süthattı sayı 2_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri

Transkript

süthattı sayı 2_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri
süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:46 Page 1
suthattı
Bu say ıda:
Sayı: 2
Ocak - Şubat 2011
İki ay da bir y ay ımlanır
w w w .suthatti.com.tr
Kalp krizine karşı süt
Destekler amacına ulaştı
Yaprak Çiftliği – Balıkesir
Harvard Tıp Fakültesi’nin 88.735 kadın
katılımcı ile gerçekleştirdiği yeni
araştırmaya göre, magnezyumca zengin
gıda alımı kalp krizine bağlı ani ölüm
riskini azaltıyor. S.16
Çiğ Sütün Değerlendirilmesine Yönelik
Destekleme Uygulaması amacına ulaştı.
2010 yılında piyasadaki istikrar,
sektörün bütün taraflarını
memnun etti. S.7
Daha girişte farklı bir işletmeye
geldiğimizi anlıyoruz. Kapılar açılmadan
önce arabamız steril su havuzundan
geçiriliyor ve yağmurlama sistemiyle
ilaçlanıyor... S.19
Ne kadar çevre, o kadar süt
2
l
Ürünlerimiz Avrupa yolunda
2
l
Çiftçi Kulübü 1 yaşında
2
l
Röportaj: Mustapha Sinaceur
3
l
Meyveli süt isteriz
3
l
Reform tasarıları hazır
4
l
Okul sütü yaygınlaşacak
4
l
Danone’de atama
4
Ekonomi
n Uluslararası Sütçülük Federasyonu IDF, Yeni Zelanda Auckland’da düzenlediği IDF Dünya
Süt Zirvesi 2010’da sürdürülebilirlik odaklı taahhütlerini yineledi.
6
Sür d ür ül eb i l i r l i k çal ışm al ar ı i n cel en d i
İnek sütü üretiminde yıllık
büyüme rakamları - 2009
6
l
Her şeye rağmen büyüme
6
l
Sütaş hedef büyüttü
6
l
Çin’de %5’lik büyüme
6
l
Destekler amacına ulaştı
7
l
Katı ürünler için ayrı tesis
7
l
Fransızlar arayışta
7
l
Gündem
8
Yetersiz tüketim istikrarsızlık
getiriyor
8
l
En uzun soluklu kampanya
8
l
Asya’ya özel
8
l
Sektörün geleceğine yatırım
9
l
PepsiCo, Wimm-Bill-Dann’ı
satın aldı
9
l
Kapak
Z i r v e k ap sam ın d a d üz en l en en t ek n i k t u r l ar l a k at ıl ım cıl ar , Y en i Z el an d a
çi f t l i k l er i n d e u y g u l an an sür d ür ül eb i l i r l i k çal ışm al ar ın ı i n cel ed i l er .
Okul sütü, tüketimi arttırıyor
n Modern süt işleme tesisleri yeterli miktarda kaliteli çiğ süt bulmakta güçlük çekmekte. Bu durum, işlenen sütün maliyetini arttırıyor. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, AB’ye uyum çalışmaları çerçevesinde gıda işletmelerinin modernizasyonu için süt işletmelerini de
kapsayacak ulusal bir plan hazırlı-
Ne kadar çevre, o kadar süt
10
l
Fark doğanın cömertliği mi?
10
l
IDF Zirvesi’nden yansıyanlar 10
l
Ortak değerlere sahip çıkılmalı 11
l
Sütün yeşil kitabı
11
Geleneksel
12
Dosya - Peyniraltı suyu
13
Perakende
14
Beslenme
16
Mevzuat
18
Çiftlik
19
Çevre
20
Ülkü Karakuş
Türkiye Yem Sanayicileri
Birliği Başkanı
“AB’de risk
değerlendirmeleri
yapılarak onaylanmış 3
soya geninin ithal izni
için başvuruda bulunduk.
Biyogüvenlik Kurulu
değerlendirmelerinden
olumlu sonuçlar
çıkacağını düşünüyoruz.”
Röportaj: Mustapha Sinaceur
ğına başladı. Ayrıca süt üreticileri
ve sanayicilerinin oluşturdukları
Ulusal Süt Konseyi’nin de sektörün temel sorunlarına politika düzeyinde çözüm getirmede rol oynayacağına inanıyorum. FAO, daha önce süt sektörü raporunun hazırlanmasına destek vermişti.
S.3
Sayfa 19
Peynirin altından sağlık sızıyor
Ezine neden farklı
Peyniraltı suyu biyoaktif rolü ile fonksiyonel gıda ve
n Koyun, keçi ve inek sütlerinin
belirli oranlardaki karışımlarından
starter kültür kullanılmadan üretilen, tat-koku ve tekstürel özellikleri ile tüketici beğenisi açısından
özel bir yeri olan Ezine Peyniri;
üretim, olgunlaştırma ve ham
madde açısından beyaz peynirden
farklılıklar sergiliyor. Bu geleneksel peynir, Türk Patent Enstitüsü
tarafından Coğrafi İşaret Tescil
Belgesi ile “Menşei İşaret” almış
çok değerli bir süt ürünü. Belgede
10
l
Geçtiğimiz yıl Berlin’de düzenlenen Zirve’den, küresel iklim değişikliği ile mücadele politikalarına aktif destek çıkmış, dünya süt
ve süt ürünleri endüstrisinin 7 büyük organizasyonu, bu desteği
sektörün taahhüdüne dönüştüren
“Global Sütçülük Aksiyon Gündemi” belgesine 24 Eylül 2009’da
düzenlenen bir törenle imza koymuştu.
S.10
Görüş
Sektör
içecek formülasyonları için ideal bir bileşen. Tüm
dünyada yıllardır değerlendirilen bu yan ürün,
Türkiye’de de önem kazanıyor.
n Son dönemde yapılan çalışmalar; biyoaktif whey bileşenlerinin
antimikrobiyal ve antiviral özelliklerinin yanı sıra bağışıklık korumasını arttırdığını, antioksidan
özelliğe sahip olduğunu, kansere
ve kardiyovasküler hastalıklara
karşı koruduğunu ortaya koydu.
Kanser ve birçok hastalıktaki
koruyucu etkisi; antioksidan, antikanserojen özellikteki ve bağışıklık
sistemini uyarıcı özellikleri olan
“glutatyon” isimli peptidin sentezindeki rolünden kaynaklanıyor.
S.13
Ezine Peyniri, “Kaz Dağları’nın
Kuzey ve Batı kesimlerinde yer
alan Ezine, Bayramiç ve Ayvacık
ilçelerinin doğal bitki örtüsü ve su
kaynaklarıyla beslenen hayvanların sütlerinden elde edilen bir peynir çeşidi olup, %45-55 arasında
koyun, en az % 40 keçi ve en fazla
%15 inek sütünden oluşan karışım
sütlerden üretilen tam yağlı teneke tipi beyaz peynirdir.” şeklinde
tanımlanıyor.
S.12
süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:46 Page 2
2 Sayfa
Ocak - Şubat 2011 suthattı
Sektör
Ba ş k a n ’ ı n
kalem in d en
Süt ürünlerimiz Avrupa yolunda
Türkiye Süt ve Süt Ürünleri Sektörünün AB
Pazarına Girişinin Desteklenmesi Projesi ile
Harun Çallı
uluslararası ticaretin önünün açılması amaçlanıyor.
Örnek bir proje
nceki sayımızda ASÜD olarak
hedefimizin, ambalajlı süt ve
süt ürünleri sanayisinin gelişimine
odaklı, tarım ve hayvancılık sektöründe yaşanan sorunlarda sanayi
vizyonu ile aksiyon alabilecek kurumsal bir yapı oluşturmak olduğunu ifade etmiştim.
Ö
Aslında süt ve süt ürünleri sektörünün sorunları ve çözüm yolları,
konu ile ilgili kime sorulsa aşağı
yukarı aynı cevaplar alınacaktır.
Nitekim Ulusal Süt Konseyi’nin
gerçekleştirdiği Arama Konferansı’nda sektörün tüm taraflarının,
kamunun ve akademisyenlerin sorunlar ve çözüm yolları konusunda
hemfikir olduğu görülmüştür. Öyleyse “çözüme odaklanma” vakti
çoktan gelmiştir. Bu düşünceden
hareketle geliştirdiğimiz projelerden birisi de “Türkiye Süt ve Süt
Ürünleri Sektörünün AB Pazarına
Girişinin Desteklenmesi Projesi”dir. Malumunuz üzere, 2001 yılından beri AB ülkelerine süt ve süt
ürünleri ihracatı, “Hijyen Yetersizliği” gerekçesiyle askıya alınmıştır.
Ülkemiz bakımından itibar zedeleyici bu durumun ortadan kaldırıl-
ması için 2010 yılının Nisan ayında
başlattığımız Proje’nin saha çalışmalarının startı 13 Aralık 2010 tarihinde yapılan geniş katılımlı toplantı ile verilmiştir.
Davetimize icabet ederek Proje’de yer alan kurumları da -bu iş
birliğinin benzer projelere örnek olması dileklerimle- saymak istiyorum: Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
(Proje’nin liderliği Hayvan Sağlığı
Hizmetleri Daire Başkanı Haluk
Aşkaroğlu tarafından yürütülmektedir); sektör sivil toplum kuruluşları ASÜD, USK, SETBİR; çiğ süt
üretici
örgütleri
TDSYMB,
TSÜMB, TİRE SÜT KOOP.; süt ve
süt ürünleri sanayisi firmaları AK
GIDA, PINAR SÜT, DANONE,
UNILEVER ALGİDA, ÜLKER
GOLF, MADO, KAANLAR,
MAYBİ, AYNES, SÜTAŞ, YÖRSAN ve SEK. Proje’nin İzleme-Değerlendirme ekibinde ise Uluslararası Sütçülük Federasyonu (IDF)
Ulusal Komite Sekreteri Prof. Dr.
Nevzat Artık ve ARCADIA Uluslararası Danışmanlık uzmanlarından Dr. Rodolphe de Borchgrave
bulunuyor.
n Türkiye, 2001 yılından beri
AB ülkelerine süt ve süt ürünleri
ihraç edemiyor. En önemli sebepse
Avrupa Gıda ve Veterinerlik Ofisi
(FVO) tarafından gerçekleştirilen
denetimler sonrasında, çiğ sütün
elde edildiği hayvanların sağlık
kriterlerinin AB sağlık kriterlerini
karşılayamaması.
Görüşlerine başvurduğumuz
Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) Genel
Koordinatörü Ali Osman Mola,
FVO denetimlerinde özellikle hayvan hastalıklarının önlenemediği
gerekçesiyle ihracat yasağının devam ettirildiğini; denetlenmeyi
kabul eden sanayi tesislerimizin ise
AB standartları bakımından yeterli bulunduğunu hatırlattı.
AB uygulamalarını esas alan ülkelerin sayısının gün geçtikçe artıyor olmasının daha geniş pazarlara
ulaşmalarını engellediğini ifade
eden Mola, 2009 yılında
ASÜD’ün kuruluşundan hemen
sonra konuyu ele aldıklarını ve Nisan 2010’da “Türkiye Süt ve Süt
Ürünleri Sektörünün AB Pazarına
Girişinin Desteklenmesi Projesi”ni
başlattıklarını; Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı başta olmak üzere ilgili
kamu kuruluşları, Ulusal Süt Kon-
seyi, üretici örgütleri, AB yetkilileri, akademisyenler ve sanayicileri
bir araya getirdiklerini anlattı.
Projenin AB ayağında ise Brüksel
merkezli ARCADIA danışmanlık
şirketi olduğunu söyleyen Mola,
“Proje liderliğini Bakanlık adına
Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü, Hayvan Sağlığı Daire Başkanı Sayın Haluk Aşkaroğlu yapıyor.
Bakanlığın projeyi bu şekilde sahiplenmesi bizim için son derece
önemli.” dedi.
Proje liderliğini üstlenen Hayvan Sağlığı Daire Başkanı Haluk
Aşkaroğlu ise projenin sektör-devlet iş birliğinin mükemmel bir örneği olduğunu vurgulayarak,
“Projeye katılanlar elini taşın altına koyarak destek oldu. İlk aşamada mevzuatlarımız AB ile uyumlu
hale getirildi. Şimdi uygulama aşamasındayız. Saha faaliyetleri; ‘yürütme komitesi’, ‘süt üretimi ve
toplanması’ ve ‘süt işleme’ çalışma
gruplarının sorumlulukları altında
üç aşamada yürütülecek. Bunlar;
uygulama ve test etme, izleme ve
değerlendirme, eğitim ve farkındalığın arttırılması faaliyetleri.”
dedi.
Projenin amacının; başta AB olmak üzere uluslararası standartta
H al u k A şk ar o ğl u
“Pr o j ey i 2011 y ıl ın ın so n u n d a
t am am l am ay ı h ed ef l i y o r u z .”
üretim yapılmasını sağlayarak
halk sağlığının korunması ve uluslararası ticaretin önünün açılması
olduğunu söyleyen Aşkaroğlu,
“Proje işletme bazında yürütülüyor. Finansmanı da projeye gönüllü olarak katılan süt ve süt ürünleri sanayisi işletmeleri tarafından
karşılanıyor. Ortaya çıkan örnek
model zamanla tüm ülkeye uygulanacak.” şeklinde konuştu.
Çalışmaların Brüksel’de Avrupa
Komisyonu yetkilileriyle de masaya yatırıldığını ve yol haritası konusunda kendilerine bilgi verildiğini anlatan Aşkaroğlu, projenin
2011 yılı sonuna kadar tamamlanmasını hedeflediklerini ifade etti.
Çiftçi Kulübü 1 yaşında
Çiftçilerin hayatını mobil iletişim teknolojileri ile
kolaylaştırma hedefiyle hayata geçirilen Vodafone Çiftçi
Kulübü 1 yaşını doldurdu.
n Çiftçi Kulübü geride kalan 1
yıl içinde 21 ilde 700’den fazla beldeye ulaşarak 50 bini aşkın çiftçiye
eğitim verdi. Proje kapsamında 6
Ekim’de yola çıkan Eğitim Tırı;
Diyarbakır, Yalova, Bursa, Ankara, Samsun, Ordu, Isparta ve Antalya’da çiftçilerle yüz yüze eğitimler gerçekleştirdi.
A SÜD ’t en ör n ek p r o j e
2001 y ıl ın d an b er i A B ül k el er i n e süt v e süt ür ün l er i i h r acat ım ız , “H i j y en
Y et er si z l i ği ” g er ek çesi y l e ask ıy a al ın m ışt ır . T ür k i y e Süt v e Süt Ür ün l er i
Sek t ör ün ün A B’y e Gi r i şi n i n D est ek l en m esi Pr o j esi , b u d u r u m u n o r t ad an
k al d ır ıl m ası am acı i l e b aşl at ıl d ı.
Antalya’da düzenlenen Growtech Eurasia Fuarı’na Eğitim Tırı
Bu y ay ında % 100
İm t i y az Sah i b i v e
So r u m l u Y az ı İşl er i M üd ür ü
Ed i t ör
Sed a Y ıl d ız
sed a.y i l d i z @ su t h at t i .co m .t r
İl k n u r M en l i k
i m en l i k @ co m ar t .co m .t r
Red ak t ör
Y ay ın T ür ü: Y ay g ın - Sür el i
Bet ül Y ıl m az b i l en
Y ön et i m Y er i : Cey h u n A t ıf Kan su Cad .
Y ay ın Ko o r d i n at ör ü
D r . İsm ai l M er t
i sm ai l .m er t @ su t h at t i .co m .t r
Gen el Y ay ın Y ön et m en i
M et i n Er t u n ç
m et i n .er t u n c@ su t h at t i .co m .t r
1386. So k ak N o : 8/8 Bal g at /A N KA RA
Say f a T asar ım
Çev r e - U l u sl ar ar ası Reg ül asy o n
N az an M ar aş - n az an .m ar as@ su t h at t i .co m .t r
İl l üst r asy o n
Bask ı: El m a T ek n i k Basım M at b aacıl ık
Lev en t Ko cao ğl u
Çat al So k . 11/A M al t ep e/A n k ar a
A RGE - I n o v asy o n
El i f A v cı - el i f .av ci @ su t h at t i .co m .t r
U l u sl ar ar ası İl i şk i l er
Ro d o l p h e d e Bo r ch g r av e -
d an i el .t r ao n @ ar cad i a- i n t er n at i o n al .n et
T el : 0.312 284 77 78 Fax : 0.312 284 77 79
D ağıt ım : Ku r y en et A .Ş. T el : 0.212 444 93 93
Er d o ğan Gün eş, Pr o f . D r . İr f an Er o l , Pr o f .
D r . Kad i r H al k m an , Pr o f . D r . M eh m et
D em i r ci , Pr o f . D r . M et i n A t am er , Pr o f . D r .
M üb er r a Bab ao ğu l , Pr o f . D r . N ev z at A r t ık ,
Pr o f . D r . Öz er Kın ık , Pr o f . D r . T an j u Besl er .
T el : 0 312 229 92 65 Fak s : 0 312 231 67 06
Fo t o ğr af
İsm ai l H ak k ı Eser
I SSN : 1309- 9442
W eb m ast er
Reklam Rez erv asy o n
A l i Er d em Ko cab at m az
Melek Karaman -
M u st af a Büy ük p eh l i v an o ğl u
0.312 284 77 78
r o d o l p h e.d eb o r ch g r av e@ ar cad i a- i n t er n at i o n al .n et
D an i el T r ao n
A SÜD Bi l i m Ku r u l u : Pr o f . D r . A d em Şah i n ,
Pr o f . D r . A t i l a Y et i şem i y en , Pr o f . D r .
Per ak en d e
Fi k r i T ür k el - f i k r i .t u r k el @ su t h at t i .co m .t r
A l i Reşat Y ıl m az b i l en - [email protected]
Fi g en Ko cam an , M u r at T u z cu o ğl u
Kitapçı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın yürürlüğe koyduğu yönetmelikleri, düzenlemeleri, haberleri ve bilgilendirme mesajlarını
çiftçilere ulaştırdıklarını aktardı.
www.suthatti.com.tr
g eri dönüştürülmüş kağıt kullanılmıştır
Comart Kurumsal İletişim Hizmetleri Ltd. Şti. adına
ile katılan Vodafone Türkiye Pazarlama Genel Müşteriler Bölüm
Başkanı Lütfullah Kitapçı, Çiftçi
Kulübü ile çiftçileri bilgilendirerek
hayatlarını kolaylaştırmayı amaçladıklarını kaydetti.
[email protected]
Süt h at t ı, A SÜD (A m b al aj l ı Süt v e Süt
Ür ün l er i San ay i ci l er i D er n eği ) i ş b i r l i ği i l e
Co m ar t t ar af ın d an y ay ım l an m ak t ad ır .
Her türlü y ay ın hakkı, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu g ereğince
Comart’a aittir. Tanıtım amacıy la y apılacak kısa alıntılar dışında,
y ay ıncının y azılı izni olmaksızın hiçbir y olla çoğaltılamaz.
süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:46 Page 3
suthattı Ocak - Şubat 2011
Röportaj: Mustapha Sinaceur -
Sayfa
Sektör
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO) Orta Asy a Alt Bölg e Ofisi Koordinatörü
Meyveli
süt isteriz!
Okul sütü programları, tüketimi arttırıyor
“Tayland, Çin ve Brezilya gibi ülkelerde okullara
süt sağlanması, bu ülkelerin sütçülük
endüstrisinin gelişmesine de katkıda bulundu.”
290 milyon litre iken 2003 itibarıyla 1,1 milyar litreye çıktığını
gösteriyor. Tayland’ın yanı sıra
Çin, Brezilya ve Peru gibi ülkelerde de okullara süt sağlanması, bu
ülkelerin sütçülük endüstrisinin
gelişmesine de katkıda bulundu.
n Onlarca ülkede Okul Sütü
Programları’nda çocuklara ücretsiz
süt ve süt ürünleri dağıtılıyor. Bu
sayede milyonlarca öğrenci, gelişimlerini sağlıklı sürdürebilmek
için ihtiyaç duydukları sütü her
gün düzenli olarak tüketebiliyor.
ğu bu alanda en iyi örnek ise dünyanın sayılı ekonomilerinden biri
olan Japonya. Sinaceur, 1960’ların
Japonya’sında kişi başına 5 litre
olan içme sütü tüketiminin, okul
sütü programlarıyla bugün 70 litreye kadar çıktığını belirtiyor.
Bizde de benzer programlar dönem dönem uygulamaya konuldu.
Araştırma sonuçları, okul sütü
programının uygulandığı dönemlerde çocuklardaki süt tüketim
oranının 10-13 puan arasında arttığını gösteriyor.
Artan sadece tüketim mi?
Peki, ya çocuklara etkisi?
Okullardaki süt programları tabii
ki süte olan talebin çoğalmasını
sağlıyor. Aslında bu artış, sütün
kalite ve miktarının artması için
sadece bir başlangıç. Yüksek süt
tüketimi sayesinde ülkeler, sütçülük endüstrisinde kendi kendine
yetebilecek seviyeye ulaşıyorlar.
İstatistiklere göre Tayland’da kişi
başına düşen süt tüketimi 1984 yılında 2 litre iken bu oran 2002’de
23 litreye çıktı. Yine veriler, Tayland süt ve süt ürünleri endüstrisinin süt üretiminin 90’ların başında
Pek tabii süt, içinde bulunan mineraller, vitaminler ve iyi bir protein kaynağı olmasından dolayı çocukların sağlıklı bir şekilde gelişmesine katkı sağlıyor. Sütle birlikte gelen iyi beslenme, çocuk ölümlerine sebep olan hastalıkların tedavisinde de iyi bir etki gösteriyor.
Ayrıca bu tür programların, okula
devam eden öğrenci sayısına olumlu katkıda bulunduğunu görüyoruz. Okul sütü programı, çocukların okul aktivitelerine daha fazla
katılmalarını sağlıyor.
FAO tüm dünyada bu programları aktif olarak destekliyor. FAO
Orta Asya Alt Bölge Ofisi Koordinatörü Mustapha Sinaceur, okul
sütü programlarının uygulandığı
ülkelerde tüketimin net bir şekilde
arttığına dikkat çekiyor. Hep gelişmekte olan ülkelerin konuşuldu-
Rakamlardan da anlaşılacağı
üzere çoğu ülkede uygulanan okul
sütü programlarının, o ülkenin
sütçülük endüstrisinin gelişmesine
büyük katkısı oldu.
So l d a: Süt h at t ı Gen el Y ay ın
Y ön et m en i M et i n Er t u n ç. Sağd a:
FA O O r t a A sy a A l t Böl g e O f i si
Ko o r d i n at ör ü M u st ap h a Si n aceu r
FAO, 2007’de süt ve süt ürünlerimize dair bir rapor yayımladı.
Sektörün bugününü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Belli sorunlar hala geçerliliğini koruyor. Halen modern süt işleme
tesisleri yeterli miktarda kaliteli
çiğ süt bulmakta güçlük çekmekte. Bu durum, işlenen sütün maliyetini arttırıyor. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, AB’ye uyum çalışmaları çerçevesinde gıda işletmelerinin modernizasyonu için süt işletmelerini de kapsayacak ulusal bir
plan hazırlığına başladı. Ayrıca süt
üreticileri ve sanayicilerinin oluşturdukları Ulusal Süt Konseyi’nin
de sektörün temel sorunlarına politika düzeyinde çözüm getirmede
rol oynayacağına inanıyorum.
FAO, daha önce süt sektörü raporunun hazırlanmasına destek vermişti. Aynı şekilde şu anda Dünya
Bankası, TKİB ve FAO işbirliği ile
yürütülen süt işletmelerinin modernizasyonuna yönelik ulusal planın hazırlanmasında FAO’nun teknik uzmanları da çalışıyor.
Son olarak “1 Milyar İnsan Aç”
temalı imza kampanyasını soralım. Kaç imza toplandı?
M u st ap h a Si n aceu r
“O k u l süt ü p r o g r am ı, süt çül ük en d üst r i si n i n y an ı sır a eği t i m v e sağl ık y ön ün d en
d e ül k el er i n k al k ın m asın d a ön em l i b i r r o l üst l en i y o r .”
nerede
e e e o e s k i t a tl a r d i y e n l e r !
“1 Milyar İnsan Aç” kampanyası
11 Mayıs 2010’da küresel ölçekte
açlıkla mücadele için başlatıldı.
Kampanya ile siyasi liderlerin
mevcut politikalarını geliştirmesi
için sosyal bir etki yaratılması
amaçlandı. Devam eden kampanyada bugüne kadar 3,26 milyon
imza toplandı. 30 Kasım’da Genel
Merkezimizde düzenlenen FAO
Konsey Toplantısı’na iştirak eden
devlet ve hükümet başkanlarına
imzalar sunuldu. Bundan sonra
yapmamız gereken, kampanyanın
etkilerini takip etmek. Biliyoruz ki
toplum tarafından sahiplenilen girişimlerde başarıya ulaşma payı
her zaman çok daha yüksektir.
n Burdur’un Çeltikçi ilçesindeki
tüm anaokulu ve ilköğretim öğrencileri, 2009 Haziranından bu
yana her ayın ilk haftası ambalajlı
ve sağlıklı süt tüketiyor. Yaklaşık
784 öğrenci ve 80’e yakın öğretmen Süt Haftası Projesi’nden ve
ambalajlı süt dağıtımından memnun. Devam eden projeyle ilgili
olarak Çeltikçi Kaymakamı İhsan
Selim Baydaş’ın geçen ay yaptırdığı anket, çocukların meyveli süt istediğini ortaya koymuş. Baydaş,
“Anket sonuçlarına göre bundan
sonra her ay farklı meyveli ve çikolatalı süt dağıtacağız.” diyor.
“Süt haricinde alternatif olarak
ne isterdiniz?” sorusuna verilen yanıtlar sütün liderliğini koruduğunu gösteriyor. Ankette ikinci sırayı
ayran alırken bunu meyve suyu takip ediyor.
Bu yıl projeye lise öğrencilerini
de dâhil edeceklerini belirten Baydaş, Süt Haftası Projesi için açılan
ihaleyi kazanan Ülker’in bunu bir
sosyal sorumluluk projesi olarak
değerlendirdiğini ve kâr marjını
minimumda tutarak projeye katkı
sağlağını söylüyor. Geçtiğimiz eğitim-öğretim yılında öğrencilere
toplam 20.000 adet 330 ml’lik
pastörize UHT süt dağıtılmış.
Baydaş, bu ve benzeri projelerin
yaygınlaştırılıp kurumsallaştırılması gerektiğine inanıyor; projeyle
ilçede hem sağlıklı nesiller yetiştirilmesine hem de ekonomiye canlılık kazandırılmasına yardımcı olduklarını vurguluyor.
İh san Sel i m Bay d aş
Bu r d u r Çel t i k çi Kay m ak am ı
b
t
u
a
r
a
t
d
z
i
a
n
i
ð
i
d
e
l
Öz
"Anadolusüt; o eski zamanlardaki tadý sofralarýnýza taþýyor.
Özel seçilen sütlerden eski usul maya kullanýlarak üretilen
Klasik Beyaz Peynir,
özel iklimlendirilmiþ alanlarda 90 gün boyunca olgunlaþtýrýlarak
el deðmeden ambalajlanýyor.
Eeee tabii tadýna da doyum olmuyor…
3
www.anadolusuturunleri.com
Türkiye Tarým Kredi Kooperatifleri Kuruluþudur.
süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:47 Page 4
4 Sayfa
Ocak - Şubat 2011 suthattı
Sektör
Sözleşmelerde reform için tasarılar hazır
Be y a z k ö ş e
İlknur Menlik
2010 biterken dünya
oca bir yılı geride bırakırken
dünya, gıda fiyatları konusunda istikrar arıyor. 2011 yılına
neredeyse tüm tarımsal emtialar
fiyat artışlarıyla giriyor. Birleşmiş
Milletler Gıda ve Tarım Örgütü
(FAO)’nün gıda fiyatları endeksi
Kasım ayı itibarıyla 205’e yükseldi. FAO’nun gıda sepetinde bulunan ana emtiaların fiyatları,
(2007’nin son çeyreğinden 2008’in
sonuna kadar olan dilimi saymazsak), son 20 yıldaki en üst seviyelerde dolaşıyor. Ayrıca endekste,
istikrarlı bir yükseliş göze çarpıyor.
Muhtemeldir ki dünya, 2011 yılına yüksek fiyatlarla girecek. Genel görünümü şöyle özetleyebilirim; buğday, mısır, yağlı tohumlar
gibi emtialar ortalama yüzde
40’lara varan oranlarda pahalandı.
Kakao, şeker ve tereyağı fiyatları
son 30 yılın zirvesinde. Et ve balık
geçen yıla oranla çok daha pahalı.
Süt fiyatları ise dalgalı seyrine devam ediyor.
K
Peki, fiyatlardaki yükselişi tetikleyen ne? Birincisi; dünyanın bazı
bölgelerinde kuraklık riski devam
ediyor. Ancak 2009/2010 üretim
tahminlerine baktığımızda birçok
ana emtiada sadece %1 ila 3 arasında bir düşüş tahmin ediliyor. Bu
oranlardaki üretim azalması, bir
yıl içerisinde %40’lık fiyat artışına
neden olur mu? Hayır! Fakat bu
sorunun cevabında 2 temel unsur
aracılığıyla kendilerini büyük süt
işletmelerine eşit hale getirecek
sözleşme koşullarını görüşmek
üzere bir araya gelmelerine olanak
tanınıyor. Tasarıyla ayrıca çiğ süt
tedarikinde rekabeti korumak
amaçlanıyor.
Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan
sözleşme reformları, süt ve süt ürünleri
üreticilerinin tedarik zincirindeki yerini
sağlamlaştıracak.
yatıyor; artan gıda ve yem talebi
ile ülkelerin biyoyakıt politikaları.
Bu iki unsur dünya tarımsal emtia
fiyatlarını tahminlerin ötesinde tetiklemeye başladı. 2007 yılı rakamlarına göre biyoyakıt üretimi
için 20 milyon hektardan fazla tarım arazisi, 93 milyon ton tahıl ve
9 milyon ton yağlı tohum kullanılmış. Rakamlar çok çarpıcı.
Yani 2011’de de gıda fiyatlarını
petrol fiyatlarından bağımsız düşünemeyeceğiz. 2011 yılına ilişkin
tahminler de iç açıcı değil. FAO,
önümüzdeki yıl gıda fiyatlarının
%20 daha artabileceği endişesini
taşıyor. Açıkçası dünya, gıda fiyatları konusunda istikrar arayışı içerisinde. Çözüm; hükümetlerin tarım, gıda ve enerji politikalarını
gözden geçirmelerinde görünüyor.
Bu denklemde her şey birbiriyle
ilintili. Emtia ile yem, yem ile hayvancılık ve gıda, gıda ile insan…
İşte gıda ve içecek sektörü, kaosa dönüşmeye başlayan bu denklemle, inovasyon ve yenilikçi fikirler üreterek baş etmeye çalışıyor.
Bu manada 2011 yılı, fiyat istikrarı arayışlarının yanı sıra gıda ve
içecek sektöründe yenilikçi çözümlerin konuşulduğu bir yıl olacak.
Bence, önümüzdeki meselelere bakarken, işin bu kısmını ihmal etmemekte fayda var.
Mutlu Yıllar!
H ük üm et l er p o l i t i k al ar ın ı g öz d en g eçi r m ek z o r u n d a
2011 y ıl ı, f i y at i st i k r ar ı ar ay ışl ar ın ın y an ı sır a g ıd a v e i çecek sek t ör ün d e
y en i l i k çi çöz üm l er i n k o n u şu l d u ğu b i r y ıl o l acak .
n Avrupa Komisyonu, sütçülük
sektörü için reform tasarıları yayımladı. Reformlar ile üretici organizasyonlarına, çiftçiler adına görüşme yapabilme ancak yazılı anlaşma yapamama şartı getiriliyor.
ile işleyicileri arasında teslimattan
önce yapılacak isteğe bağlı yazılı
sözleşmeleri kapsıyor ve bu sözleşmelerin teslimatlarla ilgili fiyat,
süre, miktar, tarih gibi konulardaki bilgileri içermesini öngörüyor.
Komisyon tarafından yapılan
açıklamaya göre reformlar, 2009
yılında yaşanan süt fiyatı krizinden
sonra Üst Düzey Grup tarafından
getirilen önerilere de yanıt veriyor.
Reformlarla endüstriyi pazar değişikliğine hazırlamak ve 2009 yılında sona eren kotalara “yumuşak
bir iniş” sağlamak amaçlanıyor.
İkinci tasarıyla; süt üreticisi çiftçilerin, üretici organizasyonları
Son tasarıyla da araştırma, kalite, promosyon, üretici ve işleyiciler
için en iyi uygulamalar konusunda
önemli bir rol üstlenen organizasyonlarla ilgili kurallar belirleniyor.
Tasarı bu kurallar aracılığıyla sektörde nitelikli bilgiye ulaşılmasını
ve şeffaflığı sağlamayı amaçlıyor.
Okul sütü uygulaması yaygınlaşacak
Danone’de atama
Reformlarda, ortaya konulan hedefleri gerçekleştirmek amacına
yönelik oluşturulan üç tasarı bulunuyor. Birinci tasarı, süt üreticileri
n 1967’de 5 süt üreticisinin bir
araya gelerek kurduğu Tire Süt
Kooperatifi, 2002’den itibaren
gösterdiği hızlı gelişmeyle örnek
bir kooperatif haline geldi. 2001
yılında 360 bin TL olan özvarlıkları 2010’da 4 milyon 500 bin TL’yi
bulan Kooperatif’in bugünkü aktif
ortak sayısı 1850’ye ulaştı.
Gelinen nokta ile ilgili Süthattı’na değerlendirmelerde bulunan
Tire Süt Kooperatifi Başkanı ve
Ulusal Süt Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Mahmut Eskiyörük, ortaklarına kaliteli üretim yapmalarını sağlayıcı tüm girdileri ve hizmetleri (yem, akaryakıt, gübre, ta-
rım ekipmanları, veterinerlik,
market, lastik ve akü) kaliteli ve
en ekonomik koşullarda verdiklerini; soğuk zincir ve laboratuvar
hizmetleri sayesinde sütün kalitesini her an kontrol altında tuttuklarını belirtti.
2009 yılında başlattıkları “Okul
Sütü” projesinden de bahseden Eskiyörük, “İzmir Büyükşehir, Bergama ve Seferihisar Belediyeleri ile
birlikte gerçekleştirdiğimiz uygulamaları önümüzdeki günlerde diğer beldelerde de hayata geçireceğiz. Öğrencilere dağıttığımız pastörize sütleri kendi tesisimizde
üretiyoruz.” dedi.
A j a n d a
U lu slararası etkin likler:
n Danone Tikveşli A.Ş’nin Genel Müdürlüğü’ne firmada bugüne
kadar birçok önemli başarıya imza
atan Emil Gotchev atandı.
Danone ailesine 1998 yılında
Danone Bulgaristan Sofya Bölge
Satış Müdürü olarak katılan Emil
Gotchev, Danone Bulgaristan’da
Bölgeler Müdürlüğü, Zincir Mağazalar Müdürlüğü, Ulusal Satış
Müdürlüğü ve Ticari Direktörlük
görevlerinde bulundu. Eylül
2005’te Danone Bulgaristan Genel Müdürlüğü görevine atanan
Gotchev, Ocak 2009 tarihinden bu
yana bu görevinin yanı sıra Danone Yunanistan Genel Müdürlüğü
pozisyonunu da eş zamanlı olarak
yürüttü.
Kasım - A ralık 2010
• D ün y ay ı Beslem ek – A rtan N üfu su n İh tiy açların ı Karşılam ad a H ay v an Bilim in in Ro lü Ko n feran sı: U l u sl ar ar ası
H ay v an Sağl ığı O f i si , 15 Şu b at 2011, Lo n d r a, İn g i l t er e. • U kray n a 4. Sütçülük Ko n g resi: 25- 26 Şu b at 2011, Ki ev , U k r ay n a • 2011 Sütçülük
Sürd ürüleb ilirliği Sem p o z y u m u : 25- 26 M ay ıs 2011 Ch i cag o , I l l i n o i s, A BD
Y aklaşan ID F etkin likleri:
• ID F Y erel Süt T ed ariki v e T alep
Sistem leri Bölg esel Ko n feran sı: D en ey i m l er d en D er sl er , 26- 29 N i san 2011, Seu l , Gün ey Ko r e. • ID F U lu slararası Ko y u n , Keçi v e İn ek D ışın d aki
H ay v an Sütü Sem p o z y u m u : 16- 18 M ay ıs 2011, A t i n a, Y u n an i st an . • ID F/ISO A n alitik H aftası 2011: 23- 27 M ay ıs 2011, Li o n , Fr an sa. • ID F D ün y a
Sütçülük Zirv esi 2011: 15- 19 Ek i m 2011, Par m a, İt al y a.
T ürkiy e:
9. G ıd a İşlem e T ekn o lo jileri U lu slararası İh tisas Fu arı: 3 - 6 M ar t 2011, İst an b u l
Fu ar M er k ez i , Y eşi l k öy , İst an b u l . • U lu slararası G ıd a Ko n g resi: G ıd a San ay iin d e Y en ilikçi Y aklaşım lar: 26 – 29 M ay ıs 2011, İz m i r .
süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:47 Page 5
süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:47 Page 6
6 Sayfa
Ocak - Şubat 2011 suthattı
Ekonomi
A nahtar veriler *
Her şeye rağmen büyüme
İnek Sütü Üretiminde Yıllık Büy üme - 2009
Uluslararası Sütçülük Federasyonu, “Dünya Sütçülük
* IDF Düny a Sütçülük Durumu 2010 Raporu
Durumu 2010 Raporu”nu Yeni Zelanda’da yapılan 2010
M i l y o n T o n Y ıl l ık Büy üm e
2009
08/’09 (% )
147.9
- 0.7
A BD
85.9
- 0.3
H i n d i st an (t )
48.1
3.3
Çi n
35.2
- 1.0
Ru sy a
32.6
0.7
Br ez i l y a (t )
28.0
1.5
Y en i Z el an d a
17.0
8.7
Pak i st an (t )
12.4
3.8
U k r ay n a
11.6
- 1.3
T ür k i y e
11.6
M ek si k a
10.9
0.0
A r j an t i n
10.3
0.3
A B 27
Dünya Süt Zirvesi’nde lanse etti.
n Dünya Sütçülük Durumu
2010 Raporu’na göre dünya süt
üretimi büyümesi 2009
yılında yavaşladı; son 10
yılın %2’lik ortalama büyüme oranı ile kıyaslandığında yalnızca %0.8’lik
büyüme ile 703 milyon
tona ulaştı. 2000-2008
yılları arasında 8,4 kg artarak %9 büyüyen dünya kişi başı
süt ve ürünleri tüketiminde, 2009
yılında 2008 yılına göre 0,4 kg’lık
azalış görüldü.
2.9
t : t ah m i n
Anahtar veriler
Ül k e
2009 yılı başlarındaki durgun
talebe rağmen, tüm dünya süt ve
ürünleri ticareti yıl içinde 2008’e
göre %7’lik bir büyüme sergiledi.
Ayrıca, büyüyen dünya süt ve
ürünleri ticareti yeni değil; dünya
süt ve ürünleri ticareti 2000’den
beri yıllık ortalama %3 ile büyümeye devam ediyor.
2009’da tüm temel süt
ürünleri, artan ticaret hacimlerini gördü, tereyağı
%16, yağsız süt tozu
%12 ve peynir, tam yağlı
süt tozu ve peyniraltı suyu ürünleri de %5 ticaret
hacmi artışı yaşadılar.
Raporun “Dünya Sütçülük Pazarı Forumu” bölümünde; süt üretimi maliyetleri, ABD ve AB’deki
süt fiyatlarındaki istikrarsızlık ve
küresel süt ve ürünleri pazarının
geleceğine ilişkin detaylar gibi konularda uluslararası düzeyde tanınmış uzmanların hazırladığı makaleler yer alıyor.
Sütaş hedef büyüttü
Sütaş, Aksaray Entegre Tesisleri ile yılda 400 milyon
litre süt, 2250 damızlık süt sığırı ve 200 bin ton kesif
yem üretmeyi hedefliyor.
n Sütaş, 35 yıldır faaliyet gösterdiği Karacabey tesislerinden sonra,
100 milyon dolarlık yatırım yaparak Aksaray’da Orta Anadolu Sütçülük Projesi Aksaray Entegre Tesisleri’ni Sanayi ve Ticaret Bakanı
Nihat Ergün ile Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker’in katıldığı
bir törenle hizmete açtı.
Süt fabrikası, yem fabrikası ve geri
kazanım tesisleri, damızlık yetiştirme çiftlikleri, eğitim merkezi ve
uygulama çiftliğinden oluşan Orta
Anadolu Sütçülük Projesi Aksaray
Entegre Tesisleri ile Sütaş, yılda
400 milyon litre süt, 2250 damız-
100 m i l y o n d o l ar l ık t esi s
lık süt sığırı ve 200 bin ton kesif
yem üretmeyi hedefliyor.
1500 kişiye istihdam sağlayacak
tesislerin açılışında konuşan Sanayi
ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün,
Sütaş’ın bu yatırımla önemli bir
ekonomik değer sağladığını ancak
bundan daha da önemlisi, hayvancılığın köylere kadar uzanması için
eğitimler verdiğini ifade etti. Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi
Eker ise hayvancılık konusunda
çok ciddi yatırımlar yapıldığını belirttiği konuşmasında, Sütaş’ın bu
yatırımının da Türkiye’nin modern tesisleri arasında yer aldığını
A k sar ay En t eg r e T esi sl er i San ay i
v e T i car et Bak an ı N i h at Er g ün i l e
T ar ım v e Köy i şl er i Bak an ı M eh d i
Ek er ’i n k at ıl d ığı b i r t ör en l e
h i z m et e açıl d ı.
ve hayvancılığın modern ortamlarda yapılması için önemli bir adım
olduğunu kaydetti.
“Bize verilen liderlik sorumluluğunun bilincindeyiz.” diyen Sütaş
Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz kendi ürettikleri teknolojilere ve çoklanabilir bir iş modeline sahip olduklarını söyledi ve
değerlerine bağlı kalarak çalışmaya devam edeceklerini dile getirdi.
2009’d a b üy üm e
2009 y ıl ı b aşl ar ın d ak i d u r g u n t al eb e r ağm en , t üm d ün y a süt v e ür ün l er i
t i car et i y ıl i çi n d e 2008’e g ör e % 7’l i k b i r b üy üm e ser g i l ed i .
Çin’de %5’lik büyüme
n Çin süt üretimindeki büyüme,
süt tozuna melamin ilave edildiğinin belirlenmesi, hayvan hastalıkları ve görece düşük hayvan verimliliği nedeni ile bu yıl aksadı.
2011’de üretimin %5’lik büyüme
ile 30,5 milyon tona çıkacağı ancak 2008’deki düzeyin (35 milyon
tondan fazla) altında kalacağı tahmin ediliyor.
Tam yağlı süt tozu üretiminin
ise 2010’daki %2’lik artışın ardından 2011’de %5’lik artış ile 1 milyon tonu aşacağı, yağsız süt tozu
üretiminin 2010’daki 56.000 ton
seviyesinde kalacağı öngörülüyor.
Süt tozu ithalatındaki güçlü artışın süreceği; 2011’de yağsız süt
tozu ithalatının 100.000, tam yağlı süt tozu ithalatının ise 400.000
ton olacağı tahmin ediliyor.
100 m i l y o n d o l ar l ık t esi s
A k sar ay En t eg r e T esi sl er i b ün y esi n d e süt f ab r i k ası, y em f ab r i k ası, g er i k az an ım t esi si , d am ız l ık y et i şt i r m e
çi f t l i k l er i , eği t i m m er k ez i v e u y g u l am a çi f t l i ği b ar ın d ır ıy o r .
Varlıklı kesimin ve ülkedeki yabancı nüfusun oluşturacağı talep
artışı nedeniyle içme sütü ithalatının 2011’de %13 büyüme ile
17.000 tona ulaşacağı, ihracatının
ise 14.000 ton olacağı hesaplanıyor. Tahminlere göre tam yağlı süt
tozu ihracatı, melamin krizi öncesindeki ihracat seviyesine göre
%90 azalarak 3000 ton seviyesinde kalacak.
süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:47 Page 7
suthattı Ocak - Şubat 2011
Sayfa
Ekonomi
Destekler amacına ulaştı
7
Katı ürünler için ayrı tesis
Günde 150 ton üretim gerçekleştirmeyi planlayan
Çiğ Sütün Değerlendirilmesine Yönelik
Destekleme Uygulaması amacına ulaştı. 2010
yılında piyasadaki istikrar, sektörün bütün
taraflarını memnun etti.
n 2010 yılında, 5488 sayılı Tarım
Kanunu’nun 19. maddesi ve
2010/158 sayılı Hayvancılığın
Desteklenmesi Hakkında Bakanlar Kurulu Kararı’na dayanılarak
hazırlanan “Çiğ Sütün Değerlendirilmesine Yönelik Destekleme Uygulama Esasları Tebliği” çerçevesinde süt tozuna işlenmek üzere
çiğ süt alımı uygulamasında sona
gelindi.
İlki Mayıs-Haziran 2010 döneminde gerçekleştirilen uygulamada 6000 ton süt tozu desteklenmişti. Kasım-Aralık döneminde
desteklenecek süt tozu üretim kotası ise 5000 ton. Yıl sonu itibarıyla sona erecek desteklemeler ile
2010 yılında desteklenen toplam
süt tozu miktarı 11.000 tona ulaşmış olacak. Her iki dönemde de
yağlı ve yağsız süt tozu için destekleme tutarı beher ton başına
3000 TL olarak uygulanıyor.
2010 yılında yapılan Destekleme Uygulamasını değerlendiren
Ulusal Süt Konseyi Başkanı Harun
Çallı, “Uygulama ile arz fazlası çiğ
sütün değerlendirilmesinin, ülkemiz süt üretiminin geliştirilmesinin ve kayıt altına alınmasının, çiğ
süt fiyatlarında istikrarın oluşturulmasının, sanayinin ihtiyaç duyduğu süt tozunun yurt içinde üretilmesi ve temin edilmesinin hedeflendiğini” söyledi. Çallı, “Çiğ
Sütün Değerlendirilmesine Yönelik Destekleme Uygulaması ama-
cına ulaştı. 2010 yılında çiğ süt fiyatları üreticiyi mağdur etmedi.
Önceki yıllarda görülen ve sağmalların kesime gönderilmesine
kadar varan olumsuzluklar bu yıl
yaşanmadı. Piyasadaki istikrar
sektörün bütün taraflarını memnun etti.” dedi. Uygulamanın çok
önemli bir yönünün de ilgili Tebliğ’de de vurgulandığı gibi “ülkemiz süt üretiminin kayıt altına
alınması” olduğunu ifade eden
Ulusal Süt Konseyi Başkanı, “12,5
milyon ton olan çiğ süt üretimimizin 6,5 milyon tonu kayıt dışında.
Bu durum sektörde istikrarın sağlanmasının önündeki en büyük engellerden biri. Bu yüzden Tebliğ’de süt tozu üreticilerinden destekleme ödemeleri yapılmadan önce ‘Süt tozu üretimi için gerekli
olan sütün üretici örgütleri aracılığı ile satın alındığını gösterir belge” getirmeleri isteniyor. Uygulama, üreticiyi örgütlenmeye teşvik
etmesi bakımından da önemli.”
şeklinde konuştu.
Anadolusüt, likit ve katı ürünler grubunu farklı
tesislerde işlemek için yeni bir tesis satın aldı.
n Tarım Kredi Grubu, Eskişehir
Beylikova’da 33 bin metrekarelik
alana kurulu fabrikasında üretime
başlamasının ardından şimdi de
modernizasyon çalışmaları ile üretim kapasitesini arttırıyor.
Beylikova’daki fabrikada pastörize süt, yoğurt, ayran, beyaz peynir grubu, kaşar peynir grubu, tereyağı, krema ve şanti üretimi yapan Anadolusüt; yoğurt, süt ürünleri ile katı ürünler (kaşar ve türevleri, beyaz peynir) grubunu farklı
tesislerde işlemek için sekiz buçuk
dönüm alan üzerine kurulu bir
fabrika ve arıtma tesisleri satın aldı. Tesisin tamamlanmasının ar-
dından en kısa zamanda 150
ton/gün üretime geçilmesi planlanıyor. Bu satın alma ile Anadolusüt, likit ve katı ürünler grubundaki üretim hacmini arttırarak
standartları da yükseltecek. Anadolu’nun geleneksel süt ürünlerinin özlenen eski tatlarını modern
tesislerinde üreterek tüketiciye
ulaştırmayı hedefleyen marka, üretimini inovasyon çalışmaları ile
destekleyecek.
Son dönemde gerçekleştirdiği
yatırımlarla sektörün gelişimi içinde yer alan Anadolusüt, mikrobiyoloji ve ARGE laboratuarlarını da
tesis ve ekipman olarak yeniledi.
Fransızlar arayışta
ADEPTA tarafından Paris’te düzenlenen iki
günlük programla Türk gıda ve içecek sektörü
Fransız makine üreticilerine tanıtıldı.
n Tarım Ürünleri ve Tarımsal Gıda ve Tekniklerin Uluslararası
Alışverişinin Geliştirilmesi Derneği (ADEPTA), Paris’te iki günlük
bir etkinlik düzenleyerek sektör
temsilcilerini bir araya getirdi. Etkinliğin ilk günü Uluslararası Ambalaj Fuarı düzenlenirken, ikinci
günü Türkiye hakkında bir bilgilendirme toplantısı gerçekleşti.
Ürününüzü tattýklarýnda tüketicilerinizin yüzünde memnuniyet ifadesi oluþturmak sizin iþiniz.
Ürünlerinizi ilk gördüklerinde ise bizim.
Margarin, Krem peynir, Krem çikolata, Fýndýk ezmesi, Helva ve Dondurmalarýnýzýn yüzü
kalýp içi etiketleme (IML) tekniði ile hazýrladýðýmýz ince cidarlý plastik ambalajlarda tüketicilerinizinki kadar güleç.
www.cupplast.com.tr
Sektöre yönelik makine ve ekipman üreten Fransız makine üreticilerini Türkiye hakkında bilgilendirmek amacıyla Tarım Bakanlığı
toplantı salonunda düzenlenen
toplantıya TGDF adına İlknur
Menlik katıldı. Menlik, Türk gıda
ve içecek sektörü üzerine yaptığı
sunumunda sektöre ilişkin detayları paylaşırken yatırım fırsatlarını
da aktardı. Sunumun ardından verilen yemekte ise katılımcılar ile
ikili görüşmeler yapılarak değerlendirmelerde bulunuldu.
Etkinliğin ilk gününde gerçekleştirilen Uluslararası Ambalaj
Fuarı’nda ise katılımcı firmalar ile
görüşmeler yapılarak Türk gıda ve
içecek sektörüne dair bilgi verildi.
Yapılan görüşmelerde bazı firma
yetkilileri Türkiye’yi nüfus, ekonomi ve coğrafi konum olarak önemli bir pazar olarak gördüklerini ifade ederek Türkiye pazarına girmek istediklerini fakat Fransız üreticilerin pazarda tanınmadığını
kaydettiler. Bazı firmalar ise Türkiye pazarına ilk defa gireceklerini
ve bunun için aracı kuruluş ve
distribütör arayışı içinde olduklarını dile getirdiler.
İki günlük etkinliğin sonunda,
2011’in Mart ayında Fransız makine üreticileri ile Türk gıda ve içecek sanayicilerinin bir araya geleceği bir program gerçekleştirilmesi için hazırlıklara başlanması görüşüne varıldı.
süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:47 Page 8
8
Sayfa
Ocak - Şubat 2011 suthattı
Gündem
Yetersiz tüketim istikrarsızlık getiriyor En uzun soluklu kampanya
n Gıda işleme ve paketleme çözümleri şirketi Tetra Pak, kayıt dışı ve insan sağlığına zararlı açık süt
konusunda halkı bilinçlendirmek
için hayata geçirdiği “Sağlık İçin
Sağlıklı Süt İçin” kampanyasını
sürdürüyor.
İşlenmiş ve paketlenmiş sağlıklı
süte geçişi teşvik etmeyi ve tüketimini arttırmayı hedefleyen kampanyada Tetra Pak, Milli Eğitim
Bakanlığı Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü ile iş birliği
yapıyor. 2001 yılında başlayan
kampanya ile bugüne kadar doğrudan 1,5 milyon, dolaylı olarak 6
milyon kişiye ulaşıldı. Eğitimler
sonrasında yapılan anket sonuçlarına göre, ulaşılan bireylerin %58’i
ambalajlanmış sütü tercih ediyor.
Kampanyanın başladığı 2001 yılından bu yana ise açık süt penetrasyonunun %73’ten %59’a gerilediği belirlendi.
Bu yıl 7 Aralık’ta Erzurum’da
başlatılan kampanyayla Bursa,
Hatay, Samsun, Manisa, İstanbul,
Edirne ve Gaziantep’e gidilerek
eğitimler verildi. Aralık ayı sonuna
kadar da Malatya ve İzmir’de verilecek eğitimlerle projeye devam
edilecek.
Asya’ya özel
Süt sektöründe sürdürülebilir bir piyasa düzeni
oluşturulması için süt tüketiminin arttırılması ve
teşviklerin sektörün sürdürülebilirliğini
sağlayacak şekilde planlanması gerekiyor.
Harun Çallı
USK Yönetim Kurulu Başkanı
“Okul Sütü sağlıklı
nesiller yetişmesi için
beslenme politikasının bir
parçası olarak
uygulanmalı.”
n Uzmanlar her platformda süt
tüketiminin özellikle çocuk beslenmesindeki önemine dikkat çekerken süt tüketimindeki yetersizlik de bir başka tartışma konusu
olmaya devam ediyor. Süt üretimi
dünya sıralamasında 15. sırada yer
almamıza rağmen, kişi başına yıllık süt tüketim miktarımız 26 litrede kalıyor.
Sağlıklı nesiller yetişmesinde sütün gerekliliğini aktaran uzmanların yanı sıra USK Başkanı Harun
Çallı da yetersiz süt tüketiminin
etkileri konusunda kamuoyunu
uyardı. USK olarak süt tüketimini
arttırmak amacıyla bu yılın başında başladıkları ve Haziran ayında
sona eren “Okul Sütü Projesi”nin 4
pilot ilde uygulandığını ve 4 bine
yakın öğrenciye süt içme alışkanlı-
ğı kazandırıldığını ifade eden Çallı, Okul Sütü Projesi’nin hem çocukların gelişimi için hem de süt
tüketiminin arttırılması için
önemli bir adım olduğunu belirtti.
Çallı, yetersiz süt tüketiminin fiyat mekanizmalarının oluşumunda
da etkili olduğunu kaydederek sürdürülebilir piyasa düzeni için tüketimin arttırılmasının yanı sıra; çiğ
süt arzının mümkün olduğunca
bütün yıla eşit bir şekilde yayılması, çiğ süt maliyetine göre fiyatının
belirlenmesi ve kalitesinin arttırılması gerektiğini söyledi. Kayıt dışının önlenmesine yönelik yöntemlerin geliştirilmesi ve uygulanması
gerekliliğini vurgulayan Çallı, teşviklerin sektörün sürdürülebilirliğini sağlayacak şekilde planlanmasının önemine işaret etti.
n Cargill Tekstür Geliştirme Çözümleri Asya Pazarlama Müdürü
Philip Lin yaptığı açıklama ile Asya’da ve özellikle Güney Doğu Asya’da kalsiyum ile zenginleştirilmiş
süt içeceklerine olan talebin yüksek olduğunu belirtti. Çin’deki
müşterilerinin 100 g süt için 50150 mg kalsiyum gereksinimine
karşın, Güney Doğu Asya’da çoğunlukla 250-350 mg’a ihtiyaç
duyulduğunu aktaran Lin, Cargill’in yüksek kalsiyumlu çikolatalı süt ve asitli süt içecekleri stabilizasyonu için geliştirdiği yeni formülasyonlar ile Asya pazarını hedeflediğini kaydetti.
Geliştirilen formülasyonlar, Cargill’in Protex adını verdiği ve özellikle Asya pazarındaki büyüyen
fonksiyonel süt ve fırıncılık ürünlerini hedefleyen yeni tekstür çözümleri serisinin parçası.
Çi n ’d ek i 100 g süt i çi n 50- 150 m g
k al si y u m g er ek si n i m i n e k ar şın ,
Gün ey D o ğu A sy a’d a ço ğu n l u k l a
250- 350 m g ’a i h t i y aç d u y u l u y o r .
Uluslararası bileşen firması, sütçülük uygulamaları için geliştirdiği ürün ile kalsiyum ve kakao partiküllerinin sütte dağılımını müm-
kün kılacak Protex ABN fonksiyonel sistemini geliştirdi. Bileşen,
ürün stabilitesini ve ağız hissini geliştirirken cazip bir fiyat sunuyor.
Kal si y u m i h t i y acı
süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:47 Page 9
suthattı Ocak - Şubat 2011
Sayfa
Gündem
9
Sektörün geleceğine yatırım
ASÜD ve Hacettepe Üniversitesi’nin ortak
düzenlediği seminer ile öğrencilere okulda
Mer tçe
edindikleri teorik bilgileri sanayide nasıl
kullanacakları anlatıldı.
n Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri
Sanayicileri Derneği (ASÜD)’nin
girişimleri ile 14 Aralık’ta Hacettepe Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nde bir seminer düzenlenerek üniversite öğrencileri
sektör ile bir araya getirildi. Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hamit Köksel, öğrencilerin sektörü tanıması
için yapılan bu tür etkinliklerin
çok yararlı olduğunu belirterek
ASÜD’e katkılarından dolayı teşekkür etti.
Dr. İsmail Mert
ASÜD üyesi Gemak Makine’nin
uzmanlarından Gıda Mühendisi
Aydın İnan Senem, “Süt İşlemede
Çağdaş Makine ve Ekipmanlar”
konulu bir sunum yaparak öğrencilerin okulda edindikleri teorik
bilgilerin sanayide nasıl kullanacağı konusunda önemli bilgiler verdi. Bir süt işletmesinde kullanılan
makine ve ekipmanların seçimine
ve özelliklerine ilişkin bilgilerin
yanı sıra bir fabrikanın anahtar
teslim projesi yapılırken izlenen
A y d ın İn an Sen em
A SÜD üy esi Gem ak M ak i n e’n i n
u z m an l ar ın d an Gıd a M üh en d i si
A y d ın İn an Sen em , “Süt İşl em ed e
Çağd aş M ak i n e v e Ek i p m an l ar ”
k o n u l u b i r su n u m y ap t ı.
süreçlerden bahseden Senem, öğrencilerin bir süt işletmesinin kuruluşuna geniş bir perspektiften
bakabilmelerine yardımcı oldu.
Seminerde yaptığı kısa konuşmasında süte özel bir dernek olduklarını vurgulayan ASÜD Genel Koordinatörü Ali Osman Mola, sütün sağlık değerinin yanı sıra ülke için büyük bir ekonomik
değer olduğunu vurgulayarak, yetişmiş gıda mühendislerine her zaman ihtiyaçları olduğunu söyledi.
PepsiCo, Wimm-Bill-Dann’ı satın aldı
n PepsiCo, Rusya’nın önde gelen
gıda ve içecek markası WimmBill-Dann’ın %66 hissesini satın
almak üzere anlaştığını açıkladı.
PepsiCo, Rusya mevzuatında bulunan zorunlu şartların tamamlanmasının ardından Wimm-BillDann’ın kalan hisselerini de satın
almak için teklifte bulunacağını
bildirdi.
Wimm-Bill-Dann hem geleneksel hem de katma değeri yüksek
süt ürünlerinde lider, aynı zamanda meyve suyunda da önemli bir
konuma sahip. Bu satın alma, PepsiCo’yu Rusya’da en büyük gıda ve
içecek işletmesi konumuna yerleştirecek ve ülkenin hızla büyüyen
sütçülük kategorisinde lider yapacak; Doğu Avrupa ve Orta Asya’daki pazarlarda varlığını inşa
edecek. Bu işlem aynı zamanda
PepsiCo’nun besleyici ve fonksiyonel gıdalardan elde ettiği, yıllık
yaklaşık 10 milyar dolar olan global kazancını da 13 milyar dolar
seviyelerine çıkaracak ve firmayı
2020 yılı için belirlediği 30 milyar
dolarlık stratejik hedefine yaklaştıracak.
Wimm-Bill-Dann’ın
PepsiCo’nun portfolyosuna dâhil edilmesinin finansal olarak çok cazip
olduğunu ve sütçülük kategorisinde kendilerine güçlü ve yüksek bir
seviye kazandırdığını söyleyen
PepsiCo Başkanı ve CEO’su Indra
Nooyi, “Bu, bizi hızla büyüyen ve
sunduğu fırsatlar ile stratejik öneme sahip bir pazar olan Rusya gıda
ve içecek endüstrisinde açık ara lider yapacak.” dedi.
PepsiCo Avrupa CEO’su Zein
Abdalla, Wimm-Bill-Dann’ın,
önemli fırsatları ile müthiş bir işletme olduğunu ve firmanın yönetim takımının oluşturduğu süt
ürünleri ve meyve suyu markalarının Rusya’daki tüketiciler tarafından
sevildiğini
belirtirken,
Wimm-Bill-Dann ile PepsiCo birleşmesinin sektörde ölçek ve marka portfolyosu açısından etkin bir
güç oluşturacağını söyledi.
Dalgalanmaların sektörü boğmaması için
Yapılması gereken
ürkiye’de çiğ süt fiyatları serbest piyasa şartlarında, üretici birliği veya kooperatiflerinin
yaptığı ihalelerle belirleniyor. TÜİK kayıtlarına göre, Türkiye’de
12,5 milyon ton süt üretiliyor. Bu
üretimin %20’si çiftliklerde,
%20’si sokak sütü olarak, %27’si
modern süt işletmelerinde ve
%33’ü de küçük ölçekli, mandıra
tabir edilen, işletmelerde işleniyor.
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın
kayıtlarına göre üretilen sütün ancak % 45’i kayıt altında.
T
Türkiye süt sektöründe mevsimsellik nedeniyle her sene yaşanan
arz-talep dengesizliği, sektörün istikrarlı büyümesi ve kayıt dışılığın
önlenmesinin önündeki en önemli
engel. Bahar aylarında laktasyon
döneminin başlamasıyla birlikte
süt arzı artıyor, yaz aylarından itibaren ise azalıyor. Bu nedenle süt
ve süt ürünlerine talep, Mayıs
ayında en düşük seviyeye inerken
Haziran ayı ile birlikte artışa geçiyor. Dolayısıyla talebe bağlı olarak
fiyatlar da artıyor ve bahar ayları
ile birlikte tekrar düşmeye başlıyor. Arzın arttığı aylarda talep azalırken, azaldığı aylarda artışa geçiyor. Süt fiyatlarındaki bu istikrarsızlıktan hem tüketici hem de sanayici zarar görüyor.
Türkiye’de, süt sektörü ile ilgili
herhangi bir piyasa düzenlemesi de
bulunmuyor. Türkiye, 2009 yılından itibaren, arz fazlasını değerlendirmek, fazlalığın sebep olduğu
fiyat düşüşlerini önlemek ve imalatçı-ihracatçı firmaların ihtiyaç
duydukları süt tozunun yurtiçinden temin edilmesini sağlamak
üzere süt tozu üretimini desteklemeye başladı.
Henüz piyasaya müdahale edecek yapıya kavuşmamış olsa da
Ulusal Süt Konseyi (USK)’nin kurulmuş olması gelecek için bir
umut teşkil ediyor. Çünkü 2010
yılı Mart ayında, işlenmiş süt ve
süt ürünlerinin tüketiminin düşmesi nedeniyle çiğ süt fiyatlarının
düşme eğilimi göstermesi üzerine,
süt üreticileri Türkiye’nin bazı bölgelerinde süt satmama kararı almışlar ve sütlerini dökmeye başlamışlardı. USK bünyesi içinde bir
araya gelen paydaşlar, süt fiyatlarının belirli bir fiyatın altına düşme-
sine mani olmuşlar, fiyatların belirli bir seviyede kalmasını sağlayarak 2008 yılındaki gibi süt fiyatlarının aşırı düşmesini ve süt hayvanlarının kasaba gitmesini de önlemişlerdi. Burada en büyük özveride bulunan kuşkusuz sanayiciydi.
Sanayici, gıda güvenliğinden taviz
vermeksizin Türkiye’nin dört bir
yanından soğuk zincir içerisinde
toplayarak işlemenin ve insan sağlığı için güvenli süt ve süt ürünleri
üretip tüketiciye arz etmenin yanı
sıra yaşanan yoğun rekabet şartları içinde ürünü eder fiyata satarak
varlığını devam ettirmek mecburiyetinde.
Süt piyasasının düzenli çalışması
için üzerinde durulması gereken
asıl konu; çiğ süt üreticileri ile sütü işleyen sanayicileri belli bir platformda buluşturacak, kaliteli çiğ
süt üretiminin ve arzın devamlılığı
ile fiyat istikrarını sağlayacak piyasa düzenlemesinin yapılmasıdır.
Dikkat edilirse günümüzün gelişmiş ülkeleri, tarımın stratejik
önemini kavrayan ve buna uygun
politikaları geliştirip uygulayan ülkelerdir. Dolayısıyla sütün temel
besin maddesi olması ve çiğ sütün
stoklanma kabiliyetinin sınırlı olması, bütün gelişmiş ülkeleri (AB,
ABD, Kanada, Avustralya, Yeni
Zelanda, Norveç, İzlanda, Japonya, İsviçre) kaliteli çiğ süt üretimini, arzın devamlılığını ve fiyat istikrarını sağlayacak piyasa düzenlemelerini yapmaya yöneltmiştir.
Bence ülkemizin de acilen yapması gereken budur.
süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:47 Page 10
10 Sayfa
Ocak - Şubat 2011 suthattı
Kapak
Ne kadar çevre, o kadar süt
sorunların ciddiyetinin farkında ve Global
Sütçülük Aksiyon Gündemi gibi girişimlerle
somut sonuçlar alınması için çaba sarf ediyor.
n Uluslararası Sütçülük Federasyonu IDF, Yeni Zelanda Auckland’da düzenlediği IDF Dünya
Süt Zirvesi 2010’da sürdürülebilirlik odaklı taahhütlerini yineledi.
Geçtiğimiz yıl Berlin’de düzenlenen Zirve’den, küresel iklim değişikliği ile mücadele politikalarına aktif destek çıkmış, dünya süt
ve süt ürünleri endüstrisinin 7 büyük organizasyonu, bu desteği
sektörün taahhüdüne dönüştüren
“Global Sütçülük Aksiyon Gündemi” belgesine 24 Eylül 2009’da
düzenlenen bir törenle imza koymuştu. Bu belgeyle küresel süt ve
ürünleri endüstrisi, iklim değişikliği ile ilgili mücadelenin bir parçası
olarak sektörün karbon emisyonu-
nu azaltmak için desteğini bir plana bağlamıştı. 8-11 Kasım 2010
tarihlerinde Auckland’da düzenlenen Zirve’de ise endüstrinin çevre
konusundaki taahhütlerinde sağlanan ilerlemenin yanı sıra sektörün
nasıl daha sürdürülebilir bir yapıya
sahip olabileceği konuşuldu.
Bugün tüm dünyada süt ve
ürünlerinin ekonomik değeri artıyor. Bundan on yıl öncesine kadar
çoğu ülke sadece kendi ihtiyacını
karşılamaya çalışıyordu. Ancak
dünyada bu ürünlere talep de dünya ticaret hacmi de artıyor. Endüstrinin odağında ise sürdürülebilir yolla bugün ve gelecek jenerasyon için besleyici gıda üretimi
var. Konunun önemi nedeniyle
Görüş: Prof. Dr. Muhittin ÖZDER -
Zirve’ye ilgi rekor seviyedeydi; bu
yıl 57 ülkeden 2800 sektör temsilcisi katıldı. Geçen yıl Berlin’de düzenlenen Zirve’ye 1500 kişinin katıldığı düşünülünce; sürdürülebilirlik, sera gazı emisyonları ve çevre gibi konuların ne kadar önem
kazandığı da açıkça belli oldu.
Türkiye de zirvedeydi
Görüş: Prof. Dr. Nevzat A rtık -
Fark sadece doğanın cömertliği mi?
“Hayvancılık
konusunda Yeni
Zelanda ile
Türkiye adına katıldığım Zirve’de, uzmanlık alanım gereği, süt
hayvancılığı ve hayvan refahı ile ilgili oturumlarda süt sığırcılığı konusunda dünyadaki son gelişmeleri tartıştığımız gibi, adanın kuzeyindeki süt sığırcılığı tesislerini de
gezdik. Açıkçası doğanın bu ülkeye sunduğu cömertlik karşısında
etkilenmemek mümkün değil.
Çevrenizde yeşilin tonları dışında
başka bir renk yok. Gözünüzün
alabildiğince geniş araziler üzerine
kurulmuş “Dallas Tipi” çiftlikler,
gelir seviyesinin yüksekliği konusunda çok net fikir veriyor.
aramızdaki tek fark
doğanın onlara
sunduğu cömertlik
Prof. Dr. Muhittin Özder
Ulusal Süt Konseyi
Başkan Yardımcısı
Görüş
olmasa gerek…”
Çiftliklerde bitkisel üretim faaliyetine çok fazla rastlayamıyorsunuz ve araziler, çiftliklerin hayvan
ve arazi varlıklarına göre farklı büyüklüklerde parsellere ayrılmış.
Başınızı hangi yöne çevirseniz çitlerle çevrilmiş yemyeşil mera alanlarında otlayan ya da yattığı yerde
geviş getiren hayvanlar görüyorsunuz. Meradaki otların boyu neredeyse dizinizin boyunda. Fakat ilginç olan şu; bu kadar hayvan varlığına karşın, etrafımızda neredeyse hiçbir hayvancılık yapısı yoktu.
Bu ülkede hayvanlar 12 ay boyunca gece gündüz açıkta barındırılı-
Zirve bizim için önemli bir başka
sonuç daha getiriyor. 2009’da Berlin’de Türkiye’nin üyeliği duyurulurken, 2013 yılı IDF Dünya Süt
Zirvesi’nin İtalya’da yapılacağı belirtilmişti. Bu yıl, 2014 Zirvesi’nin
yeri belli oldu; 2014 Zirvesi İsrail’de gerçekleştirilecek. 2015 için
en güçlü aday ise Türkiye.
Geçtiğimiz yıl Ambalajlı Süt ve Süt
Ürünleri Sanayicileri Derneği
(ASÜD)’nin girişimiyle IDF’e üye
olan Türkiye de sektördeki gelişmeleri yakından takip ediyor. Sektörün uluslararası alandaki bu en
büyük zirvesinde ülkemiz de yer
aldı. IDF Türkiye Komite
Sekreteri Prof. Dr. Nevzat
Artık, Ulusal Süt Konseyi
Başkan Yardımcısı Prof. Dr.
Muhittin
Özder
ve
ASÜD’den Ali Reşat Yılmazbilen’den oluşan Türkiye delegasyonu, dünya sütçülüğündeki gelişmelerin konuşulduğu Zirve’yi takip etti.
Ulusal Süt Konsey i Başkan Yardımcısı
n Uluslararası Sütçülük Federasyonu (IDF)’nun her yıl düzenlediği
ve sektörü bir araya getirdiği Zirve’nin bu seneki ev sahibi Yeni Zelanda oldu. Yaklaşık 2800 kişinin
katılımı ile mükemmel bir organizasyon gerçekleştirildi.
Prof. Dr. Nevzat Artık, Zirve’den iki gün önce gerçekleştirilen “IDF Ulusal Komiteler Sekreteryası” toplantısında bir sunum
yaparak üyelere, Türkiye süt endüstrisi ve IDF Türkiye Ulusal
Komitesi’nin çalışmalarına dair
bilgiler aktardı.
yor. Öyle bizdeki gibi, görüntü
kirliliği yaratan gübre yığınları, saman depoları, silaj çukurları göremezsiniz. Çünkü hayvanlar besin
ihtiyaçlarının tamamına yakınını
meradan karşılıyor. Yetkililerle konuştuğumuzda sadece doğum öncesi ve sonrasında kısa bir süre ek
yemleme yaptıklarını öğrendik.
Sanırım bu durum ülkemizde et ve
süt maliyetlerinin neden bu kadar
yüksek olduğunu da açıklıyor.
Sadece ham madde değil insan
gücü konusunda da önemli bir tasarruf söz konusu; bazı işletmeler
sağım işlemini insan gücü ihtiyacını minimuma indirerek “robot sağım sistemleri” ile gerçekleştiriyor.
Yeni Zelanda’nın sektörde yakaladığı başarıya şaşırmamak gerekiyor; üretim sistemleri ile, ekolojik
dengeyi koruyan yaklaşımlarıyla
doğanın sunduğu cömertliğe sonuna kadar karşılık veriyorlar.
Hayvancılık konusunda Yeni
Zelanda ile aramızdaki tek fark
doğanın onlara sunduğu cömertlik
olmasa gerek…
Eğer süt üretimimizi arttırmak,
maliyetleri düşürmek ve uluslararası ticarette rekabet edebilecek
hale gelmek istiyorsak; hayvancılık yapabileceğimiz doğal alanların
tekrar ülke gündemine alınmasından, bu doğal alanlara uygun ırkların ıslahına kadar birçok önemli
konuyu acilen ülke gündemine almamız gerekiyor.
IDF Türkiy e Komite Sekreteri
Zirve’den yansıyanlar
n IDF’nin her yıl gerçekleştirdiği
Dünya Sütçülük Zirvesi, sektörün
gittiği yönü anlamak bakımından
büyük öneme sahip. Zirve’de yapılan konuşmaları bu yönüyle değerlendirmek yerinde olur.
Zirve’de öne çıkan başlık sürdürülebilirlikti. Diğer taraftan da
sektörün büyüme eğilimi irdelendi. Katılımcılara göre, dünya genelinde süt ve ürünlerinde genel
trend, üst gelir düzeyindeki tüketicilere yönelik yeni gıdaların üretilmesi. Tüketicilerin beslenme ve
sağlık konusunda bilinçlenmesiyle
fonksiyonel gıdalara talep arttı.
Süt ve ürünlerinin sağlık açısından
etkileri konusundaki ARGE çalışmalarına ve özel beslenme amaçlı
gıda üretimine öncelik veriliyor.
Dolayısıyla sağlık beyanları konusunda önemli gelişmeler yaşanıyor.
Bu gelişmelerin değerlendirildiği
konferanslarda, süt sanayisinin
yüksek kalite standartları ile saf ve
hijyenik ürün elde etmek için yoğun çaba içinde olduğunun altı bir
kez daha çizildi.
Bilindiği gibi sektör firmaları
birleşerek büyüyor, ürün çeşitliliğine gidiyor ve yeni ürün geliştirmeye ağırlık veriyor. Bu verilerden
yola çıkan Zirve katılımcılarının
tahmini, süt ve süt ürünlerinin gıda sektörü içinde en hızlı büyüyen
sektör olduğu yönünde. Bu tahminin devamında 2012-2019 yılları
arasında süt fiyatlarının %15-40
düzeyinde artacağı öngörülüyor.
Katıldığım tüm konferanslarda
dikkatimi çeken bir diğer nokta da
şu oldu; herkes sektörün büyüklüğünü, potansiyelini kabul ederken
bu zincirin en önemli parçasının
süt çiftçisi olduğu görüşü hâkim.
Süt çiftliklerinde çiftlik ölçeğinin
arttırılması ve otomasyonun teşviki ile çiftlik verimliliğinin arttırılması tüm tartışmaların gündeminde yer alıyor. Süt sektörü tüm ülkelerde hayatiyetle ele alınıyor ve
sektörün gelişimi için sürdürülebilirlikten inovasyona kadar her alan
için projeler geliştiriliyor. Peki biz
ne yapıyoruz derseniz… Biz yetersiz süt tüketimini arttırmanın yollarını arıyoruz!
Prof. Dr. Nevzat Artık
IDF Türkiye
Komite Sekreteri
Görüş
IDF ve global sütçülük sektörü çevresel
süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:47 Page 11
suthattı Ocak - Şubat 2011
Ortak değerlere sahip çıkılmalı
Hükümetlerin, STK’ların, üreticilerin ve
tüketicilerin ortak değerlere sahip çıkarak yaşam
döngüsünü gelecek nesiller için sürdürülebilir
kılmaları gerekiyor.
n Dünya nüfusu arttıkça “kıt
kaynakların dağıtılması” üzerine
kurulu politikalar da yetersiz kalıyor. Kaynakların bilinçsizce tüketilmesi; iklim değişikliği, su sıkıntısı, yoksulluğun artması ve yetersiz beslenme gibi küresel sorunları
da beraberinde getiriyor. Çözüm
ise “sürdürülebilirlik”te aranıyor.
Süt ve süt ürünlerine talep artarken bu talebin önümüzdeki yıllarda nasıl karşılanacağı sorusuna cevap aranılan IDF Zirvesi, tam da
bu nedenle “sürdürülebilirlik”
Sayfa
Kapak
odağında gerçekleştirildi. Zirve
kapsamında “Sütçülük Politikaları
ve Ekonomi” Konferansı düzenlenerek sektörün büyüme potansiyelinin yanı sıra çevresel etkileri de
değerlendirildi.
Konferans’ta, Sürdürülebilir Tarım Girişimi Platformu’nun Onursal Başkanı Dr. Hans Jöhr “Sürdürülebilirlik ve 21. Yüzyılda Sütçülük Tedarik Zinciri” konulu bir konuşma yaparak sürdürülebilirliğin
ilk basamağının çiftlikler olduğunu vurguladı. Jöhr’e göre su ayak
izi, sera gazı emisyonları gibi etkilerinin yüksekliği nedeniyle sürdürülebilirlik çiftliklerden başlamalı.
Zirve’nin önemli başlıklarının
ele alındığı bir diğer toplantı olan
Sütçülük Sektörü Liderleri Forumu’nda konuşan Rabobank Sütçülük Sektörü Başkanı Jacqueline
Pieters, global endüstrinin ana
gündeminde sürdürülebilirlik, fiyat istikrarsızlığı, süt tedarikinin
güvence altına alınması ve küreselleşmenin olması gerektiğini ifade
ederken inovasyona ağırlık verilmesi çağrısında bulundu.
Bilindiği gibi katma değerli süt
ve süt ürünlerine talep artmaya
devam ediyor dolayısıyla ürünlerde
kullanılmak üzere yeni bileşenlere
duyulan ihtiyaç da artıyor.
Zirve bir kez daha ortaya koydu
ki kaynakların sorumlu kullanımı
sağlanmadıkça kuraklığın yayıldığı, yetersiz beslenmenin sorun olmaya devam ettiği bir dünya bizi
bekliyor olacak. Bunu önlemenin
tek yolu ise hükümetlerin, STK’ların, üreticilerin ve tüketicilerin ortak değerlere sahip çıkarak yaşam
döngüsünü gelecek nesiller için
sürdürülebilir kılmaları.
11
Sütün yeşil kitabı
n Sütçülük endüstrisi, sürdürülebilirlik odaklı bir üretim yaklaşımı
geliştirirken dünya çapında önemli gelişmeler kaydediliyor. Ortaya
çıkan başarılı sürdürülebilirlik uygulamaları sektör açısından önemli referans kaynakları olarak değerlendiriliyor.
IDF Dünya Sütçülük Zirvesi’nde gerçekleştirilen “Sürdürülebilirlik Alanı” etkinliğinde paylaşılan ve sektörden 314 sürdürülebilirlik girişimine yer verilen “Yeşil
Kitap” da bu referanslardan biri.
Sürdürülebilirlik çalışmalarının yer
aldığı kitapta dikkat çeken çalışmaların başında, Yeni Zelanda’nın
“Karbon Ayak İzi Analizi ve Sera
Gazı Emisyonları Araştırması” yer
alıyor.
Toplamda 35 milyon dolarlık bir
bütçe ayrılan araştırma ile büyükbaş hayvanların dışkısında metan
üreten mikrobun genom dizisinin
kırıldığı bildiriliyor. Araştırma
kapsamında, Yeni Zelanda’da üretilen süt ve süt ürünlerinin karbon
ayak izleri konusunda 18 aylık bir
çalışma tamamlandı. Çalışma sonucunda emisyon azaltma hedefleri ortaya konulacak ve bu, uluslararası sütçülük organizasyonları
için karbon ayak izi yönetiminde
önemli bir adım olacak.
Sıvı sütün karbon ayak izinin litre başına 940g CO2 eşdeğeri olduğunu gösteren çalışmalara göre, sera gazı emisyonunun %85’i çiftliklerden, %10’u imalattan ve %5’i de
dağıtımdan kaynaklanıyor.
Ser a g az ı em i sy o n u n d a çi f t l i k et k i si
35 m i l y o n d o l ar b üt çe ay r ıl an ar aşt ır m a so n u çl ar ın a g ör e, t o p l am ser a
g az ı em i sy o n u n u n % 85’i çi f t l i k l er d en k ay n ak l an ıy o r .
süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:47 Page 12
12 Sayfa
Ocak - Şubat 2011 suthattı
Geleneksel
Gouda ve Edam
coğrafi işaret aldı
G elen ekten b ilim e
Ezine neden farklı
Ezine Peyniri’nin
standartlarının
belirlenmesi için
sürdürülen
çalışmalarla
uluslararası coğrafi
işaret sistemine dahil
edilmesi ve haksız
rekabetin önüne
geçilmesi amaçlanıyor.
n Koyun, keçi ve inek sütlerinin
belirli oranlardaki karışımlarından
starter kültür kullanılmadan üretilen, tat-koku ve tekstürel özellikleri ile tüketici beğenisi açısından
özel bir yeri olan Ezine Peyniri;
üretim, olgunlaştırma ve ham
madde açısından beyaz peynirden
farklılıklar sergiliyor.
Bu geleneksel peynir, Türk Patent Enstitüsü tarafından Coğrafi
İşaret Tescil Belgesi ile “Menşei
İşaret” almış çok değerli bir süt
ürünü. Belgede Ezine Peyniri,
“Kaz Dağları’nın Kuzey ve Batı
kesimlerinde yer alan Ezine, Bayramiç ve Ayvacık ilçelerinin doğal
bitki örtüsü ve su kaynaklarıyla
beslenen hayvanların sütlerinden
elde edilen bir peynir çeşidi olup,
%45-55 arasında koyun, en az %
40 keçi ve en fazla %15 inek sütünden oluşan karışım sütlerden
üretilen tam yağlı teneke tipi beyaz peynirdir.” şeklinde tanımlanıyor.
Ezine Peyniri üretiminde, pastörizasyon işlemi yaygın olarak 6365Co/15-20 dk normlarda batch
tipi pastörizatörlerde gerçekleştiriliyor. Starter kültür ve CaCl2 eklenmeden, 33Co’de şirdenden elde
edilen rennet kullanılarak peynir
teknelerinde pıhtılaştırılmaya bırakılan sütler, belirlenen süre sonunda pıhtı kesim, süzme ve baskılama işlemlerine alınıyor. Elde
edilen teleme, kalıplar halinde kesilip deniz tuzu kullanılarak hazırlanan salamurada bekletiliyor ve
salamuradan çıkarılan peynir kalıpları tenekelere dizilerek üzerlerine kuru tuz serpilip, 8-10 saat sü-
Yrd. Doç. Dr. Zerrin Yüksel
ÇOMUSAM Müdürü
reyle dinlenmeye bırakılıyor. Acı
suyun uzaklaştırılmasının ardından salamura ile birlikte tenekelere dolumu yapılan peynirler, istenilen karakteristik tat-aromayı ve
tekstürü kazandırmak amacıyla 8
ay olgunlaştırma periyodunu tamamlandıktan sonra piyasaya sunuluyor.
5 Eylül 2009’da Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’ne bağlı
olarak kurduğumuz Süt ve Süt
Ürünleri Uygulama ve Araştırma
Merkezi’nde Ezine Peyniri’nin karakterizasyonuna ilişkin olarak yürüttüğümüz proje ile Ezine Peyniri’nin dünya ticaretindeki standartlarının oluşturulmasını, uluslararası coğrafi işaret sistemine dahil edilmesini, taklit ürün ve haksız rekabetin önüne geçilmesini
amaçlıyoruz.
Detaylar için www.suthatti.com.tr
n Avrupa Komisyonu, Hollanda
tipi peynirlerden Gouda ve Edam
çeşitlerini coğrafi işaret tescili ile
koruma altına aldı. Karar, 2 Aralık’ta 1122/2010 sayılı AB Komisyonu Regülasyonu’nda yer aldı.
Hollanda Süt ve Süt Ürünleri
Derneği (NZO) korumayı memnuniyetle karşılarken, AB ihracat
pazarının rekabet gücünü geliştireceği belirtildi. Tescil, Hollanda
peynir üretiminin yarısına tekabül
eden ve değeri yıllık 1.3 milyar euro olan 350 milyon kg Gouda ve
Edam üretimini etkileyecek.
süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:47 Page 13
suthattı Ocak - Şubat 2011
Sayfa
Dosya
13
Peynirden kalan değer
Peynirin altından sağlık sızıyor
Peyniraltı suyu
Biyoaktif whey bileşenleri, kanser ve kardiyovasküler hastalıklara
biyoaktif rolü ile
karşı koruyor. Kas kütlesi yapımına yardımcı oluyor.
fonksiyonel gıda ve
n Son dönemde yapılan çalışmalar; biyoaktif whey bileşenlerinin
antimikrobiyal ve antiviral özelliklerinin yanı sıra bağışıklık korumasını arttırdığını, antioksidan
özelliğe sahip olduğunu, kansere
ve kardiyovasküler hastalıklara
karşı koruduğunu ortaya koydu.
içecek formülasyonları
için ideal bir bileşen.
Tüm dünyada yıllardır
değerlendirilen bu yan
ürün, Türkiye’de de
önem kazanıyor.
n Peyniraltı suyu; sütün, enzim
ya da asit ile pıhtılaştırılmasından
ve protein pıhtısının sütten ayrılmasından sonra geriye kalan yeşilimsi-sarı renkteki sıvı kısımdır.
Süt endüstrisinin bu önemli yan
ürününün herhangi bir işlem görmeden çevreye bırakılması, yüksek
organik madde içeriği nedeniyle
çevre kirliliğine neden olduğu gibi; yüksek biyolojik değere sahip
protein, laktoz, mineral maddeler
Ön em l i b i r y an ür ün
ve çeşitli vitaminler gibi besin ögelerinin de kaybı anlamına geliyor.
Eskiden peynir üretimi atığı olarak
görülen bu yan ürün, bilimsel ve
teknolojik gelişmeler sayesinde
birçok farklı içerik ve forma dönüştürülebiliyor.
Peyniraltı suyunun fonksiyonel
ve biyoaktif rolüne ilişkin buluşlar,
onu fonksiyonel gıda ve içecek formülasyonları için ideal bir bileşen
yapıyor. Bebek, sporcu beslenmesi,
Talep yeniden yükselişte
n Gıda ve içecek sektöründe stratejik iş ve pazarlama danışmanlığı
yapan Danimarka merkezli 3A
Business Consulting’in yayımladığı “Whey ve Laktoz Bileşenleri
İçin Global Fırsatlar 2010-2014”
başlıklı rapora göre 2006 yılında
ve 2007’nin ilk yarısında yaşanan
aşırı fiyat artışları, pek çok gıda
üreticisini pahalı whey ve laktoz
bileşenleri yerine daha ucuz bileşenler kullanmak zorunda bıraktı
ve bu da talep azalışına yol açtı.
Ancak 2010 yılı başlarında, düşük
fiyatlar ve global ekonomik düzelme sayesinde talep yeniden oluşmaya başladı.
Whey bileşenleri yaklaşık 5 milyar dolarlık bir pazar değerine sahip ve 2014’te %4 yıllık bileşik
büyüme ile 6.4 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. 2010’da
değeri 1.6 milyar dolardan fazla
olan laktoz ve türevlerinin pazar
değerinin %3 yıllık bileşik büyüme ile 2014’te 2 milyar dolara
ulaşması bekleniyor.
Rapor, birkaç ürün trendi olduğunu gösteriyor. Whey ürünlerinde, en yüksek kalitede protein
ürünleri -WPC80, WPI ve WPHçift haneli rakamlarla büyüyor.
Özellikle spor ve enerji beslenme
ürünleri, sektördeki bu önemli büyümenin başlıca etmenleri. Laktoz
ürün grubu açısından; permeat,
laktoz türevleri galaktooligosakkaridler ve eczacılıkta kullanılan
laktozda açık bir büyüme söz konusuyken, standart laktoz sınırlı
bir büyüme gösteriyor.
Sektörün önemli oyuncuları;
Lactalis, FrieslandCampina, Fonterra, Arla Foods, Glanbia, Murray
Goulburn ve Hilmar gibi önde gelen süt ve peynir firmaları. Meggle, Euroserum, Milei ve Davisco
gibi uzman firmalar başta özel
ürünler alanında olmak üzere sektörde çok önemli bir rol oynuyor.
Whey ürünleri için AB-27 ve
ABD en önemli pazarlar olurken,
2010-2014 yılları arasında Çin de
dâhil olmak üzere Asya bölgesinde
mutlak ve nispi açıdan yüksek bir
büyüme bekleniyor. AB-27 ve
ABD aynı zamanda en büyük üreticiler ve ABD ihracatta da ilk sırada yer alırken büyüme oranı
AB’den daha yüksek.
Süt en d üst r i si n i n ön em l i y an
ür ün ü p ey n i r al t ı su y u n u n
h er h an g i b i r i şl em e t ab i
t u t u l m ad an çev r ey e b ır ak ıl m ası,
y ük sek o r g an i k m ad d e i çer i ği
n ed en i y l e çev r e k i r l i l i ği n e n ed en
o l u y o r f ak at b u ür ün d ün y ad a
ço k d eğer l i b i r h am m ad d e o l ar ak
d a d eğer l en d i r i l i y o r .
süt, et ve fırıncılık ürünlerinde, şekerli mamullerde artı değer katan
bir bileşen olarak değerlendiriliyor.
Peyniraltı suyu, küresel olarak
“whey” ismi ile anılıyor ve birçok
çeşidi bulunuyor.
Kanser ve birçok hastalıktaki
koruyucu etkisi; antioksidan, antikanserojen özellikteki ve bağışıklık
sistemini uyarıcı özellikleri olan
“glutatyon” isimli peptidin sentezindeki rolünden kaynaklanıyor.
Whey proteinlerinin çok çeşitli
mikroorganizmaların ve bazı gıda
kaynaklı patojenlerin aktivitesini
engellediği belirlenirken; bazı özel
proteinlerinin HIV virüsüne karşı
etkisi olduğu da çeşitli çalışmalarda yer alıyor. Kardiyovasküler sağlığı, kan basıncını düşürücü ve kan
kolesterol düzeyini ayarlamadaki
etkisi ile pozitif etkiliyor.
Whey proteinleri, yüksek protein, düşük kalorili diyetin bir parçası olarak tüketildiğinde daha fazla
kilo kaybını kolaylaştırıyor ve yağsız kütle kaybının aksine yağ kaybını arttırıyor. Whey proteinlerinin kilo yönetimi için faydaları,
hem tokluk hissini arttırma özelliğine hem de düşük kalorili bir diyette kas kütlesi yapımına yardımcı rolüne bağlanıyor.
süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:47 Page 14
14 Sayfa
Ocak - Şubat 2011 suthattı
Perakende
Per aken d eh at t ı
THY’de ne kadar ayran tüketiliyor?
Türk Hava Yolları ile uçarken hiç ayran istediniz
mi? Benim pek çok arkadaşım şikâyet olarak ayran
yokluğunu yazmıştı. Sonuçta iki yıldır ayran servisi
yapılıyor.
Fikri Türkel
n Aslında “ayran”ın en başarılı
hamlesi, Türkiye’nin uluslararası
standart için tescil talebinin kabul
edilmesiydi. Dünyanın pek çok yerinde ayran üretiliyor ama isim ve
gıda kodeksi konusunda bir standart yoktu.
Bilinen ve kabul gören en yaygın Türk ürünü olarak “yoğurt” u
gösterebiliriz. Yogurt adıyla neredeyse artık bütün dünyada tüketiliyor. “Döner” de yaygınlığı hızla
artan Türk ürünüdür. Ekim ayında
Varşova’da toplanan Avrupa Kodeks Koordinasyon Toplantısı’nın
gündeminde Türk heyeti toplantıya bir dosya ile gitti. Bakanlık ve
sektör temsilcilerinden oluşan
Türkiye heyeti, ayranla ilgili bir
proje dokümanı hazırladı.
Standart konusunda görüş birliği oluşturulursa 2012 yılı sonuna
kadar tüm çalışmalar tamamlanacak ve 2013 yılı itibarıyla söz konusu standart uygulamada olacak.
Bu süreçte Ayran’ın sadece THY
iç hatlarında değil, dış hatlarında
da servis edilmesi stratejik bir
hamle olacaktır.
Dış hatlarda ayranı Türk yolcular talep ediyor. Şimdilik yabancılardan ayran talebi gelmiyormuş.
Ancak Türk Hava Yolları’ndan
edindiğimiz bölgiye göre; “Ayranın
sağlıklı tüketilebilmesi için, özel
saklama koşulları gerekmektedir.
Uçak içerisinde gerekli şartlar sağlanamadığından yurtdışı uçuşlarında ayran ikramı yok.”
THY, yine de yakın dönemde dış
hatlarda da ayran servisinin başlayacağını ifade ediyor.
Peki, iç hatlarda ne kadar ayran
tüketiliyor? THY yönetimi bu konuda da bilgi verdi. Aylık tüketim
ortalama 20.000 lt/aylık. Bir litreden en az on bardak servis edildiğini hesap ederseniz, ayran talep
eden yaklaşık yolcu sayısını bulabilirsiniz.
Milli içeceğimizin kaçıncı sırada
yer aldığını da araştırdım. Şimdilik
birincilik tahtında değil ama iddialı bir konumda.
Tüketilen diğer ürünler ve miktarları şöyle: Coca Cola (83.000
lt/aylık), Diet Coca Cola (31.000
lt/aylık), Sprite (23.000 lt/aylık),
ayran (20.000 lt/aylık).
“Hangi hatlarda ayran tüketimi
artıyor?”, “Hangi mevsimde daha
çok tüketiliyor?” şeklinde bir müşteri talebi bilgisi şimdilik yok.
Bence bu konuda da bir araştırma
yapılması gerekiyor.
THY’nin bu uygulamasının diğer havacılık şirketleri tarafından
da uygulanmaya başlaması gerekiyor. Özellikle dış hatlarda ayranın
uluslararası bir Türk değeri olarak
öğrenilmesi açısından önem arz
ediyor.
Fındık, baklava, yoğurt, kayısı,
döner gibi ürünlerin tanıtılması
Türkiye’nin marka değerini yükseltecektir. Hatta keşkek, simit,
kahve, tarhana gibi yüzlerce yemek ve yiyeceklerimiz için de aynı
şey geçerlidir. Olaya sadece uçuşlar
açısından da bakmamamız gerekiyor. Bununla birlikte THY’nin
Barselona ve Manchester United
futbol takımlarıyla başlattığı uluslararası atağın, Türk ürünlerine bir
faydası olmalıdır.
Uçak içerisinde
gerekli şartlar
sağlanamadığından
yurtdışı uçuşlarında ayran
ikramı yok. Yine de yakın
dönemde dış hatlarda da
ayran servisi başlayacak.
Bu birlikte yürüyen bir süreç
olarak kabul edilmeli. Sonuçta ayran da kodeks standardıyla birlikte
milli olmuştur diyebiliriz.
Süt perakendeciliğinin kanalları
Küçük ve orta büyüklükteki marketler
en çok süt satan perakende noktaları oldu.
n Eskiden sütü kapıya gelen sütçüden alırdık. Sonra bakkala alıştık ve mahalle aralarına açılan
marketlerle yeni bir kanal oluştu.
Küçük ve orta büyüklükteki marketler en çok süt satan perakende
noktaları oldu.
Yine de Avrupa ile farklılık gösteriyor. Süt tüketiminin artmasının yanı sıra süt perakendeciliğin-
de de değişmeler yaşandı. Önce
üretimle ilgili bilgileri aktarayım.
Konuyla ilgili Ambalajlı Süt ve
Süt Ürünleri Derneği’nden aldığım verilerde, 12,5 milyon ton süt
üretimiyle dünya sıralamasında
15. sırada görünüyoruz. Gerek nüfusunun yüksekliği gerekse tüketim miktarı itibarıyla Türkiye’nin
üretimini katlaması gerekiyor.
Tüketime gelince… Nielsen’in
rakamlarına göre üretim sıralamasında çok iyi bir yerde olan Türkiye’de kişi başı içme sütü tüketimi
25 litreden ibaret görünüyor. Oysa
bu miktar, Hollanda’da yıllık 122
litre.
Süt tedarik noktalarına baktığımızda ise şöyle bir tablo olduğunu
görüyoruz: Avrupalılar, sütü yüzde
53 civarında süper marketlerden
satın alırken, Türkiye’de mahalle
arasındaki bakkal ve orta büyüklükteki marketlerden satışın oranı yüzde 64 civarında görünüyor.
Avrupa’da hiper marketler süt
pazarında yüzde 27 oranıyla güçlü
bir satış kanalıyken, Türkiye’deki
hiper marketlerin süt perakendeciliğinde rekabet güçleri yüzde 9 civarında bulunuyor.
Önümüzdeki dönemde bunun
nasıl değişeceğini göreceğiz.
Say ısal v eriler
Pastöriz e süt satışların d a tüketici tarafın d an en ço k tercih ed ilen kan al, O rta Marketler…
O cak – A ğu st o s 2010
Past ör i z e Süt
H i p er
Süp er
Orta
Gel en ek sel
M ar k et l er
M ar k et l er
M ar k et l er
M ar k et l er
Paz ar (% )
M i k t ar (% )
Paz ar (% )
M i k t ar (% )
Paz ar (% )
M i k t ar (% )
Paz ar (% )
M i k t ar (% )
9,16
8,9
26,75
25,8
40,13
45,6
23,96
19,7
süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:48 Page 15
süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:48 Page 16
16 Sayfa
Ocak - Şubat 2011 suthattı
Beslenme
Prof. Dr. Sevinç Yücecan
HÜ Sağlık Bilimleri Fakültesi
Beslenme ve Diyetetik Bölümü
Öğretim Üyesi
Süt ve süt ürünlerinin
tüketimi, kan basıncını
düşürdüğü gibi önemli
sağlık risklerini de azaltır.
Sü t l e b e sl e n m e
Kalp krizine karşı süt
Minimum hastalık, maksimum sağlık
n Amerikan Kalp Derneği tarafından desteklenen ve Harvard Tıp
Fakültesi’nin 88.735 kadın katılımcı ile gerçekleştirdiği yeni araştırmaya göre, magnezyumca zengin gıda alımı kalp krizine bağlı
ani ölüm riskini azaltıyor. Düşük
alım miktarları ile kıyaslandığında
yüksek miktarda günlük magnezyum alımı, kalp krizine bağlı ani
ölüm riskinde %37’lik bir azalma
sağlıyor.
n Beslenme, yaşamın her döneminde sağlığın temelini oluşturur.
Optimal beslenmede, “minimum
hastalık riski, maksimum iyi
hal/sağlık” dolayısıyla “maksimum
sağlıklı yaşam” hedeflenir. Besin
seçiminde çeşitlilik, optimal beslenmenin ve sağlığın temelidir.
Vücudumuz her gün çeşitli besin
ögelerine ve diğer sağlıklı ögelere
gereksinim duyar. Yiyecek ve içeceklerin çoğu, birden fazla besin
ögesi içerir fakat hiçbiri hepsini
birden içermez. Vücudun gereksinimi olan bu ögeleri yeterli miktarda almak için her öğünde mutlaka almamız gereken dört temel
besin grubundan biri de süt ve süt
ürünleridir.
Bilindiği gibi hipertansiyon, en
önemli sağlık sorunlarından biri.
Yüksek kan basıncı aynı zamanda
kardiyovasküler hastalıklar, kalp
krizi ve böbrek hastalıkları riskini
de arttırır. Yapılan bir çalışmada,
hipertansiyonlu bireylere kıyasla
daha fazla süt tüketen 5000 erkeğin kan basıncı, normal sınırlar
içerisinde bulunmuş ve sütte bulunan peptitlerin ve çeşitli minerallerin kan basıncını düşürdüğü bildirilmiştir. Yine yağdan fakir, sebze-meyve ve sütten zengin bir diyet tüketen 450 yetişkin üzerinde
yapılan bir başka çalışmada 2 hafta içinde kan basıncının önemli
düzeyde düştüğü bildirilmiştir. Kısaca; düşük yağlı, sebze ve meyveden zengin, yarım yağlı süt ve süt
ürünlerinin tüketimi, yüksek kan
basıncı oluşum riskini azaltır.
Diyetimizdeki önemli Magnezyum kaynaklarının süt ve süt
ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler, et,
tahıllar ve kabuklu yemişler olduğu belirtilen çalışmada; birçok
beslenme araştırmasının, yetişkinlerin büyük çoğunluğunun önerilen magnezyum günlük alım miktarlarını (kadınlar için 320 mg, erkekler için 420 mg) tüketmediğini
gösterdiğine dikkat çekiliyor.
Magnezyum ve olası sağlık etkilerine olan ilginin son zamanlarda
arttığı, besin ögeleri ve minerallere
olan küresel talebin geçen yılki değerine göre %6,4 artış ile 2013’te
112.6 milyar dolar olacağı bilgisi
ekleniyor.
Pastörizasyon, ısıl işlem ve ambalajın önemi
Hangi yöntemle pastörize
edilmiş olursa olsun
ambalajlı sütte hiçbir
katkı maddesi yoktur.
Sağlıklı, doğal ve
hijyeniktir.
n Sütteki patojen mikroorganizmaların vejetatif formlarının tamamının, diğer mikroorganizmaların
ise büyük bir kısmının sayısını indirmek ve raf ömrünü uzatmak
amacıyla pastörizasyon ve UHT
ısıl işlem süreçleri uygulanır, elde
edilen sütlerin kapalı bir sistemde
ve steril koşullar altında aseptik
karton kutulara dolumu yapılır.
Bu kutuların özelliği nedeniyle de
kapalı ambalajdaki süte dışarıdan
Röportaj: Prof. Dr. Haluk Çokuğraş -
mikroorganizma girişi olası değildir. Bu kutular ayrıca sütü ısı, ışık
ve havanın olumsuz etkilerine karşı da korur. Sütün bozulmasına neden olan bakterilerin işlem sayesinde yok edilmesi ve ambalaj sayesinde dışarıdan girişinin önlenmesi sonucunda süt uzun ömürlü
olur. Her iki pastörize sütte kesinlikle hiçbir katkı maddesi yoktur.
Tüketimi önerilen bu sütler, sağlıklı, doğal ve hijyeniktirler.
Peyniraltı suyu iyileştiriyor
n Fareler üzerinde yapılan ve Journal of Dairy Science’da yayımlanan yeni bir araştırmada, peyniraltı suyu proteininin iltihabi bağırsak hastalığıyla ilişkili genetik işaretleyicileri ve semptomları azalttığı belirtildi. Hollanda NIZO Gıda
Araştırmaları’nda görevli araştırmacılar, çalışmanın peyniraltı suyu
proteininin treonin ve sistein ami-
noasitlerinin zengin bir kaynağı
olarak bağırsaklara yararını gösteren ilk çalışma olduğunu belirttiler. Araştırmacılar, batılı yaşam
tarzı ve beslenmesiyle hastalık arasındaki ilişkinin, hastalığın gelişmesindeki önemli faktörlerden biri
olduğunu, bu nedenle de gıda ve
gıda takviyeleriyle bu hastalığın
hafifletildiğini aktardılar.
Türk Pediatri Kurumu Başkanı
Sokak sütü tüketilmemeli
“Bir endüstriyel süt üretim tesisini gezip süt
toplama ve üretim aşamalarının ne kadar titizlikle
yapıldığını yerinde görmüş biri olarak, asla sokak
faaliyetlerine karşı çıkmak da
önemli bir zorunluluk. Süt tüketimini arttıracak sosyal programlar
oluşturmak, okullarda süt tüketiminin fast food’un yerini almasını
sağlayacak faaliyetler geliştirmek
için çalışmalıyız.
sütü tüketilmesinden yana değilim.”
Peki burada sivil toplum kuruluşlarına nasıl bir rol düşüyor?
n Türk Pediatri Kurumu 80 yıllık köklü bir geçmişe sahip. Ülke
genelinde yürütülen çalışmalara
destek verdiği gibi yurtdışında da
Türkiye’yi temsil ediyor. 10 şubesi
ile geniş katılımlı kongreler düzenliyor ve çocuk sağlığı ile ilişkili
oluşumlara katkı sağlıyor. Kurum’un başkanlığını sürdüren
Prof. Dr. Haluk Çokuğraş ile bir
araya gelerek gerçekleştirdikleri
çalışmalar, çocuk sağlığı ve süt tüketimi üzerine konuştuk. Çokuğraş, süt karşıtı lobi faaliyetlerine
dikkat çekerek sivil toplum kuruluşlarının toplumun bilgilendirilmesinde sahip olduğu etkiye de-
Bazı merkezlerin pastörize ya da
UHT süt yerine sokak sütünün
tercih edilmesi yönünde ciddi bir
kampanya yürüttükleri biliniyor.
Oysa sokak sütü kaynağı bilinmeyen, içeriği konusunda çeşitli hilelere açık, hijyenik olup olmadığı
bilinmeyen bir ürün. Bir endüstriyel süt üretim tesisini gezip süt
toplama ve üretim aşamalarının ne
kadar titizlikle yapıldığını yerinde
görmüş biri olarak, asla sokak sütü
tüketilmesinden yana değilim. Bu
nedenle, sağlıklı süt tüketilmesi
konusunda, toplumun sivil toplum
kuruluşları tarafından sürekli bilgilendirilmesi gerekiyor.
ğindi. “Beslenme ile ilgili uzmanlığı tartışılır çok sayıda kişi her gün
medyada, toplumda değişik beklentiler uyandıran açıklamalar yapıyor ve bilimselliği çok tartışmalı
öneriler sunuyor.” diyen Çokuğraş,
bu konuda yöneticilere ve RTÜK
yetkililerine de önemli bir görev
düştüğünü dile getirdi.
Sütün, çocukların gelişimi üzerindeki etkilerini yeterince değerlendirebiliyor muyuz sizce?
Bu konuda üniversitelerin daha
fazla çalışma yapıp sonuçlarını geniş halk kesimleri ile paylaşmaları
gerekiyor. Ayrıca, süt karşıtı lobi
Tüm dünyada sürdürülen
“Okul Sütü Programı”na ilişkin
değerlendirmeleriniz neler?
Bu Program gerçekten uygulanabilirse son derecede yararlı. Okul
kantinlerinin başta obezite gelişimi olmak üzere, çocukların sağlıklı beslenmelerine ciddi anlamda
olumsuz etkileri olduğuna inanıyorum. Ayrıca okullarda “Beslenme ve Sağlık” başlıklı hiç olmazsa
bir sömestrlik bir ders olmalı.
Çocuklarda görülen her şişkinlik
laktoz intoleransına mı işaret?
Elbette süt ile oluşabilecek gaz,
hazımsızlık, ishal gibi belirtiler
önemsenmeli. Burada bazen -çoğunlukla sekonder- laktoz entoleransı söz konusu olabilir. O zaman
sütü kesmek yerine laktazlı sütler
tercih edilebilir.
Tabii sindirim bozukluğunun
çok sayıda başka yapısal ya da metabolik nedeni olabilir. Başka bir
sorun da inek sütü alerjileri. Bu da
Pr o f . D r . H al u k Ço k u ğr aş
“Sağl ık l ı süt t ük et i m i k o n u su n d a,
t o p l u m u n si v i l t o p l u m
k u r u l u şl ar ı t ar af ın d an sür ek l i
b i l g i l en d i r i l m esi g er ek i y o r .“
çoğunlukla yaşamın ilk 2-4 yılında
söz konusu olan ve büyüdükçe geçen ya da hafifleyen bir problem.
İnek sütü allerjisi düzelene dek süt
ve süt ürünleri verilmemeli ancak
bunların yerini tutan özel mamalarla beslenme takviye edilmelidir.
süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:48 Page 17
süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:48 Page 18
18 Sayfa
Ocak - Şubat 2011 suthattı
Mevzuat
Gıda denetim sistemi değişiyor
Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu
kişisel tüketim amaçlı birincil üretim ile kişisel tüketim
amacıyla hazırlanan gıdaları kapsam dışında tutuyor.
n AB müzakereleri sürecinde 12.
faslın açılması için 13 Haziran
2010 tarihinde çıkarılan 5996 Sayılı “Veteriner Hizmetleri, Bitki
Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu”, 13
Aralık 2010 tarihi itibarıyla yürürlüğe girdi.
Kanun; gıda, gıdayla temas
eden madde ve malzeme ile yemlerin üretim, işleme ve dağıtımının
tüm aşamalarını, bitki koruma
ürünü ve veteriner tıbbi ürün kalıntıları ile diğer kalıntılar ve bulaşanların kontrollerini, salgın veya
bulaşıcı hayvan hastalıkları, bitki
ve bitkisel ürünlerdeki zararlı organizmalarla mücadeleyi, hayvanların refahını, zootekni konularını,
veteriner sağlık ve bitki koruma
ürünlerini, veteriner ve bitki sağlığı hizmetlerini, canlı hayvan ve
ürünlerin ülkeye giriş ve çıkış işlemlerini ve bu konulara ilişkin
resmi kontrolleri ve yaptırımları
kapsıyor.
Kanun; kişisel tüketim amaçlı
birincil üretim ile kişisel tüketim
amacıyla hazırlanan gıdaları kapsam dışında tutuyor, gıda ve yeme
ilişkin ürünlerin üretim aşamasından, tüketiciye sunulmasına kadar
geçen sürecin Tarım ve Köyişleri
Bakanlığı’nca kontrol altına alınmasını içeriyor. Kanun’la 5179 Sayılı Gıda Kanunu, Yem, Hayvan
Sağlığı ve Zabıtası, Zirai Mücadele
ve Zirai Karantina, Hayvan Islahı
Kanunları yürürlükten kalktı.
Bundan sonra ne olacak?
n Şimdi herkesin beklentisi, en
kısa zamanda ikincil mevzuatların
oluşturulması. Çünkü resmî kontrollerin yapılışı, laboratuvarların
kuruluş ve çalışma esasları ile
kontrol esaslarının Kanun’un yayımı tarihinden itibaren, diğer hususların ise Kanun’un yayımı tarihinden itibaren altı ay içinde, yani
13.12.2010 tarihinde yürürlüğe
gireceği hükme bağlanmış. Ancak
bu Kanun’da öngörülen yönetmeliklerin ise Kanun’un yayımı tarihinden -11.06.2010- itibaren en
geç 18 ay içinde çıkarılacağı hükme bağlanmış. Bu bir çelişki.
Bu çelişkiyi gidermek için Tarım
ve Köyişleri Bakanlığı, Kanun ile
ilgili bazı yönetmelikleri hazırlayarak 15 yönetmeliği kamuoyunun
görüşüne açtı. Taslak aşamasındaki
bu yönetmeliklerin üçü gıda (Gıda
Hijyeni Yönetmeliği, Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair Yönetmelik, Gıda ve Yemin Resmi Kontrollerine İlişkin
Yönetmelik), üçü yem ve sekizi
bitki sağlığı ile ilgili.
Bugüne kadar görüşe açılan yönetmeliklerden sadece biri laboratuvarlarla ilgili; Kontrol Laboratuvarlarının Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Yönetmelik. Daha hazırlanacak yönetmelikler olduğu
gibi görüşe açılan taslaklarda da
birinci görüşler alındıktan sonra
gelinen son durumun ne olacağını
sektör gerçekten çok merak ediyor. Çünkü mevcut sistem tümüyle değişiyor.
UGK kararları
n Ulusal Gıda Kodeksi Komisyonu 14.12.2010 günü yaptığı toplantıda; Türk Gıda Kodeksi Pirinç
Tebliği, Gıda Maddelerinde Bulunmasına İzin Verilen Pestisitlerin
Maksimum Kalıntı Limitleri Tebliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğ ve Gıda Maddelerinde Kullanılan Tatlandırıcıların Saflık Kriterleri Tebliği’nin yeniden
düzenlenerek yayınlanmasına karar verdi.
Toplantıda ayrıca, gıdalarda kullanılan tatlandırıcılara ilişkin AB
mevzuatının 2009 / 163 / EC sayılı değişikliğine istinaden hazırlanan “Türk Gıda Kodeksi − Gıda
Maddelerinde Kullanılan Tatlandırıcılar Tebliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Tebliğ” taslağı da
görüşüldü. Toplantı sonucunda
Tebliğ’in yayıma gönderilmesine
karar verildi.
“Türk Gıda Kodeksi - Gıda
Maddelerinin Genel Etiketleme ve
Beslenme Yönünden Etiketleme
Kuralları Tebliği’nde Değişiklik
Yapılması Hakkında Tebliğ” taslağı için Sağlık Bakanlığı tarafından
yürütülen Türkiye Beslenme ve
Sağlık Araştırması’nın sonuçlarının beklenmesi ve bu sonuçlara
göre taslağın yeniden değerlendirilmesi karara bağlandı. Devam
formüllerinde ise AB Komisyonu’ndan gelen görüş ve Sağlık Bakanlığı’nın görüşleri de dikkate
alınarak bu ürünlerde aroma kullanımına izin verilmemesi kararlaştırılırdı.
süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:48 Page 19
suthattı Ocak - Şubat 2011
Sayfa
Çiftlik
Çiftlikhattı: Yaprak Çiftliği – Burhaniy e / Balıkesir
Görüş: Ülkü Karakuş -
Sağlıklı hayvan, sağlıklı süt, sağlıklı ürün
Onay bekliyoruz
Türkiy e Yem Sanay icileri Birliği Başkanı
n Üretim yetersizliği nedeni ile
ithal etmek zorunda olduğumuz
soya ve soya küspesinin neredeyse
tamamı; mısır ve mısır türevleri,
DDGS ve kanola küspesi gibi ham
maddelerimizin ise bir kısmı
GDO’lu olma ihtimali yüksek
ürünler. Ülkemiz yem sanayisi yıllık 3 milyon ton GDO’lu olma ihtimali yüksek ürün ithal ediyor. 10
milyon tona yakın karma yem üretimimiz söz konusu. Bu nedenle
GDO’lu ürünlerin yem üretimindeki payının %30 gibi ciddi bir
oran teşkil ettiğini söyleyebilirim.
anlıyoruz. Kapılar açılmadan önce arabamız
steril su havuzundan geçiriliyor ve yağmurlama
sistemiyle ilaçlanıyor...
n Yaprak Çiftliği’nin Sahibi ve
Genel Müdürü Şebnem Göker,
Ankara Üniversitesi Süt Teknolojisi Bölümü mezunu. Masanın öbür
tarafına geçerek üretici olmayı tercih etmiş. İşinin başında ve her detaya hâkim. “Onların emekleri çok
fazla” dediği çalışanlarının fotoğraflarının mutlaka kullanılmasını
istiyor. Şebnem Hanım’a göre,
üniversite hocalarının sahaya daha
fazla inmesi ve sektörde daha fazla
hanımın yer alması sektörün geleceği bakımından çok önemli.
Hayvancılığa yatırım yapmanızın sebebi nedir?
Türkiye’deki hayvancılığın doğru
yapılanmadığını görerek, 1997’de
eşim Erol Göker’le birlikte son derece amatör bir ruhla başladık.
Türkiye’deki damızlık hayvan sayısının yetersiz ve var olan hayvanların sağlıksız olduğunu gördük.
Bu işin bilimsellikten uzak olamayacağını düşünüyorduk. İşletmemizi sağlıklı hayvan, sağlıklı süt,
sağlıklı ürün prensibine göre kurduk. Türkiye’de damızlık hayvan
yetiştirme amacındaydık.
AB onaylı işletme olmanın önemi nedir?
AB onayı; işletmenizin hayvan refahından hijyene, çalışanların güvenliğinden kayıt sistemine ve kaliteli süt üretimine kadar AB standartlarında; hayvan sağlığı ile birlikte insan sağlığına da önem veren
bir işletme olduğunu gösteriyor.
Süt fiyatlarına gelirsek…
Şu an iyi ancak gelecek için pek iyi
gözükmüyor. Teşviklerden dolayı
Türkiye’ye çok sayıda hayvan girişi oldu. Sütün miktarı artacaktır.
Buna paralel olarak tüketim artmazsa sıkıntı olur. Fiyat konusunda 2008 döneminde çok büyük
düşüşler yaşandı, o sırada insanlar
bakamadıkları için dişi hayvanları
kestiler. Bugünkü anaç hayvan sıkıntısının temeli iki sene öncesine
dayanıyor. Sonrasında fiyatlar düzeldi, hatta gereksiz arttı. Anormal düşüşe karşı tepkiliysem,
anormal artışa da tepkiliyim.
Sektörün en önemli sorunları ve
çözüm önerileriniz nelerdir?
Süt üreticisi açısından en önemli
problem, kaliteli ürünün değerini
bulmaması. İkincisi, ham maddelerin fiyatının çok yüksek ve tutarsız olması. Yemde olduğu gibi.
En büyük giderlerden birisi de
elektrik. Her şeyiniz elektrikle çalışıyor. Devlet; tavukçuluk, balıkçılık ve deve kuşu üretiminde %50
indirim veriyor ama bizim gibi işletmelere sanayi elektriği tanımlıyor. Bu noktada, “AB Onaylı” kıstası getirililirse arîlik de teşvik
edilmiş olur.
Sektörde kalifiye eleman sıkıntısından da söz ediliyor.
Çiftlik veteriner hekimliği, sahadakinden çok farklı. Üniversitelerde koruyucu hekimlik yeteri kadar
öğretilmiyor. Öğrencilere, çiftlikte
yetişen ve sürekli izlenen hayvanlara yönelik bilgiler yeni yeni aktarılır hale geldi. Hocalar sahaya daha fazla inerek sürü yönetiminin
nasıl olacağını öğretmeliler. Ayrıca
mevcut ziraat mühendisleri ve
zooteknistler beslenme ve sürü yönetimi konusunda yetersiz. Ara
eleman sıkıntısını gidermek için
meslek okullarına ihtiyaç var.
Embriyo transferinden ilk hayvanımız 2004’da doğdu. Şu anda
embriyo transferinden doğmuş 18
dişimiz var. Egevet Hayvancılık’ın
elinde ise 3 tane erkek var ve
spermleri satılıyor. Egevet, Amerika’ya kan gönderiyor; kanda genomik değerlerine bakılıyor. En iyileri bizde doğan embiyolar oldu.
Yeni boğa seçerken morfolojik
sınıflandırma ve 8 kuşağa kadar aile yakınlığına da bakıyoruz. Dünyanın en iyi 100 boğası içinden 1015 boğa seçiyoruz ve spermleri dişilere suni tohumlama olarak uygulanıyor.
Y ap r ak çi f t l i ği
2007‘d en b er i ar îl i k b el g esi n e sah i p . 2010’d a d a 1 n u m ar al ı
ser t i f i k a i l e “A B o n ay l ı çi f t l i k ” st at üsü k az an m ış. 2006’d a BM
Gıd a v e T ar ım Ör g üt ü (FA O )’n ün v er d i ği Y en i Y at ır ım
Öd ül ü’n ün d e sah i b i . T ür k i y e’d ek i 1. l ak t asy o n v er i m
sır al am asın d a 2008’i n b i r i n ci si Y ap r ak Çi f t l i ği ’n d en ...
Çi f t l i k t e şu an d a 500 sağm al v ar , 2012 h ed ef i i se 650
sağm al . Bi r h ay v an d an 305 g ün d e el d e ed i l en süt o r t al am ası
10- 10,5 t o n , h ed ef 2012’y e k ad ar 11,5- 12 t o n a çık m ak .
O r t al am al ar T ür k i y e’d e 7- 7,5, A BD ’d e 11,5, A v r u p a’d a i se
10,5 t o n . 2012’d e d am ız l ık d üv e sat ışın ın b aşl at ıl m ası v e
y ıl d a 100- 120 d üv e sat ışı p l an l an ıy o r .
değerlendirmeleri
yapılarak onaylanmış
3 soya geninin ithal
izni için başvuruda
bulunduk.
Biyogüvenlik Kurulu
değerlendirmelerinden
olumlu sonuçlar
Bu nedenle sektörümüz, Biyogüvenlik Kanunu ve ilgili yönetmeliklerin, işlevsel ve AB mevzuatlarına uygun olarak çıkarılması
gerekliliğini savundu.
çıkacağını
düşünüyoruz.”
Biyogüvenlik Kanunu ve Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerine Dair Yönetmelik’le sektörümüzde GDO’lu
ürünler konusunda bir takım belirsizlikler ortaya çıktı, gen sahipleri ve ithalatçılar başvuruda bulunmadı ve onaylanan bir gen olmadığı için de GDO’lu ürünlerin
ithalatı dolaylı olarak yasaklandı.
Hayvancılığımızın içinde bulunduğu durumun daha da zorlaşmaması için AB’de daha önce onaylanan ve kullanılan genlerin, ülkemizde de bir an önce onaylanması,
ithalatına ve kullanımına izin verilmesi gerekiyor.
Yaşanan bu sıkıntının aşılması
için ithal izni verilmesi amacıyla
soya genleri için başvuruda bulunduk. Bu genler, AB’de risk değerlendirmeleri yapılarak onaylanmış
genler. Dolayısıyla komitelerin değerlendirmelerinde de olumlu sonuçlar çıkacağını düşünüyoruz.
Ülkü Karakuş
Türkiye Yem Sanayicileri
Birliği Başkanı
Mehmet Alkan güven tazeledi
n Türk Veteriner Hekimleri Birliği’nin 44. Büyük Kongre’si 27 –
28 Kasım tarihlerinde gerçekleştirildi. Kongre yoğun katılım ile
gerçekleştirilirken başkanlığa, yeniden Mehmet Alkan seçildi.
Damızlık konusu en önemli sorunumuz aslında.
“AB’de risk
Görüş
Daha girişte farklı bir işletmeye geldiğimizi
19
Kongre’nin açılış konuşmasını
yapan Mehmet Alkan, katılımcılara teşekkür ettikten sonra veteriner hekimlerin karşılaştıkları sorunlara, ülke hayvancılığının içinde olduğu koşullara, gıda güvenliği konusunda yaşanan zaaflara, yasal düzenlemelerdeki eksikliklere
değinerek veteriner hekimlerin bu
konularda yapabileceklerini katılımcılarla paylaştı. Alkan, veteriner hekimlerin dünya ve ülke gerçekleri ile bilimsel temellere dayanmaları gerektiğini ifade etti.
22 Mayıs’ta Dünya Veterinerler
Birliği’nin Paris’te yapılan olağanüstü toplantısında yapılan oylama
sonucu, Türk Veteriner Hekimleri
Birliğinin müracaatının oybirliği
ile kabul edildiğini ve Birliğin Genel Kurul’unun 2015 yılı Eylül
ayında İstanbul’da yapılmasının
planlandığını kaydeden Alkan, organizasyon için çalışmaların bir an
önce başlatılacağını ifade etti.
Büyük Kongre’nin ardından 4
Aralık’ta yapılan Yönetim Kurulu
Toplantısı’nda ise Merkez Konseyi
Yönetimi belirlendi. Yeni Yönetim; Dr. Mehmet Alkan, Dr. Nahit Yazıcıoğlu, Ali Koç, Talat Gözet, Dr. Sinan Aktaş, Prof. Dr. Arif
Altıntaş ve Prof. Dr. Ender Yarsan’dan oluşuyor.
süthattı sayı 2_Layout 1 24.12.2010 09:48 Page 20
20 Sayfa
İrlanda emisyonlarını %20 azaltacak
İrlanda Tarım ve Gıda Araştırma Kurumu, süt
üretimine paralel olarak artan sera gazı emisyonlarının
azaltılması için yürüttüğü çalışmalarla otlamadan
kaynaklanan süt kuru maddesi başına metan
yoğunluğunu optimize etmeyi hedefliyor.
n İrlanda, 2020 yılına kadar ulusal sera gazı emisyonu seviyesini
%20 azaltarak, 1990 yılındaki seviyesini yakalama konusunda kararlı. Sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yönelik hedefler ile paralel biçimde artan süt üretimi, İrlanda süt endüstrisi için önemli bir
sorun teşkil ediyor. İrlanda Tarım
ve Gıda Araştırma Kurumu (Teagasc), süt üretiminde metan gazı
emisyonu yoğunluğunu azaltmak
için Teagasc Hayvan ve Mera Araştırma ve Inovasyon Merkezi bünyesinde 2008’den bu yana konu ile
ilgili araştırmalar yürütüyor. 2018
yılına kadar üretilen 1 kg süt kuru
maddesi için şimdiki 16.06 kg’lık
ortalama değere karşın, 13.53 kg
karbondioksit eş değeri sera gazı
emisyonu oluşturan bir endüstri
hedefleniyor. Ayrıca üç farklı ırk
üzerinde (Holstein-Friesian, Jersey
ve Holstein Friesian-Jersey melezi)
yapılan verim kıyaslaması çalışmasına da devam ediliyor. Araştırmanın nihai amacı; beslenme, mera
yönetimi ve inek genotipleri gibi
mevcut kaynaklara uygulanabilir
stratejilerin yönetimini geliştirmek
ve otlamadan kaynaklanan süt kuru maddesi başına metan yoğunluğunu optimize etmek.
2018 y ıl ı h ed ef i
İr l an d a, 2018 y ıl ın a k ad ar ür et i l en h er 1 k g süt k u r u m ad d esi i çi n 13.53 k g k ar b o n d i o k si t eş d eğer i
ser a g az ı em i sy o n u o l u şt u r an b i r en d üst r i h ed ef l i y o r . Bu h ed ef e u l aşm ak i çi n üç ır k ın (Jer sey ,
H o l st ei n - Fr i esi an v e H o l st ei n Fr i esi an - Jer sey m el ez i ) v er i m k ıy asl am ası çal ışm al ar ı d ev am ed i y o r .
Geri kazanım
yaygınlaşıyor
n Gelecek nesillere karşı sorumluluğunu yerine getirmek için “Bir
İhtimal Daha Var” sloganı ile yola
çıkan Tüketici ve Çevre Eğitim
Vakfı (TÜKÇEV), tüketicilere hak
ve sorumluluklarına dair farkındalık kazandırmak amacıyla verdiği
eğitim faaliyetlerine devam ediyor.
TÜKÇEV, “Ambalaj Atıklarını
Kaynağında Ayrı Toplama Projesi”
ile Antalya Finike, Adana Çukurova ve Ankara Polatlı belediyeleriyle eğitim ve bilgilendirme çalışmaları gerçekleştirdi. Bu çalışmalarla
TÜKÇEV, 6440 konut ve 1808 işyerine ulaşarak 24.628 kişiye ve
23.514 öğrenciye eğitim verdi. Finike’de gerçekleştirilen çalışmalar
sonucunda atık üreticilerinin tamamı projeye katılırken, ilçenin
belirli bölgelerine 10 tane konteynır ve sosyal alanlara 200 tane
kumbara konuldu.
Ocak - Şubat 2011 suthattı
Çevre
Sürdürülebilir bir yaşam
Unilever, sadece kendi faaliyetlerinden değil tedarikçilerden
ve tüketicilerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarını, su
kullanımını ve atık üretimini yarıya düşürmeyi planlıyor.
n Dünyanın önde gelen hızlı tüketim ürünleri firması Unilever,
büyüme hedefini ikiye katlarken
çevreye etkilerini yarıya indirmeyi
planlıyor. Firma bu doğrultuda hazırladığı “Sürdürülebilir Yaşam
Planı”nı kamuoyuyla paylaştı.
Unilever CEO’su Paul Polman,
büyümek için iddialı planları olduğunu ancak bu planlar arasında
“her ne pahasına olursa olsun” büyümek olmadığını aktardı. Dünyanın doğal kaynaklarını tüketmeden iş yapmanın yeni yollarının bulunması gerektiğini ifade eden Polman, çevresel etkilerini azaltmayı ve
markaları aracığıyla daha fazla
Bu say f a
toplumsal değer yaratmayı hedeflediklerini söyledi.
Unilever ürünlerinin yaşam döngülerinde sera gazı emisyonlarının
üçte ikisinden fazlası ve kullanılan
suyun yarısı tüketicilerden kaynaklanıyor. Bu nedenle firma, tedarikçilerden ve tüketicilerinden
kaynaklanan sera gazı emisyonlarını, su kullanımını ve atık üretimini yarıya düşürmeyi planlıyor.
Pınar’dan %30’luk tasarruf
Yaşar Gıda Grubu ya da en çok bilinen adıyla
Pınar Grubu son beş yılda enerji tasarrufu
sağlayan makine, arıtma tesisi gibi alanlarda
toplam 6,25 milyon lira yatırım yaptı.
n Yeşil ve çevreci bir ekonominin, Türkiye’nin geleceği için vazgeçilmez olduğuna ve sürdürülebilir bir kalkınma için gerekliğine
inanan Grup, faaliyetlerini sürdürürken mevcut iş ve çevre yasalarına uygun davranmayı zorunluluk
olarak görüyor. Ayrıca bilinen en
iyi uygulama örneklerinin esas
alınmasında BM Küresel İlkeler
Sözleşmesi (KİS) önemli bir referans olarak kabul ediliyor. Buradan hareketle Pınar Grubu 2007
yılında imzaladığı KİS’in en önemli çıktılarından birisi olan 2009
KİS İlerleme Bildirimi’ni hazırlayarak hissedarlarıyla paylaştı.
malzeme ve teknoloji kullanılmasına özen gösteriliyor ve geri dönüştürülebilen ambalajlar tercih
ediliyor. Böylece şirket piyasaya
sunduğu ambalajları geri toplatabiliyor. Grup şirketlerinden Pınar
Süt ve Pınar Et, geçen yıl piyasaya
sürdüğü ambalajların yüzde 36’sını toplatarak geri kazanımını sağladı. Grup, yeni yatırımlar çerçevesinde Eskişehir süt fabrikasında
kapasite arttırma kapsamında tamamı çevreci teknolojiyle çalışan
en modern makine parkurunu
oluşturdu. Bu yolla fabrikada
enerji tüketimi yüzde 30 daha düşük olacak.
Ürün geliştirilmesi ve üretilmesinde, grubun küresel sorumluluk
yaklaşımının yansıtılmasına dikkat
ediliyor. Bunun yanı sıra tasarlanan yeni ürünlerde çevre dostu
Pınar Grubu son beş yılda enerji
tasarrufu sağlayan makine, arıtma
tesisi ve atık su kullanımı yatırımı
gibi alanlarda ise toplam 6,25 milyon lira yatırım yaptı.
Yeni İklim Sözleşmesi Cop17’de
n İklim Değişikliği ile mücadelede uluslararası düzeyde yapılacak
faaliyetlere ilişkin görüşmelerin
yapıldığı 16. Taraflar Konferansı
(COP 16), 29 Kasım - 10 Aralık
tarihlerinde Meksika’nın Cancun
kentinde gerçekleştirildi. İklim değişikliğiyle mücadelenin ancak küresel iş birliğiyle başarılabileceğinin vurgulandığı Konferans’a, İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi
ile Kyoto Protokolü’ne üye 194 ülkenin resmi temsilcilerinin yanı sıra ekonomi ve iş dünyası temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ile
uluslararası kurum ve organizasyonların temsilcileri ile çok sayıda
basın mensubu katıldı. Toplantılara ülkemizi temsilen Bakanlık,
Müsteşarlık temsilcilerinin yanı sıra üniversitelerden 88 kişilik bir
heyetle katılım sağlandı.
M ek si k a D ev l et Başk an ı Fel i p e
Cal d er ón H i n o j o sa CO P 16
k ap sam ın d a y ap ıl an p ay d aşl ar
t o p l an t ısın d a b i r k o n u şm a y ap t ı.
Yoksul ülkeleri desteklemek için
kurulması kararlaştırılan “Yeşil İklim Fonu”na yılda 100 milyar dolar aktarılacak. Ayrıca Konferans’ta temiz enerji teknolojilerinin destekleneceği belirtildi. Ancak anlaşma, Kyoto Protokolü’nün
uzatılması yönünde bir taahhüdü
kapsamıyor. Yeni bir iklim sözleşmesi ise 2011 yılında Güney Afrika’nın Durban şehrinde gerçekleştirilecek COP17’ye kaldı.
k at k ıl ar ıy l a h az ır l an m ışt ır

Benzer belgeler

süthattı sayı 12_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri

süthattı sayı 12_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Süt h at t ı, A SÜD (A m b al aj l ı Süt v e Süt Ür ün l er i San ay i ci l er i D er n eği ) i ş b i r l i ği i l e Co m ar t t ar af ın d an y ay ım l an m ak t ad ır . Her türlü y ay ın hakkı, F...

Detaylı

süthattı sayı 10_ver_2_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri

süthattı sayı 10_ver_2_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Süt h at t ı, A SÜD (A m b al aj l ı Süt v e Süt Ür ün l er i San ay i ci l er i D er n eği ) i ş b i r l i ği i l e Co m ar t t ar af ın d an y ay ım l an m ak t ad ır . Her türlü y ay ın hakkı, F...

Detaylı