Doğum Sonu Dönem Kanıt Temelli Yaklaşımlar Ve Hemşirelik

Transkript

Doğum Sonu Dönem Kanıt Temelli Yaklaşımlar Ve Hemşirelik
Doğum Sonu Dönem Kanıt Temelli Yaklaşımlar Ve
Hemşirelik
Nevin ÇITAK BİLGİN*, Dilek COŞKUNER POTUR**
ÖZET
Doğum sonu dönemde kadınlar önemli fiziksel, sosyal ve emosyonel değişiklikler yaşamaktadır. Anne
ve yenidoğanın bu dönemi sağlıklı bir şekilde geçirebilmesinde hemşirelik girişimlerinin önemi
büyüktür. Bakımın kalitesini ve bakım sonuçlarını iyileştirmek, klinik uygulamalarda ve hasta bakım
sonuçlarında fark yaratmak, bakımı standardize etmek ve hasta memnuniyetini artırmak sadece kanıt
temelli yaklaşımlarla mümkündür.
Bu derlemenin amacı doğum sonu yüksek olan maternal morbiditeyi azaltmada hemşirelik
uygulamalarında kullanılabilecek kanıt temelli yaklaşımları vurgulamak ve konunun önemine dikkat
çekmektir.
Anahtar kelimeler: Doğum sonu, kanıt temelli, hemşirelik
ABSTRACT
Postpartum Period Evidence-Based Approaches and Nursing
Women experience significant physical, social and emotional changes during postpartum period. The
nursing initiatives are of major importance in mothers and the newborn’s get through this period.
Improvement of care quality and the care results, creating difference in clinical applications and
patient care results, standardization of care and improving the patient satisfaction is only possible by
evidence based approaches.
The aim of this composition is to highlight the evidence based approaches to be used at nursing
applications in order to decrease postpartum maternal morbidity and to attract the attention to the
subject.
Key words: Postpartum, evidence-based, nursing
GİRİŞ
Doğum sonu, pek çok kadın için önemli fiziksel, sosyal ve emosyonel değişikliklerin görüldüğü bir
dönemdir. Bu süreç klasik olarak plasentanın doğumundan bir saat sonra başlayıp altı hafta devam
etmekle birlikte yaşanan bazı sorunlar bir yıl ya da daha uzun süre devam edebilmektedir (Shaw ve
Kaczorowski 2007). Anneler doğum sonu dönemde genital ve ektragenital organlardaki değişikliklerin
etkisi ile, epizyo bölgesinde ağrı/kramplar, meme sorunları (süt kanallarında tıkanıklık, engorjman,
mastit, sütün yetersiz gelmesi ve erken kesilmesi, küçük ve içe çökük meme ucu), yorgunluk,
enfeksiyon belirti ve bulguları (idrar yolu, vajinal) hemoroid, inkontinans, kendi/yenidoğan bakımında
yetersizlik hissetme, aile planlaması, menstruasyon ve cinselliğe yeniden başlamak gibi pek çok
fiziksel ve psikolojik problemi bir arada yaşamaktadırlar (Barrett ve ark. 1999; Gölbaşı 2003; Shaw
ve Kaczorowski 2007, Thompson, Roberts , Currie ve Ellwood 2002).
* Yrd. Doç. Dr. Abant İzzet Baysal Üniversitesi Bolu Sağlık Yüksekokulu Hemşirelik Bölümü. Doğum, Kadın Sağlığı ve Hastalıkları
Hemşireliği Anabilim Dalı.
** Arş. Gör. Dr. Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü, Doğum ve Kadın Hastalıkları Hemşireliği Anabilim
Dalı.
Doğum Sonu Dönem Kanıt Temelli…..81
Yaşanan sorunlar göz önünde bulundurulunca, anne ve yenidoğana yönelik komplikasyonların
önlenmesi, sağlığın iyileştirilmesi ve önerilerde bulunulabilmesi için sağlık profesyonellerine önemli
görevler düşmektedir (Shaw ve Kaczorowski 2007). Doğum sonu dönemde uygulanacak hemşirelik
bakım girişimleri, annenin ve bebeğin fiziksel bakımlarını sağlayarak, riskli durumları önlemekte ve
ailenin yeni duruma fiziksel ve psikososyal yönden uyumunu sağlamaya yardım ve rehberlik etmekte,
olumlu sağlık davranışlarının geliştirilmesine yardımcı olmaktadır (James DC 2008). Bu nedenle de
tüm sağlık profesyonelleri için uygulamaların en iyi kanıt üzerine temellendirilmesine gereksinim
giderek artmaktadır (Yurtsever ve Altıok 2006). Kanıta dayalı uygulamalar bakım verilen alanlardaki
uygun kaynakları, hasta tercihlerini, klinik uzman görüşü ve bilimsel araştırmalardan elde edilen
kanıtları hastalara en iyi bakım hizmetini vermek için bir araya getirme olarak tanımlanmaktadır
(Yılmaz M 2005). Kanıta dayalı hemşirelikte ise, hemşire hastaların bakımı hakkında karar verirken,
araştırma sonuçları ile kanıtlanmış bilgileri dikkatli, özenli, açık ve mantıklı bir şekilde, hastaların
tercihlerini de dikkate alarak kullanması söz konusudur. Böylece bakımın kalitesini ve bakım
sonuçlarını iyileştirmek, klinik uygulamalarda ve hasta bakım sonuçlarında fark yaratmak, bakımı
standardize etmek ve hasta memnuniyetini artırmak mümkün olmaktadır (Yurtsever ve Altıok 2006).
Kanıt temelli uygulamalar kanıt düzeyi ve gücüne göre aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir (http://
www.guidelines.gov/summary/summary.aspx?doc 2010).
Kanıt Düzeyi
Kanıt
Öneri Derecesi
1a
Sistematik gözden geçirme ya da Randomize Kontrollü
Çalışmanın (RKÇ) meta analizi
A
1b
En azından bir RKÇ
2a
Randomizasyon yapılmadan iyi tasarlanmış en az bir
kontrollü çalışma
B
2b
İyi tasarlanmış en az bir deneysel çalışma
3
İyi tasarlanmış deneysel olmayan tanımlayıcı çalışma
(karşılaştırmalı/ korelasyon/vaka çalışmaları )
C
4
Uzman komite raporları/Otorite görüşü
D
Rehberi geliştiren grubun görüşü
GPP
İyi Uygulama
Noktası
Doğum sonu bakımda kanıt temelli yaklaşımları aşağıdaki başlıklar altında incelenebilir (Levitt ve ark.
2004).
1.Postpartum hemoraji: Dünyada anne ölümlerinin yaklaşık ¼’ünden sorumludur. Postpartum
hemoraji bebeğin doğumundan sonraki ilk 24 saat içinde genital yoldan 500 ml yada daha fazla kan
kaybedilmesi olarak tanımlanırken, şiddetli postpartum hemoraji ise 1000 ml. den fazla kan kaybını
ifade etmektedir. 1997-2006 yılları arasında incelenen 224 çalışmanın sonucuna göre, postpartum
hemorajinin prevelansı % 6.09, şiddetli postpartum hemorajinin prevelansı ise % 1.86 olarak
belirlenmiştir. Bu durumun en yaygın nedeni (%90) doğumdan sonra uterusun yeterince kontrakte
olamaması olduğu ve prevelansın vajinal doğum yapanlarda ve nulliparlarda daha fazla olduğu
görülmüştür (Carolli , Cuesta , Abalos ve Gulmezoglu 2008).
82 Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi, Cilt:3,Sayı:3. 2010
Tüm bu nedenlerden dolayı aşırı ya da inatçı devam eden kanamalarda uterusun tonüsü, pozisyonu,
ölçüsü, involüsyonu ve vajinal kan kaybı mutlaka değerlendirilmelidir. Eğer uterin anormallik yok ise
diğer semptomlar göz önünde bulundurulmalıdır D (GPP). Ani ya da aşırı kan kaybı ya da kan
kaybına eşlik eden belirtiler, taşikardi, hipotansiyon, hipoperfüzyonu içeren şok semptomları ve bilinç
değişikliği de değerlendirilmelidir D (GPP) (http:// (www.guidelines.gov/summary/summary.aspx?
doc 2010). Postpartum hemorajiyi azaltmada en sık kullanılan uterotonik ilaç oksitosin ve meterjindir
(Güvenli Annelik Katılımcı Kitabı 2005). Misoprostol (cytotec) kullanımı ise diğer tedaviler başarısız
olduğunda ya da uygulanamadığında önerilmektedir (Blum, Alfirevic, Walraven, Weeks ve Winikoff
2007). Yapılan randomize kontrollü çalışmalarda cytotec kullanımının maternal mortaliteyi azaltmada
önemli etkisinin olmadığı buna rağmen annede ateş ve titremenin artışı ile ilişkili olduğu belirlenmiştir
(Mousa ve Alfirevic 2009).
2. Preeklampsi/eklampsi:
Doğumdan sonraki altı saat içinde en azından bir defa kan basıncının değerlendirilip kayda alınmış
olması önerilmektedir. Rutin proteinüri takibi ise gerekli görülmemektedir D (GPP). Bununla birlikte
annede şiddetli ya da sürekli baş ağrısı olup olmadığı değerlendirilmeli ve pre-eklampsi durumu göz
önünde bulundurulmalıdır (acil durum) (A). Diyastolik kan basıncı 90 mmHg’dan fazla ve dört saat
içinde 90 mmHg’nın altına düşmüyorsa aynı şekilde preeklampsi yönünden dikkatli olunmalıdır (acil
durum) (A). Diyastolik kan basıncı 90 mmHg’dan fazla fakat diğer pre-eklampsi semptomları/
belirtileri yok ise kan basıncı ölçümü dört saat içinde tekrarlanmalıdır D (GPP) (http://www.
guidelines.gov/ summary/ summary.aspx?doc 2010).
3.Tromboembolizm:
Alt ekstremitelerde ağrı ve hassasiyetle karakterize olan tromboembolik hastalıkların majör sebebi
gebelik ve postpartum dönemde venöz staz ve hiperkoagülasyondur. Postpartum dönemde insidansı
0.5-3 /1000’dir. Son 20 yılda bu oran daha da azalmıştır. Doğumdan sonra erken ambulasyonun bakım
standartları içerisinde yer alması bu oranın azalmasını sağlamıştır (Lowdermilk 2004). Kanıt temelli
yaklaşımlarda da tromboembolizm riskini azaltmak için doğumdan sonra annenin mümkün olduğunca
erken mobilizasyonun sağlanması, derin ven trombozu riski açısından tek taraflı baldır ağrısı,
kızarıklık ya da şişmenin olup olmadığının değerlendirilmesi tavsiye edilmektedir (http://
www.guidelines.gov/ summary/ summary. aspx?doc 2010).
Mobilizasyon kadının genel durumu ve anestezinin tipine göre planlanmalıdır. Genel anestezi,
epidural ya da spinal anestezi uygulanan kadınlar sekiz on iki saat yatakta kalmaktadırlar. Kadın ilk
ayağa kalktığında baygınlık, baş dönmesi gibi semptomlarla ortostatik hipotansiyon gelişebileceği
unutulmamalı ve ebe/hemşire ilk mobilizasyonda hazır bulunmalıdır. Eğer sekiz saatten daha uzun
süre yatakta kalınması gerekliyse (postpartum preeklemsi nedeniyle MgSO4 tedavisi alma) ayağı
ekstansiyon ve fleksiyona çevirme, ekstremitelere dönme hareketi yaptırma, kollara ekstansiyon ve
fleksiyon yaptırma, yatak içinde dizlerin altına basınç uygulama ve gevşetme gibi dolaşımı artırıcı
egzersizler açısından kadın desteklenmelidir (Karaçam 2008). Tromboembolizm açısından daha fazla
risk altında olan obez kadınlarında bireyselleşmiş bakım almaları sağlanmalıdır. Pulmoner
tromboembolizm açısından ise göğüs ağrısı ya da nefes almada zorluğun değerlendirilmesi önemli
görülmektedir (GPP) (http://www.guidelines.gov/summary/summary.aspx?doc 2010).
4.Doğum sonu enfeksiyon: Doğum sonu altı hafta içinde üreme organlarında meydana gelen
enfeksiyonları tanımlar. ABD’de doğum sonu enfeksiyon, doğumu takiben ilk 24 saatten sonra
postpartum 10 gün boyunca 38 derece ve üzerindeki ateşin görülmesi ve en az iki gün sürmesi olarak
tanımlamaktadır (Lowdermilk 2004). Doğum sonunda en fazla görülen enfeksiyonlar endometritis,
üriner sistem enfeksiyonları ve mastittir (Corwin ve Arbour 2007). Vakum, forseps kullanımı ile
Doğum Sonu Dönem Kanıt Temelli…..83
gerçekleştirilen operatif vajinal doğumlarda, normal vajinal doğumlara göre doğum sonu enfeksiyon
riski ve annenin yeniden hastaneye başvurma olasılığı artmaktadır. Bu nedenle proflaktik antibiyotik
kullanımı önerilmektedir. Ancak antibiyotik proflaksisinin faydaları operatif vajinal doğumlar için
halen yeterince açık değildir. Yapılan randomize kontrollü çalışmada proflaktik antibiyotik
tedavisinin, endometritis riskini azaltmadığı ve hastanede kalış süresini etkilemediği belirlenmiştir
(Liabsuetrakul, Choobun, Peeyananjarassri ve Islam 2009). Sezaryen doğumlardan sonra ise tüm
kadınlara proflaktik antibiyotik verilmesi tavsiye edilmektedir. Emziren annelerde sulfonamitler ve
guinolone içeren belli antibiyotiklerin kullanımı ise önerilmemektedir (Corwin ve Arbour 2007).
Kanıt temelli yaklaşımlarda, vücut ısısı 38 derecenin üstünde ise 4 6 saatte bir vücut ısısının
ölçülmesi, ikinci ölçümde de 38 derecenin üzerinde ve sepsisle ilgili gözlenebilen diğer belirti ve
bulgular var ise ileri değerlendirme yapılması önerilmektedir
(acil durum) D(GPP)
(http://www.guidelines.gov/summary/summary.aspx?doc 2010).
5.Erken Taburculuk: 50 yıldan uzun bir süredir doğum sonu hastanede kalınan süre azalmaktadır.
Literatürde postpartum erken taburculuğu ifade eden değişik zaman sınırları bulunmaktadır. Genel
olarak, doğumdan sonra 48 saat ya da daha az süre hastanede yatma erken taburculuk olarak ifade
edilmektedir. Doğum şekline göre tanımlandığında ise; normal vajinal doğumdan sonra 6-24 saat ve
sezaryen doğumdan sonra 48-72 saat içinde olan taburculuklar erken taburculuk olarak
nitelendirilmektedir (Gölbaşı 2003).
Kanıt temelli yaklaşımlarda doğum sonu erken taburcululuğun neonatal mortalite ve morbidite riskini
artırdığı ifade edilmektedir (II B). Doğum sonu 48 saatten daha önce taburcu edilen annelerin 48
saatten daha uzun sürede taburcu edilenlere göre yeniden hastaneye başvurma olasılıklarının fazla
olduğu belirlenmiştir. Ayrıca primipar bekâr kadınlarda yenidoğanları ile acile başvurma oranının
daha fazla olduğu görülmüştür (II A). (Cargill ve Martel 2007). Bu nedenle anne ve yenidoğanın
fiziksel, sosyal ve psikolojik iyilik hali taburculuk planı yapılırken değerlendirilmelidir. Eğer anne ve
bebeği doğumdan sonra 48 saat içinde taburcu edilecekse uzman bir sağlık profesyoneli (anne ve
yenidoğan bakımında uzmanlaşmış hemşire gibi) ile yüzyüze görüşülerek değerlendirme yapılması ve
sonra taburculuğun planlanması önerilmektedir (Kanıt düzeyi III ). Doğumdan 48 saat sonra taburcu
edilen düşük riskli anne ve yenidoğanlarda ise ev ziyaretleri yapılmasından çok taburculuktan sonraki
48 saat içinde telefonla takip tavsiye edilmektedir (Kanıt Düzeyi I) (http://www.guidelines.
gov/summary/summary.aspx?doc 2010).
6.Kontrasepsiyon/ cinsel sağlık: Sağlık profesyonelleri doğum sonu yaşanabilecek cinsel problemler
ve kontrasepsiyon yöntemleri hakkında kadını ve cinsel eşini bilgilendirmelidirler. Doğum sonu
kullanılabilecek kontraseptif metodlara ilişkin bilgilendirmeye aslında antenatal dönemde başlanması
ve doğum sonunda konunun yeniden gözden geçirilmesi önerilmektedir (GPP)(http://www.National
Guideline Clearinghouse Postnatal sexual and reproductive health.htm 2010).
Yapılan çalışmalarda DS cinsel ilişkiye en erken iki hafta içerisinde başlandığı (Aslan 2005; Barrett ve
ark 1999; Huang ve Mathers 2006, Phillips 2000), ikinci ve üçüncü aylarda ise cinsel aktivitede
bulunanların oranının artığı görülmektedir (Cammu, Van Nylen ve Amy 2000). Bu nedenle kadınların
hastaneden taburcu olmadan önce kullanacakları kontraseptif yönteme karar vermiş olmaları
istenmeyen gebeliklerin önlenmesi açısından önemlidir. Kontraseptif kullanımına ise doğum sonu
üçüncü haftada başlanılması önerilmektedir D(GPP) (http://www.guidelines.gov/summary/
summary.aspx?doc 2010).
Sağlık profesyonelleri annelerin kontrasepsiyona ilişkin gereksinimlerini değerlendirirken, kadınların
kültürel uygulamalarını/inançlarını, emzirme tutumlarını/davranışlarını, tıbbi ve sosyal faktörleri göz
önünde bulundurmalıdırlar (GPP) (http://www.National Guideline Clearinghouse Postnatal sexual
and reproductive health.htm 2010).
84.Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi, Cilt:3,Sayı:3. 2010
DS dönemde nonhormonal metodların (laktasyonel amenore metodu (LAM), bariyer metodlar, RİA)
laktasyondaki
kadınlar tarafından güvenle kullanılabileceği
kadınlara açıklanmalıdır
(http://www.guidelines.gov/summary/summary.aspx?doc 2010). LAM’ın postpartum altı ayın
altındaki, tam emzirme sağlayan kadınlarda % 98 koruma sağlarken (B), postpartum altı aydan sonra,
menstruasyon yeniden görüldüğünde ve emzirme azaldıysa (geceleri emzirmeme, ek gıdalara başlama
vb) gebelikten korumayacağı anneye söylenmelidir (C) (http://www.National Guideline Clearinghouse
Postnatal sexual and reproductive health.htm 2010). Anne emziriyorsa kendi seçimi dahilinde doğum
sonu 6. haftadan itibaren yalnız progesteron içeren yöntemlerin kullanılabileceğini, kombine oral
kontraseptiflerin emziren kadınlarda DS ilk 6 ay kullanılmaması gerektiği açıklanmalıdır (A)
(http://www.guidelines.gov/summary/summary.aspx?doc 2010).
Eğer anne cinsel sağlık problemleri ve cinsel ilişkiye yeniden başlama hakkında sürekli anksiyete
yaşadığını ifade ediyorsa nedenleri araştırılmalıdır D(GPP). Perineal travması olan, disparoni yaşayan
kadınlarda perinenin değerlendirilmesi ise önemli görülmektedir D(GPP) (http://www.guidelines.gov/
summary/summary.aspx?doc 2010).
7.Mental Sağlık: Doğum sonu dönemde annenin iyilik hali, aile ve sosyal destekleri, iyileşmek için
kullandığı baş etme stratejileri değerlendirilmelidir. Kadın ve ailesi, normalin dışındaki mizaç,
emosyonal durum ve davranış değişikliklerini sağlık bakım profesyonelleri ile paylaşmaları konusunda
cesaretlendirilmelidir D(GPP). Doğum deneyiminin sonradan formal olarak değerlendirilmesi ise
tavsiye edilmemektedir (A). Tüm sağlık bakım profesyonelleri, doğumdan sonraki haftalarda ve ayda
yaşanılabilecek maternal mental sağlık problemlerinin belirti ve bulgularının farkında olmalıdır
D(GPP). Kadınlar mental sağlıklarının korunması için desteklenmelidirler. Bu destek kadının
bebeğinin bakımında yardım alması, birileri ile duygularını konuşması, sosyal destek sistemlerine
ulaşmasını sağlama gibi girişimleri içermektedir D(GPP) (http:// www.guidelines.gov/ summary/
summary.aspx?doc 2010).
8. Doğum Sonu Tıbbi Problemler:
*Anemi / Halsizlik: Doğum sonu Hemoglobin (Hb) düzeyi yaşanan kan kaybı nedeniyle ilk 24 saat
hafif düzeyde düşer ve sonraki 2-5 günde artar. Hb gebelik öncesi normal düzeyine ortalama 7 günde
döner. Doğum sonu üç ay içinde Hg düzeyi <12 gr/ dl altında olan kadınların daha fazla olasılıkla
halsizlik yaşadıkları bildirilmiştir. DS iki hafta içinde şiddetli halsizlikten şikâyet eden kadınlar anemi
yönünden taranmalı Hb/Htc düzeyleri değerlendirilmelidir. Diğer tüm kadınlar ise doğum sonu altıncı
haftada aynı şekilde anemi açısından değerlendirilmelidir (Corwin ve Arbour 2007). Kanıt temelli
yaklaşımlarda da postpartum hemoraji yaşamışsa ya da anne sürekli halsizlik yaşıyorsa, hemoglobin
düzeyinin değerlendirilip, düşük ise tedavi edilmesi önerilmektedir D(GPP) (http://www.guidelines.
gov/summary/summary.aspx?doc 2010). Eğer sorun Hb düzeyi ile ilgili değilse yorgunluğun yeni
anne babalığın normal bir sonucu olabileceği bununla birlikte psikolojik, ya da sosyal sebeplerin de
araştırılması önemli görülmektedir D(GPP). Anne ile genel iyilik hali hakkında konuşularak ve diyet,
egzersiz, aktivite planlaması ve zamanını bebeği ile geçirmesi üzerine tavsiyelerde bulunulabilir
D(GPP) (http://www.guidelines.gov/summary/summary.aspx?doc 2010).
*Konstipasyon: Doğum sonu üç gün içinde kadının defekasyona çıkıp çıkmadığı değerlendirilmelidir
D(GPP). Kadın konstipasyon yaşıyorsa, diyeti ve sıvı alımı değerlendirilmeli, diyetini nasıl
iyileştireceği hakkında tavsiyelerde bulunulmalıdır D(GPP). Eğer diyet etkili olmamışsa hafif bir
laksatif önerilebilir A (http://www.guidelines.gov/summary/summary.aspx?doc 2010).
*Hemoroid: Hemoroide bağlı sorun yaşanıyorsa bunun doğum sonu dönemde yaygın görüldüğü
kadına açıklanmalı D(GPP), konstipasyonu önleyecek diyet alması önerilmelidir D(GPP)
(http://www.guidelines.gov/summary/summary.aspx?doc 2010).
Doğum Sonu Dönem Kanıt Temelli…..85
* Başağrısı: Kadın ile doğum sonu her iletişimde başağrısı semptomları hakkında konuşulmalıdır (C).
Prekelampsi olmadığından emin olunulan durumlarda migren ya da gerilim baş ağrısı yaşayan
kadınlara gevşeme teknikleri ya da baş ağrısını başlatan faktörlerle nasıl baş edeceği hakkında
tavsiyelerde bulunulmalıdır D(GPP) (http:// www. guidelines.gov/ summary/ summary.aspx?doc
2010).
*Üriner retansiyon: Kadının doğum sonu altı saat içinde idrar yapıp yapmadığı kaydedilmelidir
D(GPP). Eğer bu süre içinde idrar yapmamışsa, yapmasını kolaylaştırmak için ılık banyo/duş alması
tavsiye edilmelidir D (GPP). Doğum sonu altı saat içerisinde idrar çıkışı olmamış, miksiyonu
sağlamaya yönelik girişimler hemen başarılı olmamışsa mesane volümü değerlendirilmeli ve
kateterizasyon
düşünülmelidir
D(GPP)
(acil
durum)
(http://www.guidelines.gov/
summary/summary.aspx?doc 2010).
9.Yenidoğanın Beslenmesi ve Emzirme Sorunları: Hastaneler emzirme politikalarını yazılı olarak
tüm elemanlarına ve ailelere anlatmalıdırlar. Sağlık bakım profesyonelleri emzirmenin başlatılması ve
devam ettirilmesinde kadına ve bebeğe destek olmalı, bu konuda öncelik ve yeterli zaman
ayırmalıdırlar D(GPP). Anne mümkün olan en kısa zamanda, ideal olarak doğumdan sonraki bir saat
içinde bebeğini emzirmesi konusunda desteklenmelidir D(GPP). Mümkün olduğu takdirde annenin 24
saat süresince odada bebek ile sürekli tensel temas halinde olması sağlanmalıdır (A). Rutin postnatal
prosedür (bebeğin tartılması, ölçülmesi, banyosu gibi) olarak, doğum sonu ilk bir saat içinde bebeğinin
ve annenin ayrılmasından ise kaçınılmalıdır (C) (http://www.guidelines.gov/summary/
summary.aspx?doc 2010).
Formül mamalar emen bebeklerde tıbbi olarak gerekmedikçe verilmemeli (B), benzer olarak formül
mamalar ya da bununla ilgili reklam broşürlerini içeren ticari paketlerin de hastaneden taburcu
olmadan önce kadınlara verilmesi önerilmemektedir (A) (http://www. guidelines.gov/ summary/
summary.aspx?doc 2010).
Kadınlar başarılı emzirme desteklendikten sonra kadının emzirme ile ilgili yaşayabileceği sorunlar ve
çözüm önerileri konusunda bilgi verilmelidir.
Meme ucunda ağrı: Eğer kadının meme başı ağrılı ve çatlamış ise, bebeği memeye yanlış
yerleştirmeden kaynaklanabileceği söylenmelidir D(GPP). Eğer bebeğin pozisyonu ve meme başını
tutuş düzeltildikten sonra da meme ucunda ağrı devam ediyorsa pamukçuk yönünden
değerlendirilmelidir D(GPP) (http://www. guidelines.gov/ summary/ summary.aspx?doc 2010).
Engojman: Kadınlara memelerde hassasiyet, sertlik ve doğum sonu üç gün içerisinde ya da süt
inerken ağrı olabileceği söylenmelidir D(GPP). Memeleri iyi destekleyen, sıkmayan sütyen
kullanmaları önerilmelidir D(GPP). Meme engojmanı; emzirme kısıtlanmaksızın, etkilenen memenin
daha uzun süre bebeğe verilmesi, meme masajı ve eğer gerekliyse elle sağma ve analjezik kullanımı
ile tedavi edilebilmektedir (A) (http://www.guidelines.gov/summary/summary.aspx?doc 2010).
Mastit: Kadınlara mastitin, grip benzeri semptomları, memede kırmızılık, hassasiyet, ağrı gibi belirti
ve bulguları sağlık çalışanlarına acil olarak iletmeleri konusunda bilgi verilmelidir (C). Mastit belirti
ve bulguları olduğunda, emzirmeye devam etmeleri ve/veya nazik bir biçimde elle sütün sağılması
(A), parasetamol gibi emzirmeyi etkilemeyecek uygun bir analjezik kullanımı D(GPP), sıvı alımını
artırmaları söylenmelidir D(GPP) (http://www.guidelines.gov/summary/summary.aspx?doc 2010).
10. Pelvik Taban Kas Egzersizleri :
Kadınlarda gebelik ve doğum süreci pelvik tabanı olumsuz yönde etkileyerek üriner inkontinans ve
diğer pelvik taban disfonksiyonlarının (vajinal hipoestezi, koital anorgazmi pelvik organ prolapsusları
vb) artışına neden olmaktadır (Soylu 2003; Taşpınar 2008). Yapılan çalışmalarda pelvik taban kas
egzersizlerinin düzenli olarak yapılması durumunda, üriner inkontinansın, pelvik organ prolapsusunun,
cinsel problemlerin azaldığı, orgazmın ise arttığı belirlenmiştir. (Aslan 2005; Berzuc 2007; Bilgin
86. Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanatı Dergisi, Cilt:3,Sayı:3. 2010
2009; Dinç 2004) Kanıt temelli yaklaşımlarda da pelvik taban kas egzersizlerinin önemi vurgulanarak
kadınların bu egzersizi düzenli yapmaları önerilmektedir (A). Kadının sorununa çözüm bulunamamış
ve durum daha da kötüleşmiş ise ileri değerlendirme yapılması tavsiye edilmektedir D(GPP)
(http://www.guidelines.gov/summary/summary.aspx?doc 2010).
SONUÇ
Doğum sonu dönemde hemşirelik bakımına yön veren, uygulamalarda standardizasyonu sağlayan,
bakımın kalitesini ve hasta memnuniyetini artıran kanıt temelli yaklaşımların genellikle uzman
raporlarına/ otorite görüşlerine dayandığı D(GPP) düzeyinde olduğu görülmektedir. Bu nedenle
hemşirelik girişimlerinin daha iyi kanıt düzeylerine temellendirilmesi için doğum sonu dönemle ilgili
daha fazla çalışma yapılmasına gerek olduğu düşünülmektedir.
KAYNAKLAR
________:Güvenli Annelik Katılımcı Kitabı (2005). TC Sağlık Bakanlığı Ana Çocuk Sağlığı ve Aile
Planlaması Genel Müdürlüğü. Ankara: Buluş Tasarım ve Matbaacılık, 120-148.
________: http:// www.guidelines.gov/summary/summary.aspx?doc. Erişim tarihi 3 Ağustos 2010).
________: http://www.national guideline clearinghouse postnatal sexual and reproductive health.htm
erişim:6 ağustos 2010.
Aslan E (2005). Huzur evinde yaşayan üriner şikâyetleri olan kadınlarda mesane eğitimi ve kegel
egzersizlerinin etkinliği. Doğum ve Kadın Hastalıkları Hemşireliği AD Doktora Tezi, Marmara
Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü. İstanbul.
Barrett G, Pendry E, Peacock J, Victor C, Thakar R, Manyonda I. (1999). Women’s sexuality after
childbirth: A pilot study. Arch Sex Behav, 28(2):179-191.
Berzuc K (2007). A strong pelvic floor: How nurses can spread the word. Nurs Womens Health,
11(1):54-61.
Bilgin ÇN (2009). Pelvik taban kas egzersizlerinin postpartum dönemde cinsel yaşama etkisi. Doğum
ve Kadın Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri
Enstitüsü. İstanbul.
Blum J, Alfirevic Z, Walraven G, Weeks A, Winikoff B ( 2007) . Treatment of postpartum
hemorrhage with misoprostol. İnternational Journal of Gyneocology and Obstetrics, 99: 202-205.
Cammu H, Van Nylen M, Amy JJ (2000). A 10-year follow-up after Kegel pelvic floor muscle
exercises for genuine stress incontinence. BJU Int, 85(6):655-658.
Cargill Y, Martel M. (2007). Postpartum maternal and newborn discharge. J Obstet Gynaecol Can 29
(4):357-359.
Carolli G, Cuesta C, Abalos E, Gulmezoglu MA (2008): Epidemiology of postpartum
haemorrhage:systematic rewiew.Best Practice&Resarch Clinical Obstetrics and Gynaecology 22 (6):
999-1012.http://www.sciencedirect.com Erişim Tarihi :25.10.2010.
Corwin EJ, Arbour M (2007). Postpartum Fatigue. MCN, 4: 215-220.
Dinç AA (2004). Üriner inkontinans şikâyeti olan gebelerde gebelik ve postpartum dönemde
uygulanan pelvik taban kas egzersizlerinin bu şikâyetin giderilmesindeki etkinliği. Doğum ve Kadın
Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü.
İstanbul.
Doğum Sonu Dönem Kanıt Temelli…..87
Gölbaşı Z (2003). Postpartum dönemde erken taburculuk, evde bakım hizmetleri ve hemşirelik. C.Ü.
Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 7(2): 15-22.
Huang YC, Mathers NJ (2006). A comparison of sexual satisfaction and post-natal depression in the
UK and Taiwan. Int Nursing Rev, 53:197-204.
James DC (2008). Postpartum Care. (in) Simpson KR, Creehan A.(Eds). Perinatal Nursing. Lippincott
Third Edition, Philadelphia, 473-475.
Karaçam Z (2008). Doğum Sonu Dönem. (içinde): Şirin A, Kavlak O (Ed ). Kadın Sağlığı. İstanbul,
Bedray Yayıncılık, 719-754.
Levitt C, Shaw E, Wong S, Kaczorowski J, Springate R, Sellors J, Murray E (2004). Systematic
Review of the Literature on Postpartum Care: Methodology and Literature Search Results. BİRTH, 31
(3):196-202.
Liabsuetrakul T, Choobun T, Peeyananjarassri K, Islam QM (2009). Antibiotic prophylaxis for
operative vaginal delivery. The Cochrane Library
Lowdermilk D.L (2004). Postpartum Complications. (in) Lowdermilk DL, Perry S.E. (Eds).
Maternity & Women’s Health Care. Mosby 8th Edition, USA, 1044–48.
Mousa HA, Alfirevic Z ( 2009). Treatment for primary postpartum haemorrhage. The Cochrane
Library (1): 1-29.
Phillips NA (2000). Female sexual dysfunction: Evaluation and treatment. Am Fam Physician,
62(1):127-136.
Shaw E, Kaczorowski J (2007). Postpartum care- What’s new?.Curr Opin Obstet Gynecol, (19):561567.
Soylu A. (2003). Kadın cinsel fonksiyon bozukluğunda tanı. Androloji Bülteni, 13:21-23.
Taşpınar A(2008). Normal Gebelik. (içinde): Şirin A, Kavlak O (Ed ). Kadın Sağlığı. İstanbul, Bedray
Yayıncılık, 454-586.
Thompson JF, Roberts CL, Currie M, Ellwood DA. (2002). Prevalence and persistence of
health problems after childbirth: Associations with parity and method of birth. Birth,
29(2):83-94.
Yılmaz M (2005). Hemşirelik bakım hizmetinin kalitesini geliştirme yolu olarak kanıta dayalı
uygulama. C.Ü. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi, 9 (1): 41-48.
Yurtsever S, Altıok M (2006). Kanıta dayalı uygulamalar ve hemşirelik. F.Ü. Sağlık Bil.
Dergisi, 20(2): 159-166.
İletişim adresi:
Arş. Gör. Dr. Dilek COŞKUNER POTUR
Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi
Hemşirelik Bölümü,
Doğum ve Kadın Hastalıkları Hemşireliği Anabilim Dalı.
E mail: [email protected]

Benzer belgeler