16-30 KASIM 2004 İKV Bülteni`ne ulaşmak için tıklayınız.

Transkript

16-30 KASIM 2004 İKV Bülteni`ne ulaşmak için tıklayınız.
16-30 KASIM 2004 İKV BÜLTENİ
Komisyon raporu olumlu olursa müzakerelere
gecikmeden başlanacağı vurgulanmıştı. Objektif,
adil bir karar olmasını ve imzalara sadık
kalınmasını bekliyoruz" diyen Gül, Türkiye’nin
üzerine düşen görevi tamamen yaptığını söyledi.
Kıbrıs konusunda ise Gül, Türk tarafının, yapılan
referandumla, Annan Planı’na destek verdiğini
ancak Rum tarafının plana "hayır" dediğini
hatırlattı. Gül, nihai anlaşmanın sağlanması için
Türkiye’nin elinden gelen herşeyi yaptığını ve
yapmaya devam edeceğini ifade ederken, "Ama
bu sadece bize bağlı bir durum değildir" diye
konuştu.
Bakan Gül, Müslüman olmayan
azınlıklar konusunda ise Türkiye’de bir sorun
bulunmadığını, Türkiye’de pek çok kilise
olduğunu ve yaşanan bazı sorunların da ortadan
kaldırıldığını ifade etti.
AB TROYKASI-TÜRKİYE TOPLANTISI 24
KASIM’DA LAHEY’DE GERÇEKLEŞTİRİLDİ
AB Dönem Başkanı Hollanda Dışişleri Bakanı
Bernard Bot’un ev sahipliğini yaptığı AB
Troykası-Türkiye
toplantısında
Türkiye’yi,
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah
Gül başkanlığındaki heyet temsil etti. AB ise,
BOT’un yanı sıra, Hollanda’nın AB’den sorumlu
Devlet Bakanı Atzo Nikolaj, AB'nin gelecek
dönem başkanı Lüksemburg’un Dışişleri Bakanı
Jean Asselborn, AB Ortak Dış ve Savunma
Politikası Yüksek Temsilcisi Javier Solana ve
Avrupa Komisyonu’nu temsilen Genişlemeden
Sorumlu Üye Olli Rehn tarafından temsil edildi.
‘AB Troykası-Türkiye’ toplantısı sonrasında
yapılan ortak basın toplantısında, Hollanda
Dışişleri Bakanı Bernard Bot, müzakerelerle ilgili
asıl kararın üye ülke liderleri tarafından
verileceğini ve müzakere öncesi bir tarama
sürecine ihtiyaç olacağını vurguladı. "Türkiye
üye ülkelerin kaygılarını anlamalı" diyen
Hollandalı bakan, kalan 3.5 haftada Türkiye’nin
atacağı bazı adımların liderlerin kararlarını
netleştirmesinde yardımcı olacağını vurguladı.
AVRUPA PARLAMENTOSU TARAFINDAN
HAZIRLANAN
TÜRKİYE
RAPORU’NUN
OYLANMASI 14-15 ARALIK TARİHLERİNE
ERTELENDİ
Avrupa Komisyonu’nun 2004 yılı Türkiye
İlerleme Raporu ve tavsiyesine ilişkin olarak
Avrupa Parlamentosu üyesi Hollandalı Hıristiyan
Demokrat Camiel Eurlings’in raportörlüğünde
hazırlanan taslak rapor 26 Ekim 2004 tarihinde
Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi’ne
(AFET) sunulmuştu. Komite üyelerinin, taslak
rapora ilişkin 493 adet değişiklik önerisi
vermesinden sonra 22 Kasım 2004 tarihinde
toplanan
AFET
Komitesi,
aynı
gün
gerçekleştirilmesi planlanan oylamayı, sayfalar
tutan değişiklik önerilerinin azaltılması ve uzlaşı
önerileri oluşturulabilmesi amacıyla 30 Kasım
2004’e erteledi. Aynı şekilde 1 Aralık’ta
gerçekleştirilmesi
öngörülen
AP
Genel
Kurulu’ndaki oylamanın ise 14-15 Aralık 2004’e
ertelenmesi kararlaştırıldı.
AB Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli
Rehn, Türkiye’nin siyasi ve hukuki reformlar
alanında çok önemli gelişmeler kaydettiğine
dikkat çekerken, 17 Aralık tarihine kadar bazı
ilerlemelerin daha kaydedilmesi gerektiğini
belirtti.
Türkiye’nin
AB
perspektifinin
desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Rehn,
Zirve
toplantısı
sonunda,
Türkiye
ile
müzakerelerin başlatılması kararının alınması
halinde, tarama sürecinin de gecikmeden
başlatılması gerektiğini dile getirdi.
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ise, Komisyon
raporunda müzakerelerin 'açık uçlu' olacağının
belirtilmesinden duyulan kaygıyı dile getirdi. Gül,
müzakerelerin Avrupa Komisyonu'nun İlerleme
Raporu'ndaki gibi 'katılım müzakereleri' olarak
tanımlanmasını, ana hedefin üyelik olarak
vurgulanmasını
isterken,
Komisyon
tavsiyesindeki 'açık uçlu' ifadesinin çıkartılmasını
talep ettiğini belirtti. "Komisyon müzakerelere
başlama tavsiyesi yaptı. Önceki zirvelerde
Bilindiği gibi AP raporları bağlayıcı bir nitelik
taşımıyor. Bununla birlikte, söz konusu raporun,
Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğinin şekilleneceği
17 Aralık’taki kritik zirvenin hemen öncesinde
oylanacak olması, ayrıca 450 milyon AB
vatandaşını temsil eden ve gün geçtikçe
güçlenen
AP’nin
görüşünü
yansıtması
bakımından önem taşıyor.
1
YENİ AB KOMİSYONU 22 KASIM 2004’DE
GÖREVE BAŞLADI
AB’NİN
KUZEY
KIBRIS’A
YÖNELİK
TÜZÜKLERİNİN KABULÜ 2005 YILINA
KALDI
Avrupa Komisyonu’nun yeni üyeleri 22 Kasım
2004 tarihinde göreve başladı. Komisyon üyeleri
hakkında Avrupa Parlamentosu ve üye devletler
arasındaki uzlaşmazlığın üç hafta sürmesi
nedeniyle ertelenen işler, 25 üyeli bu ilk
Komisyon’un yükünü daha da artırmış oldu.
Avrupa Birliği Dönem Başkanı Hollanda’nın
önerisi çerçevesinde, Birliğin Kıbrıslı Türklere
yönelik izolasyonların kaldırılmasını hedefleyen
mali yardım ve Kıbrıs'ın kuzeyi ile AB arasındaki
doğrudan ticarete ilişkin tüzüklerinin 2005
yılında görüşülmesine karar verildi. Avrupa
Birliği Daimi Delegeler Komitesi'nin COREPER'in
kararı, AB'nin, iki tüzüğü birlikte tutmakta ısrarlı
olduğu ve bu kararı alarak bir anlamda Kıbrıslı
Rumların tutumuna karşı direndiği şeklinde
yorumlandı.
Tüzükler,
Hollanda
dönem
başkanlığı süresince muhtemelen yeniden
gündeme gelmeyecek. Tüzüklerin, 1 Ocak
2005'de AB dönem başkanlığını devralacak olan
Lüksemburg
döneminde
sonuçlandırılması
bekleniyor.
Portekizli
Jose
Manuel
Duaro
Barroso
başkanlığında göreve başlayan yeni Komisyon
üyelerini bekleyen görevler arasında; ticari
konular, teşvikler ve İstikrar Paktı’nın gözden
geçirilmesinin yanı sıra, 17 Aralık Zirvesi’nde
Türkiye ile ilgili olarak alınacak karar
sonrasındaki çalışmalar yer alıyor. Hatırlanacağı
gibi geçtiğimiz Ekim ayında yayımlanan
raporunda Avrupa Komisyonu Türkiye ile
müzakerelerin açılmasını tavsiye etmişti. Yeni
Komisyon’un ise bu konudaki tartışmaları
yönlendirmek üzere bir yaklaşım belirlemesi
gerekiyor.
Bilindiği üzere Avrupa Parlamentosu, kuzey
Kıbrıs ekonomisini geliştirmek ve mali destek
vermek amacıyla AB Komisyonu tarafından
hazırlanan tüzüğü, 17 Kasım 2004’deki Genel
Kurul oturumunda oylayarak kabul etmişti.
Genel Kurul’da yapılan oylamada, 618 üye
“evet”, 39 üye “hayır” oyu kullanmıştı. Mali
yardım tüzüğü kuzey Kıbrıs’a 3 yıl içinde 259
milyon Euro tutarında mali yardım yapılmasını
öngörüyor.
Yeni Komisyon’un Avrupa Anayasası üzerinde de
çalışması gerektiği anlaşılıyor. Önümüzdeki yıl
Anayasa’nın onaylama süreci başlayacak ve pek
çok ülke Anayasa’yı referanduma sunacak.
Ekonomi gündeminde en önemli başlık Avrupa
ekonomisinin ABD ve Asya ile rekabet edebilme
gücü olacak. Başkan Barroso, Lizbon hedeflerini
Komisyon’un öncelikleri arasında tanımlamış
bulunuyor.
LİTVANYA
AVRUPA
ANAYASASI’NI
ONAYLAYAN İLK ÜLKE OLDU
Litvanya, Avrupa Anayasası’nı onaylayan ilk AB
üyesi ülke oldu. Onama kararı, 11 Kasım
tarihinde yapılan Meclis oylamasında, 4 ret ve 3
boş oya karşın 84 kabul oyu ile alındı. Bu
gelişme,
AB
Komisyonu
tarafından
memnuniyetle karşılandı. Litvanya’da Meclis
oylaması öncesinde, Avrupa Anayasası’nın
referanduma sunulması konusunda tartışmalar
olmuş ancak, Litvanya vatandaşlarının AB
üyeliğini önceden oyladığı ve bu nedenle
anayasanın onaylanması gerekmediği sonucuna
varılmıştı.
Avrupa Anayasası’nın yürürlüğe girmesi için tüm
üyelerin kendi ulusal düzenlemeleri çerçevesinde
Meclis oylaması veya referandum yoluyla
anayasal
antlaşma
metnini
onaylamaları
Yeni dönemde üyelerin 25’e çıkması nedeniyle
Komisyon içinde bir uyumsuzluk ortaya çıkacağı
endişesine rağmen Barroso, kendisinden önceki
dönemin tersine daha pratik bir yönetim anlayışı
benimsiyor. Bu yapıda önemli meseleler için bazı
çekirdek gruplar oluşturulacağı ve meselelerin
bu gruplar tarafından ele alınacağı belirtiliyor.
Bu gruplardan biri dış ilişkilerden, diğeri de
ekonomik hedeflerden sorumlu olacak. Yeni
dönemde ayrıca ayrımcılıkla mücadelen sorumlu
bir grup da olacak.
2
gerekiyor. Buna göre, 11 üye ülke referanduma
gidecek. İspanya, 20 Aralık tarihinde anayasayı
referanduma sunan ilk ülke olacak. Öte yandan,
İtalya’nın da onama işlemini en geç yılbaşına
dek gerçekleştirmesi bekleniyor.
düşünüyor.
Komisyon,
erken
yapılacak
hazırlıkların, Euro’ya karşı olan düşünceleri
ortadan kaldırmaya yardımcı olacağını belirtiyor.
Araştırmaya katılanların %48’i Euro hakkında
fazla bilgilerinin olmadığını ve ülkelerinin Euro
bölgesine dahil olduktan sonra daha fazla bilgi
sahibi olabileceklerini belirtiyor. Halk arasında
ankete cevap verenlerin %71’inin temel
endişesi, Euro kullanılmasının fiyatlarda artışa
neden olması.
KOMİSYON GELECEKTE EURO ALANI’NA
KATILACAK AB ÜLKELERİNE ŞİMDİDEN
HAZIRLIK
YAPMALARI
ÇAĞRISINDA
BULUNDU
EPB’nin mevcut üyeleri Euro’nun kabulü ile
dolaşıma çıkması arasında üç yıl geçiş dönemi
yaşadılar. Ancak bu kez, Euro’yu gelecekte kabul
edecek ülkelerin büyük çoğunluğu farklı bir
yaklaşımla,
Euro’ya
geçiş
aşamalarını
hızlandırmayı öngörüyor. Bu tür bir geçiş ise,
başta ticaretle uğraşanlar ve bankacılar olmak
üzere iş dünyasına ve kamu kurumlarına önemli
yük
getirebilecek.
Yeni
para
biriminin
dolaşımında önemli rol oynayan Otomatik Para
Makinaların (ATM) söz konusu ülkelerde
sayısının kısıtlı olması da önemli bir sorun.
Örneğin Euro alanında 2 milyon ATM varken bu
sayı Macaristan’da sadece 22.000. Buna karşın
çok sayıdaki banka şubesinin çalışma saatlerinin
uzatılması ya da hafta sonları da çalışmasının bu
açığın kapatılmasına yardımcı olacağı sanılıyor.
Euro
Alanı’nın
genişlemesi
için
yapılan
hazırlıklara ilişkin ilk yıllık raporunu sunan
Komisyon, yeni üye ülkeler ve İsveç’in Euro’ya
sorunsuz geçebilmeleri için şimdiden hazırlık
çalışmalarına başlamaları gerektiğini belirtti. İlgili
rapor, söz konusu ülkelerde, tek para birimi
hakkında kamuoyu oluşturulmasını hedefliyor.
Komisyon 21 Ekim 2004’de yayımladığı
Maastricht kriterlerinin karşılanmasına ilişkin son
raporunda da Euro alanına dahil olacak hiçbir
ülkenin kriterleri yerine getirmediğini ve
Ekonomik ve Parasal Birliğe (EPB) en erken
2006 ortasında dahil olmalarının mümkün
olabileceğini belirtmişti. Raporda, geçmiş
deneyimler ve gelecekteki üye ülkelerin kendine
özgü durumları nedeniyle özel sektör ve kamu
sektörünün
en
kısa
zamanda
gerekli
düzenlemeleri yapması gerektiği, halen Euro
alanında bulunan 12 ülkenin Euro’ya geçişinin
yaklaşık altı yıl sürdüğü belirtiliyor.
2003 YILI AB İŞSİZLİK ORANLARININ
BÖLGELERE GÖRE BÜYÜK FARKLILIKLAR
GÖSTERDİĞİ AÇIKLANDI
On yeni ülkenin büyük bölümü Euro’ya geçiş için
ulusal programlarını hazırlamış ve ulusal
koordinatörlerini atamış durumda. Estonya,
Litvanya ve Slovenya Euro’yu 2007’de kabul
etmeyi hedeflerken diğer ülkeler daha temkinli
davranarak 2010’a yakın bir tarihte Euro’ya
geçmeyi planlıyor. (Letonya ve Malta 2008,
Slovakya 2008 veya 2009, Polonya 2009, Çek
Cumhuriyeti 2009 veya 2010, Macaristan 2010).
İsveç’te ise hazırlıklar dondurulmuş durumda.
9 Kasım 2004 tarihinde Eurostat tarafından 2003
yılına ait AB işsizlik oranları açıklandı. Buna göre
2003 yılında Avrupa Birliği’nde genel olarak
işsizlik oranı bir önceki yıla kıyasla %8,9’dan
%9,1’e, Euro alanında ise %8,4’den %8,9’a
yükseldi. Ayrıca önümüzdeki döneme ilişkin
yapılan tahminler de işsizlik oranında yakın
gelecekte
kayda
değer
bir
düşüşün
gerçekleşmeyeceğini
gösteriyor.
Nitekim
Komisyon tarafından açıklanan Sonbahar
Dönemi Ekonomik Tahmin raporuna göre 2004
ve 2005 yıllarında işsizlik oranı 2003 yılı
seviyesinde (AB’de %9,1 ve Euro Alanında
%8,9) kalacak. Olası bir düşüş ancak 2006’da
800.000 yeni iş imkanın yaratılmasıyla mümkün
olabilecek.
Eylül 2004 tarihli Eurobarometre araştırmasına
göre bu ülkelerdeki AB vatandaşları Euro’nun
para birimi olarak kabul edilmesiyle yoğun
olarak ilgilenmiyor. Ankete katılanların %50’si
Euro’nun kabul edilmesinden yana, %48’i ise
karşı ya da kayıtsız. Büyük bir çoğunluk, tek
para
biriminin
avantajlar
sağlayacağını
3
2003 yılı işsizlik oranları incelendiğinde, Avrupa
Birliği’ndeki bölgesel farklılıkların fazlalığını göze
çarpıyor. Örneğin 2003 yılında İtalya’nın Bolzano
bölgesinde
işsizlik
oranı
%2
olarak
gerçekleşirken la Reunion Fransız adalarında bu
oran %31,8’e kadar çıkıyor. Avrupa Birliği’ndeki
254 bölgeden 53’ünde işsizlik oranının %4,5’in
(AB ortalamasının yarısı) altında. Buna göre 12
Hollanda bölgesinden 11’i, 9 Avusturya
bölgesinden 8’i, İngiltere’de yer alan 18 ve
İtalya’da yer alan 8 bölgenin yanı sıra G. Kıbrıs
(%4,1) ve Lüksemburg (%3,7) AB ortalamasının
altında işsizlik oranına sahip. İşsizlik oranının en
yüksek olduğu 25 bölgeden 10’u Polonya’da, 5’i
Almanya’da,
4’ü
Fransa’nın
deniz
aşırı
topraklarında, 3’ü İtalya’da, 2’si Slovakya’da ve
geriye kalan 1 tanesi de İspanya’da yer alıyor.
Söz konusu bölgelerdeki işsizlik oranının, AB
ortalamasının iki katından (%18,2’den) fazla
olduğu tespit edildi.
Dönem başkanı Hollanda tarafından yapılan
açıklamada, bu yeni oluşumun Avrupa Birliği’nin,
küresel tehditlerle daha iyi mücadele edebilmesi
açısında önemli olduğu vurgulandı. Yayımlanan
ortak bildiride, bu adım “Birliğin askeri
yeteneklerinin geliştirilme sürecinde yeni bir
safha” olarak nitelendirilirken, kurulacak gücün
Birleşmiş Milletler kontrolündeki harekatlarda,
BM
birlikleri
için
gerekli
altyapının
oluşturulmasında
kullanılabileceği
belirtildi.
Ancak AB Muharebe Grupları, daha ufak çaplı
harekatlarda bağımsız olarak kullanılmak için de
hazır tutulacak.
ON YENİ AB ÜYESİ, ESKİ ÜYELERE GÖRE
DAHA ÇOK DEVLET YARDIMI VERİYOR
Geçtiğimiz dönemde Avrupa Komisyonu’nun
rekabetten sorumlu üyesi olan Mario Monti
görevini devretmeden önce bir açıklama yaparak
yeni üye ülkelerin pazar ekonomisine uyum
sağlarken bir yandan da devlet yardımlarını
kontrol altında tutmak konusunda başarılı
olduklarını belirtti. Monti, AB-15’in de son birkaç
yıldır daha az daha etkili devlet yardımı verilmesi
konusunda ilerleme kaydettiğini ancak tüm üye
ülkelerin Topluluğun rekabet gücünü artırmak
için daha çok çaba harcamaları gerektiğini ifade
etti. Üye ülkelerden, geniş çaplı devlet yardımı
vermekten vazgeçmeleri ve yardımları işletme
bazında ve araştırma ve geliştirme, çevre,
yapısal uyum gibi yatay Topluluk politikalarına
yönlendirmeleri isteniyor.
2003 yılında kadın işsizlerin artış oranında bir
önceki yıla kıyasla düşüş yaşandığı da, Eurostat
verilerinin ortaya koyduğu bir diğer sonuç.
Ancak bölgelere bakıldığında erkek işsizlik
oranına kıyasla kadın işsizlik oranının daha
yüksek seviyede seyrettiği görülüyor. Bu oran
%2,3 ile Avusturya’nın Salzburg bölgesinde en
düşük, %33,3 ile İtalya’nın Calabria bölgesinde
en yüksek olarak belirlendi. Eurostat tarafından
açıklanan veriler 15-24 yaş arasındaki gençlerin
işsizlik oranının da bölgeler arasında önemli
farklılık gösterdiğine işaret ediyor. Buna göre
genç işsizlerin oranı İtalya’nın Campania
bölgesinde %58,4’ü bulurken Avusturya’nın Tirol
bölgesinde %4,5.
Yayımlanan 8. Devlet Yardımları Çizelgesi’ne
göre, on yeni üye ülke 2000 ile 2003 yılları
arasında her yıl için ortalama 6 milyar Euro
devlet yardımı verirken, AB-15 2002 yılında 34
milyar Euro yardımda bulundu. En büyük üç
yeni üye ülkenin verdiği yardımlar söz konusu
tutarın önemli bir kısmını oluşturuyor; Polonya
2,4 milyar Euro, Çek Cumhuriyeti 1,9 milyar
Euro ve Macaristan 0,6 milyar Euro. On yeni üye
ülke 2000 yılında 4 milyar Euro yardım verirken
bu rakam 2003 yılında 8 milyar Euro’ya çıktı.
Ancak bu artışta merkezi ekonomik yapıdan
pazar ekonomisine geçmenin yapısal zorlukları
ve bazı sektörlerin ciddi sıkıntılar yaşaması da
etkili oldu. Çek bankacılık sektörünün 2002
yılında yaşadığı kriz 2,4 milyar Euro’ya, Polonya
AVRUPA BİRLİĞİ ‘MUHAREBE GRUPLARI’
OLUŞTURULUYOR
21
Kasım
2004
tarihinde
Brüksel’de
gerçekleştirilen
AB
Savunma
Bakanları
toplantısında, 2007 yılına kadar 1.000 – 1.500
kişiden oluşan, 13 muharebe grubunun
oluşturulması kararı alındı. Grupların, Birliğe üye
ülkelerin bakanlarının karar alması durumunda,
5-10 gün içinde etkin hale gelmesi ve 6.000 km
uzaklıktaki operasyonlara dahi katılabilmesi
öngörülüyor.
4
kömür sanayiinin yeniden yapılandırılması 3,9
milyar Euro’ya mal oldu. Aynı şekilde, Güney
Kıbrıs’ın uluslararası işletmeler için vergi
kolaylıkları sağlaması ve Malta’nın gemi inşa
sanayiine verdiği destek, tutarın artmasına yol
açtı. Ancak tüm bu yardımlar Katılım
Antlaşması’na
geçiş
düzenlemesi
olarak
koyulmuştu.
Birimi” oluşturulacak. Bu birim öncelikli olarak,
içinde eski Lefkoşa Havaalanı'nın da bulunduğu
bölgedeki 3000 mayını temizleyecek. Rum
kesiminde
yer
alan
mayın
tarlalarının
temizliğinin ardından, Türk tarafında bulunan
mayınların da temizlenmesi gündeme gelecek.
Bu konuda, Türk yetkililer ile müzakereler halen
devam ediyor.
AB-15’de devlet yardımları 2002 yılında
GSYİH’nin %0,4’ü kadarken, yeni üye ülkelerde
bu oran yükseliyor; %1,42. On yeni üye ülke
homojen bir yapı da sergilemiyor. Malta’da
devlet yardımlarının GSYİH’ye oranı %3,9 ve G.
Kıbrıs’da %2,9 iken; Estonya, Litvanya ve
Letonya’da bu oran AB-15’in de altına düşerek
%0,2 olarak gerçekleşmiş.
AVRUPA KONSEYİ BAŞKANLIĞI’NI 2005
MAYIS
AYINA
KADAR
POLONYA
DEVRALDI
Polonya, Avrupa Konseyi (Council of Europe)
Başkanlığı’nı 10 Kasım 2004’de Norveç’den
devraldı. 46 Avrupa ülkesini bir araya getiren ve
Türkiye’nin de 1950 yılından bu yana üyesi
olduğu Konsey’in Başkanlığı’nı alan Polonya
görevi 2005 Mayıs ayına kadar sürdürecek.
Polonya Dışişleri Bakanı aynı tarihte, Bakanlar
Komitesi’ne ülkesinin önceliklerini içeren belgeyi
de sundu. Polonya’nın Başkanlığı’na özellikle 1617 Mayıs’da Varşova’da yapılacak Üye Devletler
Zirvesi damgasını vuracak. Polonya Dışişleri
Bakanı,
Zirve’nin
Avrupa
Konseyi’nin
standartlarını ve temel değerlerini koruma ve
yeni gerekliliklere cevap verme kapasitesini
artıracağını belirtti. Polonya, Avrupa Konseyi’nin
Üçüncü Zirvesi’nin yanı sıra bir de Gençlik
Zirvesi’ne ev sahipliği yapacak.
KIBRIS, AB’NİN DE KATKISIYLA KARA
MAYINLARINDAN TEMİZLENİYOR
Avrupa Birliği’nin 2,5 milyon Euro mali destek
sağlayarak yürürlüğe koyduğu “Gelecek İçin
Ortaklık Programı” çerçevesinde finansmanı
gerçekleştirilen mayın temizleme işlemi, Kıbrıs
adasını ikiye bölen Yeşil Hat’tın geçtiği ara
bölgede düzenlenen bir törenle başladı. Törende
bir konuşma yapan AB G. Kıbrıs Delegasyonu
Başkanı, Büyükelçi Adrian Van Der Meer, Avrupa
Birliği’nin, dünya üzerinde yürütülen mayın
temizleme çabalarına her zaman mali destek
verdiğini ve bu desteğin temel amacının insani
olduğunu belirtti. Kıbrıs’ın hassas bir toprak
parçası olduğunu vurgulayan Van Der Meer,
mayınların temizlenmesinin adadaki durumun
normalleşmesiyle uzlaşma ve barışın kurulması
süreçlerine yardımcı olacağını belirtti. Van Der
Meer konuşmasında, eylemin kişi ve malların
serbest dolaşımı esasına göre Avrupa Birliği’nin
Yeşil Hat politikası ile uyum içinde olduğunun
altını çizdi. Ayrıca bölgede yürütülen çalışmanın,
Birleşmiş Milletler Mayın Eylem ve Etkili İşbirliği
Politikası ve Ottowa Konvansiyonu koşullarını
desteklediğini, bu konuda ilgili tüm yetkililerin
tam bir uyum içinde çalıştığını belirtti.
Polonya, öncelik listesinin başına terörizmle ve
organize suçlarla mücadeleyi koydu. Konuya
ilişkin olarak 16-18 Mart 2005 tarihleri arasında
Varşova’da bir de İçişleri Bakanları Toplantısı
düzenlenecek. Polonya Başkanlığı’nın diğer
öncelikleri arasında ortak hukuk alanının
geliştirilmesi bulunuyor. Bu amaçla Avrupa
Konseyi’nin 50 yıl içinde yürürlüğe koyduğu
200’ün
üzerinde
hukuki
düzenlemenin
ayıklanması öngörülüyor. Polonya Avrupa
Konseyi’nin temel antlaşmalarının gözden
geçirilmesi konusunu da gündeme getirmeye
hazırlanıyor.
Polonya
da
daha
önceki
Başkanlıklar
gibi
Avrupa
İnsan
Hakları
Sözleşmesi’nin hukuki sisteminin etkililiğinin
iyileştirilmesi yönünde çaba sarf etmek niyetinde
olduğunu açıkladı. Polonya ayrıca; hoşgörü ve
çatışmaların
önlenmesine
yönelik
olarak
kültürler arası diyaloğun geliştirilmesine, ayrıca,
yerel demokrasinin ve sınır-ötesi işbirliğinin
geliştirilmesine de yer verileceği belirtildi.
Birleşmiş Milletler Kıbrıs Barış Gücü (UNFICYP)
ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın
(UNDP)
işbirliğiyle
yürütülen
program
çerçevesinde,
her
türlü
mayınsızlaştırma
operasyonundan sorumlu
bir “Mayın Eylem
5

Benzer belgeler