Empati

Transkript

Empati
EMPATİ
LİSE
AFİŞ PANO ÇALIŞMASI
ÇALIŞMA KAĞIDI
AYET VE HADİS
 Öğretmen öğrencilere Ek-1’deki ayet ve hadisleri içeren çalışma kâğıdını
dağıtır.
 Etkinliğe başlamadan önce öğretmen isterse Peygamber efendimizle (s.a.v.)
ilgili öğrencide empati duygusunu geliştirecek hikayeler anlatabilir.
 Verilen sürenin sonunda çalışma kâğıdında gönüllü öğrencilerin yorumları
okunur.
 Etkinlik sonlandırılır.
KAVRAM HARİTASI
PROJE
ENGEL TANIMAYAN ŞENLİK
♦Bu proje bütün 9. ,10. , 11. Ve 12. Sınıfların katılabileceği bir proje olduğu gibi ,
sınıf sayısına göre seçilen bazı sınıfların katılımıyla da gerçekleştirilebilir.
♦Öğrencilere engel ve engelliler ile ilgili kısa bir eğitim verilir.
♦Projeye katılacak olan her sınıf bir etkinlik çeşidi belirler. Tiyatro , şiir dinletisi ,
şenliğin reklamı (posterlerin yapılması), müzik dinletisi vs, okulun süslenmesi .
Örneğin bir sınıf şenlikte şiir dinletisi yapar.
Bir sınıf şenliğin duyurulması için posterler tasarlar ve okulun çevresine
asar.
Bir sınıf şenliğe özellikle gelmesi beklemem engellilerin ulaşımı için çözüm
önerileri getirir.
Bir sınıf kısa bir tiyatro oyunu hazırlar.
Bu etkinlikler katılımcı sınıf sayısına göre arttırılır.
♦Etkinliklerini belirleyen sınıflar hazırlıklar başlatılır ve yaklaşık 3 hafta sürer.
♦Hazırlıklar tamamlandıktan sonra, hafta sonu bir gün okul şenlik için ayarlanır
ve çevre halk ve özellikle engelliler okula getirilir , güzel bir gün geçirmeler
sağlanır.
SINIF İÇİ ETKİNLİK
Işınlanma Cihaz
 Sınıfın kapısı ‘Işınlanma Cihazı’ olarak kabul edilir. Öğrenciler sınıfın kapısından çıkıp
girdiğinde ışınlandıkları farz edilir.
 Öğretmen öğrenciye ışınlandığı yeri ve zamanı Ek-1 deki olaylardan seçerek bildirir.
 Öğrenciler verilen olaya uygun olarak olayın içindeymiş gibi gördükleri zorlukları ve yaşam
tarzını anlatır.
EK-1
OLAYLAR
Öğrenci 1914-1918 yıllarına ışınlanır.
Birinci Dünya Savaşı’nda Anadolu’da sivil halkın yaşamış olduğu zorlukları ve o zamanın
yaşam tarzını anlatır.
Öğrenci Işınlanma Cihazından tekerlekli sandalyeli biri olarak çıkar ve günlük hayatta
karşılaşacağı zorlukları anlatır.
Öğrenci Afrika kıtasının Somali ülkesine ışınlanır.
Orada yaşanan ve yaşanması muhtemel sıkıntıları ve zorlukları dile getirir.
Öğrenci Zonguldak’taki bir maden ocağına ışınlanır.
Maden işçilerinin çalışma şartlarını ve binlerce metre derinlikteki tünellerde hayat
mücadelelerini anlatır.
Öğrenci Kutuplardaki Buzul bölgesine ışınlanır.
Küresel ısınma sebebiyle oradaki hayvanların hayat alanlarını ve yaşam mücadelelerini
anlatır.
Öğrenci soğuk bir kış günü sokağa ışınlanır.
Sokaktaki hayvanların soğuk havada hayatta kalma mücadelelerini ve neler yapılması
gerektiğini anlatır.
YAZILI MATERYAL
ÖNYARGI
Dr.Paul Ruskin, öğrencilerine yaşlanmanın psikolojik belirtilerini öğretirken onlara şu
olayı okur:
“Hasta ne konuşuyor, ne de söylenenleri anlıyor. Bazen saatlerce anlaşılmaz şeyler
geveliyor. Zaman, yer ya da kişi kavramı yok. Yalnız, nasıl oluyorsa, kendi adı söylendiğinde
tepki veriyor. Son altı aydır onu yanındayım, ne görünüşü için bir çaba sarf ediyor ne de
bakım yapılırken yardımcı oluyor. Onu hep başkaları besliyor, yıkıyor, giydiriyor. Dişleri yok,
yiyeceklerin püre halinde verilmesi gerekiyor. Gömleği salyalarından dolayı sürekli leke
içinde. Yürümüyor. Uykusu sürekli düzensiz. Gece yarısı uyanıp çığlıklarıyla herkesi
uyandırıyor. Çoğu zaman mutlu ve sevecen, fakat bazen ortada bir sebep yokken sinirleniyor.
Biri gelip onu yatıştırana kadar da feryat figan bağırıyor.”
Bu olayı okuduktan sonra Dr.Ruskin öğrencilerine böyle birinin bakımını üstlenmek
isteyip istemediklerini sorar. Öğrenciler bunu yapamayacaklarını söylerler. Ruskin, kendisinin
bunu büyük bir zevkle yaptığını ve onlarında yapması gerektiğini söyleyince öğrenciler
şaşırırlar. Daha sonra Ruskin, hastanın fotoğrafını dolaştırmaya başlar. Fotoğraftaki doktorun
altı aylık kızıdır. Dr.Ruskin, Amerikan Tıp birliği dergisindeki makalesinde (günümüzde çok
yaşandığı gibi) gülünç bir yanlış anlamanın insana nasıl tamamen farklı bir perspektif
kazandıracağını anlatmaktadır. Belki de hayatta yaşadığımız birçok şey bize önyargılarımız ve
bakış açılarımız tarafından dayanılmaz ve zor gözükebilir.
YAZILI MATERYAL
NE GÖRÜYORSUNUZ?
Harp sırasında kocam New Mexiko’daki Mojave çölüne gönderilmişti. O, çölde tatbikata
katılırken yanında olabilmek için bende çölün yolunu tuttum. Kendimi cehennemin kucağına
atmıştım. Ortalık yanıyordu. Küçük bir kulübede oturuyordum ve yanında olmak için tehlikeye
atılarak geldiğim kocamı unutmuş, can derdine düşmüştüm.
Etrafımdaki Meksikalılar ve yerliler tek kelime İngilizce bilmediğinden kimseyle konuşamıyordum.
Sıcak rüzgar, bir taraftan beynimi kavuruyor, diğer taraftan yediğim yemeği de, ağzımı burnumu
da kumla dolduruyordu.
Canıma yetmişti. Kağıda kaleme sarılıp babama bir mektup yazdım.
“Gelin beni buradan alın” dedim. “Burada yaşamaktansa hapishanede yaşamayı tercih ederim.”
Babamı beklerken cevabı geldi.
Sadece iki satır yazmıştı; “İki adam hapishane penceresinden dışarıya baktı. Biri çamuru gördü,
diğeri yıldızları.”
Bu iki satırı okuyunca utancımdan kıpkırmızı kesildim. Ben hep çamuru görmüştüm. Halbuki
yıldızlarda vardı.
Derhal yerlilerle dost oldum. Kilimlerine, çanak ve çömleklerine olan hayranlığımı belirttim.
Turistlere para ile vermeye yanaşmadıkları kıymetli eşyalarından bana hediyeler verdiler.
Kaktüsleri, vukka ve erguvan ağaçlarını inceledim. Kır köpeklerini tanıdım. Çöl gurubunu
seyrettim. Çöl, yüzlerce yıl önce deniz dibi olduğundan kumun içinde deniz hayvanlarının
kabuklarını aradım.
Ne değişmişti de, dün nefret ettiğim çöle bugün bağlanmıştım. Çöl mü değişmişti? Hayır.
O yine kavuruyordu. Yerliler mi değişmişti? Hayır. Onlar yine İngilizce bilmiyorlardı.
Sadece ben değişmiştim. Pencereden kafamı uzatmış ve yıldızları görmüştüm.
Thelma Thompson
YAZILI MATERYAL
KINALI SERÇE
Göğsü kınalı serçe gök gürlemesinden çok korkarmış ve dermiş ki, “Gök
gürlediğinde kırk kantar yağım eriyor.” Bir gün kendini bilmezin biri demiş ki;
“Sen kendin beş dirhem gelmezken nasıl oluyor da kırk kantar yağın eriyor.”
Bunun üzerine serçe demiş ki; “Herkesin dirhemi de kantarı da kendine göre
sen bilmezsin.” Buradan çıkardığı yorum şu hocanın: Diyor ki; “Her insanın hatta
her canlının olaylara kendine göre bir bakış açısı vardır, dışarıdan bakarak bunu
göremeyiz.”
KAYNAKÇA
Baran Z., "İlham Veren Başarı Öyküleri" Bilgivizyon Yayınları, İzmir, 2008 Prof.
Korkmaz G., "Ellerim Zil Bacaklarım Trampet \ Çocuklar İçin Etkinlikler", Kök Yayınları, Ankara, Nisan
2009
Karadağ A., "Okul Öncesinde Çoklu Zeka" Kök Yayıncılık, Ankara, Eylül 2009
Yavuz K., "Duygusal Zeka Gelişimi" Timaş Yayınları, İstanbul,2010
Darıca N., "Etkinlik Dünyası", Morpa Yayınları, İstanbul, 2003
MEB Talim Terbiye Kurulu Yayınları
Tokuç H., "Sosyal Beceri Öğretmen Hikayeleri" Oluşum Yayınları, Ankara, 2008
Ertürkmen İ., Nasrettin Hoca Hikayeleri Damla Yayınları, İstanbul, 2012
Türkyılmaz N., Karaköse R., Saydam N., Ulusoy V., UzunS., "Adam Olacak
Çocuklar İçin Öykü, Oyun, Etkinlik Drama," Timaş Yayınları, İstanbul, 2009
www.bizeğitimciyiz.com
www.anaokuluyuz. com
www.eğitimhane.com
www.materyaller.com
http://www.eğitimhane.com
http://www.degerler.org/

Benzer belgeler

Hasta ne - pinar.k12.tr

Hasta ne - pinar.k12.tr ediyor ne de bakım yapılırken yardımcı oluyor. Onu hep başkaları besliyor, yıkıyor ve giydiriyor. Dişleri yok, yiyeceklerin püre halinde verilmesi gerekiyor. Gömleği salyalarından dolayı sürekli le...

Detaylı