n ogayb ü lten - NOGAY TÜRKLERİ BÜLTENİ

Transkript

n ogayb ü lten - NOGAY TÜRKLERİ BÜLTENİ
TEL : 0 332 641 41 93
CEP : 0 539 641 41 93
0 541 641 41 93
www.aluminyumkorkuluk.tr.gg
KONYA – KULU
Nogaytürk – 0 2
Reklamlardan ücret alınmamıĢtır
Bugün hepimize düĢen ortak görev; ulusal değerlere,
bilince, Cumhuriyet'e sahip çıkmak, Çanakkale'yi, KurtuluĢ
SavaĢı'nı kazanan ruhu korumak ve bu bilinci gelecek
kuĢaklara aktarmaktır. Türk Ulusu dili, kültürü, tarihi ve
saygın kimliğiyle aydınlık yarınlara el ele güçlü biçimde
yürüyecektir.
Nogaytürk – 0 3
NOGAY TÜRKLERĠNĠN SESĠ OLMAK ÇABASINDAYIZ
EDĠTÖR
Hakan BENLĠ
ĠRTĠBAT ADRESĠ
[email protected]
Dergimiz Basın Ahlak ve Ġlkelerine Uymaya Söz VermiĢtir.
NOGAYTÜRK DERGĠSĠ
YURTĠÇĠ VE YURTDIġI TEMSĠLCĠLĠKLERĠ
Temsilcilerin iletiĢim bilgileri için – [email protected]
ADANA -Dr.Fatih KARAYANDI
ĠSTANBUL -Cemil AKDAĞ – Emre ORAK
ANKARA Ġlyas ORAK
Ankara- Eryaman : Erdem GÜNAY
Ankara- Batıkent : Elif YILMAZ
Ankara- Keçiören : Asım PEKCAN - Erhan ÇAĞDAġ
Ankara - Balgat :
Derya POLAT
Ankara - Demetevler : Eyüp TANATAR
Ankara - Sincan : Yahya ALTINKAYA
Ankara- Etlik : M.Burak TAġKIRAN
ġ.KOÇHĠSAR ( merkez ): Turhan BAYAR
ġ.KOÇHĠSAR- Akin Köyü : Adem ESENBAY
ġ.KOÇHĠSAR- Doğankaya Köyü : Elif YILMAZ
ġ.KOÇHĠSAR- ġeker Köyü : Kasım KIZILTAġ
GÖLBAġI ( merkez ) : Abdulhamit ÖZCAN
GÖLBAġI- Ahiboz Köyü : Z.Sebla ALSAÇ
HAYMANA-Cingirli Köyü : Yavuz ÇĠFTÇĠ
POLATLI (Merkez): Kevser KIZILDAĞ
POLATLI -Tatlıkuyu Köyü : Özgür NAYMAN
KONYA Merkez : Serkan TANDOĞDU
KULU ( merkez ) : Hakan BENLĠ
KULU - Seyitahmetli Köyü : Murat BENLĠ
KULU - AğılbaĢı – (Mandıra)Köyü : Recep DEĞĠRMENCĠ
KULU - Boğazören Köyü ( Köstengil ) : Engin GÜNER
KULU - Kırkkuyu Köyü : Selman YILMAZ
AMASYA Kader TANATAR
ESKĠġEHĠR
Cihan TANRIBAK
YURTDIġI TEMSĠLCĠLĠKLER
K.K.T.C : C.Giray ERGĠN
HOLLANDA : Mehmet PEKCAN
AVUSTURYA : Hacer TAġYARAN – Rukiye TEKER
ALMANYA : Fatih POLAT
Nogaytürk – 0 4
Ġ
KÜNYE
TEMSĠLCĠLĠKLER
……….…………..04
KAPAK KONUSU
Nogay Dernekleri Federasyonu
Orhan DEMİRCİ
Hollanda Nogay Vakfı
ĠÇĠNDEKĠLER
ĠÇĠNDEKĠLER
...........................22
… .……….…………..05
EDĠTÖRDEN
Hakan BENLİ
MERHABA
Ç Ġ N D E K Ġ L E R
……………….…………..07
DERNEKLERĠMĠZ
Hakan BENLİ
Ilgın Nogay Türkleri Kültür ve
DayanıĢma Derneği ……………………..08
NOGAY EDEBĠYATI
Necdet ÖZEN
Ilgın Nogay Türkleri Kültür ve
YardımlaĢma Derneği
.............................23
KAPAK KONUSU
Nogay Dernekleri Federasyonu
Y.Mansur AKYOL
EskiĢehir Nogay Türkleri Derneği ……………24
Ertengilerimizde GiriĢ
Bölümleri…………………..……………..11
MAKALE
Hakan BENLİ
Kültürel DayanıĢma mı,
Etnik UyanıĢ mı ? ……………………….13
KÖġE YAZISI
Akif KARA
NEDEN FEDERASYON ………..………18
KAPAK KONUSU
Nogay Dernekleri Federasyonu
Abdurrahman BERKCAN
Konya Nogay Türkleri Derneği ………………25
KAPAK KONUSU
Nogay Dernekleri Federasyonu
Cemil SÜTBAŞ
Federasyona Hazırlık
...........................26
NOGAY EDEBĠYATI
ERTENGĠ
Necdet ÖZEN
KAPAK KONUSU
Nogay Dernekleri Federasyonu
Ömer AKTÜRK
Nogay Gençlerini
BirleĢtirme Platformu
KAPAK KONUSU
Nogay Dernekleri Federasyonu
Uğur KAN
KOġANAY
…………………….……28
...........................19
NOGAY KÜLTÜRÜ
Hasan BENLİ
NOGAYCA ATASÖZLERĠ …………………..29
KAPAK KONUSU
Nogay Dernekleri Federasyonu
Musa ÜNAL
Nogay Türkleri Kültür ve
YardımlaĢma Derneği ...........................20
KAPAK KONUSU
Nogay Dernekleri Federasyonu
Ramazan CAN
Ġstanbul Nogay Türkleri Derneği ……......21
NOGAY EDEBĠYATI
ġINLAR
Alp YILMAZ
NOGAY ġINLARI ……………………………30
GENÇLĠK
Muhammet YILDIZ
POPULĠZM VE GENÇLĠK ……………………32
Nogaytürk – 0 4
Ġ
RÖPORTAJ
Hakan BENLİ
Ç Ġ N D E K Ġ L E R
GENÇLĠK
NOGAYTÜRK
CEMAL SAFĠ ile Röportaj…………………34 ERGENLĠK VE UYKU SORUNU……….… 55
DĠN SAYFASI
NOGAYTÜRK
BĠRLĠK VE BERABERLĠK ………………44
AVRUPA‟DAN
Rukiye TEKER
TURĠSTLER  ….……………………… 47
TEKNOLOJĠ
NOGAYTÜRK
PARDUS Anadolu Parsı
……………… 48
MÜZELERĠMĠZ
NOGAYTÜRK
KURTULUġ SAVAġI MÜZESĠ
………… 57
NOGAY MUTFAĞI
NOGAYTÜRK
NOGAY ÇAYI …………………………….… 60
TARIM SAYFASI
Burcu IŞIK
PANCAR
……….…………………………..61
ġĠĠR
Mehmet TAŞKIRAN
CASLAR
ġĠĠR
……………………………… 50 Bayram TAY
ÖZÜM NOGAY
NOGAY EDEBĠYATI
ERTENGĠ
Hakan BENLİ
….…………………….……63
NOGAY BÜLTEN
NOGAYTÜRK
BEYBOREK …………………………… 51 NOAGYALARDAN HABERLER ……..……64
TAZĠYE
NOGAYTÜRK
SAĞLIK
Op.Dr.Erkan ESKEN
BEL FITIĞI VE TEDAVĠ
YÖNTEMLERĠ ………………………… 53
BAġIMIZ SAĞOLSUN ...................................73
Dergi için yollanan yazılar ve resimler iade edilmez. Yazılardan Yazarları sorumludur.
Nogaytürk – 0 5
E
D Ġ T Ö R D E N
Hakan BENLİ
N
ogaytürk Dergisi, Nogay Gençleri Derneği, kendini tasfiye ettikten sonraki ilk sayısını
yayınlamakta. Derginin adını değiĢtirmeden 3. Sayı olarak numaralandırdık. Zira aynı temelden
güç almakta aynı kaynaktan beslenmekteyiz. Ġlk sayımızda sizlere bazı sözler vermiĢtik ve
sözlerimizin arkasındayız. Aynı inancı ve aynı görevi taĢımaktan memnuniyet duymaktayız.
Bu yeni sayımızda Nogay Dernekleri ‘nin geldiği bir noktaya dikkat çekmek arzusundayız.
Nogay dernekleri açısından henüz tam olarak olgunlaĢmamıĢ ve emekleme safhasını tam
manası ile aĢamamıĢ bir sürece Ģahitlik etmekteyiz. Nogaylar olarak on yılı aĢkın bir zamandır
Nogay derneklerinin faaliyetlerini görmekte, izlemekte, kimi zaman tebrik kimi zaman tenkit
etmekteyiz. Geldiğimiz bu noktada ise daha farklı bir sürece girmek üzereyiz. Nogay Dernekleri
Federasyonu…
Derginin içerisinde bu konuda yetkin ve
sorumlu olan kiĢilerin, kendilerinin ve temsil
ettikleri kurumların düĢüncelerini okuyacaksınız. Temennimiz o ki benlik ve koltuk kavgasına
düĢmeksizin her bir derneğin olumlu bir tavır takınarak Federasyon kurma yolunda çalıĢmasıdır.
Dergimizi
bu sayıdan itibaren internetten yayımlayacağız. Bu nedenle sayfa kaygısı
olmaksızın mümkün olduğunca geniĢ bir içerik ile karĢınızda olmak istiyoruz. Sizden en büyük
beklentimiz ise sizlerin de Derginin içeriğini zenginleĢtirecek yazı ve eserlerinizle bize
ulaĢmanızdır.
Sevgilerimizle…
Nogaytürk – 0 7
D
E R N E K L E R Ġ M Ġ Z
Hakan BENLİ
Mutlaka, insanlar bir ürün yaratırlar ya da yeni bir Ģey icat ederler, üretirler ve ürettikleri eĢyaya
bir marka alırlar bizde Ilgın‟ da bir marka yarattığımızı, insanlara nasıl bir topluluk olduğumuzu
ispat etmiĢ olduk.
( Ilgın Nogay Türkleri Kültür ve DayanıĢma Dernek BaĢkanı Uğur KAN )
Nogaytürk : Sn. BaĢkanım öncelikle sizi kısaca tanıyabilir
miyiz ?
Ben Uğur Kan, 1970 Ilgın doğumlu, ilkokul mezunu 3 çocuk
babasıyım. Market iĢletmekteyim.
Nogaytürk : Peki BaĢkanım nereden aklınıza geldi böyle
bir giriĢim ?
Abdurrahman Berkcan Ağabey ile tanıĢmamızdan sonra onun
bizzat bizimle yakından ilgilenmesi ve bize tavsiyelerde
bulunması sonucu bu iĢe soyunduk. Daha önce ılgın gibi
50.000 nüfuslu bir ilçede sıradan bir vatandaĢ olarak
gösteriliyorduk. ġu an derneğimiz sayesinde Ilgın halkı
tarafından da Nogay Türkleri olarak tanınmaya baĢladık.
Nogaytürk : Sn. BaĢkan, Ilgın Derneği ne zaman ve hangi
ihtiyaçla kuruldu ? Nogaylardan bu yönde bir talep var
mıydı ?
Resmi olarak 1 Aralık 2008. Ama ön çalıĢmalarımız mayıs
2007 de baĢladı. Bizim halk bu konuda biraz bilgisizdi. Biz
Derneğin amacını ve bize ne gibi artılar getireceğini anlattık.
Bu arada Abdurrahman Ağabey de sıkca gelerek bizleri
aydınlattı. Halkımız tarafından benimsenince bu yola çıktık.
Nogaytürk : Ilgın Derneği‟nin kuruluĢ amacını kısaca
özetleyebilir misiniz?
Daha önceleri Ilgın halkının gözünde hani bizim Nogay
halkının çocuklarına ‘’ bala ‘’ diye hitap etmesi babalarımıza
da ‘’ akay ‘’ dememiz sonucu Ilgın ilçe halkı da bize ‘’ balalar
‘’ ya da ‘’akaylar ‘’ diye hitap ediyordu. Hani bu bize sıkıntı
değildi ama bazı çevrelerce basit geliyordu.
Nogaytürk : Peki bu ayrım gibi miydi ?
Bir nevi iĢin kötü yanı bala & akay kelimesini bilmeyen
halkın bir kesimi bizi baĢka gözle görüyordu, bizim Ilgın ‘ da.
O kadar nüfusa karĢı 500 kiĢi de olsak birlik ve
beraberliğimizden dolayı Ilgın halkı bizden çekinirdi ama
Dernek sayesinde kendimizi Ģu an ispat etmiĢ bulunmaktayız.
Geçenlerde bir beyaz eĢya mağazasında karĢılaĢtığımız Ilgın
Emniyet Müdürü Sn. Bilal Yılmaz Bey bizi gördüğünde ‘’
iĢte doğu Türkleri ‘’ dedi.. Sadece Emniyet Müdürü değil ,
Ġlçe Kaymakamı, Belediye BaĢkanları ve siyasi parti ilçe
baĢkanları, mülki amir ve bürokrasi insanları bizi daha
yakinen tanıdı.
Nogaytürk : Bir yerde dernek kurulduktan sonra daha
etkili bir nüfuza sahip olundu yani
Evet. Ve bu tür organize iĢlerinde, herhangi bir toplantıda
bürokrasi insanları bizi daha yakinen tanıdı.
Nogaytürk : Bir yerde dernek kurulduktan sonra daha etkili
bir nüfuza sahip olundu yani
Evet. Ve bu tür organize iĢlerinde, herhangi bir toplantı ya da
etkinliklerde bizi de aralarına hep almak istediler. Seçimlerden
önce parti baĢkanları bizzat gelerek bizden bir insanı
encümenliğe almak istediler. Buna bizat M.H.P Milletvekili Sn.
Faruk Bal, A.K.P Milletvekilleri Sn. Sami Güçlü, Orhan Erdem
teklif sundular. Bunun yanında Sami Güçlü düğün yemeğimize
katılarak Nogay milli çorbası olarak Sorpa çorbamızı içerek,
bunları resim çektirerek not almıĢtı. Bu resimler halen Ģu an
A.K.P. Ilgın Ġlçe teĢkilatlarında mevcuttur.
Nogaytürk : Peki sayın baĢkanım, derneğin kurulmasında
bunların haricinde Nogay kültürünü kollamak ve yaĢatmak
amacı var mıydı ?
Tabi ki , bizim 2008 Sabantoyu’ na katılmamızdan sonra eve
geldiğimizde çocuklarımızın mahallede oyun oynarken bile
Nogay oyunu Kanakiyi arkadaĢlarına öğreterek onları da oyuna
alarak oynamaları bizzat dikkat çekici bir unsur oldu. Zaten ki ,
biz bu zamana kadar hiçbir örf ve töremizden ödün vermedik.
Töremizin ve atalarımızın getirdiği gibi sahibiz. Hala dıĢardan
kız alıp vermemiz yok. Büyüklerin yanında çocukları sevme…
Nogaytürk : Derneğin kaç üyesi var, faaliyetleriniz nelerdir
?
ġu an 50. Bizim maddi sorunlarımız oluyor, kıĢ aylarında
özellikle. Biz Ģu an derneği yeniden yapılandırma yaparak üye
sayımızı artıracak ve derneğe yeni bir ivme kazandıracağız
faaliyet olarak. Bizim diğer Nogay halklarından, Türkiye ‘ de
yaĢayan Nogay halkı diyelim, bir meslek dalımız var el
sanatlarına iliĢkin. ġu an da yeni çıkan bir projeye istinaden bu
iĢleri daha organize ve kazançlı hale getirebilmek için Konya’
da Selçuk Üniversite’sinde doçent ve Profesör hocalara
yaptıracağımız projeler ile halkımıza hem geçim kaynağı
sağlayacağız bu arada, en kısa zamanda.
Nogaytürk : Boğazören' deki Sabantoy' daki standınızda
gerçekten çok güzel el iĢi çalıĢmalarınız vardı.
Ilgın Belediye BaĢkanı Sn H.ibrahim Oral sayesinde Ilgın’ da
bir Nogay gecesi düzenlemek kendimizi daha anlamlı ve iyi
ifade edebilmek adına orada. Aslında biz eksik geldik asıl el
iĢçiliğimizi görünce gerek belediye baĢkanları gerekse
milletvekilleri ve diğer bürokrasi insanları piĢmanlık duyacaklar
bize bu zamana kadar sahip çıkmadıkları için çünkü biz bir nevi.
Nogaytürk – 0 8
D
Nogaytürk : Sayın baĢkanım bu konuya tekrar döneceğiz.
Bunun haricinde Nogay kültürünü yaĢatmak tanıtmak
adına çalıĢmalarınız oldu mu dernek çatısı altında ?
Daha önce bizi ziyarete gelenler oldu biz bunlara büyük
dedelerimizden olsun akaylarımızdan olsun örnekler verdik
mesela Selçuk üniversitesi’nde okuyan bir öğrenci gelerek
bizimle alakalı bir çalıĢma yaptı ona verilen ödev
doğrultusunda.
Nogaytürk : Ne tür bir çalıĢmaydı
BaĢka topluluk adına bir ödev verilmiĢ oda bizimle alakalı
bizden kesitler verdi. KonuĢmalarımız dilimiz yani giyim ve
kuĢamlarımız hatda bunun yanında çok yakın zaman önce
kaybettiğimiz dünürümüz vardı ondan bir Ģınlama kesiti aldı.
Bunun yanında düğün ve diğer yaĢantı ve örf ve adetlerimiz
sordu araĢtırdı ve çok memnun kalarak gitti. Burada her sene
düzenlenen kaplıca festivalinde belediye baĢkanımız bizden de
bir etkinlik istedi. O gece final gecesi diyelim festivalin son
gecesi ünlü sanatçı gelir ya genel olarak Songül Karlı vardı. Bu
sanatçı çıkmadan önce benden bir nevi Nogay halkına yönelik
bir oyun yada kültürümüzü tanıtacak bir etkinlik istedi fakat
bizim iĢimiz icabı yaz aylarında fazla insan kalmıyor Ilgın’
da. Herkes yurdun dört tarafına dağılıyor. sadece 3 ay gibi bir
süre kalabalık olabiliyoruz.
Nogaytürk : Tiyatro gibi mi
Ya, tiyatrodan ziyade halk oyunu ekibi gibi yada Kanaki
oynayabilecek bir ekip istedi
Nogaytürk : Halk oyunu oynayabilecek bir ekibiniz var mı
sayın baĢkanım ?
Yok çünkü iĢin garibi Kanaki oyununu biz bile Sabantoyu’nda
gördük bunu da Ilgın’ da diğerlerine yansıtmak zor oluyor.
Nogaytürk : Bilenler var mı ?
Yok.
Nogaytürk : Anladım.Ankara' da Nogay Gençleri
Platformu bu konuda bir kurs baĢlattı, Türkiye de ilk..
Evet , bana email geliyor sürekli. Biz dediğim gibi tabi bu
sistem kurulup düzen alırsa bizde talep edeceğiz.
Nogaytürk: Sizin bu gelenek ve görenekleri yazılı sesli ve
görsel olarak kayıt altına alma çalıĢmalarınız oluyor mu ?
ġu an böyle bir çalıĢmamız yok.
Nogaytürk : Ilgın‟ da yaĢayan Nogaylar hakkında bize
bilgi verebilir misiniz ? Kültürel ve sosyal yaĢamları
nasıldır, nüfusları ne kadar tahminen ?
Kültür olarak aynıyız diğer Nogaylarla. Belirli bi nüfus
sayamıyoruz, nedeni sürekli iĢimiz dıĢarda olduğu için.
Nogaytürk : Ilgın' da nerede yaĢıyorlar, belli, bir yerde mi
dağınık mı ?
Bizim ilçenin belirli bir yerinde aynı mahallede ve komĢu
olarak hepsimiz bir aradayız.Evlerimizin arasında hiç yabancı
yoktur. Nogaylardan baĢka 100 hanenin üzerinde belirgin
olamamakla beraber 700 – 800 nüfüsumuz var .KıĢ aylarında
E R N E KL E R Ġ M Ġ Z
Hakan BENLİ
bu sayı 1,000 i buluyor
Nogaytürk : Nereden geldiğiniz hakkında tarihi kayıtlar var
mı , ya da bilginiz ?
Ġlk göçümüz dedelerimizin anlattığı üzere Türkiye ye, Koban’
dan.
Nogaytürk : Ilgın' ın haricinde baĢka yerlerdeki Nogaylarla
akrabalık bağları var mı
Var, EskiĢehir Alpu, Denizli Çivril ilçesi Beyköyü. Bunun
dıĢında Ilgın’ dan göç edip de Ġstanbul . Ankara , Adana, Ġzmir,
Antalya, Samsun ve bir kaç yerde kalan akrabalarımız var ki
onların özel günlerinde mutlaka gideriz
Nogaytürk : Peki Ilgın‟ da baĢka yerlerde Nogay köy ya da
köyleri var mı bilginiz dahilinde ?
VarmıĢ, bunu biz bilmediğimiz halde bize gelip kendilerinin
Nogay halkı olduğunu söyleyenler oldu. Konarı, Tuzlukçu
köylerinde bize 40 km uzak olan AkĢehir ilçesinde de Nogay
olduğu hatda onların da dernek açma üzere olduklarını
duyduk.Köy komple ama onlarla tam teĢekküllü bir iletiĢimimiz
olmadı.
Nogaytürk : sizin yardımlarınız oluyor mu onlara bu
konuda veya onların talebi oluyor mu ?
GörüĢemiyoruz. ġu ana kadar talep gelmedi sadece seçim
çalıĢmalarında bir akayımız geldi bize.
Bir partiyi
desteklememizi önerdi. Seçimden sonra ne yazık ki onlar da
siyasetçiler gibi toz olup gittiler.
Nogaytürk : Ilgın‟ daki Nogayların Derneğe yaklaĢımları
nasıl ? Dernek orada Nogaylık bilincini verebilmekte midir ?
Bu konuda çalıĢmalarınız veya projeleriniz var mı ?
ġimdi açık konuĢmak gerekirse bizim insanlar fazla bilgi sahibi
değil, ilkokul mezunu ama herhangi bir toplantı yada faaliyet
alanında gerek bizzat benim baĢkanlığıma benim bu konuda en
büyük yardımcım aynı zaman da dernek baĢkan yardımcısı
dayım Yunus Çakır’ ada her türl ü desteği verirler. En azından
bizim yalnız olmadığımızı, arkamızda büyük bir kitlenin
olduğunu gösterirler.
Nogaytürk : Diğer derneklerle birlikte yapmıĢ olduğunuz
çalıĢmalar var mı, bu konuda bilgi verebilir misiniz ?
Yaz aylarında belediyenin bir daveti vardı dernek baĢkanlarına
yönelik. O toplantıya katıldım.Bizim Ilgın’ da faaliyet gösteren
ilçe çarĢı içinde birahane olarak çalıĢan mekanların orada bayan
da
çalıĢtırdıkları için bunun da halk geleceği için
düzen
bozduğunun kararı alıp imza kampanyası baĢlattık diğer
derneklerle. Bu kampanyada en fazla imzayı da bizim dernek
topladığı için takdir almıĢtır.
Nogaytürk : Peki Ankara - Ġstanbul, Kulu, Konya,
EskiĢehir‟ deki derneklerle çalıĢmalarınız oluyor mu ?
Elbette ama bize açıkçası sıcak gelen Kulu ve Konya Derneği
olmuĢtur ve bizdeki sıkıntıyı da en çok Konya Dernek BaĢkanı
Abdurrahman Berkcan ağabey çok iyi bilmektedir.
Abdurrahman Berkcan ağabeyin
bir sözü vardır, *Men
Nogay’nın tuvgan balasına beĢik ,ölgen kartına da mezar
bolurman, dedi, ĠĢte bizde öyle bir toplumuz Ilgın’ da. Burada
istenilen ve davet edilen hiç bir yerden kaçmadık.
Nogaytürk – 0 9
D
Bu arada , hatırlatmadan geçersem çok büyük hata ve
haksızlık etmiĢ olurum, biz geçen ramazan ayında bize yarı
katkıda bulunarak ve bizzat bu fikri vererek, Ilgın ‘da çok
güzel bir iftar yemeği verdik. O zamanlar Hollanda Dernek
BaĢkan Yardımcısıydı. ġu an Hollanda Dernek BaĢkanı Orhan
Demir ağabeyimize teĢekkürü borç biliriz. Ve de
o
etkinliğimizde o sene Ilgın içerisinde verilen en güzel yemek
oldu. Ġlçe Garnizon Komutanı ,Emniyet Amiri, Belediye
BaĢkanı, 120 kiĢilik bir katılımla ve de bu yemeğimiz uzun
süre takdir topladı. Bizim saydığımız dıĢardan gelen yani
protokol dediğimiz Ģahıslar 120 kiĢiydi. Bunun yanında kendi
topluluğumuz ve tabi ki biz bunu bir lokanta da verdik.
Oraya müĢteri olarak gelenleri de misafir ettik ve de bir ilk
olarak biz lokanta menüsüne evimizde ġır Böreği hazırlatıp
katkıda bulunduk. ġır Böreği’ni de gelen misafirlere tanıtmıĢ
olduk. Ġlçe Garnizon Komutanı daha sonra bizzat gelerek
bizden ġır Böreği yapmamızı istedi.
Nogaytürk : Diğer Dernek BaĢkanları ile telefon
görüĢmeleriniz oluyor mu ?
Sadece Abdurrahman Berkcan ve Cengiz Ergen Ağabeyle,
Ankara Dernek BaĢkanı Celaleddin Beyle konuĢtuk.
Nogaytürk : Derneğin kurulduğu günden bu güne kat
ettiği aĢamaları
ve çalıĢmalarınızı yeterli görüyor
musunuz ? Bu konuda bir eleĢtiri yapabilir misiniz ?
Mutlaka, insanlar bir ürün yaratırlar ya da yeni bir Ģey icat
ederler, üretirler ve ürettikleri eĢyaya bir marka alırlar bizde
Ilgın’ da bir marka yarattığımızı, insanlara nasıl bir topluluk
olduğumuzu ispat etmiĢ olduk.
Nogaytürk : Bunu kimsenin böyle güzel ifade ettiğini
duymamıĢtım.
Mesela,
Ģu an mevcut Belediye BaĢkanımız seçim
çalıĢmalarında bizim Derneğimize geldi öyle bir dizaynımız
vardı ki çiçekler masada herkes hizalı bir Ģekilde onları
dıĢlarda karĢılayıp çok iyi bir misafirperverlik gösterdik. O da
bize orada Ģöyle dedi, Ben Ģu ana kadar 10’a yakın kahve
toplantısına gittim ama bu kadar ilgi alaka ve dürüstlük
görmedim. Ben kahveye gidiyorum insanlarala tokalaĢmak
için adam bir elinde kağıtla zoraki tokalaĢıyor, dedi. bizdeki
bu olayı görünce çok Hayret etti. Çünkü o Ģahıs Ilgın’ a 3 ay
önce tayin olan bir kiĢiydi.
Nogaytürk : Peki sayın baĢkanım dernek olarak Nogay
kültürüne yönelik neler yapmayı düĢünüyorsunuz. ?
Az önce anlattığımız marka olayı var ya, onu tescil ettirmek.
Yani çıtayı yükseltmek anlamındaydı, öncelikli olarak.
Nogaytürk : Bundan sonrası için Ilgın „ da yaĢayan
Nogaylara
neleri
yapmak
istediğinizi
buradan
açıklayabilir misiniz ?
ġu an bizim halkımız çok fakir durumda az önce anlattığımız
hoĢ Ģeylerin karĢılığını biz diğer karĢı taraflardan alamadık.
Elimizde altın gibi bi sanatımız olmasına rağmen Ģu an 150 200 den fazla sadece gençler bunlar, boĢta geziyor. Bizim
ürettiğimiz malzemelerin piyasada oluĢan rekabet ve özellikle
Çin mallarının piyasada kurduğu hakimiyetten dolayı çökmüĢ
durumdadır. Gerek iç gerekse dıĢ piyasa ile rekabet edebilmek
için Ģu an bizde ilkel sayılacak döküm atölye ve araç
gereçlerinin modernize edilmesi gerek.
E R N E K L E R Ġ M Ġ Z
Hakan B E N L İ
Nogaytürk : Bunu derneklere ilettiniz mi onlarla birlikte
müĢterek birĢeyler yapılamaz mı, onlar adına da ?
Bizim Ilgın’ da yaĢayan Nogay halkının çok farklı bir özelliği
vardır diğer Nogay halkımızda kesin öyledir, ama biz mahsus
kaderimize razı bir Ģekilde yaĢamaya alıĢmıĢız. Gidip de bir
insan dan bir istekte bulunmadık. Ama hiç bir gün
prensiplerimizden ödün vermedik. Biz sorunlarımızı kendi
aramızda hallettik. Cebimizdeki bir paket sigarayı bile
paylaĢacak kadar…
Nogaytürk : BaĢkanım, Nogaylar
arasında dernek
kurulmadan önceki Nogay kültürüne bakıĢla, dernek
kurulduktan sonra Nogay kültürüne bakıĢ nasıl ?
Bizim içimizde aynı sayılır ama dıĢ dünyaya elbette çok farklı
bir görüntü oluĢtu. Kendi içimizde bazı insanlarımız derneğe
sahiptir ve bunun mutlaka bir gün bize bir getiri saylayacağını
düĢünmektedir. Benim Ģahsi olarak, ilk olarak bir dernek
baĢkanı olarak, eğer biz bir topluluk isek, aynı topraklardan
göç edip bu gurbet elde buluĢtuysak, nasıl benim atalarımın
dedelerimin Ģu an Konya,Kulu, Ankara, Ġstanbul, EskiĢehir ve
diğer Türkiye’ de yaĢayan Nogay halkının Koban da bıraktığı
mezarlıkta yatan dedeleriyle komĢuysa ve de biz burada kader
arkadaĢlığı yapıyorsak, aynı dili, aynı örfü ve geleneği
sürdürüyorsak, bizden konum olarak yukarıda olan
ağabeylerimizden, buraya nokta koyalım, bu maddi anlamda
değil, idari mülkü olarak bizden yüksekte olan ağabeylerimizin
toplanarak bizi bir araĢtırmalarını isterim. Ya da bir ekip olarak
bizzat bizi ziyaret ederek bizim yanımızda olduklarını
göstererek, burada gerek Belediye BaĢkanı’na gerekse
Kaymakam Bey’e anlatmaları. Bizde okuyan insanın az
olması,kendimizi ifade etmemiz anlamında zorluk çekiyoruz.
Ama bu gün bir Mustafa AltıntaĢ, Ġstanbul Vali Yardımcısı
Ağabeyimizin, SayıĢtay Daire BaĢkanı Fehmi BaĢaran
Ağabeyimizin gelip burada bizi onore etmesi ve de onlarla
yapacağımız bir ziyaret bize çok Ģey kazandıracaktır. En azından
ılgın nogay halkına bir vitrin olacaktır.
Nogaytürk : Peki sayın BaĢkanım, dernek kurulmadan önce
Diğer bölgelerdeki nogayların varlığından haberiniz var
mıydı ?
Hayır, çünkü hep biz kendimizi tatar olarak tanıtıyorduk, bir de
hani belki biz diğer Nogaylardan daha çok tutucuyuz. Mesela
örf ve adetlerimize o kadar sadığız ki, çıkıp da babalarımıza,
dedelerimize biz nerden geldik, ne yaptık diye soramamıĢız. O
yüzden
dolayı Nogay tarihi ve geçen zamandaki bilgi
eksikliğimiz mevcuttur.
Nogaytürk : Oradaki Nogayların yaĢayıĢlarını, gelenek ve
göreneklerinizi gençlere yazdırma Ģansınız yok mu ? Çocuk
oyunlarını, yemeklerinizi, kız isteme vb.
Var, yazdırabilirim.
Nogaytürk : Son olarak eklemek istediğiniz bir Ģeyler var mı ?
Bizde sorun çok, daha anlatacağımız çok Ģey var. Eğer bize
gerçekten önem veriyorsanız en azından biri duyar da bize sahip
çıkar. Hani bazen, zaten insan bu sevdadaysa doluyor, bende
duygulandım ve dondum. TeĢekkür ediyorum ilgi ve
alakanızdan dolayı. Bana ve Ilgın Nogay halkına gösterdiğiniz
ilgi ve alaka ile ayırdığınız bu kıymetli dakikalar için.
Nogaytürk : Biz teĢekkür ediyoruz..
Nogaytürk – 10
N OGAY
EDEBĠYATI
Necdet ÖZEN
Bu gün artık evlerde,toplantılarda söylenmeyen Ertek,Ertengi veya Bir zaman, olarak adlandırdığımız masallarımız
Nogay sözlü halk edebiyatının yaratıcılığını bizlere en güzel Ģekilde anlatmakta ve hatırlatmaktadır.Teknolojinin
tüm nimetlerinden yararlanmamız gereksede,unutulmaya yüz tutmuĢ sözlü edebiyatımız olan ertek’lerden
vazgeçmemiz veya unutmamız söz konusu olmadığı ve bunların yazılı hale getirilmesi sonucuda bir nebze olsun
hatırlamamız gerektiği düĢüncesindeyim.
Y
ayınına, çıkarılan iki sayı sonucu maddi olanaksızlıklar sonucu ara verilen Nogay Türk dergimizin Ġnternet
ortamında tekrar yayınlanıp devam ettirilmesi için giriĢimde bulunan kardeĢimiz Hakan BENLĠ’nin bu giriĢimine bir nebze
olsun destek olabilmek amacı ile erteklerimizin giriĢ bölümleri ile ilgili olarak, ertekler konusunda bir baĢlangıç yapmak
istedim.
Bu gün artık evlerde,toplantılarda söylenmeyen Ertek,Ertengi veya Bir zaman, olarak adlandırdığımız masallarımız
Nogay sözlü halk edebiyatının yaratıcılığını bizlere en güzel Ģekilde anlatmakta ve hatırlatmaktadır.Teknolojinin tüm
nimetlerinden yararlanmamız gereksede,unutulmaya yüz tutmuĢ sözlü edebiyatımız olan ertek’lerden vazgeçmemiz veya
unutmamız söz konusu olmadığı ve bunların yazılı hale getirilmesi sonucuda bir nebze olsun hatırlamamız gerektiği
düĢüncesindeyim.
Sözlü edebiyatımızın vazgeçilmezi olan Ertek (Ertengi,Birzaman) leri merakla okuduğumda ve yine küçüklüğümüzde
bizlere anlatılanlardan hatırımda kalanların giriĢ bölümleri dikkatimi çektiği için derleyebildiğim kadarı ile bunları aĢağıya
çıkarmaya çalıĢtım ve yine masalımsı olduğunu zannedip daha önce yazdığım bir Ģiirimide aĢağıya yazdım. Bilindiği gibi
masallar genellikle gerçek olmayan, abartılı,fakat eğitici özellikleriyle bilinirler.Bizim halk masallarımızda giriĢ bölümlerinin
Nogay sözlü halk edebiyatının gerçek yaratıcılığın en güzel örneklerinden olduğuda bunlarda açıkça görülür.
MASAL ADI
GİRİŞ BÖLÜMÜ
1-Tülki men Bödene
Erte erte zamanda,kanatsız kuĢlar uĢkanda,yapraksız terekler yemiĢ
bergende,tuzsuz as asılganda,tütünsüz ot cagılganda,taydın yamanı
at bolganda,dostun yamanı cat bolganda.
2-Börü’dün korluğu
Erte erte zamanda,handın kızı kadı zamanda,dorbadın avuzu kiyiz
zamanda,kargadın avuzu müyüz zamanda,bagana avıp,suv agıp,biydaydın
bası kıyılgan zamanda.
3-Tüye’din Ģögüvü
Burın burın zamanda,yan-yanuvarlar,kurt- kumurskalar edem tilimen
söyleytagan bolganlar.
4-Obırgus’tun manka boluvu Burın,burın zamanda,ötürük sözdün örkeni yok,öksüz kızdın törkini yok
zamanda,tanıgan yerde bas sıylı,tanımagan yerde ton sıylı bolgan zamanda
aydap bilmegen at öltürgende,söyleybilmegen söz keltirgende
5-Ġyt’tin MıĢık’tı süymevligi
Argımak arık boldu dep,tay-kunanga bergende,yigit yarlı boldu dep,onuda
kem körgende,kadirin bilmegen kardaĢtan,kairin bilgen yat yakĢı bolganda
ası yoktun isi yok bolganda,isi yoktun ası yok bolganda
6-Mankagustun yavabı
Erte erte zamanda,eĢki börte zamanda,buzga biyday pitken zamanda,tavga
tarı pitkende,tarsıldatıp organda,suv kaynap kaynak bolgan zamanda,
kumırska koy bolup küntöske yayılgan zamanda.
7-MıĢıkka-ġıĢkan,yılanga-in
Erte erte zamanda,eĢki börte zamanda,karatorgay kadı zamanda,ĢımĢık
torgay supı zamanda.
8-Saban tübü-sarı altın
Burın burın zamanda yavırını yayday,yarlı yigit.
9-Eyleci tülki
Erte erte zamanda,abızdın avızı yırtık zamanda
10-Azrayıldın akında
Erte erte zamanda,eĢki börte zamanda,tastan suv Ģıkkanda,bir künlük yolga
ketkende,yeti lünge as aketkenge
11-Koyan’nın kulağının akında Erte erte zamanda,yakĢıdın yakĢılığı könüldü yasartkanda,yamandın
yamanlığı betti kara etkende.
Nogaytürk – 1 1
N OGAY
12-Nogay em Ģaytan
13-AĢĢı namartlık uvdan aĢĢı
14-BaspakĢıdın yigitligi
15-Kazadan kurtkargan
kök tuyaklı.
16-Hatın bele-töte yala
17-YahĢılıkka-yahĢılık
18-Nepsiz kurtka
19-Alal kosak
20-YolavĢıdın yavabı
2l-Aleliy’men-Baleliy
22-Berde akay
EDEBĠYATI
Necdet ÖZEN
Burın burın zamanda, Edil yılgadın boyunda.
Burın burın zamanda,kızıl kar yavganda,mıĢıkka müyiz pitkende,ĢıĢkan
tüyediy bolganda.
Erte erte zamanda,yarlı kisi aĢık zamanda,asıklı yilik ankayganda,tobuklu
yilik tonkayganda,yanındagın alganman yakkanda,yalgız üyü Ģonkayganda
Erte erte zamanda,eĢki börte zamanda,kara torgay kadı zamnda,kandın kızı
cadı zamanda,boz torgay suvda zamanda.
Erte erte zamanda,kargadın avızı müyiz zamanda,bir tınıslıkta,bir kıyınlıkta,bir bolgan,bir
bolmagan
Erte erte zamanda,eĢki börte zamanda
Erte er zamanda,hannın kızı kadı zamanda,karatorgay yadı zamanda,buzga
zamanda,kargadın avızı müyiz zamanda.
Burın burın zamanda,iyttin kuyruğun keskende koy bolganda,kırk atlı ölgende,kırk doslu
aman kalganda,baydın tösegi is zamanda,yarlıdın tösegi
kis zamanda.
Birev aytadı bolgan dep,birev aytadı bolmagan dep,men esitkenimdi aytaman.
Ertegi ertek ekende,börtegi börtek ekende,suv canıp balık küygende, Kumırska biyday Ģalıp
Ģiren üygende,sokur akay mıltıkman koyan
Öltürgende,topal bike sır cuvurup cürgende.
Etegi ertek zamanda,Börtegi börtek zamanda,kandın kızı kadı eken,kara torgay cadı
eken,Kaplı kuplu bakalar kanatlangan uĢmaga,Suvdakı balıklar kira tutkan kaĢmaga.
ADANAS’IMA ÖTÜRÜK ÖŞEKLER
Bir kucur boldu bizim kartlar
Cıyılssalar,emen öĢek aytadılar
Aytkanlarındın tutası ötürükten
Mende saga aytayım,tınla;külmeden
Kumırska tüsken Akbayır’dın coluna
Eki Ģeltek algan eki koluna
ġeltek Ģeltek suv tasıgan
Sokur ĢıĢkandın toyuna
Bir tayakta kırk koyan öltürgen Börtemir akay
Sabanga,at kasına tülki cekken Zöyür babay
Bunday ötürük bolamıeken dep soradım.
UĢundur;mende kördüm dedi,Kerim Ģokay
BürĢe cekkenler arabaga
Sap tasıganlar armanga
Kara Ģubun düven aydagan
Torgay kelgen, tınaz ĢaĢmaga
Orak ayında kar cavdı Kelkaya’ga
ġoban akam bin koydu tıktı bir saya’ga
Sıyganmıeken dep özüm ketip karadım
Saya’dın yarısı tolmagan taga.
Bödene delirgen,baylaganlar direkke
Kaplıbaka yuva yasagan terekke
Tırmasıp Ģıgıp cımırtkasın men aldım
Sıtıp pisirdim,as boldu milletke
Menay akay Ģirkiy soygan
Arana’lar etmen tolgan
Süyeklerin itke bergenler
Talasıp cep,bir ongan
Nogaytürk – 1 2
M
A K A L E
Hakan BENLİ
Etnik bilinçten uzak yaĢayan Nogayların toplumsal yapıları sıkı sıkıya örf ve adetlerine
bağlıydı. Toplumsal hiyerarĢi bu örf ve adetlere göre Ģekillenir ve belirlenirdi. Ne var ki eğitimli
ve okumuĢ kesimin olmaması, kültürel aktarımın sadece görerek ve töreler gereği öğrenilmesine
yol açmıĢtır. Bu durum Nogaylık bilincinin oluĢmasına engel teĢkil etmiĢtir.
Bulunduğumuz coğrafya içerisinde yaĢayan toplumlar, ilki Osmanlı Ġmparatorluğu’nda olmak üzere, ikinci kez etnik
milliyetçiliğin etkisini yaĢıyorlar.
Osmanlı Ġmparatorluğu’nun yıkılma sürecinden önce bu etkiyi hızlandıran en önemli etken eğitim sisteminde yaptığı
değiĢikliklerdi. Osmanlı’da medreseye dayalı eğitim sistemi din ağırlıklı idi. Oldukça sistemli olmasına karĢın karıĢık gibi
algılanan bu sistem topluma, dine dayalı Ģer’i hükümleri empoze eder yapıdadır. Bu yapı sayesinde Ġmparatorluk topraklarında
yaĢayan halk, Avrupa’dan Hindistan’a kadar uzayan coğrafyadaki halkların maruz kaldığı kast ya da aristokrat sistemlerin
keskin hiyerarĢilerinden uzak ve eĢit yaĢadılar. Bu eĢitliğin temeli bir tek dine dayandırılmakla birlikte herkes kendi Ģer’i
hükümlerine bağlı idi. Bu adilane yaklaĢım aynı zamanda tebaa’ dan etniğe geçiĢte bir set oluĢturuyordu.
Gerileme dönemine gelindiğinde, batılılaĢma adına veya kapitülasyonların baskısı ile ve daha ziyade , iyi hissiyatlarla
eğitim sisteminde yapılmak istenen bazı değiĢimler desteklenmiĢ ve ortaya çıkan bazı aksaklıklara göz yumulmuĢtur. ÇağdaĢ
eğitim kurumlarına sahip olunmak için devlet eli ile kurulan okulların yanı sıra eğitimde önemli bir yere sahip olmaya
baĢlayan yabancı menĢeli okullar açılmağa baĢlanmıĢtır. Ġmparatorluğun hemen her yerine yayılan bu yabancı menĢeli okullar,
uyguladıkları müfredat nedeni ile ayrıcalıklı bir konuma sahip olmuĢlardı. Müfredatlarının asıl farklılığı verdikleri çağdaĢ
eğitim değil, kullandıkları dildi. Hiç Ģüphesiz ki, verdikleri eğitim seviyesi yüksekti ancak tek tercih sebebi bu değildi. Burada
belirleyici olan Ġngilizce, Fransızca , Ġtalyanca veya Almanca eğitim vermeleriydi.
Bu okulların tamamen misyonerlik amacıyla kurulduğunu tek baĢına söylemek mümkün değildir. Elbette misyonerlik
faaliyeti içerisinde olanlar vardı ancak ana gaye bu değildi. Bu okulların açıldığı yerlere bakıldığında, zaman içerisinde
etkilerinde görüleceği gibi, Ġmparatorluk içerisinde yaĢayan farklı etnik kökendeki milletlerin – Osmanlı tebaası - yoğun olarak
bulunduğu yerlere açılmıĢtır. Mütemadiyen eğitim müfredatları içerisinde yabancı dil ile eğitimin yanı sıra, bulundukları
yerdeki milletlerin dili ile de eğitim vermeye baĢlamıĢlardır. Bu durum hiç Ģüphesiz ki, tebaadaki bazı zümrelerin milliyetçilik
adına davranıĢlar sergilemesine yol açmıĢtır. Bu uyanıĢ – uyandırma - zamanla bu zümrelerin önderliğinde, sistematik bir
propaganda ile halk katmanlarına kadar yayılmıĢ ve kalabalıklara ulus bilincini aĢılamıĢtır.
Özelde durum buyken, yine aynı tarihlerde genelde de, yani dünya üzerinde ulusları hızla etkisi altına almaya baĢlayan
etnik bir yapılanmayla, sonuçlanma sürecine giren milliyetçi akımların izleri görülmekteydi.
Bu bağlamda, Osmanlı Ġmparatorluğu’nun yıkılıĢını hızlandıran sürece girilmiĢ olunmaktadır. Balkanlardaki Sırp
milliyetçilerinin ayaklanmalarından örnek ve cesaret alarak takip eden diğer ayaklanmalar ve ardı sıra gelen bağımsızlıklar,
sistemin yapısını bozmuĢ ve kimyasına yeni milliyetçi akımlar enjekte etmiĢtir.
Toplumsal yapıdaki tebaadan etnik millete
geçiĢte, bu eğitim zaaflarının ve misyonerlikten ziyade, milliyetçi duyguları uyandırarak körüklendirmeyi misyon edinmiĢ
okulların etkisi yadsınamaz.
YaĢananlar imparatorluktaki ilk ulus - millet eksenli, milliyetçi isyanlardı ve neticesi yıkım olmuĢtu. Etkisi o denli
güçlü olmuĢtur ki, sadece gayrimüslim toplumları değil, aynı zamanda hilafet bayrağı altında yaĢayan ve aynı dini paylaĢan
müslüman milletleri de etkisi altına almayı baĢarmıĢtır. Araplardaki ulus anlayıĢı biraz daha kabile anlayıĢına yatkın
olduğundan onlarda, uluĢ devlet yerine kabile temelli soy kültürlü isyanlar göze çarpmaktadır. Balkanlar’da yaĢanan yoğun
baĢkaldırıların sonuç vermesi sonucu ortaya çıkan milliyetçi ve etnik kökene dayanan devletçikleri Anadolu’daki Ermeni ve
Kürt isyanları ve Ortadoğu’daki Arap isyanları takip etmiĢtir.
Parçalanma sonucu geride kalan ve yeni bir devlet olarak ortaya çıkan cumhuriyet Türkiye’si de milliyetçi temellere
dayandırılmıĢtır.Burada bir parantez açmak gerekir, Ģöyle ki ;
Nogaytürk – 1 3
M
A K A L E
Hakan BENLİ
Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin dayandırıldığı milliyetçilik, ham milliyetçilik değildir. FaĢizan ve Ģovenist bir yapı
olarak ortaya çıkmamıĢtır.
Osmanlı Ġmparatorluğu’ nun yıkılma sürecinde dikkat çeken bir stratejiler silsilesi vardır. Ġsyanların ve savaĢların az
öncesinde uygulanan temel strateji tebaaya dayandırılmaktaydı. Yani din ve millet gözetmeksizin tüm Osmanlı tebaasının mevcut
yapısının bozulmaması gerektiğini savunan merkezi yönetim savıydı. Bu savın mevcut konjonktürde yer bulamamasının ardından
ümmetçilik kavramıyla özdeĢleĢtirilen ve hilafet makamıyla iliĢkilendirilen bir devlet yapısı anlayıĢı benimsendi. Bu yapının mevcut
Müslüman unsurlar tarafından Ģiddetle ve kanla reddediliĢinin ardından son olarak daha merkezci olan bir baĢka tavır benimsendi.
Bu tavır Turancılık adıyla daha milliyetçi ve Ģovenist bir yapıda teĢkil ve tesis edilmeye çalıĢıldı. Gözden kaçan unsur ise, Fransız
ihtilalinden sonra ve devam eden süreçte ortaya hangi alternatif konulursa konulsun dünyadaki siyasal ve sosyal değiĢimlerin
karĢısında duramayacağı gerçeğiydi.
Ġmparatorluğun gayri resmi yıkılıĢına müteakiben aynı yarımada üzerinde inĢa edilen yeni devletin benimsemiĢ olduğu
kavramlar ise biraz daha farklılıklar arz etmekteydi. Dini Ġslam olmasına karĢın laik bir sosyal yapıyı benimseyen yeni devlet,
milliyetçilik kavramına da sahip çıkarak yeni bir yorum getirmiĢti. Etnik milliyetçiliği değil, halk bilincini tercih etmiĢti. Üniter bir
yapıya sahip , yönetim biçimi olarak sosyal katılımı tercih ederek seçimini cumhuriyetten yana kullanmıĢtı.
Dini yapıdan sıyrılmıĢ olarak laik, sosyal, halkçı ve milliyetçi bir doku ile ortaya çıkan yeni devlet içerisinde de üniter
yapısından ötürü farklı etnik kökenler vardır. Bu farklı etnik kökenlerin en önemlisi Kürtler’dir.
Ġlk milliyetçi akımların devamı sayılabilecek din temelli ve Ģeriat eksenli isyanlara ev sahipliği yapmıĢtır Kürtlerin yoğun
olarak yaĢadıkları coğrafya. Cumhuriyetin kararlı ve iradeli yaklaĢımı ile bu isyanlar bastırılmıĢ ve Misak – ı Milli sınırları
içerisindeki ilk milliyetçi isyanların – ve aynı zamanda ilk din temelli isyanların -son halkası da zaafa uğratılmıĢtır.
Burada özellikle Ģunu ifade etmek gerekiyor ; Cumhuriyetin ilk dönemlerindeki Kürt isyanlarının dokusu tam olarak etnik
milliyetçilik değil din merkezli – Ģeriat eksenli milliyetçiliktir. Ġkisinin arasında keskin düĢünce ve kavram farklılıkları vardır.
Ülkemizde yükselen ikinci milliyetçi akımların baĢlangıç tarihi, terör örgütü – bilinen adı ile- PKK’nın eylemleriyle
örtüĢür.Belirli bir etnik kökene dayandırılmak istenen bu terör eylemleri, beslendiği kaynak olan Kürtlerin etnik - milliyetçi
duygularını harekete geçirerek, bir isyan özlemi çekmektedir.Henüz 80’li yıllarda prensipte benimsenen bu düĢünce 90’larda siyasal
alana çekilme gayreti içerisindedir. Bu tavır değiĢikliği 2000’lerde pekiĢmeye baĢlayarak hem terör eylemleriyle hem de siyasal
organlarıyla kendini göstermiĢtir.Dün terör eylemlerinden öteye geçemeyen bu tavır elbette ki etnik - milliyetçi dokulara sahip bir
isyan olarak addedilemez. Dolayısı ile, özelikle bu nedenle, yükselen milliyetçi akımları olarak nitelendirilmektedir.
Terör örgütünün seslendiği mecraları sükunete çağırmak ve beslendiği kaynakları kurutmak amacı ile birçok yasalar
çıkarılmıĢ ve bunda da kısmen baĢarılı olunmuĢtur. Gerek Kürtçe’nin kullanılması gerekse aynı dilde yazılı ve görsel yayınlara izin
verilmesi ve siyasi yolun açılması, terör eylemlerinin milliyetçi bir kimliğe bürünmesinin önünü kesmiĢtir. Ancak ne var ki, bu
uzlaĢmacı yaklaĢımlar ve tanınan haklar, yeĢermeye baĢlayan bilincin körelmesine yetmemiĢtir. Görünen odur ki, çevremizde
geliĢen siyasi ve coğrafi konjonktür uzun bir süre daha buna izin vermeyecektir.
2010 yılına gelindiğinde ise durum çok daha farklı bir hal almıĢtır.Terör örgütünün saçtığı etnik milliyetçilik tohumları
mecralarında kök salmayı baĢarmıĢ ve gerek dağda gerek sokakta gerekse mecliste kendine yer bulabilmiĢtir. Gelinen noktada bu
gün Kürt milliyetçiliği olgusu var olan bir gerçektir.
Yukarıda aktardıklarımızı özetlemek gerekir ise ; Osmanlı Devleti içerisinde hayatlarını idame ettiren farklı etnik kökene
sahip milletler önce eğitim yolu ile kültürel dayanıĢmayı öğrendiler. Ve ardından kültürel dayanıĢmanın verdiği pozitif enerji ile ve o
dönemin siyasi konjonktürü ile milliyetçili tavra büründüler. Bu tavır neticesinde milliyetçi isyanlar içerisinde yer aldılar.
Cumhuriyet Türkiyesi içerisinde buna benzer ağır travmalar yaĢanmadı. Ancak safhalar dikkate alındığında, sıralamanın pek
değiĢmediği müĢahede edilebilir.
Bu girizgahtan sonra değinmek istediğimiz konuya temas edebiliriz. Türkiye Cumhuriyeti’ ni oluĢturan unsurlar elbetteki
oldukça fazladır. Bu unsurların içerisinde azımsanmayacak ölçüde Nogay nüfusu da barınmaktadır.
Osmanlı sınırları içerisinde, çeĢitli nedenlerle göç eden veya göçe maruz bırakılarak yurtlarından sürülen Nogayların iskanı
için yerler tahsis edilmiĢtir. Bu tahsis edilen yerler, Ġmparatorluğun yıkılıĢından sonra Türkiye Cumhuriyeti’ nin sınırları içerisinde
kalmıĢtır. Sınırların dıĢında kalan yerlerdeki diğer Türkler gibi Nogaylar’da yapılan anlaĢmalar ve tehcirlerle ülke sınırları içerisine
yerleĢtirilmiĢlerdir.
Nogaylar, iskan edildikleri bölgelerin bir kısmına kalıcı olarak yerleĢirken bir kısmını ise terk etmiĢtir. Bu nüfus hareketliliği
neticesinde yer yer , kendi aralarında kopmalar ve uzaklaĢmalar baĢlamıĢtır. Birinci ve Ġkinci Dünya SavaĢlarının yol açtığı ; sürekli
olarak değiĢen ve genellikle dıĢarıdan gelen siyasi ve ekonomik değiĢimlerin getirdiği ve ülke sınırları içerisinde Ģiddetle hissedilen
Nogaytürk – 1 4
M
A K A L E
Hakan BENLİ
ekonomik zorluklar ve sonrasında yaĢanan siyasi çalkantılar tüm toplumu etkilediği gibi Nogayları da etkilemiĢtir. Her ne kadar ülke
içerisinde yaĢanan siyasi ve sosyal gerilimlerden – Ģiddet, baskı, kültürel kısıtlama vb. - Nogaylar özel bir pay almamıĢ olsalar bile
bu değiĢim Nogayların zaten pasif olan kültürel çalıĢmalarını daha da pasifize etmiĢtir.
Bu noktada önemli bir konuya temas etmekte ayrıca fayda var. Ġlk geldikleri sıralarda Nogaylar her nereye yerleĢtirilmiĢ
olsalar da bulundukları yerdeki diğer halklarla kaynaĢmamıĢlardır. Genellikle dıĢarıya kapalı komin bir yaĢamı tercih etmiĢlerdir.
Bunda muhacir olmalarının etkisi büyüktür. Aynı zamanda diğer muhacirlere uygulanan ve resmi olmayan bir toplumsal baskı
altında olmaları da vardı. Devletin kendilerine toprak tahsis etmesi, kaynaĢmaları için yardımda bulunması baĢkalarınca bu baskıyı
artırmaktadır.
Geldikleri yerdeki yaĢamın benzerini sürmek istemeleri nedeniyle Ģehirlerden uzakta köylerde yaĢamayı tercih ettiler. Kendi
aralarında kültürel ve sosyal yaĢantılarını sürdürmekteydiler. Toplum olarak sürgün ve kıyımlarla geçen bir zamanın etkisi
bilinçaltında travmalara neden olmaktaydı. Bunun en büyük belirtisi ise ne ticaret amacıyla ne de eğitim amacıyla dıĢarıya
açılmamalarıdır. Bunun sıkıntısını daha sonra yaĢayacaklardır.
Diğer yandan ülke içerisinde, yakın tarihlerde yaĢanan darbeler ve sonrasında geliĢen sıkıyönetim ve değiĢen anayasalarla
kültürel hak ve sosyal – sivil oluĢumların kısıtlanması, dernekleĢme faaliyetlerinin askıya alınması gibi olumsuzluklar Nogaylarda
benlik bilincini zayıf düĢürmüĢtür.
Henüz yakın bir zamana kadar Nogaylar, kendilerinin Nogay olduklarının bilincinde bile değillerdi dersek mübalağa etmiĢ
sayılmayız. Kendilerini Tatar olarak lanse eden ve o Ģekilde tanıtıp, tanınan bir kalabalık yığını olarak varlığını sürdürüyorlardı. Bu
gerçek ; gizli veya açıkca uygulanan bir asimilasyonun sonucu değil, kültürel erozyonun sonucuydu. Bunu altını çizerek belirtmekte
fayda var. Bu erozyonun nedenleri, geliĢmesi, süreci ve sonucu tamamen sosyolojik olarak incelenmesi, araĢtırılması gereken bir
vakadır.
Nogaylardaki bu kültürel bilinç erozyonunun temel nedeni aidiyetlik duygusudur. Tarihlerinde birçok kez kıyıma, katliama
ve soykırıma maruz bırakılan halk, bunun neticelerinde ya sürgün edilmiĢlerdir ya da vatanlarını terke mecbur bırakılmıĢlardır. Bu
psikolojik yıkım içerisinde sığınacakları bir ve tek yer vardı. O dönem içerisinde Osmanlı Ġmparatorluğu ve sonrasında onun varisi
olan Türkiye Cumhuriyeti. Dolayısıyla, vatansız kalan bir milletin, kendilerine sığınacakları bir yer veren bir devleti – ki aynı soy
aynı dil ve aynı dine mensuplardır – sahiplenmeleri ve vatan olarak kabul etmelerinden daha doğal bir Ģey olamaz.
Bu psikolojinin vermiĢ olduğu ve bilinçaltına yerleĢen sorumluluk ve minnettarlık duygusu bu toplumun benci yerine bizci
bir anlayıĢı hüküm sürmesine neden olmuĢtur. Aynı aidiyetlik duygusu ile savaĢlarda ve barıĢta üzerine düĢen yükümlülükleri
ziyadesiyle yerine getirmekten geri kalmamıĢtır.
Ancak, bu psikolojinin vermiĢ olduğu ve bilinçaltına yerleĢen sorumluluk ve minnettarlık duygusu aynı zamanda aynı
toplumun benlik duygusunu köreltmesine de neden olmuĢtur. Yukarıda az önce vurgulandığı gibi, Nogaylar henüz on yıl öncesine
kadar Nogay olduklarının bilincinde değillerdi denilebilir.
YaĢadıkları bölgeler içerisinde köyler ve kasabalar oluĢturan Nogaylar, gündelik yaĢam içinde sosyal aktivitelerini kendi örf
ve adetleri üzerine yapıyor , kendi dillerini kullanıyor ve herhangi bir kısıtlamaya yada baskıya maruz kalmaksızın kültürel
aktarımlarını yapabiliyorlardı.
Ne var ki bu özgürlük, Nogayların sosyal ve kültürel zenginliklerini ve farklılıklarını bilinçli bir Ģekilde yaĢamalarını
sağlamaya yetmemiĢtir. Bu elbetteki tamamen sistemden kaynaklanan bir çarpıklık değildir.
Yukarıda bahsetmiĢ olduğumuz psikolojik bilinç, Nogay toplumunun, kendi kendini - açıklanması zor bir biçimde – asimile
etmesine bir Ģekilde neden olmuĢtur. Hem kendi kültürlerini yaĢamak imkanına sahip olan hem de Nogay olduğunu bilmeyen bir
sosyal vaka ortaya çıkmaktadır. Bu durumun elbette psikolojik, sosyolojik, kültürel , ekonomik ve de siyasal boyutları vardır.
Etnik bilinçten uzak yaĢayan Nogayların toplumsal yapıları sıkı sıkıya örf ve adetlerine bağlıydı. Toplumsal hiyerarĢi bu örf
ve adetlere göre Ģekillenir ve belirlenirdi. Ne var ki eğitimli ve okumuĢ kesimin olmaması, kültürel aktarımın sadece
görerek ve töreler gereği öğrenilmesine yol açmıĢtır. Bu durum Nogaylık bilincinin oluĢmasına engel teĢkil etmiĢtir.
Türkiye 60 ve 70’li yılların ekonomik , sonrasında 80’ li yılların darbe sendromlarını yaĢarken Nogaylar hala ticaretten
uzak, tarım ve hayvancılıkla uğraĢan bir toplumdular. O yıllarda köylerden kentler henüz belirgin bir göç yoktu. Köylerde
Kültürel aktarım yüzyıllardır olduğu gibi sözlü yapılmaktaydı ve yine eğitimli kesim azdı.
Nogaytürk – 1 5
M
A K A L E
Hakan BENLİ
Turgut Özal’ın iktidarının baĢladığı yıllarda toplumda yaĢanan siyasi ve ekonomik geliĢmeler Nogayları da derinden
etkiledi. Köyler hızlı bir Ģekilde boĢalmaya ve gerek Avrupa’ ya gerekse büyük Ģehirlere ekonomik amaçlı göçler baĢladı.
Köyler boĢaldıkça kültürel kopmalarda o denli hızlı olmaktadı. Komin yaĢama alıĢmıĢ olan Nogaylar gittikleri yerlerde
adaptasyon için çoğunlukla kendi kültürlerini terke mecbur kaldılar. YetiĢen yeni nesiler ise bu kültürden her seferinde daha az
nasipleniyorlardı. 2000’ li yıllara gelindiğinde ise Nogay kültürü sadece köylerde yaĢanır olmaya baĢlamıĢtı. ġehirlerdeki genç
nesil Nogaylar ise kültürlerine aĢina olmakla birlikte yaĢamaktan uzaktılar.
Yine aynı dönemde olgunluk çağına gelmiĢ olan okuyan kesimden bazı aydınlar, kaybolan Nogay kültürünü yaĢatmak
adına dernekleĢme çalıĢmalarına baĢladılar. Derneklerin küçük çaplı Sabantoy organizasyonları zamanla büyük ilgi görmeye
baĢladı. Halk arasında eskiye duyulan özlemle tekrar bir kaynaĢmanın yaĢanması yeni derneklerin oluĢmasına da yol açtı.
Teknolojik geliĢmelerin yardımıyla insanların oturdukları yerden birbirleri ile haberleĢebilmeleri ve bilgi alıĢveriĢinde
bulunmaları özellikle gençler arasında Nogay kültürüne yeniden bir ilginin olmasını da sağladı. Bu bilinçlenme neticesinde
kaybolmaya baĢlayan kültürün kurtarılması için çeĢitli çalıĢmalar yapılmaya baĢlandı. Kültürle ilgili araĢtırmalar yapılmaya,
yazılar yazılmaya, dergiler çıkarılmaya baĢlandığı sıralarda zihinlerde yeni bir terim telaffuz edilmeye baĢlandı, diaspora !...
Bu terimin telaffuz edilmesi Nogaylara yönelik algıyı değiĢtirebilecek güçte olmasıdır. Nitekim öyle de olmuĢtur.
ĠçiĢleri Bakanlığı Nogay derneklerinde – Nogay Türkleri – kelimesini yasaklamıĢtır. Bu yasaklama, bahsettiğimiz algının
değiĢmesinden kaynaklanmaktadır. Nihayetinde bu yasaklama kaldırılmıĢ olsa bile yazının baĢında yazmıĢ olduğumuz
süreçlerin bir benzerinin yaĢandığından endiĢe edildiği muhakkaktır. Bir etnik uyanıĢ !...
Peki Ģu an yaĢanan süreç bizi nereye götürecek, bir kültürel dayanıĢmaya mı yoksa etnik uyanıĢa mı ?...
Hangisi olursa olsun ikisinde de düĢünülen amaca ulaĢmak için tıpa tıp aynı yoldan yürümek gerekiyor. Birinden
birine giden yolda yöntemler ve teknikler değiĢmiyor.
Henüz kültürümüzü kurtarmaya muktedir olamamıĢken bunun bir üst safhası olan diasporal düĢüncenin telaffuz edilmesi
birçok kiĢi de, kurumda ve toplumda tereddüt oluĢmasına yol açmaktadır.
Buna bir çok yerde Ģahit olmuĢsunuzdur. ‘’ siz de mi ‘’ tarzı manidar sorular, bizden beklenilmeyen bir yaklaĢımın
beklenildiğini ortaya koymaktadır.Bu durumda önce bunu kendimize sormalıyız, beklentimiz nedir? Millet içinde bir halk
olmak mı halkın içinde bir toplum olmak mı ?..
Günü geldiğinde devlet içerisinde asli unsur olarak kabul görmek düĢüncesinde olabilir miyiz ?.. Kürtçe okulların
açıldığı bir dönemde Nogayca okullar isteyecek miyiz? Tıpkı Kürtçe yayın yapan tv ve radyoların olması karĢısında bizim de
çoğumuzun aklından geçen TRT ġeĢ gibi Nogayca yayın yapan bir tv’ nin olmasını istememiz gibi. Belki biz istemeyeceğiz
ama bizden sonra gelen nesillerin istemeyeceğini de garanti edemeyiz.
Bunun iki nedeni var. Ġlki, bizler de Kürtler gibi bulunduğumuz topluma tam olarak adapte olamadık ama ayrı da
yaĢamadık…Ancak biz Nogay Türkü olduğumuzu kabul ediyor bu minval üzeri yaĢıyoruz. Ġkincisi ise biz de Kürtlerin
yaptıkları gibi temelde aynı ama Ģu an çoğu kere düĢüncede farklı olarak kültürel çalıĢmalarla bağlarımızı korumaya, kendi
benliğimizi muhafazaya, Nogaylık bilincini yaymaya uğraĢmaktayız.
Bu yazının tepki alacağını ve genelde yazdıklarımın süreç olarak farklı olduğunun bilincindeyim. Ne var ki, bu duygu
ve düĢünceleri dile getirmek durumundaydım. Zira tarihe baktığımız zaman göreceksiniz ki, her milletin benzer çalıĢmaları ya
kültürünü muhafaza ile sonuçlanmıĢtır ya da kültürünü muhafaza ile birlikte etnik bir uyanıĢa da yol açmıĢtır. Ġkisinin arasında
keskin bir uçurum olmasına karĢın aralarında kıl kadar fark vardır.
Nogaytürk – 1 6
TEL : 0 332 641 41 93
CEP : 0 539 641 41 93
0 541 641 41 93
www.aluminyumkorkuluk.tr.gg
KONYA – KULU
Nogaytürk – 1 7
KÖġE
YAZISI
Akif KARA
Nogay Dernekleri Federasyonu
Yazıya şöyle başlamak istiyorum, dünya üzerinde dernek, federasyon, konfederasyon ve sendikalar
niçin kurulmuş, sebebi neydi ? Şunun için kurulmuş; bireysel uğraşıların, sosyal faaliyetlerin, karşı
çıkmaların ve hatta bireysel protesto ve eylemlerin bir netice vermediğini görünce, toplumlar artık bir
araya gelip beraber faaliyette bulunmak, beraber protesto, grev ve sosyal dayanışma yapmak için ilk
önce lokal olarak dernekleşmeye gitmişler ve epey bir müddet böyle devam etmişler. Fakat toplum
büyüdükçe meseleler büyümüş, artık kurulan derneklerin, bu işlerin üstesinden gelemeyeceği anlaşılınca
mevcut dernekler birleşip bir federasyon çatısı altında toplanmışlar. Bir müddet böyle gitmişler, bakmışlar
sorunlar daha da büyüyor, bu sorunların üstesinden gelemeyeceği anlaşılınca mevcut dernekler birleşip
bir federasyon çatısı altında toplanmışlar. Bir müddet böyle gitmişler bakmışlar sorunlar daha da büyüyor
bu sorunların üstesinden gelmek için sivil örgütlerin de büyümesi lazım ki o işlerin üstesinden gelinsin.
İşte o zaman da birkaç federasyon birleşip konfederasyonlar oluşmuş.
Gelelim asıl konumuza. Mazisi yakın olsa da yaptıkları faaliyetlerle seslerini dünya Nogaylarına
duyurabilen Tuz Gölü ve Karacadağ bölgesi Nogayları da bu faaliyetleri yapmak için mevcut dernekleri
kurmuşlar ve hala da devam etmekteler. Fakat son bir senedir mevcut derneklerin bazıları rölantide
çalışırken bazıları da durmuş vaziyette, sadece tabelası kalmış. İşte ben şahsen Hollanda’ da 30 senedir
takip ettiğim dernekçiliğin nereye kadar olduğunu görerek örgütçülüğün nereye kadar olduğunu görerek
Türkiye’de ki Nogay derneklerinin birleşip bir çatı altında federasyon olmazlarsa akıbetlerinin pek parlak
olmayacağını söylemeye çalışıyorum. Acizane tavsiyelerim şöyle, biz Hollanda’ da dernekçilikten
federasyonlaşmanın faydalarını gördük diyorum. 74’lü yıllarda kurulan lokal dernekler iki üç sene içinde
çeşitli dedikodular, çekememezlikler, sen yapamıyorsun, beceremiyorsun, ben daha iyi yaparım ayakları
ile çalışamaz duruma gelince o zaman yapılan toplantı üstüne toplantılar neticesinde federasyonlaşmaya
gidilme kararı alındı. Bu fikre karşı çıkıp biz lokal dernek olarak kalacağız diyen bazı dernekler 3- 4 sene
sonra dernek yöneticilerinin birbirini suçlayan iddiaları neticesinde mahkemelere düşüp kapandığı veya
gelip federasyona üye olduklarını gördük. İşte o gün kurulan federasyonlar bu gün Türkler için dasima
kurulu altında birleştiler. Bu gün hükümetle masaya oturup lokal derneklerin meselelerini tartışabiliyorlar
ve hükümete tavsiye mektupları sunabiliyorlar. Lokal dernekler de problemlerin ağır yükünü federasyona
attığı için dedikodusuz, başı ağrımadan çalışıyorlar. 2 ay evvel yazdığım bir yazı yanlış anlaşılmış galiba,
dernekler birleşip federasyon kurulurken lokal derneklerin fesih edilmesi diye bir şey yok. Onlar yine lokal
yani kuruluş gayesi neyse ona göre çalışmalarını devam ettirecekler. Yani lokal dernekler kendi
yörelerinde faaliyet gösterecek, federasyon ise ülke ve dünya çapında faaliyet gösterecek. Aslında
federasyon derneklerin sorununu azaltacak, dernekçiliği kolaylaştıracaktır. Bunun argümanlarını burada
anlatmaya kalksam sayfalar kifayet etmeyeceğinden kısa kesiyorum. Benim acizane tavsiyem mevcut
dernek yöneticileri ve dernek üyeleri bu konuyu bir daha gözden geçirirlerse iyi olur diyorum. Biz bunları
yaşadık. Dernekçilik uzun soluklu bir iştir. Bu derneklerde gönüllü hizmet vermek zaman gelir insanı
usandırır. Zaman gelir yıpratılır, küskünlükler dargınlıklar olur fisebililah çalışmak çok meziyetli bir iştir.
Yalnız birileri bunu çekemez, kendi bu işi beceremediğinden sana da çelme takıp oradan uzaklaşmana
çalışır. Bu da en çok lokal derneklerde olur. Çünkü herkes birbirini tanıyor ve birbirinin zaafını biliyor. Bu
da kişileri yıpratmakta kolayca kullanılıyor. Ama eğer dernekler bir federasyon çatısı altında ise yükün
çoğunu atmıştır. Daha rahat hareket edebilirler. Tabi bunlar benim kişisel görüşlerim, her görüşe de
saygım vardır. Kurulur , kurulmaz ona bir şey diyemem, tavsiyem kurulmasından yanadır. Olmasa sadece
üzülürüm bir fırsat kaçtı diye. İsmini duyup hali hazırda görmediğim Nogay Dergisine de başarılar
diliyorum. Hazırlayanlara ve dergiyi okuyanlara da sağlıklı mutlu günler diliyorum.
Nogaytürk – 1 8
K
A P A K
K O N U S U
Ömer AKTÜRK
Nogay Dernekleri Federasyonu
Öncelikle Değerli Nogay Kamuoyunu, Sayın Dernek BaĢkanları ve Yöneticilerini, Ġnternet Siteleri
yöneticilerini Nogay Sevdasına kendisini adamıĢ Nogay Sevdalılarını ve Değerli Nogay Halkımızı Nogay
Gençlerini BirleĢtirme Platformu olarak saygıyla selamlıyoruz.
Sivil Toplum KuruluĢları; resmi kurumlar dıĢında ve bunlardan bağımsız olarak çalıĢan politik sosyal
kültürel hukuki ve çevresel amaçları doğrultusunda hizmet veren çalıĢan üyelerini ve yöneticilerini gönüllülük
usulüyle alan kar amacı gütmeyen ve gelirlerini bağıĢlar ve üye aidatları ile sağlayan kuruluĢlardır.
Sivil Toplum KuruluĢları günümüz dünyasını Ģekillendiren, Ġnsanının sorunlarını çözüme kavuĢturan
ve Sivil toplumu devlet bazında temsil eden kuruluĢlar olarak karĢımıza çıkmaktadır. Bu nokta da mevcut Nogay
Derneklerinin birleĢerek bir an önce Nogay Türkleri Dernekleri Federasyonunun kurulmasını tabiî ki Platform
olarak istemek en baĢta ve en ciddi talebimizdir. Ciddi bir federasyonun temsil ettiği insanlara ne kadar faydalı
olacağı tartıĢılmazdır. Netice itibariyle Derneklerimizin Nogay Türklerinin Kültürünün yaĢatılması ve geliĢtirilmesi
bakımından birinci derecede öneme haizdir.
Nogay Türkleri Dernekleri acilen Federasyon kurulması konusunda görüĢmeye ve istiĢarelerini
yapmaları için bir araya gelmeleri gerekmektedir.
Federasyonun kurulması gereklidir çünkü; Nogaylarla alakalı geneli ilgilendiren sorunların çözümü
noktasında böyle bir güce ve Dernekler üstü bir kuruma ihtiyaç duyulmaktadır. Karar verecek uygulatacak bir
Kurum! ġu an en belirgin sorunumuz Sabantoy’un olup olmayacağıdır! Bu noktada hiçbir derneğin,
bireyin,kurumun ve kuruluĢun sahiplenmediği Sabantoy’umuzun çözümü Ģu an için en önemli konuların baĢında
gelmektedir.Nogay Gençlerini BirleĢtirme Platformu olarak bütün Dernek baĢkanlarına,yöneticilerine,Nogayların
önde gelenlerine sesleniyoruz! Nogay Türkleri Dernekleri Federasyonunun kurulması için gerekli istiĢarelerin
gerekli görüĢmelerin yapılması en azından gerekli açıklamaların bir an önce Kamuoyuna yapılmasını talep ediyoruz.
Federasyon konusunda bütün derneklerin uygun gördüğü bir adayın veya adayların teker teker değerlendirilerek
baĢkanlığı getirilmesi,Yönetim ve Denetim Kurullarının belirlenmesi ve Yönetim kadrolarında her dernekten birer
veya ikiĢer temsilcinin kendi Derneklerini ve bölgesindeki insanları temsilen Federasyon Yönetiminde bulunmasını
öneriyoruz. Her konuda olduğu gibi bu konuda da gençlerin önünün açılması gerektiğini savunarak, kurulacak
Federasyon yönetimine bir iki arkadaĢımızın görevlendirilebileceğini belirtiriz. Platform olarak üstümüze düĢen
görevleri layıkıyla yapacağımızı ve taĢın altına ellerimizi sokmaya hazır olduğumuzu da belirtiriz. Bu BaĢıboĢluğun,
karamsarlığın ve belirsiz gidiĢatın bizlere örnek olmamasını diliyor Ģevkimizin azmimizin kırılmaması için bütün
büyüklerimizin gerçek manada bizlere örnek olacak birleĢmelerde, kaynaĢmalarda, iĢ birliklerinde,hareketlerde ve
eylemlerde bulunmalarını istirham ediyoruz.
Ve bütün bu anlatılanların hepsini üst üste koyduğunuz zaman Gerçek manada Dernekler üstü bir kurumun
yani Nogay Türkleri Dernekleri Federasyonunun kurulması gerçekten gerekli ve bir o kadar da önemlidir!...
Savlukban kalınız…
Nogaytürk – 1 9
K
A P A K
K O N U S U
Musa ÜNAL
Nogay Dernekleri Federasyonu
Değerli Nogay KardeĢlerim ,soydaĢlarım...
Bildiğiniz gibi 1998 - 2010 yılları arasında , "Nogay
Türkleri Kültür ve YardımlaĢma Derneği "nin ,önce
kurucu baĢkanlığı, daha sonrada genel baĢkanlığı olmak üzere
12 yıl görevde bulundum. Beni bu Ģerefli ve ulvi göreve
uygun gören ve yardımcı olan tüm halkımıza Yüce Allah'ın
huzurunda en samimi duygularımla teĢekkürlerimi ve
Ģükranlarımı
iletirim
Görevde bulunduğum sürece öz halkımın değerlerine
sahip çıkmaya kayıp olan güzelliklerini muhafaza etmeye,
bulunduğum her ortam da Nogay halkımın tarihini ,kimliğini,
ahlaki değerlerini ve asaletini vurgulamaya özen gösterdim.
Türk Dünyasının tarihi içinde Nogayların kimliğinin ve
Nogay
Hanlığının
tanınmasına,
bilinmesine çaba
gösterdim. Nogayların ; Türk toplumunun ayrılmaz-bölünmez
bir parçası olduğunu sarsılmaz bir inanç ve imanla savundum.
Yurt içi ve yurt dıĢı toplantı ,gösteri ,seminer ve
konferanslarda bulunduğum her ortamda müslüman bir Nogay
Türkü olmamla kıvandım , onurlandım. Bu çalıĢmalarda
görev paylaĢımın da bulunduğum tüm arkadaĢlara
yardımlarından ve emeklerinden dolayı teĢekkürlerimi
iletirim.
Değerli SoydaĢlarım, örgütlü olmak, örgütümüze sahip
çıkmak derneklerimize omuz vermek katkıda bulunmak
vatandaĢ
olarak
ortak
sorumluluğumuz
olduğunu
düĢünüyorum. KüreselleĢen dünyada insanlar aynı potada
eriyor ve toplulukların karakteristik değerleri, özellikleri kayıp
oluyor. Bizim Nogaylarımızın dili,kültürü, ananeleri, örfleri
gelenekleri de bu kayboluĢdan nasibini alıyor ve yok oluyor.
Yurt dıĢından gelen araĢtırmacılarla yapmıĢ olduğumuz
söyleĢilerde özellikle vurguladıkları " ne kadar çaba
gösterirseniz gösterin dünyada ki değiĢime engel
olamazsınız, ve en çok elli yıl içinde hem diliniz hem
kültürünüz kayıp olacak" diye bizi uyarmaya çalıĢtılar.
Bizlerde yaĢayarak görmüyor muyuz ; dilimizi bilen, eski
oyunlarımızı oynayan, eski yemeklerimizi yapabilen ,örf
adetlerimizi devam ettiren kaç aile var çevremiz de ? Ve var
olanlarda gün günden azalmıyor mu? Eski Nogay dilimizi tam
olarak bilen ve bütün yaĢamını nogay diliyle ,nogay
gelenekleri ile devam ettiren bir insanımız kaldı mı
çevremizde ?
Ne yapmalıyız ,ne yapabiliriz diye kendimize
sorduğumuz da,Ģunu görüyoruz; "değiĢmeyen tek Ģey
değiĢim". O halde bu değiĢimden kaçamayız, ama hiç olmazsa
kaybolmakta olan varlıklarımıza sahip çıkalım. Toplumumuza
özgü kültürel değerleri yazıya dökelim, kayıt altına alalım,
olabildiğince gelecek nesillere aktarmaya çalıĢalım.
Evlatlarımıza torunlarımıza göstermeye, öğretmeye
çabalayalım. Kimliklerini ata değerlerini ,kültürlerini
ananelerini, örflerini öğrenmelerine katkıda bulunalım.
Biliyoruz ki tarihini ,kimliğini bilmeyen toplumların yarınları
olmayacak ve gelecek nesilleri, kimlik bunalımına düĢecek ve
baĢkalarının kimliği altında yok olacak tarih sahnesinden
silinecektir.
Bu noktada Derneklerimize ,birliklerimize ,büyük
görevler düĢmekte ve onlar söz sahibi olma durumuna
gelmektedirler.
Bu
gün
tüm
dünya
da
örgütlü
toplumlar,varlıklarını kabul ettirebilmekte ve Devleti yöneten
irade tarafından dikkate alınmaktadırlar " bilinirsen tanınırsın
ve dikkate alınırsın". 1998 yılında Türk Ocaklarını Nogay
Türkleri Kültür ve YardımlaĢma Derneğimizi tanıtım amacı
ile yapmıĢ olduğumuz ziyarette Değerli abimiz Sayın Yücel
Hacaloğlu Türk Ocakları Genel Sekreteri olarak bize Ģunu
söylemiĢ idi hiç unutmam :"Biz Nogayları biliyoruz ama
nogaylar tanınmıyorlar. Önce varlığınız bilinecek, sonra
kimliğinizi tanıtacaksınız ve sonra sizin varlığınız kabul
görecek" demiĢti. Bu Bizim derneğimizin Ģiarı oldu.O günden
sonra Nogayın varlığını bildirmek ,kimliğini tanıtmak için
yılmadan usanmada çabaladık,Türk Dünyası ile ilgili her
etkinliğe katılmaya çaba gösterdik. Yüce Mevlama Ģükürler
olsun ki o günden bu güne çok Ģeyler değiĢti , bir çok yerde
Nogaylarımız ses verdiler bizde burdayız ,bizde Nogayız
diyerek ,Türkiyenin her ilinden ilçesinden seslerini yükseltiler,
pek çok yerde yeni yeni nogay derneklerimiz kuruldu ve
insanlarımız bu çatı altında toplanmaya kimliklerini aktif olarak
yaĢamaya baĢladılar. Türkiye yetmedi Dünyanın pek çok
ülkesinden soydaĢlarımız seslendiler varlıklarını dirliklerini
haykırdılar .Ve bizler bu meĢaleyi ateĢleyen insanlar olarak
,çıkan sesden yükselen sedadan kalabalıklığımızın farkına
vararak
kıvandık
,gögsümüz
kabardı,gururlandık.
Bunlar yeter mi elbette değil ,daha organize olmalıyız
yeni yapılanmalara yeni derneklerin oluĢumuna katkıda
bulunmalıyız ama hep birlik olmalıyız ayrımız gayrımız
olmamalı. Elbette fikir ayrılıklarımız olacak; ki bu ayrılıklardan
yeni düĢünceler, fikirler ortaya çıksın ve bu fikir sahipleri
birbirlerini kırmadan fikirlerini çarpıĢtırsınlar,doğrular ve
yaratıcı düĢünceler buradan çıksın. Kadınlarımız kızlarımız,
gençlerimiz, çocuklarımız hep birlikte örgütlenmeliyiz
derneklerimizi
federasyonla
,federasyonumuzu
konfederasyonlarla sağlamlaĢtırmalıyız ki gücümüz hep artsın
,birlikteliğimiz pekiĢsin. Biz güçlü canlı ve diri olduğumuz
zaman hem bu günümüzü hem yarınımızı daha iyi aydınlatır
,geleceğimizi daha sağlamlaĢtırır ve yarınlara daha güvenle
bakarız.
Gelecek
nesillerimiz
daha
sağlıklı,kim
olduğunu nereden geldiğini bilen ,tarihi ile övünen ve öz
güvenleri daha yüksek birey olarak yüce Türk Topluluğu
içindeki yerlerinde daha aydınlık,mutlu ve muktedir
insan olurlar,yarınlara güvenle bakarlar. Yüce Mevlam bütün
insanlarımıza
yardımcı
olsun.
Nogaytürk – 2 0
K
A P A K
K O N U S U
Ramazan CAN
Nogay Dernekleri Federasyonu
18 Kasım 1858 yılından itibaren Batı Kafkasya‟dan Osmanlı topraklarına gelen Nogaylar, Konya ili
ve çevresine yerleĢtirilmiĢlerdir. Bu tarihten son on yıl öncesine kadar Nogaylarımızın dernek, vakıf ve
bunun gibi sosyal yardımlaĢmayı hedef alan örgütlenmelerde birleĢemedikleri gözlenmiĢtir.
1858 yılından itibaren yerleĢtikleri bölgede kalan halkımız çevre ile gerekli iletiĢimi kuramamıĢ,
kendilerini yaĢadıkları bölge halkına tanıtamamıĢ, dar bir çevre içerisinde yaĢamaya devam etmiĢlerdir.
Köylerimizde yaĢayan Nogaylarmız ulusal kimliklerini korumuĢlar, adetlerinden ayrılmamıĢlardır.
YaĢanan ekonomik zorluklardan dolayı Bir kısım insanımız bölgelerinden bağlarını koparmadan Ģehirlere
yerleĢmiĢlerdir. Bu dıĢa açılım 1960‟lı yıllara kadar sarkmıĢtır. Bu da biz Nogayların sosyal bir çatı altında
toplanmamızı geciktirmiĢtir. Son on yıla kadarda böyle bir oluĢuma ihtiyaçta duyulmamıĢtır.
ġehirlere yerleĢen Nogaylarımız sivil toplum örgütlerinden etkilenmiĢler, kimliğimiz, nereden, nasıl,
hangi yıllarda ve hangi Ģartlarda geldiğimiz gibi sorulara cevap aranmıĢ ve bu amaçla da farklı
Ģehirlerimizde Nogay Türkleri dernekleri kurulmuĢtur.
Kurulan bu Nogay Türkleri dernekleri faaliyete geçtikleri andan itibaren her Ģeyden önce biz
Nogaylara, Nogaylığımızı hatırlatmıĢlardır. Tarihimiz hakkında bilgi ve belgelere ulaĢarak, araĢtırarak,
çeĢitli kurumlar vasıtası ile Nogay kamuoyunu aydınlatmaya çalıĢmıĢlar ve bu çalıĢmalarda devam
etmektedirler.
Derneklerimizin düzenlediği gelenekselleĢen Saban Toyu etkinlikleri ile de halkımızı yaĢadıkları
bölgelerde, bölge halkına kültürümüzü, gelenek ve göreneklerimizi yerel televizyonlar ve çıkarılan
dergiler vasıtası ile tanıtmaya devam etmektedirler. Saban toyu etkinlikleri ile Nogaylarımızın bölge halkı
ile kaynaĢmasını, birlik, beraberlik ve barıĢ içerisinde yaĢamasını sağlamada önemli rol oynamıĢtır. Bu
biz Nogaylara olduğu kadarda bölge halkı içinde bir gereksinimdir.
Mevcut derneklerimizin yapmıĢ oldukları faaliyetler ile çeĢitli ülkelerde yaĢayan Nogaylarımız
arasında geçmiĢte olmayan bir iletiĢim ağı kurulabilmiĢtir. Ancak bu yeterli değildir ve olmamalıdır.
Düzenlenen Saban toyu etkinliklerine eksiklerimiz, hatalarımız ve noksanlarımız olmuĢtur. Ġyi niyetle
yapılan bu tür organizasyonlarda her zaman eksikliklerin olabileceği varsayılmalıdır. ĠĢte bu tür hataların
asgari düzeye inebilmesi içinde her Nogayımızın birlikte hareket etmesi ve konuyu sahiplenmesi
gerekmektedir. Bu anlamda Nogay derneklerimize büyük görevler düĢmektedir. Bundan sonraki süreçte
derneklerimizin birlikte hareket etmesi ve federasyonlaĢma sürecinin hızlandırılması gerekmektedir.
Genel anlamda Nogayların kültürünü, dilini, tarihte yaĢamıĢ oldukları mezalimleri, sürgünleri, Ata
yurdundan koparılıĢlarını, yaĢamak zorunda bırakıldıkları sıkıntılarını, katlediliĢlerini federasyonlaĢma ile
ülkemiz ve dünya kamuoyuna anlatmamız, tanıtmamız mümkün olacaktır.
Bu bilinçle Ġstanbul Nogayları olarak kurulabilecek Nogay Türkleri Federasyononu‟nun özleminde
olduğunun içerisinde olacağını, destekleyeceğini, katkı sağlayacağının bilinmesini tüm Nogay
kamuoyuna saygıyla bildiririz.
Nogaytürk – 2 1
K
A P A K
K O N U S U
Orhan DEMİRCİ
Nogay Dernekleri Federasyonu
Değerli Nogay Dernek baĢkanlarına saygı ve selamlarımı sunarak, federasyon hakkındaki görüĢlerimi kısaca
dile getirmek istiyorum. Hollanda birinci kurultayında federasyon konusu gündeme gelmiĢtir. O zaman dernek
sayımız yetersizdi. ġu anda yeni kurulan Ġstanbul Nogay Derneği ile sayımız sekiz olmuĢtur. Topluluklar önce birlik
olmayı sonrada dernek veya vakıf olmayı, daha sonrada federasyon olmayı arzular. Biz Nogaylar olarak ilk ikisini
baĢardık. Tabi ki bunu hayata geçirmekte en büyük görev kuskusuz sayın dernek baĢkanlarına ve yönetimlerine
düĢmektedir. Biz Hollanda Nogay Vakfı yönetim kurulu olarak, böyle bir çalıĢmada üzerimize düsen görevi yerine
getirmeye hazırız. ġahsım ve yönetim kurulu adına, Nogaylık için yapılacak çalıĢmalarda, maddi ve manevi desteği
vereceğimizden değerli Nogaylarımızın Ģüphesi olmasın. Federasyon konusunu hayta geçirmek için, sayın dernek
baĢkanlarımızın bir an önce toplanıp istiĢare etmesinde fayda olacaktır. Eksiklerimize rağmen bu iĢi baĢarmak en
büyük temennimiz.
Nogaytürk – 2 2
K
A P A K
K O N U S U
Uğur KAN
Nogay Dernekleri Federasyonu
Nogay kardeĢlerimin de selamlarını iletmekten gurur duyarım, 2006 yılında Konya Nogay Türkleri
dernek baĢkanı sayın Abdurrahman Berkcan ağabeyimizi tanımamızla birlikte , dernek giriĢimlerine baĢladık
ve 2007 yılında resmi açılıĢımızla birlikte derneğimizin faaliyetlerine baĢlamıĢ olduk ,Derneğin açılmasından
önce bizi tanımayan insanlar derneğimizin sayesinde bizi tanımıĢ oldu , 50,000 nüfuslu bir ilçede 1,000 e
yakın olan nüfusuyla var olan Nogay halkı birlik ve beraberlikleri sayesinde ilçe halkına da örnek olmuĢtur
,Bunun en büyük örneği de hala evlerimizin iç içe olması ,aynı mahallede yaĢamamızdır, hala ılgın da
yaĢayan Nogay Türkleri dıĢarıdan olan birisiyle çocuklarını evlendirmezler, 50,000 nüfuslu bir yerde azınlık
olmak bazen de sıkıntı yaratmaktadır, bu tür azınlık olaylarında her zaman baskı ve eziyet altında kalmaya
mahkumsunuzdur, biz ise bunu birbirimize olan kenetlenmemiz sayesinde avantaja dönüĢtürmüĢüzdür , acı
ve sevinçlerimizi hep Nogay halkımızla paylaĢırız, Genelde geçim kaynağı olarak kendi ürettiği hediyelik
eĢyaları dıĢarıda pazarlayarak sağlayan ılgın Nogay halkı haliyle çoğu zaman ilçede bulunmaz, Olası bir
cenaze ve düğün ve diğer buna benzer toplum olaylarında Türkiye‟nin neresinde olursa olsun elinde ne iĢi
varsa bırakır mutlaka ılgına gelerek üzerine düĢeni yapar, Eğer bu kenetlenmemiz olmasa haliyle bizde çok
baskı ve zulüm altında kalırdık ,derneğimizin açılıĢından sonra bu birlik ve beraberliğimiz daha da önem
kazandı ki , açılıĢımızda bunun bir örneğiydi ki , ilçe kaymakamı ilçe belediye baĢkanı ve civar köylerin
belediye baĢkanları ile mülki amirlerin yanında siyasi parti temsilcileri ile birlikte ilçe esnaf ve halkı da çok
sayıda bir katılımla bizi onore etmiĢti ,derneğin açılmasından önce kabuğuna çekilmiĢ ve kaderine razı bir
yaĢam sürdürmekte olan Nogay halkımız bundan sonra daha duyarlı olmuĢtur ,ve ilerleyen zamanlarda
AKP Konya milletvekili sayın SAMĠ GÜÇLÜ ve MHP milletvekili FARUK BAL derneğimizi bizzat ziyaret
etmiĢlerdir ,bizim bu birlik beraberliğimiz haliyle seçimlerde sandıklara fazlasıyla yansır, bunu da ilçe siyasi
partilileri çok iyi bilirler ,bu örnekleri vermemdeki gayem birlik ve beraberliğin önemini vurgulamak içindir,
derneğimizin açılıĢından sonra ılgın da yaĢayan Nogay halkı daha fazla ivme kazanmıĢtır ,daha önce bizi
sade bir Nogay halkı görenler , zamanla Abdurrahman Berkcan ağabeyimizin sayesinde bizi daha yakinen
tanıyıp bizim sadece ılgın da yaĢayan bir toplum değil de Türkiye de var olan bir Nogay halkı mensubu
olduğumuza kanaat getirmiĢtir, 2008 yılında gerçekleĢen Boğazören Köyü Sabantoy Ģenliğine o zaman ki
belediye baĢkanımız sayın H,HÜSEYĠN AKINCI bizzat gelerek konuĢma yapmıĢtır , bunun yanında
katılamayan çoğu insanda mesajla kutlama yapmıĢtır,buradan yapmıĢ olduğumuz Ģenlik töreni çekimlerini
ılgın da bazı kurum ve Ģahıslara verdik ,burada görüntülerde geçen Nogay halkımızın saygıdeğer
insanlarını ve o kalabalığı görenler anlamıĢ ki bu ılgın da yaĢayan Nogay halkıyla kalmadığını ve diğer il ilçe
ve bölgelerde de yaĢayan Nogay halkı olduğunu anlayarak yalnız olmadığımızı anlamıĢlardır ,bizde yeri
geldiğinde sayın Fehmi BaĢaran ağabeyimizi sayın Ġstanbul Vali yardımcısı Mustafa AltıntaĢ ağabeyimizi
gurur ve saygıyla telaffuz etmiĢizdir, Dernekle baĢlayan serüvenimiz inĢallah oluĢacak olan federasyon ile
daha büyük bir saygı ve sevgi kazanacaktır ,iĢte biz bu yüzden bu birlikteliğimizin sadece Ilgın Konya Kulu
değil bütün Türkiye deki Nogay halkı ve kardeĢlerimizle paylaĢmayı isteriz ,hatta ve hatta Koban da yaĢayan
Nogay halkımızla da kucaklaĢmayı hasretle beklemekteyiz,bunun için Ģimdiden emeği geçen ve geçmekte
olan tüm ağabey ve dernek baĢkanlarımıza teĢekkürü borç bilirim, çağımızda geliĢen milliyetçilik
kavramından neden biz yararlanmayalım , çünkü ben Ģuan 40 yaĢına geldim ve anladığım tek Ģey bizim
bizden baĢka dostumuz olmayıĢı yada çok az olmasıdır ,ondan dolayı zamanı ve çok iyi kullanarak birlik ve
beraberliğimizi pekiĢtirecek bu adımı bir an önce atmalıyız, inĢallah bunda da baĢarılı oluruz ve ben buna
cani gönülden inanıyorum,bir kiĢi kendi baĢına hiç bir Ģey ifade etmez, ama toplum olduğun zaman ses
demektir ,bizde bu toplumu en layıkıyla gerçekleĢtireceğiz , atalarımızın bir lafı vardır , ölügde toyugda
tabınman bolur , diye iĢte bu laftan çıkarak bu federasyonu kurar ve bizlere ulaĢamayan insanlara ulaĢır
onlara da yardımcı oluruz , ben ılgında yaĢayan Nogay halkının da desteğini alarak , Ilgın Nogay Türkleri
dernek baĢkanı olarak bu oluĢumda olacağımı ve üzerime düĢen görevi yapacağımızın imzasını sizlerle
paylaĢacağımı bildirir , herkese saygı ve sevgilerimi sunarım
Nogaytürk – 2 3
K
A P A K
K O N U S U
Y. Mansur AKYOL
Nogay Dernekleri Federasyonu
Türk kültür birliğinin önem kazandığı Ģu
günlerde;ben kimim ? Neden buradayım ?
Buraya nereden geldim ? sorularını çoğaltmak ve
sorulara tarihsel süreç içinde bilimsel olarakdoğru
açık
anlaĢılabilir
cevaplar
bulabilmek için önce merak etmek sormak,araĢtırmak
derlemek,analiz - sentez yapmak ulaĢılan
sonuçları doğru, tarafsız bir Ģekilde ilgililere
ulaĢtırmak
gereklidir.
Tarihini yabancı kaynaklardan öğrenmek
zorunda kalan Türkler için bu hiçte kolay
olmamıĢtır.
Gözümü açtığımda ,duyduğum anamın dilinin
yanında,içinde büyüdüğüm( Ev,aile soy - sop )
ortamda insanların birbirleri ile iliĢkileri,günlük
yaĢam , toplumsal yaĢam bizi diğerlerinden farklı
kılan folklorumuz adetlerimiz toylarımız,anma
toplantılarımız yemeklerimiz,giyimlerimiz, saç
tıraĢımız kısaca bizi biz yapan değerlerimiz.
Değerlerimize sahip çıkmak,onları korumak
kollamak,yozlaĢmadan
gelecek
nesillere
devretmek, her yeni doğana öğretmek ancak ve
ancak bu Ģuuru taĢımakla mümkündür.
Bugün
için
ise;
Ait olmanın onurlu Ģuuruyla birey olmaktan
toplum olmaya, topluluk olmaya geçmek, bu
inancı yüreğinde,beynin de taĢıyan bireylerin bir
araya gelmesi ( örgütlenme ) ile mümkündür.
Örgütlenmenin ilk adımı da dernekleĢmedir.
DernekleĢme çatısı altında beyinle ,kol gücünü
ve ekonomik gücü birleĢtirmektir.
Nogayların unutulmuĢluk ve yalnızlık duygusunu
yok etmek için iliĢkileri güçlendirmek Ģarttır.Bunun
içinde gerekli dinamizmi yaratmak gerekir. Hedefe
ulaĢmak için Federasyon kurmak ve gençleri
motive
etmek
çok
önemlidir. " Birlikten güç doğar " Güzel ülkemizin
değiĢik yerlerinde yerleĢik nogayların, kurdukları
derneklerin bir araya gelmesi ( federasyon )
formatında
birleĢmeleri,örgütlenmesi,Nogaylar
arasındaki bağları güçlendirecek,bölgeler arası
iliĢkiler
geliĢecek,
unutulmuĢ
,unutturulmuĢ
değerlerimiz hatırlanacak,Nogay olmanın onuru
tüm
bireyleri
saracaktır.
Dernek eliyle yapılamayan iĢler
Federasyon gücüyle yapılacak, tüm dünyadaki
diğer Nogaylarla iliĢkiler kurulacaktır, o ülkelerden
gelecek soydaĢlarımızla kültür birliğiköprüleri
kurulacak,Nogay tarihi hakkında toplantılar paneller - Bilgi Ģölenleri kurulacak hepsinden
önemlisi Devletimiz , karĢısında Nogay Türkleri
hakkında konuĢabileceği bir muhatap bulacaktır.
Bizim asla siyasi bir talebimiz yoktur,
olmayacaktır bizim istediğimiz " Türklerin orijinali
olan Nogaylara itibarının verilmesidir ve bu konuda
araĢtırma
yapacaklara
devlet
imkanlarının
verilmesi, Nogay Türklerinin birbirlerini tanımasıdır.
Atatürk ilkelerinin ve inkılaplarının savunucusu olan
Nogay
Türklerinin
onurunun
yeniden
yüceltilmesidir.
Nogaytürk – 2 4
K
A P A K
K O N U S U
Abdurrahman BERKCAN
Nogay Dernekleri Federasyonu
ĠnĢallah federasyon sanal durumdan kısa
zamanda kanuni olarak gerçek iĢlevine kavuĢur.
Konya derneğimiz olarak üzerimize düĢen her görevi
yapmaya her an her zaman hazır durumdayız. Hatta
son kongremizde Nogay federasyonuna katılma kararı
bile almıĢ bulunmaktayız. Konya Derneğimiz yönetim
kurulu olarak sanalda olsa Ģu anki federasyonun
baĢına acizane görüĢümüz olarak tüm Sabantoy
akalarımız
NOGAY
TÜRKLERĠ
FEDERASYONUNU kurmak oluĢturmak için çaba
sarf etmelerini arzu etmekteyiz. Derneklerimizi bir
araya getirip acilen federasyonu sanal ortamdan reel
ortama geçirilmesini canı gönülden arzu etmekteyiz.
Ayrıca Konya Derneğimiz olarak üstümüze
düĢen her sorumluluğu da yükümlülüğü de almaya
hazırız.
Nogaylarımızın baĢlattığı derneklerin organizesi olan--SABANTOYU--- 2010 YILI
SABANTOYUMUZUN yapılması ve diğer
sorunlarımızın çözümü noktasında sanalda olsa
NOGAY SANAL FEDERASYON YÖNETĠMĠ
YETKĠLĠ OLMALIDIR… bunun baĢlangıcını da
Cemil kardeĢimiz baĢlattı ve arkası gelmesi temennisi
ile tüm Nogay camiamıza hayırlı uğurlu olsun
der..selam ve saygılarımızı arz ederiz.
NOGAY FEDERASYONU
-Dünyadaki, ata yurdumuzdaki ve
Türkiye’deki
Nogaylara hitap edecektir.
-Tüm Nogay derneklerinin üstünde bir karar
mekanizması olacaktır.
-Nogayların birlik ve beraberliğini oluĢturacaktır.
-Nogayların, her platformda sesleri daha güçlü
çıkacaktır
-Federasyonun temsil gücü yüksektir
-Yerel yönetimler, siyasetçiler ve bürokratlar kamu,
Federasyonunun
isteklerini
daha
dikkatli
dinlemektedir.
-Nogaylarımızın yaĢadığı köylerimize ekonomik ve
sosyal yönden fayda sağlar
-Kültürel faaliyetler, daha bilinçli düzeyde ve doğru
olarak yapılabilecektir
-NOGAYLIK kültürünün tanıtımı, federasyonda
yapılacak eğitimlerden geçmiĢ kiĢiler tarafından
yapılacağından standartlar belirlenmiĢ olacak ve
çarpıklıklar giderilecektir.
-NOGAY SABAN TOYU[2010 yılından baĢlamak
kaydıyla] Faaliyetlerini tanzim edecektir.
-Üyelerinin ve üye derneklerinin özgüveni artacaktır.
-Federasyon güçlendiğinde NOGAY TÜRKÜ olup ta
bunu ifade etmeyenler, bende NOGAY TÜRKÜYÜM
diyebilecektir.
-Nogaylarda var olan ait olma duygusu daha da
geliĢecektir
-Tüm Nogay köylerinin bir araya gelmesini ve
birlikteliğini sağlayacaktır
-Üyelerinin Siyaset ve Bürokraside güçlü bir destekçisi
olacaktır
Dernek faaliyetlerinin maliyetleri azalacaktır
-Siyasi ve toplumsal açıdan yaĢadığımız yerlerde güç
yaratacaktır
-Ġl ilçe köy ve mahalli düzeyde kamuyu yönetenlerle
etkin diyalogları yaptırım gücü olan talepleri kabul
noktasında etkili olacaktır.
-Nogay Türklerinin geleceği nezdinde çalıĢma yapacak
olanlar, bu sayede muhatap bulabileceklerdir,
-Sorunlar, istekler ve öneriler ilgililere güçlü bir ses
tarafından bildirilecektir,
-OluĢan NOGAY güç birliği, potansiyel üyelere ulaĢımı
ve onlarla olan iletiĢimi kolaylaĢtırır,
-NOGAYLAR arasında iletiĢim tarafsız olarak
artacaktır,
-Federasyonun arkasında sayısal güç vardır ve temsilde
daha yararlı, etkili olur.
ÖRNEK: Bir çeĢme yapmak gerektiğinde, bazı
köylülerimiz aralarında para toplayarak yaparken,
bazıları ise DSĠ nde tanıdığı bir bürokrat ya da nasıl
müracaat edildiğinde çeĢmeyi devletin yaptığını bilen
birisi sayesinde, kamunun imkanlarından yararlanarak
yaptırmaktadır.
-Yörelerimizde, kamu imkanlarından yararlanma oranı
artar.
-NOGAYI VE NOGAYLARI düĢünen beyinler bir
arada olacaktır.
-VESAĠRE VESAĠRE SAYMAKLA BĠTMEZ..
Nogaytürk – 2 5
K
A P A K
K O N U S U
Cemil SÜTBAŞ
Nogay Dernekleri Federasyonu
Federasyonun kurulması hususu ilk defa 11 ġubat 2007 tarihinde, Nogay Türkleri Eğitim Kültür ve ĠĢbirliği
Derneği (Ankara), Konya Nogay Türkleri Derneği ve Nogay Türkleri Eğitim ve Sosyal DayanıĢma Derneğinin (Kulu)
katılımıyla yapılan ĠstiĢare Toplantısında görüĢülmüĢ ve görüĢme sonucunda, Nogay Türk Dernekleri
Federasyonunun kurulmasına resmen karar verilmiĢti.
Dernekler Mevzuatı incelendiğinde, Nogay Türk Dernekleri Federasyonunun kurulmasının önünde hukuki bir
engelin bulunmadığı ancak kuruluĢun tamamlanması için Derneklerimizce bazı çalıĢmaların yapılmasının gerektiği
anlaĢılmaktadır.
Dernekler Mevzuatında federasyonların, kuruluş amaçları aynı olan en az beş derneğin bir araya gelmesi ile
kurulacağı belirtilmekte olup mevcut derneklerimizin sayıca yeterli olduğu görülmektedir:
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
Nogay Türkleri Eğitim Kültür ve ĠĢbirliği Derneği (Ankara)
Nogay Türkleri Derneği (Konya)
Nogay Türkleri Eğitim ve Sosyal DayanıĢma Derneği (Kulu)
Nogay Türkleri Kültür ve YardımlaĢma Derneği (Ankara)
Nogay Türkleri Eğitim Kültür ve YardımlaĢma Derneği (Ġstanbul)
Nogay Türkleri Derneği (EskiĢehir)
Nogay Türkleri Derneği (Ilgın)
Federasyon Kurulması Ġçin Yapılacak ĠĢler:
1) Tüzüğünde federasyon kurulması veya kurulmuĢ olan federasyona üye olunması hususunda madde
bulunmayan Derneklerimiz, Genel Kurullarını toplamalı ve tüzük değiĢikliği ile ilgili Genel Kurul kararı
almalıdır.
2) Derneklerimiz, Yönetim Kurulu kararı ile kurucu dernek temsilcilerini belirlemelidirler.
3) Dernek temsilcilerinin katılımıyla Nogay Türk Dernekleri Federasyonu KuruluĢ Komitesi oluĢturulmalıdır.
Federasyon komitesince Federasyon tüzüğü hazırlanmalıdır.
4) Hazırlık çalıĢmalarının tamamlanmasından sonra aĢağıdaki belgelerle, Ankara Valiliği Ġl Dernekler
Müdürlüğüne kuruluĢ baĢvurusu yapılmalıdır:
a. Dernek tüzüklerinin; amaç, federasyon kurma ve üye olmaya iliĢkin maddelerinin bulunduğu
bölümün yönetim kurulu baĢkanlarından onaylı ve kaĢeli sureti
b. Kurucu dernek temsilcilerinin, derneği temsil etmekle yetkilendirildiğine iliĢkin, ilgili dernek yönetim
kurullarının karar örnekleri
c. Kurucu dernek temsilcileri tarafından imzalanmıĢ iki adet federasyon tüzüğü
d. Kurucu dernek temsilcileri tarafından imzalanmıĢ iki adet Federasyon KuruluĢ Bildirimi
e. Geçici yönetim kurulu üyeleri ile yazıĢma ve tebligatı almaya yetkili kiĢi veya kiĢilerin adı, soyadı,
yerleĢim yerlerini ve imzalarını belirten liste veya yazı
Nogay Türk Dernekleri Federasyonunun bir an evvel kurulması temennisiyle, BaĢkanlar ve Yönetim Kurulu
üyelerinin bilgilerine sunulur
Nogaytürk – 2 6
Nogaytürk – 2 7
E RTENGĠ
Necdet ÖZEN
Ertegi
ertek ekende,börteği börtek ekende,orak
ayında kar cavganda,suvlar bayırdan avganda,Ģirkiy kave
tüygende,Ģubun Ģiren üygende üyken tavlardın artında
üyken bir Nogay avulunda oturgan akayman onun
ĢalıĢkan bir bikesi bar eken.Bikesi bek aruv bolsada
azakay tevekkel bolganga onun, tüsünde körgen Ģiyleri
akırında körgenindiy boladı eken.Künlerden bir kün
tüsünde: Ak börkü basında,ak tonu cavurnunda, ak sakalı
kökregine gadar tüsken kart akay görünüp:
-Mendenn ne tiliysin dep soganda,koy tiliymen
degenimen;
(Koy
bassın
üyündü,koy
bassa
üyündü,koymay
bassın
üyündü)
dep
aytıp
coytulgan.Ondan sonda köp koyları bolgan.Kel zaman
ket zaman koyları köp,vakıtları aruv bolsada bir kırlı
balaları bolmağan.Akayıda bikeside buga turmay
aĢuvlanganlar.Künlerden bir kün akayı bikesine:
-Bizge koylarımızdın köp bolayıgın aytkan ak
sakkalı kart tüsünde birttaga saga körünse bir bala tilesen
bolurmu eken degende yene künlerden bir kündün
keĢesinde tevekkel bikedin tüsünde ak sakallı kart akay
körünüp;(Tile menden ne tiliysin) degen.Tevekkel
bikede:
-Üy bolganımız köp boldu,köp koyumuz bar,bay
kisilerden bolduk ama bir balamız bolmadı
degenimen.Ak sakallı kart :
-Cuvuk vakıtta bir ulunuz bolayık ama bu ulunuzdu
elalem tuyganday etip tutas kalktın kasında bep köp
süymeniz.Bılay etiyik bolsanız azrayil kelip onu sizden
burun alıp keter dep aytıp coytulgan.Tevekkel bike
akayına bir ulları bolayığın aytkandan son vakıtı
kelgende
bir
aruv
bala
tapkan:Akayı
bek
süyüngen.Koyları köp,bay kisi bolganga.Birköp koy
soyup avuldun kalkın Ģakırıp bir aruv loksa toy
yasaganlar.Artından kırk Ģıgarıp,tırnak toyun,tis
müsürün,türsüldegenin gene aynı etip koylar soyup
kalktı Ģakırıp adetlerin yasaganlar.Akayı balasın bek
süygen,avuldun iĢine
akaylardın kasına Ģıgıp
oturganda.KıĢ catağında, keĢeleri üy kıdıruvlarında
turmay balasın maktap:
-Menim ulumday ul yok.Menim ulum KoĢanay’ım
dep süyünüp turmay balasın maktaydı eken.Bir kün
bikeside oga ak sakallı karttın aytkanı esine tüsüp
-Ulumuzdu,KoĢanayım dep köp süyesin,mende
süyemen ama bunu avuldun kalkına aytmasan aruv
etersin.Bek köp süygenindi kalktın kasında aytabersen
azrayildin kelip onun bizden alayığın ayttı manga
körüngen ak saakallı kart.Dep aytkanda:
-Canım
bikem
men
balamdı
süymiyikmenmi.Erkeslerdin
balası
özüne
Ģikar
tuvulmu,azrayil keliyiktiy bolsa onkın alayığına menikin al
dep aytarman.KoĢanay’da taga cas ya taslap keter.Menikin
alsada
bir
Ģiy
etmez.Men
yaĢayığım
gadar
yaĢadım.KoĢanay’ga tiyme dermen degen.Bunu bir kıĢ
vaktında avuldun bikelerimen cıyılsıp oturganda bikesi
maktanıp üyerdeki bikelerge aytkan. KıĢ künlerinde
bikelerde bunu öĢek etip kelip üylerinde akaylarına
balalarına aytıp külgenler. O avulda özü biraz
kuytlu,közaĢık bir cas bareken.Oda bunu tuyup özündün
akranı caslarga aytkan.Bunlardan dörtevi bu akay kaytip
azrayilge özümdün canımdı al KoĢanayımdı tasla dereken
dep külüskenler.ĠĢlerinden bu cas ciğitte onlarga :
-Menip esime birĢiy keldi ama sizge aytayımda
keliniz bunu yasayık. azrayil kelse KoĢanay!dı alaman
dese atası kaytiyik eken kulağımızman tuyarmız
degen.Onlarda ne etiyiklerin üyrengen son.Avulda özü
köĢüp korantası cıgılıp curtluk bolup kalgan birevdin
üyünde keĢe suvuktan buyukkan bir kökökmiyav
tutkanlar.Kanatlarına tiymiy,ayvandın bavrundan biraz
tüklerin culkup ayvandı bavurundun astındakı terisi
köründendiy etkenler.Suvuk bir kıĢ kününde bu akaydın
üyündün artına kelip tınlaganlar.Bu akay gene balasın:
-Aynanayım közünden koĢanayım.Azrayil kelse
menim canımdı alsın.Kim degen menim KoĢanayımdın
canın alayık dep süyüpyatkanda.KıĢları suvuk bolgan bu
avulda üylerdin sırt betlerinde tereze bolmay,terezeler
kıblaga tuvra yasalıp sırt bette ava alayıktay kiĢkene
tögerek tesikler taslanganga bununda üyü onday
eken.Caslardan
birevi
üyndün
sırt
betinde
kalgan,anabirevleride üydekilerge tuyguzmay terezedin
aldına pısıp catkanlar.ydün negizine tırmaskan cas bala sırt
betteki tesikte tıkavlı bezdi alıp iĢkerge kökökmiyavdı
tesikten cibergen.Oturulgan cerden yümsekte bolgan
tesikten iĢkerge ayvan tüsüyatıp kanatların kakkanıman
iĢkerde negizge kagıvlı lamba ayvandın kanatındın
celinden söngen.Üydün iĢi karangı bolgan.Bikesi
uĢkalalaklanıp korkup :
-Azrayil
keldimi
naĢĢiy
dep
aytkanda,akayıda
kökökmiyavdı azrayıl bellep, aldına alıp süyüyatkan
balasın cerge taslap :
-Mına KoĢanay,mına sen.Ne etiyik bolsan eteviyde
maga tiyme dep bakırgan.tısyaktakı caslar bunu tuyup
külüp kaĢkanlar ama avulda bunu tutas kalkta öĢek etip
aytıp külüskenler.Bu akayda gene balasın KoĢanayım dep
süygen ama birtta azrayildin atın avzuna almagan.
Nogaytürk – 2 8
N
O G A Y
K Ü L T Ü R Ü
Derleyen : Hasan BENLİ
At mingendin kılıĢ kuĢangandın
At binenin kılıç kuĢananın
At iyesinin astında kiĢner
At sahibinin altında kiĢner
At tuyağına tay basar
Atın ayak izine yavru tay basar
Ġt iyesine karap ürür
Köpek sahibine bakarak havlar
Ġt itdi cesede öpgesini cemez
Köpek köpeği yese de öfkesini yiyemez.
Ten tenimen teke müyüzümen
YaĢıt yaĢıtıyla, teke boynuzuyla
Celkeden as bolmaz cengeden dost bolmaz
Enseden yemek yengeden dost olmaz.
Aruv gızdı el maktar.caman gızdı anası maktar
Ġyi kızı baĢkası kötü kızı anası över.
Anası maktagan kızdı tasla gaĢ el maktagan gızdı al gaĢ
Annesinin övdüğü kızı bırak kaç, baĢkasının övdüğü kızı al kaç
Castı camanlaganda maktaganda yalır
Genci yeren de öven de utanır.
Anasını kör gızını al ayagını kör Ģayını iĢ
Annesini gör kızını al tasına bak çayını iç.
Camandan caksı tuvar ozbak üĢün caksıdan Caman tuvar Kötüden iyi doğar yükselmek için, iyiden kötü
tozmak üĢün
doğar yok olmak için.
Haram guĢtun helal cımırtgası bolmaz
Haram kuĢ un helal yumurtası olmaz.
Toyga barsan toyup bar
Düğüne gidersen tok git.
Cemaatin sokur bolsa gözündü cım
Cemaatin körse gözünü yum
Toy toyga ölĢenmez ton tonga ölĢenmez
Düğün dügüne ölçülmez. Ton tona ölçülmez.
Tentek toy etken töründe özü oturgan
Deli düğün yapmıĢ baĢköĢeye kendi oturmuĢ
Kol koldu kol betti cuvar.
El eli yıkar el yüzü yıkar.
Elden gelgen övün bolmaz ,bolsa as bolmaz
BaĢkasından gelen övün olmaz olsa yemek olmaz.
Otsuz üy bolmaz
AteĢsiz ev olmaz.
Baysız bike padiĢah
Kocasız kadın, padiĢah
Satıp algan savutga çukbaz.
Satın alınan kabı doldurmaz.
Satıp ağlan kul bolmaz özünden tuvmağan ul bolmaz
Satın alınan kul olmaz,kendinden doğmayan oğlan olmaz.
AğaĢ keĢsen uzun keĢ kısalır.temir keĢsen Kısa keĢ uzar.
Ağaç kesersen uzun kes kısalır,demir kesersen kısa kes
uzar
Nogaytürk – 2 9
NOGAY
EDEBĠYATI
ALP YILMAZ
CaĢlık baĢka musibet, avesli koymay,
Ölecekmen dünyanın zevkına toymay.
Kara kurma kestane kel aĢayık
Biz eĢikte siz törde ĢınlaĢayık
CaĢlık baĢka bir kelir, eki kelmez,
Kaytgıp kelip dünyanın zevkın sürmez.
Kartka caĢka Ģınlamak tuvul ayıp
Bir eki Ģın aytayın hatırın sayıp
Çınlap çınçı tuvulman, çınlasam yalmam;
Çınçılarga baĢ koĢup, karap ta kalmam.
Arpa sapka koy caydım boydan boyga
Kel ekimiz Ģınlayık toydan toyga
Ah dedim, vah dedim tizimni kaktım,
Kimden körüyüm, yok eken bahtım.
ġınlap ĢınĢı tuvulman Ģınlaycakman
Tan aĢılmay kun tuvmat kaytmaycakman
Ah di, vah di cürer de ölermiz,
Cer bavuru suvuktur, tönülermiz.
Baban saga Ģal algan borĢka batıp
ġın bilmesen ne keldin cer kapatıp
Eki Kara koçanay emdi anasın,
Cayrap catkan çeçeknin ber manasın.
Koy iĢinde cüresin karĢıdan karĢı
Menim cürgen columa kapınız karĢı
Eki Kara Koçanay, tüsleri kunduz;
Cayrap catkan çeçeknin manası yıldız.
Molla tuvul kartbabam erensiz soyum
Kayda barsam caraĢır selvi boyum
Sen tiĢlegen elmadan men tiĢliyim
Sen bolmagan cıyında men niĢliyim
Peygamber Efendimiz kadım baskan,
Kudretinden eĢyanı çıpsiz askan.
Cetegen yıldız Ülker'den kaber sora,
Ten mezarga kirgende, can kayda tura?
AkĢam catsak barabar saba tursak
Eki cürek bir bolup ömür kursak
Bu ne kadar süyüĢmek, bır görüĢte,
Ya eren bar soyunda ya feriĢte.
Eki baĢlı üyüm bar ortası kiler
Seni küzde bakliyler bizimkiler
Molla tuvul kartbabam, erensız soyum;
Kayda bolsa çaraĢır, fidan boyum.
EĢitemen kaberin alaman elden
Seni men künliymen esken celden
Tögerek yıldız töbemde, Ay karĢımda;
Türlü kasavetler bar garib baĢımda.
Cevabından zar boldum, koralmayman,
Bir tüsünü bermesen cüralmayman
Nogaytürk – 3 0
SADECE ĠSTANBUL’ DA DEĞĠL ANKARA, ĠZMĠR , KONYA VE TÜRKĠYE’ DEKĠ
TÜM ĠL VE ĠLÇELERDE UYUġTURUCU DENEME/ KULLANIM YAġI 15’ E VE DAHA DA
AġAĞISINA KADAR DÜġTÜ. SĠGARA VE ALKOL DENEME/ KULLANIM YAġI DA
UYUġTURUCUYLA AYNI. 15 !..
Nogaytürk – 3 1
G
ENÇLĠK
Muhammed YILDIZ
sosyal bir yaĢamdan uzaklaĢtırmıĢ oluyor.
Dolayısıyla sosyal değerleri gençlere aktarmada
problem yaĢıyoruz. Gençler de sosyal değerler
konusundaki bu boĢluğu internet ya da
televizyonlardaki olumsuz yayınlarla doldurmaya
çalıĢıyorlar. Ġnternet ya da televizyonlardaki bu
olumsuz
yayınlar
gençlerin
psiko-sosyal
geliĢimlerini
olumsuz
etkiliyor.
Neler yapılabilir
"2000'li yılların gençliği önceliği paraya veriyor,
sevgi
ikinci
sırada
geliyor."
"Popstar yarıĢmalarına gençliğin büyük ilgi
göstermesi, ön elemelerde Ġzmir'de yarıĢmaya
katılmak için 4 bin kiĢinin sabaha kadar kuyrukta
beklemesi,
son
yıllarda
gençliğin
değer
yargılarındaki değiĢimi tartıĢmaya açtı." Yukarıdaki
yazı Zaman Gazetesi'ndeki bir haberden alıntı.
Üzerinde durulan konu: Gençliğin değerlerinin
değiĢmesi. Yazının devamında Ģu ifadeler yer
alıyor: "Gençler üzerinde 1980'den bu yana
yapılan anket çalıĢması, Popstar yarıĢmasına
gösterilen ilginin daha önce "dev-genç" sonra
"sevgenç" olan gençlik profilinin 2000'li yıllarda
"bengenç"
(paracı
ve
egoist)
Ģeklinde
değiĢmesinden kaynaklandığını ortaya koydu."
Yapılan anketlere göre uzmanlar, daha önceki
genç kuĢağın toplumsal değerlere, vatana, millete
sahip çıkan, bilinçli ve sorumlu, eĢitliği ön planda
tutan bir yapıda olduğunu ifade ediyorlar.
Günümüz gençliğine baktığımızda zamanının
çoğunu tv ve bilgisayar karĢısında geçiren bir
gençlik
karĢımıza
çıkıyor.
Yeni teknolojiler ve eğlence endüstrisi aile yapısını
değiĢtirmiĢ durumda. Günümüzde gençler ve
çocuklar daha çok yalnızlık içinde kalıyor; çünkü
evdeki tv, bilgisayar ve internet, giderek konuĢma
ortamını kaldırıyor. Bu durum da gençlerimizi
.
Öncelikle konuyla ilgili değer kavramını
netleĢtirmeye çalıĢalım: Değerler; ideal davranıĢ
biçimlerini veya yaĢam amaçları hakkındaki
inançlarımızı,
davranıĢlarımıza
yön
veren
standartları ifade eder. Değer toplumdan topluma
ya da kültürden kültüre farklılık gösterebilir, zaman
içinde de bir toplumda ya da kültürde değiĢime
uğrayabilir. Hayatımızda bizleri yönlendiren pek
çok değer türü vardır: güzel-çirkin gibi estetik
değerler, iyi-kötü gibi ahlaki değerler, sevap-günah
gibi dini değerler, doğru-yanlıĢ gibi mantıksal
değerler... hayatımızın her yerinde, her zaman çoğunlukla bilinçli olmasak da- zihnimizdeki çeĢitli
değerleri davranıĢa dönüĢtürürüz. Örneğin;
büyüklerimize
göstermiĢ
olduğumuz
saygı,
misafirperver davranıĢlarımız bizim değerlerimizi
yansıtır.
Değerler; sosyal yaĢamı düzenler, bireyler arası
bağlılığı arttırır. Farklı değerlere sahip kiĢiler
arasında veya kuĢaklar arasında oluĢan farklı
değerlerden kaynaklanan çatıĢmalar ortaya
çıkabilir.
Değerlerimizi
Gençlere
Nasıl
Aktarabiliriz?
Değerlerin öğrenilmesi, sosyal bir öğrenmedir. Bir
çocuk ya da genç değerler bilincini internet,
bilgisayar veya tv karĢısında istenilen seviyede
öğrenemez.
Belirli
bir
düzede
öğrenme
gerekleĢebilir; fakat bu durumda da toplumun
benimsemediği, gençlerin psiko-sosyal geliĢimi
açısından
olumsuz
yayınlardan
etkilenme
durumuyla karĢı karĢıya kalınabilir. Dolayısıyla
değerlerin aktarılabilmesi için sosyal bir ortam
Ģarttır.
Nogaytürk – 3 2
G ENÇLĠK
Muhammed YILDIZ
Peki sosyal bir ortamı nasıl sağlayabiliriz?
Öncelikle bilgisayar, internet ve tv konusunda
dengeli olmak gerekir diye düĢünüyorum. Aile bu
konuda çocuğuyla konuĢarak dengeyi sağlamaya
çalıĢmalıdır. Tabi bu konuda uygun bir dil
kullanılmalıdır; çünkü özellikle ergenler emir
cümlelerinden
pek
hoĢlanmazlar.
Ergenlik döneminde, arkadaĢ çevresi
önemli bir değer sistemi oluĢturur. Bu dönemde
gençler duygusal olarak aileden uzaklaĢıp
arkadaĢlarına daha yakın olurlar. Örneğin; çocuk,
sırrını aileyle paylaĢır, ergen ise bu konuda daha
çok arkadaĢlarını tercih eder. Burada aile bu
uzaklaĢmayı olumlu karĢılamalıdır. Fakat arkadaĢ
seçimi konusunda gençlere yardımcı olmak
gerekebilir.
Ergenlik
döneminde,
aileler,
değer
sisteminin geliĢmesinde çocukları üzerindeki
etkileri azaldığından dolayı, sahip oldukları
değerlerini çocuklarına yeterince aktaramadıklarını
düĢünebilirler.
.
Bu konuda önemli bir sosyal kurum olan okullar
devreye giriyor. Sosyal bir ortam olan okullarda
çocuklar davranıĢ ve tutumları sonucunda
çevrelerinden gelen tepki ve yorumlarla değerlerini
geliĢtirirler.
Değerlerin
aktarılması
ve
çocukların
sosyalleĢmesi adına öğretmenlere önemli görevler
düĢmektedir. Örneğin; öğretmenler grup ödevleri
vererek bu konuda çocuklara yardımcı olabilirler.
Yine
okul
gezileri,
piknikler
öğrencilerin
sosyalleĢmesini sağlayabilir. Ayrıca hoĢgörü,
sevgi, iĢbirliği, önyargısız yaklaĢma, dürüstlük
saygı gibi değerler, tarihten örneklerle aktarılabilir.
Örneğin; sevgi konusu Mevlana'dan örneklerle
tiyatro, doğaçlama ya da sözel anlatım yoluyla
öğrencilerimize
aktarılabilir.
Gençlere değer aktarımı konusunda
öğretmenlere, anne-babalara ve diğer yetiĢkinlere
önemli sorumluluklar düĢmektedir. Çünkü gençler
ve hatta çocuklar dünyadaki değiĢmelere bizden
daha önce eriĢip, bu değiĢmelerden daha çabuk
etkilenmektedirler.
Dolayısıyla
bizlerin
de
dünyadaki değiĢmeleri, yeni geliĢmelerden nasıl
etkilendiğini fark etmemiz gerekmektedir
Nogaytürk – 3 3
R
Ö P O R T A J
Hakan BENLİ
Şiire başlamanıza, şiire yönelmenize vesile olan
şahıslar var mıydı, ailenizde, çevrenizde ?
Cemal SAFĠ: ġimdi, geçen gün TRT‟ de program
yaparken , program yapıyordum birinci kanal da orada
da aynı suali yönelttiler ; nasıl Ģair oldunuz , nasıl Ģair
olunur ? ġair olunmaz , Ģair doğulur!... ġair doğulur ,
herkes aynı yetenekte değil. Cenab – ı Allah kimisine
çok cömert davranmıĢ ,kimisine az vermiĢ , kimisine
daha az vermiĢ Ben bunu Ģöyle yorumlarım ; çeyrek
şair , yarım şair , tam şair... ġimdi tam Ģairin verdiği
eseri, yarım Ģairin iki misli çalıĢarak vermesi
gerekiyor.Çeyrek Ģairin dört misli çalıĢarak vermesi
gerekiyor. Ģimdi Ģair doğmuĢuz, çocukken, okuma
yazma bilmezken dahi kulağım ahenkli seslere aĢina.
Ve babam da, rahmetli kendisi yazmazdı ama okuduğu
Ģiiri unutmazdı, keyifli olduğu zaman devamlı Ģiir
okurdu evde .Oradan da bir kulak yatkınlığı var.
Sn. Cemal SAFİ , sizi tanıyabilir miyiz ?
Cemal SAFĠ : Merhaba , ben Cemal SAFĠ.,1938
Samsun doğumluyum.Merhumlar Mehmet Safi ve AyĢe
Hanım‟ ın oğluyum. Tahsil hayatıma Samsun Sakarya
Ġlk Okulu‟ nda baĢladım, sanat enstitüsünde
noktaladım. 1959 yılında Ankara‟ ya yerleĢtim. 1962
Yılında ġükran Hanım‟ la evlendim. Bu evlilikten
Mehmet Akif, Peyami Safa ve Ebru adlarında üç
evladım var. ġiir tutkum henüz çocukluk çağlarında
baĢladı. Fakat aileme olan sorumlulukla, çocuklarımın
yarınını düĢünmekten, duygularımı dile getirme fırsatını
bulamadım. Duygularımın Ģiir çeĢmesini ancak otuz
sekiz yaĢından sonra açabildim. ġiirlerimin Ģarkı oluĢu
sayın Orhan Gencebay‟ la baĢladı. Bu güne kadar
çeĢitli bestekarlar tarafından yüzün üzerinde Ģiirim
bestelendi. 1989 Yılında sayın Zekai Tunca‟ nın
bestelediği Kürdili Hicazkar Ģarkı „ İmkansız „ la , yani „
Rüyalarım Olmasa‟, 1990 yılında sayın Selçuk Tekay‟
ın bestelemiĢ olduğu UĢĢak Ģarkı „ Vurgun‟ la Hürriyet
Gazetesi‟ nin Altın Kelebek, Milliyet Gazetesi‟ nin Yılın
En Sevilen On ġarkısı birincilik ödüllerini aldım. 1991
Yılında yine Zekai Tunca‟ nın bestelediği „ Gözüm
Kesmiyor „ Ģarkısıyla Milliyet Gazetesi„ nin , 1991
yılında TRT‟ nin açmıĢ olduğu yarıĢmada yine „
Ġmkansız „ Ģarkısıyla En Ġyi Türk Sanat Müziği ödülünü
aldım. Sonuncusunu 24.05.1992 „ de Ana Mecmuası‟
nın layık gördüğü baĢarı Ģildi olmak üzere çeĢitli
tarihlerde gerek edebiyat dergilerinden gerekse kaset
yapım firmalarından değerli ödüller aldım. 1990 Yılında
Gürsoy Yapım firması adına içinde on dokuz Ģiirim
bulunan müzikli bir Ģiir kasedi ( y.n : Bu Gece
Kalıyorum ) çıkardım. ġiir kitabıma gelince 1993 yılının
baharında ilk Ģiir kitabım olan Vurgun‟ u çıkardım.
Okumayı yazmayı öğrendim, Ģiir kitapları almaya
baĢladım. Kütüphanede Yunus Emre olur, Karacoğlan
olur, Emrah olur , Dadaloğlu olur, efendim Orhan Cahit
Gökyay olur, Halil Soyuer olur, Bekir Sıtkı Erdoğan ,
Behçet Kemal Çağlar, Cahit Sıtkı Tarancı ,efendim
Filozof Rıza „dır, efendim Rıza Polat Akkoyunlu „ dur,
devamlı bunların Ģiirlerinin içindeyim, kah ağlıyorum
kah gülüyorum falan… Bunlar ilgilendiriyor beni,
kimsenin hayatına bakmıyorum. Demek ki genimde var
ki Ģairlik, Ģiirle ilgileniyorum. Derken on bir on iki
yaĢlarında Ģiir yazmaya baĢladım. Ve enteresandır ,
baĢladığım an zaten hece vezni baĢlamıĢım Ģiire. O
gün bu gün aruz da denemelerim vardı ama bu günkü
Türkçe ile aruz biraz yavan oluyor. Sade Türkçe ile
aruz yavan oluyor. Aruzun kökeni zaten Farslardan
alınma. Türk Ģiiri hece vezni Ģiiridir ve hece veznine
karar kılmama etki yapan Ģair de rahmetli Filozof Rıza
Tevfik BölükbaĢı‟dır. AĢkı tanıdıktan sonra „ Al eline
kalemi , yaz başına geleni Cemal Safi „ dedim ve o gün
bu gündür yazıyorum iĢte. Edebiyat mecmuaları bizi
tespit ettiler. Ve Orhan Gencebay‟ ın ilgisini çeker
Ģiirlerim.
Bu
mecmualar
kendisine
gidermiĢ,
aboneymiĢ… Israr üzerine, birkaç kere haber geldi,
Orhan Gencebay Ģiirlerinizi istiyor diye. 1985 yılında bir
gittiğimde Ġstanbul‟ a, bir dosyada otuz – kırk kadar Ģiir
vardı, verdim. Ve o yıl bestelemeye baĢladı,
Sayın Safi, neden hece veznini tercih ediyorsunuz ?
Cemal SAFĠ: ġimdi , demek ki benim karakterim daha
çok , hece veznine göre yaratılmıĢım.Yazı karakteri
olarak hece veznini çok seviyorum. Sevdiren kiĢide ,
bakın Ģurada resmi var, Filozof , esas adı , Filozof Rıza
Tevfik BölükbaĢı.
Nogaytürk – 3 4
RÖPORTAJ
Hakan BENLİ
Tâlihin kahrı var her hevesimde,
Boğulmuş figanlar titrer sesimde,
O nazlı ismini son nefesimde
Anıp da bahtiyâr ölmek isterim.
ĠĢte bu Ģiiri yazan Filozof Rıza, o kadar etkili yazıyor ki,
kitabını hayatını okuyorum, hece vezninde, yani
serbest vezinde yapılmayacak vurguları, Ģiddeti , etkiyi,
melodiyi, ritmi hece vezninde yakalamıĢ ve hayran
oldum. Demek ki dedim, hece vezninde dilerse,
Ģairse,Ģair de dilerse, mükemmel Ģekilde duygularını
anlatabilir.Marifet zorda güzeli yakalamak, kolay güzel
olmaz. Zor güzeldir, onun için hece veznine girmiĢim,
ben de Allah‟ a Ģükür bütün duygularımı hece
vezninde, siz de biliyorsunuz yüzün üzerinde Ģarkım
var benim, anlattığımı zannediyorum.
Aleviyim Ben
böyle ? İç yüzünü bilmiyordum olayın. Öyle bir konu…
Şimdi aşk kendini şöyle anlatmış; O gece başladım
trende, şöyle diyor aşk ; kitabımın da ilk şiiri oldu
zaten.. Tek hece koyduk ismini ..
TEK HECE
Aşkıyla tutuştum dost cemalinin
Var mı beni içinizde tanıyan?
Yaşanmadan çözülmeyen sır benim.
Kalmasa da şöhretimi duymayan,
Kimliğimi tarif etmek zor benim...
Pir Sultan Abdal‟ın can eviyim ben
Hasan Hüseyin‟in, İmam Ali‟ nin
Bülbül benim lisanımla ötüştü.
Bir gül için can evinden tutuştu.
Yüreğine Toros‟ lardan çığ düştü.
Yangınımı söndürmedi kar benim...
Yaktığı ateşin aleviyim ben.
Kahi bir damlayım, kah okyanusum
Niceler sultandı, kraldı, şahtı.
Benimle değişti talihi bahtı,
Yerle bir eylerim tac ile tahtı,
Akıl almaz hünerlerim var benim...
Maddeden ziyade maneviyim ben
Bazı Hacı Bektaş bazı Yunusum
Mevlana yolunda Mevleviyim ben
Demişiz. Bunu gel de serbest yaz.
Sayın Safi, aşk şiiri denilince ilk akla gelen
şairlerdensiniz. Aşkın nerdeyse her türünü
yazdınız. Bu ilham nereden geliyor ?
Cemal SAFİ : Aşk , evet.. derler ki bu devirde bu çağda,
o eski aşklar olmaz, yaşanmaz. Bal gibi olur. Çünkü
bunu ben biliyorum, benim çektiğim en güzeliydi, en
uçuğuydu kara sevdanın. Yani biz bu gün yaşıyorsak
biraz tesadüfe bağlı biraz da irademiz sağlammış
demek ki…ben yaşadığım için biliyorum, yaşayanlara
sordum, okudum, büyüklerimizin fikirlerini aldım. Erkek
de gerçek aşkı dört yıl sürüyor, bayanda iki yıl sürüyor.
Yani duyduklarımda beni teyit etti çünkü aynı şekilde
yaşadım. Benim ki dört yıl sürdü, aşkı bana tanıştıran
hanımefendininki iki yıl sürdü. Ama o iki yıl daha
görkemli oluyor, daha ihtişamlı oluyor onların aşkı. Tabi
bizim şiirdeki başarımız da aşkı yakinen tanımamıza
bağlı. Ben aşkı tanımadan evvel niçin yazamıyordum
Kamil iken, cahil ettim alimi,
Vahşi iken, yahşi ettim zalimi,
Yavuz iken, zebun ettim Selim'i,
Her oyunu bozan gizli zor benim...
Yeryüzünde ben ürettim veremi.
Lokman Hekim bulamadı çaremi.
Aslı icin kül eyledim Kerem'i.
İbrahim'in atıldığı kor benim...
Sebep bazı Leyla, bazı Şirin'di.
Hatrım için yüce dağlar delindi.
Bilek gücüm, Ferhat ile bilindi.
Kuvvet benim, kudret benim, fer benim...
İlahimle Mevlana'yı döndürdüm.
Yunus'umla öfkeleri dindirdim.
Günahımla çok ocaklar söndürdüm.
Mevla'danım, hayır benim, şer benim...
Benim için yaratıldı Muhammed
Benim için yağdırıldı o rahmet
Nogaytürk – 3 5
RÖPORTAJ
Hakan BENLİ
Evliyanın sözündeki muhabbet
Enbiyanın yüzündeki nur benim
Tevfik Fikret’in Mezarında
Dediler ki ıssız kalan türbende
Kimsesizim, hısmım da yok, hasmım da
Görünmezim, cismim de yok, resmim de
Dil üzmezim, tek hece var ismimde
Barınağım, gönül denen yer benim
Vahşi güller açmış dermeye geldim
O cennet bağının akine bende
Hasretle yüzümü sürmeye geldim.
Barınağım, gönül denen yer benim.
Dediler ki sana emel bağlayan
Hadi bakalım bunu serbest nazımda nasıl yazılır, yazılır
mı ?
Kabrinde diz çöküp bir dem ağlayan
Az önce konuşmalarınızda farklı şekillerde ifade
ettiniz ama ben yine de soru olarak yönelteyim,
şiirlerinize etki eden şairler ve faktörler nelerdir ?
Cemal SAFİ : Etki deyince, şimdi Dante diyor ki, şair
Dante, güzel bir şiirde binlerce sperm vardır, her güzel
şiir bana şiir yazdırır. Şöyle söyleyeyim, beni etkileyen
şiir benden tepki görür. Başka şiir doğurtturur bana,
yazdırır. Yaşıyorum bunları çokça… Bir şarkı dinledim
mesela, o şarkının içindeki sözler beni vurdu diyelim,
hemen bir şiir çıkar, iki şiir çıkar bakarsınız hiç ona
benzemez, etkilenirim. Beni yazmaya mecbur eder ve
şiir yazarım. Filozo Rıza‟ya gelince, şiirlerini ve hayatını
okudum ve etkilendim. O‟nun Tevfik Fikret‟in mezarında
yazdığı bir şiir vardı. Sürgünden döner, Tevfik Fikret
vefat etmiştir. Kabrine gider ve ağlayarak başladığı bir
şiiri vardır. Bu şiiri beni çok vurmuştur, etkilemiştir.
Şimdi düşünebiliyor musunuz serbest şiirde şimdi
okuyacağım şiirdeki etkiyi vurguyu yapabilir misiniz ?
Berhumad olurmuş bende bir zaman
Ağlayıp murada ermeye geldim
O hicran yılının son baharında
Jaleler titrerken çemenzarında
Gün doğmadan evvel ben mezarında
Matem çiçekleri dermeye geldim.
Seni andım bütün ah çekenlerle
Aşk , hak uğruna yaş dökenlerle
Sarı gonca veren şu dikenlerle
Taşına bir çelenk örmeye geldim
Yağdın ölüm gibi bir sırımdan
Neşe-i sevda mı bu isyanım
Ruhumda ne füsun eyledin bilmem
Bu gün sana gönül vermeye geldim
Diyor. Şimdi nasıl inkar edersiniz hece vezninin
güzelliğini. Döktürüyor adam. Hangi duygu var ki hece
vezniyle anlatılmamış.O kadar şarkım var benim, ben o
an ki duygularımın resmini çizmişimdir. Resim bile bir
çerçeve içersindedir değil mi ?... kalıbı vardır, ölçüsü
vardır, ömrümüzün ölçüsü vardır, bir matematiği vardır
yani. Matematiksiz hiçbir şey yoktur… Mesela benim „
Telefonda Sen „ diye bir şiirim vardır, on altı kıtadır. Ben
hemen söyleyim size, altı artı beş tarzındadır bu şiir,
yedi yüz dört tane sesli harften imal edilmiştir. Sayın
isterseniz, bir tane fazla bir tane noksan çıkarsa iddiaya
girerim ne isterseniz.. Şu teybi, benim teybi size
vereyim sizde sizin teybi bana verin… ( gülüşmeler… )
Nogaytürk – 3 6
RÖPORTAJ
Hakan BENLİ
Ne kadar zulmetsen ah etmem sana
Her iki cihanda gül kana kana
Seninle cehennem ödüldür bana
Sensiz cennet bile sürgün sayılır.
Demişiz. Şimdi orada şarkıda geçmeyen bir dörtlük
daha var. Ne diyor orda ,
Armağan ettiğin kutsal mendile
Akarken içimi dağlayan çile
Manavgat denilen çağlayan bile
Kısaca şiir bir fotoğraf diyorsunuz…
Benim gözyaşımdan durgun sayılır.
Cemal SAFİ : Evet, şiir bir fotoğraf… Şiir duygu
bakımından ne kadar yüklüyse , nasıl etki yapıyorsa
teknik bakımından da melodi bakımından da kulağında
aynı etkiyi duymalısın. Ben bilmiyor muydum yarım
kafiye ile şiir yazmasını, takıları kafiye yapmasını,
takıdan kafiye olmaz, sözcüğün kendi içinde olacak
kafiye… Yani „ lar‟,‟ ler „ böyle ekler kafiye değildir.
Sözcüğün kendisi kafiyedir. Mesela ;
Gözlerim uykuyla barıştı sanma
Sen gittin gideli dargın sayılır
Bu „dargın „ kafiye silsilesini yaratmıştır orda…
Ben de bir zamanlar sevildim amma
Senin ki düpedüz vurgun sayılır..
Yalan mı söyledim göz göre göre
Ne zaman dolacak verdiğin süre
Gönülden gördüğüm takvime göre
Aldığım her nefes bir gün sayılır. Bakın orada bir
kurnazlık var „ bir gün‟ ü , „ vurgun‟ la kafiye yapmışım.
„dağlayan çile‟, „ çağlayan bile‟
Sayın Safi, Mehmet Akiflerden günümüze Türk
şiirinde neler yaşandı, günümüz şiiri hakkında neler
düşünüyorsunuz ?
Cemal SAFİ : Evvela benim oğlumun ismi de Mehmet
Akif, orda resmi var deniz subayı oğlum, benim hayranı
olduğum, biraz evvel atladım galiba şair Mehmet Akif‟
i… Bu kadar milli duygusu gelişmiş bu kadar dini
duygusu çağdaş, ileri; bu kadar geleneklerine bağlı,
muhafazakar, bu kadar mükemmel bir insan…
Cumhuriyet dönemiyle bizim bizim beşer arasındaki en
büyük fark, bizim beşer kolayı basiti yeğliyor. Fazla
düşünmeyi, fazla uğraşmayı edebiyatla, boşa geçen
zaman mı sayıyor, ne yapıyor ise… Müzisyenlerimiz de
öyle, çoğu müzisyenimiz çalıyorlar. Niye bizim adımız
hırsız çıksın ya… Niye adımız korsan çıksın ? Yani biz
duygusuz muyuz ? Dünyanın en duygulu milletiyiz
belki. Kabiliyetsiz miyiz ? Yo, ecdadımdan belli
kabiliyetli olduğumuz ; Fuzuli‟den belli, Karacoğlan‟dan
belli , Dadaloğlu‟ndan, Emrah‟tan belli, efendim Yunus
Emre‟den belli ne kadar kabiliyetli olduğumuz. Değil mi
, demek ki kabiliyetliyiz, yaparız. Efendim, müzikte yine
Itri‟ den belli, bizim padişahlarımız bile müzisyen şair.
Üçüncü Selim,Kanuni Sultan Süleyman, (Ulvi
AAAA)‘dir mahlası Sultan Süleyman‟ın… Yavuz Sultan
Selim…
Armağan ettiğin kutsal mendile
Akarken içimi dağlayan çile
Manavgat denilen çağlayan bile
Efendim , bunu şiire adapte edersek ; Türk şiiri
şuan bir çıkmazda mı ?
Cemal SAFİ: Yok, gençler yetişiyor . Şöyle tespit ettim,
tabi biz örnek olacağız en güzel şeyle örnek olacağız.
Benim gözyaşımdan durgun sayılır.
Nogaytürk – 3 7
RÖPORTAJ
Hakan BENLİ
Bahsettiğimiz söz yazarları değiliz, o popçulara söz
verenlerden değiliz. Tabi bunların hepsini ben
kınamıyorum
ama
çoğunu
kınamamak
mecburiyetindeyim çünkü bestekar diyor ki, bestekar,
güya bestekar yani. Bir müzik bulmuş bir yerden, diyor
ki, bunun sözü kulağa ters gelecek kulağı tırmalayacak
bir şey yaz diyor. Biraz da müstehcen olsun diyor, çok
tutar bu şarkı , para kazanırız diyor. Şimdi zaten
maddeyi düşünüyor, parayı düşününce sanat zaten
olmaz. Madde, mana… Mana gelmez maddeye. Yan
yana olmaz, zeytin yağı nasıl suyla olmaz, karışmaz
öyle… Maddeyi düşünerek manayı yakalayamazsın.
Ben parayı düşünerek şiir yazabilir miyim, mümkün mü
? Bu mümkün değil. Evet, Mehmet Akif‟e demişler ki
Osmanlıyı yerici şiir yaz. Eski hilafeti, padişahı, eski
yöneticileri yerici aşağılayıcı, tahkir edici şiir yaz… O‟
da şöyle yazmış :
Herşeyim tamam da bir sendin noksan !
Yağmur yaş demeden yollara düştüm,
İçim ürperiyor ya evde yoksan !...
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla övemem,
Elbisem gündelik, papucum delik,
Gelenin keyfi için geçmişe asla sövemem !...
Haberin olsa da sobayı yaksan.
Ben de kimsenin keyfi için Türk şiirine leke düşüremem.
Düşürenleri kınıyorum çünkü… Efendim dedim gibi
Allaha şükür… Bu şirin mayası, şiirin özü duygudur ve
kafiyedir, değil mi ?... Duyguları kaleme almaktır en
güzel şekilde. Onun için bizim çok iyi müzisyenlerimiz
var mükemmel müzisyenlerimiz var. Niçin yani biz,
niçin tenessül edelim , niçin tenezzül edelim; yabancı
müzikleri çalalım , yabancı sözleri çalalım ?... Bunu
hazmedemiyorum bir türlü… Ve protesto ediyorum
yani…
Yağmur iliklerime geçti üstelik !
Peki efendim, şiirin fotoğrafını çektik… Şiirin şiir
vasfına sahip olması için sizce neler gerekli ?
Cemal SAFİ : Şimdi dediğim gibi , şiir duyguların
fotoğrafıdır. O fotoğrafı en güzel çeken iyi şairdir.
Şimdi, biraz evvel yine dediğim gibi serbest olsun, aruz
olsun , hece vezni olsun, hangi tarz olursa olsun şiirin
şiirselliği önemlidir. Şiir olması önemli. Düz yazı mı
nesir mi şiir mi ?... Şiirde ne aranır ? Samimiyet ve
duygu aranır. Samimiyetsizlik oldu mu o şiir biter.
Mesela „ Ya evde yoksan ? „ diye bir şiirim var. Şu
camın önünden geçiyordu bir arkadaş, ıslanmıştı
yağmurda. Onun peşinden baktım , adres arar gibiydi
… Hep kapılara numaralara bakıyordu. Etkiledi beni.
Bir adamın geçişiydi, tanımam etmem… Peşinden
baktım, kaybolana kadar peşinden baktım…İki yıl oldu.
Ya dedim, sevgilisini arıyorsa diye düşündüm… Ve
sabaha kadar oturdum hem ağladım hem şiiri yazdım.
Ya Evde Yoksan !
Aşkınla ne garip hallere düştüm !
İçim ürperiyor ya evde yoksan !...
……………
Samimiyet, duygu, etki, o duyguları canlandırıyor. Yani
şiirde önce duygu gerek, samimiyet gerek, teknik
gerek, melodi gerek, aleterasyon dediğimiz ses uyumu
gerek. Yani öyle sıradan olmayacak, ben şiirim diyecek.
Kendisi söyler şiir olup olmadığını. Artık bir yerden
sonra eleştirici olmuşuz yani…Ben on yıldır şiir
yarışmalarında jüri başkanlığı, jüri üyeliği yapıyorum.
Ve aynı zamanda Türkiye Şairler ve Bestekarlar
Festivali‟ nin kurucusuyum ben. Bunu Akçay „ da
yapıyorum, geleneksel hale geldi.
Anladım, peki bir sorum daha olacak, şiir yazanlara
ne gibi tavsiyelerde …
Cemal SAFİ : Pardon sözünü kestim, şimdi şiir gönül ve
mekanın birlikte hazırladığı, birlikte imbikten geçirip
damıttığı bir duygu yüküdür. Bu ikiliyi liyakat sahibi bir
sakinin sunması lazım. Siz dünyanın en pahalı
şampanyasını şurdan, sokaktan geçen bir simitçiye gel
bu şampanyayı dağıt dersen ne yapar bu adam, elbette
eline yüzüne bulaştırır ve şampanyadan da
vazgeçersiniz siz. Diyeceğim sunucu çok önemli. Sanat
dünyası içerisinde bir çok sunucu , tiyatrocu arkadaşım
var. Bozkurt Kılıç, Semih Sergen, Aykut Sözeri,
Sönmez Atasoy, Tomris Çetiner bunlar ağabeylerimiz,
kardeşlerimizdir. Ama bu ara yeni jenerasyondan bir
isim tespit ettim,sunucu Bedirhan Gökçe.
Nogaytürk – 3 8
RÖPORTAJ
Hakan BENLİ
Zaten kendisi diksiyon öğretmeni. Ses de fevkalade bir
de duygusunu katıyor, şiiri çok seviyor… Şiiri
sevdirecek nitelikte kişilerin şiiri okuması gerekir.
Aşıklarıdır şiirin ismi. Şimdi bana geliyorlar ve
soruyorlar, „ Hocam nasıl yazalım , ne önerirsiniz daha
başarılı olabilmemiz için „ diye. Ben de önce o şiiri
okuyun sonra benim de diyeceklerim var diyorum,
gidiyor onu okuyor. Orda şöyle diyor ;
Demler o dem, o günmüş
Baki kalan o imiş.
yazdığına bak !... „ derler sonra.Benim neslim böyle mi
olacaktı, bu hallere mi düşecekti demezler mi ? Biraz
önce bahsettik, sözlerini çalmak, müziklerini çalmak…
Ben utanıyorum sonra. Yunanistan‟ da güzel bir müzik
çıkıyor, adamları var orda hemen yolluyorlar bunlara
sonra aman bunu kaçırmayalım, Aysel Gürel abla
hemen buna bir söz yaz… Şehrazat buna bir söz yaz…
Hatta geçen gün bir karikatür gördüm. O kadar güzel ki
, Aysel Gürel Bakırköy‟de elinde kağıt kalem, deliler
konuşuyor bu bir şeyler yazıyor.. Çıkarken de „ İyi,
Allah‟a şükür bu günde üç beş şarkılık şiir çıktı „ diyor.
Peki ikisinin arasındaki fark nasıl ?
Onlar ki , bin düşünmüş
Bir tane söylemişler.
Aldın mı ordan bir ders ? Aldım… Bende diyorum ki ;
„Kırk tane karga üretmektense bir tane şahin üretin,
evladır… „ Yüz kitap oku, yüz roman oku bir şiir yaz…
Çünkü bir şiir bir romanın özetidir. Bir şiir bir roman
yazdırır sana. Hani şiir nedir dediğimiz zaman , roman
dilse şiir dil yazdırır.
Sayın Safi, birçok şiirinizin bestelenmesi nedeniyle
siz şairden çok şarkı sözü yazarı olarak
tanınıyorsunuz…
Cemal SAFİ : Evet bu çok söylenir…
Şimdi şarkı sözü ile şiirin farkı… Şarkı sözü melodisini
üstünden çıkardığın zaman kıçının üzerine oturur.
Ayakta duramaz, ben eserim diyemez. Şiir böyle
değildir. Her zaman ayakta kalır. Eğer şiirse ayakta
durur, eserdir. Şarkı sözü müziğini aldığın zaman
zavallı kalır, aciz kalır. Müziği giydirdiğinde sağlığına
kavuşur, ayağa kalkar yoksa kıçının üzerine oturur.
Bakın şimdi ;
Rüyalarım Olmasa
Yıldızlara baktırdım, fallara çıkmıyorsun,
Seni görmem imkansız rüyalarım olmasa.
Pencereden bakmıyor, yollara çıkmıyorsun;
Bu konuda neler söyleyeceksiniz ?
Seni görmem imkansız rüyalarım olmasa…
Cemal SAFİ : Şimdi söz yazarı daha ziyade bestekarın
güdümündedir. Söz yazarı maalesef maddeyi
düşünerek yazar. Bu şarkı olsun , ben para kazanayım
diyerek yola çıkar. Bu nedenle pek etkili bir şey
bulamazsınız. Biz bundan sıyrılmışız. Biz parayı
sevseydik zaten şair olmazdık. Paradan bahis geçince,
benim öyle kaygılarım olmadı, zengin çocuğuydum
ben. Söylemek ayıptır ama buradaki ilk galeri benimdi,
bir çok gayrimenkulum vardı… Parayı sevseydik o işi
yapardık. Bizim yaptığımız bir güzellik, denize atıyoruz
balık bilmiyor, Allah biliyor. Tarzımız, sanat karakterimiz
şarkıya yatkın şiir yazıyor. Biraz önce dedim ya,
kafiyeye dikkat ederim, duyguya, samimiyete, melodiye
ve ritme … O güzelliği, o duyguları ; o melodi içinde o
armoni içinde anlatmak marifet. Öyle değil mi ?
Başıboş değil, gelişi güzel değil yani . Şimdi birisi
başıboş, çapulcu eşkıya, birisi de normal asker…
Hangisi başaracaktır ? Tabi ki asker başaracaktır.
Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz diyor. Onun için
kabiliyetini ve kültürünü uç noktasına kadar
zorlayacaksın kendini ve güzelliği yakalayacaksın. Ne
yapacaksın ? Ecdadına layık olmak için en güzelini
yapmaya mecbursun. Yoksa şair ecdadının kemikleri
sızlar toprakta. „ Çocuklar ne yapıyor böyle, şunların
Zor mu geldi kalbinde bana sevgi saklamak ?
Yakıp gittiğin yeri dönüp bir kez yoklamak ?
Değil sabaha kadar seni öpüp koklamak,
Seni sarmam imkansız rüyalarım olmasa…
Diye devam ediyor… Yine o ara hit olan başka bir
parça var, bakın ;
Bana her şey seni hatırlatıyor
Beraber gezindik biz bu yollarda
Beraber ıslandık yağan yağmurda
Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda
Bana her şey seni hatırlatıyor.
Nogaytürk – 3 9
RÖPORTAJ
Hakan BENLİ
Şimdi tekniğe bak ; yollarda, yol ; yağmurda, yağmur ;
biri yol biri yağmur diğer biri de, şarkılarda… son
sözcükler bunlar, öbürleri takı.
Kafiye ve anlam yok yani…
Cemal SAFİ : Yok… Kafiye var mı ? Hayır hepsi takı…
Ne olmuş burada önemli bir şey mi olmuş ? Sıradan bir
şey bu…
Peki, şiirlerinizden seçtiğiniz, sevdiğiniz şiirleriniz
var mı ?En sevdiğiniz şiir hangisi ?
Cemal SAFİ : En çok sevdiğim şiir, şimdi hangi
evladını daha çok seviyorsun gibi oluyor. Şiirlerimi
severim ben mesela „ Vurgun „ benim iki buçuk saatte
yazdığım bir şiirdir, dört kıt‟adır. „ Git „ diye bir şiirim
vardır, sekiz ayda bitmiştir.„ Sensiz Olmadı„ onaltı kıt‟ a,
yedi yüz dört tane sesli harften müteşekkil şiirdir. O
yirmi günde bitti, çoğu şiirlerim bir gece de biter de ; bir
gece de temel atılır sütunlar çıkar, süsleme ve rütujları
da birkaç gün sürer. Ne kadar fazla duyduysam o kadar
güzel olur şiir. O Olayı ne kadar fazla hissettiysem şiir
de o denli iyi olur.
Peki sizi böyle etkileyen bir şiir hangisi ?
Cemal SAFİ : Mesela Ayşen‟ i ben tanımam, çok
severim o şiiri. Ayşen Behçet hastalığından mustarip,
kara sevdadan dolayı oldu. O olayı anlattılar burada
bana, sevdiğim bir delikanlı. Ağlayarak anlattı bana
durumu ; bunlar ortaokuldan beri tanışıyorlar iki
arkadaş, ortaokul biter lise biter bunlar karasevdalar
birbirlerine. Oğlanın babası gider kızı isterler ama
aristokrat aile, Ayşen‟ in ailesi, anne baba Avrupalarda
tahsil yapmışlar, varlıklı bir aile. Çocuğun ailesi fakir,
memur bir yerde, vermezler. Kız kaçmağa kalkar, bunu
anlarlar ve hemen bir başkasına verirler, evlendirirler.
Zavallı çocuk, istemediği bir çocuk dünyaya gelir ve
Behçet hastalığına yakalanır. Bunları anlattığında çok
duygulandım, dayanamadım, ağladım. Harbiden
yaşıyorum olayı. Onlar gittiler, arkadaşlar. Ben hemen
olayı yazdım hemen , çalakalem. „Ayşen „, Orhan‟ ın en
çok istek alan şarkısı… „ Git ‟ i çok severim, „ Telefonda
Sen‟ i çok severim, „ Ya Evde Yoksan „ ı çok severim
Yani özellikle şu falan diye ayıramıyorum, diğerleri
darılır belki .
çocuklarımın annesi.İyi bir valide iyi bir ev kadını. Ama
şair karısı kadar zor bir iş yok. Çok zor durumda, ne
zaman gelir eve ne zaman gider hiç bilmez kadıncağız.
Bütün gece uyumaz, gelecek mi gelmeyecek mi ? Dün
gece eve gitmedim mesela… Dedim ya şair gibi
yaşarım. Sevdiğim ortamda olmak isterim. İlham
alabileceğim, duygu alabileceğim ortamda olmak
isterim. Çok tanıdığım var, kimseyi de kıramam. Bu gün
seninleyim, yarın öbürüyleyim. Sabahta kalkar işe
gidersin falan ama bize göre vasat bir hayat bu yani.
Şairin derinde olması için renkli yaşaması lazım. Bu
kitapta iki yüz şiir var, kitabın haricinde yine otuz kırk
şiir oldu, ben böyle renkli yaşamasam bunlar nereden
çıkar ? Değil mi, monoton hayatta çıkar mı bunlar ?
Çıkmaz, mümkün değil.
Kitap demişken, bunca yıldır neden sadece bir kitap
?
Cemal SAFİ : Şimdi, neden sadece bir kitap ? Ben
buna ticari emtia olarak bakmıyorum zaten her şeye…
Çok ısrar olduğu için çıkardım kitabı. Yoksa ticari
düşünseydim kırk elli şiiri koyardım, bir fiyat alırdım ;
bakıyorum kitaplar ekseriyeti öyle… Atilla İlhan‟ ın
kitabına bakıyorum, öyle. Şiir de değil çoğu. Bir iki tane
şiir koyuyor içine, öbürleri hep hani kaset olur ya, bir
tane lokomotif şarkı olur, öbürleri sıradan, fason
çalışmalardır, ona benziyor. Ama Yahya Kemal‟ in bir
lafı var, kitap çıkaramadan öldü. Neden bir kitap
diyorsun ; O‟ nun da aşırı titizliği, kitap çıkarmadan
öldü. „ Mısra benim haysiyetimdir „ diyor adam. Bir
adam böyle düşünürse, o adam hatalı yazar mı, en
güzeli yazmağa mecbur değil mi ? Haysiyetimdir diyor
benim mısra ! Şairden şaire, şiire karşı, sanata
yaklaşım da değişiyor. Kitap çıkaramıyor, akşam
matbaaya verirmiş, ısrar olurmuş, sabahlara kadar
uyuyamazmış. „ Ya, şu sözcüğü değiştirseydim kara
yerine siyah yapsaydım onu… „ Serin selviler demiş
mesela on iki yıl sonra, siyah selviler diye geçen bir
satırı, on iki yıl sonra onu serin selviler yapıyor.
Peki efendim, sizin sanat yaşantınızdan bir kesit
sunabilir misiniz bize ?
Cemal SAFİ : Sanat yaşantım benim, şimdi
bilemiyorum öbür şairleri de ben şair gibi yaşarım.
Şairce yaşarım. Ne duyduysam onu yaşarım. Yani
aileme çok düşkünüm, çocuklarımı çok severim. Eşim
dünyanın en iyi insanlarından biri. Hem kadınım hem
Nogaytürk – 4 0
RÖPORTAJ
Hakan BENLİ
O kadar titiz. Defalarca matbaadan düzeltmek amacıyla
kitabı almış… Kitap çıkaramadan ölmüş adam. Şimdi
öyle de gençler var geliyor „ Hocam önsöz yaz bana „
diyor. Beş kitap çıkarmış otuz yaşında. Kardeşim bu ne
bereket bu ne fırtına !... Olağanüstü bir durum…
Sordum, dedim ki, adam önsöz istiyor ; sanatçı
karakterini, kişiliğini anlatmam için bir yazı istiyor.
Nasıldır dedim Afyon‟ lu bir bestekara „ Ağabey sen
yazma O‟ na, gerçek şair olsa beş kitap çıkarır mı ? „
dedi. Adam otuz yaşında beş kitap çıkarıyor, diğeri
ölüyor kitap çıkaramıyor. Şair – i Azam „ dır Yahya
Kemal‟ de …
Sayın Safi, sanat dünyasına şiirin haricinde başka
katkılarınız oluyor mu; yeni yetişen şairlere
katkılarınız, yardımlarınız oluyor mu ?
Cemal SAFİ : Sanat alanında yani nereye bir
arkadaşımız bir şiir yarışması, bunu daha ziyade edebi
mecmualar yapıyor ; jüri başkanı oluyorum, jüri üyesi
oluyorum. Efendim ya bizzat çağırıyorlar ödül
dağıtmaya, katılıyorum, ödül dağıtıyorum. Arada bir
şiirlerimle katılıyorum, teşvik ediyorum. Yardımlaşmaya
çalışıyorum elimden geldiğince. Devamlı sokaktayım
onun için. Efendim, Akçay‟ da geliştirdiğimiz konu,
Geleneksel Şairler ve Bestekarlar Festivali az şey değil.
Sayın Safi bize göre yeriniz belli ama size göre
Cemal Safi’ nin yeri nedir ?
Cemal SAFİ : Valla onu şiir sevenler, sanat sevenler
takdir edecektir. Yani kendini övmek Allah‟ a mahsus.
Biz bir parça bir şey veriyorsak Allah‟ ın sayesinde.
Benim
kabiliyetimde
Allah
vergisi.
Gönlüm,
duygusallığım da Allah vergisi. Yani bütün yeteneklerim
Allah vergisi. Bana göre verilmiştir ben belki daha iyi
yazıyorumdur ama Allah vergisidir yani. Aşkın
olağanüstü bir duygu olduğunu biliyorum, tanıyorum
aşkı. Yani cenab- ı Allah‟ın kullarına bahşettiği en tatlı
duygu. O‟ ndan bahsederken, aşktan hepsini
unutacaksın, başka bir şey değil. Duyguların en
büyüğü, en derininden… Bütün sevgilerin iptal olur
etrafında…Onlara karşı verdiğiniz sevgileri de bütün
hepsini toplayıp, çocuğunuza duyduğunuz sevgide
dahil hepsini bir kişiye kanalize ediyorsunuz o sevgiyi.
Anlatabildim mi ? Akü oluyor size ve muazzam bir
değişiklik oluyor. Tipinde, konuşmanda, her şeyinizde,
dünya anlayışınızda, zevk anlayışınızda engin bir
değişme oluyor. O‟ ndan bahsederken, öyle muhteşem
bir duygudan bahsederken destur demek lazım,
ecdadına layık olmak lazım, böyle eserler vermek
lazım. Böyle yola çıktık, ben hiç düşünmedim ki, günün
birinde ben böyle şöhret olacağım, benim şiirlerim
başrolde şarkılar olacak, ölümsüz eserlere imza
atacağım…
Israrlarla falan bu işe girdik. Basınla ilk tanışmamda ‟79
sonu, ‟80 başlarıydı.
Tesadüf olmuş yani…
O gün bu gün gazetelerde, mecmualarda basında
çıkmaya başladım. Orhan Gencebay‟ a da bu
mecmulardan gidiyormuş. Orhan‟ da kardeşimin sınıf
arkadaşı, küçüğümün . Beni şahsen tanır, şair
olduğumu falan bilmiyor. Orhan çevresinde „Cemal Safi
diye bir şair var, beni derinden yaralıyor. Acaba kim bu
Cemal Safi, benim sınıf arkadaşımın ağabeyi var
Cemal Safi, acaba O mu ? Ama o şair değil ki… „ diyor.
Yazdığımı bilmiyor. Tanımıyor etmiyor öyle, o zaman
yaş farkı çok önemli, Orhan‟ la benim aramda beş yaş
var. O zaman o on iki yaşında çocuk ben on yedi
yaşında delikanlıyım. O dönem „ Hadi, sen daha
çocuksun „ der onla konuşulmazdı. O „ da konuşmaya
cesaret edemezdi. Orhan‟ dan bana haber gelmeye
başladı. Birkaç kez davet olunca bir dosyaya koydum
otuz, kırk kadar şiir, 1985 yılının baharıydı her halde,
gittim İstanbul‟ a . Levent‟ te tek katlı bir villa kiralamış
orada oturuyordu o zaman. Neyse girdik içeriye
sarıldık, öpüştük falan „ Cemal Ağabey, sen ne büyük
şairsin „ dedi, „ Estağfurullah, Allah büyük… „ dedim.
Hemen bestelemeye girdi. İlk benden yaptı.
Ben çobandım sen yıldızım
Gökyüzünden kaymak niye ?
Unutulmak alın yazım
Dilden dile yaymak niye ?
Sonra, „ Kal Sağlıcakla‟ , „ Dön „ gibi şiirler… Ondan
sonra da zaten Orhan‟ ı sevenler beni de tanıdı. Orhan
arabayla İstanbul‟ da dolaşırken soruyorlarmış „ Orhan
Ağabey, Cemal safi‟ den kaç parça var, daha fazla
parça yap „ falan diye.
Peki Hocam, şiir yazan gençlere neler tavsiye
edersiniz ?
Cemal SAFİ : Şimdi, Biraz evvelde o konuya temas
ettik. Yani aşkı tanımadan aşk şiirinde başarılı olmak,
bence imkansız. Yine gençlere tavsiyem, ben aşkı
tanımıyorum diye aşk şiiri yazmayacak mıyım,
yazacaksın tabi. Gençler daha duygusal olur, duyguları
yıpranmamıştır daha. Bizim duygularımız biraz daha
yıpranmıştır, yine de sağlam gönlümüz var,
götürüyoruz Allah‟ a şükür. Çok okuyup az yazsınlar,
çok okuyup az yazsınlar… Şiir yazacağım diye
oturmasınlar, bir şiir beni yaz der zaten , o zaman
yazmaya başlasınlar. Gece uyutmaz, nasıl şimdi bir
tavuğun karnında yumurta birikir,
Nogaytürk – 4 1
RÖPORTAJ
Hakan BENLİ
yumurtlamadan yapamaz, her nereye olsa yumurtlar
yani. Bir çaresini bulur yumurtlar. Şiirde böyledir. O
duygu geldiği zaman kendini ifade edebildiysen,
samimi ve derinden aktarabildiysen. Onu hemen
aktarabilmelisin, o duygu gidince aklından o sözler de
gidiyor. Bu nedenle başında kağıt kalemle yatarmış
eski şairler. O duygu geldiği zaman duygulandığı
zaman hemen lambayı yakar, yazarlarmış. Gençler için
başka ilave edebileceğimiz, sadece şiir mi okusunlar ?
Hayır, edebi eserleri de okusunlar, güzel romanlar,
hikayeler. Onlar da güzel meyve verecektir yani . Şaire
malzemedir. Teşvik eder, hem de kelime hazinesi
genişler. Espri kabiliyeti genişler, zekası artar. Efendim
uygun kişilerle beraber olsunlar. Güzel eserler
okusunlar. Yalan yanlış şeyleri okumasınlar. Yanlışa
saparlar… Siyasi fikre katiyen kapılmasınlar öyle.
Siyasete alet etmek şiiri, bence günahların en büyüğü.
Siyasete ama yapıcı siyasete alet edelim. Birleştirici,
barıştırıcı, tamam mı ? Oraya alet edelim ; kavga edici,
vurucu, kırıcı, bölücü değil… Yazdığın zaman yani
birleştirici yazalım.
Sevgiye , güzelliğe..
ibadettir. Yine orda barıştırıcı yola çıktım ki „ Aleviyim
Ben „ diyorum. Mecaz anlamda söylersem, kendimin
aleviyim diyorum ben…
Kendimin ışığıyım, ateşiyim gibi…
Cemal SAFİ : Tabi… Buyrun ;
Aşkıyla tutuştum dost cemalinin
Pir Sultan Abdal‟ ın can eviyim ben
Hasan, Hüseyin‟ in, imam Ali‟ nin
Yaktığı ateşin, aleviyim ben
Kahi bir damlayım, kah okyanusum
Maddeden ziyade, maneviyim ben
Bazı Hacı Bektaş, bazı Yunus‟ um
Mevlana yolunda Mevleviyim ben
Cemal SAFİ : Evet, Odur bence, yani. Bazıları çok
büyük şairdir ama karakter olarak hiç güzel değil yani…
Memleketi bölmek için, rejimini yıkmak, değiştirmek
için… Hem de Atatürk‟ ün kurduğu bu güzel
cumhuriyeti yıkmak ve onun yerine kominizmi getirmek
için çabalar sarf etmişlerdir. Şiiri oraya alet etmişlerdir
ve ölüp gitmişlerdir, yazık olmuştur yani. Telef
olmuşlardır, değil mi ? Onun için sevmiyorum, siyasete
katiyen girmesinler. O güzel duygularını da
yıpratmasınlar öyle saçma sapan işlerle. Çünkü politika
ikiyüzlülük demek, siyaset değil mi ? Böyle şeylere şiiri,
o güzel duyguları, o asil duyguları oralarda heder
etmesinler. Onları birleştirici, barıştırıcı, ileriye götürücü
efendim milli şiirlerde yine öyle işte… Bayrağı yüceltici,
ordumuzu yüceltici, polisimizi yüceltici esnafımızı,
tüccarımızı… yani her şeyimizi yüceltici, yerici değil de
yüceltici … Yani bir insana kırk kez deli dense ne olur…
Onun için hep güzel diyelim ki, güzel olsun. Ya bu
adam iyi değil, ya kardeşim iyi diyelim de iyi olsun
derim yani… Şu adam senin için şöyle dedi, olsun
desin ya… Bana polyanna derler, o yönden genişimdir
biraz, itimat etmekten, inanmaktan insanlara… Yine de
birleştirici olmak lazım, yalan dünya…. Yunus gibi
olmak lazım, Mevlana gibi olmak lazım Hacı Bektaş gibi
olmak lazım… Okuduk ya burada „ Aleviyim Ben „ ,
Alevilerin ben çok ikramını görmüşümdür. Niye yani
Alevilik gavurluk gibi anlatılmıştır, dinsizlik gibi… Zaten
Ali‟ yi sevmemek, takdir etmemek inançsızlık demektir
yani… bence… Hz. Peygamberimizin değer verdiği
damadı, torunlarının bir defa babası, öyle değil mi ?
Allah‟ ın övgüsünü almış. Ali‟ yi sevmek kafirlikse ben
de kafirim o zaman !... Öyle mi ? Aliyi sevmek de
Niye ? Biz buyuz !... O‟ da bizim canımız, O‟ da bizim
canımız, O „ da bizim canımız… Öyle değil mi ?... Öbür
tarafta Ali ilim adamı aynı zamanda. Hem dünyanın en
büyük cengaveri, kılıcından biliyorum O‟ nu ben.
Kılıcını iki elinle kaldıramazsın, o kılıç elinde atının
üzerinde, atı da Düldül, katırdır. O zaman at da mesele,
katır daha mücadeleci, madenlerde onun için kullanılır.
At beceremez, at zarif olur. Düşünebiliyor musunuz Ali
o katırın üstünde sağ elinde kılıç kafiri çalıyor. Ve
yorulma bilmiyor. Kılıcının kabzası kösele, delinmiş,
avucunda delinmiş kösele. Manda derisi galiba, kalın
bir şey, aşına aşına delinmiş kösele. Ve o kılıcı iki kişi
ancak kaldırıyor. Düşünebiliyor musun, özel yaratılmış.
Peygamberimizin kılıcı da var, Hz. Ömer‟in kılıcı da var,
normal, bizim insanların kullanabileceği kılıçlar. Ali‟ nin
ki başka. O‟ nu sevmek ibadet bence. Sevilmez mi ya,
içim dolar benim. O haksızlık, o rezalet ( Y.N: Aleviler
ve kızılbaşlık hakkında ) Yahudilerin oyunudur bence…
Benim „ Gelin Birlik Olalım „ diye bir şiirim var, Bedirhan
belki okumuştur.… Şöye geçer bir dizesinde ;
Asırlardır dinmedi bir Yahudi ninnisi
Aynı dinden değil mi Alevisi, Sünnisi ?...
Bin kere lanet olsun Yezid denen deliye,
Muhabbetle bağlıyız Muhammed‟ e, Ali „ ye…
Diye geçer. Bu son yazdığım şiirlerden
Nogaytürk – 4 2
RÖPORTAJ
Hakan BENLİ
GELİN BİRLİK OLALIM :
Siyah, beyaz kavgası nasıl ilginç değil mi ?
Gelin birlik olalım, yarın çok geç olmadan,
Bizim mezhep kavgamız daha gülünç değil mi ?
Gelin dirlik bulalım, vazgeçin öç almadan
Geçin o sınıfları geçin, kardeşim, geçin !...
Nefreti yok edelim, gel, sen de katıl bize,
Barışta buluşalım mutlu Türkiye için.
İntikam eşkıyası sevgiyle gelir dize.
Düşman sevindirmenin ne alemi var şimdi ?...
Yedi düvel elinden kim kotardı bu yurdu,
Milletçe kenetlenip, sarılmamız şart şimdi.
Mehmetçik değil miydi Lazı, Çerkezi, Kürdü
Demişiz…
Hangimizin ecdadı feda olmadı yurda ?...
Hangi bahçeden bir gül solmadı bu uğurda ?...
Sayın Safi, çok vaktinizi aldık, tam iki saat oldu
başlayalı. Teşekkür ediyorum o nedenle. Son olarak
eklemek istediğiniz bir şey var mı, bir mesajınız ?
Düne kadar Bosna‟ da kırılırken soydaşın,
Sana senden başka dost çıktı mı , düşün, taşın ?
Asırlardır dinmedi bir Yahudi ninnisi
Aynı dinden değil mi Alevisi, Sünnisi ?
Cemal SAFİ : Bitti mi ?... Peki, bütün sevenlere
sevgilerimi saygılarımı sizin aracılığınızla iletiyorum.
İnşallah başka bir gün başka bir röportajda beraber
olmak üzere hoşça kalın diyorum. İyi günler.
Bin kere lanet olsun Yezid denen deliye,
Hakan BENLİ : Ben teşekkür ediyorum. İnşallah
tekrar bir röportaj yaparız.
Muhabbetle bağlıyız Muhammed‟ e, Ali‟ ye.
Cemal SAFİ : İnşallah.
Satılır
Diye
Adını kâğıda yazamıyorum,
Gün olur yerlere atılır diye.
Ellerim tutmuyor çizemiyorum,
Resmini görenler tutulur diye...
AĢkın bedelliyse peĢin öderim.
Sen infaz edersen ipe giderim.
Kapında bir ömür kulluk ederim;
Bastığın yerlerde yatılır diye...
Gençliğim aksa da ömür çeĢmemden,
Ġçemem, korkarım dile düĢmenden!
YaĢını gizlerim dosttan düĢmandan,
Duyanlar gülmekten katılır diye...
Önceden kölenin suçunu göster,
Sonra'da al götür pazarla ister,
Kaç para derlerse saçını göster;
Bunun bir teline satılır diye! ...
Uğrunda kaç kalbi kırık bıraktım!
Kırk yıllık dostları nârına yaktım!
Tek senin incinip küsmenden korktum;
O hilâl kaĢların çatılır diye...
Cemal Safi
Nogaytürk – 4 3
D
Ġ N S A Y F A S I
NOGAYTÜRK
Dinimizde birlik ve beraberlik içinde olmanın yeri nedir?
(Toplulukta, birlik ve beraberlikte rahmet var, ayrılıkta ise azab-ı ilahi vardır.)
[Beyheki]
Ġnsan, fıtratı gereği daima mutluluğu aramaktadır
KiĢinin aradığı mutluluğa kavuĢabilmesi ve onu
huzurlu bir Ģekilde yaĢayabilmesi için toplum hayatına ihtiyacı vardır Toplu yaĢamaktan baĢka alternatifi
olmayan insanın huzuru ve mutluluğu da, toplumun huzur ve mutluluğuna bağlıdır Ġnsan, karĢılaĢtığı
sıkıntıları, içinde yaĢadığı toplumun bireyleri ile paylaĢma ihtiyacını hisseder Çünkü, insan karĢı karĢıya
kaldığı bazı problemleri, kiĢisel imkan ve gayretiyle her zaman aĢması mümkün olmayabilir ĠĢte bu
noktada, bir çok değiĢik mesleklerden ve farklı yetenek sahibi kimselerden teĢekkül etmiĢ olan birlik ve
dayanıĢma içerisindeki bir toplum büyük önem arz etmektedir Farklı görüĢ ve özelliklere sahip, çeĢitli
bireylerden oluĢan toplum fertlerinden hiç birinin üslendiği görev, diğerine kıyasla küçümsenemez
Toplumda âlim-cahil, zengin-fakir bütün kesimleriyle tam bir birlik-beraberlik oluĢtuğunda birlikte
yaĢamanın bir anlamı olabilir
Birlik Ve Beraberliğin Önemi Ġnsanlığın mutluluğunu hedefleyen yüce dinimiz Ġslâm, Tevhid dinidir
Tevhid, tek Allah inancı etrafında birleĢmektir Bilindiği gibi “‫ ا هلل ا ال الال ه‬Allah‟tan baĢka ilah
yoktur”sözü, bu tevhidin özünü teĢkil etmektedir Ġslâm dininin üzerinde durduğu en önemli konulardan
birisi, mutluluğun vazgeçilmez Ģartlarından olan birlik ve beraberliktir Birlik ve beraberliğin olduğu yerde
kardeĢlik, huzur, bolluk, bereket ve rahmet vardır Dünya ve âhirette mutlu olmak ancak Allah‟ın Kitabına
sarılmak, birlik ve beraberlik içinde olmakla mümkündür
Bu gerçeği Yüce Allah Ģöyle dile getirmektedir:
“Hep birlikte Allah‟ın ipine (Kur'ân‟a) sımsıkı sarılın Parçalanıp bölünmeyin Allah‟ın size olan nimetini
hatırlayın Hani sizler birbirinize düĢmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleĢtirmiĢti ĠĢte O‟nun bu nimeti
sayesinde kardeĢler olmuĢtunuz Yine siz, bir ateĢ çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan
kurtarmıĢtı ĠĢte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz” (Al-i Ġmran, 3/103)
Yüce Allah bu uyarının ardından birlik ve beraberliğin ihmal edilmemesini:
“Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düĢenler gibi olmayın ĠĢte onlar için büyük
bir azap vardır “ (Al-i Ġmran, 3/105) ayetiyle hatırlatmaktadır Sevgili Peygamberimiz (s a v) ise
Nogaytürk – 4 4
D
Ġ N
S A Y F A S I
NOGAYTÜRK
“… Size cemaati tavsiye ederim Ayrılıktan sakının Zira şeytan, tek kalanla birlikte olur İki kişiden uzak
durur Kim cennetin ortasını dilerse, cemaatten ayrılmasın Kimi yaptığı hayır sevindirir ve kötülüğü de
üzerse, işte o, mü'mindir”
“Mü‟minin mü‟mine karşı durumu yekpare bir binayı meydana getiren, perçinlenmiş kayaların birbirlerine
karşı durumu gibidir”
‫ل ن ف سه ي حب ما ألخ يه ي حب ح تى أحدك م ي ؤمن ال‬
“Sizden biriniz, kendisi için sevip istediğini kardeşi için de istemedikçe gerçekten iman etmiş olamaz”
buyruklarıyla cemaatten uzaklaĢmamayı sık sık hatırlatmıĢ ve her vesile ile birlik ve beraberliğin önemini
vurgulamıĢtır
Ġslâm dini, âyet ve hadislerle temellendirdiği kardeĢlik bağıyla, toplumda iliĢkilerin sağlıklı ve
düzgün olmasını hedeflemiĢ ve aynı zamanda bunu imanla ilintilendirmiĢtir Tek bir Allah‟a, aynı
Peygambere ve aynı Kitaba inanmıĢ olan Müslümanların Kur'ân‟ın etrafında birleĢmeleri, “birlikte dirlik
vardır ” ilkesine sarılmaları, asla bölünüp parçalanmamaları öğütlenmiĢtir Tarihe baktığımız zaman
görürüz ki, birlik ve beraberliğini devam ettiren milletler, yücelmiĢ ve yükselmiĢlerdir Bölünüp parçalanan
ve bölücülüğün pençesine düĢen milletler ise tarih sahnesinden silinip gitmiĢlerdir Milli ġairimiz Mehmet
Akif ERSOY :
“Girmeden bir millete tefrika, düĢman giremez,
Toplu vurdukça gönüller, onu top sindiremez
Sen, ben desin efrat, aradan vahdeti kaldır
Milletler için, iĢte kıyamet o zamandır” dizeleriyle bu gerçeği açık bir Ģekilde ifade etmiĢtir
Tevhit inancına dayalı birlik ve beraberlik ruhuna sahip olamayan, en temel asgari müĢtereklerde bile bir
araya gelemeyen milletler kendi sonlarını hazırlamıĢ olurlar Bu sebeple Yüce Rabbimiz:
“Allah‟a ve Resûl‟üne itaat edin ve birbirinizle çekiĢmeyin Sonra gevĢersiniz ve gücünüz, devletiniz elden
gider Sabırlı olun Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir ” buyurmakta, ( Enfal, 8/46), Sevgili
Peygamberimiz (s a v) de
"Kim itaatten dışarı çıkar ve cemaatten ayrılır ve bu halde ölürse, cahiliye ölümü ile ölür" öğütleriyle, ilahi
beyanı açıklamaktadır
Nogaytürk – 4 5
TEL : 0 332 641 41 93
CEP : 0 539 641 41 93
0 541 641 41 93
www.aluminyumkorkuluk.tr.gg
KONYA – KULU
Nogaytürk – 4 6
A
V R U P A „ D A N
Rukiye TEKER
İlk Turistlerimiz 1969-70 lı yıllarda Avrupa´ya göç etmeye başlamışlar. Şüphesiz ki en çok
zorluğu onlar çekmiş.Avrupa’nın bütün sıkıntılarına onlar katlanmış. Gerek ´dil´ gerek
´kültür´ açısından ve en önemlisi ise ´hasretlik´ açısından en zor zamanları onlar atlatmış.
B
izim köyde bu şekilde adlandırılırdı yurtdışında
yasayan Nogaylarımız, benim babamda bir turist
olmasına rağmen, ben „Turistin“ ne demek olduğunu
bile anlayamayacak kadar küçüktüm o zamanlar.
Meğer baya eskilere dayanırmış bizim bu Turistlerin
hikayesi. 
İlk Turistlerimiz 1969-70 li yıllarda Avrupa´ya göç
etmeye başlamışlar. Şüphesiz ki en çok zorluğu onlar
çekmiş. Avrupa’nın bütün sıkıntılarına onlar katlanmış.
Gerek ´dil´ gerek ´kültür´ açısından ve en önemlisi ise
´hasretlik´ açısından en zor zamanları onlar atlatmış.
Anneyi, babayı ,esini , çoluğunu çoçuğunu bırakıp ekmek
parası diye cıkmışlar yola .Harita üzerinden sorulsa belki
de yerini bile gösteremeyecekleri , dilini, dinini
bilemedikleri bir ülkeye gelmek aslına bakarsanız o kadar
da kolay değil (o zamanın şartlarında...)
Bu cesur Nogaylarımız :) Avrupa’ya gelerek ,neleri
göze almışlar , neler yaşamışlar kısaca bir değinelim;
Her şeyden önce Avrupa’ ya gelen ilk nesil
oldukları için azınlıktaydılar buda her anlamda hayat
şartlarını zorlaştırmaya yetiyordu. O zamanlar ne bir
Türk marketi , ne bir Cami nede derdini anlatabileceğin
bir yer varmış.Bir kaç aile kendilerince birbirlerine destek
olmaya çalışıyorlarmış ama en güzel yanı da buymuş
zaten birlik ve beraberlik, son derece kuvvetliymiş ilk
kuşağımızda...
Maalesef yavaş yavaş yitirmişiz o değerlerimizi. :(
İlk kuşağımızın ardından, 2.nesil, 3.nesil derken
Avrupa’daki Nogaylarımız gittikçe çoğalmaya başladı. Ve
artik baya bir çekik gözlü Nogaylarımızdan görmek
oldukça mümkün bu gurbet elde :).
İlk nesil ve son nesil arasında dünyalar kadar fark
var diyebiliriz.Şimdiki Nogaylarımızın Avrupa’da hemen hiç
bir konuda sıkıntı çektikleri söylenemez aslında, yalnızca
yağmur yağdığı zaman burcu burcu kokan TOPRAK hasreti
dışında... yani VATAN hasreti...
Şu an Avrupa Nogay gençlerinin kaçıncı nesil
olduklarını tam olarak adlandıramam belki ama su bir
gerçek ki ,kesinlikle Avrupa’daki son nesil değiliz....
Aslına bakılırsa Avrupa’da yaşayan gurbetçilerimiz
gerek Türk olsun gerek Nogay olsun hemen hepsi ayni
sorunu yaşayıp ayni sıkıntıları çekmişler. Yani buradaki
gurbetçilerimizi Nogaylar su şekilde Türkler bu şekilde
sıkıntı çekmiş diye ayırmayı pekte doğru bulmuyorum.
Ama biz Nogaylarımız her nerede yasarsak yaşayalım
, ne Kültürümüzden ,ne yemeklerimizden , ne de
çayımızdan vazgeçmiş değiliz :)
Burada şüphesiz ki en çok dikkat çeken Türk
toplumuyuz , nasıl derseniz; ilk önce çekik gözlerimizden
dolayı; Avrupalılar bizi bir Japon , bir Koreli yada bir cinli
zannederken biz göğsümüzü gere gere „Türk’üz biz Nogay
Türküyüz“ dediğimizde yüzlerindeki o şaşkınlık görülmeye
değer doğrusu :)
Kısa bir şaşkınlık ve hayranlıktan sonra başlıyoruz
Avrupalılarla Nogay Türkleri hakkında sohbete . Çayımızın
rengi aslında İngiliz çayından dolayı tanıdık geliyor onlara
.Yalnız bizimki tuzlu oluyor dediğimizde yüzlerinde küçük
bir eksime oluyor :) „was mit salz oder „ :) „tuzlumu nasıl
yani“ …
Hala ilk görüşte Türk mü yoksa Asyalı mı acaba diye
ayırt edemeseler de tam olarak :) Avrupa toplumu o kadar
benimsemişler ki bizi artik , hiç bir şekilde yabancılık
çektiğimiz söylenemez Avrupa topraklarında...
Avrupa’dan kucak dolusu sevgilerle
Nogaytürk – 4 7
T
E K N O L O J Ġ
NOGAYTÜRK
2003 yılı Yazı'nda, bir ulusal iĢletim sistemi dağıtımı oluĢturmanın yerinde bir karar olduğu
sonucuna varılarak somut düzeyde planlama iĢine giriĢildi.
Pardus adı, Anadolu Parsı'ndan, Panthera
pardus tulliana'dan geliyor.
Anadolu Parsı, Leopar alttüründeki büyük
kedilerin Anadolu‟daki son temsilcilerindendir.
Boyu 200-250 cm, ağırlığı diĢilerde 35-50 kg,
erkeklerde 45-70 kg civarındadır. YaklaĢık ömrü
20 yıldır. Son derece çevik olan Anadolu parsı,
etoburdur ve geyik, yaban keçisi, yaban domuzu,
küçük memeliler ve kuĢlar gibi birçok hayvan
avını oluĢturur.
2003 yılının önemli bir bölümünde ulusal
bir dağıtımın gerekliliği, dünyada benzer
uygulamalar, yazılım endüstrisinin mevcut
durumu ve eğilimleri araĢtırıldı. Ülkenin bilgi
teknolojisi alanındaki insan kaynağı, yerel yazılım
sanayinin yetenekleri ve rekabet unsurları
incelendi. Tüm bulgular ıĢığında, 2003 yılı
Yazı'nda, bir ulusal iĢletim sistemi dağıtımı
oluĢturmanın yerinde bir karar olduğu sonucuna
varılarak somut düzeyde planlama iĢine giriĢildi.
Mevcut iĢletim sistemleri, baĢta Linux
olmak üzere incelendi, açık kaynak yazılım
metodolojisi ve felsefesi ayrıntılı olarak çalıĢıldı.
Hedef, bir dağıtım oluĢturmanın ötesinde, bu
dağıtımı sürekli kılabilecek organizasyonel yapıyı
da kurmak olduğundan yazılım endüstrisinde,
özellikle
açık
kaynak
çerçevesinde,
kullanılabilecek iĢ modelleri irdelendi
.Bu incelemeler sonrasında, 2003 yılı
Güzü'nde,
Linux
temelli,
açık
kaynaklı,
olabildiğince GPL lisanslama yöntemini kullanan bir
iĢletim sistemi dağıtımı oluĢturulmasına karar
verildi.
Pardus projesinin hayata geçmesi 2004 yılı
baĢında teknik ekibin çekirdeğinin oluĢturulması ile
baĢladı. Bu aĢamada Türkiye'nin Linux geçmiĢi,
mevcut ve planlanan dağıtımlar, açık kaynak ve
Linux camiası ve giriĢimleri de göz önüne alınarak,
var olan bilgi birikimi ve deneyimden en üst
düzeyde yararlanmanın yolları arandı. Sonuçta
ulusal iĢletim sistemi geliĢtirilmesinde görev alması
en uygun kiĢiler Türkiye'nin dört bir yanından
seçilerek TÜBĠTAK UEKAE bünyesinde katıldılar.
2004 yılının önemli bir kısmı teknik
alternatiflerin değerlendirilmesi ile geçti. Farklı
Linux dağıtımları incelendi, mevcut dağıtımlardaki
eksiklikler, olası geliĢim alanları, yapılması
gerekenler ve bunların iĢ gücü ve kaynak
gereksinimleri irdelendi. Hedef kitlenin kim olacağı
üzerinde beyin fırtınaları yapıldı, bunun sonucu
olarak yol haritası alternatifleri belirlendi.
ihtiyaçlarını hedefleyen” bir iĢletim sistemi
olmasına, 2004 yılı Ekim ayında bu teknik
değerlendirmeler sonuçlandı ve yayınlanan Proje
Nogaytürk – 4 8
T EKNOLOJĠ
NOGAYTÜRK
Ana SözleĢmesi ile amaç, yöntem ve takvim
belirlendi. Pardus'un
“biliĢim okur-yazarlığına sahip bilgisayar
kullanıcılarının temel masaüstü “mevcut Linux
dağıtımlarının üstün taraflarını kavram, mimari ya
da kod olarak kullanmasına”, ancak “otonom
sisteme evrilebilecek bir yapılandırma çerçevesi ve
araçları ile kurulum, yapılandırma ve kullanım
kolaylığı sağlamasına” karar verildi.
Teknik hedefi ve yöntemi belirlenen proje
hızla ilerlemeye baĢladı ve 1 ġubat 2005 tarihinde
ilk ürün olan Pardus ÇalıĢan CD 1.0 yayımlandı.
Projenin amaçları ve teknik yaklaĢımı hakkında
Linux camiası ve kullanıcıları bilgilendirmeyi
amaçlayan ÇalıĢan CD beklenenin üzerinde ilgi
gördü. Sonrasında geliĢtirme daha çok özgün
yenilik projelerine yoğunlaĢtırıldı ve nihayet 26
Aralık 2005'te Pardus'un ilk kurulabilir sürümü olan
Pardus 1.0 Web üzerinden yayımlanmaya
baĢlandı.
Pardus 2009, Pardus'un temel teknolojileri
olan PiSi ve COMAR'da birçok yeni özelliği
desteklerken, daha sorunsuz bir kurulum için
YALI'nın güncellenmiĢ sürümünü kullanıyor.
Pardus açılıĢ sisteminde yapılan iyileĢtirmelerle
Pardus kullanan sistemlerin açılıĢı hızlanırken,
uzak dosya sistemleri altyapısı için de bir çok
iyileĢtirme Pardus 2009 ile birlikte gelen yenilikler
arasında
göze
çarpıyor.
Bütün Pardus yönetim araçları yeni KDE4
teknolojileri ile uyumlu çalıĢacak Ģekilde gözden
geçirildi. Hızlıca bağlanılan ağı değiĢtirebilen Ağ
Plasma Programcığı, sistem servislerini yönetme
ve durumlarını masaüstünden takip etmeye
yarayan Servis Plasma Programcığı öntanımlı
olarak
kurulu
geliyor.
Öntanımlı olarak delta paket desteğinin açık
olduğu Pardus 2009'da paket kurma ve
güncelleme iĢlemleri daha az ağ bağlantısı
kullanıyor ve çok daha hızlı yapılıyor. Paket
bileĢenlerindeki değiĢiklikler ile artık Paket
Yöneticisi'nde istenilen araçları bulmak çok daha
kolay.
Yalı ve PiSi'de yapılan iyileĢtirmeler ile
kurulum hızı 2 kat artan Pardus 2009, ortalama bir
bilgisayara 15 dakikada kurulabiliyor. Ayrıca kurulu
sisteminizde son yapılan güncellemeleri geri
almak, silinen önyükleyiciyi tekrar yüklemek vb.
kurtarma ve sorun giderme iĢlemleri de yeni Yalı
ile yapılabiliyor.
Uzun zamandır bir çok Pardus kullanıcısının
tercih ettiği, KDE ailesinin yeni ürünü KDE4 artık
öntanımlı masaüstü ortamı olarak geliyor. Pardus
için yapılan geliĢtirme ve iyileĢtirmeleri içeren en
son kararlı KDE sürümü, Pardus 2009 ile öntanımlı
olarak geliyor. Ayrıca tüm KDE yazılımları da yeni
KDE ile uyumlu en güncel sürümleri ile Pardus
depolarında
yer
alıyor.
Yeni sürüm KDE ile Pardus kullanıcılarına yepyeni
bir masaüstü tecrübesi sunuyor. Her bileĢenin
maaüstünde herhangi bir yere konumlanabildiği ve
özelleĢtirilebildiği Plasmoid teknolojisi, masaüstü
ile tam uyumlu Strigi masaüstü arama teknolojisi,
masaüstü ortamı ile bütünleĢik masaüstü efektleri,
uzaktan eriĢim vb. pek çok özellik içeren yeni nesil
dosya yöneticisi Dolphin, kullanıcılarımızı bekleyen
yeniliklerden sadece birkaçı.
Yepyeni Pardus aracı Sistem Yöneticisi ile artık
sistem genelinde klaye haritası, sistem dili, zaman
dilimi gibi temel ayarları çok daha rahat
yapılabiliyor.
GeliĢtirilen önbellek sistemi ile Paket
Yöneticisi ve PiSi artık çok daha hızlı çalıĢıyor.
PiSi'nin
paketleme
sisteminde
yapılan
iyileĢtirmelerle artık paketler ortalama %20 daha
küçük.
Nogaytürk – 4 9
ġ ĠĠR
Mehmet TAŞKIRAN
CASLAR
Ak caslar akıllı caslar,
Nogayga Nogay kerek,
Ak basında kekilli caslar,
Nogayga Nogay kerek.
Tiliniz ayaman aguv,
Lapınız biyik,esiginiz enkuv,
Sizsiz bolmaz biyikke Ģıguv,
Nogayga Nogay kerek.
Kaleminiz ak cazsın,
Artınızga pek cazsın,
Birbirinizge kerek cazsın,
Nogayga Nogay kerek.
Ölüm birev,ömirde,
ġürür bolsa temirde,
Birbirinzidi taslamanız Ģamırda,
Nogayga Nogay kerek.
Azakay aytıp,köp anlanız,
Cırımızdı birge tınlanız,
Mamet ininizdi ınanız,
Nogayga Nogay kerek,
Nogaytürk – 5 0
ERTENGĠ
Hakan BENLİ
Kaynak : Minübe GÜNER
Derleyen : Ö. Hakan BENLĠ
Tarih : 25.02.2008
Bır bar eken, bır cok eken; cok demesi pek
günah eken. Evvel zaman iĢinde bır kartman bır
kurtga bar eken. Bu kartman kurtgadın da bır gızı bar
eken. O kart, zavallı bır fakir eken bir fakir eken, mal
güdediken.
Bır kündün bır berinde karttın kurtgası öledi.
Gızman kart kaladı. Karttın yaĢadıgı cerge yakın bır
de dul bır bike bar eken. O da kurtga eken. O kurtga
aytadı iĢte; kurtga künde kabar ciberedi buga,
kartga.
- Ġlla meni alsın men üyleniyikmen, men onuman
üylenmek isteymen, diydiken. Men onun gızına
kararman diydi.
Kart da kabar ciberip aytadı:
- Erten üylensek, analık bolur menim gızımga
karamaz diydi. Kurtga:
- Kararman diydi, bır söz beredi.
En nihayetinde kart, kurtgadı bike etip aladı
özüne. Karttın üyüne keledi, kurtga. Ondan sona bır
gun bulay, eki gun bulay, gızman zıtlaĢıp baslaydı,
analık ya...
Kart aytadı:
- Zormunan keldin amma Ģimdi gızımga dirlik
bermeysın diydi.
Kurtga künde aytadı gızdın babasına:
- Gızın naday etedi, gızın anaday etedi, dep aytadı
zavallıga.
Ondan sonra, mal güder eken ya babası,
babası avruydu. Babası avruduktan sonra gızdı mal
güttürmege ciberedi analık. Mal gütmege ketedi,
ketgen zamanda bu maldı küdedi, Analıgı gızdın
koluna da bır kazak beredi eken. Künde bunu ör
diydiken. Hem mal güt hem bunu ör. diydiken. Bu gız
zavallı cılaydı, cılaydı, cılaydı... Hem mal Ģeviredi,
hem bır karıs öremaydı. Bırde karaydı, maldı
Ģevireyim degende, bir kümale körünedi buga. O
kümalege ketedi, ketse iĢinde bır kurtga oturu. O da
Hıdırilyas eken amma gız bunu bilmeydi. Baradı:
- Netesin aye? diydi.
- Ke gızım. Ne eteyim, oturuman diydi, iĢgerde
kurtga. Ne eteyim, oturuman yavrum. diydi.
Bırtikiy gonuĢadılar, sonra bır ara kurtga
gızga:
- Nav yerdi bır sıpıraĢ, diydi. Bu kurtgadın
kümalesini aruv etip sıpıradı. Kurtgadı kuĢaklaydı,
süyedi:
- Ah ayem, aynı menim anamday kokuysun. diydi.
Menim bır analıgım bar diydi. Babam aruv edi, mal
güdetan edi. ġimdi O avurdu, men güdemen maldı.
Hem mal güdemen bir de menim kolumga kazak
bedri, onu öremen diydi. Öremen öremen bolmaydı,
üyge barganda da analıgım azarlaydı, zopalaydı
meni diydi.
Cılaydı gız.
Kurtga aytadı:
- Yavrum sen ör, bu öser diydi.
O mubarek de Hıdırilyas eken. O öredimöredi,
kurtgadın
yanından
ketedi.
Üyge barıyatrıkende gocaman kazak boladı bu.
Aketedi anasına beredi.
Neyse, olay olay derken, bunun babası da
öledi,
bu
zavallı
kaladı.
Bır zaman keĢedi, bır cas buga aĢık boladı. O‟nın atı
da Beybörek eken. Gızdı analıgından ayttıradı,
ayttıradı bermeydi... Ayttıradı, ayttıradı bermeydi.
Bike, bermeydi Allah bermeydi. Anav ekövü süyedi
ya birbirini, bermeydi.
O cerde bir padiĢahtın da bır ulu bar eken.
Allah tarafından heĢ balası bolmaydıken. Bolgan
balası da bala tuv, cılan bolup tuvadıken. PadiĢahtın
kenĢeginin balası cılan bolup tuvganu üĢün casga
gız aladıkenler. Gızdın bargan günü padiĢahtın ulu
cılan bolup Ģakıp öltürediken. Bargan kenĢekti,
bargan künü Ģagıp öltürediken; tanga ölediken,
bargan gızlar.
Bunu bike esitedi, analıgı. Diydi ki:
- Menim bır arüv gızım bar, keliniz menim gızımdı
bereyim, alınız diydi.
Bunlar tüngür kelediler, neyse bu gızdı
aladılar cılanga.
Gız analıgına cılap cılap:
- Barmayman men O‟ga! diydi. Analıgı:
- Baryaksın! diydi.
- Meni öltürür O, men de ölyükmen endi diydi.
Analıgı gene:
- Bayraksın! diydi.
Bu gız cılaydı, cılaydı, cılaydı. Kene o kümale
ketedi. Kümalege barganda o kurtgadı gene
oturbyatırkende köredi. Kurtga gızdın cılaganını
körüp soraydı:
- Ne üĢün cılaysın yavrum? diydi. Gız, kurtgaga: - Ne
cılayım aye. diydi. Bir padiĢahtın ulu bar, meni O‟ga
ayttıradılar. O da algan gızdı Ģagıp öltürediken. Meni
de erten aketiyikler, men de ölüyükmen. diydi.
Barmayman, barmayman dep aytaman, analıgım
bolyak bike meni zorman beredı diydi.
Nogaytürk – 5 1
ERTENGĠ
Hakan BENLİ
Menim de süydügüm bir cas bar, Beybörek dep.
Meni O‟ga bermeydiler, anavga berediler dep aytıp
aytıp cılaydı.
Neyse, bu olay degen sonra gayrı kurtga
kızga:
- Yavrum heĢ cılama dep aytadı. Cılanbeg‟den üĢün;
O öyle aruv bır cas, öyle gözel bır cas O. diydi. HeĢ
zannetbiyiksin, O senin Beybörek‟inden gözel birövü.
diydi. Sen kenĢek bolup bardımıydı O, keĢe canınga
cılan bolup keliyik, tilge kelip o zaman saga dösekge
cat dep aytıyak. diydi kurtga. O saga olay degende
sen de oga çeĢinde kel koynumga. dep ayt diydi. O
zaman kırk kabak kiyimi bar onun. Cenab-ı Allah da
olay yaratgan O‟nu, cılan bolup yaratgan, sabid
amma cılan tuv O. diydi. Saga ĢeĢin dedikce, sen de
oga ĢeĢin de kir koynumga. dep tembihleydi. Bunu
kırk sefer ayt O‟ga, Cılanbeg her seferinde Ģırpınır
bir kabıgınu atar, her seferinde bır kabıgını taslap,
sonunda bir cas bolur… bır cas bolur… gözel mi
gözel. HeĢ de seni öltürmez. diydi.
Kız neyse turup üyüne ketedi.
Ertesi kün kelip gızdı aketediler, zavallıdı.
Üylenediler, keĢe bolganda cılan bunun canına kelip,
tilge keledi:
- ġeĢinip dösekge cat. diydi. KenĢek de Cılanbeg‟ge:
- Men ĢeĢinirmen, sen ĢeĢin de kir koynumga. diydi.
Cılanbeg bir kat kabıgını atadı. Gızga bırtta:
- ġeĢinip tösekge kir. diydi. Kız da kene Cılanbeg‟ge:
- Men ĢeĢinirmen, sen ĢeĢin de kir koynumga. diydi.
Cılanbeg üstünden bır kat taa kabıgını atadı.
Bunu kırk kez yasaydılar. En son kabıgını
atıyatırkende Cılanbeg Ģırpınadı, Ģırpınadı, Ģırpınadı.
Kırk kabat kabıgını attıktan sona babaciğit, gözel mi
gözel bir cas bolup Ģıgadı...
Ertesi kün castı körgen padiĢah babası, anası
süyünedi. Camsan gızdı körgen anav analık yanadı
da tutuĢadı.
Zaman keĢedi kenĢektin Cılanbeg‟den bır gızı
boladı. Analık kene bır dertge tüsedi. Gız ölmedi ya.
Karaydı padiĢahtın yanında gızdın rahatı cerinde,
sarayda yaĢap ketedi. Ne eteyim, ne eteyim diydi.
Aklına Beybörek keledi. Baradı Beybörektin yanına.
Onu fitnelep baslaydı:
- Sen gızımdı o gadar süydün de, ne O‟nu
Cılanbeg‟ge taslap kettin. Menim gızım seni bek
süyedi. Sen bunu akaĢ. diydi.
Beybörek gızdın özünü süygenını üyrengen son
Cılanbeg‟ge baradı:
- Gızdı almaga keldim, illa gızdı alyakman, O‟nu
maga beriyiksin. dep aytadı.
Berirsin, bermezsin, berirsin, bermezsin... derken
ekövü töbelesedi.
Bu gız da halen süyediken Beybörekti. Beybörekmen
gız kaĢadılar. KenĢek kızını Cılanbeg‟de taslap
kaĢadı. Anav padiĢah, kolu uzun, ne yasap ne etip
bu kaĢganlardı ıslaydı. Barırsın, barmazsın, derken...
Ne etiyik, ne etiyik diydi, o uyerdeki komĢuları.
Bundan gızı bar, navdu da süyedi ekövü birbirinı
diydiler. Ne eteyik aĢe? diydiler. O zaman caslarga
aytadılar:
- Bu gızdı bir tarlaga aketiyisiniz, eki atmınan
kovalap iyice coryaksınız sıcakta. diydiler. Ekönüz de
eki destidi alyaksınız kolunuzga, kaysınızdan avel su
tilerse gız onun gayrı. diydiler.
Sonumunan; bikedi aladılar ketediler, üken bir
tarlaga taslaydılar. Caslardın ekövü eki yaktan
atlardın üstünde, aldılarına bikedi katıp cuvurtadılar,
cuvurtadılar, su tolu testiler de kollarında... KenĢek
sıcakta küneĢtin astında, cuvurup cuvurup cigeri
susuzluktan canadı, terleydi, cılbırap kaladı. KenĢek
bır yaktan da:
- Allah‟ım men ne eteyim Ģindi. dep cılaydı.
Cılanbeg‟den su tilesem gızım bar, sabi.
Beybörek‟ten su tilesem canımdan köp süyemen.
Men bunlardı kaytiyikmen ya Rabbim. dep düĢünedi.
KenĢek bır yaktan bulay düĢünübyatır ekende, anav
caslar da atlardın üstünde bunu kovalaydıkenler.
KenĢektin tili tamagı kurugan, közünün aldı kararıp
ketediken. Gayrı dayanyak güĢü kalmagan, cerge
cıgılıp kalgan. O arada caslardan birövüne ünlegen:
- Cılanbegim, Cılanbegim... Bır su ber aslan begim...
dep calvaradı.
KenĢektin Cılanbeg‟ten su tilegenini esitgen
Beybörek haman atından atlaganıman kenĢektin
canına baradı. Kolundaki testidi kenĢekge uzatıp
beredi. KenĢek Beybörek‟din uzatganı destidi alıp
kana kana su iĢedi. Cigerindeki cangındı söndüredi.
Cılanbeg atının üstünde onlarga olay karap kaladı,
nutgu tutuladı. Avzuna bir Ģiy kelip de aytamaydı.
KenĢek suvunu iĢip bolgan sona Beybörek atının
cularından ıslap, atına minedi. KenĢekti kuĢaklap
atına mindiredi, mindirgenimen arkasına bile
karamay kenĢekti alıp kaĢadı.
Beybörekminen O gız üylenediler, balaga Ģagaga
karısıp Ģıkadılar. Cılanbeg de arkada gızıman olayca
kaladı. Analıgı bolıyak kurtga da buga dayanamay
köp geĢmeden öledi. Beybörekminen gız onadı,
ösedi, muradına geĢedi, bu ertengi de bu cerde
bitedi.
Nogaytürk – 5 2
S
A Ğ L I K
Op.Dr. Erkan ESKEN
Bel fıtığında en sık Ģikayet ağrıdır. Hastalar ters bir
hareketle veya travma sonrası aniden ya da kendiliğinden yavaĢ
yavaĢ ortaya çıkan bel ağrısından yakınırlar. KiĢinin bel
hareketlerini kısıtlayıcı nitelikte olan bu ağrı kendiliğinden ya
da yatak istirahati ve medikal tedavi ile 2-3 hafta içerisinde
geriler. Nadiren de olsa direkt bel bel ve bacak ağrısı Ģeklinde
bir öykü de olabilir. ĠyileĢmeyen bel ağrısına bacak ağrısı
eklenir. Bir çok hasta bacak ağrısını, baskı altındaki sinir
köküne ait duyusal dağılım alanında tarif eder. Ağrı hareketle,
öksürmekle, hapĢırmakla, ıkınmakla artar, yatak istirahati ile
azalır.
Ağrıya eĢlik eden ikinci bulgu sıklıkla bacaklarda olan
uyuĢmadır. UyuĢukluk bası altındaki sinirin görev yaptığı
yerdedir. Kuvvet kaybı ise daha az karĢılaĢılan bir Ģikayetdir.
Bel fıtığının ileri dönemlerinde refleks kayıplarıda ortaya
çıkmaktadır.
Bel fıtığının diğer ismi lomber disk hernisidir.
Teknolojinin ilerlemesine paralel olarak insanların
haraket aktivitelerinin azalması, bel ağrılı hastaların
sayılarının
artıĢındaki
en
önemli
nedenlerden
biridir.Lomber disk hernisi en sık iĢ gücü kaybına neden
olan hastalıklardan birisidir. Bel denilen bölge 5 adet
lomber adı verilen omurgadan oluĢur ve bunların her biri
L1 'den L5 'e kadar numara alır. Yapılan çalıĢmalar
insanların %80'ninin hayatının her hangi bir aĢamasında
bel ağrısından Ģikayetçi olduklarını göstermektedir. Bel
ağrılarının en sık nedeni bel fıtığıdır.
Tanı yöntemleri içinde manyetik rezonans (MR)
görüntüleme en sık tercih edilen yöntemdir. Kapalı yerde kalma
korkusu olan ve kemik yapılara ait patoloji düĢünülen
hastalarda lomber CT tercih edilebilir. Bel kaymaları ve kırık
Ģüphelerinde direk grafiden de yararlanılmaktadır.
Bel fıtıklarında tedavi yöntemleri iki kısma ayrılabilir:
1- Konservatif tedavi
2- Cerrahi tedavi
Vücut ağırlığının büyük kısmını lomber
omurgalar taĢır. Bu nedenle fıtık bel bölgesinde daha sık
görülür. Lomber bölgede bu oran %95 hastada L4-5 ve
L5-S1 arasındaki bölgelerdedir. Hastaların %90'ında hiç
bir tedavi yapılmaksızın bir ay içerisinde ağrı Ģikayeti
geçtiği ya da azaldığı için birçok hasta hekime
baĢvurmaz. Bel ağrılı hastaların tüm yaĢamları boyunca
bel fıtığı olma riski %5'dir.
Bel fıtığı oluĢması için risk faktörleri, genç-orta
yaĢ, erkek cinsiyet, ailesel yatkınlık, çevresel faktörler,
geçirilmiĢ travma ve sigara içmek sayılabilir. YaĢla
birlikte bel ağrısı sıklığında artıĢla beraber bel fıtığı
oluĢma oranında azalma görülmektedir. Nedeni diskin
yapısında bulunan sıvı kaybının olması ve sertleĢmesidir.
Çevresel faktörler; aĢırı mekanik zorlama, sedanter
yaĢam, tekrarlayan vibrasyonel etkilere maruz kalma
Ģeklinde özetlenebilir.
Nogaytürk – 5 3
S
A Ğ L I K
Op.Dr. Erkan ESKEN
Bel ağrılı hastaların sık baĢvurduğu diğer bir yöntem
ise korse kullanmaktır. Ancak kas zayıflığına neden olduğu
için günümüzde kullanımı önerilmemektedir.
Lomber disk hernisine bağlı ağrıların doğal
seyrinde hastaların büyük bir çoğunluğunda bir kaç ay
içerisinde ağrılar kaybolur. Bu da ilk basamak tedavinin
konservatif olma gereğini ortaya koyar. Konservatif tedavi
en az 6 hafta en fazla 6 ay olmalıdır. Bu tedavi süresince
kısa yatak istirahati, ağrı kesici ve kas gevĢetici
uygulanması, ardından önce pasif hareketler daha sonra ise
kademeli olarak egzersiz programları uygulanmalıdır.
Eğer hastada ilerleyici kuvvet kaybı, konservatif
tedavinin yarar sağlamaması, tekrarlayan ağrılar, tekrarlayan
nörolojik defisit, dar kanal zemininde fıtık varsa veya
hastanın sosyal hayatı ileri derecede etkileniyor ise cerrahi
tedavi düĢünülmelidir. Eğer hastada, idrar veya gaita
kaçırma, düĢük ayak (ayak bileğini çekememe) gibi bir bulgu
varsa 24 saat içerisinde cerrahi tedavi uygulanmalıdır.
Cerrahi yöntemler
- Standart lomber diskektomi
- Lomber mikrodiskektomi
- Artroskopik mikrodiskektomidir.
Nogaytürk – 5 4
G
E N Ç L Ġ K
NOGAYTÜRK
. Ergenlik çağındaki çocuğunuzun rutin haline gelmiş olan yemek saatlerine, haber dinleme
saatine ve yatma vaktine ayak uydurmasını sağlayın.
Ergenlik
çağındaki
gençlerin
uyku
problemleri birçok çalıĢmaya ve konferansa konu
olmuĢtur. Ergenlik döneminden geçen gençler
uykusuzluk sorunu ile karĢı karĢıyadır. Peki, bu
sorun onları nasıl etkiler? Uyku bozuklukları
hafızayı zayıflatır, yaratıcı düĢünme kapasitesini
azaltır ve öğrenmeyi olumsuz etkiler. Ergenlik
döneminden geçen gençler zaten yoğun stres ve
duygusal sorunlarla boğuĢmak zorundadır.
Bir de buna uyku düzensizlikleri eklenince,
gençlerin yaĢadığı sorunlar artmaktadır. Ergenlik
çağındaki gençlerde sık sık sinirlilik hali, güven
eksikliği ve duygusal dalgalanmalar yaĢanır.
Ancak uyku düzensizlikleri yaĢanan bu sorunları
daha da karmaĢık bir hale getirir. Kronik uyku
düzensizliğinin bir sonucu da depresyondur.
Uykusunu yeteri kadar alamayan bir gencin
bağıĢıklık sistemi zayıflar ve ciddi hastalıklara
karĢı dirençsiz hale gelir. Uykusuzluk gençlerin
karar alma mekanizmalarını da zayıflatır. Gençler
hayatlarında ilk kez ergenlik çağında kendi
kararlarını verme zevkini tatmaktadır. Karar alma
mekanizmalarını gerektiği Ģekilde kullanamayan
gençler bu fırsatı da gerektiği Ģekilde
kullanamamaktadır. Bisiklete binme ve araba
kullanma gibi son derece dikkat edilmesi gereken
aktivitelerde gerektiği anda gereken kararı
vermekte zorlanan gençler ciddi “güvenlik
sorunları” yaĢamaktadır.
Trafik kazalarının %55′i ergenlik çağındaki
gençleri kurban etmektedir. Bu kazaların birçoğu
akĢamları yalnız baĢına dıĢarı çıkan gençler
yüzünden yaĢanmaktadır. Birçok uzmana göre,
trafik kazaları uykusuzluğun neden olduğu
uyuĢukluk ve durgunluk hissi nedeniyle ortaya
çıkmaktadır.
Yapılan yeni bir araĢtırmaya göre, ergenlik
çağındaki gençlerin vücut ritimleri çocukların ve
yetiĢkinlerin vücut ritimlerinden daha farklıdır.
Ergenlik çağı, gençlerin yatıĢ ve kalkıĢ saatlerini de
değiĢtirir. Ergenlik çağını yaĢayan bir çocuğu zorla
erken
yatırmaya
çalıĢmak,
vücut
ritmini
değiĢtirmeyecektir. Çocuğunuzu zorla erken
kaldırmanız da bir iĢe yaramayacaktır. Bu durum
çocuğunuzun kendisini daha uykulu ve daha
huzursuz hissetmesine yol açacaktır.
Uyku düzensizliği yaĢayan gençlere yardım
edebi
Ġleceğiniz
konular
m Çocuğunuzun fiziksel faaliyetlerini yakından
takip edin. Çocuğunuz okuldan geldikten sonra
spor yapıyorsa, bir müzik aleti çalıyorsa, part-time
bir iĢte çalıĢıyorsa, gençlik klüplerine gidiyorsa, iĢi
bir hayli zor demektir. Yapılan her bir faaliyetin ayrı
bir günü ve saati olmalıdır. Birçok genç aynı anda
birden fazla faaliyetle ilgilenerek zaman geçirmeyi
sever ancak bu yoğunluk çocuğunuzun
Nogaytürk – 5 5
G ENÇLĠK
NOGAYTÜRK
uykusunu kaçırıyorsa, hafifletilmesi gerekmektedir.
Çocuğunuzla öyle bir program yapın ki bir günde
hem ödevlerine, hem sosyal hayatına,hem de
uykuya ve dinlenmeye gereken zamanı gerektiği
Ģekildeayırabilsin.
Ergenlik çağındaki çocuğunuzun rutin haline
gelmiĢ olan yemek saatlerine, haber dinleme
saatine ve yatma vaktine ayak uydurmasını
sağlayın. Çocuğunuzun yatma saati aileniz için
planladığınız yatma saatinden daha geç ise,
kendisi ile bir anlaĢma yaparak gece yatıĢ
saatleriniz arasında bir denge kurmaya çalıĢın.
Çocuğunuz okula gitmek için, çok mu erken
kalkıyor? Bazı okullarda dersler sabah çok erken
saatlerde baĢladığından, gençler bu tempoya ayak
uydurmakta güçlük çekmektedir. Bu da günümüz
gençlerinin sıklıkla yaĢadığı sorunlardan biridir. Bir
genç eğer 6,5 saatten daha az bir zaman diliminde
uyuyorsa, sabah derslerinde konsantre olabilme
kapasitesini ancak %50 oranında kullanabilir.
Kısacası, uykusunu alamayan çocuklar yeni Ģeyler
öğrenmekte güçlük çekmektedir. Okul müdürü ile
konuĢarak, kendisini ders saatlerinin daha makul
saatlerde baĢlaması konusunda ikna etmeye
çalıĢın.
Çocuğunuzun beslenme düzenine dikkat
edin. Çocuğunuz akĢam saatlerinde çok fazla
miktarda kola ve kahve gibi kafeinli içecekler
tüketiyorsa,
geceleri
uykuya
dalmakta
zorlanacaktır. Kafeinli içecekler -mümkünse
akĢamüstü saatlerinden sonra içilmemelidir.
Çocuğunuza
alkolün
uykuyu
olumsuz
etkileyeceğinden bahsedin.
Yatmadan önce bilgisayar baĢında gerek
ders çalıĢarak gerekse oyun oynayarak zaman
geçirmek de çocuğunuzun uykusunun dağılmasına
neden olabilir.
Uyku saatlerinde çocuğunuz ile kavga
etmekten kaçının. Tam da uyku öncesinde
ailesinden azar iĢiten bir çocuk kendisini sinirli ve
gergin
hissedeceğinden
uykuya
dalmakta
zorlanacaktır.
Çocuğunuz uyurken televizyonu ve ıĢıkları
kapalı tutun. Sabah çalar saat çalmadan önce
perdeleri açın. Bu Ģekilde daha sağlıklı bir uyku
döngüsü
kurmuĢ
olursunuz.
Hafta sonları çocuğunuza daha geç yatması
konusunda taviz vermiĢ olsanız bile, çocuğunuzun
yatağa girdiği saatin normal yatıĢ saatini 2-3 saatten fazla aĢmamasına özen gösterin. Aksi takdirde
çocuğunuzun biyolojik saati düzen dıĢı kalacaktır.
Nogaytürk – 5 6
M
Ü Z E L E R Ġ M Ġ Z
Ankara - Kurtuluş Savaşı Müzesi (I. TBMM Binası)
NOGAYTÜRK
Ankara ‘ da yaĢayanların bir çoğunun kimi gün defalarca kimi zaman ayda bir de
olsa Ulus’ a iĢleri düĢer. Her Ulus’ a gidenlerin çoğu Atatürk heykelinin karĢısında
Türk mimari tarzında yapılmıĢ bir binayı her seferinde görürler. Görürler görmesine
ama gördüklerinin ne olduğunu bilirler mi o Ģüpheli !...
ĠĢte bir binanın hikayesi ve bir milletin kaderinde ne kadar etkili
olabileceğinin güzel bir göstergesi…
Binanın Tarihçesi
Binanın Bölümleri
Ankara Ulus meydanında bulunan I. Türkiye Büyük
Millet Meclisi binasının inşaasına, 1915 yılında
başlanmıştır. İlkin İttihat ve Terakki Cemiyeti kulüp
binası olarak tasarlanmış binanın planı evkaf mimarı
Salim Bey tarafından yapılmış, inşasına ise
kolordunun askeri mimarı Hasip Bey nezaret
etmiştir.
Koridor
Koridorun sol tarafında ve odalarda 1918-1923 yılları
arasındaki olaylar, tarih sıralamasına göre yağlıboya
tablo, fotoğraf, belge, bazı objeler, harp silah araç
gereçleri ve modelleriyle anlatılmaktadır.
Türk mimari stilinde olan iki katlı binanın en belirgin
özelliği duvarlarında Ankara taşı (ANDEZİT)
kullanılmış olmasıdır.
Koridorun sağ tarafında ve odalarda ise Meclis
çalışmaları birinci ve ikinci dönem mebuslarına ait
fotoğraf, yağlı boya tablo, belge, hatıra eşyaları ve
bazı objeler sergilenmektedir.
Meclisin, 23 Nisan 1920'de bu binada toplanması
kararlaştırıldığında henüz bitirilmemiş olan bina,
milli bir heyecanın eseri olarak milletin katkısıyla
tamamlanmıştır.
23 Nisan 1920 ile 15 Ekim 1924 tarihleri arasında I.
Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak kullanılan bina
daha sonra Cumhuriyet Halk Fırkası Genel Merkezi
ve Hukuk Mektebi olarak işlevini sürdürmüş, 1952
yılında Maarif Vekaletine devredilmiş, 1957 yılında
ise müzeye dönüştürülmek üzere çalışmalara
başlanmıştır. Bina 23 Nisan 1961'de "Türkiye Büyük
Millet Meclisi Müzesi" adıyla halkın ziyaretine
açılmıştır.
Atatürk'ün doğumunun 100. yılını kutlama programı
çerçevesinde, 1981 yılında Kültür ve Turizm
Bakanlığı Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü
tarafından restorasyon Ve teşhir-tanzim çalışmaları
sonucu 23 Nisan 1981 tarihinde "Kurtuluş Savaşı
Müzesi" adıyla yeniden ziyarete açılmıştır.
Riyaset Divanı-Bakanlar Kurulu Odası
Girişte, koridorun solundaki ilk odadır. Burası icra
vekilleri heyeti odası olarak kullanıldığı gibi,Riyaset
Divanı odası olarak da kullanılmıştır. Burada Sivas
Kongresi'nde kullanılan başkanlığa ait masa, ortada
uzunca bir masa ile sandalyeler teşhir edilmekte,
odanın duvarlarında ise Cumhuriyet'in ilanından
sonraki ilk Bakanlar Kurulu üyelerinin fotoğrafları
bulunmaktadır. Oda ilk hali korunarak teşhir
edilmektedir.
Encümen Odası (Komisyon Odası)
Koridorun solundaki ikinci oda olup, mecliste çeşitli
konuların komisyonlar tarafından incelendiği odadır.
Odada Mondros Müterakesi'nden başlayarak Mustafa
Kemal'in Samsun'a çıkışı, Amasya Tamimi, Erzurum
ve Sivas Kongreleri ve Misak-ı Milli belge, fotoğraf ve
bazı objelerle anlatılmaktadır. Odada sergilenen en
önemli eser Erzurum Kongresi'nde kullanılan
mühürdür
I. Türkiye Büyük Millet Meclisinin Açılışı
23 Nisan 1920'de Meclis etrafında binlerce kişi
büyük bir kalabalık halinde Meclis' in açılışını
beklemişlerdir. Gerekli törenlerden sonra Meclis 115
temsilci ile ilk toplantısını yapmıştır. Meclisin ilk
açılış konuşmasını ise Meclis Başkalığı'na seçilen en
yaşlı üye Sinop Mebusu Şerif Bey gerçekleştirmiştir.
Nogaytürk – 5 7
M
Dinlenme Odası
Koridorun solundaki üçüncü odadır. Meclis kulisi
olarak kullanılmıştır. Odada Mustafa Kemal'in
Ankara'ya gelişini anlatan bir yağlı boya tablo yer
almaktadır. Meclisin açılışı, Sevr ve Lozan
anlaşmalarına göre Türkiye'nin durumu 1. ve 2.
İnönü muharebeleri fotoğraf, belge ve haritalarla
anlatılmaktadır. Ayrıca Kurtuluş Savaşı'nda
kullanılan telefon santralı, bazı harp araç ve
gereçleri Gümrü Antlaşması sırasında Kazım
Karabekir Paşa'ya hediye edilen gümüş yemek
takımı sergilenmektedir.
Şer'iye Encümeni Odası
Koridorun solundaki dördüncü odadır. Bu odada
yasa tekliflerinin anayasaya uygunluğu görüşülürdü.
Kurtuluş Savaşı'nın son aşaması olan Büyük Taarruz
fotoğraf, belge ve haritalarla anlatılmaktadır. Odada
Misak-ı Milli'yi temsil eden sembolleri taşıyan bir
halı, istiklal madalyaları, Gazi Mustafa Kemal ve
arkadaşlarını Meclis balkonunda gösteren yağlıboya
tablo sergilenmektedir.
İdare Odası
Koridorun solundaki beşinci oda Meclis idare odası
olarak kullanılmıştır. Odada İstiklal Marşımız,
Kurtuluş Savaşı'na katılan komutanların fotoğrafları,
Mudanya Mütarekesi, Lozan Barış Antlaşmaları ile
ilgili belgeler, Ankara'nın Başkent oluşu,
Cumhuriyetin ilanı, Mustafa Kemal'in
Cumhurbaşkanı seçildikten sonra meclisteki
konuşması ve Cumhurbaşkanı iken çekilen fotoğrafı,
Mustafa Kemal'e ait baston, mavzer mühürler ile
Mustafa Kemal'in Kurtuluş Savaşı'nda kullandığı
dürbün, üniforma örnekleri, 23 Nisan 1920'de
meclis binasına asılan Recep Peker imzalı bayrak,
Büyük Millet Meclisi'ne Hanımlar Esirgeme
Derneği'nin hediye ettiği üzeri yazılı örtü
sergilenmektedir.
Ü Z E L E R Ġ M Ġ Z
NOGAYTÜRK
Meclis Toplantı Salonu
Koridorun sağında yer alan büyük salon toplantı
salonudur. Burası ilk haliyle teşhir edilmektedir.
Salonun ortasında Başkanlık ve Divan üyeleri
kürsüsü, kürsünün arkasında eski yazıyla "Hakimiyet
Milletindir" yazısı yer almaktadır. Kürsünün
karşısındaki sıralar Bakanlar Kurulu, yanlardaki sıralar
milletvekilleri, sağdaki balkon kordiplomatik, soldaki
balkon dinleyiciler, balkon altları ise yerli ve yabancı
basın temsilcileri yeri olarak kullanılmıştır.
Meclisin 23 Nisan 1920'de toplandığı bu salonda
bulunan kürsü, Ankaralı bir marangoz tarafından
yapılarak meclise hediye edilmiş, sıralar Ankara
Öğretmen Okulu'nun uygulama sınıfından, iki petrol
lambası ile sac sobalar civar kahvehanelerden, büro
malzemeleri ise resmi dairelerden getirilerek,
Ankara'da kurulmakta olan ve millet egemenliğine
dayanan ilk meclis binasının temelleri milletle birlikte
burada atılmıştır.
Mescit
Müze girişinin sağındaki ilk odadır. Sade bir
görünümü olan bu odada seccade ve Kuran rahleleri
teşhir edilmektedir.
Reis Odası (Meclis Başkanı Odası)
Sağdan ikinci oda olup Mustafa Kemal'in Meclisteki
çalışma odasıdır. İlk hali korunarak teşhir
edilmektedir. Sade bir görünümü olan bu odada çok
önemli kararlar alınmıştır. Bu odada milli bayramlarda
zaman zaman sergilenen Cumhurbaşkanlığı mührü
müzenin en önemli ve en seçkin eserleridir.
İdare Odası
Koridorun sağındaki beşinci ve altıncı odalar
meclisin idari odaları olarak kullanılmıştır. Bugün
altıncı oda müze idare odası olarak kullanılmaktadır.
Beşinci odada ise birinci ve ikinci dönem
mebuslarına ait fotoğraflar, hüviyet vesikaları,
TBMM tarafından mebuslara hediye edilen
mavzerler, istiklal madalyaları, rozetler, belgeler ve
özel hatıra eşyaları sergilenmektedir.
Alt Kat
Müzenin alt katı bugün fotoğrafhane, eser depoları ve
sergi salonu olarak kullanılmaktadır
Kaynak : Kültür Bakanlığı
Nogaytürk – 5 8
TEL : 0 332 641 41 93
CEP : 0 539 641 41 93
0 541 641 41 93
www.aluminyumkorkuluk.tr.gg
KONYA – KULU
Nogaytürk – 5 9
NOGAY
MUTFAĞI
NOGAYTÜRK
Nogay çayı çayın sütte kaynatılmasıyla / karıĢtırılmasıyla yapılan bir
içecektir. Tatar çayı veya ayak Ģay olarak da bilinir.
HazırlanıĢı ve sunumu
Nogay çayı
Nogay mutfağının en
vazgeçilmez lezzetlerinden biridir. Kimi köylerde
hem sabah kahvaltısında , hem de öğle, akĢam ve
gece yatarken yenen yemeklerde sofrada kendine
yer bulur.
YapılıĢı ve sunumu kolay olmasına karĢın
süt ve çay dengesinin iyi tutturulması ve çayın
renginin bu kıvama göre oluĢması biraz tecrübe
gerektirmektedir.
Çayın karıĢımı
kaynamaya yakınken
içerisine tuz ve karabiber eklenir. Tuz miktarı çok
fazla olmamakla beraber çaya tadını verecek
kadar ilave edilip iyice karıĢtırılmalıdır. Karabiber
ise çok fazla olmayıp çayın üzerine hafifçe
serpiĢtirilir.
Çoğu kereler Nogay çayı diye basit olarak
hazırlanmıĢ olan içecek yapılır. Bu, kaynamıĢ süt
içerisine
eklenen demlenmiĢ çay, farklı bir
yöntemle hazırlandığı için Nogay çayı olarak
anılmaz. Aynı Ģekilde demlenmiĢ çayın içerisine
soğuk olarak dökülen sütle oluĢturulan içecek de
tam olarak Nogay çayı olarak adlandırılmaz.
Sofrada oturanlara sıcak olarak servis
edilen Nogay çayı tostakay adı verilen kaselere
koyulur., üzerine isteğe bağlı olarak ufak bir parça
tereyağı veya az bir parça kaymak konulabilir.
Türklerin kahvaltıda içtikleri veya keyif çayı
olarak içtikleri çaydan ayrı olarak Nogay çayı
istisna olarak keyif çayı olarak içilmesine karĢın
daha çok kahvaltı ve yemeklerde çayın yerinden
farklı olarak, bir nevi eĢ yemek veya aĢ malzemesi
olarak tüketilir. Nogay çayına ekmek, kalakay,
açma, börek, bazlama, gözleme gibi gibi çeĢitli
hamur ürünlerinin banılabilir.
Bu
nedenle
Nogay
mutfağının
vazgeçilmeyen tek ve yegane içeceği Nogay
çayıdır.
Nogay çayının asıl içeriği süt ve çay
yapraklarından oluĢmaktadır. Ġyice ısıtılmıĢkaynamıĢ çayın içine eklenen süt, rengini iyice
verene kadar ateĢte tutulur.
Nogaytürk – 6 0
Afiyet Olsun 
T
A R I M
S A Y F A S I
Burcu IŞIK
ġeker pancarı
endüstrisi bitkileri
içinde birim
alandan yüksek
oranda gelir
getirebilen
bitkilerden biridir.
Ancak, birim alandan yüksek gelir elde edilmesi,
üretimde kullanılan tarım tekniklerinin yerinde ve
zamanında uygulanmasıyla mümkün olacaktır.
ġeker pancarının bu zamana kadarki üretiminde,
alıĢkanlıklarımızdan kaynaklanan birtakım yanlıĢ
uygulamalar mevcuttur. Bu yanlıĢ uygulamaların
önemlilerinden biride azotlu gübrelerin verimi artırdığı
inancıdır. Halbuki, azotlu gübrenin fazla verilmesi
masrafı artırdığı, verim ve kalitede düĢme yaptığı
gibi,önemli bir çevre kirlenmesine de sebep
olmaktadır.Azota
gereksinim
ilk
yetiĢme
dönemindedir.Kükürt(S), fosfor(P), potasyum(K) içeriği
yüksek gübreler kullanılmalıdır.HÜMĠK ve FÜLVĠK
ASĠT toprağın organik madde miktarını arttırması
açısından önemlidir.
SONBAHAR HAZIRLIĞI: Ekim-Kasım aylarında 2025 cm derinliğinde tarlalar 1-2 defa pullukla sürüm
yaptırılır.Sürüm yapılmadan önce toprağın tava gelip
gelmediği kontrol edilir. Sürüm kuru olarak yada ağır
tavda yapılmamalıdır. Sonbahar yağıĢlarının geciktiği
yıllarda imkan varsa sulama yapılmak suretiyle toprak
tava getirilip sürüm yapılmalıdır. Sulama imkanı
olmayan yağıĢı düzensiz bölgelerde bir önceki ürün
hasadını müteakip gölge tavında veya yağıĢ durumuna
göre gecikmeden sürüm yapılır. Üç yılda bir defa dip
kazan pulluğu ile 30-40 cm derinliğinde sürüm
yapılmalıdır. Bu sürüm (patlatma), aynı derinlikte pulluk
ile yapılan sürüm ile oluĢan sert tabanı kırmaya yarar.
ĠLKBAHAR HAZIRLIĞI: Mart-Nisan aylarında bölgelerin
iklim ve toprak yapısına göre değiĢmekle beraber tarlalar
çiftçilerle kontrol edilir. Toprağın 7-8 cm derinliğinin tava
gelmiĢ olması gerekir. Toprağın tava gelip gelmediğini
tecrübeli bir tarımcı tarlada yürürken anlar. Toprak basıldığı
yerde halı üzerinde yürür gibi esner. Avuç içine alınıp sıkılıp
atıldığında parçalanır. Bakıldığında örümcek ağı gibi bir
Ģekilde görülür. Ġlkbaharda tohum yatağı hazırlamak için
kültivatörle 7-8 cm derinliğinde toprak karıĢtırılır. Kültivatörle
azotlu gübre ve çıkan yabancı otların da imhası sağlanır. Kombi
kürümler ile üst toprak parçalanır ve sıkıĢtırılır. Yabancı otlara
karĢı ekim öncesi atılan ilaç, kombi kürümler ile toprağa
karıĢtırılır. SıkıĢtırılma iĢlemi yeterli değil ise, merdane çekilir.
Ġlkbaharda toprak tavının korunması için, tarlada tarım
aletleriyle fazla iĢlem yapılmamalıdır
GÜBRELEME: YanmıĢ ahır gübrelerinin sonbaharda toprağa
atılması ve bekletilmeden toprağa karıĢtırılması gerekir. Ahır
gübresi bitki besin maddesi ilavesi yanında toprağın fiziksel ve
kimyasal yapısını düzeltme gibi faydaları da vardır.
EKĠM:Sıra arası 45 cm ve sıra üzerinde tekleme sonucunda 22
cm de bir pancar istenir. Dekarda 9.000 bitki idealdir.
ÇAPALAMA: ġeker pancarı bir çapa bitkisidir. Tarlada ekilen
tohumların çimlenmesine müteakip 4-6 yapraklı devreden sonra
çapalamaya baĢlanır.
SULAMA: Ġlkbaharı kurak geçen yıllarda ekim yapıldıktan
sonra tohum tavda değilse veya ekimin üzerine yağıĢ
alınmamıĢsa intaĢ sulaması(ekimden sonra yağıĢ alınmaması
toprağın tavını kaybetmesi halinde) yapılır. ĠntaĢ için bir defa
sulamak kafi değildir. Bu sulamada kural, kısa süreli fakat sık
sık intaĢ gerçekleĢene kadar sulamaya devam edilir.Pratik
olarak sabah tarlaya bakıldığında yapraklar solgun yayılmıĢ
durumda ve rengi koyu yeĢil vaziyette ise sulamaya baĢlamak
gerekir.Toprak yapısı, yağıĢ durumu, rakım ve bitkinin geliĢme
durumuna göre değiĢir. Sulama suyu kalitesi içme suyu
kalitesine yakın olması gerekir. Çok soğuk yada çok sıcak
olmamalıdır. Ph 6-7 civarında olmalı, tuzlu veya yüksek alkali
değerde olmamalıdır. Sulama akĢam serinliğinde baĢlayıp, gece
boyunca devam etmelidir. Gündüz öğle saatlerinde sulama
yapılmamalıdır.Pancarda ilk suyun biraz geç verilmesi, pancar
köklerinin derinlerde su araması nedeniyle yumru konik yapısı
düzgün teĢekkül eder. Ġlk su pancarda stres yaratmaması için,
az verilir. Ġkinci suya fazla ara vermeden baĢlanır. Bitkinin
ihtiyacı kadar sulama yapılır. Damlama sulama kullanımı
yaygın hale getirilmelidir.Sökümden 15 gün önce sulamaya son
verilmelidir. Pratik olarak bitkiyi gözlemleyerek ihtiyaç
duyuluyorsa sulama yapılmalı, aĢırı sulamadan
Nogaytürk – 6 1
T AR
kaçınmalıdır.Damla sulama sistemine geçilmesi durumunda
pancar, mısır ve ayçiçeği üretiminde çiftçi Ģartlarında
yaklaĢık %30 gibi önemli oranda su tasarrufu
sağlanabilecektir.(Yrd.Doç.Dr. Mikdat Çakır, Pankobirlik
Genel. Md. )Salma sulamada, sulama masrafları düĢüktür.
Ancak çok fazla su gerektirir ve yağmurlama sulamaya
göre etkisi azdır. Salma sulama ile sulanan tarlaların
çoraklaĢmasının önlenmesi için drenajlarının çok iyi
yapılmıĢ olması gerekir.
SULAMA NASIL YAPILMALIDIR?
-ġeker pancarı, ekiminden hasat dönemine kadar belirli
aralık ve miktarda suya ihtiyaç duymaktadır.
-Pancarın sulama dönemleri çıkıĢ, geliĢme ve mevsim sonu
sulaması
olmak
üzere
üç
dönemdir.
-GeliĢme sulaması genellikle haziran sonu ile eylül
ortalarına
kadar
yapılmaktadır.
-Öğle sıcağından solan yapraklarda akĢam üstü solgunluk
devam ediyorsa hemen sulamaya baĢlanması gerekir.
-Sulama sayısı bitkileri geliĢmeye bağlı olarak 4-6
civarında
olmalıdır.
-Salma, yağmurlama ve damla sulama metotlarıyla sulama
yapılmaktadır. Damla sulama en geliĢmiĢ ve tercih
edilenidir.
-ġeker pancarında aĢırı ve yetersiz sulamadan kaçınmalıdır.
-AĢırı sulama kaynak israfı yanında kök çürüklüğü ve bazı
hastalıklara
neden
olmaktadır.
-Yetersiz
sulamada,
bitki,
geliĢimini
yeterince
tamamlayamadığından önemli verim kayıplarına neden
olmaktadır.
-Yeraltı suları, tahlil ettirilip sulamaya uygun olduğu
öğrenilmeden pancar sulamada kullanılmamalıdır.
Münavebeli olarak üretilen ve aynı alana dört yılda bir
ekilebilen pancarın diğer bitkilere göre daha fazla su
tükettiği gibi bir yaklaĢım da çok doğru değildir. Çünkü
pancar alanlarında münavebe bitkisi olarak yetiĢtirilen
Buğday, Mısır, Ayçiçeği ve Fasulye vb. gibi bitkilerin
sulamaya ihtiyaç duydukları vegetasyon dönemleri Ģeker
pancarından kısa olmasına rağmen su tüketimleri birbirine
oldukça yakındır.
Ayrıca,pancar posası silajı yapmak gereklidir.Bu Ģekilde
pancar posası hem daha faydalı bir yem haline getirilmiĢ,
hem de bozulma ve zaiyatlar önlenmiĢ oluyor.Pancar
posası silajı usulüne uygun yapıldığı zaman besin değerini
kaybetmeden uzun süre ve bozulmadan muhafaza
edilebilir. Silaj ise çok kolay ve az masrafla yapılabilir.
Nogaytürk – 6 2
I M
S A Y F A S I
Burcu IŞIK
ġ
ĠĠR
Bayram TAY
ÖZÜM NOĞAY
Mına dünyada arbir halktın öz vatanı elı bar
Öz keĢmiĢi, öz tarihi, öz atası, dini bar
Er kım özü örüp Ģıkkan tabınını bılmelı
Atasından ibret alıp, el kayğısın bölmelı
Ey müslüman ümmetine mensup Noğay mılletım
Öz dinine baĢ urmaysın, Bu köp fene ılletin
Berilğensın nav dünyadın kazancına malına
Neğe nail boldun mınday bak mılletnın halına
Hanlarımız tamğalı Noğay sancak astında
KaraĢaydan, Dağısatandan yaĢap yaratkanlar halkında
Din ibatet mınen tekmil etken ar insan
Noğay tılde yanğırağan cemiyettte hoĢ lisan
Bır mıllet kı hanlıktın tavunda Ģölünde
Asıl bolup halknın karıĢıp öz tılınde
Curt bolsa Turkiye de tuvup diyar sayılğan
Arasından dalgalanıp karadeniz cayılğan
Noğay halkı bolğan uĢun Noğay Tatar değenler
Amma ar kım atası kım bolğanın bılğenler
Mında ilim sürğen ulemalar, Ģairler
Ġbadetke kuvvattır dep yazğanlar ilahiler
Bız öz curtumuzdu körğen tuvulmuz
Mındakı mılletımız cestan mınan comboylukpuz
Karsıkan coytulğan mıtılğan tabınımız
Aruv kunde ken hep barabarmız.
Nogaytürk – 6 3
N
O G A Y
B Ü L T E N
NOGAYTÜRK
NOT : Haber sayfalarında eski haberlere de güncelmiĢ gibi yer verildi.
İstanbul Nogay Türkleri Eğitim Kültür
ve Yardımlaşma Derneği kuruldu.
Nogay Gençleri Platformu Büyük Düşünüyor
Ġstanbul‟ da yaĢayan Nogay Türkleri, dernekleĢme
çalıĢmalarını tamamlayarak Nogay Türkleri Eğitim
Kültür ve DayanıĢma Derneği‟ ni kurdular.
Dernek yetkilileri tarafından yapılan açıklamada, bir
süredir yapılan çalıĢmaların sonuçlandırılarak derneğin
kurulduğu bildirildi.
Ġstanbul merkezli kurulan derneğin kurulma
amacının, Ġstanbul’ da yaĢayan Nogayların eğitim, kültür ve
sosyal yönlü sıkıntılarına yardımcı olmak için teĢkilatlandığı
anlatıldı.
Kurulan dernekle birlikte Türkiye Nogaylarının
kurmuĢ olduğu dernek ve vakıf sayısı 8’ e ulaĢtı.Dernek adına
resmi internet sitesi de açacak olan yönetim kurulu
www.istanbulnogayturkleri.org adresini kullanacak.
Kurucu Yönetim Kurulu :
BaĢkan : Ramazan CAN
BaĢkan Yardımcısı : Veysel DEMĠR
Sayman : Suat ESENBAY
Üye : Cengiz ġEN
Üye : Sezer ESENBAY
Üye : Murat ALTINTAV
Üye : Mesut PEKCAN
Üye : Abdurrahim ÇAĞLAYAN
KONYA DERNEĞĠ 2010 YILI TAKVĠMĠ
Konya Nogay Türkleri
Derneği’ nin 2010 yılı
takviminin
basımı
tamamlandı ve dağıtımına
baĢlandı.
Konya Nogay Türkleri Derneği, gelir sağlamak ve
tanıtım yapmak amacıyla her yıl bastırdığı takvimlerinin
dağıtımına baĢladı.
Dernek merkezinde dağıtımı yapılan Türk dünyası
temalı takvimlerin istek halinde Ģehir dıĢındaki adreslere de
postalanabileceği bildirildi.
Ankara merkezli Nogay Gençlerini BirleĢtirme Platformu
projelerini gerçekleĢtirmek için çalıĢmalarını arttırdı.
Kısa adı NGBP olan Nogay Gençlerini BirleĢtirme
Platformu BaĢkanı Ömer Akyurt ve Avrasya ĠĢadamları ve
Yöneticileri Genel Merkezi’ nin müĢterek düzenledikleri
yemekli toplantıda NGBP’ nin projelerini gerçekleĢtirebilmesi
için nelerin yapılabileceği tartıĢıldı.
Yemeğe BaĢbakanlık Türk Dil ve Tarih Yüksek
Kurumu Yurtiçi ve Yurt DıĢı ĠlĢk. Daire BĢk.lığı ġb. Md.Ayhan
Küçükaslan, AB ve IMF Projelerinden sorumlu rektör
danıĢmanı Eğitimci Salih Kaya,Türk Moldova Dostluk Derneği
Gn. BĢk. Rafet Köksal, AB Hibe Projeleri hakkında Ar-ge
DanıĢmanlık hizmetleri veren Dr.Mehmet CoĢkun,TürkBirdev
Ankara Yönetim Kurulu Üyesi Nevzat Soner ve davetli diğer
KONYA
DERNEĞĠ
YILI TAKVĠMĠ
bürokrasi
ve STK
temsilcileri2010
katıldı.
Gecenin açılıĢ konuĢmasında Akyurt NGBP’ nin
kuruluĢ amacını ve hedeflerini değerlendirdi. Yapmak istedikleri
projelerin maddi sorunlar nedeniyle geciktiğini dile getiren
Akyurt ‘ Nogay kültürüne hizmet verebilmek için projelerini AB
odaklı olarak hazırlayacağız ‘ dedi.
NOGAYTÜRK DERGĠSĠ‟ NĠ PDF OLARAK
OKUYABĠLĠRSĠNĠZ
Nogaytürk Dergisi’ nin 1 ve 2. sayılarını
internette verilen linklerden indirerek artık PDF
formatında okuyabileceksiniz.
Bilgi için : [email protected]
Nogaytürk – 6 4
N
HALK OYUNLARI KURSU BAġLADI
O G A Y
B Ü L T EN
NOGAY FORUM DA KÖġE YAZILARI
Nogaylarla ilgili ilk sitelerden biri olan ve
gençleri bir araya getiren en önemli site olan
Nogay Forum „ da bundan sonra köĢe yazıları da
yer alacak.
Nogay Kültürünün kaybolan halk oyunlarını
yeniden yaĢatmak için aylardır araĢtırmalar yapan
Nogay Gençleri BirleĢtirme Platformu Kanaki
Kursu baĢlatıyor
Nogay Gençleri BirleĢtirme Platformu BaĢkanı (NGBP)
Ömer Akyurt konu ile ilgili yaptığı açıklamada, ‘ YaklaĢık 6
aydır halk oyunları konusunda araĢtırma yapmaktayız.
Gittiğimiz köylerde bir çok kiĢiden sormamıza karĢın Nogay
Halk Oyunlarını bilip öğretecek kimseye rastlayamadık. ‘ dedi.
Kafkas Dernekleri Federasyonu (KDF) ile iĢbirliği
yaptıklarını belirten NGBP BaĢkanı Akyurt, Burcu IĢık,
M.Melike Atay ve Emrah Eryiğit ile birlikte yürütülen
çalıĢmalardan sonra KDF binasında kobuz eĢliğinde Kafkas
oyunları ve Kanaki oyunu öğreteceklerini ifade etti.
Halk oyunu ekibi kurmak ve Nogay Halk oyunlarını
yeniden yaĢatabilmek için bu kursu baĢlattıklarını söyleyen
Akyurt,’ En az 5 kız 5 erkekten oluĢacak ekiple gerektiğinde
çeĢitli organizasyonlarda gösteri yapabileceğiz ‘ dedi.
Kurs kayıtlarının baĢladığı ve ilginin olmasını
beklediklerini dile getiren Akyurt, kursa katılmak isteyenlerin
ġenyuva Mah Meriç Sokak No:44 BeĢtepe Ankara (Konya yolu
üzeri Tes-ĠĢ Sendikası arkası Kaf-der binası) adresine ve 0 312
223 51 59 ve Ö.Akyurt : 0 549 574 01 28 -0 544 780 07 26 nolu
numaralarla temasa geçmelerini söyledi.
BOĞAZÖREN KÖYÜ DERNEĞĠ‟ NĠN
ĠNTERNET SAYFASI AÇILDI.
Kulu Boğazören
Köyü Derneği „ nin
resmi internet sitesi
ziyaretçilerinin
beğenilerine açıldı.
Nogay Forum yöneticilerinden Burak TaĢkıran’ ın
fikriyle hayata geçen çalıĢmada bir çok Nogay genci köĢe
yazısı yazmaya baĢladı.
Nogay Forum, Nogay kültürü, tarihi, sosyal yaĢamı
ve köyleri hakkında bir çok sayfayı barındırıyor. Forum
sitesinde gençlerin Nogay yaĢamına, kültürüne bakıĢlarını,
dünya görüĢlerini, fikirlerini paylaĢacakları bu bölümle Azız
Özil, Burak Taskıran, Cemil Akdağ, Erdem Günay, Giray
Ergin, Hacer TaĢyaran, Esra Güner, Kübra Ergin, Kübra
Polat, Dilek Ertan ve ġaban Akdağ yazılarını kaleme almakta.
Nogay
forum
sitesine
eriĢmek
için
www.nogayforum.com adresini kullanabilirsiniz.
NOGAY TÜRKÇESĠ GRAMERĠ HAKKINDA
KĠTAP YAYINLANDI
Nogay dili hakkında
büyük bir eksikliği
kapayacak olan Nogay
Türkçesi Grameri isimli
kitap yayınlandı.
Nogay kültürü hakkında yaptığı araĢtırmalarla
adından sıkça bahsettiren Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi
Yrd. Doç. Dr. Dilek Ergönenç AKBABA’ nın yeni kitabı
yayınlandı.
Nogay Türkçesi grameri hakkında yaptığı
araĢtırmaları kitap haline getiren Akbaba’ nın bu alanda büyük
bir eksikliği giderdiği belirtiliyor.
Yakın bir tarihte faaliyete baĢlayan Kulu Boğazören
Köyü Derneği ‘ nin resmi internet sitesi hizmete girdi.
Sitenin içeriği hakkında bilgi veren Köy Muhtarı ġenol
Demirkıran,’ Sitemizde Köy hakkında bilgilerin yanı sıra Nogay
kültürü, adetleri ve yemekleri ile ilgili bilgiler de bulunacak ‘
dedi.
Siteye
www.bogazorendernegi.org
adresinden
ulaĢabilirsiniz.
Nogaytürk – 6 5
N
NOGAYTÜRK VE KARDEġ KALEMLER
KUCAKLAġTI
Nogaytürk ve KardeĢ Kalemler Dergileri
birbirlerine destek olma yolunda adım attılar.
Nogaytürk Dergisi ile KardeĢ Kalemler Dergisi arasında
Ankara’ da yapılan görüĢmede, Nogaylar ile ilgili yayınlanacak
yazılar konusunda müĢterek çalıĢılması kararı alındı.
GörüĢmeye Nogaytürk Dergisi adına Hakan Benli,
KardeĢ Kalemler Dergisi adına Cem Arslan ve dergiler arasında
irtibatı sağlayan Nogay Gençleri BirleĢtirme Platformu BaĢkanı
Ömer Akyurt katıldı.
GörüĢmede
Nogaytürk’
te
yayınlanan
veya
yayaınlanacak olan yazıların bir kısmının aynı zamanda KardeĢ
Kalemler Dergisi’nde yayınlanması kararı alındı. Ayrıca Hakan
Benli’ nin Nogay yazarlar ile KardeĢ Kalemler arasında köprü
görevi üstlenmesi prensipte benimsendi.
Cem Aslan, KardeĢ Kalemler hakkında bilgi verirken ‘‘
Türk dünyasına yönelik yayın yapan bir dergiyiz. Dört yıldır iki
ayda bir yayınlanmaktayız. Yazılarımız Türkçe ve Türklerin
yaĢadığı pek çok ülke, bölge ve yerden yazarların gönderdikleri
yazılarını yayınlamaktayız. Bu güne değin Nogaylar ile ilgili
özel bir yazı yayınlanmadı ‘‘ dedi.
Nogaytürk Dergisi adına konuĢan Hakan Benli,
Nogaytürk hakkında ‘’ Dergiyi amatör olarak çıkarmaktayız ve
Türkiye’ deki Nogaylara yönelik , geniĢ kitlelere ulaĢmak
isteyen tek dergiyiz. Nogay Türkleri’ nin kültürünü, tarihini,
sosyal yaĢantılarını, gelenek ve göreneklerini yaĢatmak,
kaybolmaya yüz tutanlarını kurtarmak, kaybolanlarını açığa
çıkarmak adına çalıĢmalar yapmak istiyoruz. Nogay toplumunda
gerektiğinde muhalefet görevi üstlenecek, gerektiğinde
dernekleri ve sivil toplum kuruluĢlarını göreve çağırmak
amacındayız. ‘’ dedi.
NGBP BaĢkanı Aktürk ise, bu iĢbirliğinin Nogay
Türkleri için hayırlı olmasını dileyerek her iki dergi temsilcisini
tebrik etti.
O G A Y
B Ü L T EN
JAPON TÜRKOLOG NOGAYLAR HAKKINDA
ARAġTIRMA YAPMAK ĠÇĠN TÜRKĠYE‟ DEYDĠ
Japonya
Osaka
Üniversitesi
AraĢtırma
Enstitüsünden Türkolog Doç. Dr. Huziie HĠROAKĠ, 20
Aralık‟ta Türkiye‟ye geldi. Kıpçak Dilleri konulu
araĢtırma çalıĢmasının kapsamının "Canlı NogayĢa" ve
"Ertengiler"in oluĢturduğu ifade edildi.
Japon Türkolog iki haftalık araĢtırma kapsamında
Ankara, EskiĢehir, Konya ve Kulu’ da temaslarda bulundu.
Türkiye’ de Nogayların konuĢtukları ‘ Canlı Nogayca
‘ ve ‘ Ertengiler ‘ hakkında araĢtırmalar yapan Hiroaki’ ye
Nogay dernekleri büyük ilgi gösterdi.
2006 yılında da Türkiye’ de araĢtırmalar yapan
Hiroaki, bu yıl ki gezisi kapsamında Ankara, EskiĢehir, Konya
ve Kulu Nogay dernek baĢkan ve yetkilileriyle de görüĢmeler
yaptı.
EskiĢehir’ de Rıfkiye ve IĢıkören, Kulu ‘ da ise ġeker
ve Akin Nogay köylerine giderek araĢtırma çalıĢmalarında
bulunmuĢtur.
ÇalıĢmalarını tamamlayan Hiroaki 5 Ocak 2010
tarihinde ülkemizden ayrıldı.
ANKARA NOGAY TÜRKLERĠ DERNEĞĠ
BOZOK ÜNĠVERSĠTESĠ‟ NDE DERS VERDĠ
Yozgat Bozok Üniversitesi‟ nde Nogay Dili ve
Kültürü ile ilgili olarak öğretim üyesinin
nezaretinde öğrencilere bilgi mahiyetinde ders
verildi.
Bozok Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili
ve Edebiyatı Bölümü'nde ÇağdaĢ Türk Lehçeleri dersine
katılan Yrd. Doç. Dr. Mecit AKSU ve Oğuzhan ERBAY
Nogay Dili ve Kültürü ile ilgili olarak öğretim üyesinin
nezaretinde öğrencilere bilgi mahiyetinde ders verdi.
Ekim 2009 tarihinde gerçekleĢen çalıĢmada
öğrencilere Nogay dili, kültürü ve yaĢayıĢları, Türkiye ve
Kuban Nogayları hakkında görsel ve yazılı materyallerle
aydınlatıcı bilgiler verildi.
Nogaytürk – 6 6
N
ABDULLAH KIZILDAĞ BĠR KEZ DAHA
M.H.P KULU ĠLÇE BAġKANI SEÇĠLDĠ
O G A Y
B Ü L T EN
TEKVANDO MÜSABAKASINDA
DÜNYA ÜÇÜNCÜLÜĞÜ
Ankara‟ daki Dünya
Tekvando Poomse
müsabakalarında
Mevlüt Pekcan
Dünya üçüncüsü
oldu.
Kulu M.H.P ilçe teĢkilatının seçiminin
galibi Abdullah KIZILDAĞ oldu.
18 Haziran 2009 PerĢembe günü yapılan Kulu MHP ilçe
teĢkilatı seçimlerinde aday olan Abdullah KIZILDAĞ rakibi
NeĢet ERDEM ' e büyük fark atarak Kulu MHP ilçe
baĢkanlığına tekrar seçildi.164 üyenin oy kullandığı seçimde
Abdullah Kızıldağ 136 ; NeĢet Erdem 25 oy aldı.
Aralık 2008 tarihinde Ankara’ da yapılan Dünya
Tekvando Poomse ġampiyonasında Türkiye’ yi temsil eden
Mevlüt Pekcan dünya 3. olma baĢarısını gösterdi.
Kulu – Akin Köyünde doğan milli sporcumuzun
Avrupa Gençler klasmanında da Avrupa ġampiyonluğu
bulunmakta.
Müsabakalarda Türkiye genel klasmanda 4. sırada yer
aldı.
Mevlüt Pekcan’ın bazı uluslar arası baĢarıları :
2008 Ankara, Dünya Taekwondo Poomse Üçüncüsü
2006 Kore, Dünya Taekwondo Poomse Pair Üçüncüsü
2005 Finlandiya, Avrupa Taekwondo Poomsea ġampiyonu
2003 Fransa Corsika, Avrupa Taekwondo Poomse
ġampiyonası ferdi ikincisi, pair ikincisi, sencron ikincisi, mix
üçüncüsü
2001 Almanya Avrupa Taekwondo Poomse Ferdi üçüncüsü,
Sencron takım ikincisi
1999 Belçika Uluslararası Taekwondo Poomse ġampiyonası
ikincisi
1997 Gençler Poomse Taekwondo Avrupa ġampiyonu
Poomse Nedir : Poomseler birbirine benzer hareketlerden oluĢan
fakat tamamen ayrı manalara gelen temel beceri
hareketleridir.Taekwondodaki temel hareketlerin sanatlsal bir
SAMĠ NOGAY
yaklaĢımla KARAM
anlatımı, „ DA
taekwondo
felsefesi ve etiğinin
kompozisyon
Ģeklinde
ifade
edilmesidir.
NOGAY‟ LARLA ĠLGĠLĠ KONFERANS VERDĠ
ANKARA „ DA NOGAY‟LAR HAKKINDA
KONFERANS VERĠLDĠ
Kulu ve ġereflikoçhisar’ a bağlı Nogay köylerine
gidenler fark etmiĢlerdir ki, buradaki köylerimizde ağaç
ya çok azdır ya da hiç yoktur.
Kimi köylerde toprağın ağaç ekimi için elveriĢli
olmadığı iddia edilse de hemen her toprak türü için
uygun ağaç türlerinin olduğu da ayrı bir gerçektir.
Nogay halkı olarak ağacı ve yeĢili sevmiyor
oluĢumuz burada etkin rol oynamaktadır. Doğal yetiĢen
ağaçların haricinde çok az fidan dikimi yapılmaktadır.
Bu önemli konu ile ilgili olarak köy
muhtarlarının köy halkını teĢvik etmeleri ve
yeĢillendirme çalıĢmaları yapmaları hem çevre
açısından hem de köy açısından olumlu sonuçlar
doğuracaktır.
Karadeniz
AraĢtırmaları
Merkezi‟ nde Sami Nogay
tarafından
Nogay
Türkleri
Hakkında konferans verildi.
Ankara Mithat PaĢa Caddesindeki Karadeniz
AraĢtırmaları Merkezinde 26 Aralık 2009 tarihinde,
eğitimci yazar Sami Nogay tarafından Nogay Türkleri
hakkında konferans verildi.
Daha önce de çeĢitli konferanslarda Nogaylar
hakkında konuĢmalar yapan Sami Nogay, bu konferansta
da katılımcılara Nogaylar hakkında aydınlatıcı bilgiler
verdi.
Nogaytürk – 6 7
N
AV. MUSTAFA OKÇU KARATAY BELEDĠYE
BAġKAN YARDIMCILIĞINA SEÇĠLDĠ
O G A Y
B Ü L T EN
ESKĠġEHĠR OSMAN GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ‟ NDE
NOGAY SUNUMU YAPILDI
EskiĢehir Nogay
Türkleri Derneği „
Osmangazi
Üniversitesi‟ ndeki
sunuma katkılarıyla
katıldı.
ġeker Köyü‟ nden Av. Mustafa Okçu Konya
Karatay Belediye BaĢkan Yardımcılığına seçildi.
Uzun yıllardır Konya’ da yaĢayan ve Karatay
Belediyesi’ nde avukatlık ve TeftiĢ Kurulu MüfettiĢliği yapan
OKÇU, Ağustos 2009 tarihinde görevine baĢladı.
EskiĢehir Nogay Türkleri Derneği, araĢtırmayı yürüten
Prof. Dr. Erdoğan BOZ ile birlikte Osman Gazi Üniversitesi’ nde
sunum yaptı.
EskiĢehir Alpu Ġlçesi Rıfkiye Köyü’ nde Nogay Ağzı ile
ilgili araĢtırmalar yapan Prof. Dr. Erdoğan BOZ, Rıfkiye Köyü’
ndeki Nogay ağzı ile ilgili araĢtırma sonuçlarını Osman Gazi
Üniversitesi’ nde Kasım 2009 tarihinde düzenlenen bir etkinlikle,
katılımcı ve konuklara sundu.
BaĢkan Yardımcısı OKÇU ‘ nun yetkisi altına Ġnsan
Kaynakları ve Eğitim Md.lüğü, Yazı ĠĢleri Md.lüğü,Sağlık
ĠĢleri Md.lüğü,Basın Yayın ve Halkla ĠliĢkiler Md.lüğü
Kültür ve Sosyal ĠĢler Md.lüğü, Sosyal Yardım ĠĢleri
Md.lüğü, Hukuk ĠĢleri Md.lüğü ve TeftiĢ Kurulu Md.lüğü
bağlandı.
NOGAY GENÇLERĠ EL ELE
21 ġubat 2010 Pazar günü 5 Nogay Köyünün
Gençlerinden yaklaĢık 25 kiĢilik bir grubun
katılımıyla gerçekleĢen Estergon Kalesindeki
TanıĢma ve ĠstiĢare toplantısında Gençler adına
önemli kararlar alınmıĢtır.
Nogay
Gençleri
el
ele'
sloganıyla
21 ġubat 2010 Pazar günü birarya gelen Sitemizde
ve
Nogay
Forum
sitesinde
aktif
faaliyet
gösteren üyelerden 25 kiĢilik bir grubun katılımıyla
geniĢ çaplı bir toplantı yapılmıĢ olup, yapılan
Toplantıda uygulanacak aktivitelerle birlikte Ankara'da
bulunan Nogay gençleri ve Çevre illerden ve
Köylerden katılımcı Nogay Gençlerinin
kendi
kültürlerini tanıtma imkanı sağlanacaktır.Alınan en
önemli karar da ortak çalıĢma ve dayanıĢma kararı
olmuĢtur, bu bağlamda gençlerle farklı konularda
çalıĢtaylar düzenlenecektir.
Nogaytürk – 6 8
N
O G A Y
B Ü L T EN
ĠSTANBUL DERNEĞĠ‟ NDEN NOGAY
GENÇLERĠNE ARMAĞAN
Nogay Türkleri Kültür ve YardımlaĢma
Derneğinin 6.Olağan Genel Kurulu,Demet Lalegül
KavĢağı Semt Hali No:77 Ġstanbul Restaurant' da
07/02/2010 Pazar günü Saat:12:00 da yapıldı
Ġstanbul Nogay Türkleri Derneği tarafından
Nogay Gençlerini BirleĢtirme Platformu‟ na hediye
olarak gönderilen Dombra'yı Platform BaĢkanı Ömer
Aktürk tüm Nogay Gençleri adına teslim aldı.
Öztürk, teĢekkür açıklamasında „‟ Değerli
BaĢkanın gençlere olan güveni ve desteğini her
fırsatta dile getirmesi ve GöndermiĢ oldukları bu güzel
hediyeden ötürü öncelikli Sayın BaĢkan Ramazan Can
ve Yönetim kuruluna teĢekkür eder bundan sonraki
çalıĢmalarında da kendilerine baĢarılar dileriz.‟‟ Dedi.
Hediyeyi
tüm Nogay Gençleri adına teslim
aldığını ifade eden Aktürk Ģunları dedi " GeçmiĢini,
tarihini, kültürünü bilen özüne ve geçmiĢine sahip çıkan
ve bunu da gençlerine aktarabilen toplumlar ilelebet
yaĢama hakkına sahiptirler. Nogay Gençleri olarak her
fırsatta dile getirdiğim gibi artık gençlerin önünün
açılmasını ve gençleri dikkate alan ve gençlere değer
veren Sayın baĢkan Ramazan Can gibi ağabeylerimizin
artık
daha
çoğalmasını
temenni
ediyorum.
Gönderdikleri hediyeyi de tüm Nogay Gençleri adına
aldım, kendilerine bir kez daha Ģükranlarımı
sunuyorum" dedi.
Yapılan seçim neticesinde Dernek yönetiminde
değiĢiklikler yapıldı. Nogay Gençleri BirleĢtirme Platformu
BaĢkanı ve Nogay Türkleri Kültür ve Yard. Derneği Gençlik
Kolları
BaĢkanı
Ömer Aktürk değiĢen ve
yeniden
kurulan Dernek Yönetim Kurulunda Genel Sekreterlik
görevine getirildi.
Nogaytürk dergisi olarak
Nogay Türkleri Kültür
ve YardımlaĢma Derneği Genel Sekreteri Sayın Ömer
Aktürk' e ve yeni seçilen Yönetim Kurulu Üyelerine yeni
görevlerinde baĢarılar dileriz.
Yönetim Kurulu Üyeleri :
1- Sami NOGAY - Dernek BaĢkanı
2- Lütfü SOYCAN - BaĢkan Yardımcısı
3- Ömer AKTÜRK - Genel Sekreter
4- Ahmet Tanatar - Muhasip Üye
5- Erol Arıkan - Üye
ULUSLAR ARASI BĠN NEFES BĠR SES TĠYATRO
FESTĠVALĠ KONYADA YAPILDI
.
Konya Devlet Tiyatrosunun
3. kez düzenlemiĢ olduğu “Bin
Nefes Bir Ses” Uluslar Arası
Türkçe
Tiyatro
Yapan
Ülkeler Festivali yapıldı.
Konya Devlet Tiyatrosunun 2010 yılı 3.sünü
DüzenlemiĢ olduğu “Bin Nefes Bir Ses” Uluslar Arası
Türkçe Tiyatro Yapan Ülkeler Festivali Çerçevesinde Bu
yıl AZERBAYCAN, BAġKURDĠSTAN, BULGARĠSTAN,
FRANSA
(KONUK
ÜLKE),
GAGAVUZYA,
KAZAKĠSTAN,
K.K.T.C,KOSOVA,
MAKEDONYA,TÜRKĠYE Tiyatro oyunları ile katılıyor
Bu yılki etkinliklere ayrıca Rusya Fedarasyonu‟
ndaki Nogay Türkleri ise Gözlemci ülke sıfatıyla
Konya Nogay Türkleri Derneği‟nin gayret ve
çabalarıyla resmi olarak davet edildiler.
Kuban Nogayları Muhtariyeti BaĢkanı ve
Karaçay-Çerkez Cumhuriyeti BaĢbakan Yrd. NOGAY
Valeriy KAZAKOV ve Dağıstan Cumhuriyeti Terekli
Mektep Nogayistan Valiliği Yardımcısı ġamil
Hacıkaytarov katılacaktır. Etkinlik 14 Nisan 2010
tarihinde saat:09.00 da Atatürk Anıtına Çelenk
koyulduktan sonra katılımcı ülkeler ile birlikte Festival
yürüyüĢü düzenlenecektir.
AkĢan saat:19.00 da ise Konya Devlet
Tiyatrosunda Festival AçılıĢ Merasimi ve açılıĢ oyunu
sergilenecektir .Oyun Bitiminde ise Konya Ve
Türkiye‟den Dünyanın Her köĢesinden Gelen ülkelerin
katılımı ile festival galası düzenlenecektir.
Nogaytürk – 6 9
N
Lahey`de,
1.
Türk
Dünyası
Nevruz
Şenlikleri, opera salonunda yapıldı. Şenliğe
Hollanda`nın değişik kentlerinden binden
fazla kişi katıldı.
UNESCO tarafından insanlığın bozulmamıĢ
kültürel mirası ve sözel baĢyapıtı olarak ilan edilen
Nevruz, bahar ayının baĢlangıcı olan Mart ayında,
bütün Türk dünyasında doğanın insanlığa sunduğu
ortak
nimetleri
iyimserlik
ve
kardeĢlikle
paylaĢmanın ön plana çıkarıldığı bir bayram olarak
kutlandı.
Bu güzel bahar bayramını kutlamak için
Hollanda Azerbaycan Kültür Derneği, Nogay
Türkleri Vakfı, Batı Trakya Terkleri Derneği, Uygur
Türkleri Derneği, Kerkük Türkmen TanıĢ Derneği,
Bulgaristan Türkleri Derneği, Makedonya Türkleri
Derneği, Kazan Türkleri Derneği, Kırım-Tatar
Türkleri Derneği birlikte hareket ederek, `1.Türk
Dünyası Nevruz ġenliği` organize
ettiler.
Nevruz Ģenliğinde günün anlam ve önemi
dair Ģiirler okunarak, halk dansları oynandı,
müziklerin eĢliğinde halaylar çekildi.
Nevruz ġölenine 1 dakikalık saygı
duruĢunun ardından Ġstiklal MarĢının okunmasıyla
baĢlandı. Salondaki bütün katılımcılarca hep birden
söylenen Ġstiklal MarĢından sonra günün anlam ve
önemine değinen Hollanda Azerbaycan Türk Kültür
Derneği BaĢkanı Ġlhan AĢkın, Nevruzun yüz
yıllardır Türk boyları arasında kardeĢçe ve birlik
içersinde kutlandığını ve bugün Lahey`de
kutlamakta olduğumuz bu Nevruz kutlamamızda
buna bir örnektir, dedi.
O G A Y
B Ü L T EN
Henüz
yeni
kurulmuĢ
olan
DOĞANKAYA KÖYÜ YARDIMLAġMA VE
DAYANIġMA DERNEĞĠ’ nin çabaları ve
katkılarıyla
Doğankaya
Köyü’
nde
ağaçlandırma çalıĢması yapıldı.
.
Henüz yeni kurulmuĢ olan DOĞANKAYA
KÖYÜ
YARDIMLAġMA
VE
DAYANIġMA
DERNEĞĠ‟ nin çabaları ve katkılarıyla bozkır
görünümünde
olan
Doğankaya
Köyü‟nde
ağaçlandırma çalıĢması yapıldı.
Diğer Nogay köyleri için de örnek bir
çalıĢma yapam Doğankaya köylüleri, köylerinin
yeĢillendirilmesiiçin seferber oldu.
KurmuĢ oldukları dernekle birlikte gelecek
yıllarda da aynı Ģekilde ağaçlandırma çalıĢmaları
yapacaklarını belirten köylüler bu ve benzeri
konularda derneklerine sahip çıkacaklarını
belirttiler.
.
Nogaytürk – 7 0
N
O G A Y
B Ü L T EN
Hollanda Nogay Türkleri Vakfı BaĢkanı Orhan Demirci , Vakfın kuruluĢundan bu güne yapmıĢ
oldukları çeĢitli faaliyetler hakkında dergimiz Nogaytürk‟ e bilgilendirmede bulundu.
Hollanda Nogay Vakfı ‘ nın 2006 yılında Adnan
Berkcan tarafından kurulduğunu hatırlatan Demirci , Vakıf
baĢkanlığını 2008 yılından beri devam ettirdiğini belirtti.
Demirci, Vakfın amacını ‘’ Hollanda’da yaĢamakta olan
yedi köyümüz; AğılbaĢı, Akin, Boğazören, Doğankaya,
Kırkkuyu ,Seyitahmetli, ġeker halkından yaklaĢık 340 hane
bulunmaktadır. Nogaylarımız arasında var olan birlik beraberliği
devam ettirmek üzere yaptığımız faaliyetler ve etkinliklerle yeni
yetiĢen neslimize örf, adet ve kültürümüzü anlatmak. Tabi ki bu
vesileyle buradaki Türklere ve Hollandalılara Nogaylığı ve
Nogay milletini tanıtmaktır.’’ diyerek özetledi.
Demirci ayrıca, ‘’Derneğimiz 4 yıllık çalıĢmasının
meyvelerini almaya baĢlamıĢtır. Hollanda Büyük Elçiliği,
BaĢkonsolosluk , yerel basın ve Sivil Toplum Dernek ve
kuruluĢları arasında saygınlık kazanmıĢtır. Bu saygınlık kendi
aramızda da pekiĢmiĢtir. Yaptığımız etkinliklere çok sayıda
katılımlar olması ve 160 üyemizden yarısının bayan ablalarımız
ve kardeĢlerimiz olması yönetim kurulumuzu ayrıca memnun
etmektedir.’’ dedi.
Vakıf tarafından yapılmıĢ olan faaliyetler hakkında verilen
bilgide ise Ģunlar sıralandı ;
2006 Rotterdam’da piknik
2006 Delft’de iftar yemeği
2006 Rotterdam’da her Cuma akĢamı voleybol (hala devam
etmektedir)
2007 Rotterdam’da Birinci Hollanda Nogay Kurultayı
2007 Amsterdam’da piknik
2007 Türkiye’de Nogay köylerimize kurban
kampanyası
2008 Rotterdam’da bayramlaĢma
2009 Rotterdam’da Ġkinci Hollanda Nogay Kurultayı
2009 Türkiye’de Nogay köylerimize kurban
kampanyası
2009 Amsterdam’da bayramlaĢma
Ekim 2009 Tarihinde Hollanda’ ya resmi bir
ziyarette bulunan DıĢiĢleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile
Lahey Büyükelçiliği’nde yapılan bir görüĢmede yer
aldıklarını belirten Demirci, ‘’ Hollanda Nogay Vakfı
olarak Sivil Toplum Örgütlerinin içinde en üst düzeyde yer
aldık. Kendimizi gerek Hollanda gerekse Türk DıĢiĢleri ve
Elçilikleri nezdinde saygın bir konuma getirmeyi baĢardık.
Bundan sonra da aynı konumda daha baĢarılı çalıĢmalar
yapacağımız inancını taĢımaktayız .’’ Dedi.
Hollanda Nogay Türkleri Vakıfı’ nın yönetim
kurulu Akif Kara (Onursal baĢkan), Orhan Demirci
(BaĢkan), Adnan Berkcan (BaĢkan yardımcısı), Necati
Karaman (Baikan yardımcısı) ,Mehmet Pekcan , Mehmet
Can , Ahmet Gürcan, Ali Rıza Tosun, Saim Öztüre, Habib
Koc ve Abdullah Soycan’ dan oluĢtuğunu hatırlatan
Demirci son olarak, ‘’ Bizlere bu imkanı veren Nogaytürk
Dergisi’ne Hollanda Nogay Türkleri yönetim kurulu ve
Ģahsım adına teĢekkür ederim.’’ Dedi.
Nogaytürk – 7 1
N
O G A Y
B Ü L T EN
Boğazören Köyü’nde Hıdrellez Şenliği düzenlendi. Aynı gün Şenliği düzenleyen
Boğazören Köyü Derneği’ nin 1. Olağan genel kurulu da toplandı.
Kulu Boğazören Köyü‟nde uzun yıllardan sonra
ilk kez Sabantoy‟un haricinde köylülerin yoğun ilgi ve
iĢtiraki ile bir hıdrellez Ģenliği düzenlendi.
8 ve 9 Mayıs günlerinde yapılan Hıdrellez
Ģenliği‟nde köylerinden ayrı olan ve baĢka Ģehirlerde
yaĢayan hemĢehrilerin katılımı yoğundu. 8 Mayıs
akĢamında baĢlayan Ģenliklerde davul ve zurna
eĢliğinde
halaylar
çekildi
yemekler
yendi.
ġenliğin ikinci günü olan 9 mayısta ise Kulu
Kaymakamı Sayın Erkaya YIRIK, Kulu Belediye
baĢkanvekili, Ġl Genel meclisi üyeleri, Ġlçe Milli Eğitim
Müdürü ve Boğazören Köyü köylüleri ile çevre
köylerden davet edilen misafirlerin katılımı ile yapıldı.
Gün içerisinde yine davul ve zurna eĢliğinde
halaylar çekildi ve sohbetler yapıldı. Ayrca Derneğin
1.olağan genel kurulunda alınan kararlarla yeni
yönetim kurulu seçildi.
Mehmet TAġKIRAN
Musa GÖNCÜ
HaĢim YÜCEKÖK
Abbas KAYABAġI
Bayram TAY
Hamit GÜNER
Murat ERGĠN
Abdullah KOKTAY
Hüseyin KALAYCI
Nogaytürk – 7 2
BaĢkan
BaĢkan Yrd.
BaĢkan Yrd.
Genel Sekreter
Sayman
Üye
Üye
Üye
Üye
T
A Z Ġ Y E
NOGAYTÜRK
Hüseyin YILDIRIM
.
Akin Avılından Hüseyin YILDIRIM Hakk 'ın
Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhuma Allah'tan rahmet
Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve
taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin.
Hacı Hasan ATAY
Kirkkuyu Avılından Hacı Hasan Atay Hakk 'ın
Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhuma Allah'tan rahmet
Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve
taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin.
Atike ERGĠN
Alaattin BAġARAN
Ankara Nogay Türkleri Eğitim Kültür ve ĠĢbirliği
Derneği Yönetim kurulundan Ahmet Ergin
Ağabeyimizin Annesi Atike Ayye Hakk'ın rahmetine
kavuĢtu. .Merhumeye Allah'tan rahmet Kederli
ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve taziyelerimizi
bildiririz.Allah rahmet eylesin.
Doğankaya Avılından Alaattin BAġARAN Hakk 'ın
Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhuma Allah'tan rahmet
Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve
taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin.
Mutlu AKIN
ġaban BOZKIR
Doğankaya Avılından Mutlu AKIN Hakk 'ın
Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhuma Allah'tan rahmet
Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve
taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin.
Kırkkuyu Avılından ġaban BOZKIR Hakk 'ın
Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhuma Allah'tan rahmet
Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve
taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin.
Mustafa AKTÜRK
GülĢen ÖZAT
Konya Nogay Derneği üyesi Mustafa AKTÜRK
Hakk 'ın Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhuma Allah'tan
rahmet Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve
taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin.
ġeker Avılından GülĢen ÖZAT Hakk 'ın Rahmetine
kavuĢmuĢtur. Merhumeye Allah'tan rahmet Kederli
ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve taziyelerimizi
bildiririz. Allah rahmet eylesin.
AyĢe TEKYILDIZ
Hayrullah AKSOY
Boğazören Avılından AyĢe TEKYILDIZ Hakk 'ın
Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhumeye Allah'tan rahmet
Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve
taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin.
AğılbaĢı Avılından Hayrullah AKSOY Hakk 'ın
Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhuma Allah'tan rahmet
Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve
taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin.
Nogaytürk – 7 3
T
A Z Ġ Y E
NOGAYTÜRK
Mustafa ÇETĠN
Reyhan ÇELĠK
.
Ahiboz Avılından Mustafa ÇETĠN Hakk 'ın
Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhuma Allah'tan rahmet
Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve
taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin.
ġeker Avılından Reyhan ÇELĠK Hakk 'ın Rahmetine
kavuĢmuĢtur. Merhumeye Allah'tan rahmet Kederli
ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve taziyelerimizi
bildiririz. Allah rahmet eylesin.
Ġsmedullah ALTAġ
Sultan ÖZAT
ġeker Avılından Sultan ÖZAT Hakk 'ın Rahmetine
kavuĢmuĢtur. Merhumeye Allah'tan rahmet Kederli
ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve taziyelerimizi
bildiririz. Allah rahmet eylesin.
Aktepe ( Rıfkiye) Avılından Ġsmedullah ALTAġ
Hakk 'ın Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhuma Allah'tan
rahmet Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve
taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin.
Nuriye YELTEKĠN
Hidayet ÇAKIR
Doğankaya Avılından Nuriye YELTEKĠN Hakk 'ın
Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhumeye Allah'tan rahmet
Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve
taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin.
Aktepe ( Rıfkiye) Avılından Hidayet ÇAKIR Hakk 'ın
Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhuma Allah'tan rahmet
Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve
taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin.
Havva ÇATALKAYA
Sevim KAYA
Boğazören Avılından Havva ÇATALKAYA Hakk 'ın
Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhumeye Allah'tan rahmet
Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve
taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin
Kırkuyu Avılından Sevim KAYA Hakk 'ın Rahmetine
kavuĢmuĢtur. Merhumeye Allah'tan rahmet Kederli
ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve taziyelerimizi
bildiririz. Allah rahmet eylesin.
Turgut SARI
AğılbaĢı Avılından Turgut SARI Hakk 'ın Rahmetine kavuĢmuĢtur. Merhuma Allah'tan rahmet
Kederli ailesine ve yakınlarına baĢsağlığı ve taziyelerimizi bildiririz. Allah rahmet eylesin.
Nogaytürk – 7 4
Nogaytürk – 7 5
TEL : 0 332 641 41 93
CEP : 0 539 641 41 93
0 541 641 41 93
www.aluminyumkorkuluk.tr.gg
KONYA – KULU

Benzer belgeler

kırım`dan anadolu`ya yapılan tatar göçleri

kırım`dan anadolu`ya yapılan tatar göçleri Temsilcilerin iletişim bilgileri için – [email protected] ADANA -Dr.Fatih KARAYANDI İSTANBUL -Cemil AKDAĞ – Emre ORAK ANKARA İlyas ORAK Ankara- Eryaman : Erdem GÜNAY Ankara- Batıkent : E...

Detaylı

Nogay Türkleri Eğitim ve Dayanışma Derneği Başkanı

Nogay Türkleri Eğitim ve Dayanışma Derneği Başkanı Temsilcilerin iletişim bilgileri için – [email protected] ADANA -Dr.Fatih KARAYANDI İSTANBUL -Cemil AKDAĞ – Emre ORAK ANKARA İlyas ORAK Ankara- Eryaman : Erdem GÜNAY Ankara- Batıkent : E...

Detaylı

e rteng i - NOGAY TÜRKLERİ BÜLTENİ

e rteng i - NOGAY TÜRKLERİ BÜLTENİ Temsilcilerin iletişim bilgileri için – [email protected] ADANA: İSTANBUL:

Detaylı