biri bizi gözetliyor evine giden yol

Transkript

biri bizi gözetliyor evine giden yol
BÝRÝ BÝZÝ GÖZETLÝYOR EVÝNE GÝDEN YOL;
(25-02-2007) - Editör (UZAYLI ALÝMLERÝN DÜNYA GÖZLEMLERÝNDEN ALINMIÞTIR) - Son Güncelleme (25-02-2007)
Ebu Welid bin Abba Vite'den Çaðýmýzýn Bilim Kurgu Romaný ANA BÖLÜM II:BÝRÝ BÝZÝ GÖZETLÝYOR EVÝNE GÝDEN YO
MODERN TUHAFÝSTAN TARÝHÝ(Uzaylý Alimlerin Dünya Gözlemlerinden Alýnmýþtýr)Türkçe'ye Uyarlayan: Prof. Dr. Mustafa
Sürat
{mosimages}
Minel hayr!
2 Mart 1939: Ýnsanlar (ins taifesi) titredikleri zaman cam bir kutudan çýkardýklarý küçük beyaz lokmalarý yutuyorl
(Acep, kinin tabletleri mi kastediliyor?) Küçük taneleri niçin yuttuklarý belli. Bunlar beyaz kömür... Yutulunca þahsý ýsýtýveriyor...
1939: Minderde birbiriyle kucaklaþan kimseler gözüküyor.(Güreþ Karþýlaþmalarý?) Herkes karþýsýndakini yere yatýrmaya çalýþ
1939(Akþam): Daha küçük mekanlarda da kucaklaþan ve terbiyesi yüzünden okunan insanlar var. (Edep?) Ama bunlarýnki
seyircisiz ve saygý-þefkat dolu.( Cima?) ANCAK BAZILARINDA BU EN MAHREM ÝLÝÞKÝYÝ HERKESÝN GÖZÜ ÖNÜNE TAÞ
SEZÝLÝYOR. Allah(cc) korusun, böylesine aþaðýlaþmak onlarý minik, havlayan yaratýklara döndürmez mi?(Paparazzi?..Terier c
köpekler?...)
4 Haziran 1939: Uzun, örgü saçlý, þefkatli insanlarýn karýnlarý þiþiyor. Sakýn bu sýtma olmasýn? (En ileri uzaktan gözlem bi
hatadan kaçamaz ki...iþte burada da hamilelik malarya, yani sýtma zannediliyor!) Soðuk zemine yatmakla karný þiþmenin ilgisi
tam kurulamadý. Çünkü meþru sarýlmalar sýcak ortamlarda daha ziyade gerçekleþmiþti.
Kasým 1939: Zarif ve iyi huylu, uzun saçlý, karýnlarý þiþ yani malaryalý insanlar, çok küçük, huysuz, sürekli aðlayan, çirkin ya
husule getiriyorlar. Küçük huysuz insancýklar yeryüzüne taþýnmýþ olmaktan asla mutlu gözükmediler bize
21 Nisan 1940: Kentlerin tepesine uçan cisimlerden patlayýcýlar atýyorlar. Bunlarýn atýldýðý dönemlerde, yeryüzüne henüz a
küçük yaratýklar kendilerini dünyaya çýkaran uzun saçlý masum insanlardan daha az korku alametleri gösteriyorlar. Acaba küçük
viyaklýyor olmak cesaret kaynaðý mý? Þüphesiz bu görüþümüz doðrudur.
29 Nisan 1940: Küçük yaratýklarýn boylarý uzuyor, enleri artýyor. Habire kalýnlaþýyorlar... Bunu bir milyon ýþýk yýlý uzaktan
milimetreyi ölçen cihazlarýmýzla tespit etmiþ bulunuyoruz. Acaba gökten yaðdýrýlan patlayýcýlar, bu tehlikeli ve korkusuz yaratýk
sürekli büyümesin diye mi atýlýyor?
1 Mayýs 1940: Ellerindeki vurucu, kýrýcý aletleri(kazma,çekiç?) daðlara, taþlara, maden ocaklarýna darp ettiren tek tip giyim
insancýklar yollarda toplanýp baðrýþmaya baþladýlar. (Ýþçi Bayramý?) Acaba,“bize kýrýlacak taþ, dövülecek maden göst
mi demek istiyorlar?
Eli hiç çekice deðmemiþ ve tektip kýyafetli olmayan bazý kiþiler, üzerinde kývrýk kesici ve vurucu alet resimleri(orak-çekiç) bu
bayraklar asýlý yüksek tüneklerden baðýrarak kalabalýða sesleniyorlar. Bunlarýn niyeti tulumlu canavarlarýn þerrinden doðayý ko
mýdýr?”Yapmayýn, çok ayýp; tulumlarýnýzý çýkarýn, bizim gibi boyunluk (kýravat?) takýn” mý diyorlar? Fakat o da
Tünekteki tulumsuzlar konuþtukça tulumlular azdýlar. (provokasyon?) Gözlem sonucu: Süslü giyimli, eli nasýrsýz þeytanlar, tek ti
giysili zavallýlarý tahrik ediyorlar.
27 Mayýs 1941: Küçük þapkalý diktacý yalakasý bir takým dünyacý insanlar, ortaboy þapkalýlara evet, ortaboy þapkalýlara z
çevrelerle yaðlý ballý gözüküyorlar? Bu tehlikeli deðil mi? Zalimlere yardakçýlýk edenler er geç zulmü tatmazlar mý? Durun baka
sonu nereye varacak?
28 Mayýs 1941: Çok küçük þapkalýlarýn elinde demir ve kaðýt harcamlar (para) çokça birikiyor, haydi hayýrlýsý... Durun dur
bir çobanýn sürüsü gibi hareket eden birileri, çok küçük þapkalýlarý armut toplar gibi topladýlar. Bakýn, hepsini vagonlara istif edi
ve soðuk bir diyara taþýdýlar. Burada demirden iki þeritli ince bir yol ve demir araba ahýrý(istasyon?) var. Binanýn üstünde AÞKA
yazýsý okunuyor...Çok küçük þapkalý paracýl adamlar aðlýyorlar, ünlem býyýklý çobanýn adamlarý ise pek neþeliler... Gözlem s
ve aðlamak artý-eksi hallerdir, tek baþlarýna varolamazlar.... Bu gün aðlayanlar yarýn güler, son gülen iyi güler; iyi günler tüm ba
Hepinize iyi ve verimli çalýþmalar, dinlenmeler, ibadetler; saygýdeðer ve edepli insanlar!
Alfred, ulusal duruþ tabir edilen bir duruþla ve hiddetten hýrlayarak okumuþtu, birazcýk Avrupa Birliði kokan uygarlýk yanlýsý o
deðerlendirmeleri. Þimdiyse, anti-dünyadan rezerve ettirdiði uçak biletinin tüm uçuþ iþlemlerini yaptýrmýþ, Miraç mekanýnýn sayý
yönlerinden yalnýzca birisine koþut ve sadece üç-dört kozmos milimetresi kadar hakikate yaklaþacak, fakat ýþýk hýzýyla on milya
yýl sürecek uhrevi bir yolculuðun eþiðine gelmiþti. Anti adý Pao-Saola þeklinde atlaslara yazýlý karþýt bir baþkentin havaalanýnd
Rastlantýya bakýn ki, o gün pistin inþa edilme yýldönümü kutlanýyor ve çeþitli nedenlerle hastalarýný öldürüp idam cezasýna çar
havayolu hemþirelerinden oluþan bir “ilahiciler” korosu, Anti-Dünya'nýn geleneksel ilkbahar þükür duasýný
seslendiriyordu:
Fa sol mi re si,
Kurumuþ salça , tentürdiyot
Ve çimen lekesi;
Fa la sol,
Lekelerin iblisi defol!
Þeytana uymasaydýn,
Bunca kirlilik öðesi,
Si la si
Ne arardý giysinde,
Preslenmiþ pasta
Ayy, geri kadýnlar yasta
Üstüne tezek ve yaðlý boya
Fa mi fa
Sürülmüþ gömlek,
Ýþiniz kirlenmek mi ey taife-i kelek?
Kirlenmek mi tek iþiniz,
Þeytandan baþka ne olabilirsiniz?
Þükürler olsun yüce Tanrý'ya
http://www.kriter.org - www.kriter.org
Powered by Mambo
Generated: 13 October, 2016, 13:39
Do re mi fa,
Biz temizlerdeniz!
Alfred, Anadolu sularýnda výraklamýþ onurlu bir kurbaða olduðu için bu güfteden alýnmak istedi. Hatta sinirlerine hakim olama
etrafa protesto saldýrýlarýnda bulunmayý da deneyebilirdi. Fakat, ilahi devam ettikçe, ulusalcý açýdan kýzýlacak pek bir mevzun
bulunmadýðýna kani olmuþtu. Eleþtirilerde azýcýk gerçek payý da mevcuttu.
Günlerden Cuma,Cumartesi veya Pazar olmalýydý kesin uzaysal takvimde. Çünkü kentin kýrmýzý kiremitli çatýlarýndan, sýca
dolu gün ýþýðýyla haftalýk kavuniçi banyosunu alan balkonlarýndan, sessizlik, gayret, dua, koþu ve tefekkürün ince buharlarý
yükseliyordu. Hayli ulusalcý ve de yurtsever takýlan Anadolu kurbaðasý Alfred, memlekette bir çok, nota okuyabilen müzisyen ve
çok iyi problem çözen matematikçilerle tanýþmýþtý muhakkak. Yalnýz onun geldiði topraklarda, üçgenin açý kanunlarýný kalbind
basan,onlarý koklamaya doymayan veya ezgilerin notasýyla gözleri arasýnda görmenin çok ötesinde bir görüþ saðlayana rastlam
olabilir miydi? Tövbe deyin! Þükür ilahisinde Anadolu kurbaðasý Alfred beyi rahatsýz edebilecek haklý eleþtiriler sürüp gitmekteyd
La sol la si mi,
Pencerenin perdesini
Yok yav, ne zeki milletsiniz;
Biz de pencerenin iþkembesi sanmýþtýk,
Düm teke düm týk!
La sol la mi si,
Pencerenin perdesini,
Aç bana göster yüzünü;
Yüzüm teyzemgilde kaldý,
Horoz göstereyim mi?
Re sol la mi,
Kukuri kuuu
Do re mi fu!... ve nakarat: þükürler olsun biz temizlerdeniz!
Koronun azgýn manitalarý sanki, bir yandan nota okuyor öte yandan, manevi otobanla sýfýr, normal uzay yoluyla sonsuz
mesafe uzaklýktaki E5 Karayoluna doðru, kol iþareti çekiyorlardý. Alfred Öztürk -soyadý kanununa göre bu Türk kurbaðasýnýn da
bulunmalýydý- evet,deðerli Öztürk yine de bozulmadý. O böyle ulusalcý düþüncelere dalmýþ düþünürken, dinleyicilerinin içinden
önündeki elektronik þef sehpasýndan okuyan yardýmcý koro yönetmeni, Öztürk'ün yanýna sokuldu ve hakimane bir fýsýltýyla þu
-“Uçuþ aygýtýna bindiðiniz andan itibaren adýnýz Uryel olacaktýr. Babasý kumaþ tüccarý, ailesi mutlu,okuldaki baþarý
parlak,öðretmenlerinin gözdesi talebe Uryel!”
Kurbaða Alfred'in bu iþittiklerinden dolayý adeta kaný donmuþtu.O zaten dünyada hayvan, anti-dünyada parlak bir iþ adamý
olmaktan yýlmýþtý. Utana sýkýla sordu:
-“Bundan emin misiniz? Bulunduðunuz görev derecesi, bana bu hususu teblið yetkisini size vermekte midir?”
-“Hayýr” diye çýkýþtý þef yardýmcýsý, “ilahilerimiz hakkýnda içsel yorumlar yapmanýz dolayýsýyla, kimli
uðradýnýz. Bir anlamda asabilik þampiyonu bir evliya olan, Med asýllý Roj besteci ZACKO, yani ZEKO çarptý sizi!”
Alfred Öztürk, ulusalcý geçinip, Batýyla müttefik Ýslam çimentosundan koparak, yüce Batý ve Doðu Uygarlýlarýndan sonra ka
medeniyetin de nefretine muhatap kýlýnmaktan pek üzülmüþ, iyice afallamýþtý:
-“Zacko da kim?” sorusunu yöneltti muhatabýna.
-“Zacko, demin kulak misafiri olduðunuz Anti Dünya ilahisinin bestecisidir.”
Ýkisinin konuþmalarý bittiðinde, koro daðýlmýþ, konser de nihayete ermiþti. Kurbaða Alfred bey, terminal binasýnýn sosyal te
yöneldi. Buranýn da ünlü bir hamburgercisi vardý elbet ve elbette adý Dc Monald's deðil kýsaca MD idi. Yalnýz servis, ayakta
yapýlmýyor oturma zorunluluðu bulunuyordu; zira servis tipi de farklýydý. Fast Food, FF yerine, Slow Slimming, yani,SS!
Oturulan tabureler sizi, kiþi aðýrlýðý çarpý yaþ bölü boyunuzun bir metreden sonraki ekine eþdeðer bir hýzla, saniye üstünden sil
karnýnýzý doyurup, eksik kilonuzu tamamlayarak, fazlalýklarýnýzý ise attýrýyordu. Aslýnda fazla kilolar, genellikle þiþkoluktan ya
anti dünyalý müþterilerden alýnýp, titreþen sandalyeler yardýmýyla zayýflara aktarýlýyor, herkes için doyum duygusu ise yan bir
teknoloji kanalýyla saðlanýyordu. Bay Alfred, MD'ye girip, titreþen taburesine kuruldu. Bir yandan da her yönden görülebilen
plazma ekrandaki kainat haberlerini izlemeye koyuldu. Ne izlediðiniz önemli deðildi bu sistemde, ne izlemek istediðiniz çok
mühimdi. Alfred Öztürk, Uzan'larýn eski televizyon kanalý niyetine, gözünü spikere dikti.
Haberler dýþ kainattan anti dünyaya geldikçe metamorfoza uðruyordu anlaþýlan. Çünkü haber saatinde Maliye Bakaný'yla ilgi
savalar onu þiddetle þaþýrttý. Bakan bey bir durakta beklerken, yanýna sokulan bir haným, geceleri altýný ýslattýðýný, bu yüzden
kocasýyla boþanmanýn eþiðine geldiðini söylemiþ, bakan bey ise, cebinden yahut çantasýndan çýkarttýðý büklüntülü koca bir bo
göstererek, borunun üzerinde biriken bembeyaz kireç tabakasýna dikkat çekmiþti. Spiker, bakanýn aðzýndan bir uyarý yapýyor, b
beyin diðer elindeki poþeti sofra tuzu gibi dolduran birikintiyi gösteriyordu: her yýl idrar yollarýmýzdan atýlan kireç tam iki kiloydu
ve de hepimiz kalyon kullanmak zorundaydýk. Haber saati bitmiþti. Bülten sonunda, konuyla ilgili görüþleri soruluverilen Zukur
hoca ismindeki bir þahýs, kendisini þaþýrtmýþ veya þaþýlatmýþ -lafýn burasýnda peltek spiker heceleri karýþtýrmýþtý- Van'daki b
penceresini sökerken ekrana geldi; derken, elindeki tornavidayý kireçli idrar yollarý borusuna sürterek, o da halka mesajýný verdi
Þaþkýn Alfred beyin imdadýna ise garson yetiþivermiþti. Kurbaða Alfred'i uyardýktan sonra, sipariþini aldý ve buradaki televizyon
izleyicilerinin, izlenen her þeyi anti dünya dilinden dünya diline çevirmeleri gereðini anýmsattý. Þu hale nazaran, bakan tamiratçý;
durak ise, çamaþýr makinesi bozulan bir evin banyosu, boru da, mal sahibi kadýna deðil makineye ait bir yedek parçaydý.
Yemek ve çay faslýndan kýsa bir süre sonra uçuþ saati geldi, Kurbaða Alfred, anti maddeden yapýlmýþ kozmos uçaðýna bin
birkaç trilyon katý hýzla çýkacaðý yolculuða hazýrlandý. Anons: Kainatlar-arasý kýble istikameti. Altýlý taban 305 numaralý sefer,
Gemisi, Düldül-i Kebir el Tekbir 6. Evrak gösterimi, bilet kontrolü. Valizini yerleþtirme, yerine oturuþ, Þekerlemeye dalýþ!
Cani Robot, At Suratlý Dev Geyik Muus Saldýrýyor
Baþý uykuya düþtüðünde, Kurbaða Alfred bey ensesine korkunç bir sille yiyerek, korku ve endiþeyle arkasýna döndü: Muus k
attan daha iri, çok daha koca suratlý, tüm çizgileri hiddet dolu ona bakýyor, sýrýtýyordu.
http://www.kriter.org - www.kriter.org
Powered by Mambo
Generated: 13 October, 2016, 13:39
Alfred, evliyalar otaðý Anadolu'nun her varlýðýna özgü ve de Rabbimizin Celal sýfatýyla uyumlu hiddetli bir bakýþýn,bu itikats
eriteceðinden emindi. Ancak, en son uzak algý-hýzlý tepki, yani RPSR sistemleriyle donatýlmýþ cani robot beyni, Celal sýfatýnýn
hangi “a”ile yazýlmasý gerektiðine kadar her düþünce sinyalini okudu, küçüldü aniden, halý maytý (mite) haline
gelmesiyle, Alfred Öztürk'ün burnundan, oncaðýzýn ciðerine girmesi bir oldu.
Þimdi kurbanýnda korkunç boðmaca nöbetleri baþlamýþtý. Hem öksürüyor, hem de balgamýndaki kanýn bakýr tadýyla, kusu
Kusmuk parçalarý, annesinin,babasýnýn kardeþlerinin, lisede sevdiði kýzlarýn mahalledeki aðabeyler ve sevecen ablalarýn biblo
þeklinde dökülüyorlardý aðzýndan. Hepsi de canlýydýlar, Alfred'e onlarý yerden toplamasý için yalvarýyorlardý. Öksürük nöbetler
balgamlar tükürmek neyse, bir yandan elleriyle boz bulanýk mide suyundan makete dönüþmüþ sevdiklerini, canlarýný toplarken,
aþaðýlanýyor, gözleri utanç ve hýrstan yaþ döküyordu.
Kenarlarýndan irin, kusmuk, kan süzülen avuçlarýný açarak, duaya yöneldi Alfred. Yardýmcýlarýn en son melcei, Allah(cc) ka
yardým diliyor, aðlýyor, korkuyla büzülüp küçülüyordu.
Neydi bu olanlar;düþ müydü, gerçek miydi?
Yücelerden, tüm çevreden, derinlerden sesler duydu:
ANTÝ DÜNYADA DÜÞ YOKTUR. SEN GERÇEK DEÐÝÞTÝRDÝN.
http://www.kriter.org - www.kriter.org
Powered by Mambo
Generated: 13 October, 2016, 13:39

Benzer belgeler