İndir

Transkript

İndir
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
ÇARE–DER
YIL:2014 KONU:Depresyon ve Kaygı
Bilimin Yolu: Labirentler Ve
Algoritmalar
Uzm. Dr. Mehmet Uhri*
Bilimin ve özgür düşüncenin kontrol altına
alınmaya çalışıldığı bir dönemdir ortaçağ.
İnsanlar
özgürce
üretmek
yerine
düşünüp
dini
araştırmak,
kurumların
da
baskısıyla olanla yetinmeye zorlanmış,
korkularının
değişim
esiri
ve
olarak
kendilerini
dönüşüme
kapatarak
yaşamışlardır.
Her şeye rağmen araştıran, sorgulayan
üreten insanlar ise ortaçağ karanlığını
aydınlatmaya
çabaladıkça
dışlanmış
cezalandırılmıştır. Dahası, başına gelen her
felaketi aklını özgür bırakmaya çabalayan
insanlardan
bilmiş;
onları
cadılık,
büyücülük kisvesi altında öldürme yolunu
seçmiştir.
Bu konuda başta papalık olmak üzere dini
Dernek Yönetim Kurulu
Başkan: Dr.Mehmet Uhri
İkinci Başkan: Dr.Ayşe Kılınçaslan
Genel Sekreter:Dr. Timur Şefketoğlu
Sayman: Psk. Didem Güven
Üyeler: Dr.Tuba Düzman Mutluer, Cafer
Sadık Özlevent, Kıymet Lilan
*Yayına hazırlayan ve düzenleyen Psk. Deniz Akyıl
Sokullu ve Psk. Bahar Yaman Karahan
kurumlar
başı
çekmiş,
uğursuzluk
getirdiğine
sözgelimi
inanıldığı
için
kedilerin itlaf edilmesiyle artan fareler
yüzünden zamanın Avrupa nüfusunun
neredeyse
yarısı
veba
salgını
ile
yitirilmiştir. Dini kurumlar özgür aklı ve
bilimi kendileri için tehdit algılamış ve
kontrol altına almaya çalışmıştır. Ortaçağ
karanlığı dediğimiz dönem toplumu hayal
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
ettiği biçime dönüştürmeye çabalayan din
ilerliyoruz. Bilim ve bilgi günümüzde ne
ve dini kurumların korkuları da kullanarak
yazık ki kazandırdığı para kadar itibar
özgür
görüyor, kazanç getirebilecek her şey
aklı
Toplumu
baskıladığı
istedikleri
dönüştürüp
orada
bir
dönemdir.
yaşam
tutmaya
tarzına
çabalayan
bilimsellik
kisvesine
büründürülerek
satılabilir hale dönüştürülmeye çalışılıyor.
birileri var oldukça tekrarlanması her
Bilimsel
zaman olasıdır.
beklentileri gereği kazanç
Peki, insanlığın tüketim çılgınlığı ile
kuşkuculuğun
bile
piyasa
beklentileri
karşısında dışlanıp susturulduğuna tanık
olabiliyoruz.
büyümeye odaklanmış son yüzyılını bunca
gürültüye rağmen gelecekte kaleme alacak
Sigara kartellerinin sigaranın zararlarını
tarihçiler aynı akıl tutulması ve insanlığın
ortaya
karanlık çağı olarak tanımlayabilirler mi?
engellemelerini,
Bunun
miyiz?
tutma çabalarını unutmadık. Benzer bir
Baskıcı dini kurumların yerini alan piyasa
süreç enerji kartelleri üzerinden küresel
tanrılarına teslim olmuş, boyun eğmiş,
iklim değişikliği konusunda yaşanıyor.
bilim
Kentsel dönüşümde veya imar ile ilgili
olmadığından
ve
bilim
özgürlüğünden
emin
insanları
söz
ile
aklın
edilebilir
mi?
çıkaran
konularda
bilimsel
yıllarca
bırakın
araştırmaları
baskı
altında
kamuyu
şehir
Çocuklarına problem çözmek diye önceden
planlamacıları ve mimarların sesi bile
çözülmüş problemlerin şıklarından doğru
duyulmazken diyetinden ilacına satılabilir
olanı bulmayı öğreten, başarıyı buna
her şey yeterli bilimsel dayanağı olmasa da
indeksleyen, bilim ile uğraşmaktan kişisel
piyasanın insafına terk edilebiliyor.
kariyer, ikbal ve hatta kazanç beklentisi
olmadıkça uzak duran insanların özgür
iradeleri ile bilim yaptıklarından ne kadar
söz edebiliriz?
Bilim ve bilimsellik binlerce yıllık kuşkucu
geleneğini
yöneldikçe
bırakıp
çıkmaz
insanlığın
sokaklara
bilime
olan
güveninin azalması da kaçınılmaz hale
geliyor. Piyasanın o meşhur gizli eli
Bilim Ve Rant Dönemi
Bilimin
piyasalaşması,
piyasaya
beklentilerine
insanlığın
üniversitelerin
göre
yeniden
yapılandırılması, rant ve kazanç uğruna
bilimi
ve
bilimselliği
çarpıtıp
kendi
doğrusunu dayatanların etkisi ile aklın
karanlığa gömüldüğü bir dünyaya doğru
2
binlerce
yıllık
araştırma
geleneğini, kuşkuculuğunu kendine göre
biçimlendirmeye
kalkıyor.
Bilimin
piyasalaşması insanlığın ortak değerlerini
de erozyona uğratıyor.
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
Bilim felseficisi Karl Popper (1902-1994)
ölümler)
1938
piyasaya sürülen ilaçların aslında öldürücü
yılında
yayımlanan
“Bilimsel
Yıllarca
yan
“hiç kuşku yok ki; evrendeki en büyük
piyasadan toplatılmasına giderek daha
mucize
fazla şahit olmamız işte bu zihniyetin
bilgi
birikimidir”
cümlesiyle başlar. Ortaya koyduğu bilgi
kuramına göre kavram ve kuramların
bilimsel olabilmesi için doğrulanabilir
olması
yetmez,
sınanabilir
ve
yanlışlanabilir olması zorunludur.
olduğunun
sonra
Araştırmaların Mantığı” isimli kitabına
insanlığın
etkilerinin
araştırıldıktan
anlaşılıp
sonucudur.
Dev Labirentte Doğru Yolu Aramak
Gerçekte ise insanlık, tarih boyunca dev bir
labirentin içinde küçük adımlarla doğru
En doğru bilgiye ulaşmamızı da bilginin
yolu arayanlar sayesinde ilerlemektedir.
sınanabilir
Bilirsiniz, labirentin içinde hedefe çok
ve
yeni
bilgiyle
yer
değiştirebilir olmasına borçlu olduğumuzu
ileri sürer. Araştırmacıların çoğu kez
ulaştıkları
bilgi
konusunda
kırıntılarının
fazlaca
olmadıklarını,
olmadığına
bilginin
fikir
yanlış
odaklandıklarını
anlamı
sahibi
olup
söyler.
Başlangıçta bilgi kırıntılarının tek başına
anlamı yokmuş gibi görünse de zaman
içinde eklenen yeni bilgiler ile puzzle veya
mozaiğin
tamamlanıp
aranılan
anlam
olarak şekillendiğini ise yine tarih bize
söylemektedir.
Elde
edilen
bilginin
satılabilir
olup
getirdikten sonra her şey iyidir, yararlıdır.
noktadan
sonra
çok
fazla
sorgulanmasına da gerek yoktur. (Bakınız
kolesterol düşürücü ilaçlar ve yıllardır
kullanılan onca ilaca rağmen bir türlü
düşürülemeyen
3
olması için yeterli değildir. Pek çok kez
yanılıp rota değiştiren ve hiçbir zaman
doğru yolu aramaktan vazgeçmeyen bilim
insanları sayesinde insanlık yönünü ve
yolunu
damar
sertliğine
bağlı
bulmaya
çabalar.
İnsanoğlu
binlerce yıldır labirentler keşfeder, yol
haritaları
çıkarır
ve
kuşkuculuğundan
vazgeçmeden öğrendiklerini algoritmalar
ile kullanır.
Labirent kavramı insanlığın ortak bilincini
yansıtan
olmadığıyla ilgilenenler için ise kazanç
Bir
yaklaşmış görünmek gidilen yolun doğru
mitolojide
yer
alır.
Grek
mitolojisinde kaostan evreni yaratan tanrı
Ares Dionisos Labris adı verilen çift taraflı
balta ile karanlığı yararak açtığı yolda
ilerlerken baltanın diğer keskin yüzü Ares
Dionisos’un içindeki aydınlığı açığa çıkarır
gidilen
yol
ve
yeryüzü
bu
şekilde
aydınlanır. Çift taraflı balta Labris’in
karanlıkta el yordamıyla açtığı zor ve
çetrefilli yol günümüzde aynı kökten
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
labirent
türeyen
yaşamaktadır.
kavramı
Labris’in
içinde
açtığı
yoldur,
Bilim insanları önce paradigma dediğimiz
labirentleri keşfeder gün ışığına çıkarır
sonra o labirent içinde doğru yolu işaret
etmek için çabalar. Genellikle bir öncü en
işi
yapıp
karanlığı
parçalamaya
çalışarak
labirenti
görünür
peşinden
gelenler
ise
sokaklarını
ve
yol
kılmakta,
yolun
çıkmaz
haritasını
ortaya
çıkarmada görev almaktadır. Labirentin
aydınlatılmasından
sonra
içinde
kaybolmadan bilginin kullanılabilmesi için
yol haritaları, akış diyagramları veya
algoritmalar oluşturulmaktadır….
bedelin
ağırlaşması
(Bkz.
Karbondioksit
kaçınılmazdır.
emisyon
labirent.
zor
ödenecek
artışına
bağlı
küresel
iklim
kaygılarına,
para
değişikliği)
Geleneğin Sürdürücüleri
Tüm
bu
kazanç
kazanmanın başarı ölçüsü olarak kabul
görmesine ve yeteneğini para kazanmak
yerine
içinde
bulunduğu
labirenti
araştırmaya verdiği için hakir görülseler ve
sayıları giderek azalsa da, bir avuç bilim
insanı binlerce yıllık geleneği sürdürmeye
çabalıyor. Kariyer, kazanç veya ikbal
beklentileri uğruna eğilip bükülmeksizin
bilimsel
özgürlüğünden
kuşkuculuğundan
ve
taviz
İnsanlığın bilgi birikimi labirent gibi bir
labirentlerle
bilinmezin
öğrendiklerini algoritmalar ile kullanıyor.
ortaya
çıkarılışı,
amacı
düşünüp
vermeden
araştırıyor,
yitirmeden doğru bilgiye ulaşmak için o
labirentin içinde yol arayışı ve takip
edenler için yol gösteren algoritmalar
biçiminde oluşmuştur. Her araştırma her
bilgi kırıntısı içinde bulunduğumuz dev
labirentin yollarını döşeyen taşlardır.
Her daim acelesi olan piyasaya teslim
olmayıp
“akılcı”
iş
yapmamakla
suçlansalar, masallardaki gibi geriye dönüp
baktıklarında bir arpa boyu yol gitmiş
olduklarını görseler de evrendeki en büyük
mucizeye katkı sunmaktan vazgeçmiyorlar.
Günümüzde piyasanın kontrolüne almaya
Aklın tutulduğu böylesi karanlık çağların
çabaladığı bilim ve bilimin okulları olan
geçmişte
üniversitelerin çabuk ve kolay kazanç
olamayacağını biliyor ve vazgeçmiyor, her
getirici
labirentin
yol
arayışına
çıkmazlarında
yönelmelerinin
son
bulması
kaçınılmazken insanlığın binlerce yıllık
kuşkucu düşünme yeteneği köreldikçe
4
de
yaşandığını,
kalıcı
tür bilgiye olması gerektiği gibi kuşkuyla
yaklaşıp yanlışlamaya çabalıyorlar.
Aklın bu karanlık çağından yine bilimsel
kuşkuculuk
ve
düşüncenin
özgür
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
bırakılmasıyla çıkılacağının farkındalar…
kaygı
labirentin çıkmaz sokağında hedeften çok
Normal kaygıyı bozukluk derecesindeki
uzak
patolojik
bir
yerde
duraklamak
zorunda
bozukluğu
olarak
kaygıdan
adlandırılır.
ayırmak
güçtür,
kalanlar için doğru yolu işaret eden gerçek
kaygıyla baş ederek günlük işlevsellik
bilim
sürdürülemiyorsa
insanları
seslerini
duyurmaya
çalışıyor. İşitiyor musunuz?
eğilip
Çocukluğun
sözetmekteyiz.
Not: Bu yazı kariyer, kazanç veya ikbal
uğruna
bozukluktan
bükülmeyen,
bilimsel
döneminde
yaşanan
ayrılık
erken
kaygısı,
yabancı korkusu ile ilişkili olarak gelişime
göre
normaldir.
Ancak,
4
yaşında
kuşkuculuktan taviz vermeden aklını özgür
anaokuluna
kılmaya çabalayan gerçek bilim insanlarına
sosyalleşmesini engelleyecek düzeydeyse
ithaf olunmuştur.
normal
sınırı
bozuklukları
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
yaygın
*Yönetim Kurulu Başkanı
çocuğun
gitmesi,
aşmıştır.
çocukluk
Anksiyete
döneminin
problemlerindendir.
Çocuk
en
ve
ergenlerde yaklaşık %15 sıklıkta bulunur.
[email protected]
Varoluşsal
Çocuklarda Kaygı
kaygı/korku
ancak
güvenli
sevgiyle
aşılabilir.
Sevginin
evrende
kalıcı
gerçek
olduğunu
bilmezseniz varlığınızı yok olma tehdidi
Prof.Dr. Behiye Alyanak*
altında hisseder ve bundan korkarsınız.
Anksiyete (kaygı), nesnesi belirli
Aslında, sevgiyi kaybetme korkusu sevgiyi
olmayan korkudur. Kişi, içinde yaşadığı
kaybettirir. Sıklıkla kaybetme korkusuyla,
sıkıntının
sevdiğine sıkı sıkı sarılarak, aşırı kontrol
nedenini
anlamlandıramaz.
somutlaştıramaz,
Yaşanan
bir
ederek, sevdiğini elde tutmaya çalıştığında
ölçüde, yaşamsal uyumu artırmada, sağlıklı
incitir. İncitirken sevgisini de yok eder.
gelişimi koruma altına almada işe yarar.
Sevgiyi ve sevdiğini büyütmek, yalnızlıkla
Yoğun kaygı ise işlevselliği bozar, korkulu
ilişkili dağılma korkusuna ve kaygının
durumun
tehdidine
gelecekte
kaygı,
gerçekleşebileceği
tehdidi altında dayanılmaz acı duyulur. Bu
rağmen
güven,
özen
ve
fedakarlık ister.
şekilde patolojik kaygı ile baş etmede
Yaygın Anksiyete Bozukluğu
yardım arayışına girilir.
Belirgin
sıkıntı
doğuran
ve
işlevsellikte bozulmaya yol açan kaygı ise
5
Örneğin, çocuklarda ve ergenlerde sık
görülen
yaygın
anksiyete
bozukluğu
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
(YAB), günlük yaşama ilişkin gerçek dışı
ataklar" panik bozukluğu belirtileridir.
yoğun endişe haliyle kendini gösterir. Bu
Panik
kişiler
spor
dönmesi, mide bulantısı, aniden ölecekmiş
faaliyetleri, hatta randevularına zamanında
hissine kapılma gibi şikâyetler eşliğinde
gitme
endişe
görülen yoğun korku durumlarıdır. Bir
duyarlar. Aşırı titiz ve mükemmeliyetçi
kere panik atak geçirmiş olan kişiler için
özellik gösterirler. Kendileriyle aşırı ilgili,
bu durum o kadar ürkütücüdür ki, sürekli
gergin ve yatıştırma beklentisi içindedirler.
yeni bir atak geçirme korkusuyla yaşarlar.
Herhangi bir fiziksel nedeni olmaksızın baş
Bu nedenle okula gitmek veya ailelerinden
ağrısı, karın ağrısı, uyku sorunları ve diğer
ayrı
birçok rahatsızlıktan yakınabilirler.
psikiyatrik durumlarla birlikteliği sıktır
akademik
gibi
performansları,
konularda
Tedavide
daha
davranışçı
terapi(BDT)
kısmında
dinamik
müthiş
çok
bilişsel-
ataklar,
kalmak
çarpıntı,
terleme,
istemeyebilirler.
baş
Diğer
(majör depresyon ve diğer anksiyete
uygulanır,
bir
terapiler
de
Çocukluk döneminde nadir olduğu
uygulanabilir. BDT ile bireysel, aile ve
düşünülmesine rağmen sıklığının o kadar
grup terapisi yapılabilir. Bilişsel yeniden
da az olmadığını değerlendiren çalışmalar
yapılandırma yapılırken davranışçı maruz
da vardır. Altta yatan olası tıbbi durumların
bırakma
dışlanması gerekir. YAB, majör depresyon,
ile
bastırılması
terapisi
ile
kaçınma
hedeflenir.
rol
model
davranışının
Grup
bozuklukları gibi).
ve aile
ayrılık anksiyetesi ve agorafobi (alan
beceri
korkusu) en sık eşlik eden diğer psikiyatrik
alma,
geliştirme, eğitim gibi etkili yaklaşımlar
problemlerdir.
kazandırılır. Olumlu pekiştirme ile olumlu
Çocuk ve ergenlerde psikoeğitim
davranışın artması istenir. İlaç tedavisi
daha çok tercih edilen tedavi yaklaşımıdır.
olarak daha çok hem antidepresan hem
Panik kontrol tedavisi BDT temellidir.
kaygı azaltıcı etkileri olan SSRİ grubu
Panik atakları ve kaçınılan davranışı
ilaçlar tercih edilir. YAB dalgalı ama
azaltmak hedeflenir. SSRI’lar ilaç tedavisi
kronik bir seyir izler. Büyük bir kısmında
olarak önceliğe sahiptir. Erken yaşta
erişkinlikte de bu kaygılar devam eder.
başlayan PB daha kötü seyir gösterir, diğer
Stres
psikiyatrik problemlerle birlikte olduğunda
dönemlerinde
belirtilerde
artma
kötüleşme izlenebilir.
da gidişat olumsuzdur.
Sosyal Fobi
Panik Bozukluk
Çocuklarda ve ergenlerde görülen,
nedensiz bir şekilde tekrarlanan "panik
6
Sosyal
kaygı
bozukluğu
olan
çocuklar yabancı oldukları veya fazla
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
tanımadıkları ortamlarda ya da kendi
farklı sonuçları olabilir. Kaçınma davranışı
evlerinde yabancı kişilerle konuşmama,
nedeni ile okul hayatı yarıda bırakılabilir.
iletişim kurmakta zorlanma, çekingenlik,
Yeni öğrenme deneyimleri ve terapötik
ürkeklik gibi davranışlar sergilerler. Bu
yaklaşımlarla
çocuklar aynı zamanda sosyal ortamlarda
engellenmelidir.
kaçınma
davranışı
kendilerini kaygılı, endişeli hissederler ve
heyecan, titreme, kalp çarpıntısı, terleme
Özgül Fobi
gibi kaygıyla ilişkili bedensel belirtiler
Özgül bir nesne ya da durumun
gösterebilirler. Sosyal fobisi olan çocuklar
varlığı, ya da bununla karşılaşacak olma
insanların yanında komik duruma düşecek
beklentisiyle başlayan aşırı ve anlamsız bir
bir davranış sergilemek ya da hata yapmak
korkudur. Fobik uyaran (yani korkulan
ve herkese rezil olmakla ilgili aşırı bir
durum veya nesne) ile karşılaşılınca birden
kaygı yaşarlar. Sosyal ortamlara girmek
başlayan kaygı tepkileri ortaya çıkar. Panik
istemezler ya da girseler bile çabuk terk
atak
ederler. Sosyal fobisi olan bir çocuk sınıf
karşılaşmamak için kaçınma davranışına
içinde veya topluluk önünde konuşmakta,
girebilir. Fobik uyaranla karşılaşma ile
yaşıt oyunlarına katılmakta, topluma açık
ilgili kaçınma, korku ya da kaygılı
yerlerde yemek yemekte veya tuvalete
beklenti, kişinin olağan günlük işlerini,
gitmekte önemli zorluklar yaşayabilir.
mesleki işlevselliğini ya da toplumsal
Bununla
yaşamını
birlikte
sosyal
fobisi
olan
halini
alabilir.
Bu
belirgin
durumlarla
ölçüde
bozar.
çocuklar evde kendi anne babalarıyla
Çocuklarda sıklıkla görülen özgül fobiler
birlikteyken ya da yakın arkadaşlarıyla
başta hayvanlar (kedi, köpek, kuş, sinek,
oynarken genelde normaldirler.
böcek, yılan, vs.) , doğa-çevre(fırtına,
Erişkinlerde
%13
olan
sıklığı
yükseklik, su), kan-enjeksiyon-yara(kan
çocuklarda %3 civarındadır. Depresyon ve
görme,
diğer fobilerle birliktelik sıktır. Bazen okul
durumsal(uçma, asansöre binme, köprü
reddine neden olabilir. BDT temelli tedavi
üzerinde geçme) ve diğer tip olmak üzere 5
teknikleri kullanılabilir. Grup terapisinin
kategoride incelenebilir. Çocuklar fobik
de çocuk ve ergenlerde etkili olduğu
uyaranla karşılaştığında aşırı kaygılanma,
gösterilmiştir. Yapılan çalışmalarda hem
ağlama, huysuzluk gösterme, donakalma,
antidepresan hem kaygı azaltıcı etkileri
sıkıca
olan SSRİ grubu ilaçların faydalı olduğu
gösterebilirler.
enjeksiyon
anneye
olma
sarılma
gibi
korkusu),
belirtiler
gösterilmiştir. Sosyal fobinin akademik
Çocuk ve ergenlerde sıklığı%0.1 ile
başarı, sosyal ilişkiler ve aile ortamında
%12 arasındadır. Sosyal fobi ve agorafobi
7
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
ile birliktelik sıktır. Küçük çocuklarda
takıntısı, hastalık ve ölüm düşünceleri,
görülen dönemsel basit fobilerden ayırt
cinsel
edilmesi gerekir, bu tür dönemsel korkular
sevdiklerinin başına kötü şeyler geleceği
çabuk yatışabilirken özgül fobiler ciddi
takıntısı
işlev kaybına neden olabilir.
bozukluğu ya da tik bozukluğu ile yüksek
Tedavide
dini
görülür.
Başka
takıntılar,
bir
kaygı
davranışçı
oranda birlikte görülür. Aile bireylerinde
düzenleme teknikleri kullanılabilir. Bilişsel
sıklıkla görülür. Genetik geçiş üzerinde
yöntemler çocukların korkularını anlama,
durulmaktadır. Bilişsel davranışçı terapi ve
tanımlama ve değiştirmelerine yardımcı
ağır durumlarda ilaç tedavisi gerekebilir.
olabilir. Örnek alma, gevşeme teknikleri,
OKB tanısı alan çocukların 2/3’ünde
ev ödevleri, olasılık yönetimi ve üzerine
hastalık dönem dönem tekrarlama eğilimi
gitme gibi davranışçı yaklaşımlar faydalı
gösterebilir.
olabilir.
bilişsel
takıntılar,
-
diğer
SSRI’lar
anksiyete
bozukluklarında olduğu gibi ilaç tedavisi
Travma Sonrası Stres Bozukluğu
Travma sonrası stres bozukluğu
olarak önceliklidir.
çoğu
(TSSB) yaşamı veya beden bütünlüğünü
fobilerin
tehdit eden durumu deneyimleme, tanıklık
gelişim süreci ile ilgili bilgiler az olmasına
etme veya karşılaşma sonrasında oluşan
rağmen
fobilerin
psikiyatrik bir rahatsızlıktır. Tanı konması
çocuklukta yaşananların devamı olduğu
için belirtilerin olaydan sonra en az 1 ay
bilinir.
boyunca
Özgül
fobilerin
kendiliğinden düzelir.
erişkin
pek
Özgül
dönemdeki
sürmesi
gerekmektedir.
TSSB’nin genel toplumda yaşam boyu
Obsesif-Kompulsif (Takıntılı-Zorlantılı)
görülme
sıklığı
%1-14
arasında
bildirilmekle birlikte pek çok çalışmacı
Bozukluk
saplantı,
TSSB’yi sık, kronik ve tanı almayan,
vesvese) zihni meşgul eden, saçma olduğu
genellikle atlanan bir bozukluk olarak
bilindiği halde zihinden uzaklaştırılamayan
tanımlamaktadır. Çocuklardaki sıklığı ile
düşünce,
ilgili veriler son derece değişkendir.
(takıntı,
Obsesyon,
düşlem
ve
dürtülerdir.
Kompülsiyonlar ise obsesyonları ortadan
kaldırmak
için
girişilen
tekrarlayıcı
Bu bozukluğun oluşmasında olayın
özelliklerinin yanı sıra travmaya maruz
düşünce ya da davranışlardır. Sıklığı
kalan
çocuklarda %10’lara varmaktadır. En sık
sonrasında toplumsal ve sosyal destek,
kirlenme
ailenin özellikleri de önem taşımaktadır.
ve
temizlik
takıntısı,
bunu
izleyerek, kuşku, kötü bir şey olacak
8
Örneğin
çocuğun
çocuğun
nitelikleri,
olumlu
travma
mizaç
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
olası,
aile
ortamının
aileye çocuğun belritilerini tanımak ve
olması,
olay
sonrasında
nedenlerini öğretmek hedeflenmektedir.
sağlanması
Ebeveyn tepkileri çocuğun zorluklarının
özelliklerinin
destekleyici
çocuğa
sosyal
destek
bozukluğun gelişme riskini azaltmaktadır.
süresini
ve
şiddetini
etkilemektedir.
Travma sonrası stres bozukluğunda
Dolayısıyla aileye çocuğun belirtileri ve bu
belirtiler çok değişken olabilmektedir.
belirtilere nasıl tepki vermeleri gerektiği
Aşırı korku, belirgin kaygı belirtileri,
öğretilmelidir.
tedirgin davranışlar, olaylara aşırı irkilme
belirtilerin ciddiyetini görmezden gelmesi,
yanıtı gösterme gösterme oldukça sık
inkar etmesi ve çocukla bu deneyim
rastlanan belirtiler arasındadır. Çocuklarda
hakkında konuşmaktan kaçınmaları uygun
mevcut yetilerin kaybı (idrar ve dışkı
bir yaklaşım değildir.
Ailelerin
çocuktaki
kontrolü gibi), gelişim basamaklarında
gerileme, sosyal aktivitelerden (örneğin
oyunlardan ) kaçınma ve insanlardan
uzaklaşma görülebilmektedir.
Travma
sonrası stres bozukluğu yaşayan çocuklar
travmatik olayı hatırlatan yer, kişi ve
konuşmalardan
kaçınmaya
çalışırlar.
Ayrıca
yaşantılama
belirtileri
yeniden
dediğimiz olayla ilgili görüntü, düşünce
veya algının zorlayıcı biçimde hatırlanması
(flaşbekler), olay yeniden oluyormuş gibi
hissetme ve olayla ilgili sıkıntı verici
rüyalar, kabuslar görme gibi belirtiler de
bulunmaktadır.
Tedavide psikoterapötik yöntemler
kullanılmakta ve belirtilerle baş etme
yetisini arttırmak ve tedaviye uyumunu
yükseltmek
amacıyla
ilaç
tedavisi
uygulanmaktadır. Bireysel tedavi yanında
grup
tedavisi
de uygulanabilmektedir.
Tedavi sürecine ailelerin de katılımı son
derecede
önemlidir.
Aile
eğitimi
psikoterapinin bir parçasıdır, bu eğitimde
9
Anne-babaya öneriler:
*Çocuğunuzun
yeteneğine
sizin
onun
güvendiğinizi
baş
etme
bilmesini
sağlayın.
*Çocuğunuzun korkularıyla baş etmesinde
yardımcı rolde olduğunuzu unutmayın.
*Kaygısını
fark
etmesi,
korkusunu
somutlaştırması için anlayışla dinleyin,
resmini çizmesini isteyin.
*Çocuğunuzun korku ve kaygılarını saçma,
gerçek dışı diye nitelemeyin. Ne var
korkacak demeyin. Size şimdi gereksiz
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
gelen
korkularla
siz
baş
de
ederek
*Çocuk okuldaki sosyal faaliyetlere, spor
büyüdünüz bunu aklınızdan çıkarmayın.
aktivitelerine, gönüllü çalışmalara katılsın,
*Çocuğa olumsuz eleştiriler yapmayın.
okul arkadaşını eve çağırsın, ev dışında
Eleştiriniz yapıcı olsun. Onunla, kaygı ve
birlikte yaptığınız etkinlikler olsun.
korkularıyla
*Öğretmenle
alay
etmeyin,
küçük
iş
birliği
içine
girin,
düşürmeyin.
öğretmenin anne-babayı tanıması çocuğun
*Çocuğun her şeyine karışmayın. Onun
okul
kararlarına, özel alanına saygı gösterin.
desteklenmesini sağlayacaktır.
ve
aile
çemberi
içinde
*İyi yaptığı şeyleri öne çıkarın böylece öz
güven
kazanmasının
gerekçelerini
demekten
-Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Temel Kitabı,
ed.Çuhadaroğlu F., Hekimler Yayın Birliği,
Ankara, 2008.
yapmasını
-Kaplan ve Sadock, Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi
Kısaltılmış Temel Kitabı. çev editörü: Türkbay T,
Güneş tıp kitapevi, İstanbul, 2009.
görebilecektir.
*Her
şey
çocuğum
için
vazgeçin.
*Çocuğun
kendi
istemeyin.
Çocuk
bildiğini
size
Kaynaklar
beğendireceği
şeyleri yapmayı ister.
-Öztürk O, Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, Nobel Tıp
Kitabevleri, 2004.
*Çocuğunuz adına konuşmaktan, onun
* Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
ihtiyaçlarını daha kendisi fark etmeden
Denetleme Kurulu Üyesi
karşılamaktan, durmaksızın beslemekten
[email protected]
kaçının.
*Duygu
ifade
gücünü
destekleyin.
Duygularını farkeden çocuklar güçlüdür.
Duygusal
besin,
yiyeceklerden
Hüzünlü Gözlerden Resimler
Uzm.Psk. D.Begüm Ubay Ceylan*
daha
besleyicidir.
*Aile dışı ortamları bilmeden, rastgele
yollamayın.
*Sen söylediğimi yap, yaptığımı yapma
demeyin, çocuğunuz sizin duygularınızı ve
davranışlarınızı farkında olmadan model
alacaltır.
*Tv’yi kontrolsüz açık bırakmayın. Tv sizi
Depresyon kişinin stresinin dışarı vurması
değil, siz Tv’yı kullanın. Akşam yemeği
ve var olan strese karşı verdiği tepkileridir.
sonrası Tv’nin kapalı olduğu yarım saatlik
Her birey depresyonu farklı davranış
aile sohbet/oyun zamanınız olsun.
şekilleriyle yaşayabilir.
10
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
özelliklerini,
Erişkinlerde,
ergenlerde
sık
görülen
kızgınlıklarını,
duygu
korkularını
durumlarını,
anlamamıza
ve
olanak sağladığı bilinmektedir. Çocukların
farklı
çizimleri ve kullandıkları renkler, çocuğun
belirtilerle kendisini gösterir. Bu nedenle
sosyal çevresiyle, kardeşiyle, akranlarıyla
depresyon,
çocukluk
döneminde
bebeklerde dahi görülebilir
her
birey
döneminin
içinde
ve
bulunduğu
özelliklerine
uygun
gelişim
olan ilişkisini, aile içindeki etkileşimi ve
olarak
sorunlarıyla, kaygıları ve depresyonuyla
ilgili ipuçları verebilir. Klinikte yapılan
değerlendirilmelidir.
çalışmalarda özellikle Aile Çiz testi ve Bir
Okul öncesi dönemde görülen depresyon,
çevreye
karşı
ilginin
azalması,
İnsan Çiz testi büyük yer tutar.
içe
kapanma, huzursuzluk, beslenme sorunları,
Bir İnsan Çiz testi, çocuğun bireyselliği ile
durgunluk, mutsuz bir yüz ifadesi ile
gelişimi ve kendisini nasıl algıladığı ile
kendisini gösterebilir. Örneğin; çocuk,
ilgili bilgi verirken, Aile Çiz Testi ise
daha önce sevdiği şeylere karşı isteksiz ve
çocuğun
ilgisiz davranır ve oyun oynamaktan eskisi
kendisini aile içinde nerede gördüğüne ve
kadar zevk almaz. Sakin ve uyumlu
ailesiyle etkileşimine yönelik ipuçları verir.
çocuklar aşırı
Bununla birlikte çocuktan belli bir konuyla
tepki vermeye, çabuk
sinirlenip kızmaya
başlarlar, uyku
ve
iştah sorunları yaşayabilirler.
Bununla
birlikte,
çocuklar
ailesiyle
olan
ilişkilerine,
ilgili ya da özgün bir resim yapması
istenilebilir.
kendilerini
Çocuk elinden çıkmış en basit bir çizginin
yeterince iyi ifade edemeyebilirler. Bu
dahi bir anlamı olduğu belirtilmektedir.
durumda davranışlarındaki değişimler ile,
Burns’ a göre çizilen aile bireylerinin,
oyun oynama biçimleri ve çizdikleri
çocuğa karşı olan duruş pozisyonu ve bakış
resimlerle onları daha iyi anlama fırsatı
yönü, çocuğun sosyal kendilik algısı
yakalayabiliriz. Çocukların çizdikleri ev,
üzerinde açıklayıcı olmaktadır.
ağaç, insan, aile resimleri ve bunların
yapılış
şekilleri,
kullandıkları
renkler
birlikte değerlendirilir.
Örneğin çocuk sevdiği birinin resmini
yaparken, en sevdiği rengi seçmeye dikkat
eder. Hoşuna giden renkleri coşkuyla
Çocukların kendi iç dünyalarını temsil
kullanır. Mutlu resimlerde genellikle sarı
ettiği varsayılan çizimlerin, onların kişilik
renk kullanılırken, üzüntülü resimlerde
özelliklerini, kendilik algılarını, duygusal
kahverengi,
11
siyah
renk
daha
ağır
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
basmaktadır.
Çizimlerinde
kahverengi
kendisini değersiz ve yetersiz hisseden bir
tonları kullanan çocukların korunmaya
çocuğun,
ihtiyaç duydukları, sevgi ve ilgi ihtiyacı
kendisini çizmediği görülebilir.
ailesinin
resmini
çizerken
içerisinde oldukları söylenebilir.
Kırmızı renk
iddiacılığı,
saldırganlığı,
Depresyonda olan çocuklar kendi evlerini
pembe, turuncu gibi sıcak renklerin ise
resmederken, özellikle çatılarını siyah veya
genellikle sevecen uyumlu, işbirlikçi ve
kahverengi renklerle boyarlar. Siyah çatılı
dışa dönüklülüğü ifade ettiği söylenebilir.
evlerin çevrelerinde güneş, kuş, ağaç, çiçek
olmaz. Baca çoğunlukla çizilmez, çizilse
Çocuk çizimlerinin yorumunda kağıdın
bile dumanının tütmediği görülür. Çünkü
nasıl kullanıldığı önemlidir. Üst kısım
dumanı tüten bir ev sıcak ve mutlu bir
aydınlığı,
yuvayı
iyimserliği
ifade
ederken,
temsil
eder.
Mutsuz
evlerin
sayfanın aşağısındaki küçük figürler ise
duvarları da koyu renklerle boyanır(mor,
güven eksikliği, yetersizlik ve depresyonun
koyu mavi, kahverengi)
dışavurumunu gösteriyor olabilir.
Çocuk çizimlerinde yine aile bireylerinin
konumu, çiziliş sırası ve çiziliş şekli
önemlidir. Örneğin;
sayfanın en soluna
çizilen kişi, çocuğun en sevdiği kişi ya da
iletişimde
güçlük
çektiği
ve
çatışma
yaşadığı kişi olabilir. Bu nedenle çizimleri
yorumlarken aileden alınan geri bildirimler
ve aile görüşmesi önem taşımaktadır.
Mutsuz evlerin kapılarının önünde yolları
yoktur. Mutsuz temalarda çiçek görülmez.
Çizimlerde aileden uzakta çizilen ya da hiç
Çünkü çiçeğin mutluluk ve neşe sembolü
çizilmeyen aile bireyleri görülebilir. Bu
olduğu bilinir.
durum çizilmeyen ebeveyn ya da kardeşle
ilişkisinin
yolunda
düşündürmektedir.
gitmediğini
Çocuğun bu kişiyi
kıskandığı, kızdığı veya yok sayma eğilimi
içerisinde olduğu düşünülebilir. Örneğin;
kardeşini kıskanan bir çocuğun resminde
kardeşine yer vermediği görülebilir ya da
12
Örneğin; Kendisini evin dışında çizerken,
tüm aile bireylerini evin içinde çizen çocuk
bazı çatışmalar yaşıyor olabilir, kendisini
evin içinde mutsuz kılan olaylar yaşıyor
olabilir.
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
güven eksikliği ve depresif özelliklerin
göstergesi olabilir.
Kulakların
görülmesi
çizilmemiş
olması,
halde
gerektiği
çocuğun
sosyal
ilişkilerde problemi olduğuna ve çevresiyle
Örneğin,
bu
resimde
pencereler
iletişiminin yetersiz olduğuna işaret eder.
görülmemektedir. Bu ailenin, içedönük bir
Burnun çok küçük çizilmesi benlik algısı
yapıda olduğu ve dış dünyayla iletişimin az
düşük,
olduğu
göstermektedir.
bir
aile
yapısında
oldukları
özgüveni
zayıf
çocukları
görülmektedir. Evin içinde zayıf da olsa bir
sıcaklık, bir duygusal iletişim var. Evin
Gövdeyle birleşik çizilen kollar, insanlarla
duvarları kalın çizgilerle çevrili. Sonuç
ilişkilerde
olarak; bu evi çizen çocuk utangaç, ağzı
çizilmemesi ise çevreyle kopuk ilişkiyi ve
sıkı, sessiz, içine kapalı bir yapıdadır.
depresif özelliklerin varlığını akla getirir.
Diğer çocuklarla iletişim kurmada ve
Kolu çizilmemiş ebeveyn, çocuğun bu
arkadaş edinmede zorlanmaktadır. Ailede
ebeveyn ile ilgili, ilgi ve sevgi eksikliği
baskı
algılamış olduğunu gösterir.
gördüğü
söylenilebilir.
ve
sık
Ailenin
eleştirildiği
bu
zorlanmayı,
kolların
konuda
incelenmesi
gerekir.
Ellerin çizilmemesi ya da olduğundan
küçük
çizilmesi
özgüven
eksikliği,
Çocukların çizimlerinde uzuvların nasıl
utangaçlık ve sosyal iletişim kurmakta
çizildiği,
güçlük çektiğini göstermektedir.
ilişkileri
aile
ve
kendisini
algılaması ile ilgili bize ipuçları verir.
Bacakların
Çocuk çizimlerinde, kafanın normalden
başkalarının desteğine ihtiyaç duyduğunu
büyük
göstermektedir.
çizilmesi
iletişimde
duygusal
yetersizlik
ve
sosyal
çizilmemesi
çocuğun,
belirtisidir.
Normalden küçük çizilen kafa, arkadaş
Sonuç olarak; bilinenin aksine depresyon
edinmede ve insanlarla ilişkide zorluk
ve
çeken, içe kapanmaya eğilimli çocuklarda
görülmektedir. Duygu ve düşüncelerini
görülür. Kapalı, dar, çizgi şeklinde çizilen
yeterince iyi ifade edemeyen çocuklardaki
ağız, çocuğun insanlarla ilişki kurmaktan
davranış
çekindiğini gösterir. Çizgi halinde, küçük
resimlerin
ya da kapalı çizilen gözler içe kapanıklık,
ipuçları vermektedir. Çocuğun iç dünyasını
13
kaygı
problemleri
örüntülerindeki
de
çok
sık
değişiklikler,
ve oyunlarında
bizlere
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
anlamamızda
ve
onlarla
iletişim
alanı olmak üzere, güncel Batı psikolojisi
kurmamızda yardımcı olur. Bu çizimler
insanlığın en üstün amacını mutluluğa
dünyaları,
ulaşmak olarak tanımlıyor (Joshanloo &
beklentileri, dile getiremedikleri kaygıları,
Weijers, 2013). Kant ve Hegel gibi
huzursuzlukları daha iyi ele alınabilir.
filozoflar bile mutluluğa büyük önem
sayesinde
Bununla
içerisinde
hayal
onların
birlikte,
çocuğun
değerlendirilmesi
bir
bütün
veriyor (Rehberg, 2000).
önemlidir.
görüşü,
Zaten ilk şu soru geliyor aklımıza:
çocuğun klinikteki davranış ve tutumları,
Kim mutlu olmak istemez ki? Görünen o ki
geri verimleri, iletişimi, nasıl oynadığı ve
bazı insanlar istemiyor. Hatta mutsuzluğa
çizdiği resim birlikte değerlidir.
övgü niteliğinde kitaplar bile var (Schmid,
Aileden
alınan
bilgi,
uzman
2012). Mutluluk korkusu, mutlu olmanın
Kaynaklar
Yansıtma sayı 1-2 Psikopatoloji ve Projektif Testler
Dergisi, Pedagog Ali Çankırlı -Çocuk çizimlerindeki
Çizginin Anlamı.
olumsuz sonuçları olacağına inanmak ve
mutlu olmaktan bilinçli ya da bilinçsiz bir
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
şekilde
kaçınmak
olarak
tanımlanıyor
Üyesi
(Joshanloo, 2013). Holden’a (2009) göre,
[email protected]
mutluluktan korkan biri mutlu olduğunda
iki tür nedenle mutluluğunu bozabilir:
Mutluluktan Korkmak
Uzm.Psk. Nazlı Akay*
Eminim siz de benim gibi bugüne
kadar pek çok enteresan korku türü
duydunuz, ama mutlu olma korkusunu
duymadınız. Çünkü bilim dünyası için de
yeni bir fenomen mutlu olma korkusu. İlk
duyulduğunda şaşırtıcı bir korku türü gibi
geliyor,
çünkü
mutluluğu
hepimizin
ulaşması gereken bir hedef diye biliyoruz.
Hem evrim bilimciler değil miydi bize tüm
canlıların doğasında mutlu anlara ulaşmak,
stresten kaçınmak olduğunu söyleyen?
Sadece onlar değil, başta pozitif psikoloji
14
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
1.
Kimlik
korkusu:
Kimlik
korkusu
mutlu görünmenin başkaları tarafından
bu
kıskançlık ve saldırıya sebep olacağına
mutluluğun onu değiştireceğinden korkar.
inanırlar. Kültürümüzde temsiliyeti olan
House dizisindeki huysuz doktor Gregory
bir başka korku daha… Hep söylerler,
House için bu tarz bir korkudan bahsetmek
“Meyve veren ağaç taşlanır”. Holden bu
mümkün olabilir.
başlık
2. İzin korkusu: İzin korkusu duyan biri ise
üzebileceği
mutlu olduğunda hemen kendine dönüp
Mutluluk etraftan kıskançlık ve öfkenin
bunu hak edip etmediğini sorgular ve
dışında mutsuzluk da toplayabilir ve bu
genelde kendine verdiği cevap olumsuzdur.
mutlu olan kişide bir endişe oluşturabilir:
Bu korku depresyona meyilli insanların
O mutlu olduğunda etrafındaki insanların
daha
mutsuzluklarını daha derinden hissettiğini
yaşayan
çok
biri
mutlu
olduğunda
kullanacağı
bir
yol
gibi
altında
mutluluğun
inancından
da
başkalarını
bahsetmiş.
görünüyor.
düşünür bu kişi.
Holden ayrıca bu iki sebeple ilişkili
d. Sıkıcılık korkusu: Mutluluk sıkıcı
olduğunu söylediği altı alt tür oluşturmuş:
olabilir mi? Bazı insanlar için öyle. Bu
a. Acının kaybı: Bazı kişiler acılarıyla o
insanların bir kısmı için mutluluk basit ve
kadar bütünleşmişlerdir ki, çektikleri acı
yüzeysel insanlara göre bir şey; bilen ve
onların benliğinin bir parçası haline gelir.
anlayan derin insan kederli olmalı. Diğer
Bazı durumlarda da acı çekiyor olmak ilgi
kısmı ise mutlu olunca yüzeyselleşip
çekmek gibi ikincil kazançlar getirir. Oysa
yaratıcılıklarını
mutluluk bu acının kaybı demektir.
korkar.
b.
Bencillik
mutluluğu
korkusu:
bencillikle
Bazıları
ve
kaybedeceklerinden
ise
e. Düşüşe geçme korkusu: Bazı insanlara
narsisizmle
göre ise tam tersine mutluluk en tepe
olmak
noktadır. Bu insanlar şunu düşünür: Bir
suçluluk yaratır. Diğer bir deyişle, mutlu
dağın en tepesine çıktığınızda yola devam
insanları sadece kendini düşünen, sadece
ederken daha yükselemezsiniz, bir yerden
hayattan zevk almaya bakan, duyarsız ve
sonra inişe geçmeniz gerekir. Bu açıdan
karaktersiz kişiler olarak düşünürler ve
bakınca her mutluluk arkasından o kadar
kötü kişi olmak istemezler.
mutlu olmayan anlar getirecektir. Kore,
ilişkilendirir; o
yüzden mutlu
Japon, İran ve Taoist Çin kültürlerinde bu
c. Kıskançlık korkusu: Mutluluktan korkan
anlayışa rastlamak mümkündür (Joshanloo
bazı insanlar, mutlu olmanın ve etrafa
ve ark., 2013).
15
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
hafifleteceği
için
mutlu
görünmek
f. Ölüm korkusu: Son olarak, bazı insanlar
istemeyeceğinden bahsediyor.
düşüşe geçme korkusunu başka bir boyuta
3. Mutluluğu ifade etmenin kötü olduğu
taşıyıp
inancı
mutluluğun
arkasından
ölüm
getireceğini düşünürler. Çünkü onlar için
4. Mutluluğun peşinden koşmanın kötü
mutluluk
olduğu inancı
hayatın temel
hedefidir
ve
mutluluğa ulaştıkları anda akla gelen
“mutlu son”un bir “son” olduğudur.
Bu
maddelerden
bazıları
bana
oldukça tanıdık geliyor: Türkiye’de de
mutluluğa inanmak ve mutluluğu yaşamak
Holden
bahsettiği
iki
korku
türünün
zor. Bizim için bu tarz bir sınıflama
ikisiyle de yüzleşmeyen insanın mutluluk
yapmak gerekseydi, kötü gelecek korkusu
hissini ve bu hisse duyduğu ihtiyacı
ile başlardım. Türkiye’de bu bilişin alt
bastıracağını düşünmüş. Böylece ortaya
kültürü bile olduğunu söylemek mümkün.
mutluluk etrafında olsa bile hep mutluluğu
Siz de duymuşsunuzdur, bir ortamda çok
arayan ama bir türlü bulamayan bir insan
gülündüğünde
profili çıkmış oluyor.
ağlayacağız” dendiğini. Benzer bir şekilde
mutluluğun
Joshanloo et al. (2013) ise dört
“Çok
ifade
güldük,
yakında
edilmesinin
yanlış
sayılmasını Türkiye’de görüyoruz; mesela
mutluluk korkusundan bahsetmiş:
eskiler çok yüksek sesle kahkaha atılmasını
1. Kötü şeyler olacak korkusu: Holden’a ek
sevmezler. Hala bile bir yerlerde kahkaha
olarak bu bölümde, çok mutlu olursa
atana kızgın bakışlar atılabiliyor. Nazar
kişinin
konsepti de kıskançlık temelli bir mutluluk
kendi
üzerindeki
kontrolünü
kaybedeceği korkusu ve mutluluğun iyi
korkusu
Hristiyan
olaylar ya da umutla bağlanılan sonuçlar
olmayla
bağdaşmadığı
inancından da bahsedilmiş.
olarak
düşünülebilir:
Mutlu
iyice netleşene kadar kimseye anlatılmaz;
insanların
nazarının
değeceği
ve
2. Mutluluğun kötü insanlara özgü olduğu
mutluluğun ya da olması beklenen iyi
inancı: İslam inancıyla da paralel olarak,
şeyin bozulacağına inanılır. Bu durumda
bu inanca sahip insanlara göre mutlu
nazar boncuğu da mutluluğumuzun en
insanlar tanrıdan ve bilmenin getirdiği
büyük bekçisi oluveriyor.
derinlik ile ciddiyetten uzak insanlardır.
Yazarlar burada aynı zamanda hakları için
savaşan azınlık gruplarının da davalarını
Nitekim,
korkusu
kültürden kültüre değişiklik gösteriyor
(Joshanloo
16
mutluluk
ve
ark..,
2013).
Örneğin
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
göre
Bu noktada soru şuna dönüşüyor:
deneyimlerin olumlu kısımlarına daha az
Mutluluğu en üst hedef olarak görme ve
odaklanıyorlar. Ama bu Batı kültürlerinde
mutlu olma korkusu ne kadar normal? Biz
mutluluk korkusu yoktur demek değil.
ruh
Gilbert, McEwan, Gibbons, Chotai, Duarte
peşinden
ve Matos (2012) İngiltere’de üniversite
danışanlarımızı
öğrencileri
araştırmada
mutluluk korkusunun kültürel bir yaratı
mutluluk korkusuna rastlamışlar. Dahası,
olduğunu düşünüyorsak, o zaman ruh
mutluluk korkusuyla depresyon arasında
sağlığı
çok yakın bir bağ olduğunu; özeleştiri,
hedeflerimizi baştan kurmamız gerekir.
kaygı,
ve
Çünkü artık insanları daha mutlu olmaya
zihinselleştirme becerisi ile orta düzeyde
yönlendiremeyiz; bu onları kültürlerinde
bağlantılı olduğunu bulmuşlar. Joshanloo
olmayan bir şeyi yapmaya zorlamak olur.
(2013) ise kişilerin mutluluk algısının
Eğer mutluluk korkusunun kültürel değil
hayattan
olmamalarını
de patolojik olduğu kanısında birleşirsek, o
etkilediğini bulmuş. Diğer bir deyişle,
zaman da bazı kültürlerin diğerlerine göre
araştırmacılar mutluluk korkusunun çeşitli
daha zayıf olduğu gibi politik açıdan
psikolojik
ilişkili
uygun düşmeyecek ve sonu ırkçılığa kadar
olabileceğini ortaya koymaya başlamışlar.
uzanabilecek bir düşünce selinin içinde
Bu, Joshanloo’nun mutluluğun ve mutluluk
buluveririz
korkusunun özünde kültürel bir yaratı
elimizdeki az bilgiyle bir sonuca ulaşmak
olduğu iddiasından farklı, hatta ona pek de
pek mümkün görünmüyor. Sanırım bu
uymayan bir yaklaşım. Yine de iki görüşün
sorunun cevabını bulabilmek için daha çok
de doğru olması ihtimali var: Mutlu olma
araştırma yapmak, daha fazla bilgiye
korkusunu hem kültürel olarak yaratıyor,
ulaşmak ve daha fazla tartışmak gerekecek.
hem
Kim bilir, belki önümüze bu iki seçeneğin
Uzakdoğulular
ile
stres,
de
olabiliriz.
Amerikalılara
yaptıkları
aleksitimi,
tatmin
olup
zorluklarla
empati
da
psikopatolojimizle
besliyor
sağlığı
profesyonelleri
koşmalıyız?
hangisinin
Hangisinden
korumalıyız?
profesyonelleri
kendimizi.
olarak
Ne
Eğer
bütün
yazık
ki
dışında yollar da açılır.
Kaynakça
Gilbert, P., McEwan, K., Gibbons, L., Chotai, S., Duarte,
J., & Matos, M. (2012). Fears of compassion
and happiness in relation to alexithymia,
mindfulness, and self‐criticism. Psychology and
Psychotherapy:
Theory,
Research
and
Practice, 85(4), 374-390.
Holden, R. (2009). Be happy!: 50 principles and
exercises to help you enjoy more happiness
now.
Retrieved
from
17
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
http://books.google.com.tr/books?id=BeRnx0nd5IC&printsec=frontcover#v=onepage&q&f=f
alse
Joshanloo, M. (2013). The influence of fear of happiness
beliefs on responses to the satisfaction with life
scale. Personality and Individual Differences,
54, 647-651.
Joshanloo, M., & Weijers, D. (2013). Aversion to
happiness across cultures: A review of where
and
why
people
are
averse
to
happiness. Journal of Happiness Studies.
Advance online publication.
Rehberg, K. S. (2000). The Fear of Happiness:
Anthropological Motives. Journal of Happiness
Studies, 1(4), 479-500.
Schmid, W. (2012). Unglücklich sein: eine Ermutigung.
Frankfurt: Insel Verlag.
Bebek fiziksel olarak doğarken, annelik de
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
kayıp. Geride bıraktıkları için. Yeni anne
Üyesi
olan bir kadının dünyaya ve kendine bakışı
[email protected]
değişir ve bu bakışta her zaman “mutluluk”
Anneliğe bunalım yakışır mı ? (!)
Psk.Deniz Akyıl Sokullu*
psikolojik olarak “doğmayı” gerektirir. Bu
da yeni bir kimlik demektir aslında. Kimdir
anne?
Bir bebek dünyaya getirdikten
sonra, o kadına ne olmuştur? Birinin
kızıyken, diğerinin annesidir de aynı
zamanda. Ve artık hiçbir zaman kız çocuğu
olamamak
vardır
işin
ucunda,
anne
olmanın mutluluğunun yanı sıra, bir de
olmayabilir. Kadın bir yandan çoğalarak
anne olurken, bir yandan da yalnızlaşır.
Winnicott’a (1956) göre annenin bebeğine
bakım verebilmesi için onunla özdeşim
kurması, başka bir deyişle bebeğinin neye
ihtiyaç duyduğunu
hissetmesi gerekir.
Annenin
çevreden
uzaklaşarak
kapandığı
ve
doğacak
içine
bebeğine
odaklandığı bu süreci "normal bir hastalık"
olarak da tanımlar. Ama bazen o kadar da
normal ilerlemeyen bu dönemde, artık
hamile olmayan, ama anne olduğunu da
tam anlamıyla idrak edememiş kadın,
sıkışır, bunalır, arada kalır ve orada bir
soru takılır karışmış aklına. “Ben ne
yaptım?”
Bir çocuğu doğuran, bakımını üstlenen
veya kendi doğurmadığı bir çocuğu evlat
edinen dişi canlıya anne denir ya da ana.
Kutsal, biricik, mükemmel… - Mi?
18
Doğum sonrasındaki ilk yılda psikiyatrik
hastalıkların
görülme
sıklığı
oldukça
yüksektir. Depresyonun ise görülme sıklığı
diğer psikiyatrik hastalıklara göre daha
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
yüksektir, doğum sonrası depresyon, %5-
çok nedeni de ekleyebiliriz (Yağmur,
20, bazal sıklığın yaklaşık olarak %10
Ulukoca, 2010).
olduğu kabul edilir. Nedenleri arasında ise,
kadınınn
negatif
duyguları
nedeniyle
Eskiler bilirler, kırk uçurmak diye bir
kendini yalnız hissetmesi ya da utanması,
gelenek
vardır.
Bebek
için
olduğu
rutin kontrol için çağrıldığı 6.doğum
düşünülse de aslında yeni anne- lohusa
sonrası haftaya kadar doktorla görüşme
içindir de.
olanağı bulamamış ya da hangi doktora
başvuracağını kestirememiş olması, yeni
Elif Şafak’ın (2007)
doğan
romanında bu gelenek için şunlar yazar:
bebeğin
verdiği
heyecanla
“ Siyah Süt”
yakınmalarını dile getirememesi olabilir
(Kara ve ark.,2001). Gebeliğin planlı olup
olmaması, gebelik öncesi evlilik ve genel
yaşamla ilgili memnuniyet ve bütünlük
hissi, annenin sosyo-kültürel ve ekonomik
konumu, gebelik sonrası eş-aile desteği ve
sosyal destek, annenin gebelik öncesinde
psikiyatrik sorunu olup olmaması gibi
birçok önemli faktör de bulunmaktadır
(Broody
ve
ark.,2013).
Toplumsal
bağlamda, özgür kadın kimliğinin ve
toplumsal
rolün
yatırımlarından
kaybı,
ve
kadının
kendine
tüm
ayırdığı
vakitten ayrı kalması, yetememek duygusu,
cinsel
sorunlar,
beden
imgesinin
bozulması, özellikle doğu toplumlarında
bazen erkeğin doğum sonrası eşinin kadın
kimliğini ve cinsel kimliğini reddi, düşük
sosyo kültürel seviyedeki ataerkil ailelerde
ise annenin çocuk üzerinde söz hakkı
olmaması
buna
karşın
çocuğun
hastalanması dahil her sorundan sorumlu
tutulması, çocuğun sorumluluğu yanı sıra
diğer görevlerinin devam etmesi gibi bir
19
“Eski zamanların pirinç başlıklı
karyolalarına
yatırırlar-mış
lohusayı. Başına da nazar
boncuklu, çörekotu torbaları
asılı,
çıngıraklı
bir
ip
bağlanırmış
boydan
boya.
Yanında annesi, ablası, teyzesi,
dadısı, kayınvalidesi... en az
yaşça büyük iki kadın olurmuş
muhakkak. Ne odada tek başına
bırakırlarmış yeni doğum yapan
kadını, ne de duasız, desteksiz.
Lohusaya dadanan kötü cinler
odaya geldiklerinde etrafta bir
tur atar, ardından gidip ipe
asılırlarmış. O zaman başlar-mış
çıngırak çalmaya. Saçılırmış
çörekotları ortalığa. Bir nevi
kırmızı alarm! Bu şekilde
cinlerin dadandığını anlayan
yaşlı kadınlar da anında
ayaklanır, ipin boşta kalan ucuna
asılırlarmış. Cinler çekermiş bir
yana, yaşlı kadınlar çekermiş
beri yana. Cinlerin çektiği
tarafta karabasanlar, evhamlar,
zanlar...
Yaşlı
kadınların
çektikleri tarafta ise gönül
ferahlığı, saadet ve bereket...
Lohusa iki arada kalırmış.
İradesiz
bir
kukla
gibi
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
savrulurmuş bir müddet iki uç
arasında. Tastamam 40 gün
sürermiş bu mücadele. Kan ter
içinde. Ama ne denli şiddetli
olursa olsun bu gidiş geliş, ipin
ucuna inançla asılmak ve asla
vazgeçmemek şartmış. Böyle
böyle nihayet pes edermiş cinler.
Bırakır giderlermiş ipi, başka
başka avların peşine düşmek
üzere. İşte o vakit lohusa
çıkarmış
araftan.
"İyiyim"
dermiş
fısıltıyla.
"Merak
etmeyin, iyileştim artık..." İşte
bu sebeptendir ki "kırkını
çıkarmak" sadece bebekler için
değil anneler için de esasmış.
Kırk sembolik bir sayı. Kimi
kadının kırkını çıkarması bir
hafta, kiminin üç ay, kiminin ise
neredeyse iki sene sürermiş.
Ama er ya da geç kırkını
çıkarırmış kadın. Ve o vakit
cinlerin
değil
insanların
yakasında
kalmaya
hak
kazanırmış. Yeniden katılırmış
aramıza. "Hoş geldin bebek"
diyoruz ya, annesine de hoş
geldin demeli aslında. "Hoş
geldin lohusa!"
Bu iki söylem
dışında olmak ise tam
anlamıyla nasıl bir annelik demektir?
Burada
belki
Winnicott’un(1949)
“yeterince iyi anne”sine (good enough
mother)
sığınmak
iyi
olabilir.
Anne
bebeğinin tüm ihtiyaçlarını bekletmeden
eksiksiz karşılamakla yükümlü değildir;
geçici yetersizlikler sergileyebilir, ancak
bunlar hiçbir zaman bebeğin katlanma
yetisini
aşmaz.
Anne "yeterince
iyi"
olmalı, yani, çocuğa gerçeklik ilkesini
yansıtabilmeli, bunu yaparken de iç ve dış
sınırları
belirleyebilmeli,
çocuğunun
gereksinimlerinin ne olduğunun farkında
olmalı
ve
yaşadığı
endişeleri
yatıştırabilmelidir(Karen,1998).
Bu yazıda annelikle ilgili olan iki filmden
bahsedeceğim. İlki Lynne Ramsey’in 2011
yapımı Türkçe’ye de “Kevin Hakkında
Konuşmalıyız” (We Need To Talk About
Kevin) adıyla çevrilen ve anne-çocuk
Kadınlar için gebe olma ve annelik rolünü
arasındaki bağlanmaya göndermeler yapan
üstlenme konusunda her toplumda önemli
film.
bir
yerine
katliam yapmadan önce,
olarak
kardeşini öldürür. Bu annesine yönelik bir
bakılmakta, kadınlar sosyal olarak bu
eylemdir. Özgür, bağımsız, güçlü, seyahet
göreve yönelik hazırlanmaktadır (Taşkın
etmeyi seven, çocukları çok da sevmeyen
2007; Beydağ 2007).
bir kadının, doğum anlarını, doğum sonrası
baskı
getirilmesi
vardır.
gereken
Anneliğe
görev
Filmde Kevin, okulda toplu bir
babasını ve
yaşadığı depresyonu ve film boyunca anneTürkiye’de şu anda iki hakim söylem
oğul arasındaki mesafeye, sevgisizliğe ve
bulunmakta; çocuk da yaparım kariyer de
iktidar
diyen modern anneler ve anneliğin kutsal
dönüşümüne tanık oluyoruz. Tüm anneler
bir görev oluşuna inanmış, fedakar anneler.
karınlarını gere gere gösterirken Eva (
20
savaşına,
öfkenin
nefrete
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
Tilda
Swinton)
benimsemez,
kendisini kaybetme tehdidi altındaki çocuk
parçası olarak
anksiyetesi ile çeşitli yollarla baş etmeye
örter,
bebeğini
kendinin
görmez.
Bebek
ilk
bir
doğduğunda
onu
çalışır. Ajitasyon, uykusuzluk, gece terörü
tutamaz, sürekli ağlayan bebeği nasıl
gibi belirtiler görülebilir (Akt,Limnili).
susturacağını bilemez. Bir anne çocuğunu
Gerçekte olduğu gibi filmde de toplum bir
sevemezse, o çocuğa ne olur; herşeyin
“suçlu”
suçlusu yine de anne midir? Kernberg’e
avından farksız olarak da bu kez suçlu
(1995) göre, engelleyici anneye yoğun
“yine”
şekilde
kadınlığa, melek anne- cani anne ikilemine
bağlanma;
öfkenin
nefrete
arar.
Geçmiş
kadındır,
yıllardaki
annedir.
cadı
Anneliğe,
dönüşümünün kökenidir. Bu dönüşümün
dair çok fazla diyeceği vardır filmin.
nedeni, hep-iyi yani ideal nesneyi yok
İkinci film ise, bebek dünyaya geldikten
etmiş, ya da yutmuş gibi algılanan, hep-
sonra, kadın ve erkekteki farklılıkları da
kötü ancak yaşamak için ihtiyaç duyulan
ele alıyor. Biz yine kadın gözünden
bir
nesneyle
saplanmadır.
bir
ilişkiye
bakalım, 2011 yapımı Aramızda Bebek
nesnenin
intikam
Var filmine. (A Happy Event) Gebelikle
travmatik
Kötü
alınarak yok edilmesi hep-iyi nesneyi
başlayan
büyüsel şekilde diriltmek içindir.
dönüşümü,
Yaşamın ilk yıllarında yaşanan bir nesne
kompleksi,
kaybının, en önemli nesne olan annenin
geleceğe yönelik kaygılar, sorumluluklar,
kaybının
aşkı-sevgiyi
kişinin
ruhsallığını
nasıl
mide
bulantıları,
bedenin
izleyen
aşağılık
bunu
hormonel
değişiklikler,
yürütebilmek
ve
bu
belirlediği üzerine, Green’in (1986)“ölü
başkalaşmalar içinde gelen bebek. İlk
anne” kavramı; annenin depresyonunun
emzirme anı. Ve en iyiyi yapamayan,
ardından çocuğun zihninde oluşan bir anne
mükemmel olmayan anne. Anne- bebek
imagosudur; canlı kalmış ancak anne
ilişkisinde 3.ünün yani babanın “dışarda”
bebek ilişkisinde küçük çocuğun gözünde
kalması, ne yaparsa yapsın bu bağa en
ölmüş olan annedir. Metaforik olarak yasın
azından bir süreliğine tanıklık etmesi, belki
bir benzeri olduğunu ancak çocuğun
de empati kuramaması üzerine kurulu bir
annenin ölümüne değil duygusal olarak
filmdir. Aslında Lacan’a göre, çocuğu
yokluğuna tepki verdiğini belirtir. Bu
“babaya” gönderen
annedir. Yani baba,
nesnenin
annenin gösterdiği kadar vardır. Baba
varlığında oluşmasıdır. Aynı zamanda bu
kültürel bir varlık olarak, çocukla annenin
depresif anneyi onarmaya çalışır, ancak bu
iç dünyalarına girendir (Tura, 1996). Bir
çaba
çok
depresyonun
yetersiz
temel
özelliği
hissetmesine
yol
açar.
Annenin sevgisini kaybetmiş ve annenin
21
şeyin
bebeğin
uyku
düzenine,
beslenmesine ve diğer ihtiyaçlarına göre
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
düzenlenmesi,
başlangıcının
filmde.
yani
ilk
Belkide
yeni
hayatın
zamanları
gösterilir
Barbara’nın,
“taze
annenin” (Louise Bourgoin) şu cümlesi
filmi bize özetleyebilir. “Doğum yaparken
önce içinizi sökerler sonra iğne iplikle
tekrar dikerler.”
Annelik
duygusu
o
kadar
kutsalki,
hakkında olumsuz bir laf söylemek kimi
zaman çok zor. Mükemmel bir anne
olmayı düşlüyor bir çok kadın.
Peki tecavüzcülerin ceza almadığı, kürtajın
yasaklanmaya çalışıldığı ya da eş iznine
bağlandığı,
hamile
kadınların
Kara,B., Çakmaklı, P.,Nacak, E.,Türeci,F. (2001).
Doğum Sonrası Depresyon, sted 2001. cilt 10. sayı 9.
334.
Limnili, P. : (tarih yok) Andree Green’in Ölü Anne
Kavramı
Üzerine
16.02.2014
tarihinde
http://www.psikeistanbul.org/default.asp?PG=TRMKLD
&NWS00_CODE=TRMKL&NWS01_ID=148
adresinden alındı.
Şafak,E. (2007) Siyah Süt, Doğan Kitap, İstanbul.
Tura,S.M., (1996). Freud'dan Lacan'a Psikanaliz, Ayrıntı,
2.Basım.
Winnicott,D.W (1956). The use of an object and relating
through identifications.In Playing and Reality. London:
Tavistock.
sokakta
dolaşmalarına laf edildiği, bir çocuğun tüm
sorumluluğunun tek başına onu doğuran
Yağmur, Y., Ulukoca,N. (2010). Social support and
postpartum depression in low-socioeconomic level
postpartum women in Eastern Turkey, Int J Public
Health. 2010 Dec;55(6):543-9.
Bu yazı Dr.Murat Yalçın’ın katkılarıyla
hazırlanmıştır.
*Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
Üyesi
[email protected]
kadına bırakıldığı bir toplumda yaşayan
bizler nasıl anneler olacağız? Peki annelik
bu
kadar
kutsalsa,
neden
her
Ayrılık
gün
Pedagog Nalan İSTER*
kadın/anne cinayetine tanık oluyoruz? Hele
bunlar analara kutsallık atfeden erkekler
tarafından yapılıyor olunca…Ha bir de
erkekler var, babalar! O da başka bir
yazının konusu…
Kaynaklar
Broody,M.,Boschloo, L., Jones,I.,Sullivan,Pf.,Pennix,b.
(2013). The EPDS-Lifetime: assessment of lifetime
prevalence and risk factors for perinatal depression in a
large cohort of depressed women, Arch Womens Ment
Health. Dec;16(6):465-73.
Green,A. (1986). The Dead Mother.In On Private
Madness, London: Hogart Press and the Instutute of
Psychoanalysis.
Karen R. (1998). Becoming attached, Oxford University
Press, New York, 1998.
Kernberg,Otto: Sapıklıklarda ve Kişilik Bozukluklarında
Saldırganlık, Metis Yayıncılık,Çev. Banu Büyükkal,
İstanbul,
22
Ayrılık… İsmi üzerinde yaman kelime…
Nasıl yaman olmasın ki… Sevdiğinden,
güvendiğinden ayrı kalma hâli… Bir de bu,
anne çocuk ayrılığı ise tam da ilk sosyal
ayrılığın başladığı kreş yaşı...
Kaçınılamaz olan, en zor adım, anne çocuk
ayrılığıdır. Çocuğun gelişim sürecinde
bebek, anne karnında derin bir sevgi ile
büyür. Dünyaya gelir gelmez annesiyle
direkt ilişkilenir. Bu ilişkilenme davranışı
doğumla
birlikte
gelir.
Korku,
acı,
rahatlama hissini annesinin yardımıyla
taşıyıp çözümleyebilir. Bu çok özel bir
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
yaşam olayıdır. Daha ilerideki yaşlarda da,
diğer çocuklarla da arkadaşlık kurabilir.
farklı süreçlerde çocukların bu bağlanma
Böyle böyle yeni bağ örüntüleri geliştirir.
ilişkisine ihtiyaç hissedip güven duydukları
Böylece de, genç insan, kendine yeni
insanların korumasına ihtiyaç duyabilirler.
sosyal alanlar açar. Bu sosyal alanlar
Bu tabii çoğunlukla annedir, baba da
içinde, yetişkinlerin dünyasını fark ederek,
olabilir. Şunu söylüyoruz ki, sağlıklı duygu
kural ve normları öğrenir. Toplumsal
gelişimi ve ruhsal korunma, sadece iyi
yaşamı, yaşamla uyumlu hale getirir. Yine
olduğu
söylemeliyiz ki, anne çocuk bağının, bütün
durumlarda gelişir. Çocuk-anne ayrılığının
bunların gerçekleşmesinde ve gelişiminde
erken olması durumunda, doğal olmayan
çok önemli payı vardır.
bağının
anne-çocuk
güçlü
zor süreçler olabilir. Bunun yanı sıra,
zamanı geldiğinde, anne çocuk ayrılığı,
Anne
çocuk
ayrılığı
çok
doğal olarak yaşanmalıdır ve çocuğun
olmamalıdır.
gelişimi için gereklidir.
koparılmamalıdır. Aynı zamanda da bu
Anne,
erken
çocuktan
süreç, ani yaşatılmamalıdır. Bu durum,
Bu önemli adımda, çocuğun eğitimi sevgi
beyin yapısını o kadar değiştirebilir ki,
ve güven ilişkisi içerisinde olmalıdır. Yani,
ilerideki yaşantısında, davranış ve öğrenme
iyi
sorunları
sorumluluk
alabilen
çocukların
eğitilmesi kıymetlidir. Bu hiç kolay bir
ödev
değildir.
yumuşak
Anne
olmalıdır.
çocuk
ayrılığı,
Anne
-çocuğu
çıkarabilir
ve
psikolojik
rahatsızlıklara yol açabilir.
korumalı, kollamalı ve sevmelidir. Bunun
yanı sıra da, şımartmamalı ya çok otoriter
ya
da
çok
anti-otoriter
bir
sistem
kullanmamalıdır. Çocuğun kendi başına
ayakları üzerinde durması sağlanmalıdır.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi, bu ödev zor
olduğu gibi, acı da verebilir. Mesela,
Çocuklar,
kreşe
anaokuluna başladığı süreçte olduğu gibi…
başlandığında,
iyi
Bu önemli ayrılıkta, annesinin sakin kalbi
basamaklara ihtiyaç vardır. Annenin iç
ve güvenli bağlanmanın tesisini kurması
huzurunun temin edilmesi, çocuğun sosyal
halinde çocuk, yeni bağlar geliştirir ve yeni
gelişimi
bağlar yaşamayı öğrenir.
(Çocuklarından ayrılamayan anneler…).
Kreşlerde,
eğiticilerin, kabulü daha da kolaylaşır ve
23
Çoğu
alıştırılmaya
organize
açısından
anaokullarında
edilmiş
kıymetlidir
Berliner
Modeli
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
uygulanır. Ana amaç, anne ile çocuk
ihtiyacına, o cevap vermeye başlar. Ve
H. (Hg): Klinische Bindungsforschung. Stuttgart:
Schattauer.
Bowlby, J. (1958). Über das Wesen der Mutter- KindBindung. Psyche 13, S. 415-456.
Bowlby, J. (1973). Mütterliche Zuwendung und geistige
Gesundheit. München: Kindler.
Bowlby, J. (1975). Bindung. Eine Analyse der MutterKind- Beziehung. München: Kindler.
Bowlby, J. (1976). Trennung. Psychische Schaeden als
Folge der Trennung von Mutter und Kind. München:
Kindler.
Bowlby, Verlust- Trauer und Depression. Frankfurt:
Fischer.
Bowlby, J. (1995). Bindung: Historische Wurzeln,
teoretische Konzepte und klinische Relevanz. In:
Spangler,
G.,
Zimmermann,
P.
(Hg):
Die
Bindungstheorie. Stuttgart: Klett-Cotta.
Brisch, K.H. (1999). Bindungsstörungen, ihre Folgen und
die Möglichkeiten der Therapie. Stuttgart: Klett-Cotta.
süreç içinde anne yavaş yavaş daha uzun
*Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
sürelerle çocuktan ayrılır. İşte, anne çocuk
Üyesi
ayrışması gerçekleşmiştir. Bu öncelikle,
[email protected]
arasındaki
bağın
zarar
görmemesine
yöneliktir. Alışma süreci hemen hemen üç
hafta sürebilir. İlk üç gün boyunca, anne ve
çocuk birlikte bir ya da iki saat kurumda
kalabilirler. Dördüncü gün, anne yarım saat
çocuktan ayrılabilir. Bu sorun teşkil ederse,
iki-üç dakika bile yetebilir. Beşinci günde,
eğitici ön plana çıkar ve çocuğun duygulu
öğle yemeğine ve öğle uykusuna kadardır.
Bu ayrılıkların, başarılı gelişmesi için anne
Obsesif-Kompulsif Bozukluk
çok emin olmalıdır ki, çocuğun geleceği
Psk. Ece ERYILMAZ*
için, iyi bir şey yaptığını, anne güvensizse,
çocuk bunu hemen hisseder ve gereğini
yapar. Hala daha sorun varsa, yetişkinler
olumlu ve pozitif davranışlarından geri
adım atmamalıdırlar. Eğer tabii gözyaşı ve
üzüntü varsa bu olmamış gibi davranmayıp
değersizleştirmeden çocuğa yetecek kadar,
anne çocuğu kolunda ve dizinde tutmalıdır.
Kendiliğinden,
onun
ilgili
merakını
giderecek oyuncağa yönelinceye ve ayrılığı
kabulleninceye dek…
Kaynaklar
Ainsworth, M., Blehar, M., Waters, E., Wall, S. (1978).
Patterns of Attachment. A psychological study of the
strange situation. New York: Hilsdale
Ainswort, M., Witig, B. (1969). Attachment and
exploratory behaviour of one-year-olds in a strange
situation. In: Foss, B. (Hg): Determinants of infant
behaviour. Bd 4. London: Mehuen
Becker-Stoll, F. (2002): Bindung und Psychopathologie
im Jugendalter. In: Strauss, B., Buchheim, A., Kaechele,
24
Orta çağ döneminde; obsesyon ve
kompulsiyonları
olan
kişilerin
şeytan
tarafından ele geçirdiğine inanıldığı gibi,
obsesyon ve kompulsiyonların tanımı ilk
kez
Esquirol
(Bayraktar,
tarafından
1997).
yapılmıştır
Obsesif-Kompulsif
Bozukluk (OKB), obsesyonlar (saplantılar)
ve
kompulsiyonlarla
(zorlantılar)
tanımlanmıştır ve anksiyete bozukluğu
grubunda sınıflandırılmıştır (Taylor, Jang,
ve
Asmundson,
istenmeyen,
2010).
sıkıntı
Obsesyonlar;
veren
düşünceler,
düşlemler veya dürtüler, kompulsiyonlar
ise; kişinin yapması için kendini mecbur
hissettiği
tekrarlayıcı
ve
kendini
davranışlar
engelleyemediği
veya
bilişsel
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
2010).
(Karancı, Gençöz, Yorulmaz, ve İnözü,
Obsesyonlar, hastalar tarafından takıntı,
2012). Kompulsiyonlar ise; el yıkama,
evham,
kontrol,
ritüellerdir
(Taylor
saplantı
tanımlanmaktadır
ve
veya
ark.,
vesvese
(Bayraktar,
gibi
1997).
sorma-doğrulama,
simetri
ve
biriktirmedir (Karancı, ve ark., 2012).
Kompulsiyonlar, obsesyonların yarattığı
OKB kronik bir psikolojik sıkıntı
anksiyeteyi ortadan kaldırmaya yöneliktir
olarak kabul edilmekte ve bunun yanı sıra
ve
ilişkilidir
akut şekilde başlayabildiği gibi zaman
(Dürü ve Sayılgan, 2009). Obsesyon ve
içerisinde ilerleyebilen bir hastalıktır (Dürü
kompulsiyonlar
aşırı
ve Sayılgan, 2009). Çocuk sahibi olma,
derecede boşa harcamasına neden olduğu
yas, işte yükselme gibi stresli ya da
gibi, genellikle gündelik işlerini, mesleki
travmatik yaşam olayların OKB’nin ortaya
ve akademik etkinliklerini ve kişilerarası
çıkmasına
ilişkilerini etkilemekte ve bozmaktadır
araştırmalarca ortaya konmuştur (Karancı,
(Dürü ve Sayılgan, 2009).
Gençöz, Yorulmaz, ve İnözü, 2012). OKB;
genellikle
obsesyonlarla
kişinin zamanını
katkıda
bulunduğu
Obsesif-kompulsif bozukluk için
fobiler, madde kullanım bozukluğu ve
obsesyon ve kompulsiyonların varlığının
depresyondan sonra en sık görülen ruhsal
olması gerektiği, aynı zamanda bunlardan
hastalık olarak bulunmuştur ve toplumda
dolayı kişinin bunları anlamsız bulduğu ve
görülme sıklığı fazladır (Bayar ve Yavuz,
aşırı vakit kaybettiği ve de sosyal yaşamını
2008). Karno ve arkdaşlarının (1988)
olumsuz
Amerika’da
etkilediği,
kompulsiyonların
başka
obsesyon
bir
ve
psikolojik
yaptıkları
sonucuna
göre,
çalışmanın
obsesif-kompulsif
rahatsızlık veya genel bir tıbbi durumun
bozukluğun yaşam boyu görülme sıklığının
sonucu ile ortaya çıkmadığı durumlar
%2.5 olduğu ve Torgersen ve Cramer’e
olması gerektiği belirtilmiştir (Dürü ve
(2001) göre ise OKB’nin bir yıl içerisinde
Sayılgan, 2009). Ayrıca obsesyon ve
görülme sıklığının yaklaşık olarak %1
kompulsiyonların en az iki hafta sürmesi,
olduğu belirtilmiştir (Dürü ve Sayılgan,
bunların kişiye sıkıntı verici olması ve
2009).
kişinin bu düşünceler veya davranışlardan
sıklığını
en az birine karşı koymaya çalışması
doğuya
gerektiği belirtilmiştir. (Dürü ve Sayılgan,
obsesyonların
arttığı
2009). Obsesif-kompulsif bozukluğun alt
(Yorulmaz,
Karancı
tipleri; en yaygından en az yaygına göre
2012).Douglass ve Flament’e (1988, Irak,
obsesyonlar; kirlenme, kuşku, cinsellik,
ve Flament, 2007) göre; OKB genellikle
saldırganlık, bedensel, simetri ve din
yetişkinlikte
25
Türkiye’de
OKB’nin
inceleyen
doğru
bazı
çalışmalarda
gidildikçe
görülen
görülme
dinsel
gözlemlenmiştir
ve
bir
ark.,
bozukluk
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
olmasına rağmen ergenlik dönemindeki
(Türkbay, Doruk, Ermani, ve Söhmen,
yaygınlığının %1 ile %4 arasında olduğu
2000). OKB’nin genellikle 3 yaş civarı ve
belirtilmiştir. Clark’a (2004, Taylor ve
ergenlikte
ark.,
ve
ortalama olarak başlangıç yaş aralığı 9-
kompulsiyonların, OKB tanısı almayan
11’dir (Türkbay ve ark., 2000). Çoğu
kişilerde de yaygın olduğu
ve bu
çocuk genellikle yetişkinler gibi hem
%90’ında
obsesyonlara hem de kompulsiyonlara
2010)
göre;
semptomların
obsesyonlar
toplumun
ortaya
sahiptirler
başladığı dönem genellikle ergenlik ve
dönemlere bağlı olarak çocukların ve
genç erişkinlik dönemi yani 20li yaşların
yetişkinlerin sahip oldukları obsesyonlar
başındadır ve 40 yaşından sonra çok nadir
değişmektedir.
başlamaktadır (Bayraktar, 1997). OKB
yetişkinlere göre zarar verme obsesyonları
yetişkinlerde daha sık olarak kadınlarda
yani kendisinin ya da sevdiklerinin başına
görülse de (Dürü ve Sayılgan, 2009),
ölüm ya da hastalık gelmesinden korkma
çocukluk döneminde gelişen bozukluğun
daha sık görülmekte olup, bunun aksine
%75’i erkek çocuklarda görülmektedir
yetişkinlerde ise dinsel ve cinsellikle ilgili
(Bayraktar, 1997). Karno ve arkadaşları
obsesyonlar çocuklara göre daha fazla
OKB’de eğitim düzeyinin önemli bir faktör
görülmektedir (APB, 2013). Çocuk ve
olmadığını
ergenlerde en sık görülen obsesyonlar;
işsiz
ve
düşük
2013).
gibi,
görüldüğü rapor edilmiştir. OKB’nin en sık
ancak
(APB,
çıkabileceği
Örneğin;
çocuklarda
sosyoekonomik düzeye sahip kişilerde
bulaşma,
daha sık görüldüğünü, buna ek olarak
kompulsiyonlar
bekar, eşlerinden ayrı yaşayan, boşanan,
kontrol etme ve simetridir (Türkbay ve
ailenin ilk veya tek çocuğu olan kişilerde
ark., 2000). 6 ile 8 yaş arası çocuklarda,
daha sık görüldüğünü belirtmiştir (Yaluğ,
obsesyonun eşlik etmediği kompulsiyonlar
Kocabaşoğlu, Aydoğan, ve Günel, 2003).
görülebilmekte olduğu gibi, özellikle 7 yaş
Son yıllarda yapılan araştırmalara
saldırganlık
Gelişimsel
ise
altındaki
ve
cinsellik;
yıkama-temizleme,
çocuklarda
temizlik
göre, OKB’nin çocukluk döneminde de
kompulsiyonları ve soru sorma ritüelleri
ortaya
görülmektedir (Türkbay ve ark., 2000).
çıktığı
hastalarının
gibi
üçte
yetişkin
birinin
OKB
çocukluk
Obsesif-kompulsif bozukluğun risk
döneminde başladığı ancak çocuk ve
faktörleri
ergenlerin genellikle alay edilme ve gülünç
biyolojik
olma kaygısı yüzünden OKB belirtilerini
etkenler yer almaktadır (APB, 2013).
sakladıkları, bu yüzden de kaygı ya da
Mizaç
depresyon tanıları aldıkları belirtilmiştir
çocuklukta olan aşırı olumsuz duygulanım
26
arasında
yani
risk
mizaç,
genetik
faktörüne
ve
örnek
çevresel,
fizyolojik
olarak,
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
ve davranışsal engellemedir (APB, 2013).
sosyal fobi gibi anksiyete bozukluklarıdır
Fiziksel ve cinsel istismar ya da başka
(Uğuz, ve ark., 2006). Ayrıca çekingen,
travmatik olaylar OKB’nin oluşmasında ve
bağımlı
artmasında çevresel risk oluşturmaktadır.
bozukları en sık OKB’ eşlik eden kişilik
Pakistan’da
araştırmada
bozukluklarıdır (Uğuz, ve ark., 2006).
OKB’si olan ve klinik olmayan iki grubun
OKB tanısı olan hem yetişkinler hem de
aile işlevleri ve etkileyişlerinin farklı
çocuk ve ergenlerde en çok eşlik eden
olduğu bulunmuş ve sonuç olarak OKB’si
depresyon olup buna ek olarak çocuk ve
olan hastaların ailelerindeki belirsiz roller,
ergenlerde ayrılık kaygısı bozukluğunun
rollerden
yetersiz
eşlik ettiği belirtilmiştir (Türkbay ve ark.,
etme
2000). OKB’si olan hastaların üçte ikisi
paylaşımın
majör depresyon tanısı alabilecek kadar
yapılan
hoşnut
sorumluluklar,
davranışları,
bir
olmama,
katı
az
kontrol
iletişim,
ve
obsesif-kompulsif
kişilik
olmaması, öfkenin aşırı gösterilmesi ve
depresif
kötü ev ortamı risk faktörleri olarak
OKB’ye eşlik eden depresyonun daha ciddi
bulunmuştur
ve kronik bir OKB’ye sebep olabildiği
(Dildar, Sitwat, ve Tariq,
semptomlar
gösterebilmekte,
2012). Bunun yanı sıra, Papulu ve Erol
belirtilmiştir
(1999, Soysal, Çıtak, Özdemir, Gücüyener,
Karamustafalıoğlu,
ve Serdaroğlu, 2000) OKB hastalarının
Tourette bozukluğu, kronik motor tik gibi
genellikle
genetik yönü ağır basan bozukluklar da
aşırı
kuralcı,
mükemmeliyetçi,titiz
ve
disiplinli,
katı
aileler
eşlik
(Karamustafalıoğlu,
2000).
edebilmektedir
OKB
(Vardar,
Bazı OKB belirtilerinin kalıtsal özelliği
bozuklukları, OKB ile komorbid olan diğer
varken, bazılarının yoktur (Vardar, 2000).
bozukluklar
OKB’ye sahip birinci derece akrabaların
(Karamustafalıoğlu, ve Karamustafalıoğlu,
çocuklarında OKB görülme riski fazladır
2000). Türkiye’de yapılan bir araştırmada,
bu
OKB’ye eşlik edebilecek en sık psikiyatrik
faktörün
etkisini
göstermektedir (Irak ve Flament, 2007).
Yapılan
kompulsif
araştırmalar,
bozukluğu
olan
obsesifhastaların
olarak
organik
2000).
Ayrıca
biyolojik
ve
ile
tarafından yetiştirildiklerini belirtmişlerdir.
da
şizofreni
ve
akıl
gösterilmektedir
sorunun depresyon olduğu
belirtilmiş,
bunun yanı sıra somatik semptomlar,
suçluluk
duygusu,
retardasyon,
uyku
çoğunda başka psikiyatrik bozuklukların
bozuklukları, psişik anksiyete, borderline
da
kişilik
olduğunu,
bu
yüzden
ek
tanı
bozukluğu
da
eşlik
eden
(Uğuz,
bozukluklar olarak bulunmuştur (Yaluğ ve
Aşkın, ve Çilli, 2006). OKB ile en fazla
ark., 2003). Son zamanlarda yapılan
eşlik edenler; majör depresyon, özgül fobi,
çalışmalarda
alabildiklerini
27
göstermektedir
beden
dismorfik
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
bozukluğuyla OKB arasında güçlü bir
tutumu
ilişki
(Tezcan,
bulunmuştur (Özsoylar ve ark., 2008). Öte
Ülkeroğlu, Kuloğlu, ve Atmaca, 1996).
yandan; gebelik ve sonrası dönemde
Bunun yanı sıra, OKB hastalarında %8 ile
psikiyatrik
%37 arasında değişen beden dismorfik
çıkabileceği ve postpartum
bozukluğu
OKB’nin görülebileceği literatürde yer
olduğu
görülmektedir
gözlendiği
ve
bedensel
arasında
anlamlı
bir
bozuklukların
(PP) ile
almaktadır
endişeler içinde olmak, OKB ve beden
Tamam,
dismorfik
ettiğini
olmayan bazı hastaların, gebelik ve/veya
göstermektedir (Çelik, Fidan, Evren, Can,
ilk çocuğun doğumundan sonra OKB’nin
Danışmant,
2011).
başlaması ve bu dönemin riskli dönem
Ülkemizde yapılan bir çalışmada OKB ile
olduğu belirtilmiştir (Konuk ve ark., 2007).
epilepsi arasında bir ilişkinin olduğu
Gebelik
üzerenedir (Çilli, Uğuz, Zeytinci, Seren,
obsesyonların genellikle agresif içerikli
Genç, ve Genç, 2010). Aynı zaman da yine
olduğu ve bulaşma obsesyonu ile temizlik
Türkiye’de yapılan başka bir çalışmada,
kompulsiyonlarının
Ertekin ve arkadaşları (Çilli ve ark., 2010)
zarar geleceği obsesif düşünceleri ve
bunu desteklemekte ve OKB’si olan tedavi
bebekle teması azaltma yani fobik kaçınma
altındaki
Çavaş,
epilepsi
obsesyonlarının;
saldırganlık,
eşlik
ve
Erten,
sırasında
Daha
önce
başlayan
görülmesi,
Karakuş,
OKB’si
OKB’de,
çocuğa
en
sık
kompulsiyonları görülmekte olup aynı
simetri
ve
zamanda erkeklerin de bebeğin doğmasıyla
hastalarının
bulaşma,
2007).
Öztürk,
ortaya
kusurlarla sürekli uğraş ve görünümle ilgili
bozukluğunun
(Konuk,
ilişki
kompulsiyonların
ise;
benzer
obsesyon
-
kompulsiyonlar
sıralama, yıkama-temizleme ve kontrol
gösterdikleri belirtilmektedir (Konuk ve
etme olduğu belirtilmiştir. Türkiye’ de
ark., 2007).
OKB hasta grubuyla yapılan bir başka
araştırma ise yeme tutumlarıyla ilgilidir.
Bu çalışmaya göre, yeme tutumları genel
anksiyete
ve
depresif
duygulanımdan
olumsuz etkilenildiği düşüncesiyle obsesifkompulsif
belirtiler
patolojisi
arasında
ve
yeme tutumu
ilişki
varsayımıdır
(Özsoylar,
Candansayar,
2008).
Bu
olduğu
Sayın,
ve
çalışmanın
sonucuna göre, OKB hastalarının obsesif
belirtilerinin şiddetine bağlı olarak yeme
28
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
Son yıllarda ülkemizde OKB ile
1999).
(Karamustafalıoğlu,
OKB
ilgili özellikle, klinik, normal, ergen ve
tedavisinde; tanı, komorbidite, aile ve
üniversite öğrencileriyle çeşitli çalışmalar
sosyal
yapılmaktadır (Yorulmaz, Karancı ve ark.,
farmakoterapiler, kognitif ve davranışçı
2012). İnözü ve Karancı (Karancı ve ark.,
tedavilerin
2000) tarafından yapılan bir araştırmada
düşünülmelidir (Karamustafalıoğlu, 1999).
kültür
ilişkiyi
Farmakolojik
tedavide
incelemeye yönelik, Kanadalı Hristiyan ve
duygudurum
düzenleyiciler
Türk Müslüman üniversite öğrencileri
antipsikotikler kullanılmaktadır (Doğan,
arasında
2010). Bilişsel davranışçı tedavinin (BDT)
ve
OKB
dinsel
arasındaki
obsesyonlarla
ilgili
çevre
önüne
uygun
alınarak,
kombinasyonları
genellikle
ve
çalışmadır. Dinsel endişeler ve uğraşlar
tek
OKB alt türlerinden bir tanesidir ve din ile
olabileceğinden ilaç tedavisinin de birlikte
ilgili temaların genellikle obsesyonlarla
olması daha etkili olduğu ve tekrardan
eşlik ettiği, bunun sonucunda da suçluluk
yineleme oranını düşürdüğü belirtilmiştir
duygusu
(Doğan, 2010). BDT en çok kirlenme
ve
umutsuzluğun
ortaya
başına
göz
uygulanması
yetersiz
çıkabileceği söylenmektedir (Karancı ve
obsesyonu
ark., 2000). İnözü ve Karancı (Karancı ve
kompulsiyonlarında
ark., 2012) çalışmalarında Türk Müslüman
2010). Bunun yanı sıra, OKB’ye eşlik eden
öğrencilerinin
duygudurum
öğrencilerine
Kanadalı
göre
daha
Hristiyan
fazla
Allah
ve
temizleme-yıkama
etkilidir
bozuklukları,
(Doğan,
anksiyete
bozuklukları, akıl bozuklukları, madde
korkusu ve günah işleme korkusuna sahip
kötüye
oldukları buna bağlı olarak dindarlık
tedavi edilmediğinde, genellikle OKB
düzeyi ve dinsel obsesyonlar arasında
tedaviye yanıtsızdır (Karamustafalıoğlu,
pozitif bir ilişki bulunmuştur. Ancak OKB
1999). Kognitif tedavide OKB’nin hastanın
ile kültür ve din ile ilgili ülkemizde yapılan
hatalı
çalışmaların az olmasından dolayı kesin
yeniden
sonuçlara
davranış tedavisinde ise en önemli unsur
varılamayacağı
belirtilmiştir
(Yorulmaz, Karancı ve ark., 2012).
kullanımı,
kişilik
inançlarının
bozuklukları
değiştirilmesi
yapılandırılması
temel
ve
alınır,
psikoeğitimdir ve hastayı yüzleştirme ve
Obsesif-kompulsif bozukluğu ile
tepkiyi engelleme tekniği anlatılmalıdır
ilgili gün geçtikçe farkındalığın artmasıyla,
(Karamustafalıoğlu, 1999). Sonuç olarak,
yeni
yaklaşımlarıyla
obsesif
kompulsif
(Karamustafalıoğlu,
olumlu
yanıt
tedavi
bütünleştirilmiştir
1999). Ancak yine de tedaviye dirençli
hastalarla
29
karşı
karşıya
gelinmektedir
bozukluktur.
bozukluk
verici
bir
tedaviye
psikiyatrik
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
Karamustafalıoğlu, N. (2000). Şizofreni ve obsesif kompulsif
Kaynaklar
Abramowitz, J. S., Franklin, M. E., Schwartz, S. A., & Furr, J.
M. (2003). Symptom presentatiton and outcome of
cognitive-behavioral
therapy
for
obsessive-
compulsive disorder. Journal of Consulting and
Clinical Psychology, 71, (6), 1049-1057.
Karamustafalıoğlu, O., & Karamustafalıoğlu, N. (2000). Obsesif
kompulsif
bozukluk
ve
depresyon.
Klinik
Psikofarmakoloji Bülteni, 10, (1), 26-31.
Karancı, A. N., Gençöz, T., Yorulmaz, O., & İnözü, M.(2012).
American Psychiatric Association (2013). Diagnostic and
Statistical Manual of Mental
bozukluk. Düşünen Adam, 13, (2), 68-72.
Bozukluk:
Obsesif-Kompulsif
Bilişsel-Davranışçı
Disorders. Fifth
Yaklaşımı, Terapi ve Sık Kullanılan Ölçekler. Türk
Bayar, R., & Yavuz, M. (2008). Obsesif kompulsif bozukluk.
Kısac, İ. (2006). Stress symptoms of survivors of the Marmara
edition.
Psikologlar Derneği Yayınları.
Sempozyum Dizisi, 62, 185-192.
region (Turkey) earthquakes: a follow-up study.
Bayraktar, E. (1997). Obsesif kompulsif bozukluk. Psikiyatri
Dünyası, 1, 25-32.
Beşiroğlu, L., Ağargün, M. Y., Boysan, M., Eryonucu, B.,
Güleç, M., & Selvi, Y. (2005). Obsesif-kompulsif
belirtilerin değerlendirilmesi: Padua envanterinin
Türk toplumunda geçerlik ve güvenirliği. Türk
Psikiyatri Dergisi, 16, (3), 179-189.
Beşiroğlu, L., Ağargün, M. Y., Boysan, M., Güleç, M., &
Eryonucu,
B.
(2007).
Clark-Beck
obsesyon-
kompulsiyon ölçeğinin Türk toplumunda psikometrik
özellikleri. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 8, 197-205.
Çelik, S., Fidan, E., Evren, C., Can, Y., Danışmant, B.,S., Çavaş,
Ş., & Erten, E. (2011). Beden dismorfik bozukluğu ve
madde bağımlılığı: bir olgu sunumu. Düşünen Adam
Psikiyatri ve Nöropsikolojik Bilimler Dergisi, 24, 7579.
Çilli, A. S., Uğuz, F., Zeytinci, E., Seren, B., Genç, E., & Genç,
B.
O.
(2010).
Polikliniğe
başvuran
epilepsili
hastalarda obsesif kompulsif bozukluk: sıklık ve
klinik özellikler. Klinik Psikofarmakoloji Bülteni, 20,
(3), 228-233.
the family functioning of OCD patients and healthy
Middle-East Journal of Scientific
Research, 12, (5), 717-722.
Doğan, O. (2010). Dirençli obsesif kompulsif bozukluk ve tedavi
seçenekleri. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 11, 269-278.
Dürü, Ç., & Sayılgan M. A. Obsesif-Kompulsif Bozuklukta
Bilişsel-Davranışçı Yaklaşım.(Ed. Savaşır, I., Soygüt,
G., & Barışkın, E.). Ankara: Türk Psikologlar
Derneği Yayınları, 2009).
Irak, M., & Flament, M. F. (2007). Çocukluk dönemi başlangıçlı
obsesif kompulsif bozukluğun nöropsikolojik profili.
Türk Psikiyatri Dergisi, 18, (4), 293-301.
Karamustafalıoğlu, O. (1999). Tedaviye
dirençli obsesif
kompulsif bozukluklar ve başa çıkma stratejileri.
Düşünen Adam, 12, (1), 12-16.
30
118-126.
Konuk, N., Öztürk, Ü., Karakuş, G., & Tamam, L. (2007).
Postpartum obsesif kompulsif bozukluk: bir gözden
geçirme. Klinik Psikofarmakoloji Bülteni, 17, 142146.
Özsoylar, G., Sayın, A., & Candansayar, S. (2008). Panik
bozukluğu ve obsesif kompulsif bozukluk hastalarının
yeme tutumları açısından karşılaştırılması. Klinik
Psikiyatri, 3, 92-98.
Soysal, A. Ş., Çıtak, Ç., Özdemir, D. F., Gücüyener, K., &
Serdaroğlu, A. (2000). Baş ağrısı ile maskelenmiş
obsesif kompulsif bozukluk: bir olgu sunumu. Klinik
Psikiyatri, 3, 269-272.
Taylor, S., Jang, K. L., & Asmundson, G. J. G. (2010). Etiology
of obsessions and compulsions: a behavioral-genetic
analysis. Journal of Abnormal Psychology, 119, (4),
672-682.
Tek, C., Uluğ, B., Rezaki, B. G., Tanrıverdi, N., Mercan, S.,
Demir, B., & Vargel, S. (1995). Yale-Brown
obsesyon
Dildar, S., Sitwat, A., & Tariq, M. (2012). Comparative study of
counterparts.
International Journal of Stress Management, 13, (1),
kompulsiyon
ölçeği
(Y-BOCS)-
açıklamalar ve değerlendirme. Acta Psychiatric
Scand, 9, (6).
Tezcan, A. E., Ülkeroğlu, F., Kuloğlu, M., & Atmaca, M.
(1996). Obsesif kompulsif bozukluk ve vücut
dismorfik bozukluğunun birlikteliği. Düşünen Adam,
9, (1), 18-20.
Topçuoğlu,
V.
(2003).
Obsesif
kompulsif
bozuklukta
psikanalitik görüşler. Klinik Psikiyatri, 6, 46-50.
Türkbay, T., Doruk, A., Erman, H., & Söhmen, T. (2000).
Obsesif kompulsif bozukluğun belirti dağılımının ve
komorbiditesinin çocuk ve ergenler ile erişkinler
arasında karşılaştırılması. Klinik Psikiyatri, 3, 86-91.
Türksoy, N., Tükel, R., & Özdemir, Ö. (2000). Obsesif
kompulsif kişilik bozukluğu olan ve olmayan obsesif
kompulsif bozukluk hastalarında klinik özelliklerin
karşılaştırılması. Klinik Psikiyatri, 3, 92-98.
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
Uğuz, F., Aşkın, R., & Çilli, A. S. (2006). Obsesif kompulsif
bozukluğun eksen I ve eksen II bozuklukları ile
birlikteliği. Türkiye’de Psikiyatri, 8, (1).
Vardar, E. (2000). Obsesif kompulsif bozukluğun genetiği.
Klinik Psikofarmakoloji Bülteni, 10, (3), 153-159.
Yaluğ, İ., Kocabaşoğlu, N., Aydoğan, G., & Günel, B. (2003).
Obsesif kompulsif bozukluk ve panik bozuklukta
depresyon
ve
kişilik
bozukluğu
komorbiditesi.
Düşünen Adam, 16, (1), 28-34.
Yorulmaz, O., Baştuğ, G., Tüzer, V., & Göka, E. (2013).
Obsesif-kompulsif bozukluğu olan hastalarda yanlış
yorumlama, inançlar, düşünce kontrol yöntemleri.
Anadolu Psikiyatri Dergisi, 14, 183-191.
*Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
Üyesi
lise ve üniversite giriş sınavları çoğu
öğrencinin
hedefi
haline
gelmekte, aileler, okul ve hatta dershaneler
hem öğrencilerini hem de kendilerini adeta
yarıştırmakta,
başarı
billboardlarda
puanlarını
reklam
amaçlı
ilan
etmektedirler. Bu yarış sonucunda da
öğrenciler elde ettikleri başarı sonucuna
göre çoğu kez ebeveyn ve eğiticiler
tarafından arzulanan okul ve bölümlere
hayatlarına yön verilmektedir. Her şeyden
önce,
eğitim
sisteminin
kendi potansiyellerini gerçekleştirmelerine
Uzm.Dr. Timur Şefketoğlu*
olanak
Ülkemizde eğitim sistemi yaratıcılıktan
uzak, ezberci ve bir çok aşamada sınava
dayalı seçme ve yerleştirme ile elemeye
dayanmaktadır. Yürürlükte olan bu sistem
ile ‘okullara giriş sınavları’ adı altında
öğretim
aslında
öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine uygun,
Sınav Kaygısı
eğitim
önemli
yerleştirilmekte, bir nevi sistem tarafından
eceryı[email protected]
öğrenciler
en
hayatları
tanıyacak
yükseltilmesi
ve
fırsat
bir
seviyeye
eşitliği
ilkesi
temelinde yeniden şekillenmesi gerekliliği
gayet açıktır ancak bu uzun vadeli bir
hedef gibi önümüzde durmaktadır. Biz
ülkemizde şimdiki sistemin bir sonucu
olarak yoğun bir şekilde karşımıza çıkan
boyunca kaçınılmaz olarak sayısız (bir
ve yazımızın konusu olan sınav kaygısına
bildiride, Milli Eğitim Bakanlığı’na göre
dönelim.
22 yaşındaki bir genç ortalama 16 yıllık
Kaygı hali aynen öfke, utanç, üzüntü
eğitim öğretimde yaklaşık olarak 1138
gibi temel duygularımızdan biridir, belli
sınava girmektedir) sınav ile tanışmaktadır.
bir düzeye kadar yararlı sayılabilecek bir
Neredeyse anasınıfına kadar inmekte olan
yardım çağrısıdır, bizleri tehlikelerden
her
korur, karşılaştığımız bir durumla ilgili
öğrencinin mecburen geçtiği yıpratıcı,
harekete geçmemiz gerektiğini hatırlatır.
bu
‘başarıyı’
ölçen
sınavlar
yarıştırıcı, stresli bir süreç olup endişe hali
de doğal olarak kaçınılmaz bir duygu
olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle
31
Aşırıya kaçmamak şartıyla belli düzeyde
yaşanan bu endişe halinin kişiyi motive
ettiği, performans artışına yardımcı olduğu
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
ve konumuz olan sınavlardaki başarıyı
bozuklukları gibi sıkıntıların da bir çoğunu
artırdığına dair fikirler ileri sürülmektedir.
yaşar.
Sınav sonucunu önemsemek, hakkında
Kaygı bozukluğuna neden olan stresli
kaygılanmak tabii ki öğrencinin sınava
uyaran
hazırlanabilmesi
başaramayacağına dair yaşadığı endişe
açısından
önemlidir,
‘sınavlar’
kaygısı’
olduğunda,
kişinin
ayrıca başarısının sınanması açısından
‘sınav
kişinin tedirgin olması da anlaşılır bir
kaygısı’
durumdur. Bu nedenle olağan bir duygu
uyarılmışlık hali sınav öncesi, sınav anında
olan kaygıyla çalışırken amaç kaygının
ve/veya sınavdan sonra da yaşanabilir.
tamamen
yok
Sınav kaygısı kişiden kişiye değişir ve
edilmesi değildir, hedef kaygının zarar
kimileri sınav tarihi yakın olmasa da her
verici etkilerinin önüne geçilmesidir .
gün sınav hakkında düşünür ve kaygılanır,
Kaygı düzeyi normal olan kişiler sınav ile
bazılarında ise sınav öncesinde ve sınav
aslında çalıştıkları konuların test edildiğini,
anında çok artar; sınavdan hemen sonra
değerlendirildiğini
yaşanan
ortadan
kaldırılması,
düşünürler.
Kaygı
olarak
ve
veya
‘performans
nitelenir.
devam
eden
Bu
aşırı
kaygı
da
düzeyi yüksek ve zarar verici olanların ise
görülebilmektedir. Sınav kaygısı aslında
sınava atfettikleri önem çok daha fazla
durumluk bir kaygıdır ancak sürekli kaygılı
olup durumu adeta bir tehdit ve tehlike
yapıyla olumlu ilişkisi de gösterilmiştir.
olarak algılarlar.
Çocukluk ve ergenlikte, yani öğrencilik
Stresli durumlara en sık verilen yanıtlardan
yıllarında yaşam yoğun olarak eğitim
biridir kaygı ve kişinin bir uyaranla
sisteminin etkisindedir ve bu yıllarda kaygı
karşılaştığında yaşadığı bedensel, duygusal
hali oldukça önemlidir. Sınav kaygısı
ve
akademik
zihinsel
aşırı
uyarılmışlık
tanımlar.
Yaygın
kaygı
Amerikan
Psikiyatri Birliğinin
halini
bozukluğu;
(APA)
problemlerin
içerisinde
çok
önemli bir yer tutmaktadır. Kişiyi tedirgin
etmekte,
davranışlarını
etkilemekte,
sınıflandırmasına göre aşırı kaygı ve
başarısına ket vurabilmekte, hatta sorunlar
endişeli beklentilerin en az 6 ay boyunca
giderek problem haline dönüşebilmektedir.
neredeyse her gün kişinin hayatını birçok
Başarıya
olayda etkilemesi olarak tanımlanmaktadır;
beklentilerini karşılayamamaktan korkan
kişi bu durumu kontrol etmekte zorlandığı
öğrenciler bir çatışma yaşarlar. Kişi,
gibi ek olarak huzursuzluk, gerginlik,
kendisinin veya başkasının kendisinden
kolay yorulma, dikkat toplamakta zorluk,
beklediği performansa dair
sinirlilik ve öfke hali, kas gerginliği, uyku
duyar, korkar ve abartılı düzeyi sınav
dair
ailelerin
yüksek
tedirginlik
sonucunu da olumsuz etkiler. Bu olumsuz
32
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
etkinin
farklı
arasında
kültürlerdeki
yaygınlığı
öğrenciler
Sınav kaygısını artıran diğer nedenler
gibiyken
arasında uyku sorunları (uykusuzluk veya
%20-30
sınavla
ilgili
bizdeki gibi başarıya aşırı vurgu yapılan
çok
bir ülkede %42-60 arası çok daha yüksek
başarısızlık ve kötü sonuç alma, başarının
oranlar bildirilmektedir.
sürekli başkaları ile kıyaslanması, özel
Sınav kaygısı ile ilgili başlıca faktörler;
öğrenme güçlüğü gibi olası öğrenme
kişinin
bozuklukları,
kendisi
veya
yakın
çevresi
uyuma),
önceki
Dikkat
Eksikliği
ve
tarafından sınava atfedilen önem, kişinin
Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), kan
kendisine başarı için yüksek standartlar
basıncı ve kan şekeri düzenlenmesi ile
koyması ve kendisini katı bir şekilde
ilgili sorunlar, tiroid bezi hastalıkları gibi
eleştirip değerlendirmesi, mükemmeliyetçi
bazı
ebeveyn
eksiklikleri sayılabilir.
tutumları,
ailenin
veya
fiziksel
hastalıklar
ve
vitamin
eğitimcilerin yüksek beklentilerinin çocuğa
Sınav kaygısı yaşayanlarda kişiden kişiye
yansıtılması,
tahammülü
değişmekle beraber bir takım fiziksel,
olmayan eleştirel anne babalar, yaşıtları ile
duygusal, bilişsel ve davranışsal belirtiler
sürekli rekabetin teşvik edilmesi, çocuğun
gözlenir. Fiziksel belirtiler arasında baş
kapasitesini
beklentileri,
ağrısı, karın ağrısı, uykusuzluk, yorgunluk,
öğrencinin öğrenme şekli ile öğretmenin
bulantı kusmalar hatta sınav öncesi ve
uyuşmadığı
benlik
esnasında belirgin çarpıntı, nefes alma
saygısı, akılcı olmayan inançlar, çalışma
zorluğu, baş dönmesi, titreme, sık idrara
yöntemlerinin
çıkma isteği oluşur; ‘sınavda kalp atışımın
olumsuza
aşan
başarı
durumlar,
düşük
bilinmemesi,
ailenin
sosyoekonomik durumu, mesleği ve eğitim
kulaklarımda
durumu olarak sıralanmaktadır. Kaygıya
sorulara odaklanamadım’ gibi ifadeler
yatkın ruhsal bir yapıya sahip kişilerin
zaman zaman gençler tarafından dile
sınav kaygısı yaşama ihtimalleri daha
getirilir. Sınav anında bunların yoğunluğu
kaygılı,
kişinin performansını belirgin derecede
yüksektir.
Bağımlı,
güvensiz,
çınlamasından
yoruldum,
depresif veya kırılgan özelliklere sahip
etkiler ve aşağı çeker.
olan öğrenciler genelde daha duyarlıdır.
Duygusal belirtiler arasında gerginlik,
Ayrıca kaygılı olan bu kişilerde içsel
sinirlilik,
etkenler kadar çevresel faktörlerin de
karamsarlık ve hatta bazen öfke hali
önemli rolü vardır. Bir ülkede sınava
yaşanır,
verilen önemle sınav kaygısının doğru
çalışmadığı, çabalamadığı düşüncesi ile
orantılı olarak arttığı ileri sürülmektedir(1).
suçlayabilir.
33
huzursuzluk,
kişi
kendisini
mutsuzluk,
yeterince
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
edememe, karar verememe görülebilir,
bazı
öğrenciler
sınavı
tamamlamadan
çıkabilir hatta sınava girmekten kaçınma
da bildirilen davranışlar arasındadır.
Sınav kaygısını açıklamaya yönelik bir çok
farklı model ileri sürülmüştür. Bunlardan
biri de bilişsel davranışçı kuramdır. Bu
kurama göre çocuklar ve ergenler de,
Sınavın
bilişsel
bileşenleri
arasında
aynen
yetişkinler
gibi
karşılaştıkları
sınavdan olumsuz beklentiler içinde olma,
olayları yorumlarken, önceki tecrübelerin
olası başarısızlıklara dair içsel konuşmalar
de
yapma, dikkatte azalma ve konsantrasyon
abartma
zorlukları
bilginin
Sınanmak gibi endişe verici bir durum
kodlanması ve nakledilmesi bozulur, ayrıca
karşısında bunun korkunç olacağı ve
vardır;
genelde
felaketleştirme
etkisiyle
eğiliminde
ya
da
olabilmektedirler.
yapabilme
felaketle sonuçlanacağı yönündeki akılcı
becerisinde sıkıntılar, zihin karışıklığı ve
olmayan, mantık dışı inançlar genellikle
kendini değersiz hissetme de görülebilir.
yoğun
‘Bu sınavda yapamayacağım ve başarılı
Akademik başarısızlığın korkunç olduğuna
olamayacağım; sınav sonunda her şey çok
ilişkin
kötü olacak; zaten tüm arkadaşlarım
çocuk ve ergenlerde kişilerarası ilişki
benden daha akıllı; sınavda çalıştığım her
kaygısı, sınav kaygısı ve konuşma kaygısı
şeyi unutacağım; çok
bu
gözlenebilmekte, tabloya süreçte sosyal
asla
reddedilme de eklenebilmektedir. Yukarıda
unutkanlık,
sınavda
etkili
plan
yetersizim;
yapamazsam
bir
daha
bir
kaygıya
eşlik
etmektedir.
inançları
irrasyonel
toparlayamam; rezil olacağım ve ailem
bahsedilen
dahil kimsenin yüzüne bakamayacağım’
dayandırılarak
gibi içsel konuşmalarda abartılı olumsuz
davranışçı
düşünceler görülmektedir.
yeniden
Davranışsal olarak da uyku sorunları,
‘sistematik
yeme sorunları, isteksizlik, her şeyi boş
davranışçı yöntemlerin kullanılması sınav
verme, aşırı ve verimsiz ders çalışma;
kaygısında etkin bulunmuştur.
kaygıları
sürekli
Sınav kaygısı ile başvuran öğrencilerde,
başarısız olacağına dair endişeyle meşgul
akademik performansı etkilediği bilinen
olduğundan
da
DEHB başta olmak üzere diğer öğrenme
öğrenemezler. Sınavda donakalma, hareket
bozuklukları, sosyal kaygı bozukluğu,
34
nedeniyle
zihinleri
çalıştıkları
kadarını
bilişsel
nedeniyle,
davranışçı
oluşturulan
terapilerden
yapılandırma’,
gerek
kurama
bilişsel
‘bilişsel
gerekse
duyarsızlaştırma’
de
gibi
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
da
öncesinde diğer kişilerle sınav hakkında
araştırılmalıdır. Özellikle DEHB ve özel
konuşmamak iyi gelebilir. Sınav esnasında
öğrenme bozukluğu (ör. disleksi) gibi
acele
durumlarda öğrencinin yaptığı basit okuma
başlamak, anlaşılamayan soruyu bir kez
ve işlem hataları sonucunda beklenenin
daha okumak, olmazsa takılmamak, işaret
altında bir performans sergilediği görülür.
koyup daha sonra zaman kalırsa aynı
Zamanla bu sergilediği eksik performansı
soruya dönmek, fiziksel belirtilerin sadece
kendisi de fark eder ve giderek sınavlara
kaygı anlamına geldiğini ve herhangi bir
dair kaygısı artar, artan kaygı sonucu
felaketin
dikkat sorunu daha da artar ve beklenenin
tutmak, yoğun kaygı durumunda bir kaç
de altında bir başarı sergiler. Bu açıdan
dakika ara verip gevşeme egzersizlerini
bakıldığında,
yapmak işe yarayabilir.
depresyon
gibi
duygu
DEHB
durumlar
ve
öğrenme
etmemek,
kolay
habercisi
sorulardan
olmadığını
hatırda
bozukluğu gibi durumların erken dönemde
Sınav
tanılanıp tedavi edilmesinin önemi daha
etkilediği durumlarda acilen yardım
net anlaşılmaktadır. Tedavi planlanırken bu
alınmalıdır. Yaşam kalitesini de belirgin
durumlara eklenen sınav kaygısı da tedavi
etkileyen sınav kaygısı sonucu kişi başka
hedefleri arasında yer almalıdır.
hiç bir şeye zaman bulamaz, eğlenemez,
Sınav kaygısını değerlendirip terapisini
gülemez, etkinliklere katılamaz, sürekli
planlarken
öncelikli
sınavı düşünür hale gelebilir; bazen çok
adımlardan biri ders çalışmalarının daha
çalışma pahasına başarı belirgin olarak
verimli
verimli,
düşmez ama yaşam kalitesi çok etkilenir,
sistemli ve bir şekilde çalışmak gerektiği
mutsuz olur, bu durumdaki kişiler de
hatırlanmalıdır. Çalışma ortamının rahat
yardım almalıdır(2).
olması, materyalin bölümlere ayrılarak
Sınav
çalışılması, gerektiği kadar mola verilmesi,
müdahaleler düşünüldüğünde; çocukken
önemli
özgüveninin artmasına yardımcı olabilecek
atılması
hale
gereken
getirilmesidir;
konuların
hatırlanabilmesi
kaygısının
kaygısı
ile
ilgili
yaklaşımlar,
önemlidir.
deneme
bağlanma ortamının sağlanması, ailelerin
sınavları ile evde sınayabilir. Dinlendirici
aşırı akademik beklentilerden kaçınmaları,
müzik bazı öğrencileri rahatlatabilir. Sınav
çocuk aile ve okul beraberliğinde ekip
öncesi iyi uyumak, ağır yiyeceklerden
çalışması sayılabilir. Unutulmamalıdır ki
kaçınıp uygun bir öğün yemek, koşturmaca
kaygı ile baş etmeyi öğrenmek çocuklukta
olmaması açısından sınavdan yarım saat
öğrenilmeye başlanan bir beceridir. Kaygı
kadar önce sınav yerinde bulunmak, sınav
uyandıran
35
kendisini
içerisinde
koruyucu
açısından sınav öncesi tekrar yapılması
Öğrenci
aile
akademik başarıyı
durumlarda
anne
güvenli
babanın
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
çocuğa
vereceği
duygusal
destek
onu daha güzel ve daha iyi karşılamak
önemlidir.
içindi. Zaman
Kaynaklar
yaklaşıyordu. Planlar yapılıyordu, gelecek
1. Dereli A (2003) Üniversite sınavına
hazırlanıyordu. Her şey düşünülüyordu,
hazırlanan öğrencilerde sınav kaygısını
hem de her şey.
nasıl
azaltabiliriz?
Yöret
Postası.
02.02.2010,
Nihayet
geçiyor
doğum
geliş
ve
tarihi
mucizeyi
karşılama. Önceleri aile mucizeye alışmaya
http://www.yoret.org.tr/download/
çalışıyordu.
posta/68.doc
2. Hasan Kalyoncu Üniversitesi, psikoloji
gündemi, sınav kaygısı özel dosyası
olduğunu
Fakat
ters
fark
giden
ettiler.
şeyler
Bu
mucize diğer mucizelere pek benzemiyord
u, Daha farklıydı. Daha değişik, daha
*Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
özeldi. Farklılığın neler olduğu bulunmaya
Yönetim Kurulu Üyesi
çalışıldı. Daha deneyimli birilerine sonra
[email protected]
da doktorlara danışıldı. Onlara mucize
gösterildi.
Engelli Çocuğa Sahip Ailede
Kaygı Ve Depresyona Özel Eğitim
Açısından Bakış Ve Yaklaşım
Engelli Çocuk Doğuyor…
toplumun
beklenen
iyi
gelmedi. İstediklerini duymak için başka
bireylere gösterildi mucizeleri. Nedense
beklenen
şeyler
üzücü
du"yulmuyordu.
şeylerdi.
Beklenen,
planlanan, arzulanan şeyler değildi.
çekirdeğini
oluşturan,
küçük
sosyal
Günler geçtikçe mucize için planlanan her
aileleri
oluşturan
şey ellerinden kayıyordu. Ne yapacaklar,
bireylerden oluşan
birliktelik. Tabi
duyulanlar
değildi. Duydukları aileye
Duyulanlar
Z.E.Ö. Mehmet Ala*
Aile,
şeyler
Fakat
ki
bireylerin dünyaya gelişi de oldukça büyük
nereye
bir mucizedir. Bir aile mucize geleceğini
anlatacaklardı. Kurulan hayaller
haber
değişir.
Yoksa bu hayaller hiç gerçekleşmeyecek
de mükemmeldir.
miydi? Yoksa yeni planlar, hayaller mi
Aileye katılacak yeni, savunmasız, bakıma
kurmak gerekecekti. Aile bu yeniliklere
muhtaç, minik ama güzel bir mucize.
hazır mıydı? Herkeste mucize var fakat
aldığında
Mucizeyi
birçok
beklemek
şey
gidecekler,
ne
vardı.
kimse yeni planlar yapmazken; onlar yeni
O da bir
mucizeydi ve uzun süre
beklendi. O gelecek diye ortam hazırlandı.
Odalar, yataklar, giysiler, eşyalar. Her şey
36
şeyler planlamak, düşünmek ve yapmak
zorundaydılar. Çünkü
iyi
değillerdi.
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
Düşünmeleri gereken daha fazla şey
amaçlamaktadır. Üretime mümkün olduğu
çıkmıştı
kadar katılımı desteklemektedir.
ortaya. Buna
rağmen
güçleri
azalmıştı. Artık daha az gülüyor, geziyor,
konuşuyor, yürüyor, uyuyor, yiyorlardı…
Ülkemizde
yaklaşık
engelli
1.550.000
kadar
vatandaşınolduğu
tahmin
Sonra birileri çıktı ortaya. “Mucize, her
edilmektedir. Bu
zaman mucizedir.” dedi. “Sizin şimdi daha
engelli
güçlü, daha dikkatli, daha çalışkan olmanız
fazladır. Aileler çocukları ile ilgili yoğun
gerekir.” dedi. Mucizeye bakmayı değil
kaygı
yaşayabilirler.
görmeyi öğretti. İyi giden şeylerin de var
uzağında
bir
olduğunu
yapmak
anlattı.
için
Artık
yol
rakamlar
çocuğa
sahip
yaşama
dâhilinde
aileler
oldukça
Beklentilerin
adapte olurken
yeni
planlar
depresif özellikleri gösterebilirler.Özellikle
gösterecek
birileri
tanı konulması aşamalarında bu sıkıntıların
daha
vardı. Şimdi bir de buradan bakalım…
fazla olduğu
bilinmektedir.
Bu
konuda oldukça fazla bilimsel araştırma
yapılmıştır. Göz ardı edilmemelidir ki;
Aileye Destek Hizmet Vermek ve Özel
beklenen gelecekle ilgili duyulan olumsuz
Eğitim
geri
Peki, Özel eğitim ya da Özel eğitimci
da akraba ve yakın çevre ilişkilerinde
nedir?
oldukça olumsuz deneyimler yaşamaktan
aileleri
yıpratmaktadır. Aileler; boşanma ya
Herhangi bir nedenle, sıradan gerçekleşen
eğitim
bildirimler
ve
gelişim
yararlanamayan
faaliyetlerinden
bireyler
için
gerçekleştirilen, kişiye özel hizmetlerin
çekinirler. Birçok aile sosyal faaliyetlere
katılamıyor,
herhangi
bir
etkinlikte
bulunmuyor. Hatta kendilerine
vakit
ayıramıyorlar. Bu aşamada depresyon ve
kaygı sıradan bir süreç gibi görülebilir.
bütünüdür. Bu faaliyetleri organize eden
özel personele de Özel Eğitim öğretmeni
Özel
Eğitim
Açısından
denir.Tanımdan da anlaşılacağı gibi özel
Uzmanlara Öneriler
Ailelere
ve
eğitim sadece okuma – yazma öğretmek,
ipe
boncuk
dizdirmek,
tamamlatmak değildir.
yap
Sağlıklı
–
boz
toplum
tahsis edilmesini ve kendi kendine yetecek
engelli bireylerin var olmasını sağlamayı
•
Aile
bireyleri
için
de
profesyonel destek almalılar. Psikiyatr ya
da psikologla çalışma yürütmeleri daha iyi
hissetmelerini sağlayabilir.
•
Aileler çocukları
hakkında mutlaka
37
kendileri
ve
engelleri
bilgilendirilmelidir.
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
Çocuklarını ve
engellerini bilmeleri
ailelerin daha az soru ile boğuşmalarını
sağlayarak rahatlatabilir. Bilinmeyen bir
yolda adım atmak yerine daha çok bilinen
bir yolda adım atmak daha kolaydır.
• Yapılamayan işleri değil yapılan işleri
belirleme
ve
raporlandırmak gerekir.
Aileler var olan
iyi şeylerle ve çocuklarının başardıkları
şeyleri
gördüklerinde
olumlu
süreç
başlamaktadır.
•
gelecektir.
Burası son mu, yoksa yeni bir başlangıç
mı? Özel
olmanın
aslında
zenginlik
olduğunu unutmamalıyız. Bu zenginliğin
toplumları da zenginleştirdiğini, daha
mutlu ve daha yaşanabilir bir toplum
yaptığını biliyoruz. Bardaklar orada ve
dolu da var, boş da. Siz hangisini görmek
isterseniz mucize orada. Sıradanlıktan ve
Aileleri cesaretlendirmek
destek
rahatlatmalıdırlar. Bu engelli bireye de iyi
sağlayabilir.
de
olumlu
Özellikle
aileler
bilmelidir ki bir şey üzerinde ne kadar çok
tekdüzeliğin boğuculuğundan kurtaran özel
bir mucize…
tekrar edilir ve bireyin deneyimi arttırılırsa;
*Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
o
Üyesi
kadar
Bu nedenle
iyi
öğrenme
yorulmadan
gerçekleşir.
ve
bıkmadan
denemeye devam etmeliyiz.
•
Benzer
paylaşımda
durumda
durumda
kişi
ve
bulunulmalıdır.
olan
başka
[email protected]
ailelerle
Bu
gibi
insanların
da
olduğunu bilmek ve yalnız olmadıklarını
bilmek olumlu etki yaratabilir.
• Aileler kendilerine ve çevrelerine de
vakit ayırmalıdır. Özellikle faaliyet ve
etkinliklere katılarak kendilerini
Dışavurumcu Sanat Terapisi
de kapsamı ve derinliği artar. Sanat ve
Intermodel (Sanatlar Arası) bir
terapi birlikte işlenildiğinde insanlığın şifa
Yaklaşım
Uzm.Psk. ve Sanat Terapisti Ezgi İçöz*
Sanat ve psikoterapi birleştiğinde, ikisinin
38
tarihinin sürekliliğine bağlanılır. (Shaun
McNiff, The Arts and Psychotherapy)
Dışavurumcu sanat terapisi, psikoterapide
bir çok tanının yanında kaygı ve depresyon
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
tedavilerinde de etkili olan bir psikoterapi
terapide
yöntemidir.
kullanabilmektir (Paolo Knill,1995). Bir veya
Dışavurumcu Sanat Terapisi (DST) bir çok
daha fazla sanat dalında derinleşmek, yaratıcı
sanat dalını ve yaratıcı süreci içinde
sureci deneyimlemek ve sanat dünyasını takip
barındıran, modern psikoterapide yeni bir
etmek her zaman terapistin yararına olacaktır.
teknik
olmasına
rağmen
bu
süreçleri
akıcı
bir
şekilde
aslında
insanoğlunun tarihi kadar eski bir şifa
DST'de bir duygu, anı, rüya, ilişki ve/veya
yöntemidir.
temel
durum; hareket, dans, resim, yazı, ses, ritim,
prensiplerini intermodel (sanatlar arası) ve
hikaye anlatımı, drama, rol yapma, oyun
kişi odaklı terapiler odağında temel hatları
ve/veya ritüel yoluyla ifade edilir. Kişi yaratıcı
ile
sürecin içinde, simgesel, bireysel ve kolektif
Bu
anlatmayı
yazı
DST'nin
amaçlayan
bir
giriş
niteliğindedir.
bilinçdışının imgeler dünyasında, "alternatif
hayat deneyimi' (alternative world experience)
Dışavurumcu Sanat Terapisi, ritüeli, sanatı,
yaşayarak estetik bir farkındalık kazanır ve
yaratıcılığı ve oyunu kalbinde tutan intermodel
tıkandığı konulara yaratıcı çözümler bulabilir.
bir akımdır. DST birden çok sanat dalını akıcı
Hayal gücü sadece görsel değildir. İmgeleme
bir şekilde, birbiri ardına, birbiriyle ilişkili
(imagination) farklı yollarla deneyimlenebilir.
olarak kullanır ve terapistin farklı sanat
İmgeleme
dallarına hakim olmasını ve birbiriyle doğal bir
sözcükleri, sesi, ritmi, oyunculuğu kapsayan
şekilde, ilişkilendirebilme becerisini gerektirir.
intermodel bir süreçtir.
Bugün, sanatı psikoterapide kullanan birçok
görsel, işitsel, dilsel ve bedensel olarak
terapist kendi sanat dalına göre, müzik
deneyimlenebilir (Paolo J.Knill, 1995). Farklı
terapisti, drama terapisti, dans terapisti gibi,
modaliteler arasındaki etkileşim serbest bir
farklı okullara ayrılmış durumda. DST ise
akış oluşmasına aracı olurken yaratıcı süreci
birçok sanat disiplinini bir arada kullanan bir
güçlendirir ve estetik deneyimi derinleştirir.
akımdır. Bu da haklı olarak bir sanat dalında
Mesela farkındalık ile yapılan bir hareket, bir
uzmanlaşmak nerdeyse bir ömür boyu suren
renk ve imge ile ifade edilir, imgeyle diyaloğa
bir çalışmayı ve disiplini gerektirirken, nasıl
geçilir veya ortaya çıkan bir imgenin duygusu
bir terapist birçok sanat dalında uzmanlaşabilir
ve anlamı araştırılır. İmge veya duygunun
sorusunu akla getiriyor (Paolo Knill,1995).
bedenin neresinde hissedildiği keşfedilebilir.
İntermodel sanat terapisinde terapistin temel
Sanat terapisi bedensel, duygusal, zihinsel,
odağı bütün sanat dallarında uzmanlaşmak
sosyal
değil bütün sanat dallarının ortak paydası olan
bütünleştirici (integral) bir akımdır.
artistik ve estetik geleneği kavrayabilmek ve
39
ve
görselliğinin
ruhsal
yanında
hareketi,
Kinetik, sezgisel,
süreçlerin
işlendiği
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
Dışavurumcu Sanat Terapisinden bahsederken,
psikanalitik ve medikal sanat terapilerinden
farklılıklarına değinmek gerekir. Psikanalitik
Sanat Terapisi akımları önceden belirtilmiş
yorumlamalar
(interpretation)
kullanırken,
DST'de yargıdan uzak olarak yaratıcı süreçte
derinleşmek önemlidir. Terapist 'ürün'ü (art
work) yorumlamak yerine kişiye araçlar sunar,
gerektiğinde aynalar ve sürecine yargılamadan
'şahit olur'. İmgelerin ve metaforların anlamları
keşfedilirken sanatın ve yaratma sürecinin
gücüne güvenilir.
Psikanalitik
Sanat
Terapisinde
ürün/eser
bilinçaltının sembolik temsili olarak görülür ve
analist tarafından zaten daha önce tanımlanmış
görüşler ile yorumlanır, yaratma süreci ikincil
olarak kalır. Projektif testler ile kişiye ağaç,
yol, köprü gibi imgeler çizdirerek paternler,
şekiller, renkler, özellikler ile ilgili yorumlar
yapılır. DST ise merkezinde yaratıcı süreci ve
sanat yapma eylemini barındırır. Bir bakıma
sanatın gücü iyileşme sürecine alan hazırlar.
Farkındalık, yaratıcılık, paylaşım ile bir öz
keşifi
amaçlayan
hümanistik
akımlar,
sanatı/ürünü tedavi sürecinde tanı koyma,
analiz etme aracı olarak kullanan medikal ve
psikanalitik akımlardan bu şekilde ayrılır.
Terapide Yaratıcı Sürecin Önemi
DST'nde oyun
ve
imgeler
aracılığı
ile,
danışanın kendi hayatına, problemlerine başka
bir gözle bakması amaç edilir. Seanslarda
yaratıcı sürecin kendisinin şifa verici gücü
deneyimlenirken, sürecin estetik analizi yapılır
ve gündelik hayatla ilişkisi anlamlandırılır.
Terapistin amacı kişiyi kendi ihtiyacına göre
bir yaratıcı sürece yönlendirmek ve kendini
ifade etmesi için araçlar sunarak, alan tutarak
(holding the space) kişinin sürecine şahit
olmaktır
(witnessing).
Şahit
olmak
yargılamadan gözlemlemeyi gerektirir. Kişiden
bir sanat eseri, bir baş yapıt meydana getirmesi
beklenmez. Danışanın sanatçı olması veya
herhangi bir sanat dalında yeteneğinin olması
koşulu yoktur. Ortaya çıkan ürün ile ilgili
estetik kaygıdan, güzel, çirkin, doğru, yanlış
gibi yargılardan uzak durulur. Bazen ilgi çekici
ürünler ortaya çıksa da işin 'sanat' ve 'zanaat'
kısmını
işin
ehlilerine
bırakmak
gerekir
(Natalie Rogers). Terapide ortaya çıkan ürünler
40
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
'düşük beceri, yüksek duyarlılık’ (low skill,
çözümün,
kaynağın
kişinin
high sensitivity) olarak anlatılır (Paolo J.Knill,
olduğuna
inanılır.
Terapistin
1995). Kişi Sanat Terapisinde sanat ve
seanstaki
yaratıcılığı kendini ve duygularını serbest
etmesi gerekir. Bir yandan çerçeve içinde
bırakma, dışavurma, ifade etme aracı olarak
nerede olduklarının farkında olarak, tabii
kullanır.
benliğini yitirmeden,
DST’de
amaç
teknikte
deneyimiyle,
kendi
içinde
danışanın
danışanla
hareket
danışanın deneyimiyle
mükemmelleşmek değil, yaratıcı süreç ile
özdeşleşebilmesi,
kendini
aynalayabilmesi gerekir (Levine, ders notları,
ifade
etmek,
kişisel
bir
şifa
empati
kurabilmesi
ve
2008). DST'de terapist ve danışan seansı
yolculuğuna çıkmaktır.
birlikte şekillendirir. Terapist her ne kadar
yapıya ve bütüne hakimse de seans sırasında
ne olacağı hem danışan hem terapist için
Terapist Danışan İlişkisi
sürprizdir.
Kişiler genelde sorunlarına çözüm bulma
becerisini yitirdikleri zaman psikoterapiye
Güvenli
başlamak
ihtiyaç
güvenini kazanmak seansta risk alabilmenin
duydukları değişimi yapmak için yaratıcı
önemli şartlarından biridir. Güven yaratmanın
kapasitelerini kaybetmişlerdir. Kişi hayatında
bazı koşulları empati kurmak,
dönem dönem veya kronik olarak bireysel ve
yapmak
sosyal kısıtlamalar yaşayabilir ve hayatını
sıralanabilir. DST kaynak ve çözüm odaklı bir
şekillendirme
Carl
modeldir. Güven yaratıldıktan sonra, terapist
Rogers'ın öncülüğünü yaptığı kişi odaklı
oyun veya yaratıcı süreçte danışanın önüne
terapinin temelinde herkesin doğasında kendi
bazı engeller ve limitler koyabilir. Danışanın
potansiyeline ulaşma kapasitesi olduğu inancı
kendi kaynaklarını kullanarak bu engeller ile
vardır (Nathalie Rogers, 1993). Terapistin
yaratıcı bir şekilde başa çıkması beklenir.
görevi danışanın kendi özünü keşfetmesine,
Oyun ve yaratıcı süreç ile terapist danışana
kendi doğrusunu ve yaratıcı potansiyelini
kendi
bulmasına aracı olmaktır.
kaynakları tanımlamasına ve gündelik hayatta
isterler.
Hayatlarında
yetisini
kaybedebilir.
bir
ve
ortam
yaratmak,
danışana
kaynaklarını
danışanın
aynalama
inanmak
fark
olarak
etmesine,
bu
nasıl kullanacağına yönelik yollar kurmasına
İntermodel Sanat Terapisinde danışan kendi
yardımcı olur. Danışan bu süreçte kendi
hayatının ve problemlerinin uzmanı (expert)
kaynak ve çözüm yollarını keşfetmeye başlar.
olarak
görülür,
yolculuğunda
terapist
eşlik
eder
ise
danışana
(companion).
Danışanın sorunlarının üstesinden gelmesi için
41
Estetik mesafe (aesthetic distance) yaratım
yolu
ile
kişinin
problem,
çatışma
ve
engellerinden uzaklaşmasına aracı olur. Başka
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
ortamda,
çözüm odaklı ve derinlemesine çalışan bir
oyunun/sanatın yarattığı estetik mesafe yoluyla
tekniktir. Bireysel seanslarda etkili olduğu gibi
engeller ile başa çıkarken kendi kaynaklarını
grup çalışmalarında da çok etkili bir şekilde
keşfetmeyi öğrenir ve/veya hatırlar. Bu keşif
kullanılabilir. Katılımcıların herhangi bir sanat
ve anlayış kişiye günlük hayatındaki engeller
deneyimi olmasını gerektirmez. Birçok ülkede
ile
özel kliniklerde olduğu kadar hastanelerde,
bir
deyişle,
başa
kişi
güvenli
çıkarken
bir
yaratıcı
çözümler
hapishanelerde,
kişisel
gelişim
bulabileceğine dair umut ve inanç vermesinin
okullarda,
yanında kişiye hayatında kendini tekrarlayan
merkezlerinde bir çok yaştan insan ve gruptan
temalar hakkında farkındalık ve artık hizmet
kişiler ile yaygın olarak kullanılmakta olup,
etmeyen
Türkiye de yeni tanınmaya başlanmıştır.
kalıpları
nasıl
değiştirebileceği
yönünde ipuçları verir.
Bireysel ve grup terapilerinin yanında sosyal
değişim projelerinde de kullanılmaktadır.
Not: Türkçede çok yeni bir akım olduğu için
akademik dünyadaki jargonu yeni oluşmakta
ve gelişmektedir. Bazı kavramlar İngilizcede
de
sonradan
oluşmuş
olup,
Türkçede
karşılıkları Sanat Terapistlerinin ekip çalışması
ile karşılığını bulacaktır. Dışavurumcu Sanat
Terapisi, İfadesel Sanat Terapisi ve Yaratıcı
Sanat Terapisi olarak da kullanılmakta olup,
Sonuç
Dışavurumcu Sanat Terapisi, kişinin psikolojik
sorunları ile başa çıkmasına yardım eden,
özünü, kim olduğunu anlamasına destek olan
İntermodel Dışavurumcu Sanat Terapisinden,
Sanatlar Arası Dışavurumcu Terapi olarak da
bahsetmek mümkündür.
Kaynaklar
Knill, P., Levine, E., Levine, S., Principles and Practice of
Expressive Arts Therapy: Toward a Therapeutic Aesthetics,
bir kişisel gelişim metodu ve psikoterapi
Jessica Kingsley Publishers, 2005.
tekniğidir. Hayattan keyif almamız, bütünlüğe
Knill, P.J., Barba, H.N. and Fuchs, M. N. (1995) Minstrels of
ulaşmamız için bazen bilmediğimiz, karanlık
Soul: Intermodal Expressive Arts Therapy. Toronto, Ontario,
tarafımızla yüzleşmemiz gerekir. Bunun için
de rahatsızlıklarımızı sadece semptomları yok
eden, yüzeysel bir şekilde değil de, kökenine
inerek çözmemiz daha sağlıklı olacaktır. DST
birçok farklı popülasyon ile kullanılabilen,
42
Canada: Palmerston Press
Rogers, Natalie: The Creative Connection: Expressive Arts as
Healing, Science & Behavior books, 1993.
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
*Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği
Üyesi ezgiicö[email protected]
Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği
Derneği(ÇARE-DER)
Ahmet Vefik Paşa Caddesi Şair Mehmet
Emin
Sokak
Gülçin Apartmanı No:5 D.1 (Ilıcak Hotel
Ara
Sokağı)
Fındıkzade - Fatih / İstanbul
212 585 62 47 - 529 06 77
212 586 76 79
www.careder.org
www.ailerehber.org
[email protected]
43

Benzer belgeler

Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği ÇARE–DER YIL:2015

Çocuk Akıl Sağlığı ve Rehberliği Derneği ÇARE–DER YIL:2015 okuyacağını umduğumuz bu yeni sayı vesilesiyle herkese mutlu yıllar dileğimizi iletelim. Önceki

Detaylı