PDF SAYI 104 - Hayat Online

Transkript

PDF SAYI 104 - Hayat Online
Sayfa: 16
Sayfa: 15
Sayfa: 20
Ahmet Davutoğlu Düsseldorf
TRT Eğitim Dairesi Köln’de Akademisyen
Gençlere Bir Hafta Süren Medya
Merkezli Eğitim Semineri Verdi
THY Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan
Sayfa: 10
HASENE
50 Bin Kumanya Hedefi
Başkonsolosluğu’nun Binasını Açtı
Roma, Stuttgart ve Köln Seferlerine Başladı
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın Ýçinde Gizlidir
Aylık Ü cretsiz Gazete / Kostenlose Monatli che Zeitung • S a y ı / N r . : 1 0 4 • Yıl/Jahre: 12 • Mayıs / M ai 2015 / Þ aban 1436
Benim
DERDİM
Var
Diyebilmek
Barış İçinde Birlikte Yaşama Kültürü İçin
Sayfa: 11
Din ve
Vicdan
Özgürlüğü
Beraberinde
Aksiyon
Hürriyeti
Dr. Yusuf IŞIK
05 Mahmut AŞKAR
Avrupalı
Türk’ün
Siyasî
Mücadelesi
Göç
Sonrası
Sivil Toplum
Oluşumları
07 A. Engin KARAHAN
16 Murat KUBAT
Yediklerimizden
Yedirme
Sorumluluğu
09
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Benim Derdim
Var Diyebilmek
[email protected]
Impressum / Künye
S
Sinan AKTÜRK
etkilendikleri için evlilik olayını küçümseyerek, değişik tecrübeleri yaşayarak 35-40 yaşına geldikten sonra evlilik yapmayı daha
uygun görür hale geldiler. Zaten pek çoğu
da bu yaştan sonra da evlenmeyip hayatlarını yanlız bir şekilde devam ettirir hale geliyorlar.
Son dönemlerde evli, çoluk çocuk sahibi
kadınlarımızda da bir hastalık nüksetti. Yok
efendim ben evlenmeden önce tahsilimi tamamlayamamıştım. Şimdi tahsilimi tamamlayacağım, kariyerimi yapacağım. Kendi paramı kendim kazanacağım. Kocamın
eline bakmayacağım. Özgürlüğümü kimsenin kısıtlamasına müsaade etmeyeceğim gibi bir hastalık. Anne okulda, baba işte olunca çocuklar da evde yanlız kalıyor, televizyondan, bilgisayardan başını kaldırmadıkları için de yukarıda bahsettiğimiz zombilere
dönüyorlar. Okumanın, ilim öğrenmenin
sadece okulda olabileceği gibi bir yanlışa düşülüyor. İlim evde de, camide de öğrenilebilir. Evin direği olan anne hem bunu yapıp
hem de asli görevi olan evlatlarını yetiştirme
gibi bir kutsal görevi yerine getirebilir. Anne
evin ve evlatların organizesini yaparken baba da dışarıda çalışarak bu organizeye maddi ve lojistik destek sağlar. Bu dengeyi bozarsanız, ailenin ve toplumun bozulması da
kaçınılmaz olur.
Konferanslarda, programlarda tarihi şahsiyetlerin yaşlarından örnekler vererek gençlerimize hamasi nutuklar atmayı çok seviyoruz. Gençlerimize Fatih Sultan Mehmet`i
örnek olarak verdiğimizi varsayalım. Daha
23 yaş gibi bir yaşta çağ kapatıp çağ açan bir
dev şahsiyet önümüzde. Çocuklarımızdan
bir Fatih olmalarını istiyoruz. Ama bir Fatih`in nasıl yetiştiğini acaba biz biliyor muyuz. Televizyonlarda, sinemalarda velhasıl
insanımızın takip ettiği medya organlarında; sözde tarihi şahsiyetler olarak, krallar,
kraliçeler, prensler, prensesler vs. çok lüks
bir hayat yaşıyorlar şeklinde gösteriliyor.
Bunları izleyen gençler de bu şaşaalı hayatlara imreniyorlar. Tabi evde anne baba maddi
sıkıntılarla meşgulse, ister istemez çocuk da
Gençlerimize yük olmaktan çıkıp yük almak noktasına gelmelerini dilimizle ve halimizle anlatmamız lazım. Gençlerimiz; ne için
yaşadıklarını, neye inandıklarını, neyi ve nasıl
elde edeceklerini inanınki artık bilemez hale
geldiler. Bu cinnet halinden gençlerimizi kurtarmalı ve hayatın bir anlamı olduğunu anlamalarını sağlamamız lazım.
ailesine olumlu bakmaktan uzak oluyor.
Tamam belki diyeceksiniz ki bunun sosyolojik tarihi arka planı belki biraz karışık.
Bizler de daha iyi imkanlarda yaşamak ve
çocuklarımızı yetiştirmek istiyoruz. Doğrudur. Ama elimizdeki imkanlara ne kadar
şükrediyoruz acaba.
Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;
“Servet, mal, makam ve rütbe bakımından
kendinden üstün olana değil, aşağı olanlara
bak. Çünkü bu, Allah'ın sana verdiği nimetleri hiçe saymaman gerektiğini gösterir.”
Bu hadisten hareketle nesillerimize elindeki ile yetinmenin ne kadar büyük bir nimet olduğunu yaşayarak da anlatmamız gerekiyor. Hayatın gerçeklerinin televizyonlarda, medyada gösterildiği gibi olmadığını,
inandığımız değerlerle harmanlanmış bir
hayatın hem kendimiz için hem de çevremizdekiler için daha gerekli ve gerçekçi olduğunu anlatmamız lazım.
Gençlerimize yük olmaktan çıkıp yük almak noktasına gelmelerini dilimizle ve halimizle anlatmamız lazım.
Gençlerimiz; ne için yaşadıklarını, neye
inandıklarını, neyi ve nasıl elde edeceklerini
inanınki artık bilemez hale geldiler. Bu cinnet halinden gençlerimizi kurtarmalı ve hayatın bir anlamı olduğunu anlamalarını sağlamamız lazım.
Afrika`da bir insanın aç yaşamasından,
tutun da dünyanın bilmem hangi bölgesinde yaşanan olaylardan kendimizi sorumlu
tutmamız gerektiğini ve bu sorumluluk gereği sadece fikri manada ızdırap çekmeyip
fiili manada da bir şeyler yapılması gerektiğini bilmelerini sağlamamız lazım.
Birşeyleri dert edinmemiz lazım. Dert
varsa derman da vardır. İlla sağlık manasında dert değil, fikri manada dertler edinmemiz ve insan olmanın gereği kendimize dert
edinmemiz gerektiğini bilmemiz lazım.
Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın.
Çalışmak bizden başarı Allah`tandır.
Allah`a emanet olun.
HAYAT
Yayın Kurulu
Aylık Ücretsiz Gazete
Mayıs- Mai 2015
Şaban 1436
Dr. Yusuf Işık, Mehmet Ateş, Bilal Demiroğlu, Fikret Ekin,
Mahmut Aşkar, Yaşar Cimşit, Cengiz Şahbaz,
M. Salih Aydın, Habib Yazıcı, Gülsen Aktürk, Sinan Aktürk,
İskender Güngör, Ali Atik, Halit Erdemir, Murat Kubat
Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
Sinan AKTÜRK
editör
Gazetemizde Yayınlanan Yazıların ve Reklamların İçeriğinden Sorumlu Değiliz.
hasbihalhasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal
evgili dostlar!
Zor zamanlardan geçiyoruz.
Özellikle yaşadığımız ülkedeki
neslimiz başta olmak üzere Türkiyemizde ve
İslam coğrafyasında bir başı bozukluk almış
başını gidiyor. Hiç kimse elindeki ile yetinmek istemiyor. Daha çok daha çok nasıl elde edebilirim kaygısında. Genç nesillerimiz
sanki hiç bir idealleri, hiç bir ütopyaları
yokmuş gibi oradan oraya savruluyorlar.
Son dönemde sosyal medya ağlarının da
devreye girmesiyle sanki zombi gibi bir nesil
karşımızda duruyor. Ipod nesli diye adlandırabileceğimiz, kulaklıkları takıp dünyadan
irtibatını kesen bir neslin yanına internet,
bilgisayar oyunları ve sosyal medya ağlarına
takılan ve tamamen kendisini toplumdan
soyutlayan bir nesil ile karşı karşıyayız. Diyeceksiniz ki sadece bizim neslimiz mi? Aynı sıkıntı diğer toplumlar için de geçerli.
Doğrudur. Ama ilk olarak bizi bizim neslimiz ilgilendiriyor.
Koca koca yaşlara gelmiş, gençlik devresini geçmiş ve orta yaş seviyesine gelmiş insanımızda bile bir vurdum duymazlık mevcut. En basiti, evlilik yaşına gelmiş hatta
geçmekte olan insanımıza evlilik noktasında
sorduğunuzda; “evlenip de ne yapacağım,
para sorunu var, iş sorunu var, bir de özgürlüğüm kısıtlanacak” gibi bahanelerin arkasına sığınarak toplumun temeli olan aile yuvasına hiç sıcak bakmayan bir nesil ortaya
çıkmış durumda. Tabi bunun bir de karşı tarafı var. Kızlarımız da annelik gibi kutsal bir
makamı hafife almaya başladılar. Yok efendim ben kariyer yapacağım, yok efendim
çocuk sorumluluğunu kaldırmaya daha hazır değilim gibi bahanelerle evlilik olayını
basite alır bir vaziyette hayata bakar oldular.
Kimisi evlilik yaşını 20 olarak az görürken, kimisi kariyerimi tamamlayıp elime de
işimi aldığımda kimseye muhtaç olmadan
eh işte dostlar alışverişte görsün misali bir
evlilik yapabilirim hayalinde.
Maalesef oğullarımız da kızlarımız da
bulunduğumuz toplumun değerlerinden de
❬
❬ 03 ❭ Mayıs · Mai 2015 · Şaban 1436
Merkez
Königsbergerstr. 16
61169 Friedberg
Tel: 06031-162411
Fax: 06031-738644
E-Mail: [email protected]
Web: www.hayatonline.eu
Baskı: Sunprint GmbH Offenbach
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
IGMG, Uluslararası Irkçılıkla
Mücadele Haftalarını
Başarıyla Tamamladı
❬ 04 ❭ Mayıs · Mai 2015 · Şaban 1436
haber
Diyanet İşleri Başkanı Müslüman Dini
Cemaatlerin Liderleri İle Buluştu
iyanet İşleri Başkanı Prof. Dr.
Mehmet Görmez Köln’de Peygamber Efendimizi anmak için
düzenlenen Kutlu Doğum Haftası Avrupa açılış programı çerçevesinde Almanya’daki Müslüman dini cemaatlerin başkan ve dini liderlerini kabul etti. Öğle yemeği eşliğinde Müslümanları ilgilendiren
çeşitli konuların istişaresi samimi bir ortamda yoğun ve açık bir şekilde gerçekleştirildi.
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nin
(DİTİB) istişare davetine ve akabinde
gerçekleştirilen Kutlu Doğum programına onur konuğu olarak katılan Diyanet
İşleri Başkanı’nın yanı sıra Almanya’daki
bütün Müslüman kuruluşların ileri gelenleri katıldılar.
Prof. Dr. Mehmet Görmez Müslümanlar arası diyaloğun önemini vurgulayarak Müslümanların kötülük ve çirkinlikte değil, iyilikte ve takvada yarışması
gerektiğini belirtti. Prof. Dr. Mehmet
Görmez sözlerine şöyle devam etti: “Ben
sadece DİTİB’in Diyanet İşleri Başkanı
değilim. Alevisiyle, Kürdüyle, hatta cihanşümul bir anlayış içinde, etnik ve milli bir bakış açısı darlığını aşarak dünyanın
neresinden ve neresinde olursa olsun bütün kardeşlerimizi kucaklayan bir anlayış
içinde olmalıyız. Dünyanın neresinde
mağdur bir kardeşimiz varsa, onu kucaklamalıyız. Dinimiz bizim ortak değerimizdir. Soy odaklı değil, kucaklayıcı bir
hizmet anlayışımız olması lazım. Onun
için bugün buradaki Müslüman kuruluşlarının temsilcileri ile buluşmaktan büyük bahtiyarlık duydum.”
İslamofobya`nın da önemli bir sorun
olduğuna vurgu yapan Prof. Görmez bunun bugünden yarına çözülemeyeceğini
belirterek için ortak çaba gösterme ihtiyacı üzerinde durdu: “İslam’ın meziyetlerini ortaya eksiksiz koyabilseydik, İslamofobya diye bir sorun kalmazdı. İnsan
anlamadığının düşmanı olur. Faust’u
okuyun, Batı-Doğu Divan’ının okuyun.
Ehl-i Kitaba tanıdığınız hukuk ne ise,
Mecusilere de aynı hukuku tanıyın diyen, içinde ineğe tapan tebaası olduğunda onların durumunu dikkate alarak
Kurban bayramında inek kesmeyelim di-
D
slam Toplumu Millî Görüş (IGMG) bu yıl
da Uluslararası Irkçılıkla Mücadele Haftaları
kapsamında başarılı çalışmalara imza attı.
Almanya genelinde toplam 47 program düzenlenerek geçtiğimiz sene yapılan program saysının
(26) hemen hemen iki katına ulaşıldı. IGMG
Genel Sekreter Vekili Bekir Altaş, “Cami cemiyetlerimizin yapılan programlara yüksek oranda
katılım sağlamış olmalarından büyük memnuniyet duyuyorum.” açıklamasında bulundu.
Çeşitli seminer, konferans ve açık oturum
programlarında muhtelif dinî cemaatlerden uzmanlar dindarlar arası iletişim, Müslüman karşıtı ırkçılık ve antisemitizm gibi konularda sunumlar gerçekleştirdiler. Kurumsallaşmış ırkçılık
konusu NSU ve ırkçı fişleme örnekleriyle işlendi. Bu yılki Uluslararası Irkçılıkla Mücadele
Haftalarının ağırlık noktası olan mülteciler de
düzenlenen birçok etkinliğin ana konusu idi.
Örneğin Braunschweig şehrinde “Hep beraber,
birlikte” sloganıyla bir uçan balon etkinliği gerçekleştirildi.
Bekir Altaş, “Cami cemiyetlerindeki gençlerin göstermiş olduğu katılımdan bilhassa memnuniyet duydum. Münih’ten Dortmund’a,
Köln’den Kiel’e kadar ırkçılık konusunda birçok
konferans düzenlendi. Bu oldukça cesaret veren
ve geleceğe ümitle bakmamızı sağlayan bir durum. İslami bir cemaat olarak sorumluluklarımızın bilincinde olmak ve faydalı ve güzel çalışmalar yapmak çok önemli.” ifadesinde bulundu.
Uluslararası Irkçılıkla Mücadele Haftalarına
ayrıca IGMG camilerindeki cuma hutbelerinde
de değinildi. 27 Mart 2015 tarihinde Bekir Altaş, Uluslararası Irkçılıkla Mücadele Haftaları
Elçisi Fritz Pleitgen ve Büyükşehir Belediye Başkanı Thomas Geisel’i temsilen İlçe Belediye Başkanı Walter Schmidt Düsseldorf ’taki Fetih Camii’nde cuma namazı öncesinde birer açıklama
yaptılar. Bununla birlikte bu yılki IGMG umre
yolculuğunda da Irkçılıkla Mücadele Haftalarının etkisi oldu. Kutsal topraklara gidenler dili ya
da etnik kökeni fark etmeksizin tüm Müslümanların eşit olduğu mekânları ziyaretlerin ardından
çeşitli sohbetlerde ırkçılık konusunda bilgilendirildiler. Bütün bu programlarda, birçoğu Almanya’dan katılan yaklaşık 4.000 katılımcı ırkçılık
konusunda duyarlılık kazandı.
Uluslararası Irkçılıkla Mücadele Haftaları
Vakfı’nın (Stiftung für die Internationalen Wochen gegen Rassismus) kurucu üyesi olan IGMG,
Almanya’daki en büyük dinî cemaatlerden birisi
konumunda. IGMG aynı zamanda Müslümanlar Koordinasyon Konseyi’nin de kurucu üyesi
olan Almanya İslam Konseyi’nin üyesidir.
İ
yen bir medeniyeti iyi anlamalı ve anlatmalıyız.”
Almanya Bosnalılar İslam Cemaati
adına programa katılan Mustafa Efendi
Klanco DİTİB’e Müslümanlar arası diyalog ve işbirliğine verdiği destekten dolayı
teşekkür etti, katılımcılara ve Diyanet İşleri Başkanı Görmez’e Reis’ul Ulema ve
Bosna Müslümanları’nın selamlarını iletti. Sayın Prof. Dr. Mehmet Görmez davete katılan misafirlerle tek tek ilgilendi.
DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. Nevzat Yaşar Aşıkoğlu da ev sahibi olarak bütün katılımcılara ve özellikle şeref konuğu Prof. Dr. Mehmet Görmez’e teşekkür
ederek bu toplantının ileriye yönelik
Müslüman teşkilat ve dini cemaatler arasında daha düzenli bir istişarenin başlangıcı olmasına yönelik dilek ve temennilerini vurguladı.
Davete katılanlar:
Diyanet İşleri Başkanı
Prof. Dr. Mehmet Görmez
T.C. Berlin Büyükelçisi
Hüseyin Avni Karslıoğlu
T.C. Köln Başkonsolosu
Hüseyin Emre Ergin
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği
(DİTİB) Genel Başkanı
Prof. Dr. Nevzat Yaşar Aşıkoğlu
İslam Kültür Merkezleri Birliği
(VIKZ), Mehmet Doğan
Almanya Arnavut Cemiyeti,
Zulhayrat Feyzullahi
Almanya Bosnalılar İslam
Cemaati (IGBD),
Mustafa Efendi Klanco
Almanya Faslılar Merkez Konseyi
(ZRMD), Abdelkader Rafoud
Almanya Arnavut Cemiyeti,
Laurent Salahudin Ibra
Almanya Alevi İslam Birliği
(AAIB), Hüseyin Yıldız
Almanya Şii Cemiyetleri
İslam Cemaati (IGS),
Dawood Nazirizadeh
Almanya Bosnalılar İslam
Cemaati (IGBD),
Mehmed Efendi Jakubovic
Avrupa Türk İslam Birliği
(ATİB), İhsan Öner
Almanya Alevi İslam Birliği
(AAIB), Berrin Hızlı
Avrupa Batı Trakya Türk
Federasyonu (ABTTF),
Halit Habipoğlu
Avrupalı Türk Demokratlar
Birliği (UETD), Süleyman Çelik
İslam Toplumu Milli Görüş
(IGMG), Murat Gümüş
Avrupa Türk Caferiler Birliği
(ATCB), Mehmet Irmak
Almanya Müslümanlar Merkez
Konseyi (ZMD), Nurhan Soykan
Somalili Öz Yardım Grubu Köln,
Mohammed Ali Khaire
Referans Dergisi Edebiyat Sohbetleri
vrupa Türk İslam Birliği Genel Başkan Danışmanı ve
Referans Dergisi’nin Halkla İlişkiler sorumlusu Nurdoğan Aktaş’ın düzenleyip sunduğu ‘Edebiyat Sohbetleri’nin ilki Orhan Aras’la Avrupa Türk İslam Birliği’inde gerçekleştirildi.
’Edebiyatımızdan Portreler’ başlığı adı altında gerçekleştirilen sohbet toplantısını Nurdoğan Aktaş kısa bir konuşmayla açtı. Referans Dergisi’nin artık 18. sayıya ulaştığını ve her yerde
kendi okuyucusunu bularak iyi bir noktaya doğru ilerlediğini
ve bu vesileyle yıllar önce ATİB’İn
başlattığı ‘Edebiyat Sohbetleri’ni ve
bugünden itibaren Referans’la birlikte
devam ettireceğini kaydeden Aktaş,
Orhan Aras’ın edebi kişiliği üzerinde
de durdu. Orhan Aras’ın biri Almanca olmak üzere 8 kitaba imza attığını
ve bunun yanısıra başta Referans olmak üzere çeşitli dergilerde yazı ve şiirler kaleme aldığını anlatan Aktaş, bu
A
sohbette de Aras’ın edebiyatımızdaki şahsiyetler hakkında edebiyatseverlere hitap edeceğini anlattı ve sözü Orhan Aras’a verdi.
Orhan Aras, Türk edebiyatının Orhun abidelerinden başlayarak günümüze kadar aynı zamanda Türkçenin de bir serüveni
olduğunu anlatarak başladığı sohbetinde, Kaşgar’dan Bağdat’a,
Bağdat’tan İstanbul’a kadar büyük bir coğrafyanın dili olan
Türkçenin çok büyük edebi şahsiyetler yetiştirdiğini örneklerle
sundu. Bilge Kağan yazıtındaki bir cümlelik hüzünden, Fuzuli’nin şikayetnamesine, Baki’nin Mersiyesi’inden, şair Eşref ’in hicivlerine
kadar örneklemeler yapan Aras, Türk
okuyucusunun ne yazık ki kendi edebiyatını, özellikle Doğu Türklerinin
edebiyatını iyi bilmediğini ve gelecek
kuşaklara aktarmadığını anlattı.
İki saate yakın süren sohbet Şehriyar’ın kendi sesinden ‘Heyder Babaya
Selam’ şiir dinletisiyle sona erdi.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Din ve Vicdan
Özgürlüğü Beraberinde
Aksiyon Hürriyeti
[email protected]
in ve vicdan özgürlüğü beraberinde aksiyonu zarûrî kılar. Çünkü, hür iradesiyle
bir dini seçmiş olan kişi bu inancını isbatla yükümlüdür. O da aksiyondur, yani amel etme
(serbest dînî ibadeti îfa) din ve vicdan özgürlüğünün
beraberinde getirdiği bir hürriyettir.
Zira her din, bağlılarına bir takım ibadet ve âyinler yapma görevi yükler. Buna göre bir dîne inananlar, gerek evlerinde, gerek ibadet mekânlarında, gerekse kamuya açık alanlarda bu ibadetlerini rahatlıkla yapabilmelidirler.
Dinini öğrenme, yayma ve yayın yapma da din
ve vicdan hürriyetinin olmazsa olmaz şartlarındandır. Zira kişinin inandığı dîni öğrenmesi ve kendisinden sonraki nesillere öğretmesi en doğal haklarındandır.
Dînini yayma faaliyeti de bu hakkın devamı mahiyetindedir. Son olarak teşkilâtlanma hakkından
bahsetmek gerekir ki, bu hak da inanç hürriyetinin
temel esasları içinde yer alır.
Doğal olarak aynı dîne inanan kişilerin bir araya
gelmeleri, dînî gayelerle çeşitli legal örgütler /teşkilâtlar kurabilmeleri, toplumsal faaliyetlerde bulunmaları tabîîdir. Unutmamak gerekir ki, din hürriyeti hem şahıs hem de gurup seviyesinde düşünülmesi gereken bir haktır. Bunun sebebi dînin ancak bir
cemaatle var olduğu gerçeğidir. Bu gerçekten hareketle İslâm Hukukunda dînî guruplara “millet” adı
verilmiştir.
Hz. Muhammed (s.a.v)’in Din ve Vicdan hürriyetiyle ilgili uygulamalarda İslâm’ı insanlara tebliğ
ettikten sonra onları vicdanlarıyla baş başa bırakmış,
îman edenleri din kardeşi kabul etmiş, İslâm’a razı
olmayıp eski inançları üzerinde kalmak isteyenlere
karşı her hangi bir olumsuz tavır takınmayarak onların inançlarına saygı göstermiştir. O’nun uygulamalarının esası elbetteki Kur’ân’a dayanmaktadır.
Zira Yüce Kitapta müslümanların gayr-i müslimlere
karşı nazik ve hoşgörülü olmaları öğütlenir;
-“İçlerinden zulmedenler hariç, Kitap Ehliyle ancak güzel tarzda mücadele edin ve deyin ki; Bize indirilene de, size indirilene de inandık. İlâhımız ve İlâhınız birdir ve biz O’na teslim olanlardanız.” (Ankebûd: 46)
Bu esaslar dahilinde Nebevî mesaja muhatap olmalarına rağmen eski dinlerinde kalmak isteyenlere
karşı müsamahalı bir şekilde muamele yapılmış ve
onların inanç, hak ve özgürlükleri teminat altına
alınmıştır. Bir müslüman devletin başka dinden
olanlara karşı takip edeceği siyaset şu âyetle açıkça
belirlenmiştir;
-“Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve
sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adâletli davranmaktan menetmez. Çünkü
Allah adâlet üzere olanları sever. Allah sizi, ancak sizinle din hakkında savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanız için yardım eden kimselerle dost
D
❬
❬ 05 ❭ Mayıs · Mai 2015 · Şaban 1436
Dr. Yusuf IŞIK
dosya
İslâm toplumlarında başka dinden olanlara geniş din ve vicdan özgürlüğü imkanı
tanınmıştır. Gayr-i müslimlere gösterilen
din ve vicdan hürriyeti; inanç hürriyeti, dînî âyin, ibâdet ve öğrenim hürriyeti gibi
alanlarda kendini gösterir. İslâm Dîni her
şeyden önce müslüman olmayanlara kendi
inançlarını koruma izni vermiştir.
olmaktan meneder. Kim onlarla dost olursa işte zâlimler onlardır.” (Mümtehine: 8-9)
İslâm toplumlarında başka dinden olanlara geniş
din ve vicdan özgürlüğü imkanı tanınmıştır. Gayr-i
müslimlere gösterilen din ve vicdan hürriyeti; inanç
hürriyeti, dînî âyin, ibâdet ve öğrenim hürriyeti gibi
alanlarda kendini gösterir. İslâm Dîni her şeyden
önce müslüman olmayanlara kendi inançlarını koruma izni vermiştir. Hz. Peygamberin Mekke’den
Medîne’ye hicretinden sonra çeşitli inançlara sahip
ileri gelen kanaat önderleriyle yaptığı istişare neticesinde tanzim ettiği Medîne Sözleşmesinin 25. maddesi özellikle bu konuya hasredilmiştir.
İslâm Dîni sadece barış zamanında değil, savaş
şartlarında dahi başka milletlerden olan ve hukûkî
anlamda düşman sayılan toplulukların haklarını da
korumuştur. Buna göre savaş esnasında da olsa soykırım ve katliam yapmak yasaklanmış, savaştan bir
şekilde kaçan yaralıların öldürülmesi engellenmiş,
kadınlara, çocuklara ve özellikle din adamlarına dokunulmaması hükmü getirilmiştir.
Bu hususta ilk Halîfe Hz. Ebû Bekir’in Şam Bölgesine gönderdiği ordunun komutanı Üsâme b.
Zeyd’e verdiği tâlimatlar Nebevî mesajın evrensel
esaslarını ortaya koyar mahiyettedir:
-“Size on şeyi tavsiye ediyorum ki, bunlara uyunuz . Hainlik yapmayınız . Vefasızlık etmeyiniz.
Haddi aşmayınız. Kimsenin uzuvlarını kesmeyiniz.
Çocukları, kadınları ve yaşlıları öldürmeyiniz. Hurma ağaçlarını kesip yakmayınız. Koyun, inek ve deve gibi hayvanları ihtiyaçtan başka bir maksat için
kesmeyiniz. Yolda manastırlara çekilmiş adamlara
rastlayacaksınız onları kendi hallerine bırakınız.”
(Vâkıdî: Kitabü’r-Ridde.Taberî)
Şüphesiz bu tâlimat ve uygulamalar Allah Resûlü’nün öğretisi ve icraatının Hz. Ebû Bekir (r.a) dönemindeki pratik tezahürlerinden başka bir şey değildir.
Rahmet, şefkat ve merhamet Peygamberi olan
Hz. Muhammed (s.a.v) yaşadığı dönemde gerçekleştirdiği uygulamalar ile insan hakları konusunda
İslâmî anlayışın pratik örneklerini vermiştir. O’nun
vefatına yakın bir zamanda irâd ettiği “Vedâ Hutbesi” ise insan hakları için ilk evrensel bildirge niteliğini arz eder mahiyettedir.
Allah Resûlü’nden sonraki İslâm tarihi sürecinde
Müslüman İdareciler insan hakları konusunda
O’nun ortaya koyduğu esaslar dahilinde hareket etmişlerdir. Bununla birlikte İslâm Tarihi boyunca bu
bahiste zaman zaman genel prensiplerin ihlâl edildiği durumlara şahit olmakta mümkündür. Ancak
bunlar istisnâî mahiyettedir. Bazı yöneticilerin yetki
ve maksadı aşan davranışlarının bir sonucudur. Zamanımızda İslâmı kötü emellerine âlet ederek kullanan sapkınlar gibi... Bunlar, İslâm’a mal edilemez.
Hiç bir zaman gerek devlet yöneticileri gerekse
umûmî efkâr/kamuoyu tarafından bu tür hareketler
tasvip görmemiştir. Bu sebepledir ki, farklı İslâm
Ülkelerinde yaşayan azınlıklar, dinlerini ve kültürlerini koruyarak, inançlarıyla ve uygulamalarıyla birlikte varlıklarını zamanımıza kadar sürdürebilmişlerdir. Bunun en güzel ve yakın örneklerini Osmanlı Devletindeki bir arada yaşama tecrübesinde görmek mümkündür.
Ne yazık ki, bunu görmek istemeyen gafillerin
bulunması bu tarihî gerçeği ortadan kaldıramaz.
Eee... ormana bakıp ağacı göremeyene ne derler
acaba?
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 06 ❭ Mayıs · Mai 2015 · Şaban 1436
haber
İslami İlimler Bilgi, Hitabet ve Tilavette Yarıştı
IGMG Kadınlar Teşkilatı (KT) İslami İlimler Kursları talebeleri arasında Bilgi, Hitabet ve Tilavet olmak üzere üç ana kategoride
yarışma düzenledi. Yarışmanın yanı sıra 15 bölge tarafından hazırlanan İslami İlimler Kursu stantları da ilgiyle takip edildi.
adınlar Teşkilatı (KT) tarafından 18 Nisan Cumartesi günü düzenlenen 11. İslami İlimler
Kursları Bilgi, Hitabet ve Tilavet Yarışması, İslami İlimler Kurslarının buluşmasına vesile oldu. Heyecan ve coşkuyla geçen yarışmada 15 bölge de İslami
İlimler Stantları açarak, bölgelerinde düzenlenen kurslar hakkında katılımcılara bilgi edinme imkânı sundular. Yarışma 2014 yılı KT Avrupa Kur’an Tilaveti Yarışması birincisi Ayşenur Bozkurt´un açılış Kur’ân-ı Kerîm tilaveti ile başladı, KT Eğitim Komisyon üyeleri
Elif Köse ve Selcan Demirci’nin takdimleri ile renk kazandı.
Programdan sorumlu KT Eğitim Başkanı Handan
Yazıcı selamlama konuşmasında, “Her geçen yıl hem
kemmiyet hem de keyfiyet anlamında hızla büyüyen
bir teşkilatız Elhamdulillah. Kelimenin tam anlamı ile
biz büyük bir aile olduk. Bu bir araya gelişlerle karşılıklı birbirimizden çok şeyler öğreneceğimizi biliyorum. İslami İlimler kurslarımızdan mezun olacak olan
siz değerli talebelerimiz geleceğimizin hatibeleri eğitimcileri idarecileri olacaksınız.” diyerek katılımcıları
tebrik etti.
IGMG İslami İlimler Sorumlusu Sultan Balkaya
kursların Avrupa’da ilk ve tek oluşuna dikkat çekti:
“Bu kurslarımız ile öğrencilerimizin hem İslam dinini
ve medeniyetini hem de yaşadığımız çağı yakından tanımalarını sağlayacak bilgi ve becerilerle donatmayı
emekteyiz. Avrupa’da yaşayan Müslümanları İslami
ilimler tarihi ve klasikleriyle buluşturmayı hedefleyen
İslami İlimler Kursları, diğer yandan öğrenilenleri modern dünyada geliştirilmiş sosyal bilimlerle sentezlemektedir. Kurslarımız, dört seneye yayılmış müfredatıyla öğrencilerimizin kendilerini ve toplumu geliştirmelerini sağlayacak yüksek verim ve kaliteli eğitim bilincini elde etmelerine katkıda bulunmayı en önemli
amaçlarından biri olarak görmektedir.” dedi.
KT Başkanı Hatice Şahin, “23 bölgemizde, yaklaşık 2000 İslami İlimler talebemiz, yani hocahanım
adayımız gecelerini gündüzlerine katıp, ailelerini organize ederek, ilim tahsil etmekteler. Rabbim zihin açık-
K
lığı versin, kolaylık versin. Her insan farklı etkilenir.
Saïd Nursi hazretleri, ‘Karşınızdaki insanı 100 kapılı
bir saray gibi görün. 99 kapıdan geri dönseniz, mutlaka onu etkileyebilecek 1 kapı vardır ki, oradan gönlüne girebilir, etkileyebiliriz.’ der. Bizler bu öğüdü esas
alarak insanlara ulaşmalı, onları etkilemeyiz. Bunun
için, öncelikli olarak ev sohbetleri halkalarımızı artıralım. Daha çok insana ulaşalım, bir fazla kardeşimizin
gönlünü fethedelim. Yönünün kıbleye çevrilmesine,
alnının secdeyle buluşmasına vesile olalım.” şeklinde
konuştu.
Hatice Şahin, bir eğitime tabi olurken kalplerin, zihinlerin, vicdan ve düşüncelerin hep birlikte eğitimden geçmesi gerektiğine dikkat çekti. Aksi takdirde,
bilgi kirliliğinin yaşandığı günümüzde tabi tutulduğumuz eğitimin bir fayda sağlamayacağını belirtti. Şahin,
“Rabbimin benden beklentilerini yerine getirebilmek
için, daha iyi bir kul olabilmek için, ama başka insanların da kulluklarını yerine getirebilmeleri için yardımcı olmakla mükellefiz. ‘Benim beklentilerim var, daha
eğitimli anne olabilmek katılıyorum bu kurslara diyebilirsiniz.’ Çok güzel, ancak çocuğumun oyun arkadaşlarını, okul arkadaşlarını da eğitme sorumlulumuz var.
Yaşamış olduğumuz toplumun da üzerimizde hakkı
var. Onlara karşı sorumluluklarımızı yerine getirebilmek için, İslami İlimlerde eğitim diyoruz.” dedi.
KT Başkanı, IGMG’nin İslami İlimler Kursu talebelerinden beklentilerine de değinerek; istatistiklere
göre, Avrupa’da yaşayan pek çok Müslüman’ın herhangi bir dinî cemaate mensup olmadığını ve bu insanlara ulaşılması gerektiğini söyledi. Bunun için yeni ev
sohbeti halkaları oluşturulması, aktif olarak eğitimde,
idarede, komisyonlarda, şube, bölge ve Genel Merkezde, camilerde, kurumlarda görevler üstlenilmesi gerektiğini ifade etti. Katılımcılara camilere üye olma çağrısında bulunan Şahin, kumanya, Ramazan çalışmaları,
zekât-fitre gibi her bir kampanya ve çalışmaya aktif
olarak destek verilmesini istedi, “Yıl boyunca ve ömrümüzün sonuna kadar yapacak çok çok işimiz var.” şeklinde konuştu.
Konuşmacıların tüm yarışmacılara başarılar dileyerek sözlerini tamamlamalarından sonra yarışmalara geçildi.
Yarışmanın ilk bölümünde Kur’ân-ı Kerîm tilavetleri yapıldı ve yarışmacılar Tilavet Yarışması’nın jüri
üyeleri KT Genel Merkez Hatibesi Zehra Dizman, KT
İrşad Komisyonu Üyesi Hamide İleri, Güney Hessen
KT Başkanı Sultan Ergün ve KT Eğitim Komisyonu
Üyesi Rabia Neziroğlu tarafından tecvid, mahreç okuyuş hakimiyeti ve makam alanlarında değerlendirildi.
Kur’ân-ı Kerîm tilaveti bölümünde Hamburg Bölgesinden Azize Aslan birinci, Düsseldorf Bölgesinden
Fadime Uslu ikinci, Köln Bölgesinden Tayyibe Nur
Üngan üçüncü oldu.
Yarışmacılar daha sonra hadis, akaid, fıkıh, tefsir ve
teşkilat konularında hazırlanan sorularla bilgilerini yarıştırdılar. Yarışmanın üçüncü bölümü ise hitabet alanında gerçekleşti. Konular yarışmacılar tarafından yarış-ma başlamadan önce kura ile belirlendi ve her bölge üç kişilik ekibiyle yarım saat ön hazırlıktan sonra
aralarından seçtikleri bir hatibe ile konularını sundular.
Yarışmacılar Bilgi ve Hitabet Yarışması Jüri Üyeleri
Fatma Akdoğan, Sevinç Emin ve Fatma Öztürk tarafından diksiyon, Türkçe’nin kullanımı, mimik, cemaate hâkimiyet, konu içeriği, giriş, takdim ve bitiş alanında değerlendirildi.
Bilgi Yarışması sonucunda Belçika Bölgesi birinci,
Hamburg Bölgesi ikinci, Düsseldorf Bölgesi üçüncü
ilan edilirken Hitabet Yarışması’nda Köln Bölgesinden
Maide Şeker birinciliğe, Kuzey Hessen Bölgesinden
Meryem Güneş ikinciliğe, Württemberg Bölgesinden
Betül Korurer üçüncülüğe layık görüldü.
Yarışmalar tamamlandıktan sonra dereceye giren
bölgelere başarı belgeleri ve ödüller takdim edildi.
Çekişmeli ve heyecanlı geçen yarışma, Kur’an okuma dalında günün birincisi olan Hamburg Bölgesin’den Azize Aslan’ın okuduğu Kur’an tilavetiyle sona
erdi.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Avrupalı
Türk’ün Siyasî
MücadHlesi
[email protected]
❬
❬ 07 ❭ Mayıs · Mai 2015 · Şaban 1436
Mahmut AŞKAR
dosya
Avrupalı Türk, “ötekileştirilen azınlık”
olmayı, daha çok meziyet ve hususiyet
sahibi olabilme avantajına dönüştürebilirse, İslamafobi, Türk ve yabancı düşmanlığının kol gezdiği Avrupa kamuoyuna rağmen kendine yer edinebilir.
oğuk Savaş döneminde Almanya’daki “Jön Türkleri” ile başlayan, Şark’taki değişimin politikacılar veya siyasî partiler tarafından istis“sağcı” Türkler, Almanya’nın CDU/ teorik temellerini Garp’ta atmak sevdası, 1970’li mar konusu olmaya zemin hazırlamaktadır. Bu,
CSU ve FDP gibi partilerine kendileri- ve 1980’li yıllarda da, her görüşten Avrupa Avrupalı Türk’ün hem dinî hem de siyasî konuni daha yakın hissediyor ve birçok siyasî konu- Türkleri arasında daha da hızlandı.
larda en yumuşak karnıdır! O, siyaset yapacada da sınırlı bir dayanışma ve fikir birliği içinde
Almanya, Hollanda ve Belçika gibi ülkelerin ğım derken, siyasilerin malzemesi olmaktan
olabiliyorlardı. Sosyal demokratından radikal parlamentolarında Türk kökenli milletvekilleri- kurtulamıyor... Türkiye’deki mevcut siyasî partigruplarına kadar Türk Solu ise, daha çok SPD ni gördükçe yerine göre gururlanıyor, yerine gö- lerin ve hatta dinî cemaatlerin Almanya ve Göçve kısmen (özellikle TKP’liler) de DKP (Alman re de insafsızca eleştirmekten geri durmuyoruz. men Türklerin yoğun olarak yaşadıkları diğer
Komünist Partisi) ile dayanışma içindeydi. Sov- Hangi siyasî görüşe sahip olurlarsa olsunlar, bir Avrupa ülkelerinde, şu veya bu isim altında
yetler Birliği’nin çökmesinden sonra Almanya taraftan mensubu oldukları azınlık toplumuna uzantıları oldukları herkes tarafından bilinmekTürk Solu için durum pek değişmedi ama Türk diğer taraftan üyesi oldukları partilerine ve yer- tedir zaten. Türkiye siyaseti, buradakileri maddî
Sağı, dünkü siyasî/ideolojik hasımlarının kapısı- li-çoğulcu topluma ters düşmemek gibi bir aya- ve manevî olarak sömürmeğe devam ederken,
nı çalmaya başladı. Çünkü, yeni dünya düze- rı tutturmaları gerekir ki, işleri oldukça zor...
ne buradakilerin tecrübesinden faydalanma gibi
ninde kutuplaşmalar din eksenli sahnelenince,
bir ihtiyaç hissediyor, ne de onların bulundukAvrupalı Türk’ün yumuşak karnı
Alman Muhafazakârlar (CDU/CSU), zaten hep
Etnik, siyasî ve dinî olarak son derece hetero- ları ülkelerde başarılı olabilmeleri için lojistik
kapının eğişinde beklettiği Muhafazakâr Türk’ü jen bir yapıya sahip “Avrupa Türkleri”nin bu destek sağlıyor. Almanya’nın devlet siyaseti de,
bu sefer mahallesine bile yaklaştırmamaya başla- durumu, kitleyi yeknesaklıktan kurtararak daha Türk azınlığın özellikle etnik ve dinî konulardadı. Hâl böyle olunca, Türk Solu ve Türk Sağı, dinamik kalmasına vesile olurken, öte yandan ki farklılığını, Türkler veya Müslümanlar-arası
ağırlıklı olarak SPD ve Yeşiller (Bündnis 90/Die gerek Türkiye ve gerekse Avrupa cenahından bir çatışma zeminine çekerek “terbiye” ediyor.
Grünen) gibi partilerde buluşmaya
Alman siyasî partilerinde kariyer
başladılar. Muhafazakâr Türklerin
yapmış, yönetici hatta parti başkanpek itibar etmedikleri, eski Doğu Allığına kadar yükselebilmiş Türk kömanya Sosyalist Partisi’nin (SED)
kenli politikacıların yumuşak karnı,
bir devamı niteliğindeki Sol Parti’ye
mensubu oldukları kitlenin kültürü
(Die Linke) ise, yine Türk Solu’nun
ve tarihi hakkında son derece sığ bilbiraz daha solundakiler daha çok ilgi
giye sahip olmalarıdır. Onların, zagösteriyorlar.
man zaman Türk, Türkiye ve İslâm
Şimdi Alman partilerine yöneltiüzerine yapılan tartışmalarda tipik
len soruyu Türkiye’dekilere de,
bir Batılı gibi görüş beyan etmeleri,
Al-Quran
Al-Karim
kendi kitlesiyle ters düşmelerine ve“Türk siyasî partileri Avrupa Türklesile olmaktadır. Mesela Türk kökenrine ne kadar açıktır?” şeklinde sorCemiyetlere ve
li bir Federal Meclis miletvekili, “Ersak; istisnasız bütün partilerden;
İşadamlarımıza Fırsat,
meni Meselesi”yle ilgili bir beyana“Tabii ki kapılarımız Avrupa’daki
P
r
o
g
r
a
m
l
a
r
a
G
e
l
e
n
v
e
tında, neredeyse bir Ermeni ağzıyla
Gurbetçilerimize ardına kadar açıkkonuya yaklaşınca, Almanya Türkletır.” babından siyasî bir cevap olacaAlmanca Meal ile
rinden beklemediği bir tepki almış
ğını tahmin etmek zor değildir. Geçİslamı Tanımak İsteyen
ve bu sefer de geri adım atmak mecmiş dönemlerde Avrupa TürklerinMisafirlere Verilebilecek
buriyetinde kalmıştı.
den, şu veya bu partiden milletvekili
seçilerek TBMM’ne girenler gözöGarp’ta Şarklı gibi siyaset
En Güzel Hediye
nünde tutulduğunda; “Ankara’ya her
Avrupa Türklerine ilk defa 2014
giden bizi unutur.” gibi bir genel kayılında, Türkiye seçimlerinde oy
naatın yaygın olması haksız bir itkullanma hakkının verilmesinden
Paket Halinde Almak İsteyenlere
ham değil, tam tersine; acı tecrübeberi, Garp cephesinde gözle görülür
Posta Ücretini
lerden çıkan sonuçtur.
bir hareketlenme var. Türkiye’nin
Biz Karşılıyoruz
Özellikle 12 Mart 1971 ve 12 Eydeğişik siyasi partilerine mensup polül 1980 Askerî Darbelerinin öncesi
litikacılar buradaki Türk kuruluşlave sonrasında Türklerin işçi olarak
rının kapısını çaldığı gibi, Avrupa
gittikleri Avrupa ülkelerine siyasî ilTürklerinden de onlarca insan kenticacı, öğrenci veya başka yollardan
dine yakın bildiği partilerin kapısını
13,5x19,5
cm
Orta
Boy
gidenlerin öncülüğünde gerçekleştiçalarak milletvekilliği aday adaylığı
Karton Kapak
rilen siyasi/ideolojik teşkilatlanmaiçin müracaatta bulunuyorlar. Tükeİki
Renk
Baskılı
nın esas hedefi; Türkiye’nin siyasî ve
tim toplumunun bir nesnesi hâline
hukukî düzenini kendi dünya görügelmiş, apolitik, ben-merkezli (egoSipariş İçin: [email protected] · Handy: 0171-1970212
şüne göre şekillendirmekti. Zamanın
zentrik) nesillerin politikaya ilgi
S
ALMANCA
KUR'AN
MEALİ
(100 Adet
250,- Euro)
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
duyması; anavatanla “yenivatan” arasındaki kültürel bağın canlanmasına vesile olacağından,
olumlu bir gelişme olarak görürken, Almanya
veya Belçika gibi yaşadığı ülkelere, sırf Türkiye’de politikacı olma sevdasından dolayı sırtını
dönmesini de son derece yanlış görürüz. Avrupalı Türk, ağırlıklı olarak yaşadığı ülkenin siyasî
partilerinde etkin bir rol oynamak için gayret
sarf ederken; göçmenlik ve azınlık tecrübesine
sahip toplumların birikiminden istifade etmelidir.
Avrupa Türklerinin, yerleşik olarak yaşadıkları ülkelerin siyasî hayatına ilgi duymaları ve
katılımcı bir rol üstlenmeleri kadar, Türkiye siyasetiyle de yakın temasta olmaları, kendi gelecekleri açısından hayatî bir önem taşımaktadır.
“Çıkar Grupları” ve benzeri isimler altında değişik mahvillerde, özellikle de siyasî arenada lobi çalışması yapan odaklar gibi, Almanya/Avrupa Türkleri adına Avrupa ve Türkiye siyasî cephesinde varlık gösterecek güçlü şahsiyet ve donanım sahibi temsilciler olmalıdır. Şimdiye kadar bu istikamette atılan her adım, grup veya şahıs çıkarlarına endeksli olduğundan, kucaklayıcı ve kapsayıcı olamamıştır.
Almanya için bir fırsat, Türkiye için
bulunmaz bir nimet
Avrupa’nın Göçmen Türkleri, savaşlarla dimağımıza kazınmış son bin yıllık Türk tarihin-
❬ 08 ❭ Mayıs · Mai 2015 · Şaban 1436
de çok önemli bir yer işgal etmiş olan Avrupa
için bir kültürel zenginlik, yeni bir nefes, barış
ve diyalog köprüsü, anavatan Türkiye içinse, her
yönüyle bulunmaz bir “nimet”tir!
Avrupa Birliği kapısında yıllardan beri bekletilen Türkiye için Avrupa Türk’ü, evin içinden
birisi olarak başka kapıların açılmasını sağlayabilir. Bunun için biraz siyasi tecrübe ve pratiğin
yanısıra ilgiye ihtiyacı ihtiyacı var. Polemik konusu olmaması için isim vermek istemiyoruz
ama bazen Avrupa Birliği’nde Türkiye için siyaset yapması adına öylesi çapsız ve nerede durduğu belli olmayan sözde siyasilerin arkasına takılan bir Türkiye gördükçe, hem ülkemiz hem de
Avrupa Türkleri adına çok üzülüyoruz. Türkiye,
devlet ve hükümet olarak, henüz daha Avrupa
Türkünün nelere muktedir olabileceğini ve hangi potensiyele sahip olduğunu anlamaktan
uzaktır. Avrupa’ya gelen siyaset ve devlet adamlarımız akıl dağıtmaktan, Türkiye’nin günlük
politik mülahazalarını buralara taşımaktan ve
artık bu insanlara hâlâ “Gurbetçi” gözüyle bakmaktan kendilerini sıyırabilirlerse, düşe kalka
nihayet kendi ayakları üstünde durabilen soydaş
ve vatandaşlarından Avrupa ve Avrupalılık adına çok şey öğrenecekler.
Hazır kıta veya yedek asker mantığıyla bakar,
yerine göre de, “bizden olanlar ve olmayanlar”
olarak zihninizde bu insanları kategorize ederse-
haber
niz, beş milyonun üzerindeki Avrupalı Türk’e
rağmen hâlâ “Ermeni Meselesi” gibi bazı millî
meselelerde niye arzu ettiğimiz neticeyi alamadığımızı anlayamazsınız! Tabiri caizse, “on ikiye
beş kala” birilerine kitap yazdırır, alelacele kitleleri toplamaya çalışırsanız, yine biz okur biz
dinler, biz haykırır biz alkışlarız.
Siz siyasetçi olabilir, siyasî düşünebilirsiniz...
Fakat sizin bu yaptığınız siyasî değil!
Azınlık olmanın avantajı
Avrupalı Türk, “ötekileştirilen azınlık” olmayı, daha çok meziyet ve hususiyet sahibi olabilme avantajına dönüştürebilirse, İslamafobi,
Türk ve yabancı düşmanlığının kol gezdiği Avrupa kamuoyuna rağmen kendine yer edinebilir.
Avrupalı, senin göstereceğin başarıyı kıskanabilir ama başarının karşısında şapka çıkarmasını da bilir. Uzunca bir hukukî mücadelenin
neticesi olarak, Alman Anayasa Mahkemesi’nin
başörtüsünü “kamusal alan”da (şartlı) serbest
bırakma kararında en önemli etkenin, bu ülkede yetişmiş eğitimli, genç ve başarılı Müslüman
kadınların olduğu gözardı edilmemelidir.
Geleceğinin bekâsı açısından başarıya mahkûm Avrupalı Türk, kuruluşlararası siyasete harcadığı enerji ve zamanını artık Türkler adına,
Türkler için siyasete vakfetmeği öğrenmelidir.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Yediklerimizden
Yedirme
Sorumluluğu
[email protected]
ynı gök çatısı altında yaşarız; komşuyuz aslında her
birimiz bir diğerimize...
Mesafeler önemini yitirmiştir artık
iyice... Yaşanan olaylara, dram ve
acılara şahidizdir artık, dünyanın
bir yerinden diğer başka bir yerine.
Gözümüz görür, kulağımız duyar ve
gelişmelerden haberdar oluruz; hiç
olmadığı kadar tarihin herhangi bir
döneminde. Toplanır; acılar bir yerde, sevinçler başka bir yerde. Duyarsızlaşma mı dediniz, o da dünyanın
başka bir yerinde! Mağduriyetler bir
yerde, refahın vermiş olduğu israf
başka bir yerde. Deva olmak isteriz
bir hatta bin derde. Kendinde olandan paylaşmaktır aslolan; paylaştığının fiyatı önemli mi, her ne ise...
Eylemi asıl değerli kılan şey budur,
söz konusu paylaşmanın kendisiyse...
“Komşusu açken tok yatan bizden
değildir” nebevi sözü yankılanır yüreğimizde. “Birşeyler yapmalı, yaralara merhem olmalı, başını yaslayacak omuz arayanlara bağrımızı açmalı; dinmeyen göz yaşını silmeli ve
acılara çare olmalıyız” deriz, bir yetim çocuğu ağlar, bir mahzun anneyi çaresiz gördüğümüzde... Annelerin kıyamadığı bebeklerine, kıyar
bombalar acımasız ve merhametsizce. Annesiz ve babasız çocuklar, çocuksuz kalan anneler. Kahkahalarla
dolu bir menü yerine, onların payına düşen acıdır ve acıyı paylaşırlar
bir ekmeği paylaşır gibicesine... Onlar dünyanın mazlum, mağdur,
A
❬
❬ 09 ❭ Mayıs · Mai 2015 · Şaban 1436
Murat KUBAT
mustazaf ve masumlarıdır... Onlar
kadın, ihtiyar, çocuk ve bebeklerdir
en fazla; çaresiz kalmış, savunmasız
bırakılmış...
Savaşlar en çok da çocuklara karşı acımasız. Savuruyor adeta her birini bir mağduriyetten başka bir
mağduriyete. Savaşı bir fotoğrafa
sığdırmak ne mümkün! Lakin bir
fotoğraf ki, savaşın acımasız sonuçlarını görmek mümkün. Annesini
ve babasını kaybetmiş Suriyeli iki
kız kardeş; biri 7, diğeri 13 yaşlarında. Savaşa en sevdiklerini kurban
vermişler. Beyrut sokaklarında, kaldırıma serdikleri kartonlar üzerine
uzanmış yatıyorlar. Üşüdükleri her
hallerinden belli. Gece üzerlerini
kim örter bu yavrucakların? Kim
şefkatiyle kol kanat gerer onlara?
Şefkatten mahrum kalmış bu çocukları kim sarar, kim ısıtır üşüyen
yüreklerini? Bunlar gibi on binlerce,
yüz binlerce savunmasız çocuk var,
savaşların mağdur ettiği.
Tarih, geçmişi ifade eder; yaşanmışlığı, olayları, gelişmeleri ve sonuçları. Yaşadığımız zaman dilimi
de gelecek için tarih olacaktır. Her
şey biz yaşarken oluyor. Yaşadığımız
ana şahitlik ediyoruz. Olan olaylara
ve gelişmelere karşı zihni, kalbi ve
eylemsel duruşumuzdan sorumlu-
yuz. Gözümüzün gördüğü, kulağımızın duyduğu, aklımızın yettiği
hadiseler karşısında, elimizin uzanabileceği durumlarda ‘Ne yaptık?’ ya
da ‘Ne yapıyoruz?’ sorusu sorulması
elzem sorulardandır; bu sorulara kayıtsız kalmak, lakayıt davranmak insanî bir tavır olamaz. Vicdani olandır insanî olan.
İnsan yolcudur bu hayatta. Yolcunun sorumluluğu doğru yolda yol
almaktır. Yolcunun yolda kalması,
yolda yatması, yolda durması makbul değildir. Yolcu, sorumluluk sahibi kişidir. Yollar uzun, yollar meşakkatli ve çetindir. İnsanın bu yolda olmazsa ulvi bir derdi, duyarsızlaşır ve bencilleşir. Bir dertdir bizi
yollara düşüren. Yediklerimizden
yedirebilmek, dünya mustazafları,
ezilenleri ve hesaba katılmayanlarının dertlerine ortak olabilmek
için... Gözler ve gönüllerden şu sözler okunur: ‘İnsanlık ölmedi. İyi
adamlar hâlâ var; heybelerinde
umut getiren. Güzel adamlar hâlâ
var; karşılıksız veren. İyi ki varsınız.’
Zira birileri hep almışlardı onlardan, hem de hiç sormadan... Oysa
biz almak için değil, vermek için
gelmiştik. Çünkü biz kardeştik, hatta insanlık paydasında eştik. Bu
duygu ve düşüncelerle birleştik... İyi
insanlardan olmak, güzel eylemlerde bulunmak için, vakit yola çıkma
vakti. Vakit şimdi mazlum ve mağdurların yanı başında olma vakti.
Vakit yediklerimizden yedirme, sofralara katkıda bulunma vakti.
TGRLP: “Almanya Mültecilere Sahip Çıkmalıdır”
LP Ludwigshafen şehrinde SWR
kanalı tarafından tertip edilen
“Almanya ve Rheinland Pfalz´ta
Mülteciler” başlıklı Sempozyumda Suriye`den gelmiş ve gelecek olan mülteciler
konusu ele alındı.
RLP Eyalet Göç ve Uyum Bakanlığı temsilcisi Margit Gottstein,
Ludwigshafen Şehri Belediye Başkanı Dr. Eva Lohse, SPD Entegre
ve Uyum Sözcüsü Bayan Ingeborg
Sahler-Fesel, Bad Dürkheim şehri
Belediye Başkanı Hans-Ulrich Ihlenfeld ve RLP protestan Kilisesi
Göç ve Uyum sorumlusu Reinhard
Schrott´ta bu programda hazır bulundular.
R
SWR kanalından canlı yayınlanan
Sempozyumda TGRLP Başkanı İhsan
Altındaşoğlu yapmış olduğu konuşmasında yabancı kökenli STK´ların bu konuya daha çok önem vermeleri ve destek
olmaları gerektiğine dikkat çekti. Altın-
daşoğlu ayrıca: “2015/2016 senesinde
sadece Ludwigshafen`e 700 mülteci gelecek. Bu sayı 2009 senesinde sadece 23
idi. Rheinland Pfalz eyaletine yaklaşık
20.000 mülteci bekleniyor. Bu eyaletimiz ve şehirlerimiz için alışık bir durum
değil, dolayısıyla kolay olmayacak”
ifadelerini kullandı.
8.Rheinland Pfalz Türk Günü
2015 Organizasyonu ile ilk defa
mültecilere destek olunacağını hatırlatan Altındaşoğlu bunun toplumsal bir sorun olduğunu ve
TGRLP olarak Almanya´ya gelecek olan savaş mağduru mültecilere mutlaka sahip çıkılması gerektiğini vurguladı.
dosya
Milli İttifak, Avrupa
Milletvekili Adaylarını Tanıttı
Baraj Kaygımız Yok
aadet Partisi ve Büyük Birlik Partisi 7 Haziran seçimlerine güçlerini birleştirerek
girme kararı aldılar. Tabandan
gelen yoğun istekler sonucu bir
ittifak oluşturularak Saadet Partisi bayrağı altında seçime girecek
olan ittifak seçimlere az bir süre
kala çalışmalarını yoğunlaştırdılar.
Avrupa adaylarının basına tanıtıldığı toplantıda Saadet Partisi
Milli İttifak hareketi Avrupa'nın
çeşitli ülkelerinden tesbit ettiği 9
adayla seçime katılıyor.
Abdussamet Temel, Münih'ten, Saadet Partisi Genel İdare Kurulu Üyesi, Almanya Temsilcisi ve Avrupa Koordinatörü,
Ankara 1. Bölge 3. sıra milletvekili adayı.
Adem Karaca, Berlin'den
İstanbul 2. Bölge adayı,
Mehmet Baloğlu, Fransa
Strassbourg Çorum adayı,
Altan Aras, Kassel'den,
Uşak 2. sıra adayı,
Metin Türkoğlu, İstanbul
3. Bölge Bölge adayı,
Hikmet Karaca, Ankara
1. Bölge adayı,
Cumali Akça, Malatya adayı,
Liste başından iki aday:
Binat Doğan, Almanya'dan,
Yozgat 1. sıra adayı,
Halit Kuş, Belçika'dan
Afyon Karahisar adayı,
Mörfelden/Walldorf şehrinde
basınla yaptıkları kahvaltılı toplantıda Saadet Partili çatısı altında seçime gidecek olan Avrupa'dan Milletvekili adaylarını tanıtarak, BBP'nin Saadet Partisi
çatısı altında seçime girme kararı almasıyla
birlikte yapılan anket sonucu açıklandı ve ''İttifakın baraj diye bir sorunu yok'' denildi.
S
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 10 ❭ Mayıs · Mai 2015 · Şaban 1436
haber
45 Ülkede ve Bölgede, Türkiye’de 35 İlde
HASENE 50 Bin Kumanya Hedefi
ASENE Derneği beş yıldır insanî yardım çalışmaları yürütüyor. Bugüne kadar doksandan
fazla ülke ve bölgede milyonlarca ihtiyaç sahibine ulaşan dernek Ramazan ayında ihtiyaç sahiplerinin
sofralarına katkı sağlamak amacıyla kumanya kampanyasının startını verdi. HASENE Derneği kampanyalar
sorumlusu Ömer Benli ile kumanya kampanyasını konuştuk.
Gerçekleştireceğiniz kumanya kampanyasının
önemi nedir?
Savaşlar, doğal afetler ve adaletsiz paylaşım küresel
ölçekte insan yaşamını tehdit ediyor. Bugün dünyada
805 milyon insan açlıkla karşı karşıya yaşamını sürdürüyor. Bu sayıyı dünya nüfusuna oranladığımızda her 9
kişiden biri açlık sıkıntısı çekmekte olduğunu görürüz.
Her yıl milyonlarca insan, bilhassa çocuklar açlığa bağlı nedenlerden dolayı hayatını kaybediyor. Afrika nüfusunun % 72’si yoksulluk kapsamı altında değerlendiriliyor. 1,2 milyar insan günde 1,25 dolar ve daha aşağı
miktarla yaşamaya çalışıyor. Dünya nüfusunun %1’inin
geliri %99’unun gelirine eşit. 2010-2012 yılları arasında Somali’de yarısı çocuk toplam 260 kişi açlıktan hayatını kaybetti. Suriye’de devam eden savaş sebebiyle
yüzlerce çocuk ve yaşlı açlıktan hayatını kaybetti. Dünyadaki bu gelir dengesizliği sürdürülebilir gözükmüyor.
Bizler yediklerimizden muhtaçlara yedirmeyi, mağdurları gözetmeyi, aç olanlara ikramda bulunmayı ibadet biliriz. Bugün yeryüzünde bir lokma ekmeğe ihtiyaç
duyanlar var. İftar ve sahur sofraları boş olanlar var. Biz
bunları yardım çalışmaları bağlamında az gelişmiş ülkelere gittiğimizde görüyoruz. İnsanlar bu tür tabloları
Yetelevizyonlardan seyrediyor, gazetelerden okuyor. “Y
diklerinizden yediriniz” sloganı ile başlattığımız 2015
Kumanya Kampanyası aracılığıyla, açlık ve yoksulluk
çeken ülke ve bölgelerde yüz binlerce ihtiyaç sahibine
ulaşmayı hedefliyoruz. Bu bağlamda kumanya kampanyası mazlum ve mağdurlara el uzatabilmeyi; Ramazan
ayı içerisinde zengin olan soframızdan, yani yediklerimizden, bulamayanlara da yedirebilmeyi ifade ediyor
diyebilirim.
45 ÜLKE VE BÖLGEDE, TÜRKİYE’DE 35 İLDE,
50 BİN KUMANYA HEDEFİ
Biraz da kumanya için hedeflerinizi konuşalım.
Bu kampanyada hedefiniz nedir?
Kumanya kampanyası, her sene artan kumanya sayısı ve buna bağlı olarak değişen ülke sayısı ile yüz binlerce ihtiyaç sahibinin dualarına vesile olan bir kampanyadır. Her bir bağış dünyanın farklı coğrafyalarında,
farklı mağduriyetler içerisinde yaşamını sürdüren mazlum, mağdur ve ihtiyaç sahiplerine iftarında ekmek oluyor, sahurunda yemek. Çalışmalarımızı 45 ülke ve bölgede, Türkiye’de 35 ilde yürütmeyi planlıyoruz; kampanya için belirlediğimiz hedef ise 50 bin kumanya bağışı.
Kumanya kampanyası başlığı altında
hangi çalışmaları yürüteceksiniz?
Kumanya kampanyası isminden de anlaşılacağı gibi
kumanya (gıda) yardımını içeriyor. On binlerce gıda
paketini Ramazan ayı başlamadan mazlum ve mağdurların sofrasına ulaştırmayı hedefliyoruz. Yılın her günü
ekmek çıkaran mobil fırınımız Ramazan ayında daha
yoğun çalışacak. Mobil fırınımız ve iftar çadırımız geçtiğimiz sene Şanlı Urfa’da, ondan önceki sene ise Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde yardım çalışmalarını yürütm-
H
Röportaj: Murat Kubat
üştü. Bu sene yine Şanlı Urfa’da başta Suriyeli mülteciler olmak üzere ihtiyaç sahibi kimselere sıcak ekmek ve
yemek ikram edecek. ‘Bir ekmek kadar sıcak, bir dua
kadar yakın’ sloganı çerçevesinde mobil fırınımızda
günlük üretilen binlerce ekmeği mağdurların sofrasına
sunacağız. Ramazan ayı bereket ayıdır. Toplumsal dayanışma ve kaynaşma bu ayda daha da artıyor. Kurduğumuz iftar çadırlarında her gün çıkardığımız sıcak yemeklerden muhtaçlara ikram edeceğiz.
Yetimler toplumun en zayıf kesimidir. Farklı ülkelerde, farklı mağduriyetler içerisinde yaşayan yetimlerimize bayram sevinci yaşatabilmek için; gönüllerini almak ve onları hediyelerle mutlu edebilmek için 2015
Kumanya Kampanyası’nı bir vesile biliyoruz. Sıcak bir
yemeğe ihtiyaç duyan insanlar var. Saray Bosna’daki
Hasene Aşevi’nde günlük yüzlerce ihtiyaç sahibine sıcak
yemek ikram edeceğiz. Kitap ve defterleri olmadığı için
tahta üzerine yazan ve bunları defter kitap olarak kullanan çocuklar var. İhtiyacın olduğu ülke ve bölgelerde
başta Kur’ân-ı Kerîm olmak üzere farklı kitaplar ve eğitim materyalleri dağıtmayı hedefliyoruz.
Hangi ülke ve bölgeler, hangi şehirlere
ağırlık vermeyi düşünüyorsunuz?
Somali’deki yaşam şartlarının ne kadar kötü olduğunu biliyoruz. Çad’ta Orta Afrikalı mülteciler bizlerden
yardım bekliyor. Nijer’de bulunan Nijeryalı mülteciler
yardıma ihtiyaç duyuyor. Ebola virüsünün mağdur ettiği bölgelerde de ihtiyaç var. Bilhassa Suriyeli mültecilerin bulunduğu il ve ilçelere ağırlık vermeyi düşünüyoruz. Reyhanlı’da düzenli bir şekilde desteklediğimiz yetimlerimiz var. Oralarda kumanya dağıtımlarımız olacak. Gaziantep’te anne ve babalarını kaybetmiş Suriyeli
çocukların kaldıkları yerler var. Bu tür yerelere ağırlık
vereceğiz. Türkiye’de toplam 35 ilde kumanya çalışmalarını yürüteceğiz. Her ilde valilik ve belediyelere bağlı
sosyal hizmetler birimlerinin yönlendirmesiyle hareket
ediyoruz. Ayrıca Balkanlar’a ağırlık vereceğiz. Saray
Bosna’da bir aşevimiz bulunuyor. Belediye ile işbirliği
içerisinde çalışıp, ihtiyaç sahiplerini tespit ediyoruz. Yılın her günü sıcak yemek çıkaran aşevimiz rahmet ayı
Ramazan’da daha yoğun çalışacak ve en az 350 kişiye sıcak yemek çıkaracak.
Bir kumanya bağışı ne kadar? Kampanyanıza
destek vermek isteyenler sizlere nasıl ulaşabilirler?
Bir kumanya bağışı 45 €. Kampanya kapsamında
yürüttüğümüz tüm yardım çalışmalarını bu miktarlarla
karşılıyoruz. Bu miktara ilave olarak ayrıca 5 €’luk yardımları farklı ülke ve bölgelerde eğitim materyallerine
ihtiyaç duyan öğrencilere eğitim yardımı olarak düşündük. Hayırseverlerimiz 45 €’luk kumanya bağışı yapabileceği gibi, buna 5 € eğitim katkısı ilave ederek 50
€’luk yardımda da bulunabilirler.
Yardımların yapılabilmesi için www.hasene.org sayfamızdaki online bağış bölümü kullanılabilir. Ayrıca
(+49) 2237 92942-11 numaralı telefon aracılığı ile de
bizlere ulaşarak bilgi alınabilir.
SİZLER DE YEDİKLERİNİZDEN
YEDİRMEK İSTEMEZ MİSİNİZ?
Kampanyanın son tarihi nedir? Dağıtımları
ne zaman ve nasıl gerçekleştiriyorsunuz?
Kampanyamıza bağışları 22.05.2015 tarihine kadar
almayı düşünüyoruz. Dağıtımları Ramazan ayı başlamadan bitecek şekilde organize ettik. Kumanya kampanyasını ülkelere gönderdiğimiz gözlemciler eliyle
ulaştırıyoruz. 150’den fazla gözlemciyi çalışmalar yerinde şeffaf bir şekilde takip edebilmesi ve kumanyaları sahiplerine ulaştırabilmesi için 45 ülke ve bölgeye gönderiyoruz.
Son olarak söylemek istediğiniz, vermek
istediğiniz bir mesaj var mı?
Bu sene de birlikte iftar açacağız. Bu sene de on binlerce kişiye kumanya paketi dağıtacağız. Bu sene de
mazlum ve mağdur yüreklerin dualarını alacağız. Unutulanları hatırlayacak, paylaşmayı çoğaltacağız. Nisan
ayının 20’sinde Üç Aylar olarak tabir ettiğimiz manevi
iklimin daha yoğun yaşandığı aylara giriyoruz. Bu ayların zirvesi ise Ramazan ayı. Ramazan ayına girmeden
dağıttığımız kumanyalar adreslerini bulmuş olacak ve
bir ay boyunca mobil yardımlarımız sürecek. Bizleri takip eden kardeşlerimize şunu sormak istiyorum: Sizler
de binlerece kilometre ötedeki ihtiyaç sahiplerine bir
kumanya paketi ulaştırmak istemez misiniz? İşte başlattığımız kumanya kampanyası ile böyle anlamlı bir hayırda bize katkı sağlayabilirler ve yediklerinden ihtiyaç
sahiplerine de yedirebilirler.
BAZI BİLGİLER:
Kampanyanın gerçekleşeği ülkeler: Afganistan, Arnavutluk, Bangladeş, Benin, Bosna Hersek, Bulgaristan, Burkina Faso, Burundi, Cibuti, Çad, Endonezya,
Etiyopya, Fas, Filipinler, Gana, Gine, Gine Bisau, Hindistan, Irak, Kamerun, Karadağ, Kenya, Kolombiya,
Kosova, Lübnan, Makedonya, Mali, Meksika, Mısır,
Moğolistan, Nijer, Orta Afrikalı mülteciler, Pakistan,
Romanya, Sırbistan – Preşova, Sırbistan-Sancak, Sierra
Leone, Somali, Sudan, Tanzanya, Togo, Türkiye, Uganda, Ürdün. Ayrıca Almanya’daki mülteciler, Avusturya’daki mülteciler, Fransa’daki mülteciler, İtalya’daki
mülteciler.
Kumanya paketlerinin içeriği: Kumanya paketlerinin içeriği ülke ve bölge şartlarına değişmekle birlikte
genel olarak pirinç, makarna, mercimek, sıvı yağ, şeker,
un, süt tozu, çay, meyve suyu ve hurma gibi temel gıda
maddelerini içermektedir.
YARDIMLARINIZ İÇİN:
Hesap Sahibi: IGMG Hilfs- und Sozialverein e.V.
Banka: Kreissparkasse Köln
Banka Kodu: 370 502 99
Hesap No: 0184273164
IBAN: DE75 3705 0299 0184 2731 64
BIC: COKSDE 33
Amaç: 0002356
İLETİŞİM:
Tel: 02237 92942-11
Email: [email protected]
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 11 ❭
haber
Mayıs · Mai 2015 · Şaban 1436
Barış İçinde Birlikte Yaşama Kültürü İçin
iyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez yaklaşık 17.000 kişinin doldurduğu Köln Lanxess Arena’da Avrupa çapında Hz. Muhammed’in doğumu
münasebetiyle (a.s.) kutlanacak olan ‘Kutlu Doğum Haftası’nın Avrupa açılış programını gerçekleştirdi. Programda
dünya çapında güncel çatışmaları da gündeme alarak bu yılın teması olarak belirlenen ‘Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı’ konusu çerçevesinde sevgi, saygı ve merhamet
için mesajlar verildi. Birçok Müslüman Teşkilat ile beraber
DİTİB tarafından organize edilen programın odak nokta-
D
Mazlum
Mağdurlar
M
azlum vve
eM
ağdurlar İçin El Ele
sında Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in konuşmasının yanında ev sahibi olarak DİTİB Başkanı Prof. Dr. Nevzat Y. Aşıkoğlu, T. C. Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu, Federal Almanya Eski Cumhurbaşkanı Christian
Wulff ve Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Başbakanı adına katılan Müsteşar Karl-Heinz Krems’in konuşmaları yer aldı.
Açılış konuşmasında DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr.
Nevzat Y. Aşıkoğlu davet sahibi kuruluşlar adına çeşitliliğe
sahip bir toplumda insanların birlikte yaşaması için sevgi,
saygı ve merhametin önemini vurguladı.
Sosyal
IGMG S
osyal Yardım
Ya
ardım Derneği
Derneği
IGMG HilfsHilfs- und Sozialverein
Sozialverein e.
e. V..
T +49 2237 92942-11 | F +49 2237 92942-42
www.hasene.org
haseneorg
w
ww.hasene.org | [email protected]
[email protected] |
haseneor
g
—
ankverbindung:
Havale
banka
bilgileri
Bankverbindung:
Ha
vale için bank
a bilg
ileri | B
ozialverein e
Hesap SSahibi
ahibi | Kon
toinhaber: IGMG H
ilfs- und SSozialverein
Kontoinhaber:
Hilfse.. V..
Bank
reissparkasse Köln
Bankaa | Bank
Bank:: K
Kreissparkasse
COKSDE
IBAN: DE75 3705 0299 0184 2731 64 | BIC: C
OKSDE 33
Amaç | Verwendungszweck:
Ve
erwendungszweck: Destekçi
Destekçi No vveya
Amaç
Spender-ID
eya [[Adresiniz]
Adresiniz] | Spender
-ID oder [[Adresse],
Adresse], 0002356
“...Onlara yediklerinizden yedirin, giydiklerinizden giydirin!...” Vedâ Hutbesi - Hz. Muhammed (s.a.v.)
eurer
Muhammad (s)
““...Versorgt
...Versor
e
gt sie mit euren
euren Speisen
Speisen und kleidet
kleidet sie gemäß
gemäß eur
er K
Kleidung!...
leidung!...“ Abschiedspredigt,
Abschiedspredigt, Muhammad
Yediklerinizden
Yedik
ed
e lerinizden Yediriniz
Yediriniz
edir
Versorgt
Versor
e rgt sie mit euren
euren Speisen
Speisen
45 €
Lebensmittelpaket
+
5€
Bildungshilfe
Die 5-€-Spenden werden als Bildungshilfe für die Beschaffung von Schulmaterialien
für bedürftige Kinder in verschiedenen Ländern und Regionen verwendet.
Programın atmosferinden etkilenen ve çocukluğu Almanya’da geçen Türkiye Cumhuriyeti Berlin Büyükelçisi
Hüseyin Avni Karslıoğlu ‘Ben çocukluğumda böyle bir
program yaşamadım’ itirafında bulunmuş ve çocukluğunda
çektiği mahrumiyetlere atıfta bulunarak Almanya’daki Müslümanların elde ettikleri gelişmeler hakkında duyduğu
memnuniyeti ifade etti. Büyükelçi Karslıoğlu, birlikte yaşama kültürünün bulunması ve böyle programların yapılabilmesi açısından Almanya’ya da teşekkür etti. Mehmet Görmez’e ve bütün dini cemaat teşkilatlarına hitaben ise ‘bizim
görevimiz bu hoşgörüyü gençlerimize öğretmektir’ dedi.
Karslıoğlu bir ‘birlikte yaşama kültürü açısından Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Yahudiler birbirinden öğrenmelidirler’ dedi.
Programda bir konuşma yapan Christian Wulff ise herkesin dini kutlamalarını yapabileceği ve başka din mensuplarını da programlarına davet edebileceği bir ülkede yaşamaktan dolayı gurur duyduğunu ve bu programa katılan
yaklaşık 17.000 kişinin sevincine ortak olduğunu ifade etti.
Wulff, kendisini de etkileyen atmosferden dolayı Karslıoğlu’nun programdan etkilenmesini çok iyi anladığını belirtti.
Dünya’daki bir çok krize atıfta bulunarak: ‘krizleri aşabilmek
için birbirine destek olmak gerekir. Milyonlarca savaş mağduru sığınmacının bulunmasına müsaade etmemeliyiz’ dedi.
Dinlerin ortak noktaları olarak dünyada iyi şeyler yapma,
yaptıkları hakkında hesap verme ve merhametin bulunduğunu vurguyan Wulff, bunların birlikte yaşamak için muhteşem temeller olduğunu belirtti.
Kuzey-Ren-Vestfalya Eyaleti Başbakanı Hannelore
Kraft’ı temsilen programa katılan Adalet Bakanlığı Müsteşarı Karl-Heinz Krems ise katılımcılara ‘Köln’e hoşgeldiniz’ diyerek Kraft’ın selamlarını iletti.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez konuşmasında
yabancı düşmanlığına karşı bir mesaj olarak Köln Dom Kilisesi’nin ışıklarını bir süreliğine kapatan yetkililere teşekkürlerini şöyle ifade etti: “Bütün kalbimle yabancı düşmanlığına karşı duran kişilere teşekkür ederim.” Birbirine gitgide daha yakınlaşan dünyadaki insanların çatışmasız bir birlikte yaşamayı temin etmeleri gerektiğini belirtti ve: “Yeryüzüne gönderilen rahmeti yeniden insanlığa hatırlatmak için
bir vazife edindik.” dedi. Burada yaşayan Müslümanları Avrupalı Müslümanlar olarak niteleyen Görmez: “Artık sizler
göçmen değilsiniz.” dedi. Müslümanları en güzel şekilde bu
toplum içinde yaşamaları yönünde ikaz etti. Diyanet İşleri
Başkanı “İslam Allah’a, yarattıklarına ve her şeye saygılı olarak barış içinde yaşamaktır.” dedi. İslam’ı ona yamanmaya
çalışılan olumsuz imajdan kurtarmak için Müslümanlığın
özündeki şeylerin yapılması gerektiğini vurgulayarak: “Bizler rahmetin temsilcileriyiz.” demiştir. Birlikte yaşamayı temin etmek için iki tavsiyede bulunarak affetme ile özür dilemenin özemini vurgulamış ve “affetmeyen, nasıl özür dileneceğini de bilemez.“ diyerek buların insanlar arasındaki
ilişkiler için de vazgeçilmez olduğunu bildirdi.
Program öncesinde Prof. Dr. Görmez DİTİB Federal
Kadın Birlikleri, DİTİB Federal Gençlik Birlikleri ve DİTİB
Eyalet Birlikleri başkanları ile görüşerek çalışmaları hakkında bilgi aldı.
Programın konusuna uygun olarak başlangıçta DİTİB
Tasavvuf Musıkisi Korosu’nun sunumundan sonra çok etkileyici bir çifte ezan okundu.
Hem okunan Kur’an-ı Kerim hem de programda yer
alan bütün konuşmalar işaret diline çevirilerek işitme engellilerin hem Almanca hem de Türkçe olarak programı takip
edebilmeleri sağlanmıştır. Engellilere uygun oturma alanlarının da sunulduğu bölüm engelli Müslümanlar ve aile fertleri tarafından büyük bir beğeni aldı.
Özellikle programın ikinci bölümünde tanınmış sanatçı
Mahir Zain’in bir konseri gençlerin büyük beğenisini almış
ve program son buldu.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 13 ❭
Mayıs · Mai 2015 · Şaban 1436
haber
Steinfurt DİTİB Yeni Camii Dualarla İbadete Açıldı
ünster bölgesinde faaliyet gösteren Steinfurt DİTİB Yeni Camii’nin açılışı 27 Mart 2015 tarihinde gerçekleştirildi.
Daha önce kiralık bir binada hizmet vermekteyken eski bir marketi satın alarak camiye dönüştüren yeni cami
derneğinin açılış programına Münster Başkonsolosu Ufuk
Gezer, DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. Nevzat Yaşar Aşıkoğlu, Steinfurt Belediye Başkanı Andreas Hoge, Münster
Din Hizmetleri Ataşesi Yunus Yüksel, Kilise temsilcileri
Meyer-Wirsching ve Markus Dördelmann, bölge dernek
din görevlileri, dernek başkanları ile çok sayıda Alman ve
Türk misafir katıldı.
Program, Kur`an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Yapılan konuşmalarda ev sahibi dernek başkanı Hasan
Kolukısa katılımcılara teşekkürlerini arzetti. Münster Eyalet Birliği Başkanı Veli Fırtına yaptığı konuşmada kardeşlik
duygusuna değindi.
Protestan ve Katolik kiliseleri adına konuşan temsilciler ise bu caminin açılışından dolayı duydukları memnuniyeti dile getirerek, hangi dine mensup olursa olsun insanların bu mabed yerlerini ziyaret etmelerini istediklerini dile
getirdiler.
Steinfurt Belediye Başkanı Andreas Hoge yaptığı ko-
M
nuşmada, Steinfurt şehrinde çeşitli millet ve dinlere mensup insanların olduğunu, bunların huzur ve barış içersinde
yaşadığını, DİTİB Yeni Camii`nin açılışının şehire farklı
bir hava kattığını, bu caminin insanların ve kültürlerin
kaynaşmasına vesile olduğunu bundan dolayı dernek yöneticilerine teşekkür etti.
Münster Din Hizmetleri Ataşesi Yunus Yüksel yaptığı
konuşmada böyle bir yerin açılması Steinfurt şehrimizde
birlik ve beraberlik duygusunun gelişmesine katkı sağladı.
Nasılki biz buralarda camilerimizi açıp, ibadetlerimizi yapabiliyorsak Anadoluda da kiliselerin özgürlük içinde çanlarını çalarak ibadetlerini yapabildiklerini ifade etti.
Münster Başkonsolosu Ufuk Gezer yaptığı konuşmada,
buraya gelen ilk neslin çektiği sıkıntılardan bahsederek, Almanya`daki Türk toplumunun ibadetlerini huzur içerisinde yerine getirebileceği bu tür güzel mekanların inşa edilmesinden dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Bu
hizmetin bir gönüllülük esasına dayandığını, bundan dolayı bu mekanların çok daha fazla değer ve mana ifade ettiğini dile getirdi.
DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. Nevzat Yaşar Aşıkoğlu
da yaptığı konuşmada; caminin açılışında bulunmaktan
duyduğu memnuniyeti dile getirerek, caminin yapılışında
emeği geçenlere teşekkür etti.
Cemiyet hayatında çalışmanın fedekarlık ve özveri gerektirdiğinı ifade eden Aşıkoğlu bunun bir iman göstergesi, İslam`a, Kur`an`a ve Resullullah`a bağlılığın göstergesi
olduğunu, aziz milletimizin Amerika’dan Afrika‘ya, Rusya‘dan Avusturalya‘ya dünyanın neresinde olursa olsun,
kendi inancını en güzel şekilde yaşama gayreti içerisinde
olduğunu ve bundan sonrada olacağını tarih boyunca hep
gösterdiğini söyledi. Camilerin, çocuklarımız için kendi
dinlerini öğrenme yolunda büyük bir imkan olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Yaşar Aşıkoğlu, camilerin müslüman kardeşlerimizin bir araya gelerek dertlerini, sıkıntılarını konuştukları bir yer olduğunu, şuana kadar bu camilerimizin inşasını yapan ecdadımızın bu camileri yeni nesillere armağan edeceğini, yeni neslinde bunları daha ileri götüreceğini ifade ederek, tüm emeği geçenlere ve katılımcılara teşekkür etti.
Steinfurt DİTİB Yeni Camii Dernek Başkanı Hasan
Kolukısa`ya DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. Nevzat Yaşar
Aşıkoğlu tarafından bir plaket, Münster Başkonsolosu
Ufuk Gezer de teşekkür belgesi takdim edildi.
Program ney taksimi ve sema gösterisinin ardından,
dua, kurdela kesimi, cami ziyareti ve toplu resim çekimiyle son buldu.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 14 ❭
haber
Mayıs · Mai 2015 · Şaban 1436
Yurtdışı Türklerle Yeni Dönem Sözü
A
K Parti’nin 2015 Seçim Beyannamesinde “Vizyoner ve Öncü Ülke” başlığı altında “Yurt Dışında
Yaşayan Vatandaşlarımız ve Akraba Topluluklar”a
geniş yer ayrıldı. 7 Haziran 2015 tarihinde gerçekleşecek
genel seçimlerde yurt dışında yaşayan vatandaşları temsil
etmek üzere İstanbul 3. Bölgeden milletvekili adayı olan
Mustafa Yeneroğlu, “AK Parti’nin Seçim Beyannamesi
yurt dışı Türklerle ilgili yeni bir dönemin sözüdür. Bu beyannamede yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızla ilgili
birçok hedefimiz resmî olarak da ete kemiğe bürünmüştür.” ifadelerinde bulundu.
AK Parti 15 Nisan 2015 tarihinde hem 2015 Seçim
Beyannamesini hem de Yeni Türkiye Sözleşmesini kamuoyu ile paylaştı. Seçim Beyannamesi, yurt dışı vatandaşlara ayrılan geniş yer ve somut projelerle de dikkat çekiyor. “Gerek Seçim Beyannamesinde, gerekse Yeni Türkiye Sözleşmesinde insan onurunu merkeze alan bir bakış
açısının vurgulanması çok önemlidir. Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın bütün farklılıklarının sahiplenilerek onların dil ve kültür birikimlerinin geliştirilmesinin
hedeflenmesi son derece sevindiricidir.” diyen Yeneroğlu,
açıklamalarına şöyle devam etti: “Beyannameye bizim de
katkılarımızla alınan somut hedef ve öneriler, 1980’li yıllarda yurt dışında yaşayan vatandaşlarına yönelik sadece
ekonomi ve istihdam merkezli politikalar geliştiren Türkiye’nin yurt dışındaki vatandaşlarına dair bakışındaki
büyük değişikliğe işaret etmektedir.”
Yurt dışında yaşayan vatandaşlara yönelik son dönemde atılan adımların önemli olduğunu vurgulayan Yeneroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Yurt dışında yaşayan
vatandaşlarımıza yönelik politikaların vatandaşlarımızın
hak ettiği şekilde daha da ileri bir noktaya taşınması gerekmektedir. Yurttaşlarımızın kronikleşmiş sorunlarını
çözmek, onları bulundukları ülkelerde destekleyip güçlendirmek, ayrıca dil ve kültürel mevcudiyetlerini muhafaza etmek için atılması gereken çok adım, kat edilmesi
gereken çok yol vardır.”
Yeneroğlu’nun seçim kampanyasında esas aldığı ve
AK Parti’nin Seçim Beyannamesinde kapsamlı bir şekilde
belirtilen adımlar şöyle:
• Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza yönelik farklı devlet birimleri tarafından sunulan hizmetlerin sistematik bir biçimde ve kurumlar üstü koordine edilmesi,
• Vatandaşlarımızın sahip olduğu dinî ve kültürel
kimliklerini asimile etmeye yönelik politikalara karşı çokkültürlülüğün, sosyal, siyasi ve ekonomik yaşama katılımın desteklenmesi,
• Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın maruz kaldığı ayrımcılık ve ırkçılıkla mücadele için uzun vadeli stratejilerin hayata geçirilmesi,
• Yurt dışındaki vatandaşlarımızın ilgilerinin temsilcisi olan, onların hayatın her alanına katılımlarını destekleyen sivil toplum kuruluşlarının güçlendirilmesi,
• Belirlenen hedefleri gerçekleştirmek için diaspora
politikalarına ayrılan bütçenin ve proje destekleme bütçelerinin artırılması,
• Vatandaşlarımızın bulunduğu ülkelerde çift dilli,
çift müfredatlı kreşlerin, ortaöğretimi barındıran Türk
okullarının ve yükseköğrenim kurumlarının açılması ve
teşvik edilmesi,
• Yurt dışındaki Türk okullarına belirli standartların
getirilmesi, nicelik ve niteliklerinin artırılması için “Yurt
Dışı Eğitim Kurumları Merkezi” kurulması ve bu kurum
tarafından “Yurt Dışı Eğitim Kurumları Kalite Denetim
Standardı” oluşturulması,
• Yurt içindeki üniversiteler bünyesinde Diaspora
Araştırma Enstitülerinin kurulmasının teşvik edilmesi,
• Son dönemde giderek artan tersine göç durumlarında Türkiye’ye kesin dönüş yapan vatandaşlarımızın uyum
sorunlarına yönelik kapsayıcı stratejilerin hayata geçirilmesi,
• Batı Avrupa ülkeleri ile en yenisi 1960 yılına dayanan Kültürel İşbirliği anlaşmalarının güncellenmesi, Danimarka ve Avusturya gibi aramızda henüz kültürel işbirliği anlaşması bulunmayan ülkelerle yeni anlaşmaların
imzalanması,
• Yurt dışındaki vatandaşlarımız arasında kültürel ve
entelektüel elitlerin yetişmesi için çeşitli programların hayata geçirilmesi.
“7 Haziran 2015’in ardından gelecek yeni dönem,
yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza yönelik hizmetleri
daha da ileriye taşıyan bir dönem olacak.” diyen Yeneroğlu, yurt dışındaki vatandaşların seçimlere katılımlarının
artması gerektiğine özellikle dikkat çekti: “Her biri yurt
dışındaki vatandaşlarımızın sorunlarına deva olacak bu
adımlar ancak yurt dışındaki vatandaşlarımızın desteğiyle, onların güven ve yönlendirmeleriyle atılabilir. Bu
maddelerin hayata geçirilmesi ve Yurtdışı Türklerle ilgili
daha birçok meselenin öncelikli olarak gündeme alınması vatandaşlarımızın sandıkta kendi meselelerinin takipçisi olduklarını göstermeleriyle hız kazanacaktır.” dedi.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 15 ❭
“Torba Yasa”
Hayatımızda Neleri
Değiştirecek?
www.erhannacar.de
orba Yasa” olarak adlandırılan Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Resmi Gazete'de yayımlandı.
Çeyiz hesabı
Bankalarda TL cinsinden
çeyiz hesabı açanlara, asgari 3
yıl boyunca sistemde kalmaları, 27 yaşını doldurmadan ilk
evliliklerini yapmaları ve evlilikleri müteakip ilgili bankaya
başvurmaları halinde devlet
katkısı ödenecek. Devlet katkısı ödemesi hesapta biriken toplam tutarın yüzde 20'sini ve
azami 5 bin lirayı geçemeyecek. Azami tutar her yıl yeni-
T
Erhan NACAR
den değerleme oranı kadar artırılacak. Azami tutarı 3 katına
kadar artırmaya Bakanlar Kurulu yetkili olacak.
Çeyiz hesaplarına ödenecek
devlet katkısı, Bakanlık bütçesine bu amaçla konulan ödenekten karşılanacak. Devlet
katkısı, hesabın bulunduğu
banka aracılığıyla ödenecek.
Hak sahipliğinin tespitinden
ve aktarılacak devlet katkısının
doğru ve tam hesaplanmasından hesabın bulunduğu banka
sorumlu olacak.
Haksız olarak yapıldığı tespit edilen devlet katkısının
ödendiği tarihten tahsil edildiği tarihe kadar geçen süreye gecikme zammı oranında hesap-
❬
lanacak faiz ile birlikte bir ay
içinde ödenmesi gerektiği Bakanlık tarafından bir yazı ile
bankaya bildirilecek. Bu süre
içinde ödeme yapılmaması halinde bu alacaklar, vergi dairesince anılan Kanun hükümlerine göre, ilgili bankalardan takip ve tahsil edilecek.
Hesap sahibinin devlet katkısına hak kazanmış olması koşuluyla hak ettiği devlet katkısının tamamı ile çeyiz hesabında biriken toplam miktarın,
devlet katkısı için, bir yıllık asgari ücrete karşılık gelen tutarı,
nafaka borçları hariç olmak
üzere haczedilemeyecek, rehnedilemeyecek, iflas masasına dahil edilemeyecek.
TRT Eğitim Dairesi Köln’de Akademisyen Gençlere Bir
Hafta Süren Medya Merkezli Eğitim Semineri Verdi
oğunluğunu üniversite öğrencilerinin oluşturduğu
USAB derneği üyelerine,
Avrupadaki Paskalya tatili vesilesiyle
TRT tarafından 1 haftalık seminer
verildi.
Almanya`nın Köln şehrinde,
Köln Belediyesi tesislerinde yapılan
eğitim çalışmasına yaklaşık 70 erkek
ve kız kursiyer katıldı. TRT Haber
Dairesi Başkanı Nasuhi Güngör,
TRT Eğitim Dairesi Başkanı Sabiha
Akdemir, Spikerlerden Zafer Kiraz,
Fulin Arıkan, Eğitmenlerden Serhat
Ahca, Tarık Akyıldız konu bölümlerine göre kursiyerlere sunum yaptılar.
Seminerlerde diksiyon, haber
Ç
yazma, duruş, Türkçe`nin ses özellikleri, doğru nefes alma teknikleri,
kişisel imaj, mesafe görüntünün algısı, haber dili, haber metni hazırlama, güzel konuşma, gibi ana başlıklarla talebeler eğitimden geçirildiler.
TRT spikerlerinden Zafer Kiraz’ın verdiği diksiyon dersleri kursiyerlerin en çok ilgi gösterdiği konu
başlığı oldu. Eğitim çalışmasının sonunda katılanlara sertifika verildi.
dosya
Mayıs · Mai 2015 · Şaban 1436
Proğram sonunda Türkiye`ye
TRT üst düzey yönetici ve kurum
çalışanlarından bazılarının da katılımıyla tüm öğrenciler USAB tarafından verilen akşam yemeğinde bir arya geldiler.
Burada Eğitim Daire Başkanı
Sabiha Akdemir ve Haber Dairesi
Başkanı Nasuhi Güngör kısa birer
selamlama konuşması yaptılar. Sabiha Akdemir; "Ekim ayında Antalya`da olacak medya platformunda
sizleri de aramızda görmekten memnuniyet duyacağız" dedi.
Haber Dairesi Başkanı Nasuhi
Güngör de "Sizlerle nice nice platformlarda buluşmak isteriz inşallah.
Niyetiniz halis duruşunuz halis, tekrar sizlerle birlikte olmayı ümit ediyorum" dedi.
Gecenin sonunda TRT, öğrencileri temsilen USAB Başkan Yardımcısı Hasan Aydın`a küçük bir hediye
takdiminde bulundu.
“2015 Uygulamalı Din
Hizmetleri – Sertifika C”
Semineri Tamamlandı
İTİB Akademisi tarafından, Almanya’da bulunan üniversitelerin ilahiyat bölümlerinde
öğrenim gören öğrencilere yönelik olarak yapılan “Uygulamalı Din Hizmetleri Sertifika C” eğitim
seminerinin son aşaması, başarı ödülleri ve sertifikaların verilmesiyle sona erdi.
Seminerde Frankfurt ve Münster Üniversiteleri
İlahiyat Bölümlerinden katılan 13 öğrenciye “Kur’anı Kerim, Kur’an-ı Kerim Öğretim Metodları, Kaynaklarla Fetva Araştırmaları, Cami İçi Din Hizmetleri
Mesleki Uygulama ve Din Bilgisi, Cami İçi Dini Bilgiler Eğitimi İlke ve Yöntemleri ile Materyal Tasarımı,
Dini ve Etnik Farklılıklar ve İletişim, Manevi Rehberlik ve Danışmanlık” konularını kapsayan derslerin dışında, ayrıca öğrencilerin üç modül sonunda programla ilgili birikimlerini ölçme adına bir yarışma düzenlendi. Yarışmada birinciliği elde eden iki UDH
öğrencisi Gökhan Soysal ve Emre Topal ödül olarak
“Hadislerle İslam” setini kazandı.
DİTİB Genel Başkan Yardımcısı Suat Okuyan ve
Yönetim Kurulu Üyesi Ramazan Ilıkkan’ın katıldığı
Uygulamalı Din Hizmetleri – Sertifika C kapanış
programı, Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
DİTİB Akademisi sorumlusu ve Eğitim, Araştırma ve Yayın Hizmetleri Merkezi Müdür Vekili Taner
Yüksel, DİB Kastamonu Eğitim Merkezi Müdürü
Mehmet Öztürk ve öğrencileri temsilen Kübra Usta,
seminer hakkındaki duygu ve düşüncelerini aktardı.
Seminerle ilgili duyduğu memnuniyeti dile getiren DİTİB Yönetim Kuruyu Üyesi Ramazan Ilıkkan,
güzel bir programın sonuna gelindiğini ve öğrencilerin birkaç noktayı daima akıllarında tutmaları gerektiğini hatırlattı. Bunlardan birincisi, Kur’an’la olan
bağlarını kesmemeleri ve özellikle din hizmetleri alanında daima hazırlıklı olmaları. Ayrıca, özellikle İlahiyatçılar olarak doğu ve batı medeniyetinin iyi bilinmesi gerektiğinin altını çizen Ilıkkan, eğitim gördükleri kurumlara karşı da vefa duygusuyla hareket etmenin önemine vurgu yaparak, tüm katılımcılara başarılarının devamını diledi.
‘Uygulamalı Din Hizmetleri – Sertifika C’ kapanış programı öğrencilere hediye ve sertifikaların verilmesiyle sona erdi.
D
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 16 ❭
Göç Sonrası
Sivil Toplum
Oluşumları
[email protected]
lmanya’daki Türk Kökenli Dinî Sivil
Toplum Oluşumlarının Ortak Çalışma Tecrübesi
Göç süreçleri sadece terk edişleri değil, yeniden oluşumları da beraberinde getirir. Geldikleri ülkelerdeki sosyal çevrelerini geride bırakan
göçmenler vardıkları ülkelerde göç yasalarının,
azınlık-çoğunluk ilişkilerinin ve maişet endişesinin nesnesi olmakla yetinmeyip, göç sürecinin ilerlemesi ve kalıcılığın pekişmesiyle birlikte karşımıza daha fazla özne olarak çıkmaktalar.
Göçmenlerin özne statülerini kazanma süreçlerinin önemli bir boyutu sosyalleşmelerinin
kurumsallaşmış hali olarak değerlendirebileceğimiz Sivil Toplum kurumlarının kuruluş dönemini görebiliriz.
Türkiye’den 60lı yıllardan itibaren başlayan
işci göçüyle birlikte Almanya’da Türk kökenli
sivil toplum oluşumları da bir gerçeklik olarak
karşımıza çıkmakta. Üye sayıları, teşkilatlanma
seviyeleri ve mensupları arasındaki oluşturdukları güçlü bağ ile Almanya’daki mevcut sivil
toplum kuruluşlarının en etkinlerini dini cemaatler oluşturmaktalar.
Almanya’da birçok gayri-müslim aktör, hatta birçok müslüman aktör bile müslüman kurumsallaşmasının durumunu ve gelişimini tanımamakta. Bazı kurumların isimleri kendi
müntesipleri ve ilgilileri dışında da tanınıyor
olsalarda, bunların oluşum süreçleri dahi çok az
insan ve araştırmacı tarafından bilinmekte.
İlginçtir ki Almanya’daki müslüman cemaatleri şekillendiren İslam İlahiyatı ya da fıkhî
gerekçeler olmamıştır. 60lı yıllardan beri oluşan bu kurumların kuruluş sürecini etkileyen
daha çok göç tecrübesi ve göçün şartları olmuştur. Bu süreçte iş göçünden bağımsız bazı oluşumlarda meydana gelmiş olsalarda, sayı ve etkinlik açısından bunlar türk kökenli oluşumların yanında fazla bir ağırlığa sahip değiller.
Almanya’daki farklı dinî sivil toplum cemaatlerinin tarihî gelişim süreçlerine bakmak,
kendilerine özgü gelişimlerine rağmen herbirinin temelinde neden “cami cemiyeti” kurumunun ortak merkezlerini oluşturduklarını daha
iyi anlaşılır kılacaktır. Mevcut yapılanma ile Almanya’daki göçmenler sadece kendilerine özgü,
geldikleri ülkelerde karşılığı olmayan dinî sivil
toplum oluşumları kurmakla kalmayıp Avrupa’ya özgü ve tabandan gelişen bir dinî cemaatleşme modelini de ortaya çıkarmış oldular.
Varlıklarını dahi olumlu bir gelişme olarak
değerlendirebileceğimiz müslüman sivil toplum kuruluşlarının varlıkları artık 50’ci yılına
giriyor olmasına rağmen en çok zorlandıkları
alan ortak çalışma alanıdır. Belki de yeterince
A
❬
dosya
Mayıs · Mai 2015 · Şaban 1436
A.Engin KARAHAN
olgunlaşmamış ve oturmamış bir kurumsallaşmanın izdüşümü olarak değerlendirebileceğimiz bu durum, cemaatlerin özellikle Alman
Devleti ile muhatap olduklarında ciddi sıkıntılara sebebiyet vermekte. Bir taraftan dinî cemaat olarak var olan haklarını alamadıkları gibi,
birlik ve beraberlik içinde ortaya çıkamadıklarından, kendilerine bazı haklar lutfedilse dahi,
bunlar mesela kiliselere verilenlerin çok gerisinde kalmaktalar.
Temelde Almanya’da müslümanca yaşamayı
mümkün kılmak olarak tarif edebileceğimiz bir
ortak hedefe sahip olmalarına rağmen birçok
denemeye rağmen mevcut cemaatlerin ancak
çok az miktarda birlikte çalışabiliyor olmaları,
geçmişteki bazı ön yargıların halen aşılamamış
olduğunu gösteriyor. İnsanî boyutta anlaşabilen insanlar kurumsal kimlikleri ile biraraya
geldiklerinde şaşırtıcı bir şekilde kurumsal hafızanın yönlendirici baskınlığı ortaya çıkıyor.
Son on yılda idarî kadrolarda gerçekleşen
nesil değişikliğine rağmen halen varlığını sürdüren ön yargıların birer döngü haline geldiklerini kabul etmek gerekir. Bu önyargıların varlığı hakkında farkındalık oluşmadan, idareciler
diğer İslamî cemaatlerle biraraya geldiklerinde
kurumsal hafızanın müslüman birliğini engelleyen bu boyutlarını bir kenara bırakamadıktan
sonra bu döngü aşılamıyacaktır. Şahısların değişmesi kurumların mentalitesi üzerinde etkili
olsa da, farkındalık olmadan geçmişte kurumların kendilerini mahkum ettikleri engellerin
aşılması zor olacaktır.
Bu döngüyü belki de en kolay aşabilecek
mercî cami cemiyetleridir. Camilerdeki cemaatin genel tavrının birlik ve beraberliği öncelediği gibi, 80`li yıllardaki farklı çatı kuruluşlarına
bağlı camilere yönelik katı tutumun da tabanda aşıldığını görüyoruz. Cami cemiyetlerinin
fahrî olarak ayakta kalma mücadelesi ve cami
çalışmalarının zorlukları cemiyetleri birbirlerine yaklaştırmakta.
Merkezî boyutta 2015 yılında yine tıkanma
tehlikesi ile karşı karşıya kalan birlik sürecinin
tekrar canlanması belki bu sefer merkezî yapılara değil, cemiyetlerin bizzat bu konuda adım
atmasına bağlıdır. Kendi kimliklerini muhafaza
ederek birçok alanda cemiyet bazında birlikte
çalışmanın mümkün olduğu gibi, birçok şehirde de zaten uygulanmaktadır. Bu çalışmaların
yoğunlaştırılması ve üst mercilere de birlikte
çalışma arzusu ve ihtiyacının aktarılmasıyla, bu
sefer daha çok cemaatlerin tabanları tarafından
dillendirilecek olan bir birlik söylemi ve eylemi
yıllardır arzulanan birlikte çalışma kültürünün
yerleşmesini sağlayabilir.
Davutoğlu Düsseldorf
Başkonsolosluğu’nun
Yeni Binasını Açtı
ortmund'da Avrupalı Türkler
ile buluşmak için Almanya'ya
gelen Başbakan Ahmet Davutoğlu, Düsseldorf'ta başkonsolosluk binasının açılışını yaptı.
2012 yılında satın alınan ve dekorasyonu bir süre önce tamamlanan dört
katlı konsolos binasının açılış kurdelesini, Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye Cumhuriyeti Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu, Düsseldorf Başkonsolosu Alattin Temür, Düsseldorf
Anakent Belediye Başkanı Thomas Geisel, Volkan Bozkır ve İsmet Yılmaz birlikte kesti.
Konsolosluk binasının Anadolu adlı salonunda yapılan açılış töreninde ilk olarak Düsseldorf Başkonsolosu Alattin Temür
konuşma yaparken, ardından Düsseldorf Anakent Belediye
Başkanı Thomas Geisel (konuşmasına Türkçe merhaba diyerek
başladı), Dışişleri Bakanı Ömer Çavuşoğlu birer konuşma yaptı. Tören dolayısıyla Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Başbakanı
Hannelore Kraft, Düsseldorf Başkonsolosluğu'nun yeni binasının satın alımından büyük gayretleri olan ve şimdi Eritre Büyükelçisi olan Fırat Sunel ve çok sayıda dernek temsilcileri de
hazır bulundu.
"AÇILIŞLAR HEP YENİ BAŞLANGIÇTIR"
Konsolosluk binasının açılış töreninde konuşan Başbakan
Ahmet Davutoğlu, "Açılışlar güzeldir yeni başlangıçlardır. Ama
yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamak
üzereyse bu daha anlamlıdır" dedi
Davutoğlu, şöyle devam etti: "Almanya ile Türkiye arasında güçlü ekonomik tarihi kültürel ilişkiler vardır, ama bu ilişkilerin en önemli yanı Almanya'da yaşayan 3,5 milyonu aşkın vatandaşlarımız. Bunların 1,5 milyon gibi önemli bir kısmı da
KRV eyaletinde ve Düsseldorf'ta yaşamakta. Dışişleri bakanı
olduğum dönemlerde en fazla önem verdiğim meselelerden birisi yurtdışındaki temsil binalarımızın en iyi şartlara getirilmiş
olmasıdır.
Dış temsilciliklerde yeniliklere gittiklerini belirten Davutoğlu, "Düsseldorf binamızdan sonra Hamburg ve Stuttgart binaları da tadilattan sonra hizmete girecek.
Mainz'daki yeni binada iki ay içinde inşaat çalışmaları başlıyor. Nürnberg, Köln, ve Münster'de arsa satın aldık. Frankfurt'ta yeni bina kiraladık. Şu an Almanya'da çalışmalarımız bu
çerçeveden baktığımızda yoğun olarak yürütülüyor.
Yeni binanın alımı ve tamamlanmasında desteği olan Düsseldorf Büyükşehir Belediye Başkanı Geissel'e de, "Gösterdiği
kolaylıklardan dolayı ülkem adına vatandaşlar adına çok teşekkür ediyorum. Düsseldorf Almanya gibi çok kültürlü bir şehir
takdirle dinledim yabancı düşmanlığına karşı vurguladığı hususlar bizim için teminat mahiyetindedir" sözleriyle teşekkür
etti.
YENİ BİNA OLDUKÇA MODERN
Düsseldorf'un Willstatterstr caddesi, 9 numarada bulunan
dekorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından 20 Nisan 2015 tarihinde hizmete giren konsolosluk binası, Mönchengladbach, Duisburg, Krefeld, Oberhausen, Mettmann gibi
kentlerden gelen yaklaşık 280 bin Türk vatandaşına hizmet verecek. 20 yıl önce yapıldığı öğrenilen bina, dört bin metrekare
kullanım alanı ile hizmet vermeye devam edecek.
D
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 18 ❭
haber
Mayıs · Mai 2015 · Şaban 1436
IGMG Hessen Bölgesi Frankfurt’taki Kutlu Doğum Programında Buluştu
lmanya’daki en büyük sivil toplum kuruluşlarından
İslam Toplum Milli Görüş Hessen Bölgesi geçtiğimiz
Cumartesi akşamı Griesheim Saalbau’da gerçekleştirdiği programda Peygamber aşıkları bir araya geldi.
IGMG Hessen Bölgesi Frankfurt Griesheim, Frankfurt
Höchst ve Hattersheim cemiyetlerinin ortaklaşa organize ettiği ‘Alemlere Rahmet, Hz Muhammed (s.a.v) programını
Sinan Aktürk sundu. Programın açılışında farklı bir formatla okunan Kur’an-ı Kerim ile gerçekleşti.
Salavatlarla sahneye davet edilen Bremen’den gelen Feyzül Kur’an gurubunun üç üyesi, Bilal Giray, Fatih Tosun ve
Abdussamed Kotan birlikte okuduğu Kur’an-ı Kerim büyük
bir ilgiyle dinlendi.
Programda ‘’Kur’an-ı Kerim’de Hz. Muhammed ve Aile
Hayatı’’ konulu konuşmasını yapmak üzere İlahiyatçı-Yazar
Sebahattin Uçar kürsüye davet edildi.
Uçar, Hz. Muhammed (s.a.v)’ hiç kimse Rabb’inin tanıttığı kadar kimse daha iyi tanıtamaz, tanıtamayız. Allah
(c.c.) Kur’an-ı Kerim’de, ‘’Muhammed ancak Resüldür, elçidir.’’, ‘’Muhammed, içinizden hiç bir adamın babası değildir. O Allah’ın elçisi ve Peygamberlerin sonuncusudur.’’ der.
Yine Allah (c.c.) O’nun konuşmasını anlatırken; ‘’O, ke-
A
sinlikle nefsani arzularıyla konuşmaz’, o ancak vahiyle konuşur’’
Allah (c.c.) O’nun gönlünü anlatırken de: ‘’Gözleriyle
gördüğünü gönlü yalanlamadı’’, Yine Allah (c.c.) ‘’İçinizden
size resül geldi. Başınıza bir şey gelseydi, bu ona çok ağır gelirdi. O’ size çok düşkündü’’
‘’Şüphesiz ki sen en büyük ahlak üzeresin’’ işte böyle bir
peygambere ümmet olmuşuz. Bu yüzden onun kıymetini
bilmeli ve o’nun yolundan gitmeliyiz.’’ dedi.
Peygamber efendimizi anmadan,
anlamadan anlatamayız
Biz kutlu doğum programlarını anmak, anlamak ve anlatmak için yapıyoruz. O’nu tanımadan anlayamayız, anlamadan anamayız, anmadan anlamadan da anlatamayız.
Verilen molanın ardından, program tekrar Bremen’den
gelen Feyz-ül Kur’an gurubundan Kur’an-ı Kerim tilaveti
yer aldı.
Offenbach Mevlana cemiyetinde eğitim gören gençlerin
hazırladığı ‘’Ukkaşe’’ isimli tiyatro sahneye konuldu.
Programa katkıda bulunanlara IGMG Hessen Bölge
Başkanı Bilal Kaçmaz tarafından birer plaket takdim edildi.
Yine IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz proğram sonunda kısa ve güzel bir dua yaptı.
TDU-PFALZ Ludwigshafen Europa Hotel’de Üyeleri İle Buluştu
DU- Pfalz Türk Alman İşverenler Derneğinin her ay
düzenli olarak verdiği sabah kahvaltısı Ludwigshafen
şehrinde Europa Hotel`de gerçekleştirildi.
Kahvaltıya Eyalet Milletvekili Christian Baldauf, Frankenthal Belediye Başkanı ve Büyüksehir Belediye Başkan
Adayı Martin Hebich, Akparti Osmaniye Milletvekili Durdu Mehmet Kastal çok sayıda işveren, DİTİB ve çeşitli sivil
toplum kuruluşları, IGMG RNS Bölgesi adına Bölge Basın
Yayın Başkanı ve Frankenthal Uyum Meclis Üyesi Mehmet
Çalay katıldılar.
TDU-Pfalz Başkanı Ender Önder yapmış olduğu Almanca ve Türkçe konuşmasında „beş sene önce kurulmalarına rağmen çok işler gerçekleştirdiklerini değerli üyeleri ile
birlikte daha güzel işler başaracaklarını ifade etti. Katılanlara hoş geldiniz diyerek burada bulunanlar birbirleriyle yeni
kontaklar kurarak işverenler ailemizin daha da büyümesini
ümit ediyorum“ dedi.
TDU olarak mülteciler için yeni bir proje gerçekleştirmek istediklerini söyleyerek “bugün bölgemizde 52 derneği
bulunan DİTİB Camii, yine bölgede 20`den fazla teşkilatı
olan IGMG ve diğer çatı dernekleri ile birlikte Suriye ve Kosova`dan gelen mültecilere kapılarımızı açarak, maddi ve
manevi desteğimizi sunacağız“ dedi.
Akparti Osmaniye Milletvekili Durdu Mehmet Katal da
katılanlara hoş geldiniz diyerek burada olmaktan mutluluk
duyduğunu söyledi ve gündemdeki siyasi olaylara değinerek
herkesi 7 Haziran`da yapılacak olan seçimlere herkesi oy
kullanmaya davet etti.
Eyalet Milletvekili Baldauf ve Frankenthal Belediye Başkanı Hebiste kendilerini davet ettiklerinden dolayı yöneticilere teşekkür ederek birlikte daha güzel çalışmaların yapılacağını ifade ettiler.
T
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 19 ❭
özel köşe
Mayıs · Mai 2015 · Şaban 1436
İştahsızlık
Doktor Nuray ERDEMİR • [email protected]
işinin yaşadığı bazı mide ve bağırsak rahatsızlıkları, iştahsızlık hastalığına sebep olabilir. Bilhassa mideniz hassas ise ve mide yaraları, bağırsaklarda oluşan yaralar iştahsızlık yapabilir.
Bu yara ve hassasiyetlerden dolayı gaz sıkıntısı, mide bulantısı gibi sebeplerden
dolayı kişi yemek yemek istemez. Bunların
yanında bazı tehlikeli kanser türleri de iştahsızlık nedenleri olabilir. İştahsızlık sorunu yaşadığınızda bunu önemsemeliniz
ve doktorunuzda gerekli tahlilleri yaptırmalısınız. Ayrıca bir takım beslenme yetersizliğinden iştahsızlığın sebeplerinden olabilir. Örneğin çinko ve demir eksikliğine bağlı anemi hastalıklarında iştahsızlık görülebilir.
İştahsızlığın psikolojik sebepleri de olabilir.
Kişi sosyal hayatında büyük üzüntüler yaşamış
ise yemek yemek dürtüsünü kaybedebilir. Bilhassa depresyon geçiren hastalarda bu durum ortaya
çıkar. Büyük psikolojik yıkımlar yaşaması ile beyni bu sorunlarla fazlaca meşgul
olup yemek yemeyi unutabilir,
erteleyebilir ve yemek yemek istediğinde mide bulantıları yaşayarak beslenmeden uzaklaşarak
iştahsızlık problemi ile baş başa
kalabilir.
Kişinin yaşadığı iştahsızlık 2
haftayı geçmesine rağmen hala
devam ediyorsa, bu sorunu ciddiye alması gerekir. İştahsızlık
büyük oranda beyin merkezinden ortaya çıkan bir sorundur
ve bu sorun neden ortaya çıktığı araştırılmalıdır. Çünkü beyinden kaynaklanan bir tümörün iştahsızlığa sebep olduğu
riski göz ardı edilmemelidir.
Bunun yanında eğer farklı rahatsızlıklar yaşıyorsa kişi örneğin diş ağrısı gibi mide sorunları, yutkunma güçlüğü gibi iştahsızlığa yol açabilir. Bu rahatsızlıklarını tedavi ettirmesi önerilir. Bazı kanser türleri de iştahsızlık durumu baş gösterebilir.
Bir çok hastanın bilmediği bir
husus da aşırı şekilde sigara tüketen kişilerin de genelde iştahsızlık yaşaması.
Kişi iştahsızlık sorunu yaşamaya başladığında, kabızlık, hazımsızlık, gaz sancıları, sinirlilik
gibi sorunlar yaşamaya başlar.
Bunun yanında iştahsızlıkla gelen vitamin eksiklikleri kişide
saç, tırnak gibi bölgelerde bir
takım sorunlar yaşamaya başlar.
K
İştahsızlık tedavisi nasıl olur
İştahsızlık sorunu yaşıyorsanız, ilk önce iştahsızlığa sebep olan sorun belirlenir ve o soruna göre gerekli tedavi yöntemi uygulanır. Ayrıca iştahı
artırmak amaçlı vitaminlerin alınması da önerilir.
Gün içinde yemek saatleri arasındaki süreyi kısaltıp, sık sık düzenli bir beslenme sistemi uygulanmasını öneriyorum.
Son olarak iştah açıcı faydalı önerilerde bulunmak istiyorum:
• Yemeklerinizi arkadaşlarınız ve ailenizle yemeye gayret gösterin
• Peynir, kraker, puding, yağlı tohumlar gibi sağlıklı yiyeceklerden tüketin ve
atıştırmalık yanınızda bulundurun
• Sık aralıklarla yemek yiyin (yaklaşık 2
saatte bir).
• Çok fazla aç olmadığınız dönemlerde
sevdiğiniz besinleri tüketin. İyi hissettiğinizde mümkün olduğu kadar çok yemeye
çalışın. Genellikle sabahları daha enerjik
olursunuz ve iştahınız da daha açık olur.
• Hazır veya hazırlanması kolay olan yemeklerden yararlanın.
• Şişkinlik hissini erken hissetmemek için yemeklerden sonra bir şeyler için.
• Kahve, şu ve çay yerine çeşitli besin öğeleri
ve kalori içeren süt, meyve suyu, milkshake için.
• Yemeklerden önce çorba ve soda içmekten
kaçının. Çünkü bunlar size doygunluk hissi verir,
diğer besin öğelerinizi yemenizi
önler.
• Her gün bir bardak, iyi
demlenmiş papatya çayı iştah
açıcıdır. Papatya ayrıca uyku sorunları, anksiyete ve mide sorunlarının çözümünde de yardımcı bir bitkidir.
• Kereviz iştahsızlık için iyi
bir çözümdür. Günde 3 bardak
dövülmüş kereviz çayının içilmesi bu sorunun üstesinden
gelmenize yardımcı olacaktır.
Yanı sıra zihin yorgunluğu, akne ve böbrek taşı için de ideal
bir bitkidir.
• Yemeklerden önce içilecek
olan kaynamış havuç suyu da
iştaha iyi gelir. Havuç ayrıca
gözler için de iyi bir sebzedir.
• Yemeklerde aroma olarak
kullanılabilecek maydanoz, karabiber, biber, melisa otu damak zevkinize hitap ederse iştahınızı artırabilir.
• Yaban mersini meyveleri
son derece iştahsızlık için iyidir.
Bilhassa kaynatılarak elde edilen su içilirse iştahsızlığa iyi gelmektedir. İlaveten varış, hemoroit, kanserle savaş, ağız içi yaralarına iyi gelir ve kanı temizler.
• Soğan çoğu kimse için iştah açıcı özelliğe sahiptir. Beğeninize göre ister yeşillik olarak
isterseniz de kuru soğan olarak
tercih nedeniniz olabilir.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 20 ❭ Mayıs · Mai 2015 · Şaban 1436
haber
THY Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan Roma, Stuttgart ve Köln Seferlerine Başladı
ürk Hava Yolları Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan
Roma, Stuttgart ve Köln seferlerine 27 Nisan`da
başladı.
Dünyanın en fazla ülkesine uçan havayolu şirketi Türk
Hava Yolları başlattığı 3 yeni sefer ile Sabiha Gökçen’den
uçtuğu dış hat sayısını 20’ye yükseltti.
Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan Amsterdam, Bakü,
Berlin, Brüksel, Düsseldorf, Ercan, Frankfurt, Kiev, Kuveyt, Londra, Milan, Münih, Paris, Tiflis, Tahran, Tel Aviv,
Viyana’nın ardından Roma, Stuttgart ve Köln noktalarına
da uçuş başlatan Türk Hava Yolları, Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan sefer yaptığı nokta sayısını 20’ye yükseltti.
Bugüne kadar Roma Stuttgart ve Köln’e Atatürk Havalimanı’ndan uçabilen yolcularımız artık Sabiha Gökçen
Havalimanı’ndan da Türk Hava Yolları farkıyla seyahat
edebilecekler.
Haftanın 7 günü karşılıklı olarak icra edilecek Sabiha
Gökçen – Roma seferlerinde yolcularımız, tüm vergiler dâhil gidiş-dönüş 111 Avro’dan başlayan açılışa özel ücretlerle seyahat edebilirler.
Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan seferler Köln’e hafta
içi her gün; Stuttgart’a ise Pazartesi, Çarşamba, Cuma ve
Cumartesi günleri karşılıklı olarak icra edilecek. Köln ve
Stuttgart’a yolcularımız tüm vergiler dâhil gidiş-dönüş 139
Avro’dan başlayan açılışa özel ücretlerle seyahat edebilirler.
T
Freiburg-Donau’da Kadın
Başkanlar Toplandı
GMG Freiburg-Donau Bölgesi Kadınlar Teşkilatı geçtiğimiz günlerde 2015 yılının 2. Şube başkanlar toplantısını Bölge Merkezi olan Villingen’de yaptı.
Toplantıya başkanların yanı sıra, şubelerin Sosyal Hizmetler Başkanları ve Sekreterleri de katıldılar.
Toplantı da bir konuşma yapan IGMG Freiburg-Donau Bölgesi Kadınlar Teşkilatı Başkanı Ayşe Hümeyra Ergün yapılan etkinliklerin değerlendirmesini ve yapılacak
faaliyetler hakkında bilgi verdi.
Ergün, çalışmalarda sorunlar olabileceği gibi, çözümlerin de var olduğuna dikkat çekti.
Kadınların cemiyetlere üyeliği konusuna değinen Ergün, katılımdan dolayı teşekkür etti.
Birimlerin konuştuğu ve bilgilendirdiği toplantı, dilek
ve temenniler, ikram ile son buldu.
I
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 21 ❭
Gurbet
Mektupları-17
[email protected]
iç doğmamış, bir devletin, hiç doğmamış bir şehirinde, hiç doğmamış
dünyaya gelmişiz.
Kanat germişiz adeta, olumsuzlukların yaşaması için, korunmasız hayata gülümseyerek, yolumuza devam etmişiz.
Sanki kendi gölgemize sığınmış, sahipsiz
bir varlık olarak, acıların sancılarını nasıl da
çekmişiz.
Gelen ve giden her kimse, yüzümüze,
kimliksiz olduğumuzu, nasıl da haykırır olmuş.
Biz, iyi niyet kanısıyla, hala güleryüz göstermeye, suskun kalmaya çalışan, ceset olmuşuz.
Acılarımızı, dertlerimizi, hasretlerimizi,
kaybedişlerimizi adeta içimize gömerek, rüzgarın önünde uçuşan, yapraklar gibi, bir oraya, bir buraya, yer değiştirmişiz.
Yıkılan gururumuz, yerlere serilen kimliğimiz, kaybolan gençliğimiz ve emeklerimiz
diyememişiz.
Vicdan yolculuğa çıkmış, ahlak emekliye,
saygı kuyuya düşmüş, sevgi nefrete dönüşmüş adeta yıkılmışız.
Karanlıkta, uzun bir koridorda yol alırken, birden duvara toslayarak yere yıkılmışız.
İşte bütün bunları düşünürken, aklın almadığı bir an vardır, işte o anda kalbimizden
vurulmuşuz.
Artık kendimizi bu kadar salıvermişken
artık yolları bıraktık duvara tırmanıyoruz.
Tam bu manzarayı yaşarken birden yeni
bir perde aralanır, gözünüzün önüne.
Korkunç düşler sizi peşine düşürürken,
kıvranırsınız adeta.
Bütün bu kıyımın içinde, suçsuz zavallılar,
istemiyerek rol alırken, yıkım devam ediyor.
Birgün hıçkırık dolu bir vicdanla, uyanırsınız kaldığınız yerden.
Ah gönül, sana ne diyeyim, ne söyleyeyim.
Yıkılmış viran olmuş nice haneler, harap
olmuş şehirler, darmadağın olmuş aileler,
boynu bükük küçücük bedenler, suçsuz kadınlar, ihtiyarlar.
Ve rahatında, lüksünde umursamayan hayatı yemek, içmek, giymek, caka atmak zanneden zavallı insanlar.
Hatta, zulmü normal gören zavallı insancıklar, haberlerde, gözyaşlarına boğulmuş ço-
H
❬
özel köşe
Mayıs · Mai 2015 · Şaban 1436
M. Salih AYDIN
cukları seyrederken, kebablarını daha bir iştahla yerlerken, kaygı bile göstermiyerek, zalimle arasında zerre farkım yok hissini verir
insana.
İnsan var, eşrefi mahlukat, insan var, şeytanları bile utandıracak.
Evet, sıkıştığımız kıskacın işkencesinde
uğraşırken, şeytan ruhlu insanların, istilasına
uğramış bulunuyoruz.
Tamir etmemiz gereken, o kadar yürek
varki, ömrümüz yetmez.
Gizemli bir baharın kışına dönerken, efsunlu hayatın hırsına kapılmış, geriye dönmek istesek de dönemiyoruz.
Zaman denen mefhumu bedavaymış gibi,
eften, püften sebeblerle, en kalın eleklerde
eliyoruz.
Günlerimiz tek sesli, kulaklarımız kapalı,
yürek duygusuz ve rahat.
Bütün bu gürültülerin, vurdumduymazlığın, hırsların içinde doğmamış zannı ile yaşamak ise beni adeta sarsıyor.
Şöyle bir haykırsak duyan olur mu?
Yoksa dünya homurtularının içinde kaybolur gidermi?
Duygular alabora olmuş, karmakarışık
duyguların içinde kaybolmuş zihinler nasıl
düşünsün.
Her anını kiralamış, düşünme denen şeyin ne olduğu unutulmuş dizilere, aletlere
esir olmuş insan hipnoz vaziyetinde.
Deryaya açılmış, balıkçı teknesi gibi med,
cezir kıvamında ne geleceğini bilmeden hedefe doğru yol almak varken, fırtına ile ensemizden yakalanıp, tuzlu suyun içinde kalmakta var.
Ufukta, hala güneşin görünmediğini görünce, insanın kalbi sıkışıyor.
Yıkılıyor, bütün umudları, tek celsede bitiyor.
Ve şöyle diyorsunuz mırıldanarak!
Dilhun oldum, bunca dertten, sevkettim
dertlerimi böylece kaleme.
Kalem dile gelip:
İsteğin üzerine gözyaşlarımla satırları karalıyorum.
Sen istediğin için, adeta içimde ne varsa,
harfleri satırlara boşaltıyorum.
Belki yıkılan umudlara merhem olabilirim
diye.
Selam ve dua ile.
Çanakkale Zaferinin
100. Yılı Etkinlikleri
Devam Ediyor
öln`de yapılan Çanakkale proğramının Türkiye`den onur konuğu
olarak katılan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç bir gün önce katıldığı cenaze merasimini ve genç savcı Kiraz hakkında şunları söyledi.
“Rabbım Mehmet Selim Kiraz arkadaşımızı cennetinde birlikte olmayı inşallah
müjdelesin. Fakirlikten yoksulluktan yetişmiş hukuk fakültesinde okurken aynı
zamanda terzilik de yapmış fakir bir ailenin çocuğu. Eşi de hakime hanım iki tane
güzel evladı var. İmam hatip lisesi mezunu haccını, umresini yapmış. Bu kardeşimiz hiç ilgisi olmadığı bir konuda alçaklar tarafından vahşice katledilmesinden
büyük bir üzüntü duyuyoruz. DHKPC
denen örgüt yıllardan beri 20-25 yıldan
beri kan dökmeye devam ediyor. Bağlantıları araştırılmaktadır 30 ayakın göz altı vardır. Bu cinayetin hesabı
ölenlerden değil onları azmettirenlerden de mutlaka sorulacaktır.’’ dedi.
Proğrama T.C. Berlin Büyükelçisi Hüseyin Avni Karslıoğlu Köln Konsolosu H Emre Engin. TBMM`den Harun Tüfekci, proğram yapımcısı Avrupa Demokratlar Birliği Genel Başkanı Süleyman Çelik olmak üzere çok sayıda gurbetçi vatandaşı katıldı. Berlin Büyükelçisi Avni
Karsloğlu “25 nisanda Berlin’de Ermeni soykırım iddalarının telin eden sessiz bir yürüyüş yapacağız buraya STK
ların gençlerin bayanların buraya katılmasını rica ediyorum’’ diğerek sözlerini “Almanya’ya vergi ödüyorsak haklarımız da var sorumluluklarımız da var Alman vatandaşlığına geçin. Gençler geçsin kendi haklarını kullansın.
Türkiye için kullanılsın ama burası içinde oy kullanalım.
Biz buralıyız Biz Amerikada’ki Kanadada’ki vatandaş gibi
burada vatandaş olmak istiyoruz. O yüzden sayın Başbakanımız sizlerden beklentimiz bu. Diğerek sözlerini sürdürdü.
Gecede Çanakkale türküleri ve Belçika’dan katılan tiyatro gurubu kalabalık bir gurubla Çanakkale yi sahneye
taşıdı.
K
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 22 ❭
Mayıs · Mai 2015 · Şaban 1436
bulmaca

Benzer belgeler

PDF SAYI 100 - Hayat Online

PDF SAYI 100 - Hayat Online bak. Çünkü bu, Allah'ın sana verdiği nimetleri hiçe saymaman gerektiğini gösterir.” Bu hadisten hareketle nesillerimize elindeki ile yetinmenin ne kadar büyük bir nimet olduğunu yaşayarak da anlatm...

Detaylı

PDF SAYI 101 - Hayat Online

PDF SAYI 101 - Hayat Online Bu hadisten hareketle nesillerimize elindeki ile yetinmenin ne kadar büyük bir nimet olduğunu yaşayarak da anlatmamız gerekiyor. Hayatın gerçeklerinin televizyonlarda, medyada gösterildiği gibi olm...

Detaylı