Başakşehir Müftüsü Remzi Pehlivan

Transkript

Başakşehir Müftüsü Remzi Pehlivan
\\ www.212haber.com //
01 - 15 MAYIS 2015
Yıl:5
Sayı: 76
Fiyatı: 1
UMMETE KARSI
SAVAS HALINDEYIZ
Î19’DA
‡$Ý'$ĝ İslami hareketin en ‘vefalı’
yapıtaşlarından ve fikir mimarlarından biri olarak gösterilen Yazar
Atasoy Müftüoğlu, , “Tek akla kapanarak, tek yazarı, tek düşünürü takip
ederek, tek mübarek zatın eteğinden tutunarak, tek politik lideri tebcil ederek hayatını sürdüren herkes
istisnasız kader kurbanıdır.” dedi.
ALLAH’IN ARZINDAN SORUMLUYUZ
0œ)7œ2Ý/8 “Müslüman olmak
demek dünyanın nabzını tutmak
anlamına gelir. Allah’ın arzından
sorumluyuz. Kendisini bir mezhep
ufkuna, etnik bir aidiyete kapatan
bir topluluğun dünyanın nabzını tutması mümkün değildir. Herkes eğer
kendi mezhebini mutlaklaştırırsa bu
ümmete karşı savaş açmak anlamına gelir. Bugün ümmete karşı savaş
halindeyiz.” ifadelerini kullandı.
Bahçeşehir’i
‘İnandığım değerleri ifade
SATMIYORUZ
etmek için siyaset yapıyorum’
%$ĝ$.ĝ(+ï5%(/('ï<(
/('ï<(
Başkanı Mevlütt Uysal,
et
Bahçeşehir Gölet
projesiyle ilgili asılsız
iddialara cevap verdi.
Uysal, “Bizim projemizde betonlaşaşma anlamında
herhangi bir
değişiklik yapmayacağız.”
diye konuştu.
Bahçeşehir’deki gölet alanı ile ilgili ihalede en yüksek
teklifi 103milyon lira ile Atmaca Grubu
verdi. İhaleyi kazanan firmanın 11 bin
metrekare inşaat yapma izni var. Î 14
%$ĝ$.ĝ(+ï5 İmam Hatip
Mezunları ve Mensupları Derneği (BİHADER) Hasbaççe’de
sivil toplum kuruluşlarına
yönelik kahvaltı programı düzenledi. Programa katılan AK
Parti İstanbul 3. Bölge Milletvekili Adayı Av. Özlem Zengin, siyaseti inandığı değerleri
ifade edebileceği bir mecra
olarak gördüğünü söyledi.
6ï<$6(7yapmaya başlama
sebebinin başörtüsü problemi
olduğunun altını çizen Zengin,
“Siyasetteki birinci gayem başörtülü kadınların hayatındaki
bütün yasakların kalkması içindi. Bugün geldiğimiz noktada
başörtüsü yasağı ortadan kalkmış oldu. Başörtülü kadınların
TBMM’de olmasının fiili anlamı
kadar zihinsel, ruhsal ve demokrasi açısından çok daha derin bir
anlamı var.” diye konuştu. Î 21
‘Abimizin kafası karışıktı
ikna ettik inşallah’
6(‡ï0 çalışmalarını sürdü-
ren AK Parti milletvekili
adayı Mehmet Baykan, vatandaşlarla yaşadığı ilginç
diyalogları twetter adresi
üzerinden paylaştı. İşte o
diyalogtan bazıları: “Abim-
%$ĝ$.ĝ(+ï5
Belediyesi, İlçe
Milli Eğitim
Müdürlüğü ve
ERNE Medya
işbirliği ile bu
yıl üçüncüsü
gerçekleştirilen ‘Üniversiteler Tanıtım
ve Eğitim
Fuarı’na 40’ın
üzerinde köklü üniversite,
15 kolej ve
özel lise katıldı. BÜTEF’i 20
binin üzerinde üniversite
adayı ziyaret
etti.
de gözlük satıyor onun da
reklamını yapalım istedi”,
“Biyografimizi eksiksiz
ezberlemiş. Arkadaşlarına
bizi takdim etti”, “Abimizin
kafası karışıktı ama ikna
ettik inşallah.” Î 14
Binlerce üniversite adayı
BÜTEF’de buluştu
GAZETEMİZ DE
BÜTEF’TE YERİNİ ALDI
ÜNİVERSİTELERİ YAKINDAN TANISINLAR İSTEDİK
%$ĝ$.ĝ(+ï5 Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, “Öğrencilerimiz ile üniversiteleri bir araya getirmek istedik.
Üniversite tercih dönemi hem öğrenciler hem de
aileler için sancılı bir süreç. Biz burada üniversiteleri
yakından tanısınlar istedik.” dedi. Î 12
<WĂƌƟDŝůůĞƚǀĞŬŝůŝĂĚĂLJŦ,ĂƟĐĞ<ƺďƌĂPnjƚƺƌŬǀĞĂƔĂŬƔĞŚŝƌĞůĞĚŝLJĞĂƔŬĂŶzĂƌĚŦŵĐŦƐŦ
,ĂƟĐĞĞŵŝƌĂůĂLJmd&͛ĚĞŐĂnjĞƚĞŵŝnjŝŶƐƚĂŶĚŦŶŦnjŝLJĂƌĞƚĞƫ͘
O BİR ‘VAKIF ADAMI’
‘Önceliğim
gençlik olacak’
6$$'(73$57ï6ï%%3(Milli İttifak)
Milletvekili Adayı Orhan Babacan, “Ben
gençliğimde lamba altı muhabbetlerini
çok severdim. Şimdi de Başakşehirli
gençlerle kamelya altı muhabbetler yapıyorum. Onların manevi manada topluma
kazandırılması gerektiğine inanıyorum.”
diye konuştu. Î 8
‘Çokça tövbe
be
istiğfar edelim’
lim’
5$0$=$1 ayının habercisi olan en güzel
zaman dilimlerindeyiz. Bu mübarek
ayları ve geceleri tövbe istiğfar ve ibadetlerle değerlendirmemiz gerektiğini belirten Başakşehir Müftüsü Remzi Pehlivan,
çocuklarımıza da bu zaman diliminin
önemini hatırlatmamız ve yaşatmamız
gerektiğini söylüyor. Î 2
Î16’DA
MHP’Lİ ADAYLAR
STK’LARLA BULUŞTU
1. Etap yenilenmeye
devam ediyor
%$ĝ$.ĝ(+ï5
1. Etap Sitesi,
dış cephe yalıtımı, çatı, asansör,
diafon, kamera
sistemleri, yangın hortumları
gibi önemli yapım işlerinin ardından yaşamı kolaylaştıracak, tasarruf sağlayacak
ve artı değer kazandıracak yeni bir yapım
sürecine giriyor. Î 15
2
G Ü N DEM
01 - 15 MAYIS 2015
www.212haber.com
‘Çok tövbe istiğfar edelim’
Ramazan ayının habercisi olan en güzel zaman dilimlerindeyiz.
Manevi bir iklim olan üç aylar başladı. Bu mübarek ayları ve geceleri
tövbe istiğfar ve ibadetlerle değerlendirmemiz gerektiğini belirten
Başakşehir Müftüsü Remzi Pehlivan, çocuklarımıza da bu gecelerin
önemini hatırlatmamız ve yaşatmamız gerektiğini söylüyor.
R
HACER TÜRKEL
AMAZAN ayının habercisi olan güzel
zaman dilimlerindeyiz. Manevi bir iklim
olan üç aylara hoş-safa geldin dedik. Peygamber efendimiz bir hadisi şerifinde;
“Beş gece vardır ki onlarda yapılan dualar geri dönmez kabul olunur: Recep’in
ilk gecesi, Şaban’ın yarısında bulunan
gece, Cuma gecesi, Ramazan ve Kurban
bayramı geceleri.” diye buyuruyor. Regaip ve Miraç kandilini içinde barındıran
Recep ayı, Berat kandilini içinde barındıran Şaban ayı ve ardından ayette ifade
edildiği gibi ‘bin aydan daha hayırlı’
olan Kadir gecesini taşıyan, Peygamber
efendimizin ümmetimin ayı dediği on
bir ayın sultanı Ramazan… Üç ayları
ve bütün bu geceleri istiğfar ve ibadetle
geçirmenin sonunda adeta sınavı kazanmış bir öğrencinin sevinciyle bayrama
ulaşmak her mü’minin hayali…
Üç ayları ve mübarek geceleri tövbe
istiğfar ve ibadetlerle değerlendirmemiz,
çocuklarımıza bu gecelerin önemini
hatırlatmamız ve yaşatmamız gerektiğini belirten Başakşehir Müftüsü Remzi
Pehlivan, “Bu gecelerin önemini çocuklara yaşayarak hissettirmeliyiz. Örneğin bir
hediyeyle o gecenin özel olduğunu öğretirsek, çocuğun zihninde bu geceler güzel
yer eder. Nasıl yaş gününde bir etkilik
yapıyoruz ve çocuk yaş gününü unutmuyorsa, kandil gecelerinde de küçük
hediyelerle mutlu etmeliyiz. O gecelerde
camilerde yapılan programlara mümkün
olduğunca çocuklarımızı götürmeliyiz.
O manevi havayı teneffüs ettirmeliyiz.”
diyor.
SEVİNÇLER TOPLU
YAŞANDIĞI ZAMAN BİR
ANLAM İFADE EDER
Üç ayları istiğfar ve ibadetle geçirmenin sonunda sevinç ve neşe içerisinde
bayrama ulaşmanın hazzını yaşamalıyız
ifadelerine yer veren Pehlivan, “Sevinçler toplu olarak yaşandığı zaman bir
anlam ifade eder. Peygamber Efendimiz,
‘Müslümanlar bir binanın tuğlaları gibidir...’ diyerek, Müslümanları bir binaya
benzetmiş. O tuğlalar nasıl kenetlenip bir
binayı ayakta tutuyorsa bütün dünya-
daki Müslümanların da birlik ve beraberlik içinde olması lazım ki bayramı
tam manasıyla yaşayabilelim.” şeklinde
konuşuyor.
Remzi Pehlivan, “İyiye doğru bir gidişat
var. İslam’ın anlatıldığı, öğretildiği,
yaşandığı güzel bir ortam var elhamdülillah. Bununla beraber dinden haberi olmayan bir kesim de var. Bu bizi endişeye
sevk ediyor. Bunu nasıl bertaraf edebiliriz, İslam’ı nasıl anlatırız düşüncesiyle
hep beraber çare aramalıyız. Ramazanda
bir ilçeye gitmiştim. İnanın kendimi
Almanya’da zannettim. Ramazan hiç oraya uğramamıştı. Toplum açısından çok
tehlikeli bir şey bu. İnsan oruç tutmayabilir ama saygı göstermeli. Ramazan
bütün insanların saygı duyduğu, kendisine çeki düzen verdiği, varsa hataları telafi
etmesi gereken bir iklimdir.” sözlerine
yer veriyor.
DEĞİŞİK BİR MÜSLÜMAN
ALGISI VAR
Toplumda ‘her koyun kendi bacağından
asılır’ diye yanlış bir söz olduğuna dikkat
çeken Pehlivan, bu sözün Müslüman’a
uymayan bir söz olduğunun altını çizerek şunları kaydediyor: “Bugün değişik
bir Müslüman algısı var. Ramazan gelecek de Müslüman açıktan oruç yiyecek!
Böyle bir şey olamaz. İslam’ı da Müslümanlığı da yanlış algılıyoruz. Bunu hep
beraber düzeltmemiz lazım. Peygamber
Efendimiz bunu bir tavsiyeyle düzeltmemizi istiyor. Diyor ki: ‘Sizden birisi
bir kötülük gördüğü zaman onu eliyle
düzeltsin, yetmezse diliyle düzeltsin, onu
da yapamazsa, hiç olmazsa kalbiyle buğz
etsin; fakat bu, imanın en zayıf mertebesidir.’ Ramazanda oruç tutmamak bir
kötülüktür. Bugün öyle olmuş ki küçük
bir çocuğa bile karışamıyorsun. Biz niye
böyle olduk diye üzülüyoruz. Bakara
suresinde Allah, “Dinde zorlama yoktur.”
buyuruyor; fakat bu dine giriştedir. Yani
kimseyi İslam’a gir diye zorlayamazsın. Bu ifade genelde yanlış anlaşılıyor.
Müslüman evladını namaz kıl diye tabi
ki zorlayacak.”
İSRAF, ORUÇLA
BAĞDAŞMIYOR
İsrafa da dikkat çeken Remzi Pehlivan,
israfın dinimizde haram olduğuna vurgu
yaparak sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Bir hocamız, ‘Allah yeryüzüne bütün
insanlara yetecek kadar rızık indirmiştir; ancak bazı aç gözlüler 50-100 kişilik
yiyeceğe sahip çıkıyor. Dolayısıyla diğer
insanların hakkını alıyor. İnsanlar hakkına razı olsa, başkası da bu nimetlerden
istifade etse düşüncesinde olsa açlık
olmaz’ demişti. Bizim Müslüman olarak
israf konusunda hassasiyet göstermemiz gerek. Ramazan davetlerinde iftar
ve sahur sofralarında da büyük israflar
oluyor. Bu durum oruçla, Ramazanla hiç
bağdaşmıyor. Bir de özellikle Ramazanda
iftar sofralarımızda yetimlerin ve açların
bulunmasına dikkat etmemiz lazım.
Ramazan o zaman manasına ulaşır.”
Başakşehirlilerin üç aylarını tebrik
eden Pehlivan, “İlçe sakinlerinin dini
konuda hassasiyetleri olduğunu biliyo-
rum. İnşallah üç aylarla beraber hem
ilçemizde hem de bütün dünyadaki
Müslüman kardeşlerimiz kendine çeki
düzen verirler. Müslüman, ‘Ben kulluğun
neresindeyim? Ne gibi hatalarım var?
Bunları nasıl düzeltmem lazım?’ diye düşünmeli. Bugün dünyada Müslümanlık
adına işlenen cinayetler var. Müslüman
böyle bir şeyi yapabilir mi? Müslüman
yürürken karıncayı ezmemeye çalışan
insandır. Karıncaya dahi zarar vermeyen
bir din anlayışından geliyoruz. Ne oldu
da bugün insanlar birbirlerini kesiyorlar?
Bunların Müslümanlıkla ilgisi yok. Bunu
yapanlar Müslüman değildir.” ifadelerini
kullanıyor. //
BAŞAKŞEHİR MÜFTÜLÜĞÜ
ÜÇ AYLAR PROGRAMI
ϭϱDĂLJŦƐϮϬϭϱƵŵĂŐƺŶƺDŝƌĂĕ
<ĂŶĚŝůŝͬ7ŵĂŵŦnjĂŵĂŵŝŝ͛ŶĚĞDĞǀůŝƚ
WƌŽŐƌĂŵŦ͘
Ϭϭ,ĂnjŝƌĂŶϮϬϭϱWĂnjĂƌƚĞƐŝŐƺŶƺĞƌĂƚ
<ĂŶĚŝůŝͬdƵŶĂŚĂŶĂŵŝŝ͛ŶĚĞDĞǀůŝƚ
WƌŽŐƌĂŵŦ͘
ϭϴ,ĂnjŝƌĂŶϮϬϭϱWĞƌƔĞŵďĞŐƺŶƺ
ďĂƔůĂLJĂĐĂŬŽůĂŶZĂŵĂnjĂŶĂLJŦŶĚĂDĞƌŬĞnjŝ
ĐĂŵŝůĞƌĚĞ7ŌĂƌWƌŽŐƌĂŵůĂƌŦ͘
DƺŌƺůƺŒĞďĂŒůŦďƺƚƺŶĐĂŵŝůĞƌĚĞĚŝŶ
ŐƂƌĞǀůŝůĞƌŝƚĂƌĂķŶĚĂŶLJĂƉŦůĂŶǀĂĂnj
ƉƌŽŐƌĂŵůĂƌŦ͘
DĞƌŬĞnjŝĐĂŵŝůĞƌĚĞŚĞƌĂŬƔĂŵŝůĕĞsĂŝnjůĞƌŝ
ƚĂƌĂķŶĚĂŶǀĂĂnjƉƌŽŐƌĂŵůĂƌŦ͘
zĂƌĚŦŵĂŵƵŚƚĂĕǀĂƚĂŶĚĂƔůĂƌĂǀĞ^ƵƌŝLJĞůŝ
ŵƺůƚĞĐŝůĞƌĞĞƌnjĂŬǀĞŐŝLJŝŵLJĂƌĚŦŵůĂƌŦ͘
<ĂĚŝƌ'ĞĐĞƐŝŝĕŝŶŝŌĂƌƉƌŽŐƌĂŵŦ͘
Bu yaz TATİLİ HAKKETTİNİZ...
Sakin bir
koyda, çam
ormanlarının
içinde doğayla başbaşa
unutulmayacak bir tatil.
Denizin ve
yeşilin eşsiz
buluşması bu
yaz sizi büyüleyecek..
D
Tüm yılın yorgunluğu üzerinizde..
Biraz stres atmaya, biraz yalnız
kalmaya, biraz da herkesten uzaklaşmaya ihtiyacınız var.. İliklerinize kadar dinlenmek, sonra yine
dinlenmek, sonra uzandığınız
koltuğunuzdan hem masmavi
denizi seyretmek hem tertemiz orman havasını ciğerlerinize çekmek
istiyorsunuz.
Yada uzun zamandır ailenize vakit
ayıramamanın vicdan azabını
çekiyorsunuz. Şöyle deniz kum çocuklarla doyasıya eğlenmek, vakit
geçirmek ne iyi olurdu..
Hem sakin bir mekan olmalı, hem
yeşillikler içinde; hem deniz olmalı
mutlaka hem konfor..
İşte size arayıp da bulamayacağı-
İsterseniz Otellerimizi biraz daha
yakından tanıyalım;
konumda olup Özel Plajı, Bayanlar
ve Çocuklar için Özel Havuzu,
Türk ve Dünya mutfağının lezzetlerini tadabileceğiniz Açık&Kapalı
Restorantı,Teras Cafe, her türlü
stres ve yorgunluktan kurtulabileceğiniz ,cildinize özel bakımları
yaptırabileceğiniz Blue Spa bulunmaktadır.
HOTEL MAVİDENİZ
SULTAN BEACH OTEL
Sizin için diğer özel tatil fikrimiz
Hotel Mavideniz.. Kim nefis
bir uykunun ardından gözlerini
masmavi denize açmak istemez ki..
Marmaris’in güzide koylarında Turunç Koyu, yeşilin maviyle denizin
kumsalla davetkar buluşmasına
şahitlik ediyor.
Bir yer düşünün yeşillikler içindesiniz, uçsuz bucaksız deniz adeta
başınızı döndürüyor. Yıl boyunca
biriktirdiğiniz yorgunluklarınız
ve tüm stresiniz Bodrum’un eşsiz
güzelliklerinin tam ortasında bir
çırpıda kayboluveriyor.
nız, avantajlarla dolu iki muhteşem
tatil seçeneği.. İslami konseptte
hizmet veren Villa Alya Butik Otel
ve Hotel Mavi deniz sizleri yeşilin
ve masmavi denizin kucağında
huzur dolu bir tatile davet ediyor.
İslami konseptte hizmet veren
Hotel Mavi Deniz, denize sıfır
İşte böyle bir yer Sultan Beach
Hotel.. İslami Otelciliğin öncüsü,
Bodrum’un ilk islami oteli olan
Bodrum Beach Hotel, sizlere Sultanlara yaraşır bir tatil vadediyor.
Hem de çok uygun fiyatlara..
İslami değerlerinizden taviz
vermeden Bodrum’da tatil yapmak
artık sizin de hakkınınız..
ALYA VİLLA BUTİK OTEL
Hayal edin! Terasta uzatmışsınız
ayaklarınızı.. gözleriniz kapalı.
Orman içinde çam ağaçlarının kokusu tertemiz havayla birlikte doluyor ciğerlerinize.. Kuş seslerinin
yankıları adeta hiç duymadığınız
bir şarkı gibi kulaklarınızda..
Erken rezarvasyon fırsatlarını
kaçırmamak için;
Marmaris’in doğa güzellikleri ile
dikkat çeken Turunç Koyu’nun
nezih, temiz, berrak ve turkuaz
denizi tüm cazibesiyle sizleri
bekliyor. Eşsiz doğa güzelliklerinin kucağındaki Alya Villa sizlere
gerçek bir tatil yaşatacak.
Üstelik Alya Villalarında tatil
yapmanız durumunda ; HOTEL
MAVİDENİZ’in plajından, bayanlara özel havuzundan, hamam, spa ve
buhar odasından, faydalanabileceği
gibi canlı müzik, animasyonlara da
hiç bir ücret ödemeden katılabilirsiniz.
Yine Villalarda kalsanız bile
HOTEL MAVİDENİZ’in Ahşap
iskelesinde sevdiklerinizle güzel
dakikalar geçirebilirsiniz.
Erken rezarvasyon fırsatlarını
kaçırmamak için;
4
YA ZI
01 - 15 MAYIS 2015
www.212haber.com
GÜNÜN ADAMLARINA İTHAF!
M
EVLANA “Günün adamı olmaya çalışma,
hakikatin adamı olmaya çalış. Çünkü gün
değişir, hakikat değişmez” der, der de,
kim dinler Mevlana’yı.
Bu yazıyı okuyacak birkaç bahtiyar kişi bile, “güzel söz” deyip geçecektir. Ne ki
güzel söz olduğunu teslim etmek, hakikati teslim etmek demek midir?
Şu husus net olarak bilinmelidir ki, hakikati teslim etmek için, önce hakikate teslim olmak gerekir. Gel gör ki, bu hiç de
kolay değildir.
Hakikat, güneş gibidir; ne üstü örtülebilir, ne balçıkla sıvanabilir. Klişe bir laf olacak ama hakikatin er geç ortaya çıkmak
gibi kötü bir yanı vardır.
Şunu bir dost uyarısı belleyin! Hakikate
teslim olmanın zor olması; sizi hakikatin
üstünü örtmeye sevk etmesin. Yapamazsınız. Hele, hakikat düşmanlığına yöneltmesin. Perişan olursunuz. Hakikate savaş
açmak kadar akılsızlık ve bahtsızlık düşünülemez!
Hakikat karşısında, “Nefsime uydum” diyerek bir tür acziyetin itirafı mazeret olabilir. Ancak, hakikate karşı savaş açmanın hiçbir mazereti olamaz.
Günün adamı olmayı seçenlerin, zor olan karşısında acziyete düşüp, kolay olanı
seçtikleri söylenebilir, lakin hakikat düşmanı oldukları söylenemez yine de... Fakat günün adamı olmayı yeğlemek, hakikat düşmanı olmak yolunda, atılmış aptalca bir adımdır. Aptalcadır, çünkü; günün değerleriyle, hakikatin değerleri arasında bir fark olmadığını / olamayacağını sanmak, başka bir ifadeyle açıklanamaz. Yahu mübarek, sen yeri geldiğinde,
çıkarlarını elinin tersiyle itmen gerektiği
halde, menfaatlerine ve nefsine teslim olmuşsun. Üstelik “Çıkarlarım neyi gerektiriyorsa, doğru odur” saçmalığına kendini
kaptırmışsın.
Arif olan anlar, lafı uzatmadan bodoslama söylersek; insana düşman olarak nefsi yeter!
Kimilerinin gafleti de bir başkadır. Derler
ki, madem insana akıl verilmiştir, o halde
aklın yolu birdir. Akıl nimetinin verilmesinin, insanları aklın yolunda birleştireceğine yönelik kör bir inanç vardır.
Bu kör inanç da, bir başka aptallık değil mi?
Nitekim insanların hiçbir zaman ve hiçbir şekilde, aklın yolunda birleştiği görülmüş değildir. İnsanlarda renk körlüğü olduğu gibi, hakikate karşı da bir şaşılık söz
konusu olabilmektedir. Yani demem o ki,
insan kendi yanlışlarını bile hakikat zannedebilir. Bu nefis bizde olduktan sonra,
şeytana bile gerek yok; en pespaye kepazelikler, en adi menfaatperestlikler dahi
hakikat kisvesine bürünebilmektedir. Kolay mı çıkarını elinin tersiyle itmek? Kolay mı nefis putunu kırmak?
Günün adamı olmayı yeğleyenler, bir bakıma kifayetsizliklerinin kurbanıdırlar.
Kendilerini, zor koşullar altında dahi sabitkadem kılacak değerlerden yoksundurlar. Azgın nefisleri, tek doğru belledikleri çıkarları, o kadar baskındır ki, vicdanlarının sesi gibi cılız hakikatin sesini
de boğmaktadır.
Menfaatlerinin oyuncağı oldukları için,
amiyane tabirle rüzgârgülü olup çıkmışlardır. Onların kıblesi de yoktur. Günün
adamı olanlara bakıp yön tayin edenler
varsa, yazık! Zira günün adamlarının bir
yönü yoktur. Hakikat er geç zuhur ettiğinde, günün adamlarının da sırı / yaldızı
dökülecektir. Bu gerçek değiştirilemez.
Esasen günün adamı olmanın çok da matah bir şey olmadığı bilinmekle birlikte,
yine de revaçta olmasının sebebini, popüler olmanın dayanılmaz cazibesinde aramak gerekmektedir.
Tarihin hiçbir döneminde insan nefsi bu
kadar pohpohlanmamıştır. Popüler ol
da, nasıl olursan ol! Gündeme gelmenin
/ gündemde olmanın dayanılmaz cazibesi o kadar ağır basmaktadır ki… “Reklamın kötüsü olmaz” postulatına olan inanç, o kadar tartışmasızdır ki… Beyzademiz, rezaletle olsun gündeme gelmenin
yollarını aramakta ve bu konuda şeytana
bile pabucunu ters giydirecek yöntemler
bulabilmektedir. Kızımız, iyi aile kızıdır,
Selami
Güder
böyle olmasına rağmen, icabında soyunarak gündemde yer tutmanın çabasındadır. Hiçbir şey bulamayanlar bile, sabah
akşam sosyal medyada arz-ı endam ederek, “öğle yemeğini şurada yiyor, kendini
mutlu hissediyor, tuvalete gitti, biraz ıkınıp sıkınıyor…” diye fotoğraflar koymakta, tivitler atmaktadır. Bir tek utanmaları yok! Utanacak yüzleri olsa, onun da fotoğrafını koyacaklar da… Yok işte.
Nasrettin Hoca’ya dünyanın merkezini sormuşlar, “Eşeğimin ayağının bastığı yerdir” demiş, “İnanmayan varsa, ölçsün!” diye meydan okuyarak… Beyimize sorsalar, “Dünyanın merkezi benim”
diyeceğine hiç şüphe yok. Herkes kendini dünyanın merkezi sanıyor. Yahu etmeyin, eylemeyin, hadi aklınız yok, utanmanız da mı yok! İnsan “benim” derken hiç
mi sıkılmaz!
Günün adamı olmak için her türlü abukluğa meyledenler, önce adam olmak lazım geldiğini bilmezler mi? Günün adamı olmak için kendilerini maskara edeceklerine, birazcık adam olmak için çaba
harcasalar…
Hâlâ adam almayı önemseyenler için küçük bir tavsiye: İnsan olmak, haddini bilmektir! İnsan olmayı yeterli bulmayanlar,
ya tanrılığa soyunmaktadırlar, ya şeytanlığa adaydırlar, ya hayvanlığa; esasen insanlığı yeterli görmeyenlerin insanlıkları yetersiz gelmektedir. Yoksa insan, insan olmaktan yüksünür mü? İnsanlığından yüksünmeyen insan, şeytanlığa soyunur mu?
“Efendim nereden çıkardın bunu?” itirazlarına karşı verecek cevap basittir: Ben,
demek şeytanın alâmeti farikası değil midir? Ben diyenin isyanı yakındır.
Bütün bunları bana hatırlatan ne oldu? 7
Haziran 2015 seçimleri için partilerin aday belirleme süreci, günün adamlarının
arz-ı endam ettikleri günler oldu.
“Neyim eksik?” diyen fırladı ortaya. Vekil olacaklardı. Doğru soru şu olmalıydı:
“Yahu olanlardan neyim fazla?”
Öyle ya, fazlan yoksa, ortaya çıkman için
bir neden yok demekti.
0HYODQDp*ÖQÖQDGDPâROPD\DÁDOâæPDKDNLNDWLQDGDPâ
ROPD\DÁDOâæ¡ÖQNÖJÖQGHàLæLUKDNLNDWGHàLæPH]qGHU
GHUGHNLPGLQOHU0HYODQDo\â
Bilmiyorum, aday belirleme sürecinden
hüsranla çıkanların yelkenleri inmiş midir?
Demek ki neymiş? Dünyanın merkezi değilmişsin arkadaş!
Bak göreceksin, sen olmadan da olur; eksikliğin hissedilmeyecek bile!
Dünyanın merkezi sen değilsin, -ben hiç
değilim- ancak bil ki, onlar da değil; yani
vekil olanlar, bakan olanlar…
Ve eğer, hâlâ bir yanın acıyorsa… Merhem kıvamında bir dost tavsiyesi daha:
Yahu karalar bağlamanın alemi ne; vekil
olmamak dünyanın sonu değil!
Nihayet bahar geldi. Aç yüreğini. Cemre
Düştü Yüreğe kitabında ne diyordu?
“Kara toprak, çiçek tarhına dönerken, yürek tomurcuklanmıyorsa… Ipılık duygular meltem olup esmiyorsa yürekte, bahar
yürümüyorsa damarlarda… Ve bütün kainat aşka gelirken, bu yürek aşka gelmiyorsa…”
İşte o zaman, sen bitmişsin arkadaş!
6
G Ü N DEM
01 - 15 MAYIS 2015
www.212haber.com
‘HDP barajı aşamayacak,
Bahçeli de gidecek’
BU SEÇİM ÇEYREK
ASRI BELİRLEYECEK
<WĂƌƟ'ĞŶĞůĂƔŬĂŶ
zĂƌĚŦŵĐŦƐŦǀĞϯ͘ƂůŐĞ
ϭ͘^ŦƌĂŵŝůůĞƚǀĞŬŝůŝĂĚĂLJŦDƵƐƚĂĨĂbĞŶƚŽƉ͕ĂƔĂŬƔĞŚŝƌǀĞĂŬŦƌŬƂLJ͛ĚĞ
ƐĞĕŝŵĕĂůŦƔŵĂůĂƌŦŬĂƉƐĂŵŦŶĚĂ^<DĂĕŦůŦƔůĂƌŦ
LJĂƉƨ͕^d<ƚĞŵƐŝůĐŝůĞƌŝ
ŝůĞďƵůƵƔƚƵ͕ĞƐŶĂĨnjŝLJĂƌĞƚůĞƌŝŶĞďƵůƵŶĚƵ͘
bĞŶƚŽƉ͕<WĂƌƟĂƔĂŬƔĞŚŝƌ7ůĕĞ^<DĂĕŦůŦƔŦŶĚĂLJĂƉƨŒŦŬŽŶƵƔŵĂĚĂ
,W͛ŶŝŶďĂƌĂũŦŐĞĕŵĞƐŝŶŝŶŵƺŵŬƺŶŽůŵĂĚŦŒŦŶŦ͕ĕƂnjƺŵƐƺƌĞĐŝŶŝŶ
ƐŽŶƵŶĚĂŝƐĞĞǀůĞƚ
ĂŚĕĞůŝ͛ŶŝŶŐŝĚĞĐĞŒŝŶŝ
ŝĚĚŝĂĞƫ͘
A
.3$57ï Genel Başkan Yardımcısı ve 3.
Bölge 1. Sıra milletvekili adayı Mustafa Şentop, Başakşehir ve Bakırköy’de
seçim çalışmaları kapsamında SKM
açılışları yaptı, STK temsilcileri ile
buluştu. Şentop, yaptığı konuşmalarda,
“HDP’nin yüzde 6,5 olan oyunu bir
yıl içinde yüzde 10’a ve 10’un üzerine
çıkartabilmesi mümkün değil” dedi.
Şentop, “Çözüm süreci başarılı olursa,
Devlet Bahçeli kaybedecek, bırakıp
gidecek.” iddiasında bulundu. Şentop,
7 Haziran’da yapılacak genel seçimlerin Türkiye siyasi tarihinin en önemli
seçimi olduğunu söyledi.
Bu seçimle mukayese edilebilecek tek
seçimin, 14 Mayıs 1950 seçimleri olduğunu belirten Şentop, o tarihten sonra
yapılan seçimlerin hepsinin bir seçim
dönemi için kıymet ve anlam ifade
eden seçimler olduğunu dile getirdi.
Mustafa
Tezcan
[email protected]
İİş mi? Meslek mi?
Gençlerle meslek ve alan seçimi ile ilgili konușurken, ilk sordukları sorulardan bir tanesi;
“Hocam aylık ne kadar kazanırız, bu mesleğin
kazancı nasıl?”
Gençlere șunu söylüyorum; “Oğlum/kızım hangi
mesleği seçerseniz seçin, her meslek grubunda
ișsiz olanlarda var, çok uç rakamlar kazananlar
da var. Sizce bunun sebebi nedir?’’
Bir an düșündükten sonra “Bașarılı olanlar
çok kazanıyordur, bașarısız olanlarda ișsizdir.’’
diyorlar. Evet, doğru diyorum. Peki, bașarılı ve
bașarısız olmanın sebebi nedir diyorum. Birçok
sebep saydıktan sonra doğru cevabı yakalıyorlar. “Mesleğini yaparken mutlu olanlar, ya da
ișini severek yapanlar.”
Şentop, 7 Haziran’daki seçimin, seçimler zincirinin son halkası olduğunu ifade ederek, “7 Haziran seçimleri, sadece
2019’a kadar oluşacak parlamentoyu
belirleyeceğimiz bir seçim değildir. Bu
seçim, Türkiye’de önümüzdeki çeyrek
asrın ana hatlarının, ana istikametini
belirleyecek bir seçimdir” diye konuştu.
EKMELEDDİN İHSANOĞLU
‘MUHAMMED’DEN
RAHATSIZ
CHP ve MHP’nin ittifakıyla cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olan Ekmeleddin İhsanoğlu’nun, MHP’den milletvekili adayı olduğuna dikkati çeken
Şentop, şöyle konuştu: “İlk geldiğinde
Türkiye’deki nüfusa kayıt olduğundaki asıl adı, Muhammed Ekmeleddin
İhsan. Sonra bu Muhammed ismi biraz
rahatsız edici geliyor. Onu Mehmed’e
çeviriyor. Daha light olsun diye. Soy
ismi de İhsan. İhsan’ı da mahkeme
kararıyla biraz Arap soyadı gibi diye
de İhsanoğlu yapıyor. Adam babasının
kendisine vermiş olduğu isimlerden
dolayı bir kompleks içinde.”
HDP’NİN YÜZDE 10 ALMASI
MÜMKÜN DEĞİL
HDP’nin, 30 Mart seçimlerinde yüzde
6,5 oy aldığını anımsatan Şentop, şöyle
devam etti: “Bir siyasi parti, hiçbir ülkede bir yıl içinde yüzde 70-75 civarın-
da oyunu arttıramaz. Mümkün değil.
Çok olağanüstü bir tablonun olması
lazım o ülkede. Böyle bir durum yok.
Demirtaş’ın cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı oyu esas alıyorlar. Oradan
hareket etmeye çalışıyorlar ama bu çok
yanlış bir hesap. Emsaleddin’e oy vermek istemeyen CHP’liler Demirtaş’a oy
verdiler. Tablo bu. HDP’nin yüzde 6,5
olan oyunu bir yıl içinde yüzde 10’a ve
10’un üzerine çıkartabilmesi mümkün
değil.”
Şentop, HDP’nin barajı aşması durumunda da meclis tablosunun çok
değişmeyeceğini dile getirdi. Şu anda
HDP’nin 30 civarında milletvekili olduğunu belirten Şentop, “Barajı aşsa ne
olacak. 3-5 milletvekili daha fazla alacak. Bunlar da AK Parti’den gitmiyor.
CHP’den gidenlerin sayısı daha fazla.
Aşsa da parlamentodaki tablo ciddi
ölçüde değişmiyor” diye konuştu.
yasi akımdır. Bu değişim tamamlanana
kadar, AK Parti bu değişimi yönetmeye
devam edecek” ifadelerini kullandı.
DEVLET BAHÇELİ BIRAKIP
GİDECEK
Mustafa Şentop, MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçeli’ye ilişkin eleştirilerde de
bulunarak, şöyle konuştu: “Tek ümitleri, terör hadisesi artarsa, çözüm süreci
başarısız olursa, MHP’ye oy bakımından bir kazanç getirir mi diye. Bunun
hesabını yapıyorlar. Onun için bağırıp
duruyorlar, ‘devletin bekası sorunu’
diye. Bu devletin bekası sorunu var da
bu bizim bildiğimiz Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bekası sorunu değil.
Devlet Bahçeli’nin bekası sorunu var.
Çözüm süreci başarılı olursa, Devlet
Bahçeli kaybedecek, bırakıp gidecek.” //
Mustafa Şentop, milletin 2002’den
itibaren kararını verdiğini, AK Parti ile
yola devam edeceğini söyledi. “Ne yaparlarsa, ne kadar çırpınırlarsa çırpınsınlar beyhude gayretler. Neticede yeni
Türkiye’nin inşası yolunda bir kararlılığı tekrar milletimiz 7 Haziran seçiminde Türkiye’nin ve dünyanın önüne
koyacak” diyen Şentop, bu konuda bir
tereddütleri olmadığını vurguladı. Şentop, AK Parti’nin Türkiye’de siyaset anlayışını değiştirdiğini ifade ederek, “AK
Parti, Türkiye’deki bu tarihi değişimi
yönetecek, milletimizin keşfettiği bir si-
Daha dün bir velim anlattı, “Arabamda bir sıkıntı
vardı, arkadașlarımın tavsiyesi üzerine Ali ustaya
gittim. Beni güler yüzle karșılamasından arkadașların niye tavsiye ettiğini anladım. Ali usta beni o
kadar candan ve sıcak karșıladı ki, daha ișini
görmeden doğru yerde olduğumu hissettim. İșini
yaparken izledim, o kadar mutlu ve azimli çalıșıyordu ki her halinden ișini sevdiği belliydi. İșiyle
ilgili bana bilgiler veriyor, anlatıyor ve gözlerinin
içi gülüyordu. Onun bu motivasyonu yanındakilere de yansıyordu. Ben oradayken birkaç tane
daha müșteri geldi, tavsiye üzerine…”
Sevgili gençler gelecekte bir ișimiz mi olsun istiyoruz, mesleğimiz mi?
Çevrenizde çok görmüșsünüzdür. Bir üniversite
bitirmiștir, ama farklı bir alanda çalıșıyordur. Tıp
fakültesini bitirip TV ve müzikle uğrașan birçok
kiși vardır. Kiși bir üniversite okurken gerçekten
kendine uygun bir alan okumadıysa, zaman
harcayıp bir șekilde okulu bitiriyor ama mesleği
sevmediği için bașka bir iște çalıșmak zorunda
kalıyor.
İș, hayatta kalmak, para kazanmak için uğraștığınız bir meșguliyet anlamındadır. Meslek ise
severek yaptığınız, așık olduğunuz, mutlu olduğunuz bir meșguliyettir. İș gelip geçicidir, zamanla değișir. Ama meslek kalıcıdır, değișmez,
kișiliğinizin bir parçasıdır, sizin bir etiketinizdir.
Geleceğinizi, kariyerinizi planlarken iș mi arıyoruz, meslek sahibi mi olmak istiyoruz? Bazen
insanlar kendi meslekleri dıșında bașka ișler
yapmak zorunda kalabilir elbette, eğer mesleği
doğru seçmișse eninde sonunda o meslekte iș
tutar. Su akar yolunu bulur, merak etmeyin.
Bir velimiz, diș hekimliği mezunu idi, hiç branșında çalıșmadan babasının mobilya dükkanında
pazarlama yapmiș yıllarca, gayet mutluydu. Ekonomik krizde yüklü bir batak verdiler. Mağazayı
kapatmak zorunda kaldılar. Eski mesleği olan
diș hekimliği üzerine bir klinik açtılar, facebookta
fotoğraf paylașmıș, üzerindeki önlük bile oturmuyordu. İșleri sorduğumda anladım ki kendisi
pazarlama kısmı ile ilgileniyor, yani sevdiği ișle…
‘Problem çözen gençliğe
ihtiyacımız var’
%$ĝ$.ĝ(+ï5 Akif İnan Anadolu İmam Hatip
Lisesi tarafından tertip edilen ve Emin Saraç
Konferans Salonu’nda yapılan konferansa
“Zeka Ve Deha, Evde Okul, Okulda Kalite”
kitaplarının yazarı Ahmet Maraşlı katıldı.
Okul öğrencilerinin Kur’an-ı Kerim tilaveti
ve Ney dinletisi ile başlayan programın açılış
konuşmasını Okul Müdürü Mehmet Lale
yaptı.
Şehit savcının
oğlu Florya’da!
GALATASARAY kulübü, 23
Nisan nedeniyle Çağlayan
Adliyesi’nde uğradığı silahlı
saldırıda teröristlerce şehit edilen
Başakşehirli komşumuz savcı
Mehmet Kiraz’ın oğlu Muhammet Kiraz’ı Florya’da konuk etti.
Muhammet Kiraz, saha içinde
futbolcularla bir araya geldi ve
fotoğraf çektirdi. Şehit savcı Mehmet Selim Kiraz’ın, Galatasaray
Başkan Yardımcısı Abdurrahim
Albayrak’ın yakın dostu olduğu
öğrenildi. Antrenmandan önce
yöneticilerle fotoğraf çektiren
Muhammet daha sonra sahaya
Yazar Ahmet Maraşlı, “Çocukları iyi yetiştirmek için öncelikle çocuk yetiştirmeyi ciddiye
almak gerekir. Ciddiye alınmayan hiçbir şey
başarılamaz. Çocuğu büyütmek başka, yetiştirmek çok daha başka şeydir. Çocuğu okula
göndermek, giydirmek, gezdirmek, asıl onu
yetiştirmek değildir.” dedi.
inip bir süre Galatasaraylı futbolcularla top oynadı.
ALBAYRAK’TAN
BÜYÜK JEST!
Savcı Mehmet Kiraz’ın oğlu
Muhammet Kiraz, Türk Telekom
Arena’da oynanan Galatasaray-Gaziantepspor maçı için de
tribündeki yerini aldı. Galatasaray Kulübü Başkan Yardımcısı
Abdurrahim Albayrak’ın yakından ilgilendiği Muhammet maçı
heyecanla takip etti. //
Alperen Ocakları’ndan
Kutlu Doğum etkinliği
%$ĝ$.ĝ(+ï5$/3(5(12&$./$5,ĂƔĂŬƉĂnjĂƌ͛ĚĂ
ŬƵƚůƵĚŽŒƵŵĞƚŬŝŶůŝŒŝĚƺnjĞŶůĞĚŝ͘ƚŬŝŶůŝŒĞ^ĂĂĚĞƚ
WĂƌƟƐŝͲW7ƫĨĂŬŦ;Dŝůůŝ7ƫĨĂŬͿ7ƐƚĂŶďƵůϯ͘ƂůŐĞ
Ϯϰ͘^ŦƌĂDŝůůĞƚǀĞŬŝůŝ'ƺǀĞŶ<ƺĕƺŬŚƺƐĞLJŝŶ͕ůƉĞƌĞŶ
KĐĂŬůĂƌŦĂƔŬĂŶŦ&ĂƟŚ'ƺnjĞů͕ƺLJƺŬŝƌůŝŬWĂƌƟƐŝ
ĂƔĂŬƔĞŚŝƌ7ůĕĞĂƔŬĂŶŦhŒƵƌĂLJǀĞĕŽŬƐĂLJŦĚĂƚĞƔͲ
ŬŝůĂƚŵĞŶƐƵďƵŬĂƨůĚŦ͘zŽŒƵŶŝůŐŝŶŝŶŽůĚƵŒƵĞƚŬŝŶůŝŬͲ
ƚĞǀĂƚĂŶĚĂƔĂůŽŬƵŵ͕ŐƺůǀĞWĞLJŐĂŵďĞƌĨĞŶĚŝŵŝnjŝŶ
ŚĂLJĂƨŶŦŶĂŶůĂƨůĚŦŒŦŬŝƚĂƉĚĂŒŦƨůĚŦͬͬ͘
Üç türlü insan olduğunu belirten Maraşlı,
“Problem olan insan, problem içinde boğulan
insan ve problem çözen insan. Hepimizin
problem çözen insana ihtiyacı var ve buna göre
gençliği yetiştirmemiz gerekiyor. Çocuk evde
yetişir. Ev ve aile ortamı her şeyden önemlidir.
Çocuklarımızı zorla okumaya ve çalışmaya
değil sevdirmeye çalışmalıyız. Babasını ve
öğretmenin geçmeye çalışmayan gençliğin
memleketin gelişmesine faydası olamaz.” diye
konuştu. Konferansın sonunda Yazar Ahmet
Maraşlı’ya Okul Müdürü Mehmet Lale okul
adını, veliler adına Okul Aile birliği başkanı
Ertuğrul Köse çiçek takdim etti. //
8
Sİ YASET
01 - 15 MAYIS 2015
www.212haber.com
‘ÖNCELİĞİM
gençlik olacak’
Kendisini
‘vakıf adamı’
olarak tanımlayan Saadet
Partisi - BBP (Milli İttifak)
Milletvekili Adayı Orhan
Babacan, “Ben gençliğimde
lamba altı muhabbetlerini
çok severdim. Şimdi de
Başakşehirli gençlerle kamelya
altı muhabbetler yapıyorum.
Gençleri seviyorum. Onların
manevi manada topluma
kazandırılması gerektiğine
inanıyorum.” ifadelerini
kullandı.
1
HACER TÜRKEL
<$ĝ/$5,1'$ siyasetle tanışan Saadet Partisi - BBP (Milli
İttifak) İstanbul 3. Bölge Milletvekili Adayı Orhan Babacan,
siyasete ilk olarak Refah Partisi
döneminde başmüşahit olarak
başladı. Refah Partisi’nin kapatılmasının ardından kurulan
Fazilet Partisi’nin çeşitli kademelerinde yer alan Babacan,
Saadet Partisi’nde aktif siyasete
devam etti. 7 Haziran seçimleri
için İstanbul’dan aday olan
Orhan Babacan, dünyanın
düzenini, insanların yaşantısını değiştiren yegâne unsurun
siyaset olduğunu belirterek,
“Bugün dünyada coğrafyalar
değişiyorsa, bunu siyasetçiler
yapıyor. Dolayısıyla insana
şekil verme de dahil her şey
siyasetçilerin elinden geçiyor.
Bana göre Allah rızası için
uğraşan her Müslüman siyaset
yapmak zorundadır.” diyor.
Başakşehir’de çeşitli sivil
toplum kuruluşlarında başkan
yardımcılığı ve yönetim kurulu
üyeliği yapan ve soyadı gibi bir
gönül insanı olan Babacan, siyasetle tanışma anını şöyle anlatıyor: “Bir gün camiden eve
gidiyordum. Beni sürekli takip
eden yaşlı ve heybetli bir amca
cami önünde kolumu tuttu ve
bana: ‘Ne yapıyorsun?’ diye
sordu. Ben de: ‘Camiye geldim’
dedim. ‘Sonra ne yapacaksın?’
dedi. ‘Evime gideceğim’ dedim.
‘Başka bir şey yapmaz mısın?’
diye üsteledi. ‘Yok’, dedim.
Bana; ‘hayli zamandır seni
takip ediyorum. İyi bir çocuğa
benziyorsun. Gel sen Refah
Partili ol’ deyince bu kez ben
sordum: Peki nasıl olacak?
‘Seçimler yaklaşıyor. Sen ilk
olarak oyunu Refah Partisi’ne
ver. Sonra seni baş müşahit yapacağız. Yakışıklı olduğun için
de bahçe sorumlusu olarak görevlendireceğiz’ diye cevapladı.
Siyasi hayatımız böyle başladı.
Zaten başmüşahit olmadan
önce de ailem Refah Partili
olduğundan dolayı evimizde
partinin afişleri olurdu. Duvarda hafif yana kayan afişleri
düzeltmeye çalışırdım. Böyle
bir sevdamız vardı hep. Askerden döndükten sonra da yine
partimizin mahalle teşkilatına
girdim ve orada gençlik kolları
başkanı olarak çalışmalarıma
devam ettim.”
İNSANLARA HİZMET
SEVDAM VARDI
Muhafazakâr bir aile yapısına
sahip olan Orhan Babacan, ortaokul yıllarından beri namazlarını hiç ihmal etmemiş. “Ben
namaza çok düşkündüm. Mahalledeki bütün teyzeler beni
örnek gösterirlerdi. Çocukluğumdan beri yardımlaşmayı
çok severdim. İnsanlara hizmet
sevdam vardı.” diyor ve ilkokul
yıllarında annesinin kendisine
sorumluluk yüklediğine dikkat
çekerek, “Evimizle okul arasında bir buçuk kilometre bir mesafe vardı. Okuldan gelirdim,
annem bana: ‘Oğlum, kitaplarını ve defterini yanına al, inekleri bizim bahçeye götür, orada
otlat. Dikkat et, sakın komşunun fasulyesini yemesin.’ diye
tembihlerdi. Meğer farkında
olmadan annem bana büyük
bir sorumluluk veriyormuş.
Hem ders çalışacaksın hem
5-6 ineği otlatacaksın hem de
kimsenin fasulyesini yemesin
diye dikkat edeceksin. Annem
bununla beraber aynı zamanda
bana helali-haramı da öğretiyor. Hem işimizi görüyorduk
hem de helali-haramı öğreniyorduk. Şimdi belki lisanımız
değişti ama Anadolu kültüründen hiçbir şey kaybetmedik.”
ifadelerini kullanıyor.
HER MÜSLÜMAN
SİYASET YAPMAK
ZORUNDADIR
‘Niçin siyaset yapıyorsunuz?’
sorumuzu: “Hocamıza niçin
siyaset yapıyorsunuz denildiğinde; ‘Ben Allah rızası için
siyaset yapıyorum’ derdi.” diye
cevaplayan Babacan şunları kaydediyor: “Dünyanın
düzenini, insanların yaşantısını değiştiren yegâne unsur
siyasettir. Bugün dünyada
coğrafyalar değişiyorsa bunu
siyasetçiler yapıyor. Dolayısıyla
insana şekil verme de dahil
her şey siyasetçilerin elinden
geçiyor. Bana göre Allah rızası
için uğraşan her Müslüman
siyaset yapmak zorundadır.
Bunu bize Erbakan hocamız
aşıladı. 1969 yılında hocamız;
‘evet, artık zamanı gelmiştir’
diyerek siyasete ilk adımı attı.
Dünyaya eğer siyasetçiler şekil
veriyorsa, insanın eğitiminden
ekonomisine kadar yaşantısını
belirliyorsa, her Müslüman
siyaset yapmalı. Maalesef
toplumda siyaset Müslüman
işi değildir düşüncesi oluştu.
Bunu da Siyonizm oluştur-
du. Evet, Müslüman siyaset
yapmak zorundadır. Bu göreve
mecburiyetimiz var; çünkü bu
ülke bizim ülkemiz. Yıllardır
siyasetçiler muhafazakar kesimi
insan yerine koymadılar. Bu elhamdülillah Erbakan hocamızla birlikte kırıldı. Müslümanlar
artık uyandı.”
“Saadet Partisi adı altında Allah
rızası için siyaset yaptığımdan dolayı evimden çıkıp ilçe
merkezine ya da yapılacak olan
siyasi bir çalışmaya giderken
attığım her adımın karşılığında
Allah’ın bana sevap yazdığına
inanıyorum.” diyen Orhan
Babacan, “Bizim siyasi anlayışımızda aday olmak yoktur. Her
siyasi partide olduğu gibi ön
yoklama yapıldı ve bu yoklamada bizim ismimiz çıktı. Teveccüh etmişler. Şaşırmadım ama
benden çok daha liyakat sahibi
insanlar vardı diye düşündüm.
Bizde görev istenmez, verilir.
Dün aday olmayı düşünmüyorduk ama bugün görev vermişler. Artık bundan sonra büyük
bir sorumluluk, büyük bir
vebaldir bu iş. Eğer ben takatimin sonuna kadar çalışmazsam bunun vebalinin büyük
olacağının bilincindeyim. Ben
6 Haziran gecesi yatağıma yattığımda; ‘ya Rabbi, ben elimden
geleni yaptığım kanaatindeyim.
Takdir senin’ diyebilirsem, ben
başarılı olmuşumdur.” sözlerine
yer veriyor.
LAMBA ALTI DEĞİL,
KAMELYA ALTI MUHABBETLER
Meclise geldiğinde ilk yapmak
istediği şeyin gençlere yönelik
çalışmalar olduğunu kaydeden
Babacan, “Ben gençliğimde lamba
altı muhabbetlerini çok severdim.
Özellikle Ramazan ayında lamba
altı muhabbetleri yapardık. Şimdi
de Başakşehirli gençlerle muhabbet
ediyorum. Bizim dönemdeki lamba
altı muhabbetleri şimdi kamelya
altı muhabbetleri oldu. Gençleri
seviyorum. Onların manevi manada topluma kazandırılması lazım.
Bununla ilgili çalışmalar yapılmalı
diye düşünüyorum. Örneğin bir ülkenin ekonomik sıkıntıları olabilir.
O ekonomik sıkıntı bir şekilde düzeltilir ama eğer bir ülke gençliğini
kaybederse bu gerçekten felakettir;
zira o gençliğin toparlanması en az
üç dönemi bulur. Dolayısıyla öncelikli olarak gençlere sahip çıkmamız
lazım ki toplumu, ailesini, komşusunu, ülkesini seven bir gençlik
yetişsin. Bu manada gençlikle ilgili
mecliste neler yapılabilir bunları
planlıyorum. Gençlerin kazanılması
adına ne gerekiyorsa bunu yapmaya
hazırım.” diye konuşuyor.
İkinci önceliğinin ötekileştirmeden, ayrıştırmadan sivil toplum
örgütleriyle alakalı çalışmalar
olduğunu belirten Orhan Babacan
sözlerini şöyle sürdürüyor: “22 yaşındayken insanlara nasıl hizmet
edebilirim düşüncesiyle dernek
başkanı oldum. Halka hizmet
Hakk’a hizmettir düsturundan
dolayı bunu kendime ilke edindim. STK’lar Türkiye’de çok yaygın
değil. Örneğin Finlandiya’da bir
kişi yaklaşık 30-35 STK’ya üye ve
aktif çalışıyor. Türkiye’de maalesef
bu oran çok düşük. Dolayısıyla
öncelikli olarak insanlara sivil toplum bilincini aşılamamız lazım.
Benim uğraş vereceğim en önemli
şeylerden ikinciside STK’ların
güçlendirilmesi olacak. Özellikle
Türkiye’de şu an en büyük sıkıntılardan biri ötekileştirme. Toplum
kamplaştırılıyor. Bunların olmamasını temenni ediyorum.”
Gençleri ve onlarla vakit geçirmeyi çok seven Babacan, “İnsan
merkezli düşündüğümüzden
dolayı hep insanlara nasıl faydamız olur diye hesap yaptık. Bu
sebeple ilk olarak 1991 yılında
Yeşilova Mahallesi’nde Seyran
Camii’nin dernek başkanı oldum.
İlk dernekle tanışmam burada
oldu. İnsanlığa hizmet gerektiren
hiçbir görevden kaçmadım kaçmayacağım da inşallah.” şeklinde
konuşuyor.
MİLLİ İTTİFAK’IN BARAJ SORUNU YOK
dŽƉůƵŵĚĂDŝůůŝ7ƫĨĂŬ͛ŦŶďƺLJƺŬďŝƌƌĂŒďĞƚ
ŐƂƌĚƺŒƺŶƺ͕ĂLJƌŦƔŵĂůĂƌŦŶŽůĚƵŒƵďŝƌ
ŽƌƚĂŵĚĂŝŬŝƐŝLJĂƐŝƉĂƌƟŶŝŶďŝƌĂƌĂLJĂŐĞůŵĞƐŝŶŝŶŝŶƐĂŶůĂƌĚĂďŝƌƌĂŚĂƚůŦŬŽůƵƔƚƵƌĚƵŒƵŶƵǀĞŐƺĕůƺďŝƌĂůƚĞƌŶĂƟĨŽůĚƵŒƵŶƵ
ƐƂnjůĞƌŝŶĞĞŬůĞLJĞŶKƌŚĂŶĂďĂĐĂŶƔƂLJůĞ
ĚĞǀĂŵĞĚŝLJŽƌ͗͞ĞŶŝŶĂŶŦLJŽƌƵŵŬŝDŝůůŝ
7ƫĨĂŬ͛ŦŶďĂƌĂũƐŽƌƵŶƵLJŽŬƚƵƌ͘ĞŶLJĞƌĞů
ƐĞĕŝŵůĞƌĚĞďĞůĞĚŝLJĞŵĞĐůŝƐƺLJĞƐŝLJĚŝŵ͘
ŝůŝŶĚŝŒŝƺnjĞƌĞŵĞĐůŝƐƺLJĞƐŝƐĞĕŝŵůĞƌŝŶĚĞŬŝƔŝLJĞŽLJǀĞƌŝůŝƌ͘'ĞĕĞŶƐĞĕŝŵůĞƌĚĞ
ƉĂƌĂůĞůLJĂƉŦĂůŐŦƐŦLJůĂŝŶƐĂŶůĂƌŬŽŶƚƌŽů
ĞĚŝůĚŝ͘<ŝŵĞŝnjĂŚĞƚŵĞLJĞĕĂůŦƔƐĂŶ͕ďĞŶ
ƌĚŽŒĂŶ͛ĂŽLJǀĞƌĞĐĞŒŝŵĚŝLJŽƌĚƵ͘ƵŐƺŶ
ŐĞƌĕĞŬƚĞŶĕŽŬĨĂƌŬůŦďŝƌĚƵƌƵŵŽůƵƔƚƵ͘
'ĞĕĞŶƐĞĕŝŵůĞƌĚĞĂĕŦŬĂĕŦŬ͕͚KƌŚĂŶ
ďĞLJ͕ƐĂŶĂŽLJǀĞƌŵĞLJĞĐĞŒŝŵ͛ĚŝLJĞŶĕŽŬ
ŝLJŝƚĂŶŦĚŦŒŦŵďŝƌĂƌŬĂĚĂƔůĂƂŶĐĞŬŝŐƺŶ
LJŽůĚĂŬĂƌƔŦůĂƔƨŒŦŵŦnjĚĂďĂŶĂ͕͚ĂƌƨŬ͕Dŝůůŝ
7ƫĨĂŬ͛ĂŽLJǀĞƌĞĐĞŒŝŵ͛ĚĞĚŝ͘zŝŶĞ<WĂƌƟ
ŬĂĚŦŶŬŽůůĂƌŦŶĚĂŐƂƌĞǀůŝďŝƌŚĂŶŦŵĞĨĞŶĚŝ͕
ŵĞĐůŝƐƺLJĞƐŝŽůĚƵŒƵŵďŝƌĚƂŶĞŵĚĞĞƐŶĂĨ
njŝLJĂƌĞƟŶĚĞLJŬĞŶ͕ďĂŶĂĞůŝLJůĞ͚ŽƵƚ͛;ŬĂLJ-
ďĞĚĞĐĞŬƐŝŶͿŝƔĂƌĞƟLJĂƉŵŦƔƨ͘'ĞĕĞŶŐƺŶ
ĂLJŶŦŚĂŶŦŵĞĨĞŶĚŝďĞŶŝĞǀƚĞůĞĨŽŶƵŶĚĂŶ
ĂƌĂĚŦǀĞ͚KƌŚĂŶďĞLJ͕ƐĞŶŝƚĞďƌŝŬĞĚŝLJŽƌƵŵ͘ƵĚƂŶĞŵŽLJƵŵDŝůůŝ7ƫĨĂŬ͛Ă͛
ĚĞĚŝ͘7ŶƐĂŶůĂƌ͚LJĞƚĞƌĂƌƨŬ͛ĚŝLJŽƌ͘͟
ƺLJƺŬŝƌůŝŬWĂƌƟƐŝ͛LJůĞĕŽŬƌĂŚĂƚƵLJƵŵ
ƐĂŒůĂĚŦŬůĂƌŦŶŦ͕LJĂƉŦŽůĂƌĂŬďŝƌďŝƌůĞƌŝŶĞ
ďĞŶnjĞƌůŝŬůĞƌŝŽůĚƵŒƵŶƵĚĂŝĨĂĚĞĞĚĞŶ
ĂďĂĐĂŶ͕͞ϭϵϴϳLJŦůŦŶĚĂZĞĨĂŚWĂƌƟƐŝ
ǀĞD,WLJƺnjĚĞϭϬďĂƌĂũŦŶĚĂŶĚŽůĂLJŦ
ďĂƌĂũŦĂƔĂŵĂŵŦƔůĂƌĚŦ͘ϭϵϵϭƐĞĕŝŵůĞƌŝŶĚĞZĞĨĂŚWĂƌƟƐŝLJůĞďŝƌůŝŬƚĞŝŬŝƉĂƌƟĚĂŚĂ
ŝƫĨĂŬLJĂƉŵŦƔƨ͘KnjĂŵĂŶďƵƺĕƉĂƌƟŶŝŶ
ŽLJůĂƌŦŶŦŶƚŽƉůĂŵŦLJƺnjĚĞϭϬďĂƌĂũŦŶĂ
ĚĞŶŬŐĞůŵŝLJŽƌĚƵ͘<ŝŵŝůĞƌŝĂLJŶĞŶƔŝŵĚŝŬŝ
ŐŝďŝďĂƌĂũŦĂƔĂŵĂnjůĂƌĚŝLJŽƌĚƵĂŵĂƂŶĐĞ
ůůĂŚ͛ŦŶLJĂƌĚŦŵŦLJůĂƐŽŶƌĂŐĂLJƌĞƚůŝĕĂůŦƔŵĂůĂƌůĂďŝƌůŝŬƚĞLJƺnjĚĞϭϲ͘ϴŽLJĂůŵŦƔƨŬ͘
LJŶŦĂƚŵŽƐĨĞƌƔŝŵĚŝĚĞǀĂƌ͘zĂƉŵĂŵŦnj
ŐĞƌĞŬĞŶŚŽĐĂŵŦnjŦŶĚĞLJŝŵŝLJůĞ͖͚ƚĂŬĂƟŵŝnjŝŶƐŽŶƵŶĂŬĂĚĂƌ͛ĕĂůŦƔŵĂŬǀĞƚĂŬĚŝƌŝ
ůůĂŚ͛ĂďŦƌĂŬŵĂŬ͘͟
ORHAN BABACAN
KİMDİR?
1968 Trabzon doğumlu.
u.
İlk öğrenimini Trabzon’
n’da
bitirdikten sonra 1983 yıl
yılında
lında
İstanbul’a yerleşti. Lise eğ
eğiğitiminin ardından İstanbul
nbu
ul
Üniversitesi Tarih Bölümüüm
münü bitirdi. Erken yaşlarda
rdaa
siyasetle tanıştı. Refah
Partisi, Fazilet Partisi ve
Saadet Partisi’nin çeşitli
li
kademelerinde görev
aldı. Başakşehir’de çeşitli
tli
sivil toplum örgütlerinde
de başkan yardımcılığı ve yönetim
nettim
kurulu üyeliği yaptı. 7 Ha
Haziaziran seçimleri için İstanbul’
nbu
ul’dan
milletvekili adayı oldu.. //
İMTİYAZ SAHİBİ
Erne Gazetecilik
ve Matbaacılık Ltd. Şti.
GENEL MÜDÜR
Halil Gölve
GENEL KOORDİNATÖR
Erol Çakır
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Abidin Koçoğlu
YAYIN DANIŞMANI
Necmettin Çakmak
HUKUK DANIŞMANLARI
Av. Adem Yıldırım
Av. Ömer Geyik
GÖRSEL YÖNETMEN
Enis Ak
www.212haber.com
BÖLGESEL SÜRELİ YAYIN
Adres: Deposite AVM
A-1 Blok Kat: 3 No: 304
Başakşehir/İstanbul
Telefon: (0 212) 486 39 36
Web: www.212haber.com
e-mail: [email protected]
Baskı: İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez
Mah. 29 Ekim Cd. İhlas Plaza No: 11/
A41 Yenibosna-Bahçelievler/İSTANBUL
Tel: (212) 454 30 00
Gazetemiz basın ve meslek
ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yayınlanan köşe yazılarından
yazarları sorumludur. Reklamların
sorumluluğu reklam verene aittir.
GAZETEMİZ ÜCRETSİZ OLARAK DAĞITILMAKTADIR
10
01 - 15 MAYIS 2015
G Ü N DEM
www.212haber.com
Minik mehteranlar
Kosova’yı inletti!
Başakşehir Cahit Zarifoğlu İlkokulu öğrenci,
öğretmen ve velileri, okul
müdürü Muhammet
Bahadır’ın başkanlığında
21-24 Nisan 2015 tarihleri arasında Kosova Prizren Mustafa Baki İlköğretim Okulu’na “kardeş
okul” projesi kapsamında
ziyarette bulundular.
B
$ĝ$.ĝ(+ï5 Cahit Zarifoğlu
İlkokulu öğrenci, öğretmen ve
velileri, okul müdürü Muhammet Bahadır’ın başkanlığında
21-24 Nisan 2015 tarihleri
arasında Kosova Prizren Mustafa Baki İlköğretim Okulu’na
“kardeş okul” projesi kapsamında 35 kişilik bir ekiple ziyarette
bulundu.
Kosova Prizren Mustafa Baki
İlköğretim Okulu yönetim
kurulu üyesi Serdan Kervan ve
okul paydaşlarının sıcak karşılamasıyla Prizren’de ağırlanan
öğrenci ve velilerin, otel yerine
Prizrendeki gönüllü ailelerin
yanında kalması, hem okul
hem de aile kardeşliğine önemli
katkılar sağladı.
3. ve 4. sınıf öğrencilerinden
oluşan Cahit Zarifoğlu İlkokulu mehteran ekibi, 23 Nisan
törenlerinde önce Mustafa Baki
İlköğretim Okulu’nda gösteri
yapıp, ardından Prizren sokaklarında Kosova Demokratik
Türk Partisi milletvekilleri Müferra Şinik ve Kosova Kamu Yönetimi Bakanı Mahir Yağcılar’ın
katılımlarıyla gerçekleşen Türk
yürüyüşüne katılarak, mehteran
gösterileriyle soydaşların coşkusuna ortak
oldular.
Prizren Sultan Murat
Kışlası’nda bulunan Kara
ra Kuvvetleri Komutanlığı Kosova
sova Türk
Temsil Heyet Başkanlığı’nı
ı’nı ziyaziya
ret eden ve Kosova Türk Temsil
Heyet Başkanı Kurmay Albay
Ömer Faruk Demircioğlu’nun sıcak ilgisiyle karşılanan Cahit Zarifoğlu İlkokulu ziyaretçi grubu,
daha sonra kışlayı gezdi. Kışla
ziyaretinin ardından grup, Priz-
r nB
ren
Belediyesi
l di i T
Turizm
rizm ve Ek
Ekonomi Müdürü Mensur Bytygi’yi
makamında ziyaret ederek
bilgi alışverişinde bulundu.
Dönüş yolunda ise Kosova’nın
kalbi Meşhed-i Hüdavendigâr,
Sultan 1.Murad’ın türbesi ziyaret
edildi.//
G Ü N DEM
www.212haber.com
01 - 15 MAYIS 2015
11
CHP’nin ‘Alkış’ Reklamı
YUSUF ÖZKIR
&
80+85ï<(7+$/.3$57ï6ï’nin siyasal
iletişim kampanyasının ilk örneğini gösteren reklam filmi yayınlandı. Yaklaşık
10 gündür televizyonlarda, radyoda,
internette ve sosyal paylaşım sitelerinde
izlenebiliyor. Hiç kuşkusuz reklamın öne
çıkan ana fikri alkış kelimesine yüklenen
anlamda yer alıyor. ‘Alkışlamak’ gibi pozitif ve övücü bir anlam haritasına sahip
olan kavram üzerinden partinin hedeflerine hizmet edecek şekilde negatif mesaj
verilmeye çalışılıyor. İlk bakışta zor gibi
gözükse de iyi bir kurgu ve efekt dizaynıyla CHP için ‘yeni’ sayılabilecek bir
hareketliliği getirmiş gözüküyor. Yine de
herhangi bir siyasal iletişim kampanyası
için üretilen içeriklerin iki temel hedefi
olduğunu söylemek mümkündür:
1-Kendi seçmen kitleni yanında tutmaya devam edecek şekilde motivasyon
yönü güçlü mesaj üretmek.
2-Özellikle kararsız seçmeni ikna
edecek şekilde vaat ve güven dengesini
kurabilmek.
Reklamın merkezinde yer alan ‘Millet’
kavramının kullanılması daha büyük
bir değişime veya seçim öncesi reklam
oyununa işaret ediyor.
arkaya iki kez olumsuz anlamda kullandıktan sonra “Bankaların uyguladığı
tefeci faizinden o vatandaşları kurtaracağım” ifadesini kullanmasını da CHP’nin
seçim öncesi yaşadığı stratejik söylemsel
değişiklikle açıklamak gerekir.
CHP yönetimi, CHP’li aydınlar ve CHP
seçmeni için ‘halk ve yurttaş’ kavramı
kayıtsız şartsız kullanılan bir kavram olmasına rağmen seçim öncesinde ‘Millet’
kavramının tercih edilmesi hem bir riski
barındırıyor hem de CHP açısından stratejik bir tercih olarak öne çıkıyor. Çünkü
CHP’ye yakın kültürel havza ‘Millet’ kavramına o kadar uzak ki Cumhuriyet ve
Yurt gibi gazetelerde ‘Milli Takım’ yerine
‘Ulusal Takım’ ifadesi tercih edilir.
CHP reklamındaki iki sahne ise her şeye
rağmen CHP’nin değişemeyen kodlarına
işaret ediyor. Bunlardan birincisi alkışlamanın soft protesto havasına sokularak
kitlesel ortamlarda da yapılmasının teşvik edilmesi ve böylece genel bir protesto
görüntüsünün oluşturulmaya çalışılması.
Kılıçdaroğlu’nun Kartal mitingindeki konuşmasında yer verdiği: “Yalnızca miting
meydanlarında değil, her gün her yerde
alkışlayacağız. Fabrikada, tarlada, çarşıda, sokakta, meydanda hayatın olduğu
her yerde alkışlayacağız. Alkışlayacağız
ki millet olarak sabrımızın sonuna geldiğini birileri anlasın” ifadeleri bu açıdan
dikkate değerdir. Bu ifadelerin toplumun
kahır ekseriyetindeki karşılığı ise 28 Şubat darbe sürecinde ve Gezi parkı olaylarında tencere-tava çalarak diğerlerinin
huzurunu bozmayı ve kutuplaştırmayı
hatırlatmasıdır. Aslında Kılıçdaroğlu’nun
yaptığı şey bir tür sokağa davet şeklinde
de okunabilir.
Burada CHP’nin bir risk aldığı; dindar ve
muhafazakâr seçmenin kültürel coğrafyasına yakın kavramları tercih ederek oy
devşirebileceğini düşündüğü görülüyor.
Kuşkusuz benzer bir risk ‘Halk’ kavramının dışarda bırakılmasına kızarak
CHP’yi terk edebilecek seçmen için de
geçerlidir. (Bu seçmenin de büyük ölçüde
HDP’ye oy vereceği görülüyor).
Bu iki maddeyi diğer faktörlerle zenginleştirmek ve halkayı genişletmek
mümkün olsa da esasta iki madde çerçevesinde elde dilen başarının siyasi parti
açısından yeterli olduğu vurgulanabilir.
Aslında yakın geçmişe bakıldığında
CHP’nin dindar ve muhafazakâr seçmeni
ikna çabasının yeni olmadığını görmek
mümkün. Bu yüzden Ali Taran’ın (kötü
bir şey yapmadığını) ama yaptığı şeyin
yeni olmadığını da vurgulayalım.
CHP’nin reklamında öne çıkan mesaja
bakılırsa hem kararsızlara seslenildiği
hem de kendi seçmen kitlesinde safları
sıklaştıracak şekilde içerik üretildiği
görülüyor. Özellikle metinde yer alan
“Malum zihniyet, laiklik, demokrasi, cumhuriyet” gibi vurgularla CHP
seçmeni motive diliyor. Kararsız seçmen
ya da daha büyük ölçüde CHP’ye uzak
seçmenler olan muhafazakâr ve dindar
seçmen için öne çıkartılan içerik ise
reklamda daha güçlü bir şekilde vurgulanıyor. Reklamın başlangıcında yer
alan ‘hak, hukuk, adalet’ gibi kavramlar
ortak kavramlar olsa da Türkiye sosyolojisi açısından bakıldığında çoğunlukla
CHP’li olmayanların hafızasına işaret
eden kavramlar. Gündelik hayatta da
onlar tarafından kullanılıyor.
2009 Yerel Seçimleri öncesinde CHP
İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin’in
tasarımıyla yapılan ‘çarşaf açılımı’ yakın
dönemdeki ilk örnek olarak okunabilir. Deniz Baykal’ın çarşaflı kadınlara
rozet taktığı fotoğraf henüz unutulmuş
değil. Yine CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal’ın aynı yıl Kutlu Doğum Haftası
programında yaptığı ‘özgün’ konuşmayı
da bu halkaya eklemek gerekir. Kemal
Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçilmesinden sonra CHP’nin kamusal söyleminde ciddi bir değişiklik yaşanmıştı.
CHP, o güne kadar dilinden düşürmediği ‘irtica ve laiklik’ kavramlarını rafa
kaldırmış ve ‘başörtüsü’ konusunda önce
‘Türban’ demekten vazgeçmiş sonra da
bu konu özelinde yürüttüğü radikal muhalif tutumundan vazgeçmişti.
Bu değişme çabası doğrudan siyasal
düzleme de taşınmış ve MHP kökenli
Mensur Yavaş Ankara Belediye Başkanlığı için aday gösterilmişti. Hayatı
muhafazakâr camia içinde geçen Ekmeleddin İhsanoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı
seçimlerinde desteklenmesi ve uzun
yıllar Saadet Partisi’nde görev yapan
Mehmet Bekaroğlu’nun partiye davet
edilmesi de örneklerden bazılarıdır.
Hatta seçilemeyecek yerden olsa bile bir
belediye başkanlığı için başörtülü aday
bile göstermişti CHP.
Dolayısıyla burada zikrettiğim bir kısım
örneğin de gösterdiği gibi CHP’nin değişme çabası yeni değil. Yeni olan ise Ali
Taran tarafından hazırlanan reklamda ve
muhtemelen aynı paketin devamı olarak
şekillendirilen konuşma metinlerindeki
içeriğin biraz daha CHP kültürel havzasından uzaklaşarak diğer tarafa yaklaşmaya başlamasıdır.
Reklamda dikkat çeken diğer nokta ise
başörtülü kadınların sınıfsal olarak ayrımcılığa tabi tutularak metne sokulmasıdır. Tüm iş meslekleri içinde başörtülü
kadınlara sadece tarım, tekstil ve temizlik işleri klasmanında yer verilmesi, tüm
reklam numaralarına rağmen malum
CHP zihniyetinin dışa vurumu olarak
görülmektedir.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kartal mitingindeki konuşmasında emekliye verilecek
ikramiyeyi ‘dini bayramlarda’ vurgusuyla
aktarması ve devamında bir kez daha
‘Kurban bayramı’ ve ‘Ramazan Bayramı’
ifadelerini kullanmasını da aynı düzlemde okumak gerekir. Özellikle CHP kültürel havzasında Ramazan Bayramı yerine
genellikle ‘Şeker Bayramı’ kavramının
kullanıldığı bilindiğine göre burada
belirli bir stratejinin işlediğini ve seçime
yaklaştıkça benzer vurguların artacağını
söylemek mümkündür. Kılıçdaroğlu’nun
aynı konuşmasında faiz kelimesini arka
Dolayısıyla CHP’nin değişme çabası yeni
değil, eski bir hikâye. Sancılı olmasına
rağmen CHP’nin bu konuda ısrarcı olması rasyonel olsa bile içeriğin ve olması
gereken esas değişimin yapılmamasından
dolayı sonuç verici olamıyor. CHP’nin
değişim konusunda inandırıcı olabilmesi; dindar ve muhafazakârları AK
Parti, MHP veya Saadet/BBP ittifakına
oy vermek yerine kendisine oy vermeye
ikna edebilmesi için 90 yıllık geçmişine
yönelik köklü bir yüzleşme yapması gerekiyor. Böylesi daha inandırıcı olabilir. //
Avrupa’nın gözdesi
Kadınlar Pazarı oldu
NewYork Times, ‘Avrupa’nın En Gözde 12 Caddesi’ni yazdı. Listede İtfaiye Caddesi üzerinde yer alan Kadınlar Pazarı, İstanbul’un en gözde caddesi olarak gösterildi
bullu kadınların eskiden beri ev alışverişlerini
daha çok bu pazarda yapıyor olmalarından
dolayı Kadınlar Pazarı denildiği iddiası. Makalede Kadınlar Pazarı’nda mumbar dolması
ve büryan kebabı gibi farklı lezzetlere de vurgu
yapıldı.
KÜNEFE YEMEDEN AYRILMAYIN
Tarihi Hüsambey Tezgahçılar Cami ve caminin etrafındaki kahvehanelerde çaylarını içen
yaşlılar ve gençlerin unutulmadığı, Anadolu’nun
çeşitli yörelerinden getirilen çam, kestane ve
çiçek ballarının da satışının da tasvir edildiği
makalede, “Kadınlar Pazarı’ndan künefe yemeden ayrılmayın” tavsiyesinde de bulunuluyor. //
$0(5ï.$Ȃ1,1 en büyük gazetelerinden olan
New York Times Avrupa’nın en gözde 12
caddesinin sıralandığı bir liste yayınladı. New
York Times’ın haberine göre listede Avrupa’nın
en güzel caddeleri arasında Fatih’te Kadınlar
Pazarı’nın bulunduğu İtfaiye Caddesi listede
yer aldı. İstanbul’un en gözde caddesi gösterilen
İtfaiye Caddesi ve Kadınlar Pazarı doğallığı ve
çevre düzenlemesi ile ilgi çekiyor.
ABD merkezli New York Times’ın seyahat
ekinde ‘Avrupa’nın En Gözde 12 Caddesi’ne yer
Öğrencilerden
örnek proje
%$ĝ$.ĝ(+ï57ŬƔĞŵƐĞƫŶKƌƚĂŽŬƵůƵ͞ƨŬzĂŒdŽƉůĂŵĂ
WƌŽũĞƐŝ͟ŝůĞƚƺŵƂŒƌĞŶĐŝůĞƌĞƂƌŶĞŬŽůĚƵ͘
<ƵůůĂŶŦůŵŦƔďŝƚŬŝƐĞůĂƨŬLJĂŒůĂƌĂƨŬƐƵŬŝƌůŝůŝŒŝŶŝŶйϮϱ͛ŝŶŝŽůƵƔƚƵƌŵĂŬƚĂ͘ŝƌůŝƚƌĞĂƨŬLJĂŒŦŶůĂǀĂďŽůĂƌĚĂŶĚƂŬƺůŵĞƐŝŚĂůŝŶĚĞ͕
ďŝƌŵŝůLJŽŶůŝƚƌĞŝĕŵĞƐƵLJƵŶƵŬƵůůĂŶŦůĂŵĂnjŚĂůĞŐĞƟƌŵĞŬƚĞǀĞ
LJƺnjĞLJƐƵůĂƌŦŶĚĂLJĂƔĂLJĂŶĐĂŶůŦŚĂLJĂƨŶŦƚĞŚůŝŬĞLJĞƐŽŬŵĂŬƚĂĚŦƌ͘
ƵĚƵLJĂƌůŦůŦŬůĂĕĞǀƌĞƐŽƌƵŵůƵůƵŒƵŶƵŶĨĂƌŬŦŶĚĂŽůĂŶ͕ŝůŝŶĕůŝ
dƺŬĞƟĐŝ<Ƶůƺďƺ͛ŶĚĞLJĞƌĂůĂŶƂŒƌĞŶĐŝůĞƌůĞďŝƌůŝŬƚĞďĂƔůĂLJĂŶ
ƉƌŽũĞ͕^ŽƐLJĂůŝůŐŝůĞƌPŒƌĞƚŵĞŶŝƵŚĂůŝůŝƌ'ƺŵƺƔƂŶĐƺůƺŒƺŶĚĞLJƺƌƺƚƺůƺLJŽƌ͘ŝƚŬŝƐĞůĂƨŬLJĂŒůĂƌŦŶĂLJƌŦƚŽƉůĂŶŵĂƐŦŶĂŝůŝƔŬŝŶ
ďŝůŝŶĐŝŶŬƺĕƺŬLJĂƔůĂƌĚĂŽůƵƔƚƵƌƵůŵĂƐŦĂŵĂĐŦŝůĞŚĂLJĂƚĂŐĞĕĞŶ
ƉƌŽũĞLJĞĂƔĂŬƔĞŚŝƌĞůĞĚŝLJĞƐŝ͛ĚĞĚĞƐƚĞŬǀĞƌĚŝ͘
ĂƔĂŬƔĞŚŝƌĞůĞĚŝLJĞƐŝdĞŵŝnjůŝŬ7ƔůĞƌŝDƺĚƺƌůƺŒƺĕĞǀƌĞŵƺŚĞŶĚŝƐůĞƌŝ͕ďŝƚŬŝƐĞůĂƨŬLJĂŒůĂƌŦŶŝŶƐĂŶůĂƌĂǀĞĚŽŒĂLJĂŽůĂŶnjĂƌĂƌůĂƌŦ
ŚĂŬŬŦŶĚĂĞŒŝƟŵƐĞŵŝŶĞƌŝǀĞƌŝƌŬĞŶ͕ŽŬƵůĚĂďĞůůŝŶŽŬƚĂůĂƌĂ
LJĞƌůĞƔƟƌĚŝŒŝŐĞƌŝĚƂŶƺƔƺŵŬƵƚƵůĂƌŦǀĞĂƨŬLJĂŒďŝĚŽŶůĂƌŦLJůĂĚĂ
ƉƌŽũĞLJĞĚĞƐƚĞŬŽůĚƵͬͬ͘
verildi. Listede İtfaiye Caddesi üzerinde bulunan
Kadınlar Pazarı da yer aldı. İstanbul’un en gözde
caddesi olarak gösterilen Kadınlar Pazarı, şehrin
trafik ve gökdelenlerinden uzak olmasının yanı
sıra, Bozdoğan Kemeri’nin gölgesindeki tarihsel
bir pazaryeri olarak tanımlandı.
Kadınlar Pazarı’nın isminin anlamının da
sorgulandığı makalede, iki iddia göze çarpıyor.
Birincisi, Osmanlı döneminde İstanbul’daki
kadın kölelerin satıldığı pazar meydanı olması
nedeniyle bu ismin verildiği. İkincisi ise, İstan-
Bilgi Evleri’nin Bilge Anneleri
%ï/*ï(9/(5ï “Zeytinburnu halkına daha
kaliteli hizmet vermek, toplumun temel direği
olan hanımlara, günümüz enformasyon
çağında ihtiyaç duyacakları bilgi ve becerileri
kazandırmak, bir “kadın” olarak toplumdaki
yerlerini hatırlatmak ve bu konuda farkındalık oluşturmak amacıyla düzenlediği eğitim
programını başlatıyor.
Bilgi Evleri, bu projeyle üyelerinin gelişiminin
yanı sıra velilerinin de gelişimini destekliyor.
Bilgi Evleri, velilere zamanlarını daha verimli
ve aktif bir şekilde değerlendirmeyi, sosyal
yönlerini zenginleştirerek hayata daha pozitif
açıdan bakmalarını amaçlıyor.
Toplamda 5 hafta sürecek olan eğitimde, temel
bilgisayar eğitimi ile birlikte velilerin, çocuklarına ve kendilerine bakış açılarını genişletecek olan kültür, sanat ve edebiyat sohbetlerine
de yer verilecek. Eğitim, kurs tamamlandıktan
sonra katılımcılara sertifikalarının takdim
edilmesi ve ardından gerçekleştirilecek olan
gezi programı ile sona erecek. //
12
G Ü N DEM
01 - 15 MAYIS 2015
www.212haber.com
HAYALLERE YÖN
VEREN FUAR
BAŞAKŞEHİR
ÜNİVERSİTELER
TANITIM VE EĞİTİM FUARI
Başakşehir Belediyesi, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve ERNE Medya işbirliği ile bu sene üçüncüsü gerçekleştirilen
‘Üniversiteler Tanıtım ve Eğitim Fuarı’na 40’ın üzerinde köklü üniversite, 13 kolej, çok sayıda özel lise ve etüt merkezi katıldı. BÜTEF’i 20 binin üzerinde üniversite adayı ziyaret etti. Bir gün süren BÜTEF, sanat ve meslek kurslarının gösterileri ve söyleşiler ile renkli görüntülere sahne oldu.
B
$ĝ$.ĝ(+ï5 Belediyesi, İlçe Milli
Eğitim Müdürlüğü ve ERNE Medya
işbirliği ile bu sene üçüncüsü gerçekleştirilen ‘Üniversiteler Tanıtım
ve Eğitim Fuarı’na 40’ın üzerinde
köklü üniversite, 13 kolej, çok sayıda
dershane ve etüt merkezi katıldı.
BÜTEF’i 20 binin üzerinde üniversite adayı ziyaret etti. Bir gün süren ve
10.00-18.00 saatleri arasında gerçekleştirilen BÜTEF, sanat ve meslek
kurslarının gösterileri ve söyleşiler
ile renkli görüntülere sahne oldu.
Başakpazar Fuar ve Sergi alanında gerçekleştirilen 3. Başakşehir
Üniversiteler Tanıtım ve Eğitim
Fuarı (BÜTEF)’in açılış törenine
Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt
Uysal, Ak Parti 3. Bölge Milletvekili Feyzullah Kıyıklık, Başakşehir
Kaymakamı Kazım Tekin, İlçe Milli
Eğitim Müdürü Ramazan Yılmaz,
Ak Parti Başakşehir İlçe Başkanı
Ayhan Özgürel, Başakşehir Belediyesi Başkan Yardımcıları Hatice
Demiralay, Haluk Dikbaş, Murat
Şahin, Erne Medya Genel Müdürü
Halil Gölve, Genel Koordinatör Erol
Çakır ve Necmettin Çakmak katıldı.
Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt
Uysal, “Öğrencilerimiz ile üniversiteleri bir araya getirmek istedik.
Üniversite tercih dönemi hem
öğrenciler hem de aileler için sancılı
bir süreç. Biz burada üniversiteleri
yakından tanısınlar istedik. Bu fuarın yapıldığı kapalı pazarımız olan
Başakpazar Fuar ve Sergi alanını
pazar dışında böyle güzel etkinlikler
içinde kullanıyoruz. Kapalı pazarlarımızı tüm mahallelerimize taşımayı
hedefliyoruz. Bahçeşehir ve Kayaşehir kapalı pazar alanlarımızın inşası
devam ediyor. Pazar alanları bittiği
zaman oralar da da böyle etkinlikler
düzenleyeceğiz” dedi.
Başakşehir İlçe Milli Eğitim Müdürü Ramazan Yılmaz ise şunları
söyledi: “BÜTEF siz gençlerin
bilinçli tercih yapmasında çok
önemli bir çalışmadır. Yanlış meslek
seçimleri zaman kayıplarına ve sizlerin mutsuz olmanızı sağlayacaktır.
Bizlerde daha işin başında doğru
tercih yapabilmeniz için BÜTEF’i
gerçekleştirdik.”
Başakşehir Kaymakamı Kazım Tekin ise yaptığı konuşmada, “Bundan
sonraki hayatınızı şekillendirecek
kritik bir noktadasınız. Meslekler ve
üniversiteler hakkında bilgi sahibi
olmak için bu fuar çok yararlı olacaktır. Üniversiteyi bitirdikten sonra
da yüksek lisans eğitimi almanız sizi
bir adım öne geçirecektir. Fuarın
düzenlenmesinde emeği geçenlere şükranlarımı sunuyorum” diye
konuştu.
BÜTEF TAM NOT ALDI
Üniversite adaylarına yeni ufuklar açan, eğitim kurumlarına aynı çatı altında ulaşma imkânı sağlayan 3. Başakşehir Üniversiteler Tanıtım ve Eğitim Fuarı’na katılan tüm kurumlara Başakşehir Belediyesi tarafından katılım
sertifikası verildi. Gelecek sene iki gün olarak düzenlenmesi hedeflenen BÜTEF, öğrenci, öğretmen ve üniversitelerin tarafından beğenilirken, akademisyenler de övgü dolu sözler aldı.
YOĞUN İLGİDEN MEMNUN
KALDIK
eğitimi öğrenciler tarafından zorunlu eğitim
olarak algılanıyor. Öğrencinin doğru üniversiteye ve doğru bölüme yönlendirilmesi gerekiyor. Bu sebeple bu tarz tanıtım faaliyetlerinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz;
çünkü yanlış bölüme giden öğrenciler hem
kendileri açısından başarısız oluyorlar hem
üniversite onlara yeterli eğitimi veremiyor.
Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi olarak öncelikle İstanbul merkezli öğrencilere
ulaşmaya çalışıyoruz. Onun için buradayız.
İlgi güzel. Öğrencilerin biraz daha bilinçli
gelmesi doğru tercih yapabilmeleri için
önemli.
Şehriban Sarı (Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik
Bölümü Öğrenci Temsilcisi)
Tanıtım fuarları bizler için de lise öğrencileri
için de çok önemli. Bu fuarı düzenleyenlere
teşekkür ediyoruz. Daha önce birçok fuara
katılmıştım. Yer olarak geniş ve güzel olmuş.
OLDUKÇA BAŞARILI
ÖĞRENCİLERE ULAŞTIK
BU TARZ TANITIM
FALİYETLERİ ÇOK ÖNEMLİ
Esra Gültekin (Fatih Sultan Mehmet
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma
Görevlisi)
Günümüzde üniversitelerin sayısı oldukça
arttı. İstanbul’da vakıf üniversiteleri, özel
üniversiteler ve devlet üniversiteleriyle birlikte çok fazla seçenek gelişti. Artık üniversite
Gözde Gülşen (Biruni Üniversitesi Kurumsal İletişim Uzmanı)
Fuar beklediğimizden yoğun geçti.
Oldukça başarılı 12. sınıf öğrencilerine
ulaştık. Verimli bir fuar bizim için. Biruni
Üniversitesi geçen yıl açıldı. Sistematik bir
üniversiteyiz. Sağlıkla ilgili bütün bölümlerimiz var. Bu sene Medikal Mühendislik
ve Tıp fakültemizi açıyoruz. Sağlık düşünen çok öğrenci var. O yüzden standımıza
ilgi büyüktü.
TÜRKİYE’DE EN İYİ 10
ÜNİVERSİTE ARASINDAYIZ
Serkan Yıldırım (Kültür Üniversitesi Kurumsal İletişim Uzmanı)
Genel katılım iyi. Normalde Nisan-Mayıs aylarında öğrenci
bulmakta sıkıntı çekersiniz ama buraya yoğun bir katılım oldu.
O açıdan memnunuz. Öğrenciler henüz LYS’ye girmedikleri için
birkaç bölüm arasında kararsızlar. O yüzden fuarda o bölümler
hakkında bilgi almaları kendileri açısından olumlu. Türkiye’de en
iyi 10 üniversite arasındayız. Hukuk, Mimarlık ve İnşaat Mühendisliği bölümlerimiz en iyi olduğumuz alanlar. En çok sorular da
o bölümlerden geldi.
ÖĞRENCİLER DE VELİLER DE
ÇOK İLGİLİYDİ
Emin Kahraman Ar (Uluslararası Saraybosna
Üniversitesi İstanbul İrtibat Ofisi Tanıtım
Görevlisi)
Fuar gayet yoğundu. Verimli geçtiğine inanıyorum. İnşallah seneye de burada olacağız.
Öğrenciler de veliler de öğretmenler de çok
ilgiliydi. Öğrencilerin iletişim bilgilerini aldık.
Değişikliklerle ilgili onları bilgilendiriyoruz.
Organizasyon da gerçekten iyiydi. Düzenleyenlere teşekkür ediyoruz.
www.212haber.com
G Ü N DEM
01 - 15 MAYIS 2015
13
EĞİTİMDE BAŞARININ SIRLARI DA KONUŞULDU
BÜTEF, Başakşehirli öğrencilerinin yanı sıra İstanbul dışından
da ziyaretçileri
ağırladı. Uzman
konukların yer
aldığı söyleşiler
ise öğrencilere
başarının yollarını gösterdi.
BÜTEF, Başakşehirli öğrencilerinin yanı sıra İstanbul dışından da ziyaretçileri ağırladı. Uzman
konukların yer aldığı söyleşiler ise öğrencilere
başarının yollarını gösterdi.
‘Kariyerim, Geleceğim ve Ben’ konulu söyleşisiyle
Münir Arıkan, ‘Kariyer Planı ve Doğru Tercih’
söyleşisiyle gazetemiz yazarı da olan eğitimci
Mustafa Tezcan, ‘İş Dünyası, Üniversite ve Bölüm’
seçimiyle ilgili Sait Gürsoy’un katıldığı söyleşiler,
öğrenci ve velilerine sınav öncesi ışık tuttu.
Açıköğretimden üniversiteyi bitirip iş hayatında
çok başarılı öğrencilerin olduğunu söyleyen
Eğitimci-yazar Mustafa Tezcan, “Eğer biz gerçekten kendimizi yaptığımız işe iyi odaklarsak
üniversite bittikten sonra çok iyi bir noktaya
gelebiliriz. ” dedi.
Yaşam başarısını; okul, sınav, üniversite, meslek,
çocuklarımızın başarısı ve gerçek hayat başarısı
diye ele alan Tezcan, “Kariyer planlarken, arada
bir, ‘gidişatımız doğru mu’ diye düşünüp hayattaki basamakları zaman zaman kontrol etmeniz
lazım.” şeklinde konuştu.
‘BİLGİYİ
KULLANAN DEĞİL
ÜRETEN BİREYLER
OLMALIYIZ’
ŬWĂƌƟ7ƐƚĂŶďƵůDŝůůĞƚǀĞŬŝůŝ&ĞLJnjƵůůĂŚ
<ŦLJŦŬůŦŬŝƐĞLJĂƉƨŒŦŬŽŶƵƔŵĂĚĂŐĞŶĕůĞƌĞ
ƚĂǀƐŝLJĞůĞƌĚĞďƵůƵŶĚƵ͘<ŦLJŦŬůŦŬ͕͞ƵŐƺŶĚĞŶ
ŝƟďĂƌĞŶŐƺŶůƺŬƚƵƚŵĂLJĂďĂƔůĂLJŦŶǀĞƔƵ
ĂŶŦŶŽƚĞĚŝŶ͘<ĞŶĚŝŶŝnjŝLJĞƚĞŶĞŬůĞƌŝŶŝnjŝŝLJŝ
ƚĂŶŦLJŦŶŽŶĂŐƂƌĞƺŶŝǀĞƌƐŝƚĞƚĞƌĐŝŚŝLJĂƉŦŶ͘
mƌĞƟůĞŶďŝůŐŝůĞƌŝďŝnjĞŽŬƵLJĂŶĚĞŒŝů͕ďŝůŐŝǀĞ
ƚĞŬŶŽůŽũŝƺƌĞƚĞŶďŝƌĞLJůĞƌŽůƵŶ͘dƺƌŬŝLJĞ͛ŶŝŶ
ĞŶďƺLJƺŬĞŬƐŝŒŝďŝůŐŝƺƌĞƚŵĞĞŬƐŝŒŝĚŝƌ͘
ǀƌƵƉĂůŦůĂƌďŝůŐŝLJŝƺƌĞƟLJŽƌďŝnjĚĞŽŶůĂƌŦ
ŬƵůůĂŶŦLJŽƌƵnj͘ƵďĞŶŝŵnjŽƌƵŵĂŐŝĚŝLJŽƌ͘ŝůŐŝƐĂLJĂƌŦƚĞůĞĨŽŶƵŬƵůůĂŶĂŶĚĞŒŝů͕ďŝůŐŝƐĂLJĂƌ
LJĂnjŦůŦŵŦƺƌĞƚĞŶŐĞŶĕůĞƌŽůƵŶ͘dƺŵďƵŶůĂƌŦ
ƐŝnjŐĞŶĕůĞƌŝůĞďƵŶůĂƌŦĂƔĂĐĂŒŦnj͘͟ŝĨĂĚĞůĞƌŝŶŝ
ŬƵůůĂŶĚŦͬͬ͘
SATILIK
DAİRE
Başakşehir 1. Etap’ta
2
100 m
ve
2
80 m
4BU‘M‘L
İletişim:
0542 714 58 95
0541 596 98 99
14
Başakşehir
Belediye Başkanı Mevlüt
Uysal, Bahçeşehir Gölet
projesi ilgili
asılsız iddialara cevap
verdi. Uysal, “Bizim
projemizde
betonlaşma
anlamında
her hangi bir
değişiklik
yapmayacağız. Bahçeşehir Gölet
Parkı’nı beş
kat büyütecek
olan projenin birinci
ve Gölet’i iki
kat büyütecek
olan çalışmamız var.” diye
konuştu.
B
G Ü N DEM
01 - 15 MAYIS 2015
www.212haber.com
‘Bahçeşehir’i satmıyoruz,
EN YÜKSEK
TEKLİFİ ATMACA
GRUP VERDİ
mevcut alanı daha da
GENİŞLETİYORUZ’
Mevlüt Uysal
$ĝ$.ĝ(+ï5Belediye Başkanı Mevlüt
Uysal, Bahçeşehir Gölet’i ilk etapta iki
kat büyütecek olan proje ile ilgili basın
açıklaması yaptı.
rı, kültür sanat merkezi, yaşam alanları ve
yeşil alana dönüştürülmek için satın aldık.
Bu süreçte CHP meclis üyelerimiz de bize
destek verdi, oy birliği ile kararlar çıktı.”
‘PROJE YARIŞMASI İLE
ÇALIŞMANIN İÇERİĞİ
BELİRLENECEK’
Mevcut Bahçeşehir Gölet alanında yapılan basın açıklamasına Başkan Uysal’ın
yanı sıra Başakşehir Belediyesi Başkan
Yardımcıları, Nurettin Ertemel, Murat
Şahin, bölge mahalle muhtarları ve basın
mensupları katıldı.
Mevcut park alanının İstanbul’da belediye
eli ile yapılan en büyük çevre düzenleme
çalışması olduğunu da belirten Uysal,
“Park alanı bittiği zaman sadece Başakşehir için değil çevre ilçeler içinde önemli
bir mesire alanı olacaktır. Proje tamamlandığında buradan yaklaşık 4 milyon
vatandaş yararlanacak. Şu anda alanda
İSKİ’ye ait atıl durumda olan bir arıtma
alanı var. Şantiye alanı var. Şu anda alanın
yaklaşık 100 dönümlük bölümü kötü bir
görüntüye sahip. Alanda ki mülkiyetlerin
toplanması ile ilgili çalışmalar devam
ediyor. Projenin toplam bedelinin 600
milyon civarında olmasını hesaplıyoruz.
Çalışmanın ilk etabını yaparken rekreasyon alanındaki yüzde 5’lik imar hakkı
103 milyon liraya verilerek çalışmanın
maliyetini karşılamaya çalıştık. Zira tüm
dünyada bu tarz sosyal yaşam ve rekreasyon alanlarında imar hakkı en az yüzde
5’tir” dedi.
Şu ana kadar projenin her aşamasının
kamuoyu ile paylaşıldığını da belirten Uysal, “İstanbul’un gözde alanına
yakışır bir çevre oluşturmak için www.
goleticinfikrimvar.com sitesiyle vatandaşlarımızın/bahçeşehirlilerin talep,
fikir ve önerileri alınarak ve değerlendirilerek bu çerçevede uluslararası boyutta bir proje yarışması yapılacak. Proje
tamamlandığında İstanbul’un en güzel
rekreasyon alanı olacak, Başakşehir’de
zaten İstanbul ortalamasının üzerinde
olan yeşil alan miktarı çok daha yukarılara çıkacaktır. Başakşehir uygulanacak
bu çevre politikalarıyla İstanbul’un en
gözde ve en yeşil şehri olacaktır.” ifadelerini kullandı.
Mevcut göl ve yeşil alanı tüm çalışmalar
bittiğinde İstanbul’un en büyük şehir
parkı haline getirecek olan proje ile
ilgili bilgiler veren Başakşehir Belediye
Başkanı Uysal, son haftalarda basında
çıkan asılsız haberleri de değerlendirdi, “Bahçeşehir Gölet ile ilgili haberler
proje ile ilgili gerçekler ile uyuşmuyor.
Biz Bahçeşehir’i satmıyoruz aksine bölge
halkı ile birlikte mevcut alanı daha da
genişletiyoruz. Göletimiz şu an 300-350
dönüm civarındadır, içerisinde de suni
gölet var. Etrafında da restaurant alanları
var. Bizim projemizde mevcut bu alanda
betonlaşma anlamında her hangi bir
değişiklik yapmayacağız.
Bahçeşehir Gölet Parkı’nı
beş kat büyütecek olan projenin birinci ve Gölet’i iki
kat büyütecek olan çalışmamız var. Bu çalışma bizim
seçim vaadimizdi ve her
fırsatta biz bu projeyi bölge
halkına anlattık. Bahçeşehir
gölet alanının yanında özel
mülk olan arazi, Başakşehir
Belediyesi’nce 2011 - 2014
tarihleri arasında suni göl,
spor alanları, çocuk parkla-
hnjƵŶƐƺƌĞƚĂƌƨƔŵĂůĂƌĂŬŽŶƵ
ŽůĂŶĂŚĕĞƔĞŚŝƌ͛ĚĞŬŝŐƂůĞƚ
ĂůĂŶŦŝůĞŝůŐŝůŝŝŚĂůĞLJĂƉŦůĚŦ͘
ϯϱŵŝůLJŽŶd>н<sŵƵŚĂŵŵĞŶďĞĚĞůůĞĕŦŬŦůĂŶŝŚĂůĞ
DĂŬƌŽ7ŶƔĂĂƚŝůĞƚŵĂĐĂ
'ƌƵƉĂƌĂƐŦŶĚĂŐĞĕƟ͘7ŚĂůĞĚĞ
ĞŶLJƺŬƐĞŬƚĞŬůŝĨƚŵĂĐĂƚĂƌĂķŶĚĂŶǀĞƌŝůĚŝ͘ϭϬϯŵŝůLJŽŶ
ůŝƌĂůŦŬƚĞŬůŝĨŝůĞŝŚĂůĞƚĞŬŶŝŬ
ŽůĂƌĂŬƚĂŵĂŵůĂŶŵŦƔŽůĚƵ͘
7ŚĂůĞLJŝŬĂnjĂŶĂŶĮƌŵĂŶŦŶϭϭ
ďŝŶŵĞƚƌĞŬĂƌĞŝŶƔĂĂƚLJĂƉŵĂ
ďŝŶŵĞƚƌĞŬĂƌĞŝŶƔĂĂƚLJĂƉŵĂ
ŝnjŶŝǀĂƌ͘<ŽŶƵƚĂůĂŶŦŶĂLJĂƐĂŬďƂůŶŦŶĂ LJĂƐĂŬďƂůŐĞĚĞLJĂƉŦůĂĐĂŬ
ŐĞĚĞ LJĂƉŦůĂĐĂŬ
ƟĐĂƌŝĂůĂŶůĂƌŦŶ
LJƺŬƐĞŬůŝŒŝŝƐĞϲ
ŵĞƚƌĞLJŝŐĞĕĞŵĞLJĞĐĞŬ͘
ĐĞŬ͘
Uysal, proje ile ilgili tarihleri de verdi,
“Gölet projesi tamamen bittiğinde
Gölet yaklaşık olarak 6 kat büyümüş
olacaktır. 11500 m2’lik inşaat alanının
ihalesini yapmış olduk.
Ödüllü uluslararası
proje yarışmamızı da
en kısa sürede sonuçlandırmayı hedefliyoruz. Eylül-ekim ayı gibi
projemiz şekillenmiş
olacaktır. İlk etabın iki
yıl içerisinde tamamlanmasını planlıyoruz.
İkinci etap ile ilgili
çalışmaları da 2019
yılına kadar bitirmeyi
hedefliyoruz” dedi.
BAHÇEŞEHİR’İN YEŞİL ALANI İLK
ETAPTA İKİ KATINA ÇIKIYOR
Bahçeşehir
B
Ba
ahç
hçeşeehir Gölet Parkı’nı beş kat bühçeş
yütecek olan projenin birinci ve Gölet’i
yü
iki kat büyütecek olan çalışma başlıyor.
Böylece mevcut göl ve yeşil alan tüm
çalışmalar bittiğinde İstanbul’un en
büyük şehir parkı olacak.
Bahçeşehir gölet alanının yanında
özel mülk olan arazi, Başakşehir
Belediyesi’nce 2011 - 2014 tarihleri
arasında suni göl, spor alanları, çocuk
parkları, kültür sanat merkezi, yaşam
alanları ve yeşil alana dönüştürülmek
için satın alınmıştı.
SÜREÇ EN ŞEFFAF
ŞEKİLDE İLERLİYOR
yapacağız. Bahçeşehir sakinle
l ri
riyl
yle
le
sakinleriyle
geçmişte yaptığımız her toplantıda
iletilen ilk talep göletin yanındaki atıl
alanın ıslahı ve genişlemesiydi. Göletin
atıl durumdaki alanından kaynaklanan, çevre kirliliği, kötü koku ve asayiş
sorunları ise en büyük şikâyetlerdi.
Göletin satıldığı ve beton yığını
olacağı söylemi tamamen yalan bir
ifadedir. Gölet alanına komik ve basit
photoshop tekniği ile toplu konut ekleyip “bakın burası konut ya da AVM
alanı olacak” diye vatandaşı tedirgin
etmek ve seçim öncesi huzuru bozmak
isteyenler Bahçeşehirlilerin zekasıyla
alay etmekteler.”değerlendirmesinde
bulundu. //
Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt
Uysal, “Söz konusu araziler, İstanbulluların kullanımı için planlandı
ve rekreasyon ihalesine çıkıldı. En
yüksek teklif olan 103 milyon lirayı
veren Atmaca Grup alanı düzenleme
ihalesini aldı. Tüm dünyada aynı standartta ve şartlarda yapılan bu çalışma
bazı basın yayın kuruluşlarınca yalan
haber yapılarak, yeşil alan ve göl
satılıyor diye duyuruldu. Biz mevcut
park ve göleti ilk etapta iki, daha sonra
kademeli olarak beş kat büyüterek
İstanbul’un en büyük şehir parkını
‘ERDOĞAN’IN BAŞINI ÖNE EĞDİRMEYİN’
AK Parti 3. Bölge milletvekili adayı Mehmet Baykan, seçim çalışmaları kapsamında Başakşehir’de STK’lar başta olmak üzere çarşı ve
pazar ziyaretlerde bulundu. Baykan, vatandaşlarla yaşadığı ilginç diyalogları twetter adresi üzerinden paylaştı.
Ȃ1ï1
$.3$57ï <,
9(.ï/$'$ 5/$
ĝ/$
9$7$1'$ /2*/$5,
<$
ï/*ï1‡'ï TER
TWET
1%–</(
œ=(5ï1'( <25
3$</$ĝ,
TEK BİRŞEY İSTİYORUM
ABİMİZİN KAFASI KARIŞIKTI
AFERİN CENTİLMEN KARDEŞİM
ONUN DA REKLAMINI YAPTIK
ĂŚĕĞƔĞŚŝƌDĂŚĂůůĞƐŝWĂnjĂƌƚƺƌŬWĂnjĂƌŦ͛ŶĚĂŬĂƌƔŦůĂƔƨŬ͘
͞dĞŬďŝƌƔĞLJŝƐƟLJŽƌƵŵdĂLJLJŝƉƌĚŽŒĂŶ͛ŦŶďĂƔŦŶŦLJĞƌĞ
ĞŒĚŝƌŵĞLJŝŶ͟ĚĞĚŝ͘
ďŝŵŝnjŝŶŬĂĨĂƐŦŬĂƌŦƔŦŬƨĂŵĂŝŬŶĂĞƫŬŝŶƔĂĂůůĂŚ͘
ĞŶƐĂŶĂŬĂƌĂŶĮůŝǀĞƌĞLJŝŵƐĞŶŐĞƌĞŒŝŶŝLJĂƉ
ĚĞĚŝŬ͘,ĞŵĞŶĞƔŝŶĞƚĂŬĚŝŵĞƫ͘īĞƌŝŶ
ĐĞŶƟůŵĞŶŬĂƌĚĞƔŝŵƐĂŶĂ͊
ďŝŵĚĞŐƂnjůƺŬƐĂƨLJŽƌŽŶƵŶĚĂƌĞŬůĂŵŦŶŦ
LJĂƉĂůŦŵŝƐƚĞĚŝ͘
‘BİZDE YANLIŞ OLMAZ ABİ’
ALLAH’A EMANET TEYZEM
BİYOGRAFİMİZİ EKSİKSİZ EZBERLEMİŞ
GÖLET 2 KAT BÜYÜYOR
<ĂƌĂŶĮůĞǀĞŐŝƚƐŝŶŵƵƚůĂŬĂĚĞĚŝŬƉĂnjĂƌĐŦŬĂƌĚĞƔŝŵŝnjĞ͘
͚ŝnjĚĞLJĂŶůŦƔŽůŵĂnjĂďŝ͛ĚĞĚŝ͘
ĂŚĕĞƔĞŚŝƌƉĂnjĂƌLJĞƌŝŶĚĞƚĞLJnjĞŵŝnjĚĞŶŚĞŵŶĂƐŝŚĂƚ
ŚĞŵĚƵĂĂůĚŦŬ͘ůůĂŚ͛ĂĞŵĂŶĞƚƚĞLJnjĞŵ͘
ϱDĞǀƐŝŵĞƌŶŝŒŝƺLJĞƐŝ7ůďĂƌƐďŝnjĞũĞƐƚLJĂƉƨ͘
ŝLJŽŒƌĂĮŵŝnjŝĞŬƐŝŬƐŝnjĞnjďĞƌůĞŵŝƔ͘ƌŬĂĚĂƔůĂƌŦŶĂďŝnjŝ
ƚĂŬĚŝŵĞƫ͘
ĂŚĕĞƔĞŚŝƌ'ƂůĞƟϮŬĂƚďƺLJƺLJŽƌ͘,ĂŶŦŵĞĨĞŶĚŝŝůĞ
ŐĞůŝƔŵĞůĞƌŝƉĂLJůĂƔƨŬďƵŬŽŶƵĚĂŬŝ͘
G Ü N DEM
www.212haber.com
01 - 15 MAYIS 2015
15
1. Etap yenilenmeye
devam ediyor
1
Bayram Erkan Ataman
Baş
Başakşehir
1. Etap Sitesi, dış cephe yalıtımı, çatı, asansör, diafon,
kamera
kam sistemleri, yangın hortumları gibi önemli yapım işlerinin
ardından yaşamı kolaylaştıracak, tasarruf sağlayacak ve artı değer
ardı
kazandıracak yeni bir yapım sürecine giriyor.
(7$36ï7(6ï dış cephe
phe yalıtımı,
alıtımı çatı
çatı, asan
asansör, diafon, kamera sistemleri, yangın
hortumları gibi önemli yapım işlerinin
ardından yaşamı kolaylaştıracak, tasarruf sağlayacak ve artı değer kazandıracak
yeni bir yapım sürecine giriyor.
yacak. Yasal toplantı sürecinde karar
alan, yönetimin yapım sürecine tabi
olan blokların proje işleri gerçekleşecek
ve 2016 yılında 1 ve 2. maddelerdeki
projeler yönetim gündeminde yer
almayacak.
YENİLENME OLMAZSA
OLMAZ
KARAR ALANLAR
KAZANACAK
İşlevselliğini yitirmeye başlayan mevcut ısı sistemi blokları artık taşıyamıyor. Sürekli arıza veren ısı sistemi,
kaskad yoğuşmalı kombi sistemi ile
çözüme kavuşacak. Yeni sistemin en
önemli özelliği enerji gerektikçe bir
sonraki kombinin devreye girmesi.
Sürekli arıza veren ısı sistemi, kaskad
yoğuşmalı sistemle değiştirilecek. Kaskad yoğuşmalı ısı sistemi, çürüyen blok
içi ortak alan su boruları, çatı-balkon
yağmur suyu pimaşları, elektrik sayaç
panoları ve jeneratör projeleri blokların istekleri doğrultusunda ek bütçeli
olarak yapılacak. Bu yapım işleriyle
ilgili karar alan bloklar, karar alamamış bloklardan daha kazançlı olacak;
çünkü karar alan bloklar hem uygun
toplu proje fiyat teklifinden istifade
edecek hem de sonraya kalmamakla
fiyat farkından etkilenmeyecekler.
Ayrıca kaskad kazan sistemine geçenler, mevcut ısı sistemini kullananlara
göre her yıl yüzde 30 civarında tasarruf
sağlamış olacaklar. Sokak kameralarının yenilenmesi ve otopark bariyerleri,
Çürüyen ve bakteri üretme tehlikesi
olan ortak alan su tesisatları, İSKİ ana
borusunun binaya girdiği yerden su
deposuna, su deposundan daire giriş
alanlarına kadar metal olan su boruları,
pvc boru ile değişecek.
Tehlike arz eden elektrik panolarına
olası bir müdahalede direk ana hat
akımını kesecek enerji akım kesme
şalterinin konulmasının yanı sıra, tüm
sigortaların değişimi ve yanmaz kablo
başta olmak üzere güvenlik tertibatını
ve izolasyonu ihtiva eden çok önemli
genel bir yenilenme gerçekleşecek.
PROJELER ÜÇ KISMA
AYRILIYOR
1. Kat maliklerinin isteği doğrultusunda kendi bloklarına ek bütçeli
olarak yaptıracakları projeler: Kaskad
yoğuşmalı kombi sistemi (ısı sistemi),
blok içi ortak alan su borularının
yenilenmesi, elektrik sayaç panolarının
yenilenmesi, çatı-balkon yağmur suyu
pimaşlarının balkon dışına alınarak
yenilenmesi, jeneratörler.
2. Kat maliklerinin onaylayıp, tüm
blokların yüzde 51’inin onayı ile site
ortak alanlarına ek bütçeli olarak
yaptırılacak olan projeler: Sokak kameralarının IP sistemi ile yenilenerek
modernize edilmesi, otopark bariyerlerinin yapılması.
3. Kaynağı 2015 yılı aidat bütçesi ve
ek gelir kalemlerinden sağlanacak
olan projeler: Su depolarının kaplanması, paratonerlerin yenilenmesi.
1 ve 2. maddelerdeki projeler, blok kat
maliklerinin istekleri doğrultusunda
yapılacak. İstenmiyorsa da yapılama-
tüm blokların yüzde 51’inin onayı ile
ek bütçeli olarak yaptırılacak.
YAPIM SÜRECİ ŞU
AŞAMALARDAN OLUŞUYOR
SİTE YARARI ADINA
KOLAYI DEĞİL ZORU
TERCİH ETTİK
ϭ͘ƚĂƉ^ŝƚĞzƂŶĞƟŵ<ƵƌƵůƵĂƔŬĂŶŦ
ĂLJƌĂŵƌŬĂŶƚĂŵĂŶ͕͞WƌĞŶƐŝďŝŵŝnjǀĞ
ŝƔĂŚůĂŬŦŵŦnjŐĞƌĞŒŝ͕ĂƐůŝŝƔůĞƌŝƐƺŵĞŶĂůƨ
ĞĚĞŶ͕ƂƚĞůĞLJĞŶ͕ŐƺŶƺŬƵƌƚĂƌĂŶŬŽůĂLJ
ďŝƌLJƂŶĞƟŵĂŶůĂLJŦƔŦŶŦĚĞŒŝů͕ďŝnjůĞƌŝŶĚĞ
LJĂƔĂŵĂůĂŶŦŽůĂŶƐŝƚĞŵŝnjĂĚŦŶĂ͕ŚŝnjŵĞƚ
ĂĚŦŶĂLJĞŶŝĚĞŶƐĞĕŝůŵĞŬĂLJŐŦƐŦŽůŵĂŬƐŦnjŦŶ
ƚƺŵĞŶĞƌũŝŵŝnjůĞ͕ŚĞLJĞĐĂŶŦŵŦnjůĂǀĞƚĞĐƌƺďĞŵŝnjůĞĞŶnjŽƌƵƚĞƌĐŝŚĞĚŝLJŽƌƵnj͘͟ĚŝLJŽƌ͘
Yapım süreci şu aşamalardan oluşuyor:
Araştırma (tamamlandı), şartnamelerin hazırlanması, (tamamlandı),
yöneticilerle bilgi paylaşım (gerçekleşti), konuyla ilgili blok olağanüstü
toplantı tebligatları, blok toplantıları ve
kararları, tahakkuk tebligatları, ödeme
ve uygulama.
Su depolarının kaplanması ve parotonerler aidat bütçesi ve ek gelir kalemlerinden karşılanacağı için ekstra para
talep edilmeyecek.
Otopark bariyer sistemi ile IP sokak
kameraları ise blok yöneticileri ile
ortak karar alınıp, 3 bin 4 kat maliki
tarafından bölüşülerek ortak ödenecek.
^ŝƚĞDƺĚƺƌƺEƵƐƌĞƚdĞnjĐĂŶŝƐĞ͕͞ůŽŬ
LJƂŶĞƟĐŝůĞƌŝŵŝnj͕LJƂŶĞƟŵŬƵƌƵůƵŵƵnjǀĞ
ŵĞƐĂŝĂƌŬĂĚĂƔůĂƌŦŵŦnjůĂďŝƌůŝŬƚĞďŝƌĞŬŝďŝnj͘͟
ƔĞŬůŝŶĚĞŬŽŶƵƔƵLJŽƌ͘
ĞƚĂLJůŦďŝůŐŝLJĞǁǁǁ͘ďĂƐĂŬƐĞŚŝƌϭ͘ĐŽŵ
ƐŝƚĞƐŝŶĚĞŶǀĞďŝƌŝŶĐŝĞƚĂƉďĂƐĂŬƐĞŚŝƌ&ĂĐĞŬĂĚƌĞƐŝŶĚĞŶƵůĂƔĂďŝůŝƌƐŝŶŝnjͬͬ͘
16
G Ü N DEM
01 - 15 MAYIS 2015
www.212haber.com
Yeni bir dünya
kurmak için...
SP Genel
Başkanı Mustafa
Kamalak ve BBP
Genel Başkanı
Mustafa Destici,
oluşturdukları
Milli İttifak’ın
seçim
çalışmalarının
startını Eyüp
Sultan’da verdi.
E
<œ368/7$1&$0ïï’nde cuma namazı
kılan iki lider, meydanda konuştu.
‘Milli İttifak barajları aşacak’ sloganlarıyla konuşmaya başlayan Mustafa
Destici, önce halkı selamladı. İttifaktan bahseden Destici, “Saadet Partimiz
ve Büyük Birlik Partimiz, 7 Haziran’da
ihlasla, samimiyetle, inançla seçime
birlikte girme kararını, bu seçimin
startını da buradan vermiş olduk. Bir
zamanların mağrur, ama şu andaki yöneticilerinin eliyle mağdur ve mazlum
bir coğrafyaya dönüştürülen Türk
İslam coğrafyasına da hayırlar getirmesini yüce Allah’tan niyaz ediyorum.
Filistin, Arakan, Irak, Doğu Türkistan,
Suriye’deki kardeşlerimizin de yer
yüzündeki tüm mazlumların kurtuluşuna bu ittifakımızı vesile kılmasını
yüce Rabbim’den niyaz ediyorum. Her
türlü olumsuzluğun ve problemin bu
oluşturduğumuz Milli İttifak’ın güçlü
bir şekilde meclise girip Milli İktidarın
0ï//ï
ï77ï)$.Ȃ,1
%–/*(
,
$'$</$5 ï
1'
6$+$<$ï
gerçekleştirilmesiyle çözüleceğine de
yürekten inanıyorum.” dedi.
Oluşturdukları ittifakın daha geniş
alanlı bir çemberde arzu ettiklerini
kaydeden Destici, şöyle devam etti:
“Samimiyetle, hiçbir ön şart koşmadan da bunun için her iki parti
olarak sonuna kadar ulaştık. Ama
nasip buymuş, şimdilik bu kadar oldu.
İnşallah önümüzdeki süreçlerde ihlaslı
bütün kadrolar inşallah bir araya gelir.
‘Ayrılıkta azap, birlikte rahmet vardır’
hadisi şerifine mazhar olmayı başarabiliriz diye ümit ediyorum.”
‘Başbakan Kamalak’ sloganlarıyla konuşmasına başlayan Kamalak, “Bizler
bir ananın iki oğlu olarak ümmetin
birliği için, ülkemizin problemlerini
çözmek için el ele, omuz omuza verip
yola koyulduk. Bakıyoruz bugün,
İslam coğrafyası kan revan içerisinde,
gözlerini Türkiye’ye dikmiş, yardım talep etmektedir. Yönümüzü Türkiye’ye
çeviriyoruz. Binlerce masum, zalim
bir hukuk sistemi içerisinde adalet
bekliyor. Sizleri bekliyor. Milyonlarca
gencimiz, iş diyor, aş diyor, sizleri bekliyor. Üniversitedeki binlerce gencimiz
yarınlarından emin değil. İşte bu
problemleri çözmek için yola koyulduk. Geliniz, hakta, hakikatte buluşalım. Mazlumların yanında yer alalım.
Gelin bir oy la da siz destek verin.”
dedi.Seslerinin her yere ulaştırılmasını
isteyen Kamalak, “Yeni bir Türkiye,
yaşanabilir bir Türkiye için, yeni bir
dünya için en ücra köşedeki kardeşlerimize iletin. Yeni bir dünya kuralım.”
diye konuştu. //
‘BARAJLARI PATLATACAĞIZ’
6$$'(73$57ï6ïĂƔĂŬƔĞŚŝƌ7ůĕĞ
ĂƔŬĂŶůŦŒŦ͛ŶŦŶƚĞƌƟƉĞƫŒŝDŝůůŝ7ƫĨĂŬ͛ŦŶ
7ƐƚĂŶďƵůϯ͘ƂůŐĞDŝůůĞƚǀĞŬŝůŝĚĂLJdĂŶŦƨŵ
WƌŽŐƌĂŵŦ^ĂůŽŶsĞŶĞĚŝŬ͛ƚĞŐĞƌĕĞŬůĞƔƟ͘WƌŽŐͲ
ƌĂŵĂz7<ƺLJĞƐŝzĂƐŝŶ,ĂƟƉŽŒůƵ͕^ĂĂĚĞƚWĂƌƟƐŝ
'ĞŶĞůĂƔŬĂŶLJĂƌĚŦŵĐŦƐŦŝƌŽůLJĚŦŶǀĞW
'ĞŶĞůĂƔŬĂŶzĂƌĚŦŵĐŦƐŦĂLJƌĂŵ<ĂƌĂĐĂŶŬĂͲ
ƨůĚŦ͘^ĂĂĚĞƚWĂƌƟƐŝ7ƐƚĂŶďƵůϯ͘ƂůŐĞDŝůůĞƚǀĞͲ
ŬŝůŝĂĚĂLJůĂƌŦĂĚŦŶĂůŝ7ŚƐĂŶ'ƺŶĚŽŒĚƵǀĞĂLJͲ
ƌĂŵ<ĂƌĂĐĂŶ͛ŦŶƐĞůĂŵůĂŵĂŬŽŶƵƔŵĂůĂƌŦLJĂƉƨ͘
7ůĕĞĂƔŬĂŶŦzƵƐƵĨ'ƺƔĞŶ͕LJĂƉŦůĂŶĂŶŬĞƚůĞƌĚĞ
ƐĞĕŵĞŶĞ͖͚ĂƌĂũŽůŵĂnjƐĂŚĂŶŐŝƉĂƌƟLJĞŽLJǀĞͲ
ƌĞĐĞŬƐŝŶŝnj͍͛ƐŽƌƵƐƵƐŽƌƵůĚƵŒƵnjĂŵĂŶ͚^ĂĂĚĞƚ
WĂƌƟƐŝ͛ŶĞŽLJǀĞƌŝƌŝŵ͛ĚŝLJĞŶůĞƌŝŶŽƌĂŶŦLJƺnjĚĞ
ϭϰ͛ƺďƵůƵLJŽƌ͘LJŶŦƐŽƌƵƐŽƌƵůĚƵŒƵnjĂŵĂŶĚĂ
͚W͛LJĞĚĞLJƺnjĚĞϳŽLJǀĞƌŝƌŝnj͛ĚŝLJŽƌ͘^WǀĞ
WŽůĂƌĂŬLJĂƉƨŒŦŵŦnjŝƔďŝƌůŝŒŝŶĞƟĐĞƐŝŶĚĞ
ůůĂŚ͛ŦŶŝnjŶŝďĂƌĂũůĂƌŦƉĂƚůĂƚĂĐĂŒŦnj͘͟ĚĞĚŝͬͬ͘
Bi’dünya çocuk İstanbul’u gezdi
%8<,/ Çanakkale Zaferi’nin 100.
yılı münasebetiyle “Çanakkale Şehitleri’nin Torunlarıyla Barış
Ekmeği’ni Esenler’de Pişiriyoruz” sloganıyla Lübnan, Bosna, Arnavutluk,
Bulgaristan, Makedonya, Yunanistan,
Kosova, Romanya, Ürdün, Filistin,
Suriye ve Libya’dan Esenler’e gelen
çocuklar hep birlikte İstanbul’un
tarihi ve turistik mekânlarını gezdi.
Çocuklar önce Esenler Belediyesi’ne
ait otobüslerle rehberler eşliğinde
Asrın Projesi olarak adlandırılan
Marmaray’ı kullanarak Avrupa’dan
Asya’ya geçtiler. İlk defa denizin
altından geçen bir raylı sistemle yolculuk yapmanın heyecanını yaşayan
minik misafirler, neşeli tavırlarıyla
İstanbulluların da ilgisini çektiler.
Suriyeli, Libyalı ve Ürdünlü çocukların denizin 60 metre altında söylediği şarkılar ve yöresel dansları beğeni
topladı. Çocuklar, Marmaray’da
objektiflere bol bol poz vermeyi de
ihmal etmediler.
BOĞAZİÇİ’NE HAYRAN
KALDILAR
Dünya çocukları, Marmaray’ın ardından Üsküdar’dan özel bir tekneye
binerek Boğaz turuna katıldılar.
Rehberlerin İstanbul, İstanbul’un
tarihi ve Boğaz’daki tarihi mekânlar
hakkında bilgi verdiği çocuklar,
Boğaziçi’nin dillere destan güzelliklerini yakından görme fırsatı buldular.
İstanbul’un eşsiz güzellikleri eşliğinde bol bol hatıra fotoğrafı çektiren
misafir çocuklar, kısa sürede bir
birleriyle kaynaşarak yöresel oyunlarını oynadılar. //
Taekwondoculardan
hadis yarışması
(6(1/(5%(/('ï<(6ï Spor Kompleksi, Kutlu
Doğum Haftası kapsamında düzenlenen ve
Taekwondo takımı sporcularının katıldığı
“40 Hadis Ezbere Okuma Yarışması”na
ev sahipliği yaptı. Jüri üyelerinin gözetiminde gerçekleşen yarışmaya, Taekwondo
branşında eğitim alan 9- 16 yaş arasındaki sporcular katıldı. Kur’an-ı Kerim
tilavetinin ardından başlayan yarışmada,
semazen grubunun gösterisi ilgiyle izlendi.
Sema gösterisinin ardından eğitim aldıkları branşlarını temsilen sahneye tek tek
çıkan sporcular, jüri üyelerinin verdikleri
zaman dilimi içerisinde bildikleri hadisleri
ezbere okudular. Heyecanlı ve çekişmeli
geçen yarışmada sporcular, şampiyon
olabilmek için uzun süre ter döktüler.
MHP
milletvekili
adaylarını
tanıttı
0ï//ï<(7‡ï+$5(.(73$57ï6ï (MHP)
İstanbul İl Başkanlığı, 7 Haziran genel
seçimlerinde yarışacak milletvekili
adaylarını Haliç Kongre Merkezi’nde
düzenlenen bir toplantıyla tanıttı. Aday
tanıtım toplantısı, saygı duruşu ve İstiklal
Marşı’nın okunmasının ardından MHP
Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin videolu
mesajı ile devam etti. MHP İstanbul İl
Başkanı Mehmet Bülent Karataş konuşmasında, “Her biri birbirinden değerli
88 adayımızla İstanbul’un huzurundayız.
Üzerimize düşen sorumluluğu yerine
getirme konusunda şevk ve azim doluyuz. İstanbul yürüyor, İstanbul Milliyetçi
Hareket’in iktidarına yol veriyor. Bizimle
yürü İstanbul” dedi. Karataş’ın konuşması sırasında salondaki vatandaş ve
partililer, “Alparslan Türkeş’in askerleriyiz”, “Ülkücü hareket engellenemez” diye
sloganlar atıp tekbir getirdi. //
Bağcılar’a 150
kişilik erkek
öğrenci yurdu
yapılacak
%$Ý&,/$5 İmam Hatip Okulları Mezun
ve Mensupları Derneği’nin (BAGİMDER) hizmetlerinin tanıtımının yapıldığı program Wyndham Istanbul Hotel’de
gerçekleştirildi. Yapılan sunumlarda
BAGİMDER’in, iki yıl gibi kısa sürede
ilçede birlik ve beraberliği geliştiren,
eğitime katkı sağlayan, öğrencilere
barınma, burs ve eğitim imkânı sunan
projeleri hayata geçirdiği kaydedildi.
BAGİMDER Başkanı Hasan Hüseyin
Dönmez, İmam Hatip Okulları’nın, 101
yıllık tarihe sahip olduğunu belirterek, bu ülkeyi aşk hamuru ile yoğuran
Anadolu insanının gönlünden süzülen
en önemli kurumlardan birisi olduğunu
kaydetti. Velilerle gerçekleştirdikleri
programlarda öğrencilerin sorunlarına
çözüm bulduklarını belirten Dönmez,
Kumova Kız Etüt Merkezi’ni hizmete
açtıklarını söyledi. Dönmez, hizmetlerini hayırsever işadamlarının da katkısıyla
inşa edecekleri yurt binasıyla taçlandırmak istediklerini belirtti. Programda
hayırsever işadamları ile birlikte inşa
edecekleri 150 öğrenci kapasiteli Erkek
Öğrenci Yurdu Projesi’ni de tanıtan
Dönmez, 4 katlı tesiste dijital kütüphane, 4’er kişilik odaların bulunduğu
yatakhane katları, etüt odası olacağını
sözlerine ekledi. //
Yarışmacıların hadislerini okumalarının
ardından jüri üyeleri, yaptıkları değerlendirme sonucunda; dereceye girenlerin
isimlerini açıkladı. //
ÖĞRENCİ KİMLİĞİMİ
KAYBETTİM
HÜKÜMSÜZDÜR
GÖKSENİ AYDAŞ
www.212haber.com
AK Parti 3.
Bölge Milletvekili adayı
Halis Dalkılıç,
seçilmesi halinde yapacağı ilk icraatıyla ilgili olarak
konuştu. Dalkılıç, “Yeni
dönemde ilk
icraatımız
Mahmutbey
gişelerindeki
trafik çilesini
çözmek için
çalışmaları
hızlandırmak
olacak.” dedi.
G Ü N DEM
01 - 15 MAYIS 2015
17
İlk icraatı gişe çilesine
son vermek olacak!
A
.3$57ï 3. bölge Milletvekili adayı Halis
Dalkılıç, seçilmesi halinde yapacağı ilk
icraatıyla ilgili olarak konuştu. Seçim
çalışmalarını sürdüren Dalkılıç, “Yeni
dönemde ilk icraatımız Mahmutbey
gişelerindeki trafik çilesini çözmek için
çalışmaları hızlandırmak olacak.” dedi.
AK Parti’nin kuruluşundan bu yana
teşkilatlarda birçok önemli görev yapan
Halis Dalkılıç, son iki dönem AK Parti
İstanbul’un Teşkilatlardan sorumlu İl
Başkan Yardımcılığı’nı yürütüyordu.
Dalkılıç, şunları söyledi: “İstanbul’un
yoğun trafik noktalarından birisi olan
Mahmutbey Gişeleri, şehrin kuzeye
doğru gelişmesi ile şehrin içinde kaldı.
Hal böyle olunca da, bu yolu kullanmak
zorunda olan vatandaşlarımız büyük bir
trafik çilesi yaşıyorlar. Normalde trafiğin
hızlı akması gereken TEM otoyolu, trafiğin yavaş akması nedeniyle bir çile yoluna dönüşüyor. İşte tüm bu sebeplerden
dolayı, özellikle Mahmutbey gişelerinin,
Serbest Geçiş Sistemi ile yeniden düzenlenmesi ile trafikte önemli bir rahatlama
sağlanacağı kanaatindeyim. Özellikle
Avcılar ve Bahçeşehir’de oturan vatandaşlarımızın Mahmutbey gişelerin kaldırılması ile ilgili yoğun talepleri oldu. Biz ise
bunu tüm bölgeye yayarak, Mahmutbey,
Ispartakule, Avcılar, Esenyurt, Hadımköy,
Çatalca, Kumburgaz, Selimpaşa, Silivri ve
Kınalı gişeleri ile alakalı olarak, 7 Haziran 2015 Pazar günü yapılacak seçimler
sonrasında yapılacaklar listesinde ilk
sıraya alıp, çile haline gelmiş olan gişelerin, Serbest geçiş sistemi ile rahatlaması
çalışmalarına başlayacağız.
SKM AÇILIŞI VE ESNAF ZİYARETİ YAPTI
ŝƌĚƂŶĞŵĂƔĂŬƔĞŚŝƌĞůĞĚŝLJĞDĞĐůŝƐƺLJĞƐŝŽůĂƌĂŬ
ĚĂŐƂƌĞǀLJĂƉĂŶ<WĂƌƟŵŝůůĞƚǀĞŬŝůŝĂĚĂLJŦ,ĂůŝƐ
ĂůŬŦůŦĕ͕ĂƔĂŬƔĞŚŝƌ͛ĚĞDĂǀĞƌĂ<ŽŶƵƚůĂƌŦ͛ŶĚĂ<
WĂƌƟƐĞĕŝŵŝƌƟďĂƚďƺƌŽƐƵĂĕŦůŦƔŦŶĂŬĂƨůĚŦ͕KůŝŵƉĂ
sD͛ĚĞĞƐŶĂĨnjŝLJĂƌĞƟŶĚĞďƵůƵŶĂƌĂŬƐŽƌƵŶůĂƌŦ
ĚŝŶůĞĚŝ͘7ůĕĞĂƔŬĂŶŦLJŚĂŶPnjŐƺƌĞůǀĞƚĞƔŬŝůĂƚŵĞŶƐƵƉůĂƌŦŶŦŶĞƔůŝŬĞƫŒŝĂůŬŦůŦĕ͕LJĂŬůĂƔĂŶƐĞĕŝŵůĞƌĚĞ
ŚĞƌŬĞƐŝŶďŝƌŬĞnjĚĂŚĂ<WĂƌƟ͛LJŝƚĞƌĐŝŚĞƚŵĞƐŝ
ŐĞƌĞŬƟŒŝŶŝŶĂůƨŶŦĕŝnjĚŝ͘<WĂƌƟ͛ŶŝŶdƺƌŬŝLJĞŝĕŝŶ
ďƺLJƺŬďŝƌĚĞŒĞƌŽůĚƵŒƵŶĂĚŝŬŬĂƚĕĞŬĞŶĂůŬŦůŦĕ͕
͞'ĞĕŵŝƔŝĂƐůĂƵŶƵƚŵĂLJĂůŦŵ͘ZĞĐĞƉdĂLJLJŝƉƌĚŽŒĂŶ
ǀĞĂƌŬĂĚĂƔůĂƌŦLJŽůĂŝůŬĕŦŬƨŒŦnjĂŵĂŶĚĂŬŝŵƐĞŽŶůĂƌŦŶďĂƔĂƌŦůŦŽůĂďŝůĞĐĞŒŝŶŝĚƺƔƺŶŵƺLJŽƌĚƵ͘ƵLJƺnjĚĞŶ
ŽnjĂŵĂŶůĂƌĚĂĞƌŬĞŶƐĞĕŝŵLJĂƉƨůĂƌŬŝĂŵĂĕůĂƌŦ<
WĂƌƟ͛LJŝƚĂƐĮLJĞĞƚŵĞŬƟ͘ŵĂŐƂƌĚƺŶƺnjŬŝŵŝůůĞƚ<
WĂƌƟ͛LJĞƐĂŚŝƉĕŦŬƨǀĞďŝnjŝŝŬƟĚĂƌLJĂƉƨ͟ŝĨĂĚĞůĞƌŝŶŝ
ŬƵůůĂŶĚŦ͘
ĂůŬŦůŦĕ͕͞^ĞĕŝŵůĞƌLJĞŶŝdƺƌŬŝLJĞ͛ŶŝŶŚĂďĞƌĐŝƐŝŽůĂĐĂŬƨƌ͘ƵŶĂĐĂŶŦLJƺƌĞŬƚĞŶŝŶĂŶŦLJŽƌƵŵ͘ƺŶŬƺďŝnjŝŵ
ŝĕŝŶĂƌƨŬĞƐŬŝdƺƌŬŝLJĞďŝƫ͘ŝnjůĞƌĞƐŬŝdƺƌŬŝLJĞĚĞĨƚĞƌŝŶŝŬĂƉĂƴŬ͘ƌƨŬƐĂĚĞĐĞLJĞŶŝdƺƌŬŝLJĞĚŝLJŽƌƵnj͟
ĚŝLJĞŬŽŶƵƔƚƵͬͬ͘
18
G Ü N DEM
01 - 15 MAYIS 2015
www.212haber.com
EVLAD-I FATİHAN
ZEYTİNBURNU’NDA
Zeytinburnu Belediyesi Nisan ayında uluslar arası bir sergi ile
sanatseverleri buluşturdu. Boşnak sanatçı Fehim Huskoviç’in
dokunuş sergisine İstanbullu sanatseverlerin yanı sıra, Türkiyeli
ressamların da ilgisi büyük oldu.
Z
(<7ï1%8518%(/('ï<(6ïNisan ayında uluslar arası bir sergi ile sanatseverleri buluşturdu. 16 Nisan’da
açılışı gerçekleşen Boşnak sanatçı
Fehim Huskoviç’in dokunuş sergisine İstanbullu sanatseverlerin
yanı sıra, Türkiyeli ressamların da
ilgisi büyük oldu. Küratörlüğünü
Mehmet Lütfi Şen’in gerçekleştirdiği sergi 12 Mayıs tarihine kadar
Zeytinburnu Kültür ve Sanat
Merkezi’nde görülebilir.
Zeytinburnu Belediye Başkanı
Murat Aydın ise, “Zeytinburnu
göçle kurulmuş olan bir ilçedir. Eski Yugoslavya’dan, Doğu
Türkistan’dan, Türk dünyasından,
Türkiye’nin farklı illerinden gelen
insanlarımızın kurmuş olduğu bir
Vakit daralıyor,
heyecan artıyor
Zeytinburnu Belediyesi Bilgi Evleri tarafından düzenlenen “11. Geleneksel Kitap
Okuma Yarışması Sınavı” için geri sayım
başladı. 23 Mart 2015 tarihinde başlayan
yarışmaya kayıt yaptıran üyeler, 2 Mayıs
Cumartesi günü yapılacak olan sınavı büyük bir heyecanla bekliyor.
=(<7ï1%8518Belediyesi Bilgi Evleri’nin artık bir
gelenek haline gelen ve bu yıl 11.sinin düzenlediği kitap okuma yarışmasına tüm Zeytinburnu
halkı yoğun bir ilgi gösterdi. 11 Nisan Cumartesi
günü kayıtları tamamlanan ve 7’den 70’e her yaştan
üyenin ilgi gösterdiği yarışmanın katılımcı sayısı 6
bine yaklaştı. Binlerce kitap ise ödünç verildi. Kitap
okuma alışkanlığının kazandırılmasına katkı sağlamak ve okumayı teşvik etmek amacıyla organize
edilen ve Zeytinburnu ilçesinde her yıl bir şenlik
havası estiren yarışmada katılımcılar artık büyük bir
heyecanla 2 Mayıs Cumartesi günü gerçekleştirilecek sınavı bekliyor.
BÜTÜN RESSAMLAR
İSTANBUL’DA SERGİ
AÇMAK İSTER
Sergi açılışı için ailesiyle birlikte
Türkiye’ye gelen Fehim Huskoviç,
Türkiye’de kendisini evinde gibi
hissettiğini belirtti ve “İstanbul’un
kalbinde bir sergi açmak benim
en büyük hayalimdi. “Dokunuş”
sergisi kişisel sanat yolculuğum
için çok büyük bir deneyim. Her
sanatçı resimlerinin İstanbul’da
sergilenmesini ister. Dünyanın
birçok yerinde sergi açtım. Fakat
hiçbiri İstanbul’da hissettiğim bana
hissettiremez. İstanbul, manevi
duyguları bir yana, resim sanatı
açısından da çok çekici bir şehir.”
dedi.
%2ĝ1$.
6$1$7‡, ‡Ȃï1
+86.29ï ï
(6(5/(5 5
ï<2
6(5*ï/(1
ilçedir. Zeytinburnu’nun sokaklarında Yugoslavya’dan gelen
kardeşlerimizin izleri vardır. Bu
ilçede bizim evlad-ı fatihan olarak
nitelendirdiğimiz Balkanlar’dan
gelen kardeşlerimizin alın terleri
vardır. Bugün de o topraklarda
doğmuş bir kardeşimizin sergisini
Zeytinburnu’nda açıyor olmak
bizim için çok anlamlı.” diyerek
sanatçıya teşekkür etti. //
Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın, Zeytinburnu halkının yarışmaya ilgisinden ve kitap okuma
duyarlılığı kazanmasından memnuniyet duyduğunu
ifade etti. Kitap okumayan ve onlarla dost olmayanların, hayatı okumada, olup bitenlere ve kendilerine
yön vermede zorlanacakları düşüncesiyle, üyelerine farkındalık oluşturmaya çalıştıklarını ve Bilgi
Evleri’nin de bu amaçla hizmet verdiğini belirterek,
yoğun ilgi gösteren tüm Zeytinburnu halkına teşekkür edip katılımcılara başarılar diledi.
Aydın, “Okumak Sizden, Ödüllendirmek Bizden”
sloganıyla geleneksel olarak düzenlenen kitap
okuma yarışmasının, bu yıl on birincisini gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadıklarını ifade ederek:
“emeği geçen ve destek veren tüm Kültür ve Sosyal
İşler Müdürlüğü personelimize, ilçemizde yer alan
tüm resmi ve özel okullardaki idareci ve öğretmenlerimize en kalbi duygularımla teşekkür ediyorum.”
dedi. //
G Ü N DEM
www.212haber.com
01 - 15 MAYIS 2015
19
Ümmete karşı
savaş halindeyiz
Düşünür-Yazar Atasoy Müftüoğlu ‘Yeni Bir Dil Bulmak’ başlığı altında yaptığı söyleşide, “Tek akla kapanarak, tek yazarı, tek düşünürü takip ederek, tek
mübarek zatın eteğinden tutunarak, tek politik lideri tebcil ederek hayatını
sürdüren herkes istisnasız kader kurbanıdır.” dedi.
B
HACER TÜRKEL
$ĝ$.ĝ(+ï5 Belediyesi ‘Yeni Bir Dil
Bulmak’ başlığı altında Düşünür-Yazar
Atasoy Müftüoğlu’nun konuşmacı olarak katıldığı bir söyleşi programı düzenledi. Başakşehir Emin Saraç Kültür
Merkezi’nde düzenlenen söyleşinin ev
sahipliğini Başakşehir Belediye Başkan
Yardımcısı Haluk Dikbaş, Kültür ve
Sosyal İşler Müdürü Basri Akdemir
yaptı. Çok sayıda vatandaşın katıldığı
söyleşide Müftüoğlu, küresel dünyanın
açmazlarında Müslüman yaşamının
nasıl olması gerektiğini anlattı.
İslam dünyası topluluklarının tarihin
son 200 yılını hayali umutlar içinde
sürüklenerek geçirdiklerini belirten
Atasoy Müftüoğlu, “İslam dünyası
toplulukları tarihin son 200 yılını
geçmişe özgü rüyalar görerek geçirdiler. Hala bu rüyadan uyandıklarına
ilişkin herhangi bir belirti görülmüyor.
Muhafazakâr ve gelenekçi toplumlar
gerçeklerle yüzleşmek ve hesaplaşmak istemezler; çünkü gerçekler çok
rahatsız edicidir. Gerçeklerle mücadele
etmek, gerçekleri aşmak büyük sorumluluklar almayı ve bedel ödemeyi
gerektirir; fakat hayali umutlarla hayali
ufuklar peşinde olanlar, risk almaksızın bazı sonuçları istihzar edeceklerine
inanırlar. Tarihte hiçbir zaman böyle
bir gelişme yaşanmamıştır. Böyle olduğu halde biz bir türlü gerçek umutlara
uyanamıyoruz. Gerçek umutlar gerçek
çabalar ister.” dedi.
TARİH BİLİNCİNE
İHTİYACIMIZ VAR
Müslümanlar olarak güncelliğin,
geleneğin, taşralılığın, ayrıntıların
sınırlarını aşmayı başaramadığımız
için büyük farkındalıklar oluşturamadığımızın altını çizen Müftüoğlu,
“Tarihsel farkındalık oluşturamadığımız için hayali umutlar peşinde
sürüklendik ve sürüklenmeye devam
ediyoruz. Karşı karşıya bulunduğumuz
gerçekliklerin tanımlanması için bir
tarih bilincine ihtiyacımız var; çünkü
tarih bilincine sahip olması gerekenler
tarihin aktörleri olmak durumundadır.
Tarihin nesnelerinin, tarihin şeyleştirdiği toplulukların bir bilince ihtiyacı
yoktur. Onlar sadece tarihin özneleri
tarafından tayin edilirler. Bizler hem
bugünkü farkındalıklara hem de tarihsel farkındalıklara sahip olmadığımız
için bugün konuşulması gereken hayati
sorunları değil, hayati olmayan sorunları konuşuyoruz.” ifadelerini kullandı.
Atasoy Müftüoğlu, “Konuşulması gerekenleri konuşmayan bir topluluk neyi,
nasıl, nerede, ne zaman konuşacağını
kestiremez. Bu sadece genel ve hakim
dilin, küresel ya da yerel iktidarın dili
doğrultusunda kendisini konumlandırır; çünkü şeyleştirilenlerin kendi
tercihlerinin öznesi olması beklenemez. Biz yeryüzünde kendi tercihlerinin öznesi olmak üzere bulunan
bir topluluğuz. Öyle olduğu halde biz
bunun gereğini yerine getiremiyoruz.”
cümlelerine yer verdi.
İSLAMİ BÜTÜNLÜK
PARÇALANDI
Bugünün gerçekliğini Müslümanların üretmediğini söyleyen Müftüoğlu
şunları kaydetti: “Bugünün gerçekliğini
üretenler Anglosakson ontolojinin hayat tarzının iktidarını elinde tutanlardır. Gerçekliği üretenler sınırlarımızı
belirliyor, kuralları onlar koyuyorlar.
Biz sadece onlar tarafından konulmuş
sınırları ve kuralları konuşuyoruz. Bu
noktaya nasıl geldiğimizi çözümlemek
gibi bir sorumluluğumuz var ama
dünya Müslümanlarının bu noktaya
nasıl geldiğine ilişkin bir çalışması yok.
Bugün İslami bütünlük parçalanmıştır
ve her parça kendi çıkarlarını kollamak üzere yeni bir din oluşturmuştur.
Şunu bilmek gerekir ki hiçbir parçadan
gelecek çıkmayacak.”
KUR’AN REFERANS
KAYNAĞI OLMAKTAN
ÇIKARILDI
Kapitalist, seküler, neoliberal bir
toplumda yaşadığımızı, İslam’ın
hiçbir anlamda belirleyici olmadığını
kaydeden Atasoy Müftüoğlu, “Bizler
İslam’ın hiçbir anlamda belirleyici
olmadığı bir toplumda Müslümanlık
iddiasında bulunuyoruz. İslam sadece
bir folklor; çünkü İslam’ın yalnızca bir
folklor olmasına izin veriliyor. İslam
yaşadığımız toplumda bir tür popüler
bir muhafazakarlık; yerel romantizmin
adı ve bireysel bir dindarlık biçimidir. İslam’ın bir folklore indirgendiği,
marjinalleştirildiği, etkisizleştirildiği, meşruiyet ve referans kaynağı
olmaktan çıkarıldığı bir toplumda
mezhepler mutlaklaştırılıyor. İslam’ın
kıymeti harbiyesi yok; çünkü toplumsal hayatın bütün boyutları kapitalist
dünya görüşü tarafından işgal edilmiştir. Bütün yapılar bu dünya görüşü
doğrultusunda biçimleniyor. Kur’an
referans kaynağı olmaktan çıkarıldı.
Referans kaynağı olmaktan alıkonulmuş bir kitabı okuyoruz ve bu kitabın
yeniden meşruiyet kaynağı olması için
hiçbir çabamız yok. Eğer İslam dünyası
toplumları 1430 yıldan beri Kur’an’ı
nasıl anlayabileceklerini hala karar vermemişlerse bu ümmet için bir gelecek
yoktur.” şeklinde konuştu.
MÜSLÜMANLAR AKLA
VEDA ETTİKLERİ GÜN
TARİHE VEDA ETTİLER
Geleneğimizin aklımızdan feragat
etmemizi istediğine değinen Müftüoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Müslümanlar akla veda ettikleri gün tarihe
veda ettiler. Tarihe dönmek istiyorlarsa, yeniden akılla imanın bütünlüğünü
temsil eden bir çerçeve ortaya koymak
zorundadırlar. Yeni bir ilmi ve bilimsel
faaliyet dönemini açmak gerekiyor.
Bunun için de düşünmeye, üretmeye,
sorgulamaya, analize cesaret etmek
lazım. İnsanlık hayatında en kolay şey
kaderciliktir. Her şeyi kadere havale
edersiniz ve bütün durumlarla uzlaşırsınız. Biz bunu değiştirmek için
yeryüzünde bulunuyoruz. Eğer bir şey
yapacaksak her şeyden önce düşünce
dünyamızın zihinsel sömürgesizleştirme mücadelesine hazırlanmamız gerekiyor; çünkü eğer sömürge durumundaysak bizim için önceden hazırlanan
algı kalıplarına göre yaşayacağız. Bu
algı kalıplarını reddeden bir zihinsel
bağımsızlığa ihtiyaç var.”
BUGÜN ÜMMETE KARŞI
SAVAŞ HALİNDEYİZ
Atasoy Müftüoğlu, “Müslüman olmak
demek dünyanın nabzını tutmak anlamına gelir. Allah’ın arzından sorumluyuz. Kendisini bir mezhep ufkuna, etnik bir aidiyete kapatan bir topluluğun
dünyanın nabzını tutması mümkün
değildir. Küresel tartışmaların sadece
ve sadece İslamofobi bağlamında varız.
İnsanlığa sunacağımız hiçbir şey yok.
Mezhepmerkezcilik, etnikmerkezcilik, hizipmerkezcilik bir barbarlık
biçimidir. Eğer hala Müslümanlar
mezhepmerkezci, etnikmerkezci bir dil
kuruyorsa, bu tablodan bir medeniyet
üretilemez. Bütün bir insanlığa hitap
etme liyakatine sahip bir kültürün temsilcileri olmak durumundayız. Kitab-ı
Kerim bize bunu öneriyor. Herkes eğer
kendi mezhebini mutlaklaştırırsa bu
ümmete karşı savaş açmak anlamına
gelir. Bugün ümmete karşı savaş halindeyiz.” sözlerini kullandı.
TASAVVUF YENİ BİR DİN
HALİNE İNKILÂP EMİŞTİR
Tasavvufun,
T
Tas
Ta
asa
savv
vvufun, nasların sınırları içinde
vvuf
kkalarak
alarak kurumsal varlığını istiyorsa
ala
devam ettirebileceğini; ancak bugün
başta Türkiye olmak üzere Mısır’da
ve İslam dünyası topluluklarında
tasavvuf adına utanç verici tablolar
sergilendiğini söyleyen Müftüoğlu
sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün
tasavvuf yeni bir din haline inkılap
emiştir. ‘Kuran referans kaynağı
değil de neden Mevlana, İbn Arabi,
Said Nursi referans kaynağı?’ sorusunu sormalıyız. Tevhidi bir dinin
sınırlarını gözetenler her şeyden
önce hiçbir üstadın, hiçbir efendinin eleştiriden muaf olmadığına
inanır. Etrafımızda dokunulmaz
kılınan binlerce putlar var. Putlarla
savaşmak için gelmiş nezih bir din
düşünün ki her gün put üretiyor. Bu
nasıl bir gelenektir ki tek akla, tek
bağlama, tek mezhebe, tek etnik aidiyete kapanmamızı öneriyor? Buna
itiraz etmiyoruz. Tek akla kapanarak, tek yazarı, tek düşünürü takip
ederek, tek mübarek zatın eteğinden
tutunarak, tek politik lideri tebcil
ederek hayatını sürdüren herkes
istisnasız kader kurbanıdır.”
İslam’ın manevi aracıları reddettiğini; fakat bizim manevi aracılar
müessesini ihdas ettiğimizi vurgulayan Atasoy Müftüoğlu, “Bir toplum
düşünün ki yüzlerce insan Mehdilik
iddiasıyla aramızda dolaşıyor. Bir
klinikte tedavi görmesi gereken
yüzlerce meczup iş bulamadıkları
için cemaat lideri oluyor. Devamında
saltanat, saltanat, saltanat… İslam,
İsla
İs
lam,
la
m,
m,
cemaatler aracılığıyla eksiksiz bir dede
recede vulgarizasyona ve mistifikasyona tabi tutulmuştur ve tutulmaya
da devam ediyor. İslam’ın, Kur’an’ın,
medeniyetin, tarihin vulgarizasyona ve mistifikasyona tabi tutulması
demek, İslami temellerden tamamen
bağımsız, büyük kalabalıkların ve
güruhun hoşuna gidecek tarzda yeni
bir din icat etmek demektir. İslam,
ulus-devlet iktidarları tarafından,
kendi çıkarları doğrultusunda araçsallaştırılıyor. Ümmetten her gün
biraz daha uzaklaşıyoruz. Geldiğimiz nokta şudur ki hepimiz iktidarın doğrularını söylüyoruz.” diye
konuştu.
YENİ BİR DİL, YENİ BİR
HAYAT TARZI DEMEKTİR
Yeni dilin eleştirel bir dil olması gerektiğini anlatan Müftüoğlu
konuşmasını şöle tamamladı: “Yeni
bir dil, içinde yaşadığımız zamanı tanımlamak ve çözümlemek zorunda.
Biz toplu kimlikte yaşıyoruz; kimi
günler bir kapitalist gibi, kimi günler
bir seküler, kimi günler materyalist,
kimi günler de makyavelist gibi.
İslam’ın folklor haline geldiği toplumda bunu halk hissetmesin diye
camiler yapıyoruz. Sorgulayan, itiraz
eden, kendi meşruiyet gerekçelerini
sunan bir harekete sahip değiliz.
Yeni bir dil yeni bir dünya görüşü,
yeni bir hayat tarzı demektir.”
20
G Ü N DEM
01 - 15 MAYIS 2015
Hafız Ferruh Muştuer,
Kuveyt’te düzenlenen
“Uluslararası Kuran-ı
Kerim’i Güzel Okuma
Yarışması”nın tilavet
dalında birinci oldu.
E
(0ï1–1œ Yeni Cami’nin imam hatipliğini de yapan Muştuer, hafızlığa
başladığı 11 yaşından beri Kur’an
merkezli bir hayat anlayışını benimsediğini söyledi. Kur’an okuma
konusunda sesin Allah’ın bir lütfü
olduğunu belirten Muştuer, şöyle
konuştu: “Aldığımız eğitimlerle daha
önceki yıllarda almış olduğumuz
derecelerin akabinde Kuveyt’te bu yıl
yapılan yarışmaya Diyanet İşleri Başkanlığı bizi uygun gördü. İlk anda
heyecanlandık ama büyük bir şerefle
Rabbimizin de lütfu ve rızasıyla orada yarışmaya girdik. Yaklaşık 70 ülke
vardı. Yarışma 3 dalda yapıldı. Biz
www.212haber.com
Kuran-ı Kerim’i
en güzel o okudu
tilavet dalında yarıştık. Jüri de bizi
birinciliğe uygun gördü ve böylelikle
birinciliği ülkemize getirmiş olduk.”
Muştuer, imam hatip yıllarında da
Kuran okumada çeşitli dereceler
aldığını söyledi. Çalışmalarına,
Bilim ve İnsan Vakfı’na bağlı Elmalılı
Hamdi Yazır Kuran Akademisi’nde
devam ettiğini belirten Muştuer,
şunları anlattı: “Güzel selatin cami
dediğimiz Yeni Cami’de görev
yapıyorum. Turistlerin gezmek için
çıkış noktasıdır burası. Dolayısıyla
turistler çok yoğun olarak camimize
geliyorlar. Çok büyük dikkatle na-
mazı takip ederler. Okunan Kuran’ı
takip ederler. Oradaki rehberlerimiz
eşliğinde Kuran ayetlerini anlamaya
çalışırlar. Turistlerin bu ortamdan
etkilenmemeleri mümkün değil. Tabii ki Kuran’dan çok fazlasıyla etkileniyorlar. Kur’an zaten başlı başına
bir etki, Cenab-ı Hak kalplere nüfuz
etmesi için Kuran’ı en güzel biçimde
inzal buyurmuş. Kuran, kendi okunuş usulüyle sitiliyle ses tonlarıyla
güzel makamlarla okunabilen tek
kitaptır. Bu da Kuran’ın bir mucizesidir. Dolayısıyla okunduğu andan
itibaren kalplere nüfuz eder, imanı
olmayan insanlar dahi etkilenir.” //
AKDENİZ VE
AVRUPANIN SEFİL DURUMU
B
Bir de kalkmış diğer ülkelere ‘Nükleer Enerji kullanmayın. Tehlikelidir.’’ Diye akıl
verir, baskı yaparlar.
Nükleer asıl bunların elindeyken tehlikelidir.
Neyse.
Avrupalı budur!..
Lüx yaşam tarzlarını devam ettirmek için
birbirinin boğazına sarılan Batı insanı; elindeki imkânları başkasıyla paylaşır mı?
KERİM MİLLET
Şu Batının; denize gömülen zavallıların
karşısındaki, sefil, sadist duruşuna bakıp;
bizim -şükürler olsun- ne kadar ‘Kerim’
bir millet olduğumuzu bir kez daha anlamış oldum.
SURİYELİ İKİ MİLYON
MÜLTECİ
TAHAMMÜLSÜZ BATI
Batı, bomba ve kurşun yağmurundan kaçan bir avuç insana, bir tas çorba vermekten acizken, biz sadece Suriye’den gelen
2.000.000 misafiri ağırlıyoruz.
Sadece Suriye mi?
Hayır!
Türki Cumhuriyetlerden tutun, Afrika’ya
kadar, Balkanlardan Irak’a, İran’a, Ukrayna, Moldova, Mısır, Libya’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyadan insanlar ülkemize gelmektedir.
Aslında batı dünyası bir türlü beraber yaşamayı başaramadı.
2. Dünya Savaşının getirdiği büyük yıkımın arkasından, sanayi çarklarını döndürmek için “Geri kalmalarına sebep oldukları’’ ülkelerden işçi getirdiler.
Bu işçiler duran çarkları döndürdü.
Avrupa’yı müreffeh bir hale getirir getirmez baskılar artmaya başladı.
İki üç kuşak sonra bu işçilere “Geri dönün!..’’ demeye başladılar.
Şu anda Avrupa’da bu gerilim içten içe
körükleniyor.
Neden?
Çünkü Avrupalı beraber yaşama kültürüne sahip değil.
Yabancıları sadece köle işçi vb. statüde
kabul etmektedir.
KOBANİ (AYN-ÜL ARAP)
AB
Peki, biz insanlık icabı ve Uluslararası
Hukuk’un gereğini yerine getirirken; Avrupa ateş yağmurundan kaçan bu insanlara ne yapıyor?
• Gece karanlığında Akdeniz’in serin
sularına gömülmesine seyirci kalıyor.
• Uluslararası hukuk sistemine göre
buna hakkı var mı?
• Yok.
Nitekim Kobani’den kopup gelen mültecilere kapılarımız açmamız için bu ikiyüzlü
Avrupalılar bize baskı üstüne baskı yaptı.
Hoş, onlar baskı yapmasa da gelenler bizim komşumuz kardeşimiz, onların demesine gerek kalmadan zaten alıyoruz.
Nitekim gelen iki milyona yakın Suriyeliyi ‘’Hangi şehirden geliyorsun?..’’ Diye
sormadığımız gibi Kobani’den gelenlere
de sormayacaktık.
Ancak Avrupalılar insan hakları konusunda çok hassaslar(!) ya, sınıra yığılmış 150.000 kişiyi bir günde kayıt kuyudat yapmadan alınabilirmiş gibi baskı yaptılar.
Niçin?
Çünkü bu şekilde bir sürü ajan provokatör sokup, ilerde başımızı ağrıtacak eylemlerde kullanmak için.
ULUSLARARASI HUKUK
Peki, bu uluslararası hukuk kavramını
dillerinden düşürmeyen Avrupalılar ne
yapıyor?
[email protected]
mayı almak için Atom Bombası kullankullan
madı mı?
O Atom Bombası ki, çoluk çocuk bitki
hayvan insan ne varsa yakıp yıkan bir felaket.
1945 rakamları ile yüzbinlerce insanı sadece bu 2 bomba ile öldürdüler.
Aradan o kadar yıl geçti, hala tesirleri devam eden bir bomba…
Bu kadar gaddar bunlar.
$7,1,1korkunç ve gerçek yüzünü bugünlerde Akdeniz’e gömülen insanların şahsında daha net bir şekilde görüyoruz.
Göz göre göre çoluk çocuk demeden insanların Akdeniz’in sularına gömülmesini seyrediyorlar.
Göz göre göre büyük bir katliam yaşanıyor.
Yetmiyor.
Avrupa devletleri; can havliyle karaya çıkanları da sınır dışı edeceklerine dair kararlar alıyor.
Hatırlayalım, Ayn-ül Arap, meşhur adıyla Kobani IŞİD (DAİŞ) tarafından muhasara edilince birkaç gün içinde 150.000
mülteci kabul etmiştik.
Neden?
Çünkü artık bu insanların can güvenliği yoktu.
Binaenaleyh dünyada geçerli hukuk sistemlerine göre, bu durumda kalmış insanların iltica ettikleri ülke bila kayd u
şart kabul etmek zorunda.
Biz de gereğini yaparak gelen mültecileri kabul ettik.
Emin
Batur
Biz bir günde on binlerce insana kapımızı
açarken onlar ne yapıyor?
Mültecilere kapılarını açmayarak açık denizlerde boğulmalarına seyirci kalıyor.
İnsanların ölümünü sadistçe seyrediyor.
Biz gelen mültecilere kapıları açmasak, tel
örgünün arkasında bekleyerek sıkıntı çekecek ama neticede ölmeyecekler.
Bizim vicdanımız çoluk çocuk güneşin
altında kalmalarına müsaade etmezken,
onların vicdanı, aynı durumdaki insanların, sulara gömülmesini sessizce seyretmeye müsait…
Lafa gelince de hukuk falan demekten geri durmazlar.
BİR TAS ÇORBA
Ortadaki tablo çok vahim…
Bir günde 700 kişi boğuluyor. Bazı kaynaklar bunun 900 olduğunu söylüyor. Aralarında çocuklar var.
Bu nasıl bir vicdan?
Ellerinde bu masumları kurtaracak
imkânlar olduğu halde sadece bir tas çorba vermemek için Avrupalıların şu yaptığına bakın!
Ayrıca zaten baştan kafaya koymuşlar.
Gelenler sınır dışı edilecek.
Madem sınır dışı edeceksin neden kurtarmıyorsun?
Çünkü Avrupalıların gözünde kendilerinden olmayan birinin bir tas çorba kadar önemi yok da ondan.
BATININ ACINACAK DURUMU
Başta Avrupa olmak üzere, aslında Batı
ülkeleri acınacak durumda.
Bu denize gömülen insanlardan çok Avrupalıların bu sefil haline acıyorum.
Neden?
Çünkü adamlarda Din diye bir şey kalmamış.
Kaldı diyenler şöyle sıradan bir Avrupalı
ile konuşsun. O koyu Hristiyan görünen
çoğu adamın felsefesine bakıyorsunuz, altından çok katı bir ATEİZM çıkıyor.
AİLE
Aile diye bir şey de kalmamış.
Ailelerin %90 ı çözülmüş vaziyette.
Kız olsun erkek çocuğu olsun daha on sekizine basmasını beklemeden gözlerinin
içine bakarlar. Çocuklarının gözünün içine bakıp neyi bekliyor Anne-Babalar?
Evlatlarının bir an önce pılını pırtını toplayıp evden çıkıp gitmesini…
‘’Böyle bir şey olur mu? ‘’ Demeyin.
Avrupa’da böyle şeyler çok olağan karşılanıyor. Ya evin masraflarına ortak olacaksın veya defolup gideceksin.
Evinde kalan kızından ev kirası alan babalar var. O kadar yani…
Allah bunların sapık anlayışlarından bizleri muhafaza buyursun.
Konuyu dağıtmamak için evdeki yaşlı
Anne- Babalarına evlatların ne yaptıkları
konusuna girmedim.
Çocuklarına tahammül etmeyen bir aile
kaynana-kaynataya mı tahammül edecek?
Direkt Huzur Evi…
VİCDAN
Böyle bir toplumda insani değer diye bir
şey kalır mı?
Kalmaz.
Bunlar olmayınca VİCDAN diye bir şey
de kalmaz.
Tek dertleri o lüx ama aşağılık hedonist
hayat standartlarını kimseyle paylaşmadan sürdürmek.
Tek sevdikleri köpekler…
O da Nazım Ustanın deyimi ile sadece
kendi köpekleri…
Neyse.
AVRUPA DA MÜLTECİ SAYISI
Türkiye bir haftada 150.000 mülteci kabul
ederken tüm Avrupa ülkelerinin 4 yılda
kabul ettiği mülteci sayısı 130.000 kişi.
Avrupa’nın 28 devlet ve 500.000.000 u aşan bir nüfus ayrıca dünyanın yarısını sömüren zengin ülkeler topluluğu olduğunu hatırlatayım.
32 DİŞİ SAĞLAM
Bütün bu zenginliğe rağmen Avrupalı açlık ve işsizlik korkusu ile yaşamaktadır.
Ölümle burun buruna kalsa da tek bir
mülteciyi ülkesine kabul etmez.
Kabul ettiklerinde de bir sürü kriter ararlar.
Üniversite mezunu olacak,
Yabancı dil bilecek,
Bankada parası olacak,
32 dişi sağlam olacak ve benzeri ahlaka
aykırı bir sürü sorgu sualden sonra ülkelerine kabul etmektedirler.
AVRUPA BUDUR !
YAKIN ZAMANDA
MİLYONLARCA İNSAN
ÖLDÜRÜLDÜ
2. Dünya savaşı niçin yapıldı?
70 Milyon insan niçin öldü?
2. Dünya Savaşı,
Doyumsuz Avrupa’nın sömürge alanlarını genişletme ve pekiştirme savaşı değil midir?
ATOM BOMBASI
Batı insanı, bu paylaşımda en büyük lok-
ORTADOĞUYU DA ONLAR
KARIŞTIRIYOR
Geri kalmış ülkeler şu anda ayakları üzerinde durmak için çaba gösteriyor.
Rahat bırakıyorlar mı?
Hayır.
Batılılar ellerindeki üstün silah medya ve
teknolojik güçle Ortadoğu’yu alabildiğine
karıştırıyorlar.
Bu coğrafyada yaşayan ülke halkları diktatörlerden kurtulmak istedikçe onlar arka çıkıyor bu zulmün devam etmesi için
ellerinden gelen gayreti gösteriyorlar.
İşte SİSİ
İşte Beşşar Esad.
Akdeniz’de devrilen tekneler bu Avrupalıların berbat ettikleri ülkelerden kaçan
insanlar değil midir?
BOSNAYA SEYİRCİ
KALMIŞLARDI
Bugün Akdeniz’de boğulanlara seyirci kalanları dün Bosna’da da görmüştük.
Sırplar onların gözetimi altında yıllarca
Müslüman Boşnak kesti.
Seslerini çıkarmadıkları gibi el altından
teşvik etmişlerdi.
MİLLİ GELİR
Bundan sonra milli gelir, gelişmiş ülke,
süper ülke vs. kriterlerim değişti.
Mazlum milletlere en fazla kim destek veriyorsa, benim için süper güç o dur.
Şu anda bu konuda bizimle yarışacak bir
ülke görmüyorum.
Binaenaleyh süper güç biziz…
“Ama rakamlar onu göstermiyor…”
Diyenlere, yakın zamanda büyük bir ülke olacağımızı söylemekle yetiniyorum.
Bu kadar mazlumun duasını boşuna
değil… //
www.212haber.com
G Ü N DEM
Siyaset benim için
bir yaşam biçimidir
Başakşehir İmam Hatip Mezunları ve Mensupları
Derneği (BİHADER) Hasbaççe’de sivil toplum kuruluşlarına yönelik kahvaltı programı düzenledi. Programa katılan AK Parti İstanbul 3. Bölge Milletvekili
Adayı Av. Özlem Zengin, siyaseti inandığı değerleri
ifade edebileceği bir mecra olarak gördüğünü söyledi.
B
HACER TÜRKEL
$ĝ$.ĝ(+ï5 İmam Hatip Mezunları
ve Mensupları Derneği (BİHADER)
Hasbaççe’de sivil toplum kuruluşlarına
yönelik kahvaltı programı düzenledi.
Programa AK Parti İstanbul Kadın Kolları Eski Başkanı ve 3. Bölge
Milletvekili Adayı Av. Özlem Zengin,
Başakşehir İlçe Başkanı Ayhan Özgürel, Gençlik Kolları Başkanı Furkan
Leventoğlu, Kadın Kolları Başkanı
Serap Özdemir ve teşkilat mensuplarının yanı sıra İHH, Hayrat Vakfı,
Medeniyet Vakfı, Bilim ve İnsan Vakfı,
YediHilal, İDDEF, Kadın Girişimciler
Derneği, Hilal, Beyaz Gül ve Başakşehir Yardım Gönüllüleri Platformu
temsilcileri ve üyeleri katıldı.
Siyaset yapmayı yaşam biçimi olarak düşündüğünü söyleyen AK Parti
İstanbul 3. Bölge Milletvekili Adayı Av.
Özlem Zengin, siyaseti inandığı değerleri ifade edebileceği bir mecra olarak
gördüğünü, bu sebeple de çok kıymetli
bulduğunu ve burada olmasının en
önemli sebeplerinden birinin siyaset
olduğunu belirtti.
Siyaset yapmaya başlama sebebinin
başörtüsü problemi olduğunun altını
çizen Zengin, “Siyasetteki birinci
gayem başörtülü kadınların hayatındaki bütün yasakların kalkması içindi.
Bugün geldiğimiz noktada başörtüsü
yasağı ortadan kalkmış oldu. Bunun
neticesinde kadınlar başörtüsüyle
belediye meclislerine de Türkiye Büyük
Millet Meclisi’ne de girebildiler. Başörtülü kadınların TBMM’de olmasının
fiili anlamı kadar zihinsel, ruhsal ve
demokrasi açısından çok daha derin
bir anlamı var.” diye konuştu.
BAŞAKŞEHİR, KADINLARIN
RUH VERDİĞİ BİR İLÇE
Başakşehir Belediyesi tarafından hayata geçirilen Başakşehir Kadın Aktivite
Merkezi (BAKMER)’in resmi açılış törenine de katılan Özlem Zengin, “Ben
de bir dönem Başakşehir’de ikamet ettim. O dönem Sular Vadisi çöplük şeklindeydi. Şimdi ise cennet gibi olmuş.
Belediye Başkanımızı tebrik ediyorum.
İstanbul’un en kıymetli ilçelerinden
biri olan Başakşehir, kadınların ruh
verdiği bir ilçe. Başakşehir’in yaşanılan
bir yer olmasında kadınların rolü ve
talepleri büyük.” dedi.
BAKMER’in kadınlar için çok önemli
bir yer olduğunu dile getiren Zengin,
“Hayat tarzlarımız sürekli gelişiyor.
Başakşehir’de bir dünya hayali var.
Burası özgürlüklerin yeşerdiği yer.”
ifadelerini kullandı. //
Vodafone mağazalarımızda satış
temsilciliği yapabilecek, saha
organizasyonlarında tecrübeli
bay, bayan alınacaktır.
(Tercihen Avrupa yakasında
oturanlar)
0545 335 84 84
01 - 15 MAYIS 2015
21
22
YA Z I
01 - 15 MAYIS 2015
www.212haber.com
Halit
Bekiroğlu
EMİN VE EMANET
K
“
Bir taraftan “üç aylar”a girmenin telaşındayız, bir taraftan Regaip Kandili’nin
çatkapı gelmesinin şaşkınlığında…
dan birini desteklemek daha fazla kanın
akması dışında pek bir işe yaramıyordu.
Türkiye’de de ihtilafların acımasızlaştığı
bir dönemde yapılabilecek en güzel davet “kardeşlik”ti…
Kutlu Doğum’un menşei tartışmasına girmeden Peygamberimiz Hz.Muhammet
(sav)’i yadetmeye vesile olarak değerlendirip ibadetimize, zikrimize, tefekkürümüze katkısına odaklanabilecekken, anlamsız kutlama ritüelleriyle meşgulüz;
Kardeşlik teması Kutlu Doğum programları vesilesiyle çok güzel bir hat çalışmasıyla, Mısır’daki direnişin sembol kelimesi RABİA’yı da içerecek ortak bir
sembole dönüştürüldü ve en evrensel mesajla bütünleşti;
87/8'2Ý80Ȇgünlerindeyiz…
Kur’an görünümlü pastalar, garip doğum günü kıyafetleri, bol eğlenceli şenlikler…
Haklı olarak “Fe eyne tezhebûn?” mesajı
bir tokat gibi yüzümüzde patlıyor…
ÖNDER (İmam Hatip Mezunları ve
Mensupları Derneği) Kutlu Doğum için her yıl bir tema belirliyor. Tema belirlenirken uzun uzun üzerinde çalışılıyor,
müzakereler yapılıyor. Her yıl, geçici olmayan ve dolayısıyla güncel meselelerimize de tekabül eden, eksikliğini hissettiğimiz bir kavram ön plana çıkarılıyor…
ÖNDER’in bu yıl Kutlu Doğum için belirlediği tema; “el-Emin”…
“Mü’minler Ancak Kardeştir!”
Pasta, börek, çörek tartışmalarının gırla gittiği bu yılki Kutlu Doğum’da
ÖNDER’in belirlediği el-Emin teması ile Diyanet’in belirlediği “Emanet” temaları çok anlamlı biçimde birbirini tamamlıyor…
Diyanet’in bu temada kullandığı slogan
birkaç kelimede çok şeyi özetliyor;
“Dünya bize, biz birbirimize emanetiz!”
halitbekiroğ[email protected]
Peygamberimiz (sav)’in getirdiği mesajın kabulünde, kutsi etkisi yanında O’nun
(sav) güvenilirliği de çok etkili oldu.
Gayr-ı Müslimlerin ve müşriklerin kendilerinden olan birine değil de Hz. Muhammet (sav)’e emanetlerini teslim etmeleri, aralarındaki anlaşmazlıklarda “O emin biridir” diye sulh için O’nu (sav) çağırmaları… gibi onlarca örnek hepimizin
malumudur…
Kanaatimce el-Emin oluşun zirve örneklerinden biri de Hz. Ebubekir (ra)’in “O
(sav) söylüyorsa doğru söylüyordur!”
deyip sorgusuz-sualsiz teslim oluşudur…
Hasan El-Benna, davetçinin “anlatmadan önce yaşama”sını tavsiye eder. Eskilerimiz buna “kâl ehli değil hâl ehli olmak” demişler. “Çoban” vasıflı bir Peygamber (sav)’in bütün bir tarihi silbaştan
yazan etkisinin özüne baktığımızda “emin olmak ve emanete sadık olmak” özelliğinin en büyük mesaj olduğunu gö-
rürüz. Göklerden verilen emanete sadık
olmak yanında insanların verdiği emanete de sadık olmak. Kişisel meselelerde emin olmak kadar sosyal meselelerde de emin olmak. İbadetlerinde olduğu kadar
ahlakında da, siyasetinde de, ticaretinde
de emin olmak…
İman, emin, emanet kavramlarının hepsi aynı kökten gelir. Hepsi bize aynı şeyi
söyler ve adeta şu mesajı verirler;
Aynı şekilde Diyanet İşleri Başkanlığı da
her yıl Kutlu Doğum ile ilgili bir tema belirliyor. Bu yıl ki tema “emanet”…
Emin olmadan mü’min olunmaz…
ÖNDER 2013’te “edeb”, 2014’te ise “kardeşlik” temasını çalışmış, ağırlıklı olarak
İstanbul olmak üzere tüm Türkiye’de bu
başlıklar etrafında konferanslar, seminerler düzenlemişti…
Büyük laflarla, kocaman sloganlarla değil,
yapıp-ettiklerimizle “el-emin” olunur…
Özellikle geçen yıl işlenen “kardeşlik”
teması birkaç açıdan anlamlıydı;
Mısır’da yıllardır devam eden zalim yönetim devrilmiş, yerine meşru bir iktidar
gelmiş ama hem yerel hem uluslararası zalimler bu yönetime tahammül etmemiş ve kanlı bir şekilde yönetimi yeniden
gasp etmişlerdi. Mısır’daki kardeşlerimizin acısını paylaşmak ve onlara destek olmak için kardeşlik vurgusu önemliydi…
Ayrıca eşzamanlı olarak yanı başımızda
Ortadoğu’da Müslümanlar anlamsız bir
şekilde mezhep, meşrep, etnisite üzerinden ayrışmakta ve yer yer birbirlerini katletmekteydiler. Bu çatışmanın tarafların-
Emanete sahip çıkmadan emin olunmaz...
Parçacı yaklaşımlarla değil, hayatın tüm alanlarında maddi-manevi her türlü emanete sahip çıkmakla “el-emin” olunur...
Bugünlerde Müslümanlık hassasiyeti taşıyan bireyler/guruplar olarak eminliğimizin zedelendiği gerçeğini bilerek “iman ile ilişkimiz”i yeniden gözden geçirmeliyiz…
Üç aylar’ın gelişini de fırsat bilerek sosyal ilişkilerimizde, ekonomik faaliyetlerimizde, siyasi hamlelerimizde, ailevi/
kişisel meselelerimizde ne kadar emin
olduğumuzun silbaştan muhasebesini
yapmalıyız…
El-emin kişiler/guruplar olabilmek için,
maddi-manevi bize teslim edilen her
türlü emanete “kâl ile değil hâl ile” sahip
çıkmalıyız…

Benzer belgeler

50 tane oğlum olsa da

50 tane oğlum olsa da yenilikçi ve en önemlisi halkın sosyal haklarını isteyen ve yerine getiren eşit, paylaşımcı, barış içinde yani kısaca insanca yaşam hakkını veren siyasetçilerin yer bulacağına inanıyorum. Dünyada h...

Detaylı