Sayı:1125

Transkript

Sayı:1125
İÇİNDEKİLER
KAPAK
EKONOM / EMEK
KRZE ÇÖZÜM KURULTAYI / BURSA
Krizi tam bamsz, halkç ve devletçi ekonomi ile aacaz 46
“MLLETN EFENDS” ZOR DURUMDA
zmir Bayndr süt üreticileri çözüm aryor 48
1 NUMARADAN 69 NUMARAYA
te MT’in Ergenekon emas 4
TÜRKYE
YAZARLAR, SANATÇILAR, BLM NSANLARI ISRARLI
“Yurtsever aydnlar bir an önce serbest braklsn!” 22
AYDINLIK GENEL YAYIN YÖNETMEN SERHAN BOLLUK:
‘Kontrgerilla adn Türkiye’ye biz örettik’ 24
MAHKEME KARAR VERD, SAVCILAR SÜRE STED
Ergenekon savclarnn 10 yanl 28
YETERL DELL YOK!
Adana Savcl’ndan Ergenekon’un 7. dalgasna takipsizlik 29
SAVCI ÖZ, KME GÜVENYOR?
Atatürk’e küfreden gizli tank “Osmanm”n sicili 30
CHP MLLETVEKL MENGÜ, YARBAY DÖNMEZ HAKKINDA
SORU ÖNERGES VERD
Evinin etrafndaki arazi,
Erdoan’n danman Arslan’a m ait? 31
PROF. DR. RFAN ERDOAN:
Psikolojik savan, silahl savan da ötesinde! 32
FORUM / BÜLENT ESNOLU
Perinçek, siz partideyken de anti-emperyalistti, imdi de 35
ESK TARIM BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP:
ABD-AB-srail’in istemedii
GAP’ en yaknmdakiler engelledi 36
KASIMPAALI ERDOAN, SRAL’ KOLLUYOR!
AKP, Türkiye yerine srail’i petrol terminali yapyor 38
AVRUPA TÜRKLER DAYANIMA DERNE BAKANI
MUHAMMED DEMRC:
‘Yalnzca Yimpa ve Kombassan’da 300 bin madur var’ 40
Ayd›nl›k Yerel Haftal›k Haber Yorum Dergisi 8 ŞUBAT 2009 Say›: 1125
Sahibi: GÜNEY REKLAMCILIK YAYINCILIK MATBAACILIK
ORGANZASYON SANAY ve TCARET LMTED RKET
Sorumlu Müdür: Z. Ruhsar enolu
Genel Yayn Yönetmeni: Deniz Yldrm
Yazileri Müdürü: Özlem Konur Usta
Haber Aratrma: Hikmet Çiçek
Ankara Temsilcisi: Fikret Akfrat
çi-Sendika: Esin Ergenç Turhan Ekonomi: Z. Ruhsar enolu
D Haberler: Zeynep Er Yurt Haberler: Emine Dölek
Ariv : Ercan Dolapç Fotoraf : Alpay Tulu
Datm-Abone Ergin Onay
Sayfa Tasarm: Melih Yldrm - Mahmut en
Teknik Sorumlu: Mutlu Selçuk
BÜROLAR
stanbul: Gizem Erturul Koç, Sibel Koç, Ufuk Akkaya, Serkan Koç,
Meral Ergene, Veli Sivasl, Sare Bakolu, Merve Aksuna, Emrah Tatan,
Teoman Alili, Önder Öztürk, Hakan Eröz, Naci Eri
Ankara: Levent Ak, Murat Arsoy, Umut Albayrak, Can Özçelik, Teoman
Alver, Bülent Akbua, Sabri Kara, Murat Karabulut, Didem Özder zmir:
Hayati Özcan, Ali Karlayan, Belma Yücel
Adana: Erkan imek Antalya: Devrim Akn Karasoy,
Burdur: Fatih Özcan Çanakkale: Zuhat Yoku
Hatay: Hüseyin Güler, Mansur Erk Isparta: Bora Tüfekli
Kayseri: Ekrem Demir Kahramanmara: Cafer Sincer
TOPLUM
MLLETMZ HZMETLERNZ UNUTMAYACAK!
Türkiye’nin yüz ak 70’lik delikanl Uçkun Geray 56
GERAY TOPRAA VERLD
Uçkunlar bugün daha azimli, daha güçlü 58
CEZAEVNDE SGARAYI BIRAKTIM
Her eve lazm kitap! 62
KÜLTÜR / SANAT
TUNER CÜCENOLU’NUN ÜNLÜ ESER SAHNEDE
“Çkmaz Sokak” Bakrköy Sanat Merkezi’nde 63
YAZILARIYLA
DOU PERNÇEK 2
EMCET OLCAYTU 37
SÜHA BAYKAL 39
HÜSEYN MACT YUSUF 45
YILDIRIM KOÇ 52
ARSLAN BAER KAFAOLU 53
MECT ÜNAL 59
FKRET OTYAM 60
DEMRTA CEYHUN 64
Mersin: Yusuf Çelik Mu: Cevat Dani,
Ordu: Namk Canik, Rize: Gençaa Karafazl, Samsun: Srr Turan,
Siirt: Haydar Evin, Sivas: smail Dursun, Tokat: Ali Yönel,
Zonguldak: Nazm Ayarolu, Avrupa: Ali Mercan
DAITIM: Turkuvaz Datm Pazarlama A.
ADRES VE TELEFONLAR
Almanya; A.Aslandoan, Postbank Essen 837 839 437, BLZ: 36010043
Yönetim Yeri: Alemdar Mah. Divanyolu Cad. Erçevik han No:54/311
Sultanahmet Eminönü-STANBUL Tel: 0212 520 04 94
E-posta:[email protected]
http://www.aydinlik.com.tr
OFSET HAZIRLIK VE DAITIM ORGANZASYON :
Toros Yaynclk Yapmclk Matbaaclk Reklamclk ve Turizm
Organizasyon Sanayi ve Ticaret Ltd. ti. Tel ve Faks : (0212) 251 51 22
stiklal Caddesi Deva Çkmaz 7/3 Beyolu- stanbul
Ankara: Tel: (0312) 229 52 52 Faks: (0312) 229 15 20
zmir: Tel: (0232) 445 27 26 Faks: (0232) 445 46 64
Mersin: Kuvayi Milliye Cad. Akel merkezi K.4 No:63 03243364550
Adana: Fevzi Çnar Tel: (0532) 467 43 27
Almanya: Eylem Demirel Boral - Frankenallee 39, 60327-Frankfurt/M
Tel: 0049-69736253 Faks: 0049-6975009310
Cep: 0049-1788547974 e-posta: [email protected]
ngiltere: Musa Ballkaya
Tel: 0044 2085213525 Faks: 0044 2085093069 Cep: 0044 7961953300
Hollanda; Av. Mahir Önel,
ABONE KOULLARI
Yurtd abone:
Tel: 0031640184484
sviçre; Gülay Snac Tel: 0041 32 724 58 54
Cep Tel: 0041 76 302 39 51
e-posta: [email protected], [email protected]
Banque cantonale neuchâteloise, compte no 1003.00.73.3
ABONE BEDEL:
6 Aylk
Yllk
TÜRKYE
80
160 YTL
AVRUPA
70
125 Euro
SVÇRE
120
ABD VE UZAKDOU
75
230 Fr.
150 Euro
Azerbeycan: Agil Alesger Tel : 0099 412 409 66 65
AVRUPA SATI FYATI: Avrupa 2.5 Euro, sviçre 5 Fr.
Basld Yer: Rotamat Basn Yayn Limited irketi
Turgut Özal Cad. No: 117/B Çelik-Yenal Endüstri Merkezi
kitelli / STANBUL
Aydnlk’ta yaymlanan yazlarn iktibas hakk sakldr.
Ayd›nl›k Bas›n Meslek ‹lkelerine uymay› taahhüt eder
ISSN 1301-6579
letiim/Abone Tel-faks: (0212) 251 51 22 e-posta: [email protected]
8 UBAT 2009
•
Aydınlık • 1
BAŞYAZI
Yahudi madalyasının zinciri
DOĞU PERİNÇEK
O itilen kakılan kimse, ABD’nin
Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkanı’dır. O panel yöneticisi de, ona BOP
Eşbaşkanı’na yapılacak muameleyi
reva görmüştür.
Başbakansız kalan bir millet, BOP
Eşbaşkanı’nın aşağılandıktan sonraki
o öfkesinde bir teselli bulmaktadır.
Yahudi örgütü JINSA’nın cesaret
madalyasının kurdelesi, Tayyip Erdoğan’ın boynuna dolanmış bir esaret
zinciri değil midir?
Başka devletlerle gizli antlaşma yapanların tepeleri tuttuğu bir ülke yönetilmez, sürüklenir. Türkiye yönetilmiyor, sürükleniyor
Abdullah Gül-Tayyip Erdoğan ikilisi, ABD ve İsrail’e bu
Davos tiyatrosundan sonra çok daha fazla bağlanmışlar; boyunlarını daha da eğmişlerdir.
rolsüz tepkisi var. Bağımsızlığını yitirmiş büyük bir millet,
eziklik içinde kendini aldatmasın!
REVADIR BUNLAR BİZE
Acı gerçeği görelim; Türkiye küçük düşürülmüştür, aşağılanmıştır. Ve yıllardan beri olan budur.
Bu halleri, biz Türk milleti, dağdaki çobanından şehirdeki aydınına kadar çoktan hak ettik. Değil mi ki, BOP Eşbaşkanlığı marifetiyle yönetilmeyi sineye çektik, bize ne yapılsa
revadır.
Çankaya’da oturan zat, ABD ile 2 sayfa 9 maddelik antlaşma yaptığını gerine gerine açıkladı. O’na Dışişleri Bakanı muamelesi yapıldı. ABD marifetiyle kolundan tutulup
Çankaya tepelerine çıkartılmasına milletçe boyun eğdik. İşte
bu nedenle revadır bunlar bize.
CESARET MADALYASININ ALTINDAKİ YÜREK
Şimon Perez bilmiyor mu, yanına oturtulan Tayip Erdoğan BOP Eşbaşkanıdır.
OMUZUNA DÜRTÜLEN BAŞBAKAN GÖRDÜNÜZ MÜ?
BOP hiyerarşisi böyledir işte! Acımasızdır ve ezicidir!
Yine Şimon Perez bilmiyor mu, Tayip Erdoğan’ın boySiz hiç uluslararası bir toplantıda omuzuna dürtülen bir
nunda
Yahudi JINSA Örgütü’nden aldığı cesaret madalyası
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı gördünüz mü, duydunuz
vardır. Denge daha o zaman bozulmuşmu? Görmediniz ve duymadınız. Buntur. Çünkü Şimon Perez’in boynunda
dan sonra da görmeyecek ve duymayaM
Ortada
bir
kahramanlk
yok!
herhangi bir Türk örgütünden alınmış
caksınız.
Siz, hiç uluslararası bir toplantıda
Ortada her an süpürülebilecei bir cesaret madalyası bulunmuyor. Yahudi örgütü JINSA’nın cesaret madalyaazarlanan, aşağılanan bir Türkiye Cumöngörülen
bir
BOP
sının kurdelesi, Tayyip Erdoğan’ın boyhuriyeti Başbakanı gördünüz mü, duynuna dolanmış bir esaret zinciri değil
dunuz mu?
Ebakan’nn ite o eziklie
midir? O madalyaya, o boyun uzatılırRauf Bey mi, Fethi Bey mi, İsmet Paşa
kontrolsüz
tepkisi
var.
ken, Davos’taki o aşağılanmanın ruhsamı, Celal Bayar mı, Refik Saydam mı,
Demirel mi, Ecevit mi, hangisi böyle bir Bamszln yitirmi büyük bir tı da İsrail’in eline verilmiştir.Yahudi madalyasının ipi boynuna geçirilsin diye
işlemle karşılaştı? Türkiye Cumhuriyeti
millet,
eziklik
içinde
kendini
eğilen o baş, bir daha dik duramazdı ki!
başbakanlarından hiçbirinin başına
O itiş kakışların “dik duruş” sayılmaböyle bir iş gelmedi.
aldatmasn! L
sı ise bir milli faciadır. Yüreğinin üstünONU BAŞBAKAN MI SANIYORDUNUZ?
de Yahudi örgütünden cesaret madalPeki, Tayip Erdoğan’ın omuzundan dürtüklenmesini, el yası taşıyan bir kimsede ne özgüven kalır ne de kendine
ve ayaklarla itile kakıla yapılan düzeyli “tartışma”yı nasıl saygı!
Yüreği Yahudi örgütünden aldığı cesaretle çarpmaktaaçıklayacaksınız? Çünkü O, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı
değildir. O itilen kakılan kimse, ABD’nin Büyük Ortadoğu dır. Bu karmakarışık duyguların gerisini siz hesap edin.
Projesi Eşbaşkanı’dır. Hal böyle olunca, “Moderatör” dedik- DAVOS’TAN ÖNCE BİTEN
leri o panel yöneticisi de, ona BOP Eşbaşkanı’na yapılacak
Davos bitmiş!
muameleyi reva görmüştür.
Davos senaryosunun “finali” aslında Tayyip Erdoğan
40 yıldır çok sayıda uluslararası toplantıya katıldım. Bu
toplantılarda herhangi birisinin omuzundan dürtüldüğünü, BOP Eşbaşkanı olduğu gün, Yahudi JINSA örgütünün o madalyasına başını uzattığı gün yazılmıştı. Türkiye Cumhuriyesusturulduğunu görmedim. Böyle bir olayı duymadım da.
ti Başbakanı, başka bir devletin Proje Eşbaşkanı olamazdı.
Tayip Erdoğan’a kimse Başbakandır diye bakmıyor.
“Davos’un bitmesinden” önce TC Başbakanlığı kurum olaBAŞBAKANSIZ KALAN MİLLETİN EZİKLİĞİ
rak bitmişti. Tayyip Erdoğan’ın ikide bir “Ben Türkiye CumNe yazık ki Türkiye kamuoyu BOP Eşbaşkanlığınca yöne- huriyeti Başbakanıyım” demesinin nedeni de budur.
tilmeye alıştırıldı; alıştı. İşçi Partisi ve onurlu yurttaşlar bunun
32 kez “ABD’nin BOP Eşbaşkanınyım diyen Tayyip Erdodışında elbette. Ancak yurttaşların azımsanmayacak bir ke- ğan, kendisinin Türkiye Başbakanı olmadığını herhalde bilsimini, bu küçük düşürülme karşısında bile elinde bayraklar- mektedir. Eziklik oralardan başlıyor. Gerilim oralardan gelila gösteriler yapması, işte o alışmanın hazin sonucudur. Baş- yor. O gerilim birikiyor, birikiyor ve Davos’ta o panel yönebakansız kalan bir millet, BOP Eşbaşkanı’nın aşağılandıktan ticisinin omuzundan dürtmesiyle patlamaya dönüşüyor.
sonraki o öfkesinde bir teselli bulmaktadır.
Öncesi de var, o İsrail sınırında Başbakan yerine konmaOrtada bir kahramanlık yok! Ortada her an süpürülebi- yıp bekletmeler… İsrail saldırganlığının sırlarına ortak olmaleceği öngörülen bir BOP Eşbaşkanı’nın işte o ezikliğe kont- lar… Hepsinin üstüne O Şimon Perez’in umumun önündeki
2 G Ayd›nl›kG 8 ŞUBAT 2009
AYDINLIKTAN
azarlamaları…
Milletimiz, bu olaylara kartalların
uçtuğu yerlerden bakamadı; itildiği yerlerden baktı.
DELİĞE KAHRAMANCA SÜPÜRÜLMEK
Bu acı, Türk milletine yeter. Recep
Tayyip Erdoğan, Davos’ta “deliğe süpürüldüğünü” görmüştür. Ve deliğe süpürülmeyi kahramanca başarmaktadır.
Türkiye halkı, kendisine, “deliğe süpürülen adam” değil, bir başbakan bulmak zorundadır.
Türkiye halkı, Çankaya’ya ABD ile
gizli hizmet sözleşmesi yapan değil,
Türkiye’nin egemenlik ve bağımsızlığının temsil eden hakiki bir Cumhurbaşkanını bulmak zorundadır.
Cumhuriyeti yıkma faaliyetinin
odağı haline geldiği Anayasa Mahkemesi kararıyla saptanmış kimselerden
Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmaz!
ZİNCİR ŞİMDİ DAHA ÇOK SIKIYOR
Bu mesele, yalnız onur meselesi değildir. Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan’la Türkiye çok tehlikeli durumlara
sürüklenmektedir. Hele bu dengesiz çıkışlardan sonra, Tayyip Erdoğan BOP
Eşbaşkanı bile değildir. Rütbesi daha da
indirilmiştir ve boynundaki Yahudi madalyasının zinciri daha da sıkıştırılmıştır.
Görüntülere bakmayın siz, Abdullah
Gül-Tayyip Erdoğan ikilisi, ABD ve İsrail’e bu Davos tiyatrosundan sonra çok
daha fazla bağlanmışlar; boyunlarını
daha da eğmişlerdir. BOP’un tepesindeki ABD’ye karşı şimdi kendilerini affettirmek için daha büyük ödünler vermek durumundadırlar.
TÜRKİYE YÖNETİLMİYOR
SÜRÜKLENİYOR
Başka devletlerle gizli antlaşma yapanların tepeleri tuttuğu bir ülke yönetilmez, sürüklenir. Türkiye yönetilmiyor,
sürükleniyor. Başka devletlerin proje
görevlilerinin ellerine düşen bir ülke,
geleceğine karar veremez; iradesi artık
yabancı dizginlere teslim edilmiştir. Türkiye, bugün iradesizdir; hükümetsizdir.
Önümüzdeki tuzak “deliğe süpürülen”
Tayyip Erdoğan’ın yerine, yeni bir “deliğe süpürülebilir” kimsenin yerleştirilmesidir
Bu fırsat kesinlikle ABD’ye ve İsrail’e
verilmemelidir. Bugün, Türkiye’nin
temel meselesi sürüklenmekten kurtulmaktır. Milletimizin yeni BOP Eşbaşkanlarına ve Yahudi Cesaret Ödüllülere
değil, Milli Hükümete ihtiyacı vardır.G
Sahne arkasında pazarlık
Amerika adına Ortadoğu’ya yanaşma rolü için Davos’ta kısmi bir “tiyatral
terk etme” gösterisine izin verilebilirdi. Ama bu kadarına. Ardından “İsrail’le
ilişkilerimizi bozmak istemiyoruz” açıklaması acele geldi. Çünkü oynanan tiyatro bitti. Tayyip Erdoğan en fazla halkın özlediği devlet adamı rolünü oynayabilirdi. Arkasından gerçek hayat başlayacaktır. Doğal olarak soruldu. Yani taktığın
madalya, ekonomik ve askeri anlaşmalar oyun bitince ne olacak? Bu konulara
hiç girilemez. Sınır tiyatro bitince ortaya çıkar. Sahne arkasındaki pazarlığı ise İsrail’in önemli gazetelerinden Haaretz gündeme getirdi. Sayfalarımızda yer verdik.
Diğer yandan birde bu tiyatronun ganimeti var. “Halife Tayyip” gibi garip
propagandalar için Ortadoğu ülkelerinde çeşitli gazete ve örgütlerle “Soros
tarzı” ilişki kuranlar da dikkatimizde olduklarını bilsinler.
Kahramanlar hakkında yazmak zordur
“Elinize kalemi aldığınızda, yalnız sade bir hayatı ve onun görkemini değil, o
hayatın size yüklediği sorumlulukları da hissetmelisiniz. Bireyi kahraman yapan
onu çıplak insan olmaktan çıkartarak bir bilinç haline getiren tüm ayrıntıları…
Çünkü akademisyenlik ile siyasal birey arasındaki yapay ayrımı ortadan kaldırabilmiş bir örnekten söz ediyoruz, Prof. Dr. Uçkun Geray’dan… İşçi Partisi Merkez Karar Kurulu Üyesi, partili akademisyen Prof. Dr. Uçkun Geray’ı geçen hafta
içinde sonsuzluğa uğurladık…” Erdem Ergen arkadaşımızın böyle başladığı yazısına sayfa sıkıntısından dolayı yer veremedik. Bu güzel yazısını yayınlayamadığımız için bizi affetmesini dileriz.
***
İzinleri nedeniyle yazarlarımız Şule Perinçek iki hafta, Fırat Kayra bu hafta yazılarını yazamadılar.
***
Geçen hafta yayımladığımız “Ergenekon tertibinin ‘sol’ tetikçisi” başlıklı yazıyı İşçi Partisi Merkez Karar Kurulu Üyesi Arslan Kılıç kaleme aldı. Teknik bir
hata nedeniyle yazı imzasız yayımlandı. Okurlarımızdan ve Kılıç’tan
özür diliyoruz.
***
Aydınlık Genel Yayın
Yönetmeni Serhan Bolluk, Ergenekon davasında geçen hafta savunmasını verdi. “Buraya
sanık olarak Aydınlık
dergisi dikemeyeceklerine göre, Genel Yayın
Yönetmeni
olarak
benim sanık yapılmam
da anlaşılır oluyor”
diyen Bolluk, dergimiz
neden tertibin hedefinde, bir bir açıkladı.
Bolluk’un şahsında
Aydınlık, Gladyo marifetiyle yargılanıyor. Türkiye’de susturulamayacak
tek yayın organı varsa
Aydınlık’tır. Daha kararlı, daha cesur, yola
devam…
Aydınlık bir hafta dileğiyle...
8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›kG 3
KAPAK
1 NUMARADAN 69 NUMARAYA
İşte MİT’in Ergenekon şeması
Aydnlk kapal isimleri saptad. Buna göre, basnda “1 Numara” diye
anlan, emada ise “Örgüt Bakan” olarak gösterilen isim E. Genelkurmay
Bakan Org. Hüseyin Kvrkolu. ABD’nin ehit ettii eski Jandarma Genel
Komutan Org. Eref Bitlis, eski MT Müstear Org. Teoman Koman ve eski
Jandarma Genel Komutan Org. Rasim Betir hemen göze çarpyor.
Aydınlık, MT’in Tuncay Güney’in Mülakatı’na dayanarak
hazırladıı “Ergenekon eması”nı açıyor.
MİT’İN ORG. HİLMİ ÖZKÖK’E
ÖNYAZISI
“Çok Gizli” ibareli emanın
MT tarafından Genelkurmay
Bakanı’nın ahsına 10 Temmuz
2003 tarihinde gönderdii ön yazısında öyle deniyor:
“Müstearlıımıza 3 Temmuz
2002 tarihinde intikal eden
ancak kaynaı tespit edilemeyen
isimsiz bir mektup ve 6 adet
CD’nin incelenmesi sonucunda
(…) iddialara konu 69 ahıstan
2’si (Eref Bitlis ve Gülçin Telci)
halen hayatta bulunmamaktadır.
Dier ahıslar ise; 14 politikacı,
13 basın mensubu, 19 iadamı, 3
itirafçı, 9 mafya ile balantılı olduu ileri sürülen eski ülkücü, 9
Silahlı Kuvvetler mensubu, 1
yazar ve 1 Emniyet mensubu ko-
M Dönemin MT
Müstear enkal
Atasagun, Bülent
Ecevit’le.
4 G Ayd›nl›k
G
8 ŞUBAT 2009
numundadır. (T.G. pek’in ifadesi ve CD’lerde yer alan iddialardan oluturulan ema EK-7’de
sunulmutur.)”
Parantez içindeki bölüm ema’nın altında da tekrarlanmı:
“ ‘T. Güney pek’in ifadesinden
ve mezkur CD’lerde yer alan bilgilerden ematize edilmitir.”
Bu önyazı, ema ve dier ekleri, MT tarafından ilk kez 10
Temmuz 2003’te dönemin Genelkurmay Bakanı Org. Hilmi
Özkök’e, sonra da 19 Kasım
2003’te Babakanlık’a yollandı.
Burada dikkat çekici olan, bu
tertip emasının Genelkurmay
Bakanlıı kurumuna deil, o sırada o makamı igal eden Org.
Hilmi Özkök’ün ahsına gönderilmi olmasıdır.
2002 TERTİBİNİN ŞEMASI
MT, emayı son olarak 23
Aralık 2008’de, talep üzerine Ergenekon davasına bakan 13.
Aır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Müstearlıın Mahkeme’ye hitaben yazdıı önyazıda
çok önemli bir deerlendirme yer
alıyordu.
Müstear adına Hukuk Müaviri Vekili S. Asuman Bozoklu
imzalı yazıda ema için aynen
öyle deniyordu:
“Delil olarak kullanılması
mümkün deildir.”
Oysa enkal Atasagun’un
Müstearlıı sırasında hazırlanan
emanın önyazısında u deerlendirme vardı:
“ddia niteliindeki bu bilgilerin, birbirinden müstakil deiik kanallardan gelmesi ve birbirini büyük ölçüde teyit eder olması, olaya dedikodu çizgisinin
ötesinde bir anlam kazandırmakta ve yönlendirilmi organize bir
faaliyetin iaretlerini taımaktadır.”
ki ayrı dönemde yazılan önyazılarda çok önemli bir fark
daha bulunuyor. 2003’teki önyazıda “kaynaı tespit edilemeyen
isimsiz bir mektup” denirken
Müstear Emre Taner imzasıyla
9 Mayıs 2008’de stanbul Cumhuriyet Basavcılıı’na gönderilen yazıda “Bahse konu ihbar
emadan seçmeler
Org. Hüseyin Kvrkolu
Deniz Baykal
evket Sabanc
Rahmi Koç
Erturul Özkök
Org. Eref Bitlis
Hüsnü Özyein
Org. Teoman Koman
Hüseyin Gülerce
Ethem Sancak
Bekir Cokun
Mehmet Ali Ilcak
mektubunu yazan ve polis olduunu belirten ahıs” deniyor.
“ema” ilk olarak “2002 tertibi”nde kullanıldı. Ecevit Hükümeti’ni, Org. Hüseyin Kıvrıkolu’nu ve çi Partisi’ni hedef alan
bu tertibin ayrıntılarını ilerleyen
sayfalarımızda bulacaksınız.
2002 TERTİBİ
ema, ilk olarak Babakan
Bülent Ecevit ve Org. Hüseyin
Kıvrıkolu’na karı kullanıldı.
Ergenekon tertibi açısından aydınlatılması gereken uygulama,
MT’in 3 Temmuz 2002 günü
elinde bulunan, hatta MT mensupları tarafından düzenlettirilmi olan Ergenekon belgelerini
resmiletirmesidir.
Dönemin Müstearı enkal
Atasagun, bu uygulamayla, balı
olduu Babakan Ecevit’i iktidardan indirme ve Org. Kıvrıkolu komutasındaki Türk Ordusu’na müdahale operasyonundaki rolünü oynamıtı. Bunları
gerçekletirmek için, çi Partisi’nin etkisiz kılınması gerekiyordu.
MT, “Ergenekon Yeniden
Yapılandırma” ve “Lobi” belgelerinin 3 Temmuz 2002 günü
“imzasız bir mektupla kendisine
ulatırıldıını” yazıyor. Oysa
“Yeniden Yapılandırma” belgesini Fehmi Koru, Taha Kıvanç
imzasıyla 30 Nisan-1 Mayıs
2001 günleri, yani bir yılı aan
bir süre önce Yeni afak’ta yazmıtı. MT, sıradan bir gözlemci
olarak bakarsanız, açık istihbarat yoluyla belgelerin varlıını
bir yıl önceden saptamı olmalı.
Kaldı ki belgelerin bazıları, basın
mensuplarına ve belli çevrelere
2000 yılında açıkça daıtılmıtı.
Ancak asıl çarpıcı gerçek, bu belgelerin
Ergenekon tertibi
kapsamında MT elemanlarının katılımıyla hazırlanmı olması.
Atasagun’un MT yönetimi, Ergenekon tertibini 1998 yılından
beri hazırlayan Fethullahçı Gladyo’nun içindeydi.
TUNCAY GÜNEY:
‘Karadayı-Kıvrıkolu-Eref
Bitlis grubu’
“Hüseyin Kıvrıkolu ilk geldiinde tek Bilecik’te Veli Küçük’ü ziyaret etti.” (s.28)
“Bunlar Karadayı, Kıvrıkolu, Veli Küçük,
Eref Bitlis, Teoman Koman paa, Rasim Betir
paa, Osman Özbek bunların ey olduunu söylüyorlar bir grup olduunu.” (s.29)
ORG. KIVRIKOĞLU’NUN
RESMİNİ PARİS
METROSU’NDA YERE
SERMİŞLERDİ
2002 tertibinin 1 numaralı hedefinde Org.
Kıvrıkolu vardı. Yalnız
içte deil, dıta da.
Org. Kıvrıkolu’nun
resmi 2002 yılı Mayıs ayında Paris Metrosu’nda Kuzey garında yere serilmiti. Yere seren2002 tertibini
ayrntlaryla
anlatyor
TUNCAY GÜNEY:
‘lhan Selçuk’u
ekarte edelim’
“lhan Selçuk’u ekarte edelim diyor sonra bizimkiler düünüyor ilk önce Veli paa da dedi
lhan Selçuk’suz, benim cep telefonumdan konutu
lhan Selçuk’la gazete mazete olmaz dedi.” (s.55)
8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k
G
5
ler, Türkiye’de Tuncay Güney’e
o mülakatı yaptıranlar ile aynı
merkez.
Ve çi Partisi, TSK Komutanı’nın resmini yerde çinetmedi.
MİT, ŞEMAYI DAHA 2002 YILINDA
KULLANIMA SOKTU
Peki MT belgelerin kendine
niçin “3 Temmuz 2002 günü imzasız mektupla” geldiini söylüyor. Niçin en azından 2 yıldır
Mahkeme’nin gerekçesi
Bir kısım sanıklar ve müdafilerin talepleri ile ilgili olarak;
ddianame ve eklerinin mahkemeye teslim edilme aamasında, delil klasörleri arasında bulunan
442. Klasör içindeki MT tarafından tanzim edilen
Ek-7 çizelgedeki bazı isimlerin, gizli kalması gereken evrak olduundan bahisle üzerlerinin kapatıldıı görülmü, Savcılık ve MT Müstearlıına
müzekkere yazılarak, bu çizelge orijinal ve açık haliyle mahkememize celp edilmi, MT tarafından
“Çok Gizli” ibareli olarak gönderilen bu belge ve
daha sonra gönderilen bilgi notları ve kitapçıklar
üzerinde mahkememizce yapılan inceleme sonunda;
Üzeri Savcılık tarafından kapatılmı bir kısım
kiiler hakkında herhangi bir soruturmanın açılmamı bulunması, bu çizelgedeki kimi kiilerin
sosyo-ekonomik ve siyasi konumları, MT tarafından aslı gönderilen bu belgenin “Çok Gizli” ibaresiyle kayda balanmı olması, üzeri kapalı bu
kiilerin, isimleri açık ve dosyamız sanıı olan
kiiler haklarında herhangi bir beyanlarının bulunmaması, dosyamız sanıklarının, iddianamede açıklanan beyan ve belgelere göre yargılamalarının
sürdürüldüü ve açıklanmayan ema içeriine göre
sanıklara herhangi bir suçlama getirilmedii, bu
emanın alt kısmındaki nottan da anlaılacaı
üzere ne ekilde düzenlendiinin açıkça belirtildii,
haklarında bu aamaya kadar dosyamız kapsamına göre herhangi bir ilem yapılmayan üzeri kapalı bu kiilerin, -CMK 187. maddesi de göz önünde
bulundurulup yorumlandıında-, saygınlıkları ve
haklarının zedelenme olasılıı, bu dorultuda
yayın yasaı düünülse bile, sanık ve müdafii sayısının çokluu, durumanın aleni olup, davanın ayrıntılarıyla medyaya yansıyor olması dikkate alındıında, bu tedbirin yalın olarak uygulanmasının
etkili ve yeterli olamayacaı, ayrıca bu kiilerin
kiisel hak ve özgürlüklerinin dikkate alınması ve
korunması gerektii gibi hususlar göz önünde bulundurulduunda, belgelerin orijinal ve açık haliyle açıklanmamasının, yargılaması sürdürülen sanıkların savunmasına herhangi bir ekilde kısıtlama getirmeyecei dikkate alınarak bu belgelerin
orijinal haliyle açıklanmamasına…
…oybirlii ile karar verildi. 03.02.2009
6 G Ayd›nl›k
G
8 ŞUBAT 2009
elinde olan, hazırlanmasına katıldıı belgeleri, postadan yeni aldıı yalanına bavuruyor?
Çünkü MT o belgeleri 2002
yılında resmi olmayan yollardan
kullanıma soktu.
ORG. KIVRIKOĞLU,
ORG. ÖZKÖK’ÜN İRTİCAYA
TAVIR ALMADIĞINI SAPTAMIŞTI
2002 koullarını hatırlayalım:
-Kemal Dervi ve smail Cem
sahneye çıkmı, DSP parçalanıyor.
-Türkiye erken seçime sürükleniyor, ancak seçim kararı
henüz alınmamı.
-Yüksek Askeri ura yakında
toplanacak. Ecevit yaklaan Körfez Harekâtı nedeniyle Org. Kıvrıkolu’nun Genelkurmay Bakanlıı süresini uzatmak istiyor.
Org. Kıvrıkolu, bu öneriyi
kabul etmiyor, ancak Org. Hilmi
Özkök’ün “irticaya yumuak tutumu” nedeniyle Genelkurmay
Bakanı olmasını istemiyor ve
Org. Aytaç Yalman’ın Genelkurmay Bakanlıı’nı öngören bir
plan yapmı.
te bu koullarda MT yöneticileri, CIA ile ibirlii yaparak
hazırladıkları veya en azından
hazırlanmasına katıldıkları Ergenekon belgelerini resmi olmayan
yollardan servise koyuyorlar.
Tuncay Güney’in 1 Mart
2001’de kurgulanarak alınan ifadesi ile Ergenekon’un temel belgelerini birletirerek okuduunuz
zaman, oradaki ana fikir nedir?
“Ordu’nun baında Ergenekon denen bir örgütlenme var.
Bu örgütlenmenin baında Org.
Kıvrıkolu ve Org. Karadayı,
daha dorusu komuta kademesi
bulunuyor. çi Partisi bu örgütlenmenin siyasal düzlemdeki kanadını oluturuyor.”
SEZER BU BELGELERLE Mİ
YÖNLENDİRİLDİ
Cumhurbakanı Ahmet Necdet Sezer’in bu belgelerle ve uy-
FEHM KORU’NUN “1 NUMARA ADAMI” TERÖRÜ
Hedefte Rahmi Koç
Ergenekon tertibi, 2002 yılından balayarak bu emanın rehberliinde uygulanıyor. Tertip, ABD’nin Körfez Savaı takvimine
göre iki aamada tezgâhlanıyor. kinci aama, 2006 yılında balıyor. Fehmi Koru, her aamada tertibin içinde açık olarak gözüküyor.
Fehmi Koru, 28 Kasım 2008 günü “1 numaranın iadamı olduunu” yazdı. Hemen ardından bu ismin Rahmi Koç olduunu
öne süren yazılar patladı. Serpil Yılmaz, Milliyet’teki köesinde 4
Aralık 2008’de i âleminin terörize edildiini vurguladı.
durma senaryolarla yönlendirilmi olması da büyük olasılık. Bilgiler bu yönde.
Cumhurbakanı Sezer ve
Devlet Bahçeli’nin yardımlarıyla
Ordu’ya darbe gerçekletiriliyor
ve Org. Hilmi Özkök Genelkurmay Bakanı yapılıyor; Türkiye
erken seçime sürükleniyor:
ABD’nin planladıı üzere Tayyip
Erdoan-Abdullah Gül ikilisi iktidar koltuklarına oturtuluyor.
BAŞROLLERDE
ATASAGUN-EYMÜR-BAHÇELİ ÜÇLÜSÜ
2002’deki tertibin barollerinde MT Müstearı enkal Atasagun, MHP Genel Bakanı Devlet Bahçeli ve Mehmet Eymür bulunmaktaydı.
Ergenekon tertibiyle 2008’de
piyasaya sürülen düzmece askeri
darbe senaryolarından sonra
imdi daha net anlaılıyor ki,
ABD güdümlü kuvvetler Cumhurbakanı Sezer ve Babakan
Ecevit’i, Org. Kıvrıkolu’nun
darbe planlarının baında bulunduu yalanlarıyla etkilediler.
CIA-MT ibirliiyle tezgâhlanan tertiple, Org. Hilmi Özkök
Genelkurmay Bakanı yapılmı
oldu.
Ancak kuvvet komutanları,
Org. Kıvrıkolu’nun önerilerine
göre belirlendi.
-ABD’nin Tayyip ErdoanAbdullah Gül yönetimini kurma
BUGÜNKÜ TERTİBİN TEMELLERİ
O ZAMAN ATILDI
Gladyo’nun küresel merkezi
2002’deki tertiple amaçladıı hedefe ulatı mı?
ABD’nin o sıradaki kazançları öyle sıralanabilir:
-Türk Ordusu’nun ABD’nin
igalinden önce 2002 sonbaharında Irak’ın kuzeyine girerek bir
güvenlik kuaı yaratma ve
Kukla Devlet’in kurulmasını önleme planı bozuldu.
-Org. Hilmi Özkök, Genelkurmay Bakanlıı’na getirilerek,
ABD açısından hayati önemde
bir mevzi ele geçirildi.
TUNCAY GÜNEY:
‘Deniz Baykal’ı
Veli Paa yönlendiriyor’
Sorgucu: Siyasetçilerden bahsetmedin bu faaliyetlerinde.
Tuncay Güney: Lobi faaliyetlerinden mi siyasetçilerden böyle
isim olarak deil de mesela Deniz Baykal’a oynuyor imdi kendisi
de Deniz Baykal’a Aykut Edibali ey neydi o eyh Edibali’nin sözleri filan var biliyorsunuz onu yönlendiren Veli Paa zaten Fikri
Salar’ı ite kovmasını saladı filan bu Deniz Baykal’a falan oynuyor ANAP’tan bir grup bölmek gibi DYP’den ondan sonra
MHP’den gruplar bölüp Demirel’e eklemek yeni oluumlar ama
bunu yaparken bir yandan da Tansu hanıma da göz kırpıyor mesela dier taraftan MHP’yle de arası iyi. (Mülakat, s.97)
TUNCAY GÜNEY:
‘evket Sabancı
uyuturucuyu
yurt dıına transfer etti’
“imdi bu cinayetin (Özdemir Sabancı) olmasının ana teması evket devletin yakalamı olduu
uyuturucu ama askerin mi Emniyet’in mi bu kısmını bilmiyorum tabii burada yakalanan uyuturucuları Akçimento gibi bu tesislerde noter huzurunda imha edildiini biliyorum fakat bunları
imha etmediklerini yurt dıına transfer ettiklerini
Veli Paa da dahil o klasörlerin içinde olması gerekiyor transfer ettiklerini biliyorum.” (Mülakat,
s.50)
“evket Sabancı’yla Veli Küçük direkt iliki
kurduklarını… evket’e de bu dosyaları gönderiyorum benden de zaten yardım istiyordu dedi Veli
Paa.” (s.51)
“Sabancı ailesinin benim bilmi olduum u bilgilerden evket Sabancı’nın general Veli Küçük’le
beraber Sakıp demiyorum evket Sabancı’yla sır
olarak vermitir Veli Paa, evket Sabancı’nın ailesi onun için Veli Paa’ya saygı duyuyor.” (s.54)
“Cumhuriyet gazetesi operasyonunda general
Veli Küçük’e Mete Akyol aracılııyla söylenen ne
biliyor musunuz kaç para istiyorsunuz bir buçuk
milyon dolar kaçlık hisse yüzde 50’lik filan yüzde
40’lık hisse kaç para iki buçuk üç milyon dolar
evket Sabancı’nın söyledii Veli paaya bu adamın erefsizi Gürbüz Çapan için halen diyor yüzde
20 hisseye düürün size hemen be milyon dolar
gönderiyorum ben genel yayın yönetmenini de
Mete Akyol yapalım diye söyleyen evket Sabancı’ya Mete Akyol’la arasında Veli paanın Veli
Paa da görüüyor Mete Akyol’a diyor ki be milyon doları hemen vermeyi kabul ediyorum hemen
yetitiriyor bu neden o güvenden dolayı.” (s.54)
8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k
G
7
8 G Ayd›nl›k
G
8 ŞUBAT 2009
8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k
G
9
-Cumhur ERSÜMER
-Dou PERNÇEK
-Tansu ÇLLER
-Meral AKENER
-Mehmet AAR
-Nazif OKUMU
-Koray AYDIN
-Tunca TOSKAY
-Muhsin YAZICIOLU
-Ali Müfit GÜRTUNA
-Yaar KAYA
-Deniz BAYKAL
-Hasan Fehmi GÜNE
planının önü açıldı.
-Uygun zamanda TSK komutanlarını ve çi Partisi yöneticilerini hedef alacak bir tertip için
malzeme üretildi.
KIVRIKOĞLU VE ÜÇ GENERAL
ŞEMANIN TEPESİNDE
Hüseyin Kvrkolu
Deniz Baykal
69 isimli emada, Savcılık 6
kiinin adını açmı. P Genel Bakanı Dou Perinçek ve E. Tugeneral Veli Küçük’ün adları emanın üst bölümünde. “Basın Mensupları” bölümünde Adnan Akfırat, “Mafya” balıı altında ise
Sedat Peker, Ali Yasak ve Sami
Hotan isimleri okunuyor.
ema, yanda medyaya sızdırıldı. Yasemin Çongar, Fehmi
Koru ve dierleri emanın ellerinde bulunduunu yazdılar. Basında herkesin elinde dolaıyor.
Aydınlık kapalı isimleri saptadı. Buna göre, basında “1 Numara” diye anılan, emada ise
“Örgüt Bakanı” olarak gösterilen isim E. Genelkurmay Bakanı
Org.
Hüseyin
Kıvrıkolu.
ABD’nin ehit ettii eski Jandarma Genel Komutanı Org. Eref
Bitlis, eski MT Müstearı Org.
Teoman Koman ve eski Jandarma Genel Komutanı Org. Rasim
Betir hemen göze çarpıyor.
KİMLER VAR
Tansu Çiller
emaya 2003 yılında MT
kimleri yerletirmi. 69 isim arasında unlar hemen dikkat çekiyor:
Org. Hüseyin Kıvrıkolu
CHP Genel Bakanı Deniz
Baykal
Eski Babakan Tansu Çiller
evket Sabancı
Rahmi Koç
Eski çileri Bakanı Mehmet
Aar
Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Erturul Özkök
Org. Eref Bitlis
Hüsnü Özyein
Org. Teoman Koman
Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce
Ethem Sancak
Bekir Cokun
Mehmet Ali Ilıcak
Koray Aydn
POLİTİKACILAR (14)
-Sedat BUCAK
Ethem Sancak
10 G Ayd›nl›k
G
8 ŞUBAT 2009
ASKER (9)
ÖRGÜT BAKANI
-Org. Hüseyin KIVRIKOLU
-Org. Eref BTLS
-Org. Teoman KOMAN
-Org. Rasim BETR
-Tug. Veli KÜÇÜK
-Tümg. Osman ÖZBEK
-Tümg. Nejat MÜLDÜR
TSK
-Bnb. Kadir ÖZCAN (Kemal
Tahir)
-Yzb. Ali YILDIZ
İŞADAMI (19)
-Kemal ÖZDEN
-Üzeyir GARH
-Ali Avni BALKANER
-Hüsnü ÖZYEN
-Korkmaz YT
-evket SABANCI
-Ümit ÜLGEN
-M. Zeki POLAT (TEKSF)
-Ethem SANCAK (HEDEF)
-Nuri EMRAL
-Gürbüz ÇAPAN
-Jefi KAMH
-Rahmi KOÇ
-Hayyam GARPOLU
-Kamuran ÇÖRTÜK
-Mehmet Ali ILICAK
-Vahit ÇELKBA
-Turgut BÜYÜKDA
-Adnan POLAT
YAZARLAR (1)
-lhan SELÇUK
BASIN (13)
-Dinç BLGN
-Turan YAZAN
-Bekir COKUN
-Enis BERBEROLU
-Altemur KILIÇ
-Necdet SEVNÇ
-Arslan BULUT
-Hüseyin GÜLERCE
-Gülçin TELC
-Behiç KILIÇ
-Erturul ÖZKÖK
-Aydınlık Grubu (Dou PERNÇEK kadrosu)
-Adnan AKFIRAT
EMNİYET MÜDÜRÜ (1)
-Ümit BAVBEK
MAFYA (9)
-Sedat PEKER
-Ali YASAK
-Alaattin ÇAKICI
-Gülbahar ATE
-Sedat ÇOLAK
-Ali hsan USKOL
-Sami HOTAN
-Ramazan YILDIZ
-Ziya AYCAN
İTİRAFÇI (3)
-Sami DEMRKIRAN
-brahim BABAT
-Nizamettin
2002 MİT ŞEMASINDAKİLER
emadaki isimler MT’in önyazısında belirtildii üzere Tuncay Güney’in 1 Mart 2001’de
gözaltına alındıktan sonra verdii mülakatından ve 3 Temmuz
2002’de MT’e ulatırılan 6
youn diskten (CD) çıkartılmı.
(fadeler Tuncay Güney mü-
TUNCAY GÜNEY:
‘Hasan Fehmi Güne’le
Veli Küçük’ün illegal
organizasyonu’
3“Hasan Fehmi Güne biliyorsunuz adamımız.” (s.126)
“Hasan Fehmi Güne Cumhurbakanı’nın danımanıdır illegal
organize ettiler Veli Paa’yla Hasan Fehmi Güne, Dou Perinçek’i
köke çıkartmılardı.” (s.55)
Sedat Bucak
Cumhur Ersümer
lakatından dokunulmadan alınmıtır. Tashih hataları düzeltilmemitir.)
çi Partisi Genel Bakan
Dou Perinçek:
Dou Perinçek Ergenekon
Örgütü’nün yönetici kadrosundadır. (s.21)
Eski DYP Milletvekili
Sedat Bucak:
“Veli Paa’nın eyle arası çok
iyidir Sedat Bucak’la.” (s.27, 31,
32)
Eski Enerji Bakan
Cumhur Ersümer:
“Amerika’dan Cumhur Ersümer oradan iki gün sonra o eyi
çıktı ya halledemedi imzalayamadı enerji termik santralıydı ya
Boazköy’de eyde Gürbüz Çapan’ın orada Cumhur Ersümer’le
Veli Paa görütü telefonla okey
verdi.” (s.105)
Eski çileri Bakan
Meral Akener:
“Meral Akener’in erkek kardei Nihat’la orada tanıtım
Meral
Akener
MHP’den
DYP’den kadın kollarına mı geçecekti o da böyle bir ey o da
MHP’deydi tarih öretmeniydi
hatırlıyorum Meral Akener de
ondan sonra bu MHP’lileri ülkücüleri orada örgütlüyordu.”
(s.11)
Eski çileri Bakan Mehmet Aar:
“Veli Paa’nın eyle arası çok
iyidir Sedat Bucak’la ama Mehmet Aar’ı Sedat Bucak aracılııyla kontrol edemediinden de
rahatsızdı. Mehmet Aar bunların hepsine oynuyordu.” (s.27,
Meral Akener
28, 29, 30, 50)
Mehmet Aar
Ali Müfit Gürtuna
(s.29)
Eski stanbul Büyükehir Belediye
Bakan Ali Müfit Gürtuna:
Eski Jandarma Genel Komutan
ve Eski MT Müstear Org.
“… Ali Müfit Gürtuna ola- Teoman Koman:
yından araları ey ondan önce
Drej Ali inaatı finanse ediyordu
yani ben bilfiil telefondan iletiimi salıyordum… Bir ara Drej
Ali’yle arası Ali Müfit Gürtuna’dan dolayı arası açıktır çünkü
inaatında malzeme herhangi bir
ey yapmıyor… Drej Ali Ali
Müfit Gürtuna’yla ilk etapta görütürülüp temiz iadamı kılıında ama Drej Ali kılıında ama
iadamı statüsünde yürüyecekti
ama Drej Ali bu projeye yanamadı.” (s.67, 75, 80)
Yaar Kaya:
“Yaar Kaya var ya, laboratuarları olduunu Veli Paa bana
söyledi… Esendere kapısında o
bölgedeki bütün uyuturucuların, PKK’nın Yaar Kaya’nın
kontrolünde olduunu, bu yüzden yurtdıına gittiini söylediler.” (s.42)
ÇEKİRDEK KADRO
Tuncay Güney mülakatında
iki yerde “Ergenekon’un çekirdek kadrosunu” sayıyor:
“Çekirdek kadro olarak smail Hakkı Karadayı’nın Necip
Torumtay’ın yani hiyerariyi çizemiyorum da Necip Torumtay’ın smail Hakkı Karadayı’nın
Teoman Koman Paa’nın Rasim
Betir paanın kara kuvvetleri de
bu Nejat Müldür’ün” (s.94)
“Karadayı, Kıvrıkolu, Veli
Küçük, Eref Bitlis bunların Teoman Koman Paa, Rasim Betir
Paa, bunların mesela Osman
Özbek, bunların ey olduunu
söylüyorlar bir grup olduunu.”
“Hizbullah’ı da imdi Teoman Koman Paa’yla Veli Küçüklerin kurduunu anlayacaksınız.” (s.12, 18, 27, 29)
Yaar Kaya
Tümg. Nejat Müldür:
“O bizim geçiimizde Silopi’de tugay komutanı Nejat Müldür idi. Bugün Nejat Müldür Birinci Ordu’da tümgeneral kurmay bakanı… bakın imdi aklıma geldi, General Veli Küçük’ün
grubu deil bu grup, bu grubun
adı Ergenekon’dur.” (s.26)
Bnb. Kadir Özcan:
“Ouz Bozkır’la enol Acar,
bunları Binbaı Kadir Özcan yönetiyor. Bu Ankara’daki Kadir
Binbaı üzerinden yönetiyor.”
(s.64)
Teoman Koman
Yzb. Ali Yldz:
“Yüzbaı Ali diye, Ali Yıldız
olacak, yüzbaı, JTEM’in kurucularından o zamanlarda.” (s.16)
adam Adnan Polat, adam
Ali Balkaner:
“… sanatçılar ve i adamları
herkes böyle bir lobi faaliyetine
girmeyi arzuluyordu Adnan
Polat dahil niye Veli paa onlar
için isim olarak da ey bir isim
reklamasyonu filan iyi bir de biliyorlar neyi biliyorlar Hayyam
Garipolu Korkmaz a Korkmaz
Ali Balkaner e o ona bu elit insanlar bizim gibi deil ki otobüste filan bulumuyor hepsinin bulutuu konutuu parmakla sa-
Nejat Müldür
Adnan Polat
8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k
G
11
yılı olan kafeler lobiler var oralarda birbirlerine söyleyince otomatikman lobi olumu oluyor
Mason locasının örgütlenmesinin bir baka versiyonunu yapıyoruz.” (s.79)
adam Ümit Ülgen:
“Sorgucu: Peki u USAD’da
Kemal Özden’den baka kimler
var? … Hepsini yönlendirebiliyor mu?
Tuncay Güney: Tabi. Ümit
Ülgen, ondan sonra Musa Tanrıkulu… Adnan Polat’ın amcaolu
Zeki Polat... ÜSAD’da ve atıldı.” (s.80,81)
Jefi Kamhi
adam Jefi Kamhi:
“… o adama ey yapmılardı
ya suikast Jefi Kamhi’nin babası
Jak Kamhi’ye onu srail’in sırf
göstermelik olarak yaptırdıını
söyledi.” (s.87)
Rahmi Koç
adam Rahmi Koç:
“Dou Perinçek bana dedi ki
Veli Paa, adayı taciz ediyor…
Aydın Doan kendisine söylemi.
Rahmi Koç, bu yemei, bu Veli
Paa emekli oldu ya, Paa ile
yemek yiyelim diye haber göndermi… Susurluk döneminde
Hürriyet gazetesi dalaıyor ya…
Ya Aydın Doan’a diyoruz ki,
Hürriyet gazetesi senin … o da
diyor ki imtiyaz sahibi benim,
ama bu gazete benim deil, gazete Koç’un.” (s.34-35)
M. Ali Ilcak
saydım.” (s.58-59)
Hürriyet’ten Erturul Özkök,
Bekir Cokun, Enis Berberolu:
adam Mehmet Ali Ilcak:
“Bekir Cokun hatırlıyorum
çok yakın dostu ondan biliyorum
öbür adamın adı Erturul Özkök
ile arasının iyi olduunu biliyorum yani bakın Veli Paa ile görüen insanların Enis Berberolu
dahil ben ey olarak görmüyorum yani gazeteci olarak görmüyorum.” (s.33)
“Mehmet Ali Ilıcak tamamen
Veli Albayın kucaındaydı.”
(s.12)
adam Vahit Çelikba:
“Vahit Çelikba ile srail meselesinden dolayı konutuklarında gayet iyiydi. Öyle bir ey
yoktu konutukları dünya ülkeleri ile ilgili. Hiçbir ey bu güne
kadar konumadık.” (s.85)
adam Turgut Büyükda:
“Biz Turgut Büyükda’ı saılır inek olarak görüyorduk... bize
kendini sadırmamaya baladı.”
(s. 42)
Sabah’n eski sahibi Dinç Bilgin:
“Boran’la arası açıldı bana
dedi ki git dedi Dinç Bilgin’e ben
Dinç Bilgin’e gittim Veli paa sizinle görümek istiyor telefonları
aldı Veli paa o zaman ya Çanakkale’deydi ya Bilecik’e yeni
geliyor idi gelmemiti. ner misin
çıkar mısın programı iptal edildi
ve parası da ödenmiti çocua
ikinci kontratın onu da geri almadılar sonra çocuk trafik kazasında öldü zaten Boran… Sabah
gazetesinden bizim Dinç Bilgin,
Önay Bilgin adamımızdır.” (s.
113, 126)
Gazeteci Turan Yazgan:
adam Kamuran Çörtük:
“… vakıfta (Cumhuriyet gazetesi) Kamuran Çörtük’ün
orada yüzde 20 hissesi var hiç
para verilmeden alınacak alırız
dedi paa onu Çörtük’ten eyi
Dinç Bilgin
Turan Yazgan
12 G Ayd›nl›k
Erturul Özkök
G
8 ŞUBAT 2009
“Sadece Turan Yazgan hocayla Türki Cumhuriyetlerdeki
örgütlenmeleri direkt Veli Küçük
yapıyordu hem de illegal gizli
saklı deil.” (s.85, 86, 99,102)
Bekir Cokun
Enis Berberolu
Gazeteci Altemur Klç:
“Sorgucu: Sizin gibi baka
kimler var yanında, deer verdii, fikir paylatıı kimler var?
Tuncay Güney: Tanırsınız ya
ismini söylesem, yalı, ha A
Timur Kılıç var.” (s.99)
Gazeteci Necdet Sevinç:
“Sorgucu: Veli Paanın yanında sizin yeriniz nedir?... Sizin
gibi baka kimler var yanında?
Tuncay Güney: Turan Yazgan var tabi ki …Turan Yazgan
var, Necdet Sevinç var…” (s.9899)
Yeniça’dan Aslan Bulut:
“Ortadou’daydı Aslan Bulut’u getirdik.” (s.12)
Zaman’dan Hüseyin Gülerce:
“Zaman gazetesine Yenibosna’ya gittim dedim ki Veli Paam
der ki Zaman gazetesinde hakkımda böyle eyler çıkıyor Hüseyin Gülerce’ye selam söyle o da
yukarılara iletsin müttefik hareketlerimiz olsun… o günden bugüne kadar Zaman’da ve Aksiyon’da Susurluk yazıldı ama Veli
Küçük ismi es geçildi.” (s.9,10)
Altemur Klç
Tercüman’dan Behiç Klç:
“Kendi (Veli Küçük) basını
yönlendirmesi mi benim cephemden söyleyeyim önce bir Behiç
Kılıç ile zaten görüüyordu
Akam gazetesinin politikası olarak.” (s.33)
E. Emniyet Müdürü Ümit Babek:
“Bir tek askeri istihbarattan
bir yıl öncesine kadar Ümit Babek’i tanırım. Mehmet Eymür ile
bunların arası çok iyi… O zaman
o polisler benden eyi Dou Perinçek ile Abdullah Öcalan’ın fotoraflarını aldılar… Fotoraflar
var ya bunları piyasaya çıkartan
Hanefi Avcı’dır. Gazetelere çıkartan Aksiyon’a uraya buraya…” (s.24,60)
Sorgucu: Ümit Babek ile nereye gittiniz?
Tuncay Güney: Kuzey Irak’a
gittik Barzani’ye. Karamemetler’in danımanlıını almıtı.
(s.107,108)
olduunu söyledi, araları kötüymü herhalde. Baka kim vardı?”
(s.59)
Ergenekon emas’nn
ilham kayna
Tuncay Güney.
Gülbahar Ate:
“Sorgucu: Gülbahar Ate?
Tuncay Güney: Gülbahar
Ate konusunda, Celal Ate’le
bunların mafya olduunu…
Sorgucu: Gülbahar Ate de Malatyalı onlar da…
Tuncay Güney: Bilmiyorum
Malatyalı olduunu. Veli Paanın bana naklettii, Gülbahar
Ate dedi, MOSSAD ajanı dedi.”
(s.96)
Sedat Çolak:
“O zaman Necdet Menzir’i
anlattı. Araları da açıktı. Bunu
anlatırken yanında Yüzbaı
Mustafa da vardı yani ey yaparken. Nejat Ta’la Yüzbaı Mustafa çok görüürdü. Sedat Çolak
da, o bankaları, kumarhaneleri
olan adam var ya, o adamla da
Nejat Ta’ın arası iyiydi.” (s.46)
Alaattin Çakc:
“Sorgucu: Önce Mafya gruplarıyla ilikileri, ondan bahset.
Dierlerini tek tek dinleriz. lk sıraya kimi koyuyorsun? …Alaattin Çakıcı?
Tuncay Güney: Alaattin Çakıcı var. Alaattin Çakıcı’yla Dündar Kılıç’ın kızı öldürüldüünden dolayı arası nane molla. Alaattin Çakıcı’yla yani, kendisiyle
görümüyor. Alaattin Çakıcı’nın
sıfıra indiini düünüyor. Sava
Çakıcı’yı sevmiyor entrikacı olduu için. Kendisinin güven itimat etmediinden dolayı. Gencer
Çakıcı’yı zaten Alaattin Çakıcı’nın tetikçisi olarak… Bana u
yakın dönemde Gencer Çakıcı ile
Alaattin Çakıcı’nın arasının açık
Aslan Bulut
Ali hsan Uskol:
Sorgucu: Kim bu Ali hsan
Uskol?
Tuncay Güney: Bu Adapazarı’nda Veli Paa’nın, Sedat Bey
tanır, Sedat Peker de ona para
verirdi, yanında…(s.11)
Ramazan Yldz:
“Sorgucu: Eskobar da mı
yakın Veli Paa’ya?
Tuncay Güney: O kadar çok
deil. Ama yakın Ramazan Yıldız da…”(s.64)
Ziya Aycan:
“Ziya Aycan Veli Paa ile görüüp kendisine
Hüseyin Gülerce
Behiç Klç
yol almak istiyor.” (s.64)
Sami Demirkran:
“Sorgucu: Kim Sami Demirkıran?
Tuncay Güney: tirafçı, itirafçı, Veli Küçük’ün adamlarındandır.” (s.71)
brahim Babat:
“Cem Ersever… Babakanlık
Poligonunda sorgulanmıtı. …brahim Babat’ların bir sorguladıklarını… Babakanlık Poligonunda öldürüldüü ortaya çıktı.”
(s.92-93).
Alaattin Çakc
8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k
G
13
PERNÇEK MAHKEME HEYET’N 3 AY ÖNCE UYARDI
‘Şemayı açın Tertip görülsün’
Dou Perinçek 13 Kasm 2008 günlü durumada, MT emasnn
2001-2002 yllarnda Tayip Erdoan’ iktidara, Org. Özkök’ü
Genelkurmay Bakanl’na oturtma tertibinde kullanldn anlatarak
emann açlmas gerektiini nedenleriyle açklamt. Perinçek’in
konumasndan bir özet sunuyoruz.
avcılık, 2 Temmuz 2008
günlü yazısıyla MT’in Ergenekon dosyasını dava dosyasına konulmak üzere talep etmitir.
Babakanlık Müstearlıı’nın ilgili yazısında da “dava
dosyasına konulmak üzere talep
edilen belgeler ekte sunulmutur” denilerek gönderilmitir.
Yani talebin sebebi, belgelerin
dava dosyasına konulmasıdır.
MT bu belgenin, yani “Ergenekon eması”nın, “Tuncay Güney’in, ifadesinden ve adı geçen
CD’lerde yer alan bilgilerden ematize edildiini” belirtiyor. Bu
emada Dou Perinçek, Veli
Küçük, Adnan Akfırat, Sedat
Peker, Ali Yasak ve Sami Hotan
dıında bütün isimler kapatılmı.
S
Bir de dier emada kapatılmayan Kemal Alemdarolu var. Kapatılan isimlerinin bazılarının
ba harfleri gözüküyor. MT’in
yazısında emada 69 isim bulunduu belirtiliyor. Demek ki bu 6
isim dıında 63 isim daha bulunuyor. 69 isimden 6 tanesi açıkta
bırakılmı, dier 63 isim kapatılmı.
MT’in bu yazısında, “Ergenekon” ve “Lobi” projesinin
yanı sıra CD’lerde yer verilen
dier dokümanların, “Tuncay
Güney pek”in ifadesinin ve
“gercekergenekon.com”
adlı
web sitesindeki iddiaların incelendii belirtiliyor ve öyle deniyor: Emekli Tugeneral Veli
Küçük, Tuncay Güney pek,
Dou Perinçek, Kemal Özden
(Ulusal Sanayici adamları Dernei Bakanı), Ethem Sancak
(Hedef Holding) Gürbüz Çapan,
Ali Yasak, Mehmet Zeki Polat
(TEKSF Sendikası Bakanı),
Mehmet Nuri Emral (adamı) ve
Ümit Bavbek (Emniyet Müdürü)
olmak üzere “toplam 69 ahsın
bahse konu oluumla irtibatlandırıldıı tespit edilmitir”. Yani
bu, MT’in kendi tespiti deil.
Bu, Tuncay Güney’in ifadesi,
Strateji Dergisi arivi ve Tuncay
Güney’in arivinden MT’in çıkardıı ema…
İSİMLERİ GÖRMEDEN
NASIL SAVUNMA YAPACAĞIZ?
Bir “örgüt” iddiası vardır. Bu
“örgüt” kimlerden olumaktadır? Bunun MT tarafından 2003
yılındaki bazı belgelere dayanılarak eması yapılmı. Bu ema
dava dosyasına konulmak üzere
talep edilmi, fakat dava dosyasına konulmamıtır. Daha dorusu
isimler kapatılarak konulmutur.
Biz bu isimleri görmeden nasıl
savunma yapacaız? Biz kimlerle
bu örgütü kurmuuz? Bu örgütün dier yöneticileri kimlerdir?
Bu örgütün çeitli birimlerinde
yer alan bu 69 ahsiyet kimdir?
Bunları bilmeden, bu isimleri
görmeden bizim savunma yapmamız mümkün deildir.
“Biz bu isimleri görmeden
nasl savunma yapacaz?
Biz kimlerle bu örgütü
kurmuuz? Bu örgütün dier
yöneticileri kimlerdir? Bu
örgütün çeitli birimlerinde
yer alan bu 69 ahsiyet
kimdir? Bunlar bilmeden,
bu isimleri görmeden bizim
savunma yapmamz mümkün
deildir.”
14 G Ayd›nl›k
G
8 ŞUBAT 2009
Dikkat ediniz, bu isimlerin
üzerini MT kapatmyor. Bu
emann MT tarafndan,
Türkiye’ye yönelik tertibi
bütün kamuoyu ve
Mahkemeniz görsün diye
yolland kansndaym.
Görün kimler hedef alnyor.
Türk ordusu hedef alnyor,
vatanseverler hedef
alnyor. Yani görün,
Mahkeme görsün diye
yollanmtr.
“ERGENEKON TÜRK SİLAHLI
KUVVETLERİ’DİR”
Daha da önemlisi; sözü geçen
ema bu davanın, batan sona
Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef
alan, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni
ve çi Partisi’ni hedef alan bir
tertip olduunu ortaya koymaktadır. MT’in yolladıı 69 isim
arasında Org. Eref Bitlis de vardır, fakat ehit edilmitir. Yine
Hürriyet gazetesi yazarlarından
Gülçin Telci de vardır, o da vefat
etmitir.
“Tuncay Güney pek”in
“Mülakat” denen o anlatımlarına baktıımız zaman, “Ergenekon nedir” sorusuna verdii
cevap udur: “Ergenekon Türk
Silahlı Kuvvetleri’dir”. kincisi,
yine “Tuncay Güney pek”e göre
“Ergenekon”un
merkezinde;
ifade verdii sırada Genelkurmay
Bakanı olan Org. Hüseyin Kıvrıkolu, bir önceki Genelkurmay
Bakanı smail Hakkı Karadayı,
son üç Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman, Rasim Betir,
ondan evvelki ehit Orgeneralimiz Eref Bitlis, 28 ubat’ın
Deniz Kuvvetleri Komutanı Ora.
Güven Erkaya ve birçok komutanımız vardır.
ABD’NİN HEDEFİ İSENİZ
ŞEMADA VARSINIZ
Savcı Zekeriya Öz, ATV muhabirine yaptıı itirafta, ATV’de
yayınlandıı gibi öyle demitir:
“Ergenekon
soruturmasının
merkezinde çi Partisi var”.
imdi bakınız, MT yolladıı belgede on kiinin adını veriyor.
Aralarında Ethem Sancak da var.
Ethem Sancak kim? 2001 yılında
çi Partisi’nin yandaı olan bir
iadamı. 2001’de 2008’e kadar
köprülerin altından sular akıyor.
Ethem Sancak, “Tayip Erdoan’ın sevdalısı” oluyor. “Ergenekon”a karı, sahip olduu Star
Gazetesi’nden, Kanal-24’ten iftiralar yayınlayan bir konuma geçiyor. Böylece kara listeden çıkıyor. imdi bunu emaya koymadıınız zaman ben nasıl savunma
yapacaın? emaya konulan
ikinci iadamı Mehmet Nuri
Emral. Koz Ecza’nın sahibi…
Türkiye’nin en büyük ecza depolarından birinin sahibi… Dou
Perinçek’in bacanaı. Yani Dou
Perinçek’in
bacanaıysanız,
Dou Perinçek’in partisine yanda iseniz, veya o sırada ABD’nin
hedefi iseniz emada varsınız,
69’un içindesiniz. 2001 kurgusu
öyle kurulmutur.
Sonra 2006-2007 yılındaki
operasyona gelindii zaman,
gene ABD’nin planlarına göre bu
emalar deitirilmektedir ve istenilenler seçilmektedir.
2001’de Orgeneral Hüseyin
Kıvrıkolu listeye niçin konulmutur? ABD Körfez savaına
hazırlanıyor, Irak’ı bölmek için
harekete geçmi. O zaman Ecevit
hükümette ve Türkiye’ye baskılar
yapılıyor. Amerika, Ecevit Hükümeti’ne diyor ki; Irak’a kara harekatıyla girilecek ve Türk ordusu da müttefiklere ve Amerika’ya
hizmet edecek. Genelkurmay
Bakanı Org. Kıvrıkolu bunu
kabul etmiyor. Ecevit Hükümeti
buna direnmeye çalııyor. Gizli
belgeleri yayınlanmıtır. TSK,
Temmuz 2001’de bir plan yapıyor. O plan nedir? ABD’den önce
Kuzey Irak’a vaziyet edilmesi ve
Türkiye’nin toprak bütünlüünün ileri hatlardan savunulması… Dick Cheney geliyor, Org.
Kıvrıkolu ile görümek istiyor.
Kıvrıkolu görümeyi reddediyor. Türkiye, baskılarla karı
karıya. Amerika, Org. Kıvrıkolu’nun yerine Org. Hilmi Özkök’ü hazırlıyor. Amerika’nın bu
siyasal amaçlarına uygun bir senaryo üretiliyor. Bu kurguda
hedef alınanlar; son üç Genelkurmay Bakanı, Amerika’ya boyun
emeyenler, Amerika’nın karısında dik duran çi Partisi ve
dier yurtseverler… Bizim savunmamızın esası budur.
BU İSİMLER GİZLENDİĞİ ZAMAN,
TÜRKİYE’YE KARŞI TERTİP
GİZLENMİŞ OLUR
Dikkat ediniz, bu isimlerin
üzerini MT kapatmıyor. Bu emanın MT tarafından, Türkiye’ye yönelik tertibi bütün kamuoyu ve Mahkemeniz görsün
diye yollandıı kanısındayım.
Görün kimler hedef alınıyor.
Türk ordusu hedef alınıyor, vatanseverler hedef alınıyor. Yani
görün, Mahkeme görsün diye
yollanmıtır. imdi bu görülmesin diye kapatılmaktadır. Böylece
bu tertip, bu suç gizlenmeye çalıılmaktadır. Bunun için savcılar
gizleme iine, karartma iine
ortak olmaktadırlar. Bu gerçein
ortaya çıkması için bu belgelerin
derhal açık hale getirilmesi gerekmektedir.
8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k
G
15
MT BELGESNN TAM METN
Şenkal Atasagun’un tertip yazısı
MT’in ema ve dier ekli belgelere yazd önyaznn tam metnini
yaymlyoruz. Bu belgeler 10 Temmuz 2003’te Genelkurmay Bakan
Hilmi Özkök’e, 19 Kasm 2003’te de Babakanla yolland. Zekeriya
Öz’ler de ilerine bu belgelerle baladlar.
ÇOK GZL
KONU: ERGENEKON
1. Müstearlıımıza 3 Temmuz 2002 tarihinde intikal eden
ancak, kaynaı tespit edilemeyen
isimsiz bir mektup ve 6 adet
CD’nin incelenmesi sonucunda;
basında Ergenekon adıyla yer verilen iddia niteliindeki haberlere
paralel bilgiler tespit edilmitir.
Mezkur mektup ve ekinde yer
alan CD’ler (6 adet) ile ilgili olarak yapılan inceleme sonucunda;
12 Mayıs 2001 tarihinde Aksiyon Dergisi’nde yayınlanan “29
Ekim 1999-STANBUL” tarihli
Ergenekon, Analiz-Yeniden Yapılanma, ve Yönetim Gelitirme
Projesi (24 sayfa) ile Lobi (25
16 G Ayd›nl›k
G
8 ŞUBAT 2009
sayfa) balıklı dokümanlara ulaılmıtır.
2. Söz konusu dokümanlardan “ERGENEKON” projesinde;
-Örgüt
Yapılanmasının
“Örgüt Bakanı, Kontrol Dairesi
(TSK mensupları ve güvenilir ahıslar), stihbarat Daire Komutanlıı (TSK mensupları), stihbarat ve Analiz Deerlendirme
Daire Komutanlıı (TSK mensupları), Operasyon Daire Komutanlıı (TSK mensupları),
Örgüt çi Aratırma Daire Komutanlıı (TSK mensupları),
Teori Tasarım ve Planlama Daire
Bakanlıı (Sivil mensuplar), Finansman Daire Bakanlıı (Sivil
mensuplar) ile bunlara balı alt
birimler” olarak belirlendii,
-Faaliyet alanının; “Üretim
tesisleri, ticari holdingler ve bankaların dorudan sahibi olmak,
kuracaı Sivil Toplum Örgütleri
(STÖ) ve medya kuruluları vasıtasıyla Türkiye’deki tüm STÖ’ler
ile medyayı kontrol altında tutmak, illegal faaliyetleri bala-
mında ise uyuturucu ticaretini
denetim altına almak” olarak
planlandıı,
-Finans kaynaklarının; “Yurtdıındaki hesaplardan illegal
para transferleri yapmak, naylon
irketler kurmak, ithalat-ihracat,
temsilcilik, daıtım-pazarlama
alanlarında faaliyet göstermek,
yeni organize sanayi alanları ile
yeni toplu konut alanları oluturarak spekülatif kaynaklar yaratmak,” eklinde belirlendii, yönünde iddialara yer verilmitir.
(Ergenekon balıklı proje içerisinde ifade edilen “Organizasyon Planı” EK-1’de, “Organizasyonun Faaliyet Alanı” EK-2’de
ve “Finans Giriimleri” EK-3’de
ematize edilerek sunulmutur.)
Hedefini “Ekonomik alanda
güç kazanıp denetleyici ve belirleyici unsura dönüebilmek ve
Türk toplumunu Kemalizm ve
Ulusal çıkarlar dorultusunda
yeniden yapılandırmak” eklinde
belirleyen “LOB” projesi kapsamında ise;
-Yapılanmasını;
“Merkez
Aratırma ve Bilgi Toplama,
Analiz ve Deerlendirme, Finans
ve Ticaret, Kültür ve Bilim, Teori
ve Senaryo, letiim ve Propaganda, Hukuk, Uluslararası likiler”, olmak üzere toplam 9 departman eklinde belirledii,
projede sadece sivillere yer verilecei ve örgütlenmenin iki köprü
eleman ile faaliyet gösterecei,
-Faaliyet alanını; “Sivil toplum örgütleri ve çeitli içi sendikalarının, Lobi organizasyonu
emsiyesi altındaki kurulular
içinde yer almalarının salaması,
mafya gruplarının tümüyle yeniden gözden geçirilerek, mevcut
grupların karısında yeni ve
güçlü bir grup oluturulması,”
olarak planladıı,
-Organizasyonun çalımalarını perdeleyecek vakıflar oluturularak, alternatif Naylon Vakıflar kurulacaı, bu vakıflar ile
ekonomik gücü arttırma çalımalarına yönelinecei, pek çok ticari kurulu, iletme ve üretim tesisi devren satın alınarak spekülatif kaynaklar yaratılacaı, iddia
edilmektedir.
(Lobi balıklı proje içerisinde
ifade edilen “Organizasyon Planı
EK-4’de, “Organizasyonun Faaliyet Alanı” EK-5’de ve “Finans
Giriimleri” EK-6’da ematize
edilerek sunulmutur.)
3. Öte yandan mezkur CD’lerin bir bölümünün dergi, kitap ve
makale (Ulusal Strateji Dergisi,
Aydınlık, Dou PERNÇEK vb.)
gibi açık kaynak ve bilgilerinden,
“Ergenekon’ ve ‘Lobi’
Projesi’nin yan sra,
CD’lerde yer verilen dier
dokümanlarn, T.G. pek’in
ifadesinin ve
‘gercekergenekon.com’ adl
web sitesindeki iddialarn
tetkikinden; Em. Tug. Veli
Küçük, Dou Perinçek ve
Aydnlk çevresi, Kemal
Özden (Ulusal Sanayici ve
adamlar Dernei
Bakan), Ethem Sancak
(Hedef Holding), Gürbüz
Çapan, Ali Yasak (Drej Ali),
Mehmet Zeki Polat (TEKSF),
Mehmet Nuri Emral
(adam) ve Ümit Bavbek
(Em. Emn. Md.) vb olmak
üzere toplam 69 ahsn
bahse konu oluumla
irtibatlandrld tespit
edilmitir.”
8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k
G
17
“ddialara konu 69 ahstan
2’si (Eref Bitlis ve Gülçin
Telci) halen hayatta
bulunmamaktadr. Dier
ahslar ise; 14 politikac,
13 basn mensubu, 19
iadam, 3 itirafç, 9 mafya
ile balantl olduu ileri
sürülen eski ülkücü, 9
Silahl Kuvvetler mensubu, 1
yazar ve 1 Emniyet mensubu
konumundadr. (T.G. pek’in
ifadesi ve CD’lerde yer alan
iddialardan oluan ema EK7’de sunulmutur.)”
dier kısmının ise kii ve kurululara ait olduu iddia edilen
dokümanlardan (Tuncay Güney
PEK’e ait ariv bilgileri, 1998 yılında Turgut Büyükda’a ait
“TGS Basın Yayın ve Ticaret
Ltd. ti.” tarafından yayınlanan
Ulusal Strateji-Karar Vericilerin
Dergisi merkezinin arivi) olutuu belirlenmitir.
“Ergenekon” ve “Lobi” projesinin yanı sıra, CD’lerde yer verilen dier dokümanların, T.G.
PEK’in ifadesinin ve “gercekergenekon.com” adlı web sitesindeki iddiaların tetkikinden; Em.
Tug. Veli KÜÇÜK, Tuncay
Güney PEK, Dou PERNÇEK
ve Aydınlık çevresi, Kemal
ÖZDEN (Ulusal Sanayici ve adamları
Dernei
BakanıUSAD),
Ethem
SANCAK
(Hedef
Holding),
Gürbüz
ÇAPAN, Ali YASAK (Drej Ali),
Mehmet Zeki POLAT (TEKSF),
Mehmet Nuri EMRAL (adamı)
ve Ümit BAVBEK (Em. Emn.
Md.) vb olmak üzere toplam 69
ahsın bahse konu oluumla irtibatlandırıldıı tespit edilmitir.
ddialara konu 69 ahıstan
2’si (Eref BTLS ve Gülçin
TELC) halen hayatta bulunmamaktadır. Dier ahıslar ise; 14
politikacı, 13 basın mensubu, 19
iadamı, 3 itirafçı, 9 mafya ile
balantılı olduu ileri sürülen
eski ülkücü, 9 Silahlı Kuvvetler
mensubu, 1 yazar ve 1 Emniyet
mensubu konumundadır. (T.G.
PEK’in ifadesi ve CD’lerde yer
alan iddialardan oluturulan
ema EK-7’de sunulmutur.)
4. Dier taraftan 1997 yılı içerisinde; Çada Eitim Vakfı
(ÇEV), Çada Yaamı Destekleme Dernei (ÇYDD), Salık ve
Eitim Vakfı (SEV), 68’liler Birlii
“Dier taraftan 1997 yl
içerisinde, Çada Eitim
Vakf, Çada Yaam
Destekleme Dernei, Salk
ve Eitim Vakf, 68’liler
Birlii Vakf, Sosyal
Demokrasi Vakf,
Dayanma Vakf, Atatürkçü
Düünce Dernei,
Demokratik lkeler Dernei,
Lions Vakf’nn da
aralarnda bulunduu 189
dernek, vakf, sendika ve
birliin bir araya gelmesiyle
oluturulan Sivil Toplum
Kurulular Birlii (STKB) ile
ilgili olarak; 28 ubat 1997
tarihinde balatlan irtica
ile mücadele konseptini
Atatürkçülük adna
kullanarak politik güç elde
etme yönünde faaliyetlerde
bulunduu…”
18 G Ayd›nl›k
G
8 ŞUBAT 2009
Vakfı, Sosyal Demokrasi Vakfı
(SODEV), Dayanıma Vakfı, Atatürkçü Düünce Dernei (ADD),
Demokratik lkeler Dernei
(DD), Lions Vakfı’nın da arasında bulunduu 189 dernek, vakıf,
sendika ve birliin bir araya gelmesiyle oluturulan Sivil Toplum
Kuruluları Birlii (STKB) ile ilgili
olarak;
“Antidemokratik ve anti-laik
uygulamalara karı güç ve eylem
birlii çarısıyla birlikte, 28 ubat
1997 tarihinde balatılan irtica ile
mücadele konseptini Atatürkçülük adına kullanarak politik güç
elde etme yönünde faaliyetlerde
bulunduu”
yönündeki iddialar dikkati
çekmitir.
Bu arada STKB ile irtibatlı ahıslar arasında (E) Orgeneral
Kemal YAVUZ, Aratırmacıyazar Faik BULUT, Dr. Necip
HABLEMTOLU (ölü) isimleri
dikkat çekmektedir. (STKB irtibatlarının ematizesi EK-8’de sunulmutur.)
5. Mevcut bilgilerden hareketle, kesin belirleme yapılamamakla
birlikte Ergenekon adı kullanılarak yürütülen çalımaların, bu
aamada Devleti/Rejimi hedef
alan bir grubun kendi çıkarları
çerçevesinde organize olma çabalarını içerdii izlenimi edinilmitir.
Ancak iddia niteliindeki bu
bilgilerin, bir birinden müstakil
deiik kanallardan gelmesi ve
birbirini büyük ölçüde teyit eder
olması, olaya dedikodu çizgisinin
ötesinde bir anlam kazandırmakta
ve yönlendirilmi organize bir faaliyetin iaretlerini taımaktadır.
Bu nedenle konuyla ilgili mevcut bilgiler; Asker orijinli yönlen-
“Bu arada STKB ile irtibatl
ahslar arasnda (E)
Orgeneral Kemal Yavuz,
Aratrmac-yazar Faik
Bulut, Dr. Necip
Hablemitolu (ölü) isimleri
dikkat çekmektedir. (STKB
irtibatlarnn ematizesi EK8’de sunulmutur.)”
dirici bir kadronun kontrolünde,
bazı Sivil Toplum Örgütleri
(STÖ), Siyasi Parti ve Medya kurulularının kullanılması suretiyle,
sivil idarenin örtülü biçimde denetime tabi tutulması ve yeni bir
yapı altında yeni bir yönetim biçimi yaratılması amacına dayalı,
teorik yanı detaylandırılmı,
ancak pratikteki etkinlii tartıılabilecek bir oluum, olarak mütalaa edilebilir.G
VURAL SAVA (Yargtay Onursal Cumhuriyet Basavcs)
Böyle bir belgede tahrifat yapmak
sahtekârlıktır
Bu emalar çok önemli aydınların suçlanmasına neden oldu.
MT emasında pek çok isim olmasına ramen savcılar bazı kiilerin ismini kapatmı, bazılarını açık bırakmı. Böyle bir belgede bu
ekilde tahrifat yapmak sahtekârlıktır. Ya belgenin tamamı ileme
konur. Bir kısmı çıkarılarak bazıları gizlenerek bir belge olarak
dosyaya konmaz. MT’te kendilerine gönderilen kasetlerden bunu
hazırladıını ve delil olarak kullanılamayacaını söylüyor. MT
dahi bunun gerçek olmadıını söylüyor. Tuncay Güney mülakatı da bu davada delil
olarak kullanılamaz. Ergenekon davasının temelinin ne kadar çürük olduu ortadadır.
AV. AHN MENGÜ (CHP Milletvekili)
Adil yargılanma ve savunma hakkı kısıtlanıyor
Savunmayı ilgilendirmiyor dediiniz zaman öyle anlarım
ben, sanıkların adı yok demek ki Ergenekon örgütünün uanda
yargılanan sanıklarla bir alakası olmadıı anlamına geliyor.
Eer bu sanıklarla ilgiliyse bu sanıkların savunma hakkını kısıtlamak olur. Bir yandan adil yargılanma hakkını da engeller.
Bütün bunların dıında bir mahkeme dosyasına gelen belge bu
birisinin ahsi belgesi deil. Bir davanın temeliyle ilgili bir belgeyi nasıl göstermezsiniz. Bazı isimlerin kapatıldıı çıkarıldıı
da yansıdı kamuoyuna bu belgede bir tahrifatta yapılmıtır. Neresinden bakarsanız bakın. Hukuki olarak böyle bir eyi kabul
etmek mümkün deildir. Böyle bir ey olabilir mi? Mahkemeye
bir belge geliyor. Sanık avukatlarına gizli. Bunun hukukla bir ilgisi yok.
AV. TAYFUN ÇL (DSP Milletvekili)
Mahkeme kiilerin haklarını korumak için
tutukluları tahliye etmeli
Sanık hakları ihlal ediliyor mu akıllara bu soru geliyor.
Burada örgüt yöneticileri kimdir suçlanan sanıkların bunları
bilmesi gerekir. Sanıklar örgüt elemanı olarak gözüküyorsa
iddia makamının mevcut delillerle bunu kanıtlaması, savunmanında buna göre örgüt üyesi olmadıını kanıtlaması
lazım. Bu ema açıklanmazsa savunma hakkı ihlal edilmi
olur. Tuncay Güney’in ifadelerine göre oluturulan bir ema
var. Böyle bir örgütün varlıı konusunda MT yok diyor. Genelkurmay yok diyor. Emniyet yok diyor. Tuncay Güney ifadesi ile oluturulan bir emanın salıklı olmadıı ortaya çıkıyor. Mahkeme kiilerin hakkını korumak amacıyla böyle iyi
niyetli bir karar almı olabilir. Mahkemenin emada belirtilen isimleri korumak gibi bir niyeti varsa bütün tutuklu sanıkları tahliye etmesi lazım.
8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k
G
19
BOMBA YOK! MÜLAKAT KAYIP!
Şema tertibin kanıtıdır!
Ergenekon davasnda, yeni ve önemli bir aamaya gelindi. Kantlar
tersine döndü. Dün iddialara dayanak yaplan ne varsa, bugün
savunmann tertibi aça çkaran kantlarna dönütü.
Av. Mehmet CENGZ
Ümraniye’de bulunduu iddia
edilen “bombalar” ortada yok!
mha edilmi. Olayla ilgili tutanaklara bakıyorsunuz; söz konusu bombalar, 12 Haziran 2007
günü saat 20.30’da yapılan aramada ele geçmi (!) Yine dosyada bulunan aynı tarihli bir baka
tutanaa göre, bombalar saat
19.40’da, yani ele geçirilmeden
50 dakika önce Ümraniye Asayi
Büro Amirlii’nde bulunuyor (!)
ddianamenin temel dayanaı
olan Tuncay Güney’in “mülakat”ı bulunamıyor. stanbul
DGM Basavcılıı’nın 16 Mart
2001 tarihli yazısında, mülakat
çözümünün dosyada olduu belirtilmesin karın, bunlara ulaılamıyor. 11 ubat 2007 tarihinde
Emniyet’ten gelen cevabi yazıda,
“2001 yılı çözümünü bulamadık,
yeniden çözdük” deniliyor.
“Mülakat” orijinal ekliyle ortada yok!
imdi de 2002 yılında, enkal
Atasagun yönetimindeki MT’in,
20 G Ayd›nl›k
G
8 ŞUBAT 2009
Tuncay Güney’in bu “mülakat”ını esas alarak oluturduu
“Ergenkon eması” gizlenmeye
çalıılıyor. Dosyadaki bu emada
yer alan 69 isimden 63’ünün üstü
kapatılmı. Açın u emayı diyoruz, açmıyorlar.
Bombaları Savcılar imha etti,
yok!
Mülakatı da Mahkeme imha
etmeye çalııyor. emadaki 69
ismin 63’ünü silerek!
Bomba yok!
Mülakat yok!
ddia çökmütür!
Orduyu ve çi Partisi’ni
hedef alan bu ema, 2002 yılından itibaren kullanıma sokulmu
ve TSK’nin komuta kademesine
müdahale aracı olarak kullanılmıtır.
imdi bu emanın açılmaması, tertibin sürdürülmesi, TSK ve
milli güçlere karı estirilen terör
havasının sürdürülmesi anlamına
geliyor.
MT’in yolladıı ema, MT
yazısında da belirtildii gibi,
Tuncay Güney’in anlatımlarına
göre o zaman düzenlenmitir.
Baka deyile MT, Tuncay Güney’e ezberletilenleri emalatırmıtır. Bugünkü MT yönetimi,
2002 yılında enkal Atasagun
ekibinin hazırladıı bu emaya
kefil olmadıını söylüyor.
GİZLEYECEKSEN NİÇİN GETİRTTİN?
Mahkeme, 14 Kasım 2008 tarihinde, Savcılar tarafından üstü
kapatılan emanın açık halinin
dosyaya sunulmasını istedi.
Günlerce oyalanan Ergenekon Savcıları, emanın açık halini Mahkemeye sunmak zorunda
kaldılar.
Bu kez emayı Mahkeme gizlemeye baladı. 27 Kasım 2008
günü, ema açıklanmadan önce
belgede isimleri geçen sanıklar
dıındaki kiiler hakkında soruturma olup olmadıının sorulmasına, cevap geldikten sonra emanın açıklanmasına karar
verdi.
Bu karar, 1 Aralık 2008 tarihli oturumda da tekrarlandı.
5 Aralık 2008 günü ise MT
Müstearlıı’na yazı yazılarak,
bu emanın “devlet sırrı niteliinde olmadıı” saptanarak,
“gönderildii makamlar ve de
aradan geçen bunca süre dikkate
alındıında halen ‘gizlilik’ nitelii taıyıp-taımadıının en kısa
sürede bildirilmesinin istenmesine” karar verildi.
Ancak, 3 ubat 2008 günü
ani bir dönü yapılarak, emanın
“orijinal haliyle açıklanmaması”
kararlatırıldı. Bu kararın gerekçesinde;
“Üzeri Savcılık tarafından kapatılmı kiiler hakkında herhangi bir soruturmanın açılmamı
bulunması, bu çizelgedeki kimi
kiilerin sosyo-ekonomik ve siyasi konumları…saygınlıkları ve
haklarının zedelenme olasılıı..bu kiilerin kiisel hak ve özgürlüklerinin dikkate alınması ve
korunması gerektii(nden) bu
belgelerin orijinal haliyle açıklanmamasına…karar verildi” denilmitir.
Ergenekon soruturmas
üzerinden, bu emaya
yerletirilen Generaller ve
dier ahsiyetlerin
saygnl her gün
çinenirken, tertibi ele
veren bu belge niçin
gizlenmektedir?
Bunu gizleyerek, onlarn
itibar korunabilir mi? Eer,
emada ad geçen
komutanlarn ve dier
ahsiyetlerin itibar
korunacaksa, öncelikle bu
ddianamenin daha bandan
reddedilmesi gerekirdi.
imdi soruyoruz:
emada 69 isim var, 6’sını
açıyorsun! Bunun hukukla ne ilgisi var?
Kararınızla da kabul edildii
gibi, bu emaya esas alınan Tuncay Güney’in “mülakat”ı güvenilemez olduuna göre, çi Partisi
Genel Bakanı Dou Perinçek ve
arkadalarını neyle suçluyorsunuz? Tutukluluklarının sebebi
nedir?
İTİBAR BÖYLE Mİ KORUNUR?
Ergenekon soruturması üzerinden, bu emaya yerletirilen
Generaller ve dier ahsiyetlerin
saygınlıı her gün çinenirken,
tertibi ele veren bu belge niçin
gizlenmektedir?
Bunu gizleyerek, onların itibarı korunabilir mi?
Bu ema basının elinde, Taraf
gazetesinde, Yasemin Çongar’da.
Fehmi Koru’da da var.
Bırakınız bütün bunları, emadaki adları kapatılarak gizlenen bu kiiler, TSK ve üst düzey
komutanları, ddianame ile gıyaplarında suçlanıyorlar. Hem
de savunma hakkı tanınmadan.
Dava dosyasında;
-Ergenekon’un merkezinde,
üç Genelkurmay Bakanı ve üç
Jandarma Genel Komutanı’nın
olduu” ileri sürülüyor (Tuncay
Güney Mülakatı, s. 29).
-Org. Babu’un katıldıı,
ATO’daki ‘Devrim Yasalarının
80. Yılı Paneli’nde ‘yeni bir oluumun kurulduu’ duyuruldu”
deniliyor (ddianame, s. 1488).
-Genelkurmay Bakanı Org.
Kıvrıkolu’nun, Org. Özkök’e
suikast düzenlettii” iddia ediliyor (ddianame, s. 653).
-Genelkurmay Bakanı Org.
Yaar Büyükanıt ve Genelkurmay Bakanı Org. Kıvrıkolu, 60
milyon dolar rüvet alıp, paylamak”la suçlanıyorlar (ddianame, s. 654).
-Subaylar(ın) PKK’ya 6 bin
silah verdii” iddia ediliyor (ddianame, s. 297).
-Komutanlardan bir grup
PKK’ya silah sattı, uyuturucu
trafiini birlikte yürüttü” iddiasına yer veriliyor (ddianame, s.
283).
-Genelkurmay Bakanlarından Org. Karadayı’nın, çalımalarından dolayı Dou Perinçek’i
telefonla kutlaması” suç delili
olarak getiriliyor (ddianame, s.
1419).
-Org. Çevik Bir’in Kırıkkale
MKE’ndeki sabotajı yaptırdıı”
iddia ediliyor (ddianame, s.
1413 vd, 1525; Tuncay Güney
Mülakatı, s. 120 vd).
Davada sanık dahi olmayan
bu kiiler hakkında, örneklerini
çoaltabileceimiz böylesine dayanaksız iftiralarda bulunmak,
bu yolla TSK’ni yıpratmaya çalımak, hem de bunu bir ddianame ile yapmak aır suçtur.
Eer, emada adı geçen komutanların ve dier ahsiyetlerin
Orduyu ve çi Partisi’ni
hedef alan bu ema, 2002
ylndan itibaren kullanma
sokulmu ve TSK’nin komuta
kademesine müdahale arac
olarak kullanlmtr.
imdi bu emann
açlmamas, tertibin
sürdürülmesi, TSK ve milli
güçlere kar estirilen terör
havasnn sürdürülmesi
anlamna geliyor.
itibarı korunacaksa, öncelikle bu
ddianamenin daha baından
reddedilmesi gerekirdi.
Hem bu suçu ileyen Savcılar
hakkında gerekli suç duyurusunda bulunulması istemi reddedilecek, hem de gıyaplarında açıkça
suçlanan bu kiilerin saygınlıının korunmasından söz edilecek!
YAPILAN SUÇTUR
Yasanın öngördüü gizlilie
ilikin düzenlemeler, yalnızca soruturma evresine özgüdür, kovuturma evresinde uygulanamaz.
Resmi bir yazının bazı bölümlerinin kapatılarak fotokopi çekilmesi ve bu ekliyle dosyaya
konulması, “resmi belgede tahrifat yapmak”tır, “delilleri karartmak”tır.
SAVUNMA HAKKI
ORTADAN KALDIRILIYOR
Anayasa’nın 36. maddesine
göre; “Herkes…savunma ve adil
yargılanma hakkına sahiptir”.
Savunmadan gizlenen kanıtlarla
yargılama yapılamaz. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 217.
maddesine göre; “Hakim, kararın ancak durumaya getirilmi
ve huzurunda tartıılmı delillere
dayandırabilir”. Aksi, savunma
hakkının ortadan kaldırılmasıdır. Temel hak ve hürriyetlerden
biri olan “savunma hakkı”, Anayasa’nın 13. maddesine göre
“özne dokunulmaksızın yalnızca
Anayasa’nın ilgili maddelerinde
belirtilen sebeplere balı olarak
ve ancak kanunla sınırlanabilir”.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 182/2. maddesine göre,
durumaların kapalı yapılması
halinde dahi savunmadan gizlenemeyecek belgelerin açık yargılamada gizlenmesinin yasal bir
dayanaı yoktur. Savcının okuyup, üstünü kapattıı emanın,
Savunmadan saklanması, savunma hakkının özünü ihlal etmektedir.
Üstelik gizlenen bu “ema”,
Ergenekon tertibini ortaya koyacak bir belgedir. Artık savunmanın kanıtıdır.
Bu ema, bir tertibi kanıtlıyor. Türkiye’yi hedef alan uygulanmı bir tertibi!
Açın emayı, tertip bitsin!G
8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k
G
21
YAZARLAR, SANATÇILAR, BLM NSANLARI ISRARLI
‘Yurtsever aydınlar bir an önce
serbest bırakılsın!’
Edebiyat, sanat ve düünce dünyamzdan yüzlerce kii yurtsever
aydnlarn Ergenekon tertibiyle saf d edilmek istendiini söylüyor ve
bir an önce serbest braklmalarn talep ediyor. te yüzlerce imza…
aha önce Silivri Cezaevi
önünde bir araya gelen bir
grup yazar, sanatçı ve
bilim
insanı,
imzaladıkları
“Yurtsever aydınlar serbest bırakılsın” adlı bildiriyi basına duyurmulardı. Aradan geçen sürede, tahliyelerin gerçeklememesinin yanı sıra yeni baskın dalgalarıyla pek çok yurtsever aydının
gözaltına alınması, tutuklanması
yazarlarımızı yeniden harekete
geçirdi. mzacılara yeni ve youn
katılımlar oldu.
Edebiyat, sanat ve düünce
dünyamızdan yüzlerce kii yurtsever aydınların saf dıı edilmek
istendiini söylüyor, imza metninde öyle deniliyor: “Yaamları boyunca Gladyo’yla mücadele
eden aydınlar, hiçbir somut kanıta dayandırılmadan, halkın gözünde suçlu gösterilmektedir.
Bu tertiple, Türkiye’nin yurtsever aydınları hedef alınmıtır.
Gerçek hedef Türk milletidir.
Cumhuriyet yargısı ve Türk milleti
bu tertibi birlikte çökertecektir.
Cumhuriyet yargısına güveniyoruz.”
te edebiyat, sanat ve düünce dünyamızdan “Yurtsever aydınlar bir an önce serbest bırakılsın” diyen yüzlerce imza.
D
M Aydnlar ilk
açklamay 31 Ekim
2008’de Silivri
cezaevi önünde
yapmlard.
Demirta Ceyhun,
Halit Refi, Hayati
Aslyazc.(soldan
saa)
mza atanlar:
Esin Afar (Diplomatik Sanatçı),
Tarık Akan (Sinema Oyuncusu),
Cüneyt Akalın (Doc. Dr.),
Hasan Akarsu (Yazar), Oktay
Akbal (Yazar), Fikret Akfırat
(Aratırmacı Yazar), Kadriye
Akgün Dar (Doç. Dr.), Tayfun
Akaya (Pro. Dr. Sanat Tarihçi),
ener Akıncı (Yard. Doç. Dr.)
Muzaffer Akman (GazeteciYazar), Muzaffer Akyol (Ressam), Ümit Akkoyunlu (Prof.
Dr.), Mehmet Can Akyolcu
(Prof. Dr.), Hüseyin Alemdar
(air-Sinemacı), Zeynep Aliye
(air), Erdoan Alkan (air),
Tozan AIkan (air), Kurtul
Altu (Gazeteci-Yazar), Tuncay
Altu (Prof. Dr.), Uur Alpagut
(Doç. Dr.), Yusuf Alper (air),
Özdem An (Prof. Dr.), Tüten
An (Yrd. Doç. Dr.), Ali Osman
Arkan (Opera Sanatçısı), Yetkin
Aröz (Yazar), Murat Argon
(Doç. Dr.), H. Müjde Ayan
(Ressam-Eretim Görevlisi),
Engin Ayça (Sinema Yönetmeni),
Hayati Asılyazıcı (Sanat Eletirmeni), Merdan Aslan (68’liler
Vakfı kinci Bk.), Atilla Altunel
(Prof. Dr.), Sevda Aktolga (Sinema Sanatçısı), Mehmetcan Akyolcu (Prof. Dr.), Banu Avar
Banu Avar
22 G Ayd›nl›k
G
8 UBAT 2009
Afar Timuçin
(Gazeteci-Yazar), Mahmut Ayaz
(air), Orhan Ayber (GazeteciYazar), Bedrettin Aykın (air),
Mehmet Babacan (Yazar), Balaban (Ressam), H.N. Balaban
(Ressam), Funda Babacan (Prof.
Dr.), Fikret Babu (Yazar),
Hakan Bacı (Aratırma Görevlisi), Rafet Ballı (GazeteciYazar), Melih Ba (Doç. Dr.),
Mehmet Baaran (Yazar), Süheyl
Batum (Prof. Dr.), Necdet
Batum (Yazar), Süha Baykal
(Yazar), Nazmi Bayrı (Yazar),
Hüsnü Bedirolu (Yazar), Hasan
Begün (Aratırmacı Yazar),
Ataol Behramolu (air), Yusuf
Benli (Müzisyen), Zafer Bilgin
(Sanat Yönetmeni), Mustafa Bilgin (Karikatürist), Alian Birlik
(Yazar), Latif Bolat (Besteci-Müzisyen), Namık Kemal Boya
(CUMOK Türkiye Temsilcisi),
Nevra Bucak (Yazar), Bengi
Bugay (Prof.), Baak Bugay
(Ressam), Ali Çalar (Yazar),
Demirta Ceyhun (Yazar), Faruk
Cimok (Ressam), Ekrem Çiçek
(Yrd. Doç. Dr.), Tuncer Cücenolu (Yazar), sa Çelik (Fotoraf Sanatçısı-Yazar), Nilgün Çerikçiolu (Doç. Dr.), Zihni Çetiner (Yazar), Haluk Çetin (Müzisyen), Muazzez lmiye Çı (Sümerolog-Yazar), Haldun Çubukçu (Yazar), Murat Çulcu (Gazeteci Yazar), Cafer Hergünsel
(Yazar), Yavuz Dalolu (Dr.,
Müzikolog, Besteci), Ömer Lütfi
Deirmenci (Prof. Dr.), Fahret-
Ataol Behramolu
Esin Afar
Mehmet Baaran
Fikret Otyam
tin Demir (Yazar), Hasan Hüseyin Demirel (Müzisyen), Kadir
Demirel (Müzisyen), Güner Demiray (air-Yazar), brahim
Doan (Sosyolog), Yahya Doan
(Yazar), Bekta Doan (Ressam), Muammer Durmu (Ressam), Abdülkadir Elçiolu-Abdülika (Karikatürist), Ercan Enç
(Prof. Dr.), Hasan Er (air),
Ahmet Ercan (Prof. Dr. Yeofizik
Yüksek Mühendisi), Hasan Erdemir (Ressam), Yücel Erdener
(Yazar), Perihan Ergun (Ada
Dostları Dernei Bakanı),
Mansur Erk (Tiyatro Oyuncusu), Uçkun Geray (Prof. Dr.),
Ümit Gezgin (Sanat Eletirmeni),
Cemalettin Göbelez (Prof. Dr.),
rfan Gökçay (Doc. Dr.), Yılmaz
Gruda (air-Yazar), Erbil Gözükırmızı (Prof. Dr.), Cengiz Gündodu (Yazar), Hasan Erdemir
(Ressam), Altan Günbay (Tiyatro ve Opera Sanatçısı), Abdülkadir Günyaz (Sanat Eletirmeni),
Firdevs Gürer (Prof. Dr.), Abdullah Gürgün (Aratırmacı
Yazar), Mert Gürhan (Öretim
Görevlisi), Mehmet Güzel (Müzisyen), Hüseyin Haydar (air),
Haluk Hepkon (Yazar), Burhan
Hüseyin (Müzisyen), Celal lhan
(Yazar), Arslan Baer Kafaolu
(Ekonomist-Yazar), Orhan Karaveli (Yazar), Lütfi Kaleli
(Yazar), Ekrem Kahraman (Ressam), Muzaffer Ayhan Kara
(Yazar), Selçuk Kaltalıolu
(Sanat Gaerileri Koordinatörü),
Ufuk Karaali (Sinema-Tiyatro
Oyuncusu), Gülten Kari (Aratırma Görevlisi), Nevzat Kavcar
(Prof. Dr.), Arif Keskiner (Sinema Yapımcısı-Yazar), Kayıhan
Keskinok (Ressam), Çaatay
Keskinok (Doc. Dr.), Mehmet
Kıyat (air), (Maksut Koca
(Halk Ozanı), Yıldırım Koç
(Yazar), Serkan Koç (Belgesel
Yapımcısı), Nejat Koper (Tiyat-
ro Oyuncusu), Semih Koray
(Prof. Dr.), Ahmet Turan Kul
(air-Yazar), Uur Kökden
(Yazar), Muhittin Kurt (Müzisyen), Erol Manisalı (Prof. Dr.),
Ahmet Miskiolu (Türk Dili
Dergisi Sorumlu Yönetmeni.Yazar), Turul Keskin (air),
Serap Kuruca (Prof. Dr.), Mine
An Küçüker (Prof. Dr.), Orhan
Küçüker (Prof. Dr.), Mesut
Mertcan (Eski TRT Sunucusu),
Mahiye Morgül (MüzikologYazar), Ayten Mutlu (air), Seyyit Nezir (air), Nihat Nikerel
(Tiyatro Oyuncusu-Yazar), Bertan Onaran (Yazar-Çevirmen),
Akın Ok (air), Makbule Oral
(Müzisyen), Fikret Otyam (Ressam-Yazar), Neriman Oyman
(Ressam), Özer Ozankaya (Pro.
Dr.), Nursel Öncül (Opera Solist
Sanatçısı), Ahmet Öncül (Opera
Solist Sanatçısı), Mustafa Öne
(Yazar), Haydar Özay (Ressam),
Özcan Özbek (Dr.Ört. Görevlisi.), Mehmet Tevfik Özcan
(Doc. Dr.), Ahmet Özer (air),
Dursun Özden (air-Gezi Yazarı), Sarper Özsan (Besteci
Yazar), Fikret Öztürk (Ressam),
Aydın Öztürk (air), Lütfi
Özkök (Fotoraf Sanatçısı),
Ahmet Özol (Prof. Ressam),
ule Perinçek (Atatürk’ün Bütün
Eserleri Yayın Kurulu BakanıYazar), Mehmet Perinçek (Ara-
Vural Sava
Muazzez lmiye Ç
Oktay Akbal
tırmacı Yazar), Halit Refi (Sinema Yönetmeni), Cengiz Samsun
(Tiyatro Oyuncusu), Mustafa
Sancar (Yazar), Zeki Saruhan
(Yazar), Vural Sava (Onursal
Yargıtay Basavcısı-Yazar),
Ayhan Sezer (Prof. Dr.), Sanem
Soylu (Ressam), Bartu Soral
(Doc. Dr.), Mustafa Sönmez
(Gazeteci-sveç Türk çi Dernekleri Fed. Gen. Sekr.), Sava
Süzal (Gazeteci-Yazar), Osman
ahin (Yazar), Leyla ahin
(air), Ahmet iman (TV Yapımcısı), Mustafa Tatlıtürk (Müzisyen), Berrin Ta (iir), Afar
Timuçin (air), Yunus Tonku
(Heykeltıra), Penbe Tokluolu
(Ressam), Gülsen Tuncer (Tiyatro-Sinema Oyuncusu, Engin
Turgut (air-Yazar), Alpay
Tulu (Fotoraf Sanatçısı), Mehmet Ulusoy (Aratırmacı Yazar),
Aye Uygur (Prof. Dr.), Oya
Uysal (air), Ali Uysal (Yazar),
Mecit Ünal (air-Yazar), Öner
Yacı (Yazar), H. Hüseyin Yalvaç (air-Yazar), Kürat Yıldız
(Prof. Dr.), adi Yener (Prof.
Dr.), Vural Yıldırım (Ressam),
Hadiye Yılmaz (Aratırmacı
Yazar), Hamit Yoku (Aratırma
Görevlisi), Rıza Zelyut (Yazar),
Hamet Zeybek (Tiyatro Yönetmeni-Yazar), Ümit Zileli
(Yazar).G
Tark Akan
8 UBAT 2009 G Ayd›nl›k
G
23
AYDINLIK GENEL YAYIN YÖNETMEN SERHAN BOLLUK:
‘Kontrgerilla adını
Türkiye’ye biz öğrettik’
“Aydnlk, 1978’den beri Kontrgerilla ne yaptysa, adm adm yazm.
Kontrgerilla’y ortaya çkarm, millete öretmiiz. Buraya sank olarak
Aydnlk dergisi dikemeyecekleri için Genel Yayn Yönetmeni olarak
beni sank yaptlar. Yaptmz haberlerin sadece bir bölümünü
mahkemenize sundum. Benim hayatm bunlar.”
rgenekon davasının 2 ubat
günü yapılan 46. durumasında, Aydınlık Genel Yayın
Yönetmeni Dr. Serhan Bolluk savunmasını verdi.
Bolluk’un 3,5 saat süren savunmasında, tertibin hedefi bir
kez daha açıa çıktı. Bolluk,
1978 yılından beri Gladyo’nun
yakasına nasıl yapıtıklarını kanıtlarıyla anlatarak, Aydınlık’ın
neden hedef olduunu açıkladı.
Bolluk’un savunmasından biz
özet sunuyoruz.
E
YAĞMUR GİBİ KONTRGERİLLA
HABERİ YAPTIK
Türk toplumu “Kontrgerilla”
adını, Kontrgerilla’nın ne olduunu, nasıl çalıtıını Aydınlık’tan örendi. Aydınlık’ın 78
yılından 80 darbesiyle kapatılmasına kadar geçen 2,5 yıllık sürede, Kontrgerilla üzerine yaptıı
kapak ve sürmanet haberleri
100’den fazladır, iç sayfalarda
yayımladıımız haberler hariç.
Yamur gibi kontrgerilla haberi
yapmıtır Aydınlık.
Kontrgerilladan hesap sorulacaksa, bu Aydınlık’lar deerlendirilecek mutlaka! arttır bu,
baka türlü olmaz!
1. MİT RAPORU OLAYI
2000’e Doru dergisi 14
ubat 1988’de “MT Raporunu
Hazırlayanlar” kapaıyla çıktı.
Bugünkü Ergenekon’u anlamak
için bu kapak çok önemli.
Bu rapor Eymür tarafından
hazırlanmıtır ve basına sızdırıl-
mak istenmitir. Maksat, raporda adı geçen generalleri yıpratmaktı. Fakat raporu hazırlayanların hesabı tutmadı. Hesapları,
onların kontrolündeki gazetelerde yayınlanmasıydı. Rapor,
tuttu, 2000’e Doru’da yayımlandı. Hesapları bozuldu, çünkü
raporu, olayı doru tehis ederek
ve o yorumla yayınladık. Biz yayımlayınca raporu hazırlayanlar
MT’ten tasfiye edildi. Mehmet
Eymür Güngör Mengi’ye “Bunlar iki defadır bizim iimizi bozuyor” diye bizi ikâyet etti.
in içinde Özal var, raporun
hazırlanması için siparii veren o.
TSK’nın terfi tayinlerine ABD
adına müdahale etmek istiyordu.
MT raporunda ikinci amaç da
Özal Özel Örgütü kurmaktı. Biz
ona Özal Co. (ngilizce irket) diyoruz. Bu çizgiyi Çiller sürdürdü.
PENTAGON’UN KÜRT SENARYOSUNU
İLK KEZ BİZ YAZDIK
Serhan Bolluk. “Telefonlarnda numaramn bulunduu isimleri
tanrm. Hepsi P yöneticisi veya üyesidir. Ben çi Partisi
Merkez Karar Kurulu üyesiyim. Bu kiileri tanmyor olmam
tuhaf olurdu. Buradan tek bir örgüt irtibat çkar, benim çi
Partili olduum.”
24 G Ayd›nl›k
G
8 UBAT 2009
MT raporunda dönemin Genelkurmay Bakanı Org. Necdet
Üru da hedef alınıyordu. Biz
2000’e Doru’da “Pentagon’un
Kürt Senaryosu” diye kapak
yaptık. Kuzey Irak’taki tehdit o
zaman da vardı, ama kimse görmüyordu.
Org. Üru, o zaman Ordu’nun kılaya çekilmesini, yönetimin sivillere bırakılmasını savunuyordu. kincisi, ABD’ye mesafeli duruyordu. ABD Savunma
Bakan Yardımcısı William Taft 7
Kasım 1986’da Ankara’ya geldi.
Çantasında Irak’ın bölünmesi
katılıyor. Emniyet Müdürlüü’nden bir bekçi: Gece yarısından sonra dincilere has, alvarlı
ve sakallı kiiler Müdürlüe geliyorlar. Kızıltepe’de eitim gören
Hizbullahçıları Özel Tim koruyor. Bölgedeki Hizbullah’ın lideri Hüseyin Veliolu…”
Aydınlık zamanında ite bunları ortaya çıkardı. Türkiye’ye
ite böyle katkılarımız, hizmetlerimiz var!
EŞREF BİTLİS SUİKASTINI
AYDINLATTIK
Türkiye’ye bir baka önemli
hizmetimiz Eref Bitlis suikastıplanı vardı. Org. Üru, Taft’la
görümeyi kabul etmedi. Üru ile
röportaj yaptık, “MT raporu bu
nedenle sizi hedef almı olabilir
mi” sorusuna “Bu ihtimal de varittir” diye yanıt verdi.
HİZBULLAH’IN EĞİTİLDİĞİ MERKEZİ
ORTAYA ÇIKARDIK
Yine 2000’e Doru’nun kapaklarından biri: “Hizbullah
Çevik Kuvvet Merkezi’nde eitiliyor”. (Serhan Bolluk, haberin
spotundan bir bölüm okuyor)
“Diyarbakır
Kontrgerilla
üssü olarak bilinen Çevik Kuvvet’te gece eitimleri. Önderler
nın aydınlatılması. Eer Aydınlık
olmasaydı, biz hâlâ deerli komutanımızı kaza sonucu kaybettiimizi sanacaktık. Ama artık
uçaın buzlanma sonucu dümediini, bunun bir suikast olduunu biliyoruz.
Buzlanma olmadıını bilirkii
raporlarıyla saptadık, sabotajın
uçaın motoruna yapıldıını ortaya çıkardık, sabotajın belgelerini yayımladık.
Org. Bitlis neden hedefti?
Çünkü ABD-PKK ilikisini yüksek sesle dillendirmeye balamıtı. Çekiç Güç’ün attıı yardım
paketlerini saptamıtı ve bölgede
Çekiç Güç’ün varlıına karı çıkıyordu. Org. Bitlis’in Özal’a
yazdıı gizli mektubu yayımladık. Bitlis mektubunda ABD’nin
PKK’ya verdii destee ilikin
bulguları bildiriyordu.
Org. Bitlis, “Halkı kazanacaız” ve “ABD’nin söylediini
yapmayacaız, Çekiç Güç’ü bölgeden göndereceiz” diyordu.
Büyük kabahat tabii, Amerika
açısından!
KORKMADIK! CEM ERSEVER’İN
ANLATIMLARINI YAYIMLADIK
Cem Ersever’in anlatımlarını
Aydınlık’ta dizi olarak yayımladık. Ersever bir tek Aydınlık’a
‘çi Partisi’nden baka örgüt hiyerarisi, disiplini tanımam!’
Aydınlık Genel Yayın Yönetmeni
Serhan Bolluk’la ilgili iddialar, 2455
sayfalık iddianamenin 14 sayfasını
oluturuyor. 14 sayfa ise, Bolluk’un
yaptıı telefon görümeleri ve ajandasında tuttuu notlardan oluuyor.
ddia makamı, çi Partisi Merkez
Karar Kurulu Üyesi Bolluk’un, çou
çi Partisi yöneticisi veya üyesi ahıslarla tanııyor olmasını da “örgütsel irtibat” kanıtı olarak iddianameye yazmı.
Serhan Bolluk savunmasına, “Ergenekon adlı sözde örgütün üyesi deilim. Halkı, hükümete karı silahlı isyana tahrik suçunu da ilemedim” diyerek baladı. ddianamenin 1397. sayfasında “Kartal resimli ajandanın incelemesinde ajandanın 1 Ocak tarihli sayfasında Özdemir Sabancı cinayeti sanıı Fehriye Erdal, smail Akkol ve Mustafa … isimli ahısların isimlerinin yazıldıını belirten Bolluk, “iddia maka-
mı söz konusu ajanda da yazanları suç
delili olarak sunmaktadır ancak bu
ajandanın bana ait olmadıı ekspertiz
raporuyla ispatlanmıtır” dedi.
Serhan Bolluk, dier ajandalarda
yer alan ve iddia makamının suç delili
olarak sunduu notların da gazetecilik
faaliyetleri içinde olduunu, bir kısmının haber olarak yayınlandıını söyledi. Bolluk öyle devam etti:
“ddianamenin 1405. sayfasında
Hakan Saraylıolu adlı ahsın DHKPC tarafından sorgulandıktan sonra öldürüldüü, benim de bu sorgulamaya
bizzat katılıp notlar aldıım ya da
örgüt militanlarından bu bilgileri elde
ettiim ileri sürülmektedir. Böyle bir
sorgulamaya katılmadım. Bu bilgiyi
alabileceim bir örgüt militanı da tanımıyorum. Ajandamda bulunan Hakan
Saraylıolu ile ilgili notlar, bana ulaan
ve not aldıım binlerce bilgi ve duyumdan biridir. 21 yıllık gazeteciyim. Biz-
lere her gün bilgi ve duyum ulaır. Bazılarında haber deeri görür, dorulatıp haber yaparız. Bazıları da notlarımızın arasında kalır. Bu duyum da zamanında yayına konu olmamı bir duyumdur. 48 yaındayım ve DHKP-C
terör örgütüyle yaamım boyunca temasım olmadı. Bu örgütün, 30 yıldır
üyesi olduum içi Partisi’ne dümanlıı da kamuoyunca bilinir. DHKP-C
gibi örgütlerle de siyasal zeminde ve
kamuoyu önünde mücadele ettik.
“Dünyada tanıdıım bildiim tek
bir örgüt var o da çi Partisi. 31 yıldır
çi Partisi üyesiyim, aynı zamanda
P’nin Merkez Karar Kurulu Üyesiyim.
çi Partisi’nden baka örgüt hiyerarisi disiplini tanımam. Bizim Dou Perinçek ile ilikimiz Genel Yayın Yönetmeni-Bayazar ilikisi deildir. Her
eyden önce Perinçek benim Genel
Bakanım. Tabii ki dediklerini yaparım. Bunun neresi suç?”
8 UBAT 2009 G Ayd›nl›k
G
25
Ergenekon yaptı diye kuru gürültüyle bu iin üstü örtülemez. Çıkıyor Mazlum-Der diyor ki “planlı
olmayan, halkın organize edilmemi tepkisi”. O gün onu diyenler,
bugün Ergenekon için diyor ki
Gladyo’yu yakaladık. Ba aaı
duran bir dünya! nsan ayakları
üstünde durur, gerçekler bu davada tersine çevrilmi durumda!
MARAŞ VE 1 MAYIS
KATLİAMLARINDA TERTİBİ ORTAYA
ÇIKARDIK
geldi konutu. Çünkü onun anlattıklarını yayınlama cesaretine
sahip tek gazete Aydınlık’tır. Aydınlık’ın sırrı cesaretidir. Aydınlık yöneticileri korkmaz. Cesursanız haber size mutlaka gelir,
kanundur bu!
1 Mayıs 1977 katliamının
MT elemanı Necdet Küçüktakıner’le balantılı olduunu da Aydınlık çıkardı. Kahramanmara
olaylarının içyüzünü de aydınlık
ortaya çıkardı. Faillerin peine
dütü. Yargılandılar. Mara dava-
MADIMAK’TA BİZ YANDIK
Madımak’ta biz yandık. Bayazarımız Aziz Nesin hedef alındı,
öldürülmeye çalııldı. ki parti
üyemiz, air Metin Altıok ve halk
ozanı Hasret Gültekin’i Sivas’ta
yaktılar. Aydınlık öldük bittik haberleri yapmaz, onu yapanların
üstüne gider, gerçei ortaya çıkarır. O zaman da öyle yaptık. ehrin ortasında, güpegündüz, cayır
cayır yakıtlar aydınları. Bir tane
müdahale yok! Gladyo böyle çalıır zaten!
Yakılanların avukatları bugün
iktidar. Madımak sanıklarının
avukatı evket Kazan. Abdullah
Gül, Tayyip Erdoan bu katliamın neresinde aratırılmalı. Yok
sının görülmesinde Aydınlık muazzam bir hizmet gördü. Bugün
burada tutuklu olan Av. Nusret
Senem ve Av. Emcet Olcaytu,
Mara davasının müdahil avukatlarıydı.
2.MİT RAPORU OLAYI, ÇİLLER ÖZEL
ÖRGÜTÜ VE SUSURLUK
Susurluk’u bilmeden Galdyo’yu anlamak mümkün deil. 21
Ekim 1996 günü Dou Perinçek
çok önemli açıklamalar yaptı. Aydınlık da aldı bu açıklamaları 22
Eylül tarihli sayısında kapak haberi yaptı. (Dergi elinde gösteriyor: Yeni MT Raporu / Aar ekibinin cinayetleri) Baka da kimse
haberi vermedi. Aradan 1,5 ay
geçti. Susurluk’ta bir kamyonla
bir Mercedes çarpıtı ve bütün
26 G Ayd›nl›k
G
8 ŞUBAT 2009
dikkatler buraya yöneldi. Aranan
suçlu, bir Emniyet Müdürü ve bir
milletvekili! Bunların birlikte ne
ii vardı? Herkes bu soruyu soruyordu. Sorunun cevabı Mercedes’in bagajındaydı. Bir sürü bilgiler, belgeler çıktı. Neredeyse hepsi
Perinçek’in açıkladıklarını doruluyordu. O gün bütün gece biz telefonlara cevap verdik, herkes bizi
arıyordu.
Türkiye’de çi Partisi ve Aydınlık olmasaydı Susurluk bilgisine toplu sahip olunamayacaktı,
aydınlanma diye bir ey olmayacaktı.
Çiller Özel Örgütü ite bu sayede ortaya çıkmıtır. O bir sene
içinde, Aydınlık’ın en az 40 kapaı bu konuyla ilgilidir. te bu haberlerle Susurluk aydınlanmasına
büyük katkımız oldu.
(Serhan Bolluk, konumasını
sürdürürken bir yandan da Aydınlık’ın Çiller Özel Örgütü ve Susurluk kapaklarını bir bir Mahkeme
salonunda gösterdi.)
Aydınlık, Çiller’in örtülü ödenekten harcadıı 500 milyarın adresini buldu, kapak yaptık. imdi
de Tayyip Erdoan’ın örtülü ödenek harcamaları gündemde.
Susurluk’u hemen açalım,
ancak kim hesap soracak? Biz bunları yazıyoruz, sonra burada Susurluk’tan yargılanıyoruz. Susurluk’u
ortaya çıkaran biziz, 59 sanık yargılanmı, 50’sinin adının önceden
yazmıız. imdi Susurluk’tan mı
yargılanacaız, böyle ey olmaz!
ülke içinde bir takım provokasyonlarda kullanılmı. Bir bölümü Azerbaycan darbesi planı için gönderilmi. Çeçen terörüne destek, Çin
Halk Cumhuriyeti’nde Sincian
Uygur provokasyonları… Azerbaycar darbesini tezgâhlayan CIA ekibini isim isim ortaya çıkarmıız.
Bunları yazmıız, Kontrgerilla’yı ortaya çıkarmı, millete öretmiiz, imdi burada Kontrgerilla, Gladyo olmaktan yargılanıyoruz. Biz miyiz Kontrgerilla, biz
miyiz Gladyo! Gladyo, Marshall
yardımlarından beri, ABD’nin çıkarları dorultusunda adım adım
kurulan bir örgüt. Biz de adım
adım her aamada yazmıız, ne
yaptılarsa yazmıız!
FETHULLAH’A KARŞI 1997’DE
UYARDIK
12 Ocak 12 Ocak 1997’de
“Cumhuriyet dümanı Fethullah
Hoca” diye kapak yapmıız. Bir
Emniyet Müdürü’nün raporu. 12
yıl önce uyarmıız. Uyarılarımız
dinlenmedii için, Emniyet Fethullahçıların eline geçti. Neden Aydınlık tertibin hedefinde, bu haberlerimiz açıklıyor. ABD açısından
bakılınca suçumuz büyük.
GLADYO’YA KARŞI MÜCADELEYLE
GEÇMİŞ HAYATLAR
Yaptıımız haberlerin sadece
bir bölümünü mahkemenize sundum. Bunlar sizin önünüzden gazete manetleri olarak geçti. Ama
benim hayatım bunlar. Sadece
benim deil, Dou Perinçek’in,
Nusret Senem’in, Ferit lsever’in,
Adnan Akfırat’ın, Hikmet Çiçek
ve Hayati Özcan’ın hayatıdır.
Buraya sanık olarak Aydınlık
dergisi dikemeyeceklerine göre,
Genel Yayın Yönetmeni olarak
benim sanık yapılmam da anlaılır
oluyor. Burada Gladyo marifetiyle yargılanıyorum.G
KAYIP SİLAHLARIN NEREDE
KULLANILDIĞINI 12 YIL ÖNCE YAZDIK
Türkiye’deki Gladyo, yalnızca
Türkiye’de kaos ortamı yaratıp
Amerikancı darbe yapmıyor. Avrasya’da kıkırtıcı faaliyetleri var.
Biz bunları tek tek ne yaptılarsa ortaya çıkardık, yazdık. Mehur
kayıp silahlar yeniden gündemde.
Aydınlık 199.’ta yazmı. Bir kısmı
ERGENEKON SAVCISI PEKGÜZEL’DEN TONÇER’E TEKLF:
‘Komutanları suçla seni bırakalım’
Ergenekon davasının 49. durumasında Abdülmüttalip Tonçer’in savunma ve sorgusu tamamlandı. Eski bir
PKK itirafçısı olan Tonçer, Ergenekon
savcılarının kendisinden ısrarla komutan ismi vermesini istediklerini söyledi.
Çapraz sorguda Savcı Nihat Takın,
“Dou Perinçek ile Abdullah Öcalan
görümesiyle ilgili neler biliyorsun?”
diye sordu. Tonçer Dou Perinçek ve
Ferit lsever’in görümesiyle ilgili bilgisinin olmadıını söyledi. Savcı Takın’ın
bu kez “ Dou Perinçek ve Ferit lsever,
PKK içinde nasıl bilinir?” diye sordu.
çi Partisi avukatlarının soruya itiraz
etmesi üzerine Mahkeme Bakanı Köksal engün soruyu iptal etti.
Savcıların sorularından sonra P lideri Dou Perinçek de Abdülmüttalip
Tonçer’e sorular yöneltti. Tonçer, Perinçek’in “Savcılar size komutan ismi
ver” dedi mi? sorusuna u yanıtı verdi:
“Savcı Mehmet Ali Pekgüzel, Türk
Ordusu’nun komutanlarını suçlamamı
istedi. Pekgüzel, ‘Komutanları suçla
seni serbest bırakalım’ dedi. Sorgu sırasında avukatım çıktıı zaman, Savcı
benden komutan ismi istedi”.
Bu arada Genelkurmay Bakanlıı
mahkemeye bir yazı gönderdi. Genelkurmay’ın yazısında, MT’in “2003 yılında Genelkurmay Bakanlıı’na gönderdik” dedii ‘Ergenekon kitapçıı’nın kayıtlarında olmadıı belirtildi.
Mahkeme dosyasında ise MT’in 2003
ve 2006 yılında Genelkurmay Bakanlıı’na iki kez Ergenekon dosyası gönderdii bilgisi yer alıyor. 2006 yılındaki dosyanın geldiini belirten Genelkurmay Bakanlıı, 2003 yılındaki kitapçıın kayıtlarında bulunmadıını
ayrı bir yazıyla mahkemeye sundu.
8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k
G
27
MAHKEME KARAR VERD, SAVCILAR SÜRE STED
Ergenekon savcılarının 10 yanlışı
çi Partisi (P) Genel Bakan Dou Perinçek’in avukatlar Ergenekon
savclarnn 10 yanln saptad. Mahkeme de bu yanllar kabul etti
ve düzeltilmesine karar verdi. Mahkeme de savclara bu konuda süre
verdi. ddia makam da maddi hatalarla ilgili mütalaalarn vermek için
48. durumada mahkemeden süre istedi.
ou Perinçek savunmasında, emniyet ve savcılık sorgularında ayrıntılarıyla açıkladıı ve çıkarılmasını istedii yanlıların bilinçli olarak
iddianameye konulduunu ve psikolojik
sava malzemesi olarak yanda basına
servis edildiini söylemiti. Avukatlarının
mahkeme heyetine sunduu bu yanlılar
kabul edildi ve düzeltilmesi için savcılara
süre verildi.
te o yanlılar:
D
YANLIŞ 1: BİLECİK TOPLANTISI
M çi Partisi
Genel Bakan
Dou Perinçek’in
avukatlar
Mülakatı”nda böyle bir anlatım bulunmuyor.
YANLIŞ 3: BELGEYİ YAZANLAR
ddianame Tuncay Güney’e dayanarak, “Ergenekon Yeniden Yapılanma Belgesi”nin Dou Perinçek,
Suphi Karaman, Hasan Yalçın,
Deniz Bilge, Erol Bilbilik’in birlikte
yazdıı ileri sürülüyor. “Tuncay
Güney Mülakatı”nda böyle bir anlatım yok.
YANLIŞ 4: “ARZ EDERİM” İFADESİ
ddianamede Tuncay Güney’in
anlatımlarına dayanılarak Ergenekon’un “Çok Gizli Yeniden Yapılanma Temel Belgesi”nin Bilecik’te
hazırladıkları ileri sürülüyor. Oysa
“Tuncay Güney Mülakatı”nda
böyle bir ifade yer almıyor.
ddianame de Dou Perinçek’in,
Veli Küçük’e “arz ederim” sözcükleriyle biten bir mektup yolladıı
iddia ediliyor. Dava dosyasında bulunan mektupta, “arz ederim” ifadesi bulunmuyor.
YANLIŞ 2: VELİ KÜÇÜK TALİMATI
YANLIŞ 5: PERİNÇEK, PKK KURUCUSU!
ddianamede “Güney mülakatı”
kaynak gösterilerek “Dou Perinçek
ve arkadaları ‘Ergenekon Yeniden
Yapılanma Belgesi’ni Veli Küçük’ün
talimatıyla yazdılar” dedii iddia
ediliyor. Ancak “Tuncay Güney
ddianame Dou Perinçek’in,
PKK kurucusu ve PKK’nın ikinci lideri olduu iddia ediliyor. Ancak bu
iddianın gerçek dıı olduu, yıllar
önce Milli Savunma Bakanı ve Milli
Eitim Bakanı’nın resmi yazıları ve
kesinlemi mahkeme kararıyla ortaya çıktı.
YANLIŞ 6: İŞÇİ PARTİSİ BELGESİNDE
“HAİNİ ÖLDÜR” İFADESİ
ddianamede, çi Partisi’nin
“Devletin Yeniden Yapılanması”
dokümanında, “ayrılan ve ihanet
eden örgüt üyelerinin öldürülecei
hususu bulunmaktadır” deniliyor.
Ancak söz konusu dokümanda
böyle bir ifade yer almıyor.
YANLIŞ 7: GENELKURMAY-PKK
GÖRÜŞMELERİNDE PERİNÇEK ARACILIĞI
ddianamede, Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkarıldıı ve Türkiye’ye getirildii dönemde, Türk Silahlı Kuvvetleri ile PKK arasında görümeleri Perinçek’in örgütledii ve
toplantılar düzenledii iddia ediliyor. O dönemde Perinçek, Haymana Cezaevi’nde tutuklu. Belirtilen etkinlikleri yapması fiilen olanaksız.
YANLIŞ 8: PERİNÇEK’E YOLLANAN PKK
MEKTUPLARI
ddianamede, PKK’nın Perinçek’e mektuplar gönderildii iddia
ediliyor. Oysa bu mektupların sahte
ve iftira olduu mahkeme kararlarıyla kesinlemi. Perinçek’in avukatları iddianame yazılmadan önce
iddia makamına kesinlemi mahkeme kararlarını sunmasına ramen
iddianamede düzeltilmiyor.
YANLIŞ 9: “ULUSAL KANAL’I
ERGENEKON ÖRGÜTÜ KURDU”
ddianamede, Ulusal Kanal’ı Ergenekon’un kurduu ileri sürülüyor.
Ticaret Sicili ve RTÜK kayıtlarında
Ulusal Kanal’ın kurulu tarihinin 15
Aralık 1994 olduu sabit. 1999 yılında kurulduu iddia edilen örgütün Ulusal Kanal’ı kurmu olması
mümkün deil.
YANLIŞ 10: “PERİNÇEK GEÇMİŞTE
ERMENİ SOYKIRIMINI SAVUNDU”
ddianamede, Dou Perinçek’in
geçmite yazdıı kitaplarda “Ermeni
Soykırımı”nı savunduu ileri sürülüyor. Ancak iddia makamı bu konu
da herhangi bir kanıt da göstermiyor.G
28 G Ayd›nl›k
G
8 UBAT 2009
YETERL DELL YOK!
Adana Savcılığı’ndan
Ergenekon’un 7. dalgasına takipsizlik
Adana Cumhuriyet Basavcl’nn takipsizlik kararnda Konya merkezli
operasyonda gözaltna alnan 27 kii hakknda Ergenekon balants
olduuna ilikin yeterli delil yok” denildi. Silahl terör örgütü
suçlamasna karlk da yeterli miktarda silahn olmad belirtilerek
Hükümeti ortadan kaldrmaya giriim suçunun ilenebilmesi için silahl
güce ihtiyaç olduu vurguland
dana Cumhuriyet Basavcılıı
Ergenekon tertibi kapsamında
23 Temmuz 2008’de yapılan
Konya merkezli operasyonla ilgili takipsizlik kararı verdi. Operasyonda
çi Partisi Merkez Karar Kurulu
Üyesi Prof. Dr. Uçkun Geray, Milli
Çözüm dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Akgül ve Ulusal Kanal
Mersin temsilcisi Yusuf Buldu’nun da
aralarında olduu 27 kii gözaltına
alınmıtı. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Düzgün’ün imzasını taıyan kararda; gözaltına alınan kiilerin stanbul Savcılıı’nca yürütülen “Ergenekon Soruturması” ile ilgilerinin
olabilecei düünülerek stanbul Savcılıı’ndan bilgi istendii ancak stanbul Savcılıı’nın bu kiilerle ilgili
her hangi bir bilgi ve belge gönderemedii yalnızca Ergenekon davasındaki dokümanları gönderdii belirtiliyor.
Kararda, Ergenekon soruturması kapsamında haklarında ilem
yürütülen kiilerle balantılı olduklarına dair her hangi bir delil
bulunmadıı
A
“SİLAHLAR, TERÖR ÖRGÜTÜNÜN
VARLIĞI İÇİN YETERLİ DEĞİL”
Konya Emniyet Müdürlüü Terörle Mücadele ekiplerinin yaptıı
operasyonda 2 tabanca, 30 mermi
ve 2 adet sustalı bıçak bulunmutu.
Kararda bu miktarda silah, bıçak
ve merminin terör örgütünün varlıı için yeterli olmadıı belirtildi.
Kararda öyle denildi, “Bir grubun silahlı terör örgütü olduunun
kabulü için örgütün terör eylemlerine bavurması veya terör eylemlerini amaçlayıp bu eylemleri ger-
çekletirebilecek üye sayısı, malzeme, silah vs. sahip olması gerektii… Bu miktarda silah, bıçak ve
merminin terör örgütünün varlıı
için yeterli olmadıı anlaılmıtır.”
“HÜKÜMETİ ORTADAN KALDIRMA
GİRİŞİMİ YOKTUR”
Kararda hükümeti ortadan kaldırma suçlamasına karılık u ifadeler yer aldı: “Bir grubun bu suçu
ileyebilmesi için silahlı bir güce
sahip olması veya silahlı bir gücü
kontrol etmesi gerektii, üphelilerden ele geçen silahlar itibariyle
bu güçte olduunun kabulünün
mümkün olmadıı, silahlı bir gücü
de kontrol ettiinden bahsedilemeyecei, stanbul Cumhuriyet Basavcılıı’nın yaptıı Ergenekon
adıyla bilinen soruturma dolayısıyla da balantı kurulamadıı anlaılmıtır.”
“ELEŞTİRİ, TAHMİN VE TEMENNİ
İSYANA TAHRİK KABUL EDİLEMEZ”
Takipsizlik kararında eletiri,
tahmin ve temennilerin halkı silahlı isyana tahrik kabul edilemeyecei vurgulandı. Kararda üphelilerin “ABD, AB, srail, Hükümet, iktidardaki siyasal parti
ve Ergenekon adı verilen soruturmayı eletirir mahiyette yazıları, konferans ve panellerdeki
konumaları, aralarında yaptıkları telefon görümeleri, hükümetin yıkılacaı, ekonomik kriz
çıkacaı konusundaki tahmin ve
temennileri, darbe olacaı konusundaki tahminlerinin silahlı isyana tahrik olarak deerlendirilmesinin mümkün olmadıı anla-
ılmıtır” deniliyor.Adana Cumhuriyet Basavcılıı üphelilerden
ele geçen dokümanları deerlendirerek “herkesin internetten kolayca temin edebilecei belgeleri
bulundurmaktan ibaret eylemin
suçun yasal unsurlarını oluturmayacaı anlaılmıtır” saptamasını yapıyor.
CUMHURBAŞKANI VE BAŞBAKAN’A
HAKARET
üphelilerin aralarında yaptıkları telefon görümelerine dayanılarak ileri sürülen “Cumhurbakanı, Babakan ve kamu görevlilerine
hakaret” suçlamasını deerlendiren Adana Cumhuriyet Basavcılıı “bu iddianın aralarında yaptıkları telefon görümelerine dayandıı, hakaret suçunun oluabilmesi
için ıttıla (bilgi edinme) unsurunun
gerçeklemedii anlaılmıtır” diyerek, bu suçtan da takipsizlik kararı verdi.G
Dönemin Konya
Emniyet Müdürü
Salih Tuzcu,
operasyondan iki
gün sonra Yavuz
Donat’a “Biri
slamc kesim,
dieri ulusalc
kesim kaos ortam
oluturmak için bir
hedefte
bulumular. Üç
silah Ankara’ya
gönderdik. Dosya
çok kaln, belgeli,
tankl…” demiti.
8 UBAT 2009 G Ayd›nl›k
G
29
CHP MLLETVEKL MENGÜ, YARBAY DÖNMEZ HAKKINDA SORU ÖNERGES VERD
Evinin etrafındaki arazi
Erdoğan’ın danışmanı Arslan’a mı ait?
CHP Manisa Milletvekili ahin Mengü, Tayyip Erdoan’n yantlamas
istemiyle TBMM Bakanl’na verdii soru önergesinde, silah ve
mühimmat bulunduu iddia edilen Yarbay Mustafa Dönmez’in evinin
etrafndaki arsalarn kime ait olduunu sordu. Arslan’n adamlar olduu
iddia edilen silahl kiilerin Yarbay Dönmez’in evinin etrafn sararak ba
evine girileri engelledii belirtiliyor.
CAN ÖZÇELK
rgenekon tertibi kapsamında 7 Ocak’ta yapılan
aramalarda Yarbay Mustafa Dönmez’in Sakarya Sapanca’daki evinde silah ve
mühimmat bulunduu iddia
edilmiti. Dönmez’in, Sakarya Sapanca ilçesi Kadıpınar
köyü Güldibi Mahallesi Dilekli Caddesi’ndeki ba evini
E
çevreleyen arsaların, AKP Diyarbakır Milletvekili hsan
Arslan’ın olu, Tayyip Erdoan’ın Danımanı Mücahit
Arslan’a ait olduu iddia edildi. Arslan’ın adamları olduu
iddia edilen silahlı kiilerin
Yarbay Dönmez’in evinin etrafını sararak ba evine girileri engelledii belirtiliyor.
Hatta Dönmez’in tutuklanmadan önce de, aynı kiiler
tarafından evine girmesine
izin verilmedii savunuluyor.
Mustafa
Dönmez,
12
Ocak’ta Askeri Savcılık tarafından tutuklanmıtı. Genelkurmay Basın Sözcüsü Tugeneral
Metin Gürak, 16 Ocak’taki
basın bilgilendirme toplantısında Yarbay Dönmez’in stanbul’da Ergenekon Savcılıı’na
ifade vermek üzere gönderildiini açıklamıtı. Yarbay Mustafa Dönmez, 4 ubat’ta ifade
vermek üzere getirildii Ergenekon Savcılıı’nda susma hakkını kullandı ve çıkarıldıı Mahkeme tarafından tutuklandı.
Tugeneral Metin Gürak aynı
basın toplantısında, Yarbay
Dönmez’de bulunduu ileri sürülen silahlar konusundaki
aratırmanın sonucunun TSK
tarafından da merakla beklendiini açıklamıtı.
“DÖNMEZ’İN EVİNDE BULUNAN
SİLAHLARDA PARMAK İZİ YOK”
Dönmez, askeri
savcya verdii ifade
de silahlarn
kendisine ait
olmadn
söylemi.
30G Ayd›nl›k
G
8 UBAT 2009
Dönmez’in evinde bulunan
silahların da Arslan’ın adamları
tarafından konulduu yönünde
üphelerin olduu ve eve girilerin engellenmesinin de bu nedenle olduu iddialar arasında.
Yarbay Mustafa Dönmez’in
evinde bulunan silahlarn
Mücahit Arslan’n
adamlar tarafndan
konulduu yönünde
üphelerin olduu ve
eve girilerin
engellenmesinin de
bu nedenle olduu
iddialar arasnda.
CHP’Lİ MENGÜ, ARSANIN KİME AİT
OLDUĞUNU ERDOĞAN’A SORDU
CHP Manisa Milletvekili
ahin Mengü de, Yarbay Mustafa Dönmez’in evini çevreleyen
arazilerin Tayyip Erdoan’ın
danımanı Ali hsan Arslan’a
ait olup olmadıını TBMM
gündemine taıdı.
“-Mustafa Dönmez’e ait
evin üç tarafındaki arazinin
AKP Diyarbakır Milletvekili
hsan Arslan’ın olu, Tayip Erdoan’ın Danımanı Mücahit
Arslan kod adlı Ali hsan Arslan’a ait olduu iddiası doru
mudur?
-Bu arazi halen Arslan ailesine mi aittir? Bu araziyi kimlerden ne zaman satın almılardır?
Satıldı ise kimlere ne zaman satılmıtır?
-Yarbay Mustafa Dönmez’in evinde bulunduu iddia
edilen silah ve mühimmat Jandarma tarafından alındıından,
bunların menei, herhangi bir
eylemde kullanılıp kullanılmadıı, üzerinde kimlerin parmak
izi bulunduu hakkında soruturmayı yürüten Cumhuriyet
Savcılıı ve polis tarafından bilinmediinden, bu silahların
Arslan ailesine ait olduu veya
onlar tarafından konulduu iddiaları konusunda ne düünüyorsunuz?G
SAVCI ÖZ, KME GÜVENYOR?
Atatürk’e küfreden gizli tanık
‘Osmanım’ın sicili
Öz yeenini para karlnda satan, birçok öldürme, sahtecilik ve
bombalama olaylarna karan birinin, müebbet hapis cezalarndan
kurtulmak için önüne konulan her yalan belgeyi rahatlkla
imzalayabilecei çok açk. Osman Yldrm’n beyanlarnn ciddiye
alnmas, savclarn kendi samimiyet ölçülerini ortaya koymakta.
ÖNDER ÖZTÜRK
rgenekon Savcısı Zekeriya
Öz’ün tanıklarından biri
de Atatürk’e “ngiliz piçi”
diyen Osman Yıldırım. Tuncay
Güney’in her söylediini baının üzerinde tutan Savcı Öz,
Danıtay suikastını yapanlardan Osman Yıldırım’a da sonuna kadar güvenmekte ve itibar
etmekte. Peki, Genelkurmay
Bakanlıı’nın ve Jandarma
Genel Komutanlıı’nın yolladıı yazılara itibar etmeyen, onları samimi bulmayan, hatta
onları suçlu olarak gören Savcısı Öz’ün itibar, güven ve samimiyet ölçüleri nedir?
E
ATATÜRK’E HAKARET Mİ?
Danıtay’a saldırısı davasının
son celsesinde Atatürk’e hakaret
eden Osman Yıldırım’ın, konuyla
ilgili olarak verdii ifadelerinde ve
beyanlarında sarf ettii cümleler
çok çarpıcıdır. Yıldırım, Ankara
12. Asliye Ceza Mahkemesi’nin
27.6.2008 tarihli celsesinde öyle
demitir:
“Türkiye Cumhuriyeti devletini tanımadıımdan suçlamalarla
ilgili savunma yapmayacaım. Ben
Anadolu slam devletinin bir vatandaıyım. Müslüman vatandalar üzerinde laik baskı kurmak isteyen Cumhuriyet gazetesini üç
kez bombalattım. Ayrıca Alparslan arkadaıma Danıtay suikastını yaptırdım.
“ddianameye konu edilen sözleri de sarf ettim. sim vermeden istinkâf ettiim ahsı, ‘Kurtulu savaı vermemi, satı savaı vermi’,
‘ngiliz tetikçisi’ ve ‘ngiliz p.çi’
olarak sıfatlandırdım.”
ÖZ YEĞENİNİ PAZARLAMASI MI?
Mustafa Kemal Atatürk için bu
sözleri sarf eden Osman Yıldırım’ın beyanlarının ciddiye alınması, savcıların kendi samimiyet
ölçülerini ortaya koymakta. Üstelik Cumhuriyet gazetesinin bombalanması ve Danıtay cinayetinin
tek delili, bu tanıın ifadeleri.
9 numaralı gizli tanık Osman
Yıldırım’ın sicili bu kadarla da sınırlı deil! Sabıka kayıtlarına bakıldıında dört suçtan yargılandıı
ve mahkûm olduu anlaılıyor:
Eyüp 1. Aır Ceza Mahkemesi’nin 1995/78 sayılı dosyası:
30.11.2006 tarihinde kasten adam
öldürmeye teebbüs ve ruhsatsız
silah taımak suçundan 9 yıl hapis
cezası.
Akhisar Aır Ceza Mahkemesi’nin 1989/32 sayılı dosyası: ablasını öldürmek suçundan 20 yıl
hapis cezası.
Kırklareli Asliye Ceza Mahkemesi’nin 1998/215 sayılı dosyası:
nüfus kâıdında yaptıı sahtecilikten ötürü mahkûmiyet.
Erzurum 1.Asliye Ceza Mahkemesinin 1998/391 sayılı dosyası:
14.7.1998 tarihinde fuhua aracılık etmek suçundan 2 yıl 6 ay
hapis cezası.
Öz yeenini para karılıında
satan, birçok öldürme, sahtecilik
ve bombalama olaylarına karıan
birinin, müebbet hapis cezalarından kurtulmak için önüne konulan her yalan belgeyi rahatlıkla imzalayabilecei çok açıktır.
ler. Üstelik Osman Yıldırım, gizli
tanık kapsamına alınarak Tanık
Koruma programından yararlanacaktır. 27 Aralık 2007’de
TBMM’den geçerek yasalaan bu
kanuna göre Aır Ceza Mahkemesi’nin bulunduu ilde, gizli tanıın
korunacaı bir ev satın alınacak ya
da kiralanacak. Tanık ya da ailelerinin tüm ihtiyaçları karılanacak.
Gizli tanıa i kurabilmek için
yüklü miktarlarda destek ya da
maa verilecek, geçici olarak baka
bir ülkeye yerleme imkânı verilecek.
Hukukçular, tüm bunlar göz
önüne alındıında Osman Yıldırım’ın gizli tanık olarak kabul edilmesinin ve ifadelerinin davaya
delil oluturmasının vicdanen ve
hukuken kabul edilemez olduu
görüündeler.G
VİCADENEN VE HUKUKEN KABUL
EDİLEMEZ
Ergenekon savcıları, bu kiiyi
tanık yaparak hukuk dıı bir eylemle Anayasa’yı ihlal etmektedir-
Ankara 11. Ar Ceza Mahkemesi, Dantay saldrs nedeniyle
Osman Yldrm hakknda tutuklama karar verdi
(21 Mays 2006).
8 UBAT 2009 G Ayd›nl›k
G
31
PROF. DR. RFAN ERDOAN:
Psikolojik savaş,
silahlı savaşın da ötesinde!
“Medyada çkan haberlerin biçimlendirilii egemenlik mücadelelerin
parçasdr. levleri arasnda, artma, kafa kartrma, moral bozma,
çaresiz brakma, alakasz güçler arasnda ba kurarak karalama ve
deersizletirme vardr. Bu haberler ayn zamanda aç ve isize “sirkte
elence” getiren gündem hazrlama ve gündem saptrma ilevini de görür.”
BORA YILDIZ
rgenekon yalanı kapsamında medya tarafından ulusalcılara karı adeta bir linç
kampanyası balatılmı durumda. Halkla adeta dalga geçilircesine “Ergenekon” isimli apartmanların
önünde
bomba,
“Ersöz” isimli apartmanlarda
mermi bulunuyor. Olaylara üpheyle yaklaması gereken medya
ise operasyonun bir parçası haline gelmi durumda. Medya nasıl
psikolojik savaın aleti oluyor?
Aydınlık bu konuyu Gazi Üniversitesi Halkla likiler ve Tanıtım Bölümü Bakanı Prof. Dr.
E
Gazi Üniversitesi
Halkla likiler ve
Tantm Bölümü
Bakan Prof. Dr.
rfan Erdoan.
32 G Ayd›nl›k
G
8 ŞUBAT 2009
rfan Erdoan’a sordu.
PSİKOLOJİK SAVAŞ
HAYATIN HER ALANINDA
AYDINLIK- Psikolojik sava
nasıl yürütülüyor?
PROF. DR. İRFAN ERDOĞAN- Psikolojik savaı düman
üzerine uygulanan souk sava
strateji ve taktikleri içine sıkıtırmamak gerekir. Psikolojik sava
artık ordu ve orduyla planlanan
ve yürütülen savaların bir parçası olmanın ötesindedir. Artık
siyasal, ekonomik ve kültürel,
toplumsal üretimden tüketime
kadar olan tüm ilikilerin bütünleik bir parçası haline gelmitir.
Psikolojik sava sürekli yürütülen psikolojik operasyonlarla
gerçekletirilir. Bu operasyonlar
hepimizin bildii “dümana karı
planlanan ve yürütülen psikolojik operasyonlar kapsamının çok
ötesine geçmitir artık: Süpermarkette bize “bedavaya yourt
tattıran” bir irketin yaptıına
promosyon denilmektedir, ki aslında, promosyon psikolojik savaın sivilletirilmi isimlerinden
biridir. Bu sivilletirilmi isimler
içinde reklam, tanıtım, halkla
ilikiler de vardır. Psikolojik operasyonlarla yapılan bili ve davranı yönetiminde, belli amaçlara
göre düzenlenmi doru ve yanlı
bilgiler, duyarlılıklar, inançlar ve
düünceler ilenir. Bu ileme iinde belli biçimde ekillendirilecek
“düman,” birkaç yaındaki çocuktan balayarak herkesi kapsar. Bu “dümanın” da çeitli
isimleri vardır: izleyici, müteri,
içi, memur, örenci, kadın,
çocuk, tüketici, seçmen gibi…
Dümandır, çünkü “fayda bölü-
ümünde” taraftır. Zorunlu olarak ilikide bulunulması gereken
bir dümandır, çünkü onlarsız
üretim, daıtım ve tüketim yapılamaz.
CEHALETE BİLGİÇLİK TASLATMA…
AYDINLIK- Medyanın bir psikolojik sava aracı olarak kullanıldıı deerlendirmesi doru
mudur?
PROF. DR. ERDOĞAN- Psikolojik sava balamında medya
organlarının ilevi bilgi ve bilme,
elence, bo ve ho vakit geçirme
adına “güç ve çıkar yapıları için
ilevsel olan cehaleti ileme ve
sürdürmedir. Bu ilevsel cehalete
bilgiçlik taslatarak onları barıta
ve savata çıkar gerçekletirme
araçları olarak kullanmaktır. Ayrıntılı ilevleri, psikolojik savaın
ilevleriyle örtüür. Bunlar:
1- Belli kurumlar, insanlar,
gruplar için lehte imajlar çizerken, bakaları için, dorudan
veya hiç bahsetmeden veya dolaylı aleyhte imajlar oluturur.
2- nsan kendi, dünyası ve
ilikileri, baarıları ve baarısızlıkları, umutları ve umutsuzlukları, inançları, beklentileri, sevileri, dostluk ve dümanlıkları,
duyguları, duygusal duyarlılıkları ile ilgili bililer ileyerek belli
türde bir insan yaratır.
3- Önceden belirlenmi alanlar ve konularda insanların gündemini oluturma, gündem yenileme ve pekitirme
4- Güç hakkında sunulanlarla
güç gösterisi yapma ve psikolojik
olarak ezme ve daha çok güçsüz
hissettirme.
5- Tutumları, düünceleri belirleme
6- Belirlenmi eylem planları
sunma
7- Etnik, kültürel, dinsel ve
ekonomik farklılıkları politikalara uygun bir ekilde ileme
8- Yönlendirme ve dier operasyonları destekleme
mak için, -mafyalaarak- kendi
kendine de ateler tutarak kendi
için kazanç salama yolları arar,
bulur ve kullanır. Maalar ve tetikçiler harcanabilir piyonlardır
ve gerektiinde harcanırlar.
Gizli operasyonlarda kimlik
gizlenir. El altından yapılan operasyonlarda operasyon gizlenmez, fakat destek verenin kimlii
gizlenir. Bazen kimlik ve operasyon bellidir; fakat amaç gizlenir
veya çou kez olduundan farklı
olarak sunulur. Tüm bu türleri
kitle iletiim araçlarıyla yapılan
psikolojik savata da görürüz.
KÜRESEL KAPİTALİST EKONOMİK
SİYASAL PAZARIN “KONTROLLÜ
ALTERNATİF”LERİ
rfan Erdoan Uluslararas letiim adl
kitabnda, ideolojik egemenlik ve
kültürel yaylma politikalarnn
gerçekletirilmesinde Kitle iletiim
araçlarnn rolünü inceliyor.
9- Yoksun ve yoksul bıraktıı
insanlara insani yardım adı altında onların ve duyanların en azından “iyilik melei” imajıyla gönüllerini kazanmak ve çou kez
dier faaliyetlerin hatırlatılmasıyla insanların bililerini, duygularını ve vicdanlarını yönlendirmek, satın almak
10- ç savunma ve propagandaya yardım
11- Böl ve yönet politikalarını
destekleme. Böl ve yönet politikasını sadece dı ülkeler uygulamaz; dı ülkelerin bazen bilinçli
bazen de bilinçsiz olarak ortaklıında, ulus devletin meru organları veya ulus devletin içinde gayrimeru olarak güç kazanmı ve
meru gücü bile korkutan güçler
tarafından yürütülür. Bu güçler
resmi gücün bazen ortakları,
bazen kullandıını sandıı ve
kullandıı tetikçisi durumundadır. Unutmayalım ki kullanılan
tetikçi bir araçtır ve kullanan
aracını “bakmak” zorundadır;
Maa beslenir ve bu beslemede
maaların önemli bir kısmi tuttuu atei kendisi ve genel için tutuyor sanır. Maaların küçük bir
kısmı maa olduunun farkındadır ve bundan azami fayda sala-
AYDINLIK- Emperyalist sistem ile medya organları arasında
nasıl ilikiler var?
PROF. DR. ERDOAN- Emperyalist sistem kavramını, “küresel kapitalist siyasal ve ekonomik pazar” anlamında ele alırsak, medya organları -alternatif
olarak görünenler, adı radikal
falan olanlar, post-yapısalcı kültürel ve eletirel inceleme dergileri, internetteki çoulcu, demokrat tartıma grupları- bu pazarın belli bir yerdeki destekleyici
ve “kontrollü alternatif görevi
yapan” parçalarıdır.
reddedenlerin” egemenliklerinin
az da olsa kırılmasına doru
giden bir deiimi de anlatır.
Tarih soykırımlarla ve sömürgeletirilmilerin baımsızlık mücadeleleriyle doludur. Haberlerin
biçimlendirilii de egemenlik mücadelelerin parçasıdır. levlerine
gelince, psikolojik savala ilgili
ilevler içine girer. Bu ilevler
arasında, aırtma, kafa karıtırma, moral bozma, çaresiz bırakma, alakasız güçler arasında ba
kurarak karalama ve deersizletirme gibi olanlar da vardır. Elbette, bunları hep olumsuz olarak nitelemek yanlı olabilir. Bu
aırtmaca ve kafa bulandırmada, insanlar, örnein, devlet içinde kural ve yasa dıı katliamlar
yapan yapılanmalar olduunu
görmektedir. Elbette bundan
sonra “her devlette derin devlet
vardır” gerçeiyle, devletin içindeki gayri-meru oluumları
merulatırma gelir. Böylece
“Arka Sokaklar” dizisindeki
eski-özel harekâtçı polis, olu ve
sevgilisi olan bir insan olarak
normalletirilir ve bizim bütünleik parçamız yapılır. Bu haberler
aynı zamanda aç ve isize “sirkte
elence” getiren gündem hazırlama ve gündem saptırma ilevini
de görür. G
“MORAL BOZMA, KAFA
KARIŞTIRMA”
AYDINLIK- Emperyalist ülkelerin parlamentolarından 2000’li
yıllar boyunca, Türkiye’nin Kurtulu Savaı’nı soykırım olarak
mahkum eden yasa tasarıları geçirildi. “Ermenilerden özür diliyoruz” bildirisinden sonra,
“Kürtlerden de özür dileyelim”
diyenler ortaya çıktı. Bugünlerde
“Ankara’nın u semtinde bomba
bulundu”, “Toplumda saygın kiiliiyle tanınan kiiler için
“terör örgütüyle ilikili çıktı”
gibi haberler yayımlanıyor. Bu
tür haberlerin ilevi nedir?
PROF. DR. ERDOĞAN- Bu
haberler Türkiye’de henüz kurallara uyan centilmenler anlaması
yapmamı ve aralarında ciddi
“pay artırma yarıı” olan yönetici sınıf arasındaki çatımanın
yansımalarıdır. Bu tartımalar
“tarihi görmezlikten gelen ve
KONFERANS
İTTİHAT VE TERAKKİ,
TEŞKİLÂT-I MAHSUSA VE
ERMENİ SORUNU
KONUŞMACI:
Dr. ORHAN KOLOĞLU
TARİHÇİ
Tarih
Saat
Yer
:
:
:
10 Şubat 2009, Salı
17.00
Attila İlhan Kültür Merkezi
Meşrutiyet Caddesi No: 3/3
Beyoğlu, İstanbul
DÜZENLEYEN
TALÂT PAŞA KOMİTESİ
8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k
G
33
ÇIKIŞ VAR
İşçi Partisi Genel Başkan Vekili
Sayın M. Bedri Gültekin’in de aramızda olacağı
dayanışma yemeğimizde
sizleri de aramızda görmek dileğiyle...
Sanatçılar:
Fevzi Kurtuluş
Mustafa Tatlıtürk
Günay Naiboğlu
Şahin-Ferhat Kardeşler
Tarih : 14 Şubat 2009, Cumartesi
Saat : 19.00 - 23:00
Yer
: Salon Vals
Atakent Mh. Reşitpaşa Cad.No:18 Ümraniye/İstanbul
İŞÇİ PARTİSİ
Ümraniye İlçe Başkanlığı
Tel-Faks : (0216) 344 01 02
Cep : (0538) 856 33 59
Adres : Namik Kemal Mah.
Sütçü İmam Cad. No: 104/10
Ümraniye
00 G Ayd›nl›k
G
8 UBAT 2009
HALL BERKTAY’A
FORUM
Doğu Perinçek, siz partideyken de
anti-emperyalistti, şimdi de
mücadelenin şartlarına göre stratejiler
çizmek, sık sık fikir değiştirmek olarak
algılanabilir mi?
Diyorsunuz ki, “kendi kişiliği ile özdeşleşmiş bir misyon hissi”. Elbette bu
doğru; zaten bu yetenek olmasa lider
olamaz. Epistemolojik özgüveni bilgiye
dayanan özgüven demek istiyorsanız
bunun eleştirilecek nesi var?
HANGİSİ DOĞRU?
Her konuştuğuna yüzde yüz inanarak konuşmak. Bu anlaşılır değil. Çünkü
bir paragraf aşağıda diyorsunuz ki, sürekli fikir değiştirir. Sürekli fikir değiştiren bir insanın kendine nasıl güveni olabilir? Hem bilgiye dayanan bir özgüven
BÜLENT ESNOLU
STB Sanayi E. Genel Müdürü /
çi Partisi Gn. Bk. Yrd.
Sayın Halil Berktay,
Konu; 5 Şubat 2009 tarihli Taraf Gazetesindeki köşe yazınız.
İşçi Partisi Genel Başkanı Sayın Doğu
Perinçek’i doğrudan hedef alan düşünce
ve fikirleriniz den hareketle bazı hatırlatmalarda bulunmak ve gerçeğe ışık tutmak istiyorum.
Parti tarihine bakılırsa, on yıldan fazla
Perinçek ile beraber mücadele vermişsiniz. Tesadüf bu ya, ben de on yıldır
Sayın Perinçek ile birlikte mücadele veriyorum. Daha açık söylersek ikimiz de Perinçek liderliğinde görev yapmış kişileriz.
Siz ayrılmışsınız, ben sonradan katıldım.
Şuradan başlamak daha kolay olacak. Liderlik özelliklerini belirtirken Perinçek’in sürekli fikir değiştirdiğini söylüyorsunuz.
Sayın Perinçek, siz partideyken de
antiemperyalistti, şimdi de aynı çizgide
mücadelesini sürdürmektedir. O, bu fikirlerinden ve ideolojisinden ötürü yine
cezaevindedir.
Bu durumda fikir değiştirenin Perinçek değil, siz olduğunuz anlaşılmıyor
mu? Acaba siz mi emperyalizmle mücadele etmekten vazgeçtiniz? Çünkü şimdilerde Amerika’ya karşı olanları tutukluyorlar.
Vicdanınızı elinize koyarak düşünürseniz, siz partideyken Doğu Bey antiemperyalist değil miydi? Mücadele içinde
M Her konutuuna yüzde yüz
inanarak konumak. Bu anlalr
deil. Çünkü bir paragraf
aada diyorsunuz ki, sürekli
fikir deitirir. Sürekli fikir
deitiren bir insann kendine
nasl güveni olabilir? Hem
bilgiye dayanan bir özgüven var
diyorsunuz, hem de sk fikir
deitirir. Hangisi doru? L
var diyorsunuz, hem de sık fikir değiştirir. Hangisi doğru?
Lider tanımınızdan, hâlâ Doğu Perinçek’e hayranlığınızın devam ettiği sonucuna vardım. Şu ifadenize bir kez daha
bakar mısınız, “ Çığırından çıkmış sözel
dilin büyüleyiciliği”, demek sizi hâlâ büyülüyor.
Yüreğinizde gerçeği gören kırıntıların
ve Perinçek’in etkisini hissediyorum.
Yazınızın yedinci paragrafından
devam edelim.
“Doğu Perinçek sahneye çıkıyor”
cümlesinden sonra “zehir zemberek savunma yapıyor, ağlıyor ağlatıyor” diyorsunuz.
Silivri’de duruşmayı izledim. Bismil
köylülerinin asil davranışını anlatırken,
evet ağladı. Bismil köylüsünün toprak
ağalığına karşı verdiği mücadele aslında
sizi de memnun etmelidir. Çünkü birliğin
simgesidir. Kürt ve Türk milliyetçiliğini
kışkırtmayan bir birlik mücadelesidir. Bu
birlikte yaşamayı savunan mücadele,
herkesi ağlatmalıdır.
ORDUYA DÜŞMANCA, PKK’YA DOSTÇA
Sayın Halil Berktay,
Albay Abdülkerim Kırca’nın kahrından intiharına saygı duyup duymamayı
sizinle tartışamıyorum. Çünkü PKK’lı Abdulkadir Aygan’a inanıp kahrından intihar etmiş birisine inanmama size kalmış
bir iş. Orduya düşmanca, ama bunun yanında PKK’ya dostça ve güvenilir olarak
bakmanız, bu konuda bir söz söylemeyi
imkânsız hale getirmektedir.
Sayın Halil Berktay,
Doğu Bey’in, Susurluk olayında, Türkiye’deki Amerikan derin devletine karşı
nasıl mücadele verdiğini bildiğinizi sanıyorum.
Meclis Komisyonuna ilk raporu hazırlayıp sunan kişidir, Sayın Perinçek. Şimdi
nasıl oluyor da Susurlukçuların yanında
oluyor? Susurluk olayından sonra ki Aydınlık Dergilerine bir bakmanız yeterdi.
Ancak zahmet etmemişsiniz.
MİLLİ OLMAK, VATANI SAVUNMAK,
SOLUN TA KENDİSİDİR.
Darbecilik ile suçlamaya çalıştığınız
Perinçek darbeler döneminde hep cezaevlerinde kaldı. Gerçekten darbeye karşı
olan belki de tek liderdir. Çünkü birçok
kamuya açık veya kapalı konuşmasında
der ki, darbe halktan yana bile olsa bir
müddet sonra Amerika’nın eline geçer.
Sayın Perinçek, halk ile birlikte olmayan
hiçbir hareketin yanında olmadığını tekrarlar.
Son paragrafta haksızlığın zirvesine
çıkmışsınız. Perinçek’i sağcılıkla suçluyorsunuz. Her cümlesinde bilimsel sosyalistim diye başlayan birisinin nasıl sağcı
olduğunu anlayabilmiş değilim.
Sayın Halil Berktay,
Aslında sizin geçmişinizi ve bugün
geldiğiniz nokta masaya yatırılıp incelenebilir. Ancak bugün çok elzem görmediğimden bu görüşlere yer vermeyeceğim.
Saygılarımla.
8 UBAT 2009 G Ayd›nl›k
G
35
ESK TARIM BAKANI HÜSNÜ YUSUF GÖKALP:
ABD-AB-İsrail’in istemediği
GAP’ı en yakınımdakiler engelledi
Eski Tarm Bakan Hüsnü Yusuf Gökalp, Güneydou Anadolu Projesi’nin yllardr
ABD-AB ve srail tarafndan engellendiini, Türkiye’deki iktidarlarn da bu
engellemeye destek verdiklerini kaydetti. Bakanl döneminde Su Kanunu’nun
çkarlmas ve Su Konseyi’nin kurulmas için çaltn belirten Gökalp, 57’nci
Hükümet’te en yaknndakiler tarafndan desteklenmediini kaydetti.
UMUT ALBAYRAK
1970’lerde balayan Güneydou Anadolu Projesi’nin neden bir
türlü tamamlanamadıını DSPMHP-ANAP
koalisyonunda
MHP’den Tarım Bakanı olarak
görev yapan Hüsnü Yusuf Gökalp
Aydınlık’a deerlendirdi. Bakanlıı döneminde GAP’in tamamlanması için hazırladıı kanunların ve
projelerin Bakanlar Kurulu’nun
gündemine bir türlü getirilmediini belirten Gökalp, koalisyonda en
yakınındakiler tarafından herhangi bir destek görmediini ifade etti.
“ABD-Avrupa Birlii ve srail’in gözü Ortadou’daki petrolde
ve suda” diyen Gökalp, her yıl
ABD’de üç dört kez “Ortadou Su
htilafları” toplantıları yapıldıını
kaydetti. Bölg e d e k i
suyun çok
kısıtlı olduunu
belirten
Gökalp,
ABD ve
AB’nin,
Fırat ve
Dicle havzalarının su-
Eski Tarm Bakan
Hüsnü Yusuf
Gökalp: “Davos’ta
çk yapyor da
GAP’ta niye çk
olmuyor?”
larının, içinde srail’in de olacaı
bir konsorsiyum tarafından idare
edilmesini Türkiye’ye dayattıklarını ifade etti. GAP’taki sulama projelerinin bu nedenle engellendiini
kaydeden Gökalp, “Türkiye acilen
Su Konseyi’ni kurmalı, Su Kanunu’nu çıkarmalıdır” dedi.
EN YAKINIMDAKİLER ENGELLEDİ
1999’un Mayıs ayında göreve
baladıını belirten Gökalp, 2000
yılında Su Kanunu’nu ve Su Konyesi’nin kurulması projesini hazırladıını ifade ederek öyle konutu: “Türkiye ve dünya gerçeklerini
gözeterek, ilgili kurulularla ve
üniversitelerle görü alı veriinde
bulunarak, uluslararası mevzuatlar çerçevesinde, büyük Atatürk’ün söyledii gibi ‘yurtta sulh
cihanda sulh’ anlayııyla, komularımızla görüerek, gerekçeleriyle
birlikte Su Kanunu’nu hazırladım.
Ama bir türlü Bakanlar Kurulu’na
getirilmedi. ‘Getirin Bakanlar Kurulu’na eksikleri yanlıları varsa
tartıalım düzeltelim ama Türkiye’nin su meselesini halledelim’
dedim. ‘Türkiye’nin su kaynakları
belirlenmeli, herkes her istedii
yerde kuyular açarak suyu yanlı
kullanmamalı. Yüzey sularımızı
kirletmemeli, boa gitmemeli,
bizim sınırlarımızı aan suya uluslararası kanunlar çerçevesinde o
insanların da su haklarını engellememek kaydıyla sahip çıkalım’
dedim. Ama bir türlü gerçekletiremedim.
TERÖRÜ KURUTURUZ
Gökalp, GAP’ın tamamlanması halinde terörün de önemli bir
kaynaının kurutulacaını da vur-
36 G Ayd›nl›k
G
8 UBAT 2009
guladı: “GAP zamanında gerçekleebilseydi bugün 5-6 tane Çukurova domutu. Biz terörü tarımla
vururuz, tarımla yok ederiz. Tarım
olacak ki üretim olsun, sanayileme olsun. Vatandalar tarımda,
sanayide i bulacak. Üretilen ürünler Türkiye içine ve dıına pazarlanacak. Tarımda dıa baımlı olmayacaız. Ekonomi olarak da
çok büyük bir girdi elde edeceiz.
Onun için GAP’ı engellemek isteyenler çok. Bata dı ülkeler. Davos’ta çıkı yapıyor da GAP’ta
niye çıkı olmuyor?”
“DIŞARIDAN ALALIM” ZİHNİYETİ
TARIMI BİTİRİYOR
“Tarım Bakanı’nın geçen hafta
spanya’da katıldıı bir toplantıda
bir demeci var: ‘AB üyesi ülkeler
siz üretmeyin biz size veririz dediler’ diyor. Aynı ey ben görevdeyken bana Bakanlar Kurulu’nda da
söylendi. ‘Dıarıda pamuk, et ucuz
dıarıdan al” dendi. Ben pamuk
üretirsem köylüm, kamyoncum,
fabrikalarım çalıır. Ürettiim pamuktan 50 kat katmadeer salarım. Bugün Türkiye ürettii pamuktan daha fazlasını Amerika ve
Yunanistan’dan alıyor. ‘GAP’ta istasyonlar kuralım, tohumumuzu
ıslah edelim. Ürettiimiz tohumlara da Fırat, Dicle, Ulus adını verelim’ dedim. ‘imdi de topraktan
milliyetçi, ulusalcı tohumlar mı fıkıracak’ diyerek bana saldırdılar.
Ben bunlara kızmadım, iftihar
ettim ama üzüldüm. En yakınlarımdan destek gelmedi. Birisi çaırıp da sayın bakanım ne oluyor,
bu yanlı mı doru mu demediler.
Önünüzdeki engeller hiç beklemediiniz, maalesef en samimi gördüünüz yerlerden geliyor. GAP’ı engelleyen bunları da engelliyor ite.
Bunu amak çok kolay. Yeter ki
milli, ülkesini vatanını geleceini
düünen, kendi günlük çıkarını
düürmeyen bir irade hakim
olsun.”G
KRAL GÖZÜ
Eşbaşkana “yazar”, yazara “ödül” ne güzel uymuş
BOP Eşbaşkanının iktidarında
“2
2008 yılı Kültür ve Sanat Büyük (!)
Ödülü”nün sahibi belirlendi. Şimdi
2009 yılında ödülün kime verileceği
merak konusu olacak. Biraz zihin jimnastiği yaparsak, ödülün yeni sahibini bulabiliriz belki.
“B
Bu ödül her yıl veriliyor mu?”
EMCET OLCAYTU
sorusunun cevabını bulmak, ilk mesele oluyor. Hafızamı zorladım.
“2
2007 yılı Kültür ve Sanat Büyük
Ödülü” kime verilmiştir? Hatırlayamadım. Orhan Pamuk
olabilir mi? Ya da Pamukgiller’den biri miydi? Yoksa “G
Güz
Sancısı”nın ve “b
benzeri” romanların yazarı Yılmaz Karakoyunlu muydu? Eh! Tutukevinde olunca, el altındaki kaynaklar da sınırlı oluyor. Evet! Cezaevinin bir “k
kütüphanesi” var.
13 Ekim’de Metris Cezaevinden Silivri Cezaevine nakledildiğimizde, ilk işlerimizden biri, kütüphane hakkında bilgi
edinmek olmuştu. Kitap listesini incelerken önce şaşırmış,
sonra da “n
niçin şaşırdığıma” şaşırmıştım. Kitap listesinin yarıdan çoğu, “Saidi Nursi” ile Adnan Hoca’nın “e
eserleri”(!)nden oluşmuştu. Ergenekon tutukluları sayesinde,
Tuncay Özkan’ın ve Gürbüz Çapan’ın da özel gayreti ile kütüphane biraz zenginleşti.
2007 ÖDÜLÜ ADNAN HOCA’YA VERİLMİŞ OLABİLİR Mİ?
Nerede kalmıştık? Ha! 2007 ödülünün sahibini hatırlamaya çalışıyorduk.
Çetin Altan’a ödülün verilmesi üzerine çok sayıda haber
ve yorum yapılmış. Onlara baktım. O yazılarda da böyle bir
bilgi yok! Bunu sorgulayana da rastlayamadım. Muhtemelen herkes biliyor. Bilmeyen sadece ben! Keşke ödül töreninde birisi BOP Eşbaşkanına sorsaydı da, öğrenseydim. Eşbaşkan bilmese bile, bir isim söylerdi mutlaka. Fazıl Hüsnü
Dağlarca’nın şiiri diye Faruk Nafiz’in şiirini okuduğu gibi…
Belki de sormamaları daha iyi… Mesela 2007 ödülü Adnan
Hoca’ya verilmişse? Hiç de hoş olmazdı herhâlde.
ÖDÜL 2008’DEKİ ESERLERLE Mİ SINIRLI? YOKSA…
“Ö
Ödülün adı”na bakınca, “2
2008 yılındaki çabalara bakılarak isim belirleniyor” kanaatine ulaşılıyor. 2008 ödülünün
sahibi, böyle belirlenmiş olabilir mi? Evet! Olabilir! Çetin Altan’ın 2008’de yeni bir romanı yayınlanmadı ama Milliyet’te
günlük yazılarına devam ediyor. 2008 yılında Milliyet’te
neler yazdı? Bunları da tek tek hatırlamak mümkün değil.
Buna karşılık “n
neler yazmadığı” biliniyor. Acaba bir yazar,
“yyazmadığı yazılar” için ödüle layık görülmüş olabilir mi?
Haydi! İlhan Selçuk’un “tterör örgütü yöneticisi” olarak
“m
müebetten cezaevine kapatılması” konusunda yazmak
tehlikeli… Daha hafif konular bulunamaz mıydı? “B
Büyük
kulaklar ve küçük dedikodu suçları” gibi… Yahut “2
2008 yılındaki ev baskınlarının ve insanlarının ömründeki orgazm
sayıları” üzerine yazılamaz mıydı? Ödül töreninde BOP Eşbaşkanının söylediklerine bakınca; ödül, “yyazarın bütün
eserlerine bakılarak veriliyor” da denebilir. O halde, Çetin
Altan’ın kırk yıl önce yazdığı “B
Bornova Savcısı, lütfen dinleyiniz” yazısı da ödülün nedenleri arasına girmiş oluyor. O
yazıda, Atatürk’ün Bursa Nutku’nu TBMM’de, kürsüden
okuduğu için, üstad hakkında soruşturma açan savcı eleştirilmişti. Tıpkı bugün Zekeriya Öz’ün eleştirilmesi gibi. BOP
Türkiye sizi 300 defa mahkeme kapılarına gönEşbaşkanı, “T
deren ülke olmaktan çıkmıştır” diyorsa da Ergenekon soruşturmasının “e
ezeli ve ebedi” savcısı Zekeriya Öz, BOP Eşbaşkanını aylar öncesinden yalanlamış oluyor. 2008 yılındaki ev baskınlarında kaç tane Bursa Nutku “yyakalandı” biliyor musunuz?
Biz yine de “ö
önyargılı” davranmış olmayalım. Ödüle, bu
yazı dahil “e
edilmemiş” olabilir. Üstadın çok sayıda eseri var.
Meselâ “B
Ben Milletvekili iken” adıyla yayınlanan kitabında,
“m
milliyetçi-mukaddesatçı güruh”tan ve o güruhun “h
hödüklüklerinden” bahsettiği bölümler çok gerçekçi ve güncel bulunarak ödüllendirilmiş olabilir.
Nitekim Çetin Altan, tören sırasında “b
bu işte bir yanlışlık
olmasın?” derken, o yazıları hatırlamış olabilir. “Y
Yok canım!
O zaman ödülü alır mıydı?” diyorsan, onu kendisine soracaksınız. Eğer kendisine sormak imkânınız varsa, şunu da
sorun lütfen: “S
Sizin özgürlüklerden bahsedilerek ödüllendirildiğiniz sırada, İlhan Selçuk’un kalemi ile terörist olmayı
nasıl başardığını sormak aklınıza geldi mi?”
TANRIM BENİ BAŞTAN YARAT
60 yıldır ABD emperyalizminin baskısı altında çürütülen
değerlerimiz, işbirlikçi kapitalizmin yoz kültüründe yeniden
“h
harmanlanıyor”. Hayatının “iilk baharı ve yaz mevsimleri”ni sömürüye, zulme karşı duygular, hâttâ mücadeleler
içerisinde geçirmiş nice kişi, “ssonbahar”da, ziraatçıların deyimi ile “p
piç” veriyor. Oralarından-buralarından yeni dallar
çıkıyor. Sonbaharda zuhur eden “p
piçler” ana gövdeden
beslenemediği için kurumaya mahkûm. Ama asıl sorun,
“g
geçmişi” idrak edememek! Etraflarındaki bütün varlıkları
“k
kendileri gibi” zannetmek! Lafı nereye getireceğim? “E
Ermenilerden Özür Kampanyası” ile aynı günlere “d
denk getirildiği” anlaşılan “Güz Sancısı” filmi var ya!
Filmi seyreden entel-dantel takımı, 6-7 Eylül olaylarını
“yyeni baştan” öğrenmiş oldular. Meğerse 6-7 Eylül olaylarında Demokrat Parti iktidarının Menderesler’in, MİT’in filan
biraz sorumluluğu varmış ama asıl sorumluluk, “k
kontrolden
çıkan” milliyetçilikmiş.
Güz sancısı filmi vesilesi ile milliyetçiliği “ttefe koyup”
kendi aralarında çalıp-oynuyorlar. Bunlara göre, 1955 yılında Türkiye, uzayda tek başına bir gezegen! İngiltere, ABD
gibi emperyalist devletlerin, NATO gibi emperyalist amaçlı
organizasyonların, bu tertipten haberi yok! Üstelik, günümüzün modası “g
gladyo” olduğu halde, gladyo’dan bahseden yok! Niçin? Çünkü BOP Eşbaşkanlığı, 1990’lardan öncesi için gladyonun “a
amaçlarını ve eylemlerini” meşru ilân
etti ya! Bunların “a
araştırmacı gazeteciliği” ve “e
entel merakı” ellerine tutuşturulan düzmece Ergenekon belgeleri ile sınırlı. Bir tanesi bile “Y
Yahu! 1990 öncesi gladyo belgelerinde acaba ne yazıyordu?” diye merak ediyor mu? Hadlerine
mi düşmüş? Biz onlara daha basit bir soru yöneltelim! 2007
yılında “Büyük(!) Kültür ve Sanat Ödülü” kime verilmişti?
Hatırlayan var mı? Bir soru daha: Yaşar Kemal’e, Abdullah
Gül’ün verdiği ödülün adı ne idi? Ve bedava bir bilgi: Nelson Mandela, Kenan Evren’in kendisine verdiği ödülü reddetmişti.G
8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›kG 37
KASIMPAALI ERDOAN, SRAL’ KOLLUYOR!
AKP, Türkiye yerine
İsrail’i petrol terminali yapıyor
Türkiye’nin en önemli enerji projelerinden biri Bakü-Samsun-Ceyhan Boru
Hatt projesi. Projeye göre Ceyhan’n terminal olmas gerekiyor. Ceyhan
Ortadou’nun enerji üssü olacak ve dünya enerji piyasasnda Türkiye büyük
bir güce kavuacak. Erdoan, damadnn patronuyla birlikte bu projeyi
baltalad. Ceyhan’ devre d brakarak terminali srail’e hediye etti.
LEVENT AK
ündem,
“Erdoan’ın
Davos ovu”. Tartıma
derin. Hükümet yanlıları
bu hareket için “milletin onurunu kurtarma operasyonu” nitelemesi yapıyor, srail’i yerden yere
vuruyor. Üstü örtülmeye çalıılsa
da, ortada duran tek gerçek; Erdoan’ın srail’le ikili ilikilerinin
daima sıcak olduu. Bu çevreler,
srail’le kurulan ilikileri “Türkiye’nin menfaati” olarak savunuyor. Ancak, Erdoan’ın srail’le
yaptıı öyle bir ibirlii var ki; bu
ibirlii Türkiye’ye büyük zararlar verecek. Dahası, bu ibirlii
Tayyip’in damadı ve onun patronunu da ihya ediyor…
G
M AKP
Hükümeti’nin ba,
uzmanlarn
“Türkiye’ye en
büyük ihanet olur”
dedii proje için,
srail’le ibirlii
yapyor
TÜRKİYE’YE BÜYÜK İHANET
Ceyhan’da kurulacak termi-
nalle Orta Asya petrollerinin arz
noktası olacaından, hattın en
deerli ve stratejik bölümü olacaktı. Bu terminal petrol konusunda, Türkiye’ye büyük bir
prestij kazandıracak ve dünya
petrol piyasasında Türkiye’ye
“söz söyleme” hakkını kazandıracaktı. Ancak boru hattı yapım
iinin verildii, aynı zamanda
Tayyip’in damadı Berat Albayrak’ın da genel müdürlüünü
yaptıı Çalık, dönemin ABD Dıileri Müstear Yardımcısı Matt
Bryza ile projeyi deitirdi.
Yeni projeye göre, Ceyhan
devre dıı bırakılacak; boru hattı
srail’e kadar uzatılacak. Bu konuda 2005 yılından beri çalıılıyor. srail’i ihya edecek proje deiiklii için en büyük çabayı ise
AKP Hükümeti gösteriyor.
İSRAİL’LE DÖRT YILDIRDIR
GÖRÜŞÜYORLAR
Proje deiiklii konusunda ilk
resmi giriim 15 Kasım 2005’te yapıldı. Bu tarihte Ulusal Altyapı Bakanı Benyamin Eliezer’le görüen
Enerji Bakanı Hilmi Güler “Çalık’a i verin” önerisini sundu.
Türk Dıileri Bakanlıı da, 30
Kasım 2005 tarihli “gizli” damgalı
mektupla öneriyi yeniden srail’e
ulatırdı. Bunun üzerine srail ve
Türkiye arasında kurulacak boru
hattının Çalık’a yaptırılmasını öngören mutabakat zaptı ise 13 Aralık 2006 günü imzalandı. 2007 yılında Türkiye’deki siyasi gelimeler
ve srail’de iç gerginliin artması
üzerine proje bir süre rafa kaldırıldı. Türkiye’de seçimlerin sona ermesi ve srail’de de kısmi iç barı
salanmasından sonra, boru hattı
projesi yeniden raftan indirildi.
38 G Ayd›nl›k
G
8 UBAT 2009
Yeni projeye göre, Ceyhan
devre d braklacak; boru
hatt srail’e kadar
uzatlacak. Bu konuda 2005
ylndan beri çallyor.
srail’i ihya edecek proje
deiiklii için en büyük
çabay ise AKP Hükümeti
gösteriyor.
Artık, Çalık daha ön planda olacaktı. srail adına çalımanın sorumluluunu üstlenen Benyamin
Ben Eliezer stanbul’a gizli bir ziyaret gerçekletirdi. Hatta, srailli bakanı havaalanında bizzat Çalık
Holding’in patronu Ahmet Çalık
karıladı. Bu ziyaret ve sonrasında
yapılan toplantılarla projeye son
ekli verilmi oldu.
TAYYİP, İSRAİL PROJESİ İÇİN
SARKOZY’DEN BİLE PARA İSTEMİŞ
Proje için somut adımların
atılması ise 2008 yılı ortalarında
oldu. Erdal Salam’ın 23 Temmuz 2008 günü Referans Gazetesi’nde kaleme aldıı analiz yazısına ve gazetede yer alan habere
göre, 13 Temmuz günü Akdeniz
Birlii kurulu toplantısı için
Fransa’ya giden Erdoan yanında Ahmet Çalık’ı da götürdü.
Çalık’ı Cumhurbakanı Sarkozy’nin danımanı Alain Le
Roy ile görütüren Erdoan,
proje için gerekli olan paranın
Akdeniz Birlii adına oluturulacak fondan Çalık’a verilmesi
önerisini iletti.
Bundan dört gün sonra da srail Ulusal Altyapı Bakanı Benyamin Ben Eliezer Türkiye’ye gelerek proje için Enerji Bakanlı Güler’le görütü, projeye son ekli
verildi. Toplantıya Ahmet Çalık
da katıldı ve boru hattı konusunda iki ülke yetkililerine bir
sunum yaptı.G
AKLIN SESİ
Develer, neden eşeklerin peşinden gider?
Bu sorunun cevabını hiç düşünmemiştim. Deve kervanlarını neden eşek
çeker. Develer, tren kompartımanları
gibi dizilir; eşeğin ardından başları öne
eğik, aheste aheste yola koyulurlar…
Eşek nereye giderse, onlar da peşinden
giderler. Haftada bir, ayda bir eski
dostlar bir araya geliriz. İşte yine böyle
bir sohbet ortamında, kurgu açısından
SÜHA BAYKAL
çok iyi yazılmış bir senaryo olduğu için,
isterseniz gelin, develer ve eşek öyküsünü, sözüm meclisten dışarı diyerek, birlikte paylaşalım.
Efendim, rivayet odur ki, büyük tufan öncesinde Nuh Peygamber, dünyada ne kadar canlı varsa, dişili erkekli bunları gemisine bindirmiş. Gemiye binerken, uslu dursunlar (!) diye, erkeklerin bütün güçlerini toplamış, ambarlardan birine kilitlemiş.
Neyse.. Lafı uzatmayayım. Tufan bitmiş, sular çekilmiş.
Canlılar gemiden inerken, bütün erkekler sıraya girmişler ve
önceden toplanan güçlerinin, kendilerine verilmeye başlanmış.
Güç dağıtıcısı elindeki palayla, ortadaki güç topağından keserek, dağıtmaya başlamış.
Önce küçükler derken, en son sırada eşek kalmış. Başka
erkek var mı diye bakmışlar… Hiç kimse yok. Kimse yok ama,
geriye kalan parça da eşek için, çok fazlaymış.
Ne yapalım bu senin kısmetinmiş diyerek, eşeğe cömert(!)
davranmışlar.
Bu arada, deve çıkıp gelmez mi? Hani bana demiş. Kalanı
eşeğe verdik… İstersen sana kestiklerimizden arta kalan parçaları verelim dediklerinde… Deve kızarak giderken, toplanan
parçaları devenin arkasından atarak, arkasına yapıştırmışlar.
Öykü bu ya… Bizim muzip avcıların rivayetine göre; o günden itibaren develer, eşeğin arkasından… “Acaba yolda düşürür de ben alır mıyım” diye gidiyorlarmış. Hâlâ neden giderler,
anlamak mümkün değildir.
Ortalığı toz duman götürürken; bu hikayenin sırası mı diyenlerinizi, duyar gibiyim?
İnanın özel bir kastım yok. Hasan Pulur hocamız ve Bekir
Çoşkun kardeşim, ara sıra hayvan hikayeleri yazıyorlar ya? Ben
de özendim yazdım.
İsterseniz develeri bir kenara bırakıp, biraz “şeytanın avukatlığını” yapalım!
Davos fatihi, İslam dünyasında “halifemiz ol ” diye, bağırlara basılan Recep Bey, bir havalarda bir havalarda? Oysa işin
aslı ne acaba?.
KAZ ÇEVRİLMEYE BAŞLADI
Erdoğan Simon Peres’in kendisini terbiye eder gibi konuşmasından sonra, minareden ezan okuyan müezzin gibi tane tane, bastıra bastıra… “Yaşça benden büyüksün… Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz “ sözlerini inkar etmekte ve minareyi kılıfa sokmaya çalışmaktadır.
Bunu yaparken, bir yandan “Benim sözlerim oturumu yönetene “ derken; öte yandan, AKP grup toplantısında… “Biz başka şeyler yapmasını da biliriz” derken; alkış tutanlara baktım… Aziz Nesin
ağabeyi, bir kere daha andım.
Sanırım birileri, “Kes sesini otur oturduğun yerde seni oraya biz
getirdik biz götürürüz” dedi. Ve kaz çevrilmeye başladı.
Gazze’de İsrail’in, Hamas’ı vuruyorum diye hastane, okul, öğ-
renci, çoluk çocuk dinlemeksizin yaptığı katliama, aklıselim sahibi
Yahudiler bile karşı çıkarken, gıkı çıkmayan Suudi Arabistan’a,
Cumhurbaşkanı Gül’ün ailecek ziyaretine, bir de bu açıdan bakın.
Her halde, koskoca Cumhurbaşkanı eşi Hayrünnisa Hanım’ın…
“Abdullah Bey, hazır oğlanın okulu da tatil gider bir hava alırız”
teklifini ret etmesi, mümkün değildi?
Değildi zira, geçmişte Dış İşleri Bakanlığı yapmış Abdullah Gül,
“Recep beyin dışişlerindeki monşer terbiyesinin” ne de olsa havasını koklamıştı!
Suudi Arabistan’ın, Türkiye’ye arka çıkması filan palavradır. Son
altı yılda gelinen nokta ortadadır. Osmanlı’yı arkasından vurmuş…
O zaman İngilizlere, şimdi ABD’ye kapı kulluğu yapan Araplar öpmeyecekleri deveye su vermezler?
KRAL ABDULLAH’LA BAŞBAŞA NE KONUŞTU
Aslında, burada sözü edilen deve değil eşektir ama… Amerika’da demokrat partinin sembolü “eşek” olduğu için, yanlış anlaşılmasın istedim.
Suudi Arabistan’ın, 825 milyar dolar yatırım hacmi içinde, Abdullah Gül’ün 2009 yılı sonunda Türkiye’nin payının, 6 milyar dolar
olacağını ağzında ballandırması, övünülecek değil, utanılacak bir
boyuttur.
Kaldı ki, bu olası 6 milyar doların neredeyse tamamı müteahhitlik hizmetidir. Bu para, demire, çimentoya, işçiye orada harcanacaktır.. Türkiye’ye, o da getirirse müteahhitlerin karı transfer edilecektir? Nasrettin Hoca’nın çalı hikayesi?
Asıl olan Sayın Gül’ün Kral ile orada baş başa, tercümansız ne
konuştuğudur? Siz sanıyor musunuz ki, Gül orada, Gazze suskunluğundan dolayı Kral’a sitem etmiştir.
Şeytanın avukatına sorsam bana, “Gül, Suudi Kral üstünden
Sam Amca’ya mektup gönderdi” demektedir! Erdoğan’ın sözlerine… Bana bakın. Ben ne zaman ihanet ettim size? NATO ve Amerika’ya bağlıyız” demişse, şahsen ben yadırgamam.
Sam Amca’ya bu yağları Erdoğan çekse neyse? Ne de olsa O’nu
getiren Sam Amcasıdır. Ama maalesef diyet borcunu, Türkiye aydınlarına Ergenekon iddiası ile ödettirilmek istenmektedir.
Oysa Abdullah Gül, daha düne kadar “Amerika’da Bush varsa,
Türkiye’de de Muş vardır diyen.. Necmettin Hoca’nın, bir numaralı
Milli Görüş avukatı değil miydi?
Hak ve Batıl nereye gitti?
Irkçı emperyalizm pabucu, dama mı atıldı?
Erdoğan’ın iki ileri, üç geri (!) post modern mehter marşına..
Abdullah Gül’e ikram edilen yandan çarklı (!) Suudi kahvesine bakarsanız… iki farklı filmi yakında sinemalarda göreceğiz demektir.
ERDOĞAN İSLAMCI EMPERYALİZM LİDERLİĞİNE Mİ OYNATILIYOR
Birincisi, soğuk savaş öncesinde Rusya’nın Kruşçev ile Mısır atağından sonra… Türkiye, güneyindeki Suriye ve hatta Irak ve İran
kökenli tehditlere karşı, ABD destekli “Laik Soyutlanma” politikaları sonucu, mecburen İsrail ile işbirliği içine itilmiştir. Bu uygulama,
ABD pratiğidir.
Şimdi ortada, Erdoğan; “İslamcı Emperyalizm” liderliğine mi
oynatılıyor sorusu vardır..
Bu rol, yerel seçimlerde Saadet Partisi’ne, tek bir Milli Görüş oyu
gitmesini istemeyen, Erdoğan’ın da işine gelmektedir. ANAP’ı..
DYP’si bitmiş sağda, MHP etkin olamadığı sürece..AKP, bütün sağ
oyların sahibidir. Buna İzmir de dahildir.
Kara çarşafa rozet takmakla, bu iş olmaz.
SON SÖZ: En kötü olan yenilmek değil, pes etmektir. G
8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›kG 39
AVRUPA TÜRKLER DAYANIMA DERNE BAKANI MUHAMMED DEMRC:
‘Yalnızca Yimpaş ve Kombassan’da
300 bin mağdur var’
“AKP’ye para yardm yapldn kendi adamlar söylüyor…
Jet Fadl hakknda bin 200 sene ceza verildi. 150 bin Türk Liras
karl iki gün hapiste yatp çkt. imdi zaman am nedeniyle
devlet kendisine 150 bin lira ödeyecek…”
TEOMAN ALL
vrupa Türkleri Dayanıma
Dernei, tarikatçı holdinglere paralarını kaptıran
gurbetçi yurttalar tarafından
kuruldu. Dernein bakanlıını
yapan Muhammed Demirci, sık
sık Türkiye’ye geliyor. Türkiye’ye gelmesinin nedeni Demirkaya Holding’le süren davası.
Demirci yine stanbul’daydı ve
sorularımızı yanıtladı.
AYDINLIK- Siz Avrupa Türkleri Dayanıma Dernei olarak
gurbetçilerimizi madur eden
bazı holdingler hakkında yasal
mücadele yürütüyorsunuz. Nedir
son durum?
MUHAMMED
DEMİRCİ1990’lı yıllarda slami holding
dediimiz irketler ortaya çıktı.
A
M Avrupa Türkleri
Dayanma Dernei
Bakan
Muhammed
Demirci:
“Gurbetçilerden 30
milyar dolarn
üzerinde para
topland.”
Birden mantar gibi çoaldılar. En
son TBMM’nin bünyesinde oluturulan tespit komisyonuna göre
78-80 irket bunlar ve gurbetçi
yurttalardan 30 milyar civarında para toplamılar.
AYDINLIK- 30 Milyar ne?
DEMİRCİ- 30 Milyar dolar.
Kimilerine göre bu rakam 50
milyar dolara varıyor. Dolandırdılar dedim çünkü Almanya’da
yüzlerce mahkeme kararı var. Bu
kararlar irketlerin nitelikli dolandırıcılık yaptıklarını belirtiyor. Vatandaların her türlü dini
duyguları sömürülerek bu paralar toplandı. TBMM’de oluturulan komisyon soygunun boyutunu rakamlar doru olmasa da
saptamı durumda. Komisyonun
kurulması için CHP mücadele
etti AKP iki yıl komisyonun kurulmasına engel oldu. 8 AKP’li 4
CHP’li vekilin katılımıyla bu komisyon kuruldu ve Almanya’ya
geldi. Tespitler çok salıklı olmadı. irketlerin yaptıı gibi camilere gidip yurttalarla konutular.
“TBMM KOMİSYONU EKSİK RAKAM
TESPİT ETTİ”
AYDINLIK- Komisyonun tespit ettii rakamlar doru deil mi
yani?
DEMİRCİ- 5 Milyar dolar gibi
bir para tespit ettiler ama bu
rakam doru deil. 300 bin dolayında madur olduunu söylediler ama bu da doru deil. Sadece Yimpa ve Kombassan’ın
madur ettii insan sayısı 300
binin üzerinde. 80 irket bu ii
yaptı. Bizim tespitimize göre
madur sayısı 800 binin üzerindedir. Gerçek rakam da 30 milyar doların üzerindedir.
40 G Ayd›nl›k
G
8 UBAT 2009
“FAİZ HARAM DEDİLER, FAİZDE
PARALARI VARDI”
AYDINLIK- Peki neden gurbetçiler bu irketlere para verdi?
DEMİRCİ- nsanlar kandırıldı.
nançlı kimselerin duygularını
kullandılar. Dediler ki: “faiz
haram” ama bunu söyleyenlerin
bankalarda faizle paraları olduu ortaya çıktı. Mesela Berlin’de
Yakup Taçı hoca vardır, bizi
arayan insanların tamamı bu kiinin telkinleriyle para verdiklerini söylerler ama bu hocaların
bankalarda faizle paraları olduu belgeleriyle ortaya çıktı. Dediler ki: “Türkiye’deki ekonomi
Yahudilerin elindedir.” Ayrıca
vatandalarımıza dediler ki
“para verirseniz Türkiye’deki
fabrikalarda yakınlarınıza i vereceiz” tabi yüksek kar payı
vaadi de etkili oldu.
“İLİŞKİLERİ SADECE FOTOĞRAF
DÜZEYİNDE DEĞİL”
AYDINLIK- Sizin Babakan
Erdoan’la bir tartımanız oldu
Almanya’da…
DEMİRCİ- Biz sorunlarımızı
anlatmak istedik. Kendisine
dedim ki: “Buraya çok irket
geldi insanlar madur oldu. Bunlardan bir tanesi de sizin arkadaınız olduunu söyledi.” Bu sözlerim üzerine Babakan herhalde
içindeki gerçek durumu su yüzüne çıkardı, öyle dedi: “e be kardeim bana mı sordunuz bu paraları verirken.” irket yöneticilerinin bakanları istismar ettiini
kabul edelim ama durum ortada.
Sizin hükümetiniz döneminde istemeseniz dahi bir komisyon
oluturulmu ve bu komisyon
soygunu tespit etmi. Bütün bunlara ramen sayınız yeterli olmasına ramen, AB istedi diye kanunları bir gecede çıkarabilirken,
bu irketlere mi gücünüz yetmiyor?
AYDINLIK- Sizce yetmiyor
mu?
DEMİRCİ- E durum ortada
deil mi yani? Demek ki ilikileri
sadece birlikte fotoraf verme
bazında deil.
AYDINLIK- Balantılılar mı
yani?
DEMİRCİ- Nasıl izah edebiliriz baka türlü. ki sene önce
beni ve iki dernek üyesi arkadaımızı korumalarına dövdürdü
babakan. Haklısınız diyelim, bu
resimleri kullananlar sizi istismar
etti diyelim, ya da seçim çalımaları sırasında, parti kurulurken
bu irketler size para yardımı
yapmamıtır diyelim o zaman gereini niye yapmıyorsunuz?
Krmz bültenle
aranan Dursun
Uyar AKP’li
bakanlarla cenaze
namaz kld.
“FADIL AKGÜNDÜZ’ÜN ÖDEDİĞİ
CEZA GERİ VERİLECEK”
AYDINLIK- AKP’ye para yardımı yapıldıı yönünde bir duyumunuz var mı?
DEMİRCİ- Kendi adamları
söylüyor.
AYDINLIK- Kim söylüyor?
DEMİRCİ- Almanya’da devlet
adına çalımı insanlar var. Bunlardan biri anlattı. Yozgatlıdır ve
Dursun Uyar’a 500 bin mark
kaptırdı. Elinde pek çok belge ve
görüntü var. Dursun Uyar’ı çocuklarının yataında yatırıyor.
500 bin markı güven duyduu
için belgesiz veriyor. Sonra parasını geri alamayınca belgeleri ve
görüntüleri paylaıyor ama sonra
baına gelmedik kalmıyor. Kaza
geçiriyor falan. Bana önce telefonla ulatı. Onun gibi pek çok
kiinin ifadesi var. Gerçek olduunu düünüyorum çünkü baka
türlü bir izahı yok. Mesela ben
ilk etapta AKP’den sadece yardım talep ettim. Dedik ki: “hükümet olarak açık ve net biz bu
irketlerin arkasında olamayız,
karılarında oluruz” deyin. Türk
Silahlı Kuvvetleri’nde çok üst
rütbelere çıkmı subayları götürebilecek güce sahipsiniz sorgusuz sualsiz ama dolandırıcılıı
yargı kararına balanmı insan-
ları tutuklayamıyorsunuz… Jet
Fadıl denilen JET-PA’nın sahibi
Fadıl Akgündüz’ü biliyorsunuz
O da gurbetçilerimizi dolandırdı
ve kendisi hakkında bin 200 sene
ceza verildi. Ama O vatanda
milletvekili oldu, sonra vatandaın milletvekillii alındı ve imdiki babakan O’nun yerine Siirt’ten milletvekili seçildi. Akabinde bu vatanda 150 bin Türk
Lirası karılıı iki gün hapiste
yatıp çıktı. imdi zaman aımı
nedeniyle devlet 150 bin lirayı
kendisine geri ödeyecek.G
ASIL FAL OLARAK GÖSTERLEN KARAMAN KANAL 7’Y DEVREDYOR
Deniz Feneri dava dosyası aylardır yolda
Deniz Feneri dava dosyasının Türkiye’ye gönderilmek üzere Almanya Hessen Eyaleti Adalet Bakanlıı’na teslim
edildii açıklandı. Ancak 28 Ocak’ta Bakanlıa teslim edilen dosya hâlâ Türkiye’ye gelmedi. Frankfurt Savcılıı Basın
Sözcüsü Doris Möller Scheu, dosyanın
Berlin’deki Federal Adalet Bakanlıı ve
Almanya’nın Ankara Büyükelçilii üzerinden Türkiye’ye ulatırılacaını belirtti. Türkiye’ye Almanca olarak gönderilen Deniz Feneri e.V. dosyasında, Alman
Savcılıı’nın iddianamesi, soruturmayı
yürüten Mali Bakomiser Alexander
Böhm’ün 400 sayfalık nihai raporu, hükümlüler Mehmet Gürhan, Mehmet
Takan ve Firdevsi Ermi’in ifadeleri, ve
kara para trafii konulu bilirkii raporu
bulunuyor. Almanya’daki davanın kararında asıl faillerin Türkiye’de olduu
vurgulanmı, RTÜK Bakanı Zahit
Akman, Kanal7 Yönetim Kurulu Bakanı Zekeriya Karaman ve Kanal7 yöneticileri asıl failler arasında gösterilmiti.
çi Partisi de, 8 Eylül 2008’de Alman
Savcılıı’nın hazırladıı Deniz Feneri
yolsuzluu iddianamesinde adı geçen
Tayyip Erdoan, RTÜK Bakanı
Akman, Deniz Feneri ve Kanal 7 yöneticileri hakkında Ankara Cumhuriyet Basavcılıı’na suç duyurusu yaparak soruturmanın Türkiye’de de yürütülmesini
istemiti.
Öte yandan, Almanya’daki Deniz Feneri davasında, para aktarım merkezlerinden biri olarak tespit edilen Kanal7
televizyonu yapılan bir deiiklik ile
baka bir irkete devredildi. Dikkat
çeken nokta ise devir ilemlerinin Deniz
Feneri davası ile ilgili dosyanın Türkiye’ye gönderilmesinden önce yapılması.
Deniz Feneri davasında asıl fail olarak
gösterilen Karaman, Kanal7’nin de içinde bulunduu Yeni Dünya letiim isimli irket hisselerini Hayat Görsel Yayıncılık A’ye devredilmesi için RTÜK’e
bavuruda bulunmutu. Bavuruyu deerlendiren RTÜK zin ve Tahsisler Dairesi Bakanlıı, 26 Ocak’ta, devir ilemlerinin yapılabilecei yönünde üst kurula
yazı gönderdi. Üst kurula sunulan yazı
anında ileme konuldu. Devir ilemi için
verilen onay AKP kontenjanından atanan üyelerin oyu ile gerçekleti.
8 UBAT 2009 G Ayd›nl›k
G
41
SEYİR DEFTERİ
Haaretz: Türkiye ile srail
sahne arkasında görüüyor
srail’de yayınlanan Haaretz gazetesi Türk ve srailli yetkililerin sahne arkasında görütüklerini
yazdı. srail ve Türk yetkilileri, Gazze operasyonuna
ilikin gerginlikleri azaltmak için görümeler yapıyor” balıklı haberde Türkiye ile srail arasındaki
gerginlikleri azaltmak amacıyla srail Babakanı
Ehud Olmert’in danımanı alom Turjeman’ın,
Babakan Recep Tayyip Erdoan’ın bir yardımcısı
ile görümeler yaptıı belirtildi.
Gazeteye konuan srail Babakanlık bürosundan bir kaynak da, “srail’in krizi derinletirme niyeti yok ve durumu sakinletirmeye çalııyoruz.
Türkiye ile ilikiler her iki ülke için bir stratejik kazanç ve böyle kalması çıkarımıza” dedi.
Erdoan’a Amerikalı
Yahudilerden destek
ABD’deki etkin Yahudi kurulularından nkar ve
ftiraya Karı Birlik’in ulusal direktörü Abraham
Foxman Davos’taki tartımanın ardından Babakan
Recep Tayyip Erdoan’ın, eletirilerinin hedefinin srail halkı ve Yahudiler olmadıını dile getirmesinden
memnuniyet duyduklarını söyledi. Abraham Foxman
“Erdoan’ın sert yaklaımlarının Yahudilere ya da srail
halkına yönelik olmadıını
belirtmesi memnuniyet verici. Ancak Babakan’ın öfkeli
çıkılarının zaten gergin olan
ortamı sadece daha fazla gereceinden ötürü endieliyiz”
diye konutu. srail Cumhurbakanı imon Peres’in Erdoan’ı aradıını hatırlatan
Foxman, Peres’in olay sonrası Erdoan’ı aramasını takdirle karıladıklarını söyledi.
42 G Ayd›nl›k
G
8 UBAT 2009
Turgut Özakman: ABD’ye karı
birliimizi korumalıyız
16 Mayıs Ulusal Hukuk ve Tavır dergisi tarafından düzenlenen
“86. Yılında Cumhuriyet’in Neresindeyiz” adlı konferansa katılan
Turgut Özakman, Türk halkının ABD’ye karı birliini korumak zorunda olduunu kaydetti. Kurtulu Savaı’nın gerçekletirildii ilk
Türkiye Büyük Millet Meclisi binasında konuan Özakman, ABD’nin
resmi kurumlarına ait dergilerde çıkan bölünmü Türkiye haritalarını hatırlatarak, “bu haritaları gören Türklerin rahat uyumasına
imkan var mı” diye sordu. Milli Mücadele’de farklı fikirlere sahip
kalpaklı, fesli ve sarıklı insanların Meclis çatısı altında bir araya geldiklerini belirten Turgut Özakman, “ama onlar hiçbir zaman farklılıklarını gündeme getirmedi, hep birlik içinde oldular” diye konutu.
ABD’nin Ortadou’da egemen devlet olarak sadece srail’i istediini
kaydeden Özakman, buna karı Türk halkının birliini koruması gerektiini vurguladı.
Mersin Gazeteciler Cemiyeti’nin
kongresi yapıldı
Mersin Gazeteciler Cemiyeti’nin olaan kongresi 31 Ocak’ta cemiyetin konferans salonunda yapıldı. Kongreye 130 gazeteci katıldı.
Tek listeyle yapılan seçimlerde mevcut bakan Ahmet Ünal yeniden
bakan seçildi.
SEYİR DEFTERİ
Kurda yüzde 30 artı,
doalgaza yüzde 72 zam
Doalgaz fiyat güncellemelerinde belirleyici olan unsurlar
kur artıı ve petrolün varil fiyatları. Doalgazdaki fiyat güncellemelerinde en belirleyici etken ise kur farkı. Ancak doalgaza
son bir yılda yapılan zamlarla, aynı dönemdeki kur farkı kıyaslandıında bunun gerçek olmadıı ortaya çıkıyor. Dolar, YTL
karısında 2008 yılı içinde yüzde 30,89 oranında deer kazandı. Oysa doalgaza aynı dönemde yapılan 5 ayrı zammın kümülatif toplamı yüzde 72,6 oranındaydı. Yani aradaki fark
yüzde 41,71. Doalgaz fiyat deiiminde dikkate alınan dier
bir etken ise ham petrolün varil fiyatı. Ancak ham petrol geçen
yıl içinde her ne kadar dalgalı bir seyir izlese de, yılı çok düük
fiyattan tamamladı. 2 Ocak 2008’de 89 dolar civarında olan
ham petrolün varil fiyatı, yıl sonunda 49 dolar seviyesine kadar
gerilemiti. AKP Hükümeti, YPK kararını yayınlamadan önce
de BOTA’a fahi fiyatla vatandaa doalgaz sattırıyordu. 2004
ve 2005 yıllarında üçer aylık dönemler halinde fiyat güncellemesi yapan BOTA, baz alınan dönemlerdeki kur farklarını
güncel tarifelere yansıtmıyordu. Zamlar, evsel tüketimin arttıı
kı aylarında younlatırılarak vatandaa yüksek faturalar çıkarılıyordu.
ÖDP’de Ufuk Uras dönemi sona erdi
ÖDP’de
yeni
Genel Bakan Hayri
Kozanolu oldu. 1
ubat günü yapılan
olaanüstü kongrede,
“Özgürlükçü
Sol”
grubunun destekledii Ufuk Uras 407,
“Devrimci
Dayanıma”
grubunun
destekledii
Hayri
Kozanolu 443 oy
aldı. Ufuk Uras’ın 22
Temmuz seçimlerinde
DTP’nin adayları arasında seçime girmesiyle alevlenen tartımalar ve Uras’ın ÖDP
içindeki muhalifleri Ergenekoncu olarak suçlamasıyla keskinlemiti. Kongrede Ufuk Uras ABD ve AKP’yle iliki içinde olmakla eletirildi. Ufuk Uras ise, “ki kez ABD gittiim için
eletiri alıyorum. ÖDP Genel Bakanından beklenen budur;
herkesle görümek.” diyerek kendisini savunmaya çalıtı.
“Ufuk Uras’ın 22 Temmuz seçimlerinde DTP’nin adayları arasında seçime girmesi parti içinde tepki toplamıtı. Ancak
ÖDP’de en keskin bölünme Ufuk Uras’ın Ergenekon tertibine
açıktan destek vermesiyle netleti. Uras, Fethullah Gülen’e yakınlııyla bilinen Zaman gazetesi’ne yaptıı açıklamada, Ergenekon operasyonunun faistleri soldan ayıkladıını ileri sürmü
ve ÖDP içindeki muhalifleri Ergenekoncu olarak suçlamıtı.
Yaanan tartımaların ardından ÖDP Merkez Yürütme Kurulu,
24 Aralık 2008 tarihinde yayınladıı bir bildiriyle Uras’ı isim
vermeden eletirmiti.
Telekulak raporuna karı oy yazısı
CHP Genel Sekreteri
Önder Sav’ın dinlenmesinin ardından yasadıı dinlemeleri aratırmak için
kurulan TBMM Telekulak
Aratırma
Komisyonu’nun hazırladıı taslak
rapora,
komisyonun
CHP’li üyeleri Tacidar
Seyhan, Tekin Bingöl ve
ahin Mengü, karı oy yazısı yazdı. Uzmanların ve
muhalefetin görülerinin
rapora yansıtılmadıı belirtilen yazıda, “Rapor bu
haliyle yasa dıı dinleme olaylarını önlemek bir yana,
tevik eder bir hâl almıtır” denildi.
Karı oy yazısında, Telekomünikasyon letiim Bakanlıı’nın Babakan’ın yetkisiyle atanmasının yürütmenin
güdümünde çalıan bir kurum yapısı oluturacaı, denetlemenin Babakan tarafından atanan müfettiler tarafından yapılmasının da her türlü istismarı beraberinde getirecei konusundaki hassasiyet dile getirilmesine ramen, kurumun yapısı konusunda raporda bir öneride bulunulmadıı belirtiliyor.
ÇİVİLEMELER / VURAL AHI
Siyasetimizde yldzn parlayp söndüü anlar.
Davos’ta RTE ucuz ve geçici bir kahramanlık elde
etti… M. K. Atatürk’ün bilgi birikimi, zeka ve yürek
dolu devlet adamlıını çok iyi bilen emperyalistler,
Babakan’ın Davos’taki görünümüne bakarak ne kadar
anslı olduklarının bilincindeydiler. “Atatürk gibisi 500
yılda bir çıkar.” diyen Avrupalılar, ABD ve srail’in çıkarlarına her zaman amade bir babakanın fevri davranıına aırıp bir anlam veremediler. Olay bir gösteriye
dönümütü çünkü…
Sisli dülerde kurtulu aray…
ABD 1946’da hazırladıı 20’ye yakın eitim projesini 1950’de uygulamaya soktu. Amaç Türk ulusunu
Araplatırmak ve Amerikanlatırmaktı. Bugün görünen
köy kılavuz istemiyor… Yıllardır sacı yönetimler, yabancıların hizmetinde bulunurken, bilinçli Kemalist ve
ulusalcılar, karılarında yurtseverce bir duru sergilediler. Gelinen nokta bugün, emperyalist ve ibirlikçilerin
ulamak istedikleri hedefin yakınındadır. Umudunuzu
yitirmeyin. Yakın tarihimizin gücü, anımsatacak onlara
1919-1923’ü…
Takiyeli ödül, içeriinde yoktur gönül
Yazar Çetin Altan’a Babakan ve Turizm Bakanı tarafından görkemli bir törenle “Kültür ve Sanat büyük
ödülü” verildi… Dinde hogörü, sanat ve kültürde
hogörü, Kemalist ve ulusalcılara Cumhuriyet yolundan
dön geri…
8 UBAT 2009 G Ayd›nl›k
G
43
EĞRİYE EĞRİ / DOĞRUYA DOĞRU
Engin Ardıç
Vural Savaş
Millet kurmadı!..
Maskeleri düşüren savunma…
Türkiye Cumhuriyeti’ni Türk milleti kurmadı.
Türkiye Cumhuriyeti’ni, Türk milleti “adına hareket eden”
bürokratlar kurdular. Onların da, ancak bir bölümü.
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in yaptığı savunma, bana göre savunma değil, adeta Yüce Divan’da
bir gün mutlaka yargılanacağına inandığım “Ergenekon
tertibi”ni hazırlayanlar ve düzmece belgeler kullanarak bu
tertibe alet olanlar için düzenlenmiş bir iddianame niteliğinde…
Sabah, 2 Şubat 2009
Ahmet Altan
Sözcü, 3 Şubat 2009
Temel çelişki ordu-toplum…
Yılmaz Özdil
Ben Türkiye’de “temel çelişkinin” ordu-toplum çelişkisi olduğuna inanıyorum.
Kimden Aldı?…
Taraf, 4 Şubat 2009
A. İhsan Karahasanoğlu
Kimden aldı “Üstün hizmet madalyası”nı? İsraillilerden…
Vermeseler miydi madalyayı? Ya da, tut ki, verdiler, gıcıksak, niye iade etmiyoruz?
Hürriyet, 3 Şubat 2009
Değiştirin o yapıyı!..
Eminim ki, Anayasa Mahkemesi’nin yapısı değiştiğinde,
verilen o yasaklayıcı kararlar da değişecektir.
Vakit, 2 Şubat 2009
Cengiz Çandar
Hasan Pulur
Amerikan kelepçesi…
Ergenekon davasında gözaltındayken, bir yere götürülürken kelepçe takmak istemişler, Yalçın Küçük derhal ve
şiddetle itiraz etmiş:
“Ben Amerikan kelepçesi taktırmam!”
Erdoğansız dizayn olmaz…
Bundan böyle Türkiye’nin dahil olmadığı bir ‘büyük Ortadoğu dizaynı’ yürümez. En yakın vadede, Barack Obama,
Tayyip Erdoğan ile görüşmek zorundadır.
Referans, 1 Ocak 2009
Milliyet, 30 Ocak 2009
Türkel Minibaş
ABD iyice vahşileşecek…
Kutsal müttefikimiz ABD resesyonda olduğu sürece
kaynak gereksinimini karşılamak için Ortadoğu’daki paylaşımında iyice vahşileşecek.
Kürşat Bumin
Cumhuriyet, 2 Şubat 2009
İstikbal yerel yönetimlerde…
Yani kısaca, istikbal, “milli-merkezi hükümetler”i değil,
yerel yönetimler esas alınarak şekillenecektir diyebiliriz.
Yeni Şafak, 1 Ocak 2009
Yıldıray Oğur
Sabahattin Önkibar
Göbels’ten bile iyi…
Pek çok insanın milli duygu galeyanıyla oyuna gelmesi
ise bir şeyi çok iyi anlatıyor ki o da Erdoğan’ın Göbels’ten
bile iyi bir propaganda uzmanı olduğudur.
Yeniçağ, 2 Şubat 2009
Orduya vurmazsan…
İşte bu ülkenin hakiki hakikati de Kemalizmdir, ordudur.
Bu hakikate değmeden yapılan tüm muhaliflikler, tüm aykırılıklar, tüm anarşiklikler, tüm solculuklar, tüm liberallikler
sahtedir, göz yanılgısıdır, ne akar ne kokar.
Taraf, 2 Şubat 2009
Emre Aköz
Necati Doğru
Akman’a ilişmiyor…
“Etik Kurul” diye bir devlet kurumu var. Başbakan’a
bağlı.
Aynı Kurul, Başbakan’ın arkadaşı, partidaşı, kadrodaşı,
birlikte yürüyüş yoldaşı Zahid Akman’a ilişmiyor.
Vatan, 2 Şubat 2009
İsrail düşmanı olmayan ağabey…
Başbakan Erdoğan, İsrail’i kıyasıya eleştiriyor ama Türkiyeİsrail ekonomik ilişkileri onun döneminde yediye katlandı, askeri ilişkiler de aynen devam ediyor.
Çünkü Bush döneminde, terörist denilerek itilip kakılmış,
ezilmiş, öldürülmüş grupların başında; bundan sonra, makul,
mantıklı, barış yanlısı ve (bu nokta önemli) İsrail düşmanı olmayan bir ağabey bulunacak.
Sabah, 1 Ocak 2009
44 G Ayd›nl›k
G
8 UBAT 2009
Ruşen Çakır
Soykırım Müzesini de ziyaret etti…
Erdoğan AKP’nin kuruluş sürecinde, 2002 seçimlerinin
ardından …ABD’ye gitti, Beyaz Saray’a çıktı, düşünce kuruluşlarında konuştu ve Musevi kuruluşlarıyla görüştü…
Üstelik Soykırım Müzesi’ni de ziyaret etti.
Vatan, 2 Şubat 2009
ULUSAL GÖRÜŞ
Van minit, van minit; eskuz mi!!!
(One minute, one minute; excuse me!!!)
Başbakan Erdoğan Davos’ta Birleşmiş
Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon ile
İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in de
katıldığı “Gazze: Ortadoğu’da Barış” panelini bitmeden terk etti. Kendisine söz
verilmediğini söyleyerek çok sinirlenen
Erdoğan, paneli yöneten Washington
HÜSEYİN MACİT YUSUF Post yazarı David Ignatius’un elini sertçe
tuttu ‘one minute-one minute’ diyerek
Ermeni sempatizanı Yahudi moderatörü susturdu! Bilahare de
Peres’e çok sert sözler söyledikten sonra yerinden kalkıp salondan
çıktı. Başbakan Erdoğan’ın tüm diplomatik kuralları yok sayarak
Perez’e söyledikleri aslında yanlış şeyler değildi.Katil İsrail’in Cumhurbaşkanı Perez’e “Benden yaşlısın, sesin çok yüksek çıkıyor. Sesinin bu kadar yüksek çıkması, bu suçluluk psikolojisidir. Plajlardaki çocukları nasıl öldürdüğünüzü biliyorum. Laf öldürmeye gelince, siz öldürmeyi çok iyi biliyorsunuz. Ülkenizde başbakanlık
yapmış kişilerin sözleri vardır. ‘Tankların üzerinde Filistin’e girince
kendimi mutlu hissediyorum’ diyen başbakanlarınız var. Biliyorum. Avi Şalim Guardian’a bunu söylüyor: ‘İsrail haydut devlet haline gelmiştir’ diyor. (Peres’i alkışlayanlara) Zulme alkış tutanları kınıyorum. Bu kadar zulüm yapanları alkışlayanlar, insanlık suçu işliyor. Buradan iki söz söyleyeceğim. Sözümü kesmeyin, İsrail barbarlığı, zalimliğin de çok ötesinde. Tevrat altıncı maddesinde der
ki ‘Öldürmeyeceksin’. Burada öldürme var. Benim için bundan
böyle Davos bitmiştir. Daha Davos’a son gelişim. Konuşturmuyorsunuz. Peres 25 dakika konuştu, ben 12 dakika konuştum”
dedi ve yerinden kalkıp salonu terk etti.
TUTULAN ALKIŞLAR,
BİR SENARYO OLDUĞUNU ORTAYA ÇIKARDI.
Doğrusu Başbakan Erdoğan’ın emperyalizmin bölgemizde
kan dökerek, haritaları değiştirerek yaratmak istediği Büyük İsrail’in Cumhurbaşkanına haddini bildirmesi hoşuma gitmedi değil.
Tatlı bir zevk duydum. Ancak Erdoğan’ın sözde müttefik ABD’nin
talimatlarıyla Büyük İsrail’i yaratmak üzere Büyük Ortadoğu Projesi eşbaşkanı olduğunu anımsayınca zevk dolu dakikalarım
hemen sona erdi. Yaklaşan yerel seçimler de aklıma gelince Erdoğan’ın seçim yatırımı adına bu sözleri söylediğini kavramam
güç olmadı. Hele Erdoğan’ın Davos Fatih’i olarak karşılanması
için İstanbul metrosunun sabah 3 buçuğa kadar açık kalacağının
televizyonlarda anons edilmesi üzerine, dış siyasette yaratılan fırtınanın tamamen iç siyasi yatırım adına yapıldığı konusunda hiç
kuşkum kalmadı. Keşke Anavatan Türkiye Başbakanı, ABD’nin
bölgemizdeki uzantısı, İsrail Devletinin Cumhurbaşbakanı’na sarf
ettiği sözleri kalpten ve samimiyetle söyleyebilmiş olabilseydi. Ertesi gün AKP hükümetini destekleyen medyada yer alan yorumlar ve Erdoğan’a tutulan alkışlar Davos’ta olan bitenin Erdoğan’ı
kahramanlık mertebesine çıkarmak üzere sahneye konan önceden tasarlanmış bir senaryo olduğunu tamamen ortaya çıkardı.
Erdoğan Davos’taki haykırışlarıyla bir taraftan iç siyasi yatırım
yaparken diğer taraftan da ABD’de göreve yeni başlayan Obama
Yönetimine de mesaj gönderiyordu. Henüz yeni yönetimle doğru
dürüst bir temas kuramayan ve bunda sıkıntı çeken AKP hükümetinin İsrail’e kafa tutarak dikkatleri üzerinde toplamayı ve yeni
ABD yönetimiyle yaratılan sözde krizle temas kapılarını aralamayı hedeflediğini söylemek yanlış olmayacaktır. Hele IMF ile sürdü-
rülen pazarlıkların sıkıntı yarattığı bir dönemde ABD yönetimi ile
sıcak bir temas oldukça faydalı da olabilirdi… Dış siyasette bunlar
doğru şeyler değildir. Eğer Atatürk’ün ‘yurtta sulh cihanda sulh’
ve ‘tam bağımsızlığa dayalı dış politika’ konusunda AKP iktidarının samimi olduğuna inansam, Erdoğan’ın Davos’taki davranışını
ayakta alkışlayacaktım. Erdoğan’ın takiye dolu siyasi yaşamı maalesef Davos’ta sahnelenen tiyatroyu ciddi yönde sorgulamama
neden olmuştur…
Başbakan Tayyip Erdoğan’la iktidara geldiği ilk günden itibaren yıldızımız hiç barışmamıştır. Daha Başbakan olmadan, 3
Kasım 2002 Milletvekili Genel Seçimleri’nden sonra Avrupa’yı,
yetkisi olmamasına rağmen, AKP Genel Başkanı olarak turlayarak
verdiği mesajlar, Kıbrıs’lı bir Türk olarak beni oldukça endişelendirmişti. 11 Kasım 2002’de önümüze konan Annan Planı ile, yani
KKTC’nin ortadan kaldırılmasını ve Kıbrıs Türkünün Rumun kölesi haline sokularak yok olmasını öngören plana, AKP’nin destek
vermesi Tayyip Erdoğan’a karşı hiç de olumlu duygular beslemememe neden oldu.
ERDOĞAN’DAN BEKLENEN
Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacıyla Kıbrıs’ta sürdürülmekte olan müzakerelerden Kıbrıs Türkü lehine bir sonuç alınmasını beklemek saftilliktir. Rum tarafının Megali İdea ülküsünden, Enosisten ve adanın Elenleştirilmesi hedefinden vazgeçmediği apaçık ortadadır. Rum, adayı Yunan yapmak istemekte ve
üyesi bulunduğu AB ile işbirliği içerisinde ille de AB’a üye olacağım diye tutturan AKP’yi köşeye sıkıştırmaya ve Kıbrıs’tan ödün
koparmaya çalışmaktadır. Davos’ta estirdiği-önceden tasalanmış
olsa da- rüzgârlar gibi Tayyip Erdoğan’dan bir beklentimiz vardır.
Erdoğan ilk yakaladığı fırsatta, inanarak ve samimiyetle, Ruma ve
tüm dünyaya “one minute- one minute,excuse me demeli ve
şöyle seslenmelidir:
“Kıbrıs Türkü 1963’lerden başlayarak, hatta 1950’lerden başlayarak adanın Yunan yapılması hedefi nedeniyle hunharca öldürülmüş, göçe zorlanmış ve insanlık dışı şartlarda yaşamak zorunda bırakılmıştır. Kıbrıs Türkü temel insan haklarından yıllardır faydalanamamakta, Anavatanları Türkiye’nin yardımlarıyla ayakta
durabilmektedir. Türkiye KKTC’yi tanıyan tek ülke olarak oradaki
soydaşlarına sahip çıkmakta ve destek vermektedir. Kıbrıs Türkü
adada sorunun çözülmesi için Annan referandumunda evet
demiş, buna mukabil Rum tarafı hayır demesine rağmen mükâfatlandırılarak AB’ye alınmıştır. Sürdürülmekte olan müzakerelerde Rum tarafının olumsuz tutumu sürmektedir. Emperyalizmin
yeni bir oldubittisine müsaade edilmeyecek ve yeni bir planla Kıbrıs Türkünün ve KKTC’nin ortadan kaldırılmasına izin verilmeyecektir. KKTC’nin içinde olmadığı hiçbir anlaşma kabul edilmeyecek; Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğü ise ilelebet devam edecektir. Bu böyle bilinmeli ve buna göre hareket edilmelidir”.
İşte Başbakan Tayyip Erdoğan Davos’ta, Gazze’de hunharca
katledilen ve yıllardır her türlü haksızlığa uğramış olan Filistin’li
kardeşlerimiz için Perez’e gösterdiği tepkiyi Kıbrıslı Türkler adına
da gösterebilmeli, Ruma ve emperyalizme vakit geçirmeden meydan okumalıdır. Erdoğan bunu takiye yapmadan samimiyetle ve
iç siyasi kazanç sağlama adına da yapmamalı, inanarak ve kalpten yapmalıdır. İşte o zaman adada kefensiz yatanların ruhu rahatlayacak Kıbrıs Türkü de derin bir oh çekebilecektir. En haklı davamız olan Kıbrıs konusunda Erdoğan’ı göreve çağırıyoruz…G
8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›kG 45
EKONOMİ / EMEK
KRZE ÇÖZÜM KURULTAYI/BURSA
Krizi tam bağımsız, halkçı ve
devletçi ekonomi ile aşacağız
“Ulusal kaynaklarmzn emperyalistler tarafndan talan edilmesi önlenerek
ve soyguncularn halktan ve devletten çaldklar kaynaklar kamuya yeniden
kazandrlarak, tarmda, sanayide, eitimde ve salkta imarn ve
kalknmasn salayacak kaynaklar salamak mümkündür’’ diye balayan
sonuç bildirgesi salonda heyecan yaratt. Esnaf, köylüyü, sanayiciyi, içiyi,
bütün milli snf ve tabakalar birletiren bu fikir, alklarla ve oybirlii ile
kabul edildi.
SEVM EROL/MEHMET AKKAYA
ursa’da ekonomi bütün alanlarda
çöküyor. Ulusal Kanal’ın davetini
alan Esnaf, Ziraat, çi ve Sanayici Örgütleri, ‘böyle bir kurultayın çok
isabetli olacaını, bir an önce durumu
anlamak ve birlikte çare aramak gerektiini’ söylediler. Salon tutuldu, görüülen bütün yerel gazete ve televizyonlar, kurultayı sahiplenmeleri gerektiini aktardılar. 31 Ocak 2009
günü Bursa Uluslararası Tekstil ve Ticaret Merkezi Konferans Salonu’nda
(BUTTM) düzenlenen kurultayın ev
sahipliini Nilüfer Belediye Bakanlıı
yaptı. Kurultayın düzenleyicileri Ulusal
Kanal, TEKSF, TÜMTS, Türk- 8.
Bölge Temsilcilii, Esnaf Sanatkarlar
B
Odaları Birlii, Türk Esnaf Sanatkar ve
Kredi Kooperatifleri Birlikleri Merkez
Birlii, Ziraat Mühendisleri Odası
Bursa ubesi, Bursa Eczacılar Odası,
ADD, ANASAD oldular. Eitim-i
Bursa ubesi, Çada Eczacılar Dernei, ADD Bursa ubesi, TGB Bursa ubesi, CKD Bursa ubesi, TÜMÖD
Bursa ubesi, Bursa Talat Paa Komitesi, 68’ler Vakfı Bursa Temsilcilii,
Memleket Sevdalıları Dernei Bursa
ubesi, Yeni Kuak Köy Enstitüleri
Dernei,
Muhtarlar
Dernei,
CUMOK, Türk Emekli Subaylar Dernei Bursa ubesi, Emekli Astsubaylar
Dernei Bursa ubesi, Muharip Gaziler
Dernei, T. çi Emekliler Dernei,
Yol- 1 Nolu ube, Petrol- Bursa ubesi Kurultayı desteklediklerini ilan et-
tiler.
ATATÜRK’TEN VAZGEÇMEK PAHALIYA
MAL OLDU
Nilüfer lçe Belediye Bakanı
Mustafa Bozbey ve Ulusal Kanal
Program Yapımcısı Mehmet Akkaya kurultayın açı konumalarını
yaptılar. Bozbey, ‘Atatürk’ten vazgeçmek Türkiye’ye pahalıya mal
oldu. Gümrük Birlii’ne soktular ve
kamu kurulularını peke çektiler.
imdi ekonomi çöküyor. Ulusal
Kanal’la birlikte, ülkenin gerçek sahiplerinin bulutuu bu kurultaya
ev sahiplii yapmak, benim için
onurdur’ dedi.
Kurultayın konumacıları CHP
Genel Bakan Yardımcısı ve Kocaeli Milletvekili Cevdet Selvi, çi Partisi Genel Bakan Vekili Mehmet
Bedri Gültekin, Teksif Genel Bakanı Nazmi Irgat, ADD Genel Bakan Vekili Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran, ODTÜ Öretim Görevlisi
Yıldırım Koç, BM Kalkınma Ajansı Eski Müdürü Bartu Soral, Ziraat
Mühendisleri Odası Bursa ube
Bakanı lhan Demiröz, Esnaf Sanatkarlar Odaları Birlii Bakanvekili Hüseyin Köse, negöl Ziraat
Odası Bakanı Niyazi Özdil, Bursa
Eczacı Odası Bakanı Kıvanç At-
Tam bamszlk
vurgusunun öne çkt
konumalarda, bunun
ekonomik bamszlkla
mümkün olabilecei
belirtildi. ‘’Uçurumun
kenarndan ülkemizi ve
ekonomimizi kurtaracak
çözüm, Atatürk’ün tam
bamsz, halkç ve
devletçi karma ekonomik
modelidir.
46 G Ayd›nl›k
G
8 UBAT 2009
Bursa, krizi en youn
yaayan illerimizden biri.
ten çkarmalar, otomotiv
ve tekstil gibi kent
ekonomisinin omurgasn
oluturan sektörlerde
younlat. Son bir yl içinde
iini kaybedenlerin says
ise 60 bini at.
maca, Tümtis Bursa ube Bakanı
Ahmet Güllü, Anasiad Bursa ubesi kinci Bakanı Mehmet Çetinkaya, ‘ibirlikçilerin memleketi batma
noktasına getirdiini, emperyalizme baımlılık sonucu salıımızın,
ulusal sanayimizin, tarım ve hayvancılıımızın, esnafımızın çökertilmekte olduunu, milyonlarca içimizin isiz kaldıını, bu gidiin ekonomik ve sosyal çöküntüye yol açtıını, ulusal bütünlüümüzün
tehdit altında olduunu, milli sanayici, esnaf, köylü, içi ve tüm milli
kesimlerin bir araya gelerek ortak
bir milli program yaratmanın zorunluluk haline geldiini’ dile getirdiler.
HALKÇI VE DEVLETÇİ PROGRAM,
BÜTÜN MİLLİ SINIFLARI BİRLEŞTİRDİ.
Tam baımsızlık vurgusunun
öne çıktıı konumalarda, bunun
ekonomik baımsızlıkla mümkün
olabilecei belirtildi. ‘’Uçurumun
kenarından ülkemizi ve ekonomimizi kurtaracak çözüm, Atatürk’ün
tam baımsız, halkçı ve devletçi
karma ekonomik modelidir. Ulusal
kaynaklarımızın emperyalistler tarafından talan edilmesi önlenerek
ve soyguncuların halktan ve devletten çaldıkları kaynaklar kamuya
yeniden kazandırılarak, tarımda,
sanayide, eitimde ve salıkta imarını ve kalkınmasını salayacak
kaynakları salamak mümkündür’’
diye balayan sonuç bildirgesi salonda heyecan yarattı. Kendisine
Sosyalistim, Atatürkçüyüm, ülkücüyüm diyeni de, esnafı, köylüyü,
sanayiciyi, içiyi, bütün milli sınıf
ve tabakaları birletiren bu fikir, alkılarla ve oybirlii ile kabul edildi.
imdi Bursa, sonuç bildirgesindeki
fikirleri halka götürmek ve partileri, meslek odalarını ve demokratik
kitle örgütlerini bu fikirde birletirmek için kolları sıvıyorlar. Kurultayı düzenleyen ve destek veren örgütlerin temsilcileri bir araya gelerek bunun yollarını görüecek ve
birlikte harekete geçecekler.
60 BİN İŞÇİ İŞİNİ KAYBETTİ
Bursa, krizi en youn yaayan
illerimizden biri. ten çıkarmalar,
otomotiv ve tekstil gibi kent ekonomisinin omurgasını oluturan sektörlerde younlatı. Sadece 2008
Eylül ayında 3 bin 376 kii isiz
kaldı. Ekimde Eylül ayına göre
yüzde 65 oranında artarak 5 bin
683`e ulatı, 3 bin 992 kii iten
atıldı. Kurultayın bir gün öncesinde
200 içi iini kaybetti. 2009 ubat
ayı içinde iki bin içinin iten atılması bekleniyor. Nergis Holding
377 içi, Sifa Sentetik plik Fabrikaları A. . ise, üretimi düürerek
377 içiyi iten çıkardı. Belediye taımacılıında örgütlü bulunan
Tümtis’e balı 138 içi, iten atıldıkları için aylardır eylemdeler.
MAKO bir ayda 250 kii çıkarttı.
Bursa`da bulunan Türkiye`nin en
büyük otomotiv fabrikalarından
Oyak Renault, 50 mühendisi iten
çıkardı. Araç Gelitirme Bölümü`nün faaliyeti tamamen durduruldu. Fabrikadaki mühendis sayısının 140`tan 40`a inecei söyleniyor. Ayrıca üretime ara veren fabrikada içilere dolaplarının boalttırıldıı, 13 Ocak`ta döndüklerinde
bir bölümüne ibaı yaptırılmayacaı da ifade ediliyor.
Tofa 24 Eylül-7 Ekim ve 27
Aralık-12 Ocak dönemlerinde üretime ara verme kararı aldı. 2009
Ocak ayına kadar iten atılanların
sayısı 1500 oldu. Bursa da son bir
yıl içinde iini kaybedenlerin sayısı
60 bini atı.
BURSA KRİZE ÇÖZÜM KURULTAYI
SONUÇ BİLDİRGESİ
- Türk milleti Avrupa Birlii kapısında Kemalist devrimini yitirmekte, devletsiz kalmakta, eyaletlere ve cemaatlere bölünmekte ve
ulusal ekonomimiz çökmektedir.
Avrupa Birlii aday üyelik bavuruları geri çekilmeli, ulusal baımsızlıımız salanmalıdır.
-Gümrük Birlii’nden çıkılmalı,
ABD ve AB güdümlü IMF ve
Dünya bankasının direktifleri yönündeki politikalara son verilmelidir.
- Özelletirmelere son verilmeli, stratejik kurumlarımızdan
balayarak özelletirilenler kamulatırılmalıdır.
-ç borçlar ertelenmeli, tefecilere aktarılan kaynaklar yatırımda kullanılmalı.
- Hortumcuların çaldıklarına
el konmalı ve kaynaklar tarım ve
sanayi bata olmak üzere yatırımda ve istihdamda kullanılmalıdır.
- Devlet, yabancı sermaye yerine KOB’lere destek olmalı,
bata kapanmak üzere olan fabrikalar olmak üzere, ulusal sanayimizi desteklemelidir.
- Ulusal tarım ve hayvancılıımız desteklenmeli, tarımsal sanayi güçlendirilmelidir.
-Devlet yatırım yapmalı ve
herkese i olanaı salamalıdır.
-Yabancı ilaç tekellerinin
insan salıını tehdit eden politikalarına karı önlem alınmalı,
ulusal ilaç sanayimiz korunmalı
ve desteklenmelidir.
Bu fikirlerin hayata geçmesi
için birlikte mücadele etmeye ve
bütün Bursa’yı bu fikirler etrafında toplamaya karar veriyoruz.G
8 UBAT 2009 G Ayd›nl›k
G
47
“MLLETN EFENDS” ZOR DURUMDA
Bayındır süt üreticileri çözüm arıyor
31 Ocak Cumartesi günü süt üreticilerinin sorunlarn dinlemek üzere
zmir Bayndr Furunlu köyündeydik. Türkiye Damzlk Sr
Yetitiricileri Merkez Birlii Bakan Halil Tokolu ve üreticilerle Köy
kahvesinde bulutuk. Köylüler kahvenin vazgeçilmez içecei çay
ellerinde bu kez bize sütün fiyatnn ne kadar dütüünü anlatmak için
tutuyorlard.
BELMA YÜCEL / ZMR
ürkiye Damızlık Sıır Yetitiricileri Merkez Birlii Bakanı
Halil Tokolu ile söyleimizi
yapacaımız masanın üzerindeki
yem, su, süt ve çayın fiyatlarının yazılı olduu kâıtlar dikkatlerimizden
kaçmıyor. Zira köylüler, görünmesine özen gösterilerek masaya yerletirmiti fiyatları. Masanın etrafında
yerlerini alan üreticiler söylei boyunca Bakan Tokolu’nu dikkatle
dinlediler…
Türkiye Damızlık Sıır Yetitiricileri Merkez Birlik Bakanı
Halil Tokolu üreticilerin sıkıntılı
bir döneminde sorunlarını dile getirdiimiz için teekkür ederek
balıyor konumasına. 1995 Yılında Damızlık Sıır Yetitiricileri
Birlii’nin kuruluu ile üreticilerin
de bir örgüte sahip olduunu belirten Tokolu; “Birliin amacının
ıslah çalıması yapmak, kayıt tutmak, ülke hayvanının verimliliini
arttırmak olduunu” söyleyerek
çok kısa zamanda salanan gelimeyle bugün 80 bin iletmenin ka-
T
M Aydnlk zmir
Muhabiri Belma
Yücel, süt
üreticilerinin
sorunlarn
aktaryor.
yıtlı olduunu, bunun yanı sıra bir
milyon 800 bin ba hayvanın da
kayıt altına alındıını vurguladı.
Halil Tokolu; “Son zamanlarda örgütlenmenin getirdii yararları bizim insanımız da kavradı.
Daha önceleri süt müteahhitleri
vardı. Bir kısım bölgelerde süt müteahhitleri sütleri toplardı. imdi
Kooperatifler kuruluyor sütleri
kooperatifler vasıtasıyla satıyoruz.
letmelerden direk fabrikalara gidiyor ancak bütün bu gelimelerin
yanında bizim üreticimiz mutlu
deil. Fiyatlar sebebiyle mutlu olamıyoruz. Sıkıntılarımız var” eklinde konutu.
G
8 ŞUBAT 2009
“HÜKÜMET VERDİĞİ DESTEĞİN
İÇİNDEN ÇIKAMIYOR”
Hükümetten destek alıyor musunuz sorumuza ise Tokolu öyle
cevap veriyor; “Hükümet kamu
dahil verdii desteklerin içinden
kendisi de çıkamıyor. Düzenli
giden bir tevik sistemi vardı. Üretime tevik. Üreten kii faturasını
götürüp karılıında devletten tevik alıyordu. Yetitirdii damızlıklar için tevik alırdı. Birliklerin gelimesi amacıyla ıslahı heveslendirmek için üreticilere suni tohumla-
“YAT-KAT SEVDAMIZ YOK TEK
DERDİMİZ BİR EKMEK PARASI”
“Yarım litre sütün maliyeti 1
YTL’dir. Ancak biz 2.5 litre sütü 1
YTL’ye satabiliyoruz. Yani bir
bardak çayla bir litre sütün fiyatının aynı olması asıl dengesizliktir.
Ayrıca yem fiyatıyla süt fiyatı arasında da ciddi bir dengesizlik var.
Üreticimizin hiçbir zaman sütü
yüksek fiyata satmak gibi bir hedefi yoktur. Önemli olan üretici-
“Son zamanlarda örgütlenmenin getirdii yararlar bizim insanmz da
kavrad. Daha önceleri süt müteahhitleri vard. Bir ksm bölgelerde süt
müteahhitleri sütleri toplard. imdi Kooperatifler kuruluyor sütleri
kooperatifler vastasyla satyoruz.”
48 G Ayd›nl›k
nin maliyetiyle satı fiyatı arasında
bir ekmek parasının cebinde kalmasıdır. Ama son günlerde bu da
kalmıyor. Bugün son 28 yılın en
dengesiz dönemindeyiz. 1 litre süt
ile 1 kilo 600 gram yem alınırken
bu üretici mutluydu. Biz hiçbir
zaman yat sevdasında kat sevdasında deiliz, biz ekmek derdindeyiz.”
“Bugün son 28 yln en
dengesiz dönemindeyiz.
1 litre süt ile 1 kilo 600
gram yem alnrken bu
üretici mutluydu. Biz hiçbir
zaman yat sevdasnda kat
sevdasnda deiliz, biz
ekmek derdindeyiz.”
ma tevikleri de verilmiti. Bunların hepsi kalktı. Hayvan baı tevik getirildi. Bunun yanında sadece 7 kuru olan süt tevik primi
sonradan 4 kuru olarak üreticiye
döndü. Ama 2008 yılında hiçbir
tevik alamadık. Biz devletten tevik istemiyoruz. Devletin verdii
tevikler 3 gün sonra sanayicinin
süt fiyatını geri çekmesiyle sanayicinin cebine gidiyor. Bize 10 kuru
tevik verilir, sanayici süt fiyatını
20 kuru aaı çeker. Biz bunu yıllardır yaıyoruz.
SÜT FİYATI TELEFON İLE BELİRLENİYOR
“Üreticilerimiz yani 1.5 milyon
insanımız var hayvancılıktan geçinen. Sektör 8 tane süt sanayicisinin eline teslim edilmi. Onlar telefonla süt fiyatlarını belirliyorlar.
Yetkililerse bu durumu sadece seyrediyor, hiçbir müdahalede bulunmuyorlar” diyen Tokolu, “hükümetten beklentileriniz neler” sorumuza ise öyle cevap veriyor
“Önce fakir olup, sonra her eyini
hükümetten bekleyen bir toplum
olmak istemiyoruz. Biz üreticiyiz,
ürettiimizin karılıını almak istiyoruz. Birilerine peke çekilmek
istemiyoruz”.
“DEVLET TEŞVİKLERİ KALDIRSIN”
Tokolu çözüm önerilerini ise
öyle sıralıyor: Çözüm için bir yol
haritası çizilir. Kısa vadede neler
yapabiliriz. Geleceimizin teminatı
olan gençlerimizin yetimesi için
okul sütünün balatılması gerekiyor. Süt tozu ithaline son verilerek
yerli sanayici süt tozu üretmeli.
Yem girdi maliyetlerinin aaı çekilmesi mazot, gübre vs. tevikleri-
“Önce fakir olup,
sonra her eyini
hükümetten bekleyen bir
toplum olmak istemiyoruz.
Biz üreticiyiz, ürettiimizin
karln almak istiyoruz.
Birilerine peke çekilmek
istemiyoruz”.
nin zamanında ödenmesi…
“Bizim sıkıntımız bu ülkede piyasa düzeninin kurulamayıı, üreticinin maduriyetidir” diyor Tokolu ve ekliyor: “Biz devletten
yardım istemiyoruz. Emeimizin
karılıını bulduumuz an devlet
tüm tevikleri kaldırsın”.
SÖZ ÜRETİCİNİN
Bu kez kahvede bulunan üreticilere veriyoruz sözü. Halil Görcek’in 120 hayvanı var, 1.5 ton süt
üretiyor. Çok dertli olduunu söyleyerek balıyor konumasına:
“Bizim en büyük sorunlarımızdan
bir tanesi süt fiyatlarının, yem fiyatlarının yüksek oluu. Bizler
bugün hayvanlarımızı yeteri kadar
besleyememenin sancısını çekiyoruz. Hayvanlarımıza yem veremiyoruz veremediimiz için süt de
alamıyoruz”.
zmir’in Bayındır ilçesi Dayeli
köyünde çiftçilik yapan Mehmet
Hampa’ya dönüyoruz bu kez.
“Hayvancılıkla geçimimizi salayamıyoruz” diyerek cevap veriyor.
105 büyük, küçükba hayvanı var
ama yem veremediini söyleyerek
ekliyor “Borçlarımızı ödeyemiyoruz. Gerekli yatırımlarımızı yapa-
mıyoruz. in içinden çıkamıyoruz”.
Furunlu köyü Kooperatif Bakanı akir Mucur ise kooperatif
ortaklarının durumunu anlatırken
“Kooperatife 50 kg süt veren bir
ortaımız aldıı süt parasıyla yem
parasını karılayamıyor. Ortaklarımız perian durumda siyasiler ise
seçim zamanı dıında uramıyor”
eklinde konuuyor.
L Süt büyük
emeklerle
üretiliyor ama
karl
alnamyor.
SÜT ÜRETİCİSİNE ACİL ÇÖZÜM
Yaptıımız söyleiden sonra
verdiimiz sözü yerine getirerek
Bayındır’ın köylerini geziyoruz. lk
duraımız Çırpı Beldesinde bulunan Hüseyin Akbulut’un sahibi olduu Akbuluk Kardeler çiftlii.
Çiftlii gezdikten sonra söyleimize baladık. “Tüm yatırımımızı bu
iletme için kullandık. Bu ii yapacaız diye baladık ie ama piman
olduk. Karılıını alamıyoruz
çünkü. Hayvanların yemlerini kesmek zorunda kaldık. Süt üretimimiz aaı dütü. Aylık 3 milyar
kaybımız var.” Diyor Hüseyin Akbulut.
Bayındır Hasköy’den Dursun
Çekener’in “Çekener” çiftliindeyiz.
Aynı sorunlar. Hemen hemen
aynı sonuç çıkıyor burada da: “Süt
fiyatları düük, hayvanları kendi
yetitirdiimiz yoncalarla beslememize ramen yine de zarardayız.
Girdiler yüksek. Biz bir kilo sütü
45 kuru’a satıyoruz, sanayici ise 2
TL’ ye. Aradaki fiyat farkı üç, dört
katı oluyor. G
8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k
G
49
VARDİYA
Sendikalar 15 ubat’ta
krize karı miting yapıyor
Türk-, DSK ve KESK, 15 ubat’ta ortak Emek
ve Demokrasi Mitingi düzenliyor. Konfederasyon
temsilcileri mitingle ilgili 3 ubat’ta Türk- stanbul
Temsilcilii’nde basın toplantısı düzenledi. Toplantıda ortak açıklamayı Türk- Bakanı Mustafa
Kumlu yaptı. Kumlu mitinge tüm halkın davetli olduunu açıkladı. Türk- Bakanı Mustafa Kumlu
açıklamada, küresel krizin yanında AKP iktidarının
izledii ekonomi politikalarının emekçi sınıfların çalıma ve yaam koullarının daha da kötülemesini
beraberinde getirdiini belirtti. Kumlu, ekonomik
krizin giderek daha da derinletiine vurgu yaparak,
“krizi daha az yara ile atlatabilmek, emekçilerin
karar alma mekanizmalarına dorudan katılımı,
toplumsal alanın demokratikletirilmesi sorunların
çözümünde diyalogun esas alınması ile mümkün
olacaktır” dedi.
Sivil Savunma çalıanları
her an kazaya urayabilir!
Büro Emekçileri Sendikası zmir ube Bakanı Ramis Salam
zmir Konak Meydanında 3 ubat Salı günü yaptıı basın açıklamasında, çileri Bakanlıı’na balı Sivil Savunma Arama Kurtarma
ekiplerinde çalıanların sorunlarının büyük olduunu söyledi. Ramis
Salam öyle konutu; “Sivil Savunma Arama Kurtarma çalıanları,
bata deprem, yangın, heyelan, sel, su baskını, çı gibi doal afetler
olmak üzere; kaybolma, boulma gibi vakalarda, her türlü saldırı,
sızıntı veya patlama gibi olaylarda 24 saat esasına göre çalımaktadır. Çalıma artlarının zorluu ve ekonomik sıkıntılarımız biryana,
görevimizin taıdıı büyük risk göz ardı edilmemelidir. Çünkü hayat
kurtarma görevimiz esnasında bizler de her an kazazede olabiliriz.”
hracat geçen yıla göre yüzde 27.9 dütü
Türkiye hracatçılar Meclisi
Bakanı Mehmet Büyükeki, Ocak
ayı ihracat rakamlarını, 2 ubat’ta
skenderun’da düzenledii basın
toplantısıyla
açıkladı.
Büyükeki’nin açıklamasına göre, Türkiye’nin 2009’un ilk ayındaki ihracatı, geçen yılın aynı dönemine oranla
yüzde 27.91 düüle 7 milyar 51
milyon 818 bin dolar oldu. Son bir
yıllık ihracat ise Ocak ayı itibarıyla
124 milyar 768 milyon 977 bin dolarda kaldı. Türkiye’nin Ocak ayındaki toplam ihracatının yüzde
81,76’sını gerçekletiren sanayi grubunda da, yüzde 31,08 düü ile 5
milyar 765 milyon 780 bin dolarlık
ihracat yapıldı.
50 G Ayd›nl›k
G
8 UBAT 2009
Belma Yücel/zmir
VARDİYA
Yakıtsan içileri
iyerlerini terk
etmiyor
Eskiehir Mihalıççık Koyunaılı köyünde 30 yıldır faaliyet gösteren Yakıtsan Madencilik, çalıanlarına “Haklarınızı ileri devralacak Adularya Madencilik ödeyecek” diyerek, ileri Adularya
Madencilik adlı firmaya devretti. Ancak
ileri devralan Adularya Madencilik, içilere, Yakıtsan’dan hiçbir alacakları olmadıına dair taahhütname imzalamaları
durumunda ibaı yapabileceklerini söyledi. Taahhütnameyi imzalamayı reddeden 89 içi 3 ubat’ta antiyeyi terk etmeme kararı aldı. Adularya ve Yakıtsan
firmalarının aralarında anlaarak, kazanılmı haklarının gasp edilmek istendiini
söyleyen içiler, haklarını alana kadar
antiyeyi terk etmeme kararı aldılar.
Kriz yüzünden yapılan indirimler
enflasyonu aaı çekti
Türkiye statistik Kurumu, 3 ubat’ta yılın ilk enflasyon rakamlarını açıkladı. Buna göre Ocak ayında tüketici enflasyonu yüzde 0.29 artarken, üretici enflasyonu da yüzde 0.23 artı gösterdi. Ana harcama gruplarından giyim ve ayakkabı fiyatlarında da ocak ayında yaanan yüzde 8,23’lük sert düü dikkat çekti.
TÜK’in verilerine göre, Ocak ayı itibarıyla yıllık enflasyon TÜFE’de yüzde 9,50,
ÜFE’de yüzde 7,90 oldu. Böylece, Ocak ayı itibarıyla yıllık enflasyon, geçen yılın
aynı ayına göre, TÜFE’de 1.33 puan, ÜFE’de 1.46 puan üstünde gerçekleti.
Ocak ayı itibarıyla 12 aylık ortalamalara göre yıllık enflasyon ise tüketici fiyatlarında yüzde 10,54, üretici fiyatlarında yüzde 12,81 düzeyinde gerçekleti.
Tekin Karatepe/Eskiehir
ABD’nin baı çektii
dı borç sıralamasında Binek otomotiv satıı geçen aya göre
yüzde 29.1 dütü
Türkiye 23. sırada
Uluslararası Para Fonu, CIA ve IMD
World Competitiveness Yearbook’un 1
ubat’ta açıklanan 2008 verilerine göre,
toplam kamu ve özel sektörün yabancılara, yabancı para mal ve hizmet karılıı
dahil ödemesi gerekli toplam dı borç
miktarını gösteren “dı borç sıralamasında”, dünyanın en büyük ekonomisi ABD
baı çekiyor. Buna göre, ABD’nin devlet
ve özel sektör toplam 2 trilyon 250 milyar dolar dı borcu bulunuyor. ABD’yi,
toplam 10 trilyon 450 milyar dolar dı
borçla ngiltere, 4 trilyon 489 milyar
dolar toplam dı borçla Almanya, toplam
4 trilyon 396 milyar dolar dı borçla
Fransa takip ediyor. Dünyanın, ikinci
büyük ekonomisi Çin’in toplam dı
borcu 363 milyar dolar düzeyinde. Türkiye, 247,1 milyar dolarlık toplam dı
borç stokuyla dünya sıralamasında 23.
sırada. Komu ülkeler Irak’ın 100,9 milyar dolar, ran’ın ise 20,7 milyar dolar
toplam dı borcu bulunuyor. Türkiye’nin
iç borcunun milli gelire oranı da yüzde
29,81. Bununla Türkiye 51 ülkenin bulunduu sıralamada en borçlu ülkeler sıralamasında 22. sırada yer alıyor.
Otomotiv Distribütörleri Dernei tarafından 5 ubat’ta açıklanan Ocak ayı
otomotiv satı rakamlarına göre, binek otomobil satıları yüzde 29,1, ticari araç
satıları ise yüzde 50,3 dütü. Ocak’ta 2008 Aralık ayına göre ise binek otomobil satıları yüzde 49, ticari araç satıları ise yüzde 60 dütü. Ocak’ta toplam
hafif ticari ve binek otomobil satıları 2008 yılının aynı ayına göre yüzde 37,8,
2008 Aralık ayına göre ise yüzde 53 azaldı. Otomotiv Sanayi Dernei’nin derledii verilere göre, Ocak’ta otomotiv ana ve yan sanayinin toplam ihracatı 2008
yılının aynı ayına göre yüzde 58 oranında azaldı. 3 yıldan bu yana dı ticaret fazlası veren sektörün ilk kez geçen yıl Aralık ayında açık verdii görüldü.
Rona Yırcalı: sizlik hızla artıyor,
hükümetin hiçbir önlemi yok
Balıkesir Sanayi Odası Meclis Bakanı Rona Yırcalı, hükümetin
kriz yerine yerel seçimlere odaklandıını söyleyerek “Her yıl i piyasasına giren 700-750 bin kiiye i bulamazken bunlara her gün isizler ekleniyor. Gençler arasında isizlik yüzde 20’yi buldu. ten atılanlar imdilik tazminatlarla geçiniyor. Bu paralar onları 1-2 ay idare
eder. Ama asıl sorun bu paralar bitince çıkacak. sizlik sosyal, hatta
siyasi bir mesele haline gelecek” dedi. Vatan gazetesinin 31 Ocak tarihli haberine göre, Yırcalı, ekonomik krize ramen Türkiye’de
önlem paketi olarak ortada hiç bir ey olmadıını vurguladı. Yırcalı, otomotiv, lojistik, denizcilik, tekstil ve inaat sektörünün durduunu ifade ederek unları kaydetti “Yılın ikinci çeyreinin balangıcıyla birlikte bugünleri arayacaız. Krizde yeni
bir dalga gelecei söyleniyor. Daha çok içi çıkaran olacak. Mart ayında daha da
aırlaacak. 2009 çok zor geçecek, 2010 ne olur bilmiyoruz.”
8 UBAT 2009 G Ayd›nl›k
G
51
SINIF GÖZLÜĞÜ
Tarımda mülksüzleşme hızlanarak sürüyor
YILDIRIM KOÇ
Türkiye’de işsizlik tartışılırken ağırlıklı
olarak kriz nedeniyle işten çıkarılanlar ele
alınıyor. Bu kişiler tabii ki çok önemli.
Ancak işsizliğe katkı açısından en az bu
kadar önemli olan, tarımda yıllardır uygulanan politikalar ve yaşanan kriz nedeniyle ortaya çıkan ve giderek daha da hızlanan yoksullaşma ve mülksüzleşme sürecinin etkileridir.
KRİZE ÇÖZÜM KURULTAYLARI
Ulusal Kanal bir ayı aşkın süredir çok
önemli bir görev yerine getiriyor. Denizli, Niğde, Bozüyük ve Bursa’da kriz kurultayları düzenlendi. Bu yazının yayımlandığı gün, İskenderun Kriz Kurultayı da tamamlanmış olacak. Önümüzdeki haftalarda Gaziantep ve Kocaeli’de de benzer toplantılar yapılacak.
Bu toplantılarda konuşmacıydım. Bu toplantılar sayesinde çeşitli bölgelerde esnaf-sanatkârın ve çiftçilerin temsilcilerinin gözlemlerini dinleme, yerel düzeydeki gelişmeleri onlardan öğrenme olanağım oldu. Bu bilgiler de tarımdaki hızlı yoksullaşma ve mülksüzleşme olgusunu doğruluyor.
KREDİ KARTININ YAYGINLAŞTIRILMASI,
KÖYLÜNÜN YOK EDİLMESİ DEMEK
Adana Ticaret Odası Başkanı Şaban Baş, 4 ay kadar önce yaptığı bir açıklamada, son yıllarda Çukurova’daki tarlaların yüzde
40’ının el değiştirdiğini belirtmişti (Yeniçağ, 25.9.2008).
Niğde’deki kurultayda yabancıların doğrudan veya Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşları üzerinden önemli miktarda toprak aldığı
ve buralarda büyük elma bahçeleri kurduğu anlatıldı.
Bozüyük Kurultayı’nda, bankaların son aylarda çiftçilere yaygın
bir biçimde kredi kartı verdikleri belirtildi. Bankaların bu tavrına ilişkin başka bilgiler de var. Bu süreç, köylünün yoksullaşma ve mülksüzleşme sürecini hızlandıracaktır. Kredi kartı sayesinde köylünün
borçlandırılması sağlanacak, çaresiz kalan köylü toprağını satacak,
küçük üreticiliğin hızlı bir biçimde tasfiyesi gerçekleştirilecektir. Elinde belirli dönemler dışında nakit olmayan köylümüz, kredi kartının
sağladığı harcama olanağını cömertçe ve biraz da gösterişçi tüketime yönelik olarak kullanacaktır. Cep telefonları ve televizyonlar yenilenecektir. Tarımsal faaliyet için gerekli olan harcamalar da kredi
kartıyla yapılacaktır. Bugün birçok bölge traktör mezarlığına dönmektedir. Gerek tarımsal faaliyet, gerek başka nedenlerle alınan
traktörler, evlerin önünde yatmaktadır. Borç yiğidin kamçısıdır.
Ancak kriz koşullarında kredi kartı kullanımının yaygınlaştırılması,
köylümüzün kırbaçlana kırbaçlana yok edilmesi sonucunu doğuracaktır.
BURSA’DA İPEK BÖCEKÇİLİĞİ DE TÜTÜNCÜLÜK DE ÇÖKTÜ
Bursa Kurultayı’nda Ziraat Odası Başkanı’nın vurguladığı iki konu,
bölgede tütün üretimi ile ipek böcekçiliğinin tasfiyesiydi. Anlatıldığına göre, geçmişte Bursa yöresinde 71 köyde tütün üretimi yapılırken,
bugün bu faaliyet tümüyle durmuştur. Toplu verilere bakıldığında da
Türkiye’de küçük meta üreticiliğinin ana direği olan tütün üretiminin
çöküşü görülmektedir. 1998 yılında 5076 köyde 622 bin aile tütüncülük yaparken, bugün bu sayı 200 binlere düşmüştür. Önümüzdeki yıllarda bu rakam daha da azalacaktır.
Bursa’da belirtilen diğer nokta, ipek böcekçiliğinin çöküşüydü.
Ham ipek ithalatıyla birlikte, Bursa yöresinde ipek böcekçiliği bitmiş.
Ayrıca, birinci sınıf tarım arazisi üzerine yapılan fabrikaların tarıma
verdiği zarar da ele alındı.
MARTİN HARDY HAKLI ÇIKTI
Bu süreç hızlanarak devam edecek. Hükümet, Avrupa Birliği’ne
taahhütlerini içeren üçüncü Ulusal Program’ı kabul etti. Ulusal Program, Resmi Gazete’nin 31 Aralık 2008 günlü mükerrer sayısında yayımlandı. Bu rapora internet üzerinden ulaşmak mümkün. Bu programdaki taahhütler yerine getirilince ve Avrupa Birliği emperyalizminin isteği doğrultusunda tarım ürünleri de Gümrük Birliği kapsamına
alınınca, köylülüğün tasfiye süreci daha da hızlanacak. 13-14 yıl önce,
IMF Türkiye Masası Şefi Martin Hardy, TÜRK-İŞ’i ziyaret etmişti. Görüşmelere ben de katılmıştım. Martin Hardy’ye IMF politikalarının kırsal kesimde yol açtığı tahribat ve bunun işsizlik üzerindeki etkileri anlatılmıştı. Martin Hardy ise son derece sakin bir biçimde, o tarihlerde
tarımın milli gelirdeki payının yüzde 15 dolaylarında olduğu, buna
karşılık tarımsal istihdamın toplam istihdam içindeki payının yüzde
40’ın üstünde bulunduğunu belirtmiş ve bu politikaların, tarımın istihdamdaki payının yüzde 15’lere inmesine kadar devam edeceğini
söylemişti. Dediklerini yaptırdılar, haklı çıktı. Tarımsal istihdamın payı
yüzde 30’un altına indi. Bu yeni gelişmelerle birlikte, Martin Hardy’nin
13-14 yıl önce ifade ettiği noktaya doğru hızla ilerliyoruz.
BUGÜNLERİ ANLAMAK İÇİN “KAPİTAL” VE “ÜTOPYA”
Marks’ın Kapital’inin birinci cildinin son bölümü “ilkel birikim”
veya “temel birikim”dir. Kırsal kesimdeki mülksüzleşmenin tarihsel
sürecini çok güzel anlatır. Thomas More’un Ütopya kitabının bir bölümü de 16. Yüzyıl İngiltere’sindeki mülksüzleşmeyi ve toplumsal etkilerini ele alır. Türkiye’nin bugününü anlamak için bu metinlerin yeniden okunmasında yarar var. Yaşadığımız toplumsal çürümenin,
artan hırsızlık, gasp, soygun, kapkaç, terör, cinnet, fuhuş olaylarının
temelinde bu hızlı yoksullaşma ve mülksüzleşme yatmaktadır. Ne
yazık ki bu toplumsal çürüme süreci önümüzdeki dönemde daha da
hızlanacaktır.G
BAŞSAĞLIĞI
BAŞSAĞLIĞI
Bayraklı İlçe Yönetim Kurulu üyemiz
Muharrem Kütük’ün annesi
Senem Kütük’ü kaybettik.
Ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz.
Parti Üyemiz, İzmir Eski Eczacılar Odası Başkanı,
Eski ADD Karşıyaka Başkanı
Ahmet Reha Karaca’yı kaybettik.
Ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz.
İşçi Partisi
İzmir İl Başkanı
Tugay Şen
52 G Ayd›nl›kG 8 ŞUBAT 2009
İşçi Partisi
İzmir İl Başkanı
Tugay Şen
EMEK DÜNYASI
Davos ve kapitalizm
İsviçre’nin Davos kentinde her yıl dünyanın ÖNEMLİ kişileri toplanıp dünyanın
önemli, ama en önemli sorunlarını konuşurlar. Bu arada on beş yıldan beri Türkiye de bu toplantılara yüksek idari düzeyde katılmayı adet edindi. Bu yolu ilk açan
rahmetli Ecevit katıldığı toplantılarda
Davos konuşmalarında yaptığı ve dünyanın genel gidişiyle ilgili konuşmalarla
ARSLAN BAŞER
dünya medyasının dikkatini çekerdi.
KAFAOĞLU
Ondan sonra gelen Türk yetkililer dünya
sorunları üzerinde konuşma yapmak yerine Türkiye ile anlaşmazlıkları olan ülke yöneticileri ve dünyanın
büyük devletlerinin yöneticileri ile özel konuşmalar yapmayı yeğ
tutar oldular. Ve ilk kez bu yıl bir skandal ile dünya basınında ön
planda yer aldı Türkiye. Başbakan Erdoğan sanki dış politikada
“DİK DURMA” adını verdiği bir tutum içinde olduğunu, yani ABD
uydusu olduğunu unutturma çabasında skandalı büyüterek 29
Mart yerel seçimlerine kendinden yana malzeme üretince Davos’ta
neler konuşulduğu unutuldu Türk medyasında. Oysa Davos’ta
dünya ekonomisi konularında önemli konuşmalar oldu. Şimdi okuyucularıma Davos’da konuşulan asıl önemli şeyleri anlatacağım
Davos toplantısında asıl önemli konu Dünyanın hemen her yöresinde hükmünü yürüten kriz konuşulacaktı ve konuşuldu da… İlk
ele alman soru şu oldu.
TAHMİNLER 2009 SONUNA KADAR UZADI
1)Dünya KRİZ’in neresinde bulunuyor? Yani krizin büyük kısmı
bitti mi, yoksa daha çok sürecek mi? Bu sorunun yanıtında herkes
birleşti. KRİZ dünyaya çok pahalıya mal olmuştu şimdiye kadar IMF
uzmanları sadece MALİ KESİMDE uğranılan kaybı 2,2 trilyon dolar
olarak hesaplıyorlardı. Ama Kriz’in sonu görünmüyordu. Geçen
Kasım ayında” 2009 yılı ortalarında bitecek” denirken Davos’ta
tahminler “2009 yılı sonuna kadar” uzatıldı.
konu, borç verme mekanizmasının yeniden çalışabilir hale gelmesi
ve kalkınmakta olan ülkelerden kaçan sermayenin yeniden o ülkelere döndürülmesidir.” Nasıl yapılacağı yok. Anlayacağınız tam bir
panik havası. Arada Putin’in kapitalist ülkelerle gır gır geçercesine
“sakın serbest piyasa ekonomisinden ayrılmayın” öğüdü.
ÇİN VE MEKSİKA NE DEDİ…
Krizi ucuz atlatacağına inanan ülke sözcülerinin sözlerini de
merak edecek okurlar için burada analım. Geçmişi krizlerle dolu
Meksika Devlet Başkanı Felipe Calderon:
“Biz bu krize avantajlı girdik. Çünkü krizlere alışığız. Son 25
yılda biz ne krizler gördük… Şimdi bankacılık sistemimiz çok sağlıklı… 6 yıl üst üste büyüdük. Yatırımcıları bekliyoruz.”
Biraz bizim yöneticilerin yaz günlerindeki konuşmalarına benziyor ama şimdilik hasarsız geçinip gidiyorlar, biz ise…
Çin Başbakanı Jibao “Biz 2009’da yüzde 8 büyüyeceğiz. Uluslararası topluma 2009 için güven, işbirliği ve umut vaat ediyoruz.
Çok istikrarlı bir mali sistemimiz var. Kriz bankalarımızı etkilemedi,
çünkü toksik (çok riskli) kâğıtlar az idi. Bu krizle bizim karma ekonomimizin ne kadar doğru olduğu anlaşıldı.”
Lâf aramızda son yıllarda her dediği doğru çıkan bir Amerikan
ekonomi hocası var. Adı Nouriel Roumini. O, “Çinliler de bu bunalımdan kurtulamayacaklar” diyor. Ben inanmıyorum ama siz Roumini’yi de bir köşeye yazın.G
ANMA
ÇAREYİ KİMSE SÖYLEYEMİYOR
2)Krizden kurtulma yolunda çare nedir? Bu soruda kimse “çare
şudur” diyemiyordu… Sadece krizden önce ileri sürülen şu fikirlerin yanlışlığının anlaşıldığında birleşiliyordu:
Krizde önceki mali sistem kusurludur, bundan mutlaka ayrılmak
gerekir, krizi önlemek için faiz hadlerini indirmek yeterli değildir.
Bunlar kabul edilmekte birleşiliyor ama çareyi kimse somut biçimde söyleyip yazamıyor. Davos’da konuşanlardan bir kısmı örneğin Almanya Başbakanı Merkel çarenin “güvenin yeniden sağlanmasıdır” derken bunun nasıl gerçekleşeceğini söyleyemiyordu.
Sözlerini şöyle sürdürüyordu: “Eğer bizler güveni sağlayamazsak
şirketler yatırım yapmaz, bankalar kredi vermez, tüketici satın
almaz.”
BROWN DA MERKEL’DEN GERİ KALMADI
Çareler söylemiyor değil de bu çareler genel yuvarlak sözler:
“Sıra dışı durumlar, sıra dışı önlemler gerektirir. Uluslararası krizler
uluslararası düzeyde çözülebilir” gibi… İngiltere Başbakanı Gordon
Brown yuvarlak sözlerde Merkel’den geri kalmıyor: “IMF ve Dünya
Bankası gibi uluslararası kurumlar mutlaka reforma tabi tutulmalı.”
Ama nasıl bir reform istediği belli değil… “Bu krizle baş edebilmek
için pek çok cephede koordineli hareket etmemiz lâzım” Yuvarlak
bir lâf... Bir de kalkınmakta olan ülkeleri kayıran öğüt: “En acil
Bir Büyük Cumhuriyetçinin Ardından
Örnek yurttaş, saygın bilim insanı, çevre hareketinin
öncülerinden, eğitimci, vatansever, İşçi Partisi
yöneticisi, Ergenekon tertibi kurbanı
Prof. Dr. Uçkun Geray’ı anıyoruz.
ANISINI YAŞATACAĞIZ
Yer: Mak. Müh. Odası İst. Şubesi Salonu,
İstiklal Cad. Taksim
Gün: 13 Şubat 2009 Cuma
Saat: 18.00
Eğitim-İş İstanbul Şubeleri,
Orman Mühendisleri Odası,
ÇEKÜL, OR-KOOP, SOS ÇEVRE GÖNÜLLÜLERİ,
TÜMÖD, TGB, İP-USMER
8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›kG 53
BEŞ KITADAN
Hazrlayan: Ahu Yalçn-afak Terzi
“British Council” artık
ran’da illegal sayılıyor
ABD; “Rusya Kırgızistan’a üssü
kapattırdı, acele yeni üs bulalım”
New York Times’ta 6 ubat 2009’da Elisabeth Bumiller ve Ellen Barry
imzalarıyla çıkan habere göre Obama yönetimi, Afganistan’da tıkanan savata büyüyen askeri ihtiyacı karılamak için Amerika açısından hayati derecede önemli olan Orta-Asya’daki hava üssüne alternatif bulma telaında.
Haberde Kırgızistan Bakanı Kurmanbek Bakiyev’in 3 ubat Çaramba
günü Moskova’daki ziyaretinde ABD üssünü kapatacaklarını açıklamasından sonra, beklemeksizin Amerikan askeri varlıının sona erdirilmesi ile ilgili yasa teklifinin hükümet tarafından parlamentoya sunulduu yazıldı ve
bocalayan Obama yönetimini tela sardıı belirtildi. New York Times haberde Amerikan Devlet ve Savunma Bakanlıı yetkililerinin Rusya’nın
buna sebep olduunu, Eski bir Sovyet ülkesi olan Kırgızistan’ı Amerika’yı
sınır dıı etmek için zorladıını yazdı.
ngiltere
Hükümeti’ne
balı “kültürel” faaliyetler
adı altında çalıan ‘British
Council’ artık
ran’da faaliyet
gösteremeyecek. 31 Ocak
günü çalımalarını durdurmak
durumunda
kalan ve bunu
5 ubat günü
açıklayan kurulu, ülkedeki
16 ranlı çalıanının tamamının ran hükümetince çarıldıını ve görevlerinden istifa etmelerinin istendiini açıkladı. Kuruluun hiç bir ngiliz çalıanına ise ülkeye giri için vize verilmiyor.
ran Hükümeti açıklamasında “kültür faaliyeti” yaptıı iddiasındaki bu merkezin Tahran’da
çalıması konusunda hiçbir anlama imzalamadıklarını vurguladı. British Council ise uluslararası hukukla her anlamda uyumlu çalımalar
yaptıklarını açıkladı. ngiltere Dıileri Bakanı
David Miliband de devreye girerek, “kararla ilgili son derece üzgün olduunu” ve konunun
yeniden deerlendirilmesi gerektii çarısında
bulundu.
7 Eski Sovyet ülkesi “ortak acil müdahale gücü” kuracak
ABD Bakanı Obama Afganistan ve Pakistan’a müdahale edeceinin sinyallerini verirken,
buna karı bölgedeki gücünü kaybetmek ve güvenliini riske etmek istemeyen Rusya, Ermenistan, Belarus, Kazakistan, Özbekistan, Tacikistan ve Kırgızistan ile “ortak acil müdahale
gücü” kurmak için anlatı. “Ortak Güvenlik
Antlaması Örgütü”ne üye 7 eski Sovyet ülkesinin liderleri Moskova’daki toplantıda, “dıarıdan gelecek tehditlere” karı Rusya’da konulanacak ortak silahlı güç kurma kararı aldı.
Rusya Devlet Bakanı Dimitriy Medvedev,
Moskova’daki toplantının ardından yaptıı
açıklamada, imdiye kadar danıma düzeyinde
kalan Ortak Güvenlik Antlaması Örgütü’nün
ilk kez askeri boyut kazanacaını belirtti. Rusya’nın NATO Büyükelçisi Dmitri Rogozin ise,
askeri gücün ABD ve NATO birliklerinin youn
olarak kullandıı Manas Hava Üssü’ne yerletirilebileceini söyledi.
54 G Ayd›nl›k
G
8 UBAT 2009
BEŞ KITADAN
ngiltere’de faizler ran ilk yerli haberleme uydusunu yolladı
ran, slam devriminin 30. yıldönümünyüzde 1’e indi
Dibe vurmu ngiliz ekonomisi suni teneffüsle ayakta tutulmaya çalıılıyor. Bu sefer de “o
kadar da dümez” denilen faiz
oranları ekonomiyi canlandırmaya çalıan Merkez Bankası tarafından düürülerek yüzde
1,5’ten yüzde 1’e indirildi. Geçen
yılın ekim ayından bu yana yapılan beinci kesinti ile ülkede faiz
oranları rekor düzeyde dümü
oldu.
Küçük letmeler Federasyonu’nun üyeleri arasında yaptıı
bir aratırma, iverenlerin yüzde
63’ünün faiz oranlarında kesinti
istemediini ortaya koydu. Federasyon Bakanı John Wright “Bu
rakamlar, faiz kesintilerinin beklenen sonucu vermediini ve
ekonomiyi canlandırmak için
baka önlemler gerektiini gösteriyor” diye konutu.
ABD Kongresi Ermeni Dostluk
Grubu Bakan Kirk:
“Soykırım tanıma
konusunda
iyimseriz”
ABD Kongresi’ndeki Ermeni
Dostluk Grubu Ebakanı ve
Cumhuriyetçi Parti llinois Milletvekili Mark Kirk de “Yeni
Kongre ve yeni yönetimle birlikte, soykırımı tanıma konusunda
iyimseriz” dedi. Kirk “imdi harekete geçmeliyiz ve tasarıyı da
imdi sunmalıyız” diye konutu.
Bu açıklamanın bir Cumhuriyeçi
milletvekili tarafından yapılması
dikkat çekici. Çünkü u ana
kadar ABD kongresine getirilen
bütün soykırım tasarılarının öncülüünü Demokratlar yapıyordu. Bu nedenle Cumhuriyetçi ve
Demokratların desteini alan
soykırım yalanının, yakın bir dönemde Kongre’de anılması ve
Obama tarafından tanınması
yüksek bir ihtimal olarak görülüyor.
de tamamen ran yapımı olan “Ümit” adlı
haberleme uydusunu yörüngeye oturttuunu açıkladı. ran Dıileri Bakanı Manuçehr Mutteki, “Uydunun barı amaçlı”
olduunu, bu uyduyla özellikle çevreyle ilgili verilerin toplanmasının amaçlandıını
söyledi. Buna ramen ABD, Fransa ve Almanya ran’ın uzaya uydu göndermesinden
endieli. ABD yönetimi ran’ın aır bir endie kaynaı olduunu belirtirken, Fransa,
uzaya gönderilen uydu için kullanılan teknolojik sistemin, balistik füze teknolojisiyle
benzerlik gösterdiine dikkat çekti.
Volkswagen kullanmayan giremez!
Almanya- Baunartal’da Firma Yöneticisi Hans Helmut Becker’in talimatiyla, Volkswagen markalı araç kullanmayan parça üreticileri, misafirler ve i
ilikisi içinde olan firmalar fabrika alanına sokulmuyor.
lk kez gelenler nazik bir dille uyarılıyor, ancak düzenli olarak gelen parça
üreticiler ve i ilikisi içinde olan firmalar, eer VW’nin ürettii bir araç ile gelmiyorlarsa, kapıdan içeri alınmıyorlar.
Hessischen/Niedersächsischen gazetesine açıklama yapan VW yetkilisi, “i verdiimiz firmalardan bir dayanıma bekliyoruz, ancak dayanıma isteimize uymayanlara kapılarımızı kapatıyoruz” dedi.
Mehmet kisivri / Almanya
AB’de 200 Milyar’dan fazla Euro buhar oldu…
Avrupa Birlii Sayıtay’ı 5 Ocak günü yaptıı açıklamada 2007 hesaplarındaki açıa
dikkat çekerek, bu durumun çok vahim olduunu vurguladı. Sayıtay, geçmi yıllara kıyasla herhangi bir iyilemenin söz konusu olmadıı gibi, hesap açıklarının ve tutarsızlıın
giderek artarak her eyin daha kötüye gittiini açıkladı. AB’nin yaptıı 114 Milyardan
fazla Euro’luk harcamanın nerelere gittii belli deil. Bu hesabın tahminen 200 Milyar
Euro’ya da dayanabilecei açıklandı.
8 UBAT 2009 G Ayd›nl›k
G
55
TOPLUM
MLLETMZ HZMETLERNZ UNUTMAYACAK!
Türkiye’nin yüz akı
70’lik delikanlı Uçkun Geray
Sade bir yaam… Onurlu bir hayat çizgisi… Saygn bir bilim adam…
Tam bamsz Türkiye sevdals… O, partiye çok balyd. Ulusal Strateji
Merkezi’nin gelimesi idealiydi. Deerli Hocam! Ülkemiz sizin gibi çok
deerli bir evladn, bir vatanseverini, bir ekya baskn ile kaybetti.
Milletimiz sizin hizmetlerinizi unutmayacak, daima minnetle anacaktr.
SERVET CÖMERT (E. General)
ürkiye, yüz akı, öncü, devrimci bir aydınını kaybetti.
T
Prof. Dr. Ahmet Uçkun
Geray!
çi Partisi Merkez Karar Kurulu Üyesi, çi Partisi Ulusal
Strateji Merkezi (USMER) Yönetim Kurulu Üyesi, 2002 genel seçimlerinde çi Partisi stanbul 3.
Bölge milletvekili adayı, Talât
Paa Komitesi üyesi.
Orman Mühendisleri Odası
stanbul ube Bakanı.
Hocaların hocası, Türkiye’de
orman ve çevre hayatının lider
ismi.
Yurtiçi ve yurtdıında yüzlerce konferansa katılarak bildiriler
sundu, sayısız makaleler yayınladı.
Prof. Dr. Uçkun Geray, 1939
yılında Ankara’da dodu. lk ve
orta örenimini stanbul’da tamamladı. 1964 yılında stanbul
Üniversitesi Orman Fakültesi’nden mezun oldu. 1974 yılında
stanbul Üniversitesi ktisat Fa-
E. General Servet
Cömert, Dou
Perinçek, Prof.
Uçkun Geray.
kültesi’ni bitirdi.
Prof. Dr. Geray nasıl anlatılır?
Müfik bir aile babası.
Sade bir yaam.
Onurlu bir hayat çizgisi.
Saygın bir bilim adamı.
Gerçek bir aydın.
Tam baımsız Türkiye sevdalısı.
ine aık bir insan.
Gülen bir insan.
PROF. DR. GERAY VE İŞÇİ PARTİSİ
Üç yılı akın bir süre birlikte
çalıtık. O, büyük bir vatanseverdi, her ele aldıımız konuda
halkçılık, halkımızın refahı öne
çıkardı. Parti programının gelitirilmesinde, her kelime üzerinde
durulur ve tartıılırdı. Kemalist
Devrim rehberimizdi. Partiye çok
balıydı. Ulusal Strateji Merkezi’nin gelimesi idealiydi ve hiç
olmazsa bir sekreter temin edilmesi sık sık dile getirilen ihtiyaçlardan biri olarak vurgulanırdı.
Son bir yıl içinde ise dünya
ekonomik krizinin Türkiye’ye etkileri ve çözümleri nasıl olur soruları üzerinde çok sayıda panel,
çalıtay gibi çalımalar yapıldı.
Tatminkâr sonuçlara ulaamadık, ancak sevgili Geray’ın son
yazdıı 24 Mart 2008 tarihini taıyan makalesi krize karı çözümler, yanıtlarını arayan 13 soruda gizliydi. Ne yazık ki, bu ta-
Ç PARTS GENEL BAKANI PERNÇEK:
Bilgeliiyle bilincimizi ııklandırmaya devam edecek
çi Partisi Genel Bakanı
Dou Perinçek Prof. Dr. Uçkun
Geray’ın ei Hamiyet Geray’a 2
ubat Pazartesi günü Silivri’den
bir mektup yazdı.
Sayın Hamiyet Geray,
Türkiyemizin bütün orman-
56 G Ayd›nl›k
G
8 UBAT 2009
ları yanmı gibi duyduk. Bizim
de cierimiz yandı. Arkadaımızı, öretmenimizi, kardeimizi
kaybetmenin derin acısını duyduk. Canımızın parçasıydı.
Bugün koup sizin yanınızda
olamadıımız için ayrıca sorum-
luluk duyduk.
Size ne diyebiliriz.
Anısı, güzellikleri, bilgeliiyle
bizleri mutlu etmeye, bilincimizi
ııklandırmaya devam edecek.
Yürekten dostlukla saygılar
yollarız.
Ei Hamiyet
Gerayla…
Ne dediler...
Cenaze törenine katılanlara Prof. Dr. Uçkun
Geray’ı sorduk… Geray’ın cenaze töreniyle ilgili
ayrıntıları arka sayfamızda bulacaksınız.
HAMYET GERAY
(Ei)
“Arkada çok
Uçkun Geray var”
rihten üç gün önce çi Partisi’nin
bütün varlıklarına karı bir “saldırı” gerçekletirildi. Bu nedenle
bu çalımayı sürdüremedik.
YAŞAMINA BÖYLE KIYDILAR
23 Temmuz 2008 tarihinde
Ergenekon Davası (olmayan bir
örgüt davası) 7. dalga ile sevgili
Geray gözaltına alındı. Yüksek
tansiyon hastası olan Prof. Dr.
Geray, stanbul-Konya-Adana
yollarında ehir ehir dolatırıldı
ve 70 yaındaki bu deerli insanın
salıı tahrip edildi. 25 Temmuz
2008 tarihinde serbest bırakıldı ve
kısa bir süre sonra hastaneye kaldırıldı. Geray hastaydı, iki böbreini de kaybetti, diyaliz makinesine balandı. Hekimler gözaltı süresinde yüksek tansiyonun yol açtıı damar tıkanıklıı ile böbreklerini kaybettiini açıkladılar.
Vatansever aydınlar gözaltına
alınıyor, tutuklanıyordu. 70’lik
delikanlının onuru kırılmıtı. Yaamına böyle kıydılar.
O, bir Ergenekon ehidi oldu.
Yargı dıında savcılıa soyunanların sorumlulukları ortadadır.
GELECEK AYDINLIK GÜNLERDEKİ
PAYINIZ UNUTULMAYACAK
Deerli Hocam!
Sevgili Kardeim!
Saygın bilim adamı!
Gerçek aydın!
Ne güzel bir çalıma ekibimiz
vardı, ne güzel bir çalıma içindeydik!
Sizinle güzel eyler yaptık,
güzel eyler ürettik hocam. Çalıma temponuza hayrandım.
Ülkemiz sizin gibi çok deerli
bir evladını, bir vatanseverini, bir
aydınını, bir ekıya baskını ile
kaybetti.
Milletimiz sizin hizmetlerinizi, Partimiz için çalımalarını
unutmayacak, daima minnetle
anacaktır.
Türkiye’mizi saran bu karanlık günler mutlaka bitecek ve gelecek aydın günlerdeki payınız
unutulmayacaktır.
Sevgili hocam bütün dostlarınız burada sizi selamlıyor.
Allahtan rahmet diliyoruz.
Mekânın cennet olsun.
Nur içinde yat.G
BAŞSAĞLIĞI
Değerli büyüğümüz,
Sn. Uçkun Geray’ı kaybettik.
Aydınlanma ve tam bağımsızlık öğretisini azimle
sürdüreceğiz. Büyük emek ve katkılarının olduğu
“Milli hükümet Programı”nı
uygulayacağımıza söz veriyoruz.
Dostlarının, sevenlerinin ve ailesinin başı sağolsun.
Ulusal Müh. Mim Birliği adına
H. Tahsin Durmuş
Ergenekon bir ehit daha verdi. Baardılar, ama
arkada çok Uçkun Geray var, geliyor! Hiç sevinmesinler. Gazetelerde böbrek yetmezlii deniyor.
Benim kocamın öyle bir eyi yoktu. Onlar yaptı.
Katil deil, -Katil adada yaıyor- hiçbir suçu yok.
Ondan sonra, ‘Özür dileriz, gidin. Suçunuz yok’
diyorlar. Bunun peini bırakmayacaım.
ETEM ÇALIKAN
(Ressam ve Hattat)
“Büyük bir kayıp”
Orman Fakültesi’nde, el yapımı kâıt yapmak
için de çok ilgisini görmütüm. Mücadeleci ve yapıcı kiiliiyle, bilim adamlııyla büyük bir kayıp.
DR. BARI DOSTER
(Gazeteci-Öretim Üyesi)
“Olaanüstü cesurdu”
Cumhuriyet Devrimi’ne olan balılıı, çevreyi,
doayı, ormanlarımızı koruma konusunda gösterdii olaanüstü cesaret ve duyarlılık, beni her
zaman son derece derinden etkiledi.
BEDR GÜLTEKN
(P Genel Bakan Vekili)
“Saldırıların karısında dimdik
durdu”
Ergenekon tertibinde Uçkun Hoca’nın da saldırının hedef aldıı kiilerden biri olması, onun hem
bir bilim adamı olarak, hem de bir politika adamı
olarak deerini, önemini gösteriyor. Uçkun Hoca,
bunun bilincinde olarak bu saldırıların karısında
dimdik durdu.
DEMRTA CEYHUN
(Yazar)
“Ergenekon ehidi”
Uçkun Geray’ın en önemli yanı, Ergenekon ehidi olarak ölmesidir. Affedilir gibi deil! O yata,
çok deerli bir insanı, Ergenekon saçmalıı içerisinde alıp Konya’ya götürmek, oradan alıp Adana’ya götürmek ve ölmesine neden olmak, son derece aır bir suç.
Onu nasıl ödeyecekler acaba bu iktidarlar? Yüreim yanıyor Uçkun’un ölümüne.
8 UBAT 2009 G Ayd›nl›k
G
57
GERAY TOPRAA VERLD
Uçkunlar bugün daha azimli, daha güçlü
“Onun suçu, memleketinin, ibirlikçiler eliyle emperyalistlere satlmasn
önlemeye çalmakt. Onun çetesi, yetitirdii binlerce örencisiydi. Onun
silah, bilim üretip bilim yayd kalemiydi. Dedeciim! Uçkunlar bugün
daha azimli, daha inançl, daha güçlü. Diktiin fidanlar büyüdü. Bir aaç
gibi hür ve bir orman gibi karde oldu. Ve kardeler, bu karanlk günleri
aydnlatmaya yemin etti. Rahat uyu!”
ÖNDER ÖZTÜRK
rgenekon tertibinde gözaltına alınan ve salıının bozulması nedeniyle 30 Ocak
günü hayatını kaybeden çi Partisi Merkez Karar Kurulu Üyesi
Prof. Dr. Uçkun Geray, 2 ubat’ta topraa verildi. TMMOB
Orman Mühendisleri Odası stanbul ube Bakanı Uçkun
Geray için ilk tören stanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’nde
yapıldı.
Ei Hamiyet Geray ile çocukları ve torunlarının yanı sıra çi
Partisi Genel Bakan Vekili M.
Bedri Gültekin, P Genel Bakan
Yardımcıları Emekli General Servet Cömert ve Erkan Önsel,
TEMA Vakfı Onursal Bakanı
Hayrettin Karaca, Yazar Demir-
E
ta Ceyhun, Ressam ve Hattat
Sanatçısı Etem Çalıkan, stanbul Üniversitesi öretim görevlileri ve örencilerinin katıldıı
tören oldukça kalabalıktı.
“ESERLERİYLE YAŞAYACAK”
.Ü Orman Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Tahsin Akalp, Uçkun
Geray ile 40 yıl beraber çalıma
fırsatı yakaladıını dile getirdi ve
“Uçkun Hoca aramızdan fiziken
ayrıldı ancak eserleriyle ve çalımalarıyla her zaman aramızda
olacak.” dedi.
ÇEKÜL Vakfı Bakanı Prof.
Dr. Metin Sözen ise unları söyledi: “Bu ülkede geldii gibi gitmeyen, topraklarına balı kimliklerden biriydi, Tek boyutlu olmayan, geni bir bilgi birikimine
sahip olmanın en iyi örneiydi.
O, zaman zaman hatırlatmak ve
öretmek için kendisinin bile
karısına geçecek nitelikteydi.”
“YEMİN ETTİK, RAHAT UYU!”
Geray’ın, 14 yaındaki torunu Ece Sena Topal, alandaki herkesi duygulandıran ve herkese
umut veren konumasında unları söyledi: “Onun suçu, dier demokrasi ehitleri gibi onlarca,
hatta yüzlerce uluslararası yayın
ve kitap üretmek, vatanını sevmek, doayı sevmekti. Memleketinin, ibirlikçiler eliyle emperyalistlere satılmasını önlemeye çalımaktı. Onun çetesi, yetitirdii
binlerce örencisiydi. Onun silahı, bilim üretip bilim yaydıı kalemiydi.
“Dedeciim! Uçkunlar bugün
daha azimli, daha inançlı, daha
güçlü. Diktiin fidanlar büyüdü.
Bir aaç gibi hür ve bir orman
gibi karde oldu. Ve kardeler,
bu karanlık günleri aydınlatmaya yemin etti. Rahat uyu!”
“ERGENEKON SAVCILARI
HAYATINA KIYDI”
Çok sayıda kitle örgütü ve
meslek odası temsilcilerinin de
yer aldıı törende Ü Orman
Ekonomisi Bölümü Öretim
Üyesi Prof. Dr. Ahmet Türker,
TMMOB Orman Müh. Odası stanbul ubesi Yöneticisi Hasan
Kandil de konuma yaptılar.
Orman Fakültesi’nde düzenlenen
bu törenin ardından Prof. Geray’ın cenazesi Levent Camii’ne
getirildi. Cenaze namazının ardından Geray’ın Türk Bayraı’na
sarılı naaı, alkılar eliinde cenaze aracına taındı ve Hasdal
Mezarlıı’nda topraa verildi.
Buradaki tören P Gen. Bk. Yrd.
Emekli General Servet Cömert’in
konuması ile sona erdi. Cömert,
“70’lik delikanlının hayatına
kıydılar. Ergenekon savcıları Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoan’ın büyük sorumluluu ortadadır.” dedi.G
BAŞSAĞLIĞI
Partimizin MKK Üyesi,
Türk bilim tarihinin önemli şahsiyetlerinden
Prof. Dr. Uçkun Geray’ı kaybettik.
Ailesi, yakınları, dostları başta olmak üzere
Türk milletinin başı sağolsun!
Erkan Önsel
İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı
İstanbul İl Başkanı
58 G Ayd›nl›k
G
8 UBAT 2009
İNSAN YAŞADIĞI YERE BENZER
Anne sesi, kardeş sesi, yâr sesi…
“Diyarbakır dolar şimdi
Dolar boşalır şimdi
Şu benim hasret gönlüm
Dolar boşalır şimdi”…
bul’da doğan kızı Neriman Altındağ Tüfekçi, Nene Hatun İlkokulu’ndan sonra 1942’de Nişantaşı Kız Lisesi’ni bitirdi. Aynı yıl, açılan
stajyer sınavını kazanarak Ankara Radyosu’na girdi. Ankara Radyosu’nda halk müziği bağımsız bir dal olarak ayrıldığında bu dalı
seçen ilk kişi oldu.
Neriman Altındağ Tüfekçi aramızdan
1949’da “Yurttan Sesler Korosu” şef yardımcılığı görevine geayrıldı…
tirildi. 1950’de repetitör, 1953’te “artist-öğretmen”… 1957’de
Oysa, sanki, dünya yaratıldığından “Kadınlar Korosu”nu kurdu ve yönetti. 1959’da İstanbul Radyoberi varmış gibiydi…
su’na geçen sanatçı, burada da “Yurttan Sesler Kadınlar KoroMECİT ÜNAL
Ve sanki dünya var olduğu sürece ya- su”nu kurup yönetecektir. Daha sonra İstanbul Radyosu’nda Türk
şayacaktı…
Müziği Şubesi Müdür Yardımcılığı görevini de yürütecek olan NeriNeriman Altındağ Tüfekçi gibi birçok imman Altındağ Tüfekçi, 1972’de yeniden Angeyi kendi kimlik ve kişiliklerinde birleştirmiş
kara Radyosu’na döner. Bir yandan da icraM Onun okuduu türküleri
kimseler, bu niteliklerinden dolayı, sanki hep
cılığı sürdürür. Tüfekçi, 1976’da TRT’den ayvar olmuşlar ve hep var olacaklarmış gibi
kuann dier kadn sesleri de rılarak Türk Musikisi Devlet Konservatuagelir bize. Oysa ölüm denen şeyle gerçek anrı’nın kuruluş çalışmalarına katılmış, konseryorumladlar, ancak onun
lamda, o ve onun gibi kişiler aramızdan ayvatuar’ın kurucu yönetim kurulu üyesi ve
rıldıklarında karşılaşırız.
öğretim görevlisi olmuştur. Tüfekçi, ayrıca
yorumu her zaman daha baka
İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği
TÜRKÜYÜ KADIN YAKAR
bir anlam ve önem kazand.
Devlet Konservatuarı’nda da öğretim görev“Kelkit’in altı bağlar”, “Yüce dağ başınlisi ve danışman olarak çalıştı.
“Türküyü kadn yakar” tezinin
da yattım oturdum”, “Kışlalar doldu
İLK KADIN KORO ŞEFİ
bugün”, “Tamzaranın yolları dönümlüdür”,
kantdr Neriman Altnda
“Seherde ağlayan bülbül”, “Asker yolu bekBütün bu eğitsel ve yönetsel görevleri
Tüfekçi’nin zihinlerimizde yer
lerim”, “Dersini almış da ediyor ezber”,
yerine getirirken icrayı da sürdüren sanatçı,
“Helhele verin geline” gibi daha onlarca
repertuarına kattığı türküleri, özellikle de
eden sesi. Hem ana, hem bac
uzun hava ve türkü Neriman Altındağ Tüuzun havaları, aslına ve yöresel tavrına
hem de yar sesinin birbirine
fekçi’nin sesiyle özdeşleşti, Neriman Altınuygun yorumlayan bir solist olarak öne çıktı.
dağ Tüfekçi’nin sesinde kendi imgesine ka40’lı ve 50’li yıllarda akademik eğitim veren
sarmalanarak akt bir nehir
vuştu. Neriman Altındağ Tüfekçi’nin yorumtek kuruluş durumundaki Ankara Radyooldu Neriman Altnda
ladığı türküleri kuşağının diğer kadın sesleri
su’nda yapılan tüm sınavları üstün başarıyla
de yorumladılar, ancak onun icrası her
veren Neriman Altındağ Tüfekçi, Ankara
Tüfekçi’nin hançeresi… L
zaman daha başka bir anlam ve önem kaRadyosu’nun ilk kadın solistidir. Halk müziği
zandı.
alanında başka ilkleri de elinde bulunduran
“Türküyü kadın yakar” tezinin kanıtıdır adeta Neriman Altın- sanatçı aynı zamanda ilk kadın öğretmen, ilk kadın şef ve ilk ve tek
dağ Tüfekçi’nin zihinlerimizde yer eden sesi.
kadın “artist-öğretmen” olmuştur. Derleme ve araştırmadaki düHem ana, hem bacı hem de yar sesinin birbirine sarmalanarak zenli ve titiz çalışması, onu, türküler, özellikle de uzun havalar koaktığı bir nehir oldu Neriman Altındağ Tüfekçi’nin hançeresi…
nusunda en geniş repertuara sahip sanatçılardan birisi, başlıcası
yapmıştır. Neriman Altındağ Tüfekçi’nin, aralarında “Al çuha mavi
ANNE KADIN, BACI KADIN YÂR KADIN…
çuha”(Bayburt), “Antalya’nın mor üzümü” (Akseki), “Değirmen
Neriman Altındağ Tüfekçi’nin sesindeki o muazzam genişlikte başında vurdular beni” (Erzurum), “Sıra sıra siniler” (Çanakkale),
kadınlarımızın ruh zenginliği yansıdı… Derinliklerinde ise, sevinçle- “Üç kuşuduk uçarıdık havada” (Sivas) gibi türkü ve uzun havaların
ri, korkuları, kaygıları ve mutlulukları yanında en çok da ruh acıları da bulunduğu yüzden fazla derlemesi vardır. Halk müziğine öğgizliydi. Asker yolu bekleyenle gurbet yolu gözleyen, karlı dağdan renci yetiştirerek de büyük hizmetler veren Neriman Altındağ Tüanlam çıkaranla turnalardan haber soran aynı ve tek bir kadındı: fekçi’nin ikinci eşi Nida Tüfekçi ile birlikte yazdığı “Memleket türanne kadın, bacı kadın yar kadın…
küleri” adlı ortak bir kitabı bulunuyor.G
Neriman Altındağ Tüfekçi’nin sesindeki bu genişlik, derinlik ve
zenginlik, “Kışlalar doldu bugün”den “Feraye”ye, Urfa’dan Denizli’ye, Kastamonu’dan Silifke’ye, Selanik’ten Kerkük’e, doğudan batıya, kuzeyden güneye, dam başındaki sarı çiçekten, gökteki kervankıran yıldızına kadar uzanan bir repertuvar ve tavır genişliği, derinliği ve zenginliği oldu:
Eski Bornova İlçe Yönetim Kurulu üyesi
“Eğirdim keleb ettim
Muharrem Kütük’ün annesi
Şam yolunu Haleb ettim
Senem Kütük’ü kaybettik.
Bir vefasız yâr için
Ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz.
Genc ömrümü telef ettim”.
BAŞSAĞLIĞI
İCRACI VE ÖĞRETMEN
Erzurumlu bir anne ile Amasyalı bir babanın 1926 yılında İstan-
İşçi Partisi
Bayraklı İlçe Örgütü
İşçi Partisi
Bornova İlçe Örgütü
8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›kG 59
FİKRET OTYAM
..EY AHMET NECDET SEZER, EY ANAYASA MAHKEMESİ ,
O YASAYA NASIL KIYDINIZ?
..CIA VE MOSSAD’IN FATİH RECEP TAYYİP SULTAN EL HAMAS’A TUZAĞI!
ARAP ALEMİ İSE SANA MİNNETTARDIR. BU ARADA AĞZINDAN ATATÜRK
ADINI DUYMAMI NASİP EYLEYEN YARADANIMA BİN ŞÜKÜR.
..EY YÜCE TÜRK ULUSU/ MUHTEREM BAY GÜL (%47) /BAŞBAKAN /TBMM
BAŞKANI/ İÇİŞLERİ BAKANI /TÜM ASKER AMCALAR VE ÖTEKİ İLGİLİLER,
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN SAYENİZDEKİ EN YENİ İLİ “WAN”, HAYIRLI VE
UĞURLU OLA!
..ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ “1 KATRİLYON” MU NE YATIRIM YAPMIŞ,
ÜNLÜ “ANKART”I DA ŞİRKETE 8 HAFTADA 1.6 MİLYON YTL KAZANDIRMIŞ, NASIL
KUTLAMAZSINIZ? EY KILIÇDAROĞLU ZATEN İŞİN BAŞINDAN AŞKIN LÜTFEN
BURALARA UĞRAMA!..
..SİLİVRİ KAPALI YERLEŞKESİNE TAŞINDIRILAN İŞÇİ PARTİSİ GENEL BAŞKAN VE GENEL
MERKEZCİLER/ ULUSAL KANAL İLE AYDINLIK DERGİSİ YÖNETİCİLERİ, YAZARLARI..
YANİ DOĞU PERİNÇEK YANİ NUSRET SENEM YANİ SERHAN BOLLUK YANİ
ADNAN AKFIRAT YANİ EMCET OLCAYTU YANİ HİKMET ÇİÇEK YANİ HAYATİ ÖZCAN
CANLAR: KENDİNİZE MUKAYYET OLUN “VATAN AŞKINA” VE ASLA HASTA DÜŞMEYİN!
..EY PROF. DR. UÇKUN GERAY HOCA, YATTIĞIN YER DE HEP IŞIKLI OLACAK. SANA BU
ERKEN ÖLÜMÜ REVA GÖRENLERİN RÜYALARINA GİR, UYKULARINI HARAM ET..
Gün gün aradığım/ aradığımız Sayın Cumhurbaşkanım Ahmet
Necdet Sezer, umut ve güvence topluluğu Anayasa Mahkemesi bu
yasaya nasıl kıydınız söyler misiniz? Şimdi n’olacak söyler misiniz?
Yüce Mahkeme, son günlerin neredeyse bir numaralı sorunu dinleme/ telekulak konusunda kendisini gün gün aratan Cumhurbaşkanı Sayın Sezer’in üç yıldır bekleyen başvurusunu üç saat görüştü,
Başbakan’ın hem Telekomünikasyon İletişim Başkanı’nı hem dinlemeleri denetleyen kişiyi belirleme yetkisini iptal etti!. Manisa 4. Asliye Ceza’nın, sanki bunun KDV’si olarak, dinleme yetkisinin kaynağı olan ilgili Ceza Mahkemesi Kanunu maddesinin iptali istemine de, esastan görüşme kararı alıverdi mi?
Sayısız kişinin dinlenen ve neredeyse her sözü suç sayılıp yargılık edilen, asrın harikası teknolojisi ile araya ekler ve çıkarmalar da
yapılan bunlarla tutuklanıp mapus damına tıkılan asker/ sivil/ yaşlı
genç nice kişinin durumu n’olacak? “Daha bunlar bir şey değil”
diyen, olacaklardan haber verme gücüne de sahip Başbakanın ve
istediği her yerde gezer/ göçer uçan kuşun cıklamasını bile kaydedip “işte cıklayan kuş bu” yollu raporlar sunan kuruluşuna resmen
ve alenen ve dahi kanunen çomak sokup, icraatını baltalamanın sırası mıydı yani? Şimdi n’apacak? (Karara binlerce şükür..)
“BUNLAR DA NE LAN, NEYİN ŞİFRESİ, ÖT BAKALIM MORUK!”
Ayıptır yazması, telefonda da küfretmeye bayılırım ve öğünmek
gibi olmasın, yedi sülalesini de mahrum komam! Hamdolsun ki,
küfür kültürüm/ birikimim en üst düzeydedir. Aldılar içeri, Antalya’mızı “Huzur Kenti” yapan, başları kar maskeli polis kardeşlerimizden birisi, dirseğiyle vurup “Bunlar da ne lan?” dedi. “Neyin şifresi öt bakalım moruk!” Teybi açtı vallahi de billahi de konuşan bu
satırların yazarı, sesimi bilmez miyim, hile yok! Diyorum ki karşı tarafa:
“…Yüz gram beyaz peynir, bir su bardağı ceviz, bir fincan zeytinyağı, iki diş sarımsak bir tatlı kaşığı kimyon bir tatlı kaşığı biber
salçası, karıştır/ yoğur, dikkat on beş dakika dinlensin, işlem
tamam.
Bak.. Hurmalıkların meyvalarından, üzümlerden de sarhoş edici
60 G Ayd›nl›kG 8 ŞUBAT 2009
bir içecek ve güzel bir rızk elde edersiniz bunda aklını işleten bir
topluluk için kesin bir mucize vardır”
Bir dirsek daha yiyorum, “söyle lan moruk, mucizeden, yüz
gram peynirden kastin ne? Karıştır neyin karşılığı, şifresi? Neyi, nereyi karıştıracaksınız ulan? İşlem tamamdan kastin ne söyle, yoksa
ben söyleteceğim, hele kimmiş o topluluk öt ulan, öt!”
“Ööööörooöööööö” diye ötsem kim bilir kaç dirsek daha yiyeceğim ?Hayırladım! Direndim! Açıklamadım! Bana yakışan da
buydu zaten!
Bir dürtükleme daha! Gözümü açtım eşim Filiz: “N’oluyor, deminden beri kıpır kıpırsın, yeter artık” dedi gözleri mahmur!
Sorgucularıma açıklamadım ama, size açıklıyorum, tarifimi muhakkak yapın uzun sürmüyor bu bir. İkincisi, “Allahımızın” Peygamber Efendimiz aracılığı ile bize tebliğ buyurduğu Kuran’ı Kerim’deki NAHL SURESİ 67.Ayeti’ne en uygun “meze”lerden birisidir tarifim. Özellikle su katınca ana sütü gibi ak ve helâl olan için.
Ayet çevirisi de dostum Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün, güvenmeniz için adı yeter.. Afiyet şeker olsun, yarasın..
CİA VE MOSSAD HERİFLERİNDEN BAŞBAKANIMIZA REZİL TUZAK!
Davos için çok yazıldı tüm dünyada, “Davos ruhu ölmüş!”
Allah gani gani rahmet eyleye, toprağı bol ola! O önemli toplantıyı Sayın Başbakanımız Erdoğan istemiş kabul buyrulmuş, bir yurttaş
olarak sevinmez misiniz? Ne ki son dakikada, numaratör mü, pülvarizatör mü, moderatör mü ne karın ağrısıysa değiştirilmiş yerine
bir gazeteci konmuş! Ulan CIA’cılar, ulan MOSSAD’cılar, bilerek
yaptığınız şu “Tuncay Güneycilik” insanlık mı ulanlar? Yakıştı mı
Davos ruhunu öldürüp Başbakanımızı sanki bir matah Nasır’ın yerine koydurmak? Sayın eşini ölü evlerinde, cenazelerde parayla ağlayan kadınlara döndürmek? Yuh size! Başbakanımız da insandır,
onun da canı var, n’apalım yani, gazeteci gördü mü hıncını/ öfkesini /dellenmesini ancak felek durdurabilir, Atatürk bile aklına gelebilir! Alerji bu, dile kolay! Şimdiye kadar, aralarında bu satırları yazanın da olduğu neredeyse yetmiş seksen gazeteciye/yazara/ eleştiriyle karışık komiklik çizgicilerine dava açtı, hakkında kitap yazan-
larsa çoktan mapus damında öylesine!.. Davos dönüşü karşılayıcıları da elbette etki altında kalacaklardı ve hamdolsun kaldılar da!
Gazetecilere bigüzel saldırdılar bin şükür, elleri dert görmeye! Yani
sizi gidi CIA’cılar MOSSAD’cılar sizi, batı batı diye inleyen Başbakanımızı Arabistan çöllerine reva gördünüz ve başardınız da! Baksanıza bir “Ahir zaman Peygamberimiz” denmediği kaldı! Güya kötülük edecektiniz ah size! Son sözüm Başbakana: “Sevildiğinizi
bilin, istirham ediyorum kalın orada vesselam!”
Haaa, en önemlisi kolunu tutan gazeteciye selis İngilizcesiyle
“cast e minıts”(Bir dakikalar) diye başlayıp “…sayın moderatör, öldürmeye gelince siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz” diyeceğine “Sayın
Peres”deyiverdi! Kulakları çınlaya Levent Kırca düştü aklıma, “Olacak O Kadar!” Şu Peres efendi adammış yine de, “öldürenlerimizi
sizin ülkeniz Konya’da eğitiyoruz ” falan demedi! Kendisini eleştiren ve bu ülkeyi dünyada temsil etmiş diplomatlarımızı da selis
Fransızcasıyla “monşerleyip” ağızlarının payını verdi, yerin dibine
soktu, gazeteci denince dellenen Başbakanımız!
Peki, kulakları çınlaya Çetin Altan da gazeteci, onu neden
öptü?
Yahu, olacak o kadar dedik ya!
Ayrıntısı başlarda, bir sen eksiktin ey “W”!
Seçim otobüslerinde de yazılı en yeni ilimizin adı: “WAN”! Hayırlı olsun, yapanları kutlamaz mısınız ?
MİLLETVEKİLİMİZ HÜSNÜ ÇÖLLÜ, LÜTFEN KILIÇDAROĞLU’NU
TUTUN, SİZE VERİLEN YANIT YETER!
Ayrıntısı yukarda, CHP’li milletvekilimiz Sayın Çöllü, Antalyalıların kangren olmuş ANKART derdine neşter vurup, konuyu
TBMM’ye getirdi İçişleri Bakanı’na sorular yönetti. O da, Türel’den
aldığı bilgiyle yanıt verdi! Yanıtın anhası minhası şu:
“ANKART’a hasılattan % 9 pay! ANTKART 8 haftada 1 milyon
622 bin 809 YTL komisyon aldı!” Afiyet olsun alanlara, aldırtanlara ve de öğenlere!
“SAVCI Z. ÖZ SİLİVRİ YERLEŞKESİ”NDE
MUKİM İŞÇİ PARTİLİ CANLAR!
Hepinize selam ederim, Ulusal Kanal ve Aydınlık Dergimizle
özlem gidermeye çalışıyorum, elimden gelen bu, kaderime küskünüm oralarda olamadığım için, neyleyim?
Yürekten niyazım, “sağlığınıza mukayyet olun” en önemlisi bu
o yerlerde! Olanlar gösterdi önemini, bunu sizler daha iyi bilirsiniz,
acılı tanıklarısınız öyle değil mi?
1960 Nisan sonu, Mayıs başı Ankara’daki “zulum”dan uzaklaşıp Şanlıurfa’ya gidecektim, Sıkıyönetim sınırı dışına atılanlardan
öğretmenliğin de çok görüldüğü, şimdilerin dünyaca ünlü halkbilimcimiz Prof. Dr. İlhan Başgöz’e “beraber gidek” demiştim. Ora
türkülerinin birinde “Başımıza geleni romana yazak” denir, öyle
oldu. İlhan bir gün neşemi bulayım diye kafadan hemen bir “hoyrat” döktürdü, minik teybime alıverdiydim, bir yeri şöyle:
“ İyi gelir
Kötü gider iyi gelir
Kalemini sıkı tut
Sonumuz iyi gelir”
Bir acım da “götürülmesi” yetmezmiş gibi aklandığını görmeden göçmesi Uçkun Geray hocanın!. Cumhuriyetimin Adana’daki
savcı/ savcılarına da yürekten saygılarım lütfen kabul buyrula..G
Antalya, 3 Şubat 2009
8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›kG 61
CEZAEVNDE SGARAYI BIRAKTIM
Her eve lazım kitap!
12 yamdan beri içtiim sigaray cezaevinde braktm. Sigarann
skntl ortamlarda braklamayaca gibi bo bir inanç var. Oysa
cezaevi de, kla gibi sigara brakmann daha kolay olduu yerlerden
biri. Çünkü düzenli bir yaant var. Spor yapmak için zamannz
oluyor. Nikotin bamllnn skntsn daha rahat aabiliyorsunuz.
ADNAN AKFIRAT
8 aydır sigara içmiyorum. 12
yaından beri içtiim sigarayı cezaevinde bıraktım. Sigaradan vazgeçmemde en büyük yardımcım, Allen
Carr’ın “Sigarayı Bırakmanın
Kolay Yolu” kitabı oldu. Kitaptan,
Celal Üster’in Radikal Kitap ekindeki yazısıyla haberdar oldum. Gedikli tiryaki Celal Üster de bu kitabın desteiyle sigarayı bırakmı. Saolsun eim Emine Salam, kitabı
hemen yetitirdi. 214 sayfalık kitabı bir haftada okudum ve doum
günümde sigarayı bıraktım. Bu deneyimimi Aydınlık okurlarıyla paylamak, onların da sigarayı bırakmalarına imkan salamak istedim.
M Nejat Akfrat,
Fikret Akfrat,
Sadettin Akfrat
(kardeleri),
Ikgün Akfrat
(olu) (Oturanlar,
soldan saa)
Çiçek Hakl (kz),
Emine Salam
Akfrat(ei), Adnan
Akfrat, Fatma
Akfrat (kzkardei)
SİGARA BAĞIMLILIKTIR
Son be yıldır sigarayı bırakmak
isteim sürekli kabarıp iniyordu.
Her sabah sigarayı bırakma kararıyla uyanıp, iki saat sonra vazgeç-
mekten yorulmutum. Kitap sigaranın bir baımlılık olduunu idrak
etmemi saladı. Evet, sigara tiryakilii bir baımlılık. Tıpkı uyuturucu baımlılıı gibi. Sigaraya olan
baımlılıktan kurtulmak, baımlılık olduunu anlayarak aılabiliyor. Baka kaynaklardan da örenmisinizdir: Vücudun nikotin baımlılıını dengelemesi üç gün, bilemediniz bir hafta. Sigarayla alınmayan nikotini vücudumuz salgılıyor. Baımlılıın fizyolojik kısmı
böylece aılıyor. Psikolojik baımlılıı amak için kitabın çok yararını
gördüm.
NASIL SÜREKLİ HALE GETİRİRİM?
Daha önce kısa süren bırakma
teebbüslerim olduu için benim tereddüdüm, nasıl sürdüreceim konusundaydı. “Sigarayı Bırakmanın
Kolay Yolu” kitabının en çok yararını bu konuda gördüm. Nasıl yeniden balamayacaımın yolunu kefettim. Bırakmadan caymayı hangi
yolla önleyebileceimi örendim.
Yeniden balamayacaıma kanaat
getirdikten sonra doum günümde
bıraktım. Sonradan kolay hatırlanabilecek bir günde sigarayı bırakmak taktii de kitabın tavsiyelerinden.
KATLANILACAK BİR KAYIP DEĞİL
KENDİNİZE BİR ARMAĞAN
“Kolay Yol” kitabının beni
ikna eden kuvvetli tezlerinden biri
de, bıraktıında kayba urayacaın
düüncesinin yanlılıı. Kitabın yazarı Allen Carr, bir kayıp deil kazanç olduu gerçeinin altını çiziyor akıllıca. Bu gerçei idrak edince, sıkıntılı günler yaayacaım tasasından kurtuldum. Katlanmak
zorunda kaldıım bir kayıp deil,
bir armaan olduuna kanaat getirdim. Bu armaanı da doum günümde verdim.
CEZAEVİNDE BIRAKILIR MI?
Sigaranın sıkıntılı ortamlarda
bırakılamayacaı gibi yaygın bo
bir inanç var. Sigara bırakmanın
aır bir yük olduu görüünden
güç alıyor. Oysa cezaevi de, kıla
gibi sigara bırakmanın daha kolay
olduu yerlerden biri. Çünkü düzenli bir yaantı var. Spor yapmak
için zamanınız oluyor. Nikotin baımlılıının sıkıntısını daha rahat
aabiliyorsunuz.
“Sigarayı Bırakmanın Kolay
Yolu” kitabının fiyatı ucuz: 5 YTL.
Kitabı, D&R maazalarından kolaylıkla edinebilirsiniz. Her evde
bulunması gereken kitaplardan. Siz
kullanmıyor iseniz bile bir yakınınızı, arkadaınızı baımlılıktan kurtarmak üzere, hediye olarak almanızı tavsiye ediyorum.G
62 G Ayd›nl›k
G
8 UBAT 2009
TUNER CÜCENOLU’NUN ÜNLÜ ESER SAHNEDE
‘Çıkmaz Sokak’
Bakırköy Sanat Merkezi’nde
Cücenolu oyununda, Yunan cunta yönetimi demokrasi hançerini
Avrupa’nn kalbine saplad zaman, Avrupa’dan tepki gelmediini;
Yunan ulusunun cuntay kendi çabalaryla devirinceye kadar, büyük
ikenceler yaadn anlatyor. Üç oyuncu, izleyicilerin gözlerini dört
açtrarak, ikenceyi büyük bir baaryla sahneye tayorlar.
HAYAT ASILYAZICI
akırköy’de Barı Arıhan’ın yürekli giriimiyle, kültür ve sanat
etkinliklerinin gerçekletirildii
Bakırköy Sanat Merkezi açıldı. Eski sinema, baarılı bir onarım ve proje deiikliiyle sanat merkezine dönütürüldü. Çeitli etkinliklerle açılan yeni
sanat merkezi, hem Bakırköy’ün hem
de birçok sahnesiz tiyatroların gösterilerini sürdürebilecekleri güzel bir merkez.
B
lara karı suç olduunun örnekli
çözümlemesini yapmı Tuncer Cücenolu bu ünlü yapıtında.
ÜÇ OYUNCUNUN BÜYÜK BAŞARISI
Halil Doan olabildiince sert
bir yorumla oyunu sahneye koymu. Kendisi de ba ikenceci rolünü üstlenmi ve yasa dıı yöntem-
lerle nasıl ikence yapıldıını seyircilere anlatıyor. Oyunun kırılma
noktasında Arzu Oygun Doan,
perde arkasındaki ikence olayının
kahramanına tuzak ikence yönetimini uyguluyor. Üç oyuncu, Halil
Doan, Arzu Oygur Doan ve irin
Sevinç, izleyicilerin gözlerini dört
açtırarak, ikenceyi büyük bir baarıyla sahneye taıyorlar. Yalın ama
etkili; uyarıcı ama çözümleyici.
nsan haklarını, demokrasiyi
çökerten yorumla oynanan “Çıkmaz Sokak”ı “ibreti âlem” için halkımız görmeli… G
Halil Doan ba
ikenceci rolünü
üstlenmi. Oyunun
krlma noktasnda
Arzu Oygun Doan,
perde arkasndaki
ikence olaynn
kahramanna tuzak
ikence yönetimini
uyguluyor. Üç
oyuncu ikenceyi
büyük bir baaryla
sahneye tayorlar.
SANAT MERKEZİ PERDELERİNİ GÜNCEL
BİR OYUNLA AÇTI
Bakırköy Sanat Merkezi, perdelerini Tuncer Cücenolu’nun “Çıkmaz Sokak” adlı oyunuyla açtı.
Cücenolu oyununda, Yunan
cunta yönetimi demokrasi hançerini Avrupa’nın kalbine sapladıı
zaman, Avrupa’dan tepki gelmediini; Yunan ulusunun cuntayı
kendi çabalarıyla devirinceye
kadar, büyük ikenceler yaadıını
anlatıyor. Güncel bir oyun Çıkmaz
Sokak. kencenin insanlık ve yasa-
AKP ve Türkiye’nin çıkmaz sokaı
Türkiye’de çok partili rejime sıınarak demokrasiyi savunan hangi parti
iktidar olmusa, Meclis’te çounluu
salar salamaz demokratik yönetim
öyle kalsın, ilkeler teker teker rafa
kaldırılıyor ve yerine antidemokratik
yasalar çounluk yönetimiyle yürürlüe konmaya çalıılıyor. Demokrat
Parti döneminde devletin ileyen kuralları, düzenin kendi gelenei içerisinde,
çounluk sistemiyle iletilmez duruma
sokulmaya balandı. Sonuçta neler
oldu?
Atina demokrasisi, çounluk sistemiyle Sokrates’i ölüme mahkûm etmedi mi? Üstelik iktidar isteinde bulunmayan Sokrates, yasalar çinenerek
ölüme mahkûm edildi.
Demokrat Parti döneminde Saidi
Nursi’nin iradı ile ezan Arapçalatırıldı ve Köy Enstitüleri ile Halkevleri kapatıldı; iki önemli eitim ve kültür kurumu yerle bir edildi.
Çünkü ABD, 1945’te 2. Dünya Savaı biter bitmez Souk Savaı balatmıtı. ABD, Köy Enstitüleri ve Halkev-
leri’nin kapatılmasını istedi. DP Hükümeti, Meclis’teki çounluuyla iki kurumu kapattı ve bugünlere gelindi.
Cücenolu, Yunanistan’daki ikenceye iaret ederken, ülkemiz 12 Mart
1971 ve 12 Eylül 1980 ikencelerini
yaadı. imdi ‘Ergenekon çıkmaz sokaı’ndayız. AKP ne yapmak istiyor? Ülkeyi yönetmekle uraacaına Ergenekon’la ilgileniyor. Ülke “çıkmaz
sokak”ta. Böyle bir ortamda ülke belediye seçimlerine gidiyor. imdi uyanma
sırası necip milletlimizde…
8 ŞUBAT 2009 G Ayd›nl›k
G
63
SİS ÇANI
Meğer ne çokmuşuz Anadolu’da…
Nasıl unuturum, çocukluğumda Haziran dedi mi göç hazırlığıdır başlardı evde.
Köyden akraba kadınlar da gelirdi sanki
yardım için...
Demek komşumuz Merzuk Bey de bu
olağanüstülükten göç hazırlığının başladığını anlarmış ki, ertesi sabah daha ortalık ağarmamışken “Hayrola komşu!”
derdi bahçelerimizin arasındaki çitin
DEMİRTAŞ CEYHUN
üzerinden uzanıp biraz da alaylı alaylı.
“Gene leylekler görünmüş galiba... Bari
bu yıl azimet ne yana?”
Savaş yıllarıydı. Pencereler siyah kâğıtlarla kaplanmıştı geceleri
dışarıya ışık sızmasın diye. Evimizin önündeki avluya bir de sığınak
kazdırmıştı babam. Annem kapı ve pencerelerin pervazlarını gaz
bombalarına karşı sıkı sıkı tıkamıştı hamurla. Demek 1940’ların
başı... Okula başlamamışım daha, ya da henüz ilkokul birinci sınıftayım. Azimet’in “yola çıkmak” demek olduğunu ne bilirim…
Anımsadığım kadarıyla dışarlıklıydı Merzuk Beyler. Sanırım
Antalyalı. Finikeli. Yaz gelince Merzuk Bey de mi çoluğunu çocuğunu memleketine gönderip babamgillerle birlikte Adana’da yaz
bekârı kalırdı ne?
Demek Çukurova’da yaz denilince yaylaya çıkılmak gerektiğini Merzuk Bey’in de bildiğini bilirmiş ki babam, “Aman bre Merzuk Bey!” derdi dervişane bir hoşgörü ile sanki yarenliğini yarenlikle yanıtlarmış gibi; “Yoksa sen de mi benimle eğlenirsin bre?
Azimet ne yana olacak, elbette Toroslara... Yaylak mevsimi
gayrı… Çocukları Çukurova’nın sıcağından, sivrisineğinden, sıtmasından kaçırmak gerek…”
TOROS EKSPRESİNDE YOLCULUK…
Son gün de akşamdan götürülecek camdan sırçadan ne varsa yatakların yorganların içine doldurulup, sofanın ortasına serilen renk
renk kilimlerle, siyah beyaz savanlarla sarılıp sarmalanıp mafraç edilir,
sıkı sıkı bağlanırdı. Yatacak başka bir yer olmadığından biz çocuklar da
mafraçların üzerine kıvrılıp tavşan uykusuna vururduk. İstasyona gitmek için sabaha karşı bir uyandırılırdık ki, elimiz yüzümüz savanların
kilimlerin iri dokusundan benek benek nakışlanıvermiş...
Ana baba günü olurdu istasyonlar. Asker dolu trenler geçerdi bir
o yana bir bu yana... Demek rötar sözcüğü de o günlerde kazınmış
belleğime. Bilmem kaç saat rötarlı Toros Ekspresi salkım saçak gelirdi
Güneydoğu’dan ve yatağını, yorganını kapan hücum ederdi... Çocukların kapıdan binebilmesinin olanağı var mı? Birileri karga tulumba
eder uzatırdı çocukları perondan, birileri de koltuk altlarından kavradığı gibi çeker alırdı pencereden içeriye. Koridorlar da ana baba günü
olurdu. Bir bagajın üstüne zar zor oturturlardı bizleri, alnımı dayardım
cama. Trenlerin o ilk kalkış çığlıkları… Ay yıldızlı camın gerisinde pencereden yansıyan ışıkta arada bir gelin teli gibi parıldayarak alçalıp
yükselen telgraf tellerinin sihrine kapılıp, dalar giderdim. Toros tünellerinin birinden çıkıp birine girerken daha, mor kahküllü şehzade çıkagelir ak yeleli atının terkisine atıp kapıp götürürmüş beni...
YELGİRMEZ’DE MİS KOKULU SABAH…
Bir uyanırdım ki, gün kuşluk olmuş. Pozantı’dayız. Mafraçlar katırların iki yanına sıkı sıkı bağlanır, bizleri de katırcıların terkisine bindirirlerdi. Çakıt’ı geçerken sıkı sıkı sarılırdım katırcının beline. Sedir, ladin,
ardıç, meşe, kızılçam, karaçam dallarına sürünerek hörflü uçurumların
kıyısından döne döne çıkardık Torosların tepesindeki Yelgirmez’e.
Orada akrabalar da mı olurdu ne?
Nasıl unuturum, demek akşamın alacasında alaçık gibi çarçabuk
kurulmuş kıl çadırın eğmeleri takılmazmış ki, yorgana sarılır gene de
64 G Ayd›nl›kG 8 ŞUBAT 2009
tir tir titrerdik sabaha dek.
Yanan kozalakların çıtırtısına, sacın üzerinde tıkırdayıp duran evrağacın sesine uyanırdım. Sacın üstündeki yufka ekmeği çevirmek için
kullanılan aygıta evrağaç derler bizim oralılar. Anamlar erkenden kalkıp ateşi yakmış, ekmek yapmak için sacı kurmuş olurlardı. Ateşin başına çokuşuverirdik. Mis gibi kokardı yanan çam kütükleri.
İçine tereyağı sürülüp çökelek peyniri doldurulmuş sıcak bazlamaları sokum edip hemen tutuştururlardı elimize anamgiller.
“GÖÇEBE” SÖZCÜĞÜNÜ AĞZINA BİLE ALMAZDI
Babam da “Şu sabi sübyanlar Adana’nın sarı sıcağına, sivrisineğine nasıl bırakılırmış bre!” der, çam sakızından keçeleşmiş saçlarımızın
temresini koklarken sarılır sarılır öperdi yanaklarımızdan.
Yaylaya “çoluk çocuğu sivrisinekten, sıtmadan kaçırmak için çıkıldığını” böyle sık sık yinelemesi, göçebe sözcüğünü ağzına bile almaması da Mustafa Kemal’e olan hayranlığından mıymış ne? Yaylaya
çıkmanın bir göçebelik geleneği olarak değerlendirilmesini istememesinden mi kaynaklanırmış kim bilir?
Çünkü Ata’nın mareşal üniformalı kocaman bir resmi evimizin
başköşesinde hep asılı durmuştur ve Mustafa Kemal’in “Ne mutlu
Türküm diyene!” sözünü, sık sık “Artık Türkmen, Rum, Arap, Kürt,
Ermeni, Laz, Çeçen, Çerkez, Abaza, Başkırt, Balkar, Kumuk, Pomak
filan yok, hepimiz Türküz” der, Anadolu’daki bütün insanların etnik
kimliklerini artık unutmalarını istemesine yorardı rahmetli…
‘ETNİK KİMLİĞE DEĞİL,
ANADOLULU OLMAYA DAYALI BİR ULUS DEVLET’
Gerçekten, Mustafa Kemal de daha Kurtuluş Savaşı’nın yaraları
kabuk bağlamamışken Yunan ordusunun Anadolu’yu işgal etmesi
buyruğunu veren Başbakan Venizelos’u Ankara’ya çağırıp konuk etmişti 1930’larda. 1931’de “Yurtta barış, dünyada barış” diyerek Anadolu’daki bütün insanların etnik düşmanlıklarının üstünün küllenmesini istemiş, ardından da kurduğu Cumhuriyet’in bir etnik kimliğe
değil, konuşulan dile dayalı bir “ulus devlet” olduğunu belirtmek için
“Ne mutlu Türküm diyene” demişti, sanki “Türklüğün” Anadolu’ya
özgü bir kavram olduğunu da vurgulayarak...
1934 yılında da “Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını
döken İngiliz, Fransız, Avustralyalı, Yeni Zelandalı, Hintli kahramanlar!
Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyun. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Evlatlarını
uzak diyarlardaki savaşa gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz.
Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde
rahat rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu topraklarda canlarını verdikten
sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır” demişti Çanakkale Savaşı
dolayısıyla verdiği bir demeçte.
“DADALOĞLU HISIMIMIZ SAYILIR”
Yani Türkmen, yörük, göçebe, aşiret gibi sözcükleri bir kez olsun
işitmemişimdir babamın ağzından çocukluğumda. Anam, babam,
hısım akraba da örneğin Ermeniler hakkında tek bir kötü söz etmemişlerdir ta 1970’lere kadar.
Oysa 20 Aralık 1918’de Fransız işgal kuvvetleriyle birlikte Fransız
askeri kılığına girip Adana’ya dönen Ermeniler kan gölüne çevirmiş
Çukurova’yı. Babam da henüz 17-18 yaşlarında iken Adanalıların Kaçkaç dediği Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki o iğtişaş günlerinde zor
kurtarmışmış canını Ermeni çetecilerinden.
Asala olaylarının şiddetlendiği günlerde anlatmıştı. Yörük olduğumuzu da o gün öğrenmiştim işte. “Dadaloğlu hısımımız sayılır bre
oğul” demişti. “Unutma!”
Meğer ne çokmuşuz Anadolu’da...G
[email protected]

Benzer belgeler