Yürüyüşe Devam!

Transkript

Yürüyüşe Devam!
15 - 31 OCAK 2015
\\ www.212haber.com //
Yıl:5
Sayı: 69
Fiyatı: 1
‘BIR MILLETI
TANIMLAYAN
KAVRAMLARIDIR’
7h5.ú<(’deki sosyolojik değişimden
sonra yeni taktiklerin geliştirildiğini
söyleyen Yazar Ali
Haydar Haksal,
“Ne yazık ki “Ilımlı İslâm”, “İslâmsız
İslâm” ve ırkçılık hareketleri bunun bir
sonucudur. Bugün
yaşanmakta olan
Paralel muhafazakâr
çatışması da böyledir.” diyor.
Î7’DE
HAKSAL: “Siyasal partiler içindeki
gençler ideale bakmazlar; çıkara
ve geleceklerine odaklanırlar.
Nasıl bir makam elde edeceklere
bakarlar. Böyle olunca bir rekabet
oluşuyor, ayak oyunları ve yer
kapma duyguları ağır basıyor.”
$/ú+$<'$5+$.6$/ “Bir milleti
tanımlayan kavramlarıdır. Yıllar
yılı batıdan gelen sağ-sol, milliyetçi kavramları içinde bocaladık
durduk. Kendimizin nereye ait
olduğumuzu bile anlayamadık.”
ifadelerine yer veriyor.
İstanbul’un kardeşliği sığınmacıları ısıttı
“Kış soğuktur üşütür
İstanbul’un kardeşliği ısıtır”
sloganıyla başlatılan kampanya kapsamında toplanan
yardımlar, tırlarla Şanlıurfa’ya
getirilerek şehrin çeşitli mahallelerinde kalan sığınmacılara dağıtıldı. Yaklaşık 500 bin
sığınmacı kampanya sayesinde soğuk kış günlerinde adeta
bayram yaşayacak olmanın
heyecanını taşıdı. Î 5
Belediye Oscarları’nda yılın en iyi kurumu
Î 4
$.3$57ú İstanbul İl
Başkanlığı’nın koordinatörlüğünde Suriyeli
sığınmacılara yardım
amacıyla başlatılan
kampanya yoğun ilgi
gördü. AK Partili 25
ilçe belediyesinin destek verdiği kampanyaya İstanbullular ve sivil
toplum kuruluşları da
yoğun ilgi gösterdi.
%$û$.û(+ú5·'(
2/0$.7$1
087/8<80
$<önce atanan
ĂƔĂŬƔĞŚŝƌ<ĂLJŵĂŬĂŵŦ<ĂnjŦŵdĞŬŝŶ͕ĮnjŝŬŝ
ŽůĂƌĂŬĂƔĂŬƔĞŚŝƌ͛ŝ
ĕŽŬŝLJŝďŝůŵĞĚŝŒŝŶŝ͕
ĂƚĂŶŵĂƐŦŶŦŶŬĞŶĚŝƐŝ
ŝĕŝŶƐƺƌƉƌŝnj
ŽůĚƵŒƵŶƵǀĞ
ďƵƌĂĚĂŽůŵĂŬƚĂŶŵƵƚůƵůƵŬĚƵLJĚƵŒƵŶƵ
ƐƂLJůĞĚŝ͘
Î 17
Küçükçekmece
Başakşehir Monoray
Hattı imar planı askıda!
KÜÇÜKÇEKMECE-Halkalı
Caddesi-Sefaköy-Başakşehir Monoray hattı
itirazına ilişkin 1/5000
ölçekli 17 Ekim 2014
tasdik tarihli plan ta-
dilatı askıya çıktı. imar
planı 1 aylık askıda bekleme sürecinin ardından
6 Şubat 2015 tarihinde
askıdan indirilecek.
Î 4
‘Baba-oğul, anne-kız
sabah namazındayız’
72.ú Şehit Çağlar
Canbaz İmam Hatip Ortaokulu Müdürü Yusuf
Sabaz, öğrencilerine
namaz bilinci verebilmek için öğretmen, veli
ve öğrencileri bir araya
getirerek, namaz kılmanın önemini anlatmanın
yanında namazı bizzat
yaşamalarını sağladı.
Î 16
Türkiye’nin ve
Başakşehir’in
gururu oldu
‘Avrupa’nın dev
eldivenleri’ arasına girdi
ú67$1%8/
Başakşehir’in
kalecisi Volkan
Babacan,
sezonun ilk
yarısında
gösterdiği
performansla
Avrupa’nın
önde gelen
eldivenleri arasında yer aldı. Fenerbahçe altyapısında
yetişen 26 yaşındaki kaleci,
Başakşehir’de görev aldığı 16
maçın 10’unda kalesini gole
kapattı. Î 6
Çanakkaleliler Feshane’de buluştu
ESKİ TÜRKİYE’DEN
MANZARALAR
Şimdi Çanakkale’mizi büyütme zamanı
Ç
Çanakkale
kk l SSavaşlarının
l
100.
100 Yıldönümü
Y ldö ü ü Anma
A
ve Kutlama etkinlikleri çerçevesinde Feshane’de
Çanakkale Tanıtım Günleri gerçekleştirildi. 300
bin kişinin akın ettiği Çanakkale Feshane Tanıtım
Günleri’nde ziyaretçiler Biga’nın köftesi ve peynir
tatlısını, Ezine’nin peyniri ve Çanakkale’nin peynir
helvasını tatma imkânı buldu.
*$=(7(&ú1(&0(77ú1
d$.0$. “Dünya şehri
İstanbul ve dünya kenti
Çanakkale ilk kez böylesine bütünleşti. Gururla
misafir ettik. Çanakkale’yi
2015’den 2023’e giden
yolda birlikte büyüteceğimiz yeni Türkiye’nin
yeni Çanakkale günleri
başladı. Şimdi Çanakkale’mizi birlikte geliştirme,
büyütme ve yeşertme dönemi. Çanakkale’yi dünya
vizyonuna taşıma yılları
başlıyor. Bunu hep birlikte yapacağız. Herkesin bu
vizyonla 2023 Çanakkale’sinin geleceğine destek
vereceğine inanıyorum.”
ifadelerini kullandı.
Emin Batur
Î12’DE
Î10’DA
KARNELERİ NASIL
YORUMLAYALIM?
Mustafa Tezcan
Î16’DA
YÜRÜYÜŞE
DEVAM
,ĂůŝƚĞŬŝƌŽŒůƵ
Î17’DE
ETİK, ESTETİK
VE KORUK
Bilal Gezer
Î18’DE
2
G Ü N DEM
15 - 31 OCAK 2015
Metrokent’le alakalı
yeni projelerinin olduğu müjdesini veren
Metrokent Site Yönetim Müdürü Kadem
Egemen, bunlardan
birinin, örneğin bir
revir kurdurup her
gün bir branşın doktorunu getirterek
sakinlerin ücretsiz ön
muayenesinin yapılmasını, hastaneye
gitmeleri gerekiyorsa
ücretsiz servisle götürülüp getirilmelerini
sağlamak olduğunu
söylüyor.
www.212haber.com
Sakinler ücretsiz ön muayene
İMKÂNI BULACAK
A
6/ú*g5(9/(5ú1ú1 ortak alanları bakımlı ve kullanılabilir tutmak olduğunu söyleyen Metrokent Site Yönetim Müdürü Kadem Egemen, “Bunu, Boğaziçi Yönetim A.Ş.’nin desteğini de alarak jeneratör, kombi kazan, hidrafor, yangın ihbar sitemi, intercom, uydu, havalandırmalar, ilaçlama, havuz teknik ve kimyasal asansör firmaları ile sözleşme yapılarak sürekli kontrol altında tutuyoruz.
Bununla beraber 7/24 hizmet veren yönetim Halkla İlişkiler personellerimiz ile
oluşan sorunlara teknik, temizlik ve güvenlik personellerimiz ile yerinde müdahele etmekteyiz. Hizmetlerin aksamaması adına kat maliklerimize düşen yegane
görev aidatlarını zamanında ödemeleridir. Yönetimler kazanç sağlayan kurumlar olmadığından hizmetlerin ve personel ücretlerinin tek kaynağı aidatlardır.
Böylelikle ortak alan elektirik, doğalgaz,
su ve personel ücretleri ödenmektedir.
Sosyal tesis havuzlarımız her ay düzenli olarak Sağlık Bakanlığı onaylı firma tarafından analizleri yapılarak tarafımızdan denetlenmektedir. Yine asansörlerin periyodik bakımlarını yaptırıyoruz.
1’i engelli asansörü olmak üzere 52 asansörümüz var. Bunların hepsi TSE tarafından kontrol edildi ve hepsinin yeşil etiketleri alındı. İskânlarımız alınmış durumda. Tapular 2014 Şubat ayından itibaren verilmeye başlandı. Yüzde 80’i tamamlandı. Geri kalanı da bu yıl içerisinde tamamlanacak.” diyor.
“Sitemizde genel olarak sıkıntımız olmasa da müteahhit kaynaklı zaman zaman sıkıntılarımız oluyor.” diyen Egemen, “Örneğin soğuk havalar başlayınca sorunlar yeni yeni çıkmaya başladı.
Bazı dairelerde dış cepheden su alma gibi şikayetler alıyoruz. Site yönetimi olarak bunları en kısa sürede çözmeye çalışıyoruz. Bunlar geçici sıkıntılar. Burada bin 500 dairemiz var. Toplasan ancak
20-30 dairede böyle sıkıntı var.” sözlerine yer veriyor.
Boğaziçi Yönetim A.Ş.’nin organizasyon
tecrübesinden de yardım alarak sosyal
faaliyet olarak her yıl bahar şenliği adı
altında organizasyon yaptıklarına değinen Kadem Egemen, bu organizasyonla
kat maliklerinin hem eğlendiklerini hem
de birbirleriyle olan komşuluk ilişkilerinin güçlendiğini söylüyor. Egemen, bunun için site yönetiminden bir kuruş para aktarılmadığını, sadece sponsorlar aracılığıyla düzenlendiğini belirtiyor.
İnsanların yapılan hizmetlerin yüzde
30’unu sahada ancak görebildiğine vurguda bulunan Kadem Egemen şunları kaydediyor: “Zaman zaman o kadar aidat ödüyoruz, sahaya yansıyan hizmet
görmüyoruz diye tepkiler alıyoruz. Aslında yapılan hizmetlerin birçoğu insanların görmediği alanlarda oluyor. Buralar akıllı evler olduğu için hidrafordur asansördür, jeneratördür bunların yıllık
bakımları ve maliyetleri var. Mesela her
dairemizde jeneratör desteğimiz var. Elektrik kesildiği zaman insanlar elektriksiz kalmıyor. Başakşehir’de bu uygulama
başka bir yerde yok. Binalarımızın altı
komple makine dairesi.”
SİTE YAŞAMI ÇOĞALDIKÇA
İNSAN İLİŞKİLERİ
ZAYIFLIYOR
Metrokent’te bin 500 dairede 8 bin 500
kişi yaşıyor. Neredeyse Anadolu’daki birçok ilin nüfusuna denk. Site yaşamı çoğaldıkça da insan ilişkileri zayıflıyor. Aynı katta oturan insanlar aynı asansörü
kullanıyorlar ama birbirlerini tanımıyorlar, selam dahi vermiyorlar. Komşu komşunun külüne muhtaçtır. Başı sıkıştığında belki de ilk kapısını çalacağı insan
yan komsusu ama onu tanımıyor.
Her yıl düzenlenen siteler arası futbol
turnuvasının 5. si bu yıl yapılacak. Site çalışanları ve sitede oturan kat maliklerinden oluşan karma bir takım kurulu-
yor. Bunun insanların birbirleriyle kaynaşmasını sağladığına dikkat çeken Egemen, “Turnuvada kat maliklerine ikramlarımız oluyor. Mevsimine göre köfte ekmek ya da balık ekmek dağıtıyoruz. Bunu Boğaziçi Yönetim A.Ş olarak Genel
Müdürlüğümüz organize ediyor ve tüm
masraflarını da karşılıyor.
Kameraların aktif olduğunu, kapalı otoparklarda ve dükkân önlerinde gece görüşlü son sistem kameraların bulunduğunu aktaran Egemen sözlerini şöyle sürdürüyor: “Sitemizde bugüne kadar hiç hırsızlık olayı yaşanmadı. Emniyet Müdürlüğü’yle istişareli çalışıyoruz
ve her ay bir araya gelip durum değerlendirmesi yapıyoruz. Başakşehir’de siteler arasında hiç olay olmayan tek site
Metrokent. Tabi sitenin kuruluş şekli de
buna uygun. Biri yaya üçü de araç girişi
olmak üzere dört girişimiz var. Herkese
kart dağıttık. Kartlı okuma sistemiyle geçiş oluyor. Araçlar da OGS sistemiyle geçiş yapıyor.”
GÜNDE ON ŞİKÂYET YA
GELİYOR YA GELMİYOR
Metrokent’in sosyal tesisi olduğunu, burada yarı olimpik yüzme havuzunun
mevcut bulunduğunu belirten Egemen,
“Bunun yanında fin hamamı, sauna ve
Fitness gurubumuz var. Bunların ücreti aidatın içerisine yansıtılarak, tüm kat
maliklerimizin eşit oranda faydalanmalarını sağlıyoruz. Bayan seanslarımız ayrı, erkek seanslarımız ayrı. Pazar hariç
her gün sabah 7’den akşam 10’a kadar açık. Boğaziçi’nin yönettiği tüm sitelerin
içinde en çok kullanılan sosyal tesis bizim tesisimiz. Şu anda 4 bin 856 kayıtlı üyemiz var.” diyerek sözlerini şöyle tamamlıyor: “Sitemiz bir şekilde oturdu. 3
buçuk yıllık yeni bir site olduğu için çok
fazla da bir sıkıntımız yok. İnsanlar ilk
dönemlerde zorluk çektiler. İlk zamanlar
boş daireler olduğu için ısınma bedeli o-
larak çok yüksek meblağlar ödemek zorunda kaldılar ama şimdi bir sorun yok.
Günde on şikâyet ya geliyor ya gelmiyor.”
BAHAR ŞENLİĞİNİ
RAMAZAN’DA YAPMAYI
HEDEFLİYORUZ
DĞƚƌŽŬĞŶƚ͛ůĞĂůĂŬĂůŦLJĞŶŝƉƌŽũĞůĞƌŝŶŝŶŽůĚƵŒƵŵƺũĚĞƐŝŶŝǀĞƌĞŶ<ĂĚĞŵŐĞŵĞŶ͕ŚĞƌĂLJďŝƌŬŽŶƵƔŵĂĐŦ
ŐĞƟƌŝƉĚŝŶŝǀĞŬŽŵƔƵůƵŬŝůŝƔŬŝůĞƌŝLJůĞĂůĂŬĂůŦďŝůŐŝůĞŶĚŝƌŵĞŬŽŶĨĞƌĂŶƐůĂƌŦĚƺnjĞŶůĞŵĞLJŝŚĞĚĞŇŝLJŽƌ͘^ĂŒůŦŬ
ŬŽŶƵůĂƌŦLJůĂĂůĂŬĂůŦĚĂďŝƌŬĂĕŚĂƐƚĂŶĞLJůĞŐƂƌƺƔŵĞůĞƌŝŶŝŶĚĞǀĂŵĞƫŒŝŶŝƐƂLJůĞLJĞŶŐĞŵĞŶ͕͞ZĞǀŝƌƚĂƌnjŦŶĚĂďŝƌLJĞƌŬƵƌĚƵƌƵƉŚĞƌŐƺŶďŝƌ
ďƌĂŶƔŦŶĚŽŬƚŽƌƵŶƵŐĞƟƌŝƉďƵƌĂĚĂ
ǀĂƚĂŶĚĂƔŦŶƺĐƌĞƚƐŝnjƂŶŵƵĂLJĞŶĞƐŝŶŝŶLJĂƉŦůŵĂƐŦŶŦ͕ŚĂƐƚĂŶĞLJĞŐŝƚŵĞƐŝŐĞƌĞŬŝLJŽƌƐĂLJŝŶĞƺĐƌĞƚƐŝnjƐĞƌǀŝƐůĞŐƂƚƺƌƺůƺƉŐĞƟƌŝůŵĞƐŝŶŝƐĂŒůĂLJĂĐĂŒŦnj͘ϮϬϭϱLJŦůŦŶŦŶLJĂnjďĂƔŦŝƟďĂƌŝLJůĞďƵƵLJŐƵůĂŵĂLJĂďĂƔůĂLJĂĐĂŒŦnj͘ƵŶƵŶŚĂƌŝĐŝŶĚĞďĂŚĂƌĚĂLJĂƉƨŒŦŵŦnj
ƔĞŶůŝŒŝZĂŵĂnjĂŶĂLJŦŶĚĂLJĂƉŵĂLJŦ
ŚĞĚĞŇŝLJŽƌƵnj͘PƌŶĞŒŝŶŬĂƚŵĂůŝŬůĞƌŝŶŝŶŬĞŶĚŝĞǀŝŶĚĞLJĂƉƨŒŦLJĞŵĞŬůĞƌŝƐŽĨƌĂŵŦnjĂƚĂƔŦLJĂƌĂŬ͕ďŝƌƐŽŬĂŬŝĨƚĂƌŦǀĞƌŵĞLJŝ͕ƐŽŶƌĂƐŦŶĚĂƐŽŚďĞƚǀĞ
ƚĞƌĂǀŝLJĞŚĞƉďŝƌůŝŬƚĞŐŝƚŵĞLJŝŚĞĚĞĨůŝLJŽƌƵnj͘dĞƌĂǀŝŚƐŽŶƌĂƐŦĚĂPŵĞƌ
ƂŶŐĞůŽŒůƵŚŽĐĂŶŦŶ^ƵůĂƌsĂĚŝƐŝ͛ŶĚĞŬŝƉƌŽŐƌĂŵĂŬĂƨůŵĂLJŦƉůĂŶůŦLJŽƌƵnj͘ƵLJŦůŬŝŚĞĚĞĮŵŝnjZĂŵĂnjĂŶŦ
ďŝƌĂnjĚĂŚĂĚŽůƵŐĞĕŝƌŵĞŬ͘ŝƌĚŝŒĞƌ
ƉƌŽũĞŵŝnjĚĞƐŝƚĞŵŝnjĚĞĕŽĐƵŬůĂƌŦŵŦnj
ŝĕŝŶĨƵƚďŽůŽŬƵůƵĂĕŵĂLJŦĚƺƔƺŶƺLJŽƌƵnj͘^ƉŽƌĐƵůĂƌŦŵŦnjŦĂůƚLJĂƉŦLJĂLJĞƟƔƟƌĞĐĞŬŚĂůĞŬĂĚĂƌŐĞƟƌĞĐĞŒŝnj͘<ƵůƺƉůĞƌůĞŐƂƌƺƔƺƉŐĞƌĞŬŝƌƐĞŽƌĂůĂƌĂLJƂŶůĞŶĚŝƌĞĐĞŒŝnj͘KŶƵŶůĂĂůĂŬĂůŦ
ďƺŶLJĞŵŝnjĚĞƚĞĐƌƺďĞůŝŚŽĐĂůĂƌŦŵŦnj
ĚĂǀĂƌ͘͟ŝĨĂĚĞůĞƌŝŶŝŬƵůůĂŶŦLJŽƌͬͬ͘
4
G Ü N DEM
15 - 31 OCAK 2015
www.212haber.com
KÜÇÜKÇEKMECE-BAŞAKŞEHİR
Monoray Hattı imar planı askıda!
Küçükçekmece-Halkalı Caddesi-Sefaköy-Başakşehir
Monoray hattı itirazına ilişkin 1/5000 ölçekli 17
Ekim 2014 tasdik tarihli plan tadilatı askıya çıktı.
K
ÜÇÜKÇEKMECE-Halkalı Caddesi-Sefaköy-Başakşehir Monoray hattı itirazına ilişkin
1/5000 ölçekli 17 Ekim 2014
tasdik tarihli plan tadilatı askıya çıktı. 8 Ocak 2015’te askıya çıkan KüçükçekmeceHalkalı Caddesi- Sefeköy-Başakşehir Monoray hattı imar
planı 1 aylık askıda bekleme
sürecinin ardından 6 Şubat
2015 tarihinde askıdan indi-
rilecek. Şehir içi demir yolu
ulaşım çeşitlerinden biri olan
Monoray, adından da anlaşılacağı gibi vagonlar, mono
yani tek bir adet ray üzerinde veya altında asılı şekilde
gidiş ya da geliş istikametinde hareket ediyor. Toplu taşımacılıkta kullanılan ray sistemi bir kolon üstüne oturulan
iki kiriş ve bu iki kirişin üzerinde bulunan raylar ile gidiş
MONORA
Y
HATTINA
İTİRAZ
ve geliş aynı anda gerçekleştiriliyor.
Monoray maliyetinin az olması ve yapım aşamasının kısa sürmesi nedeniyle diğer
taşımacılık sistemlerinden özellikle çift raylı sistemler olan şehir içi yolcu taşımacılığında kullanılan Metro ve
Tramvay hatlarından kendisini daha avantajlı kılıyor. //
Belediye Oscarları’nda
Fıkra gibi
kaçırma
yılın en iyi kurumu
=(<7ú1%8518%(/('ú<(6ú’nin
Bilgi Evleri projesi, bu sene
sekizinci kez düzenlenen Belediye
Oscarları’nda yılın en iyi kurumu
seçildi.
Bu sene sekizinci kez düzenlenen
Belhaber Belediye Oscarları “Yılın
Belediye ve Yerel Yönetim Projeleri Ödülleri” Kazlıçeşme Kültür
Merkezi’nde yapıldı. Törene belediye
başkanları, başkan yardımcıları,
genel müdürler, iş ve siyaset dünyasından birçok konuk katıldı.
2014 yılının en iyi projeleri SOSYOTAY araştırma merkezinin oluşturduğu bilim kurulu tarafından seçildi.
Sunum ve takdimlerin ardından
ödüller sahiplerine takdim edildi.
Törende açılış konuşmasını yapan
Belhaber İmtiyaz sahibi Mevlana
Demirel,”Bu sene 8. sini gerçekleş-
tirdiğimiz ödül töreninde projeler
kendi alanında en iyisi olan projelerdir. Katılımcılara ve proje sahip-
lerine teşekkür ediyorum. Belhaber
2015 Ocak ayı itibarı ile Hakemli bir
dergi olarak ta yayın hayatına devam
edecek.” dedi. Törende Zeytinburnu
Belediyesi Türkiye’ye örnek olan
Bilgi Evleri projesiyle ödül aldı. //
=(<7ú1%8518’nda Türkmenistan uyruklu H.T. adlı
kadın eşinin silahlı kişiler
tarafından elleri kelepçelenerek kaçırıldığını
polise ihbar etti. Kaçırılan
N.T.’nin (28) arkadaşını
arayarak 500 bin dolar para
istendiği bilgisine ulaşan
polis operasyon başlattı.
İşadamını kaçıran şüpheliler para bulması için şahsı bir süre sonra serbest bıraktı. Serbest bırakılan
N.T. hemen karakola giderek durumu polise bildirdi.
Polis başlattığı operasyon
sonucu Ç.G. (34), İ.U. (28)
ve S.İ. (49) isimli şüphelileri yakalayarak gözaltına aldı. Şüpheliler tutuklanarak
cezaevine gönderildi. //
www.212haber.com
G Ü N DEM
15 - 31 OCAK 2015
İstanbul’un kardeşliği
sığınmacıları ısıttı
ú
67$1%8/%h<h.û(+ú5%(/('ú<(6ú AK Parti İlçe Başkanları ile AK Partili 25 ilçe belediyesinin destek verdiği kampanyaya İstanbullular ve sivil toplum kuruluşları da
yoğun ilgi gösterdi. Kampanya kapsamında kullanılmamış olması kaydıyla battaniye, elektrikli ısıtıcı, ayakkabı, kışlık giysi,
hijenik malzeme, kuru gıda toplandı. Vatandaşlar, yardım toplama merkezleri aracılığıyla kampanyaya katkıda bulundu.AK
Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu,
Kampanyanın koordinatörü AK Parti İl Başkan
Yardımcısı Ömer Seyfi Aktülün, AA muhabirine
yaptığı açıklamada, çalışmanın Şanlıurfa’da düzenlenen AK Parti’nin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda ortaya çıktığını söyledi. Yaklaşık
bir ayda organize olarak İstanbul’da lojistik merkez oluşturduklarını belirten Aktülün, şuana kadar yaklaşık 150 bin tır malzemesi topladıklarını ifade etti. Çalışmayı bir “iyilik hareketi” olarak
niteleyen Aktülün, kampanyaya destek veren tüm
İstanbullulara teşekkür etti.
SIĞINMACILARDA
SEVİNÇ HÂKİM
Eyyübiye ilçesine bağlı Hayati Harrani
Mahallesi’nde kiraladığı evde ailesiyle kalan Fevvaz Bedran da söz konusu çalışmadan haberlerinin olduğunu, bundan dolayı mutlu olduklarını belirtti. Gurbette olmanın üzücü olduğunu ancak kış döneminde sıkıntılarının dahada arttığını anlatan Bedran, “Havalar çok soğudu, biz bu
evde 12 kişi kalıyoruz ve tek sobamız var,
son günlerde yardım yapılacağının haberini aldık ve bu bizi memnun etti çünkü ihtiyaçlarımız çok fazla. Hayırseverlerden Allah razı olsun” diye konuştu. Kafiye
Bedran ise hayırseverlerin yardımlarıyla
geçinmeye çalıştıklarını ve bu soğuk günlerde yapılacak yardımların kendileri için
bulunmaz bir nimet olduğunu kaydetti. //
Final’de ‘ödev’
zamanı!
)ú1$/g=(/ Kütüphanem de öğrenciler sınavlara hazırlanıyorlar. Sabah 10:00 da başlayıp
gece 22:30 kadar devam eden çalışmalar
verimli geçiyor. Her öğrenci özel danışman
tarafından takip edilip haftalık ödev kontrolü
ile hem takip hem de motive ediliyor. Girişe
konulan parmak okuma sistemi ile de veli
bilgilendiriliyor. Öğrenci kütüphaneye girdiğinde ve kütüphaneden çıktığında veliye bilgi
mesajı geliyor. //
toplanan yardımlarla dev bir yardım konvoyu oluşturduklarını ifade ederek, “Bu
malzemeler 123 bin adet battaniye, 17 bin
adet elektrikli ısıtıcı, 297 bin adet ve 2500
koli kışlık giyecek, 50 bin çift ayakkabı,
180 bin adet hijenik malzeme, 377 bin 500
paket çocuk bezi, 9 bin adet oyuncak, 200
ton ve 26 bin koli kuru gıda ile 62 bin şişe
sudan oluşuyor.” dedi. AK Parti İstanbul
İl Başkanlığı öncülüğünde başlatılan “Üşüyorum, Yardım Edin” kampanyası Şan-
lıurfa’daki Arap ve Kürt misafirleri mutlu etti. Yardım kolileri, AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu ile bazı belediye başkanlarının katıldığı törenin ardından araçlara yüklenerek kentin çeşitli mahallelerinde kalan sığınmacılara dağıtıldı.
Kampanya kapsamında getirilen mobil fırında ise günde 20 bin ekmek üretilecek.
Suriye’de 4 yılı aşkındır devam eden iç savaş nedeniyle kente gelen sığınmacılar,
Kobani’de (Ayn el Arap) IŞİD tehdidi ne-
deniyle
evlerini
terk eden Suriyeli Kürtler olmak üzere yaklaşık
500 bin sığınmacı
kampanya sayesinde soğuk kış günlerinde adeta bayram yaşayacak olmanın heyecanını taşıdı.
5
AK Parti İstanbul
İl Başkanlığı’nın
koordinatörlüğünde Suriyeli sığınmacılara yardım
amacıyla başlatılan
kampanya yoğun
ilgi gördü. AK Partili 25 ilçe belediyesinin destek verdiği
kampanyaya İstanbullular ve sivil toplum kuruluşları da
yoğun ilgi gösterdi.
6
SP OR
15 - 31 OCAK
OOCCA
CAAKK 2015
220015
01155
www.212haber.com
ww.212haber.com
‘En golcü’
‘en hırçın’
S
Spo Toto Süper Lig’in ilk 16 haftalık bölümünde rakip fileleri 20 kez havaSpor
landıran lacivert-turunculuların en skorer ismi 7 golle Semih Şentürk oldu.
land
İlk yarıda en fazla kart gören isim ise Sloven futbolcu Rajko Rotman oldu.
ldu.
getiren golleri kaydetmeyi başardı. İstanbul Başakşehir’de
Semih’i 4 golle Epureanu, üçer
golle Mossoro ve Perbet, 2 golle Doka, bir golle de Visca takip etti.
32572726h3(5/ú*’in ilk
16 haftalık bölümünü 4. sırada tamamlayan İstanbul
Başakşehir’in “en golcü” futbolcusu Semih Şentürk oldu.
Sezon başında lacivert-turunculu ekibe transfer olan eski
gol kralı Semih Şentürk, takımının 16 haftada kaydettiği 20
golün 7’sine imza attı.
‘EN HIRÇIN’ SLOVEN
OYUNCU ROTMAN
Şentürk, lacivert-turunculu
formayla ligde çıktığı ilk maçta, 5. haftada Akhisar Belediyespor filelerini 3 kez havalandırıp, “hat-trick” yaparak takımının 4-0’lık farklı galibiyetinde önemli rol oynadı. Galatasaray’a karşı 4-0 kazandıkları ve Çaykur Rizespor
deplasmanında 2-0 galip geldikleri maçlarda da birer gol atan tecrübeli futbolcu, Eskişehirspor ve Balıkesirspor maçlarında ise takımına galibiyeti
İstanbul Başakşehir’de ilk yarıda en fazla kart gören isim Sloven futbolcu Rajko Rotman oldu. Takım halinde ilk 16 haftada 38 sarı, bir kırmızı kart
gören lacivert-turunculularda Rotman, ligin ilk haftasında
Kasımpaşa karşısında 55. dakikada kırmızı kartla cezalandırıldı. Sloven oyuncu ayrıca 3
sarı kart gördü. Mahmut Tekdemir, Ferhat Öztorun, Doka
ve Mossoro 4’er sarı kart görerek cezalı duruma düşen oyuncular oldu. //
İstanbul
Başakşehir
Futbol Kulübü Teknik
Direktörü
Abdullah
Avcı, konutta
moda anlayışını değiştiren Toya
Moda konut
projesinde
yerini aldı.
İstanbul
Başakşehir’in kalecisi Volkan Babacan, sezonun ilk
yarısında gösterdiği performansla
Avrupa’nın önde
gelen eldivenleri
arasında yer aldı.
Fenerbahçe altyapısında yetişen 26
yaşındaki kaleci,
Başakşehir’de
görev aldığı 16
maçın 10’unda
kalesini gole kapattı.
632572726h3(5/ú*
6325
63
25 727
272
26h
6h3(
h3(
3(5
5/ú
/ú*
ú* ttakımlarınakım
ak
kımlları
ların
ndan İstanbul Başakşehir’in kalecisi
Volkan Babacan, sezonun ilk yarısında
gösterdiği performansla, Avrupa’nın
önde gelen eldivenleri arasında yer aldı.
Geçen sezon PTT 1. Lig ekiplerinden
Manisaspor’da görev yapan Babacan,
Süper Lig’deki başarılı performansıyla kısa sürede öne çıktı. Fenerbahçe
altyapısında yetişen 26 yaşındaki kaleci,
bu sezon Süper Lig’e yükselen İstanbul
Başakşehir’de görev aldığı 16 maçın
10’unda kalesini gole kapattı.
Ligin ilk devresinde sadece 8 gol yiyen
Babacan’ın formu, Türkiye Futbol
Teknik Direktörü Fatih Terim’in de
dikkatini çekti. Milli eldiven, 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası (EURO 2016)
elemelerinde Letonya ve Kazakistan
maçlarında Türkiye’nin kalesini korudu.
Abdullah Avcı da
Toya Moda’lı Oldu
LÜKS VE KONFORU bir arada bulunduran ve toplamda 4 bloktan oluşacak Toya Moda projesinde
yer alan tüm daireler her ihtiyaca
çözüm üretmek üzere estetik ve
konforu bir araya getirecek şekilde
tasarlanıyor. 21 bin metrekare
arazi üzerinde hayata geçirilecek
Toya Moda’da, her ihtiyaca yönelik
37 ve 151 metrekare arasında değişen stüdyolar ve 3+1’e kadar farklı
büyüklük ve tiplerde 486 konut
bulunuyor.
Abdullah Avcı
‘Avrupa’nın dev eldivenleri’ arasına girdi
Lokasyon açısından da önemli bir
noktada bulunan “Toya Moda”,
Basın Ekspres Yolu’nda, Küçükçekmece ve Bahçelievler gibi hızla
gelişen ilçelere sınırı olması ve
E-5, TEM otoyollarını birleştiren
önemli bir noktada bulunması ile
de dikkat çekiyor. Hem yurtiçi hem
de yurtdışı seyahat kolaylığı açısından da “Toya Moda”nın önemli
avantajları bulunuyor. Proje,
Atatürk Havalimanı’na 3, planlanan
Ataköy-Basın Ekspres-İkitelli metro istasyonuna 1 dakika uzaklıkta
ve İDO Yenikapı İskelesine ise 15
dakika uzaklıkta konumlanıyor.
“Toya Moda”, Yeşilköy, Bakırköy ve
Taksim Meydanı gibi şehrin önemli
sosyal etkinlik alanlarına yakınlığı
ile de dikkat çekiyor. Merkezi İş
Alanı (MİA) ilan edilen ofis, otel,
konut yatırımlarıyla değeri her
geçen gün artan bölge, İstanbul’un
büyük fırsatlar barındıran yeni
Maslak hattı olarak değerlendiriliyor.
Uzmanlar tarafından İstanbul’un
en hızlı değerlenen bölgesi kabul
edilen Basın Ekspres Bölgesinde
yer alan Toya Moda projesinin
tamamlanmasıyla alıcısına İstanbul
ortalamasının üzerinde kazandıracağı öngörülüyor. //
16
1
6M
MAÇIN
AÇIN 1
10’UNDA
0’UNDA
KALESİNİ GOLE KAPATTI
COURTOİS,
C
OURTOİS, B
BABACAN’IN
ABACAN’IN
GERİSİNDE KALDI
Dünyanın önde gelen ligleri La Liga,
Bundesliga, Serie A ve İngiltere
Premier Lig dikkate alındığında, bu
sezon 13 maçta kalesini gole kapatan
Bayern Münih’in kalecisi Manuel
Neuer, bu alanda zirveye yerleşti.
Bundesliga’da sadece 4 gol yiyen Alman kaleciyi, 11 maçta rakip futbolculara geçit vermeyen Barcelona’nın
Şilili file bekçisi Claudio Bravo izledi.
Forvetlere 10 karşılaşmada gol şansı
tanımayan üç kaleci arasında Babacan da yer aldı. Babacan, Juventus’un
efsane ismi Gianluigi Buffon ve
Roma’nın eski Galatasaraylı kalecisi
De Sanctis 10 maçta topun filelerle
bulaşmasını engelledi.
7ŶŐŝůƚĞƌĞWƌĞŵŝĞƌ>ŝŐĞŬŝƉůĞƌŝŶĚĞŶ
^ŽƵƚŚĂŵƉƚŽŶ͛ƵŶŬĂůĞƐŝŶŝŬŽƌƵLJĂŶ
7ŶŐŝůŝnj&ƌĂƐĞƌ&ŽƌƐƚĞƌ͕ϵŬĂƌƔŦůĂƔŵĂĚĂ
ŐŽůLJĞŵĞLJĞƌĞŬƂŶĞĕŦŬƨ͘'ĞĕĞŶƐĞnjŽŶ
ŬŝƌĂůŦŬĨŽƌŵĂŐŝLJĚŝŒŝƚůĞƟĐŽDĂĚƌŝĚ͛ĚĞŬŝďĂƔĂƌŦůŦƉĞƌĨŽƌŵĂŶƐŦŶŦŶĂƌĚŦŶĚĂŶŚĞůƐĞĂ͛LJĞŐĞƌŝĚƂŶĞŶĞůĕŝŬĂůŦ
dŚŝďĂƵƌƚŽƵƌƚŽŝƐŝůĞ^ǁĂŶƐĞĂŝƚLJ͛ŶŝŶ
WŽůŽŶLJĂůŦĞůĚŝǀĞŶŝ>ƵŬĂƐnj&ĂďŝĂŶƐŬŝϴ
ŵĂĕƚĂŬĂůĞƐŝŶĚĞŐŽůŐƂƌŵĞĚŝͬͬ͘
R Ö P O RTAJ
www.212haber.com
15 - 31 OCAK 2015
İdeallerimizi çoktan
TERK ETTİK!
Ö
‘
HACER TÜRKEL
ZGÜRLÜK’ ve ‘demokrasi’ dedik, bütün
gücüyle iliğimizi kurutmaya azmetmiş
bir iradeye koştuk. Ne zaman birbirimize kızdık, şikâyet için, karabulut gibi üzerimize abanan Batı’nın yolunu tuttuk.
Müslüman’ın Müslüman’dan başka dostunun olmadığı bu zamanda sekülerizm
yavaş yavaş kanımıza işlemeye devam ederken, biz değerlerimizden uzaklaşıp
hızla özümüzü kaybetmeye başladık.
Yeri geldi sendeledik, yeri geldi yolu şaşırdık; ancak hatamızın farkına varamayacak kadar derin bir uykuya daldık,
düşmekten de hiç imtina etmedik.
Umarız ki bizi biz eden yanımızı koparan bu gaflet uykusundan bir an önce uyanır ve İslam bağıyla sımsıkı sarılıp
birbirimize kenetleniriz…
Müslümanların
içinde
bulunduğu
açmazları,
karmaşayı ve
handikabı en
güzel şekilde
irdeleyen
ve engin
düşünceleriyle
ufkumuza ışık
tutan Yazar
Ali Haydar
Haksal’la
günümüz
Müslüman’ının
problemlerini;
reklam, medya
ve sanal
dünyanın
keşmekeşlikleri
içinde savrulan
ülküsüz ve
istikametsiz
gençliği
konuştuk.
Müslüman’ın içinde bulunduğu açmazları, karmaşayı ve handikabı en güzel
şekilde irdeleyen ve engin düşünceleriyle ufkumuza ışık tutan Yazar Ali Haydar Haksal’la günümüz Müslüman’ının
problemlerini, reklam, medya ve sanal
dünyanın keşmekeşlikleri içinde savrulan ülküsüz, istikametsiz gençliği hangi
tehlikelerin beklediğini ve yeniden ümmet bilinciyle nasıl kucaklaşabileceğimizi konuştuk.
Batı’nın, bütün gücüyle Müslümanların üzerine abandığı bir dönemde
neden hala ‘özgürlük’ ve ‘demokrasi’
için Batı’ya koşuyoruz?
Müslüman zihni bir kırılma içinde.
Batı’nın büyüleyiciliğine kapılmış durumda. Kendi değerlerini bir kenara bırakmış bu kavramların peşine takılmış.
Bu kavramlar yüzünden kendisine ait olan değerleri bir yana bıraktı. “Demokrasi” ve “özgürlük” kavramları bunlardan bazıları. Geçmişte de benzer kavramlar vardı. “Hürriyet”, “Adalet” ve “Eşitlik” gibi. Bunlar, aşağı yukarı aynı.
Tanzimat’tan beri değişen bir şey yok.
Şu günlerde Almanya’da veya dünyanın başka ülkelerinde Müslüman karşıtı eylemler ve fiiller her geçen gün artıyor. Fransa’daki Charlie Hebdo dergisine yapılan saldırı da olayları ateşledi.
Müslümanların özgürlük ve yaşama alanlarının giderek daraldığını söyleyebilir miyiz?
Bir süredir Avrupa’da İslâm karşıtı gösteriler olmaktaydı. Bu son olay bunu giderek hızlandıracak. Bütün bunlar bir
plan dâhilinde yapılıyor. Bu işin içinde
servisler var. Batılıların tavırları ilginçlikler içeriyor. Çok yüzlüdürler. Kendilerine özgürlükleri sonuna kadar ister ve savunur ve hatta yaşarken, Müslümanlar için ise tam tersi bir durum
söz konusu. Onların özgürlüklerini sınırlıyorlar.
Müslüman, savrulduğu bu dönemde yeniden ümmet bilinciyle
nasıl kucaklaşabilir?
İslâmî bilinç, çıkarsız ve idealist bir
çıkış, makama, paraya ve başka şeylere kendini kaptırmayan ideal bir
gençlik ve bir entelektüel oluş gerekli. Bu en önemli sorunumuz; çünkü
geçmişin kimi İslâmcıları ideallerini çoktan terk ettiler. Büyük bir savrulma yaşanıyor. Siyasal dalgalara
kendilerini iyice kaptırdılar. Eleştiri
ve kritik etmekten uzaklaştılar. Kendi değerlerini bir yana bıraktılar. Bunun için yeni bir oluş gerekli. Siyasal
ve ayran kabartıcı olandan uzak durmaktan başka bir seçenek yok. Siyasal partiler içindeki gençler ideale
bakmazlar; çıkara ve geleceklerine odaklanırlar. Nasıl bir makam elde edeceklerine bakarlar. Böyle olunca
bir rekabet oluşuyor, ayak oyunları
ve yer kapma duyguları ağır basıyor.
Toplumumuza medeniyet bilinci
yeniden nasıl aşılanabilir?
İslâm milleti bilinci yanında medeniyet bilincinin yeniden oluşturulması gerekiyor. Çünkü emperyalizmin tek hedefi var; kültür ve medeniyet bilinci ve verilerini ortadan
kaldırmak ve yıkmak. Bunu Irak ve
Suriye örneğinde gördük. Sadece insanımız öldürülmüyor, kültür tarihimiz de ortadan kaldırılıyor; medeniyet bilinci kültür tarihiyle olur.
Bugünün Müslüman’ının içinde
bulunduğu açmazları, karmaşayı
nasıl tarif edersiniz?
Öncelikle zihni karmaşa kavram
kargaşasından kaynaklanıyor. Kavramlarımızı yeniden kazanmamız
gerekiyor. Bunlar kültürel, siyasal ve
hatta dini kavramlardır. Bir milleti
tanımlayan da kavramlarıdır. Yıllar
yılı batıdan gelen sağ-sol, milliyetçi kavramları içinde bocaladık durduk. Kendimizin nereye ait olduğumuzu bile anlayamadık. Emperyalizmin bir ucu, en güçlüsü ve zorlusu
olan Amerika’yı sağcı belleyerek, onun şemsiyesi altına girdik. Batı kendi kutuplarını oluşturuyor, Müslümanları da bu kutuplardan birine
zorluyor. Oysa biz Müslümanız; hiçbir tanımın içinde yer almayız. Ancak kendimize ait olana bakarız. Olması gereken de budur.
BU DÖNEM “MEDYA VE
REKLÂM” YÜZYILI
BATI’NIN KÖLESİ
KONUMUNDA YAŞAMAK
ZORUNDA KALIYORUZ
Partimizi, gazetemizi, cemaatimizi,
vs. kurtarmak için Batı’nın kapılarında kurtuluş aramamızdaki handikabı
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Asıl açmazlarımızdan biridir bu; çünkü Batı’ya kendimizi öyle kaptırmışız ki
onlarsız yaşanmayacak bir duyguya kapılmış bulunuyoruz. Özellikle siyasal
anlamda bu kaçınılmaz olmuş gibi. İktidara gelmek için ille de onlardan izin
almak gerekliymiş gibi. Özellikle Amerika ve kimi lobilerin kapılarında ruhsat
arama başlı başına bir sorun. Bu yüzden
de Batı’nın kölesi konumunda ve elimiz
kolumuz bağlı olarak yaşamak zorunda
kalıyoruz. İktidara gelenler ise önce oraya gidip onay alıyorlar, göreve de öyle başlıyorlar.
GEÇMİŞİN KİMİ
İSLÂMCILARI İDEALLERİNİ
ÇOKTAN TERK ETTİLER
Müslümanların iliğini kurutmaya azmetmiş bir iradeye (Batı’ya), Müslümanların kendi sorunlarını şikâyet etmeleri akılla bağdaşır bir durum mu?
Sizce bu tutum Müslümanların hangi
zaafından kaynaklanıyor?
Kendi kendilerini maalesef bağlıyorlar.
Onların himmetiyle iktidara gelenler onların koruması altına da giriyorlar. Kendilerini iyice bağlıyorlar Üstelik iktidara niyetlenenlerin mutlaka başvuracakları bir
kapı oluyor. İster istemez adaleti de orada
arıyorlar. Bunlar Müslümanların başlıca
çelişkileri ve açmazları. Hemen her sorunun ardından Avrupa İnsan Mahkemesine başvuruları nasıl anlayabiliriz ki?
Günümüzde gitgide bir İslamlaşma (!) telaşıyla karşı karşıyayız. Gerçekten İslamlaşıyor muyuz yoksa ‘İslamsız bir İslam mı’ oluşturulmaya
çalışılıyor?
Batı, Müslümanları kendilerine benzetmeye çalıştı uzun bir süre. Bunda bir ölçüde başarılı olundu. Laikleştirme, sekülerleştirme bunun bir sonucu. Fakat diriliş ruhlu bir direniş
de zamanla gelişti. Siyasal anlamda da
bu karşılık buldu. Özellikle Batılılaşma sürecinde Tanzimatçıların batıya
yönelmeleri asıl büyük yıkımı getirdi.
Bunun etkileri epeydir sürüyor; an-
cak, siyasal anlamda Milli Görüş hareketinin siyasal çıkışı ve temellendirişi önemli. Bu hareketin önünün kesilmesi, devre dışı bırakılması basit bir
olay olarak düşünülemez. Bunun üzerinde ayrıca durulmalı. Batı, istediği
zaman istediği yöne çekebiliyor. Siyasiler de buna tav olunca sonuç farklılaşıyor. Türkiye’deki bu sosyolojik değişimden sonra yeni taktikler geliştirildi. “Ilımlı İslâm”, “İslâmsız İslâm” ve
ırkçılık hareketleri bunun bir sonucudur ne yazık ki. Bugün yaşanmakta olan Paralel muhafazakâr çatışması da
bunun bir sonucu.
BATI RUHU BİZE KARMAŞA VE YOZLAŞMA GETİRDİ
Müslüman dünyanın kanayan
yaralarına bakarak yaşam ve şiiri
buluşturan bir toplamdan hareketle şiir, şair-hayat ilişkisi sizin açınızdan ne ifade ediyor?
Medeniyeti oluşturan önemli unsurlar var. Biz geçmişimize bakarsak
bunu açıkça görürüz. Şiir de bunlardan biridir. Bir milletin özünü,
ruhunu oluşturur. Geleneğimizde
mevlit, naat, gazel, kaside, mersiye
düşüncemizi anlatan en özlü biçimidir. Peygamber sevgisi ilahiler mevlitler ve kasidelerle karşılık buluyor.
Divan şiiri deyip geçmeyelim. Bizim
medeniyetin önemli bir unsurudur. Buna tabii ki diğerlerini de eklemek durumundayız. Mimari, musiki, hat, zanaatların hemen her türü buna dahildir. Bunlar bizim doğallığımızı içerir. Hayatımızın özünü. Batı ruhu bize karmaşa ve yozlaşma getirdi.
Edebiyat ve ideoloji ilişkisi bağlamında günümüz ‘sıkı’ şiirini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kendimizi tanımlarken “Müslümanız” diyoruz. Müslümanın hayat anlayışı elbette özgün ve farklıdır diğer
milletlerden.
n. Bunu hayatın bütünlünlamaya çalışırız. Başka
ğü içinde anlamaya
milletlerde günde beş vakit namaz,
oruç, hac vee zekat ibadetleri var mıüslüman sanatçı kendisini
dır? Bir Müslüman
nden dini değerlerinden
medeniyetinden
ve İslâm düşüncesinden
üşüncesinden soyutlayamaz. Yanii sekülerleşemez. Yani dünya hayatı
ayatı ile öte dünya hayatını birbirinden ayırmaz. Bilirizz ki biz yarın her hal
ve davranışımızdan
ımızdan sorumluyuz. Biliyoruz
ruz ki yazımızın her
en socümlesinden
rumluyuz. //
Reklam, medya ve sanal dünyanın keşmekeşlikleri içinde savrulan
ülküsüz, istikametsiz gençliği hangi
tehlikeler bekliyor?
Bu dönemi ben uzun zamandır yazılarımda “Medya ve reklâm” yüzyılı
olarak tanımlıyorum. Bu hem büyüleyici, hem insanın aklını başından
alıcı hem de yanıltıcıdır. Müslümanlar da bu tuzağın içine düşmüş bulunuyorlar. Görsel, yazınsal bütün reklam araçları insanın aklını başından
alıyor, tüketime sürüklüyor, sınırsız
bir uçuruma doğru hızla götürüyor.
Oysa biz zamandan emeğe, bütün
her şeye özenle bakarız ve israftan
kaçınırız. İnsanlığın geleceğini tüketen şeylerden uzak dururuz. Müslümanız ve bu bilinci özellikle yeniden
ggelecek kuşaklara anımsatmamız ve
bir bilinç oluşturmamız gerekiyor.
7
8
G Ü N DEM
15 - 31 OCAK 2015
www.212haber.com
‘Herhangi bir partinin
arka bahçesi değiliz’
Eğitimciler Birliği
Sendikası İstanbul 1 No’lu Şube
Başkan Yardımcısı
Tuncay Eyidenbilir,
Eğitim-Bir-Sen’in,
herhangi bir partinin arka bahçesi
olmasının söz konusu olmadığını ve
sendikalarında gerçekleştirilen seçimlerde herhangi bir
siyasi iradenin asla
müdahil olamayacağını ifade etti.
AKİF İNAN TARAFINDAN
KURULDU
Divan’da konuşan başkan vekili Tahsin Yıldırım ise 2002 yılında merhum Akif İnan tarafından kurulan Eğitim-Bir-Sen’in üye sayısının 18.000’lerden bugün 300.000’lere ulaştığını, 92’lerde atılan tohumun bugün devasa
bir teşkilat haline geldiğini belirtti. %5’lik barajlardan 28 Şubat’lara
kadar her türlü engellemelerle karşılaştıklarını söyleyen Tahsin Yıldırım, tüm bunları fedakâr ve cesur
insanların göstermiş olduğu gayretlerle-mücadelelerle bertaraf ettiklerini ifade etti. Önlerine çıkarı-
Abdülbaki Kömür
lan birçok vesayeti ortadan kaldırdıklarını ve sırada eğitimde müfredat değişikliği konusunun olduğuna değinen Yıldırım, bu konuya da
ciddiyetle eğileceklerini anlattı.
Programda şube ve ilçe yönetim
kurullarına hitaben bir konuşma yapan emekli öğretmen, psikolog ve aynı zamanda ezgi sanatçısı da olan Abdülbaki Kömür, Müslümanın emeklisinin olamayacağını ve ölene kadar insanlara faydalı olmaya çalışmak gerektiğini belirtti. Abdülbaki Kömür, konuşması söyle sürdürdü: “ Allah’ın iki büyük vasfı vardır. birisi Rab’tır. Bu
vasıf ‘öğretmenliğin’ ta kendisidir.
Allah’ın öğreticiliği sürekli devam
etmektedir. Bizim de işimiz insan
yetiştirmektir. Nitelikli, donanımlı
insan yetiştirmek. Türkiye’de şehrin isimleri ile anılan liselerin çoğu
Abdülhamit Han tarafından yapılmıştır. Kendisine, bizim uçan kuşa borcumuz var, siz ise her yere okul yaptırıyorsunuz diye söylediklerinde ben bir kişiyi arıyorum, o
kişi de nerede bilmiyorum. Onu arıyorum diyor. Nitelikli insan, donanımlı insan aranıyor. Kuran’ın
ilk emri okudur. Her insanın özellikle de insan yetiştirenlerin üzerine oku emri farzdır. Allah ilk önce bize bu emri soracak. Başucuna
‘Leilaheillallah’ ı koyanın ilk vazifesi oku emrine uygun hareket etmektir. Okumak, bilenlerle bilmeyenleri ayırt eden temel eşiktir. Okumak haberdar olmaktır.”//
Zeytinburnu çiğ köfteyi
‘güvenle’ yiyecek
=(<7ú1%8518’nun en eski
çiğköfte üreticilerinden
olan Güven Çiğköfte, “Damağınızdaki Güven” sloganıyla
Nuripaşa Mahallesi 14 Sokak’taki yeni yerinde açıldı.
Yeni yerinin yeniden yapılması nedeniyle geçici olarak
başka bir yerde faaliyetlerine
devam eden firma, modern
ve hijyen noktasında hassasiyet gösterilerek yeniden
inşa edilen tesisine taşınarak
Zeytinburnu halkına hizmet
vermeye başladı.
Firma yetkilisi Fatih Alturan,
yıllar önce anadol marka
bir kamyonetin arkasında
başlayan çiğ köfte maceralarının 13 yıldır kendi yerlerinde
“Damağınızdaki Güven”
sloganıyla modern ve hijyen
koşullarına en üst düzeyde
uyulmak suretiyle devam
ettiğini, söyledi. İstanbul’da
çiğköfte üretimi yapan ilk
firmalardan biriyiz diyen
Fatih Alturan, çiğköftenin
etsiz yapılması ve içindeki
baharatlar sebebiyle, bazı uzman diyetisyenler tarafından
da zayıflamak amacıyla tercih
edilebilecek yiyecekler arasında gösterildiğini, belirtti.
Güven Çiğköfte Firması’nın
sahibi Fatih Alturan ile
çiğköfteye dair bir söyleşi
gerçekleştirdik. Biz sorduk,
sorularımıza samimi cevaplar
aldık.
Çiğköftenin tarihçesi
nedir?
Çiğköftenin tarihçesi ile ilgili
anlatılan güzel bir hikâye vardır. Hz. İbrahim Peygamber,
Nemrut’un putlarını yıkarak
insanları Allah’a davet edince
Nemrut bu duruma öfkelenir
ve Hz. İbrahim’in, büyük
bir ateş yakılmak suretiyle,
buraya atılmasını emreder.
Ateş için yöredeki bütün
odunlar toplanır, evlerde ateş
yakılması yasaklanır. Halk
ateş yakmadan nasıl yemek
yapacağını düşünür durur.
Bulgur, biber, yeşillik, ceylan
eti var; fakat ateş yok…
Bugünlerde Urfalı bir avcı,
avladığı ceylanı eve getirerek
hanımından yemek yapmasını ister. Hanımı evde odun
bulunmadığını söyler, bu
durum çevrede de böyledir.
Avcı hanımından bir çare
bulmasını ister. Bunun üzerine kadın, ceylanın budundan yağsız et çıkararak bir
tasın üzerinde başka bir asla
döverek ezmeye başlar. Sonra
ezilmiş eti bulgur, biber ve
tuzla karıştırarak yoğurur,
bahçesinden topladığı yeşil
soğan ve maydanozları karıştırarak sofraya getirir. Böyle,
o leziz ve tadına doyulmaz
‘çiğköfte’ meydana gelir.
İşte o günlerde ortaya çıkan
çiğköfte, yaklaşık 4000 yıldır
bir yemek çeşidi olarak günümüze kadar gelmiştir.
Tarihçeden bahsederken çiğköftenin içinde et
olduğundan bahsettiniz.
Günümüzde insanların
çiğköfteden, sağlık açısından tereddütlerden dolayı
çiğköftenin içeriğinde ‘et’ var
zannıyla-çıkan haberlerin de
etkisiyle- uzak durduğunu
görüyoruz. Ayrıca içeriğinde
katkı maddeleri yönünden
de tereddütler söz konusu.
Bu hususta ne dersiniz?
Dediğiniz gibi eskiden çiğköfte içinde ‘et’ kullanılmakta idi.
Bundan dolayı da insanlarda
çiğköfteye karşı mesafeli
bir duruş vardı. Çünkü et
kullanılarak yapılan çiğköfte
çok kısa sürede tüketilmelidir.
Ancak şuan böyle bir durum söz konusu değil, ayrıca
Sağlık Bakanlığı tarafından
da çiğköftede et kullanmak
yasaklandı. Etsiz üretilmeye
başlandığından bu yana artık
ana arterlerin dışında ara
sokaklarda bile çiğköfteci
dükkânları görmeniz mümkün.
Güven Çiğköfte olarak biz
de çiğköfte üretimimizde ‘et’
kullanmıyoruz. Dolayısıyla
güvenle yenilebilir. Fakat
çiğköfte üretiminde yukarıda zikrettiğimiz konunun
dışında üretimde kullanılan
ve çiğköfteye müthiş bir lezzet
katan, beyne yeniden yeme
hissi veren katkı maddeleri
problemi var. Yani bazı katkı
maddeleri kullanılmaktadır: Et bulyon, MSG(Mono
Sodyum Glutamat) gibi tat
verici ve uzun ömürlü olması
için kullanılan koruyucu
maddeler. Ancak bu maddeler
sağlık açısından zararlı. Biz
bu maddeleri kullanmıyoruz.
Bunların yerine ceviz, helal
sertifikalı salça ve baharatlar
kullanıyoruz. Onun için de
müşterilerimize çiğköfteyi
gönül rahatlığı ile tüketebileceklerini söylüyoruz.
Gıda denilince akla
ilk olarak temizlik yani
hijyen(sağlığa uygunluk)
geliyor. Hileli üretim, merdiven altı üretim gibi daha
birçok neden insanlar için
tercih edilme ya da edilmeme
Tahisn Yıldırım
Tuncay Eyidenbilir
E
øú7ú0&ú/(5%ú5/úøú6(1'ú.$6, İstanbul 1 No’lu Şube, Başakşehir
Ensar Koleji’nde düzenlediği divan
toplantısı ile şube ve ilçe yönetim
kurullarını bir araya getirdi.
Teşkilat içi eğitim çalışmasını ve
motivasyonu artırmayı amaçlayan
ve şube - ilçe yönetimlerinin tam
kadro katıldığı divan toplantısında açılış konuşmasını yapan Şube
Başkan Yardımcısı Tuncay Eyidenbilir, Eğitim-Bir-Sen’in, herhangi
bir partinin arka bahçesi olmasının söz konusu olmadığını ve sendikalarında gerçekleştirilen seçimlerde herhangi bir siyasi iradenin
asla müdahil olamayacağını, ifade etti. Böyle iddialarda bulunanların aynaya bakmaları gerektiğini söyleyen Tuncay Eyidenbilir, aslında bunu iddia edenler için böyle
bir durumun söz konusu olduğunu
gazete kupürlerinden aktardığı haberler ve ifadeler ile pekiştirdi. Kuruluş tarihlerinin 1992 olduğunun
altını çizen Eyidenbilir, tüm enerjilerini eğitim çalışanları adına en
güzel kazanımları elde etmek için
harcadıklarını söyledi.
ú
/
1
(
9
h
*
1ú1
dúø.g)7(
$'5(ŬŽ6ŌĞú͘ĐŽŵ͘ƚƌ
ĞŶĐŝŐ
ǁǁǁ͘ŐƵǀ
sebebi. Bu noktada aldığınız
tedbirler nelerdir?
GÜVEN’de çalışma ilkeleri,
“önce insan”, “sağlıklı-temiz
ürün” ve “hizmet” üzerine
kurulmuştur. Bunlar olmazsa
olmazlarımızdır. Bunun içindir ki 2015 yılına müşterilerimize daha iyi hizmet sunabilmek adına yeni yerimizde
merhaba dedik. Yeni yerimizi
hazırlarken hiçbir masraftan
kaçınmadık. Modern bir
üretim ve satış alanı oluşturduk. Rahatlıkla söyleyebilirim
ki müşterilerimiz, üretim
alanımız olan mutfağımızı
istedikleri zaman gezebilirler.
Ucuz olsun, ne olursa olsun
tercihi yerine; temiz, sağlıklı
ve doğal olsun tercihinde
bulunmalıyız. Çünkü biz can
boğazdan çıkar diyoruz ve
kaliteli ürünlerin tüketilmesini tavsiye ediyoruz.
7ŶƐĂŶůĂƌƐŝnjĞŶĂƐŦůƵůĂƔĂďŝůŝƌ͍
zĞƌŝŵŝnjĞLJƟŶďƵƌŶƵƚƌĞŶŝƐƚĂƐLJŽŶƵŶĂŐĞůŵĞĚĞŶϭϬϬŵ͘
ŐĞƌŝĚĞƐĂŒĚĂĂŶĂĐĂĚĚĞƺnjĞƌŝŶĚĞʹEƵƌŝƉĂƔĂDŚ͘ϭϰ^ŽŬĂŬͲ
ƺnjĞƌŝŶĚĞďƵůƵŶƵLJŽƌ͘ƵƌĂĚĂŝƐƚĞLJĞŶĚƺƌƺŵ͕ƉŽƌƐŝLJŽŶƔĞŬͲ
ůŝŶĚĞLJĂĚĂŬŝůŽŝůĞĕŝŒŬƂŌĞĂůŦŵŦLJĂƉĂďŝůŝƌ͘ŝůĞLJĞŶŶĞnjŝŚǀĞ
ĨĞƌĂŚŽůĂƌĂŬƚĂƐĂƌůĂŶŵŦƔLJĞƌŝŵŝnjĚĞĚĞĕŝŒŬƂŌĞƐŝŶŝLJŝLJĞďŝůŝƌ͘
LJƌŦĐĂŬƵƌƵŵůĂƌĂ͕ŽŬƵůůĂƌĂ͕ĚĞƌŶĞŬůĞƌĞ͕LJƵƌƚůĂƌĂ͕ŬƵƌƐůĂƌĂ͕
ďƺĨĞůĞƌĞ͕ŬĂŶƟŶůĞƌĞ͕ƚŽƉůĂŶƨͲŐƺŶŽƌŐĂŶŝnjĂƐLJŽŶůĂƌŦŶĂĚĂ
ĕŝŒŬƂŌĞŵŝnjŝƵůĂƔƨƌŦLJŽƌƵnj͘,ƺůĂƐĂĚĂŵĂŬůĂƌĚĂŬŝ͚'ƺǀĞŶ͛ŝ
ƐĂŒůĂŵĂŬĂĚŦŶĂĞůŝŵŝnjĚĞŶŐĞůĞŶŐĂLJƌĞƟŐƂƐƚĞƌŝLJŽƌƵnjͬͬ͘
Öz Mevlana Pide
yeni şubesiyle 58.
Bulvar Caddesi’nde
yılından bu yana
Zeytinburnu’nda müşterilerine hizmet veren ve
‘şifalı mercimek çorbası’
nın tadıyla meşhur olan
Öz Mevlana Pide, eski
postane yolundan sonra
yeni şubesi ile 58. Bulvar
Caddesi’nde hizmet vermeye başladı.
Tecrübeli kebap, mangal
ve döner ustalarının elinden çıkan yemek menüsüyle birlikte aile
ortamını yaşayacağınız nezih bir binada hizmet veren
Öz Mevlana Pide
de çocuklarınız
için oyun sahası da
unutulmamış. Siz
yemeğinizi yerken
çocuklarınız kendilerine ayrılan oyun
parkında doyasıya
eğlenebilir.
damağınızda kalacak
döneri, lahmacunu ve
yaklaşık 12 çeşide kadar
varan kebaplarıyla da
Zeytinburnu’nda damaklardaki tat olduklarını
ifade eden Öz Mevlana
Pide yetkilileri, mevcut
yerlerinde müşterilerini
ağırlamanın dışında hızlı
paket servisiyle de ev, işyeri ve okullara da hizmet
verdiklerini belirtiyorlar.//
Şifalı mercimek
çorbasının yanında
Konya’nın meşhur
etli ekmeği, tadı
İstanbul Altın
Rafinerisi’nden
çok özel destek
=(<7ú1%8518 Özel Eğitim
Uygulama Ve İş Eğitim
Merkezi’ne bağlı anaokulu
birimi hizmete açıldı. İstanbul Altın Rafinerisi’nin
katkılarıyla açılan birimde 5 sınıf bulunuyor. 30
öğrenci kapasiteli olan
birimin açılış törenine
Zeytinburnu kaymakamı
Ali Taşkın Balaban’ın
yanı sıra ilçe Milli Eğitim
Müdürü Yakup Hayırlıoğlu, şube müdürleri, birçok
okul müdürü, öğretmen
ve veli katıldı.
Renkli görüntülere sahne
olan açılış töreninde
konuşma yapan okul
müdürü Şehmus Aydoğan özel eğitimde erken
tanılamanın önemine
dikkat çekerken şunları
ifade etti: “Otizmde her
geçen gün yeni gelişmeler
bulunmakla birlikte hala
bu zor alanın en önemli
iki unsuru erken tanı
ve erken eğitim olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Çünkü erken çocukluk
döneminde eğitime
başlayan çocuklarımız,
İMTİYAZ SAHİBİ
Erne Gazetecilik
ve Matbaacılık Ltd. Şti.
GENEL MÜDÜR
Halil Gölve
GENEL KOORDİNATÖR
Erol Çakır
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Abidin Koçoğlu
YAYIN DANIŞMANLARI
Necmettin Çakmak
Metin Öztürk
HUKUK DANIŞMANLARI
Av. Adem Yıldırım
Av. Ömer Geyik
GÖRSEL YÖNETMEN
Enis Ak
erken dönemde eğitim
alma fırsatı bulamayanlara kıyasla çeşitli becerileri
kazanma ve sürdürmede
oldukça avantajlı bir
konuma sahiptirler. Kritik
dönem olarak da nitelediğimiz bu dönemi verimli
bir biçimde geçirmek
diğer tüm engel türlerinde olduğu gibi otizmde
de son derece önemli bir
noktadır. Özel eğitimde,
erken çocukluk eğitiminin önemine rağmen
ülkemizde erken tanılama
ve eğitim, son yıllarda
özel eğitim alanında
yaşanan olumlu gelişme
ve iyileştirmelere rağmen,
henüz istenilen düzeye
ulaşamamıştır. Zeytinburnu Özel Eğitim Uygulama
Merkezi, eski ismi ile
OÇEM, özel eğitimde
birçok yeniliğe imza atmış
bir okuldur. Türkiye’de
henüz gerçekleştirilmemiş özel eğitimin temel
unsurlarını, okulumuza
bir artı değer olarak
kazandırmak, okul idaresi
olarak bizim öncelikli
misyonumuzdur.” //
www.212haber.com
BÖLGESEL SÜRELİ YAYIN
Adres: Deposite AVM
A-1 Blok Kat: 3 No: 304
Başakşehir/İstanbul
Telefon: (0 212) 486 39 36
Web: www.212haber.com
e-mail: [email protected]
Baskı: İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez
Mah. 29 Ekim Cd. İhlas Plaza No: 11/
A41 Yenibosna-Bahçelievler/İSTANBUL
Tel: (212) 454 30 00
Gazetemiz basın ve meslek
ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yayınlanan köşe yazılarından
yazarları sorumludur. Reklamların
sorumluluğu reklam verene aittir.
GAZETEMİZ ÜCRETSİZ OLARAK DAĞITILMAKTADIR
www.212haber.com
G Ü N DEM
15 - 31 OCAK 2015
Sultanahmet’te
ZEHİR PANİĞİ
Sultanahmet’te, gecenin karanlığında, gökyüzüne doğru hayalet gibi süzülen esrarengiz
dumanın sırrı çözüldü. Fotoğrafçıların bile sis zannettiği dumanlar meğer zehirmiş!
D
ÜNYANIN dört bir yanından gelen turistlerin en çok ziyaret ettiği eski
İstanbul’un kalbi Sultanahmet’te uzun bir süredir panik yaşanıyor. Gecenin karanlığında, gökyüzüne doğru
hayalet gibi süzülen esrarengiz dumanı gören turistler otellerini terkediyor. Ağır kokular yayan duman paniği yerli turistleri de sarmış durumda.
Ancak kimyager ya da doktor olan turistlerin anlayabileceği bu olay, internette turist forumlarında yazılmaya
başlayınca tüm dünyaya yayıldı. Sultanahmet’teki turistler ve Türk vatandaşları resmen zehir soluyor!
Pencere demirlerini bile çürüten ama
insanların haberdar olmadığı bu tehlikenin kaynağı, Çemberlitaş merkezli altın ve gümüş ziynet eşya üreten atölyeler. Gecenin karanlığından faydalanılarak gökyüzüne bırakılan kimyasal atıklar, turistler ile Türk vatandaşları tarafından solunuyor. Bu korkunç olayın ayrıntıları, Özel Belgeli
Özel Nitelikli Turistik ve Butik Otelciler Birliği Derneği (ÖZBİ), tarafından Sağlık Bakanlığı İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’ne verilen dilekçelerde
ortaya çıktı.
NİTRİK, HİDROKLORİK,
SÜLFÜRİK ASİT VE SODYUM HİDROKSİT
Cevap alınamayan dilekçelerde vahametin boyutları özetle şöyle anlatılıyor: “Altın ve gümüş, maalesef ziynet
eşyası haline gelinceye kadar uzun ve
tehlikeli işlemlerden geçmektedir. Bu
işlemlerde insan sağlığı ve çevre için
son derece zararlı ve tehlikeli kimyasallar kullanılmaktadır. Altının temizlenmesi ve istenmeyen diğer metallerden ayrılabilmesini sağlayan bu
maddelerin çoğunluğu asit ve baz.
Bunlar arasında en çok kullanılan ise halk arasında ‘kezzap’ olarak bilinen ‘nitrik asit’, ‘tuz ruhu’ olarak bilinen ‘hidroklorik asit’, ‘zaç yağı’ olarak
bilinen ‘sülfürik asit’, kostik olarak bilinen ‘sodyum hidroksit’tir.
KANSEROJEN, KISIRLIK
YAPICI, DOĞACAK BEBEĞİ
BİLE…
Sağlık açısından değerlendirildiğinde;
bu kimyasal maddeler; toksik, zararlı,
kansorojen, alerjik, mutojen, tahriş edici, aşındırıcı, kısırlığa neden olan ya
da doğacak çocuğu etkileyebilecek özellikler taşıyabilmektedir. Bu nedenle bu atölyelerde ya da çevrede çalışanlar ile bölgeye alışverişe gelen halk ve
binlerce turistin de sağlıkları tehlike
altındadır.
Hatta son dönemlerde bu kimyasal atıkların yaydıkları ağır koku bölgeyi
gezmeye gelen turistlerin bile dikkatini çekmiştir ve de akşam uyku saatlerine denk gelen saatlerde bu asit işlemi
akşamın karanlığından faydalanılıp dışarı verildiğinden otelden ayrılma talebiyle bu şikâyetler sonuçlanmakta
kalmayıp internetten de ‘asit var’ diye
şikâyet yapmaktadırlar. Bu da ülkemizin turizmine şiddetli bir zarar hanesi açmaktadır.
TARİHİ ESERLERİN ÇÖKME
TEHLİKESİ VAR!
Çevre açısından değerlendirildiğinde; asitleme işlemlerinden sonra çevrede son derece zararlı kimyasal gaz
ve sıvı atıklar meydana gelmekte ve
yayılmakta. Bu atıklar kirli ve zehirli. Hem havayı hem yer altından geçen kanalları tahrip etmekte. Toprak altında gözle görülür aşınmalar oluşmasına sebep olmakta. Çevreden gelen şikâyetlerin sayısı gün geçtikçe yoğunlaşmaktadır. Bölgede ve
çevresinde faaliyet gösteren imalat atölyeleri, çok kuvvetli asidik ve ba-
zik kimyasallar içeren atıklarını herhangi bir arıtma sistemleri ve filtreleme üniteleri olmadığından doğrudan çevreye deşarj etmektedirler. Bu
durumda kimyasal atıkların solunduğu bir ortam oluşmakta ve bu ağır asit buharları havaya karışmakta. Hatta bölgedeki önemli tarihi eserler, binalar çökme tehlikesiyle karşı karşıya.
Binaların dışındaki bütün sıhhı tesisat ve benzeri aletlerin 2-3 sene içinde
çürümektedir. Oluşan bu asit buharları, binalarda aşınmalara, paslanmaya, yıkıma, dış ortamdaki bütün klima, metal pencere, korkuluk ve benzeri ünitelerin çürümesine sebep olmaktadır.”
hĨƵŬƌƐůĂŶ;P7ĂƔŬĂŶŦͿ͗
“OTELİ TERKEDİYORLAR”
͞KƚĞůŝŶŚĞŵĞŶLJĂŶŦŶĚĂďĂĐĂůĂƌŵĞǀĐƵƚ͘dĞƌĂƐ
ƚ d
ŬĂƨŵŦnjŦLJĂnjŦŶĂĕŦLJŽƌƵnj͘ŽůĂLJŦƐŦŝůĞŵƺƔƚĞƌŝĚŝƌĞŬƚŐĂnjŝůĞƚĞŵĂƐĞĚŝLJŽƌ͘ƵŐĂnjƐĂůŦŶŦŵŦŶĚĂŶ
ƐŽŶƌĂƚƵƌŝƐƚůĞƌƌĂŚĂƚƐŦnjŽůƵƉŝĕĞƌŝŬĂĕŦLJŽƌ͘WĞŶĐĞƌĞůĞƌŝŶŝĂĕĂŵŦLJŽƌůĂƌ͘ĞĨĂůĂƌĐĂŵƺƌĂĐĂĂƚĞƚƟŬ͘7ƐƚĂŶďƵů7ů^ĂŒůŦŬDƺĚƺƌůƺŒƺŬŽŶƵŝůĞŝůŐŝůŝŚĞƌŚĂŶŐŝďŝƌŝƔůĞŵLJĂƉŵĂĚŦ͘EĞƟĐĞLJĂŶLJĂŶĂŝƔůĞƚŵĞůĞƌŝŵŝnjǀĂƌ͘ŝnjƔŝŬąLJĞƚĞƫŬƚĞŶƐŽŶƌĂŬƵLJƵŵĐƵĂƚƂůLJĞůĞƌŝŶŝŶƐĂŚŝƉůĞƌŝŝůĞďĂƔďĂƔĂ
ŬĂůĚŦŬ͘EĞƟĐĞĂůŦŶĂŵĂĚŦ͘dƺŵĐŝǀĂƌĚĂŬŝŽƚĞůůĞƌ
ďƵĚƵƌƵŵĚĂŶƌĂŚĂƚƐŦnj͘ĂnjŦŵƺƔƚĞƌŝůĞƌŬŽŬƵĚĂŶĚŽůĂLJŦŽƚĞůŝƚĞƌŬĞĚŝLJŽƌ͘͟
KƐŵĂŶĞŵƔŝƚ;KƚĞůDƺĚƺƌƺͿ͗
“DOKTOR MÜŞTERİLER
”
DURUMU FARK EDİNCE…”
͞DĂŬŝŶĞůĞƌŽƚŽŵĂƟŬŬƵƌƵLJŽƌůĂƌďĞůůŝďŝƌƐĂĂƚĞ
ǀĞŝƔƚĞŶĕŦŬƨŬƚĂŶƐŽŶƌĂŬĞŶĚŝŬĞŶĚŝŶĞĕĂůŦƔŦLJŽƌ͘&ŝůƚƌĞůĞŵĞĚĞŶĕŦŬĂŶĚƵŵĂŶŝůĞŽƌƚĂůŦŒŦďŝƌ
LJĂŶŵŦƔůĂƐƟŬŬŽŬƵƐƵƐĂƌŦLJŽƌ͘<ŦƔŦŶďƵŬŝŵLJĂƐĂů
ŐĂnjŦƌƺnjŐĂƌŐƂƚƺƌƺLJŽƌ͘ŶĂnjŦŶĚĂŶďŝnjŚŝƐƐĞƚŵŝLJŽƌƵnj͘ŶĐĂŬLJĂnjŦŶĂŒŦƌďŝƌĚƵŵĂŶŬŽŬƵƐƵ
ŽůƵLJŽƌ͘DƺƔƚĞƌŝůĞƌŝŵŝnjŐĞĐĞůĞƌŝďƵŬŽŬƵLJƵĂůŦLJŽƌǀĞƔŝŬąLJĞƚĞĚŝLJŽƌ͘ŶĐĂŬĚŽŬƚŽƌŽůĂŶŵƺƔƚĞƌŝůĞƌĚƵƌƵŵƵĨĂƌŬĞĚŝƉŚĞŵĞŶĞƌƚĞƐŝŐƺŶŽƚĞůŝƚĞƌŬĞĚŝLJŽƌ͘ƂLJůĞĚƵƌƵŵůĂƌůĂŬĂƌƔŦůĂƔƨŬ͘
ƵƌƵŵƵ7ƐƚĂŶďƵů7ů^ĂŒůŦŬDƺĚƺƌůƺŒƺ͛ŶĞĚŝůĞŬĕĞŝůĞŝůĞƫŬ͘7ůŐŝůĞŶĞĐĞŒŝnjĚĞŵĞůĞƌŝŶĞƌĂŒŵĞŶŝŬŝLJŦůĚŦƌŬŽŶƵŝůĞŬŝŵƐĞŝůŐŝůĞŶŵĞĚŝ͘ĕŦŬĕĂƐŦŬŝŵƐĞŶŝŶƵŵƵƌƵŶĚĂĚĞŒŝů͘ƐůŦŶĚĂ
<ƵLJƵŵĐƵŬĞŶƚ͛ĞƚĂƔŦŶĂďŝůŝƌůĞƌǀĞLJĂϰďŝŶƵƌŽǀĞƌŝƉĮůƚƌĞůĞŵĞĐŝŚĂnjŦĂůĂďŝůŝƌůĞƌ͘ŶĐĂŬŚĞƌŬĞƐŵĂƐƌĂŌĂŶŬĂĕŦLJŽƌ͘&ŝůƚƌĞůĞŵĞĞŶĂnjŦŶĚĂŶ
ŬŽŬƵLJƵŵŝŶŝŵƵŵĂŝŶĚŝƌŝƌ͘ŝǀĂƌĚĂŬŝŚĂŶůĂƌĚĂ
ŽŶůĂƌĐĂĂƚƂůLJĞǀĂƌ͘ŝƌŐƺŶŐĞnjĚŝŵ͘<ŝŵƐĞďŝnj
ďƂLJůĞďŝƌŝƔůĞŵLJĂƉŦLJŽƌƵnjĚĞŵŝLJŽƌͬͬ͘͟
9
10
G Ü N DEM
15 - 31 OCAK 2015
www.212haber.com
ĂŶĂŬŬĂůĞ^ĂǀĂƔůĂƌŦŶŦŶϭϬϬ͘zŦůĚƂŶƺŵƺŶŵĂǀĞ<ƵƚůĂŵĂĞƚŬŝŶůŝŬůĞƌŝ
ǀĞ<ƵƚůĂŵĂĞƚŬŝŶůŝŬůĞƌŝ
Ğ͛ĚĞĂŶĂŬŬĂůĞdĂŶŦƨŵ
ĕĞƌĕĞǀĞƐŝŶĚĞϬϮͲϬϱKĐĂŬƚĂƌŝŚůĞƌŝŶĚĞ&ĞƐŚĂŶĞ͛ĚĞĂŶĂŬŬĂůĞdĂŶŦƨŵ
'ƺŶůĞƌŝŐĞƌĕĞŬůĞƔƟƌŝůĚŝ͘ϯϬϬďŝŶŬŝƔŝŶŝŶĂŬŦŶĞƫŒŝĂŶĂŬŬĂůĞ&ĞƐŚĂŶĞ
ƫŒŝĂŶĂŬŬĂůĞ&ĞƐŚĂŶĞ
dĂŶŦƨŵ'ƺŶůĞƌŝ͛ŶĚĞnjŝLJĂƌĞƚĕŝůĞƌŝŐĂ͛ŶŦŶŬƂŌĞƐŝǀĞƉĞLJŶŝƌƚĂƚůŦƐŦŶŦ͕
ŌĞƐŝǀĞƉĞLJŶŝƌƚĂƚůŦƐŦŶŦ͕
njŝŶĞ͛ŶŝŶƉĞLJŶŝƌŝǀĞĂŶĂŬŬĂůĞ͛ŶŝŶƉĞLJŶŝƌŚĞůǀĂƐŦŶŦƚĂƚŵĂŝŵŬąŶŦďƵůĚƵ͘
ƐŦŶŦƚĂƚŵĂŝŵŬąŶŦďƵůĚƵ͘
Ç
HACER TÜRKEL
$1$..$/(6$9$û/$5,1,1 100. Yıldönümü Anma ve Kutlama etkinlikleri çerçevesinde 0205 Ocak tarihlerinde Feshane’de Çanakkale
Tanıtım Günleri gerçekleştirildi.
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Vali
Ahmet Çınar, AK Parti Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş, İsmail Kaşdemir, Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Kaymakamlar,
İlçe Belediye Başkanları, STK’lar ve çok sayıda davetlinin katıldığı Çanakkale Feshane Tanıtım Günleri’ni, dört gün boyunca 300 bin
kişi ziyaret etti.
Ziyaretçiler Biga’nın köftesi ve peynir tatlısını, Ezine’nin peyniri, Ayvacık’ın zeytini,
Bozcaada’nın koruk suyu, Gökçeada’nın efibademi, Yenice’nin kapya biberi ve salçası,
Umurbey’in Şeftali kurabiyesi, Eceabat’ın
E
domatesi ve Çanakkale’nin peynir
peyn helvasını
bul
tatma imkânı buldu.
tur. Biz de Çanakkale’yi bu anlamlı günlerde İstanbul’la tanıştırmak ve buluşturmak istiyoruz. Çanakkale İstanbul’un küçük kardeşidir. Bu kardeşlik ilelebet de devam edecektir. Bugün iki kardeş buluştu. İnşallah bu buluşmanın neticesinde de Çanakkale adına artı
değerler kazanacağımızı düşünüyoruz. İnsanlardaki heyecanda Çanakkale’ye farklı yaklaşımın olduğunu görüyoruz. Çanakkale’yi görmeyen bir gencimiz varsa bir şeyleri eksik
yapmışız demektir. O yüzden özellikle gençlerin mutlaka Çanakkale’yi görmelerini ve
manevi atmosferini teneffüs etmelerini istirham ediyoruz. Bütün Türkiye’yi Çanakkale’ye
bekliyoruz.” ifadelerini kullandı.
ÇANAKKAL TÜRK
ÇANAKKALE
MİLLETİNİN ORTAK
DEĞERİDİR
Böyle bir günde Çanakkale
olarak İstanbul’
İstanbu da olmanın
anlama ve öneayrı bir anl
me sahip olduğunun
AK
altını çizen
ç
Çanakkale
Parti Ç
Milletvekili İsmaMillet
Kaşdemir, “Çail Kaş
nakkale bütün
nakk
Türk milletinin
ortak değeridir.
orta
Çanakkale’yi
Çan
kendinden
ken
bir parça kabul etmeyen
kimse yokkim
İsmail Kaşdemir
İ
R
E
L
N
Ü
G
U
B
P
E
H
ÖZLEDİK
Başakşehir’de siyaset yapan AK Parti Başakşehir İlçe Sekreterya Başkanı Engin Telli, bugünün kendileri için gurur
verici bir gün olduğunu belirterek “Özellikle İstanbul’da
yaşayan Çanakkaleliler olarak böyle bir düzenleme yapılmış olması çok hoş oldu; çünkü yıllarca buna özlem içerisindeydik. Bütün milletleri barındıran Çanakkale’mizin
İstanbul’da ve Türkiye’de yeterince önemi kavranamadı.
Dolayısıyla bugün bütün renklerin burada buluşmasından, bütün ilçelerin böyle bir stant açmasından ve böyle
bir organizasyonu düzenlemesinden mutluyuz. Güzel bir
ortam. Bütün tanıdıklarımızı görüyoruz. İnsanlarda bir
özlem var. Çok hoşuma gitti. Çanakkaleli olarak bugünleri hep özledik. Hep başka illerin programlarında geldik
buralara. Şimdi kendi ilimiz için gelmiş olmak çok daha
gurur verici. İnşallah daha da devam eder.” dedi.
Engin Telli
G Ü N DEM
www.212haber.com
11
15 - 31 OCAK 2015
ÇANAKKALE’Yİ DÜNYA VİZYONUNA TAŞIMA YILLARI BAŞLIYOR
Necmettin Çakmak (Gazeteci-Yazar):
100’üncü anma ve kutlama yılı olarak 2015
Çanakkale konseptinin ilk sınavında iki kıtayı buluşturan iki şehir buluştu. Dünya şehri İstanbul ve dünya kenti Çanakkale ilk kez
böylesine bütünleşti. Gururla misafir ettik. Çanakkale’nin üst yönetiminden belediye başkanlarına, Çanakkale’yi İstanbul’a taşıyan girişimci dostlarımızdan Çanakkale için
biz gibi kalbi atan tüm hemşehrilerimizle bütünleştik.
Çanakkale’nin Türkiye turizminin bir parçası olmasına rağmen daha fazla nasıl konuk ağırlayacağı üzerine uzun toplantılar yapıldı ve yapılıyor. Biz de bu toplantıları takip ediyor ve destekliyoruz. Çok özel coğrafi, ta-
rihi, doğal ve kültürel özelliklere sahip olan
Çanakkale’nin tanıtım ve pazarlama konularında da önemli bir organizasyon oldu.
Mitolojik Troya destanından yakın geçmişimizin şanlı Çanakkale Destanına kadar yerel
ve ulusal değerlerin toplamı olan Çanakkale
aynı zamanda Assos, Aleksandria Troas, Maydos Kilisetepe, Troia, Parion, Apollon Smıntheıon, Gökçeada Yeni Bademli, Gökçeada Uğurlu Zeytinlik kazı alanları, Gelibolu ve Eceabatta yer alan tarihi alanlar ile Gelibolu
Mevlevihanesi, Namazgah, Çilehane, kaleler,
tabyalar; Biga’nın nilüfer gölünden gastronomik değeri olan köftesi, sucuğu, süt ve süt ürünlerine, Lapseki’nin ilk bilim okulundan ilk
darphanesine, Pegasus’una, kirazına , şeftalisine, köprü, kırlangıç çorbasına, Çan ve Ye-
nice ilçelerimizde ise termal turizm, seramik,
kırsal turizm, yerel el sanatları, yağlı pehlivan
güreşleri, organik ürünler, Bayramiç, Ezine
ve Ayvacık’ın zeytin, zetinyağı, ida, üç güzeller, organik et, Babakale bıçağına, görülmeye
değer eşsiz sahilleri ve mavi bayraklı plajları,
Zeus altarı, Gökçeada ve Bozcaada da ise peynir kayalıklarından Assos plajına, Ayazmasından Kavala Kurabiyesine, Efibademine, deniz
ürünlerine kadar çok zengin. Bu zenginlikle
turizmin daha çok buluşması için her Çanakkaleli gibi çabalamayı sürdüreceğiz.
Çanakkale zaferi’nin “ilk kez” gördüğümüz
fotoğrafları gururlandırdı, göz yaşarttı. Emeği geçen herkese teşekkürler. Çanakkale sadece bunlarla sınırlı değil elbet. Sardalye başta olmak üzere deniz ürünleri, coğrafi işaret-
li Ezine Peyniri, Zeytin- Zeytinyağı, Bayramiç
ve Umurbey elması, Lapseki’nin doğal meyve
ve sebzeleri, Gökçeada Dibek Kahvesi, efibademi, Bozcaada’nın domates ve incir reçeli, üzümü, Eceabat’ın domatesi Yenice kapya biberi, salçası, kırlangıç çorbası, Çanakkale şeftalisi kirazı daha çok bilinmeli. Feshane bunun
için ilk adım oldu.
Çanakkale’yi 2015’den 2023’e giden yolda birlikte büyüteceğimiz yeni Türkiye’nin yeni Çanakkale günleri başladı. Şimdi Çanakkale’nin
birlikte geliştirme, büyütme ve yeşertme dönemi. Çanakkale’yi dünya vizyonuna taşıma
yılları başlıyor. Bunu hep birlikte yapacağız.
Herkesin bu vizyonla 2023 Çanakkale’sinin
geleceğine destek vereceğine inanıyorum.
PEYNİR TATLISIYLA AĞIZLAR TATLANDI
İsmail Işık
1931 yılında Biga’da Hüseyin Karpuzoğlu tarafından kurulmuş Karpuzoğlu. İlk
zamanlarda üretim elle yapılırmış. Ürünlerini karşı fırında pişirip, Biga pazarında kese kâğıdı içerisinde satarak devam etmiş serüveni. Daha sonra paketlenmeye ve makineleşmeye yönelmiş. İstanbul’daki fuarları takip ettiklerini söyleyen Karpuzoğlu proje ortaklarından
Mehmet Altuniş, “Çanakkale’nin 100.
yıldönümüne denk gelen bu özel günde tatlımızı tanıtmaya devam ediyoruz.
Rağbet çok güzel.” şeklinde konuştu.
BİGA GÜNLERİ
GERÇEKLEŞTİRME
DÜŞÜNCEMİZ VAR
Biga’ya has peynir tatlısı ve peynir
helvası stantlardaki yerini almış. Taze sütten elde edilen tuzsuz teleme
peynir, yumurta ve un karıştırılarak gün içinde oluşturulan hamur
fırınlanıp hazırlanan bir tatlı Peynir tatlısı. Çanakkale’nin meşhur
tatlılarından biri de peynir helvası. Peynir helvası koyun sütünden yapılıyor. Mayalanan
taze peynir, un ve yumurtayla
harmanlanarak, kazanın başında ve kürekle tamamen
el işçiliğiyle özel bir formül
olarak servise sunularak
gün içerisinde tüketiliyor.
Biga’ya has bu tatlılar Karpuzoğlu bünyesinde müşterisiyle buluşuyor.
İstanbul’da Çanakkale’nin tarihinin
tanıtımına katkıda bulundukları için
çok mutlu olduklarını ifade eden Biga Belediye Başkanı İsmail Işık, “Çanakkale 5 bin yıllık bir geçmişi olan bir kent. Ben de bu kentin belediye başkanı olmaktan dolayı son derece gururluyum. Ekonomik olarak da
yüz ölçüm olarak da nüfus olarak da
ilçemiz Çanakkale’nin en büyük ilçesi. Biz de ilçemizin tanıtımına katkıda
bulunmak için buradayız. Organizasyonu çok olumlu buldum. Biga’daki iş
adamlarımızla, sivil toplum kuruluşlarımızla inşallah önümüzdeki günlerde burada sadece Biga günleri gerçekleştirmek ve sadece Biga’yı tanıtmak için çalışmalarımız olacak.” şeklinde konuştu.
Mehmet Altuniş
Gördükleri zulüm ve katliam üzerine Bosna-Hersek,
Bulgaristan, Yunanistan,
Makedonya ülkelerinden
Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan Pomaklar, Biga’da
Pomak kültürünü birebir yaşıyorlar. Pomaklara özgü elbiseler ise 2000’li yıllara kadar giyiliyordu ancak günün getirdiği şartartlara göre bırakılmak zorunda kaldıaldılar. Şimdi sadece bayramlarda, düğünlerde, özel günlerde kullanılan
an
ve sandıklarda saklanan bu elbiselere Biga Pomaklar Derneği sahip çıkarak sergiliyor. Biga Pomaklar Der-
POMAK
KÜLTÜRÜ
UNUTULMADI
neği Başkanı İrfan Çınar, Pomakların kendi kültürlerine has çok güzel
elbiseleri olduğunu, dernek olarak
bu kültürün devam etmesi için çalışmalar yaptıklarını dile getirerek şunları kaydetti:
“Bu kültürün yaşaması için
de bu elbiselerin dokunmasını istiyoruz. Şu anda bu elbiselerin dokuması ve eşyaların
üretimi yok. Gün geçtikçe yok
olup gidiyorlar. Bu elbiselerden
be
bebek üretimi yaparak bunları gün
geçt
geçtikçe yok ediyorlar. Biz bunu engelle
gellemek için bu elbiseleri bir an önce üretim
ü
sürecine sokmak istiyoruz.
Sağ olsunlar bu konuda kaymakamımız, valimiz ve Bigalı işadamlarımız
bize destek veriyorlar.” //
12
YA ZI
15 - 31 OCAK 2015
www.212haber.com
ESKİ TÜRKİYE’DEN
SİNEMA
MANZARALAR
P
$5$0,=/$5(=ú/2/85'8.
Çocukluk yıllarımızın tek eğlencesi sinemaydı.
Hafta sonunu iple çeker, Cüneyt
Arkın’ın Malkoçoğlu filmlerinden biri
oynuyorsa keyfimize diyecek yoktu.
Çocukluk yıllarından çıkıp gençlik
devresine girdiğimizde, ‘ÇİN’ filmleri
piyasaya doldu.
Demek ki, ÇİN’in ayak sesleri 1970 li
yıllarda duyulmaya başlanmıştı.
Peki, paramızla nasıl rezil oluyormuşuz onu anlatayım.
Gençlik yıllarına ayak basıp kendimizi bilmeye başladığımızda, sinemada
bir şeylerin bizi rahatsız ettiğini hissetmeye başladık. Bu televizyonun yaygınlaşmasıyla çok daha belirgin olmaya başladı ancak bir türlü tarifini yapamıyorduk.
Yabancı filmleri seyrettiğimizde kahramanlar ya Amerikalı ya da İngiliz.
Dizilerde bu daha belirgin işleniyordu.
Bu sefer işe papazlar da karışıyor, evimizin içinde adeta iyilik melekleri gibi dolaşırlardı.
Peki, Hristiyan dünyası bu kadar kahraman, bu kadar iyilikseverdi de,
İslam dünyası nasıldı?
Bir defa Arap’sanız; görgüsüz bir şey
bilmez para babası işe yaramaz söğüşlenmeye hazır birisiniz demektir.
Kıvırcık saçlı esmer Filistinli bir Arap’sanız kesin teröristsiniz.
Asyalı esmer bir Müslüman ise, bu sefer terörist veya uyuşturucu kaçakçısı
olmanız münasip görülmüş.
LOZANIN GİZLİ MADDELERİ
Gelelim bize...
Batının gözünde biz nasıldık?
Bütün kötülükler dağıtıldı bize ne kaldı diyeceksiniz?
Hollywood filmlerinde siyahlara verilen tüm pis işler bu sefer bize veriliyordu.
Eğer batı filmlerinin birinde rol icabı
bir Türk varsa; uyuşturucu, çete, sokak
çatışmaları, kadın satıcılığı gammazlık
ne isterseniz ona verilirdi. O da bu işi
hakkıyla yerine getirirdi.
Eğer Mafya babalığı falan söz konusu
ise, o rol İtalyanlarındır.
Neden?
Çünkü mafya babalığında güç var…
İmrenilecek bir şey.
Gücün olduğu yerde biz olmamalı idik.
MÜNİH’TE 21 SAAT
ne kadar iyiliksever, her işi çözen melek gibi birisi ise, biz de imam onun
tam tersi… Hain, cahil, madrabaz vb.
aklınıza gelen tüm kötü vasıflar din adamı rolündeki oyunculara verilirdi.
Bütün bunlar LOZAN anlaşmasının
gizli maddeleri icabı yerine getirilen
vazifeler olduğunu çok sonra öğrenecektim.
Lozan’ın gizli maddeleri sinemaya nasıl yansıdı arz edeceğim ama önce bir
anımı aktarmak istiyorum.
Çocukluk yıllarında tek eğlencemizin
sinema olduğunu söylemiştim.
Hafta boyunca harçlığımızı biriktirir, boğazımızdan keser sinema biletini
denkleştirmeye çalışırdık.
Bazen de harçlığımızı denkleştiremez,
sinema zevkimiz bir hafta sonraya kalırdı.
Bu kadar zor şartlarla sinemaya gittiğimiz bir günde, filmde rol icabı öyle bir
imam figürü canlandırmışlardı ki, çocuk halimle içim ezilmiş o sahnelerden
büyük bir sıkıntı duymuştum.
Derken,
Finale doğru imamın yaptığı ihanetler öyle bir zirve yaptı ki, sinema seyircileri arasında bulunan bir hamal –
Mardin’de hamalların özel bir kıyafeti var ve gündüz sinemasına gelen hamallar haliyle o kıyafetlerle gelirdi.
Biz çocukların gece sinemasına gitmesi yasaktı. – hamalların malum o galiz
küfürleri eşliğinde, elindeki sopayı beyaz perdeye savurdu.
İçim bir daha ezildi.
Hâlbuki o tarihlerde birçok cami kadro verilmediği için kapalıydı.
Ramazan vb. günlerde halkın içinden
gönüllü biri çıkar teravih namazlarını
kıldırır, kendi çapında camiyi açık tutmaya çalışırdı.
Mahalleli de namaz kılsın kılmasın
fark etmez, imama gönlünden ne koparsa çıkartıp verirken imamın o mazlum ezik hali ile şu anda beyaz perdede bize anlatılanlar o kadar tezat ki...
Fırlatılan sopa.
Arkasından gelen galiz küfürler.
Hangisine yanayım.
‘Paramızla rezil olduk…’ demeyi henüz bilmiyordum. Ama içime büyük
bir sıkıntı çökmüştü. Hem imamlara
yapılan bu haksızlık, hem paramın boşa gitmesine. Haftaya harçlığı denkleştirip sinemaya gidemeyebilirdim. Zaten ondan sonra hangi filme gittiysem
içimden ‘Din adamı rolünde birisi olmasa bari…’ Diye geçirmişimdir.
Hayatım boyunca ne o filmi, ne de hamalın imamlara o küfürlü sözler eşli-
Sinemanın aleyhimize işler çevirdiğini
anladıktan sonra bıraktık.
Ödül alan birkaç filme gitme teşebbüsünde bulundum, baktım aynı hikâye.
Ülke halkımızın örf ve adetleri alaya alınıp aşağılanıyor, batının o tefessüh
etmiş değerleri yüceltiliyordu.
Uzun bir aradan sonra bir gün FİLİSTİN davası ile ilgili bir filmin sinemada oynadığını duydum. Gittim. 1972
Münih olimpiyatları sırasında Filistinli
gerillaların, İsrailli sporcuların kaldığı
kampı basarak sporcuları rehin almalarını konu alan bir filmdi ‘‘Münih’te
21 Saat’’
O tarihlerde dünya sinema sektörünün
Yahudilerin elinde olduğunu bilmediğimizden, film boyunca İsraillilerin
karıncaezmez, masum, iyiliksever vs.
gösterilmesi bizi iyice şişirmiş, finalin
‘Masum Yahudileri öldüren katil Filistinliler…’ şeklinde bitmesine fena halde bozulmuştuk.
Film bitmeden İsrail aleyhine sloganlar atarak sinema salonunu terk ettik.
Haklarını yemeyelim. Devrimci arkadaşlarda bu sloganlarda bize eşlik etmişti.
O tarihte Devrimciler de Filistin davasına sahip çıkıyordu.
Neyse.
Sinemadan yine koptuk.
MİLLİ SİNEMA
Milli sinema adıyla birkaç film çevrildi ama sanat yönü zayıf ideolojik zorlamalarla çevrildiği için bizi sinemaya
geri döndürmedi. Daha sonra televizyonun yaygınlaşması ile zaten sinema
sektörü de krize girerek, bir dönem kapanmış oldu.
ŞENER ŞEN
MAHSUN KIRMIZIGÜL
‘Bir dönem kapanmış.. ‘ Derken, bir
de baktık sinema küllerinden yeniden
doğuyor.
Üst üste ‘Kaliteli’ filmler çevriliyor.
Bizim de içimizde küllenen bir sinema
sevgisi var ya…
Gittik. Gerçekten ses kalitesi, efektler,
görüntü her şey çok güzel.
Artık ‘Filmde din adamı rolünde birisi olmasa bari..’ Diye, bir endişemde
kalmadı.
Yapımcılar bu işi öğrenmiş, din adamlarını kötülemekten ekmek çıkmayacağını anlayarak, bu işten vaz geçmişler.
Bilhassa Şener Şen’in oynadığı filmleri büyük bir zevkle seyredip, takdir ederken…
Fakat o da ne?
Film işlediği konu, çekimler her şey
gayet güzel ama finale doğru eşcinsellerin masum, kahraman vs. gösterilmesin mi?
Kızgın ve şaşkın bir şekilde salondan
çıktım.
Batı sinemasında böyle idik de, bizim(!) sinemada ‘Biz’ nasıldık?
Hemen söyleyeyim.
Batı sinemasından çok daha kötü…
Batı sinema ve dizi filmlerinde papaz
MEHMET ŞEVKET EYGİ:
FON VE YAKLAŞAN BÜYÜK TEHLİKE
Bu sektörde bize saldıran ‘GAVUR’un
mevzi değiştirdiğini… Farklı bir yöntem
izlediğini sezmiştim ama nasıl?
Nasılını bu sektörde çalışan bir arkadaşımdan kısmen dinledim.
Daha resmin tamamını görmüş değiliz ama o dinlediklerimi aktarayım.
Batıda, bilhassa Avrupa’da; başta sinema
olmak üzere, çeşitli sanat dallarını destekleyen bir fon veya ‘FONLAR’ varmış.
Ben de ‘Ne güzel işte. Bu sanat dalları destek olmadan ayakta duramaz.’ Diye içimden geçirirken, arkadaşım anlatmaya devam ediyor.
‘Bu fonlar maalesef iyiyi değil… Kötüyü teşvik etmek için kurulmuş fonlardır.
En büyük fon, sapık davranışları olan Homo… Lezbiyen vb. Eşcinsellerin iyi yönlerini ön plana çıkaran, onları kahramanlaştıran insani taraflarını işleyen film yapımcılarına verilir. ‘ deyince bende şafak attı.
Gerek Şener Şen’in ‘Kabadayı’ gerekse
Mahsun Kırmızıgül’ün ‘Güneşi Gördüm’
filminde hiç gereği yokken sapık iki tipin
kahramanlaştırılması, masumlaştırılması
aklıma geldi.
Arkadaşım şöyle devam etti: ‘Bu fonlar en
az parayı öpüşme sahnelerine… En çok
parayı sömürülecek ülkenin tarihi şahsiyetlerini, tarihte büyük insan, kahraman
bildiği kişilerin eşcinsel hayatları olduğu
şüphesini uyandıran film, tiyatro vb. sanat
dallarına verilir...’ Demişti.
İyi de Şener Şen gibi bir ustanın çevirdiği her film zaten iş yapıyor... Buna ne gerek vardı?
Cevabını bulamadım.
HOLLYWOOD
Bu filmleri de seyrettikten sonra, ne kadar
büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğumuzu anladım.
Zaten Amerikan filmlerine baktığınızda,
ABD propagandasını bariz bir şekilde görürsünüz.
Bir defa Amerikan bayrağının dalgalanmadığı, sahnenin bir tarafına ustaca konmadığı, bir
Hollywood filmi yok
desem yeridir.
İkincisi durmadan
ürettikleri silahların
tanıtımını yaparlar.
Üçüncüsü ABD hep
iyiden yana… Bazen
yanlış yapan birimleri
var ama neticede onlar arızadır.
Dördüncüsü, yaramazlık yapan
teröre(!) destek veren ülkeleri ABD yola
getirip insanlık(!) vazifesini yapmaktadır.
Vs. vs. vs.
ABD hem silah tanıtımı yapıyor. Bizim,
hem kötü, hem de düzeltenin kendisi olduğunu söylüyor. Bu arada bol bol ABD
bayrağı eşliğinde tanıtımını yapıyor, üstüne de paramızı alıyor.
Eğitimin adı ‘milli’ kendi değil
Milli Gazete Yazarı Mehmet Şevket Eygi, Zeytinburnu Belediyesi’nin düzenlediği, “İslam Yazısı ve
Osmanlı Türkçesi” söyleşisinde gündemin sıcak konularından Osmanlı Türkçesi’ni anlattı ve, “Hiçbir medeni ülkede Türkiye’deki gibi bir alfabe kopukluğu ve lisana müdahale olmamıştır.” dedi.
=(<7ú1%8518 Kültür ve Sanat
Merkezi’nde konuşan Milli
Gazete Yazarı Mehmet Şevket
Eygi, Halide Edip Adıvar’ın “Ne
Hitler Almanya’sı, ne de Stalin
Rusyası’nda Türkiye’de olduğu
kadar lisana ve alfabeye müdahale olmamıştır.” sözünden hareketle konuşmasına başladı ve, “Bir
İngiliz Shakespeare’i, bir Alman
Schiller’i, bir İtalyan Cervantes’i
bugün alıp aslından okuyabilir fakat biz 1927’de basılmış bir Ömer
Seyfettin’i aslından okuyamayız.
Çünkü Osmanlı Türkçesi’ne müdahale edilmiş.” dedi.
BATUR
[email protected]
ğinde beyaz perdeye savurduğu sopayı
unutmadım.
O gün LOZAN’ın gizli maddelerinden
biri başarıyla uygulanmıştı.
Şimdi anlıyorum. Birileri neden ‘Ahh
eski Türkiye…’ diye iç geçirdiklerini.
BEYAZ PERDEYE
FIRLATILAN SOPA
KAHRAMANLAR HEP BATIDAN HAİNLER HEP BİZDEN
Emin
Konuşmasında Milli Eğitim’in Osmanlı Türkçesini müfredata eklemesiyle devam eden Mehmet Şevket
Eygi, bu konunun tartışmalara sebep
olmasının yanlış olduğunu belirterek
başka ülkelerin alfabelerinden konuya
örnek verdi.
“Milli Eğitim diyoruz fakat adı öyle
olduğu için diyoruz, yoksa bugünkü
eğitim “milli” değildir. Bugün süper
zekâlı bir çocuğu okula verdiğinizde
zekâ seviyesi bir süre sonra düşüyor.
Latin harflerinin kolay olması, ülkemizde kültürü ve medeniyeti geliştirmemiş, aksine geriletmiştir. Yazısı çok
zor olarak bilinen Japonya’da bir gazetede cinayet haberi okumak için bir
kişinin bin şekil, fikir yazısı okumak
için beş bin şekil, biraz felsefe okuyayım derse on bin şekil bilmeye ihtiyacı
vardır. Japonya, mevcut zor alfabesiyle
bugün dünyanın üçüncü sıradaki iktisat ülkesidir. Harikalar bakımından ise
dünya birincisi. Kendisine pirinç ekecek toprakları olmayan, adalar üzerine
kurulu bir ülke olan Japonya, dünya
savaşında üzerinden dozerle geçildiği
halde, petrolü, madeni olmamasına
rağmen bugün birçok vasfa sahiptir.
Çünkü zor bir yazı ülkeyi kalkındırır
ve insanlarını vasıflı hale getirir.” //
LOZAN
Şimdi gelelim LOZAN ANTLAŞMASININ bu filmlerle ilgisine.
Lozan gizli maddeleri hala yürürlükte…
Uzun anlatmaya gerek yok.
O maddelerin hülasası, Türk halkı Hristiyanlaştırılacak.
Açık maddeleri zaten bu yönde atılmış adımlardır.
Cumhuriyetin ilk yıllarındaki uygulamalara bakılırsa bu net bir şekilde görülür.
Ama açık açık ‘Sizi Hristiyan yapacağız’
diyemezlerdi ya!..
Bunun için medyanın tüm kolları seferber edilmiştir.
Peki, verilen mesaj nedir?
Müslümanlık ve onun bağlıları, önderleri, kurumları, adetleri vs. kötü!
Hristiyanlık ve onun müntesipleri iyi.
G.KORE
Peki, bu yolla netice alınabilir mi?
Alınır.
Buyurun size G. KORE örneği.
Güney Kore bu yolla ve yoğun misyoner
faaliyetleri eşliğinde din değiştirmiş,
Bugün nüfusunun %60 ı Hristiyan olmuştur.
Başka bir şey…
Dünyanın en fazla misyoneri olan ülke
G. Kore’dir.
Bu ülke bugün misyonerlik faaliyetleri için ciddi paralar harcamaktadır.
Şimdi anlaşıldı mı bu ülkenin elektronik
ve otomotivde neden lider ülke yapılmak
istendiğini?
Çünkü G. Kore diye bir ülke kalmadı.
ABD var.
O ABD filmleri vb mecralar, o ülkede
görevini başarı ile tamamladı ve şu anda Hristiyan aleminin bir parçası olan G.
KORE yi ortaya çıkardı.
BM genel sekreterliği G. Kore’ye boşuna
verilmedi yani.
TÜRKİYE
‘Bu ülke dualıdır..’ Der büyüklerimiz.
Doğrudur.
Bize yapılan saldırılar başka bir ülkeye
yapılsaydı şimdiye kadar 10 kere yıkılır
gâvurun istediği şekle girerdik.
İşte G. Kore karşımızda duruyor.
Biz TANZİMAT’ tan bu yana
benzeri saldırılara maruz
kaldığımız halde ayakta iken,
onlar (G. Kore) 30 yıl
ancak dayanabildi.
Eski Türkiye’den Sinemayı anlatalım
derken iş G. Kore’ye
kadar geldi dayandı.
Bu da sinema ve buna
bağlı olarak film sektörünün ne kadar büyük bir
öneme sahip olduğunu göstermektedir.
Ülkemiz son zamanlarda büyük işlere
imza atmakta
Ve
Büyük ülke olma yolunda hızla ilerlemektedir. Ancak
‘SİNEMA ihmale gelmez…’Demeye çalıştım.
İnşallah maksat hasıl olmuştur.
G Ü N DEM
www.212haber.com
Türk misafirperverliğini tutku ve
bağlılıkla sunan,
doğanın nefes kesen büyüleyici
zarifliği eşliğinde
yaşanan lüks tecrübenin markası olan
Angel’s Peninsula
Otel, Marmaris’te
yeniden canlanıyor.
80 bin metrekarelik
alan üzerine inşa
edilen otel, her biri
birbirinden farklı
özelliklere sahip süitler ve villalar dâhil
toplam 182 odadan
oluşuyor.
T
h5. misafirperverliğini
tutku ve bağlılıkla sunan,
doğanın nefes kesen büyüleyici zarifliği eşliğinde
yaşanan lüks tecrübenin
markası olan Angel’s Peninsula Otel, Marmaris’te
yeniden canlanıyor. Ege
sahillerinden biri olan Burunucu sahilinde 80 bin
metrekarelik alan üzerine inşa edilen otel, her biri birbirinden farklı özelliklere sahip süitler ve villalar dahil toplam 182 odadan oluşuyor. Bütün odaları flat-screen TV’ler ve
kablosuz internet erişimi
ile donatılmış olan Angel’s
Peninsula’da genel alanlar dahil villalar için 24 saat butler ve kişiye özel hizmet servisi sunulmakla
birlikte, tüm odalarda misafirlerin kişisel ihtiyaçlarını karşılamak için ünlü ‘Bvlgari’ özel ürünleri kullanılıyor.Ege’nin mü-
Fehmi Durak
ŵĞŵŶƵŶŝLJĞƟŵŝnjŝŶďƵ
LJŦůŽƌƚĂůĂŵĂƐŦLJƺnjĚĞϵϯ
ĐŝǀĂƌŦŶĚĂ͘ƵĚĂďŝƌƚĞƐŝƐ
LJƂŶĞƟĐŝƐŝŶŝŶĕŽŬƂnjůĞĚŝŒŝďŝƌŵĞŵŶƵŶŝLJĞƚŽƌĂŶŦĚŦƌ͘'ĞŶĕďŝƌĞŬŝďŝŵŝnj
ǀĂƌ͘ƵŝƔƚĞŚŝnjŵĞƚĕŽŬ
ƂŶĞŵůŝ͘DŝƐĂĮƌŝŶďĞŬůĞŶƟůĞƌŝŶĞŬĂƌƔŦůŦŬǀĞƌŵĞŬŚĂƩĂŵŝƐĂĮƌŝŶďĞŬůĞŶƟƐŝĚŽŒŵĂĚĂŶŽƚĂůĞďŝŬĂƌƔŦůĂLJĂďŝůŵĞŬĕŽŬ
ĚĂŚĂƂŶĞŵůŝ͘͟ĚŝLJŽƌ͘
Akdeniz’le Ege’nin birleştiği noktada yer alan Angel’s
Peninsula’nın iklim olarak da çok
avantajlı olduğunu belirten Durak, “Örneğin Antalya’daki o çok
sıcak ve baskıcı havayı burada asla hissetmezsiniz. Burası biraz da kendi kendini misafir duygularıyla satan bir tesis.
Gelen misafirler çok beğendiği
için arkadaşlarını da çağırıyorlar. Hatta burada bazı misafirlerimizle de neredeyse akraba gibi
olduk.” sözlerine yer veriyor.
Geçen sezon beklentilerinin biraz
altına düştüklerini; ancak yurt dışı pazarında oldukça rağbet gördükleri için buradaki artışla onu
telafi etmeye çalıştıklarını ifade
eden Fehmi Durak, “Yurt dışına yönelmemizdeki en önemli
etkenlerden birinin de Angel’s
Peninsula’nın sadece Türkiye’de
değil dünyada da bilinmesi gereken bir tesis olduğu düşüncemiz. Dünya çapında yaklaşık 13
tane de ödülümüz var.” şeklinde
konuşuyor. //
13
Dünyada tanınması
gereken bir tesisiz
0ú6$)ú5
0(0181ú 2.
<(7ú0ú=d
<h.6(.
73 dönümlük bir aůĂŶƺnjĞƌŝŶĚĞŵŝƐĂĮƌlerine hizmet veren
Angel’s Peninsula Otel
'ĞŶĞůDƺĚƺƌzĂƌĚŦŵĐŦƐŦ&ĞŚŵŝƵƌĂŬ͕ƐŦƌĂĚĂŶ
bir tesisin çok üstünde
ŝŵŬąŶůĂƌŦŽůĂŶďŝƌƚĞƐŝƐĞƐĂŚŝƉŽůĚƵŬůĂƌŦŶŦƐƂLJůĞLJĞƌĞŬ͕͞DŝƐĂĮƌŵĞŵŶƵŶŝLJĞƟŵŝnjĕŽŬLJƺŬƐĞŬ͘
ϮϬϭϭ͛ĚĞLJĂŬůĂƔŦŬLJƺnjĚĞ
ϴϭ͛ůĞďĂƔůĂLJĂŶŵŝƐĂĮƌ
15 - 31 OCAK 2015
kemmel denizi ile bembeyaz kumların buluştuğu 2 buçuk kilometrelik
sahil şeridi eşliğinde uzanan Angel’s Peninsula’da,
bayanlara özel saklı deniz,
bayanlara özel ve karma
olmak üzere 2 açık yüzme
havuzu, 1 açık çocuk havuzu, 1 kapalı yüzme havuzu, 1 kapalı çocuk havuzu bulunuyor. Otelin yat
yanaşma iskelesi sayesinde
de misafirler su, elektrik
ve palamar hizmetlerinden yararlanabiliyorlar.
1 Temmuz 2011 itibariyle açılan Angel’s Peninsula,
misafir kitlesinin önemli bir kısmına hitap ediyor. 436 yatak kapasitesiyle hizmetin çok yoğun sunulduğu otelde, kışın 220
olan personel sayısı yazın
462’ye kadar çıkıyor. Böylelikle her misafire bir personel hizmet etmiş oluyor.
14
G Ü N DEM
15 - 31 OCAK 2015
www.212haber.com
‘Kardelen çiçekleri
gibiydiler’
6DU×NDP×ü
ûHKLWOHULQH
%\N
$QPD
Küçükçekmece Belediyesi, Sarıkamış
Harekatı’nın 100. Yılı’nda şehit olan binlerce
kahraman Mehmetçiğe; düzenlediği “Doksan Bin Ay Yıldız” Sarıkamış Özel Etkinliği ile
saygı duruşunda bulundu.
.
hdh.d(.0(&(%(/('ú<(6ú Sarıkamış
Harekatı’nın 100. Yılı’nda şehit olan
binlerce kahraman Mehmetçiğe; düzenlediği “Doksan Bin Ay Yıldız” Sarıkamış Özel Etkinliği ile saygı duruşunda bulundu.
Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük
gösteri merkezi Yahya Kemal Beyatlı’da
düzenlenen etkinliği; Ak Parti İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarca, Küçükçekmece Kaymakamı Harun Kaya,
Küçükçekmece Belediye Başkanı Temel Karadeniz’in yanı sıra ilçe protokolü, İstiklal Savaşı’nın önde gelen kahramanlarından Kazım Karabekir Paşa’nın
kızı Timsal Karabekir, Sarıkamış Dayanışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Bingür
Sönmez ve çok sayıda Küçükçekmeceli izledi.
90 BİN AYYILDIZ TİYATRO OYUNU, GÖZYAŞLARINA BOĞDU
Kuran-ı Kerim tilavetiyle başlayan program, Bezmi Safa Müzik
Topluluğu’nun tasavvuf müziği konseriyle devam etti. Sarıkamış Destanı’nın
manevi ruhunun tam anlamıyla yaşandığı anma etkinliğinde, sahne dekoru
ve kostümlerle ile gerçeğini aratmayan
tiyatro gösterisi yüzlerce seyirciyi gözyaşına boğdu.
Sarıkamış Harekatı’nın 100. yılına özel
düzenlenen etkinlik için Küçükçekmece Belediye Başkanı Temel Karadeniz’e
teşekkür eden Ak Parti İstanbul Milletvekili Tülay Kaynarca, “Sarıkamış tıpkı
Yemen gibi, Çanakkale gibi çok anlamlıdır. Osmanlı topraklarının her noktasından vatan için fedakarlık yapmak için yola çıkmış kardeşlerimizin destanıdır. Orada, karlar eridiğinde o şehitler bulundu. Tıpkı kardelen çiçekleri
gibi. O yüzden bu topraklarda bugün
albayrak dalgalanıyorken, gençlerimiz
ve bizler o topraklarda yaşananları asla
unutmayacağız” dedi.
KAZIM KARABEKİR PAŞA,
SARIKAMIŞ’I KURTARDI
Tiyatro gösterisi ve Bezm-i Safa Müzik Topluluğu’nun icralarıyla manevi bir yolculuğa çıkarak, duygusal anlar
yaşayan katılımcılar etkinlikte, Kazım
Karabekir’in kızı Timsal Karabekir’e
yoğun ilgi gösterdi. Duygu yüklü olduğunu ifade eden Timsal Karabekir, bir
hafta önce Sarıkamış’ta olduğunu ifade
ettiği konuşmasında, “Bir hafta önce orada şehitlerimize yürüdük. Yüreğim
Sarıkamış’ta. Şunu biliyorum ki, şehitler ölmez. Yüreğim böyle ferah buluyor.
723/80$ ve çevreye duyarlı projelere imza atan Bağcılar Gülbeşeker
Anaokulu öğrencileri örnek olmaya
devam ediyor. Kış şartlarında yaşam
mücadelesi veren kuşları unutmayan
miniklerin projesini dikkate alan Bağcılar Belediyesi, belirlenen yerlere kuş
yuvalarını yerleştirdi.
Şehidimin kanı yerde kalmadı. Kazım
Karabekir Sarıkamış’ı kurtardı. Tekrar
Sarıkamış vatanına kavuştu. Şanlı bayrağımız dünya döndükçe dalgalanacaktır” dedi.
ONLAR BİRER KAHRAMANDIR
şiydik. 2014 anma törenlerinde 35 bin
kişiydik. Bu sene 100 bin kişi yürüdük.
Biliniz ki onlar birer kahramandı. Ruhları şad olsun” diyerek, dile getirdi.
Program sonunda, protokol üyeleri sanatçılara ve konuklara teşekkür ederek,
çiçek verdi. //
Anma etkinliğinde konuşan Sarıkamış
Dayanışma Grubu Başkanı Prof. Dr.
Bingür Sönmez ise hislerini, “Sarıkamış ibret alınması gereken parlak bir onur sayfasıdır. 2003 yılında Sarıkamış
Dayanışma Grubu olarak ilk dağ yürüyüşümüzü yaptığımızda 250 kişiydik. Herkes bizimle dalga geçti. Ertesi yıl 90. yıl anma törenlerinde 2 bin ki-
Başakşehirli sporculardan
Tekvando’da büyük başarı
Başakşehirli sporcular Tekvando’da Dünya çapında başarılara
imza atıyor. Altınşehir’de spor merkezinde çalışmalarını sürdüren
Tekvandocular Başakşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal’ı ziyaret
ederek spora verdiği destekten dolayı kendisine teşekkür etti.
%$û$.û(+ú5/ú sporcular Tekvando’da
Dünya çapında başarılara imza atıyor.
Altınşehir’de spor merkezinde çalışmalarını sürdüren Tekvandocular Başakşehir
Belediye Başkanı Mevlüt Uysal’ı ziyaret
ederek spora verdiği destekten dolayı
kendisine teşekkür etti.
Tekvandocuları makamında kabul eden
Başkan Uysal, Antalya’da düzenlenen Avrupa Kulüpler Şampiyonası’nda 73 kg.da
şampiyon olan Ebru Yümlü, 78 kg.da
Turkhis Open’da üçüncü olan ve Emre
Gül Anadolu yıldızlar ligde 51 kg.da
şampiyon olan Eda Yümlü’yü başarılarından dolayı tebrik etti. Spora ve sporcuya
desteklerinin sürdüğünü belirten, Başkan
Uysal, her mahalleye taşıdığımız ücretsiz spor parklarımızla ilçemizde dünya
çapında başarılara imza atan sporcular
yetiştireceğiz, mesajını verdi.
Milli tekvandocular, genç yaşlarına
rağmen dünya çapında yarışmalarda dereceler almayı başardı. Azim ve disiplinli
çalışmaları ile genç sporculara örnek
olan Ebru Yümlü, Emre Gül, Eda Yümlü
Altınşehir Mahallesi’nde faaliyet gösteren
‘Mehmet Yümlü Spor Merkezi’nde çalışmalarını Antrenör Mehmet Yümlü koordinatörlüğünde sürdürüyor. Altınşehir’de
40 Tekvando öğrencisi ile çalıştıklarını
belirten Antrenör Yümlü, “Acemi ve maç
gruplarımızın çalışma saatleri değişiyor.
Müsabakalara hazırlanan öğrencilerimizin çalışma saatleri haftanın dört günü
ile 7 günü arasında değişebiliyor. 14
Ocak’ta Antalya’da maçımız, Şubat ayında
ise Avrupa Kulüpler Şampiyonası için
hazırlanıyoruz.”dedi.
‘HEDEFİM OLİMPİYAT
ŞAMPİYONLUĞU’
Ebru Yümlü: “18 yaşımdayım, 12 senedir
de bu sporla uğraşıyorum. En son Avrupa
Kulüpleri Şampiyonası’nda birinci oldum
Türkiye’de üçüncü oldum ondan önce
2011’de Avrupa Şampiyonu oldum yıldızlar da açık turnuvada da birinci oldum.
Alanya’da büyükler şampiyonası var
oraya gidiceğiz. 2016 olimpiyatları dünya
sıralamasın da yükselmem gerekiyor şuan
52. Sıradayım, 51. sırada iki rakibim var
onları geçmeyi düşünüyorum. İki rakibimi de geçersem ben direk olimpiyatlara
katılıyorum.”
Emre Gül: “16 yaşımdayım. 10 senedir
tekvando yapıyorum. Sporla olumsuz
Kuşlar
evsiz
kalmasın
Afrika’da 6 su kuyusu açılmasını
sağlayan Bağcılar Gülbeşeker
Anaokulu öğrencileri, soğuk
kış aylarında zorluk yaşayan
kuşları düşünerek “Kuşlar Evsiz
Kalmasın” projesini hayata geçirdi. Miniklerin ailelerinin de
yardımıyla yaptıkları kuş evleri
sahiplerini bekliyor.
BU ETKİNLİK, ONLARA
VEFA BORCUMUZDUR”
Küçükçekmece Belediye Başkanı Temel
Karadeniz de “Sarıkamış destanı ile ilgili ihtilaflı şeyler söylenmiştir. Kimsenin ihtilaf etmemesi gereken şey ; bu
topraklarda vatanı için, bu topraklar için, al bayrağımız için gözünü kırpmadan şehit olacak binlerce Mehmet’imiz her zaman oldu ve her zaman da olacak. Bedir’den, Çanakkale’ye, Uhud’a
kadar başta Mustafa Kemal Paşa olmak
üzere gelmiş geçmiş bütün şehitlerimizi anıyoruz. Onlara bir vefa borcu olarak programı sizlerle buluşturmak istedik “ diye konuştu.
ÇOCUKLARDAN ANLAMLI BİR PROJE:
Afrika’daki çocukları düşünen öğrenciler geçtiğimiz yıl kıtanın değişik bölgelerinde 6 adet su kuyusu açtırdı. Bu
kez soğuk geçen kış aylarında kuşlara
yardım etmeyi amaçlayan Gülbeşeker
Anaokulu öğrencileri hazırladıkları
“Kuşlar Evsiz Kalmasın” adlı projeyi
hayata geçirdi. Minikler, ailelerinin
de yardımıyla değişik renkte süslü
kuş evleri hazırladılar. Çevrelerine ve
hayvanlara karşı duyarlı davranan çocukların projesine sahip çıkan Bağcılar
Belediyesi, belirlenen uygun yerlere
kuş evlerini astı. Soğuk kış aylarında
zor günler geçiren kuşlar için yuva
yapmanın mutluluğunu yaşadıklarını
belirten çocuklar, “Başkanımız Lokman Çağırıcı’nın da yardımıyla projemizi hayata geçirdik. Ailelerimizin
de katkısıyla hazırladığımız yuvaları
kuşların yoğun olarak yaşadığı yerlere
astık. Şimdi kuşların yuvalara yerleşmesini bekliyoruz.” diyerek mutluluklarını dile getirdiler.
Gülbeşeker Anaokulu öğrencilerini gösterdikleri duyarlılıktan dolayı
kutladığını belirten Bağcılar Belediye
Başkanı Lokman Çağırıcı, eğitime
yönelik çalışmaların önemine dikkat
çekti. Çağırıcı, “Çocuklarımız iyilik
yapmanın önemini biliyorlar. Çevrelerine duyarlı gençler yetiştirmek için
çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ülkemize katkı sağlayan nesiller yetiştirmeyi
amaçlıyoruz. Onlar bizim geleceğimizdir. Yardımlaşma duygusuna sahip,
çevresine duyarlı ve büyüklerine saygılı
nesil yetiştirmeliyiz. Projelerimizi geleceğimizi teslim edeceğimiz çocuklarımızı da dikkate alarak hazırlıyoruz.”
şeklinde konuştu. //
Pijamalı Adamlar
kırdı geçirdi
alışkanlıklardan uzak kaldım. 2011 Balkan şampiyonu oldum. Türkiye şampiyonu oldum, balkan şampiyonu olduğum
zaman yıldızdım bu sene İsveç’te 3. oldum. Dünya şampiyonu sonra Allah (c.c)
izin verirse olimpiyat şampiyonu olmaya
çalışacağım.”
Eda Yümlü: “4 yıldır tekvando sporuyla
ilgileniyorum. Günde 2-2,5 saat çalışıyorum. Şuan kırmızı-siyah kuşaktayım.
Tekirdağ’a gitmiştim orada birinci oldum.
Türkiye üçüncüsü oldum Marmaris’te.
Hedefim Dünya Şampiyonu olmak.
‘TEKVANDO, ÇOCUĞUMUN
OKUL DERSLERİNE YARDIMCI
OLUYOR’
Nail Altınok (Veli): “Oğlum, 1,5 senedir
tekvandoya devam ediyor. Aileler sporu
eğitime engel olarak görse de aksine destek sağlıyor. Bu sayede sokaklardan, kötü
alışkanlıklardan uzak kalıyorlar. Spor
disiplinini öğreniyorlar.”
Sibel Özdemir (Veli): “Kızım 2 senedir
tekvando sporuyla ilgileniyor. Kızım çok
hiperaktifti. Esnek bir vücudu var, bu esnekliğinin kaybolmasını istemediğim için
bu spora yönlendirdim. Bu spor eğitim
hayatına da olumlu kakılar sağladı.” //
*h1h0h= olaylarını mizahi bir dille
anlatan Pijamalı Adamlar tiyatro oyunu Bahçeşehir Kültür Sanat
Merkezi’nde sahnelendi. Ünlü oyuncu
Necmi Yapıcı’nın yazıp yönettiği Pijamalı Adamlar, bir akıl hastanesinde
delilerin oynadığı müzikli bir oyun.
Sevilen oyuncu kadrosuyla beğeni
toplayan oyun Başakşehirli tiyatro
severler tarafından da ilgiyle izlendi.
İnteraktif bir şekilde ilerleyen oyunda
seyircilerin arasında sahnelenen bazı
bölümler beğeni topladı. “Kim akıllı
kim deli? Nasıl ayırt etmeli? İçeridekiler mi deli yoksa dışarıdakiler mi?”
sorularını mizahi bir dille sorgulayan
oyun, hiciv yoluyla verdiği mesajlarla dikkat çekti. Günümüzde yaşam
koşullarının zorluğundan dolayı
insanların delilik sınırında yaşadığını
gözler önüne seren oyun iki perde de
sahnelendi. //
16
G Ü N DEM
15 - 31 OCAK 2015
www.212haber.com
Geniş kitlelere ulaşmakta
Mustafa
ZORLUK
TEZCAN
[email protected]
Karneleri
Nasıl Yorumlayalım? ÇEKİYORUZ
6(9*ú/ú9(/ú/(5, bir Çinli bilgenin
güzel bir sözü var; “Doğduğun zaman 1’sin. Sadece bir
tane 1. Zamanla 1’in sağına sıfırlar eklenmeye başlar. Diplomalar, sınav başarıları, okul başarıları, ünvanlar, roller,
rozetler, sertifikalar, evler, arabalar?
Bunların her biri bir sıfırdır ama 1’in
sağına eklendikçe senin değerin artar.
Yaygın eğitim kapsamında hayatt boyu
boyyu öğrenme sürecini kapsayan okuma yazma kursları,
urslaarı, açık öğretim
öğrencilerine yönelik destekleyici
ci ku
kurslar
urslar ve akla
gelebilecek her türlü kursun verildiği
ildiğği Halk Eğitim
Merkezi’nde daha çok bayanlara yönelik
yön
nelik hobi kursları ve çocuk bakımıyla ilgili kurslar
rslarr ilgi
il i görüyor.
örü or.
Y
AYGIN (øú7ú0 kapsamında hayat boyu öğrenme sürecini kapsayan, sanat
ve hobi kursları başta olmak üzere; okuma yazma kursları, açık öğretim öğrencilerine yönelik destekleyici kurslar, meslek edindirmeyle ilgili kurslar
ve akla gelebilecek her türlü kurs, Halk
Eğitim Merkezi’nin alanına giriyor.
Kurslar için başvuru yaş aralığı ise 14
yaşından itibaren başlıyor ve her yaştaki bireye hitap ediyor. Üst yaş sınırının olmadığı bazı kurslarda 12 yaşında
olanlar da kabul ediliyor. Mesleğe yönelik alanlarda örneğin kantin, ustalık,
kalfalık, vs. belgesi gerektiren kurslarda bazı kriterler aranabiliyorken, daha çok bayanlara yönelik hobi kursları ve çocuk bakımıyla ilgili kurslar ilgi görüyor.
Başakşehir Halk Eğitim Merkezi’nin
kendi bünyesinde açtığı kurs sayısı şu
an 78. Bu kurslardan bazıları ise şöyle:
Dekoratif Ahşap Süsleme, 3-6 Yaş Aile
Eğitimi, Okuma Yazma Kursları, Basit
Nakış İğne Teknikleri, Çocuk Giysileri
Dikimi, Bilgisayar Kursları, Atletizm,
Masa Tenisi Satranç gibi spor kursları,
Ebru, Resim, İngilizce, Halkoyunları,
Sabun, Çocuk Bakım Elemanı Yetiştirme kursları, Bağlama, Tekstil, Mehter, Kur’a-ı Kerim, Arapça, Ev Tekstili, Yabancılara Yönelik Türkçe kursları,
Uygulamalı Tiyatro, Model Uçak Yapımı kursu, vs. Aile Çocuk Eğitimi, Çocuk Gelişimi gibi kurslar ise psikolog
hocalar tarafından veriliyor. Bu kurslar tamamen meslek edindirmeyle ilgili. Örneğin Çocuk Bakım Elemanı
Yetiştirme kursuna katılan daha sonra Sosyal Politikalar Bakanlığı’nda Çocuk Bakım Elemanı olarak istihdam ediliyor.
Halk Eğitim Merkezi’nde bütün kurslar saat üzerinden işliyor ve bu kursla-
dK<7bĞŚŝƚĂŒůĂƌĂŶďĂnj7ŵĂŵ,ĂƟƉKƌƚĂŽŬƵůƵDƺĚƺƌƺzƵƐƵĨ
^ĂďĂnj͕ƂŒƌĞŶĐŝůĞƌŝŶĞ
ŶĂŵĂnjďŝůŝŶĐŝǀĞƌĞďŝůŵĞŬŝĕŝŶƂŒƌĞƚŵĞŶ͕ǀĞůŝ
ǀĞƂŒƌĞŶĐŝůĞƌŝďŝƌĂƌĂLJĂ
ŐĞƟƌĞƌĞŬ͕ŶĂŵĂnjŬŦůŵĂŶŦŶƂŶĞŵŝŶŝĂŶůĂƚŵĂŶŦŶ
LJĂŶŦŶĚĂŶĂŵĂnjŦďŝnjnjĂƚ
LJĂƔĂŵĂůĂƌŦŶŦƐĂŒůĂĚŦ͘
rın hepsinin süreleri farklı. Örneğin 36 Yaş Aile Eğitimi kursu 400 saat, Çocuk Bakım Elemanı Yetiştirme kursu
900 saat, Kalorifer Ateşçiliği kursu ise
96 saat. İngilizce kursları ise kur olarak veriliyor. Her kur yaklaşık 200 saat. Bir kurs bitince tekrar yenisi açılıyor. Yeni kurslara ihtiyaç olduğunda
bununla ilgili durum değerlendirmesi
yapılıp gerektiğinde ihtiyaca cevap veriliyor. Talep sayısı yeterli çoğunluğa
ulaştığı zaman yeri ve eğitmeni de uygunsa kurs hemen açılıyor. Kursun açılabilmesi için gereken sayı ise en az
Şu hale gelirsin: 1000000000000000...
Sen hayatta olduğun sürece bu
sıfırların bir anlamı vardır.
Ne zaman sen öldün 1 gitti. 000000000000000...
HACER TÜRKEL
rı kursumuz var. Güvercintepe’de Satranç, Okuma Yazma 1 ve 2. kademe
kursları ve Van yöresi Türk Halkoyunları kursu mevcut. Özellikle Altınşehir
ve Fenertepe bölgelerinde okuma yazma kurslarına yoğunluk veriyoruz. İhtiyaçlar bölgeden bölgeye değiştiği için kursların içeriği de değişiyor. Yine Fenertepe’de Ev Tekstili Ürünleri
Hazırlama kursu ve Yatak Odası Tekstili Hazırlama kursumuz bulunuyor.
Şahintepe‘de Arapça, Bayramtepe’de ise Bağlama kursumuz var.” ifadelerine
yer veriyor.
dığımız için vakıflardan, derneklerden
destek istiyoruz. Onlarla konuşup onların yerlerinde kursları açma yoluna
gidiyoruz. Merkezimizin yeri ulaşım
güzergâhında olmadığı için zaman zaman kişiler buraya ulaşmakta zorluk
çekiyor.” diyor.
Başakşehir Halk Eğitim Merkezi’ne
ulaşım anlamında büyük sıkıntılar olduğuna da vurguda bulunan Aziz Akdoğan şunları kaydediyor: “Yerimiz yeni olduğu için insanlar henüz tam bilmiyor. Özellikle açık öğretim öğrencilerinin kayıtlarıyla ilgili iş ve işlemlere gelen öğrenciler çok
büyük sıkıntı yaşadıklarını söylüyorlar. Örneğin Altınşehir bölgesinde oturan bir öğrenci, Başakşehir’dense
Küçükçekmece’ye daha rahat giderim
diyor. Ben buraya ilk atandığımda, adres sorduğum birçok insan bana Halk
Eğitim Merkezi’nin nerede olduğuna
dair bilgi veremedi. Halk Eğitim’in yerini bilmiyorlar. Ancak bir öğretmenden öğrendim burayı.”
UYGUN YERLERDE TALEP
EDİLEN KURSU AÇIYORUZ
12. Tamamen ücretsiz olan bu kurslara kurs başvuru formları ile birlikte internet sitesinden de başvuru yapılabiliyor.
Kursların aşağı yukarı her okulda
mevcut olduğuna değinen Başakşehir Halk Eğitim Merkezi Müdürü Aziz Akdoğan, “Örneğin Fenertepe’de
TOKİ Celalettin Ökten İmam Hatip Lisesi’nde Mehter ve Halkoyunla-
GENİŞ KİTLELERE ULAŞMAKTA ZORLUK ÇEKİYORUZ
Başakşehir halkının kurslar konusunda çok duyarlı olduğunu; fakat
Başakşehir’de kendilerini sıkıntıya sokan çok dağınık bir yapının varlığına dikkat çeken Akdoğan, “Çok geniş kitlelere ulaşmakta zorluk çekiyoruz. Merkez olarak bu konuda zorlan-
Başakşehir halkına hizmet vermek istediklerinin altını çizen Akdoğan, “Özellikle talep olan her türlü kursu açma noktasında yardımcı olmak isteriz
ki bu bizim görevimiz zaten. Bu konuda vatandaşlar bize direkt başvurabilirler, bunun yanı sıra web sitesi üzerinden ya da kurumsal olarak başvurularını yapabilirler. Başakşehir’in site yapısından dolayı daha avantajlı durumdalar. Hangi bölgede, hangi etapta
olursa olsunlar site yönetimleri aracılığıyla da bize ulaşabilirler. Yönetim binalarında ya da onların gösterecekleri
uygun yerlerde talep edilen kursu açabiliriz.” şeklinde konuşuyor. //
‘Baba-oğul, anne-kız
sabah namazındayız’
ALLAH’a şükrün en güzel ifadesidir,
namaz! Dinin direği, göz nuru,
kalp aydınlığı, dünya ve ahiret güzelliği, sıkıntılara çözüm, kapalı kapıların
anahtarı, gönül serinliği, kulu Rabbine yaklaştıran miracıdır. Peygamber
Efendimize Miraç’ta emredilen beş
vakit namaz ile her bir kul kendi miracını gerçekleştirmektedir. Gerçekten
şuurla ve hakikatine erilerek, farkında
olunarak, ne olduğu bilinerek kılınan
bir namaz, namaz dışında da insanı her türlü çirkinlikten, uygunsuz
davranıştan, edep dışı hareketlerden
alıkoyar.
TOKİ Şehit Çağlar Canbaz İmam
Hatip Ortaokulu Müdürü Yusuf Sabaz,
öğrencilerine namaz bilinci verebilmek için öğretmen, veli ve öğrencileri
bir araya getirmeyi amaçlayarak, sadece namaz kılmanın önemini anlatmak
değil, namazı bizzat yaşatmak istedi.
Projenin ilk adımı, TOKİ Şehit Çağlar
Canbaz İmam Hatip Ortaokulu Müdür
Yardımcısı Öznur Orta’nın koordinatörlüğünde İmam Hatip öğretmen,
Oldu. Sıfırların hiçbir anlamı kalmadı.
Bu 1 bizim psikolojik rollerimizi,
0’lar ise sosyal rollerimizi ifade ediyor.
Bazen hayatta yaptığımız büyük mücadelelerle çalışmalar bu 0’lar içindir.
Ama sağlam bir 1’in sağında ise anlamlıdır. Yoksa o sıfıra ulaşırken 1’imiz
sarsıntıya giriyorsa elde edeceğimiz
0’ın tek başına bir anlamı yok. Öğrencilerimizin aldığı karnelerde
işte bu 0’lardan.
Velilerimizin karneleri gereğinden
fazla önemsediğini düşünüyorum.
Zaman zaman öyle öğrencilerim oldu
ki karnelerini aldığında eve gitmek
bile istemiyorlardı. Neden? Çünkü karşılaşacakları tepkiden korkuyorlardı. Veli görüşmelerimizde hep şunu
belirtmişimdir. Bu karne öğrencinin
karnesi değil ailenin karnesidir. Eğitim
süreci boyunca işin içine girmeyen
velimiz sadece sonuca odaklanmaktadır. Karneye bir sonuç olarak bakmak
doğru değildir. Sadece sürecin bir bölümüdür. Ölçü notların iyi yada kötü
olmasından ziyade mevcut alışkanlıkların ne durumda olduğudur. Olaya birde diğer taraftan bakalım.
Öğrencimiz çok iyi bir karne getirdi.
Tüm notlar 5. Her şey tamam ve bizim
öğrenci süper. Ama 5’lik birçok öğrenci ortaokul yada lisede tepetaklak
gidiyor.Niçin? Çünkü temel alışkanlıklarda sıkıntı var ve süreç aleyhine
işliyor notların 5 olmasının çok bir
önemi yok. Onun için öğrencimizi iyi
tanımamız gerekiyor. Ailemizin karnesi öğrencimiz
hakkında kısmen bilgilendirici
mahiyettedir. Hepsi o kadar daha
ötesi yok. Bu nedenle yukarıdaki
açıklamalarım ışığında velilerime
şu tavsiyelerim olacak: - Karneleri çok aşırı önemsemeyelim. - Çok fazla sert tepkiler vermeyelim. - 5’ lik not sistemi ile yapılan bir
değerlendirmenin çocuğun kişilini
yansıtmadığını bilelim. - Karne için bir söz vermişsek mutlaka yerine getirelim. Sonuç olarak özellikle şunu belirtmek isterim ki; Hayatımızdaki 1 ve 0’
ları iyi tespit edip ona göre hareket
edelim. Sahnenin
yeni sahipleri
7ú<$7526$1$7d,6,Ulvi Alacakaptan’ın Sanat
Yönetmenliğini yaptığı Bağcılar Belediyesi
Tiyatro Okulu 2014 yılı mezunlarını verdi.
Başarılı bir çalışma sezonunun ardından
deneyimli hocalar eşliğinde oyunculuk bilgilerini ve kabiliyetlerini geliştiren öğrenciler
sertifikalarını aldılar.
veli ve öğrencileriyle birlikte
Eyüp Sultan Camii’nde
gerçekleştirildi. Okul
öğretmenlerinden Dönem
Doğan, Şenay Bakaç ve
Kübra Türk’ün de katıldığı
sabah namazının ardından
hep beraber yapılan kahvaltıda, birlik ve beraberliğin en
güzel anları yaşandı.
BABA VE OĞULLAR
DA UNUTULMADI
Baba ve oğullarının da
unutulmadığı projenin
ikinci adımı ise TOKİ Şehit
Çağlar Canbaz İmam Hatip
Ortaokulu Müdür Yardımcısı Sedat Ayer’in koordina-
törlüğünde, Sultan
Ahmet Camii’nde
gerçekleştirildi.
Velilerin yoğun ilgisinin
sinin
kulun
olduğu etkinliğe, okulun
öğretmenlerinden Veli Ulu
ve İbrahim Çapacıoğlu da
katıldı. Kılınan namazın
ardından Ulu Yasin-i Şerif
okudu ve öğrenciler Hatm-i
Şerif duasını yaptılar.
Okulda yapılan kahvaltının sonunda etkinlik
tamamlandı. //
Bağcılar Belediyesi Gençlik Merkezi’nde düzenlenen mezuniyet programında bir konuşma yapan Bağcılar Belediye Başkanı Lokman
Çağırıcı, sanatın ve sanatçıların bir toplumun
gelişmesinde önemli rol oynadıklarını ifade
etti. Kursiyerlere, değişik branşlarda üç ayrı
sınıfta 7-11, 12-15 ve 16 yaş ve üzeri gruplar
halinde kurs verildi. Büyük yaş gruplarına
yönelik sahne, diksiyon, pandomim, halk
oyunları, geleneksel tiyatro, dramaturji ve
sinema dersi verildi. İki yıl boyunca dört dönem sonucunda kursu başarıyla tamamlayan
öğrenciler sertifika almaya hak kazandı. //
G Ü N DEM
www.212haber.com
15 - 31 OCAK 2015
BAŞAKŞEHİR’DE
olmaktan mutluyum
3 ay önce atanan
ĂƔĂŬƔĞŚŝƌ<ĂLJŵĂŬĂŵŦ
<ĂnjŦŵdĞŬŝŶ͕ĮnjŝŬŝ
ŽůĂƌĂŬĂƔĂŬƔĞŚŝƌ͛ŝ
ĕŽŬŝLJŝďŝůŵĞĚŝŒŝŶŝ͕
ĂƚĂŶŵĂƐŦŶŦŶŬĞŶĚŝƐŝ
ŝĕŝŶƐƺƌƉƌŝnjŽůĚƵŒƵŶƵ
ǀĞďƵƌĂĚĂŽůŵĂŬƚĂŶ
ŵƵƚůƵůƵŬĚƵLJĚƵŒƵŶƵ
ƐƂLJůĞĚŝ͘
2
HACER TÜRKEL
010-2014 yılları arasında İstanbul Vali
yardımcısı olarak görev yapan Kazım
Tekin, 3 ay önce Başakşehir Kaymakamı olarak atandı. İstanbul’u iyi bilen
ve Başakşehir’de olmaktan mutluluk
duyduğunu söyleyen Kazım Tekin’le
Başakşehir’i konuştuk.
Fiziki olarak Başakşehir’i çok iyi bilmediğini söyleyen Başakşehir Kaymakamı Kazım Tekin, “Buraya atanmadan önce Başakşehir’in, İstanbul’un
yeni gelişen bir bölgesi ve konutlaşmanın hızlı devam ettiği tercih edilen bir
yerleşim alanı olarak biliyordum. Tabi bu yıl 2014-2015 futbol sezonunun
başlamasıyla birlikte süper ligde futbol takımı olması da artı değer kattı. Onunla birlikte Başakşehir markası
bir üst seviyeye çıktı. Başakşehir kaymakamı olarak atanmak sürpriz oldu benim için ama kafamdaki imajını
da düşününce açıkçası sevindim; çünkü İstanbul için önemli ve özellikli bir
yere atandığımı, gelip tanıdıktan sonra da bendeki önceki imajına da paralel ama onun tersine Avrupa yakasında
daha önemli bir ilçe olduğunu düşündüm. Hakikaten konutlaşma açısından
büyük yatırımların ve düzenli şehirleşmenin olduğu, belediye hizmetlerinin de güzel ve dengeli yürüdüğü, hele hele Sular Vadisi gibi bir projenin de
içinde olduğu bir ilçe. Hızlı konutlaşmanın yanında altyapının ve özellikle yeşil alanın da tam ve eksiksiz yapıldığını görünce benim için daha pozitif
izlenimler oluştu. Ben burada olmaktan mutluyum. Vatandaşın da bizimle
mutlu olmasını temenni ederim.” dedi.
Başakşehir’in 350 bin nüfuslu bir yer
olmanın yanında çok hareketli olduğunu dolayısıyla Anadolu’daki 20-30
bin nüfuslu bir ilçedeki kaymakamın
halkla olan diyaloguyla buradakinin
çok farklı olduğunu dile getiren Tekin, diğer göreviyle olan bağlantısının
da henüz devam ettiği için istediği kadar Başakşehir’e zaman ayıramadığını belirtti.
ÇALIŞMALARIMIZI
YOĞUNLAŞTIRACAĞIZ
Kaymakamlığa bağlı birimlerin sunduğu hizmetler olarak bütün mahallelerin eşit şartlarda yararlandığını aktaran Kazım Tekin şunları kaydetti: “Ancak sunulan her hizmette, her mahallede bir birim olmak zorunda değil.
Bazıları ulaşımla sağlanıyor. Örneğin
devlet hastanesi bir yerde. Oraya ulaşım ne kadar kolaysa, o hizmet o kadar
iyi, ne kadar uzaksa o kadar zor alınır.
Eğitim olarak bütün vatandaşlarımızın ihtiyacını karşılayacak okullarımız
mevcut. Sağlık birimlerimiz, tarım ve
gıda bölümümüz de herkese hitap ediyor. Güvenlik konusu da keza öyle. İstihdama, gençlerin daha iyi eğitim ve
spor imkânlarına kavuşmasına yönelik çalışmalarımızı da dezavantajlı mahallelerimizde daha da yoğunlaştırmayı planlıyoruz.”
KAMU KURUM ALANLARI
YETERSİZ
sıkıntı olarak göze çarpıyor. Belediye
başkanımızın da girişimleriyle Emlak
Konut’un burada şehir meydanı projesi var. Orada kamu kurumlarını bir araya toplayacak birimlerin de yapılması konusunda yoğun çalışmalar var.” ifadelerini kullandı.
Eğitim açısından sıkıntı olmadığını
söyleyen Kazım Tekin, devlet hastanesinin çok hızlı artan nüfusa göre yetersiz kaldığını, Kayaşehir’de yapılacak olan 2 bin 400 yataklı hastane projesiyle
kısa zamanda sorunların giderileceğini ve şu an 4 aile hekimliğinin boş olduğunu, dolayısıyla o bölgede bulunan
vatandaşların çok iyi bir sağlık hizmeti
alamadığını, onunla alakalı gerekli girişimlerinin devam ettiğini kaydetti.
Başakşehir’in şehir merkezine yakın
olmasına ve metronun da bulunmasına rağmen, ulaşımın sıkıntılı olduğuna, bununla birlikte kamu kurumlarının fiziki alanların yetersiz olmasını
da değinen Tekin, “3. Köprüden gelen
yol ve metro ağının genişletilmesi buraya ekstra avantaj sağlayacaktır diye
tahmin ediyorum. Bizim sorumlu olduğumuz alanlarla ilgili en büyük sorun, kamu kurumlarının halka daha iyi hizmet vereceği fiziki alanların yetersiz olması. Kamu kurumları alanlarının yetersiz olması illa bu birimlerde
çalışan personelin çok daha konforlu
alanda çalışması anlamını doğurmaz.
Vatandaşın, geldiğinde daha kolay hizmet alabileceği ve kendini daha rahat
hissedeceği ortamlardır. Örneğin vatandaşın geldiğinde oturacağı, beklerken bir şeyler yiyip içeceği yani devlet
kurumuna geldim, kendimi rahat hissedebileceğim diyebileceği bir ortam
yok. Kentleşmenin bu kadar hızlı ve
düzenli olduğu bir bölgede kamu hizmetinin sunulduğu alanların son derece yetersiz olması buradaki en büyük
DİŞ HEKİMLİ KORKUSU (DENTAFOBİA)
'úû+(.ú0ú ile liğili önceden
yaşanan olumsuz olaylar kişilerin
son noktaya gelmedikçe tedaviye
gitmelerine engel olmaktadır. Bu
konuda ilk yapılması gerekenlerden
birisi diş hekimlerinin hastaları ile iyi
iletişim içinde olmaları ve kendilerine
güvenmesini sağlamalarıdır.
Muayenelerde olumlu bir deneyim yaşayabilmek için hastaların;
1. Diş hekimi ve ekibini sevmeleri
ve güvenmeleri,
2. Bütün kontrolü ellerinde tutabileceklerine tamamen inanmaları,
3. Hiç ağrı duymalacakları yada iyi
bir şekilde uyuşturulacaklarından
emin olmaları gerekmektedir.
4. Çocuklar neden diş hekimi koltuğuna oturmaktan korkar?
Diş hekimi koltuğu kavramı özellikle çocuklar söz konusu olduğunda
akılda iyi bir yer etmiyor bunun anlaşılabilir nedenleri var.
Çocuklarda beden bütünlüğüne
dışardan gelen her türlü müdahale ciddi korku ve savunma refleksi
yaratır. Bu sebeple 6 yaşından küçük
çocukları ikna etmek kolay değildir.
Üstelik yapılan müdahale ağız, yani
bedenin iç bölgesine olduğu için korku bir kat daha artmaktadır. Büyükler
gibi çocuklarda ağızlarının içine
yapılan müdahaleleri göremedikleri
için diş konusunda tedavi görmekten
çekinirler. Diş hekimi denildiğinde genellikle diş çekme gibi hoş olmayan
çağrışımlar yaratabilicek düşüncelerin
akla gelmeside korkuyu besler. Bu
Çağrışımla çocukdaki korkuyu pekiştirebilir. Onun için küçük çocuklarda;
çocuğun yanında güvendiği birisinin
destek olması, çocuğun önceden
ilaç desteği ile rahatlatılması, uygun
durumlarda tedavinin basamaklı
yapılması gibi önlemler yararlı olabilir.
6 yaşından büyük çocuklar acı ve
korku ile başa çıkmayı nispeten daha
iyi becerir ancak sancıyı ve tedirğinliği içten içe yaşar. Bu çocukların
yapılacak işlemlerle ilğili önceden
SPOR,
HAYATIMIZIN
AYRILMAZ
BİR PARÇASI
^ƉŽƌ͕ŚĂLJĂƚŦŵŦnjŦŶĂLJƌŦůŵĂnjďŝƌ
ƉĂƌĕĂƐŦ ĚŝLJĞŶ dĞŬŝŶ ƐƂnjůĞƌŝŶŝ ƔƂLJůĞ ƐƺƌĚƺƌĚƺ͗ ͞ĞůĞĚŝLJĞŶŝŶƐĂŒůĂĚŦŒŦĂůƚLJĂƉŦŝŵŬąŶůĂƌůĂ
ŐĞŶĕůĞƌƐƉŽƌLJĂƉŦLJŽƌ͘ĞŶŽŶƵŶ
ďƺƚƺŶ7ƐƚĂŶďƵů͛ĚĂŽůĚƵŒƵŐŝďŝ
ďƵƌĂĚĂ ĚĂ LJĞƚĞƌƐŝnj ŽůĚƵŒƵŶƵ
ĚƺƔƺŶƺLJŽƌƵŵ͘^ĂĚĞĐĞďĞůĞĚŝLJĞŶŝŶĕĂďĂƐŦĚĞŒŝů͕ŬĂŵƵŶƵŶĚĂ
ĕŽŬďƺLJƺŬLJĂƨƌŦŵůĂƌŦǀĞĚĞƐƚĞŒŝ
ŽůŵĂƐŦŐĞƌĞŬŝLJŽƌ͘ĂŚĕĞƔĞŚŝƌ͛ĚĞ
ďĞůĞĚŝLJĞŶŝŶLJĂƉƨŒŦĕŽŬŐƺnjĞůďŝƌ
ƚĞƐŝƐǀĂƌ͘hŵĂƌŦŵŽŶƵŶďĞŶnjĞƌŝ
ďƵƌĂĚĂĚĂŐĞƌĕĞŬůĞƔŝƌ͘͟
PnjĞůůŝŬůĞ ƐŽƐLJĂů LJĂƌĚŦŵůĂƔŵĂLJĂ͕ŐĞŶĕůĞƌŝŶŝƐƚŝŚĚĂŵŦŶĂ͕ŬƂƚƺĂůŦƔŬĂŶůŦŬůĂƌĚĂŶŬŽƌƵŶŵĂƐŦŶĂǀĞƐƉŽƌĂLJƂŶĞůŝŬƉƌŽũĞůĞƌĚƺƔƺŶĚƺŬůĞƌŝŶŝ͕ďƵŬŽŶƵĚĂĞŶďƺLJƺŬĚĞƐƚĞŬĕŝůĞƌŝŶŝŶŝƐĞďĞůĞĚŝLJĞ
ŽůĚƵŒƵŶƵĂŬƚĂƌĂŶ<ĂnjŦŵdĞŬŝŶ͕
͞ĂƔĂŬƔĞŚŝƌ͛ĚĞƐŝǀŝůƚŽƉůƵŵŬƵƌƵůƵƔůĂƌŦŶŦŶŐĞŶĕůĞƌŝŶƐŽƌƵŶůĂƌŦŶĂĚƵLJĂƌůŦŽůĚƵŒƵŶƵǀĞďŝƌƔĞLJůĞƌƺƌĞƚŵĞLJĞĕĂůŦƔƨŬůĂƌŦŶŦŐƂnjůĞŵůĞĚŝŵ͘ƵŶƵŶĚĂŚĂĚĂĕĞƔŝƚůĞŶĚŝƌŝůĞƌĞŬ͕<ĂLJŵĂŬĂŵůŦŬǀĞ
ďĞůĞĚŝLJĞLJůĞĚĂŚĂŝLJŝŝƌƟďĂƚůĂĚĞǀĂŵĞƫƌŝůŵĞƐŝŶŝŝƐƚĞƌŝnj͘͟ƔĞŬůŝŶĚĞŬŽŶƵƔƚƵͬͬ͘
DT. Rıfat
İSKENDER
[email protected]
bilgilendirilmesi yerinde olur. Çocuk;
anne baba, arkadaş gurubu ve yakın
çevrenin tepkilerini beynine kaydeder. Bu korkunun koşullanma yoluyla
öğrenilmesidir. Yani dişci kolduğu
korkusu, toplumumuzda “matematik
korkusu, iğne korkusu, polis korkusu,
okul korkusu”vb. gibi sosyal öğrenme
ile öğrenilen korkulardan birisidir.
Çocuğun korkusunu yenmesi için
hastalanmadan önce çocuğu ziyarete getirmenin çok yararlı olduğu
görülmüştür. Diş hekimleri ile iyi ilişki
geliştirebilin ailelerin çocuklarının diş
ve ağız sağlığı konusunda daha şanslı
olduğu, diş hekimlerinin ailenin dostu
olduğu unutulmamalıdır..
17
Halit
BEKİROĞLU
[email protected]
Yürüyüşe Devam!
ú/..858/'8ø81'$ Başakşehir’e
yerleşenlerdenim. Kuruluş aşamasında
Başakşehir, yaşamın zor olduğu yerlerdendi. Birkaç yıl yurtdışında kaldıktan
sonra tekrar Başakşehir’e döndüm, daha
yaşanılabilir hale gelmişti…
Gittiğim yerlerde hayata tutunacak
birşeyler ararım. Öyle koca koca şeylerden bahsetmiyorum, küçücük şeyler,
minnacık vesileler…
Tacikistan’da yaşadığım dönemde
Başakşehir’in ilk yıllarıyla dahi kıyaslanmayacak zorluklarla karşılaştım. Elektrik
kesintisi, ısınma problemi ve hatta erzak
temini. Yine de başkent Duşanbe’de
hayata tutunacak bir dal bulabildim;
Rudaki isimli caddede 1,5 km’lik yürüyüş
yolu…
Yürüyüş yolu dediysek hani özel bu iş
için hazırlanmış falan değil ama en güzel
yanı tarihi çınar ağaçlarının olmasıydı.
Ta Ruslar döneminde düzenlenmiş çınar
ağaçlarının eşlik ettiği bir yol…
Enteresan bir şekilde Tacik dostlarımız o yolda spor amaçlı pek yürüyüş
yapmazlardı. Genelde yabancılar tercih
ederlerdi yolu. Böyle güzel bir yol
Başakşehir’de olsaydı biz de yürürdük
derdim kendi kendime…
Tabi Başakşehir’in ilk yıllarında tek
yürüyüş yolumuz 1. Etap’taki kısa parkurdu, doğrusu o parkur hem yetmez
hem de biraz kibre kaçacak ama bizi tam
kesmezdi…
2011’de tekrar Başakşehir’e yerleşince
hala eski kodlarla tutunacak dallar aradım. Günün çoğunu dışarda geçiren biri
için Başakşehir’e tutunmak zordur. Bu
zorluğu aşmak için küçük vesileler peşinde koşarken Sular Vadisi ile tanıştım…
Benim için orası Sular Vadisi olmaktan
çok “Yürüyüş Vadisi”ne dönüştü; önce
Vadi’deki 1,5km’lik parkuru kullandım,
bir süre sonra kalan bölümlerini…
Doğrusu bu küçük vesilelere tutunmak kolay olmadı. Tarihi bir yürüyüş
yolundan yapay zemini olan bir yola
geçiş yapmıştım. Daha steril olsa da
Duşanbe’deki gibi gölgesine sığınabileceğim çınar ağaçlarım yoktu…
Fidanlarla teselli buldum; ilkbaharda
çiçek açmalarını adım adım takip ettim.
Onlar bana gülümsedi, ben de onlara.
Ama henüz çocuklardı, büyüyecek kocaman olacaklardı. Büyüklüklerini hayal
ettim. Sonbaharda dökülen yapraklarıyla
tefekkür ettim. Her sabah çıktığımda
yerleri renk cümbüşüne çeviren sanat
eserlerini izledim…
Bazen ümitsizliğe kapıldım. Bunca
ahalinin yaşadığı bir şehirde ne kadar
da az yürüyen vardı! İnsanlar kutu gibi
dairelerinden neden çıkıp da kendilerini
vadilere bırakmazlardı! Tertemiz havayı
teneffüs etmek varken neden kapalı
salonlarda sporla uğraşırlardı! Sessizce
vadi boyunca yürüyüp hem tefekkür
edip hem de dinlenmek varken neden
gürültülü salonlarda kafalarını şişirirlerdi!
Başakşehir’de yaşayıp da dışında
çalışanlar Başakşehir’deki dostlarıyla
buluşamamaktan şikayet ederler. Oysa
“Yürüyüş Vadisi” bunun için biçilmiş
kaftan. Dostlarla Vadi’de sabah erken ya
da akşam buluşup hem yürüyüş yapıp
hem de hasbihal etmek neden tercih
edilmez ki!
Klişe olacak ama burnumuzun dibindeki nimeti görmüyoruz…
Nimeti bihakkın değerlendirmiyoruz…
Vadi’yi sadece belli programların
yapıldığı, belli dönemlerde şölenlerin
düzenlendiği, zaman zaman çocukların
götürüldüğü bir yer gibi algılıyoruz…
Oysa bu tür mekanların şafak vakti var,
gecesi var! Sabah ezanıyla yola çıkan
Ömer Nasuh Bilmen Camisi’nde namazını kılıp Vadi’ye inebilir. İmam-ı Azam’da
da, Tunahan’da da, Bilal-i Habeşi’de de
namaz kılıp akabinde kendinizi Vadi’ye
bırakabilirsiniz…
İyisi mi ben size bir program sunayım;
Bilal-i Habeşi’de sabah namazını kılın,
Vadi’nin üst kapısından aşağıya doğru
bırakın kendinizi. Ya da tam tersi Vadi’nin
aşağı girişinden yeni açılan Selman-ı
Farisi Camisi’nden besmele çekin yürüyüşe.
1,5km’lik parkuru geçince viyadüğün altından karşı parkura geçin Çınar
koleji’ni geçip parkuru bitirince yolun
diğer tarafındaki Başakşehir Lisesi’nin
yanındaki parkuru göreceksiniz. Sabırla
yürüyün, yaşa başa bakmadan dönüşü
düşünmeden devam edin, son parkuru
bitirince zaten Vadi’yi bitirmiş olacaksınız. Yaklaşık 5 km yürümüş olmanın,
tefekkür etmenin, beraber yürüdüğünüz
dostunuzla hasbihal etmenin keyfini
yaşayacaksınız.
Tabi bunun bir de geri dönüşü var;
Korkmayın! Hele hele kıştan hiç korkmayın!
Allah bize müthiş potansiyel bahşetmiş; geliştirdikçe gelişecek vücut bahşetmiş. Zorladıkça tahammül edebilecek
irade vermiş…
Yeter ki tembelliği atalım üzerimizden…
Yeter ki yanıbaşımızdaki miniminnacık
vesilelerin kocaman anlamlarına açalım
yüreğimizi…
18
G Ü N DEM
15 - 31 OCAK 2015
www.212haber.com
Yeni genç kadrolar
oluşturacağız
2
29 Mart 2014’te yapılan Yerel Yönetimler
Seçimlerinde Başakşehir Belediye Başkan
Adayı olan Özgür
Karabat, Avcılar’da
600’ün üzerinde gençle bir araya geldi. Karabat gençlere hitaben,
“Yanıma kardeş, yoluma yoldaş olmanızı
istiyorum. Bizler siyaseti kapılı kapılar ardında değil, sokaklarda yapacağız.” dedi.
9 MART 2014’te yapılan Yerel Yönetimler Seçimlerinde
İstanbul’un en genç Belediye
Başkan Adayı olan Özgür Ka-rabat, Avcılar’da 600’ün üzerinde gençle bir araya geldi. “Gençler söz sizde” sloganı ile yapılan programda
gençlerin siyasete bakış açısı ve siyasetten beklentileri masaya yatırıldı. Programda konuşan Karabat,
“Gençler yanıma kardeş, yoluma yoldaş olmanızı istiyorum. Bizler siyaseti kapılı ka-pılar ardında değil sokaklardaa
yapacağız. Sokaklar bizi bekliiyor” diye konuştu.
Programa gençlerin yanı sıra,
a, DİSK
Eski Genel Başkanı ve Tekstill İş Sendikası Genel Başkanı Rıdvan Budak,
CHP İstanbul İl Gençlik Kolları
ları Başkan Yardımcıları Uğur Dağ ve Can Kaban, Başakşehir İlçe Başkan Yardımcıları Sami Balcı ve Aşkın Tuna, CHP
Başakşehir Belediye Meclis Üyeleri Erdoğan Dulkadir, Murat Özkurt ve Zeynep Deniz Aldoğan katıldı.
Dünyanın en genç nüfusu diye böbürlenip duruyoruz ama hayatın her alanında gençlere ne kadar değer veriyo-
zaman anlamadım. Hep ‘yanım kardeş, yoluma
ma yoldaş arıyorum’
dedi Ne mutlu badedim.
na sizin gibi kardeşler
yoldaş edinmişim...
ve yoldaşlar
be
Sokak bizi bekliyor
kardeşlerim, sokakta her vatandaşımızla
h h l olacağız.
l ğ ” sözlerine
ö l
hemhal
yer verdi. ruz orası tartışılır diyen Özgür Karabat, “Bir abiniz olarak en son belediye seçimlerinde Türkiye’nin en genç
meclis üyeleri benim listemden seçildi. Zeynep Deniz’le gurur duyuyorum.
Hepinizin sesi oluyor. Sevgili Erdoğan
Dulkadir Başakşehir’in orta mahallesinde bütün gençlerin sesi oldu onunla da gurur duyuyorum. Yıllardır siyasetin içindeyim, ekip siyasetini zaman
rüyorum. Şimdi söz sizde! Sizler hem
partimizin hem de ülkemizin geleceğini belirlemek adına anahtar olacaksınız. Siz konuşacak, siz önereceksiniz
hep beraber uygulanması için mücadele edeceğiz.” ifadelerine yer verdi. //
Karabat, “Partimiz gençlik örgütleri içinden ilçe başkanları, il başkanları,
milletvekilleri çıkarmış bir örgüt. Bir
memleketin temel taşı olan bir partinin
mensuplarıyız. Bu edeple, bu sorumlulukla çalışacağız. Hızla politize olacağız. Üretip çalışacağız. Yeni genç kadrolar oluşturacağız. Yönetilen değil yöneten olacağız. Ben sizde o umudu gö-
Charlıe Hebdo’nunki sanat değil
<$=$5&ú+$1$.7$û Esenler Belediyesi Sanat Evi’nin
(ESEV) düzenlediği programda
“Sinemaya Niye İhtiyacımız Var?”
konulu bir söyleşi gerçekleştirdi.
Dr. Kadir Topbaş Kültür ve Sanat
Merkezi’nde düzenlenen programda sanatın iki türlü olduğunu belirten Aktaş, “Birincisi Kibrin Sanatı, ikincisi Ontolojik Tevazudur.
Kibrin Sanatı; yeteneği kendinden
olduğunu zanneder. Oysa tevazu
sanatı; emaneti verenin ihanet
etmeme kurallarını keşfine çalışan
kişidir. Tevazu; yoksunluk değil,
sahip olmak demektir. Yerli yersiz
gösterme değil, kararınca göstermektir. Sanatını kibirlenmeden
gösterme biçimi demektir” dedi.
EYLEMİ ONAYLAMIYORUZ FAKAT...
Geçtiğimiz hafta uğradığı saldırının ardından
5 çizeri ile çalışanlarını
kaybeden Charlie Hebdo
Dergisi’ni örnek göstererek
konuşmasına devam eden
Aktaş, “Örneğin güncel
bir konu var, Paris konusu.
Sanatçılara ve düşünce
özgürlüğüne yönelik bir
eylem olarak anlamalıyız
gibi ülke üzerinde baskı
kurmaya çalışıyorlar. Eylemi hiçbir şekilde onaylamıyoruz. Fakat sanat
2014’ÜN YILDIZI ‘GÖKSU’
Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu, Türkiye’nin En Prestijli Öğrenci
Ödülleri’nden biri olan “Yılın Yıldızları” Ödül Töreni’nde Rektörlük Özel Ödülü aldı.
<,/',=7(.1ú.h1ú9(56ú7(6ú İşletme
Kulübü tarafından geleneksel olarak bu yıl 13’üncüsü düzenlenen
ve “en prestijli öğrenci ödülleri”
olarak kabul edilen “Yılın Yıldızları” ödül töreni; Y.T.Ü. 2010 Avrupa
Kültür Başkenti Kongre ve Kültür
Merkezi’nde gerçekleştirildi. Törene, Esenler Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Göksu’nun yanı sıra;
Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. İsmail Yüksek, Beşiktaş
Belediye Başkanı Murat Hazinedar
ve çok sayıda sanat, müzik, spor ve
iş dünyasından isim katıldı.
MARKA PROJELERİ
HAYATA GEÇİRDİK
32 ayrı kategoride yıldızın ödül
aldığı gecede, Esenler Belediye
Başkanı Mehmet Tevfik Göksu,
2014 yılında yaptığı başarılı çalış-
malar ve eğitime verdiği desteklerden dolayı “Rektörlük Özel
Ödülü”ne layık görüldü. Ödülünü
Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü
Prof. Dr. İsmail Yüksek’in elinden alan Göksu, “Yıldız Teknik
Üniversitesi ile Esenler Belediyesi
arasında çok iyi bir iletişim var. Bu
sayede Esenler sınırları içerisinde
yer alan üniversitemiz ile, Anne
Üniversitesi ve Çocuk Üniversitesi başta olmak üzere çok sayıda
marka projeleri hayata geçirdik.
Bizi bu ödüle layık gören herkese
çok teşekkür ediyorum” şeklinde
konuştu. //
dediğimiz de bu şekilde
yapılmaz. Biz bunu neden
sanat olarak algılamak zorundayız? Sanat böyle bir
şey olabilir mi? Ben bunu
sanat olarak görmüyorum.
Sanat, okuyan insanın
hayatında çok sarsıcı ve
olumlu anlamda bir etki
yaratmalı. O kişiler gerçek
anlamda sanatçı olsalardı,
o tür karikatürler yerine
eleştirdikleri insanların
hayatlarını; kendi ideal
gördükleri hayatı açarak,
çarpıcı şeyler gerçekleştirerek onları kendi saflarına kazanmaya çalışırlardı”
şeklinde konuştu. //
Bilal
GEZER
[email protected]
Etik, Estetik ve Koruk
HAM meyveye koruk denir. Olgunlaşınca türlü rayiha ve enfes tatlara dönüşen
aynı meyve, korukken ağızda acı ve
kekremsi bir tat bırakır. Bir çocuk, bir
incirin tadını korukken tanısa bir daha
yemek istemez. Oysa kısa bir süre sonra
olgunlaşan incir, ucundan bal damlayan olağanüstü bir nimete dönüşür.
Etik ve estetikten mahrum her türlü
eser de koruk gibidir. Ağzımızın tadını
bozar, gözümüzü ve gönlümüzü yorar.
Yaşamımızı idame ettirmek için kullandığımız kaba bir kelam, estetikle şiire
dönüşür. Böyle bir şiir ruhumuzu inceltir,
kulağımızın pasını siler, gönlümüzde
bir letafet, dimağımızda bir lezzet olur.
Estetik bir mekânda zahirimiz mamur,
kalplerimiz mesrur olurken, estetik kaygı
taşımadan inşa edilmiş bir yapıda bu
yüzden ruhumuz daralır.
Uğruna şiirler yazılan
Süleymaniye’ye bakmaya kıyamazken, dünyada eşi menendi olmayan
İstanbul şehir siluetimize kıyamazken,
Zeytinburnu’na dikilen gökdelenlere ne etmeli? Belki de toplanıp tüm
mimarlık fakültesi öğrencilerimizle bir
bayram sabahı Süleymaniye’de, hali pür
melalimize ağlasak yeridir. (Gençliği
Süleymaniye’den Zeytinburnu’na doğru
gayri yasal bir yürüyüşe teşvik etmek
niyetinde değilim. En azından bir sabah
namazında toplanılır, sonra caminin
avlusunda Süleymaniye’de Bir Bayram
Sabahı şiiri okuyup suya sabuna dokunmadan dağılınabilir.)
Eser, insanın iç dünyasının dışa vurumudur. İnsanın aklının sınırlarını ve
ruhunun cidarlarını görmek için eserine
bakmak kâfidir. “Küpün içinde ne varsa
dışına o sızar” demiş atalar. Bal varsa bal,
sirke varsa sirke…
Nasıl ki insanda ceset ve ruh birlikteyken hayat varsa, eser de buna benzer.
Estetik, her türlü eserin ruhu gibidir. Estetik olmayınca şiir de, mimari de, resim
de bir cesede dönüşür. Böyle bir eser ise
yeni neslin göremeyeceği kadar derine
gömülmeli ve üstü bir an önce toprakla örtülmelidir. Cesede dönüşmüş bir
eseri gömmek demek, “bir medeniyet
perspektifiniz olur ve öyle güzel ve değerli eserler inşa edersiniz ki, toplumun
beğenileri gelişir, o tür eserlere kimse
dönüp bakmaz bile”, demektir. Çevreye
kirleten böyle bir eseri gömmeye yetecek beceri ve yeteneğe sahip değiliz,
kısa yoldan eserin sahibini gömelim
demek de bu topraklarda neşvü nema
bulan bir inanç ve zihniyet değildir.
Yeri gelmişken bu gerçeği “Hepimiz
Charlie’yiz” diyerek sanki İslamofobia’nın
hortlamasından gizli bir memnuniyet
duymuş gibi görünen içimizdeki Charlie
dostlarımıza hatırlatmak isterim.
Estetik duygusu, ruh yüceliği, karakter
olgunluğu olmayınca ortaya çıkan sanat
eseri değil, ifrazattır. Sahibini yüceltmez, muhatabını kemale erdirmez.
Fransa’da yayınlanan hakaret karikatürleri de böyledir.
Estetik duygusu ve etik değerler
maddi zenginlikle kazanılan bir erdem
olmayıp, bu konu Maslow’un ihtiyaçlar
hiyararşisi teorisiyle açıklanabilecek bir
şey değildir. Bir sarayın mermer sütunlarını ve ahşap kapılarını desen desen
işlemek, bir çadırdaki kilimleri nakış nakış süslemekten geçer... Bir medeniyet
tasavvurundan söz edeceksek, öncelikli olarak çocuklarımıza daha ilkokul
yıllarından başlayarak etik değerler ve
estetik duygular kazandırılmalıdır. Müfredatta kişilik ve karakter gelişimi, sanat
ve yetenek eğitimleri üzerinde önemle
durulmalıdır.
G Ü N DEM
www.212haber.com
15 - 31 OCAK 2015
19
365 gün fuar havası
‘365 gün fuar’, ‘fuar havasında satışlar ve indirimler’ sloganıyla hizmet veren Fuar Çarşı’yı rahatlıkla gezip, fuar havasını soluyabilir ve fuar fiyatlarında ürünler bulabilirsiniz. İçinde toplam 40 esnafın bulunduğu Çarşı, müşterilerine güncel ürünler, şık tasarımlar ve daha fazla seçenek imkânı sunuyor.
E
(578ø58/*h1(<9(257$ø,(5&$1
$/.$ûú’nin organizatörlüğünde, merkezi Beylikdüzü’nde Spotçular Çarşısı olarak kurulan işletme, Başakşşehir’de 20
bin metrekarelik alan üzerine kurulu yeni noktasıyla, Fuar Çarşı adı altında hizmet veriyor. Evlenenlerin, evini yenileyenlerin kesinlikle gidip görmeleri, gezmeleri gereken bir yer Fuar Çarşı. ‘365
gün fuar’, ‘fuar havasında satışlar ve indirimler’ sloganıyla hizmet veren Çarşı’da
dükkânların hiçbirinde cam ya da kapı yok. İnsanlar rahatlıkla gezip, fuar havasını burada soluyabilir ve fuar fiyatlarında ürün bulabilirler. İçinde 40 esnafın
bulunduğu Çarşı, müşterilerine güncel ürünler, güncel renkler ve daha fazla seçenek imkânı sunuyor.
Bu tip organizasyonların tüketici açısından önemli avantajlarından biri birçok
esnafı bir şemsiye altında toplayarak birden fazla esnafın gözünden; mobilya, be-
yaz eşya, mobilya aksesuarları, halı, perde, aydınlatma, avize, ofis mobilyaları
manasında binlerce çeşit ürünü bir arada
görme imkanı sunuyor olması. Sundukları ürünlerin tamamının garantili ve sıfır ürünler olduğunu belirten Fuar Çarşı
Başkanı Ertuğrul Güney, Beylikdüzü’ndeki Spotçular Çarşısı’nde da Başakşehir’deki Fuar Çarşı’da da ikinci el ürün satışları
olmadığını söylüyor.
Ofiste ve yatakta marka olmuş esnaflarının var olduğunu dile getiren Güney,
“Beyaz eşyada tamamen marka çalışıyoruz. Ulusal ve uluslar arası bütün markaları bulmak mümkün. Mobilyada ürün
standardımız markaların çoğunun üstünde. Binlerce ürünü, modeli ve daha fazlasını tüketiciye bir arada sunuyor, bu sunumu yaparken de fiyat ve kampanya avantajlarıyla tüketicinin lehine olabilecek alışveriş ortamını hazırlamış oluyoruz. Örneğin sattığımız ürünlerde, özel-
DÜŞÜK KÂRLARLA SÜRÜME
DAYALI SATIŞ YAPIYORUZ
Ertuğrul Güney, “Biz çalışmalarımızla,
yapığımız organizasyonla değişen dünya,
değişen ticaret anlayışına ayak uydurmaya çalışıyoruz. Eskiden kar marjları çok
yüksekti. Üreticiler afakî kârlarla mal satıyorlardı. Çok paralar kazanılıyordu. Değişen dünyada Çin ve diğer ülkelerde ticaret mantalitesinin değişmesi dolayısıyla düşük kâr ve sürüme dayalı satış prensibi ortaya çıktığı için, bu değişimin dışında kalanlar piyasa dışında kalıyor. Değişime ayak uyduranlar da piyasanın bir
aktörü haline geliyor. Biz de bu değişime ayak uyduran bir organizasyon yapısını kurduk. Düşük kârlarla sürüme dayalı satış yapıyoruz. Bu sebeple, MASKO’yla
da mukayese edildiği zaman MASKO bizim için bu noktada dezavantaj olmaktan
çıkıyor. Tüketici orada gördüğü ürünlerin
muadilini yüzde 50 daha uygun fiyatlarla
burada da görebiliyor. Bu da bizim avantajımız oluyor.” diyor.
MÜŞTERİ MEMNUNİYETİMİZ
MAKSİMUM DÜZEYDE
Bölgede henüz 3 aylık bir geçmişleri olduğunu, süreç işledikçe iyi noktalara geleceklerine inandıklarını söyleyen Güney şunları kaydediyor: “Bölgede yaptığımız araştırmaya göre mobilya manasında MASKO’dan sonra Fuar Çarşı olarak ikinci sırada yer alıyoruz. Yaptığımız diğer organizasyonların başarılı olması da
hem esnaf açısından hem tüketici açısından bize teveccühü ön plana çıkartıyor.
Müşteri memnuniyetimiz maksimum düzeyde. Memnuniyetsizlik olduğu vakit yerinde çok ani müdahalelerle ortadan kal-
Dış politika ipotek altında
Saadet Partisi
Başakşehir
İlçe
Başkanlığı’nın
Başakşehir
1. Etap Site
Yönetimi
Konferans
Salonunda
tertip ettiği
İlçe Divan
toplantısı
yoğun bir
katılımla
gerçekleşti.
6$$'(73$57ú6ú Başakşehir İlçe
Başkanlığının Başakşehir 1. Etap
Site Yönetimi Konferans Salonunda
tertip ettiği İlçe Divan toplantısı yoğun
bir katılımla gerçekleşti. Programa
Saadet Partisi GİK Üyesi Bekir Demirkaya, Saadet Partisi Başakşehir İlçe
Sorumlusu Selçuk Baş ve Saadet Partisi
Büyükçekmece İlçe Başkanı Neşet Çevik olmak üzere birçok davetli katıldı.
Bir aylık çalışmaların değerlendirildiği
toplantıda İlçe birim başkanları ve mahalle başkanları aylık çalışma raporları
ve yapacakları faaliyetler hakkında
detaylı bilgi verdiler. Sadece seçimlerde
çalışan bir parti değiliz diyen Saadet
Partisi Başakşehir İlçe Başkanı Yusuf
%ú1/(5&(
h5h1h9(
02'(/ú
$
%ú5$5$'
likle mobilyada semt mağazalarının yaklaşık yüzde 30-40 TL altında fiyatlarla satış yapıyoruz.” şeklinde konuşuyor.
Güşen’in selamlama konuşmasının
ardından sinevizyon gösterimi yapıldı.
Siyasi konuşmalar gündeminde konuşan Saadet Partisi Genel İdare Kurulu
Üyesi Bekir Demirkaya, “Türkiye,
ekonomik olarak zayıf ve dış politikasını da uluslararası emperyalizmin
iradesine ipotek etmiştir. Bu yüzden
Ahmet Davutoğlu nasil yürümesin
Fransa’da mecbur.” dedi. Türkiye’nin
ekonomik olarak herşeyiyle teslim
olmuş durumda olduğunu ifade eden
Demirkaya konuşmasının devamında,
“Siyonizm hiç bir ülkede sıfırdan yatırım yapmaz o ülkede yukselen değere
kendi adamlarını sokar, sonra kontrol
eder.” dedi. //
dırabiliyoruz. Nihayetinde mobilya hassas ve hacimli bir malzeme. Ambalajını
açtığınız zaman kırık dökük olması durumunda, nakliye esnasında ya da tüketici
kullanırken olabilecek aksiliklere yerinde müdahalelerle bu sıkıntıları giderebiliyoruz. Bu noktada İstanbul’da ön plana
çıkan iki firmadan biriyiz. Müşteri memnuniyeti açısından değerlendirdiğimizde
çok daha öndeyiz diyebilirim.”
FİYAT NOKTASINDA CİDDİ
AVANTAJLARIMIZ VAR
Bir diğer avantajımız da tüketici evinin
ihtiyacı olan her şeyi Fuar Çarşı’da rahatlıkla bulabiliyor diyen Ertuğrul Güney,
“Bizim insanlarımız daha çok bir yerden
alıp çıkayım şeklinde bir tüketim meyline
sahipler. Biz de tüketicinin o meylini karşılayacak organizasyonları kuruyoruz. Yani müşteri geldiği zaman halısını, mobilyasını, perdesini, avizesini, beyaz eşyasını,
eğer işletmeciyse ofisini vs. her şeyinin tedarikini buradan yapıp çıkıp gidebiliyor.
Hepsi bir elden olunca esnaf arkadaşlar da
ürünlerini azami ölçüde temiz, düzenli ve
tertipli bir şekilde teslim etme gayreti içerisinde oluyor. Bunlar bizim ön plana çıkan avantajlarımız. Fiyat noktasında ciddi
avantajlarımız var; çünkü uygun alıyoruz
ve uygun satıyoruz. Amacımız bir üründe
beş ürün parası kazanmak değil.” ifadelerini kullanıyor.
Beylikdüzü’nde rüştünü ispatlayan Çarşı,
ilerleyen zamanlarda Başakşehir’den sonra
yeni noktalarda da yerini almış olacak. //