Askıda Bir Şair: Attila İlhan

Transkript

Askıda Bir Şair: Attila İlhan
Askıda Bir Şair: Attila İlhan
Yazar Ahmet Öztürk
Salı, 17 Kasım 2009 12:24
Ve an gelir. Bu insanın gerçekten beklediği an mıdır? Bilinmez. Alır seni götürür, belki çok
uzaklara. Bilmediğin bir yere. Görmediğin bir yere. Ve Attila İlhan yoktur artık. Ondan geriye
kalan şiirleri ve bize bıraktığı diğer eserleridir. Kasketiyle, gözlüğüyle bazen bir televizyon
kanalından gördüğümüz, belki yolda karşılaştığımız, hiç olmadı fotoğraflarına baktığımız o insan
yoktur artık. Belki o da biliyordu ve bunun için yazmıştı...
Çoğu insanın lise, belki ortaokul yıllarında tanıdığı şairdir Attila İlhan. İsminin Attila olduğunun
çok sonradan farkına varırız belki. 1925'te dünyaya gelen Attila Hamdi İlhan, Nazım ve Aşk'ı
için 16 yaşında girer hapishaneye. Yıl 1942'dir ve İkinci Dünya Savaşı'nın sancısı vardır her
yerde. Birçok insanın kitaplardan ya da filmlerden gördüğü zamanları bizzat yaşamış bir şairin
şiirlerinin içinde barındırdığı acı ve gerilimi hissetmek bizim için çok da kolay olmasa gerek. Bir
şair nasıl yaşar nasıl acı çeker, bir acı karşısında ne hisseder peki? Yaşadıkları mıydı onu şair
yapan, yaşayamadıkları mı, ya da sadece şair olmak için mi yazıyordu şiirlerini? Attila İlhan
'Askıda Yaşamak' diyor kendisi gibi yaşayanlara. Ve bunu şöyle açıklıyor bir röportajında;
"Benim kitaplarımdan bir bölümünün adı 'Askıda Yaşamak'tır. Askıda yaşamak işte budur, bir
dakika sonranın ne olacağı belli değildir. Böyle olunca da sen hayali aşklar yaşıyorsun, çünkü
hayali bir kadın seninle her an beraberdir." Böyle söylüyor, çünkü sevdiği kadınla evlenemiyor,
hayaliyle yetiniyor şair. Bütün bunların sebebi ise adının 'komüniste' çıkması.
1 / 10
Askıda Bir Şair: Attila İlhan
Yazar Ahmet Öztürk
Salı, 17 Kasım 2009 12:24
Belki Gelmem Gelemem
Sen istinyede bekle ben burdayım
İçimde köpek gibi havlayan yalnızlığım
Çünkü ben buradayım karanlıktayım
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Çünkü elimi kestim beni kan tutuyor
Şarabım bütün ekşi suyum soğuk
2 / 10
Askıda Bir Şair: Attila İlhan
Yazar Ahmet Öztürk
Salı, 17 Kasım 2009 12:24
Yanımda olmadın mı seni daha bir çok seviyorum
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Yüzünü ıslatmadan ağlayabilir misin
Yarı geceden sonra telefon ettin mi hiç
Karanlık adamlar hüvviyetini sordu mu
Ben senin olmadığını arıyorum
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git
Bana ait ne varsa hepsi seni korkutuyor sana ait ne varsa
Hiçbiri benim değil
Belki ölmek hakkımı kullanıyorum
3 / 10
Askıda Bir Şair: Attila İlhan
Yazar Ahmet Öztürk
Salı, 17 Kasım 2009 12:24
Belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git
Belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git
Attila İlhan Paris'e gider birkaç kez. Bir Nazım'ı kurtarmak için, bir kendisini. Orada öğrenir
Fransızcayı ve Marks'ı. Paris'i yaşar, Paris'te aşk yaşar onu da yazar.
BİRAZ PARİS
4 / 10
Askıda Bir Şair: Attila İlhan
Yazar Ahmet Öztürk
Salı, 17 Kasım 2009 12:24
- 1. place pigalle
telefonlarla geldi telaşlı ve ürkek
birdenbire geldi beklemiyordum
hayli dargın sesi kalın ve titrek
umutsuzluğuma geldi oysa yorgundum
üstelik incittim de istemeyerek
akşamdı samanyolu patlamıştı
bütün sacre coeur silme akordeon
mulhouse'lu muydu neydi işte unuttum
ilk yudumda ağlamaya başlamıştı
5 / 10
Askıda Bir Şair: Attila İlhan
Yazar Ahmet Öztürk
Salı, 17 Kasım 2009 12:24
şakakları ter içinde gece saat on
kibrit aranıyor göğüs geçirerek
bütün sevgilerinde yanılmıştı
bir omzuna almış sanki gökyüzünü
dudakları masmavi alsace lorrain
yüzü cermenlerin en eski hüznü
hölderlin bakıyor sisli gözlerinden
ellerini şöyle okşayacak oldum
duydum nabzının gök gürültüsünü
6 / 10
Askıda Bir Şair: Attila İlhan
Yazar Ahmet Öztürk
Salı, 17 Kasım 2009 12:24
adı yağmur mu akşamüstü mü
uzak bir panayırda ip atlayan çocuklar
dalgalar vurdukça sarsılan mendirek
gecesi kaydı mı nedense beni arar
dilinde özürler bilerek bilmeyerek
zenciler çaldı mı cazın hali başka
oturduğu yerde içtikçe eksilerek
barın camlarına orospular çiziliyor
özlem büyük korku epeyce şaka
telefonlarla geldi telaşlı ve ürkek
birdenbire geldi beklemiyordum
7 / 10
Askıda Bir Şair: Attila İlhan
Yazar Ahmet Öztürk
Salı, 17 Kasım 2009 12:24
hanidir içimden bir başkası geçiyor
gözlerim hanidir ondan uzakta
hölderlin'i bırakmıştım artık sevmiyordum
Paris'ten sonra tekrar Türkiye'ye döner Attila İlhan ve burada devam eder hayatına. O sadece
bir şair değildir elbette. Sanatta çok yönlülüğün olduğunu savunmuş ve kendisi de sadece şiir
değil düz yazı, roman, öykü ve senaryo yazarlığı da yapmıştır. Kendisinin şair olarak
tanınmasının nedenini ise ilk yayınlanan eserlerinin şiir olmasına bağlar Atilla İlhan.
İSTANBUL AĞRISI
8 / 10
Askıda Bir Şair: Attila İlhan
Yazar Ahmet Öztürk
Salı, 17 Kasım 2009 12:24
Kanatları
parça
parça
bu
ağustos
geceleri
Yıldızlar
kaynarken
Şangır
şungur
ayaklarımın
dibine
dökülen
Sen
Eğer
yine
İstanbul'san
Yine
kan
köpüklü
cehennem
sarmaşıkları
büyüteceğim
Pançak
pançak
şiirler
tüküreceğim
Demek
yine
ben
Limandaki
direkler
ormanında
bütün
bandıralar
ayaklanıyor
Kapı
önlerinde
boyunlarını
bükmüş
tek
tek
kafiyeler
Yahudi
sokaklarını
aydınlatan
Telaviv
şarkıları
Mavi
asfaltlara
çökmüş
Diz
bağlıyor
Eğer
sen
yine
İstanbul'san
Kirli
dudaklarını
bulut
bulut
dudaklarıma
uzatan
Sirkeci
Garı'nda
tren
çığlıklarıyla
bıçaklanıp
İntihar
dumanları
içindeki
Haydarpaşa'dan
Anadolu
üstlerine
bakıp
bakıp
Ağlayan
Sen
eğer
Aldanmıyorsam
Yakaları
karanfilli
.......
eğer
beni
aldatmıyorsa
Kulaklarımdan
kan
fışkırıncaya
kadar
Yine
senin
emrindeyim
Utanmasam
Gözlerimi
damla
damla
kadehime
damlatarak
Kendimi
yani
şu
bildiğim
Atilla
İlhan'i
Zehirleyebilirim
Sonbahar
karanlıkları
tuttu
tutacak
Tarlabaşı
pansiyonlarında
bekarlar
buğulanıyor
İmtihan
çığlıkları
yükseliyor
üniversite'den
Tophane
İskelesi'nde
diesel
kamyonları
sarhoş
Direksiyonlarının
koynuna
girmiş
bıçkın
şöförler
Uykusuz
dalgalanıyor
İstanbul
sen
misin
Senin
ellerin
mi
bu
eller
gemiler
senin
gemilerin
mi
Minarelerini
kürdan
gibi
dişlerinin
arasında
Liman
liman
götüren
Ulan
bu
mazot
tüküren
bu
dövmeli
gemiler
senin
mi
Akşamlar
yassıldıkça
neden
böyle
devleşiyorlar
durmaksızın
imdat
kıvılcımlari
fışkırıyor
Antenlerinden
Neden
Peki
İstanbul
ya
ben
mısralarını
dört
renkli
duvar
afişleri
gibi
boy
boy
Gümrük
duvarlarına
yapıştıran
yolcu
abbas
benim
kahrım
Ya
senin
ağrın
Ağır
kabaralarınla
uykularımı
ezerek
deliksiz
yaşattığın
Çaresiz
zehirler
kusan
çılgın
bir
yılan
gibi
Burgu
burgu
içime
boşalttığın
ağrın
O
senin
Eğer
sen
yine
İstanbul'san
Yanılmıyorsam
Koltuğumun
altında
eski
bir
kitap
diye
istediğim
Sicilyalı
balıkçılara
Marsilyalı
dok
işçilerine
Satır
satır
okumak
istediğim
İstanbul'san
senin
ağrınsa
iğneli
beşik
gibi
hergötürmek
tarafımda
hissettiğim
Ulan
yine
sen
kazandın
İstanbul
Sen
kazandın
ben
yenildim
Kulaklarımdan
kan
fışkırıncaya
kadar
Yine
emrindeyim
Ölsem
yalnız
kalsam
cüzdanım
kaybolsa
Parasız
kalsam
tenhalarda
kalsam
çarpılsam
Hiç
bir
gün
hiçbir
postacı
kapımı
çalmasa
Yanılmıyorsam
eğer
yine
İstanbul'san
Senin
ıslıklarınsa
kulaklarıma
saplanan
bu
ıslıklar
Gözbebeklerimde
gezegenler
gibi
dönen
yalnızlığımdan
Bir
tekmede
kapılarını
kırıp
çıktım
demektir
Ulan
bunu
sen
de
bilirsin
İstanbul
yazdım
kimbilir
Kaç
kere
kirpiklerimiz
kasaturalara
dönmüş
diken
diken
1949
Eylül'ünde
birader
mirc
ve
ben
Sokaklarında
mohikanlar
gibi
ateş
yaktık
taptık
ulan
Unuttun
mu
Sana
taptık.
O'nunmuhtaçtır,
duygusu.
buna
kendini,
hayatında
bazıları
HerDENEMEK
şairin
yalnız
ise
üç sadece
yalnızlıkla
şehir
olmaya,
vardır.
yalnızlığı
ilgili
yalnızlığı
Üçbazı
faklı
arar.
anlamlandırmaları
şehirde
yaşamaya.
üç
farklı
Çevresinde,
mekânda
olduğunu
bazı
şair
düşünürüm
şairler
olmak.
yalnızlıkta
Ve
ben.
yalnızlık
Belki
bulur
şair
YALNIZLIĞI
gecenin
ortasında
ne
işin var
yıldızlara
dokunma
yanarsın
bak
birazdan
ay
da
batacak
karanlık
bulaşmasın
ellerine
tersine
döner
yolunu
bulamazsın
içi
dışı
uzay
tozu
yansımalar
sahi
mi
yalan
mı
anlayamazsın
bir
rüya
gemisi
iskele
sancak
dokunup
geçiyor
hayallerine
ağlayasın
gelir
ağlayamazsın
sevmek
insanın
yüreği
kadar
küçükse
büyüğünü
taşıyamazsın
yalnızlığı
da
dene
oldu
olacak
nasıl
yankılanır
derinden
derine
iyi
midir
kötü
mü
çıkaramazsın
insan
insanı
kendisi
tamamlar
içinde
başka
dışında
başkasın
eksikliğin
fazlana
elbet
bulaşacak
öbürü
sığacak
bunun
derisine
yoksa
sabaha
sağ
çıkamazsın
Attila
sesinden
şiiri,
birçok
İlhan'ı
şiirleri
insanın
gazeteci
radyoda,
adını
olarak
bilmediği
bazen
da biliriz.
birhalde
başkası
Gazete
içine
okur
satırlarından
işleyen.
şiirini, bazen
okuruz
bir müziğin
onu bazen,
sözleri
bazen
olmuştur
kendionun
AĞUSTOS
ÇIKMAZI
Beni
koyup
koyup
gitme,
Durduğun
yerde
dur
Kendini
martılarla
bir
tutma
Senin
kanatların
yok
Düşersin
yorulursun
Beni
koyup
koyup
gitme,
n'olursun
Bir
deniz
kıyısında
otur
Gemiler
sensiz
gitsin
bırak
Herkes
gibi
yaşasana
senn'olursun
İşine
gücüne
baksana
Evlenirsin,
çocuğun
olur
Beni
koyup
koyup
gitme,
n'olursun
O'nun
bitmez
muhtaç
bu
kadar
en
belki
olduğunun
mecburdur
çok
muhabbetler.
bilinen
yanında
insan.
şiiridir
Acıdır
"Ben
olmaması
kimi
Sanazaman
değil
Mecburum".
mi
şaire
ki? Onun
şiiri
Attila
yazdıran,
hayaliyle,
İlhan'dan
enhatırasıyla
söz
büyük
açıp
acı
bu
yaşamak.
iseşiiri
enokumadan
çokİşte ona
9 / 10
Askıda Bir Şair: Attila İlhan
Yazar Ahmet Öztürk
Salı, 17 Kasım 2009 12:24
BEN
SANA
MECBURUM
Adını
mıh
gibi
aklımda
tutuyorum
Büyüdükçe
büyüyor
gözlerin
Ben
sana
mecburum
bilemezsin
İçimi
seninle
ısıtıyorum
Ağaçlar
sonbahara
hazırlanıyor
Bu
şehir
oakşam
eski
İstanbul
mudur?
Karanlıkta
bulutlar
parçalanıyor
Sokak
lambaları
birden
yanıyor
Kaldırımlarda
yağmur
kokusu
Ben
sana
mecburum
sen
yoksun
Sevmek
kimi
zaman
rezilce
korkudur
İnsan
bir
üstü
ansızın
yorulur
Tutsak
ustura
ağzında
yaşamaktan
Kimi
zaman
ellerini
kırar
tutkusu
Birkaç
hayat
çıkarır
yaşamasından
Hangi
kapıyı
çalsa
kimi
zaman
Arkasında
yalnızlığın
hınzır
uğultusu
Fatihte
yoksul
bir
gramafon
çalıyor
Eski
zamanlardan
bir
Cuma
çalıyor
Durup
köşe
başında
deliksiz
dinlesem
Sana
kullanılmamış
bir
gök
getirsem
Haftalar
ellerimde
ufalanıyor
Ne
yapsam
ne
tutsam
nereye
gitsem
Ben
sana
mecburum
sen
yoksun
Haziranda
mavi
benekli
çocuksun
Ah
seni
bilmiyor
kimseler
bilmiyor
Bir
şilep
sızıyor
ıssız
gözlerinden
Belki
Yeşilköy'de
uçağa
biniyorsun
Bütün
ıslanmışsın
tüylerin
ürperiyor
körsün
kırılmışsın
telâş
içindesin
Kötü
rüzgâr
saçlarını
götürüyor
Ne
vakit
bir
yaşamak
düşünsem
Bu
kurtlar
sofrasında
belki
zor
Ayıpsız
fakat
ellerimizi
kirletmeden
Sus
deyip
adınla
başlıyorum
İçim
sıra
kımıldıyor
denizlerin
Hayır
başka
türlü
olmayacak
Ben
sana
mecburum
bilemezsin..
Ve
uzaklara. kalan
kanalından
yoktur
şiirleri
gelir.
artık.
Bilmediğin
gördüğümüz,
Bu
Belki
ve
insanın
bize
o gizli
da
bıraktığı
bir
biliyordu
gerçekten
yere.
belkidiğer
Görmediğin
yolda
vebeklediği
eserleridir.
bunun
karşılaştığımız,
için
bir
anyere.
Kasketiyle,
yazmıştı...
mıdır?
Ve
hiç
Bilinmez.
Attila
olmadı
gözlüğüyle
İlhan
Alır
fotoğraflarına
yoktur
seni
bazen
götürür,
artık.
birbaktığımız
Ondan
televizyon
belki geriye
çoko insan
AN an
GELİR
paldır
küldür
yıkılır
bulutlar
gökyüzünde
anlaşılmaz
bir heybet
o
eski
heyecan
ölür
an
gelir
biter
muhabbet
çalgılar
susar
heves
kalmaz
şatârâbân
ölür
şarabın
gazabından
kork
çünkü
fena
kırmızıdır
kan
tutar
/hırsızıdır
tutan
ölür
sokaklar
kuşatılmış
karakollar
taranır
yağmurda
bir
militan
ölür
an
gelir
ömrünün
her
ölen
pişman
ölür
hep
yanlış
anlaşılmıştır
hayalleri
yasaklanmış
an
gelir
şimşek
yalar
masmavi
dehşetiyle
siyaset
meydanını
direkler
çatırdar
yalnızlıktan
sehpada
pir
sultan
ölür
son
umut
kırılmıştır
kaf
dağı'nın
ardındaki
ne
selam
artık
ne
sabah
kimseler
bilmez
nerdeler
namlı
masal
sevdalıları
evvel
zaman
içinde
kalbur
saman
ölür
kubbelerde
uğuldar
bâkî
çeşmelerden
akar
sinan
an
gelir
-lâ
ilâhe
illallahkanunî
süleyman
ölür
görünmez
bir
mezarlıktır
şairler
dolaşır
saf
saf
tenhalarında
şiir
söyleyerek
kim
duysa
/ölür
korkudan
ölürzaman
-tahrip
gücü
yükseksaatlı
bir
bombadır
patlar
an
gelir
attilâ
ilhan
10 / 10

Benzer belgeler