F atma Koyupınar`ın eyleminin 354. gününde

Transkript

F atma Koyupınar`ın eyleminin 354. gününde
DEVRÝMCÝ
ÝÞÇÝ HAREKETÝ
VE BURJUVA
EGEMENLÝK
B
urjuvazi, devrimci iþçi sýnýfý hareketinin olduðu bir
yerde egemen deðildir. Egemenlik biçimini saðlamayý, devrimci hareketin ezilmesinde, etkisizleþmesinde görür. Devrimci harekete karþý saldýrýlarý birbirinden
farklý yollarla yürütür. Proletarya ile burjuvazi arasýndaki sýnýf
mücadelesi tarihi,bunun nasýl olduðunu bize öðretir. Yeter ki,
sýnýf mücadelesini devrimci biçimde kavrayalým.
Ýlk örnek Paris Komünü’dür. Komün, proletaryanýn burjuva egemenliðini devirmenin ve yerine kendi devrimci egemenliðini gerçekleþtirmenin ilk örneði olduðu gibi devrilen burjuvazinin, egemenlik biçimini yeniden saðlamak için emekçi kýyýmýný nereye kadar vardýrdýðýnýn da ilk örneðidir. Paris’te ve
Fransa’da burjuva egemenlik ancak Avrupa burjuvazisinin ittifakýyla kurulabildi. Komün’ün yýkýlmasýndan sonra gericilik
dalgasý tüm Avrupa’ya yayýldý. Komün’ün Avrupa proletaryasý
üzerinde yarattýðý devrimci etki, her yerde kýrýlmalýydý. Çünkü
proletaryanýn devrimci etkiye girdiði her yerde, burjuvalarýn egemenliði tehdit altýnda demektir. Komün’ün yenilgisinden
sonra, uluslararasý proletaryanýn ilk ciddi örgütü olan Birinci
Enternasyonal, Avrupa’yý saran burjuva saldýrýlarýn ortasýnda
daðýldý. Komün dersleri daha sonra, Ekim Devrimi sýrasýnda,
proletaryanýn zafere ulaþmasý için özümlendi.
Rusya’da 1905 devrimci ayaklanmasýndan sonra, çarlýk egemenliðini yýllarca sürecek olan koyu bir baskýyla sürdürebilmiþti. Rusya örneði, mülk sahiplerinin, devrimci proletaryanýn
olduðu her yerde, devlet egemenlik sistemlerini ancak zincirlerinden boþanmýþ azgýn bir terörle ayakta tutabildiklerini gösteriyordu. Rusya proletaryasý eðer 1917 Ekim Devrimi ile iktidara geldikten sonra, emperyalizm desteðindeki gerici güçlerin
kendi iktidarýna karþý baþlattýðý iç savaþý kaybetmiþ olsaydý,
burjuvazinin egemenliðini kurmak için yapacaðý katliam ve
zorbalýðýn, Komüncülere yapýlanlarý geçeceði kesindi. Fakat
Sovyet proletaryasý Komün derslerini çok iyi kavramýþtý ve uluslararasý burjuvazinin tüm giriþimlerini boþa çýkardý. Proletarya gerek devrim sýrasýnda, gerek iç savaþ yýllarýnda devrimci
diktatörlüðünü, enerjik diktatörlüðünü en etkin biçimde kullandý. Burjuvaziye fýrsat vermedi.
Spartakistlerin önderliðinde Almanya’da 1918’de gerçekleþen proletarya devriminden sonra kurulan iþçi konseyleri iktidarý kýsa ömrünün sonunda burjuvazinin iþçilere karþý katliamlarýný nerelere kadar týrmandýrdýðýnýn ve nasýl bir gericiliðin uy-
gulandýðýnýn baþka bir örneðidir. Komünistlere,
proletaryaya ve tüm halka karþý estirilen “beyaz terör” yýllarca sürdü. Þiddetli burjuva baskýlara raðmen Alman proletaryasý baþarýsýz bir ayaklanmaya
giriþti. Ayaklanmanýn yenilgisinin ardýndan, faþizmin iktidara týrmanýþý baþladý. Faþizm iktidara geldiðinde. Alman proletaryasý Avrupa’nýn en güçlü
ve iktidara en yakýn proletaryasý durumundaydý.
Böylesine güçlü, örgütlü bir proletaryanýn olduðu
bir yerde, burjuva egemenlik her zaman tehlike altýndaydý. Burjuvazi, devrimci proletarya hareketini
ezmeden, onu yere çalmadan egemenliðini güvencede görmüyordu. Alman tekelci sermayesi içerde
sýnýf egemenliðini güçlendirmek ve devam ettirmek, dýþta ise dünyaya hakim olmak olmak için
topyekün faþist diktatörlüðü gerçekleþtirdi. Sermayenin egemenlik biçimi Ýtalya’da, Avusturya’da, Bulgaristan’da, Yunanistan’da, Portekiz’de ve Ýspanya’da da ayný þekilde uygulandý.
Ýspanya’da Halk Cephesi iktidarý sýrasýnda egemenliðini yitiren
burjuvazi, egemenliðini yeniden kurmak için, Halk Cephesi
Hükümetine karþý, Ýspanya halkýna karþý çok kanlý bir saldýrýya
giriþti. Alman faþizminin, emperyalizmin desteðindeki faþist
kuvvetler iktidarý iç savaþ sonrasý ele geçirebildi. Devrimci hareket ezildikten sonra burjuva güçler, egemenliklerini yeniden
kurabildiler.
Latin Amerika’da 70’li yýllarda, devrimci hareketi bastýrmak, yok etmek için arka arkaya faþist darbeler yapýldý. Halk
kitlelerine yönelik vahþet en kudurgan düzeye çýktý. Milyonlarca insan iþkenceden geçirildi, sorgulandý, tutuklandý, on binlerce insan -komünist, ilerici, demokrat, iþçi, köylü, aydýn- kurþuna dizildi, kaçýrýldý, sürgün edildi. Burjuva egemenliðin devamý
için, sermaye birikimi için bir kýta halký üzerinde boydan boya
faþist terör estirildi, halk kitleleri mengeneye sýkýþtýrýldý. Askeri
faþist diktatörlüklerin amacý yalnýzca, az sayýdaki iþbirlikçi tekelci gücün ve latifundistin egemenliðini ve zenginliðini korumak deðildi: ayný zamanda emperyalizmin dünyadaki egemenliðini ve çýkarlarýný korumaktý. 60’lý yýllarýn ortalarýndan itibaren askeri faþist diktatörlükler Yunanistan, Endonezya, Türkiye
ve Güney Amerika’da, ayný tarihsel dönemde uygulandý. Bu dönemde devrimci ulusal kurtuluþ hareketlerinin ardý ardýna zafere ulaþtýðý baðýmlý kapitalist ülkelerde ise demokrasi ve sosyalizm mücadelesi büyük bir güç kazanmýþtý. Emperyalizmin
dünyadaki egemenliði sarsýlmaya ve gerilemeye baþlamýþtý. Ulusal kurtuluþ hareketinin zaferini engelleyemeyen emperyalizm, baðýmlý kapitalist ülkelerdeki devrimci hareketlerin önüne set çekmeye çalýþtý. Olan þey, Latin Amerika, Asya ve Afrika’da devrimlerin zaferini önlemek için, emperyalist-kapitalist
sistemin genel bir saldýrýsýydý. Her yerdeki burjuva egemenlik,
ancak sermayenin uluslararasý ittifaký ve saldýrýsýyla korunabiliyordu.
Türkiye ve Kürdistan’da 60’lý yýllarda yükselen devrimci
hareket 12 Mart 1971 Askeri Faþist Diktatörlüðü ile, 70’li yýllarda yükselen devrimci hareket 12 Eylül 1980 Askeri Faþist
Diktatörlüðü ile ezilmek istendi. Askeri faþist darbeler sýrasýnda binlerce komünist, devrimci, ilerici en aðýr teröre uðradý, idam edildi, iþkence gördü, sokakta daðda infaz edildi, kaçýrýldý,
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
3
aðýr cezalar verildi, burjuva þiddet en aþaðýlýk yöntemlerle uygulandý. Türkiye tekelci sermayesi ve emperyalizm burdaki çýkarlarýný ve egemenliðini güvenceye baðlamak için tank, top ve
dipçik zoruna, dikenli tellere, idamlara ve iþkenceye dayandý.
Fakat her koþulda devrimci mücadeleyi sürdüren, kesintiye uðratmayan komünist hareket, sermayenin bu topraklarda egemen
olmadýðýný göstermiþtir.
Bu kýtalarda burjuva terör yalnýzca faþist darbe sýrasýnda
uygulanmadý; devlet terörü diðer dönemlerde de hiç eksik olmadý. Özellikle de son elli yýl boyunca kitleler üzerinde sistematik ve çýplak bir baský sürdürüldü. Küba devriminden sonra
hýzlanan ve yoðunlaþan devrimci mücadele, burjuvazinin sosyal varlýðýný tehdit edecek düzeye gelmiþti. Zincirleme bir etki
ile her yerde halk ayaklanmalarý görülüyordu. Burjuvazi eski
yöntemlerle toplumu yönetemiyordu. Kriz tüm toplumu sarýyordu. Krizden iki çýkýþ yolu gündeme gelmiþtir: Birinci yol
proleter çýkýþtýr, ki bu proletaryanýn önderliðinde bir devrim demektir; Ýkinci yol, burjuva yoldur, yani faþist darbe. Krizden
proletaryanýn devrim yolunun gerçekleþmediði yerlerde, burjuva yol tüm zorbalýðýyla uygulandý. Ancak devrimci iþçi sýnýfý
hareketi, burjuva terörü yýllarý boyunca mücadelesini çeþitli biçimlerde sürdürebilmiþ ve burjuva egemenliði tehdit edecek
düzeyi yakalamýþtýr.
Devrimci iþçi hareketlerini, devrimci halk hareketlerini
yalnýzca terör yöntemleriyle yok edemeyeceðini anlayan emperyalist-kapitalist sistem, 90’lý yýllarda baþka bir politika devreye soktu. Yeni dönemin politikasý “politik çevirme hareketi”
oldu. Politik çevirmenin amacý devrimci hareketi, burjuva düzende bazý “seçenekler” sunarak, sisteme adapte etmekti. Parlamentolara katýlým, yasal örgütlenme ve yasal faaliyette bulunma, sistemin bir gücü olarak tanýnma, hatta kimi ekonomik olanaklarý kullanma, burjuvalarýn sunduðu “seçenekler”den bazýlarýydý. Buna karþýlýk, devrimci güçler, öncelikle devrimci bir güç
olmaktan çýkacaklar, yani mevcut sistemi devrim zoruyla devirmekten vazgeçecekler. Parlamenter sistemin bir parçasý olmayý
kabul edecekler. Artýk devrimci hareketler olarak deðil, muhalif hareketler olarak, “sistemin kurallarýna göre” hareket edeceklerdir. Çünkü emperyalist-kapitalist sistem, onlarý kendi içinde etkisizleþtirebileceðine ve düzene baðlayacaðýna güveniyordu. Devrimci hareketleri, devrimci hareket olmaktan çýkarmanýn en kolay yolu buydu. Bunu için ABD, AB ve BM tüm
aðýrlýðýný koydu. Bunun sonucu Latin Amerika’da devrimci gerilla hareketleri ve baþka yerlerdeki devrimci güçler peþ peþe
düzene yöneldiler. Ama hala devrimci ilkelerde ýsrar eden ve
mücadeleye devrimci olarak devam eden devrimci dinamikler
vardý.
Böylece, burjuvazi, emekçi sýnýflarý, kapitalizme karþý en
güçlü konumlanýþlarýndan, devrimci olan konumlanýþlarýndan
uzaklaþtýrmýþ olacaktý. Çünkü kapitalin egemenliði ancak bu
koþullarda kendini garanti altýna alabilirdi. Fakat iþler öyle gitmedi. Emek-sermaye uzlaþmaz çeliþkisinin ve karþýtlýðýnýn olduðu bir toplumda, sýnýflar iliþkisi ve sýnýflar mücadelesi iþin
doðasý gereði ancak bu eksende geliþebilirdi. Ve öyle de geliþti. Latin Amerika’da gerilla hareketleri düzenle uzlaþmasýna
raðmen, emekçi kitle hareketleri hiç durmadý. Sýnýflar savaþýmý
tüm yoðunluðuyla devam etti. Uzlaþmanýn geçici etkisi çok ký-
4
sa sürdü. Tam da bu süreçte bir kýta halkýnýn ayaklanmasý baþladý. Halk hareketleri yeniden devrimci bir temelde yükselmeye baþladý. Devrimci durum her yerde olgunlaþýyordu. Ýç savaþ
çeþitli görüngüler içinde devam ediyordu. Burjuva ne egemendi, ne de yönetebiliyordu. Kitleler ise devrimci bir dönüþüm istiyordu. Bu doðrultuda yapýlan yýðýnsal devrimci eylemlerin sonucu hükümetler, devlet baþkanlarý devrilmeye baþladý. Halk
kitleleri bu eylem sýrasýnda, yeni bir toplumun temellerini, toplumsal örgütlenmelerini ve politik ordusunu oluþturuyordu. Kýsacasý, burjuva politik çevirme hareketi çok az bir zaman içinde iflas etti. Bunun en belirgin örneklerinden biri Türkiye ve
Kürdistan’da yaþandý. 90’lý yýllarda, önceki küçük-burjuva devrimci konumlarýný terk ederek düzene dönen çeþitli sol güçlerin
bu tüm uzlaþmacý ve reformist çabalarýna raðmen, devrimci hareket yoluna devam etti. Halklarýn mücadelesinde düþüþ görülmesi bir yana, en yüksek noktaya çýktý. Devrimci durum olgunlaþtý, iç savaþ þiddetlendi. Sonunda burada ve dünyada devrimci mücadele öyle bir geliþim gösterdi ki reformist ve oportünist
güçleri de arkasýndan sürükledi. Eðer bir devrimi yaratan koþullar ortaya çýkmýþ ve olgunlaþmýþsa, yeni topluma geçiþ bir zorunluluk olmuþsa, bu devrimci süreci durdurmaya burjuvazinin
gücü yetmez, sosyal-reformistlerin ve oportünistlerin gücü de!
Uluslararasý sermaye 90’larda Sovyetler Birliði ve Doðu
Avrupa’da karþý-devrimcilerin yönetimi ele geçirmesinden sonra, geçici güç üstünlüðünü ele geçirdi. Geçici güç üstünlüðüne
dayanarak dünya proletaryasýna karþý topyekün bir saldýrý baþlattý. Emekçi sýnýflara karþý yürütülen küresel iç savaþýn amacý,
iþçi sýnýfýnýn, yüzyýl boyunca elde ettiði tüm kazanýmlarý -ki bazýlarý yüzyýllarca süren iç savaþlarla elde edilmiþtir- yok etmek;
iþçi sýnýfýnýn sýnýf mevzilerini ve örgütlülüðünü daðýtarak, tamamen burjuvazinin diktasýna boðun eðdirmekti. Sermaye ele
geçirdiði geçici güç üstünlüðü olanaðýný sonuna kadar kullanmak istiyordu. Çünkü bu durum, sýnýf savaþýnda her an deðiþebilir. Öyle de oldu. Dünya proletaryasý, çok geçmeden yeni bir
devrimci atak baþlattý. Dünyayý sarsan eylemler ardý ardýna geldi. Avrupa’da yüzyýlýn en büyük eylemleri görüldü. Emperyalist ülkelerin on yýllarca süren kitle eylemlerinden arýndýrýlmýþlýk durumu artýk sona ermiþti. Devrimci durum her yerde görülmeye baþladý, koþullar dünya devrimi için daha bir olgundu.
Böylesine keskin bir süreçte, proletarya ile sermaye güçleri
yüzyýl savaþýna tutuþtular. Burjuva egemenliði bu sefer daha
büyük ve ciddi bir tehdit altýnda,
Fakat durum burjuvazi için ne denli umutsuz olsa da, tarih
sahnesini öyle kolay terk etmeyecektir. Çökmekte olan burjuva
toplumu ayakta tutmak için yapmayacaðý þey yoktur. Bu doðrultuda, terörü yaygýnlaþtýrýyor ve saldýrýlarýný artýrýyor. Durumun kritik olduðu yerlerde devlet eliyle faþizmi uygulamaya
sokuyor. Toplumsal sistemin yýkýlmasý derinleþtikçe, faþizmi
daha geniþ bir alanda uygulayacaðý açýktýr. Hiç þüphesiz proletarya ile burjuvazi bu durumda çok þiddetli çatýþmalara girecektir. Ýnsanlýðýn geleceði bu çatýþmalarda belirlenecektir.
Burjuva egemenliði ve burjuva düzeni devirecek olan
proletaryanýn devrimci sýnýf olarak hareket etmesidir. Ýnsanlýðýn kurtuluþuna giden yol proletaryanýn devrimci hareketinden geçer.
C.DAÐLI
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
TANKIN
NAMLUSU
NEREYE ÇEVRÝLÝ
T
giderken evdeki bulgurdan olmak
da var.
Kandil Daðý çevresi, bölgenin
en karmaþýk ve bu haliyle gerilla için en uygun sýðýnaklara sahip kara
parçasý. TSK’nýn hemen hiç bilmediði böyle bir bölgede, ne hafif donanýmlý özel birlikler ne de aðýr mekanize birlikler kýsa sürede baþarý
þansýna sahipler. Geçmiþteki tecrübeleri bilen ve gidecekleri yerde
birkaç çadýr, birkaç iþlenmiþ tencere
dýþýnda bir þey bulamayacaklarýnýn
farkýnda olan TSK’nýn, böyle bir sýnýr ötesi operasyonu yalnýzca moral
açýsýndan yürüteceði düþünülebilir
mi? Ýsli tencereden ibaret savaþ ganimetleriyle, moraller ne kadar yükseltilebilir?
Sýnýr ötesi bir operasyona dair
askeri ya da moral beklentilerin düþük olduðu bu denli açýktýr
ve egemen sermaye sözcüleri, bu gerçeðin farkýndalar. “Sýfýr
noktasý”na iliþtirilmiþ gazeteci müsveddeleri de, bu büyük yýðýnaðýn sýnýr ötesi bir operasyona yönelik olmadýðýný doðruluyorlar. Yýðýnak, uzun ve kýsa vadede birçok iç içe geçmiþ hedefe sahip. Kýsa vadeli hedefler arasýnda, Güney Kürdistan’da
federatif devleti, “Ben buradayým” diyerek tehdit etmek öne
çýkýyor. Uzun vadeli hedefse, Irak’ýn iþgalidir. Þimdi, bu hedeflerin Türk burjuva sýnýfýnýn önüne nasýl çýktýðýna bakalým.
SK, 250 bin askerle, Irak sýnýr hattý boyunca büyük
bir yýðýnak yaptý. Kýrklareli-Tekirdað gibi, binlerce
km. öteden taþýnan tanklar, obüsler, aðýr mekanize
araçlar, haftalar boyunca sýnýra taþýndý, taþýnma sürüyor. “Ýliþtirilmiþ” gazeteci müsveddeleri de, omuzlarýnda kamerayla,
kan ve barutun bu vahþi dansýna alkýþ tutmak için bölgeye akýn ettiler. Ayný günlerde Ýran, PJAK’a karþý geniþ bir operasyona giriþti ve katyuþa füzeleriyle sýnýr ötesindeki köyleri ve
kamplarý ateþe boðdu.
Ortaya çýkan görüntü ve buna eþlik eden tantanalý haykýrýþlar, Türkiye’nin Ýran’la ortak olarak, sýnýr ötesi bir operasBaðýmsýz Devlete Doðru
yona giriþme niyetini iþaret etti. Ancak, þu ana kadar, aðýr siGüney’de ortaya çýkan devletin federatif niteliðini tanýyalahlarla donanmýþ birliklerin
caðý konusunda, Türkiye’nin
sýnýr ötesine geçmesi söz kodaha önceden verdiði teminatnusu olmadý. Yalnýzca, hafif
Kuþkusuz,
bu
tablo,
bölge
gerici
lar hatýrlanmalýdýr. Ancak, son
silahlarla donanmýþ özel birdönemde ortaya çýkan birkaç öülkelerini
sonu
gelmez
bir
likler, sýnýrýn 10-15 km ötesinnemli geliþme nedeniyle, Türde kimi mevzilere operasyon
çatýþmanýn, güçten düþmenin ve dev- kiye’nin bu konudaki endiþeledüzenlemekle yetindiler. “Sýfýr
rimci halk hareketlerinin büyük darbe- ri, önceki sözlerini unutacak
noktasý”nda bekleyiþ sürüyor.
düzeye geldi. Ocak’ta yapýlan
Tabii, bunca pahalý ve zahmetlerinin girdabýna çekecektir. Egemen seçimlere raðmen, Baðdat’ta
li gösterinin neye alamet olduhalen daha hükümetin kurulaburjuva gericiliði kendisini bölgesel
ðuna dair tartýþmalar da…
mamýþ olmasý, bu geliþmelerin
Ulusal Kurtuluþ Hareketi
çapta bir devrim
baþýnda geliyor. Newroz sonra(UKH)’nin genel karargahýnýn
sý patlak veren Amed ayaklantehlikesinin
içine,
böyle
bulunduðu Kandil Daðý’na yamasý da, Türkiye’nin Güpýlacak bir askeri harekatýn ne
pervasýzca, gözü kara biçimde
ney’deki devlete karþý tahamiþe yarayacaðýna dair, her kaatabilir
mi?
Görünen
o
ki,
burjuva
gerimül sýnýrlarýný en aza indirdi.
fadan bir sesin çýktýðý bir tarBaðdat’ta, Ocak-Nisan döcilik, ABD’nin çöküþüne ve
týþma yürüyor. Geçmiþteki
nemi boyunca bir hükümet kubenzer operasyonlarý ve sobölgede etkisizleþmesine paralel
rulamamýþ olmasý, iþgale karþý
nuçlarýný unutmamýþ olan assavaþan halkýn gücünü kanýtlýolarak,
ne
birbirleriyle
keri “uzman”larýn çoðu, böyle
yor. ABD, tüm Irak’ta olduðu
bir operasyon için; “atýlan taþ,
dalaþmaktan kaçýnabilir, ne de devri- kadar, Baðdat’ýn Yeþil Bölgeürkütülen kurbaðaya deðmez”
min kahredici darbelerinden kendini si’nde de egemenliðini yitirmiþ
yorumunda bulunuyorlar. Üsdurumda. Yeþil Bölge’nin içintelik bu kez, Dimyat’a pirince
koruyabilir.
de iktidar kavgasý veren Iraklý
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
5
burjuvalar, ABD’nin politik baskýlarýný dinleyemeyecek
kadar, halk savaþýnýn tehdidi altýndalar. Bu durum halk savaþçýlarýnýn morallerini yükseltip kitle desteðini çoðaltýrken, iþgalci ve iþbirlikçileri yalnýzlaþtýrýyor. Baðdat’taki bu
durum, Kürdistan bölgesinde hummalý þekilde devletin
resmi kurumlarýný inþa eden Barzani’ye, baðýmsýzlýk ilaný
için uygun ortam saðlýyor. Eðer Türkiye ve Ýran’ýn baskýlarý olmasa, Barzani baðýmsýz devleti ilan etmekte sakýnca
görmeyecekti. Baðdat’ta, böyle bir ilana karþý çýkýp engelleyebilecek bir siyasi otorite bulunmuyor. Þii burjuva temsilcileri, böyle bir baðýmsýzlýk ilanýný, çok zengin petrol
yataklarýyla bezeli bölgelerinde kendi otoritelerini ilan etmek için gerekçe haline getireceklerdir.
Baðýmsýzlýk konusunda anlaþamadýklarý söylenen Talabani ve Barzani’nin partileri, Mayýs ayý içerisinde birleþik hükümetlerini ve bu hükümetin programýný ilan edecekler. Programda baðýmsýz bir devlete dair neler bulunduðu, en çok Türkiye için muamma. Öte yanda Rusya, Erbil’de
büyükelçilik açmaya hazýrlanýyor. Bu da, Güney’deki baðýmsýz devleti tanýmaya hazýr küresel çapta güç ve devletlerin bulunduðuna iþaret. Erbil’de bir “Büyükelçilikler Caddesi”; iþte
Türkiye’nin en büyük kâbusu. Ve kâbus, her geçen gün gerçek
oluyor.
Nihayet Nisan ayý sonunda, Baðdat’ta bir hükümet kurulacaðýna dair bir “umut” belirdi. Ancak, bu denli uzun süren
bir kapýþmadan sonra varýlan bir uzlaþmanýn, hiç de uzun ömürlü olamayacaðý açýk. Dahasý, böylesi sýkýntýlý bir dönemin
sonunda el mecbur kurulacak bir hükümetin hüküm gücü oldukça tartýþmalýdýr. Barzani’nin Erbil’deki gölgesi, Baðdat hükümetinden daha uzun hale geldi. Baðdat’ta bundan sonra kurulacak bir hükümetin otoritesi, Erbil’e kadar ulaþamaz. Bu
durumun anlamý açýktýr: Ortada fiilen ve ilan edilmemiþ bir
baðýmsýz devlet duruyor. Mayýs ayýnda, Baðdat’takinin kurulmasýný beklemeden Erbil’de kurulacak hükümet ve Rusya Büyükelçiliði, fiili olarak baðýmsýzlýk durumunun ilanýnýn pek uzak olmadýðýna dair güçlü iþaretlerdir.
Benzer kâbuslarý Ýran gerici tekelci mollalar rejimi de görüyor. TSK ile ayný dönemde sýnýra asker yýðýnaðý yapan Ýran,
böylece Türkiye’ye çok önemli bir konuda ortak olduðunu
dünyaya gösterme fýrsatýný kaçýrmadý. Hatta sýnýr ötesi harekâta fiilen giriþerek, bu konuda ABD tarafýndan eli kolu
baðlanan Türkiye’yi de fiili operasyona teþvik etti, ediyor.
Türk tekelci egemenliðinin Barzani’yle yollarý bir kez daha çatallaþýyor. Oysa ki Barzani, Kuzey Kürdistan halkýnýn
UKH’den kopuþuna yardýmcý olmasý beklenen bir unsurdu.
Türk tekelci egemenliðin denetimi altýnda oldukça, böyle bir
Barzanileþtirme, ehveni þer olarak kabul görebilirdi. Fakat
Baðdat’taki karmaþa, Barzani’nin gücünü Türkiye’nin kontrol
altýna alamayacaðý bir seviyeye ulaþtýrdý ve esas olarak, Amed
ayaklanmasý, “Barzanileþtirme” umutlarýný tamamen suya düþürdü. Barzani gibi gerici-burjuva bir sýnýfýn temsilcisi, Amed
ayaklanmasýný sýrtlayan yoksul emekçilerin özlemlerine tercüman olamazdý. Bu, iki taraflý bir kaybediþti. Türkiye için. Hem
Güney üzerindeki denetimini tamamen yitiriyor ve baðýmsýz
bir devlete doðru gidiþi önleyecek gücü kaybediyordu, hem de
Kuzey Kürdistan halkýný politik çevirme içinde tutma þansýný
6
yitiriyordu. Sýnýrýn iki tarafýna büyük tehdit anlamýna gelen yýðýnak, iþte bu koþullarda ortaya çýktý.
Bölgesel Savaþ Tehlikesi…
Tiyatro dekoru içinde bir tüfek varsa, oyun içinde mutlaka
bu tüfek patlayacak demektir, klasik bir kuraldýr. Dünyanýn
herhangi bir bölgesi, bu denli silahlý adam kalabalýðýna tanýk
deðildir. Baðdat-Diyarbakýr arasýnda, yüz binden fazla ABD’li
250 bin TSK, onbinlerce Ýranlý, yüz bin kadar peþmerge ve
birkaç bin UKH’li gerilla, toplanmýþ durumda. Bu militer ve
gerillacý güçlere ek olarak, milyonlarca öfkeli yoksul ArapKürt nüfus var. Tam bir barut fýçýsý…
Bu barut fýçýsýnýn tam üstünde oturan ve tüm silahlý burjuva güçleri düzenleyen güç olarak ABD var. Ancak, ABD’nin
durumu fazlasýyla sallantýda. Üstelik Irak’taki iþgal üzerinde inisiyatifini kaybettikçe, bu boþluðu Ýran dolduruyor. Bu tehlikeli duruma raðmen ABD, þimdi kendi içinde, Irak’tan geri
çekilmeyi tartýþýyor. Daha düne kadar iþgale destek verenler,
Bush ve ekibinden desteklerini hýzla çekiyorlar. Bu geliþmeler
her an ABD’yi iþgal bölgelerinden geri çekilmeye ya da NATO bünyesinde bölge gerici devletlerinin iþgale ortak olmasýný
istemeye götürebilir.
Bu olasýlýðýn Türk tekelci sermayesi tarafýndan deðerlendirildiði açýktýr. ABD’nin bölgeden çekilmesi durumunda,
Türkiye’nin soluðu Kerkük’te alacaðý, en azýndan buna hazýrlandýðý muhakkak. Ýran, Suudi Arabistan’ýn boþ gözlerle bu
geliþmelere seyirci kalmasý da beklenemez. Her durumda, bu
dar parçada yapýlan askeri yýðýnaðýn, bölgesel bir savaþý ve Irak’ýn komþu ülkeler tarafýndan parça parça iþgalini gündeme
getirmesi akýldan çýkarýlmamalýdýr.
Kuþkusuz, bu tablo, bölge gerici ülkelerini sonu gelmez
bir çatýþmanýn, güçten düþmenin ve devrimci halk hareketlerinin büyük darbelerinin girdabýna çekecektir. Egemen burjuva
gericiliði kendisini bölgesel çapta bir devrim tehlikesinin içine, böyle pervasýzca, gözü kara biçimde atabilir mi? Görünen
o ki, burjuva gericilik, ABD’nin çöküþüne ve bölgede etkisizleþmesine paralel olarak, ne birbirleriyle dalaþmaktan kaçýnabilir, ne de devrimin kahredici darbelerinden kendini koruyabilir.r
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
yavaþlatan
bir etkiye sahiptir. Lehte
olan dýþ dinamikler, henüz
iç olgunluða
ulaþmamýþ
devrimin, bu
olgunluðu
yakalayabilmesi için ihtiyaç duyulan
zamaný kazandýrabilir. Bu duruma en uygun örnekler, II.
Paylaþým Savaþý’nýn bitiþ yýllarýnda görülebilir.
Doðu Avrupa’nýn çoðu ülkesi, iç dinamikler açýsýndan, yani emekçi sýnýflarýn bilinç, örgütlülük ve savaþým deneyimi açýsýndan henüz hazýr
olmasa bile, proletaryaya bu eksiklikleri hýzla
giderme fýrsatý veren, dýþ dinamikler oldu. Nazi
faþizmini Avrupa’dan kazýyýp yok etmiþ
SSCB’nin prestiji ve yarattýðý sempati sayesinde komünist partiler, bu ülkelerde kýsa sürede
iktidarý fethedecek güce ulaþtýlar. Dýþ dinamiklerin bir devrim üzerindeki olumsuz etkilerini,
Ýspanya Ýç Savaþý’nda izleyebiliriz. Ýspanya’da
Komünist Parti ve gruplar, uluslararasý emperyalist sermayenin tam desteðini alan faþist
Franco’ya karþý, proletarya ve emekçileri tek
bir çatý altýnda toparlayacak zamaný kazanamadýlar. 1959 Kübasý ise, emperyalizmin soðuk
savaþ saldýrýlarýyla tüm dünyada gericilik rüzgarlarý estirdiði bir ortamda, saðlam iç dinamiklere sahip bir devrimin ayakta kalma baþarýsýna
bir örnektir.
Dünyanýn Kaderinin
Çizildiði Topraklar
Son aylarda ABD savaþ makinasýnýn en
üst düzey yöneticileri sýrayla Ankara’da boy
gösterdiðinde, küçük-burjuva demokratlarý hep
bir aðýzdan “gene ne istiyorlar, biz hangi karanlýk çukurlara sokacaklar, hangi kanlý maceralara
sürükleyecekler?” diye yakýnýp durdular. Onlarýn iþi yakýnmak. Küçük burjuva devrimcisi de
boþ durur mu, hemen muhalefetini sergileyecek
bu fýrsatýn üstüne atlar: “biz bu planlara ortak
olmayacaðýz!” diye. Proletarya devrimcisi ise,
emperyalist planlarýn ve niyetlerin, süregiden
çeliþkileri hangi yönde etkileyeceðinin, devrimi
hangi büyük olaylar ve acýlar yoluyla gündeme
getireceðinin hesabýný yapar, ona göre tutum alýr. Bu hesabýn yapýlýþýnda Marksizmin devrim
teorisi yol göstericidir. Emperyalist-kapitalist
sistemin Türkiye ve Kürdistan devrimi üzerindeki güncel etkilerine geçmeden önce, Marksist
devrim teorisinin, iç ve dýþ dinamikler üzerine
söylediklerini kýsaca hatýrlamakta yarar var.
Devrim teorisinde iç ve dýþ dinamikler,
farklýlýklarý hesaba katýlarak ele alýnýr. Bir devrimin dinamikleri dediðimizde, sözkonusu ülkede sýnýflar mücadelesinin seyrini etkileyen ekonomik durum, egemenlerin ve ezilenlerin karþýlýklý iliþki ve mücadeleleri, bu mücadelelerin ortaya çýkardýðý devrimci birikim ve toplumsal
psikoloji vs. aklýmýza geliyor. Dýþ dinamikler ise, dünya çapýnda sýnýflar mücadelesinin seyri,
sosyalizmin prestiji, egemen sýnýfýn diðer ülke
egemenleriyle iliþkileri vs. þeklinde sýralanýr.
Ýç ve dýþ dinamikler, karþýlýklý etkileþim içerisinde, birbirlerini güçlendiren veya zayýflatan unsurlar taþýr. Ancak, son tahlilde, bir devrim üzerinde belirleyici etkiye sahip olan, iç dinamiklerdir. Uluslararasý koþullar ne denli uygun olursa olsun, eðer iç dinamikler yeterince
olgunlaþmamýþsa, devrimin zaferi olanaklý olmaz.
Ekim Devrimi öncesinde Lenin, Uluslararasý koþullarýn ne denli uygun olduðuna dönüp
dönüp vurgu yaptý. Bu ýsrarlý vurgular, komün
deneyiminden baþka tarihsel arka plana sahip
olmayan proletaryanýn, iktidarýný koruyabileceðine iliþkin inancý ayakta tutmak içindi. O dönemin uygun uluslararasý koþullarýndan yararlanma cesaretini ve atýlýmýný yalnýz Rusya proletaryasý gösterebildi. Ayný uygun koþullar, iç dinamikleri yeterince olgunlaþmamýþ Almanya, Ýtalya, Macaristan gibi ülkelerin proletaryasýna zafer yolunu açmadý.
Ýç dinamikler belirleyicidir. Ancak, bu, dýþ
dinamiklerin pasif olduðu anlamýna gelmez. Dýþ
dinamikler her zaman bir devrimi hýzladýran,
Yeni Savaþým Alaný:
Tüm Dünya
“Sosyalist devrimi kendinden önceki devrimlerin tümünde ayýrdeden özelliklerden biri,
onun yasal düzenliliklere tabi eðiliminin bir
dünya devrim süreci haline gelme yönünde olmasýdýr.” (Malinin, Marksçý-Leninci Felsefenin
Temelleri, c.2, sf:137)
Söz konusu “yasal düzenlilikler”, kapitalist
sistemin bir dünya sistemi haline geliþiyle iliþkilidir. Emperyalist-kapitalizmin son 30 yýlda
gösterdiði olaðanüstü hareketlilik, proletaryanýn
mücadele alanýný ülke sýnýrlarýndan tüm dünyaya doðru taþýmasýný hýzlandýrdý. Bu yeni durum, devrimin iç ve dýþ dinamikleri arasýndaki
iliþkiyi yeniden tanýmlamayý zorunlu kýlýyor.
Dýþ dinamiklerin, devrimin iç dinamikleri üzerinde, eskisinden çok daha etkin olduðunu ileri
sürebileceðimiz olgular, þimdiden birikmiþtir.
Bu olgularý, en özet haliyle þöyle sýralayabiliriz:
1) Emperyalist-kapitalist ekonominin bir
dünya sistemi haline gelmiþ olmasý, farklý yapýsal özelliklere ve farklý sýnýf mücadelesi düzeylerine sahip ülkeleri birbirine yakýnlaþtýrdý. Bu
yakýnlýk baðýmlý ülkelerde daha net görülebiliyor. Ülkeler arasýnda kat kat artan ticari alýþveriþin ötesinde, üretim süreçlerinin ve enerji kaynaklarýnýn paylaþýmý, borsalar, bankalar ve döviz hareketleriyle adeta yekpare bir yapýya bürünen uluslararasý finans sistemi, ve bu sisteme
merkezi bir birlik kazandýran finans tekellerinin
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
olaðanüstü gücü, bunlara baðýmlý IMF-DBDTÖ gibi kurumlar; bütün bunlar, ülkelerin ekonomik içiçe geçme durumunun zeminini oluþturuyor. 97 yýlýnda Güney Asya’da patlak veren kriz, bu denli bütünleþip içiçe geçmiþ dünyanýn ilk kriziydi. Tayland’da patlak veren kriz
iki yýl boyunca dünyayý dolaþtý: Endonezya’dan
Brezilya’ya dek dünyanýn bütün kýyýlarýna vurdu. Endonezya ve Rusya’yý devrimin eþiðine
getirdi.
Ekonomik bütünleþme ve içiçe geçiþ, her
geliþmenin bütün ülkeleri ayný anda, ayný derecede, ya da ayný yönde etkilediði anlamýna gelmez. Eþitsiz geliþim yasasý, tüm etkinliði ile
varlýðýný sürdürüyor. 90’lý yýllar boyunca Japonya ekonomik durgunluðun pençesinde kývranýrken, ABD ekonomisi finansal bir canlýlýk dönemi yaþýyordu. Ancak, ABD’deki canlýlýk, Japonya’daki durgunluða baðlýydý. Birçok ülkeyi
çökerten bir geliþme, baþka bir dizi ülke için
fýrsat yaratabilir. Her durumda sistem, düzenleyici deðil ama tersine karmaþayý arttýrýcý bir baðýmlý bütünsellik gösteriyor.
2) Ulaþým ve haberleþme tenolojilerinde
saðlanan geliþme, sýnýf mücadelelerinde dýþ dinamiklere özel bir etkinlik ve konum kazandýrýyor. Yakýn döneme kadar, yalnýzca egemen sýnýf
ve onun hizmetindekiler tarafýndan kullanýlabilen uluslararasý haberleþme aðlarý, bugün artýk o
denli ucuz, hýzlý ve etkindir ki, emekçi sýnýflarýn
kitlesel kullanýmýna açýktýr. Bu kanal, dünyanýn
çehresini deðiþtirecek sýnýflara, mücadele deneyimlerini derlemek ve güç aktarýmýnda bulunabilmek açýsýndan, ucuz, basit ve hýzlý olanaklar
sunuyor. Ve ezilenler bu uluslararasý kanalý, her
geçen gün daha bir ustalýkla kullanmayý öðreniyor. Seattle’dan bu yana dünyayý sarsan bütün
uluslararasý anti-kapitalist eylemler, ulaþým ve
haberleþme teknolojisindeki bu geliþimin sýnýflar mücadelesine etkisini kanýtladý.
Kitlesel kullanýma açýk bu iletiþim kanalý
sayesinde, dünyanýn tüm emekçi sýnýflarýnda
benzer sorunlar yaþadýklarýna, ayný sorularý sorduklarýna, ayný çözümlere ulaþtýklarýna ve yanlýz olmadýklarýna dair bilinç ve duygularý güçlendiriyor. Bir ülkenin proletaryasýnýn cesurca
atýlýmlarý, bu kanal sayesinde dünyaya yayýlýyor, ortak moral duygularý ve kitle psikolojisinin güce dayalý güvenini tazeliyor. Devrimci
süreçlerin kendine özgü seyirleri içinde çýkan
dersler, hatalar, baþarýlar, vs. dünya proletaryasýnýn politik uyanýklýðýný keskinleþtiriyor. Bütün
bu etkiler bir araya geldiðinde, ardý ardýna biriktiðinde, dünyada, ülke devrimlerinin yelkenlerini þiþiren rüzgarlar halini alýyor. Bu rüzgarý
arkasýna alan ülkelerin proletaryasý, daha büyük
moral, istek ve azimle mücadeleye atýlabiliyor.
3) Son dönemlerde, devrimlerin dýþ dinamiklerini olaðanüstü önemli bir unsur haline getiren geliþmelerin baþýnda, emperyalist-kapitalist sistemin tüm dünya emekçi sýnýflara karþý
giriþtiði küresel iç savaþ ve ABD’nin baþlattýðý
3. Dünya savaþý vardýr. Küresel iç savaþ, baðýmlý ülke burjuvalarýný hýzlý bir tempoyla tanktop-tüfek siyasetine çekiyor. Emperyalist ülkelerin sýnýflar savaþýmlarý ise ayný baðlamda sertleþiyor, demokratik kurumlar adým adým ortadan
7
kaldýrýlýyor ve faþizmin yolu açýlýyor. 11 Eylül
ve Londra metrosu patlamasý gibi provokasyonlarla halklar ayný faþist cenderenin içine çekiliyor. ABD, baðýmlý ülkelere, 3. Dünya Savaþýna
göre konum almalarý yönünde baskýlarýný yoðunlaþtýrýyor. Bu baskýya gönüllü yada gönülsüz boyun eðen baðýmlý ülke sermayesi, kendi
halklarýnýn öfkesini çekiyor, iþbirlikçi iktidarýn
altý oyuluyor ve politik krizler bir salgýn gibi
yayýlýyor.
Güçlü Bir
Karþý Devrim Üssü
Türkiye ve Kürdistan devriminde dýþ dinamiklerin rolü, etkisi gün geçtikçe belirgin hale
geliyor. Küresel iç savaþta Türkiye’nin konumu
kritik bir hale geliyor. Bu durumda, devrimin
bastýrýlmasý tüm emperyalist dünyanýn özel olarak ilgilendiði bir politika oluyor.
Küresel iç savaþta bir dönem geride kalýyor. Bu dönem, emperyalizm için kararsýzlýklar
dönemidir. Irak’ta iþgal’e karþý yükselen halk
savaþý, tüm bölgenin kaderini etkileyebilecek
seviyede. ABD, Irak’ta yaþdýðý rezalet dolu yenilgiyle çöküþünü hzlanýdýrýrken, Ortadoðu’nun
ezilen halklarý politikaya uyanýyor. Halklarýn
öfkesini giderek bölgenin iþbirlikçi yönetimlerini sarsýyor, onlarý eskisi gibi yönetmez hale getiriyor.
Ortadoðu’da bunlar yaþanýrken, Ukrayna’dan Azerbaycan’a uzanan koridorda taþlar
yerinden oynuyor. Rusya bu bölgede yeni mevziler kazandýkça, ABD ve AB emperyalizmi
daha pervasýz adýmlara zorlanýyor. Doðu Avrupa da farklý deðil. Bir yandan, bu halklarý sosyalizmden uzaklaþtýrmak için kullanýlan AB
projeleri ardý ardýna çökerken, öbür yandan
halklarýn sosyalizme duyduklarý özlemin yaygýnlýðý, yöneticileri þaþkýnlýða ve paniðe sürüklüyor.
Küresel iç savaþta emperyalizm, Orta Doðu, Kafkasya ve Doðu Avrupa kazanýnýn ortasýnda kalan Türkilye’de saðlam bir karþý devrim
üssüne ihtiyaç duyuyor. Tüm bölgede esen devrimci rüzgarlarýn önüne geçebilmek, ancak bölgedeki büyük bir devletin askeri-siyasi görevleri yüklenmesiyle baþarýlabilir. Bu denli geniþ
çaplý bir görev, ne Ýsrail tarafýndan ne de Gürcistan tarafýndan yerine getirilebilir. Ukrayna ise, kendisine baðlanan umutlarý boþa çýkardý.
Geriye yalnýzca Türkiye kalýyor.
ABD ve AB’nin karþýsýnda iki küresel
düþman var. Birincisi dünya emekçileri, ki onlar
sistemin temellerini tehdit ediyorlar. Ýkincisi
Rusya-Çin ittifaký; onlar zayýflayan emperyalist
hegemonyanýn çatlaklarýna sýzýyorlar, çöküþü
hýzlandýrýyorlar. Bu yüzden, en baþta ABD,
Rusya-Çin ittifakýna karþý elini güçlendirmekten
baþka yol bulamýyor. Baðýmlý ülkeler RusyaÇin ittifakýný etkisizleþtirecek tutumlara zorlanýyorlar. 3. Dünya savaþý adým adým kendi cephesini yaratýrken, tarafsýz yada çok-taraflý tutumlarý bertaraf ediyor.
Bu cepheleþmeye zorlanan ülkelerin baþýnda Türkiye var. ABD, 3. Dünya savaþýna kendisine tam boyun eðmiþ, güvenilir ittifaklarla de-
8
vam edebilir. Türkiye ise geleneksel dýþ politikasýna bu yönlü biçim vermeye zorlanýyor. Türkiye’nin geleneksel dýþ politikasýnda, Ýran ve
Suriye’yle Kürt ulusunun ezilmesine dayanan
ortaklýklar; Rusya’yla enerji ve hammadde baðýmlýlýðýna dayalý dostça ticari iliþkiler var. Bu
ülkelerle girilen iliþkiler AB emperyalizmi açýsýndan da önemli. ABD ve AB emperyalist
merkezleri arasýndaki hegemonya çekiþmesi,
Türkiye’ye dýþ politikada daha rahat davranma
olanaðý saðlýyordu. Þimdi, bu avantaj yitirildi.
AB emperyalizmi, çoðu konuda ABD ile didiþmek yerini, iþbirliði yolunu seçiyor.
Elbette Türkiye, bu ülkelerle girdiði ticari
iliþkilerin kendisine saðladýðý avantajlardan, sýrf
ABD istiyor diye, hemen vazgeçemez. ABD ile
sýký, zorlu ve tehditlere varan pazarlýklar sözkonusu. Son günlerde, ABD’nin istediði sonuca
vardýðýný düþündüren kimi geliþmeler ardý ardýna yaþanmaya baþladý.
Ýlk geliþme, bu yýlýn ilk günlerinde meydana geldi ve fazla dikkat çekmedi. ABD ile yapýlan bir anlaþmayla, Ýran’a gönderilen ticari mallara sýký denetim getirildi. Gümrüklerde baþlayan “rüþvet operasyonlarý”, bu anlaþmanýn hemen ertesine geldi. Türkiye, Ýran’ýn hem ticari
hem askeri amaçla kullanabileceðinden þüphelenilen elektronik eþyalara gümrük kýsýtlamasý
getirdi. Normalde iki ülke arasýnda ciddi bir
kriz ve skandal yaratmasý gereken bu durum, Ýran’ýn nükleer silah suçlamasýyla köþeye sýkýþtýðý bir döneme denk geldi ve Ýran, kuþkularý artýracaðýný düþündüðünden olsa gerek, Türkiye’nin gümrük kýsýtlamalarýna ses çýkartmadý.
Doðalgaz vanalarýný kýsarak mesaj vermekle
yetindi.
En dikkat çekici adým, bunlardan sonra
geldi. Türkiye, alelacele nükleer santral inþaatýna baþlayacaðýný duyurdu. Çeþitli araþtýrmalar
tam tersini gösterse de, büyüyen ekonominin enerji açýðýna neden olduðu iddialarý gürültüyle
gündeme oturtuldu. Oysa, çevremizdeki geliþmelerden haberi olanlar için bu “nükleer atýlým”
sürpriz olmadý. Hedef, Türkiye’nin Ýran ve Rusya doðalgazýna baðýmlýlýðýný ortadan kaldýrmaktýr. Bu sayede Türkiye, ABD’nin Rusya ve
Ýran’a karþý atacaðý adýmlara gönül rahatlýðýyla
katýlabilecektir.
Sadece Dýþ Politika Mý?
ABD ve AB emperyalizmi, en az dýþ politika kadar, Türkiye’nin iç politikasýyla da yakýndan ilgileniyor: En baþta devrime karþý yürütülen iç savaþýn düzenlenmesi geliyor. Bu amaçla Türkiye’ye mali, askeri ve diplomatik
destek artýyor.
En baþta gelen ekonomik destek, sýcak para akýþýnýn sürekliliðidir. ABD ve AB merkezli
finansal fonlardan Türkiye’ye akan sýcak para,
son bir yýlda iki katýna çýkarak, 70 milyon dolarý aþtý. Bu denli yoðun sýcak para akýþýný, yalnýzca yüksek faiz oranlarýna baðlamak, gerçekçi
görünmüyor. Çünkü Türkiye, faizi yüksek tutuyor olsa bile, muazzam boyutlara doðru büyüyen cari açýkla, riskli bir ülke. Ancak, Türkiye’yi sýcak paraya boðan finansal fonlara yön
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
veren “kredi derecelendirme kuruluþlarý”, bir
baþka ülkede olsa apaçýk kriz alameti sayýlacak
cari açýða raðmen, Türkiye’nin kredi notunu
dikkat çekici bir inatla yüksek tutuyorlar. Bütün
bu çabalarýn tek bir amaca hizmet ettiði açýktýr.
Türkiye’yi ekonomik çöküþün eþiðinden uzak
tutmak. Sýcak para akýþý, küçük mülk sahiplerine tüketici kredisi olarak yansýyor ve onlarý
devrimin fýrtýna alanlarýndan uzak tutuyor, onlarý þoven histerinin kolay avlarý haline getiriyor.
Ancak, bu amaçla seçilen, “sýcak para akýþý”
yöntimi, ondan vazgeçildiði anda, Türkiye’nin
bir daha belini doðrultamayacaðý denli büyük
bir çöküþ yaratacak bir yöntemdir. Ekonomik
kriz, ancak yýkýcý gücü büyütülerek ertelenebiliyor.
Emperyalizmin diplomatik ve askeri desteði de, dikkat çekici boyutlardadýr. Son operasyonlarda kullanýlan kimyasal silahlar, AB emperyalizminin susku komplosundan destek görüyor. Newroz’un hemen sonrasýnda Bingöl’de
gerçekleþen operasyonda, ABD’nin teknik destek verdiði iddialarý ortaya atýldý. Yeraltý sýðýnaklarýnda barýnan gerilalarý tespit edebilecek
teknoloji, yalnýzca ABD’nin elinde var: Nihayet
oyuna Barzani de dahil oluyor. Amed isyanýna
dönük tek kelime etmeyen Barzani, bu olaylarý
protesto eden Güneyli Kürtlerin üzerine saldýrarak, kendi üzerine düþen görevi yapýyor.
Dýþ dinamiklerin Türkiye ve Kürdistan
devrimleri üzerindeki güncel etkilerini irdelemeye çalýþtýk. Kýsacasý, küresel iç savaþta Türkiye’yi saðlam bir karþý devrim kalesi haline getirmeye kararlý olan emperyalizm, devrimi acýmasýz ve kanlý biçimde ezme iþaretini vermiþ
bulunuyor. Ancak, emperyalizm ve iþbirlikçilerinin unuttuklarý bir þey var. Türkiye ve Kürdistan devrimleri, bu türden “balyoz” harekatlarýna
alýþkýndýr. 35 yýldýr yok edilemeyen devrim, bu
yeni balyoz giriþimini ayný dirençle karþýlayacaktýr, buna kuþku yok.
Emperyalizm ve iþbirlikçi tekelcilik, iç savaþta kýsa sürede bir sonuca ulaþma üzerinden
hesap yapýyorlar. Dünyadaki ve bölgedeki geliþmeler, onlarý bu aceleci tavra sürüklüyor. Eðer devrimci hareket, bu yeni ezme-yoketme giriþimine kitlesel ve devrimci bir direnç gösterirse, dýþ dinamiklerin lehine olan unsurlarý harekete geçecektir. Küresel iç savaþta emperyalistkapitalist sermayeye karþý mücadele veren halkla ve dünya proletaryasý, direngenliðiyle kendisini kanýtlayan Türkiye ve Kürdistan devrimin
yanýnda saf tutacaklar. Nasýl ki dünya, önce Filistin, sonra Irak için ayaða kalktýysa, ayný küresel destek ve moral güç, Türkiye ve Kürdistan
devriminin aydýnlýk yarýnlarýný süsleyecektir.
Bu topraklarda devrim, ABD’nin 3. Dünya
savaþýný soluksuz býrakacak, ona ölümcül darbe
vuracak bir konuma gelmiþtir. Bir devrimde dýþ
dinamikler ne denli etkiliyse, o devrimin her baþarýsý, küresel alt üst oluþa o denli katkýda bulunur.
Proletaryanýn sorumluluðu, yalnýzca kendi
halklarýna deðil, tüm dünya halklarýna karþý bir
sorumluluk halini almýþtýr. Bu ciddiyet, bu cüret
ve bu yürek ferahlýðý ile, “güzel günler görece-
1 MAYIS ALA
NI
LENÝNÝSTLER
LE
KIZILLAÞTI
Uluslararasý proletaryanýn birlik, mücadele, dayanýþma ve kapitalizme karþý
savaþ günü olan 1 Mayýs,
her yýl olduðu gibi, bu yýl
da Mücadele Birliði Platformu tarafýndan 1 Mayýs
Alaný ‘nda Taksim’de mitingle kutlandý.
Saatler 12:00’ý gösterdiðinde, daha önceden
tüm kamuoyuna duyurulduðu gibi, ellerinde kýzýl bayraklarý, orak-çekiçleri
ve üzerlerinde Deniz Gezmiþ tiþörtleri ile Taksim Meydaný’na
büyük bir coþkuyla çýkan Mücadele Birliði Platformu üyeleri,
“Yaþasýn 1 Mayýs, Bijî Yek Gulan, Mücadele Birliði”, “Ölüm
Orucu Sürüyor, Devrimci Tutsak Aileleri Komiteleri”, “Dünya
Emeðin Olacak, Devrimci Ýþçi Komiteleri” pankartlarýný açarak
kýzýllaþtýrdýlar. Ve sýk sýk attýklarý; “Yaþasýn 1 Mayýs”, “Bijî Yek
Gulan”, “Dünya Emeðin Olacak”, “Serpil Yoldaþ 310’lu Günlerinde”, “Serpil Yoldaþ Yanlýz Deðildir”, “Fatma Koyupýnar
Kavgamýzda Yaþýyor”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her
Þey Emeðin Olacak” sloganlarýyla Taksim’in kýzýllýðýný haykýrdýlar.
Proletaryanýn Kýzýl Meydaný’nda Mücadele Birliði ve Devrimci Ýþçi Komiteleri adýna basýn açýklamalarý okundu. Yapýlan
basýn açýklamasý bir anda büyük bir ilgi odaðý olurken, basýn açýklamasý okunurken kitlenin etrafýna yeni insanlar gelmeye
baþladý. Yeni gelen insanlarýn
yapýlan basýn açýklamasýna katýlmamalarý için çevik kuvvet polisleri harekete geçip basýn açýklamasýný okuyanlarýn etrafýný
çembere aldý ve kitleye daha
fazla katýlýmýn olmasýný engelledi.
DÝK (Devrimci Ýþçi Komiteleri) ve Mücadele Birliði Platformu adýna okunan basýn açýklamalarýn da önümüzdeki yýl 1
Mayýs yýlý olarak ilan edilerek önümüzdeki bir yýl boyunca 1
Mayýs’ta Kýzýl Meydan
çaðrýsý yapýlacaðý söylendi. Daha sonra 1 Mayýs Marþý’ný söylemek için Emeðe Ezgi Müzik
Grubu alana çaðýrýldý.
1977’de ölümsüzleþen 34
iþçinin anýlarýna, devrime
ve tarihine sahip çýkýlmasýný daha fazla hazmedemeyen ve kitleyi çembere almýþ durumda olan çevik
kuvvet polisleri kitleye azgýnca saldýrmaya baþladý.
Bir anda biber gazlarý ve coplarla kitleye saldýran polisler, basýn açýklamasýna katýlan bir çok kiþiyi yaraladý. Polislerin bu
azgýnca saldýrýsýna kitle de ellerindeki bayrak sopalarýyla karþýlýk verdi. Bir çok insan sürüklenerek otobüslere bindirildi. Saldýrýlar otobüsün içinde de devam etti, ama orada da “Yaþasýn 1
Mayýs” sloganlarý susmadý, bütün saldýrýlara raðmen yapýlan
zafer iþaretleri saldýrýlarýnýn boþa olduðunun göstergesiydi.
Polisin saldýrýsý sonucu 34 kiþi gözaltýna alýndý. Gözaltýna
alýnanlar Gayrettepe Emniyet Müdürlüðü’ne götürüldü. Saldýrýlar burada da devam ederken, özellikle üst aramalarý sýrasýnda
aþýrý darp yaþandý ve bu hastaneye götürürken de sürdü. Gözaltýndakilere slogan attýklarý için iki kez biber gazý sýkýlarak saldýrýldý. Gözaltýna alýnan 34 kiþi ertesi gün akþam saatlerinde direk olarak Beyoðlu Adliyesi’ne götürülerek tutuksuz yargýlanmak üzere serbest býrakýldýlar.
Burjuvazinin yýllarca tüm
politik çevirmelerine karþý bir kez
daha 1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alaný’nda Taksim’de Leninistlerin
Kýzýl Bayraklarý dalgalanýyordu.
Bir kez daha, uluslararasý proletaryanýn bir parçasý olarak Leninistler üzerlerine düþeni yaptý. Ve
bu yýl 1 Mayýs yýlý olarak ilan edildi.
YAÞASIN 1 MAYIS!
BÝJÝ YEK GULAN!
DÜNYA EMEÐÝN OLACAK!
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
9
ANTEP’TE
1 MAYIS
Ýþçi sýnýfýnýn birlik, mücadele, dayanýþma ve kapitalizme karþý savaþ günü olan 1 Mayýs’ta Antep Mücadele Birliði Platformu olarak
Antep Emekçileriyle birlikte Ýstasyon Meydaný’ndaydýk.
Þehir merkezindeki Balýklý Parký’nda açtýðýmýz “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her þey Emeðin olacak – Mücadele Birliði” ve “Biji
1 Gulan – Genç Emekçiler Birliði” pankartlarýmýzla yürüyüþe geçtik.
Yürüyüþ boyunca “Yaþasýn 1 Mayýs”, “Fabrikalar Tarlalar Siyasi Ýktidar Her þey Emeðin Olacak”, “Yaþasýn Ýþçilerin Mücadele Birliði”
sloganlarý atýldý. 1 Mayýs mitinginin yapýldýðý Ýstasyon Meydanýna
girdikten sonra da sloganlarýmýza “1 Mayýs Alaný Taksimdir Taksim
Kalacak” ve “Biji Yek Gulan” da eklendi. Yaklaþýk 2000 kiþinin katýldýðý miting saat 12:00’de iþçi sýnýfý mücadelesinde ölümsüzleþenler
için saygý duruþu ile baþladý.
Sendika yöneticilerin konuþmalarýnýn ardýndan Platforma Denize Ezgi Müzik grubu çýktý. Grup, söylediði þarkýlar ve marþlarla kitleyi coþtururken Türk-iþ sendikasý yöneticilerinden biri mikrofonu alarak 1 Mayýs’ýn resmi anlamda bittiðini bu andan itibaren katýlýmcýlarýn alandan ayrýlabileceklerini duyurdu. Bunun üzerine birçok sendika ve parti adýna
mitinge katýlanlar alaný terk ettiler. Alanda kalan kitle ile daha da coþkulu
þekilde dinleti devam ederken Þiþli Meydaný Marþý okunduðu sýrada platformun elektriði kesildi. Ancak Denize Ezgi’nin ve kitlenin marþlara ses
sistemi olmadan da devam etmesi üzerine elektrik yeniden verildi.
1977 1 Mayýs’ýnda Taksim Meydaný’nda katledilen 34 iþçi ve bugün
Taksim Meydaný’nda gözaltýna alýnanlar selamlanarak tüm kitle tarafýndan okunan 1 Mayýs Marþý, alanda görülmeye deðer bir manzara oluþturmuþtu.
Hafta içi olmasý nedeniyle Antep emekçilerinin yeterli katýlým gösteremediði 1 Mayýs mitingi, dinleti sonunda alanýn boþaltýlmasý ile son buldu.
Çýkýþta ise sivil polisler Ezilenlerin Sosyalist Platformu (ESP) kortejindeki bir kiþiyi aranmasý olduðu gerekçesi ile gözaltýna almak istediler.
Bu sýrada yaþanan arbede sonunda ESP kortejinde bulunan 4 kiþi gözaltýna alýndý.
YAÞASIN 1 MAYIS!
YAÞASIN ÝÞÇÝLERÝN MÜCADELE BÝRLÝÐÝ!
Antep Mücadele Birliði Platformu
ANTEP’TE AFÝÞE POLÝS SALDIRISI
Antep’te 1 Mayýs çalýþmalarýmýz sürekli baský ve yýldýrma çabalarýyla engellenmeye çalýþýlýyor.
1 Mayýs’ta 1 Mayýs Alaný’na çaðrý yapan Mücadele Birliði imzalý afiþlerimizi Atatürk Bulvarý üzerinde 26 Nisan saat
08:00 sýralarýnda yaparken keyfi bir þekilde sivil polisler tarafýndan durdurulduk. Üst aramasý yapmak istediler. Üst aramasýna
izin vermeyerek keyfi uygulamalarýný boþa çýkardýk. Sözlü hakaret ve tehditle karþýlýk vererek afiþlerimize el koymak istediler. Afiþleri vermeyerek karþý çýktýk. Bunun üzerine yaklaþýk 10 sivil polis tarafýndan zorla yere yatýrýlarak müdahaleye maruz
kaldýk. Bizler de “Baskýlar Bizi Yýldýramaz” sloganý atarak karþýlýk verdik. Halkýn yoðun bakýþlarý altýnda tepki göreceklerini
anlayýnca serbest býraktýlar. Çevreyi kirletmekten dolayý para cezasý keseceklerini söylediler. Yanýmýza yaklaþan insanlara müdahale ederek geri çekmeye çalýþtýlar.
Baskýlarýn bizi yýldýramayacaðýný anlayan sivil polisler yakýnýmýzda duran yaþlý bir adama keyfi bir þekilde kimlik sordu.
Yaþlý adam sert bir tavýrla “neden soruyorsunuz” deyince, otobüs bekleyen adamý polise mukavemet gerekçesiyle gözaltýna aldýlar. Halkýn devrimcileri sahiplenmesine dayanamayan sivil polisler geçtiðimiz günlerde de insanlara gidip “siz birkaç tane
vurun gerisini biz hallederiz” diyerek provokasyon yaratmak istemiþlerdi. Ýnsanlarýn cevabý ise “kendi halkýma neden vurayým” olunca bu tür uygulamalarýn boþa çýktýðýný ve halkýn devrimcilere sahip çýktýðýný anlamýþ oldular.
BASKILAR BÝZÝ YILDIRAMAZ!
Antep’ten Mücadele Birliði Okurlarý
10
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
Proletaryanýn uluslararasý birlik ve mücadele
günü 1 Mayýs’ta, Almanya’nýn Stuttgart þehrinde,
iþçi ve emekçiler yapýlan
miting ve yürüyüþlerle alanlardaydýlar. Bu sene
Stuttgart’ta birbirinin peþi sýra iki yürüyüþ vardý.
Ýlkini Alman sendikalarý organize
ediyordu, ikincisi ise “Revolutionäre 1 Mai” (Devrimci 1 Mayýs)
adý altýnda çeþitli Alman devrimci ve anti-faþist gruplarý düzenliyordu. Bu sene biz Almanya’dan
Leninistler olarak her iki yürüyüþe de katýlma kararý aldýk.
Ýlk yürüyüþ sabah saat 11 civarýnda baþladý. Yürüyüþe Türkiyeli gruplarýn yoðun katýlýmý
gözlenirken Alman gruplar, bu
sene gerçekten çok az bir katýlým
saðlamýþlardý. Biz de önde parti
pankartý, arkasýnda “Es Lebe Der
1 Mai, Es Lebe Sozialismus
–EKM”, “Yaþasýn 1 Mayýs Yaþasýn Sosyalizm) ve “Zindanlar Yýkýlsýn Tutsaklara Özgürlük“ pankartlarýyla, TKEP/L ve Che bayraklarýyla yürüyüþe katýldýk. Yürüyüþ boyunca sloganlarýmýzý
haykýrdýk.
Ýlk yürüyüþün sona erdiði
yer olan sendikacýlarýn konuþma
yaptýklarý alanýn yanýndan kortejler olarak geçerek, ikinci yürüyüþün
baþlangýç noktasý olan
alana gittik. Bu alanda
yapýlan konuþmalarýn
ardýndan yürüyüþe geçildi. Bu yürüyüþ sendikalarýn düzenlediði yürüyüþe oranla daha coþkulu ve hareketliydi. Yaklaþýk bin civarýnda
bir katýlýmýn olduðu yürüyüþe Alman anti-faþist gençlerinin yoðun
katýlýmý gözlendi. Ýlk yürüyüþ boyunca pek ortalarda gözükmeyen
polis, bu yürüyüþte yoðun güvenlik almýþtý. Anti-faþist gençlerin
çevrede dolaþan sivil polisleri tespit edip hazýrladýklarý ok iþareti
þeklindeki pankartlarla teþhir etmeleri, yürüyüþün en ilginç anlarýydý. Yürüyüþ sonunda yapýlan
konuþmalarla 1 Mayýs etkinlikleri
sona erdi.
YAÞASIN 1 MAYIS!
FABRÝKALAR TARLALAR
SÝYASÝ ÝKTÝDAR HER ÞEY
EMEÐÝN OLACAK!
YAÞASIN 1 MAYIS!
YAÞASIN PARTÝMÝZ
TKEP/LENÝNÝST
NOT: Bu haber ve resimler, elimize eposta yoluyla ulaþmýþtýr.
“Bugün 22 Nisan... Seni Anlatabildiklerimiz Þimdi Týpký Bizim Gibi Seni Anýyorlar,
Seni Anlatýyorlar Önlerinde Olmanýn Verdiði Kývançla”
Sevgili yoldaþým,
Bugün 22 Nisan, bugün ilk defa seni yoldaþlarýmdan dinleyeceðim. Böylelikle seni daha yakýndan tanýma fýrsatý bulabileceðim. Ama bundan sonra seni sen yapan özelliklerini, mücadele azmini, çýktýðýn uzun yolda seni zafere taþýyan bilincini, duygularýný bilmediðimi, anlamadýðýmý sanma. Bunlarýn bir kýsmýný yoldaþýn olduðum için biliyordum zaten. Ama
kendini en iyi yine sen anlattýn eyleminle. Sadece biz yoldaþlarýna deðil elbette, tüm iþçi sýnýfýna ve emekçilere, ille de kadýnlarýna. Eyleminin ilk gününden itibaren iþçi sýnýfý ve emekçilere bilinç, cüret, cesaret; küçücük bedeninle düþmana korku oldun. Biz yoldaþlarýna ise baþtan baþa onur.
Seni anlatabildiðimiz iþçi dostlarýmýz, küçücük bedenindeki yüreðinin büyüklüðüne þaþýrdýlar önce, sonra utandýlar
nasýrlý kocaman ellerinden. Ve ardýna düþtüler, zulme karþý savaþta kendi açlýðýný unutup, titremeden uzanan ellerini tuttular sýkýca.
Bugün 22 Nisan dedim ya, seni anlatabildiklerimiz þimdi týpký bizim gibi seni anýyorlar, seni anlatýyorlar önlerinde olmanýn verdiði kývançla.
Sevgili yoldaþým, daha bitmedi açlýða ve zulme karþý savaþýmýz. Bayraðýn, açlýk içinde açlýðýný unutmuþ yoldaþ ellerinde. Þimdi Serpil yoldaþýmýz 301.gününde zafer yürüyüþünün. 301. gün inadýna yaþamak, daha yaþanacaklardan hariç, zafere yaklaþmanýn umudunu büyüterek açlýðýn yerine. 301 zafer günü.
Ben mi? Zindan cephesinin yeni neferiyim ve sýramý bekliyorum.
Bir Yoldaþýn...
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
11
TAKSÝM’DE ISRAR
DEVRÝMDE ISRARDIR
Her yýlýn alýþýlmýþ ya da gelenekselleþmiþ manzarasý, iç savaþýn saflarý daha
da netleþtirmesi dýþýnda, bu yýl da bozulmadý. Ortalama sol düþünceye sahip oportünistler on dört yýldýr gelenek haline
getirdikleri, burjuva sendikacýlarýn kuyruðuna takýlma politikalarýný bu yýl da deðiþtirmediler. Hep birlikte burjuva sendikacýlarýn arkasýnda kendi sarý bayraklarýný dalgalandýrarak Kadýköy’e gittiler.
Böylesine kokuþmuþ bir politika için bir
de çok lazýmmýþ ya da onsuz olmazmýþ
gibi‘‘Devrimci 1 Mayýs Platformu’’ oluþturdular. 1 Mayýs’ý Taksim’de kutlamamak üzere kurulmuþ bir ‘‘platform’’un neresi ‘‘devrimci’’? Ya da kitleleri burjuva sendikacýlarýn peþine takmakla devrimciliðin ne alakasý var? Sarý
olan bir nesneyi sýrf kavramlarýn gücüyle
kýzýl yapmak mümkün mü? Oportünistlerin yapmaya çalýþtýklarý þey tam da budur.
Kavramlarýn gücüne sýðýnarak kendi gerçek sarý renklerini gizleyebileceklerini
sanýyorlar.
Burjuva sendikacýlarýn beyaz bayraðý ile oportünistlerin sarý bayraðý arasýnda
ton geçiþini saðlayan bir ara renk daha
vardý: Sosyal reformistlerin rengi tanýmlanamayan bayraðý. Burada EMEP, ÖDP
gibi sosyal reformistler dahil her renk ve
her cinsten akým, çevre, grup vardý. Kýsacasý, bu çok renkli manzarada herþey vardý birþey dýþýnda: Proletaryanýn kýzýl bayraðý, devrimin yüreði... Baþka zamanlarda biraraya gelmesi asla düþünülemeyecek bu çok renli ve çok sesli koroyu birleþtiren, bir araya getiren zemin nedir diye sorulsa verebilecekleri tek bir yanýt
var: 1 Mayýs’ý Taksim dýþýnda herhangi
bir yerde kutlamak. Her yýl olduðu gibi
bu yýl da iþçi sýnýfýna, emekçilere, Kürt
12
halkýna ‘‘1 Mayýs’ý Taksim’de kutlamak
için bir araya geliyoruz’’ dediler ama uzlaþmalarý Taksim dýþýnda herhangi bir yer
üzerinde oldu.
Kim Öncü Kim Artçý?
1 Mayýs’ýn Taksim’de kutlanmasýnýn
önemini kimseye anlatmaya gerek yok.
Burjuva sendikacýlar dahi Taksim’de yapýlacak kutlamalarýn önemini inkâra cesaret edemiyorlar. Oportünistler ve sosyal reformistler ise bunu herkesten daha
iyi biliyorlar. Her yýl ‘‘gelecek yýl mutlaka Taksim’deyiz’’ demeleri ya da yine
her yýl önce Taksim için bir araya gelmeleri onlarý yeterince ele veriyor. Onlar ancak bu konudaki tutarsýzlýklarý sergilendiði zaman ‘‘alan fetiþizmi yapmamak lazým’’ demogojisine sarýlýrlar. Peki, madem Taksim’in önemini biliyorsunuz neden orada deðilsiniz sorusuna verdikleri
yanýt ‘‘sendikalar ve kitleler Taksim’e
gitmiyor’’dan ibarettir.
Sosyal reformistlerle oportünistlerin
sapla samaný karýþtýrdýklarý yer de iþte burasý. Çünkü hepsi de öncü olduklarýný iddia eden bu çevreler böyle bir yanýtla birincisi, kitlelerin önünde deðil, arkasýnda
yürüdüklerini; ikincisi ve daha vahim olaný burjuva sendikacýlara öncülük misyonunu altýn tepside ikram ettiklerini ve
bu öncülüðe bir itirazlarýnýn olmadýðýný itiraf etmiþ oluyorlar. Burjuva sendikacýlar Taksim’e gitmiyorlar diye Taksim’e
gitmemek; bunun yerine onlarýn gittiði
yere gitmek baþka hangi anlama gelir?
Burjuva sendikacýlarýn 1 Mayýs’ta Taksim’e gitmek istemedikleri doðru. Ama
bu zaten onlarýn burjuvaziye hizmet, görevinin bir parçasý ve varlýk nedenlerinden biri deðil mi? Öyleyse iþin doðasýna
67. Sayý / 10 -24 Mayýs 2006
uygun bu durum karþýsýnda sýzlanmak niye ve ne iþe yarar? Öncünün rolü sendikalarýn, hele de asýl görevleri burjuva sýnýfa
hizmet olan burjuva sendikacýlarýn peþinden gitmek midir? Hangi demogojiyle
gizlenirse gizlensin, sosyal reformistlerle
oportünistlerin yaptýklarý budur. 1 Mayýs’ýn Taksim’de kutlanmasýnýn sýnýf savaþý açýsýndan önemi bilindiði halde sendikalar Taksim’e çýkmýyor diye bundan
vazgeçmek ve sendikalarýn gittikleri yere
gitmek onlarýn -en azýndan bu önemli
meselede- öncülüðünü kabul etmek, onlarýn kuyruðunda sürüklenmektir.
Komünist öncülük ise tersini yapmayý gerektirir. Komünist öncü, bu iddiasýna
uygun davranmak istiyorsa, proletaryanýn sýnýf çýkarlarý neyi gerektiriyorsa, sýnýf savaþýnda proletaryayý ileri taþýyacak
politika neyse onu yaþama geçirir ve sendikalarý da oraya sürüklemeye çalýþýr. Eðer somut durumdan hareketle söyleyecek olursak, proletaryanýn sýnýf çýkarlarý,
devrimin çýkarlarý 1 Mayýs’ýn Taksim’de
kutlanmasýný gerektiriyorsa ‘‘öncü’’lük
iddiasýnda olanlarýn da bunu yapmalarý
ve sendikalarý peþlerinden sürüklemeye
çalýþmalarý gerekirdi. Bu güne kadar bu
devrimci ilkeye uygun hareket etme cesareti ve onuru sadece Leninist Partiye ait
oldu.
‘‘Kitleler Taksim’e gelmiyor’’ iddiasýna gelince... Bu konuda da sosyal reformistler ve oportünistler gerçekleri tersyüz ediyorlar. Gerçekte 1 Mayýs için Taksim’e gelmek istemeyen ‘‘kitleler’’ deðil,
ama kitleleri Taksim’den uzaklaþtýranlar
bizzat bu sosyal reformistler ve oportünistlerdir. Kendileri deðil mi her sene sayým memuru gibi oturup insanlarý tek tek
sayan sonra da ‘‘biz bu yýl þu kadar kitle-
yi Kadýköy’e getirdik’’ diyenler. ‘‘Merdi Kýpti secaat arz ederken sirkatin söyler’’
sözü bu adamlara ne kadar güzel uyuyor.
Durum böyle deðil de kendilerinin iddia
ettikleri gibi olsaydý kitleleri yatýþtýrmak
için her sene ‘‘bu yýl olmadý ama gelecek
sene yemin billah Taksim’deyiz’’ yalanýna ihtiyaç duymazlardý.
Gerçek durum þudur: Özellikle sýnýf
bilinçli, devrimci ruhu canlý, devrimci
mücadele isteði güçlü iþçilerde, devrimci
gençlikte ve devrimin diðer taze güçlerinde devrimde ýsrarýn bir ifadesi, bir göstergesi olarak 1 Mayýs’ý Taksim’de kutlama isteði son derece güçlüdür. Bu istek
kendini o kadar güçlü hisettiriyor ki,
DÝSK yönetimi dahi ‘‘gelecek yýl Taksim’deyiz’’ deme ihtiyacý duyuyor. Ýþçi
sýnýfýyla devrimin diðer güçlerinin devrimci eyleme duyduklarý istek ve eðilimi
yatýþtýrma çabasýdýr bu. Kaldý ki, ‘‘Kitleler Taksim’e gelmek istemiyor’’ iddiasý
doðru olsa bile öncü olma iddiasýndakilerin bundan çýkarmalarý gereken sonuç
sendikalarýn kuyruðuna takýlýp Taksim’den vazgeçmek olamazdý. Komünist
öncülük, kitlelerin geri eðilimlerine boyun eðmeyi, o eðilimlerle uzlaþmayý deðil, o eðilimlerle mücadele etmeyi, deðiþtirip dönüþtürmeyi gerektirir. Demek ki,
kendi iddialarýnýn doðruluðu bile bu adamlarýn ‘‘öncü’’ deðil artçý; devrimci
deðil uzlaþmacý olduklarýný kanýtlamaya
yarýyor.
Sadece Leninist Parti, bu güne kadar
ýsrarla sürdürdüðü politikalarla kitlelerdeki devrimci ruhu, devrimci eyleme duyulan istek ve eðilimi canlý tutmaya çalýþtý. Burda elde edilen baþarý tartýþýlmazdýr.
Taksim’de ýsrarýn oportünistler, sosyal reformistler ve hatta DÝSK gibi ‘‘devrimci’’ etiketini hala taþýyan burjuva bir sendikanýn üzerinde nasýl bir etki yarattýðýný
anlamak için geçen yýlýn ‘‘Taksim’’ tartýþmalarýný hatýrlamak yeter. Bu adamlarýn Perinçek’in bayraðý arkasýnda Taksim’i cümbür-cemaat terk ettikleri
1992’den bu yana Taksim’in 1 Mayýs Alaný olduðu unutulmadýysa ve bugün artýk herkes bu konuda hemfikir olmuþsa
bu, Leninist Parti’nin baþarýsý olmuþtur.
Öncü, doðru olaný, doðru bildiðini yapma
cesaret ve cüretine sahip olana denir, burjuva sendikacýlarýn ardýndan sürüklenene revler düþmektedir. Sýnýf bilinçli öncü iþçiler iki yýl önce koyduklarý tavýr ve aldeðil.
dýklarý kararla 1 Mayýs’ýn Taksim’de kutlanmasý için ‘‘öncü’’ iddiasýndaki hareÝç Savaþ Ayrýþtýrýyor
Bu yýlýn 1 Mayýs’ý geçmiþ yýllardan ketler üzerinde, yine bu hareketlerin sevfarklý olarak devrim ile karþý devrim ara- dikleri tabirle, güçlü bir ‘‘basýnç’’ uygusýndaki saflaþmayý biraz daha netleþtirdi; lamýþlardý. Oportünist hareketleri uzlaþbu iki kamp arasýndaki renklerin tonlarý- macýlýk bataðýndan, hatta sosyal þovený biraz daha belirginleþtirdi. Her yýl gör- nizm tehlikesinden koruyacak olan da bu
meye alýþtýðýmýz sarý 1 Mayýs ile kýzýl 1 ‘‘basýnç’’týr. Devrimci öncü iþçilerin
Mayýs dýþýnda bu yýl sosyal þoven renkle- Taksim 1 Mayýs Alaný’nda ýsrar etmeleri
rini artýk gizleyemez hale gelen gruplarýn hala devrimci bir yan taþýyan hareketleri
1 Mayýs’ýna da tanýk olduk. Düne kadar burjuva sendikalarýn kuyruðundan kurtasarý 1 Mayýs içinde oportünist ve sosyal rabilir. Oportünizmin özelliði devrimci
reformistlerle birlikte hareket eden TKP- proletarya ile burjuvazi arasýnda yalpalaSÝP ile Perinçek denen adamýn güruhu bu yýp durmaktýr. Onlarý bu yalpalamadan
yýl, devletten gelen talimata uygun ola- kurtarýp devrim saflarýna kazanmanýn yorak, UKH güçlerinin varlýðýný gerekçe lu sýnýf bilinçli öncü iþçilerin kararlý dugöstererek ayrý mitingler yaptýlar. Aslýn- ruþtur.
Bu duruþ 1977 katliamýnýn 30. yýldöda TÜRK-ÝÞ de devletten gelen talimata
uygun olarak 1 Mayýs’ý salonlara hapset- nümüne denk gelen önümüzdeki yýl daha
me kararýndaydý ancak son anda bunun da önem kazanacak. 77’ katliamý komünizme özlemini dev gövdesiyle gösteren
ters tepeceðini hesaplayarak vazgeçti.
Üzerinde durulmasý gereken nokta, proletaryaya burjuvazinin kanlý yanýtý idi.
bu adamlarýn ayrý miting yapmalarý deðil, Proletaryanýn devrim tarihi katliamýn önayrý miting için gösterdikleri gerekçeler- cesi ve sonrasýyla hep kanla yazýldý. Devdir. UKH güçlerinin varlýðýný ayrýlma ge- rimci öncü iþçiler bu tarihe sahip çýkmarekçesi olarak göstermeleri sosyal þove- dan, bu tarihi savunmadan proletaryayý
nizmin birleþik devrimin etkisiyle olgun- zafere taþýyamazlar. Geçmiþinden kopalaþtýðýný; faþist devletin sol içindeki uzan- rýlmýþ, tarih bilinci yok edilmiþ bir sýnýf
týlarýný artýk ayrý durmaya yönelttiðini nasýl zafer yüzü görebilir ki? Bu nedenle
gösteriyor. Sarý 1 Mayýs’tan bu ilk kopma özellikle devrimci öncü iþçiler yani sýnýiç savaþýn sarý platformu giderek ayrýþtý- fýn en ileri kesimi gelecek yýlýn 1 Maracaðýný ve varlýðýna son vereceðini gös- yýs’ýna tarih bilinci ve sýnýfsal öfkeyle hateriyor. Çünkü açýk ki, iç savaþýn þiddeti zýrlanmalý; 1 Mayýs’ý 1 Mayýs Alaný’nda;
ara yerde kalanlarý, ara tonlarý devrim ile burjuvazinin katliam yaptýðý yerde kutlakarþý devrim arasýndaki kutuptan birinde mak için kollarý sývamalýdýr. Burjuvazi,
suçu iþlediði yerde çarpýlmalýdýr; baþka
net biçimde yer almaya zorluyor.
Devletin talimatýyla hareket edenle- yerde deðil.
Bu bir meydan okumadýr ve bu meyrin sarý 1 Mayýs içinden çýkmýþ olmalarý
sosyal þovenizm tehlikesinin bu plat- dan okumanýn devrim güçleri için yarataformdaki mevcudiyetine iþaret ediyor. Bu caðý moral güç paha biçilmez deðerde otehlikeden korunmak ancak Leninist Par- lacaktýr. Gelecek yýlýn 1 Mayýs’ýnda proti’nin temsil ettiði Kýzýl 1 Mayýs’a katýl- letaryanýn kýzýl bayraðý Leninist Partiyle
makla mümkün olur. Ya Enternasyo- birlikte öncü devrimci iþçilerin ellerinde
nal’in, 1 Mayýs marþýnýn yankýlandýðý; Taksim’de dalgalanmalýdýr. Bu nedenle
kýzýl bayraðýn dalgalandýðý Taksim 1 Ma- Leninistler, önümüzdeki 1 yýlý “1 Mayýs
yýs Alaný’nda olunur ya da Türk bayraðý yýlý” olarak ilan ediyor ve bugünden haaltýnda Ýstiklal marþýnýn, Mehter marþýnýn zýrlýklara giriþiyorlar. Buradan bir kez dasöylendiði yerde olunur. Bu konuda sýnýf ha haykýrýyoruz: Katliamýn 30. yýlýnda 1
bilinçli öncü devrimci iþçilere önemli gö- Mayýs’ta 1 Mayýs Alanýna Taksim’e!
67. Sayý / 10 -24 Mayýs 2006
13
Zindanlarý Yýkacak
ZAFERÝ BÝZ KAZANACAÐIZ!
ÖLÜM ORUCU SÜRÜYOR
Serpil Cabadan Ölüm Orucu Eylemi’nin 319. Gününde
F
atma Koyupýnar’ýn eyleminin 354. gününde ölümsüzleþmesinden sonra Ölüm Orucu Eylemi, yeni katýlýmlarla sürüyor. Tekirdað 2 no’lu F Tipi zindanýndan Mustafa Tosun, Sincan 1 no’lu F Tipi zindanýndan Kamil
Karataþ ve Uþak E Tipi zindanýndan Sevgi Saymaz, 1 Mayýs tarihinde Ölüm Orucu’na baþladýlar. Yine Adana’da daha
önce Kürkçüler E Tipi zindanýnda Ölüm Orucu Eylemi yapan ve zorla müdahale sonucu sakat kalan iki çocuk annesi
Gürcan Görüroðlu 5 Mayýs tarihinde Ölüm Orucu’na baþladý. Gürcan Görüroðlu yaptýðý basýn açýklamasýnda “bütün
anneler baþta olmak üzere, halkým diyen, kendine ‘duyarlýyým’, ‘demokratým’, ‘yazýk bu gençler ölmesin artýk’ diyen
herkesin desteðini bekliyorum” dedi.
Serpilimiz ise bugün eyleminin 319. gününde ve “tüy kadar hafif / tarih kadar aðýr” bedeninde devrimi taþýyor.
Serpilimiz eylemini kararlýlýkla sürdürüyor.
Kýrýklar F Tipi zindanýnda Ölüm Orucu eylemini sürdüren Þeyhmuz Poyraz, bugün eyleminin 153. gününde.
Ve dýþarýda “direniþ evi”nde Ölüm Orucu Eylemi”ni sürdüren Av. Behiç Aþçý bugün eyleminin 36. gününde.
Onlar eriyen bedenlerinde devrimi büyütmeye devam ediyorlar. Tarihin en güzel yerinde son sözü söylemek için umutla, inançla, kararlýlýkla yürümeyi sürdürüyorlar.
Devrim yürüyüþü hiç durmayacak. Zafere Kadar Daima.
“Yürüyüþün Devam Ediyor... Her Gününde Bizlere Güç Vererek...”
Caným, canýmýn içi yoldaþým,
Günler bazen çok hýzlý, bazen çok
yavaþ gidiyor. Geride býraktýðýn üçyüz
günde, kimi zaman yakýndan, kimi zaman uzaktan izledim hep seni... Seni yaþamaya, seni anlamaya çalýþtým. Eylemin
sýcaklýðýný, seninle yaþadým, yaþýyorum.
Eyleminin kararlýlýðý, inancý gözlerinden, yüreðinden taþtý bana, bizlere... Þu
üçyüz gün seninle aydýnlandý. Doðadaki
her canlýnýn yaþamasý için çýrpýnan bedenin üçyüz gündür ayakta... 300 gündür, için içine sýðmýyorcasýna (eylemin
her aþamasýnda) yerinde durmamaklýðýndan, heyecanýndan hiçbir þey eksilmedi, aksine.
Dýþarýda her yaprak kýpýrdadýðýnda hissettin tüm benliðinde. Doðadaki, toplumdaki her kýpýrdanýþ sende vücut buldu adeta... Bedenindeki aðrýlar sýzýlar uçup gidiyor göçmen
kuþlarýný gördüðün anda, yaþamýn onlarýn kanatlarýnda
sanki... Cenazelerine sahip çýkan Kürt halkýnýn savaþýmýnda
bedenin onlarýn yanýndaymýþçasýna hareketleniyordu... Bir çiçeðin susuz kalýþý seni
heyecanlandýrýyor, yorgunluðunu bir kenara atýp hemen sulamaya kalkýyordun. Senin yaþamýn çiçekle, kuþla, sokaklardaki
daðlardaki savaþýmda, fabrikalarda, iþçi
eylemlerindeydi. Sýnýrlarý aþýp Fransa’nýn
sokaklarýnda grevlerde, gösterilerdeydin.
300 gündür dimdik ayakta oluþun, yaþayan
tüm canlýlarýn yaþamýna katýlman, ezilen
halklarýn, iþçi sýnýfýnýn arasýnda olmandan
kaynaklýydý. Elbette sadece bunlar deðil,
yoldaþlarýnla da yaþadýn, yaþamýný yaþamlarýna kattýn, yaþamlarýný yaþamýna kattýlar...
Yürüyüþün devam ediyor. Her gününde, her anýnda yeni
zaferler taþýyarak, bize, bizlere güç vererek... Yaþamýna, yaþamlarýmýza katmýþ olduðun herþey için teþekkürler... Eðilmeyen baþýn, yoldaþlarýna, savaþçýlarýmýza olan baðlýlýðýn,
gözlerinin aydýnlýðýyla bizlere ulaþýyor. Alnýndan öperim...
Yoldaþýn...
DETAK’a ulaþmak için e-mail adresi: [email protected]
14
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
FATMA KOYUPINAR
ÖLÜMSÜZDÜR
Onlar; devrimi tüy kadar hafif tarih kadar aðýr bedenlerinde büyütüyorlar… Ölüm Orucu eylemi, ölümü hiçe sayanlarla ilerliyor.
Gebze zindanýnda Ölüm Orucu eylemini sürdürürken tahliye edilen ve daha sonra eylemini dýþarýda sürdüren Fatma Koyupýnar 27 Nisan günü, eyleminin 354. gününde ölümsüzleþti.
28 Nisan günü sabah saatlerinde, Fatma Koyupýnar’ýn cenazesi
Ölüm Orucunu sürdürdüðü Þiþli’deki direniþ evinin önünde yapýlan törenle Adli Týp Kurumu’na götürüldü. Biz de, Mücadele Birliði Platformu olarak, siper yoldaþýmýzýn ölümsüzleþtiðini duyar duymaz, Þiþli’deki direniþ evine, oradan da Adli Týp Kurumu’na gittik. Sabah saatlerinden öðlene kadar Adli Týp Kurumunun önünde ellerinde “Fatma
Koyupýnar Ölümsüzdür”, “Kahramanlar Ölmez Halk Yenilmez” pankartlarýyla, yoldaþlarý ve siper yoldaþlarý olarak, sloganlarla, marþlarla
bekledik. Saat 13:00 gibi Fatma Koyupýnar’ýn cenazesini Adli Týp’tan
sloganlarla Baðcýlar Cemevine uðurladýk. Orada bulunan kitle de otobüslerle Baðcýlar Cemevi’ne gitti.
Baðcýlar Cemevi’ne geldiðimizde pankartlar açýlýp sloganlar coþ-
Fatma Koyupýnar, zindan katliamlarýnýn yapýldýðý 19
Aralýk 2000 tarihinde Çanakkale zindanýndaydý. 9 Mayýs
2005’te Gebze M tipi zindanýnda
ölüm orucuna baþladý. 10 Mart
2006 tarihinde tahliye oldu. Eylemine dýþarýda önce Küçük Armutlu’da, sonra yine ölüm orucunda
olan Avukat Behiç Aþçý’nýn Þiþli’deki evinde devam etti.
27 Nisan günü ölümsüzleþen
Fatma Koyupýnar, kendi isteði üzerine Antep’te güneþe uðurlandý.
29 Nisan Cumartesi günü sabah 10:00’da bizler de Mücadele
Birliði Platformu olarak Düztepe’deki evlerine gittik. Fatma Koyupýnar’ýn ailesini ve annesi Cennet Ana’yý
kucakladýk. “Mücadelesi Mücadelemizdir”
dedik. 4 ay önce hemþire olan kýzýný, rahatsýzlýðý nedeniyle kaybeden Cennet Ana’nýn yüreði daha bir yanýktý, öfkesi daha
büyüktü. Saat 11:00’de zýlgýtlarla, sloganlarla geldi siper yoldaþýmýz. Evlerinin avlusunda bir süre sloganlar arasýnda sarýlanlar, öpenler oldu.
Bir süre sonra evin önünden cemevinin önüne kadar yüründü. Yürüyüþ sýrasýnda en önde Fatma Koyupýnar omuzlarda
taþýnýyordu. Ardýnda analar… “Fatma Koyupýnar ölümsüzdür – TAYAD’lý Aileler”
pankartý ardýnda 500 kiþi yürüdü. Yürüyüþ
kulu bir þekilde atýlmaya baþlandý. Fatma Koyupýnar’ýn yoldaþlarý ve
siper yoldaþlarý onun gülen resmini onurla taþýyorlardý ellerinde… Saat
16:00’ya kadar cemevi önünde beklendikten sonra kortejler oluþturuldu ve Fatma Koyupýnar’ýn cenazesi kadýn yoldaþlarýnýn omzunda cemevinden çýkarýldý. “Fatma Koyupýnar Ölümsüzdür”, “Bedel Ödedik
Bedel Ödeteceðiz” sloganlarý eþliðinde yürüyüþe baþladýk ve yaklaþýk
yarým saat sonra Yenimahalle’ye geldik. Buradan Fatma Koyupýnar’ýn
cenazesi topraða verilmek üzere ailesinin bulunduðu Antep’e gönderildi. Fatma Koyupýnar Ölüm Orucu eyleminde ölümsüzleþen 122. savaþçýydý…
FATMA KOYUPINAR ÖLÜMSÜZDÜR!
YAÞASIN ÖLÜM ORUCU EYLEMÝMÝZ!
ÖLÜM ORUCU SÜRÜYOR SÜRECEK ZAFERE KADAR!
ardýndan Fatma Koyupýnar topraða verildi.
Ardýndan yine TAYAD’lý bir arkadaþ hazýrlanan açýklamayý okudu. Açýklamada tecridin kaldýrýlmasý talebiyle Ölüm Orucunun sürdüðü, tecrit zulmünün
ve ölümlerin sorumlusunun AKP
ve onun Adalet Bakaný olduðu söylendi. Sorunun çözülmesi için Baþbakanlýk’a ve Adalet Bakanlýðý’na
defalarca gidildiði “Fatma Koyupýnar ölmesin” denildiði belirtildi.
Mezarbaþýnda Mücadele Birliði’nden bir arkadaþ bir gece önce
bir iþçi-þairin Fatma’nýn haberini aldýktan sonra yazdýðý bir þiiri okudu.
Mezar baþýndaki anma “Bize Ölüm
Yok” Marþý ile sona erdi.
4 Mayýs 2006’da ise TAYAD’lý aileler
Antep Ýnsan Haklarý Derneði’nde Fatma
Koyupýnar ile ilgili bir Basýn Açýklamasý
yaptýlar. Basýn açýklamasýnda Fatma Koyupýnar’ýn ailesi, mezara býrakýlan fotoðraf
ve duvaðýn her gün alýndýðýný, bunun ahlaksýzlýk olduðunu söylediler. Ayrýca açýklamada “Mezarlýkta görenler bunu jandarma ve sivil polislerin yaptýðýný belirttiler”
denildi.
FATMA KOYUPINAR’I GÜNEÞE UÐURLADIK
boyunca “Kahramanlar Ölmez Halk Yenilmez”, “Yaþasýn Ölüm Orucu Direniþimiz”,
“Fatma Koyupýnar Ölümsüzdür”, “Sonuna
Sonsuza Sonuncumuza Kadar Direneceðiz”, “Yaþasýn Siper Yoldaþlýðý” sloganlarý
atýldý. Cemevinin önünde polislerle kýsa
süreli bir gerginlik yaþanmasýnýn ardýndan
Fatma Koyupýnar Morga býrakýlarak evin
önüne geri dönüldü. Cemevinin morgunun
önünde ise nöbetleþe duruldu.
Ýstanbul baþta olmak üzere diðer illerden gelenler oldu. Almanya’dan akrabalarýnýn da gelmesinin ardýndan saat 15:30’da
araçlarla Yeþilkent Mezarlýðý’na gidildi.
TAYAD’lý bir babanýn yaptýðý konuþmanýn
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
ÖLÜM ORUCU SÜRÜYOR SÜRECEK
ZAFERE KADAR!
YAÞASIN SÝPER YOLDAÞLIÐI!
Antep Mücadele Birliði Platformu
15
HALKIN DENÝZÝ
DENÝZLEÞEN HALKLA
ANKARA’DA BULUÞTU
Geçen sene “daraðacýnda üç fidan”, Deniz, Yusuf ve Hüseyin yoldaþlarý Harbiye Açýk Hava Tiyatrosu”nda anmýþtýk. Binlerce insanýn
katýldýðý etkinliðimiz ile herkese
Denizlerin mirasýnýn taþýyýcýlarý olduðumuzu göstermiþtik.
Bu sene de Denizleri Ankara’da onlara yaraþýr bir mitingle anmak için kollarý sývadýk. Bir yandan
1 Mayýs çalýþmalarý yürütürken bir
yandan da 6 Mayýs mitingine hazýrlandýk. “Halkýn Denizi Denizleþen Halkla Ankara’da Buluþuyor” diyerek aydýn
ve sanatçýlarla konuþtuk. Birçok tanýnmýþ
aydýn ve sanatçýnýn imzasýnýn olduðu ilanlarýmýzý gazetelerde yayýnlattýk. Bir
yandan da afiþ, pul ve çaðrý broþürlerimizle insanlara ulaþmaya, idam ediliþlerinden 34 yýl sonra Denizler için düzenlenecek ilk mitinge insanlarý çaðýrmaya
baþladýk. Pankartlarýmýzla halklarýmýzý
Denizleþmeye çaðýrdýk. Afiþ çalýþmalarý
sýrasýnda birçok kez gözaltýna alýndýk. Ýkitelli’de olduðu gibi polislerin silahlý
saldýrýsýna maruz kaldýk; ama yine de dilimizden “Kalmasa da yüreklerimizden baþka /
namluya sürecek kurþunumuz / Yine de ihtilal yangýnýnýn / özgür savaþçýlarý / Denizin
yýkýlmayan yoldaþlarý olacaðýz” dizelerini düþürmedik. Ve yoldaþlarýmýza layýk olabilmek
için çalýþmalarýmýzý aralýksýz sürdürdük. Proletaryanýn kýzýl bayraðýný 1 Mayýs’ta Taksim’de dalgalandýrdýðýmýz zaman uðradýðýmýz
saldýrý ve gözaltýlarda bizi yýldýramadý. Gözaltýndan çýktýðýmýz gecenin sabahýnda 6 Mayýs
afiþlerini yapmaya baþladýk. Yine gözaltýna alýndýk, yine hakaret ve tehditlere maruz kaldýk
ama Denizler gibi dur durak bilmeden ileri atýldýk...
Çalýþmanýn bir ayaðý da Ankara’da örüldü. Burada bulunan devrimci, demokrat kurumlarla görüþüldü. Anma ve miting çaðrýsý
yapýldý. Burada her sene Denizleri anmak için
oluþturulan platformla ortak anma konusunda
anlaþma saðlanamadý. Son tahlilde farklý saatlerde anma yapma konusunda anlaþtýk. Ve ön-
16
ceden duyurusunu yaptýðýmýz doðrultuda çalýþmalarýmýzý hýzlandýrdýk. ODTÜ ve Hacettepe Üniversitesi’nde broþürlerimizi daðýttýk,
pullarýmýzý yaptýk. ODTÜ ve Hacettepe’nin
topraðý, yeniden Denizlerin yoldaþlarýnýn ayak
sesleriyle ýsýndý. Ankara’nýn gecekondu semtleri afiþlerle donatýldý. Nato Yolu’ndan Ýlker’e
kadar her yerde Halkýn Denizi Denizleþen
Halka ulaþtý. Tek tek görüþtüðümüz demokratik kurum ve kiþiler, destek dileklerini ilettiler.
Kitabevlerinde broþürlerimiz standlarda yerini
aldý. Yüksel Caddesi’nde ard arda iki akþam
Ankara’nýn iþçileri, emekçileri, aydýnlarý, öðrencileri miting çaðrýsýný dinlediler; broþürleri
alýp okudular.
Ve anma günü yaklaþtýkça bizim heyecanýmýz da büyüdü. Otobüslerin hareket noktalarýnda son gün broþür daðýtýmý yapmaya devam
ettik ve il dýþýndan gelen yoldaþlarýmýzla birlikte Karþýyaka Mezarlýðý’na, Denizlerin, Mahirlerin ölümsüzlük yataðýnýa doðru hareket
ettik. Bize yol boyunca devrimci marþlarýmýz
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
ve þarkýlarýmýz eþlik etti. Büyük devrimci önderlerimizin mezarlarýnýn
baþýna gediðimizde hepimizin heyecaný, doruða çýkmýþtý. Hemen pankartlarýmýzý açtýk. Bayraklarýmýzla
mezarlýk bir anda kýzýla kesti. Antep’ten yoldaþlarýmýz için getirilen
gülleri onlarýn baþucuna koyduk özenle: sloganlarýmýz çýnlamaya baþladý bir anda “Deniz Yusuf Ýnan Savaþa Devam”, “Ýdamlar Bizi Yýldýramaz”, “Denizlerin Yolunda Leninist
Saflara”, “Halkýn Denizi Denizleþen Halkla Yürüyor Ýktidara” saat tam 12’de
THKO’nun yiðit önderleri Deniz, Yusuf,
Hüseyin yoldaþlarýn baþýnda anmamýz
baþladý. “Denizlerimizle Yürüyoruz / Mücadele Birliði Platformu” imzalý üzerinde
Deniz, Yusuf, Hüseyin yoldaþlarýn, 13
Mart Savaþçýlarýnýn ve Sibel, Aysun, Murat yoldaþlarýmýzýn resimlerinin olduðu
pankartýmýz ve Devrimci Ýþçi Komitelerinin üzerinde Denizin resminin olduðu
“Yaþasýn Kürt-Türk Halklarýnýn Mücadelesi” pankartý sýmsýký kucaklamýþtý Denizleri. Programýn sunusunu yapan Ayýþýðý Sanat
Merkezi’nden Songül Yücel, Mücadele Birliði
Platformu adýna konuþmasýný yapmak üzere
Yýlmaz Ekþi’yi çaðýrdý. Ýlk olarak Yýlmaz yoldaþýmýz “Halkýn Denizi Denizleþen Halkla,
Merhaba” diyerek baþladý kitleye hitaben konuþmasýna “34 yýl sonra halkýn denizini denizleþen halkla buluþturuyoruz” dedi. “Bu ülke
sancý içinde kývranýyor. Açlýk, iþsizlik, sosyal
ve ahlaki yýkým had safhada. Bu ülkeyi kurtaracak olan Demokratik Halk Devrimi ve Ýktidarý olacak. Biz Mücadele Birliði Platformu
olarak, Denizlerin bize býraktýðý o tarihsel mirasý devrimci özüyle kavrayarak Ýhtilalci ruhumuzla yaþatmaya çalýþýyoruz. Ve diyoruz ki;
Halkýn Denizi Denizleþen Halkla Yürüyor Ýktidara. Gün birlik olma, gün mücadeleyi yükseltme günü. Gün emperyalizme karþý, faþizme
karþý, tekellere karþý iktidar hedefine yürüme
günü. Deniz, hepimizi birleþtirecek ve büyük
bir okyanusa yol aldýracak bir geminin kaptanýydý”diyerek sözlerini bitiren Yýlmaz Ekþi,
rek geldi. Alanda üzerinde
Deniz’in “Devrim Ya Ruhunuzdadýr Ya da Hiç Bir Yerde” yazan devasa bir resminin olduðu pankart asýlýydý.
Mücadele Birliði ve DÝK
pankartlarý alandaki yerlerini
aldýlar. Bir anda Abdi Ýpekçi
Parký kýzýla kesti. Dalgalanan
kýzýl bayraklar ortalýðý kaplaDenizlerin yýlmayan yoldaþlarý olduðumuzu anlatan bir de þiir okudu.
Duygularýn en çok yoðunlaþtýðý anda
Denizler için saygý duruþuna geçildi
ve “Ölenler dövüþerek öldüler / güneþe gömüldüler / vaktimiz yok onlarýn
matemini tutmaya / akýn var akýn /
güneþe akýn / güneþi zaptedeceðiz /
güneþin zaptý yakýn” dizeleri hep bir
aðýzdan okundu. Daha sonra yýllarýný
mücadeleye vermiþ olan Denizleri yakýndan tanýyan, araþtýrmacý-yazar Sevim Belli söz aldý. “Bana hayatýnýn
en kötü günü hangisidir? diye sorsalar Denizlerin idam edildikleri gündür derim” diyerek
sözlerine baþlayan Sevim Belli, “Denizler,
Türkiye gençliðinin alýn akýdýr. Denizler, halkla içiçe geçmiþlerdi... devrimci geçmiþlerini
inkar etmemiþlerdi.” dedi. “Türkiye halklarý
denizleþmedikçe, onlar rahat uyumayacaklar”
diyen Sevim Belli’den sonra þair Ruhan Mavruk söz aldý ve tarihi hep direnenlerin yazdýðýný söyledi. Spartaküsleri asanlarýn, Denizleri
asanlarýn adýný bugün kimsenin hatýrlamadýðýný ama Spartaküsün ve Denizlerin adlarýnýn
yaþadýðýný vurguladý. Daha sonra Vefa yoldaþýmýz, Hasan Hüseyin’in, Acýyý Bal Eyledik
þiirini okudu. Þiirin “Ekilir ekin geliriz / ezilir
un geliriz / bir gider bin geliriz / bizi vurmak
kurtuluþ mu?” bölümü hep birlikte söylendi.
Yaþlý bir amca þiirden sonra gözyaþlarý içinde
yoldaþýmýzýn boynuna sarýldý. Daha anma baþlamadan önce yaþlý bir ana da Denizlerin mezarýnýn baþýna oturmuþ gözyaþlarý içinde “buraya gelmeyip nereye gidecem” diyordu. Her
sene, geldiðini onlarý devrimci olduðu için geldiðini söylüyordu.
Biz mezarlýk anmasýný sloganlarýmýzla bitirdikten sonra içlerinde çeþitli parti, dernek
vb.’nin olduðu platform anma yapmak için
Denizlerin baþucuna geldi. Onlar anmasýný yaparken biz yolun bir kýsmýnda pankart ve bayraklarýmýzla kortej halinde bekledik. Sonra aralýklarla Mahir ve Ulaþ’ýn mezarlarýna gidildi.
Bu sýrada en çok atýlan slogan “Yaþasýn Devrimci Dayanýþma” oldu. Daha sonra biz Mücadele Birliði Platformu olarak düzenli kortejimizle, sloganlarla Karþýyaka Mezarlýðý’ndan
ayrýldýk. Ve miting alanýna hareket ettik.
Miting alanýna belli bir mesafeden pankart ve bayraklarýmýzla kortej halinde yürüye-
dý. Abdi Ýpekçi parkýnda 965 gündür oturma
eylemini sürdüren TAYAD’lý aileler bizi alkýþlarla karþýladý. ESP’li arkadaþlar pankartlarýyla
mitinge katýldýlar. Bu sýrada yükselen “Yaþasýn
Devrimci Dayanýþma” sloganý Ankara sokaklarýný doldurdu. Sunucularýn mikrofondan
yükselen “Denizlerin yýlmayan yoldaþlarý..
hoþgeldiniz” anonsu ile miting programý baþladý. Ve yüzlerce kiþi ayný yürek vuruþuyla 34
yýl sonra ilk defa yapýlan mitinge Denizler için
saygý duruþunda bulundu; saygý duruþu sýrasýnda Denizin son mektubundan bir bölüm okundu. Saygý duruþundan sonra sunucularýn
zindandaki savaþçýlara, Kürt Halkýna, Filistin
Halkýna, Latin Amerika ve Dünya Halklarýna
gönderdikleri devrimci selamlar duyuldu mikrofondan. Daha sonra Mücadele Birliði Genel
Yayýn Yönetmeni Vefa Serdar geldi mikrofona. Vefa Serdar “Merhaba dostlar, merhaba
yoldaþlar” diye selamladý kitleyi. “Merhaba
halkýn denizi, merhaba denizleþen halklarýmýz,
merhaba yüreðinde denizleri büyütenler, merhaba yüreðinde Devrimi büyütenler, merhaba
Devrim Bizim Biz Devrimiz diyenler” diyen
Vefa yoldaþýmýz, burjuvazinin Denizleri “romantik isyankarlar” olarak göstermeye çalýþtýðýný ama daraðacýnda üç fidanýn asla böyle anýlamayacaðýný, onlarýn devrim yangýnýný yakmak üzere yola çýkmýþ militanlar olduðunu,
parlamentarizme ve reformizme karþý zora dayalý devrimi öne çýkaran devrimci önderler olduðunu vurguladý. Deniz’in kendisine “Deniz
nereden geliyorsun?” diye soran dönemin içiþleri bakanýna “Devrim yapmaktan geliyorum”
dediðini, Deniz, Yusuf, Hüseyin’in her þeyden
önce devrim yapmak gibi büyük bir iddiaya
sahip olduklarýný söyledi. Ve yine son sözlerinde Kürt ve Türk halklarýnýn birlikte mücadele-
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
sinin altýný çizdiklerini, tüm yaþamlarýyla devrim için nasýl savaþýlmasý gerektiðini öðrettiklerini söyledi ve dünya üzerinde þimdi bir devrim yangýnýnýn yanmakta olduðunu, Latin Amerika’da, Fransa’da yýðýnlarýn ayaklandýðýný,
Filistin’de intifadanýn, Kürdistan’da serhýldanlarýn yayýldýðýný söyledi. Þimdi hepimizin birer Deniz olmasý gerektiðinin altýný çizen Vefa
Serdar, devrim için savaþmak isteyen herkesi
proletaryanýn devrimci sýnýf partisinin, Leninistlerin safýna davet etti. Daha sonra DÝK adýna bir iþçi yoldaþýmýz söz aldý ve Denizlerin
iþçi sýnýfý ve emekçiler için ne ifade ettiðini
anlattý. DÖB’lü bir yoldaþýmýz da Denizlerin
genç yoldaþlarý olarak mücadeleyi yükseltme
sözü verdi. Kürt Halký adýna Kürtçe bir konuþma yapan yoldaþýmýz da Kürdistan’da serhýldanlarýn geliþtiðini, halklarýn özgürlüðü için
denizler gibi mücadele etmek gerektiðinin altýný çizdi. Yoldaþýmýzýn konuþmasýnýn türkçesi
de okundu. Daha sonra uzun süredir Abdi Ýpekçi Parký’nda zindanda süren Ölüm Orucu
Eylemi’ne destek için eylemde olan TAYAD’lý
ailelerden bir ana konuþtu: ve Denizlerin mirasýný bugün zindanlarda ve dýþarýda direnenlerin
sürdürdüðünü söyledi.
Daha sonra Ayýþýðý Müzik Grubu Emeðe
Ezgi sahneye çýktý. Devrimci þarkýlarýný Denizler için söyledi. “Deniz / Yusuf / Hüseyin /
Kavgamýzýn bayraklarý / Cüretine bin selam
olsun senin” dizeleri Ankara’da çýnladý. Emeðe Ezgi, birçok dilden söylediði güzel þarkýlarýyla mitinge gelenleri coþturdu.
Emeðe Ezgi’den hemen sonra, þair dostumuz Ruhan Mavruk, sunucularýn okuduðu
“Her deniz bitimsiz bir sevdanýn baþlangýcý /
Deniz bitmeyen özlemlerin kaynaðý / Büyük
kavgalara baþlayanlarýn bayraðýdýr” dizelerinden sonra çýktý sahneye. Ruhan Mavruk
“Merhaba yoldaþlar, direnen halkýn yiðit yoldaþlarý hoþ geldiniz. Yiðit kararlý insanlar çaðýrýr da ben gelmez miyim” diye baþladý sözlerine ve “tarihi direnenler yazacak, tarih direnenlerin tarihidir” dedi ve Ýlmator aldý þiirini
okudu. Ve “Yaþasýn Direnen Halklar”, “Yaþasýn Gelecek”, “Yaþasýn Halklarýn Yiðit Yoldaþlarý”, “Yaþasýn Sosyalizm”, “Yaþasýn Umut” sözleriyle konuþmasýný bitirdi.
Ruhan Mavruk’tan sonra türküleri ve bilinen marþlarýyla Nurettin Güleç aldý sahneyi.
“Dört Bir Yana Haber Salsam” ve “Oy Dere
Kýzýldere” parçalarýný seslendiren Nurettin
Güleç, halklar için Mahsuni’nin “Amerika Katil Katil”ini ve Mercan’da ölümsüzleþen 17’ler
için bestelediði bir þarký okudu. Miting Nurettin Güleç’in yaðmur altýnda çaldýðý halay parçalarý eþliðinde çekilen ve atýlan sloganlarla
son buldu.
En son sahneyi boydan boya kaplayan
“Halkýn Denizi Denizleþen Halkla” pankartý
sökülürken, Ankara 34 yýl sonra Denizlerin
“daraðacýnda üç fidan”ýn yoldaþlarýna kucak
açmanýn haklý gururunu yaþýyordu.r
17
DEVRÝMÝN AYAK SESLERÝ DÜNYAYI SARSIYOR
DÜNYADA 1 MAYIS
KÜBA
Devrim Meydaný’nda toplanan 1 milyonun üzerinde kiþiye seslenen Fidel Castro, ekonominin yüzde 12.5 oranýnda
büyüdüðünü belirterek, Küba ekonomisinin biraz da ABD
hükümetinin uyguladýðý ticari ambargo sayesinde giderek
güçlü duruma geldiðini söyledi.
Küba’nýn, 2004’teki ekonomik büyüme oranýnýn yüzde
5 olduðu belirtiliyor. Castro, 3 saatten fazla süren konuþmasýnda ironi yaparak, “Teþekkürler Yanki imparatorluðu,
çünkü sayenizde büyüdük, yeni ufuklara açýlmamýzý saðladýnýz” dedi. Küba lideri, ekonominin hýzlý büyümesinin hizmet ihracatý ve saðlýk turizmindeki patlamaya dayandýðýný
bildirdi.
yal politikalarý protesto edildi. Baþkent Paris’te de binlerce
kiþi yürüdü.
FRANSA
Ülke genelinde 110 gösteri düzenlendi. Onbinlerce kiþinin kiþinin katýldýðý 1 Mayýs gösterilerinde hükümetin sos-
ENDONEZYA
Baþkent Cakarta’da düzenlenen 1 Mayýs gösterilerine
katýlan on binlerce kiþi, iþçi haklarýnýn geniþletilmesi yö-
JAPONYA
Hafta sonundan itibaren baþlayan 1 Mayýs eylemlerinde
240 bin kiþi bir araya geldi. 1 Mayýs’ýn tatil olmadýðý Japonya’da eylemciler, Baþbakan Junichiro Koizumi’nin liberal politikalarýný protesto etti.
POLONYA
1 Mayýs eylemlerine yüzlerce kiþi katýldý. Baþkent Varþova’da Ýþçi Sendikalarý Birliði’nin (OPZZ) merkez binasý
önünde toplanan eylemciler, parlamento binasýna yürüdü.
Çok sayýda polisin izlediði eylemde “Ýþsizlik sona ersin”
ve “Sosyal bir Avrupa istiyoruz” yazýlý pankartlar dikALMANYA
kati
çekti.
Göstericilerle polis arasýnda çatýþma çýktý. Baþkent BerÜlkedeki baþka bir gösteride de yüzlerce kiþi, Varþova
lin’de onlarca kiþi gözaltýna alýndý. Stuttgart kentinde 1 Masokaklarýnda
kýrmýzý siyah bayraklarla Che resimlerini tayýs kitlesel olarak, ortak platform adý altýnda Alman, Kürt
þýyarak,
kapitalizm
karþýtý sloganlar attý.
ve Türk sol parti ve sivil toplum örgütlerinin katýldýðý bir
yürüyüþle kutlandý.
YUNANÝSTAN
Mannheim kentinde 1 Mayýs, çok sayýda demokratik
Atina ve Selanik’te binlerce kiþi 1 Mayýs’ý sokaklarda
kitle örgütünün katýlýmýyla kutlandý. Mannheim Almanya
kutladý. Gösterilerde ABD’nin olasý Ýran harekatýný kýnadý.
Sendikalar Birliði (DGB) önünde saat 10:00’da bir araya
1 Mayýs gününe ayrýca Ege deniz iþçileri ile metro ve otogelen kitle, Markplatz’a kadar bir yürüyüþ gerçekleþtirdi.
büs çalýþanlarýnýn grevi damgasýný vurdu.
Eyleme yaklaþýk 1.500 kiþi katýldý.
Almanya genelinde onbinlerce kiþinin katýldýðý gösteriBOSNA-HERSEK
lerde, sendikalar hükümet üzerinde baský uygulanarak sosÝþsizler Sarajevo’da yeni seçimlere gidilmesi ve hüküyal reformlarýn hayata geçirilmesini istedi.
metin istifasýný istedi.
18
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
nünde slogan attý. Sendikalar, baþkent dýþýnda Sumarta, Kalimantan ve Sulawesi adalarýndaki ana kentlerde de gösterilere onbinlerce kiþinin katýlmasýnýn beklendiðini duyurdular
BANGLADEÞ
1 Mayýs gösterisine katýlan yaklaþýk 5 bin tekstil iþçisi,
ABD ve AB’nin tekstil ürünlerine koyduðu tarifeleri kaldýrmasýný istedi.
FÝLÝPÝNLER
Gösteri yasaðýna raðmen binlerce kiþi sokaklara döküldü. Geçtiðimiz aylardaki ‘darbe söylentileri’ sebebiyle 1
Mayýs’a gergin giren Filipinler yönetimi, yapýlacak tüm eylemleri yasakladý. Ancak sabahýn erken saatlerinde yüzlerce
kiþi, yasaða raðmen baþkent Manila’daki Baþkanlýk Sarayý’na yürüdü. Güvenlik güçleriyle protestocular arasýnda arbede çýktý.
KAMBOÇYA
Bbaþkent Phnom Penh merkezindeki gösteri yasaðýna
raðmen yüz kadar iþçi buraya girerek gösteri düzenledi.
BEYAZ RUSYA
Yaklaþýk 2 bin kiþi yürüyüþ yaptý.
TAYLAND
Binlerce iþçi, baþkent Bangkok’taki hükümet binasýna
yürüdü. Göstericilerin, asgari ücretin yüzde 25 oranýnda
artmasýný istedikleri belirtildi.
KIRGIZÝSTAN
Devlet Baþkaný Bakiyev, yayýmladýðý bir mesajla halkýn
1 Mayýs Bayramý’ný kutladý. Mesajýnda, 1 Mayýs, Kýrgýzistan’da bu yýl da son yýllarda olduðu gibi iþçi sýnýfýnýn mücadele günü yerine aðýrlýklý olarak barýþ ve gençlik bayramý
niteliðinde kutlanýyor.
RUSYA
Ülke genelinde 1,5 milyon kiþi 1 Mayýs kutlamalar için
sokaklara çýkarken, Moskova’da sendikalarýn düzenlediði
yürüyüþe yaklaþýk 30 bin kiþi katýldý. Kýzýl Meydan’da Sta-
lin resimlerinin taþýndýðý kutlamalar sosyalizm özleminin somut ifadesi oldu..
Binlerce kiþi orak çekiç bayraklarý altýnda kýzýl meydanýna doðru yürüyüþe geçti. Rusya Birleþik Komünist Partisi, sol partiler, iþçi sendikalarý ve bazý sivil toplum örgütlerinin ortak organize ettiði yürüyüþ, Kýzýl Meyda’nýn kenarýnda bulunan Devrim Meydaný’ndaki Marx’ýn heykelinin
önüne kadar devam etti.
Mitingde bir konuþma yapan Rusya Birleþik Komünist
Partisi Genel Sekreteri, Rusya’nýn iki dünya savaþýnda bir
enkaz gibi çýkmasýna raðmen sosyalizmin ülkesini yeniden
inþa edip ABD’ye kafa tutacak hale getirdiðini söyledi. Komünist lider “Bugün Rusya dünyada hak ettiði yerde deðil”
dedi.
Yüzlerce orak çekiçli komünizm bayraðýyla süslenen
mitingde kýsa bir konuþma yapan komünist öncü birlikleri
adlý gençlik hareketi temsilcisi ise devlet baþkaný Vlademir
Putin’in Lenin’in mumyalanmýþ cesedini gömmek istediðini söyledi. Temsilci “böyle bir þey olursa Rusya’yý karýþtýracaðýz” dedi.
ÇÝN
1 Mayýs Ýþçi Bayramý bir haftalýk tatille kutlanýyor.
Çinliler, tatilin ilk gününü aileleriyle birlikte parklarda geçirdi.
ABD
Günlerdir tartýþýlan Göçmen Yasasý, 1 Mayýs’ta Los
Angeles’tan, New York’a milyonlarca kiþinin katýlacaðý
gösterilerle protesto edilecek. Protesto kapsamýnda milyonlarca kiþi okullara ve iþe gitmeyecek.
ABD, kaçak giriþleri önlemek için Meksika sýnýrýnýn
üçte birlik kýsmýna 80 kilometrelik duvar örülmesini öngörüyor. Yasa ile kaçak göçmenlerin kamu hizmetlerinden yararlanmasý da yasaklanacak. ABD’de 7 milyon 200 bin kaçak göçmen var. Kaçak göçmenler ülkedeki iþ gücünün
yaklaþýk yüzde 5’ini karþýlýyor.r
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
19
“BÝZ BUGÜNDEN ÖNÜMÜZDEKÝ BÝR YILI
‘1 MAYIS YILI’ ÝLAN EDÝYORUZ”
1 Mayýs günü Taksim Meydaný’nda
miting yapmak isteyen Mücadele Birliði
Platformu üyelerine tahammülsüzce saldýran polis, bu alanýn iþçi ve emekçilere tamamýyla kapalý olduðunu bir kez daha
gösterdi. Biber gazý ve joplarla kitleye
vahþice saldýran polis, saldýrýlarýný otobüslerde de sürdürdü. Gözaltýna alýnan 34 kiþi
Gayrettepe Emniyet Müdürlüðü’ne götürüldü.
2 Mayýs günü Halýcýoðlu’ndaki Beyoðlu Adliyesine getirilen 30 kiþi keyfi bir
þekilde saatlerce bekletildikten sonra hakim
karþýsýna çýkarýldý ve
tutuksuz yargýlanmak
üzere serbest býrakýldý.
Konuya iliþkin 3 Mayýs
günü Ýstanbul ÝHD’de
bir basýn açýklamasý
yapmak isteyen Platform üyelerini yine polisler bekliyordu.
ÝHD’ye giden iki sokak
polislerce abluka altýna
alýnmýþtý. Mücadele
Birliði Platformu’nun
yaptýðý açýklamada; “…Burjuvazinin bize
saldýrýsýnýn þiddetinin asýl kaynaðý, bizlerin her zaman uzlaþmaz bir tavýr sergilemiþ olmamýzdýr. Biz Leninistler, tüm politikalarýmýzda sýnýf uzlaþmazlýðýný temel alýyoruz. Her 1 Mayýs’ta Kýzýl Meydan’da oluþumuz bu tavrýn somutlaþmýþ halidir.
Biz daha mitingi yeni baþlatmýþtýk ve
etrafta insanlar toplanmaya baþlamýþlardý
ki, polis gaz bombalarý ve coplarla azgýnca saldýrdý. Birçok arkadaþýmýz yerlerde
sürüklendi, kaldýrýmlara çarpýldý. Ýþkence,
bütün basýnýn gözleri önünde otobüste de
sürdü. Daha sonra götürüldüðümüz Gayrettepe Polis Karakolu’nun daha giriþinde
en aðýr hakaretlerle saldýrýya uðradýk,
darp edildik. Üzerimizden elbiselerimiz
yýrtýlarak çýkarýldý, cinsel tacize ve küfürlere maruz kaldýk. Kafalarýmýz duvarlara
vuruldu. Saatlerce hakaretlere maruz kaldýk. Polis, koruduðu sermaye sýnýfýnýn tarihsel kiniyle proletaryanýn temsilcilerine
saldýrýyordu. Bizim kararlý tutumumuzdu
onlarý çileden çýkartan. Her sene 1 Mayýs
Alaný’na Taksim Meydaný’na çýkmaktaki
kararlý tavrýmýzdý.
… Buradan bir kez daha haykýrýyoruz: Biz bugünden, önümüzdeki 1 yýlý ‘1
Mayýs Yýlý’ ilan ediyoruz. 2007 1 Mayýs’ýnda, katliamýn 30. yýlýnda yine Taksim
Meydaný’nda olacaðýz. Tarih bilincimiz ve
öfkemizle yine proletaryanýn Kýzýl Bayraðýný 1 Mayýs Alaný’nda dalgalandýracaðýz.
Çünkü Taksim onurdur, çünkü Taksim devrimdir. Çünkü Biz Devrimiz Devrim Biziz”
denildi.
Daha sonra açýklamaya katýlanlarýn
gözaltý süresince yaþadýklarýný dile getirmeleriyle basýn açýklamasý sona erdi.r
Denizleri Anma Afiþlerine Gözaltý
Mücadele Birliði Platformu’nun Deniz Gezmiþ, Yusuf
Arslan, Hüseyin Ýnan’ýn idam ediliþlerinin 34. yýldönümünü, mezarlarý baþýnda anmak için Ankara’da düzenleyeceði miting hazýrlýklarýna saldýrýlar sürüyor.
4 Mayýs 2006 günü, Ankara’da yapýlacak olan mitinge çaðrý
afiþlerini yapanlar, Ankara ve Ýstanbul’da polis tarafýndan saldýrýya uðradý.
Ankara’da Okan Çil ve Mithat Kavak; Ýstanbul Ýkitelli’de
de Sevda Aydýn ve Mesut Aydýn öðle saatlerinde gözaltýna alýndý. Akþam saatlerinde de Ýkitelli’de 6 Mayýs afiþleri asanlar,
polisin kurþunlarýna hedef oldular. 3 kiþi, zorla polis aracýna
bindirilmek istenmelerine karþý koyarken, olay yerine gelen
yunus polislerin açtýðý ateþe maruz kaldýlar. Ýki kiþi gece geç
20
saatlerde serbest býrakýlýrken, bir
kiþi de hakkýnda gýyabi tutuklama
kararý olduðu gerekçesiyle ertesi
gün Ümraniye Adliyesi’ne çýkarýldýktan sonra serbest býrakýldý. 5
Mayýs günü yine Ankara’da afiþ asarken Okan Çil, Mithat Kavak ve
Alev Oral gözaltýna alýndý ve akþam saatlerinde para cezasý kesilmek suretiyle serbest býrakýldýlar.
Denizlerden duyduðu korkuyu, birbirinden uzak mezarlara
gömmekle gösteren burjuvazi, onyýllar sonra hala onlarýn isminden ve onlarýn mirasçýsý olan Leninistlerden korkuyor,
korkusunu, yasal afiþ asan leninistlere güpegündüz kurþunlar
yaðdýrarak gösteriyor.
BASKILAR BÝZÝ YILDIRAMAZ!
DENÝZ YUSUF ÝNAN SAVAÞA DEVAM!
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
SÝBEL YOLDAÞ YAÞIYOR
LENÝNÝSTLER SAVAÞIYOR
meye de devam ediyor.
Týpký 22 Nisan 2001’de
olduðu gibi... 22 Nisan
günü, bir komünist savaþçý daha zindanda Ölüm Orucu Eylemi’nde
ölümsüzleþerek tarih
sayfalarýndaki o þanlý
yerini aldý.
Leninist Parti ideolojisini tüm yaþamý boyunca büyük bir gurur
ve onurla taþýyan Sibel
Yoldaþ 19 Aralýk katliamý sonrasý Ölüm Orucu
Eylemi’nin ilk gönüllülerindendi. Ve bu büyük
onur kolektifi tarafýndan ona verildiðinde ilk
sözleri þu olmuþtu: “Ölüm Orucu Eylemine
katýlmayý Leninist olmanýn doðal bir sonucu
sayýyorum. Hiçbir þey
Leninist olmaktan duyduðum onurdan daha
büyük deðildir” Devrim
onlarýn eriyen bedenlerinde büyüyor. Ve zamaný geldiðinde burjuvazinin kalbine o çelik
yumruðunu indirecek.
Yoldaþýmýz Ölüm Orucu Eylemi’nin 119.
gününde 22 Nisan
2001’de ölümsüzleþti.
Cenazesi Ýkitelli’nin iþçi
ve emekçileri tarafýndan, ideolojisi ve onuruna layýk bir þekilde Ýkitelli sokaklarýnda omuzlarda taþýndý. Yoldaþýmýz kýsa yaþamýnda parti ve devrimin zaferi iarih devrim için ödenen tüm be- çin çok þey yaptý. Yine, zafer için girdiði
delleriyle birlikte yaratýlan kahra- Ölüm Orucu Eylemin’de ölümsüzleþerek
manlýklarýn hepsini kaydetti ve kaydet- geriye kalanlara her saniyesi örnek alýn-
T
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006
masý gereken komünist bir yaþam býraktý
ve Leninist Yoldaþlarýnýn bayraðý oldu.
Ölümsüzleþmesinin 5. yýlýnda, bayraklaþan yoldaþýmýzý anmak için Ýkitelli’de çeþitli etkinlikler düzenlendi. Bunlarýn ilki 23 Nisan Pazar günü Ýkitelli Ekin
Sanat Merkezi’nde gerçekleþti. Anma
þeklinde gerçekleþen etkinlik saat
13:00’da bugüne kadar ölümsüzleþen
tüm devrim savaþçýlarý adýna bir dakikalýk saygý duruþu ile baþladý. Sibel’imizin
hayatýný anlatan konuþmanýn ardýndan yine Sibel’imizi anlatan bir slayt gösterimi
yapýldý. Slayt gösteriminin hemen ardýndan da Leninist tutsak Ergül Çiçekler’in
yazdýðý bir þiir müzik eþliðinde tiyatro
grubu tarafýndan sahnelenerek okundu.
Daha sonra Ekin Sanat Müzik Topluluðu
sahne alarak müzik dinletisi verdi. Türküler ve marþlar söylendi. Etkinlik Sibel’imizin mezarý baþýnda anmaya, 1 Mayýs’ta Taksim’e, 6 Mayýs’ta Ankara’ya
Denizlerin anmasýna çaðrý yapýlarak sonlandýrýldý.
Ýkitelli Ekin Sanat Merkezi’ndeki etkilikten hemen sonra arabalarla Sibel Sürücü’nün mezarýna gidildi. Yoldaþýmýzýn
anýsýna mezarý baþýnda 1 dakikalýk saygý
duruþu yapýldý. Daha sonra bir yoldaþýmýz Sibelimizin mücadelede yiðitliðini
ve yaþamýndan bir kesiti aktardý. Anmada
sýk sýk “Sibel Yoldaþ Ölümsüzdür”, “Sibel Yoldaþ Yaþýyor Leninistler Savaþýyor”, “Yaþasýn Ölüm Orucu Eylemimiz”,
“Ölüm Orucu Sürüyor Sürecek Zafere
Kadar” sloganlarý atýldý.
Daha sonra söylenen marþlarýn ardýndan etkinlik sona erdirildi.
SÝBEL YOLDAÞ ÖLÜMSÜZDÜR!
ÖLÜM ORUCU SÜRÜYOR
SÜRECEK ZAFERE KADAR!
YAÞASIN ÖLÜM ORUCU
EYLEMÝMÝZ!
SÝBEL YOLDAÞ YAÞIYOR
LENÝNÝSTLER SAVAÞIYOR!
Mücadele Birliði Okurlarý
21
1 MAYIS’TA DEVRÝMÝN BAYRAÐINI
YÜKSELTMEYE!*
Ezilen, sömürülen, kölelik altýnda tutulan bütün
sýnýflarýn 1 Mayýs’ý kutlu olsun!
Bu yýlki 1 Mayýs’a, emperyalist kapitalist sistemin ekonomik ve politik krizinin derinleþtiði bir ortamda giriyoruz. Dünya burjuvazisi, varlýðýnýn
devamýný dünya halklarýna karþý
sürdürülen savaþýn daha fazla yaygýnlaþtýrýlmasýnda görüyor. Afganistan, Irak, Ýran, Suriye, Filistin
ve Sosyalist Kore ile ilgili savaþ
planlarýnýn anlamý budur. ABD’nin
Büyük Ortadoðu Projesi gibi, her biri ambargo, açlýk, iþgal, gözyaþý, katliam demek olan bir çok savaþ ve saldýrý
planý devreye konmuþ durumda.
Emperyalist kapitalist sistem ekonomik,
politik ve tarihsel bakýmdan son aþamaya gelmiþtir.
Tüm kapitalist ülkelerdeki ekonomik, politik ve polisiye baskýnýn altýnda bu gerçek vardýr. Kapitalizmin tüm tarihi süreçlerinden çok daha keskin, yýkýcý ve sosyalizmi zorunlu kýlan
yeni bir evredeyiz.
Latin Amerika’da emekçi sýnýflarýn estirdiði sosyalizm
ve anti-emperyalizm rüzgarlarý Amerika kýtasýný kasýp kavururken, Irak’ta, direniþ savaþý karþýsýnda iþgalci güçler kaçacak delik arýyorlar. Irak halklarý en güçlü emperyalist devletlere karþý tutkulu bir özgürlük savaþý yürütüyorlar. Afrika ve
Asya’da emperyalizme karþý savaþýmlar buralarda sömürücülerin tahtlarýný sallýyor.
Kapitalizmin beþiði sayýlan Avrupa’da ise sýnýf savaþýmlarý eski dengeleri alt üst ediyor. Dünya halklarýna iþgal, sömürü ve gözyaþý veren Avrupalý emperyalistler, “kendi” emekçi sýnýflarýna da daha fazla sömürü ve kölelik koþullarýný
dayatýyorlar. Avrupa’nýn çeþitli ülkelerindeki grevler, gösteriler ve en son Fransa’da iþçilerin ve gençlerin öðretici sokak
gösterileri, kapitalizmin kalelerini Avrupa’da da sarsýyor.
Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da ise sýnýflar mücadelesi
iç savaþ düzeyindedir. Ýþçi sýnýfýnýn her eylemi baský ve polis
terörüyle karþýlaþýrken, Kuzey Kürdistan’da çocuklar baþta olmak üzere toplumun her
kesimini hedef alan büyük bir katliam
yapýlýyor. Sadece bir ay içinde 10’u
çocuk olmak üzere 50’den fazla
insan öldürüldü, 700 kiþi tutuklandý. Þu anda, 300.000 kiþilik
askeri gücünü Kürdistan’ýn sýnýr bölgelerine yýðmýþ olan faþist TC ordusu, tarihinin en
büyük operasyonuna hazýrlanýyor.
Kürt halký ve ezilen sýnýflar
sermaye sýnýfýnýn saldýrýlarýna, ayaklanmalarla ve giderek sertleþen
eylemlerle karþýlýk veriyorlar. Devrimci
güçlerin, proletaryanýn ve Kürt halkýnýn
mücadelesi karþýsýnda köþeye sýkýþan düþman sýnýf,
sivil faþistler dahil olmak üzere bütün gücünü devrimin üzerine salýyor.
Bu çetin mücadelede proletaryanýn devrimci sýnýf partisi
TKEP/Leninist, “Bütün Ýktidar Emeðin Olacak”, “Kürt Halkýna Kendi Kaderini Tayin Hakký”, “Zindanlar Yýkýlsýn, Tutsaklara Özgürlük” þiarlarýyla ve yürüttüðü mücadeleyle Türkiye ve Kürdistan’da devrim ve sosyalizm bayraðýný yükseltiyor.
Dünya komünist hareketinin bir müfrezesi olan partimiz
TKEP/ Leninist, emperyalist kapitalist sistemin bütün dünya
emekçi sýnýflarýna karþý açtýðý burjuva savaþa karþý, ezilenleri
proleter savaþý yükseltmeye çaðýrýyor.
FABRÝKALAR TARLALAR SÝYASÝ ÝKTÝDAR
HER ÞEY EMEÐÝN OLACAK!
YAÞASIN 1 MAYIS!
TKEP/LENÝNÝST
AVRUPA KOMÝTESÝ
* Elimize e-posta yoluyla geçen bu açýklamayý haber niteliðinden dolayý yayýmlýyoruz.
DÜZELTME-ÖZÜR: 12-26 Nisan 2006 tarihli 65. sayýmýzýn 24. sayfasýnda (arka kapakta) yer alan Türkiye Ýþçi Sýnýfý ve Tüm Devrim
Güçlerine Çaðrý baþlýklý TKEP/L Merkez Komitesi açýklamasý’nýn elimize e-posta yoluyla ulaþtýðýna dair düþmüþ olduðumuz not, üzerine
resimler gelmesi nedeniyle okunamamaktadýr. Düzeltir, özür dileriz.
22
67. Sayý / 10-24 Mayýs 2006

Benzer belgeler

devrimci sanat engellenemez!

devrimci sanat engellenemez! ortaya çýkan tarihi ikna ediciler çok daha fazla. Hiçbir þey, oluþmuþ olan yeni sisteme geçiþin maddi öðeleri kadar insanlarý ikna edemez. Tarihsel geliþme, komünist devrim için bu denli olgun ve i...

Detaylı

Tam sayfa faks yazdırma

Tam sayfa faks yazdırma çeþitli görüngüler içinde devam ediyordu. Burjuva ne egemendi, ne de yönetebiliyordu. Kitleler ise devrimci bir dönüþüm istiyordu. Bu doðrultuda yapýlan yýðýnsal devrimci eylemlerin sonucu hükümetl...

Detaylı