Oku
Transkript
Oku
Voleybol Klasik Müzik Kolu M ezunlanmızın 1 de 2. olmuştur. 1990-91 OAretim yılında ıııllsabakalat daha başlamamışur. Orta.okul Erkek Voleybol Takımımıı lstanbul'da ilk 3, Tilrkiye birincililinde ilk 4 dereceyi be· yardımlanyla akustili yeniden dQıenlenen m0%ilc kolu odası bnınn yıl boyunca kol elemanlarına açıktı. Ayrı ca odaya alınan yeni mOzik seti, kaset ve disklerle kolun teknik eksiklikleri bir OlçQde giderildi. Boylelikle Klasik Mll· zikle ugtaşanlar istedikleri çalışma or· tamına . kavu.ştular . . <knçltr, b/ltün Omid.f vatan 989-1990 OAretim yılında Onaokul Erkek Voleybol Takımı lsıanbul ve Sinop'ta. yapılan yan finaller· şimdi slı;dtdir, Htr ltY si.tin, vatan da siVn htr ~rt/ slt;in. T.F/XRET ' denemiştir. di Use Erkek Voleybol Takımımıı cid· sakatlıklar ve dersle sporu beraber 1 gOınremeyen çocuklanmııuı aynlması 1' nedeniyle ıayınamış olup lsta.nbul birin· cililinde ilk altı derece hedenenmiştir. l' Galatasaray Lisesi Yayın Organıdır Yıl: 26 SAY!: 1 ARALiı< 1990 i 1 ı ' ı Tiyatro Kolu çtiAimiz yıl "Ölüler Konuşmak isterler" adlı oyunu sahneleyen Tiyatro Kolu Lise BölUmU bu· nun yanısıra tiyatro tarihi, oyuncuJuk ve dramaturji ağ,ırlıklı lcorik çalışma programım da sürdDrdU. Ortaokul bO· ıomu ise kOçUk sınıfların katılım eksik· liğinden dolayı ortaya çıkan kadro ye. tersizligi sonucu tiyatro tarihi ve oyun· culuk çalışmalarıyla yetinmek zorunda G kaldı. Tiyatro Kolu her yıl olduğu gibi bu yıl da Beyoğlu (Lise + Orıaokul), Orıaköy (Use + Ortaokul) oJmak üzere dört kadro halinde çalışacak. Her kadronun bir oyun sahnelemesi ve yıl içinde paneller dUıenlcm csi amaçlanıyor. Ayrıca Tiyatro Tarihi, Oyunculuk ve Dramaturji konulu çalışmalara devam edilcoektir. Tiyatro Kolu üyelerinin en bUyQk dileAi kUçUk kardeşlerimizin Or· taokul Tiyatro Kolu'na gereken duyarhltlı gôStermcsidir. --- - -=--·-- •• Uç Senenin Ardından '• l - tık geldllinit ıaman yapılan rD· portajda üniversite ve GalaıasarQ)''ı beraber giitürdü/ünüt ıöylen/yordu. Bu durum hlilli devam tdiyor mu? ıabii. Yine aynı görePdt misinit1 Evet, ıaıen Oalatasaray'da gOrev - Ediyor - f t yapabilmem llniversitedcld görevimi ak· satmamama bağlı. Ve üniversiteden izin alırken, bir yıl süreyle ve bu şartla de· Diyor. Her yıl eylUI ayında tekrarlanı· yor bu. - Zorluklarla kt1T11/aşm1>VJr mum· nu.:.? .. ' . - Tabii. Belli ıamanlarda Qniversiteye gitmek zorundasınız, Oniversitedclci dersleri aksatmamak zorundasınıı, ay· nca biraz yonı<u olanı; yüksek IUans ve doktora dersleriyle sınavları vardır; sonede on-onbeş doktora tezi okuyup on· yapmak zorundasınız. Tabii bunlar insaıun vaktini alıyor, bunlar zorluyor tabii, burdan ayrılmak zorunda kalıyorsunuz bir de. - lı.nin ÇJk"ıama ihtimali var mı? - Şimdi şOyle söyleyeyim; var ıabii, bu usulun ilk şartı ilgili OAretim gOrevlislnin kendi isteli, o var. ikincisi M.E.B. 'nin isteli, o dav.a r, bir itiraı ları yok gibi gOıllkliyor şimdilik. Yani burada Onemli bir sakınca olmadıkça bu devam cdec:ek gibi gOıllkDyor. Birdi· ler şan, Marmara Oniversitcsi RektO· r0•non oluru, sanırım onu da şu anda muhafaza ediyoruz, hAJa benim gelmeme i:ıin veren bir hava var, zira rektör benim üniversite görevlerimi aksatma· dıtımı kabul ediyor (vakıf başkanının ı arın sınav lnrını ı Mensubiyetimizin Mayasınadır Borcumuz... Çıkarken ." ...; Dış ticaret işlemleri nizde birşeyler eksik mi kalıyor? Aksayan birşeyler mi var? Ytfl(Jr sonrq yeniden çı kıyor Türk bankacılık dünyasında saygı n bir yeri olan müşterilerinin menfaatlerini kollamayı ana ilke edinm iş bir bankanın desteQini al mayı deneyin. Esbank'ı deneyin. l Dış ticaret işlemlerinde uzman bir ekibin ileri otomasyon teknikleri ile size sunduQu TAh1BUR. ilk çıktılı gOnka ıtbi ,a. ut ve SQf. Oku/don hobtrleıl metu,... lora, meıunlar11ı/iklrltrlnl dlrtncllt"taŞl)'On, (JSfında her ay çık,nası ı~ rtke.n yayın organı okulun. lstl)iOl'11ı ki. CSL Go.uıe \'e DA y AN/$}.IA il• birlikteçalıp.rn TAh1BUR wtnoıın· dan bu StrteomorkNJılımıı gibi Pifo,... dan Pifa\•o çıkabilsin. Farkında defiliı tlimlıde olanların. hızı kazanın. $imdi)'< kadar çok tktlklltl hlswll· "Vakit nakittir" sözünün işinize yansıması nı izleyin. Ancak o da GALA· TASARA Y Bilim. Kii.ftilr, Smtot lJıtt'.. tisitEbl ktndi 4yo.lc/aruun liW iM bfl- fen blrarapı l TAAIBUR. #bi/«Jtk -.~ bıutdan blJyl~ dall• dQ.. unli. doJoo İft'll/ wııi•lf$tlrllmf1 IW -'ldt yqyı1tlanocok Halta vıman ~n bdirll kon~ do Yofu•/apnq ~ ..,.ı.n bllt "'4oık. /lttiyoamıı 1# ~ntt ~ IB IESBANK I "Tedbirli ve Kararlı" • li. 8111111 do SIJllqabikfttlimiu ino- ._.,,. Yardımklnnda11 6'0rll $it. Okt•:y KURTBôKE)< w Sn. ZEYT/f/()(JLU"M let<kkQr tdfriı. /.'ol: y...,, • I nsanııı kendi ynşanlısından exptrience ("yaşantı" sözcüğOnU, vtcu" anlam ında kullanıyoruın), basmnkalıp hayat dersleri üretip, kar· şısındakilcre -genellikle de daha gençlere· öAOtlemcsinin man4sızlığını biliyo- rum. Ama, itin verirseniz, ''Galatasaray'' Oıeri_ne, ''Galatasaraylılık'' üzerine söylemek isıediklerimi, bu defalık, bir ''hayat dersi''ndcn yola çıkarak dile getireyim. Otuıbeş ile kırkbcş yaşlar arasında· ki on yıllık donem, insan hayaurun en lphimlre parçası . ''Yolun yar1Sına'' gelmiş olmanın vcrdili bilinçalu bir telaşla, in.sanın, hatalar ve sevaplar jçi.ode, varlılını tahkim etliii bu donemde, yıllar akıl almaz bir hızla geçip gidiyor. ömrnmıtıOn bu en kavgalı yıllannda çQnkO, biıe ıamanı yavaşlatma imklnını veren yapıma keyfin• ayıracak ıa man bulaınıyoruı çoğunluk ... O dönem biııilinde gerçi, sayılı yıl· larımızın akış hızı da daha insaflı bir te- mpoya giriyor. Ama, gençlik de, artık epey gerilerde kalmış oluyor. O zaman sı ra, muhasebeye geliyor! öncelikle de, o göı açıp kapayana ka· dar geçen on yılın muhasebesine ... Ben, Oalaıasaray'ın, Oalatasaraylılıiın ne olduğunu, asıl bu muhasebe süre<:inde kavrayabildiğimizi düşünüyorum. ilk günlerde, taş koridorların sessizlijlinde yaşanan bırakılmışlık duygusu; birbiri üstüne katlanacak sekiz kocayı · lın gözde bllyQmesi; sınav heyecanlan: gül bahçesindeki çınarlara kazınan okul numarası ve adın başharOcri; Konferans Salonu'ndaki ''Şamaıa Cecelcri''; zil çalınan gllnlerde, büyük tenefOsıe mutfaktan yürütülen taıe ekmekler; Orand Cour'daki ilk sigara; arka taraftaki ••penle',dan. ya da On bahçenin par· maklıklanndan özgürlüğe açılışlar; sı nıfça örgütlenen ''canlı''lar. .. Her ku· şak için ortak olan, bOylc binlerce anı· nın yaramıı, ol~rduğu bir mensubf· yet Galatasaraylılık. Galatasaraylı olan herkesin solumaya ihtiyaç duyduğu ~ir mensubiyet ... Ama bu mensubiyete, o çok büyük OıclliAini veren şey; her yatılı okulda, Uç aşıtıı beş yukarı, benzerleri yaşanmış olayların anıları değil. O anıların içinde yer aldıAı, o anıları bütünleştiren ve o anılara yalnıı Oalatasaraylılara Ozgü olma tadını veren or· tam, asıl, UstUnde durdu.ğun1 mensubiyeti farkhlaşun,yor. Bu da bir kOIUlr onaını. AkılcıJılı Bi· !imsel Kusku'nun içinden damıtıp, ozgOrlOj O aklın armatanı olarak sunan, OzgOrlOIDn cumhuriyetçilikle, cumhu· riyetçilijinsc laiklikle mumknn olabilecelini Olteten bir kOlıOr ortamı. Ömür ıempomuıun iyioc hıılandıiı , o on UÇU· cu yıl boyunca varltlımw tahkim eder· ken de, sonraki yıllanmızda o varlılı ya· şarken de -emin olun buna· bizlerin, Oalatasaraylıların en çok borcumuz, mensubiyetimizin mayası olan o kültOr orıamınadır. Turhan ILGAZ Geçmişten Bir Yaprak Okumak ve Yazmak İhtiyaçtır 26 Sayı: tarafın P et les choses. Mais, paradoxalemenı, beaucoup plus dtroutant est le spectacle des lieux inchangts, parce qu'entre eux et nous vient s'interposcr unc ~paisse ur de temps, parce que leur immutabilite nous fait prendie conscience ·et douloureusement· de notre contingence. C'est ce que j'Cprouvai ce premier jo.. ur d'octobre 1988 ou, guide par M.Zemor - un ''ancien'' lui aussi et je ne pouvais rever introducteur plus appropriCje traversais les jardins effeuilles, poussais la porte a double batıant, m'engageais dans les vastes et sonores coulo· irs, saluais au passage tant de vieilles connaissances qui me reconnaissaient. Un sentiment d'irrCalitC me submerg.eait: eıait...ce bien moi, ici, acette heure ou alors le jeune professeur de vingt ans auparavanı, quelques kilos et quelques rides en moins, des cheveux et des Ilıu.. sions en plus? Par bonheur pour mon adaptation nouvelle, ilme fallut vite acquerir des habitudes motrices differentes. Ainsi, aussitôt franchie la porte d'entree. au rez-de-chaussCe, mes pas me portaienı tout naturellement ıl dro· ite, la o~. jusqu'A ees dernieres annees, se ırouvalt la salle des professeurs. A côtı? Ctait l'officine du th~ oiı s'activaient Abiddin Efendi et Rifat. Ce dernier, ıl peinc m'apcrccvait .. il le malin, vers ha.it heures et demie - ıes cours commen· çaient alors il ncuf heures . qu'il m'apportait un grand verre de the, sorte de rituel, avec le •'simit'' achet~ au-dehors, du petit-d~jeuner que je prenais ainsi au lycee: je dormais sans douıe plus longtemps a l'epoque et neme levais qu'au plus juste! La salle actuelle des professeurs est beaucoup plus vasıe et plus majestueuse, mais il m'arrive de regret~ ter l'ancierıne, plus intime, plus close sur elle-meme avec ses tentures de velours rouge! Mais, direz-vou-s, un tycCe n'est pas falı que de jardins et de batiments, d'un dedale de couloirs et de salles de classe. Et les eleves? Quelles differcnces ent· re ceux d'il ya quinze ans et ceux d'aujour d'hui? En depit des variations exterieures dues ıl la mode (peut. ötre moins de vestes bleu-marine r,ş.pidcment bouıonnees pour parler au professeur). je crois que le ''Galatasaraylı'' reste assentiellement le m~me. Je suis ıente d'emprunter a l'un de mes coll~gues d'alors, M. Guery, sa metaphore florale (que Gülbaba n'eOt pas d~avouee): La plante que l'on appelle ''alumnus ••eıc.. ve'') galatasaraien '' est une variCtc!: robuste, parfois grimpante sur les mu.rs, aimant le grand air plus que les lietıx renfermCs; elle demande des soins cons· tants et utıe vigilance accrue dans cert3ines pCriodes de son d6veloppement, appel~es ''examens''. oiı un !tre de ı·e spece bipede, genC!alement affuble de luneues se penche sur elle pour contrôler si elle a assimiıe les substances nut· ritives indispensables ... A y regarder regarder de pres, je po- urrais signaler certains changements dans le comportement et le langage. En quiııze ans, le jargon (cet idiolecte que cree a son usage ıoute societe fermee) du " Galaıasaraylı" a forc~enı ~olue. C'est ainsi que j'ai dCi rne resig:ner ace que ''badem'' ne signifie plus aujourd' hui p!atement q ue le fruit (!'amande) alors que le mot etaiı doue autrefois d'une vaste polysCmie dans un domai· ne bien particulier: sCcher un eours, faire annuler un travail e<:rit, fai.re reporıer un examen ... Une consolaıion toutefois: le ''canlı'' demeure, si ·j'ose dire. bien vivant! ll me semble aussi, toujours par comparaison avec mon premier .W:jour, que la rnixitC est ressentie aujourd' hui comme tOUt 3 fait naturelle, a)OfS QU'elle Ve> naiı timidement de debuter a Beyogıu quand j'y arrivai, provoquaot che:z les eleves des prises de posiıion radieales et des discussions animCes. Mais au-dela de ·variations miniınes, ce qui domine pour moi c'est la perma· nence au point que, par un curieux ren· versement, aujourd' hui c'est ma pı?ri· ode d'eloignemenı d'lstanbul qui me semble frappCe d'irrCalitC et qu'il m'ar· rive parfois deme demander: •• Ai-je jamais quittı? Galatasaray?'' Si, en conclusion de ceue breve analyse, il m'Ctait loisible de former un voeu_.voici ee que je souhaiıerais: que'ceux qui sont nos eıeves aujourd'hui, de la meme façon que leurs aınes qu'il m'arrive de rencontrer, se souviennent plus ıard avec emotion des heures q ue nous passons ensemble, si imparfaites, difficiles ou ternes puissent elles quelquefois ıeur paraitre au presenı. Quelle coloration magique ne prendront-efies pas dans le souvenir! Georges DOUMERCUE 1 Sahibi ve Sorumlu Müdürü: Galatasaray Lisesi Adına Okul Mtldürü 'Prof.Dr. Yıldızhan YAYLA Yayına Hazırlayanlar _.., ~...., '"""..(;? Galatasaray Lisesi OPAL Reklam ve Organizasyon Hizmetleri __--. ._ ~.-~ : Metin BALCI Oğuzhan PALA Adreı;: Oalatasaray Lisesi lstiklfil Caddesi - ISTANBUL Dtızenleme: dan ortaklaşa hazırlanan programlarla, bu seneden itibaren Fen ve Co~rafya dersleri yapılacak. iki yeni fizik laboratuvan yapıldı ve eksiksiz çalışır hale getirildi. Kimya laboratuvarının da büyük bir kısmı tamamlandı; bir ay iç.inde çalışır hale getirilmesi planlanıyor. Şatoda piyano ve müzik setine sahip yepyeni bir mUzik odası yapıldı. Resim odası yenilendi. * Kondisyon merkezi için çalışma lara başlandı. Şu anda işler durumda olmayan merkez herkesin yararlanabileceği bir spor kompleksi haline getirilecek . Büyük Anfi modem bir ı;örünü me kavuşturuldu, koltuklar ve masalar yenilendi. Ona Cour'a şu anda açılır kapanır potaların bulunduğu, çok özel bir zemine sahip (tabanı küçük olan) bir tenis kortu yapıldı . Damı onarılan ve su sızdırmaz hale getirilen, ayrıca ışıklan dırmas1 yapılan Orta Cour istenildiği zaman basket sahası olarak kullanılabile cek. Ön bahçedeki kullarulmaz durumda olan iki pota söküldü ve yerlerine dört cam pota dikildi. Grand Cour'a suni çim yapılması planlanıyor . Ayrıca hemen yan.ında inşa edilecek soyunma odası ve duşlarla burasının modern bir spor sahası olması an1açlan1yor. Okulun dış boyası yenilendi. Okulun yeni rengi kirli beyaz. Kütüphanenin karşısına televizyon-video seti destekli sosyal bilimler la· * * Yıl: eni bilgi işlem merkezi açıldı. 20 bilgisayarlı merkezde Yıldız Ünh Vingt Ans Apres... as exactement, pour Ctrc prCcis, puisque je suis arriv~ pour la premiere fois iı Istanbul en 1971 et üphe yok ki, insanlar arasında en büyük tanışma vasıtası, fikirleri 01- que j'en suis reparti en 1977. mais comkeden ülkeye, nesilden nesile ulaş ment resister al'allusion litt~raire facile? Certaines images s 1imprimeot dans tıran kitap sayfalarıdır. Vaktiyle yüksek tabakanın malı olan ootre conscience avec une force parti· okuma, bugUn köylU kulübelerine, işç.i culiere, peut-~tre paroe qu'elles sonı le produit d'une rencontre privilCgiCe du barakalarına kadar girmiş, cemiyetin hasard, d'une certaine dispositioo her sınıfını birbirinden ayıraiı uçurumd'esprit, d'un certain Cclairage. 11 en est ları, -nisbeten olsun- doldurabilmiştir. Fakat su var ki, artık, okuyabilmenin aJnsi de ma premiere vision du lycee de Galatasaray .. Arrivt par le train • fanmarifet olduğu devirler geçmiştir. Bugün, sırf işi için okumak mecbu· ıasme de l'Orient-Express, Agatha riyetinde olanların yanında, satırlarla Christie et Maurice Dekobra reunis sans aucune r~servation en poche - inebaşbaşa kalmanın kendilerinde bir ih· tiyaç haline geldiği insanlar da vardır. xperienee du premier deparı il l'eıran ger -ı je me retrouvai, sur la recomffianişte zamanımızda, cemiyetlerin kOltür seviyelerini anlamak için başvurulması dation de compagnons de voyage, il icabeden ölçü budur. Birinciler, kimbilir l'hôtel Gezi, d'oiı je sortis le soir mene kadar isteksizlikle öğrendikleri oku- me pour une premitre exploration de la ville. Empruntanı une avenue, donı je mayı bir külfet sayarlar. Dükkanların ne savais pas encore qu'elle serait Al'ada günlük piyasa haberlerini veya daivenir mon itin6raire quotid.ien, je tomrede Bakanlığın talimatnamesini bitir· dikleri zaman, gözlerinin yaşardığından bai en arreı devanı un porıail monumental, somme d'armoiries, dont le kafalarının zonkladığından şikll.yetÇidir ler: Diğerleri ise, dünyada okumaktan marbre et le bronze ne laissaient enırt· daha geniş zevk tanımayanlardır ki, iş· voir que quelques frondaisons, et tout te sadece bunlara, asnnuzın okµyan kit- au fond, un b3.timent indistinct. C'ttalesi diyebiliriz. Öyle kimseler tanının ki, · it Galatasaray, dont j'allais connaitre le kendilerinde bu 6ir hastalık haline gel- visage de jour, sous toutes les s-aisons. bruissanı d'eleves ou d~erıe ıl l'approcmiştir; okumadan yaşanılan bir günü he des vacances, peodant six annees. hayatlarından saymazlar. Ellerine geçen Apres un long periple par le Kenya, bir gazete parçasına gözleri takılır, iş la Fin. l ande et l' AJgCrie, la boucle sere· lerini, daha doğrusu maddi dünyayı unutur, manevi zevk aleminde kendile- ferme et me voici revenu dans votrc lycee. La sagesse des nations -ne se rini kaybederler. Malatya'ya sürülen Misak-• Mim trouve-ı-elle pas quelquefois en defaut? - nous met en garde contre les retours. kahramanlarının en büyük şikll:yetleri A l'eeouter, seule la deception naitrait ·kitapsız kalmış olmak değil miydi? de la comparaison d'un passe embelli par le .souvcnir et d'un prCsent engluC dans le quotidien. Je vais m'expliquer sur ce phenomene. Geçen asırların okuyan adamı kitap Cenes, ie n'ai pas attendu de lire Prosayfalarını dile getirendi. Bugünkü anust pour savoir que''les routes les mai· lamda ise, okuyan, kitap sayfalarının dile getirdiği kimsedir. Yazmanın oku- sons et les avenues sont fugitives, hölas, maktan ileri geldiği şüphesiz. insan say- comme les annees''f Alors que j•etais en poste ailleurs, je revenais iı Jsıanbul asfahır üzerine akseden kabiliyetleri .gördükçe, kendisininkilerle m~gul olma- sez frequemment pendanı les vacances ya·başlar. Cazip bir kitabın son yapra- pour !tre le temoin des changemenıs intvitables que subit une grande ville; ğı kapandJ1ı zaman, muharririne karşı duyulan takdire, ona benzeyebilmek ar- mais ces transfonnations ne sont pas gezusu da karışır. işte bu arzudur ki, in· neratrioes de nosı.algie parce qu'elles s•accordent aux changements internes sanı yaz.maya teşvik eder; o zamana kaqui se deroulent en nous, tout change, dar kapalı kalmış istidatların eser verimais je change aussi; il s'.agit done de şi onun sayesindedir. Mümtaz SOYSAL d6couvrir un nouvel &juilibre entre moi Ş Haberler...Haberler...Haberler...Haberler...Haberler...Haberler...Ha Galatasaray Lisesi Y versitesi ile Koç Unioya Yedinci Kültür Şenliği A.Ş .. 131 :uı 29 (3 Hat) Yayın Organıdır * * * * * * * * boratuvarı yapıldı. * Derslere yardımcı olması için iki adet seyyar televizyon.video seti alındı. Atletizm Lisesi Atletizm Takı mı'nın bug'ünkU duıumuna değinmeden önce, geçmişine şöy le bir göz atarsak başarılı sonuçlar alı dığını görürüz. Galatasaray Lisesi, Oalaıasaray Kulübü Atletizm takımlarına ve milli takı ma birçok atleı kazandırnuşıır. Eski 100 m Türkiye rekortmenlerinden Unlu atlet Cezmi Or Galatasaray Lisesi'nin bünyesinden yetişmiştir. Günüm02de ise 400 m Engelli branşın da Türkiye 1nio en iyi atletlerinden biri olan Ahmet Karadağ ıı 7. devresidir. Ayrıca Galatasaray Lisesi Atletizm Takımı J984 yılında Liseler Türkiye Şam piyonu olmuştur. Bu şampiyonluk Galatasaray Lisesi Müdür Yardımcısı ve Beden Eğitimi Öğretmeni Necati Aktaş'ın çalışmaları ile gerçekleşmiştir. Daha sonraki yıllarda Askeri Okullarında liseler şampiyonalarına kaulma· !arı ile liseler seviyesinde şampiyon ol-mak daha da güçleşmiş ve sivil okullardaki atletizm çalışmaları askeri okullara göre yetersi.ı kalmıştır. 1990-1991 öğretim yılında ise çalışma lar kulUp antrenörlerinden Tunç Peksöz ve Ahmet Karadağ nezaretinde haftada 3 kez Burhan Felek Atletizm sahasında G alaıasaray yapılmaktadır. Bu çalışmalara gidiş gelişler okuldan servislerle yürütülmektedir. Amaç Türkiye Şampiyonası'na katıl mak ve iyi bir derece almaktır. sağlanan 30 Mayıs - 8 Haziran 1990 tarihleri düzenlenen yedinci Ktllıür Şen liği boyunca Kültür Kollan ve diğer daveıli lise ile üniversitelerin gösterilerinin yanısıra birçok pan~I düzenlendi. Kötü hava şartlan ve teknik sorunlar nedeniyle düzenlenen sergilerde amaçlanan ba· arasında Folklor Kolu şmalannı dokuz yörede yoğun Ç. ştıran Folklor Kolu Lise, Ortaokul ile hazırlık ve altıncı sınıf lardan oluşan üç ekip halinde çalıştı. Lise ekibi Kırklareli, Silifke, Aydın ve Bolu; Ortaokul ekibi Silivri, Artvin. Van Hazırlık ve Altıncı sınıflar ekibi ise Bursa yörelerinin oyunlarını hazırladılar. eçti.ğimiz yıl karanlık oda için Bu çalışmalar yıl sonul)da Açık Hava büyük uğraşlar veren foıograf Tiyatrosu ve Rumeli Hisarı'nda dOıen çıhk kolu bu yıl karanlık oda lenen Galatasaray Lisesi Geleneksel Yedinci Halk Oyunları Festivali kapsanun- projesini gerçekleştirecek. Ayrıca bir şir da sergilendi. Artık, Türkiye çapına ya- keııen bayilik alınması da gündemde. .yılmış, olan Festivale otuzdördU. İstan Fotoğraf konulu paneller, sergiler ve yabul'dan onu İstanbul dışından olmak rışmalar düzenlemek ise kolun diğer uğ uzere toplam kırkdört ekip katıldı. İs raşları olacak. Bireysel olarak çalışma tanbul Dışı'ndan gelen ekipler okulu- larını sürdüren fotoğrafçılık kolu dia ça. muzda konuk edildi. Çalışmalarını yi- lışmalarını kültür kolları gecesinde ne üç grup olarak yürütecek olan Folk· "Birikimler" adı altında sergiledi. Aylor Kolu repertuvarını genişletmeyi rıca mezunların yardımlarıyla okulu bir amaçlıyor. Bu yıl sekizincisi düzenlene- karanlık oda düzenlenmesi için çalışıl cek olan Galatasaray Lisesi Geleneksel dı. Şenlik süresince sergi açıldı. Halk Oyunları Şenliği'nin AtatOrk KültUr Merkezi'ne taşınması yolunda adım lar atılacak. Fotoğrafçılık Kolu G Basketbol Pop Müzik Kolu una !Gremitçi (Vokal). Burak Aldinç (Gitar), Tuğrul Acar (Ritm Gitar). Ahmet Balta (Bas Giıar), Ilgaz Çınar (Davul) ve Ali Eşkinot (Klavyeler)'dan kurulu yeni kadrosuyla bu sene başlarında biraraya gelen Galatasaray Lisesi pop orkestrası, topluluktaki yapılanmanın gecikmesinden doğan sorunlardan ötürü, 1990 Milliyet Liselerarası Müzik Yarışması'na katıl madı . Ağabeyden kardeşe geçen geleneği bozmayarak çalışmalarına Blues, Rock ve Hard Rock tUründe yön veren GSL Forees, geçen süre içinde lsıanbul Film Festivali; Roberı Lisesi Güzel Sanatlar Festivali, Gülhane Şenlikleri, Galatasaraylı bir arkadaşımızın tedavisine yardım amaçlı konserler gibi etkinliklerde kendisini göstermeyi bildi. Daha önceki pop orkestralardan farklı olarak, icra ve düzenlemelerden çok özgUn beste çalışmalarına önem veren bu yeni kadro, konserlerinde özel· likle, günümüz gençliğini bekleyen en büyük tehlikelerden birisi olan uyuştu rucuya karşı yazılmış parçalarıyla Galatasaray Lisesi Müzik Kolu'nun geç.. mişteki başarılarına l~yık olmaya çalıştı. Başta okul müdürü Sn. Yıldızhan Yayla olmak üzere, Galatasaray Lisesi Eğitim Vakfı'nın değerli katkılarıyla (ve Jlgaz' ın büyük çabasıyla kuşkusuz) bateri crash zil, bas amJlikatörü gibi önemli eksiklerini gideren pop·orkestra, t.amir masrafları. zil ayalı, gitar amflikatörU, eymbal gibi eksiklikleri.n de zamanla giderilmesi ve bu toplulukta ı:ia ha önceki yıllarda çalışmış ağabeylerin yardımlarıyla, önümüzdeki 1991 müzik yarışmasında ve sonraki yıllarda mümkOn olan en iyi dereceleri amaçlıyor . T 989-1990 öğretim yılında okulu' muzda basketbol dalı nda lise ve ortaokul, kıı·"Crkek takımları ile yarışınalara katılım gerçekleştirilmiş ve aşağ:ıdak i sonuçlar ahn_mıştır. Ortaokul kız ve erkek takımları; tek rakamlı yıllar gözönünde bulundurularak (Dünya Liseler Basketbol Birincilikleri bu yıllarda yapıldığı için); öğrenci seçilmiş ve takımın yaşları daha kOçUk olduğu için bu yıllarda başarı beklenmediğinden aldığı sonuçlara önem verilmem.iştir. Bu nedenle her iki takım da eleme grubunda yenilerek elenmişlerdir. Lise Kız ve Erkek Takımları; Diler (özel veya resmi) okulların transfer olanaklarına karşın lsıanbul'da 3. olmayı başarmışlar ve eleme grubu yarışmala· rına katılmaya hak kazanmışlardır. Erkek takımı ilk eleme grubunda Bilecik Li,sesi'ni her iki maçta da eleyerek; 2. eleme grubunda Bursa SUleyma.n Çe· lebi Lisesi ile yaptığı karşılaşmanın ilkini 11 sayı fark.la yenik bitirmiş, ikin· ci maçını 10 sayı farkla kazanmasına rağmen 1 sayı ile elenm iştir . Kız Basketbol Tk.da aynı koşullarda istanbul'da 3. olmuş 1-2. eleme gruplarında rakiplerini elemiş, yarı final birinciliğinde de 2. olarak Türkiye Birinciliği'ne katılm ış ve Türkiye 5. olmuş tur. Okullararası transfer (Nakil) piyasası.nın profesyonel kulüplere taş çıkarur boyutlara erişmesi bizim gibi tabana dayalı, kendi yeıiştirdili oyuncularla mücadele eden takımları güç durumda bı raknuş, hemen hemen milli takım düzeyindeki takımlarla mücadele etmek zorunda bırakılmıştır . Bu durumda da transfer olana~ı olmayaıı okullarında 1 başarılı olması rastlantıya kalmışıır. Bu yıl 1973 doğumluların oluşturdu Lise Erkek Basketbol Tk'nın yukarıdaki koşullara rağmen başarılı olabilmesi için çalışmalara devam edilmekte· dir. ğu şarıya ulaşılantadı . Şenlik boyunca Sinema Kolu Gani MÜJDE söyleşisinin sonrasında "ARABESK" Zuhal OLCAY ve Haluk BILGINER'in beklenmedik bir şekilde katılamadıkları panelin yerine düzenlenen Ali HAKAN söyleşisinden sonra ise "KARA SEVDALI BULUT" adlı filmleri gösterdi. Bunun yanısıra şenlik boyunca gösterilen diğer filmler ise şunl ar: KOMISSAR, ASKERiN BABASI, UMUT VE-ZAFER, SOLARIS Tiyatro Kolu ise Şenlikte, Prof. Dr. Cevat ÇAPAN yönetiminde Bogaziçi Üniversitesi oyuncular1, Marmara Üniversitesi iktisat Fakültesi oyuncuları, Amatör Tiyatro Çevresi, Bulunmaz Tiyatro İs tanbul gruplarının temsilcilerinin katıl· dığı "Amatör Tiyatro ve Deneysellik" konulu bir panel düzenledi. Panelin yanısıra Kadıköy Anadolu Lisesi (Midas'ın Kulakları), Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi Oyuncuları (tiyatro Oünleri), lstanbul Erkek Lisesi (Karaların MemetJeri), Bulunmaz Tiyatro (Öylesine Bir Oyun, Bir Evlenme Teklifi) Tiyatro Topluluklarına evsahipliği yapıldı. Galatasaray Lisesi Ortaköy Tiyatro Kolu'nun Ortaokul Bö· ıomu de "Hastalık Hastası" adlı oyunu sergiledi. Klasik Müzik Kolu üyeleri lsıanbul Devlet Konservatuarı öğrencilerinin konserini düzenlediler. Ekin-Yazın Kolu ise Adnan ÖZER, KÜÇÜK lSKENDER, Orhan ALKA· YA, Enver ERCAN, Ihsan DENiZ ve Tuğrul TANYOL'un katıldığı " GENÇ ŞAiRLER" Konulu bir panel düzenledi. Bunun yanısıra Türkiye Yatarlar Birliği Başkanı Ahmeı DiRiM yönetiminde "TOrkiye'de Kitapçılık Üzerine" konulu bir panel daha düzenlendi. Bu panelin konuşmacıları ise Bilgi Yayınevi adına Ahmet KOFLü, Yurt Yayıncılık adına Özkan TANER, Milliyet Gazetesi adına Ahmet N.GÜRELI idi. Şenlik boyunca fotoğraf, karikatUr ve ebru sergisi açık kaldı. Müzik Odası,nda video gösterimleri adı altında gösterilen filmlerse şunlar: BiR YAZ GECESi, SEKS KOMEDiSİ (Yön: Woody ALLEN). ROMANTiK iNGlLIZ KADINLARI, KADINLAR KENTi (Yön: Frederico FELLlNi), TUTKU (Yön: Jean Luc GODARD), JJMY JJMY DEAN (Yön: Robert ALTMAN). Yine Müzik odasında yapılan diğer bir etkinlik ise Sanat Tarihi Hocamız Doç. Dr. lhsanTUNAY'ın " Bir Bizans Mezarı'nın Acıklı ÖyküsU" adlı dia gösterisiydi . Şenliğin bir diğer söyleşisi ise Bülent ÇELiK ile yapılan "Türk Mizahı" konulu söyleşiydi. 30 Mayıs'ta BULUTSUZLUK ÖZ· LEMl'nin verdiği rock konseri ile açı lan·şenlik 8 Haziran günü Rock Müzik kolu'nun grupJarıntn yanısıra Boğaziçi Üniversitesi ve diğer lstanbul liselerinin rock gruplarının da katı ldığı konserle sona erdi . Birkaç Galatasaraylı Anı nurla sakladığım 1938 mezunlarının 50. yıl beraıını ve madalyasını i988'de törenle aldıW.m gün, birlikle mezun olduğumuz arka· daş larımızın sayısının çok azaldığını; uzun yıl)ar boyu birbirimize rastlayamamış olmaktan doğan ıanıma güçlUğO müzü yenip işi şakaya vurmak yolunu seçtiğimizi, sonra da okul yıllarının birikimi·anıliırımızı birbirimize kAh gülerek klih oıo ıerek anlaıtığımızı belitı mek isterim. Bu anılardan birkaçını nakledeyim: Her zaman saygı d uyduğumuz rahJlletli tarih hocamız Raşit Erer ders verdiği sınıflarln sınavını aynı gOn ve saatle yapmayı adeı edinmişti . Sınav günü ve saati sını flarımıza erken gelir ve Jİoeayı bCklerdik. O da ıil çalmadan önce, önceden hazırladığı sorusunu sözlü olarak açıklar, sonra da "isıeyen ıarih · kitabını açabilir" deyip çıkar giderdi. .Bir defasında büt~n sınıflar anlaşmış ve hocanın soruyu sözlü olarak açıklama sına güvenip ne sorarsa sorsun aramız· da anlaşıığımız konuyu yazmayı kararlaşurmışıık. Öyle de yapıık, fakat ertesi ders Raşit hocayı biuin sınıf boş yere bekledi, öıeki sınıflarda öyle. önce bir şaşkınlık geçirdik, sonra hasta olup olmadığı merakına kapıld ık . Hasıa değildi. Ders sırası öğretmenler odasında kalmışıı. Arkadaşlarım gidip kendisine bunun nedeıiini sorma görevini bana vermişlerdi. Öğretmenler odasının kapısına vurup tek başına oıuran Raşit ho· ____ caya.önce hatır..sonra derse neden.gelmediğini sormak cesaretini göstermiş tim. O her kış omuzlarında taşımayı adet edindiği paltosunu düzeltip gözlerini bana kaldırmış "ben ya:şlıyım ama bunak değilim bütün sıruflardaki ö!renciler sorumun dışında kararlaştırdıW.nız başka bir cevap vermişsiniz. Şimdi ya hepiniz sıfır almayı kabul edersiniz, o zaman derse girerim ya da hepinize on veririm ve bir daha derse hiç girmem•' demi.şti. Ne diyeceğimi bilememiştim. Teneffüsle bütün sınıfların ö!rencileri toplandık, Raşit hocayı o kadar seviyor ve sayıyor duk ki yaptığımızdan büyük uıanç duyuyorduk. Karar verdik, buınn öğren ciler hocayı kaybeımekıense sıfır almayı O layıp s ın avı geçiş tirmek yolunu seçmiş· tim. Ne yazık ki laboratuvar anfisinde yapılan sınavın daha ilk dak ikalarında Fransız hocamız beni yakalamıştı. Birlikte laboratuvar masasına kadar gitmiş orada rulo halindeki kopya malzemesini şöyle bir gözden geçirmiş, sonra da sı nav k~dıma bakmış henoz bir şey yaı mad.ığımı görünce sormuştu fbunları sen mi hazırladın'' demişti. ''Evet'' demiştim. Bir an düşündükten sonra ''demek sen sınava hazırlanmışsın, al kilıt· 1 yerine git ve soruları cevaplandır· maya çalış." Sonuç olumluydu ve geçecek kadar numara aldığımı hayreı ler içinde öğrenmi şüm . dın ı *** Şimdi var mı bilmiyorum, bizim zaHat resmi dersi uygulamalı olarak öğretilirdi, Bu derse Mösyü Mambari gelirdi. Sınıf arkadaşlarımdan varlıklı aile çocukları verilen dersi çizemez ya da üşenirlerdi . Bense bu dersıe başarılıydım, bunlardan en az on tanesinin resmini çizer, bunun karşı.lığında 25 kuruş alırdım. Buna da ihtiyacım vardı. Bir gün dersıen çı karken Mösyö Mamburi ''430 burada kal'' demişti . Herkes çtktıktan onra masasına oturmuş bir tomar resmi kenara çekmiş ''bunların hepsini sen yapmışsın • • de· mişti ve ilave etmişti ''neden, para mı alıyorsun" Mösyö Marnburi İsviçreliy di, hiçbir hizmetin para alınmadan yaptlamayacağını düşunınesi dolıaldı. Yapılacak bir şey yoktu, itiraf euim. Ne kadar para aldığımı da söyledim. Bunu nasıl an l adıı;tnı öğrenmek istedim, saçım ı okşadı ''sen iyi bir öğrencimsin ama her resmin sağ usı köşesinde daima aynı hatayı yaptyorsun. B.ak şimdi demişti görüyor musun", gerçekıen de hep aynı h aıayı yapıyordum. Farkında değildim . Mösyö mamburi biraz düşün · dükten sonra ''sen okulda parasız okuyormuşsun ailenin varlığı da pek o kadar parlak değilmiş, şimdi. on tane r~ sim çok sana hafıada beş ya da altı resim yapmana izin veriyorum. Haftalık 150 kuruş yeterlidir." MÖSyö Mamburi ''bunu kimse bilme· yecek" diyerek beni sıruftan göndermiş manımızda ' 'D La enemeler"i? ölüm.suz yazarı Montaıgne bır yazı sınd a, ''öğrenimden ıancımıı, daha iyi ve akıllı olmaktır•• Bu sorunun elbette tek ve basit birce.. yok . Ama en önemli saydıııtm nokta, Galaıasaray'ın bize düşünmeyi ö~ retıiği. Ben toplumun ve sözde-bilimin klişelerinden kurtulup, sadece aklın eleş tirici süzgeçlerinden yararlanarak, çoğu kez kendimi acımasızca eleşıirmek p;.·ıiasına, özgürce düşünmeyi orada öğ· rendim. Tıpkı aynı sıraları paylaşıığım diğer arkadaşlarım gibi. Bu elbette zor ve dikenli bir yol. Ancak, ıoplumda özel vabı bir konumda bulunmanın da bedelini ödem.ek gerekiyor. Bunun biricik yön- temi ise, sıradan olmanın rahatlığını bir ömür boyu ıerk etmek. Bu arada Galaıasaray'ın yeryüzündeki tek seçkin okul olduğunu da kimse . Öğretmenler odasına gittim. içerisi k alabalıktı hocaya hademe aracılığıyla haber yolladım , geldi. Bütün öğrencile ri.o hocamızı kaybetmektense sıfır almayı yeğlediklerini söylediğim zaman eline sarılıp öptüm, gözleri dolu dofuydu. ''Teşekkür ederim'' dedi ve ilave etti, "arkadaşlarına söyle gelecek hafta yeniden sınav. yapacağım. " Rahmetli Raşiı Erer Hoca saygın kişiliğine yönelik en ufak bir daVı:anışı affetmeyen ama bilhassa öğrencilerine karşı -sonsuz anlayış ve müsamaha ile dolu, sağlam karakterli bir kişiliğe sahipti. sınıf öl!tencisiydik delikanlılık yaşının verdiği birtakım sevda sorunla- Ben demek, Çok tuhaf geliyor, rımız oluyordu. İktisat hocamız Münir lıısanın kulalına. beyin dersini çok dikkatli dinlerdim, başarılı bir öğrencisiydim . Bir gOn zil çalıp sınıfıan çıkarken " 430 Mithat benimle gel" demişti. Koridorda yürürken ''senin bir derdin var ne olduğunu sormuyonim, ayaW.ru sıkan bir ayakkabın var nu'' diye sormuştu. ''Var hocam niçin soruyorsunuz.,, ''şimdi hemen onları_ giy, bir süre sonra aya.klarının acı sından gönlOnün acısını unutursun'' de· Alışılmadık *** Botun öııtenciliğim suresince ezbere dayanan derslerde başanb olamamışım dır..Bu derslerden sınıfı geçmem ise heyamola ile gerçekleşmiştir. Fizik sına vında·başım demeydi. O )'tlı4en de za. marun kopye yöntemi olan tizun kôğıı lara problemleri yazmak ve bunu bir lastik yardımıyla kolumuzun içine ayar- Daha birçok anıyı sıralamak müm· kün ama bir ıaneşini daha söylemeden var. Oysa sadece öğrencilerin bencil üsıünlük duygularını geliştirmek için değil, bu ayrıcalığı içinden kopup geldiği· m.iz ıopluma hiımeı eımek üzere edind iğimiz öğretildi o kula adım attığımız ilk günden itibaren. Üstelik bu iş içinseçilirken -ve daha sonra bütün okul hayatı boyunca- sadece ve sadece kişisel yeteneklerimiz ölçü alındı . Yıllar sonra, insanların soy ağaçlarına bakmaksızın, yalnız hak ettikleri için ödüllendirildikleri bir dOzenin nasıl uygar bir anlayışı yansıııığını öıtendik. Okul boyunca oluşan dostluklara ge- lince, bunları basit birer rastlantı saya· mayacağımı çok iyi biliyorum . Büyük bir çoğunluğu otuz yı ldır aynı güzel d uygularla sürüyor ve umarım sonsuza kadar böyle devam eder. Çünkü bu dosı lukların temelinde paylaşılan ortak anı lar kadar, aynı şekilde paylaşılan orıak değerler de bulunuyor. Galaıasaray özgür d üşünceyi aşılama sı, dostlukları pekiştirmesi ve toplumsal değer" sisıemlerinin ve yargılarının çağdaşlığı sayesinde l'ıenzeri gibi görünen birçok seçkin ve seçkinci eğitim kurumu içinde ''biricik'• o lnıak özelliğini beş yüz yılı aşkın bir süredir devani eı tiriyor. Binlerce yı lın birikimi sonunda u laşıığımız uygarlığın önüne bambaşka bir sapak çıkmadıkça da Galaıasaray' ın insanlığa hizmet edecek yeni kuşak lar yetiş tirmeyi sü rdOre<:eği ne yijrekten inanı.yorum . TUGRUL ŞAVKAY ama yalın . acıması:ı; ve siyah. Deliıııııeı blr sis tabakası. Soguk, Bir kl!rdagam, bir duygu, Hani üzerinden bir el itiyormuş gibi olur. Hani botazına bir şey dııgamlenir, Bir yıımruk takılır dtı açamasin ya, Öyle çaresiz ve acı dolu. Yalnız, yapayalnız, umutsuz bir boşluk Ne kadar çogu s/Jylerse, O kadar yarek sotuyor. ''Ben '' demek çok on/anısız geliyor kulaJıma. Biz, siz ve digerleri olmadıkça. yapamayacaı;tm. Ticaret Hukuku hocamı rahmetli Faik Şevket Rumelili sınırıa densizlik yapan öğrencilere daima şunu söylerdi. ''Sabahleyin aynaya baktığınız za .. man kendinizden utanç duyacak bir harekette bulunmayınız . '' Mithat PERİN Philosophie a Galatasaray söyleyemez. Bu alanda sayısız örnek Diğerleri ü. mişıi. ka· diyÔr. Hemen ardından da bir Yunanlı dOşOnOr, Epiharmus'ıan alıntı yaparak, 11 insan düşünce ile görür, duyar. Her şeyden yararlanan, her şeyi düzene sokan, başa geçip yönelen düşüncedir" diye ekliyor. Öğrenimden istenen insanlara bazı basmakalıp bilgileri aktarmak diye düşünülseydi, en fazla bilginin öıteıildiği yerler, hiç şü phesiz, en iyi okullar olurdu. Ben Galatasaray'da bize diğer bazı okullardan daha fazla bir şeyler öğre tildiğini iddia eımeyecek kadar insan ıa nıma imkinını buldum. Çok değil, Galatasaray'dan mezun oldukıan en fazla birkaç yıl sonra, sizlerin de aynı deneyimin ışığı altında benzer bir sonuca varacağınızdan hiç şüphem yok. Öyleyse bitim, okulumuza aıfeııiğimiz özellik nerede gizli? yeğlemişlerdi. Son Olmak ·ÖZGE SARJTOSUN ans le dCpliant publicitaire que le lycee GALATASARAY diffuse a l'inıenıion du public, on peut lire que sa ''philosophie'' tend a produire, souıenus par !es "principes d'ATATURK", et rormes par la "eulture libCrale française'', des CICves qui soient des ''dirigeants dans le monde de demain." Quel sıanboulioıe, quel turc ne ratifiera une philosophie qui vise de façon aussi eclair~e le bien de son pays, aquoi il s'identifie si completement? Et quel français, de son côte, n'eprouvera une legitime fierıe devanı la double rtftrence ici faite aux idets qui caracttrisent le sien parmi tous les autres? Cette rererence, en effet, esı double: explicite. par la dCsignation de la ''culture Iİ· beraıe française"; irnpliciıe, par le rappel des "principes d'ATATURK'', eux-memes si impregnes des idtaux de la Revolution Française de 1789. Nommons. sans les commenter. les uns et les autres. D'une part, la ''liberte'', ' 1 l'C· galite• •, la ''fraternitC''; de l'autre, l'''humanisme••. la Jaiciıe••, le ' 1 rati· onalisıne" . Ce n'esı done poinı solliciıer les moıs ni les faiıs que de dire que la convergence des idCes entre la France et la Turquie sur ces points capitaux n'est pas occasionnelle, mais bel et bien nkessaire. On comprendra que !es responsables des destinees inıellectuelles du pays aienı, d~s la fondation du lycee GALA· TASARAY, juge bon - et !es kemalistcs ne reviendront pas sur cette pclitique, bien au conuaire - d'y harmoniser l'enseignement turc et l'enseigne· ment français. C'etait montrer tout a la fois une reelle ouverture d'esprit et un sens pedagogique certain. La preuve indubi ıable en esı la place faile Ala phi· losophie dans le cursus des eıudes. l nherenıe aux principes iııspiraıeurs de cette entreprise renovatrice,elle ne pouvait se retrouver absente comme dis· cipline dans les matieres e nseignCes, et c'esı ainsi que des geperations d' e l~ves des classes terminales ont beneficiC des lumieres des professeurs que la France deıache aupr~s d'eux depuis 1868. Bi· en que leur personnaliıe ait durablcmenı marque ıant de jeunes gens, on ne citera point ccs serviıeurs devoues de la pens~e, qui n'auraient point souffert: qu'on parlat plus d•eux que d'elle. Faisons ıoutefois une excepıion pour feu Mgr Pierre DUBOJS.' La plus significative des appreciations decernees asa memoire, si chCre a tous ceux qui l'ont con· nu, resıe celle de M. Niyazi OKTEM, auteur d'un ouvrage remarque sur lu.i, et c'esı, cheı cet homme de OIEU qui enseigna la philosophie pend an ı trenle deux ansa GALATASARAY, sa parfaiıe objectiviıe il n'esı plus, mais cetıe exigence demeure, plus forte que jamaJs d'un tel exemplc. Sans douıe n'est-il pas pour peu dans le crediı dont jouit la philosophie aupres des meilleurs esprits de GALATASARAY, et memedes auues. Aujourd'- D 11 hui comme hier, on demande beauco· up ala philosophie. Ainsi, aussi bien les ••moyens d'a.gir sur autrui'' que l'expose du ''systeme platonicien''. Ne sourcillons 9as a des desirs de connaissance aussi differents, si ce n'est opposes. C'est lAcuriosite ICgitime, encore qu'inegalemenı ratifiable. Que la premiere reponse aille a la quesıion praıiquc ne surprendra aucun alnC: le simple doit preceder le complexe, - surtouı si ce simple risquc d'induire tôt ou tard une conduile par ırop utilitariste. Le gain d'unc telle mise au point est double: moral auıanı que pedagogique. Et il nous dispensera de produire un autre exemple pour mettre en relief l'imporıance de la_pMagogie sıricıemenı enten· due en toute matiCre, a fortiori en philosophie. Cette nCcessitC est d'autant plus imperieuse iı GALATASARAY qu'elle y est enseignee dans onıe de ses classes ıerminales par un seul et mSme professeur! Que reste-ı-i l a faire pour un homme que l'on honore d•une telle charge? A couper coun aux developpemcnts qui ne s'imposent pas absolument. pour proposer, aux esprit.s les plus pratiques comme aux plus speculatifs. ı•essentiel. Qu'esı-il designe ici? Disons-le sans deıour: Dans les classes de onzi~me. ni J'histoire des idees. ni la personnalitt anecdotique des philosophes. mais quasi exclusivement la definition et !es Eğitim implicaıions des grands concepıs de la philosophie. Aucune restriction, en l'e- vanche, pour les deuxi~mcs , lesquelles, il faut le reconnaitre, oublient quelque peu leurs interrogations de l'annee pre· ~dentc pour la prCparation soutenue du concours d'enıree a l'Universiıe. Ne leur faisons pas porter le poids d'un 6t.al de choses qu ellas subissent au premier chef. L'epithCte ''liberale'' n'a pas touı a fait le meme sens accolee au moı ''culture'' ou au ı'nôt ''soci6tC·'' ... Dans le premier cas, le sens est politique au sens large, et signifie ''favorable aux libertCs individueııes••, c'est-3.-dire au ''pluralisme des id«s11 ; dans le second, il est economique, et signifie ''non-interventionisme de l 11 Etat 1 ' , c'est ·A·dire ''libre-jeu de la concurrence' ', - avec les svantages et les inconvCnients Qu'il comporıe. Le lycee GALATASARAY ne manque done pas a sa haute vocation en entendant pourvoir ses eıeves des ar· mes !es plus honorables dans un monde de compCtiton sans merci, -3 savoir !es ou ı ils noıionnels donı se serı touı c.sprit sans cxclusive, porte au rationnel, et sainement critique. · ''Une tCte bien faite plutôt qu'une t~.. te bien pleine••. telle devrail etre Ja devlse de ce lycee. Esı-il n~cessaire, pour prendre un cas adesscin extra-littCraire. d'avoir vu tous les film'!: pour remetlre asa place mercantile le slogan ••ıe cinema c'est la vie••7 Non pas ''la vie''. mais ''une image de la vie'', ce qui est bien different. Et sur cette distinction dOme~ı retablie du sensibl~ eı de sa reprCsentation asseoir une explication de "I' Allegorie de la Caverne" convaincra a peu de frais !es eleves de l'acıuaii ı e de la philosophie... Dece poinı de vue, tous les JycCens français pourraient envier leurs camarades e GALATASA· RAY. qui en commencent ı•etude en on· :ıieme, la classe equivalenıe il leur premiere, par la !>SY<'hologie. Une ou deux heures hebdomadaires sculemenı, et qui, de surcroit contraignent severement le professeur, redisons-le, 3. l'essentiel. A coup sUr ace stade. ıa notion de ''oonscience.'' Et de la consciencr. la plus sponıanee a la conscience la plus reflechie, c'est un parcours ou les eıonııe ments de ı•eıeve rajeunissent Je maitre. En effet, du,.'bleu" apprehendecomme sensation en tant que ''q,leu'' et comme perc:eption en tant que ''Bosphore1 • ou ''cieı·· ala reprise en Ccho de ,, Je pense que je pense...", que d' occasions. d'Cprouver a nouveau que ''savoir'' Vİ· ent du !atin ''sapere'' 1 qui veut dire autant ''goôter'' que ''connaitre'' ... A ces momenıs -la, la charge de tanı de classcs, et si vivantes, s'aJl~ge merveilleu· sement. Qui a dit qu•it n'ya point de professeurs heureux? Pierre CALDERON •• Oğretim ... UMUR TALU alatasaray bir öğreıirn kurumu mudur, eğitim mi? Öğretimin hedefleri, öncelikleri, gerekleri, yöntemleri yıllar içinde değişebilir, hatla alıüsı olabilir. işlevini konjonkıürle uyumlu, hatta onun oıe sinde yerine-getirebilen kurumlar. topluınsal organizmanın kilit hücrelerine gerekli insanları yollarlar... Hele çok fazla rakipleri de yoksa. Galatasaray Lisesi de. uzun yıllar, TOrk toplumuna bir ''öğretim'' kuru~ mu olarak yaygın damga vurdu. Benzer "ö!retim" niteliğinde kurumlar çok faz.la yoktu, ya da gelişmiş ve ön planda değildi. Fransızca, uluslararası ve ulusal platformda niıeliğini yitirmemiş ti. Galaıasaray Lisesi mezunu olmak da bir üniversite diploması kadar ağırlık lıydı. Ve "öğretim" düzeyi de, karşılaş G tırmasız tısıondo . Sonra, uluslararası ve ulusal hava dönmeye başladı . Fransızca, AngloSakson ve Alman ekonomik egemenliğinin altında, adeta bir kültür, sanat ve müzik dili olmakla yetinmesi dayaııl mışcasına geri plana itildi. Ttırkiye'd e ''yabancı dil öğrenimi•• ve talebi. lngiliıce ve Almanca ağırlıklı olarak, köklü· köksüı bir dizi ö!retim kurumunu sah- !eri ezilmiş, ileride bencillik olarak paı lamak üzere bilinçaltında kö klendiril· miş, hayatın rengarenkliğini kavramaktan aciz tek tip makinalar yetiştirmeme sidir. Tam ıersine -istisnalar bu yargıyı değiştirmez- kişiliklerini özgürce oluş turabilme, geliştirebilme, bireyselliğini yaşayabilen ama dayanışma. paylaşma, kardeşlik duygu ve pratiğiyle bencilliğe özgUnlUğonu yiıirdi. Zaman, Galatasaray'ın bir ''öğretim nıeydan vermeyen, ''çok yönlü'', çoğul kurumu" olarak aleyhine çalışmıştı. Bir cu ''insanlar'' yetiştirmesidir. Açıkça telaffuz edilmese de, "demokzamanlar. ''Türkiye•yi yönettiği 1 • söylenen okul için, ''Türkiye'nin en iyile- rasi bilinci'' oluşt urabilmesidir ... rinin çı ktığı ocak'' denilebiliormuydu Ve bu; aynı zamanda öğretim işlevi ni de yeniden altı çizilecek bir liale geartık? insanlar daha çok, yüksek ö!retirmek için canlılığını sürdQren uygun, nimleriyle anılır olmuşıu. Ama yine de, Galaıasaray'a haysiye- sağlam bir zeııUn. Kişiliğine damga vutini, başkalığını. özgünlüğünü veren. ran, osıelik Birleşik Avrupa yolundaki "piyasa" denilen şey çok önemsenme- uluslararası konjonktürde, önce bir Av· se de, insan ve onun eylemleri açısından rupa, sonra yeniden bir düny_a d ili olmü thi ş•' bir kaynak olan nokta, Ga· ma yönünde hareketlenen Fransızca': latasaray'ın öncelikle ''öğretim'• değil, . dan vazgeç.meden. iyi bir •iikinci diı•• 1 'eğitirn 11 kurumu olmasıdır. ''Öire· imkanını da öğrencisine sağlamak, Gatim'•, ''egitim••jn parçasıdır. ÖğrenCi· latasaray•ın görevi olmalı .. : •'Eğitim•• sine verdiği öğretimsel donanımdan da- in ''öğretim'' unsurunu daha nitelikii ha önemlisi, insani donanım, ••şahsi hale gcılrmek için son yıll arda yoğun laşan ''Galatasaray camiası çabaları•• yet"ıir. Bu yOz<fen "Galatasaraylı olmak" bugün bile farklıdır. da bu yönde umut verici ... Bir de Galaıasarai.Oniversiıesi ya da Bunu sağlayana gelince... Bir ma~asıır havasında, bireysellik- Akademisi .. . Neden olmasın? nenin önone fırlaımak zorunda k aldı. 1 ' lyi para kazanabilecek'' bir geleceğin temeli, "iyi üniversiıeye girebilmek" gi-· bi ekonomik-maddi kaygılar 1 'ebeveyn ıihinieri''ne yerleşti. ''piyasanın talebi'' farklılaştı. Ve aynı süreç içinde, bence, Galatasaray'da ''öğretim'' kalitesi patinaj yaptı, "piyasa talebi" karşısında 11 temasları sonucu bilhassa). Zaten böy· le beş-altı sene çalışan başkaları da var. 1 ~ 1 1 - Okulda liçiincü uneyl geride bt· raktınu.. Elbet gelirken birtakım dlişün· celerinit. ve htdıfterini:. vardı, bunları lilrtntblllr m/)llt1 - Benim kafamdaki hedef Oalatasa· ray üsesi'ni diinyadaki benurlerinin seviyesine çıkartmaktı. Yani TOrkiye di· ye bir bedelim yoktu; çOnkO TOrkiye'. nin içindeki hedeflerin bize u~ da var. Kuaca bir sentez okul, yani bir yandan Galaıasaray'ın geleneksel yapısı korumak, çünkO bu çok önemli bizde; çok kuvvetli arkadaşlıja ve dayanışma· ya dayanan ve TOrk toplumunun insa· m olma ni.teliğini kaybetmeyen öifenci tipi ve mezunu, ama aynı umanda ça. ğın istediği, en ilerinin eriştiği bilgi ve birikim seviyesine ulaştırmak, bu ikisi· ni biraraya getirmekti Onemli olan; ya· ni TOrk insanı ama o seviyede. Birinci· si için fazla bir şey yapmama gerek yok· tu, biraı muhafaıa etmem, özellikle öl· rencilere 1el;er verip onların elinden tul· marn gerekiyordu, onlara bıraktıJım takdirde devam edecekti, hiç de pişman olmuş değilim, haklı oldu~umu da ıa man gösteriyor. Tabii daha çok Beyoaıu için konuşuyorum şimdi. Onaköy'Un de eksikleri var, oraya s ıra gelmesi için Beyoğlu'nun yola girmesi gerekiyor, giri· yor, Ortaköy'e de sıra geldi haııa. Bu yıl orayla ilgilencceAlz sanırım. Hedef buydu yani, yoksa yQksek GAreıim de4il. - Ulaşamad!lınız noktalar ve en'gıl· /er oldu mu? - Ulaşamadı~mız nokta şöyle; da· ha çok başındayız. Hiç bunu tevaıu ol· sun diye sGylemiyorum, gerçekten da· ha çokbaşındayız.Sadece'psikolojik orıamı hazırladık şu ana kadar. Bir kere gerçekten laboratuvarlı çalışmalarımız _ qnekleme sa/basında. Yeni yeni labo· raıuvar fikri geliyor Oalaıasaray'a. Hal· buki fikrinin değil do!rudan dotruya eylemlerinin gelm..; lazım . Dil konu· sunda da aynı şey söı konusu, ()itetim elemaru konusunda da aynı şey söz konusu. Bunlar için en büyQk engd benim kaqunda para değil, iJıisiz.lik dctiJ: personel. Kaliteli, nitdikli persond ebiiim var. Bakanlık cıer kalitesizini t•yin ederse buraya, ben oradan edeoelim ıa· sarrufu kaliteli adam için kullanırım. Eğer ben bilgi-iJiem merkezimizin eriş tiği seviyeye Galaıasaray'ın diğer llniıe Jerini de getirirsem, ·emınim ki dOnya ça· pında olacak. Kimya, fizik, biyoloji, dil ve kurulacak sosyal bilimler laboratu· an kalifiye elemanların denetimine verilirse ondan sonra mUdOr kim olursa olsun farketmez, ıeşkildt kurulmuş ve yQrUyor demektir. - Yatılı sorunıma illşki11 nı diyectk· siniz? Şu anda /hyotlu'nun ıum >'tlltlı mevcudu 290 ve bu rakam çok d/lşük. Yatakhane/erimiz bomboş. Bir Galata· saray gelınell yok mu oluyor? - 1/3 diyorum bcıı ona. Karma okunduğunu kabul etsek bile çok yeter· siz. Hiç delilse 1/2 yapmak lazımdı. Bunların olmayış sebeplerini kendime göre araştırdım ve bunun sebebini yaub düzeninde buldum. Yaulılık, biraz kayıarmadır. akşamları serbest kalma· dır, çocuiun aileden kopuk yaşarnask dır gibi algılao.ıruş ve tabii abilerln sayıstnın yeterli olmaması sebebiyle de uygulama yeterli olmamJJ; bu işin psikolojik tarafı. Bir de çok cınemli; yemek, yatak ve ısınmanın tamamlanması lazım. Yaıakbanelerimh bundan kırk yıl önoeldndeıı daha köUI durumda. Ora· da da persond yok. Okul idaresi engel dejil yaub olma· ya, öğrcııci ve ailesinin psikolojisi en· 1 ael. EJer 9ocuk yatılı olmaya devam ediyorsa çaresizliAindendir yani. Yahut da çocuk kendisi çok bastırıyordur. - Ortaokulda )IOll/ı sayısı çok at- Bi· 10,'0rsunu.:, bir çocuk okula yanlı baş larsa )IO/tfı, gündüzlü baflarsa gündüz· /ü dıvam tdtr gtrıtldt. Ama şu anda yatılı ptk favası baf/iı>'ttmıyor, bundaki llktn dı Orlaköy'de b'lllamalan .. - Birkaç aşama var. bunları yaparsak altıncı sınıfta da yatılı olur. Mesela ilerde Gğrenci sayısı azaldığında yatılı yotunlutu arıabilir okulda. ÇQnkO ö!rencilerin sınıflara yerleştirilmeleri im· klnı dopr, pedagojik sorunlar halledileb"jr. EJer ilerde sekiz hanrlığı birden BeyoJlu'na almak ve en azından erkekleri yatılı tutmak olanağına sahip olursak bu işi devam ettirmek mümkün olur. Bunun için bir yandan yatılılığın propagandasını yapmak gerekir, yatılı1ııın başanlı olması ve ailenin de yatılı· lığın iç disiplinine güvenmesi gerekir. Mesela ben geçenlerde söyledim: "yaulılı!lın düzenini saJladığımız ö lçüde propagandasını yapacağız", d iye. Bu sene inşallah kayıılarda orta kısım için bu propagandayı yapaca~ız. Liseye he· nuı. snvencnıiyoruz. Artık her se11e okula 144 kişi alı· ııtj'Or vı diirt sınıf olıışıurııluyor. Yani altı sen e lçlndt J2 tane sınıf olacak ki bu da &yollu 'na sıJabilecek bir rakam. - Acaba Orıak6y eldtn çıkarılıYor mu? - Böyle bir şey konuşulmadı. Orta· köy binasının elimizden alJnmast artık geçerli delil. Kabataş ve Denizcilik oku· lu hak k ındaki işlemler de bunu gösıe. riyor. Yalnız sınıf sayısı azaldı diye bi· zim buranın her şeye yeıeoeğini düşün· memelc: lazam, burası bilim merkezi ve laboratuvarlara sahip olunca denge sağ· !anacak. örneğin bu ®etim yılında 26 sınıfımız olacak, elimizde 29 denlik var. Bunlardu birincW bizim meşhur küçük anli, ikincW kütüphanenin kaqısında ki sınıf, QçOncUsü de aşağıda, girişıe hemen soldaki sınıf. Bu oço bizim kOçOk anfi. okuma dinlenme salonu ve bekle· me ile okul-aile birliği odası ihtiyaçla· nmız için ıahsis edileoel<. OnakGy'de de unutmayın ki, konferans salonu, laboratuvar bcnıeri olması gereken mekin· lar şu anda dershane olarak kullanılı· yor. - 31 sınıflık Ga/atasaray'tn Fransı~· ca dtrsltrl bugünkü Fransıvarca karşı· lanabll(Jlor. Okul bu ta>•>" lnlneı Fransızca derslere gelen Türkler gidecek mi? - Bizim sistemimiz mUmkün oldu· tunca Fransızlara dersleri vermek, an· cak a.rıa kalanlarda TOrk hocalara yer vermek · Fransızca dersler için tabii, ilerde de lngiliue derslerini mümkOn ol· duğunca İngiliz ya da Amerikan hocalarla yapmak. Dediğim gibi Vakıfın ka· lifiye eleman yOkll ne kadar giderilirse o kadar G!reıiın dUıeyi yUkselıilebile· cek. - Demek ki ilim francophontltr gidıcık? - Evet , en azından Fransızca derslerde göremeyeceğiz. - Artık 80'1trin uıalında)llz. Bildi· limit gibi o dönemde siyasi durum )IÜtlindın /!fr1tim ikinci plandaydı, o ıa· manltl dilfüneey• göre lince disiplinin saf/anması gtrıklyordu "" l)lr1tim kadromu: da 1ıı1ide kötülqiyordu_ Şimdi site• l!lrttlmtk bir ylikstlmt var mı? - Ben kendimden önceki dönemi suçlamak istemem, çok fazla bilditiıni de söyleyemem. Bence Gtretim seviyesi, Fransız hocalar seviyesindeki düşme bir1 siya.si olaylar iki, bu iki sebepten dolayı değiş~ıir. Tabii bunda bütün okullardaki dQsmenin payı var, Oni\'!'f· site seçme sınav ının payı var. Onu da kabul ediyorum. Ama ben geldilim za. man öğretim seviyesinin yavaş yavaş kı· pırdamakıa olduğunu gördüm. Gelen öğretmenler daha profesyoneldi, asker· lik yapmak için gelen arıık hiç kalına· ~-Fransızların sayısı otuz ikiydi, bir de vakıfıan Odeneıı biri vardı. BugOn 10· müyle Fransa'nın ödediii Gğretmen sa· yısı otuıüÇ. Mesela bu sene her yerde İn· dirim yaptılar, bizde yapmadılar. Demek ki'bepsi de bunların profesyonel öğretmenler, gdip geçici dcAil. işlerini ciddiye alıyorlar. Benim gOrdO!tlm en bOyQk noksan· !ık disiplin alanındaydı. Yani Gifetim düzelirken, disiplin benim beklediğim kadar dOulmiş değildi. Aksine bOyOk bir hırçınlık vardı mekteple. Okul yö· netimiyle bir zıtlaşma Sözkonusuydu. 87 Eylül'ünde geldiğim zaman manıara buydu. - Demek ki bu sisıeın ölreııci)ll sin· direnıetniş, aksine ögrenci hırçıııllllrnıı. Sonuç alınamamış ını? - Bilmiyorum, ama katı bir sistem uygulandı diyorsanız, sorlç vermemiş demek ki. Belki de aksine sonuç vern1iş. - Hazırlıklar için iki sene lngllizce dedik. Kadro bunu karşılar mı? - Şu anda, bir kere sayı olarak ye· tersiz kadro . - Ya nitelik olarak? - Niteliği tabii ben bilemem, yalnız şunu söyleyebilirim, hiç delilse başlan gıçta lngilii hocaları getirmek yararlı olabilir. Tabii İngilizce kadrosunun en b~ta sayıca arııırılması lazım. Galata· saray'da Fransızca okuyan bir Olfenciye en kolay nasıl !ogilizce oıreıilir, bu da önemli. - Galatasaray Listsi bundan 7 yıl önu karma tlitimt girdi. Bir dlintm GalatQS/JJ'ay bu ola}·ı çok konuştu, tar· tıpı. Daha sonra durulan bu ıaıtJpna, bu sene sistemin tik ürünlerini vırm~ siyle ttkrar açılıyor. Galııtasaray bu senenin sonunda o/c.ulunu t6rmtmll m~· ıunlıu vtrt«k. Grand-<:OUr'u bllml)-oı, tanıdıtı tek )'Oltlılar Ortakl)y "ün kıdo· n olan, pilavda )'tmtkhaneyi bulama· )'till, cemiyette dt:vrt arkad41kuını tanı· maj'Qll, hiç Çi~k Pasajı 'na kaçmamış mevınlar veriyoruı. Bu 11.fanıada sitin dlişüneıltriniz ntlerdir? - Şimdi onlar için hiç deAjlse isterlerse son seneyi burda okumak mumkün. Bunun meseleyi çözdU!U kanaatin· de de!ilim ama hiç yoktan iyi oldueu kanaatindeyim . Başka , eğer yatılı sayı· sı biıim öılediıimiı gibi 'Ilı IOO'lere varırsa, ıaıen o zaman BeyoAJu erkek ya· lılıların bulunduğu yer olacak. Zaten Sİ· zin sorunuzda bir erkek kayırması durumu var. Senelerdir Ortaköy'den kız mezun oluyor, bu o kadar üzmedi Be· yoAJu'ndaki erkekleri, çUnkU OrıakGy'· den mezun olanlar kıı olduıtu sOrece fazla önemsemediler. - Ben soruyu şu şekilde de dtfi/rirebilirim: Kıtlıuın bllt mQlduriylll var. Orıaköy'ü yaşamayıp, Beyotlu'nda SİS· temin deney parçalan oldular. /kiki 81YOllu 'nda )'Otılı bir orktk söyleyince abn , ama onlar da Ortakl)y'O y41a)IO· mayan ku.lıu. - Tabü o da var. Ama mek5nsal meselder demin Söylediğimi% ilişkiler sat· Jarursa biraz aıalulabilir. ıam halledi· lemez. Elbeııe ki BeyOğlu 'nda ıUmUyle yaub okumuş, batta bir miktar da ister· seniz daimi yaub o kumuş adamla, BeyoJlu'nda gOnd~O okumuş erkek Gi· rcnci arasında bile~ 100 benurlik yok· ıur. Bu eskiden de biraz böyle olmuş· ıu. Yani belirleyici olan yatılı okuma olayı. Yani 'Ilı 100 yaUh okusalar erkek· Bilgi ler, Ortaköy'de okusalar ben yine razı· yım, çünkü bir gUn gelebilir farkedile· bilir ki mesela Haydarpaşa Lisesi'nde 7 sene yatılı okumu$ bir OJrencinin davranışı, Galaıasaray'daki yatılı öltenci)'e gOndUzlOden daha yakın olabilir. Yatılılıkıan kaynaklanan bir gerçek vardır. Hele hele daimi yauhysan; payl~mak gibi, arkadaşına destek olmak gibi, bunlar çok önemli şeylerdir ve bunlar asıl yatılılık ta geli$ir. Bence Galatasaray'ın asıl problemi OrıakGy-Beyo!Ju meselesi delil, yatılılık meselesidir. Bunda ıs· rar ediyorum. Benim dö nemimde aı miktarda gOndOzlil vardı. O gOndOılO· ler bugOnkO " Ortaköy'deki erkek og. renci"' dediliniz Ggrencilere de çok ben· ziyo rdu. Askere giniğiniı zaman farkedeceksiniz, aynı kotuşu paylaştığınız asker arkadaşlarınızla bazen çok yakın olacaksınız, çUnkO insan bir çok şeyi paylaşıyor arkadaşlarıyla . - Balı$tll/llniz yatılılar ltlç olmaua gündi/zlü/trl• aynı sınıfta okuyorlar. Ortak(Jy'dekllerin yaıılılı/ı ölrt11nıe şaıısları sodttt OrıaktJy'ün yoııll kıt.lan. - işte bunu şimdilik ancak son sınıf· La sağlayablllyorum. Başka ıOrlü yap· maya kalkarsak, yani sondan evvel ai· maya kalkarsak, bu bizi nereyegötürOr biliyor musun~ orı a kı sım Ortakoy,de, lise kısmı Bcyoglu'nda &ibi bir sonuç doğar. Bu da yanlıştır, çüokü küçükten büyüğe olan abilik tutkusu daha kötU olur. O gOndOzlülOkıen de tehlikeli olur bence. En kUçükıen en büyüıe doğru ilişki devam eımcli. Son sınıfla şimdi· lik idare edeceğiz. Hakikaten de gün· düzlllyle yatılının Beyoğlu bölümünde birarada olması gündUılOyQ biraz eıki liyor. Haua ben farkediyorum yatılı ol· madıll halde kaçak yaııyorlar. Yani bileuiz maça girenler gibi, Galatasaray'da fiilen yatılı kaç kişi onu da bilmiyorum, merak ediyorum yani. bile,u:iz girenler var çOnkO. - Şu arıda tn 6ntnıll probltmlrılz n~ dirt - Şu anda en Gnemli problemim kaliteli personeldir. Bunun içine bir mik· ıar Gtretmen de giriyor, ama en alua. Asıl kalifiye uzman d6rt·bcş kişiye ih· tiyacım var. - Camio '" vakıfın ili/kisi için )IO· pılan ÇIJltfmalar ytttrll mit - Ben çalışmaları doğrusu iyi buluyorum, yeterli ama daha fazlası olabilir, onun için ''bundan fazlasını yapmaya JUıum yok" diyemem. Ama olduk· ça iyi yoldayız. Buraya mudur olarak geldikten sonra kendimi hiç yalnız hissetmedim ve hani, isıcdiğim şeyleri de bUyUk ölçUde yapmaya çalışıyorum doCrusu. Bu yüzden biraz da kendimi Onlaıasaray camiasının adamı olarak gördUm yani. Kime başvurduysam, ku· ral olarak sGylOyorum tabii, istisnalar oldu, ama genellikle olumlu cevap al· dım. Herkes kendince yardım etmeye çalıştı. Buna öAfencimiz de dahildir, ba· kın çok açık sGylUyorum, ben buraya geldikten ve elimi uıaıııkıan soQra, elimi en sıcak, samimi şe kilde ıutan gruplardan biri tanesi de öArenci grubuydu. - Grup dtdlnlt dt, )IOrdım ırubu.•• - Tabii ki bazı konularda bazı kişi· lere çok fazla yQk biniyor. Onlar da bu· nu seve seve yerine getiriy6rlar dofru- su. Ama ~ 1 baz.ı kişilerin'" ilıerindc yo- Junlaşmasında şOphe yok. Ama daba genel, daha anonim. daha ·sisıemli; "MOesseseleşmiş bir yardımlaşma" ol· niası lwm. Ama zannediyorum ki baş langıçta hep böyle olur. Sistemli hale gddiii ıaman korkmayacatız aruk. - Bir de ablltrdtn ttltn "bizle irtibata t~lmlyor" ~klinde bir şikiyet var. Bankası Galatasaraylılar'ın Hizmetinde Bilgi Bilgi Bankası Bankasında Nedir Nasıl Yararlanılır? D önem ycmetinizjn yer ve zamanını, GalatasaraylL abileriniıin sunduıu iş olanaklarını veya dineler yaptığını öğrenmek isterseniı. gerekU tüm bilgileri Galatasaray Lisesi Sekreteryası 'nda kurulacak olan BiLGi BANKASl'ndan hıılı ve kolay bir şekil de saAlayabileceksiniz. Ayrıca şu anda GEV'de (Lise' de) Galatasaraylılar derneıinde (lsı.) ve GSL Ga-ze-ıe 'de (Sn YiAil Okur) ayrı ayrı bu· lunan bilgilerin birleştirilmesi sonucun· da tom bu bilgileri bilgi bankasında bul· manız mümkün olacakur. Geliştirilen G.S. bll&i bankası, Gala· tasaray TopluluAu işbirliği Kurulu Genel Sekreterliği kabulü ile lisemiz 68-69 mezunu ağabeyimiz Y.MOh. Canel Başer tarafından Ocrets.iz olarak verili yor. Yine gerekli personel Ocreısiz olarak !MAT A.Ş. tarafından yeıişıirilecekıir. ğer Galatasaraylı kardeşierinitin Merkez bilgisayarda toplanan bilgi· lcrin telefon ha1lar1 aracılığı i1e minitel adı verilen terminallerden veya bir prog· ramla miniıel haline dönüştürülmüş modemli PC'lerden alınması olayıdır. Bilgi bankalarının hedefi, bilgisayar ara· cılı!ıyla kille haberleşmesi olan bir sistemdir. Başarısının sırrı ise bilgilere ulaşmadaki h ız, kolaylık ve i letişimin in· ıerakıif olmasından kaynaklanmakta· dır. Bilgi bankasına şahsen ulaşmak istediğinizde ıelefon haııınıza doArudan ballanacak olan miniıel cihazınızı veya ınodem ballanacak PC'nizi kullanabilirsiniz. Bilgi bankaları Amerika, Kanada, Avrupa ve Ozeilikie Fransa'da yaygın ken Olkemizde yeni yeni gelişmektedir. Şu anda TOrkiye'de lmaı A.Ş. tarafın dan kurulan S bilgi bankası bulunmakta ve bil&i bankası çalışmaları sürdürül· mekıedir. - Ben mümkün olduğu kadar gGreve başladıkıan sonra, mesela sa.nat-kOI· tür alanında bir danışma kurulu topladım, spor aJamnda danışma kurulu ıop Jadım. Sanaı-kllhllr alanında olan ni· speıen kalabalıl<tı. spor alanında çok yetersiz. kaldık. Davet ettiğimiz bi~k kişi gelmedi. Danışma için gerekli sistemle· ri oluşturmaya çalışıyoruz, evvdki sene "Oalaıasaray'da ıeşkilaııanma nasıl olmabdır?" diye pilav sonrası bir forum dllunledik, geçen sene Galaıasaray'ın yüksek eğitim meselesini tartıştık. Baş ka şeyler de var tabü yapılabilecek olan, forumları çalıştırıyoruz., danışma kurul· kaynaklara giden, az sayıda sınıflardan oluşan, çok sayıda hoca, az sayıda Gğ· rend gibi bir sistemi gelişıirmeye çalı şırdım. Tabii derı saatleri azalınca, hocaların da yOkO aynı nisbeue aıalacağı için, mesela öJleye kadar bOtOn ıeorik ve ona ballı pratik dersleri koyup, öl· leden sonra spor ve di!er sosyal uğraş alanlarında faaliyet göstermelerine olanak saııardım. Ama üniversite bOyle olucaksa, üniversite sınavında başarılı kılmak için de o sabahki sistemleri, özel· likle son iki sene, biraz ona doğru yön· lendirirdlm . Eler yine imkin olsaydı , tarını çalışorıyoruz. Oalaıasaray'ın iş bağlantı kurulu var, dernekleri var. Bunların hepsi zaman zaman bir araya geliyor, derneğin toplantıları oluyor, bu arkadaşlar hiç olmaz.sa vakitleri elverdiği ölçüde senede bir iki defa ıoplnntı· lara gidebilseler, o dernek burada tem· sil edildiği için, hem Galaıasaray'dan daha iyi haberler alırlar, hem de düşün· celerini ileıme imkanı bulurlar. Bir baş· ka mekanizma da GSL GZT. Oç ayda bir çıkıyor. Bu gaıeıeye hepsi yaıı yazabilirler, tlstelik kalıcı da olur, yani Ga· latasaray bugOn artık sesini duyurmak isıiyor _ve kanalları açmış durumda, uygun frekarıslarda çal~yor. Daha fazlasını yaparnaı artık bir yönetim. - Varsayahnı ki Galatasaray Listsl öztrk bir sıatii>"t sahip oldu, ntltr >'O· pardmit. o zaman, f U ankindtn farklı birliği olıuak1 - Ders sayısını azaltırdım. Öğretim sistemini tamamen umıan bir kurula rir, her yıl gGzden geçi.rıir ve ona gGre uygulaurdım. Gençlere Gifenmeyi öJ· reten sistemleri geliştirirdim. Ödevli, yurıdışındaki bazı öğretim kurullarıyla kurar ve öğrencilerimizin ora· larda okumaları içln imkAnlar araştırır dım. TUrkiye'nin en iyi öAfencilerini bu· raya almanın çarelerine bakardım. Ama, o öJrencilcri Galatasaraylı yapmak için de bazı temel unsurlar var ki onları da de!lişıirmek istemezdim. Yalnız şunu ekleyeyim ki; bu biraz hayal. Ne gönlOm, ne de aklım Galaıa saray'ın Milli Elitim dışında olmasını arzu ediyor. Devletin o kulu olarak geldik, devletin okulu olarak &ideceğiz. Gelenelimizde bu var. Gaiatasaray'ın ıopiuma aiı bir okul olduğunu anlatmak isterdim. Geldiğim· den beri bunu kendimce anlatmaya çalışıyorum ama ıabii bu ıarz yeterli ol· muyor. Yani biz de Oalaıasaray'da okumuş kişiler olarak ayrıcalıklı dtiiliz aslında, aksine Galatasaray'da okumuş oldutumuz için borçluyuz. Hem mekıebimiu borçluyuz, hem devletimize borçluyu1; bizi böyle bir okulda okut· ıu&u için. Böyle bir okulu bulmak dOn· yada kolay clctil. Bütün gezen insanlar, gören insanlar bu binayı gördükleri za. Neler Yer Alacak? Liseden meıun olan GS'lilerin okul ve iş hayatıyla ilgili ıum kayıtları bulunacak. Yurıiçi ve yundışında bulunan GS'lilere (gerekli gizlilik cınleml eri alın· mak kaydıyla) daha kolay ulaşılacak. Böylece camia içindeki iletişim daha hız· lı bir şekilde saAJanacaktır. Bu bilgi bankasında bulunacak Han panosunda çeşitli dönem mezunlarının toplantıları, toplantı yerleri, nlezun_ ların düzenledikleri spor faliyetleri, briç vs. gibi oyunlar yarışmalar, camiadaki sanatsal akliviıeler bilahere duyurulabileceği gibi camiamıza ait doğum, oıum gibi ilanlar bu panoda gi!rülebile<:ekıir, Galatasaray Lisesi mezunu olup çocu· ğu Galatasaray Llsesi'nde o kuyanların da bir listesi yer alacak. Aynca herhangi bir GS'li ilan panosuna camia için önem taşıyan her ıürlQ duyuruyu yapabilecek· tir. Tüm bunlar camia içi iletişimi sat· lamak için çaba sarfeden GS'lilerin g6- man; ''A, işte Qalatasaray! 1 ' demeliler. yani bir yabancıya oıonoyormuş gibi Oğünebilmeliler . Halbuki biıim yaklaŞlmımıı "Biz Oalaıasaıaylıyıı, bize kimse erişemeı, vs .. .'' olursa adam dı şarıdan baktığında öğOnmekten çok kız· mayı dQşOoUr. Bunu aşmamız lazım doAfu delil bu. - KEK'in bugünkü durumu nedir site.el Acaba amaç, >>eter/ilik "' prob· ltmler ne durumda? - Kültürd kollarda, kOitürel kelime• sini gerçek anlamıyla kullanırsak, ben oldukça iyi bir gidiş görüyorum okul· da. Özellikle halk oyunları ve benzeri çalışmalar var. Sanat ta_ rihi alanındaki çalışmalar var. Bunları, ben oldukça iyi buluyorum. Dergiyi de çıkarıyor gençler, içerili iyi. ciddi bir sanat-fikir dergisi gibi çıkmaya b~ladı. Beni memnun ediyor. Okulda sanat-kültür faaliyeıl•· rine ilginin giderek artacağını ümit edi· yorum. istiyorum ki ben, Galatasaraylı adamın övündüğü niteliklerden bir tanesi de sanat ve kUltür alanında, felsefe alanında, edebiyat alarundaki usıUn· lüğO olsun. En azından bunu bir haysiyet meselesi yapmalı Galatasaraylı. ·Son zamanlarda baktım ki öğünülen unsur· lar arasında bunlar yok artık. Haııa saltlaruyor. Artık önemini vurgulayan bir yol izliyoruz, bence öneminin olduğu da yavaş yavaş anlaşılıyor, bu ÇQk Gnemli. - Son olllrak, camia}Yl ü~tmt.k ist~· dilink bir mesaj var mı? - Çok var bir tane olmaz. Ama bi· raı Once SOyleiliğim Galatasaray imajı var ya, onu pekiştirmek için bütlln kuvvetler birleştirilmeli. Mesela bir Galata· saray sanat, kOltOr ve bilim merkezi ku- revlerinin ıUm GS'lilerce paylaşılması· nı sallayacak ıı r. Diler önemli bir bölOm ise GS'li iş verenlerin Galatasaray Lisesi mezunlarına sundukları iş olanaklan bu bilgi bankasında görOnıOlenmesi olacaktır. Böylece iş arzı ve istihdam ile ilgili olarak camianın iletişiminin en us.ı seviye· ye çıkanılması yönünde Onemli bir adım atılmış olacaktır. GS camiasından iletişimle ilgili olarak gelecek önerilerde 6 aylık sürelerle ayrı bir bölümde deıerlendirilecekıir. Bilgi bankasının bir diğer bölUmünde ise, Galatasaray EJiLim Vakfı'na baJlış yaparak katkıda bulunmak istiyorsanız ne şekilde baAişıa bulunulabileceği ve baAışıa bulunacak mUkellefe saltla· yacağı vergi kolaylıkları görülebilecek· tir. Bilgi bankasına dnıaları n giriln1esinden sonra resmen faaliyete geçiş i bila· hare ıum Galatasaraylılara duyurulacaktır. Böylesi gelişen telekomünikasyon ve bilgisayar teknolojisinin Galaıasaray Li· sesi camiasına kazandırılması biz Oalaıasaraylıları çok sevindirdi . Bizlere-bu olanakları salladıkları için Galatasaray Toplululu lşbirlili Kurulu 'na, Genel Sekreteri Sn. Yıldızhan Yayla'ya ve GS'li a&abcyimize teşekkür ederiz. Daha fazla bilgi ve Gneriler için Ca· nd Başer: 167 02 08. 172 Si 93 O merkeze TOrklyc'nin kalburOstO, okulda okumuş olsun olmasın , dcterlerinin alınmasına çalışılmalı . Bir TOrk toplumuna hizmet veren Galata· saraylılar olmalı. Bir Ali Sami Yen'in spor alanında başlaıııJına benur bir işi, sanat ve kUlıllr alanında başlatmalıyız. Onun için bizim 8. senesi yapılan sanat, kOhOr festivallerini çok olumlu karşılı· yorum. Bunları yerleştirmdiyiz, yaygın· Jaştırmalıyız. Yundışına bile çıkanma lıyız. Mesela gerekli izni alarak, bizim Galatasaray Dergisini'yabanc;ı dilde de yayınlayabilm eliyiz. Fransa'ya gönderebilmeliyiz. Yani adamlar "A. Torkiye'de de bu seviyede yazı yazan gençler var" d iyebilmeliler. Böylelikle Türk imajını bile defilşıirebiliriz. Galatasaraylı olunca daha beler borç biniyor UstUmUze. Ama ben Bakanla konuşurken de aynı şeyi söylüyorum , benim mektebim delil ki burası; Tork toplumunun mektebi. Sahip çıkın: yok su borcu var, yok bina boyanacak ... rulmalı . Galatasaray'ı Galatasaraylılar kurtarır olmaı, evet ö&reıim-eAjıim bakımından elimizden geleni yapanı ama asıl sahi· bi olan devletin el aıması gerekli. Bir de tabii devletin kadrolarına yeniden Galatasaraylıların girebilmesi için özel bir politika yUrOıOhn~. Dışişlerin· de olsun, içişlerinde olsun bunu da.yapmamız lazım. Bu alandaki Galaıasaray lıların sayısı azaldıkça, Galaıasaraylıla· prestiji Oıellikle Fransızlar neınin de azalır. kısaca çok dikkatli olmak la· rın zım . - Tqtkkürltr.