde doğru oranı tutturmak ve aynı zamanda piyasadaki rekabet
koşullarına da uygun hareket etmek gerekiyor.
Eğer rekabetçi fiyat uygulayamıyorsanız tedarikçinizi bu konuda uyarmak, yönlendirmek gerekiyor. En büyük tedarikçimiz EDAK olduğu için
ve EDAK’ta görev yapan profesyonellerimizin
de bu konuda özveri ile çalıştıklarını biliyoruz
ama bizler de EDAK’ın dışarıda gözü kulağı olmalıyız.
Hem belirsizlik kalkıyor o üründen ne
kadar alınacağı ile ilgili hem de karşılıklı kazan-kazan ilkesiyle verimliliği
yakalıyoruz.
Kesinlikle, buna bağlı olarak eğer stok hareketi bilgilerimi ben EDAK ile paylaşıyor olsam ve benim gibi
tüm meslektaşlarım da aynı şeyi yapıyor olsalar,
EDAK belirli dönemlerde hangi ürünü ne kadar satabileceğinin planlamasını doğru olarak yapabilir. Belki buna uygun olarak satış garantisi vererek, sanayi
ile pazarlığını yapabilir. Daha iyi alım koşulları sağlayabilir, eczane karlılığı, EDAK karlılığı her konuda
artabilir. Bunların hepsi zincirleme olarak, bir ekip işi
ile olabilecek unsurlardır. Herkesin aynı pencereden
bakıyor ve aynı doğrultuda düşünüyor olması lazım.
Sonuçta bir ekonomik değer yaratmaya çalışıyorsak
herkes payına düşeni alması için elinden geleni yapması gerek. Kendimizi her zaman kooperatif üyesi
eczacı olarak EDAK’ta çalışan ekibin bir parçası olarak gördük.
Temel hareket noktamız bu. Bunun için eczanemizde bir yazılım sistemi kullanıyoruz. Bilişimin de bir
takım gereksinimleri var. Teknolojik araç ve gereci
daima güncel tutmamız gerek. Buradan hareketle
EDAK’ın iştiraki olan EDAKOM bize bu hizmeti gerektiği gibi veriyor. EDAKOM’dan aldığımız hizmetleri
şöyle bir sıralamak istesek; Tüm bilişim donanımımız
için yılık bakım anlaşması yapıyoruz. Bu anlaşma
ile herhangi bir şekilde bilgisayarlarımız da bir arıza meydana geldiğinde, yazıcımız bozulduğunda
EDAKOM tarafından hemen müdahale edilerek cihazımız onarılıncaya kadar yerine konsinye cihaz bırakılarak eczanedeki işlerimizin aksamadan yürütülmesi sağlanıyor. Program güncellemeleri ile ilgili
EDAKOM’dan destek alıyoruz. Eczanede ısı ve nem
takibi ile ilgili EDAKOM’un çıkardığı Telemetri cihazını kullanıyoruz. Bu sistem aracılığıyla eczane iç ortam ve aşı dolabı ısısı İnternet üzerinden her yerden
takip edilebiliyor. Herhangi bir şekilde eczanedeki
ısı ve nem oranlarında belirlenen limitlerin dışında
bir sapma olursa cep telefonuma mesaj olarak internetten de e-mail olarak uyarılarını alıyoruz. Gerekli
önlemi almamızı sağlıyor. Bununla ilgili yaşadığımız
bir örnek de var. Eczanede olmadığımız bir tatil sürecinde buzdolabımızın bağlı olduğu sigorta atıyor
ve aşı dolabındaki soğuk zincir kırılıyor. Tek sigortadan yaptırdığımız eczane paket sigortası teminatı
bu durumu da kapsama alıyor. Sigortaya başvurduğumuz da bununla ilgili bir rapor olup olmadığını sordular. Telemetri raporlama sistemi sayesinde
bunu kanıtlayabildik. Bu zararımızın karşılanmasıyla Telemetri için yaptığımız yatırımın da karşılığını
şimdiden almış olduk… EDAKOM ayrıca internet
bağlantımızı sağlıyor, GSM iletişimi için de Cepte
EDAK kullanıyorum. EDAKOM’da ne varsa bende de
var, herkes aynı şekilde bakarsa ve kaynaklarımızı
verimli kullanırsak hayat daha güzel... Herkese tavsiye ederim… Konunun biraz dışına çıktık ama söz
EDAKOM’a gelince çenem düşüyor,kendimi tutamıyorum.
Stok yapmadan işletmenin sürdürülebilirliği gittikçe
güçleşir hatta olanaksızlaşır. Bir dönem “Stoklu çalışmayın” sözü sevgili Işık Ağabey’in söylediği bir söz,
Işık Ağabey’in bunu söylerken “EDAK’ı eczanenizin
arkasında bir depo olarak düşünün biz her zaman
için sizin adınıza stok tutuyoruz, biz istediğiniz anda
bunu size tedarik ederiz” anlamında kullandığını
düşünüyorum.. Bu dönem içinde biraz meslektaşlarımız tarafından çarpıtıldı gibi geliyor. Eczanemizde
satabileceğimiz ürünleri mutlaka eczanemizde stokta tutuyor olmamız gerekir diye düşünüyorum. Ama
tedarikle ilgili ilk başvuracağımız yer EDAK olmalıdır
diye yorumluyorum ben Işık Ağabey’in mesajını. Bu
böyle yorumlanırsa gerekli miktarda, gerekli ürünü
mutlaka stokumuzda tutmalıyız.
Öte yandan da şöyle bir paradoks yaşıyoruz. O stoktaki ürünler ile ilgili herhangi bir fiyat indirimiyle karşılaştığımızda zararımızın karşılanması ile ilgili sıkıntı
çekiyoruz. Her işletmenin bir maliyeti vardır. Sonuçta ticaret biraz risk gerektiren bir iştir. Önemli olan
akılcı yönetimle en az riskle işleri sürdürebilmektir.
Eczane için bugün “Dermokozmetik-Kozmetik
-Ağız Diş Sağlığı - Medikal-Veteriner ilaçları-Bitkisel ürünler” hepsi yeni birer gelir kapısı haline
geldi. Bunları satışlarını yapabilmek için de eczaneye alıp sadece stoklarımıza koymak değil,
eczanenin görsel düzenlemesini de yaparak
stoklarımızı düzgün bir şekilde sunmak ve müşterinin dikkatini çekebilmek gerekir.
18
Gündem Özel
gazeteedak
Stok Üzerine
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
kısa sürede eczanelerimizin finansal dengesini bozacak, kaliteli stok oluşturulmaması nedeniyle yok
oranımızın artışına neden olup, eczanelerimizde yer
alan sermayelerimizin erimesine i yol açacaktır.
Gelin çok uzun bir konu olan stok yönetiminin değerlendirilmesini dilim döndüğünce sizlerle bu ayki sayımızda paylaşalım.
İlk iş: Stok Takibi…
Ersen Evren
EDAK Ecza Koop. Finansman
ve Risk Takip Yöneticisi
[email protected]
Literatürde işletmeler; Mamul üretip satanlar, ticari mal alıp satanlar ve son olarak da hizmet üreten
işletmeler şeklinde kategorize edilmiştir. Günümüzde eczaneler; uzun yıllar evvelki meslektaşlarınızın
yaptığı gibi, “birçok nedenden dolayı” aktif üretimi
bir kenara bırakmış, birer ticari işletme kimliği kazanmışlardır. Bunun yansıması olarak da gelir vergisi mükellefiyeti oluşmuş, yapılan faaliyet sonucu
sorumlu olduğu birçok resmi kurum ile ticari ilişki
içerisine girmiştir. Diğer tüm ticari işletmeler gibi;
“eczaneleriniz” de ” kar etmek, ve karlılıklarının sürdürülebilirliğini sağlamak zorundadır. Faal eczanelerin ekonomik yapıları şu an neredeyse tamamen
Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK)’nun ödemelerine endeksli hale gelmiş, kurum ıskontolarının yükselmesi,
ticari ıskontoların buhar olması; bunun yanında artan maliyetler nedeniyle karlılıklarının devamlılığında kesintiler oluşmuştur. Mevcut bu ortamda eczanelerinizin yönetiminin önemi geçmişte olduğundan
bir kat daha önem kazanmıştır…
Bu durum tespitinden sonra eczanelerinizi farklı bir
gözle değerlendirerek yazıma devam etmek istiyorum.
Eczanelerin iki temel unsuru bulunmakta. Bunlar;
beşeri ve maddi unsurlar.
• Beşeri unsurlar: Tabi ki sizler ve eczanelerinizde
istihdam etmiş olduğunuz çalışanlardan oluşmaktadır.
• Maddi unsurları ise; birer işletme olan eczanelerinizin, demirbaş ve stokları olarak ifade edilebilir.
Eczaneler için beşeri unsurların başında gelen sizleri, değerlendirme dışında bırakırsak; en önemlisinin
“ticari mal stoku” olacağı konusundaki tespitime
sanırım hepiniz katılacaksınız. Ticari işletme olan eczanelerinizin stoklarını; ilaç, ilaç dışı sağlık ürünleri
ve diğer stoklar oluşturur. Ticari bir işletme olan eczanelerinizin yapmış olduğu faaliyeti başka bir ifade
ile “stokların yer değişmesi” olarak da kısıtlı da olsa
ifade edilebileceğini düşünüyorum. Bu denli eczaneleriniz için önemli bir unsur olan stoklarınız, hele
ki günümüz de diğer tüm işletmeler gibi yönetilmesi
gereken bir kavram olarak hele ki günümüz de değerlendirilmesi gerekmektedir.
Karlılıkların çok yüksek olduğu dönemlerde stok yönetimi kavramının en önemli bacağının, “son kullanma tarihi” olduğu günlerden şu an çok uzaktayız.
Bu günlerde konunun biraz daha profesyonel bakış
açısı ile değerlendirilmesi gerekmekte... Profesyonelce yapılmayan stok yönetiminin sonrasında; ne
finansal bir disiplinin, ne de yönetsel bir başarının
eczanelerimizde gerçekleştirilmesinin mümkün atı
olmayacağını ifadesinden sonra hepinizin başınız
ile onayladığını görür gibiyim.
Stok yönetimi yapılmadan gerçekleştirilen alımlar
Eczanelerinizde çok çeşitli stok kaleminin olması,
stokların takip edilmesi açısından zorluk yaratabilir. Fakat ana faaliyet konunuzun hastalarınıza ilaç
temini olduğunu göz önüne aldığımızda ne denli
önemli bir ayrıntı olduğunu belirtmenin gerek olmadığına inanıyorum. Mevcut stokumuz ile eczanemizin günlük ihtiyaçlarını karşılamak durumunda
olmak zorundayız. Stok takibi ile çalışma durumunuza göre haftalık, aylık satış tahminleri gerçekleştirerek alım yapmanız; hem hak ettiğiniz mal fazlasının
eczanenizin kar hanesine yazılmasına, hem de yok
satmanızdan dolayı satış kaybına yol açmamasına
neden olacaktır.
Aslında kast ettiğim şey “optimum stoktan” başka
bir şey değildir. Optimum stokun alt sınırı yok satmak, üst sınırı ise tahmin edeceğiniz gibi fazla stok
bulundurmak anlamına gelmektedir. Bu durumda
sermayemizi stoka bağlamış oluyoruz. Günümüz
koşullarında fazla bir cazibesi olmasa da, mesleğim
gereği “sermayenin alternatif maliyetini” her zaman göz önünde bulundurmak gerektiğine inananlardanım.
Ayrıca ilaç fiyat düşüşlerinin olduğu bir ortamda fazla stok, sermayenin alternatif maliyeti kaybının yanında direk eczanemize zarar da yazabileceği gerçeğini unutmamak gerek.
Stoklarımız içersinde yer alan ıskonto
kalemleri içerisinde “Mal Fazlası”…
Mal fazlası denildiği zaman ilk aklımıza gelen konunun, ilgili ürün ile o ürünün stok devir hızının aklımıza
geliyor olması gerekmektedir.
Bir üründen ayda 10 adet satarken sırf satış koşulu uygun diye, 60 gün vadeli şekilde 50+15 ürün almanın emin olun aydaki satış hızımız olan 10 adedi
katlayamazsak, eczanemize hiçbir yansıması olmayacaktır, kredi veya birikimlerin eczanelerimize yansıtılmasının dışında…
Tabi bu tahminlerin yapılabilmesi için stoklarımızın
envanterinin çıkarılması başka bir deyim ile sayılması gerekmekte. Ama ne zaman ?
Hemen hemen tüm eczaneler aralıklı envanter sistemini uygulamakta. Aralıklı Envanter; bir yıl boyunca
EDAK’ tan ilaç alınması, 31.12.2012 günü yapılan
sayım sonrasında çıkarılan envanter ile stoğumuzun
maliyet bedelleri ile çarpılarak muhasebecilerimize bildirilmesi anlamına gelmekte. Bu uygulamanın
olumsuzlukları ise inanın bana say say bitmez.
Elimizdeki stok tutarının sene sonuna kadar bilinmemesi, stok maliyetinin hesaplanamaması ve en
önemlisi ise satış karımızın tespit edilemiyor olmasıdır. İnanın hesaplanamaz!... Ta ki, muhasebecinizin
hesaplamasına kadar... Yani eczanemiz kar mı ediyor, yoksa karımız rafımızda mı? bunu tespit etmeniz
mevcut sistemde neredeyse imkansız. O halde yapılması gereken sürekli envanter uygulamasına geçmek. Hele ki bu, barkod sistemi ile entegre edilmiş
bir yazılımla birlikte kullanıldığı zaman eczanemizin
durumunu gün ve gün izleyebiliriz.
Dönem başı stoklarınız raflarınızda maliyet bedelleri
ile yer alır, dönem içinde yapmış olduğunuz alımlar
da raflarınıza yerleştirilir, yıl içersinde yaptığınız satışlarda barkot sisteminiz aracılığıyla stokumuzdan
reel satış bedeli ile düşülür. Küçük bir işlem ile alım
faturalarınızın tamamının aktarılmış olması sonrasında eczanenizin o anki mali durumunu kolaylıkla
tespit edebilirsiniz.
Bu tamamen stok takibinin sürekli envanter yolu ile
yapılıyor olmasının bir getirisi olarak ifade edilebilir.
Oluşturulan bu sistem ile barkot sisteminin de yardımıyla tabiî ki dönemsel olarak satılan ürün cinsini
dahi tespit edebilir, mal fazlası ıskontonu eczane
kazanımları içersine daha sağlıklı şekilde dahil edebilirsiniz.
Bu kadar artısı olmasına rağmen bu sistemi kaç eczane uyguluyor sorusuna ise “inanın o kadar az ki…”
diye yanıt verebiliyorum.
Neredeyse tüm eczanelerimiz aralıklı envanter yönetimi uyguluyor. Sene sonuna kadar da eczanelerindeki ilaç stok tutarını, ilaç satış maliyet tutarını,
ilaç satış karını bilmeden faaliyetini sürdürüyor.
Dahası uygulanan aralıklı envanter yönteminde sene
sonunda yapmış olduğu stok sayımında ilaç bazında
maliyet fiyatları ile ilişkilendirilip stok tutarını hesaplamaya çalışıyor. İnanın bana ben eczanenin stokunda yer alan ürünlerin bu kadar çeşitli ıskontonun olduğu bir ortamda toplam stok tutarını doğru şekilde
hesaplayamam…
Doğru şekilde hesaplanamayan stok sonrasında,
takdir edersiniz ki satışların maliyeti ve kadar gerçek
şekilde hesaplanamamaktadır.
Uygulamada performans denetiminin de olması nedeniyle muhasebecileriniz tahmini olarak hesaplamalar yapıp, kar oranı üzerinden tüme varıyor. Yapılan bu işlemde eczanelerinizin stoklarının artmasına,
fazla kar ve fazla vergi vermesine neden olmaktadır.
Bu işlem sonrası eczaneniz hem ödemesi gerekenden fazla vergi ödemiş; hem de fiili stokundan defter
stokunun fazla olması nedeniyle her hangi bir incelemede sıkıntıya düşme ihtimali oluşmuştur.
Oysaki defter bağlama olarak da ifade edilebilen,
oran ile hesaplanan eczanenizin karı nedeniyle stoku kâğıt üzerinde artmıştır.
Denetçi ise muhasebe kaydının fiili sayımdan fazla
olması durumunda eczanenize “faturasız mal satışından dolayı bu fark oluşmuş” tespitinde bulunup
size fatura kestirip, fazla KDV ve bir kez daha fazla
vergi ödemenize neden olabilir. Gecikme faizi ise
cabası…
Bu durum; yapılacak iyi bir çalışma ile denetçiye
anlatılabilir. Çünkü en büyük alıcınız SGK, üretim neredeyse hiç yok. Tüm alımlar faturalı ve EDAK’ tan…
Ama inanın o kadar iyi hazırlanmak ve o kadar mesai
harcamak gerekir ki anlatamam sizlere… Eczanelerinizin karlılığının devamlılığını sağlamak ve faaliyet
sonuçlarınızın en sağlıklı şekilde tespit edilmesinin
yolu “stok takibinden ve stok yönetiminden” geçmekte…
Esen Kalın…
Gündem Özel
gazeteedak
1979’daki Eczacılık, 2013’deki Eczane Yöneticiliği
19
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
Sevgili Işık’ın sıklıkla tekrarladığı kavramlardan birisi; “Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz”
dır. Bir diğer deyişi de “atı arabanın arkasına değil,
önüne koşmak gerekir”.
Günümüzde serbest eczacılık yapmak, bir işletmeyi
idare etmek demektir. Bir işletmeyi idare etmenin de
kuralları vardır. Bu kuralların dışında iş yapmaya çalışmak, atı arabanın arkasına koşmaktır. Müslüman
mahallesinde salyangoz satmaktır.
Ecz. Hüsnü Kaya
EDAK Denetleme Kurulu Üyesi
[email protected]
Eczacının eczanesinde stok yönetimi
yapmaması veya yapamaması farkında olmadan kooperatifine de zarar
verir. Acil istenen her ürün fazladan bir
maliyettir. Ve bu maliyet kaybı aslında
kooperatifin asıl sahibi olan eczacının
da kaybıdır.
1979 yılında İzmir Eczacı Odası Başkanlığı’nı yürüten
Ecz. Nur Işık BOYACIGİLLER önderliğinde yine bir hareket içerisindeydik.
İzmir Ticaret Odası, eczacıları resen üye yapmaya
başlamıştı. Bizler de buna karşı çıkıyorduk. Temel savımız da; bizim kanun ile kurulmuş kendi Birliğimiz,
Eczacı Odamız var ve “Eczacı tüccar değildir” idi.
Mahkemeleştik ve kazandık. Bu kazanım bir anlamda eczacının tüccar olmadığını ispat etmekti. İzmir
Ticaret Odası’nın o zamanki hamlesi şimdi artık her
cepheden ve geri döndürülemeyecek halde geliyor.
Örneğin bugün eczacının kullandığı çek karnesi üzerinde “Tacir” yazar. Eczanenin bir işletme olduğu
herkes tarafından kabul edilen bir gerçektir. Türk
Ticaret Kanunu’nda ise işletmenin “basiretli tacir”
gibi yönetilmesi gerektiği yazar.
O tarihlerde Türkiye’de karma ekonomi vardı. Şimdi
ise istesek de istemesek de liberal ekonomi var. Liberal ekonominin kuralları vardır. Bu kuralların dışında kalarak işletme idare etmek mümkün değildir.
İşletmeyi idare etme kurallarından ihlal ettiğimiz bir
tanesi de; yeterli işletme sermayesi olmadan eczane açmak ve idare etmeye çabalamamızdır. İşletme
sermayemizin yetersizliği bizi sıkıntıya sokar. Optimum stok seviyesi ile çalışmamızı engeller. Kritik
stok miktarı belirleyemeyiz.
Evet, ilâç fiyatları düşerken stok yapmanın anlamı
yoktur, zarar ettirir. Ancak stoğu çok az bulundurmak da bizi iş yapamaz hale getirir.
Basiretli davranıp bu iki uç arasında orta bir yerde
iş yapış şekli geliştirmemiz gerekir. Bu da “stok yönetimi” denilen kavramı bilmeyi gerektirir. Öncelikle
ifade etmek gerekir ki parafarmasötiklerde ve bunun kırılımı olan OTC ürünlerinde fiyat düşüşü olmamakta hatta fiyat yukarıya doğru gitme eğiliminde
bulunmaktadır.
Demek ki bu tür ürünlerdeki stok yönetimini rahatlıkla yapabiliriz. Yani ciroya ve satış hızlarına paralel
olarak denklemler kurup, elimizde bulundurmamız
gereken sayıları bulabiliriz. Bu teknik konular gazetemizin diğer sayfalarında anlatılmaktadır.
Fiyatı düşme ihtimali olan ilaçlar ile ilgili olarak da
yapılması gereken öncelikle bunların sirkülasyonunu
takip etmektir. Bunun için de bilgisayardan yardım
alabiliriz.
Artık hepimizin elinin altında olan bilgisayarlarda
birçok veri biz istemesek de ve eksi bakiye şeklinde
de olsa birikiyor. Yeter ki Medula çalışırken aktarma
programı da çalışsın. Buradaki verileri inceleyerek
en çok satılan ilk ikiyüz ürünü mercek altına aldığımızda, bu ürünlerin getirdiği ciro ve stok devir hızlarına göre alım periyodu ve minimum stok seviyesi
belirleyebiliriz. (En çok satılan ikiyüz ürün listesi yakın bir zaman sonra saha yönetmenleriniz tarafından sizlere ulaştırılmaya başlanacaktır).
Bu ikiyüz ürünü yöneterek hem kârlılığınızı yükseltmiş hem de stok yönetimini layıkı ile yapmış olursunuz.
Ancak şunu bilmek gerekir ki; layıkı ile stok yönetimi
yapmak için işletme sermayenizin yeterli seviyede
olması gerekir. Eğer bu gereklilik yerine getirilmemiş
ise; “gölün taşı ile gölün kuşu vurulmaz” misali sıkıntı
hiç eksik olmaz.
Eczacının eczanesinde stok yönetimi yapmaması
veya yapamaması farkında olmadan kooperatifine
de zarar verir. Acil istenen her ürün fazladan bir maliyettir. Ve bu maliyet kaybı aslında kooperatifin asıl
sahibi olan eczacının da kaybıdır.
Oysa günümüz kaosunda, eczanelerimizin buna
bağlı olarak da kooperatifimizin tasarruf yönetimi
yapması gerekir. Son yedi yıldaki fiyat düşüşleri hem
eczanelerimize hem de kooperatifimize kan kaybettirmiştir. Artık daha fazlasına tahammülümüz kalmamıştır. Bunun için oyunu kuralına göre oynayıp,
atı arabanın önüne koşmalıyız.
“Ne yapmalıyız?” sorusuna gelince; ürünün sirkülasyon hızına göre zaman dilimleri belirleyerek örneğin,
A ilaçtan 15 günde 25 tane satıyorsak ve ay sonunda
bu ürünün MF’si varsa 50 tane alındığında veya MF’si
yoksa haftalık 12 tane alım stok yönetimini yerine
getirilmiş olur.
Burada kritik nokta işletme sermayesinin yeterliliğidir. Eczanenizin hacmine göre ne kadar bir işletme
sermayesi gerektiğini muhasebeciniz ile yapacağınız çalışmada bulabilirsiniz.
İşletmeyi basiretle yönetmek matematik işidir ve
matematik gerçekliğin aksi yönünde işletme yönetilmez.
Evet, ilâç fiyatları düşerken stok yapmanın anlamı yoktur, zarar ettirir. Ancak stoğu çok az bulundurmak da bizi
iş yapamaz hale getirir.
20
Gündem Özel
gazeteedak
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
Gündem Röportajları: Satın Alma
Yöneticisi Nejat Talimciler ve Lojistik Yöneticisi Onursal Atlı, EDAK’taki
Stok Yönetimini anlattı. Gazeteedak’ı
geçtiğimiz yıldan bu yana gündemli yayınlıyoruz bu kez konumuz “Stok
Yönetimi” ve EDAK profesyonellerine
de mikrofonlarımızı uzattık. Kooperatifimizin Satın Alma Yöneticisi Nejat
Talimciler ve Lojistik Yöneticisi Onursal
Atlı konuklarımız…
21. yüzyılda kürselleşmenin etkisiyle ezici bir
rekabetten söz edilmeye başlandı. Kooperatifler de pazarda hâkimiyet kurdukları bölgelerde güçlü rakipler ile boy ölçüşür hale geldi. Sektörümüze 29 yıl emek veren bu emeğin
25 yılını EDAK’ın kuruluşundan başlayarak
halen aynı inançla devam ettiren Satın Alma
Yöneticisi Nejat Talimciler ile Gazetemiz Yayın Kurulundan Eczacı Hüsnü Kaya ile birlikte
stok yönetimi üzerine değişen dengeleri ve
sektörü konuştuk. Bugüne baktığımızda iki
ulusal kanal depo ve kooperatiflerin kaldığı
bir pazardan söz ediyoruz ve hala bazı eczacılarımızın kooperatiflerin bir denge unsuru
olduğunu fark etmemeleri beni üzüyor diyen
Talimciler; “Doğru yapılmayan satın almalar
başta müşteri ve imaj kaybına yol açar. Düzenli yapılan stok, etkinliği ve verimliliği artırır” diye konuştu.
zında da değişir. Bu stok devir hızını mümkün olduğunca fazla çevirmesi gerekmektedir. Bunun ideali
eczane için ayda bir olmalıdır. Depo olarak baktığımızda 21 gündür.
Diyelim ki ortalama bir eczane de bir üründen bir
yıl içinde 2200 adet satıyor. Bir yılı 300 işgünü olarak varsayarsak; şöyle bir hesap yaptığımızda 2200
/300 eşittir günde ortalama 7 tane ürünün düştüğünü kabul edelim. Demek ki, her gün o eczanenin
rafında o üründen en az 7 tane olması gerekiyor…
Aynen sizin yaptığınız gibi stok yönetimi böyle bir
hesap işidir. Evet, en az 7 tane olması gerekiyor. Hatta o ürünün avantajlı şartları ile en yüksek mal fazlası
varsa ona göre en kârlı satın almasını yapması gerekiyor. Hatta o ürünün muadilini de bulundurması gerekiyor. Yani aslında 7 adet değil, belki 10 adet rafında o üründen bulundurması gerek ki, yok satmasın…
Kritik stok dediğimiz unsur o halde eczanenin lokasyonuna göre en az 7 adet ürünün
altına inmeden bulundurması gerekiyor.
Hayır yedi tane değil, yedi tanenin de üzerinde bulundurması gerekiyor. Yok, sattığınız her ürün bir
maliyettir.
Peki, stok yönetiminde iki tane kavram var
bilmemiz gereken FİFO ve LİFO… Öncelikle
bunların açılımı nedir ve bunları bir eczacının nasıl değerlendirmesi gerekir?
Açılımı şöyle; FİFO First İn Firs Out (ilk giren ilk çıkar),
LİFO Last İn First Out (son giren ilk çıkar). Bu mantığa göre önce yakın miatlıyı eritme yönünde hareket
edilmesi gerekmektedir. LİFO çok az bir sektörde
ham madde ya da girdisi olan ürünler için enflasyonist dönemlerde kullanılan bir sistemdir. Ve eczacıların her aldığı ürünle ilgili miat kontrolünü yapması
gerek. Ürünün miadı yakınsa raftaki konumlandırılması da daha önde olmalıdır.
O halde sektörüne göre değişse de, eczacılık sektörüne göre FİFO mutlaka olmalı. Peki,
ilaçta fiyat düşmeleri yaşanırken stok yönetimini nasıl yapmalıyız?
Nejat Talimciler
EDAK Satın Alma Yöneticisi
[email protected]
Nejat Bey, işletmeler stok yönetimi yapmadan da hayatlarını sürdüremezler mi? veya
az stoklu çalışılamaz mı?
Belli bir stok dengesi olması gerekiyor. Hiç stok yapmadan hayatlarını sürdüremezler çünkü piyasada
sürekli değişkenler var. Bu değişkenler nedir? Mevsim özellikleri devreye girer, firmalardan dolayı satın
alma yapılan ürünler olur bunun gibi stok yapmak
zorundadırlar. Eczacı evet, fazla stok yapmadan
satabileceği ürünü alacak. Ve aldığı her ürünü teknolojinin de katkısıyla ne kadar alacağını ne zaman
alması gerektiği bellidir.
Peki, az stokla çalışılamaz demiştik, buna
bağlı olarak kritik stok miktarı nedir? Nasıl
belirlenir kritik stok miktarı?
Kritik stok eczacının stok devir hızına bağlı olarak
belirlenmesi gerekir. Bu, eczaneye göre değişir, kimi
eczane bir ayda stokunu eritir, kimi eczanenin iki aylık bir stok devir hızı vardır. stok devir hızı ürün ba-
İlaçta fiyat değişiklikleri son zamanlarda hep pazartesi ve salı günleri uygulanıyor. İlaçların fiyatlarının
düşmesi ve artması hangi ürünlere bağlı, özellikle
kan ürünleri, özellikli ürünler ve fiyatı yüksek olan
ürünlerde uygulanıyor. Pazartesi günü artışlar yaşanıyor, salı günü ise fiyatlar düşüyor… İEGM yayınladığı listeleri biz her sabah kontrol ediyoruz. Bu listeleri
eczacılarımızda kontrol edebiliyor. Fiyatı düşmesi
beklenen ürünleri bir hafta öncesinden belirlenince,
bu ürünler ile ilgili firmalardan gelen kampanyalara
dikkat edilmesi ve stok yapılmaması gerekiyor.
Stok yönetimi içerisinde bir kavram var; “satış frekansı” ne demektir? Ve bu frekansa
göre satın alma nasıl olmalıdır?
Satış frekansı o ürünün hangi zamanda ne kadar gittiğidir. Her eczanenin kullandığı bir eczane programı
var. Buradaki istatistiklerine baktığınızda hem doğru ürünü teşhis eder. Hem de doğru bir satın alma
yapar. Ürünü en az bir aylık kullanımına göre değerlendirmesi gerekir. Eskiden fiyat artışları yaşanırken
şimdi fiyat düşüşleri yaşıyoruz. 10 kalem ilacın fiyatı
artarken 40 kalem ilacın fiyatı düşüyor. 1 Mayıs’tan
itibaren geçerli olacak bir kurum ıskontoları değişiyor. 15 TL üstündeki ürünlerde; yüzde yedi olanlar
yüzde dörde, dört olan sıfıra düşüyor. O yüzden bu
ürünlerin sayısına baktığımızda 40’a yakın firmanın
listesi geldi, internet sitemizde de yayınlayacağız.
Aslında bu gizli bir zamdır. 1 Mayıs’tan sonra alacağı
her üründe kurum ıskontosu almayacak ve yapmaya-
cak. Bu ıskonto oranın da avantajlı duruma geçecek.
Peki, bu grup ilaçlarda fiyat düşüşleri olmayacak anlamını taşır mı bu?
Hayır, taşımaz. Fiyat düşüşleri ile kurum ıskontoları
farklı bir olay.
Eczacılık sektöründeki acil ilaç kavramı ile
moto-kuryeler ortaya çıktı. Her ilaç acil sayılmalı mıdır sizce?
Kritik stok seviyesini eczacımız belirlediği zaman
rafında ürün mutlaka bulunacaktır. Ve gelen reçete
oranında bu ürünleri karşılayabilir. Ama rafında ürün
bulunmadığı zaman eczacı acil şıkkını kullanıyor. Depoların da maliyetleri artmış durumda ve eczacının
acil dediği her ürün normalde acil değildir. Bir ağrıkesici mesela… Ama kanser hastası için istenen ürün
acildir ve bu ürünlerin aslında acil olmayan ürünler
nedeniyle altını çizemiyorsunuz.
SECOF ülkelerinde böyle motokuryeler ve
acil uygulaması var mı?
Motorla sevkiyat diye bir kavram kesinlikle yok. Hatta günde bir defalık sevkiyat var, ikinci sevkiyat bölgesine göre çok nadir. Bir tek Türkiye’de bu uygulama var.
Her ürün stok yapılır mı?
Her ürün stok yapılmaz. Sirkülasyonu az olan ürünlerin stoğu yapılmaz. Çok olanın stoğu belli hesaplamalara göre yapılır. Az önce sizin yaptığınız günlük,
haftalık, aylık satış miktarlarına göre tespit edilerek
ürün her zaman o tespit edilen miktar kadar bulundurulur.
Hangi ürünler stok yapılmalı?
Alırken kazanacağı ürünleri stok yapması ve satış
frekansına göre stok yapması gerekir. Şimdi e-reçete
uygulaması başladığından beri, eczacı elinde daha
avantajlı aldığı ürünle reçeteyi karşılaması mümkün.
Bundan önce hasta ilacı yazdırdığında bana bunu
vereceksin diyebiliyordu. O nedenle her ürünü stok
yapması gerekmiyor.
Ayrıca parafarmasötik ürünlerde kampanyalar takip edilerek bunlarda stoğa gidilebilir.
Satış sirkülâsyonuna bakarak, oradaki ucuz maliyetli
ilaçların stokunu yapmak gerekiyor diyebiliriz?
Zaten onu kesin yapması gerek. Ve artık fiyatlar o
kadar dibe düştü ki, nerden baksanız Bugün 10 sene
öncesinin cirosunu yapar hale geldi eczaneler…
Stok maliyeti nedir?
Ürünün atıl olarak stokta durduğu süredir. Stok maliyeti eczacımızın eczanesinde kullandığı her türlü
birimin elektriğinden suyuna çalışanına kadar kullandığı her türlü gideriyle gelirinin matematiksel
oranıdır. Bunu formül olarak şöyle ifade edebiliriz:
Stok Devir Hızı = Satılan Mal Maliyeti (SMM)/ Ortalama Envanter
Satılan Mal Maliyeti : Bir yıl içinde yapılan satışın
toplam maliyeti
Ortalama Envanter : Bu değer farklı farklı hesaplanabilir, en bilinen şekli “(Yılbaşı Envanter Değeri + Yıl
Sonu Envanter Değeri)/2 formülüdür.
Bir diğer şekli ise her ayın belirli bir gününe (ayın
başı, sonu, ortası gibi …) ait envanter değerinin bütün yıl için toplanarak 12’ye bölünmesidir.
gazeteedak
Gündem Özel
21
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
Peki, bir eczane için stoksuzluğun bir maliyeti var mı?
Yok satıyorsanız zaten en büyük maliyet bu!.. Hasta bekleyecek durumda değil ve eczaneye gelip bir
ürünü sorduğunda yok yanıtını alıyorsa, eczane hem
itibar kaybediyor, hem para kaybediyor bu nedenle
ürünü en azından kritik stok seviyesinde tutmak gerekiyor. Yönetim Kurulu Başkanımızın bir sunumunda
bir söylemi vardı pek beğenmiştim…
“Savaşta cephane geride değil
cephede bulunmalıdır. Biz eczacılar ne yapıyoruz? Cephaneyi depoda tutup, savaşın çetin yerinde
cephane bekliyoruz. Bu kabul
edilebilir bir şey değildir”.
Üstelik bunun sadece eczacı değil, kooperatif içinde bir maliyeti var. Motokurye istemek
maliyetlerin yükselmesine ve kooperatifin
karlılığının azalmasına neden olmaktadır.
Satın alma dediğimizde ilaç ve ilaç dışı sağlık ürünleri dediğimiz parafarmasötik ürünler de girdi eczanelerimize
Evet, eskiden 5000-6000 üründen seçim yapmamız
gerekirken, bugün sadece ilaç dışı sağlık ürünleri 15
bini geçiyor. Tabi bu 15 bin kalem depo tarafından
baktığımızda ortaya çıkıyor. Eczanelerimizde hayat
artık parafarmasötiklerde…
İlaçtan artık para kazanamıyoruz. Bizimde eczacımıza önerimiz rafın önüne geçmeleri ve İlaç dışı
sağlık ürünleri parafarmasötikleri mesleki bilgisi ile
bütünleştirerek hastalarına müşterilerine sunması
gerekiyor.
yani eczanelerimizde doğru zamanda ve miktarda
ürün bulundurduğumuzda gereksiz kaynak kullanımını engeller ve tüm sistem için fayda sağlar, verimlilik yaratırız.
Stok yönetimi eczacı için neden önemlidir?
Bildiğimiz üzere sistem içinde yer alan tüm paydaşlar kendilerine tanımlı alanda aynı kaynakları kullanarak hizmet almaktadırlar. Doğal olarak tüm bileşenlerin doğru stok yönetimi, ait olduğu kurumun ya
da grubun verimli çalışmasını sağlar. Bu kazanç netice olarak her ortağın kendisine dönecek olan önemli
bir sonuç oluşturur.
Onursal Atlı
Lojistik Yöneticisi
“Her işletmenin stok yönetimi ile ilgili gerçeğinin başka olduğunu bir tespit olarak söylemek mümkün. Yani bu tamamen ne ve nasıl
yapmak istediğiniz ile ilgili bir çalışmadır.”
Bu gün sizinle stok yönetimi hakkında konuşmak istiyoruz. İlk söz niyetine ne söylersiniz?
Her işletmenin stok yönetimi ile ilgili gerçeğinin başka olduğunu bir tespit olarak söylemek mümkün.
Yani bu tamamen ne ve nasıl yapmak istediğiniz ile
ilgili bir çalışmadır. İşletmelerin stratejileri ne ise,
satışları ve alım koşulları o dönem için nasıl sürüyorsa ve tabi ki finansal beklentileri nasıl gerçekleşiyor
ise bu parametrelere göre kararlar vermelidirler. Ve
eğer piyasa şartlarını siz belirlemiyorsanız bu süreç
sürekli değişkenlikler gösterecektir. Bu neden ile her
zaman tek bir doğru sonuç çıkmaz. Tüm bu bilgileri
bir havuza koyduğunuzda ve belli bir zaman hedefinde ancak optimum stok seviyesini ve verimliliği
yakalarsınız.
Netice olarak yukarıda da bahsettiğim gibi hem talep edenler ve talebi yaratanlar hem de arz edenler
stok yönetimini farklı stratejileri ile çalıştırdığı için
sistemdeki tüm paydaşları etkileyen bir sistem oluşmaktadır. Bu süreç sonuçta nihai tüketicinin karar
vermesine yol açacak argümanların kullanımı ile
yönlendirilmesine kadar gider.
Kendi yaptığımız işe döndüğümüzde ise şunu söylemek mümkün. Nihai tüketiciye en yakın noktada
“Ben FMCG sektöründen (Hızlı tüketim malları) gelen bir kişiyim. Bu sektör içinde her
ürünün stok yönetiminde istenilen optimizasyonunun her zaman sağlanamadığını
gördüm.”
Ben FMCG sektöründen ( Hızlı tüketim malları ) gelen
bir kişiyim. Bu sektör içinde her ürünün stok yönetiminde istenilen optimizasyonunun her zaman sağlanamadığını gördüm. Yine de stabilitenin yüksekliği
başarıyı kolaylaştırmaktadır. İlaç sektörü dinamikleri ve insan sağlığı gerçeği açısından diğer kanallardan çok farklı… FMCG sektöründe bir kutu dayanıklı
sütün ya da yoğurdun 1 saat gecikmesi önemli bir
anlam taşımaz iken, ilacın bir dakika bile gecikmesi
hiçbirimizin düşünmek istemediği sonuçları oluşturabilir. Ama bizlerin yapabileceği en önemli şey en
azından bu hassasiyete daha az sahip olan ürünlerinden hareket hızı yüksek ve avantaj sağlayanlarında uygulanabilir bir hesaplama yapılabilmektedir.
Dönüp baktığınızda pek çok eczane yazılımlarında
ya da EDAK portali internet yüzlerinde bu planların
yapılabileceği veriler olduğunu biliyorum. Bu planlamayı hep birlikte doğru yapabilirsek hem kaynak
kullanımımız efektif olacak hem de sık almak yerine
doğru alım yaparak avantajlar yakalayabileceğiz.
O zaman şunu çerçeve olarak söyleyebilir
miyiz? Her üründe mutlaka stok yönetimi
yapılmasına gerek yoktur?
Yoktur demek yerine, şöyle ifade etmek daha doğru
olacaktır. Öncelikle her ürün için stok yönetimi yapmalıyız. Fakat öyle ürünler vardır ki maliyeti ve ömrü
ya da ürün özelliği gereği minimum seviye bulundurduğunuz zaman bile size fayda sağlamaz. Ek maliyetler getirebilir. Ürün atıl kalabilir. Sürekli kontrol
İlaçta stok yönetimi biraz problemli olsa
da mümkün ama ilaç dışı sağlık ürünlerinde
stok yönetimi yapmamak için hiçbir neden
yok diyebilir miyiz?
Evet, kesinlikle. Eczacının danışmanlık rolü ile birlikte
eskiden var olan eczane modeli de değişecektir. İlk
olarak eczanelerimizde gerçekleştireceğimiz kategori yönetimi ile bu değişimi başlatabilir ve ilaç dışı
sağlık ürünlerine daha fazla yer verebiliriz.
Nejat bey verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederiz. Son
olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Son söz niyetine şunu söylemek gerekir ki; ortak eczacılarımız kendi belirledikleri belli ürünlerde stok
yapmadan kesinlikle kazanamazlar. Eğer kazanmak
istiyorlarsa stok yönetimini mutlaka yapmalıdırlar.
etmek gerekecektir. Olaya bu çerçeveden bakmak
lazım... İşte bu durumlar bizim kurum olarak bulunduğumuz yerde, ortağımıza destek olmamız gereken bir yer. Bu neden ile eczacılarımıza çok ciddi bir
misyon da yüklememek gerek bu anlamda.
Envanter ne demektir? Stok yönetiminden
farklı bir kavram mıdır?
Geniş manası ile envanter herhangi bir işletmenin
muayyen bir tarihteki varlıkları ile borçlarının sayılması ve değerlenmesi neticesinde bulunan kesin
miktar ve kıymetlerin tafsilatlı olarak tespit edilmesi
ve gösterilmesidir. Dar manası ile ele alındığında ise
envanter, yalnız mal stokunun veya mamul ve yarı
mamullerin veya ham madde ve malzemenin sayılarak değerlenmesini ifade eder.
Bu neden ile stok yönetimi ile envanter bir birlerinden farklı kavramlardır. Ürün stoğu sürekli hareket
eden ve çeşitli mali formlara dönüşen bir konumdadır. Bu neden ile bizim üzerinde durduğumuz kavram
stok yönetiminde her ikisinin de birleştiği “İnventory
stock control ” diye tabir edilen, tanımda izlenmektedir. Bu stoğu durağan olduğu bir anda finansal değer olarak görmek yerine hareket ettiği her konumda yönetmek anlamına gelir. Stratejik kararlara göre
stok yönetiminde oluşturduğunuz malzeme hareketleri ile kendi içinde birim maliyetinde de değişimler
olur.
Stok gün sayısı, stok devir hızı nedir?
Stok gün sayısı; eldeki stoğun, öngörülen kullanım hızına göre tükenme süresi olarak tanımlanmaktadır.
Burada kritik terim öngörülen kullanım hızına göre
tükenme süresidir. Stok Devir Hızı ise stokların belirli bir dönem içinde kaç defa yenilendiğini gösterir.
( Stok devir hızı =Satılan malın maliyeti / Ortalama
stok ) Bu değeri hesaplarken pek çok parametre kullanabilirsiniz. Ürüne yönelik alım şartlarını, ne kadar
aldığınız ve ne kadar sürede satacağınızı belirlerken
aslında depoda ne kadar zaman tutmanız gerektiğini de belirliyorsunuz. Bu da sizin işletme envanter
değerinizi oluşturuyor. Dolayısıyla, stok yönetimi
stratejik olarak her zaman değişecek bir parametredir. Literatür olarak baktığınızda, 7 farklı stok gün
ve devir hızı hesaplama yöntemi vardır. Her işletme
bunlardan en az bir tanesini, hatta bazı durumlarda
en az iki üç tanesini birlikte kullanır.
Minimum stok seviyesi ürüne yönelik hareket hızı ve
talep dalgalanması ile ilgili bir sonuçtur. Doğal ola-
22
Gündem Özel
gazeteedak
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
rak bu sonuçta belirlenecek emniyet stok seviyesi
ihtiyacın belirme noktası ve şiddeti ile ürün teminindeki zaman ile bağlantılı. Özet ile teslim süresini de
dikkate alarak rafta sıfıra düşmeden talep etmeliyiz.
Peki, eczacı için bunu söyle tarif edebilir
miyiz? Şimdi bahar ayına geldik, önümüzde yaz var. Elimizde kış ilaçları bazılarında
farklılaşıyor. Öyleyse eczacı bir önceki dönem yaz ayındaki verilerini, sattığı ürünleri
mi baz almalı?
Eğer eczanenin bulunduğu yerde, coğrafi ve demografik olarak bir değişiklik olmuyor ise mutlaka aynı dönemdeki eski değerlerine bakması gerekiyor. Eczane
aynı yerde, herhangi bir yapılanma yok, hastane, sağlık ocağı vb. bir kurum açılmıyor, insan sayısında bir
değişiklik olmuyorsa, çalışma şeklinde ve satışında da
semt eczanesi, çarşı eczanesi bir değişiklik olmuyorsa, çok değişim olmadan aynı şekilde satmaya devam
edecektir. Tabi eğer orada olağanüstü bir pazarlama
katkısı ya da ek çalışma yoksa. Geçen sene aynı dönem
verileri içine hedeflenecek sapmaları da ekleyerek hesaplamasında fayda vardır.
Stok yönetiminde ölçme ve değerlendirme
ne demektir? Değerlendirme kriterleri nelerdir?
Yukarıda da bahsettiğim gibi 7 farklı şekilde hesaplayabiliyorsunuz. Sapma yaratacak özel durumları, firma
kampanyalarını vb. ek değişkenler olarak üstüne ekleyebiliyorsunuz. Ele alacağınız kriterler basit anlamda;
satış, ortalama stok seviyesi ve gün sayısıdır. ( SGS =
Gün Sayısı / ( Ortalama Stok Miktarı ya da Stok / Satış
Miktarı )
Bu üç değeri istediğiniz yedi farklı şekilde rakamsal
olarak yorumlayabilirisiniz. Dikkat etmemiz gereken
en önemli kavram gün sayısı. Mali tablolarda envanter değeri için yapılan hesaplar genelde finansman
ve mali grup için 30 iş günündendir. Ama stoğa değer
değil bir miktar olarak bakar ve hareket hızını hesaplayacaksanız, gerçekte satış gününü baz almanız gerekmektedir. Yani geçmiş döneme baktığımızda kaç gün
çalışıyorsunuz o çalışma gününe bölmeniz gerek. Çünkü aktif olarak o gün kadar çalışıyorsunuz. Elinizdeki
stok bu satış günü kadar ihtiyacınızı karşılar.
Bu stok maliyeti dediğimiz kavramı doğurur
herhalde…
Evet, bu stok maliyetini ve finansman maliyetini oluşturur. Bazı dönemlerde gerçekten satamayacağımız,
satmadığımız bir ürünü de mal fazlası ya da alım iskontosu avantajı nedeniyle almanın faydası olmayabilir. Aslında kar ettiğimizi düşündüğümüz şeyden kar
etmiyoruzdur. Tüm bu farkı hesaplarken ürünün satışı
beklediği süredeki işletme ve finansman maliyetini de
hesaplamak gerekir.
Stok yönetimi ile satın almanın ne ilişkisi vardır?
Aslında birbirinden çok farklı devam eden süreçler.
Satış, Pazarlama ve Dağıtım firmalarında bu süreçleri mutlaka birbirinden ayırırlar. Satın alma, bir ihtiyaç
planlaması ile alımlarını oluşturur. MRP’in ( Malzeme
İhtiyaç Planı ) amacı, ana alım
planı ve mevcut satış kapasitesini de göz önüne alarak daha
gerçekçi malzeme ihtiyaç planı
elde edebilmektir. Satın alma
birimi İşletme ihtiyaçlar ile
pazardaki gelecek muhtemel
riskleri de takip ederek alım
yaparlar. Stok yönetimi ise alınan miktarın gerçekte satılıp
satılmadığına, ne kadar sürede
ve nerede satılacağına, nerede
satılmak istendiğine göre değişen parametreler ile onu besler, çalıştırır ve yönetir.
Birbirinden farklı süreçlerdir ama mutlaka birbirlerine
değerler ve birbirlerini denetlerler. Stok yönetimi bir
bakıma kontrol mekanizması görevi de görür.
Orada kastedilen şey az önce bahsettiğiniz
satamayacağı ilacı veya ürünü MF’sine kanarak alma hikâyesi bu aslında değil mi?
Kesinlikle evet. EDAK bu değerlendirmeleri sürekli
yapmaktadır. Alımı yapılan avantajlı ürünün verimsiz
olacağı eşik değeri aşmadan uygun satış aktiviteleri
ile satışa önerilmesi gerekiyor. Aksi halde yaşlanan bir
stok yapısı ile karşılaşırsınız ki bu da stok maliyetinin
yanında ürünün kullanım ömrüne yönelik riskleri oluşturur. Belli bir süre önce bu durumu öngöremez ve önlemler almazsanız Dört beş ay sonra ortaya çıkan şey
“elimizdeki mallar kaldı, miatları yakın, biz bunları ne
yapacağız?” olur. Yani işletme zararı. Dikkat ederseniz
iki önemli noktaya temas ettik. Hızlı devreden stoğun
planlı ve avantajlı alımı, bir diğer bu alımın stok maliyeti yaratmayacak analizde alımı.
Son yıllarda motokurye diye bir kavram çıktı, motokurye ne kadar doğru bir sistem?
Eğer özel durumlar için adı üstünde acil durumlarda bu
kaynağı kullanırsanız gerçek değerinde tüm paydaşların katkı aldığı bir sistemi oluşturursunuz. O zaman bu
noktada acil talep ne demektir onu tanımlamak lazım.
Şu anda bizler için acil, eczaneden talep eden kişinin
istediği ürünün rafta olmadığı durumdur. Ve ihtiyacın
şiddeti o ürünün mali ve sağlık değerinin yüksekliği ile
katlanır.
Motorlu dağıtım çok acil ve öncelikli olan bir ihtiyacın
cevaplanmasıdır. Kaynağı buna göre belirlenmiştir. Ve
termini de yoktur. Olabilecek en kısa sürede ihtiyacın
teslimi gerekmektedir. Bu noktada EDAK olarak acil
talebi belirlenme inisiyatifini eczacımıza bıraktık. Ama
beklediğimiz özellikte çalışmıyor. Bazı ürünler var ve
ürün hareket hızlarına baktığınızda ( stok yönetimin
faydası buradadır ) mutlaka eczane rafında olması
gerekiyor. Bu ürünlerin planlı dağıtım ile talep edilmesi
doğru olacaktır. Ancak burada bu fonksiyon da çalışmıyor. Bunu biliyoruz. Dolayısıyla bunların ayırt edilebildiği ölçüde bir fayda sağlar. Bu sistemi istenilen
verimde çalıştıramazsanız ne motor sayısı yeterli gelir
ne de teslimat zamanında istenilen kaliteyi sağlayabilirsiniz.
Örneğin bazı şubelerimizde biz acil ile ilgili planlı dağıtım modeli uyguluyoruz. Çünkü talep edilen siparişlerin miktarı acil kodunun dışında ve yüksek hacimli… Bu
neden ile Motorlar şubelerden belirlenen rota bazında
belli saat aralıkları ile çıkıp standart zamanlarda teslimat yapmaktadır. Dağıtımı yaparken diyoruz ki, gelen
her siparişin bir sevk zamanı var, planlı olarak göndeririz. Aslında baktığınız zaman bu acil ürüne yönelik
bir teslimat şekli değil. Ancak işletme gerçeğine döndüğünüzde bu bölgelerden hizmet alan ortaklarımız
bu çıkışları planlı bir dağıtım olarak düşündükleri için
olabilir, önceliği olan ürünlerin dışında olanlar içinde
sipariş vermekte ve netice itibari ile hacim olarak çok
yüksek ve zaman terminli bir dağıtım oluşmaktadır.
Motokurye dediğimiz zaman ek maliyet getirdiği malum…
Elbette. Kullandığınız motorun ihtiyacını ve sayısını
asla tam belirleyemiyorsunuz. Sipariş dalgalanmasına
göre değişiyor. Bazen öyle bir zaman geliyor ki, tahsis
edilen sayının 2 katı motor az gelebiliyor. Bir bakıyorsunuz ertesi gün aynı zamanda hiçbir parametre değişikliği yok yarısı bile fazla. Talep edilen acil siparişteki ürün içeriği kullanılan motorun verimli çalışmasını
etkiliyor. Sipariş içeriğinde doğru hacim motorun tek
seferde uğrama noktasını arttırıyor ve ulaşımı kısaltıyor. Sıklıkla yaşadığımız bir durum, motorun tek başına
bir eczaneye acil için gitmesidir. Elinizdeki tüm kaynağı bir anda tüketiyor. Bu şekilde kaynağı anlatılan
içerikte ve özellikte kullanmak, diğer ortaklarımızın
önceliğini de alır bir sonuç çıkarır ki bu en kötüsüdür.
Çok nadiren ihtiyaç olduğunda, gerçek anlamda ve
değerde acil talep eden eczacılarımızdan bizim en çok
aldığımız şikâyet budur; “Ben sadece gerektiğinde
alıyorum, günde 2-3 seferi geçmiyorum ve bu hizmeti
alamıyorum” diyerek veryansın etmeleri normaldir.
Ve tüm üyelerimize sunduğumuz bir hizmet
değil bu… Bunu biraz açar mısınız?
Tabi, biz motokurye hizmetini sadece şehir içinde bu
hizmeti alabilecek yakındaki aidiyette olan eczacılarımıza sunabiliyoruz. Ama onun dışında şehir dışındaki
eczacılarımız günde planlı iki sevkiyatla en fazla üç
sevkiyatla gününü idare ettirebiliyorlar. Şehir içindeki
eczacılarımıza gün içinde planlı üç sevkiyat ve bunun
üzerine ortalamada 7-8 defa da acil hizmeti verdiğimizde uğrama sayısı artıyor. Satış Lojistik maliyetlerimizin yüzde 42’si motokurye giderleri oluşturur ki bu
değere baktığınızda oldukça yüksektir. Dolayısıyla
bunun biraz olsun azalması hem maliyet hem de hizmet kalitesi açısından önemli katkılar sağlıyor. Kuruma
çok ciddi bir artı sunuyor. Planlı sevkiyat daha ucuzdur.
Biz elimizden geldiğince ortaklarımızı bu modele yönlendirmeye çalışıyoruz. Bir yandan da siparişleri ertesi
güne acaba kaydırabilir miyiz diye hesaplamamız da
bundan ileri geliyor. Bu yüzden eczacılarımıza stok yönetiminin önemini anlatıyoruz. Bazı ürün gruplarında
en azından çok hareket görenlerde bunu yaparsanız
siz bu işletmeye ve diğer paydaşlarınıza çok önemli bir
kaynak aktaracaksınız, çok önemli bir planlama sağlayacaksınız diye söylememizin sebebi budur. Bunu yapamadığımız, sermaye açısından yapamayacak eczacılarımızın olduğunu da biliyoruz. Ama bu hepimize
dönecek bir değer oluşturacaktır. Bir örnek vereyim;
şehir içinde motokurye hizmeti alan eczacılarımızın %
25’i alımlarının % 85 ve üstünü acil olarak motor ile cep
şubelerden talep ediyorlar. Bu çok önemli bir dengedir.
Kutu sayılarının ve hacmin yüksekliğinden bahsediyorum. Bu o motorun çıktığı zaman beş altı eczaneye uğrayabilecekken sadece iki eczaneye uğrayıp gelmesi
demektir. Biz o motorun içine bir tane daha acil eczane
siparişi koyabilsek, herkesin istediğini bir zamanda ve
doğru şekilde iş yapmış olacağız.
Son olarak stok yönetimi ile ilgili şunu sormak istiyorum. İlaçta stok yönetimi zor görünüyor. İlaç fiyat düşüşleri nedeniyle ama
parafarmasötik ürünlerde stok yapmak için
hiçbir neden yok diyebilir miyiz?
Hiçbir neden yok. Hem ihtiyacın karşılanma süresine,
talebin geldiği yönteme ve maliyetine baktığınızda
stok yapmamak için hiçbir neden yok. Hatta ilaçta da
bazı ürünlerde tamamı değil yüzde kırka yakın bir kısmı da biraz daha kontrol edilebilir görülüyor.
Bize ayırdığınız vakit için teşekkür ederiz.
Son söz niyetine ne söylemek istersiniz?
Stok yönetimi bir işletmenin can damarıdır. Sonuçları
hemen hissedilmez. Bir planlama ve öngörüdür. Ancak
yapılmadığında telafi edilemeyecek sonuçlar çıkabilir
ve bazı durumlarda çok geç kalınmış olabilir. Herkese
iyi günler dilerim.
gazeteedak
Stok Yönetimi Üzerine
Gündem Özel
23
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
Stokdevir hızı: Satışlar(maliyet bedeli)
Stoklar
İşletmelerde bu stok devir hızının yılda en az 1 den
fazla olması istenir. Eczanelerde ise ortalama stok
devir hızının yılda en az altı, ideal olarak da 12 olması rantabıldır.
Ecz. N. Sarp Yaklav / EDAK Denetleme Kurulu Üyesi
“Burada anlattıklarımı yeterli görmesem de, bundan ötesi artık iktisat
biliminin sınırlarına girer.”
EDAK ana sayfasında eczane işletmeciliği üzerine
daha önceleri yazdığım yazıların bir bölümünde stok
ve stok yönetimi üzerine açıklamalarda bulunup bununla ilgili özet bilgiler vermiştim.
Eczane işletmelerinde stok yönetimini tekrar irdelemeye kalkarsak önce stok tarifinden başlamak gerekir.
Stok: Emtia (mal) envanteri demektir. Bunu açarsak
eczanenin gelecekte satmak üzere elinde bulundurduğu ilaç, itriyat, kozmetik, parfümeri, parafarmasi
ürünleri gibi tüm ürünlerin tamamına stok denilmektedir.
Bu stok’un rasyonel bir şekilde, talebe göre arzı sunmada tıkanıklık yapmayacak şekilde denge kurmak
amacıyla yapılan planlama, örgütleme ve kontrol işlemlerinin tümüne stok yönetimi denilmektedir.
Eczanelerde ve işletmelerde stok’un çeşitli kontrol
yöntemleri vardır, bunları sıraya koyarsak;
a) Gözle kontrol yöntemi
b) Çift kutu yöntemi
c) ABC analizi
d) Sürekli gözden geçirilen yöntem(sabit miktar yöntemi)
e) Periyodik gözden geçirilen yöntem(sabit aralık
yöntemi)
f) Maximum-minumum yöntemi diye adlandırılmaktadır.
Stok bulundurma maliyetine gelince:
Malın stokta durduğu süre zarfında malın maliyetine kira, elektrik, sigorta, vergi, personel ücreti, bozulma, kırılma vs. gibi ilavesi ile bu dönem zarfında
stoğa bağlanan sermayenin de getiri maliyetinin eklenmesi ile oluşan değerdir.
Yani formüle edersek;
Stokta bulundurma maliyeti = stoktaki malın alış
maliyeti + isabet eden giderler + sermaye (finans)
maliyeti getirisi diye açıklayabiliriz.
Yine açıklanması gereken tariflerden bir tanesi de
stok devir hızıdır.
Örneklersek;
-En yüksek stok düzeyi=bir seferde sipariş edilen
miktar=X
-Ortalama stok düzeyi=X/2
-Birim stokta bulundurma maliyeti=E
-Malın satın alma fiyatı=P
-Satın alma fiyatı üzerinden stokta bulundurma maliyet yüzdesi=Z
Yıllık ortalama stok seviyesi:
Sene başı stok+sene sonu stok
2
Stokta bulundurma maliyeti; X * E = X * P*Z
2
2
olarak hesaplanır. Aylık satış cirosunun bu rakamın
üzerinde olması istenir.
Birim stokta bulundurma maliyeti (E)=P*Z şeklinde
hesaplanır.
Bu yaptığımız tariflerden sonra iyi bir stok yönetimi
uygulamak için belirlenen kriterleri kapsayan birçok
eczane ve stok yönetim programları bilişim sektöründe oluşturulmuş ve stok yönetimi takip edilebilir
hale getirilmiştir.
Bu stok yönetimini iyi uygulayabilmek için gerekli
olanlar şunlardır:
-İyi bir eczane veya stok yönetim programına sahip
olmak
-Stok devir hızı yüksek mallara stoku yöneltmek, bunun için sıkı bir stok kontrolü yapmak
-Satın alınan mallarda miat kontrolüne dikkat edip
yakın miatlı malları stok’a sokmamak iade etmek
-Stokları satışa sunarken FİFO yöntemi uygulamak
(stok’a ilk giren ilk çıkar yöntemi)
-Malların asgari stok seviyelerinin tespitini yaparak
ona göre mal çeşidini sınıflandırmak ve arzı dengelemek
-Eczanenizde stok kontrol yöntemlerinde saydığımız
sınıflandırmadaki a,c,d,e,f yöntemlerinden birisini
veya birkaçını birlikte uygulayarak yılda en az iki
defa fiili stok sayımı yapmak (yılda bir kez muhakkak yapılmalı)
Eczaneler için stok kontrol yöntemlerinden en uygun
olanı A B C yöntemi olarak gözükmektedir.
A B C analizi: stokta bulunan kalemlerin toplam envanter içindeki kümülatif yüzdelerine göre sınıflandırılmasından ibarettir.(A-B)
Yüksek değerli A-B grubu kalemlerden (ilaç için 4. ve
5. kademe)az miktarda bulundurmak ancak kontrolünü sıklaştırmak doğru ve ayrıntılı kayıtlar tutmak
gerekir.
Stok düzeyini sürekli izlemeye, sayımları sık sık yapmaya, sipariş miktarı ve sıklığına önem göstermek
gereklidir.
Düşük değerli C kalemlerinden sermayeye göre yeterli miktarda bulundurmalı, kontrol, kayıt ve sipariş
sistemi biraz daha basit tutulmalı ki sık sık gözden
geçirmeye ve sık sipariş işlemlerine gerek kalmasın.
A B C analizi ile büyük harcama gerektiren malları
dikkatli seçmek, böylece A grubunun stok değerlerini düşünerek stok maliyetini azaltmak amaçlanır.
Bazen C kalemlerinin yokluğu oluşursa bu yok kalemler B ve A grubuna dahil edilerek takip edilir.
Bütün bu stok kontrol yöntemlerinin işleyiş şekilleri
iktisat biliminde formüle edilmiş, pozitif bir hesaplama şekline getirilerek açıklanmıştır.
Bütün bu açıklamalardan sonra eczanelerimizde
stok yönetimi üzerine yapmamız gerekenleri özetlersek;
- SGK(sut-but) mevzuatını iyi takip etmek, mesleki
bilgilerimizi ve ürün bilgi dağarcığımızı genişletip
devamlı güncellemek
- Sıkı bir ürün takibi yapmak
- Bilgi işlem kapasitemizi (donanım, yazılım) arttırmak, rantabl kullanmak
- Arzımızı stok devir hızı yüksek mallara yönlendirip,
stok devir hızı düşük malları bulundurmaktan kaçınmak
- Giderimizi iyi kontrol etmek (stok maliyetini arttırır)
- Sıkı bir finans takibi yapmak
- Sık sık miat kontrolü yapmak gerekir.
Burada anlatmaya çalıştığım stok yönetimi üzerine
yapılan açıklamalar ve bilgiler tarafımdan yeterli
görülmemekle birlikte, bundan ötesi artık iktisat bilimini ilgilendirdiğinden satırlarıma burada son vermek hâsıl olmuştur.
Esen kalın!
24
gazeteedak
Eczanede Satışı Artırmanın Yolları
Gündem Özel
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
Murat Selçuk / [email protected]
Amacım eczaneden alışveriş yapılabileceğine inanmanız! Bunu söylediğim
tüm eczacılar bana şu karşı tezle geliyorlar: Ama biz marketlerle rekabet
edemiyoruz ki… Bende onlara şöyle
diyorum: Rekabet etmenize gerek yok
zaten en ucuz sizsiniz! Ayrıca tüketici
size güveniyor ve sizden alışveriş yapmak istiyor¹
keticiye değer katan, fayda katan ürünlerin bir listesini çıkarmalısınız. Çünkü her ürün satış için uygun
değildir. Öncelikle “hedef ürünler” çıkarıp onlara
neler yapabileceğimizi düşünmeliyiz. Örneğin bir
güçlü içerikli şampuan çok uygun bir hedef ürünken
çok tercih edilen bir grip ilacı pazarlama için uygun
olmayacaktır. Ayrıca çoğu firma pekte işe yaramayan ürünleri için sizlere oldukça popüler ticari avantajlar önerebilir ve bunları müşterilerinize yansıtmanızı isteyebilirler. Unutmayın! Eczacı halk sağlığı
danışmanıdır ve tavsiye ettiğiniz ürünler olumlu ya
da olumsuz sizin kimliğinize, eczanenize etiketlenir.
Eczane içi pazarlamada da temel amacımız halka
sağlığına olumlu etkisi olan güçlü ürünlerle çalışmak
olmalıdır; beşeri ilaçlarla değil diğer alanlarda ticari
pazarlama yöntemlerini kullanmalıyız. Hedef ürünler çıkarırken birkaç özel tanımlı ürünler almak işe
yarayacaktır. Bunları; Havuç ürün, avantajlı ürün ve
endikasyon ürünleri olarak ayırabiliriz.
Eczanede satış nasıl yapılır?
Eczane de satış yöntemlerini kullanmadan önce tü-
Temelde hedeflediğiniz kutu veya ürün adedine
göre kendinize “smart” hedefler koymalısınız. Smart
hedefler pazarlamak istediğiniz ürüne yol haritanızı açacaktır. Sonrasında belirlediğiniz ürün(ler) için
tedarikçinizden aldığınız ticari olanakları kendi belirlediğiniz ticari şartlarla birleştirmelisiniz. Belirleyeceğiniz bu satış yönetim planına bir de personel
ödül olanağını da ekleyebilirseniz hızlı satışa geçebilirsiniz. Elbette bu sistem her ürün için geçerli değildir. Ayrıca stok durumu bu ürünler için yapacağınız kampanya planı süresince satabileceğiniz hedef
değerlerdir. Yani stok, kampanyanın kendisidir.
Cironuzu üçe katlamak mümkün…
Küçük bir örnek yapalım. Örneğin, siz ayda 10 adet
şampuan satan bir eczane olun ama hedefimiz aynı
şampuandan ayda 250 adet satmak olsun. Satabilir
misiniz?
Sorunun cevabı kocaman bir EVET!
Bu şampuan için tüketiciye “3 al iki öde” şeklinde
kofreli bir kampanya planlamanız ve personelinize
hedef+ödül vermeniz yeterli olacaktır. O zaman 250
adet, bir anda 50 kofreye düşüverir. İki teknisyeniniz varsa her birinin hedefi 25’er adet kofre satmak
olabilir. Yani aşağı yukarı günde bir kofre satış… Zor
mu? Bence hiç zor değil çünkü bu örnek daha önce
gerçek oldu… Konuyu detaylandırırsak:
Satın alma kararlarının % 60’ı raf önünde ve o anda oluşuyor.²
Bugünlerde sayısı 7P’ye çıksa da pazarlamanın değişmeyen 4P kuralı: Product (Ürün), Price (Fiyat),
Promotion (Promosyon) ve Place (Yer)dir. Kural
basittir; hangi ürünü, ne fiyatla, nasıl bir tanıtımla
nerede satacağınızı tarif etmenizi ister. Eczane’de
etkili ve sürdürülebilir bir ticari faaliyet için bu 4P kuralı etkin uygulanmalı ve değerlendirilmelidir. Ticari
pazarlamada zaten bu değerler üzerinden hareket
ederek çalışır. Eczanede ticari pazarlama aslında
yeni bir kavram değil. Beşeri ilaç üreticileri bile sık
sık basit ticari kampanyalar yapıp mal fazlaları ile
eczacıya ticari faydalar sunuyorlar. İlaç dışı, besin
destek, dermokozmetik vb. diğer alanlarda ise bu
faaliyetler çok daha etkin uygulamalarla ilerliyor.
Bazı firmalar cilt bakımı bazı firmalar karbonmonoksit ölçümü bazıları ise beden kitle endeksi vb. çalışmaları ile tüketiciye ulaşmaya çalışıyorlar. Bunlarla
birlikte özellikle dermokozmetikte yapılan kofre,
bundel (iki ya da birkaç ürünün bir arada sunulması)
gibi uygulamalar ile yine “2 al bir öde” veya “yılbaşına özel +4 taksit” vb. ticari pazarlama yöntemleri kurgulanmakta. Ticari pazarlama ister markette
isterse eczanede olsun tüketiciye alternatif alış imkanları yarattığından dolayı çok etkili bir çalışma
yöntemidir. Öyle ki tüketici satın alma refleksi çoğu
zaman planlı hareket etmez. Satın alma kararlarının
% 60’ının raf önünde ve o anda oluştuğunu düşünüp,
özellikle eczaneye reçetesini yaptırmaya gelen hastaların %80’inin de eczanede en az 5 dakika geçirdiğini varsayarsak; tüketicinin bu zaman diliminde
alışveriş etmemesi için hiç bir neden yoktur. Çünkü
eczane sadece ilaç satılan bir yer değildir ve tüketici, sağlığını ilgilendiren birçok ürünü eczacısına ya
da sağlık teknisyenine danışarak güvenle alabilir.
bitirmek olmalıdır. Ya da kış aylarına girmeden bağışıklık artırıcı ürünler için başka bir promosyonlu bir
kampanya planlayabilirsiniz.
Firmadan gelenler: 200 adet şampuan + 50 adet
kampanya MF’sı + vitrin folyo çalışması + fotoblok.
Olsun.
Sizin yapabilecekleriniz: Kofre çalışması, personel
ödül sistemi, banka ekstra taksit, display kampanya
mesajları ve fiyat etiket çalışması, raf bandı vb… olsun
Havuç ürünler, perakende fiyatı genellikle 10 TL’ye
kadar olan ürünler veya fiyatı daha yüksek olup rekabette öne çıkacağımız ürünler olarak adlandırılır.
Örneğin diş macunları, bebek mamaları, şampuanlar vb. olabilir… Avantajlı ürünler ise fiyatı 20 TL’ye
kadar olan kofreli ve/veya hediyeli promosyonlu özel
indirimli ürünlerdir. Örneğin: ikincisi bedava diş macunu kofresi, hediyeli cilt bakım ürünü vb. olabilir…
Endikasyon ürünlerine gelince, her kategoriden özel
endikasyonlu ve soruna çözüm olacak ürünler düşünülüp, planlanarak alınmalıdır. Örneğin: Çocuklar
için yutulabilir diş macunu, akneli ciltlere özel temizleyici, ayak kokusu önleyici sprey vb. olabilir…
Tüm bunları yıllık plan dahilinde bir kampanya planı ile çalışmalısınız. Örneğin yılbaşı, sevgililer günü,
sigarayı bırakma günü, her ayın son haftası, her cumartesi vb. zamanlara özel çalışmalar planlayıp ayrıca mevsimsel olarak da satış avantaj uygulamaları
yapabilirsiniz.
Mesela yaz dönemine gireceğimiz şu sıralar, almış
olduğunuz güneş koruyucuları iskontolu hızlı bir ticari pazarlama strateji ile avantaja dönüştürebilirsiniz. Örnek plan şöyle olabilir: Mayıs ayında standart
bir fiyatla ürünü satışa çıkarmak, Haziran ayında
1.kampanyayı planlamak, Temmuzda 2.kampanya
ve son olarak Ağustosta vurucu kampanya ile ürünü
Hesap kitap: Kolaylık için maliyet ve satışları tüm
vergilerden arındırdığımızı düşünelim…
Bu şampuanın perakende satış fiyatının 35 TL, Fatura
bedelimizin çıplak olarak 5.000 TL ve birim şampuan
gazeteedak
Gündem Özel
25
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
• Kofre
• Tanıtım
• Anket/Ölçüm/Özel gün vb.
• Kupon
• Çekiliş
• Ödül / puan
• Geri ödeme / iade
• Garanti
• Deneme süresi
maliyetinin de 25 TL olduğunu varsayalım. MF’yi de
katarsak birim maliyetimizi 20.00 TL’ye çekebiliriz.
Personelimizin de satışı takip etmesi ve yönetmesi
için her kofre başına 2 lira verdiğimizi düşünelim.
Bu şampuan için tüketiciye “3 al iki öde” şeklinde
kofreli bir kampanya planlarsak hesabımız şöyle
olurdu:
Satış fiyatı: 35 TL x 2 adet şampuan=70 TL
Kofre birim maliyet: 20 TL x 3 adet= 60 TL
Kofre başına personel ödülü: 2 TL
Kofre başına brim kar: 8 TL
Toplam eczane karı: 50 kofre x 8 TL = 400 TL
Tüketici karı: 35 TL
Tüketici algısı bu pazarlama operasyonunda şöyle
çalışır: “105 lira eden 3 ürünü 70 liraya alabilirim…”
Super!
Bu hesaptan önce toplam 250 adet şampuanı eczane normal fiyatından satarsa belki çok daha fazla
kar elde edilebileceğini aşikar; ancak bunu hangi
zaman aralığında satacağı önemli. Belki 3 ay belki
bir sene… Ticari pazarlama ile bundan çok daha
kısa sürede hızlı satışlar yapmak olası. Daha az kar
edildiği gibi bir düşünce ise bizi çok doğru bir hesaba götürmüyor. Hesap, tamamen kaç tane ürünü ne
kadar bir fiyata ve ne kadar zaman içinde sattığınızla doğru orantılı. Üstelik tüketici yararına kendimize de sadık müşteriler yaratmak adına bu yöntem
eczane için olmazsa olmazlardan… Unutmayın! En
Smart Hedef Ölçümleme
iyi pazarlama yöntemi kulaktan kulağa olandır…
Ayrıca eczanede satışı artırmanın yolu bir tane değildir…
Eczane İçi Pazarlama Enstrümanları
• Kredi kartı
• Sadakat kartı
• Kampanya
• MF indirimi
• İskonto
• % indirim
• Vade, taksit
• Peşin ödeme avantajı
• Promosyon
• Bundle
Stok Yönetimi Hakkında…
Ecz. Deniz Çetin/ Deniz Eczanesi- Milas/Muğla
3 ayda eritemeyeceğim ürünleri almıyorum
Ortalama 3 aylık stokla ürün alıyorum. 3 ay da eritemeyeceğim ürünleri almıyorum. Ama özellikle medikal ürünlerde miat problemi olmadığından daha
fazla alabiliriz. Bu ürünleri daha uzun vadeli alabiliyorum. Benim bulunduğum bölgede ilaç dışı sağlık
ürünleri ve medikal satan yer olmadığı için bölgenin
tamamını biz karşılıyoruz ama çok fazla stoklu çalışmıyorum.
Ecz. Ertan Akkuzu
Nazilli-Aydın ve Saha Yönetmeni Özgür Yılmaz
Birlikten güç doğar
Stok yönetimi yapıyorum. İki aylık periyodlar ile çalışıyorum. Ne alacağımızı bilerek Merhaba Yaz satış
etkinliğine geldim. Eczane programlarından stok
durumumu ve hangi üründen ne kadar almam gerektiğini görüyorum. Bu etkinliğinde bize çok faydası oluyor.
Arkadaşlara tavsiyem birlikte olduk mu daha güçlü
oluyoruz. Daha fazla bir arada olalım ortak hareket
edelim.
Teşekkürler.
S.M.A.R.T. İngilizce sözcüklerin bas harflerinden
oluşmaktadır. Buna göre bir hedef,
Spesific – Açıkça tanımlanmış, belirlenmiş
Measurable / ölçülebilir
Achievable / ulaşılabilir
Relevant / hedefle ilgili, bağlantılı
Timely / zamanı belli olmalıdır.
Hedef Ürünler İçin Notlar
• Her ay 20 civarında ürün belirleyin
• Her kategoriden ürünler olmasına dikkat edin
• Teknisyenlerinizle birlikte kararlaştırın
• Ürünlere kampanya planlayın
• Ödül koyun…
Dip notlar: 1-Edak eczaneler araştırması 2011
2-Tüketici eğilimleri araştırması 2010
Ne Dediler?
Kevser Dede / Canan Eczanesi - Eczacı Teknisyeni
6 aylık stok yapıyoruz ve İlaç dışı sağlık ürünleri stoğumuz da oldukça yer
tutuyor
Merhaba, 10 senedir İzmir Çeşme’de bulunan Canan
Eczanesi’nde eczacı teknisyeni olarak çalışıyorum.
Merhaba Yaz Satış Etkinliğini sürekli takip ediyoruz.
Eczanemiz turizm eczanesi ve o nedenle stoklarımız en
az altı aylık oranlarda düşünülerek alımları yapılıyor.
Satamayacağımız ürünü almıyoruz. Ve turizm bölgesi olduğu için eczanemizde ilaç kadar ilaç dışı sağlık
ürünlerine de oldukça yer veriyoruz. Bu ürünlerin görsel sunumu da çok önemli. Bu anlamda eczanemiz görsel olarak da müşterilerimize hastalarımıza hitap ediyor. Bu ürünlerin detaylı bilgilendirmesi ile sunumunu
yapıyoruz. Eczacı Canan Hanımın bize verdiği eğitimler ve ürünler ile ilgili firma yetkililerinin ve tabi ki EDAK
saha yönetmeni Bahadır Güz ve İlaç dışı ürünler elemanı Zafer İşel’in bu ürünler ile ilgili bilgilendirmeleri
ile bilgilerimizi sürekli güncelliyoruz. Böyle bir etkinlik
düzenlediğiniz için EDAK’ a teşekkür ediyoruz.
26
Mesleğin Dışında
gazeteedak
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
Gazeteedak’ta
“mesleğin dışında”
köşemiz ile eczacılık mesleğinin
dışındaki uğraşılarınıza yer veriyoruz. Geçtiğimiz
sayılarda adını
koymadan yaptığımız bu sohbetlere ve yazılara şimdi Gazeteedak yayın komisyonu
üyesi eczacı Hüsnü Kaya’dan gelen
öneri ile “mesleğin dışında” başlığıyla yer bulduk… Beğeneceğinizi umduğumuz bu başlık ile “Sizin hayatınızın
ek’i (ing:atachment) nedir?” diyerek
sizlerin de mesleğin dışındaki uğraşlarınıza hobilerinize yer vermeyi diliyoruz. Köşemizin adı konulur konulmaz
ilk resmi konuğumuz ise ebru sanatı’nı
bizlere yaptığı birbirinden güzel eserler ile anlatan Manisa Turgutlu’da
Yedi Eylül Eczanesinin sahibi ve mesul
müdürü olan Eczacı Seval Berberoğlu
Ünlüerler oldu. Keyifle okuyacağınızı
ümit ediyoruz.
Ebru
Sanatı
Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunu olan Ecz.
Seval Berberoğlu Ünlüerler aslen İzmirli ancak meslektaşı Ecz. Uğur Ünlüerler ile olan evliliği nedeniyle
Turgutlu’da yaşıyor, İTÜ Endüstri Mühendisliğini bu
sene kazanan Türker Oğuz ve 6. Sınıfa giden Yağız
olmak üzere iki tane dünya yakışıklısı oğlu ve Şanslı
isimli bir de dünya şanslısı kedisi var. 2003 yılından
beri resimle başlayan sanatla ilişkisini son dört yıldır ebru sanatı ile pekiştiriyor. Eczanesinin arka tarafında düzenlediği atölyesi ile hem mesleğinden
uzaklaşmadan kendine yeni bir yaşam alanı yaratan
Ünlüerler, aynı zamanda mesleki örgütlerde de yer
alıyor.
Havanın değişkenliğinin üstünde olduğu soğuk ve
lodoslu bir günde, Üye Halkla İlişkiler Müdürü Sevgi
Elibüyük ile beraber, Turgutlu’ya doğru yola çıkıyoruz. Yaklaşık 1 saat süren yolculuğumuzun ardından
Seval Hanımın eczanesinde alıyoruz soluğu. Eczacı
Seval Hanımın Eczanesi Turgutlu’nun işlek caddelerinden birinde yer alıyor. Eczanesinde göz gezdirirken duvarlarda birçok ebru sanatı eserlerinin yer
aldığını görüyoruz. Ama en çok ilgimizi “Atatürk”
eseri çekiyor. Atatürk silüetinin, ebru uygulaması yaparken önce mavi zemin ebrusu ve kuruduktan sonra
üzerine AKKASE EBRU yöntemiyle ikinci ebru yapılarak ortaya çıktığını öğreniyoruz. Gerçekten de paha
biçilmez bir tablo olarak karşımızda Ulu Önderimiz
“Atatürk” tüm gerçekliğiyle duruyor. Bu anı ölümsüzleştirmek için hemen deklanşöre basıyorum.
Bu arada eczane kalabalıklaşıyor. Yedi Eylül Eczanesinin sadık bir hasta/ misafir kitlesi var diyebiliriz. Küçük yerde yaşamanın artılarından eczaneye
gelen herkes eczacı Seval Hanımı tanıyor ve bizim
moda çekimi gibi süren fotoğraf çekimlerimize ve
mesleğin dışındaki söyleşimize de katkı da bulunuyorlar. Eczacı Seval Hanım hastaları/misafirleriyle ilgilendikten sonra eczanesinin arka tarafındaki atölyeye geçiyoruz. Ve eczanedeki / atölye’deki ebru
çalışmalarını ve 2003 yılından beri uğraşı olan ebru
Sanatı’nın öyküsünü onun ağzından dinliyoruz.
Dalgalı Ebru
Önce sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
İzmir doğumluyum. İlk ve orta öğrenimimi İzmir’de
liseyi Denizli lisesinde bitirdim. Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden mezun oldum. Halen Manisa
Turgutlu ilçesinde serbest eczacılık yapmaktayım.
Eşimde eczacı ve 2 oğlum var. Manisa’da 4 yıl Manisa Eczacı Odası Denetleme Kurulu’nda görev aldım ve son üç yıldır Haysiyet Divanı üyesiyim. Aynı
zamanda Çevreci Eczacılar Kooperatifi (ÇEKOOP)
Yönetim Kurulu Üyeliğim de bir yıldır devam ediyor.
Resim ve ebru çalışmalarınız nasıl başladı?
Resim maceram 2003 yılında kara kalem ve pastel
çalışmaları ile başladı, 6-7 yıl sürdü. 2010 yılında
Ebru’ya başladım. Klasik ebru çalışıyorum. Resim
yaparken biri Manisa’da, diğeri Ankara’da, 4’ü de
Turgutlu’da olmak üzere toplam 6 karma resim sergisine katıldım. 2010 yılında da karma ebru sergisine
katıldım.
Ebru sanatı nedir? Nasıl yapılıyor?
Ebru’nun geçmişi 15. Yüzyıla kadar dayanıyor ne
zaman ve nasıl çıktığına dair kesin bir kayıt bulunmamakla birlikte bu sanatın doğu ülkelerine has bir
süsleme sanatı olduğu düşünülüyor. Ama bu yüzyılda başladığı ve ilk defa ciltçilikte kullanıldığını biliyoruz. Bazı kaynaklara göre ilk olarak Hindistan’da
ortaya çıktığı söylenir. Bazı kaynaklara göre de Türkistan’daki Buhara kentinde doğmuş, İran yoluyla
Osmanlılar’a geçmiştir. Tarihimizde bilinen kayıtlı
en eski ebru 1519 yılına aittir. Ebru’nun kısaca EBR-İ
bulutumsu veya ebru ( hare gibi damarlı ) gibi kelime anlamları vardır. Batıda ebru “Türk kağıdı” ya da
“mermer kağıt” olarak da adlandırılmaktadır.
Özetle Ebru, yoğun kıvamlı bir su üzerinde kökboyaların yüzdürülerek ve çeşitli şekiller verilerek yapılan
eski bir Osmanlı sanatıdır. Su üzerinde boyaların
yüzmesini büyük baş hayvan ödü ile gerçekleştiriyoruz. Fırçalar gül dalına sarılmış, at kılından yapılarak
kullanılır.
Ebru Çeşitleri;
Ecz. Seval Berberoğlu Ünlüerler
Gül, Papatya) ve Dalgalı ebru’dan oluşuyor. Çiçekli
Ebrularda Allah adını lale, Muhammed adını karanfil
temsil eder. Ebru yapılırken boyalar kıvamlı suya atılır şekil verilir ve kâğıt üzerine çekilerek kurutu
Battal ebru, Gel git ebrusu, Şal ebrusu, Taraklı ebru,
Tavusi ebru, Bülbülyuvası, Akkase ebru, Hatip ebrusu, Çiçekli ebrular ( Lale, Karanfil, Menekşe, Sümbül,
Battal Ebru
Dalgalı Zemin Üzerine Lale Ebrusu
Meslektaşlarınıza mesajınız?
Mutlaka bir hobi edinin ve mümkünse sanatla uğraşın derim…
Bu güzel eserler ve verdiğiniz bilgiler için teşekkür
ederiz.
gazeteedak
Tahlillerin Dili
27
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
Hastalar doktorlarına çok detayını soramadığı tahlillerini en ince ayrıntısına
kadar eczacılarına sorarlar. Peki, ne
der tahlillerin dili? Ve Aslında hastanız
size ne sorar? Bu konuda Manisa Celal
Bayar Üniversitesi Öğretim Üyesi aynı
zamanda Spina Bfida Derneği Yönetim
Kurulu Başkanı olan Prof. Dr. Cevval
Ulman’ın yazısına yer veriyoruz. Sayın
Ulman’a katkılarından dolayı teşekkür
ederiz.
lişir. Toplumdaki şeker hastalarının %10 kadarı tip1
şeker hastasıdır.
Tip2 (İnsüline bağımlı değil): İnsülin var ama işlevi
bozuktur. Genetik geçişli, aileseldir. Genellikle geç
yaşta başlar (>40yaş), hastaların çoğu şişmandır.
Şeker hastalarının %80-90’ı tip2 şeker hastasıdır.
Şeker hastalığı tanısı, 75 gr’lık bir glikoz tolerans
testi(GTT) sonucunda
2.saatte 200mg veya üstü olursa ve herhangi bir saatte 200mg/dl geçen bir değer varsa konur.
2.saatte 140-200 mg arası bir değer elde edilirse bozulmuş glikoz toleransı denir. Hasta takibe alınır.
Gebelik şekeri tanısı ise, çok riskli ve orta riskli gebeliklerde 75 gr Glikoz tolerans testi adıyla gebeliğin 21-28. haftalarında yapılan bir tarama testidir.
Açlıkta 95 mg/dl, 1. Saat kan şekeri %180 mg/dl üstü
bulunursa veya 2. Saat kan şekeri 155 mg/dl üzerinde bulunursa Amerikan diyabet derneğinin önerilerine göre gebelik şekeri tanısı konur. Gebelik şekeri
olduğunda bebek ölümleri, gebelik problemleri, bu
annelerde daha sık görülür. Yakın takip gerekir.
HOMA İndeks
İnsülin rezistansı (İR) homeostasis model assessment
(HOMA) yöntemiyle hesaplanır.
Prof. Dr. Cevval Ulman
Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi
Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı, Manisa
Bu yazı eczacılara halktan gelen sorulara cevap verebilmeleri için düzenlenen toplantılarda konuşulanlardan
yola çıkılarak yazılmıştır.
Kan Tahlili ne zaman yapılmalıdır?
Kan tahlillerinin gece saat 10.00dan sonra hiçbir şey
yiyip içmeden AÇ olarak sabah 8:00-10:00 saatleri
arasında yapılması önerilmektedir.
Açlık kan şekeri
10-16 saatlik açlık sonrası sabah bakılan açlık kan
şekeri düzeyidir. Normali %70-100 mg /dl’dir. Diyabet hastalığı tanısı Amerikan Diyabet Derneğinin kurallarına göre 3 şekilde konabilir
1.Açlık kan şekeri> %128 mg/dl üzerinde bulunduysa
veya
2.Herhangi bir zamanda AÇ veya tokken kan glukoz
değerinin >200 mg/dl bulunması ve yanında klasik
diyabet semptomlarından idrar miktarı artışı, susama hissi ve sebebi bilinmeyen kilo kaybı ile birlikte
bulunması veya
3. 75 gramlık oral glukoz testinde 2. Saat örneğinde
kan glukozu >200 mg/dl ise yine tanı konur. Bu üç kriterden birinin varlığında yanında hiperglisemi veya
metabolik semdrom bulguları yoksa başka bir gün
açlık kan şekeri testinin tekrarı ve yine >128md/dl
bulunduğunda tanı kesinleşmiş olur.
Şeker hastalığı iki tiptir.
Tip 1(İnsüline bağımlı): İnsülin yetersizliği ile karakterizedir. Pankreas beta hücreleri hasarı sonucu ge-
HOMA-indeks=Açlık kan şekeri (mg/dl) X İmmünoreaktif insülin (µU/ml)/405.
Homa -İR >2.5 ise insülin direnci olarak kabul edilir.
İnsülin direnci diyabet hastalığının geliyorum demesi ve öncelikle normal kiloda olma ve haftada 3 defa
en az30 dakikalık egzersiz yaparak hareketli bir yaşam tarzına geçişi gerektiren bir durumdur.
HbA1c, şeker hastalarının son 120 gün boyunca kan
şekeri seyrini gösteren bir testtir. Tedaviye cevabı ve
şeker hastalığının kontrolünü monitörize eder. %3-6
normal, %6.5 üzeri anormal olarak kabul edilir.
Dünya sağlık örgütü Şeker hastalarında HbA1c nin
%7 civarında olmasını önermektedir. Bunun Diyabet
komplikasyonlarını azalttığı kanıtlanmıştır.
Total Kolesterol
Total kolesterol genellikle kalp hastalığı riski için tahlil edilen ve yüksekliğinde diyet ve ilaç tedavisi önerilen bir kan bileşenidir.
Total Kolesterol için arzu edilen değer <%200 mg/dl
dir.
%200-249 mg/dl sınır değer,
>%250 mg/dl riskli olarak değerlendirilmelidir.
LDL Kolesterol
LDL kolesterol (düşük dansiteli veya kötü kolesterol)
karaciğerden dokulara giden kolesteroldür. Aterosikleroz (damar sertliği) için risk faktörüdür. Damar
iç yüzünde birikerek damar tıkanıklığına sebep olur.
LDL için <%130 mg/dl arzu edilen,
%130-159 mg /dl sınır,
>%160 mg /dl riskli değer olarak kabul edilmektedir.
HDL Kolesterol
Dokudan karaciğere gelen (yüksek dansiteli, iyi kolesterol) kolesteroldür. Yani vücuttaki fazla kolesterolü karaciğere taşıyarak kullanılmasına aracılık
eder.
HDL kolesterol için >%55 mg/dl arzu edilen, %34-54
mg /dl sınır, <%35 mg riskli değerdir.
Sigara HDL’yi düşürür. LDL’yi artırır. Sigara içimi aterosikleroz için tek başına risk faktörüdür.
Zeytinyağı ile beslenme ise HDL’yi arttırarak Akdeniz tipi diyet, normal kiloda olmak ve hareketli bir
yaşam tarzı ile beraber aterosikleroz için koruyucu
kabul edilmektedir.
Ceviz ve fındık gibi çerezleri iç kabuğu ile tuzsuz
olarak tüketmek diyetteki fitokolesterolleri artırarak barsakta emilim sırasında kolesterol ile yarışma
sonucu kolesterol emilimini azaltmaktadır. Emilim
sırasında fitokolesterol emildiğinde tekrar barsağa
atılarak barsakta tekrar yarışamaya girmesi sebebi
ile kolesterol emilimini ciddi oranda düşürmektedir.
Ağır yemeklerden hemen sonra 2-3 ceviz veya beş
fındığı tatlı niyetine tüketmek fazla kolesterol emilimini azaltmak için iyi bir yoldur.
Ağır yemek sonrası hemen tüketilen çay da kolesterol emilimini bir miktar azaltarak midede bir rahatlama hissi yaratmaktadır. Ancak çayın çok kullanılması özellikle deniz seviyesindeki yerleşimlerde demir
emilimini bozarak kansızlığa da sebep olabilir.
Trigliserid
Trigliserid yaş ve diyetle değişen, açlık ve tokluktan
etkilenen, vücudun yakıt olarak kullandığı bir yağ
metabolizması bileşenidir. Erişkin erkekte normal
değeri 40-160 mg/dl, erişkin kadında 35-135mg/dl.
dir.
Uzun süreli düzenli egzersiz, total kolesterol düzeyine etkisizdir. Ancak trigliserid ve LDL düzeylerini
düşürür. HDL düzeyini ise yükseltir.
Damar hastalıklarında risk faktörü
plazma homosistein:
Homosistein, kükürt içeren ve metionin aminoasitinden türeyen bir bileşiktir. Genetik ile diyetetik
faktörler ve B kompleks vitaminleri ( folat, B12, B6
gibi) Homosisteinin plazma düzeylerini kontrol ederler. Son yıllarda, Homosisteinin, serebral, koroner, ve
periferik damarları etkileyen aterosklerotik damar
hastalıkları için bağımsız bir risk faktörü olduğu gösterilmiştir. Yüksek Homosistein düzeyi ise hayvansal
proteinden zengin diyete bağdaştırılmaktadır.
Amerika’da, 15 000 doktor arasında yapılan taramada, son beş yıl içerisinde homosistein düzeyi 15
mmol/L ve üzerinde olanların kalp krizi geçirme oranının diğerlerine göre 3 kat arttığı, Homosisteini 12
mmol/L’den yüksek düzeylerine sahip kişilerin “Felç
ve Kalp krizi için yüksek risk ‘e sahip olduğu gösterilmiştir. Homosistein düzeyini düşürmenin yolu olan
az et yeme ve B6, B12 vitaminleri ile folat desteğinin
alımı, zararsız hatta ucuz bir tedavi yöntemidir.
PSA (Prostat Spesifik Antijen)
PSA ürolojik onkolojide bir devir açmıştır. PSA; normal, hiperplazik ve kanserli prostattan sentezlenir.
Sperm sıvısında spermatozoidlerin serbestleşmesini
gazeteedak
28
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
gerçekleştirmektedir. Benign prostat hipertrofisinde (BPH)(3 kat) ve prostat kanserinde (10-30 kat)
artmış serum PSA düzeyleri bulunur. Serbest kısım
(free-PSA) ise total PSA’ nın %5-40’ ını oluşturmaktadır. Prostat kanserinde f-PSA/t-PSA oranı%5-20,
BPH’ da ise %15-35 olarak belirlenmiştir. PSA için
normal değerler 0-4μg/L’ dir.
PSA’NIN KLİNİK YARARI; Prostat Kanserinin erken
tanısında, Prostat Kanserinin evrelendirilmesinde ve
Prostat Kanseri Tedavinin izlenmesi olarak üç farklı
yöndedir. PSA’nın kanserin tekrarlamasının saptanmasında %97.1’ lik bir sensitiviteye sahip olduğu
bulunmuştur. PSA ameliyatı izleyen ilk 1. yılda her 3
ayda bir, 2. yılda her 4 ayda bir, sonraki yıllarda her
6 ayda bir izlenmelidir. Dünya sağlık Örgütü 50 yaş
üzeri erkeklerde yılda bir PSA testi yapılmasını önermektedir. PSA yükselmesi ile klinik kanser görülmesi
arasındaki zaman bir yıldır.
Gebelikte Kullanılan Tarama Testleri
Değişik doğumsal anomalilerin görülme sıklığı: İkiz
gebelik için 1/80, Down Sendromu 1/800, Açık spina bifida 1/1800 (1/666 Ege Bölgesi), Trizomy 18
1/3500, Omfolosel 1/6000, Gastrokizis 1/10 000 olarak bulunmuştur.
Gebelikteki Tarama Testleri arasında İkili Test;
birinci trimesterde, gebeliğin 9-13. haftalarında yapılan bir testtir. Pregnancy associated Protein A (PAPP-A), Serbest beta HCG, Ultrason ile
NuchalTranslucency(NT), ense kalınlığı ölçümü yapılarak sonuçlar bilgisayar programında yorumlanmaktadır. Down Sendromu tespit oranı %90, yalancı
pozitiflik %5 civarındadır. Anne yaşı, kilosu, bebeğin
burun kemiği varlığı ve önceki gebelik riskleri de bilgisayar programında yapılan risk hesabında kullanılmaktadır.
Yine Gebelik sırasında kullanılan tarama testlerinden Üçlü test ikinci trimestirde (14-22haftalar) anne
yaşı, kilosu, anne serum unkonjuge estriol(E3), total
human korionik gonadotropin (thCG) ve alfa fetoprotein (AFP) testlerinin sonuçları bir bilgisayar programı ile daha önceki verilere göre yorumlanarak bir
risk hesabı yapılır. Üçlü testte Down Sendromu Tanı
oranı % 60, yanlış pozitif (FP) oranı % 5’dır.
Üçlü test Sonucunda genel olarak en sık kullanılan
cut off değeri 1/250 dir. Kişinin hesaplanan riski
1/250 den büyükse amniosentez önerilir. Amniosentez gerekirse 20. haftadan önce yapılmalıdır. %1 düşük riski her amniosentez için geçerlidir.
Dörtlü TEST ise Üçlü test sonuçları ile serum İnhibin A
testi sonuçlarının birlikte değerlendirildiği ve tanısal
doğruluğu üçlü teste göre daha artmış bir tarama
testidir. Tanısal doğruluğu %85dir. İkili test zamanını
kaçıran, yaptıramayan gebelere önerilir.
Gebelikte görülen bazı anomalileri önlemek için
gebe kalmadan en az 1 ay önce başlayarak her gün
0.4-5 mg folik asit kullanımı doğurgan çağdaki tüm
kadınlara öneriliyor. Gebelik öncesi başlayarak ilk
3 ay folik asid kullanımının önlediği anomaliler arasında karın ön duvar anomalileri, Spina bifida, Kalp
anomalileri, bazı böbrek anomalileri ve tavşan dudak damak anomalileri bulunmaktadır. Bu nedenle
yeni evlenecek kızlara veya hamile kalmayı düşünen
kadınlara bu bilgiyi vermeniz sağlıklı bebekler için
önemli olacaktır.
Üre:
Üre, protein yıkılması sonucu oluşan temel azot içeren metabolik üründür. Ürenin %90’ı idrar ile kalanı
gastrointestinal sistem ve cilt yoluyla atılır. Normal
üre değeri=15-39 mg/dl, Normal BUN (üre azotu)
değeri=7-18g/dl olarak söylenebilir. Üre değeri yetersiz sıvı alımında artar. Bu yalancı bir artıştır.
Kreatinin:
Serum kreatinin 1.0mg/dl iken %GFR 100 kabul edilirse, serum kreatinin 2.0mg/dl iken %GFR 50 kabul
edilir. Yine serum kreatinin 4.0mg/dl iken %GFR 25
kalmış kabul edilir.
Kanda kreatinin normal değeri:
Kadında 0,7-1,3 (mg/dl),
Erkekte 0,8-1,8 (mg/dl)dir.
Ürik Asit:
Ürik asit pürin bazlarının (protein) yıkımı sonucu karaciğerde meydana gelir. Temel olarak böbrekler
yolu ile atılır. Normal Değerler: Erkek:7mg/dl, Kadın
6mg/dl. Ürik asit kronik böbrek yetmezliği ve bazı
ilaçların kullanımında (salisilatlar) serumda artmış
düzeylerde bulunur.
Son olarak sağlıklı yaşam için bazı
öneriler:
• Az tuzlu ve yeteri kadar beslenin. Normal kilonuzu
korumaya çalışın.
• Sigara içmeyin, kapalı alanlarda yanınızda içirmeyin.
• Hareketli bir yaşam tarzı benimseyin. Haftada en
az üç kez 30 dakika tempolu yürüyüş öneriliyor.
• Akdeniz tipi zeytinyağlı sebze ağırlıklı beslenin.
• Sevdiğiniz işi yapın, Çalışın, Şükredin.
Mutluluk Kendiliğinden Gelir.
Kreatinin arginin, glisin, ve metioninden böbrek ve
Yeni Türkü
de yeni bir türkü söylemek istiyoruz demiştik. O
halde Yeni Türkü ile bu sayımızda sizlere “merhaba” demek ve Grubun solisti Derya Köroğlu ile Yeni
Türkü’yü, yeni albümlerini, eczacılığı ve İzmir’i konuşalım istedik… Derya Köroğlu’nun dediği gibi;
“Hepimizin hayatında bir yeni türkü şarkısı vardır”…
Peki, sizinki hangisi?
Hepimizin hayatında bir Yeni
Türkü şarkısı vardır
*Derya Köroğlu
Kurucularımızdan Ecz. N. Işık Boyacıgiller’i anma
etkinliğimizde dillerden düşmeyen parçalarıyla
Yeni Türkü gurubu bizimle oldu. Yeni albümlerinden
parçalara da yer verdikleri repertuarlarıyla hem
kulağımızın pasını silen hem de gecenin sonunda
Işık Ağabey’imizi “Resim” parçasıyla bir kez daha
anan grubun solisti Derya Köroğlu ile gazeteedak
için röportaj yapma şansına da sahip olduk. 1979
yılında kurulan YENİ TÜRKÜ müzik hayatına “Şimdi
ve Sonra” albümleri ile devam ediyor… Biz de Yeni
Türkü’den esinlenerek, kooperatifçilik şimdi ve yarınlar için yapılmalı, mesleğin geleceğinde yeni bir
yol haritası çiziliyor ve sizlerle birlikte bu yolda biz
karaciğerde sentezlenir. Kaslarda kreatin spontan
olarak kreatinine döner. Kreatinin böbrekler yolu ile
atılır. Kreatinin böbrek hastalıkları açısından daha
iyi bir göstergedir. Çünki; diyetten etkilenmez, böbrek öncesi nedenlerden etkilenmez. Ancak böbrek
fonksiyonunda 2/3 kayıp olana kadar kan kreatinin
düzeylerinde artış saptanmaz. Kan kreatinin düzeyleri ile % glomerüler fitrasyon hızı arasında ters bir
ilişki vardır.
Sizi daha yakından tanıyabilir miyiz? Müzik, Eczacılık ve İzmir hakkında bize neler söylemek istersiniz?
Ecza kooperatifinin bu anlamlı gecesinde sizinle birlikte olmak bizim içinde çok hoş… Işık Bey’in ışığıyla yola çıkılmış, bizimle aynı yaşta ve dönemsel bir
bağımızın olması çok güzel… Her şeyden önce “belki de her başlangıçta bir anlam vardır” diye bir şiiri
vardır Edip Cansever’in onun gibi… Bir kere hakikaten bizim de bir grup olarak hareket ediyor olmamız
sizinde bir kooperatif olarak hareket ediyor olmanız
çok güzel, insanları iyi amaçlar için bir araya getirmek zaten bambaşka bir şey, bundan mutlaka iyi bir
şey çıkar. Üstelik bu güzelliği zamanın şartları içerisinde koruyabilmek de çok zor ama anlaşılan burada
o sağlanıyor. Biz de son albümümüzde “eyvallah”
klibiyle herkese ulaşmaya çalıştık. İşte dedik, yaşa-
Özel Röportaj
dıklarımıza bir selam duralım dostluğa umuda selam
duralım… Dolayısıyla burada da EDAK ile birlikte bu
selamı insanlara verelim istedik... Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim İzmir’de olmak da ayrı bir
güzellik bizim için benim bütün ailemin burada olduğunu da belirteyim. Bir ben kaldım İstanbul’da, Balçova ve Güzelbahçe’de oturuyorlar. Sonuçta eninde
sonunda İzmir’e döneceğiz…
Eczacılığa bakışınız, alışveriş yaptığınız belli bir eczacı var mıdır?
Kesinlikle sağlıkla ilgili ürünleri eczanelerden alıyoruz ama belli bir yer edinmedim şimdiye kadar belki de iyi bir şeydir bu… Ama şimdi aklıma gelen bir
ayrıntı da 79’dan 80’lere doğru ilk konser verdiğimiz
yer Ankara Eczacılık Fakültesi’dir. 80 döneminin o
kötü ortamında, nadir güzel konserleri yaptığımız
yer Beşevlerdeki Ankara Eczacılık Fakültesidir. Orada çok da güzel kızlar vardı ( gülüyor)
Peki, en çok hangi parçanız sizin için özeldir?
Bu zor bir ayrım oluyor ama genellikle biz en çok
şiirleri besteleyen bir grubuz o nedenle şairlerden
yola çıkıyoruz. Can Yücel, Can baba’nın “başka türlü
bir şey” benim için gerçekten başkadır. Destina da
öyle…
Eczacılarımıza mesajınız var mı?
Hayatta eczanız müzik olsun, sağlığın ilacı hem eczane hem müziktir…
gazeteedak
Eczacılar Merhaba Yaz Satış Etkinliğinde
Antalya’da Buluştu!
29
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
EDAK Ecza Kooperatifi tarafından bu yıl beşincisi
düzenlenen “Merhaba Yaz 2013 Satış Etkinliği” 7-10
Mart 2013 tarihleri arasında Antalya Manavgat’da
gerçekleşti. Etkinlik ile EDAK’ın faaliyet alanındaki
eczacı ortakları ve firma yetkilileri bir araya geldi.
eğitimleri olarak belirlendi. Eğitimler, EDAK profesyonellerinden Medikal Ürün Satın alma Sorumlusu
Evren Kundakçı ve Özel Ürün Pazarlama Yöneticisi
Hakan Tolunay ile Rx Media Pharma ekibi tarafından
gerçekleştirildi.
“Merhaba Yaz 2013 Satış Etkinliği” ile kooperatif
ortağı eczacıların farklı ürün kategorilerinde yer
alan ürünler ile avantajlı koşullarda ürün alımının
sağlanması hedeflendi. Bu sene eğitimlerinde yer
aldığı etkinlikte, eczacıların halk sağlığı üzerine bilgilerini tazelemek ve donanımlarını artırmak da hedeflendi. Bu kapsamda düzenlenen eğitimler; “Medikal ürünler”, eczane bilgi kaynağımız “Rx Media
Pharma” ile “Değişen ve Gelişen EDAK Eczaneleri”
150’i aşkın firma ve toplam 500 firma üst düzey yetkilisinin katıldığı etkinliğe eczacıların da ilgisi büyük oldu. 1000 eczacı merhaba yaz satış etkinliğine
katıldı. Son yıllarda oldukça sıkıntılı günler yaşayan
sektörümüze biraz olsun nefes aldırmayı hedefleyen
ve artık gelenekselleşen bu organizasyonumuz ilaç
eczacılık sektörünün buluşma noktalarından biri haline geldi.
Etkinlik ile ilgili EDAK Ecza Koop. Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. Emre Bacanak, “Sektörümüz sürekli yenilenmeyi ve gelişmeyi gerektiriyor. Yeni ürün ve farklı
kategoriler ile eczanemizde bulunacak her ürün
sağlık anlamında öncelikli olarak değerlendiriliyor.
Bu etkinliğimizi de 5 yıldır gerçekleştiriyoruz. Eczacılarımıza ve sektörümüze katkısı büyük oluyor.” diye
konuştu. Merhaba Yaz Satış Etkinliğinin sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi olan Eczacı Meltem Kortel de bu
sene eklenen eğitim programları ile kapsamının genişlediğine dikkat çektiği etkinliğin, sadece turizm
bölgesi eczanelerine değil, belde eczanelerine de
yararlı olduğunu kaydetti.
Merhaba Yaz 2013’ün Ardından
den arta kalan zamanlarda eczacılarımız eğitim
salonlarını doldurdu. Medikal ürünler, eczane bilgi
kaynağımız Rx Media Pharma ile Değişen ve Gelişen
EDAK Eczaneleri Eğitimleri eczacılarımız tarafından
ilgiyle izlendi. Eğitimler, EDAK profesyonellerinden
Medikal Ürün Satın alma Sorumlusu Evren Kundakçı
ve Özel Ürün Pazarlama Yöneticisi Hakan Tolunay ve
Rx Media Pharma yetkilisi Dr. Ecz. Mehmet Ali Ege tarafından gerçekleştirildi ve eczacılarımız sorularına
anında yanıt alabildiler. Bu sene eğitimlerimizde olduğu gibi medikal ürünlere etkinliğimizde de ayrı bir
önem verdik. Ve 40’a yakın medikal firma etkinliğimize katıldı. Eczacılarımızın da bu alana daha fazla
önem vermesi için EDAK medikal ürünlerde de her yıl
ürün çeşitliliğimizi ve pazardaki payımızı artırıyoruz.
Ecz. Meltem Kortel
EDAK Yönetim Kurulu Üyesi
Sevgili meslektaşlarım,
Bu yılda Merhaba Yaz satış etkinliğimizin 5.’sini 7-10
Mart tarihleri arasında Antalya Manavgat’taki Starlight Otel’de gerçekleştirdik. Böylesi bir etkinlik düzenlemekteki amacımız; ortaklarımızın daha fazla
çeşitte ve piyasanın altında fiyat avantajı sağlayarak ürün temin etmesini sağlamaktı. İlki, kooperatifimiz için ilk tecrübemizdi. Her yıl bu yolda deneyimler
kazanarak organizasyonumuzu geliştirdik ve katılımı artırdık. 150’ye yakın firmayla 1000 eczacımızı bu
etkinlikte bir araya getirdik.
EDAK Ecza Kooperatifi olarak ilaç da karlılığımızın düşüşüyle eczanelerimizde cirosal erimenin,
kârlılığımızı kaybetmenin çaresi olarak ilaç dışı sağlık ürünlerinin eczanelerimizde yer almasını ve bu
ürünleri marketlere kaptırmamanın mücadelesini
verdik. Bu ürünleri sadece eczanelerimizde bulundurmanın yetmeyeceğini, doğru ve güvenilir ürün ile
etkin pazarlamayı mesleki bilgimizi ve danışmanlık
rolümüzü birleştirdiğimizde son tüketiciye ulaşabileceğimizi ve ilaç dışı sağlık ürünleri pazarından ciddi
pay alabileceğimizi savunduk.
Bu yıl fuarımızda sadece satış etkinliği olarak eczacılarımıza sıcak satış teknikleri, eczanelerimizde bu
ürünleri hastalarına müşterilerine sunarken eğitimler ile mesleki gelişimlerine katkıda bulunmak istedik.
3 gün süreyle hergün dönüşümlü olarak eğitimlerimiz tekrarlandı, alışverişlerinden ve dinlenmesin-
Ayrıca bu etkinliğimizin bir önemi de; etkinlikte EDAK
Rafı’nın da yer alması idi. EDAK rafı birçok eczacı
meslektaşımın merak ettiği bir projemizdi. Ve etkinlik süresince EDAK Rafı ile ilgili detaylı bilgi aldılar.
Rafta yer alacak ürünlerin seçiminden, o ürünlerin
hastalarına/müşterilerine sunulmasına dek, hangi
adımların yer aldığını ayrıntılarıyla gördüler. Bu proje ile EDAK’ın asıl hedefinin yine her zaman olduğu
gibi eczacıyı kazandırmak olduğunu birebir anlatabildik. Öncelikle eczacı ayakta kalmalı ki halk sağlığını koruma ve iyileştirmeye dönük sosyal sorumluluk projelerimiz ile halk gözünde fark yaratabilelim
istedik. Bizce eczacı mesleki donanımı ile kendisini
ve eczanesini sürekli güncelleyen çağa ayak uyduran, gelişmeleri yakından takip eden entelektüel ve
duyarlı bir kişidir. Biz de EDAK rafı ile hem eczacıyı
ön plana almak hem de ilaç dışı sağlık ürünlerini de
hem eczanemizi ayakta tutabilmek hem de toplum
sağlığını gözeterek, eczanelerimize geri kazandırmayı amaçladık. Merhaba yaz satış etkinliğimizde
bu çabamızın bir ürünü olarak ortaya çıktı ve eğitimler ile de mesleki donanıma dönük yanını pekiştirdik.
Kısa
Kısa
“Merhaba Yaz
Satış Etkinliği”
• 5. yılında.
• 3000 metrekarelik etkinlik alanın da;
• Türkiye’de 1500 oda kapasitesi ile hizmet
veren en uygun otel’de gerçekleşti.
• Bu seneki etkinlikte ilk defa eğitimlere yer
verildi.
• 3 gün boyunca 3 ayrı eğitim tekrarlandı.
• Etkinliğe katılan firma sayısı geçen yıla
göre %25 arttı.
• Etkinliğe 475 Merhaba Yaz çocuğu katıldı.
• Oyun alanları ile çocuklara ve Pastacılık
kursu gibi büyüklere yönelik farklı etkinliklere de yer verildi.
Etkinliğimizin bir başka güzel yönü de birlik beraberlik ile dolu sosyal ortamı oldu. Eczacılarımız aynı
çatı altında aynı hayat görüşü ile mesleğe aynı yerden sahip çıkarak bir arada olmayı bizim gibi çok
önemsiyorlar. Biz de büyük EDAK ailesi olarak bu
etkinlikle bir arada olmaktan ötürü büyük mutluluk
duyuyoruz. Tekrar bir arada oluncaya dek sevgiyle
ve sağlıklı kalın…
Sanatçı Ziynet Sali hediye çekilişi gerçekleştirdi
30
gazeteedak
Merhaba Yaz 2013’ün Ardından…
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
RX Media Pharma Eğitimi
Değişen ve Gelişen Eczane Eğitimi
Hediye Çekiliş Alanı
Pastacılık Kursu
gazeteedak
Merhaba Yaz 2013’ün Ardından… Ne dediler?
31
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
Ahmet Erdemir/ GSK Ankara
Merhaba Yaz Satış Etkinliğinde bulunmaktan, yıllardır katıldığımız bu etkinlikte yer almaktan çok memnuniyet duyuyorum. GlaxoSmithKline (GSK) Ankara
Bölge Müdürüyüm. Güçlü markalarımız ile eczacılarımıza yıllardır verdiğimiz desteği bu etkinlikte devam ettirmekten de çok mutluyuz.
Ecz. Serap Duygu Selin /Milas
Ali Yanar /SANDOZ İlaç Sanayi Ege Akdeniz Bölge Satış
Operasyonları Müdürü
“Artık sadece ilaç ile var olan eczane
kalmadı”
“Merhaba Yaz Satış Etkinliğine ilk kez
katılıyoruz”
İlk defa katılıyorum fuara Antalya’ya ilk gelişim çok
güzel. Ürün skalası ürün gamı çok geniş, yeni çıkan
ürünleri tanıma anlamında çok faydalı, yeni ürünleri
tanımak ve uygun olanları almak için hem tatil hem
alışveriş amaçlı katılıyoruz. İlaç dışı sağlık ürünlerinde eksiklerim çok fazlaydı. Onları tamamlamayı istiyorum. Artık sadece ilaç ile var olan eczane kalmadı
nerdeyse ilaç kadar da ilaç dışı sağlık ürünlerini de
almamız gerekiyor. Örneğin, eczanemizde yüzde elli
oranında ilaç varsa yüzde elli oranında da ilaç dışı
sağlık ürünleri dermokozmetik ve medikal olması gerekiyor. İlaç ve ilaç dışı sağlık ürünlerimin stok durumunu internetten takip ediyorum. Bu konuda EDAK
yetkilileri saha yönetmenim Tufan Güven’de, firma
yetkililerim de çok yardımcı oluyor. Vadenin uzun olması bizim için çok avantajlı bu nedenle EDAK’a çok
teşekkür ederim. Hepimize iyi fuarlar teşekkürler
EDAK!
Etkinlikte bulunmak bizim için güzel bir deneyim
oldu. Yeni ürünlerimizin eczacılarımıza ulaşması anlamında bizim için iyi bir fırsat oldu. Aynı zamanda
satış etkinliği de oldu. Bu fırsatı yarattığınız için teşekkür ediyoruz.
Alev Demirel / Antalya
Ecz. Hulki Demirel /Antalya
Bu Merhaba Yaz EDAK’a Yakıştı!
Eşimle birlikte beş senedir eczane işletmesinde yardımcı oluyorum. Emekli İngilizce öğretmeniyim aslında. Ama evliliğimizin başında üniversiteyi birlikte
bitirdik. Beş senedir de işletmesinde yardım ediyorum. Çünkü artık eczacılık eskiden bildiğimiz eczacılık değil, marketing, kategorileşme girdi işin içine
artık bildiğiniz o klasik semt, hastane eczaneleri
yenilendi. Görsellik ön plana çıktı. Müşterinin hangi rafa yönlendiğini gözlemlemeniz ve oraya uygun
ürün koymanız gerekiyor. Müşterinin isteklerini bilmeniz gerekiyor. Yani her kurumda olduğu gibi sanki
eczanenin içinde de bir müşteri temsilciliği, halkla
ilişkiler olması gerekiyor gibi geliyor bana… Tabi bu
konuda EDAK’ın çok büyük destekleri var. Eczane
dizaynında, etiket konusunda, eleman konusunda
olsun, saha yönetmenlerimiz, telefoncularımız her
konuda bize destek oluyor. Bu bizim için çok önemli.
Ve mecburen eczacıyı tek başına bırakamıyorsunuz
artık eczanede mutlaka birileri olmalı. Yani artık eczaneler küçük kurumlar halini aldı. Kurumsallaşmak
zorunda da… Eczanede kategoriye uygun olarak
ayrı uzmanlık alanında yetişmiş elemanlarınız olmalı. Bu seneki Merhaba Yaz Satış Etkinliği organizasyonu da çok güzel oldu. Kapıdan girdiğimiz andan
itibaren orkestra ile karşılandık, hiç otel mensubu
ile muhatap olmadan işlemlerimizi yaptırdık. Hemen
kendimizi fuar alanında bulduk. Fuar alanı çok ferah
bu kadar büyük bir guruba hitap ederken bu kadar
sorunsuz işlemesi kolay bir şey değil. Bu fuar EDAK’a
yakıştı. Teşekkürler…
“Benim birinci depom EDAK”
Ecz. Kerem Zabun
Antalya Eczacı Odası Yönetim Kurulu Başkanı
“Örgütlü olmanın gücü burada yatıyor”
Merhaba Yaz satış etkinliğimize katılan Antalya Eczacı Odası Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı Kerem
Zabun, EDAK Rafı’nın da yer aldığı EDAK standında
EDAK Yönetim Kurulu Başkanı Eczacı Emre Bacanak
ile sohbet etti. Zabun; “Bu etkinliğin ve EDAK’ın her
zaman yanında olduklarını belirterek, örgütlü olmanın gücü burada yatıyor” dedi.
30 yıldır eczacılık yapıyorum. Antalya Manavgat’ta
eczanem var. Kooperatif üyeliğim çok eski hem
Bursa Ecza Koop hem de EDAK üyesiyim. Merhaba
Yaz satış etkinliğine de beş senedir geliyorum. Çok
güz<el çok yararlı bütün alacağımız ürünleri bir arada görebiliyorsunuz. Pazarlık yapabiliyorsunuz.
Bütün eczacıların bilgisayar kullanmasını öneriyorum Ben 1993 yılından bu yana eczane programı
kullanıyorum. Her yıl ne sattığımı biliyorum ve bu
etkinliğe de hazırlanarak geliyorum. Ne satacağımı bilerek geliyorum. Ben bir turizm bölgesi eczacı
olarak tüm doneleri alarak satın almamı yapıyorum.
Bu sene dünya kupası maçları var mı? Savaş var mı?
Tüm hazırlıklarımız buna göre yapıyoruz. Geçen
sene ne sattık bu sene ne satabiliriz hedeflerimizi
belirleyerek geliyoruz. Stoklarımızı 6 aylık yapamaya çalışıyoruz. Biz de medikal, kozmetik aklınıza gelen her türlü ürün var. Ama turizm eczanesi olduğumuz için dermokozmetik, kozmetik, güneş ürünleri,
alerji, ishal, kulak problemleri daha çok geliyor. Biz
de vakalarımızı belirleyip ona göre firmalarla pazarlık yaparak alım yapıyoruz.
Meslektaşlarıma özellikle genç meslektaşlarıma,
mutlaka ve mutlaka en az bir kooperatif üyesi olmalarını öneriyorum. Mutlaka kooperatif üyesi olmaları gerek. Kooperatifleri mutlaka ayakta tutmamız
gerek. Mal fazlası denen şeyi bilmezken kooperatif
açıldıktan sonra gördük öğrendik bunları… Benim
birinci depom EDAK… Teşekkürler…
32
gazeteedak
Merhaba Yaz 2013’ün Ardından… Ne dediler?
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
Serdar Karaca /GSK İzmir Eczane Kanalı Satış Uzmanı
Eczacımızın danışman rolünü EDAK ile
birlikte yapmış olduğumuz işbirliği ile
daha da ön plana çıkarmak gibi bir
derdimiz var.
Evet, Merhaba Yaz satış etkinliğine bu sene beşinci
kez katılıyoruz. Üç yıldır da ana sponsorluğunu üstlendiğimiz bir etkinlik. Umarım daha nice yıllar aynı
etkinlikte aynı heyecanla devam ediyor oluruz.
Eczacılık hala dünyada en güvenilir meslek gruplarından biri. Bu anlamda eczacımızın danışman rolünü EDAK ile birlikte yapmış olduğumuz işbirliği ile
daha da ön plana çıkarmak gibi bir derdimiz var.
Dönem dönem bu ön plana çıkarmak istediğimiz
ürünler ile ilgili yapmak istediğimiz etkinliklerde
oluyor. Bunlardan biri “hasta bilinçlendirmesi” eczacılarımızla birlikte yapmış olduğumuz çalışmalar
var. EDAK ile birlikte yapmış olduğumuz çalışmalar
var. Örneğin; her üç ayda bir diş fırçasının değişmesi gerektiği ile ilgili kampanyamız büyük ilgi gördü.
EDAK’ta bu kampanyada bizi destekledi. Çok olumlu geri dönüşler aldık. Derdimizi sahaya çok güzel
anlatabildik. Buna ilave olarak söyleyebileceğim
bir konu da sigara bırakma kategorisinde oldu. Bu
bizim çok önemsediğimiz bir kategori ve eczacının
danışman rolü özellikle sigar bırakmak isteyen kişilerde çok çok önemli. Bu manada beraber yürümek
istediğimiz alanlar bunlar.
Eczacılarımız mutlaka çeşidi tüketiciye
göstermek zorunda
Stok yönetimine gelince de; eczacılarımız mutlaka
bu konuyla ilgili çeşidi tüketiciye göstermek zorundalar. Bununla ilgili firmalarında pek çok girişimi var.
Aktif olarak firma ve eczacı olarak beraber bu alanda ürünü ne kadar çok tüketiciye ulaştırabiliriz derdinde olurlarsa daha olumlu sonuçlar alacaklardır.
Aslında sahadaki tüm arkadaşlarımızda bu konuda
ürünle ilgili danışmanlık hizmeti vermeye hazırlar.
İşbirliği yürüttüğümüz EDAK ile bu konuda zaten çalışmaları var EDAK Rafı’nda olduğu gibi takdir ediyor ve takip ediyoruz. Eczacılarımıza da bu konuda
son olarak çeşide ve stok yönetimine daha çok önem
vermeleri... Etkinliğe katılan tüm eczacılarımıza teşekkür ediyoruz. İlgilerinin her sene artarak devam
etmesini diliyoruz. Teşekkür ediyoruz.
Ecz. Hakan Kenan Taşoluk/ İzmir Bornova
“EDAK Rafı uygulaması büyük bir değer”
EDAK Rafı Uygulaması çok büyük bir değer, EDAK tek
ekranda online olarak bizim stokumuzu da görebilir
İzmir Bornovada eczacılık yapıyorum. Hakan Eczanesinin sahibi ve mesul müdürüyüm yaklaşık yedi yıldır. Daha önce Trakya’daydım. 11 sene kadar Edirne
Keşan’da eczacılık yaptım. Şimdi İzmir’deyim sizlerle birlikteyim çok da memnunum. EDAK üyesiyim
ve yaklaşık 6 yıldır EDAK ile aidiyet eczanesi olarak
çalışıyorum ve çok memnunum. Özellikle sizler ile çalışmak büyük bir keyif bizim için.
Stok Yönetimi konusunda; öncelikle değişen koşullar ilaç dışı ürünleri tercih etmemiz yönünde. Hükümet politikası sizlerin de bildiği gibi eczanelerdeki
ilaç satışlarını mümkün mertebe perakendeciliğe
doğru sürüklüyor. Dolayısıyla bizler eczanelerimizde stokumuzu artık bundan sonraki dönemlerde de
perakende satış diverse dediğimiz ağırlığı ön plana
almak için daha çok ilaç dışı ürünlere doğru kaydırmak durumundayız. Ama bu tercihleri yaparken
öncelikle eczacı kontrolünde bir stok yönetiminden
yana tavır almak durumundayız. Personelin bu konudaki hâkimiyetine çok sıcak bakmıyorum. Her şeyden önce bir eczacı eczanesinde bulunmalı diyorum.
Onun dışında medikal sektörle ilgili bir sıkıntı var benim sürekli hissettiğim. Hastane karşısında olduğu
için eczanem, bizler medikal ürünler ile ilgili satışta
ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Farklı fiyat politikaları ve
bu ürünlerin sürekli farklı pazarlarda değerlendi-
Mehmet Can / Seda itriyat Ege ve Antalya Temsilcisi
Bu etkinliğe dördüncü kez katılıyoruz. Geçen senelerde sürekli artarak ilgi devam etti bu sene de daha
iyi olacağını düşünüyoruz.
rilmesinden kaynaklanıyor. Bununla ilgili de bir düzelme yapılmasından yanayım en azından alt yapı
oluşturulmalı. Medikal ürünler de eczanelerde satılmalı. İlaç dışı ürünler pazarında medikal ürünlerde
eczane de bulunabilmeli. Stok yönetimine gelince;
Eczanelerdeki ürünlerin hepsinin takibi, stok yönetimi kesinlikle planlanmış bir şekilde olmalı yani bir
bilgisayar yazılımı olmadan stok yönetimi yapılmasını çok sağlıklı bulmuyorum. Aynı zamanda eczacı
arkadaşlarımızın da buradaki tercihi öncelikle stok
yönetimi açısından maksimum rayici oluşturarak örneğin; 30-60-90 günlük stokla satışlarını plana alarak yapabilmeli. EDAK’ta gördüğümüz ve bizlerin
büyük bir artı değeri olarak kabul edilen aidiyet uygulamasında saha yönetmeni olan arkadaşlarımızla
işbirliği içinde olmamız ve stokumuzu onlarla birlikte yönetiyor olmamız büyük bir avantaj. En azından
satılabilirliğini ön plana almak adına mesela; EDAK
Rafı uygulaması çok büyük bir değer. Ve bu değeri
bizlerin lehine çeviren EDAK’a ben sonsuz teşekkür
ediyorum. Stok yönetiminde de ileriki aşamada olmasını beklediğim temennim olarak değerlendirilebilecek nacizane bu konudaki talebim stokumuzu
online bir şekilde takip edilebilmesini de sağlamak.
Saha yönetmeni arkadaşlarımıza bu konuda elbette
sorumluluk düşüyor ama yine de EDAK tek ekranda
bizim stokumuzu, satılabilirliğimizi de görebilir. Bununla ilgili alt yapıyı da oluşturmak çok zor değil.
Son olarak meslektaşlarıma şunu söyleyebilirim.
Alımlarımızı planlı olmak zorunda... Alımlarımızı
planlı yaparsak ve daha akılcı bir yöntemle alırsak hem bulunabilirliği sağlamak adına hem de raf
maliyetini düşürebilmek adına bilinçli bir tüketim
alışkanlığını eczacı arkadaşlarımıza kazandırmak
gerektiğini düşünüyorum. Sonuçta bu ürünler rafa
girdikten sonra tekrar iade durumuna düşmemeli.
Çünkü bu koşullar bizim gibi daha mütevazı yaklaşan arkadaşlarımıza zarar olarak yansıyor. O iade
edilen ürünler rafta beklemiş ve kutusu bir şekilde
deforme olmuş ürünler bizlere yeni ürün gibi gelebiliyor. O yüzden bizler bu konuda sıkıntı duymak
istemiyoruz. Tabi genel olarak konuşuyorum. Akılcı
ve mantıklı alımlar ile önçalışması yapılmış olan bir
satış etkinliği her iki koşulda hem EDAK için hem de
ortakları için daha mantıklı olur diye düşünüyorum.
Daha planlı ve daha kaliteli bir alışveriş şekli olur
diye düşünüyorum tekrar teşekkürler.
Gazeteedak 71. Sayısında sayfa 20’de yer
verdiğimiz “yelken yarışlarında 200’ü aşkın
kupa” başlıklı söyleşi haberimizde, İzmir
Çeşme ilçesinde bulunan Canan Eczanesinin
Sahibi ve Mesul Müdürü Eczacı Canan Aydemir ile Fatih Eczanesi sahibi ve mesul müdürü olan eşi Eczacı Fatih Aydemir’in isimleri
fotoğraf içinde şehven “Aytekin” olarak
yazılmıştır. Düzeltir Özür Dileriz.
gazeteedak
33
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
“Etkinliğe ilk defa katılıyorum çok güzel buldum, hastane karşısı bir eczane
olarak ilça dışı sağlık ürünlerine eczanemde yer vermeye başladım. EDAK
rafı ile bir giriş oldu. Medikal ile devam
ediyor. İnşallah örnek olur. Gençlere
de kooperatifler ile çalışmalarını öneriyorum”
Cansu Eczanesi Basınsitesi İzmir bölgesinde hizmet
veriyorum. 30 yıllık eczacıyım. Daha önce eşimin
işi nedeniyle İstanbul’daydım. İzmir’e gelir gelmez
EDAK’a üye oldum. 25 yıldır da EDAK üyesiyim.
Ecz. Emel Canayak / Basınsitesi - İzmir
İlaç dışı sağlık ürünlerine eczanenizde yer verebiliyor musunuz?
Ben hastane karşısında bir eczanem var. Bu işe ilk
defa başlayacağım. Senelerdir reçete eczanesiydim. EDAK Rafı ile bir giriş oldu zaten. Şubat ayında
EDAK Rafım geldi. Medikal ürünler ile de tekrar bir
giriş yapmayı düşünüyorum. Hastane karşısı bir eczane olarak bir adım attım. Merhaba Yaz Satış Etkinliğini de çok güzel buldum. İlk defa katılıyorum.
Bakalım inşallah Hastane karşısı eczaneler içinde bir
örnek olur. Halk içinde eczacı yönlendirmesi ile bu
ürünlerin satılması çok faydalı.
Mesleğin geleceği ile ilgili meslektaşlarına ne söylemek istersiniz?
Ben mesleğimi 30 yıldır çok severek yaptım. Gençlerimize mesleklerine sahip çıkmalarını, kendilerine
saygılı, vatandaşa saygılı, etik çalışmalarını 30 yıllık
bir meslektaşları bir ablaları olarak tavsiye ederim;
özellikle edak üyesi olmalarını tavsiye ederim. Her
sene benim stajyer eczacılarım oluyor. Onlara da
Kooperatifleşmenin ne olduğunu, kooperatiflerin
bize nasıl destek olduğunu anlatarak, kooperatifleşmenin önemini aktarmaya çalışıyorum. Gençlere de
kooperatifler ile çalışmalarını öneriyorum…
ÇEKOOP Şubeleşiyor
İzmir Merkezli Çevreci Eczacılar
Kooperatifi (ÇEKOOP), Denizli ve
Mersin’de şube açtı.
teriyor muyuz? Tarımda kullanılan ilaçlar, çöpe atılan ilaçlar, klozete dökülerek imha edildiği düşünülen ilaçlar… Hepsi yeraltı sularına karışarak insana
ve doğada bulunan canlı cansız tüm varlıklara zarar
verecek bir döngünün içine giriyorlar…
Ne yapılmalı?
ÇEKOOP Mersin Şubesi aracılığıyla toplanan 2,5 ton atık ilacın
tamamı ÇEKOOP bütçesinden karşılandı
Çevrenizde kime sorsanız, “atık
ilaçları çöpe atıyorum; ya da tuvalete döküyorum” en sık alacağınız yanıt olacaktır. Ne yazık
ki böylesi yöntemlerle imha gerçekleştirilmiş olsa bile; doğaya ve insan sağlığına verilecek
doğrudan veya dolaylı zararların önüne geçilememiş olacaktır. Bu nedenle kullanılmayan ve
çeşitli nedenlerle atık hale gelen ilaçlar çöpe / klozete atılmamalı; eczanelere teslim edilerek doğru
yöntemlerle imhası sağlanmalıdır.
ÇEKOOP
ÇEKOOP Başkanı Ecz. Şule İlkkurşunlu ve Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Ecz. Birsel Gültekin Mersin(de çalışmaları izledi
Ecz. Reşit Tok / Mersin
Bereketli Topraklar - Çukurova ve
Akdeniz’in incisi: MERSİN
“Bereketli Topraklar Üzerinde”; Çukurova’da yaşıyoruz. Bir başka açıdan baktığımızda Akdeniz’in incisi deriz Mersin için. Peki, bu topraklara; Akdeniz’in
incisine “gözümüz gibi” bakıyor, gereken özeni gös-
2010 yılında İzmir’de kurulan Çevreci Eczacılar Kooperatifi - ÇEKOOP üye / ortak eczaneler ile çalışan,
kar amacı gütmeyen, eczacılık mesleği ve çevre ile
ilgili projeler üreten bir eczacı kooperatifidir. Başlangıçta İzmir’de kurulan ve bu bölge için projeler
geliştiren Çevreci Eczacılar Kooperatifi’nin kuruluş
öyküsü “Atık İlaç Hareketi”ne dayanıyor. Bir grup eczacının girişimiyle oluşturulan Atık İlaç Hareketi, eczanelerde miadı geçen ya da evlerde kullanılmadan
kalan ve sonuçta çöpe atılan; kanalizasyona karışan
ve doğaya çeşitli zararlar veren ilaçların toplanarak
güvenli bir şekilde imhasını amaçlıyor. İşte bu ihtiyaçtan ÇEKOOP doğuyor ve bugün artık Türkiye’nin
değişik bölgelerindeki üyeleriyle Türkiye’nin toprağını, suyunu ve havasını kısacası doğasını korumak
için çalışıyor. Yalnızca insan sağlığı için değil, bitkiler ve hayvanlar için de ilaç atıklarının gelişigüzel
doğaya bırakılmaması gerekiyor.
Bu amaca hizmet etmek için ÇEKOOP’un İzmir’deki
merkezinin yanı sıra artık Denizli ve Mersin’de de birer şubesi var.
Ecz. Elvan Göksu / Denizli
1 Şubat’ta ÇEKOOP Denizli Şubesi Ecz. Elvan Göksu ve Ecz. İbrahim Altındağ’ın şube yetkilisi olarak
atanmasıyla şubeleşme çalışmalarına başlandı.
ÇEKOOP Mersin Şubesi ise 1 Mart’ta Ecz. Diler MADENOĞLU ve Ecz. Reşit TOK’un Şube yetkilisi olarak
atanmasıyla çalışmalarına başladı. Hemen ardından da Mersin’e gelen ÇEKOOP Başkanı Ecz. Şule
İLKKURŞUNLU ve Yönetim Kurulu Sekreter Üyesi Ecz.
Birsel GÜLTEKİN’in gözetiminde, 4 Mart tarihinde
Mersin’den ilk atık ilaç sevkiyatı yapıldı. Mersin ve ilçelerindeki eczanelerde yıllardır çöpe atılmadan (!)
bekletilmiş olan son kullanma tarihi geçmiş ilaçlar,
önce Mersin, Tarsus ve Erdemli’deki toplama merkezlerinde toplandı, ardından buradan, İzmir’deki
ÇEKOOP Merkezi’ne oradan da atık imha tesisine
gönderildi. ÇEKOOP Mersin şubesi aracılığıyla toplanarak, bertaraf edilen toplam 2,5 ton atık ilaç’ın
tamamı ÇEKOOP bütçesinden karşılandı. Böylelikle,
atık ilaçların çevreye vereceği zarar asgari düzeye
düşürülmüş oldu.
Eczacı Elvan Göksu, Denizli Eczacı Odasının atık ilaç çalışmalarına verdiği önemi en son toplanarak imhaya gönderilen atık ilaç miktarının 4.980 kg olduğunu belirterek “eczacı
sorumluluğunu ÇEKOOP ‘un şube çalışmaları ile devam
ettiriyor” dedi.
gazeteedak
34
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
Neden
Kooperatif?
Ecza kooperatifi kurma çalışmaları 1978 yılında başlamış, 11 Aralık 1978 tarihinde MEDAK ve 19 Haziran
1979 tarihinde EDAK kurulmuştur.
Biraz daha gerilere gidersek; 1976 yılında Ankara
Eczacı Odası seçimlerini kazanan Çağdaş Eczacılar Grubu üyeleri ve İstanbul, İzmir, Bursa, Eskişehir
Gaziantep’deki idealist eczacılar daha o tarihlerde
eczacıya ait bir ecza deposu kurma girişiminde bulunmuşlar, bunun yapısının ne olacağını çalışmaya
başlamışlardır.
İşte o çalışmalarında şirket türlerini incelemeye başlamış, eczacı için en uygun olanın kooperatif şirket
olduğu sonucuna ulaşmışlardır.
1978’lerde çalışan Çağdaş Eczacılar Grubu üyelerinin çalıştığı bu dersleri hatırlamak için biz de bir
bakalım ve neden A.Ş. değil de kooperatif olduğunu
algılamaya çabalayalım.
Öncelikle Türkiye’deki temel şirket türlerine bakalım.
• Limited Şirket,
• Anonim Şirket,
• Komandit Şirket
• Kolektif Şirket
• Kooperatif.
Görüldüğü gibi kooperatif de temel şirket türlerinden birisidir.
Neden A.Ş. Değil, Neden Kooperatif?
LİMİTED ŞİRKET
KOLEKTİF ŞİRKET
Bir Limited Şirket en az iki gerçek veya tüzel kişi ile
kurulur. Hissedarların sorumluluğu hisseleri oranında sınırlıdır. Asgari sermaye gereksinimi 10.000 TL
olup şirket halka açılamaz, hisse senetleri borsada
işlem göremez.
Kolektif şirketlerin yapısı komandit şirketlere benzemekle birlikte, Kolektif şirketlerde yalnız gerçek kişiler hissedar olabilir. Asgari sermaye gereksinimi olmayıp hissedarların sorumluluğu hisseleri oranında
sınırlıdır. Hissedarların sorumluluk ve yükümlülükleri
Şirket Kuruluş Sözleşmesi ile belirlenir.
ANONİM ŞİRKET
Anonim şirketler
en az 5 gerçek veya tüzel kişi ile
kurulur. Hissedarların sorumluluğu hisseleri oranında sınırlıdır. Asgari sermaye gereksinimi 50.000 YTL
olup şirket halka açılabilir, hisse senetleri borsada
işlem görebilir. Genel Kurul, Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu, Anonim şirketlerin zorunlu organlarıdır.
Anonim şirketler, Türk Ticaret Kanunu dışında Sermaye Piyasası Kanunu’na da tabidir.
KOOPERATİF
Bir kooperatif en az yedi gerçek kişi ile kurulur. Her
ortağın bir oy hakkı vardır. Kâr bölüşümü yılsonundaki risturn dağıtımı ile olur. Her ortak kooperatifi ile
çalıştığı oranda pay alır.
KOMANDİT ŞİRKET
Komandit şirketlerde bazı hissedarların sorumluluğu
hisselerinin oranında sınırlı olmakla birlikte bazı üyelerin sorumluluğu sınırsızdır. Tüzel kişi hissedarların
sorumluluğu hisseler oranında sınırlıdır. Asgari sermaye zorunluluğu bulunmamaktadır. Hissedarların
sorumluluk ve yükümlülükleri Şirket Kuruluş Sözleşmesi ile belirlenir.
Anonim Şirketler
Kooperatifler
A.Ş.’lerde oy kullanma, hisse oranına göredir. Hissesi çok olan daha
fazla söz ve karar hakkına sahiptir. (Altını çok olan kuralı koyar)
Kooperatiflerde ise her bireyin bir tek oy ve karar hakkı vardır.
A.Ş.’lerde bir kişi hisse satın alarak şirketin tamamına da sahip olabilir.
(diğer dört kişi o tek kişinin yakınları olabilir ve bu semboliktir)
Kooperatiflerde fazladan hisse alınamaz dolayısıyla işletmenin tamamına
tek kişinin sahip olması mümkün değildir.
A.Ş.’lerde kişi hissesi oranında kar payı alır. Dolayısı ile kâr payı
tek kişiye ait olabilir.
Kooperatiflerde ise çalıştığı oranda risturn alınır. Elde edilen kâr ortaklara
dağıtılmış olur.
Ecza Deposu A.Ş. olursa tevzi ilâç dağıtımında büyük hisse sahibi
istediği miktarda alabilir.
Ecza deposu kooperatifi tevzi ilâç dağılımında herkes, eşitlik kavramı
doğrultusunda hak ettiği miktarda alabilir.
A.Ş.’lerde demoktarik bir yapı bulunmamaktadır.
Bu sebeple şeffaf olamazlar.
Kooperatifler tamamen demokratik yapıdadır. Kooperatifler tamamen
şeffaf yapılardır.
Ortaklardan hissesi çok olan yönetici olabilir.
Her ortağın yönetici olma hakkı vardır.
gazeteedak
35
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
Çağdaş Kampanya
Kod: 53632
Beden Kodları:
54325.....
Beden Kodları:
54005.....
Kod: 53683
Kod: 53706
ZINC STICK
Dünyayı saran ZINC STICK artık Türkiye de!
Günesin en kavurucu oldugu kıtadan,
Avustralya dan çıkıp bütün dünyaya
yayılan ZINC fenomeni Türkiyede!
Zinc Stick cildinizin burun, yanak ve kulak
gibi en hassas noktalarını mineraller ile
kapatır fiziksel bir koruma saglar. Özellikle
çocukların hassas ciltlerini korumak için
benzersiz bir ürün ZINC STICK ile tanısın.
3 farklı rengi ile sizlerle!
Kod: 53631
72 li Stant
Bütün çesitlerinde
SPF 30 koruma!
Beden Kodları:
53805.....
Morsa & Cyberg
Medikal Ürünler
BU YAZIN DA VAZGEÇILMEZI!
UYKU KULAK TIKACI / DUŞ KULAK TIKACI
VAZELİNLİ PAMUK KULAK TIKACI / DOĞAL BALMUM KULAK TIKACI
SİLİKON KULAK TIKACI / ÇAMTİPİ KULAK TIKACI
İletişim ve detaylı bilgi için;
Çağdaş Eczacılar Laboratuvarı Ürün Danışmanı
Pınar Aşkan: Tel: 0.232.488 19 98
36
gazeteedak
Çağdaş Eczacılar Laboratuvarı San. Tic. A.Ş.’de
Yönetim Değişikliği
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun yürürlüğü ve uygulama şekli hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair Kanun’un yürürlüğe girmesiyle birlikte Çağdaş
Eczacılar Lab. Yönetim Kurulu’nda değişiklik yapılması gerekliliği ortaya çıkmıştır. Kanun maddesi gereğince 15.10.2012 Tarihinde Olağanüstü Genel Kurul yapılarak Çağdaş
Eczacılar Lab. Yönetim Kurulu yeniden oluşturulmuştur. EDAK Ecza Koop, Güney Ecza Koop ve Bursa Ecza Koop’u temsil edecek yeni Yönetim ve Denetleme Kurulu üyeleri
şunlardır:
Yönetim Kurulu
Başkan: Ecz. Engin Dünyaoğulları
Üyeler: Ecz. Hikmet TAŞTAN, Ecz. Burak Diker, Ecz. Meltem Ayyıldız
Denetleme Kurulu
Ecz.Barış GÜRKAN ÜNŞAN, Ecz.Erol ÖZDAYI, Ecz.Gülçin AZİZOĞLU
Eczane Rafı
EDAK
Kod
EDAK
Adı
Birim
EDAK
MF
MF’li
Birim
Tavsiye Edilen
P.S.F.
182269 Prima (HFS) Junior 26’lı
12.50
5+1
10.41
14.50
54778
Prima (HFS) Maxi 32’li
12.50
5+1
10.41
14.50
54782
Prima (HFS) Midi 37’li
12.50
5+1
10.41
14.50
18297
Prima (HFS) Mini 46’lı
12.50
5+1
10.41
14.50
51111
Orkid Platinum Normal 10’lu
2.75
4+1
2.20
3.00
51110
Orkid Platinum Uzun 8’li
2.75
4+1
2.20
3.00
51112
Orkid Platinum Gece 7’li
2.75
4+1
2.20
3.00
18026
Orkid Ultra Deo Fresh Normal 9’lu
2.52
4+1
2.01
2.80
18027
Orkid Ultra Deo Fresh Uzun 7’li
2.52
4+1
2.01
2.80
1811
Orkid Ultra Kanatlı Normal 10’lu
2.52
4+1
2.01
2.80
1812
Orkid Ultra Kanatlı Uzun 8’li
2.52
4+1
2.01
2.80
1793
Orkid Ultra Gece 7’li
2.52
4+1
2.01
2.80
Değerli Ortağımız; Prima ve Orkidlerde
5 + 1 ve 4 + 1
kampanya çıkarıyoruz
Kampanya stoklarla sınırlı olup,
stok bitiminde mal fazlasız
olarak satılacaktır
Kod
K2052
Ürün Adı
Fotokopi Kağıdı / A4 - 80 gram
Birim
MF
MF’li Birim
6.75
5+1
5. 62
Değerli Ortağımız; Fotokopi Kağıdı A4 80 Gramda
5 + 1 Mal Fazlası ile
kampanya çıkarıyoruz
Kampanya stoklarla sınırlı olup,
stok bitiminde mal fazlasız
olarak satılacaktır
gazeteedak
37
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
Sigortacınız diyor ki! Bunları Biliyor Muydunuz?
Mesleki Risklerinizi ve SGK Kesintilerinizi
Sigortalatabileceğinizi Biliyor Muydunuz ?
Aysun Uysal
Tek Sigorta
Satış Pazarlama Bölge Temsilcisi
[email protected]
Tel: 0 232 472 25 00
MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI
Günümüzde pek çok meslek grubu faaliyetlerinden
dolayı olaşabilecek riskleri sigortalatmaktadır. Hatta
devletin zorunlu tuttuğu meslek grupları da mevcuttur.
Eczacılık da artık risklerini sigortalatabilen meslekler
arasındadır.
Eczacı Mesleki Sorumluluk Sigortasıyla , Eczacı ve SGK
’lı çalışan eczane teknisyenleri mesleki faaliyetlerini yerine getirirken yapacakları mesleki hatalardan dolayı
açılacak maddi , manevi tazminat talepleri , SGK fatura
kesintileri ,Avukatlık masrafları güvence altındadır.
SİGORTA
Mesleki Sorumluluk Sigortanızı TEK Sigorta’dan temin
edebilirsiniz.
Acenteliği Ltd. Şti.
Herkes için
Mutlu Emeklilik!
KONUT SİGORTASI NELERİ KAPSAR ?
İster ev sahibi olun ister kiracı evinizin ya da eşyanızın
uğrayabileceği zararlara karşı önemlinizi bugünden
alabilirsiniz.
Bireysel Emeklilik Ürünleri Artık
Tek Sigorta’da!
Evinizi , yangın ,hırsızlık , sel ve su baskını , deprem , infilak ,cam kırılması , doğal afetler ,gıda bozulması , terör
vb. gibi risklere karşı güvence altına alabilirsiniz. Konut
poliçesinde bulunan yardım paketleriyle anlaşmalı bölge dahilinde ücretsiz çilingir, elektrik işleri , tesisat işleri
hizmetlerinden de yararlanabilirsiniz.
Gelin, geleceğinizi beraber
planlayalım…
Ayrıntılı Bilgi için;
0232 472 25 00
0232 475 25 02
[email protected]
www.teksigorta.com.tr
Konut sigortasıyla evinizin ve eşyalarınızın yanı sıra , sorumluluk teminatlarıyla sizden kaynaklı komşularınıza
gelebilecek zararlar da sigorta kapsamındadır.
ECZACILARIMIZA VE ECZANE ÇALIŞANLARINA ÖZEL İNDİRİMLİ KONUT SİGORTASI TEK SİGORTA’DA.
BİR
KURULUŞUDUR
gazeteedak
38
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
NEDEN STOK YÖNETİMİ?
Merhaba;
Bu yazıdaki amacımız; eczacılarımızın
çok önemli olduğunu bildiği fakat çoğu
eczacımızın ertelediği ya da bir şekilde
devamlılığını sağlayamadığı, özellikle son
zamanlarda önemini daha fazla arttıran
“Stok Yönetimi” konusunda hatırlatma
yapmaktır.
Murat Çelikli
EDAKOM
alış ve özellikle satış faturalarında gerekli değişikliklerin yapılması,
muhasebe ile entegre bir otomasyon programının oluşturulması gibi
bazı düzenlemelerin yapılması zorunluluğu vardır. Bu yazılımlar zaten
eczaneler tarafından kullanılmaktadır. İsimleri farklı ama yaptığı iş genel
olarak hepsinde aynıdır. Fakat kullanılmakta olan eczane otomasyon
programlarının yeterince bilinmemesi, program değişikliklerinde yaşanan
adaptasyon sorunu, eczaneye yapılan tüm giriş ve çıkışların tam ve
doğru olarak programa entegre edilmemesi gibi sorunları uzun zamandır
gözlemlemekteyiz.
Bildiğiniz gibi son zamanlarda Sağlık
Bakanlığı’ nın yürütmekte olduğu sağlık
politikaları sonucu ilaç kâr oranları sürekli düşmekte, kurum iskonto oranları
artmaktadır. Bunlarla birlikte sürekli artan işletme maliyetleri, kurum
geri ödeme süreleri gibi birçok nedenden dolayı eczanelerin belki de her
işletmeden daha fazla kâr-zarar durumunu takip etmesini gerektirmektedir.
Bunuda sağlamanın en önemli faktörü; doğru ve devamlılığı sağlanabilen
stok yönetimidir.
Kâr marjı daha yüksek olan; ıtriyat, dermokozmetik, protez ve medikaller
yanında, bitkisel çayların bile ilaçlara göre daha geniş bir kitleye hitap
etmesi eczaneye giren tabiri yerindeyse sıcak paranın girişini ciddi anlamda
etkilemekte ve bunların takibinin önemini artırmaktadır.
Burada belirttiğimiz ve üzerine ekleyebileceğimiz birçok önemli nedenin
bilinmesine rağmen eczacılarımız tarafından bize yöneltilen “neden
başaramıyoruz” sorusuyla sürekli karşılaşıyoruz. Öncelikle eczanenin her
şeyden önce kâr amacı güden bir işletme olduğunu ve yıllık eczacı kârının
(yıllık ilaç satış kârının) doğru ve gerçeğe uygun olarak belgelenebilmesi
için yıl sonunda KDV’den arındırılmış ilaç stok tutarının sayımla
belirlenmesi gerekmekte olduğu gerçeğini unutmaması gerekiyor. Yapılan
araştırmalardan çıkan sonuç; eczane işletmelerinde sürekli envanter
yönteminin uygulanması hem eczacılık kârının hem de stok şişmesinin
önlenmesi açısından uygulanabilecek en uygun uygulama olduğu
görülmüştür. Bu uygulamanın yapılabilmesi için eczane işletmelerimizin
AYIN İPUCU
Sonuç olarak sürekli değişen ekonomik değerler ışığında bir eczanenin
kâr ve zararını görmesi her geçen gün önemini arttırmaktadır. Satılmayan
fakat raflarda duran, miadı dolarak atıl hale gelen vb toplamda ekonomik
anlamda eczaneyi ciddi zararlara sokan bu sorunlardan kurtulabilmek
için stok takibi konusunun bilincine daha fazla varılarak eczacı ve eczane
teknisyenleri ile sürekliliğinin sağlanması gerekmektedir.
Edakom olarak stok sayımı ve yönetimi konusunda uzman kadromuzla
gerekli eğitim desteği siz değerli eczacılarımıza vermekteyiz. Bunda ki
amacımız eczanenizin kâr ve zararını kontrol altına almanızı sağlayarak
işletmenizin devamlılığında sizlere yardımcı olmaktır.
gazeteedak
39
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
Aramıza Yeni Katılan Ortaklarımız
Esin Kıraç Eczanesi
Ecz. Esin Kıraç
Seyhan
Adana
Çubuk Eczanesi
Ecz. Gülce Çubuk
Çay
Afyonkarahisar
Kumru Eczanesi
Ecz. Alpaslan Kumru
Afyon Merkez
Afyonkarahisar
Akdenizli Eczanesi
Ecz. Sevdanur Akdenizli
Alanya
Antalya
Damlataş Eczanesi
Ecz. Bahattin Akbay
Alanya
Antalya
Kumköy Eczanesi
Ecz. Filiz Aydemir
Manavgat
Antalya
Çıray Eczanesi
Ecz. Selma Çıray
Antakya
Hatay
Barış Eczanesi
Ecz. Pınar Peynircioğlu
Karabağlar
İzmir
Bayram Eczanesi
Ecz. Banu Papatya Bayram
Buca
İzmir
Narlıdere Eczanesi
Ecz. Baransel Akıncı
Narlıdere
İzmir
Nefes Eczanesi
Ecz. Ramadan Ataseven Rezanko
Karabağlar
İzmir
Yılman Eczanesi
Ecz. Nigar Yılman
Fethiye
Muğla
Medikal İpucu
ekstansor adeleler
epikondil tendon
ağrı bölgesi
EPİKONDİLİT BANDI
(Tenisçi Dirsekliği)
• Üç başlı silikon pet desteği ile epikondilit başlarına
içten baskı ve kompresyon uygulama imkanı verir.
• Epikondilit tedavisinde kompresyon uygulayarak
tendonlardaki yükü azaltır.
• Tenisçi dirsekliği hastalığı olarak bilinen hastalığın
tedavisinde kullanılır
Söz
‘’Güç, fiziki kapasiteden değil,
boyun eğmeyen iradeden gelir.’’
Mahatma Gandhi
ÖZGÜR KÖŞE
Bu köşede, üyelerimizin görüş
yazılarına yer vermeyi diliyoruz.
Eczacı kooperatifçiliği ve sektörle ilgili görüş yazılarınızı [email protected] e-mail
adresine veya 0.232.472 15 91 faks numarasına iletebilirsiniz.
Her ayın 25’ine kadar elimize ulaşan yazılar bir sonraki ayın
gazetesinde yer alacaktır.
gazeteedak
40
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
Tüm Bilişim İhtiyaçlarınız, Tek Bir Çatı Altında
!
edakomonline.com - 0850 222 3356 - 0 232 472 2930
SUPERONLINE
Ses Abonesi Olun,
EDAK ile
Ücretsiz Konuşun!
385,50TL
+%18KDV
385,50TL
Ürün Kodu: K3419
0850 222 3325 25TL
0850 222 EDAK
Edakom ADSLKampanyası ile
Dünya parmağının ucunda!
29,90’DAN
BAŞLAYAN FİYATLARLA!
+%18KDV
Ürün Kodu: K3422
MB451DN MFC
LASER YAZICI
ML1120 NOKTA
VURUȘLU YAZICI
Baskı - Tarama - Kopyalama - Faks – Eposta. 29 sayfa
baskı hızı. Standart Ağ Bağlantısı. Standart çift taraflı
baskı, tarama ve kopyalama. PC to Faks. Kimlik
Kopyalama
İğne Sayısı:9. Kolon Sayısı:80. Maksimum Baskı Hızı: 375
KARAKTER/SN. Paralel+Seri+USB arabirim
JENERATOR AKSA AAP
8000E BENZİNLİ Elektrikli
FUJITSU
L20T-2 20”
LED,1600x900
2000TL
Ürün Kodu: K4096
Ayrıntılı Bilgi için
edakom.com.tr
sitesini ziyaret edin!
197,97TL
+%18KDV
Ürün Kodu: K4075
Ekran Boyutu: 20” Wide.
Maximum Çözünürlük:
1600x900 pixel. Tepki Süresi: 5
ms. Parlaklık Oranı: 250 cd/m.
Kontrast Oranı (maks):
5,000,000:1. Renk: Parlak
Siyah. Hoparlör:Var.
Tanzim ve Teşhir Ürünleri
A4
A4 AFİŞ ÇERÇEVESİ
Ürün Kodu: K4566
A4 Kırmızı afiş çerçevesi.
Ürün Kodu: K4581
A4 Şeffaf afiş çerçevesi.
1,72
+%18KDV
MF10+1
MF20+3
MF30+5
KANALLI PANO DUVAR
ASKISI
25cm Ürün Kodu: K4596
20cm Ürün Kodu: K4572
RAF ÖNÜ PROFİLLERİ
Cam Raf Ürün Kodu: K4563*
Ahşap Raf Ürün Kodu: K4561*
39mm yükseklikte
etiketlere uygun raf önü profili.
(1 metre birim fiyatıdır)
1,67
+%18KDV
ASI DOLABI UGUR USS374
DTK- YG
Ürün Kodu: K5100
374 litre hacimli, tek kapılı,
ürünlerin göz alıcı görünmelerini
sağlayan floresan iç aydınlatma.
Tümü kilit donanımlı kapı modelleri.
3,43
945,35
+%18KDV
+%18KDV
HAP KIRICI DR.PLUS
İLAÇ TAŞIMA KUTUSU
DR.PLUS SET- 5 PLUS
4’LÜ+ MİNİ 3’LÜ
Ürün Kodu: K4545
Ürün Kodu: K4549
İnsan sağlığına elverişli orijinal
hammadde ile üretilmiştir.BPA ve
PVC içermez.
Günlük 4’lü plus - 12’li kutu +
Günlük mini 3’lü - 24’lü kutu
4,40
22,35
+%18KDV
+%18KDV
Sipariş üzerine getirilmektedir, renk
seçenekleri bulunmaktadır.
Sipariş üzerine getirilmektedir, renk
seçenekleri bulunmaktadır.
172,23
+%18KDV
+%18KDV
NE
YAKA KARTI AKRİLİK MIKNATISLI
Ürün Kodu: K1219
*** ÖNEMLİ NOT*** KALP PİLİ
KULLANANLARIN YAKA KARTI
MIKNATISLI OLDUĞUNDAN DOLAYI
KALP ÜSTÜNE TAKMASI
SAKINCALIDIR.
ECZACI ÖNLÜK BAY-BAYAN
Yazlık ve kışlık olarak beden
seçenekleri bulunmaktadır.
Bedenler ve Fiyatlar için
mavikasa’yı ziyaret edin.
278,07
5,52
+%18KDV
Eczane içi teşhir ürünlerinin tümü www.mavikasa.com’da
+%18KDV
Ecz. Emre BACANAK
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü:
Ecz. Ayşem Jale KIHTIR
E D A K E C Z A K O O P. K U R U M H A B E R L E R İ
PASPAS ECZANE LOGOLU
Ürün Kodu: K4030
60x90 cm ebadında
41,04
+%18KDV
CEPTE EDAK hariç tüm fiyatlara KDV ilave edilecektir. Fiyatlar MF’li peşin fiyatlardır.
Edak Ecza Koop. adına Sahibi:
gazeteedak
+%18KDV
KT
29,10
MÜŞTERİ KARŞILAMA KOLTUĞU
SEHPALI İKİLİ
Ürün Kodu: K3611
2,23
ÖR
Beden seçenekleri bulunmaktadır.
KOLLU OFİS SANDALYE
Ürün Kodu: K3604
Çanta ve cebinizde her yere rahat
taşıyabileceğiniz ebattadır.BPA ve PVC
içermez.İnsan sağlığına elverişli orijinal
hammadde ile üretilmiştir.1 pakette 12
adet ürün bulunmaktadır.
İR
V-YAKA TAKIM UNISEX
Ürün Kodu: K1627 S
Ürün Kodu: K1643 M
Ürün Kodu: K1644 L
Ürün Kodu: K1645 XL
İLAÇ TAŞIMA KUTUSU
DR. PLUS 7 GÜN
Ürün Kodu: K4526
Genel Yayın Koodinatörü ve Editör:
Ayşe Yeşim ERDEMİR
Yönetim Yeri ve İletişim:
EDAK Ecza Koop.
Karacaoğlan Mah. 6173 Sokak
No:4 Işıkkent - İzmir
Tel : 0 232 488 19 19
Faks : 0 232 472 15 75
[email protected]
http://www.edak.org.tr
Sektörel Gazete • Bölgesel Süreli Yayın • Aylık Yayınlanır
Tüm kooperatiflere, kooperatif üyelerine, Ecz. odalarına,
Ecz. Fakültelerine, konu ile ilgili tüm kurum ve kuruluşlara ücretsiz
gönderilir. (KAYNAK GÖSTERİLEREK ALINTI YAPILABİLİR)
Uygulama ve Baskı: METRO Matbaacılık
Yahya Kemal Beyatlı Caddesi No: 94 BEGOS 3. Bölge Buca / İzmir
Tel: 0.232 290 33 11
Baskı Tarihi : 29 Nisan 2013

Benzer belgeler

EDAK`ın gelecek stratejisini iki model üzerinden kuruyoruz

EDAK`ın gelecek stratejisini iki model üzerinden kuruyoruz bir yenisini daha ekledi. Ve EDAK Rafı projesi kapsamında hazırlanan “EDAK Rafı” eczanelerimize yerleştirilmeye başlandı. EDAK Raf’larının eczanelere yerleştirilmesine eşlik eden Başkan Emre Bacana...

Detaylı

edak gazete - EDAK ECZA KOOP.

edak gazete - EDAK ECZA KOOP. günü 20:30-21:30 saatleri arasında İzmir Işıkkent’teki merkez binasının ışıklarını söndürerek katkı sağladı. EDAK Yönetim Kurulu Üyesi Eczacı Ayşem jale Kıhtır, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, E...

Detaylı

EDAK Bölge Meclisleri

EDAK Bölge Meclisleri başdanışmanı Prof. Dr. Hüseyin Polat aracılığıyla EDAK’a gelen Mısırlı Kooperatifçilerin ziyareti ve Haziran ayında Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nun EDAK ve eczanelerimizi ziyaretleri planlanıyor. Ayr...

Detaylı