4.Sayı - Dr. Sedat Yıldız. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı

Transkript

4.Sayı - Dr. Sedat Yıldız. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı
İNTEGRATİF TIP DERGİSİ
Dergi; Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon, Ortopedi ve Travmatoloji, Spor Hekimliği,
Romatoloji, Nöroloji, Geriatri, Anesteziyoloji ve Reanimasyon, Algoloji,
Endokrinoloji, Plastik Cerrahi, Psikiyatri, Acil Tıp uzman hekimleri ve Aile Hekimleri
ile; Fizyoterapist, Fizik Tedavi Teknikeri, Rehabilitasyon Hemşiresi, Diyetisyen,
Psikolog, Sosyal Hizmet Uzmanı ve diğer sağlık personeli olarak görev yapan sağlık
çalışanlarının ve alanda yaşanan sorunlara duyarlı Sağlık Yönetimi, Tıp Hukuku, Etik
konularında akademisyenlerin integratif, alternatif ve tamamlayıcı tıp uygulamaları ile
ilgili Orijinal Makale, Olgu sunumu, Editöre Mektup, Bilimsel Mektup, Derleme,
Eğitim yazıları türünde yayınları kabul eder.
İntegratif Tıp Dergisi’nin yayın dili Türkçe ve İngilizce’dir. Yazılar hazırlanırken Türk
Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlüğü ve Yazım Kılavuzu temel alınmalıdır. Türkiye
dışındaki ülkelerden yazı gönderen yazarlar için Başlık, Özet, Anahtar kelimeler ve
yazıyla ilgili diğer bazı temel bölümlerin Türkçe olarak gönderilmesi zorunlu değildir.
Bu bölümler için Türkçe çeviri hizmetleri, yazarlar tarafından gönderilen özgün
İngilizce metinler dikkate alınarak dergi editörlüğü tarafından sağlanacaktır.
Yazı derlenmesi ve kabulü etkinliklerdeki yuvarlak masa toplantılarında veya
elektronik ortamda yapılmaktadır. Gönderilen yazıların daha önce başka bir elektronik
ya da basılı mecrada sunulmamış ya da yayınlanmamış olması gerekir. Toplantılarda
sunulan yazılar için, organizasyonun tam adı, tarihi, şehri ve ülkesi belirtilmelidir.
Yazıların yayınlanmak üzere kabul edilmesi için öncelikli koşullar; özgün olması,
bilimsel düzeyinin yüksek olması ve atıf alma olasılığının bulunmasıdır. Yayınlanan
yazılardaki kullanılan kaynakların, görüşlerin, bulguların ve sonuçların sorumluluğu
yazar veya yazarlarına aittir. Dergi kurulları ve yayıncı yazıların içeriği ile ilgili
herhangi bir sorumluluk kabul etmemektedir.
Yazıların formatı ve sunumu uluslararası kılavuzlara uygun olmalıdır.
Destekleyenler
İntegratif Tıp Derneği (04.04.2013 - 32-011-157)
Manuel Akademi Yayınevi (22.02.2013 – Sertifika no: 27361)
İntegratif Sağlık Eğitim Danışmanlık
Düzenleme ve Bildiri Değerlendirme Kurulu
Dr.Altunay Ağaoğlu
Klasik Homeopati Derneği Başkanı, İzmir
Mustafa Ağaoğlu, D.C.
Kayropraktik Derneği, İzmir
Yrd.Doç.Dr.Turgay Altınbilek
Haliç Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Yüksekokulu
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon, İstanbul
Prof.Dr.Taner Aydın
Gülhane Askeri Tıp Akademisi
Spor Hekimliği Anabilim Dalı Başkanı, Ankara
Prof.Dr.Fikriye Figen Ayhan
Ankara Eğitim Araştırma Hastanesi
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon, Ankara
Uzm.Dr.Saltuk Aytaçoğlu
Medikal Ozon Oksijen Derneği
Doç.Dr.Aynur Başaran
Özel Özlem Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezi
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon, Konya
Prof.Dr.Pınar Borman
Hacettepe Üniversitesi
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon, Ankara
Fizyoterapist Adem Çalı
Osteopati-Spor Fizyoterapisi, İstanbul
Doç.Dr.İrem Tatlı Çankaya
Hacettepe Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Ankara
Uzm.Dr.Gülsemin Ertürk Çelik
Yeni Ortadoğu Cerrahi Tıp Merkezi
Doç.Dr.Selçuk Çömlekçi
Süleyman Demirel Üniversitesi
Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği, Isparta
Uzm.Dr.Sevilay Eriş
Tarsus Medical Park Hastanesi
Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon, Mersin
Dr.Burak Esendal, D.C.
Anadolu Sağlık Merkezi, İstanbul
Prof.Dr. İsmet Eşer
Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi
Prof.Dr.Sebahat Gözüm
Akdeniz Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Dekanı, Antalya
Doç.Dr.Dent.Mehmet Gürsel
İntegratif Tıp Derneği, Isparta
Doç.Dr.Kıymet İkbal Karadavut
Dr.Sami Ulus Kadın Doğum Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Ankara
Dr.Elif Kaya
İntegratif Tıp Derneği, İstanbul
Prof. Dr. Nurgün Platin
Hacettepe Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi (Emekli)
Uzm.Dr.İlker Solmaz
Türkiye Proloterapi ve Ağrı Kliniği
Anesteziyoloji ve Reanimasyon, İstanbul
Prof.Dr. Nur Şenel
GATA Hemşirelik Yüksekokulu (Emekli)
Prof.Dr.Sultan Taşcı
Erciyes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı
Fizik Tedavi Teknikeri Hasan Ünlü
İntegratif Tıp Derneği Sekreteri, Isparta
Dr.Ümmü Gül Yıldız
Süleyman Demirel Üniversitesi
Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı, Isparta
Uzm.Dr.Sedat Yıldız
İntegratif Tıp Derneği Başkanı
Süleyman Demirel Üniversitesi, Yaşam Boyu Eğitim Merkezi
Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Eğitim Koordinatörü, Isparta
İNTEGRATİF TIP DERGİSİ
TURKISH JOURNAL OF INTEGRATIVE MEDICINE
ORIGINAL ARTICLE / ORJİNAL MAKALE
1
2
3
4
5
Sedat Yıldız , Serhat Duruhan , Nezir Çelik , Mehmet Sıddık Tuncay , Mehmet Uyar , Batu Bayar
1
2
6
Özel İstanbul Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon, Van
Muayenehane, Beyin Ve Sinir Cerrahisi, Denizli
3
Damla Tıp Merkezi, Ankara
4
Cumhuriyet Üniversitesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon, Sivas
5
Ümran Tıp Merkezi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon, İstanbul
6
Aile Hekimi, Kartal, İstanbul
SHAM KUPA TERAPİSİ CİHAZI HAKKINDA BİR ELEŞTİRİ
Özet
Bu literatür eleştirisinde literatürde tanımlanan sham kupa uygulaması modeli ile ilgili mevcut bilgiler
özetlenmiştir.
Integr Tıp Derg. 2014;2(2):1-5.
Anahtar kelimeler: Geleneksel Çin Tıbbı, hacamat, kupa terapisi
A CRITIQUE ABOUT SHAM CUPPING THERAPY DEVICE
Abstract
In this literatüre critique, current data about sham cupping method is summarized.
Turk J Integr Med. 2014;2(2):1-5.
Keywords: Traditional Chinese Medicine, hijama, cupping therapy
Yıldız S, Duruhan S, Çelik N, Tuncay MS, Uyar M, Bayar B. Sham kupa terapisi cihazı hakkında bir eleştiri.
Integr Tıp Derg. 2014;2(2):1-5.
Yazışma Adresi: İntegratif Tıp Derneği. Yayla M. Fatih Çarşısı, 2/118, Isparta – Türkiye
E posta: [email protected]
Kabul/Yayın Tarihi: 19 Eylül 2014
Sham Kupa Terapisi
Yıldız S, Duruhan S, Çelik N, Tuncay MS, Uyar M, Bayar B.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):1-5.
Plasebo, hekim açısından tedavi edilen durum için özel bir etkinlik göstermeyeceğine
inanılan, tıbbi tedaviyi taklit eden, simgesel etkisi için yararlanılan ve kontrollü deneylerde
gözlemcinin ön yargılarını elimine eden bir tıbbi tedavi biçimi ya da tıbbi tedaviyi
hızlandırmayı amaçlayan bir girişimdir (1). Kupa terapisi tarih boyunca birçok farklı kültür
tarafından uygulanmış bir tedavi yöntemidir. Yöntem; plastik, ahşap, cam veya farklı doğal
malzemelerden üretilmiş kupaların cilt üzerinde ağrılı noktalara veya akupunktur noktalarına
negatif basınç ile yerleştirilmesi prensibine dayanır (2,3).
Kupa terapisi ile ilgili çalışmalarda plasebo uygulama veya sham kupa uygulaması ile ilgili
veriler sınırlıdır. Özellikle Lee ve arkadaşlarının (4), 2010 yılında yayınladığı “Developing
and validating a sham cupping device – Bir sham kupa cihazı geliştirilmesi ve validasyonu”
isimli yayın kendisinden sonraki çalışmalara referans olmuş, bazı araştırmalarda plasebo
uygulama grubunda yöntem ile ilgili adı geçen makaleye atıfta bulunulmuştur.
Lee ve arkadaşları 17 hastaya geliştirdikleri sham tedavisini, 17 hastaya da gerçek kupa
tedavisini uygulamışlar, gerçek kupa uygulaması sham uygulamaya göre belirgin olarak daha
güçlü hissedilmiş, her iki grupta da hafif-orta düzeyde yan etkiler rapor edilmiştir. Sham
uygulamanın kupa içinde çok az basınç oluşturması veya basınç oluşturmaması nedeniyle
gerçek kupa uygulamasının kontrolü olabileceği sonucuna ulaşmışlardır (4).
Lee ve arkadaşları oluşturdukları sham kupa modelinde (Şekil 1), 2mm`lik bir delik açılan
kupa üzerinde altı kez uygulanan vakum etkisinde iken kupaları Shenshu (BL23) noktasına
yerleştirmişler, negatif basınç olmadan kupaların ilgili alana yapışabilmesi için kupanın
tabanında bir yapışkan madde kullanmışlardı. İlgili yayında BL23 noktası vertebra bölgesinde
L2 spinöz çıkıntının alt sınırının 4,5 cm laterali olarak tanımlanmıştı.
2
Sham Kupa Terapisi
Yıldız S, Duruhan S, Çelik N, Tuncay MS, Uyar M, Bayar B.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):1-5.
Şekil 1. Lee ve arkadaşları tarafından önerilen sham kupa uygulaması modeli (Lee, 2010) (4)
Uygulama başlangıcında kupa vakum etkisi gerçek kupa uygulamasında %88, sham grubunda
%76 hissedilirken, bu durum baskı (sırasıyla %33-%31), şişirme (%13-%23), ağrı, sıkma vb
şekillerde bildirilmişlerdi. Aynı çalışmada değerlendirmeyi yapan araştırmacılar kızarıklık
(%35 - %29) ve ekimoz (%35-%6) gibi yan etkileri her iki grupta da bildirmişlerdi.
TARTIŞMA
Kupa uygulamasının olası etki mekanizmaları ile ilgili birçok teori öne sürülmüştür. Bu
etkiler lokal etkiler, kapı kontrol teorisi, nöral sistem üzerine olan etkiler, hematolojik sistem
üzerine olan etkiler, immün sistem üzerine olan etkiler, refleks mekanizmalar ve plasebo etki
olarak sınıflanabilir (5).
Lee ve arkadaşlarının geliştirdiği sham uygulamasında başlangıçta düşük miktarda da olsa
negatif basınç oluştuğu için literatürde tanımlanan etki mekanizmaları sham uygulama için de
geçerli olabilir. İlk başta uygulanan lokal negatif basınç kupa içindeki 2mm`lik delikler
tarafından giderilinceye kadar sinir, fasya gibi lokal yapıların boyutlarında değişiklikler, kan
dolaşımında değişiklikler ve akupunktur noktalarının kısa süreli uyarılması gibi etkiler
gözlenebilir (6). Sham uygulama ve yapıştırıcı materyalin neden olduğu uyarılar, ağrılı
bölgede Aβ liflerinin uyarılmasına ve spinal kord seviyesinde dorsal boynuz nöronlarının
inhibitör alanlarının uyarılmasına neden olabilir (7). Bu etkilere ilave olarak sham uygulama
lokal immün yanıtların yanında tedavi alıyor olmaya bağlı psikolojik etkilere de neden
olabilir.
3
Sham Kupa Terapisi
Yıldız S, Duruhan S, Çelik N, Tuncay MS, Uyar M, Bayar B.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):1-5.
Çalışmada sham uygulaması grubuna dahil olan hastalar tarafından tanımlanan hisler ve
uygulayıcıların rapor ettikleri yan etkiler dikkate alınarak, sham uygulamasının plasebo
etkisinin ötesinde birçok etkiye neden olduğu söylenebilir. Daha önce kupa uygulamasını
tecrübe etmiş hastalar üzerinde yapılacak araştırmalarda sham uygulamanın kullanılması
durumunda hastaların deneyimleri ile uyumsuz bir tecrübe (ağrı, basınç hissi, şişme hissi,
yanma vb) yaşayacakları; bu durumun da özellikle hastanın kendi bildirimine dayanan
çalışma sonuçlarını etkileyeceği düşünülebilir.
Son olarak ilgili yayında BL23 akupunktur noktası vertebra bölgesinde L2 spinöz çıkıntının
alt sınırının 4,5 cm laterali olarak tanımlanmış iken iki farklı temel kaynakta ilgili nokta
Geleneksel Çin Tıbbı prensiplerine uygun olarak “cun” ölçüsü ile verilmiştir (8,9).
Dolayısıyla bir cun uzunluğu kişiden kişiye değişmektedir. Çalışmadaki demografik verilerin
dağılımı dikkate alınarak bu ölçümün olası sonuçlar üzerinde az da olsa etkili olacağı
düşünülebilir.
Bu literatür eleştirisinde daha önce tanımlanmış olan bir sham kupa uygulaması sistemi ile
ilgili tereddütler özetlenmiştir. İlgili uygulamanın henüz tam olarak tanımlanamamış olan
biyofoton-biyoenerjetik sistemlere de etkisi olacağı öngörülebilir. İlk uygulama sırasında
oluşacak basınç etkilerine karşın, kupa içi basıncı sürekli başlangıç düzeyinde tutan bir
elektronik devre ve ölçümleri yapabilecek bir basınç transmitteri üzerinde çalışmalar devam
etmektedir (10). Kupa uygulaması alanında daha nitelikli klinik araştırmalar için daha geçerli
ve güvenilir plasebo sistemleri ile ilgili ileri çalışmalara ihtiyaç vardır.
Kaynaklar
1. Brody H. The lie that heals: the ethics of giving placebos. Ann Intern Med. 1982;97(1):112-8.
2. Christopoulou-Aletra H, Papavramidou N. Cupping: an alternative surgical procedure used by
Hippocratic physicians. J Altern Complement Med. 2008;14(8):899-902.
3. Kravetz RE. Cupping Glass. Am. Coll. of Gastroenterology. Blackwell Publishing. p.1418.
2004.
4. Lee MS, Kim JI, Kong JC, Lee DH, Shin BC. Developing and validating a sham cupping
device. Acupunct Med. 2010;28(4):200-4.
5. Yıldız S, Eriş S, Polat NY, Yıldız ÜG, Kurt BB, Kurt Y, Ürper S. Geleneksel Çin tıbbında bir
şifa yöntemi – 2 Kupa terapisi için etki mekanizmaları: Derleme. Integr Tıp Derg.
2013;1(1):18-21.
6. Hong SH, Wu F, Lu X, Cai Q, Guo Y. Study on the mechanisms of cupping therapy.
Zhongguo Zhen Jiu. 2011;31(10):932-4.
7. Zhu YF, Henry JL. Excitability of Aβ sensory neurons is altered in an animal model of
peripheral neuropathy. BMC Neurosci. 2012;13:15.
4
Sham Kupa Terapisi
Yıldız S, Duruhan S, Çelik N, Tuncay MS, Uyar M, Bayar B.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):1-5.
8. Deadman P. A Manual of Acupuncture. 2nd Edition. Journal Of Chinese Medicine
Publications. 2001.
9. Xinnong C. Chinese Acupuncture and Moxibustion, Third Edition. Foreign Language Press,
Beijing, China 2010.
10. Yıldız S, Çelik N, Uyar M, Koç Z, Çelik GE, Güzel S. Kupa terapisi seansında vakum etkisi
ve kupa içi negatif basıncın ölçülmesi: Bir ön çalışma. Integr Tıp Derg. 2014;2(1):1-4.
5
İNTEGRATİF TIP DERGİSİ
TURKISH JOURNAL OF INTEGRATIVE MEDICINE
REVIEW / DERLEME
1
2
Sedat Yıldız , Sevilay Eriş
1
İntegratif Tıp Derneği
2
Tarsus Medical Park Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon, Mersin
CONTRAINDICATIONS AND SIDE EFFECTS OF MOST WIDELY USED
PHYTOTHERAPEUTICS: REVIEW
Abstract
Traditional medicine is a comprehensive term used to refer both to traditional medicine systems such
as traditional Chinese medicine, Indian ayurveda and Arabic unani medicine, and to various forms of
indigenous medicine. Herbs have been widely used in traditional medicine systems for human health
and wellbeing. In this review; contraindications and side effects for widely used phytotherapeutics are
summarized.
Turk J Integr Med. 2014;2(2):6-18.
Keywords: Contraindications, phytotherapy, side effects, traditional medicine
YAYGIN OLARAK KULLANILAN FİTOTERAPÖTİKLERİN KONTRENDİKASYONLARI
VE YAN ETKİLERİ: DERLEME
Özet
Geleneksel tıp; geleneksel Çin tıbbı, Hint Ayurveda ve Arap Unani tıbbı gibi yerel tıbbın çeşitli
formları olan geleneksel tıp sistemlerini belirtmek için kullanılan kapsamlı bir terimdir. Bitkiler
geleneksel tıp uygulamaları içinde insan sağlığı ve iyilik hali için yaygın olarak kullanılmıştır. Bu
derlemede, yaygın olarak kullanılan fitoterapötiklerin kontrendikasyonları ve yan etkileri
özetlenmiştir.
Integr Tıp Derg. 2014;2(2):6-18.
Anahtar kelimeler: Kontrendikasyon, fitoterapi, yan etkiler, geleneksel tıp
Yildiz S, Eris S. Contraindications and side effects of most widely used phytotherapeutics: Review. Turk J
Integr Med. 2014;2(2):6-18.
Yazışma Adresi: İntegratif Tıp Derneği. Yayla M. Fatih Çarşısı, 2/118, Isparta – Türkiye
E posta: [email protected]
Kabul/Yayın Tarihi: 19 Eylül 2014
Contraindications and side effects of phytotherapeutics
Yildiz S, Eris S.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):6-18.
Traditional medicine is a comprehensive term used to refer both to traditional medicine
systems such as traditional Chinese medicine, Indian ayurveda and Arabic unani medicine,
and to various forms of indigenous medicine. Traditional medicine therapies include
medication therapies - if they involve use of herbal medicines, animal parts and/or minerals and nonmedication therapies - if they are carried out primarily without the use of medication,
as in the case of acupuncture, manual therapies and spiritual therapies (1).
Herbal medicine has a long history of use in all over the World. Herbs has been used as an
integral part of several medicinal formulations in Ayurveda, the traditional system of Indian
medicine and traditional Chinese medicine (2). Phytotherapy, the use of plants or plant
extracts for medicinal uses. With the development of modern pharmaceuticals that extracts
presented in pharmaceutical forms and especially in the United States and in Europe it has
widespread medical use (3).
In this review; contraindications and side effects for widely used phytotherapeutics are
summarized with Appendix 1 (4).
CONCLUSIONS
Clinical studies, experimental designs and animal models have shown that most of
phytotherapeutics are effective as a medicinal use against different diseases. However, the
clinical data about contraindication and side effects for some of the herbs is insufficient to
draw firm conclusion for their safely usage. In this regard, there is still an important role of
modern pharmacognosy to evaluate phytotherapeutics with further researchs.
7
Contraindications and side effects of phytotherapeutics
Yildiz S, Eris S.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):6-18.
English Name
Latin Name
Pharmacopeial Name
Contraindications
Side Effects
-
- The skin sensitization to light
(because of furanocoumarins)
- Inflammation of the skin (with
subsequent exposure to UV
radiation (5)
- Edematous dermatitis (often
with prolonged treatment of
injuries
- Pustules formation (with
dermatitis)
- Eczema
- Toxic skin reactions (with
higher concentrations)
- Skin necrosis (with higher
concentrations) (7)
- Skin reactions (allergy)
Angelica root
Angelica
archangelica
Angelicae radix
Arnica flower
Arnica montana or
A.chamissonis subsp.
foliosa
Arnicae flos
- Allergy for Arnica (6)
Asparagus
root
Asparagus officinalis
Asparagi rhizoma
- Inflammatory kidney
diseases
Artichoke leaf
Cynara scolymus
Cynarae folium
Blessed Thistle
herb
Boldo leaf
Cnicus benedictus
Cnici benedicti herba
Peumus boldus
Boldo folium
- Allergies to artichokes
and species (8)
- Obstruction of biliary
ducts
- Allergies to blessed
thistle
- Obstruction of biliary
8
-
- Allergic reactions
-
Recommendations
-Prolonged sun-bathing
and exposure to intense
UV radiation should be
avoided
- Avoid prolonged use in
open injuries or ulcers
- Avoid higher
concentrations
- Avoid irrigation therapy if
there is symptoms of
functional heart or kidney
disorders
- If patient is known to
have gallstones, avoid
using without consultation
- If patient is known to
Contraindications and side effects of phytotherapeutics
Yildiz S, Eris S.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):6-18.
ducts
- Severe liver diseases
(9)
- Hypersensitivity to
bromelain
Bromelain (10)
Ananas comosus
Bromelainum
Buckthorn
bark
Rhamnus frangula
Frangulae cortex
- Intestinal obstruction
- Acute intestinal
inflammation
- Abdominal pain with
unknown origin (in
children)
Cascara
Sagrada bark
Rhamnus purshiana
Rhamni purshianae
cortex
Cayenne
pepper
Capsicum species
capsici fructus, capsici
fructus acer
Chaste Tree
fruit
Cinnamon
bark
Cola nut
Vitex agnus castus
Agni casti fructus
- Intestinal obstruction
- Acute intestinal
inflammation
- Abdominal pain with
unknown origin (in
children)
- Application on injured
skin
- Allergies to cayenne
-
Cinnamomum verum
Cinnamomi ceylanici
cortex
Colae semen
Cola nitida
- Allergy to cinnamon
- Gastric and duodenal
ulcers
9
have gallstones, avoid
using without consultation
- Diarrhea
- Gastric disturbances
- Allergic reactions
- Discomforts of the
gastrointestinal tract
- Disturbances of electrolyte
balance (potassium deficiency,
albuminuria and hematuria)
(with long-term use)
- Pigment implantation into the
intestinal mucosa
- Discomforts of the
gastrointestinal tract
- Disturbances of electrolyte
balance (potassium deficiency,
albuminuria and hematuria)
(with long-term use)
- Urticaria (rare) (11)
- Itching, urticarial skin
reactions (12)
- Allergic reactions of skin and
mucosa (frequently)
- Sleep disorders
- Over excitability
-
- Reduce dosage is side
effects are seen.
- Avoid abuse
- Avoid potassium
deficiency
- Reduce dosage is side
effects are seen.
- Avoid abuse
- Avoid potassium
deficiency
-
- If patient is known to
have ulcers, avoid using
Contraindications and side effects of phytotherapeutics
Yildiz S, Eris S.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):6-18.
- Gastric irritations
Dandelion
herb (13)
Taraxacum officinale
Taraxaci herba
Devil's Claw
root (14)
Harpagophytum
procumbens
Harpagophyti radix
Echinacea
Angustifolia
herb and
root/Pallida
herb
Echinacea
angustifolia /E.
pallida
Echinaceae
angustifoliae/pallidae
herba; Echinaceae
angustifoliae radix
Eleuthero root
Eleutherococcus
senticosus (syn.
Acanthopanax
senticosus )
Ephedra sinica
Eleutherococci radix
Ephedra
(16)
Ephedrae herba
without consultation
- Obstruction of biliary
ducts
- Ileus
- Gall bladder empyema
- Contact allergies
(caused by
sesquiterpene lactones)
- Gastric and duodenal
ulcers
-
- If patient is known to
have gallstones, avoid
using without consultation
-
(for Internal use)
- Tuberculosis
- Leukosis
- Collagenosis
- Multiple sclerosis
- HIV infection (15)
- Autoimmune diseases.
- Hypertension
(for parenteral use)
- Chills
- Fever reactions
- Nausea and vomiting
- Allergic reactions
- Decline in metabolic condition
(in diabetics)
-
- If patient is known to
have gallstones, avoid
using without consultation
If there is a tendency for
allergy, and during
pregnancies do not apply
parenterally.
- Anxiety
- Hypertension
- Glaucoma
- Impaired circulation of
the cerebrum
- Residual urine
accumulation (in
- Insomnia
- Irritability
- Headaches
- Nausea and vomiting
- Disturbances of urination
- Tachycardia
- Increase in blood pressure (in
10
-
-
Contraindications and side effects of phytotherapeutics
Yildiz S, Eris S.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):6-18.
adenoma of prostate)
- Pheochromocytoma
- Thyrotoxicosis
- Inflammation of the
gastrointestinal tract
and the biliary ducts
- Serious liver diseases
higher dosage)
Crdiac arrhythmia (in higher
dosage)
- Nausea and vomiting (rare)
- Diarrhea
- Allergy (skin and respiratory
system)
Eucalyptus
leaf
Eucalyptus globulus
Eucalypti folium
Fennel oil
Foeniculum vulgare
Foeniculi aetheroleum
- Pregnancy.
- Infants and toddlers
Flaxseed
Linum usitatissimum
Lini semen
- Ileus of any origin
Garlic
Allium sativum
Allii sativi bulbus
- Prolonged bleeding
(17)
- Allergy to garlic
Gentian root
Gentiana lutea
Gentianae radix
- Gastric and duodenal
ulcers
Ginger root
Zingiber officinale
Zingiberis rhizoma
Ginkgo Biloba
leaf extract
Ginkgo biloba L.
Ginkgo folium
-
- Hypersensitivity
- Children under 12
11
- Gastrointestinal symptoms
- Changes of gastrointestinal
flora
- Alergic reactions
- Headaches
-
- Gastric complaints
- Headaches
- Alergic reactions (skin)
- Preparations should not
be applied to the face,
especially the nose of
babies and very young
children
-
- Substantial amounts of
garlic should not be used
prior to surgery
-
- If patient is known to
have gallstones, avoid
using without consultation
Since Ginkgo extracts have
not yet been sufficiently
investigated in case of
depressive mood and
headache not occurring in
relation with demential
Contraindications and side effects of phytotherapeutics
Yildiz S, Eris S.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):6-18.
Ginseng root
Panax ginseng
Ginseng radix
- Hypertension (19)
Horse
Chestnut seed
extract
Aesculus
hippocastanum
Hippocastani semen
Horseradish
Armoracia rusticana
Armoraciae rusticanae
radix
(for internal use)
- Stomach and intestinal
ulcers
- Kidney disorders
Iceland moss
Cetraria islandica
Lichen islandicus
Juniper berry
Juniperus communis
Juniperi fructus
- Gastro-duodenal
ulcers
- Pregnancy (20)
- Inflammation of the
kidneys
Kava Kava
rhizome (root)
Piper methysticum
Piperis methystici
rhizoma
- Endogenous
depression
- Pruritis
- Nausea
- Gastric complaints
12
(for internal use)
- Discomforts of the
gastrointestinal tract
- Kidney damage
- Temporary yellow
discoloration of skin, hair, and
nails
- Alergic reactions (skin)
syndromes, [this product]
may only be applied in
these symptoms when
taking into consideration
all necessary
precautionary measures
(18)
-
- Avoid administration to
children under the age of
four
- Consider that may
increase glucose levels in
diabetics
- Avoid prolonged usage or
overdosing
- Avoid extended
continuous intake
Contraindications and side effects of phytotherapeutics
Yildiz S, Eris S.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):6-18.
Licorice root
Glycyrrhiza glabra
Liquiritiae radix
Meadowsweet Filipendula ulmaria;
syn. Spiraea ulmaria
Milk Thistle
Silybum marianum
fruit
(L.) Gaertner
Mint oil
Mentha arvensis
Spiraeae flos, Spiraeae
herba
Cardui mariae fructus
Oak bark
Quercus robur
and/or Q. petraea,
Q. alba
Citrus aurantium
Quercus cortex
Petroselinum
crispum
Petroselini
herba/radix
Orange peel,
bitter
Parsley herb
and root
Menthae arvensis
aetheroleum
Aurantii pericarpium
- Cholestatic liver
disorders
- Cirrhosis
- Hypertonia
- Hypokalemia
- Severe kidney
insufficiency
- Salicylate sensitivity
(contains salicylate)
(for internal use)
- Obstruction of the
biliary ducts
- Inflammation of the
gallbladder
- Severe liver damage
(for external use)
- Should not be used on
areas of the face,
especially the nose (in
infants)
(for external use)
- Skin damage
- Pregnancy
- Inflammatory kidney
13
- Sodium and water retention
(21)
- Potassium loss
- Hypertension
- Edema
- Hypokalemia
- Myoglobinuria
- Laxative effect (in
formulations)
- Stomach disorders
-
- Avoid prolonged use and
with higher doses
-
Full baths should not be
taken
- Photosensitization (22)
-
- Allergic reactions (skin,
mucous membranes)
-
Contraindications and side effects of phytotherapeutics
Yildiz S, Eris S.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):6-18.
diseases
Peppermint oil
Mentha x piperita
Menthae piperitae
aetheroleum
Obstruction of biliary
ducts
- Gallbladder
inflammation
- Infants and small
children
- Bronchial asthma
- Whooping cough
Pine Needle
oil
Pinus sylvestris
Pini aetheroleum
Poplar bud
Populus species
Populi gemma
- Sensitivity to poplar
buds, propolis, Peruvian
balsam or salicylate
Psyllium seed
husk, Blonde
Plantago ovata
Plantaginis ovatae
testa
Psyllium seed,
Black
Plantago psyllium
Psyllii semen
Psyllium seed,
Blonde
Plantago ovata
Plantaginis ovatae
semen
- Stenosis of the
gastrointestinal tract
- Obstruction or
threatening obstruction
of the bowel
- Poorly controlled
diabetes mellitus
- Stenosis of the
esophagus or the
gastrointestinal tract
(23)
- Stenosis of the
gastrointestinal tract
- Obstruction or
threatening obstruction
14
- Spasms of the tongue or
respiratory arrest (infants and
small children)
- Irritation (on skin and mucous
membranes)
- Bronchospasms
- Allergic reactions (skin)
- If patient is known to
have gallstones, avoid
using without consultation
- Preparations containing
peppermint oil should not
be used on the face
-
-
- Allergic reactions
-
- Allergic reactions
-
- Allergic reactions
-
Contraindications and side effects of phytotherapeutics
Yildiz S, Eris S.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):6-18.
Sage leaf
Salvia officinalis
Salviae folium
Senna leaf
Senna alexandrina
Sennae folium
Senna pod
(fruit)
Senna alexandrina
Sennae fructus
acutifoliae, Sennae
fructus angustifoliae
Soy
Phospholipid
Glycine max
Sojae Lecithinum
St. John's wort
Hypericum
perforatum
Curcuma longa
Hyperici herba
Turmeric root
Curcumae longae
rhizoma
of the bowel
- Poorly controlled
diabetes mellitus
- Pregnancy
- Intestinal obstruction
- Acute intestinal
inflammation
- Abdominal pain of
unknown origin
- Children under 12
years of age
- Intestinal obstruction
- Acute intestinal
inflammation
- Abdominal pain of
unknown origin
- Children under 12
years of age
-
- Obstruction of biliary
passages.
15
- Epileptiform convulsions (24)
- Gastrointestinal tract
discomforts
- Disturbance of electrolyte
balance
- Pigment implantation into the
intestinal mucosa
- Gastrointestinal tract
discomforts
- Disturbance of electrolyte
balance
- Pigment implantation into the
intestinal mucosa
- Stomach pain (25)
- Loose stool
- Diarrhea
- Photosensitization
-
- Avoid prolonged
ingestion of alcohol
extracts or of the pure
essential oil
- Reduce dosage in case of
gastrointestinal tract
discomforts
- Avoid chronic use or
abuse
- Avoid potassium
deficiency
- Reduce dosage in case of
gastrointestinal tract
discomforts
- Avoid chronic use or
abuse
- Avoid potassium
deficiency
-
- If patient is known to
have gallstones, avoid
using without consultation
Contraindications and side effects of phytotherapeutics
Yildiz S, Eris S.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):6-18.
Uva Ursi leaf
Arctostaphylos uva
ursi
Uvae ursi folium
Watercress
Nasturtium officinale
Nasturtii herba
Willow bark
Salix alba , S.
purpurea L., S.
fragilis L.
Salicis cortex
Yarrow
Achillea millefolium
Yeast,
Brewer's
Saccharomyces
cerevisiae, Candida
utilis
Pausinystalia
yohimbe
Millefolii herba,
yarrow herb; Millefolii
flos, yarrow flowe
Faex medicinalis
Yohimbe bark
(26)
Yohimbehe cortex
- Pregnancy
- Lactation
- Children under 12
- Gastric and intestinal
ulcers
- Inflammatory kidney
diseases
- No application for
children under the age
of four
- The salicylates in
willow metabolize
differently than
acetylsalicylic acid
- Allergy to yarrow and
other composites
-
- Liver diseases
- Kidney diseases
- Chronic inflammation
of the sexual organs or
prostate gland (27)
16
- Nausea and vomiting
-
- Gastrointestinal complaints
-
-
-
-
-
- Migraine-like headaches may
occur in sensitive individuals
- Flatulence
- Nervous excitation
- Tremor
- Sleeplessness
- Anxiety
- Increased blood pressure
- Tachycardia
- Nausea and vomiting
-
- Avoid using in case of
existing liver and kidney
diseases
- Be carefull about
interactions with
psychopharmacological
herbs
Kaynaklar
1. WHO Traditional Medicine Strategy 2002–2005. p:1. World Health Organization 2002.
2. Palatty PL, Haniadka R, Valder B, Arora R, Baliga MS. Ginger in the prevention of nausea
and vomiting: a review. Crit Rev Food Sci Nutr. 2013;53(7):659-69.
3. Lowe FC, Ku JC. Phytotherapy in treatment of benign prostatic hyperplasia: a critical review.
Urology. 1996;48(1):12-20.
4. Blumenthal M. American Botanical Council. Integrative Medicine Communications, Inc.
Massachusetts 2000.
5. Szewczyk K, Bogucka-Kocka A. Analytical Methods for Isolation, Separation and
Identification of Selected Furanocoumarins in Plant Material. “Phytochemicals - A Global
Perspective of Their Role in Nutrition and Health" (Ed): Venketeshwer Rao, 2012.
6. Jocher A, Nist G, Weiss JM, Wetzel D, Merfort I, Jakob T, Schempp CM. Allergenic potential
of Arnica-containing formulations in Arnica-allergic patients. Contact Dermatitis.
2009;61(5):304-6.
7. Reddy KK, Grossman L, Rogers GS. Common complementary and alternative therapies with
potential use in dermatologic surgery: risks and benefits. J Am Acad Dermatol.
2013;68(4):e127-35.
8. Quirce S, Tabar AI, Olaguibel JM, Cuevas M. Occupational contact urticaria syndrome caused
by globe artichoke (Cynara scolymus). J Allergy Clin Immunol. 1996;97(2):710-1.
9. Piscaglia F, Leoni S, Venturi A, Graziella F, Donati G, Bolondi L. Caution in the use of boldo
in herbal laxatives: a case of hepatotoxicity. Scand J Gastroenterol. 2005;40(2):236-9.
10. Pavan R, Jain S, Shraddha, Kumar A. Properties and therapeutic application of bromelain: a
review. Biotechnol Res Int. 2012;2012:976203.
11. Feldman H, Levy PD. Hot pepper-induced urticaria while repairing a digital laceration. Am J
Emerg Med. 2003;21(2):159.
12. Daniele C, Thompson Coon J, Pittler MH, Ernst E. Vitex agnus castus: a systematic review of
adverse events. Drug Saf. 2005;28(4):319-32.
13. Sweeney B, Vora M, Ulbricht C, Basch E. Evidence-based systematic review of dandelion
(Taraxacum officinale) by natural standard research collaboration. J Herb Pharmacother.
2005;5(1):79-93.
14. Denner SS. A review of the efficacy and safety of devil's claw for pain associated with
degenerative musculoskeletal diseases, rheumatoid, and osteoarthritis. Holist Nurs Pract.
2007;21(4):203-7.
15. Moltó J, Valle M, Miranda C, Cedeño S, Negredo E, Clotet B. Herb-drug interaction between
Echinacea purpurea and etravirine in HIV-infected patients. Antimicrob Agents Chemother.
2012;56(10):5328-31.
16. Woolf AD, Watson WA, Smolinske S, Litovitz T. The severity of toxic reactions to ephedra:
comparisons to other botanical products and national trends from 1993-2002. Clin Toxicol
(Phila). 2005;43(5):347-55.
17. Fakhar H, Hashemi Tayer A. Effect of the Garlic Pill in comparison with Plavix on Platelet
Aggregation and Bleeding Time. Iran J Ped Hematol Oncol. 2012;2(4):146-52.
18. http://cms.herbalgram.org/expandedE/GinkgoBilobaleafextract.html
19. Martínez-Mir, Rubio E, Morales-Olivas FJ, Palop-Larrea V. Transient ischemic attack
secondary to hypertensive crisis related to Panax ginseng. Ann Pharmacother.
2004;38(11):1970.
Contraindications and side effects of phytotherapeutics
Yildiz S, Eris S.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):6-18.
20. Gardner DR, Panter KE, James LF, Stegelmeier BL. Abortifacient effects of lodgepole pine
(Pinus contorta) and common juniper (Juniperus communis) on cattle. Vet Hum Toxicol.
1998;40(5):260-3.
21. Celik MM, Karakus A, Zeren C, Demir M, Bayarogullari H, Duru M, Al M. Licorice induced
hypokalemia, edema, and thrombocytopenia. Hum Exp Toxicol. 2012;31(12):1295-8.
22. Koh D, Ong CN. Phytophotodermatitis due to the application of citrus hystrix as a folk
remedy. Br J Dermatol. 1999;140(4):737-8.
23. Salguero Molpeceres O, Seijas Ruiz-Coello MC, Hernández Núñez J, Caballos Villar D, Díaz
Picazo L, Ayerbe García-Monzón L. Esophageal obstruction caused by dietary fiber from
Plantago ovata, a complication preventable by adequate information. Gastroenterol Hepatol.
2003;26(4):248-50.
24. Lachenmeier DW, Walch SG. Epileptic seizures caused by accidental ingestion of sage
(Salvia officinalis L.) oil in children: a rare, exceptional case or a threat to public health?
Pediatr Neurol. 2012;46(3):201;201.
25. Byrd L, Slawick D, Chia K, Wilkinson P. Bean sprouts: a cause for an acute abdomen in
pregnancy. J Obstet Gynaecol. 2005;25(6):607-8.
26. Al-Majed AA, Al-Yahya AA, Al-Bekairi AM, Al-Shabanah OA, Qureshi S. Reproductive,
cytological and biochemical toxicity of Yohimbe in male Swiss albino mice. Asian J Androl.
2006;8(4):469-76.
27. Myers A, Barrueto F Jr. Refractory priapism associated with ingestion of yohimbe extract. J
Med Toxicol. 2009;5(4):223-5.
18
İNTEGRATİF TIP DERGİSİ
TURKISH JOURNAL OF INTEGRATIVE MEDICINE
REVIEW / DERLEME
1
2
3
4
5
Sedat Yıldız , Serhat Duruhan , Bilgehan Biçer , Nezir Çelik , Turgut Çatal
1
2
İntegratif Tıp Derneği
Muayenehane, Beyin Ve Sinir Cerrahisi, Denizli
3
Özel Kuantum Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Merkezi, Ankara
4
Damla Tıp Merkezi, Ankara
5
Korkuteli Devlet Hastanesi, Anezteziyoloji Ve Reanimasyon, Antalya
OZON TERAPİ: GENEL BİLGİLER
Özet
Ozon oksijenin triatomik kararsız bir formudur. Oksijen-ozon terapisi neredeyse 40 yıldır
kullanılmaktadır. Ozon terapisi tüm dünyada kullanılmakta olsa da, kanıta dayalı tıp olarak tüm
ülkelerde henüz kabul edilmemiştir. Bu kısa derlemede, ozon terapisinin, tanımı, etki mekanizmaları,
endikasyonları, kontrendikasyonları ve uygulama yolları özetlenmiştir.
Integr Tıp Derg. 2014;2(2):19-26.
Anahtar kelimeler: Endikasyon, kontrendikasyon, ozon terapi, uygulama yolları
OZONE THERAPY: OVERVIEW
Abstract
Ozone is the unstable triatomic form of oxygen. Oxygen-ozone therapy has been used for almost 40
years. Although ozone therapy is now used all over the world, it has not yet been accepted as
evidence-based medicine in all countries. In this short overview, definitions, mechanisms of action,
indications, contraindications and application ways of ozone therapy is summarized.
Turk J Integr Med. 2014;2(2):19-26.
Keywords: Indications, contraindications, ozone therapy, application methods
Yıldız S, Duruhan S, Biçer B, Çelik N, Çatal T. Ozon terapi: Genel bilgiler. Integr Tıp Derg. 2014;2(2):1926.
Yazışma Adresi: İntegratif Tıp Derneği, Yayla M, Fatih Çarşısı, 2/118, Isparta – Türkiye
E posta: [email protected]
Kabul/Yayın Tarihi: 19 Eylül 2014
Ozon Terapi
Yıldız S, Duruhan S, Biçer B, Çelik N, Çatal T.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):19-26.
Ozon
Ozon oksijenin triatomik kararsız bir formudur. Kimyasal ve endüstriyel kullanım için
üretilen güçlü bir oksitleyecidir. Ozonun 2 ppm’den az konsantrasyonlarda karakteristik bir
kokusu vardır. Hava ve su için dezenfektan olarak, mumun, tekstilin ve yağların
beyazlatılmasında, ansatüre yağlı asitlerin pelarjonik ve diğer asitlere ozonolizisinde,
mürekkebin yapımında, katalist olarak, suyun tat ve koku düzeltilmesinde, soğuk depolarında
küf ve bakteri önleyici olarak ve beyazlatıcı ajan olarak kullanılmıştır (1,2).
Oksijen
Oksijen kokusuz, renksiz ve tatsız bir gazdır. Yaşamı sağlar. Yanıcı değildir, fakat aktif olarak
yanıcı materyallerin yanmasını sağlar. Havada yanmayan bazı materyaller oksijende
yanacaktırlar. Havada yanan materyaller oksijende daha canlı yanmaktadır. Non-likit gaz
olarak 2000 psig ve üzeri basınçlarda taşınmaktadır. Saf oksijen yanıcı değildir. Uzun süren
yoğun ısı veya ateşe maruziyette konteynırlar delinebilir. Oksijen kömürden sentez gazı
üretiminde, resüsitasyon için ve inhalant olarak kullanılmaktadır (3).
Tablo 1. Oksijen ve ozonun 2 ve 3 boyutlu moleküler yapısı
2 Boyutlu Yapı
3 Boyutlu Yapı
Oksijen
Ozon
Doğal Yöntemler ile Ozon Oluşumu
Doğada ozon iki temel yol ile oluşur (4):
-Fırtınalardan salınan elektrik akımın ozonun doğal oluşum yollarından biridir. Ozon oksijen
molekülü elektrik akımı aldıktan sonra iki oksijen atomuna ayrılır, ayrık atomlar diğer
moleküllere bağlanması ile O3 oluşur.
-Güneşten salınan ultraviyole ışınları stratosferdeki oksijen moleküllerinde elektrik akımı
oluşturmaktadır. Bu reaksiyon ayrıca, güneşten ultraviyole radyasyon salınımını en çok
absorbe edilen bölge olan ozon tabakasını da oluşturmaktadır.
20
Ozon Terapi
Yıldız S, Duruhan S, Biçer B, Çelik N, Çatal T.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):19-26.
Ozon Jeneratörleri ile Ozon Üretimi
Atmosferik havadaki oksijen konsantrasyonu değişken olduğu için medikal ozon saf medikal
oksijenden üretilir. Atmosferik hava %71 nitrojen, %28 oksijen ve %1 diğer gazlardan oluşur.
Ozon gazı da bu %1`lik kısımda yer alır ve konsantrasyonu irtifa, sıcaklık ve hava kirliliği
gibi etkenler ile değişiklik gösterir. Ozon gazı üretimi için üç sistem mevcuttur (4).
- Ultraviyole Sistem: düşük konsantrasyonlarda ozon üretir. Estetistik, sauna ve hava
temizlenmesinde kullanılır.
- Corona Salınım Sistemi: Yüksek konsantrasyonda ozon üretir. En sık medikal ve dental
alanlarda kullanılır. Kontrolu kolaydır ve ozon üretim oranı kontrol edilebilir.
- Soğuk Plazma Sistemi: Hava ve su temizlemesinde kullanılır.
Ozon Terapi
Ozon terapisi, veya daha spesifik olarak, major ozonlu otohemoterapi (O3-AHT), yaklaşık 40
yıldır kullanılmaktadır. Alman kimyager Christian Friedrich Schönbein ozon terapisinin
babası olarak kabul edilmektedir (1840). Elektrik akımını sudan geçirdiğinde değişik bir koku
ortaya çıkmıştır ve eski greek kelimesi ozein (odor)’den esinlenerek ozon adını vermiştir.
Edward Fisch, 1950 yılında ozonu kullanan ilk diş hekimidir. Ozonu Avusturyalı cerrah Ernst
Payr`ı tedavi etmek için kullanmıştır, daha sonra Payr ozon alanına ilgi duymuş ve sağlık
hizmetlerinde kullanımı için araştırma yolunu açmıştır. Ozon resistant materyellerin 1950`de
bulunmasına kadar geçen dönemde naylon, dacron ve teflon gibi ozon-resistant materyallerin
olmaması nedeniyle ozon kullanımı sınırlı ve zor idi. O dönemde Joachim Hansler, Alman
fizikçi ve hekim diğer bir Alman hekim, Hans Wolff birlikte ilk ozon jenaratörünü
geliştirmiştir. Onların dizaynı modern cihazlara temel olmaya devam etmektedir. 1974’te ilk
ozon terapisi Wolff tarafından yayımlanmıştır. Ozon terapisi tüm dünyada şimdi kullanılıyor
olsa da, ortodoks tıbbı olarak tüm ülkelerde kabul edilmemiştir (4-6).
Etki Mekanizmaları
Ozon terapi için önerilen temel etki mekanizmaları Mandhare ve arkadaşları tarafından şu
şekilde özetlenmiştir (7).
- Ozon terapisi beyaz kan hücrelerinin üretimini sitümule etmektedir. Bu hücreler vücudu
virüslerden, bakterilerden, mantarlardan ve kanserden korumaktadır. Eğer bu hücreler
oksijenden mahrum kalırsa işlev gösteremez. Etkenleri elimine etmede ve hatta normal,
sağlıklı hücrelere saldırmada (alerjik reaksiyonlar) başarısız olurlar. Ozon anlamlı olarak
21
Ozon Terapi
Yıldız S, Duruhan S, Biçer B, Çelik N, Çatal T.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):19-26.
kanda oksijen seviyelerini ozon uygulamasından sonra uzun periyotlar boyunca
yükseltmektedir; sonuç olarak, alerjilerin desensitize olma eğilimi vardır.
- İnterferon seviyeleri anlamı artmıştır. İnterferonlar globular proteinlerdir. İnterferon viral
replikasyonu azaltmaktadır.
- Ozon terapi Tümor Nekroze Edici Faktörün (TNF) üretimini situmüle eder. TNF vücut
tarafından bir tümor büyürken üretilir. Ozon İnterlökin-2 (İL2) sekresyonunu sitümule eder.
İL-2 immün sistemin köşetaşlarından biridir. T-helper’lar tarafından salgılanır. T-helper daha
fazla İL-2 üretimine sebep olur. Ozonun asıl görevi, daha fazla T-helper, T-supressor,
sitotoksik T, T-delayed ve T-bellek hücresi görülmesine neden olacak şekilde lenfositlerin
farklılaşma ve çoğalmasını indüklemektir.
- Ozon terapisi düşük konstrasyonda çoğu bakteriyi öldürür.
- Ozon tüm mantar türlerine karşı etkilidir. Sistemik Candida albicans, atlet ayağı, küfler,
maya ve hatta mantarlar da dahil olmak üzere.
- Ozon virüsler ile farklı yollarla savaşır. Yukarıda da tartışıldığı gibi, ozon ayrıca viral
partiküllere direk olarak gider.
- Ozon anti-neoplastiktir. Bu ozonun yeni doku büyümesini inhibe ettiği anlamına gelir çünkü
hızla büyüyen hücreler önceliklerini kendilerini ozondan koruyan enzimlerin üretimi alanına
değiştirir. Kanser hücreleri hızlı bölünen hücrelerdir ve ozon tarafından inhibe edilir.
- Ozon arteriyal plağı okside eder. Hem arteriosklerozisdeki hem de arthrosklerozisdeki plağı
yıkar. Bu ozonun geniş ve hatta küçük damarlardaki tıkanmaları temizleme eğilimde olduğu
anlamına gelir. Bu yetmezlik olan organlarda daha iyi doku oksijenasyonuna izin verir.
- Ozon kırmızı kan hücrelerinin fleksibilitesini ve elastikiyetini arttırır.
- Ozon sitrik asit siklusunu hızlandırır. Krebs siklusu ya da TCA siklusu olarak da
bilinmektedir, bu enerji için karbonhidratların glikolizi için önemli bir adımdır.
- Ozon antioksidant enzim sistemini daha etkili yapar.
- Ozon petrokimyasalları ayrıştırır. Bu kimyasalların immun sisteme büyük bir yük olma
potansiyeli vardır.
- Ozonlu su özellikle diş hekimliğinde sprey ya da kompres şeklinde kullanılmaktadır.
22
Ozon Terapi
Yıldız S, Duruhan S, Biçer B, Çelik N, Çatal T.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):19-26.
Daha yeni teorilerde ise ozon terapi ile ilgili detaylı etki mekanizmaları tanımlanmıştır. Ozon
terapisinin teröpatik etkinliği kısmen ozon ile birkaç biyolojik bileşenlerin reaksiyonundan
oluşan düzenli ve kontrollü oksidatif strese bağlı olabilir. Ağır oksidatif stres nükleer
transkripsiyonel faktör kappa B`yi (NFκB) aktive eder; bu durum COX2, PGE2 ve sitokinler
aracılığı ile inflamatuar cevap ve doku hasarı ile sonuçlanır. Fakat orta oksidatif stres başka
bir nuclear transkripsiyonel faktör’ü olan nükleer factör-eritroid 2-ilişikili factor 2`yi (Nrf2)
aktive eder. Nrf2 daha sonra antioksidant cevap elementlerinin (ARE) üretimini indükler.
ARE’nin transkripsiyonu; SOD, GPx, glutatyon-s-transferaz(GSTr), katalaz (CAT), hemeoksijenaz-1 (HO-1), NADPH-kinin-oksidoredüktaz (NQO-1), ilaç metabolizmasında faz II
enzimleri and heat shock proteinleri (HSP) gibi birçok antioksidant enzimin üretimiyle
sonuçlanır. Hem serbest antioksidanlar hem de antioksidan enzimler sadece hücreleri
oksidasyondan ve inflamasyondan korumakla kalmaz, kronik oksidatif stresi de geriletebilir.
Bu gözlemlere dayanarak ozon orta seviyede oksidatif stres yaparak Nrf2 aktivasyonu
yapabilir ve NFκB ve inflamatuar cevabı baskılayabilir. Ek olarak, Nrf2 aktivasyonunun
Alzheimer ve Parkinson hastalıkları gibi nörodejeneretif hastalıklara koruma etkisi olabilir.
Düşük immün cevaplar aktive T-hücrelerinin nükleer faktörü (NFAT) ve aktive protein-1 gibi
diğer nükleer transkripsiyonel faktörler aracılığıyla indüklenmektedir. Ek olarak ozon
terapisinin vasküler hastalıklardaki etkinliği orta düzeyde oksidatif stres ile de indüklen başka
bir nükleer transkripsiyonel faktörün aktivasyonu ile açıklanabilir, hipoksi indüklenebilir
faktör-1a (HIF-1a). Yakın zamanda bu konseptler yaygın olarak kabul edilmiştir (5).
Ozon Terapi Endikasyonları
Literatürde farklı kanıt düzeyleri ile veya vaka sunumları olarak ozon terapinin uygulandığı
durumlar Tablo 2`de özetlenmiştir (8).
Ozon Terapi Kontrendikasyonları
Ozon terapi, tedavinin uygun olmadığı hastalarda ve yanlış uygulama tekniği sonucu birçok
komplikasyona neden olabilir. Ozon terapinin uygulanmaması gerektiği bildirilen durumlar
Tablo 3`de özetlenmiştir (9).
Ozon Terapi Uygulama Yolları
Ozon terapi farklı şekillerde uygulanabilmekle beraber (Tablo 3) en sık kullanılan üç
uygulama şekli majör otohemoterapi, minör otohemoterapi ve rektal insuflasyondur (10).
23
Ozon Terapi
Yıldız S, Duruhan S, Biçer B, Çelik N, Çatal T.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):19-26.
Tablo 2. Ozon terapi endikasyonları
Ozon terapinin uygulandığı durumlar
• Genel kullanım alanları
Arteriyal dolaşım problemleri
İmmunyetmezlik ve immun dengesizlikler
- karsinom hastalarında ek tedavi
- virus kaynaklı hastalıklar (özellikle hepatit C)
İnflamatuar durumlar
Romatizmal hastalıklar
Eksternal ülserler ve cilt lezyonları
Diş hekimliği
• Major otohemoterapi
Arteryel dolaşım hastalıkları
İmmunomodülasyon
Romatid artrit ve ilişki problemler
• Rektal insuflasyon
Proktit
Kolit
Major otohemoterapi için olan tüm endikasyonlar
• Minör otohemoterapi
Allerjiler
Akne, fronkül
Kanser destek terapisi
•Lokal ozon terapi
Dekübit ülserleri
Kötü iyileşen yaralar
Diabetik gangren
Yanıklar
• İntraartiküler enjeksiyon
Gonartroz
Diğer eklemlerin artrozu
Romatoid artritde destek tedavisi
• Subkutan, intrakutan ve intramusküler enjeksiyon
İntraartiküler enjeksiyon
Miyotravmatik sendromu
Miyojelozis
24
Ozon Terapi
Yıldız S, Duruhan S, Biçer B, Çelik N, Çatal T.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):19-26.
Tablo 3. Ozon terapi kontrendikasyonları
Hamilelik
Glukoz-6-fosfat-dehidrogenaz eksikliği (favism)
Hipertriodizm
Ağır anemi
Ağır miyasteni
Akut alkol intoksikasyonu
Yakın miyokord iskemisi
Herhangi bir organda hemoraji
Ozon allerjisi
Tablo 4. Ozon terapi uygulama şekilleri
Ozon terapide kullanılan uygulamalar farklı modifikasyonlar ile birlikte aşağıdaki
şekillerde olabilir.
• Direk IV infüzyonu – Ozon bir ana damara yavaşca uygulanır.
• Major oto-hemoterapi – Antikoagule kan ozonla karıştırılmıştır ve bir damara infüze edilir.
• Rektal/vajinal insuflasyon – Nemlendirilmiş ozon kateter ile uygulanır.
• Minor otohemoterapi – Kanla karıştırılmış ozon intramusküler olarak injekte edilir.
• Uzuv ya da vücüt kaplama –Vücüt ya da uzuv bir kısmı nemlendirilmiş ozonda banyo
edilir.
• Ozonlu su
• Salinde ozon (topikal ya da IV verilir)
• İntraartiküler uygulama
• Prolo/Skleroterapi
• Akupunktur – ozon ile
• Ozonlu zeytin yağı
• İnhalasyon
• Subkonjunktival enjeksiyon– Keratitis sicca ve ülserler için.
• Gingival and diş apeks enjeksiyonu
• Üriner mesane insuflasyon – Kronik inflamasyon için.
• Disk taşmaları – Proloterapi, interspinous boşluğa ve fasetlerin etrafına injekte edilebilir,
eklemleri stabilize edip ve iyileşmeyi hızlandırır.
• Auricular
25
Ozon Terapi
Yıldız S, Duruhan S, Biçer B, Çelik N, Çatal T.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):19-26.
Sonuç
1840’da tanınmasından bu yana, ozon terapisi hastalar için büyük yararları olan yeni bir
terapotik metot olduğunu kanıtlamaktadır. Ozonun potent antimikrobiyal etkisi yanı sıra
dolaşım sistemini sitümule etmesi ve immun sistemi module etmesi, 260’dan fazla medikal
patolojide terapötik ajan olarak kullanımı sağlamaktadır. Bu patolojiler arasında Hepatit,
Herpes simplex, Herpes zoster, dolaşım sistemi disfonksiyonları, immun hastalıklar ve diğer
birçok hastalık yer almaktadır (4,11).
Mevcut literatürde ozon terapinin birçok hastalıkta yaygın olarak kullanılabileceği yönünde
bilgiler bulunmakla birlikte, taraflılık riski bulunmayan, metodolojisi güçlü, geniş bir
örneklemi kapsayan ve sonuçlar ile ilgili güçlü kanıtlar sunan çalışma sayısı sınırlıdır. Güncel
çalışmalar ozon terapinin belirli endikasyonlarda kanıt düzeyi ve muhtemel etki
mekanizmaları üzerine yoğunlaşmalıdır.
Kaynaklar
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
Ozone, Medical Subject Headings (MeSH) http://www.ncbi.nlm.nih.gov/mesh/68010126
Ozone, CAMEO Chemicals. http://cameochemicals.noaa.gov/chemical/5102
Oxygen, CAMEO Chemicals. http://cameochemicals.noaa.gov/chemical/8967
Nogales CG, Ferrari PA, Kantorovich EO, Lage-Marques JL. Ozone therapy in medicine and
dentistry. J Contemp Dent Pract 2008;9(4):75-84.
Sagai M, Bocci V. Mechanisms of Action Involved in Ozone Therapy: Is healing induced via
a mild oxidative stress? Med Gas Res. 2011;1:29.
Wolff HH: Die Behandlung peripherer Durchbutungsstorungen mit Ozon. Erfahr Hk 1974,
23:181-184.
Mandhare MN, Jagdale DM, Gaikwad PL, Gandhi PS, Kadam VJ. Miracle of ozone therapy
as an alternative medicine. IJPCBS 2012;2(1):63-71
Medical Society for Ozone Application. Applications and Indications of Medical Ozone.
Ozone Seminar Congress, Munich, 2003.
Maiya A. Applications of ozone ın dentistry. IJCDS 2011;2(3):23-27.
Shoemaker JM. Ozone Therapy - History, Physiology, Indications, Results.
www.judithshoemaker.com, 2005.
Bocci V. Oxygen-Ozone Therapy, A Critical Evaluation. Springer Science & Business Media,
2002.
26
İNTEGRATİF TIP DERGİSİ
TURKISH JOURNAL OF INTEGRATIVE MEDICINE
REVIEW / DERLEME
1
2
3
4
5
Sedat Yıldız , Serhat Duruhan , Zarife Koç , Gülsemin Ertürk Çelik , Mehmet Sıddık Tuncay , Mehmet Uyar
1
2
6
İntegratif Tıp Derneği, Isparta
Muayenehane, Beyin Ve Sinir Cerrahisi, Denizli
3
Özel Kuantum Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Merkezi, Ankara
4
Lokman Hekim Sincan Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon, Ankara
5
Cumhuriyet Üniversitesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon, Sivas
6
Ümran Tıp Merkezi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon, İstanbul
OBEZİTE VE HİPNOZ
Özet
Obezite, başta kardiovasküler ve endokrin sistem olmak üzere vücudun tüm organ ve sistemlerini
etkileyerek çeşitli bozukluklara ve hatta ölümlere yol açabilen önemli bir sağlık problemidir. Bu
derlemede obezitede kullanılan hipnoterapi uygulamaları özetlenmiştir.
Integr Tıp Derg. 2014;2(2):27-31.
Anahtar kelimeler: Hipnoz, obezite, telkin
OBESITY AND HYPNOSIS
Abstract
Obesity is a major health problem that can lead to death and affects all organs and systems of the body
primarily cardiovascular and endocrine system. This review summarizes hypnotherapy interventions
for obesity.
Turk J Integr Med. 2014;2(2):27-31.
Keywords: Hypnosis, obesity, suggestion
Yıldız S, Duruhan S, Koç Z, Çelik GE, Tuncay MS, Uyar M. Obezite ve hipnoz. Integr Tıp Derg.
2014;2(2):27-31.
Yazışma Adresi: İntegratif Tıp Derneği, Yayla M. Fatih Çarşısı, 2/118, Isparta – Türkiye
E posta: [email protected]
Kabul/Yayın Tarihi: 19 Eylül 2014
Obezite ve Hipnoz
Yıldız S, Duruhan S, Koç Z, Çelik GE, Tuncay MS, Uyar M.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):27-31.
Obezite
Obezite, vücuda besinler ile alınan enerjinin, harcanan enerjiden fazla olmasından
kaynaklanan ve vücut yağ kitlesinin, yağsız vücut kitlesine oranla artması ile karakterize olan
kronik bir hastalıktır. Obezite, başta kardiovasküler ve endokrin sistem olmak üzere vücudun
tüm organ ve sistemlerini etkileyerek çeşitli bozukluklara ve hatta ölümlere yol açabilen
önemli bir sağlık problemidir. Dünya Sağlık Örgütü tarafından en riskli 10 hastalıktan biri
olarak kabul edilen obezitenin son araştırmalarda kanserle yakın ilgisi olduğu da
belirlenmiştir (1). Obezitenin tedavisinde ise diyet (tıbbi-sağlıklı beslenme) tedavisi, fiziksel
aktivite (egzersiz), davranış tedavisi (beslenme modeli), ilaç tedavisi, kombine tedavi ve
cerrahi tedavi gibi çeşitli tipte tedavi yöntemleri uygulanmaktadır (2).
Obezitede Hipnoz
Literatürde kilo kontrolü amacı ile hipnoz ve davranışçı terapilerin birlikte kullanıldığı birey
ve grup tedavileri üzerine çok sayıda klinik ve deneysel çalışma bulunmaktadır (3). Kilo
kaybı üzerine 6 çalışmanın incelendiği bir meta-analizde kognitif davranışçı tedavi ile kognitif
davranışçı tedaviye ilave olarak uygulanan hipnoz karşılaştırılmış; tedaviye hipnoz
eklenmesinin tedavi sonuçlarını iyileştirdiği belirtilmiştir (4).
Hipnoz kullanılarak uygulanan bir kilo verme programında başarı ve hipnoz edilebilirlik
objektif olarak Stanford Hipnotik Yatkınlık Skalası ile ölçülmüş; 30 hasta 8 haftalık
bireyselleştirilmiş tedavi ile 12 haftalık takip süresini tamamlamıştır. Bütün hastalara kendi
kendini hipnoz öğretilmiş ve tedavi sonrası uygulamaya bu şekilde devam edilmiştir.
Ortalama kilo kaybı 9,18kg olarak tespit edilirken hipnoza yatkınlık ile kilo kaybındaki başarı
arasında anlamlı pozitif ilişki gösterilmiştir. Yüksek oranda hipnoz olabilen hastaların hipnoza
orta veya düşük yatkınlık gösteren hastalara göre kilo kaybı konusunda daha başarılı olduğu
bildirilmiştir (5).
Hipnozun kilo kontrolü üzerine etkisini değerlendiren bir başka çalışmada 45 hasta hipnoza
yatkınlık skoru açısından kör olan araştırmacılar tarafından değerlendirilmiş; hastalara basit
bir öz-yönetim tekniği ve Spiegel & Spiegel (1978) hipnoz yaklaşımı özel gıdalara isteksizlik
ile ilgili modifikasyon içerecek şekilde uygulanmış ve 3 aylık izlemde sadece basit özyönetim tekniği uygulanan hastalara göre daha fazla kilo kaybı elde edildiği bildirilmiştir.
Programda yer verilen özgün hipnoz uygulamaları ile kilo kaybı ve Stanford Hipnotik
Yatkınlık Skalası skoru arasında anlamlı ilişki gözlenmiştir (3).
28
Obezite ve Hipnoz
Yıldız S, Duruhan S, Koç Z, Çelik GE, Tuncay MS, Uyar M.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):27-31.
Bellanti tarafından tanımlanan 35 yaşında bir hastada imgeleme, görselleştirme ve direkt
telkin yöntemleri kullanılmış ve kilo kaybı sağlanmıştır. Ancak hipnoz altında kazanılan
motivasyonun davranış değişikliği oluşturmada birinci etken olduğu düşünülmüştür (6).
Obezite ve yeme bozukluklarında hipnozun etkinliği ile ilgili literatürde bazı sonuçlar çelişkili
olarak bulunmuştur. Bu durum yeme bozukluğu olan insanların karakteristik özellikler ile
hipnoz fenomeni arasındaki etkileşime bağlanmıştır. Bu duruma ek olarak birçok yazar
hipnoz araştırmalarındaki metodolojik sınırlılıkların tedavi etkinliğini değerlendirmede
zorluklara neden olduğunu bildirmiştir. Birçok çalışmada hipnotik müdahalelerin
tekrarlanabilirliği ile ilgili bilgilerin yetersiz olduğu vurgulanmıştır (7).
Bir davranışsal kilo kontrol programına hipnoz eklenmesinin kısa ve uzun dönem kilo
değişimine etkisini inceleyen bir çalışmada; 17-67 yaş arası 109 hasta dahil edilmiş, 9
haftalık bir programın sonunda her iki yaklaşım da anlamlı kilo kaybı ile sonuçlanmıştır.
Bununla birlikte, 8.ay ve 2. Yıl izlemlerinde hipnoz grubu hastaları sadece kognitif tedavi
uygulanan gruptaki hastalara göre anlamlı olarak daha fazla ilave kilo kaybı elde etmişler,
hipnoz kullanan hastalar daha yüksek oranlarda hedef kilolarına ulaşmış ve korumuşlardır (8).
Cochrane ve Friesen kadınlarda kilo verilmesi amacıyla uygulanan hipnozun etkisini
araştırmışlar; en az %20 fazla kilosu olan ve başka bir tedavi programına devam etmeyen 60
kadını dahil etmişlerdir. Hipnoza yatkınlık, aile kökeninin özellikleri, obezite başlangıcı ve
sosyoekonomik değişkenler ile kilo kaybı arasındaki ilişki incelenmiş; teyp kasetleri ile
birlikte ve teyp kasetleri olmadan hipnoz grubunun 6 aylık izleminde hipnozun kilo verme
üzerine etkili olduğu ancak teyp kasetlerinin incelenen değişkenler üzerine herhangi bir
anlamlı fark oluşturmadığı gösterilmiştir (9).
Obezitede Hipnoterapi Uygulamasında Örnek Prosedür (10)
Obezitede hipnoz uygulamalarında standart bir indüksiyon protokolü yoktur. Gözler
kapandığında derinleşme ve ego güçlendirme telkinleri duyusal imgeleme ile birlikte
kullanılır. Pelletier tarafında tanımlanan tipik olarak imgeleme güzel bir adada başlar. Özne
denizin uzak noktalarını görebilecek şekilde ayakta durmaktadır. Bu uzak noktalar “bütün
endişe ve sıkıntılarını bırakacağı uzak nokta” dır. Baharda ağaçların ve güzel çiçeklerin
arasında yürümektedir. Orada yaşlı ve güçlü bir ağaç bulunmaktadır ve dalları gökyüzüne
kollarıymış gibi uzanmaktadır. Her hangi bir fırtınaya kolaylıkla dayanabilecek bu ağacın
köklerinin beslenmek için toprağın derinliklerine doğru ilerlediği hayal edilir. Şimdi her yönü
görebileceği bir tepeye doğru yürümektedir. Uzaklarda göller, ormanlar dağlar ve bu dağların
arkasında gözünün alabildiği uzaklıklara kadar başka dağlar görünmektedir. Hava saf, temiz
ve ferahlatıcıdır.
29
Obezite ve Hipnoz
Yıldız S, Duruhan S, Koç Z, Çelik GE, Tuncay MS, Uyar M.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):27-31.
Daha sonra Gorman`nın indirekt ego güçlendirme telkinleri kullanılarak birey “sağlık”,
“başarı” ve “motivasyon” kelimelerinin anlamını ve anlamlılığını düşünmeye davet edilir.
Standart ego güçlendirme telkinleri de Hartland`a göre uygulanır. İlk hipnoz seansında
engellenmiş duyguların dışa vurulmasına teşvik edilir. Bu noktada ortaya çıkan herhangi bir
spesifik konu takip edilir. Öznelerin çoğuna gözü duvarda bir noktaya sabitlerken on derin
nefes sayılarak uygulanan kendi kendine hipnoz yöntemi öğretilir. Özellikle motorlu araçlarda
kendi kendine hipnozu engellemek için spesifik telkinler verilir. Hastalara bu uygulamayı
günde 30 dakika yapması önerilir.
Başarının imgelenmesi, davranışsal değişiklikler, doğrudan komutlar ve yeme
alışkanlıklarının değiştirilmesi kullanılan diğer spesifik prosedürlerdir. Kişinin kilo
verebileceğini hayal etmesi ve bu düşünceyle uyanması, bütün yiyeceklerin olduğu bir yemek
masasının etrafında otururken yiyeceklerin “istenmeyen, doğal, sağlıklı, lezzetli vb” şekilde
sınıflanması, bazı gıdaların yenilmemesi gerektiği ile ilgili direkt komutların verilmesi,
yiyeceklerin yavaş ve ağız içinde dolaştırılarak yenilmesi, her yemeğin özel olarak
planlanması ve televizyon izlemek gibi diğer aktiviteler ile ilişkilendirilmemesi, belirli
zamanda ve yerde yemek yenilmesi, istenmeyen belirli bir yiyecek yenildiğinde bulantı gibi
subjektif duyguların oluşması kullanılan örnek yaklaşımlardır (10).
Obezite ve hipnoz ile ilgili özetlenen literatüre göre anoreksia nervosa ve bulimiya nevroza
gibi yeme bozuklukları ile ilgili daha az klinik çalışma bulunmaktadır. Özellikle yeme
bozuklukları üzerine veriler çelişkilidir. Yeme bozukluğu olan insanların karakteristik
özellikleri ve hipnoz fenomeni arasındaki etkileşim ve metodolojik sınırlılıklar çoğunlukla
hipnozun etkinliğinin değerlendirildiği araştırmalarda çeşitli güçlüklere neden olmaktadır.
Birçok çalışmada uygulanan hipnoterapi yaklaşımı net olarak tanımlanmamış ve klinik
etkinlik net olarak gösterilememiştir (7).
Yeme bozukluklarında hipnoterapinin kullanımını destekleyecek yeterli kanıt yoktur. Yeme
bozukluğu olan hastalar genellikle hipnoz gibi kolay çözümler arar. Yeme bozuklukları ciddi
tıbbi riskler içiren ciddi mental sorunlardır (11). Obezite ve yeme bozuklukları alanında
uzmanlaşmış hekim, psikolog ve diyetisyenin önerilerine ek olarak tedavide kullanılacak
tamamlayıcı tıp uygulamalarının etkinliği ile ilgili ileri çalışmalara ihtiyaç vardır.
30
Obezite ve Hipnoz
Yıldız S, Duruhan S, Koç Z, Çelik GE, Tuncay MS, Uyar M.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):27-31.
Kaynaklar
1. Altunkaynak BZ, Özbek E. Van Tıp Dergisi, 2006;13(4):138-142.
2. A Kaya. Obezite Tedavi Kılavuzu Ve Yaşam Tarzı Önerileri. Türk Endokrinoloji ve
Metabolizma Deneği, 2009.
3. Barabasz, M, Spiegel, D. Hypnotizability and weight loss in obese subjects. International
lournal of Eating Disorders, 1989; 8(3);335-341.
4. Allison DB, Faith MS. Hypnosis as an adjunct to cognitive-behavioral psychotherapy for
obesity: a meta-analytic reappraisal. J Consult Clin Psychol. 1996;64(3):513-6.
5. Andersen MS. Hypnotizability as a factor in the hypnotic treatment of obesity. Int J Clin Exp
Hypn. 1985;33(2):150-9.
6. Bellanti, A. Hypnosis for weight loss: A case history. Australian Journal of Clinical
Hypnotherapy & Hypnosis, 1997;18: 55-59.
7. Barabasz M. Efficacy of hypnotherapy in the treatment of eating disorders. Int J Clin Exp
Hypn. 2007;55(3):318-35.
8. Bolocofsky DN, Spinler D, Coulthard-Morris L. Effectiveness of hypnosis as an adjunct to
behavioral weight management. J Clin Psychol. 1985;41(1):35-41.
9. Cochrane G, Friesen J. Hypnotherapy in weight loss treatment. J Consult Clin Psychol.
1986;54(4):489-92.
10. Inglis, S. Hypnotic treatment of obesity in a general practice. Australian Journal of Clinical
and Experimental Hypnosis, 1982;10:35-42.
11. Muhlheim L. Uzman Görüşü. http://www.mirror-mirror.org/
31
İNTEGRATİF TIP DERGİSİ
TURKISH JOURNAL OF INTEGRATIVE MEDICINE
REVIEW / DERLEME
1
2
3
4
5
Serhat Duruhan , Bilgehan Biçer , Mehmet Sıddık Tuncay , Mehmet Uyar , Selçuk Güzel
1
Muayenehane, Beyin Ve Sinir Cerrahisi, Denizli
2
Özel Kuantum Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Merkezi, Ankara
3
Cumhuriyet Üniversitesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon, Sivas
4
Ümran Tıp Merkezi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon, İstanbul
5
Özel Diafiz Fizik Tedavi Ve Rehabilitasyon Merkezi, Ankara
TRAVMA VE PLASTİK CERRAHİ OPERASYONLARI SONRASI SÜLÜK
UYGULAMALARI
Özet
Sülükler doku flep rekonstrüksiyon, şiddetli yumuşak doku yaralanması ve cerrahi replantasyon
sonrası ile kardiyovasküler hastalıklar, kanser ve metastaz, diabetes mellitus ve komplikasyonları,
bulaşıcı hastalıklar ve artrit gibi ağrılı durumlar sonrasında klinik kullanım alanı bulmuştur. Bu
derleme literatürde hirudoterapinin doku flep rekonstrüksiyon, şiddetli yumuşak doku yaralanması ve
cerrahi replantasyon sonrası klinik kullanımı hakkında mevcut verileri özetlemeyi amaçlamaktadır.
Integr Tıp Derg. 2014;2(2):32-37.
Anahtar kelimeler: Endikasyonlar, flep rekonstrüksiyonu, Hirudo medicinalis, hirudoterapi,
replantasyon, sülük tedavisi
HIRUDOTHERAPY FOLLOWING TRAUMA AND PLASTIC SURGERY PROCEDURES
Abstract
Leeches have been used for a variety of clinical conditions as after tissue flap reconstructions, severe
soft tissue injury and surgical replantation, cardiovascular diseases, cancer and metastasis, diabetes
mellitus and its complications, infectious diseases and pain conditions as arthritis. This review aims to
summarize available literatüre data about clinical use of hirudotherapy in after tissue flap
reconstructions, severe soft tissue injury and surgical replantation.
Turk J Integr Med. 2014;2(2):32-37.
Keywords: Indications, flap reconstructions, Hirudo medicinalis, hirudotherapy, replantation, leech
therapy
Duruhan S, Biçer B, Tuncay MS, Uyar M, Güzel S. Travma ve plastik cerrahi operasyonları sonrası sülük
uygulamaları. Integr Tıp Derg. 2014;2(2):32-37.
Yazışma Adresi: Serhat Duruhan Kliniği, Saltak M. 44/6. Denizli
E posta: [email protected]
Kabul/Yayın Tarihi: 19 Eylül 2014
Travma Sonrası Sülük uygulamaları
Duruhan S, Biçer B, Tuncay MS, Uyar M, Güzel S.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):32-37.
Sülükler doku flep rekonstrüksiyon, şiddetli yumuşak doku yaralanması ve cerrahi
replantasyon sonrası ile kardiyovasküler hastalıklar, kanser ve metastaz, diabetes mellitus ve
komplikasyonları, bulaşıcı hastalıklar ve artrit gibi ağrılı durumlar sonrasında klinik kullanım
alanı bulmuştur. Bu kullanım alanlarına ek olarak birçok yeni ve tartışmalı alanda da sülük
tedavisinin etkinliği araştırılmaktadır (Tablo 1) (1-3).
Tablo 1. Sülük uygulamasının kullanıldığı durumlar
Hastalıklar
 İnflamatuvar reaksiyonlar
 Pasif konjesyon
 Plastik ve rekonstrüktif cerrahi
 Kardiyovasküler hastalıklar
 Hipertansiyon
 Variköz venler
 Hemoroid
 Artoz, osteoartrit, periartrit ve romatoid artrit
 Tromboflebit, tromboz ve emboli
 Dış kulak yolu ve kronik kulak enfeksiyonları
 Katarakt, glokom, travmatik yaralanma ve inflamasyon gibi göz hastalıkları
 Gingivit, paradontit ve gingival ödem gibi diş hastalıkları
 Omurganın ağrılı sendromları
 Hepatit, kolesistit, pankreatit, mide ülserleri
 Dermatit, psöriasis ve kronik ülser gibi cilt hastalıkları
 Astım ve akut rinofarenjit gibi solunum yolu hastalıkları
 Erkek ve kadın infertilitesi, endometriosis ve mastit benzeri kadın hastalıkları
Flep rekonstrüksiyonu
Mevcut sağlam dokunun boyutuna bağlı olarak lokal veya serbest flepler doku defektlerinin
tamirinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Tıbbi sülükler ve kullanıldıkları tedavi modalitesi
olan hirudoterapi plastik ve rekonstrüktif cerrahi alanında venöz konjesyonu azaltmak ve
fleplerin mikrorevaskülarizasyonunu geliştirmek için kullanılmıştır. Halen birçok ülkede
doğal sülükler temin edilerek antibiyotik tedavisi ile birlikte kullanılmaktadır. Literatürde flep
rekonstrüksiyonu sonrası gelişen klinik durumlarda sülük uygulamasının tedavi edici etkisi ile
ilgili birçok yayın bulunmaktadır. Bu yayınlar çoğunlukla vaka sunumu veya vaka serileri
şeklindedir.
33
Travma Sonrası Sülük uygulamaları
Duruhan S, Biçer B, Tuncay MS, Uyar M, Güzel S.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):32-37.
Plantar bölgedeki doku defektlerinin onarımı için medial sural arter perforatör flebi kullanılan
bir seride bir vakada operasyon sonrası gelişen venöz yetmezlik sülük uygulaması ile başarılı
olarak tedavi edilmiştir (4).
Kronik venöz ülseri olan hastalarda alt ekstremitenin distal bölgelerinde gelişen yumuşak
doku defektlerinin distal sural flep ile onarımını inceleyen bir çalışmada bütün hastalarda flep
uygulaması başarılı olurken, sadece bir hastada gelişen distal venöz konjesyon sülükler ile
başarıyla tedavi edilmiştir (5).
Doku rekonstrüksiyonu için posterior interosseöz flep cerrahisi sonrası gelişen venöz
yetmezlik de yine uygun sülük tedavisi ile gerilemiştir (6).
Baş ve boyun bölgesinde tam flep ile serbest doku transferi uygulaması sonrası cerrahi ve
trombolitik tedavi ile giderilemeyen venöz tıkanıklık gözlenen 8 vakalık bir seride sülük
tedavisi uygulanmıştır. Uygulana protokol ile tüm vakalarda başarılı sonuç elde edilmiş, hasta
başına ortalama 215 sülük kullanılmış, ortalama tedavi süresi 6.6 gün, ortalama yoğun
bakımda kalma süresi 9.6 gün olarak tespit edilmiştir. En sık görülen morbiditeler yoğun
bakım asidozu, prerenal azotemi ve büyük transfüzyon gereksinimleri (hasta başına 13 ünite
kırmızı kan hücresi) olmuştur (7).
Benzer olarak venöz geri dönüşün sağlanamadığı ve cerrahinin başarısız olduğu venöz
konjesyon gelişmiş mikrovasküler serbest fleplerinde sülük uygulanan bir vaka serisinde,
ortalama tedavi süresi 9 gün (4-14 gün) ve median en düşük hemoglobin düzeyi 8.0g/dl (5.49.3g/dl) olarak tespit edilmiştir. Tüm vakalar kan transfüzyonuna ihtiyaç duymu, hasta başına
ortalama transfüzyon yapılan kırmızı kan hücresi miktarı 13.5 ünite (4-29 ünite) olmuştur. Bir
hastada anemiye bağlı minor senkop atağı gelişirken herhangi bir enfeksiyon veya farklı
komplikasyon bildirilmemiş, bütün hastaların tedavisi başarılı olmuştur (8).
Burun bölgesinden alınan doku biyopsisinde bazal hücreli karsinom tespit edilen 61 yaşında
bir kadın hastada, geçirilen cerrahi ve komposit flep operasyonu sonrası gelişen konjesyonun
tedavisi için sülük uygulanmış, riskli bir bölgede yapılan bu uygulama için yeni bir
metodoloji tanımlanmış ve olumlu klinik sonuçlar elde edilmiştir (9).
Kritik bölgelerde kısmi avulsiyonlar sonrası sülük uygulamasının etkilerini inceleyen bir vaka
serisinde dış kulak, burun, dudak ve skalp bölgelerinde belirgin venöz geri dönüş bozukluğu
yaşanan hastalarda akut olarak uygulanan sülükler ile başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Bu
durum, akut ve cerrahi rekonstrüksiyonun zor olduğu kulak, burun, dudak ve göz kapağı gibi
bölgelerde yeterli arteriyel akımın olduğu ancak venöz akımın yetersiz olduğu vakalarda tıbbi
sülüklerin tedavide önemli rol oynayacağı şeklinde yorumlanmıştır (10).
34
Travma Sonrası Sülük uygulamaları
Duruhan S, Biçer B, Tuncay MS, Uyar M, Güzel S.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):32-37.
Yumuşak doku yaralanması
Literatürde yumuşak doku travmalarında sülük uygulaması ile ilgili veriler de mevcuttur.
Trafik kazası sonrası dilinde hava yolunu tıkamayacak düzeyde orta derecede şişlik gelişen
bir hastada kötüleşen klinik nedeniyle entübasyon yapılmış, uygulanan medikal tedaviler ile
başarılı sonuç elde edilememesi üzerine 8 saat sonra sülük tedavisi kullanılmış, elde edilen
olumlu sonuçlar ile 30 saat sonra ekstübasyon sağlanmış ve 48 saat sonra hasta taburcu
edilmiştir (11).
Benzer şekilde travma sonrası gelişen sublingual hematomun 2 gün ve günde 2 kez sülük
uygulaması ile gerilediği 34 yaşında bir hasta da bildirilmiştir (12).
Heckman ve arkadaşları sülük uygulaması ile tedavi edilen bir kompartman sendromu
tanımlamışlardır. Radial arter kateterizasyonu sonrası antikoagülan alan bir hasta ellerinde
motor ve duyusal defisit ile önkolda şişlik, kızarıklık ve sertleşme tanımlamış, hasta önkolun
volar yüzüne uygulanan 13 sülük ile başarılı olarak tedavi edilmiş, 3 aylık izlemde hiçbir
nörolojik bulgu izlenmemiştir (13).
Bu vaka ile ilgili Schenker ve arkadaşlarından, kompartman sendromunun tanısının
interkompartman basıncının ölçümü ile konabileceği, kompartman sendromunun gecikmeye
müsaade edilmeden akut cerrahi gerektiren bir durum olduğu belirtilerek Heckmann ve
arakadaşlarının interkompartman basıncı ölçmedikleri için muhtemel bir tanı hatasına
düştükleri ve şikayetlerin spontan olarak gerilemiş olabileceği yönünde bir eleştiri gelmiştir
(14).
Cerrahi replantasyon
Sülük tedavisinin başarılı olarak kullanıldığı erişkin kulak reimplantasyonu, çocuk nazal
replantasyonu, kulak avülsiyonu, kulak replantasyonu ve penil replantasyon gibi cerrahi
replantasyon vakaları bildirilmiştir (15-17).
Flep rekonstrüksiyonu, yumuşak doku yaralanması ve cerrahi replantasyon sonrası gelişen
başta venöz konjesyon olmak üzere birçok klinik durumda sülük uygulaması ile ilgili çok
sayıda vaka sunumu vardır. Ancak bu alanda elde edilen olumlu sonuçların genel klinik
uygulamalara rehberlik edebilmesi için iyi planlanmış randomize kontrollü çalışmalara ihtiyaç
vardır.
35
Travma Sonrası Sülük uygulamaları
Duruhan S, Biçer B, Tuncay MS, Uyar M, Güzel S.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):32-37.
Kaynaklar
1. Porshinsky BS, Saha S, Grossman MD, Beery Ii PR, Stawicki SP. Clinical uses of the
medicinal leech: a practical review. J Postgrad Med. 2011;57(1):65-71.
2. Abdullah S, Dar LM, Rashid A. Tewari A. Hirudotherapy /leech therapy: applications and
indications in surgery. Arch Clin Exp Surg.2012;1(3):172-180.
3. Abdualkader AM, Ghawi AM, Alaama M, Awang M, Merzouk A. Leech therapeutic
applications. Indian J Pharm Sci. 2013;75(2):127-37.
4. Kim ES, Hwang JH, Kim KS, Lee SY. Plantar reconstruction using the medial sural artery
perforator free flap. Ann Plast Surg. 2009;62(6):679-84.
5. Top H, Benlier E, Aygit AC, Kiyak M. Distally based sural flap in treatment of chronic
venous ulcers. Ann Plast Surg. 2005;55(2):160-5; discussion 166-8.
6. Aydin A, Nazik H, Kuvat SV, Gurler N, Ongen B, Tuncer S, Hocaoglu E, Kesim SN. External
decontamination of wild leeches with hypochloric acid. BMC Infect Dis. 2004;4:28.
7. Chepeha DB, Nussenbaum B, Bradford CR, Teknos TN. Leech therapy for patients with
surgically unsalvageable venous obstruction after revascularized free tissue transfer. Arch
Otolaryngol Head Neck Surg. 2002;128(8):960-5.
8. Koch CA, Olsen SM, Moore EJ. Use of the medicinal leech for salvage of venous congested
microvascular free flaps of the head and neck. Am J Otolaryngol. 2012;33(1):26-30.
9. Bank J, Zilinsky Y, Haik J, Winkler E, Goldan O. Medicinal leech fixation in precarious
locations. J Reconstr Microsurg. 2008;24(1):67-8.
10. Frodel JL Jr, Barth P, Wagner J. Salvage of partial facial soft tissue avulsions with medicinal
leeches. Otolaryngol Head Neck Surg. 2004;131(6):934-9.
11. Grossman MD, Karlovitz A. Lingual trauma: the use of medicinal leeches in the treatment of
massive lingual hematoma. J Trauma. 1998;44(6):1083-5.
12. Lee NJ, Peckitt NS. Treatment of a sublingual hematoma with medicinal leeches: report of
case. J Oral Maxillofac Surg. 1996;54(1):101-3.
13. Heckmann JG, Dütsch M, Neundörfer B, Dütsch F, Hartung U. Leech therapy in the treatment
of median nerve compression due to forearm haematoma. J Neurol Neurosurg Psychiatry.
2005;76(10):1465.
14. Schenker M, Murray A, Kay SP. Leech therapy in the treatment of median nerve compression
due to forearm haematoma. J Neurol Neurosurg Psychiatry. 2006;77(6):799; author reply 799800.
36
Travma Sonrası Sülük uygulamaları
Duruhan S, Biçer B, Tuncay MS, Uyar M, Güzel S.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):32-37.
15. Hullett JS, Spinnato GG, Ziccardi V. Treatment of an ear laceration with adjunctive leech
therapy: a case report. J Oral Maxillofac Surg. 2007;65(10):2112-4.
16. Miller PJ, Hertler C, Alexiades G, Cook TA. Replantation of the amputated nose. Arch
Otolaryngol Head Neck Surg. 1998;124(8):907-10.
17. Mineo M, Jolley T, Rodriguez G. Leech therapy in penile replantation: a case of recurrent
penile self-amputation. Urology. 2004;63(5):981-3.
37
İNTEGRATİF TIP DERGİSİ
TURKISH JOURNAL OF INTEGRATIVE MEDICINE
REVIEW / DERLEME
1
2
3
4
5
6
Turgay Altınbilek , Elif Kaya , Mehmet Uyar , Mehmet Sıddık Tuncay , Önder Taylan Çifçi , Gamze Yılmaz ,
Sedat Yıldız
7
1
Haliç Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Yüksekokulu, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon, İstanbul
2
Muayenehane, İstanbul
3
Ümran Tıp Merkezi, İstanbul
4
Cumhuriyet Üniversitesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon, Sivas
5
Türkiye Proloterapi Ve Ağrı Klinği, İstanbul
6
Medicana Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon, Konya
7
İntegratif Tıp Derneği, Isparta
LOMBER DİSK HERNİSİ TEDAVİSİNDE OZON TERAPİ UYGULAMALARI
Özet
Ozon-oksijen terapisi lomber disk hernilerinin tedavisinde kullanılan minimal invaziv bir yöntemdir.
İntradiskal, periradiküler veya periganglionik ozon-oksijen infiltrasyon tedavisi komplikasyonsuz
olarak ve düşük maliyet ile olumlu sonuçlar sağlayan değerli bir tekniktir. Ozon terapi, lomber disk
hernilerinin tedavisinde tamamlayıcı bir yöntem olabilir, ancak hasta seçimi, doz, teknik ve izlem
dikkat edilmesi gereken konular arasındadır.
Integr Tıp Derg. 2014;2(2):38-43.
Anahtar kelimeler: İntradiskal tedavi, lomber disk hernisi, ozon tedavisi
OZONE THERAPY FOR TREATMENT OF LUMBAR DISC HERNIATION
Abstract
Oxygen-ozone therapy is a minimally invasive treatment for lumbar disk herniation. Intradiscal,
periradicular or periganglionic oxygen-ozone infiltration therapy seems to be valuable technique that
provides positive results at low cost and without complications. Despite ozone therapy should provide
a complementary method for lumbar disc herniation; patient selection, dose, technique and follow up
are still important issues to be considered.
Turk J Integr Med. 2014;2(2):38-43.
Keywords: Intradiscal therapy, lumbar disc herniation, ozone therapy
Altınbilek T, Kaya E, Uyar M, Tuncay MS, Çifçi ÖT, Yılmaz G, Yıldız S. Lomber disk hernisi tedavisinde
ozon terapi uygulamaları. Integr Tıp Derg. 2014;2(2):38-43.
Yazışma Adresi: İntegratif Tıp Derneği, Yayla M, Fatih Çarşısı, 2/118, Isparta – Türkiye
E posta: [email protected]
Kabul/Yayın Tarihi: 19 Eylül 2014
Lomber Disk Hernisi ve Ozon Terapi
Altınbilek T, Kaya E, Uyar M, Tuncay MS, Çifçi ÖT, Yılmaz G, Yıldız S. Lomber
Integr Tıp Derg 2014;2(2):38-43.
Giriş
Ozon terapisi alternatif medikal yaklaşım olarak uzun bir süre kullanılmış olsa da, ortodoks
tıbbı tarafından reddedilmese de şüpheyle karşılanmıştır. Tarihte ozon terapisi sıklıkla
mantıklı bir tabanı olmadan ya da uygun kontrol yapılmadan kullanıldığı için bu önyargını
haksız olduğu düşünülebilir. Hassas medikal ozon jeneratörlerinin gelişmesiyle, artık etki
mekanizmaları ve olası toksisiteyi değerlendirmek mümkündür. Solunum yollarının aksine,
insan kanı uygun ozon konsantrasyonuna maruz kaldığında güçlü oksidatif özelliklerine
dayanabilmektedir ve ozonlu otohemoterapi ile tedavi edilen hastalarda kronik ya da akut yan
etkiler görülmemiştir (1).
Lomber Disk Hernisi ve Ozon Terapi
Distal ve radiküler patolojilere lomber radiküler disfonksiyon vakalarında, klasik cerrahi
tedavi olan açık cerrahinin yüksek oranda komplikasyon ya da başarısızlık ihtimali vardır.
Uzun yıllardır beyin ve sinir cerrahları çok sayıda hasta için ağrı veya disfonksiyon oluşturan
hernileşmiş diskin küçültülmesi için bir metot aramaktalardı. Diskal dokunun yok edilmesi
veya küçültülmesi amacıyla invaziv olmayan peruktan teknikler geliştirildi. Bu tekniklerin
temel prensibi spinal kanala girmeden doğrudan diskal dokuya etki etmesidir. Bu
uygulamalardaki temel amaç sinir dokusunun hareketli kemiklere yapışmasına ve sıkışmasına
sebep olan epidural boşluktaki skar doku oluşumu olasılığını engellemektir. Lateral disk
yaklaşımları kondrolitik enzimler, hidrokortizon, papain, kollojenaz veya aprotinin
enjeksiyonuna imkan sağlamıştır. Bu yöntemlerin her biri belirli dönemlerde sıklıkla
kullanılmış olmakla birlikte yetersiz sonuçlar ve majör yan etkiler izlenmiştir (2,3).
Disk patolojisinin farklı açıları ve olası çözümleri ile ilgili birçok araştırma yapılmış; bu
patolojiden kaynaklanan ağrılar üzerine yapılan çalışmalar ağrının sinirin asit
intoksikasyonuna sebep olan biyokimyasal mekanizmaların sonucu olabileceğini göstermiştir;
mekanik problemden bağımsız, ama asidik bir ortam doğuran kronik enflamatuvar cevap
üreten otoimmün reaksiyonla veya iskemi ile ilişkili olabileceği gösterilmiştir. Bu problemler
cerrahi ihtiyacını azaltacak şekilde biyokimyasal tedaviler ile çözülebilir. İntradiskal oksijenozon kemonükleolizis taşmış disk hastalığı ya da hernileşmiş disk nedeniyle sinir kökü basısı
ile oluşan ağrının bilinen etkin tedavilerinden birisidir. En yaygın olarak kullanılan terapötik
kombinasyon intradiskal O2-O3 karışımı injeksiyonu (kemonükleolizis), sonrasında
periradikular O2-O3 injeksiyonu, anti-inflamatuar ve analjezi etkisini arttırmak için streoid ve
lokal anestezik şeklindedir. Bu tedavi motor güçsüzlüğü olmayan hastalarda ağrıyı önlemek
için uygulanır. Sinir kökü basısına bağlı akut paralizi olan hastalar ise nörolojik yetersizliğin
başlamasından 24-48 saat içinde cerrahi ile müdahale edilmektedir (3,4).
39
Lomber Disk Hernisi ve Ozon Terapi
Altınbilek T, Kaya E, Uyar M, Tuncay MS, Çifçi ÖT, Yılmaz G, Yıldız S. Lomber
Integr Tıp Derg 2014;2(2):38-43.
O2-O3 uygulamasının terapötik etkisi birçok çalışmada bildirilmiştir. Sinir kökü basısı
vakalarında bu tedavi, taşmış ya da hernileşmiş disk dokusunun dehidratasyonu ile sinir kökü
basının kaybolmasına veya azalmasına, anti inflamatuar etkiye, artmış doku oksijenasyonuna
ve algojenik maddelerin oksidasyonuna yol açmaktadır. Bugüne kadar, çalışmalar güçlü
oksidan olan ozonun enjeksiyonunun yoğun reaktif oksijen türlerini oluşumunu nötralize eden
antioksidan enzimlerin aşırı-üretimini indüklediği hipotezi üzerine kurulmuştur. Birçok
araştırma ılımlı tekrarlanan ozon tedavisinin süperoksit dismutaz, katalaz ve antioksidan
savunma için diğer enzimlerin aktivitesinin artışına sebep olduğunu göstermiştir. İntradiskal
injesiyondan sonra ozon, dejenere nükleus pulposusda proteoglikanların bozunmasını
hızlandırabilir ve sinir kökü basısına sebep olan hernileşmiş materyalin azalmasına neden olan
reabsorpsiyon ve dehidratasyona yol açabilir (1,4,5).
İntra diskal ozon terapisinin etkinliğini açıklamak için öne sürülen ana etki mekanizmaları
(6):
1. Ozonun araşidonik asitten inflamatuar prostaglandinlere yıkımını değiştirerek inflamatuar
kaskada etkisi vardır. İnflamatuvar bileşenlerin azalması ile ağrıda kademeli bir azalma
izlenir.
2. Herniasyon, ilgili alanın ciddi hipoksisine yol açan flebostaz ve arteriostenoza neden olacak
şekilde venöz ve arterial akımda azalmaya neden olabilir. Bu durum direkt ve indirekt
mekanizmalar ile ortaya çıkan ağrıyı azaltır.
3. Bu etki mekanizması hızlı ve güçlü bir oksitleyici ajan olan ozonun direk etkisidir. Ozon
molekülü nükleus pulposusda glikozaminoglikan zincirlerinin bazılarını yıkmakta, bu
yapıların su tutma yeteneğini azaltmakta ve böylece herniasyonun boyutunu küçülterek ağrıyı
azaltmaktadır.
4. Ozonun fibroblastik aktiviteyi stimülasyonu, kollajen birikimi sitümulasyonu ile tamir
sürecinin başlaması ile sonuçlanmaktadır.
Alexandre ve arkadaşları disk patolojilerinde ozon-oksijen karışımının intradiskal enjeksiyonu
tedavi ettikleri 6665 hastanın verilerini paylaşmışlardır. Ağrı ve radiküler disfonksiyon
üzerine etkisinin dramatik olduğu, tedavinin klinik bulgulara ek olarak patolojik tetkik ile de
değerlendirildiği bildirilmiştir (3).
Magalhaes ve arkadaşları tarafından yapılan bir meta-analize dört randomize çalışma dahil
(861 hasta) edilmiştir. Çalışmalar metodolojik değerlendirme ölçütleri ile yapılan analizde 56
ile 84 puan arasında skorlanmıştır. En sık sınırlılıklar uygun olmayan randomizasyon,
%20’den fazlasında takip görüşmesinin olmaması, plasebo kontrolün olmaması ve tedavi
40
Lomber Disk Hernisi ve Ozon Terapi
Altınbilek T, Kaya E, Uyar M, Tuncay MS, Çifçi ÖT, Yılmaz G, Yıldız S. Lomber
Integr Tıp Derg 2014;2(2):38-43.
amaçlı analizin olmamasıdır. Karşılaştırma grupları lokal anestezik ile veya tek başına steroid
veya sham enjeksiyondan oluşmaktaydı. Ağrı/disabilite farklı ölçütler kullanılarak
ölçülmüştü. Ozon terapi uygulamaları altıncı ayda ağrıda kontrol gruplarına göre daha fazla
azalma ile ilişkilendirilmiştir. Aynı meta-analize 8 gözlemsel çalışma da dahil edilmiş,
çalışmalar metodolojik değerlendirme ölçütleri ile yapılan analizde 100 puan üzerinden 50 ile
72 arasında skorlanmıştır. Hiçbir çalışmada karşılaştırma grubu olmadığı ve hasta grupları,
takip periodları ve sonuç ölçümlerinde çalışmalar arasında farklılıklar olduğu vurgulanmıştır
(7).
Zhang ve arkadaşları çalışmalarında (8), bel ve radiküler ağrısı olan 172 yetişkin hastayı
randomize olarak 2 grubu bölmüştür. 90 hastaya (grup A) intradiskal ve intraforaminal ozon
enjeksiyonu yapılmıştır ve 82 hastaya (grup B) aynı tedaviye ek olarak 1 ml betametazon
bileşiği enjeksiyonu yapılmıştır. Görsel analog skala ve Japon Ortopedik Cemiyetinin bel
ağrısı sendromu değerlendirme sistemi (JOA skoru) tedaviden önce, 3. haftada, 6.ayda ve
12.aydaki takip periyodunda klinik sonuçları değerlendirmek için uygulanmıştır. Bu
çalışmanın sonucunda her iki grupta da tatmin edici klinik sonuçlar elde edilmiştir.
Çalışmanın başından sonuna kadar VAS skorundaki düşüş grup A’da 7,68’den 2.17`e ve grup
B’de 7,49’dan 2,23`e olarak gözlemlenmiştir. Her iki grubun bütün takiplerinde ortalama JOA
skorunda ve iyileşme oranında dikkat çekici gelişmeler vardır. Ek olarak 3.haftadaki
takiplerde JOA iyileşme oranı grup B’de grup A’dan daha yüksek olarak görülmüştür. Ancak
6. ve 12. aylarda iki grup arasında anlamlı bir farklılık yoktur. Elde edilen sonuçlar ile
araştırmacılar oksijen-ozon nükleolizisin konservatif tedaviye yanıt vermeyen hernileşmiş
disk hastalarının çoğunda mükemmel ağrı rahatlaması sağladığı sonucuna ulaşmışlardır.
Sadece ozon ve ozon ile kombine steroid injeksiyonu arasında 6. ve 12. aydaki takiplerde
istatistiksel bir farklılık görülmemiştir. Bu nedenle, O2-O3`ün ağrı kontrolünde rol oynadığı;
cerrahiden önce veya cerrahinin mümkün olmadığı durumlarda epidural streoid infiltrasyonu
gerekmeden O2-O3 karışımının uygulanmasının ilk tercih olması önerilmiştir (8).
Gautam ve arkadaşlarının (9), lomber disk hernisinin tedavisinde sadece ozon-oksijen tedavisi
ve ozon-oksijen tedavisi ile perkutan intradiskal radyofrekans termokoagülasyon (PİRFT)
yöntemlerinin birlikte kullanıldığı hastaları değerlendirdikleri çalışmasında ozon grubu
intradiskal oksijen-ozon terapisi (4 ile 7 mL oksijen-ozon karışımı) alırken, ozon-PİRFT
grubu oksijen-ozon terapisi ile kombine PİRFT (360 sn’de 80°C’de lezyonlaşan radyofrekans)
tedavisi almaktadır. Ağrı skorları ve disabilite indeksleri hem ozon hem de ozon-PIRFT
grubunda bazal değerler ile karşılaştırıldığında takibin her noktasında belirgin bir şekilde
azalmıştır. Fakat, izlemin 2.haftası, 1.ayı, 3.ayı, 6.ayı ve 1.yılı ozon-PIRFT ile sadece ozon
grubu karşılaştırıldığında ağrı skorları ve disabilite indekslerinde ozon-PIRFT ile daha fazla
belirgin bir düşme sağlamıştır. Ozon-PIRFT ayrıca takibin her noktasında sekonder ölçütlerde
ozon grubu ile karşılaştırıldığında anlamlı bir farklılık göstermiştir. Bu sonuçlara göre
yazarlar ozon-PİRFT’in ağrı skorlarını düşürmede, analjezik tüketiminin azaltmada ve
41
Lomber Disk Hernisi ve Ozon Terapi
Altınbilek T, Kaya E, Uyar M, Tuncay MS, Çifçi ÖT, Yılmaz G, Yıldız S. Lomber
Integr Tıp Derg 2014;2(2):38-43.
fonksiyonel sonuçları iyileştirmede ve lomber disk herniasyonu olanı hastaları tatmin etmede
tek başına ozondan daha etkili olduğunu bildirmiştir (9).
Lehnert ve arkadaşları (10), lomber disk hernisinin tedavisi için bilgisayarlı tomografi (BT)
eşliğinde intradiskal ve periganglionik ozon-oksijen enjeksiyonu öncesi ve sonrası disk
hacmini değerlendirdikleri bir çalışmada toplamda 283 lumbar radikulopatili hastaya bir
intradiskal (3 mL) ve periganglionik (7 mL) oksijen-ozon karışımı (oran, 3:97; ozon
konsantrasyonu, 30 μg/mL) injeksiyonu yapıldı. BT eşliğinde, 22-gauge spinal iğne ile
extraspinal lateral yaklaşım ile intradiskal ve periganglionik injeksiyon yapıldı. İşlemden
sonraki 6.ayda tüm disk hacim değişikleri BT ile değerlendirildi. İntradiskal medikal ozonun
uygulanması ile lomber disk hernisi olan disk hacminde istatistiksel olarak anlamlı azalma
izlenmiştir. Ozonun hacim düşürücü etkisi hasta yaşı ile negatif ve başlangıç disk hacmi ile
pozitif olarak ilişkilidir (10).
Muto ve arkadaşları tarafından (11), hernileşmiş diske bağlı bel ağrısı ya da siyatiği olan
intradiskal ve intraforaminal oksijen-ozon injeksiyonu ile tedavi edilen 2200 hasta ile
tecrübeleri raporlanmış; hastaların tedaviden önce en az 2 ay medikal ve fizik tedavi
aldıkları; konuş ve kauda sendromu olanlar ile hiperaljezik siyatik hastalarının çalışmanın
dışında tutulduğu belirtilmiş; BT ile disk ve epidural boşlukta gaz dağılımının
monitörizasyonunu sağlamışlardır. Bu değerlendirmede uzun ve kısa dönem yan etkilere
rastlanmazken klinik değerlendirme ölçeklerine göre 6 aylık izlemde %80 başarı oranı (1750
hasta), 18 aylık izlemde ise %75 başarı oranı (1400 hasta) bildirilmiştir. Bilgisayarlı
tomografi ile izlenen hastaların (400 hasta) %63`ünde hernileşmiş dikin boyutunda küçülme
izlenmiştir. Uygulamanın en sık başarısız olduğu durumlar kalsifiye herniler, spinal kanal
stenozu, epidural fibrozis ile birlikte tekrarlayan herniler, lateral çıkışlara yakın küçük
hernileşmiş diskler idi (11).
İntradiskal ve periganglionik medikal ozon injeksiyonu ve periganglionik steroid injeksiyonu
kombinasyonunun disk herninasyonun sebep olduğu ağrı tedavisinin genel sonuçlarını
iyileştiren kümülatif etkisi vardır. Oksijen-ozon terapisi konservatif tedaviler ile cevap
vermeyen lomber herniyasyonda kullanışlı bir tedavidir (12). Tedavi hızlı olması, farklı
serilerdeki vakalarda %70-90 etkinlik ve düşük maliyeti gibi bir çok avantaj sağlamaktadır.
Yan etkiler veya komplikasyonlar <%0.1 olarak tahmin edilmiştir (13,14).
Sonuç olarak ozon-oksijen terapisi lomber disk hernilerinin tedavisinde minimal invaziv bir
yöntemdir. Uygun teknik, doz, hasta grubu, birlikte uygulanacak diğer enjeksiyonlar ve takip
süresi ve etki mekanizması ile ilgili güncel araştırmalar ile bu yöntemin konservatif tedaviye
dirençli hastalarda cerrahiden önce kullanımı yaygınlaşacaktır.
42
Lomber Disk Hernisi ve Ozon Terapi
Altınbilek T, Kaya E, Uyar M, Tuncay MS, Çifçi ÖT, Yılmaz G, Yıldız S. Lomber
Integr Tıp Derg 2014;2(2):38-43.
Kaynaklar
1. Bocci V. Biological and clinical effects of ozone. Has ozone therapy a future in medicine? Br
J Biomed Sci. 1999;56(4):270-9.
2. Vaquero J, Martinez R, Saucedo G, Brasa J, Bujan J. Intradiscal aprotinin in lumbar disk
bulging. Surg Neurol. 1989;31(3):245.
3. Intradiscal Injection of O2-O3 to Treat Lumbar Disc Herniations. Alexandre A, Buric J,
Paradiso R, Saldago H, Murga M, Cor L, Albarreal A, Scopetta S, Giocoli H, Marin F.
Rivista Italiana di Ossigeno-Ozonoterapia 2002;1:165-169.
4. Dall'Olio M, Princiotta C, Cirillo L, Budai C, de Santis F, Bartolini S, Serchi E, Leonardi M.
Oxygen-ozone therapy for herniated lumbar disc in patients with subacute partial motor
weakness due to nerve root compression. Interv Neuroradiol. 2014;20(5):547-54.
5. Borrelli E. Mechanism of action of oxygen ozone therapy in the treatment of disc herniation
and low back pain. Acta Neurochir Suppl. 2011;108:123-5.
6. Rahimi-Movaghar V, Eslami V. The major efficient mechanisms of ozone therapy are
obtained in intradiscal procedures. Pain Physician. 2012;15(6):E1007-8.
7. Magalhaes FN, Dotta L, Sasse A, Teixera MJ, Fonoff ET. Ozone therapy as a treatment for
low back pain secondary to herniated disc: a systematic review and meta-analysis of
randomized controlled trials. Pain Physician. 2012;15(2):E115-29.
8. Zhang Y, Ma Y, Jiang J, Ding T, Wang J. Treatment of the lumbar disc herniation with
intradiscal and intraforaminal injection of oxygen-ozone. J Back Musculoskelet Rehabil.
2013;26(3):317-22.
9. Gautam S, Rastogi V, Jain A, Singh AP. Comparative evaluation of oxygen-ozone therapy
and combined use of oxygen-ozone therapy with percutaneous intradiscal radiofrequency
thermocoagulation for the treatment of lumbar disc herniation. Pain Pract. 2011;11(2):160-6.
10. Lehnert T, Naguib NN, Wutzler S, Nour-Eldin NE, Bauer RW, Kerl JM, Vogl TJ, Balzer JO.
Analysis of disk volume before and after CT-guided intradiscal and periganglionic ozoneoxygen injection for the treatment of lumbar disk herniation. J Vasc Interv Radiol.
2012;23(11):1430-6.
11. Muto M, Andreula C, Leonardi M. Treatment of herniated lumbar disc by intradiscal and
intraforaminal oxygen-ozone (O2-O3) injection. J Neuroradiol. 2004;31(3):183-9.
12. Andreula CF, Simonetti L, De Santis F, Agati R, Ricci R, Leonardi M. Minimally invasive
oxygen-ozone therapy for lumbar disk herniation. AJNR Am J Neuroradiol. 2003;24(5):9961000.
13. Leonardi M, Albini Riccioli L, Battaglia S, De Santis F, Cenni P, Raffi L, Simonetti L.
Oxygen-ozone chemonucleolysis for herniated disc with sciatica. A comparison of treatments
in patients with subacute and chronic symptoms. Rivista Italiana di Ossigeno-Ozonoterapia.
2006;5:33–36.
14. Muto M, Ambrosanio G, Guarnieri G. Low back pain and sciatica: treatment with intradiscalintraforaminal O2-O3 injection. Our experience. Radiol Med. 2008;113:695–706.
43
İNTEGRATİF TIP DERGİSİ
TURKISH JOURNAL OF INTEGRATIVE MEDICINE
REVIEW / DERLEME
1
2
3
4
5
6
Turgay Altınbilek , Elif Kaya , Mehmet Uyar , Mehmet Sıddık Tuncay , Önder Taylan Çifçi , Gamze Yılmaz ,
1
Haliç Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Yüksekokulu, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon, İstanbul
2
Muayenehane, İstanbul
3
Ümran Tıp Merkezi, İstanbul
4
Cumhuriyet Üniversitesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon, Sivas
5
Türkiye Proloterapi Ve Ağrı Klinği, İstanbul
6
Medicana Hastanesi, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon, Konya
YARALANMALARDA OZON TERAPİ UYGULAMALARI
Özet
Ozon terapinin yaralanmalarda kullanımı yumuşak doku travmaları ve diyabetik ayak olmak üzere iki
temel alanda incelenebilir. Ancak uygulama sıklıkla diyabet gibi iyileşmeyen kronik yaralara neden
olan, periferal vasküler hastalık, radyasyon yaralanması, basınç yaralanması ve venöz staz gibi birçok
durumda kullanılır.
Integr Tıp Derg. 2014;2(2):44-48.
Anahtar kelimeler: Yara, ozon tedavisi, ülser
OZONE THERAPY FOR TREATMENT OF WOUNDS
Abstract
Ozone therapy is widely used for treatment of soft tissue trauma and diabetic foot. Ozone therapy
should be used in conditions leading chronic wound such as diabetes, peripheral vascular disease,
radiation injury, pressure injury and venous stasis.
Turk J Integr Med. 2014;2(2):44-48.
Keywords: Wound, ozone therapy, ulcer
Altınbilek T, Kaya E, Uyar M, Tuncay MS, Çifçi ÖT, Yılmaz G. Yaralanmalarda ozon terapi uygulamaları.
Integr Tıp Derg. 2014;2(2):44-48.
Yazışma Adresi: Haliç Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Yüksekokulu, Fiziksel Tıp Ve Rehabilitasyon,
İstanbul – Türkiye
E posta: [email protected]
Kabul/Yayın Tarihi: 19 Eylül 2014
Yaralar ve Ozon Terapi
Altınbilek T, Kaya E, Uyar M, Tuncay MS, Çifçi ÖT, Yılmaz G.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):44-48.
Giriş
Ozon üç oksijen atomundan oluşan bir moleküldür. Ozon terapi ise belirli oranlarda ozon
oksijen karışımının dolaşıma veya vücut boşluklarına uygulanmasına verilen isimdir. Ozon
plazmada antioksidanları aktive eder. Oluşan hidrojen peroksit ozonun biyolojik ve tedavi
edici etkilerinden sorumludur. Bu etkilerin sonucunda antioksidan enzim ekspresyonu başta
olmak üzere bazı savunma sistemleri uyarılır. Bu yolla oksidan sürece direnç artar. Ozonun
tedavi edici etkilerinden sorumlu moleküllerden olan hidrojen peroksit hemoglobin-oksijen
dissosiasyon eğrisini sağa kaydır ve kırmızı kan hücrelerinde 2,3-difosfogiserat seviyesini
arttırarak dokulara oksijenin kolayca salınımını sağlar (1). Ozon terapi diyabet, romatoid
artrit, Alzheimer hastalığı ve HIV gibi çok geniş bir hastalık yelpazesinde kullanılır. Son
dönemde ozon terapisinin etki mekanizmaları ile ilgili daha fazla bilgiye ulaşılabilmekle
birlikte ozonun uygun olmayan kullanımı ve toksisitesi halen önemli bir sorundur. Terapötik
dozların üzerinde uygulanan ozon toksik etkilere neden olur. Ozon uygulamasının
otohemoterapi, intramusküler, intraartiküler ve paravertebral enjeksiyonlar, rektal veya vajinal
insuflasyonlar ve topikal uygulama gibi birçok farklı uygulama yolu vardır (2).
Ozon terapinin yaralanmalarda kullanımı yumuşak doku travmaları ve diyabetik ayak olmak
üzere iki temel alanda incelenebilir. Yumuşak doku travması olan hastalar şişlik, hareket
kısıtlılığı ve ağrı gibi şikayetler ile doktora başvururlar. Fizik muayene ve görüntüleme
yöntemleri ile diğer patolojilerin dışlandığı hastalarda birçok farklı tedavi yaklaşımı vardır.
Yaralanma alanının alçı, atel ve sargılar ile desteklenmesi, elevasyon, soğuk uygulama,
topikal steroid olmayan antiinflamatuvar ilaçlar, vasküler dilatörler, pıhtı çözücü ilaçlar ve
antioksidanlar yumuşak doku ödemi, iskemi ve inflamasyon için yaygın olarak kullanılan
tedavilerdir (1). Diyabetik ayak ise alt ekstremite farklı seviyelerde periferal arter hastalığı ve
nörolojik anormalliklere bağlı olarak enfeksiyon, ülserasyon ve derin dokularda hasar olarak
tanımlanabilir. Kronik yara iyileşmesinin yaranın özelliklerine göre beklenen makul bir süre
içinde tamamlanması gerekmektedir. Ancak kronik, iyileşmeyen yaralar yaygın olarak görülür
ve tedavide zorluklar ile karşılaşılır. Diyabet, periferal vasküler hastalık, radyasyon
yaralanması, basınç yaralanması ve venöz staz gibi birçok durum kronik yaraların oluşumu ve
sürmesinden sorumludur (3).
Diyabetik ayak hastalarında ozonun tedavi edici etkisi üzerine yapılan bir çalışmada ozon ile
tedavi edilen (lokal ve rektal insuflasyon) ve topikal/sistemik antibiyotik ile tedavi edilen
gruplar oluşturulmuştur. Ozon tedavisinin kontrol grubuna göre glisemik kontrolü
iyileştirdiği, oksidatif strese karşı koruyucu olduğu, organik peroksitlerin seviyesini normale
getirdiği ve süperoksid dismutazı aktive ettiği bildirilmiştir. Süperoksidin diyabet patolojisi ve
komplikasyonları ile ilgili birçok metabolik yol ile ilişkili olduğu bilinmektedir.
Nöroinfeksiyöz diyabetik ayak tedavisinde ozon tedavisinin farmakodinamik etkisi
süperoksidlerin yok edilmesine bağlanabilir. Aynı çalışmada lezyonların daha iyi
45
Yaralar ve Ozon Terapi
Altınbilek T, Kaya E, Uyar M, Tuncay MS, Çifçi ÖT, Yılmaz G.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):44-48.
iyileşmesinin yanında ozon terapi grubunda daha düşük oranda ampütasyona ihtiyaç olduğu,
herhangi bir yan etki gözlenmediği, bu nedenle medikal ozon tedavisinin diyabet ve
komplikasyonlarının tedavisinde alternatif bir yol olabileceği vurgulanmıştır (4).
Diyabetik ayak ülserlerinde ozon-oksijen bileşiklerinin etkinliğinin araştırıldığı bir çalışmada
ozon grubunun tedavi etkinliği kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha yüksek bulunurken,
yara boyutu ozon grubunda daha hızlı azalmıştır. Tedavi sonrası vasküler endotelyal büyüme
faktörü, transforming growth faktör- β ve platelet-derive growth faktör (PDGF) proteinlerinin
ekspresyonu ozon grubunda anlamlı olarak artarken, bu proteinlerin indüksiyonu yoluyle ozon
terapinin diyabetik ayak ülserlerinin tedavisinde etkili olabileceği bildirilmiştir (5). Bir
hayvan modelinde topikal ozonlu zeytin yağının akut kutanöz yara iyileşmesi üzerine
etkilerinin değerlendirildiği bir çalışmada ozon grubunda yara iyileşmesinin daha iyi olduğu,
izlemin 5. gününde ozon grubunda kontrol grubuna göre daha küçük bir yara boyu izlendiği
bildirilmiştir (6).
Ozon terapinin yara iyileşmesini arttırdığı, immün sistemi modüle ettiği ve antibakteriyel
etkilerinin olduğu bilinmektedir. Ozon kana geçtiğinde reaktif oksijen türleri ve lipit
oksidasyon ürünlerine ayrışır. Lipid oksidasyon ürünleri endotel üzerine etki ederek,
prostasiklinlerin, interlökin-8`in ve nitrik oksidin salınımına neden olarak vazodilatasyona
neden olur. Reaktif oksijen türleri ise yara iyileşmesinde önemli rol oynayan platelet
agregasyonuna ve PDGF, interlökin-8 salınımına neden olur. Özellikle ozon otohemoterapinin
iskemik dokulara oksijen taşınmasını arttırdığı bildirilmiştir. Ozon otohemoterapi ile oluşan
terapötik oksidatif stres, hücre içi antioksidan enzimlerin regülasyonu ile yara iyileşmesinde
önemli bir etken olan dokunun iskemi/reperfüzyon hasarından ve inflamasyondan
korunmasını sağlayan heme-oksidaz-1 ve ısı şok proteini-70 üretimine neden olur (7).
Nöroinfeksiyöz diyabetik ayakta ortaya çıkan hiperglisemiye bağlı vasküler hasar, sıklıkla
ampütasyon ihtiyacını gündeme getiren ülser ve enfeksiyonlara neden olur. Bu durumun
engellenmesi ve tedavisi için hem antibiyotikler hem de ozon terapi kullanılabilir. Ozon terapi
diyabet mekanizması üzerine olası etkileri ve hücresel redoks dengesini koruması ile
antibiyotik tedavisine üstün olabilir. Bununla birlikte her iki tedavi yaklaşımının da
antimikrobiyal özelliği vardır (4).
Yara iyileşmesinde ozon terapi uygulamaları ile ilgili yan etki ve komplikasyonlar net olarak
tanımlanmamakla birlikte ozon uygulamaları geleneksel yara bakımı uygulamasının geç
kalmasına neden olabilir. Yara bakımında geleneksel yöntemler ile tamamlayıcı tıp
uygulamalarının birlikte kullanımı ile geliştirilen bütüncül bir modele ihtiyaç vardır. Bu
modelin oluşturulabilmesi için yumuşak doku yaralanmalarından açık yaralara geniş bir
yelpazede ozon terapinin etkileri ile ilgili nitelikli çalışmalara ihtiyaç vardır.
46
Yaralar ve Ozon Terapi
Altınbilek T, Kaya E, Uyar M, Tuncay MS, Çifçi ÖT, Yılmaz G.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):44-48.
EK 1: Yara İyileşmesinde Topikal Uygulama Önerileri (8,9)
Endikasyon
Dekübit ülser,
yara temizliği
sonrası
Diyabetik
gangren, yara
temizliği sonrası
Ulcus kruris, yara
temizlemesi
Yara iyileşmesi
Evre 1 veya 2
yanıklar
Ozon
konsantrasyonu
80–100µg/ml
başlangıçta
20–30µg/ml
80–100µg/ml
başlangıçta
20–30µg/ml
80–100µg/ml
beginning
20–30µg/ml
20–30µg/ml
Uygulama
Süre
Sıklık
Düşük basınçlı kupa
2–10 dk
Başta günlük, sonra
haftada 2 kez
Düşük basınçlı
plastik torba
10–20 dk
Başta günlük, sonra
haftada 2 kez
Plastik torba (düşük
basınçlı değil)
Kompres ve ozonlu
su ile durulama
Plastik torba,
kompres ve ozonlu
su ile durulama
10–20 dk
Başta günlük, sonra
haftada 2 kez
Günde birkaç kez
1–5 dk
10-20 dk 1–5 dk
Başta günlük 1-2,
sonra günde birkaç
kez
* Güncel bilimsel çalışmalar ışığında uygulama ile ilgili bilgiler değişiklik gösterebilir.
Kaynaklar
1. Yıldırım AO, Eryılmaz M, Kaldırım U, Eyi YE, Tuncer SK, Eroğlu M, Durusu M, Topal T,
Kurt B, Dilmen S, Bilgiç S, Serdar M. Effectiveness of hyperbaric oxygen and ozone
applications in tissue healing in generated soft tissue trauma model in rats: an experimental
study. Ulus Travma Acil Cerrahi Derg. 2014;20(3):167-75.
2. Mutluoglu M, Karabacak E, Karagöz H, Uzun G, Ay H. Topical ozone and chronic wounds:
improper use of therapeutic tools may delay wound healing. N Am J Med Sci.
2012;4(11):615-6.
3. Ahmed M. Fathi , Mohamed N. Mawsouf & Renate Viebahn-Hänsler. zone Therapy in
Diabetic Foot and Chronic, Nonhealing Wounds, Ozone: Science&Engineering
2012;34(6):438-450.
4. Martínez-Sánchez G, Al-Dalain SM, Menéndez S, Re L, Giuliani A, Candelario-Jalil E,
Alvarez H, Fernández-Montequín JI, León OS. Therapeutic efficacy of ozone in patients with
diabetic foot. Eur J Pharmacol. 2005;523(1-3):151-61.
5. Zhang J, Guan M, Xie C, Luo X, Zhang Q, Xue Y. Increased growth factors play a role in
wound healing promoted by noninvasive oxygen-ozone therapy in diabetic patients with foot
ulcers. Oxid Med Cell Longev. 2014;2014:273475.
47
Yaralar ve Ozon Terapi
Altınbilek T, Kaya E, Uyar M, Tuncay MS, Çifçi ÖT, Yılmaz G.
Integr Tıp Derg 2014;2(2):44-48.
6. Kim HS, Noh SU, Han YW, Kim KM, Kang H, Kim HO, Park YM. Therapeutic effects of
topical application of ozone on acute cutaneous wound healing. J Korean Med Sci.
2009;24(3):368-74.
7. Shah P, Shyam AK, Shah S. Adjuvant combined ozone therapy for extensive wound over
tibia. Indian J Orthop. 2011;45(4):376-9.
8. Ministry Of Health Service Of The Russian Federation The State Medical Academy Of
Nizhny Novgorod. Ozone Therapy In Practice. Health Manual, 2008.
9. Wound Healing. http://drsozone.com/procedures/wound-healing/
48
İNTEGRATİF TIP DERGİSİ
TURKISH JOURNAL OF INTEGRATIVE MEDICINE
ORIGINAL ABSTRACT / ORJİNAL ÖZET METİN
1
2
1
1
Ayhan Esmer , Pınar Borman , Barış Nacır , Mehmet Akif Güler , Aynur Karagöz
1
1
Department of Physical Medicine and Rehabilitation, Ankara Training and Research Hospital, Ankara, Turkey
2
Department of Physical Medicine and Rehabilitation, Hacettepe University Faculty of Medicine Hospital,
Ankara, Turkey
KİNESYO BANTLAMA, LOKAL STEROİD ENJEKSİYONU VE DÜŞÜK DOZ LAZER
TEDAVİSİNİN LATERAL EPİKONDİLİTLİ HASTALARDA ETKİNLİĞİNİN
KARŞILAŞTIRILMASI
Esmer A, Borman P, Nacır B, Güler MA, Karagöz A. Kinesyo bantlama, lokal steroid enjeksiyonu ve düşük
doz lazer tedavisinin lateral epikondilitli hastalarda etkinliğinin karşılaştırılması. Integr Tıp Derg.
2014;2(2):49-50.
Giriş ve Amaç
Lateral epikondilit, aşırı kullanıma bağlı ortaya çıkan dirseğin dış kısmında hassasiyet, yanma
ve zayıf kavrama gücü ile karakterize ağrılı bir durumdur ve tedavisi, hasta eğitimi, dirsek
istirahati, aktivite modifikasyonları, splint kullanımı, kinezyo bantlama, kortikosteroid
enjeksiyonları ve fiziksel terapiyi içermektedir. Bu çalışmada amacımız, KT, lokal
steroid/anestezi enjeksiyonunun ve lazer terapisinin etkinliğini karşılaştırmalı olarak
değerlendirmektir.
Materyal- Metod
Ankara Eğitim Araştırma ve Eğitim Hastanesi, Fiziksel tedavi ve rehabilitasyon kliniğine
Haziran 2013 ve Mayıs 2014 tarihleri arasında başvurmuş 90 lateral epikodilit tanılı hasta bu
çalışmaya dahil edilmiştir. Hastaların demografik özellikleri; yaş, meslek, cinsiyet,
komorbitide, eğitim durumunu içermektedir. Ağrı yoğunluğu vizüel ağrı skalası(VAS(0-10)
ile istirahat, hareket ve ağrıları olarak değerlendirilmiştir. Tedavi öncesi ve tedaviden 1 ay
sonrasında, EHA(eklem hareket açıklığı) değerleri 4 farklı dirsek hareketine yönelik olarak
tüm gruplar için kaydedilmiştir(fleksiyon, ekstansiyon, supinasyon ve pronasyon). Maudley
testinin(dirençli orta parmak ekstansiyonu), Cozen testi(dirençli el bileği ekstansiyonu) ve
millis testi( pasif ön kol pronasyonu,el bileği fleksiyonu ve dirsek ekstansiyonunda ağrı
hissetmek) ile fonksiyonel durumu belirlemek için PRTEE(hasta kaynaklı tenisçi dirseği
değerlendirmesi) tüm hastalarda kaydedilmiştir. Hastalar randomize olarak 3 farklı gruba
ayrılmıştır; Kinezyo bantlama(n=30) (grup 1), lokal steroid enjeksiyonu(n=30)(grup 2) ve
düşük doz lazer tedavisi (n=30) (grup 3). Hastaların tedavi öncesi yapılan değerlendirmeleri
tedavi sonrası 3.haftada tekrarlanmıştır.
Kinesyo bantlama, lokal steroid enjeksiyonu ve düşük doz lazer tedavisinin
lateral epikondilitli hastalarda etkinliğinin karşılaştırılması
Esmer A, Borman P, Nacır B, Güler MA, Karagöz A.
Integr Tıp Derg. 2014;2(2):49-50.
Sonuçlar
68 kadın ve 22 erkek yaş ortalaması 47.53 olan hastalar çalışmaya katılmıştır. Tüm
gruplarda dinlenme, hareket ve gece VAS skorlarının ortalaması tedavi sonrasında azalmıştır
(p<0.05). Tedaviden önceki Cozen's test, Maudley test ve Mills testinin pozitf değeri ve VAS
ağrı skorları açısından gruplar arasında önemli bir fark olmadığı göserilmiştir. Tedaviden
sonra 1. Ay değerlendirilmesinde , dinlenme ağrısı, gece ağrısı ve PRTEE ağrı skorları ve
PRTEE fonksiyonel skorları tüm gruplarda tedavi öncesi skorlardan daha iyi olarak
bulunmuştur(p<0.05). PRTEE skorları tüm gruplarda tedavi öncesi ve sonrasında artmıştır.
İlave olarak, Maudley test, Cozen's test ve Mills testi pozitif bulgusutüm gruplarda önemli
derece azalmıştır ( p<0.05). LokaL steroid enjekte edilen grupta, fonksiyonel durumu gösteren
PRTEE günlük aktivitelerinin subgrubu skorlarının gelişimi, kinesio bandaj ve düşük doz
lazer tedavi grubundan önemli derecede daha yüksek bulunmuştur (p<0.05). Bu bulgular
kinesio bandaj, lokal steroid enjeksiyonu ve düşük doz lazer uygulamasının, tedavi sonrası 1.
Ayda benzer etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Ancak, fonksiyon açısından lokal steroid
enjekte edilen grupta daha iyi gelişmelerin olduğu kaydedilmiştir.
Sonuç olarak, lokal steroid enjeksiyon, kinesio bandaj ve uygun doz ve yöntemle uygulanan
düşük doz lazer terapisinin, lateral epikondilitte semptomların azalmasında benzer etkiler
oluşturduğu gösterilmiştir fakat birinci aydan sonra lokal steroid enjeksiyon tedavisinde ağrı
ve fonksiyonel gelişimde daha iyi sonuç olduğu gösterilmiştir.
50
İNTEGRATİF TIP DERGİSİ
TURKISH JOURNAL OF INTEGRATIVE MEDICINE
ORIGINAL ABSTRACT / ORJİNAL ÖZET METİN
1
Fatma Dilek Turan , Ayşegül İşler
2
1
Akdeniz Üniversitesi Antalya Sağlık Yüksekokulu, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı,
Antalya
2
Akdeniz Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Antalya
ÇOCUKLUK ÇAĞI EPİLEPSİSİ VE TAMAMLAYICI ALTERNATİF YAKLAŞIMLAR
Turan FD, İşler A. Çocukluk çağı epilepsisi ve tamamlayıcı alternatif yaklaşımlar. Integr Tıp Derg.
2014;2(2):51-53.
Anahtar Kelimeler: Epilepsi, çocuk, ebeveyn, tamamlayıcı alternatif yaklaşım, hemşire
Giriş: Epilepsi tekrarlayan nöbetlerle karakterize, çocukluk döneminde en yaygın
görülen kronik hastalıklarından biridir. Epilepsinin tahmin edilemeyen doğası ve seyri hem
çocuğun hem de ailenin fiziksel ve psikolojik işlevlerini önemli ölçüde olumsuz
etkilemektedir. Tedavide amaç, nöbetleri tümüyle durdurmaktır. Tıbbi tedavilere rağmen
epilepsi hastalarının bir kısmında nöbetler kontrol altına alınamamaktadır. Bu durum, hasta ve
yakınlarını tamamlayıcı alternatif yaklaşımlara yönlendirmektedir.
Amaç: Bu derlemenin amacı, literatürde yer alan çocukluk çağı epilepsisinde
ebeveynler tarafından kullanılan tamamlayıcı alternatif yaklaşımları ve olumlu-olumsuz
etkilerini belirlemektir.
Yöntem: Tamamlayıcı alternatif tedavilerin yararlarına ilişkin bilimsel kanıtlar çok
az olmasına karşın, çocuklarda tamamlayıcı alternatif tedavilerin kullanımındaki artış dikkati
çekmektedir. Ülkemizde yetişkinlerde tamamlayıcı alternatif tedavi kullanım oranı %22-84
arasında değişmekte iken çocuklarda bu oranın %0.8-68 arasında olduğu belirtilmiştir. Bu
tedaviler kronik hastalığa sahip ve özel bakım ihtiyacı olan çocuklarda daha fazla
kullanılmaktadır.
Çocukluk çağı epilepsisi ve tamamlayıcı alternatif yaklaşımlar
Turan FD, İşler A.
Integr Tıp Derg. 2014;2(2):51-53.
Bulgular: Tarihsel olarak bakıldığında epilepsi yönetimi tek yönlü tedavi anlayışından
uzaklaşmış, tamamlayıcı alternatif yaklaşımlar ile bütüncül bir anlayışa kavuşmuştur.
Literatürde tamamlayıcı alternatif yaklaşımlar arasında yer alan; bitkiler, akupunktur, yoga
gibi beden zihin tedavileri, ayurveda, homeopati, özel diyetler ve yüksek doz vitaminlerin
epilepsi yönetimine katkı sağladığı belirtilmektedir. İşler ve ark. (2014) çalışmalarında
ebeveynlerin tamamının (n=304) epilepsi hastalığı olan çocuğu için tamamlayıcı alternatif
yaklaşımlardan yararlandığını, en sık uyguladıkları yaklaşımların; dua etme (%99,3),
çocuğunu sigaradan uzak tutma (%79,8), çocuğuna ceviz (%79,6), tereyağ (%59,2), kemik
iliği yedirme (%58,6), kaliteli uyku sağlama (%58,6) ve oyun oynatma (%51) olduğunu
belirlemişlerdir. Bununla birlikte çocuklarda tamamlayıcı ve alternatif yaklaşımların
kullanımının yaygınlaşması ile birlikte bu tür tedavilere bağlı yan etkilerin görülme oranında
da artış olduğu özellikle bitkisel terapilere bağlı yan etkiler görüldüğünü belirten çalışmalar
da yer almaktadır. Çalışmalarda epilepsi için kullanılan bitkisel bir ürünün, kan fenitoin
düzeyini düşürdüğü ve bu nedenle epileptik nöbetleri tetiklediği, alternatif diyetler nedeni ile
yenidoğanlarda ciddi beslenme bozukluklarının, D vitamini yetersizliğinin geliştiği
gösterilmiştir. Diyet desteklerinin kullanımı ve buna bağlı yan etkilerin görülmesi de
pediatride sık rastlanan sorunlardandır.
Sonuç ve Öneriler: Epilepsi hastalığı olan çocuklarda epilepsi yönetimi güç bir
süreçtir. Çocuklar gelişimsel olarak epilepsiyi yönetme becerisine sahip değillerdir. Bu
durumda en büyük sorumluluk ebeveynlere düşmektedir. Ebeveynler çocuklarının epilepsi
yönetimi için çoğu kez sağlık personeline danışmadan antiepileptik ilaçların yanı sıra
tamamlayıcı ve alternatif yaklaşımlara başvurabilmektedir. Bu da istenmeyen sonuçlara neden
olabilmektedir. Epilepsi hastalığına sahip çocukların epilepsi yönetiminde ebeveynlerin
kullandığı tamamlayıcı alternatif yaklaşımlara yönelik az sayıda çalışma yer almaktadır.
Epilepsi
yönetiminde
ilaçların yanı
sıra
kullanılan tamamlayıcı
alternatif
yaklaşımların belirlenmesi hastalığın tedavisi ve hemşirelik bakımını yönlendirmesi açısından
oldukça önemlidir. Ebeveynlerin epilepsi hastalığına sahip çocuklarının hastalıklarını
yönetme amacıyla uyguladıkları olumlu ya da olumsuz yaklaşımlarının belirlenmesinin,
hemşirelerin epilepsi yönetimi ile ilgili eğitimlerine yön vereceği düşünülmektedir. Epilepsi
52
Çocukluk çağı epilepsisi ve tamamlayıcı alternatif yaklaşımlar
Turan FD, İşler A.
Integr Tıp Derg. 2014;2(2):51-53.
hastalığı olan çocuk ve ailesine bakım veren hemşireler, kanıtı olmayan ya da zarar verme
potansiyeli olan tamamlayıcı alternatif yaklaşımlar konusunda ebeveynleri bilgilendirip, tıbbi
tedaviyi destekleyen yaklaşımlara teşvik edebilirler.
53
İNTEGRATİF TIP DERGİSİ
TURKISH JOURNAL OF INTEGRATIVE MEDICINE
ORIGINAL ABSTRACT / ORJİNAL ÖZET METİN
1
Duygu Yıldız Kemer , Ayşegül İşler
2
1
Akdeniz Üniversitesi Antalya Sağlık Yüksekokulu, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı,
Antalya
2
Akdeniz Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı, Antalya
PEDİATRİK ONKOLOJİ HASTALARINDA KULLANILAN
TAMAMLAYICI SAĞLIK YAKLAŞIMLARI: SİSTEMATİK DERLEME
Kemer DY, İşler A. Pediatrik onkoloji hastalarında kullanılan tamamlayıcı sağlık yaklaşımları: sistematik
derleme. Integr Tıp Derg. 2014;2(2):54-55.
Anahtar Kelimeler: Tamamlayıcı sağlık yaklaşımı, pediatrik onkoloji, çocuk, kanser,
sistematik derleme
Giriş: Kanser tedavisi ve semptomların azaltılması amacıyla pediatrik onkoloji
hastalarında tamamlayıcı sağlık yaklaşımı kullanımı giderek artmaktadır. Bu konu ile ilgili
çeşitli kaynaklarda “tamamlayıcı ve alternatif tıp”, “tamamlayıcı tıp”, “alternatif tıp” ve
“integratif (bütünleştirici/bütüncül) tıp” gibi kavramlar kullanılmaktadır. Ulusal Tamamlayıcı
ve Alternatif Tıp Merkezi (National Center for Complementary and Alternative Medicine),
tüm bu kavramlar yerine son yıllarda “tamamlayıcı sağlık yaklaşımları” (comlementary health
approaches) ifadesini tercih etmektedir. Bu sistematik derlemede de “tamamlayıcı sağlık
yaklaşımları” ifadesi kullanılmıştır.
Amaç: Bu sistematik derlemede literatürde yer alan pediatrik onkoloji hastalarında
kullanılan tamamlayıcı sağlık yaklaşımları, prevalansı ve kullanım nedenlerinin belirlenmesi
amaçlanmıştır.
Yöntem: “Medline, PubMed, EBSCOHOST” veri tabanlarından 2004-2014 yılları
arasında pediatrik onkoloji hastalarında kullanılan tamamlayıcı sağlık yaklaşımları ile ilgili
ulusal ve uluslararası toplam 590 yayın taranmış olup, araştırma kriterlerine uyan 22 yayın
incelenmiştir.
Pediatrik onkoloji hastalarında kullanılan tamamlayıcı sağlık yaklaşımları:
sistematik derleme
Kemer DY, İşler A.
Integr Tıp Derg. 2014;2(2):54-55.
Bulgular: İncelenen çalışmalarda çocukların ilk sırada (%28-76.4) lösemi tanısı ile
izlendiği saptanmıştır. Çalışmalarda tamamlayıcı sağlık yaklaşımı kullanım sıklığı %12.497.3 arasında değişmekte olup, kullanım sıklığı ortalaması %53.7’dir. Çalışmalarda en sık
kullanılan (%52.6-95.5) tamamlayıcı sağlık yaklaşım yönteminin Ulusal Tamamlayıcı ve
Alternatif Tıp Merkezi’nin son sınıflandırmasına göre; doğal bitkisel ürünler (bitkiler, vitamin
ve mineraller vb.) olduğu, bunu zihin-beden uygulamalarının (homeopati, dua etme, masaj
vb.)
izlediği
belirlenmiştir.
Çalışmalarda
ebeveynler
sıklıkla
bağışıklık
sistemini
güçlendirmek, yan etkileri azaltmak ve hastalığı iyileştirmek amacıyla tamamlayıcı sağlık
yaklaşım yöntemlerini kullandıklarını belirtmişlerdir. Ebeveynlerin çoğunluğu (%36.7-86)
tamamlayıcı sağlık yaklaşım yöntemlerini faydalı gördüğü ve herhangi bir yan etki
yaşamadığını ifade etmişlerdir. Ebeveynlerin büyük çoğunluğunun bu yöntemlere aile, akraba
ya da arkadaş önerisiyle başvurdukları ve bu yöntemleri kullanan ailelerin çoğunluğunun
sağlık personeline bilgi vermediği saptanmıştır.
Sonuç: Dünya’da ve Türkiye’de kanser hastalığı olan çocuklarda tamamlayıcı sağlık
yaklaşımlarının kullanımı hızlı bir artış göstermesine karşın, çocuklarda tamamlayıcı sağlık
yaklaşımları kullanımı sonucu ortaya çıkabilecek fiziksel ya da psikolojik potansiyel riskler
konusunda yapılan araştırmalar sınırlı sayıdadır. Gelecekte yapılacak araştırmalar ile
tamamlayıcı sağlık yaklaşımlarının kanser hastalığı olan çocuklarda kullanımın etkinliğini,
yararlarını, olası yan etkilerini ve güvenliğini değerlendirmeye yönelik bilimsel çalışmaların
yapılmasının ve ebeveynlere yönelik danışmanlık hizmetlerinin öncelikli olarak ele
alınmasına önemli katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
.
55
İNTEGRATİF TIP DERGİSİ
TURKISH JOURNAL OF INTEGRATIVE MEDICINE
ORIGINAL ABSTRACT / ORJİNAL ÖZET METİN
1
İsmail Dede
1
Etimesgut Asker hastanesi, FTR Kliniği
OMUZ AĞRILI BİR OLGUDA NÖRALTERAPİ YAKLAŞIMI
Dede İ. Omuz ağrılı bir olguda nöralterapi yaklaşımı. Integr Tıp Derg. 2014;2(2):56-57.
GİRİŞ
Nöralterapi(NT), çeşitli hastalıkların ve özellikle ağrının lokal anestezikler kullanılarak
periferik ve santral vegetatif sinir sistemi(VSS) yoluyla tedavi edilmesidir. NT lokal etkilerin
yanısıra, kibernetik etkileşim ile birlikte sinirsel, hormonal, hücresel ve psişik düzenleme
sistemleri ile etki etmektedir. NT’de amaç çeşitli alanlarda bozulmuş olan süreçlerin normale
döndürülmesidir.
OLGU
39 yaşında bayan hasta 16 yıldır devam eden sol omuz ağrısı yakınmasıyla başvurdu.
Kondroblastoma öntanısı düşünülen hastanın 1998 yılında yapılan tam kan, rutin biyokimya,
tümör markırları, röntgen ve omuz MRİ tetkikleri normal olarak değerlendirilmiş. Hastaya
herhangi bir tanı konulamamış. Hastanın özgeçmişinde bir sezaryen, nazal deviasyon, 2 adet
diş çekim operasyonu ve polikistik overe (PKO) bağlı hirsutizm tanısıyla 2 yıl süresince diane
35 tb kullanma öyküsü mevcuttu. Sol omuz ağrısı yıllarca aynı karekter ve şiddette devam
etmiş. Ağrı haftada bir sıklıkta 8-10 saat süresince devam eden uyumayı güçleştiren,
uyuduktan sonra uyandırmayan nitelikteymiş. Yorgunluk, stres durumlarında ve mens dönemi
öncesinde ağrı şiddetinde artış olmakta ve ardışık 2-3 gün süresince devam etmekteymiş.
Hasta ağrı kesiciler kullanmış ama ağrıda bir değişiklik olmamış, başka bir tedavi yöntemi
uygulanmamış. Hastanın muayenesinde kipler testi ve omuz muayenesi normal sınırlardaydı.
Adler-langer noktalarından C1 bilateral, C2 bilateral, C3 solda hassas olarak tespit edildi.
Hastanın tüm laboratuar tetkikleri normal olarak değerlendirildi. Sol omuz röntgeninde
Omuz ağrılı bir olguda nöralterapi yaklaşımı
Dede İ.
Integr Tıp Derg. 2014;2(2):56-57.
patolojik bir bulgu yoktu (Resim 1). Sol omuz ultrasonografide subskapular kas ve tendon
posteriorundaki humerus korteksinde litik lezyonlar ve bisipital tendinit (Resim 2) izlendi.
Resim 1
Resim2
Hastanın sol omuzuna lokal, servikal ve üst torakal bölgeye segmental tedavi uygulandı.
Hastanın sol omuzunda 3 gün süresince ağrı şiddetinde artış oldu. Reaksiyon fenomeni olarak
değerlendirilerek bozucu alan araştırıldı. Adler-langer C2 bilateral hassasiyet nedeniyle 28
numaralı gömülü dişe ve 18 numaralı çekilmiş diş alanına, C3 solda hassasiyet nedeniyle 48
numaralı gömülü dişe ve 46 numaralı çekilmiş diş alanına %0,4’lük lidokain enjeksiyonu
uygulandı. Ağrı şikayetinde bir değişiklik olmadı. Şikayetin mens ile ilişkisi ve PKO öyküsü
nedeniyle jinekolojik bölge bozucu alan (BA) düşünülerek hormonal eksen(hipofiz, tiroid,
uterovaginal pleksus) enjeksiyonu uygulandı. Ağrı 15 günde bir ve 1-2 saat süren duruma
geriledi. 1 ay sonra şikayetin kısmi artışla devam etmesi nedeniyle sol omuzda 2 adet aşı
skarı, göbek, sezaryen kesi skarı ve hormonal eksen enjeksiyonu uygulandı. Enjeksiyon
öncesi omuzdaki ağrı orta şiddette iken saniyeler içerisinde minimal düzeye geriledi. 24 saat
sonra ağrı yakınması tamamen geçti. 6 ay sonra yapılan hastanın klinik değerlendirmesinde
sol omuzda ağrı yakınmasının olmadığı görüldü.
TARTIŞMA
Günümüzde teşhis edilen rahatsızlıkların önemli bir bölümü BA’lar tarafından meydana
getirilmektedir. Hastamızda omuz ağrısının jinekolojik bölge kaynaklı olabileceği
düşünülerek enjeksiyon uygulanmış ve gecikmiş sekunden fenomeni yanıtı alınmıştır. NT
uygulamalarında jinekolojik bölgede bozucu alan olarak göz önünde tutulmalıdır.
57
İNTEGRATİF TIP DERGİSİ
TURKISH JOURNAL OF INTEGRATIVE MEDICINE
ORIGINAL ABSTRACT / ORJİNAL ÖZET METİN
1
2
Selma Kahraman , Yasemin Ekinci , Esra Karacaçiftçi
1
Harran Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu
2
Zirve Üniversitesi Hemşirelik Bölümü
2
HAMAM OTU KULLANAN ERGENLERDE GENİTAL HİJYEN DURUMU
Kahraman S, Ekinci Y, Karacaçiftçi E. Hamam otu kullanan ergenlerde genital hijyen durumu. Integr Tıp
Derg. 2014;2(2):58-59.
Anahtar kelimeler; Ergen, hamam otu, genital bölge, genital hijyen, sağlık
Giriş
Hamam otunun asıl adı zırnık otudur. Zırnık Sarı renkli tabii arsenik sülfür minerali çok
zehirli bir maddedir. Sanayide en çok deriden kılları ayırmak için kıl dökücü olarak
kullanılır. Şanlıurfa bölgesinde ise özellikle kadınlarda genital hijyen tüylerini dökmek
için kullanılır.
Gereç ve Yöntem
Bu araştırma hamam otu kullanan ergenlerde genital hijyen durumu belirlemek amacıyla
tanımlayıcı yapılmıştır. Araştırmanın örneklemi genital bölge tüyleri için hamam otu
kullanan 34 kişidir. Araştırmanın verileri anket formu ile doldurulmuş, SPSS paket
programında tanımlayıcı istatistik ve lojistik regresyon yapılmıştır.
Bulgular
Hamam otu kullanan kızların % 61,8’i 14-16 yaş arasındadır. Bu kızların ebeveynlerin
yarıdan fazlasının eğitim durumu düşüktür. % 41,2’si genital hijyen ile ilgili bilgi
almamıştır. Kızların % 52,9’u genital hijyen bölgeyi bilmediğini ifade etmiştir. Kızların %
47,1’i genital bölge temizliğinde kimyasal madde içeren maddeler kullandığını, temizleme
yöntemi olarak % 41,2’sinin gelişigüzel ya da arkadan öne doğru temizlediğini
belirtmiştir. Kızların % 41,2’sinin hamam otunu annesinden öğrendiğini genital bölgenin
temiz kalmasını istediğini için kullandığını söylemiştir. Kızların % 55,9 kıl çıktıkça
Hamam otu kullanan ergenlerde genital hijyen durumu
Kahraman S, Ekinci Y, Karacaçiftçi E.
Integr Tıp Derg. 2014;2(2):58-59.
hamam otunu kullandığını belirtmiştir. Hamam otu kullanan genç kızların % 60,9’u 12
yaşında ya da daha önce adet olmuştur. Hamam otu kullanan kişilerin % 70,6’sının vajinal
akıntısı normal olmadığı ve vajinal kaşıntıyı artırdığı görülmektedir.
Sonuç
Hamam otu kullanan genç kızlarda genital bölge ile ilgili sağlığı olumsuz etkilediği
saptamıştır.
59
İNTEGRATİF TIP DERGİSİ
TURKISH JOURNAL OF INTEGRATIVE MEDICINE
ORIGINAL ABSTRACT / ORJİNAL ÖZET METİN
Muammer Müslim Köse, Sena Tolu, Mustafa Yemliha Ayhan
1
Medipol Üniversitesi Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, İstanbul
UZUN SÜRELİ ÇÖMELMEYE BAĞLI İKİ TARAFLI PERONEAL SİNİR HASARI
Köse MM, Tolu S, Ayhan MY. Uzun süreli çömelmeye bağlı iki taraflı peroneal sinir hasarı. Integr Tıp
Derg. 2014;2(2):60-63.
Anahtar kelimeler: Peroneal sinir, Düşük ayak
Giriş: Peroneal sinir felci alt ekstremitede sık görülen periferik sinir lezyonlarından biridir.
Travmatik olmayan nedenlerden uzun süre çömelme, bacak bacak üstüne atma sırasında
postural olarak peroneal sinir felci gelişebilmektedir. Bu makalede uzun süreli çömelme
sonrasında gelişen bilateral diz bölgesinde peroneal sinir tuzaklanması ve düşük ayak olgusu
sunulmuştur.
Olgu: 34 yaşında erkek hasta, başvurudan 2 hafta öncesinde 3 gün boyunca uzun süreli
çömelme sonrasında her iki bacakta uyuşma tablosu ile başlayan iki taraflı düşük ayak tablosu
ile kliniğimize geldi. Yapılan değerlendirmeler sonrasında solda belirgin bilateral diz
bölgesinde peroneal sinir tuzaklanması tespit edildi. 15 seans peroneal sinir innervasyonlu
kasara yönelik elektrik stimülasyonu, b vitamini takviyesi, mekanik düzeletme yöntemi ile
kinezyolojik bantlama ve egzersiz ile tedavi edildi.
Sonuç: Uzun süre çömelerek oturma öyküsü olan insanlarda yürüme bozukluğu ve düşük
ayak şikayeti görüldüğünde peroneal sinir fonksiyonu mutlaka değerlendirilmeli ve erken
tedaviye başlanılmalıdır.
Travmaya, cerrahiye veya tümör basısına bağlı peroneal sinir tuzaklanması görülebilirken,
postüre bağlı peroneal sinir tuzaklanması oldukça nadirdir(1). Özellikle doğu kültüründe uzun
süreli çömelmeler sonrasında görülebilmektedir.
Popliteal çukurda siyatik sinirden ayrılan peroneal sinir, çukurun dış tarafında
gastroknemius kasının lateral başı üzerinden geçer (2). Diz altında fibula başı ve boynu
civarındaki 4 cm’lik bir alanda çok yüzeyel bir seyir gösteren peroneal sinir, sadece cilt ve
yüzeyel fasya ile korunur(2,3). Alt ekstremitede sık karşılaşılan peroneal sinir
mononöropatisinde, sinir en çok bu 4 cm’lik yüzeyel seyir gösterdiği alanda yaralanmakta
veya fibröz arkın kalınlaşıp sinirin geçtiği tüneli daraltması ile sıkışmaktadır.
Uzun süreli çömelmeye bağlı iki taraflı peroneal sinir hasarı
Köse MM, Tolu S, Ayhan MY.
Integr Tıp Derg. 2014;2(2):60-63.
Bu yazıda uzun süreli çömelme sonrasında bilateral derin Peroneal sinir hasarına bağlı
gelişen düşük ayak olgusu sunuldu.
Olgu Sunumu
34 yaşında erkek hasta başvurudan 2 hafta öncesinde 3 gün boyunca uzun süreli çömelerek
evde tamir işi yaptıktan sonra başlayan, önce solda belirgin her iki dizden aşağıda uyuşma,
yaklaşık 1-2 saat sonra da ayağı kaldırmakta, yürümede güçlük şikayeti vardı. Öncesinde
travma, cerrahi tariflemiyordu.
Özgeçmişinde özellik yoktu. Fizik muayenesinde solda belirgin bilateral stepaj yürüyüşü
mevcuttu. Bel kalça, diz ve ayak bilek eklem hareket açıklıkları normal olarak bulundu. Düz
bacak kaldırma testi negatifti. Fibula başında Tinel testi negatif bulundu. Diz çevresinde
herhangi bir kitle palpe edilmedi. Alt ekstremite refleks muayenesi normoaktif, patolojik
refleks yoktu. Nistagmus yoktu. Sol alt ekstremite ayak bilek, ayak parmak dorsifleksiyonu 12/5 sağ alt ekstremite ayak bilek, ayak parmak dorsifleksiyonu 2/5 kuvvetindeydi. Duyu
muayenesi sağ L5 dermatomunda hipoestezi olduğu tespit edildi. Diğer muayeneleri
normaldi.
Çekilen Emg de; Solda daha ağır olmak üzere iki yanlı derin peroneal sinirde fibula
başından itibaren parsiyel aksonal hasar ile uyumluydu.
İki yanlı derin peroneal sinir uyarımı ile fibula başı seviyesinde motor ileti bloğu ve ileti
hızı yavaşlaması saptandı. İki yanlı süperfisiyal peroneal sinir duysal yanıtları normal latans
ve amplitüdde, diğer sinir ileti çalışmaları ve h refleksi normaldi.
Tibialis anterior, Eks. Hallucis longus ve Eks digit. longus kasında pozitif keskin dalgalar
ve fibrilasyon potansiyelleri olup ağır nörojen tutulum tespit edildi.
Solda daha ağır olmak üzere iki yanlı derin peroneal sinirde fibula başından itibaren
parsiyel aksonal hasar ile uyumluydu.
Hastaya peronesl sinir innervasyonlu kalsara yönelik elektrik stimlüasyonu, egzersiz
programı ve haftada bir düşük ayak için mekanik düzeltme yöntemi ile kinezyolojik bantlama
uygulandı.
1 ay sonraki kontrolde sol ayak bilek ve parmak dorsifleksiyonu 3-4/5, sağ ayak bilek ve
parmak dorsifleksiyonu 4/5 kas kuvvetindeydi. Kontrol emg de tibialis anterior ve ekstansör
digitorum longus kasında daha belirgin ekstansör hallucis longus kasında da reinnervasyon
müp leri gözlendi. Hastanın tedavi ve takiplerine devam edilmektedir.
61
Uzun süreli çömelmeye bağlı iki taraflı peroneal sinir hasarı
Köse MM, Tolu S, Ayhan MY.
Integr Tıp Derg. 2014;2(2):60-63.
Tartışma
Tuzak nöropatiler periferik sinirlerin anatomik gidiş yolları boyunca bası altında kalmaları
sonucu oluşan kompresyon nöropatilerdir(4,5,6).
Alt ekstremitedeki tuzak nöropatiler üst ekstremitedekilere oranla daha nadirdir, ancak
sıklıkla gözden kaçtıkları ve tanı alamadıkları da unutulmamalıdır( 7).
Alt ekstremitelerde en sık bası altında kalan sinirler lateral femoral kutanöz sinir,femoral
sinir, safenöz sinir, obturator sinir, siyatik sinir, common peroneal sinir, bunun yüzeyel ve
derin dallar, tibial sinir ve interdijital sinirler olarak sayılabilir(4,8).
Peroneal sinir özellikle fibula başı ve boynu hizasında kompresyona uğrar veya direk
travmaya maruz kalabilir(2,3). Siyatik sinirden popliteal çukurda ayrılan peroneal sinir,
çukurun dış tarafında gastrocnemius kasının lateral başı üzerinden geçer(9,10,11). Ayrıca,
fibula başı çok hipermobildir ve sinirde sürekli olarak mekanik bir iritasyona neden olur(12).
Tibial sinire oranla daha az lif sayısına ve destek dokusuna sahip olan peroneal sinir, fibula
boynunda fiksedir ve bu nedenle hem gerilmeye karşı duyarlıdır hem de aksiyel yönde gelen
güçleri absorbe edemez(3,13,14).
Uzun süre çömelme, bacak bacak üstüne atma ve yoga yapma sırasında postural olarak
peroneal sinir felci gelişebilmektedir(15,16,17,18).
Çömelme sırasında vücut ağırlığının kaslarda yarattığı kompresyon gücü ile sinir, biseps
tendonu, gastroknemius kasının lateral başı ve fibula başı arasında sıkışmaktadır(16).
Çömelmeye bağlı iki taraflı peroneal sinir yaralanması sadece birkaç çalışmada bildirilmiştir.
Bizim olgumuzda da hastanın uzun süre çömelerek oturması sonucunda iki taraflı olarak
peroneal sinirin fibula başı lokalizasyonunda basıya uğradığını saptadık.
Genel olarak kabul edilen görüşe göre, 3-4 ay konservatif tedavi uygulanması
önerilmektedir. Konservatif tedavide öncelikle NSAİİ, istirahat, fizik tedavi, kuvvetlendirme
egzersizleri, predispoze faktörlerin ortadan kaldırılması, yürümeye yardımcı cihazlar, ortez ve
tabanlıklar gibi konservatif yöntemler tercih edilir. Steroid ve lokal anestetik enjeksiyonu
yapılabilir(19).
Sonuç olarak, uzun süre çömelerek oturma öyküsü olan insanlarda yürüme bozukluğu ve
düşük ayak şikayeti görüldüğünde peroneal sinir fonksiyonu mutlaka değerlendirilmelidir.
Klinik ve elektrofizyolojik olarak sinir yaralanmasının saptandığı olgularda EMG kontrolü
altında üç-dört ay konservatif tedavi uygulanmalı; ancak başarısız olunan olgularda hastaya
cerrahi tedavi önerilmelidir.
62
Uzun süreli çömelmeye bağlı iki taraflı peroneal sinir hasarı
Köse MM, Tolu S, Ayhan MY.
Integr Tıp Derg. 2014;2(2):60-63.
Kaynaklar
1-Baima J, Krivickas L : Evaluation and treatment of peroneal neuropathy. Curr Rev Musculoskelet
Med 1 : 147-153, 2008
2-Watemberg N, Amsel S, Sadeh M, Lerman-Sagie T. Common peroneal neuropathy due to surfing. J
Child Neurol 2000; 15:420-1.
3-Lippin Y, Shvoron A, Yaffe B, Zwas ST, Tsur H. Postburn peroneal nerve palsy: a report of two
consecutive cases. Burns 1993; 19: 246-8.
4-Dumitru D, Amato A, Zwarts M. Focal peripheral neuropathies.
In: Electrodiagnostic Medicine. 2nd ed. Philadelphia:Hanley & Belfus, 2002.
5-Oh SJ. Clinical Electromyography: Nevre Conduction Studies. 2nd ed. Philadelphia: Lippicott
Williams & Wilkins, 2003;153-310.
6-Akarırmak Ü. Tuzak Nöropatiler. Editörler: Beyazova M, Gökçe-Kutsal Y. Fiziksel Tıp ve
Rehabilitasyon. Ankara: Güneş Kitabev, 2000; 2071-89.
7-Çeliker R, Alt Ekstremitelerde Tuzak Nöropatiler, Türk Fiz Tıp Rehab Derg 2009: 1; 30-4.
8-Stewart JD. Compression and entrapment neuropathies. In: Dyck PJ, Thomas PK, editors. Peripheral
Neuropathy, 3rd ed. Philadelphia: WB Saunders Company, 1993; 961-79.
9-Bendszus M, Reiners K, Perez J, Solymosi L, Koltzenburg M. Peroneal nerve palsy caused by
thrombosis of crural veins. Neurology 2002; 58: 1675-7.
10-Ramelli GP, Nagy L, Tuncdogan E, Mathis J. Ganglion cyst of the
peroneal nerve: a differential diagnosis of peroneal nerve entrapment neuropathy. Eur Neurol 1999;
41: 56-8.
11-Ozturk K, Akman S, Erturer E, Ayan Ulusoy S, Aksoy B. A case of an intraneural ganglion cyst in
the peroneal nerve resulting in drop foot. Acta Orthop Traumatol Turc 2000; 34: 426-9. (Article in
Turkish)
12-Moller BN, Kadin S. Entrapment of the common peroneal nerve. Am J Sports Med 1987;15:90-1.
13-Thoma A, Fawcett S, Ginty M, Veltri K. Decompression of the common peroneal nerve:
experience with 20 consecutive cases. Plast Reconstr Surg 2001;107:1183-9.
14-Wilkinson MC, Birch R. Repair of the common peroneal nerve. J Bone Joint Surg [Br]
1995;77:501-3.
15-Fabre T, Piton C, Andre D, Lasseur E, Durandeau A. Peroneal nerve entrapment. J Bone Joint Surg
[Am] 1998;80:47-53.
16-Reif ME. Bilateral common peroneal nerve palsy secondary to prolonged squatting in natural
childbirth. Birth 1988;15:100-2.
17-Brown RE, Storm BW. ÒCongenitalÓ common peroneal nerve compression. Ann Plast Surg
1994;33:326-9.
18-Toğrol E, .olak A, Kutlay M, Saraoğlu M, Akyatan N, Akın ON. Bilateral peroneal nerve palsy
induced by prolonged squatting. Mil Med 2000;165:240-2.
19-Styf J, Morberg P. The superficial peroneal tunnel syndrome.
Results of treatment by decompression. J Bone Joint Surg Br
1997; 79: 801-3.
63

Benzer belgeler

5.Sayı - Dr. Sedat Yıldız. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı

5.Sayı - Dr. Sedat Yıldız. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dergi; Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon, Ortopedi ve Travmatoloji, Spor Hekimliği, Romatoloji, Nöroloji, Geriatri, Anesteziyoloji ve Reanimasyon, Algoloji, Endokrinoloji, Plastik Cerrahi, Psikiyatri,...

Detaylı

ozone therapy: myth and fact ozon terapi: mit ve gerçek

ozone therapy: myth and fact ozon terapi: mit ve gerçek olarak sınıflanabilir (5). Lee ve arkadaşlarının geliştirdiği sham uygulamasında başlangıçta düşük miktarda da olsa negatif basınç oluştuğu için literatürde tanımlanan etki mekanizmaları sham uygul...

Detaylı

2.Sayı - Dr. Sedat Yıldız. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı

2.Sayı - Dr. Sedat Yıldız. Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dergi; Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon, Ortopedi ve Travmatoloji, Spor Hekimliği, Romatoloji, Nöroloji, Geriatri, Anesteziyoloji ve Reanimasyon, Algoloji, Endokrinoloji, Plastik Cerrahi, Psikiyatri,...

Detaylı