haber - Zorlu Holding

Transkript

haber - Zorlu Holding
01 kapak
Zorlu Grubu iç iletişim yayınıdır.
Üç ayda bir yayımlanır.
Ocak-Şubat-Mart
Her alanda, her yerde, her zaman farklı
32
editör 01
Hayatın farklı alanlarında değer yaratmak…
Z
orlu Grubu olarak ekonomik başarılarımızın temelinde, topluma olan sorumluluğumuzun yattığına inanıyoruz.
Ticari faaliyetlerimizin yanı sıra, sosyal ve toplumsal alanda da önemli projelere imza atmaya, bizi biz yapan
değerleri korumaya devam ediyoruz.
Yenilikçi ve dinamik bir kurum olarak sadece iş süreçlerine odaklanmıyor, iş süreçlerimizi destekleyecek şekilde,
farklı platformlarda çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Bu çalışmalarla, hayatın her alanında, mümkün olduğunca çok
insana dokunuyor ve fark yaratmayı başarıyoruz.
Bu anlayışımızın yansımalarını pek çok örnek çalışmamızda görmek mümkün.
Grup olarak, “geleceğe yatırım” felsefemiz ışığında verdiğimiz burslar, yaptırdığımız okullarla milyonlarca gence
umut oluyoruz…
Çocuklara ve gençlere destek sağlamak amacıyla Vakfımızın üzerinde durduğu bir diğer alan ise kültür–sanat… Bu
amaçla yıllardır, Anadolu’nun dört bir yanında çocukları tiyatronun mucizesiyle tanıştırıyor, hayata ayna tutuyoruz…
Kültür ve sanat aracılığıyla sosyal sorumluluk üstleneceğimiz bir diğer merkez ise Zorlu Gayrimenkul’ün en önemli
projelerinden biri olan Zorlu Center’da yer alacak. Performans Sanatları Merkezi, sosyal sorumluluk anlayışımızın
en önemli göstergelerinden biri olacak. Bu merkezde binlerce kişiye, kültür ve sanat aracılığıyla dokunacağımıza
ve değer katacağımıza inanıyoruz.
Zorlu Enerji ise “Enerjimiz Çocuklar İçin” projesi ile sürdürülebilir çevre bilinci konusunda önemli çalışmalara imza
atıyor. Zorlu Enerji’nin, bu proje aracılığıyla binlerce ilköğretim öğrencisinin hayatına dokunmasından, onların
sorumlu vatandaşlık bilinci kazanmalarına ve duyarlı davranış modelleri geliştirmelerine katkıda bulunmasından
mutluluk duyuyoruz.
Elektronik ve beyaz eşyada ülkemizin lokomotif markası olan Vestel ise Mehmet Zorlu Vakfı’nın katkılarıyla, iki
yıldır Bir Dilek Tut Derneği’ne destek veriyor. Vestel, bu dernek aracılığıyla bu yıl da çocukların hayallerini gerçeğe
dönüştürmeye, onların hayata tutunmalarına küçük de olsa katkıda bulunmaya devam etti.
Geçtiğimiz günlerde bize heyecan veren bir diğer proje ise Hacı Mehmet Zorlu Engelliler İş Okulu’nun açılışı oldu.
Toplumun her kesiminin eğitim hakkından yararlanmasını ve engellilerin toplum yaşamına aktif olarak katılabilmelerini amaçlayan bu merkez, engelli vatandaşımızı iş yaşamına hazırlayacak.
Zorlu Grubu olarak, 60 yıla yaklaşan köklü bir geçmiş ve tecrübemizle, daima geleceğe bakan dinamik yüzümüzle,
hayatın her alanına anlam katmaya devam edeceğiz.
Sevgi ve saygılarımla,
Ah­met ZOR­LU
02 içindekiler
Türkiye’de ve Dünya’da Zorlu Dergisi, Zorlu Holding A.Ş. yayınıdır. Para ile satılmaz.
Kapak
04 Zorlu, hayatın her yerinde
06 Zorlu Center, Cannes’ı gölgede bıraktı
12 Linens ve Taç ile alışveriş keyfi
16 Vestel bir hayali gerçekleştirdi
18 Zorlu Enerji Grubu gönüllüleri köy
okullarında
20 Metin Salt/Türkler internette
23 Hedefiniz mobil, ileri!
37 Korteks’e, ISPO’da yoğun ilgi
38 Kişisel gelişim
42 Vestel’e tasarım ödülü
43 CeBIT’te elektronik şov
44 IPTV’de Avrupa liderliği
45 Vestel Boğaziçi Köprüsü’nde
52 Enerji sektöründe önemli bir ilk
Zorlu Holding A.Ş. Adına Sahibi
Olgun Zorlu
Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Yaprak Özer
Yayın Kurulu
Vedat Aydın, Lale İlalan, Necmi Kavuşturan
Yayın türü: Yerel, süreli, 3 aylık
54 Gökçedağ’da lojistik başarı
56 Her şey daha iyi bir dünya için
58 Yarışma adayları Zorluteks’teydi
60 Estetik ve güzellik yine Linens’te
61 Zorlu Tekstil en beğenilen şirket
62 Erkekler Marslı, kadınlar Venüslü!
64 Bilinçli alışverişle iyi bir yaşam
68 Zorlu Center’a bir ödül daha
69 Zorlu Dış Ticaret’e başarı ödülü
70 Kısa kısa
76 Kültür sanat
78 Damak tadı
80 Gökyüzünün getirdikleri
82 English summaries
İçerik ve Tasarım Uygulama
indeks içerik-iletişim danışmanlık
Kore Şehitleri Cad. Atılım İş Merkezi No: 28 K: 4 D: 4 34397
Zincirlikuyu/İstanbul
Tel: 0212 347 70 70 Faks: 0212 347 70 77
e-mail: [email protected]
web: www.indeksiletisim.com
Yayın Direktörü
Fülay Yaşa
Yazı İşleri Editörü
Zehra Tike
Yayın Editörü
Esra Melek Yiğitsözlü
Yazı İşleri
Umut Bavlı
İsmail Polat
Taner Gezer
03
24 Vedat Aydın
“Bana üreticini söyle
sana markanı söyleyeyim”
30 Fatih Dereköylü
Sektörde Taç ve Linens farkı
46 Prof. Dr. Kerem Alkin
Fırsat ve zorluklarla
dolu bir yıl
50 Önceliğimiz hedeflerimiz
Görsel Yönetmen
Esen Ataman Kürklü
Grafik Tasarım
Serkan Bengin, Emre Ergül
Fotoğraflar
Katkıda bulunanlar
Metin Salt
Renk Ayrımı ve Basım
Müka Matbaacılık
İkitelli Organize Sanayi Bölgesi
Eskop Sanayi Sitesi
C 7 Blok No: 410
İkitelli/İstanbul
Telefon: 0 212 549 68 24
32 Yılmaz Tunç:
“Meziyetimiz hız ve kalite”
66 Yaşa göre spor
Dergi Yönetim Yeri
Zorlu Plaza, 34310 Avcılar/İstanbul
Telefon: 0212 456 20 00
Faks: 0212 422 00 49
e-posta: [email protected]
34 Necat Altın
Tekstilin hipermarketi Korteks
74 Doğal güzellik sırları
”Zorlu” Dergisi’nin içerik ve tasarımı İndeks İçerik İletişim Danışmanlık tarafından yaratılmış olup,
Fikir ve Sanat Eserleri Yasası kapsamında eser olarak koruma altındadır. “Zorlu” Dergisi’nde
yayınlanan yazı ve fotoğrafları yayma hakkı ve “Zorlu” markası ve logosu Zorlu Holding A.Ş.’ye aittir. Kaynak gösterilse dahi, hak sahiplerinin yazılı izni olmaksızın ticari amaçlarla kullanılamaz.
Dergide yayınlanan yazılar, yazarların kişisel görüş, yorum ve tavsiyelerini içermektedir, İndeks
İçerik İletişim Danışmanlık veya Zorlu Holding A.Ş., yazılarda yer alan bilgi, görüş ve tavsiyeler
nedeniyle doğabilecek maddi veya manevi zararlardan hiçbir şekilde sorumlu değildir.
04 kapak
Zorlu, hayatın her yerinde
Değişen dünya ekonomisi ve rekabet, işletmelerin daha dinamik olmasını zorunlu hale getirdi. Zorlu Grubu,
sahip olduğu dinamizm sayesinde yalnızca faaliyet gösterdiği alanlarda değil, değişik platformlarda da
yer alarak toplumun her kesimine ulaşıyor.
B
ugünün iş dünyasına baktığımızda, iş yapış şekillerinin
değiştiğini görüyoruz. “Ürettim, pazarladım ve hedefleri tutturdum” demek sıradan bir bakış açısı haline
geldi. Artık şirketler, yalnızca yaptığı işe odaklanmakla kalmayıp, tüm iş süreçlerini destekleyecek pek çok çalışma yürütüyor. Bunlardan ilk akla gelenler; çeşitli fuar, festival, seminer
gibi etkinliklere sponsorluk, sanat, tarih, turizm gibi alanlarda
organizasyon, kurumsal sosyal sorumluluk projeleri…
Ürünü en kaliteli, en seri ve en ucuz şekilde üretmek rekabette eskisi kadar büyük katma değer sağlamıyor. Tabii ki, en
faydalı, en küçük ya da en büyük, en teknolojik, en ucuz ürün
ve hizmet de kurumların başarısını doğrudan belirliyor. Fakat
yeni dünya düzeni yalnızca somut olarak ifade ettiğimiz farklılıklarla değil, aslında ifade etmekte zorlandığımız farklılıklarla
bize ayrıcalıklar sağlıyor.
Zorlu, sunduğu ürün/hizmetlerin kalite, adet ve hızında tartışmasız farklı bir yere sahip. Ancak bununla yetinmiyor. Zorlu
için daha iyi olmak; tüketicinin ve iş ortağının hayatına değmek, katma değer yaratmak, aranmak, istenmek, arzulanmakla açıklanabiliyor. Bu sıcak tanımlamaların içini doldurmak da
değerler zincirine, iş yapış şekline yeni anlamlar yüklemekle
mümkün. Yeni ilişkiler geliştirmek, onları ikna etmek, kolaylık
sağlamak, bir şey yaparken hayata değecek başka unsurları
da resmin içinde görmek, kolları sıvayıp yapmak, başkasından beklemek yerine dahil olmak, doğaya - insanlığa saygılı
olmak, fayda üretmek, zamandan tasarruf sağlamak... Bu listeyi uzatmak mümkün! Hepsini bir araya getirdiğimizde yeni
iş yapma şeklinin zengin tarifi olarak karşımıza çıkıyor. Özetle Zorlu Grubu şirketleri de yalnızca faaliyet gösterdiği alana
odaklanma yetinmiyor. Sürdürdüğü değişik çalışmalarla, pek
çok platformda yer alıyor. Böylelikle yaş, cinsiyet, eğitim, gelir
seviyesine göre toplumun her kesimine ulaşmayı hedefliyor.
İlerleyen sayfalarda, Zorlu şirketlerinin ürettiği ürün ve hizmetleri hayatımıza entegre etmek için nasıl farklı düşünüp
bize farkı nasıl yaşattıklarını anlatmak istedik. Dergimizin kapak yazısında bir araya getirdiğimiz bu etkinlikler, Zorlu’nun
hem Türkiye hem de dünya ölçeğinde toplumun her kesiminde
yer aldığını gözler önüne seriyor.
Cannes’dan sonraki en büyük davet
Grup şirketlerinden Zorlu Gayrimenkul’ün Fransa’nın Cannes
kentindeki MIPIM Fuarı’na katılımı dünya çapında ses getirdi.
Zorlu Center Projesi ile dünya gayrimenkul sektörünün biraraya geldiği MIPIM 2011’in açılış gecesinin sponsorluğunu üstlenen Zorlu Gayrimenkul, dünya arenasında göz doldurdu. Zorlu
Gayrimenkul’ün ev sahipliğinde 6 bin özel konuğun ağırlandığı MIPIM açılış gecesinde İstanbul konsepti ile Cannes Film
Festivali’nden sonraki en büyük davetlerden biri gerçekleştirildi. Sponsorluğunu üstlendiği davet için Türkiye’ye özel gösteriler hazırlayan Zorlu Center; Türk ve yabancı gayrimenkul sektörünün önde gelen iş adamları ve Cannes cemiyet hayatının
tanınmış simalarına İstanbul’un tanıtımını yaptı.
40 gün 40 gece alışveriş
Tasarımdaki gücünü ve deneyimini modanın son trendleriyle
birleştiren Linens ve Taç markaları, 18 Mart-26 Nisan tarihleri
arasında ilki düzenlenen “İstanbul Shopping Fest” kapsamında tüketicilere kaçırılmayacak fırsatlar sundu. Linens ve Taç,
dünyanın en dinamik şehirlerinden birisi olan İstanbul’daki
festivalde, yerli ve yabancı toplumun her kesiminden alışveriş
meraklılarına ulaştı.
Enerjimiz çocuklar için
Zorlu Enerji Grubu’nun doğa ile dost enerji ve kaynaklarının
tanıtılması ve çocukların erken yaşta bilinçlendirilmesini hedefleyen “Enerjimiz Köy Okulları İçin” kampanyası kapsamında son olarak grup yönetimi ve çalışanlarının katkılarıyla 536
öğrenciye kışlık kıyafet paketleri hazırlandı ve bu paketler gönüllüler tarafından okullara ulaştı.
Sürdürülebilir çevre bilinci konusunda hayatın her alanında
değer katmayı benimseyen Zorlu Enerji Grubu’nun kurumsal
sosyal sorumluluk çalışması “Enerjimiz Çocuklar İçin Projesi”,
Ocak 2010’dan bu yana yaklaşık 3 bin 600 ilköğretim öğrencisine ulaşmış oldu.
Bir Dilek Tut
Vestel, hayati tehlike taşıyan hastalıklarla savaşan çocukların dileklerini gerçekleştiren Bir Dilek Tut Derneği ile 14
yaşındaki Samsunlu Batuhan’ın en büyük hayalini gerçeğe
dönüştürdü. Batuhan, hayranı olduğu Harry Potter serisinin
çekildiği mekanlar ile ünlü Hogwarts Cadılık ve Büyücülük
Okulu’nu ailesiyle birlikte gezerek İngiltere’de rüya gibi bir
beş gün geçirdi.
05
06 kapak
Zorlu Center, Cannes’ı
gölgede bıraktı
Zorlu Gayrimenkul, dünya gayrimenkul sektörünün buluştuğu MIPIM 2011’e
damgasını vurdu. “İstanbul’a değer kazandırmak” hedefiyle inşa edilen
Zorlu Center ile fuarın açılış gecesinin sponsorluğunu üstlenen
Zorlu Gayrimenkul, dünya arenasında göz doldurdu.
Z
orlu Gayrimenkul, pek çok ülkeden 18 bin 600 kişinin
katılımıyla 8-11 Mart’ta Fransa’nın Cannes kentinde
gerçekleştirilen dünyanın önde gelen emlak fuarı MIPIM 2011 fuarında göz doldurdu. Zorlu Center Projesi ile 6
bin kişinin katıldığı fuarın 8 Mart’taki açılış gecesinin sponsorluğunu üstlendi. Cannes’ın en lüks ve gözde otellerinden
Carlton’da düzenlenen geceye gösterilen yoğun ilgi sokaklara taştı ve adeta şehri yerinden oynattı.
Cannes Film Festivali’nden sonra en büyük davet
Zorlu Gayrimenkul’ün ev sahipliğinde 6 bin özel konuğun ağırlandığı MIPIM’in açılış gecesinde, İstanbul konsepti ile Cannes Film Festivali’nden sonra en büyük davetlerden biri gerçekleştirildi. Sponsorluğunu üstlendiği davet için Türkiye’ye
özel gösteriler hazırlayan Zorlu Center; Türk ve yabancı gayrimenkul sektörünün önde gelen iş adamları ve Cannes cemiyet
hayatının önde gelen simalarına İstanbul’un tanıtımını yaptı.
Bu özel geceye dünyanın en büyük yatırımcı ve gayrimenkul
şirketlerinin sahipleri, eşleriyle birlikte katıldı. Zorlu Holding
Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu, Zorlu Holding Yönetim
Kurulu Üyesi Olgun Zorlu ve Zorlu Gayrimenkul Yönetim Kurulu Üyesi Emre Zorlu, eşleriyle katıldıkları bu özel davette yerli
ve yabancı tüm konularla tek tek ilgilenerek İstanbul ve Zorlu
Center hakkında bilgi verdi.
Zorlu Gayrimenkul, fuarın en prestijli alanlardan biri olan Riviera salonundaki 63 metrekarelik standında da Zorlu Center
ve Zorlu Levent’in tanıtımını yaptı. Zorlu Gayrimenkul’ün kuruluşundan itibaren, İstanbul’a “değer” katacak “benzersiz”
projeleri geliştirmeyi öncelikleri olarak gördüklerini dile getiren Zorlu Gayrimenkul Yönetim Kurulu Üyesi Emre Zorlu, bu
çerçevede dünyanın en önemli yatırımcı ve gayrimenkul kuruluşlarının yöneticileri, yerel yönetim temsilcileri ve bürokratların katılımı ile gerçekleştirilen MIPIM’i İstanbul’un tanıtımına
yönelik bir fırsata dönüştürme amacıyla hareket ettiklerini
söyledi.
Geceye İstanbul konsepti hakimdi
İstanbul konsepti çerçevesinde Mısır Çarşısı’nın canlandırıldığı, İstanbul’un siluetinin resmedildiği, Türk müziği eşliğinde
Türk mutfağından ve içeceklerinden seçkin örnekler sunulan
ortam yaratıldı. Dünyaca ünlü koreograf dansçı Ziya Azazi’nin
“Dervish In Progress” gösterisini modern dansla yorumladığı
gecede, Burhan Öçal ve All Stars Grubu ile dünyanın dört bir
yanından gelen misafirleri coşturdu. Can Hatipoğlu ise sahne
performansı ile tüm konuklara keyifli anlar yaşattı.
Basının yoğun ilgisi
Bu özel etkinliğe basın mensupları da büyük ilgi gösterdi. Zorlu Center’ın Türkiye’den 15 basın mensubunu götürdüğü etkinliğe, yabancı basından da yoğun katılım oldu. Zorlu Center
hem Türkiye hem de yabancı basında geniş yer aldı.
Yaratıcı, güncel ve iyi mimari örneği
Zorlu Gayrimenkul dünyanın en prestijli gayrimenkul buluş-
07
08 kapak
Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu, Zorlu Holding Yönetim Kurulu Üyesi Olgun Zorlu ve
Zorlu Gayrimenkul Yönetim Kurulu Üyesi Emre Zorlu, bu özel davete eşleriyle birlikte katıldı.
ması MIPIM 2011’de ödüle de layık görüldü. Mimari tasarımı
Emre Arolat Mimarlık ve Tabanlıoğlu Mimarlık ortak girişim
grubu tarafından gerçekleştirilen ve sadece Türkiye’de değil,
Avrupa ve bölge ülkelerinde de merakla takip edilen Zorlu
Center Projesi, “Regeneration and Masterplanning” kategorisinde “MIPIM Architectural Review Future Project Awards
2011”in sahibi oldu.
İngiliz mimarlık dergisi Architectural Review ve MIPIM işbirliğiyle organize edilen “MIPIM Architectural Review Future Pro-
ject Awards” jürisi, bu kategoride yer alan projeleri; yaratıcı,
güncel ve iyi mimarlık örnekleri olarak yatırımcı beklentilerini
karşılamalarının yanı sıra toplumsal yaşama katkı sağlamalarına, çevresel ve sosyal sorumluluk bilinci ile tasarlanmış olmalarına göre değerlendiriyor.
“İstanbul ve Türkiye’ye yatırım yapıyoruz”
Zorlu Gayrimenkul’ün hedef kitlesinin Avrupa’dan
Ortadoğu’ya, Rusya’dan Amerika’ya kadar geniş bir coğrafyada yaşadığına dikkat çeken Emre Zorlu, “MIPIM, bildiğiniz gibi
gayrimenkul sektörünün önde gelen buluşma etkinliklerinden
biri ve son derece prestijli. MIPIM gibi buluşma noktalarını,
sadece projelerimizin değil, ülkemizin ve özellikle İstanbul’un
tanıtımına destek vereceğimiz fırsatlar olarak da değerlendiriyoruz. İstanbul ve Türkiye’ye yatırım yapıyoruz. İstanbul’un
sahip olduğu potansiyeli dünya yakından takip ediyor, biz de
projemizle İstanbul’a değer katacağımıza inanıyoruz” dedi.
Zorlu Gayrimenkul’ün MIPIM’in en prestijli alanlardan biri olan
Riviera salonunda yer almasının, sadece Zorlu Center ve Zorlu
09
Açılış gecesi için Fransa’nın Cannes kentine 30 kg. lokum, 11 kg. kahve, 700 çay bardağı, 7 bin nazar boncuklu anahtar,
200 bakır işlemeli lokumluk, 20 kg. baharat, 20 kg. kuruyemiş götürüldü.
Levent projelerinin tanıtıldığı bir sponsorluk değil, aynı zamanda Türk gayrimenkul sektörünün geldiği noktanın da göstergesi olduğunu vurgulayan Emre Zorlu, “MIPIM’i bu yıl 18
bin 600 kişi ziyaret etti. Türkiye’de olduğu kadar yurtdışında
da katıldığımız tüm fuar, konferans ve etkinliklerde ciddi bir
ilgiyle karşılaşıyoruz. Son derece olumlu dönüşler alıyoruz”
diye konuştu.
Zorlu Center’ın dünyadaki karma projelere yönelik en iyi örneklerden biri olduğunu kaydeden Emre Zorlu, Zorlu Center,
Burhan Öçal
Zorlu Levent ve Zorlu Konak projeleriyle bugüne kadar aldıkları uluslararası ödüllerin, projelerin niteliğinin ve başarısının
en büyük göstergesi olduğuna dikkat çekerek “Zorlu Center,
MIPIM 2011’den de MIPIM Architectural Review Future Project
Awards 2011 ödülü ile ayrılarak bizim için yeni bir mutluluğa
imza attı” dedi.
İstanbul’un premium proje ihtiyacı sürüyor
Zorlu Center ve Zorlu Levent’te hayat başladığında İstanbul
içinde yarattıkları “değerin” çok daha net görüleceğini belir-
ten Zorlu Gayrimenkul Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Even
de Zorlu Center ve Zorlu Levent’e yatırım yapanların kazanacağını söyledi.
Özellikle Zorlu Center’in lokasyonunun İstanbul’da tek olduğunu ifade eden Even, İstanbul’da premium proje ihtiyacının
devam ettiğini belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Zorlu
Center ve Zorlu Levent’in bu anlamda büyük bir ihtiyacı karşılayacağını düşünüyoruz. Bugün geldiğimiz noktada uluslararası danışmanlık şirketleri Avrupa’nın gayrimenkul satın alına-
10 kapak
Zorlu Gayrimenkul, fuarın en prestijli alanlardan biri olan Riviera salonundaki 63 metrekarelik standında,
Zorlu Center ve Zorlu Levent’in tanıtımlarını gerçekleştirdi.
cak en iyi şehri olarak İstanbul’u gösteriyor. Bu çok önemli bir
göstergedir. İstanbul’un bir cazibe merkezi haline gelmesinde
Zorlu Center’ın büyük katkı sağladığına inanıyoruz.”
Performans Sanatları Merkezi’ne 300 milyon Dolar
Emre Zorlu, Zorlu Center’ın Zorlu Gayrimenkul için ifade ettiği değerler hakkında ise şunları söyledi: “Zorlu Center ile
İstanbul’un kalbinde, iki kıtayı birleştiren iki köprünün arasında, Türkiye’de ilk defa rezidans, performans sanatları merkezi,
alışveriş merkezi, otel ve ofislerden oluşan beş ayrı fonksiyo-
nu bir araya getirerek adeta yeni bir kent meydanı yarattık.
İstanbul’un ilk beşi bir yerde projesi Zorlu Center’da, İstanbul
için değer yaratma hedefimizi gerçekleştirmek için hiçbir yatırımdan kaçınmadık. Tercihimizi hep en iyi teknolojiden yana
kullandık. Yeşil ve çevreci unsurlara büyük önem verdik. İstanbul için kültür ve sanatın tüm kollarını kucaklayan Performans
Sanatları Merkezi’ne önemli bir yer ayırdık. Performans Sanatları Merkezi’miz için 300 milyon Dolar gibi bir yatırım bedelini
ortaya koyduk. Bunu, İstanbul ve ülkemiz için sosyal sorumluluğumuz olarak gördük. Zorlu Center’in İstanbul’un değeri
olması için yaklaşık 2,5 milyar Dolar’ın üzerinde bir yatırım
gerçekleştirdik.”
“Bölgenin değerine değer katacağız”
Zorlu Gayrimenkul’ün Zorlu Center’dan sonraki projesi olan
Zorlu Levent’in de bölgenin değerine değer katacak A+ bir
ofis projesi olarak, İstanbul’un nitelikli ofis ihtiyacını karşılayacağını dile getiren Zorlu Gayrimenkul Yönetim Kurulu Üyesi Emre Zorlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Lounge
alanlarının ve toplantı mekanlarının bulunacağı Zorlu Levent
11
Zorlu Center Projesi, “MIPIM Architectural Review Future Project
Awards 2011”in sahibi oldu. Ödülü Emre Zorlu ve Emre Arolat aldı.
projemizde çok amaçlı business center’ın da olmasını planlıyoruz. İstanbul’un önemli merkezlerinden olan Büyükdere
Caddesi’nin prestijine yüksek katma değer sağlayacak ve
bu lokasyona yakışan bir proje gerçekleştireceğiz. Bölgenin
değerine değer katacağız. En önemlisi Zorlu Center’deki gibi
çevreci bir proje hayata geçireceğiz. 10 bin metrekarelik yeşil
alana sahip olacak olan Zorlu Levent’te, ayrıca yağmur suyu
ve gri suyu kullanabilme, güneş ışığından yararlanabilme, yeşil çatı gibi çevreci özellikler de bulunacak. Enerji tasarrufunun sağlanacağı proje, çevreye gösterdiği duyarlılıkla da A+
sınıfı ofis standartlarında olacak. Zorlu Levent projesi Leed
sertifikası almak üzere tasarlanmıştır.”
Emre Zorlu, MIPIM 2011 kapsamında düzenlenen “Investment
Lab Turkey: Too good to be true?” panelinde yaptığı konuşmada ise Zorlu Center nezdinde karma projelerin önemini
hatırlattı. Karma projelerin 20. yüzyılın başında geliştirilmeye
başlandığını belirten Zorlu, bugün gelinen noktada karma projelerin geçmişten alınan deneyim ve günümüz ihtiyaçlarıyla
birlikte yeniden şekillendiğine dikkat çekti.
Zorlu Gayrimenkul ödüle doymuyor
Zorlu Center: 2008’de Cityscape Dubai Architectural
Awards yarışmasında jüri özel ödüllerinden “En İyi Planlanmış Proje” ödülünü kazandı.
Geçen yıl da International Property Awards (Uluslararası
Gayrimenkul Ödülleri) kapsamında düzenlenen, “Europe
and Africa Property Awards 2009” (Avrupa ve Afrika Gayrimenkul Ödülleri 2009) yarışmasında “Ticari Mimarlık
Ödülü” kategorisinde aldığı Avrupa birinciliğinin ardından
bir üst etap olan “International Property Awards”ta (Uluslararası Gayrimenkul Ödülleri) kendi kategorisinin en iyisi
seçilerek “World’s Best” ödülü için yarışmıştı.
Zorlu Levent: International Property Awards (Uluslararası
Gayrimenkul Ödülleri) kapsamında düzenlenen, Europe
and Africa Property Awards 2010 (Avrupa ve Afrika Gayrimenkul Ödülleri 2010) yarışmasından ödül aldı. Proje, “Ticari Mimarlık Projeleri” dalının “The Architecture Award”
(mimari ofis) kategorisinde ödüle layık görüldü.
Zorlu Konak Residence: Dünyanın en prestijli mimarlık
ödüllerinden biri olan International Property Awards (Uluslararası Gayrimenkul Ödülleri) kapsamında düzenlenen
Europe and Africa Property Awards 2009 (Avrupa ve Afrika Gayrimenkul Ödülleri 2009) yarışmasında Zorlu Konak
Residence “Residential Best Architecture” (En İyi Konut Mimarisi) dalında birincilik ödülü aldı.
Zorlu Center’ın Türkiye’den 15 basın mensubunu götürdüğü etkinliğe, yabancı basından da yoğun katılım oldu.
12 kapak
Linens ve Taç ile alışveriş keyfi
Tasarım gücünü ve deneyimini modanın son trendleriyle birleştiren Linens ve Taç, bu yıl ilki
düzenlenen “İstanbul Shopping Fest”te kaçırılmayacak fırsatlar sundu.
1
8 Mart-26 Nisan 2011 tarihleri
arasında ilki düzenlenen ve her
yıl aynı tarihte gerçekleştirilmesi
planlanan “İstanbul Shopping Fest”te Linens
ve Taç da yer aldı. “40 gün,
40 gece alışveriş ve eğlence”
konseptli bu alışveriş festivali
kapsamında sadece bu döneme özel, İstanbul’daki Linens
ve Taç Mağazaları’nda bir
ürün alışverişine ikinci ürün
yüzde 50 indirimli sunuldu.
Gece yarısına kadar alışveriş
Bu dönem boyunca dünyanın
en dinamik şehirlerinden birisi olan İstanbul’daki alışveriş
merkezleri, mağazalar ve Nişantaşı, Bağdat Caddesi gibi alışveriş caddeleri de gece saat 23:00’e kadar açık kaldı. Ayrıca
her hafta sonu biri Anadolu yakasında, diğeri Avrupa yakasında olmak üzere iki alışveriş merkezi de gece 02:00’ye kadar
hizmet verdi.
Uzun alışveriş geceleri ile gece saat 02:00’ye kadar hizmet veren ve Linens mağazalarının bulunduğu nöbetçi AVM’leri sıralayacak olursak: 18-19 Mart İstinyepark, 16 Nisan Olivium, 26
Nisan Forum, Galleria, Cevahir, İstinyepark, Olivium, Starcity,
Viaport, City’s Nişantaşı. Bu döneme özel “1 ürün alışverişine
2. ürün yüzde 50 indirimli” kampanyasının yanı sıra özellikle
uzun alışveriş geceleri ile gece 02:00’ye kadar açık olan Linens mağazalarında sürpriz kampanyalar da düzenlendi. Tüketicilere belirli saatler arasında, belirli ürünler de yüzde 50
indirim fırsatıyla sunuldu.
Dev poşetler
Bu döneme özel reklam mecralarından birisi olan dev alış-
13
14 kapak
90 modern alışveriş merkezinin yanı sıra Taksim, Nişantaşı, Şişli ve Bağdat Caddesi gibi birçok ünlü markaya ev
sahipliği yapan İstanbul’un cazibe noktaları, birbirinden renkli sokak etkinliklerine sahne oldu.
veriş poşetleri İstanbul genelinde, alışveriş caddesi ve AVM
önlerinde konumlandırıldı. 2.80 metre yüksekliği olan bu dev
poşetlerden biri de Linens’e aitti. Dev Linens alışveriş poşeti,
festival sonuna kadar Nişantaşı Abdi İpekçi Caddesi girişinde
yer aldı.
oyunlar, partiler, yarışmalar ve defilelerle hareketlenen şehirde eğlencenin temposu daha da yükseldi. Yüzbinlerce ziyaretçinin ağırlandığı festival süresince özellikle saat 22:00
sonrası, AVM’lerdeki ve alışveriş caddelerindeki mağazalar,
müşterilerine, özel fırsat ve indirimler sundu.
İstanbul için dev güç birliği
Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) ve Alışveriş Merkezi Perakendeciler Derneği (AMPD) ve Alışveriş Merkezi Yatırımcıları
Derneği’nin (AYD) koordinasyonunda bu yıl ilki düzenlenen
İstanbul Shoping Fest; coşku ve keyif dolu etkinlikleriyle tarihin, lezzetin ve eğlencenin merkezi İstanbul’un renklerine
renk kattı.
Alışveriş merkezlerini çok sevdik
Özellikle son yıllarda hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelen modern alışveriş merkezleriyle, ilk kez 1988’de açılan
Galleria ile tanıştık. 2009’da açılan toplam 26 AVM ile birlikte
Türkiye’deki AVM sayısı 41 ilde 236’ya ulaştı. Toplam kiralanabilir alan ise 838 bin metrekare artış ile yaklaşık 5 milyon 696
bin metrekareyi buldu.
Yaklaşık 14 milyon nüfusu ve 5 bin 343 kilometrekarelik yüzölçümü ile neredeyse bir ülke büyüklüğündeki şehrin dört bir
yanına yayılan 90 modern alışveriş merkezinin yanı sıra Taksim, Nişantaşı, Şişli ve Bağdat Caddesi gibi birçok ünlü markaya ev sahipliği yapan İstanbul’un cazibe noktaları, birbirinden
renkli sokak etkinliklerine sahne oldu.
2011’de 304 AVM
Günümüzdeyse, 46 ilde yer alan 268 alışveriş merkezinin toplam kiralanabilir alan büyüklüğü 6 milyon 445 bin metrekareye
çıkıyor. İnşaatı süren AVM’lerin de tamamlanmasıyla 2011’de
toplam AVM sayısının 304 ve toplam kiralanabilir alanın ise 8
milyon metrekare civarında olacağı bekleniyor.
Bu dev organizasyon kapsamında 40 gün boyunca devam
eden sokak şenlikleri, konserler, gösteriler, çocuklara özel
Buluşma noktası
En gözde semtlerden ulaşımı zor olan mahallelere kadar her
15
yerde buluşma noktası, eğlence mekanı, cazibe merkezi sloganlarıyla küçüklü büyüklü birçok alışveriş merkezi açılıyor.
Kıyafetten mobilyaya, mutfak eşyasından bahçe düzenlemesine kadar aranan her şeyin kolaylıkla bir arada bulabildiğimiz
bu merkezler, sinemalarıyla, restoranlarıyla tüm ihtiyaçlarımızı karşılayabildiğimiz birer yaşam merkezi oldu. Artık ailecek
alışveriş merkezine gidiyor, çocuklar oyun alanında oynarken
alışverişimizi bitiriyor, “food court”ta bir şeyler yiyor, sinemada filmimizi izledikten sonra dönüyoruz.
Dünyanın ilk alışveriş merkezi Kapalıçarşı
Aslında Türkiye’de alışveriş merkezi geleneği Fatih Sultan
Mehmet dönemine kadar uzanıyor. 1461’de Fatih Sultan Mehmet tarafından kurulan Kapalıçarşı, dünyanın ilk alışveriş merkezlerinden biri kabul ediliyor. Kapalıçarşı ile aynı yıl açılan
Sahaflar Çarşısı ve 1660 yılında açılan Mısır Çarşısı ise günümüz ihtisas mağazacılığının ilk örneklerini oluşturuyor.
Modern anlamda ilk alışveriş merkeziyle tanışmamız 1988’de
faaliyete geçen Galleria ile oldu. Alışveriş merkezleri 1990’larda hızlı bir ilerleme kaydetti. 1993-1998 arasında kurulan Akmerkez, Capitol, Carousel, Profilo, Mayadrom gibi alışveriş
merkezleri seçenekleri çoğalttı. Bu dönemde 30 kadar yeni
alışveriş merkezine kavuştuk. 2000’li yıllar ise alışveriş merkezi çılgınlığına sahne oldu.
Tüketici alışkanlıkları değişiyor
Alışveriş merkezlerinin popülerleşmesi aslında insanların
tüketim alışkanlıklarına paralel bir gelişme gösteriyor. Gelir
düzeyindeki artış, kent merkezinden şehir dışındaki alanlara kaçış gibi demografik gelişmeler, kredi kartı kullanımının
yaygınlaşması gibi teknolojik gelişmeler ve hayatın hızlı temposunda alışverişe ayrılan zamanın hızla azalması alışveriş
alışkanlıklarını da değiştiriyor.
Günümüzün modern tüketicisi alışverişin sıkıcı bir faaliyet
olmaktan çıkarılmasını arzu ediyor, farklı yaşam tarzlarını eş
zamanlı olarak yaşamaya çaba gösteriyor. Alışverişi, sadece
ürün satın alma faaliyeti olarak değil, aynı zamanda eğlence
ve hoş vakit geçirme imkanı sunan sosyal bir faaliyet olarak
görmek istiyor.
Bu istek ve beklentilere cevap verme açısından mağaza, market, eğlence, yeme-içme ve park imkanlarının bir arada sunulduğu yeni tür alışveriş merkezleri son derece önemli avantaj-
lara sahip. Çeşit, kalite ve uygun fiyatın beraber sunulduğu,
rahatsız edici etkenlerden uzak, ferah bir atmosfer, vakit geçirmeye elverişli bir ortam, sinema ve oyun salonlarının, çocuk
oyun bahçelerinin yer aldığı bu alışveriş merkezleri yıllardır
geleneksel mağazalardan sıkılan ülkemiz tüketicileri tarafından oldukça cazip bir alternatif olarak görülüyor.
Haftada bir mutlaka gidiyoruz
Alışveriş merkezleri, cinsiyet, gelir ve yaş gruplarına göre
farklı anlamlar taşıyor. Alt gelir grubu için alışveriş merkezi
“turistik bir gezi mekanı”, orta gelir grubu için “günlük kent
hayatının parçası”, üst gelir grubu için ise “ev ve iş arasındaki
istasyon” işlevi görüyor.
Araştırmalara göre insanların yüzde 3,4’ü alışveriş merkezlerine her gün geliyor. Haftada iki-üç kez gelenlerin oranı yüzde
13,3 dolayında. Çoğunluk ise yüzde 32,6 ile haftada bir gelenlerde. Yüzde 28’lik bir kesim de 15 günde bir bu merkezleri
ziyaret ediyor. Alışveriş merkezlerinin tercih edilmesinin temel
nedeni ürün çeşitliliği. Modern ve ferah bir alışveriş ortamı, rahat gezinme imkanı, temiz ve düzenli olması, kaliteli markalar,
sinema ve kafeler ile çocuk alanları da belirleyici nedenler olarak öne çıkıyor.
16 kapak
Vestel bir hayali gerçekleştirdi
Vestel, Bir Dilek Tut Derneği ile Samsunlu Batuhan’ın en büyük hayalini gerçeğe dönüştürdü. 14 yaşındaki Batuhan,
hayranı olduğu Harry Potter serisinin çekildiği mekanlara ailesiyle birlikte unutulmaz bir yolculuk yaptı.
V
estel, hayati tehlike taşıyan hastalıklarla savaşan çocukların dileklerini gerçekleştiren Bir Dilek Tut Derneği
ile 14 yaşındaki Batuhan’ın en büyük hayalini gerçeğe
dönüştürdü. Batuhan, hayranı olduğu Harry Potter serisinin
çekildiği mekanlar ile ünlü Hogwarts Cadılık ve Büyücülük
Okulu’nu ailesiyle birlikte gezerek İngiltere’de rüya gibi beş
gün geçirdi.
Hayranı olduğu Harry Potter’ın okulunu gezmenin en büyük
hayali olduğunu söyleyen Batuhan, “Bu benim için bir rüyaydı. Bir Dilek Tut Derneği dileğime ses verdi, Vestel seferber
oldu, dünyalar benim oldu” dedi. Batuhan, artık hayatta hiçbir
şeyin imkansız olmadığına inandığını söyleyerek “İstedikten
sonra her şeyin gerçekleşebileceğine inandım. Hastalığımı da
yeneceğime eminim” dedi.
Batuhan, 9-13 Şubat tarihleri arasında ailesiyle birlikte
İngiltere’de, sadece efsanevi Harry Potter serisine sahne olan
mekanları değil, hayal bile etmediği pek çok yeri gezdi. Seyahati boyunca ailesiyle birlikte Londra’nın merkezindeki ünlü
The Hyatt Regency-Churchill Hotel’de konaklayan Batuhan’ın,
Harry Potter okuluna yapacağı ziyaret dışında kendisini bekleyen sürprizlerin hiçbirinden haberi yoktu.
7/24 macera
Batuhan, beş günlük İngiltere macerası boyunca Harry Potter
filminin oyuncularının adım attığı tüm mekanları birer birer
keşfederken, Londra’nın belli başlı turizm duraklarını da ziyaret etti. Gloucester’dan Oxford’a uzanan yolculuğunda Harry
Potter ve arkadaşlarını mezun eden Hogwarts Büyücülük ve
Cadılık Okulu’nu yerinde denetleyen Batuhan’ı bekleyen bir
de sürpriz vardı. Vestel ve Bir Dilek Tut Derneği’nin kendisine
armağan ettiği tılsımlı Harry Potter pelerinini giyen Batuhan,
gezi boyunca filmin büyülü atmosferini soluyarak hayallerindeki filmin baş aktörü oldu.
135 metreyle Avrupa’nın en yüksek dönme dolabı London Eye’dan Londra’yı kuşbakışı izleyen Batuhan, Thames
Nehri’nde yaptığı tekne turuyla da şehri nehirden keşfetti.
Batuhan seyahati boyunca Parlamento Binası’ndan Londra
Akvaryumu’na, Oxford Street’ten Covent Garden’a, British at
War Müzesi’nden ünlü Madame Tussauds Mumya Müzesi’ne
kadar Londra’nın her köşesini ailesiyle birlikte ziyaret etti.
Vestel, Bir Dilek Tut Derneği’ne iki yıldır destek sağlıyor
“Dost teknoloji” Vestel, toplumun gelişmesinde umut, dayanma gücü ve sevinç duygularının güçlendirilmesinin büyük etkisi olduğu inancıyla 2008 yılından beri Bir Dilek Tut Derneği’ne
dileklerin gerçekleşmesi için Mehmet Zorlu Vakfı’nın katkısıyla ayni ve maddi destek sağlıyor. Batuhan’ın Harry Potter’ın
okulunu ziyaret dileğinin gerçekleşmesi için tüm gerekli giderler de Vestel tarafından karşılandı.
17
Hayranı olduğu Harry Potter’ın okulunu gezmenin en büyük hayali olduğunu söyleyen Batuhan, “Bu benim için bir
rüyaydı. Bir Dilek Tut Derneği dileğime ses verdi, Vestel seferber oldu, dünyalar benim oldu” dedi.
Bir Dilek Tut Derneği hakkında
Bir Dilek Tut Derneği, Türkiye dahil 36 ülkede hayati tehlike
taşıyan hastalıklarla mücadele eden 3-18 yaş arası çocuklara umut vermek amacıyla faaliyet gösteriyor. Dernek, bu
çocukların en çok istediği şeyi gerçekleştirmek, dilekleri
gerçeğe dönüştürmek, sihirli ve mutlu anılar yaratmak, pozitif enerji ve ümit duygularını güçlendirmek ve hasta bir
çocuğun yaşamında önemli bir fark yaratmak için çalışıyor.
Dernek, çocukların dileklerini, doktorlarından gelen onay
doğrultusunda hayata geçiriyor. 2000 yılından bu yana yaklaşık 1800 dilek gerçekleştiren dernek, 2009 yılından beri
dünyanın en büyük dilek gerçekleştirme organizasyonu olan
Make-A-Wish Uluslararası Vakfı’nın Türkiye temsilcisidir.
18 kapak
Zorlu Enerji Grubu gönüllüleri
köy okullarında
“Enerjimiz Köy Okulları İçin” sloganıyla yola çıkan Zorlu Enerji Grubu Gönüllüleri, çocuklara kıyafet desteği
kampanyasını ardında gülen yüzler bırakarak tamamladı. Kampanya kapsamında Tokat, Kars ve Şırnak’ta
536 öğrenciye kışlık kıyafet paketleri ulaştırıldı.
Z
orlu Enerji Grubu santrallerinin bulunduğu yörelerde
olduğunu hatırlattı bize. Tıpkı Tokat’ta yaşadıklarımız gibi...
toplumsal hayata katkı amacıyla başlatılan “Enerjimiz
Anadolu insanının misafirperverliğine, yardım konusundaki
Köy Okulları İçin” kampanyası kapsamında, son olarak
mağrurluklarına şahit olmak, böylesi destekler için heyecanı-
grup çalışanlarının ve grup yönetiminin katkılarıyla 536 öğren-
mı daha da güçlendirdi...”
ciye kışlık kıyafet paketleri hazırlandı ve gönüllüler tarafından
okullara ulaştırıldı.
Zeynep Yaşar/Zorlu Enerji, İstanbul
(Tokat Turhal Çamlıca Köyü İlköğretim Okulu ziyareti)
Proje kapsamında Zorlu Enerji İstanbul çalışanları ve Tokat Ata-
“Sosyal sorumluluk kavramının içini kurum olarak sonuna
köy ile Kars Arpaçay santrallerinin yöneticilerinin katılımıyla
kadar doldurduğumuzu hissettiğim, duygulanırken gururlan-
24-25 Şubat tarihlerinde Tokat Turhal Çamlıca Köyü ilköğretim
dığım bir yardım etkinliğinin parçası olduğum için çok mutlu-
Okulu, Kars Verimli Köyü İlköğretim Okulu ve Şırnak Beytüşşe-
yum. Gelecek nesillerin yetişmesinde ölçüsü ne olursa olsun,
bap Bolağaç Köyü İlköğretim Okulu ziyaret edildi. Ziyareti ger-
katkıda bulunan bir ekip ve şirketin parçası olmanın mem-
çekleştiren gönüllüler, okullarda bulundukları süre boyunca
nuniyeti ile Tokat-Turhal’da yöre halkının sergilediği samimi
öğretmenlerin, ailelerin ve çocukların yoğun ilgisiyle oldukça
misafirperverlik karşısında hayli duygulanarak görevimizi ta-
keyifli ve duygusal anlar yaşadı. Zorlu Enerji Grubu çalışanları,
mamladık. Genç köy öğretmenlerinin azimleri ve gülen yüzleri
ziyaretlere dair izlenimlerini Zorlu dergi ile paylaştı.
hayata ve işimize daha fazla bağlanıp tutunmak için ilham kaynağı oldu. Öğrencilerle annelerinin sevinçleri ne kadar doğru
Hülya Kosovalı/Zorlu Endüstriyel, İstanbul
bir iş yaptığımızın mükafatıydı...”
(Tokat Turhal Çamlıca Köyü İlköğretim Okulu ziyareti)
“Okullara yardım ziyaretlerinden dolayı şirketim adına duydu-
Umut Bozkuş/Zorlu O&M, İstanbul
ğum gurur, onur ve mutluluğu kelimelerle tarif edebileceğimi
(Kars Verimli Köyü İlköğretim Okulu ziyareti)
sanmıyorum. Bazı şeyleri yerinde görmek, yaşamak, bildiği-
“Annecim,
miz fakat göz ardı ettiğimiz şeylerin, aslında ne kadar önemli
Terlik karla arkadaş olduğundan beri
19
Zorlu Enerji Grubu gönüllüleri, “Enerjimiz Çocuklar İçin Projesi” kapsamında
şubat ayında başlattıkları kampanya ile üç köy okulunda 536 öğrenciye ulaştı.
El emeği göz nuruyla ördüğün çoraplarım ıslak...
Olsun yaşıyoruz ya işte,
Üzülme anne, yamalı olsa da benimdir
Anadolu kokan tenime giydiğim yırtık düşlerim...
Bata çıka bir gün biz de büyürüz biliyorum,
Sonrası mı anne?
Bir gün söyleyeceğim, ama şimdi;
İçimdeki ben susunca, ben de bir şey diyemiyorum...”
Hakan Karan/Zorlu Jeotermal, İstanbul
(Şırnak Beytüşşebap Bolağaç Köyü İlköğretim Okulu ziyareti)
“Uzak bir coğrafyada,
soğuk dağların arasındaki küçük bir köye gittim.
Çocuklar o kadar sıcak,
yürekleri öyle büyüktü ki...
Anladım ki uzak olan onlar değildi.
Bizdik...”
20 köşe yazısı/metin salt
Türkler internette
İnternet hayatımıza girdiği günden bu yana bize çok şey kazandırdı, artık para da kazandırıyor. Türkiye’de
16 yaş üzerindeki 18,2 milyon kişi, her hafta düzenli olarak internet kullanıyor. Avrupa ölçütlerinde iyi sayılacak
bir internet karnemiz var. Peki, internette ne yaptığımızı merak ediyor musunuz?
2
5 milyon Türk internetteyiz. Avrupa Etkileşimli Reklamcılık Birliği’nin (EIAA) bir araştırmasına göre Türkiye’de
16 yaş üzerindeki 18,2 milyon kişi her hafta düzenli
olarak internet kullanıyor. Ortalama haftada 10 saat internet
kullanıyoruz.
İnternet kullanıcılarının yüzde 35’i sanal olanaklar olmadan
hayatını sürdüremeyeceğini belirtiyor. Avrupa ölçütlerinde iyi
sayılacak bir internet karnemiz var. Peki, internette ne yaptığımızı merak ediyor musunuz?
Facebook’ta ilk üçe oynuyoruz
Öncelikle Facebook sosyal paylaşım sitesinde arkadaşlarımızla buluşuyoruz ya da yeni arkadaşlar ediniyoruz. Hatta bu işi
o kadar iyi yapıyoruz ki, her yıl Facebook üye sayısında ülke
olarak ilk üçe oynuyoruz. Alexa (www.alexa.com) sitesinden
alına istatistiklere göre Facebook’tan sonra Google, Youtube,
Windows live, Blogger, Msn, Dailymotion, Wikipedia, Twitter
gibi her ülkede gözde olan internet siteleri bizde de oldukça
yaygın bir kullanıma sahip. Bunların yanı sıra Mynet, Hürriyet,
Milliyet, Sahibinden, Gittigidiyor, Sabah, Blogcu gibi yerli sitelerimiz de en az diğerleri kadar ilgi çekiyor.
2010 yılında Google’da aradığımız şeylere bakarsak, kullandığımız sitelerle bir paralellik görüyoruz: Facebook, Mynet, Hürriyet, Milliyet gibi popüler siteler en çok arananlar arasında
yer alıyor.
Aramalarda en sık olarak oyun, video, araba ve e-okul sözcükleri yer alıyor. Yine geçen yıl Chatroulette (bir chat ve arkadaşlık sitesi), Mebbis (Milli Eğitim Bakanlığı Bilişim Sistemleri),
KEY ödemeleri (Konut Edindirme Yardımı) çokça aranmış.
Arkadaş arıyor, gazete okuyoruz
Türkiye’den en çok girilen 100 siteye kategorik olarak bakarsak,
internette arkadaş aramanın yanı sıra sevinerek aktarıyorum
gazete okuyoruz. İlk 100 site arasında 15 haber içerikli site yer
alıyor. Çoğu günlük yayınlanan gazetelerin sitesi ile birlikte sadece internetten habercilik yapan Haber365, Gazetevatan, Haber7, İnternethaber gibi siteler de önemli bir kullanıma sahip.
Youtube ve Dailymotion ile İzlesene, Vidivodo, Timsah gibi
yerli örnekleri olan video paylaşım sitelerine gösterilen ilgi
şaşırtıcı boyutta. Youtube ve Dailymotion sitelerinde sadece
başkalarının koyduğu içeriği seyretmekle sınırlı bir kullanım
değil bizimkisi, hatırı sayılır bir oranda yerli içeriği bu sitelere
yüklüyoruz ve seyrediyoruz. Bu sitelere olan ilgi, uzmanların
yakın zamanda internet üzerindeki veri trafiğinin yüzde 80
oranında video olacağına dair öngörülerine uyuyor.
21
Sanal pazar
İnternet üzerinden alışveriş yapmakta nazlanıyoruz ama özellikle ikinci el ürünlerin sanal pazarını göz ardı edemeyiz: Gittigidiyor ve Sahibinden en çok tercih edilen siteler. Alışverişler
için gerekli parasal işlemler için şubeye gitmek yerine, internet üzerinden bankaların internet sitelerini kullanıyoruz.
Devlet kurumları da bankalar örneği hizmetlerini, kimsenin
mecbur kalmadıkça gitmek istemediği ofislerindense internet
üzerinden vermeye çalışıyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı, ÖSYM,
SGK bu konuda öne çıkıyor. Sıkça kullandığınız bir sitenin
Türkiye’de başkalarının da ilgisini çekip çekmediğini merak
ederseniz, siz de buradaki istatistiklerin çoğuna kaynak teşkil
eden Alexa’dan aratabilirsiniz.
Alexa’nın giriş sayfasının başındaki arama çubuğuna sitenin
tam adını yazıp arattığınızda, yeni yüklenen sayfada “Traffic
Rank in TR” karşısında yazan sayı size sitenizin Türkiye sıralamasını verecektir.
İnternette para kazanmak
Oyun ve spor sitelerini de sıkça kullandığımızı söylediğimizde,
biz Türklerin internette yaklaşık olarak ne yaptığı konusunda bir fikriniz olmuştur. Aslında internette yapılabilecekler
arasında bugüne kadar istatistiklerde öne çıkmayan bir konu
var; para kazanmak. Görünen o ki internette eğlenmek ve sosyalleşmek için ayıracak çok zamanımız var, işte size o zamanı
daha bereketli geçirmek için birkaç öneri.
İnternetin ilk günlerinden beri akla hayale gelmedik yöntemler ve buluşlar ile birçok girişimci zengin oldu. Facebook’un
yaratıcısı Mark Zuckerberg, Google’ın kurucuları Larry Page ve
Sergey Brin gibi örnekleri olan bu insanlar, sıradışı bir vizyona
ve gerçekleştirme becerisine sahip. Zengin ve ünlü olmayı herkesten fazla hak ediyorlar. Daha mütevazı ve halkın arasından
insanlar için zengin olmak kolay değil, ama internetten birkaç
kuruş kazanmak mümkün.
Blog’da akmasa da damlıyor
İlk akla gelen bir blog sitesinde hesap açıp bildiklerinizi ve
görüşlerinizi başkalarıyla paylaşmak olacaktır. Blog yazmak,
Facebook’a yazı yazmak kolaydır. Tabii eğer söyleyecek ilginç
bir şeyleriniz varsa. Blog sitelerinin çoğu sizin yazdığınız yazılarınıza etkileşimli reklam almanıza izin veriyor.
Bu reklamlar yazınızı okumak için gelen ziyaretçilerinize görüntülendiğinde, hatta bir de tıklandığında sizin hesabınıza
para yatıyor. Eğer bu yöntemle zengin olmayı bekliyorsanız,
AmazonMechanicalTurk
AmazonMechanicalTurk (www.mturk.com) adlı internet sitesi, insan anlayışının gerekli olduğu işleri tanımlamak, tanıtmak ve işveren ile sanal işçi arasındaki para alışverişinin
güvenle yapılmasını sağlamak için kurulmuş. Öğrencilik yıllarında sıklıkla ev taşıdığımız için artık bıkmıştık ve baba parası
yemenin dayanılmaz çekiciliğine yenilip Ankara’nın amele
pazarına gidip taşıyıcı kiralardık.
Günümüzde işlerin karakteri değişse de yöntem aynı; aslında
sizin de yapabileceğiniz türden işleri daha etkin yapabileceklere para karşılığı yaptırmak ya da kibar değimiyle dış kaynak
kullanımı (outsourcing). Duymuşsunuzdur birçok firma ana
işine odaklanıp rutin işlerini dış firmalara yaptırıyor.
Çağrı merkezleri iyi bir örnek
Çağrı merkezleri iyi bir örnek oluşturuyor. Çağrı merkezlerinde genelde işler oldukça tanımlıdır. Çağrı geldiğinde verilecek yanıt, arayana sorulacak sorular, problem olduğunda
aktarılacak numaralar önceden operatöre verilir. Çağrı merkezi işletmecisi altyapı ve insan yatırımını yapıp müşterilerine profesyonel hizmet verir. Bu hizmeti satın alan şirketler
ise insan ve teknoloji alt yapı yatırımına girmektense, bu işi
uzman bir kuruluşa yaptırmayı tercih ediyor. Sonuçta benim
cep telefonu faturamı tartıştığım kişi ile evime buzdolabı servisi gönderen kişi aynı kişi olabiliyor.
Burada belli bir kalite ve hizmet garantisi beklentisi var. Eğer
yapılacak iş herkesin yapabileceği kadar basitse veya kolaylıkla kontrol edilebilecek nitelikteyse o zaman kimin yaptığı
da pek önemli değildir. Bu durumda AmazonMechanicalTurk
gibi servisler üzerinden sıradan insanların iş gücünü kullanmak mümkündür.
Alan memnun, satan memnun
Yaptıracak işi olanlar bu site üzerinde işlerini tanımlıyor,
internetten para kazanmak için zamanı olanlar ise bu işleri
yapıyor. Hem işveren hem iş yapan siteye kayıt oluyor. Ödemeleri site garanti ediyor. Önce işverenden parayı Amazon’a
bloke etmesini istiyor, tanımlı işi listesinde yayınlıyor, kayıtlı
biri bu işi seçiyor ve üzerinde çalışıyor, iş yapılınca Amazon
işverenden parayı alıp çalışanın hesabına yaratıyor. Alan
memnun, satan memnun, birbirlerini tanımasalar bile.
Bu sisteme kalabalık dış kaynak kullanımı gibi çevirebileceğimizi İngilizce “crowd-sourcing” adı veriliyor. Bu tip internet
işçiliğinde istediğiniz kadar işte çalışabiliyorsunuz. Ne kadar
çalışırsanız o kadar kazanıyorsunuz. Kazanmak demişken yapılan işlerin parça başına 1 kuruş ile 20 kuruş arasında değiştiğini de baştan belirtmekte yarar var. Hevesiniz kırılmasın,
uygun projeler ve biraz bilgisayar yatkınlığı ile mantıklı paralar kazanılabiliyor.
Açık inovasyon
AmazonMechanicalTurk’ten iş alabilmek için temel düzeyde İngilizce bilmeniz gerekiyor. Eğer yaratıcılığınıza güveniyorsanız, hem Türkçe olan hem de diğerlerine göre daha iyi
kazandırabilecek bir site önermek istiyorum: Acikinovasyon.
com.
İTÜ mezunlarının hayata geçirdiği açık inovasyon projesinde,
ticari firmaların ihtiyaç duyduğu yaratıcı fikirlerin internet insanları tarafından üretilebileceği öngörülüyor. Firmalar Acikinovasyon.com’da fikir bekledikleri konularda çağrılar yayınlıyor. Örneğin “Müşterilerimizin açık otoparkı kullanmaları
yerine, alışveriş merkezimizde bulunan kapalı otoparkı tercih
etmelerini nasıl sağlayabiliriz?” veya “Uluslararası Genç Giyim Markan Olsaydı Adını Ne Koyardın?” ve benzeri sorular
soruyorlar.
Sitede yayınlanan çağrıları okuyan kayıtlı üyeler bunları yanıtlıyorlar. Bu yanıtlar fikir bekleyen firma için tatmin edici ise
fikir sahibi ödüllendiriliyor. Sitede verilen ödüller 500-1000
TL dolayında gözüküyor. Düşünmeyi teşvik ederken yaratıcılığı ödüllendiren bu tip girişimleri internetteki Türkler olarak
takdir etmemek mümkün değil.
22 köşe yazısı/metin salt
Facebook, Google, reklam veren, reklam alan, uygulama geliştirmek gibi kavramlarla uğraşmak istemeyenlerin
çoğunlukta olacağını sanıyorum. İnternet daha az karmaşık para kazanma olanakları da sunuyor.
Örneğin internet üzerinden anket doldurarak para kazanabilirsiniz.
yazılarınıza bayılan büyük bir kalabalık olduğundan emin
olun. Çünkü yazınızın yanındaki reklam tıklandığında bile sizin
hesabınıza 1-2 kuruş yatıyor. Bu yöntemle akmıyor ama damlıyor. Eğer bu değirmenin damlaları nereden geliyor diye merak
ediyorsanız, en popüler yanıt Google olacaktır.
Google reklam pazarı
Google internet üzerinden bir reklam pazarı oluşturmuştur.
Adwords ve Adsense gibi uygulamalar ile reklam vermek isteyenlerle bu reklamları sitelerinde barındırmak isteyenleri
buluşturuyor.
Yazılarınıza veya işi ileri götürüp bir site kurduysanız, sitenize reklam almak için Google Adsense hesabı açıyorsunuz.
Google’ın önerdiği reklam ölçütlerinden birini veya birkaçını
seçip Google’ın ürettiği html kodunu sitenin ilgili yerine ekliyorsunuz. Sonrasında ziyaretçileri beklemeye başlıyorsunuz.
Bu arada bu Google işlemlerini Türkçe olarak yapabilirsiniz.
Her ziyaretçi reklam aktivitesi için küçük miktarlarda bir para
hesabınıza Google tarafından yatırılıyor. Bu paranın kaynağı
ise yine Google üzerinde reklam verenler oluyor. Elbette Google bu servisi sanal hayır işlemek için yapmıyor ve komisyonunu alıyor.
İlişkileriniz güçlüyse şanslısınız
Diyelim ki pek yazı yazmakla aranız yok ama insan ilişkilerinde üzerinize yok. Maç kuyruklarında insanları organize edip
ip gibi dizebiliyor, en kalabalık ev partilerini verebiliyor veya
herkesin aradığı kişi olabiliyorsunuz. O zaman Facebook’ta bir
grup kurun. Konu çok önemli değil. Bildiğiniz ve sevdiğiniz bir
konu olmasında yarar var elbette.
Bu gruba olabildiğince üye kaydetmeye çalışın. Üye sayısı
çokluğu reklam verenlerin ilgisini çekecek boyuta eriştiğinde
artık reklam alabilirsiniz. Hatta bu grubun yöneticiliğini ilgilenen başka birine bile satabilirsiniz.
İnternette daha az karmaşık para kazanma
Facebook, Google, reklam veren, reklam alan, uygulama geliştirmek gibi kavramlarla uğraşmak istemeyenlerin çoğunlukta
olacağını sanıyorum. İnternet daha az karmaşık para kazanma
olanakları da sunuyor. Örneğin internet üzerinden anket doldurarak para kazanabilirsiniz.
Firmalar ve reklam verenler halkın genel eğilimlerini, ürün beğenilerini veya bir konu hakkındaki görüşlerini öğrenmek için
para harcamaya hazırlar. Bu anketleri yolda yürürken birini
durdurup yapmanın zorluğunu düşünün. Bu süreç itici olduğu
kadar oldukça da pahalı oluyor.
Bazı internet temelli şirketler bu zorluğu bir fırsata dönüştürmeyi becermişler. Sizin yapmanız gereken bu sitelerden birine
veya birkaçına üye olup size gönderilen anketleri doldurmak.
Anketlere verdiğiniz yanıtlarda yalan söylemeniz veya hoş gözükmeniz gerekmiyor. Sorulan sorulara dürüstçe yanıt vermeniz yeterli.
Kazanılan para yine kuruşlarla ölçülüyor. Tam bu noktada bir
uyarı yapmakta yarar var. Birçok aracı firma ve internet sitesi
bu işi yaparak normal bir işte kazanacağınızdan çok daha fazla
para kazanacağınızı garanti ediyor. Bu amaçla belirli bir para
karşılığı kendilerinden bir ürün almanızı veya üye olmanızı istiyor. Bu konuda dikkatli olup referansı olan, güvenilirliği olan
firmalar ile çalışmalısınız.
Bilgisayar satranç ustalarına pabuç bırakmıyor, ama...
Henüz bilgisayarların bir konu hakkındaki görüşlerine önem
vermediğimiz için anket doldurmayı kendimiz yapıyoruz.
Benzer şekilde bilgisayarların insanlar kadar iyi yapamadığı onlarca iş var. İlginç olan bu işlerin birçoğu oldukça basit
işlerdir.
Bilgisayar, zeka küpü satranç ustalarına pabuç bırakmıyor,
ancak ortalama zeka seviyesine sahip birinin bile yanıt vereceği sorularda zorlanıyor. Örneğin, otoyol fotoğraflardaki
direkleri, köprüleri, su kanallarını işaretleyemiyor. İnternet
sitelerini okuyup “Bu site ne ile ilgilidir” gibi sorulara yanıt
veremiyor. Evcil hayvan resimlerini kategorilere ayıramıyor.
Bir listede yer alan ürünlerin üreticilerini ve kontak bilgilerini
araştırıp yazamıyor. “Buna benzer işleri kim neden yaptırmak
ister?” diye düşünmeyin. Bunun gibi binlerce iş internette yayınlanmış.
Hayırsever Amazon
Bu işleri yaptırmak isteyen olunca elbette bu işleri para karşılığı yapmak isteyecek insanlar da oluyor. Bu durumda geriye
bir tek bunları tanıştıracak bir hayırsever bulmak kaldı. İşte bu
işe soyunanlardan biri dünyaca ünlü internet üzerinden satış
firması Amazon’dur.
haber 23
Hedefiniz mobil, ileri!
Teknoloji mobilleşiyor, buna paralel olarak kullanıcılar da mobilleşiyor. Tabii doğal olarak teknolojinin en yakın
takipçilerinden olan siber çeteler de mobilleşiyor. Akıllı telefon, tablet bilgisayar gibi mobil platformlar arttıkça
buralardaki veri potansiyeli de artıyor. Bu potansiyel siber suç çetelerinin de iştahını kabartıyor.
S
iber güvenlik alanında önemli kurumlardan Cisco’nun
yayınladığı 2010 Güvenlik Raporu’na göre siber saldırıların odağında artık Windows işletim sistemli kişisel
bilgisayarlar değil mobil cihazlar ve uygulamalar bulunuyor.
Son on yılda en fazla saldırıya maruz kalan cihazlar olan Windows işletim sistemli kişisel bilgisayarlar, yerlerini yavaş yavaş mobil telefonlara ve tabletlere bırakıyor.
Bu platform değişikliğinin önemli iki nedeni bulunuyor. Bilgisayarlarda artırılan güvenlik önlemleri siber suç çetelerini
farklı platformlara yönlendiren birinci neden. İkinci neden ise
internet üzerinden gerçekleştirilen işlemlerin mobil cihazlarda artış kaydetmesi ve kullanıcı yoğunluğunun artması.
Yedi ölümcül zaaf
Rapor, siber çetelerin “kurban” seçerken yedi ölümcül zaaf
belirlediklerini gösteriyor. Siber çetelerin tuzağına düşen kullanıcıların zaafları şöyle:
Cinsellik arayışı, oburluk, gösteriş arzusu, itimat, tembellik,
merhamet ve acelecilik. Sosyal ağlar ya da e-posta yoluyla
ulaştıkları kurbanlarının bu zaaflarından faydalanan siber
çeteler, kullanıcının bilgilerine rahatlıkla erişerek zarar verebiliyor. Cisco Başkan Yardımcısı John N. Stewart siber korsanların, insanların karşılarındakine güvenme eğiliminden faydalandığının altını çiziyor.
“Siber korsanlar ağların, sistemlerin hatta insanların açıklarını
bulmak için yeni ve yaratıcı yollar keşfetmeye devam ediyor.
Onların bu çabalarını yüzde yüz engellemeliyiz. Onlar yüz kere
deneyip bir kere başarabilirler, bizim ise bir kere bile yanılma
şansımız yok” diyor.
Rapora göre 2009’da en fazla istenmeyen e-posta kaynağı
ülkelerden biri olan Türkiye, 2010’da aldığı önlemlerle bu tür
e-postaları yüzde 87 oranında azaltmayı başardı. Türkiye, istenmeyen e-postaları azaltma konusunda Brezilya ve Çin’le
birlikte en fazla mesafe kat eden ülkeler arasında sayılıyor.
Buna karşın Fransa, Almanya ve İngiltere gibi geniş bantta
yüksek oranda yaygınlık elde eden ülkelerde ise istenmeyen
e-posta sayıları yüzde 90’lar seviyesinde arttı. Türkiye, istenmeyen e-posta üreten ülkeler listesinde 12’nci sıraya geriledi.
Nano işler
Bir metrenin milyarda birinde işlemler gerçekleştirilen nano
teknoloji, dar alanda büyük işler başarmaya devam ediyor.
Küçük dokunuşlarla bambaşka bir boyut yaratıyor. Örneğin
yiyeceklerimizi paketlediğimiz ambalaj kağıtları, nano dokunuşlar sonrasında antibakteriyel kimlik kazanarak birer sağlık bekçileri halini aldı.
Bilim insanları gıdaların bozulmasına neden olan bakterilerle
mücadele ederek gıdaların korunmasına yardımcı olacak, laboratuvar testlerini başarıyla geçen yeni bir gıda paketleme
malzemesi geliştirdiler. Gümüş nano parçacıklarla kaplanan
malzemenin; radyasyon, ısı muamelesi ve düşük sıcaklıkta
depolama gibi yaygın gıda koruma yöntemlerine bir alternatif
olacağı öngörülüyor. Nano kağıtlar, üç saat gibi kısa bir süre
içerisinde bütün bakterileri öldürerek gıda zehirlenmesine
neden olan bakterilere karşı antibakteriyel etkinlik de gösteriyor. Nano kağıtlarla birlikte ürünlerin raf ömrünün uzayacağı da tahmin ediliyor. Nano teknolojinin küçük dokunuşlarla
devrim yarattığı bir başka alan da işlemciler. Bugün kullandığımız silikon işlemcilerin yerini yakın bir zamanda, nano teknolojiden faydalanan “plastik” işlemcilerin alması an meselesi. Nano teknoloji kullanılarak üretilen plastik işlemcilerin
en önemli özelliği katlanabiliyor olmaları. Bu yeni teknoloji
sayesinde bükülebilen ve kırılmayan elektronik devreler ya-
pabilmek mümkün olacak. Plastik ve kıvrılabilen sensörler,
düz olmayan nesneler üzerinde de elektronik uygulamalardan faydalanılabilmesini sağlayacak.
Küçük bir dokunuşla büyük bir etki yaratan bir başka nano
çalışma ise boya ve ulaşım sektörünün ufkunu açıyor. İngiltere merkezli EasyJet havayolu uçaklarının dış yüzeyi
için test edilen nano kaplama, uçakların yakıt tüketiminde
yüzde 2’lik bir tasarruf sağlıyor. Firmanın uçak filosu göz
önüne alındığında filonun bu malzemeyle kaplanması durumunda yılda yaklaşık 57 milyon TL tasarruf sağlanacağı
öngörülüyor.
24 dosya
Bana üreticini söyle
sana markanı söyleyeyim
Tekstil sektörünün duayenlerinden Zorlu Holding Tekstil Grubu Başkanı Vedat Aydın, dünya tekstil pazarında
Türkiye’nin “üretici marka” olarak fark yarattığını söylüyor. Aydın’a göre Türkiye’nin avantajları; esneklik, stok,
hızlı servis, Ar-Ge ve insan gücü…
Z
orlu Tekstil Grubu, Türk ekonomisinin dinamolarından
tekstil sektörünün en önemli oyuncuları arasında öncü
konumda yer alıyor. Türkiye’nin gücüne güç katan tekstil sektörünün gelişiminde ve büyümesinde etkin rol oynuyor.
Valeron, Linens, Taç ve Kristal markalarıyla her kesimden tüketiciye ulaşan Zorlu Tekstil Grubu, entegre iplik üretiminde
bir dünya devi olan Korteks İplik Fabrikası ve Lüleburgaz’da
yer alan dokuma fabrikasıyla da sektörüne vizyon kazandıran
çalışmalara imza atıyor.
40 yıla yakın sektör deneyimine sahip olan Zorlu Holding Tekstil Grubu Başkanı Vedat Aydın, sektörün dinamiklerini gören
ve geleceğini okuyabilen bir duayen. Türkiye’nin dünya tekstil
piyasasında toplam ticaretin içinde yüzde 0,5 ile çok düşük bir
paya sahip olduğunu söyleyen Aydın, bu payın geliştirilmesi
gerektiğini vurguluyor. Dünya ölçeğinden civar ülkelere yaklaşıldığında AB ve çevre ülkelerde pazar payının yüzde 4’e kadar çıktığını, Arap Yarımadası ve Pakistan arasındaki bölgede
dikkate alındığında ise pazar payının yüzde 5’e yükseldiğini
söylüyor. Türkiye’nin üretim gücünün çok daha yüksek olduğunu vurgulayan Aydın, “Ev tekstilinde diğer ülkelere göre
daha fazla katma değeri yüksek ürünler satıyoruz. Üretimde
Arap Yarımadası ve AB bölgesindeki payımız yüzde 10’a kadar
çıkabiliyor. İddialı bir üretim üssü olduğumuzu söyleyebiliriz.
Tekstilde dünya devi
Zorlu Grubu’nun ilk şirketi ve temel taşı olan Zorlu Mensucat,
1953’te Denizli, Babadağ’da Mehmet Zorlu tarafından kuruldu. Bugün ana faaliyet konusu iplik, perde ve ev tekstili ürünleri (çarşaf, nevresim takımları, yatak örtüsü, masa örtüsü,
pike) üretimi ve pazarlaması olan Zorlu Tekstil Grubu, toplam
8 bin 500 çalışanı ve 620 bin metrekare kapalı üretim alanı ile
dünyanın sayılı ev tekstili üreticileri arasında yer alıyor.
Günde yaklaşık 2 milyon metrekare ev tekstili üretimi ile
dünya ikincisi olan Zorlu Tekstil; Korteks İplik, Zorluteks
Tekstil, Linens Pazarlama, Zorlu Dış Ticaret, Zorlu Mensucat,
Zorlu USA ve Zorlu UK şirketleriyle faaliyetlerini sürdürüyor.
Kilometre taşları
1953’te Zorlu Mensucat, Denizli’de kuruldu.
1980’li yıllarda Çözgü Örme İşletmesi’nin faaliyete geçmesiyle Zorluteks Tekstil’in temelleri atıldı.
1989’da Korteks İplik, Bursa’da kuruldu.
1998’de Zorlu Dış Ticaret A.Ş. kuruldu.
1998’de Zorlu USA, ABD-New York’ta kuruldu.
2000’de Linens Pazarlama kuruldu.
2002’de Zorlu UK Ltd. İngiltere’de kuruldu.
25
Satın alınan 100 malın 10’u Türkiye’de üretiliyor.” Aydın’ın
verdiği rakamlar tekstil sektörünün geleceği açısından büyük önem taşıyor. Dünya çapında kabul gören Türk tekstilinin
önünün açık olduğu ve bu alanda gelişmenin mümkün olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye’nin özellikle Uzakdoğulu rakipler karşısında önemli avantajları bulunduğunun altını çizen
Aydın, “Türkiye’nin avantajları içinde stok, hızlı servis, Ar-Ge
ve insan gücü yer alıyor. Türkiye bu avantajları kullanarak
bugünden sonra da 15 yıl kadar üretici marka olarak kalacak.
Bugün Avrupa’da en iyi ev tekstili üreticisinin kim olduğunu
sorarsanız, ‘En iyi marka Türkiye’ diyeceklerdir. Türkiye’nin ve
Zorlu’nun yaptığı büyük yatırımlar ve insan gücü bu noktada
çok önemli. Gelip bizim Ar-Ge bölümümüzdeki yenilikleri inceliyorlar ve sipariş veriyorlar. Türkiye bir marka peşinde koşmak yerine, kendisini üretici marka olarak konumladığı için
daha avantajlı. Çünkü bu pazardaki yüzlerce markanın önemli
üretici markası Türkiye” diyor.
Z.: Türkiye’deki tekstil pazarının durumu nedir?
Türkiye’deki tekstil üretiminin yaklaşık üçte birini ev tekstili
oluşturuyor. Ev tekstili diğer tekstillere göre daha maliyetli
bir iş. Yüksek maliyetli işin en önemli avantajı rakiplere karşıdır. Yani bugün herhangi biri tekstil üretimi yapmak isterse
bir konfeksiyon atölyesi açıp kumaş alıp gömlek dikebilir ve
Vedat Aydın
26 dosya
Zorlu Holding Tekstil Grubu Başkanı Vedat Aydın, Zorlu’nun yaptığı büyük yatırımlar, hızlı servis, Ar-Ge ve insan
gücü sayesinde tekstilde fark yarattığını söylüyor ve ekliyor: “Türkiye bu avantajları kullanarak en az 15 yıl daha
üretici marka olarak kalacak.”
tekstilciyim diyebilir. Küçümsemiyorum işini ama 100 bin Dolarınız varsa bunu çok rahat yapabilirsiniz. 20 tane dikiş makinesi alıp kesim masası kurmak yeterli olur. Ancak ev tekstilcisi
olmak için en az 40-50 milyon Dolar’a ihtiyacınız var. Bir havlu
ya da perde tesisi kurmak ciddi maliyetli bir iş. Bu alanda rekabet kolay kolay yürüyemez. Ancak büyük sermayesi olanlar
bu işi yapar.
Z.: Bu sizin için avantajlı bir durum olsa gerek…
İçinde bulunduğumuz sektör, rekabete kolay izin veren bir sektör değil. Bize bu yönden faydası var. Bu nedenle Zorlu Grubu bünyesinde çalışmak önemli bir avantaj. Eğer bir gömlek
üreticisi olsaydık, bugün biz üretirdik, yarın başkaları üretirdi.
Türkiye’de ev tekstilcileri yaklaşık 2003 yılına kadar büyük
yatırımlar yaparak bu sektöre girdi. Özellikle 2005’te Dünya
Türkiye üretim üssü olarak kalacak
Z.: Üretici markadan kastınız nedir?
Bugün Avrupa’da en iyi ev tekstili üreticisinin kim olduğunu
sorarsanız, “En iyi marka Türkiye” diyeceklerdir. Türkiye’nin
ve Zorlu’nun yaptığı büyük yatırımlar ve insan gücü bu durumda çok önemli. İnsan gücü olmadan böyle bir şey olamaz. Bizdeki yenilikleri görüp ona göre sipariş veriyorlar.
Biz eskiden fasoncuyduk. “Şunu yap” derlerdi, biz de birebir
yapardık. Şimdi bizde olan alternatiflerden seçiyorlar. Gelip
bizim Ar-Ge bölümümüzdeki yenilikleri inceliyorlar ve sipariş
veriyorlar. Kendileri bu konuda neredeyse hiç harcama yapmıyorlar artık. Çünkü ürün geliştirmek de önemli bir maliyet.
Ürün geliştirmeyle uğraşmak, deseni, rengi seçmek maliyet.
Tabii önerilerde, isteklerde bulunuyorlar. Avrupa’da yoğun
tüketimin içinde bilinen marka var mı? Hayır. Kadın alırken
marka önemli mi? Hayır. Dünya’da elbette markalar var ama
toplam tüketiminin içindeki payları yüzde 5’i geçmez. Buradaki tüketicinin ürünü ve fiyatı beğenmesi lazım. Marka olması birinci tercih nedeni değil, önemli olan ürünü ve fiyatını
beğenmesi. Piyasada o kadar çok marka var ki, hangisinin
daha iyi olduğu belli değil. Yüzlerce havlu, perde, çarşaf
markası var. Konu marka değil; desen, kalite, güzellik ve
fiyat. Türkiye bir marka peşinde koşmak yerine, üretici marka olarak kendini tanımladığı için daha avantajlı. Çünkü bu
pazardaki yüzlerce markanın önemli üretici markası Türkiye.
Ticaret Örgütü’nün kotaları kaldırmasıyla, tüm piyasalardan
özellikle yurtdışı piyasalarından darbe yemeye başladılar. Avrupalı, Amerikalı müşteriler 2004’ün ikinci yarısından itibaren
Türkiye’ye sırtlarını çevirmeye başladı. Çünkü benzer ürünleri
çok daha ucuz fiyata Uzakdoğu’dan alma alternatifleri karşılarına çıktı. Sektör 2006’nın sonuna kadar böyle bir talihsizlik
yaşadı. O dönemde Rusya ve Ukrayna alternatif pazarlar olarak karşımıza çıktı. Biz üretimlerimizde büyük düşüş yaşamadık. Sonra Uzakdoğu’ya giden alıcılar, orada hayatın o kadar
kolay olmadığını gördüler. İstedikleri iletişimi, kaliteyi, servisi
alamadılar. 2007’den itibaren Türkiye’ye gelmeye başladılar.
Özellikle 2009’da yoğun bir şekilde geldiler, yani dünyadaki
ekonomik krizinin patlak verdiği zaman Türkiye’ye yoğunlaştılar. Ekonomik krizle birlikte durum tamamen toparlandı. Bütün
alıcılar stok maliyetlerinin ne kadar tehlikeli olduğunu gördüler. “Paranın çok önemli olduğu bir dönemde, böyle büyük
stoklarla yakalanmaktansa, daha pahalıya alalım. Hiç olmazsa
stoklarımızı düşük tutalım” diye düşündüler. Aslında 2009’da
stok politikalarını revize ettiler. En iyi servisi de Türkiye’nin verdiğini gördüler. Bu nedenle Türkiye’ye döndüler. Sipariş adetlerini düşürdüler, sattıkça sipariş verdiler. O dönemde Çin’e
göre yüzde 40 pahalı bizden almaya razı oldular.
Z.: Herkes krizdeyken siz iş yaptınız.
Evet. Aslında biz de tedirgin olduk ama işimizi yapmaya devam ettik. Buradan şu çıkıyor, bu durum hiçbir zaman eskiye
dönmeyecek. Yani çok ve ucuza alma durumu hiçbir zaman
olmayacak. Çünkü paranın alternatif maliyetini artık herkes
öğrendi. Zaman zaman Wal-Mart, Carrefour gibi yerler sırf promosyon amaçlı çok ucuza çok mal alacaklar belki, ama onların
toplamın içindeki payı küçük kalacak. Türkiye ev tekstilinde
üretim üssü olarak kalmaya devam edecek. Artık Avrupa da
pahalı da alsa, eğer model ve tüketicinin istediğini yakalarsa, biraz daha pahalıya satmanın satışı engellenemeyeceğini
gördü. Sattığı takdirde neden daha ucuza daha çok mal alsın
ki? Çin, Pakistan bu servisi verebilir mi? Eğer hava taşımacılığında çok ciddi bir indirim olursa, üretici kalitesi çok hızlı
gelişirse bir gün bu avantajımızı kaybedebiliriz. Ancak Çin ve
Pakistan’ın bizdeki eleman kalitesine erişmesi, en iyi ihtimalle
15 - 20 yılı bulur. Hava taşımacılığının ucuzlaması ise mümkün
görünmüyor. Talepler artıyor ve talebi karşılayacak uçaklar
yok. Hava taşımacılığı olmayacaksa, deniz taşımacılığına kalı-
yorsunuz. Denizde bir yükün Avrupa’ya gitmesi en iyi ihtimalle
bir ay. Oysa Türkiye’den Paris’e, Prag’a malları tırla beş günde
gönderiyorsunuz. Bu işte hız çok önemli. Bir de iyi iletişim çok
önemli. Biz şu an birçok müşterimizin stok durumunu görüyoruz. Bizden aldıkları ürünlerin hangisinin, ne miktarda satıldığını takip edebiliyoruz. Bir ürün çok satılıyorsa anlaştığımız
miktarların azalmasına yakın, bize sipariş gelmese de üretime
başlıyoruz. İhtiyaçlarını onlardan önce görüp harekete geçiyoruz. Bize talep geldiğinde hemen gönderiyoruz. Türkiye aslında ev tekstilinde bir üretici marka.
Z.: Yıllarca marka olamadığımızı konuştuk. Bugün Türkiye
üretici marka. Aslında markasız bir marka…
Gelişen ekonomilerde, tüketici tercihlerinde ev tekstili ürününün marka değerinin önemi geriye düşüyor. Kadınlar sırf marka
diye çok para vermek istemiyor. Çünkü markaların kalitesine
çok yakın çok sayıda ürün var. Üsteli daha ucuz olduğu için onu
tercih ediyor. Bilinçli tüketici, sırf marka değeri için yüksek bedeller ödemek istemiyor. Ev tekstilinin satışını süper marketler,
farklı dükkanlar çok benimsedi. Avrupa’da durum böyle. Kadınlar oralara gidip kendine en uygun konsepti seçiyorlar. Zaman
zaman ünlü markalar, zaman zaman yerel markalar satılıyor.
İspanya ve İtalya’da ürün satışı Türkiye’ye benziyor. Ürünler
küçük dükkanlarda satılıyor. Eskiden bu yerlerde marka vardı.
Çünkü tüketici o markaya güvenir ve alırdı. Şimdi o da yok. Çünkü dükkanlar markanın değeri üstüne fiyat ekliyor. Tüketici de
değmeyeceğini düşündüğü için başka yerden alıyor. Dolayısıyla
marka olmak için uğraşanlar kaybediyor. Türkiye ve çevresinde
Taç, beğenilirlik olarak öne çıkıyor. Nevresim alanında ciddi bir
rakip yok. Ürüne güven oluşmadığı için, markaya güven ön plana çıkıyor. Biraz daha para veriyor ve Taç’ı tercih ediyor. Özetle,
Türkiye’nin avantajları içinde stok, hızlı servis, Ar-Ge ve insan
gücü yer alıyor. Türkiye bu avantajları kullanarak bugünden
sonrada 15 yıl kadar üretici marka olarak kalacak.
Z.: Zorlu’yu stok, hızlı servis, Ar-Ge ve insan gücü açısından
nasıl konumlandırıyorsunuz?
Zorlu Grubu olarak özellikle 2005 krizinden sonra ve 2008’de
Ar-Ge’ye ciddi yatırım yaptık ve hep yenilik sunduk. Tüm
müşterilerimize “Zorlu sizin yaratıcılık partneriniz. En çok
Zorlu’dan alın gibi bir beklentimiz yok. En yeniyi, en farklıyı
Zorlu’dan alın” mesajı verdik. Nitekim başta Ikea olmak üzere
birçok müşterimiz, yaratıcı ürünleri bizden aldıklarını söyledi.
27
Pamuk fiyatları neden, ne kadar ve nasıl arttı?
Bizim Ar-Ge ekibimiz yılda en az birkaç kez müşterileri dolaşarak yeniliklerimizi sundu. Müşterilerimiz beğendiklerini en az
bir yıl boyunca bizden aldılar. Bir yılın sonunda ürün satıldığı
için fiyat indirimi istediler. Biz de ya fiyat indirdik ya da yeni
ürünler sunduk. Bu süreçte satın alma bölümlerimizi de geliştirdik. Çin’de, Pakistan’da satın alma şirketlerimiz var. Müşterilerin gittiği yerlere bakıp biz de oradan alıp satalım dedik.
Zorlu’nun bir pazarlama gücü ve müşteri ağı var. Buna servis
vermekle yükümlüyüz. Hem yenilik hem de daha ucuz ürün isteyenlere seçenek sunduk. Yenilikçi iş ortağı tanımıyla ayakta
kalmak için Ar-Ge’de çalışan arkadaşlarımıza tam yetki verdik.
Bana bile sormadan istedikleri fuarlara katılırlar, istedikleri
üçüncü parti ortaklarla çalışırlar. Böylece dünyanın çeşitli yerlerindeki gelişmeleri takip ederler.
Z.: İstihdamda değişiklik oldu mu?
İstihdamı azaltmamaya çalıştık. Çünkü rekabet bizi o kadar
zorladı ki maliyetler çok önemli oldu. Kişi başı üretim kavramı
son beş yılda gündemimizde yer alıyor. Sonuç olarak rakip dediğimiz ülkelerde işçilikler 150 Dolar civarında. Bizde ise 1200
Dolar civarında. Nerdeyse dokuz katı. Bu da onların dokuz katı
üretici olmamız gerektiğini gösteriyor. Bu pek mümkün değil.
Bizim işçilerimiz oradaki işçilere göre en az üç kat daha üretici
durumda. Bunu korumak; işçilerin eğitimi, onlara yakın durmak, kaliteli işçileri kalitesizlerden ayıklamakla, yani insan
kaynakları bölümümüzün çok yoğun çalışması ile oluyor.
Z.: Nasıl bir ekip anlayışınız var?
Ev tekstili bölümü olarak maliyetlerimize devamlı dikkat ediyoruz. Uzakdoğu’nun daha ucuzu yaptığı mallar yerine, farklı mallar yapmaya odaklanıyoruz. Biz herkesin yaptığı ürünü yaparak
ayakta kalamayacağımızı biliyoruz. Bugünkü kapasitemizi düşürürsek farklı ürün yapmamız daha kolaylaşır ama kapasiteyi
düşürmek istemiyoruz. Zorlu’nun ilk özel işi tekstil olduğu için,
Zorlu Tekstil’i küçültmeyi düşünmüyoruz. Türkiye’de yapılan
anketlerde en beğenilen ve en çok ciro yapan şirketlerinden
biriyiz. Büyüklükten taviz vermeden yenilikçi olmak işin en zor
tarafı. Hem büyük kalmak hem de yenilikçi olmak, ekibi ister
istemez strese sokuyor. Çok satmak bugün çok kolay. Çin’den
alıp satarsınız, ama yenilikçi ve kaliteli olmak çok kolay değil.
Her ay yeni bir şey deneriz. Teknik alt yapıda da ne gerekiyorsa onu yapıyoruz. Teknolojiyi yakından takip edip gerekli
yatırımları yapıyoruz. Daha çok tüketicinin günlük ihtiyacına
hizmet veren çalışmalar peşindeyiz. Örneğin, ütü gerektirmeyen kumaşlar, leke tutmayan masa örtüleri gibi. Çevre bilincine
hizmet eden organik pamuktan yapılmış kumaşlar da var. Hem
en büyük hem lider olup tüketiciye cevap vereceksiniz. Çevreci
yaklaşımlar, insan hakları yaklaşımları, sağlığa katkı sağlayan
şeyler devrede olduğu sürece, Türkiye diğer ülkelere göre ön
planda olacaktır. Bugün tekstil sektörü Türkiye’nin ana endüstrilerinden biri ve öyle kalmaya devam edecek. Zorlu da sektördeki en büyük kuruluş olarak kalmaya devam edecek.
Z.: Pamuk fiyatının artışının tekstile yansıması nasıl oldu?
Pamuk fiyatları bugüne kadar görmediğimiz yükselişi yaşadı. Bu yükselmeyle ilgili Pakistan’daki sel felaketinden Çin’in
çok daha fazla pamuk çekmesine kadar çeşitli spekülasyonlar yapıldı. Kilosu 1,5 Dolar olan pamuk, bugün 5 Dolar. Bu
durum iplik fiyatlarının da artmasına neden oldu. İplikçiler
kar etmeye başladığı için Türkiye’de ve dünyada yatırımlara
başladılar. Bu gelişme iplikçiler açısından güzel. Ancak bu
artışı dokumacılar ve bizim gibi mamul satanların bir şekilde müşterilerine yansıtması gerekti. Zorlu Grubu’ndaki tüm
arkadaşlar bir yıldır bu hesaplamalarla uğraşıyor. Tabii fiyat
değişikliğini aynı hızla yansıtamadığımız için karlıklarımızdan ciddi fedakarlıklar yapıyoruz. Çünkü perakendeciler de
fiyatları aynı hızla artıramıyorlar. İster istemez korkuyorlar.
Düşünsenize 10 TL’ye sattıklarını, şimdi 20 TL’ye satmaları
gerekiyor. Şu an herkes birbirini kolluyor.
Z.: Peki ne kadar sürer bu durum?
Bu süreç bir yıldır devam ediyor. Pamukta ciddi değişiklikler
olmazsa, altı ay daha bu fiyat ve emtia zammının oturması
sürecek. Bu süreci en az zararla atlatmak için tüm ekip olarak uğraşıyoruz. Bir yandan da uygun hammadde bulmaya
çalışıyoruz. Bu savaş içimizde pata küte devam ediyor. Bu
işin kötü tarafıydı. Ancak fiyatlar oturduktan sonra emtia fiyatları da seviyeyi korurlarsa -ki koruyacak gibi gözüküyordaha iyi olacak. Aslında ürünümüz değerlendi, yaptığımız
malın değeri arttı. Bir zamanlar Almanya’da bir çarşafın fiyatı
ile bir paket sigaranın fiyatı aynıydı.
Z.: O zaman çok geriye gitmeyecek aslında...
Geri gidebilir ama umarım eski en düşük fiyatlara gerilemez.
Bu yükselme ürünün değeri açısından iyi oldu. Bir zahmet bir
çarşaf, iki üç sigara paketi fiyatında olsun. Sattığınız ürünün
değeri birden bire yukarı çıktı. Bu durum biraz da olsa tüketimi azaltabilir, ama sonuç olarak daha değerli bir iş yapar
hale geldik.
Z.: Bu durum konfeksiyona da yansıdı mı?
Tabii konfeksiyona da yansıdı. Özellikle kot pantolonda. Çünkü kumaşın ağırlığı nedeniyle pamuk oranı yüksek. Geçen yaz
aldığınızın kot kumaşını, önümüzdeki yaz yüzde 50 fiyat farkıyla alacaksınız. Aslında hammadde artışlarıyla Türkiye’de
rekabet gücü arttı. Türkiye’nin rakiplere karşı en çok gol yediği alan, hammadde dışındaki maliyetlerdi. Eskiden bir Çinli
bizden yüzde 25 ucuza teklif yapabiliyordu, bugün en fazla
yüzde 10 yapabilir. Eğer bizim servis ve yenilik farkımız varsa, biz fiyatları biraz daha artırabiliriz. Dolayısıyla bize biraz
daha kar marjı doğacaktır. Şu an biz biraz sıkıntı çekiyoruz
ama emtia fiyatlarının yükselmesi Türkiye için bir avantajdır.
28 dosya
Dış pazarda Zorlu ismi
1998’de kurulan Zorlu Dış Ticaret A.Ş., Zorlu Tekstil Grubu’nun tüm dış ticaret faaliyetlerini koordine ediyor.
Yakın zamana kadar iplik, perde ve çarşaf/nevresim şeklinde bölümlenmiş olan şirket, 2004’ün sonunda
marka ve lisanslı ürünlerin yönetimini de üstlendi.
2
005’te ev tekstili dünyasına tanıtıldığı günden bu yana
Valeron, Zorlu Tekstil Grubu’nun bilinen en özgün uluslararası markalarından biri. Valeron Koleksiyonu her yıl
Fransa’nın en ünlü ve köklü ajanslarından Nelly Rodi’nin belirlediği trendler ve Zorlu Tekstil Grubu’nun Ar-Ge bölümü ile birlikte titiz bir çalışma doğrultusunda oluşturuluyor. Valeron’un
geniş ürün yelpazesinde nevresim takımlarının yanında kombin olarak yatak örtüsü, pike, bornoz ve havlu çeşitleri yer alıyor. Nevresim modellerinde ağırlıklı olarak yüzde 100 mısır pamuğu kullanılıyor. Sade ve şık dantellerin, nakışların yer aldığı
koleksiyonları üst segmentlere hitap ediyor. Zorlu Dış Ticaret,
ürünleri bazında segmente edilmiş bölgesel bir yapılanmaya
Vedat Aydın
sahip. Şirket Almanya, İngiltere ve ABD’deki satış ofisleri ve
showroomları ile pazarlama ve satış aktivitelerini pazarın bulunduğu yerde doğrudan gerçekleştiriyor. Söz konusu yapılanma piyasalardaki yeni trendlerin yakından takibi ve geliştirilmesi açısından büyük bir avantaj oluşturuyor.
Zorluteks DOO Makedonya şirketi Makedonya, Karadağ, Arnavutluk, Sırbistan, Kosova, Bosna, Hırvatistan, Slovakya, Slovenya, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan ülkelerinde toptan ve
perakende kanallarında, üretim ve pazarlama gerçekleştiriyor.
DOO Taç Tekstil şirketi Rusya pazarındaki satış faaliyetlerini
yürütürken, Arzum Tekstil Pazarlama Ticaret ise Azerbaycan,
Bulgaristan, Gürcistan, İran, Irak, Kazakistan, Litvanya, Libya,
Letonya, Mısır, Moldova, Özbekistan, Polonya, Romanya, Ukrayna ve Yunanistan gibi ülkelerde Taç markalı ürünlerin pazarlama ve satış faaliyetlerini yürütüyor. Zorlu Dış Ticaret aynı
zamanda 2005’ten itibaren, dünya piyasalarından avantajlı
şartlarda hammadde ve yardımcı madde tedarik etmek amacıyla Çin, Hindistan ve Pakistan’daki satın alma ofisleri ile faaliyetlerine devam ediyor.
Z.: Aktif olduğunuz pazarlar ve pazarlama teşkilatınızla ilgili
bilgi verir misiniz?
Taç ve Linens olarak satışta en büyük pazarımız Avrupa Birliği,
sonra Türkiye ve civarı. Üçüncü pazarımız ABD. Bu üç pazara
konsantre olmuş durumdayız. Önceliğimiz bu pazarlarda payımızı artırmak. Bunun için pazarlama teşkilatımız yoğun ve başarılı bir şekilde çalışıyor. Türkiye’deki teşkilatımızın yanı sıra
Linens Pazarlama da var. Linens Pazarlama önceden yalnızca
mağazaları yönetiyordu, şimdi Türkiye’deki tüm perakende
işini yönetiyor. Taç mağazalarına, Taç perakende noktalarına
da servisi veriyor. Dağıtım kanallarında perakendenin yönetimi, toptanın yönetiminden farklı. Bu nedenle Linens Pazarlama şirketine perakendecilik alanında uzman kişileri aldık ve
yetiştirdik. Şimdi onlar kapı kapı perakendecileri dolaşıyor.
İçinde bulunduğumuz pazarda ciddi rakiplerimiz yok ama
elbet olacaktır. Zaten rekabetten çekinmiyoruz. Çünkü rekabetin her zaman faydası var. İnsanı daha dinamik ve uyanık
tutuyor. Onun için işlerimiz ve cirolarımız artarak devam ediyor. Her yıl yaklaşık yüzde 10 oranında büyüyoruz. Taç markası olarak Türkiye’de birinci sıradayız. Diğer ülkelerde ilk üç
içerisindeyiz. Rusya’da, İran’da ve Kore’de araştırmalar yaptık. Markamızın tanınırlığının ve beğenilirliğinin ilk üç içinde
yer aldığını gördük. Birinci olmayı istiyoruz. Bununla ilgili çalışmalarımız sürüyor. Rusya’da da satış pazarlama şirketimiz
29
var. AB ülkelerinde marka vurgusu yerine üretici marka vurgusunu yapıyoruz. Almanya, Fransa, İngiltere ve New York’ta da
satış pazarlama şirketlerimiz var.
Z.: Kaç kişiden söz ediyorsunuz?
Rusya’da yaklaşık 50 kişi, Almanya’da 15 kişi, İngiltere’de beş,
Fransa’da 20, ABD’de 25 kişi çalışıyor. İstihdam olarak büyük
rakamlar değil ama sonuç olarak işleri o bölgelerde etkili olup
pazarı takip etmek ve ürün sağlamak. Özellikle ABD’deki şirketimiz şu an orada sattığı ürünlerin üçte birini Türkiye’den
alıp satıyor. Çoğunu Çin’den, Pakistan’dan alıp satıyor. İngiltere, Rusya çoğunu Türkiye’den alıyor. Bu şirketler tamamen
ticari şirketler ve bütün amaç o ülkelerde ev tekstili sektöründe maksimum işler yapmak ve Türkiye’ye sipariş getirmek.
Pazara yakın olmanın avantajlarını kaybetmememiz, yenilikleri anında görmemiz ve reaksiyon göstermemiz gerekiyor.
Zorlu’nun en önemli özelliklerinden biri pazarlama gücü. Bu
gücünüz sağlam olduğunda zaman başarıyla ilerliyorsunuz.
Valeron, Zorlu’nun misafir odası
Z.: Türkiye 2023’ü konuşuyor. Siz bu duruma ne diyorsunuz?
2023’te Türkiye ekonomisiyle ilgili 500 milyar Dolar ihracat,
kişi başı milli gelir 25 bin Dolar diye konuşuluyor. Ülkemiz bu
hedef doğrultusunda giderse, Zorlu Grubu da aynı oranda payını almak durumunda. Türkiye’nin ihracatı yaklaşık beş katı
artıp da bizim ihracatımızın artmaması Zorlu’nun pay kaybetmesine neden olabilir. Biz de bu çerçevede planlarımızı, programlarımızı yapıyoruz. Dolayısıyla başta söz ettiğim Ar-Ge’ye,
yeniliğe yatırımımız tam gaz devam edecek. Bugün benim
için en önemli planlar Ar-Ge ve ürün geliştirmeyle ilgili. Bizim
bu departmanlarımızda yapılan her türlü yatırım yeşil ışıkta.
Bugün 1200 Dolar olan işçiliğimiz, yarın 3 bin Dolar’a çıktığı
Zorlu USA
1998’de ABD New York’ta kurulan Zorlu USA, Zorlu Tekstil
Grubu’nun Amerika pazarındaki pazarlama kanalı olarak faaliyetlerini yürütüyor. Şirket, Zorluteks tesislerinde üretilen
yüzde 100 polyester jakarlı brode, vual perde, masa örtüsü
ve yüzde 100 pamuklu nevresim, çarşaf, yatak örtüsü gibi
ürünleri toptancılara, perakendecilere ve zincir mağazalara
pazarlıyor. Zorlu Tekstil Grubu’nun ABD’deki depo ve dağıtım faaliyetleri Sandersville-Georgia’daki merkez üzerinden
yürütülüyor. 15 bin metrekare kapalı alan üzerinde kurulu
bulunan, 9 bin palet kapasiteli depo-dağıtım merkezi, müşterileri ile oluşturduğu entegre elektronik sipariş yönetim
sistemi kapsamında ABD geneline yayılmış 2 bini aşkın mağazaya 24 saatte sevkiyat yapabiliyor.
Zorlu UK Ltd.
İngiliz pazarına odaklı bir pazarlama şirketi olan Zorlu UK
Ltd, Zorluteks’in pazar payını artırmak amacıyla, piyasa
araştırmaları, reklam, promosyon ve genel pazarlama faaliyetlerini yürütmek üzere 2002’de, İngiltere’de kuruldu. Şirket, pazarlama faaliyetleri kapsamında, seçkin showroomlarda en son koleksiyonlarını sergiliyor; Zorlu Grubu üretim
ve dış ticaret şirketleriyle İngiltere’deki mevcut ve potansiyel müşteriler arasındaki ilişkileri yürütüyor ve geliştiriyor.
Zorlu tekstil ürünleri, İngiltere pazarında ev tekstili ticareti
yapan şirketlerin yüzde 70’inin raflarında yer alıyor.
zaman, çalıştırdığımız işçinin onun karşılığını vereceğini varsaymamız ya da onun karşılığını vermesi için ona uygun ürün
geliştirmemiz gerekiyor. Herkesin yaptığı bir çarşaf yerine,
Valeron markamız gibi daha katma değerli ürünler yapmamız
gerekiyor. Valeron bu açıdan bizim önde giden buz kıranımız
niteliğinde. Valeron’un gerek perde gerek çarşaf çeşitlerinde
ciddi yatırımlar yapıyoruz. Valeron’dan sonra kalite ve fiyat
seviyesi olarak Linens, ardından Taç markamız geliyor. Biz
Valeron’u amiral gemisinin burnuna koyduk, o da okyanusta
yolu aça aça ilerliyor. Bugün sattığımız ürünlerin, bizim fiyatlarla metrekare satış fiyatı yaklaşık 2 Dolar. Biz ciromuzu ve
ihracatımızı beş kat artıracaksak, metrekare fiyatını 10 Dolar’a
çıkarmamız gerek. Bugün Valeron’un metrekare satış fiyatı 10
Dolar. Valeron Zorlu’nun misafir odası gibidir. Az kullanılır ve
en değerli, rahat ürünler oradadır.
Z.: Ama 2023’te piramit tersine dönmüş olacak gibi…
Bence tüketim piramidi çok bozulmaz. Zorlu’nun konumlaması
bütün üretimini yukarı doğru sıkıştırır. Bizim piramidin en tepesinden aldığımız pay, dünya pazarında yüzde 1-2’lerde. Biz
o payı yüzde 10’lara 20’lere çıkartabilirsek -ki hedefimiz o- o
zaman yaptığımız ürünlerin çoğu oraya gider, aşağı tarafta
ürettiğimiz mallar pek fazla kalmaz. Pazarlama olarak aşağı
tarafta da ürün satmamız gerekiyor. Bunu, kurduğumuz satın
alma teşkilatlarımızla sağlayacağız. O ürünler dışarıda yapılıp
gelecek. Türkiye’de yapılan ürünler de bir yerde daha kaliteli.
Bugün İtalya, Almanya öyle. Demek ki biz yenilikçi, güzel ve
üst kademeye hizmet eden ürünlerden daha çok yapar hale
geleceğiz. Ürün çeşitliliğimizi geliştireceğiz. Bu da Ar-Ge ve
Ür-Ge bölümlerinde çok sıkı çalışarak olur. Sonuç olarak ciromuzu artırarak, Türkiye’de üretilen ürünleri daha pahalı yaparak, alt pazara ise dışarıdan alıp satarak işi büyütmek istiyoruz. Zorlu’yu küçültmeden bunu yapacaksak, tek yolumuz ciro
yapmak. Ev tekstilinde yapılan yaklaşık 500 milyon Dolarlık bir
ciromuz var. 2023’te dört kat büyümek dediğimizde, 1,5 milyar
Dolar’a ulaşmayı hedeflemek anlamına geliyor.
30 dosya
Sektörde Taç ve Linens farkı
Yüzde 100 toplam marka bilinirliğine sahip olan Taç’ın bu başarıyı üretim kalitesi ve geniş satış ağı
sonucunda yakaladığını söyleyen Zorlu Tekstil İcra Kurulu Üyesi Fatih Dereköylü, Linens’in de rakipleri
arasında bilinirlik ve konum olarak fark yarattığını belirtiyor.
Z
orlu Tekstil Grubu, büyük perde ve ev tekstili üretim tesisleri, güçlü pazarlama ve satış
kadroları ile Türkiye’de lider, yurtdışında öncü bir kuruluş. Zorlu Tekstil Grubu’nun en büyük markası olan Taç, geniş perde ve çeyiz ürün gamı ile tüm dünyada tüketicilerle buluşuyor. Taç, Türkiye’de 400 konsept mağazası, 1000’i aşkın satış noktası sayesinde yurtiçinde
her noktaya yayılmış durumda. Yurtdışında 30 ülkede açılan 100’e yakın konsept mağazaları ile
hizmet veriyor.
Zorlu Tekstil Grubu’nun önemli diğer markası olan Linens, ev tekstil perakende zincir mağazacılığında Türkiye’deki ilk ve öncü durumunda. Dünya’da 84 mağazası ile faaliyet gösteren Linens,
yurtiçinde 61, yurtdışında 23 mağazası bulunan “Ev Güzellik Merkezi” anlayışıyla sektöründe
farklılaşan, uzman perakende markası.
Zorlu Tekstil kalite standartlarını, her markada koruduklarını dile getiren Zorlu Tekstil İcra Kurulu
Üyesi Fatih Dereköylü, “2010 yılında yaşadığımız kantitatif büyümenin yanına, 2011 yılında kalitatif büyümeyi de eklemeyi hedefledik” diyor.
Fatih Dereköylü
Z.: Taç, Linens ve Kristal markalarının hedef kitleleri ve marka kimlikleri açısından bilgi verebilir misiniz?
Yaptığımız marka aştırmaları sonucunda yüzde 100 toplam marka bilinirliğine sahip olan Taç
markasının başarısı, üretim kalitemizin ve geniş satış ağımızın sonucunda ortaya çıktı. Geniş
ürün gamı ile tüketicilerimizin satınalma sürecinde güvendiği marka Taç’ın ulaşılabilirlik seviyesi
oldukça yüksek. Perakende markası olarak konumlandırdığımız Linens’in de rakipleri arasında
bilinirliliği ve konumu yüksekte. Yüksek marka gücü ve kalite odaklılığı müşteri segmentinde
B’den A+ hedef müşteri grubuna hitap ediyor. Kristal markamızın hedefi, ev tekstili sektöründe
orta grupta yer alan piyasa oyuncularına hızlı cevap vermek. Kristal marka kimliği Taç’ın ürün
konumlandırılmasından ayrıştırılarak, alt segmentte oturtuluyor. Bu koşullar belirlenirken Zorlu
Tekstil kalite standartlarımızı her markamızda olduğumuz gibi koruyoruz.
Z.: Linens XL konseptinin detayları nelerdir?
Linens XL mağazalarının konsepti ölçekle ilgili. Metropol şehirlerde 750 metrekare ve üzeri mağazalar XL mağaza olarak adlandırılırken, Anadolu şehirlerinde 500 metrekare ve üzeri mağazalar XL mağaza olarak seçiliyor. Konseptin amacı ürün çeşitliliğini artırarak bir evin tüm ev tekstili
ve ev dekorasyon ürünlerini tek çatı altında toplamak.
Z.: Tekstil sektöründe yeni tüketici neler istiyor?
Tekstil ve perakendecilik sektör araştırmalarını ve yayınlarını yakından takip ediyoruz. Raporlarda tespit ettiğimiz; Türkiye ev tekstili pazarının, hazır giyim pazarında olduğu gibi markalaşma
oranının düşük olması. Ev tekstilinde çok sayıda markanın varlığı ve markalaşma düzeyinin ol-
31
dukça dağınık olması Zorlu Tekstil ürünlerinin değerinin korumasında, markalaşmaya verdiğimiz önemin haklılığını gösteriyor. Tüm tüketim ürünlerinde olduğu gibi yaşam koşullarının
hızla değişmesi, tüketicileri hayatı kolaylaştıran, kalite ve
marka bilinirliğinin yüksek olduğu ürünlere yöneltiyor. Ayrıca
trend uzmanları ev tekstilinde zenginliği ve lüksü göstermek
isteyen tüketicilerin sayısının da artışta olduğunu belirtiyor.
Z.: Jenerasyonlar arası tercih farkı nelerdir?
Yeni jenerasyon markalaşmaya daha çok önem vermekteyken
aynı zamanda tercihlerinin değişme süresi eski jenerasyonlara göre daha kısadır. Bu da markaların inovasyon ve sürekli
geliştirmeye vermeleri gereken önemi artırıyor.
Z.: Geleceğin tüketicisi neleri tercih edecek?
Geleceğin tüketicisi, pratik ama gösterişli, fonksiyonelliği ön
planda tutan ürünleri tercih edeceğini düşünüyoruz. Bu ürünleri benzerlerinden ayıracak en önemli etken marka ile tüketici
arasında kurulacak duygusal bağ ile oluşacak ve ürünlerde kişisellik daha çok vurgulanacaktır.
Z.: Dünyadaki gelişmeler stratejilerinizi nasıl yönlendiriyor?
Uluslararası ev tekstili sektörünün büyüklüğü yaklaşık 20
milyar dolar seviyelerinde. Bu rakam dünya üzerindeki toplam ticaretin yaklaşık binde 4’lük kısmını oluşturuyor. Sektör
ithalatında, en büyük pazar yaklaşık 6 milyar Dolarlık ithalatıyla ABD’ye ait. ABD’yi ülke bazında Japonya, Almanya, İngiltere ve Fransa izliyor. Türkiye’nin ev tekstil ürünleri ihracatı
istikrarlı bir büyüme sergiliyor. Türkiye 20 milyar Dolarlık ev
tekstili pastasından 1,5 milyar Dolarlık pay alıyor. Ev tekstili
sektörü, ulaştığı bu ihracat hacmiyle Türk tekstil ve konfeksiyon ihracatı içerisinde yaklaşık yüzde 10 ve toplam ihracat
içerisinde ortalama yüzde 4’lük paya sahip önemli bir alt sektör niteliğinde. Şu an Türkiye ev tekstili ihracatında dördüncü
sırada yer alıyor.
Z.: Sektörünüz açısından 2010 yılını değerlendirir misiniz?
Bizim açımızdan 2010 yılında tekstil sektöründe büyük ciro
kayıpları yaşanmadı. Ancak cirolarımızı belli oranlarda tutmak
adına, yeni pazarlama yatırımları karlılığı ciddi oranda azalttı.
Z.: 2011 yılı için hedefleriniz nelerdir?
Bize göre 2011 yılı toparlanma yılı olacaktır. 2010 yılında yaşadığımız kantitatif büyümenin yanına, 2011 yılında kalitatif
büyümeyi de eklemeyi hedefledik.
“Geniş ürün gamı ile tüketicilerimizin
satınalma sürecinde güvendiği
marka Taç’ın ulaşılabilirlik seviyesi
oldukça yüksek. Perakende markası
olarak konumlandırdığımız Linens’in
de rakipleri arasında bilinirliliği ve
konumu yüksekte. Yüksek marka
gücü ve kalite odaklılığı müşteri
segmentinde B’den A+ hedef müşteri
grubuna hitap ediyor.”
32 dosya
“Meziyetimiz hız ve kalite”
Zamanında ve kaliteli üretim meziyeti ile tekstil sektörünün öncüsü olan Zorluteks Tekstil, bugün müşteri
memnuniyetinde yüzde 98 oranında sonuçlar elde ediyor. “Kalitemiz rekabet avantajı yaratıyor” diyen Zorluteks
Genel Müdürü Yılmaz Tunç’u Çorlu’daki fabrikada ziyaret ederek son gelişmeleri kendisinden dinledik.
Yılmaz Tunç
T
ekstil sektörü çok inişli çıkışlı dönemlerden geçti. Krizin
tüm dünyayı sardığı dönemlerde özellikle Çin ve Pakistan önemli miktarlarda sipariş almaya başladılar. Ancak
bir süre sonra Türkiye’nin farklı bir avantajı ortaya çıktı: Hız ve
kalite. Zamanında ve kaliteli üretim meziyeti Türk tekstil sektörüne önemli bir avantaj sağladı.
Bugün müşteri memnuniyetinde yüzde 98 oranında sonuçlar
elde eden Zorluteks Tekstil, bu süreç içinde kendi yapısını
da gözden geçirerek yeniden yapılanma geçirdi. Nevresim ve
perde üretimini aynı çatı altında birleştirdi. Buna ilave olarak
yaptığı teknoloji yatırımları şirketi bir adım daha öne geçirdi.
200 bin metrekare kapalı alanın 100 bininde perde, 100 bininde nevresim üreten Zorluteks, ciddi anlamda Ar-Ge ve Ür-Ge
çalışmaları da yapıyor. TÜBİTAK’la projeler geliştiren, müşteriden gelen talepleri dinleyen şirket; Ikea, Tchibo, Tesco, Marks
& Spencer, CTI, Zuki gibi dünyaca ünlü markalara üretim yapıyor. Desen geliştirme ekibi ayda 400’ün üzerinde desen çıkartıyor. EFQM çalışmalarına da başlayan Zorluteks, bu çalışmaların meyvelerini özellikli iş süreçlerinde yarattığı verimlilik
artışı ile topluyor. Enerji ve çevre alanında attığı adımlar ise
sektöründe örnek teşkil ediyor. Tüm bu başarılara imza atan
ekibin başında Yılmaz Tunç var.
Z.: Şirkette organizasyon değişikliğine gidildi. Üretim tesislerini Zorluteks çatısı altında birleştirdiniz. Bu neden yapıldı?
Genellikle üretim ve marka desteklemesi fabrikanın olduğu
için üretim tesisleri ayrıldı. Korteks daha çok sanayiye, biz ise
perakendeye hitap ettiğimiz için böyle bir değişiklik oldu. Bu
birleşmeden dolayı farklı avantajlar da elde etmiş olabiliriz.
Z.: Birleşmenin ne gibi avantajları oldu?
Özellikle organizasyon daha dar bir çatı altında birleşti. Üretimde en iyi yol, en kestirme yoldur. İşi en az kişiyle yapmak, en
yalın haliyle yapmak lazım. Böylece bir sinerji kazandı üretim.
Makine altyapıları ortak kullanılmaya başlandı. Makro planlama yapabilme şansı yakaladık. İnsan kaynağı, malzemeler, muhasebeye bakış açımız ortak oldu ve bu avantajları kullandık.
Ayrıca artan iletişim sayesinde işletmelerde yapılan iyileştirme
ve metodları daha hızlı paylaşma imkanı bulduk. Grup içi eğitim ve ziyaretler ile sağladığımız bu bilgi paylaşımının sürekli
iyileşmemizde önemli katkıları olmuştur.
Z.: Geriye dönüp bakıldığında neler değişti?
Son yıllarda bizim yaşadığımız krizden dolayı, Çin’e yönelme
olmuştu. Ama bu durum bize avantaj olarak döndü. Çünkü kalitemiz rekabet avantajı yaratıyor. Sadece ürünün nitelikleri açısından söylemiyoruz bunu. En kısa sürede ürünün müşterinin
ayağına götürebilmek de kalitedir. Bizim en büyük meziyetimiz
bu noktada ortaya çıktı. Termin kalitemiz, kriz dönemlerinde
müşterilerin bizi tercih etmelerine sebep oluyor. Öyle ki krizi
hissetmedik diyebilirim. Şu anki avantajımız, özellikle pamuk
fiyatlarının üç kat artması. Maliyetin içindeki işçilik ve enerji
payları artık çok düşük seviyede kaldı. Eskiden maliyetin yüzde 50’si hammadde, diğer yüzde 50’si işçilik ve enerjiydi. Şimdi
yüzde 70’i, 80’i hammadde. Bu sayede Çin’le çok rahat rekabet edebilmeye başladık. Bunu ürün siparişlerinin artışından
rahatlıkla gözlemliyoruz. Bizim en güzel barometremiz desen
dairesi. Sık sık desen dairesine bakarız, yoğunsa işler iyi demek. Şu sıralar epey yoğun. Temel değişikliklere baktığımızda,
kişi başı üretimleri çok artırdığımızı görüyoruz. Yeni yatırımlar
yapıldı. Bunların bir kısmı teknolojik yatırımlar, bir kısmı iyileş-
33
tirme yatırımlarıydı. Örneğin desen dairelerine yeni yazılımlar
aldık. Gravür dairesine yeni makine aldık. Özellikle dört renkli
baskı konusunda dünyada lideriz. Fotoğraf kalitesinde baskı
yapıyoruz. Tabii ki bilgi birikimi ve eğitim de var. Bir başka örnek ise işletmede yapılan yazılım yatırımlarıdır. İşletme içinde
kişi ve makine bazında hataları hızlı bir şekilde görebiliyor ve
önlem alabiliyoruz. Makinaların standart harcaması gereken
enerji ile fiili durumu kıyaslıyor, arıza ve kaçaklara anında müdahale ederek boşa giden enerjiyi engellemiş oluyoruz.
Z.: Dünyada en çok hangi ülkeyle rekabet ediyoruz?
Biraz iddialı olacak ama biz kendimize rakip göremiyoruz.
Maliyet olarak, tabii ki Pakistan, Hindistan ve Çin bize rakip.
Hindistan şu anda çok hızlı gidiyor; ama ülke politikaları belirliyor bu rekabeti. Örneğin bütün pamuklu maddelerde ihracatı
yasakladılar. Aslında çok ucuza, kendi içlerinde, iç piyasa döngüsüyle bunu halletmeye çalışıyorlar. Pamuklu kumaşa boya
veya baskının çeşitli metotları vardır. Bunların en önemlisi,
dünyada en çok kullanılanı pigment baskı. Ama yapılması gereken reaktif boya madde. Reaktif boya maddesi çok maliyetlidir, bilgi ve deneyim ister. Bizim dünyadaki gücümüz reaktif
baskıdan kaynaklanıyor. Zor olduğu için herkes yapmıyor.
Z.: Üretim kapasiteniz nedir?
300 bin metre nevresim kısmında, günde 300 bin metre pamuklu kumaş, boya baskı ve konfeksiyonu yapıyoruz. Perdede
150 dönüm metre kapasitemiz var, ama kapasiteyi tam dolduramıyoruz. Yani günde 100 bin metre civarında çalışıyoruz.
Perde fabrikamızda mevcut müşterilerden gelen siparişler dışında fason iş arayışı ile kapasite kullanım oranımızı artırmaya
çalışıyoruz. Nevresim ve perde fabrikasında yaklaşık 4 bin kişi
çalışıyor. Bu 4 bin kişinin 1700-1800’ü konfeksiyonlarda istihdam ediliyor. 10 tane baskı makinemiz var. Üretimimizin yaklaşık yüzde 65’ini ihraç ediyoruz. İhracatta ağırlık Avrupa’da.
Almanya, İngiltere, İsveç, Belçika, Fransa, İtalya başı çekiyor.
Bunların yanı sıra ihracat yapmadığımız ülke yok. Sadece
Amerika’ya ihracatımız yeterli düzeyde değil. Amerika’da re-
kabetçi olamayız. Amerika’daki üretimler büyük olduğu için
daha çok Hindistan ve Çin gibi büyük üretimden hoşlananlara
kaptırıyoruz siparişleri. Oradaki rekabeti aşmak için Çin’de büyük bir ofis kurduk.
Z.: Ar-Ge ve Ür-Ge’ye verilen önemden ve nano teknoloji projelerinde bahsedebilir misiniz?
TÜBİTAK’la projelerimiz vardı. Bu çalışmalardan biri nitelikli ve
fonksiyonel elyafların ev tekstiline uygulanması. Burada amaç
mısır, keten, kenevir gibi elyaflardan ev tekstiline üretim yapmak. Bu çalışma tamamlandı, onaylandı, piyasa testleri de yapıldı. Bu çalışmalarda ortaya çıkan ürünleri şu an müşterilere
sunuyoruz. Japon Itoch’la proje yapıldı. O da onaylandı. Amaç
nano boya maddeler kullanarak dayanıklılığı artırmak ve maliyeti düşürmek. Halihazırda işletmelerimizde kullanmaya devam ediyoruz. Burada hem dayanıklılığı ve kalitesini artırıyoruz
hem de maliyeti düşürebiliyoruz. Nano teknoloji, daha çok yan
kimyasallarda gündemde. Nano teknolojinin kullanılmasındaki amaç performans artırmak. Ar-Ge olarak müşterilerimize
yaptığımız hizmetler var. Müşteriden gelen talepleri Ür-Ge’yle
birlikte geliştiriyoruz. Ofelia’yla ilgili proje var. Opelia, Ikea için
geliştirdiğimiz, kricle efekti verilmiş bir dokuma çeşidi. Şu an
birkaç milyon metre yapmışızdır. Bu projenin tutarı yaklaşık
10 milyon Dolar’ı buldu. Yaklaşık 12 yıldır, modal elyaftan üretim yapıyoruz. Bu proje sayesinde Amerika’ya en az 70 milyon
Dolar satış yaptık. Marks&Spencer ev tekstili; Tesco, çarşaf ve
perde; Zuki nevresim ve çarşaf takımı; CTI lisanslı ürünler alıyor. Avrupa’daki lisanslı ürünlerin yüzde 90’ını biz üretiyoruz
diyebiliriz. İlk yıllarda sadece iş odaklı bir fabrikaydık. Müşteri
memnuniyeti, sosyal paylaşımlar, işçi emniyeti, sağlığı ve çevre konularına çok ciddi önem verdik. Bütün çalışanlarımızı, bu
süreçte hem mesleki hem de kişisel eğitimden geçirdik. Bütün
çalışanlarımızı Çanakkale’ye götürdük. Öneri ve ödül sistemi
kurduk ve bu sistem sayesinde üretimin her noktasını işin ustalarından gelen öneriler sayesinde iyileştirme ve geliştirme
imkanı sağladık. Müşteri memnuniyetini artırmak ve maliyeti
düşürmek odaklı 600 küsur alt süreç hedefimiz var. Her bir
hedefimizi çeşitli projeler ve aksiyonlar ile destekliyoruz. Bu
projeleri her ay gözden geçiriyoruz. Hem çevreyle ilgili yasaların getirdiği bazı çalışmalarımız hem de sosyal sorumluluk
projelerimiz var. Çevreye zarar vermek artık kaynakları israflı
kullanmaktan geçiyor. Kaynak israfının önlenmesine çok önem
veriyoruz. Kumaştan kullandığımız kimyasala kadar her şeyin
tüketim miktarını azaltıyoruz. Bu çerçevede bir su projesi gerçekleştirdik. Dokuz tane su kuyumuz vardı. Günde 9 bin ton su
kullanıyorduk. Teorik olarak ne kadar su kullanmamız gerektiğinin hesabını yaptık ve yüzde 50 fazla su kullandığımız ortaya
çıktı. Çalışmalar sonucunda üç su kuyusunu kapattık. Şu anda
altı kuyuyla devam ediyoruz çalışmalarımıza. Yaptığımız bu
türden küçük küçük işlerle yaklaşık 76 MV enerji tasarrufu sağlıyoruz. Makinelerde karbondioksit ölçümü yaptırdık ve bizim
23 bin tane ağacın ürettiği karbondioksiti ürettiğimiz ortaya
çıktı. Onun için üst yönetimden onay aldık, Kırklareli’ne 24 bin
tane ağaç diktik. 10 bin tane ağaç daha da dikmeyi planlıyoruz.
Z.: Ar-Ge ve Ür-Ge’de kaç kişi çalışıyor?
Ar-Ge ve Ür-Ge olarak, İstanbul ve Lüleburgaz ofislerimiz olmak üzere toplam 40 kişi çalışıyor.
Z.: Son dönemde öne çıkan projeniz var mı?
Yeni bir projemiz var. Boya maddeden arındırılmış su dejarze
etmeyi düşünüyoruz. İstanbul Teknik Üniversitesi ve Almanya
Stuttgart Üniversitesi’nin ortak yaptığı bu çalışmaya destek veriyoruz. Bu projenin sonuçlarından da yararlanmaya çalışıyoruz.
Z.: Ne kadar desen geliştiriliyor?
Ayda 3 bin desen çıkıyor. Ar-Ge, Ür-Ge, desen departmanları,
üretim, satış ve pazarlama ekipleri bir araya gelerek yaptığımız yenilikleri üç ayda bir düzenlediğimiz yeni ürün toplantılarında kendi içimizde değerlendiriyor ve farklı bakış açıları ile
geliştiriyoruz. Özellikle Almanya’daki Tchibo ve Aldi için desen
üretiyoruz. Geliştirdiğimiz yeni ürünleri müşterilerimizle paylaşıyoruz. Özellikle butik müşterilerimizi dinliyoruz. Oradan
da çok iyi geri bildirim alıyoruz.
34 dosya
Tekstilin hipermarketi Korteks
Korteks Genel Müdürü Necat Altın, Korteks Mensucat Sanayi ve Tic. A.Ş.’yi “Hem hipermarket hem bakkal” olarak
tanımlıyor. Nedeni açık ve net. Korteks, binlerce metrekarelik alanda hem çok büyük işleri hem de çok küçük işleri
aynı kalitede ve yüksek hızda tamamlayabilme becerisine sahip, eşine az rastlanır bir tesis.
A
vrupa ve Ortadoğu’nun en büyük entegre polyester
iplik üreticisi ve ihracatçısı konumundaki Korteks
Mensucat Sanayi ve Tic. A.Ş. İplik Fabrikası’nı en iyi
tanımlayan sözcüklerden biri “dünya devi” 335 bin metrekarede faaliyet gösteren tesis üretim kapasitesi ve kapladığı
alan ile bir dev. Ancak onu diğerlerinden ayıran önemli bir
özelliği daha var. Korteks Genel Müdürü Necat Altın’ın ifadesiyle Korteks, “hem hipermarket hem bakkal”. Çünkü Korteks,
farklı ürün tiplerinde günlük yüzlerce ton üretim kapasitesini
gerçekleştirebilmenin yanı sıra daha küçük ölçekte “butik”
üretim taleplerini karşılayabilecek yeteneğe de sahip. Bu
yeteneğin ardındaki sır Korteks’in 20 yılı aşkın deneyimi ve
Ar-Ge/Ür-Ge çalışmalarının başarısında saklı.
İki binden fazla çalışanı, tedarikçileri ve seçkin müşterileriyle
bölge ve ülke ekonomisine önemli katkı ve istihdam sağlayan
Korteks, gerçekleştirdiği yatırımlarla termin sürelerini de minimuma indirerek Uzakdoğulu üreticiler karşısında rakipsizliğini devam ettiriyor. Korteks’in yanı sıra hem dünya hem de
Türkiye tekstil sektörünün bulunduğu nokta ve geleceği hakkında detaylı bilgi veren Altın, bundan sonraki hedefin katma
değerli ürün çeşitliliğini artırmak olduğunu belirtiyor.
Altın, “Başta Çin olmak üzere Uzakdoğu ülkeleri 2005’ten
sonra Dünya Ticaret Örgütü’ne dahil oldu. Bu gelişmenin ardından dünya polyester filament üretimi 2005 yılı itibariyle
artarken Avrupa ve Türkiye’nin üretim miktarı düştü. Dünya
Necat Altın
üretimi 2005’te 14milyon tondan 2009’da 19 milyon tona yükselirken; Avrupa’da 510 bin tondan 232 bin tona, Türkiye’de
ise 310 bin tondan 143 bin tona düştü. Ancak bu olumsuzluğa
rağmen Korteks, Türkiye’ de üretim miktarına göre payını yüzde 54’ten yüzde 84’e, Avrupa’ da üretim miktarına göre payını
ise yüzde 33’ten yüzde 52’ye çıkarmayı başarmıştır. 2009 yılı
itibariyle dünya polyester filament iplik üretiminde payı yüzde
0,62 olarak gerçekleşti” diyor.
Z.: Korteks İplik üretim tesisinin teknik özellikleri nelerdir?
Tek hat üzerinde, dünyanın en büyük kapasiteli kontinü polikondenzasyon ve direkt eriyik beslemeli POY-FDY üretim tesislerinden biridir. Aynı zamanda polikondenzasyondan direkt
üretim sisteminin Türkiye’deki ilk uygulayıcısı. Enerji gücü ve
tüketimi açısından Türkiye’nin en büyük tekstil fabrikalarından
biri. 110 MVA kurulu güç ve 60 MVA fiili güç tüketimi bulunuyor.
Avrupa’nın en büyük dinamik kesintisiz elektrik enerjisi (UPS)
sistemine sahip tesis (13.200 KVA), 65.000.000 kcal/h kapasite ile Türkiye’de mevcut en büyük soğutma grupları sistemine
sahip. 126.000 Nm2/h ile Bursa’daki en büyük hava kompresör
tesisi Korteks bünyesinde yer alıyor. Kullanılan hammaddeyi
depolamak üzere, her biri 3.600 m2 hacminde olan 4 adet, dünyanın en büyük hacimli alüminyum PTA siloları Korteks’tedir.
Z.: Üretim kapasitesi hakkında bilgi verir misiniz?
Korteks İplik’in toplam üretim alanı 335 bin metrekaredir.
Tesisler 580 ton/gün polimer, 400 ton/gün POY (Partially oriented yarn), 120 ton/gün FDY, (Full drawn yarn) 350 ton/gün
tekstüre, 25 ton/gün bükümlü, fantezi ve elastomerli, 10 ton/
35
gün hava tekstüre ve 60 ton/ay mono iplik üretimi kapasitesine sahiptir.
Z.: Makine parkının teknolojisi hakkında bilgi verir misiniz?
Korteks makine parkı, en modern ve en son teknolojiye sahip
makinelerle donatılmıştır. Alman teknolojisine sahip polikondenzasyon tesisi ve iplik üretim makinelerinin yanı sıra tekstüre makinelerimiz Alman ve Japon teknolojisi; büküm işletmemizdeki makineler ise Fransız/İsviçre teknolojisi ile üretilmiş
son model makinelerdir. Özellikle 1998 yılında devreye alınan
500 ton günlük üretim kapasiteli Berkun tesisindeki makineler
1990 yılında kurulan Emre tesisindeki makinelere göre daha
yeni ve elektronik ve otomatik kontrol tertibatlı makinelerdir.
Üretimin her aşaması elektronik sistemlerle kontrol ediliyor.
Korteks edindiği tecrübe ve yaptığı çalışmalarla kendi teknolojik mühendisliğini yapar duruma geldi. Bu sayede makinelerin teknolojik yeterliliği ve çalışma randımanları güncellenebiliyor ve farklı üretimler hızlıca adapte edilebiliyor. Hem
eriyikten boyalı renkli iplik, hem de otomotiv ipliklerinde ve
fonksiyonel ipliklerin üretiminde yıllar içinde artan talebi karşılamak ve renkli iplik üretiminde kapasite artışı sağlamak
amacıyla gerekli yeni yatırım ihtiyacı ortaya çıktı ve yeni yatırımlar gerçekleştirildi. Bu yatırımlar sayesinde tailor-made
ve daha düşük kapasiteli özel üretimler yapabilme yeteneğine
kavuştuk. Ayrıca hem POY ve FDY hem de tekstüre ipliklerde,
kendi tasarladığımız ve geliştirdiğimiz otomasyon sistemleri
sayesinde el değmeden hızlı bir şekilde kalite kontrol, tefrik,
paketleme ve paletleme işlemleri yapılabiliyor.
Z.: Çevre konusundaki çalışmalarınız nelerdir?
Çevre politikamız tüm çalışanların katılımıyla Korteks’in polyester iplik ve cipsin tasarım, üretim, kontrol ve sevkiyat süreçlerinde; sürdürülebilir en yüksek kalitede ürün üretmek
ve çevreye verilebilecek olumsuz etkileri en aza indirmek olarak özetlenebilir. Uluslararası 14001 çevre standardına sahip
Korteks’te kurduğumuz “çevre yönetim” sistemi sayesinde
faaliyetlerimizi ürün ve çevreyle ilgili tüm yasal ve diğer şartların gereklerine uygun olarak yerine getirme yönünde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Süreçlerimiz ve teknolojik imkanlar
ölçüsünde kirliliği önlemeyi ve doğal kaynak tüketimini azaltmak için gerekli çalışmalar yapmayı, tedarikçi firmalarımızın
İhracat lideri
Korteks İplik ürünleri dünya çapında tercih edilmektedir.
Türkiye’nin lider ihracatçılarından Korteks İplik’in ürünleri
Almanya, Belçika, İngiltere, İtalya, İspanya, Fransa, İrlanda,
Polonya, Macaristan, Portekiz, Bulgaristan, İran, Mısır, Fas,
Cezayir, Tunus, Suriye, Lübnan, İsrail, Brezilya, ABD, Kanada,
Kolombiya, Meksika ve Güney Afrika gibi 60’dan fazla farklı
ülkeye ihraç edilmektedir. Korteks İplik’in üretim süreci farklı uluslararası kalite sertifikasyonlarına sahiptir. Şirket, ISO
9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi ve ISO 14001:2004 Çevre
Yönetim Sistemi belgeleriyle en kaliteli ürünleri çevreye zarar vermeden üretmektedir. Aynı zamanda Oeko-Tex 1 belgesiyle ürün kalitesindeki seviye belgelendirilmiştir.
çevreyle ilgili çalışmalarını teşvik etmeyi amaçlayarak faaliyetlerimizi yürütüyoruz.
Z.: Üretim açısından rekabetçi olmanın koşulları nedir?
Rekabet üstünlüğü için; kaliteli, verimli ve esnek üretimle beraber ürün çeşitliliğini artırmak, müşteri memnuniyetini sağlamak ve devamlılığı, hızlı servisi gerçekleştirmek gereklidir.
Z.: Tesisinizde rekabet adına üretimde hangi noktalarda fark
yaratıyorsunuz?
Müşterilerin memnuniyetini artırmak ve üretim aşamasında
yaşanan teknik sorunlara yardımcı olmak üzere çalışmalarını
sürdüren Satış Sonrası Teknik Hizmetler Bölümü, belirli aralıklarla planlı olarak veya müşterilerden gelen talep üzerine
teknik ziyaretler gerçekleştiriyor. Müşteri taleplerini karşılamanın yanı sıra, yaşanan teknik sorunları da hızlı bir şekilde
gideriyor. Korteks İplik, ürettiği ipliklerin kimyasal ve fiziksel
kalitesine yönelik tüm testleri bünyesindeki gelişmiş laboratuvarında gerçekleştiriyor ve ürün kalitesinin artırılmasına,
üretim maliyet eğrisinin düşürülmesine katkıda bulunacak
en gelişmiş teknolojileri uyguluyor. Tamamlanan üretim bölümü ile otomatik bobin alma ve otomatik bobin paketleme
sistemleri, şirketin ürün kalitesine büyük katkıda bulunarak
verimliliğini de artırdı. Eriyikten boyalı olarak renkli iplik üretiminde artan talebi karşılamak ve rekabet üstünlüğü sağlamak
için yıllar içinde hem renk katkısı masterbatch’in firma içinde
geliştirilmesi ve üretilmesi, hem de renkli iplik üretiminde kapasite artışı için gerekli yeni yatırım ihtiyacı ortaya çıktı ve yeni
yatırımlar gerçekleştirildi. Bunların geliştirilmesinde devletin
36 dosya
“Korteks her zaman ilklerin öncüsü oldu. Müşterisiyle, tedarikçi ve alıcı ilişkisinin ötesinde doğrudan doğruya birbirini
anlayan, birikimlerini paylaşan ve güven içinde ilişkilerini yöneten geniş bir aile oldu. Ülkemiz tekstil sektörünün
en geniş kapsamda ihtiyacı olan her türlü polyester ipliği üretebilecek bilgi donanım ve kapasiteye sahiptir.”
Ar-Ge desteklerinden de yararlanıldı. Bu sayede hem ev tekstili ve halı iplikleri hem de otomotiv ve diğer sektörlerdeki müşterilerimiz için tailor-made renk çalışmalarını hızlı bir şekilde
gerçekleştirebiliyoruz. Ayrıca müşterilerimize sunduğumuz
test analiz hizmetleri, özel Ar-Ge/Ür-Ge çalışmalarıyla rekabet
üstünlüğü yakalıyoruz.
Z.: İplik sektöründe ne tür gelişmeler yaşanıyor?
Dünyada iplik sektöründe çok yüksek miktarlı sıradan -comodity- ürünlerin üretimleri özellikle 2005 yılından sonra
UzakDoğu’ya ve özellikle Çin’e kaydı. Bu değişime, serbest
ticaret anlaşmaları sayesinde kotaların kalkması ve işçiliğin
ucuz olması, enerji ve yatırımda devlet sübvansiyonlarının
olması da etki etti. Bu durumda Avrupa ve Türkiye’de iplik
sektöründe üretimler ve kapasiteler düştü. Ayakta kalabilen
firmalar ürün çeşitlerini artırmaya, özellikli ürünler ve müşterilere özel ürünler geliştirmeye ve üretimlerinde esneklik ve
hızlı servis sağlamaya yönelerek piyasada varlıklarını sürdürebildi. Ayrıca, dünya nüfusunun artışına bağlı olarak doğal
kaynakların azalması ve küresel ısınma sorunları nedeniyle
sanayiler daha sürdürülebilir üretim ve ürünler için alternatif
kaynakların kullanılması ve geri dönüşüm uygulamalarının
artırılması konularına yoğunlaştı. Alternatif enerji kaynakları
kullanımı arayışlarına ve enerjiyi daha verimli kullanarak karbon ayak izini düşürmeye yöneldi.
Z.: İplik üretim teknolojisinin bugün ulaştığı nokta nedir?
Dünyada iplik üretim teknolojisinde ulaşılan nokta daha ince
denye ipliklerin üretimi, FDY ipliklerde daha randımanlı üretim
için tek kanalda pozisyonların artırılması, iplik sarımının hız ve
verimlilik artışına yönelik teknolojiler, tekstüre enerji verimliliği ve custom-made üretim sağlayan makinelerin geliştirilmesi olarak özetlenebilir. Bu teknolojik gelişmelerin yanı sıra
biyo bazlı alternatif hammaddeler, kullanım ömrünü bitirmiş
tekstil ve plastik ürünlerden ve yarı işlenmiş iplik atıklarından
geri dönüşüm yoluyla her türlü sentetik lifinin daha kaliteli ve
verimli üretimi için yeni teknolojikler geliştirildi.
Z.: Korteks bu teknolojik ilerlemenin neresinde yer alıyor?
Daha düşük kapasitelerde üretim kabiliyeti olan ve renkli,
fonksiyonel iplik üretimi için gerekli tertibata sahip son teknoloji ürünü makine yatırımlarımızla esnek ve hızlı üretimler
gerçekleştirebiliyoruz. Ayrıca kütle ürünlerin yanı sıra piyasanın özel ürün taleplerini de karşılayabiliyoruz. Teknoloji
açısından enerji verimliliği çalışmalarını da sürdüren Korteks,
bu çalışmalarıyla Enerji Bakanlığı ödülünü de kazandı. 2010
yılında ürün yaşam döngüsü analizi çalışmalarına başlayarak
emisyon ve karbon ayak izimizi düşürmeye yönelik projeler
oluşturduk. Geri dönüşümlü polyester ile sürekli lif üretimi
yöntemini geliştirmeye yönelik araştırmalar yapıyoruz.
Z.: Ar-Ge açısından gerçekleştirdiğiniz çalışmalar nelerdir?
Korteks her zaman ilklerin öncüsü oldu. Müşterisiyle, tedarikçi ve alıcı ilişkisinin ötesinde doğrudan doğruya birbirini anla-
Korteks İplik’in temel özellikleri
• Tek hat üzerinde, dünyanın en büyük kapasiteli kontinü
polikondenzasyon ve direkt eriyik beslemeli POY-FDY üretim
tesisi,
• Dünyanın en büyük hacimli alüminyum PTA siloları (Her
biri 3.600 m2 hacminde 4 adet silo),
• Polikondenzasyondan direkt üretim sisteminin Türkiye’deki
ilk uygulayıcısı,
• Teknoloji mühendisliğini kendi bünyesinde yapma kabiliyeti,
• Enerji gücü ve tüketimi açılarından Türkiye’nin en büyük
tekstil fabrikalarından biri (110 MVA kurulu güç ve 60 MVA
fiili güç tüketimi),
• Avrupa’nın en büyük dinamik kesintisiz elektrik enerjisi
(UPS) sistemine sahip tesisi (13.200 KVA) ,
• 65.000.000 kcal/h kapasite ile Türkiye’de mevcut en büyük soğutma grupları tesisi,
• 126.000 Nm2/h ile Bursa’daki en büyük hava kompresör
tesisi.
yan, birikimlerini paylaşan ve güven içinde ilişkilerini yöneten
geniş bir aile oldu. Ülkemiz tekstil sektörünün en geniş kapsamda ihtiyacı olan her türlü polyester ipliği üretebilecek bilgi
donanım ve kapasiteye sahiptir. Polimer malzeme teknolojileri, polyester polimer üretimi, sentetik lif üretimi, iplik tekstürize ve işleme, tekstil ve iplik tasarımı, tekstil ve iplik test ve
analiz yöntemleri konularında bilgi birikimine sahip deneyimli
Ar-Ge personeliyle Korteks, Ar-Ge faaliyetlerine büyük önem
veriyor. Korteks, 2003 yılında süper mikro iplik ile başlayan
efektli iplikler ve 2006 yılında fonksiyonel ve touch gibi yeni
ürünlerle devam eden çalışmalarına, özellikle otomotiv ve polyester halı iplikleri ve fonksiyonel iplikleri piyasaya sunarak
devam ediyor.
Z.: Yeni geliştirilen iplik çeşitleri ve kullanım alanları nelerdir? Mevcut ipliklerden en büyük farkları nedir?
Moda olan ve yaygın kullanılan organze tül perdelerin hammaddesi olan Mono-Filaman iplikler, kumaşlarda yanar döner
efekt sağlayan Taç Sparkling iplik, kumaşlarda farklı kontrast
ve boya alma sağlayan efekt iplikleri Two-Tone, Spun-Like,
Milpa-Like ile kumaşlarda alev almazlık ve güç tutuşurluk
sağlayan Flame Retardant iplikler, özellikle yangın tehlikelerinin yoğun olduğu otel, hastane, okul, idari binalar gibi kontrat pazarlarında kullanılıyor. Yüksek katma değere sahip Taç
Antistatik iplik, polyester kullanımında oluşan statik elektriklenmeyi önlüyor ve özellikle tıbbi tekstiller ve koruyucu işçi
kıyafetlerinde tercih ediliyor. Taç UV Resistant iplikler ultraviyole ışınlarına karşı normal polyestere göre daha fazla direnç
gösteriyor ve dış ortamlarda kullanılan tekstillerde polyester
ipliğin tercih edilebilmesine olanak tanıyor.
Z.: Korteks’in 2011 ve sonrası için hedefleri nelerdir?
Kapasite konusunda Korteks için bir hedeften söz edilemez.
Kapasite sorunumuz yok. Esnek üretim gerçekleştirebilme
yönünde hedeflerimiz var. Günde 10 ton iplik üretebilen iki
direk üretim hattımızı günde 22 ton üretebilen 3 hat olarak
revize ettik. Şu an Türkiye’deki beş üniversiteyle birlikte çeşitli projeler yürütüyoruz. Bir tane de AB projemiz var. Çünkü Korteks’in en önemli hedeflerinden biri de katma değerli
ürün çeşitliliğini artırmaktır. Temel hedeflerimiz; katma değerli ürünler için daha esnek üretim yapmak ve şu ana kadar
odaklandığımız kendi tasarımımız olan özel iplikleri üretmek
şeklinde özetlenebilir.
haber 37
Korteks’e, ISPO’da yoğun ilgi
Dünya polyester iplik devi Korteks, 6-9 Şubat tarihleri arasında bu yıl ikinci kez katıldığı Almanya Münih’teki
ISPO WINTER 2011’de yüksek performanslı kumaş markası DRY TOUCH® ile büyük ilgi gördü.
1
970’ten beri düzenlenen ve bu yıl 41.’si gerçekleştirilen
ISPO’da (Uluslararası Spor Giyim ve Spor Ekipmanları
Moda Fuarı) aralarında 10’un üzerinde Türk şirketinin
bulunduğu 49 ülkeden 2 bin 267 şirket yer aldı. Standı ve
ürünleri büyük ilgi toplayan Korteks, fuar süresince çok sayıda ülkeden potansiyel müşterilerle iletişime geçerek hem DRY
TOUCH® performans kumaşlarının hem de TAÇ polyester ipliklerinin tanıtımını başarıyla yaptı.
CragHoppers sivrisineksavar özellikli outdoor spor çorapları
yer aldı.
ISPO’da sergilenen DRY TOUCH® ürün grupları içinde Turkcell
Süper Lig’de sponsor olunan üç futbol takımının forması (Lescon), No Fear sörf şortları, Olgy aktif spor kıyafetleri, Romanya Rugby milli takım formaları, Londra 2012 Engelli oyunları
için hazırlanmış İrlanda milli takım formaları, dikişsiz iç giyim
ürünleri, moda tasarımcısı Arzu Kaprol’e ait tasarımlar, Kinetix
spor kıyafetleri ve eşofmanlar, Tommy Hilfiger tenis t-shirtleri,
Sınırlı sayıdaki lisanslı üretici tarafından üretilen DRY TOUCH®
kumaşlar fonksiyonel özelliklerini Korteks’in üstün teknoloji
ürünü polyester ipliklerinden alıyor. Kanal kesitli bu polyester iplikler sayesinde DRY TOUCH® kumaşlar yüksek emicilik,
yüksek hava geçirgenliği ve çabuk kuruma özelliklerine sahip
oluyor. İleri teknolojinin fonksiyonellikle buluşması ile yaratılan DRY TOUCH® doğal görünümlü ve yumuşak tutumlu örtücülüğü yüksek bir performans kumaşı.
Üstün teknoloji ürünü
Korteks’in sertifikalı performans kumaşı DRY TOUCH® son
kullanıcıya sağladığı yüksek performans ve üstün fonksiyonel
özellikler ile aktif spor giyimin yanı sıra hazır giyim, iç giyim, iş
kıyafetleri, çorap ve denim giyimde tercih ediliyor.
Yurtiçinde ve yurtdışında birçok projede yer alan DRY TOUCH®
performans kumaşları, moda tasarımcısı Arzu Kaprol tarafından tasarımları yapılan Türk Telekom, Çelebi Hava Servisleri
ve İGDAŞ çalışanlarının iş kıyafetlerinde de kullanılıyor. Böylece spor giyim dışındaki alanlarda da fonksiyonelliğini kanıtlamış bulunuyor.
Antimikrobiyal, UV korumalı, güç tutuşur, cottonlike, comfort,
Healthguard fonksiyonel ürün gruplarıyla sıradan kumaşlara
göre daha iyi sıcaklık kontrolü sağlayan DRY TOUCH® kumaşlar, hem daha dayanıklı hem de uzun ömürlü…
38 kişisel gelişim
Strese yenik düşmeyin
Gencinden yaşlısına hemen herkesin şikayet ettiği rahatsızlıkların başında stres geliyor. İnsanların kabusu olan
stresten kurtulmak zor gibi görünse de bu azılı düşmanımızı başımızdan atmanın birçok yolu var.
S
tres farklı adlarla her zaman karşımıza çıkabiliyor. Biz
ona bazen sıkıntı, bazen endişe, bazen de baskı diyoruz. Adı her ne olursa olsun stres, insana biyolojik
olarak zarar veriyor, çeşitli ruhsal ve psikolojik hastalıklara
neden oluyor.
“Çağımızın vebası” olarak görülen stres; kalp ve damar hastalıkları, baş ağrısı, hipertansiyon, kronik yorgunluk, mide ve
bağırsak sorunları başta olmak üzere birçok hastalığı tetikliyor.
Hemen her yaşta görülen stresin herkes için nedeni birbirinden farklı. Kimi işyerinde strese maruz kalıyor, kimi okulda,
kimi ailesinde, kimi özel hayatında, kimi trafikte... En zararlı stres türü ise kronik stresler. İşsizlik, sakatlık gibi kişinin
sosyal hayatını, konumunu ve kendine güvenini etkileyen
uzun süreli stresler, vücuda ve bağışıklık sistemine ciddi zararlar veriyor.
Özellikle iş hayatı ya da özel hayatında stresli olan kişilerin, bağışıklık sistemi diğer kişilerinkine göre daha zayıf. Bu
kişiler herkesten daha kolay gribe ya da soğuk algınlığına
yakalanıyor.
Stresten nasıl kurtulacağız?
Hayat devam ettiği sürece stresten tam olarak kurtulmak
mümkün değil, ama yapabileceğiniz en iyi şey stresin etkisini mümkün olduğunca azaltmak. Bunun için çeşitli stres
yönetim teknikleri var.
• Hayatınıza çekidüzen vermek ve stresten kurtulmak için
öncelikle buna karar vermeniz gerekiyor. Bunu bir görev gibi
değil kendi mutluluğunuz için yaparsanız amacınıza ulaşabilirsiniz.
• Stresten uzak durmak için hayatınızda küçük değişiklikler
yapabilirsiniz. Evinizin dekorasyonunda küçük değişiklikler
yapmak, bir hobi edinmek hayatınıza yeni renkler getirir.
• Sağlıklı beslenin. Öğün atlamamak, kafeini azaltmak hem
sağlık hem de stresi azaltmak için yararlı.
• Yapılması gereken diğer önemli şey, stres yaratan durumları fark etmek ve bunlardan uzak durmaya çalışmak. Problemleri aile ve yakın arkadaşlarınızla paylaşarak üzerinizdeki
yükü hafifletmeye çalışabilirsiniz.
• Stres yüzünden içki ya da sigaraya yönelmek, dengesiz
beslenmek ise en büyük yanlış. Bunun yerine sizi mutlu edecek aktivitelere yönelin.
• Stresten uzaklaşmak için bir diğer yöntem ise masaj. Masaj
hem vücuda iyi geliyor hem de mutluluk veriyor.
• Gününüzü daha iyi planlayın. Güne başlamadan önce o
günü nasıl geçireceğinize dair plan yapın. Bu planda gevşeme molaları, yalnızca kendinize ayırdığınız saatler, düzenli
ve sakin öğünler, yapacağınız işler yer alsın.
• Tatillerinizi değerlendirin. Hafta sonu da olsa, uzun süreli
de olsa mutlaka bir yerlere kaçın. Özellikle hiç görmediğiniz
yerleri tercih etmenizde yarar var. Seyahatler vücudunuzun
ve ruhunuzun dinlenmesine yardımcı olur. Olumlu düşünmenizi, kendinizi yenilemenizi kolaylaştırır.
İş hayatında mutlu olun
İş hayatındaki stresten uzaklaşmak için işe başarılarınızı listeleyerek başlayabilirsiniz. Bu önceki başarılarınızı hatırlamanızı ve kendinize güven duymanızı sağlayacaktır. Yalnızca
uzun vadeli değil, kısa vadeli hedefler de belirleyin. Başarılı
olduğunuz zaman mutlaka kendinizi ödüllendirin.
İşyerinde size yapılan eleştirileri kişisel olarak algılamayın. Olumsuz bir eleştiriye de olumlu yaklaşmaya çalışın ve
bunları göz önünde bulundurarak işinizi daha iyi yapmaya
çalışın. Eğer bu eleştiriler çok sert oluyorsa gerekli yerlere
danışın.
39
Gün içinde kısa araları önemseyin. Gün içinde vereceğiniz küçük molalar çok yararlı ve rahatlatıcı olabilir. Kısa bir yürüyüş
yapmak, sevdiğiniz bir müziği dinlemek, özlediğiniz birini aramak sizi rahatlatacaktır.
Çok büyük ve yorucu işleri tek başınıza üstlenmek yerine, takım çalışması yapmaya çalışın. Zamanı etkin kullanın. İşleriniz
sürekli bölünüyorsa ertelemeler, bitmeyen işler, eve iş götürme ve sosyal etkinliklere zaman ayıramama gibi sorunlar yüzünden stres yaşıyorsanız, zamanı doğru yönetmeye çalışın.
Kendinize, ailenize ve arkadaşlarınıza da zaman ayırmaya
çalışın. Yalnızca işlerinizi düşünmeyin. Hobilerinizi, eğlenceyi
ve spor yapmayı ihmal etmeyin. Onlar da mutlaka hayatınızda
bulunmalı.
Sinirlerinize hakim olun
Dikkat edeceğiniz diğer bir noktaysa sakin ve olumlu bir şekilde konuşmak. Streslerini kontrol edebilen insanlar olaylar
ters gitse bile telaşa kapılmaz. Önemli olan sakin olmak, kontrolü elden bırakmamak ve olumsuz sözcükler kullanmamak.
Stresi en çok tetikleyen durum sinirli olmaktır. Sinirli olmak
espri yapabilme gücünü yok eder. İnsanlar neşeliyken, gülerken stresleri yok olur. Araştırmalar kahkahanın yalnızca stresi
azaltmadığını, bağışıklık sistemine de destek olduğunu gösteriyor. Gülmek için yapılabilecek birçok şey var. Sık sık komedi
filmleri izleyebilir, ekran koruyucunuzu komik resimler arasından seçebilirsiniz.
Şimdiye kadar okuduklarınızı denediniz ama işinize yaramadıysa, geriye yapabileceğiniz tek bir şey kalıyor; yardım
almak. Öncelikle aileniz ve arkadaşlarınızdan, kısaca çevrenizden destek alabilirsiniz. Sıkıntılarınızı içinize atmak yerine birileriyle paylaşmanız size iyi gelir. Eğer bu da işe yaramıyorsa bir uzmandan yardım alabilirsiniz. Uzmanlar strese
neden olan problemlerinizin farkına varmanızı ve çözmenizi
sağlayabilir.
Stresi azaltan yiyecekler
Besinler yalnızca fiziksel olarak değil ruh sağlığımız üzerinde de etkili. Diyetisyen Berrin Yiğit, İngiltere’de yapılan
ve gıdaların ruhsal yapı üzerindeki etkilerini inceleyen bir
araştırmaya dikkat çekiyor. Yiğit, besinlerin, stres artıran ve
destekleyici olarak iki grupta toplandığını belirtiyor. Stres
yönetimi ve ruh sağlığı açısından faydaları olan besinlerin sofralardan eksik edilmemesi gerektiğini vurgulayan
Yiğit’in tavsiyeleri şöyle:
Pancar: Pancarı konserve olarak değil taze ve çiğ olarak
tüketmek gerekiyor. Çünkü ısı pancarın antioksidan kapasitesini azaltıyor. Salatanıza pancarı rendeleyip bol limon ve
zeytinyağıyla birlikte tüketebilirsiniz.
Kuru erik: Neoklorojenik ve klorojenik asitleri yönünden
zengin olan kuru erik, hücrelere ciddi yapısal zararlar verebilen serbest radikallerin yok edilmesine yardımcı oluyor.
Avokado: Avokadonun Türk mutfağında da fazla yeri yok.
Ancak besleyici nitelikteki avokado, salatalara, mezelere,
çorbalara eşsiz lezzet katar.
Lahana: Kalorisi düşük olmasına karşın besleyici nitelikteki
lahana, kansere karşı koruyucu gıdalardan biridir. Vücudun
serbest radikallere karşı savaş mekanizmasını güçlendiriyor. Kara, beyaz ve mor lahanayı ayırt etmeden tüketmenizde yarar var.
Semizotu: University of Texas at San Antonio araştırmacılarına göre, semizotu Omega 3 yağ asitleri yönünden en
zengin sebzedir. Diğer sebze ve meyvelere kıyasla, semizotu kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlatan melatonin
yönünden 10-20 kat daha zengindir.
Nar: Çok zengin bir antioksidan kaynağı olan narı mutfağınızdan eksik etmemenizde yarar var.
Stresin belirtileri
Terleme, sürekli yorgunluk hissi, uyku bozukluğu, ateş yükselmesi, tansiyon yükselmesi, baş ağrısı, baş dönmesi, mide
bulantısı, iştahsızlık, konsantre olamama, artan gerginlik duygusu gibi, sinirlilik hali, unutkanlık
Pazı: İçeriğinde bulunan iki önemli antioksidan lutein ve zeaksantin ile göz sağlığı için çok yararlı olan pazıyı sık tüketmekte yarar var. Pazı ile aynı familyadan koyu yeşil yapraklı
diğer sebzeleri de göz ardı etmemelisiniz.
Stresin en çok rastlanan nedenleri
Aile içi sorunlar, büyük sorumluluklar, ekonomik geçim zorluğu, işyerinde yaşanan huzursuzluklar, başarısızlıklar, boşanma, ölüm, hastalıklar
Kabak çekirdeği: Magnezyum ihtiyacını karşılamaya yardımcı en iyi besinlerden olan kabak çekirdeği, faydalı olduğu kadar kalorili de. Bu nedenle ayıklanmış kabak çekirdeğinden günde en fazla bir yemek kaşığı tüketmelisiniz.
42 haber
Vestel’e tasarım ödülü
Vestel, Avrupa’nın prestijli tasarım ürünleri yarışması “Red Dot Design Award 2011”den ödülle döndü. AAA sınıfı enerji
verimliliği ile öne çıkan Odysseus bulaşık makineleri ile Vestel “Red Dot Design Award 2011” ödülüne layık görüldü.
A
AA sınıfı enerji verimliliği ile öne çıkan Odysseus, sadelikten ödün vermeyen kullanıcı dostu tasarımıyla
uluslararası jüri tarafından “Red Dot Design Award
2011” ödülüne layık bulundu. Bugüne kadar pek çok uluslararası tasarım ödülüne layık görüldüklerini hatırlatan Vestel
Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Ömer Yüngül, “Odysseus
bulaşık makinemizin ayrıntılara önem veren ve başarılı çözümler sunan ergonomik tasarımı ve şık renk seçenekleriyle,
uluslararası jürinin değerlendirmesi sonucu ödül almasından
gururluyuz. Artık Vestel için bir gelenek haline gelen ödüller,
tasarımda Vestel’in dünya markaları arasında eriştiği güçlü
konumun tescilidir” dedi.
Vestel’in Türkiye’de de farklı program seçenekleri ve AAA sınıfı enerji verimliliği ile tüketicilere sunduğu ödüllü bulaşık makinesi Odysseus, 2011 yılında pazarda
yerini aldı.
Daha fazla zaman, daha kolay hayat
Vestel’in zaman tasarrufuyla öne çıkan
bulaşık makinelerinde, beyaz ve paslanmaz inox renkler tercih edildi.
Üstün tasarımının yanı sıra çevre dostu teknolojisi ve fonksiyonel kullanım
özellikleriyle de dikkat çeken ürün, yıkama süresini 30 dakikaya kadar düşürebiliyor, Ecowash programıyla daha az
çamaşırı daha az enerjiyle ve daha kısa
zamanda yıkıyor.
LED’li program takip göstergesi, su taşma emniyet sistemi ve rezistans koruma gibi tüm modellerde bulunan ortak
fonksiyonlar ise kullanıcılara bir bulaşık makinesinden bekledikleri tüm konforu sunuyor.
Vestel tasarımdaki iddiasını uluslararası ödüllerle tescilliyor
• Endüstriyel tasarım alanında dünyanın en önemli birliklerinden Uluslararası Endüstriyel Tasarım Kuruluşları Konseyi’ne
Türkiye’den kabul edilen ilk ve tek kurumsal üye olan Vestel,
beyaz LCD modeli ile 2006’da Endüstriyel Tasarımcılar Meslek
Kuruluşu tasarım ödülünü kazandı.
• 2008’de iki LCD TV, bir dizüstü bilgisayar, bir klima ve bir çamaşır makinesi olmak üzere tam beş ürünü ile Design Turkey
Endüstriyel Tasarım yarışmasında İyi Tasarım Ödülü’ne layık
görüldü.
• 2009’da Slim and Thin LCD TV ile Chicago Mimarlık ve Tasarım Müzesi’nin verdiği dünyanın en prestijli tasarım ödüllerinden Good Design Award’ı kazandı.
• 2009’da Red Dot Design Award’da, iki
uzaktan kumandası ile tasarım ödülüne
layık görüldü.
• 2010’da dünyaca ünlü tasarım yarışması IF Product Design Award’da, iki
çamaşır makinesiyle ödül aldı.
• 2010’da iki LCD TV, uzaktan kumanda
ve TV arayüzü olmak üzere dört ürünüyle de Good Design Award ödülünü
kazandı.
• 2010’da Plus X Award’da Vestel’in üç
TV, üç uzaktan kumanda, iki TV arayüzü,
bir bilgisayar, iki çamaşır makinesi modeli, kullanım kolaylığı, ergonomi ve tasarım özellikleriyle ödüle layık görüldü.
• Design Turkey 2010’da üç LED TV, bir
buzdolabı ve iki uzaktan kumanda modeliyle altı ödül kazandı.
43
CeBIT’te elektronik şov
Vestel, dünyanın en büyük bilişim fuarı CeBIT’te tasarım ve teknoloji harikası yeni ürünleriyle boy gösterdi. Fuarda
Vestel’in 3D LED TV, Android tabanlı TV, interaktif tahta ve kameralı dijital reklam ekranı gibi yeni ürünleri dikkat çekti.
V
estel, Almanya’nın Hannover kentinde 1-5 Mart tarihleri arasında düzenlenen dünyanın en büyük bilişim
fuarı CeBIT’te en yeni elektronik ürünlerini görücüye
çıkardı. Bu yıl Türkiye’nin partner ülke olarak damgasını vurduğu CeBIT’e 11. kez katılan Vestel, 90 metrekarelik standında
tanıttığı 40 yeni ürünüyle teknoloji standartlarını belirlemede
ortaya koyduğu performansı gözler önüne serdi.
Vestel’in fuarda sergilediği başlıca ürünler arasında interaktif
otel TV, connected TV, 3D LED TV, Android tabanlı TV, video
wall, dokunmatik ekranlar, interaktif okul tahtaları, taşınabilir öğrenci bilgisayarları ve karasal, uydu ve kablo yayınlarıyla
uyumlu dijital kutular yer aldı. Vestel’in ilk kez bu fuarda tanıttığı kameralı dijital reklam ekranları ise önünden geçen kişinin
profiline göre, kişiye özel reklam yayınlama özelliğiyle dikkat
çekiyor. Son dönemde dünyada yaygınlaşmaya başlayan kişiselleştirilmiş reklam ekranlarının ilk üreticilerinden biri Vestel. Elektronik sektöründe 13 yıldır ihracat şampiyonluğunu
koruyan Vestel’in bu fuarda hem Avrupa’ya hem de dünyaya
Vestel teknolojisini göstererek yeni iş ortaklıkları kurmasında aracı olduğunu belirten Vestel Dış Ticaret Başkanı Turan
Erdoğan, “CeBIT gibi sezon başında gerçekleştirilen fuarlar,
Vestel’in ürün ve teknoloji geliştirme yetkinliğini ortaya koymak için büyük fırsat sunuyor” dedi.
Avrupa’da her beş televizyondan biri Vestel
Vestel’in 2010’da 2,2 milyar Dolar ihracata ulaştığını, cironun yüzde 75’ini ihracatın oluşturduğunu belirten Erdoğan,
Vestel’in yurtdışı satışlarının yüzde 71’ini elektronik ürünlerin
oluşturduğunu söyledi. 2010 boyunca Avrupa’daki satış kanalları ile yaptıkları anlaşmalar sonucu yeni dijital TV operatörleri
ve platformlarına yönelik, ülkeye özel dijital set-üstü kutular
ve LCD TV’ler üretmeye başladıklarını dile getiren Erdoğan,
Vestel’in 2010’da sektörün toplam LCD TV ihracatının yüzde
Turan Erdoğan
82’sini tek başına gerçekleştirdiğini vurgulayarak “Son 10 yılda
Avrupa’da satılan her beş televizyondan biri Vestel’de üretildi. Bu performansımızla Avrupa pazarından aldığımız yüzde 15
payla üçüncü konumunu koruyoruz; hedefimiz elbette birincilik” dedi. Vestel’in 2010’da önemli Japon markalarına yeniden
LCD TV satışı yapmaya başladığını aktaran Erdoğan, “2011’de
bu markalara Kuzey Avrupa’nın yanı sıra Doğu Avrupa, Afrika
ve Avustralya gibi yeni pazarlar için de ihracat yapacağız” dedi.
Erdoğan, “Avrupa dijital kutu pazarında yüzde 25 paya sahibiz. Dijital set üstü kutular için anlaşma yaptığımız operatörler
arasında İngiltere’den Freeview ve Top-up TV, İrlanda’dan Saorview, Avusturya’dan ORF, Almanya’dan HD+, Slovakya’dan
Skylink, Fransa’dan TNTSAT ve Fransat, İspanya’dan GolTV,
Macaristan’dan Antenna Hungary, Letonya’dan Lattecom,
Finlandiya’dan Anvia ve TDF var” diye konuştu.
Vestel Avrupa sınırlarını aştı
Başarılı ihracat faaliyetleriyle sadece Vestel’in değil,
Türkiye’nin de ihracat haritasını genişletmeye devam ettikleni
belirten Erdoğan, “2010’da, ana pazarımız olan Avrupa’nın yanı
sıra, Rusya, Ortadoğu, Afrika ve Hindistan’da da hızla büyüdük.
Büyümenin önümüzdeki beş yıl devam etmesini bekliyoruz. En
hızlı gelişen pazarlarımızdan Kuzey Afrika’da satışlarımızı üçe
katladık. Angola, Kongo, Benin, Fildişi Kıyısı ve Tanzanya’ya
LCD TV ihracatına başladık. Moğolistan ve Nepal’i de ihracat
haritamıza ekledik” dedi. Bu yıl Nijerya, Etiyopya, Sudan ve
Uganda gibi yeni pazarlarda LCD satışına başlayacaklarını belirten Erdoğan, Vestel’in Avrupa’daki gücünü artırmanın yanı
sıra, başta Rusya olmak üzere BDT ülkeleri, Ortadoğu ve Kuzey
Afrika pazarlarında Vestel markalı ürünlerin sayısını ve konumunu güçlendirmeyi amaçladıklarını da sözlerine ekledi.
44 haber
IPTV’de Avrupa liderliği
İngiltere’nin başkenti Londra’da düzenlenen dünyanın en önemli teknoloji ve yeni nesil multimedya ürünleri fuarı
IP&TV World Forum 2011’e katılan Vestel, dijital ve elektronik ürünlerini görücüye çıkardı.
V
estel, dünyanın en büyük teknoloji platformu IP&TV
World Forum 2011’e yeni nesil televizyon ve multimedya sistemleri ile katıldı. Vestel, Android kutusu ve televizyonu, Connected TV, İnteraktif Otel TV, farklı ülke operatörleri için geliştirilip üretilen IPTV (Internet Protocol TV) ürünleri,
videowall sistemleri ve dijital bilgi ekranlarını dünya çapında
yüzlerce teknoloji firmasının bir araya geldiği fuarda sergiledi.
Elektronik sektöründe 13 yıldır şampiyonluğunu koruyan
Vestel’in büyük müşterilerle temas kurmasında, IP&TV World
Forum gibi uluslararası fuarların büyük önem taşıdığını belirten Vestel İcra Kurulu Başkan Vekili Turan Erdoğan, “Vestel,
IPTV pazarının hızla geliştiği Fransa, Doğu ve Kuzey Avrupa
pazarlarındaki farklı telekomünikasyon operatörlerine, operatörlere özel IPTV uygulamaları geliştirerek işbirliği yapıyor ve
bu pazardaki lider firmalardan biri olmayı hedefliyor. IP&TV
Dünya Forumu, pazara çıkarmayı planladığımız ürünlerle ilgili müşterilerimizden geri dönüş almak, aynı zamanda ortaklık
kurduğumuz ve kurmayı planladığımız yabancı telekomünikasyon operatörleriyle bir araya gelmek açısından büyük önem arz
ediyor. Böylece yeni müşteriler kazandığımız gibi, mevcut müşterilerimize olan satışlarımızı da artırmayı hedefliyoruz” dedi.
Vestel’in 2010’da 2,2 milyar Dolar ihracata ulaştığını, cironun
yüzde 75’ini ihracatın oluşturduğunu belirten Erdoğan, yurtdışı satışlarının yüzde 71’ini elektronik ürünlerin oluşturduğunun altını çizdi. 2010 boyunca Avrupa’daki satış kanalları ile
yaptıkları anlaşmalar sonucu, yeni dijital TV operatörleri ve
platformlarına yönelik, ülkeye özel dijital set üstü kutular ve
LCD TV’ler üretmeye başladıklarını söyledi.
Vestel, yeni nesil televizyon devriminin baş aktörü
IPTV’nin tüketiciye istediği zaman istediği programı izlemeye,
izledikleri programı durdurup başa almaya ya da kaldıkları
yerden izlemeye, televizyon ekranından interaktif uygulama-
Turan Erdoğan
lar gerçekleştirmeye imkan sağladığını belirten Erdoğan, “TV
seyircisi bundan böyle seyrettiği programlar üzerinde denetim
kurabilecek, TV endüstrisi artık içeriği yayıncının müşteriye
sunduğu modelden, tüketicinin istediği içeriği kendine aldığı
modele geçiyor. Vestel olarak biz IPTV teknolojimizle bu devrimin baş aktörlerinden biriyiz. Geliştirdiğimiz özel şaselerle,
farklı ülkelere özel uygulamalar yapıyoruz. Hotel TV, Hospital
TV gibi uygulamalarımızla da özel B2B müşteri kategorilerine
hitap edecek IPTV’ler sunuyoruz” şeklinde konuştu.
Oluşturdukları portal sayesinde son kullanıcıya yeni içerik
sağlayacaklarını, böylece Connected TV ve dijital set üstü
kutu satışlarını artıracaklarını dile getiren Erdoğan, Vestel’in
Android kutusu vasıtasıyla tüketicilerin TV üzerinden çok hızlı
internet bağlantısına sahip olacaklarını ve her türlü internet
uygulamasına erişebileceklerini belirtti.
“Türkiye’de IPTV’ye Tivibu ile giriş yaptık”
Türk Telekom’un Tivibu uygulaması için Vestel’in dijital set
üstü kutu üreten iki firmadan biri olduğunu belirten Erdoğan,
Vestel ve diğer TV üreticilerinin portal üzerinden internete bağlanma özelliğine sahip televizyonları pazara sunduklarını ve
Türkiye’de birçok otel ve hastanede Vestel’in geliştirdiği Hotel
TV ve Hospital TV ürünlerinin kullanıldığını söyledi. Erdoğan
konuşmasını şöyle sürdürdü: “Sırada Avrupa var. IPTV operatörlerinin iş ortaklarıyla ilişkilerimizi kullanarak, doğru kontaklara ulaşıyoruz. IPTV çözümleri sunan firmaların hepsi sadece tasarım ve satış ofisi olarak çalışıp üretimini Çin’de ya da
Tayvan’da yaptırıyor. Vestel aynı çatı altında hem tasarım hem
üretim hem de satış yapan tek firma. Satın almadaki gücümüzü
de kullanarak diğer üreticilere göre maliyetlerimizi çok düşük
tutabilmekte, rekabetçi fiyatlarla pazara ürün sunabilmekteyiz.
Bu sayede çok geniş bir müşteri portföyüne sahibiz.”
45
Vestel Boğaziçi Köprüsü’nde
Vestel, “dost teknolojiler” kurgulu reklam filmlerine Vestel Twinjet Plus çamaşır makinesi ile devam ediyor.
Reklam filminde, Vestrons robotların Vestel Twinjet Plus çamaşır makinesinin tanıtım afişini Boğaziçi Köprüsü’ne
asma operasyonu izleyicilerle buluşuyor.
V
estel, “dost teknolojiler” kurgulu reklam filmlerine Vestel
Twinjet Plus çamaşır makinesi ile devam ediyor. Reklam filminde, A enerji sınıfına
göre yüzde 50 daha düşük
enerji harcayan, bir teknoloji
ve tasarım harikası olan Vestel Twinjet Plus çamaşır makinesinin tanıtım afişini Boğaziçi Köprüsü’ne asmak için bir gece
yarısı operasyonu yürüten Vestrons robotların hikayesi izleyicilerle buluşuyor.
Türkiye’nin tasarruf hareketi
“Türkiye’nin dev tasarruf hareketini Vestel başlatıyor” sloganıyla dikkat çeken reklam filminde, Vestel robotları hem
ev bütçesini hem de doğayı koruyor. Etkileyici İstanbul görüntülerinin yanı sıra pek çok robotun bir arada görüldüğü
reklam filmi, Vestel Twinjet Plus’ın sağladığı yüzde 50 enerji
tasarrufunu sinema filmi görselliğinde sunuyor. Robotların dış
mekanlarda artistik bir kurgu içinde kullanıldığı reklam filmi,
enerji tasarrufu bilincinin altını görkemli bir dilde çiziyor.
Güzel Sanatlar Saatchi&Saatchi reklam ajansı tarafından hazırlanan senaryonun prodüksiyon aşamasında dünyaca tanınmış reklam prodüksiyon şirketlerinden Unexpected Productions ile Türkiye’den First Unit bir kez daha beraber çalıştı.
Filmin çekimleri dünyada pek çok önemli işe imza atan Alexander Kiesl ve Steffen Hacker’ın yönetmenliğinde gerçekleştirildi. Filmlerin görüntü yönetmenliğini Simon Coull üstlendi. Üç
boyutlu animasyon ve bilgisayar ortamında gerçekleştirilen
görsellerin yoğun olduğu filmin postprodüksiyon aşaması bir
buçuk aya yakın bir sürede yine aynı ekip tarafından gerçekleştirildi.
46 köşe yazısı/prof. dr. kerem alkin
Fırsat ve zorluklarla dolu bir yıl
Birinci çeyreğini geride bıraktığımız 2011 yılı, Kuzey Afrika ve Ortadoğu’daki siyasi gerginlikler ve Japonya’yı vuran
ağır deprem ve tsunami felaketi nedeniyle şimdiden unutulmayacak bir yıl olacağını hissettirdi.
2
011’in ilk üç ayda yaşanan olaylar, Türk iş dünyası açısından beraberinde yeni fırsatlar kadar zorlukları da getiriyor. Japonya’da yaşanan deprem ve tsunami felaketi,
otomotiv ve elektronik ürünler alanında üretim ve dağıtımın,
yedek parça ve ara mamul temininin Türkiye’ye kaydırılması
anlamında yeni imkanları gündeme getirirken, Kuzey Afrika ve
Ortadoğu’daki sıcak gelişmeler, öncelikle müteahhitlerimiz ve
hiç şüphesiz ihracatçılarımız açısından bazı zorluklara işaret
ediyor.
Ortadoğu’da “Türk Dizileri” dönüşümü
Bölgemizdeki birinci ve ikinci kuşak komşu ülkelerde yaşanan siyasi gelişmeler ve toplumsal hareketlenmenin, hiç şüphesiz çok sayıda ve kimileri 30-40 yıl öncesine kadar uzanan
gerekçeleri var. Bununla birlikte, kimi Ortadoğu uzmanları ve
uluslararası ilişkiler alanındaki kimi araştırmacılar, son birkaç
yıldır Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki siyasi hareketlenmenin
gerekçeleri arasına, ihracatı gerçekleştirilen “Türk Dizileri”ni
de eklemekteler.
Söz konusu diziler, Türkiye’nin çoğunluğu Müslüman bir ülke
olsa da, çağdaş ve ilerici bir yaşam şeklini ve bunun da ötesinde bölgemizin refah düzeyi en yüksek ekonomisi olma özelliğini yakaladığını gösteriyor. Bu nedenle, her ne kadar daha
ileri bir demokrasi standardına ulaşmak adına çabalarımızı
sürdürsek de, Türkiye’nin 87 yıllık Cumhuriyet tarihinde ve
47
özelikle son 30 yılda kat ettiği ekonomik ve demokratik standartlar düzeyi, bölge ülkelerindeki toplumları da hareketlendirmiş ve talepkar hale getirmiş durumda.
Türkiye’nin “ekonomi ve ticaret diplomasisi” becerisi
Türkiye’nin son beş yıldır daha yoğun bir şekilde yürütmekte
olduğu “komşularla sıfır sorun” politikasının etkisi de unutulmamalı. Bölge ülkelerinin büyük bir bölümü ile mutabakata
varılan vize işlemlerinin karşılıklı kaldırılması süreci, hem bölge ülkelerinden çok sayıda turistin Türkiye’yi ziyaret etmesini
hem de Türk iş dünyasının etkili iş bağlantıları yapabilmek
adına bölge ülkelerini çok daha sıklıkla ziyaret etmelerini
sağladı. Bölge ülkelerinden gelen turistlerin Türkiye’de sıklıkla şahit oldukları ciddi boyutlardaki bayındırlık faaliyetleri,
uluslararası standartlarda alış veriş merkezleri, rezidanslar,
hava limanları, karayolları hiç şüphesiz, Ortadoğu ve Kuzey
Afrika’da ekonomik dönüşümün neden bu derece geç kaldığı
ve neden Türkiye’nin çok gerisinde kalındığı yönündeki sorgulamaları da alevlendirdi.
Türkiye’nin 2000’li yılların başlarından bu yana güçlendirmekte olduğu bölgesindeki ekonomi ve ticaret diplomasisi
becerisi ve bölgesel liderlik konumu, doğal olarak Türkiye’nin
komşu ülkelerle dış ticaretini, yüzde 8’lerden yüzde 25’lere taşıdı. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne ihracatı hacimsel olarak 64
milyar Dolar’la bugüne kadarki en yüksek seviyesine 2008 yılında ulaştıktan sonra, söz konusu hacim 2009 yılında küresel
krizle birlikte 47 milyar Dolar’a gerilemişti. Türkiye, bölgemizdeki birinci ve ikinci kuşak komşu ülkelere ihracat hamlesinde
önemli başarı ve rekorlara imza atmasaydı, Türkiye’nin ihracat
hacminde küresel krizden kaynaklanan kan kaybı çok daha
dramatik olabilirdi.
Bunun yanı sıra tekstil, hammaddesi ve hazır giyim rekabeti
açısından, Türk şirketlerinin bölge ülkelerindeki nitelikli sanayi bölgelerinde (QUİZ) gerçekleştirdikleri yatırımlar da, küresel rekabet becerisi açısından önemli açılımlar oldu. Bununla
birlikte, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da hız kazanmış olan politik
çalkantılardan yatırımlarının bir kısmını söz konusu coğrafyaya kaydırmış olan Türk şirketlerinin tedirgin olmaları da, bu
sürecin “dikeni” olarak da tanımlanabilir.
Buna karşılık, Türk şirketlerinin bölge ülkelerinde personeli
servisle fabrikaya taşıma ve öğlenleri yemek verme alışkanlıklarını sürdürmeleri ise bölge ülkelerindeki çalkantılarda, o ülkenin vatandaşı olan işçilerin, Türk şirketlerine ait fabrikaları
isyanlardan ve toplumsal hareketlerden korumaları gibi gelişmeleri de beraberinde getirdi. Türk şirketlerinin, ilk kez kendi-
lerine insan gibi muamele eden yabancı yatırımcılar oldukları,
Afrika ve Ortadoğu’nun pek çok ülkesinde konuşuluyor.
Bölgemizdeki olaylar orta vadede yeni fırsatlara işaret ediyor
Uluslararası yayın ve araştırma kuruluşları tarafından düzenlenen kamuoyu yoklamaları, iş adamlarının ve ekonomi çevrelerinin Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki dönüşüm sancılarının
petrol ve emtia fiyatları üzerindeki etkisi açısından kısa vadede daha zor bir süreç beklediklerini, bununla birlikte bölgede
artık geri dönülemez şekilde toplumlarının yaşam standartlarının ciddi ölçüde iyileştirileceği yeni bir sürecin başladığına
inandıklarını gösteriyor.
Bu durum, 400 milyonun üzerindeki insanın alım gücünün
iyileşmesiyle, beyaz eşya, elektronik eşya, tekstil, otomotiv,
konut sektörlerinde yeni fırsatlara ve bölgemizdeki birinci
ve ikinci kuşak komşu ülkelerde enerji ihtiyacının artmasına,
Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda komşu ülkelerden daha yoğun olarak gerçekleşecek ziyaretlerle, vazgeçilmez bir turizm
ve alışveriş destinasyonu olacağına işaret ediyor.
Türkiye’nin, Hükümet’in, ekonomi yönetiminin ve iş dünyasının bu temel gerçeği hep göz önünde bulundurarak, inşaat
malzemesi, konut endüstrisi, elektronik, tekstil, enerji ve turizm alanlarında bölge ülkelerinde ve Türkiye’de gerçekleşecek ihtisas fuarlarına daha fazla ağırlık vermesi gerekecek.
Türk iş dünyası ile bölge iş dünyasının daha sıklıkla bir araya
gelmesini sağlayacak olan söz konusu ihtisas fuarları, hiç şüphesiz uluslararası iş dünyası ve yatırımcılar tarafından bu bölgede dikkatle takip edilecek yeni iş fırsatlarından Türkiye’nin
hak ettiği ölçüde pay almasını da sağlayacaktır.
Cari açığa yönelik önlemlerin 2011’in sıkıntılı konu başlığı
23 Mart Çarşamba günü Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
(TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı sonrası açıklanan karar metni ve özellikle zorunlu karşılık (mevduat munzam karşılığı) oranlarının üçüncü kez artırılmasına yönelik
açıklaması, aradan birkaç gün geçtikten sonra, Türk Bankacılık Sistemi’nin önde gelen isimleri tarafından daha sert tonda
açıklamalara sebep olan kararlar olarak piyasada algılandı.
Türkiye Bankalar Birliği Başkanı olarak İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince’nin, açıklamaları sektörde, son para politikası kararları ile birlikte ‘bıçağın kemiğe dayandığına’ işaret
ediyor.
Başkan Özince, açık bir dille, alınan son kararlar sonrası, Türk
ekonomisine istihdam ve ihracat imkanı sağlayan sektör ve
işletmelere yönelik kredi kullanımının daralacağına dair me-
Prof. Dr. Kerem Alkin
48 köşe yazısı/prof. dr. kerem alkin
Merkez Bankası’nın yeni para politikası modeli sonrasında dolar kurunun 1,54-1,58 TL bandına hatta bir ara
1,58-1,62 TL bandına oturması; ithalatın bir ölçüde pahalılaşması, ihracatın ise bir fiyat rekabet avantajı
yakalaması açısından cari açığı kontrol altına almak adına anlamlıydı.
sajlara da açıklamalarında yer verdi. Bankaların öz kaynaklarının dolaylı vergilendirilmesinden, kredi hacmini daraltmaya
yönelik ‘ek önlem’ ifadesine ve sektör karlılığının çok gereksiz
yere tırpanlandığına dair eleştirilere kadar önemli bir tartışma
süreci başlamış durumda.
Merkez Bankası zorunlu karşılıklara piyasa faizi uygulasın
Merkez Bankası’nın aralık ayından beri uygulamaya aldığı
yeni para politikasının etkinliğini artırmak açısından, kimi ekonomistler söz konusu zorunlu karşılıklara piyasa faiz oranı uygulanmasını da öneriyorlar. Böyle bir uygulama, hiç şüphesiz,
zorunlu karşılık oranlarının artırılması sonucunda bankaların
belirli miktarda eriyecek olan karlılığını bir nebze telafi edecektir. Merkez Bankası yönetimi bu konuya sıcak bakmıyor.
Bununla birlikte, söz konusu meselenin ABD Merkez Bankası
(FED) koridorlarında ve uluslararası ekonomi çevrelerinde de
önemli bir tartışma konusu olduğu ifade edilebilir.
2011 yılının cari açığın kontrol altına alınması ve finansal istikrar riski açısından kritik bir yıl olduğu dikkate alındığında, zorunlu karşılıklara piyasa faiz oranı işleyen ve bu şekilde bankalara anlamlı bir faiz geliri kazandıran Merkez Bankası’nın
2011 karlılığının azalmasına, Hazine ve genel anlamda ekonomi yönetiminin üzülmemesi gerekir. Buna karşılık, bankalar
kredi hacmindeki artışın yavaşlaması veya marjların daralması nedeniyle uğradıkları kar kayıplarının bu tür bir faiz geliri desteği ile kısmen telafi edilmesi sonucunda, alınan para
politikası kararlarına yönelik tepkilerini dengeleyebilir, ya da
alınan para politikası önlemleri nedeniyle azalan kar marjını
koruyabilmek adına, daha riskli finansal işlemlere yönelmekten imtina edebilirler.
Bu noktada, önümüzdeki günlerde bu konuların akademik
platformda ve finans çevrelerinde tartışılmaya devam ettiğine
şahit olacağız. Bu arada, hali hazırda köşe yazarlığı görevini
de yürüten ekonomi hocaları arasında, söz konusu para politikası uygulamasının büyüme hedefiyle uyumluluğu da tartışma
konusu. Sadece 2011 yılı için değil, gerek Hükümet, gerekse
de ekonomi yönetiminin kamuoyu ile paylaştığı 2023 hedefleri dikkate alındığında, cari açığı kredi hacmini dizginleyerek
kontrol altına alma çabaları, bu yöndeki politika tercihleri,
eninde sonunda Türk ekonomisinin 2023 yılına kadar ortalama yüzde 5,7 büyümesi gereğiyle örtüşmeyecek. Belki de,
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’ın “TCMB’yi ekonomi
Prof. Dr. Kerem Alkin kimdir?
1965 yılında İstanbul’da doğdu. Işık Lisesi İlkokulu’nda ilköğretimini tamamladıktan sonra, Saint-Michel Lisesi’nde
orta ve lise eğitimini sürdürdü. 1983 yılında Saint-Michel’den
mezun olup, İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde lisans eğitimine başladı.
1987 yılında lisans eğitimini tamamlayarak, aynı yılın eylül
ayında hem İstanbul Üniversitesi’nde araştırma görevliliğine, hem de İktisat Anabilim Dalı’nda yüksek lisans eğitimine
başladı. 1988 yılında Doktora çalışmaları ile lisansüstü çalışmalarını sürdürdü.
1989 yılında doktora tez çalışmaları için kaynak amaçlı ve
kısa süreli olarak İngiltere’de bulundu. 1993 yılı şubat ayın-
da doktora unvanını aldıktan sonra, Ağustos 1993’te yardımcı doçent kadrosuna atandı. Kasım 1998’de Doçentlik, Nisan
2004’te ise Profesörlük unvanını aldı.
Halen, İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Müdürü ve Ticari Bilimler Fakültesi Bankacılık ve Finans Bölüm Basşkanı. Harp Akademileri ve Deniz Harp Okulu bünyesinde derslerini sürdürüyor. Genelkurmay Başkanlığı ATASE
Komutanlığı SAREM biriminde Planlama ve Değerlendirme
Kurul Üyesi olan Alkin’in ekonomi basınında çok sayıda dergi
ve gazetede yazıları yayımlanıyor. CNBC-e ve SkyTürk kanallarının kurulusunda yer alan, NTV’de program yapan Alkin,
halen Bloomberg TV’nin Genel Yayın Yönetmenliği görevini
sürdürüyor.
49
yönetimi yalnız bırakmamalı” çağrısında bu tespit de etkili olmuş olabilir.
Para politikası önlemleri Torba Yasa beklentilerini zora
sokabilir
Eğer, Meclis’te onaylanan ve özel sektöre kamunun kendisinden alacaklarına, yani özel sektörün vergi ve sosyal güvenlik olmak üzere, kamuya birçok alandaki yükümlülüklerine
yönelik olarak, en kapsamlı ödeme kolaylığı sağlayan Torba
Yasa’dan Maliye Bakanlığı ve genel anlamda ekonomi yönetimi bir tahsilat bekliyor ise, aralık ayından beri sürdürülen yeni
para politikası modeli, özellikle yaz ortasından itibaren, Torba
Yasa hükümleri gereği yeniden yapılandırılmış olan kamu alacaklarının vadesi gelen taksitlerinin ödenmesinde sıkıntıları
gündeme getirebilir.
Çünkü, Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve İş Bankası Genel
Müdürü Ersin Özince’nin açıklamaları, Merkez Bankası ve
genel anlamda ekonomi yönetimi tarafından verilen net mesaj çerçevesinde, reel sektöre yönelik kredi imkanlarını ciddi
ölçüde sınırlayacaklarının altını çiziyor. Bu durumda, Torba
Yasa’dan yararlanma kararı almış olan ve kamu otoritesine
gereken başvurusunu yapmış olan işletmeleri, şirketleri zorlu
günler bekliyor. Çünkü, Torba Yasa ile yürürlüğe giren düzenleme, bu düzenlemeden yararlanan firmalara, şirketlere, bir
yandan geçmişten kalan borçlarını kapatma fırsatı verirken,
hali hazırda işlemiş olan vergi ve sosyal güvenlik ödemelerini
de düzenli olarak ödemelerini emrediyor.
Bu durumda, söz konusu yasal düzenlemeden yararlanan firmalarının çoğu, kamuya olan borçlarını banka kredisiyle kapatma niyetindeydiler. Şimdi, bankacılık sektörü alınan son
kararlar sonrasında, kredi hacmini arttırmada ciddi yavaşlamaya gidecekler ise, özellikle KOBİ’ler Torba Yasa kapsamındaki ödemeleri için yeterince kredi imkanı bulamayacaklar. Bu
durumda, başta KOBİ’ler olmak üzere, şirketler, yararlanmaya
karar verdikleri Torba Yasa düzenlemesi nedeniyle gerçekleştirmeleri gereken ödemeleri kendi nakit imkanları ile veya öz
kaynaklarını kullanarak gerçekleştirirlerse, hem şirketler zora
girecek, hem de piyasadan TL likiditesi çekilmiş olacak. Bu nedenle, TL faizlerin yükseldiğine şahit olacağız.
Daha da önemlisi, yılın ilk yarısı tamamlanırken, Merkez Bankası finansal istikrar riskine yönelik uyguladığı para politikasını daha da sertleştirme ve piyasadaki likiditeyi daha da daraltma kararı alırsa, zaten daralmış olan TL, şirketlerin Torba
Yasa ödemeleri ile birlikte bir kademe daha kıymete binecek
ve yükselen faizlerin yanı sıra, piyasada bir iç talep daralma-
sına, sadece tüketim harcamalarında değil, yatırım harcamalarında da ciddi bir yavaşlamaya şahit olacağız. Bu durumda,
2011 yılı için öngörülmüş olan yüzde 4,5’luk büyüme hedefinin
yakalanmasına yönelik beklentiler de sıkıntıya girebilir.
Bu nedenle, hem Merkez Bankası’nın yeni para politikası modelinin, hem de Torba Yasa düzenlemesi çerçevesinde yapılması gereken ödemelerin aynı anda devreye girmesi ile perakende sektöründen başlayarak, konut sektöründe, kısmen
turizm sektöründe ve özellikle özel sektör yatırımlarında ciddi
bir yavaşlama gözlemleyebiliriz. Bir kez daha vurgulamak açısından, 2011 yılının ikinci yarısı reel sektör açısından bir kademe daha meşakkatli geçebilir gözüküyor.
Torba Yasa düzenlemesi de para politikasını iki yerden
vurabilir
Bir önceki başlık altında, Merkez Bankası’nın para politikası
uygulaması ile Torba Yasa düzenlemesinin birbirlerini hangi
noktalarda sıkıştırabileceklerini, zora sokabileceklerini belirttik. Ancak, Torba Yasa düzenlemesine bağlı olarak, firmaların
yapmayı taahhüt ettikleri ödemelerin Merkez Bankası’nın
para politikası uygulamasını zora sokabileceği iki nokta daha
var. Bunlardan birisi, döviz kurlarının düzeyi. Hiç şüphesiz,
Merkez Bankası’nın yeni para politikası modeli sonrasında,
dolar kurunun 1,54-1,58 TL bandına, hatta bir ara 1,58-1,62 TL
bandına oturması, ithalatın bir ölçüde pahalılaşması, ihracatın
ise bir fiyat rekabet avantajı yakalaması açısından, cari açığı
kontrol altına almak adına anlamlıydı. Nitekim, TCMB de PPK
toplantısı karar metninde, döviz kurlarının düzeyinden rahatsız olmadığını özellikle belirtti.
Ancak, bu süreçte, gerek TL likiditesinde görülen kısmi ve
göreceli daralma, bankacılık sektörünün reel sektöre kullandırdığı kredi hacmindeki artışı daha da yavaşlatma kararı ile
birleşince, KOBİ’ler ve şirketler Torba Yasa düzenlemesinden
yararlanmak sonucunda taahhüt ettikleri ödemeleri gerçekleştirmek için, ellerindeki dövizleri bozdurmaya başlayacaklar. Bu durumda, önemli bir miktarda dövizin bozulması ile birlikte, dolar kuru 1,54-1,58 TL bandından, 1,48-1,54 TL bandına
kayarsa, ithalatın yeniden cazibesini arttırması ve ihracatçılar
açısından kur avantajının kısmen azalması, cari açığının kontrol altına alınması için ortaya konan çabaları örseleyebilir.
Söz konusu Torba Yasa düzenlemesinin gerektirdiği reel sektör ödemeleri ile Merkez Bankası’nın para politikası uygulamasının çatışmasının ikinci bir negatif etkisi ise, reel sektörün Merkez Bankası’nın yeni para politikası modeline verdiği
dolaylı desteği azaltması olacaktır. Alınan para politikası ön-
lemlerinden bankacılık sektörünün zaten mutsuz olduğunu,
son birkaç gündür sektör temsilcilerinin açıklamalarında son
dönemlerde pek de görmeye alışık olmadığımız sertleşmeden
zaten anlıyoruz.
Buna karşılık, finansal istikrar riskini azaltmaya yönelik olarak
alınan önlemlerin döviz kurları üzerindeki yukarı yönde itici
etkisi, çeşitli dolaylı etkilerle azaldığında, yani ihracata odaklı
reel sektör açısından döviz kurlarındaki cazibe kısmen azaldığında, bir de üstüne kredi hacmindeki yavaşlama geldiğinde
ve piyasadaki TL daha da daralırken, iç talepteki yavaşlama,
reel sektör cephesinde de mırıldanmaları arttıracaktır. Bu
durumda, şu ana kadar MB’nın yeni para politikası modeline
destek olan reel sektörün söz konusu desteği azaltması veya
çekmesi, hiç kuşkusuz TCMB üst yönetiminin para politikası
modeline yönelik ikna çabalarını bir kat daha zorlaştıracaktır.
Belki de, bu tür bir ‘algı yönetimi’ sürecinde gözlenecek zorlanma sürecini hissetmeye başlamış olan ve başkanlık görevini resmen 18 Nisan’da resmen tamamlayacak Başkan Durmuş
Yılmaz’ın, uygulanan yeni ekonomi politikası modelinin etkinliğini güçlendirmek için, başta Hazine olmak üzere, diğer ekonomi yönetimi birimlerini de göreve çağırmasına “zamanında”
kulak vermek yararlı olabilir.
50 haber
Önceliğimiz hedeflerimiz
Zorlu Enerji Grubu’nda benimsenen “iş yaparken, çalışırken ve yönetirken hedefleri esas alma” yaklaşımı,
bir yandan şirket performansını yükseltiyor, bir yandan da şirketin kurumsallaşmasına katkı sağlıyor.
Z
ise 2011 yılı hedeflerle yönetim teması doğrultusunda gerçekleştirilmiş olan “Stratejik Yaklaşım” konulu anket çalışmasına
ait sonuçlar paylaşıldı ve 2011 yılında intranet ortamına aktarılan Hedeflerle Yönetim portalinin kısa tanıtımı gerçekleştirildi.
Zorlu Enerji Grubu’nda “hedeflerle çalışma” fikri ilk olarak
2007’de gerçekleştirilen Arama Konferansı’nda ortaya çıktı.
Arama Konferansı’nda alınan karar doğrultusunda “Hedeflerle
Yönetim” sisteminin altyapı çalışmaları başlatıldı. Günümüze
kadar bu çalışmalar kapsamında; dördü geniş katılımlı olmak
üzere, 21 Hedef Toplantısı düzenlendi.
İkinci gün, grubun Yönetim Danışmanı Haluk Erkut, toplantı teması doğrultusunda strateji konusu üzerine bir sunum
yaptı. Sunumun, strateji kavramının teorik açıklamalarından
yönetim ve iş dünyasındaki yaklaşımlara kadar çeşitli paylaşımları içermesi, katılımcılara bütünsel bir bakış açısı vermiş
oldu. Örnek stratejiler üzerine yorumlar yapılarak yöneticilerin
konuya katılmaları ve fikir alışverişinde bulunmaları sağlandı.
Toplantının gündemi içerisinde yer alan örnek olay çalışmaları da yine strateji teması üzerine gerçekleştirildi ve günün
sonunda en başarılı sunumu yapan şirket ödüllendirildi.
orlu Enerji Grubu’nda, iş yaparken, çalışırken ve yönetirken “hedefler” esas alınıyor. Yani öncelik hedeflere
veriliyor, hedeflerle çalışılıp süreçler hedeflerle yönetiliyor; hedefler belirleniyor, gerçekleşmeler ölçülüyor, sonuçlar sorgulanıp değerlendiriliyor. Bu çalışmalar şirket tepe
yöneticilerinin katılımıyla yürütülüyor. Bu yaklaşım bir yandan
şirket performansını yükseltiyor, bir yandan da şirketin kurumsallaşmasına katkı sağlıyor.
2011’in teması: Strateji
2011 yılı Hedeflerle Yönetim sürecinin teması “Strateji” olarak
belirlendi. Bu tema, iş birimleri bazında stratejilerin net bir
şekilde ortaya konması ve hedef izleme çalışmalarının hangi
stratejiler ile uyumlu olarak gerçekleştiğinin belirlenmesi ihtiyacı doğrultusunda şekillendi. Bu ihtiyaca cevap vermek ve
de strateji kavramını daha iyi özümseyerek ortak bir yönetim
bakış açısına sahip olmak adına gerçekleştirilen son toplantının konusu strateji ve stratejik yaklaşımdı.
Dört yıldır süregelen hedef izleme çalışmaları ile hedeflerle
yönetim alanında belirgin bir olgunluk seviyesine ulaşıldı. Bu
olgunluk ile süreçlerin bir adım daha ileri taşınması ve 2011
yılı hedef göstergelerinin geliştirilmesi amaçlanarak detaylı
çalışmalar yürütüldü. Çalışmaların sonucunda, iş birimlerinin
kurumsal stratejilerini belirlemesi ve tüm hedef izleme gös-
tergelerinin bu stratejilerle uyumlu hale gelmesi sağlanmış
oldu.
İnteraktif bir değerlendirme
2011 Hedef Toplantısı’nın ilk günü, grubun gündemindeki konulardan biri İkizdere HES projesiydi. Bu projeyi çeşitli bakış
açılarıyla ele almak adına bir Role Play çalışması gerçekleştirildi. Bu çalışmada yer almak üzere seçilen beş yönetici; belediye, devlet, çevre koruma derneği gibi farklı grupları temsil
ederek İkizdere projesini masaya yatırdı. Günün ilk etkinliği
olmakla birlikte, interaktif bir tartışma ortamı yaratması bakımından tüm katılımcıların takdirini kazanan bir çalışma oldu.
Günün devamında 2010 yılı hedef izlemeleri ve 2011 yılı hedeflendirmeleri üzerine gerçekleştirilen sunumlar ise çapraz
olarak farklı iş birimleri tarafından gerçekleştirildi. İkili olarak
gruplanan iş birimleri, birbirlerine ait hedef tablolarının sunuşlarını yaptı ve izleyicilerin sorularını yanıtladı. Günün sonunda
Gelecekteki hedefler
Zorlu Enerji Grubu’nda hedeflere dayanan yönetme ve çalışma yaklaşımı çerçevesinde belirlenen hedefler ise şöyle:
İlki, hedeflerle çalışma pratiğini etkinleştirmek. İkincisi, bu
yaklaşımı ve uygulamaları, organizasyonlar içinde yaygınlaştırmak. Üçüncüsü hedeflerin yanı sıra stratejilerle çalışmayı
başlatmak ve sürdürmek. Bu başlıklar organizasyonların etkin bir şekilde yönetilebilmeleri ve sonuç alabilmeleri açısından önümüzdeki üç yılın en önemli gündemini oluşturuyor.
Bunların yanı sıra organizasyon ve yönetim geliştirme kapsamında iş planında yer alan değişik proje ve çalışmalar da
bulunuyor.
Yarınlarda var olmak
Hedeflerle yönetim gibi yaklaşımlar, bilimsel temeli olan,
evrensel uygulamalardır. Uygun olarak işletildiğinde, kurum-
51
Zorlu Enerji Grubu’nda hedeflere dayalı yönetme ve çalışma yaklaşımı çerçevesinde belirlenen hedefler şöyle:
İlki, hedeflerle çalışma pratiğini etkinleştirmek. İkincisi, bu yaklaşımı ve uygulamaları, organizasyonlar içinde
yaygınlaştırmak. Üçüncüsü hedeflerin yanı sıra stratejilerle çalışmayı başlatmak ve sürdürmek.
ların başarılarına ve iş sonuçlarına çok önemli katkılar sağladığına ilişkin dünya genelinde çok sayıda örnek bulunuyor.
Araştırmalar da bu yaklaşımların aynı zamanda kurumsal sürekliliğin, yani yarınlarda da var olmanın güvencesi olduğunu
da gösteriyor.
Selen Zorlu Melik/Zorlu Enerji Grubu Başkan Yardımcısı ve
Yönetim Kurulu Üyesi
Zorlu Enerji Grubu olarak en önemli önceliklerimizden biri Zorlu Enerji Grubu’nun kalıcılığını ve sürekliliğini devam ettirecek
olan kurumsal yapımızı güçlendirmek ve geleceğe hazır hale
getirmektir. Kurumsal yapımızı güçlendirmek için birçok sistemi hayata geçiriyoruz. Bu sistemlerin, en önemlililerinden biri
de “Hedeflerle Yönetim”... Hedeflerle Yönetim; iş birimlerinin
belirli stratejiler ve bu stratejilere göre belirledikleri hedefler
doğrultusunda nasıl bir gelişim izlediklerini göstermesine ek
olarak, gerçekte kurum içinde öğrenme, sorgulama ve gelişmeyi sağlayabilecek kullanışlı bir araç görülmeli.
Mehmet Erdoğan Güneş/Zorlu O&M Genel Müdürü
Bu yılki Hedef Toplantısı’nda ilk kez uygulanan “Role Play”
çalışması, gerçek hayatta farklı tarafları temsil eden kişilerin gözünden konuları değerlendirmek, empati ortamını
yaşamak ve benzer durumlarla alakalı hareket tarzları geliştirmek açısından çok faydalı oldu. Kendi rolümü canlandırırken, seçeceğim karakter özelliklerini belirlerken, iki
seçenek üzerinde durdum. Örnek yatırımcı nasıl olmalıyı mı
sergilemeliydim, yoksa her gün karşılaşabileceğimiz gerçek
hayattan bir mizansen mi? Ben gerçek hayattan bir kesit
sunmanın çalışmanın amacına daha uygun olacağını düşündüm. Anadolu’nun bir başka yöresinden gelmiş, yatırım
yapmaya çok hevesli ve diğer oyuncuların karşı argümanları için ev ödevini yapmış, hayali bir yatırımcı profili çizmeye
çalıştım. Yatırım yapılacak yörenin dışından gelmiş olması,
bilhassa seçtiğim bir özellikti. Bu özelliğinden dolayı; yöreyi
tanımadığı, yatırım alanındaki sosyolojik ve çevre sorunlarına uzak olduğu şeklindeki ön yargıların dile getirilebilmesi
daha kolay olacaktı. Ben de, bu ön yargıların nasıl ortadan
kaldırılması gerektiği ile ilgili bir örnek oluşturmaya çalışacaktım. Muhtemel çevre sorunları ile planladığımız tedbirleri
ve çevrenin korunmasının ilgili tüm tarafların görevi olduğunu bu vesile ile anlatmaya çalıştım. Ülkeye ve bölgeye sağlayacağımız ekonomik faydalar ve sağlayacağımız istihdam
imkanlarını dile getirirken bir taraftan da politik karakterleri
temsil eden oyuncularla olan ilişkileri de karikatürize eden
mizansenler oluşturmaya çalıştım. Sonuç olarak şahsen çok
istifade ettiğim, tüm katılımcılar ve izleyiciler içinde faydalı
bir etkinlik olduğunu düşünüyorum.
Ertuğrul Altın/Gazdaş Genel Müdürü
Çapraz sunumlar aynı grup içinde olan bölümlerin hedeflerini daha iyi anlaması, empati oluşturması açısından faydalı
olmuştur. Empati de takım ruhu oluşturulmasında önemlidir.
Bunun dışında farklı bir konuda sunum yapma becerilerinin de
gelişmesine katkıda bulunmuştur.
52 haber
Enerji sektöründe önemli bir ilk
Zorlu Enerji Grubu şirketlerinden Zorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş., sera gazı emisyonlarının ölçülmesi ve raporlanması
ilkelerini tanımlayan ISO 14064-1 belgesini alan ilk Türk enerji şirketi oldu.
Z
orlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş., ISO 14064-1 ile karbon
ayak izini çıkaran ilk enerji şirketi oldu. ISO 14064, kuruluşların emisyon verilerinin oluşturulup raporlanması, doğrulanması ve emisyon azaltım projelerine yönelik bir
rehber niteliği taşıyor.
ISO 14064-1 nedir? GHG’den farkı ve avantajı nedir?
ISO 14064 Uluslararası Standartlar Organizasyonu (ISO) tarafından, “GHG Protokolü” ise Dünya Kaynaklar Enstitüsü
(WRI) ve Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi (WBCSD) tarafından hazırlandı. ISO 14064 ve GHG Protokolü kurumsal
sera gazı envanteri hesaplamasına yönelik olarak, birbiri
ile tutarlı ve birbirini bütünler nitelikte. ISO 14064 sera gazı
envanteri hesaplaması ve doğrulanmasına ilişkin uluslararası düzeyde kabul görmüş, gereklilikleri detaylandıran bir
standart. GHG Protokolü ise gerekliliklerin yanı sıra hesaplama ve raporlamanın nasıl yapılacağına dair bilgi veren bir
kılavuz niteliği taşıyor.
Zorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş., ISO 14064-1 belgesinde, şirkete ait Lüleburgaz, Bursa, Kayseri, Yalova ve Ankara’da bulunun beş doğal gaz santrali ile İstanbul merkez birimlerinin
2009 yılına ait yıllık emisyon miktarını 1.008.745,55 ton olarak
belirledi. Zorlu Enerji, doğal gaz santrallerinde gerçekleştirdiği elektrik üretiminde, kilovat saat başına düşen 448 gram CO2
yoğunluğu ile Avrupa ülkelerinin emisyon yoğunluğu limitlerinin altında yer alıyor.
Düşük karbon ekonomisine geçişte önemli adım
Zorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş, ISO 14604-1 belgesini alma
hazırlıklarında ilk adım olarak santraller ile merkez ofislerin
organizasyonel ve operasyonel emisyon sınırları belirlendi.
Emisyon yaratan kaynaklar tespit edilerek sera gazı emisyon
ölçümleri tüm işletmelerde standart hale getirildi. Emisyon
üreten unsurların belirlenmesinden sonra doğrudan ve dolaylı emisyon kaynaklarını ve sera gazı yutaklarını detaylı olarak
açıklayan “Emisyon Kalite Planı” hazırlandı.
Optimizasyon ve çevre yönetimi konularında çalışan uzmanların hazırladığı emisyon kalite planında, sera gazı kaynakları
ve hesaplama metodolojisine ilişkin ayrıntılı veriler yer alıyor.
Zorlu Enerji Genel Müdürü Arif Özozan, ISO 14064-1 belgesinin, önümüzdeki dönemde çevre kaynaklarını korumaya yönelik oluşturulacak emisyon azaltım hedefleri, enerji verimliliği
projeleri ve emisyon vergilerine hazırlık sürecinde, Zorlu Enerji için önemli bir alt yapı oluşturduğunu belirtiyor.
Zorlu Enerji sektörde öncü
Zorlu Enerji’nin ISO 14064-1 belgesi ile Türkiye enerji sektö-
rünün düşük karbon ekonomisine geçişinde öncü ve önemli
bir yol çizdiğine dikkat çeken Arif Özozan, Haziran 2010’da
katıldıkları, dünyanın en kapsamlı çevre projelerinden Karbon Saydamlık Projesi (CDP-Carbon Disclosure Project) ile
ISO 14064-1 belgesinin, karbon yönetimini temel alan iş anlayışlarının yansımaları olduğu vurguluyor ve ekliyor: “Karbon yönetimini, hem çevre yönetiminin bir parçası hem de
enerji verimliliği ile rekabetin artırılmasının bir aracı olarak
görüyoruz.”
İklim değişikliği etkisini hızla gösterirken, dünya üzerinde birçok ülkeyle birlikte kalkınmayı da tehdit ediyor. İklim krizinin
çözümündeki başarı ise düşük karbon ekonomisine geçiş sürecinin hızına ve iklim değişikliği ile mücadelede 2012 sonrası
“azaltım, uyum, teknoloji transferi ve finansman” alanlarında
hayata geçmesi beklenen yeni küresel iklim değişikliği rejiminin beraberinde getireceği politikalara bağlı.
Bu bağlamda Zorlu Enerji Grubu, iklim değişikliği konusunda
kurumsal yapısını güçlendiriyor ve risk yönetimi için araçlar
geliştiriyor. Kurumsal sera gazı salımları hesaplama, raporlama ve yönetimi için karbon yönetimi altyapısını oluşturuyor.
Arif Özozan, bir tesisin sera gazı emisyon ölçüm metodolojisinin ve hesaplanan miktarın, üçüncü taraf bir gözlemci tarafından onaylanmasının, Zorlu Enerji doğal gaz santrallerinin
elektrik üretim prosesinden kaynaklı doğrudan ve dolaylı sera
gazı emisyonlarının sistematik olarak belirlenmesi anlamında
önemli olduğunu belirtiyor.
Zorlu Enerji’nin 14064-1 standardında ilk ve öncü olmasını,
Zorlu Enerji’nin iş mükemmelliğine ulaşma yolunda önemli
bir referans noktası olarak gören Özozan, “Santrallerimizin
verimliliği, emisyon kaynaklarının doğru belirlenmesi ve hesaplanmasına da bağlı. Bu konuda koyacağımız hedeflerde,
14064-1 referans, metot, ölçüm ve hesaplama doğrusallığı
sağlaması açısında oldukça önemli. Bu sistematik yaklaşımla, enerji üretim proseslerimizin sera gazı salınımları kaynaklı
emisyon envanteri oluşturuldu. Enerji üretim süreçlerimize
yalnızca üretim/proses gözlüğü ile değil, aynı zamanda enerji
ve çevre korelasyonunda faaliyetlerimizi değerlendirme yaklaşımı sağladı. Bu proje, Zorlu Enerji politikalarına hizmet eden
bir proje. Zorlu Enerji ile, enerji ve çevre korelasyonları arasında sürdürülebilir, kontrol edilebilir, geliştirilebilir bir köprü
konumundadır” diyor.
54 haber
Gökçedağ’da lojistik başarı
Türkiye’nin tek alanda kurulu en büyük rüzgar santrali olan Zorlu Enerji Grubu’na ait Osmaniye’deki Gökçedağ Rüzgar
Santrali’nin kurulumu için ciddi ve uzun soluklu bir lojistik çalışması yapıldı.
Y
ıllık 500 milyon kWh elektrik üretimi ile yaklaşık 43 bin
haneyi aydınlatacak kapasiteye sahip olan Gökçedağ
Rüzgar Enerji Santrali, Türkiye’nin tek alanda kurulu en
büyük rüzgar santrali niteliğinde. Osmaniye’nin Bahçe ilçesinde yer alan ve tamamı Haziran 2010’da devreye alınan santralin kurulumu için ciddi ve uzun soluklu bir lojistik çalışması
yapıldı.
Santraldeki bir rüzgar türbinin kulesi, toplam 85 metre olan
dört parçadan oluşuyor. Kulelerin tepesine monte edilen jeneratörler 82 ton ağırlığındadır. Kanatların her biri ise 50 metreyi bulan üç parçadan meydana geliyor. Elektronik aksamlar,
temel halkalar-ankrajlar, trafo ve diğer elektrik panoları da
düşünüldüğünde bu devasa ekipmanların montajı kadar, yurt
dışından farklı lokasyonlardan multimodel taşıma modelleri
ile montaj sahasına ulaştırılması da kolay olmadı. Türbinleri
birbirine bağlayan 40 kilometre uzunluğundaki servis yolu,
32 kilometre olan İstanbul Boğazı’ndan uzun olmasıyla dikkat
çekiyor. 85 metrelik kuleler, yaklaşık 30 katlı bir bina yüksekliğinde. Bir türbin 100 metrelik kanat çapına sahip olup, kanatların rüzgarla dönüşü ile bir futbol sahası kadar alan kaplanıyor.
Titiz bir lojistik planlama
Titiz bir lojistik planlama ve uygulamanın yapıldığı bu süreçte,
ilk olarak malzemelerin teslim alındığı yerler göz önüne alınarak en uygun taşıma modeli, yol güzergahları ve buna bağlı
uygun liman ve depolama yerleri için tespit çalışmaları gerçekleştirildi. Nakliye firmalarıyla yapılan görüşmeler sonucu,
en iyi servis ve en uygun maliyeti sunan firmalar belirlendi.
Ekipmanların teknik çizimleri nakliye firmasıyla incelenerek
ön çalışmalara başlandı. Nakliyesi yapılacak tüm ekipmanların
toplam hacmi 165.000 cbm/20.000,00 ton olarak belirlendi.
Ekipmanların yükleme şekilleri ve gerekli yol izinleri planlandı,
başvuruları yapıldı. Dört farklı lokasyondan gelecek ekipmanlar için en uygun lojistik merkez alanları seçildi. Stoklama ve
özel taşıma aparatlarının üretimi için talimatlar verildi. Ardından proje sahasında montaj sırasına göre taşınacak bu ekipmanların stoklanması için, Türkiye lojistik merkez alanı olan
İskenderun Limanı’nda kapalı ve açık olmak üzere toplam 75
bin metrekarelik özel korumalı depo alanı kiralandı, operasyona hazır hale getirildi.
Ana ekipmanlar; kuleler, jeneratör, kanat yuvası ve kapakları üç ayrı bölgeden (Salzbergen, Bremen ve Grafenhaınıchen)
ağır yük taşıma yapabilecek önceden yol izinleri alınan özel
tırlarla Almanya Brake Limanı’na taşımaları yapıldı. Liman
operasyonlarından sonra gemilerle İskenderun Limanı’na
taşındı. Eş zamanlı olarak Türbin kanatları, Brezilya Santos
Limanı’ndan gemilerle İskenderun Limanı’na taşındı. Gelen
ekipman setleri gümrükleme ve ithalat işlemlerinden sonra
özel stok sahasına alınarak santral sahasına taşımaya hazır
hale getirildi. 54 türbine ait DTA diye tabir edilen kulelerin
içine monte edilecek elektronik aksamlar, yol izinleri alınarak Almanya’dan karayolu ile İskenderun Limanı’na getirildi. Ardından sahanın montaj planına uygun olarak, talepleri
doğrultusunda, 82 tonluk jeneratörleri, 50 metrelik kanatları,
25 metre 55 tonluk kuleleri taşıyabilecek uzar dorse ağır yük
araçları ile Osmaniye santral sahasına taşıması gerçekleştirildi. Bunun yanı sıra Türkiye’den tedarik edilen ekipmanlarda
(Ankraj civataları Ankara’dan, kablolar Kayseri’den, Trafolar Gebze/Kocaeli’den) eş zamanlı olarak kamyon ve tırlarla
montaj sahasına sevk edildi.
Tüm operasyon süresince ekipmanlar 27 adet full gemi taşıması ve Almanya-Türkiye içinde toplam 486 gabari dışı dahil
1000 adetin üzerinde karayolu taşıması ile gerçekleştirildi.
Planlama, takip ve en önemlisi bilgi paylaşımı ile 135MW rüzgar enerjisi santralinin kurulumu için tüm lojistik destek sağlanmış oldu.
55
Rakamlarla Gökçedağ Rüzgar Santrali
Zorlu Enerji hissesi: % 100
1. faz kapasite: 135MW
2. faz kapasite: 110 MW (Henüz başlamamıştır)
Lisans süresi: 25 yıl
Toplam proje sahası: 1.362.434 metrekare
Proje lokasyon yüksekliği: 1900 metre
Türbinler: 54 adet (2,5 MW beher)
Toplam kurulu güç: 135 MW
Bir türbinin toplam ağırlığı: 356 ton ortalama
Yıllık elektrik üretimi: 500 milyon kWh (43 bin haneyi aydınlatacak kapasite)
Finansman yapısı: Proje finansmanı
Tam kapasite üretime geçme: Haziran 2010
Zorlu Enerji Dış Ticaret Operasyon Müdürü Pınar Olcay, Zorlu Enerji Satınalma ve Lojistik Direktörü Bülent Çilingir
Operasyon detayları
• Her ay altı set komple türbin nakliyesi yapıldı. Bunun için
şantiyeden aylık montaj planı, türbin tedarikçisinden üretim
planlaması ve güvenli, optimum gemi yüklemesi için güncel
planlamalar yapıldı.
• Yükleme tarihinden üç hafta önce gerekli yol izinleri alındı.
• Almanya’da üç ayrı lokasyondan alınan türbin ana ekipmanları (kuleler, jeneratörler, kanat yuva ve kapakları) ön
taşımayla yine Almanya’da Brake Limanı’na iki hafta içinde
getirilip gemiye eş zamanlı yükleme işlemleri için operasyona
başlandı.
• Brake Limanı’ndaki merkez alanında dört gün sürecek elleçleme ve deniz nakliyesi için gerekli taşıma aparatlarının ekipmanlara takılma işlemleri tamamlandı.
• İki hafta süren deniz yolu taşıması ardından İskenderun
Limanı’na gelen ekipmanlar, yine liman sahası içerisinde,
Zorlu Enerji tarafından kiralanmış 16 full set türbin stoklanabilecek kapasitedeki 75 bin metrekarelik korumalı özel alana
alınıp stoklandı.
• Santos Limanı, Brezilya’dan gelen ve aynı set türbine ait 50
metre uzunluğundaki üçer kanat setleri Almanya’dan gelen
diğer ana ekipmanlarla birlikte İskenderun Limanı’na eş zamanlı getirilmek üzere üretim-sevkiyat-saha montaj planlaması yapıldı.
• İskenderun Limanı’na gelen ekipmanların geçici ve kati ithalat gümrükleme işlemleri eş zamanlı tamamlandı.
• Şantiyeden bildirilen haftalık montaj planına göre İskenderun Limanı’ndan Osmaniye Bahçe proje sahasına özel araçlarla nakliye işlemi gerçekleştirildi.
• Montajı tamamlanan türbinlerin, yüklemede kullanılan ve
geçici ithalat ile getirilmiş kurulum ekipmanları, bir sonraki yüklemelerde kullanılmak üzere proje sahasında toplanıp İskenderun Limanı’na gönderildi. Bu ekipmanlar tırlarla
Almanya’ya sevk edildi.
• Tüm bu taşımalar süresince 27 adet full gemi taşıması ve
1000 adedin üzerinde standart/ağır/taşmalı karayolu taşıması gerçekleştirildi.
56 haber
Her şey daha iyi bir dünya için
Zorlu Enerji Grubu, önemli bir ilke daha imza atarak Türkiye’nin Sürdürülebilirlik Raporu yayınlayan ilk enerji şirketi
oldu. Zorlu Enerji Genel Müdürü Arif Özozan, çevreyle dost, yerli kaynakların kullanımına öncelik veren ve sürdürülebilir
değer yaratan kalıcı projelere imza atmaya devam edeceklerini belirtiyor.
Y
Zorlu Holding’in Küresel İlkeler Sözleşmesi (UN-Global Compact) kapsamında hareket eden Zorlu Enerji Grubu, gönüllülük esasına dayalı 10 ilkenin gereklerini kurulduğu günden
bu yana benimsemiş ve faaliyet döngüsünde başarıyla içselleştirmiş durumda. İnsan hakları ve çevreye saygı, sağlıklı çalışma ortamının oluşturulması, yolsuzlukla mücadele, kaliteli
üretim ve sosyal sorumluluk bilincini esas alan Küresel İlkeler
Sözleşmesi’ni tüm çalışmalarında bir kılavuz olarak kabul eden
Zorlu Enerji Grubu, ülkemizde ve sektöründe olduğu gibi dünya
çapında örnek bir “kurumsal vatandaş” olmayı arzuluyor.
erel ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı yatırımları ile yalnızca paydaşları için değer üretmekle kalmayıp hizmet sunduğu toplum için yürüttüğü çalışmalarla
da sorumlu bir kurumsal vatandaş olduğunu ortaya koyan
Zorlu Enerji Grubu, ilk sürdürülebilirlik raporunu yayımlandı.
Zorlu Enerji’nin sürdürülebilirlik performansını çevre, çalışanlar, paydaş kitlesi ve sosyal sorumluluk ana eksenlerinde
değerlendiren rapor, dünya çapında faaliyet gösteren öncü
şirketlerin kullandığı bir raporlama standardı olan Global Reporting Initiative (Küresel Raporlama Girişimi) tarafından “C”
seviyesinde onaylandı.
Zorlu Enerji Grubu, 20 Nisan’da düzenlendiği basın toplantısında sürdürülebilirlik raporuna ait bilgilleri basın mensuplarıyla paylaştı. Basın toplantısında sürdürülebilirlik raporu
hakkında bilgi veren Zorlu Enerji Genel Müdürü Arif Özozan,
sürdürülebilir bir dünya için enerji sektörünün önümüzdeki
yıllarda yerli ve yenilenebilir enerji yatırımlarına hız vermesi
gerektiğini belirtti ve “Zorlu Enerji Grubu olarak bu konuda
üzerimize düşeni yapıyor, yenilenebilir enerji kaynaklarını
azami ölçüde değerlendirerek dünyanın geleceğini ve yeni
nesilleri garanti altına almaya katkı sağlamayı hedefliyoruz”
dedi.
Zorlu Enerji’nin üzerine düşen sorumlulukla çevreyle dost,
yerli kaynakların kullanımına öncelik veren ve sürdürülebilir
ekonomik değerler yaratan kalıcı projelere imza atmaya devam edeceğini ifade eden Özozan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yatırımlarımızın ve Ar-Ge çalışmalarımızın çevresel ve sosyal sürdürülebilirlikle uyumlu olması birincil önceliğimiz.
Bu amaçla bir yandan temiz enerji üretimine ağırlık verirken
diğer yandan da toplumu çevre konusunda bilinçlendirmeye
yönelik çalışmalar yürütüyoruz. Santrallerimizin bulunduğu
bölgelerde hayata geçirdiğimiz projeler ile sosyal ve ekonomik hayata artı değer katmayı hedefliyoruz.”
Her şey daha iyi bir gelecek için
Daha iyi bir gelecek için yapılan yatırımların sürdürülebilir büyümenin en önemli yapı taşları olduğuna inanan Zorlu Enerji
Grubu, verimli ve kaliteli enerji üretimi yaparak ülke ekonomisine büyük ölçüde katkı sağlıyor ve yenilenebilir enerji kaynaklarından azami ölçüde faydalanarak dünyanın geleceğine
yatırım yapıyor.
Hızla yükselen dünya nüfusuyla birlikte ihtiyaçların artması,
buna karşın kaynakların sınırlı oluşu ve iklim değişikliğinin
etkilerini göstermeye başlaması nedeniyle enerji sektörünün
misyonu global ölçüde giderek daha kritik ve önemli bir nitelik kazanıyor. Çevrenin korunmasından kalite standartlarına,
çalışan sağlığından toplumsal sorunlara kadar pek çok alanda sahip olduğu sorumluluğun farkında olan Zorlu Enerji Grubu, yürüttüğü faaliyetlerin her aşamasında bu sorumluluğa
uygun hareket ediyor.
Grup, doğal kaynakların kullanımında sorumlu ve duyarlı davranışı ön planda tutuyor, doğayı, kültürü ve insan hayatını korumayı öncelik kabul ediyor.
Zorlu Enerji Grubu’nun sürdürülebilirlik anlayışının temel ilkeleri şunlar: İyi işleyen bir kurumsal yönetim, kalifiye insan kaynağı, paydaşlar ile gerçekleştirilen sorumlu iş yapısı, çevrenin
korunması, toplumsal ve kültürel hayata katkı.
Zorlu Enerji Grubu, bu anlayış doğrultusunda önemli bir ilke
daha imza atarak Türkiye’nin Sürdürülebilirlik Raporu yayınlayan ilk enerji şirketi oldu. 1 Ocak 2009-30 Haziran 2010 dönemini kapsayan rapor, Zorlu Enerji Grubu’nun sürdürülebilirlik
performansını çevre, çalışanlar, en geniş anlamdaki paydaş
kitlesi ve sosyal sorumluluk ana eksenlerinde ele alıyor. Grup,
sürdürülebilirlik performansını 18 aylık dönemlerde raporlamayı hedefliyor. Bu çerçevede bir sonraki sürdürülebilirlik raporunun 2012 yılının ilk çeyreğinde yayınlanması öngörülüyor.
Rapordan satırbaşları ise şöyle:
Daha temiz bir dünya için
Daha temiz bir dünyaya artan oranda katkıda bulunmayı
kendine misyon edinen Zorlu Enerji Grubu, paydaşları için
mümkün olan en iyi ekonomik performansı sergilerken, yürüttüğü bütün faaliyetlerin çevresel ve sosyal sürdürülebilirlikle uyumlu olmasını hedeflemektedir. Bu amaçla Grup temiz
enerji üretimi sağlarken, faaliyet gösterdiği toplumu da çevre
konusunda bilinçlendirmekte, sosyal alanda yürüttüğü proje-
57
ler ile toplumun kalkınmasına yardımcı olmaktadır. Çevresel
sürdürülebilirliği işinin odağında algılayan Grup, çevre performansını sürekli iyileştirmekte ve daha iyi bir çevre için çalışma
ilkesinden taviz vermemektedir.
20 Nisan’da düzenlenen basın toplatısında, Zorlu Enerji Grubu’nun
sürdürülebilirlik raporu kamuoyuyla paylaşıldı.
Gold Standard alan dünyanın en büyük projesi
Gökçedağ RES, pek çok çevreci çalışmaya imza attı. Zorlu Enerji, Türkiye’deki ilk karbon emisyon projesini Gökçedağ RES ile
gerçekleştirdi ve EcoSecurities Group ile 2008 yılının Ocak
ayında, Karbon Emisyon Satış Sözleşmesi imzaladı. Santral,
2009 yılında da “sürdürülebilir kalkınma”, “çevreye duyarlılık”, “yerel paydaşlar tarafından kabul görme” ve “bağımsız
kuruluşlar tarafından onaylanma” gibi koşulları esas alan
Gold Standard kriterlerini yerine getirerek Gönüllü Emisyon
Azaltımı piyasasında Gold Standard ile tescil edilen dünyanın
en büyük projesi oldu.
Gökçedağ RES ornitoloji raporunun önemini gündeme taşıdı
Anadolu’nun Avrupa ile Afrika arasındaki önemli kuş göç yolları üzerinde bulunması nedeniyle, özellikle rüzgar santrali
yatırımlarının yer seçiminde kuş göçü ve önemli kuş alanlarının değerlendirilmesi büyük önem taşıyor. Bu nedenle Zorlu
Enerji Grubu, 2008 yılında Gökçedağ RES’in inşaat sahasında
“ornitolojik (kuş) izleme çalışması” başlattı.
Raporun hazırlık aşamasında Gökçedağ RES’in bölgedeki yabani kuş popülasyonlarının uçuşlarına ve kuş göç yolları üzerine etkisi araştırıldı. İzlemeler, göç dönemleri olan ilkbahar
ve sonbaharda yapıldı. Daha sonra 2010 yılı ilkbaharında ise
özellikle turnalara yönelik bir gözlem daha gerçekleştirildi.
Gözlem sırasında 30 gün boyunca 242,5 saat süresince göçmen kuş türleri, kuşların uçuş yüksekliği ve rüzgarla değişen
uçuş rotaları izlendi.
Gözlem sonucunda proje alanının ana göç darboğazının 80 km
ötesinde bulunduğu ve göçmen kuşların uçuş rotalarının da
projenin 50 km güneybatısından geçtiği tespit edildi. Böylelikle Gökçedağ RES’in, BirdLife International - Önemli Kuş Alanları Kriterleri doğrultusunda kuşların doğal hayatına olumsuz
etkisi olmadığı belirlendi.
Yarınlara sorumluluğun yeni bir örneği: Dalaman Biyolojik
Çeşitlilik Araştırma Projesi
Zorlu Enerji Grubu, Dalaman Çayı üzerinde planlanan Sami
Soydam (Sandalcık) Barajı ve Hidroelektrik Santrali ile Narlı Barajı ve Hidroelektrik Santrali projeleri için “ÇED Olumlu
Kararı”nı aldı. Bu yasal süreçle yetinmeyen Zorlu Enerji, “Biyolojik Çeşitlilik Araştırma Projesi” başlatmak üzere çalışmalara
başladı. Zorlu Enerji, bir yıldan fazla sürmesi öngörülen araştırma ve izleme çalışmalarıyla projelerin etki alanı içerisindeki
doğal zenginliğin geleceğini güvence altına alarak “çevresel
açıdan duyarlı ve sorumlu davranış ilkeleri”yle hayata geçirilen örnek bir proje oluşturmayı hedefliyor.
Sürdürebilirliği destekleyen Ar-Ge çalışmaları: “Yeşil Kömür
Projesi”
Zorlu Enerji Grubu, 2009 yılının Aralık ayında TÜBİTAK Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB) ile
Türkiye’de ilk olan “Kömür Gazlaştırma Teknolojisine Dayalı
Elektrik Üretim Pilot Tesisi” kurulması amacıyla bir anlaşma
imzaladı.
Projenin iki temel hedefi var: İlki, proses optimizasyonu ve
stabil işletme koşullarına ulaşılması halinde bir sonraki adım
olarak daha büyük gazlaştırıcı dizaynları ile kurulu güç artışı sağlamak. İkincisi ise, daha farklı gazlaştırıcı dizaynları ile
kömüre alternatif olarak orman atıkları ve kentsel atıklar gibi
farklı özelliklerdeki biyokütle kaynaklarının da enerji üretiminde kullanılabilirliğine ulaşmak. Proje, kömürün çevreye verdiği zararı yok ederek enerjinin verimli kullanılmasını amaçlıyor.
Zorlu Enerji çocukları bilinçlendiriyor
Zorlu Enerji Grubu, geleceğe yön verecek olan çocuklarımızı
çeşitli projeler ve eğitim programları ile bilinçlendiriyor ve
“enerji elçileri” olmaları için, çocuklara, enerji kaynaklarının
daha etkin kullanımı ve temiz enerji konusunda bilgi aktarıyor.
Grup, 2010 yılında başladığı Enerjimiz Çocuklar İçin projesi ile
çocuklara verdiği önemin altını çizmeyi, kurumsal duyarlılıkları çocuklar aracılığıyla kamuoyuna aktarmayı, çocuklarda
enerji bilinci, verimlilik ve yenilenebilir enerji hakkında farkındalık yaratmayı hedefliyor.
Zorlu Enerji, Karbon Saydamlık Projesi’ne katılan ilk ve tek
enerji şirketi oldu
Zorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş., 2010 yılında dünyanın 60 ülkesinde uygulanan en kapsamlı çevre projelerinden biri olan,
Karbon Saydamlık Projesi’ne (Carbon Disclosure ProjectCDP) katıldı. 2010 yılında Türkiye’den Karbon Saydamlık
Projesi’ne katılan tek enerji şirketi olan Zorlu Enerji Elektrik
Üretim A.Ş., karbon salım oranlarını ve iklim değişikliği politikalarını açıkladı. CDP Londra Merkezi’nin daveti ile projeye
katılan Zorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş., karbon ayak izi ve
santral emisyonları konusunda tüm bilgileri şeffaflık ilkesi
ile kamuoyuyla paylaştı. Bu uygulamalar ile Türkiye’nin düşük karbon ekonomisine geçiş sürecinde ihtiyaç duyacağı temiz ve yenilenebilir enerjinin üretiminde, sektörümüze örnek
olmayı hedefliyor.
58 haber
Haber: İsmail Polat
Yarışma adayları Zorluteks’teydi
Ev tekstil sektörünün öncü markası Taç’ın düzenlediği “Bir De Sen Tasarla” yarışmasının adayları,
Çorlu’daki Zorluteks fabrikasında buluştu. Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinden yaklaşık 120 öğrencinin
katıldığı gezide, yönetici seminerlerinin ardından fabrika turu yapıldı.
E
v tekstil sektörünün öncüsü Taç’ın “Bir De Sen Tasarla” yarışmasının bu yıl dokuzuncusu düzenleniyor.
Üniversite öğrencilerine yönelik olarak düzenlenen
yarışma öncesinde, katılımcılar Çorlu’daki Zorluteks fabrikasında ağırlandı.
Türkiye’deki tüm mimarlık ve güzel sanatlar fakültelerine açık
olan geziye, öğrenciler yoğun ilgi gösterdi. Taç ürünlerinin
üretildiği ve Avrupa’nın en büyük entegre tekstil fabrikası
olan Zorluteks’e düzenlenen geziye, İstanbul, İzmir, Ankara
ve Eskişehir’deki üniversitelerden yaklaşık 120 öğrenci katıldı. Öğrenciler yöneticiler eşliğinde sektörü yakından tanıma
fırsatı yakalarken, fabrikanın tüm bölümlerini gezerek teknik
anlamda da bilgi sahibi oldular.
“Tek önemli şey ödül değil”
Toplantıda ilk konuşmayı Zorluteks Tekstil İcra Kurulu Üyesi
Yılmaz Tunç yaptı. Öncelikle üniversite yönetimi, hocalar ve
öğrencilerin projeyi sahiplendiğini ve kendilerine şevk verdiğini belirten Tunç, “Kendinizi test etmenize olanak sağlıyoruz.
Yarışmada tek önemli şey ödül değil, katılmak da çok önemli”
dedi.
Yarışmanın önemli bir sosyal sorumluluk projesi olduğuna
dikkat çeken Tunç, “Gelir elde etme kaygımız olmadı, olmayacak. Bizim için hedef genç insanlara ulaşmak” dedi.
Denizli, Bursa ve Çorlu’daki fabrikalarda toplam 4 bin 500 çalışanları olduğunu ifade eden Tunç, “Zorluteks üretim, kalite,
çalışan ve çalışanlara verdiği değer ve ülkeye sağladığı katkıyla, dünya tekstilinde çok önemli bir marka. Düzen, disiplin
ve bakış açısıyla sadece Türkiye’de değil, dünyada örnek bir
firmayız. Bu sizin için çok önemli bir tecrübe” diyerek öğrencilere gezinin önemini anlattı.
“Kesintisiz, kaliteli, yenilikçi”
Mezun olduğundan beri Zorlu’da çalıştığını belirten Zorluteks
Perakende Müdürü Erkmen Onbulak ise tekstil pazarı hakkında genel bilgi verdi.
Türkiye perakende pazarının çok iyi gittiğini söyleyen Onbulak, perakende sektöründe birçok faktörün önemli olduğunu
söyledi. Taç markasının 9 bin 500 noktada, 400 konseptle hiz-
59
Yarışmanın önemli bir sosyal
sorumluluk projesi olduğuna dikkat
çeken Zorluteks Tekstil İcra Kurulu
Üyesi Yılmaz Tunç, “Gelir elde
etme kaygımız olmadı, olmayacak.
Bizim için hedef genç insanlara
ulaşmak” dedi.
met verdiğini belirten Onbulak, perakende sektöründe yaşanan tüm süreçlerde kesintisiz, kaliteli, yenilikçi, verimli, hızlı,
esnek, optimum maliyet ve kolay ulaşılabilir olmanın önemine
dikkat çekti.
“Kulaktan kulağa” pazarlamanın hala en önemli yöntem olduğunu dile getiren Onbulak, son dönemde soysal mecranın da
perakende sektöründe ciddi bir yere sahip olduğunu ve Taç’ın
iki yıldır hizmet veren web sitesinde ciddi aşamalar kaydettiğini belirtti. Özellikle gençlere bu kanallardan ulaşmak gerektiğini; inşaat, finans ve finansal araçların sıkı takip edilmesi
gerektiğini de söyledi.
Ar-Ge ve desende Zorluteks farkı
Onbulak’tan sonra öğrencilere seslenen Zorluteks Ar-Ge Uzmanı Ali Cem Ergüven, ev tekstili sektöründeki Ar-Ge çalışmalarını ve son yenilikleri anlattı. Teknik anlamda Zorluteks’in
çok önemli bir yerde olduğunu vurgulayan Ergüven, öğrencilere tasarım yaparken bu konuları dikkate almalarının önemli
olduğunu vurguladı.
Zorluteks Desen Dairesi Şefi Alev Karakaş ise yarışmaya katılacak öğrencilere, desen tasarımında dikkat edilecek noktaları
detaylı bir şekilde anlatırken, özellikle vizyonlarını geliştirmeleri açısından yurtdışına gitmelerini ve Londra, Paris, Milano
gibi şehirleri görmelerini tavsiye etti.
Zorluteks Konfeksiyon Bölümü İş Geliştirme Mühendisi Damla
Fatma Sekmen ise işin konfeksiyon kısmında ne gibi çalışmalar yapıldığını renkli örnekler ve detaylı sunumlarla aktardı.
Özellikle baskı çeşitleri konusunda bilgi veren Sekmen, öğrencilere yarışma öncesi nelere dikkat etmeleri gerektiğini
anlattı.
Etkili iletişim ve sunum teknikleri
Seminerde son olarak Human Group’tan Fikriye Birinci, sahneye çıktı ve “Etkili İletişim ve Sunum Teknikleri” başlığı altında
önemli bilgiler verdi. İlginç örneklerle yapacakları sunumları
en güzel şekilde nasıl sunabileceklerini anlatan Birinci, bir
saat süren sunumuyla öğrencilerle gerekli tüyoları paylaştı.
Yarışmanın teslim tarihi öncesi fabrikayı gezen öğrenciler,
geziden ve seminerlerden çok şey öğrendiklerini söylediler.
Özellikle desen ve baskı bölümünün çok faydalı olduğunu belirten öğrenciler, yarışma öncesi böyle bir gezinin ürün tasarlarken kendilerine faydalı olacağına dikkat çekti.
60 haber
Estetik ve güzellik yine Linens’te
Tasarım gücünü ve deneyimini modanın son trendleriyle birleştiren ev modasının öncüsü Linens,
2011 İlkbahar-Yaz Koleksiyonu’yla baharın canlılığını ve doğanın en güzel renklerini yaşam alanlarına taşıyor.
Koleksiyon Sunny Blossom, Mystic Romance, Colonial Fantasy ve Bohemian Rhapsody temalarından oluşuyor.
E
v modasının öncüsü Linens’in 2011 İlkbahar-Yaz
Koleksiyonu’nda nevresim takımları, yatak örtüleri,
perde ve döşemelikler, mutfak tekstili, havlu-bornoz
setleri, dekoratif aksesuarlar, bebek ürünleri gibi birçok ürün
şık tasarımlarıyla dikkat çekiyor.
Sunny Blossom, Mystic Romance, Colonial Fantasy ve Bohemian Rhapsody temalarından oluşan koleksiyonda yer alan
ürünler, baharın tüm enerjisini evlerde hissetmenizi sağlıyor.
Romantik bahar
Doğanın enerjisini ve canlılığını romantik öğelerle harmanlayan Sunny Blossom teması, adeta baharın getirdiği mutluluğu
sembolize ediyor. Beyaz, bej, ekru, açık gri ve silver baz renkler olmak üzere, pembeden sarıya kadar uzanan ve kırmızı,
fuşya, turuncudan da geçen renk nüansları Sunny Blossom
temasının öne çıkan renkleri arasında yer alıyor. Doğal ve sanatsal formların ön planda olduğu temada degrade efektler,
İngiliz bordürler, suluboya etkili ve buket formunda çiçekler
baharın sıcaklığını yansıtıyor.
Bohem ve feminen öğeler bir arada
Batı ile Doğu’nun romantik, bohem ve feminen öğelerle harmanlandığı Mystic Romance teması, mistisizmden esinlenen
bir stile sahip.
Pembe, mavi, lavanta ve fuşya renklerinin ön planda olduğu
temada saten, kadife, ipek ve yumuşak koton dokular bordürlerle süsleniyor. Mistik, hippi, bohem ve şık bir kombinasyonu
yansıtan Mystic Romance’ta kontrast ve asimetrik bordürler,
renkli, iri motifler hakim dikkat çekiyor.
1950’lerden bir esinti
1950’li yılların izlerini taşıyan Orta Amerika, Karayip ve HintÇin etkisinin hakim olduğu Colonial Fantasy; temasında tütün,
palmiye, muz ağaçlarının kuru yaprak tonları, kızıl kahve, yeşil
ve altın sarısı leke dokunuşlarıyla ilkbahar ve yazın havasını
taşıyor. Lüks egzotik etkisinin rafine bir şekilde ön planda
olduğu temada, damarlı ve büyük desenler, çizgili ve yaprak
desenli duvar kağıdı hissi yaratan desenler; palmiye, şeker kamışı ve tütün yaprak desenleri sıklıkla kullanılıyor.
Bohem, özgür ve samimi
Bohem, özgür ve samimi bir tema olan Bohemian Rhapsody’de
doğallık öne çıkıyor. Beyaz, kozmopolit gri, etnik siyah, kahverengi, mor, Afrika kırmızısı, mercan tonu, deniz mavisi, Latin
sarısı, Hint pembesi, oryantal turuncu, Güney Amerika yeşili
temanın öne çıkan renkleri arasında. Etnik ve geometrik danteller, ağaç desenleri, modern-retro grafikler ve motifler dikkat çekiyor.
61
Zorlu Tekstil en beğenilen şirket
Capital Dergisi’nin bu yıl 11.’sini GFK Türkiye araştırma şirketiyle birlikte gerçekleştirdiği “Türkiye’nin En Beğenilen
Şirketleri” araştırmasında Zorlu Tekstil, sektöründe birincilik elde etti. Sektörler bazında yapılan araştırmaya ilk olarak
2003’te dahil olan Zorlu Tekstil, her yıl ilk ikinin içinde yer aldı.
C
apital Dergisi’nin 2000 yılından bu yana gerçekleştir-
2005: 1. Zorlu Tekstil, 2. Yünsa, 3. Altınyıldız/Sanko
diği “Türkiye’nin En Beğenilen Şirketleri” araştırma-
2006: 1. Zorlu Tekstil, 2. Altınyıldız, 3. Bossa/ Yünsa
sında, bu yıl Zorlu Tekstil sektöründe birinciliğe hak
2007: 1. Altınyıldız, 2. Zorlu Tekstil, 3. Bossa
kazandı.
2008: 1. Bossa, 2. Zorlu Tekstil, 3. Altınyıldız
2009: 1. Altınyıldız, 2. Zorlu Tekstil, 3. Sanko Tekstil
Bu yıl GFK Türkiye araştırma şirketiyle birlikte gerçekleştiri-
2010: 1. Zorlu Tekstil, 2. Sanko Tekstil, 3. Altınyıldız
len “Türkiye’nin En Beğenilen Şirketleri” araştırmasında dereceye giren şirketlere ödülleri 30 Mart’ta The Ritz Carlton
Araştırma nasıl yapıldı?
İstanbul’da yapılan törenle verildi. Zorlu Tekstil adına ödülü
• Türkiye’nin en beğenilen Şirketleri Araştırması, proje plan-
Zorlu Holding Tekstil Grubu Başkanı Vedat Aydın aldı.
lama süreci Ağustos 2010 tarihinde başladı, saha çalışması
24 Ağustos-12 Kasım 2010 tarihleri arasında online araştırma
Türkiye’nin en beğenilen şirketleri 2010 araştırması 1,321 orta
tekniği kullanılarak gerçekleştirildi.
ve üst düzey yöneticinin katılımıyla gerçekleştirildi. Araştır-
• Araştırmada hedeflenen görüşme sayısına ulaşabilmek üze-
mada, şu kriterler baz alındı: Bilgi ve teknoloji yatırımları,
re, online araştırma tekniğine destek olan CATI (Bilgisayar
hizmet ve ürün kalitesi, finansal sağlamlılık, yeni ürün geliş-
Destekli Telefon ile Görüşme) tekniği kullanıldı.
tirme, yönetim kalitesi, çalışanına sunduğu sosyal imkanlar
• İş dünyasını temsilen 7 bin 500 yöneticiye online olarak an-
ve haklar, ücret politikası ve seviyesi, pazarlama ve satış
ket gönderildi. 1181 yönetici anketi doldurdu.
stratejileri, iletişim ve halkla ilişkiler, çalışanların nitelikleri,
• 3 bin yönetici telefonla anket yapılmak üzere arandı. 140
rekabette etik davranma, çalışan memnuniyeti, müşteri mem-
yönetici anket çalışmasına katıldı.
nuniyeti, yönetim ve şirket şeffaflığı, yatırıma değer yaratma,
• Araştırma kapsamında 500’ün üzerinde şirketten 1321 iş
toplumsal sorumluluk, uluslararası pazara entegrasyon, böl-
dünyası temsilcisi ile görüşüldü.
geye ve ekonomiye katkısı.
• Türkiye’nin en beğenilen şirketi, görüşülen tüm iş dünyası
temsilcilerinin görüşleri üzerinden hesaplanırken sektörlerin
Zorlu Tekstil hep ilk ikide
en beğenilen şirketi, sadece ilgili sektörün temsilcilerinin ya-
Sektörler bazında yapılan araştırmaya ilk olarak 2003 yılında
nıtları üzerinden hesaplandı.
dahil olan Zorlu Tekstil, her yıl ilk ikinin içinde yer aldı.
• Ankete katılan kişiler, hem Türkiye’nin hem de sektörünün
en beğenilen şirketini belirtirken “kendi şirketi haricinde”
2003: 1. Zorlu Tekstil, 2. Altınyıldız, 3. Sanko Tekstil
2004: 1. Zorlu Tekstil, 2. Sanko Tekstil, 3. Yeşim Tekstil
T-Systems Güneydoğu Avrupa Operatör İlişkileri Müdürü
Mehmet Doğan, Vedat Aydın
yanıt vermesi istendi. Kendi şirketini belirtenlerin cevapları
analizlere dahil edilmedi.
62 söyleşi
Haber: Esra Melek Yiğitsözlü
Erkekler Marslı, kadınlar Venüslü!
“Aşk ihtiyaçtır, sevgi ise sanattır. Aşk, farkındalık olmaksızın duyulan sevgidir. Sevgide ise her şeyin farkındasınızdır.
Aşk ‘ben’leri yok etmek pahasına ‘biz’ olabilmektir. Sınırları iyi çizilmiş bir evlilik ‘ben’leri koruyarak ‘biz’ olabilme
sanatıdır” diyen Prof. Dr. Mehmet Z. Sungur’un önerilerine kulak veriyoruz.
M
armara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Başkanı Mehmet Z. Sungur son kitabı “Sen,
Ben ve Aramızdaki Her şey”de aşk, sevgi, kadınerkek, evlilik gibi konuları çarpıcı bir şekilde ele alıyor. Kadın
ve erkek arasındaki farklılıklara, bu farklılıkları bilen eşlerin
daha iyi iletişim kurup daha mutlu bir birliktelik yaşayabileceklerine değinen Sungur, “Erkek ve kadınların birbirlerinden
farklı olduğunu söylemek bir cinsiyetin ötekinden daha iyi,
daha başarılı, daha güçlü olduğunu söylemek değildir. Eşitlik
benzerlikle eşdeğer tutulmadığında farklılıklar daha iyi anlaşılacak ve farklılıklar içinde gelişmek ve uzlaşmak daha gerçekçi bir hedef olacaktır. Eşler farklılıkları bilir ve gerektiğinde
farklılıkla ilgili bir kabul gerçekleştirebilirse, kendi zincirlerini
onarabilir ve daha sağlam birliktelikler oluşturabilir” diyor.
Prof. Dr. Mehmet Z. Sungur
Z.: Aşk ve sevgiyi nasıl tanımlıyorsunuz?
Aradaki farkı tek cümleyle belirtebiliriz; aşk “Seni seviyorum,
çünkü sana ihtiyacım var”, sevgi ise “Sana ihtiyacım var, çünkü seni seviyorum” olarak tanımlanabilir. Aşk ihtiyaçtır, sevgi
ise adeta sanattır. Aşk, farkındalık olmaksızın duyulan sevgidir. Sevgide ise her şeyin farkındasınızdır. Aşkta “eğer” ve
“çünkü” türleri vardır; “Seni seviyorum, eğer ihtiyaçlarımı karşılarsan”, “Seni seviyorum, çünkü
sen benim için özelsin”; Sevgi ise “rağmen”lere
rağmen yaşanandır. Başka bir deyişle “çünkü”
ve “eğer” sevgisinde, biri diğerini, kim ve ne olduğu için sever. “Rağmen” sevgisinde ise, biri
ötekini, kim ve ne olduğuna rağmen sever. Aşk
bencildir, sevgi vericidir. Aşk istemesini bilir,
sevgi ise vermesini... Aşk, bir bakışla da ortaya çıkabilir. Oysa sevgi, doğurulan, büyütülen ve ancak şefkatle korunan bir yaşantıdır. Sevgi, kendiliğinden gelişmez. Emek
olmadan sevgi olmaz. Bir şeyi sevebilmek
için önce ona yatırım yapmak gerek, yatı-
rım yapmadan sevemezsiniz. Aşk “görme kusuru” olarak da
tanımlanabilir. Bu bağlamda aşk, hayal edilenle gerçek arasındaki fark anlaşılıncaya kadar geçen süreyi kapsar.
Z.: Aşkın olgunlaşıp sevgiye dönüşmesi neyi gerektirir? Sevgiyi aşktan üstün yapan nedir?
Aşkın sevgiye dönüşmesi her şeyden önce zaman gerektirir.
Çünkü sevgi yalnızca fiziksel ya da kimyasal anlık bir çekim
değildir. Sevgi, aşk gibi “bulunan” bir şey de değildir. Sevgi, önce doğurulan, ardından büyütülüp geliştirilen ve özenli
biçimde bakım verilen bir şeydir. Yalnızca bir duygu değildir.
Çünkü her duygunun bir ömrü vardır ve ömrü tamamlanınca
duygular da tükenir; aşk gibi, korku gibi, öfke gibi, sevinç gibi.
Z.: “Sevgi bir merdiven gibidir” diyorsunuz...
Evet, sevgi bir anlam merdivenidir. “Sevdim de ne oldu?”
diyenler bu anlam merdiveninde yukarı adım atmayı henüz
becerememiş kişilerdir. Sonuçları ne olursa olsun, sevginin
anlam merdiveninde yukarıya doğru mesafe kat etmek kişiye
bağlıdır. Sevgi adına çekilen acılar, anlam merdivenini iyi kullandığın sürece asla boşa gitmez. Sevgi acısı seni daha üst bir
bilinç seviyesine de taşıyabilir. Partnerinin sana ilgisi azaldığında, çevrendekiler bunu koşulsuz vericiliğin, onu şımartmanın, hep isteyici hale getirmen, yani uygun taktikler
kullanmamanla ilgili olarak değerlendirebilir. Bu masala sen de inanırsan, bundan sonra verebileceğin yalnızca hesaplı, koşullu ve
temkinli bir sevgi olacaktır. Oysa sen koşulsuz
sevgini sunarken, ne onu şımartmak ne de
onu isteyici bir hale getirmek için verdin. Sen
yalnızca içinden geleni yaptın ve bildiğin sevgiyi sundun. Ne yazık ki her şeyin tüketildiği bir
dünyada sonuçlar süreçleri değiştirsin isteniyor
ve biz de sevmeyi bile öğretildiği gibi sunmayı
öğreniyoruz. Sevilmeme, çoğu kez sevenle ilgili
değildir. Anlam merdivenine koyduğunda sevgi
için yaptıkların olsa olsa sevmeyi becerebildiğini
63
İlişkilerde 10 önemli iletişim hatası
1. Yıkıcı eleştiriler yapmak
2. Genellemeler yapmak
3. Akıl okuma ve yıkıcı niyet getirmek
4. Geçmişi getirmek
5. İşi yokuşa süren ifadeler kullanmak
6. Kendini tamamen haklı, eşini tamamen haksız konumuna
sokan söylemlerde bulunmak
7. Anlamak yerine çözüm bulmaya ve çözüm önermeye yönelik girişimler
8. Mantığı silah olarak kullanmak
9. Sergilenen davranışlarla ilgili sorumluluk alınmadığını
gösteren ifadelerde bulunmak
10. Eşlerden birinin öğretmen ya da terapist rolüne soyunduğunu gösteren ifadeler kullanmak
Sağlıklı iletişim için
• İletişim sırasında filtrelerin açık olsun
• Mesajın amacını aşmasın
• Tehditlerden uzak dur
• Eski savaş alanına dönme
• Cümlelerin olumsuz girişle başlamasın ya da cümlelerini
olumsuzla sonlandırma
“Aşk bencildir, sevgi vericidir. Aşk istemesini bilir, sevgi ise vermesini... Aşk, bir bakışla da
ortaya çıkabilir. Oysa sevgi doğurulan, büyütülen ve ancak şefkatle korunan bir yaşantıdır.
Sevgi, kendiliğinden gelişmez. Emek olmadan sevgi olmaz.”
gösterir. Bu, anlam merdiveninde kendinle ilgili göremediğin
taraftır. Onun ilgisinin azalması hatta seni terk etmek istemesi
acı da gelse, seninle ilgili olumlu ve güzel bir yönün varlığını
gösterir. Her şeye rağmen sevebilme gücün olduğunu…
Z.: Erkek ve kadın arasındaki farklılıkları nasıl değerlendirmek gerekiyor?
Yalnızca politik doğruların konuşulduğu ve alkışlandığı bir
dünyada, kimse cinsiyetler arasındaki farklılıklar gibi hassas
bir konudan söz etmek istemiyor. Cinsiyetlerin eşitliği, cinsiyetlerin benzerliğiyle eş değer tutuluyor ve farklılıklar görmezden geliniyor ya da konuşulmuyor. Erkekler ve kadınların
aynı oldukları, yaşamlarında aynı önceliklere yer verdikleri,
aynı dürtü, arzu ve becerilere sahip oldukları söylemiyle büyüyüp evlendikten sonra, tamamen ayrı olduklarını görerek
hayal kırıklıkları yaşıyor. Erkek ve kadınların birbirlerinden
farklı olduğunu söylemek bir cinsiyetin ötekinden daha iyi,
daha başarılı, daha güçlü olduğunu söylemek değildir. Eşitlik
benzerlikle eşdeğer tutulmadığında farklılıklar daha iyi anla-
şılacak ve farklılıklar içinde gelişmek ve uzlaşmak daha gerçekçi bir hedef olacaktır. Eşler farklılıkları bilir ve gerektiğinde
farklılıkla ilgili bir kabul gerçekleştirebilirse, kendi zincirlerini
onarabilir ve daha sağlam birliktelikler oluşturabilir.
Z.: Aşk her zorluğun üstesinden gelir mi?
Bu tehlikeli bir varsayım. Aşkı bir görme kusuru, evliliği de
onun tedavisi olarak tanımlamama karşın, herkesin aynı oranda görme kusuru olduğu söylenemez. İlişkinin süresi uzadıkça
partnerler birbirleriyle ilgili olumsuzlukları bazen evlenmeden
önce de görmeye başlar. Örneğin partnerinin gösterdiği şiddet, alkol-madde alışkanlığı, kumar ya da sadakatsizlik canını
defalarca sıkmıştır. Ancak yine de evlenmeye karar verirsin.
Çünkü, “Aşk her şeyin üstesinden gelir, partnerin nasıl olsa
değişecektir” efsanesine inanmak istiyorsundur. Aşk asla
yetmez. Olumsuzlukların daha yakın bir ilişki çerçevesinde
kendiliğinden düzeleceği düşüncesi tehlikeli bir varsayımdır.
Değişimin evlenerek sağlanabileceğine inanmak, senden önce
başkaları tarafından da hayal edilmiş ama çoğu kez hayal kı-
rıklığıyla sonuçlanmıştır. Bazen inanmak istediklerimize değil,
gözümüzün önündeki gerçeklere daha fazla şans verilmeli.
Z.: İlişkilerde sorunlara karşı nasıl bir yaklaşım sergilemek
gerekiyor?
Eşler birbirleriyle ilgili sorunları birer şikayet gibi dile getirmek
yerine, çözüm gerektiren hedefler olarak tanımlayabilir ve ardından bu hedeflere yönelik çözüm stratejileri geliştirebilirlerse pek çok sorun tahmin edilenden daha kolay çözümlenebilir.
Örneğin, eşinin kendisine istediği kadar zaman ayırmamasını
ailesine olan düşkünlüğü ve ailede öğrendikleriyle açıklamanın, bu açıklamayı yapan eşe yarar getirdiğini hiç görmedim.
Burada, kendine ayrılan zamanın azlığını vurgulamak için
başkalarına ayrılan zamanı gündeme getirmek ya da eşinin
ailesine gönderme yapmak, sorunların çözümüne değil, büyümesine katkıda bulunacaktır. “Bana zaman ayırmana ihtiyacım var” diyebilmek için, “Bak, istersen başkalarına (ailene)
bu zamanı veriyorsun. Annene istediği kadar zaman ayırıp tüm
ailenin işlerine de koşturabiliyorsun” demeye gerek var mı?
64 rehber
Bilinçli alışverişle iyi bir yaşam
Bilinçli alışveriş; daha iyi bir yaşam için ihtiyaç duyulan yüksek kalitedeki mal ve hizmetleri uygun fiyata satın
alarak para, zaman, enerji gibi kaynaklardan üst düzeyde yarar sağlıyor. Bilinçli tüketici olmak ve güvenli bir
alışveriş için işte size öneriler…
B
ilinçli tüketici olmak, günümüzde artık bir zorunluluk
haline geldi. Bilinçli olarak yapılmış her alışveriş, size
daha iyi bir yaşam sunuyor. Bu nedenle alışveriş öncesinde, alışveriş sırasında ve sonrasında dikkat edilmesi gereken birçok konu var.
Alışverişte dikkat edilmesi gerekenler
Alışveriş yapmadan önce; ilk olarak kira, elektrik, su, telefon,
cep telefonu, doğal gaz, kredi kartı, okul taksiti gibi zorunlu giderler için gerekli para ayrılmalı. Ardından aile bütçesine göre
gereksinimler belirlenip hangisinin nakit, hangisinin kredi
kartıyla alınacağına karar verilmeli. Alışverişte ilk dikkat edeceğiniz konuyu acele hareket etmemek. Aç, yorgun, hasta ve
neşesizken alışverişe çıkmak yerine; alışverişe ayrılan zamanı,
alınacak mal ve hizmet ile şartlarını iyi incelemeye yeterli olacak şekilde planlamakta yarar var. İyi bir piyasa araştırması
yapmak, alacağınız ürünle ilgili çeşitli markaları araştırıp fiyat,
kalite gibi konularda kıyaslama yapmak size avantaj sağlar.
• Alışveriş yerlerinin tenha olduğu gün ve saatleri seçmek işinizi kolaylaştırır.
• Eğer gıda alışverişi yapacaksanız, alışveriş öncesi mutlaka
bir liste hazırlayın ve ihtiyaçlarınızı ön sıralara yerleştirin. Listeye uyup sırayla alışveriş yapmak sizi hem yorgunluktan hem
de ihtiyacınız olmayan şeyleri almaktan alı koyar.
• Tüm gıdaları satın alırken son kullanma tarihi, ambalajının
zarar görmemiş olması gibi özelliklerine bakarak satın alın.
• Ekmek ve benzeri gıdaların ambalaj içinde olanlarını tercih
etmek daha güvenli.
• Pastörize olmayan sütten yapılmış peynir tüketmek riskli.
Bu nedenle açık peynirler yerine kapalı kutularda satılanları
almak daha güvenli.
• Süt, meyve suyu alırken UHT yöntemi ile paketlenen kutu-
da olanları tercih edin. Bu ürünler besin değerini hem daha az
kaybeder hem de hijyenik olarak paketlenir.
• Taksitli ve ön ödemeli satışlarda yazılı sözleşme yapılması ve
bu sözleşmenin bir örneğinin de size verilmesi zorunlu. Sözleşmede; daha sonra sizi mağdur edebilecek beklenmedik bir
durum ile karşı karşıya bırakacak bilgi eksiklikleri olmamalı.
• Kampanyalı satışlarda, haklarınızın yasal dayanağı, imzaladığınız sözleşmedir. Sözleşmede bilinmedik bir husus olmamasına dikkat edin. Üretici firmanın mutlaka garanti belgesinin bulunmasına dikkat edin. Sözleşme dışında senet ya da
çek imzalamayın.
• Alışverişlerde çoğu insanın dayanamadığı şey indirimlerdir.
Düşük fiyatlara kanıp kalitesiz ya da hiç ihtiyacınız olmayan
bir şeyi almak, hem zaman hem de para kaybı. İndirimdeki
ürünü hem kalite yönünden hem de kullanılabilirlik yönünden
incelemeden sepetinize atmayın.
• Perakende satışlarda sunulan ürünlerin ya da ambalajlarının
üzerinde o malın; cinsinin, fiyatının, malın işletmeye giriş tarihinin, yerli ya da ithal olduğunu bildiren etiketin olup olmadığını kontrol edin.
• Üreticiler, ithalatçı firmalar, sanayi malları için garanti belgesi düzenlemek zorunda. Bunun yanı sıra bir yıldan az olmaması gereken garanti süresi içinde oluşabilecek arızaların ücretsiz giderilmesini sağlamak zorunda. Garanti süresi içerisinde
aynı arızanın ikiden fazla, değişik arızaların ise dörtten fazla
olmasında, ürünün aynı kalitede yeni bir ürün ile değiştirilmesini isteme hakkınızın olduğunu unutmayın.
• Üretici ya da ithalatçı firmalar, sattıkları sanayi mallarının
bakım ve onarımı için yeterli sayıda servis istasyonu kurmak
ve teknisyen bulundurmak zorunda. Ürünün serviste kalış süresi, hiçbir gerekçe ile 30 iş gününü geçemez.
• Kapıdan satışlar tüketicileri daha çok zarara uğratan satış
biçimi. Zorunda kalmadıkça kapıdan alışveriş yapmayın.
65
Evrensel Tüketici Hakları
Evrensel Tüketici Hakları 5 Temmuz 1986 tarihinde aşağıdaki şekliyle Avrupa Birliği tarafından kabul edildi.
İnternetten alışveriş
• Alışveriş yapacağınız sanal mağaza telefonunu, adresini,
elektronik posta adresini ve adını tam olarak açık ve net bir
şekilde veriyor mu? Aksi takdirde bir problem halinde kiminle
irtibat kuracağınız çok önemli.
• Satın almak istediğiniz ürün hakkında mağaza tarafından detaylı bir açıklama sunulmuş mu? Aksi taktirde, size gelen ürün
eğer istediğiniz ürün değilse, bunun için bir ispata ihtiyacınız
var. O açıklamanın bir kopyasını siz de kendinize alırsanız, ispat etmeniz hiç de zor olmaz.
• Satın almadan önce tüketici yorumlarını okumak size yardımcı olacaktır.
• Mağaza tarafından satın alacağınız ürünün fiyatı ve ek ücretler, vergiler vb. şeyler ne kadar miktar tutmuş? Net olarak
bildirilmiş mi?
• Dikkat edilmesi gereken diğer bir nokta ise internet sitesinin
ürünün teslimatı için size çeşitli kargo şirketlerinden fiyat ve
süre teklifleri sunması ve online sipariş takip sistemi hizmetini vermesidir. Böylece siparişinizin size ne zaman ulaşacağı
konusunda fikir sahibi olabilirsiniz.
• Kredi kartı şifresini vereceğiniz sayfanın adres çubuğunda
HTTPS:// olması gerekir. Alışveriş yapacağınız internet sitesi-
nin 3D Güvenli Alışveriş sistemine sahip olmasına dikkat edin.
Bu sistem, internet üzerinden kredi kartıyla ödeme sırasında
sizi bankanızın sayfasına yönlendirecek ve daha güvenli bir
ödeme yapmanızı sağlayacaktır.
• Eğer yabancı bir firmadan alışveriş yapıyorsanız, dikkat etmeniz gereken şey; herhangi bir mağduriyet halinde, sizin ülkenizin kanunları geçerli olmayacaktır. Ayrıca oradaki mağazanın müşteri hizmetlerini aradığınızda yabancı bir görevliyle
saatlerce konuşabilme ihtimalini de göz önüne almak gerekir.
• Yabancı bir siteden alışveriş yapıyorsanız, ürününüzün garantisinin Türkiye’de geçerli olup olmayacağına dikkat edin.
• Özellikle elektronik ürünleri internet siteleri aracılığıyla satan mağazalar zaman zaman garanti belgesi düzenlemeyebilir. Ürünün tanıtımında “Garantili” ibaresi olmasına mutlaka
dikkat edin.
• Garantisi olmayan ürünler her zaman daha ucuz olur. Fakat
ucuza kaçmak için de birkaç ay sonra gerçekleşebilecek bir
arıza riskini almayın.
• Alışveriş yaptığınız mağazada gizlilik sözleşmesi diye bir
bölüm olmalı. Aksi takdirde, sizin tarafınızdan verilen bilgiler
başka amaçlar için de kullanılabilir. Elektronik postanıza reklam amaçlı postalar gelebilir.
• Tüketicilerin temel gereksinimlerinin karşılanması hakkı:
Barınma, ısınma, aydınlanma, içecek su bulma, ulaşım haberleşme, tüketicinin en temel haklarıdır.
• Sağlık ve güvenliğin korunması hakkı: Satışa sunulan her
türlü mal ve hizmetin yaşam ve sağlık açısından tüketicilere
zarar vermeyecek kalite ve nitelikte olması hakkıdır.
• Ekonomik çıkarların korunması hakkı (Mal ve hizmetlerin
serbestçe seçilmesi hakkı): Tüketicilere sunulan ürün ve hizmetlerin nitelikli, kaliteli ve uygun fiyattan sunulması, satış
sonrası hizmetlerin yeterli düzeyde ve yaygınlıkta olması
yanında, sözleşmelerdeki haksız hükümlerin olmaması ve
baskıyı yaratan satış yöntemlerine karşı korunma hakkıdır.
• Bilgi edinme ve eğitilme hakkı: Mal ve hizmeti satın alırken doğru karar vermeye yardımcı olacak bilgilerin edinmesi; yanlış, yanıltıcı reklamlar, etiket ile ambalaja karşı
korunma ve sorumlu tüketiciler olarak bilincin gelişimi için
eğitilme hakkıdır.
• Zararların karşılanması hakkı (Tazmin edilme hakkı): Satın
alınan ürün ya da hizmetin öngörülen nitelikte olmaması durumunda kusurlu malın geri alınması, değiştirilmesi kusurlu
hizmetin yeniden görülmesi, zararın karşılanması hakkıdır.
• Temsil edilme hakkı (Sesini duyurma hakkı): Örgütlü tüketicilerin, hükümetlerin ekonomik politikalarının oluşturulması dikkate alınması, kamu organlarında temsili, firmalarda özellikle ürün geliştirme aşamasında görüş alınması ve
denetlemelerde gönüllü olarak bulunma hakkıdır.
• Sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı: Sağlık koşullarına uygun ekolojik dengenin bozulmadığı bir çevrede yaşayarak,
çevresel tehlikelerde korunup gelecek kuşaklar için doğayı
koruma hakkıdır.
Ayıplı mal ve hizmetleri kabul etmeyin
Satın aldığınız mal ayıplı olabilir ya da size sunulan hizmet
ayıplı bulunabilir. Satın aldığınız malın, ayıplı olduğunu anlarsanız, 15 gün içerisinde, bu malı satıcıya geri vererek ödediğiz mal bedelinin iade edilmesini ya da aynı kalitede bir
ürünle değiştirilmesini, ücretsiz onarımını, ayıbın nedeni kadar indirimin yapılmasını isteyebilirsiniz. Satıcı bu isteğinizi
reddetmez. Hizmetin ayıplı olduğunu görürseniz en geç 30
gün içinde, yeniden yapılmasını, ödediğiniz bedelin iadesini
isteyebilirsiniz.
66 spor
Haber: Aylin Durmaz
Yaşa göre spor
Sağlıklı bir yaşamın olmazsa olmalarından biri, herkesin bildiği gibi düzenli olarak spor yapmak. Peki hangi yaşta,
hangi sporu yapmak gerekiyor? İşte size ve yaşınıza uygun egzersizler için bazı ipuçları…
S
por her yaş grubundan kişi için bir gereklilik. Artık “yaş
yetmiş, iş bitmiş” deyimi rafa kalkıyor. 7’den 70’e herkesin mutlaka egzersiz yapması gerektiğini vurgulayan
Ankara Üniversitesi Spor Hekimliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Ülkar, sağlıklı bir hayat sürmek için, yaşa
göre düzenli yapılan ve kişiyi zorlamayan 20-30 dakikalık egzersizlerin önemine dikkat çekiyor.
Bireylerin fiziksel özellikleri her yaşta değişkenlik gösterir.
Yaş arttıkça kayıplar başlar, metabolizma değişikliğe uğrar.
Bu nedenle egzersiz programı hazırlanırken yaş ve kişinin fizyolojik özelliklerinin temel alınması önem taşıyor. Yaşa göre
eklemlerin direncini artırıcı egzersizlerin mi, yoksa kuvvet artırıcı kalp ve damar egzersizlerinin mi yapılması gerektiği belirlenmeli. Bu nedenle belli bir egzersiz programına başlamadan
önce doktora başvurmakta yarar var.
Kendine uygun olmayan sporu yapanlar yarardan çok zarar
görebilir. Bu gıcır gıcır bir arabayı ehliyetsiz kullanmaya benziyor. Vücut doğru bakımlardan geçirilmeyince trafikten çekilmek zorunda kalabiliyor.
Spor yapacak kişilerin doğru programı uygulamasının önemi
üzerinde duruyor: “Spor merkezlerinde hazırlanan programların iyi niyetli olduğuna inanıyorum. Ancak bilim her yere
giremiyor. Spora başlayacak kişi öncelikle bir spor hekimi
tarafından kontrolden geçmeli. Burada risk faktörünü en aza
indirgemek çok önemli. Egzersizleri hazırlayan spor akademisi mezunu arkadaşlarla hekimler mutlaka iş birliği yapmalı,
programlar hekim yönlendirmesi ile hazırlanmalı. Kişinin fizyolojik özelliklerine uygun olarak hazırlanmayan bir program
sağlık boyutunda ciddi kayıplara neden olabilir.”
20’li yaşlar
Gençsiniz, kıpır kıpırsınız. İçinizdeki enerji ve sabırsızlıkla bir
haftada Kate Moss’a dönüşebileceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Çok kısa zaman dilimleri içinde aşırı beklentiler
20’lerinizde de olsanız istenilen sonucu vermez. Bu nedenle
önemli olan spor salonlarında can vermek değil, doğru egzersizleri doğru aralıklarla yapmak.
Kemiklerinizin gelişiminin hızlı olduğu bu yaşlarda sporu hayatınıza hoşlandığınız aktiviteler haline getirirseniz, egzersiz
kolayca hayatınızın bir parçası olacak. Örneğin kardio çalışmak istiyorsanız, erkekler için futbol, kadınlar içinse dans uygun bir seçim. Bunun yanı sıra ağırlık çalışmak da kemiklerin
gelişimi açısından 20’lerde önemli bir yer tutuyor.
30’lu yaşlar
30’lu yaşlar sorumlulukların omuza bindiği, insanın bin parçaya bölünmek durumunda kaldığı dertli mi dertli bir evre. Uzun
çalışma saatleri, evlilik ve çocuklar arasında egzersiz belki de
akla gelen son şey. Ancak 20’li yaşların bitmesiyle beraber
vücut deforme olmaya başlar. Yılda ortalama yarım kiloluk
yağsız doku kaybederken, yarım kilo yağ depolanır. Yapılması
gereken şey kardio egzersizlerine ağırlık vermek. Bunca işin
arasında bir de egzersiz kulağa can sıkıcı gelse de size sağlıklı
bir vücut ve kaliteli bir hayat kazandıracak.
40’lı yaşlar
Vücut bu dönemde size ihanet etmeye başlar. Kaslar gitgide
güçsüzleşerek sağlıksız bir görünüme bürünür. Ama bu işleyişi tersine çevirmek ve kaybolan kas dokusunu geri kazanmak
sizin elinizde. Öncelikle yapmanız gereken kısa zamanlı ve
sağlıksız diyetlerden uzak durmak.
Fazla kiloların getirdiği panikle kendinizi açlığa mahkum etmek, yapacağınız son şey olmalı. Onun yerine düzenli egzer-
67
sizler yapmak, metabolizmanın hızlanmasına ve yağsız kas
oluşumuna yardımcı olur. Kardiyo çalışmalarınızı ağırlık çalışmasıyla desteklerseniz, kaslarınız yeniden güçlenip sıkılaşacak ve sizi dinç bir görünüme kavuşturacaktır.
50’li yaşlar
Günlerinizi geçirdiğiniz koltuktan kalkıp egzersize başlama
zamanınız geldi de geçiyor. Ancak 50’sinden sonra spora
başlayacak kişiler, artık 20 yaşında olmadıkları gerçeğini göz
önünde bulundurmalı. Özellikle bu dönem vücudun koordinasyonu kaybolmaya başlar.
Yapacağınız egzersizlerde önemli olan performans seviyesini
koruyabilmek, geriletmemek. Bu nedenle vücudunuzdan kapasitesinin üzerinde bir performans beklememelisiniz.
60’lı ve 70’li yaşlar
Bu yaşlarda kas lifleri küçülse de kalan kas liflerinde gelişme
potansiyeli vardır. Dambıllar ve esneme bantları yardımıyla,
daha zinde bir vücuda kavuşmanız mümkün. Yoga ve esneme
hareketlerini de enerjinizi artırmak için kullanabilirsiniz. Ayrıca gündelik hayatınızı sürdürürken yürüyüş yapmak ve bahçe
işleriyle uğraşmak da kalbinizi güçlendirir.
68 haber
Zorlu Center’a bir ödül daha
Sahip olduğu yeşil ve çevreci unsurlarla İstanbul’da adeta bir kent meydanı yaratan Zorlu Center, Chicago Edebiyat
Kulübü ile Mimari Güzel Sanatlar ve Kentsel Eğitimler Avrupa Merkezi tarafından düzenlenen Green Good Design
Yarışması’nın “Mimarlık” kategorisinde ödüle layık görüldü.
Z
orlu Gayrimenkul’ün, “İstanbul’a değer katmak” hedefiyle geliştirdiği Zorlu Center projesi, henüz inşa
sürecinde kazandığı ödüllere bir yenisini daha ekledi.
Chicago Edebiyat Kulübü ile Mimari Güzel Sanatlar ve Kentsel
Eğitimler Avrupa Merkezi tarafından düzenlenen Green Good
Design Yarışması’nda 46 ülkeden binlerce proje ve tasarım
arasından seçilerek “Mimarlık” kategorisinde ödüle layık görüldü. Zorlu Center’ın kazandığı ödül kapsamında, 7 Nisan–19
Haziran tarihleri arasında, Atina Çağdaş Sanat Merkezi’nde
(Contemporary Space Athens) proje görselleri ve bilgileri sergilenecek. Daha sonra gezici sergi 2011 yılı boyunca Dublin,
Chicago gibi dünya kentlerindeki önemli mimarlık ve tasarım
merkezlerini dolaşarak, geniş kitlelerle buluşacak.
En prestijli ödül
Her yıl dünyanın önde gelen endüstriyel ve grafik tasarım firmaları, mimarlık büroları ve Fortune 500 şirketlerinin başvurduğu Green Good Design, alanının en prestijli değerlendirme
kriteri olma özelliği taşıyor. Değerlendirme; projelerin renk,
stil, etki, trend gibi özelliklerini değil; ürün ya da binaların kullanım becerisi, deneyim, sosyal ve çevreci yaklaşımı ile projelerin çevrelerine kattığı değerleri kapsıyor.
Yeşil cennet yaratacak
“İstanbul kadar eşsiz, İstanbul kadar benzersiz” olma hedefiy-
le inşa edilen Zorlu Center, yeşile ve çevreci yaklaşıma verdiği
büyük önem kapsamında bu ödüle layık görüldü. 72 bin metrekare yeşil alan ve çevreci unsurlar ile İstanbul’un kalbinde
adeta bir kent terası yaratacak olan Zorlu Center, bölgenin
siluetini değiştirecek.
yanı sıra merkezi sistemle gerçekleştirilecek ısıtma ve soğutma sistemlerine eklenen otomatik kontrol mekanizması enerji
tasarrufunu maksimum seviyeye yükseltecek. Bununla beraber atık gazı minimum seviyede tutan kazanlar sayesinde çevreye verilecek zarar en aza indirgenmiş olacak.
Boğazın doğal bitki örtüsünün de dahil olduğu 60 farklı türde
binlerce bitkiyle zenginleştirilerek bölge için adeta yeşil bir
cennet yaratacak Zorlu Center, İstanbul içerisinde emsal gösterilecek yemyeşil bir örtüye de sahip olacak. Zorlu Center’ın
tepe bölümündeki 50 bin metrekarelik alan, çatı bahçesi olarak düzenlenerek yeşil alana kazandırılacak. Sahip olduğu yeşil alanla yetinilmeyen Zorlu Center’da, projenin ring yolu da
yer altına alınarak yeşil alan için 10 bin metrekarelik ek bir yer
daha oluşturuldu.
Çevre dostu akıllı sistemlerin ön plana çıktığı projede; otopark
ve genel hacim aydınlatma sistemi için, aydınlatma seviyesini
otomatik olarak değiştirebilen ve her türlü senaryoya cevap
verebilen sensörlü ekipmanlar kullanılarak enerji tasarrufu
sağlanacak. Ayrıca otopark yoğunluğuna göre CO oranı otomatik olarak ölçülerek egzoz fanları ihtiyaç duyulan kapasitede çalıştırılabilecek. Tüm projenin aydınlatma cihazlarının bulunduğu armatürlerde kurulacak otomasyon sistemi de kayıp
enerji miktarını minimuma indiriyor olacak.
Bir diğer çevreci yaklaşımla Zorlu Center, konut bölgelerinin
kullanımından toplayacağı atık suları, siyah ve gri su olarak
iki ayrı sistemde toplayacak. Toplanan gri su ise özel bir arıtıma tabi tutularak, Zorlu Center’in bitki örtüsünün sulamasında değerlendirilecek. Böylece, önemli oranda su tasarrufu da
sağlanmış olacak.
Araçların en kısa sürede park etmesini sağlayarak gereksiz CO
salınımını azaltan otopark yönlendirme sistemi, atık gazı en
düşük seviyede tutan ısıtma sistemi kazanları da Zorlu Center
projesinin sahip olduğu diğer çevreci özellikler arasında yer
alıyor. Projede, geleceğin otomobilleri elektrikli araçlar da
unutulmadı. 300 adet elektrikli otomobil şarj ünitesi altyapısı oluşturulan Zorlu Center’a rahat ulaşım imkanı sağlanmak
üzere metro, metrobüs gibi toplu taşıma araçlarına ara bağlantı yolları da projelendirilmiş durumda.
Zorlu Center’da ayrıca; enerji tüketimi çok düşük olan LED
sistemi kullanılarak tasarlanan Genel Aydınlatma Sistemi’nin
69
Zorlu Dış Ticaret’e başarı ödülü
Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) ve Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (UHKİB) tarafından
düzenlenen “Tekstil ve Konfeksiyon Sektöründe İhracat Başarı Ödülleri”nde tekstil sektörü kategorisinde Zorlu Dış
Ticaret A.Ş. ödüle layık görüldü.
U
ludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) ve Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (UHKİB)
tarafından düzenlenen ortak organizasyonda, 2010
yılını başarılı bir performansla kapatan ihracatçılara “Tekstil
ve Konfeksiyon Sektöründe İhracat Başarı Ödülleri” verildi.
di. Sektörün 2011 yılının ilk üç ayında da yüzde 30’un üzerinde artış kaydederek ciddi bir ivme yakaladığını kaydeden
Burkay, “Geçtiğimiz yüzyılda tekstil tasarım ve moda da söz
sahibi olan İngiltere ve Fransa’nın tahtına 1970’lerde İtalya
geçmişti.
Çetin rekabet koşullarına karşın 2010 yılını gösterdiği yüksek
ihracat performansıyla başarılı bir şekilde kapatarak Bursa ve
ülke ekonomisine sağladığı katma değer nedeniyle, tekstil
sektöründe Zorlu Dış Ticaret A.Ş.’ye ikincilik ödülü verildi.
Şimdi ise Türkiye İtalya’nın tahtını sallıyor. Ortadoğu’dan
Asya’ya, Kafkaslar’dan Balkanlar’a ‘Made in Türkiye’ ibaresi
aranır oldu. Bizler de birlik olarak bu başarının sürdürülebilir
olmasını sağlamak için son 4-5 yıldır her türlü zorluğa göğüs
gererek canla başla çalışıyoruz” şeklinde konuştu.
Bursa Valisi Şahabettin Harput, Büyükşehir Belediye Başkanı
Recep Altepe, UHKİB Yönetim Kurulu Başkanı ve UİB Koordinatör Başkanı Şenol Şankaya ile UTİB Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay ve çok sayıda sanayici, işadamının katıldığı ödül töreninde konuşan UHKİB Yönetim Kurulu Başkanı
Şenol Şankaya, 2008’in son çeyreğinde başlayan ve 2009’da
yoğun olarak hissedilen küresel ekonomik krizle geçen dönemin ardından, ihracatın bu yıl içerisinde toparlanma sürecine
girdiğini söyledi.
UTİB Başkanı İbrahim Burkay ise, 2008, 2009 ve 2010 yıllarını
kapsayan zorlu bir maratonun ardından, tekstil sektörünün
2010 yılı sonu itibariyle yüzde 19 artış kaydederek Türkiye
ortalamasının üstünde bir performans gösterdiğini söyle-
Zorlu Dış Ticaret hakkında
1998’de kurulan Zorlu Dış Ticaret A.Ş. Zorlu Tekstil Grubu’nun
tüm dış ticaret faaliyetlerini koordine ediyor. Yakın zamana
kadar iplik, perde ve çarşaf/nevresim olarak bölümlenmiş
bulunan şirket, 2004’ün sonunda marka ve lisanslı ürünlerin
yönetimi de üstlendi.
2005’te ev tekstili dünyasına tanıtıldığı günden bu yana Valeron, Zorlu Tekstil Grubu’nun bilinen en özgün uluslararası
markalarından biri. Valeron Koleksiyonu her yıl Fransa’nın en
ünlü ve köklü ajanslarından Nelly Rodi’nin belirlediği trendler
ve Zorlu Tekstil Grubu’nun Araştırma Geliştirme bölümü ile
birlikte titiz bir çalışma doğrultusunda oluşturuluyor.
Zorlu Dış Ticaret, ürünleri bazında segmente edilmiş bölgesel
bir yapılanmaya sahip. Şirket Almanya, İngiltere ve ABD’deki
satış ofisleri ve showroomları ile pazarlama ve satış aktivitelerini pazarın bulunduğu yerde doğrudan gerçekleştiriyor.
Söz konusu yapılanma, piyasalardaki yeni trendlerin yakından takibi ve geliştirilmesi açısından büyük bir avantaj oluşturuyor.
Zorluteks DOO Makedonya şirketi Makedonya, Karadağ, Arnavutluk, Sırbistan, Kosova, Bosna, Hırvatistan, Slovakya,
Slovenya, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan ülkelerinde toptan
ve perakende kanallarında, üretim ve pazarlama gerçekleştiriyor.
DOO Taç Tekstil şirketi Rusya pazarındaki satış faaliyetlerini
yürütürken, Arzum Tekstil Pazarlama Ticaret ise Azerbaycan,
Bulgaristan, Gürcistan, İran, Irak, Kazakistan, Litvanya, Libya, Letonya, Mısır, Moldova, Özbekistan, Polonya, Romanya,
Ukrayna ve Yunanistan gibi ülkelerde Taç markalı ürünlerin
pazarlama ve satış faaliyetlerini yürütüyor.
Zorlu Dış Ticaret aynı zamanda 2005’ten itibaren, dünya piyasalarından avantajlı şartlarda hammadde ve yardımcı madde
tedarik etmek amacıyla Çin, Hindistan ve Pakistan’daki satın
alma ofisleri ile faaliyetlerine devam ediyor.
70 kısa kısa
Taç’tan futbol tutkunları için özel koleksiyon
Ev tekstili modasına yön veren Taç, yeni çıkardığı “Gece Işıltısı” koleksiyonunda, ışıksız ortamda parlayan lisanslı ürün serisi ile futbol
tutkunlarına keyifli uykular vaat ediyor. Sporsever yetişkin ve çocuklara, sevdikleri takımların renk ve desenlerini taşıyan nevresim
takımlarıyla daha keyifli bir uykunun kapılarını açıyor.
B
eşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor spor
kulüplerinin renklerini taşıyan “Gece Işıltısı” koleksiyonu göz kamaştırıyor. Ön yüzleri özel fosfor maddesi ile parlak
bir şekilde tasarlanan çift taraflı nevresim takımlarının, her
iki yüzü farklı desenlerle bezeli… Tutkunu olduğunuz takımın
renkleriyle ve armalarıyla oluşturulan bu özel fosforlu nevresim takımlarının parlaması için yalnızca 5-10 dakika ışık görmesi yeterli!
Mağazalarda Valeron “corner” şıklığı
2
005’ten bu yana Zorlu Tekstil Grubu’nun ev tekstili sektöründeki özgün uluslararası markası Valeron,
bu yıldan itibaren iç ve dış müşterilerin mağazalarında
yer alacak. Valeron’un saraylı ve zengin havasını yansıtan
‘corner’larının ilk örneği Ataşehir Taç-Ekin Tasarım mağazasında tüketicilerin beğenisine sunuldu.
Valeron corner konseptinde üçlü, ikili ve tekli standın yanı
sıra yatak ve servis tezgahı bulunuyor. Corner’ların stand ve
tezgah uygulaması, yer aldığı mağazaya uygun bir şekilde
yapılıyor. Mobilya ve tasarımıyla Valeron şıklığını yansıtan
corner’larda, her yıl Fransa’nın en ünlü ajanslarından Nelly
Rodi’nin belirlediği trendler doğrultusunda Zorlu Tekstil
Grubu Ar-Ge bölümünün titiz bir çalışma ile oluşturduğu Valeron koleksiyonları sunuluyor.
Sağlığa zararı yok
İnsan sağlığına hiçbir zararı olmadığı yönünde Sağlık
Bakanlığı’ndan onaylı nevresim takımlarına tüm Taç ve Linens
mağazalarından ulaşabilirsiniz.
71
Zorlu çalışanları raftingde
Z
orlu çalışanları, üçüncüsü düzenlenen rafting organizasyonuna katıldı. 9 Nisan’da Melen Çayı’nda düzenlenen
rafting eğlencesine 22 kişi katıldı. Çalışanlar, tüm gün süren
raftingde eğlence, keyif ve adrenalin dolu saatler geçirdi.
Zorlu Çocuk Tiyatrosu, 23 Nisan’da sahnedeydi
Zorlu Çocuk Tiyatrosu, 23 Nisan’da yine çocukları güldürdü. Tiyatronun, “Kediler ve Fareler
Mutfağı” oyunu 23-24 Nisan’da BKM’de 11:00
ve 13:00’te olmak üzere dört kez ücretsiz
sahnelendi. Zorlu Çocuk Tiyatrosu, İstanbul
Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın dü-
zenlediği “Benimle Oynar Mısın” çocuk tiyatroları
festivalinde de sahneye çıktı. Yine ücretsiz olarak 25 Nisan’da Ümraniye Sahnesi’nde (11.00 ve
15.00) “Kediler ve Fareler”; 26 Nisan’da Kağıthane Sadabad Sahnesi’nde (11.00 ve 15.00) “Oz
Büyücüsü” oyunları sahnelendi.
72 kısa kısa
Linens, Forum Evlilik Fuarı’ndaydı
Taç bayileri Umre gezisindeydi
F
E
orum Alışveriş Merkezi’nde 5-13 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilen Forum Evlilik Fuarı’na Linens Forum
mağazası da katıldı. Alışveriş merkezinin etkinlik alanında
düzenlenen fuarda yer alan Linens, özellikle evlilik hazırlığına yönelik perde ve çeyiz grubu ürünlerini müşterilerin beğenisine sundu. Bu etkinliğe özel olarak, Forum Linens’ten
yapılan alışverişlerde ev tekstili grubunda geçerli yüzde 20
indirimden faydalanma imkanı da verildi.
v tekstil sektörünün lider markası Taç’ın gerçekleştirdiği
organizasyonla, Taç bayilerinden bir kısmı Umre gezisi
yaptı. 27 Şubat-6 Mart Tarihleri arasındaki geziye, 171 Taç bayisi katıldı.
Her ay bir Linens ürünü
L
inens’te 2011 yılı boyunca, her ay değişik ürünler Ayın Ürünü kampanyasına giriyor. Nevresim, yatak örtüsü, battaniye, banyo ve bebek grubu ürünleri gibi pek çok ürün yüzde
50 indirim fırsatı ya da özel fiyatlarla satışa sunuluyor. Her ay
değişen “Ayın Ürün”lerini www.linens.com.tr’den takip edebilirsiniz. Her ay evinizi farklı bir Linens ürünü ile güzelleştirme
fırsatını kaçırmayın.
2011 İlkbahar-Yaz Koleksiyonu ile baharın canlılığını ve doğanın en güzel renklerini yaşam alanlarına taşıyan Linens’in
evlilik hazırlığı yapanlara yönelik, nevresim takımları, yatak örtüleri, perde ve döşemelikler, mutfak tekstili, havlubornoz setleri, dekoratif aksesuarlar gibi şık tasarımları yoğun ilgi gördü.
Zorlu Center’ın yurtdışı
misafirleri
Linens, Yaşasın Hanımlar
Kulübü’nde
T
ürkiye’nin ilk ve tek beş fonksiyonlu projesi olan Zorlu
Center, akademik çevrelerde de büyük ilgiyle karşılanmaya devam ediyor. Kolombiya Üniversitesi’nden Markus
Dochantschi ve şehir planlama bölümünden master öğrencileri Zorlu Center projesini ziyaret etti. Haliç’in kuzey batı
yakasındaki şehirleşme ve kıyıyla olan yeniden entegrasyon
sürecini politik, sosyal, ekonomik ve çevresel boyutlarda incelenmek üzere Türkiye’ye gelen öğrenciler, İstanbul’daki
inşaat sektöründeki gelişmeler hakkında genel bilgi sahibi
olmak için önde gelen projeleri gezdi. Zorlu Center Projesi de
İstanbul’daki yeni şehirleşme sürecide ilk ve tek beş fonksiyonlu karma proje olduğu için ziyaret edildi. Zorlu Center satış
ofisinde Pazarlama Sorumlusu Bora Hoşver, proje ayrıntılı bir
şekilde sundu. Animasyon filmini de izleyen öğrenciler, proje
maketini inceleyerek şantiye alanını gezdi.
T
urkcell’in 22 Şubat-31 Ağustos tarihleri arasında geçerli Yaşasın Hanımlar Kulübü kampanyası
kapsamında, Linens Mağazaları’nda kulüp üyelerine tüm ürünlerde yüzde 10
indirim uygulanıyor.
Turkcell’li kadınlar “HANIM” yazıp
2222’ye ücretsiz mesaj göndererek kulübe üye olabiliyorlar. Fırsatlarla dolu kampanyadan tüm Linens
mağazalarından yararlanabilirsiniz.
Zorlu Doğal Elektrik Üretim A.Ş.’ye ödül
D
enizli Ticaret Odası, Denizli Ticaret
Borsası ve Denizli Sanayi Odası tarafından her yıl verilen “Denizli Ekonomisinin Aktörleri” ödülünde bu yıl “Yeni Yatırım Başarı” kategorisinde Zorlu Doğal
Elektrik Üretim A.Ş.’ye ödül verildi. 28
Mart’ta düzenlenen törende, grup adına
ödülü Zorlu Enerji Genel Müdür Yardım-
cısı Serhat Şimşek ve Zorlu Endüstriyel
Genel Müdür Yardımcısı Ali Kındap aldı.
Törende; markalaşma, istihdama katkı,
yeni yatırım, tasarımda başarı, faaliyetini sürdürmekte olan tarihi firma, ARGE
ve yenilikçilik, ihracat ve İstanbul Sanayi Odası’nın ilk 500 sıralamasında yer
alan firmalara ödül verildi.
73
Zorlu Enerji Grubu’na
“İnsana Saygı Ödülü”
T
ürkiye’nin en büyük işe alım portalı olan Kariyer.net tarafından 2003 yılından bu yana verilen “İnsana Saygı Ödülü”, enerji sektörü kategorisinde Zorlu Enerji Grubu’na verildi.
16 Şubat Salı günü Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde düzenlenen törende, Zorlu Enerji Grubu adına ödül, İnsan Kaynakları
Müdürü Öniz Paşolar’a takdim edildi.
Vestel, buzdolabını baştan yarattı
V
estel’in A+ enerji sınıfı yeni nofrost kombi buzdolabı serisi, kullanım kolaylığı, benzersiz tasarımı ve çevreci özellikleriyle buzdolabı kullanım alışkanlıklarını “alt üst” ediyor.
Yeni kombi buzdolabı ürün gamında Türk tüketicisinin günlük
hayatta soğutucu bölümünü daha sık kullandığı gerçeğinden
hareketle, soğutucu ve dondurucu bölümlerinin yeri değiştirildi. Az kullanılan dondurucu bölümünü aşağıya, çok kullanılan
soğutucu bölümlerini yukarıya alan
bu yeni tasarımla, tüketiciler buzdolabının sebzelik, meyvelik gibi en çok
kullanılan raflarına eğilmeden, kolayca ulaşabilecek. Ülkemizde dondurulmuş gıda kullanımının sınırlı olması
nedeniyle dondurucu bölümü iki çekmeceli tutarak soğutucu bölümünün
daha büyük olması sağlandı.
Akıllı kombi buzdolabında bulunan
ekonomi modu, buzdolabının belirlenen ekonomik koşullara göre çalışmasını sağlıyor. Tatil modu ise, kullanıcıların evde olmadığı süre boyunca
Ödüller, Kariyer.net aracılığıyla ilan yayınlayan firmaların,
yapılan başvuruları yanıtlama oranlarına göre verildi. Zorlu
Enerji Grubu, başvurulara en kısa sürede geri dönüş yapan
ve başvuruların tamamını cevaplayan enerji şirketi olarak bu
ödülü aldı.
Öniz Paşolar ödül töreninde yaptığı açıklamada, çalışan
memnuniyetinin ilk adımının işe alım süreçlerinden geçtiğini söyledi. Grup olarak iş başvurusu yapan adaylara empati
ile yaklaştıklarını dile getiren Paşolar, Zorlu Enerji Grubu’nun
sektörde rekabet gücünün hızla artmasında ve çalışanlar
için tercih edilen bir şirket olmasında işe alım süreçlerinde
gösterilen yüksek performansın yanı sıra çalışana duyulan
saygının da önemli bir rol oynadığını vurguladı. Zorlu Enerji
Grubu’nun, çalışan memnuniyeti ve aidiyetini ön planda tutan iş anlayışının “İnsana Saygı Ödülü” ile tescillenmesinden
büyük mutluluk duyduklarını ifade eden Paşolar, “Kurumların
uzun vadede güven uyandırabilmesi ve itibarlarını konumlandırabilmesi için iş başvurusu yapan adaylara olumlu ya da
olumsuz en kısa zamanda mutlaka yanıt vermesi gerekir. Yanıtların ne şekilde ve ne zaman verildiği o şirketle ilgili genel
kanıyı oluşturur” dedi.
Son yıllarda hızla gelişen enerji sektöründe iş gücü ihtiyacının
arttığına dikkat çeken Paşolar, grup olarak gençleri yetişmeyi
İK politikası olarak benimsediklerini ve bu anlayışla üniversite
işbirliklerine önem verdiklerini söyledi.
sadece soğutucu bölmeyi
çalıştırarak dondurulmuş gıdaların bozulmasını önlüyor.
Drink Cool özelliği, içecekleri hızlı soğuttuktan sonra
kullanıcıyı uyararak tatsız
kazalara engel oluyor. Soğutucu teknolojisindeki son
gelişmeleri kullanıcıyla buluşturan Vestel kombi buzdolabı, multiflow soğutma sistemi
ile soğuk havayı farklı yönlerden üfleyerek homojen
soğutma sağlıyor ve gıdaların daha uzun süre taze kalmasına
yardımcı oluyor. Üründe bulunan entegre su pınarı ise tüketicileri ek bir ürünün ekstra masrafından koruyor. Vestel kombi
buzdolabı, bu akıllı çözümleri LED aydınlatması, ekonomi ve
tatil modu, soğutma aküsü, akıllı defrost sistemi ve otomatik
sıcaklık kontrolü ile birleştirerek maksimum elektrik tasarrufu sağlıyor. A+ enerji sınıfı ürünler, tüketicilerin ürünü hem
alırken hem de kullanırken tasarruf etmesini sağlıyor. Çevreci
özellikleriyle öne çıkan kombi buzdolabında doğa dostu R600
gazı kullanılıyor.
Vestel Twinjet İngiltere’de satış patlaması yaptı
İ
ngiltere’de Russell Hobbs markasıyla satışa sunulan Vestel
Twinjet çamaşır makinesi, piyasaya sunulduğu ilk günden
itibaren yoğun bir ilgiyle karşılaştı. Kısa sürede büyük satış
rakamlarına ulaşan Vestel Twinjet çamaşır makinesi, yüzde
30 enerji tasarrufu sağlaması ve 12 dakikada çamaşırları yıkayacak kadar hızlı olması nedeniyle İngilizlerin beğenisini
kazandı ve 2011’in ilk iki ayı gibi kısa bir sürede 4 bin adetlik
bir satış performansı sergiledi. Antrasit, silver ve beyaz renk
seçeneklerine sahip Vestel
Twinjet çamaşır makineleri,
üstün teknolojisi sayesinde
suyu ve deterjanı çamaşıra
her açıdan ulaştırarak, yüksek
performans ve yüzde 30 enerji
tasarrufu sağlıyor. Vestel İcra
Kurulu Başkan Vekili ve Dış Ticaret Başkanı Turan Erdoğan,
“2010’da İngiltere’den yaklaşık 500 adetlik bir deneme si-
parişi almıştık. Vestel Twinjet çamaşır makinelerimizin uluslararası ödüllerle de tescillenmiş üstün tasarım ve teknolojisine
güvenimiz tam. Bu nedenle rakamın sonraki yıllarda katlanarak büyüyeceğini bekliyorduk. Bu rakamın yılsonuna kadar 30
bin adedi bulacağını tahmin ediliyoruz. 2012 için hedefimiz ise
40 bin adet Vestel Twinjet çamaşır makinesinin daha İngiltere
pazarına girmesi” diyor.
74 güzellik
Doğal güzellik sırları
Türkiye’nin ilk lokman hekimi Fatma Öktem’in torunu olan Suna Dumankaya, anneannesinden aldığı bilgiler,
sayısız bitkisel tarif ve mucize formüllerle doğal güzelliğin sırlarını sunuyor. Dumankaya, doğal tariflerini
Zorlu Dergisi okurlarıyla paylaşıyor.
Vücut direnci için
1 tutam ıspanak, 1 tutam maydanoz, 1 tutam buğday çimi, 1
salatalık, 1 yeşil biber, 1 limonun suyu, 2 diş sarımsak, 1 kahve
fincanı su, 1 çay kaşığı himalaya tuzu
Yapılışı: Hepsini blendırdan geçirin, karıştırıp tazeyken için.
Bu karışım, vücudunuzu toksinlerden arındırır. Kanı temizler
ve cilt rengini güzelleştirir.
Sivilce ve aknelere pratik çözüm
1 çay kaşığı kaliteli yulaf unu, 1 kapsül antibiyotik tozu, 1 çay
kaşığı oksijenli su
Yapılışı: Malzemeleri bir kase içinde karıştırıp yüzünüze uygulayın. 20 dakika bekletip daha sonra yıkayınız. Bu işlem beş
gün arka arkaya yapıldığında akne ve sivilcelerinizi kurutarak
yok edecektir.
Tüm cilt tipine iyi gelen peeling
1 kase ceviz, 100 gr. kesilmiş süt, 100 gr. distile (damıtılmış)
su, 3 damla sandal yağı
Yapılışı: Cevizi öğütüp un haline getirin. Diğer malzemeleri
de içine ekleyip cildinize sürün. 10 dakika bekletin ve ovarak
çıkarın.
Saç dökülmesini engelleyen güçlendirici maske
1/2 olgun avokado, 2 adet bıldırcın yumurtası, 1 çorba kaşığı
hindistancevizi yağı, 1 çorba kaşığı buğday yağı, 1 çorba kaşığı
ceviz yağı
Yapılışı: Tüm malzemeleri karıştırın. Saçlarınıza sürüp en az
iki saat bekletin ve yıkayın.
Kaş ve kirpik dökülmesi için
1 tatlı kaşığı vazelin, 1 tatlı kaşığı badem yağı, 1 tatlı kaşığı lanolin
Yapılışı: Malzemeleri benmari usulü ısıtın ve her gün kaş ve
kirpiklerinize parmağınızla sürün.
Ellerde kırışıklık
5 gr. kakao, 5 gr. balmumu, 40 gr. fındık yağı, 50 gr. salatalık
suyu, 1 çay kaşığı arı sütü, 10 damla pentanol
Yapılışı: Kakao ve balmumunu benmari usulü eritin. Salatalığı
rendeleyip suyunu çıkarıp malzemelerle karıştırın. Karışımı ellerinize sürün. Ellerinizi hava almayacak şekilde bir poşete koyun ve yarım saat bekletin. Düzenli olarak uyguladığınız taktirde kısa bir sürede ellerinizin üzerindeki çizgiler azalacaktır.
75
Türkiye’nin ilk bitki bilimi ve doğal güzellik uzmanı
Suna Dumankaya, Türkiye’nin bitkisel ürünlerle cilt bakımı yapan ilk bitki bilimi ve doğal güzellik uzmanı. Anneannesinden
aldığı bilgiler, doğal kozmetikler konusunda birçok ülkeden
aldığı uzmanlıklar ve yaptığı araştırmalar doğrultusunda oluşturduğu bitkisel tarif ve mucize formülleri, paylaştıkça değer
kazanacağı inancıyla gerek kitle iletişim araçları gerekse hazırladığı kitaplarıyla yüz binlerle buluşturdu.
“Meslek Sırlarım”, “Mucize Formüller”, “Amazonlar’dan
Anadolu’ya Astroloji ile Gelen Doğal Sağlık ve Güzellik” kitaplarının ardından bu yıl “Doğal Güzelliğin Sırrı” kitabını
çıkaran Dumankaya, doğal kozmetik formüllerini kozmetik
bilimi ile birleştirerek kullanıma hazır ürünler de sunuyor.
SD Doğal Kozmetik Ürünleri, Yeditepe Üniversitesi Eczacılık
Fakültesi’nde üretiliyor.
Selülit için
1 kase deniz tuzu, 1 kahve fincanı susam yağı, 1 tatlı kaşığı portakal yağı, 1 tatlı kaşığı şeftali yağı, 1 tatlı kaşığı zencefil yağı
Yapılışı: Tüm malzemeleri karıştırın. Selülitli bölgeye ovarak
sürün. Hem cilde kan dolaşımı olacak hem de pürüzsüz bir
tene sahip olacaksınız.
Gözenekleri sıkıştırmak için
2 adet limon, maden suyu, 1 çay kaşığının yarısı kadar tuz
Yapılışı: Limonların kabuklarını rendeleyin. Üzerine çıkacak
kadar maden suyunu ve tuzu koyup kaynatın. Blendırdan geçirin. Pamuğu karışıma batırıp temiz yüzünüze kompres yaparak
sürün. 15 dakika bekleyip tekrarlayın. Bu şekilde karışımın tamamına yüzünüze sürün.
Cilt çatlakları için
10 gr. kayısı yağı, 20 gr. keten tohumu yağı, 20 gr. badem yağı,
10 gr. kantaron yağı, 20 gr. kakao yağı, 10 gr. çilek yağı
Yapılışı: tüm malzemeleri karıştırın. Hafif ısıtın. Bir cam şişede
muhafaza edin. Bu karışımı vücudunuza hafif masaj yaparak
yayın.
Göz çevresindeki kırışıklıklar için
1 çay kaşığı süt kaymağı, 1 çay kaşığı arı sütü, 1 çay kaşığı gliserin yağı
Yapılışı: Tüm malzemeleri karıştırın. Karışımı sorunlu bölgenize sürüp 30 dakika bekletin. Ardından yüzünüzü yıkayın. Bu
formülü haftada üç kez uygulayabilirsiniz.
Saçkıran için
1’er çorba kaşığı vazelin ve ardıç katranı, 1/2 limon suyu
Yapılışı: Tüm malzemeleri karıştırın ve saç kıran olan bölgeye
sürün.30 dakika bekletip ılık su ve zeytin yağ ile ıslatın. Yumuşatarak çıkarın. Bu karışımı aynı zamanda erkekler sakal kıran
için de kullanabilir.
Yüzdeki lekeler için
Yarım fincan tuzsuz badem (taze de olabilir), yarım limon
suyu, yarım fincan süt, 1 çay kaşığı tatlı badem yağı
Yapılışı: Badem ve sütü beş dakika kaynatın. Süzüp blendıra
koyun. Üzerine limon suyu, badem yağı ve iki çorba kaşığı sıcak süt ekleyin. Bu karışımı boza kıvamına getirin. 30 dakika
cilt üzerinde bekletin.
Hassas ciltler için nemlendirici krem
2 çorba kaşığı badem yağı, 1 tatlı kaşığı beyaz balmumu, 2 çorba kaşığı gül suyu
Yapılışı: Badem yağını ısıtın. Balmumunu içinde benmari usulü eritin. Isıtılan gül suyunun içine hepsini karıştırıp cam bir
şişeye koyun. Her gün cildinize uygulayabileceğiniz, hassas
bir nemlendirici krem olarak kullanılabilir.
Şişmiş ayaklara nane haşlaması
100 gr. taze ya da kuru nane, 1/2 kova kaynar su
Yapılışı: Naneyi yarım kova kaynar suda beklettikten sonra
süzün. Ilımış suyun içinde yorgunluktan şişmiş ayaklarınızı 20
dakika bekletin.
Bronzlaşmak için krem
1 çorba kaşığı kakao yağı, 4 çorba kaşığı susam yağı, 1 tatlı
kaşığı kayısı yağı, 1 çorba kaşığı havuç yağı, 2 çorba kaşığı ceviz yağı
Yapılışı: Tüm malzemeleri karıştırın. Eğer isterseniz yağları
eşit miktarlarda artırıp karışımı çoğaltabilirsiniz. Karışımı vücudunuza ve yüzünüze sürebilirsiniz.
76 kültür-sanat
Doğu-Batı Arasında
Teknoloji Transferi
Pınar Ülgen
Arkeoloji ve Sanat Yayınları
Kişi Olmaya Dair
Carl R. Rogers
Okuyan Us Yayınları
Ortaçağ, insanoğlunun yaşadığı, yaratıcılığa en elverişli
çağlardan biri olmuştur. XII. yüzyıla kadar
olan dönemde Yakındoğu’da, X. ve XIII. yüzyıllar arasında da Avrupa’da bir teknolojik
atılım yaşanmıştır. Bu teknolojik atılımların
etkileri olarak, nüfus artmış ardından göçler
başlamış; büyük kentler kurulmuştur. Elverişli olan ortamda kendi kendini yetiştirebilen
iş adamları dahi ortaya çıkmıştır. Bu dönemde işçiler de işe gelmeme, grev gibi eylemler
yaparak hak arama yoluna dahi gitmişlerdir.
Yani, söz konusu insan olunca yaşananların
günümüzdeki olaylardan çok daha farklı olduğu söylenemez.
Ünlü yazar Carl R. Rogers,
Kişi Olmaya Dair adlı kitabında, psikoloji ve psikiyatri dünyasına hakim
olmayan sokaktaki insanın, kendini ve hayatı
çözmesine yardımcı oluyor. “Yaşamın amacı
nedir?” sorusuna Rogers, “İnsanın gerçekten
de olduğu kişi olması” ifadesiyle cevap veriyor.
Sinan Çetin Koleksiyonu
1982-2002
12 Düet
Kişi Olmaya Dair’de Carl R. Rogers’ın başkalarını ve kendini duymaya çabalayan sıcak, coşkulu, güvenli, ilgi dolu sesiyle karşılaşırız. Bu
dikkat dolu dinleyiş, hem bireylere hem de o
muazzam soruya, yani kişi olmanın anlamına
hizmet eder.
Arayış
Toltek Yolu ile Duygusal
Yaraları İyileştirmek
Maureen Myant
Kyrhos Kitap
Yalnızca çocuklar veremez
bir savaşın neden yapıldığının yanıtını. Ve yalnızca, elinde silah olanları vurmaz savaşlar. Siviller, kadınlar ve her
yaştan çocuklar da en az silah tutanlar kadar
namlunun ucunda ve acı dolu bir hayatın
eşiğindedirler. Filistinli Muhammed, Basralı
Ömer, Hiroşimalı Yoko Moriwaki ve unutulmuş kıta Afrika’nın adsız çocukları; savaşların
vurduğu, savaşın en acımasız yıkımlarını yaşayan çocuklardan birkaçıdır sadece. Arayış
kitabındaki Jan’ın hikayesi de buna benzer bir
hikayedir. Arayış, savaşın tüm ağırlığı ve acımasızlığıyla bir çocuğun üzerine yüklenmesinin hikayesidir.
Victor Sanchez
Ayna Yayınevi
Geçmişin travmatik ya da
zor olaylarını, hem yenilenmiş hem de yeniden enerji kazanmış olarak ve
bu deneyimlerin içimizde bıraktığı zarardan
kurtulmuş olarak tekrar ziyaret etmek mümkün olsaydı? Toltek Yolu ile Duygusal Yaraları
İyileştirmek kitabında Victor Sanchez, okuyucularla, eski Toltek uygulamasına dayalı
ve kendi organizasyonu olan AVP tarafından
geliştirilen bu tekniğin hem felsefî hem de
somut uygulamalarını paylaşıyor. Yazar okuyuculara her bir adımda rehber oluyor, onları
geçmişin yaralarını iyileştirişin sonucunda ortaya çıkan güçlü ve olumlu yeni enerjiyi deneyimlemeye davet ediyor.
Kayıp Cennet
Nilüfer
DMC Müzik
Ünlü yönetmen Sinan
Çetin’in ödüllerle ve başarı öyküleri ile dolu 35
yıllık yönetmenlik geçmişi yenilenmiş kayıtları
ile Esen Entertainment ve Plato Film işbirliğiyle aynı kutuda toplandı.
Sinan Çetin’in yönetmenliğinde çekilmiş sekiz
film ve seçme reklamlarından oluşan toplam
dokuz DVD’lik set Sinan Çetin sinemasına bir
saygı niteliğinde.
Koleksiyondaki filmler: Çirkinler de Sever
(1981), Çiçek Abbas (1982), Berlin in Berlin
(1993), Bay E (1995), Propaganda (1999),
Komser Şekspir (2000), Romantik (2007)
Nilüfer ve Türkiye’nin
önde gelen rock müzisyenlerinin imza attıkları
“12 Düet” albümü, büyük beğeni topladı. İlk üç
günde 30 bin adetlik satışla listelere bir numaradan giriş yaptı.
Albümde Nilüfer sesinden dinlediğimiz “Erkekler Ağlamaz-Şebnem Ferah”, “Göreceksin Kendini-Yüksek Sadakat”, “Ara Sıra Bazı
Bazı-Malt”, “Haram Geceler-Gece Yolcuları”,
“İntizar-Badem”, “Hey Gidi Günler-Ogün Sanlısoy”, “Aşk Kitabı-Hayko Cepkin”, “Selam
Söyle-TNK”, “Sensiz Olmaz-Teoman”, “Uzak
Dur Ateşimden-Rashit”, “Unut Gitsin-Cingi”
ve “Kim Arar Seni-4x4” gibi hit şarkılarının
rock versiyonları yer alıyor.
İstanbul Modern’de, 25 Mart-24 Temmuz
tarihleri arasında gerçekleştirilecek Kayıp
Cennet adlı sergi, doğa kavramını çağdaş
video ve dijital medya sanatçılarının eserleri üzerinden ele alıyor. Sergide yer alan
19 sanatçının ortak noktası, başlangıçtaki
masum doğanın insan uygarlığı ile çelişkisi
ve doğayla günümüz teknolojik dünyasının
çarpışması fikri. Sergi, yeryüzündeki cennet arayışımız; sürdürülebilirlik ve gelişme;
doğanın kültür, endüstri ve teknolojiyle kaçınılmaz karşılaşması gibi, bu gezegendeki
bugünümüz ve geleceğimiz için büyük önem
taşıyan bazı sorunları mercek altına alıyor.
77
Erken Çocukluk Döneminde
Davranış Problemleri ile Başetme
İbrahim H. Diken
Maya Akademik Yayınları
Erken Çocukluk Döneminde
Davranış Problemleri ile Başetme adlı kitap, erken çocukluk döneminde
(Özellikle 1,5-6 yaş arası) normal gelişim gösteren, gelişimlerinde gerilik olan ya da olma
riskine sahip çocuğu olan ebeveynlere ya da
bu çocuklar ile çalışan uzmanlara (Örneğin
çocuk gelişimci, psikolog, özel eğitimci, okulöncesi öğretmeni gibi) yönelik olarak hazırlanmış.
Kitabın amacı, ebeveyn ve eğitimcilere/uzmanlara çocukların öğrenmesini olumsuz
etkileyebilecek davranış problemleri ile baş
etmede etkili pratik çözüm yolları sunmak.
Geçmişten Geleceğe
Başarı Öyküleri
Timuçin Fındık
Omega Yayınları
Üstelemek başarının temel unsurudur. Kapıyı yeterince uzun süre ve yüksek sesle çalarsanız,
birilerini uyandıracağınızdan emin olabilirsiniz.
Yazar Henry Wadsworth Longfellow “Geçmişten Geleceğe Başarı Öyküleri” adlı kitapta
geçmişten geleceğe ışık tutan başarı öykülerine yer veriyor. Kitapta başarılı ünlülerin hikayelerinden başarılı liderlerden tavsiyelere,
babalardan altın öğütlerden mutlu insanlardan mutluluk tariflerine, keyifli ve başarılı bir
hayat için kısa tavsiyeleri keyifle okuyabilirsiniz.
XX. Yüzyılın 20 Modern Türk Sanatçısı
Elif
Çanakkale Savaşı Günlüğü
Erich R. Prigge
Timaş Yayınları
Paulo Coelho
Can Yayınları
Elif’in başkahramanı Paulo Coelho, bir süredir
bilgelik yolunda gelişmesinin durduğunu hisseder. Belki de yapması gereken tek şey, esrarengiz ustası J.’nin tavsiyesine uyup “Gönlünün onu çektiği yere” gitmektir. Rastlantılar
Coelho’yu Rusya’ya savurur. 9 bin 288 kilometrelik yolu, bu uçsuz bucaksız ülkeyi, baştan sona trenle kat etmeye karar verir. Manevi
bir arayışa dönüşen bu yolculukta ona üç kişi
eşlik eder: Bir Tao ustası, Rus yayıncısı ve en
ilginci, yetenekli bir keman virtüözü olan, sıra
dışı genç bir Türk kadını; Hilal... Coelho, son
romanı Elif’le, bir kez daha hayatı güzelleştiren hazineleri ve mucizeleri kutluyor.
Türkiye’de alanında ilk ve
uzun yıllar süren bir çalışmanın ürünü olan bu kitapta; deniz, kara ve
hava savaşları hakkında hiç bilinmeyen detaylar, unutulan hatıralar, düşmanların gözünden
acı gerçekler, komutanların günlüklerinden
detaylı bilgiler ve askerlerin gözüyle asrın savaşından göz yaşartıcı öyküler yer alıyor. Çanakkale Cephesi’nin öncesi ve sonrası, önemli
muharebeler, kahramanlar, komutanlar; sadece Türk tarafındaki değil, İtilaf Devletleri’ndeki
gelişmeler de gün gün bu kitapta derlendi.
Çanakkale’ye daha geniş açıdan ve bütünüyle
bakabilmek, gelişen olaylar arasındaki bağlantıyı izleyebilmek için temel bir kaynak.
Beyaz
Ebru Gündeş
Emre Grafson Müzik
Santralistanbul’da 11 Mart-19 Haziran tarihleri
arasında Ferit Edgü küratörlüğünde gerçekleştirilecek “XX. Yüzyılın 20 Modern Türk Sanatçısı” başlıklı sergide, Papko/Öner Kocabeyoğlu koleksiyonunda bulunan, modern Türk
resim sanatının önde gelen 20 sanatçısının
430 yapıtı yer alıyor.
Sergide yer alan sanatçılar
Fahrelnisa Zeid, Fikret Muallâ, Hakkı Anlı, Abidin Dino, Ferruh Başağa, Selim Turan, Avni
Arbaş, Nejad Devrim, İlhan Koman, Mübin
Orhon, Adnan Çoker, Burhan Doğançay, Ömer
Uluç, Albert Bitran, Yüksel Arslan, Mehmet
Güleryüz, Komet, Alaettin Aksoy, Ergin İnan,
Koray Ariş.
Ebru Gündeş’in uzun süredir merakla beklenen
“Beyaz” adını verdiği
albümü Emre Grafson
Müzik etiketiyle müzik marketlerdeki yerini
aldı. Müzik yönetmenliğini Taşkın Sabah’ın
yaptığı albümde Ayla Çelik, Ersay Üner, Gökhan Tepe, Serdar Ortaç, Sinan Akçıl, Şebnem
Sungur, Zeynep Talu ve Sezen Aksu gibi ünlü
isimlerin şarkıları yer alıyor. Albüme ismini
veren “Beyaz” adlı şarkının bestesi Gökhan
Tepe’ye, sözleri ise Şebnem Sungur’a ait…
Ebru Gündeş albümde “Evimizin yaramaz çocuğu” diye anlattığı ve dostluğundan hiçbir
zaman vazgeçmediği Serdar Ortaç’ın “Cumartesi” ve “Ferman” adını verdiği hareketli şarkılarına da yer verdi.
78 damak tadı
Mutfak Sanatları Akademisi’nin Zorlu dergisi için özel olarak hazırladığı bu sayfada, yemeye ve pişirmeye
doyamayacağınız çok özel tarifler yer alacak. Birbirinden leziz bu ta­rif­le­ri de­ne­yen­le­rin
fi­kir­le­ri­ni ve kendi ta­rif­le­ri­ni­zi zor­lu­der­gi­si@zor­lu.com ad­re­si­ne bek­li­yo­ruz. He­pi­ni­ze afi­yet ol­sun.
Piliç cordon bleu ve hardallı patates salatası
Malzemeler
2 adet tavuk göğüs
2 dilim dana jambon
40 gr. emmantel peyniri, ince dilimlenmiş
100 gr. un
2 adet yumurta, hafif çırpılmış
80 gr. galeta unu
100 ml. ayçiçeği yağı
Hardallı patates salatası malzemeleri
150 gr. taze patates, haşlanmış ve soğutulmuş
50 gr. mayonez
20 gr. taneli hardal
3 dal taze soğan, ince dilimlenmiş
3 dal maydanoz, ince doğranmış
1 diş sarımsak, ezilmiş
20 ml. zeytinyağı
Tuz, karabiber
Cordon bleu hazırlanışı
Tavuk göğsünü kelebek şeklinde açıp dövün. Açılan göğsün
bir yarısına jambon ve emmantel peyniri yerleştirip diğer yarısını üzerine kapatın. Sırasıyla önce un, sonra yumurta ve ardından galeta ununa batırıp kızgın zeytinyağında altın sarısı
olana kadar kızartın.
Patates salatası hazırlanışı
Patatesleri ikiye ve büyük olanları dörde bölün. Mayonez, taneli hardal, taze soğan, maydanoz, sarımsak ve zeytinyağını
karıştırın. Tuz ve karabiber ilave edin. Elde ettiğiniz bu karışımla soğuk patatesleri harmanlayıp cordon bleu ile servis
edin.
79
Tıraşlanmış sebze salatası
Salata malzemeleri
1/2 adet iceberg marul (ince dilimlenmiş)
1/2 adet radicchio (ince dilimlenmiş)
2-3 adet ufak beybi turp (ince dilimlenmiş)
50-60 gr. beyaz peynir (küp doğranmış)
1/2 adet kırmızı soğan (ince doğranmış)
2 adet çengelköy salatalık (ince dilimlenmiş)
30 gr. mısır, 5-6 adet kiraz domates (ikiye bölünmüş)
1 adet kırmızı dolmalık biber (ince dilimlenmiş)
1 adet sarı dolmalık biber (ince dilimlenmiş)
3-4 adet iri kalamata zeytin, çekirdeği (ayıklanmış ve kabaca
parçalara bölünmüş), Tuz, karabiber
Salata sosunun malzemeleri
3 çorba kaşığı kırmızı şarap sirkesi, 3 çorba kaşığı zeytinyağı
1 çay kaşığı tuz, Karabiber
Hazırlanışı
Salata sosunun malzemelerini bir kapta çırparak karıştırın.
Salata malzemelerini bu sosla harmanlayıp çukur tabağa yerleştirin ve servis edin.
Çikolatalı terrine, kahveli mousse ile
Terrine malzemeleri
125 gr. bitter kuvertür çikolata (kabaca doğranmış), 100 gr.
tereyağı (oda sıcaklığında), 60 gr. şeker, 2 adet yumurta
Kahveli mousse malzemeleri
5 gr. Nescafe, 40 gr. şeker, 3 gr. toz jelatin, 150 ml. krema, 1
adet yumurtanın beyazı
Terrine hazırlanışı
Tereyağını şekerin yarısı ile eritin. Ocaktan alın. Doğranmış
çikolatayı ekleyip karıştırarak eritin. Kalan şekeri yumurtayla
çırpın. Çikolatalı karışımı yumurtalara temperleyerek karıştırın. Çikolatalı karışımı arzu ettiğiniz bir kalıba dökün. Benmari
usulü 150 derecelik fırında 10-15 dakika pişirin. Soğuduktan
sonra üzerine kahveli mousse’u yerleştirip servis edin.
Kahveli mousse hazırlanışı
Kahveyi az suyla çözdürün. Jelatini bir çorba kaşığı suyla karıştırıp beş dakika bekletin. Şekerin yarısıyla kremayı çırpıp kabartın. Yumurta beyazıyla şekerin yarısını çırparak kabartın. Tüm
malzemeyi birleştirip karıştırın. Terrine üzerinde servis edin.
80 gökyüzünün getirdikleri
Tutulmalar ve astroloji
Astrolojik açıdan güneş ve ay tutulmaları önemlidir ve derin anlamlarla yüklüdür. Tutulmaları hayatımızın belli bir alanında birdenbire spot
ışıklarının yanmasına benzetebiliriz. Halkalı, parçalı ve tam tutulma diye adlandırılan bu gökyüzü olayları yaşamımızı büyük ölçüde etkiler.
E
ski astrologlar tutulmaları olumsuz olarak değerlendirirken, modern astrologlar ise bu süreci olumlu veya
olumsuz olarak değerlendirmek yerine, bilinçli olmamız
gerektiği vurgusunu yapar. Astrolojik olarak değerlendirdiğimizde, tutulmalar bilmediğimiz gerçekleri ve hayattaki zayıf
halkaları görmemize yardımcı olabilir. Aynı zamanda da hayatımızın karanlık kısımlarının da aydınlanmasını sağlayabilir.
Kadersel olarak görülebilecek tutulmaların büyük enerjisi ile
yüklü etkiler, yaşamımızda da astrolojik ev etkinliklerine bağlı
olarak kendilerini gösterir. Astrolojide evler olarak ele aldığımız, yaşamınızın iş, aşk, sağlık gibi çeşitli yönlerini sembolize
eden alanlar vardır. Güneş ya da ayın tutulduğu gün, tutulma
bu alanlardan hangilerinde gerçekleşiyorsa, o evin veya evlerin yönettiği konularla ilgili şaşırtıcı değişiklikler ve zorlanmalar ortaya çıkabilir. Ruhsal durumumuz, iş ve aşk hayatımız bu
süreçten etkilenebilir, ama tutulmalar bizdeki gizli potansiyeli
açığa çıkaracağından bu etkilere karşı akıl süzgecinden geçirerek tepkiler vermemiz daha sağlıklı olur. Güneş ve Ay tutulmaları öncelikli olarak toplumları etkiler ama bireyler de o
toplumun parçaları olduğu için aynı radikal değişimler onları
da günlük yaşamlarında etkisi altına alacaktır.
Neden Japonya?
Astrologlar, Japonya depreminin, ülkenin kuruluş haritası
incelenerek çözebilmenin mümkün olduğunu söylüyor. ‘”Kurumsal ve Ülkeler Astrolojisi”’ ile ilgilenen Astrolog Binnur
Zaimler de kuruluş tarihi dikkate alındığında Japonya’nın
hangi etkiler altında kaldığını Cnnturk.com okurları için yazdı.
Zaimler, Japonya’nın haritasındaki vurgular 11 Şubat 1889’da,
Tokyo’da, İkizler burcu yükselirken kurulan ülkenin özburcu
Kova... Haritanın en dibinde yer alan Kova burcunun yöneticisi Satürn gezegeni, ülkenin sağlam temellere dayanmakta
güçlük çekebildiğini, temelden zorlanmaya ve sallanma riskine açık olduğunu vurguluyor. Bu konumdaki Satürn, aynı zamanda, hatasız çalışılıp dikkatle önlem alınırsa, Japonya’nın
her konuda başarılı olacağını da gösteriyor. Ay burcu ise 28
derece 55 saniye İkizler burcunda bulunuyor. Bu nokta, depremin tetiklenmesinin başrol oyuncusu olan “Betelgeuse” sabit yıldızı ile kavuşumda bulunuyor. Sabit yıldızlar, önemli kadersel etkiler yaratarak, büyük olaylarda başrol oynarlar. Her
zaman ülkeye büyük başarı kazandıran, Eski Mısır’da Tanrı’yı
sembolize eden “Osiris” olarak da bilinen bu yıldızın, Uranüs
ve Ay düğümleri tarafından zorlanması işleri değiştirdi. Ay,
Dünya astrolojisinde, halkı, insan kitlelerini temsil eder. Aynı
zamanda ülkenin duygusal halini de sembolize eder. 21 Ara-
lık 2010 Ay Tutulması, Balık Burcu ve Tsunami Su grubu olan
Balık burcu, büyük su hareketlerini ve sonunda Tsunami’yi
tetiklemiştir. Ay ve “Betelgeuse” yıldızına çok yakın olan, 29
derece 23 saniye İkizler burcunda gerçekleşen 21 Aralık 2010
Ay tutulması, Uranüs gezegeninin aynı noktaya, Balık burcundan tam 90 derecelik zorlu açı yapması ile 11 Mart 2011
saat 06.05’te tetiklendi. Başka bir kadersel etki sembolü Ay
Düğümleri ise tutulma noktasına bir derece tolerans ile yaklaşmıştı. Deprem sırasında, Japonya üzerinde yükselen balık
burcunda, Kiron, Mars kavuşumdaydı. Japonya’nın Mars dönüşüm döneminde olduğunu da söyleyerek, büyük bir depremin ancak birçok gösterge bir araya geldiğinde gerçekleşebileceğini de açıklamak mümkün.
81
KOÇ 21 Mart / 20 Nisan
TERAZİ 24 Eylül / 23 Ekim
Burcunuza yerleşen Uranüs ile cesaretiniz ve enerjiniz doruklarda olacağın-
Yeni kazançlar sağlayacağınız, olgunlaşma dönemine gireceksiniz. İkili
dan kontrollü olmanız gerekebilir. Hayatınızda köklü değişiklikler yaparak
ilişkilerinizin yoğun ve çatışmalı olduğu bu dönemde hayal kırıklığına uğ-
iş ve özel hayatınızda olumlu adımlar atacaksınız. Jüpiter’in de burcunuzu
ramamanız için daha mantıklı davranmalısınız. İş hayatınızda yeni sorum-
ziyaret etmesiyle parasal konularda rahatlamalar olabilir.
luluklar, projeler üstlenerek kariyeriniz için önemli adımlar atabilirsiniz.
BOĞA 21 Nisan / 20 Mayıs
AKREP 24 Ekim / 22 Kasım
Gerginlikleri geride bırakarak daha özgür ve huzurlu bir döneme girecek-
Yeni bir sosyal çevreye sahip olacağınız bir döneme gireceksiniz. Yeni ar-
siniz. Geride bıraktığınız olumsuzlukların etkileri henüz geçmediyse, ani
kadaşlar, aktiviteler hayatınızda olumlu gelişmelere yol açabilir. Evlilik ya
kararlardan ve derin endişelerden uzak durun. Aşk ve iş hayatınızda yeni
da ciddi ilişkiler düşünen akrepler kendileriyle hesaplaşacak. Sabırlı ol-
fırsatlarla karşılaşabilirsiniz. Daha özenli ve istekli olmakta fayda var.
manız gereken bir dönem. Harcamalarınıza dikkat etmelisiniz.
İKİZLER 21 Mayıs / 21 Haziran
YAY 23 Kasım / 21 Aralık
Üzerinizde hissettiğiniz baskılardan kurtularak yeni bir döneme gireceksi-
İş ve aşk hayatınızda ani kararlar alacağınız bir dönemdesiniz. Bu kararlar
niz. Sosyal hayatınızda önemli gelişmeler olabilir, bu dönemde dostlarınızla
sizi zorlayacak olsa da yeni bir iş ve ilişki size iyi gelebilir. Sıkıntılarınızı
daha çok vakit geçirmek isteyebilirsiniz. İş, eğitim gibi konularda yeni se-
atlatıp, geleceğiniz için çalışmalara başlayacaksınız. Aşırı harcamalar size
çimler yapabilir bu konulara daha çok eğilim gösterebilirsiniz.
zarar verebilir, dikkatli olmanızda fayda var.
YENGEÇ 22 Haziran / 22 Temmuz
OĞLAK 22 Aralık / 20 Ocak
Birçok yengeç evliliğe, ciddi ilişkilere adım atacak. Tutukluğunuzdan kurtula-
Kendinize güveninizin artacağı bir dönem. Önemli ve kararlı adımlar eğitim
rak özellikle iş ve eğitim hayatınızda arzulu olacaksınız. Sosyal aktiviteleriniz
ve iş hayatınızı olumlu bir şekilde etkileyebilir. Dostlarınızla yaşayacağınız
için de seyahatler yapmak isteyebilirsiniz. Nisan’da parasal konularda dikkat
problemler sizi üzse de kalıcı problemlere yol açmayacak. Enerjik ve yaratı-
etmeniz, ani kararlar vermemeniz gerekecek.
cı olmak, yeni yatırımlar ve seyahatler yapmak sizi mutlu edebilir.
ASLAN 23 Temmuz / 23 Ağustos
KOVA 21 Ocak / 19 Şubat
İş hayatınız oldukça yoğun ve sürprizlerle dolu bir döneme girecek. Maddi
Özgürlüklerine düşkünlükleriyle bilinen Kova’lar bu dönemde de özgürlük
ve manevi baskılar hissettiğiniz bu dönemde daha dikkatli ve sabırlı olmanız
isteyecek. Ev taşımaları, iş, okul değiştirme istekleri ortaya çıkabilir. Aşk
sizin için yararlı olabilir. Yurt dışı planlarınız iş ve aşk hayatınız için olumlu
hayatında uzun iç hesaplaşmaları sonucunda güzel gelişmeler sizleri bek-
gelişmelere yol açabilir. Yeni fikirlere açık olun.
leyecek. Sağlığınıza daha çok dikkat etmeniz gerekebilir.
BAŞAK 24 Ağustos / 23 Eylül
BALIK 20 Şubat / 20 Mart
Baskılardan kurtulacağınız bir döneme gireceksiniz. İş, eğitim ve aşk haya-
İş hayatınızda maddi açıdan önemli fırsatların çıkacağı bir döneme gire-
tında özgür olmak isteyeceksiniz. İş hayatınızda alacağınız sorumluluklar
ceksiniz. Bu gelişmeye bağlı olarak yurt dışı seyahatleri da gerçekleşebi-
artabilir. Parasal konularda eşinizden, iş ortağınızdan aldığınız destekle yeni
lir. İkili ilişkilerinizde yaşadığınız problemler soru işaretlerinizin artmasına
yatırımlar yapmak isteyebilirsiniz. Yurt dışı planlarınız için şanslı bir dönem.
yol açabilir. Sabırlı ve umutlu olmakta fayda var. Şans sizinle olacak.

Benzer belgeler

haber - Zorlu Holding

haber - Zorlu Holding karşılamalarının yanı sıra toplumsal yaşama katkı sağlamalarına, çevresel ve sosyal sorumluluk bilinci ile tasarlanmış olmalarına göre değerlendiriyor. “İstanbul ve Türkiye’ye yatırım yapıyoruz” Zo...

Detaylı

Yeni çağın bakış açısı: Fütürizm

Yeni çağın bakış açısı: Fütürizm karşılamalarının yanı sıra toplumsal yaşama katkı sağlamalarına, çevresel ve sosyal sorumluluk bilinci ile tasarlanmış olmalarına göre değerlendiriyor. “İstanbul ve Türkiye’ye yatırım yapıyoruz” Zo...

Detaylı