TAGEP Projeleri Özet Kitabı - Tarımsal Araştırma Enstitüsü > Anasayfa
Transkript
TAGEP Projeleri Özet Kitabı - Tarımsal Araştırma Enstitüsü > Anasayfa
Giriş Kıbrıs adası, Akdeniz’in kuzey doğusunda, 34° 33’ ile 35° 41’ kuzey enlemleri ve 32° 20’ ile 34° 35’ doğu boylamları arasındadır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 35.126413 kuzey enlemi ve 33.429859 doğu boylamı dereceleri arasında yer almaktadır. Türkiye’nin Anamur kıyılarına uzaklığı 65 km’dir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuzeyinde Anadolu kıyılarına paralel olarak uzanan Beşparmak dağları yaklaşık 150 km uzunluğunda, 15 km genişliğinde olup, yeşil ormanlarla kaplıdır. Orta Çukur veya Mesarya ovası 85 km uzunlukta, ortası dar iki tarafı farklı genişlikte (35-70 km) çukur bir alandır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kuzey ve doğu sahilleri girintili çıkıntılıdır. Ülkenin 3.298.908 dekar olan toplam yüzölçümünün % 57’sini oluşturan 1.870.629 dekarlık alanı tarım topraklarıdır. Bu toprakların ancak 936.980 dönümü ekilebilmektedir. KKTC, Akdeniz iklimine sahiptir. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı geçer. Sıcaklık dereceleri yaz aylarında en yüksek 40.0, en düşük 19.0; kış aylarında en yüksek ortalama 12.0 °C, en düşük 9.0°C – 12.0°C dereceleri bulur. Yağışlar daha çok kış ve bahar aylarında olmakta olup, yıllık ortalama yağış miktarı 381 mm.dir KKTC bir tarım ülkesidir. Topraklarının genel olarak tarıma uygun olması halkının yarısından fazlasının tarımla uğraşmasına ve geçimini tarımdan sağlamasına neden olmuştur. Bu sektör ulusal gelir, üretim, dış ticaret ve istihdam açısından Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin sosyo-ekonomik yapısında önemli bir yer tutmaktadır. Tarımsal arazi varlığının % 55,39’si ekilen tarla arazisi olup, meyve bahçeleri oranı (% 6,3) ve sebze alanları oranı % 0,72’dir. Ekonomik olarak değerlendirilebilen 1.239.583 dekar arazinin yaklaşık 95.771 dekarı sulanmaktadır. Önceleri büyük ölçüde salma sulama şeklindeki yüzey sulama sistemleri kullanılırken, 1999 yılında uygulamaya konulan “Sulama Sistemlerinin Geliştirilmesi” projesi ile 45.453 dekar alan modern sulama yöntemleriyle sulanmaya başlanmıştır. Sulanabilen alanlarda başlıca yetiştiricilik turunçgiller ve kışın yaprağını döken meyveler ile yapılmaktadır. Hayvancılığın tarımsal üretimdeki payı % 46,49’dir. 2010 yılı verilerine göre, Gayri Safi Milli Hasılanın % 7,8’i, dışsatımın yaklaşık % 38,21’i tarım sektöründen sağlanmaktadır. 2010 yılı tahminlerine göre ülke nüfusu 286.964’dur. Sektörün istihdamdaki payı % 5,67 dolaylarındadır. Tüm bunlar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için tarımın ne denli önemli rol oynadığını vurgulamaktadır. Tarımsal ürün dışsatımının önemli bir bölümünü sulu tarım ürünleri oluşturmaktadır. Hayvansal üretim ancak iç tüketimi karşılamakta olup, sadece üretim fazlası olan canlı kuzu, oğlak ve süt mamullerinde bir miktar dışsatım vardır. Tarımsal üretimde temel amaç; kaynak kullanım etkinliğini ve üretimi arttırarak yerli talebin karşılanmasının yanında dışsatım potansiyeli yaratmak, böylece üreticilerin yaşam koşullarının iyileştirilmesinin yanında, tarımın ulusal ekonomiye katkısını artırmaktır. Ancak, bu sektörel amaca ulaşılabilmesi öncelikle tarımsal fiyat ve pazarlara etkinlik ve istikrar kazandırılması koşuluna bağlıdır. Çünkü pazar 1 ekonomilerinin benimsendiği toplumlarda genellikle arz-talep ilişkilerine bağlı olarak ortaya çıkan fiyatlar üretici ve tüketici olarak piyasada yer alan karar birimlerinin eğilimleri, özlem ve bekleyişleri ile kaynak kullanımı ve dağılımını etkileyerek sonuçta ulusal refahı etkilemektedirler. Ancak, genellikle üreticinin eline geçen fiyatları etkilemeye yönelik müdahalelerin piyasa dengelerini bozucu etkileri de bulunmaktadır. Bu nedenle, bu konularda çok dikkatli olunmalıdır (Yurdakul ve ark. 2002). Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti topraklarının Tarım Master Planı hazırlanmasına temel olmak üzere 1998-2000 yılları arasında Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi işbirliği çerçevesinde “Detaylı Toprak Etüt ve Haritalama Çalışmaları” yapılmış ve toprak haritalarını da içeren iki kitap hazırlanmıştır. Bunların özeti de bu özet kitabında yer almıştır. Ayrıca, Fakültemizin öğretim üyeleri KKTC Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı’nın önerileri üzerine en son olarak 2011 Temmuz ayında başlayan “KKTC’de Modern Sulama Yöntemlerine Uygun Arazi Varlığının ve Bitki Deseninin Belirlenmesi Projesi”ne imza atmıştır. Bu projede, 2014 yılında Türkiye’den Kuzey Kıbrıs’a getirilmesi planlanan suyun ve KKTC’nin sahip olduğu mevcut su kaynaklarının tarım alanında en etkili bir şekilde kullanılmasına yönelik arazi varlığı ve ürün deseninin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla, “KKTC’de Modern Sulama Yöntemlerine Uygun Arazi Varlığının ve Bitki Deseninin Belirlenmesi Projesi”nin başlangıcında, Fakültemiz tarafından 2000 yılında tamamlanan ”Detaylı Toprak Etüt ve Haritalama Projesi” ile TAGEP Projesi’nden elde edilen veriler kullanılmıştır. Bu proje ile KKTC toprak haritası güncellenerek damla ya da yağmurlama sulanabilecek tarım alanları ve tarıma uygun olmayan alanlar belirlenmiştir. Ayrıca, KKTC’nin 8 farklı bölgesinin 10 yıllık iklim verileri kullanılarak KKTC’nin bölgelere göre soğuklama haritası oluşturulmuş ve KKTC’de sulu tarımda yetiştirilme olasılığı olan kültür bitkilerinin belirlenmesi çalışmaları yapılmıştır. Saptanan kültür bitkilerinin araziye uygunluk düzeylerinin belirlenmesi ve arazi uygunluk haritalarının oluşturulması, ilgili araştırmacılar tarafından yapılmıştır. 1 yıl içerisinde tamamlanan bu çalışmaların son aşamasında, ele alınan türlerin KKTC topraklarına uygunluk haritaları da çıkarılarak Ürün Deseninin planlanmasının temelini oluşturmak üzere KKTC’deki üretici birlikleri, ilgili sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin görüşlerine sunulacak ve nihai planlama yapılacaktır. Tabii bu planlamada en önemli nokta yapılacak ekonomik analizler ve değerlendirmeler sonucunda, KKTC için stratejik önemi olan ürün deseninin oluşturulması, ileriye yönelik olarak gelecek su miktarının artması halinde yetiştirilebilecek ürünlerin de planlanmasının yapılması şeklinde olacaktır. 2 KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ DETAYLI TOPRAK ETÜT VE HARİTALAMA PROJESİ KKTC Tarım ve Orman Bakanlığı –Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü bilimsel ve teknik işbirliği ile 1998-2000 yılları arasında yürütülmüştür. Proje Yürütücüsü: Prof. Dr. Ural DİNÇ Projede Çalışan Araştırıcılar: Prof. Dr. M. Rıfat DERİCİ, Prof. Dr. Suat ŞENOL, Prof. Dr. Selim KAPUR, Dr. Mahmut DİNGİL, Prof. Dr. A. Oğuz DİNÇ, Dr. Eren ÖZTEKİN, Prof. Dr. Alhan SARIYEV, Prof. Dr. Bülent TORUN, Doç. Dr. Levent BAŞAYİĞİT, Prof. Dr. Zülküf KAYA, Prof. Dr. Mustafa GÖK, Yrd. Doç. Dr. Erhan AKÇA, Doç. Dr. İsmail ÇELİK, Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ, Prof. Dr. M. Ali ÇULLU, Prof. Dr. Nuri GÜZEL, Prof. Dr. Hayriye İBRİKÇİ, Prof. Dr. İsmail ÇAKMAK, Prof. Dr. Vedat PEŞTEMALCİ, Dr. Özlem ÇAKMAK, Doç. Dr. Cumali KARAMAN, Prof. Dr. Hüseyin ÖZBEK, Doç. Dr. Şeref KILIÇ, Doç. Dr. Necdet SAKARYA, Prof. Dr. Ali Kerim ÇOLAK, Dr. Işık ONAÇ, Prof. Dr. İlhami YEĞİNGİL, Yrd. Doç. Dr. K. Yalçın GÜLÜT, Yrd. Doç. Dr. Levent ATATANIR, Doç. Dr. Levent ÖZTÜRK, Yrd. Doç. Dr. Gökhan BÜYÜK, Doç. Dr. Ali ÇOŞKAN, Yrd. Doç. Dr. Metin MÜJDECİ KKTC Lefkoşa Türkiye Büyükelçiliği Behzat ELBİSTAN (Uzman Müşavir) KKTC Yöneticileri KKTC Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan Şube Amiri Nihat NALBANTOĞLU, Tarım Dairesi Müdürü Cemal ÖZYÖNÜM ve Bakanlık Müsteşarı Ersin KADIOĞLU Proje İdari Koordinatörleri Zir. Yük. ÖMüh. Nihat NALBANTOĞLU, Prof. Dr. Selim KAPUR KKTC Uzmanları Dr. Erdal GÜRYAY, Zir. Yük. Müh. Emine SOLYALI, Zir. Müh. Emirali DEVECİ, Zir. Yük. Müh. Alper İNCE, Zir. Müh. Ercan AKERZURUMLU, Zir. Müh. Doğan BEYATLI, Jeo. Müh. Mehmet NECDET KKTC Laboratuvar Teknik Personeli Yusuf AKIN, Aziz TECEN, Metin KARABACAK, Oğuz DÖREN, Ahmet U. TÜRKBAYOĞLU, Türkan DİNÇLİ KKTC Arazi Teknik Personeli Ali Cenap ALTINOĞLU, Halis ÜRESİN 3 ÖZET KKTC topraklarının Tarım Master Planı hazırlanmasına temel olmak üzere yapılan Detaylı Toprak Etüt ve Haritalama çalışmasında uzaktan algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) teknikleri kullanılarak, SPOT-3 XS (11 Kasım 1996) ve IRS-AC LISS-III (03 Kasım 1996) sayısal uydu verileri ve bitki örtüsünün yoğun olduğu Güzelyurt, Beşparmak dağları ve Girne kıyı şeridini kapsayan bölgelerde 1:16.000 ve 1:18.000 ölçekli siyah-beyaz hava fotoğrafları yorumlanmıştır. KKTC toprakları, jeolojik materyal ve fizyografik birimler bakımından kesin farklılıklar gösteren 17 farklı birim üzerinde oluşmuştur. Bu birimler; genç alüviyal depozitler, yan dere alüviyalleri, yaşlı alüviyal depozitler, çukur kil depoları, koluviyaller, bajadalar (çamur akıntıları), Pliyosen-Pleyistosen marno-kalker, marnler, Miyosen jipsler, Miyosen kumtaşları, miyosen kumtaşı ara katmanlı kireçli kil ve kireçli killer, Miyosen tebeşirler, Jura-Trias kristalize ve dolomiitik kireçtaşları, kretase volkanikleri, stabil kıyı kumulları ile çeşitli arazi tipleridir. KKTC’ bu farklı birimler üzerinde oluşmuş, 109 farklı toprak serisi tanımlanmıştır. Bunlar, Toprak Taksonomisine (1999) göre değerlendirilmiş ve 48 tanesi Entisol (A-C horizonlu genç topraklar), 42 tanesi Inceptisol, 10 tanesi Vertisol, 4 tanesei Mollisol, 5 tanesi de Alfisol ordosunda sınıflandırılmıştır. Aynı topraklar FAO Dünya Toprak Haritası Lejandına (FAO/UNESCO 1990) göre ise Fluvisol, Arenosol, Regosol, Leptosol, Calcisol, Cambisol, Gypsisol, Vertisol, Luvisol ve Kastonozem ana toprak grupları içerisinde sınıflandırılmıştır. KKTC’de ağır killi toprakların yanında, sitli killi tın, kumlu killi tın, killi tın ve tın tekstürlü topraklarında yayılım gösterdiği belirlenmiştir. Topraklarda yaygın kil minerali simektit olup bunu paligorskit, kaolinit ve illit izlemektedir. Ülke toprakları tektonik kaynaklı değişken topografya ve Pleyistosen-Erken Holosen iklim salınımları nedeniyle dar alanda büyük farklılıklar göstermektedir. Kil boyutu parçalarının yüksek düzeyde bulunması ve smektitle paligorskitin başat olması nedeniyle ülkede yer alan toprak serileri genel olarak düşük ve orta hızlı infiltrasyon sınıfında yer almaktadırlar. Hidrolik iletkenlik değerleri de profillerde çoğunlukla orta ve düşük düzeylerde bulunmuştur. Çalışma alanında yer alan topraklarda az da olsa yer yer tuzluluk ve alkalilik sorunu bulunmaktadır. İncelenen pofillerde pH değerleri 7.20 (Gürpınar Serisi) ile 9.54 (Göller serisi) arasında, çözünür tuz içerikleri ise %0.010 (Karadağ Serisi) ile %6,125 (Çamurova Serisi) arasında değişmektedir. ESP değerleri de yer yer yüksek değerler göstermekte ve Kanlıdere Serisi’nin profilinde %35 değerine ulaşmaktadır. Katyon değişim kapasitesinin büyük çoğunluğunu Ca+2Mg+2 oluşturmakta ve değerleri üst toprak katmanlarında 8,5 cmol kg-1 (Sedefdüzü Serisi) ile 63.8 cmol kg-1 (Göller Serisi) arasında değişmektedir. Kireç içerikleri genelde profil derinliğiyle artış göstermekte ve üst toprak katmanlarında %1.6 (Girne Serisi) ile %66.7 (Teknelik Serisi) arasında yer almaktadır. Organik madde içerikleri iklim özelliklerine bağlı olarak genelde düşük düzeydedir ve üst toprak katmanlarında %0.51 (Yerköy Serisi) ile %6.13 (Karadağ Serisi) arasında bulunmaktadır. Bu bağlamda biyolojik aktivitenin ölçüsü olarak alınan mikrobiyel CO2 üretimi ve enzim aktivitesinin düşük düzeyde 4 olduğu saptanmıştır. Buna karşılık topraklardaki mineralize olabilir azot ve topraktan denitrifikasyon potansiyelleri genelde oldukça yüksektir. Toprakta bitkilerce alınabilir fosfor içerikleri profil boyunca azalmakta ve üst toprakta 0,1 kg P2O5 da-1 (Kalecik Serisi) ile 103,1 kg P2O5 da-1 (Güneşköy Serisi) arasında değişmektedir. Ancak toprakları önemli bölümünde yeterli değildir. Bazı topraklarda ise aşırı birikim söz konusudur. Yararlı ve depo potasyum analizleri yapılan 32 toprak serisinden Ümittepe Serisi dışındakilerde bütün tarla ve bahçe bitkilerinin tarla koşullarında potasyumlu gübreleme yapılmaksızın ve sera koşullarında ise bir miktar potasyumlu gübreleme ile sera bitkileri yetiştirilebilir. Seçilmiş 17 toprak serisinin Ap horizonlarında DTPA yöntemiyle ölçülen mikro element içerikleri çinko yönünden Kanlıdere, Yayla, Zümrütköy, Türkmenköy, Boğaziçi, Mormenekşe, Pınarlı ve Akdeniz serilerinde yeterli, diğer tüm serilerde ise kritik düzeyin 80,5 ppm) altında bulunmaktadır. Demir içerikleri Pınarlı, Değirmenlik ve Akdeniz serileri dışındaki tüm serilerde yeterli; bakır ve mangan içerikleri is incelenen tüm serilerde yeterli düzeyde bulunmaktadır. Ülke toprakları için özellikle çinko uygulamasının gübreleme programına alınması yararlı olacaktır. Toprakların tarımda kullanımını sınırlayan arazi karakteristikleri, toprakların arazi yetenek ve sulu tarıma uygunluk sınıflarının belirlenmesinde ve çeşitli tarımsal ve tarım dışı kullanımlara uygunluklarının saptanmasında etkili olmuştur. Nitekim çalışma alanında herhangi bir sınırlayıcı faktör içermeyen tarım arazisi olabilecek niteliklerinde I. sınıf tarım arazisi 86.234 da olup, toplam alanın % 2.5’ini oluşturmaktadır. KKTC’de işlemeli tarıma elverişli arazilerin (I, II, III, IV. sınıf araziler) toplam alanı 1.753.677 da olduğu belirlenmiştir. Çalışmada KKTC toprakları üretimi yapılan kültür bitkilerine uygunluğu değerlendirilmiş, bilgisayarda yapılan gruplamalar sonucu çok uygun ve orta uygun kullanımların gösterildiği Potansiyel Arazi Kullanım Haritası hazırlanmıştır. KKTC’de toplam 566.660 da narenciye yetiştiriciliğine çok ve orta uygun olan arazi bulunmaktadır ve mevcut narenciye bahçelerinin önemli bir kısmı bu alanlar üzerinde yer almaktadır. İşlenerek tarıma elverişli arazileri büyük bir bölümünün bahçe bitkileri yetiştiriciliğine uygun olduğu KKTC topraklarının erozyona karşı mutlak olarak çeşitli koruma önlemleriyle birlikte kullanılması gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu amaçla, öncelikle topraklar mutlaka mevcut arazi yetenek sınıfına göre kullanılmalıdır. KKTC topraklarında bitkisel üretimi sınırlayan faktörler önem sırasına göre; ağır kil tekstürü, pulluk altı katmanının varlığı, bu katmanın oluşma riski ve tuzlulaşmam tehlikesidir. Özellikle Mesarya Ovası’nda yüksek kil içeriğinin yanı sıra şişme-büzülme gösteren kil minerallerinin fazlaca bulunması tuzlulaşma riskini arttırmaktadır. Bu nedenle sulama ve drenaj sistemlerinin birlikte planlanması gerekmektedir. 5 TAGEP PROJELERİ 6 TAGEP projeleri - İş Tanımı 1. KKTC Tarımının Yapısı, Sorunları ve Tarımsal Yapıyı İyileştirme Önerileri - İş Tanımı 2. KKTC’nin Türkmenköy Tarımsal Araştırma Deneme İstasyonunun Kurulması ve Yönetimi (Bina, Donanım ve Malzemesi, Araştırma Proje Gereçleri) - İş Tanımı 3. Araştırma Projeleri (Tarla Bitkileri, Bahçe Bitkileri ve Hayvansal Üretim projeleri) şeklinde yürütülmüştür. İş Tanımı 1. KKTC Tarımının Yapısı, Sorunları ve Tarımsal Yapıyı İyileştirme Önerileri TAGEP projeleri KKTC Tarım ve Orman Bakanlığı ile Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi arasında “Tarımsal Araştırma, Geliştirme-Uygulama ve Danışmanlık Hizmetleri 26.08.2005 tarihinde 10 yıl süreli bir sözleşme ile yenilenmiştir. Bu sözleşme ile KKTC’nin önerileri doğrultusunda Meyvecilik ve Küçükbaş Hayvan Yetiştiriciliği projeleri 10 yıl süreyle uzatılmıştır. Bu süre içerisinde sonuçlanan projelerin sonuç raporları Ç.Ü. Ziraat Fakültesi ve Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı işbirliği ile 2002 yılından itibaren yayımlanmaya başlamıştır. Meyvecilik ve hayvancılık alanlarındaki sonuç raporları üreticiye yönelik kitapçıklar halinde 2009 yılında basılmış, kısa sürede tükenmesi üzerine 2011 yılında 2. baskısı yayımlanmıştır. İş Tanımı 2. KKTC’nin Türkmenköy Tarımsal Araştırma Deneme İstasyonunun Kurulması ve Yönetimi (Bina, Donanım ve Malzemesi, Araştırma Proje Gereçleri) Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Tarım ve Orman Bakanlığı ile Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi arasında 08.07.1999 tarihinde bir anlaşma imzalanarak Tarımsal Araştırma ve Geliştirme projeleri (KKTC-TAGEP) oluşturulmuştur. Her iki tarafça kabul edilen TAGEP projelerinin deneme parselleri 2000 yılından itibaren Türkmenköy Araştırma İstasyonunda kurulmaya başlamıştır. TAGEP projesinin hayata geçirilmesi ile; - Lefkoşa’da Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Merkez Binası, - Türkmenköy’de Araştırma İstasyonu alt yapısı, - Personel alımı, - Teknik personele Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde Yüksek Lisans eğitimleri, - 2003 yılında Güzelyurt’da Araştırma İstasyonu’nun kurulması gerçekleştirilmiştir. - 1999-2009 yılları arasında yürütülmesi planlanan TAGEP Projesi 2005 yılından itibaren Meyvecilik ve Küçükbaş Hayvancılık konularında 2015 yılına kadar uzatılmıştır. 7 İş Tanımı 3. Araştırma Projeleri 3.1. Tarla Bitkileri Projeleri 3.1.1. Tahıllar ve Yemeklik Baklagiller 3.1.1.1. Arpa Alt Projesi 3.1.1.2. Buğday Alt Projesi 3.1.1.3. Mısır Alt Projesi 3.1.1.4. Nohut Alt Projesi 3.1.1.5. Bakla Alt Projesi 3.1.2. Yem Bitkileri (Yonca, Fiğ, Sudan otu) 3.1.3. Ekim Nöbeti 3.2. Bahçe Bitkileri Projeleri 3.2.1. Açıkta ve Örtü altında Sebze Tarımını Geliştirme 3.2.2. Subtropik İklim Meyveleri Çeşit Adaptasyon 3.2.2.1. Turunçgiller 3.2.2.2. Trabzon Hurması 3.2.2.3. Nar 3.2.2.4. İncir 3.2.2.5. Zeytin 3.2.2.6. Jojoba 3.2.3. Ilıman İklim Meyveleri Çeşit Adaptasyon Araştırmaları 3.2.3.1. Elma 3.2.3.2. Şeftali 3.2.3.3. Kayısı 3.2.3.4. Erik 3.2.3.5. Badem 3.2.3.6. Çilek 3.2.3.7. Üzüm 3.3. Hayvansal Üretim Projeleri 3.3.1. Büyükbaş Hayvanlar 3.3.2. Küçükbaş Hayvanlar 8 PROJE ÖZETLERİ 9 KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NİN TARIMSAL PAZARLAMA YAPISI VE GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ Prof. Dr. Oğuz YURDAKUL, Prof. Dr.Faruk EMEKSİZ, Prof. Dr. M. Necat ÖREN Özet Bu araştırma projesi ile, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde, ürün grupları bazında arz-talep dengeleri, dış ticaret yapısı, fiyat ve pazar politikaları ile pazarlama yapı ve işleyişi incelenerek sorunların ortaya konulması ve bunların giderilmesine yönelik uygulanabilir politikaların araştırılması amaçlanmıştır. KKTC’nde, hemen her ülkede olduğu gibi, tarıma uzun yıllardan beri ekonomik ve sosyal gerekçelerle ve değişen programlar çerçevesinde müdahale edilmektedir. İçte destekleyici, dışa karşı ise koruyucu yöndeki bu müdahalelerle kendine yeterlilik, dışsatım ve üreticilerin gelir durumlarının iyileştirilmesi amaçlanmaktadır. Ancak, yapısal iyileşme sağlayıcı önlemler yerine daha çok üreticilere pazar fiyatı desteği sağlamaya yönelik önlemlerin tercih edilmesi ve kapsamının da giderek genişletilmesiyle bugün piyasa dengeleri önemli ölçüde bozulmuştur. Ülkede tarımsal girdi pazarları büyük ölçüde devlet kontrol ve denetimindedir. Bu alandaki özel sektör faaliyetleri de devlet politikalarından etkilenmektedir. Girdi piyasalarına yönelik devlet müdahaleleriyle başta tahıllar, patates ve turunçgil üretimi ile hayvancılık sektörü olmak üzere birçok üretim koluna önemli destek ve hizmetler sağlanmaktadır. Üreticiler açısından, girdi ve finansman temininde genel anlamda önemli bir sorun gözükmemekle beraber, kullanılan girdilerin tamamına yakın bir bölümü dışalım yoluyla karşılanmaktadır. Bu durum girdi fiyatlarını yükseltmektedir. Ülkede girdi piyasalarında olduğu gibi, ürün piyasalarında da yoğun devlet müdahalesi söz konusudur. Bu da kaynak dağılımına rehberlik eden ürün fiyatlarında ve dolayısıyla kaynak dağılımında çarpıklığa yol açmakta, pazar sinyalleri, üretim kararlarına, dünyayla uyumsuz bir ortam yaratmaktadır. İşgücü başta olmak üzere, girdi fiyatlarının yüksekliği, buna karşın düşük verimlilik düzeyi ürün fiyatlarını yükseltmektedir. Yüksek düzeylerde gerçekleşen fiyatlar, dışsatımı da güçleştirmektedir. Üreticinin yanında tüketiciye, hatta bazı ürünlerde ihracatçıya sağlanan destekler ise politikaların maliyetini yükseltmektedir. Üreticilere sağlanan destek ve korumalar bir taraftan verimlilik artırıcı çabaları olumsuz etkilerken, diğer taraftan destek beklentisini doğurmuştur. Turunçgil hariç yaş meyve ve sebzeler dışında, hemen bütün ürün gruplarında görülen bu uygulama, oldukça pahalı ve verimsizdir. Bu bakımdan, KKTC tarım politikalarının ekonomik olmaktan çok sosyal amaçlar taşıdığı ve bu yolla başta üreticiler olmak üzere toplumun çeşitli kesimlerine önemli transferler sağlandığı söylenebilir. Ancak, bu uygulamaların etkisiyle şekillenen tarımsal üretim ve pazar yapısı, uluslar arası gelişmelerle bağdaşmadığı gibi olası bir AB üyeliğinden de ülkenin zarar görmesine neden olabilir. 10 Bugün gelinen noktada, tarım politikalarının sadece ulusal verilere göre belirlenmesi ve uygulanması mümkün olmadığı gibi doğru da gözükmemektedir. Ulusal politikalar, her gün yeni yeni uluslar arası anlaşmalar ve gelişmelerle birbirine biraz daha yaklaşmaktadır. Temel amaç, ulusal pazarlarda çarpıklığa ve etkinsizliğe yol açan ve uluslar arası piyasalara da yansıyarak dünya refahını olumsuz etkileyen müdahalelerin aşamalı olarak azaltılmasıdır. Böylece mal ve hizmetlerin uluslar arası pazarlarda serbestçe dolaşımını engelleyen ve haksız rekabete yol açan her türlü destek ve korumaların azaltılması amaçlanmaktadır. GATT’ın elli yıla yaklaşan geçici statüsüne son verilerek Dünya Ticaret Örgütü (WTO) adı altında kurumsallaşmasıyla bu sürecin daha da hız kazanması beklenmelidir. Bu bakımdan, ulusal politikaların kararlaştırılma sürecinde söz konusu gelişmelerin dikkate alınarak, ulusal pazarların giderek artacak olan rekabetçi ortama hazırlanması gerekmektedir. KKTC için AB üyeliği olasılığı konunun önemini daha da artırmaktadır. Ancak politikalar şekillendirilirken, AB Ortak Tarım Politikası (OTP) yerine, WTO Tarım Anlaşmasında öngörülen temel ilkeler esas alınmalıdır. Bugünkü haliyle ABOTP, Türkiye için olduğu kadar KKTC için de hareketli bir hedef gibidir. Nitekim, AB de, Tarım Anlaşmasına taraf ve bu konuda yükümlülük altına girmiş bir Birlik olarak, OTP’nda ardı arkası kesilmeyen reformlara gitmektedir. Yakın gelecekte OTP’nın da Tarım Anlaşmasında öngörülen ve yukarıda belirtilen temel ilkeler çerçevesinde şekillenmesi beklenmelidir. Daha şimdiden bu yönde önemli adımlar atılmıştır. Bu bakımdan, ulusal tarım politikalarının Tarım Anlaşmasının gereklerine uygun olarak şekillendirilmesi, olası bir AB üyeliği açısından da gerekli ve önemli görülmektedir. Tarımda üretim ve işletme yapıları ile verimlilik ve kaliteyi iyileştirmek, maliyetleri düşürmek ve çevreyle uyumlu üretimi gerçekleştirmek, politikaların temel amacı olmalıdır. Böylece giderek artacak olan rekabetçi ortamdan zarar görmemek, hatta birçok alanda karlı çıkmak mümkün olacaktır. Bu amaçla dışsatım olanağı bulunan alanlar ve ürünler araştırılmalı, olası bir AB üyeliği öncesi, kısıtlar gelmeden teşvik edilmelidir. KKTC tarım politikaları, bugünkü haliyle ekonomik açıdan verimsiz, mali açıdan pahalıdır. Ülkede tahıllar, patates, turunçgiller gibi hakim bitkisel ürünler ile hayvansal ürünlerin girdi ve ürün piyasalarında destek ve koruma yönünde yoğun bir devlet müdahalesi söz konusudur. Zorunlu sigorta uygulaması da bugüne kadar, risk ve belirsizliklerin neden olacağı gelir istikrarsızlığını azaltarak üretimdeki devamlılığı sağlama yerine, adeta sektöre kaynak aktarmanın diğer bir yolu gibi görülmüş ve uygulanmıştır. Bu da ürün desenini belirli ürünlerle sınırlamıştır. KKTC’nde, bitkisel üretimde olduğu gibi hayvancılık ve hayvansal ürün piyasalarına da yoğun bir devlet müdahalesi siz konusudur. Bu müdahaleler, genellikle üretimi ya da üreticiyi desteklemek ve dışa karşı korumak şeklindedir. Ülkenin küçük bir ada ülkesi olması, bitkisel üretimi doğrudan, hayvancılık ve hayvansal üretimi ise, dolaylı olarak etkileyen yeterli ve düzenli yağışın olmaması ve sulama olanaklarının yetersizliği, tarımsal üretimi olumsuz etkilemektedir. Bunda iç ve dış pazar olanaklarından kaynaklanan kısıtlar nedeniyle üretimlerin de küçük ölçekli olması, dolayısıyla maliyet artışı etkili olmaktadır. Diğer taraftan, KKTC’nin tanınmaması ve ABAD kararları ülkenin ihracatta rekabet avantajına sahip oluğu ürünlerde dahi 11 dünya piyasalarına çıkmasını engellemektedir. Bütün bu faktörler, iç piyasalara yansıyarak üretimi ve üretici gelirlerini olumsuz etkilemekte, tarımsal üretim ve bu üretimin devamlılığı ancak devlet destek ve korumaları altında mümkün olabilmektedir. Ancak, bu müdahaleleriyle piyasa dengeleri bozularak haksız rekabet ortamı yaratılmakta, bu ise kaynak kullanımında etkinsizliğe yol açarak, ülke refahını olumsuz etkilemektedir. Bu durum ayrıca dünya piyasalarıyla entegrasyonu da güçleştirmektedir. Günümüzde, ulusal politikaların sadece ülkenin özgün koşullarına göre şekillendirilmesi olanakları kısıtlıdır. Bu husus, AB üyeliği olasılığı var olan KKTC açısından daha büyük önem arz etmektedir. Bugün belki de Türkiye ile ayrıcalıklı ticaret nedeniyle yeterince hissedilemeyen uluslar arası rekabet, olası bir AB üyeliği durumunda bütün şiddetiyle hissedilecektir. Bunun yurtiçi piyasalarda yaratacağı olumsuz etki ise çok daha tahrip edici olacaktır. Nitekim bugün ülkenin ticari ilişkileri büyük ölçüde Türkiye ile sınırlıdır. Bu bakımdan, politikaların şekillendirilmesinde, dünya piyasalarındaki gelişmelerin göz önüne alınmasında yarar görülmektedir. Ülkenin kendine özgü koşulları, devlet desteklerini zorunlu kılmaktadır. Bununla beraber, destekleme kapsamı ve destekleme yöntemlerinin gözden geçirilmesi gerekmektedir. Bugün pek çok tarımsal girdi ve ürün piyasalarının işleyişi, devlet politikaları ve kurumlarının etkisi altında cereyan etmekte, arz-talep ilişkileri göz ardı edilmektedir. Yerli üretim, dışa karşı yüksek oranlı vergi ve fonlarla korunurken ihracat da, maliyet dezavantajı nedeniyle ancak yüksek oranlı ihracat sübvansiyonlarıyla mümkün olabilmektedir. Ayrıca, iç piyasada da girdi ve ürünlerin üretiminden tüketimine kadar her alanda genelde yüksek oranlı destekler sağlanmaktadır. Bu şekilde yaratılan yapay ortamda üretimin sürdürülmesine çalışılmaktadır. Ancak, bu koşullar altında üretim ekonomik olmadığı gibi, gelecekte mümkün de görülmemektedir. Piyasalarda tekelleşmeyi önlemek amacıyla varlıklarını sürdüren Kooperatif Merkez Bankası, TÜK ve SÜTEK gibi kurumlar kendileri tekel durumundadırlar. Bu kurumların varlığında bugün için yarar görülmekle beraber, görevleri sadece tekelleşmeyi önleyerek piyasa işleyişine etkinlik kazandıracak şekilde faaliyet alanları sınırlandırılmalıdır. Diğer bir anlatımla, piyasalarda belirleyici olmak yerine düzenleyici bir rol üstlenmelidirler. Ülkenin özgün koşulları, tarımın mutlaka desteklenmesini gerektirmektedir. Piyasalarda devlet tekeline son verilerek, mevcut kurumların sadece piyasa işleyişine etkinlik kazandıracak bir rol üstlenmesiyle ortaya çıkabilecek olası üretici gelir kayıpları, tarımsal altyapıları güçlendirecek ve orta ve uzun vadede üretim maliyetlerini düşürecek programların geliştirilmesine paralel olarak, azalacak oranlarda doğrudan gelir destekleriyle telafi edilmelidir. Ancak bu gelir destekleri üretimden tamamen bağımsız olmamalı, diğer bir anlatımla üretimle belirli ölçülerde ilişkilendirilmelidir. Yoğun devlet müdahalesi, KİT ve benzeri aracı kurumların varlığını sürdürmelerine yol açmaktadır. Bu kurumların siyasi istismara açık olmaları, aşırı istihdama, zararları da hazinece karşılandığı için yetersiz kar güdüsüne ve verimsiz çalışmalarına neden olmaktadır. Bütün bu faktörler ise politikaların transfer etkinliğini azaltarak kaynak 12 israfına yol açmaktadır. Bu bakımdan, Türkiye’nin uluslar arası yükümlülükleri ve AB’ne uyum amacıyla son yıllarda yapmış olduğu gibi, KKTC’nde de tarım politikalarının gözden geçirilmesinde yarar görülmektedir. Bu amaçla; destekleme kapsamının ürün ve destek düzeyi bakımından daraltılması, girdi sübvansiyonlarının aşamalı olarak azaltılması, tarım sigortası uygulamasının ise sigortacılığın amacına uygun hale getirilmesi gerekmektedir. Uygulama değişikliğinden kaynaklanacak olası gelir kayıpları, bugün başta ABD ve AB’nde olmak üzere, birçok ülkede farklı isimler altında ve bazı değişikliklerle uygulanan “Doğrudan Gelir Destekleri” ile telafi edilme olanakları araştırılmalıdır. Doğrudan gelir destekleri, Pazar fiyatlarında ve piyasa dengelerinde çarpıklığa yol açmayan ve Pazar sinyallerinin üretici kararlarına yansımasına engel olmayan bir destekleme sistemi olması bakımından uluslar arası gelişmelere de uygundur. Türkiye’de de bu yönde pilot uygulama başlatılmış olup, sistemin ülke geneline yaygınlaştırılması planlanmaktadır. KKTC’nin Türkiye’deki bu uygulamaları yakından takip ederek, gerekiyorsa benzer çalışmaları, biran önce başlatmasında yarar görülmektedir. Doğrudan gelir desteği, ürün ve üretim miktarı arasında doğrudan ilişki kurmaksızın, hedef üretici kitlesine devlet tarafından yapılan gelir ödemesidir. Piyasa dengeleri ve özellikle tüketici fiyatlarında hiç ya da hiçe yakın bozucu etkisi nedeniyle tarım dışı kesimlerce de sosyal gerekçelerle kabul görebilecek bir uygulamadır. Doğrudan gelir desteklerinin yanında tarımsal eğitim, araştır ve yayım ile verimlilik ve üretimde iyileşme sağlayacak ve kaynak kullanım etkinliğini artıracak önlemler de sektör için olduğu kadar tarım dışı kesimlerin de yararınadır. Söz konusu önlemler kaynakların etkin kullanımını sağlaması yanında, dış pazarlar bütünleşme açısından da önemlidir. Yukarıda KKTC tarım politikaları, uluslar arası gelişmeler, anlaşmalar ve kısıtlar çerçevesinde genel olarak değerlendirilerek günümüzde ulusal politikalar kararlaştırılırken temel yaklaşımın en olması gerektiği vurgulanmaya çalışılmıştır. KKTC’nin mevcut tarımsal üretim, fiyat ve pazar yapı ve işleyişine ilişkin sorunlar ile bunların çözüm olanakları üzerinde durulmuştur. Bitkisel Üretime İlişkin Öneriler Ülkenin üretim olanakları kısıtlıdır. Bunun yanı sıra memur-çiftçi uygulaması, başta tarım toprakları olmak üzere, üretim faktörlerinin kullanımında etkinsizliğe yol açtığından yasal düzenlemelerle bu duruma aşamalı olarak son verilmelidir. Toprak reformu ya da uzun vadede miras yasası çerçevesinde tarım topraklarının asıl mesleği çiftçilik olan fakat arazisi olmayanlarla yetersiz olanlar lehine el değiştirmesi sağlanmalıdır. Öte yandan, zaten yetersiz olan işletme arazilerinin daha da parçalanmasını önlemek amacıyla miras yasası çıkarılmalı, buna da işlerlik kazandırılmalıdır. Parçalanmış arazilerde ise toplulaştırmaya gidilmelidir. Turunçgiller ülke ekonomisi açısından halen en önemli ürün grubunu oluşturmaktadır. Buna karşın, mevcut üretim potansiyeli yeterince değerlendirilememektedir. Bu potansiyelin değerlendirilebilmesi halinde, ABAD kararlarına rağmen ülkenin 13 Türkiye üzerinden dışsatım olanağı bulunmaktadır. Turunçgil konsantresi ise Türkiye’ye rahatlıkla satılabilmektedir. Mevcut üretim ve dışsatım potansiyelinin değerlendirilebilmesi için, öncelikle dünya fiyatlarıyla üretim gerçekleştirilmelidir. Turunçgilde verimlilik ve maliyet üzerinde en etkili faktör sulama suyu kısıtıdır. Yetersiz ve düzensiz sulama toprak yapısını olumsuz etkilediği gibi, zaten pahalı olan üretim girdilerinin yarayışlılığını da azaltmaktadır. Bu da verim ve kaliteyi düşürerek maliyet artışıyla sonuçlanmaktadır. Yüksek maliyet fiyatları, üreticilere destek sağlamak amacıyla hükümet tarafından da yükseltilmekte, sonuçta piyasa dengeleri bozulmakta ve dünyayla uyumsuz bir ortam yaratılmaktadır. Bu durum ihracatı da güçleştirmektedir. Bu bakımdan, turunçgillerde sulama maiyetini azaltacak olan damla sulama, ülke ekonomisi açısından da büyük önem taşımaktadır. Öte yandan, turunçgillerde mevcut çeşitler dış pazar taleplerine uygun çeşitler değildir. Dış pazarlarla yakın temas içerisinde olan ihracatçılar, turunçgilde mevsim dışı üretimin dışsatım olanaklarının daha fazla olduğunu belirtmektedirler. Bu konunun dış Pazar araştırmalarıyla incelenmesi ve bahçe tesisinde bu hususun da göz önünde bulundurulmasında yarar vardır. Sebze ve turunçgil dışındaki meyve üreticileri de girdi, sigortalama ve pazar fiyatı desteklerinden yararlanmakla beraber, yararlanma düzeyi diğer ürün grupları kadar yüksek değildir. Sebzelerde ürün pazarlarına müdahale ya da pazar fiyatı destekleri büyük ölçüde dış ticaret önlemleriyle sınırlıdır. İç pazarda herhangi bir devlet müdahalesi olmadığı gibi, bu alanda büyük bir yasal boşluk vardır. İç pazar, büyük ölçüde aynı zamanda ithalatçı olan az sayıda kabzımal tarafından yönlendirilmektedir. Ülkede, turunçgil dışında, yaş meyve sebzede, üretici aleyhine işleyen aksak bir piyasa mekanizması hakimdir. Bu amaçla Türkiye’deki Haller Yasasının incelenerek ülkenin özgün koşullarına uyarlanmasında büyük yarar görülmektedir. İç pazarda karşılaşılan bu sorunların yanında ülkenin dışsatım olanakları da oldukça sınırlıdır. Ülkenin sebze ve patateste mevsim dışı üretimde dışsatım olanağı bulunmaktadır. Yaş meyve ve sebzede liman altyapı ve hizmetlerinin yetersizliği ihracatta karşılaşılan diğer önemli sorundur. Bu durum, ülkenin zaten var olan ihracat rekabeti dezavantajını daha da artırmaktadır. Dış pazarlarla yakın ilişki içerisinde olan ihracatçılar, bitkisel ürünlerden kolakas, molohiya (jüt), yaprak kerevizi, kuşkonmaz vb. ürünlerde birçok ülkeye ihracat olanaklarının bulunduğunu belirtmektedirler. Tarımsal ürünler (işlenmiş ürünler ve üretim girdileri de dahil) için kalite standartları geliştirilerek, pazarlamanın tüm aşamalarında etkili bir şekilde uygulanmalıdır. Piyasaların devlet tarafından etkin denetimi, ancak standartların uygulanmasıyla olanaklıdır. Hazırlanacak standartlar, özellikle halk sağlığı söz konusu olduğunda ve dışsatımda hiçbir esneklik gösterilmeden uygulanmalıdır. 14 İç ve dış Pazar koşulları dikkate alınarak tarımsal üretim planı (master plan) yapılmalı ve destek ve teşvikler buna uygun olarak yönlendirilmelidir. Ada ülkesi olması nedeniyle KKTC’nin önemli bir organik tarım potansiyeli ve avantajı bulunduğu dikkate alınmalıdır. Hayvansal Üretime İlişkin Öneriler Ülke hayvancılığına sağlanan destek ve korumalarla hayvansal üretimde ve üretim açısından önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Bununla beraber hayvancılıkta en önemli girdi durumunda olan yemde halen önemli sorunlar yaşanmaktadır. Çayır-mera, yeşil ve kuru ot yetersizliği bir taraftan hayvanların dengesiz beslenmesine neden olarak verimi düşürmekte, diğer taraftan kesif yeme dayalı üretimi zorunlu kılmaktadır. Bu ise hayvancılıkta üretim maliyetlerini yükselterek ülkenin rekabet gücünü olumsuz etkilemekte ve ihracatta yüksek oranlı teşvikleri zorunlu kılmaktadır. Bu sorun, ülkede yem bitkilerinin ekim nöbetine sokulması ve nadasın yaygınlaştırılmasının yanında, yaygın olarak üretimi yapılan arpanın belirli oranlarda yeşil yem olarak biçilmesiyle önemli ölçüde çözüme kavuşturulabilir. Hayvancılık sektörünü ilgilendiren politikaların yemden başlamak üzere her aşamada bir bütünlük arz edecek şekilde yeniden gözden geçirilmesinde ve desteklerin fiyat dışı araçlara kaydırılmasında yarar görülmektedir. Ülke içinde hayvan varlığı kayıt altına alınarak buna da süreklilik kazandırılmalı, kaçak kesimler önlenmelidir. Böylece Rum kesiminden kaçak canlı hayvan ve et girişi belirli ölçülerde engellenebilir. Kaçak canlı hayvan ve et girişi haksız rekabete yol açtığı gibi, insan ve hayvan sağlığı açısından da büyük risk taşımaktadır. Sütte giderek artan üretim fazlası sorunu, mevcut politikaların devamı halinde daha da büyüyerek et piyasalarına da yansıyacaktır. İhracatın da sübvansiyonlarla uzun yıllar devam ettirilmesi mümkün gözükmemektedir. Bu bakımdan dışsatım olanakları kısıtlı olan ülkede süt üretimi mutlaka taleple uyumlu hale getirilmelidir. SÜTEK’in tekelci konumuna son verilmesiyle piyasalarda oluşacak boşluk, Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu gibi kooperatif, birlik gibi üretici örgütlerince doldurulmalıdır. Ayrıca, havancılık yan ürünlerinin değerlendirilerek kemik unu ve kan işleme tesislerinin kurulmasında yarar vardır. Ülke, arıcılık ve su ürünlerinde önemli bir üretim potansiyeline sahiptir. Ancak arıcılıkta bu potansiyel, Pazar sorununun aşılamaması nedeniyle yeterince değerlendirilememektedir. Ülkenin bir ada ülkesi olması ve ada çevresinde zengin balık stoklarının bulunmasına rağmen, yurtiçi talebin dahi karşılanamayarak, her yıl artan miktarlarda ithalatın yapılması ülke ekonomisi açısından önemli bir kayıptır. Bu avantaj değerlendirilmelidir. 15 KKTC KURAK KOŞULLARINA UYGUN ARPA ÇEŞİTLERİNİN SAPTANMASI ÜZERİNDE ARAŞTIRMALAR Proje No. 3.1.1.1. Prof. Dr. Tacettin Yağbasanlar (Proje Sorumlusu) Prof. Dr. Hakan Özkan, Dr. Mehmet Yıldırım, Ar.Gör. Cemal Yücel Özet KKTC kuru koşullarına uygun yüksek verimli ve kaliteli arpa genotiplerinin belirlenmesi amacıyla; 2000-01, 20001-02 ve 2002-03 yıllarında üç yıl boyunca sürdürülen denemeler, KKTC Türkmenköy ve Özhan lokasyonlarında kurulmuştur. 2000-01 yılında, Türkmenköy koşullarında ‘Diyarbakır orijinli arpa verim denemesi-1 ve 2’ ile ‘arpa verim denemesi-1 ve 2’ olmak üzere dört deneme seti kurulmuştur. ‘Diyarbakır orijinli arpa verim denemelerinde toplam 40 genotip, ‘arpa verim denemelerinde ise toplam 48 genotip denenmiştir. 2001-02 yetiştirme yılında Türkmenköy koşullarında arpa verim denemesi 1 ve 2 tekrar kurulmuş ve bunlar içerisinden seçilen toplam 40 genotip ile 2002-03 yetiştirme yılında 20’şer genotip içeren 2 ve 6 sıralı arpa verim denemeleri kurulmuştur. Denemelerde tne verimi, hektolitre ağırlığı, bitki boyu ve başaklanma süresi gibi özellikler incelenmiştir. Bu araştırma sonucunda, KKTC kuru koşullarında 2 sıralı (biralık) arpa yetiştirmek isteyen üreticilere /Shyri//Gloria’s’/ ve Patty-B/Ruda’S’//Aleli hatları, 6 sıralı (yemlik) arpa yetiştirmek isteyen üreticilere Lignee527/Nk1272//Clb ve Gloria’s’/Saida// Mtn’s’/ hatları önerilmektedir. Bu hatların en kısa zamanda KKTC’de tescilinin yapılıp tohumluğunun üretilerek üreticiye verilmesi sağlanmalıdır. 16 KKTC KURAK KOŞULLARINA UYGUN EKMEKLİK VE MAKARNALIK BUĞDAY ÇEŞİTLERİNİN SAPTANMASI ÜZERİNDE ARAŞTIRMALAR Proje No. 3.1.1.2 Prof. Dr. Tacettin Yağbasanlar (Proje Sorumlusu) Prof. Dr. Hakan Özkan, Dr. Mehmet Yıldırım, Ar.Gör. Cemal Yücel Özet Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde kuru koşullara uygun, yüksek verimli ve kaliteli ekmeklik ve makarnalık buğday genotiplerinin belirlenmesi amacıyla, 2000-01, 2001-02 ve 2002-03 yıllarında üç yıl süreyle ekmeklik buğday, makarnalık buğday ve tritikale verim denemeleri yürütülmüştür. Denemeler, KKTC Türkmenköy kuru koşullarında kurulmuştur. 2000-01 yetiştirme yılında, 23 genotip içeren ekmeklik buğday ve 40 genotiplik ekmeklik buğday ön verim denemesi olmak üzere iki adet deneme kurulmuş, bu denemelerden incelenen özellikler bakımından üstün olan 20 genotip, 2001-02 ve 2002-03 yıllarında denenmiştir. Benzer biçimde 2000-01 yılında, 23 genotip içeren makarnalık buğday çeşit verim denemesi ve 10 genotiplik makarnalık buğday ön verim denemesi kurulmuş olup, bu denemeler sonucu seçilen 20 genotip, 200102 ve 2002-03 yıllarında denenmiştir. Ayrıca üç yıl boyunca (2000-01, 2001-02 ve 2002-03) 16 genotip içeren tritikale verim denemesi de yürütülmüştür. Yıllara ve denemelere bağlı olarak; dane verimi, hektolitre ağırlığı, başaklanma süresi ve bitki boyu gibi özellikler incelenmiştir. Araştırmalardan elde edilen bulgulara göre, KKTC kuru koşullarında yapılacak ekmeklik buğday yetiştiriciliğinde Mon’S’Ald’S’//Bow’S’, makarnalık buğday yetiştiriciliğinde Suokuko.7 ve tritikale yetiştiriciliğinde Stier 34*2/Lira hattının kullanılmasının uygun olduğu sonucuna varılmıştır. Bu hatların en kısa zamanda KKTC’de tescilinin yapılıp tohumluğunun üretilerek üreticiye verilmesi sağlanmalıdır. Tescil konusunda T.C. Tarım Bakanlığının ilgili kuruluşlarından yardım almak mümkündür. Tescil işlemi tamamlanıncaya kadar Genç-99 ekmeklik ve Amanos-97 makarnalık buğday çeşitlerinin sertifikalı tohumluğu Türkiye’den temin edilerek üreticiye verilebilir. Araştırmada ayrıca KKTC kuru koşullarında buğday ve özellikle arpa yerine tritikale yetiştirilmesinin mümkün olduğu ortaya çıkmıştır. KKTC’de kurak alanlarda yaygın bir şekilde yetiştirilen ve düşük verimler alınan arpa yerine tritikale yetiştirilmesi ile elde edilen ürün miktarı artacak, böylece de ülkedeki hayvan varlığının daha bol ve daha kaliteli yemle beslenmesi mümkün olacaktır. 17 KUZEY KIBRIS KOŞULLARINDA ANA ÜRÜN VE İKİNCİ ÜRÜN OLARAK YETİŞTİRİLEBİLECEK ATDİŞİ MELEZ MISIR ÇEŞİTLERİNİN SAPTANMASI ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR Proje No: 3.1.1.3 Prof. Dr.Yusuf Kırtok, Prof. Dr. Ahmet Can Ülger Özet Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde sulu koşullarda ana ürün ve ikinci ürün olarak yetiştirilebilecek bazı ticari atdişi melez mısır çeşitlerinin dane verimi düzeylerinin saptanması amacıyla çalışmalar; 2000 ve 2001 yıllarında Türkmenköy/Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yürütülmüştür. Denemeler, ana ürün ve ikinci ürün koşullarında iki ayrı deneme şeklinde tesadüf blokları deneme deseninde üç tekrarlamalı olarak ana ürün ve ikinci ürün denemelerinde 15’er çeşitli toplam 30 melez mısır çeşidi kullanılmıştır. Ana ürün koşullarında, iki yıllık sonuçlara göre; Trebbia, P.3223, Korduna, Dracma ve Rx.9292 çeşitlerinden sırası ile 1208 kg/da, 1200 kg/da, 1185 kg/da, 1148 kg/da ve 1122 kg/da dane verimi elde edilmiştir. İkinci ürün koşullarında bir yıllık sonuçlara göre bölge koşullarına iyi uyum sağlayabilen; Luce, T.1595, T.1866, 32K61, LG.60 ve Tempra çeşitlerinden sırası ile 1274 kg/da, 1095 kg/da, 1089 kg/da, 1089 kg/da, 1058 kg/da ve 1023 kg/da dane verimi elde edilmiştir. Mısır yetiştiriciliğinde gereksinim duyulan tohumluk, tohum piyasadan sağlanmaktadır. Bazı çeşitler zamanla piyasadan kalkmakta, aynı zamanda piyasaya da sürekli yeni çeşitler girmektedir. Bu durum, mısır tarımında çeşit seçimi için adaptasyon denemelerinin yeni çeşitlerle periyodik olarak devamlılığını zorunlu hale getirmektedir. Sonuç olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, ana ve ikinci ürün mısır yetiştiriciliğine uygundur. Ülkede mısır yetiştiriciliği ile özellikle hayvancılık sektörünün gereksinim duyduğu yem ihtiyacı karşılanabilir. Ancak, ülkede su kaynaklarının yetersiz ve mevcut yer altı sularının tuzlu olması, su gereksinimi yüksek olan mısır bitkisi yetiştiriciliğini sınırlayabilecektir. 18 KKTC SULU KOŞULLARINDA BAZI YONCA, FİĞ VE SUDAN OTU ÇEŞİTLERİNİN ADAPTASYONU VE VERİM POTANSİYELLERİNİN SAPTANMASI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA Proje No: 3.1.2 Prof.Dr.Hasan GÜLCAN, Prof.Dr. Adem Emin ANLARSAL,Arş.Gör. Tolga KARAKÖY Özet Bu araştırma KKTC sulu koşullarında bazı yonca, fiğ ve sudan otu çeşitlerinin adaptasyonu ve verim potansiyellerinin saptanması amacıyla yürütülmüştür. Bu araştırmada kök gelişmesinin fazla olduğu birinci verim yılında beş biçim sonunda 6699-9651 kg/da arasında değişmiştir. Yoncada ikinci verim yılında yedi biçim sonucunda elde edilen toplam yeşil ot verimleri 13244-18088 kg/da arasında değişmiştir. Sudan otu çeşitlerinde iki biçim sonucunda toplam yeşil ot verimi birinci deneme yılında 9545-11975 kg/da, ikinci deneme yılında 9409-12651kg/da arasında değişmiştir. Fiğ çeşitlerinden elde edilen yeşil ot verimi 17087-34064kg/da arasında değişmiştir. İki yıl süreyle yoncada yürütülen bu çalışmanın kesin sonuçlarının elde edilmesi için üçüncü ve dördüncü yıllarda da yürütülmesi gerekliydi. Çünkü çok yıllık bir bitki olan yonca ilk yıl kök geliştirmekte olup gerçek verim değerlerine üçüncü yılda ulaşmaktadır. Ancak ileriki yıllarda da sürdürülmesi planlanan bu araştırma KKTC Tarım Bakanlığı tarafından gerekçe gösterilmeden durdurulmuştur. Bu nedenle yonca çeşitlerinin KKTC koşullarına adaptasyonu konusunda kesin bir sonuca varılamamıştır. 19 KKTC KURU KOŞULLARINDA FİĞ, KORUNGA, YEM BEZELYESİ, LÜPEN VE MÜRDÜMÜK ÇEŞİTLERİNİN ADAPTASYONU İLE FİĞ+TAHIL OT VERİMİ POTANSİYELLERİNİN SAPTANMASI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA (TÜRKMENKÖY VE YILMAZKÖY KURU KOŞULLARI) Proje No: 3.1.3 Prof.Dr.Hasan GÜLCAN, Prof.Dr. Adem Emin ANLARSAL, Arş.Gör. Tolga KARAKÖY, Arş.Gör. Derya ÖZVEREN Özet Bu araştırma KKTC kuru koşullarında fiğ, korunga, yem bezelyesi, lüpen ve mürdümük çeşitlerinin adapyasyonu ile fiğ+tahıl ot verimi potansiyellerinin saptanması amacıyla Türkmenköy ve Yılmazköy kuru koşullarında yürütülmüştür. Bu araştırmada Türkmenköy kuru koşullarında fiğ+ yulaf karışımından 2177 kg/ da, fiğ+tritikale karışımından 3893kg/da, fiğ+arpa karışımından 3011 kg/da yeşil ot verimi elde edilmiştir. Fiğ çeşitlerine göre yeşil ot verimleri 1591-2238 kg/da, mürdümükte 1279-1308 kg/ da, yem bezelyesinde 1967-2832 kg/da, kocafiğde 2560 kg/da yeşil ot verimi elde edilmiştir. Yılmazköy kuru koşullarında yürütülen çalışmada 1766-2306 kg /da, mürdümük çeşitlerinden 1483-1990 kg/da, yem bezelyesi çeşitlerinden 1338-3912 kg/da, kocafiğden 1770 kg/da yeşil ot verimi elde edilmiştir. Bir yıl süreyle yürütülen bu çalışmanın kesin sonuçlarının elde edilmesi için ileriki yıllarda da yürütülmesi planlanmıştır. Ancak bu araştırma KKTC Tarım Bakanlığı tarafından gerekçe gösterilmeden durdurulmuştur. Bu nedenle sözü edilen araştırmada elde edilen bir yıllık sonuçlar uygulamaya aktarılacak nitelikte değildir. 20 KKTC’DE AÇIKTA VE ÖRTÜALTINDA SEBZE TARIMINI GELİŞTİRME Proje No: 3.2.1 Prof. Dr. Kazım ABAK, Prof. Dr. Nebahat SARI, Prof. Dr. Yıldız DAŞGAN Özet KKTC sahip olduğu özellikler bakımından açıkta ve örtü altında sebze yetiştiriciliğine elverişlidir. Bu proje kapsamında açıkta, alçak tünellerde, yüksek tünellerde ve seralarda yetiştiricilik yapılarak piyasaya yıl boyu ürün sunulması amaçlanmış; yazlık sebze türlerinde en uygun çeşitlerin belirlenmesi hedeflenmiştir. Proje çalışmaları Eylül 1999-Ağustos 2002 tarihleri arasında Türkmenköy’de kurulan Tarımsal Araştırma İstasyonu arazisinde yürütülmüştür. Proje çalışmalarının gerçekleştirilmesi için 1999 sonbaharında altyapı projelendirme çalışmaları yapılmış ve her biri 510 m2 olan dört adet 12 m genişliğinde ve 42.5 m uzunluğunda payandalı tünel sera ayrıca bir adet gölge evi ve bir adet fidelik tasarlanarak imalatı ve montajı gerçekleştirilmiştir. Bunlara ek olarak 40 adet alçak tünel ve 24 adet yüksek tünel kurulmuştur. Denemelerde domates, biber, patlıcan ve hıyar sebze türleri ele alınmış ve bu türlere ait farklı çeşitler serada, yüksek tünellerde, alçak tünellerde ve açıkta yetiştirilerek en uygun çeşitler belirlenmiştir. Araştırmalardan elde edilen bulguların özeti aşağıda ayrı ayrı gösterilmiştir. Sera denemeleri 2000-2001 ve 2001-2002 yıllarında iki kez tekrarlanarak yapılmıştır. Yüksek tünel, alçak tünel ve açık alandaki denemeler de 2001ve 2002 ilkbahar yaz aylarında gerçekleştirilmiştir. Çeşit adaptasyon denemeleri tamamlandıktan sonra ikinci dönem çalışması olarak serada topraksız tarım denemeleri yürütülmüştür. Topraksız tarım çalışmaları 20032004 yetiştirme dönemlerinde hıyar ve kavun türlerinde yapılmıştır. Sera Çeşit Adaptasyon Çalışmaları Domates Sera domates denemelerinde 27’si yuvarlak meyveli standart dökme domates, 5’i salkım domatesi ve 4’ü de kiraz domatesi olmak üzere toplam 36 çeşit test edilmiştir. Denemelerde verim ve erkenci verime bakılmış; ayrıca bitkilerin kış aylarında soğuğa toleransları, ilkbahar aylarında sıcağa toleransları ile meyve şekli, renk, çatlama, meyve sertliği, meyve iriliği ve SÇKM (suda çözünebilir kuru madde içeriği) gibi kalite özellikleri de değerlendirilmiştir. Tüm bu özelliklere ait veriler ışığında yuvarlak meyveli standart çeşitlerden üç (Rapsodi F1, Halay F1 ve Target F1) salkım domateslerinden iki (Durinta F1 ve Rest Wine F1) ve kiraz domateslerinden iki (Eltery F1 ve Sweet 100 F1) olmak üzere toplam yedi domates çeşidinin üreticilere tavsiye edilmesine karar verilmiştir. 21 Biber Sera biber denemelerinde 11’i sivri biber, 9’u çarliston tipi, 7’si dolmalık ve 6’sı iri blok biber olmak üzere toplam 33 çeşit ile çalışılmıştır. Verim, erkencilik, meyve homojenliği, meyve kalite özellikleri verileri değerlendirilerek sivri biberlerden 2 (Süper Amazon F1 ve Kekova F1) , dolma ve çarliston biberlerden birer (sırasıyla Balo F1 ve Zümrüt F1) ve blok biber tipinden 2 çeşit (Edison F1 ve Fiesta F1) üreticilere önerilmek üzere seçilmiştir. Patlıcan Sera patlıcan denemelerinde 16’sı uzun meyveli, 4’ü topan tipinde olmak üzere toplam 20 çeşit denenmiştir. Verim, erkencilik, meyve homojenliği ve meyve kalite özelliklerine ilişkin özellikler değerlendirilerek uzun meyveli çeşitlerden 2 (Faselis F1 ve Munica F1) , yuvarlak meyvelilerden bir (Bonica F1) üreticilere önerilmek üzere seçilmiştir. Hıyar Sera hıyar denemelerinde 21’i Beit Alfa ve 5’i uzun meyveli olmak üzere toplam 26 çeşit denenmiştir. Hıyar sera çalışmalarında denemeler çift ürün yetiştiriciliği şeklinde yapılmış; sonbahar ve ilkbahar sezonlarında tekrarlanarak yürütülmüştür. Yapılan değerlendirmeler sonucunda Beit Alfa tipinden 4 çeşit (sonbahar dönemi için Melen F1 ve Deltastar F1; ilkbahar dönemi için Nile F1 ve Panama F1); uzun meyveli çeşitlerden de 1 çeşit (Kalinka F1) üreticilere önerilmek üzere seçilmiştir. Yüksek Tünel Ve Alçak Tünel Denemeleri Yüksek ve alçak tünel koşullarında iki yıllık denemelerden elde edilen sonuçlar aşağıda türler bazında özetlenmiştir. Domates Bu denemelerde 11 çeşit test edilmiştir. Denemelerde verim ve özellikle erkenci verime bakılmış; ayrıca meyve kalite özellikleri de değerlendirilmiştir. Değerlendirmeler sonucunda Arizona ve Falcon çeşitlerinin üreticilere tavsiye edilmesine karar verilmiştir. Biber Biber denemelerinde 7’si sivri, 4’ü çarliston ce 4’ü dolma tipinde olmak üzere toplam 15 çeşit test edilmiştir. Değerlendirmeler sonucunda sivri tipinden Demre Tatlı, çarliston tipinden Çarliston 341, dolma tipinden de Doru 16’nın üreticilere tavsiye edilmesine karar verilmiştir. Patlıcan Patlıcan denemelerinde 15’i uzun meyveli, 3’ü topan tipinde olmak üzere toplam 18 çeşit denenmiştir. Değerlendirmeler sonunda uzun meyvelilerden Faselis F1 ve Çakıldak F1; yuvarlak meyvelilerden ise bir açık tozlanan çeşit olan Topan 374 üreticilere önerilmek üzere seçilmiştir. 22 Hıyar Tünel hıyar denemelerinde 9 çeşit denenmiştir. Verim, erkencilik, kalite ve stres koşullarına tolerans parametreleri ışığında yapılan değerlendirmeler sonucunda Babet F1 ve Tamra F1 çeşitleri üreticilere önerilmek üzere seçilmiştir. Açıkta Üretim Çeşit Adaptasyon Çalışmaları Açıkta sebze üretimine yönelik olarak yaz aylarında iki yıl tekrarlanan denemelerden elde edilen sonuçlar aşağıda türler özetlenmiştir. Domates Domates denemelerinde 11 çeşit test edilmiştir. Denemelerde verim ve özellikle erkenci verime bakılmış; ayrıca meyve kalite özellikleri de değerlendirilmiştir. Değerlendirmeler sonucunda Arizona F1, Dalmon F1 ve Dorit F1 verim bakımından öne çıkmış; Falcon ve H-2274 çeşitleri de bitki gelişmeleri ve sıcağa toleransları açısından dikkate değer bulunmuş; bu nedenlerle üreticilere tavsiye edilmelerine karar verilmiştir. Biber Açıkta biber denemelerinde de tünel denemelerinde kullanılan 7’si sivri, 4’ü çarliston ce 4’ü dolma tipinde olmak üzere toplam 15 çeşit test edilmiştir. Değerlendirmeler sonucunda tatlı sivri tipinden Demre Tatlı, acı sivrilerden Ege Acı Sivri, çarliston tipinden Bağcı Çarliston, dolma tipinden de Kandil çeşitlerinin üreticilere tavsiye edilmelerine karar verilmiştir. Patlıcan Patlıcan denemelerinde 16’sı uzun meyveli, 3’ü topan tipinde olmak üzere toplam 19 çeşit denenmiştir. Değerlendirmeler sonunda uzun meyvelilerden Karadaylak ve Çakıldak; yuvarlak meyvelilerden Topan 374 üreticilere önerilmek üzere seçilmiştir. Ayrıca Kıbrıs’ta çok uzun yıllardan beri yetiştirilen uzun meyveyi Long Purple ve yuvarlak meyveli Black Beauty çeşitleri de bitki gelişme performansları ve meyve kalitesi ile dikkat çekmiştir. Hıyar Hıyar denemelerinde 9 çeşit denenmiş; Toros F1 ve Tamra F1 çeşitleri üreticilere önerilmek üzere seçilmiştir. Serada Topraksız Tarım Denemeleri Seralarda yürütülen topraksız tarım denemeleri kavun ve hıyar türlerinde yürütülmüştür. Denemeler saksı kültürü ve torba kültürü yöntemi ile açık sistem şeklinde ve perlit ortamı kullanılarak yapılmış; kavunda Galia F1 ve hıyarda Dairus F1 çeşitleri bitki materyali olarak seçilmiştir. Denemelerde 4 mikoriza türü olan Glomus mosseae, Glomus etunicatum, Glomus caledonium ve Glomus fasciculatum ve 2 fosfor dozu uygulanarak bir yandan kavunda topraksız tarım denenmiş, diğer yandan da mikoriza uygulamalarının topraksız kavun tarımında etkinliği araştırılmıştır. Araştırma sonucunda, hem kavunda hem de hıyarda perlit ortamında 23 torba kültüründe başarılı şekilde topraksız yetiştiricilik yapılabileceği görülmüş; topraksız tarımda elde edilen ürünlerin toprakta yetiştirilenlerle ayni düzeyde verim verdikleri ve kalitelerinin de çok iyi olduğu anlaşılmıştır. Denenem mikoriza türleri içinden kavunda en etkili olanın Glomus fasciculatum olduğu görülmüş: bu türün verimi artırdığı ve meyve iriliği ile diğer kalite özelliklerini iyileştirdiği saptanmıştır. Hıyarda ise etkili mikoriza fungusu olarak ortaya çıkmış, diğerlerinin önemli bir olumlu ya da olumsuz etkisi görülmemiştir. Elde edilen bu sonuçlar Türkiye’de yapılan IV. Ulusal bahçe Bitkileri Kongresinde (2007 Erzurum) ve Çin’de yapılan IV Uluslararası ISHS Kabakgiller Sempozyumunda (2009 Changsa) bildiri olarak sunulmuş ve yayınlanmıştır. Sonuç Ve Değerlendirme Çukurova Üniversitesi tarafından 1999-2004 yılları arasında KKTC’de Türkmenköy Araştırma İstasyonunda yürütülen bir dizi sebze araştırmalarında Kıbrıs’ta yazlık sebzelerin yıl boyu üretimin yapılabileceği anlaşılmış, açıkta yetiştiricilik ile alçak tünel, yüksek tünel ve serada üretim için uygun çeşitler ortaya çıkartılmış; bunlar üreticilere önerilmiştir. Bu çeşitlerden çoğu halen de KKTC’de en fazla üretilen çeşitler konumundadırlar Seralarda yürütülen topraksız tarım denemelerinin bulguları da, hem adadaki seracılar için pratikte uygulamaya sokulacak sonuçlar yaratmış, hem de uluslararası düzeyde bilgiler üretilmesine yol açmış, ulusal ve uluslararası düzeyde yayınlar yapılarak bu bilgiler bilim dünyasında paylaşılmıştır. Yapılan Yayınlar Abak, K., Rehber, Y., Yıldız, M, Daşgan, H.Y., Ortaş, İ. 2008. Topraksız hıyar yetiştiriciliğinde vesküler arbisküler mikorizaların bitki gelişimi ve meyve verimine etkileri. Türkiye V. Ulusal Bahçe Bitk. Kong. Eylül 2007, Erzurum, Bildiri Kitabı Cilt II: 258-261. Abak, K., Dasgan, H.Y., Rehber, Y. And Ortaş, I. 2010. Effect of vesicular arbuscular mycorrhizas on plant growth of soilless grown muskmelon. Acta Hort. 871:301-306. 24 Şekil Açık arazi çalışmalarından patlıcan denemesinde hasat Şekil Sera çalışmalarından domates çeşit adaptasyon denemesinden bir görünüm 25 ORTA MEVSİM VE GEÇCİ PORTAKAL VE MANDARİN ÇEŞİTLERİNİN KKTC EKOLOJİK KOŞULLARINDA MEYVE VERİM VE KALİTE ÖZELLİKLERİNİN BELİRLENMESİ ÜZERİNDE ARAŞTIRMALAR Proje No. 3.2.2.1 Prof. Dr. Turgut YEŞİLOĞLU, Prof. Dr. Önder TUZCU, Yrd. Doç.Dr. Bilge YILDIRIM Dr. Meral İNCESU, Ar. Gör. Berken ÇİMEN Özet Turunçgiller dünya üzerinde genç bir bitki topluluğu olup dünyada yetiştiriciliği yapılan en önemli meyve gruplarından biridir. Turunçgil grubunun sahip olduğu tür ve çeşit zenginliği, meyvelerinin olgunlaşmasının uzun bir döneme yayılması, olgunlaşan meyvelerin ağaç üzerinde bekletilebilmesi ve zengin besin içeriği turunçgillerin önemini arttırmaktadır. Pazar payında görülen sürekli sayılabilecek yükselme, Akdeniz’e kıyısı olan birçok ülkede yetiştiricilik alanlarını hızla arttırmıştır. Akdeniz Ülkeleri içerisinde yer alan KKTC’de de turunçgil yetiştiriciliği, özellikle Güzelyurt ve Lefke bölgelerinde yapılmakta olup toplam turunçgil üretiminin %98’i Güzelyurt bölgesinden karşılanmaktadır. KKTC’de özellikle Güzelyurt kazasında turunçgil üretimi için son derece uygun ekolojik koşullar bulunmakta ve iklim yapısının erkenci ve orta mevsim çeşitlerin yanında geççi çeşitlerinde uygun olabileceği anlaşılmaktadır. Geççi çeşitlerin ekonomik olarak avantajlı yönleri de göz önünde bulundurulduğunda Kıbrıs koşullarında geniş bir hasat periyoduna olanak sağlayacak çeşitlerin (erkenci, orta mevsim ve geçci) üretim deseninde yer alması turunçgil yetiştiriciliğine önemli katkılar sağlayacaktır. Proje kapsamında KKTC ekolojik koşullarında geniş bir hasat periyodu oluşturabilmek için ağırlık olmak üzere geççi, erkenci ve orta mevsim çeşitlerin performansları Türkmenköy ve Güzelyurt bölgelerinde incelenmiştir. Türkmenköy’de orta mevsim ve geçci Kinnow, Encore, Fortune, Okitsu, Ortanique, Nour, Afourer, Nova ve Minneola tanjelo mandarin çeşitleri ile Navelina, Navelate, Lane Late, Fukumoto, Frost Valencia, Tuzcu 1 Valencia ve Tuzcu 2 Valencia portakal çeşitleri meyve verim ve kalitesi yönünden incelenmiştir. Türkmenköy koşulları için çeşit adaptasyon parselinden elde edilen verilerin değerlendirilmesi sonucunda erkenci mandarin çeşitlerinden ‘Okitsu wase’, geçci mandarin çeşitlerinden ‘Ortanique (Mandora)’ ve ‘W. Murcott’; erkenci göbekli portakal çeşitlerinden Navelina, geçci göbekli portakallardan Lane Late, geçci portakallardan ‘Valencia Tuzcu 1’ çeşidi önemli ve önerilecek çeşitler olarak belirlenmiştir. 26 Türkmenköy adaptasyon parseli W. Murcott çeşidi 27 KKTC GÜZELYURT EKOLOJİK KOŞULLARINDA YENİ TURUNÇGİL ÇEŞİTLERİ İNTRODÜKSİYON VE ADAPTASYONU Proje No. 3.2.2.2 Prof.Dr.Turgut YEŞİLOĞLU, Yrd.Doç.Dr.Bilge YILDIRIM, Dr. Meral İNCESU, Ar. Gör. Berken ÇİMEN, Prof. Dr. Önder TUZCU Özet KKTC’de de turunçgil yetiştiriciliği, özellikle Güzelyurt ve Lefke bölgelerinde yaygınlaşmıştır. KKTC toplam turunçgil üretiminin %98’i Güzelyurt bölgesinden karşılanmaktadır. KKTC’nin Güzelyurt kazası turunçgil üretimi için çok uygun ekolojik koşullara sahiptir. İklim yapısı erkenci ve orta mevsim çeşitlerin yanında geççi çeşitler için de uygundur. Kıbrıs koşullarında geniş bir hasat periyoduna olanak sağlayacak çeşitlerin (erkenci, orta mevsim ve geçci) üretim deseninde yer alması turunçgil yetiştiriciliğine önemli katkılar sağlayacaktır. KKTC ekolojik koşullarında geniş bir hasat periyodu oluşturabilmek için proje kapsamında geççi, erkenci ve orta mevsim çeşitlerin performansları Güzelyurt bölgesinde incelenmiştir. Güzelyurt’da orta mevsim ve geçci Minneola tanjelo, Robinson, Palazelli, Nova, Satsuma Tuzcu 2, Sunburst, Satsuma Tuzcu 1, Okitsu, Encore, Satsuma A 29, Klemantin Nour, Kinnow, Klemantin 22 D, Ortanique, Fortune, Yerli Apireno, Murcott Afourer, :Murcott, Tardiva Villareal, Yerli Mandarin, Tardiva Ciaculli, Silverhill, Hernandina ve Clausellina mandarin çeşitleri ile Fukumoto, Newhall, Navelina, Spring Navel, Lane Late, Navelate, Leng Navel, Yafa, Şeker Portakalı, Frost Valencia, Valencia Tuzcu 1 ve Valencia Tuzcu 2 çeşitleri ile parseller kurulmuş, ancak ağaçların yeni meyve vermeye başladıkları için uygun çeşit önerisi çalışmanın ileriki yıllarında elde edilen sonuçlar değerlendirildikten sonra bildirilecektir. Güzelyurt turunçgiller adaptasyon parseli 28 KKTC GÜZELYURT EKOLOJİK KOŞULLARINDA DEĞİŞİK TURUNÇGİL ANAÇLARININ BAZI ÖNEMLİ PORTAKAL, MANDARİN VE LİMON ÇEŞİTLERİNİN MEYVE VERİM VE KALİTESİ ÜZERİNE ETKİLERİ Proje No: 3.2.2.3 Prof.Dr.Turgut YEŞİLOĞLU, Yrd.Doç.Dr.Bilge YILDIRIM, Dr. Meral İNCESU, Ar. Gör. Berken ÇİMEN, Prof. Dr. Önder TUZCU Özet Turunç, Türkiye’de ve diğer Akdeniz Ülkelerinde turunçgil yetiştiriciliğinde kullanılan en önemli ve yaygın anaç durumundadır. Akdeniz Ülkelerinden biri olan KKTC’ de turunçgil meyveleri üretiminin büyük bir bölümünün (%98) sağlandığı Güzelyurt ve Lefke bölgelerinde en yaygın olarak kullanılan anaç turunçtur. Turunç; portakal, altıntop, mandarin ve limon için anaç olarak kullanılmaktadır. Dünya’da turunçgil yetiştiricilik alanlarında en yaygın anaç olarak kullanılmaya devam edilmesine rağmen, özellikle turunç üzerine aşılı mandarin, altıntop ve portakalların Tristeza (CTV) virüs hastalığına duyarlı olması nedeniyle Avustralya, Arjantin, Brezilya, Kaliforniya, İspanya, Güney Afrika ve Florida’nın büyük bir kısmında yeni kurulan bahçelerde kullanımı sınırlanmıştır. Türkiye’de olduğu gibi KKTC’de de turunçgil çeşitlerinin çok büyük bir kısmı turunç üzerine aşılıdır ve Tristeza hastalığının epidemi yapması halinde turunçgil bahçeleri büyük bir tehditle karşı karşıya gelecektir. KKTC’de olduğu gibi, tuzluluk bazı turunçgil üretim bölgelerinde sorun olabilmektedir. KKTC gibi sulu tarım arazisinin %59 nu (41.263 dönüm veya 55.300dekar) turunçgil yetiştiriciliğinde kullanan bir ülkede tuzlu sularla yapılan sulamalarla bazı bölgelerdeki topraklarda tuz oranının artması sonucu ağaçların büyüme güçleri ve verimlerinde azalma görülmüştür. Turunçgil ağaçlarından tuzun alınması ve birikmesi, anaçların genetik özellikleri ile ilgilidir. Ayrıca, son yıllarda turunçgillerde birim alandan daha fazla ürün elde etmek, derim ve bakım işlerinde kolaylık sağlamak amacıyla bodur anaç kullanımı konusunda yoğun çalışmalar yapılmaktadır. Yukarıda belirtilmiş olan biyotik ve abiyotik stres koşullarına dayanıklı olan anaç veya anaçlar belirlemek amacıyla, KKTC - Güzelyurt ekolojik koşullarında 2006 yılında bir anaç denemesi kurulmuştur. Bu denemede 8 değişik turunçgil anacı üzerine aşılı önemli bazı mandarin ve portakal çeşitlerinin gösterecekleri meyve verim ve kalite özellikleri incelenerek, KKTC - Güzelyurt bölgesi için en uygun anaç ya da anaçlar saptanacaktır. Fakat meyve verim ve kaliteleri ağaçların henüz meyve vermeye başladıkları için ileriki yıllarda bildirilecektir. Denemede kullanılan anaçlar: Tuzcu 31-31 turuncu (Citrus aurantium L.), Gou Tou turuncu (Citrus aurantium L.), Australian turuncu (Citrus aurantium L.), Carrizo sitranjı (Citrus sinensis Osb. x Poncirus trifoliata Raf.), Troyer sitranjı (Citrus sinensis Osb. x Poncirus trifoliata Raf.), Swingle sitrumelo (Citrus paradisi Macf. x Poncirus trifoliata Raf, Kleopatra mandarini (Citrus reshni Tan.), Sunki mandarini (Citrus sunki), Bu anaçlar üzerine Midnight Valencia, Valencia Tuzcu II, Spring Navel ve Lane Late portakal ve Çekirdeksiz mandora mandarin çeşitleri aşılanmıştır. 29 Güzelyut bölgesindeki anaç parseli Anaçların çeşit üzerine etkileri 30 KKTC EKOLOJİK KOŞULLARINA UYGUN, ÜSTÜN KALİTELİ TRABZON HURMASI (DİSOPYROS KAKİ L.) ÇEŞİTLERİNİN BELİRLENMESİ ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR Proje No. 3.2.2.4 Prof.Dr.Turgut YEŞİLOĞLU, Prof. Dr. Önder TUZCU, Yrd.Doç.Dr.Bilge YILDIRIM Dr. Meral İNCESU, Ar. Gör. Berken ÇİMEN Özet Trabzon hurması (Diospyros kaki L.) dünyada çoğunlukla subtropik iklim kuşaklarında yetiştiriciliği yapılan Çin kökenli bir meyve türüdür. Dünya toplam Trabzon hurması üretimi 3.627.575 ton olup bu üretimin %70’i Çin’de gerçekleşmektedir. Kore Cumhuriyeti, Japonya, Brezilya, Azerbaycan, İtalya, İsrail, Özbekistan ve Türkiye’de de önemli miktarlarda Trabzon hurması üretimi yapılmaktadır. Akdeniz ülkelerinden birisi olan KKTC’de de subtropik iklim meyveleri üretimi için son derece elverişli iklim koşulları ve olanakları bulunmaktadır. Ancak, tüm bitkisel üretimde olduğu gibi meyve türlerinin hepsinin bütün bölgelerde aynı verimlilik ve kalite özelliklerini göstermedikleri bilinmekte, bölgeler arası ve hatta aynı iklim bölgesi içerisinde farklı ekolojik koşulların etkileri görülebilmektedir. Bu nedenle değişik subtropik iklim meyve türlerinin ekolojik istekleri ile bölge ekolojisine adapte olabilme özelliklerinin araştırılması ekonomik açıdan büyük önem taşımaktadır. KKTC’de ürün çeşitliliğinin artırılması bakımından sahip olduğu ekolojik avantajları sayesinde Trabzon hurması yetiştiriciliğinin de KKTC’nin meyvecilik deseninin zenginleşmesine büyük katkısı olacaktır. Bu proje kapsamında bazı önemli Trabzon hurması çeşitleri ile Türkmenköy’de iki farklı çeşit adaptasyon parseli kurulmuş ve çeşitlerin KKTC ekolojik koşullarında gösterdikleri performansları incelenmek üzere çalışmalar yürütülmüş ve halen devam etmektedir. Türkmenköy koşullarında Jiro, Tuzcu, Tipokaki, Shokaku, O’Gosho, Jiro C-24276, Hana Fuyu, Suruga ve Fuyu çeşitleri ile kurulmuş olan adaptasyon parselinde çeşitlerin meyve verim ve kaliteleri pomolojik analizler ile saptanmıştır. Bu parselden elde edilen verilerin değerlendirilmesi sonucunda meyve eti kararlı ve kekre (buruk) olmayan çeşitlerden Fuyu ve Hana Fuyu çeşitlerinin; kekre çeşitler içerisinde ise meyve eti kararlı ve buruk olan Tuzcu çeşidinin öne çıktığı belirlenmiştir. Çeşitler üzerine kesin bir öneri için birkaç yıl daha deneme parselindeki çeşitlerin meyve verim ve kalitesi açısından incelenmesine gereksinim duyulmaktadır. 31 Türkmenköy Trabzon hurması adaptasyon parseli Fuyu ve Tuzcu çeşitleri 32 KKTC GÜZELYURT EKOLOJİK KOŞULLARINDA SUBTROPİK MEYVELER İNTRODÜKSİYON PROJESİ Proje No: 3.2.2.5 Prof.Dr.Turgut YEŞİLOĞLU, Yrd.Doç.Dr.Bilge YILDIRIM, Dr. Meral İNCESU Ar. Gör. Berken ÇİMEN, Prof. Dr. Önder TUZCU Özet Bu proje kapsamında Güzelyurt’da 10 Trabzon hurması (Suruga, Fuyu, Jiro, Tuzcu, Tipokaki, Shokaku, O’Gosho, Jiro C 24276, Hana Fuyu, Hachiya), 10 avokado (Hass, Bacon, Füerte, Zutano, Nowels, Pinkerton, Rincon, Clifton, Edranol, Nabal), 7 pikan (Western, Wichita, Mahan, Choctaw, Mohawk, Pawnee, Comanche), çeşidi denemeye alınmıştır. trabzon hurması, avokado ve pikanda bitkilerin tüm kültürel bakım işlemleri yapılmaktadır. Trabzon hurması ve avokadoda meyve vermeye başlayan bitkiler henüz verim çağına ulaşmaları nedeniyle pomolojik analizler gerçekleştirilememiştir. Bitkilerin verime yatmasıyla birlikte verim ve pomolojik özellikleri incelenecek, KKTC Güzelyurt ekoljik koşullarına uygun bu subtropik meyvelerin değerlendirilmesi yapılacaktır. 33 KIBRIS EKOLOJİK KOŞULLARINDA DEĞİŞİK NAR ÇEŞİTLERİNİN ADAPTASYONU Proje No: 3.2.2.6 Prof. Dr. Ahsen Işık ÖZGÜVEN, Dr. Cenap YILMAZ, Dr. Muharrem YILMAZ, Dr. Burhanettin İMRAK, Zir. Yük. Müh. Yeşim REHBER Özet Nar, Akdeniz Bölgesinde yıllardır yetiştirilen geleneksel bir meyvedir. Dolayısıyla Akdeniz’de yer alan Kıbrıs da nar yetiştiriciliği için uygun ekolojiye sahiptir. Bununla birlikte hangi çeşitlerin uygun olduğuna dair çalışmalar yapılmamıştır. Oysa uygun çeşitlerin saptanması ile Kıbrıs’ta nar yetiştiriciliğinin yaygınlaşacağı ve ekonomiye katkıda bulunabileceği düşünülmektedir. Bu projenin amacı, Kıbrıs’ta yetiştirilecek değişik nar çeşitlerinin verim ve kalite özeliklerinin saptanması ve bunun sonucunda da Kıbrıs ekolojik koşullarına uyabilecek nar çeşitlerinin belirlenmesidir. Araştırma, 15 nar çeşidinin bölgedeki performanslarını belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Bu çeşitlere ait özellikler araştırılarak bölgeye en uygun çeşitler belirlenecektir. Deneme bahçesi 6 x 6 m mesafelerle 5 yinelemeli olarak tesadüf blokları deneme desenine göre kurulmuştur. Denemede, İzmir 1, İzmir 1265, Canernar 7, Canernar 8, Canernar 11, Hicrannar 7 ve Hicrannar 8 çeşitlerinin yumuşak çekirdekli, İzmir 1264, 07N03 Yufka Kabuk, 07N04 Mayhoş II, 33N11 Aşınar, 33N12 Ekşi Nar, 33N16 Silifke Aşısı, 07N14 Mayhoş IV, 07 N 08 Hicaz Nar çeşitlerinin ise sert çekirdekli olduğu belirlenmiştir. 07N08 Hicaznar verim ve meyve kalitesi ile Canernar 7, 8 ve 11 ile Hicrannar 7 ve 8, yumuşak çekirdekli ve kırmızı renkli olmaları nedeniyle öne çıkan çeşitler olmuşlardır. Nar, suptropik bölgelerinde genellikle nisan ayında, ılıman iklim bölgelerinde ise mayıs ayında çiçeklenmeye başlamaktadır. Çiçeklenme haziran ayına kadar sürmektedir. Derin, drenajı iyi, alüviyal topraklar nar yetiştiriciliği için en uygun topraklardır. Fakat kumlu, killi, kireçli topraklara da adapte olabilir. Nar bitkisi tuzluluğa orta derecede dayanıklıdır. Ağaç çok alkali ve yavaş drene olan topraklara tolerans gösterebilir fakat iyi bir verim, meyve kalitesi ve ağaç gelişimi için çok alkali ve zayıf drenajlı topraklar uygun değildir. Doğal koşullarda nar tuzlu topraklarda yetişmez. Fakat yetiştiricilikte nar tuzlu topraklara dayanıklı veya tuza tolerant bir tür olarak düşünülür. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Tarımsal Araştırma ve Geliştirme Paketi kapsamında Türkmenköy’de yürütülen “Kıbrıs ekolojik koşullarında değişik nar çeşitlerinin adaptasyonu” projesinde İzmir 1, İzmir 1264, İzmir 1265, 07 N 03, 07 N 04, 07 N 08 Hicaznar, 07 N 14, 33 N 11, 33 N 12, 33 N 16 Silifke Aşısı, Canernar 7, Canernar 8, Canernar 11, Hicrannar 7, Hicrannar 8 olmak üzere 15 nar çeşidi denemeye alınmıştır. 34 Şekil Türkmenköy’de Yetiştirilen Nar Çeşitlerinden Görünüm 35 İNCİR ÇEŞİT ADAPTASYONU PROJESİ Proje no: 3.2.2.7 Prof. Dr. Ayzin .B. KÜDEN, Prof.Dr Ali KÜDEN, Ar. Gör. Songül ÇÖMLEKÇİOĞLU, Uzm. Dr. Burhanettin İMRAK Özet Subtropik bir meyve türü olan incir dünya üzerinde subtropik iklim kadar ılıman iklim kuşağında da yayılma alanı bulmuştur. İncir (Ficus carica L.), özellikle Akdeniz ikliminin etkin olduğu ülkelerde yetiştirilen bir meyve türü olup, dünyada üretimi sırasıyla Türkiye, Mısır, İran, Cezayir ve Fas’ta yoğunlaşmaktadır. Türkiye dünya kuru incir ticaretinde her zaman ilk sırayı almaktadır. Tarım ürünleri dış satımında %1,5’luk bir paya sahip olan kuru incirin tümü Ege bölgesinde yetiştirilmekte, buradaki plantasyonların hemen hemen tamamını Sarılop incir çeşidi oluşturmaktadır. Ancak, 1980’li yılların sonunda Ege bölgesindeki havzalarda sulu tarımın yaygınlaşması sonucu incir ağaçları sökülmüş, daha sonraki destekleme alımları ve taze incir pazarlaması konusundaki gelişmelerin etkisi ile özellikle kıraç arazilerde yeni bahçeler kurulmuştur. İncirlerde çeşitlilik daha çok sofralık incirlerde görülür. Kurutmalık çeşitlerde bir standartlaşma görülmektedir. Sofralık incirler sarımtırak yeşil, sarı, mor, koyu siyahımtırak mor ve mor çizgili olmak üzere renk bakımından, biçim, tad ve aroma bakımından oldukça fazla çeşitlilik gösterirler. Halbuki Ege bölgesinde bahçelerin %97’si Sarılop çeşidi ile kurulmuştur. KKTC’de bulunan toplam incir ağacı sayısı 15.437 adet olup toplam verim 349 tondur. Ortalama verim ağaç başına 22.61’dir. Üretim en fazla Gazi Mağusa ve Girne de yapılmaktadır. İncir ağaçları genellikle ev bahçelerinde 1-2 ağaç şeklinde görülmekteyken son 10 yıldır kapama bahçeler kurulmaya başlanmıştır. İncir bir subtropik iklim bitkisi olup, kışları ılık, yazları sıcak ve kurak yerleri sever. Yıllık ortalama sıcaklığın 18-20ºC olmasını ister. Sıcaklığın, Temmuz-Eylül ayları arasında 25-30ºC’nin altına, kış aylarında ise, -9ºC’nin altına düşmemesini ister. İncir ağacı -7, - 8ºC’ye dayanır. Soğuk yerlerde incir ocak şeklinde yetiştirilir. İncir ağacının ortalama yağış isteği 625mm kadar olup, yağışın Kasım-Haziran ayları arasında olması ve kurutma mevsimi olan Temmuz-Eylül aylarının yağışsız ve bulutsuz geçmesini ister. İncir ağacı toprak bakımından seçici olmayıp, çok nemli olmamak koşuluyla her türlü toprakta yetişir. Ancak, kurutmalık incirler derin, kumlu killi, humuslu ve yeteri kadar kireçli topraklarda daha kaliteli meyve verirler. İncir ağacı taban suyunun yüksek olduğu ağır topraklardan hiç hoşlanmaz. Kurutmalık incirlerde meyve tutumunu sağlamak için erkek incir ağaçlarından alınan ilek meyvelerinin içlerindeki ilek arıları ile birlikte dişi incir ağaçlarına asılması olayına ilekleme denir. 36 Şekil İncir bahçesi ve meyve çeşitlerinden görünüm 37 ZEYTİN ÇEŞİTLERİNİN TANIMLANMASI (TÜRKMENKÖY) Proje No. 3.2.2.8 Prof. Dr. Ömer GEZEREL Özet Türkmenköy Tarımsal Araştırma İstasyonunda kurulu bulunan zeytin koleksiyon parselinde çeşit tanımlamaya yönelik fenolojik ve pomolojik analizler yapılmıştır. Parsellerde mevcut zeytinliklerin dip sürgünü ve verim budamaları yapılarak 2 yaşlı sürgünlerde meyve veren zeytin ağaçları verimli hale getirilmiştir. Zeytin ağaçlarında hastalık ve zararlılar tespit edilerek ilaçlama ve gübreleme programı uygulanmıştır. Zeytin parsellerinde damla sulama sistemi kurularak ağaçların sulanması sağlanmıştır. Pomolojik analizler için meyve örnekleri ekim ayında hasat edilen ağaçlardan alınmıştır. Pomolojik, fenolojik ve morfolojik analizler sonucunda eski ve yeni plantasyonlarda bulunan bazı genotiplerin tanımlamaları yapılmıştır. Tanımlanan çeşitler; Manzanilla de Sevilla, Konservolia, Girit Zeytini ve Gemlik’tir. Çalışmaların ve sonuçların daha sağlıklı ve kesin olarak değerlendirilebilmesi için mevcut çeşitlerin DNA markırlarıyla belirlenmesi önerilmiştir. 38 ELMA YETİŞTİRİCİLİĞİ Proje No: 3.2.3.1 Prof. Dr. Ali KÜDEN, Prof. Dr. Ayzin B. KÜDEN, Uzm. Dr. Burhanettin İMRAK, Ar.Gör. Songül ÇÖMLEKÇİOĞLU, Zir. Yük. Müh. M. Aytaç TÜMER Özet Elma, Rosales takımının, Rosaceae familyasının, Pomoideae alt familyasından Malus cinsine girer. Malus cinsi içerisinde Asya, Avrupa, Amerika ve diğer ülkelerde yetişen 30’dan fazla tür vardır (Özbek, 1978). Elmanın kültüre ne zaman alındığı bilinmemekte, Asya ve Avrupa kıtalarında tarihten önceki çağlardan bu yana yetiştiriciliği yapılmaktadır. Elma Türkiye’de üretim ve alan bakımından diğer ılıman iklim meyvelerinin başında gelen bir meyve türüdür. 2007 yılı üretim değeri 2.266.437 ton’dur. Dünya elma üretimi ise 64.255.520 ton’dur. Dünya elma üretiminde ilk sıralarda Çin, ABD, İran, Türkiye ve Fransa yer almaktadır (FAO, 2007). İsviçre ve öteki Avrupa ülkelerinde Gala elmaları eylül başında derime başlamakta ve +1oC’de aralık sonuna ve Kontrollü Atmosfer depolarda ise mayıs’a kadar saklanabilmektedir. Arjantin, Şili, Yeni Zelanda vb. deniz aşırı ülkelerde yetiştirilen Gala’lar ise mart, nisan, mayıs ve haziran aylarında piyasaya sürülmektedir. Bu açıdan bakıldığında Gala elmaları bakımından dünya ve özellikle Avrupa pazarında temmuz ve ağustos aylarında büyük bir boşluk vardır. Temmuz ayı bakımından Akdeniz sahil şeridinde ve KKTC’de yapılacak üretim bu boş pazardan yararlanılmasını sağlayacaktır. Elma pazarı bakımından çok büyük bir dış pazar şansı olan ve subtropik iklime sahip Akdeniz Bölgesi ve KKTC’de elma yetiştiriciliğini de değerlendirmekte yarar vardır. Subtropik bölgelerde elma yetiştiriciliği için bugüne kadar yapılan çalışmalarda temmuz sonu ağustos başında olgunlaşan Galaxy çeşidinin yanısıra aynı Gala grubu elmaları deneyerek üretim yelpazesinin arttırılması hedeflenmektedir. Bu amaçla 3,5 x 1m aralıklarla telli sistemde plantasyonu yapılmış M9 elma anacı üzerine aşılı Galaxy Gala, Royal Beauty Gala, Red Gala, Mitch Gala, Shiniga Gala, Brookfield Gala, Summerred, Vistabella, Wiliam’s Pride, Jerseymac ve Delsorf yazlık ve Pink Lady gibi kışlık, farklı yeni elma çeşitleri kullanılmıştır. KKTC iklim koşullarına uygun olduğu düşünülen bu çeşitler 2010 yılında Güzelyurt ve Türkmenköye dikilmiştir. Elma yetiştiriciliği için uygun topraklar; yeterli kireç ve humus bulunduran tınlı, tınlı kumlu ve kumlu tınlı geçirgen topraklardır. Çok kireçli topraklarda demir alınımındaki sorunlar nedeniyle sarılığa tutulur. En elverişli toprak reaksiyonu pH 6-8 arasında olmaktadır. Toprakta daima ağaç tarafından yeteri kadar alınabilecek miktarda suyun bulunması gerekmektedir. Elma bahçelerinde kullanılacak sulama sistemi toprak yapısı, su miktarı ve kullanılan anaç göz önünde bulundurarak seçilmelidir. Elma ağaçlarının gübrelenmesi, günümüzde yaprak ve toprak analizleri sonucu elde edilen verilere göre yapılmaktadır. 39 40 ŞEFTALİ ve NEKTARİN YETİŞTİRİCİLİĞİ Proje No: 3.2.3.2 Prof. Dr. Ayzin B. KÜDEN, Prof. Dr. Ali KÜDEN, Doç. Dr. Safder BAYAZİT, Ar.Gör. Songül ÇÖMLEKÇİOĞLU, Uzm. Dr. Burhanettin İMRAK, Zir. Yük. Müh. Yeşim REHBER Özet Türkiye’de, şeftali ve nektarin çeşitleri önce Akdeniz Bölgesinde 15 Mayısta olgunlaşmaya başlamaktadır. Oysa, KKTC’de denemeye alınan şeftali ve nektarinlerin olgunlaşma sezonu 10 Mayıs’ta başlayıp, 30 Ağustos’a kadar devam etmiştir. Burada ele alınan çeşitler Akdeniz Bölgesi’ne oranla 5-7 gün daha erken olgunlaşmışlardır. KKTC’de, ekonomik meyve yetiştiriciliği için uygun toprak ve ekolojik koşullar mevcuttur. Özellikle sulama yapılabilen yerlerde tarla bitkilerinden sonra meyveciliğe de bir yönelme olmuştur ve bu talep gün geçtikçe artmaktadır. KKTC, taze tüketime yönelik yetiştiricilikte iyi bir meyvecilik potansiyeline sahiptir. Adanın meyve ihtiyacının karşılanmasının yanında, ürünleri ihraç etme açısından yeterli kaliteye sahip üretim yapmak mümkündür. Erkencilik avantajı da kullanılarak ve bu erkencilik örtü altı meyve yetiştiriciliği ile desteklenerek çok daha önemli bir konuma gelinebilir. Sofralık taze meyve yetiştiriciliğinin yayılması ileride pazarlama, depolama, muhafaza ve taşıma alanlarında da yeni bir iş istihdamı yaratabilecektir. Ancak yine de KKTC’de geniş alanlarda bahçe tesis edilirken önceden yapılacak tasarımlarla meyvecilik yönlendirilmelidir. KKTC’de yapılacak şeftali ve nektarin üretimi aynı zamanda Ortadoğu ülkeleri ile Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve yakın Avrupa ülkeleriyle yapılabilecek ticarette de önemli rol oynayacaktır. Proje kapsamında Güzelyurt ve Türkmenköyde bulunan araştırma istasyonlarında bölgeye uyumlu olduğu düşünülen 7 nektarin, 6 şeftali çeşidi denemeye alınmıştır Proje süresince projede yer alan çeşitlerin performanslarının tam olarak saptanması amacıyla bakım işlemleri (budama, sulama gübreleme, ilaçlama) standart bir şekilde yapılmıştır Deneme süresince bu çeşitlerde yapılan fenolojik gözlemler ve pomolojik analizlerden alınan sonuçlar bize hangi çeşidin bölge ekolojisine daha iyi adapte olduğunu saptamamızı sağlamıştır. Çalışma sonucunda şeftali çeşitlerinden Francoise, Early Maycrest ve Maycrest çeşitleri gerek erkencilikleri gerekse meyve verim ve kaliteleri bakımından öne çıkmıştır. KKTC’de yürütülen bu proje kapsamında meyve yetiştiriciliği önemli sayılabilecek bir şekilde gelişmeye başlamıştır Çalışmanın sonuçları alınmaya başlar başlamaz üretici düzeyinde bahçelerin kurulmaya başlanmıştır. Bu durum bize projenin başarıya ulaşmasında önemli ilerlemelerin olduğunu göstermiştir. Nektarin çeşitlerinden Gransun, Superred, Armking ve Early Silver çeşitleri kalite, verim ve erkencilik bakımından öne çıkmıştır (Çizelge 1). Yeni dönem için bölgeye adaptasyon sağlayacağı düşünülen erkenci ve kaliteli çeşitlerin denemeye alınması gerekmektedir. 41 Francoise Gransun 42 Superred DÜŞÜK SOĞUKLAMALI BAZI KAYISI ÇEŞİTLERİNİN KKTC EKOLOJİK KOŞULLARINA ADAPTASYONLARI Proje No: 3.2.3.3 Prof. Dr. Sevgi PAYDAŞ KARGI, Prof.Dr. Ebru KAFKAS, Ar.Gör. Şenay KARABIYIK, Zir.Yük. Mühendisi Yeşim REHBER Özet Projenin Türkmenköy deneme alanından elde edilen sonuçlarına göre; Priana, Aurora, Caty, Ninfa, P. de Colomer ve Bulida çeşitlerinin verimlerinin yüksek olduğu, Aurora, Ninfa, Priana, Beliana, P. de Tyrinthe, Şekerci, Bulida ve Caty çeşitlerinin ise meyvelerini erken zamanda olgunlaştırdıkları belirlenmiştir. Suda çözülebilir kuru madde (SÇKM) içerikleri bakımından ise; Castel Brite, Harcot, Palstein, Vitillo ve Çağatay bey (5*89 nolu genotip) çeşitlerinin en tatlı meyveleri (%20’nin üzerinde) verdikleri saptanmıştır. Güzelyurt deneme alanında ise en erken meyve veren kayısıların Mayıs ayı sonunda Ninfa ve A600 çeşitleri olduğu saptanmıştır. Erkencilik bakımından söz konusu çeşitleri Haziran ayı ilk haftasında olgunlaşan Dr. Kaşka (1*89), Feriana, Katy, Şekerci, Beliana çeşitleri izlemişlerdir. A. Errani, Bebeco ve Portici çeşitlerinde ise derimin Haziran ayının son haftasında olduğu saptanmıştır. Meyve verimi bakımından en yüksek değerler Canino, Dr. Kaşka, A600, CNEF-C, Ninfa, Orange Red, Monaco Bello çeşitlerinden elde edilmiştir. Meyve iriliği bakımından en iri meyveler Şekerci, Caty ve Fracasso çeşitlerinde saptanmıştır. Projede yer alan kayısı çeşitleri arasında en tatlı meyveler A. Errani, Caty, Bebeco, Orange Red ve Monaco Bello çeşitlerinden elde edilmiştir. Türkmenköy’de CNEF-C, Orange Red, P. de Colomer çeşitlerinin Güzelyurt’da; Canino, Dr. Kaşka, P de Colomer, Orange Red ve Monaco Bello çeşitlerinin meyvelerinin yanak yapmadığı gözlenmiştir. Türkmenköy’de Dr. Kaşka, Bulida, Portici ve A. Errani çeşitlerinde, Güzelyurt’da ise; Fracasso, Priana, Feriana, P. de Tyrinthe P. de Colomer, Bebeco ve Beliana çeşitlerinde ise; meyve etinin çekirdeğe yapışık olduğu gözlenmiştir. Her iki deneme alanında da verimli, erkenci, kaliteli çeşitler belirlenmiş olup bu çeşitlerle sulama, gübreleme, budama, meyve tutumu ve kalitesini artırmaya yönelik araştırmaların yapılması önerilmektedir. Ayrıca Kıbrıs ekolojisi gibi erkenciliğe çok uygun olan bu bölgede örtü altı kayısıcılığının denenmesi de yerinde olacaktır. 43 Şekil Yüksek Verimli Çeşitlerden Bir Görünüm Şekil Erkenci Çeşitlerden Bir Görünüm 44 KIBRIS EKOLOJİK KOŞULLARINDA DEĞİŞİK ERİK ÇEŞİTLERİNİN ADAPTASYONU Proje No: 3.2.3.4 Prof. Dr. Ahsen Işık ÖZGÜVEN, Prof. Dr. Ali KÜDEN, Dr. Cenap YILMAZ Dr. Muharrem YILMAZ, Dr. Burhanettin İMRAK, Zir. Yük. Müh. Yeşim REHBER Özet Erik bugün dünyada yayılma alanı en geniş olan meyve türlerinden biridir. Erik kültürü yeryüzünün daha çok soğuk ılıman, ılıman ve sıcak ılıman iklim kuşaklarında yayılmış bulunmaktadır. Eriğin bu kadar geniş bir alan yayılmasının nedeni değişik toprak ve iklim koşullarına iyi uyum sağlayabilmesidir. Kıbrıs, eriğin istediği iklim koşullarına tamamen sahip bulunmaktadır. Tüm bu doğal olanaklara rağmen erik yetiştiriciliğinde gelişmeler olmamıştır. Oysa yeterli miktarda kapama erik bahçelerinin kurulması hem bölge halkı için hem de turistlerin istekleri açısından önem kazanacaktır. Ayrıca ülke içindeki ürün çeşitliliği daha da zenginleşecektir. Bu projenin amacı, Kıbrıs’ta yetiştirilecek değişik erik çeşitlerinin verim ve kalite özeliklerinin saptanması ve bunun sonucunda da Kıbrıs ekolojik koşullarına uyabilecek erik çeşitlerinin belirlenmesidir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Tarımsal Araştırma ve Geliştirme Paketi kapsamında Türkmenköy ve Güzelyurt’ta yürütülen “Kıbrıs ekolojik koşullarında değişik erik çeşitlerinin adaptasyonu” projesinde 14 erik çeşidi denemeye alınmıştır. Araştırma, KKTC Tarım ve Orman Bakanlığı Tarımsal Araştırma Müdürlüğü desteği ile Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü tarafından KıbrısTürkmenköy’de kurulan araştırma istasyonunda yürütülmüştür. Bu istasyonda Aralık 1999 tarihinde Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bahçe Bitkileri Bölümü tarafından 6 x 6 m mesafelerle ve 5 yinelemeli olarak dikilecek olan erik ağaçları incelemeye alınmıştır. Denemede Black Beauty, Blue Free, Black Giant, Black Amber, Primavera, Fortune, Golden Plumza, Queen Rosa, Orijinal Sun, Bella Di Barbiona, TC Sun, Zanzi Sun, Papaz, Globe Sun erik çeşitleri yer almıştır. Denemede Primavera, Black Beauty, Black Giant ve Papaz çeşitlerinin erkenci, Blue Free, Black Amber, Fortune, Golden Plumza ve Queen Rosa çeşitlerinin orta mevsim, Orijinal Sun, Bela di Barbiaono, TC Sun, Globe Sun ve Zanzi Sun çeşitlerinin ise geççi çeşitler olduğu belirlenmiştir. 45 Şekil Türkmenköy’de Yetiştirilen Bazı Erik Çeşitleri 46 47 BADEM ADAPTASYON PROJESİ Proje No: 3.2.3.5 Prof. Dr. Ayzin KÜDEN, Prof. Dr. Ali KÜDEN, Doç. Dr. Safder BAYAZİT Songül ÇÖMLEKÇİOĞLU, Uzm. Dr. Burhanettin İMRAK Ar.Gör. Özet Bademin (Amygdalus communis L.) anavatanı Orta ve Batı Asya’dır. Buradan Çin, Hindistan, İran, Suriye ve Akdeniz ülkelerine yayılmıştır. Badem, kuzey yarı kürede 30-44, güney yarı kürede ise, 20-40 enlem dereceleri arasında yayılmıştır. Dünyada badem üretimi 2.072.100 ton olup, Türkiye bu üretim içerisinde 58.000 ton ile ABD, İspanya, İtalya, İran, Fas, Suriye’den sonra 7. sırada yer almaktadır (Anonim, 2007). Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, badem yetiştiriciliği için uygun iklim ve toprak koşullarına sahiptir. Badem yetiştiriciliğini sınırlayan en önemli iklim faktörlerinin başında ilkbahar geç donları gelmektedir. Kıbrıs’ta, çalışmaların yürütüldüğü dönemlerde ilkbahar geç donu meydana gelmemiştir. Kıbrıs’ın sahip olduğu yüksek yaz sıcaklıkları, genellikle kurutularak değerlendirilen badem için çok önemli bir avantajdır. Badem, Kıbrıs için gerek sulanan, gerek kurak koşullar için büyük bir geleceği olan üründür. Kıbrıs’ta sulanarak, budanarak ve her türlü bakım koşulları yerine getirilerek badem yetiştiriciliği yapıldığı takdirde hem adanın badem ihtiyacı karşılanabilir hem de ihracat yapılabilir. Proje kapsamında Güzelyurt ve Türkmenköy’de bulunan araştırma istasyonlarında yer alan ve adaptasyon çalışmaları (özellikle Türkmenköy’de) yapılan Nonpareil, Texas, Ferragnes ve Ferraduel çeşitlerinden iyi sonuçlar elde edilmiştir. Yeni çalışma döneminde bu çeşitlere ek olarak bölgeye uyumlu olabileceği düşünülen Guarro, Bertina, Cristomorto, Laurenne ve Ferrastar çeşitleri Türkmenköy’de denemeye alınmıştır. Proje süresince projede yer alan çeşitlerin fenolojik gözlemleri ve pomolojik analizleri yapılacaktır. Ayrıca çeşitlerin performanslarının tam olarak saptanması amacıyla bakım işlemleri (budama, sulama gübreleme, ilaçlama vb.) standart bir şekilde uygulanacaktır. Diğer yabancı kökenli badem çeşitleri; Cristomorto, Drake, Ferraduel, Ferragnes, Nonpareil, Primorski, Texas, Tuono, Yaltinski, Picantili, Genco’dur. Türkiye’de Dokuzoğuz ve Gülcan tarafından Ege Bölgesi’nde yapılan seleksiyon çalışmaları sonucu bulunmuş yerli badem tipleri vardır. Bunlardan bazı üstün nitelikli olanları üzerinde çeşitli çalışmalar yapılmış ve adlandırılmıştır. Bunlar; 48-1, Akbadem (48-2), Hacı Alibey (48-5), Gülcan 1, (101-23), 101-9 ve 101-13’tür. 48 Şekil Türkmenköy’de Yetiştirilen Bazı Badem Çeşitleri 49 50 BAZI YENİ ÇİLEK ÇEŞİTLERİNİN KIBRIS KOŞULLARINDAKİ ADAPTASYONLARI Proje no: 3.2.3.6 Prof. Dr. Nurgül Türemiş Özet Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Türkmenköy Araştırma İstasyonunda 2000-2002 yılları arasında yürütülen bu projede 7 farklı çilek çeşidi bu bölgeye adaptasyonları bakımından incelenmiştir. Açıkta ve örtü altında; Kısa gün çeşitlerinden Antraknoz hastalığına karşı dayanıklı olan Sweet Charlie, sanayiye uygun, yola dayanımı iyi, meyve et rengi koyu kırmızı olan Chandler, İspanyol çeşidi olan Sicilya’da taze fidelerle yetiştiriciliği önerilen silindirik, uzun meyvelere sahip olan Tudla, Amerika’da Kaliforniya Üniversitesi’nde melezleme ıslahı sonucu elde edilen Douglas x Cal.85.218-605 melezi olan, Chandler çeşidinden daha erken zamanda meyve veren, meyve eti sert olup taşımaya ve muhafazaya uygun olan, gri küfe dayanıklı bir çeşit olarak bilinen Camarosa, uzun bir meyve derim periyodu olan İsrail kökenli erkenci, meyveleri iri ve tatlı, çiçekleri bol çiçek tozu verdiği için meyveleri oldukça düzgün şekilli, yüksek verimli, kış aylarında bile yüksek kuru madde içermesi ile belirginleşen, meyve eti sert ve aromalı bir çeşit olan Dorit (216), Gün nötr çeşitlerden kışları ılık geçen bölgelerde yüksek verim alınan, bitki başına ortalama verimi yaklaşık 1200 g, meyveleri iri, meyve eti orta sertlikte, meyve dış ve iç rengi kırmızı, uzun-konik meyve şekline sahip, Fe klorozuna ve gri küfe dayanıklı bir çeşit olan Muir, çok sıcak yaz ayları dışında düzenli ve derim süresi boyunca iri meyveler veren, meyveleri parlak kırmızı renkte meyve eti çok sert olduğundan geç derime ve taşımaya uygun olan, meyve şekli konik, potasyum noksanlığına duyarlı, kloroza ise orta derecede dayanıklı, değişik iklim koşullarına dayanıklı bir çeşit olan Selva çeşidi kullanılmıştır. Proje kapsamınca çeşitlerin; verim (g / bitki), meyve iriliği (g / adet), % SÇKM, % Titre edilebilir Asit , % SÇKM / Titre edilebilir asit oranları incelenmiştir. Denemede iki farklı yetiştirme yöntemi olan örtü altı ve açıkta yetiştiricilik tüm çilek çeşitlerine uygulanmıştır. Denemenin ilk yılında örtü altında yetiştiricilik olumlu sonuç verirken, ikinci yılda açıkta yetiştiricilik olumlu sonuç vermiştir. Ticari olarak yetiştiricilik yapılacak ise bu çalışmada verim açısından ön plana çıkan çeşitler Camarosa ve Tudla’dır. Sweet Charlie çeşidi de tuza ve kirece dayanması açısından 2 yıllık yetiştiriciliklerde önerilmiştir. 51 52 BAZI SOFRALIK ÜZÜM ÇEŞİTLERİNİN AÇIKTA KKTC EKOLOJİK KOŞULLARINA ADAPTASYONLARI Proje no: 3.2.3.7 Prof. Dr. Semih TANGOLAR, Yrd. Doç. Dr. Gültekin ÖZDEMİR, Yrd.Doç. Dr. Hatice BİLİR EKBİÇ, Öğretim Gör. Serpil GÖK TANGOLAR, Zir.Yük. Mühendisi Yeşim REHBER DİKKAYA Özet Bu araştırma Türkmenköy (Akdoğan/ Magosa/K.K.T.C.) Araştırma İstasyonunda yürütülmüştür. Araştırmada 8 beyaz, 15 renkli sofralık üzüm çeşidi yer almıştır. Çeşitler arası farklılığın belirlenmesi amacıyla 2004 yılından (asmaların 4. yılı) itibaren 3 yıl süreyle gözlerin uyanması, tam çiçeklenme, ben düşme ve olgunluk tarihleri belirlenmiştir. Üzümlerin olgunlaşmasını takiben omca başına üzüm verimleri bulunmuş, alınan üzüm örneklerinde salkım ağırlıkları, uzunluk ve genişlikleri, ayrıca tane ağırlıkları Suda çözünebilir kuru madde ölçümünü de içeren pomolojik analizler yapılmıştır. Sonuçta incelenen tüm özellikler birlikte değerlendirildiğinde Kıbrıs koşulları için renkli çekirdekli çeşitlerden Verigo, Early Cardinal, Cardinal, Horoz Karası, Altoni Red, Alphonse Lavaleée; beyaz çekirdekli çeşitlerden Yalova İncisi, Italia ve Razakı; renkli çekirdeksizlerden Pembe Çekirdeksiz ve Flame Seedless; beyaz çekirdeksizlerden ise Ergin Çekirdeksizi ve Perlette çeşitlerinin önerilmesi uygun bulunmuştur. 53 Perlette 54 BAZI SOFRALIK ÜZÜM ÇEŞİTLERİNİN ÖRTÜ ALTINDA KKTC. EKOLOJİK KOŞULLARINA ADAPTASYONLARI Proje no: 3.2.3.7 Prof. Dr. Semih TANGOLAR, Yrd. Doç. Dr. Gültekin ÖZDEMİR, Yrd.Doç. Dr. Hatice BİLİR EKBİÇ, Öğretim Gör. Serpil GÖK TANGOLAR, Zir.Yük. Mühendisi Yeşim REHBER DİKKAYA Özet Bu araştırma Türkmenköy (Akdoğan/ Magosa/K.K.T.C.) Araştırma İstasyonunda yürütülmüştür. Araştırmada Ergin çekirdeksizi, Early Cardinal, Perlette, Yalova İncisi, Flame Seedless ve Trakya İlkeren üzüm çeşitleri, 4,5x25x3.5 m (GenişlikxUzunlukxYükseklik) boyutlarında plastik tüneller (12 adet) ve ocak, şubat ve mart aylarında olmak üzere 3 farklı kapatma zamanında denenmiştir. Bu uygulamalar açıkta yetiştirilen asmalarla kıyaslanmıştır. Örtme uygulamaları 2004 yılından (asmaların 4. yılı) itibaren 3 yıl süreyle yapılmıştır. Uygulamaların etkisinin saptanması amacıyla gözlerin uyanması, tam çiçeklenme, ben düşme ve olgunluk tarihleri belirlenmiştir. Üzümlerin olgunlaşmasını takiben omca başına üzüm verimleri bulunmuş, alınan üzüm örneklerinde salkım ağırlıkları, uzunluk ve genişlikleri, ayrıca tane ağırlıkları ve Suda çözünebilir kuru madde ölçümünü de içeren pomolojik analizler yapılmıştır. Üzüm verimi üzerine farklı örtme zamanlarının etkisi çok belirgin olmamıştır. 20042007 yılları ortalaması dikkate alındığında Ergin çekirdeksizi, Early Cardinal, Yalova İncisi ve Perlette çeşitlerinden yüksek verim alınırken (3-3.5 ton/da) Flame Seedless (2-2.5 ton/da) ve İlkeren (1.5-2 ton/da) çeşidinden daha düşük verim değerleri elde edilmiştir. Sonuç olarak ocak ayında yapılan örtme ve düzenli bakım ile genel olarak sofralık üzümler için en az açıkta yetiştiricilikte hedeflenen verim ve kalite düzeyine ulaşılabileceği belirtilebilmektedir. Bu çeşitlerden elde edilen erkenci üzüm oldukça yüksek fiyattan satılmıştır. Üretimin KKTC koşullarında oldukça kazançlı olacağı izlenimi edinilmiştir. 55 Perlette Yalova 56 BAZI ŞARAPLIK ÜZÜM ÇEŞİTLERİNİN KKTC EKOLOJİK KOŞULLARINA ADAPTASYONLARI Proje no: 3.2.3.7 Prof. Dr. Semih TANGOLAR, Yrd. Doç. Dr. Gültekin ÖZDEMİR, Yrd.Doç. Dr. Hatice BİLİR EKBİÇ, Öğretim Gör. Serpil GÖK TANGOLAR, Zir.Yük. Mühendisi Yeşim REHBER DİKKAYA Özet Bu proje Türkmenköy (Akdoğan/ Magosa/K.K.T.C.) Araştırma İstasyonunda 20002009 yıllarında KKTC/ TAGEP projeleri kapsamında K.K.T.C. Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü ile Ç.Ü. Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü işbirliği ile yürütülmüştür. Proje kapsamında Beyaz şaraplık çeşitlerden Narince, Chardonnay, Semillon, Riesling, Clairette; Kırmızı şaraplık çeşitlerden ise Kalecik karası, Karasakız, Papazkarası, Adakarası, Öküzgözü, Yerli siyah, Carignane, Cabernet Sauvignon, Shiraz ve Alicante Bouschet olmak üzere 15 çeşit kullanılmıştır. Çeşitler telli terbiye sisteminde yetiştirilmiş ve 2x3 m sıra üzeri ve arası mesafeler uygulanmıştır. Deneme Tesadüf Blokları deneme düzenine göre 4 yinelemeli olarak düzenlenmiş ve her yinelemede 3 omca yer almıştır. Deneme alanı toprağının tınlı bünyeye sahip, kireçli (% 30-40), derin (90-120 cm) ve organik maddece (% 0.30-1.70) fakir olduğu belirlenmiştir. Toprak, Paşaköy serisi içinde yer almaktadır. Asmaların dikimi 23-29 Nisan 2001’ de yapılmış, izleyen yıllarda direk ve tel sistemi kurulmuş ve asmalara şekilleri verilmiştir. Deneme süresince kış ve yaz budaması, toprak işleme, gübreleme, sulama ve tarımsal savaş gibi kültürel uygulamalar gerçekleştirilmiştir. Uygulamaların etkisinin saptanması amacıyla 2004 yılından itibaren 3 yıl süreyle fenolojik gözlemler kapsamında gözlerin uyanması, tam çiçeklenme, ben düşme ve olgunluk tarihleri belirlenmiştir. Üzümlerin olgunlaşmasını takiben omca başına üzüm verimleri bulunmuş, alınan üzüm örneklerinde salkım ve tane ağırlıkları ile Suda çözünebilir kuru madde ölçümünü de içeren pomolojik analizler yapılmıştır. Salkım ve tane ağırlığı ile üzüm verimi bakımından yapılan incelemede Beyaz şaraplık çeşitlerden Narince, Clairette ve Chardonnay; Kırmızı şaraplıklardan ise Öküzgözü, Papazkarası, Carignane ve Adakarası çeşitlerinin bu aşamada önerilebileceği ortaya çıkmıştır. Bunlar dışında Beyazlardan Semillon; Kırmızı şaraplık çeşitlerden Kalecik karası ve Shiraz da verim ve gelişme açısından dikkate değer bulunmuştur. Çeşitlerden elde edilen şıralarda Suda Çözünebilir Kuru Madde değerlerinin %1924 arasında değiştiği saptanmıştır. Bu değerler şarap üretiminde alkol oluşumu için uygun değerler olarak görülmektedir. Projenin, bu aşamada önerilen çeşitlerle birlikte diğer şaraplık çeşitlerde şaraba işleme öncesinde ve şaraba işlenmek suretiyle şaraplık değerlerinin incelenmesi ile ilgili bir çalışmayla birlikte sürdürülmesi planlanmıştır. 57 Horoz karası 58 BAZI AMERİKAN ASMA ANAÇLARININ KKTC EKOLOJİK KOŞULLARINA ADAPTASYONLARI Proje no: 3.2.3.7 Prof. Dr. Semih TANGOLAR, Yrd. Doç. Dr. Gültekin ÖZDEMİR, Yrd.Doç. Dr. Hatice BİLİR EKBİÇ, Öğretim Gör. Serpil GÖK TANGOLAR, Zir.Yük. Mühendisi Yeşim REHBER DİKKAYA Özet Bu proje Türkmenköy (Akdoğan/ Magosa/K.K.T.C.) Araştırma İstasyonunda 20002009 yıllarında KKTC/ TAGEP projeleri kapsamında K.K.T.C. Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü ile Ç.Ü. Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü işbirliği ile yürütülmüştür. Projede değişik özellikleri ile öne çıkan Filoksera ( 41 B, 5 BB, 99 R, 1103 P, 140 Ru ve Fercal) ve Nematodlara (Harmony, Salt Creek, 1613 C ve 1616 C) dayanıklı 10 Amerikan Asma Anacı kullanılmıştır. Deneme alanında 2x3 m sıra üzeri ve aralıkları uygulanmış, çeşitler telli terbiye sisteminde yetiştirilmiştir. Deneme Tesadüf Blokları deneme düzenine göre 3 yinelemeli olarak düzenlenmiş ve her yinelemede 3 omca yer almıştır. Deneme alanı toprağının tınlı bünyeye sahip, kireçli (% 30-40), derin (90-120 cm) ve organik maddece (% 0.30-1.70) fakir olduğu belirlenmiştir. Toprak, Paşaköy serisi içinde yer almaktadır. Fidanlar 23-29 Nisan 2001’ de dikilmiş, izleyen yıllarda direk ve tel sistemi kurulmuş ve asmalara şekilleri verilmiştir. Deneme süresince kış ve yaz budaması, toprak işleme, gübreleme, sulama ve tarımsal savaş gibi kültürel uygulamalar gerçekleştirilmiştir. Anaçlar arasındaki farklılıkların belirlenmesi amacıyla 2004 yılından itibaren 3 yıl süreyle gövde çapı büyümesi, çubuk ağırlığı ve çelik verimleri incelenmiştir. Gövde çapı büyümesi 1103 P, 140 Ru, Salt Creek ve 99 R; budama artığı olarak elde edilen çubukların ağırlığı 5 BB, 1103 P, Fercal, Salt Creek ve 140 Ru; her omcadan elde edilen dikim veya aşı çeliği sayısında, 5 BB, 1103 P ve Fercal çeşitleri daha yüksek değerler vermiştir. Bütün özellikler bakımından Harmony ve 1616 C anaçlarının daha düşük düzeyde gelişme gösterdikleri saptanmıştır. Diğer anaçlar ara değerler göstermiştir. Sonuç olarak deneme alanı koşullarında bu aşamada Filoksera’ ya dayanıklı anaçlardan 5 BB, 1103 P, 140 Ru ve Fercal; Nematoda dayanıklı anaçlardan ise Salt Creek anacının kullanılması tavsiye edilmektedir. Bu anaçlar aynı zamanda kurağa ve kısmen de tuzlu koşullara dayanıklı anaçlardır. Kireçli koşullara dayanımı, ancak nematod zararına ve tuzlu koşullara duyarlığı bilinen 41 B anacının da yeterli gövde çapı nedeniyle uygun toprak koşullarında kullanılmasının mümkün olduğu belirlenmiştir. Projeye, anaçların deneme alanı koşullarında toprağın besin maddelerinden yararlanma düzeylerinin belirlenmesine yönelik olarak devam edilmesi planlanmıştır. 59 Kober 5BB Amerikan Asma Anacı 60 KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ KAMU SEKTÖRÜNDE YETİŞTİRİLEN KÜÇÜK RUMİNANTLARIN (KOYUN VE KEÇİ) ISLAHI KONUSUNDA UYGULAMALI ARAŞTIRMALAR Proje No. 3.3.2 Prof. Dr. Okan GÜNEY, Prof. Dr. Osman TORUN, Prof. Dr. Lütfi ÖZCAN, Prof. Dr. Murat GÖRGÜLÜ Projenin Gelişim Süreci Bu proje çerçevesinde yukarıda ayrıntılı bir biçimde ortaya konulan sonuçlar ile KKTC-TAGEP projesinin temel amaç ve felsefesi açısından gerekli atılımların yapıldığı söylenebilir. Bu atılımlar aşağıda özetlenmiştir; - Bilimsel yönden KKTC’yi dünyaya tanıtma bakımından yeterli bir düzeye erişilmiştir. - Araştırma Enstitüsü ve Bakanlıkta çalışan elemanlarına yüksek lisans ve doktora çalışması yapma fırsatı doğmuştur. - Dünyanın ve Akdeniz’in özgün ve çok değerli ırklarından birisi olan Damaskus keçilerinden bir gen havuzu oluşmuştur. Bu husus, dünyada son yıllarda ırkların korunması konusunda (Animal genetic resources conservation) ortaya çıkan görüşlere katkı getirecek niteliktedir. Çünkü Damaskus’ların saf örnekleri giderek azalmaktadır. Bu sürüdeki ortalama laktasyon verimi 500 lt’ye ulaşmıştır. Bu sonuç ırk ortalamasına (250-300 lt) kıyasla bir rekordur. - Ercan Devlet Üretme Çiftliğinden KKTC çiftçisine küçümsenemeyecek düzeyde damızlık değeri yüksek hayvan satışı yapılmıştır. - Gerçekleştirilen besi denemesi sonuçlarının pratiğe yansıtılması uygulamada önemli gelişmelerin olacağı yadsınamaz bir gerçektir. - Bundan sonraki aşamada modern süt keçiciliği diye nitelendirdiğimiz sistemin kalıcı olması için seleksiyon prosedürün devamlılığı şarttır. - Projeye bağlı olarak keçi sağım tesisinin kurulması ile endüstriyel hayvancılığı olanaklı kılacak bir teknolojinin transferi gerçekleşmiştir. Projenin yürütüldüğü süreç içerisinde projenin amaçları doğrultusunda elde edilen verilerin değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkan araştırma makaleleri, bildiri ve diğer yayın özetleri ekte sunulmuştur. 61 KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ MARGO DÜÇ.’DE YETİŞTİRİLEN SAKIZ, İVESİ VE SAKIZ X İVESİ MELEZİ KOYUNLARDA PERFORMANS İLE POLİMORFİK ÖZELLİKLER ARASINDAKİ İLİŞKİLER Proje No. 3.3.2.1 Prof. Dr. Okan GÜNEY, Prof. Dr. Nazan DARCAN, Zir. Yük. Mühendisi Ozan ÖZUYANIK, Prof. Dr. Osman TORUN, Prof. Dr. Murat GÖRGÜLÜ Özet Bu çalışma ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Margo Devlet Üretme Çiftliğinde yetiştirelen İvesi, Sakız ve İvesi x Sakız melezi koyunların transferin, hemoglobin tiplerini belirleyer anılan kan parametreleri dikkate alındığında populasyondaki genetik denge hakkında bazı ipuçlarının elde edilmesi amaçlanmıştır. Analizler sonucunda elde edilen Hb βB allelinin tüm genotiplerde yoğunlukla olduğu belirlenmiştir. Transferrin tip yönünden AA, AB, AC, AD, BB, BC, BD, CC, CD, CE, DD, DE, EE genotipleri belirlenmiştir. Tüm gruplarda C ve D β lokusunda frekansı en yüksek, E ve B ise frekansı en düşük alleller olarak saptanmıştır. Tf fenotipler arasında yapılan ϰ2 analizine göre Sakız ve Sakız x İvesi genotiplerinde bir dengesizlik olduğu belirlenmiştir (p<0,01). Ayrıca Hb tipleri ile bazı morfolojik özellikler arasında pozitif ilişki olduğu da bu araştırmanın bulgularındandır. 62 KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ (KKTC) MARGO DEVLET ÜRETME ÇİFTLİĞİNDE YETİŞTİRİLMEKTE OLAN SAKIZ, İVESİ VE SAKIZ X İVESİ MELEZİ ERKEK KUZULARIN BESİDEKİ PERFORMANSLARI ÜZERİNDE KARŞILAŞTIRMALI BİR ARAŞTIRMA Proje No. 3.3.2.2 Prof. Dr. Okan GÜNEY, Prof. Dr. Murat GÖRGÜLÜ, Prof.Dr. Osman TORUN, Yük. Mühendisi Ozan ÖZUYANIK, Zir. Özet Araştırmada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Margo Devlet Üretme Çiftliğinde yetiştirilmekte olan İvesi, Sakız ve bunların değişik kan dereceli melezi erkek kuzuların besi performanslarının karşılaştırılması amaçlanmıştır. Bu amaçla her genotipten 15 erkek kuzu her birinde 5 kuzu olacak şekilde 3 alt gruba ayrılmıştır. Çalışmada 2.6 Mcal ME/kg ve 160 g HP/kg içeren rasyon kullanılmıştır. Rasyon % 10 yonca samanı dahil edilerek hazırlanmıştır. Gruplar serbest olarak (ad-libitum) yemlenmiş, ayrıca padoklarda sürekli olarak taze içme suyu bulundurulmuştur. Deneme sonu itibariyle Sakız, İvesi ve Sakız x İvesi melezi kuzularda canlı ağırlık kazancı ve yem tüketimleri sırasıyla 329±12.16 g/gün ve 1.74±0.05 kg/gün; 338±9.7 g/gün ve 1,66±0.01 kg/gün; 357±12.23 g/gün ve 1.66±0.05 kg/gün olarak saptanmış olup bu özellikler bakımından genotipler birbirlerinden önemli düzeyde farklılık göstermemiştir (p>0.05). Yemden yararlanma bakımından İvesiler en olumsuz sonucu verirken (5.31±0.15), Sakızlar onları izlemiş (4.97±0.13), melezler ise en üstün değerleri (4.71±0.16) göstermiştir. Araştırmada elde edilen sonuçlar değerlendirildiğinde KKTC Margo Devlet üretme Çiftliği koşullarında melezlerin saflardan daha yüksek bir performans gösterdikleri ortaya çıkmıştır. 63 AN ALTERNATIVE FEEDING SYSTEM FOR DAIRY GOATS: EFFECTS OF FREE-CHOICE FEEDING ON MILK YIELD AND MILK COMPOSITION OF LACTATING SUCKLING DAMASCUS GOATS Proje No. 3.3.2.3 Prof. Dr. Murat GÖRGÜLÜ, Prof. Dr. Okan GÜNEY, Prof.Dr. Osman TORUN, Yük. Mühendisi Ozan ÖZUYANIK, Prof. Dr. Hasan Rüştü KUTLU Zir. Abstract The present study was carried out to compare feeding methods in respect to milk yield and milk composition and to assess dietary preferences of lactating suckling Damascus goats receiving feed ingredients as multiple choices under confinement conditions in Northern Cyprus. A total of 36 Damascus goats was allocated to 4 experimental groups with three replicates comprising three goats each for a total period of 7 weeks. The treatment groups were 1, 0.5 kg concentrate and ad libitum Lucerne hay, 2, 1.0 kg concentrate and ad libitum Lucerne hay, 3, ad libitum total mixed ration (TMR) containing 40% Lucerne hay and 60% concentrate intake, hay intake, total feed intake, crude protein (CP) and metabolizable energy (ME) intakes and liveweight change were affected (p<0.05) by feeding methods. Choice-feeding increased dry matter, energy and protein intake and milk yield but decreased liveweight loss. Feeding methods had no significant (p>0.05) effects on fat, protein or dry matter contents of milk. However, lactose and non-fat solids content were affected significantly (p>0.05) by feeding methods, as lactose and non-fat-solids content of the groups increased according to their concentrate intakes. It can be concluded that TMR has satisfactory results in respect to their nutrient requirements when they are given a choice among different feed ingredients. It is also concluded that free-choice feeding may have the potential to improve production performance of Damascus goats in early lactation. Not: Bu makale, Journal of Animal and Feed Sciences’da yayımlanmıştır. 64 65 RELATIONSHIP BETWEEN SOME POLYMORPHIC PARAMETERS AND PERFORMANCES IN DAMASCUS GOATS Proje No. 3.3.2.4 Prof. Dr. Okan GÜNEY, Zir. Yük. Mühendisi Ozan ÖZUYANIK, Prof.Dr. Osman TORUN, Prof. Dr. Murat GÖRGÜLÜ, Prof. Dr. Nazan DARCAN Abstract The objective of this study was to determine the types of hemoglobin and transferring found in Damascus goats and demonstrate their relationship with different performance traits. The Hb βB allele was observed in the Damascus goats studied. No significant deviation from Hardy-Weinberg equilibrium was observed. We observed nine genotypes, namely Tf AA, AC, AD, BB, BC, BD, CC, CD, DD, C and D were the two most commonly occurring alleles at the β locus and A was the rare β-globin variant. The frequencies of Tf β6 and β12 were higher than those of the other transferring genotypes. There was no significant effect of transferring genotype on performance (p>0,05). Not: Bu makale Pakistan Journal of Biological Sciences’da yayımlanmıştır. 66 KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ KURAK İKLİM KOŞULLARINDA YETİŞTİRİLEN DAMASCUS KEÇİLERİNİN ADAPTASYON MEKANİZMALARI ÜZERİNDE BİR ARAŞTIRMA Proje No. 3.3.2.5 Yüksek Lisans Tezi: Ozan ÖZUYANIK Danışman: Prof. Dr. Okan GÜNEY Özet Bu çalışmada, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Ercan Devlet Üretme Çiftliği Süt Keçiciliği Ünitesinde yetiştirilen Damascus keçilerinin adaptasyon mekanizmaları üzerinde durulmuştur. Çalışmada ayrıca Damascus keçilerinin anılan koşullarda anatomik, morfolojik ve fizyolojik adaptasyon mekanizmaları, oğlakların büyüme, keçilerin ise laktasyon performansları ele alınmıştır. Elde edilen verilerin değerlendirilmesinden, yüksek atmosfer sıcaklıklarının Damascus keçileri üzerinde kısmi olarak termal zorlanım yarattığı, ancak genelde Damascus keçileri üzerinde kısmi olarak termal zorlanım yarattığı, ancak genelde Damascus keçilerinin sıcak iklim koşullarındaki uyum yeteneklerinin yüksek düzeyde olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, verim yönünden doyurucu sonuçlar elde edilmiştir. Yüzlerce yıldan beri Orta ve Yakın Doğu’da yetiştirilen, bölgenin iklim ve çevre koşullarına uyum sağlamış, özgün bir ırk olan Damascus keçilerinin özgün fenotipik ve genotipik özelliklerini taşıyan örnekleri giderek azalmakta Damascus’larla yerli ırkların melezi karışık populasyonlar oluşmaktadır. Ekonomik ve biyolojik açıdan anılan bölgede önem taşıyan ve bölgenin otokton gen kaynağı olan Damascus keçilerinin saf ve değerli örneklerinden bir bölümü Kıbrıs adasında yetiştirilmektedir. Aslında Damascus keçileri Ada’nın özgün genotipi değildir. Uzun yıllar önce uluslar arası desteklerle Kıbras’a ithal edilmiştir. Kuzey Kıbrıs Türk Cmuhuriyeti’nde yetiştirilen Damascus sürüsünde bugüne dek bilimsel dayanağı olan çalışmalar sınırlı düzeyde kalmıştır. K.K.T.C. ile Ç.Ü. Ziraat Fakültesi arasında yürütülen KKTC-TAGEP Araştırma ve Geliştirme Projesi çerçevesinde denetim altın alınan Damascus populasyonu üzerinde gerçekleştirilen bu çalışma ile ırkın fizyolojik adaptasyon parametreleri ve performansı üzerinde bilimsel verilere dayalı somut ipuçları elde edilmiştir. Bu verilerle Damascus’ların ırk olarak bilimsel anlamda tarifi yapılarak ırkın var olan potansiyeli ortaya konulmuş ve bu yönde literatürdeki yerinin alması sağlanmıştır. Bundan sonra yapılacak çalışmalarla söz konusu bölgede ırkın bilimsel bazda envanterinin yapılması, hatta yok olma risklerinin araştırılması en az bu araştırma kadar önem taşıyacaktır. 67 MILK PRODUCTION, REPRODUCTIVE AND GROWTH PERFORMANCES OF DAMASCUS GOATS UNDER NORTHERN CYPRUS CONDITIONS Proje No. 3.3.2.6 Prof. Dr. Okan GÜNEY, Prof.Dr. Osman TORUN, Zir. Yük. Mühendisi Ozan ÖZUYANIK, Prof. Dr. Nazan DARCAN Abstract This experiment was carried out at the Ercan State Farm in northern Cyprus, near Nicosia. This research was focused on the evaluation of milk production, reproduction and growth performances of Damascus goats with the aim of examining methods to improve the milking ability of does nursing kids. The purpose of this research was to evaluate the Damascus goat for milk yield, reproduction and growth performance in the region. According to the data observed, birth rates (based on the number of does bred) for 2001 and 2002 were 70.2 and 80.5%, litter size (based on the number of kids born to the number of does giving birth) for 2001 and 2002 were 1.62 and 1.56, kidding percentage (based on the number of kids born per 100 does brought to the buck) were 114.3 and 125.9%, respectively. Average daily milk yield, lactation milk yield and lactation length of Damascus does were 1.900±0.042, 489.4±12.784 kg and 254.7±2.359 days, respectively. Average 73.4±3.5 kg extra marketable milk was obtained by using our recommended system (30 days suckling + 30 days milking and residual suckling). By this way, milk yield increased 39% in the first 90 days (259.0 kg) and it means 16% on the whole lactation period. Average daily weight gain of kids was determined as 174.1 ± 4.4 g for our recommended system (30 days suckling + 30 days milking and residual suckling). Not: Bu makale Elsevier ScienceDirect Small Ruminant Research dergisinde yayımlanmıştır. 68 KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ KAMU SEKTÖRÜNDE YETİŞTİRİLEN KÜÇÜK RUMİNANTLARIN (KOYUN-KEÇİ) ISLAHI KONUSUNDA UYGULAMALI ARAŞTIRMALAR 1-Kuzey Kıbrıs Koşullarında Damaskus Keçilerinin Performanslarına İlişkin İlk Değerlendirmeler Proje No. 3.3.2.7 Prof. Dr. Okan GÜNEY, Prof.Dr. Osman TORUN, Zir. Yük. Mühendisi Ozan ÖZUYANIK, Prof. Dr. Nazan DARCAN Özet Bu çalışma Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet Ercan Devlet Üretme Çiftliğinde yürütülmüştür. Çalışmanın amacı yürütülmekte olan seleksiyon çalışması çerçevesinde Damaskus keçilerinin süt ve döl verimi performanslarına ilişkin elde edilen verilerin ortaya konulmasıdır. Ede edilen verilerin ışığında, 2001, 2002 ve 2003 üretim sezonu için oğlaklama oranı %114.3, %124.0 ve %126; bir doğuma düşen döl sayısı 1.62, 1.58 ve 1.67; doğurma oranı ise 70.2, 78.1 ve 75.1 olarak belirlenmiştir. 2001, 2002 ve 2003 yıllarında farklı istasyonlardaki keçilerin süt verimleri (kg) sırası ile; 394±12.78, 394±0.361 ve 477.4±7.91 olarak saptanmıştır. Not: Bu bildiri, 2005 yılında İzmir’de Süt Keçiciliği Ulusal Kongresi’nde sunulmuştur. 69 RESEARCH ACTIVITIES FOR IMPROVİNG SMALL RUMINANT PRODUCTIONS AT STATE FARMS OF MINISTRY OF AGRICULTURE IN NORTH CYPRUS Proje No. 3.3.2.8 Prof. Dr. Okan GÜNEY Abstract This paper deals with the present situation of small ruminant production at Ercan, Margo and Güzelyurt State Farm at North Cyprus. In addition to this, the results of our research (Güney et al., 2002; Görgülü et al., 2003; Güney et al. 2003A; Güney et al. 2003b; Güney et ., 2004) which were published to national and international meeting are summarized. The first study was carried out to compare the fattening performances of Awassi, Chios and Awassi x Chios crossbred lambs reared at Margo State Farm. The second study was conducted for compare feeding methods in respect to milk yield and milk composition and to assess dietary preferences of lactating suckling Damascus goats receiving feed ingredients as multiple choices under confinement conditions in Northern Cyprus. The objective of the o6ther study was to determine hemoglobin and transferring genotypes of Chios, Awassi and Chios x Awassi crossbred ewes in Margo State Farm of Northern Cyprus. The objective of 4th study was to determine the types of hemoglobin and transferring found in Damascus goats and demonstrate their relationship with different performance traits. The purpose of the last study was increasing milk production, prolificacy and growth performance of the Damascus goat using selection programme. Not: Bu bildiri, Slovenya’da 2004 yılında düzenlenen EAAP-55th annual Meeting toplantısında sunulmuştur. 70 71 72 73