ATAKÖY`deki UCUBE

Transkript

ATAKÖY`deki UCUBE
Bakýrköy’de
Sürekli,
Etkili,
Ýlkeli.
19
Ya þ ý n d
YIL:19
a
SAYI:201
1
Numara
ATAKÖY
ŞUBAT 2011
FİYAT: 2 TL
http://www.atakoygazete.com.tr
Zuhuratbaba Türbesi’nin yanına
CAMİ YAPILACAK
Bakırköy Müftüsü Zakir
Uzun, Gazetemize yaptığı
açıklamada, Zuhuratbaba
Türbesi’nin olduğu alanda
eskiden cami bulunduğunu
fakat bu caminin yıllar
içinde kaybolduğunu
belirterek, “Burası sadece
Zuhuratbaba Türbesi değil,
Zuhuratbaba Bezmialem
Valide Sultan Vakfiyesi’ymiş. Şu anda eski caminin
tarihçesini ve resimlerini araştırıyoruz. Bu araştırmayı
tamamladıktan sonra oraya eski caminin kopyasını
yapacağız’’ dedi.
ATAKÖY’deki UCUBE
YIKILIP YERİNE
CAMİ YAPILACAK BİNA
ZÜHURATBABA TÜRBESİ
( Yazısı 15. sayfada )
DEPREM OLMASIN DİYE DUA EDİYORLAR
Kars’ta yapılan ‘’İnsanlığık Anıtı’’ için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Ucube” benzetmesi
haftalardır kamuoyunda tartışılıyor. Ataköylüler ‘’Asıl ucube Ataköy’de’, Sayın Başbakanımız
gelsin bunu görsün ‘’ diyorlar.
( Yazısı 15. sayfada )
Bakırköy Yeşilyurt
Mahallesi Başak
Sokak’ta bulunan
Yasemin
Apartmanı sakinleri, deprem
yönünden yüksek
riskli olan binanın
son birkaç ayda
sol tarafa doğru
eğilerek yan
yatması nedeniyle
korku dolu günler
geçiriyor.
( Yazısı 11. sayfada )
3
19. YILA BAŞLARKEN...
Ataköy Gazetesi olarak 1992 yılından bu yana,
her türlü baskıya karşın, özverili bir şekilde,
büyük bir başarı ile ilkeli, dürüst, objektif,
seviyeli, ciddi ve mücadeleci çizgimizden ödün
vermeden, doğru haberlerle kamu oyunu aydın latarak, toplumun gözü, sesi, kulağı olarak,
karanlıkta kalan meseleleri gün ışığına çıkar tarak, demokratik sistemin korunması ve
güçlendirilebilmesi ve de halkın haber alma
özgürlüğünü en iyi ve doğru şekilde kullanabilmesi için yayın hayatımızı sürdürmekte ve
bölgemizin gelişimine hür bir şekilde katkı
sağlamaya ve bölgemizin tüm kesimlerini kucak lamaya devam ediyoruz.
Yerel basının; demokrasinin gelişmesi, halkın
yerel yönetimlere daha katılımcı olması, sesini
duyurabilmesi, yerinde hizmet uygulamalarının
denetlenebilmesi açısından öneminin
bilincindeyiz.
Bu bilinçle görevimizi en iyi şekilde yerine getirerek 19 yıldır hem yöneticilere hem de vatan daşa eşit mesafede durduk,
doğruların yanında olduk,
yanlışlarla mücadele ettik ve
bu mücedelemize devam edeceğiz.
Hiçbir zaman rant peşinde koşmadık,
rant peşinde koşanların karşısında durduk.
Baskılara boyun eğmedik,
gerçekleri duyurmak yanlışlarla mücadele etmek
için yeri geldi canımızı ortaya koyduk
ama haksızlıklarla mücadeleden vazgeçmedik.
Daha iyi daha güzel bir Bakırköy,
daha bilinçli daha kültürlü daha eğitimli
Bakırköylüler hayalimizden,
hedefimizden hiç vazgeçmedik.
Aynı hedef ve hayalle yola çıkan sivil toplum
kuruluşlarını, bu hedefe hizmet eden oluşumları
destekledik.
19 yıldır yılmadan maddi manevi tüm
özverilerde bulunarak
görev ve sorumluluklarımızı en iyi şekilde
yerine getirerek saygınlığımızı,
güvenirliliğimizi koruduk,
Bakırköy’de 1 numaralı yerel gazete olduk.
18 yılın sonunda ilçe sınırlarını aşan güvenir liğimiz, saygınlığımız, tarafsızlığımız,
başarılarımızla gurur duyduk, duymaktayız.
19 yıldır bizlerle bu zorlu mücadeleyi yürüten,
her koşulda bizlerle birlikte bu yolda yürüyen,
bizlere destek veren, doğrunun ve haklının
yanında olan, Bakırköy’e Bakırköylüler’e sahip
çıkan siz sağduyulu okurlarımıza teşekkürü borç
biliriz.
Bundan sonra da çizgimizden şaşmadan sizlerle,
sizler için var olmaya ve gerçekleri korkusuzca
sizlere duyurmaya, yanlışlarla savaşmaya devam
edeceğiz…
AYIN YAZISI
Özcan Atamer
e-mail
[email protected]
ŞİKAYETİMİZ VAR
Gazetemiz 19 yıl önce yayın hayatına başladığında koymuş
olduğu tarafsız, ilkeli yayın hayatına ödün vermeden devam ediyor.
Ancak herkesin bildiği gibi yerel medya, kontrol edilmediği için
yaptığı yayınlarla şikayet konusu olmaya devam ediyor. Her
zaman söylüyoruz ve örnekler veriyoruz. Bir işyeri açmak için
onlarca imza gerekiyor, gazete çıkarmak istediğinizde sadece bir
dilekçe veriyorsunuz. O da aynı isimde bir yayın organı var mı yok
mu diye kontrol için.
Gelişmiş ülkelerde yerel medya, ulusal medyanın önünde.
Türkiye’deyse yerel medya, bugüne kadar gelmiş geçmiş tüm
hükümetlerin ilgilenmediği, mevcut yasalara uyulup uyulmadığını
kontrol etmediği bir başıboşluluk içinde.
Bir tarafta sayıları çok az da olsa yasalara, gazeteciliğin etik
kurallarına uyan, diğer tarafta bazı siyasi, işadamları ve çıkar
peşinde koşanların oyuncağı haline gelmiş yerel medya...
Büyüklerimizin söylediği gibi bu konuda da “sapla saman” birbirine karıştırılıyor. Meslek kuruluşları ( Gazeteciler Cemiyeti )
yerel medyanın yasa ve kurallara uyması için gayret göstermediği
gibi girişimlerde de bulunmuyor. Bizi yönetenler gözlerini
kapamışlar, olumsuzlukları görmezden geliyorlar. Bizi yönetenlerin ulusal medyadan başka hiçbir şeyi görmedikleri ortada.
Oysa medya bir bütündür. Bizi yönetenler yerel medyayı da mercek altına almalı, yasalara uyup uymadığını ciddi bir şekilde
denetlemelidir. Bu konuda yasalar çok açık; sürekli ve süreli
yayınlarda, yayına başladıktan sonra canınızın istediği sürede
yayın yapamazsınız, yaptığınız yayınlar da kanun koyucu
çıkardığınız yayının ne kadarının ilan ne kadarının haber olacağını açık bir şekilde belirtmiştir. Buna karşı çıkanları görüyoruz.
Çoğunluğun yasalara uymadığı da ortada.
Haziran 2011’de genel seçimler yapılacak. Önüne gelen gazete
çıkaracak. Çıkardıkları bu gazetelerde aday olmak isteyen veya
aday olan pek çok kişi belgesiz bir şekilde karalanacak. Bu kişiler
kendilerine yapılan haksızlıklar karşısında yasal yollara başvursalar dahi hukuk sistemimizin geç işlemesi sonucunda telafisi
mümkün olmayan haksızlıklara uğrayacaklar. Pek çok kişiye
çamur atacaklar. Hiç hakkı olmayan kişileri göklere çıkaracaklar.
Her iki durumda da kamuoyunu yanıltacaklar.
Biz diyoruz ki hükümetler çıkardığı yasaların arkasında durmalı
ve ödün vermeden uygulanmasını sağlamalıdır.
Kaldı ki Avrupa Birliği’ne girme çabaları sürerken bu durum
gözardı edilmemelidir.
Her zaman söylüyoruz, bu ülkede cebinde parası arkasında siyasi
gücü olanlar her istediklerini yapıyorlar. Bu sadece İstanbul’da
değil Türkiye’nin her yerinde böyle. Bu çifte standart devam ettiği
sürece toplumun değer yargılarını değiştirmek mümkün değildir.
Şehirlerde birkaç otorite olduğu sürece toplumun huzurlu yaşaması da mümkün değildir. Bir bakıyorsunuz şehrin bir bölümünde
Büyükşehir Belediyesi’nin kuralları geçiyor, bazı yerlerde ilçe
belediyelerinin. Türkiye’de 17 kurum ve kuruluş aklına estiği gibi
imar planlarını hiçe sayarak imar uygulamaları yapabiliyor. Hal
böyle olunca gelişmiş ülkelerdeki şehircilik anlayışından da söz
etmek mümkün olmuyor. Kısaca cebinde parası ve siyasi gücü
olan her şeyi yapıyor.
Gelecek yayınlarımızda da aynı konularda parası ve siyasi gücü
olanların saltanat sürdüğünü, para ve siyasi gücü olmayanların
nasıl işkence çektirildiğini gözler önüne sereceğiz.
Gazetemizin bundan sonra da ilkeli, tarafsız yayınlarını
sürdürmek için tüm gücüyle mücadele edeceğinden emin olabilirsiniz.
5
BAHÇELİ, BAKIRKÖY’DE ESNAFLA BULUŞTU
MHP (Milliyetçi Hareket Partisi) Genel
Başkanı Devlet Bahçeli, Bakırköy'de
bulunan İstanbul Esnaf ve Sanatkarlar
Odaları Birliği'ni (İSTESOB) ziyaret etti.
Bahçeli, İSTESOB’u; TBMM Başkan
vekili Meral Akşener, MHP Genel
Sekreteri M.Cihan Paçacı, Genel
Sekreter Yardımcısı Mehmet Taytak,
MHP İstanbul İl Başkanı İhsan Barutçu,
MHP Milletvekilleri Atilla Kaya, Ali
Torlak, Mithat Melen, MHP MYK Üyeleri
Ahmet Turgut, Hayrettin Nuhoğlu,
Kadir Boy, Fuat Fettahoğlu’dan oluşan
MHP heyeti ile ziyaret etti.
Esnaf ve sanatkarlarla bir araya gelerek sorunlarını dinleyen MHP Lideri
Devlet Bahçeli, 2011 yılının esnaf
açısından da hayırlı ve bereketli
olması temennisinde bulundu.
Türkiye'nin en büyük sorununun, iyi
yönetilememesi olduğunu belirten
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli,
"İnsanımız yarından umudunu
kesmiştir. Esnafımız bugün bitkin ve
çaresizdir" dedi.
Esnaf ve sanatkarın yanlış ekonomik
uygulamalar yüzünden çaresiz durum-
da kaldığını ifade eden Devlet Bahçeli,
milyonlarca esnafın durumunun perişanlık
boyutunda olduğunu savunarak,
“Esnafımız toplumun ayakta kalması için
elinden geleni yaparken, kendisi zorlaşan
hayat şartları nedeniyle sürekli olarak
sendelemektedir. Esnafımız sorunlarıyla
baş başa bırakılmıştır. Tarihte, büyük krizlerin yaşandığı dönemlerde esnaf ve
sanatkarlarımızın bir denge ve istikrar
unsuru olduğunu biliyoruz.
Esnafın durumu bizi
fazlasıyla üzmekte ve
kaygılandırmaktadır.
Ürettiğini satamayan, sattığının yerine yenisini
koyamayan, müşterisi
kesilen esnafımız kısır bir
döngü içinde hapsolmuştur. Muhatap aramıştır
ancak karşısında bu
muhatabı şimdiye kadar
hiç görmemiş ve bulamamıştır." diye konuştu.
İSTESOB Başkanı Faik Yılmaz ise, sürekli çoğalan
AVM’ler nedeniyle esnafın
çok zor durumda olduğunu ve 1 milyon
nüfuslu Bakırköy ilçesinde 13 alışveriş
merkezi bulunduğunu ifade ederek,
''Sokak aralarında bakkal, kasap, berber
bir sosyal merkez gibi canlılık getiriyor,
ışık veriyordu. Sayın Genel Başkanım,
beklentimiz, bu ışıkların sürekli yanması
için, dün olduğu gibi, bugünde desteklerinizi esirgememeniz'' dedi.
( Yavuz ARPACIK )
Bakırköy Gürlek Nakipoğlu Lisesi öğrencilerinden Ebru Sergisi
“GENÇ PROJELER
YARIŞIYOR”
1800 projenin katıldığı “İstanbul 2010 Avrupa
Kültür Başkenti İstanbul’da Genç Olmak” konulu
yarışma kapsamında Gürlek Nakipoğlu Lisesi
Öğrencileri ‘Ebrulİst’ ve ‘İstanbul
Yeditepe’ konulu projelerini
Carousel’de tanıttı.
Ebru sanatının gençler arasında yaygınlaştırılması amacıyla başlayan Ebru
çalışmaları, yapılan İstanbul resimleriyle daha da anlam kazanırken; 8
öğrencinin, 3 öğretmen eşliğinde hazırladığı 35
resmin sergilenmesinin yanı sıra huzurevi ziyaretleri yapılarak öğrencilerin kuşaklararası iletişimi
güçlendirmesi içinde adım atıldı. Yaşlılar için ‘ebru
show’ yapan öğrenciler “İstanbul Yeditepe”
belgeselini de birlikte izlediler.
ATAKÖY LİSESİ ÖĞRENCİLERİNE TÜKETİCİ DERSİ
Ataköy 3-4-11 Mahalle Muhtarı Fehamet Berk ve
Ataköy Lisesi okul yönetiminin katkılarıyla, Ataköy
Lisesi öğrencilerine Tüketici
Hakları konusunda konferans
verildi. Konferansta TÜDER
Başkanı Engin Başaran
öğrencilere tüketici hakları
konusunda geniş bilgiler
verdi. Başaran, gençlerin
kendilerini yetiştirirken mutlaka tüketim ve çevre konularına duyarlı olmaları gerektiğini belirterek, günümüzde
sürekli olarak insanlara çeşitli
iletişim araçlarıyla “ tüket”
komutu verildiğini, yanlış ve
bilinçsiz tüketimin intiharlara
varan sonuçlar doğurduğunu
ifade etti.
Başaran, “öncelikle bilinçli bir tüketici olmak için
ihtiyacımız kadar olanı tüketmeliyiz. Bir ürün alacaksak,
önce piyasa araştırması
yapmalı, kalitesini karşılaştırmalıyız. Asla satıcının
fikirlerine uymayınız. Aç ve yorgun değilken
alışveriş yapın. Alışveriş yaptığınızda mutlaka
sorun. Bunun yetkili servisleri var mı? Mutlaka ne
alırsanız alın, belgesiyle alın. Faturasız hiçbir ürün
almayın. Elinizde faturası, fişi
olmayan hiçbir ürünü şikayet
etme hakkınız yok.” dedi.
Başaran, öğrencilere bu konularda bir sorun yaşadıkları taktirde, kendilerine en yakın
Tüketici Dernekleri’ne ve kaymakamlıklarda bulunan Tüketici
Hakem Heyetleri’ne bir dilekçe
vererek başvurabileceklerini de
söyledi.
( Arzu BERATOĞLU )
7
BAKIRKÖY’DE KÜLTÜR MOZAİĞİ
Bakırköy’ün Yeşilköy
Mahallesi’nde, Yeşilköy
Rum Ortodoks kilisesinin
her yıl geleneksel olarak
Hz. İsa’nın vaftiz oluşunun
(fota günü) anısına
yapılan denizden haç
çıkarma merasimi renkli
görüntülere sahne oldu.
Merasime Bakırköy
Belediye Başkanı Ateş
Ünal Erzen, Rum
Metropoliti Derkon Konstantin ile yurtiçi ve yurtdışından Rum ve Ermeni
cemaati vatandaşları
katıldı.
Bakırköy’ün kültür mozaiğini gösteren merasimde
Rum Metropoliti Derkon
Konstantin kutsal haçı
denize attı; sonrasında
gençler soğuk havaya
aldırış etmeden kutsal
haçı çıkarmak için denize
atladılar. 5 genç kutsal
haçı çıkararak ruhani liderine teslim etti. Halk
arasında yaygın olan
inanışa göre denizden
haçı bulup çıkaran gencin
o seneyi şanslı geçireceğine inanılıyor.
Vatandaşların yoğun ilgi
gösterdiği merasim
töreninde Bakırköy
Belediyesi katılım yapan
vatandaşlara ikramlarda
da bulundu.
BAKIRKÖY’DE AŞURA BULUŞMASI
Bakırköy Belediyesi ve Cem Vak fı’nın “Sevgide Buluşalım”
anlayışından yola çıkarak ortak laşa düzenlediği 3.Geleneksel
Aşura Buluşması, Bakırköy
Belediyesi Atatürk Spor ve Yaşam
Köyü’nde düzenlendi.
3. Geleneksel Aşura Buluşması’ na Bakırköy Belediye Başkanı
Ateş Ünal Erzen, Cem Vakfı
Başkan Yardımcısı Cemal Canpo lat, Bakırköy Cem Vakfı Şube
Başkanı Av. Nuri Var ve kalabalık
bir vatandaş topluluğu katıldı.
Semah gösterisi ile başlayan
etkinlikte, daha sonra protokol
konuşmalarına geçildi.
Bakırköy Belediye Başkanı Ateş
Ünal Erzen, çeşitli etnik kimlikler
ekse-ninde oluşturulan bunalımın
toplumsal bağları zayıflatarak
farklı kültürler arasında, onarıl ması gittikçe zorlaşan bir güven
bunalımı ortaya çıkardığını ifade
etti.
Erzen, Kahramanmaraş ve Madı mak olaylarını da unutmadık larını belirterek, “Bizler barış
istiyoruz. Yan yana değil, birlikte
yaşamayı olanaklı kılacak,
demokratik bir yapılanma için
gelin canlar bir olalım” dedi.
Aşura Buluşması’nda; cem gös terisi, ayakta mersiye, münacat
ve aşura dağıtımı yapıldı.
9
Bakırköy Belediyesi Temizlik İşleri Müdürü açıkladı:
“ÇÖPLERİNİ BELİRTİLEN SAATLERDEN ÖNCE ÇIKARANLARA 79 TL CEZA YAZILACAK”
“YERALTI KONTEYNIRLARI İLE DAHA ÇAĞDAŞ VE MEDENİ BİR SİSTEME GEÇECEĞİZ “
Bakırköy Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü
tarafından alınan karar gereği Bakırköy'de
çöplerini saat 19:00'dan önce çıkaran vatandaşlara 79 TL para cezası kesilecek.
Bakırköy Belediyesi Temizlik İşleri Müdürü
Ali İhsan Çarık, konuyla ilgili gazetemize
yaptığı açıklamada, vatandaşlar tarafından
erken saatlerde bırakılan çöplerin kağıt
toplayıcıları ve çeşitli hayvanlar tarafından
karıştırılması sonucu ilçe sokaklarında çirkin
görüntüler oluştuğunu ifade ederek,
''Aldığımız karar gereği, çöplerini saat
19:00'dan önce çıkaran vatandaşlarımızı ve
site yönetimlerini ilk önce uyaracağız. Ama
uyarılarımıza rağmen bu konuda tedbir
almayan vatandaşlarımıza Kabahatlar
Kanunu çerçevesinde 79 TL para cezası
kesilecek'' dedi.
Çarık, uygulanacak olan cezai yaptırımların
Zabıta ekipleri tarafından değerlendirileceğini de kaydederek, ''Bizim Temizlik İşleri
Müdürlüğü olarak ceza kesmemiz söz
konusu değil. Biz yasağa aykırı davrananları
tespit edip, Zabıta'ya bildireceğiz. Gerekli cezai
yaptırımları da onlar uygulayacak'' diye konuştu.
Ali İhsan Çarık ayrıca Bakırköy'de
temizlik konusunda yapılan çalışmalar ve alınan tedbirler hakkında da açıklamalar yaptı.
Sayın Çarık, Bakırköy Belediyesi
Temizlik İşleri Müdürlüğü olarak
sizi bu karara iten etken nedir?
Florya Bölgesi’nde ve Yeşilköy'ün
bir kısmında çöpleri gündüz alıyoruz. Diğer mahallelerimizde
akşam 19:00'dan önce çöp çıkarılması bizi çok yoruyor. Bu çöp işi
deyim yerindeyse artık zıvanadan
çıktı. Erken bırakılan çöpler, kağıt
toplayıcıları tarafından karıştırılıyor
ve yere dökülen çöpler ekiplerimiz tarafından
toplanana kadar öylece kalıyor. Hem biyolojik hem
de kimyasal kirlilik oluşuyor. Biz fiziksel kirliliği
alıyoruz ama o karıştırılan çöpler yere yayılıyor.
Bunun getirdiği diğer kirlilikleri de evimize taşıyoruz. Maalesef yer çöpü çok çıkan bir ilçeyiz. Bu
çöpleri sabah saatlerinde göremezsiniz. Ama bizi
en büyük sıkıntıya sokan saat 16:00 -17:00
civarında bırakılan çöpler. Çünkü bu çöpler akşam
saat 21:00'e kadar orada kalıyor. Tabii ki her yere
konteyner koyamıyoruz, çevre şartları buna müsait
olmuyor. Bu ceza konusu öncelikle bir uyarıdır.
Eğer bu yönde ihtarlarımıza rağmen
devam eden yerlere Kabahatler
Kanunu'na göre ceza uygulayacağız.
Biz atılan yerleri ve kişileri tespit edeceğiz. Ceza kısmını Zabıta Müdürlüğü
yapacak. Çünkü ceza kesmek onların
görev ve yetkileri altında. Bizim zaten
Bakırköy'ün çoğu bölgesinde ekiplerimiz var ve yoğun olarak çöp çıkan
yerler bizde mevcut. Yönetimleri
uyaracağız. Yönetimler bu işe uymu-
yorsa kapıcılarını yönlendirmiyorsa cezadan başka
yapacak bir şey yok''
Peki Sayın Çarık, bunun bir de
hukuki boyutu var. Eğer vatandaş ben atmadım derse bunu
nasıl ispatlayacaksınız?
Evet o konuda haklısınız. Biz bu
nedenle 2 kere uyaracağız eğer
devam edilirse ekiplerimiz
tarafından kamera kaydı ile
bunların tespitlerini yapacağız
ve bu kişileri Zabıta'ya bildireceğiz. Bizi en çok rahatsız eden
noktaları zaten biliyoruz. Biz
bütün Bakırköy'ü avucumuzun içi
gibi biliyoruz. Her sokakta elemanlarımız var. İstihbarat
örgütümüz sağlam. Dolayısıyla bunu
tespit etmek çok da zor değil. Ama
yinede altyapıyı oluşturmak ve elle
çöp toplamayı ortadan kaldırmamız
gerekiyor. Bunu da bu yeraltı konteynerler ile çözebiliriz.
''YERALTI KONTEYNIRLARI
İLE DAHA ÇAĞDAŞ VE
MEDENİ BİR SİSTEME
GEÇECEĞİZ''
Sayın Çarık, bu sorunu
çözmek için yeni projeler
ürettiğinizi biliyoruz, bunlardan birisi de yeraltı
konteynırları, bu konuyu
biraz açar mısınız?
Tabi ki, sadece cezai yaptırımlarla bu çözülecek bir
şey değil, altyapıyı hazırlamak gerekir. Bununla
ilgili 2011'in ikinci
yarısından itibaren uygulamaya koyacağımız yer
altı konteynırları projemiz var. Bu yeraltı
konteynırları 3,5 metre küp boyunda olacak, elektronik ve hidrolik araçlarla alınacak. Bu sistem el
değmeden kullanılan bir sistem, daha çağdaş ve
daha medeni. Bunu Kadıköy Belediyesi uygulamaya başladı. Ama bu sistemi kullanan diğer
belediyelerin bazı eksiklikleri var. Genellikle
bu sistem kanallara bağlanmadığı ve yıkanmadığı zaman bakteri topluyor ve dolayısıyla
koku yapıyor. Biz bunları gördük ve bu sistemi yaparken onları pis su kanallarına
bağlayacağız. Tabi bunları koymak içinde
başka bir dertle karşı karşıyayız. Doğalgaz
hatları olduğu için çoğu kaldırıma koyamıyoruz. Dolayısıyla bunlarla ilgili yerleri tespit
ediyoruz. Çünkü bunları her sokağa, her
hanenin önüne koyma şansımız yok. Ataköy
bunun için ideal bir bölge. Dış otoparkları
olan yerlerde bu sorunları çözebiliriz. Ayrıca
ambalaj atıklarını da bunun içine atma
olanağımız olacak. Kimse gelip bunu
karıştıramayacak. Ayrıca yeni bir sigaralık
diye adlandırdığımız çöp kutularımız olacak.
Tamamen kendi projemiz bu. Bunları
çarşılara ve yaya yollarının yoğun olduğu
yerlere koyacağız.
Biz zaten temizlik konusunda Bakırköy'de
omurgayı oluşturduk. Sistematik hale geldik.
Bundan sonra işin rötuşlarındayız. Bunlarda
bütçelerle ilgili tabi ki. Sonuçta biz bunları
vatandaşın cebinden çıkan vergilerle yapıyoruz.
''İSTANBUL'DA EN ÇOK AMBALAJ
ATIĞI TOPLANAN İLÇE
BAKIRKÖY''
Son olarak Temizlik konusunda
Bakırköylü vatandaşlardan beklentileriniz veya vatandaşlara
tavsiyeleriniz nelerdir?
Ben öncelikle Bakırköylü vatandaşlarımızın bize bu konuda
gerekli yardımı gösterdiklerine ve
göstereceklerine inanıyorum.
Ayrıca vatandaşlarımız çöplerini
evsel atıklar ve diğer atıklar
olarak ayırabilirlerse çok çağdaş
bir iş yapmış olurlar. Çocuklarımız, torunlarımız
için bu çok önemli. Ülkeye ekonomik açıdan bir
katkı sağlıyor. Bunun için ayırmak gerekiyor, zaten
kanunen de mecburiyeti var. Çevre Koruma ve
Kontrol Müdürlüğümüz zaten ev ev gezerek bu
atıkları topluyor. Ve şu anda İstanbul'da en çok
ambalaj atığı toplayan ilçe Bakırköy.
Son olarak Bakırköylülerden isteğim
çöplerini belirlenen saatten önce
atmasınlar ki, ilçemizin sokakları, caddeleri daha temiz, daha ferah olsun.
Bu hem vatandaşlarımız hem de bizim
için önemli. Ben bütün Bakırköylülerin
bu konuda duyarlı olmalarını ve aksi
davranışta olan komşularını da
uyarmalarını istiyorum.
( Yavuz ARPACIK )
11
Yeşilyurt’ta oturdukları bina yıkıldı yıkılacak.
DEPREM OLMASIN DİYE DUA EDİYORLAR
Bakırköy Yeşilyurt Mahallesi Başak Sokak’ta
bulunan Yasemin Apartmanı sakinleri,
korku dolu günler geçiriyor.
Deprem yönünden yüksek riskli olan
binanın son birkaç ayda sol tarafa doğru
eğilerek yan yatması nedeniyle endişe
içinde olduklarını ifade eden apartman
sakinleri, ekonomik yetersizlikten dolayı
güçlendirme çalışması yaptıramadıklarını ve
deprem olmasın diye dua ettiklerini belirtiyorlar.
Yeşilyurt Mahalle Muhtarı ve aynı zamanda
Yasemin Apartmanı sakini olan Sedat Mumcuoğlu, Bakırköy Belediyesi’ne konu ile ilgili
müracaat ettiklerini belirterek, belediyeden
gelen inşaat mühendislerinin binayı
incelediklerini ve yasalar gereği yıkım olamayacağını, sadece güçlendirme
yapılması gerektiğini ifade ettiklerini söyledi.
Sedat Mumcuoğlu, endişe içinde
binada oturduklarını ve bir şekilde
binanın tahliye edilip, oturulamaz
kaydının yapılması gerektiğini dile
getirerek, “Bakırköy Belediyesi’ne
müracaatlarımızı yaptık. Ama
yasalar gereği yıkım kararı alamıyorlar. Sadece güçlendirmeye
mecbur tutuyorlar. Güçlendirmeyi
de biz yapamıyoruz. Çünkü uzmanlar güçlendirmenin sağlıklı olabilmesi için temelden başlatılarak bütün dairelerin
içinden geçmek şartıyla yapılması gerektiğini
belirtiyorlar. Bunun için büyük bir masraf
gerekiyor. Ona da maalesef binada oturanların gücü yetmiyor. Binamızın bu durumundan dolayı, oturan 4 aile taşındı.
Şu an bina
da oturan vatandaşlarda maddi
yetersizlikten dolayı zorunlu olarak
oturuyorlar. Endişe içerisindeyiz. En
ufak bir sarsıntıda bu bina yıkılacak.
Bir şekilde buranın tahliye edilip,
oturulamaz kaydının alınması
gerekiyor. Şu an için bina sakinleri
olarak deprem olmasın diye dua ediyoruz.
Elimizden başka bir şey gelmiyor.’’ dedi.
Sedat Mumcuoğlu, konu ile ilgili İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne de en
kısa zamanda başvuracaklarını sözlerine ekledi.
Yavuz ARPACIK
LİONSLAR’DAN KIZ ÖĞRENCİLERE YÖNELİK SAĞLIK SEMİNERİ
118-E Lions Yönetim Çevresi ve
Paneller ve Komite
Başkanı Cevahir Mekik
tarafından düzenlenen
etkinlikle ilköğretim
çağındaki kız öğrencilere yönelik sağlık
sempozyumu gerçekleştirildi.
Ataköy Yunus Emre Kültür
Merkezi Turhan Tuzcu
Salonu'nda gerçekleştirilen, çok
sayıda öğrenci ve velinin katıldığı
sempozyumda, Doç. Dr. Suphi
Vehid, ‘Adölesan’ hakkında bilgiler aktarırken, Nükleer Tıp
Uzmanı Dr. Necati Yılmaz'da
Tiroid hormonu ve buna bağlı
oluşan hastalıklar hakkında
sunum yaptı.
Sunuculuğunu Lion Özcan Hakcan'ın yaptığı sempozyumda ilk
olarak konuşan Doç. Dr. Suphi
Vehid, “Adölesan dönemi; kızlarda 10, erkeklerde 12 yaşında
başlar ve 18-20’li yaşlara kadar
devam eder. Ev dışında geçirilen
zamanın fazlalaşması ve düzensizleşen yaşam biçimine bağlı
olarak pratik ve hazır yemeklerin
tercih edilmesi, artan gereksinimlerin karşılanamamasına neden
olmaktadır. Obezite; özellikle kız
adölesanlar arasında daha
yaygındır. Bu sorunun nedeni
yanlış ve kötü beslenme alışkanlıklarının yanı sıra bu dönemde
kızlarda adipoz (yağ) dokusunun
gelişiminin erkeklere oranla
daha fazla olmasıdır.” dedi.
Doç. Dr. Suphi Vehid'in
konuşmasının ardından ise
Nükleer Tıp Uzmanı Dr.
Necati Yılmaz'ın sunumuna
geçildi. Yılmaz; “Guatr
hastalığı da bu dönemde
karşılaşılabilen sorunlar
arasındadır. Diğer besin
öğeleri gibi adölesan
dönemde iyot gereksinimi
artar. Artan gereksinimin
karşılanamaması sonucu
tiroid bezi normal çalışamaz ve büyür. İyotlu tuz
kullanımı ve sofrada sık sık
su ürünlerine yer verilmesi
bu açıdan önem taşır’’ diye
konuştu.
Konuşmaların ardından öğrencilerden gelen
soruların cevaplandığı sempozyum sonunda
katılımcılara birer plaket verildi.
Sempozyum toplu şekilde çekilen hatıra fotoğrafı
ile son buldu.
( Yavuz ARPACIK )
13
İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi’nde “Yao Lu’nun Yeni Manzaraları”
MASALSI DÜNYAYLA GÜNÜMÜZE ELEŞTİRİ
İstanbul Modern
Fotoğraf Galerisi,
çağdaş Çin
fotoğrafının
dünyaya
tanıtılmasında
en etkili isimlerinden biri
olan Yao Lu’nun sergisine
ev sahipliği
yapıyor. Küratörlüğünü Engin
Özendeş’in
üstlendiği “Yao Lu’nun Yeni Manzaraları”
başlıklı sergide yer alan
31 eserin 11’i sanatçı tarafından bu sergiye özel olarak tasarlandı.
Sergide 2008
BMW- Paris
Photo Çağdaş
Fotoğraf
Ödülü sahibi
Yao Lu’nun, Çin’in inşaat
alanlarında koruyucu yeşil
örtülerle kaplanmış çöp ve
moloz yığınlarını, Song
Hanedanı’nın yeşil dağ ve su
resimleriyle ilişkilendirerek,
bu benzerlikten esinlendiği bir
dizi çalışması sergileniyor.
Sanatçı, geleneksel resim formunu yansıtan kompozisyonlar
ve düzenlemeler yaratarak, çağdaş
Çin’in modernleşme ve dönüşüm
sürecini aktarıyor. Sanatçı, “yok olanlara duyduğu özlem”den yola çıkarak oluşturduğu manzaralarında Çin’in geleneksel dağ ve
su resimlerinin klasik örneklerini kullanıyor. Toz
geçirmez yeşil ağlarla kaplı moloz yığınlarını,
inşaat artıklarını fotoğraflayıp, dijital teknolojinin
uygulamalarından faydalanarak geleneksel Çin
resmi estetiğini yeniden yaratıyor. Geçmişle ilgili
anılarını ifade etmek için onlara “yeni bir ruh
aşılayarak” masalları anımsatan manzaralarla
güzelliklerini ve şiirsel duyarlılıklarını yeniden
kazandırıyor. Geleneği yeni bir açılımla canlandıran Yao Lu, günümüzde Çin’de yaşanan
büyük değişimi yansıtırken, gelenekle gerçeklik
ilişkisi üzerine de düşünmeye çağırıyor.
Bu arada, çağdaş Çin fotoğrafının dünyaya tanıtılmasında en etkili isimlerinden biri olan Yao Lu’nun
sergisi, 22 Mayıs’a kadar İstanbul Modern Fotoğraf
Galerisi’nde sergilenecek.
M
U
T
L
U
G
Ü
N
L
E
R
Ö z e n G Ö Z C Ü & Soner GÜNAY
EVLEND İLER
Öznur TEKCAN & Ümit ERDOĞAN
Ni şa nla ndı
15
ATAKÖY İLKÖĞRETİM OKULU TARİHİ ESERMİŞ...
Pof. Dr. Muhteşem Giray tarafından 1961-1962 yıllarında tasarlanan Ataköy İlköğretim Okulu deprem riski taşıdığı için
İstanbul İl Özel İdaresi tarafından güçlendirme çalışmaları başlatıldı. İstanbul VII. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kurulu tarafından “tarihi eser” olduğu gerekçesiyle çalışmalar durduruldu.
Ataköy İlköğretim Okulu, İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 11.05.2006 gün 101
sayılı kararı ile tescillenerek Koruma Grubu 1 (bir) olarak belirlenmiş...
Ataköy 2. Kısım’da bulunan Ataköy İlköğretim
Okulu’nun akibeti merakla bekleniyor.
İstanbul İl Özel İdaresi tarafından İstanbul Sismik
Riskin Azaltılması ve Acil Durum Hazırlık Projesi
kapsamında Eğitim Yapıları Güçlendirme ve
Onarım çalışmaları yapılmak üzere eğitime ara
veren Ataköy İlköğretim Okulu’nda şu ana kadar
tek bir çivi bile çakılmadı.
16.06.2010 tarihinde başlaması gereken
güçlendirme ve onarım çalışmalarının halen başlamaması semt sakinleri ve öğrenci velileri tarafından da tepki ile karşılanıyor. Vatandaşlar inşaat
çalışmalarının neden başlamadığını anlayamadıklarını belirterek, “Astıkları tabelada işin süresi 150
gün yazıyor. Eğer yapım tarihinden itibaren inşaata başlansaydı şu ana kadar çoktan bitecekti.
Çocuklarımızda burada eğitim göreceklerdi’’ diyorlar.
Tarihi eser olduğu için okulmun güçlendirilmesini
durduran kurulun o yazısı.
T.C
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI
İSTANBUL VII NUMARALI KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI
KORUMA BÖLGE KURULU
KARAR
Toplantı Tarihi ve No: 17.08.2010 / 68
Toplantı Yeri
Karar Tarihi ve No
: 17.08.2010 / 306
İSTANBUL
İstanbul İli, Bakırköy İlçesi, Ataköy 2. Kısım
Mahallesi, 18 pafta, 564 ada, 127 parselde yer
alan İstanbul Valiliği İl Özel İdaresi mülkiyetine
ait, İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 11.05.2006 gün
101 sayılı kararı ile tescillenerek Koruma Grubu 1
(bir) olarak belirlenen, Pof. Dr. Muhteşem Giray
tarafından 1961-1962 yıllarında tasarlanmış olan
Ataköy İlköğretim Okulu'na ilişkin ; ''İstanbul Sismik Riskin Azaltılması'' (İSMEP) Projesi kapsamında
güçlendirme çalışmalarının başladığı, yapının iç ve
dış duvarlarının güçlendirilmesi öngörülen kolon
ve kirişler ayakta kalacak biçimde , ancak askıya
alınmadan ve temel çevresi kazılarak söküldüğü,
dolayısıyla üstüne sonradan yapılan kırma çatının
da ağırlığını taşıyan ve depremde hasar gördüğü
düşünülen yapının taşıyıcı sisteminin uygun
olmayan bir biçimde zayıflatılarak açıkta
bırakıldığı, ayrıca dış duvarlarının yıkılması sonucu
özgün pencere kasalarının söküldüğü, özgün
cephe düzeninin ortadan kaldırıldığı, duvarların
ayakta bırakıldığı doğu cephesinde ise pencere
kasalarının PVC malzeme ile yenilendiğinin
görüldüğünün bildirildiği DoCoMoMo. tr’nin
15.07.2010 tarihli başvurusu ile Fizibilite çalışmaları neticesinde söz konusu binanın
güçlendirilmesinin aciliyet arz ettiği, rölöve ve
rehabilitasyonun ekte yer aldığı belirtilen İstanbul
İl Özel İdaresi Proje Koordinasyon Birimi'nin
05.08.2010 gün İPKB/İSMEP-13235 sayılı yazısı
uzman raporu eşliğinde okundu, dosyası incelendi,
yapılan görüşmeler sonucunda;
İstanbul ili, Bakırköy İlçesi, Ataköy 2. Kısım
Mahallesi 18 pafta 564 ada 127 parselde yer olan
Ataköy İlköğretim Okulu'nda Kurulumuzdan izinsiz
yapılan uygulamanın durdurulmasına, neden
Kurulumuzdan izinsiz uygulamaya başlandığına
ilişkin bilgi-belge istenmesine, yapının taşıyıcı sistemine yapılan bilinçsiz müdahale sonrası tahripleri de içeren analitik rölövesinin iletilmesine,
rölöve ve restitüsyonun analitik rölöve iletildikten
sonra değerlendirilebileceğine, bu sorunları
ortadan kaldıran, yapılması gerekli müdahaleleri
de içeren restorasyon projesinin iletilmesine karar
verildi.
BAŞKAN EKREM ŞİŞMAN , BAŞKAN YARDIMCISI
CENGİ. M. CAN ÜYELER, TÜLİN ÇORUHLU, AKIN
YALÇINKAYA ,SALİH OGUR, EROL AYDOĞDU,
TEMS ÜYEAHMET GÖKCEN, HALİL BAŞOL (BULUNMADI), ( İst. B. Şehir Tems ) TEMS ÜYE M. FATİH
TURAN
Zuhuratbaba Türbesi’nin yanına
ATAKÖY’deki UCUBE CAMİ YAPILACAK
Kars’ta yapılan ‘’İnsanlık Anıtı’’ için Başbakan Recep Tayyip Erdogan’ın “Ucube” benzetmesi
haftalardır kamuoyunda tartışılıyor. Ataköylüler ‘’asıl ucube Ataköy’de. Sayın Başbakanımız
gelsin bunu görsün. Başbakanımız bu yakıt tanklarını görürse eminiz buradan kaldırılması için
gerekli talimatları verir. Hatta bunlurı buraya yaptıranlar hakkında da gerekeni yapar . Bu
arada Adalet ve Kalkınma Partisi’nin Bakırköy’deki yöneticilerinin ne yaptıklarını da merak ediyoruz. Bu ucubeleri burada görmelerine rağmen seslerinin çıkmamasını da doğrusu yadırgıyoruz. Bu partinin meclis üyelerinin de bir kez olsun buraya gelip bizlerin bu sıkıntımıza ortak
olduğunu da görememenin üzüntüsünü yaşyoruz. Birkaç ay sonra seçimler yapılacak. Bu kişiler
o zaman Ataköy’e nasıl gelecekler ve bize neler söyleyecekler?” diyorlar.
Bakırköy Müftülüğü tarafından
yapılacak proje ile Zuhuratbaba
Türbesi yenilenecek ve türbenin
yanına bir de camii yapılacak.
Bakırköy Müftüsü Zakir Uzun,
Zuhuratbaba Türbesi’nin
olduğu alanda eskiden
camii bulunduğunu fakat
bu camiinin yıllar içinde
kaybolduğunu belirterek,
“Burası sadece Zuhuratbaba
Türbesi değil, Zuhuratbaba Bezmialem Valide Sultan Vakfiyesiymiş.
Şu anda eski camiinin tarihçesini ve
resimlerini araştırıyoruz. Bu araştırmayı tamamladıktan sonra oraya
eski camiinin kopyasını yapacağız’’
dedi.
Zakir Uzun, gazetemize yaptığı açıklamada, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün kontrolü ve denetimi altında olan Zuhuratbaba Türbesi’nin
bulunduğu alanı Diyanet İşleri
Başkanlığı’ndan Bakırköy
Müftülüğü’ne tahsis ettirdiklerini
belirterek, “Zuhuratbaba Türbesi,
Bakırköy’de yıllardır türbe olarak
faaliyetini devam ettiriyor. Burası
Vakıflar Genel Müdürlüğü
bünyesinde olan bir yer. Bakırköy
Müftülüğü ve Bakırköy Kaymakamlığı olarak bu türbenin
müftülüğümüzün uhdesine alınması
veya kontrolü ve denetimine geçmesi için çalışmalar yaptık. Gerekli yerler ile yazışmalarımızı tamamladık.
İstanbul Vakıflar Bölge Müdürlüğü
ile ön tahsisi ve protokolünü yaptık.
Ankara’ya gönderdik. Çok kısa
zamanda oradan da olumlu
yanıt gelecek’’ diye konuştu.
Zuhuratbaba’da yapacakları düzenlemeler hakkında da bilgi veren Uzun,
“Burada 2000 küsür
metrekarelik bir alan bize
tahsis edildi. Tahsis edilen
alanda camii yapacağız, türbeyi
bir düzene sokacağız. Oradaki mevcut bina yıkılacak, görevlilerimizin
çalışacağı bir büro yapılacak. Yer
kalırsa vatandaşlarımızın bilgilendirilmesi amacıyla bir de konferans salonu yapılacak. Ayrıca
Zuhuratbaba Türbesi’nin yanı sıra
Şenlikköy’deki kiliseden dönme
camiyi Kadın Kültür Merkezi olarak
tekrar yapmayı düşünüyoruz.
Bakırköy’de 24 olan camii sayısını
30’a çıkartmayı planlıyoruz. 10 olan
kuran kursu sayısını 20’ye çıkarmak
istiyoruz. Bu projelerimizi gerçekleştirdiğimiz zaman Bakırköy’de dini
hayat alanında camii eksiği, kurs
eksiği kalmayacak. Tabii bu projelerin yapılması maddi imkan istiyor. Müftülüğümüzün halktan para
toplayarak bu işleri yaptırması zor
oluyor. Bakırköy’deki hali vakti
yerinde vatandaşlarımızın bu işe
destek olmasını istiyoruz.’’ dedi.
16
Çok değerli okuyucularım; son aylarda ve günlerde ülkemizde yaşanan ve bir türlü netlik
kazanamayan yeni olaylar, tutuklamalar,
cinayetler ve bunlara karşı uygulanan politikalar nedeniyle herkesin kafasının karıştığı
gözlenmektedir.
Siyasetle, siyasi partilerle, onların ülke
çıkarına üstlenmeleri gereken görev ve organizasyon konusunda uzun süreden beri görüşlerimi sizlerle paylaşmaktayım. Bu süreçte
yazdığımız yazılar inşallah ilgililerin gözüne
çarpar, yanlışlıkları görürler bu vesileyle bizi
de mutlu ederler.
Bu temenniden sonra bu yazımızda ise
köşemizin “YAŞAMIN İÇİNDEN” olması sebebiyle bambaşka ve hepinizin her gün çeşitli
nedenlerle karşılaştığınız, izlediğiniz, güncel
sorunlar, yasaklara rağmen uygulanmayan
yasaları sizlere anıtsatmak istiyorum.
Dolayısıyla bu yazımız bir nostalji şölenine
dönüşecektir.
Yıllardan beri medya ve görsel basında dile
getirilen özellikle İstanbul’daki çarpık
kentleşmeyi, hergün sayfalar dolusu reklamlardan okuduğunuz, gördüğünüz, yükseklikleri 100 metreleri aşan kuleleri, konut, otel,
iş merkezleri, alışveriş merkezlerini örnek
alalım. Bu çarpık kentleşme öncesinde şunu
da mutlaka biliyorsunuz ki, Türkiye
ekonomisinin lokomotifi olan İstanbul’un
hazırlanmış, onanmış bir şehir uygulama planı
olmadığını?..
Bu çarpık kentleşme içinde aslında görüş ve
ihtiyaç olarak doğru tespitleri yapılan büyük
caddelerin, tünellerin, alt-üst geçitlerin, köprülerin ihtişamlı biçimde inşaa edilmelerine rağmen plansız, bağlantısız, ileride tıkanma
olasılığı yüksek olan yanlış şehircilik uygulamalarının olduğunu bilmemizde yarar vardır.
Yeşil alanların katledildiği nerede açık bir alan
bulunursa hemen oraya imar uygulaması
yapılarak gecekondu emsali gibi yüksek
binaların yerleşmesi de yanlışlardan biridir. Bu
arada sahillerin, ağaçların katledilmesi yanında buralara da yapılacak her türlü tesisler için
orada yaşayan insanların oluru alınmaması da
ayrı bir yanlış uygulama olmaktadır.
Bu yanlışların sonucu olarak gördüğümüz en
önemli sorun İstarbul’daki trafik sorunu, vasıtaların çokluğunun yanında trafik denetiminin
eksikliği insanları çileden çıkartmaktadır.
İsteyen istediği yerde ve biçimde park edebilmekte, tek istikametli caddeler hem geliş
gidiş olarak kullanılmakta hem de çift yanlı
park edilmekte dolayısıyla yollarımız tıkanmaktadır. Direksiyon başında konuşulması yasak
olan cep telefonu muhabbeti ilgili görevliler
tarafından sadece seyredilmekte hiçbir ceza
uygulanmamaktadır.
Evinizin önünde bile park edememe zorunluluğu ya da nasıl çalıştıkları belli olmayan
“Modern oto değnekçileri” tarafından ücret
tahsil edilmesi de bence yasa dışı olmalıdır.
Çünkü bu sadece ülkemizde icat edilen bir
başka ucubedir, yanlıştır.
Nostaljimize devam edelim. Sevgili okuyucularım hem üzülelim hem neşelenelim.
Bildiğiniz gibi bazı belediye otobüslerinde
yazılı-resimli sigara içmek, cep telefonu ile
konuşmak yasaktır. Halbuki hep bildiğimiz
gibi otobüslerde uzun süreli telefon görüşmesi
yapılmakta, şoför ise bu olaya müdahele
etmesi gerekirken kendisi de zaman zaman
telefon görüşmesi yapmaktadır. Bu da ülkemizde görünmesi gereken bir yanlışlıktır. Başka
bir alanda yani tramvay, hastane muayene
koridorlarında sakatlara, yaşlılara öncelik
tanıyınız ibaresine rağmen bunlara riayet
edildiğini hiç gördünüz mü? Madem ki, konmuş olan bu yasalara riayet edilmiyor peki bu
yasaklar ne oluyor?
N
I
M
A
Þ
A
Y
ÝÇÝNDEN
Fikret TORAMAN
YASAKLAR -YANLIŞLAR
VE
UYGULANMAYAN YASALAR
Otobüslerden açılmış iken son günlerde bir
teknoloji yeniliği kabul edilebilecek yeni uygulamadan bahsetmek istiyorum; otobüslerde o
anda bulunulan semtin ve durak ismi canlı
olarak anons edilmekte yolcuyu uyarmaktadır.
Baktığınızda çok ideal bir düşünce der, memnun olabilirsiniz. Ama uygulamaya geldiğinde
de kendinizi gülmekten alamazsınız. Olay şu:
Yeşilköy- Eminönü arasında çalışan 81 nolu
belediye otobüsünde, Ataköy 2. Kısım Mahallesi önündeyiz, henüz 5. Kısım’a geçilmeden
(Anons aynen şöyle seslendi. (MECİDİYE
CAMİİ)! 3-5 saniyeden sonra anons devam
ediyor. Ataköy 5. Mahalle Durağı’nı ikaz ediyor. Yasaların uygulanmadığı, herşeyin denetimsiz kaldığı gerçeğini vurgulamak açısından
bu basit olayı görüşünüze sunuyorum.
“MECİDİYE CAMİSİ” bilenler doğrulayacaktır,
Yeşilköy-Yeşilyurt arasında ufacık tarihi bir
camiidir. Ve Ataköy oradan 8-9 km uzakta
olduğundan bu anonsun 2. veya 5. Kısım”la
ilgisi hiç yoktur. Şimdi sormak lazım. Bu
yapılan çok güzel yeniliklerin hiç denetimi
yapılmaz mı?
Bir başka acayiplikte, her gün sokak ve caddelerde temizliğin ağaç budamalarının başı boş
hayvan ve pisliklerinin, artık çürümeye
dökülmeye yüz tutmuş sactan, senelerce önce
yapılmış çöp kutularının rezaleti de gösteriyorki, ilgili yerel yöneticilerin bu konuda denetim
yapmadıkları doğrulanıyor.
BİRAZ DA SAĞLIK TEŞKİLATI
VE DOKTORLARIMIZ
Ülkemizde gerçekten çok büyük oranda hasta
insanlarımız Sağlık Ocakları’nda, hastane
koridorlarında tetkik, tespit ve sonuç alma
işlemlerinden ayrı bir zorluk içinde bulunduğunu hepimiz biliyor, yaşıyoruz.
Önce şunu söylemek zorundayım doktorlarımızın yüzde 90’ı çok büyük bir özveri
içerisinde insanlara insanca davranır, adam
gibi yaklaşırlar. Bu oranın çoğunlukta olması
sevindiricidir. Ancak insanlarımızın çile
çekmesi randevu, çeşitli rontgenler, tahliller
yaptırıp sonuç almakta büyük zorluklar
içindedirler. Buda benim görüşüme göre bir
sistem bozukluğudur. Bu konuları mutlaka
daha kolay biçime getirmek, sağlık sektörünün dolayısıyla insanlarımızın büyük bir
ihtiyacıdır.
Öncelikle doktorlarımızın ekonomik güvencesine kavuşturulmalı, sistem onları her zaman
onore etmelidir.
Dünyanın her tarafında artık sorun olmaktan
çıkmış bu yanlışları getirilecek yeni bir sistem
sayesinde ortadan kaldırmak mümkündür,
ülkemizin tüm doktorları ve personeli ile
insanlarımız bu iyiliğe layıktır.
Sağlık Ocakları’na getirilen yeni “Aile Doktorluğu” sistemi düşünce açısından çok
doğru, isabetli olmuştur. Ancak yıllar önce
tüm batı ülkelerinde uygulanan bu sistem
henüz oturmamış, o nedenle hastalarımız
yine binbir zorluklar içerisinde gelip, gitmek,
beklemek zorunda kalmaktadır.
Düşünceler doğrudur, bence olay sistem
bozukluğundadır. Bunuda sizinle paylaşmak
isterim:
Doktorunuzun isteği doğrultusunda röntgenler, tomografiler, ultrasonlar ve tahliller yaptıracak, sonuç olarak teşhis için tekrar doktorunuza döneceksiniz.
Şimdi: çok yoğun hasta insan ortamında
bunların randevularını almak, her defasında
ilgili servisten barkod alarak işin sonucunu
alabilmek, sıraya girmek yani akşama kadar
belkide çok ağır hastanın merdivenleri inip
çıkması bir sistem bozukluğudur. Buna mutlaka bir çözüm getirilmelidir.
Sadece doktorlarımıza özel muayenelerin
yasaklanması ile bu işin çözülemeyeceği ayrı
bir gerçektir.
Trafik sorunundan tutunda, çarpık kentleşme,
sağlık sorunları ile sizlerle paylaştığımız bu
“acayiplikler” dünyanın her tarafında
çözülmüş durumdadır. Bizde ise malesef her
gün dinlediğimiz, okuduğumuz, televizyon
kanallarında gördüğümüz ölümcül trafik
kazaları, 5 kişinin birden öldürülme, asma,
kesme olayları soruyorum size başka diyarlarda var mıdır? Bunların çözülmesine çaba
göstermesi gereken bizi yönetenlerin artık
uyanması, Osmanlı döneminden kalma usulleri, alışkanlıkları terkederek, meselelere çok
ciddi biçimde parmak basmaları. Paris’ten
Londra’dan giysiler, çocuk ve köpek mamaları
ithal eden ülkemiz insanlarımızın çektikleri
yukarıdaki acayipliklerden kurtarsınlar. O
ithalatlar yerine 50-60 yıldır gerçekleşmeyen
bir trafik uzmanı veya benzeri bilirkişiler ithal
ederek bu ülkeyi çağdaş bir yaşam düzeyine,
insanlarını da çağdaş bir yaşam şartlarına
kavuştursunlar.
Tekrar etmekte yarar var. Öne atılan
düşünceler, yasalar uygun olabilir ancak
uygulamada, denetimde başarılı olamadığımızda insanlarımıza bu çabalar hiçbir
yarar getiremez. Çünkü insanlarımız dünyaya
bir kere gelmekte, yaşayıp ölmektedirler. Bu
süreç içinde onların yaşam şartlarını,
ekonomisini, ulaşımını, sağlığını, eğitim
almasını, iyi kazanmasını, spor yapmasını
yani sağlıklı yaşayarak bu dünyaya veda
etmesini sağlamak yönetenlerin başlıca görevi
olmalıdır diyorum.
İşte sevgili okuyucularım bugünkü yazımızda
da sizleri biraz üzmekle birlikte yaşadığımız
güncel sorunları da hatırlayarak yasak ve
yanlışlarla dolu hayatımızın refah ve mutluluğa dönüşmesi dileğiyle hepinize sevgilerimi
sunuyorum.
17
KIBRIS’IN ÖLÜMSÜZ LİDERLERİNDEN FAZIL KÜÇÜK
İSTANBUL’DA ANILDI
YILMAZ ÖZDİL
İLERİ DEMOKRASİ
“Avanta kömür” muamelesini ıslıklayan taraftarı para cezasına çarptırıp,
Verir çeki… Ancak, cinlik yapar, eski
bi daha stada sokmayacaklarmış...
tarih atar. Böylece, sanki maçtan önce
Halbuki, para cezasına çarptırılıp,
parayı ödemiş gibi olur. Sonra da
stada sokulmaması gerekenler
utanmadan basın toplantısı yapar,
başkaları!
“İftira atıyorlar... İşte ödediğim çek”
Çünkü…
der.
*
*
New York’un “demokrat” valisi var,
Gel gör ki, “karaktersiz” New York
Obama’nın has adamı, David PaterPost’un manşeti, ihbar kabul edilmiştir.
son… Bu vali, beyzbol efsanesi Yan“Badem bıyıklı” polis devreye girer.
kees’in taraftarı… Geçen seneki final
Çek, adli tıp tarafından incelenir.
maçını, en faça koltukta seyretti.
Mürekkep testiyle, çeke atılan tarihin
*
çakma olduğu kanıtlanır. “Puşt” New
Gel gör ki, “şerefsiz” New York Post
York Post manşeti dayar: “Vali yalan
Gazetesi, merak eder, Yankees
söylüyor!”
Kulübü’nü arar, Vali’nin kaç bilet
*
aldığını, parasını ödeyip ödemediğini
Hadi bakalım, New York Eyaleti
sorar. ABD bizim gibi “ileri demokrasi” Dürüstlük Komisyonu devreye girer iyi
ülkesi olmadığı için, “kabile devleti”
mi…
olduğu için, “Sana ne lan” diyemezsin, *
cevaplayacaksın.
Dedim ya, orası bizim gibi “ileri
*
demokrasi” ülkesi olmadığı için, böyle
Yankees Kulübü, Vali’ye beş tane bilet
saçma sapan komisyonları var…
verildiğini, parasının ödenmediğini
Toplanır, haşırt diye 62 bin 500 dolar
açıklar. Niye ödenmemiş? “Resmi
cezayı geçirir Vali’ye.
görevli” olarak geleceği bildirilmiş,
*
resmi görevliden para alınmıyor.
2 bin 500 dolar bilet parası, 60 bin
*
dolar yalan söylediği için!
Gel gör ki, “haysiyetsiz” New York
*
Post Gazetesi, bu sefer, neden bir tane İşin “hazin” tarafı... Dürüstlük Komisydeğil de, beş tane bilet verildiğini
onu’nun üyeleri, bizzat vali tarafından
merak eder. Araştırır… Vali’nin iki
seçiliyor. Yani, “Koltuğumuzu ona
yardımcısına, oğluna ve oğlunun
borçluyuz, pisliğini örtelim, aklayalım”
arkadaşına “avanta” bilet aldığını
demiyor “nankör” herifler!
ortaya çıkartır…
*
Haşırt diye manşet yapar.
Netice?
*
Uçtu vali.
Buyrun burdan yakın…
*
Manşetteki soru basittir:
Obama çıkıp “Kefilim” demedi. Zart
“Avanta bilet
diye değiştirildi. İnsan içine çıkamıyor
rüşvet değil mi?”
şu anda.
*
*
Vali tutuşur…
Bizim şeref tribünlerine çoluğunu
Yankees’le temas kurup, parayı ödeçocuğunu doluşturan bürokratları, VIP
mek istediğini söyler. Orası “yalakalar
localarında saçını tarayarak poz veren
devleti” olduğu için, Yankees kulübü
generalleri, maçı yazmadığı halde baş
“Reca ederim efenim, ödenmiş kabul
köşeye kurulan gazetecileri, koltuğunu
edelim” diyemez maalesef… Hesapları beğenmediği için kavga çıkaran siyasidenetleniyor. “Kredi kartı numaranızı
leri, el pençe durup ihale kapan kulüp
verin, tahsil edelim” der.
yöneticilerini görünce… “İyi ki ileri
*
demokraside yaşıyoruz” diye mutlu
Vali “ebelek gübelek” der.
oluyor insan.
Çünkü, kredi kartından öderse, ödeme *
tarihi ortaya çıkacak. Yani, maçtan
Demem o ki, değil ıslık...
önce değil, gazetenin manşetinden
Vuvuzela öttürsen hikâye.
sonra mecburen ödemek zorunda
*
kaldığı anlaşılacak.
Sivrisinek eskidendi çünkü…
*
Anlayana davul zurna saz,
Hal çaresi?
anlamayana sazı soksan az.
Vali der ki:
“Çek vereyim!”
21.01.2011 Tarihli Hürriyet Gazetesi’ndeki yazı,
*
yazarından izin alınarak gazetemizde yayınlanmaktadır.
Kıbrıs Milli davasının 3 ölümsüz liderinden biri olan Kıbrıs Türk Cemaat
Meclisi Başkanı Dr. Fazıl Küçük,
ölümünün 27. yılında İstanbul'da anıldı.
Kıbrıs Milli Davası’nın Dr. Burhan Nalbantoğlu ve Rauf Denktaş ile birlikte
önderi olan, Kıbrıs'ta halk arasında Doktor lakabıyla anılan, fakir hastaları ücretsiz tedavi eden ve Kıbrıs Türkleri'nin ilk
siyasi lideri olan Dr. Fazıl Küçük' ü anma
töreni Merter The Green Park Oteli’nde
gerçekleştirildi.
Organizasyonunu Kıbrıs Türk Kültür
Derneği İstanbul Şubesi Başkanı Zehra
Eray ve Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Uğur Özgöker' in yaptığı
toplantıya, Dr. Fazıl Küçük’ün yeğeni ve aynı zamanda şimdiki
KKTC Başbakanı İrsen Küçük ve eşinin yanı sıra çok sayıda davetli katıldı.
Törende Başbakan İrsen Küçük, amcası ve Kıbrıs Türkleri’nin
önderi ve ilk siyasi lideri Dr. Fazıl Küçük ile ilgili duygusal bir
konuşma yaptı.
YUNUS EMRE’DE SINDIRGI HALI SERGİSİ
Balıkesir’e bağlı Sındırgı İlçesi’ne bağlı Üretici Kooperatifi’nin
ürettiği el ürünü kök boyadan yapılan halılar; Bakırköy Belediye
Başkanı Ateş Ünal Erzen’in ev sahipliğinde Bakırköy Belediyesi
Yunus Emre Kültür Merkezi
Çetin Emeç Sergi Salonu’nda
sergileniyor.
9 Şubat tarihine kadar açık
kalacak sergi 08.00-21.00
saatleri arasında gezilebilecek.
Yüzde yüz koyun yününden
elde edilen iplikle yapılan
Sındırgı halılarının desimetrekaresinde 1200-1600 arası ilmek bulunuyor ve her halının
ömrü 150-200 yıl arası değişiyor.
Sergide bulunan halılar ayrıca metrekaresi 250 ile 750 Lira arası
değişen fiyatlarla satılıyor.
SU İÇMENİN DOĞRU ZAMANLAMASI ÇOK ÖNEMLİ
Su içiminin doğru zamanlaması bedenimizin etkinliğini
en üst düzeye çıkarır.
2 bardak su uyandıktan sonra iç organları uyandırır.
( etkinleşmesine yardımcı olur )
1 bardak su yemeklerden 30 dakika önce sindirime
yardımcı olur.
1 bardak su banyodan önce tansiyona yardımcı olur.
1 bardak su uykudan önce kalp krizinden, inmeden korur.
18
BESAM ÜYELERİ YALÇINTAŞ'LA BİRARAYA GELDİ
YASEMİN BAYER
2010 YILINDAN 2011 YILINA KAYARKEN
2010 yılının son haftası yağmurlarla başladı. Yağmur
damlaları insanların üstünden
süzülüp giderken, yaşanmışlıkları da sanki
beraberinde sürüklüyordu.
Sevinçler, hüzünler, hastalıklar, ölümler, doğumlar,
başarılar, başarısızlıklar…
Bu yağmur damlaları
yanağımı ıslatırken, içim acıdı.
Gözlerime söz geçiremiyordum, çünkü onlardan da sular
akıyordu yağmur damlalarıyla
yarışırcasına. Hep yeni yılın
gelişinde elimde olmadan sevinçle birlikte hüzün kaplar
yüreğimi. Zamanı geri alıp
tüm sevdiğim, çok çok
sevdiğim ama ne yazık ki,
yitirdiğim sevgili aile büyüklerimiz ile yaşadığımız yeni
yıllar gelir aklıma. Yaşamın
çok kısa olduğunu hiç
bilemediğimiz ve hep onların
var olacağını sandığımız yıllar!
Sonsuz bir güven ve rahatlıkla
onlara yaslanıp mutlu olduğumuz yıllar! Büyük aileye sahip
olmanın sözle betimlenemeyen muhteşemliği… Salonda büyük bir özenle hazırlanmış çam ağacının yanıp sönen
ışıkları ile hediye paketleri…
Yemek masasının düzeni ve
sevgiyle pişirilmiş yemeklerin
unutulmaz tadı… Mutlulukla
gülümseyen gözler, sevgi ve
saygı dolu konuşmalar…
Fotoğraflar ne güzel belgelermiş meğerse! Fotoğraflar
sanki konuşuyor gibi; o günleri öyle güzel anlatıyor ki…
Çocukluğumuzdan,
gençliğimizden ve tüm aile
fertlerimizden… Yaşamın
fotoğrafını çekmek…
Yaşamın her döneminde sahip
olunan güzel değerlerin
farkında olarak yaşamak
gerek. Kışın yağan karın,
yazın güneşli güzel günlerin,
baharda yeşillenen toprağın,
sonbaharda sararmış solgun
yapraklarla yağan yağmurların değerini bilmek
gerek. Çünkü hepsinde hayatın sevinci gizli… Her
mevsim, her ay, her gün, her
an gelip geçicidir ve hiç biri
birbirinin tekrarı değildir.
Ünlü şair Jorge Lois Borges
“An’lar” şiirinde şöyle der:
“Eğer yeniden başlayabilseydim hayata
İkincisinde daha çok hata
yapardım
Kusursuz olmaya çalışmaz
Sırt üstü yatardım.
Neşeli olurdum, ilkinde
olmadığım kadar.
Çok az şeyi ciddiyetle
yapardım,
Elbette mutlu anlarım oldu
ama
Yeniden başlayabilseydim
eğer
Yalnız mutlu anlarım olurdu.
Farkında mısınız bilmem
yaşam budur zaten
Anlar, sadece anla
Siz de anı yaşayın (…)
Bir şansım daha olsaydı eğer
Ama işte 85’imdeyim
Ve biliyorum…
Ölüyorum…
”Ve yaşamla ilgili eski bir söz
geldi aklıma. Ne demişler:
“Yaşam bir pabuç gibidir,
eğer ayağına uyduramazsan
bütün ömrün “Ahh! Off! “çekmekle geçer.”
Mutluluk, nelere sahip
olduğumuz ve ne olduğumuzla ilgili değildir, önemli olan
yanı başımızdaki sahip olduklarımızın, değerini bilip mutlu
olmaktır. Ama hemen
yanımızdaki ve çevremizdeki
insanları, olayları ve anları
algılamaz, sahip olamadığımız
uzaklardaki şeyler için üzüntü
duyarsak mutlu olmak ne
yazık ki, imkansızdır.
“Define Adası” kitabının
İskoçyalı yazarı Robert Louis
Stevenson verem hastalığına
yakalanır. Yaşadığı zamanda
antibiyotik ilacı daha bulunmamış olduğundan yatağa
mahkum olur. Stevenson’un
giderek şiddetlenen
öksürüğüne karşın karısı
“Hala güzel bir gün olduğuna
inanmanı istiyorum” diyerek
ona moral vermek ister.
Robert Louis Stevenson
pencereden süzülüp duvarlara
vuran güneş ışığına bakıp” Bir
sürü ilaç şişesinin ufkumu daraltmasına asla izin vermeyeceğim” der.
Uzun yıllar sağlıklı, mutlu ve
dinç yaşamanın tek şartı yaşama gülümseyen gözlerle bakmak… Hava ister yağmurlu,
karlı isterse de güneşli olsun,
pek fark etmez.
Hepimiz hala güzel bir günün
olduğunu bilmeliyiz…
Ne dersiniz? Haksız mıyım?
Bilgi Eğitim Sosyal Araştırmalar
Merkezi (BESAM) üyeleri kahvaltılı bir
toplantıda Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş’la bir araya geldi.
Yoğun katılımla Merter’de
bulunan ZOE otelde
gerçekleşen kahvaltılı
toplantının açılış
konuşmasını
yapan dernek
başkanı
Mehmet Nuri
Kaynar, asıl
amaçlarının
eğitimli insanlar
yetiştirmek olduğunu
söyleyerek “Kuracağımız “Bilgi Enstitüleri”
ile eğitimli insanlar yetiştirmeyi,
toplumun Bilgi Temellinde
Kalkınmasını, gelişmesini hedeflemekteyiz.
Medeniyetin
gelişmesinde
etkili olmuş,
iz bırakmış,
şahsiyetlerin
tanıtımı ve
anlaşılması için
çalışmalarda bulunarak geçmişin birikimi
üzerine geleceği inşa etmek
amacındayız” dedi.
Öncelikli hedeflerinin yerel bölgeler
olduğunu söyleyen Kaynar, konuşmasını “Türkiye'yi bir an önce çağlar
üzerinden sıçratarak Bilgi Toplumu
seviyesine çıkarmayı,
Cumhuriyetimizin 100.yılını
ifade eden 2023 yılında
güçlü, lider ülke
Türkiye hedefini
gerçekleştirmeyi,
ülkemizin ve milletimizin hayatına yön ve şekil
veren eğitim
alanında milli
duruş ve görüş
ortaya koymayı, bu
alanlarda kamuoyunu
bi-limsel verilere da-yalı
olarak milli çıkarlarımız doğrultusunda aydınlatmayı
amaçlayan kısa adı
BESAM olan Bilgi,
Eğitim ve Sosyal
Araştırmalar
Merkezi,
Marka Adı
‘Türkiye Bilgi
Enstitüsü’ olan
bir dernek kurmuş bulunmaktayız”
seklinde sürdürdü.
Oturum başkanlığını AraştırmacıYazar ve Strateji Uzmanı Yüksel
Akan’ın yaptığı toplantının konuşmacısı ise Prof. Dr.
Nevzat Yalçıntaş oldu.
Yalçıntaş, konuşmasının ardından
katılımcıların sorularını
cevapladı. Toplantıya
katılanlar arasında
İstanbul Vali Yardımcıları Mustafa Altıntaş
ve Ali Kazgan’ın yanı
sıra Mülkiye Baş
Müfettişi Mustafa
Öztürk, ilçe kaymakamları, belediye
başkanları ve dernek
üyeleri yer aldı.
19
Bakırköy Belediyesi Özel Kalem Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan Çözüm Masası
haftanın 7 günü 24 saat hizmet vererek Bakırköylüler’in şikayetlerine çare oluyor.
BAKIRKÖY BELEDİYESİ ÇÖZÜM MASASI 7 GÜN 24 SAAT HİZMET VERİYOR
Esra ERDOĞAN
OSMANCIK KALSIN MI GİTSİN Mİ?
Öyle bir geçer zaman ki de Osman karakterini
oynayan çocuk, iki pedagog ve iki psikologa
rağmen davranış bozukluğu sergiliyormuş.
Aman ne tuhaf…
Çocuklar 7 yaşını doldurduklarında gerçekle
gerçek olmayanı tam olarak ayırmaya başlarlar aslında ki bu çeşitli araştırmalara göre 9
yaş civarında da tam olarak oturur. Dizi de
Osman’ı oynayan çocuk ise en fazla 5 yaş
civarında görünüyor.
Çocuk ağlıyor, bağırıyor, aile içi şiddeti görüyor (o sahneler de olmasa bile sonradan
seyrediyor) ve bunun üzerinden dizi prim
yapıyor. Çünkü çok gerçekçi oynuyor ve tüm
Türkiye’yi ekran başına kilitleyip, reytingleri
yükseltiyor.
Peki, ama nasıl bu kadar gerçekçi oynuyor…
Aslında oynamadığı için bu kadar gerçekçi…
Çocuk rolü yaşıyor, anlasanıza. Bu nedenle de
bize çok gerçek görünüyor, onun da o an ki
gerçekliği o olduğu için bu kadar doğal ve
yapmacıksız bir oyun sergiliyor Osman. Buna
karşılık da dizi başı 2000 TL. aldığı söyleniyor.
Oysa Osman için ileri de psikologlara
yapacakları ödemenin bunun çok üzerinde
olacağının farkında bile olmayan aile çocukluk
dönemlerini bilmediğinden olsa gerek bu yaşta
ki oğullarını dizi de, hem de böylesine dramatik bir dizi de oynatıyorlar.
Oysa dizi de Ali kaptan rolün de ki şahıs bu
diziyi çocuklarına seyrettirmediğini, çocuklarının onu o rolde görmekten dolayı sosyal bir
travma alacağını söyleyerek son derece bilinçli
bir tutum sergiliyor.
Bu saydığım nedenlerin tamamından dolayı
Osman’ın dizide vefatı yaşamına sağlıklı
devam etmesi için zaruridir. Sette çıkan sorunlardan ve Osman’ın bu küçük yaş da gelen
şöhreti kaldıramamasından dolayı da
muhtemel çözüm yönetmen ve senarist tarafından şimdiye kadar önerilmiş olmalıdır.
Ancak tüm bu sonlandırma bile 7 yaş üstü
çocukların şimdiye kadar olan bölümler dâhil
diğer bölümleri de seyrediyor olmalarına mani
olma-yacaktır. Dizi defalarca verilecek ve televizyon karşısında yaş sınırlaması olmaksızın bir
dolu yavrumuz bu felaket senaryosunu seyrederek aynı sosyal travmayı almaya devam edeceklerdir.
En önemli unsurlardan biri 7 yaş altı çocuklar
diziyi nasıl seyretmemeli ise ( bence 9 yaş altı)
bu tarz diziler de oynatılmamalıdır.
RTÜK, akıllarına esti diye Muhteşem Yüzyıl‘ı
yasaklama kararı alacağına Kanuni’ yi bırakıp,
daha önem arz eden yeni nesiller için Osmanları yasaklamalıdır.
YEDİKULE PSİKİYATRİ KLİNİĞİ/Bakırköy
0212 444 80 81
Saygılarımla...
İlçe halkından gelen başvuru,
istek ve önerileri en iyi ve en
hızlı şekilde değerlendirmek
amacıyla kurulan çözüm
masasına bir yılda 1300 başvuru yapıldı ve başvuruların
yüzde 80’den fazlası çözüme
kavuşturuldu.
Bakırköy Belediye Başkanı Ateş
Ünal Erzen, Bakırköylülerin
bürokratik engellere takılmadan birebir karşılarında
muhatap bulmak suretiyle
belediye ve diğer kamu kurumlarını ilgilendiren isteklerini,
dilek, şikayet ve önerilerini
çözüm masası kanalıyla aldıklarını ifade ederek, “ Bir yılda
çözüm masamıza yaklaşık
1.300 başvuru oldu ve bu
başvuruların %80’den fazlası
çözüme kavuşturuldu. Çözüme
kavuşturulamayan başvurular
ise daha çok belediyemizin
çözüm noktasında olmayan
isteklerdir. Çözüm masamıza
gelen başvuruları, ilçe halkının
yönetime katılmasını
sağladığı için çok önemsiyorum. Çözüm masası
ayrıca ev eşyası ihtiyacı
olan yurttaşlarımıza
yardım etmek isteyen
vatandaşlarımızın, arz
ettikleri malzemeleri
ihtiyaç sahiplerinin evlerine teslim etmelerini de
sağlamaktadır. Bakırköylü
yurttaşlarımız çözüm
masasına;
414 9 777
numaralı telefondan,
[email protected]
mail adresinden, belediyemiz
web sitesindeki online işlemler
tuşundan çözüm masasını
seçerek ulaşabilirler. Ayrıca
belediye ana binasının yanında
bulunan ahşap iki katlı binanın
girişindeki çözüm masasına
gelerek bizzat başvurularını da
yapabilirler. 9 kişilik ekibimiz
gece-gündüz çalışarak
Bakırköylülerin istek, talep,
şikayet ve çözüm önerilerini titizlikle almaktadır.” dedi.
“ÇAKMA SARIŞIN
OLDUM AMA HALA
SEVGİLİM BENİ BEĞENMİYOR ÇÖZÜM ÖNERİNİZ NE?”
Çözüm masasına gelen
bazı isteklerin çok ilgi
çekici olduğunu da söyleyen
Belediye Başkanı Ateş
Ünal Erzen, “Çözüm masasından gelen haftalık raporlara
baktığımda bazen insanı çok
gülümseten komik istekleri de
görebiliyorum. Mesela bir
vatandaşımız “Çakma sarışın
oldum ama hala sevgilim
saçlarımı beğenmiyor. Çözüm
öneriniz ne olabilir, saçlarımı
ne renge boyatayım?” bir
diğerinin “Kuş gribi tehlikesi
hala geçmedi ve Cumhuriyet
Meydanı’nda çok fazla sayıda
güvercin var, belediye kuşların
bulunduğu yere tente koyabilir
mi?” bir ilginç istek de “Köfteci
yoldan gelen geçene zorla
köfte satıyor. Ben sabah-akşam
köfte yemek zorunda mıyım?”
şeklinde sıralayabilirim. Tabi
bu isteklere yapabilecek bir
şeyimiz yok.”şeklinde açıklamada bulundu.
Bakırköy Belediyesi, İŞKUR (Türkiye İş Kurumu) başvurularını
belediye yan binada bulunan çözüm masasında kabul ediyor.
İŞKUR BAŞVURULARI BELEDİYE’YE YAPILACAK
Bakırköylülerin ayağına hizmet götürme
anlayışında olduklarını i belirten Bakırköy
Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen, “Bakırköy’de
sosyal belediyecilik uygulamalarına devam ediyoruz. Yaptığımız çalışmalara bir yenisini ekleyerek İŞKURbaşvurularını belediyemizin ana
binasının
yan
tarafındaki
ahşap
binada
bulunan
çözüm
masasında
kabul etmeye
başladık. Burada Bakırköylülerin İŞKUR’a
işe giriş başvuruları, işsizlik
sigortası kayıtları yapılıyor.
Ayrıca bu noktaya başvuran yurttaşlarımıza İŞKUR’un açtığı
kurslarında bilgilendirmesini yapıyoruz.” dedi.
BAKIRKÖY’DE İSTEYEN HERKES SPOR YAPABİLİYOR
Bakırköy Belediyesi Atatürk Spor ve Yaşam Köyü,
Bakırköylü genç, yaşlı her yaştan insana spor
yapma imkanı
sağlıyor.
Bakırköy
Belediyesi
tarafından
Osmaniye
Mahallesi’nde
hizmete açılan
Bakırköy
Belediyesi
Atatürk Spor ve
Yaşam Köyü’nde
herkesin spor
yapabileceği
ortamı oluşturduklarını
belirten Bakırköy
Belediye Başkanı
Ateş Ünal Erzen, “Bakırköy Belediyesi Atatürk
Spor ve Yaşam Köyü’nde kapalı yüzme havuzu,
1 suni çim futbol sahası, 4 açık tenis kortu, 1 çim
futbol sahası, kapalı spor salonu, basketbol
sahası, voleybol sahası, bocce tesisleri, engelliler
koordinasyon
merkezi,
sosyal
tesisler,
TEGV Parkı,
oyun alanları bulunuyor. Ayrıca
kapalı tenis
kortunun da
inşaatı devam ediyor. Bakırköy’de herkesin spor
yapabileceği ortamı oluşturduk. Sporun yapıldığı
yerde şiddet olmadığına inanıyorum. Bu yüzden
Bakırköy’deki 25 amatör spor kulübüne de her
türlü desteği veriyoruz.” dedi.
20
BAKIRKÖYLÜLER KENT EKRANIYLA
BİLGİLENİYOR
Bakırköy Belediyesi, Bakırköy’ün
değişik noktalarına koyduğu “Etkileşimli Kent Ekranı”yla vatan-
“Belediyemizin faaliyetlerini etkin
bir şekilde yurttaşlarımıza ulaştırmak amacıyla Bakırköy İstasyon
daşlarını bilgilendiriyor.
Bakırköylüler, dokunmatik olarak
tasarlanan Etkileşimli Kent
Ekranı’ndan belediyeye ait bilgilere ulaşabiliyor aynı zamanda
da internetten yararlanabiliyor.
Öncelikli olarak Bakırköy
Caddesi’ne 2 tane ve 1 tane de
Atrium Alışveriş Merkezi’ne olmak
üzere toplam da 3 tane ‘Etkileşimli Kent Ekranı’ koyduk. Burada vatandaşlarımız belediyemizin
web sayfasına girip belediyenin
faaliyetlerini öğrenebiliyorlar, her
türlü e-belediye
işlemlerini
yapabiliyorlar.
Ayrıca kent
ekranından o
günkü nöbetçi
eczanelere bakabiliyorlar,
aradıkları bir
işyerinin telefonlarına ve
adreslerine
ulaşabiliyorlar,
internete girip
web sayfalarında sörf yapabiliyorlar, günlük gazeteleri
okuyabiliyorlar,
cihazın
üzerindeki kameradan anı
fotoğrafı çektirip maillerine
ya da telefonlarına gönderebiliyorlar, müzik
dinleyebiliyorlar. Kısacası
vatandaşlarımız
evlerindeki
internetten ne
gibi işlem
yapıyorlarsa
etkileşimli kent
ekranından da aynısını yapabiliyorlar. Bakırköylülerden büyük
ilgi gören etkileşimli kent ekranı
sayısını kısa süre içerisinde 20’ye
çıkartacağız.”
Belediyesi’nin faaliyetlerini etkin
şekilde vatandaşa ulaştırmayı
amaçladıklarını belirten Bakırköy
Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen,
Etkileşimli Kent Ekranı’yla ilgili
şunları söyledi:
Ebuziya Caddesi’nde bir büfe daha kondu
YÜRÜYECEK YER KALMADI
Bakırköy Cumhuriyet Meydanı’ndan
sahile inen yol üzerinde bulunan
Ebuziya Caddesi’nde yeni bir büfe açıdı.
Büyükşehir Belediyesi sorumluluğundaki
Ebuziya Caddesi’nde bulunan diğer
büfelerin yıkılacağını her seferinde dile
getiren Büyükehir Belediye Başkanı Kadir
TOPBAŞ’ın bu büfenin yapılmasına nasıl
izin verdiği merak ediliyor.
Yeni büfe tüm vatandaşların gözü
önünde iki gün içinde monte edilerek
hizmete hazır hale getirildi.
21
TAYFUR SÜNER’DEN BASIN AÇIKLAMASI
CHP Antalya Milletvekili Tayfur Süner Bir süre önce
TBMM’ye verdiği Ataköy’e yapılan yakıt tankları ile
ilgili soru önergesine henüz cevap alamamışken
Ayamama Deresi kenarına yapılacak huzur Evi,
Kadın Erkek eşitliği ve Ataköy’e THY tarafından yaptırılan yakıt tankları ile ilgili basın
açıklaması yayınladı.
ZÜLKANÝ SÝRMEN
UNUTMA BİZİ…
Uğur Mumcu’nun ölüm yıl dönümünü
Türkiye’nin her yerinde törenlerle andık
ve onun gösterdiği yolda yürümeye
devam ediyoruz. Uğur Mumcu’nun
katledilişi gözlerimizin yaşlarını bir daha
döktü. Yıllar önce kaleme aldığı bir yazıda tüm dostlarına, arkadaşlarına,
gençlere ’ ey halkım unutma bizi’ diye bir
yazı yazmıştı. Bu yazıda Türkiye’nin geleceği açısından endişelerinin olduğunu
dile getirmiş, tırmanan terör örgütlerine
karşı ve hayali ihracatçılara aman vermemişti. Sonunda tuzağa düşürüp
kalemini kıramadılar ama vücudunu
parçaladılar. Türkiye bu acıyla yıllar sonrasına geldi. Daha nice Türk aydınları
katledildi. Fakat şunu unutmamak
gerekiyor insanın beynine kazınan fikirler
hiçbir zaman yol olamaz.
Ey halkım unutma bizi…
Bu yazıda, gençlerin Türkiye
üzerindeki gerçeklerini görmesini, insanca yaşamasını Atatürk ün çizdiği yolda
ilerlemesi ve uluslar arası platformda
Türkiye’nin gerçeğinin bilinmesinin fikrini
ortaya koydu. Biz ise Türk aydınlarını
ancak ölüm yıldönümlerinde bir araya
gelip anıyoruz. Uğur Mumcu ve diğer
Türk aydınlarını her zaman anacağız.
Türkiye’nin geçiş döneminin artık
2011 haziran seçimlerine bağlı. Yaklaşan
genel seçimlerin Türkiye’nin kaderini
belirleyeceği ve uluslararası piyasalarda
Türkiye’nin yerinin neresi olacağı belli
olacak. Bu seçimlerin diğer seçimlere hiç
de benzemeyeceği apaçık ortada. Siyasi
partilerimiz kendi donanımlarını yapıp
halkın karşısına yepyeni bir yüzle çıkacak
ve artan oy oranıyla Cumhuriyet Halk
Partisi (CHP)’nin diğer seçimlere göre
%35 -38 ve hatta %40 oranında oy alacağı kesin. Burada halkın isteklerine
cevap verebilmek çok önemli. Diğer partilerde bu duyarlılıkla seçim gezilerini
yapıp haziran ayında her şeyin ortaya
çıkacağı ve ekonominin bu seçimlerde,
halkın daha da, fakirleşeceği belli. Çünkü
yapılan harcamaların faturasını halk
ödüyor.
Örnek bir aile;
Dedeleri babaları Avşar göçmeni
olarak Orta Asya’dan Türkiye’ye gelen,
duyarlı bir aile olarak Türkiye’deki
yaşamlarını sürdüren Ahyan Avşar
kardeşimizin yaşamı boyunca Türkiye’nin
bir adım öne gitmesini kendi olanaklarıyla sağlayan ve gençlere daima bir adım
ileri gidin, Türkiye’yi en üst düzeye el
birliğiyle çıkaralım diyen Ayhan Avşar
kardeşimiz gibi gençlere Türkiye’nin ve
siyasetin ihtiyacı vardır.
Her şey gönlünüzce olsun...
İstanbul’da bulunan Ayamama
Deresi, hepimizin bildiği gibi
yoğun yağışlar sonrasında taşmakta ve dere yatağına yapılan
yapılar, oluşan selin ortasında
kalmaktadır. Son olarak Eylül
2009’da yaşadığımız elim olaylar
kimsenin hafızasından silinmemiştir. Oluşan yoğun yağış
sonunda dere taşmış ve 31 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. O
zamanlar, Sayın Başbakan “Ayamama Deresi’nin yatağındaki ve
kenarındaki bütün yapıları yıkacağız. Artık vatandaşlarımız burada ölmeyecekler”
şeklinde açıklama yapmıştı. Fakat ne yazık ki
yaşanan bu felaketler Sayın Başbakan’a ders
olmamışa benziyor. Geçen süre zarfında buradaki
yapıların büyük kısmı yine yerlerinde kalmıştır. AKP
Hükümeti yerlerinde duran yapıların yanına, yeni
yapılar kondurmakta ve tehlikenin resmen önünü
açmaktadır.
Sayın Başbakan, son Anayasa referandumundan
önce yaptığı konuşmalarda, kadınlarımızın haklarına
ve kadın – erkek eşitliğine değinmekteydi. Hatta
Anayasa’da yapılan değişiklikle “mezhep ve benzeri
sebeplerle ayırım gözetmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet
bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yüküm-
lüdür” maddesine ek olarak “Bu maksatla alınacak
tedbirler, eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz” şeklinde bir ibare eklenmişti. Sayın
Başbakan’ın yaptıkları ile söyledikleri birbirini tutmamaktadır. Kadınlarımızın, özellikle düşkün kadınlarımızın barınacağı “Kadın
Sığınma Evini” karasineklerin
ve sivrisineklerin yuvası olan
dere kenarını mı reva
görmektedir? İnsanların selde
canını kaybettikleri yeri mi
reva görmektedir? İşte AKP
Hükümeti’nin ve Sayın
Başbakanın kadınlarımıza
verdiği gerçek değer budur.
Bununla birlikte, yine Ayamama Deresi’nin kenarına,
Atatürk Havalimanı pistinin
hemen yanına yapılan 5 bin
tonluk 7 adet yakıt tankında
da benzer tehlike bulunmaktadır. Özellikle Ataköy’ün 7. Ve
8. Kısmının adeta içinde olacak şekilde, dere yatağına yapılan tankların olası bir patlama sonunda
Ataköy’de yaşayan on binlerce vatandaşımızın canlarının ve mallarının tehlike altında olduğunun bilinmesi gerekmektedir.
Buradan Sayın Başbakan’a seslenmek istiyorum.
Kadınlara sadece sözde değil, özde verdiğin değeri
göstermek için Ayamama Deresi’nin kenarındaki
“Kadın Sığınma Evi”ni; Ataköy’deki vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğine verdiğin değeri
göstermek için de Atatürk Havalimanı ve yerleşim
birimlerinin içinde kalan yakıt tanklarını güvenli
başka bir bölgeye taşımanız gerekmektedir. Sizi
acilen göreve davet ediyorum.
“DÜŞÜNEN ADAM”IN TÜRKİYE SERÜVENİ
Türk psikiyatrisi ve Bakırköy Prof.
Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı
ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin
(BRSHH) simgesi
haline dönüşen
ve dünyanın en
çok tanınan eserleri arasında yer
alan August Rodin’in “Düşünen
Adam” heykelinin
1951’den
günümüze
Türkiye’deki
serüveninin
anlatıldığı, “Bir
Simgenin Öyküsü
Düşünen Adam
Heykeli Sergisi”
açıldı.
“Bir Simgenin Öyküsü Düşünen
Adam Heykeli Sergisi”nde,
Türkiye’de ‘akıl hastalığı’, ‘akıl
hastanesi’ ve Bakırköy ile
özdeşleşen “Düşünen Adam”
heykelinin yazı ve fotoğraflarla
60 yıllık renkli bir hikayesi
anlatılıyor.
Açılışta konuşma yapan BRSHH
Başhekimi
Doç. Dr.
Erhan
Kurt,
serginin;
dünyanın
ve
Türkiye’nin
en çok
tanınan
eserlerinden
biri olan “Düşünen
Adam” heykelinin
hikayesi ve
Türkiye’deki imgesel
değerini, bir sanat
eserinden bir logonun ortaya çıkış
sürecini ve bundan hareketle
toplumsal izlenimlerini sunmak
amacıyla gerçekleştirildiğini
söyledi.
BRSHH 1170 Yataklı Bölüm Personel Lokantası’nda açılan sergi,
Rodin’in, insanlığın belleğinde
yer etmiş olan bu heykelinin
Bakırköy’deki kopyasının (yapılış)
öyküsünü, heykel ve kahramanları hakkında az bilinen gerçekler, Türkiye’de kazandığı anlamları ortaya koyuyor.
Sergi hafta içi 9.00-16.00 saatleri
arasında gezilebilecek.
22
Ataköy Sinan Erdem Kapalı Spor Salonu’nun resmi açılışı yapıldı
KISA SÜREDE DEĞİL 17 YILDA BİTİRİLDİ
Ataköy’de yapımı 17 yıldır devam eden kapalı spor salonunun resmi açılışı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın
katılımıyla yapıldı.
Başbakan Erdoğan açılışta yaptığı konuşmada spor salonunun kısa sürede tamamlandığnı söyledi. Oysa bu salonun temeli 1994 yılında atılmıştı...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, salonla ilgili şunları
söyledi: “Sinan Erdem Spor Salonu Türkiye´nin bir
numaralı spor salonu ve toplam hacmi 15 bin kişi. Bu
spor salonumuz gerçekten göğsümüzü kabartan bir
eser olarak basketbol şampiyonasına ev sahipliği
yaptı. Bu salon ülkemizin yüz akı ve çok kısa sürede
tamamlandı. Bütün bu eserlerin, bu hizmetlerin,
İstanbul'umuza hayırlı olmasını diliyorum. Adam olur
ki, koya dünyada hayırlı bir eser, eseri olmayanın,
gör ki yerinde yeller eser.
Sinan Erdem Spor Salonu’nun maliyeti 71 Milyon TL
KADİR TOPBAŞ 1996 YILINDA BU SALON İÇİN
“...32 bin kişilik kapalı spor salonunun
yer seçimi oldukça yanlıştır. Olimpiyat
için de olsa bu tesis için yanlış yer
seçilmiştir....
iŞTE 1996 TARİHİNDEKİ KONUŞMASI:
Aralık 1996 yılında o dönem Bakırköy Belediye Başkanlığı
seçimlerinde Refah Partisi’nden aday olan Mimar Kadir
Topbaş, bir sorumuz üzerine gazetemize yaptığı açıklamada, ‘’Ben teknik eleman olarak şunu söyleyeyim. Kaçak
yapı olayı ayrı değerlendirilmelidir. Kaçak yapı öncelikle
ilçe belediyesinin tavrı ile ilgili bir konudur. Evraklarda
görüldüğü gibi bizzat belediye mahkemeye bu yapıların
kaçak olduğunu bildirmiştir. Yapması gereken yasaları
uygulayıp bu kaçak yapıları ortadan kaldırmaktır. Şehir
merkezindeki bu alanların zaten yoğunluğu had safhada
olan, .alt yapısının ve ana arterlerin yeterli olmadığı bir
bölgede 32 bin kişilik kapalı spor salonunun yer seçimi
oldukça yanlıştır. Olimpiyat içinde olsa bu tesis için yanlış
yer seçilmiştir. Esasında İstanbul’un şehir merkezi yoğunluğa doymuştur. Bu tip hizmetlerin şehir dışına taşınması
lazım. Ali Sami Yen’in verdiği sıkıntıyı hep birlikte yaşıyoruz. Bu tesisin yapıldığı Ataköy, bulunduğu bölge
itibariyle kendi yerleşim birimlerine yeterli olmayan yol,
ulaşım güzergahına sahip. Haftanın belli günlerinde dahi
olsa böyle bir yoğunluğu getirdiğiniz zaman hem sahil yolu,
hem de E-5 yolu biter. Çok yanlış bir yer seçimi
yapılmıştır.’’ diyordu. Ve o dönemde Anakent Belediye
Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanlığını da yapan
Kadir Topbaş, bu işe bir an önce ‘’DUR’’ demenin gerektiğini, bunun içinde elinden gelen her şeyi yapacağını belirtiyordu.
BİLMEYENLER İÇİN
Ataköy planlanırken spor tesisleri mahalle içine alınmamış.
Burada oturanların spor yapabilmesi için 150 dönüm arazi,
spor kompleksleri yapılması için sadece Ataköylülere
ayrılmıştı. Daire satın alanlar bunu biliyordu. Ancak Emlak
Bankası daha sonra bu taahhütlerini yerine getirmedi.
Emlak Bankası, Ataköy’ün ilk yılları olan 1964’lerden verilmiş ‘’Halka Açık Spor Alanları’’ vaadini gerçekleştirmek
için Şirinevler girişinden Ataköy’e girişin sol tarafında
kalan ve Ataköylülere ait olan toplam 150 dönüm bir alanı
gençliğe tahsis etmiş ve gençlik adına bu maksatla yapılacak tesisleri gerçekleştirmek içinde 09.09.1986 tarihinde
yapılan protokolle bu araziyi bedelsiz olarak Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğü’ne, (eski adıyla Beden Terbiyesi
Genel Müdürlüğü) devretmişti.
Yapılan protokole göre, devredilen arazinin tamamının
üzerinde tamamen spor tesisleri yapılacak. Bunun dışında
hiçbir inşaat ve tesis yapılmayacak.
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, kendisine spor kompleksi yapılsın diye verilen yerin tamamını veya bir
bölümünü özel veya resmi kurumlara devredemeyecek,
kiraya veremeyecek. Konut niteliğinde hiçbir inşaat yapılmayacak. Yapılan tesisler Ataköy’ün mimarisine uygun
olacak. Yapılacak uygulamalardan Emlak Bankası haberdar
edilecek ve vize alınacak. Bu koşullar yerine getirilmediği
takdirde arsa Emlak Bankası tarafından geri alınacaktı.
Fakat yıllar içinde birçok kez protokol şartları ihlal edilmesine rağmen her nedense kimse bu ruhsatsız ve kaçak
yapılaşmaya dur diyemedi.
‘’1993’ün mega projesi, 2000’li yılların salonu’’ gibi sloganlarla tanıtılan tesislerde, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü
tarafından 2 bin 800 metrekarelik alanın Olimpiyat Vakfı’na
devredilmesi sonucu, Sinan Erdem Kapalı Spor Salonu
için koskoca 6 dönüm içinde otopark yeri kalmadı. Elde
kalan 3 bin 200 metrekare üzerinde 1 kapalı havuz, bin
500 kişilik bir salon, 3 adet futbol sahası inşa edilip, 2 adet
açık yüzme havuzu projeye ek olarak ilave edildi.
Devir tarihinden sonra, Olimpiyat Vakfı’nın başkanı Sinan
Erdem, Genel müdürlükte devir yasağına rağmen 2 bin 800
metrekarelik köşe başını verdi ve ruhsatı olmayan Olimpiyat Evi’nin temellerini attırdı. Emlak Bankası bu mücadelesinde haklı olarak, üç ayrı sözleşme ihlaliyle dava açtı. ve
bedavaya giden arazinin tekrar kendisine verilmesini istedi.
Öncelikle taraflar arasındaki protokolün ilk maddesinde yer
alan devir yasağına rağmen Olimpiyat Evi’ni diken Olimpiyat Vakfı’na itiraz edildi, daha sonrada Olimpiyat Vakfı’nın
yönlendirmesi ile yapılan ve Ataköy’ün çevre dokusunu
katleden spor müsabakalarında 17 bin 500, sanatsal gösterilerde 32 bin kişi kapasiteli Sinan Erdem Kapalı Spor
Salonu’na karşı çıkıldı. Banka, tesislerin arasında kendisine
şube yeri olarak ayrılması gereken 120 metrekarelik lokal
yerini dahi alamadı. Bu üç sözleşme ihlali nedeniyle Emlak
Bankası tarafından Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü aleyhine 04.04.1994 tarihinde tapu iptal ve sicil davası açıldı.
Dava Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde
bakıldı.1995 yılında ise, arazi üzerinde bulunan ve amatör
sporcuların kullandığı toprak saha kapatıldı. Çim saha ise
bir spor kulübüne 10 yıllığına kiralandı. Başta Ataköylüler
olmak üzere amatör sporcular kapı dışarı edildi. Ayrıca
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü arsanın ortasına 32 bin
kişilik kapalı spor salonu yapmaya başladı. 345 aracın
dışında otoparkı olmayan bu salonu yapabilmek için
Siyavuşpaşa deresinin mecrası değiştirildi. Ve bunun
sonucunda 5. Kısım ve 11. Kısım defalarca sular altında
kaldı. Ve Kalmaya devam ediyor. Bunun nedeninin başında derenin mecrasının değiştirilmesinin olduğunu uzmanlar
belirtiyor.
Bakırköy Belediyesi’nin 14 Nisan 1995 tarih ve
5597 yaprak no ile tuttuğu yapı tatil tutanağında şu ifadeler yer alıyordu: ‘’Yapılan kontrolde meskun yerdeki atletizm sahası inşaatının projeye ruhsatsız olarak faaliyette
bulunduğu. Yukarıdaki yeri ve tutanak durumu ile ruhsatsız
olduğu tespit edilmiş bulunan yapının 3194 sayılı imar
kanununun 27-32 maddelerine dayanılarak durdurulmuş
olduğunu, mühürlenerek faaliyeti durduruldu’’
1995 Ekim ayında dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel tarafından ruhsatı olmayan Olimpiyat Evi’nin
temeli atıldı.
Bakırköy Belediye Başkanlığı İmar ve Planlama Müdürlüğü
tarafından 2 Kasım 1995 yılında Bakırköy 1. Asliye Hukuk
Mahkemesi’ne gönderilen, 20.10.1995 tarih ve 1994/244
esas nolu yazıda ise şu ifadeler kullanıldı: ‘’Ataköy eski
1107 ada, 1 parsel; yeni 251 ada, 25 parsel sayılı yerde
olimpiyat tesislerine ait onaylanmış projelerin, ilgili yazınızla mahkemenize gönderilmesi istenilmektedir. İmar işlem
dosyasında yapılan tetkik neticesinde adı geçen
yerdeki yapılara ait TASDİKLİ PROJELERE RASTLANMAMIŞ olup KAÇAK ve PROJESİZ OLARAK yapımı
devam eden bazı tesislerin faaliyeti müdürlüğümüzce
durdurularak mühürlenmiş 3194 sayılı yasal işlemlere
devam olunmaktadır.’’
Alınan tüm bu kararlara rağmen inşaatın yapımına
devam edildi. Bakırköy Belediyesi bu kaçak binaların
yıkımını gerçekleştiremedi.
Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, 28.03.1996
günü kaçak tesislerle ilgili mahallinde keşif kararı
verdi. Ve dosya içeriğine göre, bu yapılarda herhangi
bir ruhsat, yasal düzenleme, yerel yönetim ve tasdikli
proje olmadığı dikkate alınarak yerinde yeniden ölçümleme
yapılması ve kroki çıkarılması için bilirkişi heyeti teşkil
olundu. Heyet, tüm tesislerin resmi senede uygun
olduğunu rapor ediyor. Ve yapılmakta olan tesisleri halkın
toplu spor yapmasına uygun olarak kabul edip, görevini
tamamlıyordu. Bilir-kişinin çözemeyeceği tek sorun resmi
senet hilafına, Olimpiyat Vakfı’na yapılan 2 bin 800
metrekarelik, haksız devirdi. Olayda Olimpiyat Vakfı’na bir
satış yapılmadığı, sadece intifa hakkının devri suretiyle
kullanım imkanı sağlandığı belirtildi. Bu ifadeyle, mahkeme
davanın başından beri gelen seyrine uygun olarak tüm
sorunları kolayca aştı. Yapılan işlemin bir satış değil, kullanım hakkının verilmesi olarak yorumlandı. Bu nedenle
resmi senet hiçbir konuda ihlal edilmemiştir denildi. Halbuki dava konusu protokolde, tüm tesislerin sözleşme amacına uygun olarak bizzat Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nce yapılacağı, arazinin hiçbir kısmının başka kurum
ve kişilere devredilemeyeceği açıkça belirtilmişti. Bu devir
sözcüğünde asla satış veya kullanım hakkı diye bir ayrım
yer almamıştı. Ve Bakırköy 1. Asliye Hukuk Hakimliği bu
kritik noktayı, böylesine kim-seye zarar vermeden yorumlayarak, Emlak Bankası’nın davasını reddetti. Gençlik ve
Spor Müdürlüğü’nü ve Olimpiyat Vakfı’nı haklı buldu.
1997 yılında kaçak inşaatları yasalar değil, parasızlık durduruyordu.
2000 yılının Haziran ayında, Spordan Sorumlu Devlet
Bakanı Fikret Ünlü’nün onayı ile Olimpiyat Oyunları Düzenleme Kurulu tarafından kaçak inşaatın çatısının inşası için
devlet kasasından 5 milyon dolar ödeniyordu. Ve o zaman
Olimpiyat Komitesi’nin en eski üyesi olan Erdoğan Arıpınar
Ataköy Gazetesinin yayınlarını kastederek şu düşündürücü
ifadeleri kullanıyordu:
‘’Niye bunların üzerine gidiyorsunuz. Bakırköy Belediyesi’nin o kadar yanlışı var ki onların üzerine gidin. O binalar
kaçak ama kimse yıkamaz. Yıkmaya cesaret edemez.’’
Ataköylülerin spor alanlarında aldıkları 2 bin 800
metrekarelik yerde yüz milyarlar harcayarak yaptırdıkları
kaçak ve ruhsatsız binada günlerini geçiren komite
üyeleri ilk kötü puanı Ataköy’e yapmaya kalktıkları 32 bin
kişilik Sinan Erdem Spor Salonu yüzünden alıyor ve 2004
Olimpiyat Oyunları’na büyük umutlarla hazırlanan Olimpiyat Komitesi, elemelerde ilk 5’e dahi giremeyerek adeta
hezimete uğruyordu.
2007 yılının Mart ayında ise İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı Kadir Topbaş, yıllardır yapımı süren ve bir türlü
bitirilemeyen ruhsatsız ve kaçak binaların tamamlanması
için 25 trilyonluk kaynak oluşturularak tesislerin biteceği
müjdesini veriyordu.
Ve yıl 2011 tam 17 yıldır yapımına devam edilen, sadece
345 araçlık otoparkı bulunan ve geliş-gidişlerin sadece 4.
Kısım ile O-2 ve sahil yolu bağlantıları 10 metre
genişliğindeki yollardan sağlanacak olan Sinan Erdem
Kapalı Spor Salonu’nun, faaliyete geçmesinin ardından ne
tür sorunlara yol açacağını görmemek için kör ve sağır
olmak gerekiyor.
23
Nerede kaldı anayasanın eşitlik maddesi? Hiçbir kimseye, zümreye, kuruma ayrıcalık tanınmaz maddesi
DERSHANELERE BU AYRICALIK NİYE?
YÜKSEK ÖĞRENİM KREDİ VE YURTLAR KURUMU KANUNU VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK
YAPILMASI HAKKINDA KANUN: “Özel eğitim kurumları mevzuatına uygun olmak kaydıyla işyeri
açma, çalışma ruhsatı bakanlıkça verilir. Bakanlık bu yetkisini valiliklere devredebilir.’’
maddesini koydurttular.
Dershaneler sonuçta dediklerini yaptılar.
Hükümette “anayasanın eşitlik maddesi. Hiçbir
kimseye, zümreye, kuruma ayrıcalık tanınmaz”
maddesi” ni görmezden gelerek 6082 sayılı
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu
Kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanuna bir madde ekleyerek
10.12.2010 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.
Konuyla ilgili Bakırköy Belediyesi Başkan
yardımcısı Yervat Özuzun’a sorduk.
Sayın Özuzun, dershanelerin ruhsat alma
konusunda çıkarılan ve dersnaleleri kayıran
değişiklik hakkında neler söyleyeceksiniz?
2005’te belediyelerle ilgili olarak çıkan
yasa ve yasa paralelinde çıkan yönetT.C
melik, her türlü işyerinin belediye
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI
tarafından işyeri açma ve çalışma ruhMahalli İdareler Genel Müdürlüğü
satına tabi tutulduğunu içeriyordu. Daha
önceki yasalarda umuma açık yer tanımı
Sayı:
B.05.0.MAH.0.65.001/80000 içerisine giren kahvehane, içkili yerler
13218
13/05/2008
gibi yerlerin ruhsatları kaymakamlık
İşyeri açma ve çalışma ruhsatı
tarafından veriliyordu. Bu yasa ile onların Konu:
İSTANBUL VALİLİĞİNE
denetimi yine kaymakamlıkta kalmak
(İl Mahalli İdareler Müdürlüğü)
koşuluyla, ruhsatlandırılması bize geçti.
04/04/2008 tarih ve 23536 sayılı
Yani kısaca ticari olan, vergi levhası olan İlgi:
yazınız
her yer belediyenin ruhsatına tabi oldu.
İşyeri Açma ve Çalışma RuhsatBunun içerisinde devlet bankaları da var,
larına İlişkin Yönetmeliğin 6ncı maddesinin
Veliefendi Hipodromu da… Sonra
birinci fıkrasında “Yetkili idarelerden
Ankara Barosu bu yasaya itiraz etti. Biz
usulüne uygun olarak işyeri açma ve çalışkendi meslek kuruluşumuzdan işyeri
ma ruhsatı alınmadan işyeri açılamaz ve
açma, çalışma ruhsatını alıyoruz,
belediyeden de ayrıca almamamız
çalıştırılamaz. İşyerlerine bu Yönetmelikte
gerekiyor dediler. Danıştay 8. Daire
belirtilen yetkili idareler dışında diğer kamu
Başkanlığı, daha sonrada Danıştay İdare ve kuruluşları ile ilgili meslek kuruluşları
Daireler Kurulu, Ankara Barosu’nun ititarafından özel mevzuatına göre verilen
razını reddederek, belediyelerden de
izinler ile tescil ve benzeri işlemler bu
ruhsat alınması gerektiği kararını vererek Yönetmelik hükümlerine göre ruhsat alma
son noktayı koydu. İçişleri Bakanlığı’ndan mükellefiyetini ortadan kaldırmaz.” Hükgelen bu karardan sonra biz ruhsatmünün Danıştay Sekizinci Dairesinin
landırma süreci başlattık. Başta bankalar, 19/09/2007 tarih ve 2007/2566 sayılı
dershaneler, özel okullar, gözlükçüler,
kararıyla yürürlüğünün durdurulduğu belirmuhasebeciler, avukatlar, doktorlar,
tilerek yangın güvenliği, deprem güvenliği
eczaneler, spor salonları, güzellik salon- açısından uygunluk belgesi gerektiren işyları gibi kendi kurumlarından işyeri
erleri, Kat Mülkiyeti Kanunu gereğince
açma, çalışma ruhsatı alan işyerlerini
diğer kat maliklerinden muvafakat alınması
ruhsatlandırmaya başladık. Ama dersgereken işyerleri, Milli Eğitim Bakanlığı’nhaneler bundan pek hoşlanmadı. Biz işdan ruhsat alan dershanelerin içinde buluyeri ile ilgili ücret alırken işyerinin
nan sıhhi yönden denetlenemeyen kantinler
metrekaresine, büyüklüğüne göre alıgibi can ve mal güvenliğinin olmadığı
yoruz. Belediye Meclisi’nden metrekare
raporlarla bilinen bu işyerleri hakkında ne
birim fiyatları çıkıyor. Ona göre ücret
gibi bir işlem yapılacağını içeren ilgili
alıyoruz. Dershaneler büyük yerler,
yazınız incelenmiştir.
birkaç bin metrekare dolayısıyla bunların
Bilindiği üzere İşyeri açma ve
ücretleri de çok yüksek oluyordu. Daha
Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin
sonra ilçede bulunan dershane temsilci6ncı maddesinin değişik birinci fıkrasının
leri Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen’e
yürürlüğü Danıştay Sekizinci Dairesinin
gelerek bu sıkıntılarını bildirdiler. Bunun
19/09/2007 tarih ve 2007/2566 sayılı
üzerine Bakırköy Belediye Meclisi’nin
kararıyla durdurulmuş ancak bu karar
aldığı karar ile eğitim kurumlarının
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun
metrekare birim fiyatında vermeleri
10/01/2008 tarih ve 2007/899 YD/ İtiraz
gereken ücreti yüzde 50 indirdik. Daha
sonra ise buraların ruhsatlandırma süresi sayılı kararı ile kaldırılmıştır.
Yukarıda bahsedilen yargı kararı
içinde, İtfaiye Müdürlüğü ve İstanbul
ve
2464
sayılı
Belediye Gelirleri Kanununun
Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire
81inci maddesindeki “Belediye sınırları
Başkanlığı, eğitim kurumlarının itfaiye
veya mücavir alanlar içinde bir işyerinin
raporlarının 2007’den sonraki yönetaçılması işyeri açma harcına tabidir.”
meliği içermesi gerektiğini bildirdi. Bu
kurumların büyük bir bölümü halen Milli Hükmü çerçevesinde belediye dışında diğer
kamu kurum ve kuruluşları ile ilgili meslek
Eğitim Müdürlüğü’nden ruhsat aldıkları
için, itfaiye raporlarının tarihleri de eskiy- kuruluşları tarafından özel mevzuatına göre
di. Yani yeni yönetmeliği içermiyordu. Biz verilen izinlerin yanında, yetkili mahalli
idarelerinde işyerlerine işyeri açma ve
yeni yönetmeliğe uygun rapor almanız
gerekir dedik. Binaların birçoğu bu stan- çalışma ruhsatı düzenlenmesi gerekmektedarda uygun yapılmamıştı ve zorluk çek- dir.
tiler. Ama biz buradaki
öğrencilerin can güvenliğinin önemli olduğunu
söyledik. Türkiye’de en
çok ders-hane olan ilçe
Bakırköy. İlçemizde 63
tane ders-hane var. Bu
dershane temsilcileri
Ankara nezdinde de gittiler, geldiler, bakanlığa
gitti-ler, geldiler, sonuçta
amaçlarına ulaştılar.
Mecliste görüşülmekte
olan bir yasanın içerisine
“Özel eğitim kurumları
mevzuatına uygun olmak
kaydıyla işyeri açma, çalışma ruhsatı bakanlıkça verilir. Bakanlık bu yetkisini valiliklere
devredebilir.’’ maddesini koydurttular.
Böyle bir madde ile ruhsatlandırma yetkisini
belediyelerden aldılar. Ama kendi kurumlarından işyeri açma ve çalışma ruhsatı alan
yalnız ders-haneler değil ki, peki diğer
kurumlar niye ayrı tutuldu? Hani nerede
kaldı anayasanın eşitlik maddesi. Hiçbir kimseye, zümreye, kuruma ayrıcalık tanınmaz
maddesi. Bu anayasaya uymayan bir karar.
Ben bunu genel merkeze göndereceğim. Eğer
uygun görürlerse Anayasa Mahkemesi’ne
iptal davası açsınlar. Ama bu karar doğrultusunda diğer kurumlarda, kendi kurumlarından ruhsat alan işyerleri de biz o kapsamda niye
değiliz di-yorlar. Devletin, hükümetin, meclisin
bileceği şey. Özel dershaneler belli bir potansiyel
güç oluşturmuşlar, lobi yapıyorlar.
Sayın Özuzun, size bir sorumuz daha olacak. Son
günlerde özellikle restoran tarzındaki işyerlerinin
sabah saatlerine kadar açık olduğu yönünde
gazetemize çok sayıda şikayet geliyor. Özellikle
Yeşilköy’deki vatandaşların bu konuda şikayetleri
var. Ayrıca bazı işyerlerinin dağıttıkları broşürlerde
de sabah saat 04:00’e kadar açık oldukları yazıyor. Ama Turistik belgeli yerlerde dahi böyle bir
uygulama yok. Bu konuda bilgi verebilir misiniz?
İşyerleri ve umuma açık eğlence yerlerinin saat
kısıtlaması uygulamasını özellikle
Yeşilköy’de başlattık. Yeşilköy’de son senelerde
hızla artan umuma açık yerler, çevredeki insanları
rahatsız etmeye başladı. Belediyenin görevi; tabi ki
işyeri sahibinin iş yapma hakkını gözetirken, kamu
YÜKSEK ÖĞRENİM KREDİ
düzenini ve insanların huzurunu korumaktır.
VE YURTLAR KURUMU
Yoğunlaşan şikayetler üzerine Yeşilköy’de en son
KANUNU VE BAZI
işyeri kapatma saatini Encümen Kararı ile gece
KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK
01:00 olarak belirledik. Bakırköy’ün genelinde bu
YAPILMASI HAKKINDA
uygulamayı yaptık. Temmuz, Ağustos, Eylül gibi
KANUN
okulların kapalı olduğu aylarda işyeri kapatma
saatini en son 02:00, diğer aylarda da 01.00
Kanun No: 6082
olarak belirledik. Bunun üzerine özellikle bar,
türkü bar gibi müzikal yerlerden büyük tepki aldık.
R. Gazete No: 27781
Bu arada bir konuya açıklık getireyim. Turizm bölKabulü: 25.11.2010
geli yerler, Turizm Yönetmeliği’nin öngördüğü şekliyle sabah saat 05.00’e kadar açık. Ama
R.G. Tarihi: 10.12.2010
Yeşilköy’de çok sayıda turizm belgeli yer yok.
MADDE 19 - 8/2/2007 tarihli Sadece birkaç tane var. Onlara da gereken izove 5580 sayılı Özel Öğretim
lasyonu yaptırdık. Çevreye gürültü kirliliği yapKurumları Kanununun 3üncü
mayacak şekile getirttik. İşyerlerinin 01.00’de
maddesine aşağıdaki fıkra
kapanması konusunun çok sıkı bir şekilde takip
eklenmiştir.
edilip, yönetmeliklere, Belediye Emir ve Yasakları’na uyum sağlandığını söyleyebilirim. Bu uygu“10/7/2004 tarihli ve 5216
lama Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu kapsayılı Büyükşehir Belediyesi
samında, polisin ve belediyenin ortaklaşa denetimi
Kanununun 7nci maddesinin
sonucunda tam başarıya ulaşabilir. Umuma açık
birinci fıkrasının (d) bendi,
3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı yer tanımı içindeki kahvehane, bar, pavyon, içkili
yerler, müzikaller, Polis Vazife ve Selahiyetleri
Belediye Kanununun 15inci
Kanunu kapsamı içerisinde değerlendiriliyor. Keza,
maddesinin birinci fıkrasının
(c) bendi ile 22/2/2005 tarihli tütün yasakları da polisin denetimi altında. Çok
yoğun ceza tutanakları geliyor. Buna rağmen
ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi
zaman zaman kapanış saatlerine uyulmaması
Kanununun 7nci maddesinin
birinci fıkrasının (a) bendinde konusunda şikayetler var. Sanıyorum bu birazda
Kaymakamlık’taki ve Emniyet Müdürlüğü’ndeki
belirtilen izin veya ruhsatlar,
değişimden kaynaklandı. Bu konuyu sayın Kaybu Kanun kapsamındaki özel
makam Yakup Vatan’la da görüştük. Daha sıkı
öğretim kurumlarını kapönlemler alacağını söyledi. Şimdiye kadar
samaz. Özel öğretim kurumbelediyenin de bu konuda yeterli hassasiyeti gösları mevzuatına uygun olmak
kaydıyla işyeri açma ve çalış- terdiğini söyleyemiyorum. Ancak bu biraz da Zabıma ruhsatı Bakanlıkça verilir. ta teşkilatımızdan kaynaklanıyordu. Bu zafiyeti
gidermek amacıyla Zabıta’ya yardımcı hizmet
Bakanlık bu yetkisini valilikverecek yeni kadrolar aldık. Zabıta 50 kişi ile
lere devredebilir.”
takviye edildi. Umuyorum bundan sonra bu yönde
şikayetler almayacağız.
24
Osmaniye Mahalle Muhtarı Serdar UZUNOĞLU
MAHALLEMİZDEKİ PTT İLE İLGİLİ SIKINTIMIZ VAR
MUHTEŞEM YÜZYIL
Tarih çözümlenmeli… Hiçbir tutku,
güzellik, aşk ve ihtiras gizli kalmamalı. Gönülleri alev alev yakan
savaşlar; yürekleri hop hop hoplatan
zaferler; bazen kıvanç ve gurur,
bazen de kader ve tasa veren bilgi ve
belgeler açıklanmalı…
İsteyen belgeseliyle ilgilenir, isteyen
kurgulanır. Romalı kumandan
Markus Antonuis’le Mısır Kraliçesi
Kleopat-ra’nın aşkları; Fransa
İmparatoru Napolyon Bonaport ile
Jozefin’in aşkları defalarca kurgulanarak filmler yapılmış ve gişe rekorları kırılmıştır.
Fransa tiyatrolarında bin yedi yüzlü yıllardan günümüze
kadar “Muhteşem Süleyman” konulu yüzlerce oyun kurgulanarak sergilenmiştir. Her biri de gişe rekorları kırmıştır.
“Muhteşem Yüzyıl” XVI. yy Osmanlı sarayında yaşandığı
düşünülerek kurgulanan bir dizi film, tema ise Kanuni Sultan
Süleyman ile Hürrem Sultan arasında yaşanan masumane
aşktır. Kurguda mahremiyet olmaz. Mekan, dekor, kıyafet,
makyaj gibi ayrıntıların uygunluğuna ya da uygunsuzluğuna
bakılmaz. Mekanik, elektronik ve teknolojik olanaklardan
yararlanılır.
Çağın örf ve adetleri; sanat, kültür ve edebiyat etkinlikleri,
amaç değil, araçtır. Süleyman - Hürrem aşkına bu çerçeveden bakılmalıdır.
Süleyman cengaver, otoriter, hak ve hukuka saygılı bir
hükümdardır. Ama aynı zamanda ince ruhlu şair, sanatkar
kişi-liği de vardır. Mohaçta gürz sallayan, kılıç kullanan güçlü
kolların yanı sıra; ince parmaklarıyla, atölyesinde altın
zeminlere inciler, pırlantalar, zümrütler işleyen hünerli bir
sarraf, olarak karşımıza çıkıyor.
Hürrem’e aşıktır. Onun mavi gözlerinde gönlüne akan
muhabbeti, maviliğin derinliğinde geniş ülke sınırlarının
erişilmez ufuklarını görmektedir.
Şiirlerinde ülkesinde yaşayan insanları sevdiğini, fakat
devlet kadar önemli hiçbir nesnenin bulunmadığını belirtmekte; ancak Hürrem’in aşkı için İstanbul’u, Bağdat’ı,
Anadolu’yu hatta çok sevdiği devletini bile feda etmeye hazır
olduğunu söylemektedir.
Savaş meydanlarının bu mağrur ve muzaffer komutanının
45 yıllık saltanatı başarılarla doludur. Çağa “Muhteşem”
damgasının vurulması da bunun kanıtıdır:
Unutulmamalıdır ki Süleyman bir insandır. Aklının
frenleyemediği, belki de frenlemediği fantezileri de vardır.
Sofrasında şarap, yatak odasında aşk olması asla yadırganmamalıdır.
İki oğlunu, dört torununu boğdurması doğru mu, yoksa
hata mı pek kanıtlanmamıştır.
Fatih’in koyduğu halef yasasında imparatorluğun yönetim
safı göstermemesi için bu uygulama mübah gösterilmiştir.
Yaşanan örnekler de vardır. Yavuz Sultan Selim Han,
babası Beyazıt Han’ı devirerek yönetimi zorla ele geçirmiştir.
Süleyman eline geçirdiği bazı bilgi ve belgelerden kendi oğlu
Mustafa’nın da böyle bir hazırlık içinde olduğunu sezinlemiştir.
Bazı tarihçiler bu infazlarda haremin yani Hürrem’in etkili
olduğu görüşünü savunurlar. Ben Süleyman’ın aşkla işi
karıştıracağına pek ihtimal vermiyorum.
İmparatorlukta vergi düzenlemeleri ilk kez Süleyman döneminde yapılmıştır. Bazı tarihçiler bu uygulamanın temelinde
hazinelerin boşaldığını ve vergi arayışlarına başlandığını
söylerler. Ancak bazıları da ekonomik politikaların statülerle
belirmesini çok olumlu bulmaktadır. Hazinelerin boşalmadığını, tersine doldurulduğunu söylerler.
Muhteşem yüzyıl dizisinde Süleyman’ın fetihleri, vergi
düzenlemeleri kısacası yönelimsel faaliyetleri ikinci plana
bırakılmıştır. Harem ve haremdeki yaşam birinci plandadır.
Burada geçen olayların mutlaka gerçek olmaları gerekmiyor.
Olabilecek olasılıklara kurgulanması doğaldır. Öyle de
yapılmıştır.
Bu kadar eleştiriye maruz kalması pek normal olmasa da,
pek çoğumuzun o döneme ait merakını uyandırması açısından önemli bir adım olmuştur. Bu dizi sayesinde tarihçilerimiz TV kanallarında Süleyman Dönemini ve Harem’i anlatmışlar, bilinmeyen pek çok şeyi öğrenmemize vesile
olmuşlardır.
Bunun gibi diziler yapılması geçmişteki olaylara merakımızı
uyandıracak ve sıcak bir gündem yaratacaktır.
Ferhan KILIÇ
Yapımında emeği olanları kutluyorum gerçekten…
Bakırköy Osmaniye Mahallesi Muhtarı
Serdar Uzunoğlu, mahallesinde yaşanan
sıkıntıları ve muhtarlığın gerçekleştirdiği
faaliyetleri gazetemize anlattı.
Uzunoğlu, mahallede bulunan PTT’nin
yetersiz olduğunu ve vatandaşların bu
konudan dolayı çok büyük sıkıntılar çektiğini söyledi.
Uzunoğlu, göreve geldiği günden bu yana
Osmaniye halkı için
çalıştığını, yine de bazı
konularda büyük sıkıntı
çektiklerini belirterek
şunları kaydetti:
“Osmaniye Mahallesi’nde
göreve başladıktan sonra
ilk olarak mahallenin
görsel açıdan güzel
görünmesini sağladık.
Park ve sokak tabelalarını
ve elektrik direklerini de
yeniledik. Bakırköy
Belediyesi ile diyalog
içinde olarak bunları gerçekleştirdik. Bilhassa, minibüsçülerle konuşarak onları
Osmaniye Meydanı’ndan metroya kadar
çıkardık. Vatandaşlarımız meydana gitmek
için artık taksi tutup gitmiyorlar. Osmaniye
SSK’nın önünde hasta ve yaşlılarımızın
otobüs beklerken oturmaları için banklar
yaptık. Bu konuda belediye bize çok
yardımcı oldu.
‘’PTT’DE SIKINTIMIZ ÇOK’’
Osmaniye Mahallesi yaklaşık 45 bin
nüfusu olan bir mahalle. İnsanlar çoğu
işini postaneyle gördükleri için her gün
kuyruklar oluşuyordu. Bundan dolayı PTT
Genel Müdürlüğü’ne yazı yazarak
postanedeki memur sayısının 2’ye çıkartılmasını istedik. Bunun üzerine bir eleman
gönderdiler. İşler yoluna girmişti. Fakat
son bir aydır, 2 elemandan bir tanesini
haftanın 3-4 günü geçici görev adı altında
başka yerlere veriyorlar. Ve bu yüzden
PTT’de yığılmalar oluyor. Bu konuda
vatandaşlarımız sıkıntı içindeler. Özellikle
emekli vatandaşlarımızın maaş günlerinde
PTT’de oluşan kuyruğun sonu görünmüyor.
‘’TİNERCİLERİ BARINDIRMIYORUZ’’
Mahallemizde bulunan Fildamı’na, Zeytinburnu ve Veliefendi tarafından özellikle
akşamları tinerciler geliyordu ve bu tinerciler orada yürüyüş yapan vatandaşlarımızı rahatsız ediyordu.
Bu konuda çok şikayet
aldık. Daha sonra Bakırköy
İlçe Emniyet Müdürlüğü ile
bir toplantı yaparak bu
sıkıntılarımızı bildirdik.
Emniyet güçleri artık tinercilere göz açtırmıyorlar. Her
akşam devriye ekipleri özellikle o bölgeyi sıkı takip
ediyor. Böylece son zamanlarda orada bulunan tinercileri tamamen uzaklaştırdık. Artık vatandaşlarımız orada yürüyüşlerini rahatlıkla
yapabiliyorlar.
“MAHALLEMİZDE AĞAÇ EKSİĞİMİZ VAR’’
Osmaniye Mahallesi’nde özellikle ağaç
eksiğimiz bulunmakta. Eskiden Pazar
kurulan Cemiyet Sokak’taki ağaçlara
pazarcılar hep ip bağladıkları için ağaçlar
kurumuş.
Ayrıca mahallemiz sınırları içersinde yeni
bir alışveriş merkezi açılacak. Bu bizim için
çok büyük avantaj. Bu konuyla ilgili ben
şimdiden çalışmaya başlayarak,
mahallemizde bulunan işsiz gençlerin listesini çıkardım. Bu listeyi Bakırköy
Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen’e vereceğim ve bu gençlere orada iş imkanı
sağlamasını isteyeceğim.”
Uzunoğlu ayrıca vatandaşlara daha çok
hizmet vermek amacıyla, muhtarlığın
Cumartesi günleri de açık olduğunu ve
Türkiye genelinde cumartesi günleri açık
olan ender muhtarlıklardan birisi olduklarını da sözlerine ekledi.
ATAKÖY 1.KISIM’DAKİ YAY-SAT PROMOSYON MERKEZİ KAPATILDI
Ataköy 1. Kısım Çarşı’da, 10 yılı aşkın
süredir hizmet veren Yay-Sat Promosyon
Merkezi kapatıldı.
Promosyon Merkezi’nin kapatılması çarşı esnafı ve
Ataköylüler tarafından tepki
ile karşılandı.
Yay-Sat yetkilileri ise, daha
merkezi bir nokta olduğu
gerekçesiyle promosyon
merkezinin Kartaltepe
Mahallesi Filiz Sokak’a
taşındığını belirttiler.
VATANDAŞLAR TEPKİLİ
Bakırköy’lü vatandaşlar ise, promosyon
merkezinin kapatılmasından dolayı tepkili.
Vatandaşlar yıllardır 1. Kısım Çarşı’da
hizmet veren promosyon merkezinin
tekrar eski yerine
gelmesini istiyorlar.
Bu doğrultuda bir
de imza kampanyası başlatan
vatandaşlar, 300’ü
aşkın imza
topladılar. Çarşı
esnafı da konudan
dolayı sıkıntı
yaşadıklarını belirtiyor. Her gün
onlarca kişinin pro-
mosyon merkezine geldiğini ve merkezin
kapalı olduğunu görünce adeta şoke
olduklarını belirten çarşı esnafı, bazı
vatandaşların ellerindeki
kuponları atarak duruma
tepki gösterdiklerini belirtiyorlar.
Ataköy 1. Kısım Yay-Sat Promosyon Merkezi görevlisi
İhsan Özdemir ise, yıllardır
Ataköy’de hizmet veren
merkezin taşınmasından
dolayı üzgün olduğunu
belirterek, “Yay-Sat”ın tasarrufu sonucu promosyon
merkezi yeni yerine taşındı. Ataköylü
vatandaşların gösterdikleri tepkiyi anlıyorum. Çünkü hem biz onlara hem de vatandaşlar bize alışmıştı.
Merkeze sadece
Ataköy değil,
Yeşilköy hatta Florya’dan gelen vatandaşlarımız da var.
Bende taşınmayı
istemedim. Ama
sonuçta bende
burada bir işçiyim.
Ve alınan karara
uymak zorundayım.” dedi.
25
BUNLARA KİM DUR DİYEC EK?
PINAR KUMSAL
Ataköy 2. Kısım
Kocatepe Sokak’ta oturan vatandaşlar sokak
girişine belli belirsiz
saatlerde park eden
otobüsten dolayı
şikayetçi.
2. Kısım’da bulunan
Doğu Coşkunfırat Parkı
ile Ataköy İlköğretim
Okulu arasında bulunan Kocatepe Sokak’ta
oturan vatandaşlar,
Mesnevi Turizm firmasına ait olan otobüsün
gece geç saatlerde gelerek sokak girişini
otopark gibi kullandığını ve gürültü
çıkarttığını belirtiyorlar.
Vatandaşlar ayrıca otobüsün park ettiği yerde
yıkandığını da
belirterek, “yolun bir
tarafına bu otobüs
diğer tarafına da diğer
araçlar park ediyor. Bu
nedenle bazen sokağa
girişlerde zorluk çekiyoruz. Bir çok kez bu
konuyla ilgili yerlere ve
otobüs firmasına
şikayetlerde bulunduk.
Ama şikayetlerimizi
dikkate alan olmadı.”
diyorlar.
BAKIRKÖYLÜLER PLASTİK POŞET KULLANMIYOR
Bakırköy Belediye Meclisi’nin 1 Ağustos 2010 tarihinden itibaren Bakırköy’de plastik
poşet kullanımına getirdiği yasak Bakırköylüler tarafından
benimsendi.
Bakırköy Belediye Meclisi’nin Mart 2010 oturumlarında plastik
poşet kullanımıyla ilgili yasak kararı aldığını belirten Bakırköy
Belediye Başkanı Ateş
Ünal Erzen, “Belediye
olarak firmalara
ellerindeki stokları
tüketmesi için 1 Ağustos
2010 tarihine kadar süre
verdik ve bu tarihten itibaren de Bakırköy’de
plastik poşet kullanımını yasakladık. Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü ekiplerimiz
Bakırköy’deki tüm işyerlerine aradaki süre zarfında tebligat yaptı. Ve bugün itibarıyla Bakırköy’de
plastik poşet yerine biyo-bozunur poşet, file ve
bez torba kullanıldığını görmek beni mutlu ediyor. Bu konuda bizim yasaklarımızdan önemlisi
Bakırköylü yurttaşımızın bu çalışmaya sahip çıkması sevindirici. Bakırköylüler bir plastik poşetin
yüzyıllarca geçen sürede bozulabildiğinin bilincinde ve alışveriş yaptıkları mağazalarda artık
plastik poşet görmek istemiyor. Ayrıca plastik
poşet kullanmakta ısrar eden firmalar var ise de
Zabıta Müdürlüğü’ne ya da Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü’ne gerekli
şikayetlerde bulunabilirler. Bu konuda kimsenin gözünün yaşına bakmayız. Biz bu
ülkeyi dedelerimizden miras almadık, torunlarımızdan emanet aldık.” dedi.
TAKSİ DURAKLARI YENİLENİYOR
Bakırköy Belediyesi
ilçedeki taksi duraklarını modern hale getirerek yeniliyor.
Taksici esnafının önemli bir hizmet
işlevi olduğunu belirten Bakırköy
Belediye Başkanı
Ateş Ünal Erzen,
“Taksici esnafı
arkadaşlarımız
gerçekten çok zor
koşullar altında
çalışıyorlar. Bir
taraftan İstanbul’un trafik çilesi
bir taraftan 50100 Lira için canlarından olmaları.
Kendilerini en
azından duraklarındayken rahat
hissedebilmeleri için Bakırköy’deki tüm
taksi duraklarını yenilemeye başladık.
Şu ana kadar 5-6 taksi durağını
yeniledik diğerlerini de yenilemeye
devam ediyoruz. Ayrıca Bakırköy’deki
tüm taksi duraklarında çalışan
arkadaşlarımıza
BAKKART’da veriyoruz. BAKKART
sahibi taksici
arkadaşlarımız
Bakırköy Belediyesi’nin tüm birimlerinden ücretsiz
yararlanıyorlar. Bir
de İstanbul’un hatta
Türkiye’nin neresinde
olurlarsa olsunlar haftanın 7 günü 24
saat acil sağlık hizmetinden yararlanıyorlar.” dedi.
HAYATIMIZ “????” İŞARETLERİNDEN İBARET…
Hava, yağsam mı? yağmasam mı? diye düşündüğü bir günde.
Yağmasam da, gürlesem mi acaba? modunda. Aynı benim
gibi… Hava düşünürken, birden patlamayla yağdırır içinde ne
varsa. Ertesi gün balık pazarı, hatta seyyar balık tezgahları
dahil canlı, taze balıklarla dolar. Çarşının içinden geçerken,
denizin kokusu henüz üstünden gitmemiş taze balık kokusunu
içimi acıtıncaya kadar, bir solukta çektim. İçimi acıtıncaya
kadar, çünkü iyotu hayalimle gerçek arasında bir yerde iyice
hissetmek adına…
Deniz ve balık aşkı adına, tam köşeyi dönmek üzereyken,
tezgaha tutunan, adeta tezgahtan güç alan, damarları derinin
üzerine çıkmış ellere, yılların verdiği yorgunlukla kıvrılmış
parmaklara, gözüm gayri ihtiyari takıldı. Sonra, göz çevresindeki kırışıklıkların iyice ortaya çıkmasını sağlayan sımsıcak
gülümsemeyle birbirlerine bakan, iki çift göz gördüm. Büyük
ihtimalle, karı kocaydılar. İkinci dünya savaşı dahil darbe ve
ülkesi içinde iç savaşlara tanık olmuş karı kocaydı. Hala
gülümseyebiliyorlardı. Ben onlar kadar yaşamamıştım elbet.
En azından karne ile ekmek almadım veya gaz lambası için
gaz kuyruğunda da beklemedim. Yokluğun çocuğu olup, yokluktan var etmedim o dönem insanları gibi. Ama o dönemden
gelen, yetişen karı koca hala evliydiler ki bu zamanda boşanma oranı evlenme oranından fazla iken, onlar hala evli
kalmayı başardıkları gibi üstelik geçtikleri zorluklara rağmen
gülümsüyorlardı.
Fazla dikkatlerini çekmeden, daldığım alandan, gerçeklerimin
yansıması ile buluştu ruhum yeniden. Bu buluşmanın neticesinde, ayağımın bastığı her metrekareye sorular yerleştirdim itinayla… Ben o dönemden, daha yasaklı ve yasakların getirdiği karanlık geleceğe doğrumu gidiyorum acaba?
O dönem ekonomik ve sosyal hayatla savaştı amma velakin
bana konuşabileceğim demokratik alanlar bırakırken ben ve
benim dönemim geleceğe demokrasinin sus paylarını almış
bir gelecek mi bırakıyoruz? Acaba sus payları doğruları yazan
ve söyleyenlere verilirken, ben ve ben gibiler az mı mücadele
ettik? Sürekli sus, konuşma aman evladım diyenlere karşılık
paylarımızı ben ve ben gibi düşünenler korkular yüzünden
bastırıldık mı?... Ve hayatım “???”işaretlerinden ibaretken
bastığım her metrekarenin bitişine geldiğimi fark ettim. Geleceğim yere gelmiştim...
Vardığım noktada, canımın içi halkım ile birlikte yeni yasaklarımızla ayıldım. Artık RTÜK hükümete bağlanacaktı yani
istediklerini seyredip, istemediklerini seyretmeyecektik. İçki
deniz kenarındaki lokantalarda yasaklanacak haberi geldi.
Güzelim boğazımın keyfi su ve balıkla yerini alıyordu. Eğer
içkili düğün istiyorsak aman dikkat çünkü kır düğünlerine
yasak geliyor. Kış düğünlerinde artışlar gözlenecek. Yılların
basket takımı, başarıya imza atan EFES PİLSEN ismi değişecek
çünkü içkiyi çağrıştırdığı için yasak. TÜTÜNSPOR ismi değişecek, sağlığa zararlı sigarayı çağrıştırıyor. Ben bu satırları
yazarken, yeni yasaklar kesin getiriliyordur.
Yasaklar, caydırıcı değil, körükleyici bir tünel, cezp edici ve
merak uyandırma aracıdır. Yasaklar geldikçe, halkta
başkaldırılar artacaktır. Hem de önlenemeyecek haller alacaktır.
SON SÖZ: Hayatımızın “???” işaretlerinden ibaret hallerinden
çıkıp, hep beraber çözümü olan cevaplar bulmak dileği ile…
26
HAFIZASINDA 1000 TELEFON NUMARASI VAR
Bakırköy Belediyesi’nde telefon operatörü olarak çalışan görme
engelli Serkan Kara’nın hafızasında binden fazla telefon
numarası bulunuyor.
4-5 yaşlarında iken sağ gözünden 4 kez, sol gözünden de 3 kez
geçirdiği yanlış ameliyatlar sonucu görme engelli olan Serkan
Kara 13 yıldır Bakırköy Belediyesi’nde telefon operatörü olarak
görev yapıyor.
Belediyenin telefon santralinin kısa süre önce değişmesine rağmen tüm dahili telefonları 1-2 gün içinde ezberlediğini belirten
Serkan Kara, “Telefonları aklımda tutmam işimin de bir parçası.
İşini severek yapan herkes gibi ben de üzerime düşen sorumluluğu yerine getiriyorum.”dedi.
Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen de , ”Özellikle cep
telefonları çıktıktan sonra direkt cep telefonlarından numaraları
çevirdiğimiz için artık hafızamızda telefon numaraları tutmama
alışkanlığımızın bulunduğu zamanımızda, Serkan’ın zihninde
binden fazla telefon numarasını tutması gerçekten çok anlamlı.
Serkan’la gurur duyuyoruz. Serkan’ın telefon operatörü olarak
görev yapması ayrıca zaman açısından da önemli. Serkan, telefonları hafızasında tuttuğu için başka birisinin 15-20 saniyede
rehberden bulacağı numarayı 2-3 saniye içinde ilgilisine bağlıyor.” şeklinde konuşarak Serkan Kara ile ilgili düşüncelerini
söyledi.
60 BİN BÖBREK HASTASI NAKİL BEKLERKEN SADECE 2500’ÜNE NAKİL YAPILIYOR
Bakırköy Belediyesi Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler
Müdürlüğü ile Acıbadem ve International Hospital
Hastaneleri tarafından
Bakırköy Belediyesi Yunus
Emre Kültür Merkezi’nde
düzenlenen “Organ Nakli”
konulu sağlık söyleşisinde
konuşan Prof. Dr. Alihan
Gürkan ve Doç Dr. Ülkem
Yakupoğlu, Türkiye’de organ
bağışının çok düşük
olduğunu söylediler.
Acıbadem Üniversitesi Tıp
Fakültesi Genel Cerrahi Ana
Bilim Dalı öğretim üyesi Prof.
Dr. Alihan Gürkan söyleşide,
“Türkiye’de organ bağışıyla
ilgili ciddi sıkıntılar yaşıyoruz.
Çok açık bir örnek verecek
olursam Türkiye’de böbrek
yetmezliğinden kaynaklı 60 bin
hastaya böbrek nakli yapılması gerekirken
geçtiğimiz yıl sadece 2500 hastaya böbrek nakli
yapılabilmiştir. Ülkemizde her yıl böbrek nakli
yapılması gereken hasta sayısı %13 artmaktadır ve
2016 yılında 100 bin kişiye
böbrek nakli yapılması
gerekecektir. İnsanlar
arasında bilgisizlikten
kaynaklı, beyin ölümü
gerçekleşen hastaların
vücudunu parçalıyormuşuz gibi bir inanış var.
Bu kesinlikle yanlıştır.
Organı alınan hastanın
vücuduna estetik bile
yapılıyor yara izi kalmasın
diye. Beyin ölümü gerçekleşen hastalar aslında
organ bağışı yapılarak
onurlandırılmaktadırlar.
Lütfen organ bağışı
konusunda hassas olalım
yarın kendi başımıza gelecekmiş gibi
davranalım.” şeklinde konuştu.
Acıbadem Üniversitesi Nefroloji Ana Bilim Dalı
öğretim üyelerinden Doç. Dr. Ülkem Yakupoğlu
da, tuz tüketiminin günlük 5 gramın altına
düşürülmesi gerektiğini vurgulayarak, “Tuz tüketimi başta
böbrekler olmak üzere pek
çok organa zarar vermektedir. Günlük tüketimimizi 5
gramın altına düşürmeliyiz.
Ayrıca 65-70 kilo bayanların
en az 1.5 litre, erkeklerin de
2 litre her gün su tüketmesi
gerekiyor. Burada dikkat
edilecek konu, su zehirlenmesine sebep olmamak için 3
litreyi çok fazla aşmamalıyız.
Ülkemizde 7.5 milyon
insanımız böbrek hastalığı
çekmektedir. Ve sağlık harcamalarının da %20’si böbrek
hastalıklarına gitmektedir. Bu
yüzden 40 yaşı aşmış herkesin senede bir kez
böbrek fonksiyonları testi yaptırması gerekmektedir.” dedi.
İSTANBUL’A 1 MİLYON 2011 FİDAN KAMPANYASI
2011 yılının Uluslararası Orman Yılı ilan
edilmesi nedeniyle Orman Genel Müdürlüğü etkinlikleri çerçevesinde İstanbul’a 1
milyon 2011 adet fidan dikilecek.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 20
Aralık 2006 tarihli ve 61/193 sayılı kararı
ile 2011 Yılı ‘’Uluslararası Orman Yılı’’
olarak ilan edildi ve bu kapsamda, tüm
dünyada her ülke bir takım faaliyetler
gerçekleştiriyor.
Küresel ısınmanın panzehirinin ormanlar
olduğu bilinciyle ağaçlandırma çalışmalarına hız veren Orman Genel
Müdürlüğü, halkımızı ağaç dikmeye ve
ormanları korumaya yönelik bilinçlendirme çalışmalarına da ülke
genelinde yaptığı çeşitli etkinliklerle
devam ediyor.
2011 Uluslararası Orman Yılı etkinliklerine, TBMM’de Orman Genel Müdürlüğü’nün açtığı sergiyle başlanırken,
etkinlikler kapsamında İstanbul’a da 1
milyon 2011 fidan dikilecek.
KKTC BAŞBAKANI İRSEN KÜÇÜK BAHÇELİEVLER BELEDİYESİ’Nİ ZİYARET ETTİ
Resmi gezi ve
çeşitli
temaslarda
bulunmak
üzere İstanbul’a gelen
Kuzey Kıbrıs
Türk
Cumhuriyeti
Başbakanı İrsen Küçük, Bahçelievler Belediyesi’ni ziyaret ederek
incelemelerde bulundu. Beraberinde eşi Gülin Küçük, KKTC İstanbul Başkonsolosu Servet Dorak ve Gazi Magosa Büyükkonuk
Belediye Başkanı Sezai Sezen olduğu halde Bahçelievler
Belediyesi’ne gelen KKTC Başbakanı İrsen Küçük Belediye
Başkanı Osman Develioğlu’ndan çalışmaları hakkında bilgi aldı.
KKTC Başbakanı İrsen Küçük ve beraberindeki heyeti
Bahçelievler’de konuk etmiş olmaktan büyük onur duyduklarını
belirten Başkan Develioğlu; “Geçmişten gelen bağlarımız bizleri
birbirimize sımsıkı kenetliyor, her konudaki dayanışmamız dün
olduğu gibi yarınlarda da artarak devam edecektir” dedi.
KKTC Başbakanı İrsen Küçük de kendisine Bahçelievler’de gösterilen misafirperverlikten çok memnun olduğunu belirterek tüm
İstanbullu ve Bahçelievlerlileri yaz tatillerini geçirmek üzere
Kıbrıs’a davet etti.
Başkan Develioğlu ziyaretin anısına KKTC Başbakanı İrsen
Küçük’e Bahçelievlerli ev hanımlarının elemeği olan altın
işleme cam vazo armağan ederken, Başbakan Küçük de
Başkan Develioğlu’na Kıbrıs’lı genç kızların elemeği olan
işleme motif tablo hediye etti.
Öte yandan ziyaret sonrasında Ak Parti Milletvekilleri Alev
Dedegil, Mehmet Domaç, Ünal Kaçır, Feyzullah Kıyıklık,
İbrahim Yiğit, Mahmut Dede, İstanbul Valisi Hüseyin Avni
Mutlu, Bahçelievler Kaymakamı Şevket Cinbir, Güngören
Kaymakamı Seyfettin Azizoğlu, Beylikdüzü Belediye
Başkanı Yusuf Uzun, Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı
ve Türk ve Kıbrıslı işadamları ile birlikte iş yemeğinde bir araya
gelen KKTC Başbakanı İrsen Küçük Türk işadamlarını Kıbrıs’a
yatırım yapmaya davet etti.
27
HAKLARINIZIN NE OLDUĞUNU BİLİN VE HAKKINIZI ARAYIN
Biz Tüketiciler,
Tüketirken nelere dikkat ediyoruz, tüketici olarak haklarımız nelerdir, tüketici olarak haklarımızı nasıl ve nerede arıyoruz, tüketirken çevreyi, doğayı gözetiyor muyuz ve
ekonomik-sosyal hayatta tüketici olarak etkin bir yer alabiliyor muyuz?
İşte çok merak edilen bu soruları Tüketiciler Derneği (TÜDER) Başkanı Engin
Başaran’a sorduk, çok önemli ve
dikkatlice okunması gereken yanıtlar
aldık.
Sayın Başaran, öncelikle tüketici kimdir?
Tüketici para karşılığı mal ve hizmet satın alır fakat
bunu yaparken kendisi için kullanır. Eğer başkası
için mal ve hizmet satın alıyorsa, o satıcı veya
üretici olur. Dolayısıyla tüketici, başkalarının
kazancı için değil kendisi için mal ve hizmet alan
kişidir. Günümüzde üretim o kadar arttı
ki, fabrikalar 24 saat çalışıyor. Sürekli bir
üretim halindeler. Yeni ihtiyaçlar yaratıyorlar. İnsanlara sürekli tüket komutları
veriliyor. Televizyonu açıyorsunuz tüket
komutları, radyoyu dinliyorsunuz tüket
komutları, alışveriş merkezlerine gidiyorsunuz her tarafta ışıklı reklamlar, ilanlar,
kampanyalı satışlar, ön ödemeli satışlar,
kredi kartları, krediler size durmadan
tüketin diyorlar.
Peki, insanlarımız bu konuda bilinçli
davranıyor mu? Türkiye’de bilinçli tüketici
kavramından bahsedebilir miyiz?
Maalesef ülkemizde bilinçli tüketici sayısı
çok az. İnsanlarımız kendilerine adeta
dikte edilen bu tüket komutlarına kanıyorlar. Siz eğer buna ayak uydurup
sürekli tüketeyim dediğiniz zaman bir
bakıyorsunuz ki, kendinizde tükenmişsiniz, kredi kartları borçlarınız birikmiş. Hatta intiharlara kadar süren
vakalarda mevcut. O halde günümüz insanının
öncelikle bu tüketime bir fren yapması lazım. Ayrıca az gelişmiş ülkelerde müthiş bir lüks tüketim
hevesi başladı. Gelişmiş ülke insanlarında bu yoktur. ABD’de tüketicilerin 4-5 yılda bir cep telefonu
değiştirdiğini görüyoruz, Türkiye’de ise cep telefonu değiştirme süresi 17 ay olmuştur. İnsanlar
lüks markaya sahip olmayı kendilerine bir mutluluk vesilesi yapıyorlar. Dolayısıyla bu tüketim çılgınlığının içinde kendilerini buluyorlar. Bugün az
gelişmiş ülkelerde duvardan duvara büyük televizyonlar varken; Avrupa’da küçük televizyonlar
bulunur. Bizde televizyon yatak odalarına kadar
girmiştir. Bilinçsiz tüketim sonucunda, maddi sıkıntı
çekiyoruz, sağlığımızdan oluyoruz, çevreyi kirletiyoruz. Ve Türkiye’yi bir teknoloji çöplüğü haline
getiriyoruz.
Söylediklerinizden yola çıkarak iyi bir tüketici nasıl
olmalıdır?
İyi bir tüketici olmak için; akıllı olmalıyız. İhtiyacımız kadar tüketmeliyiz. Mutluluğu tüketimde
aramamalıyız. Akıllı bir tüketici tabi ki, banka kredisi kullanır, kredi kartı kullanır. Ama kullanmanın
bir yöntemi var. Yapılan araştırmalara göre insanlar para harcarken daha cimri, kredi kartı ile
alışveriş yaparken daha savruk oluyorlar. Akıllı bir
tüketicinin bir ya da 2 tane kredi kartı olur. İyi bir
tüketici aynı zamanda bilinçli bir çevrecidir. Bilinçli
tüketici alışverişlerinizde doğayı ve çevreyi koruma
titizliğini gösterir. İyi bir tüketici enerji tasarrufuna
dikkat eder. İyi bir tüketici örgütlüdür. Kendi
sorunlarına olduğu kadar toplum sorunlarına da
sahip çıkandır.
Tüketicilerin kendi sorunları kadar, toplum sorunlarına da sahip çıkması gerektiğini belirttiniz. Peki,
sizce insanlarımız tüketici haklarında yeterli bilgiye
sahip mi? Tüketicilerin Hakları nelerdir?
İşin gerçeği, tüketiciler sahip oldukları hakları
bilmiyorlar. Tüketiciler haklarını bilerek alışveriş
yapmalıdır. Eğer haklarınızı bilmeden alışveriş
yaparsanız çok ciddi sorunlarla karşı karşıya
kalırsınız. Her ne kadar sorunları giderecek bir
takım kurumlar oluşturulmuşsa da hakkınızı aramak son derece zor, son derece pahalı, son derece
sinir yıpratıcı bir yoldur. Bilinçli bir tüketici hiçbir
zaman kendisine körü körüne sunulan tarifelere
kampanyalara inanmaz. Bir ürün alacaksak, önce
piyasa araştırması yapmalıyız, kalitesini karşılaştırmalı, fiyatlarını karşılaştırmalıyız. Asla satıcının
fikirlerine uymayın. Aç ve yorgun değilken alışveriş
yapın. Alışveriş yaptığınızda mutlaka sorun. Bunun
yetkili servisleri var mı? Mutlaka ne alırsanız alın
belgesiyle alın. Faturasız hiçbir ürün almayın. Elinizde faturası fişi
olmayan hiçbir
ürünü şikayet
etme hakkınız
yok. Satın
aldığınız her
türlü elektronik
ürünün üzerinde
yazsa da, yazmasa da en az 2
yıl garantisi
vardır. Eğer sizden kaynaklanmayan bir
nedenle bozulmuşsa bunları
yetkili servislerde
ücretsiz tamirini
yaptırabilirsiniz.
Eğer tamiri
mümkün değilse
2 senede kullanmış olsanız bu
ürünleri değiştirme hakkınız var veya istiyorsanız
parasını geri alma hakkınız var. Aldığınız bir ürün
ayıplı ise siz o ürünü ilk 30 gün içerisinde
değiştirebilir, paranızı geri alabilirsiniz. Fakat eğer
aldığınız bir ürün ayıplı değil, eve geldiniz ürünü
beğenmediniz ya da üstünüze olmadı o zaman bu
ürünü değiştirme ve paranızı geri alma hakkınız
yok. Bir ürünün değişebilmesi için ancak ayıplı
olması lazım. Böyle durumlarda özellikle hediye
alıyorsanız, ben bunu hediye alıyorum, içerisine
hediye fişi koyun diyeceksiniz, onlarda hediye fişi
koyacaklar eğer ürün büyük veya küçük gelmişse
30 gün içerisinde onu değiştirebilir, parasını geri
veremez. Sadece değiştirebilir. Kapıya gelen
satıcılardan asla alışveriş yapmayalım. Bu son
derece önemli. Gıda ürünlerine çok dikkat edelim.
Aldığımız gıdaların üzerinde Bakanlığın ruhsatı var
mı? Ruhsat tarihi var mı? Müşteri numarası var
mı? Bütün bunlara çok dikkat etmeliyiz. Aldığımız
gıda ürünlerinde paketler ezik veya bozuksa,
yıpranmışsa, son kullanma tarihine daha uzunca
bir süre olsa bile bu tür ambalajları ürünleri
almayın. Yetkili servise ürünü bıraktınız, size geri
döndüler dediler ki, elimizde şu an yedek parça
yok. O zaman 30 gün beklediniz yok, 40 gün beklediniz yok, işte burada bileceksiniz ki, tüketici olarak
sizin hakkınız yetkili serviste
bir ürününüz varsa en fazla
30 iş günüdür. Cumartesileri
de iş günü olarak sayılır. 30
gün içinde eğer ürününüz
yapılıp size geri verilmiyorsa
siz yeni bir ürün almaya hak
kazanmışsınızdır. Kullanım
ömrü boyunca her ürünün
bir yedek parçası bulunmak
zorunda. Bunların yanı sıra
tüketicilerin evrensel hakları
da var. Bunlar, tüketicinin
temel ihtiyaçlarının karşılanması hakkı, sağlık ve güven-
lik hakkı, mal ve hizmetlerin serbestçe seçilmesi
hakkı, temsil edilme hakkı, tazmin edilme hakkı,
eğitim hakkı, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı.
Tüketicilerin mutlaka haklarını bilmesi ve ona göre
alışveriş yapması gerekir. Yoksa ciddi sorunlarla
karşılaşılır.
Sayın Başaran, tüketiciler karşılaştıkları bir sorunun çözümü için nasıl bir yol izlemelidir? Bu
doğrultuda tüketicilerin haklarını arayacağı
adresler nerelerdir?
Sanayi ve Ticaret İl Müdürlükleri, Belediyeler,
Ticaret Odaları, Esnaf ve Sanatkar Odaları Birliği,
Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü, Tüketiciler Derneği, İl Hakem Heyeti, İlçe
Hakem Heyeti gibi kurumlarda haklarımızı arayabiliriz. Eğer bir sorunla karşılaştığınız zaman,
Tüketici Dernekleri’ni arayarak telefonla bilgi alabilir veya internet sayfalarında tüketici haklarını
geniş bir şekilde inceleyebilirsiniz. Kaymakamlıklarda yasa ile kurulmuş Tüketici Hakem Heyeti
vardır. Dilekçe ve belgelerle birlikte oraya ücretsiz
olarak başvurabilirsiniz. Onlar sizi ve satıcıyı
çağırırlar. Her iki tarafı da dinlerler ve kim haklıysa ona karar verirler. Çıkan karara üretici de
tüketici de uymak zorundadır. Dolayısıyla unutmayalım bir sorun yaşadığımızda Kaymakamlıklarda bulunan Tüketici Hakem Heyetleri’ne başvuruyoruz. Eğer Tüketici Hakem Heyeti’nde çalışan
raportör sizin şikayetinizi herhangi bir nedenle
almıyorsa yine gelip şikayet edeceğiniz yer Tüketici
Dernekleri olacaktır. Çünkü Tüketici Dernekleri
orayı da sorguluyor.
Tüketicilere son olarak vermek istediğiniz mesajlar
nelerdir?
Türk insanı olarak maalesef zor kazanıyor ve bilinçsizce harcıyoruz. Kredi kullanım sorunları,
belge olmadan yapılan alışverişler, haklarımızın ne
olduğunu bilmemek, hak aramada ve örgütlenmedeki isteksizlik, biz tüketicilerin yaşam
kalitesinin düşmesine neden olmakta ve Avrupa
Birliği (AB) sürecini yaşadığımız bu dönemde AB’li
tüketicilerle aramızda büyük uçurumlar oluşturmaktadır. Aradaki bu uçurumun kapanması için
tüketicilerimiz haklarını araştırsın, sorsun,
öğrensin. Ülkemizde tüketici bilinci tam olarak yerleşmediği için insanlarımız karşılıaştıkları sorunlar
karşısında bir şey yapamıyor, haklarını arayamıyorlar. Bunun sebebi de haklarını tam olarak
bilmemeli
Biz Tüketiciler Dernekleri olarak her zaman
halkımızın yanındayız. Vatandaşlarımız
www.tuder.net internet adresinden ve (0212) 660 47 48 numaralı telefondan bize ulaşabilirler.
Arzu BERATOĞLU
DAHA ÇAĞDAŞ, DAHA YÜKSEK
BİR YAŞAM KALİTESİ İÇİN;
HAKLARINI ÖĞREN, HAKLARINI ARA
ve
ÖRGÜTLÜ OLARAK ÇÖZÜMLERE KATIL..
UNUTULMAMALIDIR Kİ ÇOĞU KEZ
“HAKLAR VERİLMEZ, ALINIR”
28
03 OCAK 2011 PAZARTESİ
Yapılan yoklamada meclis üyelerinden Bedroz
Avedikyan, Serdal Kılavuz,Türkan Elif Arıkan
Can'ın bulunmadığı,Suat Polat'ın izinli olduğu,
gelmeyen üyelerin izinli sayıldığı ekseriyetin
bulunduğu tespit edilerek birleşim, Meclis 1.
Başkan Vekili Hasan Ersoy tarafından açıldı.
Gündem okundu, oy birliği ile kabul edildi.
AK Parti meclis üyelerinin vermiş olduğu iki
adet soru önergesi okundu. 1- Denetim
Komisyonu Raporu konulu soru önergesinin
başkanlık makamına gönderilmesine. 2Zeytinlik Mahallesi yol ve kaldırım taşları
konulu soru önergesinin başkanlık makamına
gönderilmesine karar verildi. Gündem maddelerinin görüşülmesi neticesine 1-Yazı işleri
müdürlüğü başlıklı 5393 sayılı yasanın 25.
maddesi gereği Denetim Komisyonu üye
seçimine dair adaylar belirlendi.Yapılan gizli
oylama ve açık tasnif neticesinde Ali Kenan
Kır 20 oy, Uğur Beceren 22 oy, Adnan
Türkoğlu 22 oy, Bahar Sunman 22 oy, Ali
Erten 22 oy, Mehmet Emin Ertekin 5 oy alarak
sonuçta, Ali Kenan Kır, Uğur Beceren, Adnan
Türkoğlu, Bahar Sunman ve Ali Erten’in
Denetim Komisyonu’na üyeliğine seçilmelerine karar verildi. 2- Yazı İşleri Müdürlüğü
başlıklı yurt içi ve yurt dışı görevlendirmelerde başkanlık makamına yetki verilmesine
dair başkanlık teklifinin oy birliği ile kabulüne, 3- Mali Hizmetler Müdürlüğü başlıklı
belediyemizin banka hesaplarına konulan ve
konulacak hacizlerin 5393 sayılı Belediye
Kanunu'nun 15. madde son paragrafına göre
vergi, resim ve harç gelirlerinin haciz edilemeyeceğine ayrıca belediye adına kayıtlı tüm
gayrimenkullerin kamuya tahsis edilmesine
dair evrakın 05 Ocak 2011 tarihli 2. birleşimde görüşülmesine kara verilerek birleşim, Meclis 1. Başkan Vekili Hasan Ersoy
tarafından
05.01.2011 Çarşamba günü saat 16:00'da
toplanmak üzere kapatıldı.
OCAK 2011
BELEDÝYE MECLÝSÝ’NDE
NELER GÖRÜÞÜLDÜ
satışı yapılabilmesine dair başkanlık teklifinin
3 çekimser (Mehmet Emin Ertekin, Ayhan
Can, Elif Arıkan Can) oya karşın oy çoğunluğuyla kabulüne karar verilerek birleşim,
Meclis 1. Başkan Vekili Hasan Ersoy tarafından 07.01.2011 Cuma günü saat 16:00'da
toplanmak üzere kapatıldı.
05 OCAK 2011 ÇARŞAMBA
Yapılan yoklamada meclis üyelerinden Serdar
Kılavuz, Servet Deniz, Sefa Birinci, Yalçın Kayalı'nın bulunmadığı, gelmeyen üyelerin izinli
sayıldığı, ekseriyetin bulunduğu tespit edilerek birleşim, Meclis 1. Başkan Vekili Hasan
Ersoy tarafından açıldı. Geçen birleşime ait
zabıt özeti okundu. Yapılan düzeltmelerle
oybirliğiyle kabul edildi. Gündem maddelerinin görüşülmesi neticesinde, 1- Ruhsat
ve Denetim Müdürlüğü başlıklı 394 sayılı
Hafta Tatili Kanunu'nun 8. maddesine istinaden hafta tatili ruhsatı alınmasına dair
başkanlık teklifinin oybirliğiyle kabulüne, 2İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü başlıklı
1 adet Veteriner İşleri Müdürlüğü kadrosunun
iptali, 1 adet boş şehir plancısı, 1 adet boş
teknik ressam kadrosunda değişiklik yapılması ve 10.12.2010 tarih 27781 sayılı Resmi
Gazete'de yayınlanan Bakanlar Kurulu kararı
gereği, kütüphaneci 3- Mali Hizmetler Müdürlüğü başlıklı belediyemizin banka hesaplarına
konulan ve konulacak hacizlerin 5393 sayılı
Belediye Kanunu'nun 15. maddesi son paragrafına göre vergi, resim ve harç gelirlerinin
haciz edilemeyeceğine dair ayrıca belediye
adına kayıtlı tüm gayrimenkullerin kamuya
tahsis edilmesine dair evrakın incelenmek
üzere Hukuk Komisyonu'na havalesinin 7
kabul ( Cavit Ganiç, Suat Polat, Coşkun
Alagöz, Mehmet Emin Ertekin, Ayhan Can,
Elif Arıkan Can ve Ramazan Baş) oya karşın
oy çoğunluğuyla reddine evrakın 4 ret (Emin
Ertekin, Ayhan Can, Elif Arıkan Can,
Ramazan Baş) oya karşın oy çoğunluğuyla
kabulüne, 4- Ruhsat ve Denetim Müdürlüğü
başlıklı Bakırköy İlçesi'nde açık alkollü içki
07 OCAK 2011 CUMA
Yapılan yoklamada meclis üyelerinden Servet
Deniz, Serdal Kılavuz ve Bahar Sunman'ın
izinli olduğu, ekseriyetin bulunduğu,
gelmeyen üyelerin izinli sayıldığı tespit edilerek birleşim Belediye Başkanı Ateş Ünal
Erzen tarafından açıldı. İnsan Kaynakları ve
Eğitim Müdürlüğü'nün 03.01.2011 tarih ve 4
sayılı bilgilendirme yazısı okundu. Geçen birleşime ait zabıt özeti okundu, yapılan düzeltmelerle oybirliğiyle kabul edildi. Gündem
maddelerinin görüşülmesi neticesinde, 1İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü başlıklı
5393 sayılı yasanın 49. maddesi kapsamında
tam zamanlı çalıştırılması düşünülen
sözleşmeli personele unvanlar itibari ile
ödenecek ücretin belirlenmesine dair başkanlık teklifinin oybirliğiyle kabulüne, 2- Özel
Kalem Müdürlüğü'nün çalışma yönetmeliğine
dair Hukuk Komisyonu Raporu'nun 5 ret oya
karşın oyçokluğuyla kabulüne, 3- İmar ve
Şehircilik Müdürlüğü'nün Şevketiye Mahallesi
30/4-5 pafta 1221 ada 191,192,193 sayılı yer
ile ilgili 1/1000 ölçekli uygulama imar planına askı süreci içinde yapılan itirazın incelenmesine dair İmar Komisyonu Raporu'nun
oybirliğiyle kabulüne, 4- İmar ve Şehircilik
Müdürlüğü'nün 1/1000 ölçekli Ataköy uygulama imar planı teklifine dair İmar Komisyonu
Raporu'nun oybirliğiyle kabulüne karar verildi. Gazeteci Hrant Dink'in öldürülüşünün 4.
yıldönümüne istinaden yazılan metnin yapılan
değişikliğin basına verilmesine oybirliğiyle
karar verilerek birleşim, Meclis Başkanı Ateş
Ünal Erzen tarafından 07 Şubat 2011
Pazartesi günü saat 16:00’da toplanmak
üzere kapatıldı.
Meclis oturumlarýnýn tamamýný gazetemizin
www.atakoygazete.com.tr
sitesini ziyaret ederek okuyabilir ve
sesli olarak dinleyebilirsiniz.
TOFD’NİN HAZIRLADIĞI ÖĞRETİCİ FİLM OKULLARDA GÖSTERİLECEK
Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği (TOFD) tarafından hazırlanan “Sığ Suya Atlama Sonucu Oluşabilecek Sakatlıkları önleme Kampanyası’’ konulu
kısa film tüm okullarda gösterime girecek.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın da onayladığı
ve desteklediği proje
için pilot bölge olarak
seçilen Bakırköy’de en
kısa sürede başlayacak olan çalışmanın
daha sonra tüm
Türkiye’de yapılması
planlanıyor.
Konuyla ilgili olarak
TOFD’de düzenlenen
toplantıya., Bakırköy
kaymakamı Yakup
Vatan, Bakırköy ilçe
Milli Eğitim Müdürü
Hüseyin Özcan ve Bakırköy’e bağlı 60 okulun
müdürleri katıldı.
Toplantıda konuşan Ramazan Baş, kendisinin de
sığ suya atlaması sonucu omurilik felci olduğunu
belirterek. ‘’Liseyi bitirmiştim,
üniversiteye hazırlanıyordum. Ne yazık ki 15 yıl sonra
üniversiteye girebildim.
Kazaların kişiye ve topluma
maddi ve manevi zararı çok
fazla, bu çalışma tüm toplum
için çok önemli.’’ dedi.
TOFD’nin Bakırköy ve
engelliler için çok önemli bir
dernek, olduğunu ve
derneğin çalışmalarını yakından takip ettiğini belirten
Bakırköy Kaymakamı Yakup
Vatan’da, ‘Dernekte, çocuklarımızın engelliler konusun-
da bilinçlenmesi adına çok güzel çalışmalar
yapılıyor. Biz de İlçe Milli Eğitim Müdürlüğümüzün
himayesinde okulların bu projelerde yer almaları
ve sosyal sorumluluk projelerine katkı sağlamalarını ve sosyal
sorumluluk bilincinin
artması adına öğrencilerimizi teşvik
etmeliyiz’’ diye konuştu.
Konuşmalardan sonra
dernek başkanı
Ramazan Baş,
Bakırköy Kaymakamı
Yakup Vatan ve İlçe
Milli Eğitim Müdürü
Hüseyin Özcan’a
teşekkür plaketi
takdim etti.
29
80 kişilik kontejan
2 bin 576 başvuru
BUNLARI
BİLİYOR MUYDUNUZ?
Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri
Genel Müdürlüğü’ne bağlı Adana’daki;
Adana E Tipi Kapalı, Adana Kürkçüler F
Tipi Kapalı ve Karataş Kadın Kapalı cezaevlerine alınacak 20’si kadın 80 kişilik
infaz koruma memuru kadrosu için 2 bin
576 kişi başvurdu. Cezaevlerindeki infaz koruma
memurluğu için başvuranlar uzun kuyruklar oluşturdu.
“İş kazalarının %83’ü
KOBİ’lerde yaşanıyor”
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Ömer Dinçer, iş kazası sayısı
itibariyle dünya ortalamasının altında
olan Türkiye’nin, ölümlü iş kazalarında dünya ortalamasının üstünde
olduğunu söyledi. Türkiye’de 2009
yılında 64 bin iş
kazasında 1.171 kişinin hayatını kaybettiğini belirten Dinçer, “İş
kazalarının yüzde 83’ü KOBİ’lerde meydana geliyor” dedi.
Alkollü araç Kullananların
Sayısı Artıyor!
Trafik kazalarında en önemli iki faktörü oluşturan
alkollü araç kullanımı ile hız limiti aşımı konusunda alınan önlemler yarı yarıya
sonuç verdi. Emniyet Genel
Müdürlüğü ve Jandarma Genel
Komutanlığı trafik ekiplerince
alkollü araç kullanımı
nedeniyle geçici olarak geri alınan sürücü belgesi sayısı, 2002
yılında 75 bin 265 iken, bu
rakam 2003 yılında 76 bin 262’ye, 2004’de 88 bin
96’ya, 2007’de 106 bin 168’e, 2009’da da 121 bin
787’ye çıktı. 2010 yılında ise sadece polis sorumluluğu bölgesinde alkollü araç kullanan 129 bin 448
sürücünün sürücü belgesi geri alındı. Bu rakamlar
sürücü belgelerini geri alma işlemlerinin yüzde
84’ünün alkol nedeniyle gerçekleştiğini gösteriyor.
Aşırı hız nedeniyle geçici olarak sürücü belgesi
geri alınan sürücü sayısı ise 2002’de 8 bin 100,
2003’de 4 bin 391, 2004’de 3 bin 491, 2007’de
985 ve 2009’da bin 90 olarak gerçekleşti. Rakamlarda aşırı hız nedeniyle sürücü belgesi geri alınan
sürücü sayısının her yıl azaldığı görülüyor.
Türkiye’de Kaç Avm Var
Biliyor musunuz???
Türkiye’de 46 şehirde, toplam
260 Alışveriş Merkezi bulunuyor. Sektöre dahil olacak
kiralanabilir alan 2 milyon
metrekare iken bu yıl açılacak
Alışveriş Merkezi sayısı ise 50!
Ziyaretçi sayısı 1.1 milyar kişi
olan Avm’lerde yaratılan ciro 25 milyar TL. Sektöre yapılan yatırımlar ise sadece 35 milyar $.
2015’e kadar hedeflenen yatırım ise 50 milyar $.
Avm sektörünün yarattığı istihdam şimdilik 350 bin
kişi ve bu sayının 2015 kadar 500 bin kişi olması
hedefleniyor.
İçki Tüketiminde
Türkiye Sonuncu
Türkiye 30 Avrupa ülkesi
arasında içki tüketimi bakımından yılda ortalama kişi başına
1.4 litre ile sonuncu. Avrupa
Birliği’nin alkol tüketimi yılda
kişi başına 10.8 litre. Yani
Türkiye’den 8 kat daha fazla…
Avrupa’nın en çok içen ülkesi,
kişi başına ortalama 15.5 litre ile Lüksemburg.
Avusturya 12.5 litre tüketiyor, Fransa kişi başına
ortalama 12.6 litre içki içiyor. İngiltere 10.8 litre,
Almanya ise kişi başına 9.9 litre içki tüketiyor.
Komşumuz Yunanistan kişi başına 9.0, Bulgaristan
ise 10.9 litre alkol tüketiyor.
Satılan Otomobillerin
yüzde 70’i İthal
2000 – 2001 yıllarında
Türkiye’de satılan her 100 otomobilin 55 tanesi ithal. 2005
yıllarından sonra ise Türkiye’de
satılan her 100 otomobilin 70
tanesi ithal oto oldu. 50’ye
yakın yabancı marka otomobilin satıldığı Türkiye’de toplam otomobil satış
rakamları ise şöyle; 2000 yılı toplam 466.726,
ithalat oranı %55.4, 2005 yılı toplam 438.597,
ithalat oranı %68.8, 2010 yılı 509.784 ithalat oranı
ise %69.5
“Cep” Mecliste Görüşülüyor
TBMM Kanser Hastalıkları Araştırma
Komisyonu, cep telefonlarının yaydığı elektromanyetik radyasyondan
korunmak için geniş bir liste hazırladı, şu tavsiyelerde bulundu:
Cep telefonundan yayılan dalgadan etkilenim uzaklıkla azalmaktadır. Bu nedenle kulaklık kullanılmalı, telefon baş bölgesinden
uzak tutulmalı, kulaklığın kullanılmadığı durumlardan hoparlörden konuşulmalı.
Gelişmesi süren çocuklarda cep telefonu kullanım
yaşı geciktirilmeli, 18 yaşın altındakiler kullanmamalı.
Hamileler cep telefonu kullanmamalı.
Cep telefonları kalp, beyin, böbrek gibi organlardan uzakta taşınmalı.
Petrol istasyonlarında kullanılmamalı.
Cep telefonu alırken SAR değeri düşük olanlar tercih edilmeli.
Öğrencilerin okula cep telefonlarıyla girmeleri
engellenmeli
Baz istasyonları doğumevleri, anaokulları, okullar,
huzurevi, kreş, hastane, askeri birlik ve kışlalar
gibi toplu yaşanılan yerler olan kurum ve kuruluşlarının, çocuk parklarının ve çocukların sürekli
bulundukları alanların yakınına yerleştirilmemeli.
Su Hayattır...
Sağlıklı erişkin bir erkeğin
günde en az 3 litre, sağlıklı
erişkin bir kadının ise günde
2.2 litre suya ihtiyacı vardır.
Sudaki
Mikrobiyolojik Kirlilik Nedir?
Suda zararlı Kimyasal maddelerin yanında, sağlığa
zararlı, hastalık yapan mikroorganizmalar da
bulunmaktadır. Mikroorganizmalar (Virüs, bakteri,
mantar, alg ve protozalar) son derece küçük organizmalardır. Bazıları konvansiyonel mikroplarda
dahi görünmezler.
İçme Sularında Bulunan ve Hastalık Yapan Bakteriler:
Salmonella
:Yiyecek zehirlenmesine
sebep olur.
Shigella
: Bakteriyel dizanteriye
sebep olur.
Vibrio organizmalar
: Koleraya sebep olur.
Campylobacter bacteria: Mide ve bağırsaklarda
yaşar, ülsere sebep olur.
Demir bakterisi
: Boru korozyonuna sebep
olur.
Sülfür Bakterisi
: Suya çürük yumurta
kokusu verir. Son derece hızlı bir biçimde korozyona sebep olur.
Suda hastalık yapıcı bakteriler olup olmadığı
sadece mikrobiyolojik testle anlaşılabilir. Bunun
için indikatör mikroorganizmalar kullanılır.
İndikatör mikroorganizmalar yoksa hastalık yapan
bakterilerde yoktur.
İndikatör mikroorganizmalar;
Koliform bakteri
E. Koli (e. Scherichia)
Streptococcus faecalis
Clostridium perfringens.
Elektrik Faturanız
Yüksek mi Geliyor?
Uzmanlar, yüksek elektrik faturasının nedeninin
enerji tasarrufu yapmayan ev aletlerinden kaynaklandığını açıkladı.
BSH Ev Aletleri CEO'su Norbert Klein, evlerde sarf
edilen elektriğin yüzde
65'inin ev aletleri kaynaklı
olduğunu söyleyerek, “Alacağımız basit önlemler ve
tercih edeceğimiz yenilikçi
çözümlerle büyük oranda
enerji tasarrufu sağlayabileceğimize inanıyoruz.”dedi.
Klein, ayrıca ev aletlerinin ömrü boyunca çevreye
verdiği zararın yüzde 90'ının kullanım sırasında
gerçekleştiğini belirterek; sözlerine şöyle devam
etti:
"Enerji ve su verimliliğinde en ileri teknolojiyi
yaratmanın BSH'nın yapabileceği en önemli şey
olduğu kanısındayız ve bunun için yenilikler
geliştirmeye devam ediyoruz. Son 15 yılda, BSH
enerji sarfiyatını buzdolaplarında yüzde 74,
çamaşır makinelerinde yüzde 50, bulaşık
makinelerinde yüzde 43 azaltmayı başardı."
Çiftçiye 6 milyar liralık desteğin,
5.4 milyarı seçim öncesi dağıtılacak
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, 2011 yılında
çiftçiye 6 milyar liralık destek verileceğini söyledi.
Eker, “Bu desteğin %90’ını (5.4 milyar lirası) ilk 6
ayda vereceğiz” dedi. Başbakan Yardımcısı Bülent
Arınç ile birlikte, Manisa’daki 95 tarıma dayalı
sanayi tesisinin toplu açılışını
yaptıktan sonra, “Yeni Kırsal
Kalkınma Yatırımlarının
Desteklenmesi Programı”na
katılan Eker; “2002 – 2010
yılından bu yana çiftçimize 36
milyar 200 milyon lira destek
ödedik. Bu desteklerle Türk tarım sektörü, dünyada
tarımsal üretim bakımından 11.sıradayken 8.
sıraya yükseldi.” dedi.
Otomotiv Sektörü İç Piyasada
Satış Rekoru Kırdı
Banka faizlerindeki düşüş ve yoğun kampanyalar,
otomobil ve hafif ticari araç satışlarını 2010’da
rekora taşıdı.
Türkiye’de geçen yıl 760 bin 913 adet otomobil ve
hafif ticari araç satıldı.
Otomobil Distribütörleri
Derneği (ODD) rakamlarına göre, otomotiv
sektörünün 2010 yılında
elde ettiği sonuçlar şöyle;
Bir önceki yılın 557 bin
126 adet olan satışlarına
göre yüzde 36.58’lik artış sağlandı. 723 bin 654
adetle bugüne kadar en yüksek satışın yapıldığı yıl
olan 2005 geçildi. Sadece aralık ayında 99 bin 461
adet otomobil satıldı. Sektörün bu performansında
510 bin adetle en büyük paya sahip olan otomobil
satışları yüzde 37.85 artarak 509 bin 784 adet
oldu. Yılın tamamında hafif ticari araç satışları
yüzde 37, 07 artarak, 251 bin 129 adete ulaştı.
En Çok Satan araçlar
Küçük Sedan: Renault Symbol, 28 bin 667 Adet
Hafif Ticari: Ford Transit Connect. 32 bin 397
Adet
Kompakt Sedan: Renault Fluence, 24 bin 838
Adet
Orta Sınıf Sedan: Volkswagen Passat, 9 bin 997
Adet
Lüks Sedan: BMV 5 Serisi 3 bin 500 Adet
Lüks Suv: Chevrolet Captiva, 5 bin 225 Adet
Super Lüks Suv: Range Rover Sport, 674 Adet
TEKNOLOJÝ DÜNYA SI
üzere resmi organlarla iletişim içinde olan Ford,
teknolojinin test edilmesi için bu yaz Amerikan
Ulaştırma Bakanlığı'na iki adet Ford Taurus prototipi sağlayacak. Test çalışmaları bittikten sonra
hayata geçecek olan teknoloji 2013'te kullanılabilir
olacak.
FACEBOOK MOBİL REKLAM ŞİRKETİ SATIN ALDI
GÖKHAN ATAMER
[email protected]
YENİ PSP TANITILDI
Hakkında yazılan birçok spekülasyon ve haberin
ardından Sony nihayet yeni PlayStation Portable'ı
duyurdu. Yıl sonuna doğru piyasaya sürülecek
olan NGP (Next Generation Portable) kod adını
taşıyan cihaz ile ilgili fiyat ve erişilebilirlik ile ilgili
bilgi verilmedi. 5 inç'lik OLED ekran, ön ve arka
kamera, arka yüzde dokunmatik touchpad gibi
özellikleri olan cihaz son derece iddialı geliyor.
Sony yetkilisi Hideo Kojima yeni PSP'nin PS3 keyfini
avuç içinde yaşatacağını iddia ediyor. PS3 ile entegrasyonu güçlendirilen cihazı kullanırken PS3'te
başlatılan bir oyunu, TV'yi kapatıp PSP NGP'den
devam ettirmek mümkün. Cihazın detayları: ARM
Cortex-A9 dört çekirdekli işlemci, SGX543MP4+
GPU, 182.0 x 18.6 x 83.5mm boyutlar, dahili
stereo hoparlör ve mikrofon, hareket algılama
sensörleri, pusula, dahili GPS, 3G, 802.11b/g/n,
Bluetooth 2.1. Daha detaylı bilgilerin Oyun
Geliştiriciler Konferansı ve E3 fuarında paylaşılması bekleniyor.
GOOGLE’DAN TORRENT ARAMALARINA SANSÜR
Son dönemde korsan içeriğe karşı müthiş bir savaş
başlatan Amerikan müzik ve film endüstrisi, korsan içerik arayanların işini zorlaştıracak bir uygulamaya imza attı. Google'ın arama kutusunda korsan içeriği arayanlar istediklerini bulamayacak.
TorrentFreak'in verdiği bilgiye göre birkaç hafta
önce bu uygulamayı yapacağını duyuran Google,
kararını sessiz sedasız bir biçimde hayata geçirdi.
Bundan sonra korsan içerik ile ilgili bir arama
yapıldığında, gelen sonuçlar Google tarafından filtrelenecek. Torrent ağlarında paylaşılması yasal
olan dosyaları arayanların bundan etkilenmesi ise
yaşla beraber kurunun yanması olarak değerlendiriliyor.
ARABALAR ARASI İLETİŞİM SİSTEMİ
Teknoloji dünyasındaki yeniliklerin yoğun olarak
yaşandığı sektörlerden birisi olan otomotiv
dünyasında Ford bir ilke imza atarak araçlar
arasında iletişim sistemini kuran bir teknolojinin
duyurusunu yaptı. Ford'un açıklamasına göre, Ford
markalı araçlar Wi-Fi ya da özel olarak kullanılacak bir frekans üzerinden irtibata geçerek; trafik
yoğunluğu, yol şartları, keskin viraj bildirimleri gibi
konularda birbirlerini bilgilendirecek. Bir araçtan
ötekine gönderilecek olan bilgiler, aracın sürücüsü
tarafından anında görülebilecek. Araçların birbirleriyle haberleşebilmeleri için GPS, akıllı telefon
gibi cihazları kullanabilecek. Ancak Ford'un hedefi
özel bir iletişim yolu bularak, araçların doğrudan
haberleşmesini sağlamak. Konuyla ilgili evrensel
standart geliştirmek için ABD'de FCC başta olmak
ATAKÖY
Google'ın AdMob, Apple'ın iAd, Microsoft'un
aQuantative ile varolduğu pazarda Facebook da,
Microsoft'un eski yöneticileri Peter Wilson ve Scott
Hannan'ın kurduğu mobil reklam ajansı Rel8tion'ı
satın alarak kendi şirketi üzerinden online reklam
mücadelesi verecek. Insice Social Apps konferansında konuşan Facebook CTO'su Bret Taylor, şirketin önceliğinin mobil olduğunu belirterek bu yıl
mobil alanında önemli yeniliklere imza atacaklarını belirtti. Masaüstüne göre iki kat daha yüksek
bir hızla büyüyen akıllı telefon platformunun
olanaklarını sonuna kadar kullanmak istediklerini
belirten Taylor'ın sözlerindeki ipucu Facebook'un
stratejilerinde de görülüyor.
Nvidia’ya dava açmıştı. Nvidia da benzer bir
davayı Intel’e karşı açtı. 1.5 milyar dolarlık anlaşmayla tüm davalar düşmüş olacak. Bilgisayar
işlemci pazarının yüzde 80’i Intel tarafından kontrol ediliyor. Ancak akıllı telefon ve tablet bilgisayar pazarlarının hızla büyümesi, HD video işleme
de dahil grafik becerileri yüksek işlemcilere talebi
artırıyor. Bu pazarlarda Nvidia’nın Tegra işlemci
serisinin popülaritesi oldukça yüksek.
3D TELEVİZYON HASTA MI EDİYOR?
IAB İnternet Ölçümleme Araştırması, internetin, niş
kitlelere ulaşma gücü yüksek bir kitle iletişim
mecrası olduğunu ortaya koydu. 24 milyon internet kullanıcısının olduğu Türkiye’de, kullanıcıların
yüzde 86’sı her gün internete bağlanıyor. IAB
(Interactive Advertising Bureau) Türkiye İnternet
Ölçümleme Araştırması Türkiye’de 24 milyon internet kullanıcısı bulunduğunu ortaya koyuyor. Bu
kullanıcıların yüzde 84’üne ulaşan araştırmanın
ürettiği sosyo-demografik veriye göre, Türk internet kullanıcılarının büyük çoğunluğunu, satın alma
gücü yüksek, karar verici kitle oluşturuyor. Söz
konusu kitlenin yüzde 42’si 25-44 yaş aralığında,
yüzde 53’ü ABC1 SES grubunda, yüzde 34’ü 25
yaş üstü ve hane alışverişinden sorumlu ve yüzde
48’i internetten gazete ve haber okuyor. Araştırma
sonucunda çıkan Türkiye internet kullanıcı profili,
internetin artık bir kitle iletişim mecrası haline
geldiğini ve bu mecranın niş kitlelere ulaşma
gücünün çok yüksek olduğunu gösteriyor. Araştırmaya göre, Türkiye’de internete bağlananların
yüzde 57’si erkek. Kullanıcıların yüzde 86’sı her
gün, yüzde 13’ü haftada birkaç kez, yüzde 0,62’si
haftada bir, yüzde 0,27’si ayda birkaç kez, yüzde
0,14’ü ise ayda bir internete bağlanıyor.
Türkiye’deki internet kullanıcılarının yüzde 30’u
ilkokul, yüzde 25’i ortaokul, yüzde 30’u lise ve
yüzde 15’i üniversite ve üstü mezunu. Üniversite ve
üstü eğitimli kullanıcı sayısı 1,1 milyon gerçek kişi
iken, üniversite ve üstü eğitimli yönetici sayısı
838.362 gerçek kişiyi buluyor. Araştırma sonuçlarına göre, cep telefonundan internet kullananların
oranı yüzde 32. 875.297 gerçek kişinin online
alışveriş yaptığı Türkiye’deki internet kullanıcıları
arasında 3,4 milyon gerçek kişi kentsel bölgelerde
yaşıyor
.
Huffington Post’un haberine göre ABD’li
optometristler 3D televizyon izleyen her dört kişiden birinin mide bulantısı ve baş ağrısından mustarip olduğunu söylüyor. Eğlencenin geleceğinde
3D’ye büyük bir pay biçiliyor. Ancak insan
gözünün yapay 3D derinliğe kolay adapte olamaması, bu teknolojinin henüz alacağı çok yol
olduğunun da göstergesi. Güney Kore’de okul
çağında 115 çocuk üzerinde yapılan bir araştırma
da, 3D ekrana yakından bakmanın 2D ekrana
kıyasla daha çok göz yorgunluğu yarattığını
göstermiş. Bunun üzerine Güney Kore hükümeti,
3D film izlerken en az saatte bir 15 dakikalık bir
mola verilmesi gerektiği yolunda uyarı yayımladı.
Firmaların da bu konuda yaptırdığı araştırmalar
mevcut. Ancak sonuçlar genellikle kamuoyuna
duyurulmayıp, kullanım kılavuzlarında veya
kurumsal yayınlarda uyarılar şeklinde kendini gösteriyor. Örneğin Samsung’un Avustralya’daki web
sitesinde uzunca süre 3D televizyon izlemenin göz
yorgunluğu, dengede bozulma, mide bulantısı
yaratabileceği belirtilerek, uykusuzken, yorgunken
ve içki içerken izleme yapılmaması öneriliyor. Benzer uyarılar Sony, Panasonic, LG gibi üreticilerin
kurumsal yayınlarında da bulunuyor. Nintendo da
geçenlerde bir uyarı yayımlayarak, yeni çıkacak
3DS portatif oyun konsolunun 7 yaşın altında
çocuklarca kullanılmaması gerektiğini bildirmişti.
3D görüntüleri izlemenin yarattığı bu sorunlar
esasen gözlerin normal 3 boyutlu mekanları
algılarken, yani yakınlaşıp uzaklaşan cisimlere
odaklanırken yaptığı kas hareketlerini 3D’de yapamamasından kaynaklanıyor. Başka deyişle, yakınlaşan bir cisme odaklanmak için gözler içeri doğru
dönerek ve eliptik şeklinde değişiklik yaratarak
odağı koruyor. Ancak 3D televizyonda ‘yakınlaşan’
bir cisim varmış gibi görünse de aslında televizyon
ekranının kişiye yakınlaştığı yok. Dolayısıyla gözün
‘odaklanması gerektiğini’ düşündüğü noktayla cismin gerçek mesafesinin birbirinden farklı olması,
gözün net görmek için ekstra çaba harcamasına
neden oluyor. Gözlerinde az da olsa problem olan
kişilerin, 3D karşısında diğerlerine kıyasla daha
çok sorun yaşaması da gözlerinin bu adaptasyonda zorlanmasından kaynaklanıyor. Bu sorunun
farkında olan firmalar, çoktan gözlüksüz kullanılabilen 3D ve hologram görüntü teknolojilerini
geliştiriyorlar. Gözün doğal işleyişini değiştirmeye
çalışmadan 3D algı yaratabilecek teknolojiler,
uzmanların tahminlerine göre, 2-3 yıl içinde seri
şekilde üretilmeye başlayacak
.
INTEL NVIDIA’YA 1.5 MİLYAR DOLAR
iPAD 2 VE iPHONE 5 GELİYOR
Mobil cihazlara talebin artması, işlemci pazarında
da önemli bir işbirliği doğurdu. Intel ile Nvidia
anlaşarak karşılıklı davaları geri çekti. Dünya
işlemci pazarının lideri Intel, grafik işlemci üreticisi
Nvidia’nın teknolojisinden faydalanmak için 1.5
milyar dolar ödeyeceğini açıkladı. Varılan anlaşmayla Intel, akıllı telefon ve tablet pazarında
önemi gittikçe artan grafik işleme yeteneğini
artırarak bu pazarlarda rekabet gücünü artırmayı
planlıyor. Mobil cihazlardaki grafik işlemcilerde
uzmanlaşan Nvidia, anlaşma çerçevesinde, bir
süredir gözünü diktiği masaüstü ve dizüstü işlemci
piyasasından uzak duracak. Intel bir süre önce
kendi işlemci teknolojisini taklit ettiği gerekçesiyle
Çin'de yayın yapan Commercial Times gazetesinin
haberine göre iPad 2 üretimi Şubat'ta, iPhone 5
üretimi ise Mayıs'ta başlayacak. Gazetenin iddiasına göre iPad 2 üretimi başlangıçta düşük yoğunluklu olarak gerçekleşecek ve ikinci çeyrekten
itibaren üretim artacak. Foxconn yine Apple'ın en
büyük iş ortağı olurken, Pegatron da tedarik zincirinde yer alacak. Yeni iPhone için ileri sürülen
lansman tarihi ise Haziran ayı. iPhone 5’in detayları henüz basına sızmadı. İkinci nesil iPad ise Mart
ya da Nisan ayında satışa çıkacak. İşlemcinin çift
çekirdekli olabileceğinden de bahsediliyor. Dual
kamera, USB ve SD port, 2048x1536 çözünürlük
sunan ekran diğer özellikler arasında yer alıyor.
TÜRKİYE’DE 24 MİLYON
INTERNET KULLANICISI VAR
ÝMTÝYAZ
GENEL
Taner SAHÝBÝ,
KÜÇÜKTEPE
Hukuk Danýþmaný: Av.
YÖNETMEN
VE SORUMLU YAZI ÝÞLERÝ MÜDÜRÜ
Ofset Baský ; ÜNÝFORM
Özcan ATAMER
Renk Ayýrým; FÝLMEVÝ
Haber Koordinatörü
AYLIK BÖLGE
GAZETESÝ
Ýdare
Yeri: Ýncirli Caddesi Yeþilada Sokak No:2/1
Gökhan ATAMER
Ýstanbul
Aylýk Süreli Ferhat
yayýnApt. Kat: 1 D:4 Bakýrköy / Haber
Merkezi
Tel: (0-212) 543 86 64-543 86 65-543 86 47 Fax: 543 86 16
YIL: 19 Sayý: 201
ŞUBAT 2011
Yavuz ARPACIK
Ataköy Gazetesi, Yurtgün Ýç ve Dýþ Ticaret
A.Þ.
Arzu BERATOĞLU
tarafýndan yayýnlanmaktadýr.
[email protected]
Köþe
yazýlarýndaki sorumluluk,
yazarlarýna
aittir.
GAZETEMÝZ
BASIN AHLAK
YASASINA
Gazetemizde yayınlanan
ilanların
sorumluluğu
ilan sahibine aittir
UYMAYI
TAAHHÜT
ETMÝÞTÝR
Hukuk Danýþmaný: Av. Taner KÜÇÜKTEPE
Ofset Baský : ÜNÝFORM
Renk Ayýrým : FÝLMEVÝ
Ýdare Yeri: Ýncirli Caddesi Yeþilada Sokak No:2/1
Ferhat Apt. Kat: 1 D:4 Bakýrköy / Ýstanbul
Tel: (0-212) 543 86 64-543 86 65-543 86 47 Fax: 543 86 16
Ataköy Gazetesi, Yurtgün Ýç ve Dýþ Ticaret A.Þ.
tarafýndan yayýnlanmaktadýr.
Gazetemizde yayýnlanan yazý ve fotoðraflar kaynak
gösterilmeden kullanýlamaz
31
ALIŞVERİŞ MERKEZLERİNDE SÖMESTRE ETKİNLİKLERİ
Sömestre Tatili’nde A Plus’ta Çocuklarınıza Şölen Tadında bir Eğlence Yaşatmaya Ne Dersiniz…
ATAKÖY PLUS’TA SÖMESTRE ŞENLİĞİ
Uzun bir eğitim döneminden
sonra tatile giren çocuklar bu
sömestre tatilinde Ataköy A
Plus’ta birbirinden eğlenceli yarışma ve etkinliklerle keyifli bir tatil
geçirecek.
Bahçeşehir Koleji ve Bilim
Müzesi etkinlikleri
çerçevesinde çocuklar bilim ve
fen atölyelerinde hem
eğlenerek bilimsel deneyler
yapacaklar hem de yeni bilgiler
öğrenecekler. Çocuklar 40
dakika sürecek ve birbirinden
eğitici; ‘Arkadaşım Yumurta,
Sıcak Hava Balonu Yapalım, Ani
Yanan Kağıt, Kuru Buz Rüzgar, Torbası Eriyen
Bardaklar, Uçan Kağıtlar, Sallanan Balonlar,
Zıplayan Pinpon Topları ve Kuvvetli Hava’
deneyleriyle eğlenirken öğrenecekler!
Sergilenecek olan Uzay Çadırı Keşif Küresi ile
de çocuklar uzayın bilinmeyen gizemli
dünyasında muhteşem bir yolculuğa çıkıyor.
Minik çocuklar Uzay Çadırı etkinliğiyle
dünyanın oluşumuna tanık olacaklar.
Çocukların Sevgilisi Caillou (KAYU) A Plus’ta…
Çocukların sevgilisi “Ünlü çizgi kahraman
AİRPORT OUTLET
CENTER YARIYIL
TATİLİNDE ÇOK
EĞLENCELİ
Ataköy’de bulunan Airport
Outlet Center yarıyıl etkinlikleri kapsamında öğrencilere birbirinden değişik etkinlikler sunuyor.
Dev Lego Evi: Yarıyıl etkinlikleri
kapsamında AVM giriş katına Doğa
Koleji işbirliği ile dev bir lego evi
kurulacak. 20 metre karelik lego
evinde Airport Outlet Center’a gelen
çocuklar Legolar ile gönüllerince
oynayabilecekler. SihirbazlıkDrama- Dans Atölyesi: Airport Out-
karakteri Caillou (Kayu)” ilk kez Ataköy
A Plus Alışveriş Merkezi’nde KAYU
ŞENLİĞİ’nde çocuklarla buluşuyor.
Tüm AVM’nin Caillou afiş, poster, kukla ve
maketleriyle donatılacağı ayrıca KAYU maskotlarının çocuklarla şarkı söyleyip eğlendireceği
şenlikte; yapboz ve resim boyama yarışması,
yer piyanosu yarışması gibi eğlenceli yarışmalar ve etkinliklerle çocuklarınız hem
eğlenecek hem de sürpriz hediyelere sahip olacak…
Caillou Şenliği 5 - 11 Şubat tarihleri arasında
Ataköy A Plus Alışveriş Merkezi’nde birbirinden
eğlenceli oyun ve yarışmalarıyla çocukları bir
araya getirecek.
let Center ve Püren
Art Akademi işbirliği
ile geçekleştirilen
etkinlik kapsamında
hafta içi günlerde
14:00-17:00 saatleri
arasında çocuklara
ücretsiz olarak Sihirbazlık, Modern Dans
ve Drama
eğitimleri
verilecek.
Drama ve
dans eğitimi 13
Şubat 2011
ta-rihine
HAYDİ ÇOCUKLAR BU SÖMESTRE’DE
O L İ V İ U M ’ D A BULUŞALIM
Olivium, 13
Şubat 2010’a
kadar devam
edecek olan
sömestre’de
düzenleyeceği
etkinliklerle
çocuklara keyifli ve eğlenceli
bir program
sunacak.
Sömestre şenliklerinde ;
Kukla Tiyatrosu, Çocuk
Oyun Köşesi,
Sihirbaz Gösterisi, Jonklör,
Karikaturist,
Mini Disko,
Yarışme ve
Eğlen etkinlikleri düzenlenecek.
GELECEĞİN BİLİM ADAML ARI
S ÖMESTRE’DE
C A R O U S E L’ D E B U L U Ş U YO R
Carousel Alışveriş ve Yaşam Merkezi bu
sömestre tatilinde minik ziyaretçilerinin içindeki
büyük mucitleri ortaya çıkartıyor.
Carousel AVM, bu yıl 13 Şubat’a kadar gerçekleşecek olan sömestre tatilinde çocuk ziyaretçilerine birbirinden özel, keyifli ve farklı birçok
interaktif etkinliğe sahne olacak.
5-6-7-8 Şubat tarihleri arasında Bahçeşehir Koleji
işbirliğiyle Carousel sahnede kurulan dev laboratuarda çocuklar deneyler yaparak öğrenirken aynı
zamanda eğlenceli dakikalar geçirecekler. 5-8
Şubat tarihleri arasında 4-12 yaş grubu çocuklar
için Bahçeşehir Koleji’nin deneyimli eğitmenleri
eşliğinde saat 12.00–19.00 arasında gerçekleştirilecek farklı içeriklerdeki deneylerle minikler,
kadar Airport Outlet Center’daki Püren
Art akademide ücretsiz olarak verilecek.
“Eski Oyuncaklar” Sergisi: Airport Outlet Center ve Collection Club işbirliği ile
gerçekleştirilen sergide 1930’lu yıllardan günümüze gelene kadar çocuklar
tarafından kullanılan ahşap, teneke,
peluş, demirden üretilen yüzlerce
oyuncak, kil ve porselenden yapılmış
onlarca düdük, oyuncaklar ile
oynayan çocuk fotoğrafları da
sergilenecek.
Sizi çocukluğunuza götürecek olan
oyuncak sergisi 7 Şubat 2011 tari-
BU SÖMESTRE’DE
KAPILARINI ÇOCUKLAR İÇİN
AÇACAK
Avcılar ve çevre bölgelerde yaşayanlara bambaşka
bir dünya sunabilmek, A’dan Z’ye tüm ihtiyaç ve
beklentilerini karşılayabilmek amacıyla projelendirilen bölgenin ilk ve tek alışveriş ve yaşam
merkezi olan Pelican Mall bu sömestre kapılarını
çocuklar için açacak.
Pelican Mall Alışveriş ve Yaşam Merkezi, sömestre
etkinlikleri kapsamında çocuklar için şeker tadında
bir program hazırladı. 13 Şubat 2011 tarihine kadar
Pelican Mall Alışveriş ve Yaşam Merkezi’ ne gelen
tüm çocuklar Özel Gülümse Yuva’ nın katkılarıyla
eğlencenin, sanatın ve coşkunun tadına varacaklar.
Ebru Atölyesi, Seramik Atölyesi, Fen Atölyesi,
Resim ve Sanat Atölyesi, Kukla Gösterileri ve sürpriz karne hediyeleri ile Pelican Mall Alışveriş ve
Yaşam Merkezi bu sömestr kapılarını çocuklar için
açacak.
geleceğin bilim adamları olma yolunda büyük
adımlar atacaklar.
Carousel sahnede kurulan dev laboratuarda bilime ve keşfetmeye dair çeşitli deneyler yapacak
olan çocukları; “sıcak hava balonu yapalım”
deneyinden “rüzgar torbası”na, “arkadaşım
yumurta” deneyinden “zıplayan pinpon topları”
deneyine kadar daha birçok eğitici ve interaktif
etkinlikler bekliyor.
31 Ocak – 4 Şubat ve 10 Şubat – 13 Şubat tarihlerinde saat 14.00-17.00 arasında Carousel’i
ziyaret eden çocuklar, Parti Dünyası işbirliğiyle
Carousel sahnede kurulan atölye sınıflarında
hayal güçlerini ve el becerilerini çeşitli atölye
çalışmalarıyla geliştirecek.
hine kadar Airport outlet Center sergi
alanında ücretsiz olarak gezilebilir.
Maket Uçak Atölyesi: Airport Outlet Center ve THK Bakırköy Şubesi işbirliği yarıyıl
tatilinde Maket Uçak Atölyesi çalışması
yapılacak.Çocukları eğlendirirken el becerilerini de geliştirmeyi amaçlayan atölye
çalışması 5-6 Şubat-12-13 Şubat tarihleri
arasında 14:00-19:00 saatleri arasında
gerçekleştirilecek. Ücretsiz olarak gerçekleştirilecek Maket Uçak atölye etkinliğinde
çocukların yapmış oldukları uçaklar kendilerine hediye olarak verilecek.
33
MERAL AKŞENER, BAKIRKÖYLÜ İŞADAMLARI’YLA BİR ARAYA GELDİ
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) İstanbul Milletvekili ve TBMM Başkan Vekili Meral Akşener,
Bakırköylü İşadamları Derneği'ni (BİAD) ziyaret
etti.
BİAD Lokali'nde gerçekleştirilen ve BİAD Başkanı
Salim Yılmaz, MHP
Bakırköy
İlçe
Başkanı
Av.
Gürhan
Kaya ile
çok sayıda
Bakırköylü
işadamının
katıldığı
söyleşide,
Akşener, iş dünyası ile ilgili tespitlerini aktardı.
Akşener, MHP Bakırköy İlçe Başkanı Av. Gürhan
Kaya ve BİAD mensuplarına teşekkür ederek
başladığı
konuşmasında, eski bir
akademisyen
olduğunu
belirterek,
“Sivil toplum
örgütleri ve
meslek
grupları
demokrasinin
önemli
kurumlarındandır. Onların en büyük özelliği mensuplarının
çıkarlarını korumak üzere bir araya gelmiş
olmalarıdır. Fakat bu dönemde genel bir korku
görüyorum. İşadamları derneklerinde de bu korku
iş gören, satın alan ve satan konumunda olduğu
için düzenleyici rolü yerine, tanzim edici rolü ve
taraf olma durumu olduğundan işadamlarının
durumu bugün çok daha farklı bir konumda. O
nedenle
bu korku
duygusunun
kaldırılması ve
sizlerin
çıkarları
açısından
rekabetin
daha
yoğun
var. Çünkü istihdam yaratmaya yönelik iş hayatında gayret gösteren arkadaşlarınız açısından baktığınızda, Türkiye'de devlet hala en büyük iş veren,
hal getirilmesi gerekir.'' dedi. Akşener, konuşmasının ardından işadamları tarafından kendisine
yöneltilen
soruları
cevaplandırdı.
Toplantı
sonunda
BİAD
Başkanı
Salim Yılmaz, davetlerine
teşrif
ettiği için
Akşener'e
BİAD Yönetimi adına teşekkür etti. Toplantı toplu
şekilde çekilen hatıra fotoğrafı ile son buldu.
( Arzu BERATOĞLU - Yavuz ARPACIK )
AK PARTİ BAKIRKÖY İLÇE BAŞKANLIĞI GAZETECİLERİ UNUTMADI
AK Parti Bakırköy İlçe Başkanlığı tarafından 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle kahvaltılı sohbet toplantısı düzenlendi.
Toplantıya, AK Parti Bakırköy İlçe Başkanlığı yönetimi ile gazeteciler
katıldı.
Kahvaltıda konuşan AK Parti Bakırköy İlçe Başkanı Mahmut Gürcan
“İlçemizde yerel gazeteciliği ayakta tutan gazeteci arkadaşlarımızla bu
anlamlı günde berabar
olmak istedik.
Bakırköy’de yerel basın
şuan güç durumda.
İlçemizde Ataköy
Gazetesi yayınlarına
sürekli olarak devam
edebiliyor ama diğer
gazeteler yayınlarını
sürekli hale getiremiyorlar. İnşallah onlarda
sorunlarını çözerek
yayınlarını sürekli kılarlar” diye konuştu.
37
AK PARTİ BAKIRKÖY İLÇE BAŞKANLIĞI DANIŞMA MECLİSİ TOPLANDI
AK Parti Bakırköy İlçe Başkanlığı Danışma Meclisi
toplantısı gerçekleştirildi.
Bakırköy Cem Karaca Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen danışma meclisi toplantısına AK Parti
Bakırköy İlçe Başkanı Mahmut Gürcan, AK Parti İstanbul Milletvekilleri Gürdal
Akşit, Mehmet Domaç ile
AK Parti İl ve Bakırköy ilçe
temsilcileri katıldı.
Divan üyeleri Talat Ak, Serpil Karaman, Garip
Aykanat’ın sunumu ile gerçekleşen Danışma Meclisi
toplantısında AK Parti Bakırköy İlçe Başkanlığı’nın 2010
yılı içerisinde gerçekleştirdiği faaliyetler ile 2011 yılında
gerçekleştireceği çalışmalar değerlendirildi.
Ak Parti Bakırköy İlçe Başkanı Mahmut Gürcan, toplantıda yaptığı konuşmada, Bakırköy’de çok çeşitli çalışmalar
yaptıklarını belirterek, “Bakırköy’de halkımız artık AK
Parti’nin iktidar olmasını istiyor. 12 Haziran’da yapılacak
genel seçimler, bizim için yerel seçimlerin provası olacak. Bunun için var gücümüzle genel seçim çalışmalarına
başladık’’ dedi.
Mahmut Gürcan’ın açılış konuşmasının ardından, AK
Parti İl ve İlçe temsilcileri birer konuşma yaptılar.
Danışma meclisinde son olarak söz alan İstanbul Milletvekili Gürdal Akşit’te Bakırköy’ün AK Parti için zor bir
bölge olduğunu fakat yapacakları çalışmalar ile bu zorluğun üzerinden geleceklerini ifade ederek, “Bende bir
Ataköylüyüm. Ama görüyorum ki, Bakırköy’de şu an bir
belediye yok. Ve hizmetten mağduruz. Biz bu bölgenin
sakinleri olarak bunları hak etmiyoruz. Bunun için her
vatandaş üzerine düşen görevi yapmalı ve AK Parti’nin
Bakırköy’ü kazanması gerekir. Çünkü Bakırköy’e hizmet
ancak o zaman gelir’’ diye konuştu.
Konuşmaların ardından AK Parti Bakırköy İlçe Başkanı
Mahmut Gürcan tarafından, danışma meclisine katılımından dolayı AK Parti İstanbul Milletvekili Gürdal Akşit’e
plaket verildi.
( Yavuz ARPACIK )
ŞEFKAT İŞLİGEN 35. KİŞİSEL SERGİSİNİ BAKIRKÖY'DE AÇTI
Uluslararası sanatçı Şefkat İşligen 35. kişisel sergisini Bakırköy’de açtı.
Hülya Kırımoğlu Sanat Evi’nde ilk sergisini açan sanatçının sergide 25 eseri
yer aldı.
Özgün baskı çalışmalarıyla adından söz ettiren İşligen, 2010 yılında Fransa’da en iyi yabancı
sanatçı ödülünün de sahibi. 2005
yılında İtalya’da 3.’lük ödülü alan
sanatçı İşligen, bu güne kadar
uluslararası alanda 12 yurt içinde
35 kişisel sergi açtı. Bakırköy’de
açtığı sergisinin kendisi için ayrı
bir önem taşıdığını söyleyen
sanatçı Şefkat İşligen “Hülya Kırımoğlu benin çok sevdiğim dostlarımdan biridir. 12 yıl aradan
sonra Bakırköy’de kendine ait
sanat evini yeniden faaliyete
geçirmiş olması sevindirici bir
durum. Bende 2011 yılı ilk sergimi
Hülya Kırımoğlu Sanat Evi’nde
açmak istedim” dedi.
Sanatçının sergisini Bakırköylü
sanat severler ilgiyle izledi.
39
Haydi Çocuklar Spora
BAHÇELİEVLER’DE ÜCRETSİZ KIŞ SPOR OKULU
KOMŞU İLÇELER:
BAHÇELİEVLER
Bahçelievler Belediyesi
Kültür ve Sosyal İşler
Müdürlüğü tarafından
Bahçelievler’ de ikamet
eden 9–14 yaş arası
çocuklara yönelik Kış
Spor Okulu hizmet
veriyor.
Eğitim-öğretim yılı
sonuna kadar devam
edecek 2.Dönem Kış
Spor Okulu’nda Org.
Eşref Bitlis İlköğretim
Okulu’nda basketbol,
voleybol, teakwando;
Erguvan İlköğretim Okulu’nda basketbol, voleybol, judo; Bülent Ecevit
İlköğretim Okulu’nda da
basketbol, voleybol ve
karate branşların da
toplam 630 öğrenci
sportif faaliyetlerden
yararlanabilecek. Kış
Spor Okulu’nda ayrıca
öğrencilere dönem
sonunda katılım belgesi
de verilecek.
B OY A S I Z O K U L K A L M A S I N
Bahçelievler
Belediyesi,
Bahçelievler’de Milli
Eğitim’e bağlı tüm
okullara sömestre
tatilinde kullanılmak üzere dış
cephe ve iç
mekanlar için
plastik, yağlı boya
ve tavan boyası
dağıtımını gerçekleştirdi.
Eğitim ve öğretimin
her alanında gençlerimizin yanındayız
diyen Bahçelievler
Belediye Başkanı
Osman Develioğlu
“Eğitim kurumlarımız önceliğimiz,
gençle-rimizin
sağlıklı koşullarda
ve modern
tesislerde
yetişmeleri için tüm
gücümüzle çalışıyoruz.
Bahçelielievler,
sporda, kültürde,
eğitimde, alt yapıda
önemli adımları
atarak, çağdaş
kentleşmenin
gereğini yerine
getiriyor” dedi.
BAHÇELİEVLER’DE
KALDIRIM İŞGALLERİNE BEZ AFİŞLE UYARI
Bahçelievler Belediyesi, Bahçelievler’de kaldırım işgallerine karşı mücadelesini ilanlarla da
sürdürüyor.
Bahçelievler’in 11 mahallesinde 200’ü aşkın bez afişle kaldırım işgalleriyle mücadele ettiklerini belirten Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu “Yayaların yürüme hakkına
saygıyı, herkesin artık bilmesi, öğrenmesi gerekir. Çağdaş kentleşmenin temeli,
insanımıza saygıyı her alanda göstermektedir. Kaldırımların, yayaların hakkı olduğunu
belirtirken, ilçemizin tüm cadde ve sokaklarında, vatandaşlarımızın duyarlı olmasını bekliyoruz. Kaldırım işgallerine karşı, uyarılarımızı yapıyoruz. Yasal yaptırımlara da yakında
müdürlüklerimizce başlanacak” dedi.
41
KOMŞU İLÇELER:
KÜÇÜKÇEKMECE
ONLARIN TEK İHTİYACI SEVGİ
Küçükçekmece
Belediyesi Sağlık
İşleri Müdürlüğü’nün 2006
yılında hizmete başladığı Sokak
Hayvanları Rehabilitasyon Merkezi,
çalışmalarına tüm hızıyla devam
ediyor. Hayvanların bakımının büyük
bir titizlikle yapılmasını sağlayan
Rehabilitasyon Merkezi, kimsesiz
hayvanları da sahiplendirerek onlara
sıcak bir yuva buluyor.
Küçükçekmece Kayabaşı Altınşehir
bölgesinde bulunan Sokak Hayvanları Rehabilitasyon Merkezi kimsesiz
hayvanlara 5 yıldır sahip çıkıyor.
Küçükçekmece Belediyesi
Sağlık İşleri Müdürlüğü’nde
görevli Veteriner Hekim Çiğdem Eral, Rehabilitasyon
Merkezi’nin 150’ye yakın
hayvana ev sahipliği yaptığını söyledi. Hayvanların
bakımında özellikle hijyen
konusunu önemsediklerini
belirtti.
140 sokak köpeği ve 10’a
yakın kedinin barındığı
rehabilitasyon merkezinde,
hayvanların her türlü
bakım ve tedavisinin
büyük bir titizlikle
yapıldığını söyleyen Veteriner Çiğdem Eral,
“Rehabilitasyon merkezi
sahipsiz sokak hayvanlarının barındığı bir yer.
Buraya getirilen hayvanların öncelikle
muayenelerini, kısırlaştırdıktan sonra da
mutlaka kuduz aşısını
yapıyoruz. Bu işlemlerin sonunda
kulaklarına numaralı küpe takıyoruz.
Uzman 7 görevli arkadaşımız bu
çalışmaları düzenli şekilde yapıyorlar. Bizim vatandaşlardan isteğimiz
tek şey; buradaki hayvanları
sahiplenmeleridir. Onların tek ihtiyacı sevgi, yeterki onları sevin ve
sahipsiz bırakmayın. Tüm hayvan
severler buraya kimlik bilgileriyle
gelip hayvan sahibi olabilir” diyerek çağrıda bulundu.
Eral, ayrıca tüm vatandaşların
Rehabilitasyon Merkezi’ni gün
içerisinde saat 15.30’a kadar
ziyaret edebileceklerini de sözlerine
ekledi.
YÜZYILLIK EZGİLER KÜÇÜKÇEKMECE’DE YANKILANDI
Küçükçekmece Belediyesi’nin aylık kültür sanat
faaliyetleri içerisinde yer alan “Geçmişten
Günümüze Halk Ozanları” söyleşilerinde iki halk
ozanı Erzurumlu Emrah ve Ercişli Emrah anıldı.
Anadolu’da yayılan Emrah hikayelerinin
anlatıldığı program, sanatçı Mustafa Tatlıtürk’ün
seslendirdiği türkülerle renklendi.
“Geçmişten Günümüze Halk Ozanları: Emrahlar”
adlı söyleşi, Halkalı Kültür ve Sanat Merkezi’nde
gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü Necip Fazıl
Kurt’un yaptığı söyleşide, gazeteci yazar Ahmet
Özdemir, ayrı dönemlerde yaşamış olan ancak
eserleriyle birbirine karıştırılan iki ozan Erzurumlu
Emrah ve Ercişli Emrah’ı anlattı. Söyleşiye konuk
olan sanatçı Mustafa Tatlıtürk ise sesi ve sazıyla
‘Bad-ı Saba Selam Söyle O Yare’, ‘Ne Feryad
Edersin Divane Bülbül’, ‘Bir Sabah Uğradım Göl
Kenarına’, ‘Yüzbin Mihnet İle Bir Bağ Yetirdim’
türkülerini yorumladı.
“ ÖZGÜVEN “ BAŞARILI ÇOCUĞUN ANAHTARI
Uzman Psikolojik Danışman Mehmet Teber, çocuk eğitimindeki
önemli noktalardan biri olan özgüven kavramını anlattı.
Mehmet Teber, Sefaköy Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen ‘Çocuk ve Özgüven’ adlı söyleşide Küçükçekmece Bilgi
Evleri öğrencileri ve velileriyle bir araya geldi. Küçükçekmeceliler tarafından yoğun ilgi gören uzman psikolog, çocukları
başarıya götüren püf noktalarını da katılımcılarla
paylaştı.
Teber; Özgüven nedir?
Çocukta özgüven neden
kaybolur? Çocuklara
özgüven aşılamak için ne
yapmak gerekir gibi merak
edilen soruları cevaplandırdı.
ÇOCUĞUNUZA GÜVENİN
Ailelere seslenen Mehmet
Teber, “Çocuğunuzun
sosyal hayatta kendi başına ayakta durabilmesini,
kendini savunabilmesini ve
başkalarına yem olmamasını
istiyorsanız ona mutlaka özgüven vermelisiniz.” diye konuştu.
BIRAKIN KENDİSİ YAPSIN
Çocuklarda kendi başına birçok şeyi yapabileceği bilincini oluşturmanın önemine vurgu yapan Mehmet Teber, “Çocuğunuz
yemek yerken üstüne dökebilir. Montunu veya ayakkabısını
uzun sürede giyebilir. Koşarken düşebilir. Bakkala gidip yanlış
şeyi alıp gelebilir. Burada önemli olan nokta kendi işini kendisinin yapmasıdır. Bırakın yapmak istediğini kendisi yapsın.”
dedi. Teber, “Kimi zaman iyi niyetimizden çocuğumuza yardımda bulunmak amacıyla onun adına iş yapıyoruz. Bunu yaparken
farkında olmadan çocuğumuza ‘Sen yapamıyorsun ama bak ben
yapabiliyorum.’ mesajını veriyoruz. Yapılması gereken şey ise
gerekli önlemleri alarak onun başarmasına imkan vermektir.
Onu cesaretlendirmeli, başarmanın verdiği mutluluğu yaşamasını sağlamalıyız.” diyerek ailelere tavsiyelerde bulundu.
ÇOCUĞUM NEDEN GİRİŞKEN DEĞİL?
Söyleşide özgüven aşılama konusunda yapılan yanlışları da
açıklayan Mehmet Teber, çocukların başkalarıyla kıyaslanmamaları gerektiğini vurguladı. Yapılan başka bir yanlışın çocuğun
yaptıklarından çok kişiliğini takdir etmek olduğunu
söyleyen uzman psikolog, “Çocuk daha bir şey
yapmadan “Sen bir tanesin. Süpersin. Her şeyi
başarabilirsin.” demek yanlıştır. Yaptığı her şey için en iyisini
yapmış gibi tepki verirsek çocuğun özgüveni aşırılaşarak her
şeyi yapabileceğine inanmasına neden oluyor.”dedi. İki tür kişilik tipi olduğunu da hatırlatan Teber, içe dönük kişilik yapısına
sahip diye çocuğu özgüvensiz olarak değerlendirmemek gerektiğini sözlerine ekledi.
Söyleşi bitiminde veliler Uzman Psikolojik Danışman Mehmet
Teber’e soru sormak için uzun kuyruklar oluştururken Mehmet
Teber de velilerin sorularına tek tek cevap vererek onları aydınlattı. Söyleşiden önemli bilgiler edindiklerini belirten veliler “Bu
tür organizasyonların artmasını diliyoruz. Başkanımız Aziz Yeniay’a bizlere bu tür ortamları hazırlattığı için teşekkür ediyoruz.”
diye konuştular.
Küçükçekmece Belediyesi tarafından kurulan Yaşam
Sevinci Merkezi, ihtiyaç sahiplerine destek oluyor.
EVLER SICAK, AİLELER RAHAT
2005 yılından bu yana yoksul ailelere gıda, giyim, yakacak ve eğitim
gibi desteklerde bulunan Yaşam Sevinci Merkezi, bu kez bebeği olan
ailelere bez, sobası olmayanlara da
soba veriyor.
Yardıma muhtaç aileleri tespit
eden Yaşam Sevinci Merkezi,
mama ve devam sütü yardımının
ardından hazır bez dağıtımına
başladı. Yaşam Sevinci Merkezi
yetkilileri, 0-3 yaş bebeklerin
masraflarına destek olmak
amacıyla ihtiyacı olan ailelere bez yardımında bulunduklarını söyledi.
Ayrıca 0-1 yaş bebeklerin dengeli ve sağlıklı beslenmesine destek
olmak için kaşık maması ile devam
sütü ailelerin evlerine kadar
ulaştırıyor.
Küçükçekmece Belediyesi
ilçedeki yoksul ailelere soba
desteğinde de bulunuyor.
İhtiyaç sahiplerini belirleyen
Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü
yetkilileri, Yaşam Sevinci Merkezi
aracılığıyla sobaları teslim etti. Kış boyunca devam edecek yardımlardan mutlu olan vatandaşlar da Küçükçekmece Belediyesi’nin yaptığı yardımlar sayesinde sıkıntılardan kurtulduklarını söyledi.
2005 tarihinden bu yana 35 bin aileye ev eşyası, giyim, gıda, okul
malzemeleri gibi çeşitli yardımlarda bulunduklarını dile getiren yetkililer, “Zor durumda olan vatandaşlarımız
çekinmeden Küçükçekmece Belediye
Başkanlığı’na veya Yaşam Sevinci
Merkezi’ne gelebilirler. Gelemeyecek
durumdaki vatandaşlarımız da günün
24 saati (0212) 44 44 360 numaralı
telefondan bize ulaşarak isteklerini
bildirebilirler.” diye konuştu.
DERSHANELERE BU AYRICALIK NİYE?
Dershanelerin, özel mevzuata göre bağlı oldukları kurumdan ve
bulundukları yerin belediyesinden de ruhsat almaları gerekiyordu.
Ancak hükümet dershanelerin baskısına dayanamadı ve Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna
“Özel eğitim kurumları mevzuatına uygun
olmak kaydıyla işyeri açma, çalışma ruhsatı
bakanlıkça verilir. Bakanlık bu yetkisini
valiliklere devredebilir.’’ maddesini koydurttular.
Bu uygulamayla, Anayasanın eşitlik
maddesi nerede? Bu maddeye göre
“Hiçbir kimseye, zümreye, kuruma ayrıcalık
tanınmaz”
Kanuna konan bir cümle ile dershanelere ayrıcalık
( Yazısı 23. sayfada )
tanınmadı mı?
ATAKÖY İLKÖĞRETİM OKULU TARİHİ ESERMİŞ...
1962 yılında inşa edilen
bu bina tarihi eser ise...
Prof. Dr. Muhteşem Giray tarafından
1961-1962 yıllarında tasarlanan
Ataköy İlköğretim Okulu’nda, deprem
riski taşıdığı için, İstanbul İl Özel
İdaresi tarafından güçlendirme çalışmaları başlatıldı. İstanbul VII. Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu
tarafından “tarihi eser” olduğu
gerekçesiyle çalşmalar durduruldu.
Ataköy İlköğretim Okulu, İstanbul 1
Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını
Koruma Bölge Kurulu'nun 11.05.2006
gün 101 sayılı kararı ile tescillenerek
Koruma Grubu 1 (bir) olarak belirlen( Yazısı 15. sayfada )
miş...
1962 yılında temeli atılarak inşa edilen ilkokul binasını, koruma altına alıp
güçlendirme yapımına engel olan kurul üyeleri, Ayamama üzerindeki tarihi köprünün
yok olmasına neden göz yumdunuz?
Genç devir Osmanlı Mimarisi özelliği
gösteren bu köprü tarihi eser değil mi?

Benzer belgeler

CHP 3. bölge Milletvekili adayı Oktay EKŞİ

CHP 3. bölge Milletvekili adayı Oktay EKŞİ haçı çıkararak ruhani liderine teslim etti. Halk arasında yaygın olan inanışa göre denizden haçı bulup çıkaran gencin o seneyi şanslı geçireceğine inanılıyor. Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği me...

Detaylı