22. sayi sayfalar

Transkript

22. sayi sayfalar
22. sayi sayfalar
30.04.2009
10:05 Uhr
Seite 1
Onbir Ayýn Sultaný
Ramazan-ý Þerif
Rahmet, Bereket ve Kur`an Ayý Ramazan-ý Þerifinizi ve
Ramazan Bayramýnýzý En Kalbi Dileklerimizle Tebrik
Ederiz. Ramazan ve Bayram Tüm Ýnsanlýk ve Tüm Ýslam
Alemi Ýçin Barýþ, Huzur ve Esenlikler Getirsin. Amin!..
Alýþ-Veriþ Alýþkanlýðýnýzý deðiþtirecek yeni bir internet sitesi. Mutlaka ziyaret edin.
www.telpashop.com
hayat
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
Aylýk Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung . Sayý/Nr.: 22 . Yýl/Jahre: 4 . Eylül-Ekim / September-Oktober 2007 . Ramazan 1428
Ramazan-ý
Þerif`e
Dair
Dr. Yusuf IÞIK
Dosya
Sayfa 5`te
Sayfa 7`de
Tel: 069-43052815
www.oku-san.de
Ýþte karardan faydalanacak
meslek gruplarý:
Ramazan`ý
Nasýl
Karþýladýk?
AB ülkelerine giden iþ
adamý, esnaf, öðrenci, sporcu, gazeteci, avukat, doktor, þoför ve diðer meslek
gruplarýnýn vizesiz seyahat
edebileceði belirtildi.
Doç. Dr. Harun
Gümrükçü`nün
uyarýlarý
Mustafa
MULLAOÐLU
Sayfa 11`de
Avrupa
ve
Din
Sayfa 35`te
Ali BULAÇ
Dosya
Binlerce Kitap, CD, VCD, DVD
Hac Malzemeleri
ve Hediyelik Eþyalar
Türk Vatandaþlarý
AB’YE ViZESÝZ
GÝREBÝLÝR
Mahmut
AÞKAR
Dosya
OKUSAN
Yeni Göç Yasasý aba altýndan sopa mý?
Almanya’nýn
Müslüman
Paranoyasý
Dosya
Avrupa`daki Kitapçýnýz
Sayfa 37`de
AKTÜEL ÜÇ KONU
Oruç
insaný
tutar...
Yazarýmýz Asým Tozoðlu
bu sayýda üç önemli
konu hakkýnda
bilgiler veriyor:
1. Türkiye emekliliði
2. Vergi denkleþtirmede
süreler
3. Paralý çýkýþ olayý
Sayfa 35`te
Yusuf KAPLAN
Sayfa 29`da
Dosya
Dinî bayramlarda
Müslümanlarýn
okul ve iþyerinden
izinli sayýlmasý
Bekir ALTAÞ
Dosya
Sayfa 13`te
Türkiye - AB
Ortaklýk
Anlaþmasý 1/80’e
göre doðan
oturum hakký
Ekrem ÞENOL
Dosya
Sayfa 31`de
Hayýrlý
Ramazanlar
Adem DURU
Dosya
Sayfa 23`te
Hacarap`ýn
Yeni
Serüvenleri
M.Salih AYDIN
Özel Köþe
Sayfa 33`te
19`a
22. sayi sayfalar
30.04.2009
10:05 Uhr
Seite 2
"...Yoluna gücü yeten
herkesin, Kabe'ye gidip
hacc etmesi,
Allah'›n insanlar
üzerinde bir
hakk›d›r..."
(Al-i ‹mran-97)
UÇUfi PLANI 2007-1428
e
Mekek
v ’de
ne
Medimek
ye hil
da
Kafile
2.350,-Q
IGMG Genel Merkez üyelerine
50,- T indirim yap›l›r.
Ücrete dahil hizmetlerimiz:
Gidifl-dönüfl uçak bileti • Vize-ifllem
masraflar› • Ayakbast› (çek) ücreti
• Mekke-Medine otel (3 ö¤ün tabldot
usulü yemek dahil)
• Otel-Kabe aras› servisi • Arafat-Mina
çad›r hizmetleri ve transferler
• Ziyaretler • Hacc’da kullan›lacak
özel hediyelik eflyalar.
Uçufl
Yeri
Uçufl
‹lk
Tarihi Ziyaret
Dönüfl
Tarihi
Müracaat
Tel.
Kafile
Uçufl
Yeri
Uçufl
‹lk
Tarihi Ziyaret
07.12.2007 Mekke
Dönüfl
Tarihi
Müracaat
Tel.
Rhein-Saar
Frankfurt
21.11.2007
Medine
24.12.2007
0177-7221176
Avusturya 1-2
Viyana
Stuttgart-1
Stuttgart
22.11.2007
Medine
24.12.2007
0163-8332882
Düsseldorf
Düsseldorf 11.12.2007 Mekke
04.01.2008 00436608186016
Köln
Köln
25.11.2007
Medine
25.12.2007
0170-9011930
‹sviçre
Zürih
‹talya
Milano
23.11.2007
Medine
25.12.2007 0039-3933377749
Frankfurt 2 Hafta
Frankfurt
15.12.2007 Mekke
01.01.2008
Avusturya 1-1
Viyana
22.11.2007
Medine
25.12.2007 0043-660-8186016
Fransa 2 Hafta
Strasburg
15.12.2007 Mekke
01.01.2008 00336227418500
Kuzey Ruhr
Hannover
29.11.2007
Medine
28.12.207
0162-3946072
Avusturya 2 Hafta Viyana
14.12.2007 Mekke
31.12.2007 00436608186016
Bremen
Hannover
29.11.2007
Medine
28.12.207
0176-66137248
Belçika 2 Hafta
Brüksel
14.12.2007 Mekke
31.12.2007 0032-475524564
Hannover
Hannover
30.11.2007
Medine
29.12.207
0172-6788348
G-Hollanda
Amsterdam 11.12.2007 Mekke
11.01.2008 0031-630357600
10.01.2008
0172-2179867
08.12.2007 Medine 30.12.2007 0041-786592997
02237-656311
Nürnberg
Nürnberg
30.11.2007
Medine
29.12.2007
0157-72176636
Danimarka
Kopenhag
11.12.2007 Mekke
11.01.2008 0045-29260534
Berlin
Berlin
30.11.2007
Medine
29.12.2007
0177-3823890
‹sveç
Stokholm
12.12.2007 Mekke
11.01.2008 0046-704444008
‹ngiltere
Londra
07.12.2007
Medine
30.12.2007 0044-7770704811
Norveç
Oslo
12.12.2007 Mekke
11.01.2008 0047-95235086
Ruhr-A
Düsseldorf
01.12.2007
Medine
30.12.2007
0163-7069728
Strasbourg
Strasburg
12.12.2007 Mekke
12.01.2008 00336227418500
Hessen
Frankfurt
01.12.2007 Medine 30.12.2007
06142-17459
Paris
Paris
13.12.2007 Mekke
12.01.2008 0033-620054306
Frankfurt 3 Hafta
Frankfurt
13.12.2007 Mekke
05.01.2008
02237-656 310
Lyon
Lyon
13.12.2007 Mekke
12.01.2008 0033-614890699
05.01.2008
0031-642134462
Annecy
Lyon
12.12.2007 Mekke
12.01.2008 0033-650148277
Amsterdam 3 Hafta Amsterdam 13.12.2007
Mekke
K-Hollanda
Amsterdam 03.12.2007 Mekke
01.01.2008 0031-642134462
Münih
Münich
14.12.2007 Mekke
12.01.2008
Hamburg
Hamburg
01.01.2008
0174-2612566
Avusturya 2
Münih
14.12.2007 Mekke
13.01.2008 0043-6508880402
03.12.2007 Mekke
0176-63302119
Stuttgart 2
Stutgart
04.12.2007 Mekke
02.01.2008
0163-8332882
Avustralya
Malbourne 14.12.2007 Mekke
13.01.2008
02237-656 311
Freiburg
Stutgart
04.12.2007 Mekke
01.01.2008
174-3268158
Kanada
Toronto
14.12.2007 Mekke
13.01.2008
02237-656 311
Schwaben
Münih
05.12.2007 Mekke
03.01.2008
0170-2312309
Son Kafile
Frankfurt
15.12.2007 Mekke
13.01.2008
02237-656 311
Belçika
Brüksel
06.12.2007 Mekke
02.01.2008 0032475-524564
NOT: 1. Uçufl tarihlerinde 2-3 gün de¤ifliklik olabilir. 2. Gerekti¤inde kafileler bir baflka kafile ile birlefltirilebilir. 3. THY ile
uçufllarda, biletler Avrupa’dan uçufl tarihinden itibaren 6 ay geçerlidir. 4. Hac dönüflü, Türkiye’de kalmak isteyenlerin,
Türkiye’den dönüfl tarihlerini kay›t formunda belirtmeleri gerekir.
Hacc ve Umre
“Millî Görüfl” ile bir baflkad›r
Millî Görüfl HACC ve UMRE ORGAN‹ZASYONU
Boschstr. 61-65, D-50171 KERPEN • Tel.: +49 2237 656 310/11 • Fax: +49 2237 656 319
www.igmg.de • E-Mail: [email protected]
Banka Hesab›: IGMG SEB AG-Köln Konto Nr.: 162 888 5602 BLZ: 370 101 11
22. sayi sayfalar
30.04.2009
10:05 Uhr
editörden
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Hayýrlý
Bayramlar
barýþ ve kardeþlik dinidir. Bunun gereði olarak da müslümanlar bulunduklarý toplumda
barýþ ve kardeþliðin taminatýdýrlar.
Ama ne hikmetse Almanya`daki medya kuruluþlarýndan
bazýlarý; sanki huzur ortamýna
birileri darbe vurmak istiyor ve
bu darbeyi müslümanlar vurmak istiyormuþ gibi bir çalýþma
içerisindeler.
Almanya`da bulunan tüm islami sivil kuruluþlar zaten Alman resmi makamlarýndan alýnan müsaadelerle kurulmuþ ve
denetim altýnda olan kuruluþlardýr.
Þu ana kadar bu kuruluþlardan hiçbirinde huzur ve sükun
ortamýnýn bozulmasý için çalýþma yapýlmamýþtýr ve yapýlmasý
da mümkün deðildir. Bazý ferdi
hatalar kesinlikle kurumlara
maledilemez.
Tekrar etmek istiyoruz. Alman polisinin son dönemde
yapmýþ olduðu çalýþmalarý takdirle karþýlýyoruz. Ama lütfen
daha önce de söylediðimiz gibi
elmalarla armutlarý birbirine karýþtýrmayalým.
Yeni yasa ile ilgili önümüzdeki zaman zarfýnda bazý düzeltmelerin olabileceðini tahmin
ediyoruz; veya öyle olmasýný temenni ediyoruz.
Yukarýda çizmiþ olduðumuz
bu tablodan sonra olmulu geliþmeler olmuyor deðil. Friedberg`de bulunan DÝTÝB Ayasofya Camiinin resmi açýlýþý yapýldý. Bu resmi açýlýþa hem Türk
resmi makamlarý ve hem de Al-
3
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
man resmi makamlarý üst düzey
katýlýmda bulundular.
Güzel tarafý minareli caminin
açýlýþý yukarýda belirttiðimiz
açýklamalarý biraz da olsa yumuþatan bir ortamýn burada yaþatýlmasý idi.
Açýlýþý Türk ve Alman resmi
erkaný beraber yaptýlar. Bu güzel
tablo beraberce yaþandý.
Aðustos ayý içerisinde Herborn Yabancýlar Meclisi ve Hessen Emniyet Teþkilatý tarafýndan
organize edilen “Mini Dünya
Kupasý”na biz de Hayat Gazetesi olarak sponsorluk katkýsýnda
bulunduk. Bu organize ile ilgili
haberi sayfalarýmýzda bulabilirsiniz.
Malumunuz bulunduðumuz
günler Mübarek Ramazan-ý Þerif
Ayýný hep birlikte idrak ettiðimiz günlerdir. Ramazan`ýn rahmet ve bereketini bizlere bahþeden Cenab-ý Allah`a ne kadar
þükretsek azdýr. Bu aydaki sorumluluklarýmýzý unutmadan
yerine getirmeliyiz. Bu ayýn rahmet ve bereketinden kendimiz
ev halkýmýz, bulunduðumuz
toplum ve dünya üzerindeki
mazlum ve maðdurlar da faydalanmalýlar.
Yani Ramazan ayýna mahsus
yapýlmasý gereken mali ve bedeni ibadetlerin eksiksiz yerine getirilmesi gerekmektedir. Sadece
Ramazan ayýnda verilen fitre
ibadetimizi yerine getirmeyi
unutmayalým. Bu noktada çalýþma yapan sivil Ýslami teþkilatlara bu fitrelerimizi mutlaka ulaþtýrmaya çalýþalým.
Yine bu ay bize bahsedilen
mübarek Kadir Gecesini de
unutmayalým. Bin aydan daha
hayýrlý olan bu gecede bulunduðumuz ülke, dünya müslümanlarý ve tüm dünya için barýþ, huzur ve kardeþlik getirmesi için
dua edelim.
Ramazan Bayramý hafta sonuna denk geldiði için lütfen anne ve babalar çocuklarýmýza
bayramýn güzelliklerini yaþatmak için özel organizeler yapalým. Çocuklarýmýzý özellikle bayram alýþ-veriþine çýkaralým ve
onlarý sevindirelim.
Bu vesile ile Ramazan-ý Þerifiniz ve Ramazan Bayramýnýzý
tebrik ediyoruz. Rabbimizden
niyazýmýz bizleri daha nice Ramazanlara ve Bayramlara ulaþtýrmasýdýr.
Cenab-ý Allah çalýþmalarýmýzý
bereketlendirsin, þuurlandýrsýn.
Çalýþmak bizden baþarý Allah`tandýr.
Allah`a emanet olun.
hasbihal
Sevgili dostlar!
Ýzin sezonu sonrasýndaki yeni sayýmýzla yine beraberiz.
Malumunuz gazetemiz Hessen Eyaletinin yanýsýra Bavyera
Eyaletinde de daðýlmaktadýr.
Bavyera Eyaleti de izinden Hessen`e göre daha geç geldiði için
bu sayýmýzý biraz gecikmeli olarak sizlere ulaþtýrmak durumunda kaldýk.
Malumunuz izin sezonunda
Türkiyemizde genel seçimler
yapýldý. Bu seçimlerin sonuçlarý
ve oluþan tablo memleketimiz
için hayýrlara vesile olsun.
Yine Türkiyemizin yeni cumhurbaþkaný seçildi. Yeni cumhurbaþkanýmýz da hayýrlý olsun.
Yeni oluþan hükümet ve yeni
cumhurbaþkanýmýz Almanya`da
bulunan insanýmýzýn sorunlarýna inþallah daha öncekiler gibi
ilgisiz kalmazlar. Yine bizler buralarda yetim kalmayýz. Türkiyemizdeki resmi makamlardan
beklentimiz budur.
Yine izin sezonu öncesi ve
izin sezonu sýrasýnda malumunuz Almanya`da “Yeni Göç Yasasý” kabul edildi.
Kabul edildi edilmesine de;
baþta hukukçular bu yeni yasanýn içerisindeki çeliþkilere dikkatleri çekmesine raðmen resmi
makamlar bu itirazlara hiç kulak
kabartmamaktalar.
Sanki bu yeni yasa Almanya`da bulunan tüm göçmenlere
yönelik çýkarýlmadý da sadece
burada bulunan Türklere yönelik çýkartýldý.
Yeni yasa ile alakalý bilgilendirici yazýlarý gazetemizin iç
sayfalarýnda bulabilirsiniz.
Yine Eylül ayý içerisinde Almanya`da yakalanan bazý kiþiler
dolayýsýyla müslümanlara karþý
ön yargý sýkýntýsý artmaya baþladý. Ne hikmetse bu tür operasyonlar tam da 11 Eylül tarihlerine yakýn zamanlarda yapýlýyor!
Biz bunu söylerken yapýlan
operasyonlarýn yanlýþlýðýný falan
kasdetmiyoruz. Bilakis Alman
polisinin bu tür çalýþmalarýný
takdirle karþýlýyoruz. Tabiki Almanya`da huzur ve sükunet ortamýnýn devami için gerekenler
yapýlacak ve tabiki bu ortamýn
oluþmasý için bizlerin üzerine
düþen görevler varsa her daim
yapýlmasý için gayret sarfedeceðiz. Ama ne hikmetse bu tür çalýþmalar sonrasýnda hep burada
bulunan müslümanlar itham altýnda kalýyorlar.
Burada bir kez daha belirtmekte yarar görüyoruz. Ýslam
Seite 3
Impresium/Künye
hayat
Aylýk Ücretsiz Gazete
Eylül-Ekim/September-Oktober 2007
Ramazan 1428
Sahibi ve Genel Yayýn Yönetmeni
Sinan AKTÜRK
Yayýn Kurulu
Dr. Yusuf Iþýk, Ýbrahim Gümüþoðlu,
Abdüssamet Temel,
Bilal Demiroðlu, Mahmut Aþkar,
Sinan Aktürk, Ýshak Özen, Saim Ayas,
Sait Yüksel, Ýhsan Güler, M. Salih Aydýn
Bölge Temsilcileri
Münih: Ýshak Özen
0179-8335363 . [email protected]
Nürnberg: Adem Güray
0163-1345948 . [email protected]
Ulm: Cengiz Aslan
0178-5333144 . [email protected]
Merkez
Königsbergerstr. 16 . 61169 Friedberg
Tel: 06031-162411
Fax: 06031-738644
E-Mail: [email protected]
Gazetemizde Yayýnlanan Yazýlarýn ve
Reklamlarýn Ýçeriðinden Sorumlu Deðiliz.
22. sayi sayfalar
30.04.2009
4
slam Toplumu Milli Görüþ Teþkilatlarý Genel
Baþkaný Yavuz Çelik Karahan idrakî ile mutlu olduðumuz Ramazan ayý münasebetiyle bir mesaj yayýnladý. Karahan, mesajýnda
özetle þunlarý ifade etti:
Müslümanlarca onbir
ayýn sultaný olarak kabul
edilen Ramazan-ý Þerif ayýna girmiþ bulunmaktayýz.
Cenab-ý Hak hem Ýslam alemine hem de insanlýk alemine mübarek eylesin. Ramazan ayý üç aylar diye bilinen aylarýn en feyizlisi ve
en bereketlisidir. Çünkü Ramazan ayý, saadet ve mutluluklarýn kaynaðý Kur’an-ý
Kerim’in inmeye baþladýðý
ve Ýslam dininin beþ büyük
ibadetinden farz olan Oruç
ibadetinin ifa edildiði mübarek aydýr. Bunun yanýnda
Ramazan ayý, bilhassa adýna sosyal ibadetler diyebileceðimiz Zekat, Fýtra ve nafile sadakalarýn yýlýn diðer
aylarýndan daha çok yerine
getirildiði ay olmasý ile de
bereket dolu bir aydýr.
Bu ay içerisinde evvela
üzerimize farz olan oruçlarýmýzý tutacaðýz. “Ey iman
edenler! Oruç sizden önce
gelip geçmiþ ümmetlere
farz kýlýndýðý gibi size de
farz kýlýndý. Umulur ki korunursunuz.” (Bakara Suresi: 183) ayetiyle farz kýlýndýðý haber verilen oruç ibadetinin “Ramazan ayý, insan-
Ý
çaylarýn sonuncusu
olan mübarek Ramazan ayýna yüce
Mevla’nýn lütfu ile bir kere
daha ulaþmanýn sevincini
yaþýyoruz. Allah nasip
ederse, 12 Eylül Çarþamba
gününü 13 Eylül Perþembe
gününe baðlayan gecede
ilk teravih namazýný kýlacaðýz. 13 Eylül Perþembe günü de oruçlu olacaðýz.
Ramazan, yüce kitabýmýz Kur’an-ý Kerim’in Peygamberimize gönderilmeye
baþlandýðý aydýr. Ramazan
denildiði zaman akla ilk gelen oruç’tur. Saðlýk ve diðer
þartlarý uygun olanlar için
Kur’an-ý Kerim’de; “Sizden
kim Ramazan ayýný idrak
ederse onda oruç tutsun”
buyurulmaktadýr.
Bu ay içinde yeralan
Kadir Gecesi’nin, Kur’an-ý
Kerimin’in þerefine bin aydan daha hayýrlý bir gece ol-
Ü
10:05 Uhr
Seite 4
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
IGMG Genel Baþkaný Yavuz Çelik
Karahan’ýn Ramazan Ayý Mesajý
lara yol gösterici, doðrunun
ve doðruyu eðriden ayýrmanýn açýk delilleri olarak
Kur’an’ýn indirildiði aydýr.
Öyle ise sizden Ramazan
ayýný idrak edenler onda
oruç tutsun.”(Bakara Suresi: 185) ayetinde de Ramazan ayýnda tutulmasý emredilmiþtir. Bu itibarladýr ki
Ramazan ayýnýn dýþýnda tutulacak oruçlar hiç bir zaman Ramazan ayýnda tutulacak oruca denk olmayacaktýr. Onun için de saðlýk,
sýhhat ve afiyet içinde olan
bütün kardeþlerimiz oruçlarýný tutmalý ve þartlar bazen
zorlasa bile oruç tutmaktan
geri kalmamalýdýrlar. Peygamber Efendimiz (as) “Ramazan ayýnda inanarak ve
karþýlýðýný Allah’tan bekleyerek oruç tutanýn geçmiþ
günahlarý affolunur” buyurmuþtur.
Ramazan ayýný, ayný zamanda Kur’an’ýn kendisinde inmeye baþladýðý ay olmasý sebebiyle de bol bol
Kur’an okumak veya dinlemek þekliyle de deðerlendirmek gerekir. Nitekim
hem Peygamber efendimiz
hem de sahabe-î kiram
efendilerimiz yýlýn diðer zamanlarýndan daha çok Ra-
mazan ayýnda Kur’an okurlardý. Bizzat Cebrail (as)’ýn
da iþtirakiyle her Ramazan
ayýnda Kur’an okunur, bir
taraftan Kur’an tekrar edilirken diðer taraftan da
Kur’an ilimleri öðrenilir ve
tatbik edilirdi. Biz iþte bu
sünneti Ramazan aylarýnda
camilerimizde
okunan
“mukabele” usulü ile yaþatýyoruz. Bu sebepledir ki
Kur’an bilen kardeþlerimiz
bol bol Kur’an okumalýlar,
zamanlarý müsaitse mukabele programlarýna iþtirak
etmeliler, evlerde Kur’an tilavetleri yaparak hatimler
indirilmelilerdir.
Ramazan ayý, bir yönü
ile de yardýmlaþmanýn zirveye çýktýðý bir aydýr. Genellikle Müslümanlar zekatlarýný da bu aya tahsis
ederler. Yine bu ay içerisin-
de yerine getirilmesi vacip
olan maddi bir ibadet ‘Fýtýr’
sadakasýdýr ki, bayramdan
önce eda edilmesi vaciptir.
Bunun yanýnda nafile sadakalarla da fakir, fukara ve
yardýma muhtaç insanlara
ulaþmak hem elde edilecek
sevaplarýn çokluðu hem de
Ramazan coþkusuna bu insanlarýn katýlmasýna sebep
olunmasý açýsýndan son derece güzeldir. Bu gün basýn
ve yayýn organlarýnda her
gün karþýlaþýlan fakir ve
muhtaç insan manzaralarý
içimizi paralamaktadýr. Bir
nebze olsun bu insanlara
yardým elimizi uzatmamýz
hem din hem de insanlýk
görevimizdir.
Ýslam dünyasý bu Ramazan ayýna da yine buruk
girdi. Çünkü dünyamýzda
bilhassa Müslümanlarýn yaþadýðý topraklar, halen en
çok kan ve gözyaþýnýn aktýðý bölgelerdir. Ýnsanlar öz
vatanlarýnda adeta esir hayatý yaþamakta, fakirlik ve
mahrumiyet alabildiðince
yayýlmýþ ve insanlar sadece
hayatta kalmanýn mücadelesini vermektedirler. Bu insanlara karþý da görevlerimiz vardýr. Ulaþýlabildiði
kadar maddi yardýmlarý-
DÝTÝB GENEL BAÞKANI SADÝ
ARSLAN’IN RAMAZAN MESAJI
duðu bildirilmiþtir. Kur’aný Kerim, iyiyi, doðruyu, güzeli ve mutluluk yolunu
göstermek üzere bütün insanlýða gönderilmiþtir. Esasen Allah’ýn gönderdiði bütün kitaplarýn hedefi, insanlarýn yaþarken ve öldükten
sonraki hayatta mutlu olmalarýný saðlayacak yolu
göstermektir. Bu ilahi kitaplarýn sonuncusu Kur’an-ý
Kerim’dir. Kýyamete kadar
insanlýða muhataptýr. Bütün insanlýðýn mutluluðunu hedeflemektedir.
Ramazan ayýnýn önemli
ibadeti olan oruç, insanlarýn birbirlerini anlama, birbirlerinin dertlerine ve sýkýntýlarýna ortak olma ko-
nusunda önemli bir eðitimdir. Ýslam Dini’nin, ýrk ve
din farký gözetilmeksizin
birlikte yaþayan tüm insanlar için ortaya koyduðu,
“komþusu açken tok uyayabilen bizden deðildir” anlayýþý, oruç ibadeti ile daha
iyi özümsenebilecektir.
Ramazan; ihtiyaç sahibi
insanlarýn daha iyi anlaþýlabilmesine ve ayný duygularýn birlikte yaþanabilmesine
de vesile olan bir aydýr. Bu
ayda gerçekleþtirilen karþýlýklý ziyaretler, iftar programlarý, zekat, fitre ve diðer
yardýmlarla insanlarýn dayanýþma duygularý geliþmekte ve böylece toplumsal
huzurun güçlenmesine de
katký saðlanmaktadýr.
Ramazan; sabýr ayýdýr.
Ayný zamanda manevi bir
eðitim ayýdýr. Bu ayda, güzel huylar ve iyi alýþkanlýklar kazanmaya gayret göstermeliyiz. Kötü alýþkanlýklarý terketmeli, iyilik yapmalý, iyiliklerden yana olmalýyýz. Canlý ve dolu bir
mesaj
mýzla ve özellikle dualarýmýzla bu insanlarýn da insan haysiyet ve onuruna yakýþan bir ortama kavuþmalarý için gayretlerimizi sürdürmemiz gerekir.
Avrupa`da
yaþayan
Müslümanlar olarak belki
madde problemimiz yok
ama, mana yönüyle sýkýntýlarýmýz mevcuttur. Ailevî
problemler, sosyal ve ekonomik çalkalanmalar insanlarýmýzýn psikolojisinde derin yaralar açmaya devam
ediyor. Bizi ayakta tutacak
en önemli enerji kaynaðýmýz dinimizdir. Dinimizin
de bize moral desteði veren
müesseseleri ibadetlerimiz;
ibadetlerimizin beyni kabul
edilen ibadet þeklimiz olan
da dualarýmýzdýr. Onun için
Ramazan ayýnýn rahmet,
bereket ve feyiz ortamýndan
da yararlanarak birbirimize
bol bol dualar edelim, hal
ve hatýrlarýmýzý soralým,
maddi imkanlarýmýzý zorlayarakda olsa insanlarýmýzýn
yardýmýna koþalým. Yapýlacak yardýmlarýn daha genel
ve faydalý hale gelmesi için
yardýmlarýmýzý birleþtirelim
ve öylece insanlarýmýzýn yaralarýna merhem olalým.
Tekrar bütün din kardeþlerimizin Ramazan aylarýný
tebrik eder, Ramazan ayýnýn
insanlýðýn tümüne esenlikler getirmesini Cenab-ý
Hak’tan niyaz ederim.”
Ramazan yaþamaya gayret
göstermeliyiz.
Yüce Allah’ýn bütün insanlýðý doðal afetlerden, terör vahþetinden ve her türlü kötülükten korumasý için
sürekli dua edilmeli ve tüm
olumsuzluklardan
uzak
durulmalýdýr. Sevgi, saygý
ve hoþgörü asla vazgeçemeyeceðimiz temel erdemler
olarak hayatýmýza hakim
olmalýdýr. Diðer bir önemli
husus da, bu ayda kazanýlan güzellikler hayatýmýzýn
bundan sonraki dönemlerinde de geliþtirilerek devam ettirilmelidir.
Bu duygu ve düþüncelerle, bütün vatandaþlarýmýn ve Ýslam aleminin Ramazan ayýný kutluyor, yapýlan ibadetlerin kabul olmasýný, bu ayýn bütün insanlýðýn huzur ve barýþýna vesile
olmasýný, Yüce Allah’tan niyaz ediyorum.
22. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
Oruç ve Ramazan
Denilince
Oruç, Ýslamiyetten önce
Arap Yarýmadasýnda, Yahudiler ve Hanifler tarafýndan
tutuluyordu. Hatta oruç
ayeti gelmeden önce Peygamber Efendimiz, Yahudilerin “aþure” günü oruç tuttuklarýný gören müslümanlara Muharrem ayýnýn dokuzuncu “tasua” ve onuncu
“aþura” günlerinde oruç tutmalarýný emretmiþ ve kendileri bizzat tutmuþtur. Daha
sonra gelen ayetlerle farz
olan oruç Ramazan ayýna
tahsis edilmiþtir.
Ýlk oruç ayeti gelince
müslümanlar
Ramazan
ayýnda oruç tutmaya baþlamýþlardýr. Bu oruca o zaman
Yahudilerin yaptýðý gibi güneþ battýktan sonra baþlýyor
ve ertesi gün tekrar batana
kadar yirmi dört saat gece
ve gündüz devam ediyorlardý. Sonra Bakara Suresi 186.
ayet gelince oruç yalnýz
gündüze tahsis edilmiþtir.
Oruçla Ramazan arasýnda çok sýký bir baðlantý mevcuttur.
Ramazan kelimesi “çok
ýsýtmak” anlamýna gelen
“Rameda” kökünden gelir
ki bu kök “güneþin kumlarý
çok ýsýtmasý”, “günün çok
sýcak olmasý” anlamlarýný
ifade eder. Ayný zamanda
Ramazan Allah`ýn isimlerindendir.
Sonralarý Ramazan isminin bu aya oruç tutulduðu
için verildiði söylenmiþtir.
Çünkü oruç, açlýk sebebiyle
insana “yanma” hissi vermektedir. Yahut da; oruç ve
ibadet günahlarý yakýp mahvetmektedir. Bu da Ramazan kelimesinin ifade ettiði
manalar içine girmektedir.
Ýslam`ýn ana kaynaðý
olan Kur`an, Kadir Gecesi
dünyaya nazil olmuþtur.
Ýçinde Kadir Gecesinin bulunmadýðý bin aydan daha
hayýrlý olan bu gece Ramazan ayýnýn içindedir.
Hz. Muhammed (s.a.v)
Efendimize
Ramazan`da
Peygamberlik görevi verilmiþtir.
Oruç gibi büyük bir ibadetin böyle bir ay içinde yapýlmasýnýn farz edilmesi çok
anlamlýdýr.
Oruç, mahiyeti itibariyle
“fecr-i sadýðýn doðuþundan
itibaren güneþ batana kadar
oruç bozan þeylerden kendini uzak tutmaktýr.” diye tarif
edilir. Þartlarý tam yerine getirildiði zaman oruç sahih
olmaktadýr. Acaba insanýn
kendi nefsine bu baskýsýnýn
sebebi nedir?
10:05 Uhr
Seite 5
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
Ramazan-ý Þerif`e dair
Belki bazýlarý orucun
perhiz mahiyetine bakarak bünyelere tibbi faydalarý olduðunu maddi
bir görüþle açýklayacaklardýr. Oysa ki biz ibadetlerimizin maddi faydalarýndan ziyade onlarýn ruhumuz ve þuurumuz üzerindeki tesirinden söz etmeliyiz.
Oruç, herþeyden önce kendisini yaratan Allah`ýn emrine uyarak insan nefsinin bütün arzularýný terketmesidir. Ruhu sýmsýký baðlayan
dünya isteklerini bir emre uyarak býrakabilmek
o büyük iradeye karþý sonsuz bir baþ eðiþtir. Ýslam kelimesindeki teslimiyyet bu
anlamda oruçta sembolleþir.
Ýnsan varlýðý ruh ve þuuruyla, akýl ve iradesiyle hayvan varlýðýndan farklýlaþýr.
Nefsin ve içgüdülerinin yönelttiði yönde alabildiðine
kontrolsüz yolalan varlýðý
þuur ve irade baskýsýna ancak oruç alabilir. Oruçlu insan þuur ve iradesiyle nefsine ve içgüdülerinin baskýsýna gem vurmuþ, onlarý hakiki insanlýk istikametine yöneltmiþtir.
Ýslam Dini, samimiyet ve
ihlas üzerine kurulmuþtur.
Davranýþlarýmýzýn, hatta duyuþ ve hissediþlerimizin bile
gösteriþten uzak, samimiyet
havasý içinde cereyan etmesi
Ýslam`ýn esas anlamýdýr.
Oruç, bir müslümanýn baþka
kimselerin kontrolünden
uzak, onlara gösteriþ yapmak lüzum ve imkanýný býrakmayan bir ibadettir.
Oruç, ulvi mukaddes karakterini ihlas ve samimiyetle
kazanýr.
Dünya hayatýnýn düzeni
kiþilerin ruhi disiplini ile
saðlanýr. Kanun ve nizamlara uyuþ, yasaklara riayet, insan ruhuna disiplin kazandýrýr. Orucun hükümleri, yasaklara ve bunlara insanýn
tamamen kendi arzu ve iradesiyle uyma mecburiyeti
ruhi disiplini saðlayan en
kutsal egzersizdir.
Bilindiði gibi nefis azrularýnýn insan ruhuna hakim
olmasý felakettir. Kurtuluþ
ancak bu hakimiyetin ortadan kaldýrýlmasýna baðlýdýr.
Oruç bunu saðlayacak en
önemli vasýtalardan biridir.
Sosyal hayattaki düzen,
Ýslami ve insani dayanýþma,
çeþitli ekonomik seviyelerdeki kiþilerin birbirlerini an-
Dr. Yusuf IÞIK
lamalarý ve bu anlayýþa göre
yardýmlaþmalarýyla mümkündür. Ekonomik seviyesi
oldukça yüksek olan kiþi
oruç tutmakla açlýðýn, her istediði an arzularýný tatmin
edemeyiþin idrakini kazanýr.
Bu idrakle, yýlýn bütün günlerini yarý aç geçiren, arzularýný tatmin edemeyen ekonomik seviyesi düþük kimselere karþý anlayýþý çoðalýr
ve yardým ellerini uzatýr. Bu
da Ýslami ve insani dayanýþma ve sosyal düzeni saðlar.
Demek oluyor ki orucun
bütün ümmetlere farz kýlýnmýþ olmasýndaki hikmet psikoloji açýsýndan çok yüksektir. Ve yine görülüyor ki oruç
sadece aç durmaktan ibaret
basit bir hareket deðil, nefsin ve ruhun terbiye edilmesini saðlayan bir metod, bir
entrospeksiyon (iç gözlem)dir.
Bu sebebledir ki oruç tutan bir müslümanýn diðer
ibadetlerini de tam yapmasý,
kötü olan hiçbir þeye yanaþmamasý gerekir. Zaten hakkýyla eda edilen bir oruç bunu saðlayacaktýr. Farz namazlarýný kýlmayan, haramdan, dedikodu, hile, dalavere gibi kötü huylardan kendini alýkoymayan bir kimsenin tuttuðu oruç þeklen oruç
olarak kabul olunur ama bunun beklenen gayeye, ruhi
disipline ulaþtýramayacaðý
da bir gerçektir.
Madem ki hiç kimsenin
zoru/baskýsý ve kontrolü olmadýðý halde oruç tutuluyor, bir takým arzu ve isteklere gem vuruluyor, o halde
Allah`ýn diðer emirleri de
yerine getirilecektir. Kiþi hiç
olmazsa en azýndan gerçek
bir oruçlunun ruh halini kazanmaya yönelecektir.
Ýþte böyle bir oruç, tam
anlamýyla oruç`tur.
Oruçlunun Söz ve
Davranýþ Ölçüleri
Oruç bir kalkandýr.
Sizden biriniz oruçlu olduðu zaman, çirkin söz
söylemesin ve cahillik
edip kaba davranmasýn.
Eðer biri kendisine sataþýr veya söverse “ben
oruçluyum” desin (Hadis-i Þerif)
Bu ve daha deðiþik
kaynaklarda yer alan
hadis, oruçlu bir müslümanýn, çirkin ve lüzumsuz söz ile gýybet gibi,
müslümanýn kiþiliðini
zedeleyen ve müslümanlar arasýnda istenmeyen sonuçlarýn geliþmesine sebeb olacak kötü davranýþlardan sakýnmasý gerektiðini ortaya koymaktadýr.
Yukarýdaki hadisi tersten
yorum yaparak bu gibi çirkin davranýþlarýn oruçlu olmayanlara mübah olduðu
anlamý çýkarýlamaz. Aksine
oruçlu olmayanlara mübah
olmayan bu davranýþlarýn
oruçlulara hiç mübah olmayacaðý, oruçlularýn herkesten daha fazla dikkatli olmalarý gerektiði anlaþýlmalýdýr.
Ýtikat, ibadetler, edeb,
muamelat ve ukubat beþlisi
Ýslam`ýn temel dayanaklarýdýr. Ýnanç ve ibadetler kadar,
edeb de dinimizin önemle
üzerinde durduðu bir konudur. Güzel ahlak sahibi, gününü oruçla, gecesini namazla deðerlendiren müslümanýn, aldýðý sevabý koruyabilmesi ancak edebe riayet
etmesiyle mümkün olabilir.
Ýslam Dini, genelde insanlar, özelde müslümanlar
arasýnda adalet ve güvenliðe büyük önem vermiþtir.
Bundan dolayý Peygamberimiz müslümaný tarif ederken; “Müslüman, müslümanlarýn elinden ve dilinden selamette olduðu (zarar
görmediði) kiþidir” buyurur.
Oruçlunun müslümanlar
arasýndaki sosyal barýþa ve
insani iliþkilere herkesten
daha çok dikkat etmesinin
lazým geldiðini ifade eden
Hz. Muhammed (s.a.v), kendisiyle tartýþan, sövüþen ve
dövüþen kiþiye, “Ben oruçluyum” diyerek müslümana
yakýþýr bir aðýrbaþlýlýkla karþýlýk vermesini tavsiye etmiþtir. Rahman ve Rahim
olan Allah`ýn güzel kullarýna yakýþan da budur.
Müslümanýn þahsiyeti
herþeyden önce sokaktaki
5
yürüyüþünden fark edilir.
Bu hususta Allah þöyle buyurur: “Rahman`ýn kullarý
yeryüzünde vakarla yürürler. Cahillerle karþýlaþtýklarýnda “selam” deyip geçerler”
Sosyal
davranýþlarýna
dikkat etmeyen bir müslümanýn orucundan fazla bir
hayýr görmesi de mümkün
deðildir. Ýslam Peygamberi
Hz. Muhammed (s.a.v) þöyle buyurur: “Bir kimse yalan
söylemeyi ve yalanla iþ görmeyi terketmezse Allah, o
kimsenin yemeyi, içmeyi
terketmesine kýymet vermez.”
Dört Büyük Ýslam Halifesinden birisi olan Hz. Ömer
(r.a) þöyle der: “Kiþinin namazý ve orucu sizi aldatmasýn. Ýsteyen istediði kadar
oruç tutsun ve namaz kýlsýn.
Güvenilir olmayan kiþinin
dini yoktur.”
Bu nasslardan anlaþýlmaktadýr ki, oruç imsaktýr.
Yani yemeyi, içmeyi ve cinsel istekleri terk etmektir. Bu
imsak kavramýnýn uzantýlarý
aðzý yalan söz konuþmaktan, gýybet etmekten alýkoymak, baþkalarýna sataþýp zarar vermekten uzak durmaktýr.
Yalan konuþmak, kötü
söz söylemek, sövmek ve
gýybet etmek her ne kadar
orucu bozmaz ise de, faziletine ve oruçtan beklenen sevaba mani olur. Allah`ýn emrine uyup yemeyi, içmeyi ve
cinsel iliþkileri terkeden bir
müminin diline hakim olmasý kendisinden istenen
güzel bir özelliktir. Bunlar
baþarýldýðý zaman Allah`ýn
istediði imsak gerçekleþmiþ
olur.
Yüce Rabbimiz sonsuz
merhamet eseri olarak sadece yeme, içme ve cinsel iliþkide bulunmanýn orucu bozacaðýný bildirmiþtir. Eðer
yasaklanmýþ olanlarýn hepsi
orucu bozucu bir amel sayýlmýþ olsaydý, oruç tutmuþ kabul edilecek kisilerin sayýsý
çok az olurdu.
Rabbinin rýzasýný kazanmak için onun istediði tarzda oruç tutan, orucu bütün
organlarýna tutturan olgun
bir müminin cahillerin hareketlerine maruz kaldýðýnda
“Ben oruçluyum” diyerek
vakarýný kaybetmemesi emredilmektedir. Bu iþi nasýl
yapacaðý konusunda alimler
tarafýndan üç görüþ ileri sürülmüþtür.
1- Oruçlu olan kimse
“Ben oruçluyum” sözünü
diliyle söylemelidir. Bilmeyenlere kendisinin oruçlu
22. sayi sayfalar
30.04.2009
6
olduðunu ve oruç sayesinde
yanlýþ davranýþlardan korunduðunu etrafýna bildirmelidir. Böylece çevresine
oruç sayesinde mükemmel
bir insan olmanýn mümkün
olmuþ olacaðý dersini vermiþ olacaktýr.
2- Oruçlu bu sözü içinden söylemelidir. Böylece
nefsini kötülüklere karþý korumuþ ve oruç sayesinde
ders vermiþ olur.
3- Bu sözü söyleme hususunda farz oruçla nafile
oruç arasýnda fark vardýr.
Farz oruç tutan kimse bunu
diliyle söylemelidir. Nafile
oruç tutan ise diliyle söylemeyip kalbinden geçirmelidir.
Büyük Ýslam Alimlerinden Ýmam Þafii ve Kirmani`ye göre hadisi her iki þekilde anlamak ve uygulamak mümkündür. Dille söylenmesi durumunda oruçluya sataþan kimse yaptýðýna
piþman olur, insanlýðýný hatýrlayýp oruçluya eziyet etmekten vazgeçer. Kalpten
geçirme durumunda ise,
oruçlu kendisini kötülüklere
muhatap olmaktan uzak tutmuþ olur.
Farz oruçlarda dille söylemenin, kalpten geçirmeden daha iyi ve faydalý olacaðý kanaatindeyiz. Zira bunun ayný zamanda bir teblið
olacaðýný düþünmekteyiz.
Ayný zamanda oruçlunun
nefsini kötülüklere karþý koruma durumu ile kendisine
sataþan kiþiyi de koruma
gerçekleþmiþ olabilir ve iki
yönlü bir hayýr iþlenmiþ
olur.
Ramazan`da Saklý
Hazine: Kadir Gecesi
Hakkýnda müstakil bir
süre indirilmiþ olan Kadir
Gecesinin, müslümanlarýn
hayatlarýnda önemli bir yeri
ve deðeri vardýr. Allahü Teala ayný adý taþýyan sürede
10:05 Uhr
Seite 6
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
þöyle buyurur:
“Biz onu Kadir gecesinde
indirdik. Kadir Gecesi nedir
bilir misin sen? Kadir Gecesi
bin aydan hayýrlýdýr. Melekler ve Ruh (Cebrail), o gece
Rablerinin izniyle her iþ için
inerde iner. O gece tan yeri
aðarýncaya kadar tam bir
esenliktir” (Kadr Süresi: 1-5)
Meleklerin Yere
Ýnmelerinin Hikmeti:
Kadir Gecesinde meleklerin yeryüzüne inmelerinin
sebepleri konusunda çok
þey söylenmiþtir. Bunlarý
þöyle sýralamak mümkündür.
1- Muhammed Ümmetinden Mütteki ve Salih
olanlarý ziyaret etmek.
2- Kadir Gecesinde
mü`minlerle beraber ibadet
etmek; Çünkü bu gecenin
fazileti yeryüzü için özel kýlýnmýþtýr.
3- Allah`ýn mümin kullarýna selam vermek; meleklerin selamý büyük önem taþýmaktadýr. Bir müminin bu
selama mazhar olmasý, büyük bir bahtýyarlýktýr. Çünkü meleklerin selam verdiði
kimselerin günahlarý baðýþlanýr.
4- Gökyüzünde bulunmayan ibadetleri müþahade
etmek: Bu ibadetler zenginlerin fakirler ve yetimler
adýna hazýrladýklarý ziyafet
ve iftar sofralarýdýr. Çünkü
gökyüzünde bu ibadetler
yoktur.
Kur`an-ý Kerim`in indiði
bu kutlu gecenin zamanýnýn
tesbiti hakkýnda bir çok rivayet ve bu rivayetlere dayalý farklý görüþler bulunmaktadýr. Kadir Gecesiyle ilgili farklý görüþlerin adet
olarak 46`ya ulaþtýðýný söyleyebiliriz. Bu görüþlerden
birkaçý þunlardýr:
1- Kadir Gecesi sadece
bu ümmete aittir.
2- Kadir Gecesi, senenin
hayat
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
bütün gecelerini dolaþýr.
3- Ramazan ayýnýn geceleri içerisinde gizlidir.
4- Her senenin deðiþmeyen bir gecesidir. Hangi gece
olduðunu Allah`tan baþka
kimse bilemez.
5- Kadir Gecesi, Ramazan ayýnýn son onunda tek
sayýlý günlerin gecelerinde
gizlidir.
6- Ramazanýn son on gecesi arasýndadýr.
Kýrktan fazla görüþ içerisinde, Kadir Gecesinin Ramazan Ayýnýn 27. gecesine
rastladýðý rivayeti tercih
edilmiþtir. Ama akýllý bir
müslüman, bir ömre bedel
olan bu geceyi idrak edebilmek için Ramazanýn bütün
gecelerini Kadir bilerek deðerlendirmelidir.
Kadir Gecesini
Ýhya Etmek
“Faziletine inanarak ve
karþýlýðýný Allah`tan bekleyerek Kadir Gecesini deðerlendiren kiþinin geçmiþ günahlarý baðýþlanýr” Hz. Muhammed (s.a.v)
Kadir Gecesini büyük bir
titizlikle araþtýran ve mümin
hassasiyetine yaraþýr bir
tarzda ibadet, zikir ve dualarla deðerlendiren kiþi, bir
ömür boyu elde edemediði
hayýrlara erer.
Kur`an-ý Kerim ve Hadislerde kýymeti anlatýlan,
ancak diðer bilinmeyenler
gibi zamaný gizli tutulmuþ
olan bu kutlu gecenin fazilet
ve bereketine gönülden inanýp sevabýný Allah`tan bekleyen müminlerin elde edecekleri en büyük kazanç,
geçmiþ günahlarýn baðýþlanmasýdýr. Bu, küçümsenmeyecek bir sonuçtur. Çünkü
insan, geçmiþin ýstýrabý ve
geleceðin endiþesi arasýnda
sýkýþýp kalan bir varlýktýr.
Geçmiþin zararlarýndan, vicdana sýkýntý veren acý hatýralarýndan kurtulmadan mut-
lu bir gelecek inþa etmek
mümkün olamaz.
Özelde bazý mübarek geceleri, genelde bütün geceleri ibadet ve niyazla ihya etmenin iki açýdan önemi büyüktür:
Birincisi, sözkonusu geceyi ihya eden kiþinin þahsýyla ilgilidir. Kiþi o geceyi
ibadetle geçirirse, bir çeþit
küçük ölüm olan uykudan
kendisini uzaklaþtýrmýþ olur.
Bu duruma göre; “Allah,
ölenin ölüm zamaný gelince,
ölmeyenin uykusundayken
canlarýni alýr...” (Zümer: 42)
ayetinde ifade edilen hale
uygun olarak kiþi kendi nefsini diriltmiþ gibi olur.
Ýkincisi, ihya edilen geceyle ilgilidir. Kiþi herhangi
bir geceyi veya bir kandil
gecesini ibadet ve dua ile
deðerlendirdiði zaman, gece
onun için sanki gündüzleþtirilmiþ, yani diriltilmiþ bir zaman dilimi olur. Bu duruma
göre de, “Allah`ýn rahmetinin eserlerine bir bak: Yeryüzünü, ölümünün ardýndan nasýl diriltiyor?..”
(Rum: 50) ayetinin sýrrý tecelli etmiþ olur.
Kadir Gecesini, gecenin
þanýna ve Allah`ýn rýzasýna
uygun olarak deðerlendirmiþ olmanýn asgari þartý,
yatsý namazý ile ertesi günün
sabah namazýný camide cemaatle kýlmaktýr. Bundan
fazla olarak herkesin nasibi,
gücü nisbetinde gecenin ne
kadarýný ihya etmiþse o kadardýr.
Kadir Gecesi Duasý:
Kadir Gecesinde yapýlacak dua da önem arzetmektedir. Bu geceye ait özel bir
dua var mýdýr? Bu sorunun
cevabýný Validemiz Hz. Aiþenin, Hz. Peygambere yönelttiði sorudan öðrenelim.
O þöyle dedi:
- “Ey Allah`ýn Resulü!
Kadir Gecesinin hangi gece
dosya
olduðunu bilecek olursam, o
gece nasil dua edeyim, diye
sordum. Resul-i Ekrem Hz.
Muhammed (s.a.v):
- “Allahým! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin,
beni de baðýþla” diye dua et
buyurdu.
Bu hadis-i þeriften çýkarýlan dersler þunlardýr:
1. Kadir Gecesini ibadet,
dua ve zikirle ihya etmek
menduptur. Bunda bütün
alimler ittifak etmiþlerdir.
Hz. Aiþe`nin bildirdiðine
göre Hz. Peygamber, Kadir
Gecesinin ihya etmek için
Ramazan`ýn son on gününde hanýmlarýndan uzaklaþýr
ve bütün ciddiyetiyle kendisini ibadete verirdi.
2. Özelde kandil gecelerinden, genelde bütün gecelerde dua etmeye gayret etmek dünya ve ahiret hayatý
açýsýndan büyük önem taþýmaktadýr.
3. Kadir Gecesinin farkýna varan kiþi, öncelikle günahlarýný baðýþlatmaya çalýþmalýdýr.
4. Kadir Gecesinde Hz.
Peygamberin Hz. Aiþe`ye
tavsiye ettiði duayý yapmak
sünnettir.
5. Kandil Gecelerini dua,
ibadet, Kur`an-ý Kerim okumak ve tefekkürle ihya etmeye çalýþýrken artýk günahlarýmdan kurtuldum psikolojisiyle diðer geceleri ihmal
etmemelidir.
Netice olarak özetleyecek olursak; Kadir Gecesinin
bin aydan hayýrlý olduðunu
bildiren ayetle Hz. Peygamberin; “Ümmetimin yaþ ortalamasý 60 ila 70 yýldýr”
mealindeki hadisini birlikte
incelediðimizde ve matematiksel hesapla bin ay; 83 yil
dört ay ettiðine göre Kadir
Gecesinin bir ömre bedel olduðunu söyleyebiliriz.
22. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
lmanya’nýn dünya ve
Avrupa çapýndaki
çapýný herkes bilir.
Almanya’nýn Türkiye ile ve
Türkiye’nin de Almanya ile
siyasî ve ticarî münasebetlerini her Türk bilmesine bilir
ama... Bu iki ülke arasýndaki
insanî münasebetlerin de çapýný herkes biliyor mu acaba?... Üç milyona yakýn Türkün yerleþik olarak yaþadýðý
bu ülkeyle dostane ve ihtilaflý iliþkilerimiz var. Almanlarla Türklerin veya Almanya’yla Türkiye’nin ayrýþtýðý
ve buluþtuðu noktada Almanya Türkleri var. Dostluðumuzu pekiþtiren de, ihtilaflarýmýzý çoðaltan da, anavatan Türkiye ile yenivatan
Almanya arasýnda gidip gelen Türklerdir. Baþka bir ifadeyle, bu iki ülkenin topyekün münasebetleri Almanya
Türkleri’nden ayrý deðerlendirilemez ve düþünülemez.
Almanya Türkleri’nin birinci nesli nefes nefese çalýþtý, çalýþtý, çalýþtý ve bitti....tükendi! Ne denilse “Ja (Evet)”
dedi, çünkü hayýr demesini
öðretmediler. Öðrenenler de,
“Nein (Hayýr)” demeye cesaret edemedi ve bir ömrü böyle tükettiler. Daha Almanya’ya getirilirken çok sýnýrlý
haklara sahiptiler; verilenin
dýþýnda hak iddia zaten edemezlerdi çünkü yol-yordam
ve dil bilmiyorlardý. Almanya bu durumdan memnundu ve zaten belli bir süre
sonra ya gidecekleri, ya da
gönderilecekleri zannediliyordu. Bilindiði gibi bu olmadý ve arkadan gelen Türk
kökenli nesiller Almanya’nýn
hesaplarýný altüst etti.
Bu kadarý fazla oldu
Avrupa’nýn üç büyük ve
güçlü ülkesinden Ýngiltere
ve Fransa’daki müslüman
azýnlýk aðýrlýklý olarak bu ülkelerin eski sömürgülerinden gelmesine karþýlýk, Almanya’dakilerin (yaklaþýk
olarak 3,5 milyon) kahýr ekseriyeti ise Türkiye kökenli.
Bu üç büyük ülkenin yanýsýra, Belçika, Hollanda ve
Avusturya gibi ülkelerde de,
hem Türk, hem de diðer milletlerden müslüman azýnlýklarýn yerli halk ve resmî makamlarla kültürel kimlik
farklýlýðýndan kaynaklanan
sýkýntýlarý vardýr. Almanya
diðerlerine kýyasla farklý milletler veya kültürlerle en geç
tanýþan ve buna baðlý olarak
da, en az tecrübesi olan Avrupa ülkelerinin baþýnda gelir. Çalýþkan bir millet; gerek
toplum, gerekse çalýþma hayatý kesin kurallarla belirlenmiþ, kendi koyduðu kurallara Almanlar kadar sadýk bir
A
10:05 Uhr
Seite 7
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
Almanya’nýn Müslüman Paranoyasý
millet tanýmýyorum. Viyana kuþatmalarýna kadar Türkü tarih kitaplarýndan tanýyan Alman,
ilk defa 1960’lý yýllarýn
baþýnda “Misafir Ýþçi”
olarak ülkesine gelen
Türk’le daha yakýndan
tanýþtý. O günden itibaren Alman’ýn Türk’e bakýþý; bizim tabirimizle,
aða-ýrgat seviyesinde veya seviyesizliðinde oldu.
Baþka türlüsünü de beklemek biraz safdillik
olurdu zaten. Türk buralý olmaya karar verince
yerli Alman’la ihtilaf
baþgösterdi. Alman merkezli bir dünya tasavvur
edenler, Türkün de kendilerine benzemesini istediler,
hatta bu isteklerinde bayaðý
istekli olunca, dayatmaya
kadar vardý. Ýþ bu noktaya
gelince, bu sefer dayatma
karþýsýnda Türk, “bak arkadaþ bu kadarý fazla oldu” dedi ve ilk defa ayaðýný yere
saðlam basarak direndi.
Bilinen Batý taktiði
Demirperde’nin arkasýna
saklanan komünist sistemin
çökmesinden, yani 1990’lý
yýllarýn baþýndan itibaren komünizmin yerine Ýslam’ý
kendine yeni düþman ilân
eden Batý, ABD’nin öncülüðünde müslümanlara karþý
(aðýrlýklý Ortadoðu’da) taaruza geçince, bundan Batý
Avrupa müslüman azýnlýðý
da nasibini aldý. Batýlý`nýn
çok kurnazca taktiklerinden
birisi; þayet ortadan kaldýrmayý kafasýna koyduðu bir
unsur varsa, önce tesir gücü
yüksek propaganda araçlarýný devreye sokarak, o (düþman) unsurun ne derece tehlikeli ve kendilerini her an
yok atmeðe hazýr bir canavar
olduðunu herkese kabul ettirir. Yaratýlan tehlikeye karþý
halkýn hassasiyetini doruk
noktasýna çýkardýktan sonra,
teyakkuz halindeki kamuoyunu da hiç zorlanmadan
arkasýna alarak hedefi dövmeðe baþlar.
Ýngiltere ve Fransa’daki
müslüman azýnlýðýn yerli
kültürle ihtilafý, millî olmaktan ziyade dinî kimlik etrafýnda yoðunlaþýrken, Almanya’daki Türk’ün, “Öncü Kültür” dayatmasý karþýsýnda
millî ve dinî kimliðiyle iki
ayaðý üzerinde duruþunu
müþahede etmekteyiz. Her
ne kadar Oliver Roy, “Batý’da yetiþen eðitimli müslüman, Pakistanlý veya Türk
olmaktan ziyade dindar ol-
Mahmut AÞKAR
mak ister” diyerek, bu nesiller için din kimliðini öncelik
kazandýðýný iddia etse de,
(en azýndan þimdilik) bu durum Türkler için geçerli deðildir. Ýþgalci güçlere karþý
imparatorluðun
varlýðýný
muhafaza edemese de, bugünkü Türkiye topraklarýný
kahramanca müdafaa ederek, millî devlet ve millet þuuru geliþmiþ olan Türk, Batý’daki varlýðýný çok dindar
da olsa, Müslüman-Türk olarak tanýmlar.
Medeniyetler
Çatýþmasýnýn Alamancasý
Almanya’daki Türk azýnlýðýn kültürel kimliðini muhafaza etmesinden dolayý
duyulan rahatsýzlýðýn sebebiyet verdiði tartýþmalar,
“Medeniyetler
Çatýþmasý”nýn Alman mentalitesi ve
metodolojisine göre vuku
bulanýdýr:
-Ekonomik hayattta daralmanýn baþgöstermesiyle
birlikte artan iþsizlik oranlarýnýn hemen akabinde gözler
bu ülkenin en büyük yabancý grubunu teþkil eden Türk
göçmenlere çevrilir ve artýk
ne zaman geri dönecekleri
deðiþik usüllerle sorulmaya
ve son Göç Yasasý’nda olduðu gibi, bu ülkedeki Türk
nufüsun azaltýlmasý için
özellikle Türkleri hedef alan
kanunlar çýkarýlýr.
-Onyýllardýr kapý komþusu, iþ arkadaþý olan Türke,
Alman 11 Eylül 2001’den itibaren politikacýlarýn ve medyanýn yönlendirmesiyle, potensiyel terörist gözüyle bakar: Baþýmdan geçen iki sýradan olay belki anlatmak istediðimize açýklýk getirir:
Otuz yýldan fazla bir zaman
önce öðrenci olarak geldiðim
bu ülkede bundan bir sene
önce Berlin’e trenle giderken, iki sivil görevlinin o kadar sarýþýn ve mavi gözlü
yolcunun arasýndan geçerek gelip benim önümde dikilmeleri ve kimlik
sormalarýný, o günlerde
bazý tren istasyonlarýna
býrakýlan “Bombalý Bavul” olayýnýn normal neticesi olarak deðerlendirmiþ ve Þarklý tipimle terörist zanlýsý olarak kelepçelenmediðime de
þükretmiþtim. 12.07.07
akþamý bir kamu televizyonu olan ZDF’de yine
Ýslam-Terör-MüslümanTürk karýþýmý ve aklýnýza
gelen ne kadar menfilikler varsa hepsini bir kazana dolduran þartlanmýþ bir sunucunun idaresinde yapýlan bir proðramýn sabahýnda yine iþim icabý trene bindim. Boþ bir koltuða oturduktan sonra, kocaman bir bavulu oturduðum
koltuðun yanýbaþýnda görünce, zannettiðim gibi boþ
olmadýðýna kanaat getirdim
ve baþka bir yere geçip oturdum. Tren bir baþka istasyonda durdu, yeni yolcular
bindi. Yeni binenlerden genç
bir Alman oturanlarý teker
teker kontrol edermiþ gibi
ilerlerken, beni görünce baþ
ucumda dikeldi, gayet ciddi
bir tavýrla, “arkadaki o bavul
sizin mi?” dedi. Gayri ihtiyari gülümseyerek cevap verdim: “Hayýr, benim deðil
ama niye özellikle bana sordunuz?”. Terörist olmadýðýma kanaat getiren duyarlý
Alman, bavulun içine yerleþtirilmiþ bomba ihtimalinden
de, belki dün akþam seyrettiði proðramýn aþýrý abartýlý olmasýna baðlayarak vazgeçti
kanaatindeyim. Yoksa her an
polise telefon ihbarý yapýlarak tren olduðu yerde durdurulabilirdi. Henüz daha
sahibi ortalýkta görünmeyen
bir bavul ve biraz ilerde oturan, Alman güvenlik yetkilileri, politikacý ve þarkiyatçýlarýn medyada her Allah’ýn
günü çizdikleri tabloya uygun, “potensiyel terörist”
adayý ben!...
-3. nesilden itibaren burada yetiþen Türklerin büyük
çapta asimile olmasýný bekleyen, ümit eden Almanya’nýn
beklentilerinin tersine bir geliþme olunca, Türk varlýðýndan duyulan hazýmsýzlýk artýk uyum toplantýlarýnýn baþlýca tartýþma konusu haline
gelir.
-Kiliselerin kapanma sürecinin giderek hýzlandýðý bir
zamanda Berlin, Münih ve
Köln gibi metropollerde bü-
7
yük camilerin yapýlmak istenmesi, dýþa vurulmayan
bir kýskançlýkla karýþýk korku, baþka bahaneler ileri sürülerek tepkiye dönüþmektedir. Alman Yazar Dieter Wellershof Köln’de yapýlacak
büyük cami projesine karþý
çýkarken, bazen “Cuma namazlarýnda iki bin kiþi birden ibadet yapabilecek büyüklükteki caminin sadece
137 araba için parkyeri olduðu” türünden bahaneleri ileri sürse de, cami yapýmýna
karþý kaleme aldýðý uzunca
makalesinin bir yerinde, “iki
bin dindara ayný anda ibadet
imkaný sunan camiye büyük
raðbet olurken, savaþtan
sonra tekrar yapýlan meþhur
Roman Kilisesi gibi birçok
kilise sadece konserler ve
kültürel vesilelerle ziyaret
ediliyor” demesi, müslümanlara karþý bir þuuraltý
tepkinin belki de cami-kilise
veya müslüman-hýristiyan
kýyaslamasýndaki en tipik dýþa vuruþ biçimidir. (FAZ,
14.6.07)
-Yeni nesil Almanya
Türkleri, lisan bilen, bu ülkenin bir parçasý olmanýn farkýnda olan, ayný zamanda
kök kültürünü de muhafaza
etmeðe ve gerektiðinde “hayýr” diyebilen kararlý tavrýyla bir bakýma Almanlarýn
Türklere yönelik ezberini
bozmuþa benziyor. Bu direnci kýrmak için Türk toplumu
içindeki her türlü istisnayý
genelleþtirme,
Türklerin
uyuma yanaþmadýklarý intibasýný kamuoyuna yayma ve
Türklerarasý etnik, mezhebî
ihtilaflarý gayet ustaca teþvik
etme gayretleri bilinçli bir
metotla yapýlmaktadýr.
-Almanya Türklerinin
kültürel varlýðýný zayýflatmak için Türk ve müslüman
kimlikli yazar, siyasetçi, akademisyen ve benzeri sýfatlara sahip þahýslarýn bazen ajitasyona varan, tahrip ve
tehditkâr giriþimleri Alman
medyasý ve siyasileri tarafýndan desteklenmekte ve ödüllendirilmektedir.
-Bu direncin kýrýlmasý
için Alman kamuoyunun yakýndan tanýdýðý aydýnlar aracýlýðýyla bazen sabýr ve hoþgörü sýnýrlarýný zorlayan,
mukaddesleri rencide eden,
kasýtlý giriþimler baþvurulmaktadýr. Bunun en son örneði; Yazar Günter Wallraff’ýn, camide Selman Ruþdi’nin “Þeytan Ayetleri”ni
okumak istemesidir. (FAZ,
12.07.2007)
CDU/CSU ve SPD’den
oluþan Büyük Koalisyon Hükümeti döneminde hayata
geçirilen “Uyum Zirvesi” ve
22. sayi sayfalar
30.04.2009
8
“Ýslam Zirvesi” göçmen kuruluþlarý tarafýndan memnuniyetle karþýlanmýþ ve doðru
yolda atýlan büyük adým olarak deðerlendirilmiþti. Herkes de biliyordu ki, her iki
zirve de aslýnda Türkler ve
diðer müslümanlara yönelikdi. Bir yýlýný tamamlayan
ve 12.07.2007 tarihinde daha
ikinci zirve toplantýsý öncesi
geniþ tabana sahip Türk sivil
kitle kuruluþlarý “Uyum Zirvesi”ni boykot ederek katýlmadýlar. Angela Merkel hükümetinin uyum politikasýna indirilmiþ ciddi bir darbe
olmasýna raðmen, baþta sayýn baþbakan olmak üzere,
hükümet yetkilileri bu durumu sýradan bir olaymýþ gibi
geçiþtirmeðe çalýþýyorlar. Yýllardan beri dayatmalar ve oldu bittilerle Türk azýnlýðý
töhmet ve baský altýnda tutan Almanya, bu sefer beklemediði bir direniþle karþýlaþýnca, biraz þaþkýnlýk ve telaþla tekrar büyüklük psikozuna kendini kaptýrarak,
“siz kim oluyorsunuz da, teþekkür edeceðiniz yerde, bize baþ kaldýrýyorsunuz?” der
gibi yaptý ve hatta çok önemli gazetelerde de buna yakýn
yorumlar yapýldý.
Almanya Türklerine, aþýrý Türk düþmanlarý dýþýnda,
“Ya uy, ya terk et” türünden
açýk tehdit henüz savrulmasa da, geliþmeler endiþe vericidir. Almanlarýn uyum konusunda Türklere dayattýklarýnýn hepsi itirazsýz kabullenilse de, Türkler bu ülkede
var olduklarý müddetce, yabancý düþmanlýðý adý altýnda
Türk düþmanlýðý da var olacaktýr. Bütün mesele “uyum”
sözcüðü etrafýnda yoðunlaþmaktadýr. Alman tarafýyla
Türk tarafý uyum’dan farklý
þeyler anlamakta ve sonuçlar
çýkarmaktalar. Kasýtlý bir
uyumsuzluk sözkonusu olmasý mümkün deðildir ama
mütemadiyen, “siz uyum
saðlamýyorsunuz” da ýsrar
etmekte kasýt vardýr. Buradaki kasýt ise, Almanya’daki
Türk nüfusunu azaltmak veya çoðalmasýnýn önüne geçemektir. Tartýþýlan Göç Yasasý
da, bu gayeye hizmet için
hayata geçirildi. Bu tür dayatma ve kýsýtlamalarýn dolaylý yollardan verdiði mesaj
da; “Madem Almanlaþmýyorsun, o halde Almanya’da
iþin ne?” kabilinden birþey.
Camilere Casus Ýmam
Hýristiyan Demokratlarýn
(CDU/CSU) Federal Parlemanto Grup Baþkaný Volker
Kauder 17 yaþýndaki Alman
vatandaþý Marco’nun Antalya’da 13 yaþýndaki Ýngiliz kýza tecavüze teþebbüsten tu-
10:05 Uhr
Seite 8
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
tuklanmasý üzerine, “Eðer
Türkiye delikanlýyý hemen
serbest býrakmazsa, Avrupa
Birliði’ne çok uzak olduðunu bilmelidir (Süddeutsche
Zeitung, 26.6.07)” þeklindeki
tehdit dolu, her türlü diplomatik nezaketten uzak demeci, Almanya’dan Türkiye’ye hangi seviyeden bakýldýðýný çok açýkca ortaya koymaktadýr. Ýþte bu bakýþ tarzý,
bu ülkenin Türk azýnlýðýna
da ayný þekilde yansýmaktadýr. Yine CDU’lu Aþaðý Saksonya Eyaleti Baþbakaný
Christian Wulff, öteden beri
giderek sýklaþan bir dayatmayý seslendirdi: “Camilerde Almanca hutbelere artýk
geçilmelidir. Cuma hutbelerinde ne söylendiðini bilmek
istiyoruz . (Süddeutsche Zeitung, 13.07.07 )”. Almanya’da Budizm, Musevilik ve
diðer hýristiyan mezheplerine mensup yabancýlar, göçmen kökenli vatandaþlar ibadetlerini kendi dillerinde yaparken, kimse bu durumdan
rahatsýz olmuyor da, sýra
müslümanlara gelince, bu
ayrýmcýlýk, bu ötekicilik niye?...
Federal Almanya Ýçiþleri
Bakanlýðý’ýna baðlý birimler
bir taraftan müslüman azýnlýk temsilcileriyle diyalog
çerçevesinde karþýlýklý güvene dayalý iþbirliði yapmaya
çalýþýrken, diðer taraftan, Federal Ýçiþleri Bakanlýðý temsilcisi Johannes Urban, Cezayir Din Ýþleri Bakanlýðý’yla
irtibata geçerek, Almanya’daki camilerde casusluk
yapacak imam talebinde bulunmasý (www.german-foreign-policy.com), hangi tarafýn ikili oynadðýný, samimiyetsizlik ve güvensizliðini
ortaya koyuyor. Camilere giren ve çýkanlara kimlik sorulmaz, müslüman olup olmadýðý bile bilinmez. Mabetlerin kapýsý herkese açýktýr,
hatta Alman istihbaratýna çalýþanlara bile. Onun için Cezayir’e kadar zahmete de gerek yoktu. Fakat bu tür giriþimler, müslüman azýnlýðý
daha çok tedirgin olmasýna
tabiatýyla sebebiyet vermektedir.
Adamdan sayar
gibi yapmak
Allý-güllü laflarýn edildiði ortam ve mekânlarý bir kenara býrakarak, “Kurtlar Vadisi-Irak” filmi, “Karikatür
Krizi”, Uyum ve Ýslam Zirvesi gibi konu veya olaylarýn
etrafýnda estirilen beyin fýrtýnasýnda Avrupalýnýn gerçek
niyetini daha iyi anlayabilirsiniz. “Ýþte Almanya’da minareli cami inþa edilip edilmemesi tartþmalarýnýn yo-
hayat
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
ðun bir þekilde sürdürüldüðü bu günlerde Alman Papazlar Konferansý Baþkaný
Kardinal Karl Lehmann, Almanya’da Hýristiyan dinleri
ile Hýristiyan olmayan dinlerin hukuki olarak eþit olamayacaðý yönünde bir açýklama
yapmaktadýr. Ýþin ilginç yönü, demokratik bir hukuk
devletinde iktidar ortaklarýndan CDU’nun Genel Sekreteri Ronald Pofalla da Kardinal Lehmannn’ýn bu açýklamalarýna tam destek vermektedir. Pofalla, ‘Hýristiyanlýk Avrupa’nýn kültürel
merkezidir, Ýslam deðil. Ýslam ile Hýristiyanlýðýn hukuki eþitliði yanlýþ anlaþýlan bir
hoþgörü olur.’ diyerek çok
açýk biçimde Hýristiyanlýk ile
Ýslam’ýn hukuksal eþitliðine
karþý olduðunu ilan etti (Ahmet Külahçý, Hürriyet,
25.6.07).”. Böylece hoþgörü
ve diyalog’dan, bunlarla
baðlantýlý olan uyum (integrasyon)’dan ne anladýklarý
da kendileri tarafýndan bir
kez daha açýklýða kavuþturulmuþ oluyor.
Köln’de yapýlacak merkezi camiye karþý olan, yine bu
þehirli meþhur yazarlardan
Dieter Wellershof, Ýslam’ý
“Savaþan Güç” olarak tanýmlarken, “topluca secdeye giden müslümanlarý, önüne
geçilmez bir enerji yýðýný”na
benzetmektedir. Sonuç olarak okuyucusuna (birçok Batýlý yazar gibi) vermek istediði mesaj; din olarak Ýslâm ve
mensuplarý müslümanlar
Batý için hayatî tehlike arzetmektedir, bu yüzden gereken yapýlmalýdýr. ABD’nin
öncülüðünde müslüman ülkeler iþgal edilirken, Ýslâm’ýn
“Savaþan Güc” deðil, düþman ilan edilerek savaþýlan
bir din olduðunu ve Hýristiyanlýk adýna iþgalci güçlerin
müslümanlarý Ortadoðu’da
olduðu gibi ezdiðini görmemek için galiba Wellershof
gibi bir Batýlý-Alman-Hýristiyan olmak lazým.
Almanya Türklerine ve
müslümanlarýna savaþ açan
yazarlardan birisi de, Ralph
Giordana’dýr. Liberal solcu
olarak bilinen Giardona,
Köln’deki cami yapýmýna
karþý çýkýþýndaki dozu o kadar kýþkýrtýcý ve aþýrý oldu ki,
Yahudi bir anne ve Alman
bir babadan dünyaya gelen
yazar Alman nazilerinden
bile alkýþ almaya baþladý. Batý Avrupa müslüman azýnlýðý, yumurtasýný baþka kuþlarýn yuvasýna kuluçkaya býrakan guguk kuþuna benzeten
Giordina diyor ki, “Yanlýþ
göç politikasý neticesinde
Fransa, Ýngiltere ve Alman-
ya’nýn öncülüðünde ihtiyar
kýta kendi yuvasýna guguk
yumurtasýný býraktý ki, kuluçkadan sonra bu yumurtadan ne çýkacaðýný kimse bilmiyor (TAZ-NRW, 8.6.07).”.
Nazi Almanyasý’nýn zamanýnda azýnlýklarý ve hele Yahudi kökenli Alman vatandaþlarýný nasýl yok ettiðini
herkesten daha iyi bilmesi
gereken 80 yaþýndaki bu yazar da müslüman azýnlýk için
böyle düþünürse, varýn gerisini siz tahmin edin.
“Müslüman olduðundan
saldýrýya uðrayan,
müslüman olarak
kendini savunur“
Batý Avrupa müslüman
azýnlýk üzerine kafa yoran
Batýlý aydýnlarýn içinde önyargýlarýný mümkün olduðunca bir kenara býrakarak
hadiselere objektif bakanlar
da var. “Hollanda-Ýngiliz karýþýmý yazar Ian Buruma toplum dramasýný hissetmektedir. Onun vardýðý netice: Katil (Hollandalý yönetmen Van
Gogh’u öldüren), iflas eden
uyumun bir ürünüdür. Yüzüne çarpýlan kapý, verilmeyen burs ve geri çevrilen her
iþ talebi, Bouyeri olayýnda
olduðu gibi, þiddete dönüþen hýnç alma duygusunu
körüklemektedir. ...eðer neticede bu Türk veya Faslý istenmiyorsa, bu durumda
oluþan kültürel topluluklarýn
kendi oyun kurallarý geçerli
olacak. Kim müslüman olduðundan dolayý saldýrýya uðrarsa, genellikle müslüman
olarak kendini savunur.“
(Jörg Spaeter, Süddeutsche
Zeitung, 11.1.07)
Polonyalýlýktan sonra
Ýslamlýk Paranoyasý
Ayný gazetenin önemli
yazarlarýndan Dr. Heribert
Prantl (Merkel und das
Abenteuer Auslaenderpolitik, Süddeutsche Zeitung,
12.7.07), 2. Uyum Zirvesi
akabinde kaleme aldýðý yorumda, “Almanya, göçmen
politikasý olmayan bir göçmen ülkesidir” tesbitini yapýyor. Türklerin zirveyi boykot etmesini anlamakta zorlananlar için Prantl’ý okumak yeterli gelecektir: “...Büyük Koalisyon, Avrupa Birliði kurallarýný oturma, sýðýnma ve vatandaþlýk haklarýný
sertleþtirmede istismar etmiþtir. Vatandaþlýk hakký,
uyum politikasýnýn temel
taþlarýndan birisi olmasýna
raðmen, oldukça zorlaþtýrýlmýþtýr. “ Yazar’ýn bilhassa þu
tesbiti çok yerinde ve önemlidir: “Alman vatandaþlýðýna
geçmek isteyenlerin Almancalarýný imtihan edenlerin
yüzünden, potensiyel vatan-
dosya
daþlýk adaylarý, vatandaþ olmaktan ziyade, testin sonunda karþýtý olmalarýndan korkulmalýdýr. Zira, vatandaþlýk
paragraflarla olmaktan ziyade, kalben kabul görecek bir
olaydýr. Büyük Koalisyon’un
tekrar çifte vatandaþlýðý tam
da yürürlüðe koyma zamanýdýr“. Ýlginçtir, tarih Almanya’da da tekerrür ediyormuþ
demekki... ”Almanya’ya misafir iþçi göçü ilk defa 1950’li
yýllarýnýn sonunda baþlamadý ki... Ondan onyýllarca öncesinden baþladý. O zamanlar Polonya iþçiler yüzünden, Almanya’nýn Polonyalýlaþmasýna karþý ikazda bulunanlarla, bugün Almanya’nýn Ýslamlaþmasýna karþý
ikazda bulunanlar arasýnda
çok az bir fark var”. Almanya’yý Polonyalýlaþtýracaklar
yaygarasý koparýlýrken, takriben bir asýr sonranýn Almanya’sýnda sadece soy adlarýndan Polonya asýllý olduðunu anlayabildiðimiz Almanlarla karþýlaþýyoruz. Yani, asimilasyonda %100 baþarý!... Almanya’nýn bu kararlý ve Türklerin de kararsýz
tutumu karþýsýnda 50 sene
sonraki Almanya’da Türkçe
olarak “Ben Türküm” diyebilen insanlarýn sayýsýný doðrusu merak ediyorum. Yazarýmýzdan bir alýntý daha yapmak istiyorum, çünkü “Yabancýlar hukuku sahasýnda
kanun yapýcý, hafýzasýz kanun yapýcýdýr. Diðer hukuki
sahalarda kanunlar deðiþtirilerek, takviye edilerek, yenilenmiþ, parlemanto toplumun deðiþen ihtiyaçlarýna
göre kanunlar çýkarmýþtýr.
Bundan dolayý, son yüz senede vatandaþlýk, aile ve evlilik haklarýnda çok önemli
geliþmeler olmasýna karþýlýk,
yabancýlar hukukunda olmamýþtýr! Göç yasasý daha
sonra atýlmýþ küçük bir ilk
adýmdý. Eðer politikacýnýn
hafýzasý yoksa, yaptýðý iþ beyinsizliktir.”
Utanç verici durum
Bir de, burada yetiþmiþ
yeni nesil Türklerden avukat
bir bayan olan Kadriye Aydýn’ýn Almanya’nýn göç yasasý ve göçmener politikasýyla ilgili bir-iki tesbitine yer
verelim: “Göçmenler üzerine
konuþuluyor, onlarýn nasýl
bir problem olduðu dile getiriliyor ama çözüm aranýrken
göçmenlerin görüþüne baþvurulmuyor”. Almanya’nýn
oldum olasý metodu bu olmuþtur: Göçmeni dinler ama
neticede kendi kafasýna koyduðunu yapar. Yazýmýzýn birinci bölümünde de belirttiðimiz gibi, bilhassa müslüman göçmene bakýþ açýsý,
22. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
aða-ýrgat veya patron-iþçi seviyesizliðindedir. Yarým asýra yaklaþan bir zaman geride
býrakýlmasýna raðmen bu istikamette katedilen mesafe
ortadadýr; onun için fazla söze de aslýnda hacet yoktur.
Kadriye Haným yapýlan zirvelerle ilgili de Almanya gerçeðini özetlemiþ: “Bir taraftan Uyum Zirvesi ve Ýslam
Konferansý gerçekleþtirilirken, uyum için memenuniyet verici birþeyler yapýlmak
isteniyor, diðer taraftan ise,
kanun koyucu olarak tam
bunun tersine, (zorlaþtýrýcý)
çalýþýlmalar yapýlýyor. Bu benim için inandýrýcýlýktan çok
uzak ve Almanya adýna
utanç verici bir durumdur.
(Islamische Zeitung, Temmuz-2007) “.
Bir daha tekrar edelim:
Haklarýnýn ne olduðunu bilmeyen, bilse de, o haklarý talep edecek dilden mahrum
olanlarýn evlatlarý þimdilerde
bir Alman vatandaþý olarak,
bazý konularda yeni vatanýnýn icraatlarýný sorguluyor
ve gerekirse Almanya adýna
utanç duyduðunu dillendiriyor. Ýþte Almanya’nýn ezberini bozan yeni nesil Türkler!
Savunma Hattýndaki
Türkler
Almanya Türkleri ile ilgili meselelerde sýkca dile getirdiðim bir eleþtirimi tekrarlamak istiyorum: Almanya
Türkleri hakkýyla temsil edilmiyor! Gereðinden fazla
temsilcimiz ortalýkta görünse de, hadise ehliyetli olmakla alakalýdýr. Bundan önceki
bölümlerde sadece birkaç tane Alman aydýnýn görüþlerine yer verdik. Özelde Almanya Türkleri, genelde Batý
Avrupa Müslüman Göçmenleri üzerine dünya çapýnda,
ABD’li Fukuyama’dan Ýngiliz Bernard Lewis’e, Fransýz
Oliver Roy’dan Alman-Ýsviçre’li Hans Küng’e ve daha nice sahasýnda isim yapmýþ Alman yazar ve araþtýrmacýnýn
makaleleri ve kitaplarý mevcuttur. Bunlardan hariç, hemen hemen her Allah’ýn günü Alman televizyon kanallarýnda ve gazete sayfalarýnda Türk ve müslüman göçmenlerle ilgili (genellikle
menfi) haber ve yorumlar artýk sýradanlaþmaya baþladý.
Siz bunlara Hollanda’nýn
Ayaan Hirsi Ali’sinden Almanya’nýn Necla Kelek ve
Seyran Ateþi’ne kadar daha
bir dizi özel muameleye tabi
karalamacýlarý da rahatlýkla
ilave edebilirsiniz.
Geride býraktýðýmýz yüzyýla “Soðuk Savaþ” sürecinin
dünya çapýnda ideolojik
kamplaþmalarý damgasýný
10:05 Uhr
Seite 9
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
vurmuþken, daha baþlar baþlamaz din eksenli bir kültürler çatýþmasýyla irkildiðimiz
21.yüzyýl, Batý Avrupa Türkleri’ne de uður getirmedi. Bir
taraftan dünya ölçekli Ýslamafobi rüzgarýnýn da etkisiyle giderek týrmanan ve en
entellektüel aðýzlarda ifadesini bulan müslüman veya
Türk karþýtlýðý, diðer taraftan
Almanya’da ekonomik hayatýn daralmasýnýn getirdiði
olumsuzluklar, Almanyalý
Türklerin önündeki en büyük engellerdir. Hemen þu
gerçeði de unutmamak gerekir ki, Almanya Türklerinin
þahsýnda Batý Avrupa’da yerleþik olarak yaþayan bütün
Türkler için de geçerli olan
bu sýkýntýlar, ayný zamanda
Türkiye’nin Avrupa’ya giden güzergahýndaki engellerdir. Türkiye, AB ülkelerinde sayýlarý 4 milyona varan
Türkleri þimdiye kadar olduðu gibi ihmal etmeðe devam
etse de, bu insanlar üzerinden elde edeceði milli menfaatler sebebiyle, yol üstündeki taþlarý temizlemede
devlet olarak öncülük etmelidir. “Devlet gölge etmesin,
baþka ihsan istemeyiz” kabilinden bir yaklaþým burada
geçerli olamaz. Böylesi hallerde psikolojik ve lojistik
desteðe mutlaka ihtiyaç duyulur.
Ýþte böylesi bir ortamda
Batý Avrupa Türk varlýðýný
muhafaza etme mücadelesi
verilirken, yerli toplum ve
idari kurumlarla uyum içinde olmanýn da gayreti en
azami düzeyde gösterilmelidir. Yukarýda sýralamaya çalýþtýðýmýz etkenlerin yanýsýra, Müslüman-Türk olmamýz
ve Almanya’da en büyük
göçmen grubu teþkil etmemizden kaynaklanan (yerli
halka göre) “dezavantaj”larýmýz var. Ne kadar iyimser olmaya çalýþsak da, mevcut ortam bize karþý (aðýrlýklý olarak) taraflý ve peþinhükümlüdür. Böylesi bir ortamda
dahi hadiseleri objektif deðerlendiren, vicdan sahibi
aydýnlar ve siyasiler de her
zaman vardýr. Türklerin artýk
baþta Almanya olmak üzere
birçok Avrupa ülkesinin bir
parçasý olduðu, gerek yerli
halk/hükümet, gerekse Türk
azýnlýk istese de bunun geriye dönüþünün mümkün olamayacaðý gerçeði kabul görmüþtür. Her ne kadar sözkonusu ülkelerin sözde vatanseverleri ve dindarlarý tarafýndan Türk aleytarlýðý ha
bire körüklense de, Allah’tan
bu tür ýrkcý-ayýrýmcý akýmlarýn karþýsýnda iþleyen bir
adalet sistemi ve akl-ý selim
hayat
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
insanlar vardýr.
Savunma hattýndakiler
ve taaruza geçenler
Türk azýnlýðýn temsilcileri
genelde Avrupa’nýn, özelde
ise Almanya’nýn kuþbakýþý
fotoðrafýný çekerek gidiþatý
etüt etmelidirler. Ne her þeye
evet diyen teslimiyetçi, ne de
her þeye hayýr diyen reddiyeci bir tavýr çözüm getirmez. Onyýllardan beri neredeyse her attýðý adýmýn, aðzýndan çýkan her kelamýn
yanlýþ olduðunu siyasetçisi,
kamuoyu önderleri ve medyasýyla vurgulayan Almanya’nýn taaruzu karþýsýnda
Türkler, savunma hattýndan
bir adým ileriye gidemediler.
Gerek Almanlarýn kendi kamuoyu araþtýrmalarý, istatistikleri ve gerekse Birleþmiþ
Milletler, OECD veya Avrupa Birliði destekli uluslararasý arþtýrma ve inceleme kuruluþlarý, Almanya’daki göçmenlerin bilhassa Türk ve
müslüman kimlikli olanlarýna karþý önyargýnýn, ayýrýmcýlýðýn hayatýn her safhasýnda tehlikeli bir boyuta ulaþtýðýný ortaya koymaktadýr. Son
çýkarýlan “Göç Yasasý”nda olduðu gibi, insan hak ve hukunu bir kenara býrakarak,
düpedüz Türkleri hedef alan
kanun çýkarýlmasýna tepki
gösteren Türk kuruluþlarý
neredeyse Federal Hükümet
tarafýndan azarlandýlar. Almanya uluslararsý baskýlardan çekinmese, asimilasyon
kokan “entegrasyon” politikasýný Türk azýnlýk üzerinde
biraz daha sertleþtirebilirdi.
Güçlü medyasý,Türklere
önyargýlý kamuoyu ve devlet
imkânlarýyla sindirme politikasýný harekete geçiren Almanya karþýsýnda neye uðradýðýný þaþýran, deðiþik cephelerden gelen suçlama ve töhmetlere savunma refleksiyle
cevap yetiþtirmeðe çalýþan
Türkler, þimdiye kadar kendilerini ifade etmeðe bir türlü fýrsat bulamadýlar. Sizi
“misafir” olarak çaðýranlar
tarafýndan hiç ummadýðýnýz
bir sertlik ve insafsýzlýkla
suçlanýrsanýz, ilk tepkiniz;
ben bunlarý hak etmedim diyerek, yapýlan suçlamlarýn
doðru olmadýðýný izaha çalýþmaktýr. Bu ülkenin göçmen Türkleri ve yerli Almanlarý arasýndaki münasebet,
oldum olasý hep böyleydi.
Siz buna bir de, alt yapýsý
saðlam olmayan liyakatsýz
temsilcileri de ilave ederseniz, suçlamalara cevap yetiþtirmeðe çalýþmaktan, kendi
doðrularýný ve taleplerini dile getiremeyen bir Türk azýnlýk manzarasý karþýnýza çýkar.
Kendisine
yabancýlaþtýrýlan yabancý
Bilhassa müslüman kimlikli göçmenine karþý zeka,
bilgi, kültür üstünlüðüne sahip olduðuna inanan yerli,
bunun neticesi olarak, müslüman Türk azýnlýðýn sosyal
ve kültürel hayatýndan tutun
da, yediðine, içtiðine (doðrusu, içmediðine), giyimine kadar hemen herþeye müdahele etmeði, kendini tatmin
eden bir alýþkanlýk haline getirmiþtir. Gerisini burada yetiþen Türk kökenli, ortoya
koyduðu eserleriyle kendisini ispatlamýþ bir yazara býrakalým: “Planlanan bir cami
inþaatýna veya saçýný örten
bir müslüman kadýna karþý
harekete geçen provakatörlerin iþ baþýnda olmadýklarý
gün yok gibidir. Günümüz
aydýnlatýcýlarý, camilerde minareye ihtiyaç olmadýðýný savunan uzmanlara beyanat
verdirmekten usanmazlar.
...Muhafazakâr kendini haklý
çýkarmak için tehlikeli ortam
yaratmaya ve felaket tellallýðýna ihtiyacý var. Hep ayný
hikâyeyi yeni bir düþmanla
izah ederek takdim ediþini
anlýyoruz. Dün itaatsýz Alman gençliðinin ihaneti sözkonusuydu, bugün ise göçmenler, muhafazakârlarýn
imdadýna yetiþerek, onlara iþ
ve ekmek temin etmiþ oldular. Ýþte sözkonusu bu yabancýlar o zamandan beri bitmez
tükenmez bir ilham kaynaðýdýrlar. Saðcýlar konu bulamadýklarý an, hemencecik sýðýnmacýlara, Türklere ve (güncel bir konu olan) müslümanlara karþý kampanya
baþlatýrlar.” Feridun Zaimoðlu’nun Yeþiller/Birlik 90
adlý Alman siyasi partisinin
grup toplantýsýnda, “Bizi Ýstemiyorlar” baþlýðýyla, konumuz olan Göç Yasasý’ný yorumlayan bu yazýsýnda, “Bir
yabancý, kendisine ait olanlardan uzaklaþtýrýldýðý için
yabancýdýr” gibi çok yerinde
ve þahsýna münhasýr, entellektüel seviyede sosyolojik
tesbitleri de var.
Mesele baþka kýlýflara da
sokulsa, deðiþik adlarla terennüm edilse de, genelde
Avrupa’nýn müslüman göçmenlerle, özelde ise Almanya’nýn Türk azýnlýkla olan ihtilafýnýn özünde Feridun Zaimoðlu’nun, “Bir yabancý,
kendisine ait olanlardan
uzaklaþtýrýldýðý için yabancýdýr.” tesbiti yatmakla birlikte, buna þöyle bir ilave yaparsak belki “Yabancý” kavramýný iki yönüyle izah etmiþ oluruz: Bir yabancý, kendisine ait olanlardan dolayý
dýþlandýðý için yabancýdýr.
Almanya Türklerindeki
9
yabancýlaþma da, iki yönlü
geliþmektedir: Birincisi; kendi deðerlerini muhafaza
edenlerin yerli toplum tarafýndan, yarým asýrlýk geçmiþe
raðmen “yabancý” olarak görülmeðe devam edilmesi,
ikincisi ise; uyum adýna, ait
olduðu kültürel deðerlerden
uzaklaþtýrýlmasý ki, bu durum bilhassa üçüncü nesil
göçmen Türklerin büyük bir
kesimi için geçerlidir.
Aklý-fikri orada olursa....
Bir taraftan her an anavatana dönecekmiþ gibi zihnen
ve kalben yönünü o yana çevirmek, diðer taraftan buradaki meselelere uzun vadeli
çözüm beklemek; birbiriyle
çeliþen mülahazalalardýr ve
Türk azýnlýðýn Avrupa’daki
geleceðine zarar veren bu tutumdan baþta cemiyet yöneticileri olmak üzere vazgeçilmelidir. Hissiyatý bir kenara
býrakarak, soðukkanlý düþünülerek uzun vadeli kararlar
alýnmalýdýr. Uzun soluklu ve
sabýrlý olan taraf kazançlý çýkacaktýr. Temennimiz, yerlisi
ve yabancýsýyla Almanya’nýn
bundan kazançlý çýkmasýdýr.
Gönül rýzasý olmadan, zoraki
kabullendirme yapanlar kadar, baskýya boyun eðen,
kültürel varlýðýna gölge düþürenler de, insanlýk suçu iþlemiþ olacaklar ve neticede
ne yerlisi, ne de yabancýsýna
huzur
getirmeycek
bir
uyumsuzluðun temelini atmýþ olacaklar.
Her Türk göçmen, artýk
burasý benim yeni (veya ikinci) vataným ve ben burada
kalýcýyým, demeli ve hayatýn
her kesiminde “En Üsttekiler” seviyesini yakalamak
için var gücüyle uðraþmalýdýr. Almanya’daki Türk Üst
Kuruluþlarý Temsilcileri ilk
defa “Uyum Zirvesi”ne karþý
bu sefer kendileriyle uyum
içinde, þahsiyetli bir tavýr
sergileyerek “Uysal Koyun”
olmadýklarýný gösterdiler. Bu
tip çýkýþlar, dayanaðý olmaz
ve devamý gelmezse, “bir defalýða mahsus” olarak yazýlýr, söylenir ve unutulur.
Temsilcilerimizin yerine ve
konusuna göre ilmi araþtýrmalara dayalý dosyalarý, konusunda uzman elemanlarý
olmadýðý müddetçe, konuþtuklarý gibi, çözüm bekleyen
hayati meseleleri de, havada
kalýr. Bizim meselelerimiz gibi çözümü de, insan kaynaklýdýr. Onun için, Almanya’da
mutlaka kuruluþlarüstü bir
Türk Ýnceleme-Araþtýrma
Vakfý kurularak, burada projeler üretilmeli, Türk azýnlýðýn kanaat önderleri, kamuoyundaki temsilcileri artýk
buralarda yetiþmelidir.
22. sayi sayfalar
30.04.2009
10:05 Uhr
Seite 10
10
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Açýlýþ Kurdelesini
Kurdelesini Suudi Arabistan Almanya Büyükelçisi Prof.
Prof. Dr.
Dr.
Osama bin Abdulmajid Shobokshi ve Suud Havayollarý Gnl. Md.
Yrd.
Yrd. Abdulaziz bin Rahim Al-Hazmy beraber kestiler.
kestiler.
Suud
Havayollarýnýn
Mutlu Günü
Münih/Özel
uud Hava Yollarý Almanya’dan
Suudi Arabistana yapmýþ olduðu sefer sayýlý uçuþlarýna bir
yenisini daha ekledi. Þimdiye kadar
sadece Frankfurt Havaalanýndan Suudi Arabistan uçuþ yapan Suud Havayollarý bundan böyle Münih’ten
de sefer sayýlý uçuþ gerçekleþtirecek.
Ýlk uçuþun yapýldýðý gün Münih Havaalanýnda bir tören düzenlendi. Törene baþta Suudi Arabistan Almanya
S
laðan olarak her üç
ayda bir yapýlan
GYK toplantýsýna
ATB Federasyon Genel
Baþkaný
Recep YILDIRIM’ýn yanýsýra ATB Yönetim Kurulu üyeleri, ATB`ye
baðlý Teþkilat Baþkanlarý,
ATB Bölge Baþkanlarý, ATB
GYK Üyeleri ATB’de görevli Din Görevlileri ve Eðitimciler katýldý.
ATB`nin son üç ayda
yaptýðý faliyet raporunun
okunmasýndan sonra, ATB
Hac iþleri Sorumlusu Ýsmail CENIK katýlýmcýlara önü-
O
Ýlk yolcular bizzat Suudi Arabistan Almanya Büyükelçisi Prof.
Prof. Dr.
Dr.
Osama bin Abdulmajid Shobokshi ve Suud Havayollarý Gnl. Md.
Yrd.
Yrd. Abdulaziz bin Rahim Al-Hazmy ve Almanya sorumlu
sorumlu Müdürü
Al-Ecmali tarafýndan hediyelerle uðurlandýlar.
uðurlandýlar.
Münih Havaalanýndan ilk
uçuþ törenle gerçekleþti
Büyükelçisi Prof. Dr. Osama bin Abdulmajid Shobokshi, Berlin Konsolosu Shouhaibe, Münih Havaalaný
Md. Dr. Michael Kerkloh, Suud Havayollarý Gnl. Md. Mühendis Khaled Al-Molhem, Suud Havayollarý
Gnl. Md. Yrd. Abdulaziz bin Rahim
Al-Hazmy, Avrupa ve Almanya Sorumlu Müdürü Abdullah Al Husseyni ve Almanya sorumlu Müdürü
Al-Ecmali katýldýlar.
Ayrýca Avrupa’dan Suud Hava-
Açýlýþta Suud Havayollarý Gnl. Md. Yrd.
Yrd. AbduAbdulaziz bin Rahim Al-Hazmy,
Al-Hazmy, Suudi Arabistan AlAlmanya Büyükelçisi Prof.
Prof. Dr.
Dr. Osama bin AbdulmaAbdulmajid Shobokshi bir teþekkür plaketi takdim etti
faaliyet haber
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
yollarý ile iþbirliði içinde olan kurum
ve kuruluþlarýn temsilcileri de hazýr
bulundular. Toplantýda bir konuþma
yapan Suud Havayollarý Gnl. Md.
Yrd. Abdulaziz bin Rahim AlHazmy, Suudi Arabistan Havayollarý 40 yýl önce Almanya’dan ilk uçuþunu gerçekleþtirdiðini, o gün haftada iki sefer olan uçuþlarýn bugün beþe çýktýðýný belirterek „Geçtiðimiz
günlerde Frankfurt’ta yeni büro açýlýþýmýzý gerçekleþtirdik.“ dedi.
Açýlýþa davetli olarak katýlan IGMG’den Genel
Baþkan Yardýmcýsý
ardýmcýsý Ali Bozkurt ve DÝTÝB’den Serdar
Serdar
Demir Suud Havayollarý Almanya sorumlu
sorumlu MüdüMüdürü Al-Ecmali ile bir hatýra fotoðrafý çektirdiler
çektirdiler..
Al Hazmy konuþmasýnda Münih
kentinin Bavyera eyaleti için turistik
ve ticari önemine vurgu yaptýðý konuþmasýnda, bir çok müslümanýn
Münih ve civarýnda yaþadýðýný ve
müslüman cemiyetlerin de organizesiyle Hac ve Umreye raðbet ettiklerini belirtti.
Program çeþitli kurum ve kuruluþ temsilcilerine plaket takdiminden sonra açýlýþ kurdelesinin kesilmesiyle son buldu.
Programda
Programda katýlan davetlilere
davetlilere
yemek ikramýnda bulunuldu.
Avrupa Türk Birliði GYK Toplantýsý yapýldý
Kýsa adý ATB olan Avrupa Türk Kültür Dernekleri
Birliði olaðan üç aylýk GYK toplantýsý ATB’nin
Frankfurt`daki Federasyon binasýnda gerçekleþtirildi.
müzdeki dönem hac çalýþmalarý hakkýnda bilgiler
verdi.
Toplantýnýn dilek ve temenniler bölümünden sonra kürsüye gelen Genel
Baþkan Recep YILDIRIM,
kýsaca Türkiye ve Dünya
siyasetini deðerlendirdik-
ten sonra katýlýmcýlara
ATB’nin gelecek üç aylýk
çalýþma programlarýný da
açýkladý. Konuþmasýnda
Avrupa Türkleri’nin sorunlarýna da dikkat çeken Genel Baþkan hedeflerinin Avrupa´da yaþayan vatandaþlarýmýzýn Avrupa´da ve
Türkiye´de yaþadýklarý sorunlarýna çare bulmak olduðunu söyledi. Türk siyasetçilerini Avrupa Türklüðünü 22. Temmuz seçimlerinde yoksaydýðýný ve kendilerinin de Avrupalý Türkleri Gümrüklerde Seçimleri
boykot etmeye çaðýrdýklarýný ve bu baðlamda da baþarýlý olduklarýný söyleyen
YILDIRIM, Edirne valisinin Kapý Kule Gümrüðünde yapýlan oy kullanma iþlemiyle ilðili yazmýþ olduðu açýklama konusunda
bazý bilgilerde verdi.
22. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
ylarýn Efendisi Mübarek Ramazan ayýný nasýl karþýladýk?
Bu yazýmýzda bu soruya
sevgili okuyucularýmýzla
birlikte cevap aramaya çalýþacaðýz. Ýnþallah bu ayný
zamanda bir dertleþme ve
muhasebe vesilesi olur.
Ýki aydýr Peygamber
Efendimiz (s.a.v)in: “Allah’ým! Receb (ayýný)i ve Þaban (ayýn)ý bizler için bereketli eyle ve bizleri Ramazan (ayýn)a kavuþtur.” duasýný bizler de her fýsatta
tekrarladýk. Hamdolsun
Rabbimize ki, dualarýmýzý
kabul buyurdu ve iþte sað
selim kavuþturdu. Ne kadar hamdetsek azdýr. Kavuþtuk kavuþmasýna da nasýl kavuþtuk? Halimizi durumumuzu bir gözden geçirsek iyi olacaktýr. Çünkü
Ramazan ayý bizim ayýmýzdýr. Yani Ümmetin ayýdýr.
Aslýnda bütün insanlýðýn
sahip çýkmasý ve çok iyi deðerlendirmesi gereken aydýr. Çünkü Ramazan bütün
insanlýðýn saadeti için geliyor. Çünkü bütün insanlýðýn kurtuluþ reçetesi olan
Kur’an-ý Kerimle geliyor.
Tarihi kaynaklara göre sadece Kur’an-ý Kerim bu ayda inmemiþ, Hz. Ýbrahim
(as)in suhufu da bu ayýn ilk
gecesinde indirilmiþ. Ýbrahim Aleyhisselam`ýn suhufundan yediyüz sene sonra
Tevrat yine Ramazan ayýnýn altýncý gecesinde indirilmiþ. Tevrattan beþyüz sene sonra Zebur Ramazan
ayýnýn onsekizinci gecesinde indirilmiþ. Zeburdan binikiyüz sene sonra Ýncil Ramazan`ýn onüçüncü gecesinde indirilmiþ. Ve Kur’aný Kerim Ýncilden altýyüz yirmi (620) sene sonra Ramazan ayýnýn son on (10) gününün tekli gecelerinin birinde indirilmiþ, yirmi yedinci (27) gecesi olduðu görüþü aðýr basmaktadýr. Bu
gecenin adý Kadir gecesidir.
Allah(cc) onu bin aydan hayýrlý kýlarak Muhammed
ümmetine hediye etmiþtir.
Ýþte böylesine önemli bir ay
misafir olarak geldi elhamdülillah. Evlerimize geldi.
Gönüllerimize geldi. Camilerimize, sokaklarýmýza, ülkelerimize geldi. Peki bu
kutlu misafir neyle geldi?
Onu bu kadar kýymetli yapan özellikleri, ümmete hediyeleri nedir? Saymakla
bitiremeyiz ancak bir kaçýný
özet olarak hatýrlayalým:
1-Ramazan ayý her þey-
A
10:05 Uhr
Seite 11
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
RAMAZAN`I NASIL KARÞILADIK
den önce Kur’an gibi
bir hediye ile geldi.
Kur’an ki, Peygamber
Efendimiz (s.a.v)in buyurduklarý gibi: “Bir
ucu Allah’ýn yed’i kudretinde, diðer ucu ise
ümmetin elinde olan
bir kitap olup ona sýmsýký sarýlan asla felakete
ve dalalete düþmeyecektir.” Dolayýsýyla Ramazan bizi Rabbimizle
barýþtýrmaya ve baðýmýzý pekiþtirmeye geldi.
Bizi Rabbimize baðlayan vasýta ise Kur’an-ý
Mustafa MULLAOÐLU
Kerimdir. Bundan daha
büyük hediye ne olabinun tarihinde bu kadar
lir.
düþmediði ahlaki çöküntü2-Ramazan, Kadir gecesi
ler. Ve Ramazan böyle bir
gibi bin aydan hayýrlý bir
dünyaya misafir oluyor.
geceyle geldi. Kulun yaratýBunlarý insanýmýzýn Ramacýsýna yakýnlaþtýðý, dualarýn
zan keyfi kaçsýn diye yazreddolunmadýðý, isteklerin
madým. Bilakis akýl sahipleverildiði ve dünya mazlum
ri düþünsün diye ve Ramave maðdurlarýnýn hatýrlanzaný daha iyi ortamlarda
dýðý ve dualarýnýn alýndýðý
aðýrlasýn diye hatýlatma
bir gece.
yapmak istedim. Ayrýca bu
3-Ramazan, Hakkýn bamaddeyi hemen de geçetýla galibiyeti, zaferiyle gelmedim çünkü bu ay ümmedi. Çünkü Ýslam’ýn batýla
tin ayýdýr ve Peygamberikarþý verdiði Bedir mücademiz (s.a.v): “Ümmetin derlesinde Allah(cc) Hakký badiyle dertlenmeyen onlartýla galip getirdi. Bu Ýsdan deðildir.” buyurmuþlam’ýn ilk zaferiydi ve Ralardýr. Yani ümmetten demazan ayýnda gerçekleþðildir demek oluyor. Bu kamiþti.
dar düþündürücü bir du4-Ramazan ayý fetihle
rum var iken içimizi yakan,
geldi. Yüce Mevlamýzýn
uykumuzu kaçýran ümmeadýný feth-i mübin koyduðu
tin bu halini es geçemezdik.
Mekkenin fethi de bu ayýn
Allah (cc) bu ümmet ayýnda
içinde gerçekleþmiþti.
tüm Müslümanlara ümmet
5-Bu ay ümmetin ayýdýr
þuuru ihsan eylesin.
ya, ümmetin birliðini, dirli6-Ramazan ayý, Hadis-i
ðini ve beraberliðini saðlaÞerifte belirtildiði gibi: “Ýlki
maya Ýslam kardeþliðini perahmet, ortasý maðfiret, sokiþtirmeye geldi. Ümmetin
nu ise ateþten kurtuluþ” hebu daðýnýk halini düzeltdiyesiyle geldi. Allah mahmeye, çekidüzen vermeye
rum etmesin.
geldi. Çünkü ümmetin hali
7-Ramazan ayý, sabýr, ziortada, bir yanda dünyevi- kir, takva, ilim, sýhhat, muleþmiþ Müslümanlar, diðer hasebe, nefis terbiyesi ve
yanda savaþlarla baþý dertte cennet müjdesi gibi benzeri
olanlar, evleri baþlarýna yý- olmayan bir hazineyle gelkýlmýþ, yerlerinden yurtla- di. Buna ne kadar þükredilrýndan olmuþ milyonlar. se az deðil mi?
Onurlarý kýrýlmýþ, namusla8-Ramazan ayý, Hadis-i
rý kirletilmiþ nice insanlar. Þerife göre: “Ya þikayetçiBir yanda akýllara durgun- dir, ya da þefatçidir.” Bizim
luk verecek kadar israflar, yaþantýmýz, iþimiz, aile hadiðer yandan sabahtan ak- yatýmýz, toplum düzeniþama, akþamdan da sabaha miz, devlet idaremiz, okulaç kavuþanlar. Bir yandan larýmýz, sokaklarýmýz, çarþýda bu ayýn insanlýða en bü- larýmýz, yememiz, içmemiz
yük
hediyesi
olan ve giyim kuþamýmýz, acaba
Kur’an’ýn en büyük haram- Ramazanýn þefaatine mi lalar olarak saydýðý büyük yýktýr, yoksa þikayetine mi
günahlar çýkarýlan kanun- müstehaktýr? Ramazanýn
larla yasalaþtýlýrken, diðer baþýnda hemen zaman geyandan belki de insan oðlu- çirmeden bu sorularýn ce-
vabýný bulmak gerekir.
9-Ramazan ayý, evrensel mesajlarý, insan
(kul) haklarý, kardeþlik,
barýþ, iyi geçim, hoþgörü, yardýmlaþma, dayanýþma ve saadet medeniyetiyle geldi. Mesajlarýný yeterince alabildik
mi?
10-Ramazan
ayý,
dünya mazlum ve maðdurlarýnýn ayýdýr. Zekatlarýmýzý, fitrelerimizi, ve teberrularýmýzý
verelimde kurtulalým
düþüncesiyle mi yoksa
ahý bir topluluðun helakýna sebep olacak kadar
güçlü, duasýda bir milleti
diriltecek kadar tesirli olan
dünyanýn gerçek maðdur,
mazlum ve muhtaçlarýna
gitsin diye özel bir çabamýz
var mý? Yok idiyse oluvermeli.
11-Ramazan ayýný bütün
bu özellikleriyle diðer Müslüman kardeþlerimizden
farklý olarak halký Müslüman olmayan, deðiþik dinlere mensup olan ülkelerde
karþýlýyor ve aðýrlýyoruz.
Bunun da bir takým ilave
yükümlülükleri kaçýnýlmaz
oluyor. Baþta Ramazaný en
yaþayan bir örnek numune
Müslüman olma gayreti içine girmeli ve o örnek kiþilikle beraber Ýslam’ý, Ramazaný, Kur’an-ý, Hz. Muhammed (s.a.v)i ve biz Müslümanlarý yeterince tanýmayan insanlara sözümüz ve
özümüzle tanýtmalýyýz. Onlar, Ramazaný, Ýslam’ý,
11
Kur’aný ve Peygamberimiz
(s.a.v)i bizim þahsýmýzda
tanýsýnlar. Böylece en büyük sevaba nail olalým.
12-Ve Ramazan ayý,
Müslümanlara iki sevinç
hediyesiyle geldi. Birisi iftar ederken, diðeri ise Rabbi ile buluþtuðu zaman.
Aman Ya Rabbi, bu ne büyük ikram, bu ne büyük lütuf ve ihsan?
Bunun farkýnda mýyýz?
Bu mükafaatlara talip miyiz? Talip isek bizlerde bir
deðiþiklik bir geliþme oldumu?
Yani, evimizde bir deðiþiklik meydana geldi mi?
Yaþantýmýzda bir farklýlýk
oldu mu? Ailemizde Ramazan rüzgarý esti mi? Çocuklarýmýza Ramazanýn geliþini hissettirebildik mi? Sevincini yaþatabildik mi?
Küs olduklarýmýzla barýþtýk
mý? Akrabalarýmýz ve dostlarýmýzla tebrikleþtik mi?
Üzerimizde hakký olanlarla
helalleþtik mi? Bizden dua
ve sadaka-i cariye bekleyen
geçmiþlerimize beklediklerini gönderebildik mi? Camilerimizi doldurup, derslerine, sohbetlerine iþtirak
ettik mi? Dünya müslümanlarý için üzerimize düþen ümmetlik görevlerimizi
yaptýk mý? Bütün bunlar
yapýlamayacak þeyler deðildir. Geliniz bunlarý yapalým ve Ramazanýn hediyelerine layýk, vaadettiklerine
talip, müjdelediklerine de
mazhar olalým. Ramazanýnýz mübarek olsun. Rabbim
daha nice Ramazanlar idrak etmeyi nesip eylesin.
Almanya’dan çifte
vatandaþlýða izin
Alman vatandaþlýðýna baþvuran AB ve Ýsviçre vatandaþlarý
çifte vatandaþ olabilecek
lmanya’da yeni yürürlüðe giren göç yasasýna
göre Alman vatandaþlýðýna baþvuran AB ve
Ýsviçre vatandaþlarýnýn eski vatandaþlýklarýný
da koruyarak çifte vatandaþ olabilecekleri bildirildi.
Ayný þekilde bir AB ülkesi veya Ýsviçre vatandaþlýðýna geçmek isteyen Almanlarýn da çifte vatandaþ olabilecekleri belirtildi. Þimdiye kadar bir Alman vatandaþý baþka bir vatandaþlýða geçtiði anda Alman vatandaþlýðýný otomatik olarak kaybediyordu.
Uzmanlarýn bu yeni düzenleme sayesinde Ýsviçre’deki Almanlarýn büyük çoðunluðunun Ýsviçre
vatandaþlýðýna geçmesini beklediði kaydedildi.
A
22. sayi sayfalar
30.04.2009
10:05 Uhr
Seite 12
12
oplantýya; DÝTÝB Merkez
Din Görevlisi Þaban Kondi, DÝTÝB Dinler ve Kültürler Arasý Ýliþkiler Müdürlüðü’nden Rafet Öztürk, DÝTÝB
Chorweiler Camii Gençlik Sorumlusu Sedat Padar, Otto Benecke Vakfý Adýna Proje Sorumlusu Peter Rummel, Köln
Polis Teþkilatý’ndan Thomas
Dürscheid ve çok sayýda genç
katýldý.
Rafet Öztürk ve Peter Rummel tarafýndan tanýtýlan proje,
gençlere hem meslek konularýnda bilgi vererek kanaat önderleri yetiþtirmeyi, hem de
meslek seçimi ve meslek yeri
bulma konusunda geçlere çeþitli metodlar ve yöntemler öðretmeyi hedefliyor. Bu þekilde
gençlerin meslek ve iþ edinme
þanslarýnýn artýrýlmasý saðlanacak. Projenin yeni yönü ise, camilerin uyuma katkýlarýný artýrmak ve uyum süreçinin deðiþmez ortaklarý olmalarýný
saðlamaktýr.
Bu proje çerçevesinde, cami
derneklerinden gelen yetkililere, gençlerin mesleki eðilimlerini tesbit edecek metodik enstrumanlar, potansiyellerinin
tespiti ve önemli meslek gruplarýyla ilgili yeterliliklerin artýrýlmasýna yönelik bilgiler verilecektir. Projenin ana hareket
noktasýný, gençlerin kendilerini
keþfedecekleri, bireysel bilgi ve
becerileri ile ilgi alanlarý oluþturulacaktýr. Bu temel üzerine
gençler, meslekleriyle ilgili geleceklerini, yine kendi pespektifleri ve beklentileriyle geliþtireceklerdir.
Ýþ dünyasýyla iletiþim; iþletmelerle birlikte gerçekleþtirilecek, kontakt borsalarý, fabrika
gezileri ve stajlarla oluþturalacaktýr. Bu baðlamda cami dernekleri, Köln kentindeki çok
T
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
DÝTÝB, OTTO BENECKE VAKFIYLA
CAMÝDE UYUM PROJESÝ BAÞLATTI
Köln’de bulunan Diyanet Ýþleri Türk Ýslam Birliðine (DÝTÝB)
baðlý 5 caminin katýldýðý ve üç yýl devam edecek olan ‘Camide
Uyum’ konulu proje, Köln DÝTÝB Merkez Gençlik ve Spor
Müdürlüðü’nün salonunda, yapýlan toplantýyla start aldý.
çeþitli iþletmelerle oluþturduðu
baðlantýlarýný, artý deðer olarak
katacaktýr. Proje ayrýca, Köln Ýþ
Ajansý ve Köln Belediyesi Sosyal Dairesi tarafýndan da destek alacaktýr.
Sohbet halinde geçen tanýtým toplantýsýnda Peter Rummel, gençlerin belirli bir yaþtan
sonra mutlaka meslek seçimi
konusunda kafa yormalarý gerektiðini, bu konuda danýþma
merkezlerinin olduðunu ifade
etti. Rummel konuþmasýnda;
‘Elbette sizde meslek öðrenirken, usta baþýna bir hata yapmasý durumunda, bu hatasýný
kendisine
hatýrlatacaksýnýz.
Eðer iyi bir ustabaþýysa, o bu
hatasýný görecek ve size teþekkür edecektir. Ancak iyi bir ustabaþý deðilse, hatasýný kabul
etmiyecektir’ dedi. Rummel,
projenin bir fonksiyonunun da,
politikacýlarý uyarmak olacaktýr. Ancak camilerdeki pedagojik çalýþmalara da, yeni meto-
dik açýlýmlarýn getirilmesi gerekmektedir. Gençlerin kendi
istek ve arzularýnýn, mesleki
eðilimler konusunda temel
oluþturmasý, veliler için de yeni
bir olgudur. Bundan dolayý velilerin de bu projeye katýlýmlarýnýn saðlanmasý için, velilerle
de yakýn iletiþim halinde olunacaktýr’ dedi.
Köln Polis Teþkilatý görevlisi Thomas Dürscheid, Köln
kentinde 1500 genç suç olaylarýna karýþmýþ durumda. Onlarýn bu tür olaylara karýþmýþ olmalarýnýn nedenlerinin baþýnda, iyi bir meslek ve eðitim almamalarý geliyor. O gençlere
yardýmcý olmak için, elbette
Köln polisi de elinden geleni
yapacaktýr. Polis teþkilatlarýnda
da meslek eðitimi verilmektedir. Abiturunu yapmýþ gençler
polis olabilirler. Bu konuda teþkilatýn sorumlu memuru bilgi
verebilir.
DÝTÝB’den Rafet Öztürk de
yaptýðý konuþmasýnda þunlarý
söyledi: “Seminerlerle öncelikle meslek eðitimi ve seçimi konusunda çalýþacak ve yaþýtlarýný aydýnlatacak gençler yetiþtirilecek. Bu konuda uzmanlardan ve meslek danýþmanlarýndan istifade edilecek. Kurulacak çalýþma grublarýnda gençler, kendi bilgi ve becerilerini,
eðilimlerini ve yeteneklerini
tesbit edebilme metodlarýný öðrenecekler. Daha sonraki aþamada, geçlere meslek gruplarý
tanýtýlacak. Staj yapabilecekleri
iþyerleri ve firmalarla, iletiþim
kurabilecekleri bir iletiþim borsasý oluþturulacaktýr.’ Ayrýca
Türk ve Alman kültüründe var
olan kurallarýn, farklý olmasýndan dolayý mesleki uyumu zorlaþtýran, yanlýþ anlaþýlmalara
da engel olunacaktýr. Proje de
iki lisan bilme ve farklý kültürden de beslenmenin bir artý deðer olduðu konusunu ele alacaktýr’ dedi.
faaliyet haber
DÝTÝB Merkez Camii Din
Görevlisi Þaban Kondi, “Peygaberimiz insanlarýn meslek sahibi olmalarý için, onlarý bazý
mesleklere yönlendirmiþ ve
“iki günü bir olan ziyandadýr”
demiþtir. Bizler Almanya’da
yaþýyoruz ve buranýn þartlarýna
göre hem kendimize, hem de
çevremize faydalý olacak insanlar olmak zorundayýz. Bunun
için de, iyi bir eðitim ve meslek
þarttýr. Çevrenizde sorunu olan,
mesleði olmayan bir çok genci
siz tanýyorsunuz. Onlara yardýmcý olmak bizim görevimizdir’ ifadelerinin altýný çizdi.
Ýþ piyasasýnda, eðitim ve
meslek dünyasýnda dýþlanan ve
fýrsat bulamayan gençlerle çalýþmanýn, kendileri için de oldukça zor, olduðunu ifade
eden Kondi; ancak bizler býkmadan, yorulmadan çalýþmak
zorundayýz’ dedi. ‘Bizler tarih
boyunca çok önemli tabibler,
bilim adamlarý ve filozoflar yetiþtirdik. Ýbni Sina, Farabi, Biruni ve Mimar Sinan’lar bunlara
örnek olarak verilebilir. Bizler
burada yaþýyoruz ve bu ülkenin kalkýnmasý, sorunlarýnýn az
olmasý, gençlerinin meslek sahibi olmalarý, huzur ve barýþýn
temini, her alanda kalkýnmasý
ve geliþmesi, bizi de yakýndan
ilgilendirir. Ýçinde yaþadýðýmýz
ülkeyi geliþtirmek ve kalkýndýrmak temel hedefimiz olmalýdýr.
Bu alandaki çalýþmalarda milli
ve manevi deðerlerimizi unutmamalý ve bunlarýn birer zenginlik olduðunu anlatmalýyýz”
dedi.
Köln Belediyesi Sosyal Dairesi’nin de destek verdiði DÝTÝB ve OBS ortaklýðýyla gerçekleþen bu projeye, Rhein Enerji
Vakfý’nýn (Gaz), Elektrik ve Su
Vakfý tarafýndan finans desteði
saðlanýyor.
IGMG G. BAVYERA´DA 2. ABÝ- KARDEÞ SEMÝNERÝ
GMG Güney Bavyera Gençlik Teþkilati Orta
Öðretim Birimi 2. Abi-Kardeþ Seminerini Almanya´nýn en güzel yerlerinden biri sayýlan
Tegernsee þehrinde yaptý.
Her programýn baþýnda olduðu gibi bu Programýn baþýnda da Landshutlu Yavuz Erdem´in
okuduðu K. Kerim ile program start aldý.
Sonra Bölge Orta Öðretim Bþk. Mücahit Karahan açýlýþ konuþmasý yaptý. Konuþmasýnda
Abi-Kardeþ Seminerinin amacý ve hedefini, Abilerin görevi ve Kardeþlerin görevini ve 2 günlük
yoðun programý anlattýktan sonra tanýþma faslýna geçildi. Özel bir tanýþma programýndan sonra 5 ayrý grup yapýlýp birbirlerine karþý yumurta
projesi adlý yarýþmada yarýþtýlar.
I
Öðlen yemeðine alternativ mangal þöleni yapýldý. Toplu öðlen namazý kýlýndý ve ardýndan
Kardeþler Futbol oynamaya Abiler de desteklemeye gittiler.
ikindi ve akþam yemeðin ardýndan IGMG
Genel Merkez Büyükler Eðitim Baþkan Yardýmcýsý Ramazan Baþlýk Gençlerle buluþtu ve yaklaþýk 2,5 saat seminer verdi.
Seminer´de mola yapýlmadýðý halde gençler
pür dikkat sonuna kadar dinledi. Seminerde Avrupa´da gençlik problemleri iþlendi ve gençler
tarafýndan sorular soruldu ve akþam namazýna
geçildi.
Pazar günü sabah namazý ve kahvaltýdan
sonra Ramazan Baþlýk tarafýndan 2 ders daha iþ-
lendi. Bu derslerde ise namaz konusu ne kadar
önemli olduðunu ve 7 yaþýndan itibaren kýlýnmasý gerektiðini bildirdi! 2. dersinde ise ”Milli
Görüþ nedir” adlý seminerle tamamladý.
Ardin´dan kapanis degerlendirmesi Dilek
ve Temeni yapýldý ve anket dolduruldu!
Kapanýþ konuþmasýnda Bölge Orta Öðretim Baþkaný Mücahit Karahan yýl içinde neler
yaptýklarýný anlattý. Yeni çalýþma sezonu 20072008 gençlere tanýttýldý ve seminer tarihlerini
gençler not etti.
Ve kapanýþ Kur`an-ý Kerimi ile seminer son
buldu.
22. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
üslümanlarýn dinî
bayram günleri Avrupa ülkelerinde
resmî tatil günü sayýlmamaktadýr. Ýslam dininin Federal Almanya Cumhuriyeti
ve diðer Avrupa ülkelerindeki mevcudiyeti ise, Müslüman vatandaþlarýn da
kendi dini bayram günlerinde okul ve iþten muaf tutulmalarý ile ilgili bir uygulamayý zorunlu kýlmaktadýr.
Temennimiz, bu konuyla
ilgili kanuni bir düzenleme
yapýlmasýdýr, zira Müslümanlar Almanya’da iki büyük kiliseden sonra en büyük dini cemaati teþkil etmektedir. Bununla birlikte
bazý politikacýlar[1] ve kilise
temsilcileri[2] zaman zaman,
lüzum görüldüðü takdirde
varolan ve resmi tatil sayýlan Hristiyan dini bayram
günlerinin silinmesi suretiyle, Müslümanlarýn dini bayramlarýnýn devlet tarafýndan
tanýnmasý talebinde bulunuyorlar. Müslümanlarýn dini
bayramlarýnýn devlet tarafýndan tanýnýp tanýnmamasý
meselesi, içerisinde yaþamýþ
olduðumuz Avrupa ülkelerinin toplumsal verileri ile
doðrudan ilintili olup, geniþ
çerçevede tartýþýlmasý gereken bir konudur. Bununla
birlikte bu tür taleplerin ifade edilmesi dahi, bu problemin uygulamadaki yönünü
ve uygun bir çözüme ihtiyaç
olduðunun belirgin bir göstergesi mahiyetindedir.
Ýþyerlerinde muafiyet
Dini bayramlarda Müslüman vatandaþlara iþyerinden izin verilmesi ile ilgili
21.05.1963 tarihli Alman-Fas
Ýþ anlaþmasýnda; “Alman iþverenler iþletme imkanlarý
çerçevesinde iþçinin tatil
günlerinin ayarlanmasýnda
dini bayramlarý dikkate almaya çalýþacaklardýr” ifadeleri yer almaktadýr. Buna
karþýn 30.10.1961 tarihli Alman-Türk anlaþmasýnda ise
Ýslamî bayramlarla ilgili bir
ibare bulunmamaktadýr. Almanya’daki Müslüman iþçilerin çoðunluðunun Türkiye’den gelmesi dolayýsýyla,
Fas ile yapýlmýþ olan anlaþmanýn önemini pratikte yalnýzca dar bir alanda görebiliyoruz. Ýþveren-Ýþçi arasýndaki sözleþmelerde bu konunun netleþtirilmesi de yine istisnai bir durum. Anlaþma veya sözleþme yoluyla
bir düzenlemeye gidilmedi-
M
10:05 Uhr
Seite 13
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
Dinî bayramlarda Müslümanlarýn okul
ve iþyerinden izinli sayýlmasý
ði takdirde ise, iþçinin
bayram günlerinde tatil
talebi, problemli sayýlmaktadýr[3].
Literatürde kýsmen,
Alman Anayasasý’nýn 4.
maddesinin dini bayram
günlerinde bir iþçiye iþyerinden muaf tutulma
hakký tanýmadýðý görüþü yer almaktadýr[4]. Ancak bu görüþ hukukçular tarafýndan çokça
eleþtirilmiþtir. Çalýþtýklarý iþletmenin menfaatlerine aykýrý davranmadýklarý sürece tüm Müslüman vatandaþlara dini
bayramlarýný kutlama
ve toplu ibadetlerini yapma
imkaný saðlanmalýdýr[5]. Ýþte
bu eþitlik ilkesinden yola çýkarak, dini vazifeler sebebiyle iþten muaf tutulma imkaný sadece kiliselerle sýnýrlandýrýlmamalý, herkes için
geçerli olmalýdýr[6], þeklindeki tutum, hakim görüþ olarak nitelendirilmektedir.
Medeni Kanun’un 616.
maddesinde kendisinden iþ
akdinin gereðini yerine getirmesinin beklenemediði
durumlarda iþçinin, maaþý
ödenerek iþten muaf tutulma hakký olduðu belirtilmektedir. Genel içtihat, dini
görevlerin sadece iþ saatleri
esnasýnda yapýlabilmesi durumunun bu maddede belirtilen esasa uygun olduðu
yönündedir. Uygunluk sorununda ise, iþçinin talepleri
ve iþletmenin menfaatleri
karþýlaþtýrýlmaktadýr. Ýþyerinde, iþ akýþýnýn zarar görebileceði durumlarda iþçinin
iþten muaf tutulma hakký
söz konusu olmamaktadýr.
Bu hak ayný zamanda Medeni Kanun’un 616. maddesince yapýlan iþ akitlerinde de
ortadan kaldýrýlabilmektedir. Maaþ ödenerek iþten
muaf tutulma hakkýnýn söz
konusu olmadýðý durumlarda, maaþ ödenmeksizin iþten muaf tutulma hakký
doðmaktadýr. Ýþçi ayrýca dini
bayramlarda izin kullanma
imkanýna sahiptir[7]. Her halükarda izin günleri konusunda iþveren zamanýnda
bilgilendirilmelidir.
Okullarda
muaf tutulma
Bekir ALTAÞ
[email protected]
Dini bayram günlerinde
Müslüman
öðrencilerin
okuldan muaf tutulmalarý
geniþ ölçüde problemsiz bir
durumdur.
Öðrenciler
inançlarý çerçevesinde ve
ebeveynlerinin de talepleri
doðrultusunda dini bayram
günlerinde okullarýndaki
derslerinden muaf tutulmaktalar. Bu konunun her
eyaletin kendi inisiyatifinde
olmasý dolayýsýyla, her eyaletin farklý uygulamalarý söz
konusu. Bazýlarýnda öðrenciler herhangi bir baþvuru
yapmaksýzýn muaf sayýlýrken, bazýlarýnda gerekli
günlerde müsaade edilmesi
zorunlu olduðu halde özel
baþvuru yapýlmasý gerekiyor. Bazýlarýnda da muafiyet
durumu tamamen okulun
inisiyatifine
býrakýlýyor.
Okul derslerinden muaf tutulma hususunda eyaletlerin
düzenlemelerini
www.igmg.de internet sitesinden takip edebilirsiniz[8].
Diðer Avrupa ülkelerindeki dini bayram günü uygulamalarý
Müslümanlarýn dini bayramlarý diðer Avrupa ülkelerinde de resmi bayramlar
statüsünde bulunmuyor.
Bununla birlikte uygulamada Müslümanlarýn inançlarýna geniþ ölçüde saygý gösteriliyor.
Belçika
Belçika’da okullar tatil
günlerine her yýl kendileri
karar verebiliyor. Müslüman öðrenci sayýsý çok olan
okullar bu haklarýný uygun
biçimde kullanýyor.
Fransa
Fransa’da kamu kuruluþu mensuplarý kurumun menfaati çerçevesinde önemli dini bayramlarda izin alabilmekteler. Bu durum ayný þekilde özel ekonomi sektöründe de geçerli. 2000
yýlýndan beri Müslüman
üniversite öðrencileri dini bayramlara denk gelen sýnavlarýný erteleyebiliyorlar.
Ýngiltere
Ýngiltere’de Müslüman iþçilerin resmi tatillerin haricinde iþ muafiyeti haklarý bulunmuyor. “Ýngiltere Ýslam Konseyi”nin Müslümanlara senede en azýndan bir dini bayramý tatil yapma talebi siyasi destek bulamadý. Dini
bayramlarda iþten muaf tutulma konusu iþçi ve iþveren
arasýnda bireysel anlaþmaya
baðlý.
Ýtalya
Ýtalya’da Müslümanlarýn
dini bayramlarý ile ilgili kanuni bir düzenleme bulunmuyor. Yapýlan iþ sözleþmeleri çerçevesinde muaf tutulma ile ilgili bireysel çözümler söz konusu olabiliyor.
Hollanda
Hollanda’da okula giden
Müslüman öðrenciler önemli dini bayramlarda dersten
muaf olma hakkýna sahipler.
Ýþçiler aksi bir durum olmadýkça iþyerlerinden izin alabilmekteler.
Ýsviçre
Basel kantonu okul yönetmeliðinin 30. maddesi
tüm çocuk ve gençlerin dini
bayramlarda velilerinin talebiyle derslerinden muaf tutulabileceklerini öngörüyor.
Öðrencilerin muaf tutulacaðý günler sene baþýnda
bildirilmeli ve kaçýrýlan
dersler önce veya sonra
mutlaka telafi edilmeli. Sýnav zamanlarýnda ise muafiyet söz konusu deðil. Bununla birlikte okullar düzenlemelerinde farklý dinlerin dini bayramlarýný dikkate alýyorlar. Zürih kantonunun okul yönetmeliðinde
bulunan 28. madde de benzer düzenlemeler bulunuyor.
13
Ýspanya
Ýspanya’da 1992’de kurulan çatý kuruluþu “Comision
Islamica”ya mensup iþçiler,
yasada bulunmayan bir düzenleme sayesinde iþverenle
tatil günü düzenlemesi yapabiliyorlar. Bu sayede senede altý güne kadar izin verilebiliyor.
Avusturya
Avusturya’daki okul yasasý, Müslüman öðrencilere
senede iki gün dini bayram
tatili öngörüyor. Kanun yolu
ile resmî tatil yapýlmasý gibi
bir plan ise söz konusu deðil.
[1]
Lutz, Martin: Grüne fordern
gesetzlichen
Islam-Feiertag,
16.11.2004, http://www.welt.de/
print-welt/article352846/Gruene_fordern_gesetzlichen_Islam-Feiertag.html (19.08.2007); bu talepler
karþýsýnda müslüman temsilcilerinin tutumlarý için bkz. Karahan, Engin: Ein Feiertag, den niemand braucht
20.11.2004
h t t p : / / w w w. i g m g . d e / i n dex.php?module=ContentExpress&func=display&ceid=1337&itmid=1 (19.08.2007). Karahan yorumunda, böyle bir uygulamanýn takvimlerdeki farklýlýklardan dolayý
kaynaklanan bazý teknik sorunlara
dikkat çekmektedir.
[2]
N.N, Jepsen: Muslimische Feiertage schützen, 13.02.2006,
http://www.welt.de/printwelt/article197677/Jepsen_Muslimische_Feiertage_schuetzen.html
(19.08.2007)
[3]
Düsseldorf Eyalet Çalýþma
Mahkemesi 1962 yýlýnda vermiþ olduðu kararda bir türk çalýþanýnýn
Kurban Bayramý’nda inancý gereði
iþe gitmemesinden dolayý sözleþmesinin iptal edilmesini onaylamýþtýr.
Mahkeme kararýnýn gerekçesinde, iþ
sözleþmesinde bayram günleri ile ilgili bir uygulamaya gidilmediðini
ve iþçinin bunun bilincinde olduðunu belirtmektedir; bkz. LAG Düsseldorf, JZ 1964, 258 f.; Mahkeme kararý birçok hukukçu tarafýndan eleþtirilmiþtir: bkz. Habscheid, Walther:
Arbeitsverweigerung aus Glaubensund Gewissensnot, JZ 1964, 246ff.
[4]
Gläser, Rudolf: Der Einfluss
der Glaubens- und Gewissensfreiheit und der Meinungsfreiheit auf
das Arbeitsverhältnis, Göttingen
1972, S. 123 Fn. 265; Hoeren, Thomas/Mattner, Andreas, Feiertagsgesetze der Bundesländer – Synoptischer Kommentar, Köln (u.a.) 1989, S.
118 Rn. 12
5]
Hoevels, Niloufar: Islam und
Arbeitsrecht, Köln (u.a.) 2003, S. 211
[6]
Camphausen, Axel Freiherr
von in: Mangoldt, Hermann
von/Klein, Friedrich/Starck, Christian: Das Bonner Grundgesetzkommentar Bd. 3, 4. Auflage, München
2001, Art. 139 WRV Rn. 18
[7]
Rohe, Mathias: Der Islam –
Alltagskonflikte und Lösungen:
Rechtliche Perspektiven, 2. Auflage,
Freibung 2001, S. 107.
[8]
www.igmg.de
22. sayi sayfalar
30.04.2009
10:05 Uhr
Seite 14
14
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
faaliyet haber
IGMG`NÝN/HESSEN`ÝN/RÜSSELSHEIM`IN GÜLÜ
AHMET ZEYBEK EN BÜYÜK SEVGÝLÝYE GÝTTÝ
enç yaþýnda Almanya`ya gelen ilk nesilden olan ve geldiði günden bu yana Milli Görüþ Davasý için hiç yýlmadan çalýþan;
“ben Milli Görüþ`ün hizmetçisiyim”
demeyi kendine þeref sayan, Hessen`de, Rüsselsheim`da nerede bir
program varsa en baþta onu görürdünüz. IGMG Hessen Bölgesi o zamanki adýyla Frankfurt Bölgesinin
Rüsselsheim Þubesinin kurucularý
arasýnda o da vardý.
Cemiyetin ne derdi varsa bakarsýnýz o derdin giderilmesinde muhakkak onun da çabalarý vardýr.
Cemiyetin tüm faaliyetlerinde
onu ve evlatlarýný muhakkak önde
G
görürdünüz. Evlatlarýný da kendi gibi Milli Görüþe hadim olarak yetiþtirdi. Milli Görüþe hizmeti her zaman
bir þeref olarak görür ve etrafýndakilere de öyle telkinlerde bulunurdu.
Rüsselsheim`daki Bölge Merkezinin alýnmasýnda gayreti olanlarýn baþýnda o da vardý. Bölge merkezinde
yapýlan tüm programlarda bölge
merkez personelinin her daim yanýnda yardýmcý olarak onu görürdünüz.
Bölge Merkezinde yapýlan yatýlý
kurslarda talebelerin Zeybek amcasý
ve dedesi idi. Onlarýn tüm hizmetlerinin öncülüðü o yapmýþtýr. Öyleki
bazen ev halkýný bile ihmal ediyordu.
Özellikle sosyal hizmetler alanýn-
daki faaliyetleri ile hem Rüsselsheim
ve hem de Bölge genelindeki tüm
kardeþlerine her daim örnek olmuþtur.
Her sene yapýlan sosyal hizmetler
faaliyetlerinde kendisine “Herr Zeybek bu sene hedefi geçecek misin” diye sorduðumuzda; “tabiki geçeceðiz
inþallah Rüsselsheim þubemiz yine
birinci olacak” derdi.
Frankfurt havaalanýnda umreciler
ve hacý adaylarý uðurlandýðýnda ve
karþýlama merasimi yapýldýðýnda her
daim elinde IGMG bayraðý ile onu en
önde görürdünüz.
Senin o gülen yüzünü hiç unutmayacaðýz. Bizler inanýyoruz ki sen
üzerine düþen görevleri her daim
yaptýn. Bizler kardeþlerin olarak buna þahidiz.
Ne mutlu sana ki yine Türkiye`de
inandýðýn ve sevdiðin dava için çalýþma yapmak için gittin ve çalýþmalarýnýn son deminde Rahmeti Rahmana
kavuþtun. Rabbim bizlere de bu þekilde bir ölüm nasip etsin diye dua
ediyoruz.
Sevgili Ahmet abi Cenab-ý Allah
sana rahmet etsin. Hz. Muhammed`in þefaati seninle olsun. Cenab-ý
Allah seni Efendimiz (s.a.v) ile Kevser havuzunun baþýnda olanlardan
eylesin. Ýnþallah hepbirlikte Efendimizin sancaðý altýnda buluþacaðýz.
IGMG Hessen Bölgesi Gençlik Teþkilatý yeni sezona
ilk Þube Baþkanlarý Toplantýsýyla merhaba dedi
Lollar - Offenbach / Y.B. GÜZEL
Katýlýmýn oldukca verimli olduðu toplantý açýlýþ
Kur’an-ý Kerim’le baþladý. Þube Baþkanlarýnýn
selamlama konuþmasýyla devam edildi.
Ardýndan IGMG Hessen Bölge Gençlik
Teþkilatlanma Baþkaný A.Hatip yoklamayý aldý
ve gündemi takdim etti.
Daha sonra IGMG Hessen Bölge Gençlik
Baþkaný H.Bayhan’ýn açýlýþ konuþmasý ve semineri vardý.
Daha sonra birimler tek tek söz alýp hedeflerini
anlattýlar.
Baþkanlarýn dilek ve temennisinden sonra Ev
sahibi subelerinin verdiði ikram toplantýya son
noktayý koydu.
22. sayi sayfalar
30.04.2009
özel köþe
10:05 Uhr
Seite 15
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
Hayata Düþülen Notlar
Hz. Mevlana
Mevlana Denilince bizim
ve çocuklarýmýzýn aklýna,
Mevlana Çayý, Mevlana Restorantý, Mevlana Salamý, Mevlana Sucuðu veya Mevlana Sosi
mi gelmekte?
Þirketlerinin adýna Mevlana koymakla ne amaçlandýðý,
kiþilerin vicdanýnda olan bir
mesele...
Acaba Hz. Mevlana, Kimdir? Doðumunun üzerinden
800 yýl geçmesine raðmen
UNESCO 2007 yýlýný neden
Mevlana yýlý olarak ilan etmiþtir...
Hz. Mevlanadan Camiamýz yeteri kadar faydalanabilmekte midir?
Mesnevi, Divaný Kebir,
Mektubat, Fi Hi Ma Fih Eserleri acaba toplumumuzun yüzde kaçý tarafýndan bilinmektedir. Hz. Mevlana´yý algýlatmaya veya kavratmaya ne bu sütunlar ne de araþtýrma ekibimiz yeterlidir.
Toplum olarak Hz. Mevlanayý nesillerimize tanýtmak
bizler için önemli bir görev olmalýdýr. Denizde bir damla
olabilirsek, kendimizi bahtiyar
hissederiz.
Mevlana Celaleddin-i Rumi yi bir nebze olsun tanýyabilmek, düþüncelerini anlayabilmek için öncelikle onun yaþamýþ olduðu zaman dilimini,
bu zaman içinde yaþadýðý hayatý, hayatýndaki safhalarý bu
safhalarda verip aldýklarýný,
kýsaca gözden geçirmenin uygun olacaðý inancýndayýz.
Hz Mevlâna 30 Eylül 1207
yýlýnda bugün Afganistan sýnýrlarý içerisinde yer alan Horasan Ülkesi’nin Belh þehrinde
doðmuþtur.
Onun doðduðu ve büyüdüðü tarihlerde dünyanýn yaþadýðýmýz bölgesi ve yakýn
çevresi büyük bir istikrarsýzlýðý yaþamaktadýr. Moðol istilasý
insanlarda korku ve güvensizlik dolu bir yaþam tarzý geliþtirmiþ, göç, sürgün ve ümitsizlik bu tarzýn ayrýlmaz bir parçasýný teþkil etmiþtir.
Bu zor duruma Mevlana’nýn hayatýnýn büyük kýsmýný geçirdiði Selçuklu Ýmparatorluðu’nun da yýkýlmak üzere
olduðunu eklemek gerekecektir.
Ýþte böyle bir dünyaya 1207
tarihinde gözlerini açan
Mevlananýn, Babasý Sultan ül ulema namýyla anýlan Bahaeddin Veled bin
Hüseyin Bin Hatibi, Annesi ise, BELH Emiri Sultan Rükneddin’in kýzý
Mümine Hatun’dur. Hz.
Mevlana anne ve babasý
tarafýndan devrinin ve bulunduðu yerin seçkin ve
kültürlü bir ailesine mensuptur.
Bahaeddin Veled kimine göre Moðol istilasýndan, kimine göre ise kayýnpederinin Harzem Þahý
ile arasýnýn açýlmasýndan
dolayý ailesi ve müritleri
ile beraber Belh þehrinden
göçe karar verir ve önce
Baðdat’a gelirler.
Bahaeddin Veled Baðdat
dan hac görevini ifa için ayrýlýr, daha sonra Þam, Halep ve
Erzincan’a uðrayarak Akþehir
üzerinden Larende’ye bugünkü ismi ile Karaman’a gelir ve
yerleþir. Bütün bu yol boyunca
babasý ile beraber olan Mevlana, hem geçtikleri yerlerden
hem de babasýnýn yakýn çevresinde bulunan kiþilerden etkilenmiþ görgü ve bilgisini arttýrmýþtýr.
Devrin hükümdarý Alaaddin Keykubat’ýn ýsrarlý davetini sonunda kabul eden Sultanül Ulema, Mevlana, eþi ve çocuklarý dahil olmak üzere ailesi ile beraber yedi yýl kaldýðý
Karaman’dan ayrýlýr ve Konya’ya yerleþir. Konya’da babasýnýn etrafýnda büyük bir ilim
muhiti bulan Celaleddin-i Rumi asrýn alimleri ile beraber olmanýn mutluluðu içinde onlardan çok þey öðrenmeye çalýþmýþ, babasýnýn 1231 yýlýnda
ölümü üzerine onun yolundan
yürümeðe baþlamýþtýr.
Babasýnýn eski öðrencilerinden Tirmizli Seyyid Burhaneddin Muhakkik ile buluþuncaya kadar vaaz vermiþ, fetva
çýkarmýþtýr. Seyyid Burhaneddin Þeyhini aramak için Konya’ya geldiðinde Onun öldüðünü yerini de oðlu Celaleddin’in aldýðýný öðrenir, bundan
mutluluk duyar ve 9 yýl kadar
bir süre Mevlana’nýn yanýnda
kalýr.
Bu süre içerisinde Mevlana
kendisinden çok þey öðrenir.
Gene bu süre içerisinde Seyyid
Burhaneddin’in de etkisi ile
Þam ve Haleb’e giden Mevlana, Halavi’ye medresesine devam eder ve Konya’ya döner.
Artýk Camilerde vaaz veriyor,
Medrese de fýkýh ve din hakkýnda dersler anlatýyordur.
Mevlana’nýn bu düzenli
hayatý Seyyid Burhaneddin’in
Konya’dan ayrýlarak Kayseri’ye dönmesinden sonra da
devam etmiþtir.
Aydýn ERSOY
HDN Bilgi&Araþtýrma
Ancak 1244 yýlýnda günlerden bir gün Konya’ya gezgin
bir derviþ gelir ve Þekerciler
hanýna yerleþir. Bu derviþ Tebrizli Þems adýyla tanýnan Þemseddin Muhammed Tebrizidir.
Þems-i Tebrizi bir sual sorar, Mevlana cevaplar; Bu cevabý takiben kucaklaþan bu iki
insan altý ay kadar sürecek bir
dost sohbetine çekilirler.
Ýþte bundan sonra Hz.
Mevlananýn daha önceki düzenli yaþantýsý tamamen deðiþir. Artýk medresede ders vermiyor. Camide Vaaz etmiyor.
Müritleri ile ilgilenmiyordur.
Tek ilgi noktasý Þems’dir
Mevlana’daki bu deðiþiklik halk tarafýndan hoþ karþýlanmaz.
Bu hoþnutsuzluk nedeni ile
Þems-i Tebrizi 1246’da Konya’dan ayrýlýr. Bu ayrýlýk Hz.
Mevlana’yý, içine kapalý kimse
ile görüþmez bir kiþi yapar.
Bir süre sonra Þems’in
Þam’da olduðunu öðrenir. Oðlunu Þam’a gönderir. Oðlu
Þems-i yeniden Konya’ya dönmeye razý eder. Dönüþü müteakip Hz. Mevlana eski coþkulu
yapýsýna kavuþur.
Günlerden, bir gün Þems
Sultan Veled’e:
“Bir gün öyle bir suretle
kaybolacaðým ki kimse beni
bulamayacak.” der. Ve 1247 yýlýnda aniden ortadan kaybolur. Bir daha da bulunamaz.
Bu ortadan kaybolma hakkýnda muhtelif rivayetler mevcuttur.
Hz. Mevlana Þems-i tamamen kaybettiðini anlayýnca eskisi gibi derslerine döner. Artýk Þems-i kendi mevcudiyetinde aramaktadýr.
Bir gün kuyumcular çarþýsýndan geçerken bir dükkanýn
içerisinden gelen ritmik bir ses
onu dükkanýn önünde durdurur. Bu ritme uyarak sema etmeye baþlar. Dükkan Selahaddini Zerkubinin dükkanýdýr.
Ýçeride çýrak altýn varak (Altýn,
gümüþ veya baþka madenler
dövülerek oluþturulan ince, parlak yaprak) dövmektedir. Zerbuki çýraðýna devam etmesini, ritmi
bozmamasýný tembihler
dükkanýn önüne çýkar. Ve
semaya katýlýr.
Hz. Mevlana bu sefer,
onda Þems-i bulmuþtur.
Böylece baþlayan sohbet
dostluðu Zerkubi’nin ölümüne kadar 10 yýl devam
eder bu arada oðlu ile Zerkubi’nin kýzýný evlendirir.
Zerkubinin ölümünden sonra halifelik makamýný Urmiyeli Çelebi Hüsameddin Bin Ali Türk’e
verir.
Hüsameddin Çelebi
Hz. Mevlana’nýn ölümüne
kadar 10 yýl süre ile onun yanýnda bulunur. Bu 10 yýllýk süre Mevlana’nýn en verimli dönemidir. En büyük eseri olan
MESNEVÝ bu dönemde Mevlana’nýn söylediklerinin Hüsameddin Çelebi tarafýndan kaleme alýnmasý suretiyle tamamlanmýþtýr.
Ýlk 18 beyit ise Mevlana tarafýndan yazýya alýnmýþtýr.
Mevlana Mesnevi tamamlandýktan kýsa bir süre sonra
17 Aralýk 1273’de varlýk alemine göçmüþtür.
Bu hayat serüveni içerisinde baþlýca beþ eser vermiþ
olup. Bunlar;
1. Fihi Ma Fih
(Ne varsa içindedir)
Mevlana’nýn çeþitli yerlerde verdiði derslerde yaptýðý
sohbetlerin toplanmasýndan
meydana gelmiþtir.
2. Divan-ý Kebir
Þems’in ilk kayboluþundan
sonra söylediði gazel ve rubaileri kapsar 40.000 civarýn da
beyiti havidir. Rubai (Divan
edebiyatýnda dört dizeden
oluþan ve belirli aruz kalýplarý
ile yazýlan þiir)
3. Meclis-i Saba (Yedi öðüt)
Mevlana’nýn
kürsüden
verdiði vaazlar ile sohbetlerinin toplanmasýndan meydana
gelmiþtir.
4.Mektubat
Devrin yöneticilerine, kadý
ve müritlerine yazdýðý mektuplardýr. 147 civarýnda mektubu ihtiva eder.
5.Mesnevi
26.000 beyiti havi 6 ciltlik
en büyük eseridir.
Yukarýda özetlemeye çalýþtýðýmýz hayat yolunda yürürken meydana getirdiði beþ eseri ile; gününün insanlarý üzerinden, kýyamete kadar yeryüzüne gelecek bütün insanlara
hitap eden bu büyük mutasavvýf; Hayatýný Kur’an ve Peygamber sözüne endekslemiþtir. Ancak O, yaþarken, günü
yaþayan, dünya nimetlerini de
göz ardý etmeyen: Beyni ve el-
15
leri ile Allah’a ulaþmaya çalýþýrken, ayaklarý ile yaþadýðý
dünyayý hisseden bir alimdir.
Tasavvufta, Ýnsan, varlýðýn
gayesi ve sonudur. Her þey Allah´tan gelir ve Allah´a dönecektir. Ýnsan aþk merdiveninden Allah´a basamak, basamak yükselir Mevlana’ya göre
aþk yaratýcýnýn vasýflarýndandýr. Ýnsan, neyi, kimi severse
sevsin bu sevgi aslýnda gerçek
varlýðadýr. Bu sevgi insaný
hýrstan, benlikten kurtaracak
tek yoldur. Gerçeðe ancak bu
yolla ulaþýlabilir.
Celaleddin’e göre aþk bir
haldir. Anlatýlamaz, ancak yaþanýr. Bu nedenle; Aþk, diyorsunuz nedir bu aþk dediðiniz
diye soran bir müridine sadece: “Ben ol da bil” demiþtir. Divan-ý Kebir Mevlana’nýn yaþadýðý bu aþk halinin þiirleri ile
doludur.
Ancak Mevlana’ya göre
gerçeði arayan kiþinin dünyadan, dünya nimetlerinden
kaçmasýna gerek de yoktur.
Kaçýnýlmasý gereken ise sadece
gaflettir.
“Bizde riyazat (dünya hayatýndan elçekme) yoktur. Yolumuz baþtan baþa yaþayýþ yoludur. Huzur ve Barýþtýr.” der.
Bütün yaþantýsý bu bakýmdan diðer sufilerin dýþýndadýr.
Mevlana ayaklarý yerde olan
gerçekçi bir mutasavvýftýr.
Dünyayý, görerek, duyarak yaþamýþtýr. Bütün söyledikleri
Dünya ile yeryüzü ile ilgilidir.
Mevlana’da tasavvuf yaþayan
bir ahlak sistemidir.
Ona göre dinlerin gayesi
birdir. Ayrý olan sadece gidiþ
yollarýdýr. O, sadece tevekkül
ile yaþanan bir hayatý da kabullenmez ve Peygamberin bir
hadisine iþaret ile;
“Dedi Peygamber yüksek
haykýrýþla, Tevekkülle beraber, devenin dizini baðla.”
Onu tanýmak, onun fikirlerini anlamakla ancak mümkündür. O sadece Kendi satýrlarýnda gizlidir.
Mevlana bütün sözünü insana söylemiþtir. Onun için insan en yüce yaratýktýr. Ýnsan
Allah’ýn ruhundan üflediði
özel olarak yarattýðý ve dünya
üzerindeki nimetleri kullanýmýna tahsis ettiði bir varlýktýr.
“Allah’ýn adlarýndan biri
El-Mümindir. Ýman eden kula
da mümin denir. Mümin, müminin aynasýdýr demek, Allah
onda, o aynada tecelli etti demektir.
“Büyük alim, kainat, kudretle bir sihir yaptý da; Cismini
küçücük bir suret içine gizledi.
Güneþ insan þekliyle yüzünü
örttü, insan þeklinde gizlendi,
(Mesnevi C.1.)”.
Oysa ki Kainat Allah tarafýndan zýtlýklar manzumesi
olarak yaratýlmýþtýr. Hava hep
sýcak olsa idi insan oðlu soðuk
kavramýný algýlamayacak, hep
gündüz olsa, gece tarif edile-
22. sayi sayfalar
30.04.2009
16
meyecekti.
Her canlý ayný boyda olsa
idi kýsa ve uzun kavramlarý temelsiz kalacaktý.
Dünya hep iyilikler ile dolu olsa idi kötü tarif dýþý kalacak belki de o durumda, iyi de
anlamýný yitirecekti.
Ýþte bu zýtlýklar dünyasýnda, Allah´ýn özene bezene yarattýðý insanoðlu da zýtlýklarý
bünyesinde toplayarak yeryüzünü þereflendirmiþtir.
Ruhumuzdaki en büyük
zýtlýk iyilik ve kötülük kavramlarýnda kendisini göstermekte olup daha sonra insanoðlu, günah ve sevap kavramlarý ile tanýþmaktadýr.
Ýþte yeryüzündeki insanoðlu o mükemmel varlýk, iyiyi, güzeli, kötü ve çirkinden
ayýracak ve kendisi doðruyu
bulacaktýr.
Pek tabidir ki doðru aranýrken yol göstericilere de ihtiyaç
vardýr. Ancak yol doðru, yol
gösterici uygun olmalýdýr. Ýþte
Hazreti Mevlana bu yol göstericiler içerisinde bütün dünya
için çok önemli bir kilometre
taþýdýr.
Ýnsana ilk yapmasý gereken
iþ olarak kendini tanýmasýný
öneriyor.
Demek ki insana ancak
kendisi yardým edebilecektir
doðrularý bulmakta.
Onunda yolu kendini bilmekten geçmekte olup yeryüzünün en zor uðraþý olarak
karþýmýza çýkmaktadýr.
Her sabah aynaya baktýðýmýzda kendimizden acaba ne
kadar memnun görünüyoruz.
Kendimizden olan þikayetlerimizi azaltabildiðimiz miktarca kendimizi bilme yolunda
bir adým daha atmýþ olacaðýz.
Hz. Mevlana yol göstericiliðini eserlerinde dile getirmeðe çalýþmýþ; genellikle anlatýlarýný hikayelere bina etmiþtir.
Ýnsanýn kendini tanýmasýnýn bir önemli adýmý da bilgili
olmasýdýr.
Mesnevi de bilgi konusunda bakýn neler diyor:
“Cahil, yolda daima eðri
gider, daima yampiri yürür.
Sevgi bilginin sonucudur,
Noksan bilgide fark ve temyiz
yoktur. Þimþeði, güneþ sanýr.
Taklitten doðan bilgi, canýmýza
vebaldir, eðretidir. Can, tecrübe ile sabittir ki, bilgi sahibi olmaktan ibarettir. (Mes. C.II.)”
“Bilgili adamýn uykusu
ibadetten üstündür. Hele insaný gafletten uyandýran bilgi
olursa. Bilgi, uçsuz, bucaksýz
ve kýyýsýz bir denizdir. Bilgi isteyense, denizde dalgýçlýk edene benzer. (Mes. C.VI.)”
“Uykuya dalmýþ bilgisiz
kiþiye öðüt vermek, çorak yere
tohum saçmaktýr.
Aptallýk ve bilgisizlik YIRTIÐI, yama kabul etmez. Ey
öðütücü, ona hikmet tohumunu saçmadan önce, Onu yamasýz, yýrtýksýz hale getir. (Mesnevi 2264-2265 beyit)”
10:05 Uhr
Seite 16
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
“Ne mutlu o göze ki; Akýl,
onun baþýnda buyruktur.
Ýþin sonunu görür, her þeyi
bilir, aydýndýr, nurludur.
Çirkinle güzeli, gözle deðil, görünüþle deðil akýlla ayýrt
edin.
Göz pislikte biten yeþilliðe
aldanýr.
Fakat akýl; Onu birde bizim mehengimize (ölçülerimize) vur der. (Mes. 2966-2969)
Ýþte insanýn kendisini tanýmasý yolunda böyle ýþýk tutan
Mevlana kendisini tarif ederken de:
“Yetmiþ iki millet sýrrý bizden dinler, biz ney gibiyiz iki
yüz mezhep ehli ile bir perdede konuþuruz.”
“Ben hacetler kýblesiyim,
Gönlün
kýblesiyim
ben.
Ben Cuma mescidi deðilim,
Ýnsanlýk mescidiyim ben.”
“Bir caným ama yüz bin bedenim
var.
Caným, canýna karýþmýþtýr. Birleþmiþtir. Seni incilten herþey
beni de inciltir,” demektedir.
Sonra insanlara seslenir:
“Gel, gel yine gel. Her kim
olursan
yine
gel.
Kafir ya mecusi, puta tapan yine gel. Yoktur kapýmýzda hiç
ümitsizlik bil. Yüz kere tövbeni bozsan da yine gel.”
Galiba hâlâ bunca yýl sonra, bütün dünyada yol göstericiliði devam eden büyük insanýn sýrrý yukarýdaki sözlerinde
gizlidir.
Hiç eskimeyen ve eskimesi
mümkün olmayan satýrlarla
seslenmiþtir, yol göstermeðe
çalýþtýðý insanoðluna.
“Ne mutlu o kiþiye ki kendi, kendinin ayýbýný görmekted
i
r
.
Kim ki birisinin ayýbýný görürse, o ayýbý kendisinde bulur.
Sen de o ayýp yoksa yine emin
olma olabilir ki; O ayýbý sende
yaparsýn günün birinde, O
ayýp sende de çýkabilir. (Mes,
beyit 3037)”
“Akýllý o kiþidir ki çekilen
beladan, dostlarýn ölümünden
ibret alýr. Eðer ululanmayý býrakmaz, ibret almazsa, onun
azgýnlýðýndan baþkalarý ibret
alýr. (Mes.beyit3123)”
Mümkün mü bu sözlerin
eskimesi, güncelliðini yitirmesi, Kýyamete kadar; insanoðlu
var oldukça, üzüntü yok olmayacak, insanoðlu var, oldukça dostlarý olacak, insanoðlu var, oldukça ölümler yaþanacaktýr.
Gene bunlardan ders alanlar olacak. Gene bunlar bir kýsým insana hiç bir þey ifade etmeyecektir.
“- Iþýk görünmeden renk
görünmez.
- Her þey zýddý ile anlaþýlýr.
- Noksanlar kemalin aynasýdýr.
- Benliklerinden kurtulanlara,
felek de secde eder, ayda, güneþ de.
- Okuyan aklý miktarýnca
anlar.
- Atlaslara, ipliklere bürü-
hayat
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
nen kiþinin aklýný o atlas, o
ipek elbise hiç fazlalaþtýrýr
mý?”
Yýllar önce söylenmiþ bu
sözler bugün taptaze deðil mi?
Yýllar sonra tazeliðinden kaybeder mi?
Ýþte yol gösterici galiba
böyle olunuyor. Eskimeyen
sözleri söyleyebilenler galiba,
dünyanýn
aydýnlanmasýna
yardým edebiliyor.
Her konuya insan boyutundan bakan Mevlana için,
hürriyetin de hayatta çok
önemli bir yeri var. Ýnsanlara
hürriyetin önemini bu sefer
kendi üzerinden þekillendirerek açýklamaya çalýþýr.
“Alemin bal þerbetinden
bana ne, Ýþte önümde benim
ayran tasým. Ne malým, mülküm var ne azýðým. Ben gene
de senin azýðýn olsun diye çalýþýrým. Senin baþýný sokacak bir
yerin, Olsun diye bir dikili
aðacýn. Ama hürriyeti kulluða
taþ çatlasa satmam.”
Yukarýda zýtlýklardan bahsetmiþtik; Þimdi sizlere zýtlýklar çerçevesinde, güçlülük,
þöhret, iyilik ve kötülükle ilgili sözlerinden bir bölüm nakletmeðe çalýþacaðýz. Günümüzdeki geçerliliklerine sizler
karar veriniz.
Mesneviden Deyiþler:
“- Bilgi, mal, mevki ve hüküm kötü kiþilerin elinde fitnedir.
- Bilgisiz, kötü buyruklar
veren bir padiþah oldu mu,
bütün ova yýlanlarla, akreplerle dolar.
- Adam olmayanýn eline
bir mal, bir mevki geçti mi,
herkesten önce kendi rezilliðini dileyen kendisi olur.
- Hüküm bir sapýðýn eline
geçti mi, onu mevki sanýr, ama
gerçekte kuyuya düþmüþ demektir.
- Yol bilmeyen kýlavuzluða
kalkdýmý, kötü ruhu cihaný yakar, yandýrýr,
Mevlana insanlarýn birliðinden yana çaba sarf etmiþ
bir düþünürdür, O’nun için insanlarýn din, ýrk gibi farklýlýklarý ayný Allah´ýn kulu olmak
fikrinde erimiþtir.
“Biz ayýrmak için deðil,
birleþtirmek için geldik.” diyor. Ve devam ediyor.
‘Bir buðday tanesine binlerce harman sýðmada...” “Bir
caným ama yüz bin bedenim
var.”
“Ey dost : Sevgiyle eþsiz,
canýz seninle. Her nereye ayak
basarsan yeryüzü kesiliriz sana.”
Ýþte bu fikirlerinden hareketle birlik ve beraberlik konusunda Mesnevi de insanlara
sesleniyor.
“Hacca gideceksen bir hac
arkadaþý ara, ha Hintli olmuþ,
ha Türk, ha Arap. Þekline, rengine bakma, azmine maksadýna bak. Rengi kara bile olsa
deðilmi ki seninle ayný maksadý güdüyor ona beyaz de.”
“Can bilgiyle, akýlla dosttur.
Onun Arapçayla, Türkçe ile iþi
ne.”
“Yüz kitap olsa hepsi bir
bab
dan
ibarettir.
Yüz taraf da tek bir mihraba
dönülür. Yüz binlerce çeþit yemek var. Hepsi de yemek ve bu
bakýmdan
hepside
bir.
Hintli, Kýpçak ve Urum ülkesinin halký ve Habeþ hepsi de mezarlarýnda
ayný
renkte.
Bütün bu keyfiyetler köpük gibi denizin üstünde oynar durur.”
“Her gün bir yerden göç etmek ne iyi Her gün bir yere
konmak ne güzel, Bulanmadan,
donmadan akmak ne ala,
Her þey dünle beraber gitti,
can cazým Þimdi yeni þeyler
söylemek lazým.”
Hayatýn devam ettiðine, dinamik olduðuna her gün yenilenmenin gerekliliðine bundan
daha güzel söz bulunabilir mi?
Yukarýda sadece satýrbaþlarýna deðindiðimiz görüþleridir
ki O’nu içimizde 800 yýldýr, taptaze yaþatmaktadýr.
Bakýn ne diyor Büyük Sevgi
Ustasý:
“Þu üç sözden artýk deðil
Bütün ömrüm, Þu üç söz.
Hamdým, Piþtim, Yandým.”
Allah´tan dileyelim ki
O’nun gibi yanmak mümkün
deðil, ancak hiç olmazsa O’nca
Piþmek nasip etsin.
Yazýmý büyük mana taþýyan
bir rubaisi ile bitiriyoruz.
“Her sýrrý bilen o ihtiyar
alimden, Hiç bir þeyi gizlemesin isterdim ben... Sessizce dün
akþam gelerek “SORMA” dedi,
“Söylenmeyecek þeyleri hisset,
öðren...”
7 Öðüt Cömertlik ve yardým etmede akarsu gibi ol.
Þefkat ve merhamette güneþ
gibi ol.
Baþkalarýnýn kusurunu örtmede gece gibi ol.
Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.
Hoþgörürlükte deniz gibi
ol.
Ya olduðun gibi görün, ya
göründüðün gibi ol.
Hz.Mevlânâ’nýn tüm
insanlara vasiyeti,
Ben size; Gizli ve âþikâr olarak Allah’tan korkmanýzý tavsiye ederim. Az yemenizi, az
uyumanýzý, az söylemenizi,
Allah’ýn buyruðuna boyun eðmenizi, Kötülük etmemenizi,
Oruca ve namaza devam etmenizi, Þehvetten uzak durmanýzý, Mallarýný beyhûde yere harcayanlarla, oturup kalkmamanýzý, Kerem sahibi ve sâlihlerle
beraber olmanýzý tavsiye ederim, Ýnsanlarýn en hayýrlýsý insanlara
faydalý
olandýr.
Sözün en hayýrlýsý da az ve öz
olandýr. Hamd yalnýz tek olan
Allah’a mahsustur. Tevhîd ehline selâm olsun.
Hz Mevlanayý ve Beslendiði
Kaynaðý idrak etmemiz dileklerimle…
özel köþe
Ýnsanlar, Ülkeler ve
Haftalýk Yiyecekleri
Almanya 500 dolar
Amerika 342 dolar
Japonya 317 dolar
Ýtalya 260 dolar
Meksika 189 dolar
Polonya 151 dolar
Mýsýr 68 dolar
Ekvador 32 dolar
Bhutan 5 dolar
Çad 1,5 dolar
22. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
umhurbaþkaný
Horst Köhler, oturum ve iltica ile ilgili Avrupa Birliði yönergelerini federal düzeyde uygulamaya koyan ilgili yasayý
imzaladý. Yasa, onbir AB
yönergesi ile birlikte aile
birleþimi, vatandaþlýk hukuku ve entegrasyon politikalarý ile ilgili yeni düzenlemeleri de içermektedir. Yapýlan deðiþikliklerde
dikkati çeken ilk husus, yasalarýn yabancýlarýn Almanya’ya geliþini zorlaþtýrdýðýdýr. Ancak bu zorlaþtýrma ‘‘tüm’’ yabancýlar için
deðil ‘‘bazý’’ yabancýlar
için geçerlidir. Bu durumun anlamý, yasal düzenlemenin eþitliði deðil ayrýmcýlýðý çýkýþ noktasý olarak kabul ettiðidir. Ülke
kanunlarýnýn AB yönergeleriyle uyumlu hale getirilmesi fýrsatýný ülkede yaþayan bir kýsým yabancýlarýn
aleyhine deðerlendiren Federal Hükümet, ayný þekilde bir baþka fýrsatý Federal
Anayasa’yý zedelemek için
kullanmýþtýr.
Gerek gençlerin Alman
vatandaþlýðýna geçiþi ve
gereksede aile birleþimi ekseninde yapýlacak olan düzenlemeler, bireyin ve ailenin ülkeye katýlýmý doðrultusunda bir fýrsat olarak telakki edilebilinirdi. Ancak
yürürlüðe giren düzenlemeler, tam aksine, ülkede
yaþayan ve bu ülkenin geleceði olan yabancý gencin
Alman vatandaþlýðýna geçiþini zorladý. Ayný þekilde
anayasal güvence altýnda
bulunan ailenin korunup
desteklenmesi ilkesi, zorunlu evlilikle mücadele
baþlýðý altýnda yara aldý.
Federal Almanya Anayasasý’na aykýrý hükümler içeren yeni düzenlemelerde
dikkati çeken hususlar
þunlardýr:
23 yaþýndan küçüklere
geçimi temin
mecburiyeti
Þu ana kadar yürürlükte olan uygulama, 23 yaþýn
altýndaki yabancý gençlerin
Alman vatandaþlýðýna geçiþlerinde geçimi saðlama
þartý aramýyordu. Ýmzalanan yasayla birlikte bu kolaylýk ortadan kalktý. Zira
Alman vatandaþlýðýný al-
C
10:05 Uhr
Seite 17
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
Almanya göç yasasýnda anayasaya
aykýrý yeni düzenlemeler
mak isteyen 23 yaþýn altýndaki yabancý genç de artýk
geçimini saðladýðýný belgelemek zorunda. Yasanýn ilgili maddesini okuyunca,
yasanýn þekillenmesinde
rol oynayan siyasi ve bürokratlarýn gençlerin yaþam þartlarýný hiç de göz
önünde bulundurmadýklarý düþüncesi insanýn aklýna
geliyor.
Öðrenci, meslek eðitimi
alan veya üniversite öðrencisi olan bir gencin ekonomik durumu dikkate alýndýðýnda kendi baþlarýna
geçimlerini saðlamalarý
pek mümkün gözükmüyor. Dolayýsýyla erken yaþta Alman vatandaþý olarak
kendilerini bu ülkenin bir
ferdi olarak tanýmlama imkanýna sahip olan gençlerin ellerinden bu fýrsat alýnýyor. Böyle bir durumda
resmi kurumlar tarafýndan
yürütülen ve özellikle de
gençleri hedef alan vatandaþlýk kampanyalarýnýn da
bir anlamý kalmýyor. Bireyin topluma ve ülkeye entegrasyonu için Alman vatandaþlýðý þüphesiz ki
önemli ve doðru bir adýmdýr. Ancak bu adýma ulaþmada ortaya konan ölçüler
de doðru olmalýdýr ki, hedef beklenilen etkiyi göstersin. Alman vatandaþlýðýna geçiþi özellikle de genç
nesil için ekonomik ölçüye
indirgeyerek zorlaþtýrmak,
entegrasyon sürecini zorlaþtýracaktýr.
Entegrasyon kurslarý
zorunluluðu
Yürürlüðe konulan göç
yasasýndaki yeni hükümler
ayrýca entegrasyon kurslarýnýn geliþtirilmesini öngörüyor. 630 saatlik entegrasyon kurslarýný baþarýlý bir
þekilde bitirmek yeni uygulamayla zorunlu hale
getiriliyor. Ýlgili yasa, katýlýma itiraz eden kiþilere
1000,-Euro’ya varan cezalar öngörülürken, bu zorunluluðu ihlal eden bazý
durumlarda sýnýr dýþý ceza-
sýný beraberinde getiriyor.
Bununla birlikte sosyal, iþ
ve gençlik daireleri, yasa
koyucunun iradesi doðrultusunda entegrasyon eksikliklerini ilgili diðer dairelere bildirmekle mükellef tutuluyor.
Eþ/Aile birleþimi
Yabancý eþlerin aile birleþimi imkanýndan faydalanabilmelerinde þu üç þart
dikkati çekmektedir: Ýki tarafýnda en az 18 yaþýnda olmasý, sahte evlilik þüphesinin bulunmamasý ve eþin
Almanya’ya gelmeden önce Almanca bilgisine sahip
olmasý. Almanya’ya gelen
eþin bu ülkedeki geleceði
ile ilgili düzenlemelerde,
bu üç þartýn haricinde yasada ayrýca yer almaktadýr.
Buna göre sonradan Almanya’ya gelen eþ, eþinin
süreli oturum hakkýna sahip olmasý durumunda,
evliliðin ikinci yýlýndan
sonra da çalýþma müsadesi, alamamaktadýr.
Aile birleþiminde
Almanca yeterlilik þartý
Almanya’ya gelecek eþte dil þartýnýn aranmasýnýn
arkaplanýnda zorunlu evlilik maðdurunu koruma hedefi yatmaktadýr. Federal
hükümet, geldikleri ülkelerde öðrendikleri Almanca’yla maðdurlarýn ilgili
yerlere baþvurabileceklerini ve böylece yardým alabileceklerini varsaymaktadýr.
Ancak unutmamak gerekir ki, yardým baþvurusunda bulunmak için nereye baþvurulmasý gerektiðini de bilmek gerekir. Almanya’da bulunan yabancýlara yönelik icra edilen
entegrasyon kurslarý çerçevesinde verilen Almanya’nýn hukuk düzeniyle ilgili bilgiler tam da bu noktada önemlidir. Fakat bu
kurslara katýlým þartý, basit
derecede Almanca bilmemektir. Dolayýsýyla basit
derecede Almanca’yý geldiði ülkede öðrenen maðdurun Almanya’ya geldikten sonra bu kurslara katýl-
masýna gerek yoktur. Bunun anlamý ilgili yasanýn
hedeflenen noktaya götürmediði, zorunlu evlilik
maðduru kiþinin yardým
yerlerine baþvurabilme imkanýndan mahrum býrakýldýðýdýr. Bu durum göz
önünde bulundurulduðunda uygulanmasý gereken asýl yöntem, yabancý
ülkeden gelen eþlerden Almanya’ya geldikten sonra
entegrasyon kurslarýna katýlmalarýný talep etmektir.
Böyle bir uygulama, geldiði ülkede Almanca kursu
imkaný olmayan eþlerin
haklarýný da ihlal etmeyecektir.
Yasanýn gerekçelendirilmesinde, Almanya’ya geldikten sonra dil bilgisinin
geliþtirilmesi uygulamasýnýn, zorunlu evlilik maðduru kiþinin korunmasýnda yeterli etkiyi göstermediði öne sürülmektedir.
Savunulan varsayýma göre, kurs baþlangýcý ve yeterli Almanca dil bilgisi sahip
olana kadar geçen zaman
zarfýnda maðdur kiþi, eþinin ailesinin dayatmalarýna maruz kalacaktýr. Bu iddia Almanya’ya gelen eþ
için entegrasyon kurslarýna gecikmesiz katýlýmý þart
koþan bir baþka yasa ile (§
44a Abs. 1 AufenthG) geçerliliðini yitirmektedir.
Geldiði ülkede basit derecede Almanca öðrenen ve
bu sebepten dolayý Almanya’da entegrasyon kurslarý
veren eðitim kurumlarýyla
bir iliþkisi olmayan zoraki
evlilik çerçevesinde deðerlendirilen kadýnlarýn, ayný
derecede zaman gecikmesi
sorunu yaþayacaklarý ortadadýr. Dolayýsýyla Almanya’daki entegrasyon kurslarýna katýlým, hedefe ulaþmada daha uygun bir araçtýr.
Federal Hükümet’in
bahsedilen ‘‘zorunluluk
evlilik’’ olgusu ile ilgili verileri ortaya koyamamasý
bir kenara, yasanýn eþit
muamele ilkesine ne kadar
17
dikkat ettiði, yasal düzenlemeyi eleþtirel kýlan diðer
bir husustur. Bir taraftan
ABD ve Japonya vatandaþlarýnýn aile birleþimi durumlarýnda, bu ülke vatandaþlarýnda zorunlu evlilik
durumu söz konusu deðildir düþüncesinden yola çýkarak, Almanca þartý aranmamasý ve diðer taraftan
çoðunlukla Türkiye’den
gelecek olan eþler için bu
þartýn dayatýlmasý, eþit muamele ilkesiyle hiç de baðdaþmamaktadýr.
b. Aile birleþiminde
yaþýn belirlenmesi
Aile birleþiminde yaþ sýnýrýnýn 18 olarak tespit
edilmesi, Bavyera ve Baden-Württemberg eyaletlerinde uygulamaya konulan bir diðer düzenlemeyi
hatýrlatmaktadýr. Anayasa
Mahkemesi tarafýndan (2
BvR 1226/83, 2 BvR
101/84, 2 BvR 313/84,
BverfGE 76, 1) Anayasa’ya
aykýrý olarak kabul edilen
bu uygulamayla eyaletlerin maksadý sahte evliliklerin önüne geçmekti. Bu
maksada ulaþmak için en
az evlilik süresi 3 yýl olarak
ayrýca tespit edilmiþti. Bugün, zorunlu evliliðe karþý
mücadele baþlýðý altýnda,
yabancý eþlerin Almanya’ya gelmelerini engelleyici politikalar tekrar yürürlüðe konulmaktadýr.
Zorunlu evlilikle mücadeleyi hedef olarak belirleyen Federal Hükümet’in
daha önce teklif edilen eþten baðýmsýz oturum hakkýný yasalaþtýrmasý daha
uygun olurdu. Bu durumda maðdurlar geri gönderilme endiþesi taþýmadan
kendi ayaklarý üzerinde
durabilme imkanýna sahip
olurdu. Ne ilginçtir ki,
maðdurlarý düþünen hükümetin hazýrladýðý yasa,
yabancý ülkeden gelen eþin
kendi baþýna oturum hakkýný alabilmesi için iki yýl
eþiyle beraber yaþamasýný
þart koþmaktadýr. Yani
maðdurlar, eþleriyle birlikte yaþamaya yasal olarak
zorlanmaktadýrlar. Bu durumda hükümet, zorunlu
evlilikle mücadele meselesinde inandýrýcýlýðýný yitirmektedir.
22. sayi sayfalar
30.04.2009
10:05 Uhr
Seite 18
18
ederal Eðitim Bakaný
Annette
Schavan
(CDU), üniversitelerde okutulan Ýslam Bilimi,
Arabistik veya Hindoloji
bölümleri gibi “küçük bölümlerin” geliþtirilmesi talebinde bulundu. Schavan,
bu gibi bölümlerin globalleþme ile daha önem kazandýðýný ve dünya dinlerinin
birbirlerini anlamasýna katkýda saðlayacaðý düþüncesinde olduðunu belirterek,
uluslararasý firmalarýn diðer dünya dinleri hakkýnda
bilgisi olan çalýþanlara ihtiyaç duyduðu kaydedildi.
CDU’lu politikacý Scha-
F
ederal Konsey, Hayvan Koruma Kanunu
için hazýrladýðý yeni
kanun deðiþikliði tasarýsýnda Müslüman kasaplarý çözümü olmayan sorunlarla
karþý karþýya býrakýyor. Yeni tasarýya göre, izin için
baþvuran þahýslarýn hayvanlarý bayýltmadan kesilebilmeleri için dinî cemaatin
bu yönde zorunlu hükümleri olduðunu ispat etmeleri ve ayrýca kesilen hayvanýn bayýltmadan kesiminde, diðerine oranla daha
fazla acý çekmediðini ispatlamalarý gerekiyor.
Federal Anayasa Mah-
F
az tatili sezonunda
23 Öðrenciye Kuran-ý Kerim´i hatim
etmeleri neticesinde bir
Hatim merasimi gerçekleþtirilmiþtir.
Bu merasimde Kuran-ý
Kerim öðreniminin yanýnda dini, fýkhi bilgileri, tarihimiz ve Kültürümüzle de
ilgili bilgiler kendilerine
öðretilerek cemaatin ve
ebeveynlerinin huzurunda bilgilerini teþhir etmiþlerdir. Ayriyetten Ýstiklal
marþýmýzýn tamamý ve
Y
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
Eðitim Bakaný Schavan “küçük
bölümlerin” geliþtirilmesini talep etti
Schavan: “Ýslam Bilimi ve Arabistik (Arab dili ve kültürü
araþtýrmalarý) bölümleri globalleþme ile daha önem kazandý”
van, geçtiðimiz günlerde
çok sayýda Birlik Partili ile
birlikte, Baden-Württemberg Eyaleti Baþbakaný
Günther
Oettinger’in
(CDU) ülke genelinde merkezi abitur sistemi teklifini
desteklemiþ, “Bu tür bir uygulama, sýnavlara kadar
eðitim standardý karþýlaþtýrmasýnýn ciddiye alýnma-
sýnýn kamuoyunca bilinmesine katký saðlar” dedi.
Alman Öðretmenler Birliði Baþkaný Josef Kraus ise
bu tür bir teklifi reddederek; “Daha geçen yýl Birlik
Partisi, Federal devleti okul
sorunlarýna karýþtýrmayan
bir federalizm reformu kararlaþtýrmýþtý. Þimdi ise tam
tersine merkezi abitur uy-
Federal Konsey hayvanlarýn þoklanmadan
kesilmesini zorlaþtýrmak istiyor
Federal Konsey’in yeni kanun tasarýsý Müslüman
kasaplarý çözümsüz sorunlarla karþý karþýya býrakýyor
kemesi 2002 yýlýnda verdiði kararla bayýltmadan kesmeye istisnaî durumlar
için izin vermiþ ve dinî
inançtan dolayý bayýltmadan kesime, resmi makamlarýn istisnaî izin vermeleri
gerektiðini karara baðlamýþtý.
Daha sonraki dönemde
hayvanlarý korunma mad-
desinin anayasaya alýnmasý üzerine ortaya çýkan tartýþmalar, Federal Ýdare
Mahkemesi
tarafýndan
2006 yýlýnda karara baðlanmýþtý. Buna göre mahkeme
hayvan koruma maddesinin anayasaya alýnmýþ olmasýnýn Müslüman bir kasaba bayýltmadan kesim
için istisnaî izin verilmesini
ATB Braunau`da hatim merasimi
Baþta ATB Braunau Dernek Baþkaný ve bütün üyeleri olmak
üzere açýlýþýndan bu yana eksikliklerini hýzla tamamlayarak,
ilk olarak camii açýlýþ merasimini gerçekleþtirilmiþtir.
Uzun süredir
AB’nde yaþayan
Türk iþçiler AB
vatandaþý gibi
yurtdýþý korumasý altýnda
haber
gulamasý talebinde bulunuyor” dedi.
Öte yandan “Focus”
dergisinin yaptýrdýðý bir
araþtýrmaya göre, Almanlarýn çoðunluðu merkezi abitur uygulamasýndan yana.
Araþtýrmaya katýlanlarýn
yüzde 75’i bu uygulamadan yana olduðunu, yüzde
18’i ise karþý olduðunu
açýkladý. Doðuda uygulamadan yana olanlarýn oraný
yüzde 86 iken, batýda bu
oranýn yüzde 72 olduðu görüldü. Araþtýrma 1011 kiþi
üzerinde yapýldý.
engellemeyeceðini belirtmiþti.
Federal konseyin ise kanun deðiþikliðinin “izin
uygulamalarýnda açýk deðiþikliðe” neden olduðunu
iddia ederek, sözkonusu
kanun deðiþikliði tasarýsýný
gündeme getirdiði belirtildi.
Ayrýca Federal Hükümeti’nde hem zorlayýcý
dinî hüküm talebi hem de
bayýltmadan kesimin diðerine oranla daha az acý verdiðini ispat talebinin “anayasal açýdan” sakýncalý olduðu fikrinde olduðu belirtildi.
Bayrak þiiri olmak üzere
daha bir çok þiirlerle merasimimiz renklenmiþtir.
Dernek idarecileri öðrencileri çeþitli ödüllerle sevindirdi.
Cemaat ve bütün katýlan müslümanlar memnun olduklarýný söyleyerek bu tür etkinliklerin
tekrar tekrar yapýlmasýný
arzu ettiklerini söylemiþlerdir. Bu da Derneðin hizmetlerinde daha büyük
bir aþkla çalýþmasýný kamçýlamýþtýr.
AB ülkeleri için olan yurtdýþý edilmeye
karþý koruma Türk iþçiler içinde geçerli
assel þehrindeki Hessen
Yüksek Ýdare Mahkemesi’nin verdiði karara göre en az on senedir Almanya’da
yaþayan Türk iþçiler kolay yurt
dýþý edilemeyecek.Sözkonusu
þahýslarýn belli þartlarda AB vatandaþý gibi yurtdýþý edilmeye
karþý koruma altýna alýnabile-
K
cekleri kaydedildi. Avrupa Türkiye Asosyasyon konseyi sözleþmelerine göre Türkleri’nde
yurtdýþý edilmelere karþý korunmalarýnýn gerekli olduðu kaydedildi.
Yurtdýþý edilen üç kiþinin birbirinden baðýmsýz olarak yurtdýþý edilmelerine karþý dava aç-
týklarý kaydedilirken, üç yýl önce yurtdýþý edilen bir davacýnýn
Almanya’ya tekrar geri gelmesi
kabul edilirken, bir diðerinin
sözkonusu korumadan on yaþýndan beri sürekli suça meyilli
olmasý gerekçesiyle yararlanamadýðý kaydedildi.
22. sayi sayfalar
30.04.2009
10:05 Uhr
Seite 19
22. sayi sayfalar
30.04.2009
10:05 Uhr
Seite 20
Einbauküchen&
Elektrogeräte
Küche
Marktstraße. 6-8 · D-65428 Rüsselsheim
Inhaber: Tefik ‹zci
Tel: 06142-797793 · Tel: 06142-798627
22. sayi sayfalar
30.04.2009
10:05 Uhr
Seite 21
turnuva haber
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
21
Herborn’da Mini Dünya Kupasý
Herborn Yabancýlar Meclisi tarafýndan düzenlenen ve Hessen Emniyet Teþkilatý
tarafýndan desteklenen Mini Dünya Kupasý yoðun bir katýlýmla gerçekleþtirildi
erborn Yabancýlar Meclisi tarafýndan düzenlenen ve Hessen Emniyet Teþkilatý tarafýndan desteklenen Mini Dünya Kupasý yoðun bir katýlýmla gerçekleþtirildi.
26 Aðustos 2007 Pazar günü gerçekleþtirilen Mini Dünya Kupasý organizesine politikacýlardan, Emniyet Teþkilatý
mensuplarýna, sanatçýlardan, Yabancý ülke Konsolosluk Yetkililerine, Belediye
Yetkililerinden, Kaymakamlýk yetkililerine kadar çok sayýda davetli iþtirak etti.
Program ülkeleri temsil eden takýmlar
arasýnda yapýlan kura çekiliþi sonucu
oluþan eþleþmeler doðrultusunda karþýlaþmalarýn baþlamasý ile start aldý.
Turnuvada þu ülkeler temsil edildi:
Almanya, Yunanistan, Türkiye, Bosna,
Suudi Arabistan, Arnavutluk, Hollanda,
Lübnan, Fas, Etiyopya, Fareo Adalarý,
Brezilya, Fransa.
Turnuvanýn ilk bölümünde yapýlan
karþýlaþmalar oldukça güzel bir mücadeleye sahne oldu. Takýmlar tüm güçlerini
ortaya koydular.
Ýlk bölümün sonunda verilen arada
programa iþtirak eden misafirler birer selamlama konuþmasý yaptýlar.
Sýrasýyla: Polizeipräsidium Mittelhessen Netzwerk gegen Gewalt`tan Lusaper
Witteck konuþmasýnda þunlarý söyledi:
Saygýdeðer misafirler, bayanlar, beyler
ve sevgili sporcular! Bu kadar genç ve
yetiþkinin spor yapmak ve eðlenmek için
biraraya gelmiþ olmalarýndan mutluluk
duymaktayým. Herborn þehri yabancýlar
kurulunun gösterdiði çabalarýndan dolayý
kendilerin çok teþekkür ederim. Bugün
sporun her ýrk her ulus ve her tabakadan
insanýn biraraya getirici integratif bir gücü olduðunu bize göstermektedir. Sportif
aktiviteler sayesinde insanlar saygý, dürüstlük, takým ruhu ve paylaþýmcýlýk gibi
birlikte yaþamýn temel deðerlerini öðrenirler. Spor ayrýca sosyal kontaklarý iyileþtirmeye ve kamusal yaþama katýlýma
katký saðlar ki, ben bunu çok önemli bu-
H
luyorum.
Baylar ve bayanlar, Hessen Eyaleti
geliþen gençler ve hatta yetiþkinler arasýndaki þiddet eðilimine karþý bir að oluþturmuþtur. Bunun amacý þiddet fenomenine karþý daha etkin bir þekilde mücadele etmek için toplumsal güçleri mobilize
etmektir. Bu mantýkla þiddete karþý oluþturulan bölgesel aðýn müdürü olarak burada bulunmaktayým. Asýl olarak gençlerde þiddeti önleme konusunda yetkiliyim. Þiddet önlemede mevcut projeler ve
kampanyalar ile ilgili sizi bilgilendirebilir ve derneðinizde bu tür projelerin oluþturulmasýnda sizi memnuniyetle destekleyebilirim.
Bana Giessen Emniyet Müdürlüðünden ulaþabilirsiniz.
Derneðinize memnuniyetle gelebilir
ve size iþimi tanýtýp, kendi aktivitelerimle ilgili bilgi verebilirim.
Her birey pasif ve aktiv toplumun farkýný göstermektedir - gelin birlikte þiddete ve ýrkcýlaða karþý þans tanýmayan bir
að kuralým.
Þimdi hepinize güzel, sportmence geçen futbol maçlarý izlemenizi diliyorum.
Daha sonra Federal Milletvekili Helga Lopez, MdB (SPD) bir selamlama konuþmasý yaptý. Lopez bu tür organizelerin entegrasyona olan katkýlarýný dile getirdi.
Yine Priska Hinz, MdB (Grüne) de bir
selamlama konuþmasý yaptý. Almanya`da
son zamanlarda artan ýrkçýlýk hareketlerine dikkat çekerek bu tür etkinliklerin
önemine deðindi.
AGAH (Eyalet Yabancýlar Meclisi)
Baþkaný Yýlmaz MEMÝÞOÐLU da bir
selamlama konuþmasý yaptý.
Yunanistan Genel Konsolos Vekili
Vassilios Koulafis de memnuniyetini dile getirdi.
Herborn Yabancýlar Meclisi adýna
Meclis Baþkaný Halit Erdemir bir teþekkür konuþmasý yaptý. Erdemir turnuvanýn
düzenlenmesi esnasýnda maddi ve mane-
vi desteði olan herkese tesekkür etti.
Özellikle Herborn Emniyet Müdürlüðüne
ve mali sponsorlara katkýlarýndan dolayý
teþekkür etti.
Bu konuþmalar arasýnda ise Yerel Süperstar yarýþmasý 1. 2. ve 3.leri: 1- Jördis
Tielsch (12) 2- Nadine Lauterbach (21)
ve 3- Katharina Münz (19) birer þarký
söylediler.
Bu seramoniden sonra turnuvaya katýlan takýmlar topluca resim çektirdiler.
Bu resmin çekilmesi esnasýndaki oluþan
ortam görülmeye deðerdi.
Daha sonra turnuvaya kalýndýðý yerden devam edildi.
Yine takýmlar arasýndaki mücadele
görülmeye deðerdi. Bu mücadeleler sonucunda Türkiye, Fransa, Cezayir, Hollanda takýmlarý yarý finale kaldýlar.
Yarý finalde Hollanda`yý 3-0 yenen
Türkiye turnuvanýn üçüncüsü oldu.
Finalde çekiþmeli bir karþýlaþma sonucu taraflar birbirlerine üstünlük saðlayamadý ve penaltýlarda 4-2 üstünlük saðlayan Fransa turnuvanýn birincisi oldu.
Doðal olarak da Fas ikinci oldu.
Karþýlaþmalarýn bitiminde dereceye
giren takýmlara ve oyuncularýna madalya
ve kupalarýnýn verilmesi merasimine geçildi.
Herborn Emniyet Müdürü Klaus Bastian bu esnada bir konuþma yaptý.
Dereceye giren takýmlarýn oyuncularýna birer madalya takýldý. Ve ayrýca bu
takýmlarda oynayan oyunculardan bazýlarýna turnuva esnasýndaki davranýþlarýndan dolayý özel kupalar takdim edildi.
Turnuvada birinci olan Fransa`ya kupasýný Herborn Emniyet Müdürü Klaus
Bastian verdi.
Kupanýn verilmesinden sonra dereceye giren takýmlarýn birlikte sevinç gösterisi yapmalarý oldukça güzeldi.
Program takýmlarýn birlikte fotoðraf
çektirmeleri ile sona erdi.
22. sayi sayfalar
30.04.2009
10:05 Uhr
Seite 22
22. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
Merhaba
Deðerli Okurlar!
Bu yýlki ramazan ayý
güz mevsiminin ilk ayý
olan eylül ayýnda baþladý.
Bu ay mü'minler için bir
arýnma mektebidir. Ýnsan
ömrü bir ýrmak gibi akýp
gitmektedir. Bu akýp giden
ömür ýrmaðýnýn suyundan,
acaba insan ne kadar istifade edebiliyor?
Ýþte ramazan ayý; hem
kendi iç dünyamýzý hem de
etrafýmýzý
temizlemeyi,
arýtmayý, kendine gelmeyi,
hayatý anlamlandýrmayý
saðlayan bir zaman dilimi
ve her yýl insanýn katýldýðý
bir ruh þölenidir.
Ramazan ayý girdiðinde
hem ferdin ruhsal dünyasýnda, düþüncesinde, duygularýnda ve hem de içinde
yaþadýðý çevrede yepyeni
bir canlýlýk göze çarpar.
Dindar bir genç, haným,
anne veya baba ramazanýn
giriþiyle birlikte farklý bir
atmosfere girdiðini hisseder ve ona göre yeni bir yaþama baþlar. Bunu daha ramazanýn giriþinden, ilk akþam ki kýldýðýmýz teravih
namazýndan anlarýz. Her
evden insanlarýn çoluk çocuk ailecek birlikte mukaddes mekânlara akýn etmeleri zamaný ve mekâný ne
kadar renklendiriyor.
Toplum olarak ramazaný çok önemsiyoruz. Oruç
tutarak insan nefsini terbiye eder. Sabahtan akþama
kadar sýrf Allah’ýn rýzasýný
umarak kendi nefsine helal
olan þeylerin hiç birisine
yaklaþmamasý ciddi bir irade eðitimidir.
Oruca fert açýsýndan
baktýðýmýzda þöyle faydalarýný görürüz: Cinsel duygulara gem vurmayý öðretmesi yönünden, toplum
ahlâkýný düzeltmek doðrultusunda orucun faydalarýný hatýrlamak yerinde
10:05 Uhr
Seite 23
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
HAYIRLI RAMAZANLAR
olur. Ýnsanoðlu, içgüdüsel olarak karþý cinse
eðilim duyacaktýr. Bugün kýzlar veya kadýnlar, erkeklerin cinsel
duygularýna her yönüyle hitap edip, onu
kendine ve cinsel duygularýna esir etmiþ, erkekler de kadýnlarý
kendi zevklerine yarayan bir makine, bir eðlence aracý olarak görmüþ, karý kocanýn yatakta yaptýklarýný sokakta her türlü kurallarý çiðneyerek açýktan
ve hiç utanmadan yapabilen, insanlar türemiþtir.
Bir iki nesil sonra, bu
ahlâksýzlýðýn sonunun nereye varacaðý, endiþeleri
aþan bir sorudur. Ýþte bütün bunlarý önlemenin en
büyük yolu, cinsel duygularý frenlemeyi, Allah'ýn
yasaklarýna yaklaþmamayý
öðreten oruçtur.
Ýnsan oruçlu iken (Allah'ýn, oruçlunun dýþýndakilere helâl kýldýðý) hanýmý
ile beraber yatmasýný bile
terk edecektir. Hele-hele
baþkalarýnýn kadýn ve kýzlarýna þehvet nazarýyla
bakmayacak, kötü düþünce ve sözlerden bile sakýnacak, þehvetini kontrol altýna alacak, zinaya ve
ahlâksýzlýða götüren her
yoldan oruçlu olmadýðý zamanlara göre daha fazla
kaçacak, hem kendini hem
de toplum ahlâkýný en güzele götürecektir.
Nefis tabiatý itibariyle
kötülük yapmaya meyyaldir, insaný kötülük yapmaya teþvik eder, onu bir kötülükten baþka bir kötülüðe sevk eder durur. Ýþte bunun panzehiri yine oruçtur.
23
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
Adem DURU
DiTiB Friedberg
Ayasofya Camii Ýmamý
Hz. Ömer (r.a.)'in halifeliði zamanýnda dokuz ay
süren bir kýtlýk olmuþtu.
Hz. Ömer: “Ýhtiyaç sahipleri bize gelsin.” diye halka
duyuru yapmýþ, kendisi de
Müslümanlar bolluða kavuþuncaya kadar ekmekle
beraber zeytinyaðýndan
baþka katýk yemeyeceðine
yemin etmiþti. Halkýn sýkýntýlarýný yüreðinde hisseden ve onlardan farksýz
olarak yaþayan bu büyük
insan, elbisesi yýkandýðý ve
baþka elbisesi olmadýðý için
bir gün cumaya geç gitmiþ
ve bu yüzden cemaatten
özür dilemiþtir.
Vaktiyle Mýsýr'da yýllarca süren bir kýtlýk olmuþtu.
O sýrada devletin hazinesi
Hz. Yusuf (a.s.)'un elindeydi. Halk açtý. Hz Yusuf'ta
bütün imkânlara sahip olduðu halde karnýný doyurmuyordu. Neden böyle
yaptýðý kendisine sorulunca, içinde yaþadýðý toplumun acýlarýný yüreðinde
duyan bir sorumluluk anlayýþý ile þu cevabý vermiþtir: “Eðer ben tok olursam,
açlarýn halini anlayamam,
yoksullarý gereði gibi
düþünemem.” buyurmuþtur.
Hayatýnda açlýk nedir bilmeyen varlýklý
bir insan, yoksullarýn
çektiði açlýk ve sýkýntýyý
gereði gibi anlayabilir
mi? Onlarýn çektiði ýstýrabý yüreðinde duyabilir mi? Elbette ki, gereði
gibi duyamaz. Fakat bu
insan, oruç tutarsa, açlýðýn ne olduðunu bizzat tatmýþ olur.
Böylece,
yokluk
içinde kývranan fakirlerin sýkýntýlarýný içinde
duyarak, þefkat ve
merhamet duygularý
geliþir. Bunun sonucu olarak da fakirlere yardým elini uzatarak sýkýntýlarýný giderir, toplumun huzur ve
mutluluðuna katkýda bulunur.
“Tok acýn halinden anlamaz.” derler. Þairin dediði gibi: “Ol mahiler ki derya içredir deryayý bilmezler.” Ýnsan rýzklar, zenginlikler içinde yüzerken eðer
Ýslam ahlakýyla ve irfanýyla
gönlü aydýnlanmamýþsa
zenginliðin deðerini ne bilsin.
Denilir ki insan bir þeyin deðerini yokluðunda
daha iyi anlar. Mesela bir
insan yaþamýnda anne ve
babasýna isyan eder. Ama
onlardan her hangi birini
veya her ikisini kaybettiðinde onlarýn ardýndan hayýflanmaya baþlar. Hatta
bir Urfa sözünde þöyle denilir: “Þimdi yaþasaydýn bizim için gölgen bile yeterliydi.” Bu her nimet için
böyledir. Ýnsan oruç sayesinde fakirlere karþý yardým duygusunun geliþmesine þahit olur.
Toplumdaki her katman
yýlýn büyük bölümünde
yakýnlarýndan, komþularýndan habersiz yaþarken
bu ayýn giriþiyle etrafýmýzda da insanlarýn yaþadýklarýnýn farkýna varýrýz. Hele
insanlar bir birine karþý daha mütevazý olurlar. Sadakalarla fakir insanlar sevindirilir. Komþular bir birini
davet ederler. Fakirler zengin sofralara davet edilerek aradaki uçurum giderilmeye çalýþýlýr.
Yapýlan
araþtýrmalar
göstermiþtir ki toplumda
suç oranýnýn en çok düþtüðü zaman ramazan ayýdýr.
Bu da ramazanýn gölgesinin toplumsal bünyeye ne
kadar tesir ettiðini göstermektedir. Ramazan sayesinde insanlar, yapýlan cürümler karþýsýnda daha
müsamahakâr olur, normal
zamanlarda farklý sonuçlarla bitebilecek davranýþlar bu ayda genelde tatlýlýkla neticelenir. Bu da bize
ramazanýn insanlarýn gözündeki yüceliðini gösterir.
Ýnsanlar bir yanlýþlýk esnasýnda hemen bir birini
uyararak bu mübarek günlerde bu tip davranýþlar size yakýþýr mý? Ayýp deðil
mi? Türünden uyarýlarla
insanlarý sükûnete davet
eder ve olaylar büyümeden yok edilir. Ramazan
ayýnýn ferdi ve toplumsal
daha birçok neticesi vardýr.
Toplum da ramazan geldi
diye hemen-hemen tüm lokantalar ve kahvehaneler
kapatýlýr. Ýnsanlar kendi iþleriyle, ibadetle sürekli
meþgul olurlar. Gündüzleri
vakit namazlarýna devam
edilir, sonra da huþu içerisinde mukabeleler yapýlýr.
Bu duygu ve düþüncelerle Yüce Allah’tan bu ayý
hepimiz için hayýrlara vesile kýlmasýný niyaz ediyorum. Amin!
Lohnsteuerhilfeverein
SELAM
Hilfe
e in
n Lohnsteuerfragen
n e.V
Ýzzett Uzun
Neue
e Strasse
e 3 . 89077
7 Ulm
Tel.. 0731
1 64656
6 . Handy:: 0177
7 7169003
22. sayi sayfalar
30.04.2009
10:05 Uhr
Seite 24
24
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
faaliyet haber
Ingolstadt Gençliðinin “Yeniden Þahlanýþ Proðramý” muhteþem geçti
Ýdris Mete | Ingolstadt
GMG Gençlik Teþkilatý, Güney Bavyera
Bölgesi, Ingolstadt Þubesinin düzenlediði
‘Yeniden Þahlanýþ Proðramý’ muhteþem
geçti.
Gençlik Baþkaný Yasin Altýntaç ve ekibinin
uzun süren ön çalýþmalarý sonucu düzenlenen
proðrama 170’i aþan Ingolstadt Gençlik Teþkilatý Üyeleri ve Güney Bavyera Bölgesi sýnýrlarýnda faaliyet gösteren Þube Gençlik Baþkanlarý, ekipleriyle birlikte davet edildi.
Saat 10.00da Kahvaltý ile baþlayan proðram-
I
da, açýlýþ konuþmasý yapan Gençlik Baþkaný
Yasin Altýntaç proðrama katýlan vefakar Üyeleri ve Þube Gençlik Baþkanlarýna teþekkür etti.
Saat 11.30`da ‘Avrupa da Gençlik’ konulu
Panelle devam eden proðrama Panelist olarak
Güney Bavyera Bölge Gençlik Baþkaný Cengiz
Altýnýþýk ve önceki Bölge Gençlik Baþkaný Ahmet Kalyon katýlýrken, sunuculuðunu Ingolstadt’ýn eskimez Gençlik Baþkanlarýndan Turan
Aslanboða üstlendi.
Öðlen namazýna kadar devam eden Panelin
ardýndan, proðram saat 14.00`da Ingolstadt
Gençlik Teþkilatý Üyesi, Araþtýrmacý Dipl. Infrom. Bedrettin Çifçi’nin Sunumu ‘Kur’an ve
Okuru’ ile devam etti.
Saat 15.30 itibariyle Ingolstadt Teþkilatý
bünyesinde faaliyet gösteren FC Fatih Spor
Kulübü sahasýna geçen misafirlere Mangal Sefasý yaptýrýldý ve ayný zamanda da Voleybol oynandý.
Muhteþem geçen günün ardýndan Ingolstadt Gençlik Baþkaný Yasin Altýntaç ve ekibi
yorgunluklarýný, katýlanlarýn teþekkürlerini ve
beðenilerini sunmasýyla attýlar.
IGMG Hessen Gençlik Teþkilatý Üniversite Komisyonu
“Mezuniyet Töreni”ni Bad Homburg’da gerçekleþtirdi
Bad Homburg/Y.B. GÜZEL
slamische Gemeinschaft
Milli Görüþ Hessen Bölgesi Gençlik Teþkilatý
Üniversite Komisyonu sezon kapanýþý için “Mezuniyet Törenini” çok deðerli hatip ve sanatçýlarla Bad Homburg’da gerçekleþtirdi.
Sunuculuðu yapan ve
Üniversite Komisyonunda
Eðitimiden sorumlu olan
M.TOKLU, gelen misafirlere
’’Hoþ geldiniz’’ dedikten
sonra Gündemi takdim etti.
Proðram açýlýþ Kur’an-ý
Kerim ile, Üniversite Komisyonunda Tanýtmayla sorumlu olan Y.GÜZEL’in hazýrlamýþ olduðu bir kliple baþladý.
Ardýndan
Selamlama
Konuþmasý için Hessen Üniversite Komisyonu Baþkaný
Bekir GÜZEL mikrofona
davet edildi.
Güzel gelen misafirleri
selamladýktan sonra, evvela
tüm mezun olan kardeþlerimizi tebrik etti ve Üniversite
Komisyonu olarak yapýlan
faaliyetlerden bahsederek,
Ý
gelecek sezonda daha azimli
çalýþacaklarýný
söylerken
herkezi yapýlan faaliyetlere
davet etti ve gençlerimizin
mutlaka Üniversite okumalarý için teþvikte bulundu.
Bu güzel sözlerden sonra
Gündemde yer alan ’’Faaliyet Klibi’’ izlendi ve çok beyeni kazandýðýný gösteren
klip, yoðun alkýþ aldý.
Bu muhteþem klibin ardýndan IGMG Hessen Bölgesi Gençlik Teþkilatý Baþkaný Hakan Bayhan açýlýþ konuþmasý için mikrofona davet edildi.
Bayhan, evvela tüm katýlanlarý selamladý ve mezunlarýmýzý tebrik etti, ardýndan
sezonun deðerlendirmesi
için söz aldý ve böylece sundu: ’’IGMG Hessen Gençlik
Teþkilatý olarak yaptýðýmýz
Faaliyetler:
Yatýlý olmak üzere Eðitim
Seminerleri – bunlar ise Þube Baþkanlarý, Þube Ýdarecileri, Orta Öðretim, Üyeler,
Üniversiteliler ve Genç Eðitmenler olarak ayrý olmak
üzere toplam 17 tane yaptýk.
Salonlarda, lokallerde ve
camiilerde yapýlan Proðramlarýmýz ise – Mekke’nin Fethi, Milli Kültür Gecesi,
Gençlik Þöleni, Gönül Sohbetleri, Sahur Proðramlarý,
Toplu Sabah Namazlarý, Ev
ve Þube Ziyaretleri, Ev Sohbetleri,…’’
Bayhan bu konuþmasýndan sonra, Mezun olan Kardeþlerimizi tekrar tebrik etti
ve tavsiyelerde bulundu ve
daha önceler Üniversite Komisyon Baþkanlýðý yapan
Murat Fýrat ve Abdurrahim
Kutlucan kardeþlerimize,
Haným
Komisyonundan
Hamide Kutlucan ve tüm
Üyelere teþekkür etti.
Ardýndan ilk takdim olarak, ilk 5 baþarýlý Þubelere
birer Plaket verildi.
Akabinde Üniversite Komisyonu tarafýndan hazýrlanan bir klip izlendi.
Klipten sonra Proðrama
renk katan ’’Anadolu Gençlik’’ Ýlahi Grubu sahneye
çýktý ve ezgileriyle katýlanlarý coþturdu.
Selamlama Konuþmasý
için IGMG Hessen Bölge
Baþkaný Mehmet Ateþ mikrofona davet edildi.
Ateþ, katýlanlarý selamladý ve mezunlarý tebrik ettikten sonra, Üniversitenin
önemini anlatarak, gençlerimize öðütlerde bulundu.
Gündem gereði ise Günün Hatibi olarak davet edilen Prof.Dr.Ahmet MARANKÝ söz aldý ve kendine
has bir konferans sundu
Konferansa ise akþam
namazý için bir mola verildi
ve namazdan sonra devam
etti.
Sýrayla Mezun olan Kardeþlerimiz sahneye davet
edildi ve tek tek Plaketler
daðýtýldý. bunlar ise, Mehmet Poyraz, Zübeyr Kutlucan, Ahmet Bayrak, Mete
Budaklý, Mustafa Ayten, Ýbrahim Ayan, Ýbrahim Kahraman, Tahir Eroðlu, Bayram
Küçükþahin, Ýrfan Kýlýç ve
Mahmud Yavuz.
Sahneye Sanatçýlar ’’Ammar114 ve Serkan114’’ çýktýlar ve almanca ve türkçe olmak üzere parçalarýný takdim ettiler.
Büyük beyeni kazanan
sanatçýlar alkýþlarla uðurlandýlar.
Proðram böylece geç saatlere geldi ve Kapanýþ
Kur’an-ý Kerimi ile sona erdi.
22. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
amazan
kelimesi
“kýzgýn taþ” manasýna gelen “Ramid”
kelimesinden türemiþtir.
Nasýl ki kýzgýn taþ etrafýndakini yakýp yok ederse Ramazan da kullarýn günahlarýný yakýp mahvettiði için
bu aya bu ismin verildiðini
söyleyenler olmuþtur. Bazýlarý ise Ramazan kelimesinin “yaðan yaðmur” manasýna gelen “ramid” kelimesinden türetildiðini ve nasýl
ki yaðmurun yaðmasý neticesinde yeryüzünün temizlenmesi gibi Ramazan ayýnda da günahlarýn temizlenmesi sebebiyle bu aya bu ismin verildiðini söylemiþlerdir.
Oruç, yalnýz aç ve susuz
kalmak deðildir. Orucun,
sabýr, þükür, nefis terbiyesi
gibi diðer ibadetlerle de irtibatý vardýr. Onun için Peygamber Efendimiz (SAV)
buyuruyor ki: “Her þeyin
bir kapýsý vardýr. Ýbadetlerin kapýsý ise oruçtur.”
Allahü Tealâ, insanlara
zararlý olan bir þeyi emretmez. Týp uzmanlarý diyor
ki: Oruçlu kimselerde adrenalin ve kortizon hormonlarý kana daha kolaylýkla
karýþmaktadýr. Bu hormonlar, tesirlerini kanserli hücreler üzerinde de göstermektedir. Böylece bu hormonlar, kansere karþý bir
çeþit kalkan rolünü oynamakta, yani kanser hücrelerinin çoðalmasýný önlemektedir. Oruç tutan bünye,
adeta bakýma girer, iç organlarý saran yaðlar erir,
vücudun zindeliði artar, direnme gücü kazanýr, mide,
böbrek, þeker, kalp ve karaciðer hastalýklarýna karþý
dayanýklýlýk kazanýr. Bilhassa yüksek tansiyonlular
için oruç, bir ilaç gibi faydalýdýr. Hatta damar sertliði
olanlarýn, Ramazan dýþýnda
da oruç tutmalarý tavsiye
edilir.
Ýnsanlýðý karanlýklardan
çýkarýp aydýnlýða kavuþturan, Rabbimizin son mesajý
R
eçen cuma akþamý
Frankfurt am Main
þehrinde 42 yaþýnda
bir Haham kimliði belirsiz
kiþilerce sokak ortasýnda
býçaklandý.
Saldýrganýn
olay esnasýnda “Pis Yahudi,
seni öldüreceðim” þeklinde
baðýrdýðý ve polisin bu nedenle olayýn Yahudi düþmanlýðýndan kaynaklandýðýný sandýðý belirtildi. Yahudiler Merkez Konseyi
G
10:05 Uhr
Seite 25
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
RAMAZAN`LA DONANMAK
Yüce kitabýmýz Kur’an-ý
Kerim, bu ayda yeryüzüne inmeye baþlamýþ
ve böylece insanlýk için
yepyeni ve mutlu bir
dönem baþlamýþtýr.
Bu gerçek. Kur’an-ý
Kerim’de þöyle bildirilmiþtir:
“Ramazan ayý ki onda Kur’an, insanlara yol
gösterici ve doðruyu
yanlýþtan ayýrýcý belgeler olarak indirildi. ”
Kur’an-ý Kerim Ramazan ayýnda inmeye baþladýðý için bu ay. Bir anlamda Kur’an ayýdýr.
Kur’an-ý Kerimi Peygamberimize getiren büyük
melek Cebrail, her yýl Ramazan ayýnda Peygamberimize gelir ve o güne kadar
nazil olan Kur’an ayetlerini
karþýlýklý olarak birbirlerine
okurlardý. Peygamberimizin bu dünyadan göçtüðü
yýlýn Ramazanýnda bu durum son olarak ve iki defa
gerçekleþmiþtir.
Ramazan ayýnda camilerimizde ve evlerde okunan
ve cemaatin büyük bir manevi zevk ve husû içinde
dinlediði mukabele ve
Kur’an hatimler; Cebrail ile
Peygamberimiz arasýnda
yapýlan mukabelenin devam ettirilmesidir.
Bu vesile ile Kur’an okumanýn fazileti ve manasýný
anlamaya çalýþmanýn önemini belirtmekte fayda vardýr. Kur’an okumak ve okunan Kur’an’ý dinlemek sevabý çok olan bir ibadettir.
Peygamber Efendimiz:
“Kim
Allah’ýn
kitabi
Kur’an’dan bir harf okursa
onun için bir sevap vardýr.
Her sevabýn karþýlýðý da on
kat verilecektir” buyurarak
Kur’an okuyanlara verilecek sevabýn miktarýný belirtmiþ, ayrýca Kur’an-ý Kerim’in okuyucularýna þefaat
edeceði Peygamberimiz ta-
Salih ÖZBAY
rafýndan bildirilmiþtir.
Þöyle buyuruyor:“Kýyamet günü oruç ve Kur’an
kul’a þefaatçi olurlar.
Oruç: - Ya Rabbi, ben onu
gündüzleri yemekten ve
zevklerinden alýkoydum,
þimdi beni ona þefaatçi kýl,
der. Kur’an: -Ya Rabbi, ben
onu gece uykusundan alýkoydum, þimdi beni ona þefaatçi kýl, der. Her ikisi de
sefaat ederler.
Kur’an-ý Kerim, insanlýðýn kurtuluþu için gönderilen son ilâhî mesajdir. Onu
okumak ibadettir. Ancak
sadece okumak yeterli deðildir. Müslümanýn asýl görevi, Kur’an’ý okuyup manasýný anlamaya çalýþmak
ve onun gösterdiði nurlu
yoldan yürümektir.
Kur’an-ý Kerim’in gönderiliþindeki sebeb ve hikmeti, yine Kur’an’dan öðreniyoruz. Yüce Allah þöyle
buyuruyor: “Ey Muhammed! Sana bu mübârekkitabi (Kur’an’ý) ayetlerini düþünsünler ve aklý olanlar
öðüt alsýnlar diye indirdik.” Alemlere rahmet olarak gönderilen, yaratýlmýþlarýn en faziletlisi, Allahýn
en sevgili kulu, son peygamber, Hz. Muhammed
Aleyhisselâm’a peygamberlik görevi bu ayda veril-
miþtir. Mekke yakýnlarýndaki Hira maðarasýnda “oku” emri ile
baþlayan ilk Kur’an
ayetlerini Hz. Muhammed’e teblið eden büyük melek Cebrail (a.s.)
daha sonra ona “Sen
Allah’ýn
Rasûlüsün
(Peygamberisin) ben de
Cebrailim” diye hitap
ederek onun insanlýðýn
kurtuluþu için peygamber olarak görevlendirildiðini bildirdi. Hz.
Muhammed (s.a.s.)’in
bu kutsal göreve baþlamasý ile karanlýklar
içinde bocalayan insanlýk için nurlu bir ufuk açýldý. Onun kalplere yerleþtirdiði iman ýþýðý sayesinde
cehaletin yerini ilim, zulmün yerini hak ve adalet,
kin ve düþmanlýðýn yerini
insan sevgisi aldý ve gerçek
anlamda huzur ve kardeþliðin temelleri atýldý.
Bin aydan daha hayýrlý
olduðu Kur’an-ý Kerim’de
bildirilen ve mü’minlere
Allah’ýn en büyük lütuf ve
ikramlarýndan biri olan
“Kadir Gecesi” de bu ayýn
içindedir. Bu gece, müslümanlarýn iyi deðerlendirmesi gereken büyük bir fýrsattýr.
Ýslâm’ýn beþ þartýndan
biri olan, insaný nefsinin
aþýrý
arzularýndan
ve
maddî ihtiraslardan kurtarýp yücelten ve âdeta melekleþtiren oruç ibadeti. Bu
aya
tahsis
edilmiþtir.
Ramazan gecelerinde cemaatin büyük bir coþku ile
kýldýðý teravih namazý da
bu aya mahsus bir ibadettir.
Oruçlunun derin bir huzur
ve manevî zevk duyduðu
sahur ve iftar sofralarý da
bu aya ayrý bir anlam kazandýran özelliklerdir. Ýþte
böyle özellikler ve manevî
güzelliklerle dolu mübârek
Ramazan ayý, mü‘minler
IGMG Haham’a yapýlan saldýrýyý kýnadý
Frankfurt þehrinde bir Haham’a yönelik gerçekleþen
saldýrýya Müslümanlar tepki gösterdi
Baþkaný Charlotte Knobloch olay üzerine “girilmesi
tehlikeli bölgeler” tartýþmasýnýn batýda da geniþlemeye baþlayabileceðini açýkladý.
“Baðýmsýz Müslüman-
lar Forumu” yaptýðý bir basýn açýklamasýnda “Bu tür
þiddet olaylarýnýn Ýslam dini ile baðdaþmadýðý ve
Müslüman cemaatler tarafýndan desteklenmesinin de
mümkün olmadýðý” ifade-
lerine yer verdi. Ýslam Toplumu
Milli
Görüþ’te
(IGMG) söz konusu saldýrýyý “Bir kimsenin yalnýzca
dini inancý nedeniyle sokak
ortasýnda saldýrýya uðramasý kabul edilemez bir
25
için manevî deðeri çok büyük bir rahmet mevsimidir.
Bu ayý, Yüce Rabbimize
ibadet ederek ve insanlara
iyilik yaparak deðerlendirdiðimiz takdirde kazancýmýz büyük olacak ve ebedî
saadetin kapýlarý bize açýlacaktýr. Bu ayý “Evveli rahmet, ortasý maðfiret, (günahlarýn baðýþlanmasý) sonu da cehennemden kurtuluþ” olarak nitelendiren
Peygamberimiz.
Ayrýca
mü’minlere þu müjdeyi veriyor:“Ramazan ayý gelince;
cennet kapýlari açýlýr, cehennem kapýlari kapanýr ve
þeytanlar kösteklenir.” Bu
hadis-i þerifin ifade ettiði
bir mânâ da þudur: Ramazanda kendisini cennete
götürecek iyi iþler yapan
mü’mine cennetin kapýlarý
açýlmýþ, cehenneme götürecek kötülüklerden sakýndýðý için de cehennem kapýlarý ona kapanmýþ demektir.
Oruç sayesinde nefsine hakim olup þeytana uymadýðý
için de þeytaný etkisiz hale
getirmiþ olur.
Esasen Ramazan kelimesinin sözlük anlamý da,
oruçlunun
günahlardan
arýnacaðýný ifade etmektedir. Þöyle ki: Ramazan; yaz
aylarýnýn sonunda ve güz
mevsiminin baþýnda yaðan
ve yerdeki tozlarý temizliyen yaðmur anlamýndadýr.
Bu yaðmur, nasýl yeryüzünü yýkayýp tozlardan temizliyorsa, Ramazan ayý da
mü’minleri günahlardan
öylece temizler.
Diðer bir anlamý da yanmaktýr. Buna göre Ramazan
ayý oruçlunun günahlarýný
yakarak yok eder demektir.
Her iki mânânýn birleþtiði nokta; oruçlunun bu ayda günâhlardan arýnacak
olmasýdýr.
Tutulacak oruçlarýn ve
yapýlacak ibadetlerin ve
dualarýn þimdiden kabul
olunmasý temennisiyle.
þeydir” ifadeleriyle sert bir
dille
eleþtirdi.
IGMG
Hessen Bölge Baþkaný Mehmet Ateþ “Komþumuza yapýlmýþ bir saldýrý hepimize
yapýlmýþ demektir” derken,
saldýrýya uðrayan Rabbi
Gurevitch’e geçmiþ olsun
dileklerini iletti ve insana
Allah (cc) tarafýndan bahþedilen hayata herkesin saygý
göstermesi gerektiðini vurguladý.
22. sayi sayfalar
30.04.2009
26
ir okul dönemi biterken bir baþka okul
dönemi
baþlýyor.
Okul döneminin bitmesi
yaz tatili anlamýna da geliyor. Kimi aileler, Türkiye’ye sýla-ý rahim için giderlerken bazý aileler de bu
dönemi bulunduklarý yerlerde geçiriyorlar. IGMG
Eðitim Baþkanlýðý, okul dönemi bitip yaz tatilleri için
her hangi bir yere gitmeyen çocuklarýmýzýn verimli
bir tatil geçirebilmelerine
imkan saðlamak üzere her
sene düzenlediði Yaz
Okullarý programýný yine
hayata geçirdi.
Bu programlarda binlerce çocuðumuz eðitim
gördü. Temel dinî bilgilerin yaný sýra, davranýþ biçimleri ve yeni arkadaþlýklarýn tesis edilmesi ile sorumluluk bilinci kazanýlmasýný hedefleyen IGMG
Yaz Okullarý’nda çeþitli el
sanatlarýna
özendirme
programlarý da gerçekleþtirildi.
IGMG Yaz Okullarý, duruma göre yatýlý, duruma
göre gündüzlü olmak üzere iki kategoride gerçekleþtirildi. Baþta Almanya’da
bulunan bölgelerde olmak
üzere, Belçika, Fransa, Ýs-
B
ristiyan Demokrat
Birlik
Partisi
(CDU)
Federal
Meclis Grubu Baþkan Yardýmcýsý Wolfgang Bosbach,
Bavyera televizyonuna verdiði demeçte, Almanya’da
Ýslam dinine geçenlerin büyüteç altýna alýnmasý gerektiðini belirterek, “Bazý kiþilerin din deðiþtirdikten
sonra radikalleþtiðinin dikkate alýnmasý ve bu yüzden
din deðiþtirenlerin kayýtlarýnýn tutulmasý gerekiyor”
dedi.
Bosbach’ýn bu açýklamalarý sert eleþtirilere hedef
H
10:05 Uhr
Seite 26
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
Bir Yaz Okulu dönemi
daha sona erdi
viçre, Avusturya, Hollanda, Danimarka, Norveç ve
Ýtalya gibi Avrupa ülkelerinde gerçekleþtirilen Yaz
Okullarý, Bulgaristan’da da
çocuklarýmýza hizmet verdi. Bu proramlarda ders
olarak, çeþitli nedenlerle
henüz Kur’aný Kerim’i
okumasýný öðrenememiþ
veya daha yeni öðrenme
çaðýnda olan çocuklarýmýz
için Kur’an okumaya hazýrlýk olmak üzere Kur’an
Alfabesi öðretildi. Bununla
birlikte okuma bilen veya
biraz ileri seviyede bulunan çocuklarýmýz için ise
Kur’an-ý Kerim ve Tecvid
kurallarý dersleri yer alýrken, Kur’an-ý Kerim’den
kýsa sûreler ve aþýrlar da
ders programýnda yer aldý.
Eðitim Baþkanlýðý tarafýndan hazýrlanan temel
eðitim müfredatýnda yer
alan dinî bilgiler, çocuklarýmýzýn hayatýna, davranýþlarýna ve diðer insanlarla
iliþkilerine yön verecek
olan ahlâk ve adâb-ý muaþeret dersleri ile birlikte,
Türkçe dil dersleri diðer
insanlarla iliþki kurma yeteneklerini
geliþtirecek
davranýþ dersleri de verildi.
Yaz Okullarý ile ilgili
olarak, “IGMG Yaz Okullarý, bir tatil deðerlendirme
programý olmakla birlikte,
sadece tatile yönelik bir
program deðil, dinî eðitim
programýdýr,” diyen Eðitim Baþkaný Mehmet Ge-
Ýslam’ý seçenlerin kayda
alýnmasý: histerinin zirvesi
“Güvenlik adý altýnda kanunî düzenlemeler yapýlarak her geçen gün temel haklar zedeleniyor”
oldu. SPD Ýçiþleri Sözcüsü,
bu teklifin son derece sorumsuzca yapýlmýþ bir teklif olduðunu ve bu düþünceden bir an önce arýnýlmasý gerektiðini belirtirken,
bu þekilde tüm Müslümanlarýn genel bir þüphe altýna
sokulacaðýný vurguladý. Eski Federal Ýçiþleri Bakaný
FDP’li Gerhart Baum’da,
Bosbach’ýn bu önerisini
“aptalca” bulduðunu belirterek, “Güvenlik adý altýnda her geçen gün kanunî
düzenlemeler yapýlarak te-
mel haklarýn zedelendiðini” ifade etti. Baum ayrýca
Ýslam’ý seçenlerin kayda
alýnmasýnýn “histerinin zirvesi” veya bunalým alameti
olduðunu vurguladý.
Bosbach, teklifine yönelik eleþtiriler sonrasýnda, Ýs-
haber
dik, bu yýl özellikle bölgelerimizde mevcut Veli Dernekleri ile de çalýþmalar yapýldýðýný bildirdi ve velilerin eðitim sürecinde aktif
rol üstlenerek, katkýda bulunduklarýný söyledi.
IGMG Eðitim Baþkanlýðý tarafýndan düzenlenen
Yaz Okullarý’nda pedagojik-didaktik metodlar dahilinde verilen dersler, binlerce çocuðumuzun, inanç
ve kimlik yapýlarýný olgunlaþtýrmayý
hedefliyor.
Programda çocuklarýn boþ
zamanlarýný deðerlendirmek için tarihî, kültürel ve
turistik yerlere düzenlenen
geziler özel bir yer tutuyor. Bu geziler, Yaz Okulu
yerlerinin bulunduklarý þehir ve bölgeler dikkate alýnarak yapýlýyor ve þehir
turlarý, gemi gezileri, kýr ve
teleferik gezileri ile müze
programlarýndan oluþuyor.
Yaz Okullarý organizesine Kadýn Kollarý ve Gençlik Teþkilatý önemli katkýda
bulundu. Programlara, kolej mezunlarý ve sosyal bilim dallarýnda okuyan üniversite talebelerinin stajyer
öðretmen olarak katýldýlar.
Bazý programlarda yerel
dillerde de dersler yapýldý.
lam’ý seçenlerin daha sonra
radikalleþtiklerini ve sadece bu kimselerin büyüteç
altýna alýnmasýný belirterek
ifadelerini yumuþatmaya
çalýþsa da, bu teklif çerçevesinde hangi kriterlerin göz
önüne alýnacaðýnýn soru
iþareti olarak kaldýðý kaydedildi.
22. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
nce ‘yabancý iþçi‘
(Fremdarbeiter),
sonra ‘misafir iþçi‘
(Gastarbeiter), ardýndan
‘göçmen‘ (Migrant) ve bir
sonraki safhada da vatandaþ (Bürger). Kavramlar,
ilerleyen yýllar ve deðiþen
nesiller göz önünde bulundurulduðunda, Türkiye kökenli Almanyalýlarýn
toplumsal konumunu tanýmlamaktadýr. Her kavramýn kendine göre bir
içeriði, deðiþen biyografik
koþullara göre barýndýrdýðý bir anlamý sözkonusu.
Birinci neslin ‘misafir iþci’liði ile üçüncü neslin
‘göçmen‘liði arasýnda sadece bir dönem farký söz
konusu deðil. Göç sürecinin baþlangýcýnda kendisini ‘göçmen‘ olarak görmeyen birinci neslin biyografisi, bilindiði gibi,
yýllar içerisinde yarý göçmenliðe evrildi. Buna karþýn birinci neslin torunlarý
olan üçüncü nesil, bizzat
‘misafir iþci‘ tecrübesi yaþamadý. Fakat öncekilerin
hayat tecrübesini kýsmen
devraldý. Üçüncü nesil,
bir coðrafyadan baþka bir
coðrafyaya geçiþin beraberinde getirdiði zorluklarý bizzat yaþamamýþ olsada, önceki neslin geride
býraktýðý hayat koþullarý
onlarýn yaþamýný temelden belirledi.
Bu belirleyiþin dýþavurumuna bir örnek teþkil
etmesi açýsýndan öncelikle
bir anektodu nakletmem
gerekir: Üçüncü nesle
mensup gençlerin katýldýðý bir ev sohbetinde
Köln‘de doðmuþ-büyümüþ gençlerin kendilerini
anne ve babalarýnýn Türkiye’deki memleketleri
üzerinden tanýmlamýþ olmalarý dikkatimi çekti. Aileleri Kayseri, Afyon, Aksaray, Gaziantep gibi Türkiye’nin deðiþik yerlerine
mensuptu. Gençlerin kendileri, bu yerleri bir kaç
yýlda bir yaptýklarý aylýk
memleket izinleriyle tanýyorlardý. Akraba iliþkilerinin belirli bir bölümü bu
çevrede devam etmekteydi. Fakat, ‘‘Türkiye‘deyken kendinizi gerçekten
oralý
hissediyormusunuz?‘‘ diyerek kendilerine
yönelttiðim soruma verdikleri cevap, hiç de tam
Ö
10:05 Uhr
Seite 27
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
Üçüncü Nesil Ve Almanyalýlýk
Ünal Koyuncu . [email protected]
anlamýyla oralý olduklarýný göstermiyordu. ‘‘Orada
da bize Almancý diyorlar!‘‘ ifadesi, Türkiye’de
yaþadýklarý göreceli dýþlanmayý resmediyordu.
Öte taraftan sohbette bulunan bir gencin, ‘‘Almanya’da doðdum, Almanya’da okullara gittim, Almanca
düþünüyorum.
Türkiye’yi sadece izinden
izine biliyorum ve kendimi Türkçe’den çok Almanca’ya daha yakýn hissediyorum. Ama Almanya’da da kendimi yabancý
hissediyorum.‘‘ anlamýný
içeren sözleri, her ne kadar da bireysel bir ifade
olsada, üçüncü nesil Türkiye kökenli Almanyalýlarýn genel bireysel tanýmlamalarýna vurgu yapan bir
kimlik belirtisidir.
Üçüncü nesil, biyografisinin tamamýný Almanya’da geçirmiþ nesildir.
Türkiye izinleri, Türkiye’yi yakýndan tanýmaya
neden olan tatiller düzeyindedir. ‘‘… ama kendimi Almanya’da da yabancý hissediyorum.‘‘ ifadesi,
bu nesle mensup bireylerde gözüken kimlik kararsýzlýðýnýn bel kemiðini
oluþturan ve üzerinde düþünülmesi gereken bir olguya iþaret etmektedir.
Ana okulundan baþlayýp
liseye kadar Almanya’da
eðitim görmüþ, meslek
veya üniversite öðrenimini Almanya’da devam ettirmiþ bir jenerasyon içerisinde yetiþtiði ülkeye karþý bir mesafe sözkonusuysa, birinci nesilde doðal
olarak gözüken Türkiye’ye kesin dönüþ isteði
üçüncü nesilde hala gözüküyorsa, bu, birþeylerin
doðru gitmediðine iþarettir. Böyle bir durumun
oluþumunda toplumun
genelini ilgilendiren dýþlayýcý faktörler ne kadar
sorumluysa, ailenin içinde egemen olan söylemler
ve bireyin çevresini oluþturan cami ve dernek gibi
yapýlar da o kadar sorumludur.
Giriþ de deðindiðimiz
göç sürecinin vatandaþ ol-
ma safhasý, ikinci neslin
mücadelesine baþladýðý
fakat daha çok üçüncü
nesli yakýndan ilgilendiren bir aþamadýr. Vatandaþ olmanýn içini dolduracak olan nesil, üçüncü
nesildir. Peki, üçüncü nesil kendisini bir Almanya
vatandaþý olarak hissedebiliyor mu? Bu soruya cevap vermek için yapýlmasý gereken ilk iþse, diðer
bir soruya, yani ‘‘Nerelisin?‘‘ sorusuna yaþanýlan
hayat ile örtüþen bir yanýtý bulmaktýr. Bulunan cevabýn toplumsal düzeyde
gerçekleþmesi içinse birey,
aile, cemaat ve toplum bazýnda zihniyet deðiþiminin ivme kazanmasý gerekir. Ýçiçe girmiþ bu alanlarýn birbiriyle yakýndan
alakalý olduðu herkesin
malumudur. Ülkede dýþlayýcý atmosferin egemen
olduðu bir ortamda bireyin kendisini Almanya
üzerinden tanýmlamasý,
aile ve cemiyetin bütün
yapýcý çabalarýna raðmen
zorlaþacaktýr. Buna karþýn
aile ve cemiyetin, Türkiyelilik konusundaki Almanya gerçekliðini yok
sayarcasýna sürdürdüðü
romantik ýsrarý, yeni neslin kendisini Almanya
üzerinden tanýmlamasýný
frenleyecektir.
Baþka kökene mensup
bir gencin kendisini Almanya üzerinden tanýmlayabilmesi için kendisini
Almanya’da ifade edebilmesi ve geliþtirebilmesi
gerekir. Bu maksada ulaþmak için gerekli olanaklarýn kullanýma sunulmasý,
ilgili kurumlarýn vazifeleri arasýndadýr. Bu olanaklarýn baþýnda eðitim sistemi gelir. Vatandaþ yetiþtirme mekanizmasý olarak
eðitim sistemi, ya kiþinin
kendisini ifade etme ve
geliþtirebilmesi için gerekeni yapar ya da kiþiyi
dar bir alana hapseder.
Alman eðitim siteminde
ilk boyut de jure herkes
için mümkünken de facto
belirli bazý üst sosyal sýnýflar için daha fazla
mümkündür. Dar alana
hapsolma boyutu ise genelde tüm alt sýnýflar için
özelde göçmenler için geçerlidir. Kiþiyi sosyal sýnýfa göre ayýrýcý bir özelliðe
sahip olan Alman eðitim
sistemi, yolun baþýnda bir
çok eksilere sahip olan
Türkiye kökenli üçüncü
neslin, konuyla ilgili yapýlan araþtýrmalarýnda ortaya koyduðu gibi, elenmesine neden olmaktadýr. Bu
eleniþin ‘‘Almanyalýyým!‘‘
sözünün oluþumunu engellemesi, genç nesle yarýn dünden daha fazla ihtiyacý olacak olan Almanya için hiç de iç açýcý deðildir.
Avrupa Parelementosu
Milletvekili Cem Özdemir
daha önce Almanya’da
yetiþip de Türkiye takýmlarýný tercih eden gençlere
dikkat çekmiþti ve bu dikkat çekiþte de haklýydý.
Öyle ya, Almanya’da doðmuþ, burada okullara gitmiþ ve yine bu topraklarda futbolcu olmuþ gençler, Almanya takýmlarýný
deðil de Türkiye takýmlarýný tercih ediyorlardý. Bir
bakýma Almanya, bu
gençlere yatýrým yapmýþ
fakat hasýlatý alamamýþtý.
Niçin? Burada, sorunun
merkezinde futbol yattýðýndan, Türkiye’nin futbol anlayýþýnýn göreceli
cazibeliðini sebep olarak
gösterilebilinir. Ayný sorunu geleceði için Türkiye
planlarý yapan meslek sahibi veya öðrenci gençler
de de görmek mümkün.
Sorunu sadece Türkiye’nin cazibeliði ile açýklamak yetersiz kalýr. Meseleyi izah için Almanya’nýn dýþlayýcý mekanizmalarýnýda hesaba katmak gerek. Ülke çapýnda
egemen olan görünür ve
görünmez dýþlayýcýlýk, Almanya’da, yatýrým yapýlan gençlerin kaybolmasýna neden olmaktadýr. Vatandaþ olma sürecinin sonunda kiþi, dýþlanmadan
aldýðý yatýrým sayesinde
‘‘Bu vatan bana çok þey
verdi!‘‘ diyebilmelidir.
Bu dýþlayýcýlýk meka-
27
nizmalarý Türkiye kökenli
azýnlýkta, Almanya’nýn
azýnlýðý yaktýðý kara tarihini zihinlerde canlý tutuyor ve halk arasýnda
‘‘Bunlar bizi Yahudileri
yaktýklarý gibi yakarlar!‘‘
sözünün söylenmesine
neden oluryorsa, üçüncü
nesilde Almanyalýlýk bilincinin geliþimi için daha
çok þeylerin yapýlmasý gerektiði ortadadýr. Her ne
kadar da entegrasyonun
ne olduðu konusunda bir
çok fikir ortaya atýlarak
ortak noktayý bulmak zorlaþsa da, Almanya, uyum
ve birlikte yaþam konularýnda kaðýt üzerindeki tanýmlamalarda örnek bir
ülkedir. Kaðýt üzerinde
üretilen her siyasi ve kurumsal taslak söze uyumu
teþvik ve destek sözüyle
baþlar. Ancak iþin pratik
boyutuna bakýldýðýnda teoriden kopuk bir durum
ortaya çýkar. Orada yazýlý
kanunun deðil de yaþanýlan alýþkanlýklarýn geçerli
olduðu bir yöntem vardýr.
Okuldaki bir öðretmen
kafasýnda var olan kliþelerden yola çýkarak yabancý öðrenciye yaklaþýr.
Dil milliyetçiliðinin egemen olduðu bir ortamda
Almanca, baþarýda ilk
esastýr.
Üçüncü nesil açýsýndan
Almanyalýlýk bilincinin
artmasý ile eþanlamlý gözüken entegrasyon sürecinde yaþanan sorunlarý
analiz için bir taraftan ülkede yürürlükte olan yanlýþlarý diðer taraftanda aile, cemiyet ve dernek gibi
Türkiye kökenli azýnlýklarýn oluþturduðu küçük
yapýlarda var olan eksiklikleri hesaba katmak gerek. Bu yapýlarda yetiþen
insanlar, geleceðini hangi
ülkede görmektedir? Almanya‘nýn büyük þehirlerinde yer alan Küçük Ýstanbullarda
yaþayan
gençler geleceklerini Münih, Berlin, Hamburg’da
mý, yoksa Ýstanbul, Ankara veya Kayseri’de mi
görmekteler? Ýçinde yer
aldýðý sosyal yapý ona
hangi yönü iþaret etmektedir? Doðuyu mu, batýyý
mý?
22. sayi sayfalar
30.04.2009
28
10:05 Uhr
Seite 28
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
faaliyet haber
IGMG Hessen 2007-2008 Sezonunu açtý
IGMG Hessen Bölgesine baðlý olarak faaliyet gösteren cemiyetlerin Büyükler,
Kadýn Kollarý ve Gençlik Teþkilatý Ýdarecilerinin katýlýmýyla gerçekleþtirilen
Geniþletilmiþ Þube Yürütme Kurullarý Toplantýsý Frankfurt`ta yapýldý
Frankfurt / Özel
GMG Hessen Bölgesine baðlý olarak faaliyet gösteren cemiyetlerin
Büyükler, Kadýn Kollarý ve Gençlik
Teþkilatý Ýdarecilerinin katýlýmýyla gerçekleþtirilen Geniþletilmiþ Þube Yürütme Kurullarý Toplantýsý Frankfurt`ta
yapýldý
Program açýlýþ Kur`an-ý Kerimi ile
baþladý. Daha sonra IGMG Hessen
Bölge Teþkilatlanma Baþkaný A.Ölmez
yoklama yaptý. Yoklamada cemiyetlerin yüksek bir katýlýmla toplantýya iþtirak ettikleri tesbiti yapýldý.
Daha sonra IGMG Hessen Bölge
Baþkaný Mehmet Ateþ açýlýþ konuþmasýný yaptý. Ateþ; “Milli Görüþ fertleri
olarak yaptýðýmýz çalýþmalar çok
önemlidir. Çünkü bizlerin idareciler
olarak yaptýðýmýz çalýþmalar hem bulunduðumuz toplumdaki pek çok meseleye öncülük etmekte ve hem de insanlýðýn faydasý için çok önemlidir.
Bizler Milli Görüþ olarak bulunduðumuz toplumda entegrasyon noktasýnda
çok önemli bir iþlevi yerine getirmekteyiz. Çünkü yaptýðýmýz çalýþmalar ile
bu iþleve önemli katkýlarda bulunuyoruz. Siz cemiyet idarecilerimiz de çevrenizde bu çalýþmalarý yapmakla gerçekten önemli görevleri yerine getiriyorsunuz.
Son dönemde Almanya`da yaþanan
olaylara dikkati çeken Ateþ; sizlerin
yaptýklarý çalýþmalar birilerinin ortalýðý
karýþtýrmak için yaptýklarý negatif olaylarý pozitif hale getirecektir. Sizler bu
I
çalýþmalarýnýz ile iyi ve güzel müslümanýn nasýl olmalýdýr örneðini ortaya
koymaktasýnýz” dedi.
Daha sonra IGMG Hessen Bölge
Teþkilatlanma Baþkaný Ahmet Ölmez,
Bölgenin 2006-2007 sezonundaki çalýþmalarýný sinevizyon eþliðinde katýlýmcýlara anlattý. Hessen Bölgesinin
yapmýþ olduðu çalýþmalar ile pekçok
kardeþ Bölgeye örnek olduðunu söyleyen Ölmez; inþallah bu çalýþma sezonunda da bu örnek olma durumumuz
devam edecektir dedi.
Ýkindi namazý için verilen moladan
sonra program kaldýðý yerden devam
etti.
IGMG Genel Merkez Teþkilatlanma
Biriminden Mustafa Uyanýk; Hessen
Bölgesinin Merkezdeki görünümü hakkýnda detaylý bilgiler verdi. Hessen
Bölgesinin A Katagori Bölgeler içerisinde olduðunu ve yapmýþ olduðu pek
çok çalýþmanýn diðer bölgeler ve Genel
Merkez tarafýndan takdirle takip edildiðini söyledi. Daha sonra Hessen Bölgesinin 2007-2008 sezonu ve önümüzdeki 15 senelik dönem içerisindeki hedeflerini grafiklerle açýkladý.
IGMG Kuzey Bavyera Bölge Baþkaný Bilal Demiroðlu da gündem dýþý
misafir olarak katýldýðý programda bir
selamlama konuþmasý yaptý.
Daha sonra IGMG Genel Baþkan
Yardýmcýsý ve Teþkilatlanma Baþkaný
Sami Ganioðlu uzun ve doyurucu konuþmasýný yapmak üzere mikrofona
geldi.
Ganioðlu; Türkiye`deki geliþmelere,
Almanya`daki geliþmelere ve dünyadaki geliþmelere deðinerek deðerlendirmelerde bulundu.
Ganioglu: “Artýk burada kalýcý olduðumuzu, zaman zaman politik bazý geliþmelerin bizleri yýldýrmamasý gerektiðini, bizlerin artýk plan ve programlarýmýzý uzun vadeli olarak yapmamýzýn
önemine deðindi. Bizler IGMG Genel
Merkez olarak artýk planlarýmýzý önümüzdeki 15 seneye göre yapmaktayýz.
Bu teþkilatýmýzýn büyüklüðünü ve önemini ortaya koymaktadýr. Bizler baþkalarýnýn sunduklarý hedefleri deðil kendi
belirlediðimiz hedefleri gözönünde bulundurmak mecburiyetindeyiz.
IGMG her zaman olduðu gibi önümüzdeki dönemlerde de hem müslümanlarýn ve hem de mazlum insanlarýn
yanýnda olmaya devam edecektir.
IGMG mazlum ve maðdurlara uza-
nan dost eli olmaya devam edecektir.
Hessen Bölgesinin çalýþmalarýný da
deðerlendiren Ganioðlu; Hessen Bölgemizin çalýþmalarý takdire þayan çalýþmalarýdýr. Biz Genel Merkez olarak
bu çalýþmalarý dikkatle izliyor ve diðer
bölgelerdeki kardeþlerimize örnek olarak gösteriyoruz.” dedi.
IGMG Teþkilatlanma Baþkaný Sami
Ganioglu`nun konuþmasýndan sonra
mikrofona tekrar Hessen Bölge Baþkaný Mehmet Ateþ geldi. Ateþ; kýsa bir
deðerlendirme konuþmasý yaptýktan
sonra, Hessen Bölgesinde bulunan cemiyetlerin baþkanlarýna yapmýþ olduklarý çalýþmalardan dolayý birer plaket
takdim etti. Bu takdim sonrasýnda
programa Genel Merkezden iþtirak
eden misafirlere de birer çiçek takdimi
yapýldý.
Program kapanýþ Kur`an-ý Kerimi
ile sona erdi.
22. sayi sayfalar
30.04.2009
10:05 Uhr
dosya
Ýþte önümde sigara...
Ve bir þey yapamýyorum. Bir tane bile yakamýyorum. Oruç, tutuyor beni.
Orucun ilk günü üstelik
de... Öyle kolay deðildir
orucun ilk günleri sigara
mahkûmlarý için.
Ama sigara içemediðim
için bir sýkýntý, bir problem
yaþamýyorum. Tuttuðum
için tutuyor beni oruç...
***
Bir ibadet olarak oruç,
mümin’in Rabbine yönelmesidir. Her ibadet gibi
Rabbiyle ontolojik bir temasa geçmesidir. Ne büyük bir asalet, ne büyük bir
imtiyaz bu böyle!
Her ibadet gibi oruç da
bir kulluktur; insanýn kul
olduðunu hatýrlamasýdýr.
Kulluk, özgürleþmektir.
Kul olmayan, kulluðunun
þuurunda olmayan insanlar, özgürlüklerini yitirirler; kâh kula kul olurlar,
kâh kulun yapýp ettiklerine, kâh dünyaya, dünyadaki her þeye, kâh nefislerine, nefislerinin arýzî arzularýna ve arýzalarýna...
Ama hakka kul olmayan insan, hakikati göremez; en zayýf þeylere de, en
güçlü þeylere de kul-köle
vrupa Birliði Eþit
Haklar
Ajansý
(FRA), AB üyesi ülkelerde ýrkçýlýk, yabancý
düþmanlýðý ve buna baðlý
oluþan problemlerle ilgili
raporunu 27 Aðustos’ta,
Avrupa Parlamentosu’na
sundu. Raporun, Avrupa
Birliði’nden baðýmsýz bir
kurum olup, 15 Þubat 2007
tarihinde kurulan ve merkezi Viyana’da bulunan
Avrupa Birliði Eþit Haklar
Ajansý’nýn (FRA) yayýmladýðý ilk büyük rapor olduðu bildirildi.
Rapor
çerçevesinde,
2006 yýlý içerisinde AB üyesi ülkelerde yaþanan ýrkçýlýk, yabancý düþmanlýðý ve
buna baðlý olarak oluþan
A
uzey Ren Vestfalya
Eyaleti’nde Katolik
veya Protestanlara
ait doksan Gymnasium olduðu belirtilirken, SPD
Eyalet Baþkaný Hannelore
Kraft hazýrladýklarý proje
çerçevesinde baþpiskposluða ait Gymnasien’larý
Kilise “Gemeinschaftschule” tarzý okullara çevirmek
K
Seite 29
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
Oruç insaný tutar...
...Ve özgürleþtirir insaný
olur da farkedemez bile bunu.
Ýþte oruç, insana her
þeyden önce kulluðunu
hatýrlatýr. Hakka kul olmadýðý takdirde kolaylýkla her þeyin kulu olacaðýný; týpký Kitabýmýz
gibi, týpký tarihin büyük peygamberleri, bilge kiþileri, çaðýmýzýn
düþünürleri, sanatçýlarý
gibi, örneðin romanýn
zirve’si Dostoyevski
veya psikanalizin zirvelerinde gezinen Lacan gibi...
Seküler hayat, insaný özgürleþtirmek adýna her þeyin kulu kýlar:
Hýzlarýn, hazlarýn ve arzularýn kulu-kölesi. Oysa hýzlarýn, hazlarýn ve arzularýn
peþinden koþmak özgürleþmek deðildir, hýzlarýn,
hazlarýn ve arzularýn peþinden koþmaktýr sadece.
Aslýnda bütün bunlar birer
kaçýþtýr; insanýn iradesinin
boþalmasý ve özgürlükten
Yusuf KAPLAN
kaçýþ biçimleri.. Ýnsanýn
kendisinden kaçmasý; sorumluluklarýndan kaçmasý, kulluðundan kaçmasý.
Sonuçta, Rabbine kul olacaðýna, Rabbinin kullarýnýn
kullarýna kul olmasý.
Seküler / Batýlý hayat,
ruhu yok eder; ruhun yerine þeytaný ikame eder;
iyi’yle kötü’yü, þeytan’la
Tanrý’yý eþitler. Hâl
böyle olunca, böyle bir
ortamda ruh, sýrra kadem basar. Ruhu yok
olan insan, her þeyin
kulu-kölesi olmaktan
kendini kurtaramaz.
Bütün diðer ibadet
biçimleri gibi oruç da,
insanýn ruhunu özgürleþtirir. Ýnsanýn ruhu
özgürleþince nefsi de
özgürleþir; ruh özgürlüðüne kavuþunca, nefsi kurucu bir iradeyle
donatýr ve hem bir
“þems” (güneþ) olacak,
hem de Þems’ini bulacak, güneþten istifade
edebilecek bir aziz varlýða
dönüþtürür insaný.
Ýnsan vareden bir varlýk
deðil, Vareden tarafýndan
varedilen bir varlýktýr. Ýnsandaki varedenlik husûsiyeti, varedilen’den varedebilen olmasýnda gizlidir.
Ýnsan, yaratan deðil yaratýlandýr. Rabb deðil, kuldur. Kul, âbid demektir.
Irkçý eylemler giderek artýyor
“Bütün insanlara þiddete karþý eþit hak ve emniyet garantisi
saðlamalýyýz – yalnýzca kaðýt üzerinde deðil, uygulamada da”
problemlerin araþtýrýldýðý,
toplanan bilgiler sonucunda konut, çalýþma ve eðitim
yaþamýnda etnik köken nedeniyle ayrýmcýlýk ve eþitsizliklerin çokluðunun dikkat çektiði kaydedildi. Ayrýca AB ülkelerinde iþlenen
ýrkçý arka planlý suçlarda
da artýþ gözlendi. Kýsa süre
önce FRA baþkanlýðýna seçilen Anastasia Crickley
konuyla ilgili “Irkçý arka
planlý suçlar ve ayrýmcýlýk
vakalarý ile ilgili çok sayýda
bilgi ve belge mevcut. Hat-
ta bazý AB ülkelerinde bu
olaylarda artýþ söz konusu”
þeklinde açýklama yaptý.
Almanya’nýn da bu tür
olaylarýn artýþ gösterdiði
ülkeler arasýnda olduðu
belirtildi. Crickley ayrýca
“Bütün insanlara þiddete
karþý eþit hak ve emniyet
garantisi saðlamalýyýz –
yalnýzca kaðýt üzerinde deðil, uygulamada da” ifadelerini kullandý.
Öte yandan FRA raporuna göre, ayrýmcýlýk ve
ýrkçý þiddet olaylarýna ma-
ruz kalan çoðu kimsenin
ayrýmcýlýða karþý korunma
hakký olduðundan bihaber
olduðu belirtildi. Avrupa
Birliði Eþit Haklar Ajansý
bu nedenle üye ülkelere
potansiyel olaylarý engellemek amacýyla vatandaþlarý
daha sýký bilgilendirme, vatandaþlara da daha duyarlý
olma çaðrýsýnda bulundu.
Almanya Ayrýmcýlýkla
Mücadele Dairesi bilançolarý da FRA’nýn araþtýrma
sonuçlarýný doðruladý. Almanya Ayrýmcýlýkla Müca-
Kilise okullarýnýn deðiþtirilme planýna karþý
Kuzey Ren Vestfalya’da SPD baþpiskoposluðu “Gymnasien”
tarzý okullarýný “Gemeinschaftschulen” haline getirmek istiyor
istediklerini ifade etti.
Devletin bahsedilen okullarý yüzde 94 oranýnda
desteklediðini kaydeden
Kraft, planlarýnýn meþru-
iyetini buna dayandýrdýklarýný kaydetti. Essen Piskoposluðu Sözcüsü Ulrich
Lota, Westdeutschen Allgemeinen Zeitung’a yaptý-
ðý
açýklamada
kendi
Gymnasien’larýnýn devamýný gerektiðinde mahkemeler önünde savunacaklarýný belirtti. CDU Genel
29
Abideleri kuran odur: Önce ruh âbidesini, içinin, iç
dünyasýnýn sarayýný kurabilmelidir insan.
Rabbine kulluðunu yitiren, kul olmayan insan, her
þeyin kölesi olur. Bu kaçýnýlmazdýr. Ýnsan ya kul
olur; ya da köle. Ýyi bir kul
olmak da, iyi bir köle olmak da insanýn elindedir.
Ýradesi insana, insanýn
eline verilmiþtir. Ama insan, kulluðunu / ruhunu
yitirdiði zaman iradesini
de yitirir. Ýþte oruç, insanýn
iradesini hatýrlatýr insana:
Ýnsaný aç tutarak, susuz tutarak, her türlü þerden, kötülükten uzak tutarak hatýrlatýr iradesini: Olaðanüstü þeylerden uzak tutarak
deðil, en olaðan, en alelade
ile yapar.
Ve en alelâde’den muhteþem bir fevkalâde çýkarýr:
Ýnsaný, alelâdelerden kurtarýr ve yine bu alelâdeler
aracýlýðýyla fevkalâdeye
ulaþtýrýr.
Sözün özü, oruç, insaný
muhteþem bir irade / varoluþ sýnavýndan geçirerek
insana kulluðunu / ruhunu, dolayýsýyla iradesini ve
özgürlüðünü
armaðan
eder.
dele Dairesi Yöneticisi
Martina Köppen kýsa süre
önce basýna “Þimdiye kadar 2340 kiþi ve firma dairemize baþvuruda bulunmuþtur” açýklamasýnda bulunmuþtu. FDP hukuk uzmaný Mechthild Dyckmans
ise “Die Welt” gazetesine
yaptýðý açýklamada, azýnlýklara koruma saðlanamadýðýný, buna karþýn “bürokrasi ücretlerinin artarak,
vergilerin manasýz bir þekilde savrulduðunu” söyledi. Yeþiller Baþkaný Volker Beck de basýna verdiði
bir demeçte, Federal Ayrýmcýlýkla Mücadele Dairesi’nin kanunî görevlerini
yerine getirmekte yetersiz
olduðunu açýkladý.
Sekreteri ve CDU Aþaðý
Ren Baþkaný Ronald Pofalla, NRW-SPD’nin planýný
reddettiklerini belirtti ve
“Kraft piskoposluða ait
okullara savaþ açmýþtýr.
Bunu biz varken yapamazlar. Bu okullar birinci
sýnýf okullar” þeklinde konuþtu.
22. sayi sayfalar
30.04.2009
10:05 Uhr
30
rslan açýklamasýnda: “Bu sene Ramazan Ayý’nýn daha
coþkulu kutlanabilmesi için,
Almanya genelindeki DÝTÝB’e baðlý derneklerimizin
genelinde, vatandaþlarýmýzýn güzel bir Ramazan geçirebilmeleri için, mevcut resmi din görevlilerimize ilaveten, T.C. Diyanet Ýþleri
Baþkanlýðýmýzdan, sahasýnda uzman, ilahiyat tahsili
almýþ, vaaz-u nasihat,
Kur’an-ý Kerim’i ezbere
okuyabilen din görevlileri
getirtilmiþ, bu arkadaþlarýmýz Ramazan Ayý’ý boyunca
camilerimizde hizmet vereceklerdir.
Hizmetin en güzeline layýk olan, bu Ülke’de yaþayan insanlarýmýz için hazýrladýðýmýz Ramazan programýnda, din görevlisi arka-
A
Ýdris Mete/Ingolstadt
kibiyle birlikte üç sezon boyunca birçok
ilke imza atan, malýyla ve canýyla sayýsýz fedakarlýklarda
bulunan
Gençlik Baþkaný Yasin Altýntaç, Genel Merkez tarafýndan 2005/06 çalýþma yýlýnda ilk kez düzenlenen
ve bu zamana kadar da
tekrarý yapýlmayan Avrupa derecelendirmesinde,
Ingolstadt Gençlik Teþkilatý’na AVRUPA BÝRÝNCÝSÝ
ünvanýný kazandýrdý.
Efsane Baþkana Sürpriz
Veda Proðramý
Yasin Altýntaç’ýn Gençlik Baþkanlýðý görevini
devretme kararý Yürütme
Kurulunu her ne kadar üzmüþ olsa da, baþkanlarýnýn
kararýný saygý ile karþýladýlar. Bunun için hazýrlýklarýný haftalar öncesinden
baþlattýklarý sürpriz bir Veda Proðramý organize etti-
E
Seite 30
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
ARSLAN: BU SENE RAMAZANIMIZ
COÞKULU GEÇECEK
T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB
Genel Baþkaný Sadi Arslan, Almanya’da idrak etmekte
olduðumuz Ramazan Ayý’nda, DÝTÝB teþkilatlarýnýn,
vatandaþlarýmýza yönelik hizmetleriyle ilgili bir açýklama yaptý.
daþlarýmýz, mukabele ve vaaz’larýn yaný sýra, güzel sesleriyle okuduklarý ilahiler,
coþkunun doruða çýkmasýna vesile olacaktýr.
Fiziki mekanlarý müsait
olan derneklerimizde düzenlenen iftar programlarý
ise, birlikte oruç açmanýn
yaný sýra, birbirleri ile daha
farklý ortamlarda kuracaklarý dostluklarýnýn huzurunu yaþayacaklardýr. Kim
olursa olsun, oruçlu olsun
veya, ister olmasýn. müslüman olsun veya olmasýn.
Hangi millete baðlý olursa
olsun sofralarýmýz herkese
açýk olacaktýr.
Ramazan Ayý boyunca
ve Ramazan Bayramýnda,
görevlilerimiz bulunduklarý
yerlerdeki hastane, hapishane ve huzurevlerini ziyaret edecekler, vatandaþlarýmýzla ilgileneceklerdir.
DÝTÝB Merkez’de, Eðitim ve Kültür Müdürlüðü-
müz’ün bünyesinde oluþturduðumuz, Türk Tasavvuf ve Sema ekibimiz, Baþkonsolosluk bölgelerimizdeki vereceðimiz ve DÝTÝB
Dernekleri Baþkan ve Yöneticileri ile Türk ve Alman
resmi ve sivil erkanýn davetli olduðu iftarlarýmýzda
sunumlar yapacaklardýr.
Dinimiz’in doðru kaynaktan öðrenilmesini çok
önemsiyoruz. Yanlýþ kaynaktan ve yanlýþ kiþilerden
Efsane Gençlik Baþkaný Yasin
Altýntaç görevini devrediyor
IGMG Gençlik Teþkilatý, Güney Bavyera Bölgesi,
Ingolstadt Þubesi Gençlik Baþkaný Yasin Altýntaç üç
yýllýk görev süresinin ardýndan görevini devrediyor.
ler.
Düzenlenen proðrama
Altýntaç Ailesinin yanýsýra,
Yasin Altýntaç baþkanlýðýnda yöneticilik yapan ve
yapmýþ olan idareciler aileli olarak davet edilmiþti.
Güney Bavyera Bölge
Gençlik Baþkaný Cengiz
Altýnýþýk ve önceki Bölge
Gençlik Baþkaný Ahmet
Kalyon ile birlikte 60 kiþinin katýldýðý proðram
muhteþem geçti.
Davetliler salonda toplandýktan sonra, Tanýtma
Baþkaný tarafýndan salona
getirtilen Gençlik Baþkaný
Yasin Altýntaç, kendisi için
toplanan kalabalýðý görünce neye uðradýðýna þaþýrmýþtý.
Konuþmalarýnýn az tutulup, görüntülerin konuþturulduðu proðram, üç yýllýk faaliyet ve çalýþmalarýn
özetlendiði 30 dk. slayt
gösterisiyle baþladý.
Bölge Gençlik Baþkaný
Cengiz Altýnýþýk beyin konuþmasýnýn
ardýndan
proðram ‘Basýn’da IGMG
Ingolstadt | Gençlik Teþkilatý’ konulu slayt gösteri-
siyle devam etti. Ufuk Bekler, Ramazan Çelik ve Ýdris
Mete’nin konuþmalarýndan oluþan ‘Yöneticilerin
aðýzýndan Yasin Altýntaç
ve Gençlik Teþkilatý’ bölümünden sonra sýra sürpriz
slayt gösterisine gelmiþti.
Hagen’de düzenlenen Ýdareciler Günü’nde açýklanan Avrupa Birinciliði,
TV5 Vuslat Proðramýnda
yayýnlanan
Ingolstadt
Gençlik Teþkilatý görüntüleri ve IGMG Gençlik Teþkilatý Genel Baþkaný Mesud Gülbahar beyin mesa-
faaliyet haber
öðrenilen dini bilgilerin, zaman zaman müslümanlarý
ne kadar rahatsýz ettiði yaþadýðýmýz bir gerçektir. Bizler DÝTÝB Merkez baþta olmak üzere, camilerimizin
genelinde Türkçe ve Almanca basýlý yayýnlardan
oluþan kitap sergilerni hizmete sunmuþ bulunmaktayýz.
Vatandaþlarýmýz her türlü dini sorularýnýn cevaplarýný, Venloer Str. 160. 50823
Köln adresinde bulunan DÝTÝB Merkez’de oluþturduðumuz, “Fetva” ekibimiz
tarafýndan, gerek bizzat
kendileri, gerekse,
0221/5798256,
0221/5798249,
0221/5798248 numaralý
telefonlarýmýzdan yada,
þaban [email protected]
jýný içeren sürpriz klip alkýþlar eþliðinde izlendi.
Akabinde Ingolstadt
Gençlik Teþkilatý Yürütme
Kurulu tarafýndan Gençlik
Baþkanlarý için yaptýrýlan
plaket, Cengiz Altýnýþýk tarafýndan Yasin Altýntaç’a
takdim edildi.
Mikrofona ilk kez davet
edilen Gençlik Baþkaný Yasin Altýntaç, duygularýna
yenik düþerek göz yaþlarýna boðuldu ve tüm salonu
aðlattý.
Atlatmýþ olduðu ufak
bir kaza yüzünden proðrama geç katýlan önceki Bölge Gençlik Baþkaný Ahmet
Kalyon, proðrama ikram
kýsmýnda yetiþti. Ahmet
Kalyon’un kýsa konuþmasýnýn ardýndan proðram
ikram ile son buldu.
22. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
ürkiye’den ögrenim
amacýyla yurt dýþýna
çýkan öðrencilerin
seçmiþ olduklarý ülkeler
arasýnda Almanya önemli
bir yer tutmaktadýr. 2005
yýlýnda Almanya’nýn muhtelif üniversitelerinde yaklaþýk 200 bin yabancý öðrenci kayýtlýydý. Bunlarýn
arasýnda 26 bin öðrenciyle
Çin Halk Cumhuriyeti en
büyük öðrenci kitlesini
oluþturmaktadýr. Türkiye’den 2005 yýlýnda yaklaþýk 6.500 öðrenci Almanya’ya gelmiþtir.
Almanya’da öðrenim
gören yabancýlarýn sayýsýnýn oldukça yüksek olmasýna raðmen, Almanya, genelde kariyer bakýmýndan
sadece geçici bir mesken
durumundadýr. Öðrenimlerinden sonra Almanya`da iþ hayatýna atýlan
akademisyenlerin sayýsý
oldukça azdýr.
Bu fiili durumun birçok
nedeni vardýr. Özellikle
Avrupa Birliði dýþýndan
gelen yabancý öðrenciler
ile ilgili oturum durumu
oldukça kýsýtlayýcýdýr. Akademisyenler öðrenimlerini
tamamladýktan sonra sadece bir yýl içerisinde iþ
bulmak zorundadýrlar. Aksi halde ülkelerine dönmek durumunda býrakýlýyorlar. Ýþ piyasasýndaki sýkýntýlar ve baþka ülkelerdeki uygun ortam nedeniyele Almanya’nýn, yetiþtirmiþ olduðu kalifiye elemanlarýný sürekli ihraç ettiðini söyleyebiliriz.
Bu durumun aksine,
Avrupa Birliði ülkelerinin
vatandaþlarýnda olduðu
gibi, Türkiye Cumhuriyeti
T
ðitim Bakaný Annette
Schavan’ýn (CDU) Almanya’da son zamanlarda giderek daha fazla hissedilen iþgücü eksikliðinin
üzerine giderek yabancý kalifiye elemanlarýn Alman iþ
piyasasýna giriþlerini kolaylaþtýrma kararý aldýðý bildirildi. “Süddeutsche Zeitung”a, “Almanya, yetenekli ve kabiliyetli yabancýlara
yönelik ilgisini açýkça göstermelidir” þeklinde konuþan Schavan, gelir sýnýrýnýn
da düþürülmesinde yana olduðunu açýkladý ve þimdiye
kadar yabancý iþçiler için
yýllýk 85.000 Euro olan sýnýrýn 40.000 Euro’ya kadar indirilebileceðini belirtti.
E
10:05 Uhr
Seite 31
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
Türkiye - AB Ortaklýk Anlaþmasý
1/80’e göre doðan oturum hakký
vatandaþlarýnýn da Almanya’da oturum hakký ile ilgili ortaklýk anlaþmalarýndan doðan
birtakým haklarý vardýr. Avrupa Birliði ve
Türkiye Cumhuriyeti
arasýnda 12.09.1963 tarihinde yapýlan Ortaklýk Anlaþmasý (ARB
1/80) gereði, Türkiye’den okumak için gelen öðrencilerin yabancýlar dairesinin izni
doðrultusunda haftada
10-12 saat çalýþtýklarý
süreyi dört yýla tamamladýklarý takdirde
ARB 1/80 kararnamesi
6 maddesine göre Federal
Almanya’da oturum hakkýna sahip olabilmektedirler.
Makalenin devamýnda
bu haktan yararlanmak
için hangi þartlarýn yerine
getirilmesi gerektiðini anlatmaya çalýþacaðýz.
1. Anlaþma gereðince
Ýþçi olmak neyi gerektirmektedir?
Ortaklýk Anlaþmasýnýn
tanýmýþ olduðu haklardan
yararlanabilmek için öncelikle baþvuru sahibinin çalýþýyor olmasý gerekmektedir. Öðrenim amacýyla ülkeye giren öðrenciler genelde iþçi durumunda deðildirler. Ancak Federal
Ýçiþleri Bakanlýðý’nýn konu
ile ilgili yayýnlamýþ olduðu
yönetmelik gereðince, öðrenimlerinin yanýsýra belli
bir ölçüde çalýþma müsadesi olan öðrenciler ayný
Ekrem ÞENOL
[email protected]
zamanda iþçi statüsünde
olabilmektedirler.
2. Ýþ piyasasýna aidiyet
Ýþçi statüsündeki bir öðrencinin ayrýca Almanya’nýn iþ piyasasýnýn düzenli bir üyesi olmasý gerekmektedir. Üniversite
öðreniminin belli bir mekanla sýnýrlý olmasý nedeniyle bu þart genelde sorun
teþkil etmemektedir.
3. Usulü dairesinde istihdam
Ýþçi statüsündeki öðrenci legal ve sadece geçici olmayan bir þekilde istihdam edilmesi gerekmektedir. Ýstihdamýn meþruluðu
ve usul dairesinde olmasý
devletin kanunlarý çerçevesinde belirlenir. Bu baðlamda Alamnya’da oturumu olan ve çalýþma müsadesi olan bir öðrencinin
öðrenimini finans etmek
amacýyla çalýþmasý meþru-
dur. Geçici bir oturum
veyahut geçici bir çalýþma müsaadesi buna
bir engel teþkil etmemektedir.
4. Ýstihdamýn süresi
ne kadar olmalýdýr?
Ortaklýk Anlaþmasý
gereði, Türkiye’den
okumak için gelen öðrencilerin yabancýlar
dairesinin izni doðrultusunda haftada 10-12
saat çalýþtýklarý süreyi
dört yýla tamamladýklarý takdirde ARB 1/80
kararnamesi 6 maddesine göre Federal Almanya’da oturum hakkýna sahip olabilmektedirler.
5. Ýstihdamýn kapsamý
Yukarýda belitildiði gibi
haftada 10-12 saat çalýþmak yerterlidir. Kazancýn
ne kadar olmasý gerektiði
hususunda bir uygulama
henüz yok. Bu konu netlik
kazanana kadar asgari sigortalýlýk sýnýrýnýn (Geringfügigkeitsgrenze) baz
alýnmasýný tavsiye ediyoruz. 2002 yýlýndan itibaren
bu sýnýr 325 Euro’dur.
6. Ýdari Uygulama
Yukarýda kýssaca belirtmiþ olduðumuz hususlar
hakkýnda ne yazýkki yargýlamada bir birlik ve açýklýk
sözkonusu deðildir. Bu
durum pratikte birçok zorluklar doðurmaktadýr. Bu
nedenle eyalet ve bölgeler
arasýnda
uygulamada
farklýlýklar oluþmaktadýr.
Bazý dairlelerin ilgili þart-
Eðitim Bakaný yabancý iþgücünün
ülkeye giriþini kolaylaþtýrýyor
“Yabancý iþgücünün ülkeye giriþini engellemek
Alman ekonomisinin çökmesine bile neden olabilir”
Alman Ýþverenler Birliði
(BDA)
Baþkaný
Dieter
Hundt da Almanya’nýn acil
olarak yurtdýþýndan kalifiye
elemana ihtiyacý olduðunu
vurguladý ve yabancý iþgücünün ülkeye giriþini engellemenin Alman ekonomisinin çökmesine bile neden
olabileceðini belirtti.
SPD Genel Sekreteri Hubertus Heil ise öncelikle ül-
ke içerisindeki iþ gücünün
kalifiye edilmesinden yana
olduðunu açýkladý ve “SPD
olarak ülke içerisindeki eðitimin ihmal edilerek bu eksiðin yurt dýþýndan göç yoluyla gelecek iþgücüyle kapatýlmasý gibi bir yolu tasvip etmiyoruz” dedi. Hundt
ise buna cevaben Alman iþ
gücünün kalifiye edilmesinin yeterli olmayacaðý ve
Almanya’nýn acil olarak yabancý iþgücüne ihtiyacý olduðu açýklamasýnda bulundu.
Eðitim Bakaný Schavan’ýn Pazartesi günü Ekonomik Ýþbirliði ve Kalkýnma
Teþkilatý (OECD) tarafýndan
yayýnlanan göç raporundan
hareketle bu kararý aldýðý
belirtildi. Söz konusu raporda Alman iþ piyasasýna gi-
31
larýn yerine getirilmesi durumunda oturum iznini
sorunsuz bir þekilde verebilecekleri gibi, bir baþka
dairede bu hak kategorik
bir þekilde reddedilmektedir. Bu durumda hukuki
bir mücadelenin ugun
olup olmadýðý araþtýrýlmalýdýr.
7. Üst hukuk
ARB 1/80 Ortaklýk Anlaþmasýnýn devletler hukukuna iliþkin bir uygulama
olduðundan dolayý Almanya’nýn ulusak hukukunun üzerindedir. Bu nedenle ilgili þartlarýn yerine
getirilmesi durumunda
oturum hakký ilgili daire
tarafýndan evraklara kayýt
edilememesi durumunda
dahi geçerlidir. Bu durum
þüphesiz sadece teorik anlamda bir önem taþýmaktadýr. Bu baðlamda ortaklýk
anlaþmasýndan doðan hakkýnda pasaporta iþlenmesi
için baþvuruda bulunmanýzý tavsiye ediyoruz.
8. Sonuç
Öðrenciler öðrenimleri
süresince yukarýda sýralamýþ olduðumuz þartlarý
yerine getirdikleri durumda, Ortaklýk Anlaþmasýndan doðan bu haklarý almalarý için mücadele etmelidirler.
Öðrencilere
oturum
hakkýnýn verilmesine dayanak olarak ARB 1/80
EWG, ART. 6 Abs. 1 4. (vgl.
§ 113 Abs. 5 S. 1 VwGO)`i
gösterilebiliz. Bu durumun, öðrenci vizesi ile karþýlaþtýrdýðýmýzda
ARB
1/80 haklarýnýzýn geniþlemesi anlamýna gelmektedir.
ren göçmenlerin entegrasyonunun iyileþtirilmesi ve
yabancý ülkelerden gelecek
iþ gücünün ülkeye giriþinin
kolaylaþtýrýlmasý gibi konular yer alýyordu.
Yeþiller Partisi Grup Baþkan Vekili Thea Dückert hükümetin göç yasasý oylamasýnda kalifiye iþgücünün ülkeye giriþinin kolaylaþtýrýlmasýna ret oyu verdiklerini
hatýrlatýrken, Yeþiller Baþkaný Claudia Roth’da Eðitim
Bakaný Schavan’ýn açýklamalarýný “fiyaskolu bir göç
engelleme yasasý çýkarmalarýnýn hemen sonrasýnda
yaptýklarý kötü bir þaka”
olarak deðerlendirdi.
22. sayi sayfalar
30.04.2009
32
TÜRKLERE HAS
ÖZELLiKLER
* Cep telefonuyla sokakta ya da 180 km. hýzla
giden bir otomobilin kullanýcýsý olarak sakin sakin
konuþan bir adam görürseniz bilin ki o bir
Türk'tür.
* 1 milyar liralýk televizyonunu dandik bir kabloyla ya da ucuz bir sehpa
anteniyle seyretmeye çalýþan, (daha doðrusu seyredemeyen) dünyanýn en
pahalý televizyonunu aldýðý halde, neden hala karlýcýzýrtýlý seyrettiðini anlayamayan kiþi bir Türk'ten
baþkasý deðildir.
* 10 yýllýk bir otomobilin koltuk ambalaj naylonlarýný çýkarmadan kullanma becerisini (piþme pahasýna bile olsa) ancak ve ancak Türkler gösterebilir.
* Elektronik hesap makinesini, TV uzaktan kumandasýný naylona sarmýþ,
üzerine de ambalaj lastiði
geçirmiþ birini görürseniz
hemen boynuna sarýlýn
Türk'tür o.
* Otoyolda otomobilin
gaz pedalýna tuðla koyup,
yorulmadan kullanma fikri bir Türk'ündür.
* Kýrmýzý ýþýkta durduðunuz için size ancak bir
Türk baðýrabilir.
* Düðmesine basýnca
gözlerinde ýþýk yanan aslan kafasýndan yapýlma zili evinin kapýsýna bir Türk
asabilir.
* Yemekte eti býçakla
deðil de çatalýnýn yanýyla
kesmeye çalýþan bir kiþi
görürseniz gözlerinden
öpün, o bir o bir O bir
Türk'tür.
* Ancak bir Türk, kolayý
çalkalayýp fýþkýrtarak asitsiz içmeyi akýl edebilir.
* Tek abdestle beþ vakit
namazý kýlmak için iki
büklüm kývranan bir kiþi
tabii ki Türk'tür.
* Desenlerini çok beðenerek aldýðý yeni bir mobilyanýn üstünü baþka bir
örtü örterek kullanan kiþi
Türk'tür.
*Çayý çay tabaðýna döküp içen bir Türk deðil midir?
* El parmaklarýný ayak
parmaklarýnýn arasýna geçirmiþ kiþi büyük bir olasýlýkla Türk'tür.
* Geçirdiði trafik kazasýndan sonra kanlar içinde
10:05 Uhr
Seite 32
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
çýkýp arabasýna üzülen kiþi
Türk'tür.
* Tüpte sýzýntý olup olmadýðýný kibritle kontrol
eden kiþi Türk'ten baþka
kim olabilir?
* Ýþinde iyi olan birisini
överken hakaretle iltifat
eden bir Türk'ten baþkasý
olamaz! (Þerefsizin oðlu ne
iþ yapmýþ be kardeþim.
Helal olsun!)
* Ancak bir Türk aracýn
sinyal lambalarý dururken
kolunu dýþarý çýkararak
"dönüyorum" hareketi yapabilir.
* Yemeðin etini en sona
býrakan kiþi tabii ki
Türk'tür.
* Ancak bir Türk trafik
ýþýklarý kýrmýzýdan yeþile
döndüðünde önündeki
herkesi salak sanarak kornaya basabilir.
* Dingildeyen bir masanýn ayaðýna kaðýt sýkýþtýrma fikri bir Türk'ündür.
* TV'de film seyrederken filmin oyuncularýyla
muhatap olan (dur oraya
gitme öldürecekler seni)
Türk sinema severlerdir.
* Ancak bir Türk kulaðýný kalem ya da örgü þiþiyle karýþtýrabilir.
* Arabasýna öküz, köpek, horoz sesli korna taktýrma fikrinin patenti bir
Türk'e aittir.
* Gazete okumayan fakat kaðýdýný en iyi þekilde
kullanan Türk'tür. (Cam
silme bezi, külah, mendil,
sofra bezi...)
* Plastik yoðurt kabýný
saksý yapan elbette ki
Türk'tür.
* Arabasýnýn arkasýna
yazý yazan bir Türk deðil
de nedir? (Rahmetli de sollardý, tek rakibim THY, kýroyum ama para bende,...)
* Çiðnediði sakýzý daha
sonra çiðnemek üzere kafasýndaki tülbente yapýþtýran bir Türk kadýnýndan
baþkasý olamaz.
* Elektronik bir aleti bozulduðunda (tv, radyo, bilgisayar...) tekme tokat vurarak düzeltebileceðini sanan tabii ki Türk'tür.
* Gazetelerdeki resimlere ve duvar afiþlerine kadýn erkek demeden sakalbýyýk çizen, bir Türk'ten
baþkasý olamaz.
* Ancak bir Türk, iþportacýdan deneme-yanýlma
yöntemiyle gözlük alabilir.
* Ense týraþý olduðunuz
hayat
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
için ensenize bir tokat indiren, kesinlikle bir Türk
þaka severdir.
* Otobanda karþýdan
karþýya geçmeye çalýþýrken, hýzla geçen arabalara
küfreden Türk'ün ta kendisidir.
* Hafta içi evde bunalan eþini, Pazar günü dinlenmesi için pikniðe götürüp, yine de her türlü iþi
eþine yaptýrarak yoran,
Türk'ün ta kendisidir.
* Kendisinden büyük
birisiyle karþýlaþýnca, içtiði
sigarasýný ters çevirip avuç
içinde dakikalarca bekleten, çok saygýlý bir
Türk'tür.
* Gece yarýsý misafirlerini yolcu ederken, apartman içinde ve kapý önünde de muhabbete devam
edip apartmaný inleten bir
Türk misafirperverdir.
* Ancak bir Türk hasta
ziyaretine, yasak ve sakýncalý olduðu halde yaðlý börek, dolma, vb. Yiyecekler
götürür...
* Telefon açýp da kendisini tanýtmadan, karþýdakine ýsrarla "kimsin, kimsin?" diye soruyorsa tereddütsüz Türk'tür
TRABZON ve RIZE`ye
HAS OLAYLAR
Trabzonspor- Fenerbahce maçýnda hoparlörlerden anons yapýlýr: "Ýþitme engelli Ali Kahraman,
Ali Kahraman stad kapýsýndan bekleniyorsunuz!"
------Rize Müftü Mahallesi
imamý Ramazan'da akþam
ezanýný okumasý için bir
öðrenciyi görevlendirir.
Ögrenci kapalý sandýðý
mikrofona, pratik yapmak
için ezan okur. Ýmam durumu fark edip minareye
çýkar ve ezan vaktinin gelmediðini duyurur. Ama
geç kalmýstýr ve mahalleli
orucunu çoktan açmýstýr.
------Ýki arkadaþ Devlet Bakaný'na bir þikayet için giderler. Bakaný binadan çýkarken yakalarlar. Ýþinin
acele olduðunu söyleyen
Bakan "Cep telefonlarýnýzý
býrakýn ben sizi ararým"
der. Ýki arkadaþ da, cep telefonlarýný bakanýn sekreterinin masasýna býrakarak, çýkýp gider...
------Rizeliler Trabzon'a doðru gelirken elektrik dire-
komik yazýlar
ðinde birini görür. Adam
ayakkabýsýný çýkarmýþ sallamaktadýr. Elektiriðe kapýldýðýný düþünerek kurtarmak için kalasla adama
vurmaya baþlarlar. Adam
düþer. Olayý gören Trabzonlular arkadaþlarýnýn
dövüldüðünü zannedip
Rizeliler'e saldýrýr. Kavgayý polis zor yatýþtýrýr!
------Trabzon Maraþ Caddesi'ndeki bos bir iþ yerinin
camýna "Rifat Güney Rusya'da iþlerinin bozulduðu
için parasý çok, iþi bilmeyen ortak aranýyor" tabelasý asýlýr. Görenleri hayrete
düþüren bu tabela ilanýna
karþýlýk 8 kiþinin baþvuruda bulunmasý daha da ilginçtir.
------Trabzon Farabi Týp Fakültesi'ne gelen iki araçtan
birinden inen Karadenizli
baðýrýr: "Çabuk sedye getirin." Arkadaki diðer otomobile de dönerek: "Acele
edin hastayý yavaþ çýkarýn"
der. Seslendiði otomobilden þu cevabý alýr: "Hasta
sizin arabada deðil mi?"
Rize'den gelen iki araç da
acil hastayý evde unutmuþtur.
DÜNYADAN ÝLGÝNÇ
OLAYLAR
1. Exxon'a ait bir petrol
tankeri Kanada açýklarýnda battýktan sonra, iki tane
deniz ayýsý 80.000 dolar
harcanarak temizlenmiþ
ve büyük bir törenle denize býrakýlmýþlar. Tam 2 dakika sonra herkesin gözleri önünde bir mavi balina
deniz ayýlarýný yemiþ.
------2. New York'ta yaþayan
bir psikoloji öðrencisi kýz,
boþ odasýný bir marangoza
kiralar. Amacý onunla konuþup, adamýn davranýþlarýný incelemek. Ama iki
hafta sonra marangoz kýzý
bir balta ile parçalar.
------3. Bonn'da iki gösterici,
domuzlarýn kesimevi'ne
oturup, barbarca orada kesilmelerini protesto ederken, domuzlarýn bulunduðu yerin kapýlarý kýrýlýr ve
2000 domuz kaçýþýrken, iki
göstericiyi ezerek öldürürler.
------4. Amerika'da kadýnýn
biri evine gelir ve kocasýný
mutfakta titrerken görür.
Belinden su- kaynatýcýya
doðru bir kablo gitmektedir. Kadýn hemen kalýn bir
tahta parçasý bulur ve adamýn koluna vurarak onu
elektrik þokundan ayýrmaya çalýþýr. Adamýn kolu iki
yerinden kýrýlýr. Sonradan
anlaþýlýr ki, kocasý orada
mutlu bir þekilde wallkman dinliyordur.
------5. Bir terörist postaya
bombalý mektup verir.
Posta ücreti eksik ödendiði için mektup kendisine
geri postalanýr. Herþeyi
unutan terörist mektubu
açýnca parçalanarak olur.
MÜNÝBÜS
MUHABBETLERÝ
Þöför bey mübarek bi
yerde inebilir miyim?
Þu ilerdeki caminin
önünde býrakayým teyze
seni...
------Yolcu:
Abi heykel'e çýkýyo
mu?
Þoför:
Yok abi, yanýndan geçiyo.
------Arkadaki aksi teyze öndeki uzun saçlý delikanlýya
seslenir:
Kýzým þurdan bir kiþi
uzatýr mýsýn?
Ben kýz deðilim!!!
Amaaaan ne bileyim
kýzmýsýn dulmusun, uzat
iþte!!
------Mükemmel bir yerde
inebilir miyim? Yolcunun
kafasý karýþýk sanýrým,
kendisi de dolmuþtakilerle
güler söylediðine.
Þöför kadýný indirirken:
Buyrun size layýk deðil
ama!
------Yolcu musait bi yerde
inmek ister ama dili surcer;
Musait bi yerde iner
misiniz?
Þöför :
- Niye sen mi kullancan
------Ýstanbul'da, çok sýcak
bir günde, dolmuþtaki bir
kokona, yelpazesiyle
- Þöfeer bey klimayý
açar mýsýnýz çok sýcak olduu" demiþti.
Pala býyýklý þöfer amca
teyzeyi bi süre süzdükten
sonra, kapýyý açýp açýp kapatmaya baþladý.
22. sayi sayfalar
30.04.2009
özel köþe
Abdest Almazsan
Mevta Bile Canlanýr
Bir gün babam yine
mezar kazmaya gitmektedir bir rahmetli için. Yolda
giderken elini kulaðýna
atar asýlýr bir türkü abdestte almamýþtýr. Giderken
yolda rastladýðý arkadaþlarýna laf atmaktadýr. Derken mezara gelir bizim
Karamanýn mezarlarý hep
hazýr mezar. Babam üsten
vuruyor küreðin sapýný
boþ olduðunu anladýmý
baþlýyor kazmaya. Ýþte
böyle bir mezar bulunca
40, 50 santim topraðý atýyor mezar kapaðý çýkýyor.
Tabi iþ son hamleye kalýyor eðiliyor ve son hamleyi yapýyor ama keþke o
son hamleyi yapmaz olaydý. Kapaðý kaldýrmasý ile
þoka girmesi bir oluyor.
Çünkü mezardaki mevtanýn kemikleri babama kýravatlý takým elbiseli canlý
kýpýr, kýpýr bakan bir adam
oluyor. Babamýn ayaklarý
baþlýyor tak, tak titremeye
nerdeyse mezarýn içine
düþecek, tam o sýraya kaçayým diye gözüyle arkayý
kontrol ediyor. Ama arkasýndada bir gölge eyvah
benim iþim bitti tam düþmek üzere. Bir anda aklýna
lahavle geliyor 3 kere cekince biraz rahatlýyor ve
yatýrýveriyor (Kaçýyor) tabana kuvvet soluðu dedemin yanýnda alýyor. Dedem babamýn durumuna
bakýyor benzi sapsarý:
Ne oldu evladým rengin sararýp solmuþ.
Babam:
Baba mezardaki ölü bana bakýyordu.
Dedem:
Evladým öyle þey olurmu sen abdest almýþmýydýn yoksa abdestsizmi gittin.
Babam:
Evet abdestsiz gitmiþtim.
Dedem:
Çabuk abdest al gidelim bakalým.
Abdesti alýrlar ve mezarlýða giderler ama ne
görsünler mezarda sadece
iskelet yatýyor. Babamýn
arkasýndaki gölgede kendi
çeketi. Dedemle birlikte
mezarý hazýrlýyorlar ve bu
hikayede böyle noktalanýyor.
10:05 Uhr
Seite 33
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
Hacarap`ýn Serüvenlerine Devam
Babamda Ýþinin
Patronu Oldu Ama!
Babamýn Medineli
teyzesi Karamana baba mirasý için gelince 6
sene mahkeme ile uðraþtýktan sonra kazanýr
ve malý satar ve babama bir cip alýr. Babam
bu; biraz çalýþtýktan
sonra cep biraz para
görür. Tabi zengin olduðunu sanýp þoför
tutmaya karar verir.
Bu düþüncesini annemle paylaþýr ve annem onaylar. Gider arkadaþý Konyalý Ýhsaný
iþi gücü yok diye þoför tutar. Tabii babamda müþteri
ayarlar bu bir müddet güzel gider. Kýþ günü kar
yaðmýþ her taraf bembeyaz bazý bölgelerde 1 metreyi aþmýþ durumda. Kahvehanede beklerken bir
müþteri çýkýp geliyor Kýzýllar köyüne gidecekmiþ
anlaþýrlar ve babam:
Bak Ýhsan Armutlar
arasýnda kar kürtünü varsa sakýn kürtüne vurma
müþterinin parasýný geri
ver dön demiþ. Tabii bu
amcamýz ne yapýyor, alýyor bir þiþe þarap, armutlar arasýnda kürtünü görünce, vuruyor arabayý,
geçmesse geri çekilip, bir
daha, bir daha derken, köye müþteriyi býrakýyor geri
geliyor. Babam kahvehanede arabayý bekliyor.
Araba gelince dýþarý çýkýyor, bakýyorki arabanýn sesi deðiþmiþ, eksoza bakýyor suyla karýþýk yað atýyor durumu anlýyor. Tamirciye götürüyor.
Tamirci:
Hacarap bu arabanýn
motoru çatlamýþ dikiþ atalým diyor. Elinde avucunda ne varsa veriyor dikiþ
atýyorlar ve Ýhsan amcaya:
Bak Ýhsan bey hem senin ailen hem benim ailem
bundan ekmek yiyordu
ama þimdi ikimizde ekmeðe muhtaç kaldýk. Ben sana demiþtim kürtüne vurma diye ama sen tersini
yaptýn kusura bakma bu
ancak geçindirirse beni geçindirir diyor.
Ertesi gün bir iþe gidiyor arabanýn dikiþleri açýlýyor. Þoförler aralarýnda
M.Salih AYDIN
para topluyorlar bir dikiþ
daha attýrýyorlar ama yine
açýlýyor. Arabayý evin önüne býraktýlar artýk çocuklarýn oyuncaðý haline geldi
tabi ben o zamanlar 5 yaþýnda filaným. Babam birgün düþünceli bir halde
çarþýda yürürken belediye
baþ kalfasý (Eskiden belediyenin plan proje iþlerine
bakan) Ali Ýhsan amca çaðýrýyor:
Bak hacarap ben senin
arabayý yaptýrayým birde
boyatayým sende iþe gitmeden bir an arabayý sat
kendine bir ev al çocuklarýn açýkta kalmasýn demiþ.
Babamda:
Tamam abi dediðin gibi
olsun diyor.
Araba yapýlýyor ve boyanýyor babam bir de bayrak takýyor. Çarþýnýn içinde giderken bir arkadaþýna rastlýyor karpuz satýyor
babama çuvalýn içinde bir
kaç karpuz veriyor babamda karpuzlarý arabanýn içine atýyor. Eve doðru
giderken Hasan Pýnarbaþý
(Milli gazete yazarý Gülay
pýnarbaþýnýn amcasý) banka müdürü ile oturuyorlarmýþ babamý görünce
yanlarýna çaðýrýyorlar.
Hasan amca:
Hacarap arabayý bize
sat tabii babamda nazlanýyor:
Abi ben onunla çocuklarýn rýzkýný kazanýyorum
diyor ama içinden de 7 bin
verseler diye geçiriyor.
Hasan amca: (hepsi
rahmetli oldu)
Hadi 12 bin verelim deyince babam þoka giriyor
ama belli etmeden yine nazlanarak:
Abi daha yeni boyattým deyince.
Hasan amcada:
Hacarap 500 daha
veriyorum diyor babamda arabayý veriyor.
Paranýn 12 binini
bankaya yatýrýyorlar.
500`ünüde babama veriyorlar. Babam bu durur mu hemen bir av
takýmý alýr ve hergün
ava gider. Hergün 100
lira çeker annemle yerler ama para da 7000``
düþer. Yine birgün kahvehanede otururken arkadaþlarýndan çardaðýn Osman amca:
-Ya hacarap kendine bir
ev al hazýra hasan daðý dayanmaz demiþ.
Babam da bir ev buluyor ama annem beðenmiyor ertesi gün yine kahvehanede arkadaþlarý soruyorlar:
- ne oldu senin ev iþi.
Babamda:
Haným beðenmedi deyince arkadaþlarý çok kýzýyorlar.
Hacarap git evi al çocuklarý kiradan kurtar diyorlar. Babam da Koraþýn
Ahmet
amcadan
evi
7500`e alýyor ama elinde
7000 var. Ahmet amcanýn
hanýmý babama 500 Lira
yardým ediyor evi alsýnda
kurtulsun diye. Babama
da tembih ediyor sakýn
Ahmet abin duymasýn diye. Ertesi gün anneme topla eþyalarý evi aldým diyor
biraz gürültü oldu ama artýk o eve göçtük. Gelelim
satýlan arabaya. Adamlar
o arabayla 2 sene kuyu çýkarýyorlar ve aldýklarý fiyata tekrar satýyorlar. Araba bile sahibine göre hareket ediyor hacarabta iken
nasýldý þimdi nasýl velhasýl
bu hikayede burda noktalanýyor.
Mehmet Abinin
Babama Kuþ Oyunu!
Babam acaip güvercin
hastasý; yok takla, fiþekli,
çeker her çeþidi var. Onun
için doðru dürüst çalýþmazdý devamlý olmadýðý
içinde herkes iþ vermezdi.
Birgün duyarki Konya
33
Kuþcular Kahvehanesinde
bir çift beyaz güvercin var
kuþlar kanatlarýndan kan
gelmedikçe inmiyorlar fiatýný öðrenir. Bir iþe girer
istediði parayý alýnca iþi býrakýr soluðu Konya Kuþcular Kahvehanesinde alýr.
Kuþlarý Karamana getirir.
Ertesi gün Kuþcular Kahvehanesinde (eskiden kýraathane derlerdi) herkese
meydan okur. Sen misin
diyen Mehmet Amcayla
(lakabý þeytan) köylüsü
Baldan amca kuþlarý aþýrýrlar. Ýki gün sonrada Mehmet amca babama:
-Hacarap senin kuþlarýn aynýsýndan ele geçirdim yalnýz siyah renkli istersen gel yarýn hem çay
içeriz hem de seyrederiz.
Babam da:
-Tamam bakalým ayný
numaralar var mý diyor.
Ertesi gün Mehmet amcanýn avlusunda (Eskiden
Karaman`da evler kerpiçten avlulu yapýlýrdý) oturmuþlar bir köþeye hem
çaylarýný yudumluyorlar
hem de kuþlarýn marifetlerini seyrediyorlar.
Babam:
-Mehmet bu kuþlar benim kuþlarýn ayný kopyesi.
Mehmet amca:
Hacarap ben sana dedim sadece siyah olaný.
Babam:
-Allah Allah bu nasýl
olur ayný marifetler bu kadar benzerliðe pes doðrusu.
Arka tarafta bunlarý
dinleyen Baldan amca kýs,
kýs gülüyor. Bir ara yaðmur yaðmaya baþlýyor tabii kuþlar inince babam
þaþkýn bir halde bakýyor.
Siyah olarak uçan kuþlar
beyaz olarak inmiþ tabii iþi
anlýyor. Kuþlar kendi kuþlarý.
Babam ayaða fýrlayarak:
Þeytan bize yaptýn yine
yapacaðýný benim kuþu
bana seyrettirdin diyor ve
kuþlarýný alýp götürüyor.
Mehmet amca ile Baldan
amcada gülmekten yerlere
yatýyorlar. Meðerse kuþlarý siyaha boyamýþlar ona
gülüyorlarmýþ…
Gelecek sayýda buluþmak üzere ALLAH`a emanet olun efendim saðlýcakla kalýn.
Selam ve dua ile...
22. sayi sayfalar
30.04.2009
10:05 Uhr
34
Seite 34
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
GMG Güney Bavyera Bölgesi 2007-2008
çalýþma yýlýnýn ilk
toplantýsý Münih’te yapýldý. Toplantýya Bölge
Baþkaný Abdüssamet
Temel ve BYK üyeleri,
þube baþkanlarý, hocaefendiler ve þube idarecilerinin yanýsýra Kadýn
Kollarý ve Gençlik Teþkilatý idarecileri de katýldý. Oldukça yoðun
bir katýlýmýn gözlendiði
toplantýya IGMG Genel
Merkezinden de Teþkilatlanma Baþkaný Sami
Ganioðlu, Ýrþad Baþkaný Ahmet Özden ve Cenaze Fonu sorumlusu
Ömer Benli katýldý.
Kur’an-ý Kerim tilaveti ve yoklamanýn ardýndan kürsüye gelen
IGMG Güney Bavyera
Bölge Baþkaný Abdüssamet Temel, geride býraktýðýmýz çalýþma yýlýný deðerlendirdiði ko-
I
hayat
dosya
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
IGMG GÜNEY BAVYERA
2007-2008 SEZONUNU AÇTI
nuþmasýnda üyelerin
ve cemiyetlerin son yýllardaki azimli ve verimli çalýþmalarý neticesinde bölgenin grafiklerinin yükselme trendini
sürdürdüðünü söyledi.
Açýlýþý gerçekleþen yeni
hizmet döneminde aksaklýklarýn asgariye indirilerek daha titiz ve
özverili çalýþmalar orta-
ya konmasýnýn zaruretine dikkat çeken Temel,
geçen dönem çalýþmalarda yer alan ve destek
veren tüm idareci ve
üyeleri de tebrik etti
Temel’in konuþmasýnýn ardýndan kürsüye
gelen Genel Merkez
Teþkilatlanma Baþkaný
Sami Ganioðlu ise
IGMG Güney Bavyera
Bölgesinin durumunu
ve deðiþik konulardaki
faaliyetlerini rakamlar
ve grafiklerle gözler
önüne koydu.
Toplantýda
Genel
Merkez Ýrþad Baþkaný
Ahmet Özden de söz
alarak ‘Avrupa’da Ýslam ve Müslümanlar’
temalý veciz bir konuþma yaptý. Avrupa’da
yaþayan müslümanlarýn müslüman olma sorumluluðunu Ýslam ülkelerinde yaþayanlara
oranla daha fazla hissetmesinin gerekliliðine
deðinen Özden, barýþ
dini olan Ýslam’ý temsil
eden kimseler olarak
Avrupa’da
yaþayan
müslümanlarýn örnek
insan olmasýnýn zaruretini vurguladý.
Ahmet Özden’in konuþmasýnýn ardýndan
sýrasýyla Bölge Yürütme
Kurulu üyelerinden irþad baþkaný Seyfeddin
Özbay, sosyal hizmetler
baþkaný Hasan Atasorkun, eðitim baþkaný Nihat Atalar, Hacc ve Umre Sorumlusu Ahmet
Özel ve Genel Merkez
Cenaze Fonu Sorumlusu Ömer Benli de söz
alarak birim çalýþmalarý
hakkýnda bilgi verdiler.
Ýsveç hakaret karikatürü için Gurbetçiye sandýk
yolu açýlýyor
resmî olarak özür diledi
Ýsveç’in Suudi Arabistan Büyükelçisi Jan Thesleff
ÝKÖ Genel Merkezi’ni ziyaretinde Hz. Peygamber’e
hakaret içeren karikatür için özür diledi
sveç’in Suudi Arabistan Büyükelçisi Jan
Thesleff, Ýslam Konferansý Örgütü Genel Sekreteri Ekmeleddin Ýhsanoðlu’nu, Cidde’deki ÝKÖ Genel Merkezi’nde ziyaret
ederek karikatür için özür
diledi. Konuyla ilgili bir
basýn açýklamasý yayýnlayan ÝKÖ; Thesleff’in, “Ýsveç’te yerel bir gazetede
Hz. Peygamber’e hakaret
içeren rencide edici karikatürün yayýmlanmasýndan dolayý içten özürlerini” dile getirdiðini duyur-
Ý
du. Ýsveç Hükümeti’nin
karikatürlerin yayýnlandýðý andan itibaren olayý büyük bir dikkat ve ciddiyetle ele aldýðýný belirten
Thesleff, Ýsveç’in sorunun
çözümünün, diyolog yoluyla saðlanabileceðine
inandýðýný söyledi.
Ýhsanoðlu ise Nerikes
Allehanda gazetesinde yayýnlanan karikatürleri tekrar kýnayarak “ifade özgürlüðü adý altýnda, 1.3
milyar Müslüman rencide
edilmiþtir” dedi. Genel
Sekreter bu tür art niyetli,
kýþkýrtýcý ve sorumsuz
davranýþlarýn uluslararasý
toplumu bölünmelere sürükleyeceðini de ifade etti.
Öte yandan, iki yýl önce
Danimarka’da yaþanan ilk
karikatür krizinde olaya
tepkisiz kalan Danimarka
Baþbakaný Anders Fogh
Rasmussen, bu kez farklý
davranarak, ülkedeki emniyet güçlerini “Bütün
Müslümanlarý teröristlerle
ayný kefeye koymayýn” diyerek uyardý.
Yeni yasal düzenleme ile yurtdýþýnda yaþayan
Türk vatandaþlarý gümrük kapýlarýna gelmeden bulunduklarý yerden oy kullanabilecek
.C. Baþbakan Yardýmcýsý Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantýsýnýn ardýndan yaptýðý
açýklamada gurbetçileri sevindirdi. Çiçek, yurt dýþýnda
yaþayan vatandaþlarýn oy
kullanma iþleminin zorluðuna deðinerek, “Vatandaþlarýmýz oy kullanmak için
gümrük kapýlarýna geliyor.
Bunun da önemli bir külfeti
var. Vatandaþýmýz bulunduklarý yerlerden oy kullanmak istiyor” diye konuþtu.
Çiçek bu meselelerin çözümü için, Adalet Bakaný, Ýçiþleri Bakaný, Dýþiþleri Bakaný,
Çalýþma ve Sosyal Güvenlik
Bakaný ve Devlet Bakaný Sa-
T
id Yazýcýoðlu’ndan oluþan
bir kurul oluþturulduðunu
ifade etti.
Yurt dýþýnda yaþayan
Türk vatandaþlarýnýn seçme
hakký bulunmasýna raðmen,
ancak gümrük kapýlarýnda
oy kullanýlabildiði için pek
çok kiþi bu hakký kullanamýyordu. Gurbetçilerin oluþturduklarý sivil toplum kuruluþlarýnýn, þimdiye dek
defalarca yetkililere bu konudaki þikayet ve isteklerini
bildirmiþ olmasýna raðmen
sorunun çözümü için ciddi
bir adým atýlmadýðýndan,
hükümetin bu giriþimi tarihî
bir adým olarak deðerlendiriliyor.
22. sayi sayfalar
30.04.2009
dosya
kdeniz Üniversitesi
(AÜ) Ýktisadi ve
Ýdari Bilimler Fakültesi Dekan Yardýmcýsý
Doç. Dr. Harun Gümrükçü, Avrupa Topluluklarý
Adalet Divaný’nýn verdiði
bir mahkeme kararýyla AB
ülkelerinde 1973’ten sonra
Türk vatandaþlarýna getirilen tüm kýsýtlamalarýn kaldýrýldýðýný ileri sürdü.
Gümrükçü, 25 ülkeyi
baðlayan karara göre, hizmet sunumu ya da edinimi
için AB ülkelerine giden
Türk vatandaþlarýndan vize istenemeyeceðini bildirdi. Gümrükçü, AÜ’de düzenlediði basýn toplantýsýnda, AB üye ülkelerinin en
yüksek ve en son yargýlama merci olan Avrupa Topluluklarý Adalet Divaný’nýn
(ATAD) 20 Eylül 2007 tarihinde Türkiye ve Avrupa’da yaþayan Türklere yönelik önemli bir mahkeme
kararý verdiðini ve kararýn
A
B
irinci konumuzun
son günlerde bilhassa önem kazanmasýnýn nedeni, maalesef çok
sayýda okurumuzun konuyu ya hiç duymamýþ ya
da çok geç duymuþ olmasýdýr.
Konunun acil olmasýnýn nedeni de, bugüne kadar 2006 yýlýna ait vergi
denkleþtirme
iþlemini
yaptýrdýklarý halde, Türkiyedeki Sosyal Sigortalar
kurumuna (SSK) emeklilik için borçlanma yoluyla
yatýrýlan paralarýn vergiden düþürmedikleri gerçeðidir.
Çoðumuzun
bildiði
üzere, 3201 sayýlý kanuna
göre yurt dýþýnda yaþayan
insanlar, bilhassa evhanýmlarý SSK`ya belirli bir
miktar para yatýrarak
Türkiye`de emekli oluyorlar. Bizi ilgilendiren kýsým,
o insanlarýn nasýl ve ne
þartlarda emekli olmalarý
deðil, oradaki ödenen paralarýn Alman maliyesinden tanýtýlarak vergi muafiyetinden yararlanmaktýr.
Türkiye`de paralar genellikle 2006 yýlýnda yatýrýldýðý için, 2006 yýlýna ait
vergi denkleþtirmesinde
beyan edilerek maliyeden
vergi iadesi alýnmaktadýr.
Eðer paralar 2007 yýlýnda
yatýrýlmýþsa, o zaman so-
10:05 Uhr
Seite 35
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
Türk Vatandaþlarý AB’YE
ViZESÝZ GÝREBÝLÝR
Ýþte karardan faydalanacak meslek gruplarý..
AB ülkelerine giden iþ adamý, esnaf, öðrenci, sporcu, gazeteci, avukat, doktor, þoför ve diðer meslek gruplarýnýn
vizesiz seyahat edebileceði belirtildi.
25 üye ülkeyi baðladýðýný
söyledi.
Türkiye’nin, Avrupa Topuluðu ile Türkiye arasýnda yapýlan 1963 tarihli Tam
Üyeliðe Dönük Ön Üyelik
Antlaþmasý’ndan doðan
haklarýnýn 1973 tarihinden
sonra kötüleþtirildiðini belirten Gümrükçü, ‘’Türkiye
AB’de önemli haklarý olan
bir ülkedir ama 44 yýllýk bu
haklar unutturulmuþtur’’
dedi.
Veli Tum ve Mehmet
Dari adlý Türk vatandaþla-
rýnýn, Birleþik Krallýðýn Avrupa Topluluðu ile Türkiye
arasýnda yapýlan 1963 ta-
rihli Tam Üyeliðe Dönük
Ön Üyelik Antlaþmasý’ndan ve Aralýk 1972’de
taraflarca imzalanan Katma Protokol’den doðan
yükümlülüklerini yerine
getirmediðini iddia ederek
Londra’da dava açtýðýný
ifade eden Gümrükçü, Avrupa Topluluklarý Adalet
Divaný’nýn davacýlarý haklý
gördüðünü dile getirdi.
AB ülkelerine hizmet
sunumu ya da edinimi için
giden iþ adamý, esnaf, öðrenci, sporcu, gazeteci,
AKTÜEL ÜÇ KONU
Bu yazýmýzda son günlerde çok büyük önem kazanmýþ üç konuyu ele alacaðýz:
-Türkiye emekliliði -Vergi denkleþtirmde süreler -Paralý çýkýþ olayý
run yok demektir ve gelecek yýl 2007 yýlýnýn vergi
denkleþtirme iþlemi yapýlýrken gerekli belgeler ibraz edilecektir.
Okuyucumuz
haklý
olarak þöyle bir soru yöneltebilir: ‘ben yirmibin
euro para yatýrmýþsam bunun karþýlýðýnda alacaðým
para nedir?’
Yanýtýmýz belli. Siz öncelikle maliyeye o yýl için
vergi vermiþseniz geri
alýrsýnýz. Genellikle yapýlan hesaplarda iade edilen
miktar kiþilerin gelir durumuna baðlý olarak üç ila
dört bin euro þeklinde deðiþmektedir.
Okuyucunun ikinci sorusu da ‘bize bu toplu parayý nerden aldýn da yatýrdýn diye maliye sorar mý?
yanýtýmýz yine açýk ve net
‘evet’. SSK`ya yatýrýlan paralarýn nereden temin edilerek yatýrýldýðý bildirilecektir.
Türkiye emekliliðinin
maliyece tanýnmasý için
SSK`dan alýnacak detaylý
bir yazýnýn bir yeminli
tercümana tercüme ettirildikten sonra maliyeye ve-
rilmesi gereklidir.
Türkiye`de emekliliðe
baþlayýnca da her yýl vergi
denkleþtirme iþlemi yapýlýrken bir belge ile beyanat
yapýlmak
zorunluluðu
vardýr. Kýsaca, ‘Türkiyedeki emekli paramýn alman
maliyesi ile ne alakasý
var?’ diyemezsiniz.
Ayrýca, alýnan emekli
miktarý ayda 350 euroyu
geçiyorsa bir ev hanýmý artýk eþinin saðlýk sigortasýndan yararlanamaz ve
saðlýk sigortasýný Almanya da kendisi ödemek zorundadýr.
Gelelim iþlemi bitenlere..! 2006 yýlýnýn vergi
denkleþtirmesi yapýlmýþ
ve henüz parasý alýnmamýþsa, yani ‘Bescheid’ gel-
memiþse, hemen Türkiye
emekliliðini bildiriniz.
Eðer Bescheid gelmiþ
ve herhangi bir sebeple itiraz etmiþseniz, itirazýnýza
ilave olarak hemen sigorta
masrafýný gönderiniz. Veya Bescheid gelmiþ de henüz bir aylýk süre dolmamýþsa, hemen bir itirazla
maliyeye durumu belirtiniz ki hakkýnýz yanmasýn.
Ýkinci önemli konumuz, vergi denkleþtirmede süreleri zaman zaman
dile getirdik ve hep ‘’iki
yýl olarak bildirmiþtik.
Kanunen yine doðru.
Hatta bazý hallerde (hastalýk parasý, iþsizlik parasý
vs. alanlarda) süre on sene
yanmaz.
2006 yýlýnda maliye
2005 yýlý iþlemleri için hiç
acele etmeyip, 2007 yýlý nisanýnda doldurtmayanlarý
uyarýrýken, 2006 yýlý iþlemlerinin ilk fýrsatta yaptýrýlmasý için uyarmaktadýr.
Nedeni gayet açýk. 2007
yýlý vergi denkleþtirme
olayýnda henüz Federal
Anayasa mahkemesinde
karar bekleyen ‘Kilometerpauschale’ diye adlan-
35
avukat, doktor, þoför ve diðer meslek gruplarýnýn vizesiz seyahat edebileceðini
belirten Gümrükçü, ‘’Bu
karar hizmet sektöründe
Türkiye’yi AB’ye taþýyor’’
diye konuþtu.
Bu kararýn Türk vatandaþlarýnýn yüzde 45-48’ini
kapsadýðýný belirten Gümrükçü, ticaret odalarý ile esnaf ve sanatkarlar odalarýnýn bürolar oluþturarak,
kararýn uygulanabilirliði
için çaba göstermelerini istedi.
Türk vatandaþlarýndan
27 yýldýr alýnan vize ücretlerinin de hukuki olmadýðýný ileri süren Gümrükçü,
‘’Sadece geçtiðimiz yýl alýnan vize ücreti tutarý 12
milyon Avro’nun üstünde
olmuþtur. Bu paralar geri
iade edilmelidir. Bazý kurumlarýn yaptýklarý vize
tüccarlýðý bir suçtur. Bu uygulamadan hemen vazgeçmelidirler’’ dedi.
dýrýlan 21 km`den az iþ
yollarýnýn tanýnmamasý
yasasýndan dolayý, çok sayýda kimsenin daha çok
vergi ödemesi gerektiðinden yola çýkýlarak, 2006 iþlemlerinin acilen yaptýrýlmasý isteniyor. Vergi iþlemlerini kendi yapanlarýn 31 Mayýs`a kadar vergi uzmanýnda olanlarýn da
30 Eylül`e kadar yapýlmasý ana düsturuna göre hareket edilmesi isteniyor.
Kýsacasý henüz 2005 veya
2006 yýllarýna ait iþlemlerinizi yaptýrmamýþsanýz ilk
fýrsatta yaptýrýnýz ki, gecikme zammý ödemeyesiniz.
Üçüncü konumuz da
paralý çýkýþ olayý. Neden
olayý diyoruz? Çünkü bir
imza birkaç bin euro alýn
teri ve göz nurunuza mal
oluyor da ondan!.
Eðer Ekim ayýndan itibaren iþyerinden çýkýþ teklifi alanlar varsa, mutlaka
alacaðý toplu parayý (Abfindung) 2008 yýlý Ocak
ayýna býraksýn. Bu konuda
daha önceki yazýlarýmýzda
geniþ ve örnekli bilgiler
verdiðimiz için küçük bir
hatýrlatma yapalým istedik. Telefonla veya maille
de gerekli bilgiyi verebiliriz.
069/73 19 19
Veya [email protected]
22. sayi sayfalar
30.04.2009
10:05 Uhr
36
Seite 36
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
YK Toplantýsýnda
bir açýþ konuþmasý
yapan Avrupa Türk
Ýslam Birliði (ATÝB) Genel
Baþkaný Fikret Ekin, son
GYK Toplantýsýnda beri
gündeme gelen konularý
deðerlendirdi. Türkiye’deki
son genel seçimde de Avrupa yaþayanlara seçme ve seçilme hakkýnýn verilmemiþ
olmasý, seçimden önce yayýnlanan parti programlarýnda Avrupa’daki Türk Ýnsaný’ndan hiç bahselmemesi, Ankara’daki siyasilerin
buradaki insanýmýza nasýl
bir göz ile baktýklarýnýn en
iyi göstergesidir diyerek
þöyle devam etti: ”Bütün
bunlar bir yana, son çýkan
göç yasasýnda olduðu gibi,
burada yaþayan toplumumuz ikinci sýnýf insan muamelesine maruz kalýrken,
bu siyasilerin bizim adýmýza, bize danýþmadan, Alman Hükümetine vaadde
bulunmalarý olayýn daha acý
yanýdýr” dedi.
20. Dönemde yapýlacak
olan çalýþmalarýn ve faaliyetlerin gündeme geldiði
toplantýda ATÝB Genel Sek-
G
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
ATÝB`de Geniþletilmiþ
Yürütme Kurullarý Toplantýsý
Kýsa adý ATÝB olan Avrupa Türk Ýslam Birliði, 20. Dönem
Geniþletilmiþ Genel Ýdare Kurulu Toplantýsýný yaptý. ATÝB’in
Köln’deki Genel Merkezinde yapýlan toplantý Genel Ýdare
Kurulu Üyeleri, Bölge Yöneticileri, Derneklerin Yöneticileri
ve Camii hocalarýnýn büyük katýlýmý ile gerçekleþti.
reteri Ýmam Cengiz, bir önceki dönemde gerçekleþtirilen çalýþmalarla ilgili bilgi
verdi. Teþkilatlanmadan Sorumlu Genel Baþkan Yardýmcýsý Mehmet Çubukçu,
Teþkilatlarýn iþleyiþi ve yapýlan çalýþmalarda katýlýmý
artýrma noktasýnda yapýlmasý gereken çalýþmalar
hakkýnda katýlanlarý bilgilendirdi. Genel Baþkan Yardýmcýsý ve Siyasi Ýþlerden
Sorumlu Mahmut Aþkar’da,
ATÝB’in ZMD ve RTS gibi,
ATÝB’in diðer üst kuruluþlarla ortak yürüttüðü çalýþmalarla ilgili açýklamalarda
bulundu.
Önümüzdeki
Hacc Mevsimi ile ilgili bilgilendirmeyi de Genel Baþkan
slam Toplumu Milli Görüþ Teþkilatlarý Hessen Bölge
Baþkanlýðý tarafýndan
Hessen`de bulunan
iþadamlarýna ve idarecilere Frankfurt`ta bir
iftar programý düzenlendi.
Programa iþadamlarýnýn yanýsýra IGMG
Genel Merkezden gelen misafirler, IGMG
Hessen Bölge Ýdarecileri, Cemiyet idarecileri, bazý sivil toplum
kuruluþlarýndan misafirler ve aileleri katýldý.
Ý
hayat
Yardýmcýsý ve Hacc Sorumlusu Selahattin Saygýn yaptý. ATÝB Kadýn Kollarý Genel
Baþkaný Hatice Sever’de
toplantýda yaptýðý konuþmada, derneklerde ve yapýlan çalýþmalarda kadýnlara
daha fazla yer verilmesi ve
kadýnlarýn derneklerde daha aktif olabilmeleri için
dernek yöneticilerinin daha
fazla gayret göstermeleri
gerektiðini vurguladý.
Avrupa’daki toplumuzu
yakýndan ilgilendiren meselelerin gündeme geldiði ve
izin mevsiminin baþýndan
ve sonuna kadar geçen zaman içerisinde cerayan
eden olaylarýn deðerlendirildiði toplantýda katýlanla-
rýn da toplantýyý dikkatle takip etmeleri dikkatlerden
kaçmadý. Ayrýca gündemde
olan meselelerimiz ilgili
olarak -Türkiye’deki seçimlerde Seçme ve seçilme hakký ve yeni çýkan göç yasasý
gibi- daha bir çok konularda fikir alýþveriþinde bulunuldu. Planlanan faaliyetler
deðerledirilerek 20. Dönem
Faaliyet Taslaðý da gözden
geçirildi.
Toplantýnýn kapanýþ konuþmasýnda, Avrupa’da var
olan Müslümanlar’a karþý
husumete ve bunun neticesi
de Müslümanlarýn burada
bir yaþam mücadelesi verdiðine dikkat çeken Avrupa
Türk Ýslam Birliði Genel
IGMG Hessen Ýþadamlarýna
Ýftar Programý düzenledi
Ýslam Toplumu Milli Görüþ Teþkilatlarý Hessen
Bölgesi tarafýndan Hessen`de bulunan iþadamlarýna
yönelik Frankfurt`ta bir iftar programý tertip edildi.
Program iftar öncesinde Kur`an-ý Kerim
okunmasýyla baþladý.
Daha sonra iftarýn olmasýyla birlikte okunan ezanla iftarlar
açýldý.
Ýftarlarýn açýlmasýndan sonra akþam
namazý katýlýmcýlar ta-
rafýndan beraberce ifa
edildi.
Programýn organize sorumlusu IGMG
Hessen Halkla Ýliþkiler
Sorumlusu Ýhsan Güler misafirlere hoþgeldiniz diyerek kýsa bir
bilgilendirme konuþmasý yaptý.
Daha sonra mikrofona IGMG Hessen
Bölge Baþkaný Mehmet Ateþ geldi. Ateþ
katýlýmcýlara hoþgeldiniz derken yaptýklarý
faaliyetler hakkýnda
kýsa bilgilendirmeler
yaptý.
IGMG Genel Mer-
faaliyet haber
Baþkaný Fikret Ekin þöyle
devam etti: ”Biz kendi medeniyetimizin deðerini anlayýp onu hayatýmýzýn her
alanýna idame ettiðimiz sürece, þu anda maruz kaldýðýmýz saldýrýlar daha da fazla artarak devam edecektir.
Günümüzde, insaný baz
alan, onu yaratýlmýþlarýn en
üstünü gören, her þeyin insan için olmasý gerektiðini
savunan, bunu savunurken
de insanýn baþý boþ yaratýlmadýðý, onun bir görevi ve
vazifesi olduðu anlayýþa sahip Ýslam Medeniyeti yani
bizim Medeniyetimiz ile Batý’nýn bütün yaratýlmýþlarý
bir meta olarak gören bu
anlayýþ neticesini de her
gün olaylarda görüyor ve
yaþýyoruz. Bu anlayýþýn devam edebilmesi için bir
“öteki”ne ihtiyaç duyduklarýnda dolayý inancýmýza saldýrmakta, müslümanlarý
öcü olarak göstermeye çalýþmaktadýrlar. Bütün bu yapýlan saldýrýlar bizi inancýmýzdan asla vazgeçirmeyeceði gibi tam aksine onlar
saldýrdýkça güçleniriz” dedi.
kezden programa katýlan Teþkilatlanma Baþkan Yardýmcýsý Ýbrahim Kaygusuz da bir
selamlama konuþmasý
yaptý.
Ýlahiyatçý-Eðitimci
Dr. Yusuf Iþýk da bir
selamlama konuþmasý
yaptý.
IHK Temsilcisi Hasan Kara da bir bilgilendirme konuþmasý
yaptý.
Program çektirilen
toplu hatýra fotografý
ile sona erdi.
22. sayi sayfalar
30.04.2009
10:05 Uhr
dosya
vrupa’nýn
dinle
iliþkisi sorunludur;
beþeriyetin genel
örfünden esaslý bir biçimde
farklýlýk gösterir. Kültürel
sýnýrlarýný Yunan’a dayandýran Avrupalýlar, Grek politeizmini ve Roma paganizmini Hýristiyanlýða dahil ettiler. Aydýnlanma, söz
konusu paganizmi diriltti
ve bunu sekülerlik formuna bürüdü.
Bütün bu din-insan iliþkisini belirleyen ana faktör,
insanýn tanrýyý öteki olarak
görüp onunla þu veya bu
seviyede mücadele halinde
olmasýdýr. Hýristiyanlýk döneminde tanrý Ýsa’ya indirgendi, Ýsa Kilise’de bedenlendi ve modern Avrupa
tanrýnýn bedeni olan kuruma karþý mücadele vererek
varoldu.
Dün olduðu gibi bugün
de Avrupa’ya özgü bu durum beþeriyete özgü genel
bir fenomen deðildir. Rusya’da Ortodoks kilisesi yeniden ve belki eskisinden
daha büyük bir itibar kazandý. Din hâlâ Yahudilerin tarihsel varoluþunu
mümkün kýlýyor. Amerika’da Evanjelikler, kýtanýn
güneyinde Katoliklik veya
özgürlükçü teolojinin geliþmesi, Asya’da Ýslami-
A
Birleþmiþ Milletler Mülteciler Yüksek Komisyonu
(UNHCR) Cuma günü Berlin’de, Almanya’nýn sosyal
yardým alan mültecilere
ikamet yerlerini kendilerinin seçmesine mani olmasýyla, Cenevre Mülteci Sözleþmesi, Avrupa Ýnsan
Haklarý Sözleþmesi ve Avrupa hukukuna aykýrý davrandýðý açýklamasýnda bulundu. UNHCR söz konusu mültecilerin sadece belirli eyaletlerde, bölgelerde
piegel`de yayýnlanan haberde Bavyera Eyaleti Adalet Bakaný Beate Merk, Ceza
Kanunu’nun dine ve kiliseye hakarete ceza düzenlemesini içeren 166. maddesinde aþaðýlamanýn ve
alaya almanýnda cezaya
tabi tutulmasý yönünde
deðiþiklik planý yaptýðý
belirtildi.
Ceza kanununda yer
alan maddenin toplumsal
barýþý zedeleyecek þekilde
S
Seite 37
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
Avrupa ve Din
yet’in ve Hýristiyanlýðýn gösterdiði yayýlma
hýzý, Afrika’da Ýslamiyet ile Hýristiyanlýk
arasýnda süren rekabet
ve elbette Ortadoðu’da
dinin toplumsal hayatta iþgal etmekte olduðu
etkin fonksiyon, beþeriyetin ana gövdesi itibarýyla Avrupa’dan farklý
bir seyir içinde olduðunu gösteriyor.
Dinin Avrupalý insanýn kolektif hafýzasýnda neden olumsuz, ürkütücü ve rahatsýzlýk
verici bir imaja sahip
olduðu önemlidir, ama
bu büyük ölçüde Avrupa’yý ilgilendirmektedir.
Ortaçað’da pagan olan
halk kültürü modern zamanlarda da pagandýr.
2003 yýlýnda Hollanda, Ýngiltere, Almanya, Ýsveç ve
Danimarka’da nüfusun ancak yüzde 10’undan daha
azý ayda bir kere kiliseye
gidiyordu. Danimarkalýlarýn yüzde 49’u, Norveçlilerin yüzde 52’si ve Ýsveçlilerin yüzde 55’i “Tanrý’nýn
kendileri için hiçbir þey ifade etmediðini” söylüyor.
Ali BULAÇ
(Kuzey Amerika’da ‘Tanrý’nýn çok önemli’ olduðunu söyleyenlerin oraný
yüzde 82.) Bu konuyu 10
Haziran 2003’te The New
York Times’da ele alan Niall Ferguson “AB’nin geniþlemesi, giderek çalýþmaktan kaçan ve tanrýsýzlaþan Avrupa kýtasýnda, aylaklýk tercihinin doðuya
yayýlmasýndan ibaret kalabilir.” diyordu.
Kurumsal dine, Kilise’nin tanýmladýðý tanrýya
ve geleneksel ritüellere
karþý aldýrýþsýz olan Avru-
palýlarýn tümü, daha
soyut anlamdaki din
konusunda bu ölçeklerde duyarsýz veya rahat deðiller. Mesela Ýzlanda’da kiliseye gidenlerin oraný yüzde 2;
ama bu ülke halkýnýn
yüzde 81’i ölümden
sonraki hayata, yüzde
88’i ruhun varlýðýna
inanýyor. Açýk bir deklarasyonla ateist olduðunu söyleyebilenler
sadece yüzde 2,4.
Ýnancý düzenleyen
sahih bir din olmayýnca
kamil anlamda “iman”
olmaz. Sahih dinin
kaynaðý, tahrifata uðramamýþ vahy bilgisidir. Tabiat
boþluk kabul etmediði için,
sahih imanýn yerini sahteleri alýr. Popüler kültür, her
biri birer idol haline gelmiþ
bulunan medya yýldýzlarý,
pop sanatçýlarý, futbolcular
vd., insanlarýn ihtiyacý olan
model rol fonksiyonunu
görmektedirler. Bu çerçevede Batý sekülarizmi, kutsalýn yerine profan olaný
ikame etmeye baþlar; dinin
kesinlik veren bilgileri yerini falcýlara, þarlatan med-
BM: “Almanya insan haklarýna
aykýrý davranýyor”
Birleþmiþ Milletler Mülteciler Yüksek Komisyonu
Alman dairelerini mültecilerin ikamet yerlerini
seçememeleri nedeniyle eleþtirdi
ve hatta bazen köylerde
kalmalarýna izin verilmesini eleþtirdi.
Eyaletler ise bu uygula-
mayý savunarak, uygulamanýn sosyal yardým alan
yabancýlarýn kontrolsüz þekilde oradan oraya göç et-
melerini ve eyaletler ile
köyler arasýnda oluþabilecek sosyal yardým yükünü
engelleme amacýyla yapýl-
Kutsala hakarete yaptýrýmýn
sertleþtirilmesi talebi
Bavyera Eyaleti Adalet Bakaný kutsala hakareti düzenleyen maddede sertleþtirici deðiþiklik yapýlmasýný planlýyor
dinî inançlara hakarete
yaptýrýmý
düzenlediði
kaydedilirken, sözkonusu
taslaðýnda aþaðýlama ve
alaya almanýn ayný zararlara neden olmasý duru-
munda cezaya tabii tutulmasýnýn planlandýðý kaydedildi.
CSU Baþkaný ve Bavyera Eyaleti Baþbakaný
Edmund Stoiber, televiz-
yonda yayýnlanan bir komedi þovda inançlara hakaret edilmesi sonrasýnda
bu tür eylemler için daha
sert cezalarýn verilmesini
talep etmiþti.
37
yumlara, burçlara ve astrolojik hurafelere býrakýr;
alýþveriþ, tüketim ve nesneleri temellük ile, bedensel
hazlar, bireysel çýkar, baþarý tutkusu ve büyüme modern paganizm olarak dinin açtýðý boþluklarý birer
birer doldurmaya baþlar.
Baþta siyaset olmak üzere
sosyal hayat dinden arýndýrýldýkça, anlam arayýþýna
hasým olan nihilizm ve ibahe düþüncesi ortalýðý istila
eder.
Ýslam’ýn ötekisi þeytandýr, Aydýnlanma’nýn ötekisi Tanrý ve onun yolundan
gidenlerdir. Kilise ile süren
tarihsel mücadele ve paradigmatik kurgusu dolayýsýyla Aydýnlanma’nýn Tanrý’yý ötekileþtirmesi, Avrupa’nýn dinle iliþkisini sorunlu kýlmýþtýr. Avrupa
kültür, felsefe, sosyal hayat, medeniyet, tarih ve
coðrafya olarak beþeriyetin
kenarýnda bir bölgedir. Yani asli deðil, arýzidir; asýl
deðil marjinaldir. Modern
zamanlarda kenarda, arýzi
ve marjinal olan merkezi
ve beþeriyetin genelini istila etmekte, kendi sorunlarýný evrenselleþtirmekte,
böylelikle paganizmini ve
nihilizmini bütün dünyaya
ihraç etmektedir.
dýðýný açýkladý. UNHCR ise
bu konuda tazminat talepleriyle ülke içerisinde
denkleþtirmeye gidilebilme
imkanýnýn olduðunu vurgulayarak, hem bunun
“devletlerarasý hukuka aykýrýlýklara da yol açmayacaðýný” belirtti.
Öte yandan “bu uygulamanýn ciddi bir entegrasyon engeli” olduðu ve zaten mültecilerin iþ bulma
konusunda çok maðdur olduklarý kaydedildi.
22. sayi sayfalar
30.04.2009
10:05 Uhr
Seite 38
38
Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir
hayat
Azerilerin devleti
Resimde Muhammed Ali’nin yan›ndaki siyahi Müslüman
bulmaca
Eylül-Ekim-September-Oktober 2007 Ramazan 1428
6
Sa¤l›kl›
Uzakl›k belirtir
fiiddetli kar ya¤›fl›
En son ve Hak din
Kalas’›n son hecesi
Manda’n›n ilk
hecesi
10
3
Ak›l yürütme
yetene¤i
4
5
Bir haber ajans›m›z
Uluslararas› bir
haber ajans›
Bir nota
Ademiyet
Apaç›k
Ok at›lan düzenek
7
Ac›, ekfli, tatl› gibi
kavramlar
9
Medeni olma hali,
flehirlilik
Tersi, pazu
Unvan
Tritium’un simgesi
Beyaz renk
Sodyum’un simgesi
‹çtenlik
Bilgiler bütünü
Tutmak’tan emir
Ankara’da bir semt
Hayali olaylar
Hastal›k
Özel haberci
Suçsuzluk hali
25
Kelebek
gibi uçan
ar› gibi
sokan
Dünyan›n
Sarayda
Susuz arazi
gelmifl
padiflah
geçmifl
Beyazperdede
ailelerinin
en büyük Muhammed Ali’yi
kald›¤›
a¤›r s›klet
bölüm boks flam- oynayan aktör
piyonu
olan
siyahi
boksör
Çat›
Bir tür baflörtüsü
K›rm›z› renk
Malcolm X’in
do¤du¤u flehir
‹ran’da bir flehir
Bir soru yap›m eki
Ekmek yap›m›nda
hamura kat›l›r
‹sim
Ma¤ara
Kanun taraf›ndan
aranan suçlu
Belirti
Bir erkek ad›
8
Su Alt› Taarruz
Komandosu
1
Argon’un simgesi
Çorba kab›
Kamer
Yönetim erki
Tih’in ünsüzleri
Moskof
Utanma duygusu
Tersi, fliir yazan
Arapça’da bir harf
Öbür dünya
Kafkaslar’da bir
özerk cumhuriyet
Hindistan’da küçük
bölgesel kral
Kart tavuk
‹çine mektup konur
Dahi anlam› veren
bir ek
Malcolm X’in esas
ad›
2
Yüz metrekarelik
sat›h ölçüsü
Aras’›n ünsüzleri
Acil’in ünsüzleri
Kraliyet ailesi
Edebiyatla ilgili olan
Tak›m›n en iyi
eleman›
Tersi, yorumlama
Bir Müslüman ülke
Ba¤›ms›zl›¤›n sembolü
‹sim
Bir hayret nidas›
21
39
Baflkalar›n›n
s›rt›ndan geçinen
Anlaml›
Tak›m’›n k›sa yaz›l›fl›
‹lan’›n ünsüzleri
Tarihte bir Türk
devleti
Nazet
‹lgili
Almanca’da evet
K›s›m amiri
fiey’in ünsüzleri
Radyum’un simgesi
fiifa’n›n ilk hecesi
Oturma belgesi
Bosna Hersek’te bir flehir
‹stanbul Elektrik
Tramval ve Tünel
‹flletmecili¤i
Ses
Allah’›n (cc) Evi
Dengesi bozuk
terazi
Hayali olaylar
Ok kutusu
Ülkelerin birlikte
hareketi
Bulmaya çal›flmak
Türk Dil Kurumu
Gökyüzüyle ilgili
Bir nota
Beyazperdede
Malcom X’i
oynayan aktör
Diken’in ilk hecesi
31
16
Bir nota
Bir nota
Mal ile yap›lan bir
ibadet
Amerika’n›n
baflflehri
Bir kad›n ad›
Örnek
18
Kurtlar Vadisi dizisinde Memati
karakterini oynayan oyuncu
Hidrojen’in simgesi
Çelik para dolab›
Denizin yükselmesi
35
17
34
20
36
Uzakl›k belirtir
30
24
‹laç
‹lgi, ba¤lant›
Aptal
Kesif
Yo¤urtDaha
tan yap›kötü
lan
durum
içecek
19
Tarihte bir Türk
devleti
Erke¤in süsü
Konu
‹ngilizce’de hay›r
11
33
Cesur
23
Bir fleyi tam ve
mükemmel bir
flekilde anlama,
kavrama
Yemin
14
Dizinleme
42
Küçük not defteri
Arapça’da bir harf
His’in ünsüzleri
Bir erkek ad›
Ordu’nun son
hecesi
26
37
Geri verme
Dahi anlam› veren
bir ek
22
Tersi, büyük tepe
Lahza
Bir erkek ad›
01 plakal› ilimiz
27
Lahza
Bir erkek ad›
Sa¤l›kl›
Müminin mirac›
Bir tür tava
Ö¤ütülmüfl bu¤day
Ayl›k ücret
Lahza
Galyum’un simgesi
Bir erkek ad›
Bir kad›n ad›
Zeka
Kabe’yi istiladan kurtaran kufllar
Tersi, icar
32
‹stanbul’da bir semt
Demek ki anlam›nda
Lahza
fiöyle böyle anlam›nda
Fas›la
Bolu’nun ilk hecesi
Çok büyük olan
Yoksul
Tahmini
Zalim’in ilk hecesi
Tersi, dipte biriken
çökelti
Olaylar› ilintileme
Sak›nca,
Yetersiz
kusur
Büyük tencere
15
Huzurlu ortam
Kur’an-› Kerim’de
bir sure
Tersi, bir tür silah
Çelik para dolab›
Yemek
29
Bir evcil hayvan
K›sa boflluk an›
Elma’n›n ünsüzleri
Simgesi N‹ olan
element
Cihan
‹mparatorlu¤u
12
Bir haber ajans›m›z
Dinsiz
Bir haber ajans›m›z
Ev yap›m›na müsait
arazi
Matematikte sabit
say›
Utanma duygusu
13
‹yot’un simgesi
1
Lise’nin ünsüzleri
18
2
19
4
21
22
23
5
24
25
Bir say›
Ifl›¤›n simgesi
6
7
26
28
8
27
Ö¤ütülmüfl bu¤day
40
Hay›r kurumu
3
20
Uranyum’un
simgesi
41
38
ANAHTAR
SÖZCÜK
Tersi, o¤arak masaj
yapma
Kaba çizim
Tüy, saç
Utanma duygusu
Haftan›n ikinci
günü
9
28
10
29
30
31
11
32
33
12
34
35
13
14
36
37
15
38
16
39
40
17
41
42
22. sayi sayfalar
30.04.2009
10:05 Uhr
Seite 39
“Mü’minlerin mallar›ndan zekat al ki, onunla
kendilerini ar›nd›rm›fl ve mallar›n› bereketlendirmifl olursun.” Tevbe: 103
IGMG Zekat ve Fitre Komisyonu, ‹slam’›n bu temel ibadetini yerine getirmenize yard›mc› oluyor. Siz
de Zekat ve Fitre’lerinizi, IGMG Zekat ve Fitre Komisyonu arac›l›€› ile de€erlendirin
Hesap Numaras›: IGMG • SEB Bank AG Köln • Kontonr.: 162 888 56 01 • BLZ: 370 101 11 • Verwendungszweck: Zekat/Fitre
‹slam Toplumu Millî Görüfl • Boschstr. 61-65 · D-50171 Kerpen • Tel: +49 (0)2237-656 293 • Fax: +49 (0)2237-656 222 • [email protected] · www.igmg.de
22. sayi sayfalar
30.04.2009
10:05 Uhr
Seite 40

Benzer belgeler