ULUSLARARASI KOOPERATİFLER BİRLİĞİNDEN (ICA) MESAJ VAR

Transkript

ULUSLARARASI KOOPERATİFLER BİRLİĞİNDEN (ICA) MESAJ VAR
TEMMUZ 2012
Yıl:1 Sayı:9
ULUSLARARASI KOOPERATİFLER
BİRLİĞİNDEN (ICA) MESAJ VAR
»»90’ıncı ICA Uluslararası Kooperatifler Günü, 18’ inci BM Uluslararası Kooperatifler Günü,
7 Temmuz 2012
2012 yılının Birleşmiş Milletler Uluslararası
Kooperatifler Yılına denk gelmesi nedeniyle 2012 yılı Kooperatifler Günü olağanüstü öneme haiz bir gündür. Bu özel
duruma uygun olarak Uluslararası Yıl
teması olan; ‘Kooperatif İşletmeler Daha
İyi Bir Dünya Kurar’ aynı zamanda Uluslararası Günün teması olarak da kabul
edilmiştir.
Uluslararası Kooperatifler Yılı kooperatif
hikayesini daha geniş bir dinleyici kitlesine anlatma zamanıdır. Bu sadece bireylerin zor ekonomik koşullarda kaynaklarını
güçlendirmek, piyasalara erişmek ve fiyat
pazarlıklarında dengeyi sağlamak üzere
biraraya gelmelerine ilişkin geçmiş bir
başarı hikayesi değildir. Kooperatif işletme modelinin esnekliği ve istikrarı da bugün için bir mesaj teşkil etmektedir.
Kooperatifler 21. Yüzyıl ekonomisi için
izlenecek yolun önemli bir parçasıdır.
Son yıllarda, dünyada çok daha fazla çeşitlilik gösteren bir küresel ekonomiye
olan acil ihtiyaç ortaya koyulmuştur.
distan ve Afrika'da, nüfusun yaklaşık %
15’i bir kooperatifin ortağı-sahibi iken %
4’ünden azı hisse sahibidir. Kenya'da kooperatifler, GSYİH'nın % 45’i oranında
katkıda bulunurken Yeni Zelanda’da %
22 katkı sağlamaktadırlar. Amerika Birleşik Devletleri'nde, 30.000 kooperatif
iki milyon kişiyi istihdam etmekte ve en
büyükleri Fortune dergisinin “çalışılacak
en iyi 100 işyeri” listesinde düzenli olarak yer almaktadır.
Kooperatifler bu çeşitlendirmeye çok
daha büyük bir şekilde katkıda bulunma
ölçeğine sahiptirler. Bugün bile, ICA tarafından hazırlanan Global300 Raporu,
dünyanın en büyük 300 kooperatifinin
toplam yıllık cirosunun 1.6 trilyon ABD
Doları olduğunu ve bunun birçok büyük ülkenin GSYİH’sına eşit olduğunu
göstermektedir. Bu kooperatifler dünya
çapında 100 milyonun üzerinde iş imkanı sağlamaktadır. Brezilya, Rusya, Hin-
Kooperatifler değerlere dayalı işletmelerdir. Kooperatifler tüm büyük işletme
modelleri arasında en yüksek derecede
katılımcı yönetime sahiptir. Çünkü ortakların görevlendirilmesi nedeniyle kooperatifler toplumunun değerlerini yansıtır. İlk günlerinden bu yana, mallarının
nasıl üretildiği ve hizmetlerinin nasıl
verildiği konusuyla ilgilenmişlerdir. Sürdürülebilirliğe olan bağlılık, 100 ülkede
bulunan ICA üyelerinin bir kooperatif tanımlamak için mutabık kalmış oldukları
yedi ilkeden biridir. » Syf 5’de
Gen Bankasında 30 Bin Bitki
Tohumuna Özel Koruma
Bursa'da 2012 Şeftali Yılı
Paneli Yapıldı
»»Bitki genetik kaynaklarını muhafaza
etmek için harekete geçen Türkiye, kurduğu
gen bankasında 30 bin bitki tohumunu
korumaya aldı.
»»2012 Yılının Domates - Biber, Şeftali Yılı
İlan Edilmesi Münasebetiyle Gürsu'da Şeftali
Paneli Yapıldı
Dünya’nın önde gelen gen bankaları arasında yer alan Türkiye Tohum Gen Bankası,
bitkileri gerek tarımsal üretim sistemlerindeki değişimlerden gerekse doğal yaşam
alanlarının tahribi sonucu
kaybolma tehlikesinden koruyor. Türkiye Tohum Gen Bankası ayrıca tarımda, endüstride ve çeşitli çevre kirliliği sorunlarının çözümünde kullanılabilecek virüs, bakteri, mantarları
da oluşturup korumaya alacak. » Syf 8’de
T.C. Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı, Kooperatifçilik Genel
Müdür Vekili İsmail KALENDER,
2012 Uluslararası Kooperatifler
Yılı ve Kooperatifçilik Strateji
Belgesi Hakkındaki Sorularımızı
Yanıtladı.
“Kooperatiflerimize
Müdahaleci Değil, Rehber
Olmayı Hedefliyoruz”
Röportaj
» Syf 12’de
Uludağ İhracatçılar Birliği toplantı
salonunda 11 Haziran 2012 tarihinde yapılan değerlendirme
toplantısında 2012 yılının Domates - Biber, Şeftali yılı ilan
edilmesi münasebetiyle yıl içinde gerçekleştirilecek etkinlikler
kapsamında Gürsu İlçesinde şeftali
paneli yapıldı. 18 Temmuz 2012 tarihinde Gürsu Belediyesi
toplantı salonunda yapılan Panelde; Köy-Koop Bursa Birlik
Başkanı Erdoğan Yıldız, “Şeftali Üreticisinin Örgütlenmesi” konulu sunum yaptı. » Syf 5’de
2012 Yılı Çiğ Süt Desteği
Tebliği Yayımlandı
»»Çiğ Sütün Değerlendirilmesine Yönelik
Destekleme Uygulama Esasları Tebliği
Resmi Gazete’de Yayımlandı.
Tebliği belirli dönemlerde çiğ sütün değerlendirilmesi, süt üretiminin geliştirilmesi, kayıt altına alınması ve çiğ süt fiyatlarında istikrarın oluşturulması amacıyla Dahilde İşleme Rejimi
kapsamında ihracat yapan imalatçı, imalatçı-ihracatçı firmaların ihtiyaç duydukları süt tozunun tamamının yurt içinde
üretilmesi ve temin edilmesine yönelik süt tozu üretiminin
desteklenmesi ile ilgili usul ve esasları kapsıyor. » Syf 15’de
Böcekler, Genleri ve Böcek
Moleküler Biyolojisi
Laboratuvarında Bir Gün!
»»Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Bitki Koruma Bölümü “Böcek Moleküler
Biyolojisi Laboratuvarı”nda önemli
araştırmalar yapılmakta.
Ülkemizde bugüne kadar böceklerle tarımsal mücadelede
başta kimyasal mücadele olmak üzere pek çok strateji denendi. Kimyasal mücadele hiç kuşkusuz bunlar arasında en
başarılı olanı gibi gözükse de neden olduğu çevre kirliliği,
tüketicilere kalıntı yoluyla bu kimyasalların ulaşması, hedef
alınmayan organizmaların ölmesi ve zararlılarda ortaya çıkan direnç gibi pek çok olumsuzluk ortada. » Syf 10’da
Hadi İLBAŞ
Dr. Hilal TUNCA
Dr. Umut TOPRAK
Dünden Bugüne
Kooperatifçilik -9» Syf 2’de
Biyolojik Mücadele Etmeni
Bracon Hebetor
» Syf 6’da
Bir Uğur Böceğinin
Günlüğü
» Syf 9’da
Prof.Dr. MUSTAFA KAYMAKÇI
Mehmet VAROL
Bir Ağa On Köyü
Neden Yer?
Prof.Dr. Numan AKMAN
» Syf 4’de
2012 Uluslararası
Kooperatifler Yılı!
» Syf 5’de
Türkiye’de Kırmızı Et
Üretimi
» Syf 18’de
Erol AKAR
Nurettin DİNGAZ
Melih ÜLGEN
Kooperatiflerde Veri Tabanı
Oluşturulmasının Önemi
» Syf 13’de
Tarımı Gözden Çıkarmak
Ülkeyi Gözden Çıkartmaktır
» Syf 7’de
Her Köye Bir KOBİ!
» Syf 19’da
KOOPERATİFÇİLİK
V E D İ Ğ E R TA
R
MA
IN
1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’na göre kurulan KöyKoop Merkez Birliği; Köy Kalkınma ve Diğer Tarımsal
Amaçlı Kooperatiflerin merkezi kuruluşudur. Tarıma ait
farklı çalışma alanlarında (Hayvancılık-Süt üretimi ve
işlenmesi, seracılık, halı–kilim üretimi, zeytin ve zeytinyağı işlenmesi, bal, çeltik üretimi ve işlenmesi, çiçekçilik,
fidan, salça, reçel, konserve üretimi v.b.) etkinlik gösterir.
YAYIN KURULU
• Prof.Dr. Lütfü ÇAKMAKÇI
• Dr. Bediha DEMİRÖZÜ
• Dr. Caner KOÇ
• Dr. Tuba ŞANLI
• Dr. Güray AKDOĞAN
• Dr. Levent DOĞANKAYA
• Dr. Yener ATASEVEN
• Dr. Hilal TUNCA
• Dr. Özdal KÖKSAL
• Dr. Alper Serdar ANLI
• Dr. Umut TOPRAK
SA
M
LA
AÇLI KOO
PE
RI
M
Gazetemizin Yayın Kurulu Üyeleri Fahri Olarak Görev Yapmaktadırlar.
R
BİR
V E D İ Ğ E R TA
F
K
RK
IN
MA
LİKLERİ M
E
KA
L
“Şu Ciso’nın Ahırı”
Köy-Koop Bademler Tarımsal Kalkınma Kooperatifinin kurucu
Mahmut Türkmenoğlu , tek tek kooperatiflerin başarılı olamayacağının bilincindeydi. İzmir Köy Koop Birliği’nin kuruculuğunu, 10 yıl başkanlığını, İzmir ve Ege Bölgesinde kooperatifçiliğin fikirsel ve coğrafi olarak yaygınlaşmasının da önderliğini
yapmıştı. 1971’de ülke düzeyinde Köy Koop Merkez Birliği’nin
de kuruluşunda aktif görev üslenmişti. Türkmenoğlu, 1960’lı
yıllarda Türkiye’nin ve dünyanın gündeminde olan “toplum
kalkınması modeli”nin yerel bir önderiydi. Bademler deneyiminin Türkiye düzeyinde sergilenmesine yol açmıştır.
Türkmenoğlu siyasal etkinliğe kavuştuğu sıralarda “Şu Ciso’nın
Ahırı” denilen yere küçük bir göletin yapılmasını sağlayarak
Bademler’i tam anlamıyla “Susuz Yaz”dan sulu tarıma taşımıştır. Seracılığın yanı sıra Bademler’in kuru tarıma bağlı tarımsal
üretim sistemi tamamiyle değişmiştir. “Kooperatifler Bankası”
kurulması konusunda büyük çaba sarfetmişti.
Köy-Koop olarak düşünceleri ve önder kişiliği her zaman yolumuzu aydınlatacaktır. Ayrılığın 20. yıldönümünde saygı ile anıyoruz.
KÖY-KOOP MERKEZ BİRLİĞİ
İ
AT
»»Köy-Koop Merkez Birliği; Köy-Koop İzmir Birliği v e S.S. Bademler Köyü Tarımsal Kalkınma
Kooperatifi kurucusu; Eski Gümrük ve Tekel Bakanları’ndan Mahmut Türkmenoğlu, ölümünün
20. yılında Bademler Köyü’nde anıldı.
26 Temmuz 2012 tarihinde ilk anma etkinliği köy mezarlığındaki kabri başında
ve kurucusu olduğu Tarımsal Kalkınma
Kooperatifi tesislerinde gerçekleşti. Törene yeni ve eski milletvekilleri, belediye başkanları, ailesi, gazeteciler, köylüleri ve yakınları katıldı.
Ev sahibi olarak konuklarını ağırlayan
Bademler Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatif Başkanı Mehmet
Sever “köylü önderimiz ve kooperatifimizin önderi Mahmut
Türkmenoğlu’nun fikirlerini ve hizmetlerini yaşatmak
için var gücümüzle çalışacağız” diye konuştu. Eşi Filiz
Türkmenoğlu ise gelenlere ayrı ayrı teşekkür etti. Mezarı başında konuşmalar ve çiçek sunumu ardından Kooperatif tesislerinde Türkmenoğlu sevenleri değişik yönlerini anlattı. İl Genel
Meclis üyesi Seyfettin Şen’in sunumunu yaptığı anılarla Türkmenoğlu programında duygusal anlar yaşandı.
Türkiye’deki Tüm Ortak
Kooperatiflerimize ve Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı mensuplarına
%20 İndirim Uygulanmaktadır.
Ğİ • KÖY
Mahmut Türkmenoğlu’nu Saygıyla Anıyoruz
SI
Kuşadası-Güzelçamlı mevkiinde, Milli
Parka 1 km mesafede yer alan tesisimiz,
60 yatak kapasitesine sahiptir.
RLİ
Kooperatif 1965 yılına Mahmut Türkmenoğlu başkanlığında
girdi. Yönetim Kurulunu diğer üyeleri ise, Halil Hilmi Oral, Hüseyin Savran, Hamza Eryılmaz ve Mustafa Dikmen’di. O zamana kadar da kaçan kaçmış, yedi kurucu ortağın dışında kooperatifte iki kişi ancak kalmıştı.Hüseyin Savran ve
Türkmenoğlu’nun amcası Halil Tükenmez. - sürecek -
EĞİTİM VE DİNLENME TESİSLERİ
0256 646 13 43
Bİ
Atatürkçü, ilerici ve çalışkan aydınların yönetimindeki Bademler köyü bugünkü olumlu yolunda başarıyla yürüyecek,
köy kalkınmasında ve dolayısıyla Türkiye’nin kalkınmasın-
Mahmut Türkmenoğlu Başkan
OTEL
REZERVASYON
Z
“Arkadaşlar, köylülerim, bu seçimde sorumluluğunuz çok
büyük. Bademler tek başına köy değil artık. Bademlarin
muhtarı, azası senin kadar bütün Türk aydınlarını da ilgilendiriyor. Bütün gözler üzerimizde. Bizden ileriye doğru
atılışımızın devamını ve tüm Türkiye’ye örnek olarak sunulacak oluklu sonucu bekliyorlar. Bir gün, işte bir köy ki, çevrenin en fakir, an hakir köyü iken sadece birlik ve beraberlik
içinde sevgi ve saygıyla yılmadan çalışma sayesinde bugünkü kalkınmış, modern haline gelebilmiştir, diyebilmeyi en az
bizim kadar heyecanla bekliyorlar.
KÖY-KOOP
Güzelçamlı
E
Türkmenoğlu bir mektup hazırlayarak seçmenleri uyarıyor
LK
Ülkede demokrasiye dönülmesi yolunda pek gerekli görülen
bu seçimler 17 Kasm 1963 günü yapılacaktı. Bademlerde de
muhtar ve ihtiyar heyeti seçimi vardı.
KA
27 Mayıs ihtilali ile birlikte yurt çapında yerel yöneticilerin
haman hapsi işten uzaklaştırılmıştı. Aradan üçbuçuk yıl geçtikten sorma seçimlere ancak sıra gelmişti.
Ğİ • KÖY
Köyde kimilerinin onu hor görmesi önemli değildi. Türkmenoğlu Bademler’de yavaş yavaş liderliğe soyunuyordu. Onun
çocukluğundan beri kafasının işlediği biliniyordu. Sokak satıcılığından mühendisliğe fırlayışını henüz içine sindiremeyenler vardı. Onlar arasında b u tutumlarını Türkmenoğlu’nun
ölümüne değin sürdürenler bulunacaktı, ne kadar yazık!
A
KUŞADA
Dağılmanın Eşiğinde
Kuruluşu üzerinden henüz dokuz ayı geçmişti ki , ilk fireyi
verdiler. 1 Ekim 1963 ortaklıktan çıktığını bildirdi. Dağ fare
doğurmuştu. Öğretmen Ali Baran da kendisi gibi okumuş biriyle meğer pusudaymış. verdiler. Onlar da çarçabuk gittiler.
Bu çözülmenin üstünden dört ay geçmeden yirmi üç kişi
daha, hem de bir günde ayrıldı. Dağılmayı Mahmut Türkmenoğlu da durduramıyordu.
Gün günden daha kötü geliyordu. 1964 Şubatında Türkmenoğlu başkanlıktan da, Yönetim Kurulu Üyeliğinden de ayrıldı. Kooperatif batıyordu. Hiç değilse onun başkanlığı da batmasındı.
Şimdi başkan Halil Yakıcıoğlu idi. Yeni yönetim “Burunsuz
Çiftliğini” satın alma konusunu kooperatifin amacı olmaktan
çıkarmakla işe başladı. Bu anlamsız amaç zarar getirmişti Olmayacak duaya amin demeye kalkışmışlardı. Bu da insanları
kaçırmıştı.
Yeni yöneticiler yeni bir hedef belirlemeye çalışıyorlardı ki, en büyük depremi yaşadılar O yılın Kasım
ayı biterken kırk bir kişi daha ortaklıktan çekilmişti.
Böylece hedefe medefe gerek kalmadı. Gemi artık karaya oturmuştu. Bademler’in umut balonu sönmüştü.
RLİ
Burunsuz Çiftliğini satın almaya çalışmak.
Bİ
Kooperatif yönetim kurulu ise işe hızlı başlamış,
çabuk yorulmuştu. Başlangıçta pek hevesli ve pek
ateşli iken, giderek durulmuş, sonunda da durmuşlardı. Mahmut Türkmenoğlu 4 Mayıs. 1963 günü yönetim
kurulu üyeliğinden çekildiğini açıkladı:
“Kurulmasına elimden geldiği kadar gayret ettiğim ve kurulmasıyla büyük bir sevinç ve gurur duyarak Bademler’in
geleceği bakımından umut bağladığım kooperatifimizin yönetim kurulu üyeliği görevinden istifa ediyorum.”
Beş aydır zaman kaybedildiği, yönetim kurulunun üç aydır
toplanamadığı gibi konuları istifasına gerekçe gösteriyor ve.
Bu tarz bir çalışmayla bir netice alınamıyacağana inanmış bir
kimse olarak daha fazla sorumluluğa katlanamayacağını bildiriyordu.
Kooperatif Eylüle değin böyle gitti. Ortaklar Türkmenoğlu olmadan işin yürümeyeceğini anlamışlardı. Olağanüstü genel
kurul ile onu başa getirdiler. Ancak geç kalınmıştı. Bu aşamada pek bir şey yapılamazdı. Dibindeki koca delikten su alan
gemide tam bir panik yaşanırken kaptan değiştirmeniz ne işe
yarardı?
Köy-Koop Eski Genel Başkanı
Z
Mehmet Hadi İLBAŞ
8 Ocak 1963 günü , yani kuruluştan sadece oniki gün sonra
toplanan birinci genel kuruldan bir de tavsiye kararı çıkmıştı.
R
RK
Köyde Halil Hilmi Oral muhtar
seçilmişti.
Mahmut Türkmenoğlu her ne kadar mühendis çıktıysa da köyde pek çok kişi ona hala Kel Murat’ın Topal Mahmut gözüyle
bakıyordu. Oysa, eskisi gibi sakat değildi. Üstelik İzmirde işi
vardı. Bunun en çarpıcı örneği, kuruluşu izleyen ilk genel kurulda yaşandı. Yönetim kurulu için yapılan gizli oylamada Hüseyin Kaya 25, Remzi Atar 19 oy alırken Mahmut Türkmenoğlu ancak 16 oy alabilmişti.Ve böylece, kooperatif başkanlığına
Murat Baran, ikinci başkanlığa Halil Yakıcıoğlu getirilmişti.
Türkmenoğlu sıradan bir yönetim kurulu üyesiydi.
PE
LİKLERİ M
E
Bademler köyünden olmanın verdiği gurur ve
övünç içinde hepinize başarılar dilerim.”
“Yirmidört Liraya kahvaltı mı olurmuş,” bağıran bağıranaydı. Neden sonra bu konu genel kurulda gündeme gelecek ve Mahmut Türkmenoğlu ile Halil Hilmi Oral parayı geri
ödeyerek insanların dilinden kurtulabileceklerdi.
AÇLI KOO
BİR
da üstüne düşen tarihi görevi yerine getirmenin
mutluluğuna ulaşacaktır.
Köyişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Celalettin Çubukçu onlara kapıyı gösterdi. Köye
döndüklerinde ise kıyamet koptu. Bakanlıktan kredi
alamadıkları için mi? Hayır. Trende kahvaltıya ödenen para için millet ayaklanmıştı.
M
LA
F
»“Yirmi
»
dört liraya kahvaltı mı olurmuş!”
Bu ara bu kuşkuyu körüklemek isteyenlerin eline
bir de fırsat geçmişti. Kooperatif için Türkmenoğlu ile Halil Hilmi Oral Ankara’ya giderken
kendilerine verilen yolluğun üzerine biraz para
da ceplerinden katıp İstanbul’a uğramışlardı.
Ankara’daki hükümeti , kredi vermediği için
gazetelerin köşe yazarlarına şikayet etmiş, oradan başkente geçmişlerdi. Trende kahvaltı 24
Lira tutmuştu.
SA
Tİ
IM
DÜNDEN BUGÜNE KOOPERATİFÇİLİK -9-
E
2
̇
̇
Temmuz 2012 Köy-Koop Merkez Birliği
İmtiyaz Sahibi ve Yayınlayan:
S.S. Köy Kalkınma ve Diğer Tarımsal Amaçlı
Kooperatifler Birliği KÖY-KOOP Adına
Yakup YILDIZ
Sorumlu Yazıişleri Müdürü:
Mehmet VAROL
Genel Yayın Yönetmeni: Emel TUĞRUL
Haber Müdürü: Turgay SOLMAZ
Haber Koordinatörü: Ayhan ELMALIPINAR
Reklam Müdürü: Yasemin ACAR
Merkez Adres: Paris Cad. 24/7 Kavaklıdere-Ankara
Tel: 0312.419 63 95-96 Faks: 0312. 419 63 95-96
Web: www.koy-koop.org • E-posta: [email protected]
Yayın Türü: Yaygın Süreli Yayın
Ağustos 2012 ANKARA
Baskı:
Atalay Matbaacılık Ltd. Şti.
Elif Sk. Sütçü Kemal İşhanı No:7/236-237 İskitler - ANKARA
Tel: 0312. 384 41 82
Yazıların Sorumluluğu yazarlara, ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir.
̇
̇ Temmuz 2012
Köy-Koop Merkez Birliği
BİRLİKLERDEN HABER
3
Köy-Koop Zonguldak Birliği Olağan
Genel Kurul Toplantısını Yaptı
Köy-Koop Muğla Birliği 38. Olağan
Genel Kurul Toplantısını Yaptı
» Çaycuma’da Zonguldak Köy Kalkınma ve Diğer Tarımsal Amaçlı
Kooperatifler Birliği Genel Kurulu Gerçekleşti
»»Köy-Koop Muğla Birliği, 38. Olağan Genel Kurulu’nu 14.07.2012
tarihinde Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Toplantı Salonunda Yaptı.
Zonguldak İli Köy Kalkınma ve Diğer Tarımsal
Amaçlı Kooperatifler Birliği Başkanlığı ve ona
bağlı bulunan kooperatiflerle birlikte 2011 yılı
olağan genel kurul toplantısını 30 Haziran
2012 tarihinde yaptı.
Atatürkçü Düşünce Derneği’nin toplantı salonunda yapılan toplantıda, Divan Başkanlığı
seçimi ve saygı duruşunun ardından gündem
maddeleri görüşüldü.
Yapılan seçimde Ertan Aydoğan Divan Başkanı seçildi. Bayram Cura ise tekrar Yönetim Kurulu Başkanlığına getirildi.
Zonguldak Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Nemci Çelik yaptığı konuşmada şu düşüncelere yer verdi;
“Ülkemiz gerçekten bir cennet. Ben Zonguldak’a
ilk defa geldim ama Ereğli’ye çok geldim.
Zonguldak’a genel olarak baktığımızda tabiat
olarak çok güzel, %67’si orman. Orman demek
tarım olmaz demek değildir. Siz imdi çok büyük bir fedakârlık yapıyorsunuz, olmayan bir
tarım arazisi üzerinde hayvancılık yapıyorsunuz. Bu da maliyetlerinizi yükseltiyor. Çiftçilerimiz bankalarla ÇKS sistemi ile tanıştı. Bu
sistem de 2001 yılında başlamıştır. 2001 yılına
kadar biz ülke olarak kaç çiftçiye sahip olduğumuzu bilmiyorduk, ne kadar tarım arazisi
var bilmiyorduk. Rakamların denetlenebilirliği yoktu. Oysa şimdi herkesin işletmesinde kaç
tane hayvan var bilinmektedir. Bunun için de
mutlaka işletme kayıt numaralarının alınması
gerekmektedir. Bu hastalıklarda, çiftçiye yapılan desteklemelerde, her şeyde çok önemlidir. Ben şu anda ilimizi tanımaya çalışıyorum.
Herkesin desteğini bekliyorum. Ben koltukta
oturmayı fazla sevmem. Ben her Zaman geleceğim, herkese de kapımız açıktır.”
İzmir Köy-Koop Birliği
41.Yılında 40. Olağan Genel
Kurulunu Yaptı
»»1971 yılında kurulan İzmir Köy-Koop Birliği 41.
Kuruluş yıl dönümünde 40. Olağan Genel Kurul
Toplantısını gerçekleştirdi.
28 Temmuz 2012 Cumartesi Günü Bornova Belediyesi Büyükpark Uğur Mumcu
Kültür Merkezinde
Saat 11.00 ’de başlayan toplantıya KöyKoop Genel Başkanı
Yakup Yıldız, Genel
Başkan Vekili Mehmet Varol, Or-Koop
Proje Danışmanı Yalçın Doğaner, Bornova Belediye başkanı
Kamil Okyay Sındır, Karaburun
Belediye başkanı Serdar Yasa,
Çiftçi Plat Dönem Sözcüsü Mustafa Kaymakçı, Denizbank Batı
Anadolu Böle Müdürü Hasan
Özer Orhan ve Denizbank Şube
Müdürleri, Ankara Köy-Koop
Birlik Başkanı Yurdaer Uçar,
Eski Köy-Koop Birlik Müdürü
Kızlarağası Han Müdürü Nazım
Güngör, İzmir Köy-Koop Biriliğine bağlı bulunan birim kooperatif yönetim kurulu başkan ve
temsilcileri ile yerel basının katılımıyla yapıldı. Birlik başkanı
Muhittin Akbulut’un yaptığı açılış konuşmasının ardından divan
oluşturuldu. Divan Başkanlığına
Köy-Koop Genel Başkanı Yakup
Yıldız, Başkan Yardımcısı Ahmet
Erdem, Katip Üye Hasan Şengül,
Oy tasnifçiliğine Abdi Martoğlu
ve Fehmi Uğur divana seçildikten sonra gündem maddelerine
geçildi. Köy-Koop kurucusu (Eski
Gümrük ve Tekel Bakanı) Mahmut Türkmenoğlu, şehitlerimiz
ve Mustafa Kemal ATATÜRK
anısına, saygı duruşunda bulunuldu. İstiklal Marşı’nın ardından söz almak isteyen misafirlere
sırayla söz verildi.
Yapılan seçimlerinde; Yönetim
Asil Üyeliklere: Muhittin Akbulut,
Mustafa Sepetçi, Mehmet Sever,
Mustafa Gerçek, Mustafa Uysal,
Süleyman Top, Osman Türkön,
Denetleme Kurulu Üyeliklerine:
Mahmut Yılmazer, Hüseyin Yalçın, Mutlu Soykan seçilmişlerdir.
Birleşmiş Milletler’in “2012 Uluslararası Kooperatifçilik Yılı” ilan
edilmesi, İzmir Köy-Koop Birliğinin 41. Kuruluş yıl dönümü olması
sebebiyle; Köy-Koop İzmir Birliği
tarafından, bakır işlemeciliğine
destek olmak amacıyla, gelen misafirlerine ve ortaklarına bakır işlemeli duvar saati hediye edildi.
Genel Kurul; Köy-Koop Genel Başkanı Yakup
YILDIZ, Köy-Koop Genel Bşk. Vekili Mehmet VAROL, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Muğla İl Müdürü Temsilcisi olarak Müdür
Yardımcısı Mustafa YEŞİLKAYA ve tarımla
ilgili sivil toplum örgütlerinin katılımlarıyla
gerçekleşti.
Köy-Koop Muğla Birlik Başkanı Eray ÇİÇEK
yaptığı açılış konuşmasında, ülke genelinde
ki ve il düzeyindeki kooperatifçilikle ilgili
fırsatlardan bahsederek, kooperatifçilik yılı,
kooperatifçilik strateji belgesi, yeni ana yasa
yapımından, il düzeyinde Vali’nin ve Gıda,
Tarım ve Hayvancılık İl Müdürünün destekleme kökenli olması, il hıfzıssıhha kararı
ve Muğla’nın Büyükşehir olmasıyla Belediyelerle çalışma ortamının daha kolay olacağı hususunda konuştu. Bu yılı Birleşmiş
Milletlerin Kooperatifçilik Yılı ilan edilmesi
nedeniyle bir dizi etkinlik düzenlendi. Bu etkinlikler kapsamında davetlilere ve kooperatifçilikte 10. Yılını doldurmuş kooperatifçilere plaket verildi. Başkan Eray ÇİÇEK önceki
yıllarda: 30*10 Toplu Süt Sığırcılığı Projesi
örnek çalışmalarını uygulamış olan ve bu
sırada trafik kazası geçirerek hayatını kaybeden yol arkadaşı S.S Kayadibi Tar. Kalk.
Koop. Başkanı Recep ÖZBEK’i unutmadı ve
ailesine anısına plaket verdi.
Divan Başkanlığını Yakup YILDIZ’IN yaptığı Genel Kurul sonucunda Eray ÇİÇEK,
Cemal ÇELİK, Nevzat KARA, Azer ÖZSOY,
Tuncay DEMİRTAŞ yönetim kuruluna,
denetim kuruluna Yusuf TEKE, Mustafa
ÇELEBİ,İbrahim MEŞE’den oluşan blok liste katılan temsilcilerin tam desteğiyle seçildi.
Köy-Koop Manisa
Birliği Olağan Genel
Kurul Toplantısını
Yaptı
»»Manisa İli S.S. Köy-Koop Manisa
Birliği 2011 Yılı Faaliyetlerinin
görüşüldüğü Olağan Genel Kurul
Toplantısını Yaptı.
Genel
Kurul
Toplantısı
17.07.2012
tarihinde,
saat:10.00’da Manisa Güzelköy girişindeki Köy-Koop
Showroom’unda gerçeleşti.
Açılış ve yoklamanın ardından, Divan Başkanlığı seçimine geçildi.
Divan Başkanlığına Köy-Koop Genel Bşk. Vekili Mehmet VAROL, Divan Bşk. Yardımcılığına Salih TÜCCAR, Katip Üyeliklerine Mahmut ERTAN ve Hulusi
GÖKHAN, Oy Tasnifçiliklerine Fahri KAYHAN ve
Hasan DEVRİK oy birliği ile seçildiler.
Divan yerini aldıktan sonra, Köy-Koop Manisa Birlik
Başkanı Nurettin DİNGAZ birliğin çalışmaları hakkında geniş kapsamlı konuşma yaptı.
Ayrıca Genel Kurul Toplantısı’na katılan konukların
konuşmalarının ardından gündem maddelerinin görüşülmesi ile mevzuat ve anasözleşme hükümlerine
uygun olarak yapıldı. Yapılan Genel Kurul Toplantısında görev süresi dolan Denetleme Kurulu Üye seçimleri yapıldı. Yapılan oylama sonucu yeni Denetleme Kurulu Üyeliğine; Bahattin US, Sedat TÜRKERİ,
Cavit ÇALIŞIR seçilmişlerdir.
Or-Koop 15. Olağan
Genel Kurul Toplantısını
Yaptı
»»Türkiye Ormancılık Kooperatifleri
Merkez Birliği OR-KOOP, 27 Temmuz
2012 tarihinde 15. Olağan Genel Kurul
Toplantısını yaptı.
Genel Kurul Toplantısı, Ankara Swiss Otel’de
Saat:13.30’de, tarımla ilgili sivil toplum örgütlerinin
katılımlarıyla gerçekleşti.
Yapılan Genel Kurul Toplantısında; Divan Başkanlığına Milli Kooperatifler Birliği Genel Başkanı Muammer Niksarlı, Divan Başkan Yardımcılığına Sedat
Özcan Özdemir, Katip Üyeliklere Mehmet Ören ve
İsmail Yakalı, Oy Tasnifçiliklerine Cemil Özdemir ve
Mehmet Gölge oy birliği ile seçilmişlerdir.
Toplantıya katılan konukların konuşmalarının ardından yapılan Yönetim ve Denetim Kurulu seçimlerinde; Yönetim Kurulu Üyeliklerine, Cafer Yüksel, Sabri
Özgün, İdris Şenel, Hasan Yaşar, Erol Akar, Ahmet
Çetiner, Abdullah Aydın, Hikmet Yılmaz ve Hamdi
Kaplan, Denetleme Kurulu üyeliklerine; Orman Genel
Müdür Yardımcısı Mustafa Kurtulmuşoğlu, Nurettin
Dingaz ve Fikri Çamoğlu seçilmişlerdir.
4
̇
̇
Temmuz 2012 Köy-Koop Merkez Birliği
TARIM
Güdül’de Enginar Yetiştiriciliği Yaygınlaşıyor
»»Başta hububat olmak üzere birçok tarımsal üründe önemli bir yere sahip
Ankara’da alternatif tarım ürünleri de Ankaralı çiftçilerden yoğun ilgi görüyor.
Prof.Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi
[email protected]
Bir Ağa On Köyü Neden Yer!
»»Güzelim Türkiye’mizde on binlerce topraksız
Güneydoğulu yurttaşımız , yılın 8-10 ayında tarım işçisi
olarak çalışmak üzere yollara düşer.
Suyun, tuvaletin olmadığı derme çatma
çadırlarda, neredeyse karın tokluğuna çalışır. Günlükleri 20 25 lira
arasında değişir. Çoluk çocuklarıyla
sefaleti yaşarlar.
Güneydoğulu Yurttaşımız ,
Neden Yollara Düşer?
Nedeni basittir. Toprak mülkiyeti,
aşiret örgütlenmesi altında toprak
ağalarının denetimindedir. Ağalara
ait topraklarda yoksul Güneydoğulu ya da Kürt köylüsü, yarı aç, yarı
tok varlığını sürdürmeye çalışır.
Kimi zamanlar ağanın toprakları ile
satılır ya da pazarlanır. Sanayici ve
ticaret erbapları da benzer sınıfsal
yapıdadır. Kürt köylülerinin kimileri
de toprağa bağlı olmaksızın hayvancılık yaparlar. Ancak bunların bir
kesimi, güvenlik nedeniyle hayvancılığı bırakmak zorunda kalmıştır.
-Geçtiğimiz Haziran 2012’de Hakkari’ ye bir toplantı için gittiğimde,
meraların boşalmış olduğunu bir
kez daha tanık olmuştum. - Kentlere gelen yığınlar, sanayi ve hizmet
sektörünün yeterince gelişememesi
nedeniyle işsizdir. Daha açıkçası ağalık düzeni onlara yeterince iş olanağı
yaratamıyor. Bununla birlikte ağalık
düzeninin tasfiyesi,genellikle siyasal
iktidarların işine gelmez. Siyasi partilerin çoğu da, milletvekilleri aday
listelerine toprak ağalarını ya da tarikat liderlerini koyarlar. Seçimi kazanan ağalık düzeninin temsilcileri
de elbette kendilerini var eden sisteme karşı tavır göstermezler.Bütün
bunlar bölgenin sorunlarını giderek
derinleştirir.
Bu bağlamda adını ister Kürt Sorunu,
ister Güneydoğu Sorunu deyin, sorunun temelde çözümü, dirlik sorunun
çözümünden, bir başka deyişle ağalık
düzeninin yok edilmesinden geçecektir.
Dirlik Sorununun
Çözümünde Yol Haritası
• Feodaliteyi tasfiye edecek şekilde toprak reformu yapılmalı. Ancak
toprak reformu, teknik ve ekonomik
örgütlenmeyle uygulanmalı,
• Devlet, Güneydoğu Anadolu’da
doğrudan sanayi kuruluşlarını gerçekleştirmeli. Teşviklerden hayır gelmediğini görmeli,
• Güneydoğu Anadolu Bölgesi Tarım
Kooperatifleri Birliği kurulmalı. Birliğin kuruluşu ve geliştirilmesi devlet
eliyle yapılmalı. Daha sonra köylülere devredilebilir,
• Desteklemeler kooperatifleşme temelinde doğrudan aile işletmelerine,
yani köye ve köylüye yönelik olmalı,
• Kooperatifler, kamu kuruluşları ile
ortak yatırımlar yapmalı,
• Kooperatifler, başta Ziraat Bankası
olmak üzere finans kuruluşları, yem
ve süt sanayi kuruluşlarıyla sıkı bir
işbirliğine girmeli. Bu amaçla bölgede kamu girişimli Yem Sanayi ve Süt
Sanayi yeniden kurulmalı, Et-Balık
Kurumu güçlü bir duruma getirilmeli. Kooperatifler deri işleme konusunda da etkinlik yapmalı.
Kısaca, “bir ağa on köyü neden
yer?” sorusunun cevabı ya da
terörü besleyen işsizlik ve yoksulluğun nedeni, bölgenin ağalık
düzeninin sonucudur. Çözümü
de, Planlı Karma Ekonomi temelinde bölgedeki ağalığın tasfiyesinden geçer. Çözüm, liberal
ekonominin eline bırakılamaz.
Tarım İlaçlarına Düzenleme
»»Tarım ürünlerinde kullanılan kimyasallara
yeni ayar geliyor.
Avrupa'ya ihraç edilen tarım ürünlerinin, ilaç kalıntıları nedeniyle
geri gönderilmesi üzerine Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
çalışma başlattı. Tarımsal ilaçların listesini güncellemeye hazırlanan Bakanlık, pek çok ilacı
yasaklamayı ve Avrupa standartlarını yakalamayı hedefliyor.
İhraç edilen tarım ürünlerinin
kimyasal ilaç kalıntısı nedeniyle
geri gönderildiği haberleri üzerine bakanlık çalışma başlattı.
Tartışmaları sonlandırmak için
tarlada, serada, bahçede denetimlere başlayan bakanlık, tarımsal ilaçların listesini güncellemeye hazırlanıyor.
Ağustos ayı başında uygulamaya geçmesi planan düzenlemeyle,
eczanelerde satılan tarım ilaçlarının etiketlenerek içeriğinin ayrıntılı biçimde belirtilmesi planlanıyor. İlaçları tek tek inceleyerek, bir kısmını yasaklamayı planlayan bakanlık bu uygulamyla
Avrupa standartlarını yakalamayı hedefliyor.
Ziraat Mühendisleri Odası ise kimyasalların riskine dikkat çekiyor ama uygulamayı olumlu bir gelişme olarak tanımlıyor.
Türkiye, Avrupa birliğinden 2008’de 308, 2009’da 278 ve
2010’da 255 adet olumsuz bildirim aldı. Türkiye , tarım ihracatında Çin’den sonra en fazla uyarı alan ülke.
Sebze ve meyve üretimi açısından
önemli bir potansiyele sahip Güdül ilçesinde Ankara’da üretim
sahası geniş olmayan enginar yetiştiriciliği gün geçtikçe yaygınlaşıyor. Daha fazla gelir getiren
ürün arayışında olan Karacaörenli
çiftçiler TARGEL personeli Şevket
UZER’in destekleriyle enginar üretimine yönelmiş durumda. Üretimine 4 yıl önce başlanan enginar,
Karacaörenli çiftçiler için aslında
hiç de yabancı bir ürün değil. Batı
bölgelerinde enginar soyma işinde
çalışan köylüler bu ürünü kendi
köylerinde yetiştirmeye karar vererek, enginar üretimine başlamışlar. Beypazarı’na kadar uzanan
bölgede üretimi yapılan ve şu anda
15 çiftçinin enginar üretimi yaptığı
köyde, üretilen enginarlar İstanbul ve Ankara pazarlarında alıcı
buluyor. Güdül Enginarı adıyla da
kolay olması ve daha fazla gelir
getirmesi nedeniyle domates üretiminden vazgeçip bu ürünü ürettiklerini kaydetti.
bir marka olma yolunda hızla ilerliyor. Daha şimdiden Ankara pazarlarında Güdül enginarı aranan
bir ürün oldu. Karacaörenli yetiştiriciler enginar üretimiyle sınırlı
kalmayıp, enginar fidesi de yetiştirip satıyorlar.
Köyde 4 yıldır enginar üretimi
yapan Mustafa UÇAR adlı çiftçi,
iklim ve toprak yapısı dolayısıyla
zaman zaman sıkıntı yaşasalar da
enginar üretimine devam ettiklerini belirterek, batı bölgelerindeki
kadar olmasa da üretimden memnun olduklarını ve ürettikleri enginarları pazar sıkıntısı yaşamadan
rahatlıkla satabildiklerini söyledi.
Enginar üretimi konusunda fazla
tecrübelerinin olmadığını ancak
bölgedeki TARGEL personeli Şevket UZAR’dan bilgi ve teknik yardım aldıklarını ifade eden Mustafa
UÇAR, enginar üretiminin daha
TARGEL personeli Şevket UZAR
da görev yaptığı bölgede çiftçilere bilgi ve tecrübelerini aktararak
yardımcı olmaya çalıştığını vurgulayarak, 4 yıl önce bir çiftçinin
başladığı ve bugün 15’e ulaşan,
çiftçiler için alternatif bir ürün
haline gelen enginar yetiştiriciliğinin başarıyla devam etmesinin
sevindirici olduğunu söyledi. Bölgede üretilen enginarın pazarlama
sıkıntısının olmadığını ve Güdül
Enginarı ismiyle markalaşmaya
doğru gittiğini kaydeden Şevket
UZAR, damla sulama sistemiyle
ürün yetiştirilen köyde kendisinin
de çiftçilere hastalıklar ve enginarın bakımı konusunda teknik destek sağladığını sözlerine ekledi.
Balıkesir'de 17 Köy Şap Sebebiyle Karantinaya Alındı
»»Balıkesir Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Engin Sancı, bazı köylerde
görülen şap hastalığı sebebiyle 17 köyün karantinaya alındığını duyurdu.
Balıkesir Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Engin
Sancı, bazı köylerde görülen şap hastalığı sebebiyle 17
köyün karantinaya alındığını duyurdu. Sancı, 'Hastalığın daha fazla yayılmaması için tüm tedbirler alındı.
Köylerdeki hayvanların şap aşısı, hastalık ihbarı alınır
alınmaz başarıyla uygulandı. Ayrıca koruma bölgesinde kalan hayvan pazarı, bir süre daha kapalı kalmaya
devam edecek.' dedi.
Şap sebebiyle gelişmiş ülkelerin dahi tedirginlik duyduğunu ve her an maruz kalacaklarmış gibi tedbirler
aldığını vurgulayan İl Müdürü Sancı, hastalığın ülkeler arası politik, stratejik ve ticari önemi olduğunu
söyledi. Şapın 2012 yılının ilk aylarında Afyonkarahisar, Uşak, Kütahya, İzmir ve Manisa ile Balıkesir'in
bazı ilçelerinde, İran menşeli Asia-1 tipinin şeklinde
ortaya çıktığını ve hızla yayılmaya başladığını hatırlattı. Balıkesir'de daha fazla yayılmaması için bütün tedbirlerin alındığını belirten Engin Sancı, 'Köylerdeki
hayvanların aşılama çalışmaları, hastalık ihbarı alınır
alınmaz hastalık çıkan mihrak ve çevresinde başarıyla
uygulandı. Çalışmalar sonucunda hastalığın yayılması
durmuş ve sönüş eğilimine girmiştir. Şu an itibarıyla
ilimiz merkezinde beş mihrak kalmış bulunmaktadır.
Buna bağlı olarak çevresindeki 17 köy, koruma bölgesinde kaldığından dolayı karantina altındadır. İlimiz
hayvan pazarı, şu an hastalık devam eden Yakupköy
köyünün koruma bölgesinde olduğundan bir süre
daha kapalı kalmaya devam edecektir.” dedi.
Kekik Beldenin Kaderini Değiştirdi
»»Denizli merkeze bağlı Gözler Beldesi’nde yaşayan ve çevresinde ’Tenekeci Memet’ diye
tanınan 67 yaşındaki Mehmet Aksoy, 20 yıl önce bahçesinin bir bölümüne deneme amacıyla
kekik dikti. Aksoy’un verim alması üzerine bölge insanı da kekik dikti ve kalkınmalarına
katkıda bulunup, Türkiye’nin kekik ihracatının önünü açtı. Yöre halkı Aksoy’a şimdi ’Kekik
baba’ diyor.
Gözler Beldesi ile çevre köy ve ilçelerinin
sulanamayan kıraç toprakların umudu
kekik oldu. Beldede tenekecilik yapan
Mehmet Aksoy, yaklaşık 20 yıl önce
dağdan kopardığı kekiği deneme amaçlı
bahçesinin bir metrekarelik bölümüne
dikti. Diktiği kekikler yetişince Mehmet
Aksoy, 1993 yılında dağlardan topladığı
tohumları 5 dönümlük arazisine ekti.
Kekikler çıktı ve hasada başladı.
Mehmet Aksoy, kekik satışından iyi gelir elde ettiğini belirtip, "Çevremdeki
bütün insanların
kekik ekmesi tavsiyesinde bulundum.
Bizim yöremizin
toprakları sulanmıyor, her taraf
kıraç
tarlalarla
dolu. Türkiye’de tarlaya kekik dikimini
ilk kez ben yaptım. Benden sonra çevre
köyler ve ilçeler kekik ekimine başladı.
Zamanla Türkiye kekik dikimini öğrendi. Şimdi ülkemiz kekik ihracatı bile
yapıyor. Çok mutluyum" dedi.
En Önemli Gelir Kaynak Kekik
Tıbbi ve aromatik bitki olan kekiğin iç
piyasada fazla tüketilmediğini, üretimin
yüzde 80’ninin ihraç edildiğini kaydeden Gözler Belediye Başkanı CHP’li Ali
Akkaya bölgenin en önemli gelir kaynağının kekik olduğunu belirtti.
Başkan
Akkaya,
"Kekik, yöre insanımızın en önemli
gelir kaynağı oldu.
Kış dönemi çok
soğuk geçtiği için
bu yıl rekolte düşük olacak. Kekik
yetiştiricileri Türk
ihracatının da önemli destekçilerinden ama devletimiz bu ürünü üreten
çiftçiye destekleme primi vermiyor.
Kekik üreticileri primle desteklenmelidir. Türkiye’de tarlada ilk kekik üretimi 1993 yılında Gözler Beldesi’nde
tenekeci Memet’in girişimleriyle başladı. Verimi düşük, sulanmayan kıraç
tarım arazilerine sahip olan Gözler
ve çevresindeki belde ile köyler, kekiği keşfettikten sonra binlerce dönüm
arazilerine kekik ekimi yaptı. Bir kere
ekimi yapıldıktan sonra her yıl Temmuz ayında hasadına başlanan kekik
20 yıl boyunca ekim yapılmadan ürün
veriyor. Kekik bitkisinin yurt içindeki
tüketimi fazla değil. Çiftçinin ürettiği
kekiğin çoğu ihracata gidiyor. Bölgemizde yıllık ortalama 6-7 bin ton kekik
üretimi yapılıyor. Bu yıl rekolte düşük
olacak. Çünkü, kış dönemi çok soğuk
geçti. Hoş kokusuyla kekik bölgemizin
de havasına olumlu katkı sağlıyor"
diye konuştu.
̇
̇ Temmuz 2012
Köy-Koop Merkez Birliği
GÜNDEM
5
Bursa'da 2012 Şeftali Yılı Paneli Yapıldı
2012 Uluslararası Kooperatifler Yılı...!
»»2012 Yılının Domates - Biber, Şeftali Yılı İlan Edilmesi
Münasebetiyle Gürsu'da Şeftali Paneli Yapıldı
»»2012 Uluslararası Kooperatifler Yılı, Kooperatiflerin yılı. Neden? Çünkü
Kooperatifler; Az olan güçleri bir araya getirerek, güç olmayı, güçlü olmayı,
vahşi kapitalizmin karşısında dik durmayı, tekelci güçlerin karşısında ayakta
kalmayı sağlayan iktisadi kuruluşlardır.
Uludağ İhracatçılar Birliği toplantı salonunda 11
Haziran 2012 tarihinde
yapılan
değerlendirme
toplantısında 2012 yılının
Domates - Biber, Şeftali
yılı ilan edilmesi münasebetiyle yıl içinde gerçekleştirilecek etkinlikler kapsamında Gürsu İlçesinde
şeftali paneli yapıldı. 18 Temmuz 2012
tarihinde Gürsu Belediyesi toplantı salonunda yapılan panele Bursa Valisi Şahabettin Harput'ta katıldı. Vali Yardımcısı
Hüseyin EREN, Gürsu Belediye Başkanı
Orhan ÖZCÜ, İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Ömer ÇELİK, Köy-Koop
Bursa Birlik Başkanı Erdoğan YILDIZ,
Kestel Kaymakamı Erhan ÖZDEMİR ve
Gıda kontrol ve Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürü Harun SEÇKİN' in de hazır
bulunduğu paneli İlçe Müdürleri, Şube
Müdürleri, Ziraat Odası Başkanları, STK
temsilcileri, çalışanlar ve çok sayıda üretici izledi. İnsanın Karnını Makine
Doyurmaz Toprak Doyurur
Açılış konuşmasını yapan Bursa Valisi
Şahabettin HARPUT, programın düzenlenmesinde ve gerçekleşmesinde emeği
geçen herkese ve katılımcılara teşekkür etti. Bursa'nın öteden beri bir tarım
şehri olarak biline geldiğini ifade eden
Vali Harput, Bursa'nın tarımsal zenginliği tartışılmaz dedi. Konuşmasında
Bursa'nın tarım kenti olmaktan sanayi
kenti olmaya geçiş sürecine de değinen
Vali Harput, sanayi elbette ki gereklidir.
Ancak unutmamalıyız ki insanın karnını
makine doyurmaz, toprak doyurur dedi.
Vali olduğu günden beri sembol ürünleri ele aldığını ve bu kapsamda her yılı
bir sembol ürün yılı ilan ettiğini belirten
Vali Şahabettin Harput, 2012 yılının da
bu doğrultuda Domates - Biber, Şeftali
yılı ilan edildiğine işaret etti.
Tarım Stratejik Bir Sektördür
İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü
Ömer Çelik konuşmasında; tarımın insanoğlu ile birlikte var olduğu, tarımın
stratejik önemi haiz bir sektör konumunda bulunduğunu belirten İl Müdürü
Ömer Çelik, konuşmasını, stratejik bir
sektör olan tarımın önemi her geçen gün
artmaktadır. İnsanlar artık tükettikleri
gıdanın albenisi ile değil, sağlık için yararlı olup olmadığı ile ilgileniyorlar. Biz
de insanımız için sağlıklı ürünlerin üre-
tilmesi adına her türlü çalışmayı yapıyoruz diye sonuçlandırdı.
Şeftali Her Yönüyle Masada
Gürsu Belediyesi toplantı salonunda
saat 14.30.da başlayan "2012 Bursa'da
Şeftali Yılı" panelinin moderatörlüğünü U.Ü.Ziraat Fakültesi öğretim Üyesi
Doç. Dr. Ümran Ertürk yaptı.
Panelde Köy-Koop Bursa Birlik
Başkanı Erdoğan Yıldız, "Şeftali
Üreticisinin Örgütlenmesi" konulu
sunumunda; tarımsal örgütlenmede kooparatiflerin en iyi örgütlenme modeli
olduğunu belirtti. Koopartiflerin ortaklarına ekonomik ve sosyal acıdan büyük
katkı sağladığını, örgütlenmedeki yaşanan aksaklıklara rağmen koopartifler
asli görevlerini yaparak, üreticiye ucuz
girdi sağlamaktadır. Yaş sebze ve meyve de depolama-pazarlama konusunda
Bursa’nın önemli yere sahip olduğunu,
toplam soğuk hava tesislerinin yüzde atmışının koopartiflerin mülkiyetinde, tarımsal ekonomiye büyük katkı sağlarken
devletimize de katma değer yarattığını
söyledi. Ayrıca koopartiflerin krizlere
karşı en sağlam örgütlenme modeli olduğu en kısa zamanda mutlaka bir kooparatif bankasının kurulması gerekliliğini vurguladı.
Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü Müdürlüğünden Meyvecilik Uzmanı Dr. Zeynep Özdemir Eroğlu,
"Şeftali Yetiştiriciliği" U.Ü.Ziraat
Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Hakan
Çelik, "Şeftali Yetiştirciliğinde Bitki
Beslemenin Önemi" U.Ü.Ziraat Fakültesi öğretim üyesi Prof.Dr. Hasan Vural, "Şeftali Üretiminin Ekonomik
Analizi" Gürsu Ziraat Odası Başkanı
Kamil Dönmez, "Şeftali Üreticisinin
Sorunları" Uludağ Yaş Sebze Meyve
İhracatcıları Birliği Başkan Yardımcısı
Cafer Aşkar, "Şeftalinin Pazarlanması ve İhracat Sorunları" konularında sunumlar yaptılar. Panel izleyicilerin sorularıyla son buldu.
Uluslararası Kooperatifler
Birliğinden (Ica) Mesaj Var
Bu ilkeler; eşitlik, katılımcılık, sürdürülebilirlik
kooperatifleri saygın bir iş
için canlı ve başarılı yerler
yapmak üzere bir araya gelirler. Tarım, balıkçılık ve
ormancılıktan kooperatif
bankacılığı ve Kredi Birliklerine, konut ve sağlık hizmetinden karşılıklı sigorta ve kooperatif
sigortaya kadar tüm sektörlerde ve özellikle çalışanlar tarafından oluşturulan
kooperatiflerde kooperatifler saygın işler yaratmakta, tüketiciler arasında daha
fazla güvenilir olmakta ve diğer işletme
türlerinden daha uzun süre faaliyetlerini
sürdürmektedirler. Bunlar daha iyi bir
dünya oluşturmaktadırlar.
ICA kooperatif modelini geliştirmek
üzere 1985 yılında kurulmuştur. Kooperatif kalkınmayı teşvik etmek için hükümetler arası örgütler ve sivil toplum
örgütleri ile, kooperatiflerin gelişmesi
amacıyla kendilerine özgü ve belirgin
olan ihtiyaçları gözönüne alan bir yasal
ve düzenleyici çerçeveyi savunmak için
ülkelerle ve bünye içi işbirliğini teşvik
etmek için üyeleri ile birlikte çalışır.
ICA tüm dünyadaki ortaklarını bu özel yıldaki Uluslararası
Kooperatifler Günü vesilesiyle
kooperatif hikayelerini burada
anlatmaya davet etmektedir.
Bu hikayeler www.stories.coop.
adresinden temin edilebilir.
Uluslararası
Kooperatifler
Gününü kutlamak için, ICA
'kooperatif işletmelerin nasıl daha iyi
bir dünya oluşturduklarını' göstermek
amacıyla Global News Merkezi ile işbirliği ihalinde bir eKitap dizisi lanse etmiştir. Sözkonusu eKitaplar Ekim 2012
yılında Manchester kentinde yapılacak
Uluslararası Kooperatifler Yılı küresel
sonlandırma etkinliği olan Birleşik Kooperatifler sanal etkinliği esnasında yayınlanacaktır. Sanal etkinlik hakkında
daha fazla bilgi almak için buraya kaydolunuz veya Manchester ziyareti için
yerinizi ayırtmak üzere www.manchester2012.coop. sitesini ziyaret ediniz. Bu
arada, kooperatiflerin yarattığı farkı görmek üzere www.thenews.coop/virtual
adresinden ITC eKitaplarını indiriniz Bu hizmet 5 Temmuz 2012 tarihinden
itibaren verilmektedir.
Kooperatiflerde, gönüllülük esas
rağmen, Çok Amaçlı Kooperatiflerin oluşturduğu, Hay-Koop Birlikleri,
olduğu gibi, imece ve Ahilik külTar-Koop Birlikleri, Köy-Koop’a ortak
türü ve dayanışma egemendir.
olmaları en büyük suç. Aynı BirlikOnun içindir ki; 2009 yılında
ler, Or-Koop’a ortak olabilirler, TarDünyada yaşanan ekonomik krizKoop’a ortak olabilirler, Hay-Koop’a
den en az etkilenenler, Tarımsal
ortak olabilirler, Tus-Koop’a ortak
ekonomisini, kooperatifler araolabilirler. Yeter ki; Köy-Koop’a ortak
cılığı ile yöneten ülkeler olduğu
Mehmet VAROL
gibi, ekonomik krizden en az et- Köy-Koop Genel Başkan Vekili olmasınlar.
Neden? Efendim, Hay-Koop’lar ihtisas
kilenen bankalar da, Kooperatif
Birliği, Or-Koop’lar ihtisas Birliği, Tar-Koop’lar
Bankaları olmuştur.
ihtisas Birliği, Çay-Koop’lar ihtisas Birliği, onun
Bu tespit, benim tespitim değil, Birleşmiş Milletiçindir ki; çok amaçlı Merkez Birliği, Köy-Koop’a
lerin tespiti. Onun içindir ki; Birleşmiş Milletler
ortak olamazlar.
2012 yılını, Uluslararası Kooperatifler Yılı ilan etti.
Suçtur, hem de en büyük suçtur.
Başta bizim ülkemiz olmak üzere, dünya milletleAynı ihtisas Birlikleri, Or-Koop’a ortak olabilirler,
rine, dünya haklarına hayırlı, uğurlu olsun.
Tar-Koop’a ortak olabilirler, Hay-Koop’a ortak
Hayırlı olsun da, bizim ülkemizde nasıl oluyor?
olabilirler, hatta; Tus-Koop’a da ortak olabilirler,
Eskiden, örgüt ya da örgütlenme denildiğinde çok
ama Köy-Koop’a asla.
korkuyorduk, örgütlenmeden değil de adından
Neden? Nedeni açık, Köy-Koop, tanımlanan ihtikorkuyorduk.
sas Birliği değildir. Ve de, “Vatan hainidir”...!
Baktık, gördük ki, bunlardan bir şey olmuyor, ne
Köy-Koop’un yöneticileri de, Vatan hainidir. Vatan
kadar çoğalırlar ise, güçleri azalıyor, baktık, görhainleri hakkında yapılacak tek işlem vardır, Andük, korkuyu yendik.
kara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda
Her yerde, her alanda örgütler kurarak, örgüt çöpbulunmak. Aslında, bu da yetmez. Bunlar, adı üslüğüne döndürdük güzelim ülkemizi.
tünde Örgüt. Bunları Silivri’ye göndermek lazım...!
Bir yanda, 1163 sayılı kanun ile kurulmasına izin
Bakanlığımız, yeni bir ihtisas Merkez Birliği’nin
verilen tarımsal örgütler, bir yandan da 5996 saTar-Koop’un kurulmasına izin veriyor.
yılı kanun ile, kurulmuş ıslah amaçlı örgütler, bir
Kurucu Birliklere bir bakın, Köy-Koop Merkez
yandan, 5200 sayılı kanun ile kurulmuş, üretici
Birliği’nden ayrılan, Köy-Koop Birlikleri var, Hayörgütleri, her ne kadar, kanun ile kurulmuş olsalar
Koop Birlikleri var, Tar-Koop Birlikleri var. Ve
da, görev tanımlaması yok. Herkes, her işte görevde, Meyve ve Sebze Üretici Birlikleri var. Vatan’a,
li, her işten sınırsız sorumlu. Hele mevcut siyasi
Millet’e hayırlı olsun, Allah sahibine bağışlasın.
iktidara siyaseten yakın iseniz, mevcut iktidara
Bunlar yetmiyor gibi, nur topu gibi bir başka Örgütyağcılık, yalakalık yapabiliyor iseniz, en başta siz
lenme yapısı doğuyor. Kooperatiflerimiz, bir başka
varsınız, kuruluş kanunu ve ana sözleşmelere bakBirlik yada, ihtisas Birliklerine evlatlık oluyor.
madan.
Bakanlığımız, yayımladığı Tebliğlerde, Örgütlü
Gerçekten örgüt kirliliği var bu ülkede. Bunu, dün
üreticiliği, şöyle tanımlıyor. “Bakanlıkça kuruluşubiz söyler iken, bugün ilgili Bakanlıklarımız da
na izin verilen Merkez Birliklerine ortak olan Üstsöylüyor.
birlik ortağı, Kooperatif ortağıdır”
Söylüyorlar da, neler yapıyorlar?
Peki, o zaman şunu sormak istiyorum, Bir köyde,
Tabanda var olan, Tarımsal Kalkınma KooperatifKasabada, 1163 sayılı kanun ile, kurulmuş olan,
leri, çok amaçlı kooperatifler. İki şeyi yapamazlar;
Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, 5200 sayılı Süt
1. Defin ruhsatı düzenleyemezler. 2. Nikah kıyaÜreticileri Birliği’ne üye olunca, yada aynı Koopemazlar. Bunun dışında, genel kurullarının verdiği
ratif 5996 sayılı kanun ile kurulmuş, ıslah Birliği’ne
yetki doğrultusunda, tarımsal, bitkisel, hayvansal
DSYB’ye üye olunca, Örgütlülüğünü tamamlamış
üretim ve pazarlamanın yanı sıra, taşımacılıktan
oluyor mu? Örgütlülüğünü tamamlıyor ise,
tarımsal turizim’e her şeyi yapabilirler.
Örgütlü Üretici tanımı ne için yapılıyor? TamamTarımsal Amaçlı Kooperatifler, çok amaçlı olmasılamıyor ise, neden buna göz yumuluyor?
na, tabanda ihtisas kooperatifleri olmamasına rağTarım Kooperatifleri Merkez Birliği anasözleşmemen; Hay-Koop, Tar-Koop, Or-Koop, Çay-Koop
sine bakıldığında, Hayvancılık faaliyeti yok olmagibi ihtisas birliklerinin ayrı ayrı oluşturulmasısına rağmen, Hayvancılık ve Süt Desteklemelerinna izin veriliyor, yetmiyor. Hay-Koop’un Merkez
den nasıl? Kimin himayesinde yararlandırılıyor?
Birliği oluşturuluyor, Or-Koop’un Merkez Birliği
Bu söylediklerim, 2012 Türkiye’sinde oluyor.
oluşturuluyor, Çay-Koop’un Merkez Birliği oluş2012 Uluslararası Kooperatifçilik Yılı, hepimize,
turuluyor, Köy-Koop Merkez Birliği oluşturuluyor,
hepinize hayırlı uğurlu olsun!
Köy-Koop’un çok amaçlı Merkez Birliği olmasına
Canlı Hayvan Gümrük Vergisi
Yüzde 30'a Yükseltildi
»»Bakanlar Kurulu, geçen yıl Ramazan ayından önce yüzde 15'e düşürdüğü
canlı hayvan ithalatındaki gümrük vergisi yükümlülüğünü yüzde 30'a
yükseltti.
Resmi Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı'na göre 0102.29.91.00.11 Gümrük Tarife Pozisyonlu ağırlığı 400 kg'ı geçen erkek danalar ile 0104.10.30.00.00
GTİP'li 1 yaşından küçük kuzuların ithalatında gümrük vergisi yüzde 30 olarak uygulanacak.
Et ve Balık Kurumu'nun gümrüksüz ithalat
yapabildiği canlı hayvanlar için özel sektör
8 Temmuz tarihinden itibaren yüzde 30
vergi ile ithalat yapabilecek. Ancak yerli
besiciler, vergi artışının Mart ayından bu
yana gündemde olduğuna dikkat çekerek,
artış olacağı haber alan ithalatçıların aradan geçen aylar boyunca binlerce hayvan
için ithalat başvurusu yaptığını belirtirken,
yaklaşan Kurban Bayramı öncesi yine büyük sıkıntıya gireceklerini bildirdiler.
6
̇
̇
Temmuz 2012 Köy-Koop Merkez Birliği
AB - KOOPERATİFÇİLİK
Biyolojik Mücadele Etmeni
Bracon Hebetor
Dr. Hilal TUNCA
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Bitki Koruma Bölümü
»»Günümüzde tarımsal üretimde gündem
sadece verimlilik artışı üzerinde değil, gıda
güvenliği üzerine de yoğunlaşmıştır.
Tarımda gelişmiş ülkeler tarımsal verimlilik konusunu önemli ölçüde çözmüştür. Dolayısıyla bu ülkelerde tarımsal üretimde yoğunlaşma daha çok gıda güvenliği konusundadır.
Ülkemizde ise tarımla ilgili tüm kesimler bir yandan verimlilik artışına odaklanırken diğer yandan da gıda güvenliği
sorununu aşmaya çalışmaktadır. Artık tarımsal üretimde
zararlılarla mücadelede sentetik kökenli pestisitlerin olumsuz etkileri (gıdalarda kalıntı problemi, zararlı böceklerde
direnç problemi, bal arıları ve diğer hedef alınmayan organizmalar üzerindeki zararlı etkiler vb) nedeniyle çevreyle
uyumlu mücadele yöntemleri daha da önem kazanmaktadır. Bu yöntemlerden biri de ‘Biyolojik Mücadele’dir. Biyolojik mücadele etmenleri parazitoitler, predatörler ve mikrobiyal etmenlerdir.
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü
Entomoloji Anabilimdalı tarafından kurulan Böcek Üretim
Merkezi’nde (BÖCÜM) biyolojik mücadele etmeni doğal
düşman böcekler (parazitoit
ve predatör) üzerinde teorik
ve uygulama anlamında bir- Bracon hebetor’un pupaları
çok çalışma yürütülmektedir.
BÖCÜM’de üretilen faydalı böceklerden birisi de bir arıcık
olan Bracon hebetor isimli parazitoittir. B. hebetor isimli
arıcık yaşamını zararlı böcek üzerinde beslenerek geçirmekte ve zararlı böceği tüketerek yeni faydalı arıcıklar üretmektedir. Bu arıcık yumurta bırakmadan önce zararlı böcek
tırtılına bir zehir enjekte ederek tırtılın felç olmasına neden
olur. Felç olan tırtıl beslenemez ve hareket edemez. Yumurtayı zararlı böceğe bırakan dişi
arıcıktır. Erkek arıcığın ise
çiftleşmede rolü bulunmaktadır. B. hebetor’un bir tırtıl
üzerine en fazla 20 yumurta
bıraktığı yapılan çalışmalarla belirlenmiştir. Ayrıca, dişi
arıcık tarafından yapılan her
yumurtlamada 1 ile 5 arasında Bracon hebetor’un zararlı tırtıl
yumurta bırakıldığı belirlen- üzerinde beslenen larvaları
miştir. B. hebetor isimli arıcık
BÖCÜM laboratuarlarında 12 yıldır yetiştirilmektedir. Bu
arıcık biyolojik mücadele kapsamında birçok zararlının önlenmesinde kullanılmaktadır. Bu zararlı böceklerden bazıları domates güvesi, elma içkurdu, tütün güvesi, balmumu
güvesi, doğumeyve güvesi, pembe kurt, arpa güvesi, un güvesi, incir güvesi ve kurumeyve güvesi’dir
Bu arıcık günümüzde tarımda
gelişmiş bazı ülkelerde ticari
olarak satılmakta ve biyolojik
mücadele
uygulamalarında
başarıyla
kullanılmaktadır.
Doğaya karşı saygılı, çevre
bilinci yüksek ve gıda güvenliğine önem veren ülkelerde
tarımsal ürünlerde zararlı bö- Dişi Bracon hebetor’un zararlı
ceklere karşı doğal düşman
tırtıl üzerindeki yumurtaları
olan bu arıcık ve diğer biyolojik mücadele etmenleri etkili bir şekilde kullanılmaktadır.
Ülkemizde ise çiftçiler tarafından zararlı böceklerle mücadelede bu arıcıkları kullanmak yerine genellikle kimyasal
ilaçlar tercih edilmektedir. Artık 21. yüzyılda ülkemizde de
tarımsal üretimde verimlilik artışıyla birlikte gıda güvenliği
konusuna odaklanarak daha çevreci yöntemleri uygulamaya yönelik ciddi adımlar atmanın zamanı gelmiştir. Bu konuda başarı için ziraat fakülteleri, ilgili bakanlık, üreticiler,
özel firmalar ve sivil toplum örgütleri geliştirilecek ortak bir
stratejik plan ile etkili yöntemler geliştirmelidir.
Kaynaklar
• Benson, J. F. 1973. Intraspecific competition in the population dynamics
of Bracon hebetor Say
• (Hymenoptera:Braconidae). Journal of Animal Ecology, 62: 105-124.
• Kılınçer, N. 1976. Dibrachys cavus (Walk.) (Hymenoptera – Pteromalidae), Bracon hebetor Say (Hymenoptera – Braconidae ) ve Galleria mellonella L. (Lepidoptera- Galleridae) arasındaki bazı biyolojik ve fizyolojik
ilişkiler üzerinde araştırmalar. Doçentlik tezi. Ankara. p 141.
• Özkan, C. 2002. Organik ürünlerde zararlı böcek yönetimi. Ziraat Mühendisliği Dergisi, 338/339:20-27.
KOOPERATİF
»»İspanyol meslektaşlarınızın selamı var...
Sevgili Kooperatifçi Dostlar,
Bu sayıda sizler ile, Haziran ayı içinde
İspanya’ya gerçekleştirdiğimiz çalışma
ziyaretinde edindiğim bilgileri paylaşmak istiyorum. Avrupa Birliği’nin
Genişleme Genel Müdürlüğü’ne bağlı
Teknik Destek ve Bilgi Değişimi Kurumu (TAIEX) aracılığıyla düzenlenen
ziyaretin amacı, su ürünleri konusunda
faaliyette bulunan üretici örgütlerini ve
faaliyetlerini yerinde görmekti.
Büyük ekonomik buhran içinde olan
İspanya’da her yerde, “bedava kiralık”
ilanları bizi çok şaşırttı. Sıkıntı o kadar
artmış ki insanlar iş yerlerini, aidatlarını ödemeleri kaydıyla bedava kiralamaya başlamışlar. Bu baskı altında Avrupa
Birliği mevzuatı gereğince oluşturulan
ve Üretici Örgütü (Producer Organisation) olarak adlandırılan balıkçı örgütleri ile tanıştık. Kendilerinden şikayet
ve felaket haberleri duyacağımızı sanıyorduk. Fakat gayet güler yüzlü, mutlu insanlar ile karşılaştık. Öğrendik ki;
ekonomik sıkıntıdan etkilenmemişler.
Avrupa Birliği’ndeki diğer ülkelerde olduğu gibi İspanya’da da kooperatifler,
özellikle tarım sektöründe küresel krizden zarar görmemişler. Onlar asıl sıkıntıyı Avrupa Birliği kurallarına uyum
sağlarken yaşamışlar. Bu gün, o zamanlar sistem kurulurken çekilen sıkıntının
sefasını sürüyorlarmış.
İspanya’da Üretici Örgütü adı
altında birleşmiş bir kooperatif
İspanya’da, her limanda, 150 yıllık
geçmişi olan “cofradia de pescarodes”
adı verilen sosyal amaçlı bir tür balıkçı dayanışma kooperatifi var. Bunlar
uzun yıllar balıkçının yanında olmuş
ve sorunlarını çözmeye çalışmış. Fakat Avrupa Birliği Komisyonu, bütün
Avrupa’da balıkçılık ile ilgili ortak bir
politika oluşturma kararı alınca işler
değişmiş. İspanya daha Avrupa Birliği üyesi olmadan önce, 1957 yılında Avrupa Topluluğu’nda balıkçılık sanayine
getirilen ortak kurallar, 1983 yılında
çeşitli balık türlerinin stoklarının korunması ve sürdürülebilir kılınması için
geliştirilmiş ve bugün Ortak Balıkçılık
Politikası adı verilen mecburi kurallara
dönüşmüş. İspanya ve Portekiz’in 1986
yılındaki üyeliği ile balıkçılık alanında
sorunlar arttırmış. Örneğin, tüketim
iki misli artmış ve stoklar üzerindeki av
baskısı planlandığı gibi azaltılamamış.
Bu durum gittikçe kötüleşmiş ve Ortak
Balıkçılık Politikası şartları da aynı şekilde ağırlaşmış.
Ortak Balıkçılık Politikasının uygulanabilmesi için, Ortak Piyasa Düzeni adı
verilen sistem uygulanmaya başlamış.
Üretimin planlanması, kayıt altına alınması, desteklerin verilmesi, piyasaya
müdahale edilmesi, standartların belirlenmesi ve tüketicinin bilgilendirilmesi
bile bu yolla yapılmaya başlanmış. Bunların yapılması ile ilgili sorumluluk doğal olarak İspanya devletine ait olmakla
beraber İspanyollar da diğer üye ülkelerde olduğu gibi bu sorumluluğu üretici örgütlerine devretmek istemişler.
Fakat bu hiç kolay olmamış !..
Başlangıçta Avrupa Birliği mevzuatının
gerektirdiği şartlara uygun temsil kabiliyetinde ve güçte örgüt bulamamışlar.
Bu durumda balıkçılar, bir yandan Avrupa Birliği’nin kısıtlamaları ve kotaları getirirken ezilirken, diğer yandan
da Avrupa Birliği’nin üretici örgütleri
üzerinden verdiği desteklerden faydalanamamışlar. İşte bu noktada İspanyol
balıkçılar geçte olsa uyum çalışmalarına başlamışlar. Tek başlarına Avrupa
Birliği’nin tanınma kriterleri olarak adlandırılan şartlarını yerine getiremeyen
cofradia denilen kooperatifler, birleşmek zorunda kalmışlar. En az 3-4 tane-
si birleşerek, Üretici Örgütü (Producer
Organisation) denilen Avrupa Birliği
mevzuatında belirtilen tipte örgütleri
kurmuşlar.
Halen ülkede, 5 balıkçının bir araya gelerek kurduğu 200’den fazla cofradia
bulunmasına karşın, avcılıkta 28 ve yetiştiricilikte 12 olmak üzere, toplam 40
adet Üretici Örgütü bulunmakta. Temelde birer kooperatif olan bu örgütler,
sektörü kontrol altına almış ve İspanyol
Tarım Bakanlığının en önemli ortağı
haline gelmişler. Öncelikle bu örgütler,
bölgelerinde bulunan balıkçıların ve
üretimlerinin bütün kayıtlarını tutmaktalar. Balık denizde tutulduktan ya da
kafeste üretildikten sofraya gelinceye
kadar bir kayıt ve takip altında izlenmekteler. Bu sistemin işletimi ve idaresi
örgütlerde, denetimi ise tarım bakanlığında bulunmakta. Bu kayıtlara istinaden örgütler, bölgelerindeki kotanın ne
olacağına, bunun nasıl dağıtılacağına,
üretimin ne zaman, ne kadar yapılacağına ilişkin bir işletim programı (operational programme ) hazırlamaktadırlar.
Bu program, sayesinde piyasanın talep
ettiği miktarda, kalitede ve standartta
balığı piyasaya sürülmekteler. Böylece
fiyat, balıkçı lehine oluşmakta. Eğer piyasada beklenmeyen bir durum olursa
yine programda öngörülen şekilde örgüt
piyasaya müdahale edebilmekte ve balıkçının çıkarlarını koruyabilmekteler.
Dr. Erhan EKMEN
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
Tarım Reformu Genel Müdürlüğü
Teşkilatlanma Daire Başkanlığı
Projeler ve Dış İlişkiler Çalışma Grubu
Sorumlusu
zisyon yakalamışlar. Bu nedenle artık
hiç kimsenin yardımına da ihtiyacı kalmamış.
Seyahatimiz boyunca karşılaştığımız
üretici örgüt yöneticileri, Türkiye’deki balıkçılık kooperatiflerindeki meslektaşlarına ısrarla bir an evvel benzer
sistemleri kurmalarını tavsiye ettiler
ve kendi yaşadıkları sıkıntıları ülkemiz
kooperatiflerinin de yaşamaması için
uyarılarda bulundular. Başlangıçta sistemin oluşturulması ve av çabasının kısıtlanması ciddi yatırım gerektirdiği ve
bu yatırım gereksiz bir ilave ekonomik
bir yük olarak görüldüğü için balıkçılar
tarafından hoş karşılanmamış, itiraz
edenler ve direnenler olmuş. Fakat zamanla sistem düzenli çalışmaya başlayınca faydaları görülmeye başlamış.
Bu ziyaretin bize gösterdiği gerçek; kooperatiflerin Avrupa Birliği’ne uyum
açısından çok büyük önemi var. Fakat
bunun için kooperatiflerin kendi üzerlerine düşen görevi yerine getirmeleri
gerekli. Peki bu şartlar neler:
1. Kooperatifler ortaklarının ve üretimlerinin her türlü kaydını yapabilmeli,
bunun veri tabanını oluşturabilmelidir.
2. Ortakları tarafından üretilen ürünlerin arzını talebe bağlı olarak, kalite,
standart ve miktar açısından planlayabilmeli, bölgelerinde üretimi yönlendirebilmelidir.
Denia bölgesinde bir Üretici Örgütünün satış dükkanı
Balığın piyasada aracılar elinde pahalanmasını engellemek amacıyla, örgütler limanlarda kendi mezat satış yerlerini, mezat saati diye adlandırılan satış
sistemlerini ve kendi satış dükkânlarını
bile kurmuş durumdalar. Balıkçı denize
ava çıktığında, mezat yerine de alıcılar
toplanmakta. Alıcıların genel temayülü,
denizdeki balıkçıya bildirilerek avlanacak balık, balıkçı daha denizdeyken belirlenmekte. Balıkçı ona göre av bölgesi
seçmekte ve tahmini talebe göre aşırı
avcılığa kaçmadan limana geri dönmekte. Limanda balıklar, boy ve tazelik kriterlerine göre sınıflandırıldıktan
sonra, mezat saati sistemine sahip satış
yerine getiriliyor. Burada balıkların kayıt altında satışı gerçekleştiriliyor. Balıklar ya doğrudan tüketiciye sunulmak
üzere bölgedeki perakendeci, lokantacı
veya oteller tarafından ya da nihai satıcıya ulaştırılmak üzere balık halindeki
firmalar tarafından satın alınıyor. Bu
arada örgütün mezat yerinin hemen yanında kendi satış yeri var ve buradan da
tüketiciye anında doğrudan satış yapabilmekteler. Burada komisyoncuların
ara kademede sayıları azaldığı için balıkçının geliri artarken, tüketici de daha
uygun fiyatla balık bulabilmekte.
Ayrıca örgüt, Avrupa Birliği’nden ve
devletten gelen yardımları üyelerine
dağıtmak ve yardımın hedeflenen şekilde uygulanması ile de sorumluğu var.
Böylece Avrupa Birliği tarafından ağır
şartlar ile verilen yardımlar kolaylıkla
hak edilmekte ve balıkçıya ulaşmakta.
Görüldüğü üzere, balıkçılık üretici örgütleri, sektörde hem balıkçı, hem tüketici, hem de tarım bakanlığı adına iyi
işler yapmaktalar. Bu işler karşılığında
aldıkları komisyon ile de güçlü bir po-
3. Ürünlerin piyasaya satışını sözleşmeler yaparak düzenleyebilmeli, piyasada fiyat istikrarını sağlayıcı müdahalelerde bulunabilmelidir.
4. Depolama, girdi gibi yardımlarının
ve desteklerin dağıtılmasında aktif rol
almalıdır.
5. Gelecekte sürdürülebilirlik adına,
faaliyetlerinde güvenilir gıda üretimine
yönelik tedbirlerin alınmasında ve çevreyi koruyucu tekniklerin uygulanmasında yenilikçi yaklaşımlara bir an evvel
başlamalıdır.
İspanya örneğinden hareket ederek, nasıl bir yol haritası izlemeliyiz:
Öncelikle Avrupa Birliği müktesebatı
ve uygulamalarına ilişkin kurallar ve
standartlar net olarak belirlenmelidir.
Ortak Balıkçılık Politikasında şu günlerde yapılmakta olan reform kapsamda değişiklikler iyi takip edilmeli ve
gelecekte oluşacak durumlara göre şimdiden tedbirler geliştirilmelidir. Kooperatif ortaklarına muhtemel sorunlar,
etkileri ve yapılması gerekenler çok iyi
anlatılmalıdır. Bunun için toplantılar,
eğitimler hatta geziler düzenlenmelidir.
Uyum için Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı önderliğinde tüm paydaşlarla birlikte çözüm üretilmelidir. Bunun
için mevcut yapıyı nasıl geliştirebiliriz,
ne gibi zorluklar olacak, nasıl çözebiliriz
gibi soruların cevapları aranmalıdır. Bu
amaçla yürütülecek bir pilot proje faydalı olacaktır.
Sadece balıkçılar açısından değil, tarım
bütün kesimlerinde bulunan üreticiler,
ülkemiz tam üye olunca kurallara uymak zorunda olacak. Durun bekleyin
diyemeyiz. Eğer dersek İspanyollar gibi
daha başlangıçta kaybederiz. Bu nedenle ortak hedefimiz; sektörde bir farkındalık oluşturarak şimdiden hazırlıklara
başlamak olmalıdır. Yaklaşan büyük
bir güç var. Ya bu gücü kullanabilecek
şekilde hazırlanacağız, ya da bu gücün
altında ezileceğiz…
̇
̇ Temmuz 2012
Köy-Koop Merkez Birliği
TARIM
TARIMI GÖZDEN ÇIKARMAK
ÜLKEYİ GÖZDEN ÇIKARMAKTIR
»»Bu gün dünya da 7 milyara yakın insan yaşamaktadır. Bu
insanlardan -çoğu Afrika da olmak üzere- 850 milyonu açlıkla
karşı karşıyadır.
sul insanı kırsal kesimden
Buna karşılık bir buçuk milyar
insan da obezite tedavisi
alarak sanayi ve planlı üregörmektedir. Bunların hartimlerle yoksulluktan kurcadığı paralar bu aç insanlatardıklarını ve belli yaşam
rı doyuracak değerlerin çok
seviyesine
çıkardıklarını,
üstünde olduğu çeşitli platbunu yaparken; ne Amerika,
formlarda söylenmektedir.
ne de Rusya’nın ekonomik
modellerini almadıklarını,
Dünyada gıda üretimi dünNurettin DİNGAZ
kendi modellerini yarattıklayada yaşayan insanlara
Köy-Koop Manisa Birlik Başkanı rını ve böyle başarılı olduklayetecek miktardadır. Ama
rını söylüyordu.
buna rağmen fiyatlar yükselmekte ve kıtlık yaşanmaktadır. Bunun
Tarımdan bir kısım insanları sanayi çeker
temel nedeni enerji ve petrol fiyatlarında
iken, tarımdan çekilmediklerini, yeni tameydana gelen anormal yükselmelerdir.
rım politikaları ile tarımdaki insanların da
Petrol fiyatlarının yüksek olması alternatif
gelirlerini yükselttiklerini, tarım da üretiyakıt olan Bio dizel ve etonol gibi yakıt üremide arttırdıklarını söyledi.
timlerinin artmasını sağlamıştır. Üretilen
Ülkemiz, kim ne derse desin bir tarım ülkebuğday, mısır gibi ürünler daha fazla gelir
si. İnsanlarımızın çoğu tarımda çalışmasa
elde etmek için etonol üretimine, yağlı toda tarımdan besleniyor. Ulusal bir tarım
humlar da bio dizel, bio enerji ye gitmiş ve
politikası oluşturmamız şart. Bunu başarır
bunun sonucunda gıda fiyatları yükselmeisek dünyada önemli tarımsal ürün ve gıda
ye geçmiştir. Bazı ülkeler etonol’le çalışan
üreten ihraç eden ülkeler arasında yer alaaraçlara ithalat izni vermektedirler. Sonuç
biliriz. Bu kısa, orta ve uzun vade hedefleri
olarak enerji fiyatları yükseldikçe gıda fiolan bir tarım programı ile olabilir ancak.
yatları da yükselecektir.
Ama ülkemizde biri yapıyor, birileri gelip
onu bozuyor. Olan da tarımımıza, üreticiTarım temel sektördür.
lerimize oluyor.
Tarım olmadan sanayi olamaz.
Tarım desteklenmelidir. Destekler daha da
arttırılmalıdır. Geleceğin tarımda olduğu
Bu nedenle dünyanın en gelişmiş ülkeleri
görülmelidir. Yanlış politikalarla köylümübile tarımlarını sürekli destekleyerek ayakzü, çiftçimizi üretemez hale getirmek, bu
ta tutmuşlardır.
ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür.
Son yıllarda çok söz edilen Çin ve güney
Son dönemde et ithalatının açılması
Asya ülkeleri de gelişmelerini sağlarken,
Türk hayvancılığının gözden çıkarılması
tarımı terk etmemişler, bilakis tarımlarını
anlamına mı gelecek acaba?
geliştirmişlerdir. Geçen yıl katıldığım bir
Sonuç olarak diyoruz ki; Tarımını Göztoplantıda konuşmacı olan Çin’li Andrew
den Çıkaran Ülkesini Gözden Çıkarır.
K.P. Leung konuşmasında 350 milyon yok-
“Tarım ve İnsan” Konulu 4. Ulusal Fotoğraf
Yarışması Sonuçlandı
»»Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Denizbank
sponsorluğunda bu yıl dördüncüsünü gerçekleştirdiği “Tarım ve
İnsan” konulu Ulusal Fotoğraf Yarışmasının sonuçları bakanlık
merkez binada düzenlenen basın toplantısıyla duyuruldu.
Fotoğraf severlerin büyük ilgi gösterdiği
yarışmaya 7’den 70’e hemen her yaş ve
meslek grubundan katılım oldu. Bu yıl
dördüncüsü gerçekleştirilen ve geleneksel
hale getirilen “Tarım ve İnsan” konulu yarışmada, 717 katılımcının 3 bin 127 eseri
jüri tarafından değerlendirildi.
Üç gün süren titiz bir çalışmayla “Genel,
Çiftçi, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı çalışanları, Öğrenci ve Denizbank çalışanları” olmak üzere 5 ayrı kategoride dereceye giren isimler belirlendi.
Birbirinden deneyimli isimlerin yer aldığı
jüri ayrıca Ulusal Fotoğraf Yarışması Kataloğunda yer alacak ve bir yıl boyunca sergilenecek fotoğrafların seçimini de yaptı. 91
Kişiye ait 159 eser sergilenmeye layık görülürken 19’u da ödül aldı.
Ekim ayı içerisinde yapılacak ödül töreninde dereceye giren eser sahiplerine toplamda 15 bin lira verilecek.
“Tarım ve İnsan” fotoğraf yarışmasında genel kategoride birinciliği Konya’dan Öğretim
Görevlisi Eyüp Karakuş ile Kocaeli’den Fotoğrafçı Hüsna Altın, ikinciliği Ankara’dan
Ressam Orhan Köse ile İstanbul’dan Sebahattin Özveren, üçüncülüğü ise, Konya’dan
Celal Gezici ve Mustafa Zengin paylaştı.
Çiftçi Özel Ödülü kategorsinde Aydın’dan
Özgün Atilla ile Trabzon’dan Sabri Altın dereceye girdi.
Öğrenci özel Ödülünü Trabzon’dan Aytaç
Özcan ile Aydın’dan Hakan Yaralı paylaştı. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Özel Ödülünü Diyarbakır’dan Songül
Acar ile İstanbul’dan Kadir Çivici kazandı. Denizbank Çalışanları Özel Ödülü ise
İstanbul’dan Nursen Kaçan ile Muğla’dan
yeşim Eralp Dağdelen paylaştı. Eğitim
Yayım ve Yayınlar Dairesi Başkanı Recep
Tezgel, “Tarım ve İnsan” temalı fotoğraf
yarışmasına bu yıl yoğun ilgi olduğunu belirterek, yarışmanın artık bir marka haline
geldiğini emeği geçen herkese teşekkür etti.
7
Gıda için Arpa dönemi...
»»Türkiye'de yalnızca hayvan yemi ve malt endüstrisinde kullanılan arpa,
artık insan gıdasında da kullanılabilecek.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü'nce
kavuzsuz (çıplak, taneyi dıştan kaplayan tabakasız), gıda ürünlerinde de kullanılabilecek özel bir
arpa çeşidi geliştirildi.
Enstitü tarafından "Özen" adıyla tescil ettirilen
arpa çeşidi, çiftçinin hizmetine sunuldu. Geliştirilen yeni çeşitle taneleri vitamin ve minerallerle beta-glukan açısından zengin arpanın,
Türkiye'de ekmek, makarna, erişte gibi gıda
maddelerine farklı oranlarda karıştırılarak kullanılması, kahvaltılık tahıl karışımlarına, çorpa,
lapa gibi diğer ürünlerinde de tüketimi söz konusu olabilecek.
Türkiye'de kavuzlu arpa üretimi yapılırken, harman sırasında tohum kabuğu ve kavuzun birbirine yapışık kalması, kavuzun ayrılamaması
nedeniyle arpa, sadece hayvan beslenmesinde
ve bira sektörü gibi malt endüstrisinde kullanılıyordu. Mevcut durumda, Avrupa'nın bazı ülkelerinde, Avustralya, Kanada, Japonya gibi bir
çok ülkede arpa, insan gıdasında da tüketiliyor.
Kışlık kavuzsuz arpa da tescil için sırada bekliyor
Dünyada arpanın insan gıdası olarak kullanımına ilginin son zamanlarda artmasıyla kavuzsuz arpa önem kazanmaya başladı. Son yıllarda
kavuzsuz arpanın ıslahı, üretimi ve gıda yem ve
diğer endüstriyel uygulamalarda kullanılmasıyla
ilgili yoğun araştırmalar yapılıyor.
Bu çerçevede birçok ülkede olduğu gibi
Türkiye'de de 1997 yılında dünyanın farklı ülkelerinden getirilen kavuzsuz arpalar melezleme
programına alınarak ıslah çalışmalarına, yazlık
ve kışlık olarak başlandı. Melezleme sonunda
elde edilen kavuzsuz çeşit adayları verim ve bölge verim denemelerinde değerlendirilirken, yazlık çeşit adayları içerisinden öne çıkan, verim ve
kalite yönüyle üstün performans gösteren çeşit,
Özen ismiyle tescil ettirildi.
Kışa dayanıklılığı iyi olan, kışlık ekime uygun
iki çeşit adayın ise tescil başvurusu yapıldı. Öte
yandan, kavuzsuz arpanın ilk etapta, belli oranda buğday ununa katılarak ekmekte kullanılması yönünde çalışmalar devam ediyor.
Bakanlığın Logosu Değişti
»»Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi
Eker, yeni logoyu geniş katılımlı toplantıyla
kamuoyuna açıkladı.
Bakanlığın “Yeniden Yapılanma, Yeni Logo, Kurumsal Kimlik ve Yeni Web Sayfası” çalışmalarını, İstanbul’da düzenlenen sivil toplum örgütleri
ve sektör temsilcilerinin de yer aldığı toplantıda
konuşan Bakan Eker, evrensel değerlerle tarımın işlevini anlatacak yeni bir logo tasarlandığını belirterek, yeni logonun tanıtımını yaptı.
Bakan Eker, logodaki açık mavinin gökyüzünü, güneş ve başakların gıda ile tarımı, turuncu çemberin Bakanlığın geçmişten bu yana gıda
tarım ve hayvancılık alanındaki çalışmalarını,
logonun alt kısmındakı yeşil rengin ülkemizdeki
verimli tarım alanlarını, mavi rengin ise deniz
ürünlerini sembolize ettiğini söyledi.
8
̇
̇
Temmuz 2012 Köy-Koop Merkez Birliği
TARIM
Gen Bankasında 30 Bin Bitki Tohumuna Özel Koruma
»»Bitki genetik kaynaklarını muhafaza etmek için harekete geçen Türkiye, kurduğu gen bankasında
30 bin bitki tohumunu korumaya aldı.
Dünya’nın önde gelen gen bankaları arasında yer alan Türkiye Tohum Gen
Bankası, bitkileri gerek tarımsal üretim
sistemlerindeki değişimlerden gerekse
doğal yaşam alanlarının tahribi sonucu
kaybolma tehlikesinden koruyor. Türkiye Tohum Gen Bankası ayrıca tarımda,
endüstride ve çeşitli çevre kirliliği sorunlarının çözümünde kullanılabilecek
virüs, bakteri, mantarları da oluşturup
korumaya alacak.
Gıda, yağ, ilaç, giyim gibi sanayiinin vazgeçilmez hammaddesi olan bitki tohumları, tarımsal üretim sistemlerindeki değişimler ve doğal yaşam alanlarının tahribi
sonucu kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya bulunuyor. Biyolojik çeşitliliğin kullanılması ve gelecek nesillere kaybolmadan
aktarılması büyük önem taşıyor.
İki Yılda 30 Bin Bitki Tohumu
Koruma Altına Aldı
Zengin biyolojik çeşitlilikle dikkat çeken
Türkiye, 12 bin civarında tohumlu ve to-
humsuz bitki tür ve alt türünü korumak
için harekete geçti. Yaklaşık 4 bini endemik özellik taşıyan bu bitkiler için Gıda
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından 2010 yılında kurulan Türkiye Tohum Gen Bankası, iki yıl gibi kısa bir süre
içerisinde 30 bin bitki tohumunu koruma altına aldı. Tamamen milli sermaye
ile kurulan Türkiye Tohum Gen Bankası
altyapı, muhafaza kapasitesi ve donanım
olarak dünyanın sayılı gen bankaları arasında yer alıyor.
Türkiye Tohum Gen Bankası; ülke genelinde yerel çeşitler başta olmak üzere
genetik materyalin toplanması, kayıt altına alınması ve muhafazası, uluslararası
kuruluşlarda bulunan genetik materyalin
introdüksiyonu, Türkiye’deki bitki genetik kaynakları materyalinin bitki ıslahında
kullanılmak üzere saklanması ve çeşit geliştirme çalışmalarında kullanımı, genetik
kaynakların kayıt altına alınması, doğal
kaynaklarla ilgili veri tabanı oluşturulması, muhafazaya alınan materyalin ülke
içindeki üniversiteler, araştırma enstitüleri ve ilgili diğer kuruluşlar ile işbirliği
içerisinde karakterizasyonu, yerel çeşitlerin koruma altına alınması ve gerektiğinde üreticilerle paylaşılması çalışmalarını
yürütmek, toplumu bitki genetik kaynaklarının muhafazası ve önemi konularında bilinçlendirme çalışmaları yapmak ve
bunların sonucu olarak gıda güvenliğine
katkıda bulunmak ve garanti altına almak
için çalışmalarını sürdürüyor.
Türkiye Milli Kooperatifler
Birliği Gümrük ve Ticaret
Bakanı Hayati Yazıcı'yı
Ziyaret Etti.
»»Türkiye Milli Kooperatifler Birliği Genel
Başkanı Muammer Niksarlı ve beraberindeki
heyet Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati
Yazıcı’yı ziyaret etti.
Niksarlı, Haziran ayında birliğin genel kurulunu gerçekleştirdiklerini belirterek, yeni seçilen yönetim kurulu adına bu ziyareti
gerçekleştirdiklerini belirtti.
Görüşmede, Türkiye Milli Kooperatifler Birliği Başkanı Muammer Niksarlı, üretici ve tüketici arasındaki makasın daralması
gerektiğini söyleyerek, “Biz genel kurulumuzda birkaç temel
karar aldık. Bunlardan bir tanesi yerli malı kullanmaktır. Yerli
malı haftasının hatırlanmasında, anlamının tekrar hatırlanması konusunda bir öncülük yapma kararı aldık” dedi.
Niksarlı, üç alanda kooperatifçilik olarak geri kaldıklarını, bu
alanların; eğitim, sağlık ve hizmet olduğunu ve sağlık alanında
kooperatifleşme kararı aldıklarını açıkladı.
Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, yeni yönetim kuruluna başarılar diledi. Kooperatiflere ilişkin algının toplumda beklenen düzeyde olmadığını, BM’nin 2012 yılını Dünya Kooperatifler Yılı olarak ilan ettiğini, bu çerçevede toplumsal bilincin
artırılması için kendilerinin de bir dizi etkinlikler düzenlediklerini anlattı.
»»Uluslararası Zeytin Konseyi’nin(UZK)
18. Olağanüstü Oturumu kapsamında;
Danışma Komitesi, Ekonomi Komitesi,
Teknik Komite, Mali Komite, Tanıtım
Komitesi, Delegasyon Başkanları ve Genel
Kurul toplantıları 2-6 Temmuz 2012
tarihleri arasında Arjantin’in başkenti
Buenos Aires’te gerçekleştirildi.
Türkiye Tohum Gen Bankası ayrıca, değişik amaçlarla tarımda, endüstride ve
çeşitli çevre kirliliği sorunlarının çözümünde kullanılabilecek virüs, bakteri,
mantar gibi oluşturulup saklanma alanlarında da çalışıyor. Türkiye’de tarımsal
amaçlı kullanılabilecek ve Türkiye’ye ait
mikroorganizmaların kültür koleksiyonları da Türkiye Tohum Gen Bankası bünyesinde koruma altına alınacak.
Yazıcı, Türkiye’de 26 çeşit toplam 84 bin 232 kooperatif ortak
sayısının ise 8 milyon 109 bin 225 kişi olduğunu kaydetti. Böylesine geniş bir kitleyi çok önemsediklerini uzun süredir üzerinde çalıştıkları Kooperatifçilik Strateji ve Eylem Planı’nın yakın
zamanda kamuoyu ile paylaşılacağını söyledi.
Konseye EZZİB adına katılan Yönetim Kurulu Üyesi ve ZZTK
Başkanı Metin Ölken toplantıya katılan özellikle üretici
ülkelerde genel olarak bu sezon sonu stok devir rakamlarının yüksek olacağının beklendiğini belirterek devam
etti:”Fiyatların genel olarak düşük olmasından dolayı sektördeki tedarik zincirinin genelinde bir memnuniyetsizlik
var. Bunun yanısıra özellikle zeytinyağındaki kalite kriterlerinin yükseltilmesi ve kontrollerin daha sağlıklı yapılmasını
teminen bazı kimyasal değerler ile ilgili çalışmalar yapılıyor. Sofralık zeytin için de uluslararası normlar ile duyusal
analizlerin yürürlüğe girme çalışmaları hızla devam ediyor.”
Biyolojik Çeşitliliğin
Kaybedilmesinin Önüne
Geçilecek
İnsan faaliyetleri sonucu oluşan kirlilik
kadar, doğal kaynakların sürekli ve yanlış kullanımı nedeniyle küresel biyolojik
çeşitliliğin 2020 yılına kadar yüzde 20’sinin kaybedilmesi beklenirken, Türkiye
Tohum Gen Bankası bu kayıpların önüne
geçmeyi hedefliyor.
Bandırma Limanı Canlı Hayvan
İthalat ve İhracatına Kapatıldı
»»Balıkesir'in Bandırma ilçesinde bulunan
Bandırma Limanı, Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı tarafından canlı
hayvan ithalat ve ihracatına kapatıldı.
Balıkesir'in Bandırma ilçesinde bulunan Bandırma Limanı,
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından canlı hayvan ithalat ve ihracatına kapatıldı.
Bandırma Tarım İlçe Müdürü Sefa Uyar'ın verdiği bilgiye
göre, Bandırma'nın Doğanpınar ve Dutliman köylerinde görülen şap hastalığı sebebiyle, bölge karantinaya alındı. Gıda
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından Bandırma Limanı ikinci bir emre kadar canlı hayvan ithalat ve ihracatına
kapatıldı.
''Çay Demleme Yarışması''
»»Rize Ticaret Borsası, Türk çayının marka
değerini artırma çalışmaları kapsamında
''Çay Demleme Yarışması'' düzenledi.
Akıllarda Türk çayıyla ilgili yazdığı kitapla yer edinen ABD'li
yazar Katharine Branning de, yarışmada jüri üyeliği yaptı.
Rize Sahil Parkı'nda gerçekleştirilen yarışmada, 11 ilçede
yaklaşık 100 kişinin katıldığı ön elemeler sonrası finale kalan 6 kişi yarıştı. 6 finalistin çay demleme konusunda bilgi
ve becerileri ile sunum yeteneklerinin değerlendirildiği yarışmada, her yarışmacıya 200 gram çay ve su verildi. Yarışmacılar kendi isteklerine göre sıcak veya soğuk su kullanarak çaylarını hazırladı.
Yarışmacılar hazırladıkları 12 bardak çayı, 6 juri üyesinin
tadımına sundu. Jüri üyeleri, çayın dem rengi, tadı, servis
öncesi hazırlık, sunum ve servis yeteneği konularını dikkate
alarak 100 puan üzerinden puanlama yaptı.
Kooperatifçilik Strateji ve Eylem Planı Yakın
Zamanda Açıklanacak
Zeytin Ve Zeytinyağı
Tanıtımı Hız Kesmiyor
''Bir Çay Daha Lütfen'' kitabının yazarı Katharine
Branning’in de jüri üyesi olarak bulunduğu yarışmada,
Murat Alhan birinci olurken, Servet Turanlı ikinciliği,
Şenol Sandıkçı ise üçüncülüğü elde etti. Birinciye bir ton
kuru çay hediye edildi.
Yarışma sonrası Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı, Katharine Branning'e Belediye Meclisi tarafından onaylanan
fahri hemşehrilik beratı verdi.
Branning, fahri hemşehrilik beratından duyduğu mutluluğu dile getirdi.
“ZZTK Olarak Tanıtım Faaliyetlerini Ülkemiz
Adına Gerçekleştirmeye Devam Edeceğiz”
Uluslararası Zeytin Konseyi (UZK) tanıtım faaliyetlerinin
ABD, Kanada, Japonya, Brezilya ve Çin’de devam ettiğini
belirten Ölken bu ülkelerdeki medya mensuplarından oluşacak bir medya turunun bu sene ülkemizde düzenleneceğini ifade etti. Ölken,”UZK, tanıtım faaliyetlerine ABD, Kanada, Japonya, Brezilya ve Çin’de devam ediyor. Zeytin ve
Zeytinyağı Tanıtım Komitesi (ZZTK) olarak da söz konusu
ülkelerin hepsinde tanıtım çalışmalarını ülkemiz adına gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Bu çerçevede ZZTK olarak
15-17 Temmuz tarihlerinde Çin’in Tianjin şehrinde düzenlenen Çin 2012 yılı Yağlı Tohumlar ve Yağ Sanayi Zirvesi’ne
ülkemiz zeytinyağı sektörü ve durumu ile ilgili bir sunum
yapmak üzere davet edildik. Bu gibi organizasyonlar sayesinde ülkemizdeki zeytin ve zeytinyağının kalitesinin anlaşılacağı kanısındayız” dedi.
Ölken, Zeytin Ve Zeytinyağı Rakamları
Hakkında Değerlendirmelerde Bulundu
Dünya çapındaki sofralık zeytin ve zeytinyağı stokları ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Metin Ölken,”Dünya’daki
sofralık zeytin ihracatı 2010/11 sezonunda 656 bin ton iken,
bu rakamın 683,5 bin tona yükselmesi bekleniyor. Dünya
çapında zeytinyağı ihracat rakamlarına baktığımızda ise
2010/11 sezonunda 697.5 bin ton olan değerin 2011/12 sezonunda 779.5 bin tona ulaşacağı tahmin ediliyor. Dünya
genelindeki sofralık zeytin ithalatına bakarsak 2010/11 sezonunda 567.5 bin ton olan rakamın, 2011/12 döneminde
605 bin tona ulaşabileceği, 2010/11 sezonundaki 676 ton
olan zeytinyağı ithalatının ise 680.5 ton olabileceği öngörülüyor. Zeytinyağının dünyadaki yıl sonu stoklarının 2010/11
döneminde 747.5 bin ton olan miktarın 2011/12 sezonunda
863 bin tona çıkacağı tahmin ediliyor” bilgisini verdi.
Türkiye’deki zeytin ve zeytinyağı ihracatı rakamları hakkında da bilgi veren Ölken,”Ülkemizin zeytinyağı ihracat
rakamları 01.11.2011-30.06.2012 tarihi itibariyle bir önceki
sezonun aynı dönemine kıyasla miktar bazında yüzde 47,
değer olarak ise yüzde 23 oranında artarak 12 bin 229 ton
ve 42 milyon427 bin dolar olarak gerçekleşti. Siyah zeytin
ihracatımız ise 01.10.2011-30.06.2012 döneminde miktar
bazında yüzde 2 artarken, değer olarak yüzde 1 oranında
düşüş göstererek 45 bin 811 ton ve 75 milyon 334 bin dolar
oldu.Yine aynı dönemde yeşil zeytin ihracatımız miktar bazında yüzde 3, değer olarak ise yüzde 2 oranında gerilemekle beraber 9 bin 654 ton ve 18 milyon 849 bin dolar olarak
gerçekleşti” dedi.
̇
̇ Temmuz 2012
Köy-Koop Merkez Birliği
TARIM
Fark Ödemesi Desteği
»»Türkiye Tarım Havzaları Üretim ve Destekleme Modeline
Göre 2012 Yılı Ürünü Yağlı Tohumlu Bitkiler, Hububat ve
Baklagil Fark Ödemesi Desteğine İlişkin Bakanlar Kurulu
Kararı Uygulama Tebliği (Tebliğ No: 2012/42) 27 Haziran
2012 tarih ve 28336 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak
yürürlüğe girmiştir.
16 Nisan 2012 tarih ve 2012/3106 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ve 2012/42 nolu
Tebliğ gereği; 2012 yılı ürünü kütlü pamuk (yurt içerisinde üretilip sertifıkalandırılan tohumları kullananlar), yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola, dane mısır,
aspir, zeytinyağı, buğday, arpa, çavdar,
tritikale, yulaf, çeltik, kuru fasulye, nohut ve mercimek üreticilerine fark desteği ödemesi yapılacaktır.
Fark desteğinden yararlanmak isteyen üreticilerin;
1. 2012 yılına dair ÇKS (Çiftçi Kayıt Sistemi) kayıtlarını, zeytinyağı dışında desteğe tabi ürüne ilişkin II Prim Uygulama
Komisyonunca belirlenen tarihlerden
önce yapmaları gerekmektedir.
2. Fark desteğinden yararlanmak isteyen üreticilerin başvuru başlangıç tarihi
01/10/2012 olup, son başvuru tarihi ise
kütlü pamuk(yurt içerisinde üretilen sertifikalı tohumları kullananlar), yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola ve aspir için
01/04/2013, dane mısır, buğday, arpa,
çavdar, tritikale, yulaf, çeltik, kuru fasulye, nohut ve mercimek için 30/04/2013,
zeytinyağı üreticilerinin tasiriye faturaları ile yapacakları son başvuru tarihi
03/06/2013, bu tarihten sonra satılan
zeytinyağlarına ait alım satım belgelerinin son teslim tarihi ise 01/10/2013 'dir.
Bu tarihten sonraki başvurular kesinlikle
kabul edilmeyecektir.
3. Fark ödemesi desteğinden yararlanacak
zeytinyağı üreticilerinin, tasiriye faturaları ile zeytinyağı satış faturalarının, Vergi
Usul Kanunu'nun 231 inci maddesi 5 inci
fıkrasında yer alan hükme uygun olarak
düzenlenmiş olması gerekmektedir.
4. 2012 yılı ÇKS kayıtlarını ilan edilen
süre içerisinde yaptırmayan üreticiler,
pamuk sezonu içerisinde faaliyetini sürdürerek, desteklemeye konu kütlü pamuğu (yurt içerisinde üretilen sertifikalı
tohumları kullananlar) işleyecek olan
çırçır prese fabrikası işletmecisi olmayan
tüccarlara satış yapan üreticiler fark desteğinden yararlanamayacaklardır.
Üreticilerimizin; konu ile ilgili başvuru
ve detaylı bilgi için bulundukları yerdeki İl / İlçe Müdürlüklerine başvurmaları
gerekmektedir.
Fark Desteği İçin Gerekli Belgeler
1-Başvuru dilekçesi
2- Üretim sezonuna ilişkin hasat tarihi ile
son başvuru tarihi arasındaki süreyi içeren alım satım belgesi (müstahsil makbuzu veya fatura) ve desteklemeye tabi
ürüne yönelik borsa tescil beyannamesi.
3- Kütlü pamuk (yurt içerisinde üretilen
sertifikalı tohumları kullananlar), fark
ödemesi desteği müracaatında bulunana
üreticilerden, adına düzenlenmiş sertifikalı tohumluk satış faturasının aslı ile
tohumluk sertifika belgesi.
4- Zeytinyağı üreticileri için tasiriye faturası (faturanın tarihi, hasat başlangıç tarihi ile son başvuru tarihi arasında olmalıdır).
2012 Yılı Ürünü Fark Ödemesi Desteği Kilogram Başına; Yağlık ayçiçeği için 24 Kr, soya fasulyesi için 50 Kr ,
kanola için 40 Kr, dane mısır için 4 Kr,
aspir için 40 Kr, zeytinyağı için 50 Kr,
buğday, arpa, çavdar, yulaf, tritikale için
5 kr, çeltik, kuru fasulye, mercimek ve
nohut için 10 kr olarak belirlenmiştir.
Çalışma Takvimi
Bu çalışma takvimi Türkiye Tarım Havzaları Üretim Ve Destekleme Modeline
Göre 2012 Yılı Ürünü Yağlı Tohumlu Bitkiler, Hububat Ve Baklagil Fark Ödemesi
Desteğine İlişkin Bakanlar Kurulu Karan
Uygulama Tebliği gereğince hazırlanmıştır (Tebliğ No: 2012/42).
Arazi Tespitleri: Tebliğde belirtilen
ürünlerin Köy bazlı toplam arazi kontrolleri ve örnekleme usulü ürün bazlı arazi
tespit çalışmaları, ürün hasat tarihleri
dikkate alınarak İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü personeli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında
4/A ve 4/B statüsünde çalışan sözleşmeli
personel tarafından yapılacaktır.
ÇKS Başvuruları: 2012 yılı ürünü
Yağlı Tohumlu Bitkiler, Hububat ve Baklagil Fark Desteğinden yararlanmak isteyen üreticilerin İl/İlçe Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Müdürlüklerine başvurarak
Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS) bilgilerini güncellemeleri için son başvuru tarihleri hasat tarihleri de dikkate alınarak aşağıda
belirtilmiştir.
Ürün
Kanola
Arpa
Çavdar
Tritikale
Yulaf
Mercimek
Nohut
Buğday
Aspir
Soya Fasulyesi
Yağlık Ayçiceği
Kütlü Pamuk
Kuru Fasuyle
Çeltik
Dane Mısır
ÇKS Son Güncelleme
30.07.2012
30.07.2012
30.07.2012
30.07.2012
30.07.2012
15.08.2012
15.08.2012
30.08.2012
30.09.2012
30.09.2012
30.10.2012
30.11.2012
30.11.2012
30.11.2012
31.11.2012
Destekleme Başvuru Başlangıç
Tarihi: Fark Ödemesi Desteğinden yararlanmak isteyen üreticilerin tebliğde
belirtilen belgelerle birlikte İl / İlçe Müdürlüklerine başvuru başlangıç tarihi
01/10/2012'di.
Son Başvuru Tarihleri: Kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola ve aspir için 1/4/2013, dane mısır,
buğday, arpa, çavdar, tritikale, yulaf,
çeltik, kuru fasulye, nohut ve mercimek
için 30/04/2013, zeytinyağı üreticilerinin, tasiriye faturaları ile yapılacak son
başvuru tarihi 03/6/2013, bu tarihten
sonra satılan zeytinyağlarına ait alım
satım belgelerinin son teslim tarihi ise
01/10/2013 olarak belirlenmiştir. Bu tarihlerden sonraki başvurular kesinlikle
kabul edilmeyecektir.
İcmallerin Askıya Çıkarılması:
1. Kütlü pamuk, yağlık ayçiçeği, soya fasulyesi, kanola ve aspir için 1/4/2013 tarihinden sonra, ÇKS'den alman icmaller
her bir ürün için köy ve ilçelerde askıya
çıkarılır. ÇKS'den alman ve İlçelerden
gelen icmaller karşılaştırılır ve il icmali
hazırlanır.
2. Dane mısır, buğday, arpa, çavdar, tritikale, yulaf, çeltik, kuru fasulye, nohut
ve mercimek için 30/4/2013 tarihinden
sonra, ÇKS'den alınan icmaller her bir
ürün için köy ve ilçelerde askıya çıkarılır.
ÇKS'den alınan ve İlçelerden gelen icmaller karşılaştırılır ve il icmali hazırlanır.
3. Zeytinyağı için 01/10/2013 tarihinden
sonra, ÇKS'den alman icmaller her bir
ürün için köy ve ilçelerde askıya çıkarılır.
ÇKS'den alınan ve ilçelerden gelen icmaller karşılaştırılır ve il icmali hazırlanır.
Askı İcmalleri ve ödemeye esas kesin icmaller tebliğde belirtildiği şekilde yapılacaktır.
İl/İlçe Komisyonlarının toplanarak karar alması gereken diğer durumlar ile
tereddütlerinin hasıl olduğu durumlarda
önceden belirlenen tarihlerde komisyon
toplanarak karar alınacaktır.
9
Bir Uğur Böceğinin Günlüğü
Merhaba ben Uğur Böceği Dobi! Yaprak biti gibi zararlılarla beslenen faydalı
avcı bir aileden geliyorum. Mayıs ayının son haftasında doğdum, 400 kardeş
doğmuşuz. Annem kışı dalların korunaklı bir yerinde geçirdikten sonra zor
koşullarda bizleri doğurmuş.
bitlerinin bizleri görünce dağılmaYumurtadan ilk çıktığımız zalarını sağlayan bir koku salgılaman çok küçüktük, birkaç mm
dıklarını söyledi. Bu arada yaprak
kadardık. İlk günler biraz zorbitlerinin olduğu yerde arıların kudu ve yumurta kabuğumuzu
zeni olan bir sürü de karınca göryedik ama sonra annem bize
düm. Yaprak bitlerini yiyoruz diye
avlanmayı öğretmeye başladı.
karıncalar da biraz bize kızgın,
Kardeşlerim ve benim üzerinde
onlar da yaprak bitleriyle iyi arkaturuncu siyah bantlar var, bizi
daşmış. Yaprak bitlerinin çıkardığı
herkes kolayca böyle tanıyor.
Dr. Umut TOPRAK
şekerli sıvıları çok seviyorlarmış.
Ama annem gibi pek yuvarlak
değiliz! Annem büyüdükçe ona Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi 17 Haziran Pazar:
benzeyeceğimizi söyledi. Şu an
Bitki Koruma Bölümü
Bugün pamuk tarlasına giden bazı
larva dönemindeymişiz, sonra
[email protected] büyüklerimiz 1 saat sonra geri
pupa olacakmışız. Pupa olacadöndüler. İnsanlar oraya tarım ilağımız günü merakla bekliyorum ama annem bucı uygulamış, onun için kimse oraya gitmesin dinun için çok yaprak biti yememiz gerektiğini söyyorlar bir süre. Ben zaten gidemem ki, küçük bir
lüyor. İşte pupa olduktan sonra da annemiz gibi
larvayım! Ama işin açığı çok gitmek isterdim! Şu
olacakmışız. Neyse sizlere biraz tuttuğum günlükinsanları bir görebilsem!
ten bahsedeyim:
18 Haziran Pazartesi:
12 Haziran Salı:
Bugün tekrar deri değiştirdim, ve tartıldım 1.2 gr
Bugün erken kalktım, arkaolmuşum! Büyüdüğümü fark ediyorum, baya ağırdaşlarımla birlikte 50 cm
lık kazandım. Annem yakında pupa dönemi için
uzaktaki soya fasülyesi bitbizi uyutacağını söyledi. Ergin olacağım ve uçacakisine gittik, orada biraz oyğım, çok heyecanlıyım.
nadık. Uçmayı çok istiyorum
19 Haziran Salı:
ama daha küçük bir larvayım, bunun için çok büyüVücudumda değişiklikler fark etmeye başladım.
mem lazım!
İyice kilo aldım. Ve uyumak istiyorum!
13 Haziran Çarşamba:
20 Haziran Çarşamba-30 Haziran Cumartesi:
Doğa çok güzel bir yer. Her gün yeni böcek ve diPupa dönemi
ğer canlılarla tanışıyorum. Ne kadar çok canlı var
1 Temmuz Pazar
bu doğada! Ama annem bize herkesle konuşmaVe sonunda artık bir erginim! Yuvarlak küre gibi
yın diyor. Biraz daha büyüyünceye kadar mısır
bir şey oldum! Turuncu kanatlarım üzerinde siyah
bitkisi evimizin önünden ayrılmamamız gerekisiyah benekler var. Uçmak bu arada süper bir şey.
yor ama ben çok merak ediyorum diğer yerleri.
İlk olarak evin önünde uçtum, uçtum durdum. Alt
Çok uzaklarda bir pamuk tarlası varmış, orası çok
zarımsı kanatlarımla havada kalırken üst kitin kagüzelmiş. 5 metre ötede bir yerde diyorlar, anca
natlarımla uçmama yön vermeyi öğrendim. Sonbüyüyünce uçarak gidebileceğim bir yer orası.
ra kardeşlerimle o uzaktaki pamuk tarlasına iki
14 Haziran Perşembe:
dakikada gittik, orada bir sürü yaprak biti yedik.
Annem bugün yemekte yaprak biti olduğunu söyBu arada dönerken ilk defa bir insan yavrusu görledi, et yemeyi çok seviyorum! Ne kadar çok yerdüm, elini uzattı bana doğru, ben de gittim eline
sem o kadar çabuk büyürmüşüm. Aslında şu anki
kondum, beni sevdi ve uçurmaya çalıştı.
elbiseme sığmamaya başladım. Annem büyüdük2 Temmuz Pazartesi
çe deri değiştireceğimizi ve daha büyük elbiseleHavadan doğayı görmek çok güzel. Ama insanlarimiz olacağını söylüyor. Biz etçil böcekleriz, ama
rın tarım ilacı adı verilen zehirleri sürekli bitkileot yiyen böcekler de olduğunu öğrendim. Annem,
rin üzerine sıktığını üzülerek görüyorum. Bundan
insanlar onları pek sevmez dedi. Neyse ki bizleri
bitkiler de aslında pek hoşnut değil. İlaç sıkılan
seviyorlarmış, hatta bizi görünce dilek tutan çoyerlerde ne var ne yoksa etkileniyor. Bu arada çok
cuklar varmış, acaba ilk ne zaman bir insan göda kötü kokuyor bu ilaç denen şeyler. Antenlerimreceğim?
le o kokuyu aldığım zaman hemen oradan uzakla15 Haziran Cuma:
şıyorum. Ayrıca bu ilaçlardan dolayı bir sürü canlı
Bugün tüm aile babamın arkadaşı olan arı ambu alanlardan göç etmek zorunda kalıyor. Geçencalara misafirliğe gittik. Onların evi bizimkinden
lerde bir kaplumbağa ailesi de mısır tarlasından
çok farklı, bir sürü odası var ve evlerine kovan diayrılmaya hazırlanıyordu. Bu arada babam da
yorlar. Ama bizim evimiz onlarınkinden daha güorganik tarım adı verilen bir uygulamanın yapılzel! Ne de olsa açık havada uyumak gibi güzel bir
dığı ve bu zehirlerin kullanılmadığı bir tarlada iş
şey yok. Neyse kovanda bir sürü arı ile tanıştım
bulduğunu söyledi. Hem yakında insanlar mısır
ama kovanın her yerine girmemize izin vermedievimizi de ilaçlayabilirmiş. Yani çocukluğumun
ler. Arı Maya adındaki çocukları da tam benim
geçtiği mısır evimizden ayrılmak zorunda kalacagibi daha küçücük bir larvaymış ama biz gittiğiğız. Aslında hem evimizden ayrılacağıma üzüldüm
mizde uyuyordu. Anne arı, çocukları Maya’nın da
hem de merak ediyorum bu organik tarım yapılan
uçmayı sabırsızlıkla beklediğini söyledi. Bize yeyeri. Babam orada pek çok böceğin ve başka canmekte biraz polen armağan ettiler, tadı onun da
lıların da olduğunu söyledi. Ve biz de tarlada çagüzeldi ama yine de ben yaprak biti yemeyi daha
lışacakmışız! Bu hafta sonu taşınıyoruz. Organik
çok seviyorum!
tarladaki yeni yaşantımızı, orada tanışacağım yeni
böcek kardeşlerimi ve birlikte neler yapacağımızı
16 Haziran Cumartesi:
şimdiden çok merak ediyorum!
Bugün tüm aile avlanmaya gittik, bir sürü yaprak
Gelecek sayıda Uğur Böceği Dobi’nin organik
biti yedik. İşin açığı bu yaprak bitleri bizi görünce
tarladaki yeni hayatı, arkadaşları ve yaptıklarıyla
bir kaçıyorlar. Bütün kardeşlerim yaprak üzeringünlüğü kaldığı yerden devam edecek!
de ne var ne yoksa sildik süpürdük. Babam yaprak
www.marking.com.tr
teknolojidegisimyenilikbilgiçözümfaydastratejigelecekeglenceodaktasarımdeger
10
̇
̇
Temmuz 2012 Köy-Koop Merkez Birliği
A.Ü. ZİRAAT FAKÜLTESİ
Böcekler, Genleri ve Böcek Moleküler Biyolojisi
Laboratuvarında Bir Gün!
»»Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü bünyesinde faaliyetini sürdüren “Böcek Moleküler Biyolojisi Laboratuvarı”’nda
ülkemizin önemli zararlılarıyla ilişkili genetik çalışmalar ve yeni bitki koruma stratejileri üzerinde önemli araştırmalar yapılmakta!
Ülkemizde bugüne kadar böceklerle tarımsal
mücadelede başta kimyasal mücadele olmak
üzere pek çok strateji denendi. Kimyasal mücadele hiç kuşkusuz bunlar arasında en başarılı olanı gibi gözükse de neden olduğu çevre
kirliliği, tüketicilere kalıntı yoluyla bu kimyasalların ulaşması, hedef alınmayan organizmaların ölmesi ve zararlılarda ortaya çıkan direnç
gibi pek çok olumsuzluk ortada. Moleküler
tekniklerin gelişimine bağlı olarak dünyada
genetik ve moleküler biyolojinin önemli bir
ivme kazandığı 21. yüzyılda, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi (A.Ü.Z.F.) Bitki
Koruma Bölümü bünyesinde bulunan “Böcek Moleküler Biyolojisi Laboratuvarı”
ise bu küçük canlıların genlerini ve bu genlerin
işleyişini aydınlatmak üzere pek çok çalışmada
bulunuyor. Nihai hedef ise bu genler arasında önemli işlevlere sahip olanları saptayarak
nokta atışı mekanizmalarını hedefleyen çevre
dostu akıllı yeni böcek mücadele stratejileri
geliştirmek.
Laboratuvarın kurucusu, Prof.Dr. M.
Oktay Gürkan, Böcek Moleküler Biyolojisi
Laboratuvarında Toksikoloji’den Fizyoloji’ye,
Biyokimya’dan Patoloji’ye kadar pek çok konunun moleküler biyoloji perspektifiyle çalışıldığını belirtiyor. Spesifik olarak ta böceklerin
insektisitlere karşı geliştirdiği direncin moleküler mekanizmaları, böcek genom ve proteom çalışmaları, ve böcek patojenleri kullanılarak yapılan biyolojik mücadele ve formülasyon
denemelerinin ilgi odakları olduğunu vurguluyor. Prof. Gürkan, Ar-Ge çalışmalarının günümüzde artık Ziraat Fakültelerinde de oldukça
önemli olması gerektiğini ve amaçlarının laboratuvarda üretilen bilginin sahaya taşınması
olduğunu vurguluyor.
Böcek Moleküler Biyoloji Laboratuvarındaki araştırıcılarından Dr. Umut
Toprak, mide genomu ve proteomu ile böcek
patojeni mikroorganizmalardan bakulovirüslerin formülasyonu ve kitle üretimi üzerinde
çalışıyor. Mide genomu ve proteomu üzerine
yapılan çalışmalarda amaç böceklerle mücadelede yeni hedef yerlerinin geliştirilmesi ve mide
genleri bu açından oldukça cazip bir hedef yerini oluşturuyor. Çünkü midedeki hedef yerlerine ulaşım, beslenme yoluyla mümkün. Özellikle Dr. Toprak’ın amacı RNA interferans gibi
moleküler metotlarla midedeki genleri etkisiz
hale getirmek ve böcek fizyolojisini sekteye
uğratmak. Toprak, gen susturmalarına dayalı
RNA interferans konseptinin 2006 yılında Nobel Ödülü aldığına dikkat çekerek fonksiyonel
gen ve böcek mücadele çalışmalarında bu metodun oldukça ümit var olduğunu belirtiyor.
Toprak, bu konuda Tübitak’a yaptıkları proje
başvurusunun geçtiğimiz günlerde olumlu sonuçlandığını belirterek çalışmalarının büyük
bir ivme yakalayacağına inandığını söylüyor.
Toprak’ın ilgi alanındaki diğer bir konu ise
mide yoluyla giriş yaparak böcekleri öldüren
biyolojik mücadele ajanlarından bakulovirüsler. Dr. Toprak bu etmenlerin tüm dünyada
yaygın olarak kullanıldığına dikkat çekerek
Brezilya’da 1.8 milyon ha soya fasülyesi alanının sadece bakulovirüslerle kontrol edildiğini
vurguluyor. Grup tarafından daha önceden
keşfedilen Türkiye’nin ilk bakulovirüs izolatı
olan Spodoptera littoralis nucleopolyhedrovirus TR1 izolatı’nin formülasyonu ve kitle üretim tesisinin kurulmasına yönelik hedef ekibin
öncelikleri arasında. Dr. Toprak, ilgili izolatın
formülasyon, kitle üretim, ve arazi uygulamalarına yönelik bir projenin de geçtiğimiz günlerde Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı
tarafından destekleme kapsamına alındığını
müjdeliyor. Grubun amacı en kısa sürede formülasyon ve kitle üretim çalışmalarına başlayarak bu biyopreparatı ülkemiz üreticilerinin
hizmetine sunmak. Toprak, Türkiye’de ilk
defa böyle bir biyopreparatın kitle üretiminin
gerçekleştirileceğini ve bu ürünün özellikle organik tarım çalışmalarından klasik tarımdaki
kimyasal tarım ilacı kullanımının azaltılmasına kadar birçok alanda yeni ufuklar açacağına
inandıklarını belirtiyor.
proteini üretiyor. Diğer ilginç olan bir konu ise
kışlama esnasında süne hiç beslenmediği için
yaşamına devam edecek enerjiyi bulmasıyla
ilişkili. Dr. Güz, burada çeşitli yağ parçalayıcı
enzimlerle ve perilipin adın verilen bir grup
proteinin sünenin biriktirdiği yağı enerjiye
dönüştürdüklerini düşündüklerini belirtiyor.
Dr. Güz, projede elde edilecek gen bilgilerinin
bir ilki oluşturduğunu ve bilim dünyasına da
önemli katkılarının olacağını söylüyor.
Grup, gelecek ay Güney Kore’de
yapılacak olan Dünya Entomoloji
Kongresinde ilgili genleri ilk defa
dünya kamuoyuyla paylaşacak.
Böcek Moleküler Biyoloji Laboratuvarındaki diğer bir araştırıcı olan Dr. Nurper Güz ise “Süne’de faydalı genlerin bulunması” konulu Tübitak tarafından desteklenen
projeye liderlik ediyor. Proje kapsamında şu
ana kadar süne’nin hem kışlayan hem de yazlayan bireylerinden birer yağ dokusu gen kütüphanesi yapılmış durumda. Süne araştırma
grubu bu iki fizyolojik dönemler arasındaki
genetik farklılıkları bularak bir mücadele stratejisi geliştirilip geliştirilmeyeceğini araştırıyor. Grup, bugüne kadar sünenin kışlamasında rol oynayan bazı genleri bulmuş durumda.
Bunlardan bir tanesi sünenin kışlamasında
soğuğa dayanıklılıkta rol oynadığı düşünülen
donmayı engelleyici-Anti-Friz proteinlerini
kodlayan genler. Nitekim süne kışlama öncesinde bu genini aktive ederek bol miktarda bu
Süne araştırma ekibi süne ile mücadelede Simbiyont olarak adlandırılan bakterilerin de kullanılabileceğine dikkat çekiyor. Nitekim son
yıllarda özellikle sıtma, Kırım Kongo kanamalı
ateşi, uyku hastalığı gibi ölümcül hastalıkları
taşıyan böceklerle mücadelede bu bakterilerden yararlanılabiliyor. Dr. Güz, araştırmalarında süne ya da diğer tarımsal zararlılar ile
mücadelede bu tür bakterilerden nasıl faydalanabiliriz sorusuna yanıt arıyor. Dr. Güz, böcek simbiyont ilişkisinin detaylı araştırılması
amacıyla TAGEM ve 7. Çerçeve Programı tarafından desteklenen yeni bir Avrupa Birliği Projesine imza attıklarını belirtiyor. Geçtiğimiz
günlerde bu proje kapsamında Polonya’da gerçekleştirilen başlangıç toplantısına katılan Dr.
Güz ve Prof. Gürkan, böceklerle mücadelede bu
bakterilerin kullanımı yönündeki araştırmalara başlamış durumda. Projede Türkiye’nin
yanı sıra ABD, İsrail, İtalya, İspanya, Fransa
ve Yunanistan’dan konunun uzmanı pek çok
bilim insanı yer almakta. Dr. Güz, ayrıca böcek fizyolojisi çalışmaları kapsamında böceklerde bağışıklık sistemini araştırıyor. Yapılan
çalışmaların hedefi yine böceklerle mücadele
ancak bu defa böceklerin bağışıklık sistemini
çökerterek bunu nasıl başarabiliriz sorusuna
yanıt bulmak. Dr. Güz, bu yöndeki çalışmalara
önce model böceklerle başlayarak böceklerdeki bağışıklık sisteminin mekanizmasını çözmeyi hedefliyor. Sonrasında elde edilecek verileri
kullanarak böcekleri doğada savunmasız hale
getirmeyi hedefliyor.
Böcek Moleküler Biyoloji Laboratuvarında temel moleküler biyolojik çalışmaların yapılabileceği her türlü alt yapı mevcut. Bu anlamda
DNA izolasyonundan, protein analizlerine, gen
analizlerinden biyokimyasal testlere kadar pek
çok moleküler analiz ekipmanı, özel böcek yetiştirme odaları, seralar, iklimlendirme kabinleri, bakulovirüs üretim çalışmalarının yapılacağı
üretim birimleri mevcut. Önümüzdeki aylarda
pestisit kalıntı analizlerine de başlayacaklarını
belirten Prof. Gürkan, bu konuda da her türlü
alt yapıya sahip olduklarını vurguluyor.
Böcek moleküler biyolojisi laboratuvarı pek çok
uluslararası laboratuvar ile de işbirliği içerisinde. Kanada Saskatchewan Üniversitesinden
Prof. Dwayne Hegedus, Amerika Yale Üniversitesinden Prof. Serap Aksoy, Almanya Bonn
Üniversitesinden Prof. Boran Altınçiçek, Yunanistan Crete Üniversitesinden Prof. John Vontas ve İngiltere Rothamsted Research Araştırma Enstitüsünden Dr. Graham Moores işbirliği
yapılan araştırmacılardan sadece birkaçı.
Böcek Moleküler Biyoloji Laboratuvarında lisans ve lisansüstü araştırma ya da staj yapan
pek çok öğrenci bulunmakta. İlgili öğrenciler
böcek yetiştirmeden moleküler analizlere, bakulovirüs izolasyonu ve uygulamasından toksikoloji testlerine kadar pek çok araştırmada
görev alıyorlar. Laboratuvarda böcek yetiştirme odalarında Trips, Beyaz sinek, Yaprak
biti, Kırmızı örümcek, Domates güvesi, Pamuk
yaprak kurdu, Yeşil kurt gibi pek çok zararlı
tür yetiştirilmekte. Laboratuvarda her gün böceklerin bakımı ve beslenmesi gibi rutin işlerle
başlıyor. Ardından serada yetiştirilen bitkiler
kontrol ediliyor ve gerekli yeni ekimler yapılıyor. Bu işler sonrası kahveler ve çaylar içiliyor!
Ardından ofis işleri ya da kurulacak denemelerin planlaması, denemelerin kurulması, ya
da dataların alınması gibi işlerle gün yoğun bir
şekilde geçiyor. Akşam serinliğinde ise arazideki bitkilerin bakımı ve sulanması gerçekleştiriliyor. Eğer saatli bir deneme ya da özel bir
deneme yoksa ekip ertesi gün görüşmek üzere
evlerin yolunu tutuyor!
̇
̇ Temmuz 2012
Köy-Koop Merkez Birliği
TARIM
Böcek moleküler biyolojisi laboratuvar ekibi
Oktay Gürkan:
Böcek moleküler biyolojisi laboratuvarının
kurucusu.
Akademik
hayatının önemli bir
bölümünü A.Ü.Z.F. Bitki Koruma Bölümünde
geçirdi. İngiltere’de Rothamsted Research Araştırma Enstitüsünde 1.5 yılı aşkın çalıştı. Pek çok uluslararası kongre ve
makaleye imza attı. Pestisitlerde direnç,
toksikoloji ve böcek biyokimyası konularında çalışıyor.
Umut Toprak:
Akademik
kariyerine
A.Ü.Z.F. Bitki Koruma
Bölümünde Araştırma
Görevlisi olarak başladı. Almanya’da Christian Albrechts Üniversitesi, A.B.D.’de Iowa State ve Pennsylvania
State Üniversitelerinde çalıştı. Doktorasını ise Kanada Saskatchewan Üniversitesi
Biyoloji Bölümünde yaptı. Böcek moleküler biyolojisi, fizyolojisi ve biyokimyası
konularında çalışıyor.
Nurper Güz:
Master ve doktorasını
A.Ü.Z.F. Bitki Koruma
Bölümünde yaptı. Doktorası esnasında A.B.D.
Yale Üniversitesinde 2
yıl süreyle çalıştı. Böcek
moleküler genetiği, immünitesi, ve moleküler taksonomi konularında çalışıyor.
Sümeyye Erdoğmuş:
Barış Ciğer:
A.Ü.Z.F. Bitki Koruma
Bölümü 2. Sınıf öğrencisi. Böcek moleküler
biyolojisi laboratuvarında temel entomoloji, böcek-patojen-bitki tritrofik ilişkileri ve spesifik olarak bakulovirüs
ekolojisi konularında çalışıyor. Laboratuvarın gece çalışmalarının daimi elemanı! Böcekleri ve laboratuvar hayatını çok
sevdiğini söylüyor. Tripslere ayrı bir ilgisi
olduğunu ve trips genomunu çalışmak istediğini de belirtmeden geçemiyor!
Aslı Dağeri:
Selçuk Üniversitesi Biyoloji Bölümünde lisansını ve yüksek lisansını yaptı. Bu esnada
Almanya’da Münster
Üniversitesi Biyoteknoloji Enstitüsünde çalıştı. Böcek moleküler biyolojisi laboratuvarında Süne’de
faydalı genlerin bulunması konulu proje
kapsamında doktorasını yapıyor. Üreme
fizyolojisinde rol alan vitellogenin proteinleri ve RNA interferans ilgi alanı.
Abdollah Dinipour:
Lisans ve yüksek lisansımı İran'da yaptı.
Böcek moleküler biyolojisi laboratuvarında doktorasına devam
ediyor. Yeşil kurt ve
pamuk yaprak kurdu gibi zararlılarda
pyrethroidli tarım ilaçlarına karşı geliştirilen direncin moleküler karakterizasyonu üzerinde çalışıyor.
Burcu Efe:
Karadeniz Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji 4. Sınıf
öğrencisi. Böcek moleküler biyolojisi laboratuvarında
gönüllü
olarak 11 Haziran 2012 den bu yana çalışmakta. Daha önce KTÜ Farabi Hastanesine bağlı Tıbbi biyoloji ve sitogenetik
laboratuvarında insan kromozom yapısı
anomalileri ve mikronükleus yönteminin
kullanılabilirliği konusunda çalıştı. Gelecekte akademik kariyerinde entomoloji
biliminin ön planda olacağını düşünüyor.
Esengül Erdem:
A.Ü.Z.F. Bitki Koruma
Bölümünü yeni bitirdi.
Küçüklüğünden
beri
böceklere ve genlere
olan ilgisinden dolayı
Böcek moleküler biyolojisi laboratuvarında bulmuş kendisini.
Böcek sindirim biyokimyası konusunda
yüksek lisansını yapmak istiyor. Böcek
gözüne de özel bir ilgisi var. Tam bir doğa
ve doğa sporları tutkunu.
A.Ü.Z.F. Bitki Koruma
Bölümü 4. sınıf öğrencisi. Böcek moleküler
biyolojisi laboratuvarında çalışarak kendini
bu alanda yetiştirmek
ve buluşlar yapmak istiyor. Mezun olduktan sonra araştırıcı olarak üniversite
de kalmak istiyor.
Aslı Şehriban
Fazlıoğlu:
Gazi Üniversitesi Biyoloji Bölümünde lisansını yaptı ve Ankara Üniversitesi Biyoteknoloji
Enstitüsün’de yüksek
lisansına devam etmekte. Grubun yeni
üyelerinden; süne’de faydalı genlerin bulunması konulu proje kapsamında grupta
doktorasını yapmayı planlıyor. Biyoinformatik ve stres fizyolojisi ilgi alanları.
Mozghan Mousevi:
Lisans ve yüksek lisansını İran’da yaptı.
Böcek moleküler biyolojisi laboratuvarında doktorasına devam
ediyor. Süne’de faydalı
genlerin bulunması konulu proje kapsamında soğuğa dayanımı sağlayan antifriz proteinleri üzerinde çalışıyor. Doktorası esnasında Crete Üniversitesinde
araştırmalarda bulundu. Şu an doktorası
kapsamında Kanada Saskatchewan Üniversitesi Moleküler Genetik laboratuvarında araştırmalarına devam ediyor.
H. Emre Palaoğlu:
11
Sera Atıklarından Elektrik, Sıcak Su ve
Organik Gübre Üretilecek
»»BAKA 2011 yılı Ar-ge ve Yeniliğin Geliştirilmesi Mali Destek Programı
Kapsamında Sera Atıklarında Entegre (Elektrik- Isı Enerji ve Gübre) Enerji
Üretim Tesis Kurulumu projesinin imza töreni Alanya İlçesi Toslak köyünde
30 Haziran 2012 tarihinde yapıldı.
Protokole göre, Toslak- Hacıkerimler- Yeniköy Tarımsal Kalkınma Kooperatifi tarafından 15 bin
metrekare alana 'Sera Atıklarından Entegre Enerji Üretim Tesisi' kurulacak. Temmuz
ayında kooperatif tarafından alt yapı çalışmaları
başlatılan tesisin kurulması ise Ağustos ayında yapılacak ihaleden sonra başlayacak. 8 ayda tamamlanması planlanan tesisten yılda 2 milyon kilovat
saat elektrik enerjisi, 2 milyon 340 bin kilovat saat
ısı enerjisi ve 3 bin 261 ton granül gübre ile 20 bin
30 ton sıvı gübre elde edilecek.
Tesis sayesinde aynı zamanda hasat dönemi sonunda seralardan atılan tarımsal atıkların çevreye
zarar vermesinin de önlenmesi hedefleniyor. Toslak- Hacıkerimler- Yeniköy Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Mustafa Özen,
bölgedeki köylerde yaklaşık 15 bin dekar alanda
üretim yapılan seralardan hasat dönemi sonunda
yaklaşık 40 bin ton atığın dere kenarlarına dökülerek çevre kirliliğine neden olduğunu kaydetti.
Derelere dökülen atığın kış aylarında sel suları ile
taşınarak denizi ve sahili kirlettiğini ifade eden
Özen, bunun için çevreye zarar vermemek için
bu projeyi geliştirdiklerini, proje sayesinde hem
enerji elde ederek ekonomiye katkı sağlayacaklarını, hem de tarımsal atıkların çevreye zarar vermesini engelleyeceklerini kaydetti.
Bu tesisin Alanya tarımına yeni bir ivme kazandıracağını ifade eden Özen, "Bölgede domates ve salatalık seraları yaygın. Bu seraların atıkları tesiste
toplanacak. İlk etapta biyogaz elde edilecek. Daha
sonra da elde edilen biyogaz tesiste elektrik enerjisi üretilecek. Tesiste toplanan katı atık ise organik
gübre olarak seralarda kullanılacak." dedi.
Bu tür projelere destek verdiklerini belirten
BAKA Antalya Koordinatörü Alaaddin Özyürek,
proje'nin Alanya ve bölge ekonomisine büyük bir
katkı sağlayacağını, biyogaz tesisinin çevre açısından da çok önemli olduğunu vurguladı.
Projenin Toslak Alanya ve Antalya’ya hayırlı olmasını dileyen Bedrullah Erçin, “Bildiğiniz gibi
sera atıkları sadece içerisindeki organik atıklardan oluşmuyor. Seradaki atıklar 3 başlık altında
toplanıyor. Organik atıklar, plastik atıklar ve kimyasal atıklar. Bu proje ile organik atıkları halletmiş olacağız”.
Bakanlığın Antalya’da köylere kadar teşkilatlandığını vurgulayan Erçin, “Geçtiğimiz yıl 16 çiftçimiz
İyi Tarım Uygulamaları Sertifikası aldı, yine makine ekipman yatırımlarından 26 üreticimiz 200 bin
Tl. destek aldı. Yine burada 3 tane AB projesinin
Toslak’ta uygulandı.” dedi.
Konuşmaların ardından konuyla ilgili protokol,
BAKA Antalya Koordinatörü Alaaddin Özyürek ile
Toslak- Hacıkerimler- Yeniköy Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Mustafa Özen tarafından
imzalandı.
Birikim ve deneyimden doğan
büyük güç.
Pamuk küspesi üretiminde lider kuruluş.
A.Ü.Z.F. Bitki Koruma
Bölümü 2. Sınıf öğrencisi. Ekibin, sorduğu ilginç sorularıyla düşündüren, düşündürürken
güldüren simalarından.
Laboratuvarın gece çalışmalarının diğer
bir daimi elemanı! Ayrıca ekibin Doğu
Akdeniz Bölgesine yaptığı Arazi gezilerinin neşeli ve itici gücü! Bakulovirüs aktivitesini etkileyen faktörler ilgi alanında.
Arzu Sakallı:
Ege üniversitesi Biyokimya bölümünü bitirdi. Gülhane Askeri Tıp
Akademisi Biyokimya
Ana bilim dalında çalıştı. Böcek moleküler
biyolojisi laboratuvarına daha yeni katıldı ve yüksek lisansını Böcek fizyolojisi ve
biyokimyası üzerinde yapmak istiyor.
Merve Nur Şahin:
Ankara
Üniversitesi
Ziraat Fakültesi Bitki
Koruma Bölümü 4.sınıf
öğrencisi. Böcek Moleküler Biyoloji Laboratuvarın da böcek yetiştirme ve bakulovirüs ekolojisi üzerinde
çalışıyor. Mezun olduktan sonra da üniversitede Araştırma görevlisi olarak kalıp
böcek moleküler biyolojisi ve bakuloviroloji konularında kendisini geliştirmek
istiyor.
322 4591212
www.serinler.com
12
̇
̇
Temmuz 2012 Köy-Koop Merkez Birliği
RÖPORTAJ
“Kooperatiflerimize Müdahaleci Değil
Rehber Olmayı Hedefliyoruz”
Köy-KoopHaber
Emel Tuğrul
Turgay Solmaz
»»T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Kooperatifçilik Genel Müdür Vekili İsmail KALENDER, 2012 Uluslararası
Kooperatifler Yılı ve Kooperatifçilik Strateji Belgesi Hakkındaki Sorularımızı Yanıtladı.
Köy-Koop Haber
1- Kooperatifçiliği nasıl tanımlıyorsunuz?
Kooperatif kelime olarak, belirli bir amacı gerçekleştirmek için işbirliği yapma anlamında kullanılmaktadır. Ama Kooperatifçilik; temelinde eşitlik anlayışını
barındıran, her hangi bir yapıdan destek almadan
tasarruf sağlamak amacıyla ticari faaliyette bulunan gönüllü ortakların oluşturduğu işbirliği ruhuna
sahip bir organizasyonudur. Bu yapı içerisinde ortaklar kendi işinin hem çalışanı hem de patronudur.
Bugün kooperatifler ortaklarının sadece ekonomik
menfaatlerini değil aynı zamanda sosyal ve kültürel
ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla da kurulmaktadır.
Mevzuatımızı da bu yönde güncelleyeceğiz.
mız gereken adımlar var.
K.K. - Kooperatifçiliğimizin geleceğini nasıl
görüyorsunuz?
Bakanlık olarak yapılan çalışmalarda Türk kooperatifçiliğini en iyi seviyelere ulaştırmak için çalışıyoruz. Bu sene yayınlanacak olan Kooperatifçilik
stratejisi ve eylem planı bu konuda bizim yol haritamız olacak. “Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi”nin
kabulü ve Eylem Planında yer alan adımların atılması ile üreticilerimiz, tüketicilerimiz, esnafımız ve
dezavantajlı gruplar gibi geniş toplum kesimleri için
ilgili sektörlerde önemli iyileşmeler beklenmektedir.
Bu nedenle 84 bini aşkın kooperatif ve sekiz milyondan fazla kooperatif ortağını doğrudan ilgilendiren
son derece önemli bir belgedir.
İlkeleri olan, değerlerin rehberlik ettiği ortaklık türüdür. Bu özellikleri kooperatifleri diğer şirket türlerinden ayıran en önemli unsurdur.
Biz kooperatifçiliği kendi kültürümüzün bir kurumu
olarak görüyoruz. Kültürümüzde var olan yardımlaşma ve dayanışma ile çalışan İMECE, bugün modern
anlamda kooperatifçilik olarak karşımıza çıkmıştır.
Kooperatiflerin
sosyal ve
ekonomik
kalkınmaya
olan katkıları
konusunda
farkındalığın
arttırarak, kuruluş
ve gelişimlerinin
ilerletilmesini
amaçlıyoruz.
Bu hedefe
ulaşabilmek için
hazırladığımız
44 maddelik
eylem planını
uygulamaya
geçirdik.
K.K. - Kooperatifçiliğimizin bugün içinde bulunduğu konumu ve durumu/imajı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Küreselleşme sonucu yaşanan gelişmeler ile özelleştirmeler artarak kamu sektörü küçülmektedir.
Bunun sonucu toplumun karşılanamayan ekonomik
ve sosyal gereksinimlerini en iyi biçimde gideren
oluşumlara olan ihtiyaç artırmıştır. Bu gelişmeler,
toplumsal sorumluluğu, sivil toplum değerlerini, demokratik yönetim ilkelerini, hür teşebbüs yaklaşımını bünyelerinde birleştiren, ekonomik dayanışmanın
en güzel örneğini teşkil eden; KOOPERATİFLER’i
yeniden gündeme taşımıştır. Bu açıdan, son dönemlerde uluslararası kuruluşlar ve bölgesel entegrasyonlar tarafından “devletlerin kooperatiflere olan
yaklaşımları” konusunda yapılan çalışmalar da hız
ve önem kazanmıştır.
Ülkemizdeki kooperatifçilik imaj sorununu başlattığımız önemli değişim dönüşüm projeleri ile çok
kısa sürede aşacağımızı düşündüğümü ifade etmek
isterim.
K.K. - Kooperatifçilik Genel Müdürlüğünün
kuruluş gerekçesini açıklar mısınız? Genel
Müdürlüğünüzce kooperatiflere yönelik çalışmalarınız konusunda bilgi verebilir misiniz?
Kooperatifler özellikleri nedeniyle özel ortaklıklardır. Bu ortaklık modeline kamu hizmet sunumunun
da buna göre yapılanması gerekirdi. Kooperatifçilikle ilgili politika ve strateji üretecek bir otorite boşluğu Genel Müdürlüğümüzün kurulmasıyla giderildi.
Kamu tarafından kooperatiflere sunulacak yeni hizmetlerin sunacak kurumsal yapı ihtiyacı karşılanmış
oldu. Bakanımız Sayın Hayati YAZICI’nın ifadesiyle kooperatifçiliğe verilen önemin bir gereği olarak
Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü kurulmuştur. 640
sayılı KHK ile Genel müdürlüğümüze yeni ve önemli
görev ve fonksiyonlar verilmiştir.
Genel Müdürlük olarak kooperatifçiliğin imajını değiştirmek ve gelişmiş ülkelerde çığır açan bu organizasyon yapısının ülkemizde de etkinliğini arttırmak
için çalışıyoruz. Bu kapsamda gerçekleştirilecek çalışmalarımıza yol haritası teşkil edecek bir stratejiyi
ilgili tarafların katkıları ile hazırladık. Strateji, uluslararası düzenlemeler ile başarılı gelişmiş ülke uygulamaları da dikkate alınarak hazırlanmıştır. 2012
Yılı Programında yer alan 21 no’lu tedbir gereğince
Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı Bakanlığımız koordinasyonunda hazırlanarak Yüksek
Planlama Kuruluna sunulmuştur. Şimdiye kadar
alanında yapılan ilk çalışma olması nedeniyle ayrıca önem arz etmektedir. Strateji ile kooperatifçilik
vizyonu; “Güvenilir, verimli, etkin ve sürdürülebilir
ekonomik girişimler niteliğini kazanmış bir kooperatifçilik yapısına ulaşmak” olarak belirlenerek, yedi
stratejik hedef ortaya konulmuştur.
1. Kamu teşkilatlanması ve kooperatiflere hizmet sunum biçimi yeniden yapılandırılacaktır.
2. Eğitim, Bilgilendirme ve AR-GE faaliyetleri geliştirilecektir.
K.K. - BM’nin 2012 yılını Kooperatifler Yılı
ilan etmesini nasıl açıklayabilirsiniz?
3. Örgütlenme kapasitesi ve kooperatifler arası işbirliği imkânları arttırılacaktır.
4. Sermaye yapısı ile kredi ve finansmana erişim
imkânları güçlendirilecektir.
5. İç ve dış denetim sistemleri tümüyle revize edilecektir.
6. Kurumsal ve profesyonel yönetim kapasitesi arttırılacaktır.
7. Mevzuat altyapısı uluslararası esaslara ve ihtiyaçlara göre geliştirilecektir.
Bu hedeflerin gerçekleşmesini sağlayacak otuz altı
eylem belirlenmiştir. Kooperatiflerin örgütlenme, yönetim, denetim ve sermaye yapıları yeniden düzenlenecek, teknik ve mali destek gibi alanlarda yeni ve
sektör için çok önemli eylemlere yer verilmektedir.
Başbakanımızın imzasını müteakip resmi gazetede
yayınlandıktan sonra sektörün tüm taraflarının katılacağı bir törenle detayları kamuoyuna açıklanacaktır.
K.K. - Türkiye’deki kooperatifçilik ile yurt
dışındaki kooperatifçilik arasında yapısal
farklar nelerdir?
Bu konuda sağlıklı bir değerlendirme yapabilmek
için gelişmiş ülkeler ile ülkemiz kooperatifçiliğini
karşılaştırma yaparak artı ve eksilerimizi görebiliriz.
Birleşmiş Milletlerin tahminine göre bugün dünyada
750 binden fazla kooperatif, bir milyardan fazla da
kooperatif ortağı bulunmaktadır. Dünyada kooperatifçilik yaşanan ekonomik krizler sonucunda diğer
şirket türlerine nazaran sağlam yapısı nedeniyle son
derece güvenilir bir imaja sahip olmuştur. Böylece
kooperatifler Dünyada çok küçük işletmelerden yer
yer “Global Player” olarak adlandırılan ve milyar dolarlık satışlar yapan büyük işletmelere kadar oldukça geniş bir yelpazede faaliyetlerini sürdürmektedirler. ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve Japonya gibi
gelişmiş ekonomilerin en önemli aktörleri arasında
kooperatifler yer alıyor. Bankacılıktan sigortaya,
sağlıktan, enerjiye kadar bulundukları sektörlerde
önde gelen kuruluşlar olmayı başarmışlardır.
Ülkemiz kooperatifçiliği değerlendirildiğinde, kooperatifçilik alanında sahip olduğumuz 150 yıllık
geçmişimize rağmen bugün istediğimiz yerde olduğumuzu söyleyemeyiz. 1930’lu yıllarda Atatürk ile
başlayan hızlı kooperatifleşme çalışmaları 80’li yıllardan sonra duraklama sürecine girmiştir. Ancak
son yıllarda global gelişmelere paralel olarak yapılan
çalışmalar sayesinde kooperatifçilik önemini tekrar
kazanmaya başlamıştır.
Bakanlık olarak dünyada son derece büyük öneme
sahip olan bu şirket türünü ekonomik kalkınmaya
daha güçlü destek sağlayabilmesi için ilgili tarafların
katkılarıyla kooperatifçilik politika ve stratejileri yeniden belirleyerek ülke kooperatifçiliğini hak ettiği
konuma taşıyacağız.
Bugün ülkemizde 30’a yakı farklı türde 84 binden
fazla kooperatif sekiz milyondan fazla insanımızın
güçlerini birleştirerek ekonomik faaliyetlerin içine
dahil etme başarısını göstermiştir. Ancak işletme
büyüklükleri açısından yeterli olduğumuzu söyleyemeyiz. Ölçek ekonomilerinin sağladığı avantajlardan yeterli ölçüde yararlanılması noktasında atma-
Dünyada meydana gelen kamu yönetimi anlayışındaki değişimlere paralel olarak, devletler ekonomik
ve sosyal alandaki rollerini azaltmakta, idari, politik ve ekonomik yapıları serbestleştirmekte, farklı
ekonomik sektörlerin gelişimini dengelemeye doğru
yönelmektedirler. Bu doğrultuda, temelinde işbirliği
anlayışı bulunan, bireylerin ve toplumun ekonomik
ve sosyal kalkınması açısından büyük önem taşıyan
kooperatifler, zaman içerisinde değişen ihtiyaç ve
şartlara göre ilke ve değerlerini yenileyen ve birçok ülkede başarıyla uygulanan bir işletme modeli
haline gelmiştir. Bunların yanı sıra Kooperatiflerin
yoksulluğun azaltılmasına, gelirin adil dağılımına ve
ülkelerin kalkınmasına sağlamış oldukları göz ardı
edilemez katkıları sayesinde Kooperatifçilik sisteminin geliştirilmesi ve yeni kooperatif işletmelerinin
kurulması, uluslararası kuruluşlar ve AB tarafından
yayımlanan temel dokümanlar ile özellikle teşvik
edilmektedir. Birleşmiş Milletler tarafından 2012
yılının tüm dünyada “Uluslararası Kooperatifler
Yılı” ilan edilmesindeki başlıca amaç bu düşünceye
dayanmaktadır.
K.K. - BM’ce 2012 yılını Kooperatifler Yılının
ülkemize ve dünyaya katkısı ne olacaktır?
Öncelikle sosyal devlet niteliğine sahip bir ülke olduğumuz için kooperatifler bizim için önemli girişim modelleri arasında yer almaktadır. Zira kooperatiflerin gelirin adil paylaşımı, sermayenin tabana
yayılması, sosyal devlet ilkesinin hayata geçirilmesi
noktasında çok ciddi fonksiyonlar üstlenmesi, sosyal
devletin gerekleri ile birebir örtüşmektedir. Dolayısıyla Dünya genelinde 2012 yılının Kooperatifler Yılı
olarak ilan edilmesi böyle önemli bir alanda dünya
ile paralel olarak çalışmalar yürütmemize ve ortak
çalışmalar içerisinde yer alarak ülke kooperatifçiliğinin dünya standartlarına yükseltmemize imkân
sağlamıştır. Bu nedenle 2012 yılını en iyi şekilde değerlendirmek için yoğun çalışıyoruz.
Yıl içinde yapılacak olan faaliyetler ile Ülkemizdeki
eski kooperatif anlayışını silip, kooperatiflerin sosyal ve ekonomik kalkınmaya olan katkıları konusunda farkındalığın arttırarak, kuruluş ve gelişimlerinin
ilerletilmesini amaçlıyoruz. Bu hedefe ulaşabilmek
için hazırladığımız 44 maddelik eylem planını uygulamaya geçirdik. Yılsonunda eylem planında yer
alan tüm eylemler gerçekleştirildiğinde dünya ile
paralel olarak ülkemize yeni bir kooperatifçilik vizyonu kazandırılmış olacaktır.
K.K. - Bu yılda kooperatiflere ve kooperatifçilere mesajınız nedir?
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı olarak kooperatiflerimizin gelişmesi ve ilerlemesi için gerekli olan mevzuat
altyapısını oluşturmaya, düzenlemeler yapmaya ve
teşvik edici destekleri sağlamaya devam edeceğiz.
Piyasa ekonomilerde devletler yol haritasını belirler
ancak o haritayı okuyarak yolunu bulacak olan kişilerin kendileridir. Kooperatiflerimiz özel hukuk tüzel
kişiliği olan ticaret şirketi türlerinden biridir. Bu sebeple bir kamu otoritesi kooperatiflerimiz için müdahaleci değil rehber olmayı hedefliyoruz. Kooperatif
işletmeler ile daha iyi bir Türkiye’nin inşasına katkı
sağlamak adına birlikte sürekli daha çok çalışacağız.
̇
̇ Temmuz 2012
Köy-Koop Merkez Birliği
KOOPERATİFÇİLİK
KOOPERATİFLERDE VERİ TABANI
OLUŞTURULMASININ ÖNEMİ?
Erol AKAR
Köy-Koop
Kastamonu Birlik Başkanı
»» 1960 lı yıllardan bu tarafa ciddi
manada oluşmaya başlayan tarımsal
amaçlı kooperatiflerin bu gün
geldiğimiz noktada gerçek işlevlerini
yerine getirebilen yapılar olduğunu
söylemek mümkün değildir.
Özellikle, kırsal alandaki kooperatif yapılanmayı meydana getiren kesimin bu konudaki bilgi
yetersizliği, yeterli eğitimi almamış olmasının
yanında, yasa ile belirlenen örgüt yapısı içerisinde, denetim, danışmanlık, eğitim ve finans
kuruluşlarının birlikte mütalaa edilerek kooperatif yapıların oluşturulmamış olmasının
çok önemli rolü vardır.
Hatta hangi örgüt türü kurulursa kurulsun,
sistem içerisinde bu mekanizmalar oluşturulmadan başarıyı yakalamaları da mümkün olamayacaktır.
Öyle ki, Kooperatif yapılanması; bölge birliği, merkez birliği hatta milli birlik düzeyinde
1980 li yıllardan 2000 li yıllara kadar oluşturulamamış, kooperatifler köylerde bir tüzel
kişilik olarak tek başlarına yeterli denetimden
ve koordinasyondan uzak hizmet vermek durumunda kalmıştır. Çok doğaldır ki Bakanlığımızın denetim ve eğitim hizmetleri de yetersiz
kalmıştır.
Daha sonraki yıllarda mevcut örgüt yapılarının rehabilitasyonu yerine, Bakanlıkça örgüt
çeşitliliğinin artırılması yönünde çalışma başlatılmış olup, bunun sonucu olarak da zayıf,
güçsüz, yeterli hizmet potansiyelinden uzak
birçok örgütün oluşumuna neden olunmuştur.
Bu gün için sağlıklı bir şekilde sayısı dahi bilinmeyen, birden fazla yasa ile farklı farklı
Bakanlıklarca yönetilen kooperatifler ve tarımsal örgütler hakkında yeterli veriye sahip
olunmamasının sonucu, mevcut potansiyelin
yeterince bilinmiyor olması nedeniyle ileriye
dönük tarımsal politikaların oluşturulmasında
ve örgüt yapılarının hangi hedeflere yönlendirilmesi gerektiği konularındaki belirsizlikler
giderilememektedir.
Hâlbuki özellikle kooperatiflerin, bölge birliklerinin ve merkez birliklerinin en alt birimdeki
ortaklarının tüm verilerinin ve potansiyellerinin bilinmesi halinde yeni politikaların ve projelerin geliştirilmesi mümkün olacaktır.
Merkez Birliklerimizin bu çalışmaları yapmakta maalesef geciktiğini kabul etmek gerekir. Bu
tür çalışmalar bu güne kadar gerçekleştirilebilmiş olsaydı, hiç şüphesiz bilimsel çalışma ve
kurumsallık adına önemli bir kazanım olacak
ve politikaların belirlenmesinde Merkez Birliklerimiz daha etkin olabilecekti.
Gecikilmiş olmasına rağmen bu
tür çalışmalara acilen başlanılması
doğru bir yaklaşım olacaktır.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının program konularında önemli çalışmalar yaptığı
bilinmektedir. Ancak; o kadar çok ve çeşitli
programlar kullanılmaktadır ki çoğu program
amacına ulaşmamaktadır.
Kooperatiflerde bilgilerin sürekli değişmesi,
güncellenme zorunluluğu getirmektedir. Özellikle kooperatiflerle ilgili bilgilerin en azından
bölge birlikleri tarafından girilmesi ve güncellenmesi programların sağlıklı işletilmesini
sağlayacak, Birliklerin ve kooperatiflerin kurumsallaşması adına önemli bir kazanım olacaktır.
ÇİFTÇİLER ÖRGÜTLENMELİ
» Çiftçilerimizin karşılaştıkları sorunları çözümünde örgütlenmenin
önemli bir unsur olduğu gerçektir.
Üreticilerimiz ve çiftçilerimiz çok
Tarımsal üretimin kendine özgü
özelliklerinden ve tarımsal üretimde
sorunla karşılaşıyor. Bu sorunların
bulunan işletmelerin büyük ölçüde
çözümlenmesi AB uyum sürecinde
küçük olmasından kaynaklanan soüretici örgütlerinin ve üreticilerimirunlar nedeni ile tarımda istenilen
zin ekonomik alanda çıkarlarının
üretim ve gelir artışı sağlanamamışkorunması açısından kooperatifçitır. Tarımda üretim, gelir ve refah
liğin gelişmesi ve örgütlenme çiftçilerimiz için çok önem taşımakta. M. İlhan SARIKAYA artışının sağlanabilmesi için üreticilerin etkin bir şekilde örgütlenmiş
Dünyada kooperatifleşme hızla
olması
oldukça
önemlidir.
büyüdüğü yapılan istatistiklerle tespit edilirÖrgütlenme çok farklı şekilde anlaşılabilecek
ken, Ülkemizde kooperatifleşme çok geride
geniş bir kavramdır. Örgütlenme; ortak yaşaolduğunu görülmektedir.. Bu nedenle çiftçilema, birlikte hareket etme, işbirliği yapma ve
rimizin örgütlenmesi kooperatifleşmesi kendi
kurumsallaşma belli amaçları yerine getirmek
ekonomik menfaatleri için gereklidir.
için düzenlenmiş yapılardır..
Kooperatif konusunda geriye bakıldığında
geçmişi oldukça gerilere gitmesine rağmen
istenilen seviye ye gelememektedir. . Çiftçi ve
üreticilerimiz bir çok sorunla karşılaşıyor. Bu
sorunların çözüme kavuşturulması. için kooperatifleşilerek örgütlenmeye gidilmelidir.
Tarımsal sektörün en önemli sorunlardan biri,
üreticilerin örgütlü bir yapıda olmamasıdır.
Tarımsal üretimde ürünlerin daha iyi değerlendirilebilmesi ve üreticilerin pazarda etkin
olabilmeleri için örgütlü bir yapıda olması gerekmektedir. Tarımsal üretimde bulunan üreticilerin örgütlenme düzeyini, örgütlenmeye bakışlarını ve tarımsal örgütlerden beklentilerini
belirlemek amacı ile çeşitli araştırmalarda yapılmıştır. Üreticilerin eğitim düzeyi ile tarımsal
örgüte üye olmaları arasında anlamlı bir ilişki
ortaya çıktığı gözlenmiştir. Tarımsal Kalkınma
Kooperatiflerine ortak olan üreticilerin beklentileri gerçekleşmiş iken Ziraat Odasına üye üreticilerin beklentileri gerçekleşmemiştir.
Gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde de kırsal alan ve kırsal nüfus ülke kalkınmasını etkileyen önemli faktörlerdendir. Kırsal
kesimde yaşayan nüfusun büyük birbölümü geçimini tarımsal üretimden sağlamaktadır.
Tarımsal üretimde örgütlenmenin temel amacı, tarım kesiminde verimliliği yükseltmek ve
Üretimden tüketim aşamasına kadar tarımsal ürünlerin değerlendirilmesini sağlayarak
üreticinin gelirini ve pazardaki konumunu
yükseltmektir. Bu amacı gerçekleştiren üretici
örgütleri ise diğer yandan kırsal toplumun yaşam düzeylerini iyileştirmekte, kaynakları kıt
olan üreticilerin gelirini arttırmakta ve böylece
tarımsal gelişmeyi sağlamaktadır.
Üreticiler farklı beklenti ve nedenlerden dolayı tarımsal örgütlere veya kooperatiflere ortak
olmaktadır.
Üreticilerin kooperatiflere ortak olmalarının
en önemli nedeni, ekonomik amaçlarını gerçekleştirmek veya finansal durumlarını daha
iyi hale getirmektir. Bunların yanı sıra sosyal
amaçlarını gerçekleştirmek için üreticiler kooperatiflere üye olabilmektedir.
Üreticilerin sorunlarını çözebilmeleri ve rekabet edebilmeleri birlikte hareket etmelerine ve
örgütlü olmalarına bağlıdır. Bu yüzden örgütlenmeye gerekli önem verilmeli ve kooperatifleşmenin ön planda değerlendirilmesi ve desteklemesi gerekmektedir.
13
Saman Fiyatlarına Derhal Müdahale Edilmeli
»»Mahmut Eskiyörük, saman fiyatlarının artmasına müdahale
edilmediği takdirde hayvancılığın tehlikeye gireceğini söyledi.
İzmir Tarım Grubu (İTG) Başkanı Mahmut Eskiyörük, saman fiyatlarındaki artışa dikkat
çekmek için basın açıklaması yaptı. Eskiyörük, "Hayvancılık sektörü, süt krizi dolayısıyla dört yıl önce büyük bir yıkıma uğradı.
Süt fiyatlarının aşırı düşmesi sonucu üretici
çaresizlikten hayvanına bakamaz duruma
gelmiş, binlerce süt ineğimiz kesime gitmişti. Bu durumun akabinde Türkiye ithalata
mahküm kalarak, krizin bedelini üreticimiz
ve ülkemiz çok ağır ödemişti. Gelinen süreçte her şey normal seyrine girmişti ki bu
defa başta saman olmak üzere ciddi bir yem
krizi ortaya çıktı. Yem fiyatlarının bugünkü
durumuyla üretimin devam ettirilmesi maalesef mümkün değildir. Saman, hayvanın
sindirimini sağlayabilmesi için mutlaka kullanılması gereken bir üründür. Aksi takdirde
hayvanlarda asidoz oluşarak kesilmeleri zorunlu hale gelir. Üretici, fiyat yüksekliğinden
ve hastalıktan dolayı hayvanlarını kesime
gönderirse artık Türkiye hayvancılığı tamamen dışa bağımlı hale gelecektir." dedi.
Eskiyörük, çözüm olarak "Bakanlık bu defa
piyasaya müdahale etmekte, daha önce olduğu gibi gecikmemelidir. İvedilikle duruma
el koyarak acil eylem planı hazırlamalıdır.
Türkiye'de saman üretiminin azlığını görerek parasıyla para kazanmak için deposunda saman stoklayanların önünü kesecek bir
hamle geliştirilmelidir. Başta saman olmak
üzere kaba yem fiyatlarının aşırı yükselmesi
spekülatif bir durumdur. Tarım Bakanlığı,
gerekirse saman ithalatı yapılacağını derhal
açıklamalıdır." şeklinde konuştu.
Mehmet VAROL - Köy-Koop Merkez Birliği Başkan Vekili
14
̇
̇
Temmuz 2012 Köy-Koop Merkez Birliği
TARIMDA SAĞLIK
PİRİNÇ SEKTÖRÜNDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ
»»Pirinç adının, Hindistan’da yaşayan Tamil etnik grubunun kullandığı Dravidian dilinden geldiği düşünülmektedir. Arapça dilinde ar-ruzz olarak
tanımlanan pirinç, latin diline oriza ve İtalyan diline riso olarak girmiştir. Ülkemizde yer alan illerden biri olan Rize’nin adının ise yine Yunanca
pirinç anlamına gelen Rhizos’tan geldiği düşünülmektedir.
Pirinç, buğday ve mısırdan sonra dünyada en çok
ekilen bitkidir. Bununla birlikte suyun içinde
yetiştirilen tek tarımsal bitkidir. Bu nedenle
çok yağış alan, nemli bölgelerde yetişir. Pirinç
tarımının İ.Ö. 3000’li yıllarda Hindistan’da
başladığı düşünülmektedir.
Pirinç, Hindistan’da başladığı bugün neredeyse dünya nüfusunun yarısından fazlası için en
önemli besin kaynağıdır. Bunun için üretilen
pirinç miktarı ve dünyada oluşan fiyatları bütün ülkeler için çok büyük önem taşımaktadır.
Özellikle nüfusun çok yoğun olduğu asya ülkeleri ve halkları için, her öğün masalarından eksik olmayan en önemli besin kaynağıdır.
Pirincin işlenmesi ve yan ürünleri:
Pirinç kabuğu: Pirinç tanesini içine alan dış
kaplama veya kabuk tabakası. Kabuk yenmez.
Pirinç kepeği: Pirincin üst tabakası. Tahıllarda, karışımlarda ve vitamin konsantrelerinde bir bileşendir ve pirinç kepeğinin gıda kalitesinde olmayan cinsleri hayvan yemlerinde
kullanılır.
Pirinç kepeği yağı: Pirinç kepeğinden çıkartılan yüksek kaliteli bir yemeklik yağdır.
Kırık taneler: Bir tam tanenin dörtte üçünden küçük olan pirinç taneleri. Pirinç unu yapımında ve evcil hayvan mamalarında kullanılır.
Pirinç unu: Öğütülmüş kabuksuz veya esmer
pirinçtir. Alerjenik değildir ve bu da onu, glütene ve buğday unu ürünlerine karşı alerjisi
bulunanlar için bir buğday alternatifi olarak
çok değerli hale getirir. Pirinç hamuru, cips
ve başka aperatif yiyecekler ve kahvaltı amaçlı tahıl ürünleri üretilmek üzere tabaka haline
getirilebilir.
Dünya nüfusunun yarısından fazlası
için beslenmede büyük önem taşır.
Dünya’nın en büyük pirinç üreticileri sırasıyla
şu ülkelerdir:
-Çin (185 milyon metrik ton)
-Hindistan (129 milyon metrik ton)
-Endonezya (54 milyon metrik ton)
-Bangladeş (40 milyon metrik ton)
-Vietnam (36 milyon metrik ton)
-Tayland (27 milyon metrik ton)
Türkiye’de ise 50 bin hektar alanda pirinç
ekimi yapılaktadır. Toplam üretim ise yaklaşık 360 bin metrik tondur. Ülkemizde en çok,
Edirne, Çorum, Samsun , Sinop, İzmir, Manisa, Balıkesir ve Kastamonu illerinde pirinç ekimi yapılmaktadır. Bu üretim ne yazık ki yeterli
olmadığı için 250 bin metrik ton pirinç ithalatı
yapılmaktadır. ABD, dünyanın en çok pirinç
üreten ülkesi değildir ancak ürettiği 8 milyon
metrik ton pirinçin yarısını ithal etmektedir.
Üretimde çeşitlilik ve verimlilik pirinç üretiminde son derece önemlidir.
Türkiye’de pirinç için en elverişli bölge olan
Trakya’da ise sanayi tesislerinden kaynaklanan su kirliliği, gelecekteki üretimi çok ciddi
bir şekilde etkilemektedir. Sulama konusunda
yaşanan sıkıntıların aşılması durumunda ülkemiz, pirinç ithal etmekten kurtulabilecektir.
Yaklaşık 100 milyon dolarlık ithalat harcaması
Türk çiftçisinin cebinde kalacaktır.
Kancalıkurtun (Ancylostoma duodenale) ya
da Amerika kancalıkurdunun (Necator americanus) ince bağırsakta meydana getirdiği hastalık. Bu hastalığa en çok tropikal ve subtropikal ülkelerde rastlanır. ABD’nin bu nitelikteki
bölgelerinde çok yaygındır. Toprak altındaki
tünellerde çalışan maden işçileri de bu hastalığa çok yakalanırlar.
PİRİNÇ ÜRETİMİNDE
KARŞILAŞILAN TEHLİKELER,
KAZALAR VE HASTALIKLAR
Kötü ev koşulları, beslenme yetersizliği ve oldukça çok tüketilen içme sularının temiz olmaması; yorgunluğa, ishale ve barsak sorunlarına
neden olmaktadır. Güneş altında kalmaktan
dolayı ise güneş çarpmaları sıkça görülür.
Çiftliklerde kullanılan tarım makinalarının
nasıl çalıştığını bilmeyen işçiler, genellikle
kazalara sunuk kalmaktadırlar. Ağırlıklar kaldırılırken, yükün fazla olması kas, kemik ve
eklemlerde sakatlanmalara sebep olmaktadır.
Özellikle göçmen işçiler ve çocuklar, daha çok
yaralanmakta ve hatta ölmektedirler.
Üretimde önemli miktarlarda kullanılan gübreler, pestisitler ve güçlü yabani ot öldürücü
kimyasallar bazı tehlikelere neden olmaktadır. Özellikle ilaçlama yapılırken ya da diğer
solunum risklerinin bulunduğu bu alanlarda
dolaşılırken mutlaka solunum koruyucu donanımlar kullanılmalıdır. Ayrıca cilde bu kimyasalların temas etmesi ise yanmalara ve kontakt
dermatit* gibi hastalıklara neden olmaktadır.
Sıtma*, tetanoz*, kancalı kurt hastalığı (ankilostomiaz)*, leptospira*, saman nezlesi(alerjik
rinit)*, çiftçi akciğeri*, blefarit* hastalıkları
sıkça görülür.
En sık görülen meslek hastalıkları, cilt sorunlarıdır. Çeltik yapraklarının dikenli olması
nedeniyle kızarmalar ve su toplamalar, özellikle staphylococcus bakterisi nedeniyle ciltte
mantar enfeksiyonları, çengellikurt nedeniyle
kaşıntılar sıkça görülür.
Organik, inorganik tozlar ve sentetik kimyasallar nedeniyle solunum yolu rahatsızlıklarıyla
da karşılaşılır. Nitrat oranı yüksek olan topraklar nedeniyle gaz zehirlenmeleri olabilir.
Ekonomik sorunlar, güvensizlik duygusu, sosyal destek yoksunluğu, eğitim imkanlarının
yetersizliği gibi bazı stres faktörleri psikolojik
travmalar yaratmaktadır.
İş sağlığı ve güvenliğini geliştirmek
konusunda ILO’nun aşağıdaki
sözleşmeleri önemli birer yol
göstericidir:
Tarımda Asgari Yaş Sözleşmesi, 1921
(No.10), 14 yaşın altındaki çocuklar ister kamusal ister özel hiç bir tarım alanında özellikle
okulları devam ederken çalışamaz/çalıştırılamazlar.
Tarımda Çocukların ve Gençlerin Gece
Çalışması Tavsiyesi, 1921 (No.14), 14 yaşın
altında çocuklar gece çalışma durumlarında en
az 10 saat dinlenmelidirler.
Büyük Çiftlikler(Plantation) Sözleşmesi, 1958 (No.110), bütün işçiler sağlık kontrolünden düzenli olarak geçmelidirler.
Burun iç yüzeyi mukoza diye de bilinen bir
tabaka ile döşelidir. Bu mukoza üzerinde burundan geçen solunum havasının filtre edilmesi ve nemlendirilmesi görevini üstlenmiş
hücreler vardır. Ancak bu hücreler solunum
havası ve dış ortamla çok yakın ilişkileri nedeniyle allerjenlerle sık olarak karşılaşmakta
ve duyarlı hale gelmektedir. Bu duyarlılaşma
normal burun mukozasını değişime uğratır.
Bu değişimler sonrası Allerjik nezle veya Allerjik Rinit denilen bir tablo ortaya çıkar. Bu
tabloda burun kaşıntısı, burun akıntısı, burun
tıkanıklığı, hapşırık, gözlerde kaşıntı ve sulanma gibi belirtiler gözlenir. Ayrıca bu belirtilere
eşlik eden yeni bazı hastalıkların görülmesine
de neden olurlar.
Çiftçi Akciğeri, küflenmiş saman veya kuru
ot tozlarının, çiftçilerin solunum yoluyla akciğerlerine girmesinden meydana gelen akut bir
akciğer hastalığıdır.
Blefaron Latincede gözkapağı anlamına gelir. Blefarit gözkapağının iltihabi bir hastalığıdır. Her iki cinsiyette, her yaşta görülebilir ve
oldukça yaygındır. Blefarit süreğen bir hastalıktır, tedaviye rağmen tekrarlayabilir.
Kontakt dermatit, derinin bazı maddelerle teması sonucu oluşan bir reaksiyondur. Bu
reaksiyonların % 80’ i tahrişe bağlı reaksiyonlar (örneğin: bulaşık yıkama sonucu oluşan el
gibi), % 20’ si de allerjik reaksiyonlardır. Reaksiyon temastan hemen sonra oluşmaz. Temas
sonrası 1-3 gün sonra oluşan belirtiler genellikle 1 hafta veya daha sonra kaybolur. Deri
kırmızı, kaşıntılı, iltihaplı ve kabarcıklı bir hal
alır. Reaksiyon genellikle temas yerinde en yoğundur; derinin diğer bölgelerinde de olabilir.
Köpeklerde görülen leptospira olgularının
büyük çoğunluğu L.canicola, L.icterohaemorrhaigae, L.ponoma tarafından yapılmaktadır. Bakteri idrar yoluyla atılır ve vücuda
mukozalardan veya yara bere olan deriden girer. Hastalık insanlara da bulaşabilir. Hastalık
yazın daha sık olarak görülür. Vücuda giren
bakteri iç organlara gider ve 4-10 gün süren
çoğalma dönemine girer. Bu dönemin sonunda; böbrekler etkilenebilir ve bunun sonucunda böbrek yetmezliği oluşabilir, Karaciğer etkilenirse sarılık, akut hepatit veya kronik aktif
hepatit şekillenebilir; pıhtılaşma bozuklukları
ortaya çıkabilir
Sıtma, hastalık yapıcı bir parazit olan plazmodiumların, dişi anofel sivrisinekleriyle insanlara bulaşmasıyla yayılan ateşli bir hastalıktır.
Batı dillerinde bu hastalık için ‘Malaria’ terimi
de kullanılır ki bu İtalyancada ‘kötü hava’ anlamına gelir. Hastalığın en önemli belirtisi olan
titremeyle yükselen ateş, plazmodiumun çeşidine göre değişik şekillerde olur. Çok eski zamanlardan beri bilinen bu hastalığın tanısının
konulması kolaydır; ayrıca tedavisi de olasıdır.
Tetanoz mikrobu, genellikle toprakta, nemli ortamda, ev-ameliyathane tozlarında, tuzlu
suda, özellikle gübre içerisinde ve oksijensiz
ortamda yaşayabilen, ısıya dayanıklı bir mikroptur. Vücuda çok küçük yara ve kesiklerden
bile kolayca girebilen Tetanoz mikrobu, salgıladığı Tetanospazmin adlı “Tetanoz zehiri” ile
omuriliğe ve sinir sistemine zarar vermekte ve
gelişmiş tüm tedavi olanaklarına rağmen hala
10 hastadan 6’sının ölümüne yol açmaktadır.
www.isguvenligi.net
̇
̇ Temmuz 2012
Köy-Koop Merkez Birliği
MEVZUAT
2012 Yılı Çiğ Süt Desteği Tebliği Yayımlandı
»»Çiğ Sütün Değerlendirilmesine Yönelik Destekleme Uygulama Esasları
Tebliği (Tebliğ No: 2012/52) 3 Temmuz 2012 Tarih Ve 28312 Sayılı
Resmi Gazete’de Yayımlandı.
Tebliği belirli dönemlerde çiğ sütün değerlendirilmesi, süt üretiminin geliştirilmesi, kayıt altına
alınması ve çiğ süt fiyatlarında istikrarın oluşturulması amacıyla Dahilde İşleme rejimi kapsamında ihracat yapan imalatçı, imalatçı-ihracatçı firmaların ihtiyaç duydukları süt tozunun
tamamının yurt içinde üretilmesi ve temin edilmesine yönelik süt tozu üretiminin desteklenmesi ile ilgili usul ve esasları kapsıyor.
Buna göre, Dahilde İşleme izin belgesi kapsamında ihracı taahhüt edilen işlem görmüş ürünün elde edilmesinde hammadde olarak kullanılan yağlı-yağsız süt tozunun tamamı yurt
içinden sağlanacak.
edilememiştir” kaşesi olması kaydıyla ithalat
yapılmasına izin verilebilecek.
Gıda işletmelerinin kayıt ve onay işlemlerine
DİR kapsamnda faaliyet gösteren ve standartlara uygun olarak ürettiği veya ürettirdiği yağlıyağsız süt tozunu kendiişletmesinde kullanmak
veya imalatçı-ihracatçılara belgelendirerek satmak şartıyla ton başına ödeme yapılacak.
Desteklemeden yararlanmak isteyen süt tozu
üreticileri müracaatlarını istenilen belgelerle
birlikte süt tozu üreten veya ürettiren işletmelerin bulunduğu il/ilçe müdürlüklerine 3’er
aylık dönemler halinde yapacak.Ocak-Haziran 2012 döneminde Konsey tarafından Genel
Müdürlüğe bildirilen müracaatlar bu kapsamda olmayacak.
Kota Miktarı Belirlenmesi
Belge kapsamında süt tozu alımı, bakanlıkça
süt tozu üretim kotası tahsis edilen süt tozu
üreten sanayici, imalatçı, ihracatçılardan temin edilecek.
Önceden ihracatının gerçekleştirildiğinin belgelendirilmesi kaydıyla belge kapsamında süt
tozu üretim kotası olanlardan yurt içi alımın
imkan bulunmaması halinde, ilgili ihracatçı
birlikleri genelk sekreterliğinin uygun görüşü
ve Ulusal Süt Konseyince “Yurt içinde temin
Destekleme birim fiyatı kota tahsisi yapılan
aylar için belirlenecek süt tozu üretiminde kullanılan soğutulmuş çiğ sütün, kota tahsisi yapılan ay için belirlenen referans fiyatın altında
satın alınması halinde ilgili firma bu ayın desteklemesinden yararlandırılmayacak.
Süt tozu üretimi için gerekli olan soğutulmuş
süt üretici örgütlerinde tedarik edilecek. Doğrudan çiftlik bazında sütün tedarik edilmesi
halinde üreticinin örgütlü olması ve bu durumun örgütü tarafından belgelendirimesi
zorunlu olacak.
Destekleme Ödemesi
Desteklemeye esas olacak satış faturası ve /
veya gümrük çıkış beyannamesinde gösterilen
süt tozu miktarları ile belgelendirilen çiğ süt
miktarı, süt tozu üretimi için gerekli olan eş
değer miktarı ile uyumlu olacak 1 kg süt tozu
için en az 10 litre çiğ süt esas alınacak.
Ormanlarda Hayvan Otlatılmasına İlişkin
Usul Ve Esaslar Belirlendi
»»Ormanlarda Hayvan Otlatılmasına İlişkin Usul Ve Esaslar
Hakkındaki Yönetmelik 11 Temmuz 2012 tarih ve 28350 sayılı Resmi
Gazete'de yayımlandı.
b) Doğal veya yapay olarak gençleştirmeye ayrılan alanlar,
d) Toprak muhafaza tedbirleri alınan havzalar
ve erozyon kontrolü çalışmaları henüz başlamamış olmakla birlikte toprak taşınmasına ve
sele hassas olan dere havzaları,
e) Koruya tahvil, verimli baltalık olarak işletilen ve canlandırma kesimleri ile rehabilitasyon
çalışmalarına konu edilen yerlerde hayvanların zarar veremeyeceği boya ulaşmamış ve ilgili işletme şefliğince hayvanların ağaçlara zarar
verebileceği tespit edilen ormanlar,
f) Seçme işletmeciliği uygulanan alanlarla,
devamlı orman olarak işletilen ormanlardaki
gençleştirme nüveleri,
g) Özel ağaçlandırma sahaları,
ğ) Birinci derece arkeolojik sit alanları ile milli park ve tabiat parklarının mutlak koruma,
hassas koruma bölgelerinin yanı sıra tabiatı
koruma alanları ve tabiat anıtları, sulak alan
mutlak koruma bölgeleri, yaban hayvanı üretme istasyonları, yaban hayatı koruma sahaları, yaban hayatı geliştirme sahalarının mutlak
koruma bölgeleri ve yaban hayatı geliştirme
sahalarından yönetim planlarında otlatmanın
yasaklandığı diğer zonlar,
»»Sebze ve Meyve Ticareti ve Toptancı Halleri Hakkında Yönetmelik
7 Temmuz 2012 tarih ve 28346 sayılı Resmi Gazete'de yayımlandı.
Düzenleme, kamu ve çevre sağlığını iyileştirmeyi amaçlayan bir dizi
yaptırım içeriyor.
Düzenlemeye göre, artık toptancı
hallerinde fiyat panosu, bilgi işlem-hoparlör-aydınlatma sistemi,
güvenlik kamerası, çöp toplama
yeri, tuvalet ve otopark bulunması
zorunlu olacak.
Haller, belediyeler tarafından kurulacak, hal yöneticileri, illerde en
az lisans, ilçe veya beldelerde ise en
az lise mezunu olacak.
Çevreyi rahatsız edecek şekilde satış yapılmayacak, alıcıya karşı sözlü
veya fiili kötü muamelede bulunulmayacak.
1 Ocak 2012 tarihinden önce kurulmuş toptancı hallerinin, 1 Ocak
2013 tarihine kadar belirtilen bilgi işlem sistemini kurması ve teknik donanımı sağlaması gerekecek.
Toptancı hallerinde bulunan toplam işyeri sayısının en az yüzde yirmisi üretici örgütlerine kiralanmak üzere üretici
örgütü yeri olarak ayrılacak. Üretici
örgütü yerlerinin kiralanmasında toptancı hali ile ilgilendirilen üretici örgütlerine öncelik verilecek. Ayrılan işyerlerine yeteri kadar talep bulunmaması
veya boşalan işyerlerinin doldurulamaması
hâlinde diğer talep sahiplerine kiralama yapılabilecek. Ancak, diğer talep sahiplerine yapılacak kiralamanın süresi beş yılı geçmeyecek.
Üreticiler, toptancı halinde
yalnızca kendi ürettikleri sebze ve
meyvelerin satışını yapabilecek
Üretici örgütleri, toptancı halinde ortak veya
üyelerine ait mallar ile faaliyet merkezinin
bulunduğu yerdeki diğer üreticiler ile üretici
örgütlerine ait malların alım ve satımını yapabilecek. Üreticiler ve üretici örgütleri hariç
aynı toptancı halindeki diğer satıcılar, kendi aralarında mal alamyacak, satamayacak
veya devir işlemi yapamayacak.
Malların satışı
HAL VE GİDİŞ
c) Rehabilitasyon ve YARDOP kapsamında tesis edilen yangın durdurma zonlarındaki ekim
ve dikim yoluyla gençleştirmeye ayrılan alanlar,
ç) Ağaçlandırılmış olan sahalar,
Toptancı Halleri İle İlgili Yeni
Düzenleme Yürürlüğe Girdi
Malların toptan alım ve satımı, toptancı hallerinde yapılacak, ancak;
Toptancı haline bildirimde bulunmak
kaydıyla;
a) Sınaî üretimde kullanılmak üzere sanayicilerce satın alınan mallar,
Yönetmeliğe göre; Otlatma izni verilmeyecek
alanlar belirlendi.
a) Yangın görmüş ve ormanların yenilenmesini veya erozyon tedbirlerinin alınmasını gerektiren alanlar,
h) Nesli tehlike altına girmiş, endemik bitki
türleri açısından, korumada öncelikli ve önemli sahalar,
ı) Çam pamuklu koşnili bulunan basralı ormanlar hariç, arıcılığı desteklemek amacıyla
tesis edilen ormanlık alanlar.
Mülki hudutlarında Devlet ormanı bulunan
köyler halkı ile orman sınırları dışında yaşayıp
kadimden beri hayvancılıkla uğraşanlara tayin
edilecek saha ve otlatmaya uygun bitki kapasitesi dahilinde yılı içerisinde belirlenecek sürelerde otlatma izni verilebilecek.
Otlatma planının onaylanmasını takip eden
bir ay içerisinde mahalli orman işletme müdürlüğünce yöredeki sürü sahipleri ile çobanların katıldığı bir toplantı düzenlenecek. Bu
toplantıda otlatmaya yasak alanlar, otlatma
yapılacak alanlar ve plan uygulaması ile ilgili; mahalli yöresel mevki isimleri ile ova, dere,
tepe, düzlük ve benzeri yerleri belirtmek suretiyle bilgilendirme yapılacak
Otlatmada çoban başına en fazla 200 adet keçi
veya 250 adet koyun veya 50 adet büyükbaş
hayvan hesap edilerek. 0-6 ay arası oğlak, kuzu
ve buzağı bu rakamlara dahil edilmeyecek.
15
b) İhraç edilmek üzere ihracatçılarca satın
alınan mallar,
c) İlgili mevzuatı çerçevesinde ithalatçılarca
ithal edilen mallar,
ç) Toptancı hali dışında üretici örgütlerince
satılan mallar,
d) 1/12/2004 tarihli ve 5262 sayılı Organik
Tarım Kanunu kapsamında organik tarım
faaliyetleri esaslarına uygun olarak üretilen
ham, yarı mamul veya mamul haldeki sertifikalı ürünler,
e) İyi tarım uygulamaları kapsamında sertifikalandırılan ürünler toptancı hali dışında
toptan alınıp satılabilecek.
Hal rüsumu
1- 1/12/2004 tarihli ve 5262 sayılı Organik
Tarım Kanunu kapsamında organik tarım
faaliyetleri esaslarına uygun olarak üretilen
ham, yarı mamul veya mamul haldeki sertifikalı ürünlerden,
2) İyi tarım uygulamaları kapsamında sertifikalandırılan ürünlerden,
3) Üreticilerce perakende olarak doğrudan
tüketicilere satılan mallardan,
4) Üretici örgütlerince toptancı hali içinde ve
dışında satılan mallardan, hal rüsumu alınmayacak.
Gıda güvenilirliği ve kalitesi analizleri, Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca yetkilendirilmiş kamu laboratuvarlarında veya özel
laboratuvarlarda yapıldığı belgelenen mallar
üzerinden alınacak hal rüsumu, yarısı oranında alınacak.
Sait MUNZUR
16
̇
̇
Temmuz 2012 Köy-Koop Merkez Birliği
KOOPERATİFLERİMİZ
KÖY-KOOP MANİSA BİRLİĞİ
»»Spil Dağı ile Gediz Nehri arasında, İzmir-İstanbul Karayolunun
kuzeyinde, İzmir’e 36 km uzaklıkta bulunan Manisa, Ege Bölgesi’nin en
önemli şehirlerindendir.
Köy- Koop Manisa Birliği 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’na dayanılarak 1973 yılında kurumuştur. 90 Kooperatif, 14.000 kooperatif
ortağı bulunan birliğimizin altı personel, bir
merkez binası ve bir satış mağzası ile faaliyetini sürdürmektedir.
Manisa Köy-Koop Birliği, Akhisar bölgesinde
zeytin ve zeytinyağı fabrikasını hiçbir devlet
desteği olmadan, kendi imkanları ile borçlanarak kurmuştur. Bu önemli görevi yaparak
kooperatif ortaklarının ve diğer üreticilerin yararına büyük bir iş başarmıştır.
Köy-Koop Manisa Birliği Yönetim
Kurulu:
Başkan Nurettin Dingaz,
Başkan Yrd. Ahmet Dursun,
Başkan Yrd. Mehmet Kavas,
Başkan Yrd. Mehmet Ergin,
Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Tekbaş
Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Cavcav
Manisa Köy-Koop Birliği, orman
ürünlerinin değerlendirilmesi
açısından önemli faaliyetleri
bulunmaktadır.
Köy-Koop Manisa Birlik Başkanı Nurettin Dingaz, ilk kez İspanya’ya 40 ton meşe palamudu
Manisa’nın toprak, iklim ve çevre şartlarındaki
farklılık bitki örtüsüne de yansır. Dağ kütlelerinin deniz etkisini kesmesi, Akdeniz iklimi ve
karasal iklim bitki türlerinin iç içe bulunmasına neden olmaktadır. Manisa il topraklarının
%46 sı orman ve makilerle kaplıdır. Geniş bir
alanı kaplayan makiler dağların kuzey ve batı
yamaçlarında yer alır.
Verimli toprakları ile ülkemizin önde gelen tarım kentlerinden biri olan Manisa, gün geçtikçe artan üretim miktarıyla sadece ulusal değil,
uluslararası arenada da önemli bir oyuncu haline geldi. Devlet İstatistik Enstitüsü verilerine göre toplam bitkisel ve hayvansal üretimde
Türkiye’de altıncı sırada yer alan Manisa’nın
çekirdeksiz kuru üzüm, tütün, sofralık zeytin
ve kiraz üretiminde ülke birincisi.
Köy-Koop Manisa Birliği, örgütlü üretim modeli ile her sektörde olduğu gibi tarım sektöründe de kooperatif ortaklarına bir güç
vermektedir. Bunun bilinci ile çiftçilerimize
kooperatifçiliğin önemini vurgulayan eğitim
çalışmaları yapılmaktadır.
Köy-Koop Manisa Birliğinin faaliyetleri arasında; süt ve süt ürünleri, zeytin, zeytinyağı, meşe
palamutu, pelitlerinin toplanması, ihracatı, el
sanatları, halı, kilim, Manisa bezi, şal, yapma
bebek ve diğer el sanatları ürünleriyle geniş bir
yelpazede üretim yaparak, Manisa ve ülke ekonomisine büyük katkılar sağlamaktadır.
Zeytinyağı fabrikası birliğimizin
kendi bünyesinde işletilmektedir.
pelidi ihraç ettiklerini, İspanya dışında Çin,
Kore, Belçika, İsviçre ve Almanya gibi ülkelerden de bu konuda talebin geldiğini vurguladı.
Kooperatif olarak ortaklarına fayda sağlamaya
çalışmaktadır.
Hedeflerinin yurt dışında pazar payı oluşturmak olduğunun altını çizen Dingaz, “Meşe Palamudu Pelidi pazarını daha fazla geliştirirsek
kurutma fabrikası kurmamız gerekiyor. Kendi
kurutma tesislerimiz olması gerekiyor. Daha
farklı bir teknoloji kurmak istiyoruz. KöyKoop Manisa Birliği olarak önümüzdeki hedefimiz, ihracatı artırmak hem de böyle bir tesisi
kurmak. Kendi imkânlarımızla faaliyetlerimizi
yürütmeye çalışmak. Bu faaliyetleri yürütürken mutlaka sorunlarımız olduğu aşikardır.
Bu konuda devletten destek bekliyoruz.” dedi.
Yılda 15 Fuarda Manisa
Tanıtılıyor
Köy-Koop Manisa Birliği ürünleri satış mağzasını 2011 yılının
Temmuz ayında hizmete açtı. İzmir-İstanbul karayolu üzerinde
yer alan satış mağzasına sadece
Manisa’dan değil, İstanbul, İzmit,
Sakarya gibi illerden kooperatif
ürünlerini almak için geliyorlar.
Bu sayede hem Manisa’nın yöresel ürün ve el sanatları ile tanıtımı
yapılmakta, hem de üreticilerin
ürünlerinin pazarlanması sağlanmaktadır.
Köy-Koop Manisa Birliği, kooperatif ürünlerinin yurtiçi ve yurt
dışında tanıtımı, satışı için fuarlara katılmaktadır. Türkiye’nin 7 bölgesindeki, Gıda Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığı’nın, özel sektör fuarcılığının organizasyonlarına iştirak etmektedir. Fuarlarda yöresel el sanatları, kilim,
yöresel bebeklerin yanında gıda ürünleri olarak, kooperatif ortaklarının üretmiş oldukları,
zeytin ve zeytinyağı, zeytinyağlı kuru domates,
Manisa’nın kuru üzümü, Mesir Macunu gibi
pek çok ürünü fuar standlarında üreticiden
halka satışı yapılmaktadır.
̇
̇ Temmuz 2012
Köy-Koop Merkez Birliği
BİTKİ HASTALIKLARI
17
ELMA BAHÇELERİNİN ANA ZARARLILARI
»»Elma İçkurdu (Cydia pomonella)
Tanımı, yaşayışı ve zarar şekli
Ergin gri renkli yaklaşık 10 mm uzunluğunda,
her iki kanat ucunda üçgen şeklinde çukulata
renginde leke bulunur.
Yumurta 1-1.2 mm çapında oval şekilde, başlangıçta süt beyazı renginde ve mumumsu görünümdedir. Yumurta geliştikçe orta kısmında
kırmızımsı bir halka görülür, açılmadan hemen
önce ise gelişmiş larva açıklıkla izlenebilir.
Yumurtadan yeni çıkan larva 1 mm uzunluğundadır. Bu dönemde iri ve yassı olan baş ve
prothorax parlak siyahtır. Gelişimini tamamlayıp elmayı terkeden olgun larva 15-20 mm
uzunluğunda beyazımsı pembe görünümündedir. Olgun larva elips şeklinde ve kirli beyaz
renkte kokon örerek içinde pupa olmaktadır.
Açık kahverengi olan pupa, 10 mm uzunluğunda ve 2.5-3 mm genişliğindedir.
Ülkemizde Elma içkurdu genellikle yılda 2 döl, bazı yer ve yıllarda kısmi bir
3.'ncü döl de verebilmektedir
Elma içkurdu kışı daha çok ağaç gövdesinin
çatlamış kabukları arasında, kısmen de yere
dökülmüş toprakta bulunan kalıntılar arasında, ambalaj ve depolama yerlerinde ördükleri
kokonlar içerisinde olgun larva döneminde
geçirmektedir. Kışı geçiren olgun larva mayıs
başlarına doğru pupa olur. İlkbaharda ergin
çıkışı genellikle mayıs ( bazı yıllar nisan ortalarında) ayında başlamakta ve bazen temmuz
ortalarına kadar devam etmektedir. Ergin kısa
bir preovipozisyon döneminden sonra yumurta bırakmaya başlar, ancak bunun için akşam
alacakaranlık sıcaklığının üst üste iki gün 15°C'
nin üzerinde olması gerekmektedir.
Bir dişi 30-70 yumurta bırakır. Yumurta önceleri yapraklara, ince dallara, daha sonra meyvelere teker teker bırakılmaktadır. Yumurtadan çıkan larvalar genellikle 4-8 saat içerisinde
meyveye girer. Larva meyveye çiçek çukurundan veya elmanın yan tarafı ile sapa yakın kısımlarından içeri girdikten sonra meyvenin
merkezine doğru tünel açarak ilerler. Elma içkurdu larvası meyvenin çekirdekleri üzerinde
de beslenir. Bu özelliği ile çekirdekler üzerinde
beslenmeyen meyve içinde zararlı diğer türlerden ayrılabilmektedir. Meyve içinde 30-40 gün
beslenerek olgunlaşan larva, ağaç gövdesinin
çatlamış kabukları arasında veya toprakta bulunan kalıntılar arasında kokon örmek üzere
meyveyi terkeder. Bu larvalar daha sonra pupa
olarak ya aynı yılın yaz erginleri şeklinde çıkar
veya pupa olmayıp diyapoza girerler.
Elma içkurdu başta elma olmak üzere armut,
ayva, ceviz ağaçlarının en önemli zararlısıdır. Doğrudan meyvede zarar yapan larvalar,
meyveleri delerek içlerinde galeriler açmakta,
etli kısmını ve çekirdek evini yiyerek pislikler
bırakmaktadır. Bütün bunların sonucu olarak meyvelerin dökülmesine, ağaçta kalabilen
kurtlu meyvelerin ise niteliğinin bozulmasına
ve dolayısıyla elmanın piyasadaki değerinin
düşmesine neden olmaktadır. Mücadele yapılmayan bahçelerdeki zarar % 60-100 olabilmektedir. Ülkemizde elma üretim bölgelerinin
her yerinde bulunmaktadır.
Doğal düşmanları
Elma içkurdunun ülkemizde tespit edilen parazitoidleri aşağıda verilmiştir:
Yumurta parazitoitleri: Trichogramma sp. (Hym.: Trichogrammatidae), T. evanescens Westur., T.
embryophagum (Hertig.), T. Kılınçeri
Kostadinov
Larva ve pupa parazitoitleri: Elodia tragica Meig. (Dip.:Tachinidae
), Neoplectops vanisata Stein (Dip.:
Tachinidae), Trichomma enecatör
Rossi (Hym.: Ichneumonidae), Pristomerus vulnerator Panz. (Hym.:
Ichneumonidae), Pimpla turionellae
L. (Hym.: Ichneumonidae), Ascogaster quadridentatus Wesm. (Hym.:
Braconidae), Agathis linguarius Nees
(Hym.:Braconidae ), Perilampus tristis Mayr. (Hym.: Perilampidae) Elma
içkurdu yumurtalarında saptanan T.
embryophagum ve T. kılınçeri' nin
Ankara ilinde çok yaygın oldukları ve
bazı yıllarda %75 ' in üzerinde parazitlenmeye neden oldukları, T. evanescens' in Karadeniz bölgesinde %20,
Trichogramma sp.' nin Marmara bölgesinde %17, Antalya' da birinci dölde
%74.9'a varan oranlarda parazitlendiği saptanmıştır. Larva ve pupa parazitoitlerinin Ankara'da %15 - 27, Marmara bölgesinde
ise %0.5 - 24.6 arasında parazitlenmeye neden
oldukları tesbit edilmiştir.
Elma içkurdunun başta kuşlar olmak
üzere pekçok predatörünün bulunduğu
da bilinmektedir.
lerde ergin uçuş periyodu boyunca her ağaca
1 adet cinsel çekici tuzak (pherocon tipi) asılır.
Tuzaklar hakim rüzgar yönünde ve yerden 1.52 m yüksekliğe asılır ve kapsüller 4-6 haftada
bir değiştirilir.
Bu yöntemle Elma içkurdu erginleri kitle halinde yakalanmakta ve zararlı populasyonu
düşürülmektedir. Aynı bahçede birkaç yıl uygulama yapıldığında sonuç daha olumlu olmaktadır.
Kimyasal mücadele
Elma içkurdu mücadelesinde hedef her döle
ait larva çıkışı süresince ağaçları ilaçlı bulundurarak yumurtadan çıkan larvaları meyve
içine girmeden önce öldürmektir. Ancak bu
mücadelede üründe %2' ye kadar zarar hoşgörü ile karşılanır. Bu nedenle zararlının populasyon seviyelerinin bilinmesi ayrı bir önem taşır. Döllere ait ilk ilaçlama zamanlarını sağlıklı
bir şekilde saptamada, ilk larva çıkışlarının
belirlenmesi çok önemlidir. Ancak etki şekli
bakımından farklı özellik gösteren preparatlar
kullanıldığında (Diflubenzuron gibi ) ilaçlama
zamanı öne (yumurta dönemi) alınabilir. Bunun için kışlayan ve yazlık döllerin ergin çıkış
ve uçuş süresi ile yumurtaların bırakılması ve
açılışlarının izlenmesi gerekir.
Bunların kesin olarak saptanması için cinsel
çekici tuzaklar, etkili sıcaklıklar toplamı, 500
(25x20) meyve kontrolü ve tuzak bant yöntemlerinden yararlanılır. Bu yöntemlerden elde
edilen veriler esas alınarak, Elma içkurduna
karşı birinci döle 20 gün aralıklarla 2, ikinci
döle karşı ise 1 olmak üzere toplam 3 ilaçlama
yapılmakta ve genellikle bu uygulama yeterli
olmaktadır.
Mücadelesi
Kültürel önlemler
• Öncelikle elma bahçelerinin, elma içkurdunun diğer konukçusu olan armut, ayva ve ceviz
gibi meyve ağaçları ile karışık olarak kurulmamasına özen gösterilmelidir.
• Elma ağaçlarının altına dökülen meyveler
toplanıp uzaklaştırılmalı, ambalaj ve depolama yerleri elma bahçelerinin kenarına kurulmamalıdır.
• Bahçenin sürümüne özen gösterilmeli ve
ağaç gövdelerine haziran ayı başlarında oluklu
mukavvadan tuzak bantlar sarılmalı, bunlara
gelen larvalar haftalık kontrollerle imha edilmelidir.
Biyolojik mücadele
Yumurta parazitoiti Trichogramma türleri ile
larva ve pupa parazitoitleri E. ragica , T. enecatör ve A. quadridentatus Elma içkurdunun biyolojik mücadelesinde kullanılabilecek önemli
faydalılardır. Ancak bu zararlının ekonomik
zarar eşiği çok düşük olduğu için, sadece biyolojik mücadele etmenleri ile baskı altında tutmak mümkün olmamaktadır.Yararlı türlerden
azami derecede yararlanmak için :
• Zararlının doğal düşmanları iyi tanınmalıdır.
• Etkili olan türler, özellikle yumurta parazitoitleri kitle halinde üretilerek veya başka yerlerden getirilerek bahçelere salınmalıdır.
• İlaçlama programları yararlıları koruyacak
biçimde hazırlanmalı, bu amaçla seçici ilaçlara
öncelik verilmelidir.
Biyoteknik mücadele
Bu yöntemden Ege Bölgesi koşullarında başarılı sonuçlar alınmaktadır. Ancak, yöntem,
düzenli ve izole edilen bahçeler ile populasyonun düşük olduğu (2-3 diyapoz larva / ağaç)
bahçelerde etkilidir. Bu konuma sahip bahçe-
ELMA KARA LEKESİ HASTALIĞI
(Venturia inaequalis)
Hastalık Belirtisi
• Hastalığın belirtileri yaprak, meyve ve sürgünlerde görülür.
• Yaprağın alt ve üst yüzünde oluşan lekeler
başlangıçta yağlımsı görünüştedir. Lekeler giderek
zeytin rengini alır sonra da kahverengileşir.
Kadifemsi yapıdadır ve zamanla lekeli kısımdaki doku ölür, üzerinde çatlaklar ve delikler
oluşur. Ağır hastalıklı yapraklar sararır ve erkenden dökülürler.
• Meyvedeki lekeler yeşilimtırak olup zamanla
kahverengine dönüşür. Küçük lekeler zamanla
birleşerek bu kısımda meyvenin gelişmesini
durdurur ve şekli bozuk meyveler oluşur.
• Sürgünde lekeler oval veya yuvarlak kabarcıklar şeklindedir. Püstül denilen bu kabarcıklar ilkbaharda çatlar. Püstüller zamanla
birleşerek “uyuz” veya “sıraca” denilen yaraları
oluşturur.
Hastalığın Görüldüğü Bitkiler:
Elma - Mücadele Yöntemleri
Kültürel Önlemler
• Yere dökülen yapraklar sonbaharda toplanıp
yakılmalı veya derince gömülmelidir. Sıracalı
dallar budanarak bahçeden uzaklaştırılmalıdır.
Ağaçlar yapraklardaki zemin daha hızlı kuruyabilmesi için hava akımına izin verecek şekilde
taçlanmalı ve uygun aralıklarla dikilmelidir.
Kimyasal Mücadele
İlaçlama Zamanları
1. İlaçlama: Çiçek gözleri kabardığında (dal
sıracası bulunan yerlerde 3–5 gün önce)
2. İlaçlama: Pembe rozet tomurcuğu döneminde (çiçekler ayrı ayrı görüldüğünde)
3. İlaçlama: Çiçek taç yaprakları %70–80
dökülünce
4. ve diğer ilaçlamalar ise iklim koşullarının hastalığın ilerlemesi için uygun olduğu
durumlarda kullanılan ilaçların etki süreleri
dikkate alınarak uygulanmalıdır.
Bu konuda tahmin ve Erken Uyarı Programı
mevcut olup, kimyasal mücadele yapılmadan
önce uyarı sisteminin bulunduğu İl ve İlçe Müdürlüklerinin uyarıları dikkate alınmalıdır.
İlaçlamalarda;
a) Dal sıracası bulunan yerlerde:
1. İlaçlamada, %2’lik Bordo Bulamacı veya hazır bakırlı preparatlardan birisi %0,8 dozunda
2. İlaçlamada hazır bakırlı preparatlardan birisi %0,4 dozunda veya diğer ilaçlardan birisi
önerilen dozlarda kullanılmalıdır.
3. ve diğer ilaçlamalarda bakırlı ilaçlar dışındaki
ilaçlardan birisi önerilen dozda kullanılmalıdır.
b) Dal sıracası bulunmayan yerlerde:
İlaçlama %1’lik Bordo Bulamacı veya hazır bakırlı preparatlardan birisi %0,4 dozunda kullanılmalıdır. Diğer ilaçlamalar dal sıracası bulunan yerlerde olduğu gibidir.
(www.ispartatarim.gov.tr)
18
̇
̇
Temmuz 2012 Köy-Koop Merkez Birliği
TARIM VE HAYVANCILIK
Sigorta Kooperatifçiliği
»» “Birlikten kuvvet doğar” ilkesiyle ortaklarına ait kıymetleri korumak amacıyla
kurulan ve şu anda Türkiye’de faaliyette bulunan yegâne sigorta kooperatifi olan
S.S. Koru Sigorta Kooperatifi Genel Müdür Vekili Hüsamettin Doğramacı ile
Sigortacılık ve Sigorta Kooperatifçiliği hakkında konuştuk.
Köy-Koop Haber
K.K. - Kooperatif sigortacılığı nedir? İşleyişi nasıldır?
Koru Sigorta'nın diğer sigorta şirketlerinden ayrımı hangi noktada
Kooperatif sigortacılığında; aynı veya
başlar?
benzer riskleresahip bireyler veya kurumlar bir araya gelip, kooperatifçilik
Kooperatif şeklinde kurulmuş sigorta şirkurallarına göre bir kooperatif kurarlar.
ketleri anonim şirket olarak kurulan sigorÜlke yasalarına göre ortaklık sürecini
ta şirketleri ile aynı hizmetleri vermekte,
ve şartlarını belirlerler. Eşit miktarda
hepsinde aynı hizmetler pazarlanmaktabir ortaklık payı ödeyerek bir özkaynak
dır.
oluştururlar. Daha sonra sigortacılık
Farklılık,
ortakların kazançlarındadır.
kurallarına göre poliçe düzenleme süAnonim şirket şeklinde çalışan sigorta şirHüsamettin DOĞRAMACI reçlerini belirler ve evrensel sigortacılık
ketlerinde, faaliyet dönemi sonunda eğer
S.S. Koru Sigorta Kooperatifi kurallarını uygulayarak poliçe düzenlerbir bilanço kârı olursa, şirketin sahibi olan
Genel Müdür Vekili
ler ve risklerine göre belirlenen primlekişi veya kişilere temettü olarak ödenmekrini öderler. Ortaklardan birinin veya bir
tedir.
kaçının hasarı olduğunda, yine evrensel
Sigortalılar sadece şirketin poliçeleri ile
sigortacılık kurallarına göre bu ortaklasağladığı güvenceden ve hasar ödeme imkanlarından
rına tazminatlarını öderler.
yararlanırlar.
Yıl sonunda toplanan ortaklık payları ve primlerKooperatif şeklinde kurulan sigorta şirketlerinde ise,
den elde edilen gelirleri ödedikleri hasar ve yaptıkları
sigortalılar aynı zamanda kooperatif ortağı oldukları
masrafları düştükten sonra ya özkaynaklarına katarak
için, yine faaliyet dönemi sonunda eğer pozitif bir gedaha da güçlenirler, ya da yine eşit olarak ortaklarına
lir-gider farkı olursa, elde edilen gelir fazlasından pay
dağıtırlar.
alma hakkını kazanırlar.
K.K. - Kooperatif sigortacılığının ortaklarına
K.K. - Peki kooperatifin geliri giderinden az
sağladığı imkanlar nelerdir?
olursa zarara da ortak olur mu?
Sigorta, modern yaşamın vazgeçilmez bir ihtiyacıdır.
Evet. Ancak zarara ortak olmanın sınırı vardır. KoopeToplumumuzda bireylerin ekonomik güçlerinin sınırratifimizin adının başındaki S.S. yani “Sınırlı Sorumlı olması, büyük zorluklarla meydana getirdikleri mal
lu” ifadesi de bunun göstergesidir. Buna göre ortaklar,
varlıklarını korumalarını gerekli kılmakta, bir kayıp
kooperatif borçlarına karşı sadece sermaye payları ile
halinde yerine yenisinin konması kolay olmayacağınsorumlu olurlar. S.S. Koru Sigorta Kooperatifinde ordan bireylerin tedbirli olması gerekmektedir. Bu tedtakların sermaye payları 100 (yüz) TL olduğundan, olabirlerin başında sigorta yapmak gelmektedir. Ancak
sı bir zararda ortaklardan en fazla 100 (yüz) TL daha
yine ekonomik gerekçeler, bireylerin sigorta yapma
ödemeleri istenebilir.
heveslerini kırmaktadır. Bu çelişkili durum, sigorta
imkanlarının sigortalılara en ekonomik düzeyde sunulK.K. - Koru Sigorta'nın getireceği yenilikler nemasını gerekli hale getirmektedir.
lerdir?
Sigorta kooperatifinde poliçelerin daha ucuza sunulaKoru sigorta; sigortalılarına uzun vadeli kader ortaklıbilmesi, aşağıdaki öngörülerin gerçekleşmesi ile sağğı teklif ederek Türk sigortacılığına yeni bir boyut gelanacaktır:
tirmektedir. Ortaklar, sigortalılığın bir yıllık bir poliçe
yaptırmakla bitmeyeceğini görecekler, ortaklık süre1. Sigorta kooperatifinde poliçe sahipleri, aynı zamansince hem güvence altında olmayı, hem de bunun mada kooperatifin ortakları olmaları bilinci ile kooperatifi
liyetinin azaldığını hissedeceklerdir. Kooperatife yeni
daha çok benimser, güven ve sahiplik hissi ile hareket
ortak getiren kazandıran ortaklar, bu sayede de hem
eder. Kooperatifin sağladığı güveni kötüye kullanmazkooperatifi güçlendirmiş olacaklar, hem de bu katkılalar.
rından dolayı ayrıca bir ücret alabileceklerdir.
2. Kooperatif de ortaklarının ihtiyaçlarına öncelik veK.K. - Kooperatif nedir?
rir, aşırı risk almaktan kaçınarak çok tedbirli davranır.
Uluslararası Kooperatifler Birliği’nin tanımına göre
3. Kooperatif, pazarlama ve satış statejisi olarak yük“Ortak ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçları ve issek sayıda sigortalıya sahip grupları sigorta ederek ristekleri, müşterek sahip olunan ve demokratik olarak
ki dağıtır. Böylece sigortacılığın büyük sayılar yasasını
kontrol edilen bir işletme yoluyla karşılamak üzere,
uygulayarak hasar vurma olasılığını düşürmüş olur.
gönüllü olarak bir araya gelen insanların oluşturduğu
K.K. - Dünyada kooperatif sigortacılığı hangi
özerk bir kuruluştur” kooperatif.
düzeydedir?
Temelinde işbirliği anlayışı bulunan kooperatifçiliğin
Sigortacılığın kooperatif şeklinde yapılması 1800’lü
ilkeleri, zaman içerisinde değişen ihtiyaçlara ve şartlayıllardan bu yana önce ABD’nde daha sonra kıta Avrura göre yenilemiştir. Bugün kooperatifçilik birçok ülkepa’sında yaygınlaşan bir yöntemdir. Sigortacılığın çok
de başarıyla uygulanan bir işletme modelidir.
yaygın olduğu ABD’ nde Sigortacılık kooperatifleri de
BM verilerine göre, dünya genelinde, 750.000’den fazoldukça yaygındır. Bu kooperatiflerin ortak ve poliçe
la kooperatif ve bir milyardan fazla kooperatif ortağı
sahibi sayısı 20 milyonun üzerinde, yıllık ciroları 200
bulunmaktadır. AB içerisinde ise 250.000 civarında
milyar USD’ ın üzerindedir.
kooperatif ile yaklaşık 163 milyon kooperatif ortağı
Avrupa’da hemen hemen tüm ülkelerde kooperatif sibulunmakta ve bu kooperatifler aracılığıyla 5,4 milyon
gortacılığı yapılmaktadır. Avrupa’da sigortacılık hizkişiye iş imkânı sağlanmaktadır.
meti veren 6.000 sigorta şirketinin 3.300’ ü kooperatif
Ülkemizde ise 2011 sonu itibarıyla 88.000 kooperatif
sigortacılık yapmakta ve 150 milyon kişiye hizmet verile 8.4 milyon kooperatif ortağı
mektedir. Bu şirketlerde çalışanların sayısı ise 300.000
civarındadır.
K.K. - Neden kooperatif sigortacılığına ihtiyaç
vardır?
K.K. - Kooperatif sigortacılığının Türkiye'deki
geleceği nasıldır?
Sigortacılığın tarihi incelenirse, 400 sene önce kurulan
ilk sigorta organizasyonlarının karşılıklı sigorta diğer
Toplumumuzun büyük bölümü sigortayı “güvence,
bir ifade ile kooperatif sigorta şeklinde olduğu görülür.
garanti” kavramıyla özdeşleştirdiği halde, ülkemiz nüBu devirlerde, benzer riskin tehdidi altında olan kişiler
fusunun yaklaşık dörtte üçünün herhangi bir sigortabirbirlerini korumak veya birlikte korunmak amacıyla
sı olmaması, ülkemizin sigortacılık alanında taşıdığı
prim havuzları oluşturmuşlar bu havuzdaki fonların
yüksek potansiyeli göstermektedir. Buna karşılık gerek
tamamı veya bir kısmı ile birbirlerine güvence sağlagüvence altında olma duygusunun henüz bir ihtiyaç
mışlardır. Bu şekilde oluşturulan kooperatif sigortalar
olarak algılanmaması, gerek sigortanın lüks bir tükedaha sonraki yıllarda modern yönetim akımlarının
tim olarak görülmesi, insanlarımızı sigortadan uzak
etkisi ile bugünkü anlamda sigorta şirketlerine dönüştutmaktadır. Bu konudaki yanlış bilgilerin giderilip, simüşse de, son 100-120 yıl içerisinde duyulan ihtiyaç
gorta bilincinin oluşturulması durumunda Türkiye’de
nedeniyle tekrar kooperatif oluşumları başlamıştır.
sigorta potansiyeli harekete geçecektir. Kooperatif sigortacılığı ise, hem daha ucuz olması hem de karşılıkBu ihtiyaçların en önemlisi, sigorta şirketlerinin kar
lısigorta özelliği dolayısı ile toplumumuzun henüz sietme amacıyla hareket etmeleri sebebiyle bazı risklere
gortalanmamış kesimine de hitap ettiğinden büyük bir
teminat vermemeleri veya çok yüksek primler karşılıpotansiyel yakalayacaktır.
ğı poliçe satmak istemeleri olmuştur. Buna karşılık bu
Bizlerle iletişim kurmak isteyen kooperatifçilerimiz
risklere maruz kalan çok sayıda kişi kooperatif kurup
www.korusigorta.com.tr web adresimizden bize ulaşabirbirlerinin riskine daha az ve eşit maliyetle güvencebilirler.
verebilmişlerdir.
Türkiye’de Kırmızı Et Üretimi
(3)
»»Sığır Eti Üretimine Etçi
Irkların Katkısı Ne Olur?
»»Sonuç ve Öneri
Türkiye’nin hiç olmazsa 1.5-1.6 milyon ton kadar olması gereken kırmızı et ihtiyacını iç piyasadan karşılaması pek kolay değildir. Bu durum
kırmızı et üretimindeki payı günümüzde %75 civarında olan sığır eti
için de geçerlidir. Kırmızı et üretiminde sığırın katkısı bugünkü seviyesinde kalsa bile, ülkede 1.2 milyon
ton civarında sığır eti üretilmesi
gerekecektir. Günümüz üretiminin yaklaşık iki katı olan bu değere
ulaşabilmek için kesilmesi gereken
sığır sayısı, yaklaşık 4.5-5.0 milyon
baştır. Bu miktar sığırın kesilmesine
imkan sağlayacak sığır popülasyonu
ise yaklaşık 17-18 milyon baş olarak
hesaplanabilir.
Türkiye süt üretiminin
çok büyük bir bölümünü
sığırdan sağlamaktadır ve
bu durum devam edecektir.
O halde 17-18 milyon başlık sığır
popülasyonundan ciddi bir arz fazlası oluşturmadan süt ihtiyacının
karşılanması da hedeflenmelidir.
Türkiye’de pek çok tartışmaya kaynaklık eden sorun da işte bu noktada
başlamaktadır. Çünkü, Türkiye’nin
süt talebi için en iyimser rakam 23-24
milyon tondur ve bu miktar süt, inek
başına verime bağlı olarak 3.5-5.0
milyon baş inekten elde edilebilir.
Türkiye’de ısrarla sürdürülen politikalardan biri yüksek verimli, büyük
ölçekli süt sığırcılığı işletmeleri kurdurmaktır.
Bu politika ve öngörülen üretim sisteminin doğal sonucu inek başına süt
veriminin artmasıdır. Kısa sürede
inek sayısını azaltacak olan bu politika, başka bir önlem alınmazsa, sığır
eti üretimini de düşürecektir. Böyle
bir soruna yol açmadan, ülkenin sığır
eti ve inek sütü talebini karşılayabilmek için Türkiye’de söz konusu edilebilecek seçenekler şunlardır:
1. Süt üretimini yüksek verimli sürülerden sağlayıp, sığır eti arzındaki
açığı et ve/veya kasaplık-besilik sığır getirerek karşılamak,
2. Süt üretimini yüksek verimli sürülerden sağlayıp, sığır eti arzındaki
açığı etçi ırk yetiştiriciliğinden sağlanacak üretimle kapatmak,
3. Süt üretimi bakımından ülke ortalamasını çok fazla yükseltmeden,
ama farklı süt verim seviyelerindeki sürülerin varlığını da koruyarak,
sığır sayısını ülke sığır eti ihtiyacını
karşılayacak seviyeye çıkarmak.
Bu önerilerin her birini önemli veya
uygun bulanlar olabilir. Yalnız bu
öneriler değerlendirilirken, bunların Türkiye’deki üretim sistemlerine
uygunlukları, kırsal alanda yapacakları değişiklikler ve ülkeye maliyetleri yanında elde edilecek üretimin
maliyeti ve niteliği üzerinde de durulmalıdır.
İlk iki maddede yer alan önerilerin
tek farkı, ilkinde et üretim açığını
kapatacak kasaplık hayvanların ülke
içerisinde yetiştirilmemesi, ikincisinde de ise ülke içerisinde yetiştirilmesidir. Yani bunlardan biri 2010
yılının Ağustos ayından bu güne uygulanmakta olan sistem, diğeri de
önümüzdeki yıllar için düşünülen
sistemdir. İlkinin zararları ve uygulama hataları ortadadır. Önümüzdeki yıllar için planlanan etçi ırk ye-
Prof.Dr. Numan AKMAN
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Zootekni Bölümü
tiştiriciliğini yaygınlaştırma projesi
de, en azından maliyetler açısından
umulan yararı sağlamayacak ve yatırımcıların çoğu büyük olasılıkla zarar edecektir. Bu olumsuzluk kamu
tarafından da bekleniyor olmalı ki,
etçi ırk sığır sürüsü kuracaklara faizsiz krediye ek olarak inek başına
yılda 350 TL (diğerleri için 225 ve
285 TL) destek vaat edilmektedir.
Ayrıca besilik erkek sığır başına da
300 TL destek öngörülmektedir.
Yani buzağı da dikkate alınırsa etçi
ırktan bir ineğe bir yılda, yavrusu da
beslenip satılmış ise, faizsiz krediye
ek olarak 725 TL destek verilecektir.
Bu kabaca 1 kg karkas üretimi için
2.5-3.0 TL destek demektir. Günümüz karkas fiyatının neredeyse %20
’sine denk gelen bu destek miktarı
pek çok yatırımcı için oldukça caziptir. Ama yatırımcılar sadece işe
başlamayı özendiren destekleri değil, üretimin maliyeti ile üretimin
desteksiz bir ortamda sürdürülüp
sürdürülemeyeceğini de dikkate almalıdırlar.
Yukarıda sıralan seçeneklerden sonuncusu temelde kırsal alanda sığır
sayısını artırmayı öngörmektedir.
Hayvan başına destekler denetimli
biçimde sürdürülüp, özellikle bahar ve yaz aylarında sütü toplayacak
veya yerinde işleyecek alt yapı hazırlandığında, Türkiye inek varlığının
artması beklenmelidir. Bunun için
çok fazla kamu kaynağı kullanmak
gerekmeyecektir. Bu uygulama başarılırsa; sığır yetiştiriciliği belirli
alanlarda toplanmayacak, bu iş için
yeni yatırımcılar aranmayacak, kırsalda fakirlik artırılmayacak aksine
azaltılabilecek ve ülkenin hemen
her yerinde sığırların değerlendirebildiği bütün mera ve otlaklardan
yararlanmak mümkün olacaktır. Bu
nitelikte bir politika benimsemek
kurulmuş veya kurulacak büyük ölçekli - entansif nitelikli süt sığırcılığı işletmelerini dışlamak anlamına
gelmez. Önerilen bunların desteklenmesi için ayrılan kaynağın azaltılmasıdır.
Türkiye tarım alanına yeni müteşebbisler transfer etmekle, mevcutları geliştirmek arasında bir tercih
yapma noktasına taşınmıştır.
Bugün benimsenen ve şirket tarımını öne çıkaran yeni müteşebbisler yaratma politikaları bırakılarak,
var olan üreticileri daha iyi duruma
taşıyacak uygulamalar benimsenmelidir. Konu sığır yetiştiriciliği
olduğunda Türkiye’nin bir yanında
ortalama süt verimi 6-8 ton olan
sürülerden süt üretilirken diğer yanında da 1-3 ton arasında süt veren
inekler yetiştiriliyor olması yadırganmamalıdır. Böyle bir kompozisyonla süt arzında bir fazlalık yaratılmadan, ülkenin sığır eti ihtiyacını
da karşılayabilecek 17-18 milyon baş
sığıra ulaşmak mümkün olabilir. Bu
yol tercih edildiğinde sadece inek
sütü ve sığır eti ihtiyacı ülke içinden
karşılanmış olmayacak; üretimde
tekelleşme yavaşlatılacak ve belki
durdurulacak, ülkenin her yerine
üretim yapılacak, kırsal alanda refah yükseltilebilecektir. Kısaca ülkenin potansiyeli harekete geçirilerek
var olan imkanlar bu ülkenin insanları için kullanılmış olacaktır.
̇
̇ Temmuz 2012
Köy-Koop Merkez Birliği
KIRSAL KALKINMA
HER KÖYE BİR KOBİ!
Melih ÜLGEN
[email protected]
» Kredi Garanti Fonu A.Ş.’nin 27.01.2010
tarihinde Avrupa Yatırım Fonu ile
imzaladığı Protokol’ e istinaden
uygulamaya koyduğu bir projedir.
Proje Amacı: KOBİ’leri geliştirmek, yeni yatırımları desteklemek, kırsal kesimdeki girişimciliği artırmak, kırsal kesimdeki nüfusu
yerinde tutmak ve istihdamı artırmaktır.
Projeye Konu Kredi Türü: Geri ödelemeleri itfa planına bağlanmış nakdi krediler ile
vadesi en az 1 yıl olan spot kredilerdir. (*Gayrinakdi krediler kapsam dışı tutulmuştur.)
Kobi Başına Toplam Kredi Limiti:
625.000.-TL (Her bir proje için)
Kefalet Oranı: % 80 (* % 80 oranı sabit olup,
bu oran altında kefalet verilmemektedir.)
PROJE RİSK PAYLAŞIMI :
%40 Ayf Kontr-Garantisi
%40 Kgf Kefaleti
%20 Banka Payı
Kredi Vadesi: 1-8 Yıl
Kgf Komisyon Oranı: % 1
PROJEYE BAŞVURU SÜRESİ:
27/01/2013 tarihine kadardır.
BAŞVURU KRİTERLERİ:
• Daha önce de anlatıldığı üzere yıllık cirosu
ve çalışan sayısına bağlı olarak; Kamuya ait
vakıflar hariç olmak üzere vakıflar, birlikler,
kooperatifler (inşaat, arsa, yapı kooperatifleri hariç) bu projeden yararlanabilmektedir.
• Projeden herhangi bir ayrım olmaksızın
il merkezi, ilçe, belde / köy gibi tüm yerleşim birimlerinde faaliyet gösteren KOBİ’ler
yararlanacaktır. Ancak kırsal kesimdeki
girişimciliği yaygınlaştırmak için; proje tutarının dolayısıyla Bankanıza tahsis edilen
limitin % 30’luk kısmı nüfusu 1000’i geçen
belde/köy gibi kırsal kesimdeki yerlerde kurulmuş ve kurulacak KOBİ’lerin kullanımına
tahsis edilmiştir.
• Yeni kurulan KOBİ’ler dahil olmak üzere,
kuruluş tarihine bakılmaksızın bankalarca
kredilendirilmesi uygun görülen KOBİ’ler
projeye başvuruda bulunabileceklerdir.
• AB fonlarından sağlanan desteklerden daha
önce yararlanmış ve yararlanmakta olan
KOBİ’ler de bu projeden yararlanabilecektir.
BANKA, KREDİ VE KEFALET
LİMİTLERİ:
• Bu proje KGF’na ortak olan bankalar (Türkiye Halk Bankası A.Ş. - Akbank T.A.Ş.
- Albaraka Türk Katılım Bankası A.Ş. Asya Katılım Bankası A.Ş. - Denizbank
A.Ş. - Eurobank Tekfen A.Ş. - Finans
Bank A.Ş. - Hsbc Bank A.Ş. - Ing Bank
A.Ş. - Kuveyt Türk Katılım Bankası
A.Ş. - Şekerbank T.A.Ş. - Türk Ekonomi Bankası A.Ş. – T.C. Ziraat Bankası
A.Ş. - Türkiye Finans Katılım Bankası A.Ş. - Türkiye Garanti Bankası A.Ş.
- Türkiye İhracat Kredi Bankası A.Ş.
- Türkiye İş Bankası A.Ş. - Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. - Yapı Ve Kredi
Bankası A.Ş.) ve bu bankaların iştiraki
olan finansal kiralama şirketleri ile birlikte
yürütülmektedir.
• Bu proje kapsamında verilecek kefalet tutarı talep edilen her bir kredi için % 80 kefalet oranı ile 500.000.-TL. ile sınırlı olup,
kullandırılacak kredi tutarı 625.000.-TL’yi
geçmemektedir.
• Bu proje kapsamında krediler TL üzerinden
kullandırılmakta olup, yabancı para üzerinden verilecek krediler için kefalet talep edilmesi halinde, kefalet TL üzerinden düzenlenecektir. TL üzerinden verilecek kefaletlerde
tahsis tarihindeki TCMB döviz alış kuru esas
alınmaktadır.
• Bu proje kapsamında finansal kiralama işlemleri dahil olmak üzere, işletme ve yatırım
amaçlı nakdi krediler verilmektedir.
• Daha önce alınan ve yapılandırılacak krediler ile kredi risklerinin kapatılması veya
transfer edilmesine yönelik kredilere bu Proje kapsamında kefalet verilmemektedir.
• Kredilerde minimum vade 1 yıl, maksimum
vade 8 yıl’dır.
MALİYETLER:
Bu proje kapsamında kefalet komisyon oranı
kefalet riski üzerinden yıllık % 1 olarak uygulanmaktadır. Ayrıca inceleme ücreti olarak
200.-TL ve kefaletin tahsis edilmesi halinde
ise 300.-TL. kefalet tahsis ücreti tahsil edilmektedir.
BAŞVURU SÜRESİ VE ŞEKLİ:
• Proje başvuru
27/01/2013 dür.
süresinin
son
tarihi
• Kredi riskinin %20’si bankanın uhdesinde
kalmak üzere, %80 oranında da KGF’ce kefalet verilmek suretiyle risk paylaşımı esas
alınmaktadır
• Talepler Ortak Bankalar aracılığı ile KGF
Şubeleri üzerinden yapılmaktadır.
Selam ve Saygılarımla…
2012 Tarım Makine Destekleri
»»K ırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı
Kapsamında Makine Ve Ekipman Alımlarının Desteklenmesi
Hakkında Tebliğ (Tebliğ No: 2012/36) Resmi Gazetede 03 Temmuz
2012 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Hazırlanacak projeler doğrultusunda
makine-ekipman alımlarında %50
oranında hibe desteği verilecek olup,
hibeye esas yatırım tutarı gerçek kişiler için mal başına 50.000 TL ve tüzel
kişiler için mal başına 100.000 TL’yi
geçemeyecek.
Hibe desteğinden tüm Türkiye’deki
uygun şartları ve nitelikleri taşıyan
tarım şirketleri ve çiftçiler faydalanabilecektir. Hibe programı kapsamında
aşağıdaki makine-ekipmanların alımı
için başvurular alınacaktır:
a) Anıza doğrudan ekim makinesi, b) Arıcılık makine ve ekipmanı, c) Balya Makinesi,
ç) Balıkçı gemilerinde soğuk depo, d) Biçer
bağlar, e) Canlı balık nakil tankı, f) Çeltik
fide dikim makinesi, g) El traktörü, ğ) File
sisteminin kurulması, h) Gübre dağıtma
makinesi, ı) Güneş kolektörü, i) Mibzer, j)
Pamuk toplama makinesi, k) Pancar söküm
19
Tevfik Fikret CENGİZ
Köy-Koop Merkez Birliği Proje Koordinatörü
[email protected]
GİRİŞİMCİLİK
»»Girişimcilik son yıllarda sık telaffuz edilen bir kavram oldu. Sık
kullanmanın ötesinde üzerine kitaplar yazıldı araştırmalar yapıldı,
ülke bazında girişimcilik endeksleri oluşturuldu, ülkeler arası
sıralamalar yapıldı.
Peki daha önceki on yıllarda hatta yüzyıllarda
kimse ticaret yapmadı, iş kurmadı da bu girişimcilik teorileri şimdi mi ortaya çıktı. Tabi ki
hayır. Bütün sosyal teoriler gibi her şey olmuşun nasıl olduğunu, hangi bireysel ve toplumsal ve etkileşme davranış biçiminin sonucu olduğunu, sonuçlarının vs. incelenip mantıksal
bir sıralama yaparak açıklanmasıdır.
Yirminci yüzyılın ikinci yarısından
itibaren yeni paradigmalar
yaratmak moda oldu. Bu da
onlardan biri diyelim ve ülkemizde
bu konuya nasıl bakılıyor, neler
oluyor, tarım ve tarıma dayalı
sanayi açısından durum nedir bir
bakalım.
Girişimcilik konusu önce üniversitelerde ve
entellektüel kesimde tartışılmaya başlandıktan sonra kamunun da gündemine girmiş ve
desteklenen konulardan biri olmuştur. Bize
yıllar önce “Küçük Güzeldir” kitabını okumamızı salık veren Sn. Tamer Müftüoğlu hocamızın -Kosgeb Başkanlığı da yapmıştır- ve mutlaka bu konuda emek veren akademisyen ve
STK’ların küçük işletmelerin ve girişimciliğin
gelişmesinde önemli katkıları olmuştur.
Dünün küçük işletmelerinden bugünün bir çok
büyük işletmeleri doğmuş, bugünün küçüklerinden de gelecekte bir çok büyükler çıkacaktır. Şüphesiz hepimizin bildiği bir çok büyüme
hikayesi vardır. Ancak dünyada rekabetin ve
rakip aktörlerin hızla arttığı günümüzde girişimciliğin yaşamın olağan akışına bırakılması
düşünülemez. Girişimci doğuştan olunur diye
bakmak yerine genç insanların yeteneklerini
ortaya koyabilecekleri bir ortamın hazırlanması ve temel girişimcilik eğitimleri verilerek
gelişimlerinin sağlanması daha çok insana yeteneklerini sergileme imkanı sağlamaktadır.
Bazı ülkelerde girişimcilik ortaokul seviyesinde ders olarak okutulmaya başlamıştır.
Ülkemizde bu işin öcülüğünü KOSGEB yapmaktadır ve her yıl binlerce kişiye ‘Girişimcilik” eğitimi verilmekte, bunlardan iş planı hazırlayıp sunanların projesi uygun bulunanlara
da 27.000 TL başlangıç desteği verilmektedir.
Bu eğitimlerde eğitmen olarak görev yapan bir
kişi olarak aşağıdaki iki konuda görüşlerimi
aktarmak istiyorum.
Birinci konu bu eğitimler çoğunlukla konulara
her yönüyle vakıf eğitmenler tarafından verilmelidir. Üretim yönetimi, pazarlama ve özel-
likle finans konularına yeterince hakim olmayan kişilerin eğitmen olmaları katılımcıların
sadece sertifika almalarına vesile olmaktadır.
Yani sadece verilen eğitim süresi tamamlanmış olmaktadır.
Ayrıca konuların içinde doğrudan olmasa bile
eğitmenin Yatırım Ortamı Analizini yapabilecek teorik bilgi ve birikime sahip olmasında yarar vardır. Bu konuda İl Özel İdareden
destek alınabilir. Ticaret ve Sanayi Odalarının
katkısı istenebilir.
İkinci konu “Girişimcilik Eğitimleri” KOSGEB
’in görev alanı gereği imalat sanayi ve hizmet
sektörü ağırlıklıdır. Tarım ve tarım ürünlerinin
işlenmesi konusunda da benzer bir programın
uygulanması tarımda hem yeni iş alanlarının
açılmasına hem de verimlilik artışına neden
olacaktır. Bu alanda bireysel organizasyondan
ziyade kooperatifler bazında programlar oluşturulması daha etkili olur düşüncesindeyim.
Bölgesel olarak kooperatiflerin temel üretimleri farklı olmakla birlikte girişimciliğin temel
ilkeleri değişmeyecektir. Zaten bu tür bir eğitim sonucu bireysel mikro yatırımlar kooperatifin ana üretimine destek olacak bir alt yatırım
olabileceği gibi olmayabilir de.
Öncelikle kooperatiflerde ihtiyaç
analizi çalışması yapılırsa nasıl bir
girişimcilik programı uygulanacağı
da ortaya çıkar.
Bu konuda Köy Koop olarak yaptığımız (Kadın
Kooperatifleri İhtiyaç Analizi Çalışması) bir
çalışma sonucunda çok çeşitli mikro girişim
konuları ortaya çıkmıştır.
Gelecek sayıda bu konularda biraz daha ayrıntıya girmek istiyoruz. Özellikle kırsal kesimin,
ki zaten her birisi doğal girişimci, bu tür eğitimlerden nasıl faydalanabileceği, desteklerin
kurumsal yapısının oluşturulması gibi konularda tartışarak bir yön çizilmesinde ülkemiz
açısından fayda vardır. Bu yazıyı ORDU ilimizde KOSGEB-TOSYÖV işbirliği, Sanayi ve Ticaret Odası’nın desteği ile üniversite mezunu
gençlere yönelik yapılan “Girişimcilik Eğitimi”
programı nedeniyle bulunduğum bu güzel ilimizden yazdım. Programa destek olan Sanayi
ve Ticaret Odası Başkanımıza, İl Özel İdaresi Gnl.Sekreter Yrd.sı Eyüp Elmas’a, İş-Kur
İl Müdürü Mehmet Döktür ve TOSYÖV Yön.
Kurulu üyesi Turan Özfurat’a deneyimlerini ve
birikimlerini öğrencilerle paylaşma nezaketi
göstermelerinden dolayı teşekkür ediyorum.
Hububat Alımında Randevulu Dönem Başladı
»»Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) bu yıl ilk defa hububat alım
kampanyasını randevu sistemiyle yapacak.
makinesi, l) Patates söküm makinesi, m)
Pülverizatör, n) Sap parçalama makinesi,
o) Sap toplamalı saman makinesi, ö) Silaj
makinesi, p) Sıra arası çapa makinesi, r) Su
ürünlerinde buzlama makinesi, s) Su ürünleri için kuluçka dolabı, ş) Süt sağım ünitesi ve
soğutma tankı, t) Tambur filtre, u) Taş toplama makinesi, ü) Yem hazırlama makinesi, v)
Zeytin hasat makinesi.
TMO hububat alımında randevu sistemine geçti.
Randevular internet üzerinden randevu.tmo.
gov.tr adresinden alınabilecek.
Ofisin hububat alımında randevu sistemine
geçmesiyle çiftçinin bekleme gibi bir sorunu
da kalmayacak. Randevular internet üzerinden veya TMO işyerlerinden alabilecek.
Yeni uygulamayla ürün sahipleri, TMO'ya ürün
teslim etmek istedikleri tarihin en fazla 10 gün
öncesinden randevu alabilecekler. Örneğin,
ürününü 15 Temmuz'da teslim etmek isteyenler, 5 Temmuz'dan itibaren 15 Temmuz'a kadar
randevu alabileceklerdir. Ürün sahipleri, randevu almak istedikleri tarihin dolu olması ihtimalini göz önünde bulundurarak, işlemini son
günlere bırakmamalı.
Dikkat edilecek hususlar
"Çiftçi Kayıt Sistemi (ÇKS)'de belirtilen üretim
miktarı kadar randevu alınabilecek.. ÇKS'de
belirtilen üretim miktarına göre birden fazla
randevu alınacak. Bir seferde en az 5 ton ürün
için randevu alınacak. ÇKS'de kayıtlı üretim
miktarı 5 tondan az ise bir defa randevu alınabilecek
Alt yapısı uygun olan 16 borsada alım yapılmaya devam edilecektir. Pazar günleri hariç
haftanın 6 günü alım yapılacaktır. Ürünlerini
lisanslı depolara bırakan üreticiler ürün senediyle, TMO depolarına emanete bırakan üreticiler ise makbuz senediyle; TMO'dan % 30
avans alabilecek, Anlaşmalı bankalardan kredi
kullanabileceklerdir.
20
̇
̇
Temmuz 2012 Köy-Koop Merkez Birliği
SAĞLIK
Çocukları Kanserden Koruyalım
Nurgül KARAGÜL
Fizyoterapist
[email protected]
SİYALJİ (SİYATİK AĞRISI) NEDİR?
»»Siyatik hastalığı 4. ve 5. bel omurları
arasında çıkıp, buradan topuklara kadar
uzanan “siyatik” adı verilen sinirde oluşan
ağrılı bir hastalıktır.
Siyataljide; belden başlayan, kalçada ve bacağın arka kısmından
aşağıya doğru inen nadiren de
olsa ayaklara vuran ağrılar meydana gelir etkilenen bacakta kas
güçsüzlüğü, hareket etmekte
zorlanma ortaya çıkabilir. Ağrılar yürürken, öksürürken ve gerinirken daha da artar.
Siyatik ağrısı bazen “bel fıtığı”
ile karıştırılmaktadır. Uzman
doktorun yapacağı klinik muayene sırasında iki rahatsızlık birbirinden ayırt edilerek tedavi planlanır.
Omurga kireçlenmesi, omurga tümörleri, disk fıtıkları, doğumdan gelen kırık, çıkık vs. hastalığın nedenleri arasında sayılabilir. Uygulanacak tedavi şekli; siyatik sinirini etkileyen asıl
faktörün ortaya çıkarılmasından sonra tespit edilir ve hastaya
uygulanan medikal tedavi, fizik tedavi uygulamaları, “kinesiotaping bantlama” yöntemleri ile olumlu sonuçlar alınır.
Ağaca Dokunanlar
Daha Sağlıklı
»»Son araştırmalar ağaçlara sarılmanın insan
sağlığına iyi geldiğini kanıtladı...
İlk başta kulağa garip geliyor olabilir...
“Bilim tarafından kör olanlar” adlı kitabın yazarı Mathew Silverstone, insanların ağaçlara dokunması gerektiğini söylüyor.
Bunun için de doğada daha çok zaman geçiren çocukların daha
sağlıklı olmalarına dikkat çekiyor. Tüm bunların nedeni ise
ağaçların yaydığı titreşimler. Bu titreşimlerin varlığını fizikçiler de kabul ediyorlar. İşte bu titreşimlere yakın yaşamak insan
sağlığını güçlendiriyor. Özellikle, başağrısı, depresyon, dikkat
eksikliği gibi sorunlar yaşayanlar için birebir.
En Etkili Baharatlar
Kişniş: Kişniş diyabet ve kanserin önlenmesinde harika bir bitkidir. Özellikle kolon tümörü polipleri ve meme kanserinde etkili.
Vücudumuzdaki toksinlerin atılmasına yardım için 2 çay kaşığı
kişnişi bir fincan sıcak suya ilave ederek tüketebilirsiniz. İçine
bal, nane yağı ya da portakal kabuğu ekleyebilirsiniz.
Zerdeçal: Zerdeçal DNA'nın radyasyondan meydana gelen ölümcül etkilerini azaltan çok güçlü bir baharattır. Karaciğer kanserine karşı daha çok korumacıdır ve yüzde 81 oranında tümörlerin küçülmesini sağlar. Baş boyun kanserinin büyümesine
sebep olan hücre sinyallerini engellendiği belirtilmiştir.
Zencefil: Günümüzde zencefil kanser hastalarında kemoterapinin
yan etkilerini hafifleten bir besin takviyesidir.
Enerji İçeceklerine Dikkat!
»»İngiltere’de yayınlanan Independent
gazetesinde enerji içeceklerinin çocuklara
verilmemesi gerektiği yayınlandı.
Bu habere göre ABD’de yapılan bir araştırmada, ABD’de bulunan
enerji içeceklerinin çocuklar tarafından çok sıklıkla tüketildiğini belirten araştırmanın başkanı olan Dr. Benjamin, çocukların
enerji içeceği ve sporcu içeceği içmelerinin onlarda ciddi kilo
alımına ve aşırı kafein alımına bağlı ciddi sağlık sorunları ortaya çıkmasına neden olduğunu söylemekte.
Çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanı olan Dr. Özgür Göknel,
ülkemizde satılan enerji
içeceklerinin kafein miktarının ABD’den çok daha
düşük olduğunu; ancak
gerek enerji içeceklerinde
gerekse sporcu içeceklerindeki kalori miktarının
çok yüksek olduğunu ve
bununda çocukları gittikçe şişmanlattığını belirtti.
»»Prof. Dr. Erkan Topuz çocuklarınızı kanserden koruyacak hayat önerileri veriyor: "Sıcak
suda yıkamayın, odasında Benjamin bitkisi bulundurun, gece başucu lambasını yakmayın"
Tüm dünyada artış gösteren çocuk kanseri
vakalarının önüne geçebilmek için Prof.
Dr. Erkan Topuz önemli uyarılarda bulunuyor. Universal Hastaneler Grubu
İtalyan ve Çamlıca Hastaneleri Tıbbi
Onkoloji Direktörü Prof. Dr. Erkan Topuz pek çok bilimsel araştırmayı inceleyerek aileler için öneriler hazırladı:
Fast-Food Tehlikeli
Salataya Alıştırın
Tarım İlacı Etkisi
Çocuklara büyümeleri için haftada biriki kez kırmızı et verin. Obeziteden korunmaları için düzenli spor yapmayı
aşılayın.
Röntgen İçin Düşünün!
Su kaynadığı zaman içinde bulunan
klor, arsenikle birleşerek kanserojen
kimyasallar ortaya çıkardığı için çocuğunuzu ılık suyla yıkayın. Kanserden
korunmak için radyasyondan kaçınmak
da önemli. Çocuğunuz her hastalandığında röntgen için doktorunuza ısrar
etmeyin!
Odaya Kaktüs
Çocuğunuza fast-food yedirmeyin. Haftada üç kereden fazla fast-food yiyenlerde, beyin tümörü, lenfoma ve lösemi
üç kat daha fazla görülüyor! Fast-food
yemek istiyorsa, salata ya da sebzeyle
verin ki kanserojen etkisi azalsın.
Bilgisayar, televizyon ve cep telefonu,
radyasyon yayar. Tozlara karşı, odasında büyük boy kaktüs, leylak, İngiliz
sarmaşığı ya da Benjamin yetiştirin.
Melatonin, bağışıklık sistemini güçlendiriyor ve kanserden koruyor. Karanlıkta salgılandığı için, çocuklarınızı mutlaka karanlık odada uyutun.
Tarım ilacıyla temas eden çocuklarda yumuşak doku sarkomu riski 4 kat
fazla. Hamilelikte tarım ilacıyla temas
eden kadınların çocuklarında löseminin 9 kat arttığı görüldü. Manyetik alana yakın evlerdeki çocuklarda kan kanseri gelişme riski iki kat fazla.
Aspirini Gece Alın
Balıkçınız Olmalı
Kanserden korunmak beslenmeyle başlar. Çocuğun kullandığı malzemelere de
dikkat etmek gerekiyor. Mesela beslenme çantasının çelikten olması önemli.
Çocuklarınıza temiz balıklar yedirin.
Tanıdığınız ve güvendiğiniz bir balıkçınız olsun ki, kanalizasyon ağzından
tutulan balıklardan çocuklarınızı koruyabilin. Balıkların çeşidini de zaman
zaman değiştirin. Mesela barbun dip
balığıdır; onu haftada üç yerine bir kez
yedirin. Hamsi ya da istavrit gibi yüzey
balıkları yedirin.
Doğmadan Koruyun
Bir çalışmada; gebelikten önce babaları
benzen veya alkol bulunan ortamlarda
çalışan çocuklarda, lösemi gelişme riskinin altı kat arttığı sonucuna varılmıştır.
Plastik Kapaklar 18 Engelliyi
Tekerlekli Sandalyeye
Kavuşturdu
»»Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği’nin
Türkiye genelinde yürüttüğü “Plastik
Kapak Toplama Kampanyası”
kapsamında, 18 engelli daha tekerlekli
sandalyeye kavuştu.
Dernekten yapılan açıklamada, ortopedik engellilerin yaşam
kalitesini yükseltmek amacıyla sosyal sorumluluk hareketi
haline dönüşen kampanyanın, farklı kurum ve kuruluşlar
tarafından desteklendiği belirtildi.
Kampanya çerçevesinde derneğin genel merkezinde düzenlenen törenle 3 akülü tekerlekli, 6 özel üretim manuel ve
9 manuel tekerlekli sandalyenin sahiplerine teslim edildiği kaydedilen açıklamada, tekerlekli sandalyeye kavuşmayı
bekleyen 3 bin 500 engellinin bulunduğu bildirildi.
Açıklamada, PTT Kargo ile yapılan anlaşma ile Türkiye’nin
her yerinden 30 kilograma kadar plastik kapakların 5 lira
karşılığında derneğe teslim edildiği belirtilerek, bugüne
kadar toplanan kapaklarla 105 manuel ve akülü tekerlekli
sandalyenin sahiplerine ulaştırıldığı hatırlatıldı.
Oxford Üniversitesi'nin araştırması,
kanser ölümlerinin yüzde 40'ının kolorektal kanserlerden kaynaklandığını,
günlük aspirin alımıyla riskin yüzde
20'lere düştüğünü ispatladı. Aspirin'in
kanser önleyici etkisi 55 yaş ve üstünde
daha çok. Düşük doz Aspirin akciğer ve
gırtlak kanseri riskini yüzde 60 azaltıyor. Özofagus kanseri yüzde 50, bağırsak kanseri yüzde 40, akciğer yüzde 60,
prostat kanseri ise yüzde 10 düşüyor.
Aspirin'i kalsiyumla beraber gece almak
etkisini artırıyor.
Günde Bir Yumurta
Vücudun Kalkanı
»»Yumurta bilinen en değerli
besinlerden biri
Ucuzluğu, hileye kolay imkân vermeyen yapısı, temel besin
maddelerini dengeli bir
şekilde içermesi, vitamin ve minerallerden
çok zengin olması yumurtanın her türlüsünü
temel gıda maddelerimizden biri yapmıştır. Ne var ki
son yüzyılda insanlığın başına bela olan damar sertliği (ateroskleroz), özellikle aterosklerotik koroner kalp hastalığı
ile kolesterol yüksekliğinin yakın bir ilişkisinin olduğunun
anlaşılması bol miktarda kolesterol ihtiva eden yumurtanın
popülerliğini ciddi ölçüde yaralamıştır. Ama tereddüt yalnızca ciddi kolesterol yüksekliği sorunu olanlar içindir. Büyüme ve gelişme çağındaki çocuk ve gençlerin, sağlıklı yetişkinlerin, belirlenmiş kalp damar hastalığı sorunu ve önemli
bir kolesterol yüksekliği olmayan yetişkin ve yaşlıların her
gün bir yumurta yemelerinde bir sakınca yoktur. Araştırmalar sağlıklı bir yetişkinin günde 250-300 mg civarında kolesterolü yiyeceklerle kazanması gerektiğini gösteriyor. Bir
yumurta ortalama 200-225 mg civarında kolesterol ihtiva
ediyor. Kolesterol yumurtanın sarısında. Yumurta beyazında kolesterol bulunmuyor.
Kardiyologlardan yeşil ışık
Her gün bir yumurta sarısını yediğiniz zaman besinlerle almanız gereken kolesterolün neredeyse tamamını kazanıyorsunuz. Burada iki önemli nokta var. Başka besin kaynaklarından kolesterol kazanmayı önleyebiliyorsanız, her gün bir
yumurta yemenizde sakınca yok. İkincisi, yumurtayla bedene giren kolesterolün, kan kolesterol seviyelerini zannedildiği kadar ciddi etkilememesi. Türk Kardiyoloji Derneği’nin
tavsiyesine uyun. Kalp hastaları haftada kaç kez yumurta
yemeleri gerektiğini doktorlarıyla konuşmalı sağlıklı olanlar her gün 1 yumurta yemeli.
̇
̇ Temmuz 2012
Köy-Koop Merkez Birliği
ETKİNLİKLER
AĞUSTOS AYI TARIM TAKVİMİ
Mevzuat
▶▶30 Haziran 2012 Tarihli ve 28339 Sayılı
Resmî Gazete, 6331 İş Sağlığı ve Güvenliği
Kanunu
▶▶3 Temmuz 2012 Tarihli ve 28342 Sayılı
Resmî Gazete, Kırsal Kalkınma Yatırımlarının
Desteklenmesi Programı Kapsamında Makine
ve Ekipman Alımlarının Desteklenmesi
Hakkında Tebliğ (No: 2012/36)
▶▶3 Temmuz 2012 Tarihli ve 28342 Sayılı
Resmî Gazete, Çiğ Sütün Değerlendirilmesine
Yönelik Destekleme Uygulama Esasları Tebliği
(No: 2012/52)
▶▶4 Temmuz 2012 Tarihli ve 28343 Sayılı
Resmî Gazete, Tarımsal Üretici Birlikleri
ile Tarımsal Üretici Merkez Birliklerinin
Denetlenmesi Hakkında Yönetmelikte
Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
TARLA ZİRAATI
a) Anızların bozumuna devam edilir. Bazı
yerlerde sonbahar ekimi için, bazı yerlerde
de ikinci mahsul için toprak işlemesi yapılır.
b) İkinci mahsuller ile Sonbahar ekimleri yapılır.
c) Sulama, çapalama ve diğer bakım işleri
devam eder.
d) Her türlü hastalık ve zararlılar ile mücadele devam eder. Ambarlarda da zararlılarla
mücadele edilir.
e) Hububat ve diğer tarla bitkileri hasadı devam eder. Harman işleri yürütülür. Ürünler
ambarlanır, ambalajlanır, pazara sevkedilir
ve değerlendirilir. Ambarlarda ürünler tekniğine uygun şekilde saklanır.
▶▶4 Temmuz 2012 Tarihli ve 28343 Sayılı
Resmî Gazete, Bruselloz ile Mücadele
Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına
Dair Yönetmelik
HAYVANCILIK
SEBZECİLİK
a) Son turfanda sebzelerin yerleri hazırlanır.
b) Son turfanda sebze tohumları ekilir, fideleri dikilir.
c) Sebze bahçelerinde çapa, sulama, uç alma,
koltuk alma gibi bakım işleri yürütülür.
d) Her türlü sebze hastalık ve zararlılarına karşı mücadele tekniğine uygun şekilde yapılır.
e) Hasat ay boyunca devam eder. Sebzeler
uygun ambalajlara konarak pazara sevkedilir.
Bazıları da kurutulur, salçalar, turşular, konserveleri reçelleri yapılarak değerlendirilir.
BAĞCILIK
▶▶7 Temmuz 2012 Tarihli ve 28346
Sayılı Resmî Gazete, Tahıl Tohumu
Sertifikasyonu ve Pazarlaması Yönetmeliğinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
MEYVECİLİK
a) Sonbahar dikimi yapılacak bahçelerde
toprak hazırlığı yapılır.
b) Dikim yoktur.
c) Meyve bahçesi ve fidanlıklarda sulama,
çapa, filiz ve kök piçlerinin temizliği yapılır.
Durgun göz aşısı devam eder. Gübre şerbeti
verilir.
d) Her türlü meyve hastalık ve zararlılarına
karşı mücadele yapılır.
e) Hasat işleri devam eder. Meyveler ambalajlanır. Pazara sevkedilir, kurutulur, konserve yapılır, suları çıkarılır ve çeşitli şekillerde değerlendirilerek saklanır.
▶▶7 Temmuz 2012 Tarihli ve 28346 Sayılı
Resmî Gazete, Sebze ve Meyve Ticareti ve
Toptancı Halleri Hakkında Yönetmelik
▶▶7 Temmuz 2012 Tarihli ve 28346 Sayılı
Resmî Gazete, Sebze ve Meyve Ticareti ile
Hal Kayıt Sistemi Hakkında Tebliğin (2011/1)
Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Tebliğ
▶▶16 Temmuz 2012 Tarihli ve 28355
Sayılı Resmî Gazete, Yüksek Yoğunluklu
Tatlandırıcıların İthaline İlişkin Tebliğ (İthalat:
2012/4)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ
▶▶17 Temmuz 2012 Tarihli ve 28356 Sayılı
Resmî Gazete, Hayvan Genetik Kaynakları
Yerinde Koruma ve Geliştirme Desteklemeleri
Hakkında Uygulama Esasları Tebliği (No:
2012/54)
▶▶
▶▶11 Temmuz 2012 Tarihli ve 28350 Sayılı
Resmî Gazete, Hal Hakem Heyeti ve Toptancı
Hal Konseyi Hakkında Yönetmelik
a) Bağlarda uç alma, yaprak toplama, sulama
gibi bakım işleri yapılır.
b) Her türlü bağ hastalık ve zararlıları ile
mücadele edilir.
c) Hasat, pazarlama ve değerlendirme işleri
devam eder.
Uluslararası Kooperatifler Birliği Fuarı
ICA-EXPO COOP - 2012
Tarih: 31 Ekim - 2 Kasım
Yer: Manchester - İngiltere
▶▶11 Temmuz 2012 Tarihli ve 28350 Sayılı
Resmî Gazete, Ormanlarda ve Orman İçinde
Bulunan Otlak, Yaylak ve Kışlaklarda Hayvan
Otlatılmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında
Yönetmelik
▶▶19 Temmuz 2012 Tarihli ve 28358 Sayılı
Resmî Gazete, Ölçü ve Ölçü Aletleri Muayene
Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair
Yönetmelik
▶▶19 Temmuz 2012 Tarihli ve 28358 Sayılı
Resmî Gazete, Doğal Çiçek Soğanlarının
Üretimi, Doğadan Toplanması ve İhracatına
İlişkin Yönetmelik
▶▶
a) Hayvanların meralarda yeteri yem bulamamaları sebebiyle takviye yemleme yapılır.
Koyunlarda kırkım devam eder. Ahır besisi
yapılan yerlerde hayvanlara bolca yeşil yem
verilmelidir.
b) Küçük ve büyük baş hayvanlar çiftleştirilir.
c) Yem bitkilerinin ve çayırların hasadı, kurutulması, balyalanması ve depolanmasına
devam edilir.
d) Çeşitli hayvan hastalık ve zararlılarına
karşı mücadele edilir.
TAVUKÇULUK
a) Kümeslerin temizliğine ve dezenfeksiyonuna devam edilir. Duvarlar kireçle badanalanır.
b) Tavuklar ve piliçler çeşitli yemlerle beslenir. Yeşil yem verilmesine devam edilir.
Tavuklar anızlara, yoncalıklara ve çayırlara
salıverilir.
c) Her türlü tavuk hastalık ve zararlılarına
karşı mücadele yapılır.
ARICILIK
a) Kovanlarda temizlik devam eder. Dolu
çerçeveler çıkarılarak yerlerine boşlar konur.
Kovanlar geceleri sarsılmadan bol çiçekli,
florası zengin yerlere nakledilir.
b) Arılarda görülecek hastalık ve zararlılarla
mücadele edilir
c) Bal hasadı devam eder .
▶▶
2012 - Panel-Kongre
10. Ulusal Tarım Ekonomisi Kongresi
Tarih: 05-07 Eylül 2012 İl: Selçuk Üni. Ziraat Fakültesi - Konya
▶▶
II. Yumuşak Çekirdekli Meyveler Sempozyumu
Tarih: 04-07 Eylül 2012
İl: Onsekiz Mart Üniversitesi - Çanakkale
▶▶
II. Zeytin ve Zeytinyağı Kongresi
Tarih:02-06 Ekim 2012
İl: HRÜ Ziraat Fakültesi - Şanlıurfa
▶▶
Türkiye 11. Gıda Kongresi
Tarih: 10-12 Ekim 2012
Gıda Teknolojisi Derneği - M. Kemal Üniversitesi - Hatay
Uluslararası Hayvancılık Fuarı SPACE 2012
Tarih: 11-14 Eylül 2012
Yer: Rennes - Fransa
▶▶19 Temmuz 2012 Tarihli ve 28358 Sayılı
Resmî Gazete, Ormancılık ve Orman Ürünleri
Bürolarının Kuruluş ve Çalışma Esasları
Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Yönetmelik
▶▶20 Temmuz 2012 Tarihli ve 28359 Sayılı
Resmî Gazete, Yurtiçi Sertifikalı Tohum
Kullanımı Desteklemesi Hakkında Tebliğde
Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (No:
2012/55)
▶▶24 Temmuz 2012 Tarihli ve 28363 Sayılı
Resmî Gazete, Organik Hayvancılık İlave
Destekleme Ödemesi Yapılmasına Dair Tebliğ
(No: 2012/60)
▶▶25 Temmuz 2012 Tarihli ve 28364 Sayılı
Resmî Gazete, Türk Gıda Kodeksi Gıda
Maddelerinde Bulunmasına İzin Verilen
Pestisitlerin Maksimum Kalıntı Limitleri
Tebliğinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair
Tebliğ (No: 2012/56)
21
KİTAP
Prof.Dr. Erhan REHBER
• Kooperatifçiliğin Tarihçesi
• Kooperatif Tanımı,
Sınıflandırılması
• Kooperatifçilik Değer ve İlkeleri
• Kooperatif Teorisi
• Dünya ve Türkiye'de
Kooperatifçilik
• Kooperatiflerin Geleceği
www.ekinyayinevi.com
Türkiye’de 24 saat esasıyla hizmet
veren tek Merkez olan Ulusal Zehir
Danışma Merkezi, zehirlenmeler
hakkında
size bilgi verir...
22
̇
̇
Temmuz 2012 Köy-Koop Merkez Birliği
SPOR - TARIM BULMACA
Spor ve Oruç
Adnan YAHŞİ
Atletizm Yıldız Milli Takım Antrenörü
[email protected]
Hemen hemen her ramazan ayı geldiğinde oruç
yüzünden konuyla ilgisi olan olmayanın görüş
belirttiği hassas bir dönemdeyiz yine. Bir yanda spor yapıp oruç tutmayanlar diğer yanda
spor yaparken oruç tutanlar. Konuyla ilgili olarak şu ya da bu doğrudur demek insanlar için
hassas bir konu olduğundan yanlış anlamalara
neden olabiliyor. Zaten dini inanç gibi farklı
uzmanlık alanında derin yorumlar yapmakta
işimiz değil. O yüzden bilimsel gerçeklerin ışığı altında konuya açıklık getirmeye çalışacağız.
Öncelikle şunun iyi bilinmesinde
fayda var: Oruçluyken de Spor
Yapabilirsiniz…
Yeter ki dikkat edilmesi gereken bir iki nokta
ihmal edilmesin. Bunları yaptığınız taktirde
sağlıklı bir şekilde spor yapabilirsiniz.
Geçmiş yıllarda,kış aylarına denk gelen oruç
aylarında havanın serin olması ve oruç süresinin kısalığı nedeniyle spor yapanların rahatsızlığı şimdiki kadar olmuyordu. Ancak, bu
oruç ayında 17 saati bulan açlık süresi ve havanın çok sıcak olması, spor yapanların dikkate
almaları gereken noktaları artırmıştır.
» Ramazanda spor yapmak ya da yapmamak…?
Ramazanda spor yaparken en önemli konu
sıvı ve mineral kaybıdır. Spor yaptıktan sonra
mümkün olan en kısa sürede, eksilen sıvı ve
mineral depolarının doldurulması gerekmektedir. Gün ortalarında yapacağınız spor ve ardından oruç yüzünden yerine koyamayacağınız
sıvı ve mineral kaybı vücut direncinizin düşmesine yol açabileceği gibi, başka sağlık sorunlarına da davetiye çıkarabilir. Sinir sisteminin
etkilenerek denge bozuklukları,aşırı
sinirlilik, dalgınlık, kan şekerinin düşmesi, kramplar, bulantı ve baygınlık bu
sağlık sorunlarının en belirgin olanlarıdır. Bu yüzden spor saatlerinizi iftara yakın
saatlere kaydırmanızda fayda vardır. Böylelikle spor sonrası iftar vaktinde sıvı ve mineral
kaybınızı gidebilirsiniz.
Eğer iftar sonrası spor yapmak isterseniz bunun için de iftar sonrası kan şekeriniz de çabuk
yükseleceği ve sindiriminiz henüz rahatlamadığından en az 2-2,5 saatlik bir süreyi beklemeniz yerinde olacaktır. Bunun yanında iftarda hafif yemekler yemeniz ve spor sonrasında
da atıştıracağınız hafif yiyecekler, bölünmüş
öğünler nedeniyle sindirim sisteminizi de rahatlatacaktır.
Ve yaşlılar... Mümkünse ramazan
ayında özellikle böylesine sıcak bir
ayda spordan uzak durmalıdırlar.
Düzenli spor yapanlar içinde oruç ayı önemlidir. Bu
durumdaki birçok insan
ramazan ayı ile birlikte
düzenli spor yaşantılarına
ara vermektedirler. Bu durum onların performanslarında % 20-30 lara varan
kayıplar yaşanmasına yol
açmaktadır. Ramazan sonrası tekrar eski durumlarına dönmeleri için çok uzun
bir süre gerektiği göz önüne
alındığında, spora belirttiğimiz hususlar çerçevesinde devam etmelerinde yarar vardır. Ancak üst düzey
yarışma sporcuları için oruç tutmak riskli bir
durumdur. Kimseye oruç tut ya da tutma deme
hakkımızın olmadığını bilmemize rağmen, bu
durumdaki üst düzey profesyonel sporcuların
ağır antrenmanların yanında öncelikle sağlıklarını düşünmelerinde yarar vardır.
Konuyu maddeler halinde kısaca
toparlamak gerekirse:
1
4
5
6
7
8
9
10
1
K O L
L
E
K
T
İ
V
İ
Z M
2
O R
T A
L
A M A
L
E
3
N T
T
E
R
4
Y A S A K
5
A M A
6
O
7
V A R A K
S
8
A R
T A Y
9
S
10
I
12
İ
D A M A
R A
A N
I
L
İ
12
S
M
İ
T
L
• Kalp, tansiyon, şeker gibi rahatsızlıklarınız
varsa iftar öncesi spor yapmamaya çalışın.
• İftar sonrası yapacağınız spor ile iftar arasının en az 2-2,5 saat olmasını unutmayın.
• İftar sonrası sıvı alımınızın spor yaptığınız
için normal insanlardan fazla olmasına özen
gösterin.
Son söz, önce sağlık…
Spor dolu günler sizinle olsun...
L
İ
SAANEN KEÇİSİ ÜRETİM ÇİFTLİĞİ
Geleceğimizin Güvencesi
“keçi bizim işimiz”
B
N A
H A Y A
P A
• Spor yaptığınız yerin serin ve havalandırmalı
bir yer olmasına özen gösterin.
A M A N
N O
P A Ç A
S A
L
M
D A
S U
A R
E
O
T
11
D A M A R
V
• Yaptığınız sporun şiddetini ve süresini azaltın.
Y. İzzettin BAŞER
3
11
2
• Spor vakitlerinizi iftar saatine yakın zamana
göre ayarlayın.
• İftardan sonra yapılacak spor öncesi yenen
yemeklerin hafif olmasına dikkat edin.
Ancak hem oruç hem de spor vazgeçilmezleriyse
yürüyüş gibi hafif sporlar tercih etmelidirler. Bu
tarz sporların tercih edilme nedeni terlemenin
diğer sporlara göre daha az olmasıdır. Unutmayın çok terleme çok fazla sıvı ve mineral kaybı
anlamına gelmektedir.
TARIM BULMACA
• Unutmayın oruçluyken de spor yapabilirsiniz.
A Ç
L
I
B A Ğ
S A R
I
Soldan Sağa
1- Üretim araçlarının ve toprağın ortak kullanımını savunan öğreti 2- Vasati
3- Biriçte sanzatü... Derinin gözeneklerinden sızan sıvı... Canlı varlıklarda
kanın dolaştığı kanal 4- Köy kıyısında, çitle çevrilmiş küçük tarla... Ermiş
5- Gözleri görmeyen... Bir nota 6- Terbiyesiz kimse... Muğla’nın bir ilçesi
7- Altın, gümüş veya başka madenler dövülerek oluşturulan ince, parlak
yaprak... Numaranın kısaltılmışı... 8- Utanma... Başlıca içeceğimiz... Atın
yavrusu... Sodyumun simgesi 9- Karelere ayrılmış zemin üzerinde on
altı taşla iki kişi arasında oynanan oyun... İmge 10- Karakter... Kasaplık
hayvanların kesilmiş ayağı... Zaviye 11- Bir tahıl ürünü... Vilayet... Üzüm
kütüklerinin dikili bulunduğu toprak parçası 12- Abidevi... Bir renk
Yukarıdan Aşağıya
1- Tahıl ambarımız 2- Canlı bir varlığın içinde bulunduğu doğal veya maddi
şartların bütünü... Argonun simgesi... Nazım Hikmetin soyadı 3- Litre kısaltılmışı... Başka, diğer... Mısır, mısır tanesi 4- Dar ve kalınca tahta... Kaygı... Platinin simgesi 5- Eleme aracı... Argoda bir kişiye hazırlanan oyun,
hile... 6- Bir yağış türü... Ateş... Bir haber ajansımız 7- Türk Malı... Düşük
rütbeli... Topraktan yeni çıkan bitki, ekin 8- Geri verme... Anadoluda ağıla
verilen ad... 9- Avrupada bir ülke 10- Bilimsel... Molibdenin simgesi... Harman savurmakta kullanılan, çatal biçiminde, tahtadan tarım aracı 11- Su...
Çaresiz... 12- Yumurtasından havyar üretilen değerli bir balık türü.
www.e-ciftlik.net
T 0544 469 47 78
keçisütüdamızlıkprojedanısmanlık
Haymana Yolu 14. Km Yavrucuk Gölbaşı-Ankara
demirkoç
10 TMO 31.5 x 46.5 cm.pdf
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
1
18.07.2012
18:13

Benzer belgeler

Köy-Koop Haber Gazetesi 34. Sayı

Köy-Koop Haber Gazetesi 34. Sayı KÖY-KOOP MERKEZ BİRLİĞİ 1971 yılından bu yana faaliyet gösteren Türkiye Köy Kalkınma ve Diğer Tarımsal Amaçlı Kooperatif Birlikleri, 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun geçiçi 2. maddesi gereği, i...

Detaylı

Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı 2012-2016

Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı 2012-2016 başarı hikayesi değildir. Kooperatif işletme modelinin esnekliği ve istikrarı da bugün için bir mesaj teşkil etmektedir. Kooperatifler 21. Yüzyıl ekonomisi için izlenecek yolun önemli bir parçasıdı...

Detaylı