Haziran 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği

Transkript

Haziran 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği
Bilişim Uzmanları
Bülteni
Cilt 2, Sayı 1
3 Haziran 2012
Sunuş

Sosyal Medya

Babalar Günü

Emre‟nin Rotası

Ayın Konuğu:
M. Bilal Ünver
Elif ÖZDEMĠR, BiliĢim Uzmanları Derneği BaĢkanı
Bölge Müdürlüğünde görevli
ġemsettin Süer‟in oğlu Rıdvan
Süer‟i terör saldırısında kaybettik”. Elim telefona gidip gitmemekte kararsız, e-posta göndersem olur mu? Tanımıyorum
da kendisini, ama baĢınız
sağolsun demek istiyorum,
hiçbir sözcüğün evladını kaybeden bir babayı teselli etmeyeceğini bilmeme rağmen. Neticede hiçbir Ģey yapamıyorum,
piĢmanlığımsa hiç dinmiyor.
Tüm babaların, babalar günü
kutlu olsun, babalar evlatlarından, evlatlar babalarından hiç
ayrılmasın.
13‟ncü sayımızla yeniden merhaba;
Oldukça yoğun geçen Mayıs
ayından sonra, Haziran ayına
girmiĢ bulunuyoruz.
Bu bültende yer alan yazılarda ifade edilen yorum ve
görüĢler yazarlarına ait
olup, BiliĢim Uzmanları
Derneği‟nin görüĢlerini
yansıtmamaktadır.
Bu ayki Bültenimizde, değerli
meslektaĢım Bilal Ünver‟le keyifli
bir sohbet yaptık. Yavuz Beyin
isabetli soruları, Ahmet Emin
Beyin sanatsal yönü yüksek fotoğrafları ile birleĢince beğeneceğinizi umduğum bir metne ulaĢtık. Babalar gününü iki ayrı kalem
ele aldı bu sayıda. Babasının
yazdığı bir Ģiiri yıllar sonra bulan
Burhanettin Karagöz, çocukebeveyn iliĢkilerini kendi bakıĢ
açısıyla yorumladı. Evladını teröre Ģehit veren ġemsettin Süer
ise, rahmetli Rıdvan‟ın ardından
yazdığı bir Ģiiri paylaĢtı bizimle.
Okurken gözyaĢlarınızı tutamayacağınızdan eminim. Ben okurken, patlamanın olduğu günü
tekrar hatırladım, vatanımdan
çok uzakta, internetten haberleri
takip ediyorum, önce büyük bir
patlama, sonra inanılmaz bir
karmaĢa, sonrasında gelen eposta, “Kurumumuz Diyarbakır
Bültenimize katkı sağlayan
arkadaĢlarımıza teĢekkür ediyorum, sevgili Mehmet Mirza,
Özgü, Alparslan, Sena ve Cemre‟nin yeni yaĢlarını kutluyorum.
Ben de bu ay bir yıl daha yaĢlandım, kaç yaĢına girdiğimi
sorarsanız, artık fiziksel yaĢımı
değil gönül yaĢımı kutlamaya
karar verdim.
Son olarak 14 Haziran 2012
PerĢembe günü saat 15:00‟de
bir konferansımız var. Serdar
Kuzuloğlu ve Kemal Ġlter‟le
enine boyuna sosyal medyayı
konuĢmak üzere, sizleri Gazi
Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Konferans Salonuna bekliyoruz.
Keyifli okumalar.
Sayfa 2
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Ticari Cemaatler
Bu yazıda, geçen sene yayımlanmıĢ olan “Ticari Cemaatler”
adlı kitabımı okuma Ģansı bulamamıĢ olanlar için, çok katlı pazarlama sistemi ve söz konusu
Dr. Erdinç TEKBAġ
BiliĢim Uzmanı
YED, BTK
sistemin açmazlarının üzerinde
kısaca durmak istiyorum. Doğrudan satıĢ, ürün veya hizmetlerin,
müĢterilere, evinde veya satıĢ
noktası olmayan bir baĢka yerde
pazarlanmasını ifade etmektedir. Çok katlı pazarlama ise,
doğrudan satıĢın bir alt kategorisini teĢkil etmektedir. Çok katlı
pazarlama sisteminde yer alan
Bu yazıda, geçen sene
distribütörler, tek katlı pazarlama
yayımlanmış olan
sisteminden farklı olarak, hem
“Ticari Cemaatler”
ürün satıĢı yapmakta, hem de
adlı kitabımı okuma
sisteme yeni üye bulmak için
şansı bulamamış
yoğun bir çalıĢma yürütmektedir.
olanlar için, çok katlı
Bu distribütörlere, kendi iĢ hacmi ile alttaki üye grubunun iĢ hacmi baz alınarak
pazarlama sistemi ve
hesaplanan ücretler ödenmektedir. Amway, Herbalife gibi firmalar söz konusu
söz konusu sistemin
sistemle çalıĢan firmalara örnek olarak verilebilir.
açmazlarının
üzerinde kısaca
durmak istiyorum.
ĠĢe baĢlamanın kolay olduğu, esnek çalıĢma imkânı veren, iĢe gitme zorunluluğu olmayan, yüksek eğitim vb. niteliklere sahip olmayı gerektirmeyen ve
astronomik
miktarda
ücret
kazanılabileceğini
vadeden,
birçok
kiĢi
için
“mükemmel” olan bu pazarlama sisteminde sorun nerede? NeĢeli Hayat filminde
de konu edilen bu sistemdeki sorunları teknik, etik ve toplumsal sorunlar baĢlıkları
altında ele almak mümkün. Saadet zincirleri ile olan benzerlikler, psikolojik etkileme yöntemlerinin uygulanması, çalıĢma saatlerinin esnekliği dolayısıyla distribütörlerin özel yaĢamının kalmaması, gece-gündüz sisteme eleman bulma/ürün satmanın planlanması, arkadaĢlara ve akrabalara yapılan pazarlama faaliyetleri sonrası iliĢkilerin örselenmesi bu sorunlardan sadece birkaçı… Gerçekten de, insanlara samimiyet temelinde değil de, ticari gayelerle yaklaĢılması, birçok kiĢi tarafından antipatik olarak görülmektedir. Adeta mistik bir tören havasında gerçekleĢen
otel toplantıları, neredeyse kapitalizm dinine tabi olmuĢ cemaat mensuplarını hatırlatıyor. Daha da ötesi, kiĢileri çekebilmek için uygulanan yöntemler, reklamlarda
Cilt 2, Sayı 1
Sayfa 3
Ticari Cemaatler
Ģirket adının gizlenmesi, “bu bir pazarlama iĢi değildir” ifadelerine yer verilmesi,
sistem üyelerinin çok zengin ve çok enerjik olduğu imajının verilmesi, duyguların
yönetilmesinin öğretilmesi diğer sorunları oluĢturuyor.
YaĢanan bu sorunların üstesinden gelinebilmesi için, çok katlı pazarlama sistemi
içinde aidiyet ve kontrol mekanizmalarının oluĢturulmasına yönelik bazı tekniklere
Dr. Erdinç TEKBAġ
BiliĢim Uzmanı
YED, BTK
baĢvurulmaktadır. Sorunların aĢılması için cemaat iliĢkileri kullanılmakta, bir baĢka ifadeyle, iliĢkiler kiĢisel ve samimi hale getirilmekte, yeni üyenin eski sosyal
çevreden uzaklaĢarak sürekli yeni sosyal çevre içinde kalması sağlanmakta ve
duplikasyon (üst hattın kopyalanması) uygulamasına gidilmektedir. Diğer yandan,
hırs yüklemesi yapılması (ev, araba, baĢarı vb. hayallerin kurdurulması), baĢarısızlığın ĢahsileĢtirilmesi (kiĢinin baĢarısızlığı sistemden değil, kendisinden bilmesi), pozitif programlama yapılması (eleĢtirel ortamlardan uzak durulması, kiĢisel
geliĢim kitapları okunması vb.), misyon aĢılanması (kullanılan ürünün sıradan bir
ürün değil, bir yaĢam tarzı olduğuna inanılması), zihinsel meĢrulaĢtırma mekanizmalarının telkin edilmesi (“insanlara yardımcı oluyoruz, onlarla güzellikleri paylaĢıyoruz” gibi düĢüncelerin telkin edilmesi), ve zihin kontrolünün uygulanması (parti
kıvamındaki toplantılar, sevinç çığlıkları, hareketli Ģarkılar, ritmik danslar, alkıĢlar,
baĢarı hikayeleri, enerjik ortam, kazanıldığı iddia edilen yüksek gelir beyanları,
sevgi bombardımanı, özellikle ABD‟de Hıristiyanlığa ve siyasi referanslara atıflarla
doğrudan satıĢı manevi terimlerle çerçeveleme gibi) gibi psikolojik teknikler uygulanmaktadır.
İnsan kişiliğinin ve
duygularının bir
üretim aracı haline
gelmesi sonucu,
modern insan kalbine
kadar tutsak
edilmekte ve sahiciliği
Ġnsan kiĢiliğinin ve duygularının bir üretim aracı haline gelmesi sonucu, modern
insan kalbine kadar tutsak edilmekte ve sahiciliği yitirmektedir. Bireylerin yaĢamın
tümünü bir pazarlama süreci olarak algılaması; hiçbir menfaatin gözetilmediği samimi iliĢkilerin yerini ticari çıkar iliĢkisinin almasına, toplumsal dokunun tahrip olmasına, yeni sosyal rolüne uygun davranması beklenen bireyin “kendi”si olmaktan
çıkmasına ve kendine ve çevresine yabancılaĢmasına neden olmaktadır. Tüm
bunlar, pazarlamanın sadece ticari bir eylem olmayıp, sosyopsikolojik boyutunun
da olduğunu göstermektedir.
yitirmektedir.
Sayfa 4
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Yüz Nakli
Sanırım son günlerde ülkemizde yapılan yüz nakli ameliyatlarından haberdar olmayanımız yoktur. Bugünlerde birbirleriyle yarıĢırcasına yüz nakli yapan doktorlara, madem böyle ameliyatlar yapılıyordu da yıllardır nerdeydiniz diye sorası geliyor insanın. Nakil yapanı mı dersiniz, telaĢla, aceleyle uzuv ve organ taĢıyanları
mı dersiniz, medyayı peĢine takan doktorları mı dersiniz.
Abdurrahman ER
BiliĢim Uzmanı
SDD, BTK
Yüz Yüze (Face Off) filminde azılı bir haydut polis müdürünün yüzünü kendi yüzüne naklettirip keyfince takılıyor, istediği her Ģeyi rahatça yapabiliyordu. Filmden
çok etkilenmiĢ olmalıyım ki sanki çok önemli biriymiĢim gibi, bir gün böyle ameliyatlar yapılırda birileri de benim yüzümle ortalıkta gezinirse ne yaparım diye endiĢelenmiĢ ve öyle bir durumda baĢkalarının yüzünü almaya bile cüret etmiĢtim.
Hayal iĢte, bazen insanın elinde olmuyor, boĢ bir anınızı yakalasın yeter ki, bir de
bakmıĢsınız yaramaz çocuklar gibi sizi bırakıp gidivermiĢ.
Kim derdi ki çok geçmeden ülkemizde de yüz nakli ameliyatları yapılacak. Bir taraftan ülkemizde böyle ameliyatların yapılmasından memnun olurken öte yandan
bazı endiĢeleri de taĢımıyor değildik. Diğerlerini bir kenara bırakıp Antalya‟da baĢarıyla gerçekleĢtirilen ve ülkemizde bir ilk olan yüz naklini biraz irdelemek istiyorum.
Kim derdi ki çok
geçmeden
ülkemizde de yüz
nakli ameliyatları
yapılacak.
Öncelikle nakil operasyonlarının mevzuatı hazırlanmıĢ, Sağlık Bakanlığı nasıl
olmuĢsa doğru bir iĢ yapmıĢ ve Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesine bu konuda
destek olmuĢ; özel izin vermiĢ, ekip, uçak tahsis etmiĢ ve mevzuatın hazırlanmasına katkıda bulunmuĢ.
37 yaĢındaki Ahmet Aslan‟ın yüzü 19 yaĢındaki Uğur Acar‟a nakledildi. Olayın
günlerce medyada ilk sıralarda yer alması ne kadar doğruydu acaba; Uğur sosyal
sorunlar yaĢıyorken, belki topluma girmekte zorlanıyorken siz ona çare oluyorsunuz ne güzel… Ama sonra bulduğunuz o çareyi basında onu teĢhir ederek kendi
ellerinizle yok ediyorsunuz. Ameliyat ekibi bayramlıklarını giymiĢ çocuklar gibi,
giyinmiĢ beyaz önlüklerini hasta yatağının yanı baĢında kameranın karĢısında iĢte
eserimiz dercesine arz-ı endam ediyorlardı. Sonuçta Uğur yeni bir hayata baĢlamayı, iĢ güç sahibi olmayı, aile kurmayı planlıyor. Gözlerin sürekli üzerinde olmasından, her yerde tanınıyor olmaktan elbet rahatsız olacaktır. Yüzünün görüntüleri
basında yayınlanmasaydı iĢi biraz kolaylaĢacaktı ama bu noktaya pek dikkat edilmedi.
Uğur aynanın karĢısına geçtiğinde kafasında uçuĢan düĢünceler arasında büyük
ihtimalle Ģunlar da olacak;
“ÖlmüĢ birinin yüzünü taĢıyabilecek miyim? Bu kimin yüzü benim mi onun mu? Ya bir de bu yüzle
yaĢayamazsam. 6 ay boyunca yüzümü hissedemeyeceğim, gülemeyeceğim. Vücudum yüzümü kabul
etsin diye ömür boyunca ilaç almak zorundayım ki
buna rağmen kabul etmezse ne yaparım? Uzun bir
süre mimiklerim de olmayacak, olunca da donörüm
ve benim mimiklerimden farklı olacak. Ameliyattan
baĢka Ģansım yoktu, bu yüz artık benim demeli ve
sahiplenmeliyim. Her Ģeye rağmen eskisinden daha
iyi görünüyorum ki bu beni yeni yüzümü kabullenmeye motive etmeli. Artık ömür boyu doktorlarla iç
Cilt 2, Sayı 1
Sayfa 5
Yüz Nakli
içe olacağım buna da alıĢmalıyım. Yakında
donörümün ailesi gelecek, kızı o babamın yüzü öpmek istiyorum derse ona ne demeliyim?. Bu yüz TV
de, gazetelerde defalarca görüldü, gittiğim her yerde
herkes beni tanıyacak, belki beni rencide etmemek
için bir Ģey demeyecekler ama dillerini susturan bu
insanlar gözlerini de susturabilecekler mi”
gibi ardı arkası gelmeyen sorular, insanın içini ürperten vehimler…
Abdurrahman ER
BiliĢim Uzmanı
SDD, BTK
Kendisine baĢarıyla kol nakli yapılan bir hastanın bir zaman sonra kolu kabullenemeyip çıkarttırarak rahata erdiği bir örnek vardı. Uğur‟un yeni yüzünü kabullenememe seçeneği insanı ne kadar da ürkütüyor, kol çıkartılabilmiĢti ama yüz çıkartılır
mıydı?
Ġnsanın kafasında böyle sorular gezinirde tüyleri diken diken olmaz mı, neyse ki o
Ģoku çabuk atlattım ve yüzüme dokundum, gülmeye çalıĢtım, ağzımı gözümü oynattım. Neden mi yaptım bunları? Yüzümün kadrini kıymetini bir kere daha anladım
da ondan. Ve her seferinde binlerce kez Ģükürler olsun dedim. Nasıl demeyim ki,
yüzümüzle, diğer uzuvlarımızla, duygularımızla, sesimizle… kısacası her Ģeyimizle
tek, eĢsiz, biricik değil miydik? Ameliyat masasına yatmadan, ilaç kullanmadan,
ruhumuz bile duymadan, bir ağrı sızı olmaksızın yüzümüz sürekli değiĢmiyor muydu? Hayatımız boyunca defalarca yüz nakli olmamıĢ mıydık?
Milyarlarca insanı birbirinden ayıracak çizgiler bu küçücük yüze sığdırılmıĢ ve herkesin kendine özgü, ötekilerden farklı yüzü ortaya çıkmıĢtı. O farklılığı yapabilmek
için; insanlık tarihi boyunca gelmiĢ, geçmiĢ tüm insanların yüzlerini ve ömürleri boyunca geçirdikleri tüm yüz Ģekillerini de bilmek ve tezgâhtan çıkan her yeni yüzü
onlardan farklı yapmak gerekiyordu. ĠĢte “Ġnsanlık” projesi böylesine Ģümullü
(kuĢatıcı, kapsamlı) bir ilmi ve tüm zamanlara hükmetmeyi gerektiriyordu.
Donörün ailesi açısından da bu iĢin zorlukları vardı: Birilerinin derdine deva olmak
elbet güzeldi ama yüzü bağıĢlarken bilinçaltında yatan nedenlerden biri onun kaĢını, gözünü istedikleri zaman görme düĢüncesi de olabilirdi. Bu iyi miydi, kötü müydü, vicdani bir rahatsızlık verir miydi? Veya kaybedilenin acısını her seferinde tazeler miydi? Yüz nakli Dünya‟da bu zamana kadar sadece birkaç kez yapılmıĢtı,
medya ilgiliydi, organ değil uzuv nakliydi, kısacası farklı bir durumdu. Mesela böbrek naklinde kimse gidip babamın böbreklerini görmek istiyorum demezdi ama kol/
yüz naklinde donörün bir yakını kola dokunmak, yüzü öpmek için km‟lerce yolu tepebilirdi. Öylesi bir durumda çok farklı duygusal iklimlere girilebilir ve iki tarafın da
psikolojisi alt üst olabilirdi.
Olayın psikolojik bakımdan zorluğunu anlamak için ortamı hayalen kurgulayalım:
Merhumun ailesinden; kardeĢi, eĢi ve kızı birlikte Uğur ve ailesiyle ilk kez görüĢmek üzere Antalya‟da Uğur‟un evindeler. Büyükçe bir salon, köĢedeki vitrinin önünde Uğur‟un yakınları ve Uğur, tam karĢılarında kanepede merhumun kızı, eĢi ve
kardeĢi oturuyor. Vakit öğle civarı, bütün ısrarlara rağmen merhumun ailesi yemek
teklifini reddettiler. Bir an önce Uğuru, daha doğrusu Ahmet beyin yüzünü! görüp
gitmeyi düĢünüyorlar…
Yüz nakli Dünya’da
bu zamana kadar
sadece birkaç kez
yapılmıştı, medya
ilgiliydi, organ
değil uzuv nakliydi,
kısacası farklı bir
durumdu.
Sayfa 6
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Kızı, mutluluk, hüzün ve hayır cevabı alma ihtimalinden kaynaklanan bir endiĢenin
verdiği ses tonuyla:
-Yüzünüze dokunmak istiyorum, izin verirmisiniz.?
Abdurrahman ER
BiliĢim Uzmanı
SDD, BTK
Aslında kız dokunmanın yanısıra öpmek istiyorum demeyi de planlamıĢtı ama
buna cesaret edemedi. Uğur ise zaten böyle bir atmosferi yaĢayacağını daha önceden kestiriyordu, cevabı neredeyse hazırdı, defalarca prova yapmıĢtı. Kendinden emin bir tavırla:
- Tabi, nasıl isterseniz.
Kız, Uğur‟un yanına yaklaĢırken, bacakları titredi, bütün vücudu da adeta dili gibi
lal oldu. Ahmet beyin karısı kimseyle göz göze gelmemek için özen gösterirken bir
taraftan da Allah‟ım Ģu dakikalar bir geçiverse diye içinden geçiriyordu. Uğur‟un
yakınları da belli etmemeye çalıĢtıkları bir endiĢe ile kızı izlemeye koyuldular.
Uğur‟un babası bir taraftan oğlunun ameliyatının onun için yeni bir baĢlangıç olacağını memnuniyetini düĢünüyor öte yandan Ahmet beyin ölümü vesilesiyle oğlunun kurtulduğunu merhumun ailesine hissettirmemeye çalıĢıyordu.
Şimdi gel de sırf daha
çok beğenilmek için
estetik ameliyatı
olanlara kızma...
Kız, Uğur‟un yüzüne dokununca gözleri doldu, hıçkırmamak için kendini çok zorlasa da bunu baĢaramadı. Sanki dünya durdu, Evren yavaĢladı, geçmek bilmeyen
dakikalar daha da yavaĢ iĢlemeye baĢladı. Herkes bir anda donakaldı. Kısa bir
zaman sonra Uğur‟un akrabalarından biri yeni bir mevzu açıp ortamın havasını
değiĢtirmeye çalıĢırken, birkaç dakika geçmiĢti, kız kendini ancak toparlayabildi ve
çok kalmadan evden ayrıldılar.
Kurgu da olsa insan etkileniyor, yaĢayanları çok derinden etkilemiĢtir elbet. ġimdi
gel de sırf daha çok beğenilmek için estetik ameliyatı olanlara kızma; zorunluluk
olan estetik ameliyatlarına amenna, fakat daha çok beğenilmek için doğal halini
bozanlara, yüzlerini değiĢtirenlere ne demeli. Ġnsan iĢte, belki de çok görmemeli,
nereye gitseniz hangimize baksanız beğenilme davası yakamızı bırakmıyor... Ne
var ki insan akan zaman karĢısında ne kadar da çaresiz. Suni birtakım yollarla
gençleĢmeye çalıĢmak, eldeki fener ile güneĢe meydan okumaktan ne kadar da
farklıdır ki?
ġu hayatın sanki hissedilen ama görünmeyen duyulmayan bir tılsımı, sihri var da
onu çözemiyoruz, bilemiyoruz. Bilseydik hayatın, sağlığın, zamanın, ailenin, iĢ güç
sahibi olmanın ve daha nice Ģeylerin değerinin her daim farkında olurduk. Olurduk
da bizlere, bu paha biçilmez Ģeylerin değerini bir hastanenin bir hapishanenin bir
darülacezenin veya da sokakta gördüğümüz bir iĢsizin, engellinin söylemesine!
gerek kalmazdı. Ve biz de o tılsımın, sihrin bozulmaması için var gücümüzü ortaya koyardık.
Cilt 2, Sayı 1
Sayfa 7
Şiir: Işık ve Gölge
ıĢık ve gölge
sarmaĢ dolaĢtır ıĢık ve gölge
birlikte asilce raksederler
Mesut TEKKOYUN
BiliĢim Uzman Yrd.
SYD, BTK
zirvelerin prizmasından aksederler
dalgalanmakta ıĢık ve gölge
mazi denizi
gölgemin gölgesi nedamet
eğri gölgem ilerlemeye devam et
ati okyanusu gölge ve ıĢık
gündüz ve gece
devran yenilgiden zafere devreder
ferda dumanlı ufukları seyreder
umut ve endiĢe ıĢık ve gölge
ezeli yarenler
birbirlerinin sinesinde inlerler
birbirlerinin gemini dizginlerler
ebedi düĢman ıĢık ve gölge
sevda halitası
eteklerine değen gölgem tutuĢur
gölgem gölgenle acep ne zaman buluĢur
firkat ve vuslat gölge ve ıĢık
tan ve akĢam
gölgeler lal Ģelalesine dek uzar
Ģafakta altın suyu gölgeme sızar
altın ve bakır ıĢık ve gölge
Sayfa 8
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Şiir: Diyarbakır’da Matem
Günlerden 3 Ocak 2008
Artık feryatlar, ağıtlar ve kapkara bulutlar
BaĢlayan güne sanki, bir baĢka merhaba dedi Diyarba- ÇökmüĢtü Diyarbakır‟ın üstüne.
kır.
Ama hak etmemiĢti Diyarbakır,
Tüm gizemliliği üzerindeydi yine.
Bu kör olası akĢamı.
ġemsettin SÜER
ġef
ĠKD, BTK
Henüz çökmüĢtü akĢamın karanlığı, Ģehrin üzerine,
Hak etmemiĢti bu alevleri, bu korkunç patlamayı.
Saatler 16.50 yi gösterirken.
Ve ayrıldım o mahĢer yerinden,
Sarsıldı Diyarbakır‟ın kalbi, müthiĢ bir patlamayla.
Çünkü, dayanamazdı hiçbir yürek bu manzaraya
Bu patlama farklıydı,
Hep seni düĢünerek tuttum evin yolunu,
Bu patlama bambaĢkaydı.
Arıyordum telefonundan seni, bıkmadan usanmadan.
Alev topu yükseliyordu gökyüzüne.
Ama her seferinde yine aynı ses,
Sirenler eĢlik ediyordu bu patlamaya.
“Aradığınız kiĢiye Ģuan ulaĢılamıyor”
Yırtıyordu bağrını Diyarbakır‟ın,
Söylesene çok mu uzaklara gitmiĢtin,
Sirenler, çığlıklar, insan sesleri,
Yoksa gelmeyecekmiydin bir daha.
KoĢturmacalar, yanan araçlar,
Ġçimden bir ses, evde olduğunu söylüyordu hep bana.
Adeta habercisiydi bir felaketin.
Yüreğim çarparak eve geldim,
AlıĢkındı belki de Diyarbakır
Zili çaldım ve içimden inĢallah Rıdvan açar kapıyı dedim.
Ambulans sirenlerine.
Bekledim çaresizce kapıda, seni görebilmek ümidiyle,
Ama bu sirenler bir baĢka idi,
Ama sen açmamıĢtın iĢte kapıyı,
Bir baĢka çalıyordu sirenlerini ambulanslar
Hemen seni sordum annene,
Bir baĢka koĢturuyordu insanlar.
Gelmediğini söyledi ya, cız etti içim birden.
Gözlerim alıĢkın değildi,
Sen hiç böyle yapmazdın,
Böylesi korkunç manzarayı görmeye,
Gelmezdin benden sonraları hiç eve,
Belki de hiç duymamıĢtı kulaklarım,
Çoğu kez de sen karĢılardın kapıda beni.
Araçların böylesi acı acı çalan sirenlerini.
Sonra bekledik durduk evde seni,
Belliydi bu patlamanın, çok canlar yaktığı,
Bak sofrayı da kuramadı annen sen yoksun diye
Çok ocaklara ateĢler düĢürdüğü.
O gün de sen seversin diye,
KorkmuĢtum, ürpermiĢtim.
Kurban etinden yemek yapmıĢtı annen,
Ama nerden bilecektim ki,
Senin kurban olduğunu bilmeden.
Gencecik fidanların o anda
Hep bekledik seni Rıdvan
O patlamayı göğüslerinde karĢılayacağını.
Oturmadık inan ki, sensiz sofraya.
Nerden bilecektim ki,
Ġlerliyordu saatler, ama sen halen yoktun,
O alev topunun körpe fidanların göğsünde söneceğini.
Delicesine arıyordum durmadan, usanmadan seni,
Ve nerden bilirdim ki,
Her defasında kulaklarımda aynı ses çınlıyordu,
Bir bir dalından kopup toprağa düĢeceklerini o fidanla- “Aradığınız kiĢiye Ģuan ulaĢılamıyor”
rın.
Hiç böyle yapmazdın Rıdvan
Ve çaresizce yardım bekleyiĢlerini,
Son kez uzanacak yardım elini aradıklarını,
Ve nerden bilebilirdim ki,
O toprağa düĢen fidanın Rıdvan olduğunu.
Nerden bilirdim ki,
Önümden geçen ambulansın, Rıdvan‟ımı götürdüğünü.
Ey oğul,
Nasılda karĢılayabildin o alev topunu,
Körpecik sinende.
Nasıl da sığabildi o körpecik bedenine,
Etrafa dağılan parçacıklar.
Nerden bilirdim yavrum,
Metrelerce önümde can verdiğini.
Hiç mi hiç konduramadım Rıdvan‟ım
O kör olası patlamanın seni bizden ayıracağını
Bilemedim oğlum, orada olduğunu, inan ki, bilemedim.
Yoksa koĢmazmıydım sana,
AteĢe atılan Hazreti Ġbrahim misali.
Olmazmıydım o an yanında.
Dedim ya, bilemedim Rıdvan‟ım,
Konduramadım hiç, o an senin orada olacağını.
Ve son kez baktım o mahĢeri kalabalığa,
Ayrıldım oradan, üzüntülü ve baĢım öne eğik.
Sen haber vermeden bize, ayrılmazdın hiç,
Bu sefer yoksa süprizmi yapacaktın bize
Saatler törpülüyordu zamanı, ilerliyordu vakit.
AteĢ düĢmeye baĢlıyordu yüreğimize
Korkutuyordu bu belirsizlik, bu gelmeyiĢin bizi.
Meğer akĢamki patlamanın parçaları,
Çoktan düĢmüĢtü evimize.
Artık karar verdim seni aramaya,
Hastane, karakol, cadde, sokak
KarıĢ karıĢ, adım adım, seni soracaktım Diyarbakır‟a
GelmeyiĢin çoktan ateĢ salmıĢtı yüreğimize
Hastanelerin acillerine baktım bir bir
Karakollara sordum seni,
Ama hiç birisinde çıkmıyordu ismin
Bulamıyorlardı adını listelerde
Bir an seviniyordum listelerde isminin olmayıĢına
Ama bir o kadar da korkuyordum
Çünkü halen yoktun sen.
Artık bakacak yerim kalmamıĢtı,
Diyarbakır adeta saklıyordu seni
Kim bilir vermek istemiyordu belki de seni bize
Ġçin için söylüyordu kim bilir,
Rıdvan benim sokaklarımda gezdi
Cilt 2, Sayı 1
Sayfa 9
Şiir: Diyarbakır’da Matem
Caddelerimde dolaĢtı bir bir
Ama ben yine de sabrettim,
Parklarımda soluklandı, oturdu, dinlendi.
Nice zaman sonra haberin geldi, yaralıymıĢ diye.
Senin o melek yüzünü ahirette görmeye tehir edercesine.
Ümitlendim bir anda
Ve eyvallah dedim memura,
Olsun dedim, seni bulacağım ya,
Sen nasıl diyorsan öyle olsun,
Görebileceğim ya seni, buna da Ģükür.
Çünkü ben seni hep o gülen yüzünle hayal edecektim,
Sonra yeni baĢtan dolaĢtık hastaneleri bir bir
Ve hep o sabah ki, çıkıĢınla hatırlayacaktım.
Artık acı habere bir adım daha yaklaĢmıĢtım,
Onun için girmedim, giremedim yanına.
ĠĢte seni bizden ayıran yerde idim,
Sonra benim yerime, seni tanıyanlar baktı o gül yüzüne,
KarĢımda komiser, yanında memurları,
Seni teĢhis edebilmek için.
Tanıtıldım Rıdvan Süer‟in babası diye,
Evet bitmiĢti artık her Ģey,
Ortalığı matem havası bürümüĢtü adeta
OturmuĢtu taĢlar bir bir yerine.
GözyaĢlarını salıvermek için,
Sen takılıp gitmiĢtin ecelin peĢine.
ĠĢaret bekliyordu sanki herkes.
Meğer onun için ulaĢamıyormuĢum sana.
Sonra sordular bana,
Sofrayı onun için kurmamıĢtı annen.
“Rıdvan‟ın üzerindeki elbiseleri tarif edermisiniz”diye
Nasıl derim kefenler giymiĢti diye,
Onun için yememiĢtik, yemeğimizi.
O sabah seni son görüĢümdeki, elbiselerinle tarif ettim.
Belki de gelmeyeceğini bilmeden,
ĠĢte gecenin bağrını yırtarcasına,
Yine üç ekmek aldım marketten,
Yüreklere ateĢ düĢercesine bir söz çıktı ağızdan
Ne bilirdim ki, o severek giydiğin spor ayakkabını,
“Tarifinize uyan bir genç var morg da, ama teĢhis etmeniz gerekiyor”
Seni teĢhis için karĢıma getireceklerini.
ĠĢte bir babanın alabileceği en acı haber,
Bitirmeden bize veda edeceğini.
Diyemedi ki, komiser “ orada yatan oğlun Rıdvan” diye.
Artık kiminle gideceğim, Fener‟in maçlarına,
Ne bilirdim ki, Kurban Bayramında aldığım kontörlerini,
Kiminle sevineceğim Fener‟in her gol attığında.
Nasıl versin ki, böylesi kara bir haberi,
Kiminle gideceğim halı saha maçlarına
Biliyorum ki, oda bir baba idi.
Kiminle gurur duyacağım,
Ve hangi yürek dayanırdı ki,
Maçlarda giydiğin o Fener formasını görünce.
Böylesi bir haberi duymaya.
Kime soracağım cep telefonumun özellikleri,
Ama ben dayandım Rıdvan‟ım
Kime kurduracağım,
Belki o an taĢ bastım yüreğime,
Bilgisayara yeni çıkan proğramları
Ama dayandım.
Ben kime alacağım, o çok istediğin gitarı,
Ve tüm metanetimi, tüm soğuk kanlığımı topladım
Yetim kaldı bütün hayallerim, silindi gitti düĢlerim,
Yürüdüm o soğuk morgun yoluna doğru,
Yoksun artık iĢte, ansızın çekip gittin
Hangi baba dayanır, böylesi bir haberi duyunca
Oysa ne hayallerimizi gerçekleĢtirecektik
Hangi baba durur dimdik ayakta,
Ne hayallere imzalarımızı atacaktık.
Ben dayandım ve dimdik ayakta idim Rıdvan‟ım
Artık anıların yaĢayacak bizlerle
ĠĢte birkaç adım ötemde, yatıyordun o soğuk odada,
Ama Ģunu bil ki, Rıdvan‟cığım,
Sonra kapıda beklettiler beni,
O kadar çok sevenin varmıĢ ki,
Ve bir memur belirdi o an kapıda,
Hayatta olsan belki buna sende inanmazdın.
Elinde o çok sevdiğin spor ayakkabısı ile.
Seni böyle anlatmaları var ya,
Göstererek bana ve dedi ki,
Ve ismin gibi melek olduğunu söylemeleri,
“Bu onun ayakkabısı mı”
O kadar çok sevindirdi ki, bizleri
Evet diyebildim sadece.
Ġnan ki, gurur duyduk seninle Rıdvan‟ım
Ve içeriye aldı beni memur,
Bizler inanıyoruz ki,
ĠĢte seninle benim aramda,
Ġsmine layık olarak cennettesin,
Sadece bir duvar kalmıĢtı,
Bizleri orada bekleyeceksin.
Yöneldim sana doğru,
Ne mutlu sana ki,
Son kez de olsa, görecektim ya seni
Dalmadan bu dünyanın çirkinliklerine
Belki de sarılacaktım ya, son kez sana
Kanatlanıp gittin Rabbinin cennetine
Öpecektim ya o pamuksu yanaklarını doya doya
ġahitlik edecek Ģehadetine
ĠĢte o düĢüncelerle ilerlerken sana doğru,
Diyarbakır ve yirmi yedi sahabe,
Bir memur kesti yolumu.
Biliyorum unutmayacak bizler gibi,
“Abi dedi, beni dinlersen hiç bakma yüzüne,
Ve hep arayacak seni Diyarbakır.
Hep onu, bu sabah evden çıkarken gülen yüzüyle
hatırla”
Ġnan adın ve hatıran hep kalbimizde yaĢayacak
Olmadı Rıdvan‟ım giremedim yanına,
YaĢatacağız seni hep anılarımızda
ĠĢte o ana kadar olan metanetim, o soğukkanlılığım
Ve olacaksın inan ki, bütün dualarımızda
Ve o duruĢum kaybolurdu belki de,
ġunu da çok iyi biliyoruz ki,
Kırılırdı dizlerim, belki çöker kalırdım oracığa,
Yalnız bırakmayacaksın sen bizi rüyalarımızda.
Kabrin nur, mekanın cennet olacak.
ġemsettin SÜER
ġef
ĠKD, BTK
Sayfa 10
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Bir Gün mü?
“- Oğlum, anne ve baba buğday tanesi gibidir. Kendini toprakta çürütmedikçe baĢak veremez.”
Burhaneddin
KARAGÖZ,
Hukuk MüĢaviri
Hukuk MüĢavirliği,
BTK
derdi rahmetli babam. Daha çocukluğumda duymaya baĢladığım bu cümleler önceleri bana
hiçbir Ģey ifade etmezdi. Ancak, en azından rahmetli babacığımın beden dilinden bu cümlelerin yakınma ya da piĢmanlık anlamında kullanılmadığını anlayabiliyordum.
Ne zaman ki baba olacağımı öğrendim, daha doğmadan yollara düĢtüm, o zaman bu cümlelere belli belirsiz bir anlam vermeye baĢladım. Çocuğum doğduğunda ve büyüme yolunda
adım attıkça kendimin de buğday tanesi olduğunu anladım. Buğday tanesi ölmüyor, baĢakları ile birlikte yaĢamaya ve yaĢatmaya devam ediyordu.
Hiç aklıma gelmezdi, Babalar günü için bir yazı yazacağım. 05 – 06 Mayıs 2012 tarihinde bir
akrabamın düğünü için gittiğim Gebze‟de halamın kızı yılların yorgunluğunu üzerinde taĢıyan, çocuklarımızın hiç bilmediği, bilip de kullanmadığı samanlı bir kağıt getirdi. Bu rahmetli
babacığımın askerde iken 1976 yılında yeğenine yazdığı bir mektuptu (Saklama vefasını
fazlaca göstermiĢ.). Arkasında da bir Ģiir vardı. Sanki babacığım yanımdaydı. Hiç ölmemiĢti.
Kelimelerle ifade edilemeyecek duygular içerisinde hemen okudum. Bir daha, bir daha…
Ne zaman ki baba
olacağımı
öğrendim, daha
doğmadan yollara
düştüm, o zaman
bu cümlelere belli
belirsiz bir anlam
vermeye başladım.
Bu Ģiiri Ankara‟ya döner dönmez BiliĢim Uzmanları Bülteninde siz sevdiklerimle paylaĢmak
istedim. BiliĢim Uzmanları Derneği BaĢkanı Sayın, Elif ÖZDEMĠR‟e Bültende yayınlayıp yayınlayamayacaklarını sordum. Kendisi de bana, “Güzel bir tesadüf olduğunu, Babalar Gününü içerisinde barındıran Haziran Bülteni‟nde yayınlanabileceğini ve bu vesile ile bir de yazı
hazırlayabileceğimi” ifade etti. Bu fırsatı bana verdiği için kendisine diğer emeği geçenlerle
birlikte teĢekkür ederim.
Cilt 2, Sayı 1
Sayfa 11
Bir Gün mü?
Burhaneddin
KARAGÖZ,
Hukuk MüĢaviri
Hukuk MüĢavirliği,
BTK
Bebek daha
Karagöz Ailesi
doğduğu zaman
Babayla bebeğin iliĢkisi gerçek anlamda bebek dünyaya geldikten sonra baĢlar. Baba
doğulmaz, olunur. Çünkü babada anne ile bebek arasında olan fiziksel bağ eksiktir. Bebek
daha doğduğu zaman annesinin kokusunu bildiğinden ve daha yakın olduğundan bebek
ile baba arasındaki iliĢki çok daha fazla emek ister.
annesinin
kokusunu
Doğan her canlı yaĢlanır. Gençken yaĢlılık çok uzak görülse de, hayatta kalındığı takdirde
mutlaka yaĢlanılacaktır. Bebeklik, çocukluk ve yaĢlılık özellikle aileye en fazla ihtiyaç duyulan dönemlerdir. Küçükken anne ve babaya, yaĢlılıkta ise çocuğa muhtaç olunur.
bildiğinden ve daha
Çocuklarımız diğer canlılardan farklı olarak, anne ve babanın maddi ve manevi bakımına
muhtaç olarak doğan aciz ve çaresiz varlıklardır. Anne ve baba daha doğmadan büyük bir
zevk, Ģefkat ve Cenabı-ı Allah‟ın verdiği merhametle yavrusunun sağlık, sıhhat ve hayırlı
yaĢamı için çalıĢmaya baĢlar, klasik tabiri ile yemeyiz, yediririz- giymeyiz giydiririz. Bu
durum yaĢamımız boyunca da bütün zorluklarına rağmen devam eder.
bebek ile baba
Anne ve baba olmanın zorluklarından dolayı, anne ve babaların çocukları üzerindeki hakları da büyüktür. Gerek dinimizde ve gerekse örf ve ananelerimizde anne ve babaya büyük önem verilmiĢtir.
Kur'an-ı Kerim'de: "Rabbin ancak kendisine kulluk etmeni; anne babaya iyilikte bulunmanı
emretmiĢtir. Onlardan biri ya da ikisi senin yanında yaĢlanırsa, onlara "öf!" bile deme; onları sakın azarlama, onlara hep güzel, tatlı, iç açıcı söz söyle. Onlara
olan merhametinden, tevazu kanatlarını yerlere kadar indir ve "Ey Rabbim onlar beni küçüklüğümde nasıl (esirgeyerek, koruyarak) büyüttülerse, Sen de onlara öylece merhamet
et" buyurulmakla, onlara karĢı davranıĢlarımızın nasıl olması gerektiği güzel bir Ģekilde
anlatılmıĢtır. Bakara suresinin 83 üncü ayetinde de; "Anne - babaya... iyilikte bulunun."
buyurulmaktadır.
Günümüzde yaĢlı nüfusu giderek artmakta, sanayileĢme ve ĢehirleĢme beraberinde hızlı
bir göçü getirmektedir. Bu durum, geniĢ aile kavramı yerine çekirdek aile kavramını beraberinde getirerek ön plana çıkarmıĢtır. Bunun sonucu olarak da anne-baba aynı Ģehirde
yakın olduğundan
arasındaki ilişki
çok daha fazla
emek ister.
Sayfa 12
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Bir Gün mü?
bile otursalar çocukları ayrı eve çıkmakta, belki de hiç istenmese de anne va babaya karĢı
olan görevler yerine getirilememekte, fırsat buldukça yanlarına gidilerek ihmal edilmedikleri gösterilmeye çalıĢılmaktadır.
Burhaneddin
KARAGÖZ,
Hukuk MüĢaviri
Hukuk MüĢavirliği,
BTK
Bu bağlamda, anne ve babanın yaĢlılıklarında olması gereken yerin de, huzur evi değil,
nice zorluklara katlanarak yetiĢtirdikleri BAġAKLARININ yanı olması gerekir diye düĢünüyorum.
Muhtaç durumda olan yaĢlıların kendilerini güvende hissedebilecekleri ve bakımlarının
yapılabileceği ortamların olması sosyal devlet olmanın gereği olmakla birlikte, çocukları
olan anne ve babanın yeri huzur evi olmamalıdır. Ġnsanların huzur bulacağı yerler kendi
evleridir. Onlar zor zamanlarını torunlarının neĢeli cıvıltıları arasında ve çocuklarının Ģefkat
kolları arasında geçirmelidirler. Ancak bu Ģekildedir ki, onların huzurunu sağlar, rızalarını
kazanır ve hayır dualarını alırız. Haklarını ödeyemeyiz, ancak haklarını helal etmelerini
sağlayabiliriz.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.);
Yılda bir sefer
günlerini
kutlamakla,
seviyorum demekle
ve birkaç kez
ellerini öpmekle
onların gönüllerini
alamayız, gerçek
anne ve baba
sevgisini ortaya
koyamayız.
"...Anne ve babanıza iyilik edin ve ihsanda bulunun ki, çocuklarınız da size karĢı itaatli ve
hürmetkâr olsunlar...
Teâla, bütün günahlardan dilediklerinin (cezasını) kıyamet gününe kadar tehir eder.
Yalnız anne - babaya yapılan isyanın cezasını Allahu Teâla sahibine ölmeden önce de dünyada verecektir.”buyurmaktadır.
Yine, Peygamberimiz s.a.v. efendimiz; “Hiçbir baba evladına güzel edepten daha üstün bir
bağıĢta bulunamaz” buyurarak çocuklarımızı edepli yetiĢtirmenin önemini vurgulamıĢtır.
Gerektiğinden fazla önem atfedilecek ya da gereğinden fazla maddeleĢtirilecek bir gün; Anneler Günü, Babalar Günü gibi- diğer günleri önemsizleĢtirecek, normalleĢtirecek evlatlarımızın hafızasında ve zamanla maneviyatında sadece bir gün ve 24 saatten ibaret olan
bir gün ile sınırlı olarak saymaları anlamını taĢıyacaktır. Evlatlık görevini yapmanın huzur
ve sükunu (!) içerisinde gelecek yılların görevini yerine getirecek günleri hediye ilanları
gündeme oturana kadar unutulacak bir günden öteye de geçemeyecektir.
Unutmayalım,
Gün gelecek, Allah (C.C) ömür verirse bizlerde yaĢlanacağız.
Unutmayalım,
Yılda bir sefer günlerini kutlamakla, seviyorum demekle ve birkaç kez ellerini öpmekle
onların gönüllerini alamayız, gerçek anne ve baba sevgisini ortaya koyamayız.
Unutmayalım,
Onların her türlü meĢru emir ve isteklerini yerine getirmek, onlara karĢı saygıda ve edepte
kusur etmemek, onlara "öf" bile demeyip, az da olsa üzmemek, onlara karĢı daima tatlı dilli
ve güler yüzlü olmak, gönüllerini kıracak, bıkkınlık ifade edecek en küçük bir sözden bile
kaçınmak, hayatlarında iken onların rızalarını almaya çalıĢmak, vefatlarından sonra onlar
için daima dua etmek, her türlü maddî ihtiyaçlarını elden geldiğince yerine getirmek, hasta
ve yatalak durumlarında onların hizmetlerinde bulunmak ile gerçek anne ve baba sevgisini
ortaya koyabiliriz.
Unutmadığınızı ve unutmayacağınızı çok iyi biliyorum.
Ya evlatlarımız….
Saygılar sunarım.
Cilt 2, Sayı 1
Sayfa 13
19 Mayıs 1919: Milli Mücadelenin İlk Adımı
Vatan topraklarının büyük bölümünün iĢgal altında olduğu bir dönemde, 19 Mayıs 1919 tarihinde, büyük güvenlik sorunları bulunan bölgede güvenliği sağlamak
ve yöredeki silah ve cephanenin Ġstanbul'a gönderilmesini temin etmekle görevlendirilen Mustafa Kemal PaĢa ve silah arkadaĢlarının Samsun'a attığı adım, 3 yıl
sürecek milli mücadelenin de ilk adımı niteliğindedir.
AyĢe Gül
MĠRZAOĞLU,
BiliĢim Uzmanı
BTD, BTK
(Mustafa Kemal ve arkadaĢlarını Samsun‟a taĢıyan Bandırma Vapuru)
"9. Ordu Kıt‟aları MüfettiĢi Mustafa Kemal PaĢa bugün Samsun‟a gelmiĢtir. MüfettiĢlik bölgesi Trabzon, Erzurum, Sivas, Van vilâyetleriyle,
Erzincan ve Canik müstakil sancaklarını kapsadığından müfettiĢliğin
vereceği bütün talimatı bu vilayetlerle mutasarrıflıklar doğrudan doğruya yerine getireceklerdir.
Diğer yandan müfettiĢlik sınırına komĢu vilâyetler ve müstakil sancaklar – Diyarbakır, Bitlis, Elâziz, Ankara, Kastamoni vilâyetleri – ile kolordu komutanlıkları da Mustafa Kemal PaĢa‟nın vazife görmesi sırasında
doğrudan doğruya vaki olacak müracaatları dikkate alacaklardır.
… ” (Hâkimiyet-i Milliye Gazetesi, 19 Mayıs 1919)
(Mustafa Kemal PaĢa'nın, Amasya'ya giderken Tokat'ta karĢılanıĢı)
1 ay süreyle Samsun‟da kaldıktan sonra Havza üzerinden Amasya‟ya geçen ve
burada milli mücadele hareketini baĢlatan Mustafa Kemal baĢkanlığındaki heyetçe 21-22 Haziran 1919‟ta hazırlanan Amasya Tamiminde yer alan Ģu ifade ise
milli mücadelenin ruhunu en güzel Ģekilde özetlemektedir:
“Milletin istiklâlini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.”
Milletin istiklâlini,
yine milletin azim
ve kararı
kurtaracaktır.
Sayfa 14
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Emre’nin Rotası: Boa Vista (8), Brezilya
Brezilya‟nın yine en zor ulaĢılabilecek yerlerinden birisine götüreceğim sizi bu sayıda: Boa Vista‟ya. Boa
Vista, Roraima eyaletinin baĢkenti ve Brezilya‟nın Kuzey yarımküredeki tek baĢkenti.
Boa Vista‟ya ulaĢmak oldukça zor oldu bizim için. Zira, Macapa‟dan Belem‟e, ordan Manaus‟a ve ordan
da Boa Vista‟ya gelebildik, yani 3 Ģehir ve uçak değiĢtirdik. Zaman bölgesi de değiĢti haliyle. Saatimizi 1
saat geriye aldık.
Öncelikle Roraima eyaletinden bahsetmek istiyorum. Bu eyalet ismini bölgede yaĢayan yerlilerin kutsal
saydığı Roraima dağından almıĢtır. Bu dağ Boa Vista‟nın kuzeyinde Brezilya-Venezuela-Guyana sınırında bulunmaktadır. Bölge yerlileri bir anda dimdik yükselen, üst katmanında aĢağıdakinden tamamen
farklı bir ekosistem barındıran bu tipteki dağlara „Tepuy‟ ismini vermiĢtir. Bu bölgede olağanüstü birkaç
Tepuy bulunmakta ve bunların en önemlisi de Tepuy Roraima‟dır (AĢağıda Ģağda-Alıntıdır). Bu bölge
Ģelalelerle dolu „Kayıp Dünya‟ olarak adlandırılıyor.
Yahya Emre
GÜLERSOY,
BiliĢim Uzmanı,
PGM, BTK
Dünyanın en yüksek Ģelalesi olan Angel ġelalesi de bir Tepuy‟dan aĢağıya dökülmektedir ve Venezuela
sınırları içerisindeki bu Ģelale Brezilya sınırına çok yakındır. Boa Vista bu açıdan ekotur veya dağcılık
sporuyla uğraĢanlar için kilit Ģehirlerden biri diyebilirim. Ancak, Roraima Dağı‟na çıkmak için en az 1
hafta, Angel Ģelalesi için de en az 1 hafta vakit ayırmak gerekiyor. Kısıtlı süre içerisinde biz sadece eyalet baĢkentini tanımaya çalıĢtık.
Boa Vista,
Roraima
eyaletinin
başkenti ve
Brezilya’nın
Kuzey
yarımküredeki
tek başkenti.
Roraima Eyalet Haritası
Tepuy Roraima-Roraima Dağı
Boa Vista Amazon‟un en önemli kollarından biri olan Rio Branco’nun (Beyaz Nehir) içinden geçtiği
ovada kurulmuĢ bir Ģehir. Oldukça düzenli olan bu Ģehir 1775‟te bir kale (Sao Joaquim kalesi) yerleĢimiyle kurulmuĢtur. Guyana‟ya çok yakın olan bu Ģehir, Venezuela‟ya ise 200 km mesafededir ve tipik Amazon Ģehri özelliklerini göstermektedir. Bu Ģehirde bizi ilk anda etkileyen ise hiç yüksek bina barındırmaması, cetvelle çizilmiĢ gibi planlı ve tek katlı evlerin hakim olduğu huzurlu bir Ģehir hissi vermesiydi.
Madenciler Anıtı
Rio Branco‟da bir kayık
Değerli madenlerin bulunmasıyla ciddi önem kazanan Boa Vista, zengin olma hayaliyle gelen birçok
aileye de ev sahipliği yapmıĢtır. Rehberimiz de ailesinden birinin altın arama faaliyetinde bulunduğunu
fakat uzun yıllar bir Ģey bulamadığını anlattı. Bunu betimleyen Madenciler Anıtı (Praça dos
Garimpeiros) Ģehrin en önemli simgelerinden.
Cilt 2, Sayı 1
Sayfa 15
Emre’nin Rotası: Boa Vista (8), Brezilya
Boa Vista‟da ilk durağımız Rio Branco Nehri‟nin kenarına gitmek oldu. Burada “Orla Taumanan” seyir alanına gittik. Burası hem bir
liman, hem de turistlerin uğrak yeri, nehri izleyebileceğiniz bir yer ve Boa Vista‟nın tarihi merkezine çok yakın. Taumanan yerli dilinde “barıĢ” manasına gelmekte. Limandan teknelerin ne kadar aĢağıda kaldığı görülmekte, kuru dönemde geldiğimiz için nehir
seviyesi oldukça aĢağıya inmiĢ durumdaydı.
Orla Taumanan
Orla Taumanan Nehir Ġzleme Noktası
Orla Taumanan‟dan Teknelerin görüntüsü
Brezilya‟nın bu ilginç Ģehrinde diğer durağımız hemen yakınlardaki Monumento de Pioneers (Öncüler anıtı) anıtı oldu. Bu anıt çok
eski olmamasına rağmen Boa Vista yerlileri ve burayı ilk keĢfeden ve buraya yerleĢen Avrupalıların karĢılaĢmalarını betimleyen
güzel bir anıt. Tarihi merkeze gelir gelmez tabiî ki yine iki kiliseyle karĢılaĢtık. Meydanda bulunan bu kiliselerden en önemlisi ve
eskisi sarı renkteki oldukça bakımlı olan Mount Carmel Kilisesi idi. Tarihi merkezden Ģehir içine doğru devam ettik. Burada yine
Ģehrin en çok ziyaret edilen anıtlarından biri olan Portal de Millenium‟u (Milenyum anıtı) gördük.
Öncüler Anıtı
Bitki AraĢtırma Merkezi
Tarihi Kilise
Taze Mangolar
Milenyum Anıtı
Amazon Kaplanı
Boa Vista diğer Amazon civarındaki Ģehirler gibi bitkilerin araĢtırıldığı ve incelendiği bir merkez gibi. Bununla ilgili, rehberimiz bizi
birçok bitki türüne rastladığımız bir araĢtırma merkezine götürdü ve hiç tanımadığımız ilginç bitkileri anlattı. Hiç bilmediğimiz bu
Ģifalı bitkilerin özelliklerini ve iyileĢtirici yönlerini öğrenmek heyecan vericiydi. Bu arada rastladığımız mango ağaçları meyvelerden
ağırlaĢmıĢtı. ġehrin her tarafında bu mango ağaçlarından var ve fotoğrafını çektikten sonra bu leziz mangoları büyük keyifle yedik.
Boa Vista uçaktan görüntü
Hayvanat Bahçesinde papağanla
Rio Branco nehrinin karĢı tarafı
Boa Vista‟da bir sonraki durağımız ise yine rehberimizin özel izin ricasıyla girebildiğimiz Askeri bölge içerisindeki Hayvanat bahçesi oldu. Buranın en önemli özelliği ender rastlanan Amazon kaplanlarının bulunması. Burada diğer tropik bölge hayvanları da bulunuyor. Hayvanat bahçesi Boa Vista‟da görülmesi gereken yerlerden. Bu sayıda, Brezilya‟nın kuzey yarımküredeki en büyük Ģehri
ve tek eyalet baĢkentini gezdik. Bir sonraki sayıda tam Amazon‟un kalbinde Manaus‟da (9) olacağız.
Sayfa 16
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Ünlü Fotoğrafçıların Eserlerinden Seçmeler - 1
Steve
McCurry
“Bir fotoğrafçı
olmak
istiyorsanız
öncelikle evi
terk edin;
yabancı
topraklarda bir
yabancı olun.
Hazırlayan:
Ahmet E. TURGUT
Cilt 2, Sayı 1
Sayfa 17
Ünlü Fotoğrafçıların Eserlerinden Seçmeler - 2
Steve
McCurry
“Bir fotoğrafçı
olmak
istiyorsanız
öncelikle evi
terk edin;
yabancı
topraklarda bir
yabancı olun.”
Hazırlayan:
Ahmet E. TURGUT
Sayfa 18
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Bu Ay Doğan Canlarımız
Ġyi ki doğdun Mehmet Mirza!
“Canım oğlum, iyi ki doğdun.”
Mahire AktaĢ
Ġyi ki doğdun Özgü!
Bu ay doğan
çocuklarımızı
bu köşede
konuk etmeye
devam ediyoruz.
“BU AY DOĞAN‟lar köĢesine bir „AY DOĞAN‟”
Okan Aydoğan
Ġyi ki doğdun Alparslan!
“Doğum günün kutlu olsun oğlum. Gülen yüzün hiç solmasın.
Meltem Turhan
Cilt 2, Sayı 1
Sayfa 19
Bu Ay Doğan Canlarımız
Ġyi ki doğdun Sena!
“Seviyoruz seni.
Ezelden ve ebediyen.
Nasıl geçti 12 yıl.
Anlamak mümkün değil.
Bundan sonrada dileğimiz;
Senin için sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir ömür...”
Aynur Yaman IĢık
Bu ay doğan
çocuklarımızı
bu köşede
konuk etmeye
Ġyi ki doğdun Cemre!
devam ediyoruz.
“Hangi ara büyüdüğünü anlayamadık bile.
Ġyi ki doğdun evimizin neĢesi, nice mutlu
yıllara hep birlikte eriĢmek dileğiyle…”
Onur Gençer
Sayfa 20
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Ayın Konuğu: M. Bilal Ünver
Elif ÖZDEMĠR
BUD BaĢkanı,
YED Dai. BĢk.V.
BTK
M. Bilal Ünver
SRD BaĢkanı, BTK
Yavuz GÖKTAYLAR
BiliĢim BaĢuzmanı,
SAD, BTK
Ankara‟nın trafik çilesi… Bu
ayki konuğumuz ile yapacağımız röportaj için Demirtepe‟ye
giderken aklımda bu vardı. Bir
bu bir de ayıptır söylemesi trafikte ıĢıklarında duraklarken
yediğim taze simit... Konya yolu
tıkalı mı? YavaĢ ama akıyor.
EskiĢehir yolu? O da yavaĢ
ama o da akıyor. ġanslı günümdeyim. Kaza yok. Nihayetinde on dakikadan fazla geç
kalmıyorum. Kurumun yanındaki kapalı garaja park ediyorum.
Cüzdanımın 6 TL hafifleyeceği
aklıma geliyor. ġu yeni binaya
taĢınsak da medeni insanlar
gibi arabamızı düzgün bir garaja park etsek diye söyleniyorum
içimden.
Asansörler dolu. Mecburen tabana kuvvet. Hareket iyidir diye avutuyorum kendimi. Merdivenlerde Dernek BaĢkanımız Sayın Elif Özdemir‟e rastlıyorum. Zamanlamam mükemmel. Sektörel Rekabet Dairesi BaĢkanlığı‟ndan içeri dalıyorum bu
ayki konuğumuz Sayın Mehmet Bilal Ünver‟le buluĢmak üzere. SelamlaĢma faslı.
Ardından görüĢme baĢlıyor:
Bu sayımızın
konuğu olduğu için
Bilgi Teknolojileri
ve İletişim Kurumu
Sektörel Rekabet
Sayın Ünver, röportaj talebimizi kabul edip bize vakit ayırdığınız için teĢekkür ediyoruz. Öncelikle, sizi hiç tanımayan okuyucularımıza kendinizi kısaca
anlatır mısınız? Nerede ve hangi yılda doğdunuz, büyüdünüz?
Babamın doktora eğitimi nedeniyle 1977 yılında Ġngiltere‟nin Manchester Ģehrinde
doğdum.
Dairesi Başkanı
Sayın Mehmet Bilal
Ünver’e teşekkür
ederiz.
Fotoğraflar:
Ahmet E. TURGUT
Memleket Manchester diyebilir miyiz?
(Editör: GülüĢmeler).
Ben 2,5 yaĢında iken ailem Gaziantep‟e dönmüĢ. Ġlk ve ortaöğrenimimi tamamladığım, çocukluğumun geçtiği yer Gaziantep‟tir. Bu nedenle kendimi duygusal olarak Gaziantep‟e ait olarak hissediyorum. Ancak fazla akraba kalmadığı için son
zamanlarda pek gidemedim. Aslında, baba tarafı Antep anne tarafının ise Konyalı
olması ve eĢimin de Konyalı olması nedeniyle Gaziantep ve Konya‟yı ortak memleketim olarak görüyorum.
Üniversite eğitiminiz ve mesleğiniz nedir?
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi‟nden 2000 yılında mezun oldum. Meslek
olarak hukukçuyum.
Cilt 2, Sayı 1
Ayın Konuğu: M. Bilal Ünver
Neden bu mesleği seçtiniz?
Sosyal bilimlere eğilimim vardır. Üniversite sınavına girerken de sadece hukuk
yazmadım. Uluslararası ĠliĢkiler, kamu yönetimi, iktisat ve hatta sosyoloji bile yazmıĢtım. Yani illa hukukçu olacağım diye bir kararım veya yönelimim yoktu. Ancak
geriye dönüp baktığımda hukuk okuduğuma hiç piĢman olmadım. Hukuku, tatmin
edici ve önemli iĢlerin baĢarılabileceği bir alan olarak görüyorum. Diğer sosyal
bilimler alanlarında yeni bir Ģey ortaya koymak nispeten çok daha zor. ġu an bulunduğum konum ve meslek hayatımdan, aldığım eğitimden memnunum.
Hukuk okumanın ve meslek olarak icra etmenin size göre artıları ve eksileri
nelerdir?
Hukuk özü itibarıyla hemen değiĢmeyen biraz statik bir alan. Sosyal bilimlere ve
sosyolojiye verdiğim önemden dolayı hukukun biraz daha toplumla iç içe geçmesi
gerektiğini düĢünüyorum. Sosyal hayatta yol açıcı olması gerektiğini düĢünüyorum. Yani hukuk toplumun ilerlemesinin önünde gitmeli, ondan kopuk olmamalı.
Toplumun geliĢmesinin önünde durmamalı.
Hukuk okumak çok çalıĢma gerektiriyor mu?
Kesinlikle, son derece çalıĢma gerektiren bir alandı. Ancak hukuk muhakemesi,
çalıĢma kadar konunun özümsenmesini, hukukun mantığını kavramayı ve yorum
kabiliyetini gerektirir. Hukuk genelde ezber olarak görülür. Ancak hukuk ezberden
çok mantıktır, muhakemedir, fikir yürütmedir ve uygulamadır. BaĢarılı hukukçular
bu noktada fark ortaya koyar.
Sayfa 21
Sayfa 22
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Ayın Konuğu: M. Bilal Ünver
Çocukluğumuzda pilot, astronot vb. olmayı hayal ederiz. Bu mesleği seçmemiĢ olduğunuzu varsayalım. Ne yapmak isterdiniz? Sizin çocukluk hayaliniz
nedir?
Yukarıda ipucu verdim biraz. Çocukluğumdan itibaren beĢeri bilimlere ilgim vardı.
Kesin kararımı ise lisedeyken vermiĢtim. Sosyal Bilimler alanında çalıĢacaktım.
Ama hatırladığım çok net bir mesleki çocukluk hayalim yoktu.
Burcunuz nedir? Burcunuzun özelliklerini biliyor musunuz? KiĢilik özelliklerinizin burcunuzu yansıttığını düĢünüyor musunuz?
Yengeç burcuyum. Yengeç burcunun
temel özelliklerini yansıtırım. Yengeçler hissederim temalı yaĢar. Yani
duygusal yönüm biraz fazladır. Bununla beraber, sorumluluk duygum
da geliĢmiĢtir. Ailemi koruma içgüdüsü ve kısmen mükemmeliyetçilik de
var. Tabi bu beraberinde bazı hassasiyetler de getiriyor; bunlar yengeç
burcunun özellikleri aynı zamanda.
(Editör: Bu noktada Sayın Elif Özdemir yengeç erkeklerinin ailesine ve
evine bağlı olduğunun söylendiğini
ekliyor.)
Tabi, insan kendisiyle ilgili bir konuda ne kadar nesnel olabilir bilemiyorum. Özetle, bu burcun hem iyi hem kötü özelliklerini aldığım söylenebilir. En azından böyle
olduğumu söyleyenler çok.
Yemeklerle aranız nasıldır. Damak zevkinize düĢkün müsünüz?
(Editör: GülüĢmeler)
Ġyidir hoĢtur. Baba tarafı
Antep anne tarafı Konyalı olunca damak zevki
olmaması mümkün değil.
Cilt 2, Sayı 1
Ayın Konuğu: M. Bilal Ünver
Memleketinizin yemeklerini arar mısınız?
Tabi her ne kadar Antep‟te uzun süre yaĢasak da annem Konyalı olduğu için mutfağımızda Konya yemekleri ağırlıklı olurdu. Antep yemeklerini sizlerden çok daha
iyi bildiğim söylenemez. Tabi ki herkesin aĢina olmadığı bazı özel yemekleri biliyorum. Mesela özellikle bayram günleri yapılan yuvalama yemeği. Annem yaptırırdı gerçi. Küçük hamurdan yapılan toplar vardır içinde. Nohut ve köfteyle yapılır.
Topalaktan biraz daha farklıdır. Babamın babası yani rahmetli dedem aynı zamanda Kilisli. O yörenin sevdiğim Gerebiç denen bir tatlısı vardır. Antebin katmeri
de tabi. Pikniğe gittiğimizde patlıcan kebabı yerdik zaman zaman. Ġyi kötü babamın elinden gelirdi. Aslında anavatanı Antep‟tir patlıcan kebabının. Rahmetli dedem de yemek konusunda çok yetenekliydi. Çok güzel kadayıf yapardı. Ama bu
özelliği ne babama ne de bana çok fazla geçmemiĢ. Konya‟ya gelecek olursak etli
ekmek, fırın kebabı, Konya‟ya özgü ve pek bilinmeyen hoĢmerimi severim.
Soldan sağa: Yuvalama yemeği, Gerebiç tatlısı, Katmer ve Patlıcan Kebabı
Soldan sağa: Tel Kadayıf, Etli Ekmek, Fırın Kebabı ve Konya usulü HoĢmerim
Günlük yemeklerde diğerlerine göre tercih ettiğiniz Ģeyler var mı?
Çorbayı ararım. Tarhana ve mercimek çorbasını severim. Öğlen sebze yemiĢ
isem akĢam eti tercih ederim. Dengeli beslenmeye çalıĢırım. Her ne kadar Antepli
olsam da çok etçi değilim.
Yemek konusunda tutucu musunuz? Diyelim yurtdıĢına gittiniz. Yabancı bir
ülkenin oldukça farklı mutfağını dener misiniz?
Ben normalde yemek konusunda fazla ayırım yapmam. En azından yurt içinde.
Ancak yurtdıĢında yemek konusunda biraz tutucu olduğumu söyleyebilirim. Türk
mutfağını ararım.
Sayfa 23
Sayfa 24
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Ayın Konuğu: M. Bilal Ünver
Tatillerinizi nasıl geçirirsiniz? Ne tür tatiller size ve ailenize hitap eder? Deniz, doğa, kültür gezisi.
Gezmeyi severim. Hafif macera içeren gezileri tercih ederim. Genelde yılda bir
kez ailecek denize gideriz. Ancak sadece denize girmeyi pek tatmin edici bulmam.
Heyecan içeren bir aktivite varsa mutlaka denerim. Örneğin, rafting ve parasailing gibi. Yurtiçinde ve yurtdıĢında farklı yerleri gezip görmeyi de severim.
Karadenize gittim. Güneydoğu‟ya gittim. Türkiye‟deki illerden çoğunu gördüm.
Ülkemizin en çok sevdiğiniz tatil yöreleri nerelerdir?
Karadeniz tabi çok farklı.
Erzurum‟daki Tortum Ģelalesi de çok farklı gelmiĢti bana. Hopa‟dan Artvin‟e
uzanan bir seyahatimiz
olmuĢtu ailecek. O geziden çok keyif almıĢtım.
Genel olarak Karadenizi
bozulmamıĢ doğası nedeniyle beğeniyorum. Ama
yukarıda da söylediğim
gibi yılda bir kez üç beĢ
gün de olsa denize gideriz.
Cilt 2, Sayı 1
Ayın Konuğu: M. Bilal Ünver
Ege’yi mi Akdeniz’i mi tercih edersiniz?
Akdeniz. Sıcak ve yakın olduğu için. Küçüklüğümden beri Alanya, Silifke ve Anamur‟a çok gittim.
Konya’ya yakın yerler olduğu dikkatimizi çekti.
Evet. Konya‟ya bir uğradıktan sonra devam ederiz.
Sporla aranız nasıldır? Sevdiğiniz, izlediğiniz veya yaptığınız belirli spor türleri var mı?
Spor içimde kalmıĢ bir Ģeydir benim.
Yeterince spor yapamamanın üzüntüsünü yaĢıyorum. Düzenli yapamıyorum ama fırsat buldukça yapmaya
çalıĢıyorum. Bireysel yapılan olan
spor türleri yerine grup sporlarını
tercih ederim. En son güzel bir baĢlangıç yaptım bisikletle. Ki bisiklet
benim küçüklük heyecanımdır. Yani
hem Antep‟te hem Konya‟da çocukken çok bindim. Hatta Ģehri bir turlar
ve çevre yollarına çıkar çok yorgun
bir Ģekilde eve dönerdim. Bu anlamda bisikleti çok severim. Fakat iĢ
meĢgalesi, yoğunluk ve ailevi nedenlerle sürdüremedim. Ancak bu duruma artık bir son vermeye karar verdim. ArkadaĢlarla ortak hareket ederek, mayıs ayı itibariyle bisiklete yeniden güzel bir baĢlangıç yaptım.
Devamının geleceğine de inanıyorum çünkü içimdeki heyecanın halen
canlılığını devam ettirdiğini hissediyorum.
Onun dıĢında satrancı severim. Gerçi kısmen spor sayılabilir. Bizim ufaklık da
öğrendi satrancı. Onunla ara sıra satranç müsabakası yapıyoruz. Son zamanlarda bir iki kez de beni yendiğini itiraf ediyorum. Tabi biraz destekle.
Kaç yaĢında?
6 yaĢında. AnlaĢılan ileride daha fazla oynayacağım.
Sayfa 25
Sayfa 26
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Ayın Konuğu: M. Bilal Ünver
Yüzmeyi sever misiniz?
Severim. Ama daha önce bahsettiğim gibi grupla yapılan faaliyetleri tercih ederim.
Bireysel olarak yüzme ve koĢuyu daha önce denedim. Ama sürdüremedim. ĠĢin
içinde biraz da eğlence olmalı.
BoĢ zamanlarınızı nasıl değerlendirirsiniz? Sevdiğiniz kitap ve müzik türleri,
yazar ve sanatçılar nelerdir?
Kitap okumayı severim. Ama eskisi kadar
okuyamıyorum. Çoğu
zaman mümkün olmuyor çocuklar nedeniyle. Tarih ve sosyoloji kitapları ilgimi çeker. Nilüfer Göle‟nin
Mahremin Göçü adlı
bir kitabı vardı. En
son onu okudum. Beğendim. Ġlber Ortaylı,
Doğu Ergil‟in, Ümit
Meriç‟in kitaplarını
okudum.
Taha Akyol‟u az da olsa okudum. Bu yazarları oldukça beğenirim, ilgiyle takip
ederim. Az da olsa roman okurum. Nermin Bezmen‟in Mengene Göçmenleri adlı
bir romanı dikkatimi çekmiĢti. Ona baĢladım.
Roman türü konusunda bir tercihiniz var mı peki?
Tarihsel romanları tercih ederim. BeĢir Ayvazoğlu‟nun
Yahya Kemal Beyatlı‟nın hayatını anlattığı bir romanı
var, Bozgunda Fetih Rüyası adında. Onu okudum, çok
farklı bir tat bıraktı bende. Ama dediğim gibi iyi bir roman okuyucusu değilim.
Sevdiğiniz özel bir müzik türü var mı?
YumuĢak (soft) ve enstrümental müziği tercih ederim. ÇalıĢırken de bazen
enstrümental müzik dinlediğim olur. Aynı zamanda Yunan müziği de son zamanda ilgimi çekiyor.
Cilt 2, Sayı 1
Ayın Konuğu: M. Bilal Ünver
Sevdiğiniz özel bir sanatçı var mı?
Hayır pek yok.
Televizyonla aranız nasıl? Ne kadar zaman ayırırsınız? Düzenli bir televizyon izleyicisi misiniz? Takip ettiğiniz diziler ve televizyon programları ile
sevdiğiniz film türleri nelerdir?
Ailemden arta kalan vakitte televizyon izlerim. EĢim ve çocuklar televizyon izliyorsa bende onlarla izlerim. Genelde aileme vakit ayırmayı tercih ederim. Televizyonda çok vakit geçirmek aile içinde iletiĢimi azaltıyor. Dolayısıyla sürekli takip
ettiğim bir televizyon programı yok. Hafta sonları beğendiğim ve seçtiğim filmleri
DVD‟den izlerim. Bazen de TRT‟de güzel belgeseller oluyor. Arada denk gelirse
izlemeye çalıĢıyorum.
ġimdi erkek konuklarımıza daha çok hitap ettiğini düĢündüğüm bir sorumuza geçelim. Arabalar ve araba kullanmak ilginizi çekiyor mu? Gerçi olmayan
azdır ama.
(Editör: Bu noktada Sayın Elif Özdemir‟in hararetli itirazını da kayda geçirmeliyim.
“Ama niye bu sorular sadece erkeklere hitap ediyor olsun. Bayanlarda araba kullanmayı çok sever.” Ģeklinde haklı bir itirazda bulundu. Bir iki anlamsız cümleyle
bu itirazı savuĢturmaya çalıĢsam da pek baĢarılı olamadığımı itiraf etmeliyim. Bu
arada hemen bir sır vereyim. Dernek BaĢkanımızın gönlünde de Mercedes B180
ve Nissan Qasghai yatıyormuĢ. Benden duymadınız.)
Araba kullanmayı ve hatta seri araba kullanmayı severim. ġehir içinde kısa mesafe dahi olsa kullanma fırsatını kaçırmam. Özellikle Ģehirlerarası yolda araba kullanmayı seviyorum.
Sayfa 27
Sayfa 28
BiliĢim Uzmanları Bülteni
Ayın Konuğu: M. Bilal Ünver
Arabanızın markası nedir?
Jetta 1,6 TDI. Arabamı beğeniyorum. Dediğim gibi seri ve atak arabaları tercih
ederim. Bu anlamda arabamdan da memnunum. Tabi gönül isterdi ki bir BMW
veya AUDI olsun.
(Editör: GülüĢmeler)
Volkswagen Jetta
Tam yerine geldik. Herhangi bir arabayı fiyatına bakmadan alabilecek durumda olduğunuzu varsayalım. Hangi
marka ve modeli satın almak isterdiniz?
Yani BMW veya AUDI. Ama model konusunda çok net değilim. GörünüĢe önem
veriyorum. Açık konuĢmak gerekirse arabamı seçerken de görünüĢü belirleyici
oldu. Yani bana estetik açıdan hitap etmeli ve seri olmalı.
Audi R8
BMW M6
Son sorumuza geldik. Çoğu insan günümüzde cep telefonsuz ve internetsiz
yapamamaya baĢladı. ĠĢte kullanıyoruz. Muhtemelen evde internet bağlantısı
var. Akıllı telefonlar var.Bilgi teknolojileri ve iletiĢim araçlarıyla aranız nasıl?
Kendinizi nasıl bir teknoloji kullanıcısı olarak görüyorsunuz. Bir tarafta hiç
Cilt 2, Sayı 1
Ayın Konuğu: M. Bilal Ünver
kullanmıyorum bir tarafta bağımlıyım yazan bir sıkala yapsak kendinizi nereye koyarsınız?
Ġkisinin ortasında olduğumu söyleyebilirim. Çok teknolojisi bağımlısı
olmadığım kesin. Ama teknolojiyi
takip ederim.
Yeni çıkan geliĢmiĢ ürünleri hemen alır mısınız?
Alırım. KardeĢim ABD‟de olduğu için geliĢmiĢ bilgisayar, fotoğraf makinesi gibi
ürünlere hızlıca ulaĢmak mümkün oluyor.
O zaman fotoğrafçılığı da hobilere eklemek lazım sanırım.
Çok vakit bulamasam da seyahatlerde fotoğraf makinesini yanımda götürürüm.
Evde internet bağlantısı var mı?
Var tabi ki. AkĢamları çoğu zaman yarım saat girerim.
Günde ortalama ne kadar süre telefonla konuĢtuğunuzu düĢünüyorsunuz.
Yoğun değil. Belki kırk - kırkbeĢ dakika arasında. Ġhtiyacımı karĢılayacak kadar
diyelim.
Akıllı telefon kullanıyor musunuz?
Evet. 2009‟dan beri IPhone kullanıyorum. Daha önce de Samsung marka bir akıllı
telefon kullanmıĢtım.
Konuk olduğunuz, bize vakit ayırdığınız ve sorularımıza samimi yanıtlar verdiğiniz için size teĢekkür ediyoruz. Son olarak okuyucularımızla
paylaĢmak istediğiniz bir Ģeyler var
mı?
Öncelikle bu imkanı bana tanıdığınız
için çok teĢekkür ederim. Kendimi
samimi ve özgür olarak ifade ettiğimi
düĢünüyorum. Ġnsanların hayata bakıĢlarını, hayattan elde ettikleri tecrübeleri ve izlenimleri paylaĢmasının
çok güzel olduğunu düĢünüyorum.
Çünkü hayat paylaĢmaktır ve hayat
paylaĢınca güzeldir.
Sayfa 29
Sayfa 30
BiliĢim Uzmanları Bülteni
ÇEKTİKLERİMİZ
Mustafa GÜNEġ
Müdür
PGM, BTK
Endülüs
Ġspanya
Cilt 2, Sayı 1
Sayfa 31
DURUP BAKTIKLARIMIZ
Shikhei Goh, “Sıçrama”, Riau Adaları, Endonezya
National Geographic Yılın Doğa Fotoğrafı, 2011
Hazırlayan:
Ahmet E. TURGUT
Stefano Pesarelli, “Av”, Masai Mara Milli Parkı, Kenya
National Geographic Yılın En Ġyi Fotoğrafları, 2011
BĠLĠġĠM UZMANLARI DERNEĞĠ
BĠZ KĠMĠZ?
BiliĢim Uzmanları Derneği, Bilgi Teknolojileri ve ĠletiĢim Kurumu‟nda çalıĢan biliĢim uzmanları tarafından 11 Ekim 2010 tarihinde kurulmuĢtur.
YazıĢma Adresi
Anadolu Bulvarı Öz Ankara
Toptancılar Sitesi 1. Blok No:
41 Yenimahalle
Ankara
AMACIMIZ NEDĠR?
Amacımız, Derneğimiz üyeleri arasında sosyal, kültürel, ekonomik ve mesleki
yardımlaĢmayı sağlamak; üyelerimizin meslekî geliĢmesini teĢvik edecek faaliyetlerde bulunmak ve ülkemizde bilgi teknolojileri ve iletiĢim alanlarında farkındalığın
artırılmasını sağlamaktır.
Telefon
0 (312) 294 72 99
0 (312) 294 70 85
Faks
0 (312) 294 71 52
0 (312) 294 71 53
E-posta
BĠLĠġĠM UZMANLARI DERNEĞĠ YÖNETĠM KURULU
[email protected]
Elif
Özdemir
bilisimuzmanlari.org
Salim
Ketevanlıoğlu
Cengiz
Eken
Ahmet E.
Turgut
Beytullah
KuĢcu
Ramazan
Yılmaz
Mehmet
Özcan
Editörün Notu
13’ncü Sayı
BUD Yayıncılık Grubu
Nur SAYGI
Yavuz GÖKTAYLAR
AyĢe Gül MĠRZAOĞLU
BİLİŞİM
UZMANLARI
BÜLTENİ
Haziran sayımızla yine sizlerle birlikteyiz. Kapak sayfamızdan da gördüğünüz üzere, Bilişim Uzmanları Derneği 14 Haziran Perşembe
günü saat 15:00’de sosyal
medya konulu konferans
düzenliyor. Konferansa gazeteci yazar M. Serdar
Kuzuoğlu ve Cumhurbaşkanı Kurumsal İletişim Başkanı
Kemal İlter konuşmacı olarak katılıyor. Bu konferans
için ciddi emek sarf edildiğinin altını çizmek istiyorum.
Bu vesileyle bu güzel
organizayonu yapabilmek
için zaman ayırıp emek sarf
eden başta Dernek Yönetim
Kurulu üyeleri olmak üzere
ilgili arkadaşlarımızı huzurlarınızda kutluyorum.
Bülteni özellikle genişletmek
gibi bir amacım olmamasına
rağmen bu sayı bir önceki
sayıdan daha uzun oldu.
Bültenin daha fazla göze
hitap etmesi ve sizler tarafından rahat okunur olması
yönündeki politikamızın
kısmen bir sonucu bu durum. Ayrıca güzel ve ilginç
yazılar gelmeye devam ediyor.
Hepinizi bültene katkı yapmaya çağırıyorum. Yaptığınız
iş, etkilendiğiniz filmler,
kitaplar, gezilerini, anılarınız,
belli bir konuda paylaşmak
istediğiniz düşünceler …
Konu sınırlamamız yok. Her
türlü katkıya açığız. İlginiz
olan ve vakit ayırmaktan
hoşlanacağınız her konuda
bize yazabilirsiniz. Aklınıza
takılan hususlar hakkında
benimle iletişime de geçebilirsiniz. Yardımcı olmaya
çalışacağım. Ayrıca paylaşmak istediğiniz fotoğrafları
Yavuz GÖKTAYLAR
BiliĢim BaĢuzmanı
SAD, BTK
da lütfen gönderin.
Önümüz yaz. Tatil planlarınızı ya yaptınız ya da yapıyorsunuz. Hepinizi saygıyla
selamlıyor unutulmayacak
bir yaz geçirmenizi diliyorum.
Saygılarımla;
Yavuz Göktaylar
[email protected]

Benzer belgeler

Eylül 2011 - Bilişim Uzmanları Derneği

Eylül 2011 - Bilişim Uzmanları Derneği Bilişim Uzmanları Bülteni Cilt 2, Sayı 1

Detaylı

Nisan 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği

Nisan 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği Okurken gözyaĢlarınızı tutamayacağınızdan eminim. Ben okurken, patlamanın olduğu günü tekrar hatırladım, vatanımdan çok uzakta, internetten haberleri takip ediyorum, önce büyük bir patlama, sonra i...

Detaylı

Şubat 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği

Şubat 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği Bilişim Uzmanları Bülteni Cilt 2, Sayı 1

Detaylı

Ekim 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği

Ekim 2012 - Bilişim Uzmanları Derneği Donörün ailesi açısından da bu iĢin zorlukları vardı: Birilerinin derdine deva olmak elbet güzeldi ama yüzü bağıĢlarken bilinçaltında yatan nedenlerden biri onun kaĢını, gözünü istedikleri zaman gö...

Detaylı

Temmuz 2011 - Bilişim Uzmanları Derneği

Temmuz 2011 - Bilişim Uzmanları Derneği Bültenimiz, dernek üyelerimiz ve kurum personelimiz tarafından oldukça beğenildi. Ancak çok geçmeden ikinci sayının sancıları baĢladı, kimlerden yazı gelecek, içerikte neler olacak? Editörümüz Nur ...

Detaylı