Hafta 12 - LinksRoom e. V.
Transkript
Hafta 12 - LinksRoom e. V.
KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI HEDEFLER Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Hematopoezis sürecini tanımlayabilme, kanın, yapısı, özellikleri ve görevlerini tanımlayabilecek HEMġĠRELĠK BAKIM YÖNETĠMĠ Eritrosit hastalıklarının, klinik belirtileri, tedavi ve prognozlarını bilme ve uygun hemşirelik bakımını planlayabilme ve uygulayabilecek Lökosit hastalıklarının klinik belirtileri, tedavi ve prognozlarını bilme, hastalar için uygun hemşirelik bakımını planlayabilme ve uygulayabilecek Kanama ve pıhtılaşma hastalıklarının klinik belirtileri, tedavi ve prognozlarını bilme, hastalar için uygun hemşirelik bakımını planlayabilme ve uygulayabileceksiniz HAFTA 12 KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI ĠÇĠNDEKĠLER 1. Kanın yapısı ve Tanı ĠĢlemleri 2. 1.1. Kanın yapısı ve fonksiyonları 1.1.1. Eritrositler 1.1.2. Lökositler 1.1.3. Trombositler 1.2. Değerlendirme ve tanı yöntemleri 1.2.1. Hemşirelik öyküsü 1- Lökosit Hastalıkları HemĢirelik Bakımı 1.2.2. FizikveMuayene 1.2.3. Hematolojik testler 1.1. Lökopeni-nötropeni 2. Eritrosit hastalıkları 2.1. Anemiler 2.1.1. Edinsel anemiler 2.1.1.1. Demir eksikliği anemisi 2.1.1.2. Megaloblastik anemi 2.1.1.2.1. Folik asit eksikliği anemisi 2.1.1.2.2. Pernisiyöz anemi 2.1.1.3.Aplastik anemi 2.1.2. Hemolitik anemiler 2.1.2.1. Orak hücreli anemi 2.1.2.2. Talasemi 2.1.2.3. Kalıtsal seferositoz 2.1.2.4. Otoimmün hemolitik anemiler 2.1.2.5. Kalıtsal hemokromatozis 2.2. Anemilerde hemşirelik bakımı Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI 1. Kanın Yapısı ve Tanı ĠĢlemleri Kanın Yapısı ve Fonksiyonları Kan kardiyovasküler sistem içerisinde dolaşan ve çok hücreli organizmalarda birçok yaşamsal fonksiyonu yerine getiren vücudumuzun hayati sıvısıdır. Hematolojik sistem, kanın yapıldığı, kemik iliği ve retiküloendotel (RES) sistemden oluşur. Kan çeşitli şekilli elemanlar ve plazmadan oluşur. Kanın şekilli kısmı üç ana hücresel (eritrositler, lökositler ve trombositler) elemandan oluşan kısmıdır ve total kan volümünün %40-%45'ini oluşturur (Tablo 1). Plazma kanın %55'i kadarını oluşturur. Normalde kan elemanlarının yapımı ve yıkımı sürekli bir denge içindedir. Kanın şekilli elemanlarının büyük bir kısmının yaşam süresi çok kısa olduğundan ve beden hücrelerinin beslenmesinin devamlılığının sağlanabilmesi için bu hücrelerin devamlı yenilenmeleri gerekir. Bu sürece "hemotopoezis-kan yapımı" denir. Hemotopoezis öncelikle kemik iliğinde yapılır. Tablo 1. Tam kan sayımı normal değerleri Kadın Erkek Eritrosit (mm3 ) 4.0-5.0 milyon 4 8-5.5 milyon Hemoglobin (g/dL) 12-15.5 13-16.5 Homotokrit (%) 37- 45 40- 45 Lokosit (mm3) 5000-10000 4000- 9000 Trombosit (mm3) 140000- 400000 150000- 450000 Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI Kanın görevleri Kan oksijeni akciğerlerden alıp hücrelere taşır, Dokulardan metabolik atıkları ve C02'i vücuttan atılmak üzere böbreklere, deri ve akciğerlere taşır, Gastrointestinal sistemden emilen besi maddelerini hücrelere taşır, Endokrin bezlerde üretilen hormonları ve diğer kimyasal maddeleri vücutta kullanılacak yerlere taşır, Kan lökosit ve antikorları enfeksiyonun bulunduğu yerlere taşıyarak vücudu tehlikeli mikroorganizmalardan korur, Hemostazis yoluyla kanamayı durdurur, Vücut ısısını düzenler Kanın özellikleri Rengi: Arteryel kan eritrosit içinde hemoglobine bağlı oksijenden dolayı parlak kırmızıdır. Venöz kan oksijen miktarı daha az olduğu için koyu kırmızıdır. Viskozitesi: Kan suya göre üç-dört kez daha fazla yoğundur ve kanın özgül ağırlığı 1.048-1.066 arasındadır. pH: Kan hafif alkalendir. pH 7.35-7.45 arasındadır (nötr pH 7.0'dır). Kan volümü: İnsanda vücut ağırlığının %7-10'unu oluşturur ve 70 kg ağırlıkta bir insanda yaklaşık 5-6 litre kadar kan bulunur. Hematopoezis (Kan Ģekilli elemanlarının yapımı) Hematopoez, periferik kan hücrelerinin, kemik iliğinde üretilmesi işlemidir. Kan Hematopoezis insan embriyosunun gelişiminin erken evrelerinde başlar, önce göbek Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI kordonunda, sonra karaciğerde ve sonunda kemik iliği, dalak ve lenf düğümlerinde yapılır. Kemik iliği Çocuklarda aktif kemik iliği uzun kemiklerin başlarında, fetüste karaciğer ve dalakta bulunur. Yetişkinde kan hücreleri kemik iliğinde yapılır, ancak aktif kemik iliği seçilmiş kemik bölgeleri ile sınırlıdır. Bu bölgeler, uzun kemiklerin uçları, baş ve pelvisteki yassı kemikler, kaburgalar omurga cisimleridir. Eritrositler Eritrositler, bikonkav, disk şeklinde, ortalama çapları yaklaşık 7.8 mikrometre ve kalınlıklarıda 2.5 mikron olan çekirdeksiz küçük hücrelerdir. Eritrositlerin şekli, kapillerden geçerken belirgin olarak değişebilir. Gerçekte alyuvarlar kese gibidirler ve hemen her şekle değişebilirler. Fonksiyonu: Eritrositlerin asıl işlevi akciğerlerden dokulara oksijeni ileten hemoglobini taşımaktır. Kan dolaşımıyla, eritrositler akciğerden aldıkları oksijeni kapiller damarlardan geçerek hücre içine taşırlar, hücrelerde oluşan karbondioksitide alıp akciğerlere götürürler. Havadaki oksijen oranının büyük oranda azaldığı çok yüksek yerlerde, dokularda yetersiz oksijen taşınır ve alyuvar yapımı belirgin olarak artar. Alyuvar üretim hızını kontrol eden, kandaki alyuvar yoğunluğu değil, dokunun oksijen gereksinimine göre taşınan oksijen miktarıdır. Ayrıca eritrosit içindeki hemoglobin mükemmel bir asit-baz tamponudur. Eritrositler bütün kanın tampon gücünün %50’sinde sorumludur. Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI Sayısı: Kandaki eritrosit konsantrasyonu; normalde eritrosit sayısı erkekte 4.8-5.5 mil/mm3, kadında 4-5 mil/mm3'dür. Total kandaki hemoglobin miktarı erkeklerde 16gr/dl, kadında ortalama 14gr/dl’dir. Eritrositlerin üretimi: Embriyojenik yaşamın ilk haftalarında ilkel, çekirdekli alyuvarlar vitellüs kesesinde üretilir. Gebeliğin ikinci trimesteri sırasında dalakta ve lenf düğümlerinde de önemli miktarda eritrosit yapımı olmakla beraber eritrositlerin üretildiği esas organ karaciğerdir. Gebeliğin son ayında ve doğumdan sonra ise alyuvarlar tümüyle kemik iliğinde yapılır. Eritrositlerin üretimini etkileyen esas faktör eritropoetin hormonudur. Eritropoietinin %90'ı böbreklerde %10'u da karaciğerde yapılır. Eritropoetin salgısı, arter kanındaki O2 miktarına göre ayarlanır. Oksijeni düşük ortamda eritropoietinin yapımı artar. Eritropoietin yokluğunda kemik iliğinde az sayıda eritrosit yapılır. Diğer yandan eritrosit yapımında bazı vitaminlerede gereksinim vardır. Eritrositlerin son olgunlaşmalarında Vitamin B-12 ve folik asit özellikle önemlidir. Her ikisi de DNA temel yapı taşlarından biridir. İkisinden biri olmayınca DNA azalır, olgunlaşma ve bölünme gerçekleşmez, sonuçta dayanıksız ve yaşam süresi kısa eritrositler folik asit ve vitamin B12 eksikliği megaloblastik anemiye neden olur. Eritrositlerin yaşam zinciri ve normal yıkılışı: Eritrositlerin yaşam süresi 120 gündür. Eritrositler dalakta ve RES'in diğer kısımlarında parçalanınca hemoglobin açığa çıkar ve boş membran (gost hücreler) karaciğerde, dalakta, lenf nodlarında ve kemik iliğinde makrofajlar tarafından ortadan kaldırılır. Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI Lökositler Yabancı maddelere karşı koyan vücudun savunma sistemlerinin hareketli ünitelerine lökosit denir. Lökositler eritrositlerden daha büyük, az sayıda ve çekirdekli hücrelerdir. Lökositler, granülosit ve agranülosit olmak üzere iki ana gruba ayrılır. Total lökosit sayısı 5000-10000 mm3'tür. Granülositler Lökositlerin en genç olanıdır. Granülositler, kemik iliğinde şekillenir, nötrofil, eozinofil ve bazofil olmak üzere üçe ayrılırlar. Eozinofiller fagositoz yönünden zayıftır. Fagosite edilemeyecek kadar büyük olan parazitlere saldırır ve onları öldürürler. Periferik kanda total kanın %3'ünden az bulunur. Alerjik durumlarda sayısal olarak artar. Bazofiller histamin ve heparin taşırlar. Erken tip aşırı duyarlılık reaksiyonlarında rolleri vardır. Nötrofiller; total lökositlerin %60-70’ini oluştururlar. Bakterial enfeksiyonlara karşı vücüdun ilk savunma hattıdırlar. Olgunlaşmamış nötrofillerin %90'ı vücutta herhangi bir enfeksiyon geliştiğinde bu hücreleri hızla enfeksiyon bölgesine yollayabilmesi için kemik iliğinde depolanmış olarak kalır. Agranülositler Agranülositler: 2 tipi vardır. 1. Monositler, 2. Lenfositler. 1. Monositler: Tüm lökosîtlerin yaklaşık %4-5'ini oluşturur. Monositler kemik iliğinde yapılır. Dolaşımda yaklaşık 72 saat kalır ve makrofaj'a dönüşür. Makrofajlar, özellikle dalak, karaciğerin Kupffer hücrelerinde, periton ve akciğer alveollerinde aktiftir. 2. Lenfositler: Bağışıklık sisteminin anahtar yapı taşlarıdır. İki ana gruba ayrılırlar. Bir grup lenfosit timusta yapımı programlanmış olup, bunlara T Lenfosit ya da Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI T hücresi denir. Diğer bir grup lenfosit kemik iliğinde yapılır ve bunlara da B Lenfosit denir. Vücutta lenfositler tarafından tanımlanan fazla sayıda farklı antijenler vardır. Lenfositlerin antijen tanıma yeteneğinin doğal olduğu ve antijenle karşılaşmadan geliştiği bilinmektedir. Kök hücreler minyonlarca farklı T ve B lenfositlerine dönüşürler ve bunların her biri farklı antijeni tanıma yeteneğine sahiptir. Trombositler Trombositler yuvarlak ya da oval, 1-4 mikron çapında küçük disklerdir. Trombositler kemik iliğinde megakaryositlerden oluşur ve trombositlerin kemik iliğindeki yapımı trombopoietin hormonu tarafından düzenlenir. Dolaşımdaki kanda 150.000- 500.000 mm3 arasında bulunurlar ve yaşam süreleri 7 ile 10 gündür. Trombositlerin temel görevi kanamayı kontrol etmektir. Trombositler kanda serbest halde inaktif olarak kan damarları endotelinde, damar bütünlüğünü sağlamak için bulunur . Plazma Kandan hücresel elemanlar alındıktan sonra geri kalan sıvı kısımına plazma denir. Kanın yaklaşık % 55’ i plazmadır. Plazmanın %90'nından fazlası sudur. Kalan kısmı da plazma proteinleri, pıhtılaşma faktörleri ve az miktarda gıda maddeleri, enzimler, atık ürünler ve gazlar gibi diğer maddelerden oluşur. Plazma Proteinleri Plazma proteinleri 3 gruba ayrılır. Albumin, globulin ve fbronojenlerdir. Globulinler; alfa, beta ve gama globulinlere ayrılır. Plazma proteinlerinin homeostatik fonksiyonlarından biri de kan hacmini korumaktır. Albuminler; vasküler sistemde sıvı dengesinin sürdürülmesinde özellikle Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI önemlidir. Fibrinojen kanın pıhtılaşmasının son kademesinde gerekli olan bir proteindir. . Globulinler; alfa, beta ve gama globulinlere ayrılır. PıhtılaĢma Mekanizması (Hemostazis) Hasarlanmış kan damarlarının duvarlarında pıhtı oluşumu ve kan kaybının önlenmesine hemostaz denir. Kan ve dokuların pıhtılaşmasını etkileyen 50’den fazla önemli madde bulunmuştur. Bunların bazıları pıhtılaşmayı sağlar, bunlara prokoagülan denir, diğerleri pıhtılaşmayı inhibe ederler, bunlara ise antikoagülan denmektedir. Kan damarı yırtıldığı ya da zedelendiği zaman, kanın yırtılan damar düzeyine değmesi ile hemostazis süreci başlar. Primer hemostasiz sürecinde, vasküler spazm; damar duvarı kesilince damarın düz kaslarının kontraksiyonunu tetikler. Bu lokal damar spazmı dakikalar ya da saatler sürebilir ve bu süre içinde trombosit tıkacı oluşumu ve kan pıhtılaşması gelişir Damar yırtıldıktan 3-6 dakika sonra (yırtık çok geniş değilse), açıklığın tümü ya da damarın yırtılan ucu pıhtı ile dolar. 20 dakika-1 saat sonra, pıhtı büzüşür (rekrakte olur) PıhtılaĢma Faktörleri Pıhtılaşma işleminde plazma proteinleri ve özellikle beta-globulinler rol oynar Pıhtılaşma süreci dışarıdan verilen maddeler ile engellenebilir. Örneğin; heparin, trombinden, fibrinojen açığa çıkmasını etkileyerek fibrin oluşumunu önler. Pıhtılaşma faktörlerinden II, VII, IX ve X ise karaciğerde sentezlenir. Bunların sentezi için K vitaminine gereksinim vardır. Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI Kan Grupları İnsan eritrositlerinin zarları bir grup kan grup kan grubu antijeni içermekte olup bunlara aglütinojenler adı verilir. Bunların en iyi bilinenleri A ve B antijenleridir. İnsan kan grupları, bu aglütinojen denilen kimyasal maddenin bulunup bulunmamasına göre dört ana gruba ayrılır: A, B, AB ve 0. içinde A ya da B aglütinojenlerinin ikisinin de bulunmadığı durumda kan grubu "0"'dır. Sadece A aglütinojeni varsa "A" grubu, sadece B aglütinojeni varsa "B" grubu, hem "A" hem de "B" aglütinojeni varsa "AB" grubu olarak tanımlanır. Bu kan grupları, ana ve babadan geçen eritrositlerdeki antijen ve serumda bulunan antikorlara göre sınıflandırılır. Bireyin kan grubu hayatı boyunca aynı kalır. Kan gruplarının plazmadaki antikorları: Kan Grubu Plazmadaki Antikorları Plazmanın aglütüne ettiği (aglütininler) eritrosit tipi 0 Anti A ve Anti B A, B, AB A Anti-B B, AB A Anti-A A, AB AB Hiçbiri Hiçbiri A antijeni bulunan kan B antijeni bulunan bir kimsenin kanına veirldiği azamn A kanı B kanı tarafından yabancı kabul edilir. Antikorlar antijen ile birleşerek yığılmalar meydana getirirler, bu yığılmaya aglutinasyon adı verilir. Aglutine olan kan kılcal damarları tıkıyarak ölüme sebep olur. Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI Rh Faktörü Rh faktörü tek bir antijen olmayıp bir grup antijene verilen addır. İnsanların bazılarında bu faktör vardır, bazılarında ise yoktur. Rh faktörünün bulunmasına göre Rh (+) ve bulunmamasına göre Rh (-) olarak iki gruba ayrılır. Rh negatif olan bir kişiye Rh pozitif kan verilirse, eritrositlerde bulunan Rh faktörü, Rh negatif kan tarafından yabancı (antijen) olarak kabul edilir. Daha sonra bu antijenlere karşı antikorlar oluşturarak onları yok etmeye çalışır. Rh faktörü en çok hamilelikte önem kazanır. Kanı Rh pozitif olan bir erkekle Rh negatif olan kadın evlendiğinde doğan bebek büyük bir olasılıkla babanın Rh faktörünü alır. Anne ile bebek kanı karşılaştığında anne kanı, çocuğun kanını yabancı kabul ederek antikor yapımına başlar. Antikor yapımı zaman aldığından ilk çocuk sağlam doğar. İkinci ve üçüncü çocuklarda annenin kanında daha önceden yapılan antikorlar bulunduğundan, bebek daha doğmadan göbek bağı yolu ile anne kanındaki antikorlar bebeğin kanına geçerek orada yıkım işlemini sürdürür. Bu durumda bebek anne karnında ölebilir ve buna "eritroblastozis fetalis" denir. Eğer bebek sağ olarak doğarsa hemen kan değiştirme işlemine başlanır. Bebeğe kendi kan grubundan Rh negatif kan verilir. Verilen kan normal olarak zamanla dalak tarafından yok edilirken kemik iliğinde yapılan kan onun yerini alır ve bebek sağlığına kavuşur. Rh negatif bir insanda Rh pozitif kana karşı ya da bebek kanına karşı antikor yapımını engelleyecek immune globulin (RhoD) bulunmuştur. Böylece kişiye immun globulin verilerek doğacak kötü sonuçlar engellenebilir. Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI Hematolojik Hastalıklarda Değerlendirme ve Tanı ĠĢlemleri Hemotolojik sorunu olan bir hastanın değerlendirilmesinde, öykü, gözlem ve tanı işlemleri önemlidir. Öykü Alma Hastalığına ilişkin semptomlar sorulur. Özellikle bitkinlik, egzersizi tolere etme durumu, çarpıntı, nefes darlığı gibi sorunların olup olmadığı araştırılır. Özgeçmişinde peptik ülser, kan kaybı, böbrek hastalığı, tiroid hastalığı (radyoaktif iyot tedavisi), sarılık, karaciğer hastalığı olup olmadığı aldığı ilaçlar sorulur. Ailede kalıtsal olan anemi türleri hakkında bilgi toplanır. Beslenme düzeyi araştırılır. Hastanın deri ve mukozası değerlendirilir. Hemoglobin eksikliği ile ilgili soluktuk ayrıca sarılık, skleraların rengine bakılır. Cilt ve mukoza kanama yönünden izlenir, peteşi (toplu iğne başı büyüklükte kanama) ve ekimoz yönünden değerlendirilir. Tanı Testleri -Laboratuar Testleri -Kemik iliği aspirasyonu Laboratuar Testleri; En çok kullanılan tam kan sayımı ve periferik yaymadır. Tam kan sayımı kandaki eritrosit, lökosit, trombosit, hemoglobin ve hemotokrit hakkında bilgi verir. Periferik yaymada eritrosit ve lökosit morfolojisi ve trombosit miktarı değerlendirilir. Eritrositlerin ve trombositlerin şekli ve görünümü, lökositlerin gerçek görünümü hemotolojik sorunun tanımlanmasında yararlı bilgi verir. Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI Eritrosit sayımı: 1 mm3 kandaki eritrosit sayısının belirlenmesi işlemidir. Normalde 1 mm3 kandaki eritrosit sayısı erkeklerde 4.800.000-5.500.000, kadınlarda ise 4.000.000-5.000.000 arasındadır. Hemoglobin: Eritrositlerdeki hemoglobin düzeyi erkeklerde 100 ml kanda 1316.5 gr, kadınlarda ise 12-15.5 gr'dır. Hematokrit: Kanın şekilli elemanlarının, plazmaya oranına hematokrit değeri denir. Bu değer normalde erkeklerde 100 ml. kan için 40-45, kadınlarda ise 37-45 arasında değişebilir. Lökosit sayımı: Bu test 1 mm3 kandaki lökosit sayısını belirler. Normalde 1 mm3 kanda kadında 5.000-10.000, erkekte 4.000-9.000 arasında lökosit bulunur. Eğer lökosit değeri 10.000'in üzerinde ise lökositoz, 5.000'in altında ise lökopeni olarak adlandırılır. Plazmanın rengi ve serum bilirubini: Bu test için plazmanın rengine bakılır ve ayrıca bilirubin tayini yapılır. Serum bilirubin değerleri normalde direkt bilirubin için 0.1-0.3 mg/d indirekt bilirubin için 0.2-0.8 mg/dl'dir. Total bilirubin için ise 0.1-1.0 mg/dl'dir. Retikülosit sayımı: Kemik iliğinden kana verilen retikülositlerin sayısını verir. Normalde 1 mm3 kandaki retikülosit sayısı 25.000-75.000 arasında değişmektedir ya da total eritrosit sayısının %1-2'si kadardır. Kemik iliği aspirasyonu: Bu tetkik işlemi aplastik anemi, lösemiler, pernisiyöz anemi, trombositopeni gibi hastalıkların tanısında kullanılır. Bu işlem için alınacak olan kemik iliği örneği posterior ilyak kemik, sternum veya vertebraların spinal çıkıntılarından alınır. İşlem hekim tarafından gerçekleştirilir. İşlem öncesi hastanın hazırlığı: Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI Hastaya işlemin amacı, ilikten küçük bir parça alınacağı ve tetkik için laboratuvara gönderileceği açıklanır. Hastanın soruları yanıtlanır. Hasta çok endişeli ve huzursuz ise hekim istemiyle sedatif verilir. Hastaya işlemin yapılacağı bölgeye göre uygun pozisyon verilir. Aspirasyonun yapılacağı bölge aseptik teknikle temizlenerek steril örtüyle örtülür. Lokal anestezi için gerekli materyal hazırlanır ve işlem sırasında hekime yardım edilir. Kemik iliği aspirasyonu özel, kalın ve kısa iğnelerle yapılır. Bu material, lam üzerine yayılarak kurutulur, kan yayması gibi boyanarak mikroskop altında incelenir. Kemik iliği aspirasyonu ağrılı bir işlemdir. Çünkü işlem sırasında deri, deri altı ve periost tabakaları anestezi ile hissiz hale getirilebildiği halde ilik boşluğu duyarsızlaştırılamamaktadır. Böylece iliğin aspirasyonu sırasında hasta orta dereceli akut bir ağrı hisseder. İşlem sonrası hastanın bakımı: Aspirasyonun yapıldığı yerde kanama olabilir. Bu nedenle bölgenin konrol edilmesi ve bölgeye buz paketiyle birlikte hafif basınç uygulanması gerekebilir. Alınan materyal hemen etiketlenerek laboratuara gönderilir. Hastanın ağrısını azaltmak için hekim istemine göre ağrı kesici verilebilir. Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI Bölge enfeksiyon belirtileri (lokal, hassasiyet, eritem, ısı) yönünden işlemden sonra 2-3 gün izlenmelidir. Enfeksiyon varsa, hekime bildirilmelidir. Eritrosit frajilite testi: Eritrositlerin %35-%85 arasındaki salin solüsyonlarının hangisinde daha frajil gelip parçalandığına bakılmasıdır. Frajil hemolitik anemilerde normal, obstrüktif sarılıktata düşüktür. Eritrositlerin yaşam sürelerinin belirlenmesi: Bu test anemilerin teşhisinde kullanılır. Hastadan heparinli enjektör ile 25 ml venöz kan alınarak chromium -51'in eritrositler tarafından tutulması için, 30 dakika kadar bekletildikten sonra, kan tekrar hastaya IV yolla enjekte edilir, 24 saat beklenir. Bu süre içinde chromium -51'i tutan eritrositler dolaşıma katılırlar. 24 saat sonra hastadan tekrar 10 ml kan örneği alınarak, radyoaktivite ve hematokrlti belirlenir. Bu değerler, daha sonra alınacak kan örneklerinin radyoaktivite ve hematokrltlerini karşılaştırmak için temel oluşturur. Bundan sonra yaklaşık olarak iki hafta süreyle, her iki üç günde bir, 10 ml. kan alınarak kalan radyoaktif eritrositler yönünden değerlendirilir. Bu değerlendirme yapılırken, ilk alınan kan örneğinin değerleri esas alınır. Chromium -51'in kandan kaybolması için geçen süre, hemolitik sürecin uzunluk ve hızına ilişkin bilgi verir.(Leman birol, güler öz) Coomb's testi: Kandaki antijen-antikor reaksiyonunu, hemolitik anemilerin değişik şekilleri arasındaki farklılıkları ve bebeklerde Rh uyuşmazlığı olup olmadığını belirlemek için kullanılır. Direkt Coomb's Testi: Eritrositler için antikor gelişip gelişmediğini test etmek amacıyla kullanılır. Genellikle, olası bir eritroblastozis fetalisin neden olacağı hemolitik anemiye tanı koymak için, göbek kordonundan alınan kan kullanılır. Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI Indlrekt Coomb's testi: Alerjik kişilerde kan transfüzyonunda, serumda eritrosit antijenlerine karşı geliştirilen antikorları tanımak amacıyla kullanılır. Urobilinojen testi: İdrar ve dışkıda ürobilinojen atılımını belirleyen testtir. Normalde urobilinojenin %99'u dışkıyla, %1'ı ise idrarla atılır. Hemolitik anemilerde, idrar ve dışkıyla atılan urobilinojen miktarı artar. Test için hastanın 24 saatlik idrarı toplanır ve laboratuara gönderilir.(güler öz) Demir düzeyi ve total demir bağlama kapasitesi testi: Besinlerle alınan demir (Fe+3) üç değerlidir. Bu demir, Fe+2'ye yani iki değerli demire indirgenerek ince bağırsaklardan absorbe olur. Demir ince bağırsaklardan emildikten sonra hızla kan plazmasındaki bir beta globulin olan apotransferin ile birleşerek transferini oluşturur. Transferrin kemik iliğine taşınarak hemoglobin yapımında kullanılır. Serumdaki demir, plazmada transferine çevrilen demir miktarıdır. Direkt olarak ölçülen transferin miktarına total demir bağlama kapasitesi denir. Serum demiri 60-190 mg/dl, total demir bağlama kapasitesi: 250-420 mg/dl dir. Eritrosit indeksleri: Hemoglobin, hematokrit ve eritrosit sayımı sonuçları kullanılır. Hesaplanan ortalama eritrosit hacmi değeri, normalde 80-95 m3 arasındadır. Kanama zamanı: Hemostazisle birlikte olan vasküler ve trombosit faktörlerini değerlendirilmesidir. Yaralanmalarda görülen ilk hemostatik mekanizma zedelenmiş damarın vazokonstrüksiyonudur. Daha sonra trombositler bu sahaya yapışarak delik üzerinde bir plak oluştururlar. Bu süreçte bir yetersizlik olursa, kanama zamanı uzar. Kanama zamanı, normalde 3-6 dakika arasındadır. Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI Pıhtılaşma zamanı: Pıhtılaşma zamanını belirlemek için kan, kimyasal bakımdan temiz bir tüpe konur, her 30 saniyede bir yana eğilerek pıhtılaşıp pıhtılaşmadığı kontrol edilir. Bu yöntemle pıhtılaşma zamanı, 3-8 dakika arasında bulunur. Protrombin zamanı: Kan, oksalatlı tüpe alınır. Amaç, protrombinin trombine çevrilmesini önlemektir. Sonra oksalatlı kana anide çok miktarda kalsiyum iyonu ve doku ekstresi eklenir. Kalsiyum iyonları oksalatı nötralize der. Doku ekstresi protrombini trombine dönüştürür. Kalsiyum ve doku ekstresi eklendikten sonra kanın pıhtılaşmasına kadar geçen süreye protrombin zamanı denir. Normal süre 12 saniyedir. Hemoglobin elektroforezi: Hemoglobin tiplerinin yüzdelerini ayrıştırarak anormal tipte hemoglobin olup olmadığını belirlemede kullanılan testtir. En yaygı hemoglobin tipleri HbA1,HbA2, HbF, HbC ve HbS’dir.(güler öz) Periferik yayma: Parmak ucunda alınan bir damla kan lam üzerine konur. Boyanır, mikroskopta kan hücrelerinin şekil ve özelliklerine bakılır. Trombosit sayımı: Pıhtılaşma mekanizmasında rol oynayan trombositler 1 mm3 kanda, 150.000-400.000 arasında bulunur. Trombositlerin azalması trombositopeni olarak adlandırılır. 2. Eritrosit hastalıkları Anemiler Tanım: Anemi ertirosit kitlesinin veya eritrosit hemoglobin içeriğinin doku oksijen gereksiminin belirlediği fizyolojik miktarın altına düşmesidir. Erişkin erkekte Hb değerinin 14gr/dl’nin, kadında 12gr/dl’nin, hamilelerde ise 11gr/dl’nin altında olması anemi olarak tanımlanır. Anemi genellikle kendisi bir hastalık değil, sıklıkla altta yatan bir hastalığın semptomu olarak kabul edilmektedir. Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI Etiyoloji Fazla kan kaybı, eritrosit yapım eksikliği ve anormallikleri, eritrositlerin aşırı tahribi gibi nedenler olabilir. Anemilerin etiyolojik faktörlerine göre sınıflandırılması Tablo 2’de verilmiştir. Anemiler eritrositlerin morfolojik görünümlerine göre, [1)Mikrositer, 2) Normositer, 3) Makrositer] yada patolojinin nedenine göre, [ 1) hipoproliferatif 2) eritrosit olgunlaşma bozuklukları, 3) hiperproliferatif ] sınıflandırılır. Tablo 2. Anemilerin Sınıflandırılması A. Edinsel Anemiler Eritrosit üretiminin azalması sonucu gelişen anemiler Eritrosit üretimi için gerekli olan faktör eksikliği sonucu gelişen anemiler Demîr eksikliği anemisi B12 vitamini ve foitk asit (megaloblasök) eksikliği sonucu gelişen anemiler Pernisiyöz anemi B12 vitamini eksikliği sonucu gelişen diğer anemiler Kemik iliği yetmezliği anemileri Ablastik anemi B. Hemolitik Anemiler Eritrositlerin aşırı yıkımı sonucu gelişen anemiler Travma nedeniyle hemoliz İlaçlar ve kimyasal ajanların neden olduğu hemoliz (toksîk hemolitik anemi) Enfeksiyon ajanlarının neden olduğu hemoliz Sistemik hastalıkların neden olduğu hemoliz (sekonder hemolitik anemi) Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI İzoimmün hemalitik reaksiyonların neden olduğu hemoliz Otoimmün hemolitik reaksiyonların neden olduğu hemoliz Paraksismal hemoglobinüriler Sekonder anemiler C. Hemorajik Anemiler Akut hemorajik anemi Kronik hemorajik anemi D. Konjenital Anemiler Hemoglobinopatiler Orak hücreli anemi Talasemi İntrinsik eritrosit defektleri nedeniyle hemolifik anemiler Glikoz-6 fosfat dehidrogenez (G6PD) yetersizliği Kalıtsal sferosîtozis Belirti ve bulgular Anemide görülen belirtilerin şiddeti, geliştiği süreye aneminin ciddiyetine, hastanın yaşına ve hastada var olan diğer tıbbi sorunlara göre değişir. Anemide ki belirtilerin en önemli nedeni doku hipoksisidir. - Hafif derece anemiler (Hb 10 ile 14 g/dl arasında) her hangi bir belirtiye neden olmayabilir. Belirtiler gelişirse, genellikle altta yatan hastalığa bağlı veya ağır egzersize yanıt olarak ortaya çıkar. Bu belirtiler arasında çarpıntı, nefes darlığı ve aşırı terleme bulunur. Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI - Orta derecede anemiler (Hb 6 ile 10 g/dl arasında) yalnızca hareketle değil dinlenme halinde de kardiyopulmoner belirtiler gözlenebilir. - Derin anemisi (Hb <6 g/dl) olan hastalarda birden fazla organ sistemini ilgilendiren pek çok klinik belirti bulunur. Anemi de diğer sistemlere ilişkin belirtiler de görülür. Hastalarda ciddi boyutta çarpıntı, soğuğa karşı hassasiyet, iştah kaybı, fazla terleme, baş dönmesi, göz kararması, baş ağrısı olabilir. Anemili hastaların fizik muayene bulguları solukluk, taşikardi, apeks ve sternum sol kenarı boyunca duyulan sistolik üfürüm ve genişlemiş nabız basıncıdır. Anemi de diğer sistemlere ilişkin belirtiler de görülür. Cilt: Soluk (özellikle avuç içi, tırnak yatakları, konkjoktiva ve ağız çevresi), yara iyileşmesinde gecikme, ağız ve dilde yara, sarılık ve soğuğa duyarlılık vardır. Solunum: Nefes darlığı, zorlu solunum, ortopne olabilir. Kardiyovasküler: Palpitasyon, anjina, taşikar-di, kardiyomegali, taşipne, yorgunluk ve halsizlik Gastrointestinal: Dilde kırmızılık, anoreksi, bulantı, toprak yeme (pika), koyu renk gaita, kabızlık, diyare, hemoroid, hematemez, kilo kaybı Üriner sistem: Hematüri Üreme sistemi: Menstrual düzensizlik, libido kaybı, impotans Nörolojik: Baş ağrısı, baş dönmesi, sternum bölgesinde hassasiyet, uyuşukluk, ekstremiteler-de titreme, huzursuzluk, paralizi Genel: Kronik, yorgun, keyifsiz. Tedavi Aneminin tedavisinin temel amacı, aneminin nedenini kontrol altına almak ya da düzeltmeye yöneliktir. Değişik tip anemilerin tedavisi hakkında ayrıntılı bilgi, ilgili bölümde verilecektir. Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI Edinsel Anemiler Edinsel anemiler, eritropoezis, yeterli demir, vitamin B12, protein, pridoksin (Vit B6), B-12 ve az miktarda bakır alınmasına bağlı olarak gelişir. En sık demir eksikliği anemisi görülür. Demir Eksikliği Anemisi Tanım: Demir eksikliği anemisi, demirin yetersiz emilimi ya da fazla kaybı sonucu gelişen anemi türüdür. Demir eksikliği anemisi tüm dünyada oldukça yaygındır ve en sık bebek ve çocuklarda, kötü beslenenlerde, menapoz öncesi ve gebe kadınlarda, diğer erişkinlerde ve kan kaybı olan kişilerde görülür. Etiyoloji En sık neden kronik kan kaybıdır. Kan kaybının nedenleri en çok gastrointestinal hastalıklardır (peptik ülser, özafagus varisleri, hemoroid gibi). Diyette yetersiz demir alımı (malnutrisyon, bebek ve çocuklar), artmış demir ihtiyacı (büyüme çağı, hamilelik, laktasyon), demir emilim bozukluğu (gastroktomi, malabsorbsiyon) diğer nedenler arasındadır. Belirti ve bulgular Genellikle kronik bir süreçte anemi oluştuğu için, kompansasyon nedeniyle çoğu hasta asemptomatiktir. Ancak daha ciddi ve ilerlemiş olgularda, aneminin genel belirtileri olan çarpıntı, baş dönmesi, efor dispnesi, iştahsızlık ve soğuk intoleransı görülür. Demir eksikliği ciddi boyutlarda olduğunda ya da hastalık uzadıkça, yutma güçlüğü (disfaji) stomatit, dil papiller atrofi sonucu kayganlaşır, kırmızı renk alır ve yanma olur. Tırnaklar ve saçlarda kolay kırılma görülür. Tırnaklar konkavlaşarak kaşık şeklini alır. Ağız köşesinde ülserasyon gelişir. Pika (toprak, kil, buz ve çamaşır kolası) normalde Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI yenilmeyen maddelerin yenilmesi durumu görülür. Bu belirtiler demir replasman tedavisinden sonra kaybolur. Tanı iĢlemleri Periferik kanda hemoglobin ve hemotokrit değerlerine bakılır. Eritrosit morfolojisi ve büyüklüğünü incelemek ve sınıflandırılmasını yapmak için periferik yayma yapılır. Serum demir bağlama kapasitesine bakılır. Tedavi Demir eksikliği anemisinde temel hedef demir malabsorbsiyonunu yada azalmış demir alımının altında yatan nedeni tedavi etmektir. Hastalara hangi gıdaların iyi birer demir kaynağı olduğu öğretilmelidir. Eğer beslenme yeterliyse, diyetle alınan demiri artırmak anlamlı olmayabilir, bu nedenle demir preparatları kullanılır. Demir tedavisi oral ve parenteral yol ile yapılır. Oral demir tedavisi, hemoglobin normale döndükten sonra da vücut demir depolarının tam olarak dolması için en az üç ay daha ya da daha uzun süre devam edilmektedir. Oral demir tedavisi bazı hastalarda bulantı, kusma, barsak hareketlerinde değişme, karın ağrısı gibi yan etkilere neden olmaktadır. Oral demir tedavisi alan hastaların eğitimi, - Yemeklerden bir saat önce yada yemeklerden iki saat sonra almaları, süt ve sütlü yiyeceklerin demir emilimini azaltacağı belirtilmelidir, - Demir emilimini artırmak için portakal, limon suyu, çilek, gibi C- vitamini içeren gıdaların alımının artırılmasının önemi açıklanmalı -Konstibasyonu önlemek için lifli gıdaların artırılmasının önemi vurgulanmalıdır -İlacın dışkının rengini koyulaştıracağı açıklanmalıdır Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI - Likit demir ilaçları dişlerin rengini bozabileceği, ilaç alımından sonra ağzın çalkalanmasının ve fırçalamanın önemi vurgulanmalıdır. Hasta tedaviyi tolere edemediği ya da tedaviye yanıtsız kaldığı durumlarda ve malabsorpsiyon varsa, Parenteral demir tedavisine geçilir. Parenteral olarak kullanılan preparatlar intramüsküler ve intravenöz olarak uygulanabilirler. İntramüsküler Yol (I.M.): İ.M. demir uygulamada, Z tekniği kullanılarak deri altına sızmasını önlemek için derine verilir. Enjeksiyon yerinde ağrı ve ciltte renk değişikliği olabilir. Bu durumu önlemek için, Kalçanın üst dış katranına, gluteus maksimus kasına Z tekniğiyle yapılmalıdır. İntravenöz Yol (İV): Hızlı uygulamalarda vende ağrı, kızarıklık ve ağızda metalik tat hissi ve anaflaktik reaksiyon gibi sistemik yan etkiler olabilir. Başlangıçta mutlaka test edilmelidir. Megaloblastik Anemi Tanım: Megaloblastik anemiler, Vitamin B12 ve folik asit eksikliğine bağlı olarak, kemik iliğinde ve periferik kanda büyük ve olgunlaşmamış eritrositlerin bulunmasıdır. Megablastik anemiler iki grup altında görülür. 1. Folik asit eksikliği anemisi 2. B12 vitamini eksikliği anemisi-pernisiyöz anemi. Folik Asit Eksikliği Anemisi Folik asit eritrosit üretimi ve olgunlaşmasını sağlayan DNA sentezi için gereklidir. Folik asit eksikliğinin sık görülen dört nedeni şunlardır; - Beslenme yetersizliği, özellikler yeşil yapraklı sebzeler, karaciğer, turunçgiller, mayalı gıdalar, baklagiller, fındık ve tahılları az alma Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI - Malabsorbsiyon sendromları, özelliklede ince barsak hastalıkları - Folki asit alımını ve kullanımını engelleyen ilaçlar - Alkol kötüye kullanımı ve anoreksi Tedavi Folik asit replasmanı ve temelde yatan hastalığın tedavisi yapılır. Folik asit replasmanı için bir yıla yakın bir süre Folbiol günde 5 mg tablet oral yol ile verilir. Pernisiyöz Anemiler (B12-Vit. Eksikliği) Pernisiyöz anemi B12 vitamini eksikliğine bağlı megaloblastîk anemidir. En sık görülen nedeni, B12 vitaminin sindirim kanalından emilim yetersizliğidir. Bunun nedeni de atrofik gastrik mukozanın normal mide salgısını yetersiz salgılamasıdır. Mide bezlerinin paryatel hücrelerinden glukoprotein (intrensik faktör) salgılanır. Glikoprotein, gıdalardaki B12 vitamini ile (ekstrensik faktör) sıkıca bağlanır. Böylece B12 vitamini gastrointestinal enzimlerle sindirilmekten korunur. B12 vitamini barsaklardan emildikten sonra karaciğerde depo edilir. İnsanda her gün eritrosit olgunlaşması için, günlük B12 vitamini gereksinimi 1-3 mikrogram kadardır. Mide bağırsak emilim bozukluğunda ve mide bağırsak ameliyatı geçirenlerde instrinsek salgılanması azalmıştır, buna bağlı olarak anemi ortaya çıkar. Belirtiler Megablastik anemilerde, genel anemi semptomlarının yanısıra değişen ciddiyette nörolojik bulgular ve periferik nöropati olabilir. Nöromüsküler belirtiler arasında halsizlik, el ve ayaklarda paresteziler, titreşim ve konum duyularında azalma, ataksi, kas güçsüzlüğü ve konfüzyondan demansa kadar düşünce süreçlerinde bozulma vardır. Cilt Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI limon sarısı renginde soluk, ağız kenarlarında çatlaklar, derin anemi ile ilgili sistolik üfürümler görülebilir. Tedavi Ne kadar B12 vitamini alınırsa alınsın intrensik faktör yoksa ya da ileumda emilim bozuksa, hasta kullanamaz, bu nedenle kabolamin eksikliğinde diyet ayarlaması yapılmaz. Vitamin B12 replasmanı yapılır. Günde 1000 mikrogram B12 içeren amp. (Dodex) I.M. yoldan yapılır. İlk 3-5 günden sonra bir ay boyunca haftada bir ve takiben ömür boyu ayda bir I.M. bir amp. B12 enjeksiyonu yapılır. Aplastik Anemi Tanım:Hematopoietik kök hücrelerinin yetersizliği sonucu oluşan ve pansitopeni ile seyreden bir hastalıktır. Etiyoloji Aplastik anemilerin yaklaşık yarısının nedeni bilinmemektedir. Edinsel veya kalıtsal olarak oluşabilir. Edinsel aplastik aneminin nedenleri; İyonize radyasyon, kimyasal maddeler( benzen, çözücü ve temizleyici solusyonlar, egzos dumanı, bazı petrol ürünlerinde ve sigara dumanında benzol bulunmaktadır.), ilaçlar, viral enfeksiyonlar. İdyopatik Aplastik Anemi; Çoğunda altta yatan sebep bulunamaz. Belirti ve bulgular Eritrosit sayımı 1.000.000/mm3 altında olup normositiktir. Hastada, yorgunluk, dermansızlık ve dispne görülür. Aplastik anemi, beraberinde lökopeni olduğunda, enfeksiyona yatkınlık ve trombositopeni nedeniyle kanamaya yatkınlık vardır. Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI Tedavi Destek ve kalıcı tedavi olarak iki bölümden oluşur. Destek tedavi semptomları düzeltmeye yöneliktir. Semptomatik olarak kan transfüzyonu ve demir yükleme tedavisi yapılır. Enfeksiyonların tedavisi için antibiyotikler, kanamaya karşı konsantre trombosit ve anemiye karşı transfüzyonları yapılır. Kalıcı tedavi olarak 1) Kemik iliği transplantasyonu ve 2) İmmünosupresif tedavidir. Hemşirelik bakımı ilerde anlatılacak olan, lösemilerdeki hemşirelik bakımı gibidir. Hemolitik Anemiler Hemolitik anemilerde eritrositlerin yaşam ömrü çok kısadır, bu nedenle dolaşımdaki eritrosit sayısı azalır. Eritrositlerin sayısının azalması, kullanıma hazır oksijen miktarının azalmasına ve renal hipoksiye neden olur. Renal hipoksi böbreklerden eritropoetin salgılanmasını stimule eder ve böylece kemik iliğinden eritrositlerin yapımını ve salınımını hızlandırır. Sonuçta olgunlaşmamış kırmızı kan hücreleri retikülosit olarak dolaşıma katılır. Eritrositlerin yıkımı devam ettiğinde bol miktarda hemoglobin yıkıma uğrar ve %80 hemen bilüribine dönüşür, karaciğerde birleşir ve safra içinde atılır. Hemolitik anemilerin değişik tipleri bulunmaktadır. 1. Kalıtsal 2. Edinsel 1. Kalıtsal hemolitik anemiler Orak hücreli anemi (Sickle Cell Anemi) Talasemi Talasemi major Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI G-6-PD yetersizliği (Glikoz-6-Fosfat Dehidrogenez yetersizliği) Kalıtsal sferositoz 2. Edinsel hemolitik anemiler Immün hemolitik anemi Orak Hücreli Anemi Tanım: Orak hücreli anemi, hemoglobin molekülünün anormal beta zincirleri nedeniyle oluşan hemoglobin S (HbS) adlı anormal tipte hemoglobin içerir. Bu hemoglobin, düşük konsantrasyonda oksijen ile karşılaştığında eritrosit içinde uzun kristaller halinde çöker. Bu kristaller hücreyi uzatarak, bikonkav disk yerine, orak görünüm verir. Oraklaşmış hücreler mikro dolaşımda rahatlıkla hareket edemez ve küçük damarlarda (infarkta neden olur) ve dalakta (yıkılır hemolize olur) sıkışıp kalır. Sonuçta ciddi anemi durumu ortaya çıkar. Belirti ve bulgular Hastalarda büyüme ve gelişme bozukluğu, enfeksiyona duyarlılık, ciddi hemoliz ve aplastik krizler olur. Anemi ile ilgili olarak taşikardi, kalp mırmırı ve sıklıkla kardiyomegali, aritmi ve erişkinlerde kalp yetmezliği gelişir. Kronik hemoliz ve trombozis her organı etkiler ama öncelikle dalak, karaciğer ve merkezi sinir sistemini etkiler. Hastalarda felç, böbrek yetmezliği, kalp yetmezliği ve pulmoner hipertansiyon gelişir. Orak hücre krizlerini tetikleyen faktörler arasında; dehidratasyon, hipoksi, enfeksiyon, soğuk, duygusal yada fiziksel stres, cerrahi ve kan kaybı vardır. Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI Tanı iĢlemleri Orak hücreli anemide genellikle, hemoglobin elektroforezi HbS'in varlığını gösterir. Hemoglobin, hemotokrit seviyesi normal veya düşük olabilir. Prognoz Orak hücreli anemi genellikle anemik olduklarından 1-2 yaşlarında tanı koyulur. Bazı çocuklar enfeksiyon nedeniyle bir yaş içinde ölür. Antibiyotik kullanımı ve aile eğitimi erken ölümleri önlemiştir. Ortalama yaşam süresi 42 civarındadır. Tedavi Orak hücreli aneminin tedavisi genelde semptom ve komplikasyonların tedavisi ve önlenmesidir. Orak hücreli anemi tedavisinde üç temel tedavi yöntemi uygulanmaktadır; kemik iliği transplantasyonu, hydroxyurea (kemoterapi ajanı) ve uzun süreli eritrosit transfüzyonu. Orak hücreli anemili hastalara, günlük folik asit replasman tedaviside gerekir (eritropoiezis hemoliz nedeni ile arttığı için). Enfeksiyonlar acilen uygun antibiyotik ile tedavi edilmektedir. Çünkü ölümlerin başlıca nedeni enfeksiyonlardır. Talasemi Hemoglobin zincirinden birinin yada birkaçının defektif sentezidir. Otozomal resesif geçer. Dayanıksız hemoglobin birikerek etkisiz eritropoeze ve hemolize neden olur. Talasemi Major: Anne ve babadan alınan birer anormal gen, çocuklarda ağır anemiye neden olur. Kemik ağrıları, sarılık, büyüme ve gelişmede gerilik görülür. Talasemi major tedavisinde genellikle kan nakli ve selasyon (kronik kan nakline bağlı aşırı demir yüklenmesini azaltmaya yönelik tedavi) uygulanır. İlaç ve diyetler talasemi Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI tedavisinde etkili değildir. Hb düzeyini yaklaşık 10 gr/dl’ de tutacak şekilde kan nakli yapılır. Talasemi Minor: Hafif anemi şeklidir. Eritrositler ileri derecede mikrositiktir. Talasemi minor için tedavi gerekli değildir, çünkü vücut normal Hb’ deki azalmaya uyum sağlar. Kalıtsal Sferositoz Kalıtsal sferositoz, eritrosit membranının anormal permeabl (geçirgen) olmasıdır. Sonuçta eritrosit içine fazla sıvı dolarak disk şekli bozularak küre şeklini alır. Bu kırmızı kan hücreleri olgunlaşmadan karaciğerde yıkıma uğrar. Bu hemolotik aneminin ciddiyeti farklılık gösterir; sarılık aralıklı olabilir ve splenomegali (dalakta büyüme) gelişir. Dalağın çıkarılması, bozukluğun düzeltilmesinde temel tedavi yöntemidir. Otoimmün Hemolitik Anemiler Otoimmün hemolitik anemi hastanın kendi eritrositlerine karşı antikor üretmesi ve bu antikorların ertirosit antijeniyle birleşip eritrositlerin yıkılmasına yol açmasıdır. Kazanılmış otoimmün hemolitik anemilerin büyük çoğunluğu IgG antikorlarına bağlıdır ve primer (idiopatik) ya da sekonder olur. Bu durum ya otoimmün bir hastalık ya da bazı ilaçların verilmesinden sonra gelişebilir. Otoimmün hemolitik anemi, bazen sistemik lupus eritamatozus ve lösemi, lenfosarkom gibi sistemik hastalıkların komplikasyonu olarak gelişebilir. Bazı ilaçlar örneğin, penicilline, quinidine, quinine ve methyldopa hapten gibi etki ederek otoimmün hemolitik anemi gelişmesine neden olur. Primer otoimmün hemolitik anemi genellikle 40 yaşın üzerinde aniden meydana çıkan ağır bir ekstrensek hemolitik anemi tipidir. Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI Belirti ve bulgular Anemi bulgularının yanı sıra sarılık ve splenomegali vardır. Hastada solukluk, ateş, hafif sarılık ve halsizlik görülür. Laboratuvar bulgularında Direkt Coombs testi daima pozitiftir. Endirekt Coombs testi ise antikor çok fazla olunca pozitiftir. Tedavi Tedavi hemoliz hızını azaltmaya yöneliktir. Bu nedenle hastaya steroidler verilir. Bu hastalarda kan transfüzyonu, özellikle başlangıçta çok dikkatli yapılır. Eğer İndirekt Coombs testi pozitif ve zorunlu ise kan transfüzyonu yapılır. Çünkü serumlarında bulunan panaglütininler, verilecek her çeşit eritrositi hemolize uğratır. Tıbbi tedaviye cevap vermeyen vakalara splenektomi yapılarak, hemolizln gerçekleştiği yerlerden biri ortadan kaldırılır. Kalıtsal Hemokromatozis Tanım: Hemokromatozis genetik bir hastalıktır, demir anormal (fazla) şekilde gastrointestinal sistemden emilmesi sonucu vücuttan atılamaz, depolanır. Fazla demirin organizmadan atılmasını sağlayacak herhangi bir mekanizma olmadığından, birçok organlara örneğin; özellikle karaciğer, miyokart, testisler, tiroid ve pankreasta depolanır ve depolandığı organlarda yapısal ve fonksiyonel değişikliklere yol açar. Belirti ve Bulgular Hastalarda, halsizlik, yorgunluk, letarji, artralji (eklem ağrısı), kilo kaybı ve libido kaybı görülür. Ciltte hiperpigmentasyon vardır. Kardiyak aritmi ve kardiyomiyopati oluşur, ödem ve dispne vardır. Endokrin fonksiyon bozuklukları görülür. En önemli laboratuvar bulgusu; serum demir düzeyi ve transferrin saturasyonu %60'dan daha fazladır. Kesin tanı karaciğer biyopsisi ile koyulur. Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI Tedavi Teropatik flebotomi (venden tam kan alınması) ' haftada bir yarım kilo, kan tablosunda demir eksikliği belirtileri görülünceye kadar devam edilir (1-3 yıl kadar). Daha sonra demir birikimini önlemek için birkaç ay ara ile bir ünite kan alınır. Anemili hastalarda genel hemĢirelik bakımı Çok sayıda olan anemi nedenleri, her hastanın gereksinimlerine göre farklı hemşirelik girişimleri gerektirir. - Tedavinin temel amacı olarak, anemiye neden olan faktörün ortadan kaldırılmaya çalışılır - Aneminin en önemli komplikasyonu konjestif kalp yetmezliğidir. Bu nedenle anemik hastaların konjestif kalp yetmezliği belirtileri açısından değerlendirilmeleri önemlidir. Hastalarda aktivite ile istirahat dengesi ayarlanmalıdır. - Özellikle beslenme kaynaklı gelişen anemilerde anemileri düzeltecek ve hastaları sağlığına kavuşturabilecek diyet ve yaşam tarzı değişiklikleri yapılır - Demir eksikliği anemisi olan hastaların eğitimi çok önemlidir. Hastaya yüksek miktarda demir içeren gıdalar (dana eti, karaciğer, tavuk ciğeri) ve diğer etler, fasulya, yeşil yapraklı sebzeler, üzüm ve pekmez gibi gıdaları tüketmesi önerilir. Beraberinde C vitamini alınmasının, demir absorpsiyonunu arttıracağı belirtilir. - Pernisiyöz anemi aile öyküsü olan hastalar belirtiler açısında değerlendirilmelidir. Hastalığın erken saptanması gelişimini önlememekle beraber tedavisi ve belirtilerin düzelmesini sağlayabilir. Bu hastalar, ağrı ve ısı duyusunda azalma ve periferik nöropati nedeniyle yanıklar ve travmaya karşı korunmalıdır. Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI - Orak hücreli anemi hastalığının kalıtsal olması nedeniyle genetik danışmanlık tek korunma yöntemini oluşturur. Hastaya krizlerden kaçınma yolları, örneğin hipoksi gelişmesi riskini azaltmak için yüksek yerlere çıkmaması, yeterli sıvı alımın sağlaması ve enfeksiyonları hızla tedavi etmesi öğretilmelidir, - Splenektomi yapılan anemili hastalara pnömokok enfeksiyonlarına karşı profilaktik aşı yaptırmaları gerekliğinin önemi anlatılır, - Gerekli ise hastaya kan nakli, ilaç tedavisi ve O2 tedavisi gibi akut girişimler uygulanır, transfüzyon yapılan hastalar reaksiyon yönünden gözlemlenir, - Hemokromatozisli hastaların normalden fazla demir almamaları, aşırı karaciğer ve alkol tüketmemeleri önerilir - Kronik durumlarda uzun süreli transfüzyon tedavisi yada eritropoetin enjeksiyonları gerektirebilir. - Hastanın kullandığı ilaçlar varsa zamanında ve aksatmadan alması gerektiği hastaya anlatılmalıdır. - Özellikle laboratuar bulguları stabil hale gelinceye kadar hastanın mutlaka kontrolerine düzenli olarak gelmesi gerektiği anlatılmalıdır. Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI ÖZET Kan kardiyovasküler sistem içerisinde dolaşan ve çok hücreli organizmalarda birçok yaşamsal fonksiyonu yerine getiren vücudumuzun hayati sıvısıdır. Hematolojik sistem, kanın yapıldığı, kemik iliği ve retiküloendotel (RES) sistemden oluşur. Normalde kan elemanlarının yapımı ve yıkımı sürekli bir denge içindedir. Kanın şekilli elemanlarının büyük bir kısmının yaşam süresi çok kısa olduğundan ve beden hücrelerinin beslenmesinin devamlılığının sağlanabilmesi için bu hücrelerin devamlı yenilenmeleri gerekir. Bu sürece "hemotopoezis-kan yapımı" denir. Kan çeşitli şekilli elemanlar ve plazmadan oluşur. Kanın şekilli kısmı üç ana hücresel (eritrositler, lökositler ve trombositler) elemandan oluşan kısmıdır ve total kan volümünün %40%45'ini oluşturur (Tablo 1). Plazma kanın %55'i kadarını oluşturur.Bu sisteme ait görülen hastalıkların tanımları, belirti ve bulguları, etyolojileri, tanı yöntemleri ve olası hemşirelik tanıları ve girişimleri verilmiştir.Bu bilgiler doğrultusunda hemşire hastalarıyla ilgili veri toplamalı, senteszlemeli ve gerekli hemşirelik bakımını vermelidir, Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI DEĞERLENDĠRME SORULARI 1. Aşağıdakilerden hangileri plazma proteinleridir? a) Albumin, globulin ve fibronojen b) Albumin, globulin, lökosit c) Globulin, fibronojen, trombosit d) Globulin, lökosit, trombosit e) Fibronojen, trombosit, lökosit 2. Aşağıdakilerden hangisi demir eksikliği tedavisi için yanlıştır?hdf tedavi orta a) Demir ilaçları aç karnına alınmalıdır b) Demir emilimini artırmak için C vitamini içeren besinlerle alınmalıdır c) Demir ilaçlarının mideyi tahrişini önlemek için sütle birlikte alınmalıdır d) GİS sorunu olan hastalara demir IV/IM olarak verilmelidir e) Hasta yüksek miktarda demir içeren besinlerle beslenmelidir 3. Fibrinojen hangi mekanizmada rol oynar? hdf tanımlama orta a) Pıhtılaşma b) Ödem c) Hümoral bağışıklık d) Hücresel bağışıklık e) Hematopoez 4. B12 vitamini eksikliğine bağlı gelişen anemi türü aşağıdakilerden hangisidir? a) Orak hücreli anemi b) Pernisiyöz anemi c) Hemolitik anemi d) Talasemi e) Aplastik anemi 5. Aşağıdakilerden hangisi Talasemi Majorun tedavisi için doğrudur? a) Kan nakli ve selasyon b) İlaç tedavisi yapılır c) Diyet tedavisi yapılır d) Tedaviye gerek yoktur e) İlaç ve diyet tedavisi Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi KAN HASTALIKLARI VE HEMġĠRELĠK BAKIMI CEVAP ANAHTARI 1. A 2. C 3. A 4. B 5. A YARARLANILAN KAYNAKLAR 1. Akbayrak N, İlhan ES, Ançel G, Albayrak A. Hemşirelik Bakım Planları(DahiliyeCerrahi Hemşireliği ve Psiko-sosyal Boyut). Alter Yayıncılık, Ankara Nisan 2007. 2. Akdemir N, Birol L. İç Hastalıkları ve Hemşirelik Bakımı. Sistem Ofset, Ankara 2005. 3. Balcı N, Balcı M, Sargut K ve ark. Onkolojik hastalıklar ve hemşirelik bakımı el kitabı. Mavi Ambalaj, Ankara 2005. 4. Braunwald E, Faucı AS, Kasper DL, Hauser SL, Longo DL, Jameson JL. Harrison İç Hastalıkları Prensipleri. Çeviri Ed: Sağlıker Y. Nobel Tıp Kitabevleri, 2004. 5. Dırksen R, Lewıs M, Heıtkemper M. İç ve cerrahi hastalıkların bakımında klinik rehber. Çeviri Ed: Tüzer T. Damla Matbaacılık, Ankara 2007. 6. Durna Z. İç Hastalıkları Hemşireliği Uygulama Rehberi. Cinius yayınları, İstanbul 2009. 7. Guyton AC, Hall JE. Tıbbi Fizyoloji.. Nobel Matbaacılık, Ankara 2007 8. GÜLER ÖZ 9. Güler V, Armağan E. Kan transfüzyonu komplikasyonları. Sted, 12(11) 2003 10. İÇ HASTALIKLARI KİTABI 11. Karadakovan A, Aslan FE. Dahili ve Cerrahi Hastalıklarda Bakım. Nobel Kitabevi, Adana 2010. 12. Karadeniz G. İç Hastalıkları Hemşireliğinde Teoriden Uygulamaya Temel Yaklaşımlar. Göktuğ Yayıncılık, Ankara 2008. 13. Lewis SM, Heitkemper MM, Dirksen SR. Medical-Surgical Nursing. 6th edition. Mosby, Philadelphia 2004. 14. Özarslan E, Delibaşı T. Dahiliye. Afşar Matbaacılık, Ankara 2009. Atatürk Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi