Final Program ve Bildiri Özetleri

Transkript

Final Program ve Bildiri Özetleri
N SE R LER
İ
D
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
ER
KA
AKAD
AKAD
Akci¤er
Kanserleri
Derne¤i
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
22 - 25 Haziran 2006
Sheraton Çeflme Hotel
final program ve bildiri özetleri
www.torasikonkoloji2006.org
w w w . a k a d . o r g . t r
İ
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
N SE R LER
ER
22-25 Haziran 2006
KA
D
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
AKAD
De¤erli Meslektafllar›m›z,
Ülkemizde son otuz y›ld›r akci¤er kanserleri konusunda multidisipliner yaklafl›m›
gelifltirme çabalar›m›z›n sonunda kurdu¤umuz Akci¤er Kanserleri Derne¤i’nin
düzenledi¤i II. Ulusal Torasik Onkoloji Kongresini 22 - 25 Haziran 2006 tarihlerinde
Sheraton Çeflme Oteli’nde gerçeklefltirmekten çok mutluyuz.
Akci¤er, mediasten ve plevra tümörlerinin tan› ve tedavisi ile ilgili problemleri
ülkemiz çap›nda sahiplenme ve çözümüne katk›da bulunma çal›flmalar›m›z;
araflt›rma projeleri, bilimsel toplant›lar, uluslararas› iliflkileri art›rma çabalar›,
halka yönelik bilgilendirme toplant›lar›, yard›mc› sa¤l›k personelinin e¤itimi
fleklinde devam etmektedir.
Gö¤üs Hastal›klar›, Gö¤üs Cerrahisi, Medikal Onkoloji, Radyasyon Onkolojisi,
Radyoloji, Patoloji, Nükleer T›p Bilim Dallar› doktor ve yard›mc› sa¤l›k personellerini
ilgilendiren bilimsel konular›n irdelendi¤i, uygulamal› kurslar ile zenginlefltirilen
kongremizin en son geliflmelerin tart›fl›ld›¤› üst düzeyde bir bilimsel toplant›
oldu¤u Türk Tabibleri Birli¤i Sürekli T›p E¤itimi Kredi Komisyonu t a r a f › n d a n
22.5 TTB-STE kredi puan› ile kredilendirilerek tescil edilmifltir.
Akci¤er, mediasten ve plevra tümörleri ile ilgili
konularda ulaslararas› bilim adamlar›n›n da
katk›da bulundu¤u kongrenin, bilgi ve
becerilerimizi güncellemek üzere doyurucu
olmas› dileklerimizle, hofl geldiniz...
Sevgi ve sayg›lar›m›zla,
AKAD Yönetim Kurulu
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
N SE R LER
İ
D
ER
KA
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
ONURSAL KURUL
K
O
N
G
R
D Ü Z E N L E M E
K
U
R
U
L
D
K
U
R
U
L
U
Bülent Berkarda
B
a
ş
k
a
n
To p u z
E r k a n
Bilimsel Komite Başkanı
Ya m a n
A
Y Ö N E T ‹ M
Nijad Bilge
Mustafa
K
Osman Aldemir
U
Kongre Başkanı
E r k a n
A
E
To p u z
I I . B a ş k a n
Bülent Arman
Adnan Ekmekçioğlu
Genel Sekreter
T u r h a n
E c e
Muhasip
Üye
Ahmet Refik Erem
Bilimsel Komite
Bülent
Arman
Adnan Aydıner
Ahmet Karadeniz
Ü
Fazilet Öner Dinçbaş
T u r h a n
Atadan
E c e
Mustafa Öz
Tunacı
Dilek Yılmazbayhan
Ko n g r e S e k r e t e r i
Esra Kaytan Sağlam
A h m e t
Kemal Sözer
y
K i z i r
e
l
Günay
Aydın
A l t ı n
Gökhan
Demir
Erhan
Ekinci
Melek Köksal Erkişi
Reha Uzel
A y ş e
E r s e v
Semih Halezeroğlu
Sedat Sadık Koca
İlişkiler
Semih Halezeroğlu
Tunacı
Bilimsel
Kurul
Adnan Aydıner
Ye ş i m
Dış
r
S e d a t
Atadan
Sosyal İlişkiler
e
E r a l p
F a r u k
T a ş
Mustafa
Ya m a n
Denetleme Kurulu
Günay
Aydın
Sadettin Çıkrıkçıoğlu
Ma l i
İlişkiler
A h m e t
K i z i r
Levent
Elbeyli
Atilla
Gürses
Ta f l a n
Salepçi
01
İ
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
N SE R LER
ER
22-25 Haziran 2006
KA
D
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
AKAD
YURTDIŞI DAVETLİ KONUŞMACILAR
Dirk van Raemdonck
Göğüs Cerrahisi Profesörü, Leuven Üniversitesi Göğüs Cerrahisi Departmanı, Leuven, Belçika.
Avrupa Göğüs Cerrahları Derneği Genel Sekreteri.
Tomasz Grodzki
Göğüs Cerrahisi Direktörü, Akciğer Hastalıkları Bölge Hastanesi, Szczecin, Polonya.
Polonya Göğüs Cerrahisi Kulüp Başkanı, Avrupa Göğüs Cerrahları Derneği Eski Başkanı
(2003-2004).
Detlev Branscheid
Göğüs Cerrahisi Direktörü, Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Merkezi,
Großhansdorf, Almanya. Almanya Göğüs Cerrahisi Derneği Başkanı.
Gaetano Rocco
Göğüs Cerrahisi Direktörü, Ulusal Kanser Enstitüsü, Napoli, İtalya.
Avrupa Göğüs Cerrahları Derneği Üst Yönetim Kurulu Üyesi.
02
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
N SE R LER
İ
D
ER
KA
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
PROGRAMA GENEL BAKIŞ
22 Haziran 2006
Perşembe
23 Haziran 2006
Cuma
24 Haziran 2006
Cumartesi
25 Haziran 2006
Pazar
8:30
KONFERANS 1
9:00
Vienna
9:30
KONFERANS 3
Vienna
PANEL 5
10:00
PANEL 1
10:30
PANEL 3
Vienna
Vienna
11:00
KAHVE MOLASI
KAHVE MOLASI
11:30
YUVARLAK
MASA 1
YUVARLAK
MASA 2
12:00
Vienna
12:30
14:30
15:00
15:30
16:00
16:30
Giriflimsel Bronkoskopi Kursu: Prague
14:00
KAYIT
13:30
17:00
Akci¤er Kanserinde Görüntüleme Kursu: Budapest
13:00
17:30
18:00
18:30
19:00
AÇILIfi PANEL‹
Vienna
Vienna
Ö⁄LE YEME⁄‹
Ö⁄LE YEME⁄‹
Manzara Restaurant
PANEL 2
PANEL 4
Vienna
Vienna
KAHVE MOLASI
KAHVE MOLASI
KONFERANS 2
KONFERANS 4
SÖZEL B‹LD‹R‹LER
A
Prague
Kültür Merkezi
Manzara Restaurant
Vienna
‹NTERAKT‹F
Vienna VAKA SUNUMU
Vienna
TARTIfiMALI HALKA AÇIK
POSTER SEM‹NERLER
SUNUMU Çeflme Çakabey
Ö⁄LE YEME⁄‹
Manzara Restaurant
Vienna
Vienna
KONFERANS 5
Vienna
B
Budapest
19:30
20:00
20:30
21:00
21:30
22:00
22:30
AÇILIfi KOKTEYL‹
Havuzbafl›
AKfiAM YEME⁄‹
AKfiAM YEME⁄‹
Manzara Restaurant
GALA GECES‹
Manzara Restaurant
23:00
23:30
Copacabana
24:00
03
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
İ
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
22 HAZİRAN 2006
PERŞEMBE
10:00 - 18:00
Kayıt
13:00 - 17:30
Girişimsel Bronkoskopi Kursu
Kurs Sorumluları
Mustafa Yaman
Turhan Ece
Sedat Altın
13:00 - 13:20
Bronkoskopinin tanı ve tedavideki yeri
Mustafa Yaman
Paratrakeal - peribronşiyal oluşum görüntüleme ve örnekleme yöntemleri
Erdoğan Çetinkaya
Endolüminal tedavi ( Argon plazma, Elektrokoter, Lazer )
Serdar Erturan
Tartışma
Kahve Molası
Endolüminal tedavi ( Kriyoterapi, Brakiterapi, Fotodinamik tedavi )
Sedat Altın
Trakeobronşiyal stent endikasyonları ve uygulama yöntemleri
Turhan Ece
Tartışma
Kahve Molası
Pratik uygulamalar
Masa 1: Kriyoterapi
Sedat Altın
Mustafa Erelel
13:20 - 13:40
13:40 - 14:00
14:00 - 14:15
14:15 - 14:30
14:30 - 14:50
14:50 - 15:10
15:10 - 15:20
15:20 - 15:30
15:30 - 17:30
Masa 2: Transtrakeal - Bronşiyal iğne aspirasyonu
Semra Bilaçeroğlu
Erdoğan Çetinkaya
Masa 3: Elektrokoter - Argon plazma
Celal Karlıkaya
Serdar Erturan
04
N SE R LER
D
ER
KA
Masa 4: Lazer
Ahmet Ilgazlı
Masa 5: Stent
Reha Baran
Alper Toker
PRAGUE
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
N SE R LER
İ
D
ER
KA
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
22 HAZİRAN 2006
PERŞEMBE
13:00 - 17:30
Akciğer Kanserinde Görüntüleme Kursu
Kurs Sorumluları
Atadan Tunacı
Canan Akman
13:00 - 13:40
Akciğer kanserinde tarama
Uğur Topal
13:40 - 14:20
Tek akciğer nodülü
Recep Savaş
14:20 - 14:30
Kahve Molası
14:30 - 15:10
Akciğer kanserinde evreleme
Canan Akman
15:10 - 15:50
Akciğer kanserinde PET - CT
Cüneyt Türkmen
15:50 - 16:00
Kahve Molası
16:00 - 16:40
Akciğer kanserinde girişimsel radyoloji
Nihat Kodallı
16:40 - 17:30
Akciğer kanseri tanısında yenilikler
Atadan Tunacı
18:00 - 19:00
Açılış Paneli
Türkiye’de akciğer kanseri politikaları
Oturum Başkanı
Erkan Topuz
Konuşmacılar
Mustafa Yaman
İbrahim Güllü
BUDAPEST
VIENNA
Rauf Saygın, N. Göksel Kalaycı, Hadi Akay ve Neslihan Özaydın anısına...
19:30 - 20:30
Açılış Kokteyli
20:30 - 22:30
Akşam Yemeği
HAVUZBAŞI
MANZARA RESTAURANT
05
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
CUMA
VIENNA
08:30 - 09:30
Konferans I
Oturum Başkanı
Konuşmacı
09:30 - 11:00
Panel I
Akciğer kanseri tanısında güncel yaklaşımlar
Oturum Başkanları
Günay Aydın
Turhan Ece
Konuşmacılar
Radyolojik yaklaşım
Atadan Tunacı
Bronkoskopik yaklaşım
Levent Tabak
Nükleer tıp yaklaşımı
Kerim Sönmezoğlu
Cerrahi yaklaşım
Levent Elbeyli
11:00 - 11:15
Kahve Arası
11:15 - 12:45
Yuvarlak Masa I
Oturum Başkanı
Konuşmacılar
06
D
23 HAZİRAN 2006
Malign mediastinal tümörlere yaklaşım
Semih Halezeroğlu
Dirk van Raemdonck
Küçük hücreli dışı akciğer kanserinde N2’li hastaya
yaklaşım
Sedat Koca
Adnan Aydıner
Şükrü Dilege
Ethem Nezih Oral
12:45 - 14:00
Öğle Yemeği
14:00 - 15:30
Panel II
Mediastinal tümörlere yaklaşım
Oturum Başkanları
Ahmet Kizir
Hüseyin Halil Çolar
Konuşmacılar
Klinik yaklaşım
Ali Fidan
Radyoterapi
Esra Kaytan Sağlam
Kemoterapi
Andaç Argon
Cerrahi
Adem Güngör
15:30 - 15:45
Kahve Arası
15:45 - 16:45
Konferans II
Oturum Başkanı
Konuşmacı
16:45 - 17:45
İnteraktif Vaka Sunumu
Oturum Başkanı
Konuşmacı
19:30 - 21:30
İ
AKAD
22-25 Haziran 2006
17:45 - 19:00
N SE R LER
ER
KA
Sözel Bildiriler
Oturum Başkanları
Salon A: Vienna
Salon B: Budapest
Akşam Yemeği
Soliter pulmoner nodül: tanı ve tedavi zorluğu
Meltem Tor
Gaetano Rocco
Erkan Topuz
Sezer Sağlam
Kamil Kaynak
Ziya Gülbaran
İdris Yücel
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
İ
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
24 HAZİRAN 2006
08:30 - 09:30
N SE R LER
D
ER
KA
CUMARTESİ
Konferans III
Oturum Başkanı
Konuşmacı
VIENNA
Cerrahi eğitim ve deneyim akciğer kanserli hastaların
operasyon sonuçlarını etkiler
İlker Ökten
Tomasz Grodzki
09:30 - 11:00
Panel III
Akciğer kanseri tedavisinde yenilikler
Oturum Başkanları
Ahmet Demirkazık
Mehmet Ali Bedirhan
Konuşmacılar
Adjuvan tedavi
Gökhan Demir
RT yenilikler
Zümre Arıcan Alıcıkuş
Göğüs cerrahisinde yenilikler
Alper Toker
Hedefe yönelik tedaviler
Gül Başaran
Endobronşiyal tedaviler
Sedat Altın
11:00 - 11:15
Kahve Arası
11:15 - 12:45
Yuvarlak Masa II
Oturum Başkanı
Konuşmacılar
12:45 - 14:00
Öğle Yemeği
14:00 - 15:30
Panel IV
Küçük hücreli ve nöroendokrin tümörler
Oturum Başkanları
Çiğdem Papilla
Dilek Yılmazbayhan
Konuşmacılar
Patoloji
Büge Öz
Radyasyon Onkolojisi
Fazilet Öner Dinçbaş
Medikal Onkoloji
Faruk Taş
Cerrahi
Akif Turna
15:30 - 15:45
Kahve Arası
15:45 - 16:45
Konferans IV
Malign plevral effüzyonlar ve mezotelyomaya yaklaşım
Sadettin Çıkrıkçıoğlu
Bülent Arman
Fulden Yumuk
Filiz Koşar
Oturum Başkanı
Konuşmacı
Primer tümöre göre pulmoner metastazektomi sonrası
sağkalım oranları ve prognostik faktörler
Ilgaz Doğusoy
Detlev Branscheid
16:45 - 17:45
Konferans V
Oturum Başkanı
Konuşmacı
Tamamlayıcı tıp
Mustafa Yaman
Erkan Topuz
20:00 - 24:00
Gala Yemeği
COPACABANA
07
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
İ
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
25 HAZİRAN 2006
09:00 - 10:30
N SE R LER
D
ER
KA
PAZAR
Panel V
VIENNA
Akciğer kanserinde destek tedavi
Oturum Başkanları
Melek Erkişi
Atilla Saygı
Konuşmacılar
Enfeksiyonlar
Murat Kıyık
Beslenme ve destek tedavi
Taflan Salepçi
Ağrı palyasyonu
Ferit Peker
Palyatif RT
Adnan Yöney
10:30 - 12:00
10:30 - 12:00
12:15 - 13:30
08
Tartışmalı Poster Sunumu
Oturum Başkanları
Halka Açık Seminerler
Oturum Başkanı
Konuşmacılar
Göğüs cerrahisi
Göğüs hastalıkları
Medikal onkoloji
Radyasyon onkolojisi
Öğle Yemeği
PRAGUE
Mecit Süerdem
Abit Demircan
ÇEŞME ÇAKABEY KÜLTÜR MERKEZİ
Bülent Arman
Bülent Arman
Günay Aydın
Pınar Saip
Ahmet Kizir
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
N SE R LER
İ
D
ER
KA
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
KONGRE MEKANI: SHERATON ÇEŞME HOTEL
Ege Denizi kıyısında; termali, denizi ve doğal güzellikleriyle ünlü Ilıca’da yer alan, 5 yıldızlı
Sheraton Çeşme Hotel, 22 – 25 Haziran 2006 tarihleri arasında II. Ulusal Torasik Onkoloji
Kongresi’ne ev sahipliği yapacaktır. İzmir Adnan Menderes Havaalanı’na 90 km, Çeşme’ye 6
km uzaklıktadır.
Sheraton Çeşme Hotel odalarında; direkt telefon, banyo, saç kurutma makinesi, yangın alarmı,
mini bar, balkon, 24 saat oda servisi, tv, uydu tv, pay tv, merkezi klima, elektronik kişisel kasa
bulunmaktadır.
Açık ve kapalı yüzme havuzu - termal havuz, Türk hamamı, sauna, masaj, jakuzi, fitness merkezi,
sağlık merkezi, kuaför, güzellik salonu, jimnastik salonu, çocuklar için oyun alanı, disko giriş,
sinema, 2400 metre karelik SPA ve Thalassoterapi Merkezi, sağlık odası, doktor, isteğe bağlı
çocuk bakımı, engelli servisi, iş merkezi, internet, market, kuru temizleme, çamaşır, ütü jenaratör,
alışveriş alanı, sinema klubü, mini club, açık ve kapalı otopark Sheraton Çeşme Hotel’in hizmetleri
ve rekreasyon alanlarıdır.
KONGRE HAKKINDA GENEL BİLGİLER
Kayıt ve Danışma Masası
LOBBY
Ana Toplantı Salonu
VIENNA
Sunum Kontrol
MADRID
Girişimsel Bronkoskopi Kursu
PRAGUE
Akciğer Kanserinde Görüntüleme Kursu
BUDAPEST
Kongre Sekreterliği
PARİS
Organizasyon Ofis
LONDON
Stant Alanı
VIENNA FUAYE
AKAD Masası
VIENNA FUAYE
Poster Sergisi
PRAGUE
Salon A ( S1-A.....S10-A )
VIENNA
Salon B ( S1-B.....S10-B )
BUDAPEST
Internet Cafe
BERLIN
Resim Sergisi
VIENNA KORİDOR
Ana Restaurant (3 sabah - 3 öğle - 2 akşam)
MANZARA
Açılış Kokteyli
HAVUZBAŞI
Gala Yemeği
COPACABANA
TTB-STE KREDİSİ
Kongremiz Türk Tabibleri Birliği Sürekli Tıp Eğitimi Kredi Komisyonu tarafından 22,5 TTB-STE
kredi puanı ile kredilendirilmiştir. Kongre çantalarında bulunan formların katılımcılar tarafından
doldurularak kayıt masasına teslim edilmesini rica ederiz.
09
N SE R LER
ER
KA
İ
D
22-25 Haziran 2006
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
AKAD
KAYIT ve DANIŞMA MASASI
Kayıt ve Danışma Masası otelin girişinde hizmet verecektir.
KONGRE ÇANTASI
Tüm katılımcılara kongre çantası Kayıt Masasından verilecektir. Çantaların içinde Kongre Final
Programı ve Bildiri Özetleri Kitabı, TTB-STE Kredilendirme Formu, not defteri ve kalem
bulunmaktadır.
YAKA KARTI
Yaka kartları kayıt masasından dağıtılacaktır. Yaka kartları kongre süresince bilimsel oturumlara
ve sosyal programlara girişler sırasında kontrol edilecektir.
Yaka kartlarınızı konferans süresince taşımanızı önemle rica ederiz.
Kongre programı yaka kartlarının arkasında da bulunmaktadır.
Kaybolan yaka kartları için 10.-EURO karşılığında kayıt masasından temin edilir.
İSİM DEĞİŞİKLİĞİ
Önceden kayıt yaptırmış katılımcı yerine başka bir katılımcının gelmesi durumunda yeni Yaka
Kartları için yeni kayıt formu doldurulması gerekmektedir.
Yeni kartlar 10.-EURO ve kayıtlı katılımcının / sponsor firmanın yazılı bilgi verilmesi koşulu ile
kayıt masasınadan temin edilebilecektir.
SUNUM KONTROL ODASI
Kongre süresince Madrid Salonunda Sunum Kontrol Odası olarak hizmet verilecektir.
Konuşmacıların sunumlarını otele giriş yaptıktan sonra Sunum Kontrol Odasındaki bilgisayara
yüklemeleri önemle rica olunur. Konuşmacılarımız burada sunumlarını kontrol edebilir, gereken
değişiklileri yapabilirler.
TRANSFER BİLGİLERİ
22-25 Haziran 2006 tarihlerinde gerçekleşecek kongremize katılacak katılımcıların transfer
taleplerini OCT Turizm gerçekleştirecektir.
OCT Turizm’e bildirilmiş tüm transferler; gidiş-dönüş ( havaalanı-otel-havaalanı )
60 – EURO ( KDV dahil ) karşılığında yapılacaktır.
Uçuş değişikliklerinizi yazılı olarak en az 2 gün önce bildirmeniz durumunda transfer değişikliğiniz
dikkate alınacaktır. Özel transferler için OCT Turizm ile bağlantıya geçmenizi rica ederiz.
10
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
N SE R LER
İ
D
ER
KA
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
AKAD ÜYE KAYDI
Kongre katılımcılarının Akciğer Kanserleri Derneği’ ne üye olmalarını özellikle rica ediyoruz.
AKAD sekreteri kaydınızı yapmak üzere kongre boyunca Vienna fuayede sizi bekleyecektir.
KONAKLAMASIZ KATILIMCI
Konaklamasız katılımcılar sadece öğle yemeklerini Manzara Restaurant’ta alabilirler.
TOPLANTI DİLİ
Toplantı dili Türkçe’dir.
OTURUMLAR
20 sözlü ve 28 poster sunum yapılacaktır. Program detayı sayfa 15 - 63’de özetlenmiştir.
Posterler Prague toplantı salonunda sergilenecektir. Posterlerin asılması için gerekli malzeme
(çift taraflı bant/raptiye) kayıt ve danışma masasından temin edilir.
Sözlü bildiriler A (Vienna salonu) ve B (Budapest salonu) olarak ayrılmıştır.
BİLDİRİ ÖDÜLLERİ
Bildiri ödülleri Gala Yemeğinde verilecektir.
En İyi Bildiri Ödülü
1.000,00 YTL
En İyi Poster Ödülü
1.000,00 YTL
INTERNET CAFE
Tüm katılımcıların ücretsiz olarak faydalanabilecekleri internet cafe kongre alanında yer alan
Berlin salonunda kongre süresince hizmet verecektir. Katılımcılar bu salonda günlük gazeteleri
de takip edebilecekler.
KONGRE KATILIM SERTİFİKASI
Kongre katılım sertifikaları, 25 Haziran 2006 Pazar günü 10:30 – 12:30 saatleri arasında kayıt
masasında dağıtılacaktır. Belirtilen tarihten önce kongreden ayrılacak olan katılımcıların isim
ve adres bilgilerini sertifikaların kendilerine ulaştırılabilmesi için kayıt masasındaki görevliye
bildirmeleri gerekmektedir.
KURS SERTİFİKASI
Girişimsel Bronkoskopi Kursu ve Akciğer Kanserinde Görüntüleme Kursu’na katılanlara sertifika
verilecektir. İlgililerin katıldıkları kurs adını ve isimlerini Budapest ve Prague salonlarının girişinde
bulunan görevliye bildirmeleri gerekmektedir.
11
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
N SE R LER
İ
D
ER
KA
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
AÇILIŞ KOKTEYLİ
22 Haziran 2006, Perşembe
19:30 – 20:30
Tüm katılımcılarımızı saat 19:30 – 20:30 arasında Sheraton Çeşme Hotel Havuzbaşı’nda, müzik
eşliğinde limitsiz yerli içkili kokteyle bekliyoruz. Kokteylden sonra Manzara Restaurant’a akşam
yemeğine geçilecektir.
RESİM SERGİSİ
22 – 25 Haziran 2006
Lale Belkıs’ın resimlerini kongre süresince Vienna giriş koridorunda izleyebilir, sanatçı ile sohbet
edebilirsiniz.
GALA YEMEĞİ
24 Haziran 2006, Cumartesi
20:00 – 24:00
Yoğun tempolu günlerin ardından tüm katılımcıların Sheraton Çeşme Hotel sahilinde özel olarak
hazırlanan Copacabana’da yorgunluklarını atacağını umuyoruz. Gala Yemeğimizin özel menüsü,
orkestrası ve sürpriz sanatçıları sizleri bekliyor olacak. Gala’da ayrıca En İyi Bildiri ve En İyi
Poster Ödülleri verilecektir.
SHERATON ÇEŞME ÜCRETLİ ve ÜCRETSİZ AKTİVİTELERİ
12
Bowling ( kişi başı )
7.- YTL
Bilardo ( saat )
7.- YTL
Dart ( Jeton )
3.- YTL
Langırt ( Jeton )
3.- YTL
Tenis Kortu
otel misafirlerine ücretsiz
Işıklandırma ( saat başı )
10.- YTL
Tenis Topu ve Raket
20.- YTL
3 Top Kiralık
15.- YTL
3 Top Satış
30.- YTL
Health Club
15.- YTL Türk Hamamı + Sauna + Buhar Saunası: Fin Hamamı
Fitness Center
otel misafirlerine ücretsiz
Kapalı-Açık Yüzme Havuzu
otel misafirlerine ücretsiz
Sinema
otel misafirlerine ücretsiz
Masa Tenisi
otel misafirlerine giriş ücretsiz
Mini Club
otel misafirlerine ücretsiz
Disco
otel misafirlerine giriş ücretsiz
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
N SE R LER
İ
D
ER
KA
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
STAND ALANI
Sponsor firmalara ait standlar Kongre Ana Toplantı Salonu olan Vienna Fuayede yer alacaktır.
Kahve servisinin de yapılacağı bu alan kongre süresince aşağıda belirtilen saatlerde açık
olacaktır.
22 Haziran 2006, Perşembe
10:00 – 12:00 Hazırlık
23 Haziran 2006, Cuma
10:00 – 18:00
24 Haziran 2006, Cumartesi
10:00 – 18:00
25 Haziran 2006, Pazar
10:00 – 13:00 / 13:00 – 19:00 Toplanma
13
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
N SE R LER
İ
D
ER
KA
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
FİRMA BİLGİLERİ
Stand No : 9
Stand No : 5
Eczacıbaşı İlaç Pazarlama
Lilly İlaç Ticaret Ltd. Şti.
Adres : Büyükdere Caddesi Ali Kaya Sokak
Adres : Kısıklı Caddesi Kuşbakışı Sokak No:6
No:7 İstanbul
Kat: 3 Altunizade 81190 İstanbul
İlgili
: Deniz Özgür Yiğit
İlgili
: Erdal Bozdoğan
Tel
: 212 350 83 57 - 532 423 60 42
Tel
: 216 554 00 00 - 533 573 78 89
Fax
: 212 350 83 69
Fax
: 216 474 71 99
E-mail : [email protected]
E-mail : [email protected]
Web
Web
: www.eip.com.tr
: www.lilly.com.tr
Stand No: 1
Stand No : 2
Novartis Sağlık Gıda Tarım Ürünleri San. ve Tic.
Roche Müstahzarları Sanayi A.Ş.
Adres : Barbaros bulvarı No : 83 Beşiktaş
Adres : Mecidiyeköy Yolu No:102
34349 İstanbul
İstanbul
İlgili
: Tuba Albayrak
İlgili
: Ergün Kızılocak
Tel
: 212 326 90 00/9138 - 533 283 47 38
Tel
: 212 318 01 00
Fax
: 212 260 17 06
Fax
: 212 266 59 02
E-mail : [email protected]
E-mail : [email protected]
Web
Web
: www.novartisonkoloji.com.tr
: www.roche.com.tr
Stand No: 3-4
Sanofi Aventis
Adres : Büyükdere Caddesi No:209 Kat:13
4. Levent 34394 İstanbul
İlgili
: Murat Nalcı
Tel
: 212 339 13 74 - 533 273 51 57
Fax
: 212 339 13 77
E-mail : [email protected]
Web
: sanofi-avantis.com
Stand No : 8
Stand No : 6
Bristol-Myers Squibb İlaçları
Pierre Fabre İlaç A.Ş
Adres
Adres
: Plaza Spring-Giz Kat:8 Meydan Sokak
Maslak 80870 İstanbul
14
: Abbasağa Mah. Yıldız Ihlamur Cad. Keşşaf Sok.
Şatıroğlu İş Mz. No: 4 D:10 Beşiktaş 34353 İstanbul
İlgili
: Emine Pandir
İlgili
: Funda Yüksel
Tel
: 212 335 89 13 - 542 522 80 06
Tel
: 212 327 63 11
Fax
: 212 286 08 92
Fax
: 212 327 38 70
E-mail : [email protected]
E-mail : [email protected]
Web
Web
: www.bms.com
: www.pierrefabre.com
N SE R LER
İ
D
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
ER
KA
AKAD
AKAD
Akci¤er
Kanserleri
Derne¤i
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
22 - 25 Haziran 2006
Sheraton Çeflme Hotel
sözlü ve poster bildiriler
A K CİĞ
ER
İ
N E Ğİ
SÖZLÜ BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
22-25 Haziran 2006
KA
D
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
AKAD
VIENNA
Bildiri No: S1-A
MEDYASTİNOSKOPİ İLE DONMUŞ KESİTİN MEDYASTİNAL KİTLE VE LENF BEZLERİNDE
DOĞRULUK ORANLARI
Maruf Şanlı1, A.Feridun Işık1, Bülent Tunçözgür1, Erkan Akar1, Fatih Meteroğlu1, Kemal Bakır2,
Levent Elbeyli1
Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi, 1 Göğüs Cerrahisi AD, 2 Patoloji AD
Amaç: Akciğeri ve medyasteni tutan benign ve malign hastalıklarda kimi zaman tanı koymadaki
güçlükler nedeniyle medyastinoskopi uygulama zorunluluğu doğmaktadır. Aynı zamanda, akciğer
kanserlerinin evrelendirilmesinde neredeyse altın standart haline gelmiştir. Özellikle N2 hastalık
şüphesinde ameliyattan hemen önce yapılan ve donmuş kesit incelemesi ile desteklenen
medyastinoskopinin doğruluk oranlarını saptamak amacıyla bu çalışma yapılmıştır.
Hasta ve Yöntem: Kliniğimizde 1999-2005 yılları arasında, malign ve benign hastalık nedeniyle
medyastinoskopi uygulanan 148 olgudan dosya bilgilerine sağlıklı ulaşılan 136 olgu çalışmaya
alındı. Tüm olgularımızda akciğer grafisi, bilgisayarlı toraks tomografisi, tam kan ve biyokimyasal
incelemeler yapıldı. Bilgisayarlı tomografi, hem lenfadenopati boyutunu saptamak, hem de
lokalizasyon belirlemek için kullanıldı. Medyastinoskopi ile varsa kitleden veya sağ ve sol
paratrakeal, subkarinal ve trakeobronşial lenf nodlarından biyopsiler alınarak patoloji laboratuvarına
gönderildi. Akciğer kanserli olgularda bilgisayarlı tomografide cm. sınırında veya daha büyük
medyastinal lenf nodlarının olduğu olgulara medyastinoskopi yaptık. Evreleme amaçlı bu
olgularda, her iki paratrakeal ve subkarinal bölgelerden biyopsiler alınmaya çalışıldı. Donmuş
kesit inceleme sonucu malignite yönünden negatif olarak bildirilen akciğer kanserli olgularda,
torakotomiye geçilerek rezeksiyon yapılırken, N2 hastalık saptanan olgularda rezeksiyondan
vazgeçildi. Tanısal amaçlı medyastinoskopik donmuş kesit çalışılmasında ise, medyastinal
kitleden veya lenfadenopatilerden yeterli miktarda biyopsiler alınarak tanısal yeterliliğe karar
verildi. Elde edilen veriler, duyarlılık, özgüllük, pozitif ve negatif kestirim değerleri açısından
hesaplandı.
Bulgular: Çalışmaya dahil edilen toplam 136 olguda duyarlılık % 94,44; özgüllük % 97,83; pozitif
kestirim değeri % 98,84 ve negatif kestirim değeri % 90 olarak bulunmuştur. Akciğer kanserlerinde
evreleme ve ameliyat amaçlı kullanımda bu değerler sırasıyla; % 93,22; % 97,83; % 98,21 ve
% 91,84 şeklinde ortaya çıkmıştır.
Sonuç: Medyastinoskopide düşük komplikasyon oranı vardır. Ciddi kanama insidansı %0.1-0.2
dir. Rekürren sinir yaralanması en sık oluşan komplikasyondur (%0.9) [1]. Specht tarafından
yayınlanan 11000 medyastinoskopi serisinde mortalite %0.15 saptanmıştır [2]. Serimizde 2
olguda gelişen hemoraji dışında morbidite ve mortalite saptanmadı. Sonuç olarak, medyastinoskopi,
düşük morbidite ve sıfıra yaklaşan mortalite ile kullanılmaktadır. Bu işlem sırasında yapılan
donmuş kesit inceleme, kesin tanı için yeterli doku örneği olup olmadığını saptar. Donmuş kesit
inceleme yüksek duyarlılık ve özgüllük oranları ile de akciğer kanserli olguların medyasten
tutulumuna göre aynı aşamada rezeksiyonuna doğru biçimde karar verilmesine olanak sağlar.
Medyastinoskopi ile birlikte donmuş kesit incelemenin gerek malign gerekse benign hastalıkların
tanı ve tedavi planlanmasında önemli yeri olduğunu ortaya koymuştur.
16
Kaynaklar
1- Hoffmann H. Invasive staging of lung cancer by mediastinoscopy and video-assisted
thoracoscopy. Lung Cancer 2001; 34 Suppl 3:S3-5
2- Ponn RB. Invasive diagnostic procedures. In: Shields TW, Locicero III J, Ponn RB, Rusch
VW eds. General Thoracic Surgery. 6th ed. Philedelphia; Lippincott Williams and Wilkins, 2005:
299-313
ER
İ
A K CİĞ
N E Ğİ
SÖZLÜ BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
22-25 Haziran 2006
KA
D
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
AKAD
VIENNA
Bildiri No: S2-A
TORASİK ONKOLOJİ CERRAHİSİ ÖNCESİNDE TANI VE EVRELEMEDE
MEDİASTİNOSKOPİNİN ROLÜ
M. Hakan İlter, Gökhan Güneren, Hatice Demirbağ, Mehmet Yıldırım, Bülent Aydemİr,
Oya İmamoğlu, Ilgaz Doğusoy
Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Merkezi, İstanbul
Amaç : Eylül 2001 İle mayıs 2006 tarihleri arasında, hastanemizde mediastinoskopi yapılan
171 hastanın retrospektif olarak değerlendirilmesi ve mediastinoskopinin torasik onkoloji
cerrahisi yapilan kliniklerde akciğer kanseri evrelemesinde kullanılabileceği gibi, sarkoidoz,
lenfoma, mediastinal tümör gibi intratorasik lezyonların tanısında da kullanılabilecek altın
standart minimal invaziv cerrahi bir prosedür olduğunu göstermektir.
Materyal ve Metod : Eylül 2001 ile mayıs 2006 tarihleri arasında mediastinoskopi yapılan 171
olgunun 95’İ (%55) evreleme amaçlı, 76’si (%45) tanı amaçlı yapılmıştır. Evreleme amaçlı
yapılan 95 olguda 59 (%62) hasta sağ akcİğer tm tanısıyla, 36 (%38) hasta sol akciğer tm
tanısıyla evreleme amacıyla opere edilmiştir.
Bulgular : Tanı amaçlı mediastinoskopi yapılan 76 olgunun 22’sİnde (%29) kronİk granülomatöz
reaksiyon, 15’inde (%20) sarkoidoz, 3’ünde (%4) kistik materyal, 3’ünde (%4) tiroid dokusu,
13’ünde (%17) diğer mediastinal tümör tanısı konulmuş, 18’inde (%23) reaktif hiperplazi,
2’sinde (%3) lenfoma tanısı konulmuştur. Akcİğer kanserğ olan 95 olgunun mediastinoskopi
ile alınan lenf nodu biyopsilerinde 52 (%54) hasta N0, 35 (%36) hasta N2, 8 (%10) hasta N3
olarak evrelenmiştir. N0 tanısı alan 52 hastaya torakotomi yapılmıştır. Bu hastaların sistemik
mediastinal diseksiyonu sonrasındaki patolojik evrelemesinde 12 olgu N1 (%23), 7 olgu N2
(%13), 33 olgu N0 (%64) olarak patolojİk tanı almıştır.
Sonuç : Mediastinoskopi, torasik onkoloji cerrahisi öncesinde evrelemede altın bİr standarttır.
17
ER
İ
A K CİĞ
N E Ğİ
SÖZLÜ BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
22-25 Haziran 2006
KA
D
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
AKAD
VIENNA
Bildiri No: S3-A
MALİGN PLEVRAL MEZOTELYOMADA KOMBİNE TEDAVİ SONUÇLARIMIZ :
11 OLGUNUN ANALİZİ
Recep Demirhan1, Alper Özkan2, Alpaslan Mayadağlı2, Bülent Arman1
Dr.Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 1Göğüs Cerrahisi, 2Onkoloji Kliniği,
İstanbul
Amaç: Malign plevral mezotelyoma tedavisinde cerrahi, kemoradyoterapi ve kemoterapinin
kombine kullanımı ile daha uzun süreli sağ kalım elde edilmesi amaçlanmıştır.
Gereç ve yöntem: Hastanemize 2001 ila 2005 yılları arasında başvuran, 11 malign plevral
mezotelyoma olgusuna cerrahi, radyoterapi ve kemoterapiden oluşan 3’lü kombine tedavi
uygulanmıştır. Olguların özellikleri: E/K oranı 6/5, median yaş 47 ( 34-70), 10’u epitelyal tip,
bir olgu bifazik mezotelyoma olup, sadece 2 olguda asbestoz hikayesi vardı. Olgular öncelikle
göğüs cerrahi kliniğince değerlendirilmiş ve 11 olgunun 8’in de cerrahi tedavi uygulanmıştır.
Olguların 3’üne extra plevral pnomenektomi, 5’olguya plörektomi uygulandı. Cerrahi tedavi
uygulanan 8 olgunun 7’sinde cerrahi sınır pozitif idi. 3 olguya ise cerrahi tedavi uygulanmamıştır.
Bu 3 olgudan birine massif efüzyon nedeniyle tüp torakostomi ve kimyasal plöredezis
yapılmıştır.
Cerrahi sonrası tüm olgulara 6600 / 33 fr.’da radyoterapi uygulanmıştır. Radyoterapi süresince
hastalara UFT tb. 200mg/gün ve İnterferon alfa 2a 9 mÜ x 3 / hafta verilmiştir. Cerrahi sınırı
negatif olan bir olgu ve kemoterapiyi reddeden bir olgu dışında, diğer olgulara ve cerrahi
uygulanmayan 2 olguya (11/9) 6 kür kemoterapi uygulanmıştır. 6 olguya; Gemcitabine 1,2
gr /m2 1 ve 8. gün + CDDP 75 mg/m2 1.gün 21 günde bir, 2 vakaya CDDP 75 mg/m2 1.gün
+ VP16120 mg/m2 1-3 gün 21 günde bir ve bir olguya ise ADR 60 mg/m2 1. gün+ CDDP
75 mg/m2 1.gün 21 günde birden oluşan kemoterapi rejimleri uygulanmıştır.
Bulgular ve Sonuç:Tüm hastalar tedaviyi iyi tolere etmiş olup, ciddi bir yan etki gözlenmemiştir.
Minimum izlem süresi 8 ay olup ( 8-60 ay), 2 yıllık sağ kalım %71’dir. 3 olgu kaybedilmiş
olup, halen 8 hasta hayattadır. 2 olgu 18. ayda, bir olgu ise 60.ayda kaybedilmiştir.
Radyokemoterapi uygulanan 9 hastanın 2’sinde insizyon hattında nüks tespit edilmiş olup,
birine 2.seri radyoterapi, diğerine ise cerrahi eksizyon uygulanmıştır.
Sonuç olarak malign plevral mezotelyomalı olgularda kombine tedavinin sağ kalımı artırdığını
düşünmekteyiz.
18
ER
İ
A K CİĞ
N E Ğİ
SÖZLÜ BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
22-25 Haziran 2006
KA
D
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
AKAD
VIENNA
Bildiri No: S4-A
İKİ YILLIK SÜREDE TANI KOYDUĞUMUZ MALİGN PLEVRAL MEZOTELYOMALAR ve
CERRAHİ YAKLAŞIMLARIMIZ
Gökhan Ergene, Gökçen Sevilgen, Haluk Bükesoy, Mertol Gökçe, Volkan Baysungur,
Erdal Okur, Semih Halezeroğlu
S.B. İstanbul Süreyyapaşa Hastanesi Göğüs ve Kalp-Damar Hastalıkları Eğitim ve Araştırma
Hastanesi, 1. Cerrahi Kliniği, İstanbul
Amaç: Malign plevral mezotelyomalarda (MPM) en iyi tedavi yönteminin ne olduğu halen
tartışmalıdır..Kliniğimizde son 2 yıl içinde MPM tanısı ile cerrahi uygulanan 24 hasta ile ilgili
veriler sunulmaktadır.
Metod: MPM tanısı açık biyopsi, videotorakoskopi veya subkütan nodül eksizyonu ile konuldu.
Histopatolojik tip tayini yapılıp erken evre, epitelyal veya mikst tipte olup kardiyorespiratuvar
kapasitesi yeterli olanlara plöropnömonektomi (PP) endikasyonu kondu. Diğer hastalara
palyatif tedaviler planlandı. PP planlanan hastalar toraks ve üst batın MRI ve ekokardiografi
ile değerlendirildi ve PP öncesi mediastinoskopi de yapıldı.
Sonuçlar: Toplam 24 hastanın 16’sı erkek, 8’i bayandı. Yaşları 35 – 79 arasında, ortalama
53,5 idi. Hastalarımızın 7’si (%29) 45 yaş altında idi. On iki hastaya videotorakoskopi, 11
hastaya açık biyopsi ve l hastaya da subkütan nodül eksizyonu ile tanı konuldu. Hastaların
3’ü bifazik, 21’i epitelyal tipte hastalığa sahipti. PP operasyonu planlanan 9 hastadan birinde
mediastinoskopi N2 tespit edildiğinden PP uygulanamadı. Opere edilemeyen 7 hastaya tüp
torakostomi sonrası kimyasal plörödez uygulandı. PP yapılabilen 8 hastanın halen 7’si hayatta
olup, 1 hastada da geç dönem onkolojik tedaviye bağlı bronkoplevral fistül ile diğer bir
hastada yara yerinde seroma gelişti. Tüm olgular kemoradyoterapi programına alındı.
Tartışma: Hastalarımız arasında MPM insidansında artış görülmektedir. Hastalık daha genç
yaşlarda da görülebilmektedir. Seçilmiş olgularda PP kabul edilebilir morbidite ve mortalite
oranları ile iyi bir tedavi seçeneğidir.
19
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
İ
D
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
SÖZLÜ BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
KA
VIENNA
Bildiri No: S5-A
AKCİĞER’İN NÖROENDOKRİN TÜMÖRLERİ: HETEROJEN BİR GRUPTA SAĞKALIMLAR
Akif Turna1, Atilla Pekçolaklar1, Adalet Demir2, Hüseyin Melek2, Nur Büyükpınarbaşılı3,
Adnan Sayar1, İbrahim Dinçer2, Atilla Gürses1
Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi,
1
1. Cerrahi Kliniği, 12. Cerrahi Kliniği, 3Patoloji Bölümü, İstanbul
Giriş: Akciğerin nöroendokrin diferansiyasyon gösteren tümörleri genel olarak 3 ayrı alt
grupta değerlendirilir ve her alt grubun kendine ait patolojik ve klinik özellikleri bulunmaktadır.
Karsinoid tümörlere, genelde erken evrede tanı koyulup cerrahi olarak çıkarılabilir durumda
ortaya çıkarılmaktadır. Bununla birlikte, nöroendokrin diferansiyasyonlu büyük hücreli
tümörler ile küçük hücreli akciğer tümörlerinin rezeksiyonu ve rezeksiyon sonrası sağkalım
beklentisi tam olarak belirli değildir.
Metodlar ve Hastalar: Hastanemiz göğüs cerrahisi kliniklerinde opere edilen ve son tanı
olarak nöroendokrin diferansiyasyon bulunduran akciğer tümörü tanısı alan 57’si erkek,
22’si kadın 79 olgu irdelendi. Ortalama yaş 50.3 idi (18 ila 82 arası). Olgularımızın 29’unda
tipik karsinoid saptanırken, 6 olguda tanı atipik karsinoid idi. Küçük hücreli akciğer kanserli
olguların sayısı 6 idi. Toplam nöroendokrin diferansiyasyonu saptanan 38 akciğer kanserli
olgunun 33’ü büyük hücreli iken, 2, 1, 1 ve 1 olgu da, sırası ile skuamöz hücreli,
adenokarsinom, pleomorfik karsinom ve nöroendokrin tümör olarak raporlandı.
Bulgular: Nöroendokrin diferansiyasyonlu tüm tümörler içinde en sık lenf nodu metastazı
olarak 11 No’lu istasyonun tutulumu %17.7 (n=14), 12 no’lu istasyonun tutulumu ise, %15.2
oranında (n=12) saptandı. Evrelerine göre olgular 17, 24,1, 18,15 ve 4 olgu sırası ile IA,
IB, IIA, IIB, IIIA ve IIIB olarak saptandı. Olgulardan 28’ine (%35.4) pnömonektomi, 28’ine
(%35.4) lobektomi, 10’una (%12.7) bilobektomi, 6’sına (%7.6) bronkoplasti, 3’üne (%3.8)
segmentektomi, 1’ine (%1.3) karinoplasti, 1’ine (%1.3) trakea rezeksiyonu ve 1’ine de
(%1.3) wedge rezeksiyonu yapılırken 1 olguda yapılan mediastinoskopi ile N2 bulunduğundan
rezeksiyon cerrahisi uygulanmadı.
Tipik ve atipik karsinoid tümörlü hastalar hariç nöroendokrin diferansiyasyonlu akciğer
tümörlü hastaların 5 yıllık sağkalımı %40, ortanca sağkalımı 30.0 ay ± 6.4 ay (%95
Güvenilirlik aralığı: 17.4 ila 42.6 ay ) olarak bulundu. Küçük hücreli akciğer kanseri olup
rezeke edilen 6 olguda 1 yıllık sağkalım %40 iken ortanca sağkalım 8.0 ay ± 2.2 ay (%95
Güvenilirlik aralığı: 3.7 ila 12.3 ay ) olarak hesaplandı. Küçük hücreli akciğer kanserinin
rezeksiyon sonrası sağkalımı diğer nöroendokrin tümörlü hastalara göre istatistiksel olarak
anlamlı ölçüde düşük olarak saptandı (p=0.001).
Sonuç: Nöroendokrin diferansiyasyonlu tümörler, biyolojik davranışları çok farklı gruplardan
oluşurlar. Küçük hücreli akciğer tümörleri dışında rezeksiyon önerilirken, seçilerek rezeke
edilmiş küçük hücreli akciğer kanserine sahip hastaların sağkalımları belirgin olarak
düşüktür. Bu tümörlerin rezeke edilebilirliği için ileri çalışmalara gerek bulunmaktadır.
20
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
İ
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
SÖZLÜ BİLDİRİLER
N SE R LER
D
ER
KA
VIENNA
Bildiri No: S6-A
ÇOCUKLUK ÇAĞI MEDİYASTİNAL KİTLELERİNE CERRAHİ YAKLAŞIM
R.Demirhan, İ.Sancaklı, A.Koşar, G.Hacıibrahimoğlu, P.Çağan, B.Arman
Dr.Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Göğüs Cerrahisi Kliniği, İstanbul
Çocukluk çağında intratorasik kitlelerin en sık yerleşim yeri mediyastendir. Bu kitlelerin histolojik
yapısı geniş bir yelpaze içinde dağılım göstermektedir. Bu nedenle uygulanacak cerrahi girişim
tanı ve tedavide etkin rol oynamaktadır.
1998-2006 tarihleri arasında primer mediyastinal kitle tanısı ile cerrahi girişim uygulanan 77
olgudan çocukluk çağı mediyastinal kitle tanısı alan 26 olgu: yaş-cinsiyet dağılımı, semptom,
lokalizasyon, tanı yöntemleri, uygulanan cerrahi girişimler, histopatolojik tanı ve postoperatif
adjuvan tedavi yönünden retrospektif olarak incelendi.
Olguların yaş ortalaması 10 (9ay-15yaş) olup 17’si erkek, 9’u kız idi. Ondört olguya torakotomi
(%54), 2 olguya mediyan sternotomi (%8), 8’ine anterior mediyastinotomi (%30) ve 2’sine
mediyastinoskopi (%8) uygulandı. Histopatolojik olarak olguların %35’inde lenfoma, %23’ünde
kistik lezyonlar, %19’unda timik lezyonlar, %15’inde nörojenik kitleler ve %8’inde germ hücreli
tümör olduğu tesbit edildi. Olgularımızda hastane morbidite ve mortalitesine rastlanmamış olup,
lenfoma tanısı alan olgular haricinde nüks görülmemiştir.
Sonuç olarak çocukluk çağı mediyastinal kitlelerinde cerrahi girişimin hem tanıda hem de küratif
tedavide etkin olduğu kanaatindeyiz.
21
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
İ
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
SÖZLÜ BİLDİRİLER
N SE R LER
D
ER
KA
VIENNA
Bildiri No: S7-A
PULMONER OSTEOSARKOM METASTAZLARINDA CERRAHİ TEDAVİ: 11 OLGU
Hasan Çaylak, Orhan Yücel, Alper Gözübüyük, Sedat Gürkök, Kuthan Kavaklı, Ersin Sapmaz,
Mehmet Dakak, Onur Genç
Gülhane Askeri Tıp Akademisi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanlığı, Ankara
Amaç: Primer odağın kontrol altında olduğu izole pulmoner osteosarkom metastazlarında
seçilmiş hasta gurubunda cerrahi rezeksiyon standart tedavi yaklaşımıdır. Bu retrospektif
çalışmada 8 yıllık bir süreç içinde küratif tedavinin amaç edinildiği cerrahi rezeksiyon uygulanan
pulmoner osteosarkom metastazlı hastaların verileri retrospektif olarak incelenmiştir.
Gereç ve Yöntem: Temmuz 1996 – Ekim 2004 tarihleri arasında izole pulmoner osteosarkom
metastazı bulunan 11 olguya toplam 17 cerrahi girişim ile pulmoner metastazektomi uygulandı.
Cerrahi tedavi planlamasında hastalarda primer odağın kontrol altında olması, ekstratorasik
metastatik yayılımın olmaması, tüm pulmoner metastazları rezektabl olması ve postoperatif
pulmoner rezervin yeterli olması gibi kriterler gözetildi. Olgular yaş, cinsiyet, klinik özellikler,
hastalıksız geçen süre, uygulanan cerrahi girişim ve sağ kalım parametreleri açısından
değerlendirildi.
Bulgular: Pulmoner metastazektomi uygulanan 11 olgunun yaş ortalaması 21,9 (15-26) olup
10’u erkek (% 91), 1’i bayandı (% 9). Pulmoner metastatik lezyonların tespiti sırasında
öksürük ve göğüs ağrısı ile müracaat eden 1 olgu dışında olguların tamamı asemptomatikti
(% 91). Primer odağın tedavisi sonrası pulmoner osteosarkom metastazlarının tespitine
kadar geçen hastalıksız sürenin 1 olguda (% 9) 0-12 ay, 9 olguda (% 81) 12-36 ay ve 1
olguda (% 9) 36 aydan daha fazla olduğu saptanmıştır. Yedi olguda sadece 1 cerrahi girişim
uygulanır iken 2 olguda 2. ve 2 olguda 3. kez cerrahi girişim olmak üzere toplam 17 cerrahi
girişim uygulandı. Bu 17 cerrahi girişimim 3’ü daha önce metastazektomi uygulanan
hemitoraksta hastaların takiplerinde yeni lezyonların saptanması nedeniyle uygulandı. Cerrahi
girişim olarak; 15 olguda (% 88) torakotomi ile metastazektomi (8 sol, 6 sağ ve 1 eşzamanlı
bilateral), 2 olguda (% 12) VATS ile metastazektomi (1 sağ, 1 sol) uygulandı. Tüm olgularda
metastatik lezyonlar Wedge rezeksiyon ile rezeke edildi. Perioperatif mortalite gözlenmez
iken 2 olguda uzamış hava kaçağı saptandı. Metastazektomi sonrası ortalama takip süresi
59 ay olup 5 yıllık sürvi % 32 olarak hesaplanmıştır.
Sonuç: Vücudun çeşitli bölgelerinden kaynaklanan osteosarkomların primer tedavisi sonrası
hastaların takiplerinde saptanan izole akciğer metastazlarında seçilmiş hasta gurubunda
standart tedavi yaklaşımı pulmoner metastazektomidir. Cerrahi tedavi ile elde edilen sağ
kalım oranları yüz güldürücü olup parankim koruyucu girişimler önerilmektedir.
22
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
İ
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
SÖZLÜ BİLDİRİLER
N SE R LER
D
ER
KA
VIENNA
Bildiri No: S8-A
CERRAHİ OLARAK REZEKE EDİLMİŞ T1 KÜÇÜK OLMAYAN HÜCRELİ AKCİĞER KANSERİ
HASTALARINDA P53 VE EPİDERMAL BÜYÜME FAKTÖRÜ RESEPTÖRÜ VARLIĞININ
PROGNOSTIK ÖNEMİ: HİSTOPATOLOJİK FAKTÖRLERLE OLAN İLİŞKİNİN İRDELENMESİ
Akif Turna1, Atilla Pekçolaklar1, Nur Ürer2, Muzaffer Metin1, Adnan Sayar1, Atilla Gürses1
Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi,
1
1. Cerrahi Kliniği, 2Patoloji Bölümü, İstanbul
Giriş: Epidermal büyüme faktörü reseptörü ve p53 ekspresyonunun, akciğer kanseri
hücrelerinde saptanmasının, bu tümörü bulunduran hastalarda düşük sağkalımın bir
göstergesi olduğu ve bunun da muhtemelen tümör invazyonu ve büyümesi ile ilişkili olduğu
düşünülmektedir. Bununla birlikte, bu ilişkinin mekanizması ve tümör histolojisi ve erken
evre akciğer kanserli hastalardaki prognozla bağıntısı tam olarak bilinmemektedir.
Hastalar ve Metodlar: Bölümümüzde Eylül 1999 ila Mayıs 2005 arasında opere edilen ve
cerrahi-patolojik olarak T1 evresinde olan 45’i erkek, 2’si bayan ortalama yaşı 58 olan 47
olgu retrospektif olarak irdelendi. Bu olguların piyeslerine patolojik inceleme yapılırken
nekroz, kan damarı, lenfatik invazyon, perinöral invazyon, EGFR ve p53 ekspresyonu bazı
histopatolojik ve moleküler biyolojik belirteçler özellikle irdelendi. Bu olgulara toplam 7
pnömonektomi, 2 bilobektomi, 37 lobektomi ve 1 segmentektomi yapıldı.
Bulgular: Tek değişkenli analizde lenf nodu metastazı (N0’a karşılık N2), perinöral invazyon,
p53 ekspresyonu ve p53 ile birlikte epidermal büyüme faktörü reseptörü ekspresyonunun
istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde sağkalımı etkilediği bulundu (Sırası ile; p=0.04,
p=0.02, p=0.03 ve p=0.04). Bununla birlikte, yalnızca nodal tutulum ve p53 ekspresyonu
bağımsız olarak sağkalımı etkileyen faktörler olarak saptandı (p=0.04). Ayrıca, lenf nodu
tutulumu ile epidermal büyüme faktörü sentezi arasında belirgin ama istatistiksel olarak
anlamlı düzeye ulaşmayan bir korelasyon saptandı (p=0.171)
Sonuç: Küçük hücreli olmayan T1 akciğeri kanseri olgularında p53 prognozu negatif yönde
etkilemektedir. Perinöral invazyon ile p53 ekspresyonu arasında bir bağıntı olduğu
görülmektedir. Epidermal büyüme faktörü reseptörünün T1 hastalardaki rolü için ileri
çalışmalara gerek bulunmaktadır.
23
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
İ
D
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
SÖZLÜ BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
KA
VIENNA
Bildiri No: S9 - A
BRONKOPLEVRAL FİSTÜL TEDAVİSİNDE ETKİLİ BİR YAKLAŞIM: KOMBİNE
ENDOVASKÜLER COIL VE FİBRİN GLUE (BERİPLAST) UYGULAMASI
M. Cumhur Sivrikoz1, Tamer Kaya2, M. Cumhur Tulay1, İlknur Ak3, Ayten Bilir4, Egemen
Döner1
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi
1
Göğüs Cerrahi A.D., 2Radyoloji A.D., 3Nükleer Tıp A.D., 4Anesteziyoloji ve Reanimasyon A.D.
Rezeksiyon cerrahisi sonrası bronkoplevral fistül (BPF) gelişimi önemli bir sorundur. Bu
çalışmanın amacı BPF tedavisinde non-invaziv yöntemleri geliştirmektir.
59 yaşında erkek hasta T2N0M0 adeno ca tanısı ile 2000 yılında sol pnömonektomi
uygulanmış. Eylül 2005 tarihinde artan öksürük ve ateş şikayeti ile başvuran hastanın
yapılan bronkoskopisinde 3 mm genişliğinde fistül tespit edildi. Torasentezde alınan mayinin
ampiyem niteliğinde olması nedeniyle hastaya tüp torakostomi uygulandı. Toraks boşluğu
günlük irrige edildi ve olgunun klinik stabilizasyonu sağlandı.
Ocak 2005’de genel anestezi altında 8.5 No rijit bronkoskopla trakeaya girildi. Sağ ana
bronşa katater yerleştirilerek insuflasyon yoluyla solunum idame ettirildi. Bronkoskop sol
ana bronşa yönlendirildi, fistül alanı görüldü. Fistülden geçecek şekilde 3 adet pigtail katater
intratorasik kaviteye doğru yönlendirildi. 3 adet 5F düz uçlu katater pigtaillerden ilerletildi
ve pigtail kataterler çekildi. Kataterlerin içerisine ikili doku yapıştırıcıları (Fibrinojen–Trombin)
(Beriplast) ayrı ayrı sürülerek coil (Boston Scientific fibered platinum coil 5mmx50mmx4mm)
yüklenmeleri 5F kataterlerin içinden yapıldı. Coiller bronkial fistül seviyesinde bağımsız
olarak fistül traktına yerleştirildi. Katater içerisine beriplast uygulaması ile coillerin fistül
traktında ortak hareketine katkıda bulunuldu. Skopi altında coil kıvrımlarının bronş içinde
ve toraks kavitesi içinde dengeli ve uygun kıvrımda olduğu gözlendi. Bu işlem sonrası
fistülün bronşial yüzüne beriplast ikili solüsyonları emdirilmiş surgicel parçaları yerleştirildi
ve ikili beriplast solüsyonu coil dengesini bozmayacak şekilde bronş yüzüne püskürtüldü.
İşlem sonrasında fistül traktının kapandığı kapalı su altı drenaj sisteminden gözlendi,
bronkoskopi ve dinamik ventilasyon grafisi ile kanıtlandı. Sonraki aşamada toraks içi daha
yüksek sıvı volümleri ile yıkandı. Kültürlerde negatif üreme sonuçlarına ulaşıldıktan sonra
Clagett prosedürü ile toraks dolduruldu ve tüp torakostomi sonlandırıldı. Hasta 5 aydır
BPF nüksü olmaksızın takip edilmektedir.
Rezeksiyon sonrası BPF önemli bir problem olup noninvaziv yollarla tedavi çalışmaları
devam etmektedir. Bu uygulama literatürdeki sınırlı sayıda uygulamalardan biri olup
uygulama sayısı arttıkça başarılı sonuçların da artacağı görüşündeyiz.
24
ER
İ
A K CİĞ
N E Ğİ
SÖZLÜ BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
22-25 Haziran 2006
KA
D
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
AKAD
VIENNA
Bildiri No: S10-A
MALİGN VE MALİGNİTE DIŞI NEDENLERLE TORAKOTOMİ UYGULANAN HASTALARIN
MORBİDİTE VE MORTALİTE AÇISINDAN KARŞILAŞTIRILMASI
Bülent Koçer, Gültekin Gülbahar, Erkan Yıldırım, Erman. B. Öztürk, Mahmut Kocakel,
Koray Dural, Ünal Sakıncı
Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Göğüs Cerrahi Kliniği
Amaç: Malign ve malignite dışı nedenlerle torakotomi uygulanan hastaların morbidite ve
mortalite açısından karşılaştırılması.
Materyal ve Metod: Ocak 2001- Aralık 2005 tarihleri arasında standart posterolateral
torakotomi (PLT) uygulanmış 337 hastanın dosyası retrospektif olarak incelendi. Rekonstrüktif
cerrahi amaçlı veya batın içi patolojisi nedeniyle, laparatomi veya frenotomi uygulanmış
hastalar bu çalışmanın dışında tutuldu. Hastalar malign hastalık (Grup-A) ve malignite dışı
(Grup-B) nedenlerle PLT uygulanmış hastalar olmak üzere 2 grupta incelendi.
Bulgular: Çalışma kapsamındaki 337 hastanın 130’u (%38,6) Grup-A’da, 207’si ise (%61,4)
Grup-B’de yer aldı. Grup-A’da olguların 110’u (%84,6) erkek 20’si (%15,4) kadın iken GrupB’de 118’i (%57) erkek, 89’u (%43) kadın idi. Ortalama yaş Grup-A’da 53,9 (aralık;1-77)
Grup-B’de 38,7 (aralık;7-82) olarak bulundu. En sık tanı Grup-A’da 78 vaka (%60) ile küçük
hücreli dışı akciğer kanseri iken, Grup-B’de 76 vaka (%36,7) ile kist hidatik idi. Grup-A’daki
olguların 97’sine (%74,6), Grup-B’de yer alan olguların ise 79’a (%38,2) çeşitli rezeksiyon
prosedürleri uygulandı. Postoperatif dönemde Grup-A’da 7 (%5,4), Grup-B’de ise 1 olgu
(%0,5) yoğun bakım koşullarında takip edildi. Hastanede kalınan postoperatif süre ile
toplam hastanede kalış süreleri Grup-A için sırasıyla 9,5 ve 17,1 gün iken, Grup-B’de 8,3
ve 14,3 gün bulundu. Morbidite açısından karşılaştırıldığında, Grup-A’da 22 (%17), GrupB’de ise 18 olguda (%8,7) postoperatif çeşitli komplikasyonlar izlendi. En sık komplikasyon
Grup-A’da 10 olgu (%7,7) ile uzamış hava kaçağı iken, Grup-B’de 6 olgu (%2,9) ile yara
yeri enfeksiyonu oldu. Mortalite, Grup-A’da 3 olgu ile %2,3 iken Grup-B’de 1 vaka ile %0,5
bulundu.
Sonuç: Malign hastalık nedeniyle PLT uygulanmış olan olgularda, hastalığın görülme yaşı,
uygulanan cerrahi prosedür ve primer hastalığın özellikleri gibi pek çok nedene bağlı olarak
cerrahiye bağlı komplikasyonlar daha sık görülmektedir. Özellikle bu grupta iyi bir preoperatif
değerlendirme ve postoperatif bakım ile morbidite oranlarının azalacağını düşünüyoruz.
25
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
İ
D
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
SÖZLÜ BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
KA
BUDAPEST
Bildiri No: S1-B
PRİMER AKCİĞER KANSERLİ OLGULARIMIZDA TANI YÖNTEMLERİ VE TANI DEĞERLERİ
Murat Kıyık, Hüseyin Cem Tigin, Ayşin Durmaz, Kürşat Epöztürk, Begüm Koçak,
Çiğdem Akyüz, Tunç Karadeli, Hayati Özyurt, Sadettin Çıkrıkçıoğlu
Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul
Amaç: Akciğer kanserli olgularımıza tanı konulmasında kullanılan yöntemlerin değerlendirilmesi.
Metod: 2001 ocak-2005 aralık arasında kliniğimizde tetkik edilen 267 akciğer kanserli olgunun
dosyaları retrospektif olarak gözden geçirildi.
Bulgular: 254 olgu(%95.1) erkek, 13 olgu(%4.9) kadın ve yaş ortalamaları 58.57(± 11.21)
idi. 163 olguya (%61) fiberoptik bronkoskopi, 71 olguya (%26.6)TTİA/TTİB, 6 olguya rijit
bronkoskopi (%2.3),12 olguya(%4.5) periferik LAM biyopsisi,10 olguya (%3.8) plevral sıvı
sitolojisi/plevra biyopsisi, 2 olguya(%0.7) balgam sitolojisi, 3 olguya (%1.1) exploratris
torakotomi/mediastinoskopi ile tanı konuldu.
Sonuç: Olgularımızın % 98.9 una cerrahi olmayan metodlarla tanı konulabildi.
26
İ
A K CİĞ
N E Ğİ
AKAD
22-25 Haziran 2006
SÖZLÜ BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
ER
KA
D
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
BUDAPEST
Bildiri No: S2-B
İLERİ EVRE AKCİĞER KANSERİNDE PALPE EDİLEMEYEN SUPRAKLAVİKULER LENF
NODLARININ ULTRASONOGRAFİ EŞLİĞİNDE İNCE İĞNE ASPİRASYONUNUN TANI VE
EVRELEMEYE KATKISI
Gülcihan Özkan1, Mehmet Tutar2, Mehmet Bayram1, Nur Dilek Bakan1, Aygün Gür1,
Güngör Çamsarı1
Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi,
1
Göğüs Hastalıkları Kliniği, 2Radyoloji Bölümü, İstanbul Amaç: Bilgisayarlı tomografide (BT) büyümüş mediastinal lenf nodu olan akciğer kanserli
hastalarda, palpe edilemeyen supraklavikuler lenf nodu metastazı sıklığının ultrasonografi
(US) ile saptanması ve evre ve tanıya katkısının değerlendirilmesi amaçlandı.
Yöntem: Akciğer kanseri tanısı kanıtlanmış, BT’de en az 2 adet büyümüş mediastinal lenf
nodu olan ve palpabl supraklavikuler lenf nodu olmayan 42 hastaya supraklavikuler US
yapıldı. Büyümüş lenf nodu saptanması halinde, US eşliğinde ince iğne aspirasyon biyopsisi
(İİAB) yapıldı.
Bulgular: US ile 42 hastanın 20’sinde (%48) supraklavikuler lenf nodu tespit edildi. Teknik
olarak bunların 4’üne İİAB yapılamadı. Supraklavikuler lenf nodu metastazı hastaların 16’sında
(%38) sitolojik olarak doğrulandı. Supraklavikuler lenf nodu saptanan hastalarda (grup I),
lenf nodu saptanmayan hastalara (grup II) göre, üst paratrakeal (2R,2L) lenfadenomegali
(LAM) varlığı anlamlı olarak daha fazlaydı (p<0.01). Grup I ve grup II arasında evre, hücre
tipi ve uzak metastaz açısından anlamlı fark yoktu (p>0.05). Hipoksemi veya genel durum
bozukluğu nedeniyle invaziv tanısal yöntemlerin uygulanamadığı 3 hastada, US eşliğinde
İİAB tek tanı yöntemi oldu.
Sonuç: Büyümüş mediastinal lenf nodu olan akciğer kanserli hastaların üçte birinden
fazlasında supraklavikuler lenf nodu metastazı vardı. Supraklavikuler lenf nodlarından US
eşliğinde İİAB, basit, daha az invaziv, güvenli ve ucuz bir yöntem olup, özellikle BT’de
büyümüş mediastinal lenf nodu olan akciğer kanserli hastalarda, bronkoskopi veya
mediastinoskopi gibi daha invaziv yöntemlerden önce düşünülmelidir.
27
İ
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
SÖZLÜ BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
KA
D
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
BUDAPEST
Bildiri No: S3-B
KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİNİN MEDİASTİNAL LENFATİK METASTAZ
GÖSTERMEDE POZİTRON EMİSYON TOMOGRAFİSİNİN TORAKS BT’YE ÜSTÜNLÜĞÜ
Hüseyin Melek, Mehmet Zeki Günlüoğlu, Adalet Demir, Hasan Akın, Aysun Ölçmen,
Barış Medetoğlu, Seyyid İbrahim Dinçer
Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul
Giriş ve Amaç: Küçük hücreli dışı akciğer kanseri(KHDAK)’nin evrelemesinde, en sık kullanılan
non-invaziv yöntem olan Toraks BT ve son yıllarda giderek daha sık oranlarda kullanılmakta
olan Pozitron Emisyon Tomografisi (PET-BT) nin mediastinal lenfatik metastaz saptamadaki
değerlerinin karşılaştırılması amaçlandı.
Hastalar ve Metod: 2005-2006 yılları arasında KHDAK tanısı konan, operabl 75 hastaya,
mediastinal lenfatik evreleme amacıyla, preoperatif dönemde Toraks BT ve PET-BT yapıldı.
Toraks BT’de kısa çapı 1 cm üzerinde olan lenf nodları tutulmuş kabul edildi. PET-BT’de ise,
SUV değeri 2,5 üzerinde olan tutulumlar pozitif kabul edildi. Tüm hastalara daha sonra
mediastinoskopi, N2 ya da N3 saptanmayan 53 hastaya da torakotomi uygulanarak akciğer
rezeksiyonu ve komplet mediastinal lenfatik diseksiyon yapıldı. Mediastinal lenf nodu
istasyonlarının tutulmuş olup olmadığı ile ilgili Toraks BT ve PET BT sonuçları karşılaştırıldı.
Bulgular: Hastaların 65’i erkek 10’i kadın olup, ortalama yaş 60 olarak hesaplandı. Toraks
BT nin sensitivitesi %73, spesifitesi %66, doğruluk oranı %69, pozitif prediktif değeri %58,
negatif prediktif değeri %80 iken, PET-BT’nin sensitivitesi %85.7, spesifitesi %61.7, doğruluk
oranı %70.6, pozitif prediktif değeri %57.1, negatif prediktif değeri %87.8 olarak hesaplandı.
Sonuç: PET-BT, KHDAK’nin mediastinal metastazlarını göstermede bugün için Toraks BT’den
daha üstün bir düzeye ulaşamamıştır. PET-BT’ye güvenin artması için bu konudaki deneyimin
artması gereklidir.
28
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
İ
D
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
SÖZLÜ BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
KA
BUDAPEST
Bildiri No: S4-B
KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERLİ (KHDAK) VAKALARDA AKCİĞER
FONKSIYONLARININ YETERSİZLİĞİ OPERASYONA ENGEL TEŞKİL EDEN EN ÖNEMLİ
NEDENLERDEN BİRİDİR.
Baser S, Shannon VR, Eapen GA, Jimenez CA, Onn A, Keus L, Lin E, Morice RC.
Department of Pulmonary Medicine, The University of Texas M. D. Anderson Cancer Center,
Houston, TX 77030, USA.
Amaç: Tanı esnasında cerrahi tedavi açısından değerlendirilen Küçük Hücreli Dışı Akciğer
Kanserli (KHDAK) hastalar arasında pulmoner disfonksiyonun inoperabilite nedeni olarak
prevalansının araştırılması.
Metot: Ocak 2001 – Kasım 2001 tarihleri arasında M. D. Anderson Cancer Center Göğüs
Hastalıkları Solunum Fonksiyon Laboratuarına başvuran tüm KHDAK li vakalar retrospektif
olarak analiz edildi. Akciğer fonksiyonlarının değerlendirilmesinde; spirometrik testler, akciğer
volumleri, CO diffüzyon kapasitesi, Xenon-133 ile ventilasyaon / perfüzyon sintigrafileri ve
endike olduğu zaman eksersiz testleri kullanıldı. Hastaların demografik verileri ve klinik özellikleri
tarandı.
Sonuçlar: Yaş ortalamaları 64 ± 10 yıl olan 120 erkek, 86 bayan toplam 206 ardışık hasta
çalışmaya dahil edildi. Vakaların yaklaşık yarısı (%45) erken hastalık olarak tanımlanabilecek
evre I ve II olgulardı. Vakaların ortalama % de predict FEV1değerleri %70.3±19.6 (%25- %123)
idi. Değerlendirmenin ardından hastaların 108 (%54.2) si cerrahi olarak inoperabıl bulundu. Bu
108 hastanın 40 ında, yani vakaların üçte birinden fazlasında inoperabilitenin nedeni yetersiz
solunum fonksiyon kapasitesi idi.
Öneri/Çıkarım: Anatomik olarak resektabıl olan akciğer kanseri vakalarının belirgin bir bölümü
yetersiz solunum fonksiyon kapasitesi nedeniyle ameliyat olamamaktadır. Bu problemin öneminin
büyüklüğünün anlaşılması ve bu tip hastaların uygun bir perioperatif hazırlanma sürecine (göğüs
fizyoterapisi gibi) tabi tutulması veya cerrahi dışı daha agressif tedavi seçeneklerinin geliştirilmesi
gerekmektedir.
29
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
İ
D
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
SÖZLÜ BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
KA
BUDAPEST
Bildiri No: S5-B
KÜÇÜK HÜCRE DIŞI AKCİĞER KANSERLI OLGULARDA MEDİASTİNOSKOPİ İLE N0 OLAN
LENF NODLARINDA İMMÜNHİSTOKİMYASAL BOYAMA İLE MİKROMETASTAZ
ARAŞTIRILMASI.
Naciye Mutlu, Murat Kıyık, Cem Tigin, Ebru Artan, Tunç Karadeli, Kürşat Epöztürk,
Ayşin Durmaz, Nur Ürer, Hayati Özyurt, Sadettin Çıkrıkçıoğlu
Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul
Amaç: Küçük hücre dışı akciğer kanserli (KHDAK)olgularda mediastinoskopi ile N0 olan lenf
nodlarında immünhistokimyasal boyama ile mikrometastaz varlığını araştırdık.
Materyal ve Metod: Ocak 2001-Ağustos 2005 tarihleri arasında Yedikule Göğüs Hastalıkları
ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tetkik edilen sitolojik veya histolojik
bulgularla küçük hücre dışı akciğer kanseri tanısı alan 100 olgu çalışmaya alındı. Hastalar
fizik muayene konvasiyonel radyoloji Toraks BT ve bronkoskopi ile değerlendirildikten sonra
klinik evre IA-IIIB akciğer kanseri olarak evrelendirildiler. Tüm hastalara evreleme amaçlı
mediastinoskopi yapıldı. Lenf nodu örneklerinde immünhistokimyasal boyama yöntemi ile
sitokeratin 8/18 kullanarak mikrometastaz araştırıldı.
Bulgular: Olgularımızın 95’i erkek 5’i kadın idi. Yaş ortalaması 57,54 idi. Olgularımızın hücre
tipi 70 olgu skuamöz hücreli 21 olgu adenokarsinom 7 olgu büyük hücreli, 2 olgu hücre tipi
belirlenemeyen küçük hücre dışı akciğer kanseri idi. Mediastinoskopi ile N0 saptanan 100
olgunun lenf nodlarında sitokeratin 8/18 ile 73 olguda mikrometastaz saptanmazken 17
olguda (%17) mikrometastaz pozitif olarak değerlendirildi. Hücre tiplerine ve evreye göre
mikrometastaz varlığı karşılaştırıldığında istatistiki anlamlılık yoktu. (Sırasıyla P=0,7,P=0,8)
Sonuç: Çalışmamıza aldığımız 100 olgunun mediastinoskopi ile N0 tespit edilen lenf nodlarında
17 olguda (%17)mikrometastaz tespit edildi. Literatürde mikrometastaz varlığı kötü prognostik
faktör olarak belirtildiği için bu olgularda ileri tarihte sağkalın sonuçları da değerlendirilerek
prognozdaki rolü bildirilecektir.
30
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
İ
D
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
SÖZLÜ BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
KA
BUDAPEST
Bildiri No: S6-B
POSTOPERATİF RADYOTERAPİ UYGULANAN AKCİĞER KANSERLİ OLGULARIMIZIN
DEĞERLENDİRİLMESİ
S. Sarıhan1, S. Aygün1, C. Gebitekin2, SB. Adım3, İ. Ercan4, C. Kartal1, M. Kurt1,
SK. Çetintaş1, L. Özkan1
Uludağ Üniversitesi, Tıp Fakültesi,
1
Radyasyon Onkolojisi AD, 2Göğüs Cerrahisi AD, 3Patoloji AD, 4Biyoistatistik AD, Bursa
Amaç: Tam rezeke edilmiş küçük hücreli dışı akciğer kanserleri’nde (KHDAK) postoperatif
radyoterapinin (PORT) rolü açık değildir. Bu çalışmanın amacı, cerrahi ve postoperatif RT ile
tedavi edilmiş KHDAK’li olgularımızda tümör nüksü ve sağkalım üzerinde etkili olan prognostik
faktörleri ve tedavi sonuçlarını analiz etmektir.
Materyal-Method: Birimimizde, Ekim 1995-Ocak 2005 arasında 67 KHDAK’li olgu cerrahi +
PORT ile tedavi edildi. Radyasyon, 6-25 MV foton enerjileri ile haftada 5 gün, 1.8-2 Gy fraksiyon
dozu ile toplam 59 Gy (50-66.6 Gy) olarak uygulandı. Ortanca yaş 57 (39-77 yaş) ve E/K oranı
63/4 idi. Cerrahi; wedge rezeksiyon (n:9, 13%), segmentektomi (n:2, %3), lobektomi (n:22, %33),
bilobektomi (n:11, %16) veya pneumonektomi (n:23, %34) şeklindeydi. Postoperatif evreleme
TNM evreleme sistemine göre (AJCC, 1997); pIB (n:6), pIIB (n:24), PIIIA (n:29), PIIIB (n:8)
olarak evrelendirildi. Histopatoloji, hastaların çoğunda skuamöz hücreli karsinom olarak bulundu.
Onsekiz olguda patolojik bronşial rezeksiyon sınırı pozitif bulundu. Olguların 46’sı tedavinin bir
parçası olarak kemoterapi (KT) aldı.
Sağkalım, Kaplan-Meier yöntemi ile kullanılarak hesaplandı. Sağkalım üzerindeki prognostik
faktörlerin etkisi Cox proportional hazard yöntemi ile hesaplandı.
Sonuçlar: Analiz zamanında, tüm hastalar en az 17 aydır (2-109 ay) izleniyordu. Ortanca genel
sağkalım (GSK) ve hastalıksız sağkalım (HSK) oranları sırasıyla; 25 ay (3-111 ay) ve 19 ay (1107 ay) olarak bulundu. Intratorasik hastalık nüksü 2 hastada ve 8. ve 60. aylarda gelişti ve bu
olgular analiz anında 17 ve 67 aylık sağkalımlarla yaşıyorlardı. Lokal kontrol oranı %97 oldu.
İlk metastaz yeri olarak beyin tutulumu %7 olguda (5/67) ve diğer bölge tutulumu %19 olguda
(13/67) görüldü. Uzak metastaz görülme zamanı ortanca 10 ay (1-60 ay) oldu. Bir-2 ve 5 yıllık
GSK ve HSK oranları %76, %50, %30 ve %59, %44, %29 olarak hesaplandı.
Multivaryat analizde; nodal tutulum (p=0.07, OR: 2.9; %95 CI: 0.9-9.2), rezeksiyon tipi
(pneumonektomi) (p=0.002, OR: 4.1; %95 CI: 1.6-10.2) ve kemoterapi yokluğu (p=0.001, OR:
5.4; %95 CI: 1.9-15.2) ölüm riskinde relatif artışla ilişkili bulundu.
Kategorik analizde; pnömonektomi dışındaki rezeksiyon tipleri pozitif cerrahi sınır (p=0.055) ve
nodal tutulumla (p=0.008) anlamlı olarak ilişkili bulundu. Sağ akciğer yerleşimli tümör nodal
tutulumla (p=0.060) ilişkili bulundu. No.10 lenf nodu ve N1 extralober tip tutulumu arasındaki
ilişki anlamlı bulundu (p=0.001).
Yorum: Sonuç olarak; lenf nodu tutulumu olmasının, pnömonektomi yapılmasının ve kemoterapi
yapılmamasının PORT yapılsa bile sonuçları kötüleştirdiği görüldü. Bu prognostik faktörler göz
önüne alınarak KHDAK için yeni araştırmalar yapılmalıdır.
31
ER
İ
A K CİĞ
N E Ğİ
SÖZLÜ BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
22-25 Haziran 2006
KA
D
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
AKAD
BUDAPEST
Bildiri No: S7-B
LOKAL İLERİ KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERLİ OLGULARDA RADYOTERAPİ
VE KEMORADYOTERAPİ SONUÇLARI
A. Yöney, Ş. Eskici, Y. Batı, M. Ünsal
S.B. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Radyasyon Onkolojisi Kliniği, İstanbul
Amaç: Lokal ileri küçük hücreli dışı akciğer kanserinde radyoterapi ve kemoradyoterapi
sonuçlarının değerlendirilmesi.
Gereç ve Yöntem: S.B. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyasyon Onkolojisi
Kliniği’ne 01.01.1999-11.07.2003 tarihleri arasında başvuran lokal ileri evre (Evre IIIA-B)
KHDAK li 305 olgu kemoradyoterapi ve radyoterapi sonuçları açısından retrospektif olarak
incelenmiştir.
Sonuç: Olguların 15 (%8) tanesi kadın, 290 (%92) tanesi erkek, medyan yaş 59 dur (36-83).
Histolojik değerlendirmede 157 hasta (%51) epidermoid karsinom, 53 hasta (%17)
adenokarsinom, 1 hasta (%1) büyük hücreli kanser, 94 hasta (%31) alt gruplandırma
yapılamamış küçük hücreli dışı akciğeri olarak değerlendirilmiştir. Evrelere göre dağılım
EvreIIIA %17 (51 olgu), Evre IIIB %83 (254 olgu) şeklindedir.Olguların 90 (%29) tanesine
sadece 60-66Gy radyoterapi uygulanmış olup; bu hastaların 26 tanesi (%29) EvreIIIA, 64
tanesi (%71) EvreIIIB dir. 215 (%71) olguya farklı kemoterapi şemaları ve 60-66Gy radyoterapi
verilmiştir.Kemoradyoterapi alan olguların 25 tanesi (%12) EvreIIIA, 190 tanesi (%88) EvreIIIB
dir.Radyoterapi alan 90 olgunun 23 ünde (%25) lokal yineleme, 31 inde (%34) uzak metastaz;
kemoradyoterapi alan 215 olgunun 77 sınde (%36) lokal yineleme, 54 unda (%25) uzak
metastaz gelişmiştir.
Medyan takip süresi 14 ay olan kemoradyoterapi gurubunda 1 yıllık sağkalım % 54 , 3 yıllık
sağkalım % 10, 5 yıllık sağkalım %2 iken; medyan takip süresi 10 ay olan radyoterapi
gurubunda 1 yıllık sağkalım % 39, 3 yıllık sağkalım % 7 olarak hesaplanmış ve yalnız
radyoterapi alan hasta grubunda 5 yıl yaşayan hasta tespit edilememiştir.
Kemoterapinin performansı uygun hastalarda radyoterapiye eklenmesinin sağkalım avantajı
sağladığı ve radyoterapi yapılma zamanının gecikmesi lokal yinelemeyi artırdığı gözlenmektedir.
Bu nedenle performansı uygun hastalarda kemoterapi ve radyoterapinin eş zamanlı
başlanmasının daha uygun olduğunu düşünmekteyiz.
32
ER
İ
A K CİĞ
N E Ğİ
SÖZLÜ BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
22-25 Haziran 2006
KA
D
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
AKAD
BUDAPEST
Bildiri No: S8-B
KÜRATİF TEDAVİ UYGULANMIŞ EVRE III KÜÇÜK HÜCRE DIŞI AKCİĞER KANSERİ
HASTALARINDA BEYİN METASTAZI OLUŞUMUNU ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Züleyha AKGÜN, Hale ÇAĞLAR, Ufuk ABACIĞLU
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi AD, İstanbul
Amaç: Bu çalışmada, küratif tedavi uygulanmış lokal ileri evre küçük hücre dışı akciğer
kanseri hastalarında beyin metastazı görülme oranları ve bu oranları etkileyen prognostik
faktörlerin araştırılması amaçlandı.
Gereç ve Yöntem: 1997 – 2004 tarihleri arasında Marmara Üniveristesi Radyasyon Onkolojisi
ABD’da küratif tedavi uygulanan lokal ileri evre küçük hücreli dışı akciğer kanserli (LİKHDAK)
124 olgu retrospektif olarak incelendi. Hastalarda görülen beyin metastazları ve beyin
metastazına kadar geçen sürelere bakıldı. Beyin metastazı görülme oranlarına etki eden
prognostik faktörler olarak yaş (≤ 60 vs >61), cinsiyet (kadın vs erkek), evre (III A vs III B),
histoloji (adeno vs non adeno) ve cerrahi incelendi.
Bulgular: Hastaların medyan yaşı 60, % 81 hasta erkek, %19 hasta kadın idi. Hastalığa ait
özelliklere bakıldığında %43 hasta evre IIIA, % 57 evre III B iken tümör histolojisi %25
hastada adeno, %75 hastada non adeno idi. Atmışdokuz (% 55) hastaya primer
kemoradyoterapi (konkomitan veya ardışık), 22 hastaya (% 18) primer radyoterapi, 33 (%
27) hastaya ise cerrahi uygulanmıştı. Hastaların %19’unda beyin metastazı gelişti ve beyin
metastazı gelişen hastaların %91’inde ilk metastaz yeri beyin idi. Metastazların %30’u 1 –
3 adet, %70’i multipl idi. Medyan takip süresi 12 ay, medyan sağkalım süresi 15 ay, 2 yıllık
tüm sağkalım oranı %30 idi. İki yıllık beyin metastazı gelişme oranı % 29 idi. Tek değişkenli
analizde 2 yılda beyin metastazı gelişme oranı adeno histolojide % 54 iken non adeno
histolojide % 20 (p=0.001), ≤ 60 yaş hastalarda % 41, > 60 yaş hastalarda 17 (p=0.03) idi.
Tedavinin herhangi bir zamanında cerrahi uygulanan hastalarda 2 yılda beyin metastazı
gelişme oranı % 12, cerrahi yapılmayan hastalarda ise % 37 olarak hesaplandı (p=0.06).
Evrenin ve cinsiyetin prognostik önemi görülemedi. Tüm prognostik faktörlere çok değişkenli
analiz yapıldığında histoloji (p=0.006), cerrahi (p=0.01) ve yaş (p=0.05) anlamlı prognostik
faktörler olarak hesaplandı.
Sonuç: Adeno ca histoloji, ≤ 60 yaş ve cerrahisiz tedaviler LİKHDAK hastalarında beyin
metastazı oluşumuna neden olan prognostik faktörlerdir.
33
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
İ
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
SÖZLÜ BİLDİRİLER
N SE R LER
D
ER
KA
BUDAPEST
Bildiri No: S9-B
MALİGN BÜYÜK HAVAYOLU DARLIKLARINDA ENDOBRONŞİYAL TEDAVİ
Serdar Erturan1, Günay Aydın1, Cem Sayılgan2, Tamer Salihoğlu2, Hülya Erolçay2,
Mustafa Yaman1
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi,
1
Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı, 2Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı
Kliniğimiz Girişimsel Bronkoskopi ünitesinde Haziran 2002-Mayıs 2006 arasında 48 olguya
endobronşiyal tedavi uygulanmıştır. Olgularımızın 34’ünde malign etyoloji (22 akciğer kanseri,
3 özefagus kanseri, 2 meme kanseri, birer adet atipik karsinoid, timoma, lenfoma ve tiroid,
endometrium, böbrek, kolon kanseri) vardı. Dört olguda malign etyolojili trakeoözefageal
fistül vardı. 26 olguya stent implantasyonu (15 Dumon silikon stent, 10 Ultraflex nitinol stent,
1 Alveolus), 10 olguya lazer, 6 olguya elektrokoter, 5 olguya APC, 1 olguya kriyoterapi ve
5 olguya balon dilatasyon uygulanmıştır. Girişim sayısı 46 olup bir olguda işlem sırasında
hemoraji, bir olguda da işlem sonrası geçici cilt altı amfizemi gelişti. Üç olguda stente ait geç
komplikasyon (migrasyon, granülasyon dokusu, mukus tıkacı) görüldü.
34
ER
İ
A K CİĞ
N E Ğİ
SÖZLÜ BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
22-25 Haziran 2006
KA
D
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
AKAD
BUDAPEST
Bildiri No: S10-B
MALİGN PLEVRAL MEZOTELYOMADA TEDAVİ SONUÇLARIMIZ
Ş. Eskici, A. Yöney, F. Teke, A. Aykanat, M. Ünsal
S.B. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Radyasyon Onkolojisi Kliniği, İstanbul
Amaç: Malign mezotelyoma plevra (%90), periton (%6-10) ve perikard boşluklarının seröz
yüzeylerinden köken alan bir tümördür. Nadir olarak testisde tunika vaginalisden de
gelisebilmektedir. İnsidans 22 olgu/1 milyon nüfus/yıldır. Erken evrede cerrahi girişim
( Plörektomi/dekortikasyon, ekstraplevral pnömenektomi ), lokal ileri ve metastatik hastalıkta
kemoterapi, palyatif cerrahi girişim ve radyoterapi tedavi yaklaşımlarıdır.
Gereç ve Yöntem: S.B. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyasyon Onkolojisi
Kliniği’mize 1999-2005 yılları arasında başvuran 147 malign plevral mezotelyoma hastasından
kliniğimizde takip ve tedavileri yapılan 25 hasta tedavi ve sağkalım açısından retrospektif
olarak incelenmiştir.
Sonuç: Hastaların 8 (%32) tanesi kadın, 17 (%68) tanesi erkek hasta olup medyan yaş
56.5’dir( 32-68 ). 4 hastada asbest maruziyeti mevcut olup, asbest ve sigara birlikteliği yalnız
bir hastada tespit edilmiştir.TNM evrelemesine göre hastalardan 2 (%8) tanesi Evre I, 1(%4)
tanesi Evre II, 12 (%48) tanesi Evre III, 10 (%40) tanesi Evre IV’tür.Histolojik açıdan
değerlendirildiklerinde hastalardan 11(%44) tanesi epitelyal tip,7 (%28) tanesi mikst tip olup
7 (%28) tanesine alt grup tayini yapılamamıştır. Hastalardan 8’ine (%32) cerrahi tedavi ( 3
tanesine dekortikasyon, 5 tanesine plörektomi ) uygulanmıştır.Cerrahi sonrası 8 hastadan
3’üne, kemoterapi, 2’sine kemoradyoterapi verilmiş olup 3 hastada takibe bırakılmıştır.14
(%56) hastaya yalnız kemoterapi, 1 (%12) hastaya ise kemoradyoterapi uygulanmıştır.
Hastalardan 2’sine performanslarının kötü olmasından dolayı yalnız semptomatik tedavi
uygulanmıştır.Hastaların 1 tanesinde cilt, 1 tanesinde karaciğer, 2 tanesinde kemik ve
karaciğer olmak üzere toplam 4’ünde (%27) uzak metastaz gelişmiştir.7 (%47) hastada da
ise lokal yineleme tespit edilmiştir.
Literatürde malign plevral mezotelyoma için ortalama sağkalım 16 ay, metastatik hastalık
için ortalama sağkalım 5 ay olarak bildirilmiş olup; bizim çalışmamızda medyan takip süresi
17 ay olan hastaların 1 yıllık sağkalımı %56, , 3 yıllık sağkalımı %16’dır.Metastatik hastalarımızda
ortalama sağkalım ise 7 aydır.
35
İ
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
POSTER BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
KA
D
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
PRAGUE
Bildiri No: P1
PRİMER AKCİĞER KANSERLİ OLGULARIMIZIN GENEL ÖZELLİKLERİ
Murat Kıyık, Hüseyin Cem Tigin, Ebru Demir Artan, Tunç Karadeli, Kürşat Epöztürk,
Ayşin Durmaz, Hayati Özyurt, Sadettin Çıkrıkçıoğlu
Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul
Amaç: Akciğer kanserli olgularımızın semptom, klinik bulgu, hücre tipi, evre gibi genel
özelliklerini değerlendirmek.
Metod: 2001 Ocak-2005 Aralık arasında kliniğimizde tetkik edilen 267 akciğer kanserli
olgunun dosyaları retrospektif olarak gözden geçirildi.
Bulgular: 254 olgu(%95.1) erkek,13 olgu(%4.9) kadın ve yaş ortalamaları 58.57(± 11.21)
idi.En çok görülen semptom ve klinik bulgular öksürük %69.5, balgam %48.8, göğüs ağrısı
% 61.7, nefes darlığı %46.1,hemoptizi/hemoptoik balgam %25.8, zayıflama %48.4 ses
kısıklığı %11.8, periferik LAM %6.7, VCSS %3.1 bulundu. Yalnızca 3 olguda (%1.2) hiçbir
semptom yoktu. Olgularımızın hücre tipleri skuamöz hücreli 73 (%27.5), adenokarsinom
38(%14.3), küçük hücreli karsinom 64 (%24.2), büyük hücreli 2 (%0.8), hücretipi belirlenemiyen
küçük hücre dışı karsinom 7 7(%29.1), diğer hücre tipleri 13 (%4.1) bulundu.186 olgunun
klinik evresine bakıldığında evre Ia 5 olgu(%2.7), Ib 42 olgu (%22.6), IIb 19 olgu (% 10.2),
IIIa 18 olgu (%9.7), IIIb 49 olgu (%26.3), evre IV 53 olgu (%28.5) bulundu.
Sonuç: Olgularımızın çoğunda hastaneye başvurduklarında bir veya birkaç semptom vardı.
Skuamöz hücreli karsinom en fazla bulunan küçük hücredışı karsinom tipiydi. Olgularımızın
% 54.8’i ileri evre(IIIb-IV) akciğer kanserleri idi.
36
İ
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
POSTER BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
KA
D
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
PRAGUE
Bildiri No: P2
PRİMER AKCİĞER KANSERİ OLGULARIMIZDA KLİNİK EVRE İLE BİYOKİMYASAL
PARAMETRELER ARASINDAKI İLİŞKİ
Hüseyin Cem Tigin, Murat Kıyık, Begüm Koçak, Çiğdem Akyüz, Yavuz Selim İntepe,
Ebru Demir Artan, Hayati Özyurt, Sadettin Çıkrıkçıoğlu
Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul
Amaç: Primer akciğer kanserinde evre en önemli prognostik faktörlerden biri olarak kabul
edilmektedir. Biz bu çalışmada evre ile biyokimyasal parametreler arasındaki ilişkiyi araştırmayı
amaçladık.
Metod: 2001 ocak-2005 aralık arasında hastanemizde tetkik edilen 252 primer akciğer kanseri
olgusunun dosyaları retrospektif olarak gözden geçirildi.Küçük hücre dışı akciğer
kanserleri(KHDAK) evre I,II,III a erken evre (EE),evre IIIb ve IV ise ileri evre(İE) olarak kabul
edildi. Olguların klinik evreleri ile serum laktik dehidrogenaz(LDH),Alkalen
fosfataz(ALP),Albumin(Alb), ve hemoglobin(Hb) değerleri arasındaki ilişkiye bakıldı.
Bulgular: 190(%75.4) KHDAK,62(%24.6) Küçük Hücreli Akciğer kanseri ( KHAK) olmak üzere
252 akciğer kanseri olgusu çalışmaya alındı. KHDAK nin EE olgularda Hb %31.8 düşük,Alb
%12.2 düşük, LDH % 24.1 yüksek, ALP %21.1 yüksek bulunurken İE olgularda Hb %34.6
düşük, Alb %18.2 düşük, LDH % 37.6 yüksek, ALP %33.3 yüksek bulundu. KHDAK’de
istatistiksel olarak yalnızca LDH yüksekliği İE de EE ye göre anlamlıydı (p=0.035). KHAK
de ise Hb, LDH, ALP ve Alb ile evre arasında istatistiki olarak anlamlı ilişki bulunamadı.
Sonuç: Bizim çalışmamıza göre KHDAK nin ileri evresinde LDH yüksekliği ile evre arsında
istatistiki olarak anlamlı bir ilişki vardı. LDH yüksekliğinin KHDAK evrelendirmesinde ve
metastaz tetkiklerinin belirlenmesinde rolü olabilir kanaatindeyiz.
37
ER
İ
A K CİĞ
N E Ğİ
POSTER BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
22-25 Haziran 2006
KA
D
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
AKAD
PRAGUE
Bildiri No: P3
MALİGNİTE ŞÜPHESİ OLAN İNTRATORASİK LEZYONLARDA POZİTRON EMİSYON
TOMOGRAFİSİNİN TANISAL DEĞERİ
Pınar Çağan, Oral Akın, Gökhan Hacıbrahimoğlu, İrfan Sancaklı, Altuğ Koşar,
Recep Demirhan, Bülent Arman
Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Cerrahisi Kliniği, İstanbul
Giriş: Çalışmanın amacı, tanısı olmayan intratorasik kitle ve plevral kalınlaşmalarda Pozitron
Emisyon Tomografinin (PET) tanısal değeri ve malign oluşumların belirlenmesindeki rolünü
ortaya koymaktır.
Materyal ve Metod: 2004 – 2006 yılları arasında kliniğimizde tanısı olmayan intratorasik kitle
ve plevral kalınlaşma nedeniyle PET uygulanan ve opere edilen 17 hasta, retrospektf
incelendi.
Bulgular: Belirtilen sürede, kliniğimizde 17 hasta, PET inceleme sonrası opere edildi.
İntraparankimal kitlesi olan 12 hastanın PET tetkiki pozitif (SUVmax:2.8 - 28.8) idi. Opere
edilen 12 hastadan ikisinin postoperatif patolojileri benign olarak rapor edildi. Mediastinal
kitlesi olan PET pozitif bir hastanın (SUVmax: 12), postoperatif patolojisi malign ve PET
negatif olan diğerinin de benzer şekilde malign (küçük hücreli karsinom metastazı) raporlandı.
PET sonucu N2 hastalık saptanan sekiz hastanın ikisinin ise patoloji raporları tüberküloz ile
uyumlu öğrenildi. Plevral kalınlaşması olan PET pozitif üç hastadan birinin patolojisi benign
olarak geldi.
Sonuç: Elimizdeki sınırlı sayıda olguyla cerrahi olarak da konfirme edilen malignite şüpheli
kitlelerde yüksek doğruluğa sahip PET inceleme ile olgunun değerlendirilmesi sırasında,
granülomatöz hastalıkların neden olabileceği yüksek yanlış pozitiflik oranları her zaman göz
önünde tutulmalıdır.
38
ER
İ
A K CİĞ
N E Ğİ
POSTER BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
22-25 Haziran 2006
KA
D
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
AKAD
PRAGUE
Bildiri No: P4
SOL ÜST LOB KÜÇÜK HÜCRE DIŞI AKCİĞER KANSERİNDE MEDİASTİNAL LENFATİK
METASTAZ PATERNİ
Zeki Günlüoğlu, Adalet Demir, Hasan Akın, Deniz Sansar, Hasan Volkan Kara, Aysun Ölçmen,
Seyyid İbrahim Dinçer
Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul
Amaç: Lenfatik drenaj yollarının farklı olması nedeniyle, sol üst lob (SÜL) küçük hücre dışı
akciğer kanseri (KHDAK)nin mediastinal lenfatik metastaz (MedLM) paterni de diğer loblardan
farklıdır. Bu çalışmada, SÜL-KHDAK’li hastalarda, MedLM oranı ve başlıca tutulum alanları
ortaya çıkarılmaya çalışıldı.
Hastalar ve Metod: Kliniğimizde 1995 ile 2003 yılları arasında, opere edilmek üzere 74 SÜLKHDAK’li hasta değerlendirildi. Hastaların ortalama yaşları 54 olup, büyük çoğunluğunu
(n:72) erkekler oluşturuyordu. Tüm hastalara rutin olarak mediastinoskopi, klinik-radyolojik
değerlendirmede subaortik/paraaortik (no5/6) lenfatik tutulum şüphesi varsa mediastinotomi
uygulandı. 11 hasta, çeşitli nedenlerle torakotomiye alınmazken, kalan 63 hastaya torakotomi
uygulandı. Mediastinoskopi, mediastinotomi ve torakotomi ile alınan lenf nod örnekleri
histopatolojik olarak incelenerek, sonuçlar analiz edildi.
Bulgular: Mediastinoskopi ile 8, mediastinotomi ile birinde mediastinoskopik olarak da tutulum
bulunan 3 hastada olmak üzere toplam 10 hastada MedLM tespit edildi. Bunların 5’i N3
saptandığı için torakotomiye alınmadı(3’ü T2, birer T3 ve T4). N2 bulunan ancak tek istasyon
tutulumu saptanan 3 hastaya (4L, 6 ve 7) torakotomi uygulanırken, kalan 2 N2’li hasta, multipl
tutulum ve T3 evresinde oluş nedeniyle torakotomiye alınmadı. 30 lobektomi, 28 pnömonektomi
uygulandı. 4 hastaya rezeksiyon yapılamazken, 1 hastaya wedge rezeksiyon uygulandı. 57
hastada epidermoid, 11 hastada adenokarsinom saptandı. Torakotomi uygulanan 63 hastanın,
N2 varlığı daha önceden bilinen 3’ü çıkarıldığında kalan 60’ının 12’sinde daha MedLM tespit
edildi. Bunların 8’inde sadece no5/6 alanında, 2’sinde bunlarla beraber subkarinal alanda,
kalan 2’sinde sadece subkarinal alanda MedLM saptandı. Tüm cerrahi yöntemler beraber
değerlendirildiğinde, 74 hastanın 22’sinde (%29,7) MedLM bulunduğu, bunların 13’ünde
no5/6 alanları, 12’sinde paratrakeal/subkarinal alanların tutulduğu görüldü.
Sonuç: SÜL-KHDAK’li hastalarda MedLM’a sık rastlanmakta olup, metastaz saptanan
hastaların yarısından fazlasında no5/6 lenf nodları tutulmaktadır.
39
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
İ
D
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
POSTER BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
KA
PRAGUE
Bildiri No: P5
AKCİĞER KANSERİNDE PALPE EDİLEMEYEN SUPRAKLAVİKULER LENF NODLARININ
ULTRASONOGRAFİ EŞLİĞİNDE İNCE İĞNE ASPİRASYONUNUN TANI VE EVRELEMEYE
KATKISI
Reşat Kendirlinan, Gülcihan Özkan, Mehmet Tutar, Nur Dilek Bakan, Aygün Gür,
Mehmet Bayram, Güngör Çamsarı
Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul
Amaç: Akciğer kanserli hastalarda, palpe edilemeyen supraklavikuler lenf nodu metastazı
sıklığının ultrasonografi (US) eşliğinde ince iğne aspirasyonu ile saptanması, evre ve tanıya
katkısının değerlendirilmesi amaçlandı.
Yöntem: Akciğer kanseri tanısı şüphesi olan, palpabl supraklavikuler lenf nodu olmayan 108
ardışık hastaya supraklavikuler US yapıldı. Kısa ekseni 5 mm veya daha büyük lenf nodu
saptanması halinde, US eşliğinde ince iğne aspirasyonu (İİA) yapıldı.
Bulgular: US ile 108 hastanın 27’sinde (%25) supraklavikuler patolojik boyutta lenf nodu
tespit edildi. Teknik olarak bunların 2’sine İİA yapılamadı. Supraklavikuler lenf nodu metastazı
hastaların 14’ünde (%13) sitolojik olarak doğrulandı. Supraklavikuler lenf nodu metastazı
saptanan 14 hastanın 12’sinde BT’de üst paratrakeal istasyonlarda patolojik boyutta lenf
nodu; 13’ünde santral yerleşimli tümör; 10 tanesinde BT’de multipl mediastinal patolojik
boyutta lenf nodu; 6 tanesinde metastaz mevcuttu. Hipoksemi veya genel durum bozukluğu
nedeniyle invaziv tanısal yöntemlerin uygulanamadığı 2 hastada, US eşliğinde İİA tek tanı
yöntemi oldu.
Sonuç: US eşliğinde İİA özellikle tomografisinde üst mediastinal büyümüş lenf nodu olan
hastalarda ve ileri evredeki hastaların tanı ve evrelemesinde invaziv işlemlerden önce
basamak olarak yer alabilir.
40
A K CİĞ
ER
İ
N E Ğİ
POSTER BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
22-25 Haziran 2006
KA
D
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
AKAD
PRAGUE
Bildiri No: P6
LOKAL İLERİ KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERLİ HASTALARDA SİSPLATİN VE
DOCETAXEL BAZLI İNDÜKSİYON KEMORADYOTERAPİSİNİN ERKEN SONUÇLARI
S. Sarıhan1, S. Kurt1, A. Oztürk1, E. Kurt2, S. Bayram3, C. Gebitekin3, SB. Adım4, L. Özkan1
Uludağ Üniversitesi, Tıp Fakültesi,
1
Radyasyon Onkolojisi AD, 2Medikal Onkoloji BD, 2Göğüs Cerrahisi AD, 4Patoloji AD, Bursa
Amaç: Lokal ileri evre küçük hücreli dışı akciğer kanserli (KHDAK) olgularda eşzamanlı
kemoradyoterapi ile indüksiyon tedavisinin etkinliğini değerlendirmek amacıyla prospektif
Faz II çalışma planladık.
Metod-Materyal: Karnosky performans durumu 70’in üzerinde ve teknik olarak rezektabl
T1-4, N2, M0 KHDAK’li olgular radyoterapi (RT) ile eşzamanlı olarak 1. ve 22. günlerde
indüksiyon kemoterapisi (KT) (sisplatin 60 mg/m2 ve docetaxel 60 mg/m2) ile tedavi
edildiler. Radyoterapi, lineer akseleratör cihazı kullanılarak 6-25 MV foton enerjileri ile 25
fraksiyonda toplam 45 Gy olarak uygulandı. Hastalar, eşzamanlı kemo-RT sonrası klinik
muayene ve toraks CT ile yeniden değerlendirildiler. Cerrahi rezeksiyon, indüksiyon
tedavinin tamamlanmasından sonra ortanca 5 hafta (3-15 hafta) içinde yapıldı. Hastalara,
cerrahiden sonra aynı ilaçlarla iki kür konsolidasyon KT’si uygulandı. Unrezektabl olgularda
63 Gy definitif RT eşzamanlı 2 kür KT ile verildi. Cerrahi sonrası adjuvan RT uygulaması
patolojik prognostik faktörlere göre yapıldı. Toksisite, RTOG toksisite kriterlerine göre
değerlendirildi.
Sonuçlar: Ocak 2005 – Şubat 2006 arasında çalışmaya 12 hasta dahil edildi. Ortanca yaş
52 (38-75 yaş) ve erkek/kadın oranı 7/5 idi. Hastaların çoğunluğu yassı epitel hücreli
karsinom (n:7) ve evre IIIA (n:9) idi. İndüksiyon tedavisi aldıktan sonra, olguların %92’sinde
(11/12) parsiyel yanıt elde edildi. Bir hastada yanıt gözlenmedi. En çok görülen akut toksisite
hematolojik toksisite ve özafajit şeklindeydi. Geç toksisite görülmedi.
Bir hasta cerrahiyi kabul etmedi, 1 hasta çalışmayı bıraktı ve 1 hasta da indüksiyon tedavi
sonrası unrezektabl bulundu. Bu hastalardan 2’si küratif 63 Gy RT ve 2 kür KT ile tedavi
edildiler. Cerrahi 9 hastaya uygulandı ve rezektabilite oranı %66 oldu (8/12). Radikal
rezeksiyon 6 olguda, inkomplet rezeksiyon ise 2 olguda gerçekleştirildi. Bir olgu torakotomide
unrezektabl bulundu. Rezeke edilebilen olguların 5’ine lobektomi-bilobektomi, 3’üne segment
rezeksiyonu yapıldı. Operatif morbidite ve mortalite görülmedi. Patolojik downstaging ve
patolojik tam yanıt sırasıyla; 8 olguda (%66) ve 6 olguda (%50) sağlandı. Postoperatif RT
hastaların %17’sine (n:2) uygulandı.
Yorum: KHDAK’inde klinik evre III hastalığın, genellikle unrezektabl veya inoperabl olduğu
düşünülmektedir. Birçok faz II çalışma, bu evredeki hastalarda preoperatif eşzamanlı
kemoradyoterapinin uygulanabilir olduğunu ve 5-6 yıllık sağkalım oranlarının %19-%26
arasında olduğunu göstermiştir.
Çalışmamızda, toksisite standart yaklaşımlarla tedavi edilebilmiştir. Operatif morbidite ve
mortalite görülmemiştir. Yanıt oranları ve rezeksiyon oranları %92 ve %66 oranında
başarılabilmiştir. Sonuç olarak; teknik olarak rezeke edilebilen lokal ileri KHDAK’li hastalarda
sisplatin-docetaxel indüksiyon KT’si ile eşzamanlı RT ve ardından cerrahi uygulaması
uygulanabilir ve ümit verici tedavi yöntemi olarak bulunmuştur.
41
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
İ
D
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
POSTER BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
KA
PRAGUE
Bildiri No: P7
KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİNDE POSTOPERATİF RADYOTERAPİ
SONUÇLARI
Ş. Eskici, A. Yöney, H. Akbörü, A. Küçük, A. Aykanat, M. Ünsal
S.B. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Radyasyon Onkolojisi Kliniği, İstanbul
Amaç: Küçük hücreli dışı akciğer kanserli olgularda postoperatif radyoterapi sonuçlarının
değerlendirilmesi.
Gereç ve Yöntem: S.B. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyasyon Onkolojisi
Kliniği’ne 01.01.1999 - 11.07.2003 tarihleri arasında başvuran küçük hücreli dışı akciğer
kanserli opere olmuş 70 hasta, postoperatif radyoterapinin lokal kontrole ve sağkalıma katkısı
açısından retrospektif olarak incelenmiştir.
Sonuç: Hastaların 8 tanesi kadın (%11) 62 tanesi erkek (% 89) ve medyan yaş 57’dir (2273). Olguların 30 tanesine (%43) pnömonektomi, 40 tanesine (%57) lobektomi operasyonu
uygulanmıştır. Histolojik değerlendirmede 27 hasta (%39) adenokarsinom, 31 hasta (%44)
epidermoid karsinom, 1 hasta (%1) büyük hücreli karsinom, 11 hasta (%16) alt gruplandırma
yapılmadan küçük hücreli dışı akciğer kanseri olarak değerlendirilmiştir. Evrelere göre dağılım
Evre IA (1 hasta) %1.5, EvreIB(4 hasta) %6, Evre II (1hasta) %1.5, EvreIIA (3hasta) %4,
EvreIIB (15 hasta) %21, Evre IIIA (33 hasta) %47, Evre IIIB (13 hasta) %19 şeklindedir.
Cerrahi sınır ve mediasten lenf nodu pozitifliği olan hastalara postoperatif olarak medyan
50 Gy (30-70) radyoterapi uygulanmıştır.Takipler esnasında 70 hastanın 11 tanesinde
(%16) lokal yineleme , 23 hastada (%33) uzak metastaz gelişmiştir.Lokal yinelemeli hastaların
9 (%82) tanesine lobektomi, 2 (%12) tanesine pnömonektomi ve uzak metastazlı hastaların
ise 10 (%43) tanesine lobektomi, 13 (%57) tanesine pnömonektomi uygulanmıştır.Medyan
takip süresi 14 ay olan olguların 1 yıllık sağkalım oranları %63, 3 yıllık sağkalım oranları
%17, 5 yıllık sağkalım oranları % 6 olarak saptanmıştır.Olguların yapılan cerrahi tipine göre
sağkalımları incelendiğinde lobektomi yapılan olgularda 3 yıllık sağkalım %10, 5 yıl yaşayan
1 hasta bulunmaktadır; pnömonektomi yapılan olgularda 3 yıllık sağkalım %27, 5 yıllık
sağkalım %10’dur.
Bizim çalışmamızda postoperatif radyoterapi yapılan olgularda, cerrahi girişim olarak
pnömonektomi uygulananlarda lokal kontrol ve sağkalım avantajı tespit edilmiştir.
42
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
İ
D
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
POSTER BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
KA
PRAGUE
Bildiri No: P8
METASTATİK AKCİĞER TÜMÖRLERİNDE CERRAHİ TEDAVİ SONUÇLARIMIZ
İrfan Sancaklı, Recep Demirhan, Bülent Kargı, Altuğ Koşar, Gökhan Hacıibrahimoğlu,
Pınar Çağan, Bülent Arman
Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Göğüs Cerrahisi Kliniği, İstanbul
Giriş: Cerrahi tedavi gören akciğer metastazlı hastalar daha uzun sağ kalıma sahiptir.
Amaç: Bu çalışma pulmoner metastazektomilerin etkinliğini ve sağ kalıma katkısını araştırmak
için planlandı.
Hastalar-Metod: Kliniğimizde 1997-2006 yılları arasında akciğer metastazı tanısı ile opere
edilen 19 erkek ( % 73 ) ve 7’si kadın (%27) 26 hastaya 26 kez metastezektomi yapılmış
olup bu hastalar retrospektif olarak gözden geçirilmiştir.Ortalama yaş 26.2 (6-75)idi. Tüm
hastalarda primer odak kontrol altında ve vücudun başka bir bölgesinde metastaz yoktu.
Hastaların tümü genel anestezi altında çift lümenli endotrakeal entübasyon ile opere edildiler.
Hastaların rutin laboratuvar tetkiklerinin yanısıra Toraks HRCT’leri çekilmişti.
Bulgular: Hastaların preoperatif tetkikleri neticesinde metastazların komplet rezeksiyonunun
mümkün olabileceği düşünülmüştü. Tüm olgular posterolateral torakotomi insizyonu ile
opere edildiler. Bilateral metastazlı hastalarda 3 hafta ara ile aşamalı torakotomi yapıldı. İki
hastaya lobektomi ( %6.25) beş hastaya oniki girişim ile wedge rezeksiyon ( % 37.5)
yapılırken diğer 18 girişimde ( % 56.2 ) koter ile nodül eksizyonu (nodülektomi) yapıldı. En
sık histopatolojik tanılar; osteosarkom ( 7 hasta ) ve diğer yumuşak doku sarkomları ( 6
hasta ) idiBeş hastada (%19.2) metastazlar bilateral idi. Toplam 26 hastaya 32 cerrahi girişim
yapıldı.
Preoperatif dönemde Toraks HRCT ile yapılan değerlendirmede tespit edilen metastaz
sayıları 1-5 arasında ortalama ( 2.20 ) iken, cerrahi olarak rezeke edilen metastaz sayıları
1-8 arasında ortalama ( 3.50 ) idi. Toraks HRCT 32 girişimden yalnız 2O’ sinde metastaz
sayısını tam olarak saptayabilmişti ( % 62.5).
Serimizde mortalite gözlenmezken, 2 olguda gözlenen uzamış hava kaçağı en önemli
postoperatif komplikasyon nedeni idi. Hasta takiplerinde 4 hasta hariç tüm hastaların yaşadığı
ve hastanemiz onkoloji polikliniğince takip edildikleri öğrenilmiştir. Uzun sağ kalıma sahip
hastalarda nodül sayısının 4’den az olduğu ve hastalıksız geçen sürenin uzun olduğu
saptanmıştır.
Sonuç: Primer tümörün kontrol altında olduğu vucudun başka bir bölgesinde metastaz
olmayan ve komplet rezeksiyon yapılabilen olgularda pulmoner metastazektominin sağ kalımı
arttırdığı düşüncesindeyiz.
NOT: İlk gönderilen abstrakta isimler hatalı olduğu için düzeltilmiş olan abstrakt bu şekildedir.
43
ER
İ
A K CİĞ
N E Ğİ
POSTER BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
22-25 Haziran 2006
KA
D
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
AKAD
PRAGUE
Bildiri No: P9
METASTATİK KÜÇÜK HÜCRELİ DIŞI AKCİĞER KANSERİNDE TEDAVİ SONUÇLARIMIZ
Ş. Eskici, A. Yöney, Y. Batı, P. Çelik, T. Berber, C. Yıldırım, M. Ünsal
S.B. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Radyasyon Onkolojisi Kliniği, İstanbul
Amaç: Metastatik küçük hücreli dışı akciğer kanserinde uygulanan tedavi modellerinin hayat
kalitesine ve sağkalıma katkısının değerlendirilmesi.
Gereç ve Metod: S.B. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyasyon Onkolojisi
Kliniği’ ne 2002 yılında başvuran metastatik küçük hücreli dışı akciğer kanserli 85 olgu
retrospektif olarak incelenmiştir.
Sonuç: Hastalardan 11 tanesi kadın, 74 tanesi erkek olup, medyan yaş 58 (30-82) dir.Bunların
34 tanesi adenokarsinom, 29 tanesi epidermoid karsinom, 17 tanesi alt grup tayini yapılamamış
küçük hücreli dışı akciğer kanseri ve 5 tanesi ise radyolojik olarak akciğer kanseri tanısı
almıştır. 40 olgu başlangıçta parankim metastazı ile başvurmuş olup 15 tanesinde parankim
metastazına eşlik eden diğer uzak metastazlar saptanmıştır.
31 olguda beyin ve diğer organ metastazları (21 tanesinde sadece beyin ), 21 olguda kemik
ve diğer organ metastazları (11 sadece kemik), 12 olguda karaciğer ve diğer organ metastazları
(6 olguda karaciğer), 12 olguda sürrenal ve diğer organ metastazları (6 olguda sadece
sürrenal).
Performansı uygun olan hastalarda başvuru sırasında öncelikli beyin ve kemik metastazı
olanlara farklı fraksiyonlarda palyatif radyoterapi ve ardından farklı şemalarda kemoterapi,organ
ve parankim metastazı ile başvuran hastalar ise 1.basamak tedavi olarak 2 ile 6 kür arasında
kemoterapi uygulanmıştır.
Radyoterapi alan beyin ve kemik metastazlı olgularda lokal başarısızlık tespit edilememiştir.
Palyatif kemik ışınlaması sonrası ağrı palyasyonu çoğu hastada sağlanmıştır. Hiçbir olguda
radyoterapi sonrası patolojik fraktür gelişmemiştir. Kemik metastazlı hastalarda 6 aylık
sağkalım %71, 1 yıllık sağkalım %21’dir.
Palyatif beyin ışınlaması yapılan hastalarda 6 aylık sağkalım %84, 1 yıllık sağkalım %39,
2 yıllık sağkalım %10’dur.
Palyatif beyin ve kemik ışınlamalarında hastanın ağrı ve kibas bulgularının giderilmesi ile
hayat kalitesi yükseltilmektedir ve bu sağkalıma da yansımaktadır.
44
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
N SE R LER
İ
D
ER
KA
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
POSTER BİLDİRİLER
PRAGUE
Bildiri No: P10
SUPERİOR SULKUS TÜMÖRLERİNDE PREOPERATIF RADYOTERAPI VEYA
KEMORADYOTERAPININ TEDAVIYE KATKISI
1
Fatma Şimşek , 1Ezel Erşen, 1Murat Akçıl, 2Adalet Demir, 1Kamil Kaynak
1
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı,
Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Araştırma ve Eğitim Hastanesi, Göğüs
Cerrahisi Kliniği
2
Giriş ve Amaç: Süperior sulkus tümörlerinin (SST) tedavi yöntemleri hala tartışmalıdır. Bu
çalışmada preoperatif radyoterapi ya da kamoradyoterapi sonrası cerahi uygulanmasının
direkt cerrahi ile uygulamasıyla karşılaştırması yapıldı.
Materyal Metod: 2002-2005 yılları arasında, SST tanısıyla cerrahi rezeksiyon uygulanan 11
olgu retrospektif olarak değerlendirildi. Olguların 10’u erkek, 1’i kadın, yaş ortalaması 56±9
(41-69) yıl idi. Olguların 5’ine doğrudan cerrahi, 6’ısına ise neoadjuvan (3 olgu KRT ve 3
olguda da RT) sonrası cerrahi yapıldı. Olguların 9’na lobektomi, 1’ine pnömonektomi ve
1’ine de geniş wedge rezeksiyon uygulandı. Bir olguda subklavian artere greft konuldu.
Vertebra invazyonu olan 3 olguya da korpus wedge rezeksiyonu yapıldı. Postoperatif patoloji
sonrası 3 olgu T3N0, 8 olgu da T4N0 idi.
Bulgular: Tüm olguların komplet rezeksiyon oranı %72.4. Preoperatif neoadjuvan sonrası
cerrahi yapılanlarda komplet rezeksiyon oranı % 83.3, doğrudan cerrahi yapılanlarda ise %
60 idi. Tüm olguların ortalama sağkalım süresi 23 ay, 3 yıllık sağkalımlar ise % 33 idi.
Morbidite oranı %27 ve mortalite oranı % 9 olarak saptandı.
Sonuç: Superior sulkus tümörlerinin optimal tedavisi preoperatif radyoterapi yada
kemoradyoterapi sonrası cerrahidir. Preoperatif radioterapi ve kemoradyoterapi komplet
rezeksiyon oranını artırmıştır.
1,2
1,0
,8
Cum Survival
,6
,4
,2
0,0
0
SÜRVI
10
20
30
40
45
İ
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
POSTER BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
KA
D
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
PRAGUE
Bildiri No: P11
SINIRLI EVRE KÜÇÜK HÜCRELİ AKCİĞER KANSERİNDE TEDAVİ SONUÇLARIMIZ
A. Yöney, Ş. Eskici, H.Akbörü, F. Yaman, M. Ünsal
S.B. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Radyasyon Onkolojisi Kliniği, İstanbul
Amaç: Sınırlı evre küçük hücreli akciğer kanserinde tedavisinde standart yaklaşım 6 kür
cisplatine dayalı kemoterapi ve erken dönemde yapılan radikal radyoterapidir. Ancak hasta
ve klinik şartları nedeniyle bu standart tedavi çoğu kez yapılamamaktadır. Çalışmamızda
standart tedaviyi alanlarla alamayanlar arasında lokal nüks ve sağkalım farkı incelenmiştir.
Gereç ve Metod: S.B. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Radyasyon Onkolojisi
Kliniği’ne 01.01.1999-11.07.2003 tarihleri arasında başvuran sınırlı evre küçük hücreli
akciğer kanserli 130 olgu, tedavi sonuçları ve sağkalım açısından retrospektif olarak
incelenmiştir.
Sonuç: Hastaların 7 tanesi kadın (%5) 123 tanesi erkek (% 95) ve medyan yaş 58’dir (36-76).
Hastalardan 92 (%71) tanesi 6 kür kemoterapi (cisplatin bazlı) almış olmalarına rağmen
ancak 47 (%51) tanesine erken dönemde küratif radyoterapi (50Gy ve üstü) eklenmiştir. 45
(%49) hastaya daha düşük doz ve geç zamanda radyoterapi uygulanmıştır(Grup A). 6 kürden
az kemoterapi alan 38 (%29) hastadan 17’sine (%45) küratif, 21’ine (%55) palyatif radyoterapi
yapılmıştır (Grup B).
Grup A’daki küratif radyoterapi yapılan 47 hastadan 10 (%21) tanesinde lokal nüks, 21 (%45)
tanesinde uzak metastaz, 5 (%11) tanesinde ise uzak metastaz ve lokal nüks bir arada
gelişmiştir. 45 palyatif radyoterapi alan hastanın 9 (%20) tanesinde lokal nüks, 22 (%49)
tanesinde uzak metastaz, 5 (%11) tanesinde uzak metastaz ve lokal nüks tespit edilmiştir.
Grup B’de 17 (%45) hasta küratif radyoterapi, 21 (%55) hasta palyatif radyoterapi almıştır.
Küratif radyoterapi alan hastalarda hiç lokal nüks görülmezken; 7 (%41) tanesinde yalnız
uzak metastaz gelişirken; palyatif radyoterapi alan 1 (%5) tanesinde lokal nüks, 11 (%52)
inde uzak metastaz, 2 (%10) tanesinde uzak metastaz ve lokal nüks bir arada tespit edilmiştir.
Grup A’da 1 yıllık sağkalım %50, 3 yıllık sağkalım %13 olarak hesaplanmıştır. Radikal
radyoterapi yapılanlarda 1 yıllık sağkalım %51, 3 yıllık sağkalım %11 iken; palyatif ışınlananlarda
1 yıllık sağkalım %33, 3 yıllık sağkalım %9’dur. Grup B’de 1 yıllık sağkalım %34 olarak
hesaplanmış ancak 3 yıl yaşayan hasta tespit edilememiştir. Tüm grup sağkalım açısından
incelendiğinde 1 yıllık sağkalım %45, 3 yıllık sağkalım %9 olarak saptanmıştır.
Radyoterapi dozunun farklılığı ile lokal yineleme farkı saptanamazken kemoterapiyi yetersiz
alanlarda ve radyoterapi geciken ve düşük doz alanlarda sağkalım kötüleşmektedir. Bu
nedenle tedavide kemoterapi uygun performanslı hastalarda mutlaka 6 küre tamamlanmalı
ve radyoterapi erken dönemde radikal dozlarda eklenmelidir.
46
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
İ
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
POSTER BİLDİRİLER
N SE R LER
D
ER
KA
PRAGUE
Bildiri No: P12
AKCİĞER KANSERİ HASTALARINDA SAPTANAN KOMORBİDİTELER
Z. Yıldırım, S. Serbest, G. Aydın, S. Erturan, M. Yaman
İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı
Akciğer kanseri hastalarında komorbid hastalık oranını saptamak amacıyla 2000-2005 yılları
arasında kliniğimizde Akciğer Kanseri tanısı ile yatan 421 hasta taranmıştır.Bu tarama
sonucunda hastaların %45,1(190)inde komorbid hastalık saptanmıştır.Bunların %13,81(58)ini
hipertansiyon, %9,28(39)ini Tip 2 diabetes mellitus, %9,04(38)ünü iskemik kalp hastalığı,
%1,66(7)sını astım broşiale ve %5,24(22)ünü kronik obstruktif akciğer hastalığı
oluşturmaktadır.Hastalarımızda akciğer kanseri dışı malignite oranı %5,95(25)tir.Hastaların
%0,96(4)sında derin ven trombozu, %0,24(1)ünde pulmoner tromboemboli saptanmıştır.
Çalışma sonucunda toplumdaki kronik hastalık oranları ile akciğer kanserli hastalardaki
kronik hastalık oranları birbiriyle uyumlu olarak saptanmıştır.
47
ER
İ
A K CİĞ
N E Ğİ
POSTER BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
22-25 Haziran 2006
KA
D
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
AKAD
PRAGUE
Bildiri No: P13
MALİGN PLEVRAL EFÜZYONLARDA TALK İLE PLÖRODEZİS
Altuğ Koşar, Recep Demirhan, İrfan Sancaklı, Gökhan Hacıibrahimoğlu, Pınar Çağan,
Bülent Arman
Dr. Lütfü Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Göğüs Cerrahisi Kliniği, İstanbul
Malign plevral efüzyon (MPE) primer ve metastatik malignitelerde sık rastlanan bir
komplikasyondur. Plörodezisin amacı hastalarda tekrar sıvı birikiminin ve sıvı birikimine bağlı
ortaya çıkan semptomların engellenmesidir. Ancak plörodezis için en iyi yöntemin hangisi
olduğu hakkında fikir birliği yoktur.
Ekim 2004 - Nisan 2006 tarihleri arasında MPE tanısı konulan 18 hastaya kliniğimizde talk
ile plörodezis yapıldı. İki veya 8 gram talk 11 (%61.1) hastaya tüp torakostomi, 7 (%38.9)
hastaya kateter vasıtası ile verildi. Hastaların 13’ü erkek, 5’i kadındı ve yaş ortalaması 54.8
(42-72) idi.
Talk ile plörodesiz uygulandıktan ortalama 2.2 gün sonra hastaların göğüs tüpü veya kateteri
çekildi. Bir hastada drenajın 150 cc. altına düşmemesi üzerine kateter çekilmeden önce 2.
kez talk verildi. Bir hastada 15 gün sonra nüks görüldü ve tekrar kateter takılarak talk ile
plörodezis yapıldı. Onaltı (%88.9) hastada tekrar sıvı birikimi gözlenmedi. Komplikasyon
olarak hastaların 9’unda (%50) hafif veya orta derecede ağrı, 6’sında (%33.3) subfebril ateş
görüldü.
Sonuç olarak MPE’da talk ile plörodezisin, ucuz, uygulaması kolay, komplikasyon oranı
düşük, ve başarı oranı yüksek bir yöntem olduğunu düşünüyoruz.
48
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
İ
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
POSTER BİLDİRİLER
N SE R LER
D
ER
KA
PRAGUE
Bildiri No: P14
MALİGN PLEVRAL EFFÜZYONLARDA “DENVER” PLEUROPERİTONEAL SHUNT
UYGULAMASININ ETKİNLİĞİ
Hasan Akın, Hasan Volkan Kara, Deniz Sansar, Hüseyin Melek, Adalet Demir, Zeki Günlüoğlu,
Aysun Ölçmen, Seyyid İbrahim Dinçer
Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Giriş ve Amaç: Malign Plevral Effüzyon(MPE), çeşitli malignitelerin plevraya metastazı sonucu
ortaya çıkan önemli bir morbidite nedenidir. Daha az invaziv tedavilere rağmen tekrarlayan
effüzyon varlığında ya da akciğerin tam ekspanse edilemediği durumlarda pleuro-peritoneal
shunt(PPS), önemli bir palyatif tedavi seçeneğidir.
Hastalar ve Metod: 1995-2003 yılları arasında, kliniğimizde 7 MPE’li hastaya PPS uygulandı.
Operasyonun morbiditesi, işlem sonrası shunt’ın etkinlik düzeyi ve etkin kaldığı süre ile
sağkalım süresi hesaplandı.
Bulgular: Hastaların 4’ü erkek, 3’ü kadın olup, yaş ortalaması 55 idi. Primer tümörler, olguların
3’ünde malign mezotelyoma, 2’sinde meme kanseri ve birer akciğer adenokarsinomu ile
over kanseri idi. PPS endikasyonları, 5 olguda ekspanse olamayan akciğer, 2 olguda ise
tedaviye dirençli tekrarlayan effüzyon idi. Peroperatif ve postoperatif komplikasyonla
karşılaşılmadı ve hastalar ortalama 2 gün içinde taburcu edildi. Median sağkalım süresi 12,7
(3-36) ay olarak tespit edildi. Hastaların yaşamları süresince shunt’lar fonksiyone kaldı ve
hiçbir hastada ek girişime ihtiyaç olmadı. 36. ayda takip etmekte olduğumuz hastanın da
shunt’u fonksiyone olmaya devam etmektedir.
Sonuç: PPS, diğer palyatif tedavi yöntemlerine rağmen tekrarlayan effüzyon varlığında ya
da akciğerin ekspanse olamaması durumunda güvenle yapılabilecek etkin ve kolay bir palyatif
cerrahi tedavi seçeneğidir.
49
ER
İ
A K CİĞ
N E Ğİ
POSTER BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
22-25 Haziran 2006
KA
D
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
AKAD
PRAGUE
Bildiri No: P15
PLEVRANIN SOLİTER FİBRÖZ TÜMÖRLERİ
Oral Akın, Alpay Örki, Gökhan Hacıibrahimoğlu, Altuğ Koşar, Erdal Taşçı, Suat Patlakoğlu,
Ayşe Ersev, Bülent Arman
Heybeliada Sanatoryumu, Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma
Hastanesi, Göğüs Cerrahisi Kliniği, İstanbul
Giriş: Bu yazının amacı, plevranın soliter fibröz tümörlerinin klinik davranışlarını ve bu ender
görülen tümörler için en uygun cerrahi yaklaşımı değerlendirmektir.
Materyal ve Metod: Kliniğimizde 1997 ve 2004 yılları arasında tümör rezeksiyonu uygulanmış
6 hastanın kayıtlarını retrospektif olarak inceledik.
Bulgular: Belirtilen süre içerisinde kliniğimizde, yaş ortalaması 42.3 olan altı hasta opere
edildi ve hiçbirinde asbest maruziyeti mevcut değildi. Beş hastada tümöre bağlı semptomlar
görüldü ve bir hasta, tamamen asemptomatikti. Tüm olgulara torakotomi uygulandı. Tümör,
bir olguda paryetal, beş olguda ise visseral plevradan kaynaklanıyordu. Tüm hastalarda
tümör, total olarak eksize edildi ve ortalama çap 14 cm idi. Postoperatif patolojileri; “ plevranın
soliter fibröz tümörü” olarak rapor edildi. Tüm vakalarda komplet rezeksiyon elde edildi.
Postoperatif mortalite veya major komplikasyon görülmedi ve ortalama 53.5 aylık takip
süresince rekürrens gözlenmedi.
Sonuç: Sonuç olarak: plevranın soliter fibröz tümörleri, ender neoplazmlardır ve dev boyutlara
ulaşabilirler. Bu tümörlerin tedavisinde en uygun yaklaşım, cerrahi olarak komplet rezeksiyondur
ve büyük çapa ulaşan kitlelerde, malign transformasyon olasılığı hep akılda tutulmalıdır.
50
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
İ
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
POSTER BİLDİRİLER
N SE R LER
D
ER
KA
PRAGUE
Bildiri No: P16
ELEKTROKOTER VE BRONKOSKOPİK YÖNTEMLERLE TEDAVİ EDILEN ENDOBRONŞİAL
LİPOMLU OLGU SUNUMU
Sibel Yurt1, Levent Karasulu1, Sedat Altın1, A.Filiz Koşar1, Nur Ürer2
Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi,
1
Göğüs Hastalıkları Bölümü, 2Patoloji Bölümü, İstanbul
Lipomlar, nadir görülen endobronşial tümörlerdir ve bronş obtrüksiyonuna bağlı ciddi
parankimal hasar ve pnömonilere neden olurlar. Öksürük ve balgam çıkarma şikayeti ile
hastanemize kabul edilen 76 yaşındaki bayan hastanın tansiyon arteryeli: 160/100, nabız:
92/dk, solunum sayısı:18/dk idi. Solunum sistemi oskültasyonunda sağ hemitoraksta solunum
sesleri azalmış ve inspiryum başında raller işitiliyordu. Hemogramında lökosit
sayısı:15500/mm3, Hgb:13g/dl, Hct:%37.9, kan gazı incelemesinde: pH: 7.44, pCO2:46.2
mmHg, pO2: 70 mmHg ölçüldü. Solunum fonksiyon testine uyum gösteremedi. Göğüs
röntgenogramında sağ hemitoraksta volüm küçülmesi sol hemitoraksta konpansatris
hiperinflasyon izlendi. Toraks BT’sinde sağ ana bronşta obliterasyon ve sağ akciğerde volüm
küçülmesi ve mediastinal yapılarda sağ hemitoraksa yer değiştirme izlendi. Bronkoskopide
sağ üst lobu ve intermedier bronşu tıkayan iki ayrı kitle lezyon izlendi. Alınan biopsilerin
patolojik incelemesi lipomla uyumlu olarak geldi. Hastaya tekrar rijit bronkoskopi ile elektrokoterin
snare tekniği ile her iki lezyon cıkarıldı ve geride kalan lezyonlara elektrokoter ve crioterapi
yapıldı. Yaklaşık 3 hafta sonra hastaya kontrol bronkoskopisi yapıldı ve üst lob intermedier
bronş orta ve alt lobun tamamen açık olarak izlendiği görüldü. Bu prosedürlerden ve uygulanan
antibiotik tedavisinden sonra hastanın şikayetleri tamamen geriledi. Elektrokoter ve bronkoskopik
yöntemlerle endobronşial lipom gibi tümörlerin başarıyla tedavi edilebileceğini vurgulamak
amacıyla sunmayı uygun bulduk.
51
ER
İ
A K CİĞ
N E Ğİ
POSTER BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
22-25 Haziran 2006
KA
D
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
AKAD
PRAGUE
Bildiri No: P17
ELEKTROKOTER SNARE İLE REZEKE EDİLEN ENDOBRONŞİAL HAMARTOM OLGUSU
Sedat Altın, Levent Karasulu, Levent Dalar, Erdoğan Çetinkaya, Nur Büyükpınarbaşılı
Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul
59 yaşında erkek hasta. Üç ay kadar önce nefes darlığı ve öksürük yakınmasıyla başvurduğu
bir hastanede çekilen akciğer grafisinde sol total atelektazi saptanmış, burada bronkoskopi
yapılmış. Bronkoskopide sol ana bronşu tamamen tıkayan ve trakea distal ucuna kadar
uzanım gösteren kitle lezyonu izlenmesi üzerine kitleden biyopsi alınmış alınan biyopsinin
tanısal olmaması nedeniyle hastanemize sevk edilmiş. Hastanemiz endobronşial tedavi
ünitesinde sol ana bronşu tamamen tıkayan ve trakea alt uca uzanım gösteren lezyon
elektrokoter snare ile dört parça halinde rezeke edildi. Rezeksiyon sonrası kitlenin sol alt
lob posterobasal segment ağzından kaynaklandığı izlendi. Kitle tabanındaki rezidiv sahasına
kriyoterapi yapılarak işlem sonlandırıldı. Alınan materyalin histopatolojik incelemesi hamartom
olarak değerlendirildi.
52
ER
İ
A K CİĞ
N E Ğİ
POSTER BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
22-25 Haziran 2006
KA
D
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
AKAD
PRAGUE
Bildiri No: P18
MULTİBL NODÜLER VE KİSTİK PULMONER LEZYONLAR NEDENİYLE SAPTANAN BENİGN
METASTATİK LEİOMYOMA OLGUSU
Nevin Işık1, Sibel Yurt1, Burcu Arpınar1, Adnan Sayar2, Akif Turna2, Atilla Pekçolaklar2,
Nur Ürer3, Filiz Koşar1, Atilla Gürses2
Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Eğitim ve Araştırma Hastanesi,
1
Göğüs Hastalıkları Kliniği, 2Göğüs Cerrahisi, 3Patoloji Birimi, İstanbul
Pulmoner leiomyomlar alt solunum yolları benign tümörlerinin yaklaşık %2’sini oluştururlar.
Küçük bronşların ve pulmoner damarların düz kasından veya düz kasların ektopik fokuslarından
kaynaklanabilir. Düz kastan kaynaklanmayanlar primer uterin neoplastik hücrelerin kan
damarları aracılığı ile akciğere ekilmesi sonucu gelişen metastatik benign tümörlerdir.
Akciğerdeki düz kas prolifasyonlarının alışılmışın dışında olan iki tanesi benign metastatik
leiomyomatoz ve ‘’(adeno)fibroleiomyomatous hamartoma’dır. Akciğer parankiminde radyolojik
olarak metastatik lezyonları taklit eden multifokal multinodüler profilasyon oluşturabilirler.
Çoğu hasta daha önceden uterusa ait düz kas hücre tümörü nedeniyle histerektomi olmuştur.
Hastamız 39 yaşında 2 yıl önce leiomyoma nedeniyle TAH+USO operasyonu geçiren ve
akciğerde saptanan multibl nodüler lezyonların da benign metastatik leiomyoma olarak
tanısının konduğu bir olgudur. Olgu nadir görülen bir tümör ve nadir metastaz yapması
nedeniyle sunulmuştur.
Anahtar kelimeler: Benign metastatik leiomyoma, Pulmoner metastaz
53
ER
İ
A K CİĞ
N E Ğİ
POSTER BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
22-25 Haziran 2006
KA
D
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
AKAD
PRAGUE
Bildiri No: P19
GENİŞ ATRİUM İNVAZYONU OLAN T 4 AKCİĞER KANSERLİ BİR OLGUDA KALP AKCİĞER POMPASI EŞLİĞİNDE REZEKSİYON
Tamer Okay, Bülent Aydemir, Oya U.İmamoğlu, Hakan Gerçekoğlu,
Günseli Abay, Gökhan Güneren, Hakan İlter
Dr.Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahi Merkezi, Göğüs Cerrahisi Kliniği, İstanbul
Akciğer kanserlerinin tedavisinde rezektabilite önemli sorunlardan biridir. Gelişen teknikler ve
yoğun bakım şartlarındaki iyileşmeler lokal ileri evre akciğer kanseri olgularında rezektabilite
oranlarını artırmaktadır.
63 yaşında erkek hastada bir yıl önce başlayan öksürük şikayeti nedeniyle çekilen posteroanteriyor
akciğer grafisinde sol akciğerde opasite saptandı. Olgunun toraks BT’sinde; solda karina
düzeyinden başlayıp 17 cm'lik segment boyunca kaudale uzanım gösteren, hiler, parasternal
yerleşimli dessendan aorta, sol pulmoner arter, sol atrium, özofagus ile sınırları net olarak
ayırt edilemeyen (invazyon ?) yumuşak doku dansitesinde kitle lezyon izlendi. Fiberoptik
bronkoskopi ile alınan punch biyopside küçük hücre dışı akciğer kanseri (NSCLCA) tanısı kondu.
Yapılan transözofagial ekokardiyografide sol atriyum posterolateral duvarını invaze eden kitle
gözlendi. Hastaya sol posterolateral torakotomi ile kalp akciğer pompası eşliğinde sol atrium
rezeksiyonu, perikard ile atrial rekonstrüksiyon, sol pnömonektomi ve mediastinal lenfatik
diseksiyon yapıldı. Postoperatif altıncı gün şifa ile taburcu edilen hastanın patolojik evresi
T4N1M0 olarak belirlendi. Patolojik piyeste atrium iç yüzeyinin intakt olduğu izlendi.
Dünyada bile sınırlı sayıda yapılan bu tip ameliyatların Türkiyedeki bu ilk örneği geniş atrium
invazyonu nedeni ile sıklıkla inoperabl olarak değerlendirilen T 4 olguların kalp-akciğer pompasının
kullanımı ile güvenle opere edilebileceğini göstermektedir.
54
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
İ
D
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
POSTER BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
KA
PRAGUE
Bildiri No: P20
TİROİD METASTAZI İLE SEYREDEN AKCİĞERDE MALİGN FİBROZ HİSTİOSİTOMALI OLGU
SUNUMU
Filiz Koşar1, Sibel Yurt1, Atilla Gürses2, Akif Turna2, Saadettin Çıkrıkçıoğlu1, Nur Ürer3
Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi,
1
Göğüs Hastalıkları Kliniği, 2Göğüs Cerrahisi Kliniği, 3Patoloji Bölümü, İstanbul
Malign fibröz histiositoma yumuşak doku sarkomları arasında en sık görülenlerdir ancak
toraks orjinliler nadiren görülürler ve tiroide metastazları da nadirdir. Öksürük şikayeti ile
başvuran 59 yaşındaki bayan hastanın fizik muayenesinde bir özellik yoktu. Hemogram ve
rutin biokimya bulguları normaldi. Solunum fonksiyon testinde: FVC:1.84 lt, FEV1:1.49 lt,
FEV1/FVC: %81 idi. Kan gazı bulguları normaldi. Göğüs röntgenogramında solda hilusla
iştirakli yaklaşık 5x4 cm ebadında kitle lezyon izlendi. Toraks BT’sinde sol akciğer üst lob
bronşu komşuluğunda mediastinal yüzde mediastinal plevra komşuluğu olan ve mediastinal
plevraya invazyonu bulunan yaklaşık 4x5 cm boyutta kitle lezyonu izlendi. Hastaya yapılan
bronkoskopide üst lobdaki vegetan kitleden alınan biopsinin patolojik incelemesinde iğsi
hücreli tümör olabileceği belirtildi ancak ileri yoruma gidilemedi. Lavaj ARB incelemesi negatif
olarak raporlandı. Yapılan 2. bronkoskopide alınan biopsiden de tanı gelmeyince transtorasik
iğne aspirasyonu yapıldı ve bol nekroz gelmesi üzerine rijit bronkoskopi ile tekrar biopsi
alındı. Biopsinin patolojik incelemesinde tanıya yönelik bir sonuç elde edilemedi. Hasta tümör
şüphesi ile tanı amaçlı cerrahi servisine sevk edildi ve mediastinoskopi yapılırken tiroide
saptanan lezyondan alınan biopsi malign fibroz histiositoma ile uyumlu geldi, mediastinal
lenf bezlerinde metastaz yada spesifik bir tanıya yönelik bulgu saptanmadı. Sol üst lobektomi
yapılan hastanın patolojik tanısı malign fibröz histiositoma olarak raporlandı. Operasyondan
sonra radyoterapi yapılan hastanın takibinin 2. senesinde tiroidde multipl nodüller saptanması
üzerine total tiroidektomi yapıldı ve nodüllerin patolojik incelemesi malign fibröz histiositoma
ile uyumluydu.
55
ER
İ
A K CİĞ
N E Ğİ
POSTER BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
22-25 Haziran 2006
KA
D
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
AKAD
PRAGUE
Bildiri No: P21
ÇOCUKTA AGRESİF SEYİRLİ MALİGN PERİFERİK SİNİR KILIFI TÜMÖRÜ: VAKA TAKDİMİ
Zeki Günlüoğlu, Hasan Volkan Kara, Adalet Demir, Nur Büyükpınarbaşılı, Sedat Altın, Seyyid
İbrahim Dinçer
Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, İstanbul
Nörojenik tümörler, hem çocuklar hem yetişkinlerde mediastinal tümörlerin en sık nedenleridirler.
Çocuklarda yaklaşık yarısı malign karakterlidir.
Kliniğimizde, dev anterior-superior mediasten lokalizasyonlu tümörü bulunan 14 yaşındaki
hastaya diğer işlemlerle tanı elde edilemediği için tanısal amaçlı torakotomi uygulandı. Dev kitle,
makroskopik rezidü kalmaksızın çıkarıldı. Malign sinir kılıfı tümörü olarak tanı konan hasta,
erken dönemde kemo-radyoterapiye yönlendirildi. Postoperatif birinci ayda, mediasteni karşıya
iten ve trakeada ileri derecede daralmaya neden olan kitle saptandı. Kemoterapisine devam
edilmesini sağlamak üzere trakeal stent uygulaması denenen hasta, 2. ayda, solunum yetmezliği
nedeniyle kaybedildi.
Nadir rastlanan bu tümörün agressif seyrini hatırlatmak üzere, bu dev torasik kitleli hastayı
takdim ediyoruz.
56
A K CİĞ
ER
İ
N E Ğİ
POSTER BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
22-25 Haziran 2006
KA
D
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
AKAD
PRAGUE
Bildiri No: P22
İNTERKOSTAL SİNİRDEN KAYNAKLANAN SCHWANNOMA OLGUSU
Koray Dural, Bülent Koçer, Nesimi Günal, Dilşat Yıldırım, Gültekin Gülbahar, Ünal Sakıncı
Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Göğüs Cerrahisi Kliniği
Olgu Sunumu: Schwannoma’lar sinir kılıfından veya schwann hücrelerinden köken alan
sıklıkla soliter, kapsüle , asemptomatik lezyonlardır. Toraks içindeki lezyonların büyük
çoğunluğu mediastinum içinde yer alırken nadir olarak interkostal sinirden kaynaklanır.
Sırt ağrısıyla başvuran ve interkostal shwannoma nedeniyle cerrahi uygulanan 26 yaşında
bir erkek hasta literatür bilgileri eşliğinde sunuldu.
3 yıldan beri göğüs sağ yan duvarı 9-10. kot seviyesinde hassasiyet ve şişlik tarifleyen 26
yaşındaki erkek hastanın fizik muayenesinde 9-10. kot ile orta aksiler hat kesişiminde
hassasiyet ve belirgin olmayan şişlik gözlendi. Akciğer grafisinde belirgin patoloiisi
bulunmayan hastanın toraks bilgisayarlı tomografisinde (BT) sağ 10. interkostal aralıkta
uzun kenarı yaklaşık 10 santimetre büyüklüğünde soliter lezyon mevcuttu (Resim 1). Mini
torakotomi kesisi ile interkostal sinirden kaynaklanan intratorasik ekstraplevral kapsüle
lezyon parietal plevra açılmadan basit olarak enükliye edildi (Resim 2). Operasyon sonrası
problemi olmayan hastanın takibinde ağrıları kayboldu. Patoloji nörilemmoma (schwannoma)
olarak rapor edildi.
Göğüs duvarında analjeziklere dirençli ağrı bulunan hastalarda interkostal sinirden
kaynaklanan lezyonlar akla getirilmelidir. Radyoloik olarak tespit edilip benign karakterler
taşıyan lezyonlarda kitlenin basit olarak rezeksiyonu tam şifa sağlar. Prognoz son derece
iyidir ve nüks nadirdir.
57
A K CİĞ
ER
İ
N E Ğİ
POSTER BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
22-25 Haziran 2006
KA
D
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
AKAD
PRAGUE
Bildiri No: P23
AKUT SOLUNUM YETMEZLİĞİNE NEDEN OLAN KİTLE LEZYONU:
DEV SCHWANNOMA.
Oryal Erdik, Turgut Işıtmangil, Şaban Sebit, Habil Tunç
GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi, Göğüs Cerrahisi Servisi, İstanbul
Giriş: Schwannoma, mediastinal nörojenik tümörler içerisinde en çok bilinenidir. Genellikle
benign karakterde olup yavaş büyüme eğilimindedirler. Sıklıkla spinal sinir kökünden çıkar
ve torasik sinirle ilişkisi yoktur. Bu çalışmada akut solunum yetmezliği ile reanimasyon
servisinde entübe vaziyette radyolojik olarak tespit edilen ve ameliyatına karar verilen kitle
lezyonu nedeniyle, dev schwannomalar ile ilgili yapılmış çalışmaların sonuçlarının
değerlendirilmesi amaçlandı.
Materyal ve Metod: Olgu 63 yaşında kadın olup, ileri derecede obezite dışında başka hastalığı
bulunmamakta idi.
Bulgular: Akut solunum yetmezliği nedeniyle ambulansla getirilen, 150 kg ağırlığındaki olgu
acil servisde endotrakeal entübasyonu takiben reanimasyon servisine yatırılarak mekanik
ventilasyon tedavisine başlandı. Etyolojik faktörler araştırılırken radyolojik olarak akciğer PA
grafide ve sonrasında çekilen toraks BT’de sağ hemitoraksda alt lob posteriomedialde alt
lobun atelektazisine neden olan, diafragma ile sıkı ilişkili 13x12x12 cm boyutlarında dev
kitle lezyonu saptandı. 3 gün boyunca mekanik ventilasyon tedavisine rağmen solunum
yetmezliği devam eden hastaya acil ameliyat yapılmasına karar verildi. Sağ anterolateral
torakotomi ile dev kitle eksizyonu ameliyatı uygulandı. Postoperatif tanısı Schwannoma ile
uyumlu geldi.
Sonuç: Schwannoma genellikle benign karakterde kabul edilmektedir ve yavaş büyümesi
nedeniyle geç semptom vermektedir. Ancak bazen de bizim olgumuzda olduğu gibi; dev
boyutta olup basıya bağlı akut solunum yetmezliğine neden olan kitlelerde preoperatif hazırlık
süresinin hızlı bir şekilde tamamlandığı cerrahi prosedürlerin uygulanmasının gerekebileceği
unutulmamalıdır.
Anahtar Kelimeler: Schwannoma, mediastinal nörojenik tümörler.
58
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
İ
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
POSTER BİLDİRİLER
N SE R LER
D
ER
KA
PRAGUE
Bildiri No: P24
MEDİASTİNAL HEMANJİOPERİSİTOMA: OLGU SUNUMU
Fatma Şimşek , Ezel Erşen, Murat Akçıl, Kamil Kaynak
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı
Hemanjioperisitoma kapiller perisit hücrelerinden gelişen çok nadir bir sarkomdur. Sıklıkla
kalça ve retroperitoneal bölgedeki yumuşak dokularda lokalizedir. Pulmoner tutulum çok
nadirdir . Karmaşık histolojik yapısından dolayı diğer sarkomlarla karışabilir. Patolojik olarak,
tümör hücrelerinin vaskülaritesi ve etrafındaki peritheliomatoz yapılarıyla tespit edilir . En
iyi tedavi şekli cerrahi olmakla birlikte tümörün aşırı vaskülarizasyonu cerrahi mortaliteyi
arttırmaktadır . 35 yaşında erkek hasta, boynunun sol tarafında şişlik ve nefes darlığı şikayeti
ile başvurdu. Fizik muayenede solda tiroid ile uyumlu bölgede inferior sınırı tespit edilemeyen
palpable yumuşak kıvamda kitle mevcuttu. Toraks BT’de, üst-ön mediasten yerleşimli,
65mmx60mm çaplarında ve boynuna kadar uzanan kitle saptandı. Boyunda biopsi esnasında
hemoraji nedeniyle bopsi yapılamadı. Tanı için yapılan mediastinotomide kitlenin hemorajik
ve kanamalı bir kitle olduğu görüldü ve biopsi yapıldı. Patoloji sonucu anjiomatöz karakterde
selim tümör olarak rapor edildi. Yapılan anjiografisi sonucunda kitlenin tiroservikal trunkus
ve sol eksternal karotis arterden beslendiği saptandı.Hemorajik bir kitle olduğu için embolizasyon
yapıldı. Embolizasyondan sonra kolinar ve mediansternotomi ile kitle çıkartıldı. Operasyon
esnasında kanamanın olmadığı ve hastanın embolizasyonda fayda görüldüğü görüldü. Post
operatif patoloji hemanjio perisitoma olarak rapor edildi. Hemanjioperisitoma kapiller perisit
hücrelerinden gelişen çok nadir bir sarkomdur. Prognozu değişkendir ve göğüs semptomları,
tümör büyüklüğünün 8 cm’den fazla olması, plevral ve bronşiyal duvar invazyonu, büyük
hücreli tümör olması ve mikroskopide her 10 sahada 3` den fazla mitoz aktivitesinin saptanması
kötü prognoz işaretleridir Tedavide esas olan tümör dokusunun geniş, normal akciğer dokusu
ile beraber çıkarılmasıdır.
59
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
İ
D
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
POSTER BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
KA
PRAGUE
Bildiri No: P25
NÜKSEDEN MEDİASTİNAL LİPOSARKOM
Habil Tunç1, Turgut Işıtmangil1, Rauf Görür1, Oryal Erdik1, Şaban Sebit1, Nurettin Yiyit1,
Fatih Candaş1, Sefa Selçuk1, B.Ali Özuslu1, Oğuzhan Okutan2, Şükrü Yıldırım3
GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi,
1
Göğüs Cerrahisi Servisi, 2Göğüs Hastalıkları Servisi, 3Patoloji Servisi, İstanbul.
Mediastinal liposarkomlar adipoz dokudan köken alan mezenkimal tümörlerdir. En sık geliştiği
kompartman posterior mediastendir. Lokal invazyon eğilimi gösteren bu tümörlerin
rezeksiyonundan sonra hastaların yarısında lokal nüksler gelişmektedir. Çalışmamızda
nükseden mediastinal liposarkomlu bir olgunun çok nadir görülmesi nedeniyle sunulması
amaçlandı.
Özgeçmişinde 12 yıl önce mediastinal kitle nedeniyle 2 sağ ve bir sol torakotomi operasyonu
hikayesi bulunan 42 yaşındaki erkek hastanın mediasteninde bulunan yaklaşık 30 cm
çapındaki dev kitle lezyonu 2003 yılında kliniğimizde yapılan sağ torakotomi insizyonu ile
tümüyle rezeke edilmişti. Kitlenin patoloji raporunda iyi differansiye liposarkom sonucu
gelmişti. Operasyondan 3 yıl sonraki kontrol muayenesinde toraks BT ile mediastende
özefagusu çevreleyen kitle lezyonu saptanması üzerine hastaya sağ torakotomi yapılarak
7x6x6 cm boyutlarındaki multilobüler yapıdaki kitle lezyonu tümüyle rezeke edildi. Kitlenin
patoloji raporunda liposarkom sonucu geldi.
Mediastinal liposarkomlarda seçilecek tedavinin komple cerrahi eksizyon olduğunu, komple
rezeksiyon yapılamayan hastalarda veya nükseden olgularda adjuvan kemoterapi ve/veya
radyoterapi uygulanması gerektiğini düşünmekteyiz.
60
ER
İ
A K CİĞ
N E Ğİ
POSTER BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
22-25 Haziran 2006
KA
D
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
AKAD
PRAGUE
Bildiri No: P26
İNTRATORASİK GANGLİONÖROMA
Turgut Işıtmangil1, Habil Tunç1, Şaban Sebit1, Rauf Görür1, Oryal Erdik1, Akın Yıldızhan1,
Orhan Türken2, Sefa Selçuk1, Şükrü Yıldırım3
GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi,
1
Göğüs Cerrahisi Servisi, 2Tıbbi Onkoloji Servisi, 3Patoloji Servisi, İstanbul.
Otonom sinir sistemi tümörlerinin tam olgunlaşmış tipini oluşturan ganglionöromalar, genellikle
paravertebral sulkustan kaynaklanan büyük, sert kıvamda, düzgün sınırlı ve kapsüllü benign
tümörlerdir. Bu tümörler olgun Schwann hücrelerinin, kollagen dokunun ve ganglion hücrelerinin
özgün bir karışımını içermektedir. Çalışmamızda posterior mediastenden köken alan ve sol
hemitoraksa doğru büyüme gösteren ganglionöromalı bir olgunun nadir görülmesi nedeniyle
sunulması amaçlandı.
Yaklaşık 5 yıldır nefes darlığı şikayeti bulunan yirmi bir yaşındaki erkek hastanın radyolojik
incelemesi sonucunda sol hemitoraksta yer alan ve posterior mediasten ile inen aorta
komşuluğunda olan dev bir kitle lezyonu saptandı. Hastaya yapılan sol posterolateral
torakotomi insizyonu ile 15x11x8 cm boyutlarındaki solid kitle lezyonu bütünüyle eksize edildi.
Kitlenin patoloji raporunda ganglionöroma sonucu gelmesi üzerine hastamız takip programına
alındı.
Olgumuzun nadir görülen ganglionöromanın daha iyi tanınmasına yardımcı olacağına
inanmaktayız.
61
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
İ
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
AKAD
22-25 Haziran 2006
POSTER BİLDİRİLER
N SE R LER
D
ER
KA
PRAGUE
Bildiri No: P27
SOL PARAKARDİYAK KİTLELERİN AYIRICI TANISINDA MATÜR KİSTİK TERATOM
Hatice Eryiğit, Şenol Ürek, Alpay Örki, Ferda Aksoy, Cemal Asım Kutlu
Süreyyapaşa Göğüs ve Kalp-Damar Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Mediastinal kitleler içinde en sık görülen tümörler timoma, lenfoma, germ hücreli ve nörojenik
tümörlerdir. 37 yaşındaki bayan hastanın üç aydır nonprodüktif öksürük şikayeti mevcuttu.
Radyolojik olarak sol parakardiyak yerleşimli ve kalp sınırlarını silen, düzgün konturlu,
hemitoraksın yarısından fazlasını kaplayan homojen opazite izlenmekteydi. Rutin kan ve
idrar tetkikleri normaldi. Fiberoptik bronkoskopide endobronşiyal lezyon yoktu. Mediastinal
kitle median sternotomi ile ekstirpe edildi ve patolojisi Matür Kistik Teratom olarak raporlandı.
Büyük boyutlardaki teratomlar plevra ya da perikarda perfore olabilir ve yaşamı tehdit eden
komplikasyonlara yol açabilir. Bu yüzden en kısa sürede cerrahi rezeksiyon uygulanmalıdır.
62
A K CİĞ
ER
İ
N E Ğİ
POSTER BİLDİRİLER
N SE R LER
ER
22-25 Haziran 2006
KA
D
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
AKAD
PRAGUE
Bildiri No: P28
ATİPİK YERLEŞİMLİ DEV ATİPİK KARSİNOİD TÜMÖR
Halil Çiftçi1, Alpay Örki1, Erdal Taşçı1, Aynur Yılmaz2, Cemal Asım Kutlu1
Süreyyapaşa Göğüs ve Kalp Damar Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi,
1
Göğüs Cerrahisi Kliniği, 2 Patoloji Kliniği, İstanbul
Bronşial karsinoid tümörler akciğer tümörlerinin %1 ni oluşturmaktadır. Atipik karsinoid tümörler
ise karsinoid tümörlerin %10 unu oluşturmaktadır. Atipik karsinoid tümörler agresif davranış
gösteren malign histolojik yapıda tümörlerdir.
Olgumuz 43 yaşında bayan hasta, göğüs ağrısı şikayeti mevcut. Bilgisayarlı tomografide sağ
akciğer alt alanda alt lobu tamamen atelektaziye uğratan, yer yer kalsifikasyonlar içeren 12x15
cm ebadın da düzgün sınırlı, invazyon göstermeyen kitle mevcut. Rutin kan ve idrar biyokimyasında
özellik yok. Fiber optik bronkoskopi ve trans-torasik iğne aspirasyonunda tanı elde edilememesi
üzerine torakotomi yapılıyor. Kitle üzerindeki vasküler yapılardan masif kanama olması nedeniyle
işlem sonlandırılıyor. Bronşiyal arter embolizasyonu sonrası ikinci torakotomi yapılıyor. Masif
kanama nedeniyle işlem sonlandırılıyor. Bu haliyle kliniğimize başvuran hastaya PET-CT, BTanjiografi yapıldı. BT-anjiografide kitlenin internal torasik arter, tortiöz seyirlibronşiyal arterler
ve abdominal aortadan kaynaklanan subdiyafragmatik arterler saptandı (sekestrasyon). Hastanın
operable olduğuna karar verildi. Daha iyi eksplörasyon sağlayacağı düşünülerek parsiyel
sternotomi+anterior torakotomi insizyonu ile girilerek sağ alt lobektomi+kitle ekstirpasyonu
yapıldı. Postoperatif komplikasyonu olmayan hasta 3. gün şifa ile taburcu edildi. Postoperatif
patolojisi “atipik karsinoid tümör+” olarak rapor edildi.
Sonuç olarak atipik karsinoid tümörlerde en uygun tedavi cerrahi rezeksiyondur. Detaylı literatür
araştırmamıza rağmen olgumuzda olduğu gibi dev boyutlarda atipik karsinoid olgularının nadir
olması nedeniyle sunmayı uygun bulduk.
63
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
A K CİĞ
S8-B
P19
S6-B, P6
S9-A
S1-A
P7, P11
P10, P24
S8-B
S3-B, P4, P14
P3, P15
P27
S1-B, P2
P16, P17, P21
S3-A, S6-A, P3, P8, P13, P15
P18
S5-B, P1, P2
S2-A, P19
S9-B, P12
S6-B
S10-B, P7
B
S2-B, P5
S1-A
S4-B
S7-B, P9
S2-B, P5
P6
S4-A
P9
S9-A
S4-A
S5-A, P17, P21
C
P25
Ç
ÇAĞAN, Pınar
ÇAĞLAR, Hale
ÇAMSARI, Güngör
ÇAYLAK, Hasan
ÇELİK, P
ÇETİNKAYA, Erdoğan
ÇETİNTAŞ, SK
ÇİFTÇİ, Halil
ÇIKRIKÇIOĞLU, Sadettin
S6-A, P3, P8, P13
S8-B
S2-B, P5
S7-A
P9
P17
S6-B
P28
S1-B, S5-B, P1, P2, P20
D
DAKAK, Mehmet
DALAR, Levent
64
N E Ğİ
A
CANDAŞ, Fatih
ER
İNDEKS
BAKAN, Nur Dilek
BAKIR, Kemal
BAŞER, Sevin
BATI, Y
BAYRAM, Mehmet
BAYRAM, S
BAYSUNGUR, Volkan
BERBER, T
BİLİR, Ayten
BÜKESOY, Haluk
BÜYÜKPINARBAŞILI, Nur
İ
AKAD
22-25 Haziran 2006
ABACIOĞLU, Ufuk
ABAY, Günseli
ADIM, SB
AK, İlknur
AKAR, Erkan
AKBÖRÜ, H
AKÇIL, Murat
AKGÜN, Züheyla
AKIN, Hasan
AKIN, Oral
AKSOY, Ferda
AKYÜZ, Çiğdem
ALTIN, Sedat
ARMAN, Bülent
ARPINAR, Burcu
ARTAN, D.Ebru
AYDEMİR, Bülent
AYDIN, Günay
AYGÜN, S
AYKANAT, A
N SE R LER
D
ER
KA
S7-A
P17
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
N SE R LER
İ
D
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
ER
KA
AKAD
22-25 Haziran 2006
İNDEKS
DEMİR, Adalet
DEMİRBAĞ, Hatice
DEMİRHAN, Recep
DİNÇER, S.İbrahim
DOĞUSOY, Ilgaz
DÖNER, Egemen
DURAL, Koray
DURMAZ, Ayşin
S5-A, S3-B, P4, P10, P14, P21
S2-A
S3-A, S6-A, P3, P8, P13
S5-A, S3-B, P4, P14, P21
S2-A
S9-A
S10-A, P22
S1-B, S5-B, P1
E
EAPEN, GA
ELBEYLİ, Levent
EPÖZTÜRK, Kürşat
ERCAN, İ
ERDİK, Oryal
ERGENE, Gökhan
EROLÇAY, Hülya
ERSEV, Ayşe
ERŞEN, Ezel
ERTURAN, Serdar
ERYİĞİT, Hatice
ESKİCİ, Şükran
S4-B
S1-A
S1-B, S5-B, P1
S6-B
P23, P25, P26
S4-A
S9-B
P15
P10, P24
S9-B, P12
P27
S7-B, S10-B, P7, P9, P11
G
GEBİTEKİN, C
GENÇ, Onur
GERÇEKOĞLU, Hakan
GÖKÇE, Mertol
GÖRÜR, Rauf
GÖZÜBÜYÜK, Alper
GÜLBAHAR, Gültekin
GÜNAL, Nesimi
GÜNEREN, Gökhan
GÜNLÜOĞLU, M.Zeki
GÜR, Aygün
GÜRKÖK, Sedat
GÜRSES, Atilla
S6-B, P6
S7-A
P19
S4-A
P25, P26
S7-A
S10-A, P22
P22
S2-A, P19
S3-B, P4, P14, P21
S2-B, P5
S7-A
S5-A, S8-A, P18, P20
H
HACIİBRAHİMOĞLU, Gökhan S6-A, P3, P8, P13, P15
HALEZEROĞLU, Semih
S4-A
I
IŞIK, A.Feridun
IŞIK, Nevin
IŞITMANGİL, Turgut
S1-A
P18
P23, P25, P26
İ
İLTER, M.Hakan
İMAMOĞLU, Oya U.
İNTEPE, Yavuz Selim
S2-A, P19
S2-A, P19
P2
J
JIMENEZ, CA
S4-B
65
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
A K CİĞ
P4, P14, P21
S1-B, S5-B, P1
P16, P17
P8
S6-B
S7-A
S9-A
P10, P24
P5
S4-B
S1-B, S5-B, P1, P2
S10-A
S1-B, P2
S10-A, P22
P16, P18, P20
S6-A, P3, P8, P13, P15
P6
S6-B
P6
P27, P28
P7
L
S4-B
M
S3-A
S3-B
S5-A, S3-B, P14
S1-A
S8-A
S4-B
S5-B
O
OKAY, Tamer
OKUR, Erdal
OKUTAN, Oğuzhan
ONN, A
P19
S4-A
P25
S4-B
Ö
ÖLÇMEN, Aysun
ÖRKİ, Alpay
ÖZKAN, Alper
ÖZKAN, Gülcihan
ÖZKAN, L
ÖZSULU, B.Ali
ÖZTÜRK, A
ÖZTÜRK, Erman B.
ÖZYURT, Hayati
66
N E Ğİ
K
MAYADAĞLI, Alpaslan
MEDETOĞLU, Barış
MELEK, Hüseyin
METEROĞLU, Fatih
METİN, Muzaffer
MORICE, RC
MUTLU, Naciye
ER
İNDEKS
LIN, E
İ
AKAD
22-25 Haziran 2006
KARA, Hasan Volkan
KARADELİ, Tunç
KARASULU, Levent
KARGI, Bülent
KARTAL, C
KAVAKLI, Kuthan
KAYA, Tamer
KAYNAK, Kamil
KENDİRLİHAN, Reşat
KEUS, L
KIYIK, Murat
KOCAKEL, Mahmut
KOÇAK, Begüm
KOÇER, Bülent
KOŞAR, A.Filiz
KOŞAR, Altuğ
KURT, E
KURT, M
KURT, S
KUTLU, Cemal Asım
KÜÇÜK, A
N SE R LER
D
ER
KA
S3-B, P4, P14
P15, P27, P28
S3-A
S2-B, P5
S6-B, P6
P25
P6
S10-A
S1-B, S5-B, P1, P2
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
N SE R LER
İ
D
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
ER
KA
AKAD
22-25 Haziran 2006
İNDEKS
P
PATLAKOĞLU, Suat
PEKÇOLAKLAR, Atilla
P15
S5-A, S8-A, P18
S
SAKINCI, Ünal
SALİHOĞLU, Tamer
SANCAKLI, İrfan
SANSAR, Deniz
SAPMAZ, Ersin
SARIHAN, S
SAYAR, Adnan
SAYILGAN, Cem
SEBİT, Şaban
SELÇUK, Sefa
SERBEST, S
SEVİLGEN, Gökçen
SHANNON, VR
SİVRİKOZ, M.Cumhur
S10-A, P22
S9-B
S6-A, P3, P8, P13
P4, P14
S7-A
S6-B, P6
S5-A, S8-A, P18
S9-B
P23, P25, P26
P25, P26
P12
S4-A
S4-B
S9-A
Ş
ŞANLI, Rauf
ŞİMŞEK, Fatma
S1-A
P10, P24
T
TAŞÇI, Erdal
TEKE, F
TİGİN, Hüseyin Cem
TULAY, M.Cumhur
TUNÇ, Habil
TUNÇÖZGÜR, Bülent
TURNA, Akif
TUTAR, Mehmet
TÜRKEN, Orhan
P15, P28
S10-B
S1-B, S5-B, P1, P2
S9-A
P23, P25, P26
S1-A
S5-A, S8-A, P18, P20
S2-B, P5
P26
Ü
ÜNSAL, M
ÜREK, Şenol
ÜRER, Nur
S7-B, S10-B, P7, P9, P11
P27
S8-A, S5-B, P16, P18, P20
Y
YAMAN, F
YAMAN, Mustafa
YILDIRIM, C
YILDIRIM, Dilşat
YILDIRIM, Erkan
YILDIRIM, Mehmet
YILDIRIM, Şükrü
YILDIRIM, Z
YILDIZHAN, Akın
YILMAZ, Aynur
YİYİT, Nurettin
YÖNEY, Adnan
YURT, Sibel
YÜCEL, Orhan
P11
S9-B, P12
P9
P22
S10-A
S2-A
P25, P26
P12
P26
P28
P25
S7-B, S10-B, P7, P9, P11
P16, P18, P20
S7-A
67
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
N SE R LER
İ
D
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
ER
KA
AKAD
22-25 Haziran 2006
FİHRİST
Ön kapak içi
AKAD YÖNETİM KURULU MEKTUBU
01
KONGRE KURULLARI
02
YURTDIŞI DAVETLİ KONUŞMACILAR
03
PROGRAMA GENEL BAKIŞ
04
22 HAZİRAN 2006 PERŞEMBE BİLİMSEL PROGRAM
05
22 HAZİRAN 2006 PERŞEMBE BİLİMSEL PROGRAM
06
23 HAZİRAN 2006 CUMA BİLİMSEL PROGRAM
07
24 HAZİRAN 2006 CUMARTESİ BİLİMSEL PROGRAM
08
25 HAZİRAN 2006 PAZAR BİLİMSEL PROGRAM
09 - 12
KONGRE HAKKINDA BİLGİLER
13
STAND ALANI
14
FİRMA BİLGİLERİ
15 - 63
SÖZLÜ ve POSTER BİLDİRİLER
64 - 67
İNDEKS
68
FİHRİST
Arka kapak içi SPONSORLAR
İ
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
N SE R LER
ER
22-25 Haziran 2006
KA
D
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
AKAD
SPONSORLAR
KATKILARINDAN DOLAYI TEŞEKKÜR EDERİZ.
ONKOLOJ‹
Basılı malzemelere katkılarından dolayı teşekkür ederiz.
N SE R LER
İ
D
N E Ğİ
A K CİĞ
ER
ER
KA
AKAD
AKAD
Akci¤er
Kanserleri
Derne¤i
II. Ulusal
Torasik
Onkoloji
Kongresi
22 - 25 Haziran 2006
Tan›t›m – Organizasyon
Organisation Congress Travel
OCT Turizm ve Seyahat Acentası
Meşrutiyet Mah. Büyükdere Cad. Balçık Tarlası Sok. Tanlı Han No:1 Kat:7 Şişli 34360 İstanbul
Tel: 0212 291 15 05 pbx Faks: 0212 246 46 16 E-posta: [email protected]

Benzer belgeler

Duyuruya Ulaşmak İçin Tıklayınız

Duyuruya Ulaşmak İçin Tıklayınız Panel IV Küçük hücreli ve nöroendokrin tümörler Oturum Başkanları Çiğdem Papilla Dilek Yılmazbayhan Konuşmacılar Patoloji Büge Öz Radyasyon Onkolojisi Fazilet Öner Dinçbaş Medikal Onkoloji Faruk Ta...

Detaylı