okumak için tıklayın

Transkript

okumak için tıklayın
Fiyat:10¨ Yıl:3 Sayı:17 Eylül-Ekim 2015
Burak Akartaş
Başarımızın
temelinde içimizdeki
heyecan yatıyor
Alper Yaşar
Gemi
boyutları aynı
ama tonajları
artıyor!
Hakan Yaman
SDVHOROZ’dan
Marin lojistiği ile denizcilik
sektörüne özel çözümler
Mine Aytekin
Çin
Türkiye
Ticareti:
Güçlenen Rota
Eğitim Mh. Ahsen Sk. Sadıkoğlu 5 Plaza No:12 K: 2 D:41 Hasanpaşa / Kadıköy - İSTANBUL
Phone: +90 (216) 330 74 80 / +90 (216) 349 70 37 • Fax: +90 (216) 330 74 06
İÇİNDEKİLER
16
Yönetim
7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık,
Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti. adına
İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
İbrahim Kocamış
[email protected]
Genel Yayın Koordinatörü
Derya Altuntepe
[email protected]
20
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Çilem Kocamış
[email protected]
Editör
Cengiz Tepebaş
[email protected]
Katkıda Bulunanlar
Kapt. Kubilay Ulucan, Can Besev,
Mine Aytekin, Prof. Dr. Güzin Üçışık
Kapt. Özgür Alemdağ
28
Görsel Yönetmen
Polat Sarıgül
[email protected]
Yayın Danışma Kurulu
Altan Köseoğlu, Can Besev,
Kapt. Kubilay Ulucan,
Prof. Dr. Ahmet Dursun Alkan,
Prof. Dr. Güldem Cerit, Kapt. Savaş Ercan,
Bahadır Tonguç, Rıza Arslan
Semih Ege
Temsilcilikler
ABD Temsilcisi: Kapt. Kubilay Ulucan,
İngiltere Temsilcisi: Tahsin Özalan
32
Reklam ve Abone
[email protected]
İletişim adresi
Osmanağa Mah. Reşit Efendi Sok.
No: 66/22 Kadıköy / İstanbul
Tel: 0216 550 55 46
e-mail: [email protected]
CTP ve Baskı
Özkan Basım Tanıtım Hizmetleri San. Tic.
Ltd Şti.
Yayın
Yerel - Süreli Yayın
7deniz Dergisi’nde yayınlanan tüm yazı ve
fotoğrafların hakları, logosu ve isim hakkı
7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık,
Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. İzinsiz
hiçbiryerde kullanılamaz. Yayımlanan ilanların
sorumluluğu sahibini bağlar.
38
16
“Başarımızın temelinde
içimizdeki heyecan yatıyor”
20
SDVHOROZ’dan marin lojistiği ile
denizcilik sektörüne özel çözümler
24
Deniz Taşımacılığında Taşıyanın, Ziya Hasar ve
Gecikmeden Kaynaklanan Zararlardan Sorumluluğu
28
Türkiye’nin dünyaya açılan yeni
ticaret kapısı “Asyaport”
32
Türkiye’nin tüm limanlarında
müşteriye özel hizmet
36
Solonport Türkiye’deki başarısını
dünya limanlarına taşıyor
38
Çin – Türkiye Ticareti: Güçlenen
Rota
40
“Neden Avrupa standartlarında
bu işi yapmıyoruz?”
44
Eski düşmanlar dost
olur mu?
50
Tehlikeli sularda korsanlık
devam ediyor!
56
İyi bir alıcı, tedarikçiler hakkında
detaylı bilgiye sahip olmalıdır
58
CEVA, 170 ülkede faaliyet
gösteriyor
62
Türk ihracatçısının
destekçisi olacak!
66
Omikron Crew Alman devi
Oldendorff’la anlaştı
70
“Türkiye bir aktarma
merkezi olmalı”
Denizcilik sektörü gücünü
korumalı ve geleceğe
umutla yaklaşmalı!
Editör
Sıkıntılı ve sancılı zamanlar geçirdiğimiz şu günlerde,
iyi niyetimizi korumanın ve geleceğe umutla bakmanın
zamanıdır. Evet, hem ülkemizde hem ekonomimizde
hem de çevre ülkelerde bir dizi sorunlar ve belirsizlikler
yaşanıyor. Fakat tüm bu yaşananlara rağmen umudumuzu kaybetmeden, her ne iş yapıyorsak bu işimizi devam ettirebilme ve yatırımlarımızı sürdürülebilir kılma
gücünü korumalıyız kendimizde...
4 EYLÜL - EKİM
Yaptığımız işten mütevellit, kimler hangi yatırımı yapmış ya da hangi yatırımı yapmaya niyetli, firmaların şu
anki pozisyonları ne, hangi sıkıntılar yaşanıyor, bunları
gözlemliyor ve sektörün nabzını yokluyoruz. Gördüğüm şudur ki; bazı firmalar ülkede yaşanan belirsizliği
baz alıp yatırımlarını askıya alıyor veya mevcut durumunu korumaya odaklanıyor. Ancak bazı firmalar var
ki onlar bu sıkıntılara rağmen yatırımlarını sürdürüyor.
Sizce hangisi doğru? Mevcut durumu korumak mı yoksa tüm belirsizliğe rağmen yatırımlara devam edip ekonomiyi ayakta tutmak mı?
Fakat gerçek şu ki ülkeler her ne kadar sıkıntı yaşasalar
da ekonomilerinin devam etmesi, şirketlerin bu süreçteki tutumlarına ve faaliyetlerini sürdürmesine bağlı.
Krizler ve siyasi istikrarsızlık yaşansa da baki olan ekonominin sürekli olarak ayakta tutulmasıdır. Bu yüzden
diyoruz ki, ülkemizin can suyu olan denizcilik sektörü
gücünü korumalı, geleceğe umutla yaklaşmalı ve yatırımlarını sürdürmelidir.
Diğer yandan sektörde güzel gelişmeler ve yatırımlar
da yaşanmıyor değil… Türk koster filosunun yenilen-
mesi için 10 yıldır birtakım çalışmalar yürütülüyordu.
Sektördeki olumlu faaliyetleri destekleme hedefiyle geçtiğimiz yıl kurulan Koster Armatörleri ve İşletmecileri
Derneği (KOSDER) öncülüğünde Koster Yatırım A.Ş.
kuruldu. Bu, ülkemiz ve sektörümüz adına sevindirici
bir gelişmedir. Dileriz böyle yatırımlar devam eder.
Denizcilik, yatırımlarının karşılığını geç alan bir sektördür. Çünkü bir geminin inşası bile uzun bir zaman
alıyor. Dolayısıyla denizciliğin gelişimi için yatırımların
yanı sıra insana olan yatırımlar da artmalı ve denizciliği
bir ülkü olarak görebilen nesiller yetiştirilmelidir.
Yaptığımız görüşmelerde ise denizciliğimizin gelişmesi
için ilk atılacak adımlardan birinin, şu an müsteşarlık
düzeyinde bulunan ulusal denizcilik otoritemizin bakanlık düzeyine getirilmesi gerektiği ve ulusal bir denizcilik stratejisinin oluşturulmasının gerekli olduğu, bu
konuda devletin ciddi adımlar atması gerektiğine dikkat çekiliyor. Belki de bu adımlardan sonra ülkemizde
denizcilik sektörü hak ettiği konuma gelecek ve dünya
denizcilik devleriyle aynı kulvarda güçlü ilerleyişini sürdürecek.
Yazımı M.K. Atatürk’ün bir sözüyle noktalamak istiyorum. “En güzel coğrafî vaziyette ve üç tarafı denizlerle
çevrili olan Türkiye; endüstrisi, ticareti ve sporu ile en
ileri denizci millet yetiştirmek kabiliyetindedir. Bu kabiliyetten istifadeyi bilmeliyiz; denizciliği, Türkün büyük
millî ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız.”
Gelecek sayıda buluşmak dileğiyle…
Çilem Kocamış
Makale
EYLÜL - EKİM 5
DEFAV’ın yeni binasının açılışı yapıldı
İTÜ Denizcilik Fakültesi (YDO)
Mezunları Sosyal Yardım Vakfı
(DEFAV) tarafından, Pendik
Güzelyalı'da satın alınan
binanın açılışı
gerçekleştirildi.
1995 yılında İTÜ
Denizcilik Fakültesi
öğrencilerine
burs vermek,
mezun olanlardan
akademik
kariyer yapmak
isteyenlere mali
destek sağlamak,
mezunlardan
muhtaç durumda
olanlar ile eş
ve çocuklarına
sosyal yardım sağlamak
amacıyla kurulan DEFAV'ın,
en büyük hedeflerinden biri
de, İTÜ Denizcilik Fakültesi
öğrencilerinin hizmetine
açılan yurt binasının ardından,
kendisine ait bir mülk sahibi
olmaktı. Bu doğrultuda atılan
adımlar amacına ulaştı ve
Pendik Güzelyalı'da bulunan
üç katlı bina satın alınarak
tadilatı gerçekleştirildi. DEFAV
Yönetim Kurulu Başkanı Tahir
Sarıoğlu, “Nihayet Tuzla’ya çok
yakın Güzelyalı Mahallesi'nde
bir bina alarak ilk adımı atmış
olduk. Binamızın bakım ve
tadilatları tamamlanarak
hizmete hazır hale getirildi.
Bizimle aynı yolda yürüyen
herkese sonsuz teşekkürlerimi
sunuyorum" dedi.
Kısa Kısa
Gemi Brokerleri Derneği’nin yeni başkanı Şinasi Onur
6 EYLÜL - EKİM
GEMİ Brokerleri Derneği Olağan
Genel Kurulu’na tek liste ile
giren Şinası Onur başkan seçildi.
Onur, genel kurul sonrası yaptığı
konuşmada, üyelere teşekkür
ederek derneği iyi bir yere
getirmek istediğini söyledi. Divan
Başkanlığı’na İzzet Tekin Akkan,
Divan Başkan Vekilliği’ne Kerim
Ali Güç ve Divan Kâtipliği’ne
de Hayati İnanç seçildi. Divan
heyetinin oluşmasının ardından
Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı
okundu. Gündem maddeleri tek
tek okunarak her madde oy birliği
ile kabul edildi. Genel kurulda,
sadece, “FONASBA, Ecasba ve
BİMCO üyeliklerinin görüşülmesi”
kararında, Gemi Brokerleri
Derneği’nin BİMCO’ya üyeliğinin
devam etmesi kararı oy birliği ile
kabul edildi.
Gemi Brokerleri Derneği yeni
yönetimi;
Yönetim Kurulu
• Şinasi Onur - Başkan
• Orhan Semih Dinçel - Başkan
Yardımcısı
• Adem Nezih Manavoğlu - Genel
Sekreter
• Şaban Ufuk Çetiner - Üye
• Nuvara Erdönmez Uslu - Üye
• Ömer Örtel - Üye
Yönetim Kurulu Yedek Liste
• Pelin Gezicioğlu
• Ümit İbrahim Kısmet
• Murat Karagülle
• Sami Anıl Kalaycı
• Öner Dandin
Denetleme Kurulu
• Erol Büker
• Hüseyin Uysal
• İzzet Tekin Akkan
Denetleme Kurulu Yedek Liste
• Hüseyin Avni Şan
• Bahadır Tonguç
• Gökhan Özcan
Yeni av sezonu balıkçılar için hüsran oldu
Kısa Kısa
1 EYLÜL’de açılan deniz
av sezonu balıkçıları mutlu
etmedi. Yeni sezonda şu ana
kadar az miktarda avlanan
palamut ve istavrit tezgâhlarda
yerini alırken, balıkçılar balığın
bol olması için deniz suyunun
soğumasını bekliyor. Son
yılların en verimsiz sezon
açılışını yaptıklarını belirten
Trabzonlu balıkçı Çetin
8 EYLÜL - EKİM
Kavzoğlu, şu ana kadar yapılan
avın hem vatandaşı hem de
balıkçıları mutlu etmediğini
belirterek ilerleyen günlerden
umutlu olduklarını söyledi.
Kavzoğlu, “Şu ana kadar olan
av ne bizi ne de vatandaşı
mutlu etti. Az miktarda
avlanan palamut, kraça
umudumuz oldu. Deniz suyu
sıcaklığının henüz istenilen
Norveç: Balık ihracatında
artış devam ediyor
NORVEÇ İstatistik Kurumunca
açıklanan Ağustos ayı ihracat
rakamlarına göre; NOK 5.2 milyar
tutarında balık ihracatının yapıldığı,
bu tutarın bir önceki yılın Ağustos
ayından NOK 600 milyon daha fazla
olduğu görülmekte. Geleneksel
ihracat ürünlerinin başında yer
alan balık ve deniz mahsulleri
ihracatı içerisinde yer alan somon
ihraç fiyatlarında artış yaşandı.
Ortalama somon ihraç fiyatı Ağustos
ayında NOK 43 oldu. Geçen yılın
Ağustos ayına göre NOK 7’lik artış
gerçekleşti..
soğukluğa ulaşamaması
balık avını olumsuz etkiliyor.
Dolayısıyla ilerleyen günlerde
havaların soğumasıyla
birlikte avın daha verimli
olacağını umut ediyoruz.
Sezon başlangıcımız iyi
olmadı ama inşallah ilerleyen
günlerde daha iyi olacak diye
düşünüyorum” dedi.
Rusya’ya su ürünleri ihracatı arttı
RUSYA'ya su ürünleri
ihracatını değerlendiren Su
Ürünleri Tanıtım Grubu Başkanı
Melih İşliel, Rusya'ya 2014
yılında 56 milyon dolarlık
ihracat yapıldığını söyledi.
Ege İhracatçı Birliklerinden
yapılan açıklamaya göre, STG,
Rusya'da bu yıl 24'üncüsü
düzenlenen ve 72 ülkeden
bin 500'ün üzerinde
katılımcının yer aldığı "World
FoodMoscow Gıda Fuarı"na
katılım sağlayarak Türk su
ürünlerini tanıttı. Açıklamada
görüşlerine yer verilen Su
Ürünleri Tanıtım Grubu
Başkanı Melih İşliel, Rusya'da
yaşanan devalüasyonun
etkisiyle bu ülkenin ithalatında
bir yavaşlama görülse de
tüketimin arttığı sonbahar
aylarında, döviz kurunun da
istikrar kazanmasıyla yeniden
canlılığın yakalanacağını
gözlemlediklerini belirtti.
İşliel, "Rusya Federasyonu'na
ihracatımız 2014 yılında 56
milyon dolar olarak gerçekleşti
ve bir önceki yıla göre artış
yaşandı. Eğer kurlarda yaşanan
sorun ortadan kalkarsa 2015
yılını da artışla kapatacağımıza
inanıyoruz. Rus halkının
ürünlerimize gösterdiği
güven ile gurur duyuyoruz "
ifadelerini kullandı.
Bureau Veritas
your reliable partner for
ships classification and certification
For further details please contact us:
Bureau Veritas
Deniz ve Gemi Siniflandirma Hizmetleri Ltd.Sti.
Centrum Is Merkezi - Aydinevler Sanayi Cd. - No 3/1
34854 Kucukyali Maltepe - İstanbul
Tel: +90 216 518 40 50
Fax: +90 216 518 39 05
Visit us at: www.bureauveritas.com.tr
Move Forward with Confidence
Petrol fiyatlarındaki düşüş potansiyel
projeleri tehlikeye sokuyor
PETROL sektöründe 1,5 trilyon dolar büyüklüğünde
projenin tehlikede olduğu düşünülüyor. Petrol fiyatlarında
yaşanan düşüşün, projelerin hayata geçmesini
engelleyebileceği ifade ediliyor. WoodMackenzie
analistlerine göre petrol fiyatındaki düşüş, toplam
büyüklükleri 1,5 trilyon dolara ulaşan potansiyel projelerin
hayata geçirilmelerini tehdit ediyor. Son 1 yılda yüzde
50 gerileyen petrol fiyatlarının bir çok uluslararası şirketi
maliyetleri kısmaya ve yeni projelerini ertelemeye ittiğini
belirten analistler, 1,5 trilyon dolar büyüklüğündeki
projelerin hayata geçirilebilmeleri için petrol fiyatının 50
dolar/varil seviyesinin üzerine geri dönmeleri gerektiğini
ifade ediyor.
Kısa Kısa
Doğalgaz ithalatı düştü,
LNG ithalatı arttı
10 EYLÜL - EKİM
İRAN'dan ithal edilen doğalgaz miktarı
yüzde 50,23 düşüşle 372 milyon metreküp,
sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ithalatı ise yüzde
74,35'lik artışla toplam 577 milyon metreküp
oldu. Türkiye'nin doğalgaz ithalatı, temmuzda,
geçen yılın aynı ayına göre yüzde 9,87 düşüşle 3
milyar 325 milyon metreküp oldu. Enerji Piyasası
Düzenleme Kurumu (EPDK), temmuz ayına ilişkin
Doğalgaz Piyasası Sektör Raporu'nu açıkladı.
Buna göre, geçen yıl temmuzda 3 milyar 689
milyon metreküp olan doğalgaz ithalatı, bu
yılın aynı ayında yüzde 9,87 geriledi ve 3 milyar
325 milyon metreküp olarak gerçekleşti. En
fazla doğalgaz ithalatı, 1 milyar 797 milyon
metreküple Rusya'dan yapıldı. Rusya'yı 579
milyon metreküple Azerbaycan takip etti.
Türkiye'nin temmuzda İran'dan ithal ettiği
doğalgaz miktarı ise, geçen yılın aynı ayına göre
yüzde 50,23 geriledi ve 372 milyon metreküp
oldu.
Gazprom, Ukrayna
ile anlaştı, sevkiyat 1
Ekimde başladı
RUSYA'nın dev enerji şirketi Gazprom indirimli
fiyat ve ön ödemeli kış paketi konusunda
Ukrayna ile anlaşma sağladı. Sevkiyat 1 Ekim’de
başladı. Avrupa Birliği'nden 500 milyon dolar
kredi alan Ukrayna enerji şirketi Naftogaz,
Rusya'dan 2 milyar metreküp kış paketinden
indirimli doğalgaz alacak. Gazprom Başkanı
Aleksey Miller ve Naftogaz Başkanı Andriy
Kobolev, Viyana'da yaptıkları görüşmede
mutabakat sağladı. Rus televizyonuna
konuşan Miller, "Ukrayna ile ikili ilişkilerde
temel konularda anlaşma sağladık. Avrupa
Komisyonu'nun da katılımı ile anlaşmayı
imzaladık. Ön ödemeli Rus doğalgazının
sevkiyatı da 1 Ekim'de başladı” dedi. Rusya'dan
alımı azaltan Kiev, AB ülkelerinden doğalgaz
alıyor. 2015'in ilk 6 ayında Kiev, Rusya'dan
yüzde 73,4 daha az doğalgaz alımı yaptı.
Ukrayna'nın Gazprom'dan doğalgaz alımı yılın
ilk yarısında 3,7 milyar metreküpte kaldı.
PHoTo: TiLLmaNN FRaNzEN
one small step
for Daniel,
a giant leap
for the shipping
inDustry?
We play our part in the bigger picture.
Daniel abt is a cargo and stowage securing specialist at DNV GL.
He plays a part in finding new solutions for carrying goods
around the world in a safe and more energy efficient manner.
Together with a team of experts, he has specified an approach
to stowing containers that increases flexibility for shipowners.
it’s maybe not a moon landing, but it makes a big difference in an
industry that’s under constant pressure to remain competitive.
Technical experts like Daniel are passionate about advancing
safety and performance standards across the entire maritime
SAFER, SMARTER, GREENER
value chain. We take a broader view on the industry and work
relentlessly to make sure the small parts DNV GL play can impact
the bigger picture.
Following the recent merger between DNV and GL, we are
16,000 employees worldwide dedicated to enabling businesses to
meet their challenges in a safer, smarter and greener way; in the
maritime, oil and gas, energy and a range of other industries.
Discover the broader view at dnvgl.com
Panama heyeti GİSBİR’i ziyaret etti
PANAMA Denizcilik Otoritesi
Başkan Yardımcı Agustín Moreno,
İstanbul Panama Başkonsolosu
Andrés Gregorio Nuñez Sanchez,
Teknik Yetkili Eng. Wilfredo Jaen
ve Gemi Mürettebatı Yetkilisi
Sevinç Koruklu’dan oluşan
Panama Heyeti, Türkiye Gemi İnşa
Sanayicileri Birliği (GİSBİR) Genel
Merkezi’ni ziyaret ederek GİSBİR
Yönetim Kurulu Başkan Vekili
Bilgehan Bayramoğlu, Yönetim
Kurulu Muhasip Üyesi Orkun
Özek, Genel Sekreter Kemal
Gür ve Genel Sekreter Vekili M.
Ercan Özokutucu ile bir araya
geldi. Panama Denizcilik Otoritesi
Başkan Yardımcı Agustín Moreno,
Panama ile Türkiye arasındaki iyi
ilişkilerin, kendileri için son derece
memnuniyet verici olduğunu,
GİSBİR ile Panama arasındaki
son resmi temas sonrasında,
iki ülke arasındaki iyi ilişkilerin
olumlu yönde artış göstermeye
devam ettiğini, Panama’nın
özellikle Türkiye’deki varlığını
daha da güçlü hale getirmek, Türk
tersanelerine ve armatörlerine
sadece gemi tescili işlemleri,
belgeleme, sertifika, gemi adamı
prosedürleri konusunda değil,
Panama’ya yatırım ve Türk
denizcilerinin Panama bandralı
gemilerde çalışması gibi konularda
da ileri seviye bir hizmet
sağlamak amacıyla faaliyetlerini
yoğunlaştırdıklarını ifade etti.
Kısa Kısa
AB-Vietnam serbest ticaret anlaşması ‘prensipte’ tamamlandı
12 EYLÜL - EKİM
AVRUPA Komisyonu'ndan
yapılan açıklamada, iki buçuk
yıl süren yoğun müzakerelerin
ardından Vietnam ile serbest
ticaret anlaşması üzerinde
'prensipte' anlaşmaya varıldığı
belirtildi. Komisyon'un
ticaretten sorumlu üyesi
Cecilia Malmström, Vietnam
Sanayi ve Ticaret Bakanı Vu
Huy Hoang ile görüşmesinin
ardından yaptığı açıklamada
'Anlaşmaya vardık. Bu
dengeli anlaşma, Asya'nın
en dinamik ekonomilerinden
biriyle ticaretimize ivme
kazandıracaktır' dedi.
Malmström, bu anlaşmanın,
AB ile gelişmekte olan
ülkeler arasında 'yeni, daha
iyi ve modern bir model' ve
Güneydoğu Asya ile ticari
ilişkiler açısından olumlu
bir standart oluşturduğunu
belirtti. Komisyon üyesi,
'Vietnam gibi, 90 milyon
tüketicisiyle büyüyen ve
hızla gelişen bir pazara daha
kolay erişim sağlanacak
olması harika bir haber'
dedi. Müzakere heyetlerinin
anlaşmanın teknik detayları
üzerindeki çalışmaları
tamamlamasının ardından
belgenin, AB ülkeleri ve
Avrupa Parlamentosu'ndan da
onay alması gerekecek
Garanti Sailing,
CowesWeek’ten
5. döndü
GARANTİ Bankası
çalışanlarının kurduğu Garanti
Sailing (Garanti Bankası
Yelken Kulübü) İngiltere’de
gerçekleşen Aberdeen Asset
Management CowesWeek’te
IRC 2 sınıfında 5. oldu.
CowesWeek’te tamamı şirket
çalışanlarından kurulu tek
takım olan Garanti Sailing,
34 takımın mücadele ettiği
IRC 2 sınıfında J122 tipi
teknesiyle yarış boyunca ön
grupta mücadele ederek
güçlü rakiplerini zorladı. IRC
2 rekabetin en yoğun olduğu
sınıf oldu ve Garanti Sailing’in
de yarıştığı bu sınıfın birincisi
“YES!” ekibi, CowesWeek'te
950 tekneyi geride bırakarak
genel klasmanı ilk sırada
tamamladı.Garanti Sailing,
Aberdeen Asset Management
CowesWeek’e ilk kez 2012
yılında katıldı, yarışların son
gününde IRC 3 sınıfında
birinci olarak bu yılki başarının
sinyalini vermişti.
MAYIS-HAZİRAN • | 5
7 DENİZ
Tasarımın Takıntılı Hali: Obsession
MALTEPE Üniversitesi
Gemi Ve Yat Tasarımı
son sınıf öğrencisi olan
Kıvanç Çakır, “Obsession
adlı tekne üniversite de
yaptığım 3. sınıf son
projesi. Türkçe’de takıntı
anlamına gelen Obsession,
tekne sahibinin takıntısı
olması için tasarlandı. Her
katında farklı bir yaşam
alanı, her katında farklı bir
takıntı yaratacak tasarımlar
yapıldı. Bu tasarımları
yaparken 7 yaşında
optimist kullanmakla
başladığım ve ailemin
kurduğu yat bakım onarım
ve teknik servisinde
kazandığım tüm denizcilik
deneyimlerimden yola
çıkarak daha bilinçli tasarım
yapmayı sağladım” dedi.
Emek Marin'in 3. Nesli
görev başında
Çakır, “Muğla Göcek'te
faliyet gösteren 50 yıllık
geçmişi olan Emek Marin'e
imalat ve refit konusunda
gereksinimi olan tasarım ve
çizimlerle katkı sağlayarak
sektörde ayrıcalık
yaratacaktır. Emek Marin
Ltd. Şti halen merkezi
Göcek’te olmak üzere
bünyesinde bulundurduğu
distribütörlükler
doğrultusunda tüm
Türkiye’de satış ve
teknik servis hizmetinde
bulunmaktadır” şeklinde
konuştu.
Kısaca hedeflerinden de
bahsede Çakır, “Ulusal
ve uluslararası edinmiş
olduğum tecrübeleri en
kısa zamanda denizciliğe
kazandırmak istiyorum.
Ayrıca araştırma ve
geliştirme konusunda
da çalışmalarım devam
edecektir” İfadesini
kullandı.
Kısa Kısa
Haliç, su sporlarında
dünyanın merkezi oluyor
14 EYLÜL - EKİM
“Gemi ve Yat Tasarımı” da
destek kapsamına alındı
2008 yılında yayımlanan Tasarım Desteği
Hakkında Tebliğ’de “gemi ve yat tasarımı” ile
ilgili herhangi bir destek maddesi bulunmuyordu.
Yapılan değişiklik ile “Gemi ve yat sektöründe
faaliyet gösteren şirketlerin Türkiye’de yerleşik
şirketlerden alacakları tasarım hizmetine
ilişkin giderleri yıllık en fazla 200.000 ABD
Dolarına kadar % 50 oranında 5 yıl süresince
desteklenir.” denilerek, “gemi ve yat tasarımı”
ile ilgili de destek getirilmiş oldu. 4 Haziran
2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan
Tasarım Desteği Hakkında Tebliğ (Tebliğ No:
2008/2)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğin
(Tebliğ No: 2015/1) 6/B. maddesi ile “Gemi
ve yat sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin
Türkiye’de yerleşik şirketlerden alacakları tasarım
hizmetine ilişkin giderleri yıllık en fazla 200.000
ABD Dolarına kadar yüzde 50 oranında 5 yıl
süresince desteklenir” denilerek, gemi ve yat
tasarımına devlet desteği sağlanmasıyla ilgili
önemli bir adım atılmış oldu.
EYÜP Belediyesi önemli ve farklı projelere imza
atmaya devam ediyor. Başkan Remzi Aydın’ın
üzerinde hassasiyetle durduğu çalışmalardan
biri de Haliç’in su sporlarında dünyanın merkezi
haline getirilmesi. Bu kapsamda Bahariye
Yelken Kulübü, Haliç kıyısındaki mekanında
faaliyete başladı. Şimdilik dragon, yelken ve
kürek branşlarında eğitime başlayan merkeze
devam edip yelken açan 500 öğrenci var. İsmini,
kurucu vakfın da bünyesinde olduğu Bahariye
Mevlevihanesi’nden alan Bahariye Yelken
Kulübü’nde gençlere su sporları eğitimi veriliyor.
Kulübün yakın vadedeki planı, profesyonel
katılımcılarla yelken festivali düzenlemek. Uzun
vadede ise kulüpten profesyonel yarışçılar
yetiştirerek, Haliç’i dünyanın su sporları merkezi
haline getirmek.
Röportaj
Akartaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Burak Akartaş
16 EYLÜL - EKİM
“Başarımızın temelinde
içimizdeki heyecan yatıyor”
Akartaş Holding bünyesinde bulunan Pasifik Denizcilik Grubu, sektörde adından oldukça
söz ettiriyor. En son “Koster ve Kıyı Seferi Yapan Gemi İşletmeciliği Ödülü”nü alan
şirketin filosunda 10 adet gemi bulunmaktadır.
M
erkezi İstanbul’da bulunan ve birçok sektörde yer alan Akartaş
Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Burak Akartaş, aslında bir inşaat
mühendisi. Denizciliğe üniversite
yıllarında bir tutku olarak başlayan Burak Akartaş, bugün şirketin geldiği noktanın ve gösterdiği
gelişimin gurur verici olduğunu
söyledi.Bünyesinde denizcilikten
inşaata, bilişimden lojistiğe kadar
pek çok şirketi barındıran Akartaş
Holding’in, Pasifik Denizcilik Grubu altında gemi acenteliği şirketi
de bulunuyor. Acenteliğin merkezi İzmit’te yer alırken, Akdeniz
limanlarındaki hâkimiyeti de sağlamak açısından Mersin’de de bir
şubesi açılmış.Bununla birlikte gemilerin teknik işlerinin yürütüldüğü Pasifik Makine ve Gemi Sanayi
şirketi Tuzla’da, hem kendi filo gemilerine hem de 3. şahıslara hizmet
vermektedir.
Holding bünyesinde yer alan
diğer şirketlerden biri de şu an
holding binası inşaatının sorumluluğunu da üstlenen Ritrakons Yapı
firması.Holding binası inşaatı hari-
cinde firma, sektörle ilgili diğer yatırım çalışmalarına devam etmekte.
Aynı zamanda holding altında denizcilik yazılımlarıyla da ilgilenen
İlgi Bilişim ve Best Teknoloji gibi
teknoloji şirketlerinin dışında denizciliğin spesifik alanlarına yönelmiş firmalarda bulunmakta.
Londra’da yer alan ve yüksek tonajlı
gemilerin kiralamasının gerçekleştirildiği Trade Marine şirketinin
yanı sıra sadece Caspian bölgesine
odaklanmış bir şirket de bulunuyor. 2016’nın ilk çeyreğinden itibaren holdingin denizcilik haricitüm
şirketleri İzmit’ten yürütülmeye
başlanılacak.
Akartaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Burak Akartaş, denizcilik sektöründeki konumları ve gerçekleştirdikleri faaliyet hakkında
sorularımızı yanıtladı.
Pasifik Denizcilik Grubu’nun
acentelikte gösterdiği performansı ve ivmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kuruluşumuzdan
günümüze
kadar kaliteli hizmet ve yüksek
standartlardan taviz vermeden
faaliyetlerimizi sürdürdüğümüzve aynı zamanda çıkış noktamız
olan Pasifik Acente şirketimiz,
bizim için her zaman çok önemli
bir yere sahip oldu. Acente olarak;
en büyük ham petrol tankerleri ve
dökme yük gemilerinden, en küçük kosterlere kadar tüm müşterilerimize aynı standartlarda kaliteli
hizmet sunmaya çalışıyoruz. Diğer
taraftan armatör kimliğimiz, zamana karşı olan bu yarışın gerçek anlamda farkında olmamızı sağlıyor
ve mevcut seferin en kısa sürede
ve sorunsuz tamamlanabilmesi için
tüm olanaklarımızı seferber ediyoruz. İstanbul, İzmit ve Mersin’de
yer alan ana ofislerimizle tüm Türk
Röportaj
Pasifik Denizcilik’in faaliyet
alanlarına, hizmetlerine ve filosuna ilişkin bilgi verebilir misiniz?
Pasifik Denizcilik Grubu olarak;
acentelik, proje taşımacılığı, lojistik, gemi işletmeciliği, armatörlük,
gemi tamiri vb. denizciliğin birçok
farklı kolunda faaliyet göstermekteyiz. Şu an itibariyle işletmemizde
10 adet gemimiz bulunmakta ve
yeni yatırımlar ile ilgili çalışmalarımızı devam ettirmekteyiz. Ayrıca
Alman menşeli Arkon Shipping’in
Türkiye genel acenteliğinin yanı
sıra, ağır tonaj taşımacılığı yapan
Hamburg merkezli United Heavy
Lift şirketinin tüm Karadeniz Ülkeleri ve Türk limanlarında exclusive
ticari temsilcisi olarak hizmet vermeye devam ediyoruz. Hizmet olarak yarattığımız en önemli farklılık;
müşterilerimize kalitenin yanında
entegre bir hizmet sunabiliyor olabilmemizdir.
limanlarında ve boğazlarında yıllık
ortalama 1000’in üzerinde gemi
elleçlemekteyiz. İçinde bulunduğumuz bu yoğun iş sirkülasyonu tecrübemizi ciddi olarak artırmakta ve
giderek daha mükemmeli yakalama yolunda bize yardımcı olmakta.
Acentelik departmanımızın sahip
olduğu iş hacmi ve gösterdiği üstün
performans sektörde yadsınamayacak derecede önemli bir yerde. En
önemli ilkelerimizden biri, hizmet
verdiğimiz müşterilerimizi memnun etmek ve onlara her konuda
destek olmak, zira müşterilerimizle
karşılıklı memnuniyet sağlandıkça
şirketlerin büyüme ivmesi de aynı
paralelde artıyor.
Kısa bir süre önce “Koster ve
Kıyı Seferi Yapan Gemi İşletmeciliği Ödülü”nü aldınız. Ödüle
ilişkin düşüncelerinizi paylaşır
mısınız?
Altın Çıpa ödülleri, denizcilik
sektörünün hâlihazırda en saygın
ödülü. Denizcilik Oscarları olarak
da anılıyor zaten. Açıkça söylemek
EYLÜL - EKİM 17
Röportaj
18 EYLÜL - EKİM
gerekirse, bu ödül bizim için oldukça sürpriz oldu. Aday olduğumuzu
bile bilmezken ödülü aldığımızı
öğrenmek bizim için heyecan vericiydi. Bu zamana kadar çok fazla
medyada olmak isteyen bir şirket
yapımız olmamasına rağmen başarılarımızın farkına varılıyor olması
ve takdir görmesi bizleri onurlandırdı. Tekrar burada sizin nezdinizde bizi aday gösterenlere ve bu
ödülü bize layık görenlere şükranlarımızı sunuyoruz.
Pasifik Denizcilik’in 1999 yılından 2015’e uzanan başarı çizgisi nasıl şekillendi? Özellikle
holdingleşme yönünde adımlar
attığınız şu günlerde başarınızın
temelinde ne yatıyor?
Başarımızın temelinde, içimizdeki heyecanı kaybetmemek yatıyor. Kurulduğumuz günden bugüne kadar geldiğimiz nokta aslında
nasıl bir yol kat ettiğimizi gösteriyor. İzmit’te mütevazı bir gemi
acentesiyken şu an birçok başarılı
şirketi bünyesinde barındıran bir
holding şirketi olmak ve sektörde
birçok alanda başarıyla yer almak
gurur verici olduğu kadar bundan
sonraki süreç için de yol gösterici
ve umut verici. Geldiğimiz bu noktada, bize böylesi bir misyon yüklenmişken, gelişimimizi durdurma
hakkımız yok diye düşünüyorum.
Başarılarımızın sürdürebilir olabilmesi için, kendimizi her gün daha
çok geliştirmemiz, daha çok çalışmamız gerektiğini biliyor ve hep
yeni fikirlerle ilerlemeye devam
etmeyi planlıyoruz.
Ağırlıklı olarak hangi bölgelerde faaliyetlerinizi sürdürüyorsunuz?
Tüm Türk limanlarında ve boğazlarında armatörlere acentelik
hizmeti vermekteyiz. Buna ek olarak, Akdeniz ve Karadeniz bölgeleri
başta olmak üzere, Uzakdoğu’dan,
Amerika’ya kadar her bölgede gemi
kiralama bağlantılarımız devam
etmektedir. Ayrıca spesifik olarak
sadece Hazar Denizi bölgesine
odaklanmış ayrı bir ekibimiz de çalışmalarını sürdürmektedir. Kendi
gemilerimizle ağırlıklı çalıştığımız
lokasyonlar ise Karadeniz, Akdeniz, Kuzey Avrupa ve Batı Afrika
bölgeleri…
Denizcilik sektörü hakkında düşüncelerinizi paylaşabilir
misiniz?Orta ve uzun vadede
stratejik planlarınız(yurtiçi ve
yurtdışı) nelerdir?
Denizcilik her dalında yüksek
standartlar gerektiren rekabetçi bir
sektördür. Aynı zamanda dünyadaki tüm denizler birbirine bağlı
olduğundan global olarak tüm pazarları takip etmek durumundayız.
Bu şartların bilincinde olarak yatırımlarımızı sürdürüyor ve müşterilerimizin artan taleplerine cevap
verebilmek adına bütün şirketlerimizi gelişmelere ve yeniliklere açık
tutuyoruz. Denizciliğin geleneksel
yapısına ve etiğine saygı duymakla
beraber, her an gelişmekte olan teknolojiye paralel olarak, yeni jenerasyonun yenilikçi ve pratik fikirlerini bu geleneksel yapıya entegre
etmenin gerekliliğine inanıyoruz.
Sektörde yaşanan gelişmeleri
dünya denizcilik piyasasını göz
önünde bulundurarak değerlendirir misiniz?
Sektörün durumunun son zamanlarda çok iç açıcı olduğunu
söylenemez. Hem Türkiye’de hem
dünyada denizcilik sektöründe bir
durağanlık yaşanıyor. Dolayısıyla
tüm dünya piyasaları da bu durumdan olumsuz etkilenmekte. Denizcilik bir gün sonra ne olacağını
kestiremediğimiz bir sektör. Biz
de tüm muhtemel olumsuzlukları
göz önünde bulundurarak adımlarımızı sağlam atıyor ve buna göre
tedbirlerimizi alıyoruz. Fakat nihayetinde global piyasalarındaki bu
durum bir türlü dengeyi bulacaktır.
Dünyada yaşam sürdükçe ne ticaret ne de taşımacılık durmayacaktır. Asıl olan; işte bu denge sağlandığı o gün sektörde hala güçlü bir
oyuncu olarak kalabilmek.
Makale
GLOBAL BUNKER TRADERS
AND PHYSICAL SUPPLIERS
EYLÜL - EKİM 19
MAYIS-HAZİRAN • | 15 |
WWW.PENINSULAPETROLEUM.COM
7 DENİZ
Röportaj
SDVHOROZ’dan
20 EYLÜL - EKİM
SDVHOROZ Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Yaman
marin lojistiği ile denizcilik
sektörüne özel çözümler
Denizcilik endüstrisi için marin lojistiği adı altında tedarikçiden tersaneye lojistik
entegrasyondan, dünyanın herhangi bir noktasında arıza yapmış gemilere zamanında
gerekli parçaların ulaştırılmasına, sektörün ihtiyaç duyduğu ürünlerin farklı taşıma
modlarıyla taşınıp, gümrükleme hizmetlerinin verilmesine kadar pek çok farklı çözümlerle
hizmet sunan SDVHOROZ, faaliyetleriyle hizmet ağını sürekli olarak genişletiyor. Şu
anda 102 ülkede 600 ofislik bir network’e sahip olan SDVHOROZ’un, yıllık 115 bin
TEU’luk konteyner taşıması ve 100 milyon dolar cirosu mevcut. 2016 başında isim
değişikliğine gidecek olan SDVHOROZ’un yeni yıl itibariyle BolloreHoroz olarak anılacağı
bilgisini ilk kez 7Deniz ile paylaşan SDVHOROZ Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Yaman,
firmanın marin lojistiği faaliyetlerine ilişkin sorularımızı yanıtladı.
SDVHOROZ’un yapılanmasından bahseder misiniz?
2000 yılında %49.5 SDV, %50.5
HOROZ iştiraki ile “jointventure” olarak kurulan SDVHOROZ,
Denizyolu-Havayolu Forwarding,
Konteyner Dahili Taşımacılık ve
Proje Kargo Taşımacılığı alanlarında müşterilerine hizmet veriyor.
SDVHOROZ, SDV International
Logistics’in 102 ülkede 600 ofis ve
35 bin 800 çalışanı ile oluşturduğu
büyük ve güçlü “network”un bir
üyesi olarak üst düzey bilgili ve deneyimli profesyonellerden oluşan
uzman ekibiyle birlikte müşterilerinin özel lojistik aleplerine tek
elden çözüm sunuyor. SDV bugün,
bir yandan Afrika kıtasında geçmişten beri süregelen liderlik pozisyonunu korurken, diğer yandan
operasyonlarını Avrupa, Amerika,
Orta Doğu, Güney Asya ve Asya
Pasifik bölgelerinde de genişletmeyi ve hizmetlerini daha geniş bir
coğrafyaya yaymayı sürdürüyor.
Marin lojistiği konusunda firmanızın hizmet anlayışı ve müşterilerine sunduğu hizmetler nelerdir?
Bugüne kadar uzay ve havacılık,
savunma sanayi, petrol ve gaz gibi
sektörlere özel çözümler sunuyorduk. Bunlara son olarak denizcilik
endüstrisinin ihtiyaç duyduğu lojistik hizmetlerini ekledik. Yaygın
uluslararası servis ağımız ve denizcilik sektöründeki uzman kadrolarımızla, yat üreticilerinden ar-
DENİZCİLİK ENDÜSTRİSİ
İÇİN PEK ÇOK HİZMET SUNULUYOR
SDVHOROZ olarak network
ağınız, teknolojik altyapınız,
depo alanınız ve denizcilik endüstrisinde sunduğunuz özel çözümlerinizden bahseder misiniz?
Hizmet ağımız sürekli genişliyor. Şu an 102 ülkede 600 ofislik bir
network’e sahibiz. Bunların tamamı SDV’ye ait olan ofislerdir. Ayrıca acentelerimizin olduğu bölgeler
de var. Türkiye’de 222 bin metrekare depolama alanına sahibiz. Gerek
ortağımız SDV, gerekse Horoz Lojistik teknolojik altyapıya önem veren, bunun için oldukça kalabalık
bilgi işlem departmanları kuran ve
çalıştıran şirketlerdir. Gerek yurtiçi, gerekse yurtdışında yük ve sipariş takibinden tutun, operasyonel
alanda ihtiyaçlarımızı karşılayacak,
müşterilerimizin taleplerini daha
hızlı yerine getirebilecek çözümler
üzerinde sürekli çalışılıyor.Denizcilik endüstrisi için marin lojistiği
adı altında pek çok hizmet sunuyoruz. Tedarikçiden tersaneye lojistik
entegrasyondan, dünyanın herhangi bir noktasında arıza yapmış
gemilere zamanında gerekli par-
çaların ulaştırılmasına, sektörün
ihtiyaç duyduğu ürünlerin farklı
taşıma modlarıyla taşınıp, gümrükleme hizmetlerinin verilmesine
kadar çok farklı çözümlerimiz var.
YILDA 115 BİN TEU’LUK
KONTEYNER TAŞIMASI MEVCUT
Yıllık denizyolu taşımacılığı
hacminiz, dahili konteyner taşımacılığı hacminiz ile yıllık cironuz nedir? 2016 beklentinizde
neler bulunuyor?
Yılda 115 bin TEU’luk konteyner taşımamız var. Bu alanda
sektörümüzde lideriz. Bunların
çoğu, Afrika, Ortadoğu ve Avrupa ülkelerine ihracat ve Uzakdoğu
ülkelerinden ithalat taşımalarıdır.
Ayrıca yılda 90 bin konteynerlik
dahili konteyner taşıma faaliyetimiz bulunuyor. Bunların bir kısmını kendi araçlarımızla, bir kısmını
da sözleşmeli olarak bize hizmet
veren tedarikçilerimizin araçlarıyla
gerçekleştiriyoruz. SDVHOROZ
olarak yıllık ciromuz 100 milyon
dolardır. 2016, her açıdan zor bir
yıl olacak. Fakat biz hedeflerimizi
küçültmedik. Krizlerden nispeten
daha az etkilenen sektörlerle, Af-
Röportaj
matörlere, yedek parça ve aksesuar
tedarikçilerinden marinalara kadar
denizcilik endüstrisinin her alanında ihtiyaç duyulan lojistik çözümleri tek elden üreten SDVHOROZ
olarak, sektöre iddialı bir giriş yaptığımızı düşünüyoruz. Sektörde
havayolu ve denizyolu taşımacılığı
alanlarındaki çalışmalarımız, yeni
ürünümüz marin lojistiği ile tekne
ve yat üreticileri, gemi inşa sanayi,
armatörler, marinalar ve tersaneler,
cruise gemileri, parça tedarikçileri
ve üreticileri, yan ürün ve aksesuar
tedarikçilerine hizmet veriyoruz.
Marin hizmetini, multimodal taşımacılık, denizyolu, hava kargo, karayolu, demiryolu servislerimizle
hızlı ve güvenilir şekilde organize
ederken; bu ürün ile müşterilerimize depolama ve sipariş hazırlama, tedarik ve teslimat hizmetleri,
paketleme servisi, katma değerli
hizmetler de sağlıyoruz.Sistemin
sağlıklı şekilde işleyebilmesi için
hizmet verilen organizasyonu,
kapıdan tersaneye lojistik çözüm
entegrasyonu, müşteri ve tedarikçi
ilişkileri yönetimi, yük ve sipariş
takibi dahilinde yürütüyoruz.
EYLÜL - EKİM 21
rika ile iş yapan firmalara odaklandık. Afrika ile ticaretimiz her
geçen gün gelişiyor. Biz de bu
kıtada geniş imkanlara sahip bir
lojistik şirketi olarak fark yaratacağımızı düşünüyoruz.
Önümüzdeki dönemde altyapı ve Ar-Ge konusunda ne
gibi çalışmalarınız olacak?
Bilgi işlem departmanımızın
SDV ile ortak çalışmaları var.
2016’da bilgi işlem alanında bazı
yenilikler yapmayı düşünüyoruz.
Bunun yanında sektörel çözümlerimize yenilerini katabilmek
için çalışmalarımız devam ediyor. Özellikle sağlık sektörü
ve lüks tüketim ürünleri başta
olmak üzere bazı yeni sektörel
çözümleri faaliyete geçirmeyi
planlıyoruz.
Röportaj
Türkiye’nin hedef koyduğu
2023 yılında 1 milyar dolarlık
ticaret hacmini lojistik sektörü
ve firmanız açısından değerlendirir misiniz?
Türkiye’de firmaların çoğu-
22 EYLÜL - EKİM
nun 2 yıllık planları bile yok. Bazıları buna gerek görmez, bazılarıysa ülkenin içinde bulunduğu
belirsizlikler yüzünden bu planları yapamazlar. Hal böyleyken
ben kişisel olarak, böyle uzun
vade planlara çok itibar etmiyorum. Kendi firmamıza bakarsak,
ortağımız Bollore Grubu ile birlikte sürekli büyüyen ve geleceğe
umutla bakan bir şirketiz.
Özellikle denizyolu taşımacılığında yaşadığınız sıkıntılar
ve bu sıkıntıların çözümü adına beklentileriniz ve önerileriniz nelerdir?
Denizyolu taşımacılığındaki sıkıntıları ayırmamız gerekir.
Taşıyıcılar yani armatörler tarafından baktığınızda sıkıntılar
bizim forwarder olarak yaşadıklarımızdan farklı. Dünya ticaretinde yaşanan durgunluk nedeniyle bir süredir yük bulmakta
zorlanıyorlar. Son dönem Uzak
Doğu’dan ithalat navlunları bir
ara 150- 200 dolarlar seviyesine
kadar geriledi. Forwarderlar da
doğal olarak bundan etkileniyor.
Sadece kar marjlarının düşmesiyle kalmıyor, yük az ve karlılıklar azalınca bu defa armatörler
kendileri pazarlama faaliyetlerine ağırlık verip forwarderları
devre dışı bırakıp zaten azalan
kar marjının tamamını elde etme
yoluna gidiyorlar. Sektörümüzde son zamanlarda yaşanan en
önemli sıkıntılardan biri budur.
Bunun çözümü yeniden piyasaların eski canlılığına kavuşmasından geçiyor. O zaman yine
eskiden olduğu gibi herkes kendi
rolüne geri dönecektir.
Son olarak neler söylemek
istersiniz?
2016 başında ismimiz değişiyor. SDV’nin de bağlı olduğu
Bollore Grubu, lojistik alanındaki faaliyet gösteren tüm şirketlerini Bollore adı altında toplama
kararı aldı. Yakında ismimiz BolloreHoroz olacak.Bu vesileyle bu
yeni bilgiyi de ilk kez duyurmuş
olalım.
www.coli.com.tr
COLI PROJECT CARGO (CPC) SHIPPING LTD. - ISTANBUL represents Singapore based ABB
Asia Break Bulk Pte Ltd and Hamburg based CPC Coli Project Cargo GmbH. Both are providing
COLI Project Cargo Ltd.
regular project parcel services between Europe and Asia and vice versa including SE Asia, India,
Persian Gulf, Black Sea, Turkey, Med Sea and Baltic.
CPC Istanbul is priorly responsible for Turkish and Black Sea markets for imports, exports, transit
cargoes and cross trades.
Solutions beyond the ordinary
Coli Project Cargo Denizcilik Ltd. Şti.
Eğitim Mah. Ahsen Sk. Sadıkoğlu İş Merkezi 1 No:10 D:66 Kadıköy 34722 İstanbul | Turkey
Phone: +90 (216) 325 7970 • E-mail: [email protected]
Prof. Dr. Güzin Üçışık
Doğuş Üniversitesi Öğretim Üyesi
Makale
E
24 EYLÜL - EKİM
konominin küresel boyut
kazanması,
uluslararası ticaretin ve bu ticaretin
önemli bir ayağını oluşturan lojistik ve taşımacılık sektörünün,
teknolojik gelişmeler çerçevesinde yeniden şekillenmesi, hem taşımacılık sektöründeki aktörleri
çeşitlendirdi, hem de bunların pozisyonlarını yeniden belirledi. Bu
durum, taşımacılık kurallarının
ortaya çıkan yeni ihtiyaçları karşılayacak şekilde gözden geçirilerek
değiştirilmesini gerektirdi.
Deniz
Taşımacılığında
Taşıyanın, Ziya Hasar
ve Gecikmeden
Kaynaklanan
Zararlardan
Sorumluluğu
Ülkemizde 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren yeni Türk
Ticaret Kanunu denizyoluyla eşya
taşımacılığında temelde Laheyvisby kurallarını esas almış, bu
kuralların eksik ve aksak yönleri
Hamburg Kuralları ile giderilmeye
çalışılmıştır.
Yoluyla Eşyanın Milletlerarası
Taşınması Sözleşmelerine İlişkin
Birleşmiş Milletler Sözleşmesi”
(United Nations Convention on
Contracts for the İnternational
Carriage of Goods Wholly and
Partly by Sea) kabul edildi ve imzaya açıldı. Bu kurallar 20 ülkenin
onaylamasından sonra yürürlüğe
girecektir. Rotterdam kurallarının
onaylanmasından sonra, Türk Ticaret Kanunu’nda yeni değişiklik
yapılmış olmasına rağmen, Türk
hukukunun uluslararası bu konulara ilgisiz kalmayacağı bir gerçektir. Çünkü, Roterdam kuralları,
Türk hukukunda olduğu gibi, bir
yandan taşıyanın sorumluluğunu
emredici kurallarla düzenlemiş,
diğer taraftan bir takım sorumsuzluk halleri öngörerek, ilgili tarafların karşılıklı zıt menfaatlerini
uzlaştırmaya çalışmıştır.
Dünyada, birçok ülkede uygulanan Lahey-visby kurallarının,
etkili bir ticaret için gereken birliği
sağlayamaması ve küresel ticaretteki hızlı gelişmelere ayak uyduramaz hale gelmesi, bu aksaklıkları
gidermek için tasarlanan Hamburg
kurallarının ise beklenen katılımı
sağlayamaması nedeniyle, uzunca
bir hazırlık sürecinin neticesinde,
Roterdam kuralları olarak bilinen
“Kısmen veya Tamamen Deniz
Türk hukukuna göre, taşıyanın
iki temel yükümlülüğü bulunmaktadır. Bunların ilki TTK.1141.
madde uyarınca gemiyi sefere elverişli halde bulundurma, diğeri
ise TTK.1178.madde hüküm altına alınan yüke özen gösterme
yükümlülüğüdür. TTK’nın taşıyanın sorumluluğunu düzenleyen
hükümleri yükün teslim alındığı
andan teslim edildiği ana kadar
geçen süre içerisinde yük sahibi
ile taşıyan arasındaki ilişkilerde,
hak ve yükümlülükleri düzenlemektedir.
TTK.1185.madde,
doğrudan doğruya taşıyanın yükümlülüğünün bulunduğu dönemi belirlemek amacıyla “teslim”
kapsamına odaklanmış olmasına
rağmen teslimin ne zaman ve nasıl
yapılacağı hususunda bir açıklık
getirmemiştir. Rotterdam kurallarında ise artık taşıyanın, güvertede taşınan yükün hasarlanması ve
ziyan sorumluluğundan otomatikman muaf tutulmaması benimsenmiş, taşıyanın borçları net bir
şekilde ifade edilmiş, teslimat için
belirli kurallar konulmuş, taşıyanın sorumluluğunun temeli net
ve kesin olarak belirtilmiş, teslim
edilmeyen eşya için açık kurallar konulmuştur. Ayrıca taşıtanın
borç ve sorumluluğu, özellikle eşyayı teslim etme, eşyanın niteliği
ve özelliği hakkında bilgi verme ve
beyanda bulunma borcu ve bunun
sonuçları hükme bağlanmıştır.
Türk hukukunda teknik kusurun söz konusu olması halinde ve
taşıyanın gemi adamlarının yangına sebep olan kusurlu fiillerinden
meydana gelen zarardan, taşıyanın
sadece kendi konusundan dolayı
sorumlu olacağına ilişkin kural
(TTK m.1180) Rotterdam kurallarında kaldırılmıştır.
Rotterdam kurallarında da taşıyanın sorumluluğu, kusur sorumluluğudur. Taşıyan sözleşmeden
doğan borçlarını hiç ve de gereği
gibi yerine getirmezse, bundan
doğacak zararlardan kendisinin
bir kusuru bulunmadığını ispat
etmedikçe sorumlu olacaktır. Taşıyanın sorumlu olabilmesi için
talepte bulunanın ya yükte hasar,
ziya veya gecikmenin ya da zarara
sebep olan olay ve şartların, taşıyanın 14.maddeye göre sorumlu
olduğu süre içerisinde meydana
geldiğini kanıtlaması gerekmektedir. Yükle ilgili hak sahibi davacının, eşyadaki hasar, ziyan veya
teslimdeki gecikmenin, taşıyanın
sorumlu olduğu dönemde oluştuğunu kanıtlamak zorunda olmakla
birlikte, bunun taşıyanın kusuru sonucu oluştuğunu, başka bir
deyişle taşıyanın kusurunu ispat
etmek zorunda değildir. Eşyanın
ayrıca gecikmeden dolayı hasara
uğraması halinde, taşıyan hem hasardan, hem de gecikmenin sebep
olduğu zarardan sorumlu olacaktır.
Rotterdam kurallarında da taşıyanın sorumsuzluk halleri düzenlenmiştir. Bu hallerin söz konusu
olduğu durumlarda taşıyan sorumlu olmayacaktır.
Rotterdam kurallarında taşıyanın fiillerinden sorumlu olduğu
kişilerin kapsamı artmıştır. Rotterdam kurallarına göre taşımayla
ilgili ifa eden taraf, gemi kaptanı
mürettebatı ile taşıyanın ve taşımayla ilgili ifa eden tarafın çalışanlarının yanı sıra hem taşımanın
deniz bacağını gerçekleştiren alt
taşıyanlar ve liman alanı içindeki
hizmetleri yerine getiren tüm bağımsız yüklemeciler, hem de deniz
dışı taşımayı gerçekleştiren örneğin, karadaki taşımayı gerçekleştiren alt taşıyanların fiil ve ihmallerinden sorumludur. Rotterdam
Makale
Türk Ticaret Kanunu’nun sisteminde, yüke özen yükümlülüğünün ihlali nedeniyle taşıyanın sorumlu tutulabilmesi için taşıyanın
veya gemi adamlarının kusurunun
bulunması gerekmektedir. Taşıyan
kendi kusurundan olduğu gibi
kendi adamlarının ve gemiadamlarının da kusurundan sorumludur. Kusurun tespit ve tayininde
objektif ölçü olarak “tedbirli” bir
taşıyan dikkat ve özenli kabul
edilmektedir. Taşıyan, TTK.1181.
ve 1182.maddesinde sayılı hallerin varlığını ispat ettiği takdirde,
meydana gelen zarardan sorumlu tutulamayacaktır. Söz konusu
maddelerde sayılan haller muhtemel sorumsuzluk sebepleri olarak
kabul edilmektedir.
EYLÜL - EKİM 25
kurallarına göre söz konusu borç,
sözleşmenin sorumluluk limitlerine kadar müşterek ve müteselsildir.
Tüm davalıların toplam mali sorumluluğu, sözleşmenin limitlerini
geçemez.
Makale
Taşıyanın eşyanın ziya ve hasarı sebebiyle ödemesi gerekli olan
tazminatın miktarı Roterdam kuralları m.22 hükmüne göre teslim
yeri ve zamanındaki değer üzerinden belirlenecektir. Buna ek olarak
gecikme sebebiyle oluşan zararın
da tazmini mümkün olup geciken
eşya için ödeyecek olan navlunun
2.5 katı karşılık gelen değerle sınırlıdır.
26 EYLÜL - EKİM
Türk hukukuna göre taşıyanın gerek yüke özen gösterme
yükümlülüğünün ihlali, gerekse
gemi adamlarının ticari kusurları nedeniyle TTK.1178.madde ve
TTK.1179.madde uyarınca sorumluluklarının doğduğu tazminat
ödemeye mahkum olduğu hallerde ve tazminat borcunun kapsamı
malın piyasa değeridir. Taşıyanın,
yükle ilgilinin yükte meydana gelen
ziya ya da hasar nedeniyle maruz
kaldığı tüm zararları tazmin etme
borcu bulunmamaktadır. Burada
malın piyasa değeri ile kastedilen,
varma limanındaki piyasa değeridir. Yükün hasarlı olarak teslim
edilmesi halinde taşıyan, yükün
piyasa değeri ile hasarlı değeri arasındaki farkı tazmin etmekle yükümlüdür. Yükün taşıyanın kusuru
nedeniyle geç teslim edilmesi halinde ise taşıyan, yükün teslim edilmesi gereken yer ve zamanındaki
piyasa değeri ile teslim edildiği zamandaki piyasa değeri arasındaki
farkı tazmin etmekle yükümlüdür.
Varma limanında yükün piyasa değerinin tespit edilemediği durumlarda taşıyanın tazminat borcunun
kapsamı; yükle ilgilinin elindeki fatura ve varma limanında değerinin
tespit edilmesine yararlı olabilecek
ek kalemlerde dikkate alınarak yükün yükleme limanındaki değerine
göre tespit edilir.
Y
e
v
ÜVENİLİR
G
I
T
I
Hİ
AK
ZM
ET
• ÖTV’li ve ÖTV’siz Motorin
• ÖTV’siz Fuel Oil-İfo
• ÖTV’li KDV’li Deniz Dizel Yağları
• Transit Yakıt
• Transit Yağ
Röportaj
NUYORUZ.
EN KALİTEL
İ YA
SU
LE
ĞI
TÜRKİYE KARASULARINDA ve DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDAKİ LİMANLARDA
EYLÜL - EKİM 27
Evren Caddesi Elif Sk. Erdem İş Merkezi Kat: 3 No:1 Güneşli / İst.
Tel : +90 212 551 53 43 • Faks: +90 212 552 28 03 • GSM: 0 538 365 30 00 • 0532 574 67 20 • 0507 446 03 91 e-mail:[email protected] | www.erdempetrol.com.tr
Türkiye’nin dünyaya açılan
yeni ticaret kapısı “Asyaport”
Röportaj
Asyaport Liman İşletmeleri Müdürü Kadir Uzun
28 EYLÜL - EKİM
Özellikle Kuzey Ege,
Marmara ve Karadeniz
için iyi bir aktarma
limanı olan Asyaport,
sahip olduğu lokasyon
avantajı ve güçlü
makine parkı ile
Türkiye’nin dünyaya
açılan yeni ticaret kapısı
olarak görülüyor. TSM
Global ile yapmış olduğu
işbirliğiyle makine
parkını güçlendiren
Asyaport’un, tam
kapasiteye ulaştığında
hedeflediği yıllık
kapasite 2,5 milyon
TEU.
M
editerranean Shipping
Company
(MSC)
grubunun
liman yatırımları yapan şirketi Global Terminal Limited
(GTL) ile Soyuer ailesinin
ortaklığı sonucu 2010 yılında
Barbaros / Tekirdağ’da inşasına başlanan ve 1 Temmuz
2015 tarihinde hizmete açılan
Asyaport Limanı, Türkiye’nin
dünyaya açılan yeni ticaret kapısı konumunda. Limanın iş
makinelerinin çoğu ise Hyster
marka forklift ve liman ekipmanlarından oluşuyor. Hyster
markasının Türkiye distribütörü TSM Global ile Asyaport
Limanı arasındaki bu işbirliğinin detaylarını öğrenmek
üzere TSM Global Pazarlama
Yönetmeni Alparslan Kaya ile
birlikte Asyaport Liman İşletmeleri Müdürü Kadir Uzun’u
limanda ziyaret ettik. Keyifli
bir sohbet eşliğinde Kaptan
Kadir Uzun’dan hem limanın
hedef ve yatırımlarını hem de
Hyster marka makine ve ekipman memnuniyetlerine ilişkin
değerlendirmelerini aldık.
Öncelikle denizcilik sektöründeki background’unuzdan bahsedebilir misiniz?
K.U: 1986 Deniz Harp
Okulu mezunu ve makine mühendisiyim. Uzun yıllar Deniz
Kuvvetleri’ndeki hizmetlerimden sonra 1993 senesinde sivil
gemi kaptanlığı görevlerinde
bulundum. Tersanede yeni
inşa gemilerin teslim alınması aşamasında tersane gemi
inşa çalışmalarım oldu. Arkas
Grubu’nun çeşitli birimlerinde
14 yıla yakın lojistik, limancılık ve acente tarafında çalıştım. 2013 senesinin başında da
Asyaport’un Tekirdağ Liman
“BİR İLKİ GERÇEKLEŞTİRDİK”
Asyaport “yeşil liman” olma
çalışmalarıyla ön plana çıkıyor.
Bu çalışmalar sizin dönemle birlikte mi başladı?
K.U: Benim dönemle beraber
başladı. Benim geldiğim dönemde
yatırımla ilgili çalışmalar devam
ediyordu. Özellikle hem çevreci
bir liman olması konusunda, hem
de uluslararası ortağımızın da talepleri ve aynı zamanda günümüzde hassasiyet gösterilen bir konu
olması sebebiyle bu konuya daha
fazla zaman harcamaya başladık
ve çalışmalarımıza önem verdik.
En önemlisi LNG dediğimiz doğal likit gazla çalışan kamyonları
Türkiye’de ilk defa Asyaport olarak
biz kullanmaya başladık. Bunun
Avrupa’da da örneği yok. Böyle bir
çalışmayla bir ilki gerçekleştirdik.
Bugüne kadar hiç kullanılmamış
bir sistemi kullandık: 50 metrelik
direklerde LED aydınlatmayı ilk
defa Asyaport’ta hayata geçirdik.
Bu çalışmalar daha önce uygulanmadığı ve ilk biz hayata geçirdiğimiz için elbette bazı riskleri
içinde barındırıyordu. Ancak biz
know-how’ımız ve tecrübemizle
bu yola çıktık ve başarılı da olduk.
Kamyonlarımızla yakıt tasarrufu
anlamında çok ciddi dönüşümler
sağladık. Dolayısıyla çevreci bir
liman olma konusunda ciddi bir
katkı sağlamış olduk.
Limanda aldığınız güvenlik
önlemlerinizden bahseder misiniz? Özellikle iş makinelerinin
kullanımında çalışanlarınıza nasıl bir eğitim süreci uyguluyorsunuz?
K.U: Limanla ilgili tüm gereklilikleri ve mevzuatları yerine getirdik. Bununla birlikte akredite
olmuş kuruluşlarla beraber deniz
risk yönetimi, çevre kirliliği, yangın, sağlık, tehlikeli yüklerin elleçlenmesiyle ilgili eğitimler alıyor ve
eğitmenin de eğitimlerini aldırıyoruz. Diğer yandan operatörlerle
ilgili, Türkiye’de yine çok yaygın
olmayan iki büyük vincimizin bire
bir simülasyonlarını yaptırdık. Eğitimleri simülasyon odasında simule ederek veriyoruz, sonrasında da
normal eğitimlerini tamamlıyoruz.
Bu eğitimler sonrasında bu yeterlilikleri sağlayan personel ile yola
devam ediyoruz.
Fark yarattığınız konulardan
biri de yazılım...
K.U: Liman işletim TOS dediğimiz Terminal Operation Software kullandık. Bir yazılımla limanı
ne kadar iyi optimize edebilirseniz
limanı o kadar verimli ve süratli
kullanırsınız.
Terminal kapasiteniz ve liman
özellikleriniz ile limandaki istihdam oranınız nedir?
K.U: Asyaport için dünyaya
açılan yeni ticaret kapısı diyoruz.
Özellikle Kuzey Ege, Marmara ve
Karadeniz için iyi bir aktarma limanı olduğumuzu vurgulamak
isterim. Terminalimizin hedeflediği yıllık kapasite 2,5 milyon
TEU. Ekipman parkımızla birlikte 320 bin metrekare üzerinde 33
bin TEU kapasiteli büyük bir istif
sahası olan, yıllık 2,5 milyon TEU
hedefleyen bir terminaldir. Tam
kapasiteye ve ekipman parkına
ulaştığımızda yaklaşık bin 200 kişilik üç vardiyalı çalışan personel sayımız olacak. Şu anda limanımızda
450 personele istihdam sağlıyoruz.
“HYSTER MARKASINDAN
MEMNUNUZ”
TSM Global ile olan işbirliğiniz nasıl başladı ve gelişti? Bu süreci anlatır mısınız?
K.U: TSM Global ile ilk işbirliği, Asyaport liman üst yönetimi
ile TSM Global’in üst yönetiminin
görüşmeleriyle başladı. TSM Global ile ilk temas, depolarımızdaki
faaliyetler neticesiyle başladı ve
oradan limanlarımıza geldi. Depolarımızda kullandığımız yaklaşık
35 makineden sonra şu anda limanımızda da forkliftler dahil olmak
üzere yaklaşık 15 makineyi TSM
Global’den aldık. TSM Global ile
iyi bir başlangıç ve memnuniyet
sonrası bu iş birliği depolarla birlikte limanda da devam etmekte.
TSM Global iş makineleri uluslararası düzeyde ve Avrupa’da önde
gelen bir markadır. Firmadan satış
ve satış sonrası servis hizmetiyle
birlikte kaliteli bir hizmet alıyoruz.
Dolayısıyla Hyster marka iş makinelerinden memnunuz.
“TERCİHLERİMİZİ YAPARKEN KRİTERLERİ YÜKSEK
TUTTUK”
İş makinelerinizde marka seçerken hangi kriterlere dikkat
ettiniz?
K.U: Makine seçerken uluslararası alanda kalitesini ispat etmiş
markaları seçmeye özen gösterdik.
Çünkü bu bizim için çok önemli
bir detaydır. Marmara Bölgesi’nin
Röportaj
inşası için Tekirdağ’a geldim ve üç
yıldır burada çalışmalarıma devam
etmekteyim.
EYLÜL - EKİM 29
Röportaj
30 EYLÜL - EKİM
depremselliği ön planda tutularak
yapılan limanımızda, hizmet verecek ekipmanın projelendirilmesi
dahil en ileri araştırmalar yapılarak
makine ve markalar belirlenmiştir.
Bütün seçimlerimiz güvenlik, kalite ve performansları göz önünde
tutarak karar verdiğimiz seçimler
oldu. Dolayısıyla Hyster marka
ekipmanlarımız da bu kriterler
çerçevesinde değerlendirip seçtiğimiz bir markadır.
Satış sonrası sizin için ne derece önemli? Bu anlamda TSM
Global’den beklentileriniz nelerdir ve şu anda bu beklentileri ne
oranda karşılamakta?
K.U: Tüm tedarikçilerin, yedek
parça ve servis tarafında bir takım
avantajları satışta olduğu gibi sağlamaları çok önemli bir konudur.
İşletim tarafında verilecek olan
destek ve iyileştirmeler, yedek parçaların uygun maliyetle ve düzgün
bir şekilde temin edilebiliyor olması bizim için çok daha önemlidir.
Bu zamana kadar Hyster marka
ekipmanların satış sonrası iş süreçlerinde hiçbir sıkıntıyla karşılaşmadık. Şu anda mevcut makine
parkımızda -dolu ve boş makineleri, muhtelif tonajlı forkliftler dahil- Hyster marka Reach Stacker ve
Forkliftler bulunmakta.
“HYSTER’İN PERFORMAN-
SI, SAĞLADIĞI VERİM VE ÇALIŞMA STANDARTLARI ÇOK
İYİ”
Hyster marka ekipmanları iş
performansı açısından değerlendirebilir misiniz?
K.U: Şu anda bizim kullanmakta olduğumuz makinemiz çok
yeni. Performansı, sağladığı verim
ve çalışma standartları çok iyi. Zaten depolarımızda üç yıldır Hyster
marka ekipmanları kullanıyorduk.
Oldukça memnunduk ve bu memnuniyetimiz limanımızda da devam etmekte.
A.K: Asyaport Limanı’nın en
büyük avantajı, limandaki tüm iş
akışlarının hepsinin bir yazılım
çerçevesinde teknik veri olarak elinizin altında olmasıdır. Hal böyle
olunca makinelerle ilgili değerlendirmeyi çok net bir şekilde görebiliyorsunuz. Çünkü sonuçlar reel
veriye dayanıyor. Bu veriler markamızın performansı ve geriye dönük
çalışmalar açısından önemlidir.
“BİZİM İÇİN ASLOLAN
MÜŞTERİ
MEMNUNİYETİDİR”
TSM Global olarak müşteri
memnuniyetini sürdürülebilir
kılmak adına neler yapıyorsunuz?
A.K: Bizim bakış açımızda
müşteriyle olan iletişimimiz satışla son bulmuyor. TSM Global için
en önemli kriterlerin başında satış
sonrası hizmetlerin kalitesi gelmektedir. Dolayısıyla bunun üzerinde titizlikle duruyoruz. Herhangi bir sorunla karşılaşıldığında tüm
imkanlarımızla gayret gösterip
sorunu çözüme kavuşturuyoruz.
Bizim için aslolan müşteri memnuniyetidir. İçinde bulunduğumuz
bu işletme 24 saat esasına göre çalışıyor. Pek çok acil ihtiyaçlar doğabilir, farklı arıza ve yedek parça
problemleri karşımıza çıkabilir. Biz
o noktada her zaman profesyonel
bakış açımız, iyi niyet ve özverimizle bu tip sürprizlerin karşısında hazırlıklı olma gayretindeyiz.
Sadece limana özel yedek parça
stoku yapmanın yanı sıra bu yedek
parçaları direkt olarak limanda da
konumlandırabiliyoruz. Müşteri
taleplerine çözüm üretmek adına
alternatifler ortaya koyuyoruz. Birebir hizmet verebildiğimiz sürece
varız. Açıkçası bu bölgede ciddi bir
Hyster makine stokumuz mevcut.
Servis anlamında çok hızlı bir hizmet söz konusu.
K.U: TSM Global’in iş makineleriyle ilgili bu bölgede ciddi
bir servis alt yapısı var. Dolayısıyla
herhangi bir soruna çok hızlı bir
şekilde müdahale edebiliyor. Bu,
bizler için de bir avantajdır.
Röportaj
EYLÜL - EKİM 31
Türkiye’nin tüm
limanlarında müşteriye
özel hizmet
Deniz Taşımacılığı
Butik firma anlayışı ile
müşterilerine her zaman
özel çözümler üreten
Medden Denizcilik,
dökme, ağır ve proje yükü
lojistiğinde uzmanlaşmış bir
firma olarak faaliyetlerini
sürdürüyor. Yurtiçi ve
yurtdışında Medden ve
Medfor olarak marka
bilinirliğini her geçen yıl
artırdıklarını ve hizmette
sınır tanımadıklarını ifade
eden Medden Denizcilik
Yönetim Kurulu Üyesi
Vanessa Medini, hedeflerine
ve sektöre ilişkin bilgi verdi.
32 EYLÜL - EKİM
Medden Denizcilik Yönetim Kurulu Üyesi Vanessa Medini
Medden Denizcilik’in sektördeki
konumundan, sunduğu forwarding,
acentelik ve hat hizmetlerinden
bahseder misiniz?
Medden Denizcilik, 2005 yılında
bu sektöre gönül vermiş ve 40 yılı
aşkın tecrübesi olan Yönetim Kurulu
Başkanımız ve babam Fulvio Medini
tarafından kuruldu. 2007 yılında ise
müşterilerimizden gelen arz ve talep
doğrultusunda Medfor Taşımacılık
forwarderlık hizmeti vermek üze-
re faaliyete geçti. Merkez ofisimiz
İzmir’de olmakla beraber İstanbul ve
Mersin’de de ofislerimiz bulunuyor.
Medden Denizcilik, kurulduğu günden bu yana Türkiye’nin tüm limanlarında gemi acenteliği, transit boğaz
acenteliği, konteyner acenteliği, dökme ve genel kargo acenteliği yapmanın yanı sıra ağır ve proje yükü elleçlemede uzmanlaşmış bir firmadır.
Bir gemi acentesinin verdiği standart
servislere ek olarak müşteriye her
zaman için özel çözümler üretilmesi
ve temsil edilen armatör, kiracı veya
firmanın memnuniyeti için her türlü
hizmetin 7/24 aksamaksızın verilmesi
şirketimizin benimsediği ana çalışma
felsefelerinden biridir. Değişen dünya
şartları gereği, yenilenebilir enerjiye
yapılan araştırma ve yatırımların git
gide arttığı ve önem kazandığı bugünlerde, acentemizde çevreye karşı
duyarlı bir kurum olarak tecrübeli
ve eğitimli operasyon ekibiyle Türkiye’deki sayısız (özellikle rüzgar) enerji
santralinin kurulmasında rol almaya
devam etmektedir. Sadece 5 binin
üzerinde ihraç ve ithal kanat elleçleyerek ülkemizde bu alanda hizmet veren firmaların arasında lider olmanın
da gururunu yaşıyoruz.
Medfor Taşımacılık ise oil&gas
üzerine
yoğunlaşmış,
düzen-
larına ve bağımsız hareket etmelerine
rağmen birbirilerine her zaman destek olan ve birbirini tamamlayan iki
firma olarak sektörde sağlam adımlarla ilerliyor.
“EN ÖNEMLİ FARKIMIZ BUTİK OLUŞUMUZ”
Partnerlerinize
sunduğunuz
avantajlar nelerdir?
Bizi sektördeki diğer firmalardan
ayıran en önemli özelliklerimizden
biri butik bir firma oluşumuzdur.
Bahsettiğim gibi dökme, ağır ve proje yükü lojistiğinde uzmanlaşmış
bir firmayız. Kendi bünyemiz içinde
kurmuş olduğumuz, başında operasyon müdürümüzün olduğu 10
kişilik bir operasyon ekibimiz var.
Bu ekip kurulduğumuz günden bu
yana sayısız eğitime katıldı, yurtiçi ve
yurtdışından gelen birçok surveyor
tarafından denetlendi ve onaylandı.
Bu ekip mobil bir ekip, yüklenecek
veya tahliye edilecek ekipmana ve
bu ekipmanların ait olduğu projenin
bulunduğu konuma göre Türkiye’nin
tüm limanlarında hizmet verebiliyor. Özellikle bazı limanlarımızdaki
alt yapı sorunu, ekipman yetersizliği
ve kalifiye işçi eksikliği malumunuz,
işte bu gibi durumlarda elleçleyeceği
yüke hakim ve işini iyi bilen bir ekibe
ihtiyaç oluyor, aksi takdirde milyon
dolarlık malzemelerin hasar görmesi
maalesef kaçınılmaz.
Ağır yük armatörleriyle senelerdir
yapmış olduğumuz çalışmalar ve yürütmüş olduğumuz iyi ilişkiler sadece
bize değil müşterilerimize de her anlamda avantaj sağlıyor. Firmamızı, iş
etiği ve ahlakını bilen armatör veya
Deniz Taşımacılığı
li olarak İzmir, İstanbul, Mersin ve
İskenderun’dan Orta Doğu ve Türki
Cumhuriyetleri’ne multi-modal sevkiyatlar yapmaktadır. Taşıdığımız
malzemeler çoğunlukla petrol rafineri
ekipmanı, boru, inşaat malzemesi, ilk
yardım malzemesi ve diplomatik kargodan oluşuyor. Operasyon ekibimiz
tıpkı Medden’de olduğu gibi Medfor
yüklemelerine de nezaret etmekte ve
yüklemenin hızlı ve etkili bir şekilde
yürütülmesi için çalışmaktadır. Müşterilerimize sunduğumuz detaylı yükleme raporları ve periyodik bir şekilde
güncellenen araç takip formlarımızın
sunduğumuz hizmet kalitesinin bir
göstergesi olduğunu düşünüyorum,
nitekim aldığımız yorumlarda şimdiye kadar bu yönde olmuştur.Medden
ve Medfor tabiri caizse bir elmanın iki
yarısı; birbirlerinden çok farklı olma-
EYLÜL - EKİM 33
Deniz Taşımacılığı
müşteri bize yönlendirebiliyor, bu
da tüm taraflara fayda sağlayan bir
durum.Artık herkes tanıdığı, bildiği
ve güvendiği insanlarla çalışmak istiyor. Bu tabi ki sadece deniz lojistiği
için değil diğer alanlar içinde geçerli.
Müşterilerimizin bize duyduğu güven
şüphesiz en iyi referansımız.
34 EYLÜL - EKİM
Proje taşımacılığı konusunda
firmanızın kapasitesi ve yaptığı çalışmalar nelerdir?
Operasyon ekibimiz aynı anda
farklı armatörlere farklı limanlarda hizmet verebiliyor; bir yandan
İzmir’de kanat yüklerken, diğer yandan Trabzon’da jeneratör tahliye
edebiliyoruz. Ekip farklı bölgelere
dağıldığında bile vermiş olduğumuz
hizmet kalitesinde hiçbir değişiklik
olmuyor ve operasyon sorunsuz bir
şekilde ilerleyebiliyor. Bir başka deyişle hizmette sınır yok diyebiliriz!
Enerji santrali ekipmanları dışında
fabrika kurulumunda ihtiyaç duyulan transformatör, jeneratör, tank,
kazan ve makina gibi volümlü ve tonajı yüksek yükleri de sürekli olarak
elleçlemekteyiz. Ray, vagon, hızlı tren
şimdiye kadar elleçlediğimiz diğer
yük tiplerinden bazıları.
“MARKA
BİLİNİRLİĞİMİZ
HER GEÇEN YIL ARTIYOR”
Orta ve uzun vadede firmanızın
hedefleri ile sektörün durumunu
değerlendirir misiniz?
Hem yurtiçi hem de yurtdışında
Medden ve Medfor olarak marka bilinirliğimiz her geçen yıl artıyor.Bizim
de zaten yapmış olduğumuz bütün
çalışmalar bu bilinirliği en üst düzeye
taşımak üzerine kurulu. Biz müşteri
ayırt etmiyoruz; bir konteynerlik işi
olan da bir gemi dolusu yükü olan da
aynı ilgiyi görüyor ve yüklemesi aynı
titizlikle takip ediliyor, bu da yine butik bir firma olmanın müşterilerimize
sağladığı avantajlardan biri.
Türkiye coğrafik konumu nedeniyle tam bir lojistik üssü, bunu geliştirmek için de devletimiz alt yapı
çalıştırmalarına ağırlık vermiş durumda; şehirlerarası ulaşımı kolaylaştıran hızlı trenlerin kullanılmaya başlanması, limanların yük kapasitesinin
arttırılması, limanlara giden yolların
iyileştirilmesi, yeni inşa edilen havalimanları ve bunlar gibi birçok yatırım
lojistik sektörüne ivme kazandırmaya
ve ülkemizin yıldızını parlatmaya devam edecek.
Röportaj
“Uyguladığımız
eğitimlerin yanı
sıra, özellikle
mevcut iş ortaklarımız ve bu alanda
faaliyet gösteren
firmaların yöneticilerinin katılımı ile
gerçekleştirdiğimiz
“Masabaşı Tatbikatları” ile personelimizin güvenlik
farkındalığını üst
seviyede tutuyoruz. ”
TEMMUZEYLÜL-EKİM
- AĞUSTOS• | 35
31 |
7 DENİZ
Solonport Türkiye’deki
başarısını dünya
limanlarına taşıyor
Teknoloji
T
36 EYLÜL - EKİM
Solon Bilgisayar Yazılım Hizmetleri
Genel Koordinatörü Yelda Okşak
Türkiye’de uyguladığı liman
otomasyonu çalışmalarıyla öne
çıkan Solonport, yurtdışında
da başarısını devam ettiriyor.
Solon Bilgisayar Yazılım
Hizmetleri Genel Koordinatörü
Yelda Okşak, Arnavutluk’un
Dures Limanı’nı otomasyona
kavuşturduklarını söyledi.
ürkiye’de liman otomasyonu konusunda limancılık firmalarıyla önemli
işbirlikleri gerçekleştiren Solonport, yerli pazardaki bu başarısını yurtdışına taşımaya başladı.
Solon Bilgisayar Yazılım Hizmetleri Genel Koordinatörü Yelda Okşak Arnavutluk’un Durres
Limanı’nın otomasyon altyapısını hayata geçirdiklerini belirterek, bundan sonra yurtdışında
başka limanların da çözüm ortağı olacaklarını kaydetti.
2000 yılından beri faaliyet
gösteren firması hakkında bilgiler veren Yelda Okşak, “Biz
bu işe aktif olarak 2000 yılında
başladık. 2014’ün başında yurtdışı planlamalarımızı yaptık.
2015 yılı Ocak ayından itibaren
uluslararası konuda iki senelik
stratejimizi belirledik ve artık
Türkiye’nin dışına çıkmalıyız
dedik. Bu kapsamda yurtdışı faaliyetlerimize başladık, iş
dünyası ile tanıştık ve bazı çalışmalar yaptık. Fakat bizim satışa odaklanacağımız yıl 2016
olacak. 2015, uluslararası alanda
belirli lokasyonları hazırlamakla geçiyor. İsim ve marka tanı-
tım çalışmalarımızı yapıyoruz.
2016’da da bu tanıtımları devam
ettireceğiz. Bunun yanında satış
ve sonuç odaklı olacağız. Birçok
önemli limanla görüşme yaptık.
Dünyanın belli lokasyonlarını
seçtik ve bu lokasyonlarda da
faaliyetlere katıldık. Yurtdışı faaliyetlerimiz sırasında oradaki
yetkililerden çok güzel teklifler aldık. Bize, “Türkiye’de bilgi
birikiminiz iyi, başarılısınız ve
ürünlerinizin içeriği çok kuvvetli. Organizasyonumuzda konuşmacı olarak yer alın!” önerisiyle
geldiler. Biz de kabul ettik ve
bu organizasyonlara konuşmacı
olarak katılıp bilgi birikimimizi
ve tecrübelerimizi anlatma imkanı bulduk. Bu da markamızı
tanıtma konusunda bize avantaj
sağladı ve güzel sonuçlar doğurdu. Çalışmalarımız hala devam
ediyor ve devam edecek” şeklinde konuştu.
“YURTDIŞINDA BİZE
İLGİ BÜYÜK”
Uluslararası dört etkinliğe
katıldıklarını anlatan Okşak,
“Bu etkinliklerde çok iyi diyaloglar kurduk. Görüşmeler ve
“DONANIM
KURULUMU
İÇİN DESTEK VERDİK”
Anlaşmayı yaptıktan sonra hazırlıklara başladıklarını söyleyen
Okşak, “Biz yazılım tarafı olduğumuz için donanım tarafına çok
fazla girmeyiz normalde. Fakat
limanın elektronik donanım olarak eksiklerini tamamlamalarını
bekledik. Bazı konularda destek olduk. Onlar sistemlerini kurduktan
sonra eğitimlere Ağustos ayının
başında başladık. Anahtar kullanıcı dediğimiz birim yöneticileriyle 4
Eylül’e kadar eğitimlerimiz devam
etti. Eylül’de ilk gemi canlı olarak
yapıldı ve devreye sokuldu.” bilgisini paylaştı.
“BAŞKA LİMANLARLA DA
GÖRÜŞÜYORUZ”
Yurtdışında başka limanlarla
da görüştüklerinin bilgisini veren
Okşak, “Görüştüklerimiz arasında hem konteyner, hem de genel
dökme yük terminalleri var. Liman
otomasyonumuzun
özelliğinde;
konteyner, RORO, genel dökme,
sıvı operasyonlar gibi birçok modül var. Bunların hepsini tek bir
otomasyon dahilinde gerçekleştirebiliyoruz. Onun için biz bu
modüllerin hepsinde bu geniş yelpazeyi de kullanarak, bütün terminallerin hepsini hedefimize aldık.
Hiç ayrım yapmadan tanıtım ve
satış pazarlama faaliyetlerimiz devam ediyor.” dedi.
“BU LİMAN BİZİ MOTİVE
ETTİ”
Okşak, “Durres Limanı bizim
için ekstra bir motivasyon oldu. Solonport Liman Otomasyonu’muzla
uluslararası normlar, uluslararası
acenteler ve limanlarla uluslararası
bir konjonktürde konuşabilecek bir
yapıya kavuştuk. Solonport uluslararası olarak dünyanın herhangi
bir yerinde, istenilen herhangi bir
bilgiyle çalışabileceğini ispat etmiş
oldu. Uluslararası sistemlerle entegre olması ve başka ülkelerdeki
insanların kolay kullanıyor olması
çok sevindirici. Asıl önemli olan
operasyonel akışların sağlıklı bir
şekilde çalışmasıdır. Türkiye’de bu
kadar senelik tecrübeden sonra
süreçleri öyle bir noktaya getirmişiz ki, bir kamyonun içeri girmesi,
sahada operasyonu yapması, gemiye gitmesi, gemi operasyonu, operasyon odası, tahakkuk, fatura…
Bütün bunların bir süreci var. Bir
akış yönü ve metodolojisi var. Biz
bu kadar senelik çalışmanın sonucunda kurduğumuz bu süreçlerin
uluslararası normlarda gerçekten
kayda değer ve üst seviyede verimli
olduğunu gördük. Hem görüşmelerimizde hem de Arnavutluk’taki
limanda bunu gözlemledik. Özel-
likle Arnavutluk’taki limanda süreç 5 ise, bizim programın 50 olduğunu gördük. Limanda yapılan her
şeyi çok rahatlıkla adapte olup kurgulayıp devreye soktuğumuzu gördük. Bu süreçlerin doğru ve verimli olması bizi daha da güçlendirdi.
Görüşme yaptığımız limanlarda
da satış aşamasında olduğumuz limanlarda da süreçlerle ilgili görüşmeler yaptığımızda Solonport’un
hepsini karşıladığını, kontrol ve
katma değer getirdiğini anlatıyoruz. Verdiğiniz her artı değer
firmanın sürecini kısaltıyor, maliyetini düşürüyor. Bizim otomasyonumuzdaki bu süreçlerin gerçekten çok üst seviyelerde olduğunu
gördük ve bu bizi çok rahatlattı.
Çünkü bu süreçlerin çeşitliliğinin
ve kapasitesinin yüksekliği bizim
o limana özel kodlama yapmamızı azaltan bir özelliktir. Bu da hem
devreye sokma sürecimizi hem de
sistemin maliyetlerini minimize
ediyor. Bunları gördük ve açıkçası
şu anda bizim dünyada gidemeyeceğimiz bir limanın olmadığını düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
İÜ’DE TEKNOPARK
Sakarya Üniversitesi Teknoparkı’ndaki Ar-Ge departmanlarını
İstanbul Üniversitesi’ne taşıdıkları bilgisini veren Yelda Okşak,
“RORO, konteyner, genel dökme,
sıvı yük terminalleri gibi birçok
noktada otomatik geçiş sistemleriyle ilgili araştırma ve geliştirmeler yaptığımız departmanımızı
Sakarya Üniversite’sinin uzak mesafede olmasından dolayı İstanbul
Üniversitesi’ne taşıdık. Burada hemen hemen tüm Ar-Ge faaliyetlerimizi yapacağız.” dedi.
Teknoloji
tanışmalar gerçekleştirdik. Çok
büyük ilgi vardı. Özellikle Afrika ülkelerinden... Bu görüşmeler
esnasında Arnavutluk’la diyaloga
girdik. Arnavutluk’taki Durres Limanı o ülkenin tek konteyner limanıdır. 180 TEU civarında, orta
büyüklükte diyebileceğimiz bir
liman. Tamamen konteyner ihtisas terminali. Görüşmelere başladıktan sonra çok sıcak diyaloglar
gelişti. Liman yönetimi bize inandı, destekledi ve Solonport Liman
Otomasyonu’muzu almaya karar
verdiler. Orada sadece bir liman
işletmesiyle el sıkışıp ürün vermedik. Devletin de iki önemli kurumunu ikna ederek bu işi üstlendik.”
ifadesinde bulundu.
EYLÜL - EKİM 37
Mine Aytekin
Lyonel A. Makzume Şirketler Grubu
Makale
ÇİN – TÜRKİYE
TİCARETİ:
38 EYLÜL - EKİM
S
GÜÇLENEN ROTA
on zamanların hızla değişen
dinamiklerine bağlı olarak
Türkiye’nin ticaret ve lojistik
dengeleri de aynı şekilde devinim
halinde. Kuzeyde Ukrayna-Rusya
Savaşı, batıda -başta Yunanistan
olmak üzere- Avrupa’da baş gösteren ekonomik sorunlar, doğu ve
güney bölgelerdeki politik gerilimler bulunduğumuz bölgedeki ticari
hareketlerimizi kısıtlı hale getirmiş
durumda.
Tam da bu sırada lojistik sektörüne soluk aldıracak çözüm uzaktan yetişti: ÇİN!
Sadece Türkiye’de 2016 itibariyle
çalışmasına başlanacak çok sayıda
Çin menşeili EPC projesi olduğunu düşünürsek lojistik sektörünün
her segmenti için; ne kadar hayati
önem taşıdığını görebiliriz. Bununla birlikte CIS ve Ortadoğu’daki
projeler için en güvenilir transit durağı olmamız, başta Çin olmak üzere, tüm uzakdoğu pazarına odak-
lanmayı birincil bir misyon haline
getiriyor.
İki ülke arasındaki ticaret trendini basitçe aşağıdaki grafikte görebiliriz:
beklentileri sizlerle paylaşmak istiyorum:
Gümrük- Türkiye’deki düzenin
aksine Çinli lojistik firmaları çoğunlukla gümrük hizmetinin de
dahil olduğu ve tacirleri detaylarla
meşgul etmeyen bir hizmet anlayışına sahip. Ticaret anlayışındaki
farklılık sebebiyle bu sistemi ülkemizde oturtmak -her ne kadar zor
görünse de- tacirlerin güvenini kazanacak etkin gümrük departmanları tüm lojistik firmalarının yapılacaklar listesinde ilk sıraya yazılmalı.
Diğer bir yandan ihracatçılarımızın sıklıkla karşılaştığı bir sorun
olan Çin gümrüğündeki aksamalar;
çoklukla yük miktarının eksik çıkması gibi gerekçelere karşı yeterli
müdehaleyi sağlayamamız. Gerek
acente ağını güçlendirmek, gerekse
Çin’deki bu gibi önemli noktalarda
daha çok temsilci bulundurmak
kontrol mekanizmamızı güçlendirecektir.
Transit Süre - Uzakdoğu – Türkiye hattı üzerinde hizmet veren
çok sayıda servis olmasına rağmen
transit süre-fiyat uyumuyla tacirleri
tatmin edecek servis sağlamak her
zaman kolay olmayabiliyor. Armatörlerin kendi aralarında yapacağı
anlaşmalar, ortak seferler ve belki
yeni birlikler bu sorunu gidermekle
kalmayıp beklenenin üzerinde bir
verim bile doğurabilir.
Dönüş Yükü – Çin’le yapılan ticaretin önemli kısmı, ne yazık ki,
hâlâ ithalata dayanıyor. Yakın gelecekte de bu durumun çok fazla
değişmesini beklemiyoruz. Lojistik
gibi ticaretin varlığına bağlı bir sektörün oyuncuları olarak en akıllıca
yol kendi ağımızın birtakım imkanlarını, güncel bilgileri ihracatçıyla
paylaşmak, mümkünse yeni iş anlaşmalarına ön ayak olmak olacaktır. Bu durum ticaretin, bir nebze
de olsa canlanmasına yardımcı
olacağı gibi gelen gemilere dönüş
yükü sağlayabildiğimiz zaman hem
armatörleri hem tacirleri tatmin
edecek çok net ve pratik faydalar
sunacaktır.
Makale
Bu grafiği daha da üst seviyelere
taşımak için iki devlet arasındaki
anlaşmalar sonucu;
• Karşılıklı yatırım teşvikleri yapılması
• Sadece Çinli firmalara özel
kurulacak olan serbest bölge kurulması
• Ülkemizde bir Çin üniversitesi
kurulması
• Çin Devleti’ne ait lojistik firmasının (Sinotrans) Türkiye’nin
en köklü firmalarından Lyonel A.
Makzume’yle ortaklık kurması kararı alınmıştır.
Bu akışın hızını arttırmak için
şüphesiz daha çok ve büyük adımlar atılması şart; politik sorunların
giderilmesi, doların normal düzeye çekilebilmesi gibi; ancak sizlere
bahsetmek ve düşündürmek istediğim konu;Lojistisyenler olarak bizler ne yapabiliriz?
Çin Devleti’ne ait bir kurumla
çalışmak bize az zamanda çok şey
öğretti. Sistem farklarından doğan
ve henüz yeterince karşılanamayan
EYLÜL - EKİM 39
Gemi Yan Sanayi
“Neden Avrupa
standartlarında
bu işi yapmıyoruz?”
40 EYLÜL - EKİM
Semar Marine Yönetim Kurulu Başkanı Semih Ege
Pazara yeni bir soluk getiren Entech Optima, müşterilerine servis ve ikinci el yedek parça
konusunda hizmet sunmaya başladı. Entech Optima, yeni yedek parçalarda ise şirket
ortaklarından Semih Ege’nin diğer firması Semar ile birlikte hareket ediyor. Avrupa
standartlarında bir firma olmayı hedefleyen Entech Optima, hizmet kalitesi ve vizyonu
ile birlikte pazarın güçlü firmalarından olmaya aday. Semar Marine Yönetim Kurulu
Başkanı Semih Ege ile Entech Optima’nın Teknik Müdürü Adem Çakmak ve Teknik
Koordinatör & Yedek Parça sorumlusu Çağatay Arslan ile bir araya gelerek işbirliğinin
detaylarını ve hedeflerini öğreniyoruz.
Entech Optima ve Semar Marine işbirliği ile yeni bir oluşum,
ortak girişim içerisine girdiniz.
Bize, bu oluşum nasıl hayata geçti, hedefleri neler anlatır mısınız?
S.E: Geçtiğimiz yıl, 2015 planlamamızı yaparken açıkçası yatırımlarımızı daha çok stok ürünlerimiz için yapmayı düşünmüştük.
İstanbul stoklarımızı biraz daha
detaylandırıp,
müşterilerimize
daha hızlı hizmet vermeyi hedeflemiş, depolama alanımızı ve
imkânlarımızı da arttırmayı planlamıştık. Nitekim planlarımıza uymakla beraber, karşımıza Entech
Optima gibi bir oluşum çıkınca bu
fırsatı da değerlendirmek istedik.
Her servis ihtiyacı bir yedek parça
gereksinimini ve her yedek parça
gereksinimi de bir servis ihtiyacını
ortaya çıkarmaktadır. Dolayısı ile
vermekte olduğumuz hizmetimizi
tamamlamamızın en doğru yolu,
kalitemizden ödün vermeden ve
şirket politikamız ile aynı vizyona
sahip olan bir servis imkânı oluşturmak olacaktı. Entech Optima ile
birlikte, artık servis imkânlarımızı
da güvenilir bir şekilde hem yerel
hem de küresel olarak sunabilmekteyiz.
Entech Optima servis, bakım
onarım ve tamir dışında ikinci el
majör ekipmanların da satışlarını
yapacak imkânlara sahip olacak.
Atölyemizde bulunan yenileme
ve tamir imkânlarımız sayesinde,
ikinci el yedek parça sektöründe de
olmak kaydıyla servis verdim.
Edindiğim bu bilgi ve tecrübemi
Entech Optima’da değerlendiriyorum. Amacımız, ülkemizdeki
servis standartlarını daha yukarıya
çekmek, Avrupa standartlarında
atölye ve servis imkânları sunmak. Çalışma arkadaşlarımın da
benimle aynı vizyona sahip olması
da güçlü bir işbirliği kurarak hem
yedek parça hem de servis hizmeti
verebilecek bir oluşumu hayata geçirmemizi kolaylaştırdı. Bu aşamada, Optima ile tanıştık. Optima’nın
köklü geçmişinin devamını getirebilmek için Entech Optima’yı hayata geçirdik. Yönetici kadromuz,
kurumsal firmalardan gelen, altyapısı güçlü olan kişilerden oluşmaktadır. Keza teknik personelimizde
bir o kadar deneyimli. Dolayısı ile
hedeflerimize ulaşma noktasında
iyi bir geçmişle ve iyi bir ekiple
faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Bu
zamana kadar yaptıklarımız ise
yapacaklarımızın teminatı olarak
görülebilir.
Ç.A: 3 yıldır Optima bünyesin-
de yer alıyordum. Asıl branşımız,
dizel makine bakım ve onarımıydı. Gemi mekanik ve kaynak alanı faaliyetlerini de bünyemizde
bulunduruyorduk. Temel olarak
yaptığımız işler, gemi ana makine
ve yardımcı makine bakım onarımı ve yedek parça tedarikiydi. Entech Optima oluşumu ile birlikte
ise vermiş olduğumuz hizmetleri
bir üst seviyeye çıkarabileceğimizi düşündük. Daha detaylı, daha
programlı ve standartlarımızı daha
yukarıya çekerek, küresel bir servis
noktası haline gelebilmeyi planlamaktayız. Arkadaşlarımın da daha
önce belirttiği gibi, en önemli özelliğimiz paylaştığımız vizyonumuz
ve bilgi birikimimiz.
Servis geçmişimiz Optima
olarak Dentek dönemine dayanıyor. Optima’nın kurucusu Tarık
Yılmazçelik’te yıllardır biriktirdiği deneyimini bizlerle paylaşıyor.
Ekibimizdeki kemikleşmiş kadromuzda çalışmalarını Entech Optima bünyesinde sürdürüyor. Ekip
olarak geçmiş tecrübe ve birikim-
Gemi Yan Sanayi
profesyonel olarak faaliyet göstereceğiz. Satışını gerçekleştireceğimiz
tüm ikinci el ekipmanların atölyemize girdiği andan itibaren tüm
adımlarını takip eden bir sistem
kurduk. Adım adım, tüm teknik
detaylar raporlanabilecek, ne tür
bir onarım yaptığımız ve neticesinde nasıl bir ürün elde ettiğimizi kolay bir şekilde kontrol edebileceğiz.
Sertifikalandırıp uluslararası standartlar dâhilinde olduğunu belgeleyip, satışını gerçekleştireceğiz.
Kısacası, hem servis hem de yedek
parça olarak, faaliyetlerimizi yüksek standartlara çıkarma imkanına
sahibiz. Örnek alınacak bir altyapımız, sistemimiz ve vizyonumuz
var. Bu değerleri hayata geçirerek,
uluslararası bir grup haline gelmeyi hedefliyoruz.
A.Ç: Entech Optima’da Teknik Müdür olarak yer alıyorum.
Geçmişte, uluslararsı bir firmanın Türkiye servisinde 5 yıl görev
aldım. Bu zaman zarfında yaklaşık 350 farklı gemide, çoğunluğu
sadece benim sorumluluğumda
EYLÜL - EKİM 41
Gemi Yan Sanayi
42 EYLÜL - EKİM
lerimizi Entech Optima ile birleştirerek daha modern bir şekilde devam ettiriyoruz. Teknik personel
sayımızın fazla olmasından dolayı
7/24 servis verebilen, çeşitli lokasyonlarda oluşan arızalara hızlı bir
şekilde müdahale edebilme imkanına sahip olan bir “Flying Team”
oluşturuyoruz. Mühendis düzeyindeki teknik personelimiz, problemlere anında cevap verebilmek
adına hazır durumda bekleyecek,
Avrupa ve Karadeniz Bölgesi’nde
oluşan tüm arızalara hızlı bir şekilde müdahale edebilecektir. Dikkat
çekmek istediğim bir diğer nokta
ise yüksek devir gaz motorları konusunda da yedek parça ve servis
imkanı sunabilen tek firma olmamız.
ALMANYA’DA ŞUBE…
Semar Marine 2007’den bu
yana artan bir ivme ile faaliyetlerine devam ediyor. Son gelişme
olarak da Almanya’da şube açma
girişimleriniz oldu. Bu şubeyle
müşterilerinize nasıl bir hizmet
sunacaksınız?
S.E: Semar olarak önceliğimiz,
sunduğumuz stok ve teslimat imkanlarımızı daha ileri seviyeye
taşıyabilmek. Uzun vadeli planlarımızı hayata geçirmeye 3 sene
önce İstanbul stok noktamız ile
başladık. 2016 itibariyle de Almanya Hamburg’da ikinci bir stok
noktası oluşturuyoruz. Hamburg
şubemiz, hem Türkiye’deki müşterilerimize ürün teminimizi hızlandıracak, hem de Semar ve Entech
Optima’nın Avrupa pazarında da
faaliyet göstermesini sağlayacak.
Almanya şubemiz bizim için bir
toplama noktası haline gelecek.
Yapacağımız yeni anlaşmalarla
birlikte global olarak hizmet verme imkanı sağlayacak. Her zaman
söylüyoruz, amacımız global bir
oyuncu haline gelmek…
Yurtdışında katılacağınız fuarlar var mı?
S.E: Eylül ayında Rusya’nın St.
Petersburg şehrinde düzenlenen
NEVA’ya katıldık. Bizimle birlikte
birkaç Türk firması da oradaydı.
Entech Optima ile birlikte katıldık
ve geri dönüşleri Rusya pazarı için
bizi umutlandırdı. Şu anda Rusya
pazarını inceliyoruz, özellikle onarım konusunda çok ciddi bir pazar
var. Bürokratik problemler karşımıza bir takım sorunlar çıkartıyor
ama ticaret ateşeliğimiz bize destek
olmak konusunda söz verdi. Bireysel ilişkiler kurarak Rusya’daki pazarda pay sahibi olmak istiyoruz.
Gelecek planlarınızda neler
var?
S.E: Önceliğimiz Türkiye pazarı, yani kendi pazarımız. İlk hedef
pazarımız ise Avrupa. Ortadoğu’da
da faaliyet gösterebilmek için uygun koşulların oluşmasını bekliyoruz. Biraz daha deneyim kazanmamız gerekiyor, imkanlarımızı biraz
daha kuvvetlendirmeliyiz. Özellikle Dubai, gerek faal gemiler gerekse
de yeni inşa ve onarım konusunda
çok cazip bir hal almaya başladı.
Araştırmalarımız ve görüşmelerimiz devam ediyor ama önceliğimiz
Avrupa Pazarı... Rekabetten çekinmiyoruz.
Eski
düşmanlar
Kubilay Ulucan
ATCOM Denizcilik Başkanı
Makale
K
44 EYLÜL - EKİM
üba’ya karşı uzun yıllar süren Amerikan ambargosu
ve diplomatik ilişkilerin
1961 yılından bu yana kopmasından sonra ilk diplomatik görüşmeler başkan Obama ve Küba
arasında yapıldı. Buna müteakip
görüşmeler 2014 yılında karşılıklı
olarak siyasal mahkumların salıverilmesi ile sonuçlandı. Bu temkinli
ilk adımdan sonra her iki taraf da
birbirine sıcak mesajlar gönderip
ılımlı ortamı oluşturdular ve sonuç
olarak karşılıklı diplomatik temsilciliklerin açılması gerçekleşti.
Küba 1898 yılındaki bağımsızlık savaşından sonra yapılan
Paris anlaşması ile büyük ölçüde
Amerika’nın kontrolüne geçmiş ve
Amerika Küba üzerinde ekonomik
ve politik olarak söz sahibi olmuştu. Bu durum Küba’nın tamamen
bağımsızlığını kazandığı 1902 yılına kadar devam etmişti. Amerika Küba’nın iç ve dış ilişkilerinde
söz sahibi olma ve Guantanamo
Koyu’nda bir deniz üssü kurma
hakkını aldıktan sonra birliklerini
adadan çekti. 1959 yılındaki devrim ve komünist rejimin ülkeye
hakim olmasıyla da Amerika, Küba
ile ilişkileri 1961 yılında askıya aldı.
İki eski düşmanın diplomatik
ilişkiye başlamış olması ambargonun kalkmış olması anlamına
gelmiyor. Ambargonun kalkması ancak Amerikan senatosunun
dost olur
mu?
onayı ile mümkün. Karşılıklı büyükelçilikler açılmış ancak henüz
iki tarafta büyükelçilerini atamış
durumda değiller. Yine de Vatikan ve Kanada’nın arabuluculuk
ettiği anlaşmanın ileriye doğru
atılmış önemli bir adım olduğuna şüphe yok. Bundan böyle Küba
asıllı olmayan Amerikalılar için
Havana’ya gitmek kolaylaşacak.
İki ülke arasında banka işlemleri
yapılabilecek. Bazı ticari sorunlar
çözüme kavuşacak. ABD Dışişleri Bakanlığı, Küba’yı teröre destek
vermekle suçlanan ülkeler listesinden çıkaracak. Bununla beraber en
büyük faydayı yine denizcilik sektörü görecektir. Yeni anlaşmaların
yapılması, gemilerin Küba’ya yük
taşımasını, Amerika ile iş yapan
tüm üçüncü şahısları ve kurumları
da ilgilendirmekte. Halihazırdaki
kanunlara göre Amerika’ya gelen
tüm gemilerin 180 günlük seferleri
içinde Küba’ya giriş/çıkış yapmamış olması gerekiyor. Aksi takdirde
Amerika’ya girmeleri engelleniyor.
Bu yarım asırlık kördüğümün
çözülmesindeki etkenlerden biriside yine başka bir sorunlu ülke İran
ile yapılan anlaşmadır. Amerika ve
Avrupa Birliği ülkeleri listelerindeki ilk sırada yer alan iki büyük
sorun için olumlu sonuçlara imza
attılar. Genel olarak bu anlaşmaların etkileri henüz hissedilmesede
önümüzdeki yıllar içinde darboğaz
içindeki dünya ekonomisine nefes
aldıracak yeni limanların açılacağı
kesin. Güney Amerika’daki Latin
ülkelerinin ekonomilerinin son 20
yıl içerisinde %500 büyüdüğünü
göz önüne alırsak, Küba üzerindeki ambargonun kalkması ile birlikte ekonomisinin rekor seviyede
büyüme kaydedeceğini söylemek
yerinde olur. Özellikle Küba’nın
ana tarım kaynağı olan şeker üretimi ve ihracatı artacaktır. Bu da
Güney Amerika ile ABD arasında
düzenli seferler yapan kuru yük
gemilerine olan ihtiyacı arttıracak.
Tarım ürünleri dışındaki bir diğer
sahada enerji sektörü olacak. Ekonomisinin hızla büyümesine müteakip Küba’da enerji açığı daha da
artacak. Nüfusu yaklaşık 12 milyon
olan Küba şu an için günlük 49 bin
varil petrol üretebilmekte, buna
karşılık günlük tüketimi 180 bin
varili bulmaktadır. Ambargo sebebiyle birçok Amerikan ve Amerika
ile iş yapan üçüncü şahıslar Küba’da
enerji sektöründe yatırım yapamamıştı bugüne dek…
Hali hazırda bir çalışma olmasada Küba ana karada ve açık denizlerinde gaz ve petrol arama çalışmaları için oldukça istekli uluslararası
şirketler çalışmalarını hızlandırmış
ve ambargo kalktığında hazır hale
gelmek istemektedirler. Küba’nın
ilgisini çeken ve enerji kanunlarında yer alan bir diğer konu da
Küba’ya en yakın Amerikan sahili olan Florida kıyıları Küba’ya
sadece 90 mil uzaklıkta. Bu kadar
yakın mesafede bulunup yarım
asırdır ilişkilerin donmuş bir halde
olması her iki ülke için de büyük
kayıptı. İlişkilerin normalleşmesi
için dünyadaki ekonomik ve siyasi gelişmelerin beklenmesi gerekti.
90’lı yılların başında Rus yardımlarının sona ermesinden sonra
Venezuela’nın özellikle merhum
Devlet başkanı Hugo Chaves döneminde Küba’ya yıllık ortalama
15 milyar dolar ve günlük 100 bin
varil petrol yardımı yapması dolayısı ile Küba, ambargo kıskacından
uzun süre ayakta kalarak kurtulabildi. Küba’nın destek aldığı ülkelerdeki politik değişimler sebebi ile
bu yardımların artık devam etme
olasılığı yok. Zaten bu sebepledir
ki Küba ile Amerika arasındaki
görüşmelerin başlaması Chaves’in
2013 yılında vefatına denk geliyor.
Kaybettiği ekonomik destek sonrası Küba artık siyasi tavizler de
vererek dünyaya açılma zorunluluğunu hissetti. Ekonomik reformlar,
belliki istenen etkiyi yaratmakta
yetersiz kaldı. Gelirler düştü. Yaygın kıtlıklar yüzünden enflasyon
şaha kalkmış durumda ve aşırı
enflasyon riski giderek artıyor.
Döviz, karaborsada resmi kurun
yüzde 3’ünden biraz daha yüksek
bir oranda işlem görüyor. Büyük
çaplı bir siyasi ayaklanma ihtimali
gittikçe artıyor. Yine de ekonomik
açıdan bir hesap yapılacak olursa, değişimin yakın olduğu açık.
Ortada zengin ve cömert bir hami
kalmayınca, Küba ekonomisinin
yeniden canlanması için ABD ile
ilişkilerin tam manasıyla normalleşmesi şart olacak. Bu da elbette
Küba’da demokrasi ve insan hakları
konusunda belli başlı değişiklikler
yapılmasına bağlı.
Umut ediyorum ki komşu ülkelerdeki siyasi engeller ve insan
hakları ihlallerinin bir an evvel son
bulmasıyla Türkiye de komşuları
ile ilişkilerinde yeniden normalleşme sürecine girer ve ekonomik
ateş çemberinden çıkma şansını
yakalar.
Her yıl sadece Eylül ayının tek
bir gününde barışı anarak değil, senenin her gününde barış için çabalayıp, barış içinde yaşamamızı dileyerek, herkese mutlu, barış dolu,
huzurlu bir bayram diliyorum.
Makale
yenilenebilir enerji kaynakları. Bu
trend tüm dünyada olduğu gibi
Küba’da da yoğun eğilim görmekte.
2030 itibari ile devlet politikası gereği enerji ihtiyacının yüzde 25’ini
yenilenebilir kaynaklardan (Güneş,
Rüzgar, Termik enerji) karşılamak
isteyen Küba’da bu alanda üretim
ve yatırım yapan şirketler uçsuz
bucaksız imkanlar bulacaktır. Küba
devlet enerji kurumu bu politikası
gereği 633 MW kapasiteli 13 yeni
rüzgar santrali, 755 MW kapasiteli
biyoyakıt tesisi, 700 MW kapasiteli
güneş enerjisi santralleri ve 56 MW
kapasiteli hidroelektrik santral
projelerini onaylamış bulunmakta.
Küba’nın dünyaya kapalı ekonomisi ve kısıtlı şartlar içinde geliştirdiği
bazı medikal ilaçlarda bu ambargonun kalkması ile birlikte hastalıklara çare bekleyen insanlar için
büyük umut ışığı olacaktır. Küba şu
anda akciğer kanserine karşı bulduğu aşıyı geliştirmekte olduğunu
duyurdu. Ayrıca şeker hastalığı
sonucu ayaklarda oluşan ülsere de
buldukları ilaç birkaç farklı ülkeden onay aldı. Gerekli testlerin
Amerikan Sağlık Bakanlığı tarafındanyapılmasından sonra ilacın
tüm dünyada kullanımı yaygınlaşacak. Amerika’daki Küba Ticaret
Odası Küba’nın biyolojik, tarım
ve teknoloji şirketlerinin dünyada
pazar bulabilmek için yabancı ortaklara ihtiyacı olduğunu duyurdu.
EYLÜL - EKİM 45
Türkiye İhracatçılar
Meclisi (TİM),
ihracatçının 2015 yılı
2. çeyrek gerçekleşme
ve 3. çeyrek beklenti
anketini açıkladı. Buna
göre ihracatçı yılın 3.
çeyreğinde ihracatın
artmasını bekliyor.
İhracatçı, 3. çeyrekten umutlu
A
nkete göre ihracatta pozitif
eğilim gösteren ihracatçı,
3. çeyrekte 65 bin yeni istihdam öngörürken, Rusya, ABD,
Almanya, Çin ve İran’ı öncelikli
hedef pazar olarak seçti. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Üretimde denge beklentisi yüzde 14,3 ile
pozitif düzeyde seyrediyor. 3. çeyrekteki ihracat beklentisinde denge
yüzde 10,9 ile olumlu bölgede olmayı sürdürüyor” dedi. Büyükekşi,
17 Ağustos itibarıyla da Türkiye
genel ihracatında yüzde 5 oranında
artış görüldüğüne dikkat çekti.
Türkiye İhracatçılar Meclisi
(TİM), tüm sektörleri temsil eden
504 firmanın üst düzey yöneticisinin katılımı ile gerçekleştirdiği
2015 yılı 2. çeyrek gerçekleşme ve
3. çeyrek beklenti eğilim anketi ile
ihracatçılara ve Türk ekonomisine
yol gösteriyor. Ankette, ihracattan
finansmana, istihdamdan yatırıma,
piyasa beklentilerinden girdi maliyetlerine kadar birçok alandaki
değerlendirmeye göre yılın 3. çeyreğinde 65 bin yeni istihdam, firmaların yüzde 72.8’i ihracatlarının
artacağını veya aynı kalacağını öngörüyor. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “İhracatçılarımızın önemli
bir kısmı küresel fırtınaya rağmen
adeta yeni okyanuslara yelken açmaya devam ediyor, risk alıyor, fırsat kolluyor” diye konuştu.
İhracat
ABD-NAFTA navlun sevkiyatı
temmuz ayında yüzde 8 düştü
46 EYLÜL - EKİM
A
BD Ulaştırma Bakanlığı bünyesindeki Ulaştırma İstatistikleri Bürosu’nun (BTS) yayımladığı sınırlar arası nakliye (Trans
Border Freight) verilerine göre,
ABD-NAFTA navlun sevkiyatı 2015
yılının temmuz ayında düştü. Önceki
yılın aynı ayına göre hava yolu taşımacılığı hariç taşıma yöntemlerinin
hepsinde az sevkiyat yapılması nedeniyle yıllık yüzde 8 düşüşle 93 milyar
dolar seviyesinde kaydedildi.
NAFTA gemi ve boru hattı navlun
sevkiyatı değerindeki büyük düşüşlere mineral yakıt sevkiyatı birim fiyatındaki düşüşün sebep olduğu bildirildi. Geçtiğimiz yılın temmuz ayına
göre, bu sene temmuz ayında hava
yolu taşımacılığı yüzde 3,4 artış gösterirken, demir yolu emtia taşımacılığı yüzde 14,5, kamyon taşımacılığı
yüzde 0,6 düşüş gösterdi.
Aynı ayda, mineral yakıt sevkiyatı birim fiyatındaki düşüş sebebiyle
gemi taşımacılığında %26,3, boru
hattı taşımacılığında yüzde 34,8 düşüş kaydedildi. Kara yolu taşımacılığı ABD-NAFTA sevkiyatının yüzde
63,9’unu oluşturarak, toplam 49,2
milyar dolar (yüzde 61) değerindeki ithalatın ise 30 milyar dolarını
ve toplam 43,8 milyar dolar (yüzde
67,1) değerindeki ihracatın ise 29,4
milyar dolarını oluşturdu.
Demir yolu taşımacılığı ABDNAFTA sevkiyatının yüzde 13,7’sini
oluştururken, bu taşıma yöntemini
yüzde 7,3 ile gemi, yüzde 6 ile boru
hattı ve yüzde 3,9 ile hava yolu takip
etti. Kamyon, demir yolu ve boru hattı taşımacılığı toplam ABD-NAFTA
sevkiyatının yüzde 83,7’sini elinde
bulundurdu.
Temmuz ayında, ABD-Kanada
navlun değeri yıllık yüzde 14 düşüşle 47,5 milyar dolar oldu. Geçtiğimiz
yıla göre, ABD-Kanada sevkiyatında tüm taşıma yöntemlerinde düşüş
kaydedildi. Kamyonlar, 47,5 milyar
dolar değerindeki Kanada sevkiyatının yüzde 57,5’ini oluştururken, demir yolu yüzde 14,3’ünü, boru hattı
yüzde 11’ini, gemi taşımacılığı yüzde 5,2’sini ve hava yolu taşımacılığı
yüzde 4,7’sini oluşturdu. Kamyon,
demir yolu ve boru hattı taşımacılığı toplam ABD-Kanada sevkiyatının
yüzde 82,8’ini elinde bulundurdu. Bu
sene temmuz ayında, ABD-Meksika
navlun sevkiyatının değeri ise yıllık
yüzde 8 düşüşle 45,5 milyar dolar
olurken hava yolu ve kamyon taşımacılığında artış kaydedildi.
ABD-Meksika hava taşımacılığı
yıllık yüzde 9,5 ve kamyon taşımacılığı yüzde 4,7 artarken, boru hattı
taşımacılığı yüzde 4,6, demiryolu
taşımacılığı yüzde 8,5 ve gemi taşımacılığı mineral yakıt fiyatındaki
düşüşlerden dolayı yüzde 25,1 düşüş
gösterdi. Kamyonlar, 45,5 milyar dolar değerindeki Meksika sevkiyatının
yüzde 70,6’sını oluştururken, demir
yolu yüzde 13,1’ini, gemi taşımacılığı yüzde 9,5’ini, hava yolu taşımacılığı yüzde 3’ünü ve boru hattı yüzde
0,9’unu oluşturdu. Kamyon, demir
yolu ve boru hattı taşımacılığı toplam
ABD-Meksika sevkiyatının yüzde
84,6’sını elinde bulundurdu.
Röportaj
TEMMUZMART-NİSAN
- AĞUSTOS • |47
13 |
SECURİŞÖHLEN
Deniz Özel Güvenlik Hizmetleri Tic. ve Ltd. Şti.
7 DENİZ
Türk Loydu gemiadamı işe alım sertifikasını yayınladı
TÜRK Loydu, İstanbul
merkezli gemiadamı
işe alım ve yerleştirme
kuruluşu Lucent Denizcilik
A.Ş.’yi Denizcilik Çalışma
Sözleşmesi (MLC 2006)
kapsamında servis sağlayıcı
olarak onaylayarak
sertifikalandırdı. Bu
sertifika ile Lucent
Denizcilik A.Ş’nin,
Uluslararası Çalışma
Örgütü ILO’nun 2006
yılında benimsediği
ve gemiadamlarının
emniyetini ve haklarını
korumayı amaçladığı
MLC 2006 sözleşmesinin
Madde 1.4 - İşe Alım ve
Yerleştirme başlığında
belirtilen kurallarına uyum
sağladığı teyit edilmiş oldu.
MLC 2006 Sözleşmesine
göre, Türkiye gibi henüz
MLC 2006 sözleşmesine
taraf olmamış bir ülkede
bulunan ve gemiadamı
işe alma ve yerleştirme
servisi sağlayan bir
kuruluştan faydalanmak
isteyen gemi sahipleri,
servis sağlayıcılarının MLC
sözleşmesinde belirlenen
kurallara uyumlu olarak
çalıştığından emin olmaları
gerekiyor. Aynı zamanda,
işletmelerin daha
profesyonel ve yüksek
kaliteli servis sağlayıcılar
ile çalışma arayışı, küresel
gemiadamı piyasası için
üçüncü taraf sertifikasyon
ihtiyacını artırdı.
Kısa Kısa
Deniz haydutluğuyla mücadele için bir araya geldiler
ULUSLARARASI Ticaret
Odası - Uluslararası Denizcilik
Bürosu (ICC – IMB: sırasıyla
International Chamber of
Commerce ve International
Maritime Bureau) tarafından,
Malezya'nın başkenti Kuala
Lumpur'da "Küresel Deniz
Haydutluğu, Silahlı Soygun
ve Deniz Güvenliği" üzerine
uluslararası bir toplantı
düzenlendi. 30 ülkenin
toplamda 200'den fazla
temsilciyle katıldığı toplantının
açılış konuşmasını yapan
Malezya İçişleri Bakan
Yardımcısı, Güney Doğu
Asya'da deniz haydutluğu
ve silahlı soygun vakalarının
yeniden tehlike teşkil etmeye
başladığını belirterek, bu
vakaları organize eden kişilerin
yakalanması için bölgedeki
tüm devletlerin ortak bir çaba
13 Yılda 308 yat üretildi
48 EYLÜL - EKİM
TÜRKİYE yat sektöründe bu yıldan
itibaren İstanbul- Tuzla'yı geride
bırakarak birinciliğe oturan Antalya
Serbest Bölge'de bugüne kadar
büyük bölümü ultra lüks olmak
üzere toplam 308 yat üretildi.
652 milyon 400 bin dolarlık gelir
elde edildi. Antalya Serbest
Bölge İşleticisi A.Ş.'de (ASBAŞ)
faaliyet gösteren 56 yat firmasının
2002'den bugüne kadarki süreçte
mavi sularla buluşturduğu ultra
lüks yat sayısı 308'e ulaştı. Sektör,
kısa sürede dünyanın dört bir
yürütmesi gerektiğini söyledi.
Toplantıda, deniz haydutluğu
dışında, denizcilik sektörünü
zora sokan yasa dışı göçler ve
insan kaçakçılığı da tartışıldı.
yanındaki zenginlere özel tasarım
yat üretimiyle öne çıktı. ASBAŞ,
aralarında Formula 1'in efsanevi
pilotu Tony Schumacher, Arap
şeyhleri ve zengin işadamları,
Rus oligartlar, Avrupalı ve ABD'li
zengin işadamlarının bulunduğu
müşterilere yapılan ultra lüks yat
satışından 13 yılda, 652 milyon 400
bin dolarlık gelir sağladı. 20022015 yılları arasında toplam 308 yat
imal edilen ASBAŞ'ta, bu yatların
toplam uzunluğu 5 bin 313 metreye
denk gelirken, yatların ortalama
uzunluğunun ise 17.25 metre
olduğu belirtildi.
Deniz Güvenliği
Tehlikeli sularda
korsanlık devam
ediyor!
50 EYLÜL - EKİM
Son zamanlarda, Somali korsanları tarafından
kaçırılan gemi sayısında, eskiye göre oran olarak azalma
yaşandığını belirten, SECURİŞÖHLEN Deniz Özel
Güvenlik Şirketi Genel Müdürü Murat Şöhlen, bunun
sebebini, armatörlerin o bölgeden geçerken gemilerine
silahlı özel güvenlik almalarına bağlıyor. Şöhlen;
“Tavsiyem şudur ki, armatörler kesinlikle güvenlik
hizmeti almaya devam etsinler, aksi takdirde kaçırılma
riskleri her zaman var. Orada korsanlık devam ediyor!”
diyerek denizde güvenlik hizmetinin tüm detaylarına
ilişkin bilgiler paylaştı.
SECURİŞÖHLEN Deniz Özel Güvenlik
Şirketi Genel Müdürü Murat Şöhlen
Denizde güvenliğin en iyi şekilde sağlanmasını misyon edinen SECURİŞÖHLEN, kurulduğu günden bugüne nasıl bir
potansiyele ulaştı?
SECURİŞÖHLEN Deniz Özel
Güvenlik Şirketi’nin kuruluşu Denizcilik firmalarımızın gemilerini
HRA (High Risk Area) denilen,
Somali haydutlarının gemilere yoğun olarak saldırılar yaptığı tehlikeli sulardan, gemilerini mecburen
geçirmeleri ihtiyacına paralel olarak 7 yıl önce doğdu. İlk günlerde
bu ihtiyacı profesyonel kadromuzla, amatörce karşılarken, bugün,
son derece profesyonelce hizmet
verebiliyoruz. Örneğin, kadromuzda sadece 15 SAT veya SAS
Türk Deniz komando barındırırken şimdi bu sayıyı 50’ ye çıkardık.
Komandolarımızı, çeşitli ülkelerle
yapmış olduğumuz anlaşmalara
bağlı olarak, Mısır / Süveyş’ten,
B.A.E. Fujairah’dan, Sri Lanka /
Galle’den, Kenya / Mombasa’dan,
Güney Afrika / Durban’dan artık
çok rahatlıkla indirme / bindirme
yaptırabiliyoruz.
Kullandığımız
güvenlik ekipmanını daha donanımlı ve yüksek kaliteye ulaştırdık.
Tabi, bazı ülkelerin deniz güvenliği
konusunda, çıkarmış olduğu yasalar da bu rahat ortamı bizim için
yarattı. Bazı lojistik firmaları tara-
fından da uluslararası denizlerde
hizmete sokulan, yüzer cephane
gemilerinin (Floating Armory)
varlığı ve verdikleri depolama hizmeti de iş kolaylığımızı ve kapasitemizi artıran en önemli etkenlerdendir.
Yurtiçi ve yurtdışında denizde
özel güvenlik hizmeti veren firma
sayısı nedir? Denizde özel güvenlik hizmetini sağlamak için hangi
normlara uygun hareket ediyorsunuz?
Şu anda yaklaşık 150 deniz güvenlik şirketinin varlığından söz
edebiliriz. Bunlar kısa adı SAMI
olan, merkezi İngiltere’de bulunan
Security Assocation Maritime Indistry (Deniz Güvenliğinde Üst
Kurulu) ‘na bağlı olmak zorundalar. Bu kurulun gözlemcileri tarafından denetlenmekte ve iş yapabilirliği konusunda her yıl karar
verilmekte. Biz yıllardır bu denetimlerden alnımızın akıyla çıkıyoruz. Çünkü, bu iş için olması gereken ne varsa yapmaktan, emek ve
para harcamaktan çekinmiyoruz.
Maalesef, Türkiye’de bizden sonra
oluşan bazı firmalar bu tür prosedürlere uymaktan kaçındıkları için
başarılı olamamışlardır. Bu işin
tabi ki her firma için cazip olma-
Müşteri portföyünüzde çoğunluk olarak Türk bayraklı gemiler bulunuyor. Başka hangi
ülkelerle çalışıyorsunuz?
Şu an yaklaşık 34 Türk, 7 yabancı denizcilik firmasının gemilerine koruma sağlar hale geldik. Bu
ülkeleri, İtalya, Rusya, Almanya,
Suriye, B.A.E. ve Hollanda olarak
sıralayabiliriz.
Tecrübeli ve donanımlı bir
kadro ile deniz güvenliği hizmeti sunan SECURİŞÖHLEN,
tehlikeli sularda nasıl bir hizmet
sağlıyor? Sizden güvenlik hizmeti
alacak olan bir firma hangi hizmetlerden yararlanacak?
SECURİŞÖHLEN Deniz Özel
Güvenlik Şirketi, tecrübeli, donanımlı ve cesur kadrosu ile; Somali
haydutlarının gemileri kaçırarak,
armatörlerden fidye almasını, bu
kaçırma esnasında gemici personelin yaralanmasını, kötü muameleye maruz kalmasını ve geminin
fidye pazarlıkları sürerken uzunca
bir süre seyirden sarkık kalmasını,
ticari faaliyetinin durmasını önlemek amacı ile geminin korunma ihtiyacını güvenlik sağlayarak
önlemeye yönelik hizmet sağlar.
Bizden güvenlik hizmeti alan denizcilik şirketleri, komandoların
ve kullanılacak güvenlik ekipmanın gemiye bindirilmesi, geminin
korunması ve ardından gemiden
ekipmanın Floating Armory gemilerine, Güvenlik Ekibinin de varış
limanında indirilmesi hizmetini
alır.
Özellikle hangi sularda özel
güvenlik hizmeti alınması gerekir? “Tehlikeli sular” olarak adlandırılan bölge neresidir?
Gemilerin Tehlikeli sular olarak
adlandırılan, Kızıldeniz 19. enlem
güneyi, Aden Körfezi, Arap Denizi,
Umman Denizi, Hint Okyanusu ve
Nijerya sularına giderken mutlaka
güvenlik alınması gerekir.
Türk bayraklı gemiler güvenlik hizmeti alma konusunda ne
gibi sıkıntılar yaşıyor?
Türk bayraklı gemiler için maalesef hala, Denizcilik Bakanlığı tarafından gemilerin güvenli kalması
ile alakalı düzenleme yapılamadı.
Müsteşarlık ne alabilirsiniz, ne de
alamazsınız diyor. Bu durum tabi
ki Türk Bayrağı taşıyan armatörleri sıkıntıya sokmakta ve bir an
önce bu konuya, hem biz, hem de
denizcilik şirketleri, ihtiyaca cevap verebilecek bir deniz güvenlik
yasasının çıkarılması ve yürürlüğe
konması ile çözüm beklemekteyiz.
SECURİŞÖHLEN, deniz güvenliği ve gemi koruma hizmetleri dışında hangi güvenlik çözümlerini sunuyor?
Liman güvenlik değerlendirmeleri ve planlarını da yapıyoruz.
Aynı zamanda limanlarda güvenlik
eğitimleri de veriyoruz. Uluslararası üst düzey kimliğe sahip birçok
işadamı ve sanatçının da korumasını üstleniyoruz.
Okuyucularımıza iletmek istediğiniz mesajınız nedir?
Sizin aracılığınız ile buradan
Türk Denizcilik şirketlerine seslenmek istiyorum. Son zamanlarda
gemi kaçırma olaylarının azalmasını yanlış değerlendiren firma yetkilileri var. Kaçırılma vakaları evet
azaldı, fakat bunun tek sebebi armatörlerimizin artık bilinçlenerek
Silahlı Güvenlik almadan tehlikeli
sulardan geçmek istememeleridir.
Saldırılar yine var, devam ediyor,
fakat komandoların karşı koyması
ile birlikte korsanlar püskürtülüyor
ve amaçlarına ulaşamıyorlar. Tavsiyem şudur ki, kesinlikle güvenlik
almaya devam etsinler, aksi takdirde kaçırılma riskleri her zaman
var. Orada korsanlık devam ediyor.
Ve son olarak şunu söyleyeceğim,
SECURİŞÖHLEN’e güvensinler.
Gemilerini Somali Korsanlarına
değil, bize teslim etsinler. Daha
ekonomik tarifemiz, profesyonel,
yürekli, donanımlı Türk Deniz Komandolarından oluşan kadromuz
ile hizmet vermeye devam edeceğiz. Türk Denizcilik firmaları için
doğduk, gerekirse de onlar için
ölürüz. Ama, gemiler sağ salim,
kazasız belasız varış limanına gider. SECURİŞÖHLEN Deniz Özel
Güvenlik ile tüm denizler her zaman daha güvende…
Deniz Güvenliği
yan bir altyapı harcaması var. Bunu
yapmadan legal ve emniyetli çalışma yapabilmek mümkün değildir.
Diğer yandan, ICOC ( International Code of Conduct ) Denizcilik
Sektöründe Uluslararası Hareket
Usulleri uygulayıcısı şirketler birliği üyesiyiz. Bu kuruma üye olmadan SAMI üyeliğine alınmıyorsunuz. Yani, ICOC; zorunlu üye
olmamız gereken ve yönergelerine
uymak zorunda olduğumuz İsviçre
orijinli bir kurumdur.
EYLÜL - EKİM 51
Röportaj
Gemi
boyutları
aynı ama
tonajları
artıyor!
52 EYLÜL - EKİM
Son 6 yılda gemi boyutları sabit kalırken gemi
tonajlarında artışlar yaşandığına dikkat çeken
Mitsui OSK Lines Ltd. Kiralama Müdürü Alper
Yaşar, yaşlı ve küçük tonajlı gemilerin piyasadaki
rekabet gücünün azalmaya başladığını belirterek,
“Özellikle handy dediğimiz 20-30 KDWT’lik bant
için artık norm 35-38 KDWT bandına çıkmaya
başladı. Buna benzer bir şekilde handymax diye
tabir edilen 42 – 50 KDWT bandındaki gemilerin
52 – 55 KDWT bandına geçtiğini ve hatta son
2-3 sene içinde bu bandın daha da yukarıya,
58-63 KDWT’e geçtiğin ve Supramax/Ultramax
sınıflarının hareketlendiğini gördük. Bu da hem
daha yaşlı hem de daha küçük tonajlı gemilerin
piyasadaki rekabet gücünü azaltmaya başladı”
bilgisini verdi. Uzun yıllardır Japonya menşeili
Mitsui OSK Lines Ltd. firmasında yer alan ve
Kiralama Müdürü olarak çalışmalarını sürdüren
Alper Yaşar, dünya denizcilik piyasasının
durumunu değerlendirdi.
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
1977 İstanbul doğumluyum.
Öğrenim hayatıma önce yaşadığımız ilçe olan Pendik’te başladım.
İlkokulun ardından orta ve lise
öğrenimime İstanbul Lisesi’nde
devam ettim. 1996 yılında liseden mezun olduktan sonra İTÜ
Gemi İnşaat ve Deniz Bilimleri
Fakültesi’ne girdim. Bölümümü
birincilikle kazandığım için o sene
sadece bir öğrenciye verilen bir
Mitsui OSK Lines Ltd. Kiralama Müdürü Alper Yaşar
yurtdışı öğrenim bursuna hak kazandım ve İTÜ’de bir sene okuduktan sonra öğrenim hayatıma İngiltere’deki Southampton Institute’de
(bugünkü Solent University)
devam ettim. Lisans öğrenimimi 2000 yılında bitirdikten sonra
Londra’daki City Üniversitesi’nde
bir master programını da bitirdikten sonra çalışma hayatına atıldım.
1997’den beri yurtdışında yaşıyorum. Çalışma hayatıma 2001
yılında şu anda da aktif olan Gri-
maldi Lines adlı firmada başladım
ve beş seneyi aşkın bir süre bu firmada çalıştım. Bu firmada çalışırken seyahat olanağım çok olduğu
için yaptığım işi daha özümseyerek
öğrendim. Deniz ve gemilere olan
ilgim de bu şekilde daha da pekişti.
2007 yılı başında da iş değişikliği
yaparak şu an çalıştığım Mitsui
OSK Lines Bulk Shipping Europe
Ltd. şirketinde işe başladım. Şu an
bu firmada Atlantik piyasasından
sorumlu Kiralama Müdürü olarak
Mitsui OSK Lines’ın uluslararası arenada sağladığı hizmetten,
faaliyet alanından, denizcilik sektöründeki
background’undan,
kapasite ve hacminden bahseder
misiniz? Ağırlıklı olarak hangi
bölgelerde faaliyetlerini sürdürüyor?
Mitsui OSK Lines Ltd. (MOL)
Japon menşeili bir firma ve şirketimizin 130 seneyi aşan bir tarihi
var. 19. yüzyıl sonuna kadar Japonya yurtdışı mallarına ve ticaretine
tamamıyla kapalı bir ülkeyken o
zamanki imparator bir dizi yeniliklere giderek ülkenin kapılarını
yabancı sermayeye ve yabancı ticarete açıyor. Japonya bir ada ülkesi
olduğu için ülke mal ve insan taşımacılığı için deniz yollarına çok
bağımlı. Bu da deniz ticaretinin
de hızla gelişmesine sebep oluyor.
Firmamızın başlangıcı da bu zamanlara denk düşüyor. Her büyük
firma gibi 1-2 gemiyle çalışmaya
başlayan firmamız 21.yüzyılda
artık bünyesinde 900’ün üzerinde (31 Mart itibari ile 947 parça
gemi) farklı tür ve boyutlarda gemi
işleten bir dünya devine dönüyor.
Firmamızın filosuna baktığımızda
ağırlıklı olarak dökme yük gemilerini görüyoruz.
947 parça geminin 411 tanesi
kuru yük piyasasında çalışmakta.
Yine 176 tane petrol/ham petrol
tankerimiz ve 67 tane de LNG taşıyıcımız mevcut. Buradan hareketle
MOL’in ağırlıklı olarak dökme yük
yani hammadde ya da yarı ham
madde taşıma sektöründe faaliyet
gösterdiğini söyleyebiliriz. Firmamızın müşterileri arasında termo-elektrik santraller, demir çelik
üreticileri, çimento üreticileri, hububat firmaları, petrol rafineleri,
doğalgaz tedarikçileri gibi ulusal
veya uluslararası firmalar mevcut.
Bunlara ilave olarak, kuru veya likit dökme yük pazarlarının dışında araba taşımacılığı, konteyner
taşımacılığı gibi üniter denizcilik
piyasalarında da faaliyet göstermekteyiz. 31 Mart 2015 itibari ile
firmamız bünyesinde bulunan 947
parça gemi toplam olarak 67,789
bin DWT’ye tekabül etmektedir.
Firmamız, kuru yük taşımacılığı
göz önüne alınırsa DWT kapasitesi olarak dünyada şu an 2. sırada
bulunuyor. Yine petrol/ham petrol
ve LNG bazında DWT kapasitesi
olarak dünya 1.sırada yer alıyor.
Firmamız dünya denizlerinde bu
kadar fazla miktarda gemi işletirken en önem verdiği konu can ve
mal güvenliğidir. Bu bağlamda 4 x
sıfır anlayışımız yani; sıfır ölümcül
kaza, sıfır ciddi deniz kazası, sıfır
deniz kirliliği ve sıfır yük hasarı
firmamızın vazgeçilmez hizmet
politikasıdır.
Yurtdışında denizcilik (navlun) piyasası nasıl bir seyir izliyor? Ekonomik olarak göstergeler gelecek için nasıl bir tablo
çiziyor? Değerlendirebilir misiniz?
Piyasaların dinamikleri farklı
işlediği için kuru yük navlun piyasası ile tanker navlun piyasası aynı
anlarda birbirine zıt yönlere doğru
seyrediyor olabilirler. Kuru yük
navlun piyasası ile alakalı şunu da
belirtmek gerekir ki değişik gemi
boyları da kimi zaman birbirinden
bağımsız hareket edebilir ama yine
de genel trend hep aynı yöne doğru
olur. Kuru navlun piyasası son 4-5
senedir oldukça dinamik bir şekilde seyrediyor. Özellikle Lehman
Brothers’ın çöküşünden sonraki
dalgalanma piyasada ciddi değişimlere yol açtı. Bu çöküş öncesi
firmaların öncelikli amacı mümkün olduğunca en yüksek navlunu
elde etmekti ama sektörde yaşanan çöküşten sonra birincil hedef
güvenli bir yük bağlantısı yapmak
oldu. Yani armatörler için kiranın
veya navlunun tahsili, kiracı için
de yükünün güvenli taşınması ve
teslimatı öncelik aldı.
Bunun yanı sıra son 5-6 yılda
gemi boyutları aşağı yukarı sabit
kalırken tonajlarında bir artış gözlemledik. Özellikle handy dedi-
Röportaj
çalışmaktayım. Bunların haricinde
evliyim ve 6 haftalık bir kızım var.
EYLÜL - EKİM 53
Röportaj
54 EYLÜL - EKİM
ğimiz 20-30 KDWT’lik bant için
artık norm 35-38 KDWT bandına
çıkmaya başladı. Buna benzer bir
şekilde handymax diye tabir edilen
42 – 50 KDWT bandındaki gemilerin 52 – 55 KDWT bandına geçtiğini ve hatta son 2-3 sene içinde
bu bandın daha da yukarıya 58-63
KDWT’e geçtiğini Supramax/Ultramax sınıflarının hareketlendiğini
gördük. Bu da hem daha yaşlı hem
de daha küçük tonajlı gemilerin piyasadaki rekabet gücünü azaltmaya başladı.
Burada yakıt fiyatlarından da
söz etmemiz gerekir. Yakıt masrafı
bir armatör için geminin seferdeki
en yüksek harcama kalemidir. Her
ne kadar navlun piyasası son 4-5
yılda 2008 değerlerine göre nispeten düşük olsa da yakıt fiyatları
yüksek kaldı. Bu da armatörlerin
sefer masraflarını düşürmek için
gemilerini ekonomik hızlarda seyrettirmeye başlamalarına yol açtı.
Bu hız düşüklüğü, geminin bir
sene içinde yapabileceği ekonomik sefer sayısını azaltsa da yakıt
harcamalarında ciddi kısıntılar getirdi. Bu da daha ekonomik, daha
modern gemileri daha iyi rekabet
eder bir pozisyona taşıdı. Son bir
yıldır yakıt fiyatlarındaki ciddi düşüş her ne kadar armatörlerin sefer
masraflarını ciddi miktarda düşürse de bu düşük fiyat trendinin
ne kadar süreceği bilinmez. Ani
yükselmelere önlem olarak armatörleri tersanelere daha çok yakıt
tasarruflu gemiler sipariş etmeye
yönlendirdi.
İleriye dönük olarak bakarsak
dünya ekonomisi hala sürdürülebi-
lir bir yükseliş trendine geçemedi.
Özellikle kuru yük navlun piyasası,
hammadde tüketimine ve enerji
üretimine bağlı olduğu için öncelikli olarak bu alanlarda bir düzelme görülmesi gerekir. Bilindiği
gibi Çin, dünyanın bu konudaki
lokomotifi pozisyonunda olduğu
için ekonomisinin hareketleri kuru
yük navlun piyasasını doğrudan
etkilemekte. Gemi tonajı ufaldıkça
taşınabilir yük yelpazesi genişlediği için daha ufak tonajlarda bağımsız çıkışlar veya inişler görülebilir.
Yine de genel resme bakılırsa yakın
gelecekte navlun piyasasında ciddi
bir düzelme veya ciddi bir düşüş
beklenmiyor.
Yurtdışında Türkiye’deki denizcilik sektörüne bakış nasıl?
Türkiye’de denizcilik sektörünün
geleceği için neler söyleyebilirsiniz?
Yurtdışından bakıldığında Türk
denizciliğinin yakın geçmişte ciddi
bir atılım yaptığını görmekteyim.
Sektöre 15 sene önce girdiğimde
Türk bandıralı veya Türk şirketler tarafından işletilen yabancı
bandıralı gemilerin sayısı bugüne göre oldukça azdı ama son 10
sene içinde ülke olarak güzel bir
atılım yaptığımızı söyleyebilirim.
Hem armatörlük bazında hem işletme bazında hem de gemi inşası
bazında güzel yerlere geldiğimizi
görüyorum. Ayrıca yat, yelkenli
vb. zevk amaçlı deniz araçlarının
inşasında da dünyada parmakla
gösterilecek kalitede işler yapan
tersanelerimiz var. Keza gemi inşasının yanında gemi tamiri piyasa-
sında da özellikle Atlantik piyasası
içinde çok güzel bir noktadayız.
Bütün bunlar yurtdışında yaşayıp
Türkiye’yi temsil eden bir yurttaş
olarak beni çok gururlandırıyor.
Denizcilik sektörünün ilerlemesi için hangi adımlar atılmalı?
Her şeyden önce uluslararası
denizcilik sektörü ülkelerin dünya
denizlerinde kendi bayraklarını
dalgalandırabilmesi demektir. Denizcilikte ileri gidebilmiş ülkelerin
bunu çok uzun yıllar önce idrak
ettiklerini görebiliyoruz. Bu ülke
yönetimlerinin ciddi bir denizcilik
politikalarının oluşu ve iktidar değişse de bu politikalardan şaşılmamasıdır. Karakter olarak denizcilik
sektörü yavaş gelişen bir sektördür
dolayısıyla bir ülkenin denizcilik
sektörünü geliştirmesi zaman alır.
Günümüz modern teknolojileriyle
bile bir geminin inşaatı 2 seneyi
bulabilmektedir. Buradan yola çıkarak sunu diyebiliriz ki, bir ülkenin denizciliğini geliştirmesi için
önce insana yatırım yapması ve
denizciliği bir ülkü olarak görebilen nesiller yetiştirmesi gerekir. Bu
da deniz kültürünün okullara daha
çok girmesi ile olabilir. Gençlerimiz denizciliği ve deniz ticaretini
bir meslek olarak görebilirlerse
sektörün önü açılacaktır. Denizciliğimizin gelişmesi için ilk atılacak
adımlardan birinin, şu an müsteşarlık düzeyinde bulunan ulusal
denizcilik otoritemizin bakanlık
düzeyine getirilmesi gerektiğini ve
ulusal bir denizcilik stratejisinin
oluşturulmasının gerekli olduğunu
düşünüyorum.
OMIKRON
MANNING SERVICES SA
DEDICATE
A D, QUALITY CREW MANAGEMENT & TRAINING
ATE
Tüm dünyada 320 den fazla gemiye personel donatan
Epsilon Hellas’ın kurmuş olduğu Omikron, faaliyetlerini
gün geçtikçe arttırıyor.
Yurtdışında kariyer yapmak isteyen Türk gemiadamları
armatörlerin gemilerine personel sağlamaktadır.
Aynı zamanda personel yönetimi konusunda anahtar
teslim çözümler üretmek adına MTR ile işbirliği
temini ve eğitimi konusunda anahtar
teslim maliyet etkin çözümler üretmektedir.
Sırma Perde Cd. No:17/3 Zeydo Apt. Altunizade, Istanbul Türkiye
+90 216 969 99 40 [email protected] www.omikroncrew. com
All your needs about “Manning and Training”
MARITIME TRAINER
TM
Eğitim ve Gelişimdeki Çözüm Ortağınız
Denizcilik sektörü için geliştirilmiş uzaktan eğitim sistemi
ile personelinizin eğitim ve gelişim ihtiyaçlarını maliyet
etkin bir şekilde karşılayarak giderlerinizde ciddi tasarruflar
sağlayabilirsiniz.
Klas onaylı uzaktan eğitim sistemimiz üzerinden, işe alım
öncesi değerlendirme, intibak ve katılış öncesi eğitimler,
mesleki ve teknik eğitimler dahil, yönetim sisteminizin tüm
eğitim ve gelişim süreçlerini kolaylıkla yönetebilirsiniz.
Sistemimizde, en çok takip edilen denizcilik
TEMMUZ
- AĞUSTOS
haber portallarının içeriklerinden günlük
derlenen
gazete
ile çalışanlarınızın sektörü takip etmesini sağlayabilirsiniz.
Paydaşlarımızdan topladığımız veriler, kaza olay analizleri,
yeni regülasyonlar en iyi uygulamalar ve sağlık haberlerini
içeren eğitim ve sağlık bülteniyle çalışanlarınızın
farkındalıklarını arttırabilirsiniz.
Video eğitim paketlerimizle gemi üzeri veya ofis eğitim
ihtiyaçlarınızı çok uygun maliyetlerde
karşılayabilirsiniz.
Uzaktan Eğitim | Video Eğitimler | Sınıf Eğitimleri
ISM ve TMSA Danışmanlığı | Alkol ve Uyşturucu Testleri
T
MTR BİLİŞİM EĞİTİM VE DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ.
İzmir Teknoloji Geliştirme Bölgesi, A4 Binası, Ofis No: Z11
İYTE Kampüsü, Gülbahçe, Urla, İzmir Türkiye
+90 232 502 0284 & +90 216 969 9434
[email protected] & www.maritimetrainer.com
55
İyi bir alıcı,
tedarikçiler
hakkında
Can Besev
Yönetici-Analist
S
Makale
orgulamak, hem Türk kültüründe hem de diğer kültürlerde neredeyse ayıp birşey
olarak algılanıyor, güvensizlik,
samimiyetsizlik anlamları yükleniyor. Özellikle ticari anlamda bakarsak, birçok felaket sorgulama ve
algılama yoksunluğundan dolayı
meydana geliyor.
Normal şartlar altında, saklayacak birşeyi olmayan, eksiği, açığı
56 EYLÜL - EKİM
detaylı bilgiye
sahip olmalıdır
olmayan, bir şeylerden korkusu
olmayan bir tedarikçi sorgulanmaktan kaçmaz ve darılmaz. Bilakis, müşterisini takdir eder, güven
duyar ve o bilinç seviyesine ulaştığı
için takdir eder. Bunker (deniz yakıtları) için de bu böyle. Bu köşeden bir kaç kere daha yazdım, yine
yazıyorum.İyi bir alıcı olmak, ‘mazotçuyu aramak’tan ibaret değildir. Tedarikçiler hakkında detaylı
bilgiye sahip olmalıdır, bunu araştırmak ayıp birşey değil. Bugün
bütün büyük şirketler, tedarikçileri
hakkında İngilizce kısaltmasıyla,
KYS (know your supplier- tedarikçini bil) raporları alıyorlar, oluşturuyorlar ve onlardan finansal, operasyonel, hukuki her türlü bilgiyi
talep ediyorlar, vermeyen, yanıltan
tedarikçiyi de listelerinden siliyorlar.
problemleri yaşanıyor mu gibi bir
dizi sorulara cevap aramak lazımdır. Bazı satıcılar bazı bilgileri paylaşmak istemezler, bu durumda da
gizlilik anlaşması (non-disclosure)
teklif edilebilir, yine de satıcı reddediyorsa uzak durmakta genellikle fayda vardır.
Tüccarlar ve tedarikçiler hakkında bilgi sahibi olmak sadece
tehlikelerden korumuyor, aynı
zamanda çeşitli avantajları da beraberinde getiriyor. Kimin nerede
ne yapabileceğini bilmek operasyonel olarak sıkıntıyı aza indiriyor,
mümkün olduğunca az aracı kullanarak da fiyat daha ucuzlayabiliyor.
Aynı zamanda, olası bir problemde
tedarikçilerle direkt çalışmak kalite veya miktar problemlerini de
aza indirir ve iletişim zincirini de
kısaltır.
Bunlar tabii, problemleri azaltmak için ofis çalışanlarının yapacağı işler, bunun bir de gemi tarafı
var. Son zamanlarda sık gördüğümüz bir hata, gemi personelinin
barge’a (yakıt tanker) miktar ve
sıcaklık ölçüm için inmemesi, hatta ölçmeden tam diye imza atıp
geminin kaşesini basması, daha
sonra miktar konusunda bir itiraz
olduğunda, haklı olsa dahi haksız
duruma düşülmesine yol açan kötü
bir ihmaldir bu. Çünkü, dünyanın
her yerinde barge ölçümleri esastır. Kalite problemlerinden doğan
itirazlar için de gemi personelinin
numunelerin doğru ve adil şekilde
alınıp alınmadığını da tespit etmesi
gereklidir. Sonradan numunelerin
usulünce alınmadığına dair yapılacak bir itiraz itibar bulmayacaktır.
Sadece bu en basit iki kuralın uygulanması bile her iki taraf için de
birçok baş ağrısına engel olacaktır.
İyi bir ikmal, neticede her iki tarafın da profesyonelce davranmasının bileşkesidir, yine aynı şekilde
bunlara itirazı olan bir ikmalciden
kaçınılmalıdır. Saklayacak bir şeyi
olmayan, düzgün çalışan hiçbir ikmalci ne ölçümlere ne de nezarete
karşı tutum sergilemez.
Tabii ki bu çok detaylı bir konu,
ama biraz daha bilgi sahibi olmak isteyenler farkındalık için
Ship&Bunker tarafından ücretsiz
yayınlanan Bunker Quality/Quantity (Kalite/Miktar) serisindeki 27
makaleyi sitesinden takip edebilirler.
Makale
İyi ikmalciler meselesi gerçekten çok önemli bir husus, zira yakın zamanda 31 Ağustos 2015’te
bir zamanlar Türkiye’de de faaliyet gösteren yakıt şirketi Bunkers
International iflas koruma istedi,
avukatının yaptığı açıklamada,
bunu yapmasaydık bize ödemesini
yapmış alıcıların gemileri tutuklanabilirdi dedi. Doğru, çünkü Kasım 2014’de iflas eden O.W Bunker
örneğinde olduğu gibi alacaklılar
armatör veya kiracı yakıt bedelini
ödemiş olsa dahi gemiyi tutuklamaya yönelebilir. Hiç uzak değil
bunlar, zira yakın zamanda haberlere baktığımızda, Türk gemisi
Feyza Genç de bir yerel yakıt tüccarının tedarikçiye ikmal bedelini ödememesi yüzünden, çoktan
ödeme yaptıkları halde Malta’da
tutuklandı. Küçük veya büyük farketmez, her alıcı satıcıyı sorgulama
hakkına sahiptir.
Fiziksel ikmalci kim, lisansı
var mı (zira lisans dışı ikmaller de
geminin yerel makamlarca tutuklanmasına yol açabiliyor), ikmal
tankerleri sigortalı mı, güvenlik
prosedürleri tam mı, satıcının finansal yapısı sağlam mı, sürekli eksik ikmal veya ürün kalitesi
EYLÜL - EKİM 57
CEVA, 170 ülkede faaliyet
gösteriyor
Lojistik
Dünyanın önde gelen varlıkdışı tedarik
zinciri yönetim şirketlerinden biri olan
CEVA, büyük ve orta ölçekli ulusal ve
uluslararası şirketler için endüstride
lider çözümler tasarlamakta ve
uygulamakta. 170’i aşkın ülkede
yaklaşık 42 bin çalışanı olan CEVA,
entegre ağındaki en iyi hizmetleri
sunmak için operasyon uzmanlığını
uyguladığı pek çok sektörde, etkin
ve sağlam tedarik zinciri çözümleri
üretiyor.
58 EYLÜL - EKİM
C
CEVA Türkiye ve Balkanlar Satış ve İş Geliştirme
Başkan Yardımcısı Murat Karadağ
EVA Türkiye ve Balkanlar
Satış ve İş Geliştirme Başkan
Yardımcısı Murat Karadağ
ile firmasının faaliyet hakkında bir
söyleşi gerçekleştirdik.
CEVA Lojistik’in sektöründeki
yeri, faaliyet alanları ve verdiği
hizmetlerden bahseder misiniz?
CEVA Lojistik olarak 170 ülkede, 950’yi aşkın lokasyonda, 42 bin
çalışanımız ile faaliyet gösteriyoruz. Globalde ve lokalde odaklandığımız başlıca sektörleri otomotiv,
perakende ve hızlı tüketim malları,
teknoloji, endüstriyel, enerji ve sağlık olarak sınıflandırabiliriz. CEVA
Türkiye olarak 81 ilde 20 transfer
merkezi ile 100’e yakın şubemiz ve
20 lokasyondaki 500 bin metrekare
depolama alanımız ile müşterilerimize hizmet sağlıyoruz. Şirketimiz
dağıtım operasyonlarını bin 800
adet özmal araç ve 800’ü aşkın tedarikçi ile gerçekleştirmektedir.
CEVA Türkiye hem ciro hem de
karlılıkta dünyada ilk 10 arasında
yer alıyor. CEVA Çin ile birlikte
globalde en hızlı büyüyen ve gelişen
ülkeyiz. CEVA Türkiye, otomotiv-lastik, madeni yağ, teknoloji ve
dayanıklı tüketim, sağlık, endüstri,
spor aletleri, oyuncak sektörleri olmakla birlikte Hızlı Tüketim Malları (FMCG) ağırlıklı taşıma yapıyor.
FMCG sektörü yine 3PL’e devretme
yatkınlığı nedeni ile ön planda.
Marin lojistiği konusunda firmanızın hizmet anlayışı ve müşterilerine sunduğu hizmetler nelerdir?
Deniz Taşımacılığı konusunda 170 ülkede Network’u bulunan
CEVA olarak, Türkiye kapsamında
bu taşımacılığı gerek ürün, gerekse
bölgesel olarak uzmanlıklar altında
yönetmekteyiz. Bu bağlamda Konteyner ve Proje Taşımacılığı olarak
2 ayrı operasyon türünde de uzmanlaşmış operasyon ekiplerimiz
mevcut olup, bunun yanında Uzakdoğu, Amerika, Ortadoğu, Hindistan Tradelane’lerimiz ile marketi
bölgesel olarak da yakından takip
etmekteyiz.
Özellikle denizyolu taşımacılığında yaşadığınız sıkıntılar ve bu
sıkıntıların çözümü adına beklentileriniz ve önerileriniz nelerdir?
Sıkıntıları 2 ayrı başlıkta ele alabiliriz;
• Global Deniz Taşımacılığının
yaşadığı arz talep dengesizliği. (arz
fazlası)
• Yerel sıkıntılar. (Bürokratik
sıkıntılar; özellikle parsiyel konteyner taşımacılığında sık yönetmelik
değişimi ve ithalat rejimindeki değişiklikler)
Networkünüz, teknolojik altyapınız, depo alanınız ve denizcilik
endüstrisinde sunduğunuz özel
çözümlerinizden bahseder misiniz?
Türkiye’de FMCG sektörüne
planlama, sistem yönetimi ve bunun yanı sıra inbound lojistiği
operasyonlarına bağlı sıralama ve
taşımacılık yönetimi sistemleri uygulamasını yapan tek şirketiz. Yeni
ürün geliştirmeye ve kuvvetli olduğumuz ürünlerde rakiplerimize
Yıllık denizyolu taşımacılığı
hacmi, dahili konteyner taşımacılığı hacmi ile yıllık cironuz nedir?
Cirosal anlamda 2016 beklentinizde neler var?
CEVA Türkiye olarak son 2 yıldır içinde bulunduğumuz yeniden
yapılanmanın güzel sonuçlarını almaktayız. Uluslararası Konteyner
Taşımacılığında geçtiğimiz yıl yüzde 65 büyüyen CEVA, 2015 yılında
ise bunun üzerine yüzde 70’lik bir
büyüme performansını da 2015
yılında göstermektedir. 2016 için
gerek lokal gerek global ekonomik
gidiş belirleyici olsa da bizim hedefimiz yüzde 50 artış düzeyi altında
kalmamaktır. Ancak bu büyüme
gerçekleşirken temel amacımız rakamsal büyümeyi yapısal olarak da
destekleyerek müşterilerimize tam
anlamıyla bir içerik de sunmaktır.
Önümüzdeki dönemde altyapı
ve AR-GE konusunda ne gibi çalışmalarınız olacak?
CEVA Türkiye olarak en büyük
yatırımlarımız insan kaynakları ve
bilgi teknolojileri alanında olmaktadır. Özellikle bilgi teknolojileri
bölümünde kaynak optimizasyonuna yönelik uygulama ve süreç
geliştirme çalışmalarına ağırlık vermekteyiz.
Türkiye’nin hedef koyduğu
2023 yılında 1 milyar dolarlık ticaret hacmini lojistik sektörü ve
firmanız açısından değerlendirir
misiniz?
Hedefimiz
2017
sonunda
Türkiye’nin en beğenilen, cirosu en
yüksek 100 şirketinden biri olmak
ve CEVA Global’de en karlı 3 ülkesinden biri seviyesine gelmektir.
Önümüzdeki 10 yılda her yıl ortalama yüzde 10-15 organik büyümeyi
hedefliyoruz. Elbette 10 sene sonunda CEVA olarak Türkiye’nin ilk
50 şirketinden biri olmayı ve CEVA
Global içinde en stratejik ve en karlı
ülke olmayı hedeflemekteyiz.
Önümüzdeki 10 yıl içerisinde
soğuk depolama zincirini tamamlamayı hedefliyoruz. Ayrıca ilaç
ve tekstil üzerinde de çalışıyoruz.
CEVA Lojistik olarak her yıl 75 bin
metrekarelik depo yatırımını hayata geçirmeyi planlıyoruz. Buna paralel olarak ‘Bilgi Teknolojileri’ ve
‘İnsan Kaynakları’ alanlarında da
yatırımlar gerçekleştirmeye devam
edeceğiz.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Dünya lojistik sektörünün 2015
yılında 12 trilyon dolarlık bir hacme ulaşması bekleniyor. Türkiye
lojistik sektörünün ise 100 milyar
doları aşacağı öngörülüyor. Gerek
dünya gerekse Türkiye özelinde,
maalesef zor bir yıl geçiriyoruz.
Türkiye’de ilk üç ayda büyümede
yavaşlama olsa da açıkcası bu bizi
pek etkilemedi. Çünkü bizim Türkiye’deki büyümemiz dış ticaret ile
birebir alakalı değil. Artan oranda
Türkiye’de firmalar lojistik hizmet
sağlayıcılarından çeşitlendirilmiş
hizmet kullanıyorlar. Yani depolamadan, inbound’a kadar pek çok
alanda çalışıyoruz. Bu da lojistik
sektörünün büyümesini sağlıyor.
Sağladığımız B2B hizmetin yanında
B2C hizmeti geliştireceğiz. Ayrıca
özelleştirilmesi beklenen tren taşımacılığında da aktif bir rol almayı
hedefliyoruz.
Gelecek 5 yıl içinde sektörün
yüzde 50 seviyelerinde büyümesi öngörülüyor. Bu sebeple CEVA
olarak tüm sektörel iş kollarında
yer almak ve global çapta en iyi uygulamalar ve sürekli gelişme için
sektörde deneyimli operasyonel
liderlikten yararlanan odaklanmış
bir büyüme stratejisini takip etmekteyiz.
Lojistik
göre fark yaratmaya odaklanıyoruz.
Servis olarak farklılık yaratmaya
çalışıyoruz. Türkiye’nin önemli bir
sektörü olan Tekstil Perakendesi ve
Sağlık ilgilendiğimiz sektörlerden
ikisi. Özellikle sağlık sektöründe
GDP ve GMP standartlarında hizmet vermeyi amaçladık.
CEVA, verimliliğin artırılmasını
temel öncelik olarak görmektedir.
Bu sebep ile 2015 yılında “Kara
Taşımacılığı Uzmanlık Merkezi”ni
faaliyete geçirmiştir. Böylece süreçleri hızlandırıp kişi başı verimliliği
artırma hedeflenmektedir. 2014
yılında deniz yolu taşımacılığında
yüzde 41, hava yolu taşımacılığında
ise yüzde 17 verimlilik artışı sağlanmıştır. Ayrıca atıl mekanın azaltılması amacıyla alanların sürekli optimizasyonu ile kontrat lojistiğinde
yüzde 95’in üzerinde doluluk sağlanmıştır.
İş Geliştirme birimlerimiz güçlendirildi ve kuvvetli yeni iş süreçleri sayesinde uluslararası taşımacılık yüzde 55, kontrat lojistiği yüzde
15 oranında arttı. Sahadaki satışları
canlandırmak için Global Hat Geliştirme programları devreye girdi.
EYLÜL - EKİM 59
Sirena Marine
“Yılın Üreticisi” ödülü
Gemi İnşa
Makale
RMK Marine’nin yeni hedefi
yolcu gemisi ve feribot
KOÇ Grubu'nun tersanesi RMK Marine'de kötü
giden piyasalara rağmen çekiç sesleri artıyor.
Dünyanın en büyük asfalt tankerini yapan tersane,
askeri gemi alanında ise ihracata oynuyor. 984.4
milyon liralık toplam satışıyla İSO 500’e bu yıl 87.
sıradan dönen tersane bir yandan askeri gemi
ihalelerine hazırlanırken, diğer yandan tanker ve
yat sektöründe markalaşmayı hızlandıracak önemli
projelere imza atıyor. Asfalt tankerleri, kimyasal
tankerler ve römorkör inşa projeleri ile sipariş
defterini dolduran RMK Marine, uzmanlaşmak
istediği yeni alanı da belirledi. Şirket, yolcu gemisi
ve feribot inşasında da projeler gerçekleştirme
planları yapıyor. RMK Marine İş Geliştirme Bölümü
Yöneticisi Gürkan Türkeş, hızlı büyüyen RMK’nın
önümüzdeki dönemde Türk tersanelerinin atıl
kapasitesini kullanarak önemli işbirliklerine
gidebileceğini söyledi.
KIRAÇA Grubu şirketlerinden ve
Türkiye’nin en büyük yat üreticisi
Sirena Marine İngiliz SailingToday
dergisinin 2015 yılı ödüllerinde
“Yılın Üreticisi” seçildi.Bursa,
Orhangazi’deki Sirena Marine
fabrikasının kendi tasarım ve
mühendislik ekiplerinin tasarım
ve yüksek kalite standardındaki
üretimi ile aldığı ödül Eylül ayında
Southampton Boat Show’da yapılan
törende Sirena Marine ekibine verildi.
Ödül, denizcilik sektörünün önde
gelen isimlerinden oluşan bir jüri
tarafından geçtiğimiz yıl yeni model
lansmanları, başarılı satış sonrası ve
pazarlama operasyonları yürüterek
dikkat çeken üreticiye veriliyor.
Kosterde hurda teşviki çıkıyor ama finansman yok
60 EYLÜL - EKİM
SEKTÖRÜN kurtuluşu
olarak görülen hurda teşviki
konusunda son gelişmeleri
değerlendiren KOSDER
Başkanı Salih Zeki Çakır,
“Hurda teşviki çıkıyor. Bu
haliyle büyük beklenti
içerisinde değiliz. Zayıf oldu.
Eksik olan şey şu ki, finansman
yok, görevlendirilmiş banka
yok, istifade edebilecek
firma da yok” dedi.Kosterde
öncelikle 30 yaşın üstündeki
200 geminin yenilenmesinin
yolunu açacak ‘hurda teşviki’
yönetmeliği çıkıyor. Ancak
700 gemilik filoyu yenileme
konusunda büyük umut
bağlanan yönetmelikte
“finansman boyutunun”
ihmal edilmiş olması büyük
hayal kırıklığı yarattı.Hurda
teşviki yıllardır sektörün
gündemindeydi. Yaşlı filoyu
yenilemek için hurda teşviki
öngörülmüş, bu konuda
çalışmalar başlamış, en az 100
gemiyi yenilemeyi düşünen
sektör, bu yılsonuna kadar
10 gemiyi kızağa sokmayı
hedeflemişti. Tebliğin yıl
sonuna az bir zaman kala
çıkmasına rağmen bu imkan
hala var ancak sektörü
zorlayan en önemli konu
finansman boyutunun
eksik bırakılması. KOSDER
Başkanı Salih Zeki Çakır,
“Teşvik istediğimiz gibi
çıkmadı. Çıksaydı bu hedefi
gerçekleştirebilirdik” dedi.
Savunma Sanayi
TEMMUZ - AĞUSTOS 61
Röportaj
Etis Lojistik Genel Müdürü Erdal Kılıç
Türk ihracatçısının
destekçisi olacak!
Türkiye’de güçlü bir altyapıya sahip olan Etis Lojistik, yurtiçinde sahip olduğu entegre
lojistik tecrübesini yurtdışına da taşıyarak, ihracatçıların lojistik ihtiyaçlarını karşılayacak
bir altyapı kurmayı hedefliyor. Bu kapsamda ilk hareket noktası ise Çin. Gerekli fizibilite
çalışmalarına başladıklarını belirten Etis Lojistik Genel Müdürü Erdal Kılıç, yurtiçi ve
yurtdışı faaliyetlerine ilişkin açıklamalarda bulundu.
62 EYLÜL - EKİM
Etis Lojistik’in hizmetlerinden, faaliyet alanlarından ve
lojistik altyapısından bahseder
misiniz?
Etis lojistik olarak faaliyetlerimize başladığımızda kendimize
stratejik hedef olarak dökme yük
lojistiğini seçmiştik. Bu noktada
daha çok liman ve liman arkası işlemlerde yoğunlaşacak ve yurtiçi
taşımacılık hizmetleri yapacak bir
uzmanlık alanımız oluştu. Biz, bu
stratejik plana uygun olarak aradan geçen zamana rağmen aynı
hedef doğrultusunda devam ediyoruz. Son 3 yıl içerisinde yüzde
50’nin üzerinde seyreden büyüme
ivmemizle beraber doğru yolda
olduğumuzu gördük. Etis olarak
dökme yükün yanına endüstriyel
yükleri de dahil ederek hizmetlerimizi sürdürüyoruz. Bunların
içerisinde en büyüğü taşımacılıktır, sonrasında ise depolama
ve terminal hizmetleri gelir.Etis,
müşterilerinin lojistik ihtiyaçlarını
karşılayabilmek için hangi hizmet
türü, hangi altyapı, hangi alt yüklenici ihtiyacı varsa, bunları sahip
olduğu tedarikçi bağlantılarıyla
yerine getiren bir lojistik organizatör işletme olarak kendisini ortaya
koyuyor. Bu hizmeti 14 lojistik ve
yerine getirmeyi vaat ediyoruz ve
kendilerine sadece işin başarısına
ve sonuçlarına odaklanmalarını
söylüyoruz. Bu da bize Türkiye’nin
her bölgesinde, her taşıma tipinde,
her hizmet çeşidini verebilecek şekilde organize olmayı gerektiriyor.
Dolayısıyla bu gücümüzü, yetkinliğimizi ve kapasitemizi kullanarak
müşterilerimizin entegre lojistik
ihtiyaçlarını karşılamak üzere faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.
“TÜRKİYE’DE İLK 500’DE
YER ALAN FİRMALARLA ÇALIŞIYORUZ”
Niş bir pazar olan entegre lojistik alanında ciddi bir büyüme
içerisindesiniz. Entegre lojistikle
nasıl bir hizmet sunuyorsunuz?
Rakamlara baktığımızda bu
yılın ilk 6 ayında yüzde 27’lik bir
büyüme gerçekleştirdik ve 2015
yılını 220 milyona yakın ciro ile
kapatmayı hedefliyoruz. Büyümemiz, Türkiye’nin genel gidişatından
ve büyümesinden daha yüksek. Bu,
Etis Lojistik olarak hem sahip olduğumuz hizmet kalitesini ve gücünü, hem de lojistik sektörünün
hala gidecek alanının olduğunu
gösteriyor.
Entegre lojistik ile dökme, endüstriyel yükler ve bunlarla ilgili
tüm hizmetleri sağlıyoruz. Biz, denizi aktif olarak kullanan, denizci
bir şirket olan Negmar Grub’un bir
iştirakiyiz biliyorsunuz. Faaliyet
yelpazemiz, Marmara Denizi’nde
RORO hizmetlerinden grubumuzun sahip olduğu uluslararası kapasiteyle Türkiye’den yurtdışına gidecek olan gemi ihracatına, ithalatla
gelen gemi taşımalarının bütünüyle organizasyonunu ve gerekirse
geminin komple kiralanmasından
sadece charter hizmetlerinin verilmesine, limanlarda tahliye hizmetlerine kadar bunların tamamını kendi içimizde yürütüyoruz.
Portföyümüz, Türkiye’de ilk 500
firmanın içerisinde yer alan, çok
farklı lojistik hizmet beklentileri
olan müşterilerden oluşuyor. Müşterilerimize lojistiğin tamamını,
belirli kontrat tanımı çerçevesinde
Geçtiğimiz yıl itibariyle dağıtım lojistiği faaliyetlerinize başlayarak içecek sektörüne hızlı bir
giriş yaptınız. Geçtiğimiz yıldan
bugüne nasıl bir ilerleme kaydettiniz?
Türkiye’de KOBİ düzeyindeki
işletmelerin en çok ihtiyaç duyduğu ve karşılamakta zorlandığı parçalı teslimat alanında hizmet vermek üzere bir altyapı kurduk ve ilk
olarak Hamidiye Suları’nın dağıtımını yapmaya başladık. Hamidiye
Su işimiz İstanbul içinde dönen bir
operasyon. Daha sonra zincir mağaza koluna girerek Anadolu’nun
birçok farklı ilinde yaklaşık 40
farklı lokasyonda zincir marketlere
hizmet vermek üzere yola çıktık.
Dağıtım lojistiği, entegre lojistikle karşılaştırıldığında bizim için
yeni bir alan. İlk defa girdiğimiz
bir alan olan dağıtım lojistiğini bir
süre yetkinliklerimizi ortaya koyma ve kendimizi ispat etme süreci
olarak değerlendirdik. Biz bu süreçte organizasyon altyapımızla,
insan kaynağımızı sağladığımız
eğitimlerle, ekibimize kattığımız
yeni arkadaşlarımızla, diğer taraftan bu operasyonları yapmak için
kullanılan IT sistemlerin geliştirilmesi ve onlara yeni fonksiyonların katılmasıyla önemli hizmetler
verecek hale geldik. Buradaki altyapı sayesinde sadece zincir marketlere değil, Anadolu’nun birçok
iline müşterilerin ihtiyaç duyduğu
parçalı taşımayı, KOBİ’lerin bayilerine, dağıtıcılarına gönderdikleri ürünleri taşıyoruz. Dağıtım
hacmimizin büyümesiyle beraber
Sırma’nın da dağıtım lojistiğini
üstlendik ve tüm Türkiye’yi kapsayacak bir dağıtım anlaşması yaptık.
Halihazırda birçok farklı müşteriyle dağıtım lojistiği tarafındaki
servis yetkinliğimizi ve çeşitliliğimizi artırmaya devam ediyoruz.
Özellikle yakın zamanda dağıtım
fonksiyonunun önemli bir parçası
olan depo, depolama, satış sonrası
hizmetler gibi farklı katma değerli
hizmetleri bünyemize katarak faaliyetlerimizi çeşitlendirmeye devam edeceğiz.
İLK HAREKET NOKTASI
ÇİN
Uluslararası taşımacılık konusunda yürüttüğünüz çalışmalardan bahseder misiniz? Özellikle
yurtdışı yatırım ve açılım planlarınızda neler var?
Yurtiçinde sahip olduğumuz
entegre lojistik tecrübemizi yurtdışına da taşıyarak, ihracatçıların
lojistik ihtiyaçlarını karşılayacak
yurtdışında da yardım edecek
bir altyapı kurmayı hedefliyoruz.
Türkiye’nin ihracat yollarına baktığımızda geçmişten beri güçlü
olduğu ve lojistik altyapısını şekillendirdiği daha önceki pazarlar yerine, lojistik altyapıların tam olarak
kurulamadığı ülkeleri ve bölgeleri
kendimize hedef pazar olarak seçtik. Şu an o bölgelerde altyapı için
fizibilite çalışmalarımız devam
ediyor. Belirlediğimiz hedef ülkeler
Türkiye’nin ihracatı açısından fırsat geliştireceğini düşündüğümüz;
Çin, Rusya, Mısır veya Körfez ülkeleridir. Bu ülkelerde lojistik dağıtım altyapısı kurmayı hedefliyoruz.
İlk hareket noktamız Çin olacak.
Çin’de birkaç lokal tedarikçi ile görüşmelerimiz devam ediyor. Öngörümüz 2016 yılının ilk yarısı gibi
görüşmelerimizi tamamladığımızda, Türkiye’deki ihracatçılarımızın
Çin’de ihtiyaç duyacağı her türlü
ihtiyacı, orada oluşturacağımız ortaklık yapısıyla beraber bütüncül
olarak yerine getirebilecek bir lojistik sistemi hayata geçirmek.
Röportaj
30’dan fazla operasyon merkezimiz
ile yürütüyoruz. Bunu yaparken
de bizimle çalışan, deniz taşımalarımızı sağlayan armatörler de
var. Burada gerek liman hizmetleri açısından gerekse taşımacılık
açısından var olan tüm taşıma kapasitesini kullanacak bir tedarikçi
havuzuna sahibiz. Müşterilerimize
ihtiyaçlarını bekledikleri kalite seviyesinde, hızda ve maliyette kendilerine sunuyoruz.
EYLÜL - EKİM 63
Romanya, askeri deniz
filosunu modernize ediyor
ROMANYA Savunma Bakanı Mircea Duşa, “Regina
Maria” ve “Regele Ferdinand” firkateynlerinin bu senenin
sonbaharında modernize edileceklerini söyledi.Mircea Duşa,
“Biz donanmanın modernize edilmesine çok büyük önem
veriyoruz. Bu sonbaharda iki firkateyn son nesil elektronik
cihazlarla, son nesil elektronik askeri cihazlarla ve son
nesil silahlarla donatılacaklardır” açıklamalarında bulundu.
Romanya Savunma Bakanı Duşa, uzun vadede donanmaya
ait olan başka gemilerin de modernizasyon sürecine
girmelerinin planlandığını kaydetti. Ayrıca korvet tipi yeni
gemileri satın almayı hedeflediklerini kaydeden Duşa’nın
açıklamalarına göre, şimdiye kadar kiralanan römorkör tipi
gemilerden de bu sene iki tane satın alınacak. Modernize
edilecekler arasında, 1996’dan beri çalışmayan Romanya’nın
tek denizaltısı Delfinul da bulunuyor.
Savunma
Türkiye'nin ilk havuzlu çıkarma gemisi 2021'de hazır
64 EYLÜL - EKİM
DENİZ Kuvvetleri Komutanlığı’nın (DKK) ilk
"havuzlu çıkarma gemisi"nde çalışmalar hızla
ilerliyor. Geçtiğimiz aylarda Savunma Sanayi
Müsteşarlığı (SSM) ile Sedef Gemi İnşaatı Sanayi
A.Ş. arasında imzalanan gemi projesinin önceki
gün de ASELSAN ve HAVELSAN tarafından
sistemlerinin yapılması anlaşması imzalandı.
2021 yılında DKK’ya teslim edilmesi planlanan
geminin alt kısmında yer alan havuz içerisinde
sahile tank ve benzeri savaş araçlarının
çıkarılmasını sağlayacak gemiler bulunuyor.
Yine gemiye helikopter inebilirken, gemiden
top ve füze atışı da yapabilen özellikler
bulunacak.Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, yeni
gemi projesiyle, Ege, Akdeniz ve Karadeniz’de
asgari bir tabur büyüklüğündeki bir kuvveti ana
üs desteği gerekmeksizin, kendi lojistik desteği
ile kriz bölgesine intikal ettirebilecek bir gemiye
sahip olacak. Tam yüklü deplasmanda 27 bin
436 ton ağırlıkta ve 231 metre boyunda inşa
edilmesi planlanan havuzlu çıkarma gemisi,
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin deniz platformu
olacak. Yeni gemi için yapılan anlaşma
neticesinde ASELSAN 127 milyon 252 bin avro,
HAVELSAN ise 87 milyon avro tutarında iş
yapacak.
MIRA MARINE
SOLE GLOBAL DISTRIBUTOR MARINE LUBRICANTS
Osmanağa Mah. Özpark Sk. No:7 Kadıköy/İst.- Türkiye
Tel: +90 216 449 1900 Fax: +90 216 449 3169
E-Posta: [email protected]
Web: www.miramarine.com.tr
Omikron Crew Alman
devi Oldendorff’la
anlaştı
Eğitim
MTR Eğitim ve Danışmanlık Direktörü Özgür Alemdağ
66 EYLÜL - EKİM
Türkiye’deki tecrübeli gemi adamı fazlasına yurtdışı
piyasalarda istihdam imkanı yaratmak ve yurtiçinde
armatörlere etkin insan kaynakları çözümleri üretmek
amacıyla, 2014 Kasım ayında kurulan Omikron Crew,
Ekim başı itibariyle hizmet verdiği kuruluşlara Alman devi
Oldendorff firmasını ekledi.
Omikron Crew direktörü Özgür Alemdağ firmanın hikayesini
anlattı...
Son 11 yılını Denizcilik eğitimi
ve insan kaynakları uygulamalarıyla
iç içe geçirdim. 1999 Dokuz Eylül
Üniversitesi Denizcilik Fakültesi
Güverte Bölümü mezunuyum. Bir
süre öğretim görevlisi olarak çalıştıktan sonra 2 şer yıl özel sektörde
eğitim enspektörlüğü ve koordinatörlüğü yaptım. Üniversitede öğretim görevlisi olarak çalışırken Türk
gemi adamının global denizcilik filosunda neden yer almadığı sorusu
hep kafamı kurcalardı.
Önceleri denizcilik firmalarının
ihtiyaç duydukları eğitim altyapısını
3. Parti olarak kurmak için altyapı
çalışmalarına başladım ve bugün
2014’te yola çıkan ve 23 denizcilik
firması, 115 gemiye hizmet veren
MTR (MaritimeTrainer) markası
ortaya çıktı. Denizcilik firmalarının ihtiyaç duyduğu personel seçimi, oryantasyon eğitimi ve spesifik
eğitimlerinin online ve onaylı bir
şekilde verilmesini sağlayan bu altyapı sayesinde birçok firmanın ihtiyaçlarını maliyet etkin bir şekilde
tecrübeli ekibimizle karşılamaya
başladık. Hazırladığımız TÜBİTAK
projesiyle yakın zamanda Koster filosuna da Koster Akademi adı altında hizmet vermeyi planlıyoruz.
Bu süreçte yıllardır kafamı kurcalayan “Manningand Training”
konseptiyle yurt dışına gemiadamı
arzı projesi aklımdan hiç çıkmamıştı. 2010 yılında uluslararası “Manningand Training” Konferansının
Türkiye’de yapılmasına ön ayak ol-
dum, sektörün önde gelenlerinin
Türkiye’yi tanımasını istedim ve
konferansta bu işin Türkiye’de birçok ülkeden daha iyi yapıldığını anlatmaya çalıştım. Yeni açılan okullar
ve yapılan yatırımlarla, filo gelişimi
karşılaştırıldığında ortaya çıkan rakamlarda bu fazlayı ortaya çok açık
koymaktaydı. Bir sonraki konferansa Manila’da katıldım ve orada
Wallem, Marlow, Norwegian Maritime Foundation, Thome gibi birçok
önde gelen Crewing ofislerle konuşma ve onları Türkiye’ye davet etme
fırsatını buldum. O dönem Ukrayna
ve Romanya’ya fazlasıyla yatırım yapılırken maalesef Türkiye’ye yatırım
yapmaktan kaçınıyorlardı. Bunun
farklı sebepleri vardı; Türk Ticaret
filosunun gemi adamlarımıza yeterli gelmesi, dil, din, yemek ve kültür farklılıkları gibi... Ve o zamana
kadar her ne kadar geçmişte ciddi
sayıda gemiadamımız yabancı filolarda çalışsa da Türk Ticaret filosu
büyüdükten sonra bu trendin ortandan kalktığına kanaat getirdim.
Aradan zaman geçti ve MTR
2014 başında başladığı yolculukta
yavaş yavaş büyümeye başladı. Uzun
yıllardır tanıştığımız ve bu konudaki fikirlerimizin ortak olduğu bir arkadaşım bana Yunanistan’da kurulu
bir “Manningand Training” firması
sahibinin kartını iletti. Ukrayna’da
yer alan Crewing ofisinin eğitim
merkezlerinin açılışı dönüşünde
uçakta yan yana oturmuşlar ve bu
süreçte benim böyle bir arayış içerisinde olduğumu iletmişti. İlk yaptığım şey “Manningand Training”
konusunda aklımdakileri ve yapmak istediklerimi bilimsel verilerle
destekleyen bir sunum hazırlamak
oldu. Sunumu incelediklerinde görüşmek üzere sözleştik ve Posedonia fuarını fırsat bularak ofislerinde
kapsamlı bir sunum yapma fırsatım
oldu. Yaklaşımları oldukça pozitifti.
İlerleyen dönemde birkaç Türkiye
ziyareti ardından Altunizade’deki
aşılamaya çalıştık.
Öncelikle profesyonel anlamda
Manning işinin uluslararası piyasada yoğun bir şekilde kullanıldığını,
bunun sanılanın dışında gemiadamının emeği çalınarak değil, verilen
hizmet karşılığı armatörden alınan
düzenli ödemelerle gerçekleştiğini
anlattık. Ayrıca, bugün denizcilikte
ilerlemenin bir yolunun da uluslararası piyasada adımızı ve kalitemizi
duyurmaktan geçtiğini biliyoruz.
Bugün büyük filolarda hizmet edecek Kaptan/Baş Mühendislerimizin
yarın karada iyi pozisyonlarda olacağı gerçeğini de hatırlattık. Yeni
jenerasyonun diğer konulara çok da
takılmadığını gördük. En azında bir
kere böyle bir tecrübeyi yaşamalarının onlara uluslararası firmalarda
çalışabilecek bir referans katacağını
ilettik. Ayrıca tecrübeler gösterdiki, yurtdışında kullanılan dil hiç de
korktukları gibi onları zorlamadı
aksine kendilerini daha iyi hissettiler. Bugün çalışan bazı zabitlerimizi yarın bu firmalarda enspektörler
olarak göreceğimizden hiç şüphemiz yok.
Öncelikle çok sıcak karşılanmasa
da bu fikir gittikçe yaygınlaşmaya
başladı. Özellikle bu tip tecrübeyi
edinen zabitlerin yaşadıklarını paylaşmaları da oldukça faydalı oldu.
Bizde bu süreçte bu operasyonun
uluslararası bacağını öğrenme fırsatını yakaladık.
Oldendorff anlaşmamız ise gelen
bir mesajla başladı. Mezunlar iletişim kanalıyla aldığımız e-mailde
Oldendorff ’un Türk gemiadamı
aradığı yazıyordu. İletişime geçerek
bu hizmeti Türkiye’den karşılayabileceğimizi ilettik ve olumlu karşılandı. Yaptığımız kapsamlı toplantı
sonucunda Türkiye’deki hizmetleri
bizim sağlamamızı istediler ve ilgili anlaşmayı imzaladık. Bu sene 5,
seneye 17 gemi teslim alarak yönetimini kendi yaptığı 70 gemilik bir
filoya ulaşacak, geçmişi 1920’lere
dayanan Oldendorff firması, bünyesinde bulundurduğu 500’den fazla
gemiyle şahsa ait olan, nadir büyük
ve köklü firmalardan biri ve hem
büyüklüğü hem de ismiyle oldukça
prestijli. Halihazırda planlanmış 23
personeli devralarak bundan böyle
süreci biz yönlendireceğiz. Umarım
kısa sürede sayıyı çok daha fazla arttırma şansını yakalarız.
Aynı zamanda Manning ve Training konseptini ilk defa bir Türk
armatörle de gerçekleştirme fırsatını yakaladık. İmzalamak üzere
olduğumuz anlaşmayla 7 gemilik
bir filoyu, Filipinli rating ve Türk
gemiadamlarıyla donatırken tüm
personelin eğitim ve değerlendirmelerini MTR sistemi üzerinden
gerçekleştireceğiz. Eğitimin yanısıra gemi üzeri video desteğimizle de
benzerlerimize oranla büyük maliyet ve etkinlik avantajı sağlayacağız.
Amacımız bir yandan Türk gemiadamının yurtdışına açılan kapısı
olmakken diğer taraftan da Türk armatörüne anahtar teslim, insan kaynakları ve eğitim çözümleri üreterek
rekabet avantajlarını arttırmaktır.
Eğitim
ofisimizi Omikron Crew Management adı altında açtık ve ekibimize
daha önce sektörde İnsan Kaynakları Müdürü olarak görev yapmış olan
Burak Şermet’i kattık.
Epsilon Hellas firması 40 yıllık
bir birikimiyle, Filipinlerde 4 ofis ve
eğitim merkezi, Ukrayna’da ofis ve
eğitim merkezi, Rusya ve Romanya’daki ofisleriyle halihazırda 320
gemilik bir filoya, gemi üzerindeki
aktif 4 bin 500 personeliyle insan
kaynağı ve eğitim sağlamaktaydı.
Öncelikli amacımız hizmet verdiği geleneksel Yunan Armatörüne,
Türk Zabiti göndermekti.
Hummalı bir çalışmayla tüm
sertifikalarımız aldıktan sonra ilk
zabitimizi Rum Bayraklı bir Yunan
Armatörünün gemisine gönderdik. Bu giden zabitimiz ve belki de
Türkiye için çok değişik bir tecrübeydi. Yunan Zabitle ve Filipinli
personelle çalışan zabitimiz kontratını başarıyla tamamladıktan sonra
yurda döndü. Bu süreçte Frangoulis,
Chartworld, Allseas gibi firmalara
personel gönderme şansımız oldu
ve oldukça olumlu geri dönüşler
aldık.
Karşımızdaki problemlerden bazıları aşağıdaki gibiydi;
• Türk Zabitanının Crewing işine
simsarlık gözüyle bakması,
• Zabitlerin dil yeterliliğine güvenmemesi,
• Yabancı personel, dil, din, yemek farklılıkları,
• Yunan armatörünün Türk Zabit çalıştırmak konusundaki çekinceleri
Bu ve bunun gibi engelleri ortadan kaldırmak için Epsilon
Yunanistan’da hummalı bir tanıtım
çalışması yaparken, bizde katıldığımız kariyer günlerinde ve görüşmeye gelen zabitlere elimizden geldiğince bu konudaki fikirlerimizi
EYLÜL - EKİM 67
FG Wilson’dan marinalar ve yatlar için de kesintisiz enerji kaynağı
FG WİLSON Türkiye, büyük yaşam alanları
için üretilen yüksek kapasiteli jeneratörlerin
yanı sıra F Product serisini de hizmete
sundu. Avrupa’nın en büyüğü ve dünyanın
önde gelen güvenilir markası FG Wilson’ın
uluslararası garantisi ile üretilen F Product
jeneratörler artık Türkiye’de karada olduğu
gibi denizde de konforu sağlıyor. Gelişen
teknoloji ile birlikte değişen yaşam tarzları
ve trendler, sürdürülebilir enerji kaynağının
önemini daha da öne çıkardı. Evde, iş yerinde
ve hayatımızın birçok alanında kesintisiz
konforu sağlayan güç kaynağı jeneratörler,
hayatımızın görünmez kahramanları haline
geldi. FG Wilson’un konut ve orta büyüklükte
işletmeler ve ayrıca marina ile yatlar için
ürettiği F Product jeneratörler, İstanbul,
Ankara, İzmir, Bursa, Antalya, Kocaeli, Afyon,
Adana, Konya, Kayseri ve Gaziantep’teki satış
noktalarından kolayca temin edilebilecek.
Yan Sanayi
İngiliz Savaş Gemileri Aliağa'da
68 EYLÜL - EKİM
İNGİLTERE Savunma Bakanlığı, Kraliyet
Donanmasının envanterinden düşürülerek
emekliye ayrılan, Sheffield sınıfı hafif
güdümlü füze destroyerlerinden HMS
YORK ile HMS EDINBURGH, Aliağa Gemi
Geri Dönüşüm Bölgesi'nde bulunan Leyal
Gemi Söküm Şirketine satıldı. Geçen sene
aralık ayında 95 borda numaralı HMS
MANCHESTER isimli Sheffied sınıfı destroyeri,
Leyal Gemi Söküm Şirketine satan İngiliz
Savunma Bakanlığı, 97 borda numaralı HMS
EDINBURGH ve 98 borda numaralı HMS
YORK isimli Sheffield sınıfı hafif güdümlü
füze destroyerlerini, yine Leyal Gemi
Söküm Şirketine sattığı kaydedildi. 27 Eylül
2012'de emekliye ayrılan HMS York (D98)
ile 6 Temmuz 2013'de emekliye ayrılan
HMS Edinburgh (D97) isimli destroyerlerin,
İngiltere Savunma Bakanlığı'nın onayının
alınması ile birlikte Aliağa Gemi Geri
Dönüşüm Bölgesi'nde faaliyette bulunan
Leyal Gemi Söküm Şirketine satıldı. İngiliz
Kraliyet Donanmasına ait gemilerin Aliağa'ya
geldiği ve baştan kara yapılarak sökülmeye
başlanacağı öğrenildi.
Türkiye’den İsrail’e yüzer iskele
İSRAİL'in Tel Aviv kentinde inşaatı süren
marinanın Koçak- Mar adlı Türk şirketi
tarafından yapılan beton yüzer iskeleleri,
Muğla'nın Marmaris ilçesinden yük gemisiyle
gönderildi.Marmaris'te bir inşaat firması
tarafından üretilen 19 beton yüzer iskele,
gemiye yüklenerek İsrail'e sevk edildi.
Firmanın merkezinden kamyonlara yüklenen
beton iskele parçaları, Marmaris Limanı'na
getirildi. Beton bloklar burada büyük
vinçler yardımıyla "Kazım Dadaylı" isimli
yük gemisine nakledildi. Gemi daha sonra
İsrail'in Tel Aviv Limanı'na gitmek üzere
yola çıktı. İhracatı gerçekleştiren KOÇAKMAR şirketinin yetkilisi Çağatay Koçak,
gazetecilere yaptığı açıklamada, denizcilik
ve marina imalatı üzerine faaliyet gösteren
bir firma olduklarını söyledi. Beton yüzer
iskele imalatı yaptıklarını belirten Koçak,
"Türkiye'deki birçok marinaya benzer
hizmetler veriyoruz. İsrail'i firma araştırma
yaparak beton yüzer iskeleyi bizden almaya
karar verdi. Tel Aviv'deki marina için 19
beton yüzer iskele parçası siparişi aldık" dedi.
Gemi İnşa
GATE�TO
LOGISTICS
18-20 Kasım 2015
İstanbul
www.logitrans.com.tr
EYLÜL - EKİM 69
Uluslararası
Transport Lojistik Fuarı
Organizasyon EKO MMI Fuarcılık Ltd. Şti.
BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB (TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR.
“Türkiye
bir aktarma
merkezi olmalı”
Türkiye’nin coğrafi konumu açısından çok önemli bir
noktada olduğunu söyleyen Burkont Lojistik Bölüm
Müdürü Turgay Saltan, Türkiye’nin bunu kullanması ve
limanlarda kuracağı sistemle bir aktarma merkezi haline
gelerek bölgesinde önemli bir ekonomik güç olma yolunda
büyük bir adım atmış olur dedi.
Lojistik
Burkont Lojistik Bölüm Müdürü Turgay Saltan
70 EYLÜL - EKİM
Ü
lke olarak jeopolitik açıdan
çok güzel bir konumda olduğumuzu ifade eden Burkont Lojistik Bölüm Müdürü Turgay Saltan, sektörümüzün; Dubai’yi,
Singapur’u, İspanya’yı örnek alması
gerektiğini anlattı. Saltan, “Mesela
Singapur bütün Asya’nın gemilerini
küçük bir ülke olmasına rağmen aktarıyor. Aynı şekilde İspanya da öyle...
Dubai’nin gelirlerinin petrolden
sonraki en büyük payı aktarmadan
geliyor. Orta Doğu’nun neredeyse
bütün gemileri Dubai limanlarına
uğruyor. Bu aktarmalarda her konteynerden Dubai para kazanıyor.
Ekonomisi çöken Yunanistan senelerce Pire Limanı’nda aktarma yaptı.
Yunanistan’ın küçük limanları da aktarma yapıyor. Malta dahi bunu kullanıyor. Biz Türkiye olarak, ne Mersin,
ne İzmir ne Antalya’da ya da başka bir
yerde aktarma hizmeti veren bir liman yaratamadık. Nasıl ki İstanbul’da
yapılacak yeni havalimanı aktarma
merkezi olacak, denizde de bundan
kat kat fazla gelir elde edebiliriz” dedi.
Bizim devletimiz maalesef uluslar
arası armatörleri kontrol edemiyor
veya tam olarak onlar hakkında bilgisi yok diyen Saltan, “Forwarderlerin
nasıl bir katkı sağladığı devletimiz tarafından anlaşılmıyor. Devletin bütçesine bu firmalar tarafından daha ne
kadar ek gelir geleceği düşünülmüyor.
Limanların üzerinden ne kadar gelir
alacağı bilinmiyor. Küçücük bir ülke
olan İsrail bile iki limanından aktarma
yaparak önemli bir gelir elde ediyor.
Biz bunu yapamıyoruz. Transit olarak
bizim gümrük prosedürlerimiz hala
uygun değil. Biz bunu 2012’den beri
firma olarak yapıyoruz. Türkiye’de
bunu yapan tek firmayız. Dubai’den,
Mısır’dan, İsrail’den,Tunus’tan gelen
ve farklı destinasyonlara giden konteynerleri tahliye ediyoruz. Ama maliyeti çok fazla. Singapur bunu 5 dolara yaparken, biz 250 dolar harcamak
zorunda kalıyoruz. Buna rağmen
bize talep var. Bizim gümrüklerimiz
transit mallara uygun hale getirilirse
sadece komple konteynere değil parsiyele de önem verilirse Türkiye çok
önemli bir aktarım merkezi haline gelir. Artık uyanmamız gerekiyor. Bunu
bire bir devlet yapmaz zaten. Devletin
firmaların önünü açması gerekiyor.
Biz kazandığımızın vergisini ödedikçe devlet de kazanacak ve çok önemli
bir gelir elde etmiş olacak” ifadesini
kullandı.
Firma yapısından da bahseden
Turgay Saltan, “Firmamızda yaklaşık 50 kişi çalışıyor. Personelimizin
içerisinde yabancı çalışanlar da var.
Bölgesel bazlı çalışıyorlar. Yönetim
merkezimiz İstanbul ama finans merkezimiz Bursa’da.Burkont Lojistik
2004 yılında firma olarak faaliyetine
başladı ancak o tarihten öncesi de var.
1977’den bu yana gelen bir taşımacılık sektörü tecrübemiz var. Zaten
2004 yılından önce firma ortakları
sektörün büyük firmalarında önemli
görevlerde çalışıyorlardı. Oradan ayrılıp edindikleri tecrübelerle Burkont
Lojistik’i kurdular. İlk olarak Bursa’da
4 kişiyle başladık. 2006 yılında Mersin
şubemizi açtık. 2010 yılında İstanbul,
2013 yılında Konya ve 2014 yılında
da Tunus şubemiz açıldı. Türkiye’de
4, yurtdışında da bir noktada hizmet
vermekteyiz” şeklinde konuştu.
Yüzde yüz Türk firması olduklarının altını çizen Saltan, “Her ne
kadar tecrübemiz komple konteyner
olsa da Bursa’da önceleri parsiyel taşımacılık olarak iş yapmaya başladık.
Çünkü Gemlik’te parsiyel taşımacılık
yoktu. Ne ihracat vardı, ne de ithalat vardı.Gemlik’te 2011 yılına kadar
parsiyelde tek firmaydık. O tarihten
sonra bir firma daha bu işi yapmaya başladı. Biz Gemlik’te Türkiye’de
ilk defa İstanbul’da dahi açılmayan
parsiyel servisleri açtık. Bizim firma
politikamız direk parsiyel servisi açmaktır. İstanbul şubemiz açılınca tabi
bizim yelpazemiz daha da genişledi.
Buradan da hizmet vermeye başladık.
Kimsenin parsiyel hizmeti açmadığı;
Meksika’ya, Brezilya’ya, Hindistan’ın
çeşitli limanlarına, Bangladeş’e direk
Genelde kapı teslim yapıyoruz. İlaç
ithalat servisi verebilen Türkiye’deki
3-4 firmadan biriyiz” dedi.
Anlattığı hizmetlerin aslında standart hizmetler olmadığını ifade eden
Turgay Saltan, “Bu hizmetler sadece
bizim müşterilerimize sunduğumuz
özel çalışmalardır. İthalat ve ihracat
lisansı olmayan firmaların mallarını
onlar için kendi üzerimizden getirebiliyoruz. Bizim bütün müşterilerimiz
web sitelerimizden konteynerlerinin
ve mallarının takibini yapabiliyorlar. Müşterilerimize biz bunu 2006
yılında sunduk. Yüklerinin çıktığını,
aktarıldığını, hangi ülkeye ne zaman
varacağı bilgilerine ulaşmaları standart bir uygulamadır. Web sitemizin
üzerinden rezervasyon geçebiliyorlar.
Yazılımımıza bağlanıp evraklarını depolayabiliyorlar, gerektiği zaman oradan alabiliyorlar. Web sitemiz ile ilgili
bir geliştirme çalışmamız var. O hayata geçtiğinde müşterilerimiz navlun
alma, hesaplatma, sistem üzerinden
bize rezervasyon geçme, fiyatları karşılaştırma gibi işlemleri yapabilecekler. Hatta site üzerinden ödeme yapabilecekler.Biz teknoloji kullanımında
zamanın önünde gitmek için çaba
sarfediyoruz. Ocak ayında yeni sistemimiz devreye girecek ve müşterilerimize daha hızlı ve daha etkili hizmet
etmenin mutluluğunu yaşayacağız”
ifadesini kullandı.
Sektör hakkında görüşlerini belirten Saltan, “Biz 2 ay önce krizi hissetmeye başladık. Zaten şu günlerde
de Çin’deki kriz patladı. Her nekadar
biz toparlanmaya başladık deseler de
Avrupa zaten krizi hala yaşıyor. Krizin başlangıcı Amerika’daydı ve krizden en önce çıkan da yine Amerika
oldu. 2015 bizim için güzel geçiyor.
2016 yılında Çin krizinin biraz daha
derinleşmesiyle Avrupa’nın biraz
daha kötü duruma düşeceğini biliyoruz. Arap Körfezi’ne de yansıyacak
bu durum. Çünkü Çin en çok petrol
ithal eden ülke konumunda. Üretim
düştüğünde petrol ihtiyacı da düşecek. Zaten petrol fiyatları da düştü.
Bu onları biraz daha zorladı. Çin’deki
kriz derinleştikçe Arap Körfezi daha
da hissedecek bu krizi. Biz bunu tam
olarak kestiremiyoruz. Çünkü yaz
dönemindeyiz. Yaz döneminde Arap
ülkeleri ve Afrika biraz daha gevşek
çalışırlar. Bunu biz Eylül ayının sonuna doğru tamamen görülebilir olacak
verilere ulaşacağız. Biz de yeni sezona
o zaman hazırlanıyoruz zaten. Yeni
bölgelerimiz planlanacak. O durumlara göre hareket ediyoruz bizde” şeklinde konuştu.
Lojistik
İstanbul’dan hatlar işletiyoruz. Tabiki sektörde bu işi yapan firmaların
hizmet verdiği diğer taşımaları da
yapıyoruz. Ortadoğu’ya, Singapur’a,
Barselona’ya, Akdeniz’in bazı bölgeleri, Batı Afrika gibi bölgelere gidiyoruz. Ama Doğu Afrika, Arap Körfezi,
Singapur, Uzak Doğu, Avustralya,
Yeni Zelanda bölgelerine de gidiyoruz. Aynı zamanda daha çok uluslararası lojistik firmalarını vermiş olduğu
ve Antwerp veya Hamburg aktarmalı
olarak getirdiği bölgelerden biz direkt
olarak servis veriyoruz. Şu anda da o
bölgelerde rakibimiz yok” ifadelerini
kullandı.
Burkont Lojistik’in tehlikeli yük
olarak parsiyel servis veren tek firma konumunda olduğunu söyleyen
Tarlan, “Tehlikeli yükü sadece biz
taşıyoruz. IMCO 2.1’den 9’a kadar
çıkabiliyor. Her hafta bizim direk servislerimizin yanında aktarmalı olarak
da taşıyoruz. Mersin’deki firmamız
daha çok komple konteyner ağırlıklı.
Orada hiç parsiyel yapmıyoruz. Orası aynı zamanda bizim İran, Irak ve
Türki Cumhuriyetlere konteyner aktarması yaptığımız şube. Amerika’dan
gelen konteynerler var. Bunlar Mersinde boşaltılıyor. Tenteli araçlara
yükleyip, gümrük işlemlerini yaptıktan sonra bu ülkelere sevk ediyoruz.
EYLÜL - EKİM 71
Aliağa'nın hedefi kıtalararası konteyner aktarma merkezi olmak
YILIN ilk 6 ayında 2 bin 375 geminin yanaştığı Aliağa,
İstanbul Ambarlı’yı sollayarak İzmit’ten sonra ikinci
yoğun bölge oldu. Şimdi hedef yeni yatırımlarla
kıtalar arası konteyner aktarma merkezi olmak. İzmir
Körfezi’ndeki derinliğin yetersiz gelmesinden kaynaklı
liman yatırımlarının yoğunlaştığı Aliağa Nemrut Körfezi
baş döndürücü bir gelişmeye sahne oldu. Yılın ilk 6
ayında 2 bin 375 geminin yanaştığı Aliağa, İstanbul
Ambarlı’yı sollayarak İzmit’ten sonra ikinci yoğun bölge
oldu. Şimdi hedef yeni yatırımlarla kıtalar arası konteyner
aktarma merkezi olmak. İzmir iş dünyasının en tartışmalı
konularından biri olan “İzmir Limanı mı? Aliağa limanları
mı?” ikilemine en somut yanıt deniz taşımacılığı rakamları
oldu. 2015 yılının ilk 6 aylık verilerine göre Aliağa Nemrut
Körfezi’ndeki 13 liman işletmesine yanaşan gemi sayısı
Marmara’nın en büyük limanlarından biri olan Ambarlı’yı
geçti, İzmit’ten sonra Türkiye ikinciliğine yükseldi. İzmir
Limanı ise Ambarlı, Mersin, İskenderun, Tuzla, İstanbul,
Samsun ve Tekirdağ’ın ardından onuncu sırada yer aldı.
Limanlar
APM Terminals Türkiye’de yeni
yatırım arayışında
72 EYLÜL - EKİM
Navibulgar Services (NBS)
Türkiye’de gemi ikmal şirketi kurdu
TEMMUZ 2015 itibariyle, NBS markası
altında yeni bir gemi tedarik şirketi
İstanbul'da iş faaliyetlerine başladı.
Halihazırda Bulgaristan ve Romanya
ofisleriyle Karadeniz Bölgesi’nin önde gelen
gemi tedarikçileri arasında bulunan NBS,
böylece bölgesel erişim alanını genişletti.
Ayrıca NBS, Türkiye’de kendi gemi tedarik
şirketini kuran ilk Avrupa firması oldu.
NBS’nin İstanbul’da açılan yeni firması
Türkiye’nin tüm limanlarında gemi tedarik
hizmeti sağlayacak. Yeni firma tüm gemi
kumanya ve teknik malzeme hizmetlerini
NBS tecrübesiyle, önde gelen üreticiler ve
yerel imalatçılardan faydalanarak, yüksek
kalite ve rekabetçi fiyatla hizmet sağlayacak.
NBS’nin bu bölgesel gelişme hamlesiyle
şirket, kaynak ve satın alma faaliyetlerinde
konsolidasyon sağlayarak hizmet verdiği
tüm destinasyonlarda müşterilerine önemli
maliyet avantajı sağlayacak.
DÜNYANIN en büyük liman işletmeciliği
firmalarından Hollanda merkezli APM
Terminals, Türkiye’de yeni yatırım arayışlarını
sürdürüyor. Firma, arayışlarını Marmara
Bölgesi ve İstanbul yakınlarında konteyner
dışı terminal işletmeciliğine yoğunlaştırdı.
Yaklaşık 5 yıl önce Petkim ile Aliağa’da
konteyner limanı kurulması ve işletilmesiyle
ilgili görüşmelere başlayarak Türkiye pazarına
adım attıklarını dile getiren APM Terminals
Türkiye Genel Müdürü Mogens Wolf Larsen,
“Bu girişim 2013 yılında inşaatına başlanan
ve Ege Bölgesi’nin en büyük konteyner
limanı olan projenin taraflarca imzalanması
ile önemli bir aşamaya geldi. Konteyner ve
genel kargo yük rıhtımlarından oluşacak olan
limanımızın inşaatının bu yılın son çeyreğinde
tamamlanması ve 2016’nın ilk çeyreği içinde
olağan ticari faaliyetlerine başlamasını
planlıyoruz. Türkiye APM Terminals için
önemli ve yatırım planları açısından öncelikli
ülkeler arasında yer alıyor” diye konuştu.
Huzur
Huzur Yat
Yat
HAYALLERİNİZİ
HAYALLERİNİZİ
GERÇEKLEŞTİRİYORUZ
EYLÜL-EKİM • | 15 |
GERÇEKLEŞTİRİYORUZ
Adres: Evliya Çelebi Mah. Tersaneler Cad. Nuh San. Sit A Blok No:3 Tuzla - İSTANBUL / TÜRKİYE
Telefon:
(+90 Mah.
216) Tersaneler
395 29 30 Cad.
- (+90Nuh
533)
500
93 /No:3
Fax: (+90
446 68/ 48
Evliya- Çelebi
San.
Sit76
A Blok
Tuzla 216)
- İSTANBUL
TÜRKİYE
80 Adres:
Temmuz
Ağustos
2013
E-Posta:
[email protected]
www.huzuryat.com.tr
Telefon: (+90 216) 395 29 30 - (+90 533) 500 76 93 / Fax: (+90 216) 446 68 48
E-Posta: [email protected] - www.huzuryat.com.tr
7 DENİZ
CYE Petrol yakıt kalitesi ve miktarını raporluyor
CYE Petrol, 2014 yılında denize indirdiği
iki yeni bunker barcında kullandığı,
müşterilerinin istediği kalite ve miktarda
ürünün ikmal anında raporlamasını
sağlayan Emerson marka Mass Flow
Meter çözümü ile sektördeki güvenini
perçilenledi. Merkezi İstanbul’da, yakıt
depoları Gebze Poliport tesislerinin
içinde yer alan CYE Petrol, gemilere
hareket veren ana makinaların
çalışmasını sağlayan yakıtın tedarikini
sağlıyor. Türkiye`deki son Fortune
500 araştırmasında 392’inciliğe kadar
yükselen firmanın Genel Müdürü
Deniz Eraydın, "Müşterilerimize ürünü
Türkiye’nin en iyi iki deposundan
birinde sakladığımızı, kaliteli tankerler
ile uluslararası Marpol Annex VI diye
bilinen prosedüre ve dünyada kabul
edilmiş en yüksek gemi yakıt standardı
ISO 8217- 2012 (E)‘ye göre ikmaller
yaptığımızı belirtiyorduk. Ancak Emerson
marka dünyaca kabul görmüş sertifikalı
Mass Flow Meter çözümünü kullanıyor
oluşumuz, ürün kalitesi ve miktarındaki
hassasiyetimizi de perçinledi. Biz tüm
bu artılarımızdan dolayı hem Türkiye’nin
hem de dünyanın en iyi yakıt ikmal
şirketiyiz" dedi.
Kısa Kısa
Yalova'ya lojistik üs geliyor
74 EYLÜL - EKİM
İthal gemilere vergi
muafiyeti getirildi
DENİZ ticaretinin geliştirilmesi amacıyla
ithal gemilere vergi muafiyeti getirildiği
bildirildi. Yeni düzenleme KİT'lere ait
gemilerin ithalatına da kolaylık getirdi.
Deniz Ticaret Filosunun Geliştirilmesi ve
Gemi İnşa Tesislerinin Teşviki Hakkında
Kanun'un uygulanmasına ilişkin usul
ve esaslar yeniden belirlendi.Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının
Deniz Ticaret Filosunun Geliştirilmesi ve
Gemi İnşa Tesislerinin Teşviki Hakkındaki
Kanunun Uygulanması Hakkında
Yönetmelik, Resmi Gazete'de yayımlanarak
yürürlüğe girdi.Yeni yönetmeliğe göre
ithal edilen gemiler veya su araçları, ithal
tarihinden sonra belirtilen şartlardan
birini kaybettikleri takdirde faaliyet
yapamayacaklar ve adlarına Denize
Elverişlilik Belgesi veya Su Aracı Uygunluk
Belgesi düzenlenemeyecek. Kamu iktisadi
kuruluşlarına ait gemiler, yüzer havuzlar ve
deniz turizm aracı ithallerinde P&I sigortası
aranmayacak. Bakanlıkça muteber kabul
edilen P&I Kulüplerin ve kabul edilen klas
kuruluşlarının listesi, onaylandıktan sonra
ilgililere duyurulacak.
YALOVA'da hayata geçirilmesi planlanan
yeni Organize Sanayi Bölgesi ve Lojistik Üssü
projesi sayesinde yerli ve yabancı yatırımcıların
bir araya getirilmesi hedefleniyor.Marmara
Bölgesi'nin hızla gelişen ve değer kazanan ili
Yalova'da devasa bir sanayi atılımı yapılıyor.
Kurulacak olan yeni organize sanayi bölgesi
ve lojistik üssü sayesinde, Yalova Marmara
Bölgesi'nin organize sanayi ve lojistik üssü
haline gelecek. Merkezi Yalova'da kurulacak
olan proje sayesinde Türkiye'nin önde gelen
sanayici ve yatırımcıları ile Orta Doğu ve
Avrupa'nın önde gelen yabancı yatırımcıları
bir araya gelecek. Bölgede arsa fiyatlarını da
artıracağı beklenen proje, dünyadaki birçok
sanayi projesini inceleyerek projelendirilmiş.
Tüm alt yapı sistemlerinin oluşturulduğu
ve hiçbir ruhsat veya imar sorunu olmayan
projede tüm plan ve güvenlik prosedürleri de
onaylı durumda. Uluslararası ulaşım alanları
ve projeleri devam eden, şehirlerarası yolların
merkezinde kurulacak olan projenin metrekare
birim fiyatlarını da artırması öngörülüyor.
Hareket Nakliyat, Kıyıköy projesini Ekim Ayında tamamlayacak
PROJE taşımacılığı ve yük mühendisliği
alanında Türkiye'de faaliyet gösteren
Hareket Nakliyat, Kırklareli Kıyıköy
Rüzgar Enerjisi Santrali ekipmanlarının
taşıma ve montaj işlemlerini 2015'in
Ekim ayında tamamlamayı hedefliyor.
Hareket, 15 adet 3 MW'lık Delta N117/
R91 tipi rüzgar santralinin 57,5 metrelik
kanatlarını İzmir Çiğli'de bulunan TPİ
firmasından, 5 set türbin kulesini Gönen
Gesbey firmasından ve 10 set türbin
kulesini ise Gemlik Çimtaş firmasından
alarak Bandırma Limanı'na naklediyor.
Buradan feribotla Tekirdağ Limanı'na
getirilen ekipmanlar Kıyıköy Rüzgar
Enerjisi Santral sahasına taşınıyor.
Hareket, ayrıca yurtdışından gelen
Nacelle, hub ve drivetrain ekipmanlarının
altı setini Tekirdağ Limanı'ndan, şantiye
sahasına taşıyor. Kalan dokuz set ise
üstlenici firma tarafından Almanya'dan
karayoluyla sahaya taşınıyor. Projede
ön kule dikimi için 500 tonluk Liebherr
LTM 1500 ve 200 tonluk Demag AC
200-1 mobil vinç kullandı. Projenin
devamında ana vinç olarak 600 tonluk
Demag CC 2800-1 NT paletli, yardımcı
vinç olarak da 200 tonluk Demag AC
200-1 mobil ve 75 tonluk araç üstü vinç
kullanacaklarını ifade etti.
BSM Maersk Line’ın
gemilerini yönetecek
BERNHARD Schulte Shipmanagement
( BSM) dünyanın en büyük konteyner
nakliye şirketi Maersk Line’ın gemilerinin
yönetiminin tamamını aldı. BSM
Gemi İşletmeciliği Merkezi, ilk olarak
Hamburg’da bulunan ve halihazırda
Maersk tarafından yönetilen 2500 ila 11
bin TEU arasında değişen büyüklüklerde
altı gemiyi, önümüzdeki beş yıl boyunca
idare edecek. BSM mürettebatı, teknik
operasyonlar, güvenlik performansı,
çevresel performans ve enerji verimliliği de
dahil olmak üzere yönetimin tüm yönleriyle
sorumlu olacak. BSM CEO'su Kaptan
Norbert Aschmann, "Biz sürekli Maersk
Line filosunun yönetimini geliştirmek için
onların amacı doğrultusunda çalışacağız
ve bu sözleşmeyi imzaladığımız için son
derece gururluyuz. Bu sözleşme dünyanın
en büyük konteyner şirketinin bize olan
güvenini gösteriyor. BSM olarak bu
sözleşme bizim performansımızın bir
anahtarıdır. Başta güvenlik, operasyonel
verimlilik ve şeffaflık bizim çalışma
prensibimizi yansıtmaktadır” şeklinde
konuştu. Sektörde 25 yıllık tecrübesi olan
BSM, 13 bin 500 TEU’ya kadar çeşitli
boyutlarda 180 konteyner gemisini dünya
üzerinde dokuz bölgede yönetmekte.
Kısa Kısa
Limanlara Hollanda modeli
DENİZCİLİK ve liman projelerinde dünyada söz
sahibi Hollanda, çevreye duyarlı Yeşil LimanGreen Port uygulamasında da Türkiye'deki
limanlara model olacak. İMEAK Deniz
Ticaret Odası İzmir Şubesi'nde seminer veren
Hollandalı Yeşil Liman danışmanlık firmaları
temsilcileri ile Amsterdam Limanı yetkilileri,
denizcilik ve liman alanında işbirliğine
hazır olduklarını açıkladı. Seminerin açılış
konuşmasını yapan İMEAK Deniz Ticaret Odası
İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf
Öztürk, 'Yeşil Liman-Green Port' uygulamasına
Türkiye'deki limanların büyük ilgi gösterdiğini
söyledi. Yeşil Liman çalışmalarının Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Deniz
Ticareti Genel Müdürlüğü ve Türk Standartları
Enstitüsü işbirliği ile devam ettiğini belirten
Öztürk, 'Yeşil Liman-Green Port' sertifikasını ilk
defa Arkas Holding'e ait Marport Limanı'nın
aldığını, aralarında Egeports Kuşadası'nın
olduğu 17 limanın 'Yeşil Liman-Green Port'
sertifikası için başvuru yaptığını açıkladı.
EYLÜL - EKİM 75
Arkas Deniz Ticaret Filosu’na 2 Yeni Gemi
ARKAS gemi yatırımlarına hız
kesmeden, hem kendi filosunu
hem de Türk Deniz Ticaret filosunu
büyütmeye devam ediyor.Türkiye’nin
en büyük konteyner gemi filosuna
sahip Arkas, 43. gemisi M/V Kaptan
Aytaç A ve 44. gemisi M/V Mehmet
Kahveci A’yı filosuna kattı. 1,157
TEU kapasiteli M/V Aytaç A ve 1,201
TEU kapasiteli M/V Mehmet Kahveci
A gemileri ile birlikte Arkas, 2015
yılında toplamda 9 gemi alarak gemi
sayısını 44’e, filo kapasitesini ise 74 bin
792 TEU’ya yükseltti. Bu yatırımlarla
Arkas gemi filosu 2014 yılında
yüzde 9,5 büyüme gerçekleştirirken,
2015 yılının ilk 10 ayında yüzde
26 büyüme gerçekleştirmiş oldu.
Arkas Deniz Ticaret Filosu’na katılan,
M/V Kaptan Aytaç A gemisi 155,6
metre uzunluğunda ve 24,50 metre
genişliğinde, M/V Mehmet Kahveci A
gemisi ise 154,6 metre uzunluğunda
24,50 metre genişliğinde. Her iki
geminin reefer konteyner kapasitesi
250 adet.Türk bayraklı M/V Kaptan
Aytaç A ve M/V Mehmet Kahveci
A gemileri bakım çalışmalarının
yapılmasının ardından Arkas Line
tarafından Kuzey Afrika servisinde;
İzmir-İstanbul-Gemlik-Cezayir- Annaba
rotasında çalışacak.
Kısa Kısa
Denizcilik sektörü bayrak
teşviki bekliyor
76 EYLÜL - EKİM
DENİZCİLİK sektörünün temsilcileri, yüksek
vergiler nedeniyle Türk sahipli ama yabancı
bayraklı olan yatların, yerlileşmesi için kalıcı
çözüm bekliyor. Devletin, bu konuya 2009’da
çözüm bulmaya çalıştığını ama başarılı
olamadığını belirten İMEAK Deniz Ticaret
Odası İzmir Şubesi Meclis Üyesi Nejat Ece,
sıkıntıları şöyle anlattı: Uluslararası literatürde
olmayan bir durum var; ‘yabancı bayraklı
Türk sahipli tekne’ tanımı. Yönetmeliğe
göre bu tür tekneyle 5 yıl Türkiye’de kalma
hakkına sahipsiniz. Türkiye’yi bir kere terk
edip gelirseniz 5 yıl daha kalma hakkınız
var. Üstelik vergi ödemiyorsunuz.Buna
karşın yabancı bir tekneyi alıp Türk bayraklı
yapmak isterken verdiğiniz para ÖTV ve
KDV ile katlanıyor. 2,5 katına kadar fiyat
farkı var. Ayrıca Türk bayrağına geçtikten
sonra boylarına göre devlete MTV ödüyorlar.
İnsanlar bundan kaçıyor.Böylece yaklaşık
60 bin tekne kayda alınarak ekonomiye
yılda 50 milyon dolarlık katkı sağlanacağını
hesapladı. Ancak bu indirimlerin süresiz
olması beklenirken, devlet 30 Kasım’a kadar
uygulama kararı aldı.
Kanal İstanbul projesi
yılsonunda başlıyor
İSTANBUL’un büyük bir kısmını adaya
dönüştürecek Kanal İstanbul projesinde
yılsonuna kadar inşaat çalışmalarının
başlaması bekleniyor. 15 milyar dolara
mal olacak projenin fizibilite çalışmaları
tamamlandı. Daha önceki planlarda 1.2
milyon olarak yer alan nüfus yoğunluk
gerekçesiyle 500 bine çekildi. Karadeniz ve
Marmara’nın yapay bir boğazla bağlanacağı
Kanal İstanbul için Çinli, İtalyan ve Rus
şirketlerle ön görüşmeler yapıldı. Projede
fizibilite hazırlıkları tamamlanırken, ilk
kazmanın yıl sonuna kadar atılması
bekleniyor. Kendi kendini finanse edebilecek
Kanal İstanbul’u yerli ve yabancı birçok
şirket yakından takip ediyor. Panama Kanalı
Projesi'ni gerçekleştiren MWH Global ve
Çinli birçok şirket ihaleye ilgi duyarken, TAV
da ortağı CCC ile yakından takip ediyor. Bu
arada, proje için Rus ve İtalyan firmalarıyla
da bazı ön görüşmeler yapıldı. Hatta
İstanbul’daki deniz trafiğine çözüm için çok
büyük bir Rus firmasının kanalın inşasını
üstlenebileceğini aktardığı öğrenildi.
Boğaz’daki gemilere 24 saat kameralı denetim
ULAŞTIRMA, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı’nın geliştirdiği proje ile Kıyı Emniyeti
Genel Müdürlüğü’ne ait gemiler, park ya da
hareket halindeyken 24 saat kesintisiz kayıt ve
çevrimiçi izleme yapacak. Kaptan telsiz ile görüşme
yaparken, hem sesli hem de görüntülü olarak
izlenebilecek. Bir riskin ortaya çıkması durumunda
en yakın gemi ile anında müdahale edilebilecek.
Ulaştırma Bakanlığı, İstanbul Boğazı’ndaki
güvenlik önlemlerinin artırılması için yeni bir
proje çalışmasına başladı. Özel sektör için Ar-Ge
çağrısına çıkıldı. Projeyi üstlenecek olan firmaya,
hibe desteği sağlanacak.Kurulacak bu kablosuz
sistemle Boğaz’dan geçen gemilerin kaptanları
telsiz ile görüşme yaparken hem sesli izlenebilecek
hem de görüntülü olarak canlı takip edilebilecek.
Boğaz güvenliğinin tehdit edildiğine ilişkin yapılan
bir ihbar anında ise bu bölgeye en yakın gemi
müdahale için yönlendirilecek.
Kısa Kısa
AB-Türkiye Gümrük
Birliği’nde KazanKazan Yaklaşımı
78 EYLÜL - EKİM
Hopaport TANAP projesinde
lojistik üs oldu
TANAP projesi kapsamında iş güvenliği ve işçi
sağlığı konularında ulusal ve uluslararası yeterlik
alan HOPAPORT, TANAP Projesine ev sahipliği
yapacak. TANAP projesi kapsamında Posof Türk
gözünden Erzurum’un Aşkale İlçesine kadar
olan 375 Km’lik güzergâha döşenecek borularda
Hopaport üzerinden çalışma yapılan şantiyelere
gönderilmeye devam ediyor. Proje kapsamında
4 parti boruları getiren M/V Ahmet ÖNEL
isimli gemide 243 adet boruyla HOPAPORT’a
gelerek liman sahasına borularını boşaltmasını
tamamlayarak HOPAPORT’ tan ayrıldı. Projeye
önemli bir ayağında Lojistik üs görevini üstlenen
Hopaport’ta gerek boşaltma ve gerekse
boruların Erzurum’da bulunan şantiye sahalarına
taşınmasında planlanan program doğrultusunda
çalışmalarına ara vermeden devam ediyor.
Hopaport Genel Müdürü Meriç Burçin Özer
de çalışmaların her aşamasını yakından takip
ederek çalışmaların program dâhilinde devam
etmesi konusunda gerekli hassasiyeti göstermeye
devam ettiklerini söyledi.
DIŞ ticaretimizin en güçlü meslek
örgütlerinden olan Dış Ekonomik İlişkiler
Kurulu DEİK işbirliğiyle gerçekleştirilen
“AB-Türkiye Gümrük Birliği’nde KazanKazan Yaklaşımı” seminerine dış
ticaretin farklı kesimlerinden yoğun ilgi
vardı. Türkiye-AB ilişkilerinin en önemli
boyutlarından birini oluşturan Gümrük
Birliği’nin güncel gelişmeler ışığında
değerlendirildiği etkinliğe Kamunun üst
düzey katılımla yoğun destek verdiği
görülürken; etkinliğin “19. Yılında
Türkiye-AB Gümrük Birliği” başlıklı 1.
Panel oturumu kapsamında söz alan
konuşmacılar Gümrük Birliği’nin güncel
ekonomik gelişmeler ışığında yeniden ele
alınması gerektiği konusunda Türk tarafı
ile AB tarafı arasında süregelen temaslar
hakkında bilgi verdi.
Global Liman İşletmeleri’nden yeni satın alma
TURSAB kruvaziyer turizmi "Türkiye helal turizmde
liderliği eline alabilir"
için Yenikapı'yı istiyor
TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy, İstanbul'un
yükselen kruvaziyer turizmi için Yenikapı'yı
istediklerini söyledi. Ulusoy, Aksaray'da esnaf
ile İrlandalı turist arasında yaşananlar için
de, "Misafirperverliğimize yakışmaz" dedi.
Ulusoy, "Bu ülkenin beraberliğe ihtiyacı var,
birliğe ihtiyacı var. Bu ülkenin ötekileştirmeye,
kaşınmaya ihtiyacı yok. Siyasetçilerimize
de aynısını söylüyorum. Gelin anlaşın,
anlaşamazsanız gelin bize tatil yapın.
Hepinizi gezdirelim rahatlarsınız. Çünkü
vatandaşlarımızın beklediklerine sivil toplum
örgütlerinin de kulak vermesi lazım" dedi.
Başaran Ulusoy, İstanbul'un liman ihtiyacı
olduğunu ifade ederek, "İstanbul'un 3 tarafı
deniz, gemilerin yanaşacağı liman yok. Sayın
Cumhurbaşkanına, Başbakanımıza, Kadir Topbaş
Başkanımıza hem ricada bulundum hem de
gereğini anlattım. Miting meydanı Yenikapı'da
kruvaziyer turizmi için gemilerin yanaşacağı
bir liman lazım. Galataport restorasyona
girmiştir. 4-5 sene sonra faydalanma imkanımız
olamayacaktır; gemilerin yanaşacağı yer yoktur,
Haydarpaşa mümkün değildir. En idael yer
Yenikapı mitin meydanıdır. Senede 3 miting
yapacakları zaman biz gemileri açıkta tutarız hiç
merak etmesinler. Bize orası lazım."
EVATUR Genel Müdürü Cüneyt Çetin, "2.
Uluslararası Helal Turizm Konferansı"nın
İstanbul'da yapılacağını belirterek, "Türkiye, helal
turizm sektöründe ikinci sırada yer alıyor. Ciddi
pazarlama ve reklam çalışmalarına başlanırsa
Türkiye, bu alanda liderliği eline alacaktır" dedi.
Helal turizmin, turistlerin inançlarına uygun
şekilde seyahat etmesi, konaklaması, tatil
yapması, rehberlik hizmeti alması ve diğer turizm
faaliyetlerine katıldığı tatil paketlerini içerdiğini
belirten Çetin, "Bay ve bayanlar için ayrı kullanım
alanları olan, içlerinde asla alkol servis edilmeyen,
5 vakit ezanın duyulduğu helal tesisler, namaz
saatlerine göre düzenlenen turlar ve İslam eğitimi
almış rehberler eşliğinde yapılan tanıtımlara da
biz İslami turlar diyoruz" ifadelerini kullandı.
Çetin, bunun 1996 yılında başladığını, 2008
yılından sonra duyulduğunu, şimdi dünyada
82 milyar dolarlık bir hacme ulaştığını aktardı.
Malezya'nın helal turizm sektöründe lider ülke
olarak görüldüğünü belirten Çetin, Türkiye'nin
ise ikinci sırada geldiğini, ancak ciddi pazarlama
ve reklam çalışmalarına başlanırsa bu alanda
liderliği eline alacağını söyledi.
Deniz Turizmi
GLOBAL Yatırım Holding’den KAP’a yapılan
açıklamada, hisse devir bedelinin varılan anlaşma
gereği ilgili önşartların ve hisse devrinin tamamlanması
sonrası açıklanacağı belirtildi. Açıklamada yer alan
bilgiye göre M.Demajo Port Ventures, Global Liman’ın
Eylül ayında yüzde 30.79 hissesini satın almak için
bağlayıcı sözleşme imzaladığı Valletta CruisePort’un
(VCP) yüzde 33.14’ünün dolaylı sahibi konumunda
bulunuyor. Buna göre MDPV’den devralınacak
hisseler, VCP’nin hisselerinin dolaylı olarak satın
alınması sonucunu doğuracağı için, VCP’nin diğer
hissedarlarının ön alım haklarına tabi bulunmadığı
belirtilen açıklamada, “Global Liman bahsi geçen
iki işlem sonucu, ilk işlemdeki ön alım haklarının
kullanılmamasına bağlı olarak, doğrudan ve dolaylı
şekilde VCP hisselerinin yüzde 63.95’ine kadarını
kontrol etmeyi öngörmektedir” denildi. VCP, Malta’da
kruvaziyer limanı ile liman sahası içinde yer alan ofis ve
perakende alanlarını işletiyor.
EYLÜL - EKİM 79
Haberiniz 7deniz’de var mı?
OCAK-ŞUBAT • | 79 |
7 DENİZ

Benzer belgeler