Welcome to me happy birthday to you.

Transkript

Welcome to me happy birthday to you.
Sufi-Zentrum Rabbaniyya
Eusubillahi-mineş-şeytanirrajim
Bismillahirr-rahmanirrahim
Welcome to me happy birthday to you.
Şeyh Esref Efendi | Berlin 2011
Konstanz 2010
Euzubillahimineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim.
La havle vela kuvvete illa billahil aliyyül aziym
Destur ya Sultan ul Evliya meded!
Ey uzaktan yakından sağdan soldan doğudan batıdan gelen misafirlerimiz hoşgeldiniz.
O ihr lieben Gäste, die Ihr von weit und nah, rechts und links, West und Ost, Nord und Süd,
hergekommen seid, willkommen! Willkommen. Welcome to me happy birthday to you.
Selamaleykum aleykumselam ya Muhammed Aleykesselam....
Ey hayatı ve mematı, ölmesi ve dirilmesi iki dudak arasında gidip gelen kimse, hoşgeldin.
Welcome to me happy birthday to you...
Ey varlığı ve yokluğu iki nefes arasında zuhur eden, şekillenen kimse, hoşgeldin.
Welcome to me happy birthday to you...
Ey bu dünyaya cahil doğan ve bu dünya hayatındaki yolculuğu ancak iki nefes arasında cereyan
eden, ne yolundan ne de yolculuğundan haberi olmayan Yolcu, hoşgeldin!
Welcome to me happy birthday to you...
Welcome to me happy birthday to you... bu ne demek bilirmisin? Bu bir sırdır açmazlarsa kimse anlayamaz.
1
Sufi-Zentrum Rabbaniyya
Soruyorum: Varlığı ve yokluğu iki dudak arasında yahut İki nefes arasında dediğimizde sen bundan ne anlıyorsun? Yahut hiç anlıyormusun?
İnsan yolcudur ve hayatı boyunca varlık ve yokluk arasında seyahat eder durur dediğimde bir şey
anlıyormusun?
Yok!
Ey insanlar! Bilin ki, hakikat her an size burnunuzun ucu kadar yakındır lakin siz onu kendi gözünüzle görmek istediğinizde o sizi şaşırtır size kendini eğri büğrü, şehla gösterir.
Evet, siz hakikatı kendi gözünüzden gözlüğünüzden anlamaya tanımaya çalıştıkça o sizi daha
daha şaşırtır sizi sonunda şaşı yapar. Dikkat edin!
Peki ne yapacağız?
Madem hakikatı kendimizden görmeyi beceremiyoruz ve ne kadar baksak şaşı bakıyoruz ve
gördüğümüz asla hakikatı temsil etmiyor o halde bir ayna bulacağız ve o ayna vasıtasıylan hakikatı
seyedecek ve keşfedeceğiz. Bitti!
Ayna olmadan olmaz. Asla!
Ey insanlar! Bişnek buyurdu meşhur Mesnevisinde koca Mevlana Rumi hazretleri. Bişnek!
Ne demek bu bişnek?
Dinle demektir. Dinlemeden işitmeden göremezsin. Görsen dahi o hakikatın hakikatından
işitmeden kendi başına yanlış tefsir edersin ve başına iş alırsın. Hakikata erişmenin yolu evvela
ondan işitmek sonra onu müşahede etmektir.
Görmenin kaidesi usulü yolu budur.
Kul, Sultanın „Gel“ buyruğunu işitmeden huzura alınmaz ve Sultanın yüzünü göremez.
Evvela Ondan işitecek sonra Onu görecek.
Bu sırrı hazreti Mevlana anladı ve kendisini Allah ile kul arasında köprü görenlere, aşık ilen
maşuk arasındaki Çöpçatan bilenlere erişmenin ve görüşmenin yolunu gösterdi ve böyle seslendi:
“Bişnek!”
Dinle ey insan! Karıncanın midesi neresinde, insanmı gorilden gorilmi insandan, dinozorlar bugün
yaşasalardı şimdi kaç yaşında olacaklardı bunları bırak.
Yeryüzünün dedikodundan değil biraz da gökyüzünden, hakikat membaından dinle ve kendine
ayna tut. Kendini tanı.
Kendini tanı ki, Varlığa nerden geldin, nasıl geldin, niçin geldin, Seni bu dunyaya kim gönderdi?
Seni bu dunyadan kim geri döndürüyor? Bütün bu suallere cevap bulasın ve seni Yaratanı ve kendini tanıyasın.hakikatlara şaşı bakıp insanı goril gorili balık yapmayasın.
Ey insanlar biliniz ki insan işitmeden öğrenemez. Salt kitaplan okumaylan öğrenmek olacak
olsaydı Allah gökyüzünden kutsal Kitapları yağdırır ve Peygamber göndermezdi.
Peygamberler okutmak için değil hakikattan işittirmek için geldiler insanlara.Kutsal kitapların
hepsi de Peygamberlerin işittirdikleridir baska da bir şey değildir.
Aslında ise her bir kitap ister dini ister felsefi ister çizgi roman olsun hepsi de bir kimsenin bir
kimselere kendi hayal gücünden yahut doğrusundan bir şeyler isittirmesinden baska bir şey
değildir.
2
Sufi-Zentrum Rabbaniyya
Bu bir realitedir ve bu hakikatın önünde kimse duramaz, yalan diyemez.
Onun için dinlemek esastır öğrenmek icin illa okumak değil.Ve yüce Mevlana ünlü Mesnevisinde
onun için öyle buyurdu ve bu hakikata dikkat cekti:
„Bişnek- dinle!
Yani benim bu yazdıklarımı kitap yahut roman deye okuma.
Benden bizzat dinlemek için bir mikrofon yahut teyp gibi algıla sen bu kitabı ve benimle benim
maneviyatımla ruhaniyetimle bir bağlantı kur önce, yoksa ancak havanı alır sonra havanı atarsın bir şey
anladım diye“, manasına.
Şimdi elektrik olmasa yani bir görünmez merkeze bir enerji bağlantısı olmasa bu alet çalışırmı?
Alet yine bütün ihtişamıyla emrine amade hazır durur ancak sana asla hizmet edemez o elektrik
bağlantısı olmasa.
Mevlana hazretlerinin yazdıları aslında okuman için değil ondan dinlemen içindir. Dinleyemiyorsan okuduğundan da asla bir sey anlamazsın.
Sadece onun bereketinden nemalanırsın yani kokusundan alırsın o okuduğun hakikatin ancak gerçek tadına ulaşamazsın bağlantı sart.
Bizzat kuramasan sen o bağlantıyı ki herkes beceremez, bağlantısı olan üzerinden bağlantı kurmaya
bak ki sen de bir elektrik alasın başka yolu yok.
Ve şimdi Mevlana hazretleri bize bu bağlantı üzerinden “ey misafirlerimiz dinleyin“ diyor.
„Madem ki bu gece bana adanmıştır o halde benden dinleyin“ diyor.
„Welcome to me happy birthday to you ne demektir neyin sırrıdır ben size açayım.“
Ey misafirlerimiz yüce Mevlananın size bu hitabını isitiyormusunuz yoksa sadece beni mi seyrediyorsunuz?
Zararı yok. O halde sadece gözlerinizi değil şimdi kulaklarınızı da açın ve bana bakarak Ondan
dinleyin.
Ve Mevlana buyuruyor bişnek dinle! Dinle ki, Allah insanı yarattı ve ona „welcome“ buyurdu. “Welcome to me! ...Hoş geldin, Huzuruma hoş geldin.”
Ve yine “ happy birthday to you” buyurdu Allah Celle ve Ala hazretleri insana o anda. “Doğum günün
kutlu olsun..yoktun, varlık buldun, mübarek olsun.”
Nerede ne zaman söylendi bu söz insana?
İlahi Huzurda söylendi ne vakit söylendi Allah bilir. Ilahi Huzurda ne zaman var ne mekan. Nasıl
bir tarih koyalım? Olamaz!
Bize mechul Allaha malum. Ne zaman söylendiğini bırak nerede söylendi ona bak.
Welcome to me, happy birthday to you...
Ne hoş bir hitabdır bu yaHu. Kulağa ne kadar hoş geliyor, müzik gibi.
Welcome to me, happy birthday to you...
Happy birthday dear Peter happy birthday dear Reinherz, dear Karin dear Ayşe dear Fatma happy
birthday to you.
Evet Ezelde söylendi ebede kadar geçerli hitabdır bu. Müjdeleriz!
İşte orada bu şekilde kimin ismi zikredildiyse hepsi İlahi Huzurda o anda varlık buldu ve bizzat
3
Sufi-Zentrum Rabbaniyya
Varlığın sahibi olan Zat tarafindan kutlandı: “Welcome to me happy birthday to you...Ayşe, Fatma,
Hans, Peter, Karin....
Ve Mevlana soruyor. Uzaklardan değil belki aklınıza sıgmayacak kadar yakinlardan size soruyor:
“Ey insanlar bunları bu sırları önceden hiç duydunuzmu?
Duymadıysanız işte şimdi fırsat. Dinleyin ve duymadıklarınızdan ve bilmediklerinizden işitin ve isittikleriniz üzerinde düsünün” diyor bize şimdi yüce Mevlana.
Evet insan denilen varlık evveli yoktu. Nasıl ki çocuk da önceden anasınin ve babasınin arzusu üzerine sonradan oldu, bu missal insanın evveli yoktu İlahi Murad irade buyurdu ve insan öyle varlık
buldu.
Nerede varlık buldu? Çocuk nerede varlık bulur?Ana kucağında baba ocağında.
İnsan İlahi Huzurda varlık buldu ve Yaradanı ona böyle hitab etti: “Welcome to me happy birthday to
you...”
Ve Allah insana, bütün insanlara orada bir kader çizdi. Yani bir hayat hikayesi yazdı ve bu hikayeyi
yaşatmak üzere onu başlangıçı ve sonu yalnız Allahın ilminde olan bir yolculuğa gönderdi.
Allah bu hayat hikayelerini nerede yazdı?
Zamanın ve mekanin olmadığı, sesin ve hareketin olmadığı bir yerde yazdı: Sessizlikte
zamansızlıkta ve mekansızlıkta yazdı.
Şimdi meşhur yazarlar vardır milyon satan kitablar yazarlar. Bu yazarların ekserisi bu hikayeleri yazmak için kendilerine sesin gürültüünün ve kendinden başka kimsenin olmadıği mekanları
seçerler umumiyetiylen ki hikayelerine ve kahramanlarına daha iyi konsantre olsunlar ilhamları bol
olsun.
Bizim de var böyle meşhur ir yazarımız. Ödüllü yazardır kendisi. Gecen hafta buradaydı ve bir kac
hafta olamayacagini söyledi bana. Niye diye sordugumda. „Şeyh“ dedi.
„Yayınevinden yeni bir kitap için yeni bir vazife aldım. Bu sebebten Schwäbisch Hall taraflarında eski bir
manastıra cekileceğim bu kitabı yazmak için onun icin ancak haftalar sonra sizi ziyaret edebilirim“ dedi
bana.
Ona dedimki: „Allah seni vazifende muvaffak eylesin. Yalnız senden merak ettiğim hususta bir şey bilmek
istiyorum“ dedim.
„Anladığım kadarıylan Sen bu kitabta bir kahraman bir Jön yaratıyorsun hayalinde ve ona bir rol biçiyor
ve türlü serüvenler maceralar hadiseler yaşatıyorsun. Bu doğrumu?“
Evet, dedi o Yazar bana. “Doğru Şeyh”.
“Ben sesizliğe gömülüyor ve o sessizlikte kalbime gelen arzu ve ilhamla beynimde bir şeyler tasavvur ediyorum.
Bu tasavvurumda ben kitabımda bir Jön belirliyorum ve ona bir isim veriyor ve ardı ardına çeşitli hadiseleri yasatıyorum o kitabta.”
”Peki Senin o kitabta adı geçen Jönün bütün hal ve hareketlerinden haberin oluyormu?
Senin haberin olmadanmı hareket ediyor?”
”Öyle şey olurmu hiç Şeyh. Sen de Şeyhim diye geçiniyorsun, benim haberim olmadan değil yerinden
kımildamak varlık bulamaz o. ben varsam o var. onun varlığı Ben varım diye var.”
4
Sufi-Zentrum Rabbaniyya
”Peki senin bu kahramanın hikayesi nerede geçiyor kitabın icindemi yoksa dışına da çıkıyormu?”
”Şeyh, anlıyorum sen bir şeyleri anlamam için bana bazı mesajlar veriyorsun. Elbetteki o kimsenin rolü ve
hikayesi kitabın içinde mahfuzdur hududludur. Asla dışına çıkamaz.”
”O hayali kahraman bütün hadiselerini ve hayat hikayesini o kitabın içinde yaşar. Her hadise orada
yaşanır ve biter.”
Allah Allah! Subhanallah! Bilmiyorduk yine neler öğrendik.
Evet Ey insan! Kendini tan, Rabbini tanı!
Kendini bilmekten aciz insanlar bugün ışıkmı daha hızlı nötronmu daha hızlı onun peşine
düşmüşler onu araştırıyorlar.
Diyelim ki biri diğerinden daha hızlı ne olacak başları gögemi erecek boyları dahamı uzayacak
kafalari daha da büyüyüp akıllarımı artacak? Beynin büyük olması demek aklın daha çok olması
demek olsaydı öküzü yahut fili kimse gecemezdi akılda.
Ey insan! Aklını başına topla ve bilmeye ve ögrenmeye evvela kendinden başla.
Ben kimim nerden geldim, nasıl geldim, kjm beni kim gönderdi kim geri çağrıyor de.
Sen ki Yaradanın iki Nefesi yani iki Emri arasında gidip gidip geliyorsun.: „Ol!“ „Olma!“
İspat istersen kendine bak. Bir nefsin sana hayat veriyor bir nefesin seni öldürüyor. Ve sen mütemadiyen iki nefes arasında seyahat edip duruyorsun. Bir o tarafa bir bu tarafa gidip gidip geliyorsun.
Haberin varmı?
Nasıl-olacak!
Dinlemiyorsun ve ilgilenmiyorsun. Senin işin gücün karıncayı yahut dinozorların yaşını araştırmak
yahut kim daha hızli ışık mı nötronmu. Yok ben söylim de fazla ugraşmayın artik.
Sendeki beyinsizlik daha hızlı! İnsandaki beyinsizlik hali ışıktanda nötrondanda hızlı hareket eder.
Hiç bir şey insandaki beyinsizlikten daha hızlı olamaz.
Öyleki baksanıza bilimadamlari ne diyor: zaman eskiye nazaran %70 daha hızlı hareket ediyor.
Niye? Çünkü 21 yüzyıl insanlarındaki beyinsizliğin hep arkasında kalıyor bir türlü yetisemiyor
ondan.
Dunyanın hal ve gidisatına bakan kimse bu dunya akillılar tarafindan idare ediliyor diyemez. Derse
o da o sınıftan beyinsizler sınıfına kaydedilir.
Evet. İnsan denilen varlık İlahi Huzurda yaratılmıştır ve bütün varlığı iki nefes arasında, varlık ve
yokluk arasında gidip gelen seyahat eden bir kimsedir o. Yolcu!
Ve o insan kader denilen hayat hikayesini tüm hadiseleriylen hep o iki nefes arasında yaşar durur.
Aynı bizim Yazarin kitabındaki Jön gibi kitabın dişına çıkamaz içinde kilitlidir. Ne kadar hürriyet
diye bağırsa faydasi yok.
Hürriyet isteyenin hürriyeti kitabın yakılmasındadır kitabi yak hürriyetine kavuş: Yok ol!
Varlık isteyen kitaba razı olacak. Bitti!
Bir sahibin oldugunu bil ve Onu ve Onun senin üzerindeki Iradesini Kabul et ey insane. Çünkü se5
Sufi-Zentrum Rabbaniyya
nin varlığın ancak Onun iradesiylen varlık bulur sen Onun iradesini Kabul etmezsen ebedi yokluğa
da razı olmalısın. Sen bilirsin.
“Bişnek yani kulak veripte bizi dinlersen” diyor şimdi Mevlana hazretleri, senin için
“Welcome to me happy birthday to you...” yasayabileceğin ve işiteceğin en güzel hadisedir ve müzik
sesinden daha güzel bir sestir.
Ah bir iyi kulak versende bir işitebilsen. Bak Ezelden ebede seni nasıl da mest ediyor ve İlahi Aşk
okyanuslarında seni sarhoş ediyor. Bir işitebilsen.
Başka bir şeye kulak vermezsin.
Nötronmu hızlı ışıkmı? Dinozormu daha yaşlı devemi?
Hayır! Nerden dinleyecegini ve kimi dinleyeceğini bil ve aşk sarhoşu ol ey insan:
Welcome to me happy birthday to you...
6