SCUBA Products Page

Transkript

SCUBA Products Page
9 10 2014
SCUBA Products Page
Free Web Hosting Provider - Web Hosting - E-commerce - High Speed Internet - Free Web Page
Search the Web
SUALTI FİZİĞİ
Sualtı Fiziğine Giriş :
Sudan oluşmuş dünyamızın derinliklerinin araştırılmasının verdiği zevk ve heyecanı
karşılayabilecek çok az aktivite vardır.
Güneş sisteminde belki de tüm evrende sahip olduğu sıvı halde su miktarıyla bir eşi
http://www.scubaturk.8m.com/products.htm
1/7
9 10 2014
SCUBA Products Page
daha olmayan gezegenimizin derinlikleri aslında kısa bir geçmişte yapılan çok yoğun
çalışmalara rağmen henüz yeterince anlaşılamamış ve daha bilinmeyen pek çok
gerçeği saklamaktadır. Dış uzayı keşfeden insan aklı derinliklerin sırlarını çözmek için
yeni yöntem ve bilgiler üretmektedir. Ancak daha önce de belirtildiği gibi karada
yaşamak üzere programlanmış organizmasıyla insanoğlu, değişik ortamlarda
yaşayabilme yeteneğini geliştirme çabasında zamanın önüne geçebilmek için
evrimleşmesini beklemeyip yeni çevresinden gelebilecek zararları önleyici
izolasyonlarla bu çevrelerde duyularını işler halde tutmayı tercih etmiştir.
Suyun altına giren insan, kendi alışık olduğu çevresine göre aynı doğal temele
dayansa da farklı çalışan fizik ve kimya kurallarıyla baş etmek bunun için de onları çok
daha iyi anlamak ve ahenk kurmak zorunda kalmıştır. Sualtının verdiği heyecana uyum
sağlamakta zorluk çeken dalgıç, değişen basınç ve solunum alışkanlıkları, farklı yaşam
formları nedeniyle girdiği bu fenomenden tecrübesi ve doğal dünya hakkındaki
bilgisinin artmasıyla kurtularak, orasını kendinden bir ortammış gibi kabul etmeye
başlar. Dayanılmaz güzellikleri ve çekiciliği ile sualtı ortamına karasal vücudumuzla en
iyi uyumu sağlayabilmemiz onu yöneten doğal kanunları bilmemiz ve bu kanunların
sabitliğine inanmamızla mümkündür. Bu bölümde iç uzayın temelinin anlaşılması için
dalışın fiziği ve kimyası tartışılacaktır. Ne yazık ki fizik ve kimya terimleri insanlar
üzerinde gereğinden fazla korku yaratmaktadır. Bilim adamlarının kendi aralarında
matematiksel ifadeleri ve formülleri bir oyuncak gibi kullanmaları ve bilimsel dille
konuşmaları insanların fizik ve kimyadan korkmalarının en büyük nedenidir. Bütün
bunların sonucu olarak temelde bunlar çok basit olmasına rağmen basit
olabileceklerini görmek zordur. Bu yüzden genellikle bu kurallar bu olguları çok iyi
bilenler tarafından pratikte rahatlıkla kullanılabilirler. İlerdeki bölümlerde
görülebileceği gibi fizik ve kimya hakkındaki genel fikirler yanlış anlaşılmaktadır. Basit
anlamda kimya, maddenin kompozisyonunu, yapısını ve özelliklerini, fizik ise madde ve
enerjinin davranışlarını inceler. Biraz mantık biraz matematiksel bilgi biraz kapasite
herkesin fiziksel kanunları ve kimyasal yöntemleri anlamasını sağlayabilir ve bu
kurallar genel anlamda dünyayı ve özellikle su altını yönetir.
BU BÖLÜMDE GÖRECEKLERİNİZ
Bu bölümde dalış biliminin temel bilgilerini ortaya koyarsak ilk olarak maddenin
durumu. kompozisyonu ve doğası tartışılacaktır. Maddenin en küçük yapı taşı
olan atomun içindeki daha ufak parçacıkların birbirlerine olan etkileri
incelenecektir. Diğer incelenmesi gereken sorular ise şunlardır;
Atom nelerden oluşmuştur? Yapısı neye benzer? Maddeler nasıl bir araya
gelmiştir? Hangi faktörler maddenin katı, sıvı yada gaz olacağına karar verir? Enerji
nedir? Bu bölümde ayrıca bilim adamlarının iletişim için kullandıkları dili basitleştirmek
için metrik sistemden de kısaca bahsedilecektir.
Sonra, dalgıçların özel ilgi alanları olan suya göz atılacak ve suyun yapısı, kendine
has özellikleri açıklanacaktır.
Eğer su polar bir molekül olmasaydı ver yüzünde hayat nasıl varolacaktı, sorusu bu
alt bölümler içinde açıklanacaktır. Diğer açıklanmaya çalışılan sorular ise şunlardır:
Sıcaklık ve su arasındaki özel ilişki nedir? Buz niçin batmıyor da yüzüyor? Niçin su
bazen mavi bazen yeşil yada diğer renklerde görünüyor? Neden su altında ses 30
kilometreden daha uzak mesafelerden bile duyulabiliyor? Bir maddenin yüzerliliğini
yerçekimi nasıl etkiliyor? Gene bu bölümde maddelerin basınçları ve bizi kuşatan doğal
hava denizinin üzerimizdeki etkileri incelenecektir. 30 metre derinlikteki bir dalgıca ne
kadar basınç etki ettiği ve bu basıncın niçin dalgıcı sıkıştırarak öldürmediği, içinde
yaşadığımız atmosferi oluşturan gazların niteliği bu bölüm içerisinde incelenecektir ve
şu sorulara cevap bulunacaktır;
Niye hava soluyan her türlü canlının yaşaması okyanuslarda büyük miktarlarda
bulunan planktonun elindedir? Niçin helyum solumak bizim garip bir ses çıkarmamıza
neden olur? Heliox nedir? Evrende en çok bulunan element hangisidir?
Bu bölüm içinde gazların davranışlarına göz atılacak, kinetik gaz teorisinin nasıl
geliştiği ve bundan genel gaz kanunlarının nasıl oluştuğu ve bunlara bağlı olarak
http://www.scubaturk.8m.com/products.htm
2/7
9 10 2014
SCUBA Products Page
gazların basınç hacim ve sıcaklığının nasıl hesaplanabileceği tartışılacaktır. Klasik gaz
kanunlarının dalışa nasıl uygulanacağı pratik örneklerle açıklanacaktır. Tartışmalar
esnasında şu sorulara cevap bulunacaktır: Beş santimetre karelik bir kutuda her bir
saniyede çarpışan molekül sayısı nedir ve bunun yanı sıra mol ne demektir? Eğer scuba
tüpünün ısısı 15 santigrat derece değişirse basınçtaki değişim ne olur? Su üstünde
solunması güvenli olan bir gaz karışımı su altında solunduğunda nasıl zehirli hale
dönüşür? Gazlar sıvının içine hapsedilse de basınçlarını hala sürdürebilirler mi?
Bunların hepsi bu bölümün ilerleyen kısımlarında açıklanacak. cevap bulunmaya
çalışılacaktır. Umarız dalış fiziği ve kimyası hakkında tartışılan konular sizin için
öğretici, anlaşılabilir ve eğlenceli olur. Aslında bu bölümün sonuna gelindiğinde bu
konuların şaşırtıcı derecede basit olduğunu siz de anlayacaksınız.
MADDE
Tüm evren maddeler tarafından oluşturulmuştur. Bu güne kadar bilim adamları 100’
den fazla maddeyi adlandırmışlar ve basit bir sınıflandırmaya sokmuşlardır. Bunların
90’ ı doğal elementlerdir, geri kalanlar ise laboratuarlarda elde edilmiştir. En temel
seviyede doğada bulunan ve bulunmayan tüm maddeler periyodik cetveli oluşturur ve
bunlar element olarak isimlendirilir. Bu tanımlamaya göre elementler tek tip atomların
birleşmesiyle meydana gelir ve elementler kimyasal yöntemlerle atomlardan daha
küçük parçalara ayrılamazlar. (Buna rağmen elementler nükleer fizyon ve parçacık
hareketi yoluyla daha da küçük parçalara dönüşebilirler.)
Su iki elementin birleşmesinden meydana gelmiştir. 1-Oksijen, ve 2-Hidrojen.
Kimyasal yöntemlerle su meydana geldiği iki elementine ayrılabilir fakat kimyasal
yöntemler elementleri daha fazla indirgeyemez. Elementler atomlardan oluşur.
Atom, elementin bütün özelliklerini sergileyen en küçük parçasıdır. Atomlar
inanılmaz derecede küçüktür. 0 kadar küçüktürler ki eğer atomlar sıra sıra dizilselerdi
bir tek sayfanın kalınlığına ulaşmak için milyonlarca atom gerekirdi. Atomlar küçüklük
sırasına göre üç parçacık içerir: Bunlar: (-) yüklü elektron, (+) yüklü proton ve yüksüz
nötrondur. Nötronlar ve protonlar atomun çekirdeğinde yerleşmiştir. Protonlar
çekirdeğin (±) yükünü oluşturur. Çekirdeğin etrafında hareket eden (-) yüklü
elektronlar orbital bulut olarak isimlendirilirler. Bu iki zıt yükün birbiri ile etkileşimi
atom içinde olur Ek olarak, proton ve elektronların toplam sayısı birbirine eşitse bu
atoma noniyonize atom denir ve bu atom elektriksel olarak yüksüzdür. Bu atomlara
zaman zaman yerinde duramayan küçük toplar denmesinin nedeni orbital yörüngedeki
elektronların çok hızlı hareket etmesindendir.
Elektron bulutunun çapı çekirdeğin çapından 100.000 kere daha büyüktür.
Karşılaştıracak olursak eğer hidrojen atomu 4 mil çapında olursa çekirdek ancak bir
beysbol topu büyüklüğünde olacaktır. Ayrıca proton ve nötronun ağırlıkları bir
elektronun ağırlığından en az 2000 kere daha fazladır, bu nedenle atom ağırlığının
%99.9’ unu çekirdek oluşturur. Atomun içindeki parçacıkların toplam kütlesi atomun
atomik kütlesi olarak ifade edilir. Genel olarak çekirdek içerisindeki proton sayısı
elementlerin ayırt edici özelliğidir. Bu proton sayısı atom numarası olarak adlandırılır.
p= proton sayısı=atom numarası
p-rn= kütle numarası
Aynı elementin bazı atomlarının nötron sayıları farklı ama proton sayıları aynı olabilir.
Böyle atomlara izotop atom denir. (Ayrıca, İzobar= kütle numaraları eşit proton
sayıları farklı. Izoton= nötron sayıları eşit proton ve kütle numaraları farklı elementleri
gösterir.)
Atomlar birbirleri ile birleşerek molekülleri oluşturur. Farklı elementlerden oluşan
moleküller birleşerek bileşikleri oluşturur. Molekül, bir element yada bileşiğin doğal
özelliklerini gösteren en küçük parçasıdır. Sıklıkla bileşikler oluştuğu elementlerin
özelliklerinden tamamen farklı özellikler gösterir. Su, bu düşünce için mükemmel bir
örnektir. Suyun her iki komponenti de (oksijen ve hidrojen) doğal ortamlarında son
derece reaktiftirler. Fakat birleşip suyu meydana getirdiklerinde tamamen yeni ve
stabil bir madde oluştururlar. Bu madde kesinlikle kendini oluşturan elementlerden
farklı bir özelliğe sahiptir. Bunu da, oda sıcaklığında oksijen ve hidrojenin gaz, suyun
ise sıvı olması kanıtlar.
http://www.scubaturk.8m.com/products.htm
3/7
9 10 2014
SCUBA Products Page
Atomlar oluşturdukları moleküllerde birbirlerine bir uçtan bir uca bağlarla
bağlanırlar. Bu bağlara kimyasal bağlar denir ve bu bağlarla olan biçimlenme kimyasal
reaksiyon olarak adlandırılır. Sadece atomik yapıları birbirleriyle uygun atomlar
birbirleri ile bağ yapabilirler. Bu uyum ise atomların elektron düzenlenmesine bağlıdır.
Elektronlar çekirdeğin çevresinde birbirlerinden bağımsız olarak dolaşırlar ve bunlar
orbitleri veya yörüngeleri oluştururlar. Her bir yörünge belli sayıda elektron içerir.
Atomun ne kadar reaktif olduğunu son yörüngesindeki elektron sayısı belirler.
Eğer atomun son yörüngesi dolu ise başka atomla birleşemez. Bu atoma stabil atom
denir. Örneğin helyum ve neon gibi son derece stabil atomları olan gazlar soy gazları
oluştururlar ve bunlar zaman zaman dalışta kullanılır. Diğer atomlar bağ yapmak için
çok isteklidir. Fakat sadece bazı belli elementlerle bağ yapabilirler. Bu atomların bağ
yapmalarının amacı son yörüngelerini tamamlamak içindir. Bu olay iyonik ve kovalent
bağlarla sağlanır. Örneğin kullandığımız sofra tuzu, NaCl’deki bağ iyonik bağdır. Bu
örnekte Na atomunun 11 elektronu vardır, son yörüngesinde ise 1 elektronu vardır. Cl
atomunda ise son yörüngede 7 elektron vardır. Yani her iki atom son yörüngelerini
stabil hale getirmeye çalışır. Bunun için Na son yörüngesindeki elektronu verir ve
proton sayıları elektron sayılarından fazla olduğu için (±) yüklenir. Cl ise son
yörüngesini S’e tamamlamak için Na’un verdiği elektronu alır ve stabil hale geçer. Yani
Cl’un elektron sayısı proton sayısından fazla olur. Bu da Cl’un (-) yüklenmesi demektir.
İşte bu şekillenme iyonik bağ ile sağlanır. Bazı atomlar son yörüngelerini tamamlamak
için ne elektron alır ne de elektron verir. Bunun yerine gerekli elektronları karşılıklı
yararlanacak şekilde paylaşırlar. Bu da kovalent bağ olarak adlandırılır. Bunun en
genel örneği sudur. Su, iki yüksek reaktif element olan oksijen ve hidrojenin bileşimi
sonucu oluşur ve stabil bir bileşiktir. Oksijen son yörüngesini tamamlamak için yani
stabil olmak için iki elektrona ihtiyaç duyar. Hidrojen atomları ise tek elek bir
elektrona sahip olduğundan stabil hale geçmek için sadece bir elektrona ihtiyaç duyar.
Oksijen tarafından kabul edilen iki hidrojen atomunun elektronları paylaşılarak
oksijenle her iki hidrojen atomu da elektron verir. Bunun yerine gerekli elektronları
karşılıklı yararlanacak şekilde paylaşırlar. Bu da kovalent bağ olarak adlandırılır.
Bunun en genel örneği sudur. Su, iki yüksek reaktif element olan oksijen ve hidrojenin
bileşimi sonucu oluşur ve stabil bir bileşiktir. Oksijen son yörüngesini tamamlamak için
yani stabil olmak için iki elektrona ihtiyaç duyar. Hidrojen atomları ise tek bir
elektrona sahip olduğundan stabil hale geçmek için sadece bir elektrona ihtiyaç duyar.
Oksijen tarafından kabul edilen iki hidrojen atomunun elektronları paylaşılarak
oksijenle her iki hidrojen atomu arasında bağ kurulur. Bu kimyasal reaksiyon sonucu
suyun bilinen sembolü yani H20 oluşur. Bu moleküllerin diziliminden dolayı su kendine
has özel bir yapıya kavuşur.
MADDENİN HALLERİ
Elementler ve bileşikler 3 halden birinde olabilirler. 1-Katı 2-Sıvı 3-Gaz. Örnek olarak
su oda sıcaklığında sıvı halde bulunur. Uygun ortamlarda katı ve gaz hallerinde
bulunur. Maddenin içinde bulunduğu hal, o maddeyi oluşturan moleküllerin göreceli
olarak yakınlık veya uzaklığına ve göreceli olarak sıkılığına bağlıdır. Tipik olarak
molekülü etkileyen en önemli faktör sıcaklıktır. (Basınç da önemlidir ancak çoğu
olayda daha az öneme sahiptir.)
Maddedeki moleküller düzenli şekilde sıraya dizilmiş ve yerleşmiş ise bu madde
katıdır. Maddeyi ısıtırsak moleküller düzenli yerleşik pozisyonlarını kayarak
kaybederler ve sıvı hale dönüşürler. Sonunda eğer sıcaklık daha da yükselirse
moleküller daha da fazla parçalanırlar ve tamamen maddenin yüzeyinden ayrılarak gaz
haline geçerler. Sıcaklık gerçekte bir maddenin aktivite miktarının ölçüsüdür. Çok fazla
aktif bir maddenin aktivitesi azalırsa o madde sırayla ılık ve sonra soğuk bir madde
halini alır. Buzu örnek alırsak; su ve su buharının katı hali buzdur ve soğuk bir
maddedir. Diğer bir deyişle buz içinde bulunduğu halde oldukça az bir moleküler
aktiviteye sahiptir.
Katılar ve sıvılar sıkıştırılamaz. Bununla beraber gazlar fazlaca sıkıştırılabilen
maddelerdir. Normal atmosfer basıncında, oda sıcaklığında herhangi bir zamanda bir
kutunun toplam hacminin binde birini molekülün gaz hali doldurur. Bu açıklıyor ki gaz
halindeki maddenin sıkışma derecesi çok fazladır.
http://www.scubaturk.8m.com/products.htm
4/7
9 10 2014
SCUBA Products Page
ENERJİ
İş yapabilme kapasitesi enerji olarak tanımlanır. Bu yüzden enerji ve iş kavramları
yakından ilişkilidir. İş uzaklıkla uygulanan güç arasındaki ilişkidir. İş, yol boyunca
uygulanan güçtür.
Enerji, (nükleer reaksiyonlar dışında) yoktan yaratılamaz veya yok edilemez. Fakat 5
temel forma dönüştürülebilir; Isı, ışık, elektrik, kimyasal, mekanik enerji.
Isı enerjisi:
Önceden söz edildiği gibi maddeleri meydana getiren moleküllerin hareketi sonucu
oluşur. Fazla hareket daha fazla ısı enerjisi oluşumuna neden olur.
Işık enerjisi:
Elektromanyetik radyasyonun bir enerji şeklidir. En iyi örnek güneştir. Güneş
bitkilerdeki fotosentez olayı için enerji sağlar.
Elektrik enerjisi:
(-) Yüklü elektronlar ile (+) yüklü protonların karşılıklı etkileşimi sonucu meydana
gelir. En iyi potansiyel elektrik enerjisi örneği pillerdir.
Kimyasal enerji: Maddelerdeki moleküllerin düzenlenmesine bağlı ortaya çıkan bir
enerjidir. En iyi örnek benzindir. Yandığı zaman kimyasal reaksiyon sonucu benzinden
enerji salınır.
Mekanik enerji: Hareket sonucu oluşan enerjidir. Maddelerin durumuna ve
pozisyonuna bağlıdır.
Potansiyel enerji:
Cisimlerin konumu ya da şekil değişikliğine bağlı olarak sahip oldukları enerjiye
denir. Cismin yer değiştirme hareketinden dolayı sahip olduğu enerjiye kinetik enerji
denir. Mekanik enerjinin her iki formu da görülebilir.
ÖLÇÜ BİRİMLERİ :
Fizik standartları bir madde veya enerjiyi diğeriyle karşılaştırma temelleri üzerine
oturtulmuştur. Bu standartları anlamak ve kullanabilmek için dalgıcın ölçüm birimlerini
bilmesi gerekir.
Metrik ve İngiliz Sistemleri :
Kuvvet, uzunluk ve zaman ölçümünde iki ayrı sistem kullanılmaktadır. İngiliz ve
Metrik sistem. Bu gün İngiliz sistemi yalnızca A.B.D.’ nde kullanılmaktadır. Bu sistemin
birimleri paund, feet ve saniyedir. Tüm Avrupa uluslarınca kullanılan metrik sistemin
birimleri ise metre, kilogram ve saniyedir.
METRİK SİSTEM
Fizik ve kimya dilinin anlaşılmasının yolu hesaplama ve ölçmede kullanılan
yöntemlerin anlaşılmasına bağlıdır. Bu sistem metrik sistem olarak bilinir. Tüm
dünyada klasik olarak bu sisteme ölçme sistemi denir. Bilimsel uygulamalarda metrik
sistem İngiliz sisteminden daha kolaydır. Bir birimi diğer birime çevirirken hata
yapılmaması gerekir. Metrik sistemin anlaşılmasının anahtarı ön eklerinin anlamlarının
iyi bilinmesine bağlıdır. Bunlar aşağıdaki gibidir:
http://www.scubaturk.8m.com/products.htm
5/7
9 10 2014
SCUBA Products Page
Kilo 1000
Mili= 1/1000
Santim 1/100
Desi 1/10
Uzunluk ölçülerinde ise temel birim metredir.1m= 39.3 7 inch ‘e eşittir. Daha küçük
birimler desimetre (1/10m), santimetre (1/100m) ve milimetre (1/1000m) ‘dir. Daha
uzun uzunluklar için kilometre birimi kullanılır.
1 km= 1000m ‘dir veya 1.6km
=
1 mil’dir. Alan birimleri ise metre kare ile ölçülür. Örneğin 10cm ve 50cm kenarları
olan bir dikdörtgenin alanı 500 cm kare veya diğer bir deyişle 0.05 m2.
Hacim ölçümleri ise metre3 yapılır ve 1000cm3 metrik sistemde 1 litreye eşittir.
Örneğin boyutları 10cm 20cm 30cm olan bir kutunun hacmi 6000 cm3 veya 6 litredir.
Maddelerin kütle ölçümü ise gram la gösterilir. 1gr, 1cm3 (cc) saf suyun kütlesine
eşittir. 1kg ise 1000gr a eşittir. Bu yüzden 1kg, 1 litre suyun kütlesine (1000cc ye)
eşittir. Daha küçük ağırlık ölçüleri ise desigram(1/10 gr), santigram(1/100 gr) ve
miligram(1/100 gr) şeklindedir. Diğer bir deyişle:
1 kg ;1 000gr= 1 000. 000 miligram
1 gr= 0,001 kg = 1000 miligram
Dalgıçlar gaz basınçlarını ölçmek için metrik sistemi kullanırlar. Tipik olarak basınç
bu terimlerle kg/cm2 olarak ifade edilir. Fakat mmHg olarak gösterimleri de kullanılır.
Metrik sistemde 760 mmHg 1 atmosferdir ve bu da 1 bar şeklinde ifade edilir.
Sıcaklık ölçümlerinde metrik sistem çoğunlukla Celcius sistemi kullanılır. Celcius
sisteminde
Suyun donma noktası 0 olarak kabul edilir, bu değer Fahrenheit sisteminde 32 F’a
eşittir.
Suyun kaynama noktası ise Celcius sisteminde 100 C dereceye. Fahrenheit
sisteminde ise 212 F’ a eşittir Bir sistemi diğer sisteme çevirmek için aşağıdaki
eşitliklerden yararlanılabilir.
C= 5/9 x (F-32)
F=(9/5xC) + 32
Sıcaklık ifadesinde zaman zaman mutlak sıfır terimi kullanılır. Kelvin, Celcius,
Fahrenheit birbirlerine çevrilebilir. Bu çevirin/er bilimsel hesap/ama/arda kullanılır.
Okunan C derecesini Kelvin ‘e çevirmek için 273 eklenir. Yani 0 C = 273 K dir.
Fahrenheit’ı Renkin’e çevirmek için okunan F’a 460 eklenir.
Su altındaki fiziksel olaylar dalgıçları etkiler. Fakat maddelerin su altındaki
davranışları öğrenilmeden önce suyun genel özellikleri ve yapısı öğrenilmelidir.
Su aslında çok basit kimyasal bir yapı içerir. Daha önceden de belirtildiği gibi iki
hidrojen atomu ile bir oksijen atomunun birleşmesinden oluşur. Oksijen atomu
hidrojenlerin elektronlarını ortak kullanma eğilimindedir ve oksijen atomu hidrojenin
elektronlarını kendi çekirdeğine doğru çeker. Bu oksijende önemsiz bir (-) yüklenmeye
ve hidrojende ise önemsiz bir (±) yüklenmeye neden olur. Bu düzenlenme sonucunda,
http://www.scubaturk.8m.com/products.htm
6/7
9 10 2014
SCUBA Products Page
su polar bir yapıya kavuşur böylece her bir su molekülü diğer su molekülleri ile
etkileşir. Bundan dolayı su iki farklı bağ karakteristiğine sahiptir. Atomlar kovalent
bağlarla kimyasal olarak bir arada tutulduğu halde moleküller daha uzaktaki
moleküllerle daha zayıf bir elektriksel bağ olan hidrojen bağı ile bir arada tutulurlar.
Molekülün polaritesi sonucu meydana gelen bu zayıf hidrojen bağları su molekülünün
kendine has özelliklerini verir. Örneğin, polarite olmasaydı su molekülleri
birbirlerinden ayrılma eğiliminde olurlardı. (Aynen diğer ufak molekül ağırlığına sahip
maddelerde olduğu gibi). Eğer bu doğru olsaydı dünya ne kadar farklı olurdu. Şanslıyız
ki su eşsiz bir maddedir.
http://www.scubaturk.8m.com/products.htm
7/7