S4-Başkent Üniversitesi Hastanesi Labial Sineşi Hastalarının
Transkript
S4-Başkent Üniversitesi Hastanesi Labial Sineşi Hastalarının
BAġKENT ÜNĠVERSĠTESĠ DEĞERLENDĠRĠLMESĠ HASTANESĠ LABĠAL SĠNEġĠ Aysu Yeşim Tezcan, Ayşenur Çırak, Birce Kantar, Merve Dilara Tuğba Kocabaş HASTALARININ Öney, Özge Öztürk, DanıĢmanlar: Yrd. Doç. Dr. İbrahim Ötgün, Uzm. Dr. Tuğba Acer Amaç: Labial füzyon (labial sineşi) labium minör veya labium majorun orta hatta kısmi veya tam yapışıklığıdır. Araştırmamızın amacı; genetik ve çevresel etmenlerin labial füzyonun görülmesi ve tekrarlaması üzerindeki etkilerini saptamaktır. Yöntem: Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne başvurmuş 110 labial füzyonlu hastada, literatürde geçen ve olası gördüğümüz etkenleri sorgulayan anketimiz, dosya bilgileri ve telefon görüşmeleri ile veya Çocuk Cerrahisi Polikliniğine başvuran labial füzyonlu hastaların aileleri ile görüşülerek dolduruldu. Araştırmamızda bebeğin yaşı, kilosu, alerji varlığı, geçirdiği enfeksiyonlar, anne sütü alma süresi, bakımında kullanılan ürünler (ıslak mendil, şampuan, sabun, krem), bebeğin pişik olma sıklığı, labial füzyonu oluşturan membranın kalınlığı, hastalığın görüldüğü mevsim, labial füzyonun tekrarlama sayısı ve füzyonun açılmasında kullanılan yöntem, annenin gebelik öncesi oral kontraseptif (OKS), gebelik döneminde ilaç, sigara ve alkol kullanımı olup olmadığı, herhangi bir hastalık varlığı, kardeşlerde ve 2. derece akrabalarda (teyze, hala) labial füzyon varlığı sorgulandı. Sonuç: Hastalarımızın yaş ortalaması 21,73 ± 23,022 aydır (1 – 84 ay). Labial füzyonun en sık görüldüğü mevsim ilkbahardır (%38). Olgularımızın %26,4’ü daha önceden labial sineşi nedeniyle tedavi almıştır. Bu olguların %37,1’inde idrar yolu enfeksiyonu hikayesi saptandı ve bu olgularda daha fazla oranda kalın membran varlığı saptanmıştır. Tekrarlama sıklığı ile kullanılan bakım ürünleri, pişik sıklığı, anne sütü alımı, aile bireylerinde görülmesi ve alerji varlığı arasında anlamlı ilişki saptanmamıştır. Tüm bunların yanı sıra incelediğimiz hastalarda yüksek oranda ‘Bepanthene krem’ (Roche ®) kullanımı oranı (%89,6) saptandı. Yorum: Kullanılan bakım ürünleri, pişik sıklığı, anne sütü alımı, hastalığın aile bireylerinde görülmesi ve alerji varlığı ile labial füzyonun tekrar oluşması arasında ilişki saptanamamıştır. Tekrarlayan labial füzyon ile gelen hastalarda membranın daha kalın olduğu tespit edilmiş, labial füzyonun tekrarlama oranının yüksek olduğu görülmüştür. Çocuklarda sık karşılaşılan ve idrar yolu enfeksiyonuna yol açan labial füzyonun kalınlaşmadan erken saptanabilmesi için, bütün çocukların kontrol muayenelerinde genital muayenenin detaylı olarak yapılması önemlidir. Ayrıca ‘Bephanthene krem’in etken olabileceği fakat bu konunun açıklık kazanması için daha geniş bir çalışmanın gerektiğini düşünmekteyiz. Anahtar kelimeler: Labial sineşi, tekrarlama, etken GĠRĠġ Labial füzyon ,labial sineşi veya diğer bir adıyla labial adhezyon 0-2 yaşta en sık görülen, labium minör veya labium majorun orta hatta kısmî veya tam yapışıklığı ile giden benign jinekolojik bir patolojidir (Şekil 1 ve 2). Literatüre göre, bu hastalık kız çocuklarda genital bölge lezyonlarının hemen hemen yarısını oluşturmaktadır. (19) Prepubertal dönemde labial doku tonüsü için gerekli olan östrojen seviyesinin düşük olması yani prepubertal hipoöstrojenizm bu hastalık için en sık suçlanan etmendir. Bunun yanı sıra vulvovajinitlere bağlı kronik irritasyon ve labia minörlerin enfeksiyonları da sıkça suçlanmaktadır. Lokal travma ve irritasyona bağlı olarak meydana gelen doku zedelenmesi sonucu fibröz eksudanın orta hatta birleşmesi de labial sineşi için gösterilen bir diğer nedendir. Bu hastalığın tedavisi, genel olarak kolay olmakla birlikte yapışıklığın ciddi olduğu ve kliniğin rahatsız edici olduğu hastalarda biraz daha zordur. Tedavide, hafif ve orta şiddetteki yapışıklarda topikal anestezik jel krem ile birlikte manuel olarak yapışıklığı açma yoluna gidilir (Şekil 3). Bu yöntem hem kolaydır hem de poliklinikte elle müdahale ile gerçekleştirilir. Fakat 3 yaşın üzerindeki çocuklarda ileriye dönük ciddi psikolojik sorunlar yarattığı için tam olarak yararı tartışmaya açıktır. Üriner retansiyona neden olan ve yapışıklığın yoğun olduğu hastalarda cerrahi tedavi yapılır. Yapışıklık açıldıktan sonra ise tedavinin devamı için yaklaşık olarak 2 hafta süreyle genelde günde 2-3 kez olmak şartıyla topikal östrojen kremleri kullanılır. Buna ek olarak sıcak oturma banyoları yaptırılması ve interoitus hijyenine önem verilmesi gerektiği aileye söylenir. (19, 22 ) Bizim bu çalışmadaki amacımız, hastanemize labial sineşi ile gelen hastalarımızın etiyolojisindeki sebepleri belirlemek, tedavisi yapılan hastalarımızda bu hastalığın tedaviden sonra tekrarı olduysa tekrarının, hem irritan (enfeksiyon gibi) hem genetik (ailedeki diğer kız çocuklarında görülmesi gibi) hem de çevresel (hijyen, mevsim gibi) etmenlere bağlı olup olmadığını verilerin istatistiksel sonuçlarını göz önünde bulundurarak gösterebilmektir. MATERYAL METOD Araştırmamız için Başkent Üniversitesi Araştırma Kurumu'ndan proje onayı aldıktan sonra, Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne başvuran, yaşları 1 aylık ile 84 aylık arasında olan, labial füzyon tanısı almış 110 hastayı inceledik. Hastalarımızı, literatürde suçlanan ve olası gördüğümüz etkenleri sorgulamak amacıyla hazırladığımız ankete göre değerlendirdik. Hastalarımızın dosyalarını geriye dönük inceleyerek ve ailelerle telefon görüşmesi yapılarak veya Ekim 2010 – Şubat 2011 tarihleri arasında Çocuk Cerrahisi Polikliniğine başvuran labial füzyonlu hastaların aileleri ile yüz yüze görüşülerek anketler dolduruldu. Araştırmamızda bebeğin yaşı, kilosu, alerji varlığı, geçirdiği enfeksiyonlar, anne sütü alma süresi, bakımında kullanılan ürünler(ıslak mendil, şampuan, sabun, krem), bebeğin pişik olma sıklığı, günde kaç kez altını değiştirildiği ve östrojen seviyesi sorgulandı. Islak mendil içeriğine göre alkollü, su bazlı ve diğerleri olarak araştırdık. Şampuan ve sabunu ise niteliğine göre pediatrik ya da normal şampuan olarak araştırdık. Enfeksiyonları ise idrar yolları ve diğerleri olarak değerlendirdik. Labial füzyonu oluşturan membranın kalınlığı(ince, orta, kalın), hastalığın görüldüğü mevsim, labial füzyonun tekrarlama sayısı ve füzyonun açılmasında kullanılan yöntem (krem, muayenede cerrahi alet, ameliyathane de genel anestezi) incelendi. Krem ile tedavi edilmişse hangi krem olduğu ve ne kadar süreyle kullanıldığı irdelenmiştir. Bunun yanı sıra annenin gebelik öncesi oral kontraseptif (OKS), gebelikte ilaç, sigara ve alkol kullanımı olup olmadığı ve herhangi bir hastalık varlığı sorgulandı. Ailesel yatkınlık açısından kardeşlerde ve 2. derece akrabalarda (teyze, hala) labial füzyon varlığı sorgulandı. Araştırmamızda sonuçlarımızı değerlendirmek için SPSS 17.0 paket programını kullandık. Ortalama hesaplamak için Mann Whitney U, karşılaştırmalar içinse Chi-Square testinden yararlanıldı. p<0.05 anlamlı olarak kabul edildi. ġekil 1: 5 yaĢında kız, tam sineĢi. ġekil 2: 5 yaĢında kız, tam sineĢi. ġekil 3: Labial sineĢi membranının gösterilmesi. BULGULAR Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne başvurmuş 110 labial füzyonlu hastaya, literatürde suçlanan ve olası gördüğümüz etkenleri sorgulamak amacıyla hazırladığımız anket uygulandı. Bu hastaların yaş ortalaması 21.73 ±23,022 ay (1 – 84 ay); kilo ortalaması 12,557 kg. ±21,927 (2,7 - 17,4 kg.) olarak bulundu. Hastaların 81 (%73,6) tanesinde ilk başvuru iken 29 (%26,4) hasta daha önceden tanı almış ve tedavi olmuştu. Tekrarlayan olgular minimum 1 kez maksimum 7 kez tekrarlamıştır. 17 tanesinde (%58,62) 1 kere tekrarlama, 7 tanesinde (%24,13) 2 kez, 2 tanesinde (%6,89) 3 kez, 2 tanesinde (%6,89) 4 kez, 1 tanesinde (%3,44) de 7 kez tekrarlama görülmüştür. Tablo 1: Labial sineĢi ile baĢvuran hastaların tekrarlama olan ve olmayan gruplarının yaĢ ve kilo ortalamaları Hasta sayısı Yaş ortalaması Tekrarlama olmayan (ortalama) 81 kişi 16,85 ay Tekrarlayan (ortalama) 29 kişi 34,86 ay Toplam (ortalama) 110 kişi 21,73 ay Kilo ortalaması 9,211 kg 21,392 kg 12,257 kg Alt değiştirme sayısı, pişik sıklığı, anne sütü alım süresi ile labial füzyonun tekrar oluşması arasında ilişki saptanamamıştır. Bunlarla ilgili değerler Tablo 2’de listelenmiştir. Tablo 2: Labial sineĢi ile baĢvuran hastaların tekrarlama olan ve olmayan gruplarının alt değiĢtirme sayısı ,piĢik olma sıklığı ve anne sütü alım süresi ile ilgili değerler. Tekrarlama olmayan (ortalama) Tekrarlayan (ortalama) Toplam (ortalama) p değeri 6,17 kez 6,50 kez 6,29 kez p= 0.492 Pişik olma sayısı 0,96 kez 0,79 kez 0,90 kez Anne sütü alma süresi 6,630 ay 7,190 ay 7,758 ay Alt değiştirme/gün p= 0.421 p= 0.650 Tekrarlama hikayesi olmayan ve olan gruplar hijyen, enfeksiyon hikayesi, membran kalınlığı, allerji, gebelik öncesi OKS kullanımı açısından Tablo 3’te karşılaştırılmıştır. Tekrarlayanların tamamında (14 tanesinde) (%100) pediatrik şampuan kullanılmış olup; sabun kullanımı açısından 6 tanesinde (%37,5) ya hiç sabun kullanılmamış ya da pediatrik sabun yeğlenmiştir, 2 tanesinde (%28,6) ise normal sabun tercih edilmiştir. Ulaşabildiğimiz 40 hastanın pişik olma sıklığı ortalama 0,90 ±0,672 ‘dir. Ulaşılabilen 29 hasta, genital bölgeye Bepanthene krem (Roche®) tatbiki açısından incelendiğinde 25 tanesinin (%89,6) kullanım öyküsü olduğu saptanmıştır. Östrojen seviyesi sadece 3 hastamızda bakılmıştır ve normal seviyede saptanmıştır. Görüldüğü mevsime bakıldığında hastaların 38 tanesinde (%38) ilkbahar, 30 tanesinde (%30) kış, 20 tanesinde (%20) yaz, 12 tanesinde (%12) sonbaharda görülmüştür fakat 10 hastamızın görüldüğü mevsim bulgusu yoktur. Enfeksiyon görülmesi açısından incelendiğinde, 104 hastadan 55 tanesinde (%52,9) hiç enfeksiyon öyküsü yok iken, 35 tanesinde (%33,7) idrar yolu enfeksiyonu, 14 tanesinde (%13,5) diğer enfeksiyon türleri görülmüştür. Tekrarlama görülmeyen hastaların 8 tanesinde (%16) allerji varlığı saptanırken tekrarlamış olguların 7 tanesinde (%36,8) alerji varlığı saptandı. İncelemede gruplar arasında, alerji görülmesi açısından istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı. (p = 0.061) Taramalardan ulaşılan 17 hastanın membran kalınlığı 13 tanesinde (%76,5) ince, 3 tanesinde (%17,6) kalın, 1 tanesinde (%5,9) orta olduğu saptanmıştır. Tekrarlayan labial füzyon ile gelen hastalarda membranın daha kalın olduğu tespit edilmiştir( p= 0.017 ). Tekrarlayan 28 hastanın 16 tanesinde (%57,14) kremle, 8 tanesinde (%28,57) cerrahi aletle, 3 tanesinde (%10,71) diğer yöntemlerle, 1 tanesinde (%3,57) ameliyathanede genel anestezi ile açılma yöntemi kullanıldığı görüldü fakat 1 hastanın tedavi yöntemi bulunamadı. 13 hasta (%81,25) ovestin krem, 3 hasta (%18,75) teramisin, 2 hasta (%12,50) premanin, 1 hastada (%6,25) östrojen krem kullanmıştır. Hastalarımızdan, 40 hastadan 30 tanesinin (%75) annesi gebelik öncesi hormon tedavisi almamış, 10 tanesinin (%25) annesi gebelik öncesi hormon tedavisi almıştır. Tablo 3: Labial sineĢi ile ilgili çeĢitli yüzde değerleri ve ortalama. Islak mendil Su bazlı Alkol bazlı Diğer ġampuan Pediatrik Normal Sabun Pediatrik Normal Ø Enfeksiyon İdrar yolu enf. Diğer enf. Ø Membran kalınlığı Kalın Orta İnce Alerji Var Tekrarlama olmayan Hasta sayısı (%) Tekrarlayan Hasta sayısı (%) Toplam Hasta sayısı (%) p değeri 19 (% 73,1) 4 (% 15,4) 3 (% 11,5) 8 (%57,1) 2 (% 14,3) 4 (% 28,6) 27 (% 67,5) 6 (% 15,0) 7 (% 17,5) 24 (% 92,3) 2 (%7,7) 14 (% 100) %0 38 (% 95) 2 (% 5) 10 (% 38,4) 6 (% 23,08) 10 ( % 38,4) 6 (% 42,9) 2 (% 14,3) 6 ( % 42,9) 16 (% 40) 8 (% 20) 16 ( %40) p=0,905 22(% 29,3) 9 (% 12) 44 ( %58,7) 13 (% 44,8) 5 (% 17,2) 11 ( %37,9) 35 (% 33,7) 14 (% 13,5) 55 ( %52,9) p= 0,164 1 (% 7,7) 0 (%0) 12 (% 92,3) 2 (% 50) 1 (%25) 1 (% 25) 3(% 17,6) 1 (%5,9) 13 (%76,5) p=0,017 8 (% 16) 7 (% 36,8) 15 (% 21,7) p=0,061 p=0,395 p=0,287 Yok 42 (% 84) Gebelikte OKS Kullanmış 6 ( % 23,1) Kullanmamış 20 (%79,6) OKS: oral kontraseptiv, enf.: enfeksiyon 12 (% 63,2) 54 (%78,3) 4 (% 28,6) 10 (%71,4) 10 (%25) 30 (%75) p=0,702 Gebelik döneminde annenin alkol ve sigara alımı, bir hastalığının olup olmadığı, ilaç kullanımı ile labial füzyon tekrarlaması arasında anlamlı bir ilişki saptanamamıştır.Sayısal değerler Tablo 4’te listelenmiştir. Tablo 4: SineĢili bebeklerin annelerinde gebelik dönemine ait çeĢitli araĢtırma değerleri Gebelikte Alkol Sigara İlaç Hastalık Var Yok Toplam 1 kişi ( %2) 6 kişi ( % 11,8) 11 kişi (%10) 4 kişi (%13,8) 49 kişi ( %98) 45 kişi ( % 88,2) 99 kişi (%90) 25 kişi (86,2) 50 kişi ( %100) 51 kişi (%100) 110 kişi ( %100) 29 kişi (%100) Çalışma sonucunda mevsim, enfeksiyon varlığı, annenin gebelik öncesi OKS kullanımı, kullanılan bakım ürünleri, alerji varlığı ile labial füzyonun tekrar oluşması arasında ilişki saptanamamıştır. Aile bireylerinde görülmesi ile tekrarlama arasındaki ilişki incelendiğinde, hastalık 46 hastamızın birinin aile bireyinde saptanmıştır fakat bu hastamızda tekrarlama görülmemiştir. Tekrarlayan labial füzyon ile gelen hastalarda membranın daha kalın olduğu tespit edilmiştir (p= 0.017). TARTIġMA Labial füzyonun etiyolojisiyle ilgili tartışmada ilk odak noktası hastalığın konjenital veya akkiz oluşudur. Bu konuda 1825’den önce yaptığı çalışmada Dewees (9) hastalığın hemen hemen daima akkiz olduğunu öne sürmüştür. Fakat Campbell (5,7,8) 39 olgusuyla yaptığı çalışmada hastalığın konjenital olabileceğini ancak bunun doğum sırasındaki bir faktör nedeniyle oluşup oluşmadığının ayırt edilemeyeceğini belirtmiştir. Hastalığın konjenital olduğuna dair ilk bulgu Bowles & Childs (3) tarafından 20 olguda gözlenmiştir. Finlay (11) ise İngiltere’de 5000 olgu üzerinde yaptığı çalışmada konjenital olguya rastlamamıştır. Bu nedenle artık labial füzyonun konjenital olmadığı düşünülmektedir. Etiyolojide suçlanan bir etken de vulvar irritasyondur. Dewees (9) mükoz membranlardaki inflamasyonun kötü hijyenik koşullardan kaynaklandığını ve uzun süre devam eden inflamasyonun da labial füzyona neden olduğunu savunmuştur. Fakat bunu ispatlayamamıştır. Anderson (1) ise yaptığı çalışmada hijyenin labial füzyona etkisini araştırmış fakat anlamlı bir sonuç elde edememiştir. Bununla birlikte müsinöz yapıdaki mukus sekresyonunun hastalığının görülmesini ve tekrarını etkilediğini öne sürmüş ancak kanıtlayamamıştır. Watanabe ve arkadaşları (22), labial sineşinin tedavisinden sonra uygulanacak antibakteriyel bir kremin lokal hijyen sağlayarak hastalığın tekrarını engelleyeceğini belirtmişlerdir. Bizim de çalışmamızda hijyenik koşulların labial füzyon tekrarına olan etkisine bakıdığında anlamlı bir ilişki olmadığı görüldü. Labial füzyon, inkontinans sonucunda idrarın neden olduğu irritasyona bağlı olarak da (özellikle postmenapozal dönemde inkontinans görülme sıklığının artması nedeniyle) görülebilmektedir. Ayrıca etiyolojide genital liken sklerosiz, primer genital herpes de suçlanan diğer sebeplerdendir. (4,13) Bazı araştırmacılar vulvit (9,20,21) veya mekanik irritasyonu (3,11) labium minördeki hücresellik ve vaskülarite artışıyla (15,16) ilişkilendirmişler ve bu ilişkinin labial sineşi patogenezinde rol oynadığını belirtmişlerdir. Pişik hijyenik koşullarla ilişkilendirilebilir ve pişiğin neden olduğu mekanik irritasyon labial füzyon etiyolojisinde yer alabilir. Ayrıca pişik, çeşitli enfeksiyonlara da zemin hazırlayarak labial füzyona neden olabilir. Bizim araştırmamızda, hastaların %90'ında pişik görülmüştür ve tekrarlayan labial sineşisi olanlarda bu oran %79 olarak bulunmuştur. İstatistiksel olarak tekrarlama olan ve olmayan gruplar karşılaştırıldığında anlamlı bir ilişki elde edilememiştir. Ancak pişiğin tekrarlayan hastalarda az görülmesi grupların yaş ortalaması farklılığına bağlı olabilir. Christensen & Øster ise inceledikleri 14 vakada vulvitin hastalık için bir etken olmadığını gözlemlemişlerdir. (6) Araştırmamızda da tekrar eden olgularda idrar yolları enfeksiyonları başta olmak üzere enfeksiyonlara rastlanmıştır, idrar yolu enfeksiyonu hikayesi olan hasta oranı %33,7 olarak tespit edilmiştir. Ancak labial füzyon tekrarı ile anlamlı bir ilişki saptanamamıştır. Ayrıca İdrar yolu enfeksiyonun sebep mi sonuç mu olduğunu ayırmak güçtür. Günümüzde labial füzyonun en önemli nedenlerinden biri olarak düşük östrojen seviyeleri kabul edilmektedir. Teton (20) 1956’da çocukluk dönemindeki düşük östrojen seviyelerinin vajinit oluşumunu etkileyerek labial füzyona neden olabileceğini savunmuştur. Williams & Cramm (23) Teton’un düşüncelerine katılmakla birlikte menarş sonrası dönemde meydana gelen östrojen seviyesindeki dalgalanmanın da hastalığı etkileyebileceğini ortaya koymuşlardır. Son olarak Dewhurst (10) oral östrojen uygulamasının adezyonu engellediğini öne sürmüştür. Ancak bu konu hala tartışılmaktadır. Bu doğrultuda östrojen seviyesinin önemli olduğunu düşünerek araştırmamızda bu konu irdelendi. Fakat hastanemizde görülen labial sineşi olgularının çoğunda kan östrojen düzeyinin bakılmadığı görüldü. Kan östrojen seviyesi bakılan 3 olgumuzda da östrojen seviyeleri normal sınırlarda bulunmuştur. Labial füzyonda görülen membran genelde ince ve transparan yapıda olup posteriora doğru kalınlaşma gösterir. Finlay (11) araştırmasında membranın sadece labium minörlerin yüzeyinde değil daha iç kısımlarda da olabileceğini gözlemlemiştir. Christensen & Øster’in (6) 14 vakasında ince membran yapısına rastlanmıştır bunların ikisinde multiple perforasyonlar vardır. Bazı araştırmacılara göre (8,16) membranın anterior yerleşimli olması eksternal üretral meatusu kapadığı için miksiyon güçlüğüne neden olmaktadır. Anterior yerleşimli membran miksiyon güçlüğüne bağlı olarak semptomatik olduğu için Türkiye’de hastaların doktora erken başvurma nedenlerindendir. Soylu’nun (19) yaptığı olgu sunumunda idrar yapma yakınmalarıyla başvuran 20 yaşındaki hastada yapışıklık klitoristen başlamakta ve posteriora kadar devam etmektedir. Opipari’nin (17) yaptığı olgu sunumunda 14 yaşında lösemi tedavisi gören hasta miksiyon güçlüğü şikayetiyle başvurmuş ve labial sineşi tanısı almıştır. Bu hastada labial füzyona greft-vshost hastalığının neden olduğu düşünülmektedir. Bunun yanı sıra Opipari, labial füzyona östrojen seviyesinin düşüklüğünün veya vulvitin neden olabileceğini de belirtmiştir. Tekrarlayan labial füzyon ile gelen hastalarda membranın daha kalın olduğu tespit edilmiştir; bu durumun nedeni tekrarlama görülen hastaların yaş ortalamasının büyük olmasına bağlı olarak tuvalet eğitimi olan çocuklarda annenin genital bölgeyi inceleyememesi veya daha önce labial sineşi tanısı almış çocuklarda ailelerin desensitizasyonuna bağlı geç tanı nedeniyle olduğunu düşünmekteyiz. Bizim araştırmamızda membran kalınlığı değerlerine ulaşılabilen hastalarımızın %50'sinde membran kalındır. Labial füzyon tedavisi ne kadar ertelenirse membran kalınlığı da o ölçüde artmaktadır. Kalınlaşmanın mekanizması olarak vulvar irritasyon ve epitelizasyon artışı gösterilebilir. Kalın membran, miksiyon güçlüğüne ve rezidü idrar kalmasına yol açarak idrar yolu enfeksiyonlarına ve membranın daha da kalınlaşmasına neden olur. Ayrıca, tekrarlamaya yol açan etkenler de kalın membran oluşumunda rol oynuyor olabilir. Çocuklarda sık karşılaşılan ve idrar yolu enfeksiyonuna yol açan labial füzyonun kalınlaşmadan erken saptanabilmesi için, bütün çocukların kontrol muayenelerinde genital muayenenin detaylı olarak yapılması önemlidir. Labial füzyon çoğunlukla ilk 2 yılda görülmekle beraber genel yaş dağılımı 2 aydan 7 yıla kadardır. Literatürde bunun dışındaki yaş gruplarına ait vakalar da belirtilmiştir. Christensen & Øster (6) yaptıkları çalışmada yaş aralığını 5 ay - 6 yıl olarak almışlardır, 14 vakanın sadece 2’si 2 yaşın üstündedir. Bizim yaptığımız çalışmada yaş aralığı 1 ay – 7 yıldır. İncelenen 110 vakanın 37 tanesinde 2 yaşın üzerinde labial sineşi gözlenmiştir. Christensen & Øster (6)’in aksine bizim çalışmamızda 5 ayın altında 21 tane vaka bulunmaktadır. Tedavide Dewees (9) labial sineşinin spontan olarak iyileşeceğini belirtmiştir ve bir çok araştırmacı tarafından bu görüş desteklenmektedir. Araştırmacıların büyük bir kısmı küçük parsiyel adezyonların tedavi gerektirmediğini, semptomatik olguların tedavi edilmesi gerektiğini ve tedavinin membranın insizyonu veya orta hattan ayırılması ile gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtmişlerdir (2, 5, 9, 12). Teton (20) oral östrojen uygulamasının tedavide başarılı olduğunu belirtirken Williams & Cramm (23) lokal östrojen uygulamasının tedavide iyi sonuç verdiği bulmuşlardır. Christensen & Øster (6)’in 14 vakasında da tedavi lateral manuel traksiyon ile yapılmıştır. Soyer (18) yaptığı çalışmada tedavi yöntemleri ve labial sineşi tekrarı arasındaki ilişkiyi araştırmıştır. Asemptomatik olan hastalara sadece topikal östrojen uygulaması yapılmış ve %34’ünde tekrarlama görülmüştür. Semptomatik hastaların bir kısmında sadece manuel seperasyon uygulaması yapılıp %15’inde tekrarlama görülmüş ve kalan diğer hastalara manuel seperasyon ile birlikte profilaktik topikal östrojen uygulaması yapılıp tam başarı sağlanmıştır. Asemptomatik olan hastalara yapılan tedavi yönteminin başarı oranı düşük bulunmuş, ancak semptomatik hastalardaki tedaviler arasında anlamlı bir fark elde edilememiştir. Bizim yaptığımız araştırmada tedavi yöntemi olarak topikal östrojen uygulaması, poliklinikte lokal anestezi ile klemp uygulaması ve ameliyathanede genel anestezi altında insizyon ile sineşi açılması kullanılmıştır. Tekrarlama olan hastalarımızın %57,14’ünde topikal östrojen uygulaması, %28,57’sinde poliklinikte lokal anestezi ile klemp uygulaması, %3,6’sında genel anestezi altında sineşi açılması tedavisi kullanılmıştır. Alerji görülmesi açısından bakıldığında, tekrarlama görülmeyen hastaların %16’sında allerji varlığı saptanırken tekrarlamış olguların %36,8’inde alerji varlığı saptandı. İncelemede gruplar arasında, alerji görülmesi açısından istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p = 0.061). Bu konunun daha detaylı araştırma gerektiğini düşünmekteyiz. Yaptığımız çalışmada yaygın ‘Bepanthene krem’ (Roche®) kullanımı (%89,6) saptanmıştır. Ancak toplumdaki kullanım sıklığını bilmediğimiz için labial füzyon ile ‘Bepanthene krem’ kullanma ilişkisi değerlendirilememiştir. Fakat ‘Bephanthene krem’in etken olabileceğini, bu konunun açıklık kazanması için daha geniş bir çalışmanın gerektiğini düşünmekteyiz. Araştırmamızda tekrarlama görülen hasta sıklığı %26,4 olarak bulunmuştur ancak literatürde bununla ilgili bilgiye rastlanmamıştır. Sonuç olarak, labial füzyonun görüldüğü mevsim, enfeksiyon varlığı, annenin gebelik öncesi OKS kullanımı, kullanılan bakım ürünleri, aile bireylerinde görülmesi, alerji varlığı ile labial füzyonun tekrar oluşması arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanamamıştır. Tekrarlayan labial füzyon ile gelen hastalarda membranın daha kalın olduğu tespit edilmiştir. Labial füzyonun tekrarlama oranının yüksek olduğu görülmüştür. Hastalarımızda ‘Bepanthene krem’ (Roche®) kullanım oranının yüksek olduğu saptanmıştır, bu konuda daha detaylı çalışmalara gerek olduğu düşünülmüştür. Çocuklarda sık karşılaşılan ve idrar yolu enfeksiyonuna yol açan labial füzyonun kalınlaşmadan erken saptanabilmesi için, bütün çocukların kontrol muayenelerinde genital muayenenin detaylı olarak yapılması önemlidir. KAYNAKLAR 1. Anderson, O. W. Treatment of labial adhesions in children. JAMA. 1956; 162: 951 2. Barysh, N. Vulvar fusion in infancy and childhood. New Engl J Med. 1954; 250:637 3. Bowles, H. E. & Childs, L. S. Synechias of vulva in small children. Amer J Dis Child. 1943; 66:258 4. Brisson P., Patel H., Feins N. Female circumcision. J Pediatr Surg. 2001; 36:10681069 5. Campbell, M. F. Vulvar fusions. JAMA. 1940; 115:513 6. Christensen E. H., Øster J. Adhesions of labia minora (synechia vulvae) in childhood. Acta Pædiat Scand. 1971; 60: 709- 715 7. —Fusion of the labia minora. Urology. W. B. Saunders, Philedelphia & London. 1954; p. 485 8. —Fusion of the labia minora. Urology. W. B. Saunders, Philedelphia & London. 1963; p. 1798 9. Dewees , W. P. Of adhesion of labia pudendi of children. Treatise on the physical and medical treatment of children. Carey & Lea, Philedelphia. 1825; p.342 10. Dewhurst C. J. Labial adhesions. Gynaelogical disorders of infants and children. Cassell, London. 1963; p. 24 11. Finlay, H. V. L. Adhesions of the labia minora in chilhood. Proc Roy Soc Med. 1965; 58:929 12. Flusser, E. Zuwachsen des vestibulums kleiner mädchen. München Med Wschr. 1935; 82:172 13. Gibbon KL, Bewley AP, Salisbury JA. Labial fusion in children: A presenting feature of genital lichen sclerosus. Pediatric Dermatology. 1999; 16: 388-391 14. Herieka E., Dhar J. Labial adhesions following severe primary genital herpes. Sex Trans Infect. 2001; 77: 75 15. Huffman, J. W. Labial adhesions. The gynecology of childhood an adolescence. W. B. Saunders, Philedelphia, London & Tooronto. 1968; p. 125 16. Nowlin, P., Adams, J. R. & Nalle, B. C. Vulvar fusion. J Urol. 1941; 45:710 17. Opipari A. W. Labial agglutination in a teenager. J Pediatr Adolesc Gynecol. 2003; 16:61-62 18. Soyer T. Topical estrogen therapy in labial adhesions in children: therapeutic or prophylactic? J Pediatr Adolesc Gynecol. 2007; 20:241-244 19. Soylu A., Sarıer M. et al. Labial füzyonun olduğu işeme zorluğu. Türk Üroloji Dergisi. 2004; 30(1): 117-119 20. Teton, J. B. & Treadwell, N. C. The management of nonspecific vulvitis in children, Amer J Obstet Gynec. 1956; 72: 674 21. Vakar, N. A. Vulvar fusion in infancy and childhood. Pediatriia. 1930; 14:477 22. Watanabe T., Matsubara S. et al. Manual separation followed by local cleanliness for pediatric labial adhesion. J Obstet Gynaecol. 2010; Res Vol 36, No. 3:667670 23. Williams, B. H.& Cramm, C. J. Adhesions of labia minora: Treatment with topical estrogenic ointment. Southern Med J. 1957; 50: 573