PDF İndir - İstoç Ticaret Merkezi

Transkript

PDF İndir - İstoç Ticaret Merkezi
İSTOÇ TİCARET MERKEZİ’NİN ÜCRETSİZ YAYIN ORGANIDIR.
NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 2016 SAYI: 47
AÇELYA AKKOYUN:
“Tiyatroyu hiç özlemedim”
PATARA:
Dünyanın ilk meclis binasını içinde
bulunduran antik kent
1 l İSTOÇHayat
başyazı
KATILIMCI OLMAK LAZIM
Kooperatifimizin genel yapısına baktığımızda, hacim olarak Türkiye’de
ve dünyada benzeri olmayan sanayi ve ekonomik güce sahip olan bir iş
kolları topluluğu olduğu görülüyor.
Ekmekten otomobile kadar her türlü malın birinci elden alınıp satıldığı
bir ticaret topluluğunun olduğu bu mega sitede yöneticilik yapmak,
yoğun emek ve çok fazla mesai gerektiriyor.
Yönetim olarak verilen mesainin yeterli olup olmadığını bilmeniz için
üyelerimizin bizleri; yapıcı, yönlendirici ve katılımcı çabaları ile gerek
genel kurullara gerekse yönetime gelerek sorgulamalarını çok arzu
ederdik. Ancak bütün çabalarımıza rağmen değerli üyelerimizin ilgisiz
kaldığını gördük.
Değerli üyeler, biliyorsunuz müşterek varlıklarımız var. Yapı kooperatifi
bölümünün bittiği döneme girdik. Şimdi işletme kooperatifine
geçmemiz için bu değerlerimizi konuşarak, karara bağlamamız
gerekiyor.
Bunun için gerek genel kurullara katılmanızı gerekse üyelik ilişkilerinizi
daha etkili yapmanızı arzu ediyoruz.
Bundan sonraki toplantılara gereken ihtimamı gösterip katılımlarınızı
beklerken, mübarek Ramazan Bayramı’nızı canı gönülden kutlar,
saygılarımı sunarım.
NAHİT KEMALBAY
İSTOÇ Yönetim Kurulu Başkanı
Terörü Lanetliyoruz
28 Haziran 2016 Salı günü Atatürk Havalimanı’nda düzenlenen bombalı saldırılar
sebebiyle acımız çok büyük. Saldırıda hayatını kaybeden vatandaşlarımıza
Allah’tan rahmet ve yaralılara da acil şifalar diliyoruz.
NİSA
N-MA
YIS-H
AZİR
AN 2
016
47
içindekiler
4
14
18
26
28
3 l İSTOÇHayat
İmtiyaz Sahibi
İSTOÇ Ticaret Merkezi Adına
Nahit Kemalbay
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Cumhur Savaşkan
Yayın Kurulu
Mehmet Duyulmuş
Salih Türkay
M. Mustafa Gönül
Necati Yaşar
Adres
İSTOÇ Ticaret Merkezi 34217
Bağcılar / İstanbul
Tel: (0212) 659 45 00
www.istoc.com.tr
[email protected]
Reklam için
Nilgün Arda
0212 659 45 00
İSTOÇ Hayat Dergisi
3 ayda bir yayımlanan
bedelsiz süreli yayın organıdır.
4 Haberler 14 Sektör İnceleme 18 Hobi İnsanın varoluşuyla ortaya çıkan
uğraş: Avcılık 20 Üyelerimizi Tanıyalım 24 Başarı Öyküsü Schafer Firma
Sahibi Tuncay Aslan, “Yatırımı ‘markaya’ yaptım” 26 İş Yaşamı Liv Hospital
Diyet ve Beslenme Uzmanı Serap Güzel, “Güne sağlıklı bir kahvaltı ile başlayın!”
Yayına Hazırlık
Genel Yönetmen
Gürhan Demirbaş
Genel Yönetmen Yardımcısı
Eser Soygüder Yıldız
28 Gezi Dünyanın ilk meclis binasını içinde bulunduran antik kent: Patara
32 Ünlü Söyleşisi Açelya Akkoyun, “Tiyatroyu hiç özlemedim”
34 Centilmen Erkek dünyasını yansıtan kozmetikten aksesuara kadar tüm
ürünler bu sayfalarda 36 Teknoloji 38 Spor Adrenalin tutkunlarının yeni
gözdesi: Parasailing 40 Kültür Sanat 42 Bunları biliyor musunuz?
Hayatınızı kolaylaştıracak bilgiler bu sayfalarda... 42 Sağlık Medical Park
Görsel Yönetmen
Hakan Kahveci
Editör
Betül Topaklı
Grafik&Tasarım
Ömer Taylan Tuğut
Gaziosmanpaşa Hastanesi Acil Tıp Uzmanı Dr. Oya Güven: “İlk yardımın ilk kuralı
sakin olmak”
Fotoğraf Editörü
Eren Aktaş
Kurumsal Satış Yöneticisi
Özlem Adaş
Tel: 0212 440 27 65
İletişim
Tel: 0212 440 27 63 - 0212 440 29 68
[email protected]
www.ajansdyayincilik.com
32
36
38
40
42
Baskı
Gezegen Basım Ltd. Şti.
www.gezegenbasim.com.tr
Tel: 0212 325 71 25
İSTOÇHayat l 4
İSTOÇ Olağan Genel Kurulu
İSTOÇ 2015 Hesap Yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı, toplantı yeter sayısı olan 971 ortak katılımının
sağlanamaması nedeniyle tehir edildi.
S.S İstanbul Toptan Ticaret
Depolama ve Küçük Sanayi Toplu
İşyeri Yapı Kooperatifi’nin 2015
Hesap Yılı Olağan Genel Kurul
Toplantısı için 11 Haziran 2016
tarihinde Holiday İnn Bağcılar
İstanbul Oteli’nde saat 15.00’da
başlayan toplantıya, 3884 ortaktan
asaleten 227 ortak, vekaleten 494
ile toplamda 724 ortağın katılımı
bulunduğundan dolayı, toplantı yeter
sayısı olan 3884 ortağın dörtte biri
971 ortak katılımı sağlanamadığından
toplantı, 18 Haziran 2016 tarihinde
İSTOÇ Ticaret Merkezi, İSTOÇ Camii
Konferans Salonu’nda yapılmak üzere
tehir edildi. 2015 Hesap Yılına ait
yapılamamış olan Olağan Genel Kurul
Toplantısı, bu yıl bitmeden ortaklara
tekrar bildirilecek olan başka bir
tarihte yapılacak.
5 l İSTOÇHayat
İSTOÇHayat l 6
İftar yemeğine ilgi yoğundu
Ramazan ayı sebebiyle İSTOÇ Yönetimi’nin üyelerine verdiği iftar yemeği, 11 Haziran 2016 Cumartesi
günü Holiday Inn Bağcılar Otel’de gerçekleşti.
İSTOÇ Yönetimi’nin Ramazan ayı
sebebiyle üyelerine verdiği iftar yemeği
organizasyonu, Holiday Inn Bağcılar
Otel’de 11 Haziran 2016 Cumartesi
günü yapıldı. İftar yemeğine katılım
beklenenin üzerinde gerçekleşince
salona ilave masalar konuldu ve gelen
tüm davetlilerle ilgilenildi. İSTOÇ Yeni
Cami İmamı Ebutalip Aldır’ın yaptığı
iftar duasının ardından konuşma
yapan, İSTOÇ Yönetim Kurulu Başkanı
Nahit Kemalbay, iftar yemeğine gelen
bütün misafirlere teşekkür ederek,
kalabalıktan duyduğu memnuniyeti
dile getirdi.
7 l İSTOÇHayat
İSTOÇHayat l 8
Ak Parti İstanbul 3. Bölge Milletvekili Mehmet Metiner
İSTOÇ Yönetimi ve esnafını ziyaret etti
haberler
İSTOÇ Yönetim Kurulu Üyeleri tarafından karşılanan Mehmet Metiner, yönetim binasındaki görüşmesinin
ardından, beraberindeki heyetle birlikte, İSTOÇ Ticaret Merkezi’ndeki esnaflara ziyaret gerçekleştirdi.
Ak Parti İstanbul 3. Bölge Milletvekili
Mehmet Metiner, 13 Mayıs’ta İSTOÇ
Yönetimi’ne ziyaret gerçekleştirdi. İSTOÇ
Yönetim Kurulu Üyeleri tarafından
karşılanan Mehmet Metiner, yönetim
binasındaki görüşmesinin ardından,
beraberindeki heyetle birlikte, İSTOÇ
Ticaret Merkezi’ndeki esnafları ziyaret
etti. İSTOÇ Ticaret Merkezi’nde ilgi ile
karşılanan milletvekili, esnafla sohbet
ederek, sorunlarını dinledi. Ziyaretten
büyük memnuniyet duyduğunu dile
getiren İSTOÇ esnafı, Mehmet Metiner’e
teşekkür etti.
9 l İSTOÇHayat
İSTOÇ’ta, Ar-Ge Reform Paketi
Bilgilendirme Toplantısı yapıldı
İstanbul Sanayi Odası (İSO), Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü ve İSTOÇ
işbirliği ile 12 Nisan’da Ar-Ge Reform Paketi Bilgilendirme Toplantısı gerçekleştirildi.
İSTOÇ Yönetim Binası Konferans
Salonu’nda İstanbul Sanayi Odası (İSO),
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
İstanbul İl Müdürlüğü ve İSTOÇ
işbirliğiyle 12 Nisan’da gerçekleştirilen
toplantı, İSO Yönetim Kurulu Üyesi ve
İSTOÇ Başkanı Nahit Kemalbay’ın açılış
konuşması ile başladı. Konuşmasında,
ülkemizde Ar-Ge için ayrılan fonların
özellikle son dönemdeki artışından
duyduğu memnuniyeti dile getiren
Kemalbay, Ar-Ge Reform Paketi’nin
önemine vurgu yaparak, tüm paydaşların
bilgilendirilmesi amacıyla bu ve benzeri
etkinliklere dikkat çekilmesi gerektiğini
söyledi.
Açılış konuşmasını takiben Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Uzmanı
Turgut Deveci, ülkemizin kalkınmasına
daha fazla ivme kazandırmayı hedefleyen
ve Ar-Ge’ye ilave olarak tasarımı da
teşvik kapsamına alan “Ar-Ge Reform
Paketi”nin firmalara sağladığı geniş çaplı
desteklere ilişkin bilgilendirme yaptı.
Etkinlikte ayrıca, İstanbul Kalkınma
Ajansı (İSTKA) Yatırım Destek Ofisi
Uzmanı Muhammet Beşli tarafından,
İSTKA destekleri ile ilgili güncel bilgiler
hakkında bilgilendirme sunumu da
yapıldı. Sanayici, akademisyen ve STK
temsilcilerinin katıldığı etkinlik, soru cevap bölümüyle sona erdi.
Muhammet Beşli
İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) Yatırım Destek Ofisi Uzmanı
Turgut Deveci
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Uzmanı
İSTOÇHayat l 10
İSTOÇ Ticaret Merkezi Okullarını ve Camiilerini Yaptırma ve Yaşatma Derneği
tarafından yapılan “spor salonu” tamamlandı
haberler
İSTOÇ İlkokulu Müdürü Olcay Yılmaz, Mahmutbey Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Mehmet
Sansar ve İSTOÇ İlkokulu Okul Aile Birliği Üyeleri Nahit Kemalbay’a, yapılan spor salonu için teşekkür
ziyaretinde bulundu.
İSTOÇ İlkokulu ve Mahmutbey
Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi
öğrencilerinin kullanımı için İSTOÇ
Ticaret Merkezi Okullarını ve
Camiilerini Yaptırma ve Yaşatma
Derneği tarafından yapılan “spor
salonu” tamamlandı. Bu sebeple
İSTOÇ İlkokulu Müdürü Olcay
Yılmaz, Mahmutbey Mesleki ve
Teknik Anadolu Lisesi Müdürü
Mehmet Sansar ve İSTOÇ
İlkokulu Okul Aile Birliği üyeleri
Nahit Kemalbay’a, yapılan spor
salonu için teşekkür ziyaretinde
bulundu. İSTOÇ İlkokulu Müdürü
Olcay Yılmaz, “Spor salonu,
öğrencilerimiz için çok büyük
önem arz ediyor. Bu bağlamda
başta başkanımız Nahit Kemalbay
olmak üzere İSTOÇ Ticaret
Merkezi Okullarını ve Camiilerini
Yaptırma ve Yaşatma Derneği
ve salonun yapılmasında emeği
geçen herkese çok teşekkür
ediyoruz’’ dedi.
İSTOÇ’ta bitkilendirme
çalışmaları devam ediyor
İSTOÇ’ta havaların ısınmasını takiben park ve yeşil alanların bakımıyla birlikte
çiçek ekimine de başlandı. Bu bağlamda İSTOÇ Ticaret Merkezi çevre yolu
kısmına yeşil alan ve bitkilendirme çalışması yapılıyor.
11 l İSTOÇHayat
İSTOÇ Yönetimi iş sağlığı ve güvenliği
eğitimlerinde hız kesmiyor
İSTOÇ Yönetimi, çalışanlarına iş sağlığı ve güvenliği eğitimi aldırmaya tüm hızıyla devam ediyor.
İSTOÇ Yönetimi, mayıs ve haziran
aylarında; güvenlik, temizlik ve
inşaat işlerinde çalışan ekibine iş
sağlığı ve güvenliği eğitimi organize
etti. Daha önce organize edilen iş
sağlığı ve güvenliği eğitimleri toplu
yapılırken, mayıs ve haziran aylarında
gerçekleşen eğitimler her birime farklı
günlerde olacak şekilde gerçekleşti.
Güvenlik biriminin eğitimi 3 seansta
tamamlanırken, temizlik - inşaat
birimlerinin eğitimi 1 seansta bitirildi.
Güvenlik, temizlik ve inşaat birimleri
için verilen eğitimler aşağıdaki konuları
kapsıyor.
Güvenlik bölümü için eğitim
konuları:
• Güvenlik işlerinde karşılaşılabilecek
tehlikeler,
• Güvenlik işlerinde karşılaşılabilecek
tehlikelere karşı alınması gereken
önlemler,
• Güvenlik işlerinde karşılaşılabilecek
tehlikelerin slayt ve video
•
•
•
•
gösterimleri,
Çalışma mevzuatı ile ilgili bilgiler,
Çalışanların yasal hak ve
sorumlulukları,
İşyeri temizliği ve düzeni,
İş kazası ve meslek hastalığından
doğan hukuki sonuçlar.
Temizlik ve inşaat için eğitim
konuları:
• Temizlik ve inşaat onarım işlerinde
karşılaşılabilecek tehlikeler,
• Temizlik ve inşaat onarım işlerinde
karşılaşılabilecek tehlikelere karşı
alınması gereken önlemler,
• Temizlik ve inşaat onarım işlerinde
karşılaşılabilecek tehlikelerin slayt
ve video gösterimleri,
• Çalışma mevzuatı ile ilgili bilgiler,
• Çalışanların yasal hak ve
sorumlulukları,
• İşyeri temizliği ve düzeni,
• İş kazası ve meslek hastalığından
doğan hukuki sonuçlar.
Güvenlik kulübeleri
yenilendi
İSTOÇ Ticaret Merkezi içinde yer alan mevcut tüm güvenlik
kulübeleri boyandı ve gerekli tadilatları yapıldı. Ayrıca 16’ncı ve
17’nci kapıların olduğu yere iki adet yeni güvenlik kulübesi daha
konuldu.
İSTOÇHayat l 12
haberler
Zer Group İSTOÇ’ta
40 yıılık tecrübesi ile yurt dışından
ithal ettiği hırdavat ve kırtasiye
ürünlerinin satışını yapan Zer Group,
20 Mayıs 2016 Cuma günü İSTOÇ
Petrol Plaza’da showroom açılışı
gerçekleştirdi. Yoğun katılımın olduğu
açılışa, Bağcılar Belediye Başkanı
Lokman Çağırıcı ve İSTOÇ Yönetim
Kurulu Üyeleri de katıldı.
Nesil Home İSTOÇ’ta ikinci şubesini açtı
Ev dekorasyonu,
giyim ve aksesuar
alanında toptan
ve perakende
satışı yapan
Nesil Home,
22 Nisan’da
İSTOÇ’ta ikinci
şubesini açtı.
Mehteran
takımının
gösterisiyle
başlayan açılışa,
çok sayıda İSTOÇ
esnafı da katıldı.
Nesil Home, 4.
Ada No:35’te
hizmet veriyor.
13 l İSTOÇHayat
İSTOÇDER’in Yeni Başkanı belli oldu
İSTOÇ İşadamları Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nin (İSTOÇDER) Olağan Genel Kurul
Toplantısı, 28 Mayıs’ta yapıldı. İSTOÇDER’in Yeni Başkanlığı’na Kısmet Şener seçildi.
28 Mayıs’ta gerçekleştirilen İSTOÇ
İşadamları Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Derneği’nin (İSTOÇDER)
Olağan Genel Kurul Toplantısı
sonucunda Yönetim Kurulu
Başkanlığı’na seçilen Kısmet Şener,
görevi Ahmet Koç’tan devraldı. İSTOÇ
Yönetim Binası Konferans Salonu’nda
gerçekleştirilen toplantıda, yeni yönetim
ve denetim kurulu üyeleri belirlendi.
Toplantıda konuşma yapan Kısmet
Şener, “Görevimi, oluşturduğum
ekibimle en iyi şekilde yerine
getirebilmek için yoğun çaba sarf
edeceğim” dedi.
Yeni yönetim kurulu, İSTOÇ
Yönetim Kurulu Başkanı Nahit
Kemalbay’ın da katılımı ile Four Points
by Sheraton’da yaptığı ilk toplantısında
görev dağılımı yaptı. Yönetim Kurulu
görev dağılımı İSTOÇDER Yeni Başkanı
Kısmet Şener tarafından şu şekilde
açıklandı: “Kısmet Şener (Başkan),
Fuat Çiftçi (Başkan Yardımcısı), Ahmet
Acar (Muhasip), Şenay Araç (Sekreter),
Muğdat Kargun (Halkla İlişkilerden
Sorumlu Başkan Yardımcısı), Musa
Özyıldırım (Sosyal İşlerden Sorumlu
Başkan Yardımcısı), Bayram Dinç
(Basın Yayından Sorumlu Başkan
Yardımcısı), Şehmus Parça (Üye), İsmail
Yılmaz (Üye).”
sektör inceleme
İSTOÇHayat l 14
“Türkiye
dünya ev tekstili sektörünün
önemli oyuncularından biri”
Türkiye ev tekstili sektörünün, son 10 yılda
teknoloji ve altyapı olarak çok geliştiğini
söyleyen TETSİAD Başkanı Ali Sami Aydın,
“Kapasitesini her gün artırarak inovasyon
ve Ar-Ge çalışmalarına ağırlık verdi. Şu an
itibarıyla dünya ev tekstili sektörünün önemli
oyuncularından olan Türkiye ev tekstili sektörü,
ülkemizin sürdürülebilir rekabet gücüne sahip
nadir sektörlerin başında geliyor” dedi.
15 l İSTOÇHayat
Ali Sami Aydın
Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri
ve İşadamları Derneği (TETSİAD) Başkanı
İSTOÇHayat l 16
Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri
ve İşadamları Derneği (TETSİAD)
Başkanı Ali Sami Aydın, Türkiye’de ev
tekstili sektörünün nabzını tuttuklarını
belirterek, her yıl dünyaca ünlü trend
tahmin ajansı Nelly Rodi ile ev tekstiline
yönelik trendleri açıkladıklarını dile
getirdi. Nelly Rodi’nin yakın zamanda
açıkladığı ve “Dışsal Sınırlar” olarak
belirlediği “2017 İlkbahar-Yaz”,
“2017-2018 Sonbahar-Kış” ev tekstili
trendlerinin bu yıl dört ana başlık altında
toplandığını aktaran Aydın, “Bunlar;
Lovely Loft (Çatı Katı), Villa Vista
(Villa Manzara), Rare Rooftop (Doğa)
ve Bizarre Boudoir (Gizemli Oda).
Belirlenen trendler, sıra dışı detayları
klasik dokunuşlarla birleştirmek
isteyenlerin, evindeki sınırları tüm
normların ve geleneklerin ötesine
çekmek isteyenlerin beğenisine
sunuluyor” diye konuştu. Ali Sami Aydın
ile ev tekstili sektörü hakkında keyifli bir
söyleşi gerçekleştirdik.
Ev tekstili sektörü 2015 yılını
üretim, ihracat, ithalat ve kapasite
kullanım rakamları açısından nasıl
geçirdi?
Türkiye ev tekstili sektörü, ihracatının
yüzde 50’ye yakınını Avrupa Birliği
(AB) ülkeleriyle gerçekleştiriyor. En
çok ihracat yapılan ülkeler arasında
ise Almanya ve Rusya yer alıyor.
Aslına bakarsanız AB ülkeleriyle 2013
sonunda başlayan, 2014-2015 yıllarına
kadar devam eden bazı ekonomik
sorunlar yaşandı. Uzun süre Yunanistan,
İspanya, İtalya ve Portekiz’de yaşanan
bu sorunlar gündemdeki sıcaklığını
hiç kaybetmedi. Bu sorunların ihracat
rakamlarını etkilememesi beklenemezdi
ve 2014 yılında ev tekstili ihracatı, ancak
yüzde 0,92 artabildi. Bu beklenen
rakamlar karşısında Türkiye 2014 yılı
sonu itibarıyla ev tekstil ürünlerinde
3 milyar 326 bin dolar ihracat
gerçekleştirerek, dünyanın en büyük
dördüncü ihracatçı ülkesi konumunu
korumaktan da vazgeçmedi.
2015 yılında ise yukarıda kısaca
bahsettiğim sorunlar daha da
büyüdü ve Türkiye ev tekstili sektörü
olarak daralan pazardan aldığımız
payı büyütemedik. Özellikle güçlü
olduğumuz pazarların küçülmesi,
beraberinde ihracat kaybı da getirdi.
İhracatımız 2015 yılında yaklaşık 2
milyar 800 bin dolara gerileyerek,
yüzde16 seviyesinde azalma gösterdi.
Aynı şekilde, komşu ülkelerimizle
yaptığımız bavul ticaretimizde de ciddi
kayıplar yaşadık. Ev tekstili ihracatında
yaşanan daralma, ithalatta da kendini
gösterdi. 2015 yılında ev tekstili ithalatı
yüzde 20 geriledi. İç piyasada yaşanan
daralmayla birlikte sektörde kapasite
kullanım oranı yaklaşık yüzde 65-70
arasında gerçekleşebildi.
2016 yılının ilk beş ayını nasıl
geçirdiniz? Orta ve uzun vadede
hedefleriniz neler?
Dünya ekonomisinde yaşanan
sorunlara paralel olarak, ihracatımızda
yaşanan küçülme, ilk üç ayda tekrar
yaşandı. Ancak nisan ve mayıs
aylarında pozitif gelişmeler baş gösterdi
ve bir önceki yılın dört ve beşinci
aylarına göre yüzde 6 oranında artış
sağlandı. Bu gelişmelerle birlikte
sektörün ilk beş ayını incelersek,
yaşanan daralmaya rağmen Türkiye ev
tekstili sektörü ilk beş ayı, geçen yılın
aynı dönemine göre yüzde 3,3’lük bir
artışla kapattı diyebiliriz.
Sektörün büyüklüğü nedir?
Ev tekstili sektörünün ticaret hacmi
2014 yılında 13,5 milyar dolar olarak
kayıtlara geçti. Ancak sektör 2015
yılında iç piyasada ve ihracatta yaşanan
kayıplarla birlikte 12 milyar dolar ticaret
hacmine geriledi.
Yaz mevsiminin gelmesiyle
ev tekstilinde nasıl bir çeşitlilik
yaşanıyor? Sektörde yeni
trendler neler?
Türkiye’de ev tekstili sektörünün nabzını
tutan Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri
ve İşadamları Derneği (TETSİAD)
olarak, her yıl dünyaca ünlü trend
tahmin ajansı Nelly Rodi ile ev tekstiline
yönelik trendleri açıklıyoruz. Nelly
Rodi’nin yakın zamanda açıkladığı ve
“Dışsal Sınırlar” olarak belirlediği “2017
İlkbahar-Yaz”, “2017-2018 SonbaharKış” ev tekstili trendleri bu yıl dört ana
başlık altında toplanıyor.
Bu başlıklardan kısaca bahsetmemiz
gerekirse; Lovely Loft (Çatı Katı), Villa
Vista (Villa Manzara), Rare Rooftop
(Doğa) ve Bizarre Boudoir (Gizemli
Oda) olarak belirlenen trendler, sıra
dışı detayları klasik dokunuşlarla
birleştirmek isteyenlerin, evindeki
sınırları tüm normların ve geleneklerin
ötesine çekmek isteyenlerin beğenisine
sunuluyor. Lovely Loft, baskı ve işleme
karışımının içinde ritmik ve canlı
desenleri barındırıyor. Villa Vista ise
hayvan derisinden ilham alan bejler ve
17 l İSTOÇHayat
kahverengilerle detaylandırılmış ahşap
ve bitkisel tonları klasik sevenlerle
buluşturuyor.
Evrensellik ve açık alan
arayışındakiler için tasarlanan Rare
Rooftop’da şehirli tonlardan, katıksız
gri ve bakır yeşili biçimindeki hoş
nötr tonların harmanlamasıyla gün
yüzüne çıkıyor. Bizarre Boudoir ise
adeta İskoçya’nın Estonya’nın veya
Polonya’nın ortasında kaybolmuş
gizemli bir evde yaşamak isteyenlerin
hayallerini süslüyor. Amber, kırmızı,
mor, mürekkep, yeşil, mavi ve anason
renkleri Bizarre Boudoir’in renk
skalasını oluştururken, monogramlar,
anahtarlıklar, kenger yaprakları ve
ananas & nar ve de egzotik kuşlar,
evinde barok tarzını yaşatmak
isteyenlerin beğenisine sunuluyor.
Ayrıca, yazın gelmesiyle birlikte
ürün gruplarında da çeşitlilik oluşuyor.
Örneğin, yorgan kullanımı bitiyor. Pike
ve pike takımları dönemi başlıyor. Yazlık,
bahçe ve balkon mobilyaları için minder,
masa örtüsü gibi cıvıl cıvıl ürünler satışa
sunuluyor. Deniz mevsimi ile birlikte,
plaj havluları kullanımda. Yazlıkların
yenilenmesi ve bunun gibi nedenlerle,
döşemelik, perdelik satışları hızlanıyor.
Yaz mevsimi evliliklerin arttığı dönemdir.
Yeni evlerin kullanıma açılması, ev
tekstiline canlılık getiriyor.
Sektörün son 10 yıldaki gelişimi için
neler söylemek istersiniz?
Sektörün son on yılda teknoloji ve
altyapı olarak çok geliştiğini söylersek
yanılmayız. Kapasitesini her gün artırarak
inovasyon ve Ar-Ge çalışmalarına ağırlık
verdi. Şu an itibarıyla, dünya ev tekstili
sektörünün önemli oyuncularından olan
Türkiye ev tekstili sektörü, ülkemizin
sürdürülebilir rekabet gücüne sahip
nadir sektörlerinin başında geliyor.
Sektöre yönelik gördüğünüz
sorunlar neler? Sizce bu konuda
hangi adımlar atılmalı?
Aslına bakarsanız pamuk, ev tekstili
sektörünün önemli hammadde
girdilerinden biri olarak görülüyor.
Ancak ülkemizde üretilen pamuk,
ihtiyacımızı karşılamıyor. Hızla rekoltenin
artırılması ve organik pamuk üretiminin
çoğaltılması gerekiyor. Polyester ve
pamuk ipliğinde daha fazla Ar-Ge
çalışması yapılarak, teknik tekstil ve
nano teknolojiye uygun altyapının
geliştirilmesi gerekiyor. Tabii her şeyden
öte dünya piyasalarında biraz daha
canlanmaya ihtiyacımız var.
Türkiye ve dünya ekonomisi için
neler söylemek istersiniz?
Son iki yılda başta yakın coğrafyamız
olmak üzere, dünya ekonomisinde
olumsuz gelişmeler var. Dünya
ekonomisi küçülüyor. AB ülkelerinde
dört-beş yıl öncesine göre pozitif
gelişmeler var ama yine de yeterli değil.
İç piyasa son altı aydır, çok canlı değil.
Ama biz, iş yapmak için her türlü imkanı
zorluyoruz. Yeni pazarlar buluyor,
bulunduğumuz pazarlardan daha fazla
pay almaya çalışıyoruz.
İSTOÇHayat l 18
İnsanın varoluşuyla ortaya çıkan uğraş:
Avcılık
hobi
İnsanın dünyaya ayak basmasıyla ortaya çıkan avcılık, başlangıçta insanların karınlarını
doyurmasına yönelik bir faaliyet olurken, geçmişte olduğu gibi günümüzde de erkeklerin ilgi
duyduğu bir hobi olarak varlığını sürdürüyor.
İnsanların avcılığa, insanlık tarihinin
bilinen en eski zamanlardan bu
yana canlarını korumak, yiyecek ve
giyeceklerini sağlamak gibi hayati
ihtiyaçlarının temini için başladığını
biliyoruz. Antropologlar, önceleri daha
çok bitkisel besinleri toplamakla yaşamını
sürdüren ilk insanın, alet yapmaya
ve kullanmaya başladıktan sonra
hayvansal besinlerden de geniş ölçüde
faydalanmaya başladığını söylüyor.
Bu aletleri yapan ve onları avcılıkta
kullanmaya başlayan insanın beslenmesi
artık farklılaşmaya başlıyor. İlerleyen
çağlar boyunca insanın, besin değeri
yüksek hayvanları ele geçirmek için bazı
av yöntemlerini de kullanmaya başladığını
mağaralara yaptıkları resimlerden
anlıyoruz. Ancak, ava doğrudan saldırı
yöntemi tehlikeli olmasından ötürü her
avda avcılardan birkaçının ölmesi ya da
yaralanması mümkündü. Bu nedenlerle
gelişen teknik ve aklın da yardımıyla,
tuzaklardan yararlanma, hayvan sürülerini
uçurumlara sürme, pusu kurma gibi
yöntemlerle insan doğa karşısında
biraz daha güç kazandı, biraz daha
hâkim oldu. İnsanlık ile yaşıt bu uğraşın
ortaya çıkması ihtiyaçtan dolayı olup
günümüzde ise erkeksi bir hobi olarak
varlığını sürdürüyor.
Ülkemizde ise avcılık hakkında ilk
mevzuat, 1881 yılında ortaya çıktı. Bu
zamana kadar av hayvanları yağmur,
kar ve güneş gibi tabiatın tükenmez bir
armağanı olarak düşünülürdü. Bunların
yanı sıra, birçok gelenekler sayesinde
av hayvanlarının o günlerde korunması
sağlandı. Aslında eski zamanlarda
nüfusun azlığı, av araç ve gereçlerinin
yaygın olmaması nedeniyle av
hayvanlarının avlanması bugünkü kadar
kolaylıkla yapılamıyordu. O zamanlarda
avcılık; şahin, doğan gibi yırtıcı kuşlarla
yapılıyordu. 27 Aralık1297 tarihli Zabıta-i
Saydiye Nizamnamesi, avcılık konusunda
bazı kısıtlamalar getirmiş olsa da
kapsamlı olmadığı için bu nizamname
yararlı olmadı. Birçok noksanlarına
rağmen çok önemli hükümleri içeriyordu.
Fakat ülke coğrafyasının büyük olması,
yeterli denetlemelerin yapılamaması
dolayısıyla bu nizamname bir yarar
sağlamadı.
19 l İSTOÇHayat
Avlanırken nelere dikk
at
edilmeli?
• Kesinlikle dolu tüfek ark
adaşa doğrultulmamalı
• Takip esnasında tüfeğin
emniyeti kapatılmalı, el
çabuksa namluda fişek tut
ulmamalı
• Tüfek kimseye verilmem
eli, bilinmeyen tüfek
kurcalanmamalı
• Av sürerken çevrede ne
ler olup bittiğinden kimin
nerede olduğundan emin
olunmalı, öyle tetiğe basılm
alı
• Kuş kaldıran köpeğe saç
ma atılmamalı
• Teçhizat düzenli ve tertip
li taşınmalı, bot bağı, av
askısı, tüfek askısı gibi taş
ıyıcıların sağa sola takılm
ası
avlanırken sorun çıkartab
iliyor
• Av bıçağının yanı sıra, mu
tlaka çakı taşı ve av bıçağ
ının
kılıfından emin olunmalı,
kılıfsız av bıçağı taşınmam
alı
• Takip avında asla sigara
içilmemeli
• Ava mutlaka ilk yardım
çantasıyka çıkılmalı
• Bilinmeyen yabancı me
yve, mantar ve ot yenme
meli
• Ateş güvenli yakılmalı,
söndürdükten sonra tam
am
en
soğutmadan kamp yeri ter
k edilmemeli
• Tanınmayan biriyle kar
şılaşılırsa göz göze gelind
iğinde
selam verilip, tebesüm ed
ilmeli
• Asla sarhoş olup ava çık
ılmamalı ya da av alanında
alkol alınmamalı
• Tetiğe basarken ayak yer
e sağlam basılmalı, iyi niş
an
alınılmadıysa ateş edilmem
eli
• Avdan dönerken tüfeğe
doldur boşalt yapılmalı,
emniyete alınıp eve dönd
üğünde bakımı yapılmalı
1937 yılında 3167 sayılı Kara Avcılığı
Kanunu yürürlüğe girdi. Ancak
nüfusumuzun o dönemde 16 milyon
civarında olması ve sürekli artmasına
rağmen günün şartlarına uymayan bu
kanun da, 65 yıl gibi uzun bir uygulama
döneminden sonra yürürlükten kaldırıldı
ve yerine 2003 yılında “4915 Sayılı KAK”
yürürlüğe girdi. Söz konusu Kanunla,
av ve yaban hayvanlarını yaşama
ortamlarıyla birlikte korumak, geliştirmek,
dünyanın ortak mirası olan ve her geçen
gün nesilleri tehlike altına giren av ve
yaban kaynaklarını sürdürülebilir kılmak,
onları gelecek kuşaklara aktarmak
hedefleniyor. Ancak bir diğer hedef de,
avcılığın sürdürülebilirliğini çağdaş bir
sistem içinde yürütmek. Ülkemizde 18
yaşını doldurmuş silah taşıma ehliyetine
sahip av ve yaban hayatı ile ilgili teorik
eğitim alarak sınavda başarılı olan
vatandaşlara, avcılık belgesi ve avlanma
izin kartı alma şartıyla yasal av yapma
yetkisi veriliyor.
Avcılığın beş basamağı var
Farklı yaş gruplarına sahip avcıların
sergiledikleri davranış biçimleri,
genellikle değişiklik gösteriyor.
Avcının zaman içinde giderek incelik
ve tecrübe kazanması, onun daha
zor avların peşine düşmesine sebep
oluyor. ABD Wisconsin Üniversitesi
Profesörleri’nden Robert Jackson ve
Robert Norton tarafından 1970’li yılların
sonlarında 1000’in üzerinde avcı ile
görüşme gerçekleştirdikten sonra bir
çalışma yaptı. Söz konusu çalışmanın
sonuçlarına göre, avcıların avla ilgili
davranış gelişimleri, beş ayrı basamakta
gruplanıyor. Bunlar: Öğrenme basamağı,
sınırlara ulaşma basamağı, trofe
basamağı, metot basamağı, sportmenlik
basamağı. “Öğrenme Basamağı”nın
geçilmesi için gerekecek maksimum
süre, formal eğitim almak koşulu ile en
fazla iki yıl. “Sınırlara Ulaşma Basamağı”
için de aynı sürenin geçmesi uygun
olabilir. Avcının, “Trafe Basamağı
ve Metot Basamağı”nın gereklerini
uygulayabilmesi için toplam altı yıl
gibi bir süreye ihtiyacı olduğunu var
sayarsak, 10 yıllık bir avcı “Sportmenlik
Basamağı”nın sınırlarına ulaşmış oluyor.
İSTOÇHayat l 20
Derya Çeyiz Sahibi Hamit Şahin:
“İşimizi severek yapıyoruz”
Toptan tekstil ve mefruşat satışı yapmak üzere Derya Çeyiz’i 2005
yılında İSTOÇ’ta faaliyete geçirdiklerini söyleyen Hamit Şahin, “Üç
deneyimli satış elemanı arkadaşımızla başladığımız bu yola 23 kişi
olarak devam ediyoruz. İşimizi gerçekten severek yapıyoruz. Belki
de başarımızın yegane sebebi de bu” şeklinde konuşuyor.
üye tanıtımı
Derya Çeyiz olarak ev tekstili
ve çeyizlik ürün alanında sürekli
araştırma yaptıklarını söyleyen Firma
Sahibi Hamit Şahin, “Söz konusu
alanlarda yeni olan ne varsa takip
etmeye ve bunları müşterilerimiz
için kullanılabilir hale getirmeye
çalışıyoruz. Yapmaya çalıştığımız
işin tahmin edilenin üzerinde zor bir
iş olduğunu çok iyi biliyoruz. Birçok
farklı firmanın birçok ürününü, zor
da olsa değerli müşterilerimiz için bir
araya getiriyoruz” diyor. Eksik kalan
yönleri için bahaneler aramaktansa,
bu sorunların nasıl çözüleceği üzerine
yoğunlaştıklarını dile getiren Derya
Çeyiz Sahibi Hamit Şahin ile firmlarının
yanı sıra, Türkiye ekonomisi üzerine
konuştuk.
Kısaca kendinizi ve firmanızı
tanıtır mısınz?
1964 yılında Malatya Hekimhan’da
doğdum. İlköğrenimimi Malatya’da
tamamladım. 1976 yılında ticaret
yapmak için İstanbul’a geldim.
Seyyar satıcılıkla başlayan ticaret
hayatım pazarcılık yaparak devam
etti. 2005 yılında ise Derya Çeyiz
adıyla İSTOÇ’ta toptan tekstil ve
mefruşat satışına başladım. Üç
deneyimli satış elemanı arkadaşımızla
başladığımız bu yola 23 kişi olarak
devam ediyoruz. İşimizi gerçekten
severek yapıyoruz. Belki de başarımızın
yegane sebebi de bu. Çünkü biliyoruz
ki ancak bir işi sevdiğiniz zaman o
alanda kendinizi geliştirir ve başarılı
olmak için çalışırsınız. Derya Çeyiz
ekibine dahil olan herkes de işini
severek yapıyor ve kendi alanlarında
gelişebilmek için çaba harcıyor.
Ev tekstili ve çeyizlik ürün alanında
sürekli araştırma yapıyoruz. Bu
alanlarda yeni olan ne varsa takip
etmeye ve bunları müşterilerimiz
için kullanılabilir hale getirmeye
çalışıyoruz. Yapmaya çalıştığımız
işin tahmin edilenin üzerinde zor bir
iş olduğunu çok iyi biliyoruz. Birçok
farklı firmanın birçok ürününü, zor
da olsa değerli müşterilerimiz için bir
araya getiriyoruz. Ancak eksik kalan
yönlerimiz için bahaneler aramaktansa,
bu sorunların nasıl çözüleceği üzerine
yoğunlaşıyoruz. Bu yüzden de,
işlerimizi yürütürken “bahane” yerine
“çözüm” üretiyoruz. Hizmet verdiğimiz
sektörün ve çalışma şartlarımızın
zorluklarını biliyor ve başarılı olmak için
belli programlar çerçevesinde disiplinli
bir şekilde çalışılması gerektiğine
inanıyoruz. Çalışma arkadaşlarımızın
da bu düzene uyum sağlamasına özen
gösteriyoruz.
Sektörünüzün son yıllarda
gösterdiği gelişimi nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Tekstil sektörünün geçmişten
günümüze, hem üretim hem de
ihracat açısından büyük potansiyeli
bulunuyor. Bu potansiyeli hedef
pazarlar ve yenilikçi ürünlerle
ileriye götürmek mümkün. Komşu
ülkelerimizde cereyan eden olaylardan
dolayı bir nebze sektörümüz sıkıntı
yaşıyor. Bu sorunların azalması veya
bitmesi durumunda aynı potansiyeli
yakalayacağımıza inancımız tam.
Hamit Şahin
Derya Çeyiz
İSTOÇ ile ilgili görüşlerinizi
öğrenebilir miyiz?
2000 yılında yıldızı parlayan İstanbul
Toptancılar Çarşısı yeni faaliyete geçen
iş merkezleriyle büyümeye devam
ediyor. Bundan sonraki yıllarda da aynı
istikrarla hizmetine devam etmesini
temenni ediyoruz.
Türkiye ekonomisi hakkındaki
görüşleriniz neler?
Türkiye ekonomisi 2000’li yıllarda
büyüme trendine girdi. Bugün de tüm
global olaylara rağmen büyümeye
devam ediyor. Ekonomimizdeki artı ve
eksilere bakarak, artıları artırıp eksileri
azaltarak daha iyi bir ekonomiye sahip
olacağımıza inanıyoruz.
21 l İSTOÇHayat
üye tanıtımı
Mahir Havlu Sahibi Özkan Sayın:
“İSTOÇ’ta olmaktan dolayı
çok memnunum”
Mahir Havlu olarak 1998 yılından bu yana İSTOÇ Ticaret
Merkezi’nde faaliyet gösterdiklerini dile getiren Özkan Sayın,
“İSTOÇ’a gelmekten dolayı çok memnunum. Her dükkânın önüne
araba, kamyon yanaşıyor ve park yeri var. Ürünlerimiz dükkânımızın
önüne geliyor böylece rahatça çalışıyoruz” diye konuşuyor.
Ticari hayatına 1989 yılında
Mahmutpaşa’da havlu satışı yaparak
başlayan Mahir Havlu, bugün havlunun
yanı sıra; banyo paspasları, yolluklar,
kilim grupları ve ev tekstili ürünlerinin de
satışını gerçekleştiriyor. Türkiye’de havlu
ve tekstil sektörünün kâr marjlarının çok
düşük olduğuna değinen Özkan Sayın,
“Havluyu yapan da satan da sürümden
kazanıyor. Çok üretim yapıldığı için
rekabette fazla oluyor. Tüketici havlunun
kalitesine bakmıyor, fiyatına bakıyor. Bu
yüzden imalatçılar da düşük kalite iplik
kullanıp ürünü ucuza mal ediyor” diyor.
Mahir Havlu Sahibi Özkan Sayın ile
firmalarının yanı sıra, İSTOÇ ve faaliyet
gösterdikleri sektör hakkında konuştuk.
Kısaca kendiniz ve firmanız
hakkında bilgi verir misiniz?
1959 yılında Denizli Çivril’de doğdum.
İlkokul, ortaokul ve liseyi Denizli’de
okudum. İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Felsefe bölümünden mezun
oldum. Evliyim iki çocuğum var.
Mahir Havlu’nun doğuşu da benim ilk
işe başladığım yerde yani yakın aile
dostumuzun yanında çalıştığım havlucu
dükkânında başladı. 1989 yılında
Mahmutpaşa’da havluculuğa başladım.
İki yıl yakın aile dostumuzun yanında
çalıştım. 1991 yılında ise kendi adıma
dükkân açtım. 10 metrekare civarında
küçücük dükkânda Denizli’den ve
Buldan’dan havluları getirip satıyordum.
İşlerim iyi gidiyordu. Ancak havlular
kaba olduğundan çok yer kaplıyordu
bu nedenle küçük dükkân bana
yetmiyordu. 1998 yılında geldiğim
İSTOÇ’u çok beğendim. Her dükkânın
önüne araba, kamyon yanaşıyor ve park
yeri var. “Oh be, işte bu!” dedim. Hemen
bir dükkân kiraladım. Mahmutpaşa’da
hanlara malları içeri ve dışarı çıkarırken,
hamallara taşıtmak zorundaydık.
İSTOÇ’ta bu zaruretten kurtulduk.
Mahmutpaşa’da bir haftalık ödediğim
hamal parasına İSTOÇ’ta bir aylık
dükkan kirasını ödüyordum. İSTOÇ’a
gelmekten dolayı çok memnunum.
Burada işlerimizi genişlettik, ürün
yelpazemiz çoğaldı. Artık sadece havlu
satmıyoruz. Firmamızda havlunun
yanı sıra; banyo paspasları, yolluklar,
kilim grupları ve ev tekstili ile aklınıza
gelen her şey var. Özdilek havlularının
İSTOÇ’taki tek yetkili satıcısı da Mahir
Havlu. Sektörünüzün bugünkü durumu
hakkında neler söylemek istersiniz?
Türkiye’de havlu ve tekstil sektörünün
kâr marjları çok düşük. Havluyu yapan
da satan da sürümden kazanıyor. Çok
üretim yapıldığı için rekabette fazla
oluyor. Tüketici havlunun kalitesine
bakmıyor, fiyatına bakıyor. Bu yüzden
imalatçılar da düşük kalite iplik kullanıp
ürünü ucuza mal ediyor. Böylece
havlunun fiyatı bir liraya kadar düşüyor.
Normal şartlarda kullanılabilecek kaliteli
havlunun en iyisinin fiyatı ise 10 lira.
Bu fiyata alınan bir havlu en az on yıl
kullanılıyor sonra da paspas yapılıyor.
Özkan Sayın
Mahir Havlu
İSTOÇ ile ilgili görüşlerinizi
öğrenebilir miyiz?
İSTOÇ Ticaret Merkezi, gayet başarılı bir
şekilde yönetiliyor. Ancak İSTOÇ’ta araç
trafiği her geçen gün yoğunlaşıyor. Katlı
otopark yapılarak söz konusu trafiğin
önüne geçilebileceğini düşünüyorum.
Merkezde direklere reklam amaçlı
tabelalar asılmasıyla İSTOÇ’ta yön
tabelamız kalmadı. Müşterilerimiz
dükkânları bulmakta zorluk çekiyor. Bu
duruma çare olarak benim önerim: Dijital
tabelaları, adaların başlarına duvardaki
numaraların olduğu yere monte
edilebilir ve tabelaya sırayla herkesin
adı yazılabilir. Dijital tabela olduğundan
taşınan veya yeni gelenler kolaylıkla
eklenebilir veya çıkarılabilir. Böylelikle
sitemiz, daha çağdaş daha modern bir
görünüme sahip olur diye düşünüyorum.
Türkiye ekonomisi hakkındaki
düşünceleriniz neler?
Türkiye ekonomisinin durumunu
dünya ile kıyasladığımızda iyi olduğunu
söyleyebiliriz. Tabii temennimiz daha iyi
olması. Çok çalışıp herkes görevini en
iyi şekilde yaparsa daha güzel günler
görürüz.
İSTOÇHayat l 22
Yaban Av Malzemeleri Sahibi Erkan Ateş:
“İSTOÇ, İstanbul’un
önemli alışveriş merkezlerinden biri”
üye tanıtımı
İSTOÇ’un ticaret anlayışını ayakta tuttuğunu ve içinde insanların
tüm ihtiyaçlarını barındırdığını aktaran Erkan Ateş, “Merkezimiz
İstanbul’un önemli alışveriş merkezlerinden biri konumunda
bulunuyor. Ürün bulma anlamında kurulan ada sistemiyle
tüketicilerine rahat bir alışveriş yapma imkanı sağlıyor” diye
konuşuyor.
Avcı ve doğa dostu bir kuruluş
olarak 2007 yılından bu yana
İSTOÇ’ta faaliyet gösteren Yaban
Av Malzemeleri, dünyada kendini
ispatlayan birçok markayı bünyesinde
barındırıyor. Firma olarak ikinci el av
tüfeği piyasasına gösterdikleri özenle
liderliği elinde bulundurduklarını
aktaran Yaban Av Malzemeleri
Sahibi Erkan Ateş, “Bu sayede
Türkiye’de birçok avcı tarafından
takdir ediliyoruz. İSTOÇ’taki
mağazamızdan müşterilerimiz
alışverişlerini yapabildikleri gibi www.
yabanavmalzemeleri.com adresli
e-ticaret sitemizden de siparişlerini
kolayca ve güvenilir bir şekilde
verebiliyorlar. Ayrıca Türkiye’nin
her noktasına kargo ile gönderim
yapabiliyoruz” diyor.
Firmanız hakkında kısaca bilgi
verir misiniz?
Yaban Av Malzemeleri olarak 2007
yılından bu yana İSTOÇ toptancılar
çarşısında, güvenilir bir şekilde
müşterilerimize hizmet veriyoruz.
Ağırlıklı olarak kara avında kendini
ispatlayan firmamız, balıkçılık ve
outdoor sektöründe de iddiasını
ortaya koyuyor. Avcı ve doğa dostu bir
kuruluş olan Yaban Av Malzemeleri,
dünyada kendini ispatlayan birçok
markayı bünyesinde barındırıyor. Firma
olarak ikinci el av tüfeği piyasasına
özellikle özenle gösteriyor ve liderliği
elimizde bulunduruyoruz. Bu sayede
Türkiye’de birçok avcı tarafından takdir
ediliyoruz. İSTOÇ’taki mağazamızdan
müşterilerimiz alışverişlerini yapabildikleri
gibi www.yabanavmalzemeleri.
com adresli e-ticaret sitemizden de
siparişlerini kolayca ve güvenilir bir
şekilde verebiliyorlar. Ayrıca Türkiye’nin
her noktasına kargo ile gönderim
yapabiliyoruz.
Sektörünüzün son dönemdeki
durumunu değerlendirir misiniz?
Av ve balıkçılık sektöründeki gelişim her
geçen gün artıyor. Bu sektörden ve bu
işe gönül veren dostlarımızdan oldukça
memnunuz. Her yıl düzenlenen Avcılık
Fuarı, bu sektörü ayakta tutuyor ve avcı
dostlarını bilgilendirme konusunda
çalışmalar yapıyor. Avcılığı, doğayla baş
başa kalmak, stres atarak sıfırlanmak ve
kötü alışkanlıklardan uzak durmak adına
yapılabilecek en yararlı spor dallarından
biri olarak görüyoruz. Bu nedenle
sektördeki yenilikleri de yakından takip
ediyoruz.
İSTOÇ Ticaret Merkezi ile ilgili
görüşleriniz neler?
İSTOÇ, ticaret anlayışını ayakta tutan,
içinde insanların tüm ihtiyaçlarını
barındıran ve konumu ile rahatlıkla
ulaşılabilecek İstanbul’un önemli
alışveriş merkezlerinden biri. Ürün
bulma anlamında kurulan ada sistemi
ile birlikte içinde güvenle ve rahatlıkla
gezebileceğiniz büyük bir yapıya sahip
olan ticaret merkezimizden, toptan
Erkan Ateş
Yaban Av Malzemeleri
olduğu gibi perakende olarak da tüm
halkımız faydalanabiliyor.
Türkiye ekonomisi hakkındaki genel
görüşlerinizi paylaşır mısınız?
Türkiye ekonomisi birçok kişi tarafından
olumsuz olarak eleştirilse de biz Yaban
Av ailesi olarak bulunduğumuz bu
dönemin geçeceğini ümit ediyoruz.
Piyasada genel bir durgunluk olduğu
aşikar gibi gözükse de insanlar daha
önceki dönemlere nazaran ekonomik
açıdan istediklerine ulaşabiliyor ve her
türlü sağlık yardımından faydalanabiliyor.
Hep birlikte Türkiye olarak üzerimize
düşeni yapmalı ve daha iyi noktalara
gelebilmek adına çalışmalıyız.
Unutmayalım ki yaşadığımız bu topraklar
ancak ekonomisi güçlü olduğu zaman
daha mutlu ve yaşanılabilir hale gelecek.
23 l İSTOÇHayat
üye tanıtımı
Özkurt Av Market Sahibi Özcan Özkurt:
“Avcılığa olan merak gün
geçtikçe artıyor”
Teknolojinin gelişmesinin, insanların deşarj olma ihtiyacının
artmasının, av malzemelerinin çeşitlenmesi ve bu çeşitliliğin
avcılığı, hem konforlu hem de daha zevkli hale getirmesinin
avcılığa olan merakı artırdığını söyleyen Özcan Özkurt, “Tüm bu ve
bunun gibi durumlar sektörün gelişmesini sağladı. Her geçen gün
bu artışın devam edeceğine de inanıyorum” diyor.
1997 yılından bu yana İSTOÇ’ta
faaliyet gösterdiklerini belirten Özkurt Av
Market Sahibi Özcan Özkurt, “Kaliteden
ve müşteri memnuniyetinden ödün
vermeden yolumuzda emin adımlarla
ilerliyoruz. Ürün yelpazemiz oldukça
geniş olup genel olarak ürünlerimizi
yurtdışından ithal ediyoruz. Firmamızda
bulunan ürünleri öncelikle kendimiz
deniyor sonra müşterilerimizin
beğenisine sunuyoruz” diyor. Hem
toptan hem de perakende satış yapılan
İSTOÇ Ticaret Merkezi’nin, kendi içine
sığamaz bir duruma geldiğini aktaran
Özkurt, merkezde çok sayıda farklı
sektörü ve binlerce ürünü bulmanın
mümkün olduğuna dikkat çekiyor.
Özcan Özkurt ile firma faaliyetlerinin yanı
sıra, İSTOÇ Ticaret Merkezi hakkında
keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Kısaca kendinizden ve firmanızdan
bahseder misiniz?
Av ve doğa tutkunu biri olarak 1965
yılından bu yana sektörün içinde yer
alıyorum. Av ve doğa ruhuma hitap
ediyor. Doğada kendimi buluyor
ve dinliyorum. Bu nedenle işim,
ticaretten çok kendi hobimi icra
ettiğim bir alan. Firma olarak, 51 yıldır
zevkle işimizin başında bulunuyor,
kaliteden ve müşteri memnuniyetinden
ödün vermeden yolumuzda emin
adımlarla ilerliyoruz.1997 yılından bu
yana İSTOÇ’ta faaliyet gösteriyoruz.
Söz konusu yıllarda Bağcılar’da av
sektöründe faaliyet gösteren firmalar
yokken bugün 38 meslektaşım
olduğunu söyleyebilirim. Bu da bize
sektörümüzün büyük ölçüde gelişme
kaydettiğini gösteriyor. Ürün yelpazemiz
oldukça geniş olup genel olarak
ürünlerimizi yurt dışından ithal ediyopruz.
Firmamızda bulunan ürünleri öncelikle
kendimiz deniyor sonra müşterilerimizin
beğenisine sunuyoruz.
Sektörünüzün son dönemde geldiği
nokta hakkında bilgi verir misiniz?
Avcılığa hobi olarak ilgi duyanların
sayısında bir artış var. Bu artışla birlikte
sektörün gelişme grafiğide yükseliyor.
Geçmiş yıllarda Türkiye’de bir firma fişek
üretiyordu. Bugün yedi fabrikada fişek
üretimi yapılıyor. Yine fabrika sayısıyla
eşdeğer olarak eskiden 5 milyon fişek
üretilirken, şu anda 160 milyon fişek
üretimi yapılabiliyor. Hatta bunların yanı
sıra,150 milyon fişek daha üretebilme
kapasitesine sahip durumdayız.
Teknolojinin gelişmesi, insanların
deşarj olma ihtiyacının artması, av
malzemelerinin çeşitlenmesi ve bu
çeşitliliğin avcılığı, hem konforlu hem
de daha zevkli hale getirmesi avcılığa
olan merakı artırdı. Tüm bu ve bunun
gibi durumlar sektörün gelişmesini
sağladı. Her geçen gün bu artışın devam
edeceğine de inanıyorum. Ancak bu
gelişmenin ışığında en önemli şeyin
bilinçli avlanmak olduğunun altını
özellikle çizmek isterim.
Özcan Özkurt
Özkurt Av Market
İSTOÇ ile ilgili görüşlerinizi
öğrenebilir miyiz?
Hem toptan hem de perakende
satış yapılan İSTOÇ Ticaret Merkezi,
kendi içine sığamaz bir duruma geldi.
Merkezde çok sayıda farklı sektörü ve
binlerce ürünü bulmak mümkün. Ürün
yelpazesi tüm dünyaya hitap edecek
kadar geniş. Kısacası, İSTOÇ’ta ne
ararsan var.
Türkiye ekonomisi hakkındaki
düşünceleriniz neler?
Türkiye ekonomisi, geçmiş yıllara oranla
şimdi daha iyi durumda bulunuyor.
Ancak bazı sektörlerde kârlılık oranı
artarken, bazı sektörlerde artış
yaşanmadı. Özkurt Av Malzemeleri
olarak kaliteden ödün vermediğimizden
ve ürünlerimizin çoğunun yurt dışından
ithal olmasından dolayı piyasaların en
ufak hareketinden ekonomik anlamda
hemen etkileniyoruz. Rekabet ortamının
olması da kalite arayışımızı perçinliyor.
Kaliteli ürün arayışımızın bizi yurtdışına
yönlendirmesinden dolayı piyasalardaki
hareketlilik devam ettikçe biz de bu
hareketlilikten etkilenmeye devam
edeceğiz. Ayrıca doların yükselmesi de
sektördeki canlılığı olumsuz anlamda
etkiliyor.
İSTOÇHayat l 24
Yatırımı “markaya” yaptı
başarı öyküsü
2003 yılında, 80 ülkede Schafer’ın isim hakkını satın alarak Türkiye’yi merkez operasyon
yaptıklarını söyleyen Schafer Firma Sahibi Tuncay Aslan, “Öncelikle ürünlerimizi bayilere
doğrudan sunduk. Ürün gamımıza ciddi yatırım yaptık. Dizi ve TV programlarına sponsor
olarak geniş kitlelere ulaştık. Sektörde reklama en çok yatırım yapan firmalardan biri
olmanın faydalarını fazlasıyla gördük” diyor.
Aslan Ticaret’in 36 yıllık sektör
birikimiyle 2003 yılında kurulan
Schafer, marka yolculuğuna 10 ürün
çeşidiyle başladı. Bugün beş ayrı
ana kategoride yüzlerce çeşit ürünle
hizmet vermeye devam eden marka,
30 olan mağaza sayısını 2020 yılında
200’e çıkarmayı hedefliyor. Yaptığı
cesur ve yenilikçi girişimlerle dış
pazarların Schafer için çok önemli bir
gelişim noktası olduğunu söyleyen
Tuncay Aslan, markanın hızlı büyüme
potansiyeli, kalite düzeyi, pazarlama
stratejisi gibi özelliklerini “ülkenin
beğenisine ve kullanışına uygun
ürünler geliştirebilme” gücüyle bir
araya getirerek dünya markası olma
hedefinde emin adımlarla ilerlediklerine
dile getirdi. Schafer Sahibi Tuncay
Aslan başarı öyküsünü İSTOÇ Hayat’a
anlattı.
Ticari hayatınıza, Aslan Ticaret’le
başladınız. Bu süreci bizimle
paylaşır mısınız?
Ticari hayatıma, 1980 yılında kurduğum
mutfak gereçleri satışı yapan Aslan
Ticaret’le başladım. Firmamız zamanla
büyüme göstererek büyük markaların
önce şehir, sonra bölge ve en sonunda
da Türkiye distribütörlüğünü üstlendi.
20’ye yakın markanın Türkiye dağıtım
operasyonu yıllar boyunca Aslan
Ticaret tarafından başarıyla yürütüldü.
O dönemler arzın düşük, talebin fazla,
doğal olarak da kârlılığın yüksek
olduğu yıllardı. Satış konusunda önemli
rakamlara ulaşmayı başaran firmamız
bu alanda önemli bir şirket oldu.
25 l İSTOÇHayat
Peki Schafer’ın hikâyesi nasıl
başladı?
2003 yılında sadece çelik grubunda
faaliyet gösteren Schafer’ın Türkiye
hakları tarafımızca satın alındı. O
dönem Schafer sadece çelik grubunda
bulunuyordu. Ülkemizde çatal-bıçak
grubu genelde yemek takımı ile
birlikte satılıyordu. Biz satış oranımızı
yükseltmek için ürün gamını genişlettik
ve sofra ürünlerinin tamamını Schafer
ürünleri arasına ekledik. Bunun
sonucunda Türkiye’de çok iyi satış
rakamlarına ulaştık. Bu durum zamanla
öyle bir hale geldi ki biz Türkiye’de,
Schafer’ın toplam iş hacmini yakaladık.
2003 yılında, 80 ülkede Schafer’ın isim
hakkını satın aldık. Böylece Schafer’ın
merkez operasyonu Türkiye oldu. Şu
anda 30 mağazamız var. 2020 yılında
bu sayıyı 200’e çıkarmayı hedefliyoruz.
İsim haklarını aldıktan sonra hangi
yatırımları yaptınız?
Öncelikle ürünlerimizi bayilere
doğrudan sunduk. Ürün gamımıza ciddi
yatırım yaptık. Dizi ve TV programlarına
sponsor olarak geniş kitlelere ulaştık.
Sektörde reklama en çok yatırım yapan
firmalardan biri olmanın faydalarını
ihracatta fazlasıyla gördük.
Schafer ürün
gruplarının yüzde
80’e yakını Türkiye’de
üretiliyor. Bunun
dışındakiler ürünün
muhteviyatına göre
en uygun ülkelerden
tedarik ediliyor.
Ürünlerimizin
tamamı Türk, Alman,
İngiliz ve Fransız
tasarımcılar tarafından
tasarlanıyor.
Schafer’ın başarısı sadece
şahsımla ilgili değil; eşim,
çocuklarım, çalışma
arkadaşlarım, bayilerim
ve tedarikçilerimin de bu
başarıda çok büyük payı var.
Bu sebepten dolayı herkese
çok teşekkür ederim.
Schafer Firma Sahibi Tuncay Aslan
Ürünlerinizin hepsi Türkiye’de mi
üretiliyor?
Schafer ürün gruplarının yüzde 80’e
yakını Türkiye’de üretiliyor. Bunun
dışındakiler ürünün muhteviyatına göre
en uygun ülkelerden tedarik ediliyor.
Ürünlerimizin tamamı Türk, Alman,
İngiliz ve Fransız tasarımcılar tarafından
tasarlanıyor.
Hayallerinizin neresindesiniz?
Bugün gelmek istediğiniz nokta
neresi?
Yaptığı cesur ve yenilikçi girişimlerle
dış pazarlar Schafer için çok önemli
bir gelişim noktası. Markanın hızlı
büyüme potansiyeli, kalite düzeyi,
pazarlama stratejisi gibi özelliklerini
“ülkenin beğenisine ve kullanışına
uygun ürünler geliştirebilme” gücüyle
bir araya getirerek dünya markası olma
hedefinde emin adımlarla ilerliyoruz.
Schafer’ı Türkiye’de belirli bir
konuma getirdik. Hedefim; markayı
dünya pazarında da belirli bir noktaya
getirmek
Firmanızı başarıya götüren unsurlar
neler oldu? Açıklar mısınız?
Başarımın sırrını çok çalışmaya
bağlıyorum. Biz firma olarak işimizi
çok severek yapıyoruz. Yaklaşık 46
yıllık meslek, 36 yıllık ticari hayatımda
işime hiç geç kalmadım. İyi bir ekibe
sahibiz. Sektörde reklama en çok
yatırım yapan firmalardan birisi olmanın
faydalarını çok fazla gördük. Ancak çok
eksiklerimiz var. Kendimizi çok başarılı
görmüyoruz. Daha başarılı olmak
için daha çok çalışmamız gerektiğini
biliyoruz. Schafer’ın başarısı sadece
şahsımla ilgili değil, eşim, çocuklarım,
çalışma arkadaşlarım, bayilerim ve
tedarikçilerimin de bu başarıda çok
büyük payı var. Bu sebepten ötürü
herkese çok teşekkür ederim.
İSTOÇHayat l 26
davetliyseniz, özel bir yemek varsa öğle
yemeklerinizi daha hafif geçirmelisiniz.
Böylece hem gün içindeki kalori alımınızı
dengelemiş olursunuz hem de varsa
sindirim şikayetlerinizi (reflü, gastrit, gaz,
şişkinlik) azaltırsınız.
iş yaşamı
Güne sağlıklı bir
kahvaltı ile başlayın!
Çalışma hayatı, günlük yaşantımızın
çok büyük bir bölümünü kaplıyor ve
beslenmemizin çoğu evimizin dışında
gerçekleşiyor. Kahvaltı ve öğle yemeğinin
dışarıda yenildiğini düşünürsek
beslenmenin neredeyse 3’te 2’si ev dışında
geçiyor. Liv Hospital Diyet ve Beslenme
Uzmanı Serap Güzel, çalışanların doğru,
kaliteli ve yeterli beslenmesi için dikkat
etmeleri gereken noktalar anlattı.
de artırıyor. Buna stres faktörünü de
eklersek zamanla hem bedensel hem
zihinsel sağlık problemleri görülebiliyor.
Bu nedenle beslenmeniz ne kadar sağlıklı
olursa çalışma hayatının olumsuz etkilerini
bir nebze de olsa azaltabiliriz. Bunun
için fastfood tarzı ve kızartılmış, hamurlu
yiyeceklerden kaçınmak gerekiyor. Daha
çok ızgara tarzında, sebze ve salataya
ağırlık verdiğiniz menüler tercih edilmelidir.
İş hayatında başarılı beslenmenin
püf noktaları
• Beyaz ekmek yerine lifli ekmek (çavdar,
tam buğday, kepekli gibi) tüketmek, daha
az tuz kullanmak ve yemekte gazlı asitli
içecekler tüketimi yerine su, soda veya
ayran içmek sağlığınızı uzun dönemde
etkileyecek önemli alışkanlıklardır.
• Ülkemizde özellikle kahvaltı çoğu zaman
atlanan veya hızla atıştırılan yiyeceklerden
oluşuyor. Kahvaltı güne iyi başlamamızı
sağlayan, metabolizmamızı çalıştıran
ve şişmanlamaktan koruyan en önemli
öğün. Bu yüzden mutlaka protein, lifli
karbonhidrat ve mümkünse vitamin mineral
alacağınız sağlıklı bir kahvaltı olmalı.
Poğaça, açma, simit ve çaydan oluşan bir
kahvaltı yeterli olmuyor. Peynirle yapılan bir
sandviç ve yanına bir meyve almak daha
dengeli bir kahvaltı seçeneği oluşturuyor.
• İş yeri yemekhanesi veya restoranda
yenilen öğle yemekleri de doğru
seçimlerden oluşmalıdır. Günümüzde
çalışma hayatı, genelde masa başında,
kişilerin hareketini azaltan, ulaşımda ise
daha çok araç kullanılan ve yürüyüşün az
olduğu inaktif bir hale dönüştü. Çalışanların
aktivitelerinin azalması kilo problemlerini
• Gün içinde sağlıksız atıştırmaları önlemek
ve yerine daha sağlıklı olanları seçmek
yine beslenme kalitenizi etkileyecek
önemli adımlardır. Günlük vitamin mineral
ihtiyacınızı tamamlamak için üç-dört
porsiyon meyve tüketmek gerekiyor.
Çalışırken yanınıza taze ve kuru meyve,
küçük hazırlanmış sandviçler, taze ceviz,
badem ve fındık almak gofret, kraker ve
bisküvi gibi sadece yağ, şeker ve undan
oluşan yiyecekler yerine çok daha sağlıklı
ve doyurucudur.
• Öğle ve akşam ana öğünlerdeki enerjiyi
(kaloriyi) dengelemek yine sağlığınızı ve
ideal kilonuzu koruyacak bir yöntemdir.
Eğer akşam yemeği için bir yere
Yaşam kalitenizi yükseltecek
olan beslenme tüyolarını 20
başlık altında topladık
1) Yağı hayatınızda tamamen
çıkarmayın
Günlük beslenme düzeninde yetişkin
bir kişinin aldığı enerjinin yaklaşık yüzde
30’unun yağdan karşılanması gerekiyor.
Tamamen yağsız beslenmek, vücutta
yağ dokularının yakılmasına engel olur
bu nedenle beslenmeden yağı tamamen
çıkartarak fazla kilolardan tamamen
kurtulmak mümkün olmayacaktır. Sağlıklı
yağlar olan zeytinyağı, fındık yağı ve balık
yağı gibi yağlara belirli miktarlarda sofrada
yer vermek gerekiyor.
2) Sofrada yenilik yapın, avokadoya
yer açın
Avokado, beslenmede meyve yerine
geçmeyen ve yağ yerine kabul edilen
tek meyvedir. Yüksek oranda içerdiği
tekli doymamış yağ asitleri sayesinde,
vücut yağlarının yanmasını kolaylaştırır.
Özellikle de bel bölgesinde bulunan
yağlar üzerinde etkili olduğu bilimsel
araştırmalarca kanıtlandı.
3) Bazı yağlar metabolizmayı
hızlandırır
Beslenmeye bazı yağların dahil edilmesi
daha fit olmaya yardımcı olur. Balık ve
kuruyemişlerde ayrıca bazı tohumlarda
bulunan çoklu doymamış yağ asitlerinin
(PUFA) düzenli olarak alınmasının,
metabolizmayı daha hızlı çalıştırdığı
Almanya’da yapılan bir bilimsel araştırma
ile kanıtlandı.
4) Kakao ve az miktarda çikolata
ömrü uzatır
2011 yılında yapılan bilimsel bir
araştırmada, obez ve diyabetik farelere
verilen kakaonun toplam yaşam sürelerini
27 l İSTOÇHayat
uzattığı ve kalp ile ilgili problemlere kakao
tüketen farelerde daha az rastlandığı
belirlendi.
5) Süt ürünleri zayıflamaya
yardımcıdır
Kalsiyum mineralinin yetersiz
alımının, vücutta yağ depolanmasının
tetiklenmesine sebep olduğu biliniyor. Süt
ve süt ürünlerini yetersiz tüketen kişilerin
iştahlarını kontrol etmeleri de daha zordur.
Günlük beslenmeye iki su bardağı kadar
süt veya yoğurt eklemek yaşam kalitesine
olumlu katkı sağlayacak.
6) Diyet süreci mola vererek
uzatılmamalı
Florida Üniversitesi tarafından yapılan
bir araştırmada, diyet sürecine ara veren
veya diyet sürecini uzatan kişilerin, diyeti
belirlenen zamanda tamamlayan kişilere
göre kilo koruma konusunda daha
başarısız olduklarını ortaya koymuştur.
7) Kilo vermek için egzersiz tek
başına yeterli değil
Uzun dönemli birçok araştırma, spor
yapmanın zayıflamak için tek başına
yeterli olmadığını gösteriyor. Bu araştırma
sonuçlarına göre, sporun zayıflama
üzerindeki direkt etkisinin yüzde 3 olduğu
kanıtlandı.
8) Ev işlerinden ve kişisel temizlikten
kaçmayın
Balık etliler ile zayıf kişiler arasındaki
bir farkın da rutin işlerin düzenli yapılıp
yapılmaması olduğu biliniyor. Ev işleri
ve kişisel temizlik yapılırken günlük 350
kalorinin yakılması mümkündür.
9) Kilo sadece kardiyo egzersizler ile
korunamayabilir
Kiloyu sabit tutmak için kardiyo yapmak
yeterli olmayabilir. Uzun süreli kardiyo
egzersizler daha hızlı kalori yakılmasını
sağlasa da vücudun kendini dengede
tutma isteği yakılan kalorinin karşılanması
adına iştahı fazlaca açabilir. İştahın
kontrolünü kaybetmemek için kardiyo
seanslarını tadında bırakmak ve egzersiz
programının sonuna esneme, germe ve
hafif ağırlık çalışmaları eklemek kilonun
korunmasına yardımcı olacaktır.
10) İçten kahkahalar gerçekten
zayıflatır
Günde bir saat içten atılan kahkaha, yarım
saat yapılan orta düzeyde egzersiz kadar
kalori yaktırıyor. Aynı zamanda salgılanan
mutluluk hormonu da zayıflamaya yardımcı
oluyor.
11) Şeker isteği yoğun düşünme
durumundan kaynaklanabilir
Yoğunluğu yüksek olan ofis çalışanlarının
daha fazla tatlı isteği duyduğu biliniyor.
Bunun sebebi beynin temel yakıtının glikoz
olmasıdır. Fakat şekerli yiyeceklerin rutin
tüketimi vücutta yağlanmaya sebep olur.
Bilgisayar başında bir anda ortaya çıkan
tatlı isteğini çiğ sebze, meyve ve süt ile
yani bol lif ve bol kalsiyumla gidermek ofis
çalışanlarının şeker kriziyle olan savaşında
en büyük destekçisi olacak.
12) Koyu renk üzüm, yağ yakar
İçerdiği resveratrol isimli antioksidanı,
kilo almayı kolaylaştıran insülin direncinin
oluşma riskini azaltır ve egzersize
dayanıklılığı artırır.
13) Şekerden vazgeçemeyenler bal
tüketmeli
Beyaz şekerden vazgeçemeyenler için
bal en faydalı alternatif olarak tercih
edebilir. Bazı bilimsel çalışmalarda; şeker
yerine bal tüketildiğinde, bal tüketenlerin
yağ depolanmasının daha az miktarda
olduğu saptandı. Balın şekere göre diğer
avantajları antiseptik ve antiviral oluşudur.
14) Uyku sürenize dikkat edin
Günde beş saatten az uyumak zaman
kazandırabilir ancak aynı zamanda günde
fazladan 300 kalori yiyecek alımına da
sebep olmaktadır. Günde sekiz saat
uyuyanların günde beş saat uyuyanlara
göre yüzde 56 oranında daha fazla
yağ kaybettikleri yapılan araştırmalar
sonucunda kanıtlandı.
15) Chop-sticks kullanın
Japonların zayıf olmalarının bir sırrı da
chop-sticks kullanmalarıdır. Yemek yeme
süresini uzatan ve yavaş yemeye imkan
tanıyan chop-sticksler sayesinde daha
az besinle doyulup, daha uzun süre tok
kalınıyor.
16) Her öğünde protein tüketilmeli
Proteinli yiyeceklerin sindirim süresi, diğer
besinlere göre daha uzun olduğundan
ötürü termik etki adı verilen enerji
harcamasını arttırırlar. Her öğünde süt
ürünleri veya et ürünleri gibi bir proteine
az miktarda da olsa yer vermek fit kalmaya
yardımcı oluyor.
17) Temiz hava şart
Kirli havanın insan sağlığına olan olumsuz
etkisi sadece akciğerler üzerine değildir.
Yapılan bilimsel araştırmalarda, kirli
havanın gizli şekere (insülin direnci)
yol açabileceği ortaya çıkmıştır. Aynı
zamanda vücut yeterli kalitede oksijen
alamadığından ötürü yağ yakımı
yavaşlıyor.
18) Etli, yoğurtlu, yumurtalı çorbalar
sofralara
İçeriğinde et, tavuk, balık, süt, yoğurt,
yumurta gibi protein kaynaklarını
bulunduran çorbaların diğer çorbalara
göre daha uzun süre tok tuttuğu ve günlük
kalori alımını azalttığı yapılan araştırmalar
ile ispatlanmıştır.
19) Yulaf bir mucizedir
Kan şekerini kontrollü yükseltmesi, kan
kolesterol seviyelerini düşürmesi, özellikle
kolon kanseri olmak üzere bazı kanser
türlerine yakalanma riskini azaltması
dışında, yulaf içerdiği lifler sayesinde hem
zayıflama hem de kilo koruma döneminde
el altında bulunması gereken başlıca
besinlerden biridir.
20) Selülite ananasla savaş açın
İçerdiği bromalin pigmenti sayesinde
düzenli tüketildiğinde selülitlerde etkili
bir azalmaya yardımcı olduğu bilimsel
çalışmalarca kanıtlanmıştır. Bunun dışında
ananas ödem söktürücü ve kabızlığı
önleyici etkiye sahiptir ve önemli bir besin
kaynağıdır.
gezi
İSTOÇHayat l 28
ı
n
ı
s
a
n
i
b
s
i
l
c
e
Dünyanın ilk m n antik kent
a
r
u
d
n
u
l
u
b
e
d
için
A
R
A
T
A
P
29 l İSTOÇHayat
Patara, Fethiye-Kalkan arasındaki
bereketli Xanthos vadisinin güneybatı
ucunda yer alıyor. Ana yoldan Gelemiş
yoluna sapıldığında 5 kilometrelik yol
bizi Patara harabelerine götürüyor.
Apollon’un doğduğu yer olarak bilinen
Patara, Hitit Kralı IV. Tudhaliya (MÖ
1250-1220) Lukka seferi sırasında,
“Patar Dağı’nın karşısında adaklar ve
armağanlar yaptım, steller diktim, kutsal
mekanlar inşa ettim” demiştir. Bundan
da anlıyoruz ki Hitit Çağı’nda Patara,
Patar adıyla vardı. Patara, Xanthos
vadisinde denize açılabilecek tek yer
olması nedeniyle tarih boyunca önemli
kent olma özelliğini her çağda devam
ettirmiştir. Yeni kazılar onun eski tarihini
de ortaya çıkarması bakımından çok
önemlidir. O nedenle şimdilik şehrin
tarihini MÖ VI. ve V. yüzyıla kadar
çıkarabiliyoruz.
Antalya’nın Kaş
ilçesinin Kalkan beldesi
yakınlarındaki Patara, bir
Likya antik kenti. Likya
Birliği’nin başkentliğini de
yapan antik kent, birliğin
üç oy hakkına sahip altı
kentinden biri ve belki
de en önemlisi. Likya
Birliği toplantıları, kentte
bulunan meclis binasında
yapılırdı.
“Noel Baba”, Pataralı
Lykia Birliği içinde Patara; Xanthos,
Olympos ve Myra gibi üç oy hakkına
sahipti. Birlik toplantıları çoğu kez
birliğin limanı durumunda olan
Patara’da yapılırdı. Roma egemeliğine
geçtikten sonra da önemini yitirmeyen
Patara, Roma valiliklerinin adli işlerini
gördüğü bir merkez oluşu yanında
Roma’nın doğu eyaletleriyle bağlantısını
kurduğu bir deniz üssü olarak da
önemini korudu. Patara aynı zamanda
Anadolu’dan Roma’ya nakledilen
tahılların depolandığı ve saklandığı bir
limandı. Onun için İmparator Hadrian
zamanında Andriake de olduğu gibi
burada da büyük bir hububat ambarı
yapıldı. Roma İmparotorluk çağında
Lykia ve Pamphylia eyaletinin başkenti
olan Patara, Apollon’un önemli bir
kehanet merkezi olarak da ün yapmıştır.
Eski yazarlar kışın burada, yazın Delos’ta
kehanette bulunulduğunu kaydederler.
Şehir Bizans döneminde de önemini
devam ettirmiş, Hristiyanlar için önemli
bir merkez olmuştur. Zira “Noel Baba”
diye anılan Saint Nicholaos, Pataralıdır.
Ayrıca St. Paul Roma’ya gitmek
için Patara’dan gemiye binmiştir.
gezi
Böylece Erken Hristiyanlık döneminde
bir Piskoposluk merkezi olmuştur.
İmparator Konstantin’in başkanlık
ettiği MS 325’teki Nikaia konsülünde
Lykia’nın tek imza yetkilisi din adamı
Eudemos’un Patara Piskoposu oluşu
kentin bu devirde gözde oluşunun
kanıtıdır. Ne yazık ki bundan sonra
Patara’da şansızlıklar başlamış, tanrılar
ve kutsal kişiler buraya yüz çevirmiş gibi
1600 metre uzunluğunda ve 400 metre
genişliğindeki liman kumlarla dolmuştur.
Böylece gemiler yanaşamamış, bu
da Patara’nın yavaş yavaş önemini
yitirmesine sebep olmuştur. Günden
güne kumlarla örtülen Patara kumların
altında uyuyan güzel olarak günümüze
kadar gelmiştir.
25’inci kazı yılını dolduran Patara’da
kapsamlı kazı ve restorasyon çalışmaları
yürütülüyor. Meclis Binası, güneyde
Tiyatro’ya, doğuda Agora’ya bakan
42.80 x 30.60 metre ölçülerinde bir yapı
olarak göze çarpıyor. İlk mimari evresi,
MÖ 167 yılında Patara başkentliğinde
kurulan Likya Birliği’nin toplantı yeri
olarak Geç Hellenistik Dönem’de
temelleniyor. İkinci evre; Likya’nın,
yine Patara başkentliğinde, bir Roma
eyaletine dönüştürülmesiyle bağlantılı.
Bu dönüşüm ya İmparator Claudius
ya da daha büyük olasılıkla İmparator
Nero zamanında gerçekleşmiş. Lykia’yı
yerle bir eden MS 142/143 depremi, bu
yapıya da hasar vermiş ve en erken MS
2. yüzyılın geç 2. yarısında Bouleuterion’a
içte bir sahne binası ve dışta bir stoa
(revak) eklenmiş. Buna bağlı olarak
yapıya bir Odeion işlevi de getirilmiş.
Olasılıkla MS 5. yüzyıl içinde kent,
devşirme malzemeden güçlü bir surla
küçültülünce, yaklaşık 600 yıl hizmet
veren Bouleuterion/Odeion yapısı da bu
sur içindeki bir burç olarak dördüncü
ve son evresine girmiştir. Ünlü Fransız
aydını Montesquieu, 1748 yılında basılan
“Yasaların Ruhu” adlı eserinde, Likya’yı
mükemmel bir cumhuriyet modelinin
örneği olarak gösteriyor. Tarihin
bilinen bu ilk “en mükemmel” yönetim
biçimi, başkent Patara’nın bu görkemli
yapısında uygulamasını bulmuş; biçimi
ve işleviyle bu özel yapı Türkiye Büyük
Millet Meclisi tarafından restore edilerek
yeniden tarihe doğar. Meclis Binası ile
birlikte kuzeye ve batıya doğru uzanan
surların restorasyonu da bitirilir.
Meclis Binası’nın önünde
konumlanan kent agorasının kuzeygüney doğrultulu Batı Stoası’nın
doğrudan açıldığı ve Patara Halici
içindeki asıl limana bağlantıyı sağlayan
Ana Cadde de, kentin Geç Hellenistik
Dönem’deki planlaması ile ortaya çıkıyor.
Yüksek zemin suyu nedeniyle stoa’dan
kuzeye doğru yaklaşık 100 metrelik kısmı
açılabilen Ana Cadde, 12.60 metrelik
genişliğiyle Anadolu’daki en görkemli
caddeler arasında yer alıyor. Her iki
yanında İon düzeninde sütunlu revakların
yer aldığı Ana Cadde’nin batı bölümünde
dükkânlar bulunuyor, doğusunda ise
sadece bir kaldırım ile komşu hamam
yapılarına geçiliyor.
bulunuyor. Bunlardan Agora ve Ana
Cadde yanında olanı İmparator Nero
Dönemi’nde yapılmış ve sadece Likya
Bölgesi’nin değil, Anadolu’nun en erken
Bir liman kenti olan Patara’da
Roma Dönemi’ne tarihlenen dört,
Erken Beylikler Dönemi’ne tarihlenen
bir olmak üzere toplamda beş hamam
hamam yapılarından biri. Bir diğer
önemli hamam olan Liman Hamamı
ise, bitişiğindeki “Bazilika Thermarum”
olarak adlandırılan özel yapı ile birlikte
yaklaşık 2200 metrekare büyüklüğünde
bir alanı kaplıyor ve bu boyutuyla kentin
en büyük yapılarından biri. MS 2.
yüzyılda yapılan ve MS 5. yüzyıla kadar
hamam olarak kullanılan bu yapının bir
deprem sonucunda göçmesinden sonra,
üzerinde yaklaşık 7. yüzyıl ortasına kadar
farklı işlikler konumlandığı biliniyor.
Patara’nın Doğu Roma Dönemi’ni
simgeleyen 13 adet kilise arasında ise,
kazısı 2012 yılında bitirilen Kaynak Kilise
önem kazanıyor. Yanındaki 20x23
metre büyüklüğündeki mezarlık alanı ile
birlikte bu kilise, son derece özgün bir
yapılaşım gösteriyor. Kilisenin yapılma
nedeni apsisinin altında bulunan mekik
tipli mezar. Bir din şehidi ya da azize
ait olması gereken bu mezarın taşıdığı
önem, onun hemen yakınına diğer
Hristiyanların da kendilerini defnettirmek
istemelerine neden olmuş.
Çağlar boyunca önemini koruyan
bu antik kentte restorasyon çalışmaları
devam eden bir diğer yapı, Patara
Deniz Feneri. Limanın batı çıkışında
konumlanan fener, kenar uzunluğu 20
metre olan kare formlu bir podyum ve
onun tam ortasından yükselen kule
olmak üzere, iki ana bölümden oluşuyor.
İSTOÇHayat l 32
Tiyatroyu hiç özlemedim”
Açelya Akkoyun, “Çok severek,
aşk ile başladığım tiyatro
oyunculuğunun ardından
televizyonu daha çok sevdiğimi
fark ettim ve televizyonda var
olmaya karar verdim. 1995
yılında Şehir Tiyatroları’nı
bıraktım. Bunu çok samimi
söylüyorum, tiyatroyu hiç
özlemedim” diyor.
Ekranların gamzeli güzeli Açelya Akkoyun,
çocuk sahibi olduktan sonra ara verdiği
oyunculuk ve TV çalışmalarını yeniden
hızlandırdı. Ünlü oyuncu, önümüzdeki günlerde
yeni bir TV programı ile ekrana gelmeye
hazırlanıyor. “Televizyon programcılığını
seviyorum. Ayrıca son olarak bir sinema
filminde konuk oyuncu olarak yer aldım. Sinema
filmlerinde oynamayı da seviyorum ama dizi çok
yorucu. Çocuğumdan, hayatımdan çalmam için
çok güzel bir proje olması lâzım” diyen Açelya
Akkoyun ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Açelya Hanım biz sizi TV’den tanıdık ama sizin tiyatro
geçmişiniz de var. Oyunculuğa başlama sürecinizden
kısaca bahseder misiniz?
31 Aralık 1972 Adana doğumluyum. Mimar Sinan
Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nden
mezun oldum. Sonra Şehir Tiyatroları’nda altı yıl çalıştım. Çok
severek, aşk ile başladığım tiyatro oyunculuğunun ardından
televizyonu daha çok sevdiğimi fark ettim ve televizyonda
var olmaya karar verdim. 1995 yılında Şehir Tiyatroları’nı
bıraktım. Bunu çok samimi söylüyorum, tiyatroyu hiç
özlemedim. Özlesem yaparım zaten... Televizyon oyunculuğu,
TV programcılığı, televizyonla ilgili her şey bana daha çok keyif
verdi. Kamerayı daha çok sevdim.
Sizi birçok dizide gördük. Yeni bir projeniz var mı?
Yakında gündüz kuşağında yeni bir programa başlayacağım
ama tam bir tarih veremiyorum.
Nasıl bir program olacak?
Bir arkadaşıma gidip yemek yaptığım, sohbet ettiğimiz bir
program olacak.
Oyunculuktan daha çok programcılığa mı ağırlık verdiniz?
Evet, televizyon programcılığını seviyorum. Ayrıca son olarak bir
sinema filminde konuk oyuncu olarak yer aldım. Sinema filmlerinde
33 l İSTOÇHayat
oynamayı da seviyorum ama dizi çok yorucu.
Çocuğumdan, hayatımdan çalmam için çok
güzel bir proje olması lâzım.
Kızınız Alya şu an 7 yaşında. Annelik
hayatınızda neleri değiştirdi?
Birken, iki Açelya oldu hayatımda. İnsan
önce canını düşünürken, iki canı birden
düşünmeye başlıyor. Onun dışında dünyanın
en güzel kokusunu kokluyorum her gece,
evlat kokusu… Açelya olarak kişiliğimde en
anlayışlı olabilecek yanlarımı keşfediyorum.
Bir çocukla, özellikle kişiliği oluştuğunda
o kişilikle ayrı düştüğünüz noktalarda
zedelemeden ve ona zarar vermeden iyi bir
noktaya gelebilmek sabır istiyor. O yüzden
bu yanımı tanıdım. Demek ki hayatta daha
çok eğilip, bükülebiliyormuşum, daha
çok esneyebiliyormuşum. Alya bana yeni
Açelya’yı tanıttı.
Anne olduktan sonra oyunculuğa bir
süre ara verdiniz. Bu kararınızdan
memnun musunuz?
Evet, memnunum. Gün olur oyunculuğunuz
star olur, gün olur anneliğiniz star olur.
Hangisinin daha öne geçmesi gerekiyorsa,
zaman içinde o starlığını yaşar. Doğumdan
sonra kızımı iki yıl emzirdim, annelik starlığını
yaşadım. İki yıldan sonra dört yıla kadar az iş
aldım. Dört yıldan sonra işlerime başladım,
işimin starı oldum. Ara sıra hayatın içinde
bazı şeyler yer değiştirebiliyor. Ama ikisinin
de yeri ayrı, ikisinin de ayrı starlıkları var.
Biri birinden bazen önde, bazen geride. Şu
Beslenme düzeniniz nasıl? Kilo sorunu
yaşıyor musunuz?
Ben hep kiloluymuş gibi algılandım ama
hamilelik ve emzirme dönemi hariç 38
bedeni hiç geçmedim. Ekranda biraz
daha toplu çıkıyorum. Proporsiyonum eşit
dağılımlı olduğu için böyle bir algı oluyor.
En kilolu halim şimdiki halim. Beslenmeme
dikkat ediyorum. Kiloya genetik yatkınlığım
var, halalarım çok şişman. Hamilelik ve
emzirme döneminde çok kilo aldım ama
sonrasında hemen diyet ve spor yaparak
25-30 kilo verdim. Ondan sonra da hep
aynı kilodayım. Biraz daha zayıflamak
istiyorum ama sağlığımı kaybetmeden,
zayıflamak adına aç kalmadan protein
ağırlıklı beslenerek zayıflamayı amaçlıyorum.
Ancak ben çok iştahlı bir insanım. İştah
benim hayatımdaki can damarım. İştahsız
bir insan olmak istemezdim. İştahlı insanın
hayatta sevgisi de çok oluyor, arkadaşlarıyla
paylaşmaya da iştahı oluyor. Sadece, iştahı
yönetebilmek zor bir şey. İştahsız, renksiz
soluk bir insan olmak istemezdim. İştah
bence çok büyük bir renk hayatta. Sevgide
de iştahlıyım.
Sporla aranız nasıl?
Her sabah spor yapıyorum. Minimum
45 dakika yürüyorum. Son birkaç aydır
Kick Boks yapıyorum. Ondan önce dans
ediyordum, daha önce bir yıl boks dersi
aldım. Benim hayat sınavım kilo, kiloyla
mücadele etmek. Eskiden “Kilo vereyim
doya doya yiyeceğim” derdim. Şimdi o
kafayı değiştirdim. Simit ve çikolataya
bayılıyorum. Canım çok istiyorsa çok az
yiyorum ama sadece bu kadar. Ağzımdan
giren şeye dikkat ediyorum. Geçen gün bir
yazı okudum. Çikolata damakta 3 saniye,
karında 30 dakika, kalçada 30 yıl kalırmış.
Bunu okuduktan sonra ağzıma her attığımın
kalçamda ne kadar kalacağını hesaplıyorum.
Unlu gıdalardan uzak duruyorum. Canınız
çok mu şeker, çikolata istedi; gidip bir
meyve yiyin, direnin. Bir de şu çok önemli.
Ben hep birinci el yiyorum; yani Allah ne
verdiyse onu yiyorum. Poğaça ağacı var mı,
şeker ağacı var mı? Ama Allah kakao ve bal
verdi. Sen o kakao ile balı karıştır, sütün içine
koy, iç. Canın kahve mi istiyor, al kahvenin
çekirdeğini öğüt, mis gibi Türk kahveni iç.
Ekmek yerine de buğday haşla onu ye. Ben
hiç ekmek yemiyorum.
Size göre sağlıklı yaşam ne ifade ediyor?
Sağlıklı yaşam sağlıklı düşünceden geçiyor.
Bu belki çok bencilce olacak ama ben
bencil olmayı severim. İnsan çevresine
faydalı olmalı ama önce kendine fayda
sağlamalı.
Kendine fayda sağladıktan sonra, sen
sağlam olursan başkalarına faydan olur. Sen
sağlıksızsan, başkasına fayda mı sağlarsın,
zarar mı? Sağlık için bol su içmek, yürüyüş
yapmak, birinci el beslenmek gerekir. İnsan
kendini sevmeli, çünkü her insan Allah’ın bir
mucizesi.
Önümüzdeki dönemde hedefleriniz
neler?
Ben hedef koymayı sevmiyorum. Sağlıklı
olayım, fit olayım tek hedefim bu…
Genç ve zinde kalabilmek için nelere
dikkat ediyorsunuz?
Zinde kalabilmek için çaba harcıyorum.
Gece 23.00’da uyur, sabah 07.00’da
kalkarım. Doğada yürüyüş yaparım, zaman
olmazsa apartmanda 10 kat merdiven
çıkarım. Spor salonunda spor yaparım.
Arkadaşlarımla kahve içip keyif yapacağıma
bunu tercih ediyorum. İnsan emek verdiğini
seviyor. Bu yüzden kendimize de emek
vermemiz lâzım.
ünlü söyleşisi
Kızınıza yeterli vakit ayırabiliyor
musunuz?
Tabii, her şeyiyle ilgileniyorum.
dönem ise dengede. Yani hem kızımlayım,
hem işimle. Anne-kız yeni bir reklam
filminde oynuyoruz. Dolayısıyla mutlu bir
dönemdeyiz.
İSTOÇHayat l 34
Mr. Burberry,
Londra’nın özünü
yansıtıyor
İkonik Burberry heritage trençkottan
esinlenilerek yaratılan Burberry erkeğinin
yeni kokusu Mr. Burberry, kontrastlar şehri
Londra’nın özü olan eski ve yeni ile klasik
ve moderni yansıtıyor. Aykırılık ve zıtlıklar,
Mr. Burberry’nin kendisi ve kokusunda
hissediliyor. Mr. Burberry klasik İngiliz
parfümünü beklenmedik bileşenlerle
harmanlıyor. Modern, sofistike ve duygusal;
taze hoş bir greyfurt notasıyla başlayan koku,
topraksı güveotu ve tütsülü guayak ağacının
baştan çıkarıcı alt notalarıyla sonlanıyor.
I.N.O.X.
Profesyonel Dalgıç
sınırları zorluyor
İsviçreli Victorinox Swiss Army I.N.O.X., dört
yıllık titiz bir çalışma, üç yıllık geliştirme aşaması,
altı aylık deneme süreci, 421 prototip ve 130
test ile saat dünyasında adeta bir devrim yarattı.
Özellikle dalış sporu ile yakından ilgilenenlerin
beğenisine sunulan I.N.O.X. Profesyonel
Dalgıç modeli, dört farklı renk seçeneğine
sahip. Güçlendirilmiş kasası, 20 ATM basıncı,
anti manyetik yapısı, renk seçenekleri ve fosforlu
detaylarıyla su altında bile maksimum görüş sağlayan
I.N.O.X Profesyonel Dalgıç, yeni tasarımıyla da sınırları
zorluyor. Özel kauçuk kayışıyla dalgıç kıyafeti üzerinde
rahatça hareket ettirebileceğiniz I.N.O.X. Profesyonel
Dalgıç, üzerinde bulunan titiz detaylarıyla diğer saatlerin
bir adım önüne geçiyor. 12 saat boyunca kadranın
üst kısmında yanabilen mavi ışık ile maksimum görüş
sağlayan I.N.O.X. Profesyonel Dalgıç, rakamların altında
bulunan fosforlu detaylarla da görüş olasılığını artırıyor.
35 l İSTOÇHayat
Yüksek hassasiyet ve konfor bir arada
Büyükşehirlerin hızlı yaşam tarzı erkeklerin
saç sakal bakım alışkanlıklarını da
değiştirdi. Geleneksel sakal tıraşının yanı
sıra, yeni trendlerle şekilli sakalın da öne
çıktığı günümüzde artık saç ve sakal
şekillendirici ürünler berberlerden ziyade
bireysel kullanıcılara satılıyor. Braun;
sakal, saç ve vücut bakım serisini yeniledi.
Her gün dünyada milyonlarca erkek
tarafından kullanılan Braun Sakal Kesme
ve Şekillendirme Serisi, artık erkeklerin
ihtiyaçlarına göre daha yüksek hassasiyet
ve konfor sunuyor. Yeni Braun Sakal Kesme
ve Şekillendirme Serisi, hassaslık kadranı ile
çığır açan bir teknolojiye sahip. Ergonomik
tasarımı ile 1 milimetreden 20 milimetreye
kadar 20 farklı uzunluk ayarı seçilebilen
kadranı kolayca çevrilebiliyor. Buna ek olarak
seride daha fazla hassaslık için gelişmiş
taraklar bulunuyor. Serinin sunduğu kalıcı ve
keskin düzeltme gücü sayesinde erkekler her
gün diledikleri görünüme sahip olabiliyor.
Lüksün ve asaletin simgesi
400 yıllık aile mesleğinden gelen deneyimi, değerli taşlarla sanat
eserlerine dönüştüren Karun Kıraç’ın markası Karun Mücevher, her
daim şık ve farklı görünmek isteyenlere geniş ürün yelpazesi sunuyor.
Değerli taşlarla bir araya getirilen tespihler, renkli taşlarla hazırlanmış
maskülen bileklikler, özel günlerinde erkeklere eşlik edecek en şık
kol düğmeleri, kalem, yüzük ve anahtarlık gibi kalıcı aksesuarlarla
mücevher dünyasında farklı bir yer ediniyor. Birçok değerli taşın her
rengini ve boyutunu tasarımlarında kullanan Karun Kıraç, birbirinden
farklı seçeneği bir araya getiriyor.
İSTOÇHayat l 36
l
e
m
m
e
Mük
ı
s
n
a
m
r
o
f
r
e
p
s
se
Sennheiser IE 800, audiophile müzik tutkunlarının en zarif
yol arkadaşı. IE 800, şimdiye kadar yapılmış en küçük XWB
transformatörler, çift bas refleks kabini ve 46,5 KHz’e çıkabilen
frekansı ile audiophile kriterlerini belirliyor. Sennheiser’ın en
gelişmiş mühendislik ürünlerinden olan IE 800 model kanal
içi kulaklıklar, mükemmel ses ve taşınabilirlik özelliklerini bir
arada isteyen audiophile’ler düşünülerek tasarlandı. Kanal tipi
dinamik kulaklıklarda şimdiye kadar yapılmış en küçük, ekstra
geniş bant (eXtreme Wide Band, XWB) ses transformatörü
bulunan kulaklıklar, yüksek ses basınç seviyelerinde bile
bozulmayan bir ses sunuyor. Çapı yalnızca 7 milimetre olan
XWB transformatörler ile 5-46.500 Hz frekans aralığında ses
çıkışı alınabiliyor. Dinamik doğrusal faz sürücüler, çift bas refleks
kabini ile destekleniyor. Empedansı 16 ohm olan kulaklıkların
toplam harmonik bozulması yüzde 0,06’dan düşük. Ayrıca
-26 dB gürültü atenüasyonu ile Sennheiser IE 800, var olan en
mükemmel sesi verebilen kanal içi kulaklıklardan birini sunuyor.
Tek dokunuşla fotoğrafları
Android telefona aktarıyor
Canon, yeni giriş seviyesi EOS DSLR modeli EOS 1300D’yi
tanıttı. Fotoğrafçılığa giriş yapmak için en ideal seçenek olan
EOS 1300D, gelişmiş fotoğraf ve video çekiminin yanında WiFi ve Dinamik NFS özelliğiyle görüntüyü hiç olmadığı kadar
hızlı paylaşıyor. EOS 1300D, uyumlu Android telefonlara tek
dokunuşla fotoğraf aktarabiliyor. Fotoğrafçı kalabalığından sıyrılıp
ön plana çıkmak isteyen fotoğrafçılar için EOS 1300D modeline
her türlü sahnede tüm ince detayların ve renk çeşitliliğinin
yakalanmasına olanak tanıyan Canon’un DIGIC 4+ işlemcisi ve
büyük bir APS-C boyutlu, 18 megapiksel sensörü eklendi. Kişilerin
veya nesnelerin bulanık fon önünde kendini gösterdiği sahneler
çekmek istiyorsanız, EOS 1300D’nin sığ alan derinliği size tam da
bunu sunabilecek kapasitede. Bu fotoğraf makinesi, yakın plan
çekimlerden doğa çekimlerine, portrelerden şehir manzarasına
kadar, nerede olursanız olun, hemen paylaşmak isteyeceğiniz
orijinal fotoğraflar yaratmanıza yardım ediyor. 80’den fazla EF
lensi ve geniş çeşitlilikte aksesuar seçenekleriyle EOS 1300D,
gerek bugün ihtiyacınız olan sonuçları gerekse gelecekte işinizi
kolaylaştıracak esnekliği sunabilen çok yönlü bir DSLR modeli.
37 l İSTOÇHayat
Samsung’dan güvenli bir ‘harici depolama cihazı’:
Taşınabilir SSD T3
Samsung Electronics, multi-terabayt (TB) depolama kapasitesi, avuç
büyüklüğündeki kompakt tasarımı ve üstün teknolojisiyle dikkat çeken
birinci sınıf harici katı hal sürücüsü (SSD) Samsung Taşınabilir SSD
T3’ün duyurusunu yaptı. Samsung’un tescilli Vertical NAND (V-NAND)
ve SSD TurboWrite teknolojileri ile donatılan SSD T3, sahip olduğu
gelişmiş performansıyla tüketicilere, içerik geliştiricilerine ve iş ile bilişim
teknolojileri dünyası profesyonellerine birden çok cihaz arasında,
büyük multimedya içerikleri aktarma ve depolama olanağı sunuyor.
Harici bir HDD’nin aksine hareketli parçaları olmayan T3; çarpma veya
düşürmelerden kaynaklanabilecek hasar ve veri kayıplarına karşı da
korumalı bir yapıya sahip. Darbe dirençli yeni bir metal kasa ve iç çerçeve
içeren T3, 1.500G güce kadar dayanabiliyor ve iki metrelik bir düşüşten
sonra bile kullanılabiliyor. Sürücünün entegre Thermal Guard koruması
ise, ekstrem sıcaklık ortamlarında aşırı ısınmayı engelliyor. Üç yıllık sınırlı
garantisi ile T3, uzun bir hizmet ömrü için tasarlandı.
:
t
a
y
a
h
i
k
i
a
d
n
o
f
Tek tele
im
S
l
a
u
D
G
8
2
7
e
ir
HTC Des
HTC’nin yeni akıllı telefonu “HTC Desire 728G Dual Sim”, kişiye
özel deneyim için gelişmiş özellikler sunarken, iş ve özel hayat
için iki ayrı telefon taşıma ihtiyacını ortadan kaldırıyor.
Kaliteli fotoğraf ve videolar elde etmek için
gelişmiş ön ve arka kameralara ve akıllı,
şık bir tasarıma sahip HTC Desire 728G
Dual SIM, tamamen kişiselleştirilmiş bir
akıllı telefon deneyimi sunuyor. Dual Sim
özelliğinin geliştirilmiş bir versiyonuna sahip
HTC Desire 728G, iki farklı Sim kartı arasında
daha kolay geçiş yapmaya ve çoklu görev
kabiliyetine imkân veriyor. Şık, zarif bir gövde
içinde yer alan HTC Desire 728G Dual Sim,
herşeyden önce benzerlerinden çarpıcı
tasarımı ile ayrılıyor. 64-bit mediatek 1,3GHz
sekiz çekirdekli işlemciye sahip HTC Desire
728G Dual Sim’in güçlü performansı ise
kullanıcı deneyiminde kendini ortaya koyuyor.
HTC’nin bu yeni akıllı telefonunda da Dolby
Audio™ özellikli HTC BoomSound™ fark
yaratırken, 5,5 inçlik HD ekran da video ve
oyun deneyiminin üst seviyeye çıkmasını
destekliyor. Android™ ve HTC Sense™ ile
çalışan HTC Desire 728G Dual Sim, ara
yüzünün esnekliği ve sunduğu kişiselleşme
özellikleriyle de göze çarpıyor.
İSTOÇHayat l 38
spor
Adrenalin tutkunlarının gözdesi:
Parasailing
Bir sürat motorunun vincine
bağlanmış ve havaya karşı direnç
gösteren bir paraşütün hızla
havalanmasıyla yapılan parasailing,
genellikle yaz aylarında tatil
yörelerinde adrenalin tutkunlarının
en çok ilgi gösterdiği eğlenceli
su sporu aktivitelerinin başında
geliyor.
39 l İSTOÇHayat
Yaz aylarının en gözde su sporu
aktivitelerinden parasailing,
parascending ya da eğlence çağrışımı
yapan parakiting olarak da biliniyor.
Adrenalin tutkunlarının ayaklarını yerden
kesen parasailing, özel tasarlanmış
havaya karşı dirençli paraşütün bir
araç tarafından hızla çekilmesi esasına
dayanıyor. Parasailing, karada ya da
suda bir arazi aracı, kamyon veya sürat
motoru vasıtasıyla yapılabiliyor. Denizde
yapılan parasailingde, güçlü motora
sahip bir tekneyle çekilen paraşütlere
iki veya üç kişi binerek de bu aktiviteyi
yapabiliyor, böylece eğlence katsayısı
artıyor.
Parasailing için gereken ekipman;
bir koşum ve çekme halatı, tekne,
vinç, paraşüt, arazi aracı ve pilot olarak
sıralanabilir. Burada amaç, yamaç
paraşütü gibi eğlenceli bir yolculuğa
kanat açmak. Ancak yükseklik korkusu
olan ve yüzme bilmeyenlerin denemesi
de önerilmiyor. Bu aktiviteyi yapmak
için, havanın açık ve rüzgârsız olması
gerektiğini söylememize gerek yok!
Su sporlarının en güvenli dalı
Gelişen teknoloji sayesinde bugün
parasailing, çok güvenli hale geldi.
Tehlikeli görünmesine rağmen su
sporlarının en güvenli dalı. Bütün
kontrolün kaptanda olması nedeniyle
uçan kişiye sadece güzel manzarayı
seyretmek kalıyor. Bu nedenle her
yaştan insanın yoğun ilgisini çekiyor.
Parasailing deneyimi yaşayan kişilerin
tanımlarına göre bu deneyim insana
doğa ile başbaşa olduğu hissini veren,
atmosferdeki sakinliğin tadını almasını
sağlayan olağanüstü bir olay. Kişilere
muhteşem bir seyir zevki imkanı da
veren parasailingi deneyenler, tarifi
olmayan bir sessizlik ve yalnızlık
duygusu yaşadıklarını ve parasailing
yaparken kendi kendine konuşmanın
çok değişik bir duygu olduğunu ifade
ediyor.
Karada parasailing
Deniz, okyanus, göl derken artık karada
da yapılabilen parasailing, Avrupa’da
bir yarışma sporu olarak kabul görüyor.
Karada yapılan parasailing, dört çeker
bir aracın arkasında, en yüksek noktaya
kadar çıkılarak yapılabilen bir aktivite
olarak tanımlanabilir. 1980’li yıllardan
önce geliştirilen parasailing, o günden
bugüne çok popüler hale geldi. İlk
uluslararası parasailing yarışması
1980’lerin ortalarında düzenlendi ve
yarışmalar nefes kesmeye bugün de
devam ediyor.
İSTOÇHayat l 40
MUSE
23. İSTANBUL CAZ
FESTIVALI
Mekân: İstanbul
(çeşitli mekânlar)
Tarih: 27 Haziran25 Temmuz
23. İstanbul Caz Festivali,
20’nin üzerinde mekânda
200’ü aşkın yerli ve yabancı
sanatçının katılımıyla
gerçekleştirilecek yaklaşık
50 konserle, bu yaz da
İstanbulluları caz müziğinin
efsaneleriyle buluşturacak.
Festival, başta müziğin efsane
ismi Nile Rodgers ve grubu
Chic olmak üzere, aralarında
Damon Albarn&Suriye Ulusal
Arap Müziği Orkestrası (The
Syrian National Orchestra
for Arabic Music), Kamasi
Washington, Ernest Ranglin,
Hugh Coltman, Joss
Stone&Vintage Trouble ve
Gregory Porter gibi caz,
funk, dünya müziği, blues
ve rock’ın farklı seslerini
ağırlayacak. Bu yıl da Anadolu
yakasında “Parklarda Caz” ve
“Gece Gezmesi” etkinliklerinin
gerçekleştirileceği 23.
İstanbul Caz Festivali’nde,
ayrıca bu yıl ilk kez çocuklara
yönelik bir etkinlik de yer
alıyor. “Çocukça Bir Gün”
isimli programda tüm gün
boyunca konserler ve çeşitli
atölyeler düzenlenecek.
“4. JAMEEL
ÖDÜLÜ” SERGISI
Mekân: KüçükÇiftlik
Park, İstanbul
Tarih: 26 Temmuz
ATA DEMIRER
GAZINOSU
Mekân: İstanbul,
Antalya, İzmir, Muğla
Tarih: 23-29 Temmuz
Ata Demirer, kış
sezonunda kapalı gişe
sahnelediği gösterisi “Ata
Demirer Gazinosu” ile
yaz turnesine çıkıyor. Kış
boyunca hayranlarından
gelen talepleri
değerlendiren sanatçı,
Türkiye’nin en güzel
açıkhava mekanlarında
seyircisiyle bir araya
geliyor. Yaz turnesi
kapsamında beş şehirde
sahnelenecek olan “Ata
Demirer Gazinosu”nda
Demirer’in söylemeyi çok
sevdiği 7’den 70’e hitap
eden şarkılarına Taşkın
Sabah yönetimindeki
orkestra ve dansçılar
eşlik edecek. Hoş sohbeti
ve kendine has üslubuyla
yapacağı şakalarla da
izleyenleri kahkahaya
boğarken, yazın en keyifli
akşamları Ata Demirer’le
yaşanacak.
Şehrin olmazları olduran
festivali İstanbul Blue
Night, 10 yıllık özlemin
ardından Muse’u
sevenleriyle buluşturuyor.
Çıktığı Avrupa Festival
Turnesi kapsamında
Türkiye’de sahne alacak
olan Muse, eğlencenin
doruğa çıkacağı gecede,
İstanbul Blue Night
ile “Festivalin böylesi
İstanbul’da olur!”
dedirtecek. Dünyanın en
büyük açık hava festivali
Glastonbury Festivali’nde
bu yıl headliner olarak
yer alacak olan Muse’un
yanı sıra; Birth of Joy,
Ferman Akgül, You
May Kiss The Bride
ve ilerideki günlerde
açıklanacak diğer gruplar
da bu unutulmaz geceye
imzalarını atacak.
Mekân: Pera Müzesi,
İstanbul
Tarih: 8 Haziran-14
Ağustos
DAMIEN RICE
Mekân:
Zorlu Performans
Sanatları Merkezi,
İstanbul
Tarih:
29 Temmuz
Günümüzün en önemli
şarkıcı ve şarkı sözü
yazarları listesinde ismini
zirvede görebileceğimiz
İrlandalı sanatçı Damien
Rice, zihinlerin çok
özel yerlerine kazınan
birbirinden önemli
şarkılarını seslendirmek için
29 Temmuz’da Zorlu PSM
sahnesinde olacak.
Pera Müzesi, 8 Haziran –
14 Ağustos 2016 tarihleri
arasında İngiltere’nin en
köklü ve önemli sanat
kurumlarından Victoria
ve Albert Müzesi ile Art
Jameel’ın iş birliğiyle 4.
Jameel Ödülü töreni ve
sergisine ev sahipliği
yapıyor. Victoria ve Albert
Müzesi’nin ilk kez İngiltere
dışında, İstanbul’da Pera
Müzesi’nde düzenleyeceği
ödül töreniyle kazanan
sanatçı açıklanacak.
Afganistan, Mali, Porto
Riko ve Tayland gibi pek
çok farklı ülkeden 280’in
üzerinde başvuru alan
Jameel Ödülü’nün 11
sanatçısı, Victoria ve Albert
Müzesi Direktörü Martin
Roth’un başkanlığındaki
jüri tarafından belirlendi.
Türkiye’den Canan ve
Cevdet Erek’in de yer
aldığı sergide kolajlardan
video yerleştirmelerine,
seramik, kaligrafiden
heykele ve sanatçı
kitaplarına kadar birçok
farklı mecrada üretilen
yapıtlar yer alıyor.
k it
41 l İSTOÇHayat
ap
AILE
Yazar:
David Boratav
Yayınevi:
Can Yayınları
Aile’nin yazarı, Pertev
Naili Boratav’ın torunu.
Boratav, Türkiye’nin öteden
beri süregelen düşünce
özgürlüğüne aykırı siyaseti
yüzünden gittiği gönüllü
sürgünde, Paris’te hak ettiği
saygıyı gören bir profesör
olarak akademik çalışmalarını
yürüttü ve ömrünün sonuna
kadar da orada yaşadı. Eşi ve
kendisiyle birlikte Fransa’ya
götürdüğü oğlu orada
evlendi, yeni bir aile kurdu,
çocukları oldu. İşte yazar
David Boratav o çocuklardan
biri. Fransa’da doğup
büyüdükten sonra, dedesinin
önemli bir biliminsanı
olduğunu fark eden David
Boratav, Aile’yi dedesinin
çalışmalarına, Türkiye’ye ve
ailenin Türkiye’deki kollarına
dair merakıyla şekillendiriyor.
Aile, yazarın bu merakla
çıktığı yolculuğun anılarla
örülmüş öyküsü.
ARMATORE
Yazar: Emir Kunt
Yayınevi: Altın Kitaplar
Denizde yaşamanın
değerini bilen başarılı
yazar Emir Kunt, ikinci
kitabı Armatore ile bir kez
daha deniz tutkunlarıyla
buluşuyor. 2010 yılından
beri Yacht dergisindeki
“Dalgalı Sohbetler”
köşesinde yazdığı
yazılarıyla dikkat çeken
Emir Kunt, özgün dili ve
ironik üslubuyla “denizci”
olmanın “medeniyetini”
Armatore’de okurlarına
anlatıyor.
FILOZOF
OLMAYANLAR
İÇIN FELSEFEYE
GIRIŞ
AŞAĞI NEHIR
Yazar: Louis Althusser
Yayınevi:
Can Yayınları
Yazar: Paul Theroux
Yayınevi:
Yapı Kredi Yayınları
Felsefenin, daha genel
anlamıyla düşünmenin
yalnızca felsefecilere
ya da entelektüellere
bırakılamayacak kadar
ciddi bir iş, bir mücadele
alanı olduğuna inanan
Althusser, meslekten
felsefeci olmayanlar
için bir “elkitabı”
yazmayı çok uzun
zaman düşünmüştü.
İşte Filozof Olmayanlar
İçin Felsefeye Giriş bu
uğraşın bir neticesidir.
Kitapta ele alınan temalar
Althusser’in düşünce
sistematiğinin farklı
unsurlarına, geçmişte
uğraştıklarına veya
gelecekte üzerinde
çalışacaklarına bağlanır;
örneğin ünlü “Devletin
ideolojik aygıtları”
tartışmasının nüvesi, ana
hatları bu metinde ortaya
konulmuştur.
62 yaşında karısı tarafından
terk edilince hayatını
sorgulamaya başlayan Ellis
Hock, çareyi gençliğinin en
mutlu günlerini geçirdiği
Doğu Afrika’ya dönmekte
bulur.
Malawi’nin Aşağı Shire
bölgesindeki köy aradan
geçen yıllarda büyük bir
değişim geçirmiş, Hock’un
zamanında getirdiği
yeniliklerin hepsi yerle bir
olmuş, zaman âdeta geriye
doğru akmıştır. Yılanlardan
Korkmayan Beyaz Adam
olarak tanıdıkları Hock’u
sevinçle karşılayan köylüler
de değişmiş; daha açık
gözlü, daha talepkâr,
daha tehlikeli insanlara
dönüşmüşlerdir. Yaşamının
son perdesinde sığındığı
köy, içinden çıkamadığı bir
tuzağa dönüşür.
SUBAY VE CASUS
Yazar: Robert Harris
Yayınevi: KırmızıKedi
Émile Zola’nın dönemin
Fransa cumhurbaşkanına
hitaben yazdığı
“Suçluyorum!”
başlıklı mektupla tüm
dünyanın gündemine
oturan, tarihin bu en
ünlü siyasi davasının
hikâyesi günümüzdeki
örneklerine şaşırtıcı
benzerliğiyle de dikkat
çekiyor. Subay ve Casus,
onurlu bir askerin örgütlü
kötülük karşısında eğilip
bükülmeden, yalnızca
gerçeği savunarak adalet
mücadelesini nasıl
kazandığını anlatıyor.
İSTOÇHayat l 42
Yaşlanmaya ve Alzheimer’a
karşı koruyucu kırmızı meyve:
Gojiberry
Uzun bir süredir gündemde olan ve “mucize besin” olarak
adlandırılan gojiberry, besin değeri en yüksek meyvelerden
biri. Hafızayı, hatırlama fonksiyonlarını güçlendirmesinin
yanında Alzheimer üzerinde de olumlu etkileri bulunuyor. Goji
bitkisinin meyvesi olan gojiberry’nin, tadı yaban mersini ve
kirazı andırıyor. Oldukça sulu ve tatlı bir meyve olan gojiberry
bünyesinde 21 mineral (demir, bakır, çinko, selenyum, fosfor,
kalsiyum ve diğer eser elementler) bulunuyor. Bir porsiyon
kuru meyve yerine geçen kuru gojiberry’nin miktarının bir
avuç içi dolusu (20 gram) kadar olduğunu, yüksek C vitamini
içeriği ile bağışıklık sistemini desteklediğini belirten Uzman
Diyetisyen İpek Ağaca Özger, “Bir porsiyon gojiberry tüketerek
günlük C vitamini ihtiyacımızın yüzde 20’sini sağlamış oluruz.
Gojiberry, anti-aging (yaşlanma karşıtı) etki göstermesinin yanı
sıra, kolesterol seviyesini ve kan glikoz seviyesini düzenlemeye
yardımcıdır” diyor.
Günde bir yumurta mutluluk kaynağı!
Bulması ve pişirmesi kolay, besin değeri çok yüksek ve sağlıklı
bir yiyecek olan yumurtanın insanın günlük protein gereksinimini
karşılamanın yanı sıra, halsizlikten kurtulmak, daha enerjik bir
gün geçirmek için vazgeçilmez olduğuna dikkat çeken Beslenme
ve Diyet Uzmanı Nil Şahin Gürhan, “Ani sıcaklık değişiklikleri
nedeniyle bünyelerimiz hastalıklara daha korunmasız hale geliyor
ve bu değişimler insanları mutsuzlaştırıp enerjilerini düşürebiliyor.
Günde bir yumurta tüketerek tüm bu olumsuzlukların üstesinden
gelmek mümkün. Yumurta içeriğindeki selenyum, demir gibi
elementler sayesinde mutluluk kaynağı” dedi.
10 dakika haşlayın, sebzelerle renklendirin!
Nil Şahin, yaz yaklaşırken kilosuna ve beslenmesine dikkat
edenlere yumurtayı sağlıklı tüketmenin ipuçlarını da verdi. İşte
uzmanından ipuçları;
 Yumurtayı 10 dakikadan fazla kaynatmayın. Kaynadıktan sonra
da sadece dört dakika pişirin.
 Yumurtayı sadece haşlayarak yemeyin. Menemen, sebzeli,
domatesli ve dereotlu gibi alternatiflerle ya da omlet şeklinde de
tüketin.
Dokuz adımda olumsuz duygu
ve düşüncelerden kurtulun!
Sevgiyle ve nazikçe kendinizle konuşun: Kendinizle konuşun
ve sizi mutsuz eden şeyi sırtınızdan atın. Üzüntü ya da sıkıntıları
taşımaya devam etmek sadece daha fazla strese sebep olur,
stres de vücutta daha çok serbest radikallerin ve toksinlerin açığa
çıkmasının sebebidir.
Masanızı, gardırobunuzu, arabanızı temizleyin: Nerede çok
vakit geçiriyorsanız orayı derleyip toparlayın. Bu temizlikle birlikte
gelen enerji ve yenilenme hissi bedeniniz, zihniniz ve ruhunuza
çok iyi gelecek. Derli toplu alanlar eşittir derli toplu bir zihin.
Zorla bir şey yapmayın: Bir şeyi yapmaya direniyorsanız, o
zaman onu yapmamak için kendinize izin verin. Bir şeyi yapmaya
direnç gösteriyorsak bunun mutlaka bir sebebi vardır. İç sesinize
kulak verin. Kendinize ne yapmaktan hoşlandığınızı sorun ve
yapmaktan hoşlandığınız şeyleri daha çok yapın. Örneğin,
yaşadığınız romantik ilişki sizi memnun ediyor mu? Cevap
hayırsa, o zaman bırakmak için kendinize müsaade edin. Sonra,
yeniden bir siz oluşturmak için harekete geçin.
Ruhsal detoks sayesinde ruhunuz hafifler, kendinizi; daha
temiz, hoşnut ve rahat hissedersiniz ve hedeflerinize daha çok
odaklanırsınız. Olumsuz duygu ve düşüncelerden kurtularak
zihninizi temizleyebilir ve bu sayede üzerinizde baskı oluşturan
manevi yüklerden kurtulabilirsiniz. Bunu yeni bir psikoloji dalı
olan pozitif psikoloji ile başarabilirsiniz. Pozitif psikolojinin
üzerinde durduğu tek şey, insanlara zihin temizliği konusunda
yardımcı olmak. Pozitif psikoloji, insanların hayatlarında meydana
gelen olay ve durumlarla ilgili zihinlerinde oluşturdukları bazı
yargılardan kurtulmalarına yardım ederek, bu kişilerin olumsuz
düşüncelerden uzaklaşmasını sağlıyor. Mutsuzluğun kökeninde
depresif bir ruh halinin bulunduğunu belirten Uzman Klinik
Psikolog ve Hipnoz Uzmanı Mehmet Başkak, pozitif psikolojide
kullanılan tekniklerle zihinsel detoks yöntemlerini anlattı:
Her güne üç güzel şey: Bir hafta boyunca her gün, hayatınızda
iyi giden şeyleri sebepleriyle birlikte bir kağıda yazmaya çalışın.
Güçlü kişilik özelliklerini kullanma: Güçlü olduğunu
düşündüğünüz kişilik özelliklerinizi yazın (örneğin, yaratıcılık
ya da sadakat gibi) ve sonra bu özelliklerinizi her gün farklı bir
şekilde kullanmayı deneyin.
Beş dakikalık yok etme seansı: Her hafta beş dakikanızı ayırın
ve zihninize gelen bütün olumsuz düşünceleri tek tek bir kağıda
yazın. Sonra o kağıdı yırtın ve yok edin.
Başkalarına yardım edin: Başkalarına yardım için bir şeyler
yapın, bu haftada birkaç saat ya da yılda bir ayınızı ayırarak
olabilir. Çevrenizde size ve ruhunuza hitap eden ve gerçekten
güvenebileceğiniz bir yardım derneği ya da hareketi bulun.
Meditasyon yapın: Her gün bir iki dakika da olsa meditasyon
yapmaya çalışın. Meditasyon için yapmanız gereken tek
şey birkaç dakikalığına bir yere sakince oturmak, zihninize
düşüncelerin gelip gitmesine izin vermek ve derin derin
nefes almaktır. Bunu yaparken mutlaka cep telefonunuzu,
bilgisayarınızı ya da dikkatinizi dağıtan ne varsa kapatmayı ihmal
etmeyin. Sadece kendi kendinizle baş başa olun. Meditasyon,
vücuda bu faydaları sağlarken diğer taraftan da ruhu temizliyor ve
canlandırıyor.
Şükredin: Şükretmek ve minnettarlık insanın ruhunu canlandırır
ve ruhun pozitif duygularla dolmasını sağlar. İnsan sağlığına
yaptığı ölçülebilen katkılar göz önüne alındığında, araştırmacılar
şükür ve minnettarlığın iyimserliği arttırdığı, bunun da kişinin
bağışıklık sistemi üzerinde olumlu etki yaptığı sonucuna
varmışlardır.
Kendinize bir şükür ya da minnettarlık güncesi tutmaya
çalışın. Her gün şükrettiğiniz 10 şeyi bir kağıda yazın. Haftada bir
gün hayatınızdaki bir kişiye ona hayatınıza kattığı güzellikler için
minnettarlığınızı ifade ettiğiniz bir not ya da e-posta gönderin.
İSTOÇHayat l 44
“İlk yardımın ilk kuralı
sakin olmak”
sağlık
İlk yardımın herhangi bir durumda, herhangi bir kişi tarafından başlatılabileceğini söyleyen
Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi Acil Tıp Uzmanı Dr. Oya Güven, “Ancak ilk yardımın
ilk kuralı sakin olmak. Bu kişinin, sakin ve kontrolü ele alan, olayı yönetebilecek nitelikte
olması, çevredeki kişileri; sağlık kuruluşları, itfaiye ve güvenliğe haber vermeleri için organize
edebilecek kadar paniğe kapılmaması gerekiyor” diyor.
Hayatı tehlikeye düşüren durumlarda,
profesyonel yardım ve sağlık çalışanları
gelene kadar geçen sürede ne
yapmamız gerektiğini pek çoğumuz
bilmiyor. Ancak zamanla yarışılan o
an da uygulayabileceğiniz ilk yardım
uygulamaları ile hayat kurtarabilir,
durumun kötüye gitmesini engelleyebilir
ve iyileşme sürecini hızlandırabilirsiniz.
Herhangi bir kaza ya da hayati tehlike
anında sağlık görevlilerinin yardımı
sağlanıncaya kadar ilaçsız olarak yapılan
uygulamalara “ilk yardım” deniyor.
Burada öncelikli amacı hayat kurtarmak,
vakanın durumunu stabil tutmak ve
iyileşmeyi desteklemek oluşturuyor.
Dr. Oya Güven
45 l İSTOÇHayat
İlk ve acil yardım gerektiren durumları;
trafik kazası, yeni başlayan göğüs, karın
ağrısı, fazla ilaç alımı, bilinç bozukluğu,
bayılma ve çarpıntı olarak sıralayan Dr.
Oya Güven’e, herkesin bilmesi gereken
ilk yardım tekniklerini sorduk.
Hangi durumda ne yapmalı?
BAYILMA:
Bayılan bir kişi gördüğünüzde hafifçe
omzuna dokunup uyanmasını sağlayın.
Muhtemelen ya tansiyonu düşmüştür
ya da şekeri. Tansiyonun düzelmesi
için ayaklarını havaya kaldırın, başını
yükseltmeyin. Şeker düşüklüğü olan
hastalar genellikle soğuk soğuk terler
ardından da bilinç kaybı yaşarlar. Şekerli
içecekler içirmeye çalışın ama suyun
ciğerlerine kaçmamasına dikkat edin.
GÖĞÜS AĞRISI:
Eğer göğüs ağrısı olan bir yakınınız varsa
aklınıza önce kalp krizi ihtimali gelmeli.
Kalp krizi geçirenler sağ elini yumruk
yapıp kalbin üstünde tutarlar ve terlerler.
Elinizin altında aspirin varsa hemen 300
miligram çiğnetin.
YANIKLAR:
Ev ve iş kazalarından en çok görüleni
yanık vakalarıdır. Böyle bir durumda
yanık bölgesini soğuk suyla ıslatılmış
temiz bir bezle kapatmak gerekir. Yanık
yarasına salça ve diş macunu gibi bir şey
kesinlikle sürülmemelidir.
ELEKTRİK ÇARPMASI:
Elektrik çarpmalarında öncelikle kuru
tahta parçası ve lastik gibi elektrik
geçirmeyen maddelerle hasta akımdan
uzaklaştırılmalı, hareket ettirilmeden
düz bir zemine yatırılmalıdır. Soluk
yolu, solunum ve kalp atış düzeni
kontrol edilmeli ve yanık varsa bakımı
yapılmalı; kazazede fiziksel ve psikolojik
olarak rahatlatıldıktan sonra ayağa
kaldırılmadan nakli sağlanmalı. Düşmeye
bağlı kırık varsa tespit işleminden sonra
nakil gerçekleştirilmeli.
Sıralanan ilk yardım uygulamalarını
başarılı bir şekilde gerçekleştirmeniz için
ilk yardım eğitimi almanız gerekiyor.
KANAMALAR:
Çoğu travma çok kanamalıdır ve
kendiliğinden durmaz. Bu nedenle
kanayan yere baskı uygulamak gerekir.
Bunu temiz bir bezle yapmaya çalışın.
Turnike yapmak kanamalı dokunun
yapısını bozabileceğinden, kanamayı
durduramadığınız durumlarda turnikeyi
son çare olarak düşünebilirsiniz.
Kanayan yeri bir parmak yukarısından
bir eşarp ya da bezle sıkarak turnike
yapabilirsiniz.
TRAFİK KAZASI:
Trafik kazası ve yüksekten düşme
vakalarında boyun, bel ve kalçayı
sabitlemek için hastanın sert bir zemine
yatırılması gerekir. Bu sabitlemeyi
tahtayı hastanın kalçasından ve omuz
altından sürerek yapabilirsiniz. Bu işlemi
yaparken başka bir kişi de hastanın baş
tarafına geçip, iki koluyla omuzlarını
alttan tutup başını sabitlemelidir.
Sonrasında kollar ya da bacaklarda
şekil bozukluğu fark ederseniz onları
da hareketsiz hale getirmek gerekir.
Yine ince bir tahta parçası ya da sert bir
kartonla bunu yapabilirsiniz. Eğer kırık
kemik deriyi geçip gözle görülür hale
geldiyse o parçalara dokunmamak,
sağlık
İSTOÇHayat l 46
üzerini temiz bir bezle kapatmak lazım.
TRAVMALAR:
Kafa travmalı hastalarda da boynu
sabit tutmak ve düz bir zemine hastayı
yatırmak önemlidir. Kanayan bölgeye
temiz bir bezle baskı uygulanmalı.
Hastayı konuşturup bilincini açık tutmaya
çalışmak yalnızca bilinç takibi yapmanızı
sağlar, hastaya bir katkısı yoktur. İlk
24 saat beyin içi hadiseler için kritik
zamandır, bu sürede konuşması bozulan,
kasılması gelişen, kusması olan hastayı
en yakın hastaneye götürmek gerekir.
İki yaş altı ve 65 yaş üstü hastalar da
mutlaka doktor kontrolünde olmalı.
Eğer bu şikayetler olmazsa evde de
takip edebilirsiniz. Bebekleri uykusuz
bırakmak onların konforunu bozar, uyku
saati geldiğinde uyuyan bebeği üç-dört
saat arayla uyandırmak, göz teması
kurup kurmadığını gözlemlemek gerekir.
Daha sonra bebeğiniz uykusuna devam
edebilir.
SARA HASTALIĞI:
Kollarında ve bacaklarında kasılması
olan birini görürseniz muhtemelen sara
hastalığı vardır ve nöbet geçiriyordur.
Size düşen görev kuru bir bezle dilini
ağzından dışarıya çekmek olacak. Çünkü
böyle hastalar nöbet geçirdikleri için
değil, dilleri geriye kaçtığı için hayatlarını
kaybedebilirler.
112’Yİ DOĞRU BİLGİLENDİRİN:
Tabii ki acil bir durum olduğunu düşünen
hasta ya da yardım eden kişiler hemen
112’yi arayıp hastanın durumu, olayın
nasıl olduğu hakkında bilgi verip, o an
ne yapması gerektiği konusunda bilgi
almalıdır. Kısacası ambulans gelene
kadar ya da en yakın acil servise
hastayı ulaştırana kadar, travması varsa
olduğu pozisyonu koruması, kusma
şikayeti varsa başını sağ tarafa çevirerek
mide içeriğinin akciğere kaçmasının
engellenmesi, solunum zorluğu varsa sağ
kolun üstüne yatırılması sağlanmalıdır.
‘PREMIUM NON NOCERE’
İlk yardım eğitimi aldıysanız ve nabız
bakmayı biliyorsanız nabzına bakın. Eğer
hastanın nabzı yoksa kalp masajına
başlayın. Eğer bu konuda bilgi sahibi
değilseniz, ilk müdahalenizi yaptıktan
sonra sağlık personelinin gelmesini
bekleyin. Çünkü tıpta ilk öğrenilen şey
“premium non nocere” yani “önce zarar
verme!” dir.
47 l İSTOÇHayat
2016 YILI YURT İÇİ FUARLARI
Organizatör
Akort Tanıtım
Art Fuar
JNR Fuarcılık
Renkli Fuarcılık Rem Fuar Sergi
SNS Fuarcılık
İzfaş İzmir
E uluslararası Fuar
E uluslararası Fuar
GL Platform İnfo Uluslararası
İstanbul Fuarcılık
Shov Fuarcılık
Türkel Fuarcılık
Shov Fuarcılık
Tüyap Tüm Fuarcılık
UBM NTSR Fuar
Pozitif Fuarcılık
Pozitif Fuarcılık
Voli Fuar
Tüyap Adana Life Media
Marmara Tanıtım
Marmara Tanıtım
Pozitif Fuarcılık
UBM İstanbul
Via Fuarcılık
Tüyap Bursa
Fuar Adı
Gapshoes Kış
Aksaray 2. Otomobil
Gayrimenkul Fuarı
9. Çorlu Tarımtech
Av, Silah Sporları
Mayfu Manisa 85. İzmir Enternasyonel
IPACK 2016
Worldfood İstanbul 2016
Uşak 2. Ege Tarım Agrotec 2016
Promotürk Sivas Kitap Fuarı
Kadına Dair Her şey 3. Agro Sivas Gıda Samsun 2. Otoshow Fuarı
ISSA/Interclean İstanbul
CSI İstanbul Güvenlik Tatef Akıllı Fabrikalar
Çin Sanayi Fuarı
Autoshow 2016
27. Uluslararası Züchex
20. Uluslararası SHF
SHF Safety ve Health Aymod
Tissue
Bot Şov Avrasya
Ev ve Stil Fuarı
Konu
Ayakkabı, terlik, saraciye
Otomobil, ticari araç, motosiklet
Gayrimenkul projeleri
Tarım hayvancılık, tohum
Av ve avcılık silahları
Ayakkabı ve ayakkabı yan sanayi
Genel ticaret
Ambalaj, paketleme ve gıda işleme Gıda ürünleri ve teknolojileri Canlı hayvan, hayvancılık
Tarım makine ve ekipmanları
Profesyonel promosyon ürünleri
Kitap firmaları, yayın evleri
Moda, aksesuar, sağlık, spor
Tarım, gıda, hayvancılık
Otomobil, ticari araçlar, motosiklet
Endüstriyel temizlik teknolojileri
Sivil güvenlik teknolojileri
Akıllı fabrikalar
Endüstriyel ürünler ve teknolojileri
Otomobil, ticari araç
Züccaciye, hediyelik eşya
Yangın, acil durum, arama ve kurtarma
İş güvenliği ve sağlığı
Ayakkabılar, çantalar, kemerler
Temizlik kağıdı teknolojileri
Denizcilik sektöründeki tekneler
Ev tekstili mobilya, ev aksesuarları
Tarih
Yer
20-23 Temmuz
Gaziantep
28-31 Temmuz Aksaray
29-31 Temmuz
Yalova
3-7 Ağustos
Tekirdağ
4-7 Ağustos
Ankara
4-7 Ağustos
Manisa
26 Ağustos-4 Eylül İzmir
1-4 Eylül İstanbul
1-4 Eylül İstanbul
1-4 EylülUşak
1-4 EylülAnkara
1-4 Eylülİstanbul
1-4 EylülSivas
1-4 EylülTürkel Fuarcılık
1-4 EylülSivas
2-7 EylülSamsun
7-9 Eylülİstanbul
7-10 Eylülİstanbul
7-10 Eylülİstanbul
8-10 Eylülİstanbul
20-25 EylülAdana
22-25 Eylülİstanbul
22-25 Eylülİstanbul
22-25 Eylülİstanbul
26-29 Eylülİstanbul
27-29 Eylülİstanbul
27 Eylül-2 Ekimİstanbul
29 Eylül-2 EkimBursa
2016 YILI YURT DIŞI FUARLARI
Organizatör
İTKİB
İTKİB
UBM Rotaforte
Türkel
Merkür
İTO
İTKİB
UİB
İİB
Fuar Adı
London Textile Fair
Pure London
IIJS
Decorex Johannesbur 2016
Kamerun Uluslararası
Gana Türk İhraç Ürünleri
Micam Shoevent
Automechanika Frankfurt
Americas Food
Konu
Tekstil ve aksesuarları
Hazır giyim, aksesuar
Değerli maden ve mücevherat
Ev tekstili, mobilya, aydınlatma
Genel ticaret
Türk ihraç ürünleri
Ayakkabı
Otomotiv Yan Sanayi
Gıda ve içecek
Tarih
Yer
13-14 Temmuzİngiltere
24-26 Temmuzİngiltere
4-8 AğustosHindistan
5-9 AğustosG.Afrika
10-13 AğustosKamerun
24-27 AğustosGana
3-6 Eylülİtalya
13-17 EylülAlmanya
26-27 EylülABD

Benzer belgeler

PDF İndir - İstoç Ticaret Merkezi

PDF İndir - İstoç Ticaret Merkezi İSTOÇ Ticaret Merkezi Adına Nahit Kemalbay Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Cumhur Savaşkan Yayın Kurulu Mehmet Duyulmuş Salih Türkay M. Mustafa Gönül Necati Yaşar Adres İSTOÇ Ticaret Merkezi 34217 Bağcı...

Detaylı

PDF İndir - İstoç Ticaret Merkezi

PDF İndir - İstoç Ticaret Merkezi NAHİT KEMALBAY İSTOÇ Yönetim Kurulu Başkanı

Detaylı

as PDF - İstoç Ticaret Merkezi

as PDF - İstoç Ticaret Merkezi 4 Haberler 14 Sektör İnceleme 18 Hobi İnsanın varoluşuyla ortaya çıkan uğraş: Avcılık 20 Üyelerimizi Tanıyalım 24 Başarı Öyküsü Schafer Firma Sahibi Tuncay Aslan, “Yatırımı ‘markaya’ yaptım” 26 İş ...

Detaylı