16-30 NİSAN 2006 İKV Bülteni`ne ulaşmak için tıklayınız.

Transkript

16-30 NİSAN 2006 İKV Bülteni`ne ulaşmak için tıklayınız.
İKTİSADİ KALKINMA
VAKFI
16 – 30 Nisan 2006
EĞİTİM VE
BAŞLIYOR
KÜLTÜR
FASLINDA
MÜZAKERELER
Eğitim ve Kültür, Bilim ve Araştırma’dan sonra müzakerelerin
başlayacağı ikinci fasıl olacak.
AB Daimi Temsilciler Komitesi (COREPER) 26 Nisan’da
gerçekleştirdiği toplantıda, taraması tamamlanan ve AB
Komisyonu'nun değerlendirme raporu yayımladığı Eğitim ve
Kültür faslında fiili müzakerelere başlama kararı aldı. Eğitim ve
Kültür, Bilim ve Araştırma faslından sonra fiili müzakerelerin
başlayacağı ikinci fasıl olacak.
COREPER, eğitim ve kültür faslında müzakerelerle ilgili
pozisyon belgesini sunması için Türkiye'ye davet mektubu
gönderilmesini onayladı. COREPER'de bazı ülkelerin davet
mektubunda siyasi kriterlere de atıf yapılmasını istediğini ifade
eden Dönem Başkanı Avusturya'nın AB Daimi Temsilciliği
Sözcüsü Nikola Johannes Donig, tartışmalar sonucunda davet
mektubunda siyasi kriterlerin yer almaması üzerinde uzlaşma
sağlandığını belirtti. Ancak AB’nin, müzakere pozisyonunu
belirleme aşamasında önümüzdeki haftalarda konuyu yeniden
ele alabileceği, dolayısıyla konunun tekrar gündeme
gelebileceği belirtiliyor.
Öte yandan, bazı üye ülkelerin siyasi kriterlere atfın Türkiye'ye
gönderilmeyecek, tek taraflı bir AB belgesinde yer alması
talepleri de kabul görmedi. Donig, eğitim ve kültür faslında fiili
müzakerelerin Avusturya'nın dönem başkanlığı sırasında
başlatılıp başlatılamayacağı konusunda, Türkiye'nin pozisyon
belgesinin ve AB Komisyonu'nun ortak pozisyon belgesi
önerisinin hazırlanma süresinin belirleyici olacağını vurguladı.
AVRUPA
YATIRIM
BANKASI
KOBİ’LERE DESTEĞİNİ ARTIRIYOR
TÜRKİYE’DEKİ
AYB’nin sağlayacağı ve Garanti Bankası tarafından dağıtılacak
kredi ile KOBİ’lere 100 milyon Euro’luk yeni kaynak yaratılması
hedefleniyor.
Adalet, Bulgaristan ve Romanya’nın AB’ye katılım sürecinde en
fazla güçlükle karşılaştığı başlık oldu. Başta organize suç ve
yolsuzlukla mücadele olmak üzere Sofya ve Bükreş’in bu alandaki
eksiklikleri AB yetkilileri tarafından sıklıkla vurgulandı. Söz konusu
eksikliklerden dolayı bu iki ülkenin üyeliklerinin bir yıl ertelenmesi
gündeme geldi.
Bulgaristan ve Romanya, AB’ye öngörülen tarihte üye olsalar dahi
Avrupa Komisyonu’nun konuya ilişkin olarak 16 Mayıs 2006
tarihinde sunacağı raporda katılımdan sonra bu iki ülkenin adalet,
özgürlük
ve
güvenlik
alanında
yaptıkları
reformların
uygulanmasının izlenmesini tavsiye edebileceği belirtiliyor.
Haziran ayında bir araya gelecek AB liderleri katılım tarihi
konusunda son sözü söyleyecekler. Zirve’de, Fransa ve Hollanda
gibi genişlemeye kuşku ile yaklaşan ülkelerin
-önümüzdeki yıl
AB’ye katılmaları halinde- Romanya ve Bulgaristan’a yönelik katı
bir izleme sisteminin uygulanması konusunda ısrarlı olacakları
bekleniyor. Diğer bazı devletlerin ise Bulgaristan ve Romanya’nın
katılım antlaşmalarında yer alan adalet ve içişlerine ilişkin “koruma
önlemi”nin uygulanmasını tercih edebileceği düşünülüyor. Koruma
önlemi, Bükreş ve Romanya’nın bazı politika alanlarına tam olarak
katılmalarının engellenmesine imkan sağlıyor.
Öte yandan, herhangi bir izleme tedbiri veya koruma önleminin
esasen Romanya’dan ziyade Bulgaristan için uygulanması
bekleniyor. Zira Romanya’nın
başta yolsuzlukla mücadele
alanında olmak üzere kaydettiği önemli ilerlemeler memnuniyetle
karşılanırken
Bulgaristan’ın
özellikle
suç
faaliyetlerinin
kovuşturulmasında birikmiş davalara ilişkin daha somut adımlar
atması gerektiği ifade ediliyor.
BELÇİKA BAZI SEKTÖRLERDE İSTİHDAM PİYASASINI
YENİ AB ÜYESİ ÜLKELERE AÇMAYA HAZIRLANIYOR
Belçika, son genişlemede AB üyesi olan ülke işçilerinin serbest
dolaşımına yönelik getirilen kısıtlamaların bazı sektörlerde
kaldırılmasına dair yeni düzenlemeler öngördü. Düzenlemeye
göre, Belçika’daki bölgelerin hangi sektörlerde istihdam ihtiyacı
içinde olduklarına dair bir listeyi hükümete göndermesi gerekiyor.
Avrupa Yatırım Bankası (AYB) Garanti Bankası’nı ortakları
arasına katarak, Türkiye’deki KOBİ’lere yönelik yardımlarını
artırma kararı aldı. Garanti Bankası aracılığıyla dağıtılacak 100
milyon Euro’luk yeni kaynak, üretim ve hizmet sektörlerinin
finansman ihtiyacını karşılamak için kullanacak. Türkiye’de
işletmelerin %99’undan fazlasını KOBİ’ler oluşturuyor. Ticari
bankaların KOBİ’lere kredi imkanları sunmalarının söz konusu
işletmelerin rekabet gücünü artırması bekleniyor.
Bu kapsamda, Brüksel bölgesi, hemşireler, tesisatçılar,
elektrikçiler,
araba
tamircileri,
müteahhitler,
mimarlar,
muhasebeciler ve bilgi işlem uzmanları için ayrıcalıklı bir muamele
yapılması yönünde istekte bulundu. Nisan 2006 sonuna dek
gönderilmesi beklenen listeler ertesinde, belirlenen sektörlerde
çalışan işçiler için ayrıcalıklı çalışma izinleri tesis edilecek ve bu
izinler ilgili sektörün hiçbir ekonomik veya sosyal analizi
yapılmaksızın sadece 5 gün içinde tanzim edilecek.
Garanti Bankası Türkiye’nin üçüncü büyük bankası. Banka,
yakın zamanda Amerikan menşeli General Electric grubuyla
ortaklık yaptı. AYB ise, 2000 yılından bu yana Türkiye’de
KOBİ’leri desteklemek üzere, 17 aracı kurum ortaklığıyla 1
milyar Euro’nun üzerinde kaynak sağladı. AYB kredi desteği
25 milyon Euro’nun altındaki yatırımlara veriliyor.
Bilindiği gibi, Katılım Antlaşması ile, İngiltere, İrlanda ve İsveç
dışındaki AB üyesi ülkelerce 1 Mayıs 2004 tarihinde üye olan
ülkelerden G.Kıbrıs ve Malta haricindeki diğer tüm ülkelerin
vatandaşlarına, istisnaen iki yıl daha uzatılabilecek olan, beş yıllık
bir genel geçiş dönemi uygulanıyor. Bu süreç boyunca, üye ülkeler
işgücü piyasasına girişte Topluluk mevzuatını değil, ulusal
hukuklarını uygulamaya devam ediyor. Ancak Katılım Antlaşması
hükümlerine göre, katılım tarihini takip eden iki yıllık sürenin bitimi
öncesinde Komisyon’un bir rapor hazırlaması ve Konsey’in
Komisyon’un raporunu temel alarak geçici düzenlemelerin işleyişini
gözden geçirmesi gerekmekte. Bu değerlendirme ertesinde ve iki
yıllık süreç tamamlanmadan, mevcut AB ülkeleri, ulusal hukuklarını
yahut varsa ikili anlaşma hükümlerini uygulamaya devam edip
etmeyecekleri yönünde Komisyon’a bildirimde bulunmak
zorundalar. Bildirimde bulunulmaması halinde, Topluluk kuralları
uygulanmaya başlayacak, diğer bir deyişle, istihdam pazarına
girişte koyulan engeller kaldırılacak.
BRÜKSEL, BULGARİSTAN VE ROMANYA’NIN AB’YE
ÖNGÖRÜLEN TARİHTE KATILACAĞININ SİNYALİNİ
VERDİ
Avrupa Komisyonu’nun adalet, özgürlük ve güvenlikten
sorumlu Başkan Yardımcısı Franco Frattini, Bulgaristan ve
Romanya’nın öngörüldüğü gibi Ocak 2007’de Birliğe
katılabileceğinin sinyalini verdi.
İKTİSADİ KALKINMA
VAKFI
16 – 30 Nisan 2006
Öngörülen bu sistem ışığında, AB üyesi ülkelerin 30 Nisan
2006 tarihinde dek halihazırda uygulanan kısıtlamaları kaldırıp
kaldırmayacaklarına karar vermeleri gerekiyor. Şu ana dek,
İngiltere, İrlanda ve İsveç dışında, İspanya, Finlandiya,
Portekiz ve Yunanistan da uygulanan kısıtlamaları kaldırmaya
karar verdi. Buna karşın, Almanya, Avusturya, Danimarka ve
İtalya mevcut politikalarını henüz değiştirmeyeceklerini ve
kısıtlamaları uygulamaya devam edeceklerini ifade etti. Fransa
ve Hollanda ise halen, Belçika gibi, bazı alanlarda
kısıtlamaların kaldırılmasına ilişkin çalışmalarını sürdürüyor.
Avusturya Dönem Başkanlığı Yeni Hizmetler Direktifi üzerinde 30
Haziran’da görev süresinin dolmasından önce nihai anlaşma
sağlamayı planlıyor. Ancak, Bazı Avrupa Parlamentosu üyeleri
nihai uzlaşmanın bu kadar kısa bir süre içinde sağlanmasının
mümkün olmadığını belirterek, direktifin sonbahara kalmasının
daha olası olduğunu ifade ediyorlar. Bu durumda direktif Finlandiya
Dönem Başkanlığı’nın da gündemine girecek.Vakfımızın 16 – 28
Şubat 2006 ve 1 – 15 Nisan 2006 tarihli bültenlerinden tasarının
içeriği ve getirilen değişiklikler hakkında daha detaylı bilgiye
ulaşılabilir.
HOLLANDA İSTİHDAM PİYASASINI YENİ ÜYELERE
AÇMA KARARINI ERTELEDİ
AVRUPA BİRLİĞİ İLE RUSYA ARASINDA
KONUSUNDA GERGİNLİK DEVAM EDİYOR
Hollanda Hükümeti istihdam piyasasını 1 Ocak 2007’de yeni
AB üye ülkeleri vatandaşlarına açma kararını 2006 yılı sonuna
kadar erteledi. Hollanda Parlamentosu, özellikle Polonyalı
göçmenlerin haksız rekabet yaratacağı endişesini dile getirdi.
Eski üye ülkelerin 1 Mayıs’a kadar istihdam piyasalarını açma
ya da açmama kararlarını Avrupa Komisyonu’na bildirmeleri
gerekiyor.
2006 yılının başından itibaren Avrupa Birliği’nin en önemli gündem
maddesini ortak enerji politikası oluşturmakta. Son haftalarda
Rusya ile yaşanan gerginlik de, Birlik tarafından enerji politikası
alanında somut adımların atılması gerektiğini bir kez daha ortaya
koydu. İkili ilişkilerdeki gerginlik, geçtiğimiz haftalarda Gazprom
şirketi
tarafından
Avrupa’da
öngördükleri
faaliyetlerinin
engellenmesi durumunda başka alıcılara yöneleceklerine dair
yapılan açıklamayla başladı. Rusya’nın tekel konumundaki
doğalgaz şirketi Gazprom, İngiltere’de en büyük doğalgaz şirketi
Centrica’yı almayı planlıyordu. Ancak İngiltere’de buna gösterilen
tepki ve satın almanın engellenmesi için gerekirse yasal değişikler
yapabileceği yönündeki açıklamalar üzerine Gazprom, başta
giderek büyüyen Çin pazarı olmak üzere alternatif pazarlara
yönelebileceğini açıkladı. Benzer bir açıklamanın Rusya’nın boru
hattıyla ham petrol dağıtımı yapan Transneft şirketinden gelmesi
ikili ilişkilerindeki gerginliğin artmasına yol açtı.
Hollanda’da mevcut durumda uygulanan kota sisteminde yeni
üye ülke vatandaşları ancak istihdam açığı olan sektörlerde ve
izne tabi olarak çalışabiliyor. Hollanda’nın Hıristiyan Demokrat
Hükümeti kendi kamuoyuna, yeni üye ülkelerden gelecek
işçiler için ek düzenlemeler çıkararak yasadışı istihdamın
önüne geçmeyi taahhüt ediyor.
AVRUPA PARLAMENTOSU KOMİSYON’UN GÖZDEN
GEÇİRİLMİŞ HİZMETLER DİREKTİFİ ÖNERİSİNİ KABUL
ETTİ
Hizmetler alanında Tek Pazar’ın tamamlanması açısından
büyük önem taşıyan taslak, Avusturya Dönem Başkanlığı’nın
en önemli öncelikleri arasında yer alıyor.
Avrupa Anayasası ile birlikte son yıllarda Birliğin ele aldığı en
tartışmalı iki mevzuat tasarısından biri olan Yeni Hizmetler
Direktifi önerisi 19 Nisan’da Parlamento Genel Kurulunda
kabul edildi. Böylece, Lizbon Stratejisi kapsamında hizmetler İç
Pazarının serbestleştirilmesi için en önemli adım olarak kabul
edilen tasarı yasalaşma yolunda bir engeli daha aştı.
İlk olarak İç Pazar’dan sorumlu eski Komisyon üyesi Fritz
Bolkestein’ın kabinesi tarafından hazırlandığı için Bolkestein
Direktifi olarak da anılan tasarı 16 Şubat’ta yayımlanan
Parlamento birinci okuma raporu ile ciddi değişikliklere
uğramıştı. Bunun üzerine Komisyon, 4 Nisan’da Parlamento
değişikliklerini içeren yeni bir tasarı metni yayımladı. 19
Nisan’da toplanan Parlamento Genel Kurulu’nun kabul ettiği
metin ise bu yeni tasarı oldu.
Parlamento tarafından onaylanan Yeni Hizmetler Direktifi
önerisi Avrupa Birliği Konseyi tarafından ele alınacak.
Konsey’in de değiştirilmiş tasarıya onay vermesi durumunda
Parlamento ikinci okuma için tekrar toplanacak. Bu sayede
Yeni Hizmetler Direktifi’nin yıl sonuna dek yasalaşması
mümkün olabilir. İlk aşamada 22 Nisan’da yapılan gayri resmi
Rekabet Konseyi’nde Komisyon’un gözden geçirilmiş Yeni
Hizmetler Direktifi önerisi de ele alındı. İlgili üye ülke
bakanlarının desteğini alan öneri hakkında 29 Mayıs’ta
yapılacak olan Rekabet Konseyi’nde Konsey’in ortak pozisyon
belirlemesi hedefleniyor.
ENERJİ
Yapılan açıklamalarda Avrupa Birliği’nin Rusya’ya enerji alanında
artan bağımlılığına dikkat çekiliyor. Nitekim bugün Fransa,
Almanya ve İtalya’nın kullandığı doğalgazın %30’u ve yeni üye
ülkelerin kullandığı doğalgazın %90’ı Gazprom tarafından
sağlanıyor. Ayrıca Avrupa’nın ham petrol ihtiyacının dörtte biri yine
Rusya tarafından karşılanıyor. Mevcut durumla ilgili olarak
Uluslararası Enerji Ajansı, Avrupa Birliği’nin enerji politikasını
değiştirmesi gerektiğini belirtiyor. Bu yöndeki önerilerden birisi
Norveç Dışişleri Bakanı Jonas Gahr Store tarafından yapıldı. Store
Barents Denizi’nden çıkan petrol ve doğal gazın Avrupa Birliği’nin
ihtiyacına cevap verebileceğini ifade etti.
AB’NİN YENİ SÖZLÜĞÜNDE “İSLAMİ TERÖR” İFADESİ
YER ALMAYACAK
AB yabancı düşmanlığını besleyebilecek bazı ifadeleri resmi
belgelerinde kullanmama yolunda adım atıyor.
Avrupa Birliği, terörü üreten ve besleyen temel kaynakların tespiti
ve terörle mücadele tartışmalarında başvurulacak yeni bir kamusal
iletişim sözlüğü üzerinde çalışmalarını sürdürüyor. AB yetkilileri,
halihazırda kullanılmakta olan terminolojinin gözden geçirilerek
Müslümanları incitebilecek bazı ifadelerin AB sözlüğünden
çıkarılmasına ilişkin bir girişim başlattı.
Danimarka’da bir gazetede yayımlanan Hz. Muhammed
karikatürlerinin yol açtığı kriz nedeni ile çalışmalarına hız verilen ve
dinsel hassasiyetleri göz önünde bulunduran bu yeni sözlükte
‘İslami terör’ ifadesine yer verilmeyecek. Bu doğrultuda, ‘İslami
terör’ yerine İslam dinini suistimal eden teröristlere vurgu yapılması
kararlaştırıldı. Değiştirilmesi düşünülen diğer ifadeler arasında
‘köktendinci’, ‘İslamcı’ ve ‘cihad’ ifadeleri de yer alıyor. Söz konusu
ifadelerin İslam ve terör sözcüklerini yan yana kullanarak arada
organik bir bağ olduğu izlenimi yarattığı ifade ediliyor. Yetkililer, bu
ifadelerin hem Avrupa’daki ırkçı gruplar hem de terör örgütlerince
İKTİSADİ KALKINMA
VAKFI
16 – 30 Nisan 2006
istismar edilerek Müslümanlar arasında radikal eğilimleri
artırdığına dikkati çekti. Ayrıca, bu ifadelerin kullanımının
Avrupa’daki Müslümanları yabancılaştırdığı da belirtildi.
AB’nin Terörle Mücadele Şefi Gijs de Vries, terörün hiçbir dinin
alanına girmediğini vurgulayarak din adına terör eyleminde
bulunanlarla mücadele eden Müsümanları övdü. Yasal
bağlayıcılığı bulunmayan sözlüğün Konsey’in Haziran
Zirvesi’nde AB liderlerine sunulmasının ardından Avrupa
Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu tarafından da
benimsenmesi bekleniyor.
KOMİSYON
GENETİK
OLARAK
DEĞİŞTİRİLMİŞ
ORGANİZMALARA İLİŞKİN DAHA ŞEFFAF KURALLAR
İSTİYOR
AB’nin Genetik Olarak Değiştirilmiş Organizmalara ilişkin
tanıma sistemi yakın tarihte DTÖ kapsamında da gündeme
gelmişti.
AB’nin Genetik olarak Değiştirilmiş Organizmaların (GDO’lar)
piyasaya sürülmesine ilişkin onay kurallarının iyileştirilmesi
hedefleniyor. Mevcut düzende üye devletlerin GDO’lara onay
verilmesi konusunda sıklıkla anlaşmazlığa düşmesi nedeniyle
bu konuda karar verme görevi Komisyon’a kalıyor. Bazı
devletlerin GDO’lara karşı tavrı nedeniyle bu durum
Komisyonun tepki almasına yol açıyor.
Öngörülen yeni sistemde karar alma mekanizması
değiştirilmeyecek; ancak, Komisyon ve üye devletlerin onay
için ihtiyaç duydukları bilimsel veriler daha şeffaf hale
getirilecek. GDO’lara ilişkin AB politikası, ulusal ajanslar ve
Avrupa Gıda Güvenliği Kurumu (EFSA) tarafından yapılan
güvenlik kontrollerini takiben ürün bazında inceleme yapılarak
izin verilmesi usulüne dayanıyor. Üye devletler arasında
anlaşma sağlanamaması durumunda ise, son yetkili merci
Avrupa
Komisyonu.
Komisyon,
EFSA
tavsiyelerine
dayandırdığı kararlarla 2003’den bu yana izin isteyen sekiz
GDO ürünün tamamına onay verdi.
Tavsiyelerini oluşturma aşamasında EFSA’nın ulusal bilim
kuruluşları ve ilgili ajanslardan gelen verileri dikkate almadığı
ve tavsiyelerini sadece onay isteyen üretici firmanın
görüşlerine dayandırdığı yönünde eleştiriler bulunuyordu. Bu
konu ile ilgili olarak Çevreden sorumlu Avrupa Komisyonu
üyesi Stavros Dimas, onay isteyen firmaların Komisyona
verdikleri bilgilerin doğruluğu hakkında şüpheler bulunduğunu
açıklamıştı.
Almanya, Avusturya, Fransa, Lüksemburg ve Yunanistan’ın
başını çektiği bir grup üye devlet onay sürecinin daha şeffaf bir
hale getirilmesini talep ediyordu. Komisyon eleştirileri dikkate
alarak 12 Nisan’da mevcut sistemin şeffaflaştırılacağının
sinyalini verdi. Yeni düzenleme ile onay prosedürü
değiştirilmemesine rağmen, Avrupa Gıda Güvenliği Kurumu
ilgili ulusal ajanslar ile daha fazla işbirliğinde bulunmak ve
tavsiye kararlarını detaylandırmak ile yükümlü olacak.
KOMİSYON,
FİKRİ
MÜLKİYET
İHLALLERİ
İLE
MÜCADELEDE
UYGULANAN
CEZA
HUKUKU
HÜKÜMLERİNİN UYUMLAŞTIRILMASINI ÖNERİYOR
Komisyon, 26 Nisan 2006 tarihinde, fikri mülkiyet ihlalleri ile
mücadele etmek amacıyla ortak ceza hukuku hükümleri
uygulanmasını öngören bir direktif teklifini kabul etti.
Komisyon’un bu girişimi, Avrupa Toplulukları Adalet Divanı’nın
(ATAD) 13 Eylül 2005’te aldığı bir karara dayanıyor. ATAD, söz
konusu kararında, Topluluk hukukunun etkin bir şekilde
uygulanması için gerekli olan ceza hukuku hükümlerinin, Topluluk
hukuku altında değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmişti.
Adalet, özgürlük ve güvenlik konularından sorumlu Komisyon
Başkan Yardımcısı Franco Frattini’ye göre, Komisyon’un önerdiği
yeni hükümler, Avrupa’da taklitçilik ve korsancılık ile mücadelenin
ceza hukuku ile ilgili boyutunu yansıtıyor. Üye devletlerin bu
alandaki ceza hukuku hükümlerinin uyumlaştırılması, ekonomiye
ciddi zararlar veren fikri mülkiyet ihlallerinin engellenmesine
yönelik ortak bir politika izlenebilmesi açısından büyük önem
taşıyor. Taklitçilik ve korsancılık, yenilikçiliği olumsuz yönde
etkilemenin yanı sıra, kamu sağlığı ve güvenliğini de tehdit ediyor.
Ayrıca, günümüzde suç örgütleri giderek fikri mülkiyet alanındaki
ihlallere yoğunlaşıyor. Bunun başlıca nedenleri olarak, bu ihlallerin
çoğu zaman diğer kaçakçılık faaliyetlerinden daha kazançlı olması
ve yaptırımların nispeten az olması veriliyor.
Komisyon’un teklifi, üye devletlerin fikri mülkiyet hakları alanındaki
ceza hukuku hükümlerini uyumlaştırmayı ve taklitçilikle daha etkin
bir şekilde mücadele etmek amacıyla Avrupa’da işbirliğini
güçlendirmeyi hedefliyor. Teklifteki düzenlemeler her türlü fikri
mülkiyet ihlalini kapsıyor. Ticari boyutu olan ve kasıtlı olarak
gerçekleştirilen tüm fikri mülkiyet hakları ihlalleri suç olarak
değerlendiriliyor. İhlalin bir suç örgütü tarafından gerçekleştirildiği
veya sağlık ve güvenliği tehdit ettiği durumlarda, teklifin öngördüğü
asgari mahkumiyet süresi olan dört yıllık hapis cezası uygulanıyor.
Para cezalarının ise duruma göre 100.000 – 300.000 € olması
öngörülüyor. Teklif, üye devletlerin direktif önerisinde belirtilen alt
limitlerden daha ağır cezalar uygulamalarına da izin veriyor.
İTALYA’DA SEÇİMLERİN KESİN SONUCU BELLİ OLDU
Oy oranlarının çok yakın olması nedeniyle seçim sonucu, İtalyan
Yüksek Mahkemesi’nin kararıyla belirlendi.
9-10 Nisan 2006 tarihlerinde yapılan ve tartışmalara yol açan İtalya
genel seçim sonuçları, İtalyan Yüksek Mahkemesi’nin verdiği
kararla kesinleşti. Mahkeme 19 Nisan tarihinde merkez sol
muhalefetinin lideri ve eski Avrupa Komisyonu Başkanı Romano
Prodi’nin genel seçimleri kazandığını onayladı. Temyiz
mahkemesinin söz konusu kararında merkez solun seçimleri,
25.224 oy farkla kazandığı açıklandı.Merkez sol bu sonuçla
Senato’da da 2 koltuk daha fazla kazanmış oldu.
MACARİSTAN’DA
SEÇİLDİ
MERKEZ-SOL
HÜKÜMETİ
YENİDEN
Macaristan’da 23 Nisan’da gerçekleştirilen genel seçimleri
Başbakan Frerenc Gyurcsany liderliğindeki sosyalist-liberal
koalisyon hükümeti kazandı. Oyların toplam % 95.59’unu alan
sosyalist parti MSZP (Macar Sosyalist Parti) ile liberal koalisyon
ortağı SZDSZ (Özgür Demokratlar İttifakı), ulusal parlamento’da
toplam 386 sandalyeden 209’una sahip olurken, ana muhalefet
partisi merkez sağ FIDESZ-MPP (Genç Demokratlar İttifakı –
Yurttaşlar Birliği) 176 sandalyede kaldı. Ferenc Gyurcsany
liderliğindeki sosyalistler, serbest piyasa ve özelleştirmeleri
destekleyen politikalarını güçlü bir sosyal güvenlik sistemi ile
dengelemeyi hedefliyor. AB’nin yeni 10 üyesinden Macaristan’ın
yeni hükümetinin gündemini işsizlikle mücadele, Euro para
birimine geçiş için yapısal reformların gerçekleştirilmesi, sağlık ve
eğitim sistemlerinin yenilenmesi gibi konular oluşturuyor.

Benzer belgeler

Avrupa Birliği nasıl çalışır?

Avrupa Birliği nasıl çalışır? Parlamento birinci okuma raporu ile ciddi değişikliklere uğramıştı. Bunun üzerine Komisyon, 4 Nisan’da Parlamento değişikliklerini içeren yeni bir tasarı metni yayımladı. 19 Nisan’da toplanan Parla...

Detaylı

12-13 aralık 2002

12-13 aralık 2002 Bulgaristan ve Romanya, AB’ye öngörülen tarihte üye olsalar dahi Avrupa Komisyonu’nun konuya ilişkin olarak 16 Mayıs 2006 tarihinde sunacağı raporda katılımdan sonra bu iki ülkenin adalet, özgürlük...

Detaylı