7 Kasim 2003 - KAHVE MOLASI
Transkript
7 Kasim 2003 - KAHVE MOLASI
Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 382 7 Kasým 2003 - Fincanýn Ýçindekiler ■ ■ ISSN: 1303-8923 Arkadaþlarýnýza önermek ister misiniz? KISAYOLLAR ■ ■ ■ ■ ■ SON BASKI kahvemolasi.com Arþivimiz Yazarlarýmýz Manilerimiz Forum Alaný Ýletiþim Platformu Sohbet Odasý E-Kart Servisi Sizden Yorumlar Kütüphane Kahverengi Sayfalar Medya Ýletiþim Reklam Gizlilik Ýlkeleri Kim Bu Editor? KAPI KOMÞULARIMIZ Ýlk travma ... Yanký Yazgan Baskýn Oran Ne demiþ? ... Cumhur Aydýn Almes Usulü Veda -2- ... Betül Ayhan Boxing Helena ... Ahmet Altan Telli Telli ... Ahmet Þeþen Milenyumun Mandalý...Sait Haþmetoðlu Dost Meclisi, Tadýmlýk Þiirler, Biraz Gülümseyin, Ýþe Yarar Kýsayollar, Damak Tadýnýza Uygun Kahveler Editör'den : Deðiþik bir konu!... Merhabalar, Bugün biraz farklý bir konuda dertleþeceðiz. Benden duymaya alýþýk olmadýðýnýz birkaç laf edersem hazýrlýklý olun lütfen. Ýþin gerçeði lafa nereden gireceðimi de bilemedim bir türlü. Yanlýþ anlaþýlmaktan korkarým. Sizden ricam, aþaðýdaki laflarý önyargýsýz okumanýz. Geçen sürede birbirimize bukadar olsun güven verebildiðimize inanýyorum. Söyleyeceklerim aslýnda bir yazýlý düþünme egzersizi olacak. Bugüne deðin birkaç dostumla paylaþtýðým düþüncelerimi sizlerle de üleþmek, üleþtikçe güzelleþmek istiyorum ne yalan söyliyeyim. Uzatmayalým, girelim lafa ucundan... 1,5 yýlý aþkýn süredir sizlere günün belli bir bölümünü hoþça geçirmenizi saðlayacak bir ortam yaratmaya çalýþýyorum. Ortaya çýkan iþten ziyadesiyle gurur duyuyorum. Sizlerin takdiri, yüreklendirici mesajlarý ile güç topluyor ertesi gün gene ayný çoþku ile yeni sayýyý hazýrlamaya baþlýyorum. Nitelikten ödün vermemek adýna olabildiðince saf kalmaya gayret ediyorum. Gelinen noktanýn da zirveye yakýn olduðunu hissediyorum. O yüzdendir ki birtakým endiþeleri de birlikte yaþýyorum. Böylesi bir yayýn sürecinin zirveye varmasý ile düþüþe geçebileceði endiþesi bu. Bugüne kadar karþýlýksýz olarak gönülden harcadýðým çabalarýn gün gelecek yetersiz kalabileceðinden endiþe duyuyorum. Býrakýn birgün yayýnlanmamayý, birkaç saat gecikme olduðunda bile sizlerden gelen mesajlar beni sonsuz mutlu ettiði kadar korkutuyorda. Yüklendiðim sorumluluðu birgün yerine getirememe durumunda kaldýðýmda çok mutsuz olacaðýmýn farkýndayým. Baþýndan sonuna kadar tek kiþi ile götürülemeyecek boyutlara ulaþtýðýmýzý hissediyorsunuz sanýyorum. 'Yayýn Kurulu'na teþekkür eden mesajlar aldýðýmda gülümsüyorum ve gururlanýyorum. Bu kadar çaba ile yapýlanlarý bile takdir ettiðinize göre, demekki gerçekten bir yayýn ekibi olarak çalýþsak neler yapabileceðimizi hayal ediyorum sürekli. Ancak nihayetinde bende sizlerden biriyim. Benimde hayata dair yükümlülüklerim çuvalla sorunum var. Sizleri Kahve Molasýndan yoksun býrakmamak için göðüs germeye çalýþtýðým pekçok engel var yaþadýðým. Beni aþtýðýna inandýðým KM'yi kendi sorunlarýmdan soyutlama gereði ile karþý karþýyayým. Bunun da yolunun kendi ayaklarý üzerinde duran bir yapýya kavuþmuþ 'Kahve Molasý'ndan geçtiðini düþünüyorum. KM nasýl kendi ayaklarý üzerinde durabilir? Ýþte asýl mesele bu. Bu konuda birkaç dostumla paylaþtýðým hayallerim, projelerim var kuþkusuz. Hatta birkaç adým atýlmýþý da var. Hayallerin hepsinin ortak paydasý KM ailesini birarada tutmak, çoðaltmak ve herþeyden önemlisi daha fazla memnun etmek. Her denklemde olduðu gibi bu hayal denkleminin de birkaç bilinmeyeni var. En önemlisi de tahmin edebileceðiniz gibi para. Bugüne kadar birkaç lira için ortalýðý kirletmemek adýna reklam bile almayan ben hayallerim için taviz vermeye hazýr hale geldim. KM'yi paralý yapmak gibi komik bir düþüncem asla yok, olamaz da. Ancak bize yakýþýr sponsor yada sponsorlarýn olabileceðini düþünüyorum. Hatta bazý hayata geçmeye hazýr projelerde ortaklýk, imece usulü yardýmlaþma bile düþünülebilir diyorum. Þu ana kadar söylediklerimin ýþýðýnda sizlerden fikir cimnastiði yapmanýzý, olanaklar dahilinde yakýn çevrenizde sondaj çalýþmalarýna aðýrlýk vermenizi rica ediyorum. Olgunlaþmýþ projelerimi dileyenlerle paylaþmaya hazýrým. Bu konuda yapacaðýnýz irili ufaklý her türlü katkýnýn size yol, su, elektrik olarak geri döneceðini bizzat taahhüt ediyorum. Amacým köþe dönmek deðil, baþladýðým iþi geliþtirerek uzun yýllar sürdürmek. Önünde sonunda, öyle yada böyle bu hayallerin bir kýsmýný da olsa gerçekleþtireceðim. Ama ayný ailenin fertleri olarak zevk aldýðýmýz bir iþte birlikte adým atmayý isteyebilecek kahveci dostlarýmý yok sayamazdým. O nedenle kafamdakileri yazýlý olarak seslendirmeyi yeðledim. Bu konudaki görüþlerinizi benimle paylaþmanýzdan sonsuz mutluluk duyacaðým. Önümüzdeki hafta sonunu bu konuyu da düþünerek deðerlendirmenizi rica ediyorum. Her ne kadar sürç-ü lisan ettimse affola. Mutlu ve umutlu haftasonlarý hepimize. Hoþçakalýn. Bir sonraki sayýda buluþuncaya kadar bulunduðunuz yerden bir adým öne çýkýn. Sevgiyle... Cem Özbatur Yorum Oku / Yaz Yukarý Ýnsan'ca : Yanký Yazgan Ýlk travma Kafesteki yavru sýçanlardan birisi, annesi ona yüz vermedikçe gidip gidip sürtünmeyi epey bir sürdürdü. Her yaklaþýþýnda gördüðü bu yabancý muamelesine akýl erdiremez bir tavýr takýnýyor, usanmaksýzýn annesinin çevresinde dolanýyordu. Birkaç saatin sonunda, kenara çekilip, önüne konan tabldot yemeklere bile yüz vermemeye baþladýðýnda, "anneden kötü muamele görmüþ yavru" için bir hayvan modeli olmuþtu bile... Beyin dokusundan ve beyinomurilik sývýsýndan alýnan örneklerde anneden ilgi bekleyip de alamadýðý saatlerin biyolojik yapý üzerindeki etkilerini araþtýranlar, kortikotropin salgýlatýcý faktörün (CRF) neredeyse iþ yapmaz durumda olduðunu gördüler. Annenin "kötü muamelesi" baþlamadan önceki düzeyinin çok altýna düþen CRF'nin ana görevi stres dönemlerinde strese iliþkin bedensel düzenlemeleri yapan hormon ve peptidlerin (örn. Kortizol) uygun salgýlanmasýn saðlamak... Oysa, kötü muamele gören yavrunun devamlý stres hâli, vücutta strese iliþkin ne kadar hormon ve peptid varsa, hepsini kana salýverdirdiðinde, telefonlarýn kilitlenmesine benzer bir þekilde, CRFyi köstekliyordu. Yavru sýçanýn yemeden içmeden kesilmesine, köþedeki alkol biberonunda kendini teskin etmesine ya da bir kenarda kös kös oturmasýna sebep olan durumun bir tür depresyon olabilecðini düþünebilirsiniz. Peki, bir antidepresan kullanmak bu süreci tersine döndürebilir mi? Sýçana 3 hafta süre ile paroksetin (bir tür antidepresif ilaç) verdiðinizde, iki þey oluyor: CRF salgýlanýmý normale dönüyor. Sýçan hareketlenip kafesteki sosyal hayata, yiyip içmeye geri dönüyor. Geçmiþin yaralarý sarýlmýþ sayýlýr mý? Çocukluðunda ihmal edilmiþ, kötü muamele görmüþ kiþiler depresyona girdiklerinde benzer bedensel deðiþiklikler oluyor mu? Amerikan Psikiyatri Birliði'nin bu yýl San Fransisko'daki toplantýsýnda konuþmacýlardan Charles Nemeroff insanlardaki CRF ve kortizol deðiþikliklerinin benzer olduðunu belirtti. Depresyonu etkileyecek tedavilerin bu biyolojik deðiþiklikleri de düzeltmesi beklenebilir, eðer travma, hormonal deðiþiklikler ve depresyon arasýnda bir iliþki var ise.... Ýlaç firmalarýnýn etkinliðinin fazlasýyla hissedildiði bir kongrede, CRF ve kortizolün etkilerinin geri döndürülmesi için sadece antidepresanlardan söz edildiðini düþünürseniz, yanýlýrsýnýz. Nemeroff ve arkadaþlarý çalýþmalarýnda, depresyon tanýsý konmuþ kiþileri çocukken "kötü muamele" görmüþ olanlar ("kötü muamele gördüðünü, ihmal edildiðini düþünenler" belki daha doðru bir terim olabilir) ile olmayanlar þeklinde iki kümeye ayýrýyorlar. Uygulanan tedavi ise üç çeþit: yalnýzca kognitif-davranýþçý psikoterapi, yalnýzca antidepresan, hem antidepresan hem psikoterapi. New England Journal of Medicine'de 2000 yýlýnda yayýmlanan çalýþmada, psikoterapi olmadan uygulanacak ilaç tedavisinin daha ziyade "çocukluðunda kötü muamele görmemiþlerde" (travmatize olmamýþlarda) iþe yaradýðý gösterilmiþ. Çocukluk travmasý olan depresif kiþilerde ise, psikoterapi olmaksýzýn ilaçlarýn etkisi çok zayýf kalmakta... Çocuðunu ihmal ettiðini, onunla yeterince ilgilenmediðini düþünen anne-babalar: Bu eksiðinizin ne ölçüde kötü muamele ya da travma olabileceðini, çocuðunuza nasýl zararý dokunacaðýný soruyor, suçluluk duygusu içinde kývranýyor olabilirsiniz. Ama, hiç yoktan, bir de çocuðu depresif mi yaptýk diye dertlenmenize yol açmak istemem... Çocuðunuzu travmatize etmeniz, onun biyolojik yapýsýný bozacaðýnýzý "garantilemez" (böyle niyeti olanlar varsa!). Zira, ihmal edilmeye gelmeyenler, kolayca travmatize olanlar, stresin bedensel etkilerini kontrol eden biyolojik dengelerin dýþ etkilere fazlasýyla açýklýðýný kontrol eden genlerden yana pek þanslý deðiller... Dýþ etkiler, küçük yaþlardaki travmatik olaylar, "ihmal ve kötü muamele" sayýlabilecek her þey dengelerini altüst etmeye yeterli oluyor. Çocuklarýn davranýþlarýndaki bozulmalar bu altüst oluþun ilk iþareti... Kim kolayca travmatize olabilir, bunun nesnel belirlemesini yapabilecek biyolojik testler henüz yok, ama dikkat daðýnýklýðý ya da hiperaktivite diye bilinen durumdaki çocuklarýn en kolay incinenlerden olduðu biliniyor. Yaþananlarýn travmatik olarak algýlanmasýný kolaylaþtýran bir biyolojik sisteme sahip olan bu çocuklara "muamele"miz, gerekli gereksiz kortizol salýnýmýný, kortizolü gördü mü kana daha fazla karýþan deðiþik sitokinleri ve CRFnin giderek etkisizleþmesini getiriyor. Beynimizin dýþ dünyayla iliþkisini düzenleyen bölgelerinin iþlevlerini bozan bu karmaþýk görünen denge deðiþikliðinin Türkçesi þu: Anne-babadan ihtiyaç duyulaný alamama, hayatýn tadýný daha baþlangýçtan kaçýrabiliyor. Hayatýn tadýný almak için son fýrsat bu deðil bereket versin... Yanký Yazgan [email protected] Arkadaþýna Öner Yorum Oku / Yaz Yukarý Ankara'dan : Cumhur Aydýn Baskýn Oran Ne demiþ? 31 Ekim-01 Kasým 2003 tarihlerinde Ankara Devlet Konuk Evi'nde Türkiye Barolar Birliði tarafýndan "Sekseninci Yýlýnda Türkiye Cumhuriyeti" sempozyumu düzenlenmiþti. Cumhuriyet, Siyaset ve Uluslararasý Ýliþkiler, Ekonomi, Sanat, Avrupa Birliðine Uyum Sürecinde Türk Hukuku, Bilim ve Eðitim , Dünden Yarýna Üniversiteler baþlýklý oturumlarda birbirinden seçkin konuþmacýlar bildiriler sundular.. Hýzlý ancak dikkatli bir bilanço çýkarma gayretiydi ortaya konan. Bense bugün sizlerle bu sempozyumda Baskýn Oran Hoca'nýn "Küreselleþme ve Baðýmsýzlýk Ýkilemi" baþlýklý ilginç sunuþunu paylaþmak istiyorum. Prof. Oran, kýsa bir bildiri özetini de dinleyicilere önceden ileterek yaptýðý konuþmasýnýn giriþinde bazý tanýmlarý yerli yerine koymamýz gereðinden hareket etti. Küreselleþmeyi, onun alt yapýsýný 'Uluslararasý Kapitalizm' olarak isimlendiren Baskýn Oran dünya tarihindeki emperyal saldýrýlarý (aþamalarý olarak ta okunabilir.), akýlda kalacak tarihlere baðlýyarak üç evreye yerleþtirdi. Daha büyük pazarlar elde etme amacýyla aþýlan kýrýlma noktasý tarihleri; 1490'lar ki, Batý Yayýlmacýlýðýnýn ve sömürgeleþtirmenin ortaya çýkmasý, 1890'lardan baþlayarak sanayileþme ve tekelci kapitalizmin olgunlaþmasý ve nihayet 1990'lardan itibaren devlet destekli kapitalizmin ve kontroldýþý sermaye hareketlerinin ulusal sýnýrlarý silikleþtirmesi. Ancak Baskýn Hoca her tarihin simgesel kullanýldýðýný, örneðin 1970'lerde çokuluslu þirketlerin ortaya çýkýþýný, 1980'lerde Ýletiþim Devrim'inin hýzlanmasýný ve 1990'nýn baþýnda Sovyetler Birliði'nin çökmesinin son evreyi daha iyi tanýmlayacak satýr baþlarý olduðunu da anýmsattý. A.Ü. Siyasal Fakültesi Öðretim Üyesi Dr. Baskýn Oran her evrenin uygarlýða çeliþkili etkilerini; sömürme ve geliþme, geliþmeyi aktarma gibi baþlýklarla kýsaca düþündürttükten sonra bireylerin ve halklarýn özgürlüðünden buna karþýlýk devletlerin baðýmsýzlýðýndan söz edilebileceðini belirtti. Ona göre her iki kavramda da temel özellik "sýnýrlýlýk"tý. Bireylerin özgürlüðü bir baþka bireyin özgürlüðünü tehdit ettiðinde sona eriyordu ayný þekilde devletlerin baðýmsýzlýðýnýn da ülkelerin iç yapýsýndan ve dýþ güçlerin getirdiði sýnýrlamalardan etkilenen, yeniden þekillenen bir baðýmsýzlýk sýnýrýna sahip olacaðý açýktý. Baskýn Oran daha sonra Türkiye örneðinde baðýmsýzlýðýn iç ve dýþ dinamiklerden nasýl etkilendiðinin izahýna koyuldu. Oran'a göre, halkýn etki yapabileceði, yöneticilerin daha iyiye ya da daha kötüye götürebileceði, iç dinamiðimizin baðýmsýzlýðýmýzý sýnýrlayan, dýþ politikamýzý etkileyen unsurlarýný üç baþlýkta toplamak olasýydý. Bunlardan birincisi, "askeri" olandý ve yýllardýr Silahlý Kuvvetlerin ülkedeki rolü'nün ve Türkiye'nin emperyal devletlerce bir "ileri karakol" olarak görülüp deðerlendirilmesi'nin sancýlarýný çekmekteydik. Diðer yandan da, "Güvenlik Devleti-Hukuk Devleti" sarkacýnda sallanýyorduk. Ýkinci 'baðýmsýzlýðý sýnýrlayan iç dinamik-arka plan' "ekonomik"ti. Dýþ Borç/Gayri Safi Milli Hasýla (GSMH)oraný 1981, 1991, 2001 yýllarý için sýrasýyla 0.23, 0.33 ve 0.57 olarak gerçekleþmiþti. 'Dýþ Ticaret /GSMH oraný' ise yine ayný yýllar için 0.19, 0.22 ve 0.41 olarak izlenmekte idi. Diðer yandan 'Borç Faizleri /Vergi Gelirleri oraný 0.06, 0.31 ve 1.03 ' þeklinde ortaya çýkýyordu. Bu oranlardaki artýþlar, baðýmsýzlýktaki azalýþlar olarak okunabilirdi. Nihayet bizim icadýmýz 'banka hortumlama/GSMH' oraný ise içler acýsýydý. Ýçleri boþaltýlan bankalar milli hasýlanýn üçte birini kemirmiþlerdi. Ýç dinamik-baðýmsýzlýk iliþkisinde sorgulanan üçüncü baþlýk ise "siyasaltoplumsal" konularla baðlantýlý olandý. Oran'a göre iki taraftan çekilen Ýslamcýlýk ve askeri baþarýlardan sonra gelen Tatilya'ya çocuklarýn götürülmesi ve Vanspor'a yardýmla sýnýrlý kalan sivil adýmlar Kürt Sorununu 2000'li yýllarla taþýmýþtý. Bu kadar iç kamburu olan bir ülkenin baðýmsýzlýðýndan söz etmek neredeyse olanaksýzdý. Dýþ Dinamikler ve baðýmsýzlýk baþlýðýnda ise, Prof. Baskýn Oran yine üç temel unsurdan söz etti. Ne ki bunlara yerel güçlerin etki yapmasý son derece zordu. 'Uluslararasý sistem' ki birinci alt baþlýktý, son yüz yýlda gevþek iki kutuplu sistem, egemensiz sistem, katý iki kutuplu sistem gibi durumlarý geçtikten sonra bugün dengesiz sistem, hegoman devlet durumunu yaþamaktaydý. Ýki kutuplu sistemde ya da egemenlerin birbirini yediði, kontrol ettiði dönemlerde küçük milletlerden onlarýn milliyetçiliklerinden söz etmek olasýydý ancak hegoman devlet karþýsýnda ulusal devletçiklerden söz etmek abesle iþtigaldi. Ýkinci alt baþlýkta küreselleþmenin altyapýsý konuþulmalýydý ve Oran'a gore Çok Uluslu Þirketler (ÇUÞ) ve dahasý spekülatif sermaye, hegoman devletin bile kontrol edemediði bir yeni oluþumu ortaya çýkarmaktaydý. 60 000 ÇUÞ, yarým milyonu aþan þubeleriyle dünya ticaretinin %70'ni yönlendiriyordu. Nihayet dýþ dinamikler ana þemsiyesinde üçüncü alt baþlýk küreselleþmenin üstyapýsýyla ilgili olandý ve pankartlardan, markalara süzülüþü anlatmaktaydý. Gelelim Baskýn Oran'ýn konuþmasýnýn sonuç bölümüne. Oran'a göre küreselleþme'nin altyapýsý olan uluslararasý kapitalizme direnmek olasý deðil. Hatta tartýþýlmamalý bile. Küreselleþmenin üst yapýsý kültürü ise bir yandan kapitalizmin yarattýðý ortak yaþama biçimi olarak algýlamak olasý. Ancak Baskýn Oran bu çerçevede emperyal devletlerin; farklý kültürlerin, azýnlýklarýn uyum içinde, sorunsuz yaþamalarýný da gözettiðini, asýl bu konuda sorun çýkarmamanýn her þeyden daha önemli olduðunu vurguladý. Prof. Oran'ýn açýklamalarý ýþýðýnda ne ulusal devletler kalmýþtý, ne de onlarýn baðýmsýzlýklarý.. Göreli özerkliði elde tutmanýn biricik unsuru (kuþkusuz ekonomi ve siyasayý da olumlu göstergelerle çalýþtýrarak) tüm azýnlýklarýn haklarýnýn korunmasý ve geliþtirilmesidir. Hoca'ya göre aslýnda bu bir insan uygarlýðý derdidir, azýnlýklarýn kollanmasý kuþkusuz ülke insanýnýn da kollanmasý, uygarlýk düzeyinin yükselmesi anlamý taþýmaktadýr. Belki Hoca bu sözcükleri kullanarak vurgulamamýþtý ama yinelemek gerekirse, büyük canavarlarý kýzdýracak ulusal söylemlerden, bu söylemlerin kontrol dýþýna taþýyabileceði azýnlýklar ihlallerinden mutlaka kaçýnýlmalýydý. Belki bu þekilde, büyükler bizlerin yaþamda kalmasýna izin verebilirlerdi. Kabul etmek gerekir ki Oran'ýn açýklamalarý ülkede ve dünyada geçmiþ ile bugün yaþananlarýnýn nedenlerini, durumu açýklama da son derece anlaþýlýr tanýmlar ve baðlantýlar ortaya koyuyordu. Konuþmasý bittiðinde, Baskýn Oran'a yöneltilen bir dizi soru arasýnda iki tanesi de bana aitti ve þöyleydi: " Türkiye'nin baðýmsýzlýðýný neredeyse ortadan kaldýrdýðýný savladýðýnýz iç dinamiklerdeki olaðanüstü olumsuz durumun ortaya çýkmasýnda altmýþ yýllýk yönetimlerin payý ile emperyal devletlerin müdahalelerini (payýný) nasýl yorumlamak gerekir?" Oran Hoca bu sorunun yanýtýný dýþ siyaset'le ilgili kendi kitabýný incelersem açýklamalarý bulabileceðim þeklinde yanýtladý. Hoca'ya ikinci sorum ise þöyleydi: " Emperyal güçlere ve küreselleþmeye direnmenin olanaksýz ve hatta mantýksýz olduðunu savlýyorsunuz. Böyle bir düþünce biçimi, ruh hali 1920'ler Anadolu'suna hakim olsaydý, Türkiye Cumhuriyeti ortaya çýkar mýydý?" Bu ikinci sorumun yanýtý, biraz da panel sonrasý ilave açýklamalarla netleþti. Sayýn Baskýn Oran'ýn bazý açýklamalarýnýn "kayýt dýþý" olmadýðýný ve bendenizin de doðru anladýðýný varsayarak yanýtý þöyle paylaþmak olasý: Bugün kendisi tarafýndan tek nefes alma yönü olarak gösterilen 'azýnlýklara' insanca yaþama olanaðýnýn yaratýlmasý ve sürdürülmesi, 1920'lerin Anadolu'suna da dayatýlmýþtý ve Cumhuriyetle gerçekleþtirilen deðiþimler aslýnda Osmanlý'da birkaç yüzyýldýr yabancý ülkelerin isteði ve desteði ile olgunlaþan daha 'batýca' yaþamanýn uzantýlarýydý. Mustafa Kemal'in tarihteki özgün rolü ise, egemen devletler birbirine düþmüþken ortamý iyi deðerlendirip, tarihin ancak o diliminde mümkün olabilen bir karþý çýkýþ ile yeni ülke sýnýrlarýný ortaya koyabilmesiydi. Bunun için halký örgütlemesiydi. Geldik azcýk uzayan bizim yazýmýzýn da sonuna.. Prof. Baskýn Oran'ýn onca geliþmeyi açýklamadaki konuþma tutarlýðýný ve nesnelliðini teslim etsekte; özellikle sonuç yorumlarýnýn, diðer bazý gruplarýn yaný sýra, en kibar deyimle 'büyük bir güvenilmezlik sorunu yaþayan' medyamýzýn birçok malum üyesince dile getirilenlerle, önerilenlerle ne kadar da büyük bir benzeþme içinde olduðunu gözden kaçýrmak neredeyse olanaksýz.. Bu benzerlik açýkçasý benim aklýmý çok karýþtýrdý! Yoksa medyada kirlenme filan yok (onu biz uyduruyoruz), insanlar yalnýzca görüþlerini mi beyan ediyorlar? Ya da bu beyanlarda bulunanlarla, güvenirliliðinin, kirliliðin bir ilgisi mi yok? Hocamýz konuþmasýndaki bunca geniþ açýklamalarý bizim nasýl uysal uysal oturmamýz, yalnýzca onlarýn dediklerini yerine getirmemiz gerekliliðini anýmsatmak ve baþta azýnlýklar olmak üzere insan haklarýna da özen gösterirsek paçayý kurtaracaðýmýza bizleri inandýrmak için mi etti? Sonradan çok düþündüm. Prof. Baskýn Oran konuþmasýnda bunca kelamý niye etti? Peki, ben bunca kelamý buraya niye taþýdým? Sahi niye taþýdým? Cumhur [email protected] Arkadaþýna Öner Yorum Oku / Yaz Yukarý Kaþif Kahveci : Betül Ayhan Almes Usulü Veda -2Yüzümü yýkamak için çýktýðýmda yolum refakatçi odasýna düþüyor. Refakatçi odalarýnda kapý her açýldýðýnda korkuyla o yana döner insanlar. Kötü haber vermemenin sevinciyle "sigaram bitmiþ" deyip cebimdeki paketi çýkarýyor ve bir sigara yakýyorum, kimse üzerinde durmuyor. Sevgilisi gelmiþ. Almes bak kim gelmiþ. Nasýl tanýþtýracaðým diye boþ yere stres yapmýþsýn onca zaman. - Ya ben babama nasýl takdim edeceðim onu. - Pek muhterem babacýðým, damadýnýz Murat Bey teþrif ettiler dersin. - Dalga geçme be deli, senide görücez. - Ne görücen kýzým ben kaçacam bilmiyor musun. Hem masrafsýz, hem pratik. - Yazýyorum bak bunlarý. - Ýstediðin yere yaz, iþime gelmezse çamur yaparým. Ne uðraþýyorsun yahu onlar kendileri tanýþýrlar. - Aþkým ben gelmesem, sen gidip babamla tanýþsan olmaz mý? - Aþkým saçmalamaz mýsýn lütfen!! Ne diyeceðim ben babana? "Merhaba efendim ben kýzýnýzý almaya gelmiþtim de" O da hemen paket yapar dimi. - Ya abi üzmeyin kendinizi bu kadar, sen Kemal Amca'yý bu kýzdan kurtarýyorsun ya, paketle birlikte plaket bile verir sana. - Þiþko kapasana sen çeneni. - Ýþinize gelmedi dimi Almes hanfendi. Ayrýca sensin þiþko. Yine Almes'li sinemaskop anýlar… Almes bak ben sana söylemiþtim boþa sýkma canýný diye. Ýþte tanýþmýþlar bile. Murat Nermin Teyze'nin elini tutmuþ, Nermin Teyze yine aðlýyor. Ben içeri girince Murat kalkýp yanýma geliyor, sarýlýyoruz. Daha önce hiç bu kadar sýký sarýlmýþ mýydýk? Hatýrlamýyorum. Ne kadar öyle kaldýk? Saçlarým ýslanmýþ. Neden ýslandý saçlarým? - Ýyi misin? - Ýyiyim. - Hadi sen kayýnçonla yukarý çýk Murat kafasýný sallýyor sadece. Almes'in abisine bakýyorum, gözlerini 'tamam' anlamýnda kýrpýp kalkýyor yerinden. Murat kaðýt havlu rulosundan yýrtýlýp mendil olarak görevlendirilmiþ bir parçayla gözyaþlarýný siliyor. Diðer gözünden akanlarý ellerimle silip "þþþþ" diyorum sadece, yine kafasýný sallýyor. Ne demek bu 'þþþþ'? Aðlama anlamýnda bir emir kipi mi yoksa anne ve babasýnýn yanýnda daha güçlü görünmemiz gerektiðini anlatan bir hatýrlatma mý? Anlamý her ne ise Murat anlýyor ve kafasýný sallýyor. Murat'ýn yerine ben oturup Nermin Teyze'nin elini tutuyorum. - Kutay - Efendim. - Isýtýcýya su koymuþtum, kahve yaparsýn dimi Murat'a. Kutay baþýyla onaylayýp "Sen de bir þeyler ye" diyor. Bu kez ben onaylýyorum baþýmla. Nermin Teyze aðlýyor… Kim bilir Almes'li hangi anýlarý hatýrlýyor þimdi. - Aðlama Nermin Teyze, çok dua ettik, iyileþecek. - Ýnþallah yavrum, inþallah. Nermin Teyze niye aðlamasýn? Keþke ben de aðlayabilsem… Býrakýn aðlasýn Nermin Teyze, içindeki zehir dökülür belki biraz. - Efe nerde Kemal Amca - Eve gönderdik. - Ýyi yapmýþsýnýz mahvoldu çocuk. - Duþ alýp geri gelirim dedi ama annesi söz verdirdi, uyuyup sabah gelecek. - Bu gün geldi dimi o da? - Hýý, býrakmamýþ hocasý önce, son maça da çýkacaksýn demiþ. - La havle yaaa. - Yok, çýkmamýþ zaten maça, bu gün konuþtuk hocasýyla, mahsus býrakmamýþ, biraz kendine gelsin diye. - Hadi ya, bende sinirlenmiþtim ne biçim adam diye. Sessizlik… Yine sessizlik. Bozmalý bu karabasan sessizliði. - Yemek yediniz mi siz? - Yedik. Senin sandviçin de dolapta, hiç olmazsa atýþtýr biraz kýzým. - Yok Kemal Amca yaa, caným bir þey istemiyor. Baþýmý Nermin Teyze'nin göðsüne yaslayýp farkettirmemeye çalýþarak aðlýyorum. Nerdeyse içimden aðlýyorum gibi bir þey. Nermin Teyze Almes'in saçlarýný okþar gibi okþuyor saçlarýmý, Almes'in saçlarýna da deðen elleriyle. Nermin Teyze'nin kalbi, göðüs kafesinden kaçmaya çalýþýr gibi atýyor. Yine ýslanýyor saçlarým. Geldiðimden beri aðlýyor Nermin Teyze. Bir insanda bu kadar gözyaþý birikebilir mi? Gözyaþý da amipler gibi bölünerek mi çoðalýyor, ondan mý bitmiyorlar hiç? - Ben yukarý çýkayým da Kutay gelip uyusun biraz. - Kýzým sende uyu biraz, çok yoruldun. Bir anlamý yok orada beklemenizin. - Yok Kemal Amca ben yolda uyudum zaten. Hem Murat'ý da yalnýz býrakmayalým. - Arkadaþlarýnýz gitti mi? - Bilmiyorum ki teyzecim, belki kafeteryadadýrlar. - Hepiniz saðolun kýzým, yalnýz býrakmadýnýz bizi. Söyleyecek bir þey bulamýyorum. Islak yanaklarýna minik bir öpücük býrakýp kalkýyorum yanýndan. Kendimi odalardan birine kapatýp sabaha kadar aðlamak istiyorum. Ama hangi odaya? Benim hissettiðim tek odada Almes öyle tepkisiz yatýyor. Orada aðlarsam uyandýðýnda kýzar bana. Yukarý çýktýðýmda Kutay'ý kapýnýn yanýna oturmuþ sigara içerken buluyorum. - Yasak deðil mi burada sigara içmek? - Baþlatma þimdi yasaðýndan. - Gel þurada çamaþýr odasý var, ben orada içiyorum. Ýkimiz de yere oturup birer sigara daha yakýyoruz. - Þebo - Hý? - Almes ölmeyecek dimi? - Ölmeyecek. Kelime olarak bile yakýþtýramýyorum Almes'e ölümü. Sesimin titrediðini ben bile fark ediyorum, tüm heceler boðazýmda düðüm olup, ses tellerimi yýrtarak çýkýyor dudaklarýmdan. - Sende inanmýyorsun. - Allah'tan ümit kesilmez. Çocuklar gibi hýçkýrýklarla aðlamaya baþlýyor Kutay. Ne yapacaðým ben þimdi? Ne olur aðlama. Ben de aðlamaya baþlarsam bir daha ikimizi de kimse susturamaz. Sigarasýný marleylerin üzerinde söndürüp hýçkýrýklarýný omzuma gömüyor. Ben baþýmý arkaya yaslayýp bir sigara daha yakýyorum. Gözlerimi her kapadýðýmda Almes'in muzurluk yapan küçük çocuklar gibi haylaz gülümsemesi beliriyor gözlerimin önünde, Kutay'ýn saçlarý da ýslanýyor bu sefer. Devam edecek… BeT [email protected] Arkadaþýna Öner Yorum Oku / Yaz Yukarý Marangoz, Bahçývan ve de Kahveci : Ahmet Altan Boxing Helena Ben film seyretmeyi bilmezdim eskiden. Ekranda ne görürsem ona bakar, alegorik yaklaþýmlardan habersiz, öylece, yüzeydeki hikayeye takýlýr, salatalýk gibi girdiðim sinemadan, hýyar gibi çýkardým.. Anlamazdým bir þey.. Hem anlamaz hem de konuþurdum, bayýr aþaðý yuvarlanan boþ gaz tenekeleri gibi.. Sonra sonra, insanýn kuyruðu çýkar gibi bir akýl, bir derinlik oluþtu bende, ve baþka hikayelerin de anlatýldýðýný anladým yüzeyde görünen hikayenin altýnda. Boxing Helena, Helena'yý Hapsetmek.. olarak çevirirsek yanlýþ olmaz sanýrým. Bu filme takýlýp kaldý aklým bir süredir. Olaðanüstü güzel, sosyal ve popüler bir kadýn, ve tesadüfen karþýlaþtýðý bu kadýna aþýk olup büyük acýlar çeken, iletiþim sorunlarý içinde kývranan zengin, asosyal bir cerrah. Bu ikilinin deli ötesi hikayesi etrafýnda geliþiyor olaylar. Ýzlememiþ olanlar için kýsaca hatýrlatalým. Çevresinden kimsenin haberi yokken, bir sebeple kadýn cerrahýn evine gidiyor, adamý ziyarete, adam evde biraz aþýrýya kaçýyor, kadýn evden kaçmak, oradan uzaklaþmak istiyor, ve acele ve biraz da korkuyla geri geri kaçarcasýna çýkarken evden, aniden gelen bir kamyon çarpýyor kadýna, ve kaçýyor araç.. Doktor bunu fýrsat bilerek kadýný içeri taþýyýp evinde ameliyat ediyor. Daha sonra da tesadüfen þahit olduðu birkaç telefon etme, ya da kaçma giriþiminden rahatsýz olup, her kaçma denemesinde uyku ilacý enjekte edip, evdeki ameliyatlarý sürdürüyor, taa ki kadýn iki kol ve iki bacaktan yoksun, bir torso olarak kalana kadar. Çýlgýn doktor, hergün sabah iþe giderken kadýnýn aðzýna besliyor kahvaltýsýný. Ve akþam geldiðinde önce banyoya götürüp yýkýyor kadýný, en güzel giysilerini giydirip, kendi elleriyle makyaj yapýp, saçlarýný tarýyor Helena'nýn. Böylece, çeþitli olaylarla sürüyor film.. Biz toplum olarak konulara siyah ve beyaz olarak yaklaþmayý seviyoruz. Ara renkler yok bizde. Ben de ilk izlediðimde adamý anlayamamýþtým. Nasýl olur da böyle bir þeyi yapabilir bir insan diye. Sonra sonra, bunun bir ara renk sorunu olduðunu düþündüm, ikili iliþkileri sorguladým.. Ve dehþetle gördüm ki, benim kurguladýðým bir sürü iliþki de dahil olmak üzere, pek çok iliþki aslýnda Helenayý hapsetmek üzerine kurulu yazýk ki. Özgürlükten dem vurur, övgüler düzeriz özgürlüðe. Yalandýr bu, belki kendi adýmýza özgürlüðü özlüyor, istiyoruzdur, ama karþýmýzdakine asla uygun görmez, bahþetmeyiz bunu. Güvensizliðin dalgalarý sürekli çarpar kýyýlarýmýzda.. gece gündüz, durmaksýzýn. Bu dalganýn sesi hiç kesilmediðinden olsa gerek, rahatsýzlýðýmýz bitmez ve özgürlüksüz iliþkilere yöneliriz. Nasýl olur da bir insan bir insaný hapsedebilir? Hiç kafese yeni girmiþ kaplan gördünüz mü? Vahþi hayvan sürekli gidip gelir kafesin içinde. Ters giden birþeyler olduðunun-taa derinlerinde-farkýndadýr. Adýný koyamaz belki.. Ama ha bire, durmaksýzýn, ara vermeksizin, yemek yiyip su içmeksizin gider gelir kafeste.. Gece gündüz.. Çok hazin bir manzaradýr bu... Bilinçsiz bir bilinç vardýr, çünkü özgürlük doðasýnda, damarlarýnda, hücrelerinde olan bir hayvandýr söz ettiðimiz. Ýþte bu doðasý nedeniyledir ki, ha bire gidip gelir kafeste, neyi neden yaptýðýný bilmeksizin.. Bitap düþene kadar sürer gider bu umutsuz yürüyüþ... Ve bir gün bakarsýnýz ki, bir köþeye umarsýzca kývrýlmýþ, patilerini yalýyor. Sanki yýllardýr orada, o kafesin içindeydi, ve asla hiçbir zaman özgür olmamýþtý.. Ani ve keskin bir kabul ediþtir bu. Ve bundan sonra, belki de özgürlüðünü verseniz de artýk alacak gönlü, özlemi kalmamýþtýr, kim bilebilir? Herþeye karþý kayýtsýz, ilgisiz bir yaþantýyý, alýþkanlýklar ve tekdüzeliðin tembel sükuneti içinde sürdürüp gider artýk. Ýþte kurup geliþtirdiðimiz iliþkiler de genellikle bu biçimde yazýk ki. Sonunda kendimizi de karþýmýzdakini de özgürlükten uzak, kayýtsýz ve umutsuz hale getirmeyi nasýl da beceririz. Nasýl da beceririz hayatý monoton bir film haline dönüþtürmeyi. Amaç bu deðildir þüphesiz, ama sonuç genelde bu olur. Zorunlulukla yapýlmýþ seçimler deðersizdirler. Sürekli göz hapsinde ve denetimde tuttuðumuz eþimizin sadakati için, sadakat diyebilir miyiz? Peki eðer özgür olsaydý, yine ve hala onun seçimi olacaðýmýzý düþünebiliyor muyuz? Özgür olsaydý eðer, istediðini yapabilseydi, bize karþý duygu ve davranýþlarý deðiþir miydi? Bu tehlikeden kaçýnma güdüsüdür insan iliþkilerini tahakküm altýnda tutan. Özgür olup doðal seçim olduðunu bilmek (ya da denemek) yerine, hapis olup birliktelikleri riske atmamak.. Özgür iliþkiler kurup geliþtirebilmesi için insanýn, öncelikle özgüveninin saðlam olmasý gerekir. Birey olmayý baþarmýþ olmalýdýr insan. Baþkasýna baðýmlý olmaksýzýn ayakta durmayý becerebilecek, entelektüel açýdan ve hatta ekonomik açýdan baðýmsýz bireyler olmalý ki, en azýndan özgür bir iliþkiden sözedebilelim. Bu yapýda iki insan, eðer iliþkileri bir de sevgi temeli üzerinde kurulmuþsa, bence pek korkmamalýlar diðerini kaybetmekten. Böyle bir tehlikenin kapýlarýný çalma olasýlýðý az gibi görünüyor. Son zamanlarda sýkça aþktan söz ediyoruz.. ama iþin bu taraflarýný da düþünmek zorundayýz. Aþkla sevdiðimiz birisini hapsetmeden, özgür býrakarak sevebilmenin yollarýný aramak bulmak zorundayýz.. Bu çabaya deðer, çünkü aþkla sevdiðimizi kaybetmememizin yolu buradan geçiyor.. 'Sevgili Ziya Akça Kayar ve Sevgili Leyla Ayyýldýz'a katkýlarýndan dolayý teþekkürlerimle' Ahmet Altan [email protected] Arkadaþýna Öner Yorum Oku / Yaz Yukarý Eniþte'den Eriþte'ler : Ahmet Þeþen Telli Telli Sýcak Yunan ezgisine M.Mungan'ýn güzel sözlerinin katýlýmýyla oluþan ve bir zamanlar beðeniyle dinlediðimiz; "Telli telli telli..." diye baþlayan þarkýsý geliverdi aklýma Yeni Türkü'nün. Bulmacada; "Bir saz veya baðlama çeþidi" sorusuna Ýkitelli cevabýný yazarken mýrýldanmaya baþladým ve sonra bunu "Bir kýsým medyanýn Babýali'yi terkedip toplandýklarý yeni Ýstanbul semti" diye de sorabileceklerini düþündüm ayný cevap için. Bir yandan bulmacaya devam ederken bir yandan da kaseti dinlemeye baþladým ve ayný þarkýnýn; "Yenik düþüyor her þey zamana, biz büyüdük ve kirlendi dünya" sözleriyle irkildim. Telli telli.. Kirlenen dünya baþta Ýkitelli.. Sözüm ona bir takým kelli felli ( aslý kerliferli imiþ ) adamlar, bundan kelli medya bizden sorulur diye giriþtikleri iþin bir garip çiftetelli olduðunun ne kadar farkýndalar acaba ? Ýlk zaman 2 telli kemanla çalýndýðýndan bu ismi alan çiftetelli, kýzlarýn grup halinde oynadýðý bir Orta Anadolu oyunu. Kemalpaþa Çiftetellisi diye Ege yöresine has bir çeþidi daha var ki; aþk ve yaþama sevinci üzerine biraz hüzün katýlmýþ gibi. Týpký, Yunan kültürünün Hasapikos, Zeybekikos ile beraber 3 temel oyun havasýndan biri olan çiftetelli gibi. Kültürlerin içiçe girdiði gördüðünüz üzere besbelli.. Zamanla geliþen teknoloji, tel sayýsýný da arttýrýp üçtelli saz ile oynatmýþ bizleri.. Daha sonra 4 telli, 6 telli ve 12 telli versiyonlarý da çýkýnca araya biraz klarnet, biraz kanun biraz da bas gitar ile ne harikalar yaratýrým diyen Laço Tayfa çýkývermiþ günümüzde ve olmuþ sana nefis bir çiftetelli.. Graham Bell'i telefonlarýn aslý da ikitelli, full-duplex veya half-duplex data hatlarý sarmýþ her bir yanýmýzý, biraz çengelli olsa da internet hýzýmýzý belirleyen iþte bu data hattý, yani bir çift tel sonuçta. Hesap meydanda, Ali'nin sýrt numarasý 49 ise Veli'nin deðil mi elli ? Sayýlar iþin içine girince bir ezgi daha takýlýverdi dilime : "Kaptan bu bizim yaðýmýz deðil mi ?" diye baþlayan senfoni "Shell Rotella yirmi elli.. hey !" diye bitiyordu hey gidi günler hey ..! "Vay canýna sayýn seyirciler bu gol kaçar mý ?" diye heyecanýný bizlerle paylaþan deðil miydi Spiker Güneþ Tecelli ? Show TV'nin bir yarýþmasý var idi; "Hop Terelelli Tek Soruda 250". Trajedi ve Komedi klasiði ise 80'li yýllarda olmuþtur sanýrým. "Benim adým Þaþmaz Bekir, beþer þaþar þaþmaz Beþir, kafamý kullanýp kendime güvenli bir yol seçtim, Banker Kastellii.." þarkýlý reklamlarýna kanan binlerce insanýn ( babam dahil ) yediði vurgun unutulur mu ? Madem teknolojik sazlar da geliþmiþti, elektro telli sazlar eþliðinde saðolsun Orhan Baba bize vermiþti bir teselli.. Bu ilk hortumlama davasýný bir teselli ile atlattýðýmýzý sananlar yanýlýyor..! Bir rivayete göre ayný Banker Kastelli, güfteci Þemsi Belli'nin; "Bir yangýnýn külünü yeniden yakýp geçtin" güftesine nazire yaparcasýna ille de bu adama para kaptýracaðým diyenleri bir kez daha yangýndan geçirmiþ. Konu ile bilgimiz sadece Ýkiçeþmelik semtinin mahallesi olan ve halk dilinde Kestelli diye adlandýrýlan semtte oturmadýðý ve batan bankalarýn mütevelli heyetinde hiç mi hiç bulunmadýðýdýr. Tipinin de mafya filmlerindeki þiþko ve purolu adam olan Joe Viterelli ile hiç bir benzerliði yoktur. Soyadý uygun olsa da Ýtalya'ya yerleþmemiþtir Anadolu Ajans muhabiri Þenhan Bolelli gibi. Yýllardýr Ýtalya'da Ýnter Milan kulübünün sponsoru olan Pirelli, lastikteki ünüyle bir zamanlar bir model çýkarmýþtý Çinturato diye. Belki de bu Çinturato Pirelli, bir zamanlar Fiat'ýn eski sahibi olan Giovanni Agnelli'nin Murat 124'lerine takýlmýþtýr ne dersiniz ? Ýtalya'ya girince; alýmlý cazibeli anlamýna gelen gelgelli sözcüðünden yola çýkarak, hem 70'lerin sexy oyuncularýndan Laura Antonelli, hem Baba filminde Apollonia adlý Yunanlý kýzý oynayan Simonetta Stefanelli ve hem de Bernardo Bertolucci ve Tinto Brass'ýn popo deyince ille de kadroya kattýðý Stefanie Sandrelli söz etmeden geçilecek isimler deðil dedim kafiyeli tellerimiz açýsýndan. Bir de Tarkan'ýn ikizi denen Peter Facinelli varmýþ. Ýtalya'ya girince çýkýlmaz oluyor iþin içinden, ....elli'den kurtulmak ne mümkün. Soluksuz devam ediyorum sizin için seçtiklerimle. 6 dilde þarký söyleyen cazcý Anna Maria Castelli, gitarist-vokalist blues söyleyen Rita Chiarelli, müzisyen Gino Vanelli, ünlü caz gitaristi John Paul Pizzarelli ve caz kemancýsý Stephane Grapelli müzik dünyasýndan. Yazar Giorgio Manganelli, Margherita Manzelli ve özellikle çiçek resimleriyle ünlü Maria Grazia Luffarelli ressamlar, kukla sanatçýsý Maria Signorelli, Yoldaþlar filminin yönetmeni Mario Monicelli, "Who is the boss ?" dizisinin baþ karakter oyuncusu Tony Micelli, Tex-Zagor-Mister No gibi çizgi romanlarýn sahibi ve çizer Sergio Bonelli yanýsýra pipo konusunda Savinelli, gömlekte Ravelli, çanta-cüzdan-ajanda üreticisi Nazareno Gabrielli, silah markasý Benelli, hele hele Pavarotti'nin veliahtý kabul edilen kör tenor Andrea Bocelli ve ünlü "dance of the hours" eserinin sahibi Amilcare Ponchielli söz edilmeden geçilemez. Adam olacak çocuk nasýl ..okundan olursa belli 10 yaþýnda senfoni bestelemiþ iþte bu Ponchielli. 12 yaþýnda baþýna çarpan top nedeniyle kör olan tenor ise, yýlmayýp bir de avukat olmuþ üstelik. Bizim avukat olarak bildiðimiz ise sadece Petrocelli. Bir zamanlarýn TV dizisinde rol alan sevimli Antonio ( sonradan Tony adýný alýp ABD vatandaþý olmuþ ). Veliaht tenorun kafasýna topu atan elbette ne 1982 Dünya Kupasý finalinde golü atan Tardelli olmuþtur, ne saðbek Moreno Torricelli, ne Allessandro Altobelli, ne degaj yapýp topu saha dýþýna atan 143 kez milli olma rekorlu Ýsveç'li kaleci Thomas Ravelli, ne de formasýný kafaya geçirip tribünlere ilk kez koþan beyaz saçlý dede futbolcu Fabrizio Ravanelli.. Bir ilginç rekor da Minelli elbette. New York NY ve Cabaret filmlerinin Liza'sý, artist anne Judy Garland ve yönetmen baba Vincente ile birlikte Oscar kazanan tek ailedir herhalde. Ne Machiavelli ve ne de küçük fýçý anlamýna gelse de içi dolu turþucuk olan büyük rönesans ressamý Allessandro Di Mariano Filipepi Botticelli için Kahve Molasý'nda yer darlýðý çekeriz sanýrým. Benzer þekilde Evangelisto Torricelli. Açýk hava basýncý üzerine deneyleriyle bilinen bu Ýtalya'nýn, bu güzel ve açýk havada aklýmý baþýmdan almasý hususunu ben de anlamýþ deðilim. "Ýtalya'nýn Kardeþleri" anlamýna gelen milli marþlarýnýn Brothers karþýlýðý Fratelli kelimesinin yanýna "Lord of the Rings" gibi "il signore degli Anelli" kelimesindeki yüzük sözcüðünü de ekleyelim. Unutulmamasý gereken bir de Carlo Coterelli var, hani adýný sular seller gibi ezberlediðimiz bir zamanlar IMF Türkiye Masasý Þefi. Biliyoruz ki; askerlik zaten 8.5 milyon IMF bedelli ( italyancada "casius belli" savaþ sebebi anlamýnda imiþ veya ayný anlamda daha güzeli casus belli ), düðüne fratelli olarak kimin katýldýðý da belli, hele þu Gancelli ( Kýbrýs'ta demir bahçe kapýsý anlamý varmýþ ) konusunu arabýn çiftetellisi yalelli gibi uzatmanýn ne manasý var, ver ve de kurtul diyen ikitelli medyasýnýn da desteðiyle, siz de giriverin kapýsýndan fratelli, olsun AB karamelli, yoksa kapanacak kapýlar temelli... Üzerime çökünce Torricelli, baþlamýþ olsam bile telli telli, geleceðim yer terelelli... [email protected] Arkadaþýna Öner Yorum Oku / Yaz Yukarý Milenyumun Mandalý : Sait Haþmetoðlu Editör'den Önemli Not:Sevgili Sait Haþmetoðlu'nun e-romaný görsel öðelerle süslendiðinden, aþaðýdaki adresten tek týklamayla zevkle okuyabilirsiniz. Üþenmeyin... Týklayýn... Ayrýca bugünden itibaren duygu ve görüþlerinizi yorum olarak yazabilirsiniz. http://www.kahvemolasi.com/xfiles/mandal_1.asp Devamý yok. BÝTTÝ [email protected] Yorum Oku / Yaz Yukarý Dost Meclisi Fotoðraf: Þeref Bilgi <#><#><#><#><#><#><#> Kahve Molasý'nýn sürekli ve sabit(!?) bir yazar kadrosu yoktur. Gazetemiz, siz sevgili kahvecilerden gelen yazýlarla hayat bulmaktadýr. Her kahveci ayný zamanda bir yazar adayýdýr. Bu bölüm sizlerden gelecek minik denemelere ayrýlmýþtýr. Yolladýðýnýz her özgün yazý deðerlendirilecektir. Siz sevgili kahvecilere önemle duyurulur. Kahve Molasý bugün 3.702 kahveciye doðru yola çýkmýþtýr. Yukarý Tadýmlýk Þiirler AKDENÝZ YARAÞIYOR SANA Akdeniz yaraþýyor sana Yýldýzlar terler ya sen de terliyorsun Ayný ýslak pýrýltý burun kanatlarýnda Hiç dinmiyor motorlarýn gürültüsü Köpekler havlýyor uzaktan Demin bir çocuk aðladý Fatmaným cumbadan çarþaf silkiyor yine Ali Dumdum anasýna sövüyor saatlerdir Denizi tokmaklýyor balýkçýlar Bu sesler iþte sessizliðini büyüten toprak O senin sardunyalar gibi konuþkan sessizliðini Hayatta yattýk dün gece Üstümüzde meltem Kekik kokuyor ellerim hâlâ Senle yatmadým sanki Daðlarý dolaþtým Ben senden öðrendim deniz yazmayý Elimden düþmüyor mavi kalem Bir tirandil çýkar gibi sefere Okula gidiyor öðretmenim Ben de ardýndan açýlýyorum Bir poyraz çizip deftere Bir de var sýrf ebabil Dönüyor dönüyor baþýmda Senle yaþadýðým günler Gümüþ bir çevre oldu ömrüm Deðince güneþine Neden sonra buldum o kaçakçý maðrasýný Gözlerim kamaþýnca senden Ölüm belki sularýndan kaçýrdýðým O loþ suda yýkanmaktýr Durdukça yosundan yeþil Kulaç attýkça mavi Ben düzde sanýrdým yýkýntým Örenim alkolik âsarým Mut'un doruðundaymýþým meðer Senle çýkýnca anladým Eski yunan atlarý var hani Yeleleri büklümlü Gün inerken de öyle Aðaçtan izdüþümleriyle Yürüyor Balan Tepeleri Yürüyor bölük bölük can Toplu bir güzelliðe doðru Kadýným Yaraþýyorsun sen Akdeniz'e Can Yücel Yukarý Biraz Gülümseyin Emekli Casus!... Yukarý Ýþe Yarar Kýsayollar - Þef garson: Akýn Ceylan http://www.denizfeneri.org/ ...Her þey 1998 yýlýnda bir çatý altýnda yardýma muhtaç insanlara biraz olsun destek olabilme umuduyla baþladý. Deniz Feneri Yardýmlaþma ve Dayanýþma Derneði her geçen gün büyüdü, daha geniþ kitlelere ulaþmaya baþladý. Ýnsanlarýmýzýn gözünde öyle bir güven oluþturdukki, baðýþçýlarýmýz akýllarýnda hiç bir soru iþareti kalmadan, gönül huzuruyla yaptýlar yardýmlarýný... http://www.tcyov.org TÜRKÝYE ÇOCUKLARA YENÝDEN ÖZGÜRLÜK VAKFI - Yasalarla ihtilafa düþen gençlerin kendine yeterli, donanýmlý, sosyal yaþama olumlu þekilde katýlmalarý için çalýþmalar yapan Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfý (TÇYÖV) sanatla rehabilitasyon çalýþmalarýný aralýksýz sürdürmektedir. http://www.beyoglubeyoglu.com/ Beyoðlu ve çevresinde eðlence, dinlence ve genel amaçlý ulaþabileceðiniz bir çok adres için baþvurabileceðiniz hoþ bir kaynak. Beyoðluna gitmeden önce bu sayfalarý incelerseniz, aradýðýnýz türde yerleri bulmanýzý kolaylaþtýracak yönde hoþ tavsiyeler bulabilirsiniz. http://www.inferno.ie/Cowmov.html Ýneklerin niye bacaklarý var? Hiç merak ettiniz mi. Ben merak ettim ve kýsa bir araþtýrma yaptým. Gördüklerim karþýsýnda ne kadar þaþýrdýðýmý anlatmama gerek yok sanýrým. En iyisi ekteki kýsayolu týklayýn ve eðer ineklerin bacaklarý olmasaydý neler olabileceðini sizler de görün. [email protected] Yukarý Damak tadýnýza uygun kahveler Windows Startup Inspector v1.0 [736KB] W98/2k/XP FREE http://www.mywebattack.com/gnomeapp.php?id=107300 Farkýnda olmadan Windows'un açýlýþýna pekçok programýn gelip oturduðuna ve her açýlýþta kullanmadýðýmýz pekçok programýn yüklenerek belleði iþgal ettiðine þahit oluruz. Ýþte bu program baþlangýç programlarýný görüp elemenizi, istemediklerinizi otomatik açýlýþtan kurtarmanýzý saðlýyor. Bana kalýrsa tüm Windows kullanýcýlarýnýn yanýbaþýnda olmasý gereken bir program. Yukarý http://kahvemolasi.com/sayilar/20031107.asp ISSN: 1303-8923 7 Kasým 2003 - ©2002/03-kahvemolasi.com istanbullife.com Kahve Molasý MS Internet Explorer 4.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiþtir. Uygulama : Cem Özbatur - Her hakký saklýdýr. Yayýn Ýlkeleri