gastrik bypass nedir? - Prof. Dr. Halil Coşkun

Transkript

gastrik bypass nedir? - Prof. Dr. Halil Coşkun
KURBAN BAYRAMI İÇİN BESLENME
ÖNERİLERİMİZ
Obezite cerrahisi geçiren hastalarımıza BariatrikLab ekibi
olarak kurban bayramı öncesi birkaç önerimiz olacak.
Ameliyat sonrası katı gıda almaya başlayan hastalarımız Kurban
Bayramında olası hazımsızlık şikayetleri yaşamamaları için
kesilmiş hayvanın etini hemen tüketmemelidirler! Geleneksel
olarak kurban eti kesildikten sonra hemen kavutturulup sabah
kahvaltısında yada en geç öğle yemeğinde sofralarda yerini
bulur. Bu durum aslında yanlıştır. Hayvan kesildikten sonra et
bir
süre
dinlendirilmeli,
katılığı
geçtikten
sonra
tüketilmelidir. Hemen tüketilen etin sindirilmesi güç olur. O
nedenle
bayram
tatilinizi
hazımsızlık
uykusuzluk
şikayetlerinizle geçirmemeniz için kurban etinizi en erken 24
saat sonra tüketmelisiniz ve etinizi tüketirken hayvanın iç
yağları ile kavurma işlemi yerine sebzelerle yada domatesin
bol olduğu bu ayda domates ile sotelenerek tercih
edebilirsiniz. Bu şekilde daha az kalori de almış olacaksınız.
Peki kurban bayramında her öğünde et tüketebilir miyiz?
Sabah kahvaltısında etin tercih edilmesi sindirimin uzun
sürmesi açısından biraz keyifsiz olabilmektedir. O nedenle
kahvaltınızı klasik Türk Kahvaltısı yumurta ve peynir gibi
tercih etmeniz sizin için iyi bir alternatif olacaktır. Öğle
ve akşam yemeklerinizde ana yemek olarak etinizi soteleyerek
tüketebilirsiniz.
Et ürünleri önemli mineraller içermektedir. Özelikle kırmızı
etin demir içeriği bizler için oldukça kıymetlidir.
Minerallerin emilimini azaltmamak için öğle ve akşam
yemeğinizden sonra hemen çay içmemeli mümkünse 40 dakika sonra
tercih içmelisiniz.
Sağlık problemi olanlar dikkat!
Kalp hastaları, yüksek tansiyonu ve yüksek kolestrolü olan
hastaların et porsiyonlarına dikkat etmeleri son derece
önemlidir. Günde sadece bir öğünde (özellikle öğle öğününde)
etli bir menü tercih etmeleri ve tercihen de sağlıklı pişirme
teknikleri ile yapılmış eti tüketiyor olmaları olası sağlık
problemleri riskini azaltacaktır.
Önerilerimiz ile sağlıklı bir bayram geçirmeniz dileğiyle…
BariatrikLab Ekibi
OBEZİTE CERRAHİSİNİN ŞEHİR
EFSANELERİ-DOĞRU
SANILAN
YANLIŞLAR
Tıbbi olarak Obezite Cerrahisi hızla gelişmekte olan bir
daldır. Cerrahi tedavi sonrası ulaşılan başarılar hem
medyanın, hem halkın ilgisini çekmektedir. Bu da obezite
cerrahisi hakkında bir kaç yanlış anlamanın ortaya çıkmasına
sebep olmuştur. Tıpkı diğer tıbbi şehir efsaneleri gibi, bu
yanlış anlamalar da aksi yönde kanıtlar olmasına rağmen
ısrarla devam etmektdir.
Bu doğru sanılan yanlışları
açıklamaya çalışacağım;
aşağıda
detaylıca
sizlere
1- Ameliyat kilo vermek için en kolay yoldur!
Her şeye hızla çare bulunan günümüz kültüründe, tıbbi çözümler
genellikle “kolaya kaçmak” olarak görülür. Bununla birlikte
kilo verme ameliyatları sadece diyet ve egzersiz ile kilo
veremeyen hastalar için amaçlanan zor bir işlemdir. Aslında,
kilo kaybı ameliyatlarında hastaların hazırlık, bağlılık ve
yaşam tarzı değişiklikleriyle ilgili zorlu çalışmalar
yapmalarını gerektirir.
Ameliyata girmeden önce, kilo verecek hastaların önceden biraz
kilo vermeleri, özel bir diyet ve egzersiz rutinleri
uygulamaları ve sağlıksız alışkanlıkları hangi duyguların
tetiklediğini ele alarak anlamaları gerekir.
Obezite ameliyatları sihirli bir değnek değil, etkili bir
araçtır. Ameliyat kararı kolay verilen bir karar değildir tam
aksine uzun zaman araştırılıp en son tercih edilen yöntem
olmaktadır.
2- Obezite Cerrahisi çok tehlikeli bir prosedürdür!
Yıllardır birçok insan kilo verme ameliyatlarının önemli
ölçüde komplikasyon ve ölüm riski taşıdığına inandı. Herhangi
bir büyük tıbbi işlemde olduğu gibi, obezite cerrahisinin de
çeşitli türleriyle ilişkili bazı riskler vardır ama kısa süre
önce kaydedilen ilerlemeler obezite cerrahisinin tecrübeli
cerrahlar tarafından yapıldığında safra kesesi, fıtık ve
benzeri ameliyatlar kadar kadar riskli bir prosedür olduğunu
kanıtladı.
Aynı zamanda obezite cerrahisinin faydalarının, ilgili
risklerden çok daha ağır bastığını da kaydetmek gerekir. Çoğu
hasta birden fazla yandaş hastalığa sahiptir; yüksek tansiyon,
yüksek kolesterol, uyku apnesi ve tip 2 diyabet gibi ve eğer
bunlar uygun olarak tedavi edilmezse hayatı tehdit edebilen
hastalıklardır.
3- Obezite Cerrahisi gerçekten pahalı!
Obezite tedavisi için hemen hemen herkes cerrahiye karar
verene kadar bir çok farklı işlem denemiş ve ciddi anlamda
para harcamıştır. Obezite bir görüntü sorunu değildir, tıbbi
olarak bir hastalıktır ve beraberinde bir çok yandaş hastalığı
bereberinde getirmektedir. Obez bireyler bu hastalıkları için
aslında ciddi harcama yapmaya devam etmektedirler. Obezite
Cerrahisi sadece kilo verdirmekle kalmayıp bu hastalıkların
ortaya çıkardığı sonuçları da engellemektedir. Dolayısıyla bir
bütün olarak düşünüldüğünde obezite cerrahisi için pahalı bir
işlemdir demek son derece yanlıştır.
4- Ameliyat için gereken şartlar çok katı!
Obez bir hastaya ameliyat yapılıp yapılmayacağına ancak
obezite cerrahisinde uzman bir hekimin karar vermesi
gerektiğini unutmamak önemli ve gereklidir, bu yüzden konuyla
ilgili kişiler bir profesyonelden tavsiye almakta tereddüt
etmemelidirler. Unutmamalıdır ki ameliyat endikasyonları için
uluslararası kabul görmüş kriterler mevcuttur ve bu kurallara
göre hastalara ameliyat yapılmaktadır.
Obezite ameliyatları ile ilgili araştırma yaparken edindiğiniz
bilgileri farklı kaynaklardan da teyit etmekte çok büyük fayda
vardır. Aksi taktirde yanlış ve eksik bilgi ile şehir
efsaneleri şeklinde oluşmuş gerçek dışı söylemlere inanarak
yanlış kararlar verebilirsiniz.
Prof. Dr. Halil Coşkun
DİYABET CERRAHİSİ NEDİR? NE
DEĞİLDİR?
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de obezite cerrahisi hızlı
bir artış gösteriyor. Elde edilen son verilere göre dünyada
her yıl yaklaşık 500 bin ameliyat yapılır duruma geldi, bu
ameliyatların yaklaşık 300 bin nini ABD, geri kalanını ise
diğer dünya ülkeleri yapıyor, ülkemizde de net veriler
olmamakla birlikte yıllık 12-15 bin ameliyat sayısını erişmiş
bulunuyoruz. Bununla birlikte Dünya Sağlık Örgütü verilerine
göre 1980’li yıllarda dünyada 108 milyon insan diyabetli iken,
2014 yılında bu sayı 500 milyon dolayına ulaştı. Bu sayının
yaklaşık %90’nını Tip2 Diyabetli hastalar oluşturuyor. Obezite
oranı arttıkça Tip2 Diyabetli hasta sayısıda artıyor, çünkü
Tip2 Diyabetli hastaların %90’ı obezite grubunda bulunuyor.
Beni tanıyan meslektaşlarımın büyük kısmı uzun yıllardır
obezite cerrahisi ile ilgilendiğimi bilirler (Genel Cerrahi
Uzmanlık Tezi; İstanbul Tıp Fak. Genel Cerrahi ABD, 1999, Tez
Yayınlama;
Coşkun, H., A.Bozbora, Y.Erbil, S.Özarmağan ve
Y.Orhan, “Morbid Obezite Cerrahisinde Ayarlanabilir Silikon
Mide Bandı Uygulamalarımızın Sonuçları”, Ulusal Cerrahi
Dergisi, 18, 31-37, 2002). Obezite cerrahisi diyorum çünkü bu
yıllarda Metabolik Cerrahi veya Diyabet Cerrahisi kavramı
yoktu. Oysa bu işle uğraşan cerrahlar biliyordu ki obezite
ameliyatlarından sonra bir çok hastamızın Tip2 Diyabetlerin de
ciddi düzelmeler görüyorduk. Yani obezite ameliyatları sadece
zayıflama sağlamıyor, kilo vermeden bağımsız başta Tip2
Diyabet olmak üzere bir çok metabolik hastalığın da
gerilemesine hatta tamamen düzelmesine neden oluyordu.
Tüm bu verilerin bir araya gelmesi sonucunda 2007 yılında
American Society for Bariatric Surgery (ASBS) ve International
Fedaration for the Surgery of Obesity (IFSO) elde edilen
sonuçların neticesinde isim değişikliğine giderek, ASMBS
(American Society for Metabolic and Bariatric Surgery), IFSO
ise isminin sonuna “Metabolic Disorders” ekini alarak yapılan
ameliyatların artık sadece tek başına kilo kaybı ameliyatı
olmadığını, hala araştırmaları devam etmekle birlikte başta
Tip2 Diyabet olmak üzere “Metabolik Hastalıkları” düzelten bir
cerrahi olduğunu onaylamış oldu.
İşte bu tarihten itibaren işler biraz karmaşık bir durum
almaya başladı. Çünkü bir grup araştırmacı özellikle tüm Tip2
Diyabeti bulunan hastaları bu ameliyat ile tedavi etmenin
uygun olup olamayacağını sorgulamaya başladı. Aslında konuyla
ilgili olarak tıbbi litaretür de ilk kez Pories WJ ve ark. Ann
Surg 1992 yılında Is type II diabetes mellitus (NIDDM) a
surgical
disease?
http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC1242519/pdf/annsur
g00088-0109.pdf yapmış oldukları çalışmada morbid obez+Tip2
Diyabetli hastalarda Gastrik Bypass ameliyatının olumlu
etkilerini yayınlamışlardı ancak kişisel düşüncem o dönemde
çok fazla bir etki uyandırmamıştı.
Diyabet Cerrahisini bu kadar gündeme getiren asıl kişi ise
Prof. Dr. Francesco Rubino oldu, kendisi gerçekten bu alanda
ciddi akademik çalışmalar yaparak obezite ameliyatlarının Tip2
diyabet üzerinde nasıl düzelme meydana getirdiğini açıklığa
kavuşturmaya çalıştı. Bu gün hala dünyada bu alanın
önderliğini yapmaya devam etmektedir. Kendisi ve bu alanda
çalışmalar yapan bir çok araştırmacı ile birlikte ilk kez 2007
yılının sonunda İtalya, Roma da 1. Diyabet Cerrahi Zirvesini,
2011 yılında ise ABD, New York da 2. Diyabet Cerrahi Zirvesini
yaparak akademik dünyayı bir araya getirdi. En son olarak da
2015 yılında İngiltere, Londra da 3. Diyabet Cerrahi Zirvesini
(http://www.wcitt2d.org) gerçekleştirerek tüm veriler bir
araya toparlanarak 2016 yılı içerisinde Diabetes Care
dergisinde bu alanla ilgili bir konsensus raporu yayınlandı.
Raporun
tüm
detaylarına
http://care.diabetesjournals.org/content/diacare/39/6/861.full
.pdf linkinden ulaşabilirsiniz. Yapılan son 2 toplantıya bende
katılarak çalışmaları yakından takip etme imkanı buldum.
2012 yılında Diyabet Cerrahisinin detaylarını ve güncel
çalışmaları takip edebilmek amacıyla F. Rubino nun o dönemde
çalıştığı merkez olan ABD, Cornell Medical Center Diabetes
Surgery Dept. da kendisiyle belli bir süre çalışma imkanı
yakaladım. Temelde şunu söyleyebilirim ki Tip2 Diyabet için
yapılan özel bir ameliyat şekli yoktu, halada yok maalesef,
yapılan ameliyatlar obezite ameliyatlarının kendisi, tüm
obezite ameliyatları belli oranda Tip2 Diyabetin düzelmesini
sağlıyor. Ama buna rağmen günümüzde Obezite ve Diyabet
Cerrahisi diye bir kavram gündeme geldi ve bende bunu 2012
yılından itibaren hem web sitelerimde hem de sosyal medya
alanlarında kullanmaya başladım. Ancak şunu da itiraf
etmeliyim ki, pekte doğru bir kullanım yapmamışım, nitekim son
dönemde bu kavramdan vazgeçerek “Obezite ve Metabolik Cerrahi”
kavramına tekrar geri dönüş yaptım. Bunun nedenlerini aşağıda
maddeler halinde açıklayacağım;
1Yukarıda linkini verdiğim Diabetes Care de yayınlanan
makale bugün için 45 tıbbi organizasyonun onayladığı ve Tip2
Diyabet in cerrahi tedavisi ile ilgili güncel bilimsel
verileri içermektedir ve bizler bu çıkarımlara
değerlerimiz gereği uymak zorundayız.
etik
2Diabetes Care de yayınlanan makalede Diyabetin tedavisi
için geçen ameliyat tipleri Gastrik Bypass, Sleeve Gastrektomi
(Tüp Mide), Duedonal Switch ve Mide Bandı (Kelepçe) dan
oluşmaktadır, başka bir özel ameliyat tarifi yapılmamaktadır.
3-
Diyabet Cerrahisi kavramı bugün için obez (VKİ>30 kg/m2)
bireyler için geçerlidir, hiç bir şekilde normal kilolu
hastalara uygulanması söz konusu değildir.
4VKİ 30-35 kg/m2 olan Class 1 obez grup için eğer diyabet
medikal tedavi ile kontrol altındaysa cerrahi tedavi gene
önerilmemektedir (detaylar için makalenin kendisini
incelemenizi öneririm).
5Obezite ameliyatında uygulanan cerrahi yöntemler Tip2
Diyabeti %60-90 oranında tedavi etmektedir ancak her yöntem
herkes de aynı etkiyi göstermemektedir, burada diyabetin
süresi, diyabete bağlı komplikasyonların oluşup oluşmadığı,
diyabetin kontrol altında olup olmadığı gibi bir çok değişken
faktör rol oynamaktadır.
6Yukarıda da belirttiğim gibi tek başına Diyabet Cerrahisi
kavramını doğru bulmuyorum çünkü yapılan ameliyatlar sadece
diyabeti değil diğer metabolik hastalıkları da ciddi oranda
düzeltmektedir. Dolayısıyla yarın bir gün bir meslektaşım
çıkıpta ben “Hipertansiyon Cerrahisi” yapıyorum derse,
söyleyecek bir lafımız olamaz! Söylediğine yanlıştır diyecek
hiç bir verimiz bulunmamaktadır çünkü obezite ameliyatları
hipertansiyonu %50-85 oranında tedavi etmektedir.
Şimdi bana sorabilirsiniz bu yazıyı neden yazma ihtiyacı
hissettin diye! Son dönemde maalesef bir çok meslektaşımız ve
hatta hastanelerimiz Diyabetin farklı bir şekilde tedavi
etmekte olduklarını vurgulayan haberler ile gündeme
gelmektedirler. Hele ki Diyabeti bitiriyoruz!, İnsülin
iğnelerini kaldırıp atın! vs benzetmeli çıkarımlar son derece
tehlikeli ve gereksiz sorunlarla karşılaşmamıza neden
olabilir. Bugün için ülkemizde Sağlık Bakanlığı, SGK ve TTB
bünyesinde diyabetin cerrahi tedavisine yönelik tariflenmiş
hiç bir özel ameliyat tipi bulunmamaktadır.
Uzun yıllardır bu alanda çalışmalar yapan, bir çok merkezde
bir çok otör ile çalışmış birisi olarak “Diyabet Cerrahisi”
kavramının
yerine
“Metabolik
Cerrahi”
kavramının
kullanılmasını öneriyorum. Tabiki bu bir öneri, kimseyi buna
zorlayamam ancak kendilerini özellikle Obezite ve Diyabet
Cerrahı olarak tanımlayan meslektaşlarımın olası etik ve
hukuki sorunlarda karşılaşacakları problemlere karşı
dikkatlerini çekmeyi bir hekim olarak görev biliyorum.
Prof. Dr. Halil COŞKUN
Gastrik Bypass Ameliyatını
Takiben
Kilo
Kaybının
Mekanizması
Gastrik Bypass (GB) ameliyatı sonrası mide hacmi küçüldüğü
için hastaların daha çabuk doyup daha az yemek yediği bilinen
bir gerçektir. GB’nin başarılı olmasının sebebi olarak en sık
söz edilen iki mekanizma;
1.
Malabsorpsiyon (gıda emiliminin azalması)
2.
Dumping sendromu dur.
Klinik açıdan önem taşıyan ve dışkıdaki yağ miktarının artması
ile karakterize olan Malabsorpsiyon, standart GB sonrası
görülmemektedir. Dumping sendromu (bulantı, şişkinlik, kolik
tarzı ağrı, ishal, baş dönmesi , terleme ve çarpıntı) tipik
olarak yüksek karbohidratlı yemekler sonrası bazı hastalarda
görülmektedir. Bu oluşan etkilerden dolayı bu sendrom
hastalarda şeker gibi şişmanlatıcı yiyeceklere karşı negatif
bir yaklaşım oluşturmaktadır.
GB sonrası gelişen Ghrelin sekresyonundaki bozulmanın
iştahsızlık gelişiminde etkili olabileceği belirtilmektedir.
Ghrelin enterik bir peptit olup bilinen ve dolaşıma katılan
tek oreksijinen dir (iştah açıcı). Endojen seviyeleri yemek
öncesi artıp, yemek sonrası azalmaktadır. Ghrelin genel olarak
mideden ve az bir kısım da duodenumdan üretilir. Bu iki
bölgede GB sonrası bypass edilir. Yenilen yemek Ghrelin
salgılanmasındaki başlıca tetikleyici olduğu için ve bu
yemeğin GB sonrası mide ve duodenuma temas edemiyor olması bu
ameliyatın Ghrelin salgılanmasını bozduğu hipotezinin
doğruluğunu kuvetlendirmektedir. 24 saatlik Ghrelin
düzeylerinin araştırıldığı bir çalışmada; 1.5 sene önce GB
yapılan hastaların değerlerinde, zayıf hastalara oranla %77
oranında azalma ve obez kontrol grubuna göre %72 oranında daha
az salgılandığı görülmüştür.
Gastrik Bypass’ın Anti-Diyabetik Etkileri
GB tarafından en dramatik şekilde iyileşme gösteren obeziteye
ilişkin yandaş hastalık Tip 2 Diabetes Mellitus’dur (DM).
Diyabet hastalarının %82-98 oranında hastalıklarının tam
olarak iyileşme gösterdiği belirtilmiştir. Yaklaşık 5.5 yıl
süren, bozulmuş glukoz toleransı olan obez hastaların
prospektif bir çalışmasında, obezite ameliyatlarının diyabetin
ilerleme oranını 30 kattan fazla azaltığı gösterilmiştir.
Böylece, GB geleneksel olarak progresif ve amansız bir
hastalık olarak kabul edilen diyabeti tersine çevirmekte büyük
ölçüde efektif olduğu görülmüştür.
GB ameliyatı sonrası önemli derecede kilo veren hastaların
Adiponektin
seviyelerinde
ve
kas
insülin-reseptör
konsantrasyonunda artış, buna ek olarak da lipidler ve yağlı
acyl-Coenzim A moleküllerde azalma (insülin direncini neden
olan moleküller) gösterilmiştir. GB indüklenmiş kilo kaybından
sonra, minimal modellemeyle ölçülen insülin duyarlılığını
yaklaşık 4-5 kata kadar artmıştır. Diyabetin azalması insülin
duyarlılığında artış etkisi iyi bilinen kilo kaybına
bağlanabilir, böylece glikoz toksisitesi ve
azaltılır ve hücre fonksiyonu iyileştirilir.
lipotoksisitesi
GB’nin insulin salgılanması etkisini düzeltmesinden sonra
barsak hormonlarında olumlu değişiklikler oluşturur. Ghrelin
ameliyat sonrası azalma ihtimali olan bir hormondur,
Ghrelin’nin uyarılması insanlarda Ghreline bağlı indüklenmiş
hiperglisemi yaratmasına rağmen, insülin seviyelerini
bastırır. Glukagon Like Peptide-1 (GLP-1) hormonu ve Glukoz
Bağımlı İnsülinotropik Peptide (GIP) enteral besinlere karşın
insülin sekrasyonunu stimule eden klasik incretinlerdir. GB
sonrası, mideye inen besinler, üstbarsağın bir bölümünü
atlayarak son barsağa daha kolayca ulaşır. GB sonrası son
barsaktan besinlerin daha büyük postprandiyal bolusu GLP-1
seviyelerini yükseltmektedir. Peptide YY (PYY) insanlarda
yemek yemeyi ve vucut ağırlığını azaltığı gösterilmiştir. Bu
da bir son barsak hormonu olduğu için, seviyeleri, GB den
sonra, özellikle yemek yenildikten sonra artmaktadır ve buda
kilo kaybına yardımcı olduğu düşünülmektedir.
Özetle; GB sonrası kilo kaybına ve iyileştirilmiş glukoz
toleransını açıklayabilen mekanizmalar;
1.
Erken doyma, küçük yemek porsiyonlarına ve negative
şartlandırmaya sebep veren mide hacim küçülmesi
2.
Tam olarak belirlenemeyen mekanizmalardan dolayı,
Ghrelin sekresyonunun bozulması ve hafif malabsorsiyon yaratan
üst barsağın bypassı
3.
PYY ve GLP-1’nin salınımının artması ve besinlerin alt
barsağa ulaşımının hızlandırılması
4.
Konsantre karbohidratların alınmasından dolayı Dumping
sendromunun oluşumu bazı insanlardaki kilo kaybına katkıda
bulunur.
Doç. Dr. Halil Coşkun
GASTRİK
BYPASS
TİPLERİ
NELERDİR? FARKI NEDİR?
http://www.youtube.com/watch?v=cYwAZVeawJA
OBEZİTE CERRAHİSİNDE
SORULAN SORULAR (SSS)
SIKÇA
Ameliyattan sonra ne kadar süreyle işimden uzak kalacağım?
Ameliyattan sonra çoğu hasta bir veya en fazla iki hafta
içinde işe dönebilmektedir. Ameliyattan sonra bir süreliğine
enerjinizin azaldığını hissedebilirsiniz ve işe döndüğünüz ilk
hafta yarım gün veya iki günde bir işe gidip çalışmanız
gerekebilir.
Ameliyattan sonra ne zaman egzersiz yapmaya başlayabilirim?
Hemen! Hastanedeyken bile, kısa ve hafif yürüyüşler yapmanız
iyileşme süreciniz için önemlidir. Burada kilit nokta yavaş
yavaş başlamaktır. Vücudunuza ve hekiminize kulak verin.
Ağırlık kaldırıyorsanız ilk 6 ay “düşük profil”de kalın.
Egzersiz konusunda acele etmeyin, kendinizi yavaş yavaş
geliştirin. Yüzüyorsanız, suya girmeden önce yaralarınızın
muhakkak iyileşmesi gerekir. Dolayısıyla yüzmeyi en erken
25-30. gün sonunda düşünmelisiniz.
Geçmişte karın ameliyatı geçirdiysem veya
laparoskopik ameliyat geçirebilir miyim?
fıtık
varsa
Buna genel cevap evet dir. Hekiminize ve anestezi uzmanınıza,
özellikle karın ve pelvis dahil daha önceki bütün cerrahi
müdahaleleri anlatmalısınız. Çoğumuz çocukluk operasyonlarını
unuturuz. Sizin için çok yıllar önce geçirdiğiniz ufak bir
cerrahi müdahale olabilir ancak cerrahınız için önemlidir.
Tip
2
diyabet’imin
olması
ameliyatı
daha
riskli
hale
getirebilir mi?
Evet. Ameliyat zamanında cerrahınızın diyabetinizin
yönetimiyle ilgili bütün talimatlarına uyun. Tip 2 diyabeti
olan hemen herkes ameliyattan sonra büyük bir gerileme veya
hatta tamamen gerileme görmektedir.
Kalp hastalığım varsa, laparoskopik ameliyat geçirebilir
miyim?
Evet, ama kardiyoloğunuzdan onay almanız gerekebilir. Obezite
cerrahisi aşağıdakiler de dahil çoğu kalp hastalığı ile ilgili
problemlerin düzeltilmesine yardımcı olabilir;
Yüksek tansiyon (hipertansiyon)
Kolesterol
Lipid ile ilgili sorunlar
Kalpte büyüme (dilate kalp veya anormal kalınlaşma)
Vasküler (atardamar ve damar) ve koroner (kalp arter)
hastalığı
Ameliyat öncesi, hekiminize kalbinizin durumu hakkında mutlaka
bilgi verin.
Atriel fibrilasyonu olan, kalp kapakçığı
değiştirilmiş veya daha önce stent veya kalp baypas ameliyatı
geçirmiş kişilerde bile başarılı olunmaktadır. Herhangi bir
türde kan sulandırıcı alıyorsanız, ameliyattan önce ve sonra
size özel talimatlar verilecektir.
Ameliyattan sonra ne zaman hamile kalabilirim? Bebek sağlıklı
olacak mı?
Çoğu kadın ameliyattan sonra, orta denilebilecek düzeyde kilo
kaybıyla bile, çok daha fazla doğurgandırlar. Kilolu
hastalarda doğum kontrol hapları çok etkili OLMAZLAR.
Kilonuzun değiştiği dönemde de doğum kontrol hapları çok
güvenilir değildir. Bu nedenle, BÜTÜN cinsel ilişkilerde bir
rahim içi araç veya prezervatif kullanılması önerilmektedir.
Adet dönemleri çok düzensiz olabilir ve hiç beklemediğiniz bir
anda hamile kalabilirsiniz!
Çoğu hekim ameliyattan sonra hamile kalmak için 12-18 ay
beklemeyi tavsiye etmektedir.
Ameliyattan sonra kilo kaybıyla birlikte, hamilelik ve doğumda
sorun yaşama riski çok daha azdır. Aynı zamanda ameliyat
geçirmemiş ve kilo vermemiş aşırı kilolu hamile kadınlara
kıyasla daha az düşük ve ölü doğuma rastlanmaktadır.
Estetik ameliyat geçirmem gerekli olacak mı?
Çoğu hastada gevşeme veya sarkma görülecektir ama bu durum
beklenen bir durumdur. Ameliyattan sonra 6 ila 18 ay arasında
pek çok değişiklik yaşayacaksınız. Kişisel görüntünüz ne kadar
kilo verdiğiniz, kalıtım, egzersiz yapıp yapmamanız veya
sigara içip içmediğiniz de dahil birçok şeye bağlıdır. Genel
olarak sarkan cilt giysilerle saklanabilir. Birçok hasta,
görünümleri açısından internette de bulunabilen sıkılaştırıcı
giysiler giymektedirler.
Bazı hastalar sarkan fazla cilt için estetik operasyonu tercih
edeceklerdir. Cerrahlar genellikle en az 18 ay beklemeyi
tavsiye etmektedirler, ama bu süreden önce de durumunuz
değerlendirilebilir.
Ameliyattan sonra saçlarım dökülecek mi?
Ameliyattan sonra 3 ila 6 ay arasında saç dökülmesine sıkça
rastlanmaktadır. Bunun sebebi tamamen anlaşılamamıştır. Bütün
tavsiye edilen destekleyici ilaçları alsanız da, saç dökülmesi
meydana gelecektir. Saç dökülmesi hemen her zaman geçicidir.
Yeterli miktarda alınan protein, vitaminler ve mineraller
saçınızın tekrar uzamasını sağlayacak ve uzun dönemde
azalmasına engel olacaktır.
Ameliyattan sonra vitamin ve mineral almak gerekli olacak mı?
Multivitamin almanız gerekecektir. Bazı vitamin ve
minerallerden, özellikle Demir, Kalsiyum ve D Vitaminini daha
yüksek dozlarda almanız gerekli olabilir. Aynı zamanda belli
aralıklarla laboratuvar kontrollerinden geçmeniz gerekecektir.
Alacağınız vitamin takviyeleri kan tahlillerinizi inceledikten
sonra hekiminiz tarafından verilmelidir.
Ameliyattan önce perhiz yapmam gerekecek mi?
Evet. Birçok hekim, ameliyat geçirecek hastalarının -kişisel
medikal durumuna bağlı olmak üzere- ameliyattan
1 veya 2
hafta önce özel bir perhiz yapmasını isteyebilir. Bu ameliyat
öncesi rejimin sebebi karaciğeri küçültmek ve karındaki
yağları azaltmaktır. Bu durum cerrahi prosedüre yardımcı olur
ve daha güvenli hale getirir.
Ameliyattan sonra perhiz ve spor yapmam gerekir mi?
Hayır ve Evet.
Çoğu kişi “perhizi” insanı aç bırakan bir plan olarak düşünür.
Ameliyattan sonra insanlar kendini böyle hissetmez.
Ameliyattan 12-18 ay sonra birçok hasta iştahını kısmen geri
kazanacaktır. Ama iştahınız eskiye kıyasla çok daha az olacak
ve artık daha kolay doyduğunuzu fark edeceksiniz.
Bu her istediğinizi her zaman yiyebileceğiniz anlamına gelmez.
En iyi sonuçları elde etmek için sağlıklı yiyecekler seçilmesi
çok önemlidir ama çoğu hasta yine de tadı iyi yiyecekleri,
hatta “atıştırmalıkları” yemek ister.
Çoğu hasta egzersizi yoğun ve acı veren bir şey olarak
düşünmektedir. Düzenli ve aşırı olmayan aktiviteler uzun
vadede çok daha yararlıdır. Egzersiz bazen çalışma da olabilir
ama cezalandırıcı, sonu gelmeyen bir mücadeleye dönüşürse,
devam edemezsiniz. Onun yerine, hekiminizle birlikte size
uygun değişik aktivitelerden oluşan bir program belirleyin.
Egzersizde “herkese uyan tek beden” gibi bir plan yoktur.
İlerledikçe öğrenecek ve değişeceksiniz!
Birçok hasta için (normal kilodaki insanlar için de) egzersiz,
sadece kalori yakmak için değil, düzenli stres kontrolü ve
iştah kontrolü için de çok önemlidir. Yaşımız ilerledikçe,
hareketsizlik kırılganlığa sebep olur ki bu da genel olarak
sağlığımız için oldukça tehlikelidir. Sağlıklı kemikler ve kas
kaybını önlemek bir ölçüde haftalık ağırlık kaldırma
egzersizleri,
yapılmalıdır.
yürüyüş
veya
kas
direnç
egzersizleri
Ameliyattan sonra daha önce kullandığım ilaçların bazılarını
bırakabilir miyim?
Kilo verdikçe, yüksek taniyon, kalp hastalığı, artirit,
kolesterol ve diyabet için aldığınız ilaçlara olan ihtiyacınız
ya azalacak yada çoğunlukla tamamen ortadan kalkacaktır.
Doç. Dr. Halil Coşkun
*Bu makale AMBS kaynakları temel alınarak hazırlanmıştır.

Benzer belgeler

DİYABET CERRAHİSİ NEDİR?

DİYABET CERRAHİSİ NEDİR? Diyabeti bulunan hastaları bu ameliyat ile tedavi etmenin uygun olup olamayacağını sorgulamaya başladı. Aslında konuyla ilgili olarak tıbbi litaretür de ilk kez Pories WJ ve ark. Ann Surg 1992 yılı...

Detaylı

obezite cerrahisi sonrası reaktif hipoglisemi ve alınması gereken

obezite cerrahisi sonrası reaktif hipoglisemi ve alınması gereken aksine uzun zaman araştırılıp en son tercih edilen yöntem olmaktadır. 2- Obezite Cerrahisi çok tehlikeli bir prosedürdür! Yıllardır birçok insan kilo verme ameliyatlarının önemli ölçüde komplikasyo...

Detaylı

global obezite - Prof. Dr. Halil Coşkun

global obezite - Prof. Dr. Halil Coşkun bireyler için geçerlidir, hiç bir şekilde normal kilolu hastalara uygulanması söz konusu değildir. 4VKİ 30-35 kg/m2 olan Class 1 obez grup için eğer diyabet medikal tedavi ile kontrol altındaysa ce...

Detaylı