Seydisehir Yerel Dinamikler On Raporu

Transkript

Seydisehir Yerel Dinamikler On Raporu
0
1
1
ÖNSÖZ
Seydişehir’imizi sağlıklı ve huzurlu yaşamın merkezi, saklı kalmış cennetin
simgesi ve pek çok üstün nitelikleri bünyesinde barındıran, "Marka Şehir, Seydişehir"
olarak geleceğe hazırlama vizyonu ile çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Memleketimizi
cazibe merkezi haline getirme kararlılığımızı, insan odaklı hizmet anlayışımızla
birleştirerek, öncelik sırasına göre belirlediğimiz sorunları çözüme kavuşturuyoruz.
İlçemize yaptığımız her hizmette, şeffaflık, hak, hukuk, adalet ölçütleri dâhilinde bir
yönetim anlayışı sergiliyoruz. Doğru yer ve doğru zamanlama ile etkin projeler
sunmak en büyük hedefimiz.
Tüm bu çalışmalarımızı yaparken Seydişehir’de olası projelere yön veren,
bilimsel temelli, yol göstericisi nitelikte Seydişehir’imizin yerel dinamiklerini harekete
geçirebilecek çalışmalara yön verici yerel dinamiklerimize ilişkin bir ön rapor ihtiyacını
hissettik. Bölgemiz kalkınmasında önemli bir yeri olan Mevlana Kalkınma Ajansı bu
anlamda bizim için en doğru otorite idi. MEVKA Teknik Destek kapsamında bu
projemizi sunduk. Projemizin kabulü bizlere heyecan ve mutluluk verdi. Projemizin
bilimsel bir özellik taşıması için TÜBİKAM (Tüm Bilimsel Kültürel Araştırmalar
Merkezi) ile bu projeyi çalıştık. Sizlerle paylaştığımız bu rapor umuyor ve diliyoruz ki
bundan sonra yapılacak ve/veya yapılmakta olan tüm girişimlerde, projelerde
Seydişehir halkı için çok önemli bir kaynak olacak, birçok sektörel alan için de ivme
etkisi yaratacaktır.
Vatandaşlarımızdan aldığımız güç ve güven doğrultusunda hedefimize doğru
emin adımlarla yürüyoruz. Seydişehir sevdalısı olarak doğup büyüdüğümüz bu
topraklarla özdeşleşiyor ve kültürel, doğal mirasımıza sahip çıkarak bu kapsamda
projemizin Seydişehir’imize hayırlı olmasını diliyoruz.
Seydişehir Belediye Başkanı
Abdulkadir ÇAT
1
YÜKLENİCİ FİRMA ÖNSÖZÜ
Küreselleşme ve Kültür Varlıklarımız
İletişim ve ulaşım teknolojisinin bu derece gelişmiş olması, geçmişe ait değer
yargılarının önemli bir kısmının değişmesine sebep oldu. Bunların başında turizm,
pazarlama, iletişim ve kültürle ilgili temel değer yargıları gelmektedir. Elbette
küreselleşme, bu değer yargılarından bir kısmı üzerinde olumlu bir yandan da
olumsuz etkiler yapmakta ve yapmaya da devam etmektedir.
Olumlu etkilerinden kısaca söz etmek gerekirse; artık insanlar kendilerini çok
daha kolay ve dünyanın her yerinde tanıtabilme imkanlarına ulaştılar. Ulaşımın
kolaylaşması ile birlikte dünyanın her yerine daha kolay gidebilmektedirler. Bu durum
farklılıkların, değişik tatların, değişik kültür varlıklarının, değişik yaşam biçimlerinin
daha yakından görülmesi imkânını getirdi. Öyle görülüyor ki önümüzdeki 100 yıl
içinde çok olağanüstü durumlar olmazsa bu süreç daha da etkin bir biçimde
gelişecek.
Bu olumlu gelişmelerden ülkemizin yeterince, etkili bir biçimde yararlanması
gerekmektedir. Bunun için görev yalnız kamu kurumlarından beklenilmemeli,
olabildiği kadar çok sivil toplum örgütü ve sivil inisiyatifin devreye girerek çağın
iletişim ve ulaşım imkânlarından yararlanarak ülkemize iş, parasal girdi ve istihdam
sağlanmalıdır.
Bunun için de bize ait olan, dünyanın başka yörelerinde olmayan, bizde daha
farklı bir biçimde yaşayan bütün kültür varlıklarımızı sosyal bir dinamik haline
dönüştürmeliyiz. Ülkemiz konumu itibariyle doğu-batı; kuzey-güney ekseninde bir çok
kültürün kesiştiği önemli bir kavşak noktasında bulunmaktadır. Yalnız kültürlerin
açısından değil coğrafya ve bitki örtüsü itibariyle de dünyanın ender bölgelerinden
biridir. Ne var ki bu özellikleri yeterince bilinmemekte ve tanınmamaktadır. Sadece
dünya ülkeleri değil, bazen kendi insanımız bile kendisine ait değerleri tanımamakta
ve bundan nasıl yararlanılacağını bilememektedir. Hatta yıllarca bir ilimizde yaşayan
vatandaşlarımızın o ilin özelliklerini bilmediği, kullanmadığını yaptığımız onlarca alan
araştırmasında şaşkınlıkla gördüğümüz söyleyebiliriz.
TÜBİKAM 10 Üniversiteden 60’ı aşkın bilim adamı ile ülkemizin kendisine
özgü değerlerinin tümünü hem kendi insanımıza hem de bütün dünya ülkelerine
tanıtmak için çaba gösteren ve kar amacı gütmeyen bir sivil toplum örgütüdür.
Şimdiye kadar ulusal ve uluslararası birçok proje yaptığı gibi UNESCO, Avrupa Birliği
başta olmak üzere birçok uluslararası kurumla işbirliği yaparak çabasını uluslararası
2
platformlara taşımaktadır. Bu bakımdan ülkemizi yurt içinde ve yurt dışında saygıyla
anılmanın haklı gurunu yaşamaktadır.
Seydişehir’le ilgili böyle çalışmaya katılmamız bizim için özel bir zevk olmuştur.
Çünkü Seydişehir, kuruluşu, Türkiye ve dünya coğrafyasındaki konumu, tarihsel
zenginlikleri ile gerçekten ülkemizin en önemli yerleşim birimlerinden biridir. Sahip
olduğu
zenginliklerin
öncelikle
belirlenmesi,
bunların
nasıl
tanıtılacağının
planlanması, daha sonra bunun iş ve istihdam alanına yansıtılması konularında çok
şanslı ilçelerimizden biridir. Bir ilçenin hem sosyal, hem kültürel hem de ekonomik
bakımdan yükselebilmesi için sahip olduğu değerlerin belirlenmesi ve harekete
geçirilmesi gerekir. Bu konuda çok başarılı olmuş ilçelerimizin yanında Seydişehir’in
geç kalmış olması üzüntü vericidir. Bu yüzden bu çalışma bir an önce harekete
geçerek Seydişehir’i önce Konya ve çevresinde, daha sonra bütün Türkiye’de ve
dünyada etkin bir biçimde tanıtmak, sosyal kültürel ve ekonomik bakımdan bir
sıçrama yapabilmek için ilk önemli adım özelliği taşımaktadır.
Yukarıda globalleşmenin getirdiği olumlu etkilerden söz ettik. Bu olumlu etkileri
hızla kullanarak ülkemizi daha zengin, daha nitelikli ve çağın imkânlarından daha çok
yararlanan bir ülke haline getirme konusunda yılmadan çalışmalıyız. Ancak olumsuz
gelişmeleri
de
göz
önünde
tutarak
ona
karşı
da
önlemlerimizi
almamız
gerekmektedir.
Bu olumsuzluksa iletişim teknolojisi ve ulaşım teknolojisinin getirdiği popüler
kültür unsurlarının yerel kültür unsurlarını yok etmesidir. Bu o kadar hızlı olmaktadır
ki bir on yıl içinde bizim öz kültür değerlerimizden birçoğunu kaybediyoruz. Onun
yerini, yoz, zevksiz ve bizi temsil etmeyen bir yaşam biçimi almaktadır.
Bu çalışmanın belki de en hayati boyutu bu kültür varlıklarımızı yok olmaktan
kurtarmak, yeniden kullanmak ve yeniden günlük yaşam biçimimiz içine yerleştirme
görevini yapmasıdır.
Seydişehir de kendisine ait birçok kültür değerini kaybetmiş ve her gün biraz
daha çok kaybetmeye devam etmektedir. Bu envanter çalışması sonucunda elde
edilen veriler etkin bir stratejik plan haline getirilebilirse, kısa zaman içinde,
Seydişehir bir çok alanda bu dinamiklerinden yararlanan daha kalkınmış, daha güzel
ve kendi kimliğini korumuş bir yerleşim yerimiz olarak ülkemizin gurur kaynağı
olacaktır.
Bu hedefe ulaştığımız zaman sadece bunun onuru bu çalışmaya emeği geçen
herkese yetecektir.
Prof. Dr. Alemdar YALÇIN
TÜBİKAM
3
İÇİNDEKİLER
Sayfa
ÖNSÖZ
YÜKLENİCİ FİRMA ÖNSÖZÜ
TABLOLAR
SEYDİŞEHİR YEREL DİNAMİKLER ÖN RAPORU
PROJENİN TARAFLARI
1. MEVLANA KALKINMA AJANSI
i
ii
8
14
2. YARARLANICI: SEYDİŞEHİR BELEDİYESİ
15
3. YÜKLENİCİ FİRMA: TÜBİKAM
18
SEYDİŞEHİR YEREL DİNAMİKLER ÖN RAPORUNU HAZIRLAYANLAR
PROJE ÖZET TANITIMI
1. PROJE’NİN ÜÇ EKSENİ
14
19
20
21
2. PROJE’NİN ÇARPAN ETKİSİ
21
3. HEDEF KİTLE
21
4. NİHAİ FAYDALANICILAR
22
5. PROJE’NİN ÇIKTILARI
22
BÖLÜM 1
SEYDİŞEHİR’İN COĞRAFİ KONUMU, DEMOGRAFİK YAPISI
SEYDİŞEHİR’İN DEMOGRAFİK YAPISI
SEYDİŞEHİR TARİHİ
İLK ÇAĞLARDA SEYDİŞEHİR BÖLGESİ
1.1 Prehistolojik (Tarih Öncesi) Devirler
1.2 Hititler ve Sonrası
1.3 Klasik Çağ Yerleşmeleri
SELÇUKLULAR VE ORTAÇAĞ’DA SEYDİŞEHİR
1. SELÇUKLULAR DEVRİNDE SEYDİŞEHİR YÖRESİ
2. EŞREFOĞLU DÖNEMİ
23
25
27
27
34
34
35
35
37
SEYİD HARUN VELİ
1. Seydişehir’in Kuruluşu
39
42
2. Dini Kanat Önderi
43
3. Seyyid Harun’dan Sonrası
45
4. Seyyid Harun Türbesi
45
3. BEYLİKLER DÖNEMİ
4
49
3.1 Hamidoğulları Döneminde Seydişehir
49
3.2 Karamanoğulları Döneminde Seydişehir
49
3.3 Karamanoğulları Devrinde Seydişehir’de Turgutoğulları Soyu
51
YENİ VE YAKIN ÇAĞLAR
1 Osmanlılar Devrinde Seydişehir
52
52
1.1 Celali İsyanlarının Başlaması İle Seydişehir’in Durumu
53
1.2 Sultan Ahmet I. Devrinde Seydişehir Ve Bu Devrin Zorbaları
53
XVIII. YÜZYILDA SEYDİŞEHİR’DE ALTIN, GÜMÜŞ, KURŞUN
MADENLERİNİN İŞLETİLMESİ
54
XIX YÜZYILDA SEYDİŞEHİR
55
1. Seydişehir’de Redif Taburu
55
2. Seydişehir’de İlk Rüştüye’nin Açılması (1867)
55
3. Seydişehir’de İlk Milli Banka (1892)
55
4. Seydişehir’de İlk Belediye (1871)
56
XX. YÜZYIL BAŞINDA SEYDİŞEHİR
56
1. Sulama Faaliyetleri
56
2. Milli Mücadele Yılları
56
3. Cumhuriyet Döneminde Seydişehir
57
3.1 Seydişehir’de İlk Elektrik
58
3.2 Seydişehir’de İlk Telefon
58
3.3 İlk Hükümet Konağı
58
3.4 İlk Kütüphane
58
3.5 Türk Ocağı
58
GÜNÜMÜZDE SEYDİŞEHİR
59
1. EĞİTİM
60
2. SANAYİ
62
2.1 Madencilik
62
2.2 Tarıma Dayalı İmalat Sanayi
62
2.3 Tarıma Bağlı İmalat Sanayi
62
2.4 Diğer İmalat Sanayi
62
2.5 Alüminyum Tesislerinin Kısa Tarihçesi ve Bugünkü Yapısı
62
5
3. SAĞLIK
64
4. KONAKLAMA
64
GÜNÜMÜZDE SEYDİŞEHİR BELEDİYESİ
BÖLÜM II
SEYDİŞEHİR’DE POTANSİYEL TURİZM
1. Yayla Turizmi
65
2. Turizme Elverişli Alanlar
87
3. Jeotermal Potansiyel
87
4. Seydişehir Suğla Gölü (Trogitis Lucis) Çevresindeki Höyükler
88
4.1 Gökhüyük Höyüğü
5. Seydişehir Civarındaki Antik Kentler
83
86
89
89
5.1 Amblada-Amlada (Asar Tepe) Antik Kenti:
89
5.2 Vasada Antik Kenti:
89
5.3 Dalisantos :
90
5.4 Kilistra:
90
5.5 Misthia (Fasıllar):
90
5.6 Arvana:
90
5.7 Gökhüyük Dümdüm Taşı
90
5.8 Deve Taşı
91
5.9 Antik Yollar (Via Sebaste)
91
6. Doğa ve Doğa Sporları
92
6.1 Tınaztepe Mağarası
93
6.2 Ferzene Mağarası
94
6.3 Susuz Güvercinlik Mağarası
95
6.4 Boynuzcu Mağarası
96
7. Av Turizmi
96
7.1 Seydişehir’de Bulunan Barajlar ve Balıklar
97
7.2 Avlanma Zamanları
97
7.3 Memeli hayvanların Avlanma Süreleri
98
7.4 Kuşların Avlanma Limiti
98
7.5 Memeli Av Hayvanları
98
7.6 Yaban Hayatı ve Yaban Hayatını Koruma Sahalar
99
8. Mesire Yerleri
99
9. Seydişehir Kültürü, El Sanatları ve Mutfak Kültürü
99
10. Seydişehir’in El Sanatları
100
6
11. Seydişehir Mutfağı
105
BÖLÜM III
SEYDİŞEHİR YEREL DİNAMİKLER ÖN RAPORU
106
PROJENİN AMACI
106
METODOLOJİ
108
VERİ TOPLAMA TEKNİKLERİ
108
VERİ ANALİZİ
110
SONUÇ VE ÖNERİLER
127
EKLER
1. Anket
130
2. Harita
139
3. Yön Levhası
140
4. Broşür
141
KAYNAKÇA
142
7
TABLOLAR
Tablo-1: Seydişehir Belediye Başkanları
Tablo-2: En Yakın En Uzaklıklar Tablosu
Tablo-3: Köylerin Uzaklıkları
Tablo-4: Seydişehir Nüfus Dağılımı
Tablo-5: İlçe Nüfus Durumu ve 2023 Projeksiyonu
Tablo-6: İlçede Bulunan Nüfusun Yaş Aralıklarına Göre Dağılımı ve 2023
Projeksiyonu
Tablo-7: İlçe Okur Yazar Durumu
Tablo-8: Seydişehir İşlenen Arazi Kullanım Durum Tablosu
Tablo-9: Seydişehir Turizm Envanteri Tablosu
Tablo-10: Anket Katılımcıları
Tablo-11: Seydişehir’in El Sanatları
Tablo-12: Yöresel Ürünler
Tablo-13: Yöresel Yiyecek ve İçecekler
Tablo-14: Yayla Turizmi
Tablo-15: Yaylaların Özellikleri
Tablo-16: İnanç Turizmi
Tablo-17: Turistlerin Ziyaret Ettiği Yerler
Tablo-18: Turistlerin Geldikleri Yerler
Tablo-19: Seydişehir Hangi Ürünü İle Temsil Edilmelidir?
Tablo-20: Arkeolojik Yapılar
Tablo-21: Mesire Yerleri
Tablo-22: Mağaralar
Tablo-23: Hüyükler
Tablo-24: Tabiat Parkı
Tablo-25: Anıt Ağaç
Tablo-26: Av Yaban Hayatı
Tablo:27- Korunması Gereken Tabiat Alanları
Tablo-28: Jeotermal
Tablo-29: Ayrıca Tanıtılması İstenenler
Tablo-30: Seydişehir’in El Sanatları
Tablo-31: Yöresel Yiyecek Ve İçecekler
Tablo-32: Anket Katılımcılarının Önerileri
8
GİRİŞ
Dünya’da turizm hareketinin tarihi insanlık tarihi ile yaşıttır denilebilir. Kuşkusuz
ki, sözünü ettiğimiz hareket, ilk çağlarda insanların açlık, susuzluk ve barınma
ihtiyaçlarından kaynaklanan hareketlerdir. Ulaştırma teknolojisindeki gelişmeler, hız
ve konfor, insanların dünya üzerindeki hareketlerini de artırmıştır. Bu bağlamda,
ulaştırma araçlarının hızı ile turizm hareketlerinin gelişmesi arasında doğru orantı
vardır denilebilir. Nitekim 1841’de Thomas Cook, İngiltere’nin Leicester şehrine 20
Km uzaklıkta düzenlenen antialkolizm mitingine tren ile 571 kişiyi götürerek, ilk
organize tur ve kitle turizmi hareketini başlatmıştır. Bu hareketten sonra tur
operatörlüğü ve seyahat acentacılığı hızla yayılarak gelişmiş ve günümüzün önemli
sektörlerinden biri haline gelmiştir.
Dünya turizm hareketinin büyük bir ivme kazanmasının bir başka nedeni de, 2.
Dünya Savaşı’dır denilebilir. Savaşan askerlerin, savaş sonrası anılarını tazelemek
amacıyla Avrupa şehirlerine yaptıkları geziler turizmin manivelası olmuştur. Savaştan
sonra atıl durumda kalan binlerce uçak, sivil havacılıkta kullanılarak, uzak yerleri
yakınlaştırmıştır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yerle bir olan Avrupa kentlerinin
enkazı 1950’li yıllarda ancak kaldırılabilmiştir. 1960’lı yıllar yeniden yapılanma yılları
olmuş, 1970’den sonra da sosyal refahın artırılmasına çaba sarfedilmiştir.
Sosyo ekonomik yapılanmadaki güçlenme, dünya seyahatlerini de beraberinde
getirmiştir. Günümüzde Almanya’da 18 yaş üstü nüfusun %60’ı kendi ülkeleri dışına
her yıl seyahat edebilmektedir.
Çağdaş turizm hareketi önceleri deniz, kum, güneş üçlüsüne yönelirken,
günümüzde kültür turizmi ve doğa ile baş başa olma gibi eğilimler, turizm
hareketlerinin ilk sırasında yer almaktadır. Zamanla turizm etkinlikleri kendi içinde
çeşitlenerek gelişmiş ve adeta farklı ve değişik kabul edilen her şey bir turizm etkinliği
haline gelmiştir. Bu gün dünyanın bazı yörelerindeki insan sağlığına zararla jeolojik
yapılar sağlık bilimi turizmini oluşturmakta, nesli tükenen bir hayvan türü ayrı sir
turizm sektörünün oluşturabilmektedir.
9
Dünya kültür turizminin çekiciliği en yüksek ülkesi Fransa’dır. Savaştan hemen
sonra 1951 yılında senatör Aubert “Gıtes de France” uygulaması ile Türkiye’deki
Mardin ölçekli ve benzer kültürel kentsel dokuya sahip küçük bir kenti, turizm şehri
haline getirmeyi başarmıştır. Bugün bu kent 56.000 konaklama işletmesine sahiptir.
36 milyon/gün geceleme yapılmakta; 350 milyon Euro/yıl ciro elde edilmekte ve yerel
ekonomiye de 600 milyon euro/yıl katkı sağlamaktadır.
Türkiye 1983’den sonra çıkarılan turizm teşvik kanunları ve Güney Antalya
Projesi kapsamındaki yatırımları ile, Avrupa’nın önde gelen turizm merkezlerinden
biri olmuştur. Kültür turizminin cazibesi, özellikle yerli ve yabancı turistleri iç kısımlara
çekmeye başlamıştır. Doğal güzellikleri ile Göreme ve çevresi, kentsel dokusu ile
Safranbolu ve Beypazarı; Son yıllarda, Urfa, Mardin, Hatay turist kabul etmede
önemli aşamalar kaydetmişlerdir.
Turizm sektörü birçok bakımdan domino etkisi yaparak bir çok sektörü
tetiklemekte, halkın sosyal, kültürel ve ekonomik düzeyine büyük bir katkıda
bulunmaktadır. Turizmin getirdiği en önemli yararlardan biri ise çevre tahribine dayalı
üretim ilişkilerinden tamamen ayrı olması, çevreyi kirletmediği gibi koruyarak
desteklediği için artan nüfus sebebiyle oluşan sağlıksız kentleşmeyi de engellemekte
ve nitelikli bir kentleşme haline getirmektedir.
Bir yörede turizm belirli bir stratejik plan içinde sabırla yürütülmesi gereken
eylemler
bütünüdür. Bu
bakımdan
akşamdan
sabaha
bir ekonomik
yarar
beklenemez. Stratejik planın ilk adımı ise bir yörenin kültürel, doğal ve sosyal
dinamiklerinin belirlenmesi, tasnif edilmesi, eylem planına dâhil edilmesidir.
Bu proje’nin ana amaçlarından bir tanesi de, Seydişehir’in turizm cazibe
merkezi haline dönüştürülmesidir. Seydişehir yaylaları, köyleri, doğal güzellikleri,
mağaraları, Seyyid Harun Velisi, yerel kültürü ve ulaşım kolaylığı ile tanınmayan ama
gerçekte büyük bir potansiyele sahip bir ilçedir.
Seydişehir ve çevresi, M.Ö. 5000 yıllarına kadar uzanan bir yerleşim
merkezidir. Seydişehir’in Güney’inde Tekke Köyü ve Kuzey’inde bulunan Ilıca mevkii
yakınındaki Vervelit Şehri harabeleri, ilk çağlarda buralarda bulunan yerleşim
10
kalıntılarıdır. Hitit’ler döneminde bölgeye Suğla köyü’nün kuzeyinde Homunatlar isimli
bir kabile yerleşmiştir.
Romalılar döneminde yörede birçok yerleşim olmuştur. Asarte ve Yenice
Köyleri, bu yerleşimin arkeolojik sahalarıdır. M.S. 767 ve M.S. 1217 tarihleri arasında
bir Türkmen kabilesinin elinde kalan kentin Selçuklu hakimiyetinden sonra geçen
süreyle ilgili tarihçesi pek açık değildir.
Selçuklular zamanında Aleaddin oğlu Keyhüsrev 1238 yılında Seydişehir’e
gelerek Araplık Camii’ni yaptırmıştır. Selçuklular yıkıldıktan sonra, Seydişehir
Eşrefoğlu Beyliğine bağlı kalmıştır. Eşrefoğlu Beyliği zamanında Seydişehir’in
bulunduğu yere gelen Seyit Harun Veli Hazretleri (1301) Ilıca’nın Kuzey’inde bulunan
Velvelit harabelerinden de yararalanarak Seydişehir’i inşa ve imar ettirmiştir.
Eşrefoğlu Mehmet Bey de Seyit Harun Veli Hazretlerine izafeten kurulan şehre
Seydişehir ismini vermiştir. Bölge’de Selçuklu egemenliğine son veren Timur, 1326
yılında Eşrefoğlu egemenliğine de son vermiş ve 1328 yılından sonra Seydişehir
Hamidoğulları egemenliğine geçmiştir.
Sultan I. Murat zamanında Osmanlılar Hamidoğulları Beyi Hüseyin Bey’den
Seydişehiri 1374 yılında parayla satın almışlardır. Daha sonra Osmanlılar, Seydişehir
ve yöresini Karamanoğulları’na vermişlerdir. 1486 yılında yapılan bir anlaşma ile,
Seydişehir ve çevresi tekrar Osmanlılara geçmiş ve Cumhuriyete kadar Osmanlı
idaresinde kalmıştır.
Konya sancağına bağlı Seydişehir, 1871 yılında belediye, 1915 yılında da ilçe
merkezi olmuştur.
MÖ 5000 yılından beri yerleşim yeri olarak kurulan ve birçok medeniyet ile
Anadolu insanını doyuran bir kentin, kuşkusuz ki önemli özellikleri olması
gerekmektedir.
İlçenin, İç Anadolu’yu Akdeniz’e bağlayan bir konumda olması ilk çağlardan beri
stratejik bir önem arz eder. Çağımıza uygun olarak inşa edilen KonyaManavgat/Antalya turizm yolunda, özellikle yaz aylarında yoğun bir trafik akışı
11
gözlenmektedir. Antik çağlarda da Torosları aşıp Akdeniz’e ulaşan kral yolları,
arkeolojik özelliklerini kaybetmeden günümüze kadar varlıklarını korumuşlardır.
Dünya kültür mirası olarak, insanlığı heyecanlandıracak bu yolların varlığını, az
sayıdaki Seydişehirli dışında bilen de yoktur.
Diğer taraftan binlerce yılın kültürel birikimi, yerel el sanatları, yöresel
yiyecekler,
yerel ürünler, kaybolmaya başlamış kentsel doku da kendini
göstermektedir. Seydişehir ve yakın çevresinde doğal, tarihi ve antik kaynaklarının
yüksek düzeyde varlığı, turizm potansiyeli bağlamındaki tüm yerel dinamiklerin
görünürlüğünün sağlanması, markalaşmasının gerçekleştirilmesi için, öncelikle bu
yerel dinamiklerin envanter çalışmasının yapılması gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Mehmet Önder’in 1986’da yazdığı Seydişehir Tarihi, Seydişehir Okutma ve
Yardım Derneği’nin 1997 yılında ilçede gerçekleştirdiği 1. Seydişehir Kalkınma
Kurultayı kitabı ile, MEVKA’nın 2011’de yayınladığı, Seydişehir İlçe Raporu dışında
bilimsel anlamda Seydişehir’e yönelik envanter çalışması yapılmamıştır.
Seydişehir Yerel Dinamikler Ön
Raporu
ile,
öncelikle bu
konunun
paydaşlarında farkındalık yaratacak ve yerel dinamiklere ait potansiyelin ortaya
çıkarılması ile Seydişehir’in cazibe merkezi olmasına yardımcı olacaktır.
Seydişehir Yerel Dinamikler Ön Raporu’nun ortaya çıkarılmasından sonra,
yatırım,
istihdam,
kültürlerin
yeni
nesillere
aktarımı,
turizm
sektörünün
hareketlenmesi eksenlerinde yapılacak projelere girdi ve gerekçe oluşturulmuş
olacaktır. Böylece insan kaynakları ve beşeri sermaye kapasitesi doğru yerde doğru
biçimde ve doğru zamanda kullanılarak hızla beklenilen sonucun elde edilmesi
sağlanacaktır.
Bu çerçevede Seydişehir Belediyesi’nin planladığı “Her Ev Bir Atölye Projesi” ile
hazırlanan ön rapor arasında da sistematik bir ilişki kurulmuş olmaktadır. Seydişehir
belediyesinin iş ve istihdam için düşündüğü bu projenin kısa zamanda verimli ve etkili
olması yerel dinamiklerin sağlıklı belirlenmesine bağlıdır.
Ayrıca, Seydişehir Yerel Dinamikler Ön Raporu, Seydişehir Belediyesi
nezdinde, Kamu (Kaymakamlık)-STK-Özel Sektör işbirliğini sergileyen vatandaş
12
katılımını da içine alan ortak bir sinerji yaratmada başarılı olan bir uygulama
sayılmalıdır. Çünkü raporun hazırlanması süreci içinde araştırma ekipleri önce ciddi
bir kitap, belge ve doküman taraması yapmışlar, daha sonra belgelerde bulunan
bilgilerle yörede bulunan bilgiler arasındaki ilişkiyi tespit etmek üzere ön araştırma
yapmak üzere Seydişehir(i köy köy dolaşmışlardır. Buralardan elde edilen bilgilerle
Seydişehir’in
muhtarlar
başta
olmak
üzere
bütün
yerel
yöneticileri
önce
bilgilendirilmiş, daha sonra onların bu konudaki bilgi ve deneyimleri derlenmiştir.
İkinci aşama olarak mahalle ve köy bazında kanaat önderleri dahil olmak üzere
Seydişehirli ilgili bilgisi olduğu düşünülen herkes
raporun hazırlanmasında bir
paydaş olarak görülmüş bilgilendirilmiş ve daha sonra bilgi ve görgüsüne
başvurulmuştur. Yapılan anket çalışması sonucunda elde edilen veriler, tarihi
kayıtlarda bulunan bilgiler yerinde gözlemlenerek birçok yöne bilgi elde edilmiş ve
Seydişehir’in aslında bugün kent olarak öneminin tam ve istenilen biçimde
algılanmadığı ortaya çıkmıştır.
Rapor, Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013)’nda belirlenen beş gelişme
ekseni, esas alınarak hazırlanmıştır.
Ayrıca; Mevlana Kalkınma Ajansı Tr52 Düzey 2 Bölgesi 2010–2013 Bölge
Planı’nda TR52 Düzey 2 Bölgesi Bölge Planı’nın temelini, bölgenin gelecek
tasavvuru, bugünkü durumu ve kaynakları ile bu kaynakların ne şekilde kalkınma
amaçlarına hizmet edeceğini içerir.
Bu bağlamda da, gerçekleştirilen projenin ait olduğu TR52 Bölgesi Planı içinde
saptanan ve öngörülen çalışmalara uygunluğu da bu projenin yapılmasını
gerektirmiştir.
13
SEYDİŞEHİR YEREL DİNAMİKLER ÖN RAPORU
PROJENİN TARAFLARI
1. MEVLANA KALKINMA AJANSI
MEVKA (Mevlana Kalkınma Ajansı), TR52 (Konya, Karaman) Düzey 2 Bölgesi
için
bölgesel
gelişmeyi
hızlandırmak,
bölgesel
gelişmenin
sürdürülebilirliğini
sağlamak ve bölgeler arası ve bölge içi gelişmişlik farklarını azaltmak amacına
yönelik olarak faaliyet göstermektedir. Bu amaçlara ulaşmak için kamu kesimi, özel
kesim ve sivil toplum kuruluşları arasındaki işbirliğini geliştirmek, kaynakların yerinde
ve etkin kullanımını sağlamak ve yerel potansiyeli harekete geçirmek istemektedir.
Bölgesel gelişmeye yönelik olarak icra edilecek bütün faaliyetlerin temeli ise
bölgenin bütün detayları ile iyi tanınmasından geçmektedir. Bu nedenle, bölgenin
kaynak ve olanaklarının doğru şekilde tespit edilmesi, mevcut sahip olunan
değerlerin rekabet edebilirlik açısından yeniden yorumlanması ve bölgesel
kalkınmayı sürdürülebilir şekilde sağlanmasına yönelik olarak faaliyetlerin birbiri ile
ilişkili olarak icra edilmesi gerekmektedir.
Bu amaca yönelik olarak MEVKA, Bölgenin Mevcut Durum çalışması ve 20102013 bölge planını hazırlamıştır. Bu işlem yapılırken bölgeyi oluşturan ilçelere yönelik
olarak GZFT Analizi çalışması gerçekleştirilmiş ve her ilçe için bir İlçe Raporu
hazırlanmıştır.
Diğer yandan MEVKA, “Konya-Karaman (TR52) Bölgesi 2023 Vizyonu Temel
Çerçevesinin Belirlenmesi İçin Teknik Destek Alınması İşi” için ihaleye çıkmış ve bu
kapsamda gerçekleştirilecek faaliyetler ile MEVKA tarafından yürütülen Bölge’ye
ilişkin stratejik plan ve vizyon çalışmalarının kapsamlı ve derinlikli olmasının
sağlanması amaçlanmıştır.
İhale kapsamı faaliyetlerin icrasına yönelik olarak Yüklenici tarafından ilçelerde
“İlçe Odak Grup Toplantıları” düzenlenmiş, “GZFT Analizleri” yapılmış ve ilçelere
14
yönelik olarak gerçekleştirilen çalışmalar ve planlar incelenmiştir. Bütün çalışmaların,
bilgilerin özgün bir yöntemle Rekabetçilik ekseninde yeniden yorumlanması
temelinde birleştirilerek 2023 Vizyon Stratejisinin Belirlenmesi amacına hizmet etmesi
sağlanmıştır.1
2. YARARLANICI: SEYDİŞEHİR BELEDİYESİ
1871 yılında kurulan Seydişehir Belediyesi, Cumhuriyet dönemine ulaştığı
zaman eski bir konağın birkaç odasına yerleşmiş, 12.000 TL bütçesi ve birkaç
memuru olan küçük bir belediye idi.
Bununla birlikte Cumhuriyetin ilk Belediye
Başkanı olan Remzi Ülker, ondan sonra Ağah Yalçın, Seydişehir’e hizmet verebilmek
için büyük çabalar harcamış, şehre su getirmiş, küçük çapta da olsa şehre elektrik
getirmiş, cadde ve sokaklar açmış, itfaiye ve tanzifat (yangın ve temizlik) dairesini
kurmuşlardır. 1927 yılında Seydişehir Belediyesi Bütçesi 20.000 TL olarak
bağlanmış, bu bütçe 1927-1935 yılları arasında 25.000 TL, 1935-1940 yılları
arasında 30.000 TL, 1940-1950 yılları arasında 45-50.000 TL’na yükselmiştir.
1950 yılında Seydişehir nüfusunun 4525 kişiye ulaşması ile belediye bütçesi
160.000 TL olarak artmıştır. Bu bütçe, 1960 yılında 280.000, 1965 yılında da 432.000
TL’dır.
Seydişehir’de ilk Belediye kurulduktan sonra İkinci Meşrutiyetin ilanına kadar
sırası ile Belediye Başkanları şöyledir.2
Tablo-1: Seydişehir Belediye Başkanları
YILLAR
BELEDİYE
BAŞKANI
1871-1876
1877-1878
1879-1880
1881-1884
1885-1892
1893-1895
1896-1898
1899-1903
1904-1908
Hüseyin Hüsnü Efendi
Tevfik Efendi
Ömer Efendi
Arif Ağa
Hafız Ali Efendi
Mehmet Ağa
Hacı Mustafa Zade Memed
Hacı Şükrü Efendi
İbrahim Sabri Efendi
1965 yılına kadar fazla artış göstermeyen Seydişehir nüfusu, 1965’den sonra
hızla artmaya başlamış, 1970 yılında 11.965 kişiye ulaşmıştır. Nüfusun hızla
1
2
MEVKA: Seydişehir İlçe Raporu, 2011, s.1.
Mehmet Önder: Seydişehir Tarihi, Ongun Kardeşler Matbaacılık Sanayi, Ankara 1986, s. 60.
15
artışında Seydişehir’de kurulan Alüminyum tesisleri başlıca etken olmuş, çevre, köy,
ilçe ve illerden
yoğun işçi akışı başlamış, Seydişehir’de 3 büyük mahalle daha kurulmuş, çoğu eski
evler yıktırılarak yerlerine beton, çok katlı konutlar yükselmiştir.3
1980 yılında Seydişehir nüfusu 30.000 kişiye ulaşınca Belediye hizmetlerini
yoğunlaştırmıştır. 1981 yılında üçbin abonelik otomatik telefon santrali hizmete
girmiş, şehrin büyük bir ihtiyacı karşılanmıştır.
29 Mart 2009 tarihinden itibaren Seydişehir Belediye Başkanlığı’na seçilen
Abdulkadir Çat, Seydişehir Belediyesi’nin vizyon, misyon ve değerlerini aşağıdaki gibi
açıklamaktadır:
Vizyonumuz: “Marka Şehir Olmak”.
Misyonumuz: Seydişehir halkına, ‘önce insan’ anlayışıyla doğru, güvenilir ve şeffaf
belediyecilik hizmetleri vererek, sürdürülebilir kalkınma ve kaliteli yaşam standartları
adına katkı sunarak yerel yönetimde öncü ve örnek olmak.
Değerlerimiz:
●Öncelikle insan odaklı hizmet üretmek,
●Milli ve manevi değerlerimizin korunması, kültürel zenginliklerimizin nesiller boyu
aktarılması konusunda duyarlı olmak,
●Seydişehir’in yaşam standartlarını yükseltecek ve vatandaşlarımıza “İyi ki
Seydişehir’de Yaşıyorum” düşüncesini hissettirecek kalitede hizmetler sunmak,
●Elimizdeki sınırlı kaynakları, zamanında atılan etkin adımlarla doğru yerde
kullanarak maksimum hizmetler verebilmeyi amaç edinmek,
●Planladığımız ve yürürlüğe koyduğumuz projelerin halkımızın öncelikli ihtiyaçlarına
cevap verecek nitelikte olmasına özen göstermek,
3
Mesut Ayan: Sanayinin Kentleşmeye Etkisi-Seydişehir Örneği, İzmir, 1982; (Naklen) Mehmet Önder: a.g.e, s.
75.
16
●Vatandaşlarımızın değişen hizmet taleplerine aldığımız hızlı kararlarla yenilikçi,
şeffaf, katılımcı, dinamik yönetim anlayışımızı uygulamak,
●Kentlilik bilincini artırarak kente ufuk vermek,
●Bütün projelerin gerçekleşebilir, rantabl ve fonksiyonel olması için her adımın iyi
planlanması gerektiği inancında olmak,
●Hizmetlerimizde toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı olmak,
Tüm çalışmalarımızda doğa ve çevre dostu düşünmek,
●Objektif, homojen ve doğru hizmetler vermek,
●Toplumsal ve sosyal sorumluluk anlayışı ile hareket etmek.
2013 Şubat ayı itibarıyla “Seydişehir Belediyesi Personeli Dağılımı” aşağıdaki
grafikte verilmiştir:
17
Belediye Birimleri:
Yazı İşleri Müdürlüğü
Personel Müdürlüğü
Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü
Mali Hizmetler Müdürlüğü
Fen İşleri Müdürlüğü
İmar ve Şehircilik Müdürlüğü
Ulaştırma Hizmetleri Müdürlüğü
AB Proje Koordinatörlüğü
Zabıta Müdürlüğü
3. YÜKLENİCİ FİRMA: TÜBİKAM
TÜBİKAM (Tüm Bilimsel Kültürel Araştırmalar Merkezi), ülkesini ve ülkesinin
insanlarını her şeyden çok ve öncelikli seven, çoğunluğu 10 üniversitemizdeki altmışı
aşkın akademisyen tarafından kuruldu. Hiçbir kurum ve kuruluştan destek
almamaktadır. Üyelerinin kendi öz gücüne dayanan bağımsız bir kuruluştur.
Ülkemizin bugün ve gelecekte sağlıklı ve etkin bir biçimde yönetilmesi için
nitelikli insan kaynağı oluşturmak amacını çok önemli ve gerekli sayar. Bu amaçla
dünyadaki gelişmeleri izler, yeni bilgi ve belgeleri toplar. Bilimsel alan araştırmaları
yapar.
Ülkemizin gereksinmesi olan önemli bilgileri üretir, yayar, eğitim seminerleri
aracılığı ile nitelikli yönetici ve insan kaynağının oluşturulması için çalışır. TÜBİKAM,
ülkemize ait var olan veya ortaya çıkacak özel sorunların belirlenmesini, bilimsel
olarak incelenmesini ve bunlarla ilgili çözüm önerilerinin belirlenmesini amaçlar.
TÜBİKAM, demokrasinin yeni bilgilerle beslenerek büyüyeceği inancıyla
demokrasimiz için gerekli bilgi kaynaklarını, araştırır, bulur, izler; Bu bilgileri medya
aracılığı ile kamuoyuna, eğitim yoluyla genç kuşaklara aktarır
18
TÜBİKAM, konferanslar, basın bildirileri, aylık raporlar, eğitim seminerleri ile
yönetici adaylarımızın ve yöneticilerimizin bilgi, tutum ve davranışlarının eğitilmesi ve
geliştirilmesine katkı sağlar.
TÜBİKAM’ın Hedefi
Yaptığı çalışmaların zaman içinde gelişip büyüyerek TÜBİKAM’ın gerçek bir
bilimsel akademi hâline gelmesi için özel bir çaba gösterir. TÜBİKAM'ın çalışma
alanları
üç
kısımdan
oluşmaktadır.
TÜBİKAM Akademi, TÜBİKAM Strateji ve TÜBİKAM Proje. TÜBİKAM Akademi
bünyesinde kişisel gelişim ve liderlik eğitimi verilmesine, TÜBİKAM Strateji
bünyesinde Türkiye ve dünyada gelişmeler üzerine çalışmalar, TÜBİKAM Proje
bünyesinde
ise
Türkiye'nin
kalkınması
ve
gelişmesine
yönelik
çalışmalar
yapılmaktadır.
SEYDİŞEHİR YEREL DİNAMİKLER ÖN RAPORU’NU HAZIRLAYANLAR
Prof.Dr.Alemdar Yalçın: Gazi Üniversitesi, TÜBİKAM
Yrd.Doç.Dr. Serdar Ulukan, Gazi Üniversitesi, TÜBİKAM
Yrd.Doç.Dr.Kemalettin Deniz, Gazi Üniversitesi, TÜBİKAM
Yrd.Doç.Dr.Yusuf Doğan, Gazi Üniversitesi, TÜBİKAM
Dr.Ferah Bulgul, Gazi Üniversitesi, TÜBİKAM
Dr.Yasemin Dinç Kurt, Hacettepe Üniversitesi, TÜBİKAM
Orman Yük.Müh.Özer Satılmış Özgüç,TÜBİKAM
Koordinatör Filiz Şahin, Seydişehir Belediyesi
Peyzaj Mimarı Merve Elbi, Seydişehir Belediyesi
Selda Adiller, Doktora Öğrencisi, TÜBİKAM
19
PROJE ÖZET TANITIMI
Seydişehir Belediye Başkanlığı’nın “Seydişehir Yerel Dinamikler Ön Raporu”
Projesi, Mevlana Kalkınma Ajansı tarafından Konya ve Karaman (TR52) Bölgesinden
başvuruda bulunan birçok başvuru arasından seçilen 7 proje içerisinde yer almayı
başarmıştır.
25 Ocak 2013 tarihinde Mevlana Kalkınma Ajansı, Ajans Hizmet Binası’nda
MEVKA Genel Sekreteri Dr. Ahmet Alkan, Seydişehir Belediye Başkanı Abdulkadir
Çat ve TÜBİKAM adına Özer Satılmış Özgüç’ün imzası ile projenin hayata
geçirilmesine başlanmıştır.
İmza töreninde MEVKA Program Yönetim Birimi Başkanı Çakan Tanıdık,
MEVKA Program Yönetim Birimi Uzmanı Osman Fatih Yalçın, Seydişehir Belediyesi
AB
Proje
Koordinatörü
Filiz
Şahin
ve
TÜBİKAM
Yönetim
Kurulu
Üyesi
Yrd.Doç.Dr.Serdar Ulukan da hazır bulunmuşlardır.
Proje’nin amacı, Seydişehir’in aslında Seydişehirliler tarafından bilinen, ancak
Seydişehir
dışında
tanınmayan
kültürel,
turistik
değerlerini
tespit
ederek
raporlaştırmak ve bu ürünleri ülkemize tanıtarak ekonomik girdiler elde edilmesini
sağlamaktır.
20
1. PROJENİN ÜÇ EKSENİ
1.1 Proje, bölge ekonomisinin güçlendirilmesinde stratejik öneme sahip
alanlarda kapasite geliştirmeye yönelik araştırma faaliyetlerini kapsamaktadır.
Bu kapsamda; Turistik ürünler, yöreye özgü ürünler (kavun, çilek, karpuz,
nohut vb.), işlenen ürünler (leblebi, bal, balık vb.), el sanatları (kilim, iğne oyası,
semer, sepet vb) incelenmiştir.
1.2 Proje, bölgedeki sosyal sorunların ortaya konmasına yönelik araştırma
faaliyetlerini kapsamaktadır.
Bu kapsamda; Yerel dinamik olan ancak ulaşılmasında sorun olan alanlar
saptanacaktır. Örneğin arkeolojik kazı gereken alanlar, Islah edilmesi veya korumaya
alınması gereken turizm varlıkları, köyden kente ulaşamayan veya ulaşmasına gerek
duyulmayan ürünler vb. İncelenmiştir.
1.3 Proje bölgedeki insan kaynakları ve beşeri sermaye kapasitesi
konusunda araştırma faaliyetlerini kapsamaktadır.
Bu kapsamda; Gençlerin potansiyel iş becerileri, mesleki becerileri konusunda
beklentive gereksinimleri, mesleki becerilerinin geliştirilmesine yönelik talepleri
belirlenecektir. Seydişehir’e özgü ürünlerin üretimine yönelik işgücünün geliştirilmesi
için veriler elde edilmiştir.
2. PROJENİN ÇARPAN ETKİSİ
1. Yapımı devam eden Mehmet Cengiz Kültür Sarayı içerisinde 300 m2’lik
alanda oluşturulacak olan “Meslek Edindirme Atölyesi ”ne veri sağlanacaktır.
2. Seydişehir’in turistik ve tarihi değerlerini kültür, din ve yayla turizmi
bağlamında tanıtımı sağlanacaktır.
3. Doğal güzellikleri, turizme açarak tanınmasını sağlanacaktır.
4. Yöresel el sanatları ve kültürel ürünlerin envanteri oluşacaktır.
3. HEDEF KİTLE
Seydişehir’de markalaşabilecek ürün üreten üreticiler (nohut, çilek, karpuz vb),
yöresel el sanatları üretenler (Karaviran kilimi, sepet ve semer üretimi vb), turizm
alanları ve yakınında yaşayan halk (Ilıca kaplıca, Ketirağılları jeotermal vb) tanıtım ve
bilgilendirme yapıldıktan sonraki süreçte hızlanan ekonomik faaliyetler, gelişen
21
sosyal ilişkiler, gelişen motivasyon, çeşitlenen ve rekabet anlayışı ile gelişen üretim
teknikleri, hareketlenen sosyo-kültürel yaşam ile doğrudan ve olumlu olarak
etkileneceklerdir.
4. NİHAİ FAYDALANICILAR
Turizm beldesinin tanıtımı yapan halk, ziyarete gidilen hüyükler ve çevresinde
yaşayan halk, el sanatları ile uğraşanlar, yöresel yemek üreticileri, tarımsal ürün
yetiştirenler vb alanların tümünde kişiler ve aileleri olarak düşünüldüğünde hiç de
azımsanmayacak büyüklükte olduğu görülmektedir. Bu da sosyo-ekonomik boyutta
hayat kalitelerini artıracaktır. İnsangücü kaynağının aktif katılımı ve Seydişehir’i çevre
yolundan saparak görmek için merkeze gelebilen yerli/yabancı ziyaretçiler kültürler
arası bir diyalog gelişimi sağlayacak sadece ekonomik hayattaki hareketlenme değil
sosyal anlamda da kazanımlar elde edilebilecektir. Tüm bunlar göç hareketlerini
durduran bir etki yaratacaktır. Çevre ilçeler ve iller için doğru bir rol model
olunabilecektir.
Tarım, jeotermal tesis, el sanatları atölyeleri konularında olumlu bir gelişme ve
hareket elde edilecektir. Kooperatifçilik çalışmaları ortaya çıkabilecektir. Sivil Toplum
Kuruluşları hareket uyarınca sektörleri ile ilgili gelişmeler için çalışmalar yapacaktır.
Seydişehir’de yaşayanlar için memnuniyet ve hayat kalitesinde yükselme izlenerek
sosyal fayda elde edilecektir. Toplam 64,294 olan genel nüfusun 23,713’ü kır
nüfusudur. Hareketlenen sosyo-ekonomik hayat ile bu nüfusun önemli bir bölümünü
etkileyecektir.
5. PROJE ÇIKTILARI
1. Kent girişine Seydişehir’in turistik değerlerini gösteren turizm haritasıbillboard
’unun yapılması,
2. Turistik değerlere ulaşımı kolaylaştıracak yön levhalarının yerleştirilmesi,
3. Seydişehir turizm broşürünün tasarlanıp, 750 adet basımı.
22
BÖLÜM I
SEYDİŞEHİR’İN
COĞRAFİ KONUMU, DEMOGRAFİK YAPISI VE TARİHİ
SEYDİŞEHİR’İN COĞRAFİ KONUMU
Konya ili Seydişehir ilçesi, 37° 25’ Kuzey enlemi ile 31° 50’ Doğu boylamı
arasında yer almaktadır. İl merkezine uzaklığı 107 Km’dir. İlçenin deniz seviyesinden
ortalama yüksekliği 1.123 metredir. İlçenin Kuzeyinde Beyşehir, Güneyinde
Yalıhüyük, Ahırlı ve Antalya ili Akseki ilçesi, Batısında Derebucak ve Doğusunda
Akören ilçesi bulunmaktadır. İlçenin yüzölçümü 1.362.5 Kilometre karedir.
Torosların Kuzey eteklerinde, Çarşamba Çayı boyunca uzanan verimli bir vadi
olan Suğla Ovası’nda bulunan ilçe, Batı kesiminden başlayıp Güneye doğru uzanan
Küpe Dağı, Güneyde zengin Boksit yataklarının bulunduğu Gidengelmez dağları ile
devam etmektedir.
Küpe
2551
Dağının
metreye
yüksekliği
ulaşır.
Küpe
dağının eteklerinden çok sayıda
pınar ve kaynak çıkmaktadır.
Kentin çevresini oluşturan bu
yüksek
değişik
dağlar,
bir
oluşturmaktadır.
içinde
dinlenme
Seydişehir’de
estetik
siluet
Ayrıca
ve
kentin
eğlenme
amaçlı kullanılan Pınarbaşı, Kuğulu ve Beldibi Göletleri suyunu Küpe Dağlarındaki
kaynaklardan almakta olan doğal güzelliklerdir. İlçenin Kuzeybatısında Beyşehir Gölü
ve Güneydoğusunda Suğla gölü bulunmaktadır.
Seydişehir ilçesinde toplam 136.256 ha kullanım alanı bulunmakta olup, Konya
kullanım alanının %3.34’ünü, Göller Bölgesi kullanım alanının ise, % 9.84’ünü
oluşturmaktadır. İlçe kullanım alanının %45.64’ü orman alanı, %29.60’ı tarım arazisi,
%3.52’si ise çayır-mera alanıdır. İlçedeki orman alanı Konya orman alanının
23
%11.51’ini, Göller havzası orman alanının ise %12.74’ünü meydana getirmektedir.
İlçe tarım arazisi, Göller tarım arazisinin %9.81’ini oluştururken, Konya tarım
arazisinin %1.79’unu oluşturmaktadır.4
Seydişehir’in iklimi, yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağışlı geçer. Kara
ikliminden Akdeniz iklimine geçiş özellikleri taşır. Seydişehir’de yıllık ortalama yüksek
sıcaklık 24.01 C, yıllık ortalama düşük sıcaklık -11.85 C’dir. Görülen en yüksek sıcak
ay 40.6 C ile Ağustos, görülen en soğuk ay ise – 28.2 C ile Mart ayıdır. Yine en
yağışlı ay Mart, en kurak ay ise Ağustos ayıdır.
Yıllık ortalama nispi nem oranı % 64.05’tir. Hakim rüzgar yönü, Güney Doğu ve
Kuzey Batı’dır. Seydişehir dördüncü derecede deprem bölgesinde yer almaktadır.
Eskiden Beyşehir üzerinden Konya’ya ulaşım varken, 1996’da açılan KonyaManavgat karayolu ile, Türkiye’nin her yerine bağlantı sağlanmıştır. Şu anda
Seydişehir, Konya’ya 107 Km,
Antalya’ya 208 Km, Manavgat’a 135 Km.
mesafededir. İlçe’nin tüm kasaba ve köy yolları asfalttır.
Seydişehir’in 7 kasabası, 1 bucağı ve 31 köyü vardır. 5
Seydişehir ilçesine bucak ve köylerin uzaklıkları:
En yakın bucak 7 km. uzaklık ile Kesecik, en uzak bucak 30 km. uzaklık ile
Ketenlidir.
En yakından, uzağına göre bucakların dağılımı şöyledir:
Tablo-2: En Yakın En Uzaklıklar Tablosu
Kesecik
7 Km.
Çavuş
23 Km.
Taraşçı
9 Km.
Ortakaraören
25 Km.
Ketenli
30 Km.
13 Km.
Akçalar-Gevrekli
En uzak köy 48 km. ile Bükçe, en yakın köy ise 6 km. ile Gökçehüyük ve
Karabulaktır.
4
Mevlana Kalkınma Ajansı, “Seydişehir İlçe Raporu”, Konya, 2011.
Seydişehir 1. Kalkınma Kurultayı (6 Aralık 1997), Devran Matbaacılık, Ankara, 1997.
5
24
Tüm köylerin en yakınından, en uzağına kadar dağılımı şöyledir:
Tablo-3: Köylerin Uzaklıkları
Gökçehüyük-Karabulak
Muradiye-İncesu
Boyalı
Gökhüyük
Gölyüzü
Kavakköy-Kuran.
Kumluca
Susuz
Kızılca
Irmaklı-Yenice
Mesudiye
6 Km.
7 Km.
8 Km.
10 Km.
12 Km.
13 Km
15 Km.
18 Km.
21 Km.
22 Km.
42 Km.
Madenli
Çatköy
Dikilitaş
Aşağıkaraören
Tepecik-Tolköyü
Başkaraören
Oğlakçı-Araycık-Çatmakaya
Karacaören
Ufacık
Yaylacık
25 Km.
25 Km.
26 Km.
27 Km.
28 Km.
29 Km.
30 Km.
31 Km.
38 Km.
39 Km.
SEYDİŞEHİRİN DEMOGRAFİK YAPISI
Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2012 sonu itibariyle açıkladığı verilere göre
Seydişehirnüfusu aşağıdaki gibidir.6
Tablo-4: Seydişehir Nüfus Dağılımı
SEYDİŞEHİR
İLÇE MERKEZİ VE BELDE/KÖY NÜFUSU
Akçalar
Aşağıkaraören
Başkaraören
Bostandere
Boyalı
Çat
Çatmakaya
Dikilitaş
Gevrekli
Gökçehöyük
Irmaklı
İncesu
Karabulak
Kavak
(B) Kesecik
(B) Ketenli
Kızılca
Kumluca
Kuran
İLÇE TOPLAMI
6
40.829
739
339
189
1.129
552
32
464
704
1.749
601
121
631
186
501
1.496
1.727
278
591
504
Madenli
Mesudiye
Muradiye
Ortakaraören
Susuz
Taraşcı
Taşağıl
Yaylacık
Yenice
Bükçe
(B) Çavuş
Karacaören
Kozlu
Oğlakçı
Saraycık
Tepecik
Tol
Ufacık
113
338
127
3.125
339
2.411
282
555
124
25
751
258
249
85
108
362
374
44
63.639
TUİK Aralık 2012.
25
Seydişehir ilçesi nüfusu 2010 yılı itibariyle 64.294 olup, Konya nüfusunun
%3.19’unu oluşturmaktadır. İlçe nüfusunun %62’si ilçe merkezinde, %38’i ise kırsal
alanda yaşamaktadır.7
Tablo-5: İlçe Nüfus Durumu ve 2023 Projeksiyonu
Seydişehir İlçe Nüfusu
İlçe
Merkez
Nüfus
YILLAR
2008
2009
2010
2020
2023
38.487
39.267
39.864
46.832
49.294
Nüfus Oranları
İlçe Köy
Nüfus
İlçe
Nüfusu
25.656
25.077
24.430
19.278
17.766
64.143
64.344
64.294
66.110
67.012
Konya
Toplam
Nüfus
İlçe Nüfusu/
Konya
Nüfusu (%)
TR52
Bölge
Nüfusu
İlçe Nüfusu/
TR52 Nüfusu
(%)
3.26
3.23
3.19
2.86
2.75
2.200.013
2.224.547
2.246.478
2.569.126
2.708.716
2.92
2.89
2.86
2.57
2.47
1.969.868
1.992.675
2.013.845
2.311.728
2.439.798
TÜİK (2008-2009-2010 ADNKS)
İlçe nüfusunun 2023 yılında %4.2 oranında artış göstereceği beklenmektedir.
İlçe merkezi nüfusunun oranının ise %7.3’e çıkacağı tahmin edilmektedir. İlçe
nüfusunun Konya nüfusuna oranı %3.19’dan %2.75’e düşmektedir.
Tablo-6:İlçede Bulunan Nüfusun Yaş Aralıklarına Göre Dağılımı
ve 2023 Projeksiyonu
Seydişehir İlçe Nüfusu
Yaşa Göre (%)
Yıllar
2008
2009
2010
2020
2023
0-14
23.80
23.33
23.09
23.41
23.41
15-64
66.90
67.09
66.98
66.99
66.99
65 Üstü
9.30
9.58
9.92
9.60
9.60
Konya İl Nüfusu
Yaşa Göre (%)
0-14
27.46
27.18
26.83
27.30
27.33
15-64
65.55
65.67
65.77
65.93
66.00
65 Üstü
6.99
7.15
7.40
6.77
6.67
TR2 Bölge Nüfusu
Yaşa Göre (%)
0-14
27.36
27.06
26.69
27.19
27.23
15-64
65.48
65.62
65.74
65.88
65.94
65 Üstü
7.16
7.32
7.57
6.93
6.83
TÜİK (2008-2009-2010 ADNKS)
İlçe nüfusunun %66.98’i 15-64 yaş grubunda, %23.09’u 0-14 yaş grubunda ve
%9.92’si 65 yaş üstü grubunda yer almaktadır. 2023 yılında yaş grupları dağılımında
çok fazla değişiklik olmayacağı tahmin edilmektedir.8
7
Mevlana Kalkınma Ajansı: Seydişehir İlçe Raporu, 2011, s. 5.
8
a.g.r, s. 5.
26
SEYDİŞEHİR TARİHİ
İLK ÇAĞLARDA SEYDİŞEHİR BÖLGESİ
1. Prehistorik (Tarih Öncesi) Devirler
Anadolu’nun İlkçağlarda klasik yerleşmelerinde, Göller Bölgesi (Psidia) sınırları
içinde yer alan bugünkü Seydişehir ilçesi Prehistorik devirlerde çok eski bir iskana
sahip olmuştur. Özellikle Beyşehir Gölü (Koralis Lacus) ile Suğla Gölü (Trogitis
Lacus) arasında verimli ve sulak yayla bu iskânın yer yer izlerini taşımaktadır. Ancak
ünlü coğrafya bilgini Amasyalı Strabon (M.Ö. 48- M.S. 21) Lykaonia platosu olarak
adlandırdığı bölgeyi bir bütün olarak almakta ve bölgeyle ilgili şu bilgileri vermektedir:
“Lykaonia Platosu soğuk, ağaçsız olup az su bulunduğu halde yabani
merkeplerin otlak yeridir; hatta suyun bulunabildiği yerlerde de, halen suyun parayla
satıldığı Soatra’da
(Garsaura yakınında bir kasaba) olduğu gibi, kuyular dünyanın en derin
kuyularıdır. Fakat gene de ülke sulanmadığı halde olağanüstü koyun yetiştirir; fakat
yünü serttir, buna rağmen bazı kimseler yalnız bunun üzerinden büyük servet elde
etmişlerdir. Amyntas’ın bu bölgede üç yüzün üstünde sürüsü vardı. Büyüğü Koralis,
küçüğü de Trogitis olmak üzere iki de göl bulunur.”9
Strabon bölgeyi sulak ve kurak bölgelerle birlikte çok geniş bir alan olarak
birlikte tanıtmaktadır. Kurak olarak göstermesinin sebebi budur. Ancak yine bugün
tam Seydişehir’in üzerinde kurulduğu iki antik köyden de söz etmektedir. Verilen
bilgiler Makalat-ı Seyyit Harun Veli’de özellikle vurgulanan bir bilgi ile örtüştüğü için
bu antik köylerin özelliklerini buraya alıyoruz:
“Taurosların (Toroslar)’ın yakınındaki Isaurike de Lykaonia’ya dahildir. Burada
aynı ismi taşıyan ve birine Eski Isaura diğerine yeni Isaura denen tahkim edilmiş iki
köy vardır. Bir çok köyde bunlara tabii idi. Ve hepsi de haydut yatağıydı. Bunlar
Romalılar, özellikle lakabı Isauricus olan Publius Servilius için devamlı huzursuzluk
kaynağıydılar.”10
Burada verilen bilgilerde merkezinde iki köy bulunan küçük köylerle kaplı bir
çevreden söz edilmektedir. Oysa aynı bölgeyi daha sonra gezen Texier’in
gözlemlerine göre, bölgede büyük bir kent harabesi bulunmaktadır. Bu da Strabon’un
9
Strabon, Antik Anadolu Coğrafyası, Çev: Prof. Dr. Adnan Pekman, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul,
s. 65
10
a.g.e. s. 65-66.
27
gezdiği Roma döneminde bu kentin yok olduğunu göstermektedir. Birçok kere tahrip
edilen Isaura antik kentinin daha eski tarihlerde burada bulunduğunu göstermesi
bakımından önemlidir.
Bölgenin coğrafi konumu nedeniyle ilerde Texier’in de belirteceği gibi, sırtını
dağa ve yüzünü geniş bir ovaya dönmüş olması güçlü bir savunma hattı oluşturmaya
izin vermektedir. Yunan ve Romalı yazar, tarihçi ve gezgincilerin yanında Strabon’un
burada anlattıkları ile Makalat-ı Seyyid Harun Veli’de de bölgede “Şaki”lerin
bulunduğundan tekrar tekrar söz edilmekte ve onların ıslah edilmesi görevinin
manevi olarak Seyyid Harun Veli’ye verildiği anlaşılmaktadır:
“Didiler kim buyur Sultanum niçe hale irişdün. Şöyle didi kim ‘ammüm (amcam)
dahi ceddümi her ne vakt ziyaret itsem kudretten sem’üme (kulağıma) bir avaz geldi.
Ya Harun Rum’a çık, Karaman Vilayetinde Küpe Dağı dirler bir tagun şarkından
yanına şehir yap. Ol şehrün halkı süleha ola (barış içinde) Şaki (haydut)olarun akıbeti
hayr olmaya”11
Makalatta bu söz bir çok kere tekrar edilmekte ve haydutların ıslah edilmesi
görevi verilmektedir. Bu da bölgenin Seydişehir kurulmadan önceki tarihi yapısını
göstermesi bakımından önemlidir.
Bölgenin çok eski bir yerleşim alanı olduğunu ve yörede antik bir kentin
bulunduğunu Seyyid Harun Veli Makalatı’ndan da öğrenmekteyiz. Nitekim Seydişehir
eski harap olmuş bir kentin taşları ile kurulmakta, Eşrefoğlu Beyliğinin Beyi ve Seyit
Harun Veli’ye inananlar bu taşları sırtları yara oluncaya kadar yılmadan
taşımaktadırlar.
19. yüzyılda Anadolu’yu gezerek birçok bilgiyi derleyen Fransız gezgin ve bilim
adamı Charles Texsier, Beyşehir ve Seydişehir’in de yer aldığı bölgeyi kitabının
üçüncü cildinin 17. Bölümünde geniş geniş anlatmaktadır.12
Bu bölgenin yerli halkının uzun yıllar Asurlular ve İranlılara bağlı kaldıklarını,
antik çağ ve sonrasında Yunanlıların ve Romalıların tahrip etmeleri sonucu hiçbir
eserlerinin kalmadığını belirttikten sonra bölgenin en eski halkının Antik çağda
bilgisiz, yabani ve yağmacı kavimler olarak kabul edildiklerini belirtmektedir. Antik
Çağda ve Roma’da ad verme geleneğinin gerçek adları değiştirerek kullanma
11
12
Cemal Kurnaz, Makalat-ı Seyyid Harun, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1991, s. 23
Charles Texier, Küçük Asya, Çev: Ali Suat, Enformasyon ve Dokümantasyon Hizmetleri Vakfı, Cit 3, Ankara,
2002, s.287
28
biçiminde olduğunu biliyoruz. Bu yüzden Texier’de yöre halkının gerçek adlarının
tümünün Yunanca adlarla değiştirilmiş olduğunu belirtmektedir. Bölgede yaşayan
yerli halkın bulunduğu yerlerinin en önemlisini Xsenofon, İenium’lar olarak
adlandırmaktadır. Bu ad bir Yunan fablından alınarak yöre için kullanılmıştır.
Texsier bu yörenin tarih ve dinleri ile Fenike ve Asur dönemleri arasında bir ilgi
kurmaktadır. Yunan ve Roma kaynakları ise bölge halkını tanımak ve anlatmak
yerine yabani, ilkel ve haydut kimseler olarak göstermeyi yeğlemektedir. Bu yanlı
davranışları, anlattıklarının doğruluğu konusunda bir kuşku uyandırmaktadır. Texier
bölgenin bir saldırı halinde savunmaya elverişli halini şöyle ifade eder:
“Köyleri ayıran geniş alanlar; saldırı durumunda güvenli bir sığınak sağlayan
Toros boğazları, yalnızca yetkisi tehlikeye girdiği zaman harekete geçen bir güce
karşı yeterli savunma araçları idi.”13
Strabon zamanında Likonya ve İsaurya sahaları bir siyasal bölge olarak
birleşmişti. Batısında Milet, kuzeyinde Bitinia, doğusunda Kapadokya ve güneyinde
Toros dağları bulunan geniş bir alandı.
O çağda kendisinin de anlattığı gibi verimli
toprakları çok azdı. Bölgedeki halk içinde Likonyalıların daha eski bir topluluk
oldukları, İsauryalılarla karıştırıldıklarına inanılmaktadır.14
Likonya isminin kökeni de tam olarak bilinmemektedir. Likonyalılardan ilk söz
eden Ksenofon yalnızca yaşadıkları sınırları belirlemekle yetinmiş, bir de Yunanlılarla
sürekli savaştıkları ve onları uğraştırdıklarını yazmıştır. Texier de Yunanlı tarihçilerin
haksız
bir
biçimde
yöre
halkını
tanımak
yerine
onları
düşman
görerek
savaşmalarından yakınmakta, bize yaşayış tarzları ile ilgili çok fazla bilgi
vermediklerini anlatmaktadır.
Yöre halkının yaşayış biçimi ile ilgili olarak elimizdeki bilgilere bakarsak, besici
ve denizci karaktere sahip bir toplum olduklarını görmek mümkündür. Buna bağlı
olarak bölgede yapağısı sert bir koyun besledikleri ve geçimlerinin bir kısmını da bu
yolla sağladıklarını söyleyebiliriz. Yöre halkının ulaştığı en parlak dönem Akdeniz’e
inerek kıyı hâkimiyetini ele geçirdikleri ve deniz ticareti yaptıkları dönemdir. Onlara
daha önce Makedonya kralı Filip, İskender saldırarak başkentleri İsaurie’yi uzun bir
kuşatmadan sonra halkıyla beraber yok etmiştir. Öldürücü darbeyi Strabon ve
Pline’nin
anlattığına
göre
Romalı
General
Publius
Servillius’un
vurduğu
anlaşılmaktadır. Romalı tarihçiler bu olayı Kartaca ve Numance başarılarıyla eş
tutmaktadırlar. Bilindiği gibi bu iki savaşta sadece soy kırım olmakla kalmamış,
topraklar sürülerek tarla haline getirilmişti.
13
Texier, a.g.e, s. 288
a.g.e, s.288
14
29
Texsier ise İsaura antik kentlerini kitabının üçüncü cildinde 20. bölümünde ele
almaktadır. Yazar burada İsaura harabeleri üzerinde yeniden yapılan İsaura Nova
(Yeni İsaura) kenti ile ilgili bilgiler vermektedir. Bu kent tanımlara göre Seydişehir,
Bozkır arasındadır. Antik çağ araştırmacılarının uzun bir süre bu kenti aradıkları,
yerinin kesin tespit edilmesinin bilim dünyası açısından büyük önem taşıdığı
değerlendirilmektedir. Bu bakımdan kentin tarihi ve yeri üzerinde ayrıntılı bir şekilde
durmak gerekir. Yörenin dinamikleri arasında şehri yerli ve yabancı turistlerin uğrak
yeri haline getireceğini düşündüğümüz İsaura antik kenti ile ilgili bilgileri buraya
aynen alıyoruz:
“Zengibar adlı köyün yakınındadır. Harabeleri bir tepenin üzerinde gözükür.
Kuzeyi Konya ovası, Güneyi Toros, Doğusu Karadağ ve Aladağ, Batısı Seydişehir
gölünü ayıran silsiledir. Değişik şekilde mezarları içeren bir mezarlık, şehrin
güneydoğusundaki girişi oluşturur. Bomos tarzı mezarlar taşa oyulmuş birkaç
basamak ile yüksektedir. Cenaze yemeğine özgü kaplar Likya eserlerindeki gibi
burada da görülür. Çoğu harap olan buranın mezar taşları; aslanpençeleri,
madalyonlar ve çiçeklerle süslenmiştir. Şehrin dışarısındaki diğer harabelerin içinde,
Bal Pınar adıyla güzel bir kaynak suyu vardır. Bazı eserlerden varılan sonuca göre
Bizans İmparatorluğu zamanlarında da bu şehir kalabalıktı.
Mezarlık güneye doğru uzanır ve ilk konumlarını koruyan birçok taş mezar fark
edilir; ama kapakları kırılıp bir kenara atılmıştır. Bu mezarların bir kaçının üzerinde
yontulmuş haç, Bizans imparatorluğu döneminde bu şehrin daha kalabalık olduğunu
doğruluyor. İsauropolis piskoposu olan bir Aetius, Kadıköy kuruluna katılırken, bu
makamın bir başka psikoposu İlluaire, İstanbul konsiline gitti.”
“Surları, şehrin Kuzeybatı ve kuzeyinde yükselen yalçın tepeler doğrultusu
dışında, boylu boyunca kat edebiliriz. İşçiliği son derece özenli olan bu duvarların
örülüş biçimi Yunan sanatına yakın bir dönemi işaret ediyor. Hepsi altı veya sekiz
köşeli olan kuleler ise aksine, Bizans dönemi yapılarını hatırlatıyor; ama görünüşe
bakılırsa surlarla aynı yaştadırlar; iri mermer kütlelerden yapılmış surlar, sıra ile bir
yüksek bir alçak. İkiyüzlü bağlama taşlı dayanaklardan oluşuyor. Yamacın daha az
dik olduğu güney batı tarafında, kulelerin sayısı daha çoktur. Güney tarafındaki ana
kapının iki tarafında, kuleleri vardır; kapıyı oluşturan yayın dayandığı iki yan duvarı
mermerdendir. Buradan farklı yönlere giden çok sayıda yokuşlar ayrılır. Sağdaki taş
ocakları ve kaleye gider. Kapıdan yüz metre kadar sola gidilince, bir tapınak temeline
rastlanır. Bu bina, kırk üç metre uzunluğunda ve yirmi altı metre genişliğinde, kayalık
30
bir tepeye yapılmıştır. Orada Aizani veya (Perge)’nınkiler gibi şehrin ana tapınağını
destekleyen şu kutsal düz damlardan biri göze çarpıyor.”
“Kenarı direkli kemer altı yapılmış bir sokak, şehrin ortasına gelen halk
meydanında sona erer. Bitişik alan her türlü konut ve bina harabeleriyle kaplıdır.
Orada bir hamam halveti ile bağlantılı olduğu anlaşılan bir kanal kalıntısı göze
çarpmaktadır. Bir kitabe dükkânları ve tonozlu bir bölümü olan bir kemer altı inşaatını
haber verir. Alan temizletilirken belli başlı özelliklerini ele geçirilebilen bu tarz, Asya
şehirlerine özgü idi. Çarşıdan çok uzak olmayan bir noktada bir anıt yükselir.
Meydana yakın bir noktadan yükselen zafer takı, iyi muhafaza edilmiş bir
haldedir, üzerinde şu kitabe vardır:
“İlahi Trajan’ın oğlu ilahi Nerva’nın torunu ilahi Hadrien Auguste İmparator
Cesar’a: İsauryalıların halkı”
Bir çok kaşif tarafından boşuna aranan eski İsaura’nın yeri konusunda en ufak
bir tereddüte düşülmemelidir. Bu keşfi Hamilton’a borçluyuz.
Kuzey tarafından şehrin üzerine kurulduğu kayanın, üzerinde ancak yürünebilen
bir patikası vardır. Dolayısıyla kuşatma siperi çizgisi her kule arasında kesilmiştir; bu
kuleler sadece şehrin çevresini belirten dikili taşlarla birbirine bağlıdır. Diğerlerinden
daha uzun bir kule nöbetçi birliğine hizmet verdiği izlenimini doğruyor; bu yapının
tepesinden manzara bütün yakın çevre topraklarını içine alıp, uzaktan minareleri
seçilen Konya Ovasına hakim oluyor.”15
Texier İsaura kentinin Bizans döneminde varlığın göstermek üzere Kadıköy
konsilinde yapılan bir toplantıya katılan İsauralı din adamlarından söz etmektedir.
Bizans döneminde bu kentin çok büyük bir nüfusa sahip olduğu ve kesinlikle Yunan
ve Roma kültüründen olmadıklarını gösteren tarihi bilgiler bulunmaktadır. Bu da bize
yörede yaşayan halkın Roma ve Yunan kültüründen olmayan bir topluluk olduklarını
büyük bir ihtimalle Doğu kökenli bir kültüre sahip olduklarını, bir ihtimalle de Finike
kültürünün etkisinde kaldıklarını göstermektedir. Elimizde Bizans dönemine ait
bulunan bilgiler bunu tamamen doğrulamaktadırlar. Ünlü Rus tarihçi Levtchenko
Bizans Tarihi isimli kitabında İsauralılar hakkında geniş bilgi vermektedir:
“Gerçekteyse bu çok sınırlı bir sakinlik oldu; çünkü Anadolu’nun güney
kıyılarında, Doğuda Kilikya ile batıda Pamphylia arasında yaşayan, Yunan kültürünün
pek nüfuz edemediği savaşçı bir halk olan İsauralılar 403’te ayaklanmışlardı. İsauralı
15
a.g.e, s. 299-309
31
gruplar güneyde Suriye’ye, Batıda Kapadokya’ya girdiler, hatta Karadeniz’e ulaştılar.
İmparatorluk birlikleri, bir süre isyanı bastırmaya uğraştılar.”16
Bu bilgi Seydişehir yanında Bozkır ve Beyşehir’in antik dönemden başlayarak
Türklerin Anadolu’ya gelişine kadar ki dönemdeki tarih ve kültür yapısını göstermesi
bakımından çok önemlidir. Buradan anlaşıldığına göre Bizans’ın henüz çöküş
döneminin başlamadığı yıllarda, İsauralıların geniş bir coğrafyayı kontrol altına
aldıklarını ve yörede Yunan ve Roma kültüründen farklı doğulu bir kültürü
yaşattıklarını göstermektedir. Bu bakımdan yörede yapılacak arkeolojik kazılar daha
da önem kazanmaktadır. Çünkü buradan elde edilecek bilgiler bugün Selçuklu öncesi
Anadolu’su ile ilgili bilinmeyen birçok bilgiyi ortaya çıkaracak ve bu antik çağ tarih
bilgisini de değiştirecektir.
İsaura’nın yani Seydişehir, Beyşehir ve Bozkır ekseninde yaşayan İsauralıların
bölgede farklı ve özgün bir kültür oluşturduklarını gösteren kayıtlardan birine de
Bizans tarihi üzerine ciddi çalışmaları ile tanıdığımız Ostrogorsky’nin Bizans Tarihi
isimli kitabında rastlıyoruz:
“Aspar’ın
vesayetinden
kurtulmak
ve
onun
Ostrogot’lardan
müteşekkil
taraftarlarına karşı dengeyi korumak için Leon l., İsaura’nın savaşçı halkına döndü.
İsauralı reislerden Tarasikodissa güçlü bir mahiyetle devletin başşehrine
gelerek Grekçe Zenon adını aldı ve imparatorun en büyük kızı Ariadne ile evlendi.” 17
Devlet yönetiminde Alanların gücünün yıkılması ile birlikte on beş sene süren bir
dönemde Bizans İmparatorluğunu İsauralıların yönettiklerini görüyoruz. Bu dönemde
de İsaura’nın sosyal, ekonomik ve kültürel bakımdan parlak bir dönem yaşadığı
anlaşılmaktadır. Ostrogorsky İsauralıların kültürel orijinleri açısından da önemli
bilgiler vermektedir:
“İsauralılar hiç şüphesiz, kendilerine Grek-Roma kültür hazinelerinin çok daha
erken açılmış olduğu Germenlerden çok daha aşağı bir seviyede bulunuyorlardı,
amma, Germenlerin aksine devletin teb’ası oldukları için Grek-Roma düşüncesine
göre barbar sayılmıyorlardı. Buna rağmen Bizanslı ahali tarafından yabancı
addedilmekte olup İsauralıların hükümeti de Aspar zamanındaki Germenlerinkinden
daha az nefret uyandırmıyordu.”18
Buradan da anlaşılacağı gibi, Bizans halkı Alanların imparatorluktaki gücünü
yok etmek için onlardan kültür olarak daha düşük gördükleri, ama hiç olmazsa
Anadolu’da yaşayan daha düşük bir topluma yönetimi istemeyerek de olsa vermişti.
16
Levtchenko, Bizans Tarihi, Çev. Maide Selen, Doruk Yayınları, İstanbul, 2007, s. 38
Ostrogorsky, Bizans Tarihi, Çev: Prof. Dr. Fikret Işıltan, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1991, s.56
18
a.g.e, s. 57
17
32
Böylece Bizans ordu teşkilatı ve yönetim birimlerinin hemen tamamına yakın kısmına
İsaura oymak ve oba beylerinin getirildiğini görüyoruz. Bizans halkı bu gelişmelerden
memnun olmasa bile Avrupa’dan gelecek daha büyük tehlikelere karşı sesini
çıkarmıyordu.
İsauralıların egemenliği döneminde Seydişehir, Beyşehir ve Bozkır yöresine
büyük önem verildiği anlaşılmaktadır. Bu konudaki bilgileri de Levtchenko bize
aktarmaktadır:19
“İsaura soyunun imparatorluktaki egemen rolü, İstanbul’un bazı soyluları kadar
Pleb’lerinde de yoğun bir tepki yarattı. Bu durum karşısında “Romalılar”, kendilerinin
sürekli yağmaya ve şiddete yönelen yarı barbar İsauralılar tarafından ezildiğini
düşünüyorlardı. İsauralıların hizmeti imparatorluğa pahalıya patlıyordu. Klan
şeflerinin devlet zararına topladıklarının dışında, Bizans hazinesinden yılda 1500
libre altın alan İsaura, diğer eyaletlere göre imtiyazlı bir konumdaydı.”
Got tehlikesinin geçmesinden sonra İsauralıların İstanbul’da önemleri kalmadı.
Zenon’dan sonra İmparatorluğa Romalı bir soylu aileden geldiği kabul edilen
Anastasios getirilmişti. Anastasios İsaura egemenliğini kırmak üzere Isaura kentlerine
saldırarak onları altı yıl süren bir savaştan sonra ağır bir yenilgiye uğratır ve
Isauralıları Trakya’ya sürgün eder.20 Böylece yöre yeni bir yoksulluk dönemine girer.
Bu yoksulluk dönemi tarih kitaplarından elde ettiğimiz bilgiye göre yörenin üçüncü
kere haritadan silinmesi sonrası ortaya çıkmıştır. Bu yoksulluk ve gerileme dönemi
Seyit Harun Veli’nin Seydişehir’i kurduğu döneme kadar devam etmiştir.
Seydişehir İlçesi’nin de yer aldığı Psidia Bölgesi, doğudan Isauria Lykaonia,
batıdan Lykia ve Karia, kuzeyden Galatia ve Frigia güneyden Pamphlia ile
çevrilmiştir. Bugünün Anadolu coğrafyasında Göller Bölgesi olarak adlandırılan en
önemli merkezi Antiochia (Yalvaç) olup Roma devrinde askeri ve siyasi üstünlüğü ile
tanınmıştır. Psidia Bölgesi’ndeki prehistorik ve daha sonraki yazılı devir yerleşmeleri
üzerinde, 19. Yüzyılın sonlarında günümüze kadar pek çok bilim adamı tarafından
araştırmalar yapılmakla birlikte Seydişehir İlçesi sınırları içerisinde bu araştırmalar,
1950’li yılların ortasından itibaren başlamıştır.
Bugün için Seydişehir İlçesi’nde M.Ö. 550 yıllarına ait en eski yerleşme olarak
bilinen Suberde Hüyüğü’nden sonra, Prof. Dr. J. Bordaz, 1974 yılında Beyşehir Gölü
19
Levtchenko, a.g.e, s. 56
a.g.e, s. 58
20
33
güneyindeki Erbaba Hüyüğü’nde de bir kazı yapmış ve burada da M.Ö. 5800-5400
yıllarına ait bir neolitik çağ yerleşmesinin varlığını tespit etmiştir.21
2. Hititler ve Sonrası
M.Ö. 200 yıllarından başlayarak M.Ö. 750 yılında kadar Anadolu’da birçok
bölgeleri ellerinde bulunduran Hititler’in Konya ili sınırları içinde en çok varlıklarını
gösteren anıtlar, Beyşehir ve Seydişehir İlçelerinin sınırları içerisinde bulunmaktadır.
Hititlerin
Beyşehir
Seydişehir
arasında
uygun
yerleşme
üniteleri
kurdukları
görülmektedir. Seydişehir’in 5 km doğusunda Karabulak Köyü yakınındaki 1000
metre uzunluğunda ve 600 metre enindeki Karabulak Hüyüğü başta olmak üzere,
Dikilitaş, Akçalar, Bostandere Köyleri ve başka yerlerdeki Hüyükler Hitit ve sonrası
Fryg iskânlarının bulunduğu alanlar olarak dikkati çekmektedir. Bu Hüyüklerde
arkeolojik kazılar bugüne kadar yapılmamıştır. Bu arkeolojik kazıların tamamlanması
iki bakımdan önem taşımaktadır. Bunlardan birincisi Antik çağda yörenin durumu ile
ilgili bir çok bilginin ortaya çıkması, ikincisi ise turizm potansiyelinin yükselerek
yörenin Antalya ve Alanya yöresindeki turizm yoğunluğunu yöreye çekmesidir.
3. Klasik Çağ Yerleşmeleri
Helenistik Roma ve Bizans devirlerini içine alan Klasik Çağlarda Seydişehir
İlçesi, Anadolu’nun Psidia Bölgesi sınırları içinde yer almıştır.
Ch. Texier, W. M. Calder ve daha başka Batılı bilim adamlarının eserlerinde ve
özellikle
Pauly-Wissowa’nın
Ansiklopedisinde
(Paulys
Realencyclopädie
der
classischen Altertumswissenschaft), Seydişehir İlçesi sınırlarında Amblada, Vasada,
Arvana, Elita, Dalisandus gibi Klasik şehirlerin varlığı belirlenmektedir. Bunlardan
Vasada, Seydişehir’in kuzeydoğusunda bulunan Kestel Dağı’nın eteğindeki vadide,
bugünkü Bostandere köyünün Aktepe mevkiinde yer almaktadır. Bu ünlü Roma şehri,
Kavak-Kızılca köyleri arasındaki Amblada şehrine, ayrıca Beyşehir- Fasıllar köyü
Asartepesindeki Mistya’ya anayol ile bağlanmıştır. Vasada’dan uzanan bir anayol da
Bozkır yakınlarındaki Palaa İsaura şehrine ulaşmaktadır.22
1969 yılında Bostandere köyünde tiyatro kalıntılarına rastlanmış, Konya Müze
Müdürü Arkeolog Gürbüz Alpin tarafından 1970 yılı Eylül ayında burada yaptığı
kazılarda Roma devri anfi tiyatrosu kalıntıları ortaya çıkarılmıştır. Bölgede bulunan
çok sayıdaki antik eser Konya Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.
21
22
Prof. Dr. J. Bordaz: Erbaa Excavation (1974), Türk Arkeoloji Dergisi Sayı: 23-2, Ankara, (Naklen) Mehmet
Önder: Seydişehir Tarihi, Ongun Kardeşler Matbaacılık, Ankara 1986, S. 10-11
W. M. Ramsay, Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası (M.Pektaş Terc.), S. 421, İstanbul, (Naklen) Mehmet
Önder:a.g.e, S.13
34
SELÇUKLULAR VE ORTA ÇAĞDA SEYDİŞEHİR
1. SELÇUKLULAR DÖNEMİNDE SEYDİŞEHİR YÖRESİ
Seydişehir yöresindeki Türkmenlerin bölgeye ne zaman gelerek yerleştiklerine
dair elimizde fazla bilgi bulunmamaktadır. Ancak ünlü devlet adamı ve yazar
Reşididdün Tarih-i Oğuz ve Türkmen isimli eserinde Karaman ve Eşrefoğullarının
20.000 çadır halinde Tuğrul Bey zamanında Anadolu’ya geldikleri, Tuğrul Beyin geri
dönmesi üzerine burada kaldıklarını söylemektedir. Bu bilgiler aynı zamanda
Kalkasandi’nin Subh al-a’sa isimli kitabında da doğrulanmaktadır.23 Eğer bu bilgi
doğruysa Karamanlıların ve Eşrefoğulları’nın bölgeye 1071’den daha önce geldikleri
ortaya çıkmaktadır. Çünkü Tuğrul Bey’in büyük Selçuklu Devletini kurduktan sonra
1063 yılında vefat ettiğini biliyoruz. Prof. Dr. Şehabettin Tekindağ’ın ifadesine göre
Karamanlılar ve Eşrefoğulları Ceyhun Nehri yakınlarındaki İlyalık bölgesinden çıkarak
Anadolu’ya gelmişlerdir. Burası büyük tarihi Horasan’ın tam merkezi olmaktadır.
Seydişehir’in Eşrefoğullarının kontrolünde olması ve daha sonra Turgutlu
beylerinin bu bölge ile yakın ilişkileri Seydişehir yöresine yerleşimin 1071’den önce
başladığı ve daha sonra ortaya çıkan göç dalgalarıyla yerleşimin arttığı yolundadır.
Karamanlıların Ahmet Yesevi’nin oğlunun öldürdükleri için bir şeyhin bedduasını
aldıkları yolunda bilgiler Zeki Velidi Togan tarafından Umumi Türk Tarihine Giriş,
isimli eserinde zikredilmektedir. 24
Ancak yöreye gelerek yerleşen Turgutlu ve Bayburtlu Türkmen aşiretlerinin
kendilerini Ahmet Yesevi’ye bağlamaları, çoğunlukla Beyşehir, Karaman bölgesinde
yaşamaları ve Karamanlılarla bir düşmanlık içinde bulunduklarına dair bir belgenin
olmaması, bu iddianın doğruluğu konusunda kuşku uyandırmaktadır. Makalat-ı
Seyyid Harun Veli’de de görüleceği gibi inanç ve öğretinin tamamen Ahmet
Yesevi’nin Divan-ı Hikmet’inde yer alan görüşlerle örtüşmektedir. Didiği Sultan
Menakıbının verdiği bilgilerle bu bilgiler birleşince Ahmet Yesevi düşüncesinin
bölgede uzun yıllar etkisini sürdürdüğünü göstermektedir.
Selçuklular devrinde Seydişehir- Beyşehir-Akşehir yörelerine yerleştirilen
Türkmen, oymaklarının çoğu Atçekenler (Esbkeşan) Türkmen oymağı olduğu gibi
Oğuzların Afşar, Salur, Turgutlu ve başka Türk oymaklarından bazı bölüklerin de yer
aldığı bilinmektedir.25
23
Sahabeddin Tekindağ, İslam Ansiklopedisi, 6. Cilt, MEB Yayınları, İstanbul, 1977, s. 316
Zeki Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş, Enderun Kitapevi, İstanbul, 1981, s. 311
25
Faruk Sümer, Oğuzlar (Türkmenler), Ankara, 1967. Konya ili ve bu il dahilindeki Seydişehir yöresi Türkmen
oymakları konusunda, 1332 H. (1914 M.) tarihli Konya Salnamesinde, ayrıca Memduh Yavuz (Süslü) nün
24
35
Ayrıca bölgeye yerleşen Türkmen aşiretlerinin adlarını, hatta sayılarını Osmanlı
Arşiv belgelerinden belirlemek mümkün görünmektedir. Beyşehir ve Seydişehir’e
yerleşen Türkmen oymaklarının durumunu yörenin 16. Yüzyıldaki yer adlarından
rahatlıkla bulabiliriz. Bu yer adlarına göz atalım: Karaca Bayat, Yağlı Bayat, Kayı,
Kayılu, Afşar, Bay Afşar, Afşar Viranı, Karkın, Bayındırlu, Güllü Bayındır, Çepni, İğdir,
Kınık, Eymir Çelebi26
Seydişehir ve Beyşehir yöresinde verilen yer adlarının tamamı
Oğuz’un 24
boyunun isimleridir.
Ayrıca 387 Numaralı Muhasebe-yi Vilayet-i Karaman ve Rum Defteri’nin
Beyşehir livası bölümünde aynı bilgileri teyit eden hem yer adlarına hem de kişi
adlarına rastlıyoruz. 27
Burada da 24 büyük Oğuz boyunun isimleri yer almaktadır. Bunun yanında
yukarda sözü edilen Turgutlu, Bayburtlu, Karamanlu, Koreşanlu isimli topluluklara da
rastlanmaktadır. Bunlardan Turgutlu topluluğunun Anadolu’daki diğer yerlere
dağılımlarına baktığımız zaman Osmanlı Arşiv belgelerinde şu bilgilere rastlıyoruz:
“Adana, Bozok, Akşehir, Saruhan, İçel, Konya ve Sivas Sancakları, Budaközü
Kazası (Bozok Sancağı), Toyran Kazası (Köstendil Sancağı), Gümülcine Kazası
(Paşa Sancağı) Kocaili Kazası Bozok Sancağı28
Bayburtlu Topluluğuna ise yine Osmanlı Arşiv Belgelerinde:
Konya Sancağı Mahmudlar Kazası, İnsuyu Kazası, Ankara Sancağında Ankara
Kazası, Ankara Sancağı Yakasakdan Mezrasıyla Bayburt ilimizde rastlıyoruz.
Koreşan (kureyş) Cematine ise:29“Akşehir İshaklu Nahiyesi,
Karaman ili eski il
kazası, Konya sancağı Koreşözü kazası” 30 köy ve mezralarında rastlanmaktadır.
Karamanluların Avşarların alt kolu olduğu yolunda elimizde yeterince bilgi
bulunmaktadır. Yöredeki yer ve kişi adlarında 16. yüzyılda halen Avşar beylerinin
bulunması da bu bilgiyi kesinleştirmektedir. Seydişehir için önemli olan üç oymak ise
Turgutlu, Bayburtlu ve Koreşanluların Osmanlı Arşiv belgelerine göre Esb-i Keşan
yani at yetiştiricisi olduklarına dair bilgiler bulunmaktadır. Bu özelliklerinin Alaaddin
Keykubat dönemine kadar indiğini belirtmek mümkündür.
Yeni Fikir Dergisi (Sayı: 26-2-8, Konya, 1927) de yayınlanan (Konya Vilayetinde Türkmenler) adlı
makalesinde geniş bilgi verilmektedir. Mehmet Önder: a.g.e, s. 16
26
Faruk Sümer, Oğuzlar, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları, İstanbul, 1999, s. 405-425
27
Başbakanlık Devlet Arşivleri Yayınları, Ankara, 1996, s. 47-77
28
Cevdet Türkay, Osmanlı İmparatorluğunda Oymak, Aşiret ve Cemaatler, İşaret yayınları, İstanbul, 2005, s.
629
29
Yusuf Halaçoğlu, Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar, Cilt 1, Türk Tarih Kurumu Basımevi,Ankara,
2009 s. 259
30
A.g.e, s. 1547-1548
36
Turgutlu için önceleri Oğuz boylarının alt kollarından birisi denilmesine rağmen,
daha sonra Turgutluların Çin sınırında bir devlet kurmuş olan ayrı bir Türk topluluğu
oldukları, Çinlilerle aralarında siyasi anlaşmazlık ve savaşlar sebebiyle yurtlarını terk
ederek bir kollarının Volga Irmağı boylarına, bir kısmının da Şirvan üzerinden
Anadolu’ya geldiklerine dair bazı yeni bilgiler bulunmuştur.31
Turgutluların Seyit Harun Veliye duydukları derin saygının bir işareti olarak
Rüstem Bey ve çocukları kendilerinin Seyit Harun Camii Haziresine gömülmelerini
istemişlerdir. Sandukaları mermer işçiliğinin sanat harikasıdır.
Bayburtlu Oymağı ise bir yandan at yetiştiren, öte yandan da Anadolu’da deve
kervanlarının ve yük taşımacılığının yapılmasında çok önemli katkıları olan bir
oymaktır. Özellikle Alaadin Keykubat döneminde kendilerine büyük önem verilmiş ve
kervancılığın ve ticaretin gelişmesine önemli katkıları olmuştur. Ne var ki daha sonra
bu toplulukların kültürel kimliklerini kaybettikleri ve haklarında çok az bilginin aldığını
görüyoruz. Bayburtlu, Turgutlu ve Koreşanlı aşiretleri ile ilgili olarak elimizde 1500
tarihli Osmanlı Tahrir defterlerinden önemli kayıtlar bulunmaktadır.
2. EŞREFOĞLU DÖNEMİ
Selçuklu Devletinin son döneminde, 13. Yüzyılın ikinci yarısında,Seydişehir
tarih sahnesinde yer almıştır. Bu evre,
Eşrefoğulları dönemine rastlar. Eşrefoğlu
Beyliği’nin kurucusu Eşrefoğlu Seyfüddin Süleyman Bey’dir. Beyliği, Beyşehir,
Seydişehir, Ilgın, Akşehir ve Bolvadin bölgelerini içine almaktadır.
Seyfuddin Süleyman Bey, Anadolu Selçuklu Sultanı III. Gıyasseddin
Keyhusrev
zamanında (1264-1283), devletin sınırlarını korumakla görevli Uç
Beylerinden biriydi.
III. Gıyaseddin Keyhusrev, 1283’de Moğollar tarafından
öldürüldü. Yerine Amcazadesi II. Gıyaseddin Mes’ud geçti. II. Gıyaseddin Mes’ud,
Eşrefoğlu ve Karamanoğullarının III. Gıyaseddin Keyhusrev
taraftarı olduğu için
hayatından korkarak Başkent Konya’yı terk etmiş, Kayseri’de oturmaya başlamıştır.
Konya tahtının boşalması üzerine III. Gıyaseddin Keyhusrev ’ün annesi
Moğolların da izniyle küçük yaştaki torununu tahta oturtmuş saltanat naipliğine
Eşrefoğlu Seyfüddin Süleyman getirilmiştir (1284). Ne var ki baş vezir Sahip-ata
Fahreddin Ali buna karşı çıkarak II. Gıyaseddin Mes’ud ile birleşmiş Konya üzerine
yürümüş, iki çocuğu öldürtmüştü. Bu olay üzerine Eşrefoğlu Süleyman, Beyşehir
yakınlarında merkez olarak kullandığı Gurgurum şehrine çekilmiş, bir süre sonrada
bugünkü Beyşehir’in bulunduğu yerde bir Kal’a yaptırarak burayı beyliğinin merkezi
31
Zeki Oral,Turgutoğulları Eserleri Vakfiyeleri, Vakıflar Dergisi Sayı: 3, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları,
Ankara, 1956, s. 45
37
yapmıştır. Şehir önce Süleyman şehir olarak tanınmış Süleyman Bey’în 1302 yılında
ölümünden sonra da Beyşehir olarak tanınmıştır. 32
Seyfüddin Süleyman’ın adını tarihe yazan en büyük eseri Beyşehir’deki
Eşrefoğlu Camii ‘ dir. İnşaatına 1297’de başlanmış, 1301’de kendisine ait bir türbe
yaptırılmış ve ölümünden sonra buraya gömülmüştür. Ölümünden sonra büyük oğlu
Mübarüziddin Mehmet Bey Eşrefoğlu Beyliğinin başına geçmiş Anadolu Selçuklu
Devleti’nin 1308’de ortadan kalkması ile Eşrefoğlu Beyliği bağımsız bir devlet olarak
Anadolu Beylikleri arasında yer almıştır.
Eşrefoğlu Mübarüziddin Mehmet Bey Beyliğin sınırlarını büyütmüş bugünkü
Beyşehir, Seydişehir, Akşehir ilçeleri ile Bolvadin ve bölgesini de içine almıştır.
Seydişehir’in kuruluşu ile ilgili olarak Seyyid Harun Veli Makalatında ifade edildiğine
göre o yıllarda ailesi ve beraberindeki kırk adamı ile birlikte bugünkü Seydişehir’in
bulunduğu yere gelmiş, burada konaklamış ve bir şehir kurmaya başlamıştır. Kendi
topraklarına Seyyid Harun Veli adında bir derviş girdiğini ve Küpe dağının
doğusundaki Vervelid şehri harabelerine yakın bir yere yerleştiğini Kal’a, Cami ve
Zaviye gibi binalar yaptırmakta olduğunu, çevre halkı ve göçebe Türkmenlerin bu
faaliyete yardımcı olduklarını öğrenen Mübarüziddin Mehmet Bey, önce bu işe bir
anlam verememiş daha sonra Seyyid Harun’un Horasan’dan göçen bir gönül adamı,
olgun bir derviş, bir insan-ı kâmil olduğunu ilahi bir ilhamla buraya yerleştiğini bizzat
Seyyid Harun’u ziyaret ederek anlamış kendisine yardımcı olmuş yapılan cami,
medrese, zaviye, hamam gibi binalara vakıflar bağlamıştır. Kurulmakta olan şehrin
adını da bizzat kendi vermiş “Bundan böyle bu şehre Seyyid Şehri – Seydişehir
deyiniz! ” demiştir.
Makalatta33 verilen bu bilgiler zaman zaman tartışılmaktadır. Mehmet Önder’e
göre gerçek olan bir husus Eşrefoğulları’ndan önce bugünkü Seydişehir’in yerinde
adı bilinen hiçbir iskânın bulunmayışıdır.
Şehrin 1-2 kilometre çevresinde antik yerleşim yerleri olmasına rağmen bu
şehirler Anadolu Selçukluları döneminde tarihe gömülmüş kentlerdir. Seydişehir’in
kuruluşu ile ilgili bilgilerin hemen tamamına yakın kısmı Makalat-ı Seyyid Harun
Veli’den alınmaktadır. 13-16 yüzyıllar arasında yazılan, velayetname, menakıpname,
makalat ve benzeri eserler dikkatle okunarak metin yapıları anlatım biçimleri
bakımından titiz bir değerlendirmeye tabi tutulduğu zaman çok önemli tarihi bilgilere
ulaşılabilmektedir. Bu bakımdan Makalat-ı Seyyid Harun Veli bizim için önemli bir
kaynak özelliği taşımaktadır.
32
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri, Ankara, 1969, s. 58-61 (Naklen) Mehmet Önder: A.g.e, s. 21
Eflaki, Ariflerin Menkıbeleri (T. Yazıcı tercümesi: c.2 Ankara, 1953, s. 42 (Naklen) Mehmet Önder: A.g.e, s.
22
33
38
SEYYİD HARUN VELİ34
…Hakka kulluk etmeyen şeytanın kuludur bil
Cennete giden tek yol onların yoludur bil
İşte Seyyid Harun da bu erlerden biriydi
Horasan İllerinin biricik emiriydi…35
Makalatta İmam Musa Kazım soyundan geldiği belirtilmekle birlikte aralarındaki
yaklaşık 500 yıllık bir zaman farkı sebebiyle akrabalık ilişkisi bilimsel olarak tespit
edilememektedir. Ancak yine Makalattan öğrendiğimize göre İmam Musa Kazım’ın
çocuklarından Harun-ı Keramet’ın soyundan geldiği belirtilmektedir. İmam Musa
Kazım’ın Harun isimli bir oğlu tarih kayıtlarında bulunmaktadır. Ancak elimizde
bulunan kaynaklarda İmam Musa Kazım’ın diğer bazı erkek çocuklarının soy
kütükleri olmasına rağmen Harun isimli oğlundan gelenlerin soy kütükleri
bulunmamaktadır.
Makalata göre anne tarafından Veysel Karani’ye bağlanmaktadır. Şeceresi ile
ilgili elimizde kesin bir kayıt bulunmamakla birlikte kendisinin Horasan üzerinden
Anadolu’ya geldiği kesindir. Horasan’ın hangi il veya bölgesinden geldiğine dair de bir
bilgi bulunmamaktadır. Horasan üzerinden geliş özellikle bazı kerametlerle süslenmiş
olsa da inanç önderlerinin Türkmen oymakları ile birlikte sistemli olarak geldiklerini
biliyoruz. Bu yüzden Horasan üzerinden gelen inanç önderlerinin tamamına yakın
kısmı Ahmet Yesevi’nin öğrencilere olarak kabul edilmekte ve kendilerini öyle takdim
etmektedirler. Seyit Harun Veli’nin Ahmet Yesevi geleneğinin devamı olduğu kesindir.
Ancak son zamanlarda yapılan araştırmalarda makalat’ta geçen taşı yürütme
kerametinin aynı zamanda Akşehirde Yaşamış olan Seyit Mahmut Hayrani ile Hacı
Bektaş Veliye, Elazığ’da Bağın kalesinde yöredeki oymakları toplayarak onlara görev
dağıtan Alaadin Keykubat’ın davetine gelen iki inanç önderinden Baba Mansur ve
34
Türk Diyanet Vakfı, İslam Ansiklopedisi, 37.cilt, İstanbul, s 58-60,
“Makâlât-ı Seyyid Harun”, (Seyyid Harun Veli’nin kardeşi Seyyid Bedreddin’in dokuzuncu kuşaktan torunu
Abdülkerim B. Şeyh Musa’nın 962 (1555) yılında kaleme alınmıştır. Abdülkerim B. Şeyh Musa eserini
Seyyid Harun hakkında pirlerden, salihlerden ve azizlerden duyduğu bilgilerden derleyerek yazdığını
belirtmektedir.)
Diyanet İşleri Başkanlığı, “Cami”, Ankara,2008
35
Bahaddin Paslı, Seydişehir Destanı, Seydişehir, 1997
39
Baba Koreş’e mal edilmesi, Baba Mansur’un sözlü gelenekte Ahmet Yesevi’nin
hocası Aslan Baba’nın oğlu olduğu inancının ortaya çıkmasıyla daha yeni ve farklı
bilgilerin çıkması mümkündür. Çünkü Baba Mansur’un torunu Harun’u Konya’ya
gönderdiğine dair farklı bir rivayet de bulunmaktadır.
Elimizdeki diğer velayetname, menakıpname benzeri eserlerden açıkça
anladığımıza göre Horasan’da yetişen ve Anadolu’ya gelen bu insanlar birbirlerinden
haberli olarak gelmekte ve nereye yerleşecekleri önceden kararlaştırılmaktaydı.
Seyyid Harun Veli’nin öğrencilerini görevli olarak gönderirken yaptığı gibi sembolik
olarak asa atılmakta ve öğrenci onun düştüğü yere giderek yerleşmek ve orada
öğretisini yürütmek durumunda oluyordu. Yesevi öğrencilerinin bir özelliği de
şehirlere
yerleşmemeleri,
kimsenin
gitmediği
yerlere
giderek
oraları
canlandırmalarıydı. Bu Vilayetname-i Hacı Bektaş Veli’de, yörenin çok önemli bir
inanç önderi olan Didiği Baba menakıbında da bulunmaktadır. Nitekim Kendilerine
Abdalan-ı Rum adını veren ikici kuşak dervişlerin de aynı yolu izlediklerini biliyoruz.
Seyyid Harun Veli Makalatında da böyle bir durum söz konusudur. Bu bir
kerametle süslenerek anlatılmıştır. Ancak Seyit Harun öğretinin getirdiği ölçülere göre
Anadolu’ya gelecek, şehirlere yerleşmeyecek, kimsenin başaramadığı bir şeyi
başararak yeni bir yerleşim yeri kuracak ve orada öğretisini anlatacaktı. Bunun içinde
bu bölgeyi seçmesi en mantıklı bir durumdur.
Makalatın kaybolması sebebiyle 16. yüzyılda sonradan yazılmış olması hiç
kuşkusuz bir çok bilginin yok olduğunu gösterse de metnin dikkatle okunması ve
dönemin tarihsel ve kültürel zemini üzerine oturtulması ile bir çok değerli bilgiye
ulaşmak mümkündür.
Seyyid Harun Veli makalatına göre bir rüya görmüş, bu rüyası bir çok kere
tekrarlanarak Anadolu’da bir şehir kurma görevi verilmiştir. Kendisinin Horasan’da bir
bey olduğu rivayeti ile yeni bir şehir kurma kültürüne sahip olması arasında da bir
ilişki bulunmaktadır. Çünkü Seydişehir’i kendi çizdiği plan üzerine kurdurmaktadır. Bu
da güçlü bir kent kültürü içinden geldiğini göstermektedir. Seyit Harun Veli’nin diğer
Horasan evliyasından farkını da göstermektedir. O dönemin çok önemli kültür
kentlerine yerleşmemiş, Hacı Bektaş Veli ve Didiği Baba gibi kırsal alanda kalmamış,
kendisi bir şehir kurarak bu şehirde yaşamıştır. Makalatta Seyyid Harun’un şehrin
planlamasını bizzat yaptığı ifade edilmektedir:
“Sultan Harun’dan işaret dilerler ki el uralar. Seyyid Harun Sultan evvel Bab-ı
Muhammed’i Kıble canibinden Ulu Kapı dirler meşhur kapunun binasın gösterdi ve
40
saniyen Hızır Kapusınun binasın gösterdi yani Bazar Kapısun. Salisen Evliya Kapusu
yani Kiçi Kapu’nun binasın götürdi gösterdi.”36
Makalatta bulunan bir başka bilgi de bizim için çok önemlidir. Kendisi
Horasan’da beylikten vazgeçtikten sonra çevresindekilerin biz de seninle geleceğiz
demeleri üzerine onlara mallarını yağmalatmalarını tavsiye etmesidir. Bu da Dede
Korkut hikayesindeki Oğuz Beylerinin yılda bir defa bütün mallarını meydana yığarak
insanların onu yağmalamalarına benzemektedir. Beylikten vazgeçen Seyit Harun
Veli’ye arkadaşları kendisiyle beraber olmayı istediklerini söyleyince:
“Seyyid Harun didi ki vücud alemini terk idün. Şol hay u huy ile cem olunan
(toplanan) mal-ı kabihleri (kötü malları) yağma idün gelün benumle togrı yola
gidün”37
Konya’da üç yıl Faruk Hoca mescidinde bulunduktan sonra Seydişehir’i kurmak
üzere harekete geçmiştir. Yolda kardeşi Seyyid Bedrettin vefat eder. Daha sonra
Seydişehir’i kuracağı bölgeyi bulur. Keramete göre bir bulut onu ve arkadaşlarını
şehri kurmak istediği yere getirmiştir.
Makalatı dikkatle okuduğumuz zaman sık sık vurgulanan bir nokta burada kenti
kurmak ve bölgeye barışı getirmek birinci temel amacıdır. Bölgenin antik çağ
eserlerinde olduğu gibi Selçuklu Devleti kayıtlarında da istikrarsız bir bölge olduğu
yağma ve talana uygun ve yoksul bir bölge olduğu yazılıdır. Besiciliğe uygun olsa da
yoksul bir bölgedir. Seyyit Harun Veli’nin ikinci önemli görevi haydutluk yapan
insanları ıslah etmek, ıslah olmayanlar için ilahi bir cezanın geleceğini tebliğ etmektir.
Yine makalatta sık sık vurgulanan, daha sonra vakıfnamelerde ve vasiyetinde
üzerinde durduğu nokta bölgedeki yoksulları gözetmektir. Türbesinde “yoksulların
babası” ibaresinin bulunması da bunu göstermektedir.
Bu bilgiler 13. Yüzyıldaki inanç önderlerinin özelliklerini göstermesi bakımından
çok önemlidir. Çünkü bu çağdaki inanç algısı ileri bir aydınlık çağ oluşturmamızı
sağlamıştır. Seydişehir’in dinamikleri arasında bu özelliklerin öne çıkarılması ve canlı
tutulması gerekmektedir.
Dönemin tarihi gerçekliği içinde makalatı değerlendirmeye devam edersek;
kendisi gibi o bölgeden gelen bir çok inanç önderinin gerçek hikayeleri ile
kesişmektedir. Yörede önemli bir inanç önderi olarak yaşamış olan Didiği Baba
menakıbnamesindeki bilgilerle birleşince Seyid Harun Veli’nin inanç geleneği ve tarihi
gerçekliği açısından önemli bilgiler vermektedir.
36
Kurnaz, a.g.e, s. 41
a.g.e, s. 24
37
41
Didiği Sultan menakıbnamesinde kendisini tanıtırken Ahmet Yesevi neslinden
gelen şahoğulları sülalesinden olduğunu, Turgutlu ve Bayburtlu aşiretleriyle
Anadolu’ya geldiklerini ifade etmektedir:
“Turgut vü Bayburt vü ikisi bir kardeş,
Didiği Sultan’a oldular yoldaş
Didiği Sultan bunları Rum’a saldı
Kendisi dahi azm-i Hicaz kıldı”38
Buradan anlaşıldığına göre Didiği Sultan Hicaz’dan sonra Ilgın dolaylarına
gelerek yerleşir. Didiği Sultan vakfıyesi yayınlandığı için oradan öğrendiğimize göre
onun Hacı Bektaş Veli ile amca çocukları oldukları ve çevresindeki Türkmen boyları
arasında çok saygın bir yere sahip olduğu anlaşılmaktadır. Daha önce yukarda da
belirttiğimiz gibi Turgutlu ve Bayburtlu aşiretlerinin ise özellikle Selçuklular
döneminde bu bölgede yaşadıklarına dair yazılı belgeler bulunmaktadır. Ayrıca
Osmanlı Hazine-i evrak defterlerinde bu aşiretlerle ve sayıları ile ilgili kesin kayıtlar
elimizdedir.
Seyit Harun Veli Camii haziresinde Turgutlu Bey’i Rüstem Bey ve ailesinin
mezarlarının bulunması, Seyyid Harun Makalatına göre Didiği Sultan’la
Seyyid
Harun
Sultan
Veli’nin
buluşmaları
ve
günlerce
sohbet
etmeleri,
Didiği
Velayetnamesinde Seyyid Harun Veli’nin cenaze namazının kılmaya Didiği Sultan’ın
gelmesi Anadolu’nun aydınlanmasında Seyyid Harun Veli’nin önemini göstermesi
bakımından çok önemlidir.
Seydişehir’in bu önemi sebebiyle Osmanlı Devleti, Seydişehir’i savaş ve benzeri
olağanüstü dönemlerde alınan avarız vergisinden muaf tutmuş, rüsum vergisi
almamıştır.
1. Seydişehir’in Kuruluşu
Yine makalata göre Seyyid Harun Veli yaklaşık üç yıl Konya’da kalıp, 705
(1305) yılının ilkbaharında Küpe dağı civarına ulaşır. Elite (Vervelit) isimli antik bir
şehrin kalıntılarını kullanarak halifelerinin ve bölge halkının yardımıyla Seydişehir’i
kurar.
Seyyid Harun şehrin ilk nüvesi olarak kale, mescit, medrese, zaviye, hamam ve
bazı evler inşa eder. Seydişehir’in fiziki yapısının Seyyid Harun Külliyesi’nin etrafında
38
Oral, A.g.e, s. 45
42
gelişmiş olması ve Anadolu Selçukluları döneminde bu bölgede bir şehrin mevcut
olmaması şehrin onun tarafından kurulduğunun bir göstergesidir.
Seyyid Harun’un şehrin kuruluşundan sonra caminin ana giriş kapısının sağ
tarafında bulunan çilehanesinde ömrünün geri kalan kısmını geçirmiştir. Vefatından
önce ailesiyle ve öğrencileriyle ayrı ayrı görüşmüş ve kendisinden sonra öğretisini
kızı Halife Sultan’ın yürütmesini daha sonra ise kardeşi Berettin’in oğlu Musa’nın yolu
sürdürmesini vasiyet etmiş, öğrencilerini de Alanya, Manavgat, Aydın ve Gelibolu
dolaylarında öğretisini anlatmak üzere göndermiştir. Vakıf kayıtlarından Halife Sultan
ve yeğeni Seyyid Musa’nın gerçek hayatları ile ilgili kesin bilgiler elde edilmektedir.
Kızının kendisinden sonra tam 48 yıl post nişin olarak görev yapması ve
insanlara kadın erkek ayırımı yapmaksızın inanç önderliği yapması da dikkat
çekicidir. Makalatın 16. Yüzyılda yazılması sebebiyle kadınların post nişin
olamayacağı inancından kaynaklanan bir zorlamayla Halife Sultan’ın kerametle erkek
olduğu fikrinin sokulduğu anlaşılmaktadır. Bu erkek olma belki de Didiği Sultan’ın
Halife Sultan’la evlenmek istemesi, kızını Didiği Sultan’a vermek istemeyen Seyyid
Harun’un kerameti ile Halife Sultan’ın Didiği sultan’a erkek gibi görünmesi
rivayetinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Halife Sultan hiç evlenmemiş ve yerine
de Kuzeni Seyyid Musa’yı bırakmıştır. Bu da bize 13. yüzyılda kadına verilen değeri
göstermektedir. Seyyid Harun Veli’nin vefatı 720 H. 1320 miladi; kızının vefatı ise
768 H. 1368 Miladidir. Daha sonra yeğeni Seyyid Musa’dan gelen soyu ise 1554
tarihine kadar vakıf ve Osmanlı Arşiv belgelerinde kayıtlıdır.
2.
Dini Kanat Önderi
Seyyid Harun’un yanından ayrılmayan, Seydişehir’i kurduğu sırada kendisine
yardım eden dervişlerin “baba” unvanı taşımaları sebebiyle bunların daha ziyade
Kalenderi bir anlayışa sahip oldukları yolunda iddialara sebep olmuştur ki bu doğru
değildir. O dönemde sadece Kalenderiler değil bir çok tarikat kolu “baba” unvanını
kullanmaktaydı. Seyyid Harun Veli’nin Kalenderi piri olduğuna dair hiçbir kayıt
bulunmadığı gibi caminin bitişiğindeki bir çilehanede yaşaması ve ömrünü orada
geçirmesi, makalata göre namaz kılması daha çok Sünni geleneğe yaklaştırmaktadır.
Didiği Sultan ile ilişkisinin özellikle vurgulanması da Ahmet Yesevi ve Hacı Bektaş
Veli geleneğine yakın göstermektedir. Veysel Karani ile akrabalığı iddiası sebebiyle
de Üveysi olarak kabul edenler bulunmaktadır.
43
Makalatında anlatılanlar 16. Yüz yılda derlenmiş ve sıkı bir Sünni gelenek
etkisiyle hazırlanmış olmasına rağmen, Seyit Harun Veli’nin Yesevi geleneğinin
devamı olduğunun açık göstergesidir:
“İmdi Kur’an’un manasından murad şeri’atdür. Şeri’atün zahiri ahkam-ı zahire
emr ü nehydür ve şeri’atün batını tarikat ma’rifet hakikatdür. İmdi bu dört babdur ve
her babda onar makam vardur. Her makamda şeytanun mekrlerinin ve hilelerinün
çaresidür. Şeri’at ahkam-ı zahire, imanın bünyadın zahir idicidür. Tarikat imanun
görküdür, ma’rifet şerefidür ve hakikat imanun hasıl-ı semeresidür”39
Buradan
da
Fakrnamesinde,
anlaşılacağı
Hacı
Bektaş
gibi
Ahmet
Veli’nin
Yesevi’nin
makalatında
Divan-ı
Hikmet
ve
üzerinde
durulan
ve
sistemleştirilen inanç İslam anlayışının devamı özelliği taşımaktadır.
Seyit Harun Veli de
öğretisini geniş kitlelerin anlaması için çok açık
örneklemelerle vermektedir. Makalatta yaratılışla ilgili bilgileri geniş geniş anlattıktan
sonra şeytanın hangi yollarla insanları yanlışa sürükleyeceği ve Şeytanın hilelerine
düşmemek için neler yapılması gerektiği anlatılır. Örneklerini hep dört unsur
üzerinden açıklar:
“Malum oldı ki iman bahçesinün bünyadı şeceridür (dalları/şeriat), görkü
budağıdur (tarikat), yaprağı şerefidür(ma’rifet), bundan dahi murad hasıl-ı semerdür
(meyve/hakikat) ve bu zikr olunan ahkamı amel kılmaya insanda kabuliyet vardur
istidatları mikdarı.(insanda bu söylenenleri uygulamaya yetenekleri ölçüsünde kabul
etme vardır.”40
Seyit Harun Veli Öğretisini hep dört unsur üzerinden açıklamaya devam eder:
“Meşayih kavlinde dört suret ruh var: Ruh-ı cismi, ruh-ı revan, ve ruh-ı sultani ve
Ruh-ı kudsi. Dört suret nefs var: Nefs-i emare ve nefs-i levvame ve nefs-i mühmele
ve nefs-i mutmaine. Amma şeytanun üç sureti vardur. Şeytan-ı alim ve şeytan-ı arif
ve şeytan-ı vakıf.”41
Şeytan insanı doğru yoldan çıkarmak için aşama aşama bunların hepsini dener
ve eğer insan bu dört kapı kırk makama uyarak yürürse onu doğru yolundan
şaşırtamaz. Seyyit Harun Veli Makalatında bütün bu aşamalarda neler yapılacağını
da tek tek anlatır.
Makalatın içinde taşıdığı felsefi derinlik hem sade bir dille ama derin ve özgün
bir biçimde anlatılmıştır. Bu bakımdan Seyyit Harun Veli’nin bu düşüncelerinin de
yeterince tanıtılması önemlidir.
39
Kurnaz, a.g.e, s. 76
a.g.e, s .76
41
a.g.e, s .77
40
44
Seyyid Harun ölümüne yakın bu halifeleri irşat için değişik bölgelere
göndermiştir. Mahmud Seydi’yi Alaiye’ye, Zekeriyya Baba’yı Manavgat’a, Ali Baba,
Gök Seydi, Kilimpüş ve Siyah Derviş’i Tekeili’ne, Akça Baba’yı Germiyan’a, Nasibi
Baba’yı Aydın’a, Gök Demir’i Adalar’a, Haydar Baba’yı Rumeli’ne yollarken gittikleri
yerlerde hak yolundan ayrılmamalarını ve yoksulu gözetmelerini tavsiye etmiştir.
Mahmud Seydi ile ilgili olarak 1530 tarihli Muhasebe-yi Vilayet-i Anadolu
Defterinde Alaiye kısmında “Mahmud Seydi bin Yusuf “ kaydı bulunmaktadır.
Halifelerin gönderildiği merkezler dikkate alındığında Seyyid Harun Veli’nin
Akdeniz ve Ege bölgelerinin inanç yapısının oluşması sürecinde bir kanaat önderi
olarak etkisinin çok büyük olduğu görülür.
3. Seyyid Harun’dan Sonrası
Seyyid Harun’un Halife Sultan adlı bir kızı babasından sonra müritler arasında
yapılan oylamayla tekkenin şeyhi olmuş ve bu görevi kırk yılı aşkın bir süre devam
etmiştir.
Tekkesinin idaresi Halife Sultan’ın ardından Makalat’ın yazarı Abdülkerim’in
büyük dedesi Şeyh Musa’dan tarafından sürdürülmüştür. Osmanlı Devleti, Seyyid
Harun’un evlatlarına büyük saygı göstermiş; Eşrefoğulları ve Karamanoğulları
döneminden beri mevcut olan vakıfları onayladığı gibi yeni vakıflar tahsis etmiştir.
Seyyid Harun Zaviyesi XVI. yüzyılda Seydişehir ve Bozkır bölgesinin en zengin vakfı
olmuştur. Seyyid Harun Veli’nin Seydişehir’de kurduğu medrese de ailenin önemli
faaliyet merkezlerinden biridir. Seyyid Harun neslinden gelenlerin ders verdiği bu
medrese bölgenin meşhur bir eğitim kurumu olmuştur.
4. Seyyid Harun Türbesi
Türbe kitabesinden anlaşıldığına göre Seyyid Harun 23 rebiyülevvel 720 (3
Mayıs 1320) tarihinde vefat etmiştir. Türbesi aynı yıl içerisinde vasiyeti üzerine
tekkesinin bulunduğu yere inşa edilmiştir. Dönemin geleneklerine göre sandukası
ceviz ağacında özel ahşap olarak yapılmış olması gerekmektedir. Ancak günümüzde
sandukası bulunamamıştır. Seydişehir’in yerlilerinden öğrenildiğine göre, 1910’lu
yıllarda sanduka çalınmıştır. Bu sözlü bilgiler İzmir Kasaba demiryolu inşaatı
sırasında kaçırılan Seyyid Mahmut Hayrani’nin sadukasının başına gelen olayları
hatırlatmaktadır.
45
Günümüzde Seyyid Harun Veli Camisi olarak
tanınan caminin yapılışı sırasındaki adı, Cuma
Camisidir. Cuma camisi denilmesinin sebebi her
Cuma günü köyler dahil bütün çevre halkının burada
toplanmasından
kaynaklanmaktadır.
Anadolu’nun
birçok yerinde bu amaçla kurulmuş birçok Cuma
Camisi bulunmaktadır.
Bu yüzden Seydişehir’in bir kent olarak kültürel
kimliğini Seyyid Harun Veli Camisi ve haziresi
oluşturmalıdır. Bu yüzden caminin tanıtımına birinci
derece öncelik verilmelidir.
Bu raporda biz özellikle Bu camiinin tarihi ve turistik
önemi üzerinde bütün detayları ile duracağız. Cami yalnızca Seydişehir için değil
aynı zamanda 15. Yüzyıl Anadolu mimarisi için de çok önemli bir yere sahiptir. Çünkü
mimari kimliği ahşap ve taşın birbiriyle uzlaştırılması biçimi ile Beyşehir Eşrefoğlu
Camii başta olmak üzere bir çok cami mimarisi ile örtüşmektedir.
Camiinin ana giriş kapısının sağında Seyyid Harun Türbesi bulunmaktadır.
Türbenin ahşap giriş kapısı Konya Müzesine kaldırılmış ve yerine imitasyon bir ahşap
kapı yerleştirilmiştir. Bir zamanlar çilehanesi olan türbesinin giriş kapısındaki mermer
kitabede:
“Bu kutlu türbe, merhum ve mağfur, fukara babası, Seyyid Harun’un vefatı
üzerine
yirmiüç
rebiü’l
evvel
yediyüz
yirmi
senesinde
yapılmıştır.”
Kaydı
bulunmaktadır. Doğum tarihi ve kaç yıl yaşadığı hakkında bilgimiz bulunmamaktadır.
Kitabede yer alan özellikle vurgulanan “fukara babası” ibaresi ve vasiyetlerinde bu
konuyu özellikle vurgulaması onun karakteri ile ilgili bilgi vermektedir.
Caminin kuzey cephesinde üç kümbet bulunmaktadır. Bunlardan kuzey
cephesine bitişik olan üç kümbetten birisi Seyyid Harun-ı Veli’ye aittir. Caminin
kuzeydoğusuna bitişik olan diğer kümbet Halife Sultan Türbesi’dir.
Caminin kuzey duvarına bitişik diğer kümbet ise Rüstem Bey ile Sultan Hatun’a
aittir.
Türbe dört köşe bir temel üzerine kurulmuş küçük bir yapıdır. Köşelerden
birbiriyle birleşen dört kemerin araları üçgen şeklinde tromplarla sekize bölünerek
küçük bir kubbe çevrilmiştir. Kemerlerin araları örülerek dört duvarı oluşturulmuştur.
Doğu tarafında küçük bir kapı, batı ve kuzey cephesinde ise birer pencere
bulunmaktadır. 42
42
Oral, A.g.e, s. 50
46
Mermerden yapılmış olan mezar taşları 13 ve 14. Yüzyıl taş işçiliğinin bir
şaheseri olarak dikkat çekmektedir. Türbenin cami tarafındaki mezar Turgutoğlu
Emirşah Bey’in kızı Sultan Hatun’a aittir.
Mezarın çepçevre kapak taşında Kur’an-ı Kerimden “Her canlı ölümü tadacaktır.
Mümin olanlar ise Allah’a döndürülecektir.” Mealinde ayet bulunmaktadır. Hece
taşının bir tarafında: “Darü’l Fenadan darül bekaya göçtü, merhume ve mağrufe”
diğer tarafında ise “Sultan Hatun binti Emir Şah Bey ibni Turgut Bey, nevvarallahu
kabriha (Allah Kabrini nurlandırsın” kaydı görülmektedir.
Ayaktaşının bir yüzünde:
8 Şaban sene 825 tarihinden sonra Bakara Suresi’nin 285. ayetinin başlangıcı
yer almakta ve taşın diğer tarafında devam etmektedir. Ayet:
“Peygamber ve inananlar, ona Rabbinden indirilene inandı. Hepsi Allah’a
meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine inandı.”Peygamberleri arasından hiç
birini ayırd etmeyiz, işittik itaat ettik. Rabbimiz affını dileriz dönüş sanadır.”
2. Mezar Rüstem Bey’in Mezarıdır. Rüstem Bey’in sandukası da bir sanat eseri
gibidir ve türbedeki en büyük mezardır. Mezarın kapak taşında:
Ali İmran Suresinin 18 ve 19 ayetleri olan:
“Allah, melekler ve adaleti yerine getiren ilim sahipleri, ondan başka Tanrı
olmadığına şahitlik etmişlerdir. Ondan başka Tanrı yoktur. O güçlüdür. Allah katında
din, şüphesiz İslam’dır. Ancak kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonra,
aralarında ihtiras yüzünden ayrılığa düştüler.”
Mümin Suresinin 16/17. Ayetleri olan:
47
“O gün onların hiçbir şeyi Allah’a gizli kalmaz. “Bugün hükümranlık kimindir?”
denir hepsi “ Gücü her şeye yeten tek Allah’ındır. Derler. Bugün herkes kazandığının
karşılığını verir bugün haksızlık yoktur. Şüphesiz Allah hesabı en hızlı görendir.”
Devamında Arapça olarak:
“Ölümde toprağın hakkı ölünün kemikleridir. Bu dünya karar evi değildir.
Tanrı’nın kazası reddedilmez, hükmüne mani olunmaz43.” Arkasından, “Her canlı
ölümü tadacaktır.” Ayeti yazılmıştır.
Daha sonra Sadi’nin Gülistanından Farsça bir beyit bulunmaktadır:
“ Cihan ey birader namend-i bikes
Dil ender cihan aferin bend ü bes
Miken-i tekye bir mülk-i dünya vü peşt
Çü aheng-i reften kend-i can-ı pak
Çe bir taht-ı merd çe bir ruy-ı Hak” Ah ölüm. Ah Ayrılık.”
Devamında şiirin mealen Türkçesi yazılmıştır:
“Cihan çünkü baki kalası degül
Vefa bulmaz andan ne sultan ne kul
Bu ömrün tizrek geçer müddeti
Cihanın hemişe bedr adeti”
“Derin ümmid besr-i şed dirig ömr-i aziz”/ “Bu ümmid sona erdi Yazık aziz ömre”
Halil Bey fi safer sene sülüs e erbain ve semanemaye (843 Safer ayı)
Seyyid Harun Türbesinin özelliklerine gelince; Türbe, 6-10, 6-l0 m. Boyutlu kare
plân üzerine oturmaktadır. Köşedeki kesme taşlarla örtülü gövdesi üzerinde yine
sekiz yüzlü piramidal bir külâh bulunmaktadır. Gövdesi üzerindeki saçaklar ve düz
silme taş kaplıdır. Türbenin kuzeyindeki kapısı, sivri kemerli bir niş altında basık
kemerlidir. Her iki kemerin arasına altında mermer kabartma, sülüsle yazılmış, tek
satırlık kitâbe yerleştirilmiştir. Kitâbe şöyledir;
Türkçesi; (Bu kutlu türbe, yoksulların efendisi, Allah’ın rahmetine kavuşmuş ve
günahları bağışlanmış olan Seydi Hârun’un yirmi üç rebi’ül-evvel yediyüz yirmi de
ölmesi üzerine inşâ edildi.)
Türbe içerisinde üzeri sıvanmış tuğla örgü sanduka da Seyyid Hârun’a aittir.
Sandukanın baş ucundaki kemerli yüzey, firuze renkli altıgen, dörtgen, yamuk, üçgen
çini levhalarla doldurulmuştur. Panonun ortasında yer alan iki kare çini levha üzerine
“Allah” kelimesi kazınarak yazılmıştır. Ayrıca, türbenin iki kanatlı ahşap kapısı mahalli
özellik taşıyan ve beylikler devri karakterlerini gösteren oymalarla süslüdür.
43
a.g.e, s. 51
48
Peygamber Efendimizin Medine’ye hicretinden sonra ilk işi bir cami inşa etmek
olmuştur. Bu ilk cami hem sosyal hayatın hem de dini hayatın merkezi
konumundadır. Bir anlamda İslam tarih ve medeniyetinin başlangıç noktası bu
camidir.
Müslümanlar
nereye
gitmişlerse
hayatlarını
inşa
için
önce
bir
cami
yaptırmışlardır. Bu yüzden cami yaptırmak Müslümanlarca her zaman büyük bir
ibadet olarak kabul edilmiştir. Camiler, Müslümanların tarihteki izdüşümleri, ayak
izleridir. Cami, hendeseden bir abide olmanın çok ötesinde bir gelenek, bir hayat ve
bir dünya algısıdır. Cami, tarih gibi ölümsüz, tarih kadar cömerttir ve geçmişe ve
geleceğe açılan penceredir. Tüm bu nedenlerle Seyyid Harun Veli Camii; Seydişehir,
bölgemiz ve Türkiye açısından İslam Tarihimizin çok önemli ve bir o kadar da değerli
bir mihenk taşıdır.
3 BEYLİKLER DÖNEMİ
3.1 Hamidoğulları Devrinde Seydişehir
Moğoların Anadolu Valisi Timurtaş’ın Eşrefoğlu Beyliğini ortadan kaldırması ve
bir yıl sonrada Mısır’a kaçması ile (1327) Eşrefoğlu toprakları bu arada Seydişehir de
Hamidoğullarının eline geçmiştir.
Timurtaş’ın Mısır’a kaçmasından sonra Dündar Bey’in üç oğlundan en büyüğü
Hızır Bey, Hamidoğuları Beyliğini tekrar kurmuş 1329 yılına doğru Beyşehir,
Seydişehir ve Akşehir Hamidoğulları sınırları içerisine girmiştir.
Hamidoğulları devrinde Seydişehir gelişmekte olan küçük bir kasaba’dır.
Çevreden birçok Türkmen aileleri Seydişehir’e göç etmiş şehir Kal’a dışına taşmış
nüfusu birkaç bini bulmuştur. Yeni kurulmuş bir şehir olmasına rağmen adını kısa
sürede duyurmuştur.
3.2 Karamanoğulları Devrinde Seydişehir
Karamanoğulları Selçuklular döneminde Anadolu’ya gelen İçel ve çevresini yurt
edinen Türkmen aşiretlerinden biridir. 13. Yüzyılın ilk yarısında Ermenek merkez
olmak üzere beyliklerini kurmuşlardır. Moğol istilasından sonra Selçuklu Devleti
zayıflayınca çoğu uç beyi olan Anadolu Beyleri bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir.
Kerümiddin Karaman da Selçuklu Devletine baş kaldıranlar arasındadır.
14. Yüzyılın sonlarına doğru Karamanoğlu Alaeddin Halil Bey zamanında
Karamanoğulları ile Osmanlılar komşu olmuşlardır. Her ikisi de kendilerine
49
Selçukluların varisi ve Anadolu Türklüğünün sahibi saymaktadır. Bu nedenle
aralarında çatışmalar çıkmaktadır.
Osmanlı Padişahı Murat Hüdavendigar’ın kızı Melek Hatun ile Karamanoğlu
Alaeddin Ali Bey evlenerek akrabalık kurulmuşsa da Karamanoğulları ve Osmanlılar
arasındaki gerginlik giderilememiştir. Murat Hüdavendigar’ın seksen bin altın
ödeyerek Hamidoğulları’ndan Akşehir, Beyşehir, Seydişehir, Karaağaç ve Yalvaç gibi
şehirleri satın alması Rumeli ve Anadolu’daki genişlemeleri Karamanoğullarını
korkutmuştur.
Karamanoğlu Alaeddin Ali Bey Sultan Murad’ın Rumeli’deki fetihlerini fırsat
bilerek 1387 yılında Turgut, Varsak ve Bayburt Türkmenlerinden oluşan kalabalık bir
ordu ile Beyşehir ve Seydişehir üzerine yürümüş, Seydişehir hakimi Mahmut Bey’in
savunmasını kırmıştır.
Seydişehir Hakimi Mahmut Bey Murad Hüdavendigar’a bir mektup yazarak
durumu bildirmiş mektubunda Hamidoğlu Hüseyin Bey’den satın aldığı Seydişehir,
Beyşehir, Yalvaç ve Karaağaç’a Karamanoğlu’nun hücum ederek bu yerleri
yağmalattığını kendisine adam göndererek durumu anlattığı halde “ Biz bu yerleri
sizin Padişahınızdan önce satın almıştık.” Dediğini, iki defa öncüleri ile çarpıştıklarını
yazmıştır.44
Murat Hüdavendigar bu haber üzerine Anadolu’ya geçerek Konya’ya doğru
ilerlemiştir. Konya yakınlarında Karamanoğulları ordusunu yenmiştir. Osmanlı
ordugâhına gelen Alaeddin Ali Bey Sultan Murat’tan özür dilemiş, Alaeddin Ali Bey’i
affeden Murat Hüdavendigar kuşatmayı kaldırmıştır. Sultan Murat 1389’da Kosova’da
şehit edilmiştir. Osmanlı tahtına Yıldırım Beyazıt geçmiştir. Alaeddin Ali Bey Beyşehir
ve Seydişehir’e tekrar saldırmış ve her iki şehri de almıştır.
Yıldırım Beyazıt Rumeli’den Anadolu’ya geçerek Osmanlılara karşı olan
beylikleri topraklarına katmış 1391’de Karamanoğulları üzerine yürümüştür. Beyşehir
ve Seydişehir’i almış ve oğlu İsa Bey’e vermiştir. Karamanoğlu Alaeddin Ali Bey
yapılan anlaşma ile Akşehir, Beyşehir ve Seydişehir Osmanlılarda kalmak üzere
Suğla Gölü’nden Karaviran’a buradan Bozkır yolu kenarındaki May Boğazı’na ulaşan
ve Konya Ovasına inen Çarşamba Çayı ve ayrıca Köşk Köyü sınır kesilmiştir. Sınırın
güneyi Karamanoğulları kuzeyi Osmanlılara ait topraklardır. 45
Yıldırım Beyazıt’ın Niğbolu savaşını fırsat bilen Alaeddin Ali Bey Osmanlı
topraklarına saldırmış Ankara’yı basarak Anadolu Beylerbeyi Sarı Timurtaş Bey’i esir
44
45
Feridun Bey, Mecmua-i Münşeat-i Selatin Cilt 1, İstanbul 1274 s. 109 (Naklen) Mehmet Önder: s. 28
Neşri, Cihannüma: Türk Tarih Kurumu Basımı Cilt 1, Ankara, 1955, s.314 (Naklen) Mehmet Önder s.28
50
etmiştir. 1397’de Yıldırım Beyazıt Karamanoğuları olayına son vermek üzere
Alaeddin Ali Bey üzerine kuvvetlerini yollamış Konya ovasında iki gün süren savaşlar
sonucu Alaeddin Ali Bey’in kuvvetleri bozguna uğramış Alaeddin Ali Bey yakalanarak
öldürülmüştür.
1402 yılında Ankara savaşında Yıldırım Beyazıt,Timur ordusuna yenilmiştir.
Timur Anadolu Beyliklerini yeniden canlandırmak için Beyşehir ve Seydişehir’i
Alaeddin Bey’in Bursa’da hapis bulunan Mehmet ve Ali adlı iki oğluna vermiştir.
Yıldırım Beyazıt’ın ölümünden sonra Çelebi Mehmet, Osmanlı Birliğini sağlamış ve
yeniden güç kazanmıştır.
Karamanoğlu Mehmet Bey’in Bursa’ya yürümesiyle Osmanlı Padişahı Çelebi
Mehmet
1414’de
Karamanoğulları
üzerine
büyük
bir
sefer
düzenlemiş
Karamanoğulları yenilmiş Akşehir, Beyşehir ve Seydişehir gibi topraklar tekrar
Osmanlının eline geçmiştir.
3.3 Karamanoğulları Devrinde Seydişehir’de Turgutoğulları Soyu
Turgutoğulları Anadolu Selçukları devrinde Asya’dan Anadolu’ya gelerek Konya
Sarayönü, Kadınhanı, Ilgın, Seydişehir yörelerinde yurt tutmuş bir Türkmen aşiretidir.
Turgutoğulları Karamanoğulları ile sıkı bir iş birliğine girmiş, kız alıp vererek akraba
olmuşlardır. Karamanoğulları ordusuna 6-7 bin kişilik Türkmen birlikleriyle destek
vermişlerdir. Sarayönü’nden Akşehir’e buradan Seydişehir’e kadar köylerin ve
çiftliklerin gelirine sahip olmuşlardır. Bu bölgelerde yaptırdıkları hayır eserleri ile
halkın sevgisini kazanmışlardır.
Turgutoğulları beylerinden Halil Bey oğlu Rüstem Bey Seydişehir’e yerleşmiş
burada yaptığı hayırlarla ün salmıştır. Seyyid Harun Camii kuzeyindeki Halife Sultan
türbesine bitişik bir türbe yaptırmıştır. Türbede kendisinden önce 1421 yılında ölen
amcası Emirşah kızı Sultan Hatun ile 1428 yılında ölen kızı Dürrühan Hatun
gömülüdür. 1439 yılında Rüstem Bey ve oğlu Ali Bey birbiri ardına ölmüş bu türbeye
gömülmüşlerdir.
1466’da Fatih Sultan Mehmet’in Karamanoğullarını büyük bir yenilgiye
uğratmasından sonra Turgutoğulları üzerine yürümüştür. Karamanoğulları seferi
sonrasında Osmanlı topraklarına bu bölgelerin bağlanmasıyla Turgutoğulları da
dağıtılmıştır. Turgutoğlu Rüstem Bey’in Seydişehir’deki soyu ise uzun yıllar devam
etmiştir.
51
YENİ VE YAKIN ÇAĞLAR
1 Osmanlılar Devrinde Seydişehir
Seydişehir Osmanlı ve Karamanoğulları arasında defalarca el değiştirmiştir.
Fatih Sultan Mehmet İstanbul’un fethinden sonra Karamanoğlu Beyliğini ortadan
kaldırmak üzere 1466 baharında Mahmut Paşa komutasındaki 60000 kişilik
ordusuyla Karamanoğlu Beyliği üzerine yürümüş Karamanoğlu Beyi Pir Ahmet ve
kendisine destek veren Turgutoğulları askerleri Fatih’in ordusu ile Konya önünde
karşılaşmış yenilerek Karaman’a kaçmıştır. Fatih, Mahmut Paşa’yı Karamanoğullarını
takiple görevlendirmiş oğlu Şehzade Mustafa’yı Osmanlı Devleti’nin Karaman eyaleti
valisi olarak Konya’da bırakmıştır. Buna rağmen Karamanoğullarının tamamen
ortadan kaldırılması birkaç yıl daha sürmüştür.
1471’de Sadrazam Gedik Ahmet Paşa Taşeli ve İçel’deki Karamanoğlu
kuvvetlerini de dağıtarak bu Beyliğe son vermiştir.
Gedik Ahmet Paşa’nın Sadrazamlığı ve Sultan Cem’in valiliğine rastlayan 1476
yılında Karaman eyaleti emlakının ve vakıflarının genel bir sayımı yapılmıştır.
Osmanlı arşivlerindeki bu deftere göre Karaman eyaleti 11 kazaya ayrılmıştır. Bu
kazalar Konya- Larende(Karaman), Seydişehir, Bozkır, Beyşehir, Akşehir, Ilgın,
Niğde, Ürgüp, Ereğli, Aksaray, Koçhisar olarak belirlenmiştir.
Fatih Sultan Mehmet ve ondan sonraki Padişahlar zamanında Seydişehir’in
Karaman Eyaleti kazaları arasında yer almış olması Seydişehir’in önemli bir merkez
olduğunu göstermektedir. 1530 tarihli Hazine-i Evrak Defterindeni Seydişehir kaydını
buraya aynen alıyoruz:
“Kaza-yı Seydişehir:
“Nefs-i Seydi-şehri avarız ve rüsum vermezler”
Mahalle
9
Cemaat 2
Nefer 665
Hane: 490
Cami: 1 Mescid 8
Evkaf-ı Der Kaza-yı Seydi-şehri
Medrese 1
Zaviye 1
Hamam 1
52
Dekakin ma tahn-hane (Tahin üretilen dükkan) 9
Dükkan 8
Kervansaray 1
Zeminha müteferrika: (müteferrik yerler) 102
Çiftlik 19
Bagat ve Harim: (Bahçe ve özel alanlar): 12
Asiyab: (Su değirmeni)
Fırın: 1
Mukata’a: (İşletilmesi verilmiş arazi) 2
Mezari: 4
Seydi-şehri’nin köyleri ile birlekte toplam nüfusu 5623 nefer (sadece erkekler),
olarak gösterilmiştir. Aynı defterde Beyşehir ilinde 168
Seydişehir’de hiç gayri Müslim bulunmamaktadır.
gayri müslim bulunurken
46
1.1 Celali İsyanlarının Başlaması İle Seydişehir’in Durumu
16. yüzyıl ortalarından 18. Yüzyıl başarına kadar Anadolu’da çıkan isyanlara
genel olarak Celali İsyanları denir. Yavuz Sultan Selim döneminde Celal adlı bir
Türkmen
dervişinin
mehtilik
iddiasıyla
Bozok
(Yozgat)
başlattığı
isyanın
bastırılmasından sonra her ne sebeple olursa olsun Anadolu’daki isyanlar Celali
isyanı olarak adlandırılmıştır.
Celali ayaklanmalarından en çok etkilenen yerlerden birisi de Seydişehir’dir.
Hatta elebaşlarından bazılarının faaliyetlerini Seydişehir de başlattıkları ve derebeyi
olarak Seydişehir’de yaşadıkları bilinmektedir. Seydişehir, Beyşehir halkına yapılan
zulüm üzerine Seydişehir ve Beyşehir kadıları ulema ayan ve halk adına 12 Mayıs
1603 tarihinde İstanbul’da Sadrazama gönderdikleri bir şikâyetnamede nice
zamandır eşkıyanın halka zulüm ettikleri hala bu Celalilerin evleri yaktıkları malları
yağmaladıkları ve halkı öldürdükleri ve artık yaşayacak hallerinin kalmadığını ifade
etmişlerdir.47
1.2 Sultan Ahmet I. Devrinde Seydişehir Ve Bu Devrin Zorbaları
Sultan Ahmet I. devri (1603-1617)
Anadolu’da Celali isyanlarının alıp
yürüdüğü hemen her şehirde bir zorbanın idareyi ele alarak kendi başına buyruk
hareket ettiği kanlı olaylarla dolu bir kargaşa devridir. Sultan Ahmet’in tahta çıktığı
46
47
1530 tarihli Hazine-i Evrak Defteri
Başbakanlık Devlet Arşivi: İbnülemin Tas. 3, no:644 (Naklen) Mehmet Önder, s.36.
53
yıllarda Konya’da Saraçoğlu Ahmet Bey, Seydişehir, Beyşehir ve Bozkır taraflarında
Dağlar delisi Süleyman, Emirşahi, Deli İlahi gibi şakilerde bu bölgelerin Ali kıran
Başkesenleri arasındadır. 48
17. yüzyılın ortalarında Karahaydaroğlu ile Katırcıoğlu’nun birlikte yürüttükleri bir
çete Seydişehir’i haraca bağlamıştır.
2. Viyana seferinin bozgunla sonuçlanmasından sonra Anadolu’da Akkaş,
Karamahmud, Yadigaroğlu, Bölükbaşı Yeğen Osman gibi elebaşılar Sekban ve
Leventlerle kurulu kuvvetlerle Anadolu’ya geçmiş köy ve kasabaları soymaya
başlamışlardır. Yeğen Osman Ilgın ve Seydişehir çevresinde yol kesen, kervan
soyan bir eşkıya’dır.
17. yüzyılın sonlarında Seydişehir tarihin kaydettiği üzücü olaylar içinde fakir
düşmüş halkta sürekli bir huzursuzluk olmuştur.
18. yüzyılın başlarında yenidünya adıyla şöhret yapmış bir eşkıyanın
Seydişehir, Beyşehir ve Akşehir’in köylerine musallat olduğu 300 adamıyla
Seydişehir’e gelerek halktan haraç aldığı arşiv belgelerindedir.
XVIII.
YÜZYILDA
SEYDİŞEHİR’DE
ALTIN,
GÜMÜŞ,
KURŞUN
MADENLERİNİN İŞLETİLMESİ
Bu yüzyılda Anadolu madenleri İstanbul’da Darbhane-i Amire nazırlığına bağlı
maden eminlikleri tarafından işletilmektedir. Seydişehir, Bozkır, Göçükebir, Kıreli ve
Belviran dağlarında bulunan altın, gümüş, kurşun ve daha başka maden cevherleri
Bozkır Maden Eminliğinin idaresi altında kurulan maden ocaklarında işletilmekte
madenler İstanbul’a götürülmektedir. Elimizdeki belgelerden anlaşıldığına göre bu
bölgede 200 maden ocağı açılmış dağlardaki altın, gümüş cevherleri Darphane’nin
önemli bir kaynağı olmuştur. 49
48
49
Mehmet Önder: a.g.e, s.38.
Bu konuda geniş bilgi İ.H. Konyalı: Konya Bozkır Madenleri, Konya Dergisi sayı 14-15 Ekim- Kasım,1937
s.893,908 (Naklen) Mehmet Önder a.g.e. s. 52.
54
XIX. YÜZYILDA SEYDİŞEHİR
1. Seydişehir’de Redif Taburu
II. Mahmut zamanında Yeniçeri ocağının kaldırılması ve düzenli bir ordunun
kurulması ile bazı il ve ilçelere kışlalar yaptırılarak askeri birlikler yerleştirilmiştir.
Seydişehir’de ilk kışla 1834 yılında kurulmuştur. Kışlaya Redif 30. Alayın 3. Taburu
yerleştirilmiştir. Bu birlik Kurtuluş savaşına kadar Seydişehir’de kalmıştır. Sultan II.
Abdülhamit döneminde tabura bir de süvari bölüğü eklenmiştir.
2. Seydişehir’de İlk Rüştüye’nin Açılması(1867)
1839 tarihinde Tanzimat’ın ilanından sonra Avrupa örnek alınarak eğitim ve
öğretim düzenlemesi yapılmıştır. Klasik medrese ve dini bilgiler yanında tarih,
coğrafya, gramer, matematik, güzel yazı, Arapça, Farsça, Fransızca gibi dillerin
öğretildiği ilkokul (Mekteb-i İbtidaiye) ve ortaokullar(Mekteb-i Rüştüye) açılmaya
başlamıştır. 1867’de Seydişehir’de ilk Rüştüye açılmış 1870’de tamamlanan yeni okul
binasına taşınmıştır.
5. Meşrutiyet’in ilanı ile birlikte(1908), Vilayet Maarif Komisyonunun kararı ile
Seydişehir’de erkek öğrenciler için( Rehber-i Meşrutiyet), kız öğrenciler için
(Numüne-i Terakki-i İnas) adıyla iki modern okul açılmıştır.50
Seydişehir Rüştiyesi Cumhuriyet’in ilanından sonra bir süre daha eğitime devam
etmiş daha sonra kapanmıştır. 1948’de Seydişehir Ortaokulu(Mahmut Esad
Ortaokulu) açılmıştır.
3. Seydişehir’de İlk Milli Banka (1892)
Konya Salnamelerinin verdiği bilgilere göre Seydişehir’de 1878 yılında 285.000
kuruş sermaye ile bir Menafi Sandığı kurulmuştur. 1892’de sermayesini Ziraat
Bankasına devrederek Ziraat Bankası Seydişehir Şubesi adıyla faaliyetlerini
sürdürmüştür.51
50
Mehmet Önder a.g.e s.85
1296 H. Tarihli Konya Salnamesi, s.96; 1322 H. Tarihli Konya Salnamesi, s.109 (Naklen) Mehmet Öder a.g.e.
58
51
55
4. Seydişehir’de İlk Belediye (1871)
Seydişehir’de ilk belediye 1871 yılında kurulmuştur. Seydişehir Kaymakam’ı
Mehmet İzzet, Seydişehir Müftüsü Hüseyin ve Kaymakam Naibi Ahmed Danış
efendilerin gözetimi altında ilk Belediye Meclisi seçimi yapılmış ve Seydişehir
Belediye Başkanlığına Hüseyin Hüsnü Efendi seçilmiş ve Belediye Başkanlığı
görevini 1876 yılına kadar sürdürmüştür.
XX. YÜZYIL BAŞINDA SEYDİŞEHİR
4. Sulama Faaliyetleri
Konya valisi Avlonyalı M. Ferit Paşa zamanında 1900 yılından sonra Konya
Ovası’nı Sulama Projesi’nin ele alınması Seydişehir ve çevresi için tarihi bir olaydır.
Suğla gölünün zaman zaman taşkınlara neden olması tarım arazilerini sular
altında bırakmakta, bu da ilçe tarımını olumsuz etkilemektedir. 1873 yılı
kuraklığından sonra 1874’de Konya valisi Ahmet Paşa’nın Suğla gölünü şişirmek ve
su kaybını önlemek üzere Arvana Düdenini kapatma girişimleri olmuşsa da Suğla’yı,
Balıkova boğazını aşacak düzeyde şişirmek mümkün olmamıştır.
Beyşehir gölünden Suğla’ya gelen suyun giderek kaybolduğunu gören Konya
merkez Hayroğlu köyünden Kurukafa Mehmet Ağa Beyşehir gölünün sularını
Suğla’ya ulaşmadan Çarşamba çayına bağlamak için köylülerle birlikte kanal
kazılarına başlamıştır. Konya valisi M. Ferit Paşa bu girişimin yararlı olacağına
inanmıştır. Ferit Paşa bir süre sonra Sadrazam olarak İstanbul’a gitmiştir. Almanların
Anadolu-Bağdat inşaat şirketine Konya ovasının sulama işlerini de vermiştir.
Holzmann’ın yapmış olduğu proje 1907’de yürürlüğe girmiş, sulama şebekesi
850.000 Osmanlı altınına mal olarak 1914’de tamamlanmıştır. 52
5. Milli Mücadele Yılları
Sevr anlaşmasına göre işgal edilen Anadolu’da Atatürk’ün Samsun’dan
Anadolu’ya geçmesi Erzurum ve Sivas kongrelerini yaparak Milli mücadeleyi
teşkilatlandırması ülkede bir ümit ve ulusal bir heyecan yaratmıştır. Anadolu’nun il ve
ilçelerinde başında Atatürk’ün bulunduğu Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk
52
Kemal Turan: “Konya Sulamasının Kahramanı Kurukafa” Konya Dergisi, 1942, s.49 (Naklen) Mehmet Önder
a.g.e, s.66
56
Cemiyeti’nin şubeleri açılıyordu. 1919 Temmuz’unda Konya’da Müdafaa-i Hukuk
Cemiyeti kurulmuş ardından Seydişehir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti açılmıştır.
Seydişehir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Şubesi Başkanlığına Saffet (Türegil),
idare heyeti üyeliklerine Remzi (Ülker), Raşit (Duranoğlu) Küçük Ferit, Rüştü (Ergen)
seçilmişlerdi. Daha sonra Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Reisliğine Hacı Nabi Efendi
getirilmiştir. 20 Ekim 1919’da Bozkır isyanı başlamış Seydişehir sessiz kalmış isyanı
bastırmakla görevlendirilen Kuva-i Milliye Kumandanı Yarbay Arif komutasındaki
suvari müfrezesi 27 Ekim 1919’da Seydişehir’e gelerek buradan topladığı birliklerle
Ahırlı ve Avdan’a gitmiş Bozkırdaki asileri dağıtmıştır. 3 Ekim 1920 günü Delibaş
adındaki bir köy efesi başına topladığı birkaç yüz kişilik başıbozuk kuvvetle Konya’yı
basmıştır.
Ankara’dan
Albay
Refet(Bele)
isyanı
bastırmak
üzere
Konya’ya
gönderilmiştir.
Gencek kasabasından Yeşil Hoca diye tanınan Bekir Efe başına topladığı kırk,
elli kişi ile Delibaş kuvvetlerine katılmıştır. Delibaş kuvvetleri bozguna uğrayınca bir
kısım adamlarıyla birlikte Seydişehir’e sığınmıştır. Konya hadisesini bastıran Refet
Bey 18 Ekim 1920’de Binbaşı Derviş Bey komutasındaki bir birliği Bozkır üzerine
göndermiş kendisi de Yeşil Hoca’nın adamlarını yakalamak üzere suvarileri ile birlikte
Seydişehir’e ani bir baskın yapmıştır. Seydişehir’deki on, onbeş asiyi kıskıvrak
yakalayan Refet Bey bunları hemen idam ettirmiştir.
Delibaş hadisesi bastırıldıktan sonra Konya’ya Galip Paşa vali olarak tayin
edilmiş bundan sonra Konya ve ilçeleri Batı Cephesi’nin yiyecek, giyecek ve
malzeme ihtiyaçlarının ikmal merkezi olmuş askerlik çağındaki hemen herkes
cephelere koşmuştur. 53
6. Cumhuriyet Döneminde Seydişehir
Seydişehir’in nüfusu Cumhuriyetin ilk yıllarında 3.110 kişidir. Bu dönemin ilk
Belediye Başkanı Remzi Ülker, il Kaymakamı ise Hamdi Bey’dir. Remzi Ülker
1919’da Seydişehir Müdefaa-i Hukuk Cemiyetinin kurucuları arasındadır. Kuvay-i
Milliye taraftarı olarak tanınmıştır. Belediye Başkanı seçildikten sonra Belediye’nin
kısıtlı bütçesi ile ilk işi açıkta akan lağımları kapatmak bir Belediye fırını kurmak
olmuştur. Seydişehir o günlerde büyük bir köy durumundadır.
53
Mehmet Önder a.g.e, s. 68-69
57
6.1 Seydişehir’de İlk Elektrik
Beyşehir gölünden kanallarla Konya ovasına su götürülmesi inşasını üstlenen
Alman Holzmaan firması bazı araç ve motorları Orta Karaviran köyünde kalmıştı.
Odun ve mazotla çalışan iki motor işler durumdaydı. Bir dinamo satın alınacak olursa
Seydişehir’e
elektrik
verilebilecekti.
Belediye
Başkanı
Remzi
Ülker
şirketin
İstanbul’daki temsilcileri ile anlaşarak motorları Seydişehir’e getirmiş 800 liraya bir
dinamo satın alarak Selektör binasının yanında ilk elektrik santralini kurmuştur.
54
Cumhuriyet’in 3.yıldönümü günü (1926) Seydişehir’e elektrik verilmiş, elektrik
santrali sonraki yıllarda büyütülmüştür.
6.2 Seydişehir’de İlk Telefon
Cumhuriyet’ten önce Seydişehir postanesi ve askerlik şubesinin telgrafhanesi
bulunmakla birlikte Seydişehir’e santral aracılığı ile manyotalı ilk telefon 1924 yılında
bağlanmıştır. Kaymakam Hami Bey’in çalışmaları ile Beyşehir sulama dairesi telefon
santraline bir hat çekilerek komütatör bağlanmış, böylece Jandarma dairesi ve
Kaymakamlık, Belediye telefona kavuşmuştur. Sonraki yıllarda postaneye bağlantılı
telefon sistemi geliştirilmiştir. 55
6.3 İlk Hükümet Konağı
Cumhuriyet’ten önce Seydişehir Hükümet dairesi kira ile tutulan eski konaklarda
yer almış devletin kendi malı bir Hükümet Konağı yaptırılamamıştır. 1924 yılında
Kaymakam Hilmi Bey eski depo olarak bilinen askeriyeye ait bir binayı onartarak
içerisinde bölmeler yaptırmış Hükümet konağı haline getirmiştir. Daha sonra bu bina
yanmış yeni hükümet konağı yaptırılmıştır.
3.4 İlk Kütüphane
1924 yılında Seydişehir Türk ocağında bir dolaba kitaplar yerleştirilmek suretiyle
açılmıştır56. Türk ocağının 1932 yılında kapanması ile kitapları halk evine verilmiştir.
1948 yılında halkevi yeni binasında faaliyete geçtikten sonra burada kurulan
kütüphane iki yıl faaliyet göstermiş halkevinin kapatılmasından sonra kitapları
dağılmıştır. Seydişehir’de ilk devlet kütüphanesi 1956 yılında açılmıştır.
3.5 Türk Ocağı
54
30 Ocak 1924 tarihli Babalık Gazetesinden (Naklen) Mehmet Önder : a.g.e, s.70
25 Nisan 1924tarihli Babalık Gazetesinden (Naklen) Mehmet Önder : a.g.e, s. 71
56
12 Şubat 1924tarihli Babalık Gazetesinden (Naklen) Mehmet Önder : a.g.e, s. 71
55
58
10 Nisan 1923’de eski halkevi binasında açılmıştır. Türk Ocağı başkanlığına
Kaymakam Hilmi idare heyeti üyeliklerine de Belediye Reisi Remzi Ülker Müdafaa-i
Hukuk Reisi Hacı Nabi ve öğretmen Rüştü Ergen seçilmişlerdir.57
GÜNÜMÜZDE SEYDİŞEHİR
Eti Alüminyum Entegre Tesislerinin 1970’li yılların başında kurulması ile ilçeye
büyük bir hareketlilik gelmiştir. Şehir bir anlamda yeni ve eski şehir olarak iki
görünüme sahip olmuştur. Yeni kurulan lojmanlar bölgesi konutları, sosyal tesisleri,
spor alanları, serası, yüzme havuzu, parkları vb yapılaşması ile çağdaş bir sanayi
kenti görünümü oluşturmuştur.
Yerel halk cumbalı evlerde oturmakta yaz aylarında ana bağlardaki bağ evlerine
gitmekteydiler. Hızlı nüfus artışı konut sorununu beraberinde getirmiş eski şehir
yıkılarak çok katlı yapılaşmaya gidilmiştir.
1996 yılında Konya-Manavgat turizm yolunun açılması kent dışından geçen
karayolunda trafiğin artışını sağlamıştır. Bu kentsel doku içerisinde yerel halk bazı
kültürel özelliklerini popüler kültürün de etkisi ile kaybetmeye başlamıştır. Özellikle
Alüminyum Tesislerinde iş bulma eğilimi kültürel üretimi sekteye uğratmıştır.
Günümüzde kültürel dokuya ilişkin az sayıda cumbalı ev kalmıştır ancak ilçenin
hemen hemen belde ve köylerinde geleneksel doku korunmaktadır. Diğer taraftan
Konya’ya en yakın Toros Dağları Seydişehir’dedir. Kültürü, doğal güzellikleri,
yaylaları, iklimi, tarihi ve bugüne kadar Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından çok
ciddi kazı çalışmaları yapılmayan arkeolojik değerleri ile ilçe zengin bir yapıdadır.
Ancak, bu turizm ürünlerinin yeterince tanıtılmadığı da bir gerçektir. Antik dönemden
kalma Via Sabesta gibi yolların bilinmemesi ciddi bir kayıptır.
Seydişehir bu varlıkları ile turizm hareketine geçtiğinde İç Anadolu Bölgesinin
önemli bir kültür turizmi merkezi olacağı açıktır. Ülke ve dünya turizm hareketleri
trendi incelendiğinde deniz-güneş-kum üçlüsüne dayalı hareketin kültür turizmine
doğru kaymaya başladığını göstermektedir. Örneğin ülkemizde Mardin, Urfa,
Safranbolu, Beypazarı gibi yöreler kültür turizminden önemli katma değerler elde
etmektedir. Ayrıca, ilçedeki jeotermal potansiyeline yatırım yapıldığında Afyon
57
11 Nisan 1923tarihli Babalık Gazetesinden (Naklen) Mehmet Önder : a.g.e, s. 74
59
örneğindeki düzeye ulaşmak da mümkün olacaktır. Günümüzde Seydişehir eğitim,
sağlık hizmetleri yönünden de iyi bir düzeydedir.
1. EĞİTİM
Seydişehir İlçesi, %93,1’lik bir okur-yazar oranına sahiptir. Okuma yazma
bilmeyenlerin oranı ise %6,90’lık dilimi oluşturmaktadır. Okuma yazma bilmeyen
kesim ağırlıklı olarak 65 yaş ve üstünü kapsamaktadır.
Tablo-7
Okur-yazar nüfusun büyük bir çoğunluğu ilkokul ve ortaöğretim mezunudur.
İlkokul ve ilköğretim mezunları nüfusun % 53,08’ini oluşturmaktadır. Bir başka deyişle
Seydişehir
ilçesinde
orta
ve
yükseköğretime
devam
%21,76‘lık
kesimi
kapsamaktadır. Seydişehir ilçesinde nüfusun sadece %15,67‘sinin ortaöğretimden
mezun olduğu görülmektedir. Fakat ilköğretimden ortaöğretime geçiş süreci nüfusun
%29,52’sine tekabül etmektedir. Seydişehir, eğitim düzeyi ve okullaşma oranı yüksek
ilçelerimizden birisidir. İlçede yükseköğrenime devam oranı ise %6,09’dur.
60
Tablo-8
Seydişehir İşlenen Arazi Kullanım Durum Tablosu
Seydişehir ilçesinde 347.241 da işlenen arazi bulunmakta olup, %61,92’sinde
buğday, %19,58’inde arpa, %10,94’ünde şeker pancarı üretilmektedir. İlçede
yetiştirilen bütün ürünlerin verimleri, Konya ve Türkiye ortalama verimlerinden
fazladır.
KOP Eylem Planında Seydişehir ilçesinin dağlık alanlarında organik tarım
faaliyetlerinin yaygınlaştırılması planlanmakta, her köye 1 milyon TL tutarında yatırım
yapılması öngörülmektedir. Dağlık alanlarda yer alan köylerde, yeni gelir kaynakları
oluşturulması ve çiftçileri daha fazla gelir elde etmeye başlaması yoluyla kırsalda
ekonomik gelişmenin hızlanması beklenmektedir.
İlçede toplam 14.400 da sebze tarımı yapılan arazi bulunmakta, bu arazinin
%16,32’sinde domates, %5,56’sında fasulye ve %78,13’ünde ise diğer sebzeler
yetiştirilmektedir.
İlçede bulunan 5.390 da meyve alanında %21,89’unu elma üretimi, %22,26’sını
kiraz üretimi, %23,75’inde bağcılık yapılmaktadır. Geriye kalan %32,10’unda ise farklı
meyve çeşitleri yetiştirilmektedir. İlçedeki üzüm verimi (500kg/da), Konya üzüm
(409,85 kg/da)veriminden yüksektir.
Seydişehir’de 62.182 ha genişliğinde orman alanı, 4.790 ha genişliğinde çayırmera alanı bulunmaktadır. İlçedeki orman varlığı, Konya orman varlığının %11,51’ini,
Göller Havzası orman varlığının %12,74’ünü oluşturmaktadır. İlçedeki çayır-mera
61
alanı oranı çok düşük olduğundan yaylaları hayvancılık faaliyetlerinde kullanmak
mümkündür.
İlçede, Ortakaraören Köyü ve civarında arazi varlığı nedeniyle büyükbaş hayvancılık,
diğer yerlerde ise meraya dayalı küçükbaş hayvancılık yönünde potansiyel
bulunmaktadır.
2. SANAYİ
2.1 Madencilik
Seydişehir ilçesinde taş kömürü, boksit, krom, mermer ve traverten ve pomza
taşı madenleri çıkarılmakta, ayrıca tuz çıkarılması ile çakıl-kum ocakları işletmeciliği
faaliyetleri gerçekleştirilmektedir. Bu kapsamda, taş kömüründe 1 adet, boksit ve
krom madenciliğinde 2 adet, mermer ve travertende 3 ve çakıl-kum ocağı konusunda
ise 2 faaliyet gerçekleştirilmektedir. Ayrıca, tuz çıkarılması ile pomza taşı madenciliği
konusunda da 1’er adet faaliyet bulunmaktadır.
2.2 Tarıma Dayalı İmalat Sanayi
Seydişehir ilçesinde balık ve deniz ürünleri işleme/saklama, süt işleme, hububat
işleme, ekmek ve pastacılık mamulleri, ağaç işleme, doğramacılık ve marangozluk
ürünleri ile diğer ağaç ürünlerin üretimi konusunda faaliyet gerçekleştirilmektedir.
2.3 Tarıma Bağlı İmalat Sanayi
Seydişehir ilçesinde tarıma girdi sağlayan tarıma bağlı sanayii kollarından
herhangi birine yönelik üretim faaliyeti bulunmamaktadır.
2.4 Diğer İmalat Sanayi
Seydişehir ilçesinin en önemli imalat sanayi yatırımı Seydişehir Alüminyum
Tesisidir. Tesisin özelleşmesi ile beraber ilçeye tesisin katkısı olan işçi çalıştırma
katkısı da işçi sayısının azaltılmasıyla önemini yitirmiştir. Diğer yandan ilçede tekstil,
plastik ve inşaat sektöründe faaliyetler gerçekleşmektedir.
2.5 Alüminyum Tesislerinin Kısa Tarihçesi ve Bugünkü Yapısı
Türkiye'de alüminyum hammaddesi aramaları ve bir alüminyum fabrikasının
kurulması düşüncesi, 1938 – 1942 yıllarında İkinci Sanayi Kalkınma Planı döneminde
62
gündeme gelse de bunun gerçekleştirilmesi çeşitli nedenlerle mümkün olmamıştır.
Türkiye'de mevcut boksit yataklarının incelenmesi ve bir alüminyum tesisi kurulması
için gerekli ön çalışmalara başlanması 1960 yılı başlarından itibaren gerçekleşmiştir.
Maden Tetkik Arama Kurumu (MTA) tarafından sürdürülen boksit aramaları
sonucunda, 1962 yılında Seydişehir'in Mortaş ve Doğankuzu bölgelerinde, sanayi için
uygun kalitede 25 milyon ton boksit rezervi tespit edilmiştir. Bu bölgedeki arama
çalışmalarına 1965 yılından itibaren Etibank tarafından devam edilmiş, görünür
rezerv miktarı 44 milyon tona yükselmiştir.
Seydişehir'de bir alüminyum tesisi kurulması ve bulunan mevcut boksit
cevherinin değerlendirilmesi amacıyla 9 Mayıs 1967 tarihinde SSCB Hükümeti adına
Tiajpromexport ile Türkiye Cumhuriyeti adına Etibank Genel Müdürlüğü arasında,
malzeme, teçhizat ve teknik konularda 15 yıl vadeli, yüzde 2,5 faizli 62 milyon dolarlık
bir ticari anlaşma imzalandı. Anlaşmaya çerçevesinde Seydişehir'de bir alüminyum
fabrikası, İskenderun'da demir-çelik fabrikası ve Aliağa'da petrol rafinerisi kuruldu.
Tesisin idare binasının temeli, 5 Ağustos 1967’de, fabrika binalarının temeli de
13 Ekim 1969 tarihinde atılarak faaliyetlere başlanmıştır.
Tesisler; su temin tesisleri, atık barajı gibi yardımcı işletmeler dışında, 300 bin
metrekare kapalı alan olmak üzere, toplam 2 milyon 200 bin metrekare alanı
kapsamaktadır. Bu ölçüleri ile Türkiye’nin en büyük entegre tesisidir.
Cevherden itibaren, haddeürününe kadar alüminyum üretimi gerçekleştirilen
kompleks tesis niteliği taşıyan alüminyum tesisleri, yaklaşık 6 milyar TL harcama ile
gerçekleştirilmiştir. Tesislerde; 1 maden işletmesi ve 4 ana üretim fabrikası, 3
yardımcı üretim tesisi ve bu ünitelere mal ve hizmet teminini sağlayan yardımcı,
teknik ve idari-ticari faaliyetleri yürüten ihtisas birimler görev yapmaktadır.
Fabrikanın ana ve yardımcı işletmeleri, Türk-Sovyet teknik işbirliği ve Türk
müteahhit ve elemanlarının gayretleri sonucunda kısa bir sürede gerçekleştirilerek,
1972 yılından itibaren bölüm bölüm işletmeye alınmıştır.
- 4 Mayıs 1973’te Türkiye’de ilk Alümina,
- 21 Ekim 1974’te ise ilk Birincil Alüminyum üretimi gerçekleştirilmiştir.
63
- 16 Şubat 1976’da Profil
- 8 Şubat 1977’de Sıcak Hadde,
- 13 Mart 1979’da Soğuk Hadde ve Folyo üniteleri üretime başlamıştır.
Seydişehir ilçesinin kuzeyinde kurulmuş olan Alüminyum Tesisleri, her biri başlı
başına birer işletme niteliğinde olan, Maden, Alümina ve Alüminyum Fabrikaları,
Dökümhane ve Haddehane üniteleri ile 7’si yardımcı üretim birimi olmak üzere
toplam, 22 birimden oluşmaktadır.
Seydişehir ve Akseki bölgelerindeki toplam boksit cevher rezervi hali hazırda 38
milyon ton seviyesindedir.
Tesisler, yılda 461.000 ton boksit işlemek suretiyle 200.000 ton kalsine alümina
ve 60.000 ton birincil alüminyum üretim kapasitesine sahiptir. Bu miktar alüminyum,
Dökümhane ve Haddehanede işlenerek, çeşitli vasıf ve ebatta külçe, ingot, profil,
levha, rulo ve folyo halinde piyasaya sunulmaktadır. Ayrıca, kağıt, tekstil, kimya
sanayi ve su arıtma tesislerinde kullanılan, alüminyum sülfat üretimini sağlamak
üzere, 1980 yılında alüminyum sülfat fabrikası, işletmeye alınmıştır.58
Eti Alüminyum A.Ş.'de bulunan % 100 oranındaki İdare hissesinin bloksatış
yöntemiyle özelleştirilmesi amacıyla, 17 Haziran 2005 tarihinden yapılan nihai
pazarlık
görüşmelerinde
en
yüksek
teklifi
CE-KA
İnşaat
MakineMadencilik
Petrolcülük Turizm Nakliyat Sanayi ve Ticaret A.Ş. vermiş ve işletme özelleştirilmiştir.
3. SAĞLIK
Seydişehir’de sağlık hizmetlerinin yürütülebilmesi için bir hastane, 27 uzman, 8
pratisyen hekim 135 yatak mevcuttur. Ayrıca, Toplum Sağlığı Merkezi’ne bağlı 18 aile
hekimi görev yapmaktadır.
4. KONAKLAMA
Seydişehir’de 4 otel bulunmaktadır. Küçükkonak Otel- 25 oda 50 yatak, Türker
Otel- 26 Oda, 56 Yatak, Sey-Han Otel’de, 24 oda, 44 yatak, Mesa Otel’de 25 oda 42
yatak mevcuttur. Çelmeliler Dinlenme Tesisleri, turizm belgeli günübirlik dinlenme
tesisi olarak 300 kişilik hizmet kapasitesine sahiptir.
58
Seydişehir 1. Kalkınma Kurultayı (6 Aralık 1997), Devran Matbaacılık, Ankara, 1997
64
GÜNÜMÜZDE SEYDİŞEHİR BELEDİYESİ
1. İçme Suyu Hattı Projesi
Seydişehir’in su sorununu kökten çözmek amacıyla, 3 milyon TL.’lik içme suyu
yatırımı Belediyenin öz kaynakları ile tamamlanmıştır. 12,5 km’lik büyük bir alt yapı
projesi tamamlanarak Seydişehir’e kaliteli ve sağlıklı su ulaştırılmıştır.
Bu proje ile Çaltepe Mevkii’ndeki kaynaktan Seydişehir şebekesine saniyede
80-90 litre su verilerek, Kuğulu’daki su seviyesi özlenen haline dönmüştür.
2. Şehir Su Şebekesindeki Asbest Borular Yenilendi
Su kayıplarının azaltılması ve asbest boruların halk sağlığına verdiği zararı
ortadan kaldırmak amacıyla, 30 yıl önce devreye giren asbest su boruları, poliüretan
su boruları ile değiştirilerek yenilenmiştir.
İçme suyu deposu ile TOKİ Konutları ve lojmanlara giden içme suyu isale ve
şebeke hatları tamamen değiştirilmiştir.
3. Atatürk Caddesi Projesi
Prestij vevizyon projesi olarak görülen Atatürk Caddesi’nde alt yapı projelerinin
yanı sıra uygulamayakonulan üst yapı çalışmaları ile Seydişehir’de modern
şehirciliğin en önemli eserlerinden biri ortaya konmuştur.
Kentsel
tasarım
kapsamında
uygulamaları
kaldırım,
yol,
otopark cepleri, refüj yapımı, yol
ve
kaldırım
aydınlatmaları
yapılarak, kent mobilyaları ile
oturma grupları oluşturulacaktır.
İller Bankası kredisi ve Seydişehir
Belediyesi
öz
kaynakları
kullanılarak alt ve üst yapılar,
yeniden inşa edilmiştir.
Seydişehir, Atatürk Caddesi ile modern şehirleşmenin yaşandığı bir ilçe
konumuna ulaşmıştır. 1980’li yıllarda drenaj ve kanalizasyonu yapılan ve o günden
bugüne kadar alt yapıya özen gösterilmeyen Atatürk Caddesi’nde,
son yıllarda
65
hizmet aksamaları kendini göstermeye başlamıştır. Atatürk Caddesi Projesi ile bu
sorunlar tamamen ortadan kaldırılmış, konutlara sağlıklı içme suyu ulaştırılmıştır.
Bunun yanı sıra kanalizasyon ve drenaj problemleri de giderilmiştir.
Atatürk Caddesi Projesi’nde engelli vatandaşlar için, uluslararası standartlardaki
yol uygulamalarına da yer verilmiştir.
4. Kuğulu Projesi
“Marka Şehir, Seydişehir” oluşturma vizyonu ile başlatılan, örnek gösterilecek
genişletme ve rekreasyon projesi kapsamında, Torosların etekleri Kuğulu’da bölgenin
en modern piknik alanını oluşturma çalışmaları başlatılmıştır.
Havası ve doğası ile insana huzur veren Kuğulu’da genişletme projesi ile 30 bin
m²’lik mevcut alan, 3 katı büyütülerek 100 bin m²’ye çıkarılmıştır. Kuğulu sadece
Seydişehir’in değil Konya Bölgesinin cazibe merkezi haline getirilmiştir.
bin m²’lik Yeni Kuğulu Göleti, yürüyüş yolları, çevre düzenlemesi, ışıklandırılması ile
gece, gündüz hizmet verebilecek bir yapıya kavuşturulmuştur.
Kuğulu’da Ferzene Mağarası’na giden yolun eskiden yapılmışolan
465 m.’lik
kısmının devamı olarak taş kaplama yol yapımı tamamlanmış, trekking yolu olarak
66
hizmete açılmıştır. Yürüyüşü zorlaştıran arazi yapısı düzenlenerek, 2 m genişliğinde
ve 1600 m. uzunluğunda inşa edilmiş, doğaseverlerin hizmetine sunulmuştur.
5. Kapalı Pazar Yeri Projesi
14 bin m2’lik çok amaçlı pazar yerinde alt ve üst yapı çalışmalarının yanı sıra,
üzeri çelik konstrüksiyon ile kapatılarak Seydişehir’e modern anlamda alışveriş
mekanı kazandırılmıştır.
Kapalı Pazar yeri, sağlıklı ve hijyenik koşullarda alış verişin yapıldığı, her türlü
sosyal, sportif faaliyetlerin yürütüldüğü, aynı zamanda otopark olarak da kullanabilen
bir sosyal donatı alanı olarak hizmet sunmaktadır. Pazar yeri, haftanın 7 günü
çokamaçlı kullanıma uygun bir yapıda inşa edilmiştir.
Ayrıca pazar yeri içerisinde inşa edilen AB standartlarına uygun balık halinde
hijyenik, sağlıklı ve güvenli alış veriş imkanı sağlanmaktadır. Bunun yanı sıra, pazar
yeri Seydişehir’de sosyal ve sportif etkinliklerin de yapılabildiği aktif sosyalalanlar
haline getirilmiştir. Kötü hava koşullarında bayram törenleri, kutlama, açık hava
konseri ve düğün törenlerine de ev sahipliği yapabilmektedir.
6. Canlı Hayvan Pazarı Ve Kurban Kesim Merkezi
Hizmete sunulan bölgemizin Canlı Hayvan Pazarı ve Kurban Kesim
Merkezi’nde
kurbanlarımızın
güvenle
satılmasına,
hijyenikortamda kesilebilmesine olanak sağlanmaktadır.
daha
hızlı,
kolay
ve
Bölgemizin tek ve en
modern tesisi olan hayvan satış ve kesim merkezinde kurbanlar güvenle satın
alınabilmektedir; Kurbanlar daha, sağlıklı, hijyenik, güvenli, düzenli ortamda, belgeli
kasaplar eşliğinde ve kısa sürede kesilebilmektedir.
67
Kurban kesim merkezinde 5000 küçükbaş ve 500 büyükbaş hayvanın satılıp,
kesilebilmesi için tüm teknik donanım ve gerekli koşullar sağlamış bulunmaktadır.
7. Oto Galericiler Sitesi Projesi
Hızla gelişen ve büyüyen Seydişehir’de trafik sıkışıklığı ve motorlu araçların
kaldırım işgalleriyle kronikleşen en önemli sorunlardan biri de kent içerisindeki oto
galericilerdi. Vatandaşların yoğun şikâyetlerine neden olan bu durum; Seydişehir
Belediyesi Oto Galericiler Sitesi’ni inşa ederek çözümlenmiştir.
Seydişehir Belediyesi Oto galericiler Sitesi, Konya yoluüzerinde 19 bin m²
arsada inşa edilmiştir. 10 bloktan oluşan ikiz yapılarda 20 galeri ofisi yer almaktadır.
Önümüzdeki günlerde, traktör esnafının da faaliyetini yürüteceği yeni galeri ofisleri
inşa edilecektir.
8. Jeotermal Sondaj
Seydişehir Belediyesi tarafından İller Bankası'na yaptırılan sondaj çalışmaları
sonucunda, 120 m derinlikte, 43 derece sıcaklıkta, gaz basıncı ile beraber artezyen
yapan, yüksek debili su elde edilmiştir. Sahip olunan jeotermal kaynak, önümüzdeki
süreçte ülkemizin ve bölgemizin kalkınması için büyük fırsatlar yaratacaktır.
Seydişehir’de istihdamın, ekonomi ve turizmin gelişmesine olanak tanıyacaktır.
Seydişehir’i özellikle termal turizm, termal seracılık konusunda cazibe merkezi haline
getirebilmek mümkün olacaktır.
9. Seydişehir Belediyesi Adile Baysal Kültür- Sanat Evi
Seydişehir’in kaybolmaya başlayan geleneksel cumbalı (kafesli) evlerinden bir
tanesi satın alınarak, orijinaline sadık kalınarak restorasyonu tamamlanmıştır. Kültür
Sanat Evi olarak hizmet verecek olan bina, Seydişehir kültürünü yaşatmak ve
tanıtmak maksadıyla yapılmıştır. Bu projede etnografya müzesi özelliğinde sergi
salonu, lokanta gibi bölümler yer almaktadır.
68
Seydişehirlilere duyuru yapılarak, kaybolmaya başlamış yerel etnografik
özellikteki araç, gereçlerini bu müzeye bağışlamaları, bağışta bulunan kişinin adı
yazılarak, ürünlerin sergileneceği duyurusu yapılmıştır. Seydişehirlilerin duyarlılığı
sayesinde çok kıymetli el emeği, göz nuru eserler bağışlanarak, Belediye envanterine
kaydedilmiştir.
10. Seydişehir Belediyesi- Şaban Cengiz Kültür Sarayı
Seydişehir'in en önemli ihtiyaçlarından bir tanesi de tiyatro, konser, konferans,
panel, sempozyum, film gösterimi, sergi gibi etkinliklerin yapılabileceği bir kültür
merkezine sahip olmamasıdır. Kültür Sarayı Projesi inşası kapsamında Eti
Alüminyum A.Ş’nin yöneticileri ile yapılan görüşmelerde, eski Alüminyum Tesisleri
Lokal Binası ve tesisleri ve kapsadığı 8 bin m²
alan Seydişehir Belediyesi’ne
bağışlanmıştır.
69
İnşası devam eden bu tesiste tiyatro, konferans salonu, çok amaçlı toplantı
salonları ile mesleki eğitim projelerinin hayata geçirileceği mesleki eğitim sınıfları
bulunmaktadır.
İlçenin eğitim ve kültürüne, sosyal ve entelektüel yapısına önemli katkılar
sağlayacak bu tesise, Seydişehir’e önemli katkıları nedeniyle, Belediye Meclisi
kararıyla, Seydişehir Belediyesi Şaban Cengiz Kültür Sarayı adını verilmiştir.
11. Hanımlar Lokali
Hanımlar Lokali projesi, sağlık ve sosyal
yaşam
merkezi
olarak
kısa
zamanda
tamamlanmıştır. Türk aile yapısının temel taşı
olan
hanımların
sosyal,
kültürel
ve
sportifalanda daha aktif olmalarını sağlamak
ve
ilçemizin
sosyal
hayatına
canlılık
kazandırmak amacı
ile Hanımlar Lokali Projesi hayata geçirilmiştir.
Bünyesinde kafeterya, fitness aletleri, sauna gibi pek
çok ünitesi bulunduran Hanımlar Lokali, Seydişehirli
hanımların sosyal yaşamına canlılık getirmiştir.
12. Engelliler ve Musiki Cemiyeti Evi Projesi
Seydişehir Belediyesi tarafından engellilerin kullanımına uygun olarak inşa
edilen bir bina, ilçedeki engelli yurttaşlarımız için hizmet veren Seydişehir Ümit
Çocukları Derneği'ne tahsis edilmiştir.
Böylece engellilerin sosyal yaşamlarına değer katacak, kendilerini daha huzur
vegüvende hissedecekleri bir merkez hizmete sunulmuştur. Söz konusu binanın 2.
Katı, 26 yıldır Seydişehir’in kültür, sanat ve sosyal hayatını sanatsal anlamda canlı
tutma gayreti içerisindeki Seydişehir Musiki Cemiyeti’ne tahsis edilmiştir.
13. Ağaçlandırma Çalışmaları
Daha yeşil ve yaşanabilir bir Seydişehir için, 400 bin metrekarelik alanda 150
bin ağaç toprakla buluşturulmuştur. Kuğulu, Toklupınar, Gazi İlk Öğretim Okulu’nun
arkası, Spor Kompleksi Projesi Sahası başta olmak üzere, ilçenin pek çok yerinde
ağaçlandırma çalışmaları devam etmektedir.
70
14. Parklar
Seydişehir’de kentsel doku içerisinde, yeni yaşam alanları oluşturma çalışmaları
devam etmektedir. İlçedeki mevcut parklara ilaveten, farklı mahallelerde 13 yeni park
ve 70 bin m²’lik yeşilalan hizmetine sunulmuştur.
1. Karakavak, 2000 m² ‘lik bir alan
2. Melik Şah Parkı, (Değirmenci Camii karşısı) 6600 m²
3. Şehit Ord.Onb.Halil Tan Parkı, 5500m²
4. Selçuk Bey Parkı 7500 m²
5. Pınarbaşı 200 m²
6. Kılıç Arslan Parkı 4000 m²
7. Tuğrul Bey Parkı 6000 m²
8. Yıldız Kent 7000 m²
9. İsmet Şen İlköğretim (Ulukapı Mah.) 2800 m²
10. ArslanBey Parkı 3000 m²
11. Alp Arslan Parkı (Abitler Camii yanı) 4200 m²
12. Seyyid Harun Camii Arkasındaki Park
13. Adliye Lojmanlar Parkı
14. Sağlık Meslek Lisesi Parkı
15. Camiler
İbadethanelerin fiziki şartlarının düzeltilmesi, çevre düzenlemelerinin yapılması
iyileştirilmesi
maksadıyla
çalışmalarda
bulunulmuştur.
Bahçelievler
Camii,
Bahçelievler Nurhak Camii, Türbe Camii, Abitler Camii, Araplar Camii’nde bu
kapsamda çalışmalar yapılmıştır.
16. Ilıca Projesi
Seydişehir merkezin 1 km kuzeyinde, 1190 m. rakımlı, 3 bin m²
alana sahip
Ilıca Tepede yeniden düzenleme ve peyzaj çalışmaları tamamlanmıştır.Seydişehir'in
en güzel kuşbakışı izlenebilecek noktası olmasının yanı sıra, tarihi kümbet ve termal
suya sahip Ilıca Tepesi’nin geçmişteki canlılığına yeniden kavuşması için peyzaj
çalışmaları yapılmıştır.
17. Pınarbaşı Düzenlemesi
Pınarbaşı’ndaki restoran revize edilerek, modern bir lokanta haline getirilmiştir.
71
18. Sadi Irmak Caddesi Projesi
Ord.Prof.Dr.Sadi Irmak Caddesi’nin Hükümet Konağı İle Cezaevi arasındaki
kısmında yeniden düzenleme çalışmaları yapılmıştır. İlçemizin en önemli ve oldukça
yoğun araç trafiğine sahip olan bu caddesinde, 8500 m²’lik yolun alt ve üst yapı
çalışmaları yenilenerek hizmetine sunulmuştur.
19. Doğalgaz Çalışmaları
Seydişehir’de iki yıldır devam eden altyapı hizmetlerinden bir tanesi, konutların
doğal gaza kavuşturulması projesidir. Selçuk Gaz ile yapılan işbirliği doğrultusunda
doğal gaz alt yapı çalışmaları geniş kapsamlı olarak devam etmiş, 2011 sezonu
itibariyle 36 km. hat döşenerek yaklaşık 1250’ye yakın yeni aboneye doğalgaz
ulaştırılmıştır.
Yeni Camii’nin tamamı ile, Sofuhane, Seyyid Harun, Ulukapı, Hacı Seyit Ali ve
Ulukapı Mahallesi’nin bir bölümünden yeni doğalgaz hatları geçirilmiştir.
2012 yatırım programı ile 25 km. yeni hat döşenerek, 1200 yeni aboneye hizmet
götürülmesi hedeflenmiştir. Bu çalışmalarla birlikte ilçede toplam 6500 aboneye doğal
faz ulaşılmış olacaktır.
20. Akçay Deresi Islah Çalışmaları
Akçay Deresi’ndeki ıslah çalışmalarını DSİ ile birlikte yürütülmektedir. Taş,
makine ve insan gücü gibi teknik destek sağlanan 10 m. genişliğindeki Akçay
Deresi’nde karşılıklı olarak 350 m'lik 2,5-3 metre yüksekliğinde istinat duvarı
çalışması tamamlanmıştır. Boyacıoğlu Köprüsü’nden, Çevre Yolu’na kadar yapılacak
ıslah çalışmaları için ise DSİ ihaleye çıkacaktır.
21. Seydişehir’de İlk Teşvik Uygulaması
Seydişehir tarihinde ilk defa yatırımlarda kullanılmak üzere 520 bin TL. tutarında
teşvik alınmıştır. Seydişehir Belediyesi bünyesine kazandırılan iş makineleri ve
araçlar Devlet Malzeme Ofisi (DMO) marifeti ile satın alınmıştır.
22. Akyol Mezarlığı-Mezarlıklarda Bilgisayar Sistemi-Cenaze Hizmetleri
Seydişehir mezarlıklarında adrese dayalı bilgisayar sistemine geçilecektir. Bu
uygulama
ile
vatandaşlar
ölen
yakınlarının
mezarlarına
çok
daha
kolay
ulaşabilecektir. Mevcut mezar yerleri parsel bazında tespit edilerek, mezarlara ait
72
isme dayalı bilgiler kayıt altına alınmaktadır. Planlama ve alt yapı çalışmaları ile
mevcut mezarların kayıtları bilgisayar ortamına aktarılmaktadır.
Ayrıca tüm defin işlemlerinde ölüm ve doğum tarihlerinin kaydı yapılarak, her
mezar taşına sıra numarası verilmektedir. Ağaç ve mezarların sayısallaştırılarak
envanterleri çıkarılırken,
isme dayalı parselasyon çalışmaları sayesinde planlı ve
düzgün bir şekilde defin işlemlerinin yapılabilmesi sağlanacaktır.
Seydişehir’deki bütün mezarlıkların ana kapıları yenilenmiştir. Cenaze hizmetleri
ücretsiz olarak verilmektedir. Bu kapsamda mezar yeri tahsisi, mezarlık defin alanının
hazırlanması, cenaze yakınlarının mezarlığa ulaşımları, tüm cenaze defin hizmetleri
ve cenaze malzemeleri ücretsiz olarak Seydişehir Belediye Başkanlığı tarafından
karşılanmaktadır.
23. Mezarlıklarda “Yakınının Mezarına Bir Fidan da Sen Dik” Uygulaması
Yüce Peygamberimizin,
“Elinizdeki fidanı kıyamet kopsa da dikiniz. Ağaç
dikmek sadakaya bedeldir.” sözlerini esas alarak, bayramda yakınlarının mezarlarını
ziyaret
edenvatandaşlara
sedir
fidanı
armağan
edilerek,
fidan
dikmeleri
sağlanmaktadır.
24. Çanakkale Kültür Gezileri
“Çanakkale’yi Görmeyen Gencimiz Kalmasın” gezi projesi ile üniversite sınavına
girecek gençlerin motivasyonuna katkıda bulunularak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin
bağımsızlık ve kuruluş felsefesinin temelini teşkil eden, Çanakkale Destanı’nın
yazıldığı Çanakkale'ye tarih yolculuğu yapmaları sağlanmıştır.
Türkiye’de ilk olan bu proje kapsamında, 2550 lise son sınıf ve Seydişehir
Meslek Yüksek Okulu ile, farklı üniversitelerimizde okumakta olan öğrencilerimiz
Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı’na gönderilmiştir. Proje halen devam
etmektedir.
25. Anıtkabir Kültür Gezileri
“Cumhuriyet Çocuklarının ATA’ ya Sevgi Ziyareti, Anıtkabir Gezisi” projesi ile de
öğrenciler Ankara’ya yollanmışlardır.
Cumhuriyetimizin Kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün İlke ve İnkılâpları’nın takipçisi
olacak gençlerin, kendilerine emanet edilen Cumhuriyet’i koruyup,
kollama
73
görevlerini yerine getireceklerinden hiç kuşku yoktur. Gençlerin Ulu Önder Atatürk’e
saygı ve sevgilerini göstermek amacıyla uygulanan ve miras bırakılan bu değerleri
gelecek nesillere bırakma idealinin ve karlılığının ifadesi olarak gerçekleştirilen,
Seydişehir Belediyesi, Anıtkabir Kültür Gezi Projesi 3 yıldır sürdürülmekte olup,
devam ettirilmektedir.
Bu
proje
ile
İlçe
ve
beldelerdeki
8.
Sınıfta
okuyan
2850
öğrenci,
Cumhuriyetimizin kurucusu büyük önder Atatürk’ün yattığı Anıtkabir’e gönderilmiştir.
26. Mevlana Kültür Gezileri
“Mevlana’yı Görmeyen Kalmasın” gezi projesi kapsamında, ilçedeki 60 yaşın
üstünde 1300 kişi, yalnız Türkiye’nin değil, dünyanın örnek aldığı, maneviyat büyüğü,
sevgi ve hoşgörü simgesi olan Mevlana Müzesi’ne gönderilmiştir.
Bu yıl ise vatandaşlar Hz Mevlana'nın hoşgörüsünü, sevgisini, fikirlerini daha iyi
anlamak, birlik beraberliğimize ışık tutmasını sağlamak amacıyla, Konya'ya Mevlana
Kültür Merkezi’nde yapılacak olan sema törenlerine gönderilecektir.
27. Eğitim Projeleri
“Her öğrenciye bir kitap kampanyası”, eğitime yapılan yatırımın geleceğe
yapılan yatırım olduğu düşüncesinden hareketle başlatılmıştır.
Geleceğimizin teminatı öğrencilerimize kitapları sevdirmek ve kitap okuma
alışkanlığını kazandırmak amacı ile ilköğretim okullarında, okul öncesi ve ilköğretim
öğrencilerine
yönelik
olarak,
“Her
Öğrenciye
Bir
Kitap”
kampanyası
gerçekleştirilmiştir.
Okul öncesi dâhil, ilköğretimde okuyan 7000 öğrenciye, eğitim düzeylerine
uygun nitelik ve içerikte 7700 kitap dağıtılmıştır. Okul öncesi öğrencilerine, “Eğitim
Seti Kampanyası” çerçevesinde ise, 800 Ana sınıfı öğrencisine, eğitim seti hediye
edilmiştir.
28. Eğitime Destek
74
Eğitim hayatına katkıda bulunmak amacıyla, ilçedeki devlet okullarında fiziki
koşullarının iyileştirilmesi ve ihtiyaç duyulan pek çok alanda alt yapı, araç- gereç,
hizmet ve teknolojik destek verilmektedir. 2011'de kullanılan 1 milyon TL. Tutarındaki
asfaltın,700 bin TL'sı okulların bahçelerinde kullanılmıştır.
Asfalt kaplama çalışması yapılırken, bir kısım
düzenlemesi ve
okul bahçelerinde
çevre
kaldırım çalışmaları da yapılmıştır. Engelli öğrenciler dikkate
alınarak, okullarda engelli rampası inşa edilmiştir. Okullara ayni yardımların yanı
sıra, bilgisayar, projeksiyon gibi teknik yardımda bulunulmuştur. Hizmet götürülen
okullarımız:
1. Seyyid Harun İlköğretim Okulu Bahçesi
2. TOKİ İlköğretim Okulu Bahçesi
3. Alüminyum İlk Öğretim Okulu
4. Mahmut Esat Anadolu Lisesi
5. İmam Hatip Lisesi
6. İsmet Şen İlk Öğretim Okulu
7. Bahçelievler İlk Öğretim Okulu
8. Gazi İlk Öğretim Okulu
9. Merkez İlk Öğretim Okulu
Eğitime verilen önem çerçevesinde hayırseverlerin Seydişehir’e olan vefa
borçlarını ödemeleri maksadıyla, eğitime yatırım yapmaları konusunda teşvik
edilmektedirler.
29. Leman- Kadir Parıltı Kız Meslek Lisesi İnşaatı
Belediye Başkanı’nın girişimleri ve hayırsever işadamı Kadir Parıltı’nın katkıları
ile, Seydişehir’e 42 yıl sonra yeni kız teknik ve meslek lisesi binasına kavuşmaları
için 500 bin TL tutarında yardım sağlanmıştır.
Proje, 2011-2012 yatırım programına alınmamış olup, 2013’de ivedi bir şekilde
yatırım programına alınması talep edilmiştir. Seydişehir Belediyesi, hayırsever iş
adamı Kadir Parıltı’nın öncülüğünde yapılacak okulun temel kazı çalışmalarını
tamamlamıştır.
30. Saliha-Mehmet Ulaşan Sağlık Meslek Lisesi
Saliha-Mehmet Ulaşan Sağlık Meslek Lisesi'nin yeni bir binaya kavuşturulması
için Ankara’ da yaşayan Hayırsever Seydişehirlilerle yapılan görüşmeler olumlu
sonuçlanmış ve 700 bin TL'lik kaynak temin edilmiştir.
75
31. AB Proje Koordinatörlüğü Kuruldu ve Çalışmalarını Sürdürüyor
AB Proje Koordinatörlüğü kısa zamanda Mevlana Kalkınma Ajansı Teknik
Destek Programı, Mevlana Kalkınma Ajansı Hizmetler Teknik Komitesine Seydişehir
Belediyesi'nin kabulü ve başkanlığı, Merkezi Finans İhale Birimi (MFİB) Demokratik
ve İnsan Hakları Eğitimi Hibe Programı, Ulusal Ajans Gençlik Programları - Eurodesk
Temas Noktası projeleri kabul edilmiştir.
Seydişehir Belediyesi 15-30 yaş arası gençlerin Avrupa fırsatlarından
yararlanması için Türkiye'de 109 Eurodesk Temas Noktasından biri olarak akredite
edilmiştir. Söz konusu proje kapsamında; Avrupa Gönüllü Hizmeti veya geliştirdikleri
projeleri ile gençlerin Avrupa'ya gitmeleri için bilgi ağı olarak yardımcı olunmaktadır.
AB Proje Koordinatörlüğü’nün amacı; Ülkemiz kalkınmasının yerel kalkınma ile
mümkün
olabileceği
gerçeğinden
yola
çıkılarak
yerel
dinamikleri
harekete
geçirmektir. Bu anlamda, gelecek nesillere bırakabilecek yaşanabilir bir dünya için,
76
yerel yönetim ve halkile el ele vermeyi, ortak çözümler üretmeyi ilke haline getirmiştir.
Seydişehir Belediyesi kamu, özel sektör ve sivil toplumun bir amaç etrafında
toparlanarak toplumun genel çıkarlarını da geliştirecek ve koruyacak eylemlerin
yapılması konusunda ekip olarak fikir birliği içinde olmuşlardır. Belediye bu anlamda
da STK' larla güçlü ve verimli işbirliği halindedir. Bu konuda Seydişehir'de sinerji
yaratılmış durumdadır.
32. Kimsesizlere Hizmet
Kimsesiz ve ihtiyaç sahibi vatandaşlara hizmet götürülmektedir. Her gün 120
vatandaşın evine sıcak yemek ve ekmek hizmetini düzenli ve sağlıklı bir şekilde
ulaştırılmaktadır. İhtiyaç sahibi 90 aileye günlük 280 ekmeği düzenli olarak
dağıtılmaktadır.
33. Seminerler
KOSGEB (Küçük ve Orta İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı) Belediye İşbirliği ile girişimciliğin desteklenmesi amacına yönelik olarak,
“Uygulamalı Girişimcilik Eğitim” Semineri verilmiştir.
Aile İçi İletişim Seminerleri, üniversite sınavlarınagirecek öğrenciler İçin, “Sınav
Kaygısı Seminerleri” gibi kurumsal sosyal sorumluluk projeleri gerçekleştirilmiştir.
34. Ramazan Etkinlikleri
On bir ayın sultanı mübarek Ramazan Ayı’nda, Seydişehir halkını bir araya
getirilmekte, birlik beraberlik duyguları güçlendirilmektedir.
Geleneksel hale getirilen Ramazan Ayı Kültür-Sanat Etkinlikleri ile yediden
yetmişe
herkesin
ramazan
akşamlarını hoş
seda
içerisinde
geçirmelerini
sağlanmakta, geleneksel değerler ve kültürümüz yaşatılmaya çalışılmaktadır.
Mehteran, ilahi konserleri, tiyatro, Hacivat-Karagöz, sema gösterileri, illüzyon,
ateşbaz, palyaço gösterileri ile halkın ramazan ayını dopdolu geçirmesine özen
gösterilmektedir.
35. İftar Çadırları ve Evlere İftar Yemeği Yardımı
77
İftar çadırlarında belediye organizasyonu ve hayırseverlerin katkıları ile
ramazan ayı boyunca belediye önünde her gün 1200 kişiye iftar yemeği verilerek,
iftarın birlik, beraberlik ve kardeşlik duyguları ile açılması sağlanmaya çalışılmaktadır.
İftar çadırına gelemeyen, rahatsız ve yaşlı 250 vatandaşların evine iftar ve
sahur yemekleri ulaştırılıyor.
36. Seydişehir Belediyesi Hıdrellez Şenlikleri
Doğanın uyanışını temsil eden, yüzyıllardır Türk Dünyası’nda kutlanan,
Seydişehir’de ise unutulmaya yüz tutmuş Hıdrellez Bayramının yaşatılması
sağlanmıştır. 6 Mayıs 2012 Pazar Günü ilçenin simgesi, Kuğulu MesireAlanında
geleneklerimize ve Hıdrellezin ruhuna uygun olarak yarışmalar, maniler, şiirler,
yöresel sanatçıların, konser, folklor gösterilerinin yanı sıra yemek vb etkinliklerle
hıdrellez, binlerce vatandaşla birlik, beraberlik kardeşlik ruhu içerisinde kutlanmıştır.
37. Belediye Araç Filosu Güçlendirilmiştir
Seydişehir Belediyesi araç filosu %70'ini yenilenmiş.2'si
ekskavatör olmak
üzere 3 iş makinesi, 4adet kamyon, 1 adet otobüs,1 adet acil kurtarma aracı,1 beton
pompası, Sepetli Araba, kar kürüme aparatlı 4 kamyon, kamyonet,3 kamyon,2 fayton
satın alınmıştır.
İtfaiye bünyesine satın alınan, sıkışmalı kazalarda müdahaleyi kolaylaştıran, on
iki parçadan oluşan
kurtarma aparatları sayesinde, çok sık trafik kazasının
meydana geldiği Antalya-Ankara yolu üzerinde, ilçe yakınlarında bugüne kadar 25
hayat kurtarılmıştır.
38. Yeni Atış Poligonu
Eski Atış Poligonu arsasının T Tipi Bölge Cezaevine Devri Nedeniyle, yeni Atış
Poligonu yapılmıştır.
39. Jeolojik-Jeoteknik Çalışmalar
Seydişehir’de 22 yıl önce yapılan şehir imar planlarının günümüz ihtiyaçlarına
cevap
verememesi
ve
uygulamalarda
yaşanan sorunlar ve
sağlıklı,
yapılaşma için İller Bankası aracılığı ile şehrin imar planını revize ediliyor.
78
güvenli
Nazım imar planına esas jeolojik- jeoteknik etüt çalışmalar İlçenin depremsellik
profilinin hazırlanmasına veri oluşturacak ve imar planlaması yönünden gerekli
temelverileri kapsayacak.
Etüd raporlarının tamamlanmasının ardından imar planı çalışmalarına start
verilecek. Seydişehir’in modernleşmesine, sağlıklı ve düzenli yapılaşmasına, ıslah
ve geliştirme çalışmalarının daha sağlıklı yürütülmesine de olanak sağlanacaktır.
Olası depremlerde yaşanabilecek can ve mal kayıplarına karşı şimdiden
önlem
almamızı
sağlayacak
olan
bu
çalışmalar
bizden
sonraki
nesillere
bırakabilecek güzel bir Seydişehir’i inşa etmek için temel oluşturacaktır.
40. Atık Su Arıtma Tesisi Projesi
Projenin temel amacı, çevre bilinci oluşturarak gelecek nesillere daha modern,
daha yaşanabilir bir şehir, daha iyi bir çevre bırakabilmektir. Halka temiz ve sağlıklı
bir şehir kurmanın gayreti içerisinde çalışmalar yapılmaktadır. Bu anlamda çevresel
yatırımlar konusunda makro çalışmalar gerçekleştirmek arzulanmaktadır.
Çevre kirliliğini oluşturan unsurları tespit etmek ve gerekli önlemleri almak
öncelikli çalışmalardan biridir. Seydişehir'deki atık suların çevreye verdiği zararlardan
vatandaşların etkilenmemesi, ilçenin kaliteli, sağlıklı çevre ve alt yapıya sahip olması
en baştaki çabalar içerisinde yer almaktadır.
Seydişehir Belediyesi, Türkiye'de atık su arıtma tesisi hazırlanmasına yönelik
teknik yardım projesi kapsamında atık su arıtma tesisi kurulacak 15 belediye
içerisinde yar almaktadır.
Atık su arıtma projesinin toplam bedeli 8,6 milyon Euro’dur. Proje finansmanının
yüzde 85’i yani 7,3 milyon Euro'luk kısmı Avrupa Birliğinden hibe, yüzde 6’sı Çevre
ve Şehircilik Bakanlığı’ndan hibe ve kalan yüzde 9’luk kısmı olan 0,8 milyon Euro'luk
kısmı ise Belediye tarafından İller Bankası'ndan uzun vadeli kredi olarak
sağlanacaktır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından ihale sürecindeki projenin 11
milyon 592 bin TL’lik kısmı, 2013 yılı Kalkınma Bakanlığı'nın yatırım programına
alınmıştır.
79
Atık Su Arıtma Tesisinde ileri teknoloji kullanılarak, atıkların temizlenmesinde
biyolojik teknoloji kullanılması, kimyasal maddeye yer verilmemesi mümkündür.
Yerleşim birimlerine koku meydana getirmeyecek olan bu sistem ile yapılan
arıtmayla, tarım alanlarının da kullanılabilmesi da mümkün olacaktır.
41. Spor Kompleksi Projesi
Seydişehir’in çehresini değiştirecek olan 100 bin m²’lik spor kompleksi projesi
kapsamında otogar ile Atatürk Spor Salonu arasındaki alanda her türlü açık hava
sporlarının yapılacağı tesisler ve yeşil alanlar bulunacaktır.
Ağaçlandırması yapılan bu proje, Seydişehir’in sosyal yapısına son derece
önemli katkılar sağlayacak ve bu alandaki boşluğu dolduracaktır.
42. Her Ev Bir Atölye Projesi
“Her Ev Bir Atölye Projesi” kapsamında Seydişehir-Antalya karayolu üzerinde
oluşturulması düşünülen satış noktalarında, Seydişehir’in kültür ve geleneklerini
yansıtan el sanatları ile evlerde belli standartlarda, hijyenik koşullarda üretilecek
ürünler sergilenip, satılabilecektir.
Marangozlar Kavşağı’nda karayolları bakım evi karşısında yaklaşık 14.000
m²’lik arsayı satın alınmıştır. Mimari projeleri çizilen ve dolgu çalışmaları yapılan bu
proje için hibe projelerinden faydalandırma konusunda çalışmalar yapılmaktadır.
43. Spor Atılımı
Gençleri kötü alışkanlıklardan korumak ve toplumsal barışı sağlamak için spor
teşvik edilmektedir. Voleybol takımı maçları Seydişehir’in sosyal ve sportif yaşamına
canlılık getirmiş, voleybola olan ilgi artmıştır.
Erkek Voleybol Takımı 2. ligde Seydişehir ve Bölgenin tek temsilcisi olarak
başarılı bir şekilde mücadele etmektedir.
43.1 Karate Takımı
Arzu Firdevs Koç, iki kez Türkiye Şampiyonu olduktan sonra,
16. Balkan
Minikler ve Büyükler Şampiyonası’nda Balkan Şampiyonu olarak altın madalya
kazanmıştır.
80
Seydişehir Belediyesi karate takımı, 18. Uluslararası Pamukkale Karate
Turnuvası’nda 17 madalya alarak 3. Olmuştur.
+76 kg’da millikaratecimiz Ziya Yaşar Akdeniz Şampiyonu olduktan sonra, İlçeyi
ve Bölgeyi temsil eden tek sporcu olarak Dünya Şampiyonası’na katılmıştır.
Konya İlini temsil eden tek takım olan Seydişehir Belediyesi Karate Takımı, 16
ülke ve 1200 sporcunun katıldığı 1. Uluslararası Open Karate Turnuvası’nda 6
madalya kazanmışlardır. Karateciler, 2010 yılından beri Türkiye Şampiyonası ve
Uluslararası yarışmalarda 1. ve 2.’lik madalyalarının sahibi olmuşlardır.
43.2 Basketbol Takımı
2010 yılında Seydişehir Belediyesi Yıldız Kızlar Basketbol Takımı, Konya
Birincisi; 2011’de Konya birincisi olduktan sonra, Kayseri’de Bölge Şampiyonluğu’nu
elde etmişlerdir.
43.3 Futbol
Konya 2 Amatör Küme B gurubunda mücadele veren Seydişehir Belediyesi
Futbol takımı şampiyon olarak 1. Amatör Lige yükselmiştir. 2012-2013 futbol
sezonunda, 1. Amatör Küme B grubunda oynamaktadır.
U-16 Yıldız Erkekler Futbol Takımı hazırlıklarına devam etmektedir. 2013 Şubat
sonundan itibaren, U-16 Yaş Grubu Liginde mücadelelerini sürdüreceklerdir.
43.4 Yaz Okulları
Çocukların
ve
gençlerin
yaz
tatillerini
en
iyi
ve
verimli
şekilde
değerlendirmelerini sağlamak, spor yapma alışkanlığı kazanarak sağlıklı yaşam
sürmelerine katkıda bulunmak amacı ile düzenlenen yaz spor okulları okulların tatil
olduğu dönemlerde açılmaktadır.
Yaz Spor Okulları ile öğrencilerin çeşitli branşlarda kabiliyetlerini ortaya
koyabilmelerine imkân sağlanırken, iyi birer sporcu olarak yetişmeleri için de Belediye
tüm olanakları sunmuştur.
81
Yaz Spor Okulları, çocuklarımızın kötü alışkanlıklardan uzak durmalarına, yeni
eğitim öğretim dönemine çok daha rahat ve kolay uyum sağmalarına imkan verirken;
öğrencilerin eğitim sezonu sonunda tatillerini hem eğlenerek, hem de öğrenerek
güven içerisinde geçirmeleri, ailelerinin de huzur içinde olmaları sağlanmaktadır.
7-16 yaş gurubunda futbol, voleybol, karatenin yanı sıra, bu yıl ilk kez ata sporu
güreşve savunma sporu judo branşları da dahil olmak üzere, 5 ayrı branşta ücretsiz
olarak açılan yaz okulları, profesyonel ve milli antrenörlerin eşliğinde yürütülmektedir.
43.5 Türkiye İlk Bedensel Engelliler Halter Şampiyonasını
Bu şampiyona ile engellileri hayata daha sağlam tutunabilmeleri ve diğer
insanlar gibi her türlü spor ve sosyal etkinliğe katılabileceklerini gösterilmiştir.
Ayrıca Seydişehir Belediyesi bu etkinlik sayesinde ilçedeki engelli
vatandaşların, yarışmaya katılan sporcuları örnek almaları ve ulusal düzeyde yapılan
böyle bir şampiyonaya şehrin ev sahipliği yapması sağlanmıştır.
nBarajı48
82
BÖLÜM II
SEYDİŞEHİR’DE POTANSİYEL TURİZM
SEYDİŞEHİR’İN TURİZM VARLIKLARI
Seydişehir'de turizm sektörü 1967-1975 yılları arasında Etibank Alüminyum
Tesisleri’nin (E.A.T)inşası nedeniyle altın çağını yaşamıştır. 1967 yılında temeli atılan
Seydişehir Alüminyum Tesislerinde üretim 21 Ekim 1974’de yılında gerçekleşmiştir.
E.A.T Kompleksi inşaatında çalışan müteahhit, taşeron ve işçiler önemli bir kitle
oluşturmuş, ancak konaklama ve yatak sıkıntısı ortaya çıkmıştır. Yeni oteller, hanlar
inşa edilmiş ve evlerin kullanılmayan bölümleri kiraya verilerek, konaklama ihtiyacı
kısmen giderilebilmiştir.
E.A.T kompleks inşaatının tamamlanması ile müteahhit, taşeron ve inşaat
işçileri Seydişehir'den ayrılmış, ilçedeki hareketlilik hızla azalmıştır"59
1996’da Seydişehir Karabulak kavşağında Başbakan Necmettin Erbakan
tarafından hizmete açılan ve “Turizm Yolu” diye adlandırılan Konya Manavgat
Karayolu’nun trafiğe açılması ile ilçenin turizm varlıklarının yurt içi ve yurt dışı turizme
sunulması fırsatı doğmuştur. Ancak bu konuda yeterince organize olunamamış,
ilçenin turizm potansiyeli atıl kalmıştır.
Günümüzde
Konya’dan
ve
Seydişehir’in
yakın
çevresinden
gelen
günübirlikçiler Seyyid Harun Veli Külliyesini ziyaret etmekte, Kuğulu Mesire alanında
piknik yapmaktadırlar. Diğer taraftan Tınaztepe Mağarası, turizm yolunu kullanan
ziyaretçilerin dinlenme yeri konumuna ulaşmıştır.
Gidengelmez dağında av turizmi öteden beri yapılmakta, ulusal ve uluslar
arası öneme sahip olan ancak hiç bilinmeyen Toros dağlarındaki antik yollarda az
sayıdaki doğa sever, trecking yapmaktadır.
59
Seydişehir 1. Kalkınma Kurultayı , 6 Aralık 1997
83
Tablo-9: Seydişehir Turizm Envanteri Tablosu60
VARLIK ADI
VARLIK
TÜRÜ
VARLIK
YERİ
SİT ALANLARI
Gökhöyük Bağları Höyüğü (1. Derece Arkeolojik Sit Alanı)
Gökhöyük (2. Derece Arkeolojik Sit Alanı)
Höyük
İncirlikaya (Kızılviran) Höyüğü(1. Derece Arkeolojik Sit Alanı)
Kunduzadası Örenyeri (1. Derece Arkeolojik Sit Alanı)
Nekropol Alanı(1. Derece Arkeolojik Sit Alanı)
Seydişehir lı Höyüğü (1. Derece Arkeolojik Sit Alanı)
Süzeklik Höyük (1. ve 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı)
Toptaş Tepesi (2. Derece Arkeolojik Sit Alanı)
Uzunkırtepesi Nekropol Alanı (1. Derece Arkeolojik Sit Alanı)
Vasada Antik Kenti (1. Derece Arkeolojik Sit Alanı)
Tınaztepe Mağara ve Düdeni (2. Derece Doğal Sit Alanı)
Derviş Ali Mezarlığı
Taraşçı Beldesi Mezarlık 1
Taraşçı Beldesi Mezarlık 2
Taraşçı Beldesi Mezarlık 3
Taraşçı Beldesi Mezarlık 4
Taraşçı Beldesi Mezarlık 5
Taraşçı Beldesi Mezarlık 6
Arkeolojik Sit
Arkeolojik Sit
Arkeolojik Sit
Arkeolojik Sit
Arkeolojik Sit
Arkeolojik Sit
Arkeolojik Sit
Arkeolojik Sit
Arkeolojik Sit
Arkeolojik Sit
Arkeolojik Sit
Doğal Sit
Mezarlar
Mezarlar
Mezarlar
Mezarlar
Mezarlar
Mezarlar
Mezarlar
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Cami
Cami
Cami
Cami
Cami
Cami
Cami
Cami
Mescid
Mescid
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Türbe
Türbe
Türbe
Türbe
Türbe
Türbe
Türbe
Türbe
Türbe
Türbe
Çeşme
Çeşme
Çeşme
Doğal Varlık
Kültürel
Kültürel
Kültürel
Kültürel
Kültürel
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
TARİHİ YAPILAR I
Muallimhane (Sofuhan) Camii ve Türbesi
Bostandere Köyü Büyük (Merkez) Camii
Çavuş Köyü Büyük Camii
Hacı Beyler Camii
Taraşçı Beldesi Merkez Camii
Büyük Camii
Köyiçi Merkez Camii
Merkez Camii
Hamamönü Mescidi
Sofuhane Mescidi
TARİHİ YAPILAR II
Memiş Efendi (Mehmed Kutsi) Türbesi
Seyyid Harun Camii ve Türbesi (Seyyid Harun Veli Külliyesi İçinde)
Şeyh Abdullah Türbesi (Seyyid Harun Veli Külliyesi İçinde)
Halife Sultan Türbesi
Rüstem Bey Türbesi
Seyyid Harun Veli Türbesi
Sultan Hatun Türbesi
Şeyh Abdullah Türbesi
Şeyh Hacı Yusuf Türbesi
Taraşçı Beldesi Türbesi
Çavuş Çeşmesi 1
Çavuş Çeşmesi 2
Şeyh Hacı Yusuf Türbesi Çeşmesi
Eski Kaplıca
Bozkıriçi Köprüsü
Derviş Ali Ağa Çeşmesi
Seyyid Harun Hamamı (Seyyid Harun Veli Külliyesi İçinde)
Tol Köprüsü
İncesu Regülatörü
60
Mevlana Kalkınma Ajansı: Seydişehir İlçe Raporu, 2011
84
TABİAT ALANLARI
Tınaztepe Mağarası
Karabaş Yaylası
İçerikışla Yaylası
Keşlik Yaylası
Susuz Yaylası
Tınaztepe Yaylası
Arvana Yaylası
Bulamaç Kazanı Elmasut Yaylası
Keçili Köyü Yaylası
Mortaş Yaylası
Susuz Şahap Yaylası
Alacabel Yaylası
Çataloluk Çeşmesi Yaylası
Karakışla Yaylası
Elmalı Yaylası
Kuzukulağı Yaylası
Ilıca, Pınarbaşı, Kuğulu, Magmanda, Gözpınarı, Çaybaşı,
Beldibi,Ferzene, Bağlararası, Tınaztepe, Taraşçı Rezebeli, Oluk
Alanı, Yılanlı Pınar, Küçük Oluk, Yeniceköy Asar Tepesi ve Yarpuz
Oluğu
Taraşçı Kocakoru Tabiat Parkı
Mağara
Yayla
Yayla
Yayla
Yayla
Yayla
Yayla
Yayla
Yayla
Yayla
Yayla
Yayla
Yayla
Yayla
Yayla
Yayla
Mesire
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Tabiat Parkı
Seydişehir
İlçe Kurucusu
Kadaster
Seydişehir
Seydişehir
Halk Kültürü
Seydişehir
Mağara
Mağara
Mağara
Mağara
Mağara
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Kale
Antik kent
Antik kent
Antik kent
Kilise Kalıntısı
Höyük
Anfi Tiyatro
Antik kent
Antik kent
Kemer
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Taş
Seydişehir
Çeşme
Çeşme
Çeşme
Çeşme
Çeşme
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
TARİHİ ŞAHSİYETLER
Horasanlı Seyyid Harun Veli
Mahmut Esad Efendi
YÖRESEL DEĞERLER
Eflatun renkli Killi Toprak (Çorak)
MAĞARALAR
Tınaztepe Mağarası ve buna bağlı üç yer altı gölü
Güvercin Deliği Mağrası ve Susuz Yeraltı Deresi
Ferzene Mağrası
Boynuzcu Mağarası
Gökçe Hüyük Gidengelmez Mağarası
ANTİK KALINTILAR
Seydişehir Kalesi
Bostandere Roma Şehri
Asartepe Roma Şehri
Eziktepe Hitit Şehri
Ketenli Kilise Duvarı
Karabulak Hüyüğü
Vasata Antik Tiyatro
Velvele Şehir Kalıntıları
Arvana Şehri Kalıntıları
Ilıca Su Kemerleri
TAŞLAR
Deve Taşı
ÇEŞMELER
Derviş Ağa Çeşmesi
İsmail Hakkı Ağa Çeşmesi
Mustafa Efendi Çeşmesi
Alaylar Mahallesi Çeşmesi
Hacı Mustafa Çeşmesi
85
Kavaklı Mustafa Çeşmesi
Yeni Cami Meydan Çeşmesi
Yeni Camii Çeşmesi
Tüfekçi Osman Çeşmesi
İzmirli Mustafa Efendi Çeşmesi
Şerif Ağazade Çeşmesi
Çeşme
Çeşme
Çeşme
Çeşme
Çeşme
Çeşme
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
Seydişehir
1. Yayla Turizmi
Doğu ve Güney cephesi Toros Dağları ile çevrili olan Seydişehir, yöre halkının
geçmişten günümüze kadar sürdürdükleri yaylacılık hareketleri ile bu alanda önemli
bir konuma sahiptir.
Geleneksel olarak bahar aylarının sonlarında yöre halkı,
düzenledikleri
şölenlerle özellikle Yalı Hüyük ve Ahırlı Yaylalarına çıkmakta ve serin yaylalarda yaz
boyu kalmaktadırlar. Son yıllarda bu yaylalarda mekânlar çoğalmıştır. Özellikle,
Almanya ve Antalya'dan gelen turistler bu mekânları kiralamaktadırlar.
86
2. Turizme Elverişli Alanlar
Tınaztepe mağarası, doğal su kaynakları ve İlçenin çok eski bir yerleşim
merkezi olması görülmeye değer özelliktedir. Kazı çalışmaları günümüze kadar
başlamamış olmasına karşın antik yerleşim kalıntıları bakirliği ile ilginçliğini
korumaktadır. Toros dağlarının doğal güzellikleri, yaylalar, avlaklar, iç ve dış turizmin
ilgi odağı olabilecek yapıdadır.
Alanya-Side-Antalya-Kemer gibi önemli turizm merkezlerinden, Kapadokya
yöresine gidecek olan turistler, turizm yolu ile ilçeden geçmek durumundadır. Aynı
şekilde, Anadolu'dan Güney illerimize inişte de turizm yolu tercih nedenidir. 4.000
araç/gün olarak hesaplanan bu yoldan, ülkede her yıl trafiğe çıkan araç sayısındaki
artış dikkate alındığında önümüzdeki beş yıllık süreçte bu sayının 8.000 araç/gün’e
ulaşması muhtemeldir. Turizm yolunu başlı başına turizme elverişli alan olarak
değerlendirmek mümkündür.
3. Jeotermal Potansiyeli
Seydişehir'de antik termal özellik taşıyan tek yer, hemen şehir içerisindeki
Ilıca'dır. Pınarbaşı ve Kuğulu da doğal su kaynakları olarak önemlidir.
Ilıca Tepesi'ndeki kaplıcaların tarihin, milattan önceye dayandığı sanılmaktadır.
Deri, kemik, açık yaralar ve kadın hastalıklarına şifa bulduğu tahmin edilen kaplıcalar,
biri açık ve üçü kapalı havuz olmak üzere, hizmet vermiştir.
Ilıca'da kaynak sularının bahçe sulamasında kullanılması ile su rezervlerinde
azalma görülmektedir. Bugün için sıcaklığı 36 - 34 C arasında değişmekte olan
Ilıca'nın debisi, yaz ve kış aylarında 90 LT/Saat olarak sabit kalmaktadır.
Seydişehir’de bugün Belediye Tarafından İller Bankasına yaptırılan JeolojikJeoteknik çalışmalar sonucu bulunan, Jeotermal Sondaj Kuyusu’nda çalışmalar
Ketirağılları mevkiinde istenen parametrelerde sıcak su temin edilmiştir.
Kavak Köyü’nde jeotermal potansiyelinin belirlenmesine yönelik araştırma
kapsamında MTA tarafındanjeolojik ve jeofizik etüt çalışmaları neticesinde, 182.20 ve
87
317.00 m derinliğinde yapılan 2 adet kuyuda; 38,8 – 43.3 C sıcaklık ve 100-40 lt/sn
artezyenle üretim gerçekleşmiştir.
Seydişehir ve yakın çevresindeki Seydişehir Ilıcası ve açık ılıca, Kavak Köyü,
Ketirağılları, Hüyük Tepe ve Hastane sıcak ve minareli suları; ekşi, kalevi (alkalen),
topraksal ekşi, demirli ve karbondioksitli sular kapsamına girmektedir. Bu
özelliklerinden dolayı, mide ve barsakların peristaldik (rezorbsiyon) hareketlerini
hızlandırma, idrarı artırma, karaciğer-safra kesesi, kalp, damar, gut ve şişmanlık gibi
metabolizma bozukluklarında, üst solunum yolları, mide rahatsızlıkları ve kansız
hastalarla, nekahet döneminde bulunanlar, termal tesislerin yapılmasıyla bu suları
içmekle ve banyo şeklinde yararlanabileceklerdir.61
Hidrotermal sistemlerde ısının korunabilmesi için, sıcak su aktifleri üzerine
düşük termal iletkenliğe ve geçirimliliğe sahip bir örtü kayacın olması gerekmektedir.
İnceleme alanında Seydişehir formasyonunun geçirimsiz seviyeleri örtü kayaç olarak
düşünülmektedir.
Seydişehir’deki etüt çalışmaları Belediye’nin etüt talebi üzerine Ketirağılları
mevkii, Ilıca Tepe, Hastane (Devlet Hastanesi) ve Höyük Tepe civarında
gerçekleştirilmektedir.62
Jeotermal enerji elektrik üretimi, termal turizm, jeotermal seracılık, soğutma,
konutların ısıtılmasına kadar pek çok alanda kullanılıyor.
4. Seydişehir Suğla Gölü (Trogitis Lucis) Çevresindeki Höyükler
Süberde Höyüğü (Görüklü Tepe) şimdiki adı Gölyüzü köyü olup, Seydişehir’e 12
Km uzaklıkta Suğla Gölü Trogitis Lucis’in güney kenarında köyün hudutları içindedir.
Günümüzde, MÖ 5500 yıllarına ait yerleşim yeri olarak bilinmektedir.
Prof.Dr.J.Bordaz’ın 1963 yılında bir heyet ile yaptığı arkeolojik kazılardan çıkan
buluntular Konya Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.63
61
Seydişehir ve Turizm, Toroslar Gazetesi Kültür Hizmeti, Ocak 2010,
62
Harun Öksüz: “İlçemizin Soğuk, Sıcak Su Potansiyeli”, Küpenin İncisi Seydişehir, Toroslar Gazetesi Kültür Hizmeti,
Ağustos 2011, s. 19
63
Ali Kazankaya: “Seydişehir’in Dünü”, a.g.d, Ocak 2010, s. 17
88
4.1 Gökhüyük Höyüğü
Gökhüyük köyünde D.S.İ tarafından Suğla sulama barajı kanalı açılması
sırasında tarihi kalıntılara rastlanması sonucu, harekete geçen Kültür ve Turizm
Bakanlığı Konya Müzeler Müdürlüğü kazı çalışmalarına Kazı Başkanı Arkeolog Enver
Akgün ile başlanmıştır.
Kazıların 9000 yıllık geçmişe sahip bölgenin kültür
yapısından dolayı Bakanlığın Kurul kararıyla kurtarma ve kazı ruhsatı alınarak eserler
gün ışığına kavuşturulmuştur. Neolitik (Cilalı Taş Çağı) , Kalkolitik (Bakırçağ)
Demirçağ ve en üst bölümlerde Yakın Çağa ait İslami mezarlıklar ortaya çıkarılmıştır.
400 envanter Konya müzesi’nde korunmaktadır.
Ne var ki, 4 yıl süren kazılar sonunda ortaya çıkan MÖ 5000-7000 yılları arasına
zengin bir tarihe sahip medeniyetin yaşadığı belirtilen kentin etraının surlarla çevrili
olduğu görülmüştür. Türkiye’de örneği çok az görülen Konya’da etrafı surlar ile çevrili
tek höyük olan kalıntılar defalarca basında yazılıp, itiraz edildiği halde kültür mirasına
ilgililerce sahip çıkılmayarak DSİ’ne ait su kanalını 50 metre yana almayıp, dozerlerle
tarihi kazıp kanalı geçirmişlerdir. Höyük, Çatalhöyük’ten daha önemli bir tarihe sahip
olduğu halde, %40’ı Seydişehir’de 9000 yıllık bir tarih yok edilmiştir.64
5. Seydişehir Civarındaki Antik Kentler
5.1 Amblada-Amlada (Asar Tepe) Antik Kenti:
Seydişehir’in kuzeybatısı’nda Yeniceköy-Kızılcaköy arasında 15 Km mesafede
Bergama Krallığı döneminde tıpta kullanılan şaraplarıyla ünlü, başpiskoposluk olan
antik bir Roma şehri idi (MÖ 1. ve MS 2. Yüzyıl).
5.2 Vasada Antik Kenti:
Şehrin kuzeydoğusunda 13. Km mesafede Bostandere kasabasında MS 2.
Yüzyıl mevcut bir Roma antik kenti olup, 1000 kişilik
amphitiyatro mevcuttur. Helenistik bir şehir olan Vasada
Kelkedon Konsül toplantısına 451 temsilci göndermiştir.
Kestel Dağı üzerinde Roma ve Bizans Devri Akropolis’i
yer almaktadır. MS 2. Yüzyıl’da en parlak dönemini
yaşamıştır.
64
Ali Kazankaya: a.g.d, s. 17
89
5.3 Dalisantos:
Bozkır’ın Belören (Sarıoğlan) Kasabası’na 50 Km; Seydişehir’e 86 Km uzaklıkta
olan Dalisantos kenti yol ayırımında olup, önemli bir merkezdir. Isuara Antik
Kentinden gelen eski yol buradan geçmekte, Laranda (Karaman), oradan da
Seleukeia (Antalya)’ya ulaşmakta, ikinci yol ise, Iconium (Konya)’ya giden antik yol
buradan ayrılmaktadır.
5.4 Kilistra:
Konya-Seydişehir-Antalya yolu üzerinde, şimdiki adı Gökyurt olan Konya’ya 34
Km, Seydişehir’e 66 Km uzaklıkta, Devlet Karayolu’ndan 15 Km sağa gidildikten
sonra Kilistra Antik kenti’ne gidilir. Kilistra’da bir kaya içten ve dıştan haç şeklinde
oyularak şapel (sandıkkaya) yapılmıştır. Paulönü mevkiinde Sümbül Kilisesi, anıtsal
kaya mezarları olup, Kilistra Antik Kenti, Kral Yolu (Via Sebaste) yolu üzerinde
bulunmaktadır.
5.5 Misthia (Fasıllar) :
Antalya-Seydişehir-Konya yolu üzerinde Seydişehir Çavuş kasabası’ndan sol
tarafa 10 Km girince, Tepecik Köyü’nden Misthiaya (Fasıllara) ulaşılılr. Büyükasar
(Hisar) mevkii’ndeki kale bir Pisidia eseridir. Misthia (Fasıllar) Kral yolu, Amblada,
Vasada Antik Kenti’nden Suğla Gölü (Trogitis Lucus) kuzeyinden Pala Isauria ve
Leontopolis’e ve oradan Akdeniz’e ulaşmak için kullanılan yol üzerindedir.
5.6 Arvana:
Bugünkü adı Çatmakaya’dır. Seydişehir’in güneydoğusu’nda Suğla Gölü
(Trogitis Lucus) kenarında, Süberde (Görüklü Tepe Höyüğü)’den 18 Km; Seydişehir’e
30 Km mesafededir. Klasik çağ yerleşimi olup, Devlet tarafından yüzeysel araştırma
yapılmıştır.
5.7 Gökhüyük Dümdüm Taşı
Hitit, Frik ve Bizans dönemlerine ait tapınak ve ibadet yeri olarak kullanılmıştır.
Zamanında toprak altındayken erozyon ve toprak kayması ile kaya oyularak yüzeye
çıkmıştır.
90
Düm düm taşı ilk önceleri yeraltında kaldığı, köylüler üzerinden geçerken düm
düm diye ses çıkardığı için düm düm taşı olarak isimlendirilmiştir.65
5.8 Deve Taşı
Rivayete göre, “Horasan Sultanı iken, ilahi bir işaretle tacını, tahtını bırakarak
Küpe
dağı’nın
doğusunda
bugünkü
Seydişehir’in
temellerini
atan,
yüce
peygamberimizin soyundan Seyyid Harun Veli Hazretleri’nin, yine Horasan’dan gelen
Didiği Sultan hazretlerini karşılamaya giderken üzerine bindiği Devetaşı, Seyyid
Harun
Veli
Camii
önüne
yerleştirilmiştir.”66.
Günümüzde
ise
taş
yerinden
kaldırılmıştır.
5.9 Antik Yollar (Via Sebaste)
M.Ö. 6’da yapımına başlandığı ve M.Ö. 3’te bittiği tahmin edilmektedir.
Romalıların bu bölgede yaptığı yolların tamamına Via Sebaste yolu denilmektedir.
Via: yol; sebaste: Roma İmparatoru Agustus’un dişil adı olan Agusta’nın Helen
dilindeki karşılığıdır. Yola bu adın verilmesinin nedeni, Romanın en kudretli
hükümdarı Agustus’u ve onun takipçilerini onurlandırmaktır. Bu yol Trogitis (Şimdiki
adı Suğla Gölü-Bozkır, Seydişehir arasında) Gölü’nün güneyinde, Toros dağlarının
dikleştiği bölgede yaşayan Homonadların Roma’ya huzur vermemesidir.
Yollar, Homonadları sağlı sollu saracak şekilde yapılmıştır. Yolun yapımı ile
Roma, Side ve Alanya’dan ve Galatya’dan bu bölgelere daha hızlı asker sevk
etmişlerdir. Homonadlar, yapılan bu yolla tarihin karanlık devirlerine gömülmüşlerdir.
Fakat Galatya hükümdarı Amyntas, Romalıların hesabına Homonad prensini öldürüp,
kendisini Homanad prensi ilan edince öldürülen prensin intikamını karısı alır ve bir
tuzak kurarak Amyntas’ı öldürür. Geçen yıllara kadar Kiçi Homa ve Ulu Homa
adındaki
Beyşehir’in
Esence
Köyü,
Zomana(Yarpuz) Tınaztepe Dağı, Sadıklar’daki
Sedasa-Sedaseis(Seydişehir)
ve
Mindiğü Dağı, Gödene’deki Kale
Dağı, Madenlideki Yalancı Şehir Homonadların yerleşkeleridir.
Mehmet Gültekin’in, “Via Sebaste Yolları Homonada Ülkesi Parkurları” adlı
eseri,
antik yolların rotası için hazırlanmış bir araştırma kitabıdır. Antik tarihçi,
coğrafyacıların başta Strabon sonra Lykianos, Pilinius gibi antik tarihçilerin ve Bilge
65
Seydişehir ve Turizm, Toroslar Gazetesi Kültür Eki, Ocak 2010, s. 27
Seydişehir Postası Gazetesi, 20 Eylül 1994
66
91
Umar ve Nevzat Çevik gibi günümüz arkeologların eserleri de taranarak
oluşturulmuş, tek ve ilk Homonada Tarihi ve Homanadlarla ilgili kitaptır.
Seydişehir, Akseki, Gündoğmuş, Alanya hattında uzanan 2000 yıllık taş döşeli
Via Sebaste Roma Yol uzantıları toplamda 200 km kadardır. Bu yollarda yapılan keşif
ve haritalandırmalardan sonra gruplar halinde yürüyüşler başlatılmıştır. Keşif
çalışmaları hala devam etmektedir. Bu yollar, Seydişehir, Akseki (Antalya) sınırları
içerisinde büyük oranda korunmuş ve en bozulmamış parçalarını doğa ve tarih
severler için burada saklamıştır.
Via Sebaste antik yolu’nun tanıtımı oldukça önemlidir. Bu yol ülkemizde (ve
belki de dünyada) antik doğa yürüyüşü rotası olarak bir ilktir. 67
6. Doğa ve Doğa Sporları
Seydişehir, dağ ve doğa sporları için çok özel parkurlara sahip bir ilçemizdir.
Dağ yürüyüşleri, dağ bisikletçileri, yamaç paraşütü, kaya tırmanışı, mağaracılık ile
ilgili önemli parkurlar şu başlık altında ele alınabilir.
Yünlü Dağı (Atatürk Dağı) kar çukurları, dik yamaçları ile ünlüdür.
Gökçehüyük su deposundan başlayarak Cevizlik, Avluk, Kırlangıç, Küpe gediği
veya çukuruna varış. Aynı yoldan dönüş. Veya Kumluca, Eğrik yolundan dönüş. Bu
bölgenin her tarafında çeşme bulunmaktadır.
67
Mehmet Gültekin: Via Sebaste (İmparator Yolu) Trekking Rotası Projesi, Bodrum-Turgutreis Edebiyat
Öğretmeni ( Profesyonel Dağcı, rehber)
92
Taşağıl Kale, en kısa parkurdur; Kış ve Bahar yürüyüşleri için uygundur.
Beldibi, Okluk, Eşek Çukuru: aynı parkurdan gidiş, dönüş.
İncesu Dede Dağı.
Ortakaraören Alaca zirvesi’nden gün doğumunu izlemek.
Küpe Dağı zirvesine tırmanışlar farklı parkurlardan olmaktadır. Avluk seçeneği
önerilir.
Mor Çukur, Aferin dağları, İnsuyu, Yarımbel, Çeltek, Dağbağları, Pınarbaşı
parkuru.
Kuğulu, Ferzene, Kalafat, Beldibi, Raziye’nin Çiftliği, Kuğulu.
Gökçehüyük Göleti Kuzey yönünden gidiş, çağlayan’a varış, oradan Taraşçı
göletine gidiş, Göletin çevresinde tam bir turdan sonra Gökçehüyük Göleti’nin
Kuzey yüzünden yürüyüş.
Taşağıl Şimşirli Koyak, Domuz Tokadı, Susuz Dağ yolundan Susuz’a varış.
Ağaç Tepesi, çatma Kaya Yaylası.
Ketenli Göllerine gidiş, dönüş.
Kuyucak yaylasından Çeltek ve Dağ Bağları ile Pınarbaşı’na iniş.
Şakir Oluğu, Küpe Çukuru, Avluk, Gökçehüyük Su Deposu.68
Küpe Çukuru, Taraşçı kasabası’nın güneydoğu istikametinde kalan ve küpe
çukuru olarak adlandırılan dağlık bölge her türlü dağ turizmine elverişlidir. Seydişehir
Ağaoluk Su deposu üzerinden yaya olarak 2 saatlik bir mesafededir.
6.1 Tınaztepe Mağarası
Tınaztepe Mağarası, Konya-Seydişehir ve Antalya yolu üzerinde (Turizm Yolu)
doğal harikadır.
Aynı yerde üst üste dört farklı mağara bulunmakta ve en büyüğü olan Tınaztepe
mağarasının girişi 45 m. çapında ve 60 m. derinliğindedir. Mağara tabanından akan
derenin, 8 Km. daha kuzeyde bulunan Güvercinlik Mağarasında ortaya çıktığı ve bu
mağarada da 1.5 Km aktıktan sonra tekrar kayaların içerisine, Susuz Köyü
içerisindeki "Yağıni Kaynağı'ndan" yeryüzüne çıktığı bilinmektedir.
68
Erdal Deniz: “Seydişehir’de Dağ ve Doğa Sporları”,a.g.d,Ağustos 2011, s.40
93
Bu
mağaranın
girişinden
itibaren
uzunluğunun 1015 m olduğu, ilk girişinden
itibaren 200 m'si oldukça sade ve 8-10 m.
genişliğinde, 4-5 m. uzunluğunda bir yarıkla
ayrıldığı, bu kısımda mağaranın en güzel
dikit ve sarkıtları bulunduğu bilinmektedir.
Daha ileri kısımlarda mağara tabanının 1-1.5
m. derinliğinde pırıl pırıl sularla kaplı olan göl
tabanı ve göl suyunun örttüğü kısımların 1
cm kalınlığında, pamuk gibi yumuşak kalsit
kristallerle kaplı olduğu, mağaranın son
kısımlarına
doğru
eninin
8-10
m.
ve
yüksekliğinin de 40-50 m. olduğu bilinmektedir. Mağara akarsuyu, çıkışa yakın
yerlerde küçük çağlayanlar oluşturmakta ve çıkışa yakın ise, derin ve büyük bir
boşluğa dökülmektedir. Üst Tınaz Mağarasında ise zemin kurudur; aynı şekilde sarkıt
ve dikitlerin bulunmaktadır; 104 m. uzunluğunda, 2-3 m. eninde ve 5-3 m.
yüksekliğindedir. Diğer iki mağaradan Çoban Yatağı Mağarası 74, Koyun Yatağı
mağarası ise, 65 m. uzunluğundadır.69Tınaztepe mağarasının iç aydınlatma
çalışmaları ve çevre düzenlemesi yapılarak turizme açılmıştır.
6.2 Ferzene Mağarası
Seydişehir ilçesi ve Kalafat Tepe’nin batısı, Kuğulu Gölü pınarlarının
Güneybatısı’nda, ilçeye 5 Km uzaklıkta ve denizden yüksekliği 1.470 m’dir. Toplam
uzunluğu 346 m.; toplam derinliği -5 m’dir. Mağara bütünüyle yataydır.
Jura-Kretase yaşlı çok saf kireç taşları ile altta Triyas yaşlı kili, ince tabakalı ve
yer yer dolamitik kireç taşları arasındaki dokanakta gelişmiştir.
Fay ve çatlaklar
gerek mağara içi şekillerinin oluşmasında, gerekse mağara boyutlarının artmasında
önemli rol oynamıştır. Girişte yan duvarlardaki oyma şekilleri ile içeride sarkıt ve
dikitlerinden yapılmış çeşitli büyüklükte su depoları (4X4 3X3 ve 3X3 m boyutlarında
ve 1-3 m derinlikte) mevcuttur. Özellikle Kuzey-Güney doğrultulu fay üzerinde
mağaraların 100 m kadar aşağısında yağışlı dönemlerde bol su akıtan Gürlevik
kaynağı altında Kuğulu Gölü pınarları sıralanmıştır.
69
Nuri Güldallı, Lütfi Nazik: Bilim ve Teknik Dergisi, Tübitak, No: 198, Sayı: 198, Ankara, 1984.
94
Mağara; su bakımından aktif değildir. Kuğulu gölü pınarları sularının daha
önceleri buradan çıktığı kesindir ve yer altı su tablasının düşmesiyle terk edilmiştir.
Giriş bütünüyle toprak kaplı olup, 200 m ileriye kadar traverten oluşumu yok ve daha
ileride traverten örtülü tabanlara geçilir. Buradan itibaren sarkıt, dikit, sütun ve
mağara incileri çok güzel belirmişlerdir. Mağara aktif olmadığından ve tavandan sızan
suların varlığından traverten oluşumu devam etmektedir.
Mağara içerisi sıcaklığı dışarıya göre normal ve insan yaşamına uygundur.
Belirgin bir hava dolaşımı yoktur. Ancak içerisinin soğuk havası ile dışarının sıcak
havası çok yavaş olarak yer değiştirmektedir.
Turistik amaçlarla, sığınak ve soğuk hava deposu olarak kullanıma uygundur.
6.3 Susuz Güvercinlik Mağarası
Susuz Köyü hudutları içerisinde, köyün 1.5 Km Güneybatısında, Susuz Yaylası
yolu üzerinde ve denizden yüksekliği 1.160 m’dir. Ulaşım köy ile mağara arasında
stabilize bir yolla kolaylıkla sağlanır. Toplam uzunluğu 1.351 m ve toplam derinliği -33
m’dir. Tümüyle yatay olarak gelişmiş sulu bir mağaradır. Üst Kretase yaşlı kireç
taşları içerisinde açılmıştır. Bölgede çok sık görünen tektonik kırıklar ve çatlak
sistemleri yapıya hakimdir.
Mağaranın iki girişi vardır. Ana giriş vadi tabanında yer alır (keş deliği) Blok,
moloz ve toprakla tıkanmış çamurlu bir huni şeklindedir. Bu ağızdan zaman zaman
su girmektedir. İkinci giriş yine aynı vadi içerisinde tabandan 37 m yukarıdaki
yamaçta gelişmiş derin ve genişçe açılmış koyak (dolin) şeklindedir. Bu giriş kısmen
erimelerle, kısmen de çökme ile ana galeriye açılmış baca şeklindedir. Dolinin tabanı
bol miktarda toprak ve molozla kaplıdır.
Mağara; adının tersine çok sulu bir mağaradır. Tınaztepe Düden Mağarası’ndan
giren sular büyük bir ihtimalle Susuz Güvercinlik mağarası’na ulaşmakta, mağara
içerisinde akışına devam ederek mağaranın bugünkü giriş ağzından yaklaşık 70-80
m sonra bir sifonla son bulmaktadır. Buradan batan sular ise Suğla Gölü (ova)’ne
kaynak olarak açığa çıkmaktadır. Mağara içerisindeki su, mağaranın sonundaki
kaynaktan çıkarak küçük bir dere şeklinde akışını sürdürmekte, çukur yerlerde
95
göllenmektedir. Mağara içi deformasyonların, blok göçmelerinin yoğun olduğu
yerlerde ise su alttan akmaktadır.70
6.4 Boynuzcu Mağarası
Seydişehir Taşçı Kasabası’nın güneyinde bulunan Küpe Dağı’nın üzerinde,
uzunluğu 150-200 metre arası, girişi 11 metre dikey olarak inilen bir mağaradır.
Sağ ve sol olmak üzere iki kola ayrılır. Sağ girişte aktif oluşumlar devam
etmekte, 7-8 adet sarkıt ve dikitler mevcuttur. Sol kol ise küçük olduğunda pasif
mağara durumundadır. Doğa güzeli bu mağaranın gezilip görülebilmesi için
Seydişehir’den Taraşçı Kasabası’na kadar 10 Km asfalt yol, kasabadan güneye
patika yoldan yaya olarak Güdal Piknik alanına ve buradan devam ederek
güneydoğusuna düşen Boynuzcu mağarasına ulaşılır. 71
7. Av Turizmi
Seydişehir'de Avcılık büyük ilgi görmektedir. İlçe, avlak bakımından ülkenin en
zengin bölgelerinden birisidir.
Güneydeki yüksek dağlarda yaban keçisi; Batıda Taraşçı Kasabası çevresinde
keklik ve tavşan; Kuzeydeki Akçalar Köyü ve Gevrekli Kasabası mevkiinde çil, keklik,
bıldırcın; Doğuda Gökhüyük Köyü, Karaviran Kasabası bölgesinde ise, keklik,
bıldırcın, üveyik, tavşan avı yapılabilmektedir. İlçeye bağlı köy ve kasabalarda bol
miktarda yaban domuzu avlanabilmektedir."72
Antalya'ya bağlantılı olarak Toroslarda tur operatörleri tarafından turistlere av
partileri düzenlenmektedir. İlçede "Avcılar ve Atıcılar Lokali" ve atış poligonu
bulunmaktadır.
Amatör balık avcıları, balık sezonunda yağ balığı, Suğla levreği, sazan, yayın ve
alabalık avı yapabilmektedirler.
70
Mustafa Adır: “Susuz Güvercinlik Mağarası”, a.g.d, s.31
Mustafa Adır: “Taraşçı Boynuzcu Mağarası”, a.g.d, s.35
71
96
7.1 Seydişehir’de Bulunan Barajlar ve Balıklar:
1. Suğla Gölü: Sazan, Ak Balık, Sudak (Yerel adı Dişli ), İsrail Sazanı..
2. Taraşçı Barajı: Sazan, Ak Balık, SUDAK, İsrail Sazanı, Gökkuşağı Alabalığı,
Alabalık
3.
Akçalar
Barajı:
Aynalı
Sazan,
Sazan,
çok
az
Sudak,
İsrail
Sazanı
4. Seydişehir’in çeşitli yerlerindeki derelerde: Sazan, Ak Balık, Sudak, Yağ Balığı,
Kefal, İsrail Sazanı, Alabalık
7.2 Avlanma Zamanları:
Resmi Gazete’de yayınlanan 2012-2013 Merkez Av Komisyonu Kararı
I. grup av kuşlarımızdan bıldırcın ve üveyik avı: 18.08.2012 - 25.11.2012
tarihinde kapanacak. Bıldırcın Limit 10 adet.
II. grup av kuşlarımızdan kınalı keklik, kum kekliği, çil ve kaya kekliği avı
13.10.2012 -27.01.2013. Keklikte limit 2 adet'e düşürüldü.
III. grup av kuşlarımız tahtalı, sakarmeke, sakarca kazı, yaban ördekleri, çulluk
avı
13.10.2012
Domuz Avı haftada 4
Gün
(Salı,
Çarşamba,
24.02.2013
Cumartesi ve
Pazar)
2012 – 2013 Merkez Av Komisyonu Kararı.
İç Anadolu Bölgesi av hayvanı gruplarına göre avlanma süreleri, avlanmanın
başlangıç ve bitiş tarihleri:
I.Grup Kuşlar: Bıldırcın ve üveyik avı, İç Anadolu 25.08.2012 -25.11.2012
II. Grup Kuşlar: Kum kekliği, kınalı keklik, çil keklik ve kaya keklik avı, Çil keklik
avı sadece Erzurum, Erzincan, Yozgat, Kars, Sivas, Tunceli, Bingöl, Ağrı, Van,
Iğdır, Ardahan, Elazığ, Muş, Bayburt, Gümüşhane, Tokat, Çankırı ve Bitlis
illerinde yapılacaktır.
97
III. Grup Kuşlar: Kaya güvercini, tahtalı, sakarmeke, sakarca kazı, yaban
ördekleri (yeşilbaş, bozördek, fiyu, çamurcun, macar ördeği, tepeli patka,
kılkuyruk ördek, karabaş patka, elmabaş patka, kara ördek, çıkrıkçın, altıngöz,
karatavuk, çulluk ve su çulluğu (bekasin) avı,
İç Anadolu 20.10.2012 -24.02.2013
IV. Grup Kuşlar: Alakarga, küçük karga, ekinkargası, kara leşkargası,
leşkargası,
7.3
saksağan
Memeli
avı;
Av
İç
Anadolu
25.08.2012
Hayvanlarının
----
Avlanma
24.02.2013
Süreleri
I. Grup Memeliler: Yaban tavşanı, adatavşanı, tilki, kaya sansarı, ağaç sansarı
avı, İç Anadolu 20.10.2012 27.01.2013.
II. Grup Memeliler: Yaban domuzu ve çakal avı, İç Anadolu 25.08.2012 24.02.2013
7.4 Kuşların Avlanma Limiti:
Bıldırcın 10 adet; Üveyik 8; Karatavuk 3; Güvercin (kaya güvercini) 6; Çulluk 4;
Saksağan 15Tahtalı, Sakarmeke, Sakarca Kazı 3’er; Alakarga, Suçulluğu (bekasin)
1’er; Kınalı keklik; Kum Kekliği ve Kaya Kekliği, Toplam 2; Yeşilbaş, Bozördek, Fiyu,
Çamurcun, Macar Ördeği, Tepeli Patka, Karabaş Patka, Elmabaş Patka, Çıkrıkçın,
Kara Ördek ve Altıngöz (Toplam avlanma limiti içinde Kara Ördek, Karabaş Pakta ve
Altıngöz Kılkuyruk sayısı 1’den fazla olamaz) Toplam 6 adet; Küçük Karga, Ekin
Kargası, Kara Leş Kargası ve Leşkargası Toplam 15 adet; Şehir Serçesi ve Kızılsırtlı
Örümcek Kuşu (Atmaca yakalamak amacıyla, Atmacacılık sertifikası sahibi kişiler
tekrar doğaya canlı olarak bırakmak kaydıyla yakalayabilir.) yılda Toplam 6 adet.
7.5 Memeli Av Hayvanları
Yaban tavşanı 1; Adatavşanı, sansar (kayasansarı, ağaçsansarı toplam 2),
yaban domuzu (bek ve yürüyüş avında avcı başına) 2’şer; Yaban domuzu
(sürek avında avcı başına) (sürekçiler av yapamaz) 2; Çakal 1; Tilki 2 Domuz
Avı haftada 4 Gün (Salı, Çarşamba, C.tesi ve Pazar).
98
7.6 Yaban Hayvanları ve Yaban Hayatını Koruma Sahaları
Bulamaç kazanı, Maden yolu Elmasut Yaylası, Keçili Köyü, Mortaş, Susuz
Şahap Yaylası, Gölyeri Mevkıi, Karakışla Yaylası, Modarhanı, Alacabeli, Ürküten
Tepe, Hanife Suyu, Çataloluk Çeşmesi, Elmalı Yayla, Küçük Yayla, Döşeme Yayla.
8. Mesire Yerleri
Seydişehir ve yakın çevresinde, Ilıca, Pınarbaşı, Kuğulu Mağmanda, Gözpınar,
Çaybaşı, Beldibi, Ferzine, Bağlararası, Tınaztepe gibi mesire yerleri vardır.
Bunlardan Ilıca, Pınarbaşı ve Kuğulu Seydişehir Belediyesi eliyle düzenlenerek
halkın faydalanmasına sunulmuştur.73 (Kuğulu’da Belediye’nin son yıllarda yaptığı
çalışmalarla 30 bin metre karelik alan 100 bin metrekareye çıkarılmıştır.)
Seydişehir’in taş evlerle yapılmış köyleri, otantik yapıları ve doğal güzellikleri,
konukseverliği ile görülmeye değerdir.
9. Seydişehir Kültürü, El Sanatları Ve Mutfak Kültürü
Seydişehir, gerek doğal güzellikleri ve gerekse folklorik değerleri ile ülkemizin
kaybolmaya yüz tutmuş yörelerinden birisidir. Yediyüz yıllık geçmişine rağmen,
Seydişehir folklorü üzerine yapılmış ciddi bilimsel araştırmalar hemen hemen hiç
yoktur.
Bu araştırmaların olmaması nedeni ile de ninelerden, analarımızdan
dinlediğimiz pek çok türkü, hikaye, efsane, el emeği göz nuru yok olup gitmiştir.
Mehmet Önder’in "Seydişehir Tarihi"; Bahattin Paslı’nın Şiir Şiir Seydişehir ve
Seydişehirliler" isimli yapıtları ile "Seydişehir Destanı"; Abdurrahman Ayaz’ın
“Seydişehir Tarihi” ve “Makalatı Seyyid Harun Veli”; Sefa Koyuncu’nun “Seydişehir
Vilayeti; Raşit Duranoğlu’nun “Yanan Gönül” isimli şiir kitabı gibi eserleri dışında
yakın zamana kadar Seydişehir üzerine kaynak kitap yazılmamışken, son yıllarda
eser sayısındaki artış umut vericidir. Araştırmacı yazar Ali Kazankaya’nın Seydişehir
üzerine çalışmaları vardır.
Seydişehir’in sosyo ekonomik yapısı, Seyyid harun Veli üzerine araştırmalar
yapılmakta,
Seydişehir makale,
yüksek lisans ve
doktora
tezi konusunda
incelenmektedir.
73
Sefa Koyuncu: Seydişehir Vilayeti, 1994, s. 64
99
Önümüzdeki günlerde Seydişehir üzerine basım aşamasında olan kitaplar
mevcuttur. Son olarak Yrd.Doç.Dr.Şerafettin Yıldız, “İz Bırakan Seydişehirliler” ve
“Seydişehirli Hacı Abdullah Efendi” isimli kitaplarını yayınlamıştır.
Toroslar Gazetesi’nin “Küpenin İncisi Seydişehir” ile “Seydişehir ve Turizm”,
kültür ekleri arşiv değeri olan yayınlardır.
1954’de kurulan ve kurumsal yapıya ulaşma başarısını gösteren, Seydişehir
Okutma ve Yardım Derneği’nin düzenlediği ve 6-7 Aralık 1997’de gerçekleştirilen 1.
Seydişehir Kalkınma Kurultayı, ilçenin sosyo ekonomik yapısının bir döneme ait
fotoğrafını yansıtan önemli bir kaynaktır.
Son yıllarda özellikle gençlerin doğa fotoğrafçılığı üzerine yaptıkları çalışmalar
umut vericidir.
Doğasever, gezgin Hüseyin Bostancı’nın Seydişehir insanı ve
doğasına yönelik fotoğrafları beğeni toplamakta, gençlere örnek olmaktadır.
Bostancı’nın oldukça zengin bir Seydişehir’de doğa ve doku fotoğrafları arşivine
sahip olduğu bilinmektedir. Seydişehir’imizin fotoğraflarına ulaşmada Bostancı’nın
yanı sıra zengin bir fotoğraf arşivi de Fatih Atalay’ındır. Ayrıca marangoz Hüseyin
Kasap Seydişehir simgesi haline gelen kafesli evleri üç boyutlu tablo çalışmaları
halline getirmiştir.
Seydişehirli ressamlar Gönül Duranoğlu ve Fatma Kırdar’ın eski Seydişehir
Evleri üzerine yağlı boya tablo çalışmaları, yok olan kültürel bir değeri resimle de olsa
yaşatmış olmaları önemli bir kültürel hizmettir.
10. Seydişehir'in El Sanatları74
Kadınlarımızın zekâsını, zevkini, duygusunu, yaratıcılığını, iç dünyasını,
yaşadığı olayları, özlemlerini, doğa sevgisini en kolay ve en içten yansıtabildiği
araçlardan biri de el sanatları ürünleridir. İnsan yaşamının üç evresinden biri olan
evlenme evresinde gelişen çeyiz hazırlama geleneği, bugün Türk El Sanatları içinde
özgün bir yere sahip, pek çok işleme sanat dalının da gelişmesine yol açmıştır. İğne
işleri, sim işleri, oyalar (tığ, mekik oyası, boncuk oyası, firkete) vb. işleme sanatının
örnekleri olarak gösterilebilir.
74
Öğr.Gör.Nuriye Nur Eginli (Duranoğlu): Emekli Öğretim Görevlisi
Şahika Suluçay (Duranoğlu): Öğretmen
100
Türk El Sanatlarının en güzel örneklerini Seydişehirli kadınlarımız, genç
kızlarımız ortaya koymaktadır.
İşleme sanatında ayrı bir yere sahip olan oyalar, değişik malzeme ve teknikle
üretilebilmektedir. Özelliğine göre oyalar, tığ oyası, firkete oyası, boncuk oyası, iğne
oyası gibi isimler almaktadır. Oyalar, tülbent, yazma, eşarp gibi kare formlu
başörtüsünün dört kenarına ve dikdörtgen formlu namaz örtüsünün ise, uzun
kenarlarından birine dikildiği gibi, bazıları örülüp daha sonra dikilmek üzere şeritler
halinde rulo kalın kâğıtlara veya mukavvalara sarılarak saklanmaktadır.
Seydişehirli kadınlarımız oyalara, esin kaynağına, modeline, tekniğine göre
çeşitli isimler vermişlerdir. Mekik oyası isimlerinden bazıları: "Zerrengade", "Afat",
"Koç Boynuzu", "Yedi Dağ Çiçeği", "Mezar Taşı", "Çarkı Felek", "Bisiklet Tekeri",
"Çekme Mekik", "Düz Tabur", "Hercayilli", "Sümbüllü", "Çarli'nin Melekleri", "Elti Elitye
Küstü"dür. Tığ oyası isimlerinden bazıları ise, "Kanal D", "Ana Yüreği", "Papatya",
"Gül Oyası", "Menekşe", "Sümbül Oya", "Domates Biber", "Zeki Müren Kirpiği"dir.
Oyaların örülmesinde, beyaz ve renkli koton
iplikler, bazı çeşitlerinde ise naylon iplikler tercih
edilmektedir.
Anadolu kadınlarının ördükleri oyalarda doğa,
canlılar,
nesneler
esin
kaynağı
olurken,
Seydişehirli kadınlarımız oyalarında, menekşe,
karanfil,
gül,
sümbül,
hercai,
papatya
gibi
çiçeklerden aldıkları esinti yansıtmaktadır.
Seydişehir'de örülen oyalar üzerinde bilimsel bir araştırma yapılmadığı için,
değişik malzeme ve teknikle yapılmış oya sayısı bilinmemektedir.
Eskiden Seydişehir'in yöresel kültüründe, genç kız çeyizlerinde "Fırkete
Ahçası"nın bulunması bir gelenekti. Ortası delik yuvarlak ince metal pullar ve beyaz
koton iplik kullanılarak firkete ile örülen oyaya "Firkete Ahçası" denilmektedir. "Firkete
Ahçası" kare formlu beyaz tülbendin dörtkenarına dikilerek kullanılmaktadır.
101
Klasik kullanım alanlarının dışında oyalar, elbise ve bluz yaka süslemelerinde,
dekoratif yastıkların süslenmesinde, fular kenarlarına dikilmek üzere üretilerek ev
hanımlarına kazanç kaynağı olabilmektedir.
Seydişehir çeyiz geleneğinin oyalar kadar önemli bir el sanatı da iğne işleridir.
Halk dilinde çapraz iğne olarak tanınan ancak daha sonraları, kullanılan malzemeden
dolayı adı "kanaviçe" olarak değişen işlemenin zengin örnekleri Seydişehir'de görmek
mümkündür.
Kanaviçe sık delikli ince, iri delikli kalın, beyaz ve krem renkli olup, modelin en
ve boyundan büyük kesilerek temel malzeme olarak kullanılan patiska (hümayın)
üzerine, işlemenin yapılacağı kısma teyellenmektedir. İşleme işi ise renkli koton
ipliklerle yapılmaktadır. İşleme işlemi bitince kanaviçe sökülmekte ve model ortaya
çıkmaktadır. Bu teknikle karyola eteği, yorgan ağzı, yastık kenarları (baş yastığı,
küstüm yastık), köşe yastığı, elbise bürgüsü, ayna bürgüsü, bohça, yastık bürgüsü
(kazık yastıkları için), raf örtüsü işlenmektedir. İşlenecek kısım, model ve örtünün
kullanılacağı yere göre değişmektedir. İşleme işlemi ve kenar temizliği yapıldıktan
sonra, işlemin olduğu iç kısma dantel (tentene) dikilir. Tüm işlemler tamamlandıktan
sonra, örtüler, bohçalar içine yerleştirilerek çeyiz sandığına kaldırılır.
Kanaviçe
(çapraz
iğne)
ile
yapılan
işlemlerde kullanılan motiflere de değişik
isimler verilmiştir. Bunlardan derlenen bazı
isimler; "Gül Yaprak", "Sulu Gül", "Heryayil",
"Karanfilli", "Kuyruklu Yıldız", "Pudralı Kız",
"Onbir Ay", "Bir Top İnci", "Konserli", "Dört
Elti”,“Dokuz Görümce”"dir.
Bazı örtülerin eski kullanım alanları günümüzde görülmemektedir. Örneğin raf
örtüsü, ayna bürgüsü, elbise bürgüsü gibi. Bunların yerine mutfak ve elbise
dolaplarının iç raflarında daha pratik, ütüsü ve temizliği kolay örtüler tercih
edilmektedir. Bunun yansıra, çapraz iğne ile işlenen dekoratif yastıklara, oda
takımlarına, masa ve yatak örtülerine ilgi duyulmaktadır. Ayrıca yelek, bluz ve elbise
süslemelerinde de çapraz iğne kullanılmaktadır.
Kanaviçe ile işlenen örtülerin uygun kenarlarına dantel (tentene) dikildiği
belirtmişti; Dantel, beyaz koton iplik kullanılarak tığ ile örülmektedir. Örtülerin uç
102
kısmına dikilen dantellerin yanısıra, "ara dantel" ismi verilen danteller, karyola
takımlarında kullanılmaktadır. Ara dantel 7-8 cm. eninde örülmekte, herhangi bir
işleme yapılmadan kumaşın kenar temizliği tamamlanıp, kenar kısmından 6-7 cm.
kadar iç kısmından dantelin eninden 3 cm. kısa olacak şekilde kumaş kesilerek, birer
cm. üst ve alt kısmından kıvrılır, dantel bu boşluğa yerleştirilip dikilir.
Yatak takımları, köşe yastıkları, oda takımları için örülen dantellerde
70
numara, yatak örtüsü, masa örtüsü, perde örmek için ise, daha kalın (50 numara)
koton iplikler kullanılmaktadır.
Eskiden kalın koton ipliklerle örülen perdelere "Priz Perde" denilmekteydi.
Seydişehir'li pek çok genç kız çeyizi için en az üç adet (50 cm. eninde, 95 cm.
boyunda, 10 cm. saçak uzunluğu olan) priz perde örerdi.
Dantel örtüler özellikle oda takımları, masa örtüleri, yatak örtüleri günümüzde de
kullanılmaktadır.
Dantel örme işi ayrı bir beceriyi ve
zamanı
gerektirmektedir.
Günümüz
kadınlarının pek çoğunun evin dışında da
çalıştığı dikkate alınırsa, el işlerine ayıracak
zamanlarının pek olmadığı görülmektedir.
Ancak, dantelin zarifliği ve güzelliği, dantel
kullanma ayrıcalığından hiç bir kadını uzak
tutmamaktadır.
Seydişehir'in geleneksel bir başka el sanatı da, beş şişle örülen yün çoraplardır.
Çoraplar koyunlardan kırkılan yünlerin halk arasında "eğiçmeç" denilen 3.5-4 cm
genişliğinde, 15 cm uzunluğunda, ortasında 1.5-2 cm çapında deliği olan iki tahtanın
artı şeklinde üst üste getirilmesi ve delikten 20 cm uzunluğunda yuvarlak tahta
çubuğun geçirilmesiyle elde edilen eğirmeçler yardımıyla eğirilerek elde edilen
ipliklerle örülmektedir. Yün çoraplarda koyun yünlerinin doğal renkleri tercih
edilmekte ise de, değişik renklerde boyanarak elde edilen yün iplikler motif
oluşturmakta kullanılmaktadır.
103
Seydişehir'de Türk el sanatlarının pek çok örneğinin varlığından söz edilmişti.
Bunlardan bez ve kilim dokumacılığı XVI. yy'da bez ve kilim dokumacılığının yaygın
olduğu, hatta saray giyiminde kullanılan kaftanların astarları için Seydişehir'de
dokunan astarlık bezlerin özellikle tercih edildiği yazılı belgelerde yer almaktadır. 75 Bu
dokumaların yanısıra kadın giyiminde kullanılan pamuk, yün iplik karışımı dokunan
"Yollu Çitari"
ve erkek giyiminde kullanılan ve iplikle dokunan "Dimi" adı verilen
kumaşların yakın il ve ilçelerde oturanlar tarafından talep edildiği, Mehmet Önder'in
eserinde ifade edilmektedir.
Ülkemizde
tekstil
sanayiinin
gelişmesiyle,
Seydişehir'deki
bez
dokuma
tezgahları da zaman içerisinde kullanılamaz duruma gelmiştir. Kilim dokuma
tezgahları ise az da olsa kullanılmaktadır. Bu tezgâhlarda halk arasında "Çapıt Kilim"
denilen kilimler dokunmaktadır. "Çapıt Kilim", giyilemeyecek hale gelen giysilerin ve
kullanılamayacak kadar eskiyen örtülerin 1.5-2 cm eninde şeritler halinde kesilip
uçlarının birbirine dikilerek yumak şeklinde sarılarak tezgahlarda dokunmasıyla elde
edilmektedir. Eni dar olan kilimler, kullanılacakları yere göre birbirine eklenerek
kullanılmaktadır. Diğer bir kilim ise, "Karaviran Kilimi"dir. Adını dokunduğu köyden
almıştır. Karaviran kilimlerinde beyaz, siyah, kırmızı bordo renklerinde yün iplikler
kullanılmaktadır ve hâkim rengi siyahtır.
Karaviran kilimleri zemine (odalarda) sermek, yükün üzerine örtmek amacıyla
kullanılmaktadır. Kilim dokumacılığını devam ettiren diğer bir yerleşim yeri
Çalmanta'dır. Çalmanta, Seydişehir'in kuzey doğusunda yer alan bir köy iken bugün
belediye
olan
yeni
adıyla
Ketenli'dir.
Ketenli'de
bugün
yalnızca
4
adet
tezgahbulunmaktadır. Kasabası kilimleri görülmeye değer güzellik ve göznuru
taşımaktadır. Seydişehir, Osmanlı ve Bizans motiflerinin yer aldığı kilimlerin halen
dokunuyor olmasını Sayın Hatice GÖDEKOĞLU'na borçludur. Annesinden öğrendiği
dokuma tekniğini Ketenli'de isteyen genç kızlara da öğreterek, bu sanat dalının
yaşamasını
sağlamıştır.
Dokunan
kilimlerin
ebatları
genellikle
küçüktür
ve
geleneklerimizde kayınpedere götürmek üzere genç kızlarımızın çeyiz sandıklarında
yer alır. Ketenli kilimleri seccade olarak kullanıldığı gibi, günümüz teknolojik
gelişmelerinin ürünü olan otomobil koltuklarının aksesuarı olarak da, yöremize özgü
bir kullanım alanı vardır.
75
Mehmet Önder: a.g.e, s. 54
104
11. Seydişehir Mutfağı
Seydişehir'in mutfak kültürüne yönelik zenginlikleri, günümüze kadar yaşayarak
gelmiştir.
Seydişehir'de kışlık erzak hazırlığı Ağustos ayı ortasında başlar. Kışlık erzak
olarak bulgur, düğü, un tarhanası, kuskus, erişte, tatar, reçel, pekmez, sebze ve
meyve kurutma işlemleri, domates salçası, turşu ve peynir kurma ve daha nicelerinin
hazırlanması imece usulü ile ve şölen havasında gerçekleştirilir.
Seydişehir'de mevsimsel yemeklerin lezzeti bir başka güzeldir.
Kış gecelerini Arapaşı davetleri süslendirir. İşkembe, tarhana
(un ve diş), heyre, çokratma (bir çeşit balık çorbası) yoğurtlu
düğün çorbası, güveç, feslikanlı patlıcan, can dolması, paça,
bici, mumbar, plaki (balıkla hazırlanır) saçta yağ balığı, dilme böğrülce, kabuklu
fasulye, papara, tirit, huluçka, mıkla, bamya, tatar böreği,
hıyar dolması, patlıcan oturtması, ilabada
sarması, şehriye pilavı (yanında erik hoşafı),
şaşaç böreği, su böreği, tahinli ekmek,
saksağan beyni, nişasta helvası, kuymak,
demir tatlisi, peynir helvası, vişne paparası,
kadın kasığı (cevizli veya afyonlu), norlu
ekmek, etli ekmek, kömbe (afyonlu)'yi geleneksel yemeklerimiz içerisinde sayabiliriz.
Pekmezli patlıcan, bardak eriği, gül, vişne reçelleri ise Seydişehir'in vazgeçilmez
tatlarıdır.
105
BÖLÜM III
SEYDİŞEHİR YEREL DİNAMİKLER ÖN RAPORU
PROJENİN AMACI
Seydişehir’in İç Anadolu Bölgesi ve Akdeniz Bölgesi arasındaki stratejik
konumu, zengin kültürel değerleri, yerel el sanatları, yöresel yiyecek kültürü, yerel
ürünler, doğal kaynaklarının yüksek düzeyde varlığı, turizm potansiyeli bağlamındaki
tüm
yerel
dinamiklerin
görünürlüğünün
sağlanması,
markalaşmasının
gerçekleştirilmesi için öncelikle bu yerel dinamiklerin envanter çalışmasının
yapılmasına gerek duyulmuştur. Bu proje; Öncelikle bu konunun paydaşlarında
farkındalık yaratacak ve yerel dinamiklere ait potansiyelin ortaya çıkarılması ile
Seydişehir’in cazibe merkezi olmasına yardımcı olacaktır. Özellikle yerel ürünler
konusunda rekabet etme, kalite anlayışının gelişmesine ait farkındalıklar oluşmuştur.
Bu proje sonrasında yatırım, istihdam, kültürlerin yeni nesillere aktarımı, turizm
sektörünün hareketlenmesi eksenlerinde yapılacak projelere girdi ve gerekçe
oluşturulmuştur. Böylece insan kaynakları ve beşeri sermaye kapasitesi doğru yerde
ve doğru gelişme eksenlerince kullanımı mümkün olacaktır.
Bu proje ile Her Eve Bir Atölye projesi için ön çalışma tamamlanmıştır. Ayrıca
bu proje Seydişehir Belediyesi nezdinde, Kamu(Kaymakamlık)-STK-Özel Sektör
işbirliğini sergileyen vatandaş katılımını da içine alan ortak bir sinerji yaratmada
başarılı olan bir uygulama olmuştur.
Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013)’nda belirlenen beş gelişme ekseni;
Rekabet Gücünün Artırılması,
İstihdamın Artırılması,
Beşeri Gelişme ve Sosyal Dayanışmanın Güçlendirilmesi,
Bölgesel Gelişmenin Sağlanması,
Kamu Hizmetlerinde Kalitenin ve Etkinliğin Artırılması.
Olarak belirlenmiştir.
106
Tüm bu eksenlere bakıldığında projenin yapılmasına ait çok net gerekçelerimiz
oluşmaktadır. Bu anlamda da Kalkınma Planımızın desteklediği bir projeyi
gerçekleştirmiş olmanın çok yararlı olduğu düşünülmektedir.
Ayrıca; Mevlana Kalkınma Ajansı Tr52 Düzey 2 Bölgesi 2010–2013 Bölge
Planı’nda
“TR52 Düzey 2 Bölgesi Bölge Planı’nın temelini, bölgenin gelecek tasavvuru,
bugünkü durumu ve kaynakları ile bu kaynakların ne şekilde kalkınma amaçlarına
hizmet edeceği oluşturur. Bölge Planı, stratejik bir yaklaşımla hazırlanmıştır. Bölgede
ortak kalkınma bilincinin yükseltilerek, kaynakların bölgenin dinamizmini ortaya
çıkaracak ve bölgeye en yüksek katma değeri sağlayacak, kısaca kalkınmayı
hızlandıracak alanlara sevk edilmesi hedeflenmiştir. Strateji ve hedefler belirlenirken
bölgenin mevcut durumu dikkate alınmakla birlikte, değişen şartlara göre bölgenin
önündeki fırsatların değerlendirilmesi amaçlanmıştır. MEVKA harekete geçirilecek
kaynakları, bölgenin doğal, beşeri ve sosyal kaynaklarının, mevcut ekonomik ve
kurumsal yapılarının, kültürel varlıklarının toplamından oluşturulacak sinerji olarak
algılamaktadır.” denmiştir.
Yine aynı planda; “Bölgenin vizyonu bölgedeki paydaşların katılımlarıyla
belirlenmiş olup “Kaynaklarını etkin ve çevreye duyarlı kullanan, sosyo-kültürel yapısı
güçlü, rekabetçilik temelinde sürekli gelişen lider bir bölge olmak” biçiminde ifade
edilmiştir.
Genel olarak ifade edilen mevcut durum yapısı, Bölgede paydaşlarla yapılan
komisyon çalışmaları ve çalıştaylar sonucunda vizyona ulaşmak adına beş temel
tematik eksen belirlenmiştir.
Bunlar:
Bölgenin rekabetçilik düzeyinin artırılması
İnsan kaynaklarının geliştirilmesi ve istihdamın artırılması
Sosyo-kültürel yapının güçlendirilmesi
Doğal kaynakların sürdürülebilirliğinin sağlanması
Bölgenin cazibesinin artırılmasıdır.”
Olarak belirlenmiştir.
Gerçekleştirilen projenin, ait olduğu TR52 Bölgesi Planı içinde saptanan ve
öngörülen çalışmalara uygunluğu da projenin yapılmasını gerektirmiştir.
107
METODOLOJİ
Bu çalışmada, araştırma metotlarından biri olan Survey(Tarama) Metodu
öncelikli olarak kullanılmıştır. Survey araştırmasında üç metodolojik saha birlikte
kullanılmıştır.
Bunlar anket, soru düzenleme ve Mülakat (görüşme) teknikleridir.
Surveyde bir araya getirildiğinde araştırmacının aradığı yapıları (veya ilişkileri) ifade
edebilecek belirli sorular sorulur. Survey araştırması bittiğinde araştırmacı, incelediği
davranış (veya fenomeni), anketten aldığı cevaplara göre analiz edebilir ve böylece
anlayabilir.
Survey araştırması, bir araya getirilip değerlendirildiğinde, incelenen konunun
yapısını temsil eden bir görünümü ortaya çıkaracak şekilde belirlenmiş soruların
sorulmasına dayalı bir metottur. İncelenen fenomen belirli unsurların parçalarına
(sorulara) bölünür.
Çalışmada açık nokta kalmaması, objektifliğin yeterince kullanılması amacıyla
Gözlem Metodu da kullanılmıştır. Çoğu kere insan davranışları veya bir fenomen
ankette olduğu gibi bir sorular zincirine dayalı olarak elde edilmiş cevapların
analizinden anlaşılamaz. Bazı fenomenler, insan davranışlarının kendi tabii sosyal
çevresindeki etkileşiminin gözlemlenmesiyle anlaşılabilir. Böyle bir durumda gözlem
araştırması yapmak gerekmektedir. Gözlem veya saha araştırması en yalın
anlamıyla bilgi toplamak demektir. Araştırmacının bir sosyal gurubun içine girerek,
nasıl fonksiyonel olduğunu, kurumlarının neler olduğunu ve hangi değerlere sahip
olduğunu
görmesi
demektir.
Daha
sonra
bir
açıklama
sistemi
kurarak
gördüklerinibilimsel çevreye aktarır.
VERİ TOPLAMA TEKNİKLERİ
Alan araştırması ile ilgili veriler, TÜBİKAM yönetim kurulu üyesi akademisyenler
tarafından gerçekleştirilmiştir. Anket çalışmasına, Seydişehir Belediye Başkanlığı’nda
çalışan Doktora aşamasındaki ve yüksek lisans sahibi araştırmacılar yardımcı
olmuşlardır.
108
Anket soruları konuyla ilgili öğretim üyeleri ve Seydişehir’i çok iyi bilen yerlileri
tarafından hazırlanmıştır; Merkezi Ankara’da bulunan Seydişehir Okutma ve Yardım
Derneği/Vakfı üyelerinden bir gruba deneme anketi uygulanmıştır. Noksan veya
anlaşılması zor sorular belirlenerek değiştirilmiştir.
Ankette 20 açık uçlu soru ve alt detay sorular yer almaktadır. Sorular gerçekte,
Seydişehir yerlilerinin çok iyi bildiği ancak anket yöntemiyle teyid edilmesi gereken
sorulardır.
Anket 5 ve 6 Şubat 2013 tarihlerinde, Mevka Projesi kapsamında belirlenen
deneklerin davet edilmeleri üzerine, katılımcılara Seydişehir Belediyesi Düğün
Salonu’nda uygulanmıştır.
Bu araştırmada Seydişehir’in yerel insan gücünü temsilen metodolojinin
uygulanacağı odak gruplar belirlenmiştir.
Bunlar:
Seydişehir Mahalle Muhtarları (16 kişi)
Köy Muhtarları (31 kişi)
Belde ve Kasaba Belediye Başkanları (8kişi)
Belediye Çalışanları (9 kişi)
Kadın Odak Grup (35 kişi)
Erkek Odak Grup (33 kişi)
Sivil Toplum Kuruluşları Başkanları (20 kişi)
Medya (11 kişi)
Olmak üzere toplamda 163 kişidir. Bu kişiler, yerel yöneticiler, sivil toplum
örgütü yöneticileri, yerel medya ve konu hakkında bilgisi olan yerel insan gücünden
oluşmaktadır.
Ayrıca belirlenen mahalle ve adreslerde yüzyüze görüşmeler yapılmıştır. Anket
Toplantısı’na katıldığı halde, yanıt vermeyen veya anket değerlendirmesine
alınmayacak yanıtları olan denekler vardır; Ankete yanıt veren katılımcıların 21’i
kadın; 67’si erkektir.
109
Proje’nin amaçları, hedefleri katılımcılara video projeksiyon aracılığı ile bir
sunum programında tanıtılmıştır. Daha sonra aşama aşama anket doldurma yöntemi
gösterilmiş; katılımcılardan dilerlerse hemen, dilerlerse 2 gün içerisinde anket
formlarını doldurarak Belediye Başkanlığı’na teslim etmeleri istenmiştir.
Ankete katılması belirlenen 163 kişi dışında, mülakat yöntemiyle, çok sayıda
kişiden bilgiler alınmıştır. Bu bilgiler öneriler kısmında anlatılacaktır.
Tablo-10: Anket Katılımcıları
Katılımcı
Kadın Sayısı, %
26 ; % 23
Katılımcı Sayısı
26
19
15
12
6
7
5
3
1
94
Mesleklere Göre
Öğretmen
Memur
Muhtar
Serbest meslek
Sivil Toplum Kuruluşu
Ev hanımı
İşçi
Belde Belediye Başkanı
Gazeteci
TOPLAM
Erkek Sayısı %
68 ; %76
Yüzde
27,66
20,21
15,96
12,77
6,38
7,45
5,32
3,19
1,06
100
VERİ ANALİZİ
Verilerin analizinde yüzde yöntemi kullanılmıştır. Anket sorularında deneklere
yörelerine ilişkin ürünlerin varlığı sorulmuştur. Mahalli idarelerden katılan deneklerin
bu sorulara yalnızca kendi yörelerinin ürünlerinin adını yazmaları nedeniyle
yanıtlarda bazı ürün sayıları bir (1) olarak görünmektedir.
PROJE’NİN ÇIKTILARI
ÖNERME 1.
Bu proje, bölge ekonomisinin güçlendirilmesinde stratejik öneme sahip
alanlarda kapasite geliştirmeye yönelik araştırma faaliyetlerini içermektedir.
Seydişehir’in turizm ürünü nedir?
110
Bu kapsamda:
Turistik ürünler, Yöreye özgü ürünler (kavun, çilek, karpuz, nohut vb.), İşlenen
ürünler (leblebi, bal, balık vb.). El sanatları (kilim, iğne oyası, semer, sepet vb)
incelenmiş aşağıdaki veriler elde edilmiştir.
Tablo-11: Seydişehir’in El Sanatları
ÜRÜN ADI
İğne Oyası
Karaviran Kilimi
Sepetçilik, Sepet Örme
Makine Nakışı
Bakır işleri
Ketenli Dokuması
Semercilik
Sim İşleri
Sırt Torbası
Kanaviçe
Hasırcılık
Beşik Kilimi
Çuval Dokumacılığı
Yorgan İşleme
Hat Sanatı
Kurdela Nakışı
Horasan Halı ve Kilimi
Kalaycılık
Ahşap Tasarım ve Boyama
Yaylacık ve Dikilitaş Dokumaları
TOPLAM
SAYI
25
18
17
6
3
3
3
5
2
2
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
94
YÜZDE
26,60
19,15
18,09
6,38
3,19
3,19
3,19
5,32
2,13
2,13
1,06
1,06
1,06
1,06
1,06
1,06
1,06
1,06
1,06
1,06
100
Verilerde görüldüğü gibi el sanatları konusunda oldukça zengin kültürel varlıktan
söz etmemiz mümkündür. Deneklerin % 26,6’ı “İğne Oyası”; % 19,15’i “Karaviran
Kilimi”; % 18,09’u “Sepetçilik ve Sepet Örme” el işlerini öncelikli el sanatları olarak
belirtmişlerdir. Yaylacık ve Dikilitaş Dokumalarının % 1 olarak görülmesi Mahalli İdare
yöneticilerinin yörenize özgü el sanatı var mı? Sorusuna verdikleri yanıttan
kaynaklanmaktadır.
111
Tablo-12: Yöresel Ürünler
ÜRÜN ADI
Leblebi
Kavun, Karpuz
Bamya
Nohut
Çilek
Termiye
Bal
Kiraz
Sultan Armudu
Patates
Mısır
Tahin
Tarhana
Şeker Leblebi
Patlıcan
Yoğurt
Şeker Fasulye
Keçi Peyniri
Et Üretimi
Pancar
Bulgur
Kara Tahin
TOPLAM
SAYI
26
21
17
14
14
7
5
4
3
3
2
2
2
2
1
1
1
1
1
1
1
1
130
YÜZDE
20,00
16,15
13,08
10,77
10,77
5,38
3,85
3,08
2,31
2,31
1,54
1,54
1,54
1,54
0,77
0,77
0,77
0,77
0,77
0,77
0,77
0,77
100
Günümüzde üreticisi son derece azalmış olmasına rağmen leblebicilik % 20 ile
yöresel ürünlerin ilk sırasında yer almaktadır. Lezzet olarak diğer bölgelerde
yetiştirilen kavun karpuza göre daha farklı bir tada sahip olan kavun, karpuz % 16,15
ile ikinci sırada yer almıştır. Sümüksü yapısı olmayan ve mutfak kültüründe önemli
derecede yer alan bamya % 13,08 ile üçünde sıradadır. Seydişehir’de yemiş olarak
yenen termiye % 5,38
gibi gözükmesine rağmen bunun yerel halk tarafından
kanıksanan bir ürün olması nedeniyle belirtme gereğinin duyulmadığı kanısındayız.
112
Tablo-13: Yöresel Yiyecek ve İçecekler
ÜRÜN ADI
Arapaşı
Çokratma
Norlu Ekmek
Norlu Papara
Leblebi
Su Böreği
Hıyar Dolması
Domates Kurusu
Akıtma
Tatar Böreği
Dereköyü Kömbesi
Bittik
Kıvrım
Holuska
Gözleme
Külçe Kömbe
Diş Tarhana
Batırık
Etli Ekmek
Saç Böreği
Şehriye
Pekmezli Un Helvası
Yufka Ekmek
Erişte
Çiğirdik
Kısır
Bulgur Unu Biddiği
Keşli Biddik
Accattık
Zülbiye
Kaygana
Guymak
Loğusa Şerbeti
Havyar Köftesi
Dökme Pişi
Keşaşı
Çökelek
Güveç
Meyve Pestilleri
Bazlama
Kuşburnu Çayı
Termiye
Nohut
Katmer
Pişi
Hegre (Un Çorbası)
Sulu Pilav
Bostandere Kömbesi
Soğan Paparası
Soğan Ekşisi
Pancar Boranisi
İşkefte Çorbası
TOPLAM
SAYI
YÜZDE
35
33
22
17
14
9
9
7
5
5
4
4
4
3
3
3
3
2
2
2
2
2
2
2
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
15,84
14,93
9,95
7,69
6,33
4,07
4,07
3,17
2,26
2,26
1,81
1,81
1,81
1,36
1,36
1,36
1,36
0,90
0,90
0,90
0,90
0,90
0,90
0,90
0,45
0,45
0,45
0,45
0,45
0,45
0,45
0,45
0,45
0,45
0,45
0,45
0,45
0,45
0,45
0,45
0,45
0,45
0,45
0,45
0,45
0,45
0,45
0,45
0,45
0,45
0,45
0,45
221
100
113
Yöresel yiyecek ve içecekler içerisinde İç Anadolu’da bilinen Arapaşı % 15,84
ile en sevilen yemek olarak görülmektedir. “Arapaşı” arada yenen bir yemek olma
özelliği taşıdığı için “Araaşı” olarak da isimlendirilmektedir. Avcılığın yaygın olduğu
ilçede bu yemek çoğunlukla av eti ile pişirilmektedir. Diğer taraftan Konya’nın ülkenin
buğday ambarı olması nedeniyle bu yemekte de un kullanılmaktadır. İkinci sırada %
14,93 ile yer alan “Çokratma” balık ile pişirilen bir yemektir. Suğla Gölü, Beyşehir
Gölü ve yöredeki çok sayıda dereden getirilen balıklar nedeniyle bu yemeğin de çok
sevilen bir tür olduğu düşünülmektedir. % 9,95 ile yine “Norlu Ekmek” yörede yaygın
olarak kullanılan un ve nor ile pişirilmektedir. Tablo-13’de görüldüğü gibi
Seydişehir’de geleneksel anlamda çok zengin bir yemek kültürü vardır.
Tablo-14: Yayla Turizmi
ALAN
Susuz Yaylası
Küpe Çukuru
Kuğulu
Eşşek Çukuru
Arvana
Madenli Yaylası
Ağaç Tepesi
Sayalı Yaylası
Taş Ağıl
Keşlik Yaylası
Güdal Yaylası
Tınaztepe
Mor Çukuru
Ufacık Yaylası
Bostandere
Namza Yaylası
Sülüklügöl Yaylası
Gökçe Hüyük
Ferzene
Namza yaylası
Gavur Gölü
Çatmakaya Köyü
Pınarbaşı
Ilıca
Yağlı Hüyük
Gevrekli
Değirmencik
Kavak Yaylası
Taraşçı Beldesi
Keçili Yayla
Şahap Yaylası
Karaviran
Karaören
Yeni Köyü
Gevrekli Yaylası
114
SAYI
29
10
7
7
6
5
5
5
4
4
3
3
2
2
2
2
2
2
2
2
2
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
YÜZDE
21,32
7,35
5,15
5,15
4,41
3,68
3,68
3,68
2,94
2,94
2,21
2,21
1,47
1,47
1,47
1,47
1,47
1,47
1,47
1,47
1,47
0,74
0,74
0,74
0,74
0,74
0,74
0,74
0,74
0,74
0,74
0,74
0,74
0,74
0,74
Ortakaraören
Ortakaraviran
Zokırçimen Yaylası
Ketenli Dikilitaş Yaylası
Asar
Katır Tepesi
Çatal Mevkii
Alacadağ
Karakışla
Çatmakaya
Avşaören
Büyük Gölcük
Alderesi Yaylası
Kel Yayla
Sülek Yaylası
Nuzumlu Yaylası
TOPLAM
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
136
0,74
0,74
0,74
0,74
0,74
0,74
0,74
0,74
0,74
0,74
0,74
0,74
0,74
0,74
0,74
0,74
100
Seydişehir’in Toros Dağlarının eteğinde yer almasıyayla kültürünün yaygın
olmasını sağlamıştır deneklerin yayla dendiğinde ilk akıllarına gelenin Susuz Yaylası
olduğu % 21,32 ile görülmektedir. Çok sayıda yaylanın varlığı yüzde oranlarını
düşürmektedir. İkinci sırada % 7,35 ile Küpe Çukuru ve % 5,15 ile Kuğulu yer
almaktadır. Yayların hepsi aynı zamanda doğa yürüyüşü, dağ sporları ve piknik alanı
olarak da kullanılmaktadır.
Tablo-15: Yaylaların Özellikleri
ÖZELLİK
Doğal Güzellik
Doğa Yürüyüşü
Besicilik
Su Kaynakları
Spor Yapmaya Elverişli
Temiz Hava
Zengin Bitki Örtüsü
Kayak Sporuna Elverişli
Antik Yapılar
Piknik Yapmaya Uygun
Peynircilik
Çeşitli Mantarlar
TOPLAM
SAYI
26
24
21
18
10
10
4
2
2
2
1
1
121
YÜZDE
21,49
19,83
17,36
14,88
8,26
8,26
3,31
1,65
1,65
1,65
0,83
0,83
100
Tablo-15’de yayların özellikleri sıralanmıştır. Doğal güzellik % 21,49, doğa
yürüyüşü % 19,83, besicilik % 17,36 ve su kaynaklarının olması % 14,88 ile
belirtilmiştir. Diğer özellikleri de göz önünde bulundurduğumuzda yayla turizmine ve
dağ sporlarına çok uygun bir yapının varlığından söz edilebilir.
115
Tablo-16: İnanç Turizmi
CAMİ/TÜRBE
Seyyid harun Külliyesi
Hacı Abdullah Efendi Camii
Hacı Memiş Efendi Camii
Muallimhane Camii
Deve Taşı
Hacı Yusuf Efendi Türbesi
Baki Hoca Türbesi
Enbiya Şeyh Tekkesi
Bostandere Camii
Türbe Camii
TOPLAM
SAYI
39
22
19
12
7
2
2
1
1
1
106
YÜZDE
36,79
20,75
17,92
11,32
6,60
1,89
1,89
0,94
0,94
0,94
100
İnanç Turizmi Tablo-16’da görülmektedir. Seyyid Harun Veli Külliyesi,
Seydişehir’in kurucusu ve inanç önderi olması nedeniyle % 36,79’luk bir oranla ilk
sırada yer almaktadır. Abdullah Efendi Türbesi % 20,75 ve Hacı Memiş Efendi
Camisi % 17,92 ile üçüncü sırada yer almaktadır.
Tablo-17: Turistlerin Ziyaret Ettiği Yerler
YER
Seyyid Harun Veli Külliyesi
Kuğulu
Tınaztepe Mağarası
Hacı Abdullah Efendi Camii
Memiş Efendi Türbesi
Ferzene Mağarası
Vasada Antik Kenti
Pınarbaşı
Ilıca
Gölcük Mevkıi
Muallimhane Camii
Suğla Gölü
Susuz Yaylası
Mağmanda
Keşlik yaylası
Sülüklü Göl
Gavur Gölü
Elvaztepe Kaya Mezarları
Kızıl Asar Tepe Kalesi
Su Sarnıcı
Avşaören Mevkıi
TOPLAM
SAYI
34
22
19
13
4
4
3
2
2
2
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
116
YÜZDE
29,31
18,97
16,38
11,21
3,45
3,45
2,59
1,72
1,72
1,72
0,86
0,86
0,86
0,86
0,86
0,86
0,86
0,86
0,86
0,86
0,86
100
Tablo-17’de turistlerin en çok ziyaret ettiği yerler görülmektedir. Seyyid Harun
Veli Külliyesi % 29,31 ile ilk sırada yer almaktadır. Torosların eteğinde bulunan
Kuğulu mesire alanı doğal güzellikleri, havası ve piknik yapmaya uygun üniteleri ile
hem ilçenin hem de Konya ve yakın çevrenin uğrak yeridir. Bu nedenle % 18,97 ile
ikinci sırada belirtilmiştir. Tınaztepe Mağarası yakın zamanda MEVKA destekli proje
116
ile ışıklandırılarak hizmete açılmıştır. Seydişehir çıkışında, Akseki yönünde turizm
yoluna çok yakın bir konumda olması nedeniyle ziyaretçi akınına uğramaktadır.
Denekler % 16,38 oranında üçüncü sırada mağarayı göstermektedirler.
Tablo-18: Turistlerin Geldikleri Yerler
GELİNEN YER
Turizm Yolu
Konya ve Çevre İllerden
Tur İle Geliyorlar
İzmir
Japonya
İstanbul
Edirne
Manisa
Kastamonu
Çankırı
TOPLAM
SAYI
18
15
11
2
2
1
1
1
1
1
53
YÜZDE
33,96
28,30
20,75
3,77
3,77
1,89
1,89
1,89
1,89
1,89
100
Seydişehir’e gelen turistlerin çoğunlukla turizm yolu üzerinden geldikleri %
33,96 ile anlaşılmaktadır. Konya ve çevre illerden gelen turist sayısı da
azımsanmayacak kadardır bu oran % 28,30’dur. Turizm yolu üzerinden geçen tur
turistlerinin ilçeye uğramaya başladıkları % 20,75 ile belirtilmiştir.
Tablo-19: Seydişehir Hangi Ürünü İle Temsil Edilmelidir?
ÜRÜN
Seyyid Harun Veli Külliyesi
Tınaztepe Mağarası
Alüminyum Fabrikası
Leblebi
Kuğulu
Küpe Dağı
Cumbalı Evleri
Yağ Balığı
Diş Tarhanası
Şeker Leblebi
İnanç Turizmi İle
Mağaralar
Nohut
Emdimik Türler
Erişte
Dağ Turizmi
Kömbe
Suğla Gölü
Tatar Böreği
Via Sebaste Antik Yolu
Güvercin Mağarası
Ilıca
Bunların Hepsi
TOPLAM
SAYI
40
32
24
17
17
9
9
3
3
3
2
2
2
2
2
1
1
1
1
1
1
1
10
184
YÜZDE
21,74
17,39
13,04
9,24
9,24
4,89
4,89
1,63
1,63
1,63
1,09
1,09
1,09
1,09
1,09
0,54
0,54
0,54
0,54
0,54
0,54
0,54
5,43
100
117
Tablo-19’da ilçede en çok tartışılan Seydişehir hangi ürünü ile temsil
edilmelidir? Sorusu yer almaktadır. “Seyyid Harun Veli Külliyesi ile tanıtılmalıdır”
diyenlerin oranı % 21,74’tür. Son yıllarda popüler olmaya başlayan Tınaztepe
Mağarası % 17,39 ile ikinci sıradadır. Türkiye’nin en büyükentegre tesisi olan
Alüminyum Tesisleri nedeniyle ilçeye zaman zaman “Alüminyum Kent” lakabı da
takılmaktadır. Deneklerin % 13,04’ü tanıtım aracı olarak tesislerin kullanılmasını
önermektedir.
Tablo-20: Arkeolojik Yapılar
KALINTI
Vasada Antik Kenti
Asar Tepe (Amblada)
Gökhüyük
Dümdüm Taşı
Dikili Taş
Çavuş
Tınaztepe
Elmasut Köyü
İçerikışla Kalesi
Kumluca Köyü
Gevrekli
Lukyanus Anıtı
Taşağıl Kalesi
Çatma Kaya
Katır Tepesi
Kesecik Tarihi Köprü
Nekropol
Suberde
TOPLAM
SAYI
23
8
7
4
3
3
2
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
61
YÜZDE
37,70
13,11
11,48
6,56
4,92
4,92
3,28
1,64
1,64
1,64
1,64
1,64
1,64
1,64
1,64
1,64
1,64
1,64
100
Seydişehir ve çevresinde çok sayıda eski yerleşim yeri mevcuttur. Birçoğu
toprak altında olan bu kentlerde arkeolojik kazıların yapılması ve koruma altına
alınmaları gerekmektedir. Bostandere beldesinin üst kısmında 1969 yılında su
deposu yapımı sırasında tespit edilen Vasada antik kenti % 37,70 oranında yer
almaktadır. MÖ 1. ve MS 2. Yüzyıl’a ait Yenice ve Kızılca köy arasında yer alan Asar
Tepe (Amblada) Roma dönemine ait bir kenttir. % 13,11 ile denekler tarafından ikinci
sırada gösterilmiştir.Gökhüyük kalıntıları, Gökhüyük köyünde D.S.İ tarafından Suğla
sulama barajı kanalı açılması sırasında tarihi kalıntılara rastlanması sonucu
bulunmuştur. % 11,48 oranı ile belirtilmiştir.
118
Tablo-21: Mesire Yerleri
YER
Kuğulu
Pınarbaşı
Mağmanda
Susuz Yaylası
Taraşcı Dağları
Ilıca
Güdal Tepesi
Gökçehöyük Barajı
Beldibi
Rezebeli
Madenli Yaylası
Karabulak
Şahin Tepesi
Ağaç Tepesi
Dağ Bağları
Yeniköy Şenlik Alanı
Kef Boğazı
Çardak Bağları
Anabağlar
Elmasut Köyü
Yaylacık Köyü
Ufacık Yaylası
Arvana Yaylası
Alderesi Yaylası
Yalıhüyük Yaylası
Suğla Gölü
Küpe Çukuru
Sülüklü Göl-Gavur Gölü
Bütün Yaylalar
TOPLAM
Tablo-21’de
Seydişehir’in
SAYI
44
19
10
10
10
8
6
5
4
3
3
2
2
2
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
143
mesire
yerleri
görülmektedir.
YÜZDE
30,77
13,29
6,99
6,99
6,99
5,59
4,20
3,50
2,80
2,10
2,10
1,40
1,40
1,40
0,70
0,70
0,70
0,70
0,70
0,70
0,70
0,70
0,70
0,70
0,70
0,70
0,70
0,70
0,70
100
Tablodan
da
anlaşılacağı üzere çevre köy ve yaylaların tamamı aynı zamanda mesire yeridir. Bu
amaçla çevre düzenlemesi yapılarak genişletilen Kuğulu % 30,77 ile ilk uğrak yeridir.
Pınarbaşı en eski mesire yerlerinden biridir. Son 30-40 yıl içerisinde çevresine
yapılan konutlar mesire yeri olma özelliğini kaybettirmeye başlamıştır. Ancak, yinede
mesire yeri olarak yerel halkın uğrak alanıdır. % 13,29 ile belirtilmiştir. Taşağıl
köyündeki Mağmanda mesire alanı % 6,99 ve Susuz Yaylası, Taraşçı Dağları yine
aynı yüzde oranı ile yer almaktadırlar.
119
Tablo-22: Mağaralar
ADI
Tınaztepe Mağarası
Ferzene Mağarası
Boynuzcu Mağarası
Güvercin Mağarası
Tüzencik Şeytanini
Yaylacık Dağı Su Deliği
Çaltepe Mağarası
Mecergediği Mağarası
Fası Mağarası
İnpınarı Mağarası
TOPLAM
SAYI
45
26
3
2
2
1
1
1
1
1
83
YÜZDE
54,22
31,33
3,61
2,41
2,41
1,20
1,20
1,20
1,20
1,20
100
Tablo-22’de Seydişehir ve çevresindeki mağaralar görülmektedir. Tınaztepe
Mağarası % 54,22 ile ilk sırada, Ferzene Mağarası % 31,33 ile ve Boynuzcu
Mağarası % 3,61 ile yer almaktadır.
Tablo-23: Hüyükler
ADI
Büyük Küçük Hüyük
Gökhüyük
Karabulak Hüyüğü
Asartepe
Taşağıl Hüyüğü
Keçi Hüyüğü
Üstürahman Hüyüğü
Bağara Köyü
Ortakaraviran Hüyüğü
İkizdağı Harabeleri
Zokurçimen Hüyüğü
Gülyüzü Höyüğü
Hüyükler Havzası
Hüyüktepe
Hüyükbağları
Kıvran Köyü
Çavuş
Bazar Beleni
Suğla Yolu
Eskiköy Tepe Hüyüğü
Süzeklik Hüyüğü
Züberde
Kumluca Hüyüğü
Yalıhüyük
TOPLAM
SAYI
7
6
4
2
2
2
2
2
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
43
YÜZDE
16,28
13,95
9,30
4,65
4,65
4,65
4,65
4,65
2,33
2,33
2,33
2,33
2,33
2,33
2,33
2,33
2,33
2,33
2,33
2,33
2,33
2,33
2,33
2,33
100
Seydişehir ve çevresi eski Seydişehirlilerin söyledikleri gibi aslında Hüyükler
Tarlasıdır. Ciddi anlamda kazı ve koruma çalışması yapılmadığı için birçok Hüyük
define hırsızlarının yağmasına uğramakta ve tahrip olmaktadır. % 16,28 ile Büyük
120
Küçük Hüyük; % 13,95 ile Gökhüyük; % 9,30 ile Karabulak Hüyüğü ilk belirtilen
Hüyükler içerisinde yer almaktadır.
Tablo-24: Tabiat Parkı
ADI
Taraşçı Kocakoru Ormanı
Giden Gelmez Dağları
Suğla Havzası
TOPLAM
SAYI
7
3
1
11
YÜZDE
63,64
27,27
9,09
100
Seydişehir ve çevresinde Taraşçı kasabası Kocakoru Ormanı resmi tabiat
parkıdır. Denekler bunu % 63,64 ile belirtmişlerdir. Giden Gelmez Dağları ve Suğla
Havzası tabiat parkı olmamalarına rağmen belirtilmiştir. Buradan, Giden Gelmez
Dağları ve Suğla Havzası’nın tabiat parkı özelliğinde olduğu söylenebilir.
ÖNERME 2.
Bu proje, bölgedeki sosyal sorunların güçlendirilmesinde stratejik öneme
sahip
alanlarda
kapasite
geliştirmeye
yönelik
araştırma
faaliyetlerini
kapsamaktadır.
Bu kapsamda:
Yerel dinamik olan ancak ulaşılmasında sorun olan alanlar saptanacaktır.
Örneğin arkeolojik kazı gereken alanlar, Islah edilmesi veya korumaya alınması
gereken turizm varlıkları, köyden kente ulaşamayan veya ulaşmasına gerek
duyulmayan ürünler vb. incelenmiş ve aşağıdaki veriler elde edilmiştir.
Tablo-20’de arkeolojik yapılar, Tablo-23’de çevredeki Hüyükler gösterilmiştir.
Verilerin analizinde belirtildiği gibi kazı çalışmalarının yapılması gerekmektedir. Yine
yukarıda belirtildiği üzere bu tarihi doku yağmacılar tarafından tahrip edilmektedir.
Ciddi koruma önlemlerinin acilen alınması gerekmektedir.
121
SEYDİŞEHİR HANGİ ÜRÜNÜ İLE TEMSİL EDİLMELİDİR?
Bazı tarımsal ürünlerin Seydişehir’in sembolü olması gerektiği önerilmektedir.
Örneğin, Tosya denilince ilk akla gelen pirinçtir. Trakya bölgesi ayçiçeği ile anılır,
Bursa kestanesi ile ünlüdür. Seydişehir’de üretilen bazı tarımsal ürünler bunun gibi
tanıtılarak ve ön plana çıkarılarak markalaşabilir ve üreticinin ekonomik girdisini
artırabilir.
Tablo-25: Anıt Ağaç
MEVKIİ
Çınar Ağacı (Sofuhane Mah)
Çınar Ağacı (Muallimhane Camii)
Meşe Ağacı (Karakavak Köyü)
Çınar, Kavak Ağacı (Konak Taksi)
Kavak Ağacı (Akçay Deresi)
Meşe Ağacı (Yeni Camii Mah)
Meşe Ağacı (Yaylacık Köyü, 960 Yıllık)
Meşe Ağacı (Anabağlar)
Meşe Ağacı (Muradiye Köyü 600 Yıllık)
Meşe Ağacı (Gözpınar Mevkıi)
Kavak Ağacı (Çiçci Çayı)
Karakavak Ağacı (Karakavak Parkı)
Meşe Ağacı (Gazozcu Mehmet Ali Bağı)
Fındık Bağları
TOPLAM
SAYI
6
6
6
2
2
2
2
2
1
1
1
1
1
1
34
YÜZDE
17,65
17,65
17,65
5,88
5,88
5,88
5,88
5,88
2,94
2,94
2,94
2,94
2,94
2,94
100
Tablo-25’de Seydişehir’deki anıt ağaç olma özelliğinde olan yüz yaşını aşkın
bazı ağaçların mevkileri gösterilmektedir. Sofuhane Mahallesi ve Muallimhane Camii
yanındaki çınar ağaçları % 17,65 ile ve aynı oranda Karakavak köyündeki meşe
ağacı gösterilmektedir. Yaylacık köyündeki meşe ağacının 960 yıllık olduğu, yine
Muradiye köyündeki meşe ağacının ise 600 yaşında olduğu belirtilmiştir. Bu ağaçların
künyelendirilerek Anıt Ağaçlar Envanterine girmesi gerekmektedir.
Tablo-26: Av Yaban Hayatı
SORUN
Ruhsatsız Ve Kaçak Avcılık Önlenmeli
Giden Gelmez Dağları Korunmalı
Yaban Keçisi Korumaya Alınmalı
Avlaklarda Sıkı Denetim Olmalı
Ürüne Zarar Veren Hayvanlar Avlanmalı
Yağ Balığı Korunmalı
Mağmanda’da Hayvan Türleri Yok Oluyor
Avcılar Eğitilmeli
TOPLAM
122
SAYI
14
5
3
3
3
2
1
1
32
YÜZDE
43,75
15,62
9,37
9,37
9,37
6,25
3,12
3,12
100
Seydişehir’in geleneksel yapısı içerisinde avcılık bir kültür olarak yerleşmiştir.
Günümüzde bilinçsiz avcılık av ve yaban hayatına zarar vermektedir. Deneklerin %
43,75’i ruhsatsız ve kaçak avcılığın önlenmesi gerektiğini söylemektedirler. % 15
Giden Gelmez Dağlarındaki avlakların korunması gerektiğini belirtmektedirler. % 9,
ise yaban keçisinin korumaya alınmasını önermektedirler. Seydişehir’e özgü yağ
balığının son yıllarda neslinin hızla tükendiği görülmektedir. Bu konuda da gereken
tedbirlerin alınması istenmektedir.
Tablo:27- Korunması Gereken Tabiat Alanları
ADI
Giden Gelmez Dağları Korunmalı
Kocakoru Ormanı Tabiat Parkı Daha İyi Korunmalı
Küpe Dağı Korunmalı
Yeniceköy Cennet Dağı Korunmalı
Madenli Köyü Korunmalı
Tınaztepe’den Atatürk Dağı’na Kadar Korunmalı
Kuğulu Korunmalı
Ilıca Korunmalı
Dağbağları Korunmalı
Çaltepe Korunmalı
Suğla Havzası Korunmalı
TOPLAM
Tablo-27’de
korunması
gereken
SAYI
3
2
2
1
1
1
1
1
1
1
1
15
YÜZDE
20,00
13,33
13,33
6,67
6,67
6,67
6,67
6,67
6,67
6,67
6,67
100
tabiat alanları gösterilmektedir.
Tabiat
alanlarının hor kullanıldığı ifade edilmektedir. Deneklerin % 20’si Giden Gelmez
Dağlarının % 13,33’ü ise Kocakoru Ormanı Tabiat Parkı ile Küpe Dağı’nın koruma
altına alınmasını istemektedirler.
Tablo-28: Jeotermal
MEVKIİ
Kavakköyü Çevresi
Ilıca
Ketirağılları
İnlice Tepesi
Devlet Hastanesi
Karabudak Hüyüğü Civarı
TOPLAM
SAYI
43
32
13
1
1
1
91
YÜZDE
47,25
35,16
14,29
1,10
1,10
1,10
100
Ülkemizdeki Roma dönemi kalıntıları incelendiğinde Romalıların dünyada suyu
en iyi kullanan bir kavim olduğu görülür. Seydişehir’deki antik Roma kalıntıları bu
bölgenin sulak ve verimli olmasından ötürü çok eskiden beri yerleşim merkezi
olduğunu göstermektedir. Ilıca Romalılar döneminde termal amaçlı kullanılmıştır.
123
Kavak köyü çevresi jeotermal potansiyeli ile denekler tarafından % 47,25 ile ilk
sırada, Ilıca % 35,16 ile ikinci sırada, Ketirağılları % 14,29 ile yer almaktadır.
Tablo-29: Ayrıca Tanıtılması İstenenler
ÜRÜNLER
Termiye Tanıtılmalı
Doğa Yürüyüşü/Tırmanışı
Meyvelerimiz
Yağ Balığı Tanıtılmalı
Aynalı Sazan
Dağ Bisikletçiliği
Hüyüklerimiz Tanıtılmalı
Kuğulu Park Tanıtılmalı
Pınarbaşı Tanıtılmalı
Kesecik’de Kazı Çalışmaları Yapılmalı
Şeker Leblebi Tanıtılmalı
Ferzene Tanıtılmalı
Gökhöyük’de Kazı Çalışmaları Yapılmalı
Sülüklü Göl Ve Gavur Gölü Tanıtılmalı
TOPLAM
SAYI
8
2
2
2
2
1
1
1
1
1
1
1
1
1
25
YÜZDE
32
8
8
8
8
4
4
4
4
4
4
4
4
4
100
Tablo-29’da Seydişehir’e özgü ayrıca tanıtılması gereken ürünler sıralanmıştır.
Bu tabloya göre % 32 ile Termiyenin tanıtılması yer alırken % 8 ile doğa
yürüyüşü/tırmanışı, meyvelerimiz ve Yağ Balığı ve aynalı Sazan sıralanmaktadır.
ÖNERME 3.
Bölgedeki
sosyal
sorunların
ortaya
konmasına
yönelik
araştırma
faaliyetleri nelerdir?
Bu kapsamda:
Gençlerin potansiyel iş becerileri,mesleki becerileri konusunda beklenti ve
gereksinimleri,mesleki becerilerinin geliştirilmesine yönelik talepleri belirlenecektir.
Seydişehir’e özgü ürünlerin üretimine yönelik işgücünün geliştirilmesi için veriler
elde edilmiştir.
124
Tablo-30: Seydişehir’in El Sanatları
ÜRÜN ADI
İğne Oyası
Karaviran Kilimi
Sepetçilik, Sepet Örme
Makine Nakışı
Bakır işleri
Ketenli Dokuması
Semercilik
Sim İşleri
Sırt Torbası
Hasırcılık
Beşik Kilimi
Çuval Dokumacılığı
Yorgan İşleme
Kanaviçe
Hat Sanatı
Kurdela Nakışı
Horasan Halı ve Kilimi
Kalaycılık
Ahşap Tasarım ve Boyama
TOPLAM
SAYI
22
17
17
6
3
3
3
3
2
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
86
YÜZDE
25,58
19,77
19,77
6,98
3,49
3,49
3,49
3,49
2,33
1,16
1,16
1,16
1,16
1,16
1,16
1,16
1,16
1,16
1,16
100
Tablo-30’da Seydişehir’in el sanatları görülmektedir. Tabloda yer alan bütün
ürünlerin yöredeki usta elleri yapılan anket sonucunda belirlenerek kayda
alınmışlardır. Seydişehir turizm potansiyelinin harekete geçirilmesinde bu kişiler
Tablo-31’de yöresel yiyecek içecek usta ellerinin de eğitici olarak kullanılması ile aile
ekonomisine katkı sağlayabileceklerdir.
125
Tablo-31: Yöresel Yiyecek ve İçecekler
ÜRÜN ADI
Arapaşı
Çokratma
Norlu Ekmek
Papara
Leblebi
Su Böreği
Hıyar Dolması
Domates Kurusu
Akıtma
Dereköyü Kömbesi
Bittik
Balık Çokratması
Tatar Böreği
Holuska
Gözleme
Batırık
Külçe Kömbe
Etli Ekmek
Saç Böreği
Diş Tarhana
Pekmezli Un Helvası
Yufka Ekmek
Erişte
Çiğirdik
Kısır
Bulgur Unu Biddiği
Keşli Biddik
Accattık
Kıvrım
Zülbiye
Kaygana
Guymak
Loğusa Şerbeti
Şehriye
Havyar Köftesi
Dökme Pişi
Keşaşı
Çökelek
Güveç
Meyve Pestilleri
Bazlama
Kuşburnu Çayı
Termiye
Nohut
Katmer
Pişi
Hegre (Un Çorbası)
Sulu Pilav
Bostandere Kömbesi
Soğan Paparası
TOPLAM
126
SAYI
34
29
22
15
14
8
7
4
4
4
4
3
3
3
3
2
2
2
2
2
2
2
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
1
199
YÜZDE
17,09
14,57
11,06
7,54
7,04
4,02
3,52
2,01
2,01
2,01
2,01
1,51
1,51
1,51
1,51
1,01
1,01
1,01
1,01
1,01
1,01
1,01
0,50
0,50
0,50
0,50
0,50
0,50
0,50
0,50
0,50
0,50
0,50
0,50
0,50
0,50
0,50
0,50
0,50
0,50
0,50
0,50
0,50
0,50
0,50
0,50
0,50
0,50
0,50
0,50
100
SONUÇ VE ÖNERİLER
Seydişehir yapılan Yerel Dinamikler Ön Raporunun hazırlanması sırasında da
görüldüğü gibi coğrafi konumu, doğal güzellikleri, tarihi ve antik kalıntıları, kültürü,
yaylaları, köyleri ve potansiyel ürünleri ile turizm kenti olmaya da değer bir yapıdadır.
Bu yapının harekete geçirilebilmesi için aşağıdaki önerilerin projelendirilerek yaşam
bulması gerekmektedir.
1.
Yakın zamanlarda Ketirağılları bölgesinde bulunan ve Seydişehir
Belediyesi tarafından İller Bankası'na yaptırılan sondaj çalışmaları
sonucunda, 120 m derinlikte, 43 derece sıcaklıkta, gaz basıncı ile beraber
artezyen yapan, yüksek debili su elde edilmiştir. Ilıca, Kavak köyü
jeotermal alanları ve diğerleri ile birlikte Seydişehir’in zengin bir jeotermal
kaynağa sahip olduğu görülmektedir. Bu potansiyelin başta kaplıca
turizmi ve seracılıkta kullanılması ilçede yeni iş olanakları yaratması
bakımından önemlidir. Bu konuda yatırımcılar alana davet edilmelidir.
2.
Seydişehir
kültürel
örneklerindeki
yapısı
yapıya
ve
ürünleri
kavuşturulabilir.
ile
İlçe
Safranbolu,
ve
yakın
Beypazarı
çevresindeki
köylerdeki yerel konutlar restore edilerek potansiyel elde edilebilir.
Seydişehir’deki işletmeciler, meslek örgütleri ve kanaat önderleri bu iki
turistik bölgeye götürülerek örnek almaları sağlanabilir.
3.
Seydişehir Belediyesinin “Her Ev Bir Atölye” projesi kapsamında
Seydişehir-Antalya karayolu üzerinde oluşturulması düşünülen satış
noktalarında, Seydişehir’in kültür ve geleneklerini yansıtan el sanatları ile
evlerde
belli
standartlarda,
hijyenik
koşullarda
üretilecek
ürünler
sergilenip, satılabilecektir. Bu kapsamda uygulanan ankette de ortaya
çıkan Seydişehir’e özgü el sanatları ve yiyecek içecek ürünleri konusunda
eğitim çalışması başlatılması ve kursiyerlerin ürünlerinin adı geçen proje
kapsamında satışının sağlanması gerekmektedir.
127
4.
Kuğulu çevresine yapılacak kamping karavan alanı ile turizm yolu
üzerinden geçmekte olan kamping ve karavancıların geceleme yapması
sağlanmalıdır.
5.
Küpe Dağı üzerine kurulacak rüzgâr enerjisi ile elektrik üretimi tesisi ile bu
enerjiden yararlanılabileceği resmi raporlarla da (Resmi Rüzgâr Haritaları)
kanıtlanmıştır.
6.
Toroslar, doğa sporları, yürüyüş, yamaç paraşütü, oryantring, dağ
kampçılığı, mağaracılık ve üzerinde bulunan Via Sebasta antik yolu ile
tracking yapmaya elverişlidir. Via Sebasta antik yol yürüyüşü yapan
doğaseverlerin keşfetmesi gereken uluslararası bir yapıdadır.
7.
Pınarbaşı eski bir mesire yeri olmasına rağmen bu özelliğini kaybetmeye
başlamıştır. Bu alanın yeniden düzenlenmesi ile yaz aylarında Kuğulu’da
meydana gelen yoğunluk azaltılabilir.
8.
Seydişehir ve çevresi av turizmine uygun yapıdadır. Ancak bilinçsiz ve
ruhsatsız avcılık bu değeri yok etmek üzeredir. Acilen önlem alınarak
denetimlerin sıklaştırılması gerekir.
9.
Yağ balığı Seydişehir’in geleneksel mutfağının bir ürünüdür. Tatlı su, göl
ve göletlere bırakılan yörenin türü olmayan balıklar yerel türleri yok
etmiştir. Balık çiftlikleri kurularak bu türlerin korunması sağlanabilir. Bu
konuda Hibe otoritelerinin teşvikleri de mevcuttur (TKDK, MEVKA).
10. Toros Dağları zengin bitki örtüsü ve endemik bitki türleri bakımından
önemlidir. Göbek Mantarı, Yılan Yastığı, Orkide Soğanı, Peygamber
Çiçeği gibi türlerin koruma altına alınması gerekmektedir.
11. Zengin Seydişehir mutfağı, Seyyid Harun Veli üzerine araştırmalar yapılıp
bu konuda kitap hazırlanması önerilebilir.
12. Seydişehir’in sahip olduğu zenginlikleri içeren internet bloğu kurularak
öncelikle bölge, Türkiye ve sonrasında da dünyada tanınırlığı sağlanabilir.
128
Tablo-32: Anket Katılımcılarının Önerileri
1. Kapari, Lavanta ve organik tarım üretimi teşvik edilmelidir.
Hayvancılık geliştirilmelidir.
Alüminyum Tesisleri Yan Sanayi kurulmalıdır.
Alüminyum fuarı düzenlenmelidir.
Alüminyum Sempozyumu yapılmalıdır.
Rüzgâr Enerji sistemi kurulmalıdır.
Fotosafari düzenlenmelidir.
Jeotermal değerlendirilmelidir.
Kuğulu’ya teleferik yapılmalıdır.
Kilim dokumacılığının teşvik edilmelidir.
Termiye tanıtılmalıdır.
Asar Tepe’de yağmacılık önlenmelidir.
Mağara Turizmi Tanıtımı yapılmalıdır.
Leblebicilik Geliştirilmeli ve tanıtımı yapılmalıdır.
Göbek mantarı, orkide çiçeği soğanı korumaya alınmalıdır.
Seyyid Harun Türbesi Çevresi, evler kafesli ev görünümüne kavuşturulmalıdır.
Yön levhaları yerleştirilmeli.
Tınaztepe tanıtılmalı.
Seydişehir tanıtılmalı.
Peygamber çiçeği tanıtılmalı.
Turizm danışma bürosu ilçede açılmalı.
Turizm yolu üzerindeki sahte bal satıcıları denetlenmeli, arıcılığın teşvik edilmelidir.
Salep soğanı korumaya alınmalıdır.
Arıcılık geliştirilmelidir.
Dağ sporları ve yürüyüş teşvik edilmelidir.
Sosyal hayatın güçlenmesi sağlanmalıdır.
Ev hanımları yerel ürün üretimi için desteklenmelidir.
Çocukların sosyal yaşamda ileri duruma gelmeleri sağlanmalıdır.
Balık çiftlikleri kurulmalı.
Organik tarım ürünleri yapılmalı.
Kesecik ’in tarımsal ürünlerinin tanıtımı ve soğuk hava deposu, meyve suyu
fabrikasının yapılması sağlanmalıdır.
Kesecik hali yapılmalıdır.
Hayvancılığın geliştirilmesi ve teşviki sağlanmalıdır.
Suğla gölünde organik tarım yapılmalıdır.
Suğla gölünde balıkların çeşitlendirilmesi sağlanmalıdır.
Daha çok sayıda eski ev korunmalıdır.
İnternet den Seydişehir kültürü tanıtılmalıdır.
Bostandere içindeki kafesli evlerin restorasyonu yapılmalı.
Bostandere – Vasada tanıtılmalı.
Bostandere içinde geçmişi bilinmeyen bir mezar vardır araştırılmalı.
Giden-Gelmez Dağları av beklenmektedir. Eşek Çukuruna yapılacak iyi bir av tesisi
hem av turizmine hem de doğa yürüyüşüne hizmet verir. Sahasının %60’ı
Seydişehir bölgesine ait olmasına rağmen Antalyalı bir av şirketi tarafından
kullanılmaktadır. Alacabel’deki Konya – Antalya sınırını gösteren levha sökülerek 56 Kilometre Konya tarafına dikilerek av sahası genişletilmektedir. Kaymakamlık ve
Valilikten destek
129
EKLER
1. Anket
130
Bu anket formu Seydişehir’in daha güzel, daha yaşanır bir kent olması amacıyla hazırlanan
ve Mevlana Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen projeye aittir. Başka bir amaçla
kullanılmayacak, verilen bilgiler saklanacaktır.
TÜBİKAM
KİMLİK BİLGİLERİ:
Adınız Soyadınız
Göreviniz
Mahalleniz/Köyünüz
Cep Tel.
Tel.
e-mail Adresi
ANKET SORULARI
1. El Sanatları:
Bulunduğunuz mahalle/köyde sadece Seydişehir’e ait bir el sanatı var mı?
(Karaviran kilimi, semercilik, sepetçilik, bakır işleri, iğne oyası, sim işleri ve benzeri.)
Evet ( )
Hayır ( )
a. Cevabınız evet ise el sanatının adını aşağıya yazınız:
b. Bu el sanatını yapan kişilerin iletişim bilgilerini yazınız.
c. Yukarda belirtilmeyen sizin bildiğiniz bir el sanatı varsa adlarını, ustalarının adlarını, iletişim
bilgilerini yazınız.
131
d. El sanatları üzerine çalışan fakat ekonomik imkânsızlık içinde bulunan ustalar varsa
adlarını ve iletişim bilgilerini yazınız.
2. Yöresel Ürünler:
Bulunduğunuz mahalle/köyde sadece Seydişehir’e ait bir yöresel ürün var mı?
(Leblebi, kara tahin, bamya, nohut, kiraz, çilek, bal, karpuz, kavun ve benzeri)
Evet ( )
Hayır ( )
a. Cevabınız evet ise ürünlerin adlarını ve özelliklerini aşağıya yazınız:
3. Yöresel Yiyecek ve İçecekler:
Bulunduğunuz mahalle/köyde sadece Seydişehir’e ait bir yöresel yiyecek ve içecekler var
mı? (Leblebi, arabaşı, çokratma, papara, norlu ekmek ve benzeri.)
Evet ( )
Hayır ( )
a. Cevabınız evet ise yöresel yiyecek ve içecek adlarını aşağıya yazınız:
b. Bu yöresel yiyecek ve içecekler konusunda usta kişilerin adlarını ve iletişim bilgilerini
yazınız.
c. Yukarda belirtilmeyen, sizin bildiğiniz yöresel yiyecek ve içecek varsa adlarını, ustalarının
adlarını ve iletişim bilgilerini yazınız.
d. Yöresel yiyecek ve içecekler üzerine çalışan fakat ekonomik imkânsızlık içinde bulunan
ustalar varsa adlarını ve iletişim bilgilerini yazınız.
132
4. Yayla Turizmi:
a. Yörenizde yayla turizmine elverişli yerlerin adlarını ve mevkilerini yazınız.
b. Bu yaylalar hangi özellikleri nedeniyle yayla turizmine elverişlidir?
(Besicilik, su kaynakları, doğal güzellikleri, yürüyüş ve spor, iklim ve benzeri.)
5. İnanç Turizmi:
a. Yörenizde inanç turizmine elverişli yerlerin adlarını ve mevkilerini yazınız.
(Cami, külliye, türbe, yatır, ağaç, taş ve benzeri.)
b. Bunlarla ilgili efsane, keramet, hikâye biliyor musunuz?
Evet ( )
Hayır ( )
c. Biliyorsanız, lütfen anlatır mısınız?
133
d. Eğer bilmiyorsanız, bilen kişilerin adlarını ve iletişim bilgilerini yazar mısınız?
6. Yörenizi yerli veya yabancı turistler ziyaret ediyorlar mı?
Evet ( )
Hayır ( )
a. Cevabınız evet ise, ziyaret ettikleri yerleri lütfen belirtiniz.
b. Yörenizi ziyaret eden turistler daha çok nereden geliyor?
(Turizm yolu, Konya, turla gelenler ve benzeri)
7. Sizce Seydişehir en iyi hangi ürünü ile temsil edilmelidir?
(Seyit Harun Camii, Kuğulu, Alüminyum Fabrikası, Küpe Dağı, Cumbalı(kafesli) Evleri,
Tınaztepe Mağarası, leblebi, nohut ve benzeri)
8. Arkeolojik Yapılar:
a. Yörenizde arkeolojik yapılar var mı?
Evet ( )
Hayır ( )
134
b. Cevabınız evet ise isimleri ve mevki nedir?
c. Bu yapılarda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın tamir, bakım çalışması yapması gerekmekte
midir?
Evet ( )
Hayır ( )
9. Mesire Yerleri:
a. Yörenizde mesire yerleri varsa, adlarını ve mevkilerini yazınız.
10. Mağaralar:
a. Yörenizde doğal mağaralar varsa, mağaraların adları nelerdir?
(100 metreden derin, göl veya akarsuyu bulunan ve benzeri.)
11. Höyükler:
a. Yörenizde yığma tepeler var mı?
Evet ( )
Hayır ( )
b. Cevabınız evet ise isimlerini ve mevkilerini yazınız.
12. Tabiat Parkı: (Milli Parklar Yönetmeliğince ilan edilen)
a. Yörenizde tabiat parkı var ise, adlarını ve mevkiini yazınız.
13. Anıt Ağaç:
c. Yörenizde anıt ağaç var mı?
Evet ( )
Hayır ( )
135
d. Cevabınız evet ise mevkilerini ve muhtemel yaşlarını yazınız.
14. Yaban Hayatı:
a. Yörenizde yaban hayatı var mıdır?
Evet ( )
Hayır ( )
b. Yaban hayatı koruma altında mıdır?
Evet ( )
Hayır ()
c. Cevabınız hayır ise, ne tür tedbirler alınmalıdır?
15. Tabiatı Koruma Alanı:
(Milli veya milletlerarası seviyede tipik, emsalsiz, nadir, tehlikeye maruz veya kaybolmaya
yüz tutmuş ekosistemler, türler ve tabii olayların meydana getirdiği veya gizlediği tabii ve
geleneksel arazi kullanım şekillerine ait örnekleri barındırmalıdır.)
a. Yörenizde tabiatı koruma alanı var mıdır?
Evet ( )
Hayır ( )
b. Cevabınız evet ise, adı ve mevki nedir?
16. Av Alanları:
a. Yörenizde avlaklar var mıdır?
Evet ()
Hayır ( )
b. Avlaklar kontrol altında mıdır?
Evet ( )
Hayır ( )
c. Cevabınız hayır ise, ne tür tedbirler alınmalıdır?
136
17. Jeotermal Kaynaklar:
a. Yörenizde bilinen veya bulunan jeotermal alanlar var mıdır?
Evet ( )
Hayır ( )
b. Jeotermal kaynaklarınız varsa mevkiini belirtiniz. Bu kaynakların nasıl değerlendirileceği
konusunda görüşlerinizi yazınız.
18. Burada belirtilmeyen ancak sizin bildiğiniz yörenize ait tanıtılması gereken unsurlar varsa,
isim, mevki ve özelliklerini yazınız.
a.
b. Bu unsur bir el sanatı, yöresel ürün veya yiyecek ve içecek ise ustasının adını ve iletişim
bilgilerini yazınız.
19. Burada belirtilmeyen ancak sizin bildiğiniz, yöreye ait yerel dinamikleri hayata geçirecek
ancak destek göremeyen kimseler var mıdır?
Evet ( )
Hayır ( )
a. Bu kişilerin adlarını ve iletişim bilgilerini yazınız.
137
20. Seydişehir’i ülkemize ve yurt dışına tanıtacak, iş ve imkân yaratacak, şehrin zenginliğine
katkıda bulunacak, yöreye ait bilgi ve görüşlerinizi yazınız.
Teşekkür Ediyoruz
TÜBİKAM
138
2. Harita
139
3. Yön Levhası
140
4. Broşür
141
KAYNAKLAR
AYAZ, Mesut: Sanayinin Kentleşmeye Etkisi-Seydişehir Örneği, Ege Üniversitesi,
Güzel Sanatlar Fakültesi, İzmir, 1982
BABALIK Gazetesi, Konya, 11 Nisan 1923; 30 Ocak 1924; 12 Şubat 1924; 25
Nisan 1924,
BORDAZ, Jakuaz: Erbaa Excavation, Türk Arkeoloji Dergisi, Sayı, 23-2, Ankara
FERİDUN Bey: Mecmua-i Münşeat-i Selatin, Cilt 1, İstanbul, 1274
GÜLDALLI, Nuri, LÜTFİ Nazik: Bilim ve Teknik Dergisi, Tübitak, Sayı: 198, Ankara,
1984
HALAÇOĞLU, Yusuf: Anadolu’da Aşiretler, Cemaatler, Oymaklar, Türk Tarih Kurumu
Basımevi, Ankara, 2009
Hazine-i Evrak Defteri, 1530 Tarihli
KONYA Salnamesi: 1296 H ve 1322 H Tarihli
KONYALI, İsmail Hakkı: Konya Bozkır Madenleri, Konya Dergisi, Sayı: 14-15, Ekim,
Kasım, 1937
KOYUNCU, Sefa: Seydişehir Vilayeti, 1994
KURNAZ, Cemal: Makalat-ı Seyyid Harun, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara,
1991
MEVLANA Kalkınma Ajansı: Seydişehir İlçe Raporu, 2011
M.V. Levtchenko: Bizans tarihi, Çev. Maide Selen, Doruk Yayınları, İstanbul, 2007
NEŞRİ, Kitab-ı Cihannüma: Türk Tarih Kurumu Basım Evi, Cilt 1, Ankara, 1955
ORAL, Zeki: Turgutoğulları Eserleri Vakfiyeleri Dergisi, Vakıflar Genel Müdürlüğü
Yayınları, Ankara, 1956
OSTROGORSKY, Georg: Bizans tarihi, Çev. Fikret Isıltan, Türk Tarih Kurumu
Yayınları, Ankara, 1991
PASLI, Bahaddin: Seydişehir Destanı, Seydişehir, 1997
SEYDİŞEHİR Okutma ve Yardım Derneği: Seydişehir 1. Kalkınma Kurultayı, 6-7
Aralık 1997, Devran Matbaası, Ankara, 1997
SEYDİŞEHİR Postası Gazetesi, 20 Eylül 1994
142
SÜMER, Faruk: Oğuzlar (Türkmenler), Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, Ankara,
1999
STRABON, Antik Anadolu Coğrafyası, Çev. Adnan Pekman, Arkeoloji ve Sanat
Yayınları, İstanbul, 1993
TEXİER, Charles: Küçük Asya, Çev. Ali Suat, Enformasyon ve Dökümantasyon
Hizmetleri Vakfı, Ankara, 2002
TEKİNDAĞ, Sahabeddin: İslam Ansiklopedisi, MEB Yayınları, İstanbul, 1977
TOROSLAR Gazetesi: “Seydişehir ve Turizm”, Kültür Eki, Ocak, 2010
TOROSLAR Gazetesi: “Küpenin İncisi Seydişehir”, Kültür Eki, Ağustos, 2011
TOGAN, Zeki Velidi: Umumi Türk Tarihi’ne Giriş, Enderun Kitabevi, İstanbul, 1981
TURAN, Kemal: Konya Sulamasının Kahramanı Kurukafa, Konya Dergisi, 1942
TÜRKAY, Cevdet: Osmanlı İmparatorluğu’nda Oymak, Aşiret ve Cemaatler, İşaret
Yayınları, İstanbul, 2005
UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı: Anadolu Beylikleri, 1969
YAZICI, T: Eflakı, Arifleri Menkıbeleri, Ankara, 1953
143

Benzer belgeler