manisa broşörü türkçe-ingilizce - Atlantis

Transkript

manisa broşörü türkçe-ingilizce - Atlantis
MANİSA
Spil Dağı ile Gediz Nehri arasında, İzmirİstanbul karayolunun kuzeyinde, İzmir’e 36
km uzaklıkta bulunan Manisa, Ege
Bölgesinin önemli şehirlerinden biridir.
Homeros’a göre ilk yerleşimin, Truva
Savaşlarından dönen Mağnetler tarafından
M.Ö.XIV. yüzyılda kurulduğu sanılmaktadır.
Hitit., Aka, Frigya, Lidya, Hellen, Roma ve
Bizans egemenliklerini yaşayan Manisa’nın
antik çağdaki adı Magnesia’dır. 1313 yılında
Saruhanoğulları tarafından Bizanslılardan
alınan şehrin adı Manisa olarak değiştirilmiş
ve Beylik merkezi haline getirilmiştir. Bu
uygarlıklara ait yeraltında ve üstünde bulunan
birçok kalıntı günümüze kadar ulaşmıştır.
Osmanlı döneminde 1437–1595 yılları
arasında şehzadeler tarafından yönetilen
Manisa’da şehzadeler ve aileleri tarafından
camii, çeşme, imarethane, köprü, medrese ve
benzeri birçok eser yaptırılarak şehir büyük
ölçüde imar görmüş ve XVI. Yüzyılda,
sosyal, idari ve ekonomik açıdan önemli bir
merkez haline gelmiştir.
Günümüzde tarihi ve doğal güzellikleri,
ören yerleri, müzesi, Spil Dağı, Milli Parkı ve
Mesir Şenlikleri ile her geçen yıl daha fazla
turistin ilgisini çekerken diğer yandan
Financial Times tarafından 2004 yılında
Avrupa’da geleceğin en uygun yatırım kenti
seçilen Manisa tarımsal, sanayi ve ticari
açıdan da önemli illerimizdendir.
MANİSA
Manisa, situated on the north side of İzmirİstanbul road and between Spil Mountain and
Gediz River, is 36 km away from İzmir and
stands as one of the important cities of Aegean
Region. According to Homer, the first
settlement was commenced in 14th century,
B.C. by Magnesians, after the Trojan wars.
Manisa, cradle of many civilizations such as
Hittites, Phrygians, Lydians, Romans, Greeks,
Byzantines, Seljuks and Ottomans, was called
Magnesia in ancient days. The city was
conquered by Saruhan Bey in 1313; and its
name was changed as Manisa after becoming
the capital of the Saruhan Dynasty.
Underground and aboveground ruins of the
above mentioned civilizations that once lived
in the city have survived until present.
Between 1437 and 1595 during Ottoman
period, Manisa was governed by the Ottoman
princes, and thus improved owing to the
mosques, fountains, public kitchens, bridges,
madrassahs and many other buildings
constructed by the princes and their families.
In 16th century, it became an important social,
administrative and economical centre.
Today, with its historical and natural
beauties, ancient ruins, museums, Spil
Mountain, National Park and the Traditional
Mesir Festival, Manisa attracts more and
more tourists each year. Moreover, the city,
which was chosen as the most ideal city of the
future for investment by Financial Times in
2004, is one of important cities of our country
with respect to agriculture, industry and
commerce.
SANDIKKALE
Spil’in kuzey yamaçlarında, yüksek bir tepe
üzerindedir. İlk kez Magnezyalılar tarafından
kurulduğu sanılan eski şehrin kalıntıları
üzerinde bulun kale, doğu ve kuzey
tarafından surlarla çevrilidir. Şekli nedeniyle
yöre halkı tarafından Sandıkkale adıyla
anılmaktadır.
NİOBE
Kral Tantalos’un kızı olan Niobe, Thebai
Kralı Amphion ile evlenir ve bu evlilikten 6
kız 6 erkek 12 çocuğu olur. Arkadaşı Tanrıça
Leto’nun ise Apollon ve Artemis olmak üzere
sadece iki çocuğu bulunmaktadır. Bir Leto
Şenliği sırasında Niobe, kendisinin on iki
çocuğu olduğunu oysa Leto’nun sadece iki
çocuğu olduğunu söyleyerek övünür. Niobeyi
kıskanan Leto, Apollon ve Artemis’e
Niobenin çocuklarını öldürmelerini emreder,
onlar da Niobenin on iki çocuğunu oklarıyla
öldürürler. Niobe çocuklarının cesetleri
başında günlerce ağlar. Sonunda Zeus
Niobe’ye acır ve onun bu acısına bir son
vermek için onu taş haline getirir. Bugün Spil
Dağı kuzeybatı eteklerinde bulunan bu kaya,
bölgede en çok ziyaret edilen yerlerden
biridir.
DÜNYANIN EN ESKİ TANRISAL KAYA ANITI
SANDIKKALE
Sandıkkale stands on a high hill on the north
side of the Spil Mountain. The castle, which is
located on the ruins of an ancient city thought
to have been built by Magnesians, is
surrounded by ramparts on the east and north
sides. Because of its shape, the local people of
the region call the castle as Sandıkkale (chest
castle).
NIOBE
Niobe, daughter of King Tantalos, got
married to the King of Thebai Amphion, and
gave birth to 12 children, of whom 6 were
boys and 6 were girls. Goddess Leto, her
friend, had only two children, Apollon and
Artemis. During a Leto Festival, Niobe
boasted to Leto that she had twelve children
but Leto had only two. Envying Niobe, Leto
ordered Apollon and Artemis to kill the
children of Niobe. Apollon and Artemis killed
Niobe’s children with their arrows and Niobe
spent days and night crying near the dead
bodies of her children. Eventually, Zeus felt
pity on her and turned her into a rock to ease
her pain. Today, this rock, located on the
northwest of Mount Spil, is one of the most
visited places in the region.
İVAZ PAŞA CAMİİ
IVAZ PASHA MOSQUE
1484 yılında İvaz Paşa tarafından Ivaz Pasha had it built in 1484. The mosque,
yaptırılmıştır. Kesme taş ve tuğladan yapılmış made of hewn stone and bricks, is attractive
olan camii, çinileri ve ahşap minberindeki with its tiles and geometrical patterns on its
geometrik süslemeleri ile dikkati çekiyor.
wooden pulpit.
22 SULTANLAR TÜRBESİ
Şehir merkezinde bulunan türbe, kesme taş
ve tuğla kullanılarak XIV. yüzyılda yapıldı.
Türbede bulunan 22 sanduka, Manisa’da
valilik yapan bazı şehzadeler ile ailelerine
aittir.
22 SULTANS TOMB
The tomb, situated in the downtown, was
constructed in 14th century, using hewn stone
and bricks. 22 sarcophagi located in the tomb
belong to some ottoman princes and their
families.
YEDİ KIZLAR TÜRBESİ
Çaybaşı deresi yakınlarında bulunan türbe
kesme taş ve tuğladan XIV. Yüzyılda
yapılmıştır. Kime yâda kimlere ait olduğu
kesin olarak bilinmemekle birlikte, XIV.
yüzyıldan beri Müslümanlar ve Hıristiyanlar
tarafından ziyaret edilmektedir.
SEVEN GIRLS TOMB
The tomb is located close to Çaybaşı
Stream was made of hewn stone and bricks in
14th century. Even though it is not known to
whom it originally belonged to, the tomb has
been visited by Muslims and Christians since
14thcentury.
KYBELE
Ana tanrıça Kybele birçok ülkede Kybele,
Kybebe, Marienna, Artemis, Hepat ve Venüs
gibi adlarla anılan uluslararası özelliğe sahip
Anadolu kökenli bir tanrıçadır.
Manisa’ya 7 km. uzaklıkta, Spil Dağı
eteğinde bulunan, Gediz Ovasına dönük,
oturmuş kadın şeklinde tasvir edilen
rölyefinin
Hitit
döneminde
yapıldığı
sanılmaktadır.
KYBELE
Kybele, the mother goddess of Anatolia, is
an internationally famous goddess, and
variations of her name include Kybele,
Kybebe, Marienna, Artemis, Hepat and Venus.
The relief of Kybele, located at the foot of Spil
Mountain, 7 km to the city, is in the shape of a
woman sitting with her face towards Gediz
Plain and thought to have been carved in
Hittite period.
MEVLEVİHANE
Mevleviliği yaymak yaşatmak amacı ile
1368 yılında Saruhan Bey’in torunu İshak
Çelebi
tarafından
yaptırılmıştır.
Spil
eteklerinde bulunan bina XIX. yüzyıl
sonlarına kadar Mevleviler tarafından
kullanılmış, sonra kendi haline terkedilmiştir.
MEVLEVIHANE ((Mevlevi Lodge)
Grandson of Saruhan Bey, İshak Çelebi, had
it built in 1368 in order to preserve and
spread Mevlevi culture. The lodge located at
the foot of Spil mountain was used by mevlevi
dervishes until the end of 19th century, and
abandoned after then.
SULTAN CAMİİ
XIV. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman’ın
Sancak Beyi olarak Manisa’da görev yaptığı
sırada inşaatına başlanılan Sultan Camii ve
Külliyesi, Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi
Hafsa Sultan adına yaptırılmıştır. Sade bir
mimariye sahip iki minareli camii medrese,
sübyan mektebi ve imarethaneden oluşan
külliye 1522 yılında tamamlanmış darüşşifa
ile hamam daha sonradan ilave edilmiştir.
Sultan Camii Mesir Şenliklerinin kutlandığı
ve macunun halka saçıldığı camii olarak da
ünlüdür.
Sultan Mosque and Complex, whose
construction was started in 16th century while
Süleyman the Magnificent was serving as
governor, was built to the honour of Hafsa
Sultan, the mother of Süleyman the
Magnificent. The mosque, having a simple
architectural design, has a complex (külliye)
consisted of a madrassah, a primary school
and a public kitchen for distribution of food.
Hospital and the Turkish bath were added
once they were completed in 1522. Sultan
Mosque is famous with being the mosque from
where mesir paste is thrown to public during
Mesir Festival.
SARUHAN BEY TÜRBESİ
Saruhan Bey 1313 yılında Regaip Kandili
gecesi Manisa’yı Bizanslılardan alarak
Bizans egemenliğine son verir. Beylik
merkezi haline getirilen şehrin adı da Manisa
olarak değiştirilir O günden bu yana şehir
sakinleri bu günü hem fetih günü hem de
Regaip Kandili olarak kutlamaktadırlar.
1348 yılında ölen Saruhan Bey’in
Muradiye Camiinin batısında bulunan türbesi
torunu İshak Çelebi tarafından yaptırılmıştır.
SARUHAN BEY TOMB
Saruhan Bey conquered Manisa on Regaip
Kandili (one of the five Islamic holy nights) in
1313 and put an end to Byzantine sovereignty.
The city became the capital of Saruhan
Dynasty and its name was changed as Manisa.
Local people have been celebrating this date
both as Regaip Kandili and the conquest day.
Tomb of Saruhan Bey, who died in 1348, is
now on the south of the Muradiye Mosque and
was built by his grandson İshak Çelebi.
MURADİYE CAMİİ
Klasik Osmanlı mimarisi özelliklerini taşıyan
Muradiye Camii 1583-1585 yıllarında, Sultan
III. Murat adına külliye olarak yapılmıştır.
Proje Mimar Sinan’a aittir. Kesme taştan
yapılmış olan ve iki zarif minaresi bulunan
camiinin çinileri, kalemişleri, vitrayları ve
mermer mimberi Osmanlı süsleme sanatının
en güzel örneklerindendir. Şehrin Sultan önü
adıyla anılan semtinde bulunan külliyenin
diğer bölümleri imarethane, medrese ve
yıkılmış olan sübyan mektebidir. Medrese ile
imarethane günümüzde Manisa Müzesi
olarak kullanılmaktadır.
MURADİYE MOSQUE
Muradiye Mosque, a sample of classical
ottoman architecture, was built as a complex
for the honour of Sultan III. Murat. It was
based on the design of Mimar Sinan. The tiles,
drawings, stained glasses and marble pulpit of
the mosque, which is made of hewn stone and
includes two minarettes, are among the best
examples of ottoman decoration. The complex
located in Sultanönü area of Manisa consists
of a public kitchen, a madrassah and a ruined
primary school. Today, the madrassah and the
kitchen are used as Manisa Museum.
REVAK SULTAN TÜRBESİ
REVAK SULTAN TOMB
Yedi Kızlar ve Niobe yakınlarında bulunan The tomb, located close to Seven Girls Tomb
türbe 1371 yılında inşa edilmiştir. Türbede and Niobe, was built in 1371. Of the three
biri Revak Sultan’a ait olmak üzere üç sarcophagi in the tomb, one belongs to Revak
sanduka bulunmaktadır.
Sultan.
MANİSA MÜZESİ
Sart ören yerlerinde çıkan eserlerin
sergilendiği yer olması bakımından da önem
arz eden Manisa Müzesi. Muradiye Camiinin
batısında, külliyenin medrese ve imarethane
bölümlerinde yer almaktadır.
Arkeolojik eserlerin sergilendiği imarethane
bölümünde; Bronz Çağdan Bizans Dönemi
sonuna kadar heykel lahit gibi parçalar, salon
kısmında, toprak kaplar, heykelcikler, mezar
taşları, mozaikler.
Büstler, takılar, cam ve fildişi gibi diğer
eşyalar ise yan odalarda görülebilir.
Halkın gelenek, görenek, inanç ve yaşam
biçimini yansıtan silah, giysi, ev eşyaları ve
el yazmaları gibi etnografik eşyaları ise
külliyenin medrese kısmında yer alan diğer
bölümde görmek mümkündür.
MANİSA MUSEUM
Having an importance as being the place
where the archaeological discoveries from
Sardes are exhibited, Manisa Museum is
situated in the west part of Muradiye Camii
and occupies the madrassah and the kitchen.
The pieces such as status and sarcophagus
that belong to the term between bronze era
and Byzantine period are exhibited in the hall
of the former kitchen section which is now
used to keep the archaeological pieces The
pieces such as pottery, statues, tomb stones,
mosaics, busts, jewellery, glassware and ivory
objects are exhibited in the side galleries.
Ethnographic objects reflecting the
traditions, customs, beliefs and life-styles of
the people, such as weapons, costumes,
furniture and manuscripts are displayed in the
madrassah section of the complex.
ÇEŞNİGİR CAMİİ
ÇEŞNİGİR MOSQUE
1474 yılında Fatih Sultan Mehmet’in azatlı
One of the oldest mosques of the city was
kölesi Çeşnigir Sinan Bey tarafından built in 1474 by the order of Çeşnigir Sinan
yaptırıldı. Kentin en eski camilerinden biridir. Bey, the freed slave of Fatih Sultan Mehmet,
ULU CAMİ
Spil Dağı’nın kuzey yamacında bulunan
Ulu Camii, 1366–1368 yıllarında Saruhan
Bey’in torunu İshak Çelebi tarafından
yaptırılmıştır. Eski bir kilisenin yerine, bazı
eski mimari parçalar da kullanılarak inşa
edilmiştir. Ahşap oyma minber kapısı Manisa
müzesi etnografya bölümündedir. XIV. ve
XV. yüzyıllarda şehrin önemli yapılarından
biri olan camiinin batısındaki Fethiye
Medresesi de İshak Çelebi tarafından 1378
yılında yaptırılmıştır.
Medrese içinde bulunan türbede İshak Çelebi
ve ailesi gömülüdür.
ULU MOSQUE
Ulu Mosque, located at the north foot of
Spil Mountain, was built by the order of the
grandson of Saruhan Bey, İshak Çelebi. Using
some old architectural pieces, it was built on a
site where once there was an old church. Its
wooden pulpit gate is now exhibited in the
ethnography section of the Manisa Museum.
Fethiye madrassah, which served as an
important place in 14th and 15th centuries, was
also built on the west of the mosque upon the
request of İshak Çelebi in 1378. İshak Çelebi
and his family are buried in the tomb located
in this madrassah.
ULUCAMİ
ULUCAMİ MİNBER KAPISI
HATUNİYE CAMİİ VE KÜLLİYESİ
Hatuniye Camii ve Külliyesi 1490 yılında
Sultan II. Beyazıt’ın eşi Hüsna Şah Sultan
tarafından yaptırılmıştır. Daha sonra 1497
yılında külliyeye gelir sağlamak amacıyla
dükkânlar ilave edilmiştir. Medrese ve
imarethane diğer birçok bina gibi Kurtuluş
savaşındaki büyük yangında yanmıştır.
HATUNİYE MOSQUE AND COMPLEX
Hatuniye Mosque and complex was built by
the order of II. Beyazit and his wife Hüsni Şah
Sultan in 1490. In 1497, some shops were
added in order to provide some income for the
complex. Just like many other buildings,
Madrassah and the kitchen got damaged by
the fire in Independence War.
SPİL DAĞI MİLLİ PARKI
Şehrin hemen güneyinde yükselen Spil
Dağı’nda yer alan Milli Park. Manisa’dan 23
km’dir. 60mt yükseklikten başlayarak zirvede
1517 metreye ulaşan Spil Dağı şehre oranla
10–15 derece kadar daha serindir.
Sandıkkale, Tantalos kalesi gibi arkeolojik,
Niobe, Kybele gibi mitolojik değerleri,
mağara, in, kanyon, dolin gölü gibi jeofizik
formasyonları ve panoramik güzellikleri ile
ülkemizin en güzel parklarından biridir. Spil
Milli parkı laleleriyle ünlüdür. Osmanlı
İmparatorluğu zamanında bir devre adını
veren lalelerin Spil Dağı’ndan götürüldüğü
rivayet edilmektedir. Milli Parkın mutlak
koruma sahası olan Seyirtepe çevresinde
endemik bitki türleri, derin vadiler, kar ve
rüzgârın şekillendirdiği yaşlı çam ağaçları
bulunmaktadır. Bitki örtüsü yönünden zengin
olan milli parkta 600 metre yüksekliğe kadar
kızılçam daha yukarılarda ise karaçam ve
karışık olarak meşe, ardıç, çınar, laden, defne,
berberis, kuşburnu ve yaban mersini
bulunmaktadır. Yaban hayatı bakımından da
keklik, tavşan, çakal, yaban domuzu ve
birçok ötücü kuş cinsi parkta yaşayan
hayvanlardır.
Milli Parkın asıl yerleşim sahası olan
Atalanı’nda piknik tesisleri, kamp alanı, 24
adet dinlenme evi, kır gazinosu, Atalanı
Kırkahvesi ve Çampınar Gazinosu devamlı
hizmete açıktır.
SPİL MOUNTAIN NATIONAL PARK
National Park, located on Spil Mountain
rising on the south of the city, is 23 km away
from Manisa. Beginning at 60 meters in Gediz
valley, Spil Mountain reaches 1517 at its peak
and is 10-15 degrees cooler compared to the
city centre. With its archaeological areas such
as Chest Castle and Tantalos Castle, myths
such as Niobe and Kybele and geophysical
formations and panoramic views such as
caves, canyons and doline lake, Spil Mountain
National Park is one of the most beautiful
national parks of our country. It is especially
famous with its tulips. It is said that the tulips
after which an era of ottoman period was
named were the tulips that grow at Spil
Mountain. At Seyrantepe, which is a wellreserved area of the National Park, there are
many types of endemic plants, deep valleys
and old pines shaped by the snow and wind.
Being rich in terms of flora, Spil Mountain
National Park houses red pines at 600 meter,
black pines and a mixture of oaks, juniper,
sycamore, spruce, bay tree and myrtle in
mixture above 600 meter. With respect to
wildlife, hares, partridge, jackal, boar and
many types of singing birds are inhabitants of
the national park. At the area of Atalanı,
there are picnic facilities, camping area, 24
mountain houses, countryside café, Atalanı
cafe and Çampınar restaurant, and these
facilities are open 24 hours.
Her yıl 28 Haziran – 4 Eylül tarihleri arasında
6 şar günlük tabldotlu dinlenme kampı da
düzenlenmektedir. Konu ile ayrıntılı bilgi.
Milli Parklar Başmühendisliği Doğu Caddesi
(Fatih Anadolu Lisesi Karşısı)
MANİSA
Also it is possible to join resting camps
between June 28th and September 4th, which
last 6 days and include table d’hote. For
further information: Head Office of National
Parks-Doğu Caddesi (opposite to Fatih
Anadolu High School) MANİSA
Tel: +90 236 237 10 65 - Fax: +90 236 237 10 63
TeL:+ 90 236 237 10 65 Fax: +90236 237 10 63
AIGAI
Manisa’ya 49 km uzaklıktaki antik Aigai.
Heredot’un bahsettiği onbir Ailois kentinden
biridir. 2004 yılında başlatılan 5 yıllık kazı
programı çalışmaları devam etmektedir.
Kalıntılardan, Aigai’nin tarihinin Bergama
Krallığı dönemine kadar indiği ve Roma
döneminde önemli bir ticaret merkezi olduğu
anlaşılmaktadır.
Bu ören yeri İzmir- Çanakkale karayoluna
yaklaşık 15km mesafede olup. BergamaŞakran-Köseler Köyü üzerinden ulaşılabilir.
AIGAI
Aigai, which is 49 km away from Manisa, is
one of the eleven Aliois cities mentioned by
Heredot. 5 years excavation program, started
in 2004, is still in progress. Findings have led
to a consideration that Aigai is dating back to
the period of Pergamom Kingdom and was a
very important commercial centre then.
Aigai is 15 km away from İzmir-Çanakkale
road and can be reached following the route
of Pergamum- Şakran- Köseler village.
PHILADELPHIA
Alaşehir, Bozdağ eteklerindeki dar bir vadide
bulunan antik Philadelphia şehri üzerine
kurulmuştur. Hellenistik dönemden eski şehre
ait kalıntılar, dış surların bir kısmı ve
hristiyanlığın ilk çağlarına ait St. Jean
Kilisesine ait ayaklar ile şehrin güneyinde,
Toptepe mevkiinde bulunan tiyatro kalıntıları
ziyaret edilebilir.
PHILADELPHIA
Alaşehir, lying mainly on the ancient city of
Philadelphia, is located at a narrow valley at
the foot of Bozdağ. Remains and outer walls of
the ancient city dating back to Hellenistic era,
columns of St. Jean Church dating back to
early ages of Christianity and the ruins of the
ancient theatre situated at Toptepe lying on
the southern part of the city worth visiting.
SART
İzmir- Ankara karayolu üzerinde, Manisa’ya
70 km kadar uzaklıkta bulunan Sart, Lidya
Devletinin başkenti idi ve M.Ö. VI. ve VII.
yüzyıllarda, ekonomik ve politik büyük bir
güce sahipti.
Lidyalılar servetlerinin önemli bir kısmını
şimdi Sart çayı adıyla anılan Paktolos nehri
civarındaki altın madenlerini işleterek elde
etmişlerdir. Kral Midas da her dokunduğu
şeyi atına çevirme gücünden bu nehirde
yıkanarak kurtulmuştur.
Hellenistik döneme ait Artemis Tapınağı,
Mermer Avlu-Jimnasyum Kompleksi ve M.S.
17 yılındaki depremden sonra yapıldığı
sanılan Synagog, Sart ören yerindeki
görülmeye değer kalıntılardan bazılarıdır.
SARDIS
Sardis, 70 km away from Manisa, is located
on the İzmir-Ankara highway. It was the
capital of Lydian Kingdom and was very
powerful both economically and politically in
11th and 12th centuries BC. The Lydians owed
much of their wealth to operating the gold
mines situated around River Pactole
(Pactolus), which is now called Sardis River.
King Midas who had the capacity of changing
everything into gold was cured by a dip in
Pactole (Pactolus).
The temple of Artemis, the Marble-Court
Gymnasium Complex and the Synagogue,
which is thought to have been built after the
earthquake in 17 A.D, are some of the ruins
that worth visiting.
BİN TEPELER (Kral Mezarları)
Marmara Gölünün güneyinde, Gediz
ovasının kenarında, yaklaşık 90 kadar
tümülüs içeren Lidya Kral Mezarlığı
bulunmaktadır. İki büyük tümülüsün, Kral
Alyattese ve Kral Gyges’e ait olduğu
sanılmaktadır. Tümülüslerin hemen hepsi ilk
ve orta çağlarda soyulmuştur.
MANİSA TARZANI
Asıl adı Ahmeddin Carlak olan Manisa
Tarzanı 1899 yılında Bağdat’ta doğmuştur.
Kurtuluş Savaşı sırasında Gaziantep ve Kilis
cephelerinde
savaşmış
olup.
İstiklal
Madalyası sahibidir. Harpten sonra yaşamını
Spil Dağı eteklerindeki küçük bir kulübede
sürdüren Manisa Tarzanı, tüm yaşamını doğa
ve ağaç sevgisine adamış, bu sayededir ki
İstiklal Savaşı sırasında yanan Manisa, birkaç
yıl içinde yemyeşil olmuştur.
MANİSA TARZANI AHMET BEDEVİ
THOUSAND HILLS (King Tombs)
There lies, on the south of Marmara Lake,
the Lydian King’s Cemetery containing nearly
90 tumuli. Among these, the two large tumuli
are thought to belong King Alyattes and King
Gyges. Nearly all the tumuli were plundered
in ancient and medieval times.
TARZAN OF MANİSA
Ahmeddin Çarlak, known as Tarzan of
Manisa, was born in Baghdad in 1899. He
joined independence war and honoured with a
medal after fighting at Gaziantep and Kilis
fronts. Living at a little cottage at the foot of
Spil Mountain, he dedicated his life to nature
and trees.
Manisa, wiped out by fires during
Independence War, became a green place in a
couple of years as a result of his efforts.
MANİSA TARZANI HEYKELİ
KULA EVLERİ
İzmir- Ankara yolu üzerinde bulunan Kula,
tarihi evleri ile ünlüdür. Osmanlı mimarisinin
özelliklerini taşıyan ve yöre halkının
ihtiyaçlarına uygun bir şekilde yapılmış olan
evler, XVIII. ve XIX. Yüzyıl yapısıdır.
Özellikle ahşap süslemeleri dikkati çekmektedir.
KULA HOUSES
Kula, situated on the İzmir-Ankara road, is
famous with its historical houses. These
houses were built in 18th and 19th centuries;
and they carry the features of ottoman
architecture.
Wooden ornaments of the
houses are especially attractive.
TEPE MEZARLIĞI - THYATIRA
Muhtemelen Lidya döneminde kurulmuş
olan Thyatira, Antioküs’ün yenilgiye
uğramasından sonra Selevküslerin eline
geçmiş ve Bergama Krallığının bir parçası
olmuştur.
Roma Egemenliği sırasında Hıristiyanlık
burada hızla yayılmış ve Hıristiyanlığın ilk
çağlarına ait, Ege Bölgesinde bulunan yedi
kilisesinden biri burada yapılmıştır.
Günümüzde Akhisar şehir merkezinde antik
Thyatira’ya ait bazı kalıntıları görmek
mümkündür.
THYATIRA
Thyatira, probably founded during Lydian
period, was captured by Seleucus after the
defeat of Antiochus and became a part of
Pergamum Kingdom. During the Roman
sovereignty, Christianity spread in the region
rapidly and followed by the construction of
one of the seven churches dating back to early
Christian era.
Today, it is possible to se some of the ruins of
the ancient Thyatira in the city centre of
Akhsar.
THYATIRA - AKHİSAR
THYATIRA - AKHİSAR
KAPLICALAR
Manisa şifalı su kaynakları açsından da
zengin illerimizden biridir. Tıbbi değeri olan
ve tesisi bulunan termal kaynaklar ile faydalı
oldukları hastalıklar şöyledir.
Salihli Kurşunlu kaplıcaları (kadın ve cilt
hastalıkları, romatizma, lumbago, solunum
sistemi rahatsızlıkları),
Turgutlu Urganlı kaplıcaları (siyatik,
romatizma, kadın ve cilt hastalıkları, egzama,
hemeroid),
Demirci-Saraycık Kaplıcaları (romatizma,
kadın ve cilt hastalıkları), Kula-Emir
Hamamları (romatizma ve cilt hastalıkları)
THERMAL SPRINGS
Manisa is also rich in its thermal springs.
Thermal spring facilities and the diseases on
which they have medicinal effects are as
follows:
Salihli
Kurşunlu
Springs
(gynaecological and dermatological diseases,
rheumatism, lumbago, respiratory system
disorders),
Turgutlu
Urganlı
Springs
(sciatica, rheumatism, gynaecological and
dermatological diseases,eczema, hemorrhoid),
Demirci Saraycık Kaplıcaları (rheumatism,
gynaecological and dermatological diseases)
and Kula Emir Baths (rheumatism and
dermatological diseases).
SALİHLİ KURŞUNLU KAPLICALARI
KULA EMİR KAPLICALARI
SOMA MENTEŞE KAPLICALARI
DEMİRCİ HİSAR KAPLICALARI
CARPET MAKING
HALICILIK
Kula, Gördes ve bazı Yunt Dağı köyleri XVII.
ve XVIII. yüzyıldan beri ülkenin önemli halıcılık
merkezlerindendir ve bunlar taban halılarından
ziyade seccadeleriyle ünlüdür. Manisa’nın
ilçelerinden olan Gördes, XVII. ve XVIII.
yüzyılda Avrupa ve Amerika’da bütün
seccadelere “Gördes” denilecek kadar ünlü bir
halıcılık merkezi idi. Ayrıca, Türkler tarafından
bulunan dokuma tekniklerinden biri olan çift
düğüm de literatüre “Gördes Düğümü” adıyla
geçmiştir. Gördes seccadeleri XIX. yüzyılda
kurulmaya başlanan Bandırma, Bursa, İstanbul ve
Kula, Gördes and some of the villages of Yunt
Mountain have been among the most important
carpet-weaving centres of our country since 17th
and 18th centuries. They are famous with their
rugs rather than their carpets. Gördes, district of
Manisa, was such an important carpet-weaving
centre in 17th and 18th centuries that all the rugs
were called “Gördes” in Europe and America.
Moreover, double know weaving technique, found
by Turks, has been called “Gördes Knot” in the
literature. Gördes rugs were used as examples at
Bandırma, Bursa, İstanbul and Kayseri weaving
centres.
Kayseri gibi halıcılık merkezlerinde de örnek
olarak kullanılmıştır.
Gördes
Seccadeleri
günümüzde, düğümleri biraz daha irileştirilmiş
olarak geleneksel tarzını korumaya çalışmaktadır.
İlk kez XVII. yüzyılda görülen Kula Seccadeleri
de çift düğüm tekniği ile dokunmakta ve
desenlerine göre Kömürcü, Kula, Manzaralı Kula
gibi adlarla anılmaktadır. Manisa’nın kuzeyinde
bulunan Yunt Dağı Yaylasında XVI. ve XVII.
yüzyıllarda yerleşik düzene geçen Türkmen
aşiretleri tarafından kurulan 60 kadar köy
bulunmaktadır. Bu köylerin bazıların da kilim
dokumacılığı el sanatlarından biri olarak hala
sürdürülmekte, bu halılar saf yün doğal boya ve
geleneksel desenler kullanılarak üretilmektedir.
Today the knots of Gördes rugs are a bit bigger
but the traditional technique has been preserved.
Kula rugs dating back to 17th century have been
weaved by double knot technique, and the patterns
are called Kömürcü, Kula, Manzaralı Kula etc.
There are nearly 60 villages at the plateau of Yunt
Mountain located on the south of Manisa, most of
which were founded by Türkmen tribes settled in
the area in 16th and 17th centuries. Carpet weaving
still exists at some of these villages, and these
carpets are weaved using pure natural dyes and
traditional patterns.
ALIŞVERİŞ İMKÂNLARI
Geleneksel el dokuması halılar, kilimler
değerli ve yarı değerli taşlarla süslenmiş altın
ve gümüş takılar, Manisa’da bulunan bazı
fabrikalarda üretilen pamuklu iç ve dış giyim
eşyaları ziyaretçiler tarafından rağbet
görmektedir. Eğer Manisa’ya gelişiniz Salı ya
da Perşembe gününe rastlarsa, Salı ya da
Perşembe pazarının renkli ve telaşlı
atmosferinde, bir baştan bir başa dolaşmak
sizin için zevkli olabilir. Her yıl Mart ayı
sonlarında Sultan Camii’nden halka saçılan
Mesir
Macununu
da,
yıl
boyunca
dükkânlardan temin etmek mümkündür.
SHOPPING
Traditional handmade carpets, rugs, gold and
silver jewellery with precious and semiprecious stones, clothing produced at some
factories in Manisa are some favourite
shopping items.
If you visit Manisa on a Tuesday or Thursday,
walking around in the colourful and vivid
atmosphere of Tuesday and Thursday markets
could be a pleasant experience.
Famous mesir paste, distributed from the
Sultan Mosque in March, can be bought from
the local shops all through the year.
ULUSLAR ARASI MANİSA MESİR FESTİVALİ
INTERNATIONAL MANİSA MESIR FESTIVAL
1522 yılında, Yavuz Sulan Selim’in eşi ve
Kanuni Sultan Süleyman’ın annesi Hafsa
Sultan tarafından yaptırılan Sultan Camii,
Sultan Külliyesi’ne dâhildir. Külliyenin
Hamamında
herkes
parasız
yıkanır,
imaretinde fakirler doyurulurdu. Darüşşifada
ise çeşitli hastalıklar tedavi edilmekteydi.
Darüşşifanın ilk idarecisi Merkez Efendi
tarafından hazırlanan ve terkibinde çoğu
baharat olmak üzere 41 çeşit madde bulunan
Mesir Macunu, saray doktorları tarafından
hastalığına çare bulunamayan Hafsa Sultanı
iyileştirmiş ve bu nedenle büyük ün
yapmıştır. Halk arasında ilaç şöhreti yapan ve
ısrarla talep edilen bu macun, zamanla halka
dağılmaya başlamış, talebin daha büyük
boyutlara ulaşması nedeniyle de daha
sonraları
Sultan
Camii
kubbe
ve
minarelerinden halka saçılmaya başlamıştır.
Halk arasında yaygın inanca göre, Nevruz
günü bu macundan yiyenler bir yıl boyunca
ağrı sızı çekmezler, yılan ve çiyan
sokmalarından korunmuş olurlardı.
Günümüzde Mart ayı sonlarında bir program
dâhilinde kutlanan şenlikler sırasında
özellikle Mesir Macunu Saçım Töreni yerli
ve yabancı turistler tarafından büyük ilgi
görmektedir.
Sultan Mosque, which was built upon the
request of Hafsa Sultan, wife of Yavuz Sultan
Selim and mother of Süleyman the
Magnificent, is situated in the Sultan
Complex. In the past, Turkish bath in the
complex was free of charge; and food was
available for homeless people at the public
kitchen. Many diseases were cured at the
hospital of the complex.
Mesir paste was first prepared by Merkez
Efendi, the director of the hospital then, using
41 different spices. This paste became very
popular as Hafsa Sultan, who had an
incurable disease, got cured after eating this
paste. Becoming popular among the local
people as a cure for health problems, mesir
paste began to be distributed among the
people.
Due to large demand, it was casted from the
domes and minarets of the Sultan Mosque.
According the belief of the local people, one
who eats mesir paste on the day of newruz has
no pain throughout the year and is protected
against snakebites.
Today, local and foreign tourists are
attracted by the Mesir Paste Distribution
Ceremony held during the Mesir festival
celebrated at the end of March each year.
YENİ HAN
Han’ın yapım tarihi hakkında kesin bilgi
bulunmamaktadır.
Halk arasında Karaosmanoğulları tarafından
1825-1830’larda yaptırıldığı söylenir.
Han orta avlulu ve iki katlıdır.
Güney, doğu ve batı cephelerine bitişik
dükkânlar bulunmaktadır.
Han doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen
planlıdır. Alt kat odaları avluya, üst kat
odaları revaklara açılır. Güney cephede girişi
bulunmaktadır.
Kuzeybatıdaki koridor develikle (ahırların yer
aldığı mekân) bağlantıyı sağlayan geçiş
koridorudur. Alt katta yer alan dükkânlar bir
duvarla ikiye bölünmüştür.
Alt katta odaların iki bölümlü olması ve
ocakların bulunmamasından dolayı depo
olarak kullanıldığı söylenebilir.
İkinci kat dükkânların önünü yuvarlak
kemerli revaklar çevreler.
Üst katta, kuzey cephede sekiz, doğu, batı ve
güney cephelerde yedi, birer de köşede olmak
üzere toplam 33 dükkân yer almaktadır.
Odaların bir kaçı hariç, tamamında ocak
bulunmaktadır.
2001 yılında başlayıp, 2004 yılında
tamamlanan yenileme çalışmaları restorasyon
projesin ve yapının orijinaline uygun olarak
yapıldı.
Günümüzde Yeni Han alışveriş ve kültür
merkezi olarak kullanılmaktadır.
Han’ın bugünkü kullanımından doğan
ihtiyaca uygun olarak bazı mekânlar arasında
geçişler sağlanmıştır.
BÜYÜK YENİHAN
HISTORY OF “YENİ HAN” (THE NEW
CARAVANSERAI)
There is no certain information about the
construction date of the Han. However, it is
rumoured among folks that the Han was built
by the Karaosmanoğulları in 1825-1830.
The Han is a two-storey building with a
middle courtyard. There are shops adjacent to
south, east and west sides. The lower floor
rooms open to the courtyard, while the upper
floor ones to the porches. The entrance is on
the southern side. The hallway in the
northwest leads to a place called “develik”,
where the stables exist.
The stores of the lower floor are divided into
two by a wall. Those stores have been used as
warehouses since they are parted into two and
have no furnace.
The front-sides of the upper shops are framed
with arched porches. There are 33 shops in
total on the upper floor; 8 in the north, 7 in
each of other three directions, and 4 in the
corners. Except for a few ones, almost all of
the shops have furnaces within. During the
restorations performed between 2001 and
2004, the building was repaired according to
the restoration project and paying attention to
the original state of the structure.
Presently, Yeni Han serves as a shopping and
leisure centre. Some passages have been
added to the building between certain places
due to the new requirements of its current
usage.
BÜYÜK YENİHAN
DARKALE - SOMA
Tarihi Bergama Krallığı dönemine kadar iner.
Köyün eski adı Tarhala olarak biliniyordu.
Selçuklular döneminde Darkale adı olarak
değiştirildi. Set üzerine yapılmış iki katlı
evleri, dar sokakları, Kırkoluk Camii,
Bedesten, hamam ve Selçuklardan kalan yivli
minareli camii görülmeye değer yerlerdir...
MANİSA ULUCAMİİ
MANİSA SULTANİYE ÜZÜMÜ
DARKALE - SOMA
YORTAN KRAL MEZARI (AKHİSAR)
MANİSA’DA BAĞBOZUMU (RESSAM CEMAL TOLLU)
Bu broşür Manisa Valiliği İl Kültür ve Turizm This leaflet was prepared by the Governorship of
Müdürlüğü tarafından hazırlanmış, İl Özel İdare Manisa, Provincial Directorate of Culture & Tourism
and printed with the contribution of the Directorate of
Müdürlüğünce bastırılmıştır.
Province Special Administration.