İTÜ`de bir gece... Ulusal İşletim Sistemi Nutri Genetik ve Türkiye`deki

Transkript

İTÜ`de bir gece... Ulusal İşletim Sistemi Nutri Genetik ve Türkiye`deki
12-13
ÝTÜ’de bir gece...
14-15
Nutri Genetik ve
Türkiye’deki ilk
sempozyumundan
izlenimler
6-7
Ulusal Ýþletim
Sistemi
8-9
Saklý Cennet OLYMPOS
16-17
Mayýs 2005
3
Arýyorum
Arýyorum
100
Uluslararasý Jeodezi Öðrencileri Buluþmasý (IGSM)
ve Genç Haritacýlar Günleri (GHG)
Uluslararasý jeodezi öðrencileri ve genç haritacýlar 1318 Haziran tarihleri arasýnda ÝTÜ’de buluþuyor. TMMOB Harita
ve Kadastro Mühendisleri Odasý merkez yönetimi ve þubeleri
ile Ýstanbul Teknik Üniversitesi veYIldýz Teknik Üniversitesi’nin
ortaklaþa yapacaðý organizasyonda tüm dünyadaki jeodezi
öðrencileri ve Türkiye’deki genç haritacýlar bir araya
gelecekler.
Aslýnda Uluslararasý Jeodezi Öðrencileri Buluþmasý ve Genç Haritacýlar
Günleri iki farklý etkinlik. Bu iki farklý etkinliði birleþtirenler ise ÝTÜ Jeodezi ve
Fotogrametri Kulübü (JFK) öðrencileri. 1988'den beri her sene farklý ülkelerde
düzenlenen IGSM organizasyonunu bu yýl ÝTÜ Jeodezi ve Fotogrametri Kulübü
öðrencileri üstlenmiþ durumda. Ayrýca yine her sene ayný tarihlerde Türkiye'de
yapýan Genç Haritacýlar Günleri’nde de etkin rol oynayan ÝTÜ JFK, bu yýl bu iki
organizasyonu ÝTÜ'de buluþturmayý hedefliyor.
Organizasyonun Amaçlarý:
Jeodezi , Ölçme, Kartoðrafya, Uzaktan Algýlama, Fotogrametri gibi birbirleriyle
iliþkili fakat farklý adlar taþyan mühendislik dallarýnda okuyan öðrencileri bir çatý
altýnda toplamak.
Tüm dünyadaki Jeodezi öðrencileri arasýnda arkadalýk ve iletiþimin
artmasýný saðlamak ve bu öðrenciler için ortak birçalýþma platformu hazýrlamak.
Öðrenci deðiþim programlarýnýn (ERASMUS, IAESTE ) sýnýrlý olduðu
Jeodezi alanýnda öðrenci deðiþimini kolaylaþtýrmak.
http:\\www.igsm-ghg2005.itu.edu.tr
Hesapladýk da, bu sayýmýzla birlikte
toplamda 18.000 gazete basmýþýz.
Dört sayýmýz da toplam 100 sayfa.
Epey yol almýþýz doðrusu. Eh, ÝTÜ’ye
de bu yakýþmaz mýydý?
Bahar döneminin son sayýsýný da
sizlere sunmuþ olmanýn
sevincindeyiz. Kesin olmamakla
birlikte yaz okulunda da özel bir sayý
çýkartmayý planlamaktayýz. Bu güne
kadar destek veren tüm ÝTÜ’lülere
tekrar tekrar teþekkür ediyoruz.
Her sayýmýzda olduðu gibi bu
sayýmýzýn da özel teþekkür sahipleri
var. Gençliðe güvenini her an
vurgulayan ve deneyimlerini bizlerle
paylaþan Sayýn Memduh
Karakullukçu’ya; ÝTÜ Günü’nde
gazetemizi tanýma fýrsatý bulan çok
deðerli 30. 40. ve 50. yýl
mezunlarýmýza; gazetemizin
daðýtýmýnda ve tanýtýmýnda katkýda
bulunan arkadaþlarýmýz Mete Pýnar
ve Kerem Ýspirli’ye sonsuz
teþekkürler.
Özel bir teþekkürü ise, gazeteyle
bütünleþtiðimiz günlerde ihmal etmek
zorunda kaldýðýmýz, ailelerimize ve
dostlarýmýza sunmak istiyoruz:
Ýyi ki varsýnýz...
ÝTÜ Basýn Yayýn Kulübü Arýyorum ÝTÜ Gazetesi , Süreli Yayýn
Ýstanbul Teknik Üniversitesi Adýna Yayýn Sahibi: Prof. Dr. Erkin Nasuf
Genel Yayýn Yönetmeni: Y. Doç. Dr. Beyza Taþkýn
Yayýn Danýþmanlarý: Prof. Dr. Fuat Anday, Prof. Dr. Bihrat Önöz, Doç. Dr. Yüksel Güvenilir
Yayýn Kurulu: Fatih Avcý, Selin Erkiþi,
Huriye Uzun, S. Selçuk Bucak,
ÝTÜ Basýn Yayýn Kulübü
Nezaket Atakul, Onur Çalhanoðlu,
Arýyorum ÝTÜ Gazetesi
Engin Özsoy, Ata Emir Gürkan, Yunus
Öðrenci Ýþleri Otomasyonu Binasý, Giriþ Katý
K. Hýdýroðlu, Ufuk Sevim, Batuhan
ÝTÜ Ayazaða Yerleþkesi
Çetin, Gökhan Onuþ, Harun K. Þubaþý,
Maslak-Ýstanbul
Sarp Ýçaçan, Murat Özgür Doðan,
Alper Demirel, Derya Doðan, Seda
[email protected]
Ulutaþ, Özge Merzali, Seçil Durman,
http://www.gazete.itu.edu.tr
Ali Çetin Çetinel, Mehmet Emin Çepni
Baský: Cenkler Matbaa, 0212 264 18 21
Faks: 0212 285 65 95
4
Güncel
itukampus.com
Bugün bana itükampüs’te ne yazmýþlar acaba?
Bir ay önce ÝTÜ’lülerin gündemine bomba gibi düþen bir
site: itukampus.com. Öyle ki bu sitede tüm ÝTÜ’lülerin
adlarý ve o kiþilere yapýlan yorumlar yer almakta. Site,
günde ortalama 6000 tekil ziyaretçi tarafýndan 350000 kez
ziyaret ediliyor. Yani her gün ÝTÜ’nün toplam lisans
öðrencisinin yarýsý bu siteyi takip ediyor. Eðlenceli
olmasýyla birlikte, bir o kadar eleþtirilerin hedefi
durumunda. Eleþtirilerin temelini ise, kiþilere yapýlan
yorumlarýn, kullanýcý adýnýn gizlenmesi ile de yapýlabilme
olanaðýnýn site tarafýndan tanýnmasý.
ÝTÜ’lülerin bu konuyla ilgili önemli bir meraklarý ise bu
sitenin yaratýcýsýnýn kim olduðunun bilinmemesi. Kendisini
gizli tutmayý isteyen sitenin yöneticilerinden “Admin”e -ki
fondaki fotoðraf kendi görüntüsüdür- e-posta yoluyla
ulaþtýk ve site ile ilgili sorularýmýza yanýt bulmaya çalýþtýk.
Site yönetimi kimlerden oluþmakta ve gizli kalmayý tercih
etmenizin nedeni nedir?
Sitenin fikir sahibi ve sorumlusu Sayýn Ahmet Emirhan Kasapoðlu’dur.
“Admin, yönetici, müdür, moderatör ve rektör” kullanýcý adlarýyla 5 kiþilik bir
denetim ekibimiz var. Siteyi tüm ÝTÜ’lüler için yaptýðýmýz ve ÝTÜ’ye adadýðýmýz
için önplanda kalmayý istemedik ve bu yüzden gizli kalmayý tercih ediyoruz
Böyle bir siteyi yapmaktaki amaçlarýnýzdan ve bu yöndeki
çalýþmalarýnýzdan bahseder misiniz?
Bu sitenin temel amacý bir ÝTÜ’lünün üniversite yýllarýnda yaþadýklarýný,
anýlarýný, arkadaþlarýný seneler sonra da hatýrlamasýný saðlayabilecek bir
internet yýllýðý oluþturmak. Bu site ÝTÜ’yü temsilen mümkün olduðunca
profesyonel þekilde hazýrlanmýþtýr. Gerek tasarým gerekse kodlama olarak en
iyi imkanlar kullanýlmýþtýr. Fakat ÝTÜ’lüler tarafýndan yoðun ilgi ile karþýlaþtýðý
için çeþitli zorluklarla karþýlaþtýk. Bu da sistemimizin sürekli sorunlarla
yüzyüze kalmasýna sebep oldu. Þu anda bu tür sýkýntýlarý çözmeye
çalýþýyoruz. Bu konuda da epey yol aldýk.
itukampus.com oldukça eleþtiri de topladý. Özellikle kiþilere
yapýlan yorumlarda kullanýcý adý kullanýlmayabiliyor. Bu
konudaki düþünceniz nedir?
Bu eleþtirin kaynaðýnýn yorum yazarý kiþiye verilen serbestlik olduðunu
düþünüyorum. Fakat baþka bir açýdan bakýlýrsa yorum yazmak isteyen kiþi
baþka bir kullanýcý adý alarak da yapabilir bunu. Bu sebeple yorumlardaki
kullanýcý adý gizliliði olanaðýný, sürekli yeni kullanýcý kaydý yapýlmasýna önlem
olarak koyduk.
Mayýs 2005
Maçka’da Latin Rüzgarý
Sosyal Kültürel Merkez’in (SKM) düzenlediði dans
kurslarýnda belli bir seviyeye gelmiþ
öðrenciler, 12 mayýs Perþembe günü,
ÝTÜ Maçka Yerleþkesi Yabancý Diller
Yüksek Okulu’nda yýl sonu gösterisi
düzenledi.
Muhteþem
danslarla
Maçka’da latin rüzgarlarý estiren gösterinin ardýndan, çiçeði
burnunda dansçýlarýn hocalarýyla görüþtüm. Ýnþaat fakültesi
4. sýnýf öðrencisi olan Kutsal ZEREN, kendisinin de latin
danslarýna hazýrlýkta Maçka’da düzenlenen kurslarla
baþladýðýný söyledi. Kutsal hem Maslak’ta, hem de
Maçka’da ders veriyor. Maçka’da kurslarý SKM düzenliyor.
Maslak’ta da bir dans kulübü mevcut; ancak Kutsal,
kulübün sadece kendisinden oluþmasýndan þikayet ediyor
ve ekliyor: “Sadece benden oluþmasýnýn sebebi de
Maslak’ta dans faaliyetlerinin durmuþ olmasý. Çünkü þu an
kullanabileceðimiz bir salon yok, sadece ben cumartesi
günleri inþaat fakültesi kantininde ders veriyorum. Daha
önce spor salonunda bir yer kullanýyorduk, ama þimdi
orasý baþka bir iþletmenin kullanýmýnda.” Bu kötü olayý
bir kez daha hatýrlayarak üzülmeden edemiyorum.
Sohbete Maçka’daki kurslardan devam ediyoruz. SKM,
Mine Canýtez Özpay Haným’ýn yönetiminde üniversiteye yeni gelen öðrencilere
derslerin yanýnda sosyal aktivitelere de katýlabilmeleri için çok çeþitli kurslar açýyor.
Tabi ki bu kurslarýn bir
ücreti var; ama gerçekten
makul bir ücret. “Mesela
dans dersleri, dönemlik
haftada 2 saatten 10
hafta için 50 YTL’di.
Dýþarýdaki kurs fiyatlarý
ise ortalama aylýk (1,5
saat x 4 hafta) 90 YTL.”
Öðretilen danslar ise;
salsa, merengue, kulüp
cha cha, bachata; biraz
da jive ve rumba. Ýlk
dönem açýlan derslere
ikinci dönemde de devam
eden kýrk kiþilik bir grubun
azimli
ve
istekli
çalýþmalarý
sayesinde
hazýrlandýðýný öðrendiðim bu gösterinin benzerlerinin önümüzdeki yýllarda da devam
edeceðini umuyorum ve hemen içime bir kurt düþüyor. Kulüp tek bir kiþiden
oluþtuðuna göre o mezun olunca ne olacaðýný soruyorum hemen ve danssýz
kalmayacaðýmýzý öðrenerek rahatlýyorum. “Arkadan çok yetenekli gençler geliyor ve
istekli insanlar oldukça devam edecektir dans! Aslýnda benim yapmaya çalýþtýðýmda
bu; okulda dansýn sürekliliði.” Bu sözlerle daha çok mutlu oluyorum ve Kutsal’ý ve
diðer arkadaþlarýný da takdir etmeden edemiyorum.
Ufuk Sevim
Sitede baþlarda ÝTÜ’lülerin kiþisel web ve e-posta adresi de yer
alýyordu. Þu an bu uygulama kalkmýþ durumda. Bunun nedeni
gelen tepkiler mi?
Hayýr, gelen tepkilerden deðil. Birkaç yazar, web sayfalarýnýn yeterince hazýr
olmadýðýný ve kendi adlarýnýn altýnda belirtilmemesini rica etti. Biz de bunu
tamamen eþitlik ilkesine dayanarak genel bir uygulamaya dönüþtürdük. Ýleride
ne olacaðý henüz kesin deðil.
Gönderilen yorumlarýn denetimi nasýl gerçekleþtiriliyor? Hakaret
unsuru taþýyan yorumlar için uyguladýðýnýz politika nedir?
Sitede hakaret unsuru içeren yorumlara yer vermiyoruz. Herhangi bir
moderatör çevrimiçi olduðu anda hakaret unsuru içerdiðini düþündüðü
yorumu hemen silmektedir. Bunun yanýnda geliþmiþ bir yorum-þikayet
mekanizmasý bulunmaktadýr. Herhangi bir kötü içerikli yorumu bildirdiðinizde
hýzlý bir þekilde deðerlendirmeye alýyoruz. Bu bildirimi de her yorumun altýnda
bulunan “zararlý olduðunu düþünüyorum” tuþu ile yapabiliyorsunuz. Ne yorum
yazýlan kiþinin ne de kendimizin zor durumda kalmasýný istemeyiz. Sonuna
kadar kiþilik haklarýna saygý duyuyoruz.
Sitedeki “microsoft-sever” tavrýnýz nereden kaynaklanýyor?
Yalnýzca bir gönül baðý... Fakat yine de kim ileride bir MVP olmak istemez ki!?
Fatih Avcý
www.gazete.itu.edu.tr
Mayýs 2005
Güncel
www.taskisla.net
ÝTÜ’nün en iyi internet sitesi:
www.taskisla.net/set
www.taskisla.net
ÝTÜ Sosyal Kültürel Merkez tarafýndan,
ÝTÜ’lülerin internet sayfalarý arasýnda bir
yarýþma baþlatýldý. Çeþitli kategorilerde
baþlatýlan yarýþma, internet üzerinden
oylama yapýlýp jüri deðerlendirmesi ile
sonuçlandý ve Taþkýþla Ýletiþim Platformu
Kulübü’nün sitesi olan www.taskisla.net
ÝTÜ’nün en iyi internet sayfasý seçildi.
www.dtk.itu.edu.tr
www.eucenter.itu.edu.tr
www.gazete.itu.edu.tr
5
6
Genetik
Mayýs 2005
NUTRI
GENETIK
ve
Türkiye’deki
ilk sempozyumundan izlenimler
Nutri-genetik sözü ilk anda kulaða biraz yabancý gelse
de, yakýn bir gelecekte günlük hayatýmýza girecek ve
hepimizi yakýndan ilgilendirecek olan bir çalýþma
alanýnýn baþlýðý. Nutri-genetik, bireyin kalýtsal yapýsýnýn
gereklerine
uygun
beslenme
alýþkanlýklarýnýn
belirlenmesi yoluyla, yatkýnlýk taþýdýðý hastalýklardan
olabildiðince uzak kalmasý ve yüksek yaþam kalitesinin
saðlanmasý olarak tanýmlanabilir. Birey ve toplum
saðlýðý açýsýndan çok önemli olan bu konuda, 18-19
Mart 2005 tarihlerinde Ýstanbul’da uluslararasý bir
sempozyum toplandý ve nutri-genetiðin mevcut
durumunun ele alýnmasýnýn yaný sýra; konuyu
yasalarýna taþýmak üzere olan ülkemizin nasýl bir tutum
takýnmasý gerektiði de tartýþýldý.
Nutri-genetik konusunu daha saðlýklý bir þekilde
deðerlendirebilmek için, biraz temel biyoloji bilgisi ve
devrim niteliðinde bir geliþme olarak gündemde yerini
alan Ýnsan Genom Projesi ile baþlamak yerinde
olacaktýr. Biyoloji derslerinden hatýrladýðýmýz gibi; canlý
organizmalarýn
içinde
gerçekleþen
kimyasal
tepkimelerin bütünü, baþka bir deyiþle canlýnýn neyi
yapýp neyi yapamayacaðý ve yaptýklarýný nasýl yaptýðý,
onun metabolizmasýný oluþturur. Metabolizmayý
þekillendirenler ise enzim adý verilen biyolojik
katalizörlerdir ve çoðu protein olan bu moleküllerin
yapýsýný, dolayýsýyla da ne yapabileceðini belirleyen,
ilgili genin içeriðidir (genler, DNA molekülünce teþkil
edilirler ve A,C,G,T dört harfinden oluþan bir alfabeye
sahiptirler).
Ýþte, çaðdaþ bilim, bir canlýnýn varoluþ biçimi ile o
canlýnýn genetik yapýsý arasýndaki iliþkiyi kabaca
genden metabolizmaya giden bu tablo ile ele alýyor.
Örneðin, küf ile insan arasýndaki fark þu þekilde
düþünülebilir: Küf, kenarda unutulmuþ bir ekmek
üzerinde milyarlarca birey oluþturup “nesiller boyu”
mutlu bir hayat sürebilirken; bir insan, hayatýnýn çok
küçük kesri olan bir hafta boyunca sadece ekmek yese
bitkin düþecek ve kýsa bir zaman içinde de ölüm
kaçýnýlmaz olacaktýr. Bunun sebebi, küfün, yalnýz
ekmekten
aldýklarý
ile
kendisine
yetecek
miktarda/çeþitte amino asit gibi bütün kimyasallarý
ürettirebilecek genlere sahip olmasý; insanýn genlerinin
ise bu açýdan yetersiz kalmasýdýr (her ne kadar birçok
baþka açýdan üstünlük saðlasalar da!). Sonuç olarak,
canlýnýn sahip olduðu bütün genetik bilgi (genom) ile
gen ürünlerinin ve bunlarýn etkileþmelerinin bilgisine
sahip olunursa bir çok önemli sorunun yanýtlanabileceði
fikri, günümüzün hakim yaklaþýmýdýr.
Bu yaklaþým doðrultusunda atýlmasý gereken ilk
büyük adým, Ýnsan Genom Projesi’nin bir sonucu olarak
insan genomunun ortaya konulmasý ile atýlmýþ oldu
[hemen belirtelim ki, açýklanmýþ olan insan genomunun
tamlýðý üzerinde halen tartýþýlmaktadýr]. Yapýsal bilginin
(“DNA’daki harfler”), asýl önemli olan iþlevsel bilgi
(“hangi enzimler, neyi nasýl yapýyorlar”) ile
kaynaþtýrýlmasý için gerekli olan teknolojilerin de
eþzamanlý olarak geliþmesi sonucu; bu projenin
verilerinden yararlanacak baþlýca endüstri kolu,
hastanýn kiþisel genetik yapýsýna özgü ilaç geliþtirmeyi
hedefleyen ilaç sanayi olarak ortaya çýktý. Öte yandan,
kiþinin saðlýðý için en az ilaçlar kadar önemli olan
beslenmenin de bu þekilde ele alýnmasý diðer bir önemli
yolu oluþturuyordu1.
Yukarýda verilen küf-insan karþýlaþtýrmasýndaki
kadar olmasa da, insanlarýn kendi aralarýnda da
beslenmenin sonuçlarý açýsýndan önemli genetik
farklýlýklar var. Bu uzun süredir mevcut bilgi, aslýnda
fenolketonuri
gibi
kalýtsal
hastalýklarýn
önlenmesinde/geciktirilmesinde kullanýlagelmiþtir2.
Fenolketonuri örneðinde, hasta ile saðlýklý birey
arasýndaki fark çok açýktýr: Hastanýn, fenilalanini bir
baþka amino aside dönüþtüren enzimi (enzimin geni)
arýzalýdýr ve fenilalaninin beyne zararlý türevlerinin
birikmesiyle zeka geriliði ortaya çýkar. Bu sorun,
basitçe, büyümeye ancak yetecek kadar az fenilalanin
içeren bir diyetle çözülür3. Yukarýda deðinilen
geliþmelerle ise, baþka birçok kalýtýmsal hastalýðýn özel
diyet ile engellenmesi yollarýnýn sistemli bir þekilde
aranýlmasý için yol açýlmýþtýr.
Ýnsanlar arasýndaki beslenme etkileþimi açýsýndan
önemli genetik farklýlýklarý, genlerin üzerindeki tek bir
harfin farklý olmasý anlamýna gelen tek nükleotid
polimorfizmleri (‘single-nucleotide polimorphisms’SNP) ve bütün genomdaki genlerin
ifadelerinde farklýlýða sebebiyet veren
çeþitlilikler olarak ikiye ayýrabiliriz. Bir
enzimin genindeki SNP, bazen enzimin
katalizlediði
tepkimenin
hýzýný
deðiþtirirken; bazen de enzimin iþlevini
tamamen
yitirmesine
sebebiyet
verebilir. Gen ifadesindeki farklýlýklar
ise, belli zaman ve yerlerde, belli
enzimlerin farklý miktarlarda bulunmasý
demektir. Bu farklýlýklarýn, metabolizma
üzerine ve metabolizmanýn nesnesi
olan besinlerle etkileþim üzerine önemli
etkileri olacaðý aþikârdýr. Ýþte, aslýnda
nutri-genetik ve nutri-genomik olarak
ikiye ayýrabileceðimiz bilim alaný;
bireyin kendine özgü genetik yapýsý ile
beslenme þeklinin etkileþimlerinin
sonucu olan saðlýk çýktýlarýný ele alýyor4
(Saðlýk çýktýlarý denilince, yalnýz
hastalýðýn önlenmesi deðil; yüksek bir
yaþam kalitesi ve saðlýklý bir yaþlanma
süreci de anlaþýlmalý elbette). Nutrigenomik, besinlerin gen ifadesinin
düzenleniþindeki etkilerini ele alýrken;
nutri-genetik, taþýdýðý SNP’lerin bireyin
besinlere verdiði yanýta etkisini
araþtýrýyor1,2.
Bu
bilgilendirmelerden
sonra,
sempozyumdaki
konuþmalara
geçersek, sempozyumun ilk gününde,
Harvard Týp Fakültesi’nde Genetik ve
Kompleks Hastalýklar Bölüm Baþkanlýðý
görevini yürüten Prof. Dr. Gökhan
www.gazete.itu.edu.tr
Hotamýþlýgil, insan ile besin maddeleri arasýndaki
karmaþýk iliþkilerin çözümlenmesi üzerine konuþtu ve
(fenolketonuri gibi örneklerin tersine) meselenin aslýnda
ne kadar da çetrefilli olduðunun altýný çizdi.
Hotamýþlýgil’in üzerinde durduðu ve sempozyum
boyunca tekrarlanan önemli bir nokta, “her gün iki diþ
sarýmsak yemeli” gibi özgül öðütlerden çok “optimum
beslenme”ye dikkat edilmesi gerektiðiydi. Ardýndan,
Boston Üniversitesi’nden emekli Prof. Dr. Charles
Cantor, DNA’daki harflerin çeþit ve sýralarýný belirlemek
için “klasik” yönteme göre çok daha hýzlý ve pratik bir
yöntem olan kütle spektroskopisinin kullanýmýný
anlattý. Bu yöntem sayesinde, gerek bireyden gerekse
çok sayýda kiþiden alýnan genomlarýn oldukça hýzlý bir
þekilde analizi mümkün olmakta. Bu geliþmenin, bireyin
genomuna özgü doðru beslenmeyi saðlamaya çalýþan
bir bilim dalý için önemi aþikâr olsa gerek: genom
projesinde kullanýlan eski yöntemle, sadece on kadar
kiþinin genomunun belirlenmesi yýllar aldý... University
College London’dan Dr. Keith Grimaldi ise, SNP’lerin
metabolizma-beslenme iliþkisine etkileri üzerine
konuþtu ve özgül örnekler vererek konunun daha iyi
anlaþýlmasýna yardýmcý olmaya çalýþtý. Ýliþkinin inceliðini
sergileyen bu örneklerden birisi, kalp-damar
hastalýklarýnda önemli bir etken olduðu ispatlanmýþ
Genetik
Mayýs 2005
bulunan homosistein
molekülünün
metabolizmasýydý.
Burada, homosisteini
yýkan
enzimin
genindeki bir SNP,
bu
tepkimenin
yavaþlamasýna ve
denge
tepkimesi
olmasýndan ötürü de
zararlý kimyasallarýn
birikmesine sebebiyet vermekte. Ancak bol miktarda folik
asit (bir tür vitamin) alan bir kiþi, tepkime dengelerini
avantajlý bir duruma çekip saðlýðýný koruyabiliyor.
Grimaldi’nin deðindiði diðer önemli bir nokta, kiþilerin ne
yapýlmasý gerektiðini bilmelerine raðmen bunu
yapmamalarý ve beslenme konusunda çözülmesi
gereken en önemli sorunun aslýnda bu olduðu idi. Bir
baþka konuþmacý, Prof. Dr. Ahmet Gül, bulaþýcý
hastalýklarda da genetiðin önemine dikkat çekti ve
genetik farklýlýklarýn vücudun tepki mekanizmalarýndaki
etkileri üzerinde durdu.
Sempozyumda deðinilen ve sürekli gazetelerde
okuduðumuz bir diðer konu, “her gün bir kadeh þarap
faydalýdýr” iddiasýydý. Bu tavsiyenin aslýnda tüm toplumun
ortalamasý için bir anlam taþýdýðýnýn ve alkolün
yýkýmýndan sorumlu alkol dehidrojenaz enzimindeki
mevcut 3 tipten hangisine sahip olduðuna göre kiþiye
öneride bulunulmasýnýn yerinde olacaðýnýn altý çizildi –bu,
gerçekten de nutri-genetiðin hayatýmýzda alacaðý yer
açýsýndan iyi bir örnek. Bu konuyla paralel olarak, Prof.
Dr. Sevinç Yücecan, biyoaktif maddeler (vücutta özgül
ve önemli etkilere sebebiyet verebilen; bir besinin
faydalý/zararlý olmasýný birinci dereceden belirleyen
kimyasallar) konusunda mevcut durumu özetledi.
Biyoaktif maddeleri içeren besinlerin kiþilere tavsiye
edilmesi konusunda sempozyum boyunca bir-iki kez öne
çýkan tartýþma Yücecan’ýn konuþmasýndan sonra da
ortaya çýktý: Faydalý olduðu iddia edilen birçok biyoaktif
maddenin, etkisini aslýnda ya aþýrý miktarda ya da belli
kombinasyonlarla alýnmalarý halinde gösterdiði tespiti.
Örneðin bir çalýþmanýn sonucunda, kiþilere günde 4 litre
süt tüketmeleri tavsiye edilmiþ!
Sempozyumun kapanýþýnda, “Türkiye’de Genetik ve
Nutri-Genetik Bilimleri ile Biyoteknolojinin Geleceði”
konulu bir yuvarlak masa tartýþmasý yapýldý ve
tartýþmacýlar birçok ilginç konuya deðindiler. Öncelikle,
Türkiye’nin yeni teknolojiler (geliþtirme) konusunda
yapmasý gereken konusunda þöyle ortak bir kanýya
varýldý: Teknoloji geliþtirme çabasý, devlet-üniversite-özel
sektör üçlüsünün dayanýþmasýndan güç almalý ve
bunlardan devlet, “niyet” ve “stratejiye”; üniversite,
“merak”a; özel sektör ise “macera ruhu”na sahip olmalý...
Konuþmacýlardan Hotamýþlýgil, bilime yatýrým yapmanýn
devletlerin varlýðý için kaçýnýlmaz olduðunu belirtti ve
teknolojinin ürüne deðil; bilimin teknolojik ürüne
dönüþmesi gerektiðini vurguladý. Türkiye’nin de, treni
kaçýrmýþ olma düþüncesinden vazgeçip, gerekirse bazý
basamaklarý atlayarak atýlýmýný sürdürmesi gerektiðini
belirtti.
Bilimin faydalarýnýn kötü niyetli kiþilerce
istismarýnýn engellenemeyeceðini; ancak buna karþý iyi
niyetlilerin de kendi doðru bildikleri yolda çaba
göstermelerinin sonucunda galip geleceklerini sözlerine
ekledi.
Tartýþmada, Türkiye’nin çeþitli zaaflarýna da deðinildi.
Örneðin, çok temel bazý klinik testlerin hala numunelerin
yurtdýþýna gönderilmesiyle yapýlabildiði; en son beslenme
saðlýk araþtýrmasýnýn ise 1974’te gerçekleþtirdiði
hatýrlatýldý. Türkiye’de “Genetik Olarak Deðiþtirilmiþ
Organizmalara” karþý 100.000 imzanýn toplanmasýna
karþýn; sahte rakýdan 25 kiþinin ölmesi gibi olaylarýn da
hala yaþanabilmesine yol açan “uçuruma” dikkat çekildi.
Türkiye için nutri-genetik konusunda yapýlmasý gereken
en önemli adýmlardan birisinin SNP haritasýnýn
çýkarýlmasý olduðu ve bu tip adýmlarý atmak için yeterli
klinisyen-genetikçi-paranýn bulunabildiði vurgulandý. BÜ
Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nden Prof. Dr. Aslý
Tolun ise, yeni çýkmakta olan yasaya göre nutri-genetik
uygulamalarý için diyetisyen ve klinisyene yetki
tanýnmasýna raðmen genetikçilere hiçbir yetkinin
verilmemesine tepkisini, Saðlýk Bakanlýðý’nýn temsilcisine
dile getirdi. Nutri-genetikle ilgili en önemli zaafýmýz olarak
ise, beslenme tavsiyelerinin basýn
ve halk tarafýndan abartýlabildiði ve
yanlýþ
anlaþýlabildiðiydi.
Katýlýmcýlar, bu açýdan doktor ve
diyetisyenin çok hassas ve dikkatli
olmasý
gerektiði
konusunda
hemfikirdiler. Bir katýlýmcýnýn,
Türkiye’nin “ekonomik zaaflarýna”
dikkat çekmesi ve “Ýnsanlarýmýza
yemek yiyemiyorsanýz þunlarý
yemeyerek saðlýklý kalmaya çalýþýn
mý diyelim?” þeklinde yönelttiði
soru ise düþündürücüydü.
Genetik biliminin her alanýnda
olduðu gibi, nutri-genetik/genomik
biliminin sonuçlarýnýn vazgeçilmez
bir yaný da ciddi bir ahlaki boyuta
sahip olmalarý. Bu konudaki
oturumda konuþmasýný yapan A.Ü.
Týp Fakültesi’nden Prof. Dr. Berna
Arda, konunun þu ana ilkeler
açýsýndan ele alýnabileceðini
belirtti: (i) zarar vermemek, (ii)
yararlýlýk, (iii) özerkliðe saygý, (iv)
adalet. Bu baðlamda, genetik
çalýþmalarýnýn getirilerine ulaþýlabilirliðin nasýl olacaðýnýn
belirlenmesi gerektiðini; sadece parasý olanlara bu
faydalarý saðlamanýn tartýþýlmasýnýn yerinde olacaðýný
vurguladý. Ayrýca,
bireylerin, haklarýnda alýnacak
kararlarda özerkliðe sahip olmasý gerektiðine ve
“aydýnlatýlmýþ onam” kavramýnýn önemine deðindi.
Doktorlarýn da bu konuya kafa yormasý gerektiðini ve bir
seyirci mi, önceliklerini belirlemiþ etkin bir katýlýmcý mý
yoksa bilinçli bir tüketici mi olduklarýný belirlemelerinin
þart olduðunu söyledi. Doðrudan konunun etik yanýyla
ilgili olmasa da; doktor-hasta iliþkisinin önemi üzerine söz
alan
Cerrahpaþa
Týp
Fakültesi’nden Prof. Dr.
Zuhal Baltaþ, doktorlarýn ve
hastalarýn
tutumlarý
konusunda
ilginç
bazý
gerçeklere ve yaklaþýmlara
dikkat çekti. Türkiye’de
yapýlan çalýþmalarda en
önemli deðerlerinin saðlýk
olduðunu
belirtenlerin
oranýnýn %90 olmasýna
karþýn “geliþtirici saðlýk
d a v r a n ý þ ý ” n ý
benimseyenlerinin oranýnýn
%50’de kalmasýnýn ussal
Bu çiftin A-T
mi C-G mi
olduðu, bir
kadeh
þarabýn
faydalý olup
olmayacaðýný
belirleyebilir.
www.gazete.itu.edu.tr
7
sebeplere dayandýrýlmasýnýn zor olduðu; kiþilerin bu
konuda kendilerini baþta doktorlar olmak üzere
baþkalarýna ve Tanrý’ya havale ettiklerini vurguladý. Bu tip
hasta tutumlarýný açýklamaya çalýþan 60’lý yýllarýn “Saðlýk
Ýnanç Modeli”nin yerini, artýk “Planlý Davranýþ Kuramý”nýn
aldýðýný ve bu kuramýn, kiþinin davranýþýnda 3 temel
etkinin varlýðýný kabul ettiðini açýkladý: Bireysel etki,
sosyal etki ve davranýþ kontrol gücü.
Davranýþ kontrol gücünün iç odaklý mý
yoksa baþkalarýna bakan dýþ odaklý mý
olmasýnýn kiþinin tutumundaki önemini
vurguladý. Yapýlan çalýþmalar, ayrýca,
kiþilerin
ayný
koþullar
altýnda
kendilerini daha avantajlý gördüklerini
de ortaya çýkarmýþ. Doktorlarýn da
eksiklerine deðinen Baltaþ, 1,5
dakikada bir hastanýn sözünü
kestiklerini; %66 oranýnda hastanýn
isteðini reddettiklerini ve genel olarak
“Tanrýsal mevki” tutumu sergilediklerini
belirtti.
Oysa
ki,
nutri-genetik
biliminden olumlu sonuçlar alabilmek
için, doktor-hasta iliþkisinin çok daha
saðlýklý gerçekleþmesi ve de doktorun,
“öðrenme evreleri” yaklaþýmýna uygun
olarak hastayla iletiþime geçmesi
gerektiðini
söyleyerek
sözlerini
tamamladý. Gerçekten de týpçýlarýn bu
konularda da sorgulama yapmalarý,
olumlu bir durum olsa gerek!
Ýþte, Türkiye’deki ilk NutriGenetik sempozyumunda esen hava
böyleydi... Kanser ve kalp-damar hastalýklarý gibi, çaðýn
vebasý konumundaki hastalýklar konusunda büyük
umutlar vadeden5 ve yaþam kalitesini önemli ölçüde
yükseltmeyi hedefleyen nutri-genetik/genomik biliminin
yakýn gelecekte hayatýmýzda alacaðý yerin önemi açýk.
Henüz geliþme döneminde ve ahlaki boyutu halen
tartýþýlýyor olsa da; bu konuda ülkemizde faaliyet
göstermeye baþlayan bir þirketin varlýðý (evet, böyle bir
þirket þu anda mevcut!) ve konuyla ilgili düzenlemelerdegeliþmelerde etkin rol almayý planlayan, sempozyumun
düzenlenmesinde de yer alan “Nutri-Genetik Bilimsel
Danýþma Kurulu”nun kurulmuþ olmasý ise sevindirici
geliþmeler. Umarýz, bu konudaki dünyaya paralel
geliþmelerle ülkemizde daha saðlýklý nesillerin yolu
açýlýr...
Berkin Malkoç
(Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Lisans Öðrencisi)
Kaynaklar:
[1] J Am Diet Assoc. 2003 Dec;103(12 Suppl 2):S50-5.
[2] Curr Opin Lipidol. 2004 Apr;15(2):101-8.
[3] Snustad, PD, Simmons, MJ, Principles of Genetics
(3.basým), JohnWiley&Sons:2003.
[4] Proc Nutr Soc. 2004 Feb;63(1):145-52.
[5] Annu Rev Genomics Hum Genet. 2004;5:71-118.
8
Bilim ve Teknoloji
Mayýs 2005
Ulusal Ýþletim
Sistemi
ULUDAÐ Projesi
Uludað projesinin sanýldýðý gibi Uludað Üniversitesi ile
bir ilgisi bulunmuyor. 2003 yýlýnda Baþbakanlýk
tarafýndan ulusal bir iþletim sistemi geliþtirmenin
mümkün olup olmadýðýný araþtýrmak için TÜBÝTAK ve
UEKAE (Ulusal Elektronik ve Kriptoloji Araþtýrma
Enstitüsü) görevlendiriliyor. Bu iki kurum ortaklaþa bir
grup oluþturarak TÜBÝTAK Gebze yerleþkesinde
çalýþmalara baþlýyorlar. Pardus Uludað projesinin
ürünlerinden sadece bir tanesi.
Projenin hedefleri,
• Yaygýn bir iþletim sistemi daðýtýmý oluþturmak,
• Bu daðýtýmý yaþatacak sürdürülebilir bir
organizasyon kurmak,
• Bu daðýtým ve çevresinde oluþacak açýk kaynak
ekosistemi aracýlýðý ile özgün teknolojik katký
yaratmaktýr.
Yerli Ýþletim Sistemi PARDUS
Pardus, ismini nesli tükenmiþ olan Anadolu parsý
Panthera Pardus Tulliana’dan alan tamamen Türkçe bir
Linux daðýtýmý. TÜBÝTAK bünyesinde organize edilen
Ulusal Daðýtým Projesi (Uludað) tarafýndan geliþtirilen
Pardus þimdilik “Çalýþan CD” olarak ücretsiz GPL lisansý
(General Public License) ile kullanýma açýlmýþ durumda
Pardus Çalýþan CD, Pardus Ulusal
Ýþletim
Sistemi’ni
bilgisayara
GPL Lisansý Nedir?
kurmadan
çalýþtýrmak
için
GPL (“General Public License” ya da “GNU General
hazýrlanmýþtýr. Böylece bilgisayarýn
Public License”).
sabit diskine veri yazmaya gerek
Yazýlým lisanslarýnýn çoðunda kullanýcýlara yazýlýmý
deðiþtirme, paylaþma yetkisi verilmemiþtir. GPL lisanslý
duymaz. Tek yapmanýz gereken
bir yazýlýmýn kaynak kodlarý kullanýcýya açýktýr. Kullanýcý
elinizdeki Pardus Çalýþan CD’sini
istediði gibi kopyalayabilir, daðýtým yapabilir hatta
bilgisayarýnýzýn
CD
sürücüsüne
satabilir. Fakat yapacaðý deðiþiklikleri yine açýk olarak
koymak ve bilgisayarýnýzý yeniden
daðýtmalýdýr.
baþlatmak. Daha sonra gerekli
donaným ayarlarýný Pardus kendisi
yapýyor. Ayrýca bilgisayarýnýzda yüklü
durumdaki
diðer
iþletim
sistemlerine ve bilgilerinize de
zarar vermiyor.
Panthera Pardus Tulliana
Pardus ilk aþama olarak temel
masaüstü
ihtiyaçlarýný
Anadolu parsý ile ilgili son resmi kayýt 17 Ocak 1974 tarihinde
karþýlayacak
þekilde
Beypazarý ilçesinin 5 km batýsýnda bulunan Baðözü köyünden
bir kadýna saldýrmasý sonrasýnda vurularak öldürülmesi
tasarýmlanmýþ. CD içersinde ofis
üzerinedir. Neslinin tükendiði yönünde görüþler bulunmasýna
araçlarý (metin düzenleyici,
karþýn, bugün Türkiye'de 10–15 Anadolu Parsý kaldýðý da öne
sunum
hazýrlayýcý,
hesap
sürülmektedir. 2001 yýlýnda Doðu Akdeniz bölgesi Dandi
makinesi), internet araçlarý
mevkiinde ve Doðu Karadeniz bölgesi Müsikli deresinde, 2004
(tarayýcý, e-posta düzenleyici,
yýlýnda da Doðu Karadeniz bölgesi Pokut yaylasýnda
görülmüþtür. Anadolu parsýnýn varlýðýný kanýtlamak ve koruma
sohbet programlarý),
çoklu
altýna almak için doða gönüllülerinin çabalarý aralýksýz
ortam ve grafik araçlarý (film
sürmektedir.
oynatýcý, müzik çalar), oyunlar
ve çok sayýda Linux uygulamasý
Özgür, çevik, güçlü ve Anadolu’ya ait olmasý bu benzetmenin
mevcut.
yapýlmasda etkili olmuþ. Proje mimarlarý þöyle diyor:
“Umudumuz
Anadolu
bilgisayarlarda görmek”.
Parsý’ný
daðlarda
Pardus’u
www.gazete.itu.edu.tr
Pardus projesine 2004 Eylül
ayýnda baþlandý ve 2005 Þubat ayýnda
Pardus
Çalýþan
CD’lerin
beta
sürümünün daðýtýmýna baþlandý. Proje
ile birlikte Türkiye’de önemli bir boþluk
doldurulmaya çalýþýldý. Piyasada
kullanýlan Fransýzlarýn Mandrake,
Almanlarýn Suse Linux’u gibi bizim de
artýk tamamen Türkçe bir Linux’umuz
oldu.
Mevcut
Linux
iþletim
sistemlerinde Türkçe destek vardý
fakat çeviri eksiklikleri, Unicode
uyumlu
olmayan
uygulamalarýn
varlýðý,
Türkçe
karakterlerin
dönüþümü
gibi
sorunlar
bu
sistemlerin
kullanýmýný
oldukça
zayýflatýyordu. Bu yönden bakýldýðýnda
Pardus tamamen Türkçe desteði veren
ilk iþletim sistemi oluyor. Pardus’un
farký sadece Türkçe desteðinden
gelmiyor. Çalýþan CD’nin içindeki YALI,
ÇOMAR,
PÝSÝ,
TASMA,
Kaptan
masaüstü gibi bize özgü isimleri olan
uygulamalar
da
mevcut
Linux
sürümlerinden farký yaratýyor. Ayrýca
Linux’un temel sorunu olan kullaným
zorluðu da Pardus ile aþýlmaya
çalýþýlýyor.
9
Mayýs 2005
Boðaz’da Taksi
Turu
Turgut
Uyar*
ne diyor?
Pardus bence çok baþarýlý bir proje. Kapsamý ve hedefleri
gerçekçi belirlenmiþ ve alanlarýnda yetkin kiþiler tarafýndan
geliþtiriliyor. Kurulum yazýlýmý, yönetim araçlarý,
özelleþtirme, çalýþan CD gibi çalýþmalarýn hepsi anlamlý ve
amaca yönelik. Özellikle çalýþan CD teknolojisinin daha çok
üstüne gidilmesinin Türkiye'nin biliþimle ilgili bazý temel
projelerinde çok yararlý olacaðýný düþünüyorum.
Projeyle ilgili en önemli sorun, projenin kendine biçtiði
hedef ile projeden beklentilerin uyuþmamasý. Pardus
görebildiðim kadarýyla þimdilik kendini yalnýzca teknik
olarak tanýmlamýþ bir proje. Oysa bu projeden ülkenin
özellikle devlet kurumlarýnda kullanýlabilecek bir ürün
ortaya koymasý bekleniyor. Böyle bir hedef yalnýzca teknik
olarak gerçekleþtirilemez; belgelemesi, sýnamasý,
pazarlamasý, eðitimi, desteði, servisi ve halkla iliþkileriyle
profesyonel bir sisteme oturtulmasý gerekir. Bunun için de
projeye uygun ve devamlý þekilde para ve insan kaynaðý
aktarýlmasý gerekiyor.
Yalnýzca teknik bir daðýtým projesi olarak kalsa bile daha
kurallý çalýþýlabileceðini düþünüyorum (olabildiðince sýký
izlenen bir yol planý olmasý gibi). Camiadan katký saðlamak
çok önemli, bu amaçla daha etkileþimli bir çalýþma ortamý
(portal tipi) yaratýlabilir. Kullanýcýlardan gelen haklý/haksýz
eleþtirilere de anlayýþlý olunmasý gerektiði görüþündeyim.
Özet olarak, Pardus çok umut veren ve teknik olarak
baþarýya ulaþacaðýna inandýðým bir proje. Umarým gerekli
kaynaklarý alarak ve uygun þekilde örgütlenerek
kendisinden beklenen daha geniþ hedefleri yakaladýðý
günleri de yakýn gelecekte görürüz. Yanlýþ ya da eksik
bilgiye dayanan yorumlarým için þimdiden özür dilerim.
*Öðretim Görevlisi, ÝTÜ Bilgisayar Mühendisliði Bölümü
Harun Kenan Subaþý
[email protected]
Bir Teknoloji Holding Grubu üyesi olan TDesign þirketi tarafýndan tasarlanan Deniz
Taksi, Ýstanbul gibi büyük ve kara trafiði sorunu
yaþayan denize kýyýsý olan þehirlerde hem
daha hýzlý ulaþým saðlamak hem de kara trafiði
yoðunluðunu bir derece de olsa azaltmak
amacýyla tasarlanmýþ bir taþýma aracý. Sadece
bir toplu taþýma aracý olmakla kalmayýp;
ambulans, polis, sahil güvenlik ve aramakurtarma amaçlý çeþitleri de bulunmakta. Bu
proje T-Design tarafýndan 2 yýldýr yürütülüyor
ve ilk Deniz Taksi Tuzla’da üretildi. 52 ülkeden
1650 teknenin sergilendiði ve 300 bin
uluslararasý ziyaretçi tarafýndan gezilen fuarda
Deniz Taksi standý, ziyaretçi akýnýna uðradý.
Ýstanbul’da hayata geçirilecek Deniz Taksi
projesiyle günde 10-15 bin kiþi taþýnacaðýný
belirten T-Design Genel Müdürü Kerem
Güvenç, Deniz Taksi’nin kýyýsý olan her yerde
kullanýlmak üzere tasarlandýðýný, Rusya’dan
Danimarka’ya, Ýtalya’dan Almanya’ya, Dubai
ve Hýrvatistan’a kadar birçok dýþ pazardan da
Deniz Taksi’ye ciddi talepler geldiðini
vurguladý.
Aracýn iletiþim altyapýsý ve ödeme sistemi
de alýþtýðýmýz türden deðil. Yolda taksi bekler
gibi
iskelede
taksi
bekleyeceðinizi
sanýyorsanýz yanýlýyorsunuz. Cep telefonunuz
varsa, hemen mesajlar bölümüne girip,
merkeze bir kýsa mesaj atýyorsunuz.
Merkezdeki kiþi de uydu sistemiyle takip edilen
taksilerden en yakýn olanýný size en yakýnda
bulunan iskeleye yönlendiriyor ve sizi hangi
plakalý taksinin saat kaçta hangi iskeleden
alacaðý ve ödemeniz gereken ücret
konularýnda bilgilendiriyor. Ödeme konusunda
da bir sýnýrlama yok. Ödemeyi ister cep
telefonundan, ister kredi kartýyla, ister banka
kartýyla yapabilirsiniz. Operatör (Deniz Taksinin
þoförü) araçta bulunan mini terminale baðlý
POS ve yazarkasa ile müsait olup olmadýðýný
merkeze bildiriyor, almýþ olduðu çaðrýlarý
onaylýyor, yolcudan aldýðý sipariþ numarasýný
girerek satýþ fiþi veriyor.
Güvenlik ve konfor konusu da yeterince
düþünülmüþ. Aracýn kapalý yolcu kabini iyi izole
edilmiþ ve yolcularýn hava koþullarýndan
etkilenmesi engellenmiþ. Ayrýca kabinin
sýcaklýðý gerektiðinde yolcular veya operatör
tarafýndan kontrol edilebilmekte. Güvenlik
konusuna gelince, her koltukta ayrý kemer
sistemi var ve koltuklarýn sýrtlarýnda her yolcu
için bir tane tehlike anýnda kullanýlabilir duruma
gelen can yeleði bulunuyor. Yangýn alarmýnýn
devreye girmesiyle hassas olan elektronik
devreler otomatik olarak devre dýþý kalýyor
veya operatör tarafýndan elle kapatýlabiliyor ve
ýsý algýlayýcýlar bulunduklarý bölgeyi basýnçlý su
ile soðutuyor.
www.gazete.itu.edu.tr
Teknik özelliklerden biraz bahsedecek
olursak; dolmuþ dýþýnda, yani taksi, polis,
kurtarma, ambulans, VIP ve charter araçlarýnýn
tasarýmý ayný. 10.86 m.lik uzunluk, 4.28 m.lik
en ile pek de küçük sayýlamayacak bu araçlar,
6500 kg.lýk bir aðýrlýða sahip. Bu taþýtýn
yüzmesi için gereken en az derinlik ise 70 cm.
olarak belirlenmiþ. Ayrýca 600 litrelik bir yakýt
deposuna sahip olan araç, 2 adet 170 kw.lýk,
240 hp gücünde ve 3300 rpm devire sahip
motorlarýyla 30 knot (deniz mili) hýz yapabiliyor.
Araçlar 10 kiþilik yolcu kapasitesine sahip ki bu
da bir taksi için yeterli bir sayý! Deniz
dolmuþlarý ise tahmin ettiðiniz gibi daha geniþ
ve daha güçlü motorlara sahipler. Uzunluðu
16.5 m., eni ise 7.2 m. olan bu araç,
yüzebilmek için en az 95 cm.lik bir derinliðe
ihtiyaç duyuyor. 2000 litre yakýt kapasitesi ve 2
adet 272 kw., 370 hp gücünde ve 3300 rpm
devirli motorlarýyla 28 knotluk hýza ulaþabiliyor.
Bu aracýn yolcu kapasitesi ise 60 kiþiden
ibaret.
Bu projenin, ÝBB de onaylarsa, 2006 yýlýnda
hayata geçirilmesi planlanýyor.
T-DESIGN HAKKINDA
15 þirket, 1000 çalýþan, 100’ü aþkýn Ar-Ge
uzmaný... Teknoloji Holding, 17 yýllýk
deneyimini, ödeme sistemleri, mobil iþ
çözümleri ve endüstriyel operasyonlar da dahil
olmak üzere sayýsýz sektörde katma deðerli
çözümler üretmek için kullanýyor. Diðer bir
deyiþle, çaðdaþ yaþamý kolaylaþtýran çözümler
üretiyor.
Teknoloji Holding’in deneyimleri, 2003 yýlýnda,
Türkiye’nin lider özgün kavramsal ve
endüstriyel tasarým þirketi olan T-Design’ýn
kurulmasýyla doruk noktaya ulaþtý. T-Design’ýn
odak noktasý, yaratýcý fikirleri alarak dünya
pazarlarý için deðerli çözümlere ve ürünlere
dönüþtürmek.
T-Design, gerçekleþtirdiði projelerin çevresel,
kültürel ve psikolojik etkilerine de büyük özen
gösteriyor. Türkiye’nin yaratýcýlýðýný ve
zekasýný yansýtan son teknolojileri kullanan TDesign, her projeye, ürünlerin insana ve
doðaya ait olduðu ve kendi ruhlarýnýn olmasý
gerektiði
inancýyla
yaklaþýyor.
Genç
tasarýmcýlarla çalýþan T-Design, trendleri takip
eden deðil, trend belirleyen bir þirket olarak
ürünlerini hayata geçiriyor. T-Design’ýn,
Holding’e baðlý diðer þirketlerle oluþturduðu
sinerji, lokomotif ürünü olan “Deniz Taksi” ve
kullanýcý dostu daha pek çok ürünle kendini
ortaya koyuyor.
Batuhan Çetin, [email protected]
10
Bilim ve Teknoloji
Mayýs 2005
Haydi Bilgisayar Toplayalým
Bilgisayar
donanýmlarýndaki
teknolojilerin her
geçen gün yüksek bir
ivmeyle geliþmesi ve
devamlý yenilenmesi,
biz farkýnda olmadan,
o bir sürü para verip
aldýðýmýz sistemleri
tarihin tozlu raflarýna
gömer. Gün gelir
baþlarda her
ihtiyacýmýzý
karþýlayan bu
sistemler zamanla
yavaþlamaya ve
geliþimin gerisinde
kalmaya baþlar.Ýþte
þimdi yapýlacak tek
þey donanýmlarýmýzý
yenilememizdir. Ve
tabi bunu yaparken
de ilk göz önünde
bulundurmamýz
gereken, deðiþken
fiyat-performans
oranýdýr. Bu yazýnýn
ayný zamanda
sýfýrdan sistem
toplamak isteyenler
için de faydasý
olmasýný umuyorum.
Ýlk olarak hazýr
sistem almayý
unutun, çünkü
aldýðýnýz mal ayný
olmasýna karþýn sýrf
üzerindeki etiket için
daha fazla para
ödemeye gerek
yoktur.Topladýðýnýz
bilgisayar da ayný iþi
görecektir. Ýkinci en
önemli kriter
bilgisayarla ne
yapmak istediðinize,
onu ne için
kullanacaðýnýza iyi
karar vermekter.
Oyun mu
oynayacaksýnýz,
yoksa sadece ofis ve
windows
bileþenlerinden mi
faydalanacaksýnýz,
vb. Ve baþlýyoruz…
iþlemci
Bilgisayarýn performansýndaki en önemli
bileþendir.iþlemciyi seçerken þunlar aklýnýzda bulunsun,
iþlemci oyun performanslarýný hiçbir zaman bir ekran
kartý kadar arttýrmaz, tek artýsý windows, ofis
uygulamalarý gibi günlük yaþamda kullandýðýmýz
programlarýn performansýný arttýrmasýdýr, bu da ancak
siz 600mhz bir iþlemciden 2000mhz bir iþlemciye terfi
ederseniz gözle görülür bir geliþme saðlar. Yani sýrf bu
uygulamalar için iþlemcinizi 2000mhz den 2200mhz ye
çýkarmanýn hiçbir anlamý olmayacaktýr. Seçim
konusunda fiyat-performans
oranýný da göz önünde
bulundurarak bütçenize göre
þöyle bir sýralama yapabiliriz:
AMD sempron 2200
AMD athlon 64bit 2800
AMD athlon 64bit 3000
soket939
Neden hep AMD? Cevap
basit fiyat-performans :)
bellek
Yaygýn adý ile RAM. Yüksek performans için en önemli
parçalardan birisi. Bellek seçerken öncelikle tabi ki
kapasitesine bakmamýz gerekir.Günümüz sistemlerinde
512MB bellekler neredeyse standartlaþmýþ durumda.
Benim de tavsiyem 512MB’den aþaðýya inmemeniz,
fakat baþta da söylediðim gibi oyunlarla ve diðer
yüksek performans isteyen uygulamalarla iþim olmaz
derseniz 256MB de iþinizi görür. Bellekler hakkýndaki
ikinci kriterse hýzlarý. Þu an en yaygýn olanlarý
400MHz’lik ler. Piyasada 500, hatta
600MHz’liklerdende bulmak mümkün ancak gerekli
olduðunu sanmýyorum. Bir sýralama yapmak gerekirse:
Twinmos DDR400 256mb
Kingston DDR400 256x2(512MB)
Corsair DDR2-667 twin2x pro 512x2(1024mb)
sabit disk
Bilgisayarýmýzýn bilgi deposu. Kapasitelerinin her gün
devasa boyutlara ulaþmasýyla fiyatlarý da her gün biraz
daha düþmekte. Eskiden 1GB, 2GB gibi rakamlar bir
hayal gibi olsa da, þu anda 400GB kapasitelere kadar
yükselmiþ durumda. Seçim yaparken bilgisayarý ne için
kullanacaksanýz kullanýn kapasitesini yüksek tutun.
Mutlaka bir gün ihtiyacýnýz olacaktýr. Veri yolu olarak
sabit disklerde 2 satandart belirlenilmiþ durumda: SATA
ve PATA, yani seri ve paralel. SATA disklerin veriyolu
hýzý 150mb/s civarýnda. ATA’lar ise 66/100/133 olarak
üçe ayrýlmakta. Tavsiyem SATA ancak 133mb/s lik bir
ATA diskte iþinizi fazlasýyla görür. Kapasite olarak da
en az 120gb lik bi disk
tercih etmeniz
faydanýza olacaktýr. Bu
bileþende de sýralama
yapmayacaðým ancak 3
yýl garantili olmasýna
dikkat edin, çünkü sabit
dikler bilgisayarlarýn en
çabuk bozulan
bileþenidir, sebebi de
içinde hareketli
parçalarýn olmasýdýr.
anakart
Anakart bilgisayarýn en önemli parçalarýndan biri.Seçerken öncelikle tabi ki
iþlemcimizi desteklemesine ve olabildiðince geniþlemeye müsait olmasýna
dikkat edin. En azýndan ileride geçebileceðimiz daha performanslý
iþlemcileri desteklemesi gerekir.Anakartlarda artýk bir çok teknoloji
standartlaþmaya baþladý.özellikle SATA, DDR2, GLAN, ve hatta eðer dijital
görüntü formatlarýyla ilgileniyorsanýr FÝREWÝRE özelliklerinin olmasýna
dikkat edin.Bu bileþen için sýralama yapmayacaðým ancak amd iþlemci
tercihi yapanlar için nforce4 chipsetli ve soket939 iþlemcileri desteðini göz
önünde bulundurmalarý gerektiðini, Ýntel iþlemci tercih edenler içinse 915
ve 925 chipsetli olan ve
kesinlikle lga775 soketli
anakartlarý tercih etmelerini
öneririm.Oyun canavarlarý
içinse SLI desteði mutlaka
omalý.SLI desteði sayesinde
çift ekran kartý kullanýmýna izin
verilir ve performansýnýz
ortalama %60 civarýnda artar.
ekran kartý
iþte geldik oyun canavarlarý için en önemli kýsma :) Oyun performansýna
etki eden en önemli bileþen. Neredeyse 4 ayda bir en üstün teknolojiyi, en
basit teknolojiye çeviren, en çok para harcanan donaným. Sebebi Nvidia
ve Ati þirketlerinin birbiriyle yaptýklarý akýlalmaz yarýþ. Tabi ki bu son
kullanýcý için olumlu bi olay, sonuçta her yeni çýkan teknoloji bir öncekinin
fiyatýný düþürmekte. Þu an ben bunlarý yazarken bile bu firmalar yeni
birþeyler piyasaya sürmeye hazýrlanýyor olabilirler. Gelelim seçim
konusuna. Ýlk önce bu donaným için ne kadar para ayýrabileceðinize ve
gerçekten bilgisayarý bir oyun makinesine çevirmek isteyip istemediðinize
karar verin. Neredeyse her fiyata ekran kartlarý bulmak mümkün piyasada,
20$ dan 750$ a kadar. Peki mesela 20$’lýk bir ekran kartý alsam ne
yapabilirim derseniz, üst düzey
donaným ihtiyacý olan oyunlar
dýþýnda neredeyse herþeyi
yapabilirsiniz. 750$’lýk bi kartlada
neler yapabiliceðinizi sanýrým
anlatmama gerek yok.
Sýralamamýza gelince:
Ati 9550
Nvidia 6600 GT
Ati x800 xt pe
SLI desteði olduðunu da
unutmamak gerek, eðer anakartýnýz destekliyorsa yukarýdaki kartlardan
ikisini ayný anda kullanabilirsiniz. Ati 9550 dýþýnda tabi ki.
monitör
Monitör seçimi yaparken dikkat edilmesi gereken en önemli unsur
gözlerimize zarar vermemesi. Sonuçta neredeyse hiçbir þeye
bakmadýðýmýz kadar ekrana bakýyoruz. Þu anda lcd ler fiyatlarýnýn
düþmesiyle yaygýnlaþmaya baþlamýþ durumda. Ancak her ne kadar
geliþkin teknolojiler kullanýlsa da henüz bir
(CRT) yani tüplü monitör kadar kaliteli
görüntü verememekte. Eðer masamda az
yer kaplayan birþey olsun, oyunlarla da
zaten iþim olmaz diyorsanýz 15” bir lcd
sizin için çok uygun olacaktýr. Ama ben
oyunlardan geri kalamam, hayatým bu
benim derseniz size tavsiyem hazýr
fiyatlarý da iniþe geçmiþken 19” bir düz
kare monitor tercih etmeniz.Ayrýca lcd
alacaklarýn, tepkime sürelerine, crt
alacaklarýnda parlaklýk ve tazeleme
oranlarýna dikkat etmesinde yarar var.
Yunus Hýdýroðlu,
[email protected]
www.gazete.itu.edu.tr
12
Ýþte beklenen festival geldi! Geçen seneki harika
organizasyona imza atan ÝTÜFest organizasyon
ekibinin bu sene neler yapacaðýný hepimiz merakla
bekledik- özellikle son bir iki ay. Geçen sene
katýlanlar bilir, ÝTÜFest’04 gerçekten çok güzeldi.
Festivalin en ilgi çekici yönü ise Türkiye’de ilk defa
bir üniversite þenliðinde yabancý bir grubun sahne
almasýydý. Gerek konser programý, gerek gündüz
etkinlikleri, gerekse güvenliðiyle –ki koskoca
gecede bir iki ufak tartýþmadan baþka sorun
çýkmadý, bence çok önemli bir nokta- kesinlikle
zihnimizde yer edecek bir þenlikti. Hal böyle olunca
bu seneki beklentilerimiz de o düzeyde arttý.
Sonunda festival programý açýklandý, biletler satýþa
çýktý, konser günleri çok çok yaklaþtý ve bu durumda
bize düþen de hem festivalin basýn sponsoru olarak,
hem de birer ÝTÜ’lü olarak bu harika olayý
belgelemek oldu.
Ama önce bu festivalin öneminden bahsetmek
gerek. Büyük paralarla ve büyük þirketler tarafýndan
ÝTÜFEST
düzenlenen diðer partilere nazaran, daha büyük
emeklerle düzenlenen bu organizasyonun bence en
önemli kýsmý tamamen öðrencilerin katkýlarýyla
düzenlenmesi. Çaðýrýlan sanatçýlardan kapýda
görev alacak koruma görevlisine, stand açacak
firmalardan gündüz etkinliklerine kadar her bir
noktasýyla öðrencilerin uðraþtýðý festivalin biz
ÝTÜ’lüler için manevi deðerinin büyük olduðunu
düþünüyorum. Hepimiz zaman zaman deriz “ÝTÜ’de
neden bir þeyler olmuyor” ve çoðu zaman da biliriz
bunun cevabýný: ÝTÜ’lü öðrencinin bir sürü ödevi,
sýnavý, projesi vardýr ve bu tip iþlerle uðraþacak
zamanýmýz daha azdýr. Bu yoðunlukta bile
organizasyon komitesindeki arkadaþlar çalýþýp
didinip, sponsorluk görüþmeleri yapýp, en ince
ayrýntýsýna kadar bu iþle ilgilenip bizlere bu
konserler dizisini sunmaya çalýþtýlar. Sýrf bu nedenle
bile katýlýmýn çok olmasý gerektiðini düþünüyorum.
Üniversiteler arasý festivallerin en kapsamlýsý
olan ÝTÜFest’in bu sene þenlik havasýnda olmasý
istenmiþ ve etkinlikler iki güne yayýlmýþ.
Þenliðin ilk günü olan 26 Mayýs
Perþembe günü Clémentine, Demirhan
Baylan, son zamanlarda gerçekten iyi
bir çýkýþ yaparak saðlam bir dinleyici
kitlesi edinen Gece Yolcularý ve gecenin
sonunda da iyiliði þüphe götürmez
sanatçýlarýmýzdan Candan Erçetin
sahne alacak.27 Mayýs Cuma Gecesi
ise alternatif Türkçe rock müziðinin
genç gruplarýndan Çilekeþ, Redd ve
Kurban’ý, Mor ve Ötesi konserleri
izleyecek.
Konserlerin yaný sýra bir dolu gündüz
etkinliði de mevcut. Yani öyle konser
zamaný gelip, müzik dinleyip gitmek
yok. Erkenden gelip, paþa paþa
eðlenip, öyle müzik dinlemelisiniz. 2627 Mayýs ‘ta düzenlenen ÝtüFest’05 te
gündüz etkinlikleri Perþembe günü
www.gazete.itu.edu.tr
Mayýs 2005
öðlen birde baþlýyor… 46, Anason, Bluesis, Fason,
Kep, Lost the Band, Wade gibi amatör gruplarýnýn
sahne aldýðý etkinlik alanýnda bir yandan da ödüllü
oyunlar ve yarýþmalar olacak. Bu ödüllü yarýþmalarý
Picaldi Jeans çuval yarýþmasý, Canan Kozmetik
hafýza yarýþmasý, Nestea uzaktan kumandalý araba
yarýþý, Hýzlý Sistem bilgisayar oyunlarý, Platboy
Kulübü risk ve tavla turnuvalarý, insan langýrtý,
týrmanma duvarý ve rodeo olarak sýralayabiliriz.
Tabiki aktiviteler bununla da bitmiyor; Mercedes ve
Nissan test sürüþleri, Ritmix Dünyanýn en küçük
diskosu ve perküsyon sahnesi ve Ice-tea perküsyon
þovu sýrf siz eðlenin diye kampüste hazýr
bulunacaklar.
Bu kadar eðlenceden yorulup da karný acýkanlara
Polonez sucuk ve sosis, Dominos Pizza ve Mado
standlarý bu aktivitelerin hemen yanýnda bekliyor
olacak.
Siz gündüz etkinlikleriyle oyalanýrken akþam olacak
ve saat 18.00’da birbirinden güzel konserler
baþlayacak.
Organizasyon komitesi nasýl gidip geleceðinizi de
düþünmüþ. Saat 12.00 ve 18.00 arasý Bakýrköy
Metro Duraðý , Bostancý Gösteri Merkezi ve Taksim
AKM ’den servis kalkacak. Gece konser bitiminde
ise yine servis kaldýrýlacak.
Bilet Fiyatlarý ise tek gün 15 YTL, iki günlük kombine
bilet ise 22,5 YTL olarak belirlenmiþ.
Bilet Satýþ Noktalarý ise ÝTÜ Ayazaða, Gümüþsuyu,
Maçka ve Taþkýþla kampusleri ile Mado Maslak,
Ataþehir, Ata 2, Maltepe ChampionSA ve
Caddebostan.
Selin Erkiþi
ÝTÜFEST
redd
Mayýs 2005
13
27 Mayýs Cuma ÝTÜFEST’te sahne alacak gruplardan Redd’in,
hayata bakýþý, müzik tarzý ve çalýþmalarý oldukça farklý. Ýkiþer
kardeþten oluþan bir grup olmasý da bir o kadar ilgi çekici. Grup,
ayný zamanda yüksek lisans öðrencileri olan Arkeolog, Mimar, Ýç
Mimar ve Müzisyenden oluþuyor. Üstelik Berke ÝTÜ’lü. Müzik
tarzlarýnýn oluþmasýnda hayata bakýþlarýnýn etkili olduðunu
söyleyen, “reddetmek”ten gelen adlarýný da muhalif kiþiler olduklarý
için seçen Redd’le müzik tarzlarý, hayata ve müziðe bakýþlarýný
konuþtuk
1996’ya dayanan bir geçmiþi var bu
grubun. Sizi diðer gruplara göre daha
popüler yapan, ilgi çekici yanýnýz ise
ikiþer kardeþten oluþan bir grup
olmanýz. Nasýl baþladý bu grup
hikayesi?
Berke: Güneþ’le Doðan hep beraber
çalýþmýþtý, Ýlke’yle de ben hep beraber
çalýþmýþtýk 96’ya kadar. Sonra biz
Doðan’la tanýþýnca gerisi geldi.
Doðan: Ama öyle iki grubu birleþtirelim
diye bir amacýmýz yoktu. Aslýnda bir
gitarist arayýþýndaydýk. Kardeþ kardeþ
grup kuralým demedik yani. Ben
Berke’lerin grubu duymamýþtým hiç.
Onlar da bizi duymamýþtý. 93’te ben
baþka bir gruptaydým. 96’da o gruptan
rahatsýzlýk duymaya baþlamýþtým. Sonra
Berke’yle tanýþtýk tesadüfen. Baþlarda
Ýlke ve Güneþ yoktu zaten. Güneþ
kazýdaydý, Ýlke daha çalmýyordu bir
yerde. Sonra da 97’ye doðru biz birlikte
çalýþmaya baþladýk.
Arkeolog, iç mimar, mimar ve
müzisyen kiþilerden oluþuyor grup.
Sanatla ilgili bölümler bunlar. Hepiniz
mezun oldunuz mu?
D: Hepimiz hala okuyoruz. Yüksek lisans
yapýyoruz.
Güneþ: Hepimizin ortak baþka bir özelliði
ilkokuldan beri aralýksýz okuyoruz.
Kesintisiz yani.
D: Artý þu an hepimiz sanatla ilgili þeylerle
uðraþýyoruz. Yüksek lisanslarýmýz da
onlarla alakalý.
Müzik tarzýnýza gelince. Frapan olarak
tanýmladýnýz.
Popüler
rock
diyorsunuz?
Ýlke: O bir espriydi. Tarzýnýz ne denildi,
kýyafet anlamýnda frapan dedik ama bu
müziðe yansýtýldý.
D: O kadar rahatsýz oluyoruz ki bu frapan
esprisinden. Bizim bir tarzýmýz var. Bu
tarz aslýnda grup müziði ile ya da poprock
müziði ile alakalý deðil. Sonuçta bizim
tavrýmýz var, bu tavýrla örtüþüyor. bunun
ismi de “redd”. Zaten hayata bakýþýmýz
da öyle. Ve grup olarak da gerçekten
grup olduðumuz için piyasaya çýktýk
Bu grubun ortaya çýkmasýnda müzik
tarzlarýnýn ve hayata bakýþýn da
uyumlu olmasýnýn çok etkili olduðunu
da söylüyorsunuz.
B: Ayný müzik tarzlarýndan hoþlanmamýz
yeterli olmazdý. Uzun süredir birlikteyiz
ve þarký yazmaya baþladýðýmýz süre bile
o kadar uzun ki. Bu sürede hem grup
olmayý öðrendik; hem de müzik, grup
müziði olmayý öðrendi.
Bir ara, bir yýl süreyle çalmaya ara
veriyorsunuz.
Tepki
olarak
mý
veriyorsunuz bu arayý?
B: Tepki vermek için olmadý. Biz
rahatsýzlýk duyuyorduk iþin gidiþatýndan
ve yaptýðýmýz iþten zevk almamaya
baþlamýþtýk. Çünkü istediðiniz müziði
deðil,
istenen
müziði
çalmaya
baþlamanýz isteniyordu.
Burada aslýnda bir popüler kültürü
reddetmek var. Doðru mu?
D: Reddediyoruz. Tabi bu arada biz de
popüler kültürün bir parçasýyýz.
Bu sorun aslýnda son yýllarda genel
anlamda müzik kalitesinin azalmasýyla
ortaya çýkan bir durum bence. Caz
barlara
bakýyorsunuz,
eski
zamanlardaki ile benzerlikleri yok.
Eski müzik dinleyicileri eleþtiriyor
bunlarý, eskiden daha kaliteli müzikler
çalýnýr ve daha kaliteli insanlar gelirdi
diye. Þu yýllarda ise daha çok piyasa
müziklerine yer veriliyor. Bu duruma
yönelik eleþtiriler 2000’li yýllarda
oldukça artýþ da gösterdi. Bu duruma
bakýþýnýz nedir?
G: Þöyle söyleyeyim. Biz dört yýl
süresince Pazar ve Pazartesi günleri
çaldýðýmýzda gelen insanlar hep aynýydý.
Ve iki sene sonra gittiðimiz zaman o
insanlarý azalmýþ gördük. Bir iki tanesini
bulduk orda. Mesela bugün gitsek onlarýn
hiçbirini bulamazsýnýz. Yani ciddi bir
deðiþim var. Bu deðiþim de tamamen
müziðin deðiþmesiyle alakalý. Ama buna
sadece müzik deðiþti, sanat deðiþti diye
de bakmamak lazým. Bunun içerisinde
hayat standartlarý var, insanlarýn
kazandýðý ya da kazanmadýðý parayý
harcama yollarý var, bir dolu þey var yani.
Çoðu þeye muhalifiz diyorsunuz...
B: Böyle bir genelleme yapmak yanlýþ
aslýnda. Biz daha çok fazla muhalefet
edilmemiþ þeylere muhalefet ediyoruz.
Bizi diðerlerinden ayýran þey de bu belki.
Bizimki politik bir muhalefet deðil. Zaten o
yapýlmamýþ bir þey de deðil. Ama yok mu
bizim politik olarak muhalif olduðumuz
durum? Var tabi. Yani reddetmek baþlý
baþýna bir tavýr. Birçok noktada kendini
gösterebilir. Muhalif olmak da zaten
reddetme ile beraber olan þeylerdir.
Zamanla belli olacak þeyler bunlar. Biz ne
zaman bir þeyin üstüne bassak
reddediyoruz diye o zaman biz o baþlýðýn
altýnda kalýyoruz. Oysa ki biz tüm bu
baþlýklarýn daha üstünde olmak istiyoruz.
Yani bir sürü reddettiðimiz þey var.
D: Zaten kim muhalif deðil ki? Daha bir
tane þarkýmýzýn klibi oynuyor, izlenilmiþ
ve onun hakkýnda bir sürü eleþtiri
yapýlmýþ. Çoðu da muhalif. Muhalif
olmasý da normal çünkü herkes muhalif.
Kendi okuduðumuz disiplinlerin dýþýnda
ciddi insanlarýz. Hiçbir zaman ucuz
kavramlarýn arkasýna saklanýp muhalefet
yapmayacaðýz.
Zaten
anlatmak
www.gazete.itu.edu.tr
istediðimiz þeyler baþka. Bunlarý bir anda
ortaya dökmenin de anlamý yok. Neden
“redd”, neyi reddediyorsunuz gözüyle
bakýyorlar. Ben bir þeyi reddettiðim için
albüm çýkarmadým ki! Redd’in neyi
reddettiði zamanla belli olacak.
G: Bu grupta dört tane birey var ve biz
birey olarak zaten muhalif insanlarýz.
Dolayýsýyla müzik yaparken biz bir þeyin
muhalefetini
yapmýyoruz,
muhalif
olduðumuz için bu ismi de kendimize
uygun görüyoruz. Yani muhalif olan
müzik deðil, biz muhalifiz.
Peki bir kaygý duyuyor musunuz?
D: Hakkýmýzda yapýlan haberleri
okuduðumuzda kendimizin iyi ifade
edilmediðini görüyoruz. Bizim asýl
kaygýmýz,
kendi
kiþiliðimizin
ve
müziðimizin doðru þekilde ifade edilmesi.
Anlaþýlmamýz.
Muhalif tarafýnýzý biraz daha deþmek
istiyorum.
D: Çok basit bir þey söylüyorum “mutlu
olmak için görme, sevme, iþitme” . Sen
nasýl anlýyorsun, sence nedir? Etrafta bir
sürü mutlu maymun dolaþýyor. Hiçbir þeyi
görmüyorlar, önemsemiyorlar. Ama
önemseyenler de mutlu deðil baktýðýnda.
B: Biz sözleri þöyle yazmýþ olsaydýk
mesela ülkenin gidiþatý felaket, ekonomi
dibe vurdu, iþsizlik arttý, mutlu olmak için
görme, iþitme, bilme, hissetme o zaman
belki biraz daha açýk olurdu. Ama mesele
de bu zaten; biz hiçbir kisvenin altýna
girmek istemiyoruz. Çok küçük bir araç
bu.
Albümde koyduðunuz afiþ boþluðuna
ne tür tepkiler var?
B: E-postalar geliyor flash, photoshop
kullanýp tasarým yapabilir miyiz diye?
Bizim amacýmýz bizi dinlemek için almýþ
insanlarýn o küçük kalemle o küçücük
alanda bir þeyler karalamalarý. Ne
hissediyorsa insanlar onu çizsinler. Ne
çizerlerse çizsinler.
D: Bize göndermesi de önemli deðil,
çizer bir kenara koyar. On yýl sonra bakar
der iþte ben Redd’i dinleyince bunu
çizdim.
Fatih Avcý
14
Asýrlardýr Çaðdaþ
Mayýs 2005
ÝTÜ’de bir g
Arýyorum ekibi olarak
sýradan bir ÝTÜ
gecesinde dolaþmaya
çýktýk. Gündüzleri
oldukça hareketli ve
kalabalýk olan
yerleþkemizde gece
boyunca yaþam nasýl
diye merak ediyorduk;
yerleþkemizin geceleri
ziyaretçileri oluyor mu,
yerleþkemizde geceleri
herhangi bir etkinlik
mevcut mu ve
çoðumuzun sadece
fakültelerde ve giriþlerde
gördüðümüz güvenlik
görevlileri gece boyunca
nasýl bir hayat sürüyor?
Bu sayýmýzdan itibaren
diðer sayýlarýmýzda da
ÝTÜ’de gece haberlerini
yapmaya, yurtlarda,
fakültelerde,
laboratuvarlarda ve
birimlerde sabahlayan
ÝTÜ’lüleri ziyaret etmeye
ve onlarla sohbet
etmeye devam edeceðiz.
Kim bilir, belki de bir
gece sizinle görüþür bu
hevesli Arýyorum ekibi...
Açýkçasý gündüze nazaran daha durgun bir
yerleþke olacaðýný tahmin ediyorduk ve
bunu göze alarak baþladýk yerleþke
turumuza. Ama bu kadar sessiz ve sakin
olmasýný gerçekten beklemiyorduk. Halý
sahada maç yapmakta olan öðrencilere
rastlayýncaya kadar uzun bir süre kimseye
rastlamadan ilerledik yerleþke boyunca.
Yerleþke turuna baþladýðýmýzdan bu yana
gözümüze çarpan tek hareketlilik iþte bu
halý sahadaki öðrenciler olmuþtu. Biraz
daha
umutlandýk;
galiba
yerleþke
umduðumuz kadar da cansýz deðil diye
düþünmeye baþlamýþtýk ki birinin vadi
yurtlarýnda kaldýðýný öðrendiðimiz 4.sýnýf
çevre mühendisliðinden iki ÝTÜ’lü öðrenci
ile karþýlaþtýk. Kýsa bir söyleþi için soluðu
onlarýn yanýnda aldýk hemen…
Yerleþkede gece neden dolaþmaya
çýktýklarýný sorduðumuzda oldukça ilginç bir
yanýt geldi: “Yaptýðýmýz bir þey yok ya öyle
dolaþýyorduk
arkadaþla.
Sorunlara
dayanamayan ÝTÜ’lünün
klasik hali”
Sonrasýnda ise bu yerleþke turunun asýl
sebebini öðreniyorduk: “Biz aslýnda
arkadaþýmýza gidecektik ama yolda kaldýk.
Bu beþinci turumuz, bayaðý
bir dolaþtýk
yerleþkede ben daha önceleri de geliyordum
buraya,
Kemal
benim
yeni
kurbaným
oldu(gülüþmeler)” Söz bir þekilde dönüp dolaþýp
gazeteye geldi: “Birinci sýnýfta böyle bir þey
yapýyor olmanýz gerçekten çok güzel. Biz birinci
sýnýfta ne yapýyorduk Kemal? Az önce onu
konuþuyorduk. Kemal yalnýzlýðýyla, ben de
bitmiþliðimle boðuþuyorduk. Sizin bu saatte
buralarda dolaþýyor olmanýz gerçekten sevinç
kaynaðý olmalý. Bizim zamanýmýzda böyle þeyler
Bilgi Ýþlem Daire
Baþkanlýðý
www.gazete.itu.edu.tr
olmuyordu.” Son olarak okuldan ve yerleþke
hayatýndan söz açtýðýmýzda çoðu ÝTÜ’lünün de
sürekli dile getirdiði bir sitem söz konusu oldu:
“Gece ÝTÜ’de hayat yok”. Yorumsuz!
Yerleþkede bu vakitte söyleþi yapacak birilerini
bulmanýn verdiði mutlulukla yolumuza devam
ettik. Aklýmýza 24 saat hizmet veren bilgi iþlem
geldi ve hemen orada aldýk soluðu. Oradaki iki
nöbetçi öðrenciyle konuþmaya baþladýk hemen.
Akþamlarý çok sýk telefon gelip gelmediðini
sorduk. Yurtlarda baðlantý sorunlarý olursa
geldiðini, onun dýþýnda pek gelmediðini
söylüyorlar. Onun dýþýnda geceleri, gündüz
getirilen bilgisayarlarý bakýmdan geçirdiklerini,
saat baþý da sistemi kontrol ettiklerini; bazen
de sadece masa baþýnda telefon beklediklerini
anlatýyorlar. Ýyi çalýþmalar dileyip oradan
ayrýlýyoruz. Daha gezecek çok yerimiz vardý
çünkü.
Bir sonraki duraðýmýz ÝTÜ’nün zorunlu gece
müdavimlerinden olan güvenlik görevlileriydi.
Bütün bir gece boyunca nasýl vakit
geçiriyorlardý? Gece boyunca yerleþkede neler
olup bitiyordu? Bunun için rastgele seçtiðimiz
bir yere davetsiz olarak giriyorduk. Kendimizi
tanýttýktan sonra baþladýk sorularýmýzý sormaya.
Açýkçasý ilk baþta biraz soðuk baþlayan söyleþi
Asýrlardýr Çaðdaþ
Mayýs 2005
15
gece
zaman ilerledikçe koyulaþtý. Ýlk olarak zamanlarýný
nasýl geçirdiklerini sorduk: “Bizim hayatýmýz
monoton hayat. Geliyoruz 8’de nöbete, kampuste
bir tur atýyoruz þöyle. Ondan sonra geliyoruz,
biraz oturuyoruz, televizyon izliyoruz saat 12’de
saatleri kuruyoruz(güvenlik amaçlý) 3’e kadar.
3’ten sonra geliyoruz iþte 1 saat kadar
sandalyede oturuyoruz…” Bugüne kadar
yerleþkemizde
hiçbir
sorun
yaþayýp
yaþamadýklarýný soruyoruz. Gelen cevap gayet
olumlu: “Öðrencilerle hiçbir problemimiz olmadý
bugüne kadar. Onlar bizim devlet memuru
olduðumuzu biliyorlar, ekmeðimizi kazandýðýmýz
biliyorlar onlar bizi üzmemeye çalýþýyor. Biz de
öðrencilerimize hiçbir ters davranýþta bulunmadýk
bulunmamaya da özen gösteriyoruz.” Diðer bir
güvenlik görevlisi lafa giriyor hemen: “ Burada en
üstteki profesöründen en alttaki öðrencisine kadar
herkes çok anlayýþlý.” Sonra konu okul giriþ
çýkýþlarýndaki turnikelerden açýlýyor. Turnikeler
hepimizin bildiði gibi bir süredir çalýþmýyor. Fakat
en kýsa zamanda turnikelerimiz yenileniyormuþ.
Aslýnda þu ana kadar bitmesi gereken turnike
yapýmý ihaleyi alan þirketin garanti süresinin
dolmasýndan dolayý bir süre daha ertelenmiþ.
Tabii bir de þu her alanda þikayet edilen aðýr
bürokrasi… Uzun yazýþmalar ve izinler de
uzatmýþ turnikelerin yapým tarihini.
Bu geliþmeyi öðrendikten sonra devam ediyoruz
söyleþimize. Muhabbet ilerledikçe bu sefer de
þikayetler dile gelmeye baþlýyor. Servisleri
kullanamamaktan;
okulun
verdiði
yemekten yiyememekten yakýnýyorlar:
“Her gün o kadar yemek dökülüyor.
Bahçývan, hizmetli yemek yiyor biz
yiyemiyoruz. Bir de öðlenleri 2 milyon olan
yemek akþam 4 milyon. Hiç bir fark yok
yemekler arasýnda ama biz de
anlamýyoruz iþte” Son söylenenlere biz de
birer
öðrenci
olarak
katýlmadan
edemiyoruz açýkçasý. Daha sonra ise
yakýnmalar devam ediyor. Güvenlik
dýþýnda
okulun
birçok
ihtiyacýna
kendilerinin koþtuklarýný söylüyorlar. Bir de
yaptýklarý görevin sorumluluðunun çok
aðýr olduðunu…: “…Fakültenin önünde
arabasýný býrakmýþ; kapýlar açýk, teyp
üzerinde. Biz adamý telefonla arýyoruz;
adam ben tatildeyim size ne diyor. O
arabaya bir þey olduðunda hemen bizden
soruluyor. Sorumluluk çok büyük” Bu
sohbetin
üzerine
diðer
güvenlik
görevlisinin yaptýðý benzetme ise
gerçekten çok güzel: “Bir kaleci kaleyi 89
dakika korur; 90. dakikada gol yer,suçlu
kaleci olur. Bizimki de böyle iþte”
Yerleþkeye özellikle gece giren çýkan
www.gazete.itu.edu.tr
arabalarý denetlemek zor olmuyor mu diye
soruyoruz. Yerleþkeye her gün yüzlerce araba
girip çýktýðýný ve bunlarýný hepsini tek tek
denetlemenin gerçekten imkansýz olduðu
söylüyorlar. Ama artýk gelen öðrenci arabalarýnýn
çoðunu tanýdýklarýný ve gelen arabalarýn
hareketlerinden bile yerleþkeyi bilip bilmediðini
çok rahat ayýrt edebildiklerinden bunun büyük bir
sorun olmadýðýný öðreniyoruz. Bir de özellikle
okula arabasýyla gelen ve yurtta kalan araba
sahibi öðrencileri ilgilendirecek bir þikayet geliyor.
Bir gün içinde birden fazla defa yerleþkeye girip
çýkan öðrenciler için otopark ücretinin gerçekten
çok aðýr bir külfet olduðuna deðiniyorlar.
Söyleþimizin sonuna doðru ise söz yerleþke
hayatýna geliyor. Bir süre önce öðrencilerden
gelen ayný yakýnma: “Eskiden kampus cývýl cývýldý
bu sene ne olduysa bir durgunluk oldu... Önceki
senelerde gece buralarý hiç böyle boþ olmazdý”
Biz de keþke anlatýlan gibi bir kampüs
görebilseydik diye hayýflanýrken artýk vaktin geç
olduðunu fark ediyoruz ve vedalaþýp kapýnýn
yolunu tutuyoruz. Kapýdan çýkarken bir de
basketbol oynamaktan dönen öðrencileri görünce
belki ÝTÜ’de geceler güvenlik görevlisinin biraz
önce bahsettiði gibi yine eski günlere döner
umuduyla yerleþkeden ayrýlýyoruz.
Gökhan Onuþ, [email protected]
Ufuk Sevim, [email protected]
Gezi
16
Mayýs 2005
OLYMPOS
SAKLI
CENNET
K
ýþýn ortasýnda Antalya’ya gitmek
belki de birçok tatilci için zayýf
bir seçenektir ama yazýn sýcak
ve
bunaltýcý
ortamýnda
Antalya’da
güneþin
altýnda
kavrulmak da bana çok cazip
gelmiyordu.Bu sebepten dolayý
ben kýþ tatilimde hem daha serin
bir
iklimde Antalya’yý
gezmek
hem
de
arkadaþlarýma iade-i ziyaret yapmak amacýyla
Ýstanbul’dan yola çýktým. Gayet rahat bir
yolculuðun ardýndan
güneþli bir günün
sabahýnda,
Antalya
otogarýnda
çocukluk
arkadaþým Cihan Kalaycý beni karþýladý. Güneþ
rahatsýz edecek kadar kavurucu deðildi sadece
bize gülümsüyordu ve bu da tam benim aradýðým
þeydi. Bu tatilin iyi geçeceði daha baþýnda belli
olmaya baþlamýþtý. Ýlk üç dört günümüzü
Antalya’nýn içini gezerek ve arkadaþlarýmýzla
buluþup eðlenerek geçirdik. Falezler, Kaleiçi ve
milli parklar bitince þehir içinde gezmek için fazla
seçeneðimiz kalmadýðýný anladýk ve hafta sonu
için þehirden biraz uzaklaþmayý düþünmeye
baþladýk. Ýþte bu sýrada Cihan’ýn aklýna “Olympos”
geldi.
Olympos’un Kemer ile Kaþ arasýnda,
Antalya’ya yaklaþýk 90 kilometre uzaklýkta saklý bir
cennet olduðunu anlattý bana.Bunun üzerine fazla
düþünmeden oraya gitmeye karar verdik. Hafta
sonunu Olympos’ta geçirmek çok harika olacaktý
duyduklarýma bakýlýrsa.
Öncelikle kalacaðýmýz yeri ayarlamamýz
gerekiyordu, çünkü sezonun henüz baþlamadýðý
bu dönemde kalacak yer bulabilmek gerçekten
sorun
olabiliyor.
Ama
þanslýydýk
Çünkü Kadir Abi’in
meþhur aðaç evleri
açýktý
böylece
kalacak
yer
s o r u n u m u z u
çözmüþtük.Ulaþým,
h a l l e t m e m i z
gereken bir diðer
sorundu
çünkü
Olympos öyle yol
kenarýnda bir yer
deðildi ve sezon
içinde olmadýðýmýz
için günlük sürekli
servisler
de
yapýlmýyordu.
Bu
noktada gene Kadir
Abi
imdadýmýza
yetiþti.
Biz
ana
kavþaða
kadar
gelirsek arabayla
www.gazete.itu.edu.tr
bizi oradan alabileceðini söyledi, Kadir Abi’in bize
o hafta sonu yaptýðý ilk kýyak deðildi bu ve
sonuncusu da olmayacaktý. Olasý sorunlarýmýzý
teker teker çözmüþ olmak keyfimize keyif katmýþtý.
Bu keyifle cumartesiyi beklemeye baþladýk þimdi
bizi endiþelendiren tek þey havanýn gidiþatý idi,
þayet hava gittikçe bulutlanýr olmuþtu sanki hafta
sonu büyük bir fýrtýna bizi Olympos’ta karþýlamaya
hazýrlanýyordu. Çok yoðun geçen bir cumartesi
gününden sonra akþam yola çýkmak için
hazýrlanmaya baþladýk. Güneþ ve Barýþ ile
buluþup otobüs duraðýna gittik Hava çiselemeye
baþlamýþtý.Güneþ, Antalya’daki büyük otellerden
birinde operasyon sorumlusu olarak çalýþtýðý için,
hafta içindeki yoðun çalýþma temposunda çok
yoruluyordu ve bu iki günlük tatili içimizde en
þiddetle bekleyen belki de O idi. Kardeþi Barýþ yol
boyunca bana Olympos’u anlattý, kendisi arkeolog
olduðu için ve oradaki çalýþmalarýn birçoðuna
bizzat katýldýðýndan dolayý bu konuda bir nevi
ayaklý ansiklopedi gibi. Sadece Olympos’ta deðil o
bölgede yapýlan birçok kazýda imzasý var.
Yolumuz biraz uzundu ama yolun sonunda
kavþaða varýp otobüsten indiðimizde anlattýklarý
hala bitmemiþti, anlattýklarýna bir virgül koydu ve
devamýný yarýn bize etrafý gezdirirken anlatacaðýný
söyledi. Hava çoktan kararmýþtý. Yolun buradan
sonraki kýsmý köy yoluydu ve ýþýklandýrma yoktu.
Yarým saatlik eðlenceli bir yolculuktan sonra Kadir
Abi’in aðaç evlerine geldik. Gece olduðundan
dolayý çok fazla þey göremiyordum ama havanýn
kokusu ve tazeliðini hemen hissetmiþtim.
Yakýnlardaki bir derenin sesini de duyabiliyordum.
Büyükçe tahta bir kapýdan geçtik ve iki katlý bir
yere girdik. Burasý ilk karþýlandýðýnýz yerdi ve
ayrýca sabah ve akþamlarý yemek servisleri de
buradan yapýlýyordu. Güler yüzlü arkadaþýmýz bizi
odalarýmýza yönlendirdi. Aðaçlarýn arasýndan
ilerleyerek odalarýmýza vardýk. Odama girince
büyük bir þok yaþadým dersem inanýn abartmýþ
Mayýs 2005
olmam. Odalar gayet temiz ve bakýmlý, ayrýca
elektrikli battaniyeden sýcak suya, klimadan
telefona kadar ihtiyacýnýzý karþýlayacak her þey
var. Bütün bölge sit alaný olduðu için koruma
altýnda ve beton dökmek kesinlikle yasak bu
yüzden odalar tamamen ahþaptan yapýlmýþ. Ama
bizim odalarýmýzýn en cazip yaný pencereyi
açtýðýmýzda hemen dibimizde akan dereyi
duyabilmekti. Bu odalar sanki derenin üstüne
yapýlmýþ gibiydi ve derenin melodisi odanýn içini
dolduruyordu. Üstümüzü deðiþtirip akþam yemeði
için ilk girdiðimiz yere gidip üst kata çýktýk. Orasý
da ayrý bir dünya. Dekor çok doðal ve gerçekten
mükemmel, sedirler, eski bakýr tepsiler, toprak
sürahiler her birisi yemekten aldýðýnýz lezzeti
katlýyor. Bizim dýþýmýzda dört beþ kiþi daha vardý
orada o gece konaklayan. Onlarda afiyetle
lezzetli yemeklerini yiyorlardý.
Yemekten sonra “ahýr bar”a geçtik. Aslýnda
buranýn yaz sezonunda, açýk hava barý olan
“Öküz Bar”ý meþhurmuþ, ama kýþýn öküzlerin
ahýra girmesinden esinlenen Kadir Abi de etrafý
kapalý, kýþlýk bir mekan olan Ahýr Bar’ý yapmýþ.
Ahýr Bar, derenin kenarýnda gene ayný antik
dekorla bezenmiþ ahþap bir yapý, içeride þömine
var, ateþin baþýnda içkilerimizi yudumlarken diðer
konuklarla da sohbetimizi koyulaþtýrýyoruz. Aðaç
evler
aslýnda
bütün
dünyadan
insanlarý
kucaklarmýþ yaz zamaný. Ýnsanlar yazýn, dýþarýda
yakýlan devasa ateþin etrafýnda din, dil, ýrk, millet
ayrýmý olmaksýzýn kaynaþýrlarmýþ. Öyle ki artýk
bazý turistler buranýn müdavimleri olmuþlar.
Onlarýn söylediði “I came, I saw, I stayed and
stayed and stayed and stayed”* tekerlemesi de
slogan haline gelmiþ.
Gece yarýsýndan sonra yaðmur þiddetini
arttýrdý sonra kýsa süreli bir elektrik kesintisi
yaþadýk. Karanlýkta sadece þöminenin ateþinde
sohbetimize devam ettik. Muhabbetimiz gittikçe
daha eðlenceli bir hal almýþtý. Sonra dýþarý çýkýp
yürüyüþ yaptýk. Çakan þimþeklerin altýnda, taze
toprak kokusunu içimize çeke çeke yaptýðýmýz
yürüyüþ, bu hayatta yakalamakta zorluk
çektiðimiz bir güzellikti ve gerçekten kendimi çok
iyi hissettirmiþti. Sabaha karþý yataklarýmýza
girdik. Yaðmur diniyor gibi olmuþtu, bizler uykuya
Gezi
dalarken. Ertesi sabah,
öðlene
doðru
uyandýðýmýzda güneþli
bir
güne
merhaba
dedik. Ortamýn asýl
büyüleyiciliðini sabah
uyanýnca
keþfettim.
Etrafta bir sürü aðaç
ev vardý ve evlerin her
biri bir aðacýn üstüne
kondurulmuþ nezih bir
ortam oluþmuþtu.Yan
tarafta dere nazlý bir
þekilde akýyor karþýda
daðlar
da
bizleri
s e l a m l ý y o r d u .
Açýklýktaki
bir
masanýn
üzerinde
kahvaltýmýz hazýrlandý.
Taze demlenmiþ çay
eþliðinde omletlerimizi
yedik. Gece yaðmurla
ýslanan bedenlerimiz
þimdi güneþle tazeleniyor gibiydi. Ýçim akýl almaz
bir canlýlýkla doluyordu. Kahvaltýdan sonra
yürüyüþ için hazýrlandýk. Barýþ bize rehberlik
yapacaktý. Gece yaðan yaðmurun toprak yolu
olumsuz etkilemiþ olabileceðini düþünerek daha
taþlýk olan dað yolundan meþhur güzellikteki
Olympos sahiline doðru yürümeye baþladýk. Bu
yürüyüþ toplamda 2 saat kadar sürdü çünkü antik
þehri dolaþýrken Barýþ bize lahit mezarlarý
anlatýyor onlarýn yapýsal özelliklerini yapýldýklarý
dönemlere ait bilgiler de vererek açýklýyordu:
Olympos bir Likya kentidir. Eski Yunan, Roma,
Bizans,Venedik, Ceneviz, Rodos Þövalyeleri,
Selçuklular derken bugünlere
dek gelmiþ.
M.Ö.1.yüzyýlýn baþlarýnda o dönemin en azýlý
korsaný olan Klikyalý korsan Zeniketes, burayý
iþgal etmiþ. Kesin kuruluþ tarihi bilinmemekle
birlikte, M.Ö. 168-78 yýllarýnda basýlan Likya
Konfederasyon sikkelerinde adý geçmektedir.
Ýktisadi bir birlik olan Likya Konfederasyonu
konseyinde, Olympos’un üç oy hakký olduðu
bilinmektedir. Bu bilgilerden anladýðým kadarýyla
Olympos tarihi boyunca önemli bir yerleþim yeri
17
olmuþ. Antik kentten geriye çok fazla bir þey
kalmamýþ, çoðu yýkýlýp kaybolmuþ ama kalan
kalýntýlar arasýnda yürürken o zamanki þehrin
sokaklarýný, evlerini, binalarýný gene de kafanýzda
canlandýrabiliyorsunuz. Tarihi bölgelerin önemli
bir sorunu olan mezar hýrsýzlarý burada da izlerini
býrakmýþlar. Neredeyse her mezarýn gövdesinde
kocaman bir delik var.Her birisi bir sanat eseri
diyebileceðim mezarlar bu yüzden harap
olmuþlar. Þehirden geri kalan en saðlam yapýlar
su kanallarý. Su kanallarýnýn yapýlýþ düzeni ve
saðlamlýðý gerçekten hayret verici. Antik kentin
de içinde bulunduðu vadideki yolculuðumuz
yaklaþýk 1,5 kilometre sonra Akçay deresinin
denizle buluþtuðu yerde, Olympos sahilinde sona
eriyor.Bu sahilde doða bütün güzelliðini cömertçe
sunuyor bizlere. Caretta Caretta’larýnda tercih
ettiði bu eþsiz plaj bembeyaz taþlarý ve
gerçeküstü güzelliðiyle Ýngilizlerden ödül almýþ
geçtiðimiz sene. Tam plajýn kenarýnda kaptan
Eudomos’a
ait bir lahit mezar var mezarýn
üstündeki gemi motifi çok büyük bir ustalýk iþi
ama bu mezarda yaðmacýlardan nasibini almýþ
maalesef. Plaj boyunca yürüyünce Çýralý’ya
vardýk. Orasý biraz daha hareketli bir köy ama
Olympos’un o gizemli havasý yok burada. Akþama
doðru geldiðimiz yollardan geriye dönüyoruz, geri
dönüþ yolu nispeten daha kýsa sürüyor çünkü bu
sefer her mezarýn baþýnda durmuyoruz, tek
duraðýmýz köylü teyzelerimiz gözleme yaptýðý
tandýrýn yaný. Teyzelerimiz orada daðlardan
topladýklarý çeþitli otlarla yaptýklarý muhteþem bir
lezzet sundular bize. Çaylarýmýzý da içtikten
sonra teþekkür edip yolumuza devam ettik.
Akþam yeni oluyordu ki aðaç evlerimize ulaþtýk.
Duþlarýmýzý alýp üstümüzü deðiþtirdikten sonra
Kadir Abi’in personeliyle vedalaþtýk, onlar da bizi
güler yüzle yola koydular. Kadir Abi tekrar bizi
arabasýyla kavþaða býraktý. Orada kýsa bir süre
bekledikten sonra gelen minibüse atlayýp evimize
döndük.
Kadir Abi’in aðaç evlerinde konaklamanýn
geceliði kiþi baþý 17,5 YTL kahvaltý, akþam
yemeði ve sýcak dostluklarda bu fiyata dahil.
Mutlaka ama mutlaka gidilesi ve görülesi bir yer
Olympos. Unutmadan söyleyeyim; Olympos’a
giderken bütün dertlerinizi, sýkýntýlarýnýzý yanýnýza
alýn çünkü orasý onlardan kurtulabileceðiniz
sýradýþý bir yer...
Kadir Kaya’ya, Güneþ ve Barýþ Seyhan’a ve de Cihan
Kalaycý’ya bu unutulmaz gezi için sonsuz teþekkürler.
* Geldim, gördüm, kaldým ve kaldým ve kaldým ve
kaldým.
Onur Çalhanoðlu
[email protected]
www.gazete.itu.edu.tr
18
Gezi
Haliç’in Kýyýsýnda
Büyülü Rüya
Anadolu’da tarihi bir yolculuða
çýkmaya ne dersiniz? Miniaturk’te
Antik Çaðdan Bizans’a, Selçuklu’dan
Osmanlý’ya 3000 yýllýk yaþanmýþlýðýn
izleri
Haliç
kýyýsýna
taþýnmýþ.
Dünya’da da bir çok örneði olan
minyatür kentler içinde Miniaturk
önemli bir örnek olmaya aday.
Giriþinde yüce Atamýzýn ebedi
istirahathanesi
olan
Anýtkabir
karþýlamakta bizi. Önce kendimizi
Ankara’da sanýyoruz ve daha sonra
eserlerin arasýndaki çimlerden
geçen trenleri görünce ve bu
trenlerin geçtiði tünelleri fark
edince iyice yolculuk havasýna
giriyoruz. Günümüzün büyük
eserleri de unutulmamýþ tabi.
Olimpiyat stadý ve Yeþilköy
Havalimaný bunlardan bazýlarý.
Miniaturk’te
beni
en
çok
heyecanlandýran Boðaziçi Köprüsü’nü
yürüyerek geçebilmem ve o eþsiz
boðaz
manzarasýný
köprüden
görebilmek oldu. Her þey gerçeðe o
kadar yakýn ki Miniaturk’te. Boðazýn
kýyýsýndaki tarihi mekanlar bile
düþünülmüþ. Ayrýca eserleri doðayla
iç içe yapmalarý da ortamda
uyumsuzluk olmasýný engellemiþ. 1/25
oranýnda küçültülen eserlerin etrafý
dað, tepe, göl gibi doða motifleriyle
süslenmiþ. Hoparlörler bile taþ
görünümünde.
En çok ilgimi çeken kýsým ise nasýl
bu
kadar
ayrýntýyý
atlamadan
koyduklarýydý. Mesela Çanakkale
Anýtýnda
mezarlarýn
üstünde
askerlerin isimleri yazýyordu, bu beni
en çok etkileyen kýsým oldu.
Eser seçim çalýþmalarý, Prof. Dr.
Ýlber Ortaylý ve Doç. Dr. Haluk
Dursun’un danýþmanlýðýný yaptýðý
bir
seçici
kurul
tarafýnca
yürütülmüþ. Proje ve uygulamasý
22 ay süren Miniaturk, 23 Nisan
2003’te açýlmýþ. 60.000 m ² alan
üzerine kurulmuþ ve bu alanlarýn
40.000 m ²sini eserler kaplýyor.
Miniaturk’te ziyeretçilerin rahatý da
düþünülmüþ. Çocuklar için parkta
daha hýzlý bir tur saðlayan ve
çocuklarýn ilgisini çeken ve trenle
gezilen ayrý bir gezi güzergahý var.
Ayrýca bir de oyun parký yapýlmýþ
çocuklar için. Büyükler için de bir
kafeterya ve restorant var.
Eðer
kalabalýkta
gezmek
sizi
fazlasýyla yoruyorsa size Miniaturk’e
pazar günü gitmemenizi önerebilirim.
Çünkü en kalabalýk olduðu günler
hafta sonlarý. Okullar genellikle hafta
sonlarý
buraya
gezi
düzenliyorlar.
Hafta içi ve hafta sonu
10.00-18.00 arasý ziyarete
açýk
olan
Minaturk’e
Eminönünden 47E ve 47Ç
otobüslerine
binerek
gidebilirsiniz. Giriþ ücretleri
tam için 5 , öðrenci için 3,
okul gezisi için 2 YTL.
Miniaturk adres: Ýmrahor
Caddesi Sütlüce/Ýstanbul
Tel: 0212 222 28 82
E-Posta:
[email protected]
Mayýs 2005
Arkeoloji
Tarih sever misiniz bilmiyorum ama
özellikle tarihi seven ve ilgilenen
okurlarýmýza gezerken çok
eðlenecekleri bir yer öneriyorum.
Burasý Gülhane Parký’nýn içinde
saklý Ýstanbul Arkeoloji Müzeleri.
Arkeoloji Müzeleri; Arkeoloji
Müzesi, Eski Þark Eserleri
Müzesi ve Çinili Köþk olmak üzere
üç müzeden oluþmaktadýr. Aslýnda
burayý gezmek için illa ki tarihle
ilgilenmeye gerek yok. Mesela ben
tarihle hiç ilgilenmeyen, böyle
þeylerden sýkýlan biri olmama
raðmen müzeyi gezmekten
fazlasýyla keyif aldým. Tabi tek
sorun
bazý
heykellerin
isimlerinin bana hiçbir anlam
ifade
etmemesiydi
ama
bunlarý
da
gezerken
öðrendim. Gezerken bilgi
daðarcýðýnýza çok fazla þey
ekleyebileceðiniz bir yer
burasý.
Burada neler mi var? O
kadar çok þey var ki tüm
gününüzü burayý gezmekle
geçirebilirsiniz. Tabi arada bir
Gülhane
parkýnýn
eþsiz
güzellikteki
aðaçlarýnýn
manzarasýna sahip dinlenme
salonlarýnda
dinlenmek
koþuluyla.
Giriþte sol tarafta bizi Eski Þark Eserleri
Müzesi karþýlýyor. Burasý ilk önce müzenin
kurucusu olan Osman Hamdi Bey
tarafýndan 1883 yýlýnda Güzel Sanatlar
Okulu olarak yaptýrýlmýþ. Daha sonra müze
olarak düzenlenmiþ. Bu binanýn içinde
Anadolu, Mezopotamya, Mýsýr ve Arap
uygarlýklarýnýn eserleri bulunuyor ve eserler
uygarlýklara göre sýnýflandýrýlmýþ ve
kronolojik sýraya göre uygun biçimde
sergileniyor. Bu binaya girdiðimizde mistik
bir atmosferle karþýlaþýyoruz. Giriþteki Mýsýr
dönemine ait mumyalar ve tabletler bizi o
günlere götürüyor. Her tarafa düzenli bir
þekilde yerleþtirilen ve sýkýcý olmayan
yazýlar da o günlerle ilgili bilmediðimiz sýrlarý
ortaya çýkarýyor. Bu binadaki en önemli
eserlerden birkaçý Akad Kralý Naramsin’in
steli, tarihte bilinen en eski yazýlý antlaþma
olan Kadeþ Antlaþmasý ve Zincirli
heykeli’dir.
Bu binadan çýkýnca Ana binaya
geçiyoruz. Bu birkaç dakikalýk yürüyüþle
Eski çaðlardan daha sonraki çaðlara bir
yolculuða çýkýyoruz. Binanýn mimarisi bizi
binaya girmeden tarihin o büyülü havasýna
sokuyor çünkü binanýn dýþ cephesi bu
dönemlere ait Ýskender Lahdi, Aðlayan
Kadýnlar
lahitlerinden
esinlenerek
Alexandre Vallaury tarafýndan yapýlmýþ.
www.gazete.itu.edu.tr
Müzesi
Binanýn en ilgi çekici eserleri alt
katýnda sergileniyor. Burada
Ýskender Lahdi, Aðlayan Kadýnlar
Lahdi, Satrap Lahdi, Lykia Lahdi,
Tabnit Lahdi gibi ünlü lahitler
sergileniyor
ve
bunlarýn
sergilendiði
kýsým
çevre
düzenleme ve ýþýklandýrmayla
daha çok ilgi çekici hale
getirilmiþ. Bunlarýn yaný sýra alt
katta Arkaik dönemden Bizans
dönemine kadar olan antik çað
heykelciliði örnekleri kronolojik
olarak düzenlenmiþ. O dönemde
yaþayan
insanlar
heykellerde
sosyal
yaþamlarýnýn ve inanç
dünyalarýnýn
izlerini
býrakmýþlar. Yaptýklarý tanrý
ve insan heykelleri o
günlerden
bize
çeþitli
ipuçlarý veriyor. Binanýn üst
katýnda ise bizi daha uzun
bir gezinti bekliyor. Burada
daha çok küçük eserler
sergileniyor. Yüz binlerce
sikke, mühür, niþan, sikke
kalýplarý, çanak, çömlekler,
piþmiþ toprak heykelcikler
keyifli vakit geçirmemizi
saðlýyor.
Ana binanýn içinden altý
katlý olan ek binaya
geçiyoruz ancak bu binanýn bazý kýsýmlarý
kapalý.
Kapalý olmayan katlarýnda ise eserler
Çocuk Müzesi, “Çaðlar boyu Ýstanbul”,
“Çaðlar boyu Anadolu ve Troia”,
“Anadolu’nun çevre kültürleri”, “Ýstanbul’un
çevre
kültürleri”
adlarý
altýnda
bölümlendirilmiþ. Bu binayý gezerken bu
bölümlerle ilgili detaylý bir þekilde bilgi
edinebiliyoruz. Bu bina 1991 yýlýnda bu yeni
düzenlemelerle Avrupa Konseyi Müze
Ödülünü almýþtýr.
Müzenin sahip olduðu en eski (1472)
bina
girdiðimizde
isminden
de
anlaþýlabileceði gibi ülkemizde yapýlmýþ
olan en güzel çini örneklerini görüyoruz.
Fatih Sultan Mehmet tarafýndan yaptýrýlmýþ
olan Çinili Köþk Osmanlý Döneminde de
uzun süre müze olarak kullanýlmýþ. Burada
sergilenen eserler ise Osmanlý ve Selçuklu
dönemine ait çeþitli çini ve seramikler.
Ýlgilenenler için müze pazartesi dýþýnda
her gün 09.30-16.30 saatleri arasýnda
ziyarete açýk.
Derya Doðan
[email protected]
Mayýs 2005
19
Gençlik
haydi kampa
Yaz geldi! Dönem bitti! Sýnavlar bitti yada bitecek! Gerçi
bazýlarýmýz için daha yaz okulu var ama çoðumuzun
ýsrarla beklediði (özellikle de benim) yaz tatilimiz geldi
sayýlýr (hele þükür). Hak ettik biz bunu : ) Peki yazýn ne
yapacaðýnýza karar verdiniz mi? Her yaz baþýnda
arkadaþlarla tatil planlarý yapýlýr ama bu planlar çoðu
zaman suya düþer. Bu sefer öyle olmasýn ve tatil
kararýnýzý þimdiden verin. Biz de size yardýmcý olalým ve
güzel bir tatil alternatifi sunalým dedik. Haydi kampa!
Haydi kampa, bir ÜNÝSÝAD organizasyonu. Peki neymiþ
bu ÜNÝSÝAD, önce onu öðrenelim. ÜNÝSÝAD, açýk adýyla
Üniversiteliler Sosyal Ýletiþim ve Aktivite Derneði demek
oluyor. Üniversite öðrencilerinin kurduðu ve yönettiði bu
dernek, gençleri bir çatý altýnda toplamak, aralarýnda
sosyal ve kültürel anlamda bir bað kurarak beraber
olabilecekleri organizasyonlar düzenlemek.Günübirlik
geziler, haftasonu gezileri, paintball, futbol, tavla ve
satranç turnuvalarý, kýþ sporlarý organizasyonlarý, NLP
panelleri, cuma gecesi partileri, sanatçýlarla söyleþiler ve
geleneksel Haydi Kampa organizasyonunu ÜNÝSÝAD’ýn
imza attýðý etkinliklerden bazýlarý olarak sýralayabiliriz.
*Konaklama, kamp alanýna kurulacak çadýrlarda
gerçekleþiyor. Çadýrlar isteðe baðlý olarak iki ya da üç
kiþilik olarak deðiþebiliyor. Katýlýmcýlara çadýr (çift katlý, içi
pamuk dýþý polyester, 240*210*130 cm, su geçirmez),
mat ve uyku tulumlarý da ÜNÝSÝAD tarafýndan veriliyor.
*Çadýr alanlarý kýz, erkek ve karma olmak üzere üç
bölümden oluþuyor.
*Kamp alanýnda belirlenen bölgelerde kýzlar ve
erkekler için ayrý ayrý duþlar, tuvaletler ve soyunma
kabinleri bulunuyor.
bildiriliyor. Her dönem 6 gün olup, katýlýmcýlar 7. günün
sabahý kamptan ayrýlýyorlar.
*Ulaþým ise katýlýmcýlarýn kendi imkanlarýyla
saðlanýyor. Kampýn ilk günü kamp alanýnda buluþuluyor.
*Kamp alanýnda ayrýca yemeklerin yendiði, masa
oyunlarýnýn oynandýðý bir Sosyal Dinlenme Alaný da
mevcut.
“Haydi Kampa” organizasyonu geçen yaz Mardin, Muðla,
Kapadokya
(Nevþehir),
Safranbolu
(Karabük),
Çanakkale, Trabzon ve Antalya’da gerçekleþtirilmiþ.
Fakat yoðunluðun Muðla, Antalya ve Çanakkale
yörelerine yoðunlaþmasýyla bu sene sadece bu üç
bölgede kamp düzenlemeye karar vermiþler.
*Kamp alanlarý için belki de en önemli þey olan
güvenlik de saðlanmýþ. Kamp alanlarýnýn dýþ güvenliði il
merkezi
dýþýndaki
noktalarda
Jandarma
Ýl
Komutanlýðý’nýn, il merkezi dahilindeki noktalarda ise
Emniyet birimlerinin koordinasyonuyla; iç güvenliði ise
özel güvenlik elemanlarý tarafýndan saðlanýyor. Deniz
etkinliði olan yerlerde ise devamlý bir cankurtaran
mevcut.
NEREYE GÝDELÝM?
*Kamplara 18 yaþýný doldurmuþ üniversite
öðrencileri (önlisans, lisans, yüksek lisans, doktora) ile
ÖSS’ye giren lise mezunu öðrenciler katýlabiliyor.
Çanakkale
Katýlým ücreti: 160 YTL (kiþi baþý)
Gezilecek baþlýca yerler: Gelibolu Milli Parký, Þehitler
Abidesi, Arýburnu, Anzak Koyu, Kilitbahir, Settülbahir,
Conkbayýrý, Anafartalar, Seramik Atülyesi,Truva, Assos…
Ayrýca; yüzme, paintball, su altý dalýþý (þnorkel ile),
trekking, uçurtma, bisikler, masa oyunlarý…
*Kamp boyunca konaklama ve yemek (3 öðün)
ÜNÝSÝAD tarafýndan karþýlanýyor.
*Kamp alanlarý elektrik, su, telefon, kanalizasyon gibi
gerekli alt yapý özelliklerine sahip.
*Kamp süresince rahatsýzlýklar ya da hastalýklar
meydana gelirse kamp yetkilileri bizi yine yalnýz
býrakmýyor. Saðlýk Bakanlýðý’nýn desteðiyle saðlýk
hizmetleri ücretsiz olarak sunuluyor.
*Kamp süresince, gezi ve etkinliklerin yaný sýra
katýlýmcýlar kendi becerilerini geliþtirebilmek için çeþitli
atölye ve eðitim çalýþmalarýna katýlabiliyorlar.
*Kamp programý kampýn ilk günü katýlýmcýlara
www.gazete.itu.edu.tr
Antalya
Katýlým ücreti: 160 YTL (kiþi baþý)
Gezilecek baþlýca yerler: Kaleiçi (Eski Antalya), Antalya
Limaný, Antalya Limaný, Antalya Müzesi, Termesos,
Aspendos, Perge, Köprülü Kanyon National Park…
Ayrýca; yüzme, rafting, trekking, kanyoning, beach volley,
yamaç paraþütü (yer eðitimi), masa oyunlarý…
Muðla
Katýlým ücreti: 160 YTL (kiþi baþý)
Gezilecek baþlýca yerler: Ekincik Koyu, Kaunos
Harabeleri, Ýztuzu Koyu, Sultaniye Kaplýcalarý, Akköprü,
Kral Mezarlarý, Þeyhler Türbesi, Ölüdeniz…
Ayrýca; yüzme, tekne gezileri, paintball, trekking, kano,
beach volley, çamur banyosu, masa oyunlarý…
Selin Erkiþi, [email protected]
20
ýsa
ýsa k
sa kýsa
sa
kýsa
kýsa k
ý
sa ýsa kýs
k
kýsa ký
k ý sa k
a
kýs
a
ký sa
sa
ký
sa k
sa
ký
sa kýsa
ký
sa
Mayýs 2005
kýsa kýs
sa ký
k
ý sa
sa ký
kýsa
a ký
kýs
sa kýsa ký
ký
a kýsa ký
a k ýs
sa ký
ýsa kýsa
Kültür Sanat Hayat
Kentten Kýsa Kýsa
Müzikten Kýsa Kýsa
Mor ve Ötesi - Aslý
28 Mayýs Cumartesi 21:00
Marmara Eðitim Köyü-Konser
Romeo ve Jülyet
28 Mayýs 2005 Cumartesi 20:00
Ýþ Sanat Kültür Merkezi
Nazan Öncel - Konser
6 Haziran Pazartesi 21:00
Harbiye Açýkhava Tiyatrosu
Incognito - Konser/Caz
7 Haziran 2005 Salý 22:00
Parkorman
Kimmo Pohjonen - Konser
10 Haziran 2005 Cuma 22:00
Babylon
Sezen Aksu - Konser
11 Haziran Cumartesi 21:00
Harbiye Açýkhava Tiyatrosu
Tuluyhan Uðurlu - Konser/ Klasik Müzik
16 Haziran Perþembe 20:30
Yýldýz Sarayý
Aylin Aslým ve Tayfasý “Gülyabani”
Aylin Aslým tayfasýný toplamýþ, ikinci albümü Gülyabani ile
yeniden dinleyicilerinin karþýsýnda. Ýlk albümü Gelgit’e oranla
daha eðlenceli bir albüm olduðunu düþündüðüm Gülyabani ile
birlikte Aylin Aslým, Þebnem Ferah ve Özlem Tekin’den sonra
günümüzün yükselen deðeri “Kadýn Rockçular” arasýna adýný
yazdýracak gibi görünüyor.
Gülyabani’nin çýkýþ parçasý, her ramazan ayýnda sýkça
dinlediðimiz bir kanto, “Ben Kalender Meþrebim”. Bu parçayý
dinlerken yýllarýn kanto ustasý Nurhan Damcýoðlu’nu anmadan
geçmek olmaz tabi; ama Aylin Aslým da farklý yorumuyla
kantonun sözlük anlamýyla biraz oynamýþ. Beðenmek? Dans
etmek? O da dinleyiciye kalsýn.
Albümün dikkat çeken parçalarýndan Güldünya, geçtiðimiz yýl tecavüze uðrayýp hamile kaldýðý
gerekçesiyle aile kararýyla kurþunlanan Bitlisli genç kýz Güldünya Tören adýna yazýlmýþ. Bu albümde Aylin
Aslým müzik sektöründe malzeme olarak pek de kullanýlmayan bir konuyu, kadýn haklarý ve toplumsal
cinsiyet bakýþ açýsýný ele almýþ. Hatta albüm iç kapaðýndaki bir yazý bu konudaki sosyolojik utancý son
derece acý bir þekilde ifade ediyor: “Kadýn cinayet kurbanlarýnýn yüzde yetmiþi, eþleri ya da erkek
partnerleri tarafýndan öldürülmektedir. Her üç kadýndan biri yaþam boyunca dövülmekte, cinsel iliþkiye
zorlanmakta ya da taciz edilmektedir. On beþ-kýrk yaþ arasý birçok kadýn kanser, trafik kazasý ya da sýtma
yerine toplum cinsiyet kökenli þiddet yüzünden ölmekte ya da yaralanmaktadýr”. Dünya kadýnlar gününde
kadýnlarýn polislerce coplandýðý ülkemizde, belki de Avrupa Birliði yolunda þapkamýzý önümüze koyup bazý
þeyleri tekrar düþünmemiz gerekir.
Ýþte Aylin Aslým ve Tayfasý….
Aylin Aslým (vokal)
Mehmet Demirdelen (davul)
Ayþe Özgümüþ (elektro gitar)
Mehmet Ünal (klavye ve gitar)
Ayça Sarýgül (Bas Gitar)
Murat Özgür Doðan
Cem Adrian - Konser
18 Haziran 2005 Cumartesi 23:00
Babylon
Fazýl Say - Konser
23 Haziran Perþembe 21:00
Harbiye Açýkhava Tiyatrosu
Tori Amos
10 Temmuz 2005 21:00
Cemiz Topuzlu Açýkhava Sahnesi
Tor Müzesi
30 Temmuz 2005’e kadar
Yapý Kredi Kültür Merkezi
Bülent Ortaçgil
Her çarsamba
Jazz Cafe - Taksim
Pain Of Salvation
6 Mayis Cuma 22:00
Yeni Melek Gösteri Merkezi
Edebiyattan Kýsa Kýsa
Kumru ile Kumru
Romanlarýnda sýradan
kiþiliklerden ve günlük
yaþantýlardan yola çýkarak
sýradýþý konularda eleþtirel
yorumlar sergileyen Tahsin
Yücel, "Kumru ile Kumru"
isimli son romanýnda modern
zamanýn toplumumuz
üzerindeki etkilerini konu
almýþ. Bir köyden kente göç
hikayesi "Kumru ile Kumru".
Toplumsal deðiþim sürecinin
en hýzlý ve sancýlý þekilde
yaþandýðý bu hayatlar
aracýlýðý ile eþyanýn her
geçen gün hayatýmýza nasýl
egemen olduðuna, günlük
yaþantýmýzý, duygularý, istek
ve arzularý, insan kiþiliðini
nasýl deðiþtirdiðine yer veriyor
romanýnda Tahsin Yücel.
Tüketim toplumunun ve insani
iliþkilere etkisinin göz önüne
serildiði roman; inandýrýcý,
canlý karakterleriyle ve renkli
anlatýmýyla son derece
etkileyici.
Engin Özsoy
www.gazete.itu.edu.tr
Mayýs 2005
21
Kültür Sanat Hayat
muzik dunyas l ndan efsaneler
KRAFT WERK
Say l sal D unyadan Kodlar...
Alman elektronik müziðinin, hatta dünya elektronik
müzik tarihinin en önemli grubu desek herhalde pek
yanýlmýþ olmayýz Kraftwerk için. Gerçek anlamda
elektroniðe giriþ dersi alabileceðiniz bu dinlemesi keyifli
grup, elektronik müzik yaparken
temalarýný da bir kýsmýmýzýn
içinden
olduðu
dünyadan,
“elektronik dünya”dan almýþ. Bir
yandan
þarký
sözlerinde
mekanikleþirken duygularýndan
arýnan insanlýða iliþtirilen iðneler,
diðer yandan týkýr týkýr iþleyen
ritm ve synthesizer çýkýþlý
melodiler Kraftwerk’in müzik
anlayýþýný tasvir eden öðeler olsa
gerek. Anlamýný merak edenler
için hemen söyleyelim, Kraftwerk
enerji santrali demek.
1971’de
ilk
albümleri
“Kraftwerk 1” yayýnlandýðýnda hiç
kimse kendilerinin müzik tarihini
böylesine etkileyebileceðini düþünmüyordu; en fazla
duyduklarý yerde garipseyerek hatta yadýrgayarak kim
ki bunlar diye merak ediyorlardý. Oysaki þimdi bir çok
jenerikte, fon müziðinde ya da djlerin çýkýþ parçalarýnda
Kraftwerk melodilerini dinliyoruz. Evet, aslýnda hepimiz
birer Kraftwerk dinleyicisiyiz.
Elektronik müziðin þimdiki anlamýndan çok daha
farklý anlamlar taþýdýðý yýllar boyunca elektronik müziðin
tanýmýný yapan birkaç oluþumdan birisi olan Kraftwerk
popüler kültürün kölesi olmuþ toplumlarýn mýncýkladýðý
elektronik müzik kültürünün
gidiþatýndan oldukça rahatsýz
olmuþ olacak ki, son yýllarda
‘bilmeyenler için’ elektronik
müziðin tanýmýný tekrar yapar
oldu. Bazý karakterler vardýr,
onlar tarihin akýþýný deðiþtirirler;
iþte Kraftwerk de müzik tarihinin
gidiþatýný
deðiþtiren
karakterlerden. Týpký David
Bowie, Nirvana, ya da Pink
Floyd gibi..
Günümüz modern sayýsal
iþaret iþleme tekniklerinden
yoksun 70’ler ve 80’ler boyunca
ýsrarla synthesizerlarý ile melodi
ve ritme mühendissel bir bakýþ
açýsýyla yaklaþan ve müziði tam
bir hesap kitap iþine çeviren
Kraftwerk, parçalarýna isimler
verirken de mekanik ve
elektronik terimlerden bolca
yararlanmýþ.
Transistor,
Computer Love (Bilgisayar
Aþký), We Are The Robots
(Hepimiz Robotuz), Electric
Cafe, Computer World (Bilgisayar Dünyasý), Geiger
Counter (Hesap Makinasý)… Bunun yanýnda ünlü
bisiklet turnuvasý Tour de France ve Expo 2000 Fuarý
gibi bir takým organizasyonlar için yaptýklarý çalýþmalar,
ya da çok sýk duyduðumuz Popcorn,
Das Model, Metropolis ve yaratýcýlýk
harikasý, bir kýsmý Mors Alfabesi ile
kodlanmýþ böylelikle hem ritm hem
de
söz
yazýlmýþ
parçalarý
Radioactivity, Kraftwerk denince ilk
akla gelen parçalar. Grubun
1986’daki
albümleri
Electric
Cafe’den sonra 2003’deki Tour de
France’a kadar albüm çýkarmamýþ
olmasý, elektronik müziðin gidiþatý
açýsýndan pek olumlu sayýlmasa da
bu albümden sonra Kraftwerk eski
günlerine dönerek, dinleyicilerine
ziyafet yaþatmaya kaldýðý yerden
devam etti.
Canlý
performanslarýna
gelince, bir zamanlar synthesizer ve drum pad ile
çýktýklarý konserlerine artýk 4 diz üstü bilgisayar ile
çýkýyorlar. Sahnede donuk bir duruþla sanatlarýný icra
ederlerken, gerek müzikleri, gerek ýþýk oyunlarý ile
izleyiciyi hipnoz ettiklerini söyleyebiliriz.. Vocoder (voice
coder = ses kodlayýcýsý) ile þarkýlarýný robotik tonlarda
söyleyerek bizi þaþýrtmaya devam ediyorlar. Bu arada
vocoderin 2. Dünya savaþýnda metinleri kodlamada
kullanýlmak için geliþtirilen kodlayýcý bir makina
olduðunu de ekleyelim.
Henüz
Türkiye’de
bir
organizasyonda bulunmamýþ olan
grup hakkýnda bir de müjdeli
haberimiz var. Bu yazý basýma
hazýrlandýðý saatlerde aldýðýmýz
bir habere göre her sene
düzenlenen
RockÝstanbul
festivalinin bu seneki ayaðýnýn en
önemli kozlarýndan birisi olarak
Kraftwerk ismi geçiyor. Hatta
konserin tarihi bile belli olmuþ. 20
Haziran 2005 Kraftwerk Ýstanbul
konseri haberini de biz buradan
hemen sizlerle paylaþmak istedik.
Grubun hayranlarýna duyurulur.
Kraftwerk’i
bir
kere
dinledikten sonra bizlere onlarýn
daha da fazlasýný üretmelerini
istemekten baþka pek de bir þey
düþmüyor aslýnda.. Bir bakýma
makinelar ile aramýzda derleyici
görevi
görüyorlar.
Kýsacasý
Kraftwerk,
kesinlikle
analog
dünyaya ait olmayan bir grup.
Onlar bize sayýsal dünyadan
kodlar yolluyorlar…
www.gazete.itu.edu.tr
Grupta çeþitli zamanlarda
bulunmuþ elemanlar :
•
•
•
•
•
•
Florian Schneider
Ralf Hütter
Baþlýca Albümler :
Karl Bartos
Emil Schult
• Kraftwerk 1 (1971)
Fritz Hilpert
Conrad Plank • Kraftwerk 2 (1972)
• Ralf and Florian (1973)
• Autobahn (1974)
• Radioactivity (1975)
• Trans – Europe Express (1977)
• The Man Machine (1978)
• Computer World (1981)
• Electric Cafe (1986)
• Tour de France (2003)
Murat Özgür Doðan
[email protected]
22
Kültür Sanat Hayat
Mayýs 2005
güzel bir rüya
Aþk, ölüm, ayrýlýk, baðlýlýk, onur... Bunlarýn ötesinde
Anathema. Bu duygularý yaþayanlarýn ve yaþatanlarýn
hakkýnda notalar onlarla ilgili yaþamlar. Nefret, umut,
acý ve keder. Ve yine bunlarýn ötesinde Anathema.
Duygularý anlatmada usta insanlardan oluþan bir grup
ve onlarýn güzel besteleri, sözleri ile kurulan güçlü bir
bað. Anathema hayranlarý tarafýndan ilah olarak
nitelendirilebilecek bir grup, bir duygu seli…
Anathema Liverpool’da yaþayan bir grup gencin
kurduðu bir gruptur. Grup elemanlarý önce ‘’Pagan
Angel’’ adýnda bir grup kurarak 1990'da ilk demolari "An
Iliad of woes"i kaydederler. Demo ardýndan grup adýný
Ýncil’de tanrý tarafýndan lanetlenmiþ anlamýna gelen
"Anathema" olarak deðiþtirir.
1991'de "All faith is lost" adlý dört parçadan oluþan bir
demo daha kaydederler. Peaceville müzik þirketi
Anathema, My Dying Bride ve Paradise Lost' u
bünyesinde barýndýrdýðý için ileride 90 sonrasý Doom
metalin merkezi olarak kabul edilecektir.
1992'de "The Crestfallen" EP'si yayýnlanýr, albüm
klasik doom-death metal tarzýndadýr.
Cannibal Corpse'u destekledikleri Ýngiltere turnesi
baþarýlý geçti ve grup canlý performansýnýn ne kadar iyi
olduðunu gözler önüne serdi.
Ýlk albüm 'SERENADES' 1993'te piyasaya sürüldü.
Güzel eleþtiriler alan albüm Metal Hammer' da ayýn
albümü seçildi. Ayný zamanda 'SWEET TEARS'
videosu MTV' de gösterildi ve oylama sonucu ayýn
albümü seçildi. Grup geniþ bir Ýngiltere
turnesine ve ayný müzik þirketinde olan
gruplarla (My Dying Bride, At the Gates) özel
bir konsere katýldý. Daha sonra AT THE
GATES ile beraber Ýngiltere turnelerine
devam etti, daha sonra 15 günlük kýsa bir
Avrupa turnesi geçirdi.
2001'de þimdiye kadarki kayýtlar arasýnda en
sade kayýt olan ‘A Fine Day to Exit’ piyasaya
çýktý. Albümün çýkýþýndan hemen önce Dave
Pybus gruptan ayrýlacaðýný duyurdu ve
Cradle of Filth’de bas görevini
üstlendi. Bu albümden sonraki
turlarda geçici olarak George
Roberts gruba yardýmcý oldu.
2001
ve
2002
yýllarýnda
'RESONANCE' ve 'RESONANCE 2'
adýnda
en
iyi
ANATHEMA
parçalarýnýn toplandýðý iki albüm
piyasaya sürüldü. RESONANCE
yavaþ, bayan vokal ve balad
parçalardan oluþan; RESONANCE
2 ise JUDGEMENT albümü
öncesindeki kayýtlardan grubun
daha heavy parçalarýný içeren bir
BEST OF niteliðindeydi. Mart
2002'de grubun resmi internet
sitesindeki bir açýklamada Daniel Cavanagh gruptan
ayrýlacaðýný ve artýk eski basçý Duncan ve yeni grubu
ANTIMATTER ile çalýþacaðýný açýkladý. Nisan 2002'de
tuhaf bir þekilde yine resmi internet sitesinde daha önce
Danny'nin yaptýðý açýklamanýn sadece Nisan 1 þakasý
olduðu duyuruldu. Ancak Danny'nin iki aylýðýna da olsa
gruptan ayrýldýðý þaka deðildi.
2003'te grup son albümü A Natural Disaster’ ý
yayýnlandý. Artýk grupta basçý olarak (yeniden)
Cavanagh kardeþlerin üçüncüsü Jamie Cavanagh
vardý. Açýlýþ parçasý haricinde 'A FINE DAY TO EXIT'
den daha vurucu olsa da Anathema'nýn artýk eski tadý
yoktu.
Grup Haziran 2004'te Rock Ýstanbul kapsamýnda
üçüncü kez ülkemizde bulundu. Beklenildiði gibi
performansý etkileyiciydi. Sonuçta hem izleyici, hem
grup, hem de organizatörler durumdan beklediklerinin
ötesinde memnun oldu. Grup Türkiye’den güzel anýlarla
ve mutlu bir hayran kitlesi býrakarak ayrýldý…Ta ki…
ANATHEMA, Haziran'daki konserin etkileri henüz
hayranlarý tarafýndan geçmemiþti ki grubun Ekim'de
Ýstanbul'da iki konser birden vereceði duyuruldu. Fakat
Türkiye’deki Anathema hayranlarýný sevindirecek daha
inanýlmaz bir olay gerçekleþti
ve bu konserlere üç konser
daha ilave edilerek grup bu
konserlerini Türkiye turnesine
dönüþtürdü.
Ankara
(30
Eylül/Saklýkent) ve Ýzmir'in (4
Ekim/33 Club33) yanýnda grup
hayal edilmesi güç bir þekilde
Eskiþehir'de (28 Eylül/Hayal
Kahvesi) de çaldý. Turne
sonrasýnda
grubun
resmi
www.gazete.itu.edu.tr
internet sitesinde , Türkiye'deki
hayranlarýnýn sevgi dolu mesajlarý
ve hayranlýklarýyla doldu.
Duyguyu bu kadar güzel
anlatan, ruhun derinliklerine bu
kadar iyi inebilen bu grup 20 Mayýs
2005 Cuma günü Harbiya Açýk
Hava Tiyatrosu’nda
yeniden
sevenleriyle buluþtu. Harbiye’yi
dolduran ve bu müzik þöleniyle
mest olan Anathema hayranlarý,
duygularýný
Anathema’nýn
þarkýlarýyla paylaþýp unutulmaz bir
gece yaþadý.
Bir parça ayrýlýk ve arkadan
duyulan Anathema ezgileri. Bir
aný, geçmiþin aðlarýndan kurtulup bugüne gelen, belki
bir umudun,belki vazgeçilemezlerin kaybediliþinin
burukluðunun resmi. Çalan þarkýyla anýmsanan tonlarca
aný, gelecek mutluluklarýn özlemi. Duygular,ve
Anathema' nýn yaþattýklarýna uzanan bir yolculuk bu…
Ve farklýlýklar yolculukla kapýya dayanan... Ama yine acý
ve hüzün var sonunda umutla ve hayalle el ele..
Günün birinde elinizde tutmak isteyip tutamadýðýnýz,
kaybetmek istemeyip arkasýndan yaþlý gözlerle
baktýðýnýz melankoliyle dolup taþtýðýnýz bir kaybediþi
tecrübe ederseniz, bunu Anathema’nýn þarkýlarýyla
paylaþýn, inanýn o sizi anlayacaktýr.
ALBÜMLERÝ
The Crestfallen
Serenades
Pentecost III
The Silent Enigma
Eternity
Alternative Futur
Alternative 4
Make It Right
Judgement
Deep
Resonance
A Fine Day To Exit
Resonance 2
A Natural Disaste
(1992 Peaceville Records)
(1993 Peaceville Records)
(1995 Peaceville Records)
(1995 Peaceville Records)
(1996 Peaceville Records)
(1998 Peaceville Records)
(1998 Peaceville Records)
(1999 Music For Nations)
(1999 Music For Nations)
(1999 Music For Nations)
(2001 Peaceville Records)
(2001 Music For Nations)
(2002 Peaceville Records)
(2003,Music For Nations)
Sarp Ýçaçan, [email protected]
23
Mayýs 2005
BÝTTÝ
‘’…Evrende deðiþmez olan soðuk ve karanlýktýr, ýþýk ve sýcaklýk birer kývýlcým kadar küçük ve
kýsadýr. Ayný þekilde yalnýzlýk ve içine kapanma da insan hayatýnýn deðiþmezleriydi. Gençlik ve aþk
ise geçici þeylerdi. Deðerli olmalarý çabucak bitmelerine dayanýyordu zaten. Ýnsanýn kendini
kaptýrýp bu güzellikleri ebedi sanmasý çok kolaydý.Tabii sonunda bittiði zaman upuzun bir süreyi
acýlara boðularak geçirmek, kaderin bize kalleþ davrandýðýný düþünmek zorunda kalmasaydýk...’’
diyor Trevanian bir kitabinda*. Baþlangýç ve bitiþler doðanýn kanunlarýdýr. Üzerinde yaþadýðýmýz
dünyanýn bile tam olarak belirlenebilmiþ bir yaratýlma tarihi olmasa da, günümüzde bir sonunun
olacaðý soyleniyor; hatta sonunun ne zaman olacaðý hakkýnda tahminler yapýlýyor. Görülüyor ki
doða dahi kendi sonunu engelleme lüksüne sahip deðil. Sonsuzluk sadece çizgi filmlerdeki baþ
karakterlere aittir.
Genelde somut varlýklar için baþlangýç ve sonlarý hakkýnda kesin kararlar verebilmek çok kolay
iken, soyut varlýklar için ayný rahatlýktan söz edilemez. Bir elmanýn ya da herhangi bir nesnenin ne
zaman bittiðini anlamak güç deðilken; sevgi, aþk, nefret gibi elle tutulamayan nesnelerin baþlangýç
ve bitiþleri insanlarýn çoðu zaman üzerinde kafa yormaktan dahi korktuklarý büyük bir muammadýr.
Ýnsan çeþitli duyulara sahip bir canlýdýr ve sevgi bunlarýn en temel olanýdýr. Kimi zaman bir
arkadaþa duyulur sevgi, kimi zaman anneye ya da þarkýlara karþý sevgi beslenir. Ama bu sevgiyi
ne zamandan beri hissettiðini kestiremez insan. Kýsa süreli bir bakýþmadan doðabildiði gibi
hararetli bir tartýþma sonunda oluþan nefret de zamanla sevgiye dönebilir. Temelinde hepsinin
birleþtiði ortak kýsým rastlantýsallýktýr. Sevgi bir þartlandýrma sonucunda oluþan alýp karþý tarafa
hediye edilmez, zamansýz ve kontrolsüzdür. Elimize ne zaman gelip gittiði belli olmayan bir pamuk
taneciði gibidir.
Baþlangýçtan ziyade iþin daha acýklý kýsmý bitiþi aþamasýnda yaþanýr. Sonuçta geliþinden
haberimizin olmadýðý birþeyi kaybediþinize de tam anlamýyla hakim olamazsýnýz. Dolayýsýyla
inanmak ve kendinizi buna alýþtýrmak da güçtür. Daha dün size kendinizden daha yakýn
gördüðünüz insan –ki burada köprüyü sevgi kurar- bir anda size bir yabancý gibi gelir. Köprü
yýkýlmýþ aþaðý düþüyormuþsunuz gibi hissedersiniz. Yukarýdan ufak bir el uzanýyormuþ gibi gelir
ama yukarý çýkabilseniz bile köprüyü onarýp eski haline getirmeniz mümkün deðildir. Bir nevi ‘’never
be the same again’’ (bir daha asla ayný olmayacak) hissiyatýdýr.
Konuyu biraz daha daraltýp aþka getirecek olursak; aþký, suyun içindeki kaþýðýn dýþarýdan kýrýk
görülmesine benzetebiliriz. Yanýlsamadan öte birþey deðildir aslýnda ama bizler onun gerçekliðine
kendimizi þartlandýrdýðýmýz için aþýk oldugumuzu zanneder, etrafý zor pembe görürüz. Yanýlsama
temelli kandýrmaca oyunu diye nitelendirilebilir aþk. Ama kesinlikle oynanmasý gereken bir oyundur,
insanlarýn geliþmesine önemli katkýlarý vardýr. Sýnýrlarý iyi ayarlandýðý sürece büyük zararlar da
vermez. Bir nevi çocukluk çaðýnda oynanan oyunlarýn çocuklarýn yaratýcýlýðý ve bilimum
yeteneklerini geliþtirdiði gibi aþk da birçok yönden yarar saðlar. Nasýl ki çocuklar anneleri tarafýndan
bütün gün boyunca oyun oynamayacaklarýna dair uyarýlýrlar; aþkýn da sýnýrlarýna dikkat edilmelidir.
Aþk da bir süre sonra bitecektir, þaþýrmayýn. Týpký oyundan bir süre sonra sýkýlýp, yenilerini arama
ihtiyacýný hissetme ihtiyacý gibi. Alabileceðiniz en yüksek seviyede verimi aldýktan sonra, yenisini
bulun.
I know it’s over** (biliyorum, o bitti) diyor Morrisey þarkýsýnda. Farkýndalýðýn bundan daha güzel
bir özeti olamazdý herhalde. Bittiyse bitti, uzatmanýn anlamý yok yakarýþýdýr. Bir anda paylaþýlanlarý
yýkmak tabii ki zor olacaktýr ama paylaþýlanlarý tutan bað yýkýldýktan sonra hepsi özerk gereksiz
nesneler halini alýrlar zaten. Sonu kabullenmek genede bünyeye zor geldiðinden bir süre umut
denizlerinde yüzer. Eski günlere dönebilmek umuduyla kendisini umut iþkencelerinde oyalar.
Sürekli olarak iliþkilerinin bitmeyeceðine inanýr; onun tekrar geri döneceðine, aþklarýnýn
ölümsüzlüðüne inanýr. Ama umut iþkencelerinin bile bir sonu vardýr.
Ayrýlýklarý bir baþlangýç olarak görmediðimiz sürece, geçmiþten kopamadýðýmýz sürece rahat
bir þekilde yaþamýmýza devam edemeyiz. Her baþlangýcýn bir sonu olacaðýný düþünerek her
sondan bir baþlangýç çýkartmalýyýz. Bu geçiþ devresinde en büyük rahatsýz edici olan silah
yaþananlardýr. Aylar, yýllar boyunca bir çok þeyi paylaþtýðýnýz insandan uzaklaþmayý zorlaþtýran en
önemli etmen, umut iþkencesini uzatan unsur anýlardýr. Beraber girilen her bar, gidilen her yer size
onsuz kafes gibi gelir. Hayatýmýzýn belki de en mutlu anlarýný geçirdiðimiz yerler ayný zamanda en
acý günlerimizin de þahitliðini yaparlar.
Ebeveyn çocuk iliþkisinden tutun da, sevgilere kadar her iliþki temelinde bireyin kendisini
geliþtirmesi üzerinedir. Bu yüzden birbirimize birþeyler kattýðýmýz sürece iliþki deðer kazanýr, önemli
bir hal alýr. Burada kiþilik geliþtirmede dýþ iliþkiler çok önemlidir ve her insandan mümkün olduðunca
üst düzeyde verim alýnmalýdýr. ‘’Ben öðrenebileceðimi öðrendim’’ dediðimiz an ölüm düþüncesi
zihinde þekillenmeye baþlamýþ demektir. Sonuçta ölüm de bizim sonumuzdur, olmasý gerekendir.
‘’Þair, bugün herþey sona eriyor ve sessizlikle yitip gidiyor diyebildiði gibi yarýn hiçbir þey sona
ermiyor ve sonsuza dek yankýlanýyor diyebilen kiþidir’’ diyor Milan Kundera***. Demem odur ki,
hayata renk katanlar aslýnda baþlangýç ve sonlar deðil, sonlarýn gizemidir. Kimse gerçek bir sondan
söz edemediði için bu kadar cezbedici bir düþünme konusudur sonlar. Düþünmeye devam...Sona
dek! Sað gösterip sol mu vurdum?
*Trevanian- Katya’nin Yazi
**The Smiths- I know it’s over
***Milan Kundera-Yaþam Her Yerde
Mümin Barýþ
[email protected]
www.gazete.itu.edu.tr
Haftasonu
Kaçamaklarý
Bir pazar sabahý uyanýlýr, pencereler açýlýr
ve dýþarýya uzanýlýr. Hava dört duvar
arasýnda kalmaya dayanýlamayacak kadar
güzeldir ve her ne olursa olsun (sýnav, ödev,
proje…) dýþarý çýkýlmalýdýr. Üstelik
evde/yurtta yiyecek bir þey de yoktur ve
cumartesi gecesi fazlasýyla yorulan mideniz
sizden birþeyler beklemektedir. Bu duygular
size tanýdýk geliyor mu? Hah, tamam o
zaman yazýyý okursanýz size hafta sonu
gidilebilecek alternatif birkaç yerden
bahsetmek istiyorum. Giderken yanýnýza
gazetenizi ve en sevdiðiniz kiþiyi almayý
unutmayýn...
EMEK KAFE
Emek Kafe Yeniköy’de Maslak Yerleþkesi’nde kalanlar için,
Ýstinye’ye giden dolmuþlara binerek yaklaþýk on beþ dakika
sürüyor. Ýstinye Devlet Hastenesi’ni geçtikten biraz sonra
inerseniz sorarak rahatlýkla bulabilirsiniz. Emek Kafe’ye giden
minik araya girdiðinizde size sanki orada öyle bir yer yokmuþ gibi
geliyor ama az sonra bu küçük kafeyi görüyorsunuz. Ýçerisi
yýllardýr orada birileri çay içip sohbet ediyormuþçasýna sýcak ve
samimi –zaten 1967’den beri açýk Emek Kafe- duvarlarda yýllar
öncesinden gazete küpürleri ve resimler var, mönüleri de
eskilerin ünlü magazin dergisi “Hayat Mecmuasý” ile kaplý.
Denizle iç içe olmak istiyorsanýz biraz atik davranýp dýþarýdaki
masalardan birini kapmalýsýnýz. Yalnýz havanýn soðuk
olmamasýna dikkat edin, deniz kenarýndaki masalar o kadar
soðuk oluyor ki… Gerçi üþüyenlere garsonlar hemen bir polar
battaniye yetiþtiriyorlar. Yerinizi kaptýktan sonra sýra geldi
sipariþlere; dilerseniz, hemen yakýndaki bir pastaneden sýcacýk
poðaçalarýnýzý alýr ve çayýnýzý söyleyebilirsiniz. Daha mükellef bir
kahvaltý istiyorsanýz peynir, zeytin, yumurta, salam, salatalýk,
domates, tereyaðý ve baldan oluþan kahvaltý tabaðý söyleyebilir
ya da sahanda yumurta söyler tazecik ekmeðinizi batýra batýra
karnýnýzý doyurabilirsiniz. Bunlarý da beðenmeyenler için mönüde
çeþitli tostlar, börekler ve hamburgerler var. Eðer deniz
kenarýndaki masalardan birinde oturuyorsanýz bir dilim ekmeði
minik minik ufalayarak yanýnýza dizmeyi unutmayýn. Serçeler bir
süre sonra yanýnýza konup kahvaltýnýza eþlik ediyorlar, tabi
ürkütmediðiniz sürece… sabah yediden gece yarýsýna kadar açýk
olan Emek Kafe’de 6-8 Ytl’yi gözden çýkararak týka basa doymak
mümkün. Hadi caným, arada bir bu keyfi yaþamaya deðmez mi?
YENÝKÖY KAHVESÝ
Yeniköy Kahvesi de Emek Kafe gibi pazar sabahý kahvaltý
keyifleri için birebir. Emek Kafe’ye varmadan 200 metre kadar
geride, kendini pek göstermeyen daracýk bir merdivenden
çýkýlýyor bu kahveye. Diðer mekanýmýza göre avantajý boðazý
yukardan seyretmesi ve daha sakin ve sessiz olmasý. Yeniköy
Kahvesi’nde deniz –eðer baharda gidiyorsanýz- kendini yemyeþil
aðaçlarýn arasýndan gösteriyor, yalnýz bunlara karþýlýk biraz daha
pahalý ve porsiyonlar Emek Kafe’ye göre biraz daha küçük.
Denize göre yolun karþý tarafýnda olduðundan pek serin olmuyor
ve bu da titremeden rahat bir kahvaltý yapabilmenize olanak
veriyor. Eðer meraklýsýysanýz zeytinyaðý, kekik ve yeþilliklerle
dolu özel “Yeniköy Kahvesi Kahvaltý Tabaðý” ný tercih edebilir ya
da bal-kaymak yiyerek bir haftalýk enerjinizi depolayabilirsiniz.
Kiþi baþý 10 Ytl’ye karnýnýzý doyurabilirsiniz.
Selin Erkiþi
[email protected]
24
Güncel
yüzlere
sen
bir
gülücük
de
kondurmaya
TOPLUM
GÖNÜLLÜLERÝ
ne dersin
ir düþünün bakalým hanginiz bir
hayat kurtarmanýn ya da bir
çocuðun yüzünü güldürmenin
doyumsuz hazzýný yaþadýnýz?
Kendinizden
baþkalarýnýn
saðlýðýnýn,
eðitiminin,
mutluluðunun
sorumluluðunu
üzerinizde taþýdýnýz? ÝTÜ Makine Fakültesi’nde birkaç
duyarlý öðrencinin aklýna düþmüþ bu konu ve bu
senenin baþýnda harekete geçmiþler. Önce iki üç
kiþiyle baþlayan düþünce þimdi tüm okulda yirmi beþ
kiþi civarýnda bir topluluk tarafýndan tartýþýlýr olmuþ.
Türkiye’de TOG yani “Toplum Gönüllüleri” olarak
bilinen ve Aralýk 2002’den beri gençlerin öncülüðünde
toplumsal
barýþ,
dayanýþma
ve
deðiþimi
gerçekleþtirme vizyonunu benimsemiþ olan vakfa
baðlý olarak ÝTÜ’de de çalýþmalarýný sürdürmek isteyen
topluluk kendilerine ÝTÜ Gönüllüsü adýný uygun
görmüþ. Þimdiye kadar iki kampanya gerçekleþtirilmiþ.
Bu kampanyalardan ilki Gaziosmanpaþa’da Suatlar
Ýlköðretim okulu için yapýlan kitap toplama
kampanyasý, ikincisi ise Kýzýlay ile birlikte çalýþýlan
Genç Donörler kampanyasýdýr. Makine Fakültesi ve
Maslak Yerleþkesi’nde yürütülen kitap toplama ve kan
baðýþý kampanyalarýna katýlýmýn oldukça yoðun olmasý
ÝTÜ’de duyarlý ve sorumluluk sahibi gençlerin oldukça
fazla olduðunun bir kanýtý. Fakat grubun aktif
üyelerinin çoðunun son sýnýf olmasý ve alt sýnýflardan
öðrencilerin azlýðý büyük bir sorun oluþturmakta.
Makine Fakültesi öðretim görevlilerinden Doç. Dr.
Erdem IMRAK da bu oluþumun danýþman hocasý
olarak destek vermekte. Amaçlarýndan biri de bu
oluþumu bütün ÝTÜ’ye yaymak ve yeni gelen nesillere
ulaþtýrabilmek olan ÝTÜTOG, ÝTÜ’de resmi bir kulüp
olmak için KSB (Kültür Sanat Birliði) ’ye tüzük de
yollamýþ.
Mayýs 2005
TOPLUM GÖNÜLLÜLERÝ
nasýl çalýþýr?
Altý ayda bir olmak üzere yurt çapýndaki
tüm gençler toplanýr ve bir beyin fýrtýnasý
oluþtururlar. Tog atak da denilen bu
çalýþmalar yine aralarýndan gönüllü olan
arkadaþlar tarafýndan düzenlenir. En çok
göze çarpan þeylerden biri de belli yaþtaki
gençlerin bir iþte bu denli söz sahibi
olmalarý. Gençlere sorumluluk veriliyor,
çeþitli projeler yapýp uygulayabilecekleri
bir ortam saðlanýyor. Toplumun düzenini,
huzurunu, eðitim düzeyini arttýrmaya
yönelik genç beyinlerin fikirlerinden
yararlanýlýyor. Kýsacasý mutlu ve umut
dolu bir gelecek için bütün ülke çapýnda
gençlerin el ele verip beraber çalýþmalarý
saðlanýyor. Bu projelerde vakýf merkezinin
gerek maddi gerek manevi anlamda
yardýmlarý oluyor. Merkezde çalýþan
profesyoneller sayesinde iþler daha da
kolaylaþýyor, daha büyük çapta ve güzel,
etkili projeler yapýlýyor.
Siz de haftada birkaç saatimi gönüllü bir iþ yaparak,
kitap toplayarak, aðaç dikerek, ders vererek,
huzurevine giderek geçirebilirim diyebiliyorsanýz þimdi
tam zamaný. Bir yerlerde yolunda gitmeyen bir þeyler
var, belki de senin sayende rotasýný bulacak.
TOG ATAK'lar, yerel ihtiyaca göre þekillendirilerek
aðýrlýklý olarak yerel kaynak aracýlýðýyla hayata geçirilir.
Senede en fazla iki kere (Bahar aylarýnda ve 5 Aralýk
Dünya Gönüllüler Günü’nde), iki veya üç gün süren bu
projeler Genç Gönüllüler tarafýndan organize edilir.
Bugüne kadar
uygulanan TOG Atak
Projeleri:
Eskiþehir TOG Atak Projesi
Gerçekleþme Tarihi: 26-29 Ekim
2002
Körhasan
Köyü
Ýlköðretim
Okulu'nu yenileme çalýþmalarý,
çevre düzenlemesi.
Eskiþehir’de trafo boyama, katý atýk
ayrýþtýrma,
anket
çalýþmasý,
sigaraya karþý broþür daðýtma,
huzurevi ve yetiþtirme yurtlarýna
sevgi ziyaretleri.
Katýlan Ýl: 22
Katýlan Üniversite: 33
Katýlan Gönüllü Sayýsý: 200
19 Mayýs 2003 TOG Atak
Projeleri
Gerçekleþme Tarihi: 12 Mayýs
(Bandýrma), 19–20 Mayýs 2003
(Ankara, Bingöl, Kocaeli, Sivas)
www.gazete.itu.edu.tr
Bandýrma: Yüzüncü Yýl Ýlköðretim Okulu'nda yenileme
çalýþmalarý, dalgakýran temizliði.
Ankara: Mamak/Ege Mahallesi’nde kütüphane
oluþturulmasý, deprem konusunda bilinçlendirme
çalýþmalarý.
Bingöl: Deprem sonrasý kültürel ve eðitsel aktivitelerle
moral destek çalýþmalarý.
Kocaeli: Bingöl Depremi anýsýna TOG Ormaný.
Sivas: Gemerek/Beþtepeler Köyü Ýlköðretim Okulu’nde
yenileme çalýþmalarý.
Katýlan Ýl: 20
Katýlan Üniversite: 30
Katýlan Gönüllü Sayýsý: 875
29 Ekim 2003 TOG Atak Projeleri
Gerçekleþme Tarihi: 18–20 Ekim 2003 (Samsun),
24–26 Ekim 2003 (Karabük), 25-26 Ekim 2003
(Diyarbakýr), 27–29 Ekim 2003 (Ýstanbul)
Samsun: Samsun GEM açýlýþý, Tekkeköy Ýlkokulu
yenileme, Altý Nokta Körler Derneði’nde Sesli
Kütüphane oluþturulmasýna destek, Atakum Belediyesi
sýnýrlarý içinde GEM'in ihtiyaçlarýný belirlemeye yönelik
anket çalýþmasý, TOG Ormaný oluþturulmasý.
Karabük: Huzurevi ziyareti, Cumayaný Ýlköðretim
Okulu yenileme çalýþmasý, Safranbolu çevre temizliði,
Safranbolu Yetiþtirme Yurdu yararýna eðlence.
Diyarbakýr: Silvan Ýlçesi Karamusa Köyü Ýlköðretim
Okulu yenileme çalýþmasý.
Ýstanbul: Gaziosmanpaþa Ayazma Ýlköðretim Okulu
yenileme çalýþmasý, Bolluca Çocuk Köyü ziyareti,
Barýþ Manço Vapuru temizliði.
Katýlan Ýl: 34
Katýlan Üniversite: 54
Katýlan Gönüllü Sayýsý: 540
Huriye Uzun, [email protected]
Spor
Mayýs 2005
25
BRUCE LEE MÝ DÖVER VAN DAMME MI?
5 kuruþluk sinema yorumum için beni affedin ama
sanýrým Uzakdoðu dövüþ sanatlarýný konu alan filmleri
genel olarak ikiye ayýrabiliriz. Birinci tür, büyük üstat,
yüce insan Bruce Lee ve Van Damme'nin baþýný çektiði,
içinde sadece vurdu kýrdýnýn yer aldýðý dövüþ filmleridir.
Eðlenceli Checkie Chan filmlerini bile dahil
edebileceðimiz bu kategorideki filmler oldukça ilgi
görmüþ, insanlar sadece bu filmleri seyretmekle
kalmamýþ, dergilerini okumuþ, iþin felsefesine de girip
saatlerce Bruce Lee mi döver, Van Damme mý döver
tartýþmalarýna girmiþlerdir. Çoðu kiþi hasýmlarýna karþý
nispeten ufak tefek görünen ama tekniðiyle bir efsane
olmuþ Bruce Lee'nin daha üstün bir dövüþçü olduðunu
savunurken, benim favorim hep Van Damme olmuþtu.
Fakat þimdi Aikido ile ilgili araþtýrma yaparken ve ikinci
türdeki filmleri izlerken gördüm ki, bu tür sporlarda iþ
sadece dövüþmekle kalmadýðý için küçükken yanýlmýþým
(Huzurunuzda Bruce Lee'den özür diliyorum).
Uzakdoðu savaþ sanatlarýný konu alan filmlerde yeni
moda ise dövüþ tekniklerini iþin felsefesiyle
harmanlamaya çalýþan biraz abartýlý ama bir o kadar da
ilginç (Hero, Kaplan ve Ejderha) hikayeler oldu. Savaþ
sahneleri oldukça abartýlý olan ve bazen "Nerede o eski
Bruce Lee filmleri?" dedirten bu filmler, yine de
anladýðým kadarýyla savaþ sanatlarýnýn özüne daha
yakýn. En azýndan insanlar birbirlerini öldüresiye
döverken bile benim anlayamadýðým bir takým felsefi
þeyler de söylüyorlar. Ýþte Aikido gibi teknikler burada
devreye giriyor. Aikidoyu modern Uzakdoðu filmlerinin
çerçevesinde þöyle tanýmlayabiliriz:
Kendini
savunmanýn ve taktik bilimi olmanýn ötesinde bireyin tam
entegre bir insan olarak ortaya çýkabilmesi için ruhu
mükemmelleþtirmenin , vücudu ve aklý güçlendirmenin ,
bireyin
fiziksel
ve
zihinsel
gücünü
birleþtirmenin
yolu.
Böyle bir taným Bruce
Lee filmleriyle büyümüþ
olan Türk gençliðine aðýr
geliyor olabilir. Ben de
bu yüzden daha basit bir
taným
için
ÝTÜlü
Aikidoculardan
Ýsmet
Mindaþ'a "Aikido nedir"
sorusunu yönelttim. O
ise
baþparmaðýyla
baþarýsýz bir gözümü
ç ý k a r m a
teþebbüsündeyken
"Rakibini ona zarar
vermeden etkisiz býrakmak" dedi.
"Aikido bükme ve fýrlatma tekniklerinin kullanýlmasý
ve saldýrganýn gücünü ve hamlelerini ona karþý
kullanýlmayý amaçlamasý bakýmýndan, bir çok dövüþ
sanatýndan ayrýlýr," diyen ÝTÜlü Aikidocular, yaptýklarý
iþin Cüneyt Arkýn'ýnkinden biraz farklý olduðuna iþaret
ediyorlar. Uzakdoðu dövüþ sanatý deyince aklýna
sadece filmlerde gördüðü karate hareketleri gelen bizler
için yeni ve deðiþik olan bu spor judoya daha çok
benziyor olabilir, zira Türkiye'de 1999 yýlýnda judo
federasyonuna baðlandý. Bu sporda bizim (Bruce
Lee'cilerden bahsediyorum üzerinize alýnmayýn)
anlayamayacaðýmýz bir baþka nokta ise aikidonun her
alanda insanýn içinde bulunan potansiyelini dýþarýya
çýkartmasýna yardým eden içsel bir olgu olmasý ve
kendini keþfetmek, ruhu ve zihinsel gücü vücut ile
hormonize etmek anlamýný taþýmasýdýr. Aikidoda belli bir
yaþ , cinsiyet ya da fiziksel güç sýnýrý ya da gereksinimi
yoktur (Ýþte bu olmadý, Van Damme Usta o kadar kasý
boþuna mý yaptý). Her yaþta bayan, erkek ve çocuklar bu
sanatý icra edebilir.
Aikidonun mimarý, Japon savaþ sanatý üstadý Morihei
Ueshiba' dýr (1883-1969) . Morihei Usta dövüþ
sanatýnýn tüm inceliklerini öðrenmek için ülkeyi karýþ
karýþ dolaþmýþ ve amacýna ulaþmýþ. Ama yine de hep
bir þeylerin eksikliðini duymuþ. Bu yüzden kendini
felsefeye ve daha sonralarý dine vermiþ ve bir gün
gerçeðe (maalesef bu gerçek kýsmý kiþiden kiþiye
deðiþiyor), aradýðý noktaya ulaþmýþ. Sonuçta sevgi ve
uyum, barýþ ve þefkatin "yol" u Aikido doðmuþ.
Tamamen yeni olan bu öðreti, savaþlara karþý doðayý ve
yaratýcýnýn tüm varlýklarýný korumaya yönelik, doðayla,
evrenle bir bütün olma sanatý olarak ortaya çýkmýþ.
Türkiye'de ise bu sporun geliþimi biraz daha geç
yaþandý. 1983 yýlýnda Japonya'dan Türkiye'ye gelen, o
zamanlar 5.Dan olan bir Sensei (Kenji Kumagai)
yönetiminde Türk çekirgeler, disiplinli ve organize bir
þekilde Aikido yapma fýrsatýný buldular. Kumagai Sensei
1988 senesinde Japonya'ya dönmek zorunda kalýp,
sonralarý Türkiye'ye seminerler ve siyah kuþak sýnavlarý
SU TOPU
19 - 21 Nisan 2005 tarihleri arasýnda, Ýstanbul Ataköy Üniversitesi ile oynayan ÝTÜ Sutopu Erkek takýmý bu
Olimpik Kapalý Yüzme Havuzu'nda yapýlmasý maçý 13 - 6 kaybetmiþ ve 21 Nisan 2005 tarihinde saat
planlanan Türkiye Üniversiteler Sutopu Birinciliði'ne 09:00'daki Marmara Üniversitesi ile oynadýðý maçta 9
katýlmak üzere 2004 - 2005 öðretim yýlý baþýnda T.C. - 9 berabere kalarak averajla yarý final þansýný
Baþbakanlýk Gençlik ve Spor Genel Müdürlüðü kaybederek turnuvadan elenmiþtir.
Üniversite Sporlarý Federasyonu'na baþvuruda
bulunulmuþtur.
Araþ. Gör. Kadir C. ÇAKICI
Ýlgili müsabakaya katýlmak amacýyla 18
Nisan 2005 tarihinde, Ýstanbul Ataköy
Ýstanbul Teknik Üniversitesi Su Topu Takýmý
Olimpik Kapalý Yüzme Havuzu'nda
Kadrosu:
düzenlenen teknik toplantýya katýlýnmýþ ve
burada çekilen kura sonucu Ýstanbul Teknik
Ýdare
Araþ. Gör. Kadir C. ÇAKICI
Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Orta
Doðu Teknik Üniversitesi ve Ýstanbul
Feridun Emre DURSUN
Elektrik-Elektronik
Üniversitesi ile birlikte A Grubu'nda
Mehmet Ömer YARGICI
Elektrik-Elektronik
mücadele etmeye hak kazanmýþtýr.
Güneþ EVGÝN
Elektrik-Elektronik
Ýstanbul Teknik Üniversitesi, çekilen
Çaðatay KANAL
Ýnþaat
kuralar sonucunda ilk maçýný 19 Nisan
Roy Burak TAGARYAN
Ýnþaat
2005 tarihinde, saat 10:00'da Orta Doðu
Aytaç YEÐÝN
Elektrik-Elektronik
Teknik Üniversitesi ile oynamýþ ve maçý 12
Levent DENÝZ
Ýþletme
- 7 kazanmýþtýr. Ýkinci maçýný 20 Nisan
Can GÜVEN
Mimarlýk
2005 tarihinde saat 10:00'da Ýstanbul
www.gazete.itu.edu.tr
(Japonya'daki merkezin-Aikikai- izni ile) için uðrar oldu.
1988-1998 yýllarý arasýnda yaklaþýk 200 sporcu siyah
kuþak aldý ve bu ilk öðrencilerin çabasýyla Prof. Dr.
Ýbrahim Öztek baþkanlýðýndaki T.C. Judo ve Aikido
Federasyonu, teknik ve eðitim komitelerini oluþturup,
bu komiteler aracýlýðý ile siyah kuþak sýnavlarýný
yapmaya baþladý. Federasyon halen Türkiye'nin çeþitli
yerlerinde antrenörlük kurslarý, hakemlik kurslarý ve
müsabakalar düzenleyerek çalýþmalarýna devam
etmektedir.
S. Selçuk Bucak, [email protected]
26
Spor
Mayýs 2005
YERÇEKÝMÝNÝ KEÞFETTÝK
Geçen sene Ýstanbul Üniversitelerarasý futbol 2.
Ligi'nden 1. Lige yükselerek büyük bir baþarýya imza
atan Araþ. Görev. Bülent Arslantaþ sorumluluðundaki
ÝTÜ futbol okul takýmý oynadýðý þanssýz maçlardan sonra
bir senelik özlemin ardýndan tekrar 2. Lige kavuþtu.
Çekirdeðini Ýstanbul 2. Amatör Ligi'nde mücadele edip
baþarýlý sonuçlar alan ÝTÜ Amatör Futbol takýmýnýn
oluþturduðu okul takýmý ne yazýk ki bu turnuvada ayný
havayý ve baþarýyý yakalayamadý. Turnuvadan önceki
hazýrlýk maçlarýnda istediði oyunu bir türlü sahaya
yansýtamayan ÝTÜ, kötü gidiþatý turnuva boyunca da
durduramayýnca küme düþmekten kurtulamadý.
Namýk Sevik Stadyumu'nda oynanan maçlarda
ÝTÜ'nün ilk rakibi Kadir Has Üniversitesi oldu. Rakibine
karþýn daha üstün bir oyun ortaya koymuþ ve maçýn
baþýnda 1-0 öne geçmiþ olsa da, ilerleyen dakikalarda
iki penaltý golüne engel olamayan takýmýmýz sahadan 21'lik skorla boynu bükük ayrýldý. Takýmýn boynunu büken
þey iyi bir oyundan sonra alýnan þanssýz bir yenilgiden
ziyade, tartýþýlacak bir karar olan ikinci penaltýdan sonra
çýkan olaylar oldu. Neyse ki olay sonra iki takýmýn
centilmenliði ile tatlýya baðlandý.
HEM ÇEKÝÞMELÝ
HEM ÇEKÝLMELÝ
21 Mart Pazartesi günü 5-3 biten Yabancý Diller
Fakültesi- Kimya Metalurji maçýyla baþlayan 2005
Rektörlük Futbol Turnuvasý büyük bir ihtimalle siz bu
yazýyý okurken bitmiþ olacak. 3 gruptan oluþan
turnuvada çeyrek finale her grupta ilk ikiye giren
takýmlarla birlikte gruplarýnda üçüncülüðü elde etmiþ
fakültelerden en çok puan toplayan ikisi-yani
neredeyse bütün takýmlar çeyrek final oynuyoryükseldi.
Grup aþamasýnda en büyük çekiþme þüphesiz
Elektrik-Elektronik, Ýþletme, Ýnþaat ve Uçak Uzay
fakültelerinden oluþan C grubunda yaþandý. Ýþletme
Fakültesini yenen diðer üç fakülte kendi aralarýnda
berabere kalýnca sýralamayý üçlü averaj belirledi.
Elektrik-Elektronik oyuncularý da dahil çoðu kiþi
Ýþletme’ye en az fark atmýþ olan Cereyan’ýn üçüncü
olacaðýný düþünürken, üçlü averaj deðerlendirmesinde
en çok golü atmýþ olan (puanlar ve averajlar eþit olunca
atýlan gol sayýsýna bakýlýyor) Elektrik Fakültesi haliyle
grup lideri olmuþ oldu. Bazýlarý þakayla karýþýk olan
ilginç tepkiler gelmiþ olsa da her þey tüzüðe uygun
olduðu için dokunaklý ama adildi. Zaten adaletin gereði
olsa gerek her üç takým da yarý finale yükseldi.
C grubundakine benzer bir çekiþme belki A
grubunda (Y.Diller, Kimya Metalurji, Gemi-Ýnþaat, FenEdebiyat, Denizcilik M.Y.O ) yaþanabilirdi. Fakat Kimya
Metalurji Fakültesi’nin olaylý Denizcilik M.Y.O.
Ýkinci maçýnda grubun en güçlü takýmý olan Ýstanbul
Üniversitesi ile karþýlaþan ÝTÜ, uzun süre dengede
götürdüðü maçta, yine kalesinde gördüðü 2 penaltý
golünden sonra oyun disiplininden koparak sahadan 71'lik farklý bir maðlubiyetle ayrýldý. Üçüncü maçýnda
Deniz Harp Okulun ile karþýlaþan takým, ilk iki maçýn
verdiði moral bozukluðu ve rakibinin sert oyunu
sebebiyle maçta erken havlu attý ve sahadan yine farklý
bir skorla maðlup ayrýldý.
Son maçýnda ligde kalmak için mutlaka yenmesi
gerektiði Bilgi Üniversitesi'yle karþýlaþan Ýstanbul Teknik
Üniversitesi rakibini oldukça iyi bir mücadeleden sonra
1-0'lýk skorla maðlup edip gözünü ertesi gün oynanacak
Bilgi Üniversitesi- Kadir Has Üniversitesi maçýna çevirdi.
Bilgi Üniversitesi'nin kazanamamasý durumunda ÝTÜ
ligde kalmaya hak kazanacaktý. Fakat diðer maçýn
skorunu bize bildiren üzücü bilgi, Bilgi Üniversitesi'nin
ligde kalýrken, ÝTÜ'nün bu sevinci tadamadýðýný
maçýndan sonra turnuvadan çekilmesi bu beklentileri
boþa çýkardý.
Bazý Kimya-Matalurji fakültesi
öðrencilerinin “Taraftarlar kardeþ, futbolcular kalleþ”
felsefesinin tam tersi olarak sahada dostça mücadele
eden takýmlarýn emeklerine saygý göstermeyip
Denizcilik M.Y.O futbolcularýný sopalarla dövmeye
çalýþmalarý çoðu insan tarafýndan bir skandal olarak
görülebilir. Ama asýl skandal “Kimyacýlar yanlýþ
Denizcilik bölümünü dövdüler” söylentisi doðruysa
meydana gelmiþ demektir
Turnuvanýn en sakin geçen (birkaç kavga dýþýnda bir
þey olmadý!) aþamasý olan çeyrek final maçlarýndan
sonra yarý finalistler, gemili versiyonunu yenen Ýnþaat,
Denizcilik M.Y.O’lunu geçen Makine, Maden’i eleyen
Elektrik-Elektronik ve Yabancý Diller’i sahadan silen
Uçak Uzay oldu.
Ýlk yarý final maçýnda Elektrik-Elektronik ile UçakUzay karþý karþýya geldi. Grup aþamasýndaki 3-3’lük
beraberlik bu maçýn da oldukça çekiþmeli geçeceðini
belli etse de yine de kimse takýmlarýn maçta bu kadar
da çekiþeceklerini düþünmüyordu. Maçýn sonlarýnda
Uçak-Uzay 3-2 öndeyken Cereyan lehine verilen
penaltýdan sonra öyle bir çekiþme oldu ki, bazý UçakUzay oyuncularý tarafýndan yapýlan talihsiz
açýklamalarýn da etkisiyle, þampiyonluðun bu
turnuvadaki en önemli þey olmadýðýný belirten ElektrikElektronik’ in hocasý Derya Ahmet Kocabaþ takýmýný
turnuvadan çekti. Sonuçta maçtan çekilen Cereyan
maçý alamasa da çekiþmeyi kazanmýþ oldu.
Ýkinci yarý final mücadelesi de çekiþme ve çekilme
bakýmýndan ilkini aratmadý. Makine karþýsýnda skor
üstünlüðünü elinde bulunduran Ýnþaat Fakültesi’nin
taraftarlarýnýn (kendileri ise “Taraftar deðiliz, holiganýz
www.gazete.itu.edu.tr
belirtiyordu.
biz” diye baðýrýyorlardý) maç coþkusunu ve tribün
etkinliklerini yine biraz abartmasý ve Ýnþaat’ýn attýðý
ikinci gol sonrasýndaki hakemin bekle-gör taktiðini
Makine Fakültesi oyuncularýnýn kötüye yormasý
sonrasýnda iþler yine karýþtý.
Taraftarýn pek
sakinleþmemesinin de etkisiyle Makine Fakültesi
sahadan çekildi ve yarý finallerde çekilmeyi kazanan
ikinci takým oldu.
Son zamanlarda en çok þikayet konusu olan
olgulardan birisi olan futbolda þiddetin ÝTÜ’deki
rektörlük kupasýnda da görülmesi üzücü olsa da, olaya
biraz olumlu yönden de yaklaþabiliriz. Demek ki rektör
o kadar sevilip takdir ediliyor ki, onun elinden alýnacak
bu kupaya, Süper Lig þampiyonluk kupasýymýþ gibi,
bazýlarýnýn ona ulaþmak için her türlü oyunu ve
çirkefliði yapacaðýna inanacak kadar önem veriliyor.
S. Selçuk Bucak, [email protected]
27
Spor
Mayýs 2005
BÝR AÞAÐI
BÝR YUKARI
2005 Türkiye Üniversiteler B Grubu Tenis Birinciliði 2-6
Mayýs tarihleri arasýnda Ýstanbul Teknik Üniversitesi
tenis kortlarýnda yapýldý. Ýstanbul Teknik Üniversitesi
Erkek Takýmý þanssýz üç maçýn ardýndan ( Galatasaray
Üniversitesi (0-2), Uludað Üniversitesi (1-2) ve Koç
Üniversitesi (0-2) ) grup sonuncusu olarak C grubuna
düþmekten kurtulamadý.
Bayanlar ise daha baþarýlý sonuçlar elde ettiler.
Önce Galatasaray Üniversitesi'ni 2-1 yenen ÝTÜ,
ardýndan 2-0'lýk Trakya Üniversitesi ve 2-1'lik Yýldýz
Teknik Üniversitesi galibiyetleriyle grup birincisi olarak
yarý finale yükseldi. Yarý finalde Kocaeli Üniversitesi'yle
karþýlaþan takýmýmýz, rakibini 2-1 ile geçerek hem
finalde Marmara Üniversitesi ile mücadele etmeye,
hem de bir üst gruba çýkmaya hak kazandý. 8 Mayýs
Cuma günü, Cuma namazýna müteakiben saat
14:30'da Marmara Üniversitesi ile karþýlaþan takýmýmýz
bu maçtan, kendi evinde oynamanýn avantajýný iyi
kullanarak 2-0'lýk zaferle ayrýlýp B Grubu
þampiyonluðunu elde etti.
ERKEK TAKIM
1. YEDÝTEPE
2. GALATASARY
3. 9 EYLÜL
BAYAN TAKIM
1. ÝTÜ
2. MARMARA
3. YILDIZ
Baþarýyla düzenlediði Üniversiteler B Grubu Tenis
Birinciliði'nin yanýnda organizatörlüðünü üstlendiði
diðer birçok etkinlikle bu sene tenisçilere iyi bir ev
sahipliði yapan ÝTÜ'de yapýlan organizasyonlardan bir
tanesi de ana sponsorluðunu Telsim'in üstlendiði 8-30
Nisan tarihleri arasýnda gerçekleþtirilen ÝTÜ Bahar
Tenis Turnuvasý oldu. Bu turnuvada dereceye giren
sporcular kupa, manevi tatmin ve gazetemiz aracýlýðý
ile üne kavuþmanýn yanýnda birer Seiko markalý saat
ve Sportpoint'ten özel hediyeler kazandýlar.
MASA
TENÝSÝ
ÝTÜ Kapalý Spor Salonu'nda yapýlan rektörlük masa
tenisi kupasýnýn sahibi, Eminalp Malkoç'un aþýladýðý
tarih bilinciyle, geçmiþ yýllardaki hatalarýndan ders
çýkarmayý baþarýp finalde yýldýzý Prof. Dr. Sait Türköz
olan Elektrik-Elektronik Fakültesi'ni 3-1'lik skorla
yenen Yabancý Diller Fakültesi oldu.
Turnuvanýn
Filiz Karacaoðlu, Gökçe Önal, Gülberk Gültekin Salman, Bülent Duran, Özkan Karaçoban, Mesut Beyhan
Tek Erkekler
Ýstanbul Teknik Üniversitesi Tenis Takýmý Kadrosu:
1. Özkan Karaçoban (ÝTÜ)
2. Bülent Duran
(Ýstanbul Üniversitesi)
3. Mesut Beyhan
(Ankara Üniversitesi)
Ýdareci
: Araþ. Gör. Bülent ARSLANTAÞ
Antrenör : Araþ. Gör Kadir C. ÇAKICI
Tek Bayanlar
Ali ÜSTÜN
Nihat Onur ÝNAN
Osman Selçuk BAÞTÜRK
Özkan KARAÇOBAN
Burcu ALBAYRAK
Müge KULELÝ
Gökçe ÖNAL
Gizem KARAKAN
1. Gülberk Gültekin Salman (Bahçeþehir Üniversitesi)
2. Gökçe Önal
(ÝTÜ)
3. Filiz Karacaoðlu
(Ýstanbul Üniversitesi)
Yabancý diller:
Takým sorumlusu : Eminalp Malkoç
Sporcular
: Gülçin Uygun
Nezih Oktay
Alper Binbir
Elektrik-Elektronik:
Takým sorumlusu : Ramazan Çaðlar
Sporcular
: Sait Türköz
M. Selim Demir
Yasin Tan
Onur Eker
Yalçýn Çelik
Kimya-Metalurji:
Takým sorumlusu : Özgül Özcan
Sporcu öðrenciler : Selim Yýldýz
Cenk Çinal
Yýlmaz Taptýk
Alperen Sezgin
üçüncüsü ise üçüncülük maçýnda Makina engelini 32 ile geçen Kimya Metalurji Fakültesi oldu.
Bünyesinde oyuncu olarak öðrencilerin yanýnda
bir de öðretim görevlisi bulundurma haklarý olan
fakültelerin kadrolarý þöyle:
AMERÝKAN FUTBOLU
10 Nisan 2005 tarihinde ÝTÜ ile ODTÜ'yü karþý karþýya
getiren Üniversiteler Amerikan Futbolu
karþýlaþmasýndan 44-24'lük skorla Ýstanbul Teknik
üniersitesi galip ayrýldý. Böylece gücün ve fiziki
mücadelenin oldukça ön planda olduðu bu sporda bile
ÝTÜ daha teknik olduðunu kanýtlamýþ oldu.
www.gazete.itu.edu.tr
MAKÝNA
ÝNÞAAT
ÝÞLETME
DENÝZCÝLÝK
MAKÝNA
ÝNÞAAT
KÝMYA - METALURJÝ
FEN - EDEBÝYAT
YÜZME
2005 yýlý içerisinde önemli baþarýlara imza
atmýþ olsa da, turnuvalarýn bazýlarýndan istediði
sonuçlarý elde edemeyen Ýstanbul Teknik
Üniversitesi, son kozlarýndan biri olarak, 13-14
Mayýs 2005 tarihleri arasýnda Orta Doðu Teknik
Üniversitesi'nde düzenlenecek olan Türkiye
Üniversiteler Yüzme Birinciliði'ne yüzme
takýmýný çýkarýyor. Takým kadrosu þu isimlerden
oluþuyor:
Merve KAYNAR
Burak FINDIK
Levent DENÝZ
Aybike MÝNDAN
Tadao Deniz ÖZÝSTEK
Þafak ALUS
Olgu ÞENGÜL
Feridun Emre DURSUN
Roy Burak TAGARYAN
Çaðatay KANAL
Bahar Merve YILMAZ
Maden
Maden
Ýþletme
Fen-Edebiyat
Gemi Ýnþaat
Gemi Ýnþaat
Makina
Elektrik-Elektronik
Ýnþaat
Ýnþaat
Mimarlýk
i T Ü ’ D E K AY B O L A N S P O R :
Ýnþaat fakültesinde
tuvaletleri bulamadýðý için
neredeyse bir dönem boyunca ders aralarýnda
yemekhaneye gitmek zorunda kalanlardan mýsýnýz?
Ya da Maslak' tan Ýngilizce veya tarih dersi için
Taþkýþla' ya gidip sýnýfýnýzý uzunca bir süre ararken
sanki düþman kýþlasýnda kapana kýsýlmýþ gibi
hissedenlerden? Belki de Jeodozi ve Fotogrametri
Mühendisliði böümünde okuyup kendisini geliþtirmek
isteyenlerdensiniz. O zaman orienteering tam size
göre bir spor demektir. Ýngilizce'de, haritaya bakarak
nerede olduðunu bulma anlamýna gelen "orient"
kelimesinden
ismini alan orienteering (Türkçe
kaynaklarda da genelde bu adla geçiyor. Bazý
kaynaklarda kullanýlan oriyentýrýng kelimesini
samimiyetsiz
bulduðum
ve
bu
kelimeyi
Türkçeleþtiremediðim için bu ismi kullanýyorum),
adýndan da anlaþýlabileceði üzere harita ve pusula
kullanarak yön bulmayla ilgili bir spor dalýdýr. Yukarýda
bahsedilen kiþilerden olmasanýz da, doðru yolu bulmak
adýna (bunu istediðiniz anlamda alabilirsiniz) birçok
faydasý olan orienteering sporuna kayýtsýz
kalmamanýzda
fayda var.
Eðer herkes biraz
orienteering yapmýþ olsaydý ne eski bir F1 þampiyonu
olan Hakkinen 1999 Monaco yarýþýnda yanlýþ yola
sapýp liderliðini kaybeder, ne de Kemal Sunal' ýn
Davaro filminde canlandýrdýðý karakter Þener Þen'in
mezarý baþýnda imamla kýble-hortum tartýþmasý
yapardý.
Orienteeringde amaç katýlýmcýlarýn harita ve
pusula kullanarak, harita üzerine çizilmiþ olan kontrol
noktalarýna sýrasýyla en kýsa sürede gitmeleridir. Her
bir kontrol noktasýna vardýðýnda yarýþmacý oraya
önceden yerleþtirilmiþ kaðýda iþaret koyar. Tüm
noktalarda bu iþlemi en erken tamamlayan yarýþmacý
kazanan olur. Orienteeringe "koþarken satranç
oynamak" da denilebilir. Bu ifadeden bu sporda baþarý
için hem fiziksel hem de taktiksel olarak iyi olmak
gerektiði çýkýyor. Fiziksel özellikler orienteering de
diðer sporlara göre daha geri planda kalýr.
Orienteeringin bu özelliði yaþa, cinsiyete, fiziðine
bakýlmaksýzýn her insanýn bu sporu bir arada
yapabilmesine fýrsat verir. Bu sayede hem dede ve
ninelerinizle, hem de ufak çocuklarla ayný parkurda
rekabete girebilirsiniz. Tabii bu fazla tavsiye edilmiyor
çünkü bir ufaklýk tarafýndan yenilmek sizi maskara
edebilir.
Orienteeringin dört çeþidi mevcuttur. Bunlarýn üçü
ayak, kayak (yakýn zamanda kýþ olimpiyatlarýnda yer
almasý söz konusu) ve dað bisikleti orienteeringidir.
Son tür Orienteering ise engelliler içindir. Burada engelli olsun veya olmasýn herkese eþit koþullarda
yarýþma imkaný verilir. Doðal olarak önemli olan hýz ve
güç deðil, haritayla parkuru doðru olarak iliþkilendirebilmektir.
Orienteeringin güzel yanlarýndan birisi gayet ucuz
olmasýdýr. Ýhtiyacýnýz olan þeyler sadece bir harita, bir
pusula ve uygun bir kýyafettir. Hatta coðrafya bilginiz
yeterliyse pusulaya bile ihtiyacýnýz olmayabilir. " Ve sizi
sarsmasýn diye arza yerinden oynatýlmaz daðlar; ve
yolunuzu bulasýnýz diye nehirler yollar yerleþtirdi; ve
daha (nice) iþaretler: (sözgelimi) yýldýzlar (ki onlar)la da
insanlar yollarýný bulmaktadýrlar." Kuran'da ARI (Nahl)
suresinin 15. ve 16. ayetleri olan yukarýdaki ifade,
insanlarýn doðru yolu doðadaki çeþitli iþaretler yardýmýyla bulabileceðini söyler.
Günümüzde araç gereçler bir yana, sporun yapýlacaðý
yerler bile paralý. Hemen hepimiz halý sahalar (kaleciler hariç), yüzme havuzlarý, tenis kortlarý için para veriyoruz. Orienteering için ise böyle bir masraf söz
konusu deðil. Okul bahçelerinden balta girmemiþ ormanlara kadar her çeþit bölge bu sporun yapýlabileceði
alanlar kümesine giriyor. ÝTÜ'de ise büyük yüzölçümü,
garip bir þekilde ayrýlmýþ bloklarý ve olmadýk yerlerden
çýkan yarým katlarýyla Elektrik-Elektronik Fakültesi ideal bir yer. Fazladan harita çizmeye gerek yok zira
fakültenin giriþinde hazýr bir tane var. Daha usta sporcular için ise mimarlýk fakültesini önerebiliriz fakat yarýþmacýlar biraz dikkatli olmalý. Örneðin 315 nolu dersliði bulayým derken bir daha hiç Güneþ’i görememek de
var iþin ucunda. Bu sebepten dolayý bazý güvenlik önlemleri almanýz gerekir. Öncelikle yanýnýza bir düdük
almalýsýnýz ki kaybolduðunuz zaman onu çalarsýnýz ve
yerinizi belli edersiniz. Ancak eðer bir fakültedeyseniz
düdüðü ders sýrasýnda çalmazsanýz iyi edersiniz. Aksi
takdirde hiç bulunmamýþ olmayý dileyebilirsiniz. Bunun
yaný sýra bir pusulanýz ve bir parça ekmeðiniz
(kullanýmý için bkz. Hansel ve Gratel) de olmalý.
Ekmeði kullanýrken etrafýnýzda fazla insan olmamasýna dikkat edin. Zira "Yemekle oyun olmaz" veya "Nimet
yere atýlmaz" mantýðýndan dolayý dayak yiyebilirsiniz.
Son olarak yarýþmayý bitirdiðinizde sað salim vardýðýnýzý yetkililere bildirmelisiniz. Nasýl aileniz bir yolculuktan
önce "Yavrum, oraya vardýðýnda bizi ara!" diyorsa, ayný
þekilde organizatörler de sizden böyle bir davranýþ
bekliyorlar. Eðer oyun bittikten sonra kimseye çaktýrmadan giderseniz, yetkililer amacý sizi bulmak olan
yeni bir oyun düzenlemek zorunda kalabilirler.
Orienteering haritalarý genelde 1:15000 (1 cm = 150 m)
Fotoðraf, IOF
ORIENTEERING
ve 1:10000 (1 cm = 100m) olmak üzere büyük ölçekli
olarak çizilir. Haritalarda uluslar arasý standartlar olarak kabul görmüþ, mantýklý ve anlaþýlmasý uygun belli
baþlý iþaretler kullanýlýr. Bu haritalarda referans olarak
"gerçek kuzey" yerine "magnetik kuzey" kullanýlýr ve 5
çeþit renkten faydalanýlýr. Bunlardan siyah, insan eliyle
yapýlmýþ alanlarý veya büyük kayalýklarý göstermek için
kullanýlýr. Yeþil ve tonlarý ise aðaçlarýn ve bitki örtüsünün yoðunluðunu ve dolayýsýyla hareket kabiliyet seviyesini gösterir. Seyrek bitki örtüsünden yoðuna doðru
giderken yeþil tonlarý koyulaþýr. Kahverengi yer þekillerini göstermeye yararken, mavi ise su ve türevlerine
(deniz, nehir, göl) iþaret eder. Sarý rengin kullanýmý ise
aðaçsýz arazilerin varlýðýna kanýttýr. Kýrlar, çalýlýklar,
fundalýklar vb sarý ile gösterilir.
Eektronik hocalarýmýzdan birisi Ýskandinav ülkelerinde
nüfus-yüzölçümü oraný düþük olduðundan ve insanlar
birbirlerinden uzak yaþadýðýndan haberleþme teknolojilerinin bu ülkelerde daha çok geliþmiþ olduðunu söylemiþti. Ayný þekilde ormanlarýn çok olduðu ve insanlarýn daðýnýk þekilde yerleþtiði bu bölgelerde insanlarýn
yön bulma ihtiyaçlarýnýn diðer bölgelerdekilere nazaran
daha çok geliþtiðini söyleyebiliriz. Dünya orienteering
sýralamasý da bu savý destekliyor. Erkeklerde ilk 25
sporcunun 19' unun, bayanlarda ise ilk 25 'in 14' ünün
iskandinav olmasý tesadüf olmasa gerek. Türkiye ise
henüz emekleme aþamasýnda. Ülkemiz hem erkeklerde hem bayanlarda son sýralara demir atmýþ durumda.
Ülkeler sýralamasýnda ilk beþ þöyle:
Erkekler
1. Finlandiya
2. Ýsviçre
3. Norveç
4. Ýsveç
5. Büyük Britanya
Bayanlar
1. Finlandiya
2. Ýsveç
3. Norveç
4. Çek Cumhuriyeti
5. Ýsviçr
Her ne kadar orienteering yön bulma, yani bir bakýma
kaybolmama sporu olsa da, maalesef bu spor dalý
adeta kendisiyle çeliþerek Ýstanbul Teknik Üniversitesi'
nde kaybolmaya yüz tutmuþtur. Geçen yýllarda bir
rakip gazete (Hürriyet) sponsorluðunda bir orienteering
organizasyonu düzenlenerek ÝTÜ'de bu sporun altýn
çaðý yaþanmýþ, fakat tüm ilgili öðrencilerin mezun
olmasýyla orienteeringcilerin nesli tükenmiþtir. Daha
fazla kaybolmamak ve ÝTÜ' de bu sporu yaþatmak
istiyorsanýz spor bölümünden Araþtýrma Görevlisi
Bülent Arslantaþ' la baðlantýya geçin.
Serhat Selçuk Bucak
[email protected]

Benzer belgeler

Araç Üretimi - Ae2 Project

Araç Üretimi - Ae2 Project Bu sitenin temel amacý bir ÝTÜ’lünün üniversite yýllarýnda yaþadýklarýný, anýlarýný, arkadaþlarýný seneler sonra da hatýrlamasýný saðlayabilecek bir internet yýllýðý oluþturmak. Bu site ÝTÜ’yü tems...

Detaylı

Antik Kentte Çırpınış - Arıyorum İTÜ Gazetesi

Antik Kentte Çırpınış - Arıyorum İTÜ Gazetesi Ýstanbul Teknik Üniversitesi Adýna Yayýn Sahibi: Prof. Dr. Erkin Nasuf Genel Yayýn Yönetmeni: Y. Doç. Dr. Beyza Taþkýn Yayýn Danýþmanlarý: Prof. Dr. Fuat Anday, Prof. Dr. Bihrat Önöz, Doç. Dr. Yüks...

Detaylı