Kalbimdeki Umut 1

Transkript

Kalbimdeki Umut 1
Kalbimdeki Umut
1
2
Michelle Reid
Kalbimdeki Umut
Harlequin Stars of Romance
ISBN 978-605-339-172-2
Đngilizce Adı: THE ULTIMATE BETRAYAL
Türkçe Adı : KALBĐMDEKĐ UMUT
Copyright © 1995 by Michelle Reid
Đngilizce Adı: MILLION DOLLAR CHRISTMAS PROPOSAL
Türkçe Adı : MASUM GÜZEL
Copyright © 2013 by Lucy Monroe
Yayının Adı: Harlequin Stars of Romance
Tüzel Kişiliği: Harlequin Polska Spolka Z Ograniczona
Odpowiedzialnoscia Đstanbul Şubesi
Đmtiyaz Sahibi ve Uyruğu: Berkant Yıldırım T.C.
Sorumlu Müdür ve Uyruğu: H. Rıza Bankoğlu T.C.
Đdarehane Adresi: Mühürdar Cad. Uras Apt. No:83 D.1
Kadıköy – Đstanbul – Türkiye
3
4
Michelle Reid
MICHELLE REID
Kalbimdeki Umut
Çeviri
Aslı Açıkgöz
Tubst!pg!Spnbodf!
HARLEQUIN TÜRKĐYE
Mühürdar Cad. Uras Apt. No.83/1
Kadıköy - ĐSTANBUL
Tel: (0216) 418 12 72 (pbx) Faks: (0216) 338 87 12
[email protected] – www.harlequintr.com
www.facebook.com/harlequinbeyazdizi
twitter.com/harlequintr
Kalbimdeki Umut
ROMANIN KARAKTERLERĐ
Rachel Masterson
Üç çocuklu, sarışın ve güzel evli kadın
Daniel Masterson
Rachel’ın, başarılı iş adamı eşi
Mandy
Rachel’ın en yakın arkadaşı, iş kadını
Julie
Rachel’ın okul arkadaşı
Sammy
Rachel’ın altı yaşındaki oğlu
Katy
Rachel’ın kızı ve Sammy’nin ikizi
Michael
Rachel’ın altı aylık oğlu
Lydia
Daniel’in peşinde, başarılı ve hırslı bir avukat
Jenny Masterson
Daniel’in annesi
Zac Callum
Daniel’in iş çevresinde tanıştığı ünlü
Claire
Zac’in sevgilisi
5
6
Michelle Reid
~ BĐRĐNCĐ BÖLÜM ~
T
ELEFON çaldığında, Rachel ikizleri yatırmış merdivenlerden iniyordu.
Söylenerek altı aylık Michael’ı kucağına aldı ve koşar adımlarla kapı girişine
doğru yürüdü. Ahizeye uzanırken durdu ve konsolun üstündeki aynaya yansıyan görüntüsüne baktı.
Tanrım, korkunç görünüyorsun, diye söylendi tiksintiyle. Solmuş sarı saçları terli ve dağınık bir halde yüzünün ve boynunun kenarına dolanmıştı. Yanakları kıpkırmızıydı. Açık mavi bluzu üç çocuğunu yıkarken ıslandığı için,
rengi koyulaşmıştı. Annesinin memesini çıkarmaya kararlı olan Michael, bluzunun düğmelerini koparmaya çalıştı. Obur bir çocuk olmasına rağmen, o da
yorulmuş, sabırsızlanıyordu.
“Hayır,” diye çıkıştı Rachel, nazik ama kararlı bir sesle. Çocuğun parmaklarını bluzundan uzaklaştırmaya çalıştı. “Bekle.” Sonra çocuğun başını öptü ve
aynadaki görüntüsüne bakarak ahizeyi kaldırdı.
“Alo?” Rachel rahatsız olduğunu belli eden bir sesle açtı telefonu.
“Rachel? Ben Mandy,” dedi ahizenin diğer ucundaki kadın tereddütle.
“Ah, merhaba Mandy!” Aynadaki çatık kaşlı görüntüsü yerini gülümsemeye bıraktı. “Michael, biraz bekle,” diye çıkıştı bluzunu çekiştiren çocuğa.
Michael öfkeyle bakınca, Rachel şakayla karışık kaşlarını çattı ve sevgi dolu mavi gözlerle çocuğa baktı. Üç çocuğundan en yaramazı olmasına rağmen,
Rachel ona bayılıyordu. Gri gözlerinde Daniel’ı görüyordu.
“O yumurcaklar hâlâ yatmadılar mı?” Mandy iç geçirdi. Çocuklardan rahatsız olduğunu saklamıyordu. Erkekler dünyasında, başarıya ulaşmış bir kadın
olarak çocuk bakacak vakti yoktu. Uzun boyu, kızıl saçları ve cilalı hayatıyla
Rachel’dan oldukça farklıydı. Mandy karmaşık bir iş kadınıydı. Rachel ise
rahatına düşkün bir ev kadını ve anneydi.
Mandy, Rachel’ın en yakın arkadaşıydı. Aslında, Rachel’ın görüşmeye devam ettiği tek okul arkadaşıydı. Rachel ve Daniel gibi Londra’da yaşamaya
devam eden tek kişiydi. Bildiği kadarıyla geri kalan herkes Cheshire’a geri
dönmüştü.
“Đkisini yatırdım, biri kaldı,” dedi Rachel. “Michael acıktı ama bekleyebilir.”
“Daniel eve döndü mü?”
Rachel, arkadaşının sesinde hoşnutsuz bir ifade sezince gülümsedi. Daniel
ile Mandy anlaşamıyordu. Bir araya geldiklerinde, ikisinden de düşmanca bir
kıvılcım yayılıyordu.
Kalbimdeki Umut
7
“Hayır. Onun hakkında dilediğini söyleyebilirsin. Seni duyamaz.”
Bu, aralarında eski bir şakaydı. Mandy, Daniel etrafta olmadığında, onun
hakkındaki görüşlerini söylemekte özgürdü. Ancak bu kez, tuhaf bir sessizlik
oldu. Rachel, telefonun diğer ucundaki gerginliği hissetti.
Rachel ciddi bir ses tonuyla sordu, “Bir şey mi oldu?”
“Kahretsin,” diye mırıldandı Mandy. “Evet. Öyle de diyebilirsin. Dinle
Rachel, bunu yaptığım için kendimi bir alçak gibi hissediyorum ve istersen…”
Konuşmanın tam ortasında postacı pijamaları içindeki ufaklık, savaş pilotu
gibi elindeki tüfekle ateş ederek tırabzanlardan aşağı kaymaya başladı. Michael
gözleri parlayarak ağabeyine baktı ve coşkuyla çığlık attı.
“Susadım,” dedi çocuk, annesine bakarak ve mutfağa koştu.
Mandy sabırsızlanmaya başladı. “-galiba meşgulsün. Seni sonra ararım.
Belki yarın.”
“Hayır! Sakın telefonu kapatma!” Rachel, başındaki kalabalığa rağmen
Mandy’nin söyleyeceklerini merak ediyordu. “Sadece biraz bekle.”
Ahizeyi konsolun üstüne bıraktıktan sonra büyük oğlunun peşinden koştu.
Uzun ince bacaklarına beyaz bir tayt geçirmiş, beyaz çorapların üstüne beyaz
lastik ayakkabılar giymişti. Fazla uzun boylu olmadığı halde incecik ve sıkı
bedeni sayesinde üç çocuk doğurduğuna kimse inanmazdı. Öte yandan düzenli
olarak spora gidiyor, yüzme, aerobik ve vakit buldukça tenis oynuyordu.
“Seni suçüstü yakaladım!” Rachel, elini bisküvi kavanozuna daldıran altı
yaşındaki oğluna hiddetle bakınca, çocuk kızardı. Sonra derin bir iç çekerek
konuştu, “Tamam, alabilirsin, bir tane de Kate için al, ama yatakta kırıntı istemem!” Sammy, annesinin fikrini değiştirmesine fırsat vermeden, zafer çığlıkları içinde fırladı.
Bir köşesinde çocuk parkı olan, büyük ve sevimli bir mutfaktı. Rachel telefonun başına dönmeden önce Michael’ı parkın içine yerleştirdi ve emmesi için
eline oyuncak tutuşturdu.
“Tamam,” dedi dolanmış telefon kordonunu çekiştirerek. Merdivenlere
oturdu. “Hâlâ orada mısın Mandy?”
“Evet,” dedi Mandy, ters bir sesle. “Neden bakıcı tutmuyorsun?” Sesinden
rahatsız olduğu belliydi. “Çocuklar bazen tam bir baş belası olabiliyor!”
“Söylediklerini Daniel’a anlatacağım,” dedi Rachel şakayla karışık.
Mandy’nin annelik duygularından yoksun olmasını kabullenmişti. Rachel ise
oldukça anaçtı ve bundan utanmıyordu. “Ayrıca yardımcımız var. Sadece akşamları evde yatılı istemiyorum. Evde sürekli misafir varmış gibi oluyor. Rahat
edemiyorum.”
“Daha fazla rahat edersen,” dedi alay ederek Mandy, “Uyuya kalacaksın!”
Tanrı aşkına Rachel! Uyuyan Güzelle yarışmayı bırak da, gözlerini aç.”
8
Michelle Reid
“Gözlerimi neye açayım?” Rachel, Amanda’nın bu nedensiz çıkışına şaşırarak kaşlarını çattı.
Mandy sertçe iç geçirdi. “Rachel, Daniel bu akşam nerede?”
Rachel’ın çatık kaşları derinleşti. “Çalışıyor.”
“Son zamanlarda biraz fazla çalışıyor.”
“Evet, ama Harveys’in satın alınma işleri uzun sürdü. Bilmiyor musun?
Son yemeğe geldiğinde, bunu tartıştığınızı hatırlıyorum…”
“Harveys işi aylar önce halloldu Rachel!” Mandy iç çekti.
Aylar önce mi? Demek Mandy en son yemeğe geldiğinden beri aylar geçmişti? Rachel düşündü. Michael üç aylıktı. Tanrım! Zaman çabuk geçiyordu!
“Hey,” diye çığlık attı. “Yemeğe bekliyorum. Son görüşmemizden beri bu
kadar zaman geçtiğinin farkında değilim! Daniel ile konuşur, uygun…”
“Rachel!” Mandy öfkeyle araya girdi. “Tanrı aşkına, her ne kadar yemeklerini beğensem de, seni yemek daveti için aramadım!” Sesinde eleştiri vardı.
“Gerçi o bencil herif ve üç çılgın çocukla tüm bunları yapmaya nasıl zaman
buluyorsun bilmiyorum…”
Mandy, Rachel’ın evi tek başına çekip çevirmesine deli oluyordu.
Daniel’ın ne kadar meşgul olduğunu, zirveye çıkmak için nasıl çalıştığını anlamıyordu. Üstelik Rachel’ın bundan şikâyetçi olmadığını ve Daniel’ın hepsini
ailesinin güvenliği için yaptığını da anlayamıyordu.
“Daha fazla saklayamam Rachel. Sonuçta sen arkadaşımsın. Burnunun dibinde olanları görmen için birinin seni uyandırması gerekiyor.”
“Hey, yavaş ol.” Rachel toparlanarak Mandy’nin ne kastettiğini anlamaya
çalıştı. “Sanırım bir şey kaçırdım. Burnumun ucunda olan ve bilmem gerektiğini düşündüğün nedir?”
Mandy sabırsızca çığlık attı: “Yine aynı şeyi yapıyorsun! Biri önemli bir
şey söylerken, dalıyorsun. Tanrı aşkına, Rachel, gör artık!”
“Neyi?” Rachel sabırsızlanmaya başladı.
“Evli olduğun adi herifi!” Mandy bağırdı. “Kahretsin, Rachel, adam seni
aptal yerine koyuyor! Geceleri ofiste değil, başka bir kadınla yemekte.”
Mandy’nin sözleri, bir kırbaç gibi kulaklarında çınladı. “Ne, bu akşam
mı?” Aptalca bir soruydu.
“Hayır, özellikle bu akşam değil,” diye cevap verdi Mandy. “Bazı akşamlar. Hangi sıklıkta olduğunu bilmiyorum! Sadece bir ilişkisi olduğunu biliyorum. Sen hariç bütün Londra biliyor!’
Sessizlik oldu. Rachel bilincini yitirmiş gibi oldu. Nefes aldıkça sanki ciğerlerine iğne batıyormuşçasına canı yandı.
“Üzgünüm Rachel…” Arkadaşının şok geçirdiğini anlayan Mandy yumuşadı. “Bundan hoşlanıyorum sanma. Her ne kadar…” Daniel’den hoşlanmadığını ve onu, gücünü kaybetmiş görmeyi dilediğini söyleyecekken vazgeçti.
Kalbimdeki Umut
9
Daniel ile Mandy birbirlerinden hoşlanmıyordu. Đkisi de Rachel hatırına birbirlerine katlandıklarını gizlemiyordu. “Ayrıca elimde kanıt var,” diye ekledi.
“Đkisini restoranlarda samimi şekilde görenler var. En kötüsü, onları kendi
gözlerimle gördüm. Son sevgilim, Lydia Marsden ile aynı binada oturuyor.
Lydia ile kocanı binadan çıkarken gördüm…”
Rachel dinlemeyi bıraktı. Zihninden bin bir türlü düşünce geçiyordu. Duydukları bir yanlış anlama ya da kötü niyetli bir dedikodu olabilirdi. Ya da
Daniel’in ona ve çocuklarına olan sevgisine duyduğu sonsuz güven yüzünden
kendini yaşamın akışına fazla kaptırmış, haftalardır çevresinde olanları fark
etmemişti.
Artık olanları daha net görüyordu. Son zamanlarda Daniel sert ve değişken
bir ruh hali içindeydi. Rachel’a ve çocuklara aniden patlıyor, çoğu akşam yatağa gelip Rachel ile sevişmek yerine aşağıda, çalışma odasında oluyordu.
Midesi bulandı, başı dönmeye başladı. Gözlerini kapadı. Daniel’in sevişmek istediği, ama yorgun olduğu için onu reddettiğini hatırladı. Aylar sonra
Rachel sevişmek istediğinde, bu kez Daniel onu istememişti.
Ama Rachel sorunu çözdüklerini sanmıştı. Özellikle son bir, iki haftadır
Michael’ın uyku düzeni oturmuştu ve Rachel kendini daha dinlenmiş hissediyordu. Her şey yoluna girmişti.
Birkaç gece önce sevişmişler, Daniel kolları arasında kendinden geçmişti…
Tanrım!
“Rachel…”
Hayır! Daha fazla dinlemek istemiyordu. “Gitmem lazım,” dedi, boğuk bir
sesle. “Michael çağırıyor.” Aklına Daniel’in gömleklerinden birinden gelen
pahalı parfüm kokusu geldi. Bir sabah yıkamak için eline aldığında, beyaz
pamuklu gömleğin yakası, omuzları ve ön tarafına sinmiş olan kokuyu hissetmişti. Bu, Daniel’in işten geç geldiği akşamlarda onu öperken yanaklarından
ve saçlarından gelen aynı kokuydu.
Aptal!
“Hayır, Rachel, lütfen bekle…”
Ahize gürültüyle kapandı. Rachel merdivenin basamaklarına çöktü.
Daniel’i başka bir kadınla ilişki yaşarken, sevişirken hayal etti…
Midesi bulanarak öğürmeye başladı. Eliyle ağzını tutmaya çalışırken, acı
içinde yumruğunu titreyen dudaklarının örttüğü dişlerine bastırdı.
Telefon yeniden çalmaya başladı. Mutfaktan gelen yorgun bir ağlama sesi,
tiz telefon ziline karıştı. Rachel ayağa kalktı ve tuhaf bir sükûnetle ahizeyi
kaldırıp yeniden kapadı. Sonra aynı tuhaf sakinlik içinde telefonu fişten çekerek mutfağa ilerledi.
10 Michelle Reid
Karnı doyan Michael, hemen uyudu. Ufak ayısı yanaklarının altında, bacaklarını karnına çekmiş, altında beziyle her zamanki yuvarlak pozisyonda
yatıyordu. Rachel, hiçbir şey düşünmeden bir süre oğluna baktı.
Đkizlerin odasını kontrol etti. Sammy, her zamanki gibi üstü açılmış, kollar
yastığın kenarlarında uyuyordu. Rachel eğilerek büyük oğlunu öptü ve yorganı
üstüne çekti. Koyu renk saçları ve keskin çenesiyle babasına en fazla Sam
benziyordu. Yaşına göre fazla uzun boylu ve güçlüydü. Daniel’ın annesinin
albümlerindeki fotoğraflardan, Sam’in Daniel’ın çocukluğuna benzediğini
görmüştü. Babasının inatçı bakışını almıştı.
Kalbi sızlıyordu. Rachel acısını içine gömerek, kızının odasına geçti. Kate,
ikizinden oldukça farklıydı. Akşam nasıl yattıysa sabah aynı pozisyonda uyanırdı. Yastığın üstündeki ipeksi saçları gün ışığı gibiydi. Babasının göz bebeğiydi. Babasına en fazla sözünü geçiren oydu. Daniel bu mavi gözlü prensesine
bayılıyordu. Kate de, bundan fazlasıyla faydalanıyordu.
Daniel küçük kızını incitecek bir şey yapar mıydı? Ya da kendini büyük
oğlunun gözünde küçük düşürecek bir şey? Sıradan seks için tüm bunları tehlikeye atar mıydı?
Omurgasından aşağı korkunç bir ürperti yayıldı. Belki seksten fazlası vardı. Belki de elinde olmadan âşık olmuştu. Erkeği baştan çıkaran bir aşk…
Belki de hepsi aptal bir yalandan ibaretti. Bunlara inanarak, belki de kocasına en büyük saygısızlığı kendisi yapıyordu.
Birden parfüm kokusunu ve kocasının Harvey kontratı yüzünden eve geç
geldiği geceleri hatırladı.
Kahrolası Harvey kontratı.
Kate’in odasından çıkarak, sadece bir hafta önce kocasıyla seviştikleri yatak odalarına gitti. Aylar sonra ilk kez bu kadar güzel sevişmişlerdi.
Önceki hafta, ne olmuştu da kocası birden yeniden kendisine dönmüştü?
Rachel kocası için çaba göstermişti. Đlişkilerinin tehlikede olduğundan endişelenerek çaba göstermişti. Çocukları annesine göndermiş, Daniel’ın en sevdiği
yemeği yapmış ve masayı şık porselen ve mumlarla süslemişti. Sonra kocasını
dar bir siyah elbiseyle karşılayarak, öpmüştü…
Kendini öyle kaptırmıştı ki, adamın gergin çenesini ve stres altında seğiren
ağzını dikkate almamıştı. Đçinde bir sızıyla gözlerini sımsıkı kapadı. Sessizliğin
içinde, kollarını işveyle adamın boynuna dolarken kocasının titreyen zayıf
yüzünü, solan bronz tenini ve seğiren çenesini hatırladı.
Tanrım. Yeniden midesi bulandı. El yordamıyla odadan çıkarak merdivenleri indi. Artık daha önce görmediği her şeyin fazlasıyla farkındaydı.
Daniel gergin ve mesafeliydi. Karısına arzuyla bakarken, gri gözleri derin
bir acıyla kaplıydı. Daniel’ın inlemesi ve titremesi, Rachel’ın, “Seni seviyo-
Kalbimdeki Umut 11
rum Daniel. Birlikte yaşaması zor bir kadın olduğum için üzgünüm,” diye mırıldanmasından sonra gerçekleşmişti.
Daniel gözlerini sımsıkı kapamış, yutkunmuş, dudakları kasılmış ve Rachel
acıyla inleyene kadar, ellerini kadının omuzlarına bastırmıştı. Sonra kadını
kendine çekerek sarılmış ve tek kelime etmeden yüzünü boğazına gömmüştü.
Ne bir özür ne de bir cevap…
Harika bir sevişmeydi. Rachel, hücrelerine kadar sızladığını hatırlıyordu.
Başka bir kadın varsa Daniel, Rachel’ı bu kadar tutkuyla isteyebilir miydi?
Yoksa hepsi sahte miydi? Rachel, erkeklerin cinsel dürtüleri hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Daniel ile tanıştığında on yedi yaşındaydı. O, ilk ve tek
aşkıydı. Erkekler hakkında hiçbir şey bilmiyordu.
Görünüşe göre kocası hakkında da bir şey bilmiyordu.
Gözü, mermer şöminenin üstünde duran aynadaki görüntüsüne takıldı.
Solgun görünüyordu. Dudaklarının kenarı bir parça gergindi, ama o kadar. Ne
kan ne de yara izi. Sadece kızlık soyadı James olan, yirmi dört yaşındaki anne
ve eş Rachel Masterson. Bu gerçekle yüzleşerek, acıyla gülümsedi.
Onu istedin, dedi aynadaki yansımasına. Üstelik altı ay içinde ona sahip
oldun! On yedi yaşında saf ve tatlı bir kız için hiç fena değil. Daniel ise yirmi
dört yaşında ve fazlasıyla tecrübeliydi. Aydaki yansımasına alaycı bir bakış
attı. Dünyanın en eski hilesine takılmış bir erkek!
Birden ciddileşerek, buna hile demenin kendine çamur atmak olduğuna karar verdi. Daniel ile on yedi yaşında, ilk kez okuldan kızlarla gittiği gece kulübünde tanışmıştı. Kulübe girmek için yaşı tutmadığından, kapıda yaşının sorulacağından korkması, kızları epey eğlendirmişti.
“Hadi Rachel! Sorarlarsa, bizim gibi yalan söylersin,” diye alay etmişlerdi.
Güvenle içeri girdikten sonra bile ne zaman yanına biri yaklaşsa, dışarı atılmaktan korkmuştu. Sonunda rahatlayarak dans etmeye ve beyaz şarabın tadını
çıkarmaya başlamış, gecenin geri kalanında utangaçlığı üstünden atmıştı.
Daniel’i kulübe adım attığı anda fark etmişti. Karizmatik, uzun boylu, zayıf, siyah saçlı ve film yıldızlarını andıran bir yakışıklılığa sahipti. Kızların
hepsi onu fark etmiş, yanlarında dans etmeye başlayınca kıkırdamışlardı. Ama
Daniel’ın ilgilendiği Rachel idi. Uzun, sarı saçları doğal dalgalarla güzel yüzünden omuzlarına dökülüyordu. Julie, tecrübeli elleriyle Rachel’a makyaj
yapmıştı Julie’den ödünç aldığı ince bedenini saran dar, siyah mini etekle kırmızı yelek, dans ederken dümdüz karnını ortaya çıkarıyordu. Ailesi onu bu
kılıkta görse, dehşete düşerdi. O hafta sonu ailesi akrabalarını ziyarete gidince,
Rachel, Julie’de kalmıştı. Ailesinin, geç doğurdukları tek çocukları Rachel’ın
ne halde olduğundan haberi bile yoktu.
Müzik yavaşlayıp Daniel, Rachel’ı omuzlarından tutarak kendine çevirdiğinde, yüzünde yumuşak, özgüvenli ve karizmatik bir gülümseme vardı.
12 Michelle Reid
Rachel, diğer kızların imrenmeyle karışık bakışları altında karşı koymamış,
Daniel’ın onu kollarına almasına izin vermişti. Parmaklarının dokunuşunu ve
erkeksi bedeninin kendi yumuşak, narin tenine temasının uyandırdığı o ilk
çekingen ürpertiyi hâlâ hatırlıyordu.
Uzun süre sessizce dans etmişlerdi. Sonra Daniel sormuştu: “Adın ne?”
“Rachel.” Utangaç gözler nefes kesiyordu. “Rachel James.”
“Merhaba Rachel James,” diye mırıldanmıştı genç adam. “Ben Daniel
Masterson.” Rachel bu yakışıklı genç adamın cazibesini henüz sindirmeye
başlamışken, Daniel elini genç kızın yeleğinin altına sokmuş ve yumuşak dokunuşlarını ılık teninde gezdirerek bedenini kendine doğru çekmişti.
Rachel’ı öpmeye ya da konuşmaya çalışmamıştı. Sadece telefon numarasını almış ve en kısa zamanda onu arayacağına söz vermişti. Böylece Rachel
ertesi haftayı telefon başında bekleyerek geçirmişti.
Đlk baş başa görüşmelerinde Daniel, Rachel’ı kırmızı Ford’uyla dolaştırmıştı. Đmalı gülümsemeyle, ‘Şirket arabası,’ diye açıklamıştı, ama Rachel ne
demek istediğini anlamamıştı. Sonra kibar bir ilgiyle Rachel’a aile ve arkadaşlarını, nelerden hoşlandığını, akademide reklamcılık okuma hayalini anlattırmıştı. Daniel, bu hayali duyunca kaşlarını çatarak yaşını sormuştu. Rachel
utançla kızararak gerçeği itiraf etmişti. Daniel sessizleştiğinde, Rachel alt dudağını ısırarak her şeyi mahvettiğini düşünmüştü. Daniel, genç kızı eve bıraktığında, iyi geceler demekle yetinmişti. Rachel kahrolmuştu. Günlerce yemek
yememiş, uyuyamamıştı. Sonunda ertesi hafta Daniel yeniden aramıştı.
O akşam Rachel’ı sinemaya götürmüştü. Karanlıkta yan yana otururken,
tüm dikkatini genç adama vererek kokusunu içine çekmişti. Aralarında sadece
birkaç santim mesafe vardı ve omuzları birbirine değiyordu. Rachel, ikinci kez
hata yapma korkusuyla dudakları kurumuş gergin bir halde oturuyordu. Bu
yüzden Daniel uzanıp elini tuttuğunda, korkarak çığlık atmıştı. Daniel nazikçe
parmaklarını okşayarak, “Sakin ol, ısırmayacağım,” demişti.
Hâlbuki Rachel, ona karşı koymazdı. O zamanlar, bir erkekle beraber olmanın ne demek olduğunu bilmemesine rağmen, Daniel’ı çaresizce arzuluyordu. Yüzünden bu arzusu belli olmalıydı ki, Daniel bir şeyler fısıldayarak genç
kızın elini sımsıkı tutmuş, tüm dikkatini filme vermeye çalışmıştı. O akşam
Daniel, Rachel’ı büyük bir açlıkla öptüğünde Rachel’ın içinde beliren korku,
Daniel’ın onu öfkeyle arabadan indirmesine yol açmıştı.
Bir sonraki görüşmelerinde Daniel, onu sessiz bir restorana götürmüştü.
Yemek boyunca kendinden bahsederken gözlerini Rachel’a dikmişti. Büyük bir
bilgisayar şirketinde satışta çalışıyordu ve iş icabı, bazen haftalarca ülkeyi
dolaşıyordu. Bir gün kendi şirketinin sahibi olmak istediğinden bahsetmişti.
Alçak sesle konuştuğundan, Rachel öne eğilerek dinliyordu. Konuşma boyunca
Daniel gözlerini genç kızın yüzünden ayırmamış, eve vardıklarında aralarında
Kalbimdeki Umut 13
yoğun bir cinsel çekim oluşmasına rağmen Daniel genç kızı yine büyük bir
açlıkla öpmekle yetinmişti. Muhtemelen yarım düzine görüşme boyunca
Daniel kendini kontrol etmeyi başarmıştı. Sonunda genç kızı sinema yerine
kendi dairesine götürmüştü.
Sonrasında, nadiren dışarı çıkmışlardı. Baş başa olmak ve sevişmek
Rachel’ın hayatındaki en önemli şey haline gelmişti. Daniel hayatındaki en
önemli şeydi. Ne sınavlar ne de ailesi duygularını değiştirememişti.
Üç ay sonra, Daniel’ın iki hafta süren iş seyahati dönüşünde, Rachel onu
karşılamak üzere kapıda beklemişti.
“Burada ne arıyorsun?” Daniel’ın sorusunu ancak yedi yıl sonra anlayabildi Rachel. Genç adam, Rachel’ı orada gördüğüne memnun olmamıştı. Daniel
yorgun ve gergin görünüyordu tıpkı son zamanlarda olduğu gibi, diye düşündü
acıyla.
“Seni görmem gerekiyordu,” diye açıklamıştı Rachel, genç adamın elini tutarak; birlikte içeri girmişlerdi. Seviştikten sonra Daniel duş yaparken Rachel
da kahve hazırlamıştı. Daniel, bornozuyla eski bir koltuğa oturmuş sessizce
kahvesini içerken, Rachel her zamanki gibi, Daniel’ın bacaklarının arasına
kıvrılmıştı.
Hamile olduğunu o zaman söylemişti Rachel. Daniel bir şey söylememeden, sadece saçlarını okşamıştı; Rachel rahatlamıştı.
Bir süre sonra derin bir iç çekmiş, ardından eğilmiş ve Rachel’ı kaldırarak
kucağına oturtmuştu. Rachel bir çocuk gibi Daniel’ın kucağına kıvrılmıştı.
Tıpkı babasından ilgi isteyen Kate gibi.
“Emin misin?”
“Evet,” demişti Rachel, sokularak. “Periyodum gecikince hamilelik testi
yaptım, sonuç pozitifti. Sence bir hata olabilir mi? Ne yapacağımıza karar vermeden önce doktora gidip doğru düzgün bir test yaptıralım mı?”
“Hayır.” Daniel bu öneriyi reddetmişti. “Demek sadece hamilesin. Acaba
ne oldu?” Daniel düşünceliydi.
Rachel kıkırdamıştı. “Senin hatan. Dikkatli olacaktın.”
“Dikkatliydim,” demişti Daniel. “En azından bütün kasaba öğrenmeden evlenecek vaktimiz var.”
Böylece evlenmişlerdi. Karar, Rachel’ın beklediği gibi verilmişti. Daniel
her şeyi ayarlamış, Rachel’ı tüm olumsuzluklardan korumuş ve ailesinin kızlarıyla ilgili hayal kırıklığını güzel idare etmişti.
Rachel, ancak yedi yıl sonra Daniel’ın sözlerine dikkat etmeyi akıl edebildi. Đlk kez o anda, eğer hamile kalmamış olsaydı, Daniel’ın kendisiyle evlenmemiş olacağını fark etti.
Rachel onu tuzağa düşürmüştü. Genç, masum, çocuksu bir güvenle gözleri
kamaşmıştı. Daniel, mecbur olduğu için onunla evlenmişti.
14 Michelle Reid
Aşk yoktu.
Ön kapı kilidinde dönen anahtarın sesi, Rachel’ın kendine gelmesini sağladı. Tuhaf bir sükûnetle döndü ve büfenin üstündeki pirinç saate baktı. Henüz
sekiz buçuktu. Daniel bu saatte evde olmaz, iş yemeklerine giderdi. Antreye
doğru ilerlerken, artık bu bahaneye acı bir şekilde gülüyordu.
Daniel’ın sırtı dönüktü. Rachel onun gergin olduğunu görebiliyordu. Boynu ve vatkalı siyah paltosunun altında belli olan omuz kasları sertti.
Dönerek Rachel’a kısa bir bakış attı. Rachel adamın solgun yüzündeki çizgileri gördü. Daniel başını çevirdiğinde, telefonu gördü ve siyah deri çantasını
yere bırakarak ahizeyi yerine yerleştirdi. Elleri titriyordu.
Mandy, Daniel’i aramış olmalıydı. Defalarca çaldırdığı halde Rachel telefona cevap vermeyince, paniğe kapılıp Daniel’ı aramış ve olanları anlatmış
olmalıydı. Rachel aralarında geçen konuşmayı duymuş olmayı dilerdi. Kaçamak itiraflar, suçlamalar, ithamlar ve savunmalar…
Daniel koyu, kalın kirpiklerin çevrelediği gözlerle, berbat halde karşısında
duran Rachel’a baktı. Kısa bir süre sonra Rachel, tek kelime etmeden arkasını
dönerek yeniden salona girdi.
Daniel suçluydu. Her yanından suçluluk akıyordu.
~ ĐKĐNCĐ BÖLÜM ~
KENDĐNĐ toplamak için birkaç dakika bekleyen Daniel, bir süre sonra
Rachel’ın yanına geldi. Genç kadın sabırla onu bekliyordu.
Rachel, kendini tuhaf bir şekilde sakin hissediyordu. Kalp atışı normaldi.
Elleri rahatça kucağında, oturuyordu.
Daniel içeri girdi. Paltosuyla ceketini çıkarmış, kravatını gevşetmişti. Beyaz, ütülü gömleğinin üst düğmeleri açıktı. Rachel’a bakmadan, her zaman
içtiği viski şişesinin bulunduğu içki dolabına ilerledi.
“Sen de ister misin?”
Rachel başını salladı. Daniel, bakmadığı halde olumsuz cevabı sezmiş olmalıydı, çünkü soruyu yinelemedi. Kendine büyük bir bardak içki doldurduktan sonra Rachel’ın karşısındaki sandalyeye çöktü.
Büyük bir yudum aldı. “Arkadaşın pek sadık,” diyerek sohbeti açtı.
Sadık olan eşim, diye karşılık vermek istedi Rachel, ama vazgeçti.
Daniel gözlerini kapadı. Odaya girdiğinden beri Rachel’a bir kez olsun
bakmamıştı. Uzun bacaklarını öne doğru uzatmış, gevşek parmaklarıyla bardağını tutuyordu. Parmakları uzun, güçlü ve tırnakları tertemizdi. Tıpkı bedeni
Kalbimdeki Umut 15
gibi, diye düşündü Rachel. Uzun boylu, güçlü ve her zaman temiz. Şık takım
elbiseler, ayakkabılar, elde dikilmiş gömlekler ve pahalı kravatlar. Đnce kemikli
ve muntazam hatlı yüzü her zamankinden daha solgun olmasına rağmen, temiz
tıraşlı favorilerini tamamlayan keskin burnu ve ince dudaklarıyla hâlâ oldukça
yakışıklıydı. Yakında otuz iki yaşına basacaktı. Maço tarzı yıllar içinde törpülenerek olgunluk, özgüven ve öz-değer gibi özellikler kazanmıştı. Sahip olduğu
güç ve başarı yüzüne ve genel havasına yansıyordu.
Rachel, onun ne kadar kontrollü olduğunu fark etti. Daniel nadiren kendini
kaybeder, işler istediği gibi gitmediğinde, ender olarak rahatsız olurdu. Sorunları olumlu açıdan değerlendirme özelliğine sahipti.
Yine aynı şeyi yapıyor, bir telefon konuşmasının evliliğinde yol açtığı soruna olumlu bir açıdan yaklaşmaya çalışıyordu.
Master Holdinglerinin başkanı Daniel Masterson, böyle bir adamdı. Şirketi, son birkaç yıl içinde ufak şirketleri silip süpürmüş, oldukça kârlı ve dünya
çapında dev bir organizasyona dönüşerek isim yapmıştı.
Üstelik hepsini kendi başına gerçekleştirmişti. Mini imparatorluğunu, ailesi ve sahip olduklarını bir kez olsun riske atmadan, başarıyla felaket arasındaki
ince çizgiyi koruyarak elde etmişti. Rachel’ı lüks içinde yaşatmış, eşine bağlı
her erkek gibi en iyi hayatı sunmuştu.
“Şimdi ne yapacağız?” Daniel aniden, koyu renk kirpiklerin örttüğü göz
kapaklarını kaldırarak, yakışıklı gri gözleriyle Rachel’a baktı.
Demek inkâr etmeyecekti. Rachel, tüm çaresizliğine rağmen duygularını
bastırdı. “Sen söyle.” Oldukça sakin görünen Rachel, omuz silkti.
Mandy olanları olduğu gibi anlatmış olmalıydı. Aptal ve kör Rachel’ın
yanlış bir şey yapacağından endişelenmiş olmalıydı. Zavallı Mandy, diye düşündü, hiçbir sempati hissetmeden. Herkes varken Daniel’a koştuğuna göre,
gerçekten endişelenmiş olmalıydı.
Daniel birden homurdandı, “O bir sürtük!” Düşünceleri Rachel ile aynı
olmalıydı. Sandalyesinde öne eğilirken, iki eliyle viski bardağını sıkıca tuttu.
Yüzü gerilmişti. Dirseklerini bacaklarına bastırmış, ayrık duran ayakları arasından öfkeyle halıya bakıyordu. “O yamuk burnunu sokmasaydı, sen bu işe
hiç bulaşmayacaktın! Çünkü bitmişti,” diye bağırdı. “Ve o koca ağzını kapalı
tutsaydı, bunun bitmiş olduğunu görebilirdi! Sürtüğün benimle bir derdi vardı.
Pençelerini geçirmek için ayağımın kaymasını bekliyordu! Ama bunu senin
üstünden yapacağını hiç düşünmemiştim!”
Tamam, diye düşündü Rachel, Mandy’yi suçla. Kendin hariç herkesi ve
her şeyi suçla.
“Tanrı aşkına, bir şey söyle!” Daniel bağırınca Rachel gözlerini kırpıştırdı,
çünkü kocası nadiren sesini yükseltirdi. Rachel, orada oturmuş ona bakarken,
aslında onu görmediğini fark etti. Gözleri, tıpkı duyguları gibi serbest bırakıl-
16 Michelle Reid
mak için bekleyen kilitli bir düğme gibi tek bir noktaya sabitlenmişti. Rachel,
bu olursa alt üst olacağından korktu.
Đnsanın sevdiğinin ölmesi böyle bir şey olmalı, diye düşündü.
“Boşanmak istiyorum,” derken, ağzından çıkanlara en az Daniel kadar şaşırmıştı. “Gidebilirsin. Ev ve çocukları istiyorum. Bize bakacak kadar para
kazanıyorsun.” Ürperdi. Ortalığı birbirine katmak yerine bu kadar sakin kalabildiğine kendi de şaşırıyordu.
“Aptal olma,” diye homurdandı Daniel. “Bu bir cevap değil!”
“Bağırma. Çocukları uyandıracaksın.” Rachel’ın sesinde kınama vardı.
Bu, Daniel’ın kontrolünü kaybetmesine yetmişti. Hızla ayağa kalktı. Bardak şöminenin kenarına çarptı, beyaz mermer viskiyle yıkandı.
Daniel, gözlerini Rachel’ın gözlerine dikti, ancak uzun süre bakamayınca
omuzları, sırtını saran beyaz gömleğin altında kamburlaşmış halde uzaklaştı.
Ellerini öfkeyle ceplerine soktu.
“Bak,” dedi bir süre sonra, kendine hâkim olmakta zorlanarak. “Düşündüğün gibi, o sürtüğün sana anlattığı gibi değil…” Gergin bir halde yutkundu. “saman alevi gibi başlamadan bitti!” Ellerini şiddetle havada savurdu. Zavallı
Lydia, diye düşündü Rachel, demek hemen sepetlenmişti. “Ofiste büyük bir
baskı altındaydım. Harvey işi, uğruna mücadele ettiğim her şeyi tehdit ediyordu.” Viski bardağına uzandı ve susuz kalmış gibi başına dikti. “Onlardan önde
olmak için gece gündüz çalışmak zorundaydım. Sense hâlâ Michael’ın doğumuyla yaşadığın zorlukları atlatmaya çalışıyordun. Sanırım onu, senden daha
fazla görüyordum. Sonra ikizler kızamık oldu, sana yardım etmesi için hemşire
tutmama bile izin vermedin!” Rachel’ı suçluyordu. “Çoğu zaman bitkindin,
bense hem sen hem de ikizler için endişeleniyordum. Michael yarım saatten
fazla uyumuyordu. Đşlerim başımdan aşkındı ve sorunlarımı eve taşımamak,
ofiste bırakmak daha mantıklı görünüyordu…” Daniel aylar öncesinden, her
şeyin kötü gittiği dönemden bahsediyordu. Rachel, kocasının başka bir kadınla
olan ilişkisini sorunlar listesine yazmayı asla düşünemezdi. Bu, aklına bile
gelmezdi!
“Rachel…” Daniel boğuk bir sesle konuştu, “Đsteyerek olmadı. Sadece, o
anda birine ihtiyacım vardı ve sen yoktun, ben…”
“Ah, kapa çeneni!”
Midesi bulandı. Yerdeki güzel Wilton halıya kusmamak için yumruğunu
ağzına götürdü. Sallanarak ayağa kalktı. Kocasına düşmanca bir bakış atarken
Daniel uzanarak, düz durmasına yardım etti ve sonra uzaklaştı. Rachel içki
dolabına yöneldi. Titreyen elleriyle kendine, Daniel’ın viskisinden doldurdu.
Viskiden nefret ederdi, ama o anda damarlarında içkinin sıcaklığını hissetmeye
ihtiyacı vardı.
Kalbimdeki Umut 17
Daniel çaresiz bir öfkeyle izliyordu. Rachel içkiyi boğazının gerisine atarken başı geride, gözleri kapalı, kendine hâkim olmaya çalıştı.
Ancak her şey daha yeni başlıyordu. Tüm bedeni, acı veren duygular yüzünden sarsılmaya başladı. Kalp atışları hızlandı; Rachel derin bir nefes almaya
çalıştı, ama ciğerleri sanki kilitlenmiş gibi ona karşı geliyordu. Karın kasları ve
kaburgaları verdiği tepki yüzünden felç olmuş gibiydi. Beyniyse aksine, tüm
bastırılmış acıları açığa çıkarıyordu. Rachel bayılacağını sandı.
“Bitti, Rachel!” Daniel, Rachel’ın daha önce hiç duymadığı boğuk bir sesle
konuşuyordu. “Tanrı aşkına, bitti!”
“Ne zaman?” Rachel başını kaldırarak yüzünü buruşturdu. “Yeniden seninle beraber olduktan sonra mı? Zavallı Lydia,” dedi Rachel kelimeleri yayarak.
Viski istenen etkiyi yaratmış, boynundan aşağısı uyuşma başlamıştı. “Merak
ediyorum, acaba en çok hangimizi aptal yerine koydun?”
Daniel o konuya girmeyi reddederek başını salladı. “Oldu bir kere,” dedi
sertçe, titreyen ellerini saçlarında gezdirerek. “Keşke olmasaydı, ama ne kadar
istesem de, zamanı geri alamam. Faydası olacaksa, büyük bir utanç duyduğumu itiraf etmek isterim. Ama Tanrı şahidimdir,” diye ekledi, “Bir daha asla
olmayacağına sana söz veririm.”
“Bir daha ki sefere kadar,” diye mırıldandı Rachel. Aniden, zihninde beliren çirkin düşünceler onu ele geçirmeden önce, odadan dışarı çıktı.
“Hayır!” Daniel onu yakalayarak parmaklarını kadının etine geçirdi ve
kendine çekti. Rachel kurtulmaya çalışırken, Daniel ona sarıldı. “Bunu konuşacağız!” Yalvaran bir sesle konuşuyordu. “Lütfen, acı çektiğini biliyorum, ama
konuşmamız lazım.”
“Kaç kez?” Rachel, kendini kaybetmişçesine kelimeleri savuruyordu. “Kaç
kez eve, onun kokusu üzerinde geldin? Kaç kez, onunla olduktan sonra benimle seviştin!”
“Hayır, hayır!” Daniel, çelik gibi sertleşmiş kollarıyla Rachel’ı sımsıkı tutarken, genç kadın öfkeyle kurtulmaya çalıştı. “Hayır, Rachel, Asla! Hiçbir
zaman o kadar ileri gitmedim!” Rachel’ın yüzünde, inanmayan öfkeli bir bakış
belirdi. Daniel, bembeyaz oldu. “Seni seviyorum Rachel!”
Daniel’ın sevgi sözleri, Rachel’ın daha beter kendini kaybetmesine neden
oldu. Elini kaldırarak, tüm gücüyle adamın suratına bir tokat patlattı.
Daniel sarsıldı. Serbest kalan Rachel, beklenmedik bir nefretle birkaç adım
geri kaçtı. Daniel kımıldamadan, sessizce, karısının bakışlarındaki dehşeti
sindirmeye çalıştı.
Rachel başka bir şey söylemeden döndü ve salonu terk etti. Yatak odasının
kapısında durdu, sonra uzaklaşarak Michael’ın odasına yürüdü.
18 Michelle Reid
Đçeri girdiğinde, çocuk hareket etmedi. Rachel yanına gitti, nazikçe beşiğin
bir kenarına eğildi. En küçük çocuğuna bakarken, içindeki katlanılmaz acı
yüzünden hasta olmaktan endişeleniyordu.
Hıçkırarak, Michael büyüdüğünde yatması için aldıkları tek kişilik yatağa
uzandı ve yorganı üstüne çekti. Ağlayarak uykuya daldı.
Sabah uyandığında, Michael kendi kendine mırıldanarak yatağının kenarını tekmeliyordu. Rachel bir an, neden kendi odasında Daniel ile değil de,
orada yattığını hatırlamaya çalıştı.
Hafızası canlandığında, içinde bir sızı hissetti. Sonra yeniden sakinleşti.
Önceki gece döktüğü gözyaşları, tüm olanları temizlemiş gibiydi.
Yüzünü buruşturarak ayağa kalktı; üstünde hâlâ önceki gün Mandy ile telefonda konuştuğunda giydiği giysiler vardı. Elini başına götürerek, bir tutam
ipeksi örgü saçı kısmen tutan lastik tokayı buldu ve çözdü. Başını sallayarak
uzun buklelerin serbest kalmalarını sağladı. Berbat görünüyordu. Lastik ayakkabılarını çıkarmaya bile üşenmişti! Yatağa oturmuş, sıcak ve rahatsız ayakkabıları çıkarırken, bebeği sevinçle çığlık attı.
Rachel beşiğe yaklaştı. Michael’ın sıcak gülümsemesi kalbindeki sızıya
ilaç gibi gelmişti. Bir süre, Michael’ın karnını gıdıklayarak ve onunla eğlenerek oynadı.
Ne kadar perişan olursa olsun, hayat sahip olduğu her şeyi alsa da, çocuklarının sevgisini ondan alamazdı.
Michael terden sırılsıklamdı. Onu kucağına almadan önce soydu. Oğlu sabahları hep canlı olurdu. Rachel sabah banyosu için küvete su doldururken, o
da kucağında cıvıldayarak kendini oradan oraya atıyordu.
Banyo sonrası Michael’ı havluya sararak giydirmek için odasına götürdü.
Genellikle doğrudan aşağı, kahvaltıya inerdi. Giyinmek için herkesin – iş ve
okula – gitmesini beklerdi. Ama o halde ikizlerin karşısına çıkamazdı. Neden
hâlâ önceki günkü kıyafetleri giydiğini merak ederlerdi.
Daniel’ın hâlâ uyuyor olacağı düşüncesiyle yatak odasına gitti. Aceleyle
içeri girerek yorganın altına baktı.
Ancak Daniel yoktu. O anda banyodan gelen sesi fark etti. Az sonra
Daniel, temiz beyaz gömleği ve antrasit rengi takım elbisesiyle belirdi ve
Rachel’ı görür görmez yanına geldi.
Rachel bunca zaman boyunca, kendini onun yanında hiç bu kadar hassas
ve alt üst olmuş hissetmemişti; gözleri ağlamaktan şişmiş, dağınık saçları solgun yüzünün kenarından gelişi güzel sarkıyordu.
Kocasına baktı: uzun boylu ve zayıf bir bedeni vardı. Kasları sıkıydı.
Omuzları geniş, karnı dümdüzdü. Dar kalçalar, uzun ve güçlü bacaklar…
Kalbimdeki Umut 19
Hayır. Ağzı kurudu. Gözlerini adamınkilere dikti.
Daniel, fazla uyumamış gibi yorgun görünüyordu. Bütün gece bir çözüm
düşünmüş olmalıydı. Felaketleri başarıya dönüştürmekte ustaydı. Đş hayatındaki başarısını bu özelliği sayesinde elde etmişti.
Daniel, savunmacı bir maskenin altında gizlediği bakışlarını Rachel’ın yüzünde dolaştırdı. Yeni tıraşlı yüzü temiz ve parlak görünüyordu. Tanıdık tıraş
losyonu, hemen Rachel’ı etkisi altına aldı. Cinsel çekime karşı koymak zordu.
O anda Daniel’den ne kadar nefret ederse etsin, hayatı boyunca onu delice
sevmişti.
Yalpalayarak yatağa ilerledi ve dizini yumuşak şilteye dayayarak Michael’ı
yatağın ortasına yerleştirdi. O anda yatağın bozulmadığını ve Daniel’in yorganı
açmadan yattığını anladı.
Michael çılgın gibi havaya tekmeler savurarak, Rachel’a bakmakta olan
babasının dikkatini çekmeye çalışıyordu. Sonunda bebek yorgun bir çığlık attı.
Oturmaya çalışırken yüzü kıpkırmızı olmuştu. Rachel içgüdüsel olarak gülümsedi ve kalkmasına yardım etmek için bebeğin havadaki elini tuttu.
Daniel yatağın kenarına geldi ve oğlunun diğer eline uzanarak ayağa kalkmasını sağladı.
‘Ba!’ Michael zafer sevinci içinde ayaklarını yorgana vurmaya başladı.
Rachel bakışlarını oğluna sabitlerken, Daniel’ın gözlerinin, solgun yanaklarında dolaştığını hissediyordu. “Rachel, lütfen bana bak.” Daniel’ın soğuk
ricası içinde bir şeyin kopmasına neden oldu. Başını salladı.
“Hayır,” diye fısıldadı. Daniel iç çekti, sonra Michael’a uzanarak yumuşak
bebek yanaklarını öpmek için kaldırdı ve yeniden yatağa bıraktı.
Rachel dikkatle ayağa kalktı, ama Daniel ondan hızlı davrandı. Genç kadının bileğini yakalayarak nazikçe kendine çekti ve onu kollarının arasına aldı.
Bu hiç adil değil, diye düşündü Rachel. Daniel’ın sunduğu rahatlama karşısında kendini bırakma ihtiyacı hissediyordu. Bedeni gerildi. Birden gözyaşları,
engellenemez şekilde fışkırmaya başladı.
“Ağlama,” diye mırıldandı Daniel.
Yanlış zamanda söylenmiş bir sözdü, çünkü Rachel, çoktan başı omzunda,
hıçkırıklara boğularak ağlıyordu. Daniel, kollarıyla sımsıkı sarılmış, başını
kadının başına doğru eğmişti. “Üzgünüm,” dedi. “Üzgünüm, üzgünüm, üzgünüm,” diye tekrar etti.
Ama bu yetmezdi. Daniel her şeyi mahvetmişti. Aşk, sadakat, güven, saygı, hepsi yok olmuştu ve özür dilemek bunları geri getirmeyecekti.
“Tamam, iyiyim,” diye mırıldandı Rachel. Kendini toplayarak uzaklaşmaya çalıştı.
Daniel bırakmadı. “Seni üzdüğümü biliyorum Rachel,” diye mırıldandı
kendine hâkim olmaya çalışarak. Rachel, Daniel’ın kalp atışlarından, gergin
Wollen Sie wissen, wie es weiter geht?Hier können Sie
"Kalbimdeki Umut/Masum Güzel" sofort kaufen und
weiterlesen:AmazonApple iBookstorebuchhandel.de
ebook.deThaliaWeltbildViel Spaß!