obezite cerrahisi sonrasında vücutta görülen morarma ve kızarma

Transkript

obezite cerrahisi sonrasında vücutta görülen morarma ve kızarma
OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI
KEMİK SAĞLIĞI VE GUT
Emilimi
(Gastrik
engelleyici
Bypass,
(malabsorbsiyon)
Biliopankreatik
obezite
ameliyatları
Diversiyon,
Duedonal
için
Switch)
cerrahiden sonra D vitamini ve Kalsiyum düzeyleri ile kemik yoğunluğu
ölçümlerinin yapılması ve gerekli vitamin takviyelerinin alınması
tavsiye edilmektedir. Ayrıca sıklıkla Gut atakları geçiren hastaların
kilo kaybetmeleri nedeniyle ameliyattan sonra akut gut olasığını
azaltmak amacıyla profilaktik tedavi görmeleri de önerilmektedir.
Genel olarak emilimi engelleyici bir obezite ameliyatından sonra; 2
yılda hastaların %10-25 de, 4 yılda ise %25-48’inde kalsiyum eksikliği
gelişirken, 2 yılda %17-52’sinde, 4 yılda ise %50-63’ünde D vitamini
eksikliği gelişmektedir. Bu ameliyatlardan sonra metabolik kemik
hastalığına ilişkin artan farkındalık, kalsiyum takviyesinin rutin
olarak kullanılmasının tavsiye edilmesine yol açmıştır.
D vitamini takviyesi haftada bir ila üç kez 50,000 IU ergokalsiferol
ile
sağlanabilmekle
birlikte
ağır
D
vitamini
malabsorpsiyonu
durumlarında günde bir ila üç kez 50,000 IU gibi yüksek bir doz da
gerekli olabilmektedir. Kemik kaybının belirleyicileri 6. ayda serum
ölçümleri ile saptanabilmektedir. Günümüzde Mide Kelepçesi ameliyatı
ile kalsiyum ve D vitaminindeki değişiklikler arasında bir ilişkiye
yönelik sonuç verici veriler bulunmamaktadır.
Metabolik kemik hastalığının başlangıcı sinsi olup, bu hastalık
kalsiyum bakımından zengin gıdaların alınmasında azalma, kalsiyumun
öncelikli olarak emildiği duodenum ve jejunumun bypass edilmesi ile D
vitamininin
malabsorpsiyonundan
kaynaklanmaktadır.
Serum
İntakt
Parathormon (PTH)’deki artış negatif kalsiyum dengesi ve/veya D
vitamini eksikliğinin göstergesidir. Osteoblastik aktivite ve kemik
formasyonunun göstergesi olan kemiğe özgü alkalen fosfataz (ALP) ve
osteokalsin düzeylerindeki yükselmeler sıklıkla saptanan başlangıç
anormallikleridir. Bu eksiklik düzeltilmeden bırakıldığında sekonder
hiperparatiroidizm kemik kaybını tetikleyerek osteopeni ve osteoporoz
riskini artıracaktır. İster ameliyatla ister ameliyatsız, hızlı ve
aşırı kilo kaybı, D vitamini ve PTH düzeyleri normal olduğunda bile
kemik kaybıyla sonuçlanabilmektedir.
Gerçekleştirilen gözlemsel bir çalışmada ameliyattan 3 ay sonra
hastaların %29’unda sekonder hiperparatiroidizm gelişmiştir. Bir başka
çalışmada ise Gastrik Bypass ameliyatını takiben hastaların %53’ünde
sekonder
hiperparatiroidizm
bildirilmiştir.
Obezite
cerrahisini
takiben normal D vitamini düzeyleriyle birlikte görülen sekonder
hiperparatiroidizmin en yaygın nedeni kalsiyum eksikliğidir. Yaygın
tedavi rejimi 25-D düzeyleri normale dönene kadar haftada 100,000 IU
parenteral ergokalsiferolden oluşmaktadır.
Semptomatik
hipokalsemi
ve
ağır
D
vitamini
malabsorpsiyonu
durumlarında intravenöz (0.25-0.5 mg/gün) ya da oral (0.25-1.0 mg/gün
ya da günde iki kez) kalsitriol tedavisi uygulanmaktadır. Obez
hastaların çoğunda yetersiz D vitamini düzeyleri söz konusu olup,
planlanan prosedürün D vitamini malabsorpsiyonuna neden olma olasılığı
bulunmakta ise ameliyattan önce D vitamini düzeylerinin normale
döndürülmesi önemlidir.
Vücut kitle indeksleri 40 kg/m 2 ’den fazla olan obez hastalar,
osteoartrit, artritin ilerlemesi ve gut için daha yüksek bir riske
sahip olup, bu risk zayıflama ile azalmaktadır.
Obezite cerrahisinden sonra kalça ve diz ağrıları azalabilmekte,
egzersiz kapasitesi artabilmektedir. Ayrıca serum ürik asit düzeyleri
de azalmaktadır. Ameliyatın kendisi de gut atakları için başlıbaşına
bir
risk
faktörü
olduğu
gibi
Gastrik
Bypass
dan
sonra
gut
hızlanabilmektedir. Bu nedenle de sık sık gut atağı geçiren hastalarda
ameliyattan hemen sonra akut gut olasılığını azaltmak amacıyla
yeterince önceden profilaktik tedavi görmelidir.
Doç. Dr. Halil Coşkun
OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASI
ÇAPRAZ BAĞIMLILIK NEDİR?
Çapraz bağımlılık; bağımlılık geçişi (addiction transfer)
olarak da adlandırılan bir durum olup dürtüsel bir davranışın
ortadan kaldırılması durumunda başka bir dürtüsel davranışın
ortaya çıkmasıdır. Alkol ve madde bağımlılığında daha fazla
konu edinilen bu durumun yeme bağımlılığı ve obezite ile de
ilişkili olabileceğini işaret eden bazı yayınlar medyada daha
sık yer almaya başlamıştır. Obezite cerrahisi geçiren
hastaların yeme ile ilgili bağımlılıklarının ameliyat
sonrasında, diğer bağımlılık yapan maddeler ya da bağımlılık
eşdeğeri davranışlarla yer değiştirdiğini gösteren bilimsel
çalışmalar da mevcuttur. Amerikan Bariatrik Cerrahi Derneği
obezite cerrahisi hastalarının %5’inde cerrahi sonrasında yeni
bağımlılık türlerinin oluştuğunu söylerken, başka yayınlarda
bu oranın %20-30’lara yükselebildiği ifade edilmiştir. Bu
konuda günümüze kadar yapılmış bilimsel çalışmaların azlığı
nedeniyle, bildirilen oranlardaki bu farklılıklar bu konuyu
hala sağlık çevrelerinde tartışılır kılmaktadır. Obezite
cerrahisi öncesi yeme bağımlılığı olan kişilerde cerrahi
sonrasında arttığı ileri sürülen dürtüsel-bağımlılık türündeki
davranışlar şunlardır;
sigaraya başlama ya da mevcut sigara tüketiminde
arttırma
kahve tüketiminde artış
alkol tüketiminde artış
ağrı kesici kullanımında artış
kumar, egzersiz, seks ve dini uğraşlar gibi davranışsal
bağımlılıklarda artış.
Yapılan çalışmalar çapraz bağımlılığı olan kişilerin beyin
görüntüleme yöntemlerinde beynin ödül mekanizmasından sorumlu
bölgelerinde dopamin adı verilen bir kimyasal maddenin
miktarının azaldığını göstermektedir. Bu durum madde
bağımlılığı olan bireylerin beyinlerinde olan durumla birebir
örtüşmektedir. Bu benzeşme aşırı yeme davranışı olan kişilerin
leziz gıdalara yönelmesinin bir çeşit bağımlılık olarak
kavramsallaştırılabileceğine işaret etmektedir. Ayrıca vücut
kitle indeksi (VKİ) ile dopamin düzeylerinin arasında ters bir
ilişki varlığı da ortaya konmuştur. Yani VKİ ne kadar yüksekse
dopamin düzeyi o kadar düşüktür. Bu durumda da düşük dopamin
düzeyleri kişileri aynı hazzı alabilmek için daha fazla yemeye
yöneltmektedir. Alkol ve madde bağımlılığı ve diğer dürtüsel
davranışlar
obezite
cerrahisine
hasta
seçiminde
değerlendirilmekte ve bu durumların varlığı obezite cerrahisi
uygulanmasında dikkate alınmalıdır. Ameliyat öncesi bir
bağımlılığın mevcudiyeti ameliyat sonrasında çapraz bağımlılık
açısından ayrıca bir risk oluşturmaktadır.
Yeme bağımlılığı nedir?
Yağ ve şekerden zengin gıdayla beslenmeye maruz bırakılan
hayvanların davranışlarında bazı değişimler gözlenmiştir.
Örneğin, sıçanlara aralıklı olarak yüksek şeker ihtiva eden
gıdalar verildiğinde insanlarda gözlenene benzeyen
tıkınırcasına yeme davranışları ortaya çıkmış, sınırlı zamanda
büyük miktarda yiyecek tüketimine yönelmişlerdir. Şeker
verilmediğinde ise sıçanlar alkol ve madde bağımlılığında
olduğu gibi yoksunluk belirtileri göstermişlerdir. Bu durum
yeme bağımlılığı denen durumun varlığına işaret etmektedir.
Ayrıca çalışmalar şeker bağımlılığı gelişen sıçanların alkol
madde bağımlılığına da daha yatkın olduğunu göstermektedir.
İnsanlarda yapılan bir çalışmada ise yeme bağımlılığı olan
bireylerde depresyon ve dikkat eksikliği-hiperaktivite
bozukluğu gibi bağımlılık davranışıyla ilişkili diğer
psikiyatrik hastalıkların daha sık olduğu da gösterilmiştir.
Bağımlılık davranışları bazen stresli ve sıkıntılı duygusal
durumlarla baş etme aracı olarak kullanılmaktadır. Bunu
ispatlar şekilde alkol bağımlılarının %10 ila 25’i olumsuz
duygularını rahatlatmak için içki içtiklerini söylemişlerdir.
Sigarayı bırakmayı takiben tekrarlayan sigaraya başlamalar ve
başka bağımlılık davranışı geliştiren kişilerde de sıkıntıyı
tolere edebilme ve olumsuz duygulanıma dayanabilme
becerilerinin daha düşük olduğu gösterilmiştir. Duygusal aşırı
yeme, sıkıntıyı tolere edebilme becerisiyle ters yönde
ilişkilidir, yani bir kişinin stres toleransı ne kadar düşük
ise olumsuz duygusal durumlara cevap olarak aşırı yeme
davranışı gösterme ihtimali o kadar fazladır. Bu sebeplerle
sıkıntı toleransının düşüklüğü ve yeme bağımlılığı obezite
cerrahisi yapılan hastalarda değerlendirilmesi gereken önemli
kavramlardır. Çünkü bu özellikleri olan bireylerde ameliyat
sonrası aşırı yeme davranışı madde kötüye kullanımı ile yer
değiştirebilmektedir. Gerginlik, stres, depresyon veya
herhangi bir duygusal zorlanma ile karşılaştığında düşük
sıkıntı toleransı olan kişiler ameliyat öncesinde aşırı yeme
davranışı ile yaşadıkları rahatlama hissini elde edebilmek
için ameliyat sonrası dönemde bağımlılık veya dürtüsel
davranışlar geliştirebilirler. Nitekim obezite cerrahisi
hastalarında ameliyattan 2 yıl sonrasında ameliyat öncesi
durumla karşılaştırıldığında bağımlılık yapıcı madde
kullanımında artış olduğunu gösteren araştırmalar mevcuttur.
Bir çalışmada madde bağımlılığı sebebiyle yatırılarak tedavi
edilen obezite cerrahisi hastalarına “neden madde bağımlılığı
geliştirmiş olduğunuzu düşünüyorsunuz?” sorusu sorulmuş ve bu
hastaların %75 i madde ve alkol bağımlılığının gelişmesini
çözülmemiş çatışmalarına bağlamışlardır. Bu gurubun %83’ü ise
durumlarını bir bağımlılıktan başka bir bağımlılığa geçiş
olarak nitelendirmişlerdir.
Bu bulguların ışığında, obezite cerrahisi hastalarında
ameliyat öncesinde kişilerin yeme bağımlılığı ve düşük sıkıntı
toleransı bakımından değerlendirilmesi faydalı olacaktır.
Ayrıca hastalar obezite cerrahisine eşlik edebilen psikolojik
risklerle ilgili bilgilendirilmeli ve ilerleyen zamanda
gelişebilecek çapraz bağımlılıktan korunmak için hastalara
terapötik destek sağlanmalıdır.
Çapraz Bağımlılık için sağlıklı yollar
Hem hastaların hem de doktorların çapraz bağımlılık riskinin
yanı sıra yeme ile elde edilen ödülün yerine geçebilecek
sağlıklı yolların da var olduğunun bilinmesi önemli bir
noktadır. Bu konuda en önemli örnek egzersizdir. Egzersiz ödül
döngüsü ile ilgili beyin bölgelerinde kurabiye ve pasta gibi
gıdaların aşırı alınmasıyla sağlanan durumdakine benzer bir
etkiyle dopamin salınımında artışa sebep olmaktadır. Keza
vücudun tabii morfini olan endorfinlerin salınımı da
egzersizle artmaktadır. Egzersiz yeni başlayanlarda ilk planda
ağrılıdır ödül hissi yaşanmaz ancak zamanla bedenimiz
alıştıkça fiziksel aktivite kişileri iyi hissettirmeye başlar.
Ancak aşırı yapıldığında zarar verici de olabileceği
unutulmamalıdır. Örneğin anoreksiya nervosa ve bulimia nevroza
gibi yeme bozukluğu olan bazı vakalarda aşırı egzersiz
davranışı görülebilmektedir.
Egzersiz dışında Adsız Alkolik programlarında uygulandığı
üzere yeni kişilerarası ilişkiler geliştirme ve bu yolla
süpervizyon altında bulunma ve destek gruplarına katılma gibi
davranışsal
boyutların
da
çapraz
bağımlılığı
yönlendirebileceğimiz sağlıklı kanallar olduğu bilinmelidir.
Ancak kazalara yol açacak ve bunu umursamayacak düzeyde
egzersiz bağımlılığı ya da yeni ilişkiler sonucunda ortaya
çıkan romantik
ilişki ile ilgili kişisel bağımlılıkların
gelişebileceği de akılda tutulmalıdır.
Sonuç olarak; çapraz bağımlılık kavramının potansiyel olumsuz
sonuçları göz önüne alındığında obezite cerrahisi öncesi
yapılan kapsamlı psikolojik değerlendirmenin dürtüsel
davranışlar ve bağımlılık karakteristiklerinin incelenmesini
de içermesi gerektiği aşikardır.
Yrd. Doç. Dr. Güzin M. Sevinçer
(Psikiyatri Uzm)
Doç. Dr. Halil Coşkun
HAYAT KURTARAMAZ DEDİLER 41
KİLO VERDİ! “DİDEM AKBAL”
112 Acil’de görevli Didem Akbal’a biri “gidene kadar hasta
ölür kiloya bak” diye laf attı. Çok üzülen Akbal, midesini
küçültüp bir yılda 110 kilodan 69 kiloya düştü
Mersin’de geçen yıl yaralının imdadına koşan 28 yaşındaki 112
Acil Servis görevlisi Didem Akbal, “Bu yetişene kadar yaralı
ölür” diyen kişinin inadına kilo vermeye karar verdi. Genç kız
geçirdiği mide operasyonunun ardından 1 yılda tam 41 kilo
vererek, 110 kilodan 69 kiloya düştü. Mersin İl Ambulans
Komuta Merkezi’nde görev yapan Acil Tıp Teknisyeni 28
yaşındaki Didem Akbal lise yıllarından itibaren kilo almaya
başladı. 2007 yılında hayalini kurduğu mesleğine başlayan
Akbal, zamanla 120 kiloya kadar ulaştı. Yaptığı rejim ve spora
rağmen ancak 110 kiloya düşebilen Didem Akbal, kiloları
yüzünden üniformasını bile giyemez hale geldi. Yaşadıklarını
tam bir kâbus olarak nitelendiren Didem Akbal, “Mesleğime
büyük bir aşkla bağlıyım ancak kilolarım yüzünden çok sevdiğim
üniformayı bile giyemiyordum. Ancak zamanla bu durumumu
kabullenmeye başlamıştım” dedi.
“RESMEN YIKILDIM”
112 görevlisi olduğu için birçok olaya giden ve acil
müdahalelerde bulunan Didem Akbal her şeyin bir bıçaklama
vakasında değiştiğini anlattı. Akbal, “Bir gece vakti
bıçaklama ihbarı geldi ve hemen biz ihbarı aldığımız sokağa
gitmek için yola koyulduk. Dakikalar içerisinde olay
yerindeydik ancak ambulans sokak dar olduğu için oraya
giremedi. Biz de önde doktorumuz elimizde çantalarla yaralının
yanına koşmaya başladık. Bu sırada sokakta bulunan bir kişi
beni kastederek ‘Bu yaralıya yetişene kadar adam ölür. Şundaki
kiloya bak’ dedi” diye konuştu. Bu durumun kendisini çok
üzdüğünü ve ağlayarak yaralıya koştuğunu belirten Akbal, “Bu
cümle beynime öylesine kazındı ki bir yandan ağlıyor bir
yandan yaralıya koşuyordum. Yaralıyı kurtardık ancak ben
resmen yıkılmıştım” dedi.
“İYİ Kİ O CÜMLEYİ DUYMUŞUM”
Aynı gün kilolarından kurtulmak için farklı yollar aramaya
başlayan genç kız, internette mide küçültme operasyonlarını
araştırmaya başladı. Hemen Doç. Dr. Halil Coşkun’a ulaşan
Didem Akbal 1 ay içerisinde İstanbul’a giderek, tüp mide
operasyonu geçirdi. Operasyonun ardından her geçen gün kilo
vermeye başlayan Akbal 1 yıl içerisinde 110 kilodan 69 kiloya
düşmeyi başardı. İlk duyduğunda kendisini yıkan o cümlenin
aslında kurtuluşu olduğunu söyleyen Akbal, ” O zaman çok
ağladım, çok üzüldüm ama benim için bir milat oldu. Şimdi iyi
ki o cümleyi duymuşum diyorum çünkü yaşadığımı şimdi
hissediyorum. Bu arada bir yıl içinde hiç almadığım kadar
evlenme teklifi aldım” dedi.
AMELİYATLA ZAYIFLAYIP TİP 2
DİYABETİ ALT ETTİLER!
Gülşah Peker, Kadir Zerey ve Nurdan Ak, obezite cerrahisiyle
tip 2 diyabeti yendi. Toplamda 228 kilo verip zayıflayan 3
hasta, tekrar yaşama dönmenin tadını çıkarıyor.
Modern tıp sayesinde tip 2 diyabeti yenmek artık hayal değil.
İnce bağırsağın son bölümünün başa, baş bölümünün sona
alındığı metabolik cerrahi operasyonuyla, şeker hastalığı
yüzde 95 oranında ortadan kalkıyor. Hastalar diyabetlerinden
kurtulurken 3-4 ay sonra diyet yapmasına gerek kalmadan
beslenebiliyor. Kiloları yüzünden nefes almakta dahi zorlanır
hale gelen Gülşah Peker, Kadir Zerey ve Nurdan Ak da bu
hastalığı yenenlere 3 örnek… İşte onların diyabetten kurtulma
hikâyeleri:
‘BU İŞE EN ÇOK KIZIM SEVİNDİ’
33 yaşındaki Gülşah Peker’e 8 yıl önce şeker teşhisi konuldu.
Vücudunda çıkan yaralar için doktora gittiğinde karaciğerinin
iflas etmek üzere olduğunu öğrendi. Bir gün açlık kan şekeri
480 çıkınca, hastaneye kaldırıldı. Günde 5 defa insülin yapan,
2 tansiyon ve 2 de şeker hapı kullanan Peker 6 sene içinde,
70′li kilolardan 135 kiloya kadar çıktı. En sonunda artık
şekeri 700′lere dayanınca ayaklarında uyuşma, midede kaynama
şikâyetiyle hastaneye gitmeye karar verdi. Doktorlar obezite
cerrahisini önerdi. Hastanede ameliyatını olmuş ve taburcu
olan Kadir Zerey’den bilgi alan, internette bu ameliyatı
olanların hikâyelerini okuyan genç kadın ameliyat kararı
verdi. 135 kilo ile ameliyata girdi. Ertesi gün insülin
kesildi ve şekeri 100′lere indi. Şimdi 70 kilo olan Gülşah
Peker, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Diyabetten kurtulmama
ve zayıflamama en çok eşim ve 14 yaşındaki kızım sevindi.
Diyabet yüzünden yataktan kalkamıyordum. Çok halsizdim. Saat
3-4′lere kadar uyuyordum. Yaşamın ne demek olduğunu şimdi
anlıyorum.”
5′İNCİ SINIFTA 104 KİLOYA ÇIKTI
Web tasarım uzmanı 25 yaşındaki Kadir Zerey ise kendini bildi
bileli kiloluydu. 5. sınıfta ilk kez tartıya çıktığında 104
kiloydu. Lise birinci sınıfa giderken diyabet tanısı konuldu.
Lise 2′ye giderken insülin kullanmaya başladı. Zerey
hikâyesini şöyle anlattı: “İnsülin seviyem 50 yaşındaki
babamın 2 katı kadardı. Diyabeti bedenimden hiçbir zaman
atamayacağımı düşündüm. Gastrik by-pass olan bir arkadaşımdan
cesaret alarak bu işi araştırmaya başladım. Ameliyata karar
verdim. 151 kilo ile ameliyata girdim. Şu anda 73 kiloyum.
Böyle çok daha yakışıklıyım.”
2 YILDA 85 KİLODAN KURTULDU
44 yaşındaki Nurdan Ak 10 yaşına kadar kilo alsın diye balık
yağı içirilmiş. 10 yaşında babasının vefatı ve 20 yaşında tip
2 diyabet teşhisi hayatının 2 dönüm noktası oldu. Psikolojisi
bozulan Ak, kendisini yemeye verdi. Liseyi bitirdiğinde tam
110 kiloydu ve bu kilosundan utandığı için üniversiteye
başlamadı. En sonunda 160 kiloya kadar çıktı. Bir odadan
diğerine geçerken bütün aile nefes alıp verişlerini duyuyordu.
Annesinin ilacını yazdırmak için doktora gittiği sırada kendi
doktoru ile tanışıp ameliyat olmaya karar verdi. Ameliyattan
sonra 2 yılda tam 85 kilo vererek 75 kiloya inen, şeker
hastalığından kurtulan Nurdan Ak, ameliyattan sonra karın
germe ameliyatı yaptırdı.
100 HASTAYI BU YOLLA İYİLEŞTİRDİK
Doç. Dr. Halil Coşkun (Obezite Cerrahisi Uzmanı): Şimdiye
kadar 100 hastamıza obezite cerrahisi yaparak, tip 2 diyabet
hastalıklarını bitirdik. Diyabetten kurtardık. Kilo vermeleri
tabii ki çok önemli ama asıl sorunları diyabetti. Hem kilo
verip, hem de diyabetten kurtulunca hayata pozitif bakan,
işine, okuluna geri dönen, yaşama yeniden sarılan insanlar
oluyorlar ve bu biz hekimleri de çok mutlu ediyor.
OBEZİTE CERRAHİSİ AMELİYATI
ÖNCESİNDE DİYET YAPMAK
Obezite cerrahisi öncesinde ve sonrasında, özellikle beslenme
ve diyet konusunda hayatınızda bir çok
önemli değişiklik
yapmanızı gerektirir. Obezite cerrahisi hastaları, kilo kaybı
ameliyatlarının öncesi ve sonrası ile ilgili gerek besin
değerleri, gerekse kendilerine özel beslenme ve diyet
kurallarını öğrenmelidir. Cerrahınızdan ve/veya beslenme
uzmanınızdan diyetiniz ve beslenme rehberiniz hakkında bilgi
almanız, kilo kaybı süreciniz için çok önemlidir.
Kilo kaybı ameliyatınız öğününüzde neler yediğinizi, ne kadar
yediğinizi ve nasıl yediğinizi etkileyecektir. Ameliyat
öncesinde dahi vücudunuzu ameliyata hazırlamak, iyileşmenizi
hızlandırmak ve kilo kaybetme oranınızı arttırmak amacıyla
beslenme sisteminizi değiştirmeniz gerekir. Kişi kilo kaybı
ameliyatına kadar beslenme sistemini bozmak ve sağlığını daha
kötü etkileyecek besinler almak yerine ameliyatına
hazırlanmalı ve değişiklik yapma sürecine girmelidir.
Obezite Cerrahisi Öncesi Diyetin Amacı
1- Vücut yağını azaltmak: Özellikle karaciğer ve karın içi
yağının azalması hasta güvenliğini arttırır.
2- Kas dokusunu korumak: Alınan proteini arttırarak diyet
yapmalı , çok düşük kalorili diyet yapıp vücudunuzun kas
dokunuzu enerji olarak yakmasından kaçınılmalıdır.
3- Vücudu ameliyata ve iyileşme sürecine hazırlamak: Sağlıklı
beslenmek, protein alımını arttırmak , vitamin ve mineral
desteği almak ameliyat ve iyileşme sürecinizde vücudunuza
yardımcı olacaktır.
4- Hastayı ameliyat sonrası diyetine hazırlamak: Ameliyat
öncesi diyeti, pek çok açıdan ameliyat sonrası diyeti ile
benzerlik gösterir (protein alımının arttırılması, az yağ, az
karbonhidrat vs.) ve hastayı ameliyat sonrası yeni yaşam ve
beslenme biçimine hazırlar.
Obezite Cerrahisi Öncesi Diyetine Başlamak
Kilo kaybı cerrahisinden önce diyet yapma gerekliliği tüm
ameliyat tipleri için geçerli olsa da, diyetin zaman
çerçevesi,
yoğunluğu ve şekli size uygulanacak cerrahi
prosedüre göre değişkenlik gösterebilir. Mide Bandı hastaları
için diyet ameliyat öncesi iki-üç hafta önceden
başlayabilirken,
gastric bypass ya da tüp mide gibi
cerrahilerden önce doktorunuz gerek gördüğü takdirde diyetiniz
dört ya da altı hafta öncesinden başlayabilir. Durumunuz ve
ameliyat öncesi kaç kilo kaybetmeniz gerektiği göz önüne
alınarak uygulamanız gereken diyetin çerçevesi cerrahınız
tarafından belirlenir.
Ameliyat Öncesi Kilo Kaybı Ameliyat Güvenliğini Arttırır
Ameliyat öncesinde kilo vermek olası komplikasyon risklerini
düşürür ve ameliyatınızı daha güvenli kılar. Süper-obez
(VKİ>50
kg/m 2 )
hastalarda
yeterli
derecede
kilo
kaybı
sağlanabilirse, ameliyatın laparoskopik yapılabilmesi daha
kolay olur. Kilo kaybı cerrahisi öncesi kilo vermenin asıl
amacı özellikle karaciğer çevresindeki karın yağlarından bir
nebze olsun kurtulmaktır.
Karaciğer yağlanmasını azaltmak,
laparoskopik işlem süresini kısaltır ve işlemin daha güvenli
yapılabilmesine yardımcı olur. Karaciğerin çok büyümesi ve
yağlanması gibi durumlarda, cerrahınız gerek görürse
ameliyatınızı erteleyebilir.
Cerrahi Öncesi Beklenen Kilo Kaybı Miktarı
Ameliyatınız öncesinde kaybetmeniz gereken kilo miktarı,
cerrahınız tarafından ameliyatınızın tipine, sağlık durumunuza
ve başlangıç kilonuza göre belirlenir.
Bazı hastaların
ağırlığının yüzde onu kadar bir kısım kaybetmeleri gerekirken,
bazı hastalarda 15-20 kg kadar verebilmek ameliyatın olası
risk ve komplikasyonlarını azaltır.
Ameliyat Öncesi Beslenme – Yüksek Protein, Düşük Kalori
Ameliyat öncesi diyetinizde beklentiniz yüksek protein içeren,
düşük kalorili, yağ, karbonhidrat, özellikle rafine şekerden
uzak bir diyet uygulaması olmasıdır. Ameliyat öncesi uygun
bir diyette günlük 800 ila 1200 K kalori ve 70 ila 120 gram
protein almanız beklenir. Çoğu cerrah ameliyatınız iki hafta
öncesinden başlayarak protein ağırlıklı sıvı diyet
uygulamanızı öğütler. Ayrıca cerrahınız iduruma göre yileşme
ve vücut sağlığınız için bir kısım vitamin ve mineral
tavkiyesine başlamanızı da isteyebilir.
Obezite Cerrahisi Öncesi Diyet
Ameliyata girme süreciniz başladığında cerrahınız ya da
beslenme uzmanınız size ameliyat öncesi diyetinizi
açıklayacaktır. Her ne kadar ameliyat öncesi diyet önerileri
hastadan hastaya, cerrahtan cerraha, prosedürden prosedüre
değişebilir olsa da, kilo kaybı ameliyatlarından önce uygun
beslenme ve ameliyata hazırlığın belli başlı değişmeyen ortak
kısımları vardır.
Obezite cerrahisi öncesi genel beslenme kuralları şöyledir:
* Protein takviyelerine başlamak
* Yağ oranı yüksek yiyecekleri azaltmak (yağlı etler, her nevi
kızartmalar, yağlı süt çeşitleri vb.)
* Şeker içerikli yiyecekleri azaltmak (her nevi şeker, şekerli
gazoz ve sodalar)
* Yüksek karbonhidrat içeren yiyecekleri azaltmak (ekmek ve
pastalar)
* Sigarayı bırakmak
* Alkolden uzak durmak
* Sürekli ve fazla miktarda yemeyi bırakmak (tepkisel aşırı
yemek yemek-binge eating)
* Doktorunuza danışmak suretiyle kullandığınız bir takım
ilaçlardan uzak durmak (özellikle kan sulandırıcılar)
Ameliyat öncesinde doktorunuzun söylediği beslenme ve diyet
kurallarına uymak sizin için çok önemlidir.
Bu sadece
ameliyat öncesinde vücudunuzu ameliyata hazırlayıp, ameliyat
risklerinizi azaltmaya yardımcı olmaz, ameliyat sonrası ve
hayat boyu yeni beslenme sisteminize alışmak ve yaşam
biçiminizi değiştirmek için de yüksek oranda size yardımcı
olur.
Doç. Dr. Halil Coşkun
OBEZİTE CERRAHİSİ SONRASINDA
VÜCUTTA GÖRÜLEN MORARMA VE
KIZARMA
Obezite ameliyatlarından sonra kilo kaybetmek bazı insanlar
için zor bir süreç olabilir. Egzersize başlamak ve sağlıklı
beslenmek günlük rutininiz için önemli değişikliklerdir. Bu
değişikler bazen rahatsız edici hatta dikkat edilmezse acı
verici hale gelebilir. Ancak vücudunuzdaki morarma veya
kızarma (döküntü) gibi yaralanma semptomları kilo kaybınız
için yanlış ya da eksik bir biçimde diyet yaptığınızı
gösteriyor da olabilir. Kilo kaybı sürecinizde vücudunuzda
morarmalar tespit ederseniz doktorunuza başvurmalısınız.
Merriam-Webster sözlüğünde yer aldığı şekliyle Morarma :
“Küçük kan damarlarının çatlaması neticesinde deride renk
değişikliğine neden olan yaralanma” dır. Zaman zaman çürükler
mavi, mor ya da siyah olabilir ve genellikle dokunulduğunda
acı verirler. Bu acı genellikle vücudun etkilenen kısımlarında
olmakla beraber kimi zaman da esas etkilenen alan dışında da
oluşabilir. Çürükler yayılabilir ya da şiddetli olgularda
boyutu büyüyebilir.
Yetersiz Beslenme
Bazı durumlarda diyetinizde yaptığınız değişiklik cildinizde
(özellikle yağlı bölgelerde) morarmaya sebep olarak
vücudunuzun travma yaşadığının habercisidir. Diğer bir
deyişle; vitamin, mineral ve besin değeri düşük ve kalitesiz
beslenmek, olması gerekenden çok daha hafif çarpma ve ufak
travmalarda vücudunuzun çok daha büyük morarmalar ve çürükler
geliştirmesine sebep olur. Vitamin bakımından zengin ve
kaliteli beslenmek, B12 ve C vitaminini yeterince almak
genellikle cildinizi güçlendirecek ve çürük gelişimi açısından
sınırlandırmaya yardımcı olacaktır. Vücudunuzdaki B12 ve C
vitamini alımını korumak ve dengelemek için B12: kırmızı ve
beyaz et, deniz mahsülleri, yumurta akı, C vitamini: biber,
brokoli, kivi, portakal, limon gibi besinlerden alabilirsiniz.
Bununla birlikte B12 ve C vitamini replasmanınıda ihmal
etmemelisiniz.
Yağlı dokuyu kaybetmek
Kilo kaybı sırasında morarma için diğer bir potansiyel risk
faktörü aslında vücut kitlesi ve yağ dokusu kaybetme gerçeği
ile ilgilidir. Vücudunuzdaki yağlı dokunun azalmasıyla eskiden
yastık görevi gören ve darbelerden sizi koruyan yağ
tabakasının azalması sizi darbelere açık hale getirir.
Diyetiniz nedeniyle incelme yaşayan bölgelerinizde morarmaçürükler farkederseniz yaralanma nedeninizi kesin belirlemek
için günlük aktivitenizi izlemeniz gerekmektedir.
Düşünceler
Cildiniz için morarmanın kaynağı ve sebebi ne olursa olsun,
tüm bu yaralanmalar hafife alınmamalıdır. Böyle bir durumda
doktorunuz ile irtibata geçerek gerekli bilgilendirme ve
tetkikler yapılarak sebebin ne olduğu tespit edilmeye
çalışılmalıdır.
Doç. Dr. Halil Coşkun