İncele

Transkript

İncele
MAKAL E
Av. ÚEYDA AKTEKÙN
ÇalˆÛanlarˆn ÙÛ SaØlˆØˆ ve GüvenliØi
EØitimlerine ÙliÛkin Yönetmelik Tasla؈
sosyal taraflara gönderildi
sayfa 3
Yˆl 50 ~ Sayˆ 880 ~ Mart 2013
M A KA L E
HBR’nin yeni kitabˆ
yayˆmlandˆ:
Pazarlamayˆ
Yeniden
KeÛfetmek
BERKAY GÖKTAN
Küresel ekonomi:
Kˆrˆlgan ama umut verici
bir yapˆ
sayfa 5
sayfa 7
www.mess.org.tr
MESS Bölge Temsilciler
Kurulu Seçimleri
yap›ld›
sayfa 8-9
ISSN 1300~9699
GTØS’de uyuÚmazlÛk
Türk Metal Sendikası ile 9 Ocak
2013, Birleşik Metal-İş Sendikası
ile 11 Ocak 2013 ve Çelik-İş Sendikası ile 15 Ocak 2013 tarihlerinde başlanılan 2012-2014 dönemi
Grup Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamadı ve
Türk Metal Sendikası ile 4 Mart
2013, Birleşik Metal-İş Sendikası
ile 8 Mart 2013 ve Çelik-İş Sendikası ile 12 Mart 2013 tarihlerinde
Uyuşmazlık Tutanağı tanzim edildi.
Türk Metal Sendikası ile yapılan
müzakerelerde, Sendika teklifinde
yer alan 64 madde ile 2 ek yönetmelik; Birleşik Metal-İş Sendikası
ile yapılan müzakerelerde Sendika
teklifinin 33 maddesinde ve Çelikİş Sendikası ile yapılan müzakerelerde ise Sendika teklifinde yer alan
60 madde ile 2 ek yönetmelikte mutabakata varıldı.
Sendikamızın, muhatabımız her
üç Sendikaya vermiş olduğu, ulusal
ve uluslararası piyasa şartları doğrultusunda işkolumuzda ve işyerle-
rimizde yaşanması muhtemel sıkıntıların aşılmasını amaçlayan mukabil
teklif konusunda ise anlaşma sağlanamadı.
Bilindiği üzere, dünya ekonomisi halen küresel ekonomik krizin
etkilerinden kurtulabilmiş değil.
Bu da hemen hemen tüm ülkelerde farklı ölçülerle olsa da eskisine
göre daha yavaş büyüme anlamına geliyor. Yavaş büyümenin zincirleme etkisi de işsizlik sorunu
olarak karşımıza çıkıyor. ILO’nun
son tahminlerine göre, küresel kriz
yüzünden son beş yılda dünyadaki işsiz sayısı kayda değer biçimde
artmıştır ve mevcut sayıya yeni işsizlerin eklenmesi beklenmektedir.
İşsizlik, bu yıl Ocak ayında gerçekleştirilen Davos Toplantısı’nda da
dünyanın en önemli sorunlarından
biri olarak belirlenmiştir. Başbakan
Yardımcısı Ali Babacan verdiği bir
demeçte, ülkemizde 2013 yılı için
işsizlik oranının yüzde 8,9 düzeyinde gerçekleşmesini öngördüklerini
açıklamıştır. Böyle bir konjonktürde işsizlik sorunuyla mücadele, tüm
ülkelerin olduğu gibi ülkemizin de
kararlılıkla mücadele etmek zorunda olduğu temel konulardandır.
İşsizlikle mücadelede elimizdeki en önemli anahtar ise esnek
istihdam modellerinin hayata geçirilmesidir. Gelişmiş ve gelişmekte
olan ülkeler, içinde bulunduğumuz
sıkıntılı dönemlerde işsizliği azaltmanın çaresini, mevcut ya da yeni
esnek çalışma modellerini devreye
sokmakta bulmaktadır. Bu kapsamda, özel istihdam büroları aracılığıyla geçici iş ilişkisi kurulması, söz
konusu modellerden biridir. Özel
istihdam büroları aracılığıyla geçici
iş ilişkisi modeli, işletmelerin ekonomideki ve işgücü arzındaki değişimlere kolaylıkla uyum sağlayarak
rekabet güçlerini artırmalarını ve
daha fazla istihdam yaratılmasını,
çalışanların da bu yolla işgücü piyasasında kendilerine uygun işler
bulabilmesini sağlamaktadır.
Konfederasyonumuz TİSK tarafından 25 Ocak 2013 tarihinde
Ankara’da gerçekleştirilen “Özel İstihdam Büroları Aracılığıyla Geçici
İş İlişkisi Semineri”nde konuşan
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdür Yardımcısı Lütfi İnciroğlu da, 4857 sayılı
İş Kanunu’nun bazı maddelerinin
gözden geçirilmesi ihtiyacının Ulusal İstihdam Stratejisi hazırlık çalışmalarında dikkate alındığını ve özel
istiham büroları aracılığıyla geçici
iş ilişkisinin düzenlenmesinin de
bunlardan biri olduğunu belirtmiştir. İnciroğlu, ülkemizde kayıtdışı
çalışanların önemli bir bölümünü
niteliksiz ve geçici çalışan işçilerin
oluşturduğunu, mevsimlik işlerde,
ev hizmetlerinde çalışanların kayıtlı
hale getirilmeleri bakımından özel
istihdam büroları aracılığıyla geçici
iş ilişkisinin önem taşıdığını, bu tür
çalışma düzenlenirken çalışanların
haklarının korunmasına özen gösterilmesi gerektiğini belirtmiştir.
2
iÛveren gazetesi mart 2013
YENÙ YAYINLARIMIZ
Dünya çapında üreticilerle müşteriler arasındaki
ilişki kökten değişmiş bulunuyor. Artık müşteri gerçekten “efendi” oldu. Özellikle de kadın müşteriler.
Dünya ekonomisini aslında kadınlar, onların tercihleri, beğenileri ve ihtiyaçları yönlendiriyor.
Harvard Business Review Dergisi’nden Seçmeler
dizimizin bu yeni kitabında yer alan makaleler, son
yılların pazarlama deneyimi temelinde şu sorulara
yanıt arıyor: Müşterinin, “tipik” değil gerçek insanların ihtiyaçlarını nasıl belirleyebiliriz? Onlarla doğrudan işbirliği yapan ve yeni pazarlar yaratan ekipleri nasıl oluşturabiliriz?
Kadın tüketiciler için en büyük potansiyele sahip pazarlar hangileridir?
Satış ve pazarlama ekiplerinizin birlikte çalışmasını nasıl sağlayabilirsiniz?
Müşteri departmanı ne demektir? Başarılı global markaları nasıl kıstas alabiliriz? Marka topluluklarıyla nasıl bir ilişki geliştirmeliyiz?
Sendikamız, Mesleki Yeterlilik Kurumu’nun
(MYK)
koordinasyonunda sanayimizin ihtiyaç duy(
duğu
Ulusal Yeterlilikleri hazırlama çalışmalarını
d
sürdürüyor.
Bu alanda gerçekleştirilen çalışmalar
s
kapsamında
Sendikamız tarafından, TİSK “yatay
k
meslekler”
çalışmaları kapsamında hazırlanmış olan
m
İşletme
Elektrik Bakımcısı Seviye 5 Ulusal Yeterliliİ
ği,
ğ Mesleki Yeterlilik Kurumu Yönetim Kurulu tarafından
onaylanarak yürürlüğe girdi.
f
Sendikamız tarafından hazırlanan İşletme Elektrik Bakımcısı Seviye 5 yeterlilik taslağı, 25 Aralık 2012 tarihinde gerçekleştirilen 9. MYK Elektrik-Elektronik Sektör Komitesi toplantısında görüşülerek, komite tarafından onaylanmıştı. İlgili yeterlilik, Mesleki Yeterlilik
Kurumu Yönetim Kurulu’nun 16 Ocak 2013 tarih ve 2013/04 sayılı kararı
ile onaylanarak Ulusal Yeterlilik olarak yürürlüğe girdi. Yayımlanan bu yeterlilik ile Sendikamızın hazırladığı yeterlilik sayısı 23’e ulaştı.
MESS ADINA SAHİBİ
Tuğrul KUDATGOBİLİK MESS Yönetim Kurulu Başkanı
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Av. İsmet SİPAHİ MESS Genel Sekreteri
YAYIN KOORDİNATÖRÜ
Aytül ANLAR MESS Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürü
YAYIN KURULU
Av. Erten CILGA, Av. Hakan YILDIRIMOĞLU,
Dr. Aykut ENGİN, Aytül ANLAR,
Serra DEMİR, Çisem KILIÇ
GRAFİK TASARIM
Nermin YILMAZ, Nilüfer DEMİRCİ BASUMLI,
Seda Sevinç ŞAKAR KORKMAZ
YAZIŞMA ADRESİ
MESS-Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası
Merkez Mahallesi Geçit Sokak No: 2
34381 Şişli/İSTANBUL
Tel: 212. 232 01 04 (pbx) Faks: 212. 241 76 19
e-posta
[email protected]
MESS İşveren Gazetesi internette
www.mess.org.tr
YAYIN TÜRÜ
Yerel süreli yayın. MESS’in aylık yayın organıdır.
BASKI
HANLAR Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti.
Yeşilce Mah. Aytekin Sok. No: 16
Kağıthane/İSTANBUL
Tel: 212. 324 08 82
BASKI TARİHİ
22 Mart 2013
Yazı ve resimler kaynak gösterilmek suretiyle kullanılabilir.
MESS İşveren gazetesinin basımında geri dönüşümlü
kağıt kullanılmaktadır.
ISSN 1300-9699
Sicil dergimizin 29. sayısı ile siz değerli okuyucullarımızın karşısına yine önemli ve güncel konuların
yyer aldığı bir içerikle çıkıyoruz. Bu sayımızda değerllendirilen konu başlıklarından bazıları şöyle:
İş sağlığı ve güvenliği kurullarının kuruluş ve işlleyişi, işçinin işe başlatılmamasının fesih olarak değğerlendirilmesi sorunu, işe iade davalarında ihtiyatî
ttedbir yoluyla veya duruşma açılmadan işe iadeye
kkarar verilip verilemeyeceği meselesi, işyeri sendika
ttemsilcisinin güvencesi, insan haklarına ilişkin Uluslararası Çalışma Sözleşmeleri ışığında Türk hukukunda örgütlenme ve
toplu pazarlık hakları, yargı kararları ışığında 5510 sayılı Yasa’nın 56/son
maddesi-boşandığı eşiyle birlikte yaşayanın gelir ve aylığının kesilmesi, sigortalılık süreleri ile 18 yaş altında geçen hizmetlerin değerlendirilmesi,
ücretleri işveren tarafından karşılanan havayolu seyahatlerinden kazanılan
mil puanların kime ait olacağı hususu, AB Müktesebatı’nda mesleki anlamda geçici iş ilişkisi.
Biz Bize gazetesi Mart 2013 sayısı ile MESS üye
iişyerlerine ve çalışanlarına ulaşıyor. Ayın Sorusu ve
Ben Böyle Düşünüyorum köşelerinde üye işyeri çaB
llışanlarının görüşleri okurlarla paylaşılıyor. Çat Kapı
kköşemizin konuğu Dostel Makina Sanayi ve Ticaret
A.Ş.’den Gayyur Atikoğlu. Röportaj sayfasında bu
A
aay SERÇEV-Serebral Palsili Çocuklar Derneği’nin
Kurucu Başkanı Mehmet Gürkan’a yer veriyoruz.
K
Biz Bize gazetesinin yeni sayısında gündeme dair
B
kkonu başlıkları arasında; 8 Mart Dünya Kadınlar
Günü, 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü, Türkiye İşgücü
Piyasası Talep Araştırması, TÜİK 2012 Yılı Yaşam Memnuniyeti Araştırması ve işsizlik rakamlarında son durum yer alıyor.
ÙÛ SaØlˆØˆ ve GüvenliØi Tespit ve
Tavsiye Defteri yoØun ilgi görüyor
29 Aralık 2012
tarih ve 28512 sayılı
Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren İş Sağlığı ve
Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliği’nde
onaylı defter; işyeri
hekimi ve iş güvenliği uzmanı tarafından yapılan tespit ve
tavsiyeler ile gerekli görülen diğer
hususların yazıldığı, seri numaralı
ve sayfaları bir asıl iki kopyalı şekilde düzenlenmiş, her işyeri için
tek olan defter olarak tanımlanıyor.
Söz konusu Yönetmeliğin 7. mad-
desinin 3, 4 ve 5. fıkralarında;
• Onaylı defterin, işyerinin bağlı bulunduğu Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlükleri veya İş Sağlığı ve
Güvenliği Genel Müdürlüğü veya noterce her sayfası mühürlenmek suretiyle
onaylanacağı,
• Onaylı defterin yapılan
tespitlere göre iş güvenliği uzmanı,
işyeri hekimi ile işveren tarafından
birlikte veya ayrı ayrı imzalanacağı,
• Onaylı deftere yazılan tespit
ve önerilerin işverene tebliğ edilmiş
sayılacağı,
• Onaylı defterin asıl suretinin
işveren, diğer suretlerinin ise iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimi tarafından saklanacağı,
• Defterin imzalanması ve düzenli tutulmasından işverenin sorumlu olduğu,
• Teftişe yetkili iş müfettişlerinin her istediğinde işverenin onaylı
defteri göstermek zorunda olduğu
hususları düzenleniyor.
İlgili mevzuat hükümleri çerçevesinde, Sendikamızca geçtiğimiz
Şubat ayında hazırlanarak işyerlerinin kullanımına sunulan “İş Sağlığı ve Güvenliği Tespit ve Tavsiye
Defteri” yoğun ilgi görüyor.
Yay›n Talebi ¾çin
MESS Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası İktisadi İşletmesi
Merkez Mahallesi Geçit Sokak No.2 34381 Şişli / İSTANBUL
Tel: 0 212 232 01 04 (pbx) Faks: 0 212 241 76 19 e-mail: [email protected] - www.mess.org.tr
3
iÛveren gazetesi mart 2013
ÇalÛÚanlarÛn
ØÚ Sa×lÛ×Û ve
Güvenli×i
E×itimlerine
ØliÚkin
Yönetmelik
Tasla×Û
sosyal taraflara
gönderildi
ÚEYDA AKTEKÙN
MESS MüÛavir Avukatˆ
[email protected]
Ç
alışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel
Müdürlüğü’nce hazırlanan
“Çalışanların İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimlerinin Usul ve Esasları
Hakkında Yönetmelik Taslağı” geçtiğimiz günlerde sosyal tarafların
görüşüne sunuldu.
Kanun’da yer almayan
ilave yükümlülük
getirilmesi
uygun deØildir
Taslakta yer alan; “Asıl işverenalt işveren ilişkisi kurulan işyerlerinde, alt işverene ait çalışanların eğitimlerinden, asıl işveren alt işverenle
birlikte sorumludur.” hükmü ile
Kanunda yer almayan bazı ilave yükümlülükler getirilmektedir. Mevcut Yönetmelikte de bulunan söz
konusu hüküm; 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda yer almayan bir hükümdür. Yönetmelikle,
Kanunda yer almayan ilave bir yükümlülüğün getirilmesi kanunlar hiyerarşisine aykırıdır. Kaldı ki, gerek
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun
17. maddesinin 5. fıkrasında, gerekse Yönetmelik Taslağı’nın 5. maddesinin 4. fıkrasında yer alan “tehlikeli
ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde; yapılacak işlerde karşılaşılacak sağlık ve güvenlik riskleri
ile ilgili yeterli bilgi ve talimatları
içeren eğitimin alındığına dair belge olmaksızın, başka işyerlerinden
çalışmak üzere gelen çalışanların işe
başlatılamayacağı”na ilişkin düzenlemedeki “başka işyerlerinden çalışmak üzere gelen çalışanların” alt
işverenin çalışanlarını da kapsadığı
düşünüldüğünde, işverenin sağlık ve
güvenlik riskleri ile ilgili yeterli bilgi
ve talimatları içeren eğitimin alındığına dair belge olmadan bu kişileri
çalıştırması zaten mümkün olmayacaktır. Çalıştırdığı takdirde ise,
Kanun’un 26-1/ğ maddesi uyarınca
idari para cezasına maruz kalacaktır.
Konuyla ilgili olarak böyle bir yaptırım varken, Taslakla ayrıca Kanun’da
yer almayan ilave bir yükümlülüğün
getirilmesi uygun değildir.
Bunun yanı sıra; Taslakta işverenin, çalışanlara işe başlamadan önce
Taslağın Ek-1’inde belirtilen konuları içerecek şekilde, işyerine özgü
riskler de dikkate alınarak iş sağlığı
ve güvenliği eğitimlerinin verilmesini sağlayacağı düzenlenmiştir.
Ayrıca Taslağın 11. maddesinin
1. fıkrasında, çalışanlara verilecek
eğitimlerin az tehlikeli işyerleri için
en az sekiz saat, tehlikeli işyerleri
için en az on iki saat ve çok tehlikeli
işyerleri için en az onaltı saat olarak düzenleneceği ifade edilmekte,
2. fıkrasında ise birinci fıkrada belirtilen eğitim sürelerinin Ek-1’de
yer alan konulara göre dağıtımında işyerinde yürütülen faaliyetlerin
esas alınacağı belirtilmektedir. Bu
hükme göre, yukarıda belirlenen
eğitim süreleri, işyerinde yürütülen
faaliyetler esas alınarak, Taslak Yönetmeliğin Ek-1’indeki tabloda yer
alan konulara göre dağıtılacaktır.
EØitim konularˆ
tüm tehlike sˆnˆflarˆ
için tek bir listede
belirlenmemelidir
Ancak eğitim konuları incelendiğinde, söz konusu tabloda yer
alan “meslek hastalıklarının sebepleri, biyolojik risk etmenleri, kimyasal ve fiziksel risk etmenleri” gibi
bazı konularda eğitim verilmesinin,
özellikle az tehlikeli işyerlerinde
(örneğin büro hizmetleri veren işyerlerinde) eğitimlerin amacına
uygun olmadığı düşünülmektedir.
Kanımızca, tüm tehlike sınıfları için
eğitim konularına ilişkin tek bir liste belirlemek, eğitimlerin etkinliğini
ve amaca uygunluğunu olumsuz etkileyecektir.
EØitim konularˆ
iÛyerinde yürütülen
faaliyetlere göre
seçilebilmelidir
Taslağın “Eğitimin temel prensipleri” başlıklı 12. maddesinin 1.
fıkrasında yer alan “Eğitimin verimli olması için, eğitime katılacakların
ihtiyacı olan konuların seçilmesine
özen gösterilir.” hükmünün yuka-
rıda bahsedilen olumsuzluğu engellemek için getirildiği düşünülse
de, diğer iki madde hükümleri ile
birlikte değerlendirildiğinde ortaya
çelişkili bir durum çıkmaktadır. Bu
nedenle ileride konuyla ilgili olarak
uygulamada doğabilecek sıkıntıları
önlemek açısından; eğitim konularının mevcut Yönetmelikte olduğu
gibi, “işyerinin faaliyet alanına göre
Ek-1’deki tabloda yer alan konulardan ve benzeri konulardan seçilebileceğine” ilişkin bir hüküm getirilmesi uygun olacaktır.
MuØlak hükümlerden
kaçˆnˆlmalˆdˆr
Taslakta bu hükümlerin yanı
sıra, bazı muğlak hükümler de yer
almaktadır. Örneğin, Taslağın “Eğitim programlarının hazırlanması”
başlıklı 10. maddesinde yer alan
“Yeni işe alımlarda veya değişen
şartlara göre yeni risklerin ortaya
çıkması durumunda eğitim programlarına ilave yapılır.” düzenlemesindeki “yeni işe alımlar” ifadesi ile
ne kastedildiği tam olarak anlaşılamamaktadır. Eğer bu düzenleme ile
eğitim programlarına işe yeni başlayan çalışanların eğitilmesine yönelik
ilave yapılması kastediliyorsa, bu
hususun daha açık bir şekilde düzenlenmesi uygun olacaktır.
Bir diğer muğlak düzenleme de,
Taslağın “Eğitimin temel prensipleri” başlıklı 12. maddesinde yer alan
“İş sağlığı ve güvenliği eğitimleri; çalışanlarda davranış değişikliği
sağlamalı ve eğitimlerde aktarılan
bilgilerin önemi çalışanlarca kavranmalıdır.” şeklindeki düzenlemedir. Soyut nitelikteki bu tür düzenlemelerin Taslaktan çıkarılması
uygun olacaktır.
EØitim verecek
kiÛi, kurum ve
kuruluÛlarˆn kapsamˆ
geniÛletilmedir
Taslağın 13. maddesiyle çalışanlara verilecek iş sağlığı ve güvenliği
eğitimlerini verebilecek kişiler, kurum veya kuruluşlar belirlenmiştir. Bu kişi, kurum ve kuruluşların
kapsamının genişletilerek; maddede eğitim amaçlı faaliyet gösteren
vakıf ve derneklere, işçi ve işveren
kuruluşları ile bünyelerinde kurulu
iktisadi işletmeler ile Türk Ticaret
Kanunu hükümlerine göre kurulmuş eğitim amaçlı şirketlere de yer
verilmesi, eğitimlerin verilmesi konusunda işverenlere kolaylık sağlayacaktır.
4
iÛveren gazetesi mart 2013
ØÚ sa×lÛ×Û ve güvenli×i haberleri
ÙÛe giriÛ ve aralˆklˆ saØlˆk muayenelerini kim yapacak?
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 15. maddesine göre;
• İşe girişte,
• İş değişikliğinde,
• İş kazası, meslek hastalığı veya
sağlık nedeniyle tekrarlanan işten
uzaklaşmalardan sonra işe dönüşte
talep edilmesi hâlinde,
• İşin devamı süresince, çalışanın
ve işin niteliği ile işyerinin tehlike
sınıfına göre Bakanlıkça belirlenen
düzenli aralıklarla
sağlık muayenesi yapılması zorunludur. İşin devamı süresince, ça-
lışanın ve işin niteliği ile işyerinin
tehlike sınıfına göre hangi aralıklarla sağlık muayenesinin yapılacağına ilişkin olarak ise Bakanlıkça
henüz bir düzenleme yapılmadı.
Kanunda sağlık raporlarının, işyeri
sağlık ve güvenlik biriminde veya
hizmet alınan ortak sağlık ve güvenlik biriminde görevli olan işyeri
hekiminden alınacağı düzenlenmektedir.
Ancak, Kanunun “Yürürlük”
başlıklı 38. maddesi gereğince, iş
sağlığı ve güvenliği hizmetlerinin
düzenlendiği Kanunun 6. maddesi;
“Kamu kurumları ile 50’den az çalışanı olan ve az tehlikeli sınıfta yer
alan işyerleri için yayımı tarihinden
itibaren iki yıl sonra” ve “50’den az
çalışanı olan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerleri için
yayımı tarihinden itibaren bir yıl
sonra” yürürlüğe girecektir. Bu bakımdan, sağlık muayeneleri ile ilgili
olarak işyeri hekimi görevlendirme
zorunluluğu henüz yürürlüğe girmeyen işyerleri için geçiş sürecinde
sorun bulunmaktadır.
Bu sorunu çözüme kavuşturmak
için İş Sağlığı ve Güvenliği Genel
Müdürlüğü’nün web sitesinde “İşe
Giriş Sağlık Raporları ile ilgili
Duyuru” başlıklı bir duyuru yayımlandı. Duyuruda; Kanunun ilgili
maddeleri yürürlüğe girene kadar, iş
sağlığı ve güvenliği yönünden özellikli rapor niteliğinde olan işe giriş
ve aralıklı sağlık muayenelerinin
kamu sağlık hizmeti sunucuları tarafından düzenlenebileceği belirtilmektedir.
adresinden İSG-KATİP programına giriş yaparak, görevlendirilecek iş
güvenliği uzmanı ve işyeri hekimini
T.C. Kimlik numaraları vasıtasıyla
sistem havuzundan seçmeleri,
• Sistem üzerinden seçilen iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekiminin,
yine aynı sistem üzerinden e-devlet
şifreleri ile sisteme giriş yapıp uygun
bulmaları halinde sözleşmelerini
onaylamaları
gerekmektedir.
- Yukarıda yer alan işlemlerin
yapılması ile iş güvenliği uzmanı
ve işyeri hekimi görevlendirmesine
ilişkin bildirimler Genel Müdürlüğe yapılmış olarak kabul edilecek
olup, bu işlemden sonra herhangi
bir evrak işlemine ihtiyaç bulunmamaktadır.
- Görevlendirme yapılamamasının, ilgili işyerlerine İş Sağlığı ve
Güvenliğine İlişkin İşyeri Tehlike
Sınıfları Tebliği’ne uygun bir tehlike
sınıfı seçilmemiş olması ya da görevlendirilen iş güvenliği uzmanının
işyerinin tehlike sınıfına uygun sertifikasının olmamasından kaynaklanacağı bilinmelidir.
- Tehlike sınıfı bildirimlerinin,
e-bildirge yoluyla ve İş Sağlığı ve
Güvenliğine İlişkin İşyeri Tehlike
Sınıfları Tebliği’ne uygun şekilde
Sosyal Güvenlik Kurumu’na yapılmış olması gerekmektedir. Bildirim
yapmayan işyerlerinin program üzerinden işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanı görevlendirmesi mümkün değildir.
dikkate alınarak meslek dalı ile işyeri tehlike sınıfının ilgisi belirlenen
işyerlerinde çalıştıklarına dair en az
750 günlük prim ödeme kayıtlarını
gösteren hizmet dökümüyle birlikte
yapacakları sözleşmeleri Genel Müdürlüğe bildirmeleri gerekmektedir.
• EK-2’de yer alan Yıllık Değerlendirme Raporundaki “işçi sayısı”
ifadesi “çalışan sayısı” olarak değiştirilmiştir.
Yönetmeliğe eklenen geçici
madde yayımı tarihinden (31 Ocak
2013) 2 ay sonra yürürlüğe girecektir. Diğer değişiklikler ise yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.
İSG Hizmetleri Yönetmeliği:
• “Ortak sağlık ve güvenlik birimi”
başlıklı 12. maddede yapılan değişiklikler ile OSGB kurulmasına ilişkin kolaylık sağlanmıştır. Buna göre;
OSGB’lerin kuruldukları il ve sınır
komşusu illerde hizmet sunmaya yetkili oldukları; tapu kütüğüne mesken
olarak kayıtlı binalarda yer alan bölümlerin tamamının yetkili idarelerce
işyeri olarak ruhsatlandırılmış olması
şartıyla bu bölümlerde OSGB kurulabileceği düzenlenmiştir.
• “Ortak sağlık ve güvenlik birimlerinin yetkilendirilmesi” başlıklı 17. maddeye eklenen fıkra ile;
toplum sağlığı merkezlerinin gerekli şartları sağlamaları koşulu ile
iş sağlığı veya iş sağlığı ve güvenliği
hizmetlerini sunabilecekleri düzenlenmiştir.
• “Yetkilendirilmiş toplum sağlığı merkezleri” başlıklı geçici 1. madde başlığı ile birlikte değiştirilerek,
maddede mevcut OSGB’lere ilişkin
hükümler düzenlenmiştir.
ÙSG-KATÙP kullanˆma açˆldˆ
İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliği 29 Aralık
2012 tarih ve 28512 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanarak, 30 Aralık 2012 tarihinde yürürlüğe girdi.
Söz konusu Yönetmeliğin “Görevlendirme belgesi ve sözleşme” başlıklı 14. maddesinin 5. fıkrasında;
gerekli şartları taşıması halinde,
İSG-KATİP üzerinden bildirilen
sözleşme veya görevlendirme belgelerinin üç işgünü içinde, yazılı
olarak bildirilenlerin ise 15 işgünü
içinde Genel Müdürlükçe onaylanacağı düzenlenmiştir.
Bu çerçevede, işverenlerce görevlendirilmesi gereken iş güvenliği uzmanları ve işyeri hekimlerine ilişkin sözleşme bildirimlerinin
İSG-KATİP programı vasıtasıyla
yapılmasına ilişkin olarak, İş Sağlığı
ve Güvenliği Genel Müdürlüğü’nün
web sitesinde; “İşyerlerinde İş Güvenliği Uzmanı ve İşyeri Hekimi Görevlendirecek İşverenlerin
Dikkatine” başlıklı bir duyuru yayımlanmıştır.
İSG-KATİP programının tüm
işyerlerinin kullanımına açıldığının
belirtildiği duyuruda aşağıdaki açıklamalara yer verilmektedir:
- Sistemin kullanılabilmesi için;
• Görevlendirme yapılacak işyerinin “ortak, yönetici, işveren,
muhasebe, işveren vekili” unvanlı
çalışanlarından en az birinin SGK
kayıtlarında işyeri yetkilisi olarak
tanımlanmış olması,
• Bu kişilerin e-devlet şifreleri
aracılığıyla http://isgyh.csgb.gov.tr
2 Yönetmelikte deØiÛiklik yapˆldˆ
İş Güvenliği Uzmanlarının
Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelik ile
İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Yönetmeliği’nde, henüz Resmi
Gazete’de yayımlanmalarının üzerinden çok kısa bir zaman geçmiş
olmasına rağmen değişikliğe gidildi.
31 Ocak 2013 tarih ve 28545
sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan
değişiklik Yönetmelikleri ile getirilen düzenlemeler özetle şöyledir:
İş Güvenliği Uzmanı Yönetmeliği:
• Yönetmeliğe “Belirli süre hizmeti olanların çalışma yetkisi” başlıklı geçici madde 2 eklenmiştir.
Madde ile üç yıllık mesleki tecrübe
ve (C) veya (B) sınıfı iş güvenliği
uzmanlığı belgesine sahip iş güvenliği uzmanlarının; sektörel düzenle-
me kapsamında kendi meslek dallarına uygun işlerin yapıldığı işyeriyle
sınırlı olmak üzere, bütün tehlike
sınıflarındaki işyerlerinde görevlendirilebileceği düzenlenmiştir. Bu
hüküm, maddenin yürürlüğe giriş
tarihinden itibaren yedi yıl geçerli
olacaktır. Bu madde ile yapılan düzenleme kapsamında, işyerinde yapılan asıl iş esas alınmak üzere iş güvenliği uzmanlarının meslek dalı ile
işyeri tehlike sınıfının ilgisi NACE
Rev. 2 Altılı Ekonomik Faaliyet Sınıflaması dikkate alınarak Bakanlıkça belirlenecektir. Bu madde kapsamında görev yapmak isteyenler,
üç yıl içinde müracaat etme hakkına
sahiptirler. Bu kişilerin, Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan alınan ve en
az üç yıl süreyle NACE Rev. 2 Altılı Ekonomik Faaliyet Sınıflaması
5
iÛveren gazetesi mart 2013
AkÛllÛ pazarlama hikayeleri
Üirketiniz için sürekli büyümeyi
nasˆl garanti altˆna alˆrsˆnˆz?
Ürün satmaktan ziyade müÝterilerin
ihtiyaçlarˆnˆ tatmin etmeye yoØunla݈n.
Harvard Business Review Dergisi’nden Seçmeler dizimizin yeni kitabı Pazarlamayı Yeniden Keşfetmek yayımlandı. Kitap müşteri ekseninde pazarlamanın önemine, yeni pazarlarda ekip başarısına, kadın tüketicilerin oluşturduğu pazarlara, satış-pazarlama ekibi işbirliğine dair konu başlıklarını
sayfalarına taşıyor.
Pazarlamayı Yeniden
Düşünmek
Şirketlerin daha önce hiçbir zaman müşterileri anlamak ve onlarla
etkileşim kurmak için böylesine güçlü teknolojileri olmamıştı. Saldırgan bir biçimde interaktif olan bir ortamda rekabet etmek için,
şirketler odaklarını işlemleri yönlendirmekten yaşam boyu
Kadın
müşteri değerini maksimize etmeye kaydırmalıdır.
Ekonomisi
Bu, ürün ve markaları müşteri ilişkilerine hizmet
Dünya ekonomisini aslında
eder hale getirmek anlamına gelir. Ve bu da reklamkadınlar yönlendirir. Kadın tüketicila ürün satmak yerine müşterileri kazanmaya çalışaleri hedeflemek tüm işler için akıllıca
rak ve tüm müşteri odaklı departmanları pazarlaİçgüdüsel
olmakla birlikte en büyük potansiyema şemsiyesi altında toplayarak bir müşteri
Büyüklük
Hissi
lin altı sektörde yattığını söylüyorlar:
departmanına dönüştürmek demektir.
Marifet efendice yaşamak,
Gıda, fitnes, güzellik, giyim kuşam, sağlık
ticari
ustalığın
kabaran dürtüsünü
hizmetleri ve finansal hizmetler. Kadınların
hissetmektir: sadece başarının tatlı kokusunu
ilgilendiği şeylere etkinlikle hitap ettiğiniz
deneyimlemek değil, girişimci büyüklüğünün
takdirde, şirketiniz keyfini çıkartacağı türiçgüdüsel hissine de sahip olmaktır. Hiçbir
den hızlı bir büyümeyi görebilir. Kadınlar
kuruluş, başarma isteğiyle ileriye doğru
basmakalıplaştırılmaya “tüm kadınlar”
harekete geçmiş bir lider olmaksızın
nitelendirilmesi ile tek bir grupta toplanbüyüklüğe
erişemez. Bir lider büyüklük
maya, yaş ve gelire göre sınıflandırılmaya
vizyonuna, çok sayıda ateşli takipçi yagiderek artan bir şekilde tepki veriyorlar.
ratabilen bir vizyona sahip olmalıdır. İş
dünyasında, takipçiler müşterilerdir.
Marka Karnesi
İyi konumlanmış olan markalar müşterilerin zihinlerinde belli işler
işgal eder. Güvenilir olarak tanımlanabilir belirli yönlerden rakip markalara
benzerler ve onlardan farklıdırlar. Bu
Pazarlama Miyopluğu
bağlamda en başarılı markalar, bir yanBir sektörün mal üreten değil, müşteri
dan rakiplerin avantaj sağlamaya çalıştatmin eden bir süreç olduğu görüşütığı alanlarda eşitlik noktaları yaratırken
nü anlamak tüm iş insanları için hayati
diğer yandan da rakiplere karşı bazı başka
önemdedir. Bir sektör bir patent, hammadde
alanlarda avantajlar kazanmak için farklılık
ya da satış becerisiyle değil, müşteriyle ve
noktaları yaratmak suretiyle rakiplerden geri
onun ihtiyaçlarıyla başlar. Müşteri yaratmak
kalmaz. Güçlü bir markayı sürdürmek
için tüm şirket müşteri yaratan ve müşdemek, pazarlama faaliyetlerinYanlış
Pazarlama
Uygulaması
teriyi tatmin eden bir organizma olarak
deki süreklilik ile amaca
Müşterilere anlam ifade eden markalar oluşgörülmelidir. Müşteri yaratan değer
uygun kalmanın gereği
turmak
için
onları
müşterilere
anlam
ifade
eden
memnuniyeti kuruluşun köşe bucak
olan değişiklikler
ürünlere bağlamanız gerekir. Bunu yapmak için de
her yerine sokulmalıdır.
arasında doğru
pazarları,
müşterilerin
hayatlarını
gerçekten
nasıl
dengeyi bulmak
yaşadıklarını yansıtan şekillerde segmente etmeniz
demektir.
gerekir. Otuz bin yeni tüketici ürünü her yıl mağazaların raflarına ulaşır. Bunların yüzde doksanı başarısız olur.
Neden? Yanlış yönlendirilmiş pazar segmentasyon uygulamaları
kullanırız. İşte daha iyi bir yol: “Tipik” müşteriyi anlamaya çalışmak
yerine, insanların hangi görevlerin halledilmesini
istediklerini öğrenin.
6
iÛveren gazetesi mart 2013
Büyüme hÛzÛnda 4. sÛradayÛz
OECD’ye göre 2011-2060 yˆllarˆ arasˆnda Hindistan yˆllˆk ortalama yüzde 5,1’lik büyüme hˆzˆ ile en çok
büyüyen ülke olacak. Hindistan’ˆ, Çin ve Güney Afrika takip edecek. Türkiye ise yüzde 2,9 büyüyerek
ABD, Almanya, Japonya, Fransa ve Ùngiltere gibi dünya devlerini geride bˆrakacak.
1990
’ların başından itibaren, küreselleşmenin
ivme kazanıp, üretim faktörlerinin
ve sermayenin ülke sınırlarının dışına taşması sonucu, makroekonomik
analizlerde ilgi, bir ülkenin yurttaşlarının gelirini ifade eden gayri safi
milli hasıla (GSMH) yerine, bir ülkenin sınırları içerisinde gerçekleştirilen toplam geliri ifade eden gayri
safi yurtiçi hasıla (GSYH) üzerine
yoğunlaşmıştır.
GSYH bir ülkedeki belli ekonomik aktiviteleri ölçümlemeyi
hedefler ve dünyanın bütün ülkeleri bu ölçümlemeyi hemen hemen
aynı teknikle yaptığından her ülkede aynı şeyin ölçüldüğüne dair bir
güven oluşmuştur. Ekonomik anlamda ülkelerin büyüklüğünün simgelerinden biri olarak kabul edilen
GSYH düzenli ve sık olarak ölçülmektedir.
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği
Örgütü (OECD), 1995-2011 yılları
için ortalama GSYH artış hızını hesapladı ve 2011-2060 dönemi için
GSYH’da gerçekleşecek büyümeyi
tahmin etti.
Yapılan tahminlerde yüzde
5,1’lik ortalama GSYH büyüme
hızı ile dünyada en çok Hindistan’ın
büyümesi bekleniyor.
OECD’nin “2060’a Bakarken: Uzun Vadeli Küresel Büyüme Beklentileri” Raporu’na göre,
Hindistan’ı yüzde 4 ile Çin, yüzde 3
ile Güney Afrika takip ediyor.
OECD’nin tahminlerine göre,
2011-2060 döneminde Türkiye,
ortalama büyüme hızında 4. sırada
yer alıyor. 1995-2011 döneminde
GSYH büyüme hızı ortalama yüzde 4,2 olan Türkiye’nin, 2011-2060
arasındaki dönemde ortalama yüzde
2,9 büyümesi bekleniyor. Türkiye,
tahmin sıralamasında ABD, Almanya, Japonya, Fransa ve İngiltere gibi dünya devlerinden önde yer
alıyor. En kötü büyüme performansı
sergilemesi beklenen ülke, Almanya
olacak.
Almanya gibi büyüme hızında
kötü performans göstermesi beklenen diğer ülkeler ise; Japonya ve
Avrupa krizinden büyük ölçüde etkilenen İtalya ve Portekiz.
1995-2011 Dönemi GSYH
Büyüme HÛzlarÛ (%)
Çin 10
Hindistan 7,5
Rusya 5,1
Slovakya 4,5
Polonya 4,3
Türkiye 4,2
Arjantin 3,6
Güney Afrika 3,4
Brezilya 3,3
Avustralya 3,3
Çek Cumhuriyeti 3,2
Norveç 3
Þspanya 2,9
Slovenya 2,6
ABD 2,5
Þsveç 2,5
Finlandiya 2,5
Macaristan 2,4
Þngiltere 2,3
Hollanda 2,2
Avusturya 2
Belçika 1,8
Fransa 1,7
Portekiz 1,7
Danimarka 1,5
Almanya 1,4
Þtalya 1
Japonya 0,9
2011-2060 Ortalama GSYH
Büyüme HÛzÛ Tahmini (%)
Rapor önümüzdeki 50 yılın
görünümünü 4 başlık altında değerlendiriyor. Bu başlıklar altında,
Raporda üzerinde durulan başlıca
hususlar şunlar:
1. Büyüme göstergeleri
• Doğurganlık oranlarının azalması ve yaşam sürelerinin uzaması sonucunda nüfusun yaşlanması,
pekçok ülkede çalışabilir nüfusun
(15-64 yaş) azalmasına yol açacak.
Bu durum büyüme ve işgücü katılımını olumsuz etkileyecek.
• Geçmişte göç eden genç nüfus
çalışabilir yetişkinlerden oluştuğundan göç, yaşlı nüfusun bağımlılık
oranını azalttı. Bu etki özellikle
yüksek göç alan Lüksemburg, İspanya ve Almanya gibi ülkelerde
görülüyor.
• İşgücü katılım oranını sürdürmek için yapısal reformlara ihtiyaç
duyulacak.
• OECD ülkelerindeki işsizlik
kademeli olarak kriz öncesi dönemdeki seviyesine dönecek.
• Yetişkinlerin eğitim seviyelerindeki artışla birlikte beşeri serma-
yede gelişme devam edecek. Eğitim seviyesindeki artışlar özellikle
Hindistan, Çin, Türkiye, Portekiz ve
Güney Afrika’da görülecek.
• Sermaye yoğunluğunun kademeli olarak istikrara kavuşması
bekleniyor. Sermaye yoğunluğunun,
farklı gelişim kaydedeceği ülkeler de
bulunuyor. Avustralya ile gelişmekte
olan ülkelerden Çin ve Hindistan,
sermaye derinleşmesi yaşayan ülkelere örnek olacak.
• Verimlilik artışları, önümüzdeki 50 yılda büyümenin temel itici
gücü olacak. Mevcut durumda düşük üretkenlik seviyesine sahip olan
Hindistan, Çin, Brezilya ve Doğu
Avrupa ülkeleri gelişmiş ülkelerden
daha hızlı büyüyecek. Her bir ülkedeki verimlilik artışının, yıllık yüzde
1,3 oranında gerçekleşeceği varsayılıyor.
• Küresel büyüme, azalan bir
oranla, gelişmekte olan ülkeler sayesinde sürdürülecek. Önümüzdeki
50 yılda, küresel ekonominin verimlilikteki artışlar ve beşeri sermayedeki gelişmeler neticesinde, yıllık
Hindistan
Çin
Güney Afrika
Türkiye
Brezilya
Arjantin
Avustralya
Norveç
Çek Cumhuriyeti
ABD
Þngiltere
Slovakya
Þsveç
Macaristan
Belçika
Rusya
Slovenya
Finlandiya
Danimarka
Þspanya
Hollanda
Polonya
Fransa
Avusturya
Portekiz
Þtalya
Japonya
Almanya
5,1
4
3
2,9
2,8
2,7
2,6
2,3
2,1
2,1
2,1
2
2
2
2
1,9
1,8
1,8
1,8
1,7
1,7
1,6
1,6
1,4
1,4
1,4
1,3
1,1
ortalama yüzde 3 oranında büyümesi bekleniyor.
• Ekonomilerin görece büyüklükleri önemli ölçüde değişecek.
2005 yılı satın alma paritelerine göre; Çin’in 2012 yılında Avro
Bölgesi’ni, ilerleyen birkaç yıl içerisinde ABD’yi geçerek dünyanın en büyük ekonomisi olacağı,
Hindistan’ın ise 20 yıl içerisinde
Avro Bölgesi’ni geçeceği tahmin
ediliyor.
• Kişi başına düşen GSYH arasındaki farklar azalacak, ancak ülkeler arasında yaşam standartlarındaki
belirgin farklar varlığını koruyacak.
2. Küresel tasarruflar ve cari işlemler dengesizlikleri
• Küresel tasarruf oranı uzun vadede azalacak, özellikle Çin ve Hindistan tarafından sağlanacak.
• Küresel cari işlemler dengesizlikleri 2020’lerin sonuna kadar
artacak, sonrasında tekrar azalacak.
İtalya ve Portekiz gibi az sayıda ülke
ise, GSYH’larının yüzde 10-15’i
oranında cari işlemler açığını sürdürecek. Çin’de ise 2020’lerin sonlarına kadar cari işlemler fazlası olması
bekleniyor.
3. Cesur yapısal ve makro politikalar
• Üretim piyasalarının serbestleşmesi, ekonomik yakınsamayı hızlandıracak. Görece daha katı düzenlemelere sahip olan Çin, Türkiye ve
Slovenya gibi ülkelerde etkisi daha
fazla hissedilecek.
• İşgücü piyasası reformları uzun
vadeli GSYH’yi artırabilir. İşgücüne
katılımın OECD ülkelerinde ortalama yüzde 2,7 oranında artarak,
2060 yılında yüzde 62 oranına ulaşması öngörülmekte. Katılımdaki
artış özellikle İtalya (yüzde 13) ve
Macaristan’da (yüzde 6) gözlemlenecek.
• Mali konsolidasyon ile yapısal
reformlar, dengesizlikleri azaltabilir
ve büyümeyi artırabilir. Potansiyel
çıktı 2060 itibariyle; OECD ülkelerinde yüzde 11, OECD’ye üye olmayan ülkelerde yüzde 17 oranında
artacak.
7
iÛveren gazetesi mart 2013
Küresel ekonomi: KÛrÛlgan ama
umut verici bir yapÛ
BERKAY GÖKTAN
MESS Endüstri Yönetimi ve
AraÛtˆrma Uzmanˆ
[email protected]
2013
’ün başında Dünya
Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi önemli kuruluşların, küresel büyümeye
ilişkin tahminlerini aşağı yönlü revize etmelerinin ardından, Avrupa
Birliği’nden de temkinli davranma
kararı çıktı. 2014-2020 yıllarını
kapsayan AB bütçesine ilişkin yapılan görüşmelerden çıkan kesinti
kararı en çok, 2012 yılı son çeyreğinde ekonomisi beklenenden fazla
hız kesen Almanya’yı memnun etti.
Temkinli gitmeyi isteyen ve İngiltere ile birlikte kararın çıkmasında
önemli rol oynayan Almanya, AB’de
2012’yi pozitif büyüme yüzdesiyle
kapatan birkaç ülkeden biriydi. İtalya, İspanya, Portekiz ve Yunanistan
gibi ülkelerin ise küçülmekten 2013
yılında da kurtulamayacağı ve Euro
bölgesinin bu yıl yüzde 0,3 küçüleceği Avrupa Komisyonu tarafından
tahmin ediliyor.
Başta kalkınmakta olan ülkelerdeki ekonomiler olmak üzere, dünya
ekonomilerinde görülmeye başlanan büyümedeki düşüş ve istihdam
konusunda yaşanan sıkıntılara bağlı
işsizlik sayısı gibi konulara rağmen,
finansal piyasalardaki son durum
umut verici olarak yorumlanabilir.
Dünya Bankası, “Küresel Ekonomik Beklentiler Raporu”nda 2013
için öngördüğü dünya büyümesini,
önceki öngörülerine göre düşürerek
yüzde 2,4 olarak revize etmiş olmasına karşın, orta vadede büyümede
“mütevazı” bir hızlanma beklenildiğini belirtiyor. Finansal piyasa koşullarında son dönemlerde belirgin
ilerlemeler kaydedildiğinin belirtildiği Raporda, küresel ekonomik
çevrenin kırılgan olduğuna ve hayal
kırıklığına yatkın oluşuna da vurgu
yapılıyor. Takip eden 2 yılda ise sırasıyla yüzde 3,1 ve yüzde 3,3’lük büyüme bekleyen Dünya Bankası’nın,
Türkiye için ise 2013’de öngördüğü
büyüme oranı yüzde 4.
Ùstihdam sorunu
büyüyor
Uluslararası Çalışma Örgütü
(ILO), “Küresel İstihdam Eğilimleri 2013” Raporu’nda, Türkiye için
istihdam artışını yüzde 2 olarak öngördüğünü belirtiyor. Türkiye’nin
2011 yılındaki yüzde 7’lik büyüme
oranına rağmen yeni işler yaratma yeteneğindeki gerilemeyi bu
duruma gerekçe olarak gösterdiği
Rapora göre 2017’ye kadar küresel
çaptaki yüzde 6’lık işsizlik seviyesinde gerileme olmayacak. AB’de
ise durum farksız değil, fakat geleceğe yönelik karamsarlık da yok.
Hatırlanacağı üzere AB komisyonu
artan işsizlik seviyelerine karşı geçtiğimiz yıl; iş alanı yaratmayı teşvik,
işgücü piyasalarının dinamiklerini
yeniden canlandırmak ve istihdam
politikalarının yönetimini güçlendirmek gibi bir dizi tedbir paketini
değerlendirmeye almıştı. Türkiye’de
ise, Hükümet tarafından öngörülen
yüzde 4 büyümeye karşın, ILO’nun
2013 için istihdam artış beklentisini yüzde 2 olarak öngörmüş olması,
Türkiye’nin de aktif olarak yeni politikalar geliştirmeye devam etmesi
gerektiğini gösteriyor. Tüm gelişmekte olan ekonomilerde olduğu
gibi, büyümenin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve rekabetin sürdürülebilmesi için yeni işlere ihtiyaç
duyulduğu açık.
GeliÛmiÛ
ekonomilerde de
durum benzer
İş sektörünün güveninin düşük
ve gerçek taraflı toparlanmanın
zayıf olduğunun belirtildiği Dünya Bankası Raporu’nda, ABD’nin
alışılagelmişin dışında bir yatırım
ve endüstriyel aktivite gösterdiği
belirtiliyor. ABD ekonomisi, 2012
yılı dördüncü çeyreğinde yüzde 0,1
oranında daralmıştı.
Japonya ile ilgili olarak ise, Çin
ile yaşanan gerilimin ve sona eren
otomobil alım teşviklerinin ülke
ekonomisine olumsuz etkileri olduğuna değiniliyor. Çin’de ise bilindiği üzere, kamu harcamalarının
yerel talebi canlandırmak amacıyla
artırılması, büyük altyapı yatırımlarındaki artış ve artan ihracat 2012
son çeyreğinde ülkeye büyük ivme
kazandırmıştı. Geçtiğimiz yıl, aynı
zamanda dünyanın en büyük altın
ithalatçısı konumuna geldiği de tahmin edilen Çin’in, büyümeye 2013
yılında da devam ettiği ve edeceği
söylenebilir.
Yüksek işsizlik ve faydalanılamayan kapasite kullanım oranları
ise, gelişmekte olan Avrupa ve Orta
Doğu ülkelerinin öncelikleri arasında yer alıyor. Buna karşın, gelişme
sürecindeki birçok ülkede bu oranların yüksek olduğunun belirtildiği
Birçok Bölgede, Kapasiteyle SÛnÛrlÛ Büyümeler Bekleniyor
%
12
2010
2011
2012
2013
2014
2015
Yßllßk GSYH Büyümesi
10
8
6
4
2
0
-2
-4
DoÜu Asya &
Pasifik
Avrupa &
Orta Asya
Latin Amerika
&
Karayipler
Orta DoÜu &
Kuzey Afrika
Kaynak: Dünya Bankasß, Küresel Ekonomik Beklentiler 2013 Raporu
Güney Asya
Sahra altß
Afrika
Dünya Bankası Raporu’nda, büyümenin artan verimlilik yoluyla sağlanacağı öngörüsüne yer veriliyor.
Önerilere ve gelişimi tetiklemesi
muhtemel durumlara da değinilen
Rapora göre, Euro bölgesinde finansal kilitlenmeye yol açacak bir
güven krizi oluşma olasılığı önemli
ölçüde düşüş göstermiş olmasına
karşın, yapının daha sağlam ve sağlıklı olabilmesi için, ülkeler düzeyindeki finansal durumlarla da desteklenmesi gerekiyor.
Yüksek gelirli ülkelerde güçlü
büyüme yapısının; ABD’nin politika belirsizliğinde sonlanma, Asya’da
tansiyonun azalması ve Avrupa’da
güven artırımı ile birlikte sağlanabileceği, bunun ise gelişmekte olan
ülkelere de pozitif etki ederek, hem
ihracat hem de GSYH artışına gitmelerine yardımcı olacağı belirtiliyor.
Beklenenden fazla
büyüme olabilir
Yüksek getirili finansal piyasalardaki kargaşanın, geçtiğimiz yılın
üçüncü çeyreğinden itibaren azalarak belirgin ilerleme gerçekleştirildiğinin kaydedildiği Raporda,
ulusal ve AB çapında mali sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi için
alınan önlemlerden ve Avrupa Merkez Bankası’nın Euro’yu savunmaya
yönelik çabalarından sonra, küresel
piyasalarda belirgin iyileşme sağlandığı belirtiliyor. Birçok piyasa risk
göstergesinin, Euro bölgesinde mali
sürdürülebilirliğe ilişkin kaygıların
ön planda olduğu 2010 yılının ilk
dönem seviyelerine gerilediğinin
belirtildiği Raporda, piyasa koşullarının sadece kısmen düzelmesinin
bu etkiyi yaratmasına dikkat çekiliyor. Risklerin gerçekleşmemesi
ve finansal toparlanmanın devam
etmesi halinde küresel büyümenin
öngörülerin üzerine çıkabilmesinin mümkün olduğu söylenebilir.
Dünya Bankası’na göre önümüzdeki iki yıl için büyüme oranı yüzde 4,5 ve yüzde 5 olarak öngörülen Türkiye’nin ise, “yumuşak iniş”
yaparak tamamladığı bu süreçten,
hem büyüme hızını tekrar artırarak
hem de istihdam sorununu azaltarak çıkmayı başarabilecek potansiyele sahip olduğunu söyleyebiliriz.
8
iÛveren gazetesi mart 2013
MESS Bölge Temsilciler
MESS Bursa Bölge Temsilciler Kurulu Seçimleri 20 Úubat 2013 tarihinde yapˆldˆ.
Cenk YÖNEY / BaÛkan
1967 yılında Bursa’da doğan Yöney, ODTÜ Elektrik-Elektronik Mühendisliği
Bölümü’nü bitirmiştir. Yöney, 1994 yılında ABD’de bulunan University of Delaware’den
İşletme Yüksek Lisans derecesini almıştır. Coşkunöz Metal Form Makina End. ve Tic.
A.Ş. Genel Koordinatörlüğü; Beltan Vibracoustic Titreşim Elemanları San. ve Tic. A.Ş.
Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Murahhas Üyeliği; Coşkunöz Savunma ve Havacılık
San. Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Vekilliği görevlerini yürüten Yöney, 2007 yılından bu yana MESS Bursa Bölge Temsilciler Kurulu Başkanlığı ile birlikte MESS
Yönetim Kurulu ve Yürütme Kurulu Üyelikleri’nin yanı sıra; TİSK Yönetim Kurulu Üyeliği ve Yürütme
Kurulu Üyeliği ile MESS Entegre Geri Kazanım ve Enerji San. ve Tic. A.Ş. Yönetim Kurulu Üyeliği’ni sürdürmektedir. Halen Coşkunöz Holding CEO’su olan Yöney, BUSİAD Yüksek Danışma Kurulu Üyesi’dir.
Yöney İngilizce ve Almanca bilmektedir.
Úükrü ERDEM / BaÛkan Vekili
1956 yılında doğan Erdem, Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği
Bölümü’nden mezun olmuştur. Çalışma hayatına Emde-Gaz ve İdeal Isı Sanayi’de başlayan Erdem, daha sonra 1980 yılından itibaren Türk Siemens Kablo Fabrikası’nda
çeşitli görevlerde bulunmuş ve 1996 yılında Otomotiv Tekniği Direktörlüğü’ne atanmıştır. 1997-1999 yıllarında Siemens Otomotiv Sistemleri, 1999-2004 yıllarında Sy
Wiring Technologies Türkiye ve Leoni Kablo ve Teknolojileri Sanayi ve Ticaret Ltd.
Şti. şirketlerinin Genel Müdürlük görevini aynı anda yürüten Erdem halen Leoni Kablo ve Teknolojileri Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. Ortağı ve Genel Müdürü olarak görevini sürdürmektedir.
Alman-Türk Ticaret ve Sanayi Odası, Türkiye-İsviçre Ticaret Odası Derneği, BUSİAD, YASED ve İletken
Kablo Üreticileri Derneği Üyesi olan Erdem, Almanca ve İngilizce bilmektedir.
MESS Ùzmir Bölge Temsilciler Kurulu Seç
Haluk ÖZYAVUZ / BaÛkan
1956 yılında doğan Özyavuz,
New York Üniversitesi Yöneticili
rında CMS Jant ve Makina Sanay
yürütmüştür. Özyavuz 2000 yılınd
ğı görevine devam etmektedir. EG
AD, EGOD, EBSO, TAİAD, TA
üyeliklerinin yanı sıra Türk mutfa
Dostları” ve “Rotisörler” derneğinin de üyesidir. Özyav
Ali ÖZDÙNÇ / BaÛkan Vekili
1941 yılında Turgutlu’da doğan
Akademisi’nden mezun olmuştur.
Enstitüsü’nde 1968 yılında tamam
yılında Turyağ A.Ş.’de iş hayatına
yii A.Ş.’de Muhasebe Müdürlüğü
Maksaş Makina Sanayii A.Ş. Ort
olan Özdinç, Kompaş Endüstri ve
Grubu şirketlerinin Mali ve İdari İşler Danışmanlığı
ve Dünya Gazetesi’nin düzenlediği “Ülkemizde Yılın
Danışma Kurulu Üyesi ve TÜRMOB faal üyesidir.
Ayhan ÖZEL / Üye
Sedat DÙNÙZ / Üye
1955 yılında Bursa’da doğan Diniz, ilköğrenimini Bursa Özel İnal Ertekin
Okulu’nda, orta öğrenimini Avusturya Lisesi’nde tamamlamıştır. Viyana Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi’nden Makine Yüksek Mühendisi olarak mezun olan Diniz,
1987 yılından itibaren, aile şirketi SKT Yedek Parça ve Makina San. ve Ticaret A.Ş.’de
çeşitli görevler üstlenmiştir. 1997-2002 yılları arasında Genel Müdür olarak görev yapan Diniz halen Diniz Holding şirketlerinden Tredin Oto Donanım San. ve Tic. A.Ş.
Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Diniz Holding’in diğer şirketlerinde Yönetim Kurulu
Üyeliği yapmaktadır. 1997 yılında Avusturya Cumhuriyeti Fahri Konsolosluğu’na atanan Diniz, Almanca ve
İngilizce bilmektedir.
Tuna ARINCI / Üye
1966 yılında Bilecik’te doğan Arıncı, ilk, orta ve lise öğrenimini Bilecik’te tamamlamıştır. 1987 yılında Uludağ Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden mezun
olan Arıncı, MBA programını Fransa Insead Üniversitesi’nde General Management
Programme üzerine yapmıştır. 1989 yılında Valeo Otomotiv Sistemleri Endüstrisi
A.Ş.’de göreve başlayan ve çeşitli üst yöneticilik kademelerinde, hem Türkiye hem de
Fransa’da görev alan Arıncı, 2006-2012 yıllarında Grammer Koltuk Sistemleri San. ve
Tic. A.Ş. Genel Müdürü olarak görev yapmıştır. 2012 yılında atandığı Valeo Otomotiv
Sistemleri Endüstrisi A.Ş.’de Genel Müdür olan Arıncı, İngilizce ve Fransızca bilmektedir.
1970 yılında Ordu’da doğan Ö
Metalurji Mühendisi olarak mezu
yinde Ar-Ge Mühendisi olarak ba
ve Bayraktar Grubu’na bağlı ola
kalite, mühendislik, proje yönetim
2012’den beri Ege Endüstri ve T
dönem boyunca; Türkiye, Orta D
ya, Çin, Hindistan, Tayland’daki otomotiv sektörü fir
Muhtelif sektörel, profesyonel, sosyal ve sportif dernek
Meslek Komitesi’nde yer alan Özel, İngilizce bilmekt
Hüseyin ORHAN / Üye
1953 yılında Tekirdağ’da doğa
Mühendisliği Bölümü’nden mezu
bağlı Evar Kesici Takımlar Sanay
layan Orhan, çeşitli kademelerde;
dürlüğü görevlerinde çalışmıştır. 1
tür Sanayi A.Ş.’de Merkez Fabrik
Rusya, Uzak Doğu gibi ülkelerdek
temas halindedir. Türkiye İnşaat Sanayicileri Derneği
Ùbrahim ÙÇÖZ / Üye
1960 yılında Bursa’da doğan İçöz, ilk ve orta öğreniminin ardından Bursa Tophane
Teknik Lisesi Makina Bölümü’nde devam eden eğitim hayatını, Yıldız Teknik Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölümü’nden mezun olarak tamamlamıştır. 1984 yılında
Mako Elektrik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’de Üretim Planlama Mühendisi olarak çalışmaya başlayan İçöz, 1988 yılından itibaren Montaj Hatları Sorumlusu ve 1996 yılından
itibaren de Aydınlatma ve Havalandırma Sistemleri Üretim Birimi Yöneticisi olarak
görev yapmıştır. 1999 yılında Ana Sanayi Satış Yöneticiliği’ne, 2001 yılında Fabrika
Müdürlüğü’ne ve 2008 yılında Genel Müdürlük görevine atanan İçöz halen Magneti Marelli Mako Elektrik San. ve Tic. A.Ş. Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapmaktadır. İçöz, iyi derece
İngilizce ve orta derece İtalyanca bilgisine sahiptir.
Ùlham GÜVEN/ Üye
1957 yılında Bursa’da doğan G
mezun olmuştur. İş hayatına 198
fabrikasında Makine Bakım Müh
rım Şefi ve Teknik Müdürlük gö
Bulgaristan’ın Varna şehrinde bul
temsilen Teknik Koordinasyon M
tarihinden itibaren Şişecam kurul
nel Müdürlük görevini yürütmektedir.
9
iÛveren gazetesi mart 2013
Kurulu Seçimleri yap›ld›
çimleri 7 Mart 2013 tarihinde yapˆldˆ.
, Almanya’da Döküm Mühendisliği eğitimi almıştır.
k programını tamamladıktan sonra 1985-2000 yıllayii A.Ş. Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevini
dan bu yana Cevher Grubu Yönetim Kurulu BaşkanlıGİAD ve EOSK’un Kurucu Üyesi olan Özyavuz, ESİABA, İTO, TAYSAD, TÜDOKSAD ve KOK dernek
ağını yaşatmak, geliştirmek, tanıtmak amaçlı “Mutfak
vuz İngilizce ve Almanca bilmektedir.
n Özdinç, 1967 yılında İzmir İktisadi ve Ticari İlimler
. Özdinç, lisansüstü eğitimini İstanbul İşletme İktisadi
mlamıştır. Vatani görevini tamamladıktan sonra 1971
başlayan Özdinç, 1972 yılında Maksaş Makina Sanaü görevini üstlenmiştir. Dirinler Grubu şirketlerinden
tağı ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapmakta
e Ticaret A.Ş.’de Genel Müdür Yardımcısı ve Dirinler
ı’nı yapmaktadır. 2008 yılında, İ.Ü. İşletme Fakültesi
n İşletmecisi Ödülü”ne lâyık görülen Özdinç, İMED
Özel, 1993 yılında ODTÜ Mühendislik Fakültesi’nden
un olmuştur. İş yaşamına 1993 yılında savunma sanaaşlayan Özel, 1995 yılında otomotiv sektörüne geçmiş
an Ege Endüstri’ye katılmıştır. Değişik kademelerde,
mi, pazarlama ve satış görevlerinde çalışmıştır. Mart
Tic. A.Ş. Genel Müdürlüğü’nü yürüten Özel çalıştığı
Doğu, Avrupa, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Rusrmaları ve iş dünyası ile yakın ilişkilerde bulunmuştur.
k üyelikleri bulunan, TAYSAD ve EBSO’da Otomotiv
tedir.
an Orhan, 1978 yılında Boğaziçi Üniversitesi Makina
un olmuştur. 1984 Ocak ayında Elginkan Grubu’na
yi A.Ş.’de Üretim Planlama Mühendisi olarak işe başüretim, kalite, Ar-Ge, pazarlama ve satış, fabrika mü1996 yılında aynı grubun şirketlerinden Valfsel Armaa Müdürü olarak tayin olan Orhan; Amerika, Avrupa,
ki sıhhi tesisat armatür üreticileri ve inşaat sektörü ile
Üyesi olan Orhan İngilizce bilmektedir.
Güven, ODTÜ Makine Mühendisliği Bölümü’nden
81 yılında Şişecam Topluluğu’nun Soda Sanayi A.Ş.
hendisi olarak başlamış ve aynı şirkette Bakım Onaörevlerinde bulunmuştur. 1997-1999 yılları arasında
lunan Solvay Sodi fabrikasında Şişecam Topluluğu’nu
Müdürü olarak da görev yapan Güven, 1 Kasım 2008
luşu olan Asmaş Ağır Sanayi Makinaları A.Ş.’nin Ge-
MESS Ankara Bölge Temsilciler Kurulu Seçimleri 8 Mart 2013 tarihinde yapˆldˆ.
OØuz Nuri ÖZGEN / BaÛkan
ODTÜ Metalurji Mühendisliği’nden mezun olan Özgen, 1981 yılında Erdemir’de
mühendis olarak göreve başlamıştır. 1987 yılına kadar mühendis olarak çalıştıktan sonra 1987-1988 yıllarında Genel Formen, 1988-1989 yıllarında Başmühendis,
1989-1992 yıllarında Yüksek Fırınlar ve Sinter Müdürlüğü’nde Müdür Yardımcısı,
1992-1999 yıllarında aynı ünitede Müdür, 1999-2002 yıllarında Demir Üretim Başmüdürü, 2002-2003 yıllarında İşletmeler Genel Müdür Yardımcısı, 2003-2004 yıllarında Erdemir Romania SRL. Genel Müdürü, 2004-2005 yıllarında ise Erdemir Genel
Müdür Danışmanı olarak görev yapmıştır. 14 Temmuz 2006-2 Temmuz 2012 tarihleri arasında Erdemir
Genel Müdürü ve 17 Temmuz 2006-29 Haziran 2012 tarihleri arasında da Yönetim Kurulu Üyesi olarak
görev yapan Özgen, 2 Temmuz 2012 tarihinden bu yana Erdemir Grup Üretim Koordinatörü olarak görev
yapmaktadır.
Salim Erol AKKOYUNLU / BaÛkan Vekili
1971 yılında ODTÜ Makine Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan Akkoyunlu
aynı bölümde yüksek lisansını tamamlamıştır. İş yaşamına 1971 yılında başlayan Akkoyunlu, sırasıyla PTT Genel Müdürlüğü Makine İkmal Daire Başkanlığı’nda Daire Başkanı, Yüksel İnşaat A.Ş.’nin çeşitli birimlerinde üst düzey yönetici, Noksel Çelik Boru
Sanayi A.Ş. Yönetim Kurulu Murahhas Üyesi ve Genel Müdürü olarak görev yapmıştır.
Akkoyunlu, Yüksel İnşaat Sanayi Tesisleri ve İştirakler firmasında yürüttüğü Genel Müdürlüğü sırasında kurucu ortağı olarak kuruluşunu gerçekleştirdiği Noksel Çelik Boru
Sanayi A.Ş.’de Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Murahhas Üyesi olarak 2009 yılına kadar görev yapmıştır.
Noksel Çelik Boru Sanayi A.Ş.’de Yönetim Kurulu Murahhas Üyesi olan Akkoyunlu, İngilizce bilmektedir.
Haluk GÜMÜÚDERELÙO×LU / Üye
1964 yılında Ankara’da doğan Gümüşderelioğlu, 1987 yılında Hacettepe Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü’nü bitirmiş ve aynı bölümde 1988 yılında Yüksek
Mühendislik eğitimini tamamlamıştır. İş yaşamına 1990 yılı başı itibariyle Brisa’da Karışım Proses Mühendisi unvanıyla başlamış ve 1994 yılı Ekim ayından itibaren 1 yıl
süreyle ABD’de iş hayatını sürdürmüştür. 1995 yılında Kalite Güvence Mühendisi olarak girdiği Türk Traktör ve Ziraat Mak. A.Ş.’de çeşitli bölümlerde görev alan Gümüşderelioğlu, Ocak 2011’den itibaren İnsan Kaynakları Direktörü olarak görevine devam
etmektedir.
Mehmet Namˆk KODAMAN / Üye
1954 yılında doğan Kodaman, Gazi Üniversitesi Kimya Bölümü ve A.İ.T.İ.A. Pazarlama lisansüstü programından mezun olmuştur. 1984 yılında kurduğu Kodsan Kazan
İnşaat San. ve Tic. A.Ş. fabrikasında ısıtma ve sıcak su cihazları üretimine Ostim Sanayi
Sitesi’nde başlamıştır. 1995 yılından itibaren Ankara 1. Organize Sanayi Bölgesi’nde
5 bin metrekare kapalı alanı, 9 bin metrekare sahası olan fabrikasında üretime devam
etmektedir.
Mustafa ÙSKÙFO×LU / Üye
İskifoğlu 1968 yılında Hatay’da doğmuştur. Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden
1993 yılında mezun olan İskifoğlu Business Information Management konulu Executive MBA programını 2005 yılında başarıyla tamamlamıştır. Profesyonel iş yaşantısına 1995 yılında DYO Boya Fabrikaları’nda İnsan Kaynakları Şefi olarak başlayan
İskifoğlu; 2000 yılında General Motors Opel Türkiye Fabrikası’nda İnsan Kaynakları
Müdürlüğü, 2001-2004 yılları arasında Pepsi Bottling Grup’ta üç fabrika ve altı bölge
satış organizasyonundan sorumlu Bölge İnsan Kaynakları Müdürlüğü, 2004-2011 yılları arasında Hugo Boss Tekstil üretim fabrikalarında, Türkiye operasyonundan sorumlu İnsan Kaynakları
Müdürlüğü ve 2011 yılında CMS Jant ve Makine Sanayi A.Ş.’de İnsan Kaynakları Direktörlüğü görevlerinde bulunmuştur. İskifoğlu, Man Türkiye A.Ş. Ankara fabrikasında İnsan Kaynakları Direktörü olarak
görev yapmaktadır.
10
iÛveren gazetesi mart 2013
OECD Factbook 2013 ve
kadˆn istihdamˆnda göremediklerimiz
OECD tarafından her yıl yayımlanan ve ekonomik, sosyal ve
çevresel birçok temel gösterge etrafında OECD üyelerinin durumlarını karşılaştırmalı olarak sunan
OECD Factbook 2013, geçtiğimiz
Ocak ayında yayımlandı. OECD
Factbook 2013’te Türkiye, OECD
ülkeleri arasında ancak “kendi hesabına çalışma” kategorisinde 1.liği
elde etti. Rapor gerçekte ise, özellikle de kadın istihdamı konusunda
yaşadığımız sıkıntıların bir yansımasını içeriyor.
Raporda kendi hesabına çalışmanın Lüksemburg, Norveç ve
ABD’de yüzde 8; Meksika, Türkiye ve Yunanistan’da yüzde 30’un
üzerine çıktığı gösteriliyor. 2011
yılı itibariyle de Türkiye, Meksika
ve İsviçre ile birlikte, kadınlarda kendi
hesabına çalışmanın
erkeklerden daha yüksek olduğu üç ülkeden biri konumunda.
2011 verilerine göre
Türkiye’de istihdam
edilenler için kendi
hesabına çalışanların
oranı kadınlarda yüzde
48,4; erkeklerde yüzde 34,2; toplamda ise
yüzde 38,3 düzeyinde bulunuyor.
Raporda bu oranın Türkiye’deki kadınlar için 1990’da yüzde 78,4’ten
bugünkü noktaya gerilediğine de
dikkat çekiliyor. Burada da OECD
Factbook 2013’teki tek birinciliğimizin gerçek nedeni ortaya çıkıyor:
Kendi hesabına çalış
şanlar
kategorisinde
d
değerlendirilen
“ücr
retsiz
aile işçiliği”nin
ü
ülkemizde
kadın ist
tihdamına
hala hak olması. Diğer bir
kim
n
neden
de ülkemizde
ö
özellikle
KOBİ nit
teliğindeki
işletmel
lerde,
girişimcinin
e
eşinin
şirket sahibi ya
da ortağı olarak gösterilmesi.
Turnusol kağıdı olarak kadın-erkek eşitliğinin en ileri olduğu ülkelerin sıralamadaki yerine bakarsak,
birinciliğimizin o kadar da etkileyici olmadığı görülüyor. Zira kadın
istihdamı içerisinde kendi hesabı-
na çalışanların oranı; Hollanda’da
yüzde 9,4, Kanada ve Finlandiya’da
yüzde 9,2, İngiltere’de yüzde 8,3,
ABD’de yüzde 6,1, İsveç’te ise yüzde 5,7. Bu ülkeler kadınların, iş ve
çalışma hayatına en aktif ve eşit şekilde katıldıkları ülkeler. Bu eşitlik
de aslında, bu ülkelerde kadın istihdamında ücretsiz aile işçiliğinin çok
düşük, ancak ücretli istihdamın çok
yüksek olmasından ileri geliyor.
Dolayısıyla verilere bu perspektiften bakıldığında kadınlarımızın çağdaş ücretli istihdama daha
çok katılması ve “kendi hesabına
çalışanlar”ın oranının OECD ortalamalarına düşmesi, özelde istihdamımızın ve genel itibariyle ekonomimizin sağlığı açısından büyük
önem taşıyor.
Türkiye Barolar BirliØi Hukuk Etkinlikleri
ÙÝ Hukuku Yargˆtay Ùlke Kararlarˆ semineri, 16 Üubat 2013 tarihinde Türkiye Barolar BirliØi (TBB)
Genel Merkezi’nde düzenlendi.
Yaklaşık 900 avukat, hakim ve
sendikacı ile birlikte, Sendikamızı
temsilen MESS Müşavir Avukatı Vahap Ünlü ve MESS Müşavir
Avukatı Uygar Bostancı’nın katıldığı toplantıda açılış konuşmasını
TBB Başkanı Vedat Ahsen Coşar
yaptı.
İş Güvencesi ve İşe İade Sonrası
İstekler ve Toplu İş İlişkileri ile İlgili İlke Kararları, Yargıtay 22. Hukuk
Dairesi Üyesi Seracettin Göktaş tarafından; İşçilik Alacaklarına İlişkin
İlke Kararları Yargıtay 9. Hukuk
Dairesi Tetkik Hakimi Şahin Çil tarafından ve İş Yargılamasına İlişkin
İlke Kararları da Yargıtay 9. Hukuk
Dairesi Tetkik Hakimi Bektaş Kar
tarafından değerlendirildi.
Toplantıda ilke kararlarıyla ilgili
olarak değerlendirilen dikkat çekici
güncel gelişmeler özetle şunlardır:
- 9. Hukuk Dairesi ile 22. Hukuk Dairesi arasında temel konularda içtihat aykırılığı olmadığı belirtilmiştir.
- 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu
İş Sözleşmesi Kanunu ile ilgili henüz içtihat oluşmadığı, Kanunun
değişiklik içermediği konularıyla
ilgili ilke kararlarının yol gösterici
olmaya devam edeceği vurgulanmıştır. Yasada bir değişiklik olmadığı takdirde, iş güvencesinden faydalanamayan işçilerin iş sözleşmesinin
sendikal nedenle feshinde, İş Kanunu 17. maddedeki kötü niyet tazminatına hükmedilebileceğine ilişkin
öngörü belirtilmiştir.
- Fesih öncesinde ihbar öneli
kullandırılan işçiye, işe iade sonrasında ihbar tazminatı ödenmesi
gerekip gerekmeyeceği hususunda
9. HD ile 22. HD arasında daha
önceden var olan içtihat ayrılığının
giderildiği, 9. Hukuk Dairesinin görüşünün de, 22. Hukuk Dairesinin
görüşü ile paralel hale geldiği açıklanmıştır.
- Asıl işveren ve alt işverene birlikte dava açma zorunluluğu ile il-
gili olarak iki daire arasındaki görüş
ayrılığının devam ettiği belirtilmiştir. Konuyla ilgili olarak Seracettin
Göktaş, tebliği dışında bilahare söz
alarak, 22. HD’nin görüşünün gerekçelerini açıklamıştır.
- İş güvencesindeki 6 aylık kıdem konusunda, kesintiye uğrayan
iş sözleşmelerinin birleştirilmesi ile
ilgili ise iki daire arasındaki içtihat
ayrılığının devam ettiği belirtilmiştir.
- 4 aylık boşta geçen süre ücretinin hesabında, vardiya primi vs.
gibi fiili çalışmaya bağlı ödemelerin
dikkate alınmayacağı; belirli süreli
iş sözleşmesinin belirli süreli olma
özelliği taşımadığı anlaşıldığında, cezai şartın da geçersiz olacağı;
kıdem tazminatı hesabında, prim
ikramiye vb. alacakların bir yıllık
toplam tutarının değil, şayet artış
olmuş ise, zamlı tutarın ve dönemin
hesap edileceği hususları ise, iki daire arasında içtihat ayrılığı olmayan
güncel ilke kararları olarak açıklanmıştır.
11
iÛveren gazetesi mart 2013
DÜNYADAN
BASINDAN
Ar-Ge yatˆrˆmlarˆ
Cari açˆk:
Biz ayrˆlamayˆz
Ar-Ge iş hayatında bü- Toplam Ar-Ge HarcamalarÛ (GSYÚH’ye
yük bir yer tutuyor, şirketlerin göre %)
gelecekle ilgili verecekleri ka- 1 Þsrail
4,41
rarlarda geniş rol alıyor. Özel2 Finlandiya
3,88
likle teknoloji konusunda ge3,74
lişmiş ülkelerin bu noktaya 3 Kore
3,40
nasıl vardıkları sorusunun 4 Þsveç
cevabı Ar-Ge yatırımlarında 5 Japonya
3,36
yer alıyor.
6 Danimarka
3,06
Ülkelerin gelişmişlik dü7 Þsviçre
2,99
zeylerini gösteren en önemli
2,90
göstergelerden biri Ar-Ge’ye 8 Tayvan
2,88
GSYH’dan
ayrılan
pay. 9 ABD
TÜİK 2011 Yılı Araştırma- 10 Almanya
2,82
Geliştirme Faaliyetleri Araş- 11 Avusturya
2,76
tırmasına göre, Türkiye’de
14 Avusturalya
2,28
Gayri Safi Yurtiçi Ar-Ge
2,26
harcamasının Gayri Safi Yur- 15 Fransa
2,11
tiçi Hasıla (GSYH) içindeki 16 Slovenya
payı yüzde 0,86. Bu oranın 17 Singapur
2,09
AB ortalaması yüzde 2 düze- 18 Belçika
1,99
yinde bulunuyor.
19 Hollanda
1,82
Teknoloji ithalatı ya1,80
pan ülke konumundaki 20 Kanada
Türkiye’de, genellikle yeni 21 Þrlanda
1,79
ürün ve süreç geliştirme ala- 22 Çin
1,77
nında çalışmalar yapılırken,
23 Þngiltere
1,76
bu yenilikleri destekleyecek
1,69
bilginin araştırılmaması Ar- 24 Norveç
1,63
Ge sürecine sekte vuruyor. 26 Estonya
Son zamanlarda gündemden 27 Portekiz
1,59
düşmeyen yerli üretime, cari 28 Çek Cumh.
1,56
açığın kapatılması için önce29 Þspanya
1,39
lik verilmesi gerekiyor. Yerli
1,26
üretimi ise Ar-Ge’nin çok 31 Þtalya
1,16
daha fazla ve verimli olarak 32 Rusya
imalat teknolojilerini yönlen- 33 Macaristan
1,16
dirmesi ile teşvik edebiliriz. 34 Brezilya
1,16
Ülkedeki Ar-Ge ve inovasyo36 Güney Afrika
0,93
nun artması için gençlerin de
0,86
bilim ve teknolojiye yönlen- 37 Ukrayna
38 Hindistan
0,85
dirilmesi gerekiyor.
IMD araştırması sonuçla- 39 Türkiye
0,84
rına göre katılan 57 ülke ara- 40 Hßrvatistan
0,83
sında Ar-Ge yatırımlarının
42 Malezya
0,79
GSYH’ye oranında yüzde
0,76
4,41’lik oranla ilk sırada yer 43 Hong Kong
0,74
alan İsrail, 9,5 milyar dola- 44 Polonya
rın üzerinde yatırım yapmış. 46 Bulgaristan
0,60
Dünyada bu alanda en çok
47 Yunanistan
0,60
yatırım yapan ülke ise 400
48 Arjantin
0,52
milyar doların üzerindeki,
0,37
harcamayla ABD iken onu 51 Meksika
169 milyar dolar ile Japonya 57 Endonezya
0,03
ve 104 milyar dolar ile Çin
Not: Ülkelerin solundaki sayßlar 43 ülke
takip ediyor. Türkiye ise yüz- arasßndaki sßralamayß göstermektedir. Orijinal
de 0,84’lük kısmını Ar-Ge’ye sßralamadaki 57 ülkeden 43’ü tablolara
ayırarak 6,1 milyar dolarlık alßnmßátßr.
Kaynak: Uluslararasß Yönetim Geliátirme
yatırımla 39. Sırada yer alıyor. Enstitüsü (IMD) Dünya Rekabet YßllßÜß 2012
Cari açığın sorun olmasının nedeni, cari açık verirken, bu açığın
DÜNYA, 15 Mart 2013
kaynaklarının ne olduğu ve kullanımının hangi kalemlerden kaynaklandığıdır. Çünkü cari açık ile birTürkiye son yıllarda öyle hale
likte ortaya çıkan döviz cinsinden
geldi ki, ilkokulu birkaç yıl okumuş
borçlar er ya da geç döviz cinsinden
çocuğa Türkiye’nin en uzun nehri
ödenecektir. Lafı dolaştırmayın deneresi diye sorsanız, yanıt alamadiğinizi duyar gibi oluyorum. Şunu
ya bilirsiniz. Fakat cari açık nedir
söylemek istiyorum: Eğer ülkenize
diye sorsanız, büyük sorun diyebilir. dış borç (ister kamu, ister özel sekÇocuklar böyle, büyükler
tör kredi borçlanması) ya
ise (özellikle çok büyükda sermaye akımı (tahvil,
ler, bürokratlar, bakanlar, EØer bir
hisse senedi alımı gibi)
politikacılar) cari açık ile ülke toplam
şeklinde döviz girişi var,
yatıp, cari açık ile kalkı- tasarrufundan
buna karşın siz bu kayyorlar. Büyükler arasında daha fazla
nağı dış ticarete konu
süre giden bu cari açık
yatˆrˆm yapˆyorsa olmayan alanlara aktarıarttı, azaldı tartışması ise
yorsanız, yani gelen kaygittikçe sığ bir noktaya ya da vergi
nağı siz konuta, kamu
gelirlerinden
taşınmış durumda.
binası yapımına yani
Ocak ayı cari açık ra- daha fazla
inşaat sektörüne aktarıkamları Salı günü açık- kamu harcamasˆ yorsanız, ya da sosyal gülandı. Yılın ilk ayında
venlik kurumları açığını
yapˆyorsa,
cari açık 2012 Ocak ayıkapatmakta kullanıyorcari açˆk var
na göre 99 milyon dolar
sanız, bu cari açık başa
azaldı ve 5.632 milyon demektir.
bela olur.
dolar düzeyinde gerçekCari açığı azaltmaleşti. Tabi yine bu düzey
nın yollarından birisi
yüksek, düşük tartışması gündeme
yatırım ve tüketim için gerekli olan
taşındı. Biz bu sığ tartışmadan çıkaaramalı ithalatını azaltmak gerelım, işin özüne bakalım:
kir. Türkiye’nin böyle bir şansı yok.
Aslında tartışmanın nedeni ikÇünkü en önemli aramalı enerji
tisatçı olmağı halde ya da iktisadı
üretimi için gerekli olan petrol ve
öğrenmeden bu konuda konuşanlar
doğalgaz. Bundan dolayı ithalat
ve yazanlar. Bu kesim ikiye ayrılıcephesinde fazla bir hareket alanı
yor. Birinci kesim hükümet yanlısı
yok. Türkiye’nin üretim yapısı öyle
olanlar. Onlara göre cari açık fibir hale geldi ki, ithalat azaldığı an
nanse ediliyor ise sorun yoktur. Ne
da büyüme oranı da düşmeye başlıyazık ki iktisat teorisinde finanse
yor. Cari açığı azaltmadaki ikinci yol
edilebilir cari açık diye bir şey yok. ise tasarruf oranını artırmak. TasarBu bir uydurma. İkinci kesim hüküruf üç kaynaktan geliyor, hanehalmete karşı olanlar. Bunlar için cari
kı, özel kesim (kurumsa) ve kamu.
açık kötüdür, hükümette bunun tek
Türkiye’de gelir dağılımı bozuk olsorumlusudur.
duğu için en fakir %60’lık kesimin
Gerçek nedir? Gerçek cari açığın
tasarruf yapmaya gücü yok. Geriye
kaynaklarında. Eğer bir ülke toplam
kalan %40’lık kesim ise Türkiye’ye
tasarrufundan daha fazla yatırım
yetmez. Özel kesimin KOBİ kısyapıyorsa ya da vergi gelirlerinden
mının ise kar oranları düştüğü için
daha fazla kamu harcaması yapıyortasarruf yapması mümkün değil.
sa, cari açık var demektir. Yani cari
Kamu kesiminin de özellikle önüaçık bir tasarruf açığıdır. Tasarruf
müzdeki iki yıl seçimlere kitlenmiş
oranı düşük olan buna karşın ekoolması nedeni ile, tasarruf yapması
nomide büyümeyi öngören iktisat
çok zor gözüküyor.
politikaları uygulayan ülkelerde cari
Özetle en iki yıl daha biz cari
açık kaçınılmazdır. Üstelik gerekliaçıkla birlikteyiz. Tıpkı bir şarkıda
dir de.
söylendiği gibi “Biz ayrılamayız.”
ÖMER FARUK ÇOLAK
12
iÛveren gazetesi mart 2013
Erdemir’de Toplu ÙÛ SözleÛmesi
GörüÛmeleri baÛladˆ
Türk Metal Sendikası’nın yetkili olduğu Ereğli Demir ve Çelik
Fabrikaları T.A.Ş. (ERDEMİR)
işyerinde 25 Şubat 2013 tarihinde
Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerine başlanıldı. Toplu iş sözleşmesi
görüşmelerinin açılış toplantısında
yapılan konuşmalarda, sendikaların ve işyerinin temsilcileri diyalog
ve karşılıklı anlayış mesajları verdiler.
Toplantının açılışında Türk Metal Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Aslıyüce ve Türk
Metal Sendikası Karadeniz Ereğli
Şubesi Başkanı Yusuf Ziya Odabaş,
temennilerinin, her dönem oldu-
ğu gibi bu dönem de görüşmelerin
masa başında karşılıklı uzlaşma yoluyla sona ermesi olduğunu vurgulayarak, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin her iki tarafa da hayırlı
olmasını dilediler. Ereğli Demir ve
Çelik Fabrikaları T.A.Ş.’yi temsilen
İnsan Kaynakları ve İdari İşler Genel Müdür Yardımcısı Kaan Böke
ve MESS Genel Sekreteri Av. İsmet
Sipahi de sosyal diyaloğun, karşılaşılabilecek sorunların çözümünde
elimizdeki en önemli ve en güçlü
anahtar olduğunu belirtip, sağdu-
yunun hâkim olduğu ve dengeleri
gözeten bir sözleşmeye imza atmayı
istediklerini ifade ettiler.
2012-2014 dönemine ilişkin
Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerine
22 Mart 2013 tarihinde yapılacak
ikinci toplantıyla devam edilecek.
Bilgilendirme Seminerleri
devam ediyor
Konfederasyonumuzca düzenlenen “Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu Bilgilendirme
Seminerleri” serisi Adana Sanayi
Odası’nın işbirliği ile 31 Ocak 2013
tarihinde Adana’da, Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın işbirliği ile 14 Şubat
2013 tarihinde İzmir’de ve 28 Şubat
2013 tarihinde Konya Ticaret Borsası ve Konya Ticaret odası işbirliği
ile Konya’da gerçekleştirildi.
Adana’daki seminerin açılış konuşmaları Adana Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Sadi Sürenkök ile TİSK Yönetim Kurulu Üyesi
ve Ceyhan Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü tarafından yapıldı.
Hüseyin Sözlü konuşmasında,
yeni kanunla çalışma barışının daha
ileriye götürülmesinin beklendiğini
vurguladı. Seminer’de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Gülsevil Alpagut
“Sendikalara Üyelik, Aidatlar, İşkolları Sistemi ve Sendikal Güvencelerde Yapılan Değişiklikler”, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fevzi Şahlanan ise “Toplu İş Sözleşmesinde
Yetki Prosedürü, Genel Esasları ve
Uyuşmazlıkların Çözüm Yolları”
hakkında bilgi verdi.
İzmir’de gerçekleştirilen seminerde ise açılış konuşmasını yapan
EBSO Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı Erdoğan Çiçekçi, son
dönemde iş dünyasını ilgilendiren
çok sayıda yasanın çıktığını, geçmiş
dönemde kanun metinlerindeki eksikliklerin yargı kararları ile tamamlandığını, ancak bunun da sorunlara
yol açtığını, yeni kanunlarla birlikte
bilgilenmenin daha fazla önem kazandığını ifade etti.
TİSK Yönetim Kurulu Başkanı
olduğunu, iş hukuku uyuşmazlıklarına bakan özel
mahkemelerin olması ve
hakimlerin uzmanlıklarını
geliştirilmesi
gerektiğini
vurguladı.
Seminerin ilk ve ikinci
oturumunda Oturum Başkanlığını Prof. Dr. Polat
TuØrul KUDATGOBILIK
Soyer gerçekleştirdi.
Seminerin ilk oturumunda Çalışma Genel Müdürü
Ali Kemal Sayın, “Kanunun Genel
Tanıtımı, Sendikaların Yapılanması,
E-Devlet Sistemi Üzerinden Üyelik ve İşkolları Sisteminde Değişiklik”; Prof. Dr. Gülsevil Alpagut
“Sendika Yöneticileri, İşyeri Temsilcileri ve Sendikal Güvenceler”;
ikinci oturumda ise Prof. Dr. Fevzi
Şahlanan “Yetki Prosedürü ve Toplu
İş Sözleşmesinin Yapılması, Geçiş
Hükümleri”; Prof. Dr. Tankut Cenkatılan ve görüşleri tek elden dile
tel “Toplu İş Sözleşmesinin Genel
getiren TİSK’in çalışma hayatında
Esasları” ve Prof. Dr. Nurşen Caönemli katkılar sağladığını belirteniklioğlu “Toplu İş Uyuşmazlıkları,
rek, sadece iş davalarına bakan özel
Çözüm Yöntemleri, Grev Uygulamahkemeler kurulması gerektiğini
maları ve Ceza Hükümleri” başlıklı
söyledi. Bu alanda büyük bir ihtiyaç
tebliğleri sundular. Seminerler, soolduğuna dikkat çeken Kutadgoru-cevap bölümleriyle son buldu.
bilik, iş yargısı alanında sorunların
Tuğrul Kudatgobilik
konuşmasında, sosyal tarafların uzlaşısı ile hayata geçen
6356 sayılı Kanun’un
tüm hazırlık sürecindeki çalışmalara
13
iÛveren gazetesi mart 2013
MYK Otomotiv Sektör Komitesi’nde
taslak yeterlilikler görüÛüldü
MYK Otomotiv Sektör Komitesi, taslak Ulusal
Yeterlilikleri deØerlendirmek üzere 17 Ocak 2013
tarihinde Ankara’da toplandˆ.
Sendikamız, Mesleki Yeterlilik
Kurumu (MYK) ile imzaladığı protokol kapsamında, Ulusal Yeterlilik
hazırlama çalışmalarını sürdürüyor.
MESS Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Aykut Engin, İTÜ Endüstri Mühendisliği Öğretim Üyesi
ve MESS Danışmanı Prof. Dr. M.
Nahit Serarslan ve Mesleki Yeterlilik Sınav ve Belgelendirme Merkezi
A.Ş. (SIBEM) Genel Müdürü Nergis Dökmeci’nin katılımlarıyla ger-
çekleştirilen toplantıda, hazırlanan
yeterlilik taslaklarının değerlendirilmesi yapıldı.
Sendikamız tarafından hazırlanan ve Komiteye sunulan Otomotiv
Ön Düzen ve Balansçısı (Seviye 3)
ile Endüstriyel Taşımacı (Seviye 3)
taslak yeterliliklerinin, sektör komitesi toplantısında alınan kararlar
doğrultusunda revize edilerek MYK
Yönetim Kurulu onayına sunulmasına karar verildi.
Hazˆrlanan taslak yeterlilikler komite tarafˆndan deØerlendirildi.
Yeterlilikler MYK Yönetim
Kurulu’nun onayı ile yayımlanarak
Ulusal Yeterlilik olarak yürürlüğe
girmesi ile, Sendikamız tarafından
hazırlanan Ulusal Yeterlilik sayısı
23’ten 25’e yükselmiş olacak.
IPA Operasyon Teklifi
Hazˆrlama EØitimi
Ùnsan Kaynaklarˆnˆn GeliÝtirilmesi Operasyonel Programˆ kapsamˆnda, Operasyon Teklif ÇaØrˆsˆ
Bilgilendirme Günü ve EØitimi düzenlendi.
Katılım Öncesi Mali Yardım
Aracı (IPA) İnsan Kaynaklarının
Geliştirilmesi Bileşeni Program
Otoritesi görevini yürüten Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı AB
Koordinasyon Dairesi Başkanlığı
tarafından 21 Ocak 2013 tarihinde yayımlanan “Operasyon Teklif
Çağrısı” kapsamında, Ankara’da 4
Şubat 2013 tarihinde Bilgilendirme
Günü, 5-6 Şubat 2013 tarihlerinde
ise Operasyon Tanımlama Belgesi
Hazırlama Eğitimi gerçekleştirildi.
Yayımlanan Operasyon Teklif
Çağrısı’yla, istihdam, eğitim ve sosyal içerme başlıkları altında genç
istihdamın desteklenmesi, kadın
istihdamının artırılması, kayıtlı istihdamın teşvik edilmesi, eğitimin
önemi ve okula devam hakkında
bilincin artırılması, hayat boyu öğrenme için gerekli beceri ve yeterliliklerin geliştirilmesi, dezavantajlı
kişilerin istihdam edilebilirliğinin
artırılması, kişilerin işgücü piyasasına erişimlerinin kolaylaştırılması
ve işgücü piyasasına girişle ilgili en-
Katˆlˆmcˆlara süreçler ile ilgili detaylˆ bilgiler sunuldu.
gellerin ortadan kaldırılması önceliklerine yönelik kapsamlı ve kaliteli
operasyon teklifleri bekleniyor.
Bilgilendirme günü AB Koordinasyon Daire Başkanı Kamuran
Kuru’nun konuşması ile başladı.
Kuru konuşmasında başlatılan yeni
operasyon teklif çağrısı ile ilgili bilgi
verdi. yüzde 85’i AB katkısı, yüzde
15’i Türkiye Cumhuriyeti katkısı olarak ÇSGB tarafından Teklif
Çağrısı’nın toplam bütçesi hakkında da bilgi verdi.
AB Türkiye Delegasyonu Temsilcisi Zeynep Aydemir Koyuncu,
ilk kez bölgesel, yerel birimler, üniversitelerin ve benzeri kurumların
birlikte çalışabileceği bir operasyon
başlatıldığını söyleyerek, Katılım
Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA)
kapsamında 2007’den beri binlerce
kişiye ulaştıklarını belirtti.
Ardından kürsüye ÇSGB Müsteşar Yardımcısı Erhan Batur davet
edildi. Batur konuşmasında, beşeri
sermayenin geliştirilmesini, katma
değeri yüksek istihdam alanlarına
yoğunlaşmak gerektiğini anlattı.
Konuşmacıların ardından Zeynep Koyuncu Operasyon Teklif
Çağrısı rehberi hakkında bilgilendirici bir sunum gerçekleştirerek,
kaliteli bir proje havuzu oluşturmayı
planladıklarını belirtti.
AB Koordinasyon Dairesi Başkanlığı Uzmanları Melahat Güray, Arzu Boşnak ve Hüseyin Ali
Tangürek’in sunumlarında; IPA
hakkında bilgi, fon miktarı, başvuruda uygun kriterler, hazırlanacak
temel belgeler, çağrı kapsamındaki
uygun öncelikler ve tedbirler, uygun
bölgeler, başvuru değerlendirme süreci gibi temel konular ele alındı.
Eğitim, üç ana başlıkta birleştirildi: Proje Döngüsü Yönetimi,
Operasyon Tanımlama Belgesi
(OTB), tanımlama-hazırlama ve
başvuru-değerlendirme süreçleri.
İki gün süren eğitim sonunda katılımcıların yönelttiği sorular cevaplandırıldı.
14
iÛveren gazetesi mart 2013
AB’de kriz sonrasÛ reformlar
Küresel krize katˆlˆØˆyla ünlü çalˆÝma mevzuatlarˆyla yakalanan Güney Avrupa ülkeleri; Portekiz, Ùtalya, Ùspanya
ve Yunanistan krizden çˆkmak için uyguladˆklarˆ programlarla radikal reformlara imza attˆlar. ÙÝveren’in Üubat
2012 sayˆsˆnda Portekiz’le baÝladˆØˆmˆz analize bu sayˆmˆzda Yunanistan ile devam ediyoruz.
FATÙH TOKATLI
MESS Uluslararasˆ ÙliÛkiler Müdürü
[email protected]
Yunanistan’da çalˆÛma
mevzuatˆ reformu
Yunanistan’da ekonomik krizi aşmak üzere yapılan reformlar
kapsamında çalışma mevzuatında
bir dizi değişiklik içeren bir reform
paketi hayata geçirildi. 4093/2012
sayılı yasayla kabul edilen pakette
kıdem tazminatı, asgari ücret, çalışma süreleri, iş günleri, istihdam
büroları aracılığıyla dönemsel çalışma konularında önemli değişiklikler yapıldı. Reform paketi 12
Kasım 2012 tarihinde yürürlüğe
girdi.
cut uygulamada temsil kabiliyeti
en yüksek işçi ve işveren konfederasyonlarınca imzalanan ulusal genel toplu sözleşme ile belirleniyordu. 4093/2012 sayılı yasa ile “mali
uyum programının tamamlanmasına kadar” asgari ücret genel olarak
% 22, 25 yaş altı gençler için ise %
32 azaltıldı.
4093/2012 yasa ile asgari ücretin
bundan böyle yasa ile belirlenmesi
hükmü de getirildi. Buna karşın bir
ulusal genel toplu sözleşmenin, yasa
Yunanistan’da çalışma hayatını
düzenleyen 515/1970 sayılı yasada
fazla çalışma, ancak yasada yer verilen belirli durumlarda (olağanüstü
hal, kazaların önlenmesi, özel sosyal
ihtiyaçların karşılanması, acil durum
vs.) istisnai olarak mümkün olabiliyordu. Ayrıca bu durumlardaki fazla
çalışmanın yasal açıdan geçerli olabilmesi için de önceden duyurma ve
kayıt tutma gibi yasal şartların yerine getirilmesi gerekiyordu.
Asgari ücret
Yunanistan’da asgari ücret mev-
ile belirlenen asgari ücretten daha
ileri hükümler içermesi halinde, bu
ücret mevcut uygulamanın aksine
tüm işverenler açısından doğrudan
bağlayıcı nitelik taşımayacak ve yalnızca sözleşmeye taraf örgütlerin
üyeleri için geçerli olacak.
4093/2012 sayılı yasa ile ayrıca
ulusal genel toplu sözleşmede yer
alan % 10’luk evlenme yardımının
asgari ücrete dahil edilmeyeceği de
hükme bağlandı.
ÇalˆÛma süreleri
4093/2012 sayılı yasanın 14.
Maddesi ile günlük asgari dinlenme
süresi azaltıldı. Bu kapsamda asgari
günlük dinlenme süresi 24 saat içerisinde kesintisiz olarak 12 saat iken
11 saate indirildi.
Yunanistan’da mevcut uygulamada 1892/1990 sayılı yasanın
41. maddesi uyarınca, mağazalarda
çalışan personel haftada 5 iş günü
çalıştırılabiliyordu. Yeni yasa ile bu
hüküm kaldırılarak, çalışanlar açısından toplu sözleşme ile haftalık
işgünü sayısının altıya çıkarılması
mümkün hale getirildi.
Özel istihdam bürolarˆ
aracˆlˆØˆyla dönemsel
istihdam
Kˆdem tazminatˆ
Yunanistan’da mevcut uygulamada belirsiz süreli iş akdiyle çalışan bir kişinin iş akdinin feshinin
geçerli olabilmesi, çalışana kıdem
tazminatının ödenmiş olmasına
bağlıydı. Kıdem tazminatının ödenmemesi durumunda fesih geçersiz sayılmaktaydı. Ödenecek
tazminat miktarı ise, çalışanın
aylık ücreti ve işyerindeki kıdemine bağlıydı. Ancak ihbar
süresine riayet edilmesi durumunda tazminat miktarı yarıya
indirilmekteydi.
4093/2012 sayılı yasa ile getirilen değişiklikler kapsamında, öncelikle iş akdinin feshinde ihbar süresi
azami 6 aydan 4 aya indirildi. Buna
ilave olarak çalışana ödenebilecek
azami kıdem tazminatı miktarı da
indirilerek, ihbar süresine uyulmayan fesihlerde çalışanın 12 aylık ücreti ile sınırlandırıldı. Ayrıca 16 yılı
aşan kıdem süreleri, tazminat hesabında dikkate alınmayacak. Bundan
önceki uygulamada azami tazminat
miktarı 24 aylık ücret düzeyindeyken bu rakam aynı işveren nezdinde
28 yıl çalışan bireylere ödenebiliyordu.
ÙÛ günleri
4093/2012 sayılı yasanın 14. Maddesi, bildirim
ve kayıt hükümlerini yürürlükten
kaldırmaksızın yukarıdaki durumların dışındaki durumlarda da fazla çalışma yapılabileceğini hükme
bağlarken, fazla çalışma için neden
gösterilmesi şartını kaldırdı. Bu tür
fazla çalışmalar günde 2 saati ve yılda 120 saati aşamayacak. Bu çalışmanın geçerli sayılabilmesi için İş
Teftiş Birimine önceden bildirim ve
fazla çalışmaların kaydının tutulması şartı aranacak.
4093/2012 sayılı yasa ile özel istihdam büroları aracılığıyla dönemsel çalışmayı düzenleyen hükümler
de kısmen değiştirildi.
Önceki düzenlemeye (4052/2012
sayılı yasa) göre Yunanistan’da mesleki faaliyet olarak geçici işçi istihdam etmek üzere özel istihdam
bürosu kurmak için asgari sermaye
şartı 176.083 avroydu. Yeni yasa ile
bu şart tümden kaldırıldı.
4052/2012 sayılı yasada özel
istihdam bürolarının sadece iş bulmaya dönük aracılık hizmetleri
ile insan kaynakları değerlendirme ve eğitim
hizmetleri vermeleri öngörülmekteydi.
4093/2012 sayılı yasa
ile özel istihdam bürolarına danışma ve mesleki rehberlik hizmetleri verme
imkânı da tanındı.
Yeni yasa ile özel istihdam bürolarının, asgari personel istihdam etme ve asgari ofis alanı sınırlamaları da
kaldırıldı.
4052/2012 sayılı Yasaya göre;
dönemsel çalışan işçinin, ilk görevlendirilmesinin ardından 45 günlük
bekleme süresi geçmeden asıl işveren nezdinde istihdam edilmesi veya
sözleşmesinin yenilenmesi durumunda, işçinin özel istihdam bürosu ile yaptığı iş sözleşmesi otomatik
olarak, asıl işverenle belirsiz süreli iş
akdine dönüşmekteydi. Yeni yasa ile
bu süre de 23 güne indirildi.
15
iÛveren gazetesi mart 2013
MEV
H
a
b
e
r
l
e
r
i
REFA Metot Etüdü ve
ÙÛ Ölçme Teknikleri
Bekaert İzmit Çelik Kord Sanayi
ve Ticaret A.Ş. yönetici ve mühendislerinin katılımıyla, MEV REFA
Uzmanı Mustafa Gencer yönetiminde REFA Metot Etüdü ve İş
Ölçme Teknikleri eğitimi 11-15
Şubat 2013 tarihlerinde yapıldı.
Eğitimde katılımcıların, REFA
Metot Etüdü ve İş Ölçme Teknikleri’ni öğrenmeleri amaçlandı. Be-
kaert yönetici ve mühendislerine
verilen REFA Metot Etüdü ve İş
Ölçme Teknikleri eğitimi, yönetici ve
mühendislerle üretim alanlarında bir
hafta sürdürülen uygulamalarla da
pekiştirildi. Eğitim ve danışmanlık
hizmetlerine yönelik memnuniyetlerini ifade eden Bekaert yöneticileri,
bu eğitimlerin şirket içinde yaygınlaştırılmasını hedefleniyor.
GörüÛler
Eddy Geldhof
Bekaert Tel Üretim Fabrikası’nda 30
yıldan fazla çalışıyorum. Opex takımı
olarak (operasyonel
mükemmellik), dünya çapında üretim faaliyeti gösteren
sahalarımızda, sürekli iyileştirmeyi
hedefliyoruz.
Bekaert daima en iyisini yapmayı hedefleyen ve en iyi metodu bulabilmek için öğrenen bir şirkettir.
Bu noktadan hareketle REFA’nın
Türkiye/İzmit sahamızda gerçek-
leştirdiği eğitime katılma fırsatı
buldum.
Eğitim, katma değer yaratan ve
uyguladığımız sistemi REFA’nın
sistemiyle değerlendirme fırsatı sunan yaratıcı bir deneyim oldu.
Saha çalışması, Kaizen Metodu,
Zaman Ölçümleri ve diğer teknikler, bize üretim bölümündeki iyileştirmelerimizde kullanacağımız eksiksiz bir paket sundu. Bu eğitimle,
şirketimin iyileştirme projelerinde
doğru yolda olduğuna ikna oldum.
Çünkü REFA ile aynı yöntem ve
prensipleri paylaştığımı gördüm.
Derya Saygˆ Duman Gencay Keski
Süreç ÙyileÛtirme
Mühendisi
Proses Mühendisi
Bekaert İzmit yönetici, mühendis ve formenleri olarak beraber katıldığımız bu eğitim, sürekli gelişme
politikamıza ve kişisel gelişimimize
katkı sağladı. Eğitim, katılımcı ve
paylaşımcı bir atmosferde gerçekleşti ve sonunda zaman-metot analizi mantığını kavradık. Bu mantığı
üretim süreçlerimizde uygulayabilecek yetkinliğe sahip bir konuma
geldik. 18-22 Şubat 2013 tarihlerinde Mustafa Gencer, Bekaert
İzmit fabrikasında zaman analizi
uygulamalarında bulundu. Mevcut
zaman analizlerimizi değerlendirme, sahadaki dinlenme paylarını
gözden geçirme amacı ile ölçümler
ve analizler yaptı, tüm hafta boyunca üretimimiz içerisinde yer alarak,
geri bildirimlerde bulundu.
6331 sayˆlˆ Kanun’un iÝverene
getirdiØi yükümlülükler
Supsan Motor Subapları San. ve
Tic. A.Ş.’de İş Sağlığı ve Güvenliği eğitim seminerleri düzenlendi.
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdem Özdemir eğitimde 6331 sayılı
Kanun’un işverene getirdiği yükümlülüklere dikkat çekti. Eğitim semineri kapsamında ilk olarak, insan
kaynakları departmanının yol haritasını çizen Doç. Dr. Erdem Özdemir, işverenin önlem alma yükümlülüğü ve kapsamını açıkladı. Burada;
“Organizasyonu nasıl oluşturmak
gerekiyor ?”, “İşyeri hekimleri ve işgüvenliği uzmanlarının görev, yetki
ve yükümlülükleri neler?”, “Hazırlanması gereken planlar ve dokümantasyonun kapsamı”, “İş kazaları
ve meslek hastalığı halinde yapılması gereken bildirimler”, “Sağlık
raporları”, “Mesleki eğitim ve İSG
eğitimi ve bilgilendirme nasıl olmalı?” sorularını yanıtlayarak İK uygulamacılarının izlemesi gereken yolu
gösterdi.
Daha sonra, 6331 sayılı
Kanun’un tüm personeli ilgilendiren
hükümleri incelendi ve önlemlerin
alınmasında herkese düşen görevlerle organizasyonel anlamda, işçi ve
yöneticilerin görev ve sorumluluklarıyla işçilerin hakları açıklandı.
Eğitim kapsamında, kaza analizi ve sorumluluklar üzerinde de
kapsamlı olarak bilgi verildi ve “İş
kazası ve meslek hastalığı ne demektir?”, “İşveren vekili ve sorumluluğu nedir?”, “Cezai sorumluluğun
kapsamı nedir ve iş kazasından dolayı hapis cezası söz konusu olabilir
mi?”, “Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği
Yasası’na göre firma ortaklarının ve
yöneticilerin sorumlulukları” incelendi.
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve 4857 sayılı Kanun ilişkisine de değinen Doç. Dr.
Erdem Özdemir, özellikle “Asıl
İşveren-Alt İşveren Yükümlülükleri” kapsamında 6331 sayılı Kanun
uygulaması üzerinde durdu. Ayrıca, “Çalışma Süreleri-Fazla MesaiTelafi Çalışması-Postalar Halinde
Çalışma Kuralları” kapsamındaki
yükümlülükleri hatırlattı.
16
iÛveren gazetesi mart 2013
8 bin kadÛn emekçi
Ankara’da buluÚtu
Türk Metal Sendikasˆ 18. Kadˆn ÙÝçiler Büyük Kurultayˆ, BaÝbakan Recep Tayyip ErdoØan’ˆn da
katˆlˆmlarˆyla Büyük Anadolu Termal Otel Kongre Merkezi’nde 5-6 Mart 2013 tarihlerinde toplandˆ.
Türk Metal’in örgütlü bulunduØu iÝyerlerinden gelen 8 bin kadˆn metal iÝçisi, TÜRK-ÙÜ Genel Sekreteri
ve Türk Metal Sendikasˆ Genel BaÝkanˆ Pevrul Kavlak’a “yanˆnˆzdayˆz” mesajˆ verdi.
Açılış konuşmasını TÜRK-İŞ
Genel Sekreteri ve Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pevrul Kavlak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Ford Otomotiv Sanayii A.Ş.
çalışanı Müzeyyen Can’ın yaptığı
ve MESS’i temsilen Genel Sekreter Av. İsmet Sipahi’nin katıldığı
Kurultay protokolünde şu isimler
yer aldı; Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Avrupa Birliği Bakanı
ve Başmüzakereci Egemen Bağış,
TÜRK-İŞ Genel Mali Sekreteri Ergün Atalay, TÜRK-İŞ Genel
Eğitim Sekreteri Ramazan Ağar,
TÜRK-İŞ Genel Teşkilatlandırma
Sekreteri Nazmi Irgat, KOOPİŞ Genel Başkanı Eyüp Alemdar,
Banka ve Sigorta İşçileri Sendika-
Pevrul KAVLAK
Recep Tayyip ERDO×AN Müzeyyen CAN
sı (BASS) Genel Başkanı Turgut
Yılmaz, KKTC Kamu-İş Başkanı
Sami Dilek, Genel Maden İş Genel
Başkanı Eyüp Alabaş, KKTC Hürİş Genel Başkanı Yakup Latifoğlu
ve çok sayıda işveren temsilcisi, siyasi parti temsilcisi ile sivil toplum
örgütü liderleri.
Genel Başkan Pevrul Kavlak
açılış konuşmasında kadın işçilerin
sorunları, kadına şiddet ve kadının toplum içindeki statüsü, kıdem
tazminatı, taşeronluk sistemi, Türk
Metal-MESS Toplu İş Sözleşmesi,
düşük ücret gibi konulara değindi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan konuşmasında, Kadın İşçiler
Kurultayı çalışmalarında başarılar
diledi, bütün kadınların 8 Mart Kadın İşçiler Günü’nü kutladı. Kıdem
tazminatı konusunda açıklamalarda
bulunan Erdoğan, işçilerin kıdem
tazminatı konusunda hiçbir kaygı
taşımamasını istedi. “Kıdem tazminatıyla alakalı olan her şey spekülasyondur” dedi. Sorunun mutabakatla
çözüleceğini tekrarladı.
Müzeyyen Can ise konuşmasında, “Bizler, Türk sanayinin gövdesini oluşturan metal işkolunda çalışan
kadınlarız. Bizlerin tek isteği var, o
da çalışan bir kadın olarak ailemize, ailemizin ekonomik yapısına
katkıda bulunmak, sosyal alanlarda
var olmaya çalışmak. Bizim tek isteğimiz bu. Biz, bunun için çalışmak
istiyoruz…” dedi.

Benzer belgeler

MESS Grup Toplu ØÚ SözleÚmesi GörüÚmeleri baÚladÛ

MESS Grup Toplu ØÚ SözleÚmesi GörüÚmeleri baÚladÛ Av. Erten CILGA, Av. Hakan YILDIRIMOĞLU, Dr. Aykut ENGİN, Aytül ANLAR, Serra DEMİR, Çisem KILIÇ GRAFİK TASARIM Nermin YILMAZ, Nilüfer DEMİRCİ BASUMLI, Seda Sevinç ŞAKAR KORKMAZ YAZIŞMA ADRESİ MESS-...

Detaylı

İncele

İncele Tuğrul KUDATGOBİLİK MESS Yönetim Kurulu Başkanı YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Av. Hakan YILDIRIMOĞLU MESS Genel Sekreteri YAYIN KOORDİNATÖRÜ Aytül ANLAR MESS Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürü YAYIN KURU...

Detaylı