NİN SESİ

Transkript

NİN SESİ
’NİN SESİ
MAYIS 2016 SAYI: 405
Uluslararası Nakliyeciler Derneği Yayın Organı
Rakiplerinin
5 katı
sigorta maliyeti ödeyen nakliyeci
TIRlatmak üzere
‘Tek Rakibimiz Türk Hava Yolları’
2015 İhracat Ödülleri’nde Türkiye hizmet sektöründe en çok ihracatı gerçekleştiren
THY birinci olurken, ikinciliği UND Üyesi Hilal Trans Uluslararası Nakliyat AŞ. aldı
içindekiler
Mayıs
2016
21
32
21 Şener: Suudi Arabistan dostluğunun sonuçlarını
lojistik alanında da hissetmek istiyoruz
UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, Suudi Arabistan Devlet Başkanı’nın
Türkiye’yi ziyareti ve iki ülke ilişkilerinin gelişmekte olmasından sektör olarak
büyük memnuniyet duyduklarını belirterek, “Ortadoğu’ya taşımalarımızda kilit
role sahip Suudi Arabistan’da yaşadığımız taşıma sorunlarının çözümü için bu
ziyaret önemli bir fırsat olarak değerlendirilmelidir” dedi.
22 Açıkgöz: AEO ve İzinli Gönderici statüleri alabilen
ilk ve tek firma olmanın gururunu yaşıyoruz
Açıkgöz Taşımacılık’ın Yetkilendirilmiş Yükümlü (AEO) ve İzinli Gönderici
statüleri tescillendi. Açıkgöz Taşımacılık Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa
Açıkgöz: “Türkiye’de ticari kapasite olarak önde olan 3-4 şehir merkezli
firma dışında gerek Anadolu’da gerekse de Mersin ve Güneydoğu’da, bu
yetkiyi alabilen ilk ve tek firma olmanın gururunu yaşıyoruz” dedi.
26 Tırsan’a TAYSAD’dan başarı ödülü
Tırsan Adapazarı Ar-Ge merkezinde, 100’e yakın mühendis çalışıyor. Yeni
merkezin de tam kapasiteyle faaliyete geçmesiyle birlikte, 150’si Ar-Ge
mühendisi olmak üzere toplam 300 ek istihdam oluşturulması planlanıyor.
Çayırova’da kurulacak yeni Tırsan Ar-Ge merkezinin 2017 yılı sonunda
faaliyete geçmesi hedefleniyor.
28 Lojistikçi şapkadan tavşan
çıkarmaya mecbur ediliyor
Türk TIR’larının vize, kota gibi engellerle karşılaştığı Avrupa’ya ihracatta
yabancı plakalı araçların payı arttı.
30 Yeni Ford Trucks Serisi ile “Her Yükte Birlikte”
Ecotorq ve 2016 model Ford Trucks geliştirme çalışmaları için 150 milyon
Euro yatırım yapıldı. 750 mühendis, 4 yıl süresince çalıştı. 8 farklı bölgede,
2 milyon km’nin üzerinde test sürüşü yapıldı.
UND Danışmanlık ve Tanıtım
Hizmetleri A.Ş Adına Sahibi
Ömer Çetin Nuhoğlu
Genel Yayın Yönetmeni
Fatih Şener
Sorumlu ve Yazı İşleri Müdürü
Hatice Hacısalihoğlu
Yayın Kurulu
Ali Çiçekli, Şerafettin Aras,
www.locamedya.net
Nagihan Soylu,
Banu Damla Alışan
Mali İşler Müdürü
Muhammet Haybarlık
Editör
Ahmet Doğan
Yazı Kurulu
Alper Özel, Evren Bingöl,
Muammer Ünlü, Elif Sevim
Reklamlar için;
0212 359 26 00 / 208
Grafik Tasarım
Erhan Aydın
Yayına Hazırlık
LOCA MEDYA
ORG. VE REK. HİZ. LTD. ŞTİ
İletişim
0212 579 92 35
Genel Yönetmen
Mutlu Doğan
ctp baskı ve cilt
İstanbul Basım Ltd.Şti
0212 603 26 20
Mayıs 2016
Haber Merkezi
Alpdoğan Kahraman,
Berkalp Kaya, Erman Ereke,
Gürol Gülbeyaz,
İbrahim Çolak, Burak Çığa,
Kadir Çirkin
Adres: Cennet Mah. Hürriyet Cad. No: 1/1 B Blok Cennet / Küçükçekmece - İSTANBUL - TÜRKİYE
Tel: 0212 579 92 35 Fax: 0212 598 47 62 / [email protected] / Yerel ve Süreli Yayın
30
56
32 Volvo FH16 ve karınca vitesli I-Shift,
24
750 tonluk ağırlığı çekerek kalkış yaptı
‘750 Tona Karşı Volvo Trucks‘ testinde karınca vitesli I-Shift şanzımana
sahip seri üretim bir Volvo FH16 750, son derece ağır bir yük ile
mücadeleye girdi.
50 Hisarcıklıoğlu, Kırgızistan Cumhurbaşkanı
Atambayev’den taşıma kotalarının kaldırılmasını istedi
Türkiye - Kırgızistan Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması (YKTK)
Anlaşması’nın bir an önce yenilenmesi gerektiğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu,
Cumhurbaşkanı Atambayev’den iki ülke arasında taşıma sisteminin
serbestleştirilmesini ve kotaların genişletilmesini veya tamamen kaldırılmasını
talep etti.
51 UND İcra Kurulu Başkanı Şener:
Türk Uluslararası Lojistikçiler olarak
‘Tek Rakibimiz Türk Hava Yolları’
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) 2015 yılı İhracat Başarı Ödülleri töreninde
bu yıl ilk kez hizmet ihracatçıları da ödüllendirildi. 2015 İhracat Ödülleri’nde
Türkiye hizmet sektöründe en çok ihracatı gerçekleştiren THY birinci olurken, ikinciliği UND Üyesi Hilal Trans Uluslararası Nakliyat AŞ. aldı.
52 Lojistik Master Planı’nın
2 yıl içinde hazır olması bekleniyor
Ülkemizin lojistik hub olmasının en kestirme ve olmazsa olmaz
yolu Lojistik Master Planı’ndan geçiyor. 2016’da sektörümüzün
en önemli gündem maddelerinden birini de Lojistik Master Planı
oluşturuyor.
50
54 Bakanlık Mesleki Yeterlilik
Eğitimlerinde Frene Bastı
Ulaştırma hizmetlerinin liyakat sahibi kişilerce icra edilmesi amacıyla,
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı sorumluluğunda gerçekleştirilen Karayolu Taşımacılık Faaliyetleri Mesleki Yeterlilik Eğitimleriyle
(SRCÜDY- ODY-TMGD) ilgili yaşanan gelişmeler dikkat çekici!
56 Lojistikçiler bu zirvede buluştu
İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi öğrencilerinin oluşturduğu
İstanbul Üniversitesi Lojistik Kulübü tarafından yapılan 13. Lojistik Zirvesi sektörün önümüzdeki dönemde nasıl bir yol izleyeceğine ışık tuttu.
58
BAŞYAZI
Değerli Dostlarım,
T
ürkiye, sanayi ağırlıklı büyümesini sürdürüyor. Ülkemizin dünya arenasında daha fazla söz sahibi olması
için en az yüzde 4 ve üzeri büyümesi gerekiyor. (Bu
oranın yüzde 5 olduğunu söyleyen uzmanlar da var.) Uzun
yıllardır ‘bir tarım ülkesi’ olarak adlandırılan Türkiye’nin son yıllarda sanayi ürünleri ile dünya pazarlarında adından söz ettirmek istemesi, sanayi çarklarının daha hızlı, verimli ve işlevsel
dönmesine bağlı. Üretilen ürünlerin dünya pazarlarına anında
ve zamanında ulaştırılması ise üretim yapan ülkelerin olmazsa
olmazları arasında yer alıyor. İşte tam da bu noktada lojistik
süreçler işin içine dahil oluyor. Lojistik avantajları iyi kullanan
ülkeler bir adım ön plana çıkarken, diğer ülkelere de bu anlamda fark atabiliyorlar.
Türkiye’nin bölgesinde bir ‘lojistik üs’ olma olasılığı lojistik sektörü tarafından son yıllarda ekonomi gündeminde çok daha
fazla yer alıyor. Aslında Türkiye, dünyanın en önemli lojistik pazarlarından birini oluşturuyor. Türkiye, “Geleceğin En Önemli
Lojistik Pazarları” sıralamasında 45 ülke arasında 11. konumda. Geçen yıl ülkemizin 10. sırada olduğunu ve bir basamak
geriledğini de burada hatırlatmakta fayda var. Bizi çevreleyen
bölgede yaşanan savaş, çatışma ve ekonomik sıkıntıların bunda etkisi var; ancak bu, lojistik sektörü için küresel rekabette
daha fazla gayret gösterme zorunluluğunu unutmak için bahane olmamalı.
Ülkemizin lojistik hub (üs) olmasının en kestirme ve olmazsa
olmaz yolu “bugünün gerçeklerinin iyi okunması ve sağlıklı
bir gelecek planlaması”. Bunun için temel araçlardan biri ise,
Ulaştırma ve Lojistik Master Planı olacak. 2016’da sektörümüzün en önemli gündem maddelerinden birini oluşturan
Ulaştırma ve Lojistik Master Planı çalışmaları resmen başladı,
UND de bu süreçte elinden gelen katkıyı sağlayacak. Sektör,
önünü görebilmek için bu çalışmaların hızlı şekilde tamamlanmasını bekliyor. En başta 10. Beş Yıllık Kalkınma Planımızın
hedeflerinin gerçekleşebilmesi ve ülkemize daha fazla dış kaynaklı yatırım çekerek büyüyebilmemiz için, yeni kurulan Lojistik
Koordinasyon Kurulu’nun acilen kolları sıvaması gerekiyor.
Ülkemizin son dönemlerde komşuları ile yaşadığı problemler
dış ticaretimizi ve genel ekonomik performansımızı derinden
etkiliyor. Bir dönem yabancı yatırımcının gözdesi konumunda olan Türkiye, çevremizde yaşanan olumsuz gelişmelerden
ÖMER ÇETİN NUHOĞLU
UND YÖNETİM KURULU BAŞKANI
dolayı eski cazibesini kaybetmiş durumda. Ancak yatırımlardaki bu gerilemenin bir sebebi de, lojistik açıdan dış
kaynaklı yatırımların beklentilerine yeterince yanıt veremeyişimiz. Bugün global otomotiv, tekstil şirketleri üretimlerini
kaydıracak cazip lokasyon arayışlarında en başta “hızlı ve
öngörülebilir teslim süreleri” talep ediyor. Bu konuda, sınırlarımızda ve gümrüklerimizde yaşadığımız uzun beklemeler, yurtdışında ise kota vb. kısıtlamaların getirdiği sorunlar,
sadece dış ticaretimizi değil; ülkemizdeki üretim süreçlerini
de sıkıntıya sokar hale geldi. Örneğin yapılan bazı analizlerde, Almanya pazarına tedarik sağlama açısından en rekabetçi olmamız gereken otomotiv ve tekstil sektörlerinde
Sırbistan, Slovenya, Fas, Tunus gibi ülkelerin lojistik hız bakımından tercih edilirliğinin arttığını; benzer şekilde tekstil
sektörü için Asya pazarlarının sağladığı lojistik avantajlarla
rekabet etmemizin giderek zorlaştığı bir gerçek. Küresel
Lojistik Performans Endeksi kriterleri üzerinden lojistik cazibemizi artırmak için seçeneklerimizi acilen masaya yatırıp
gerekli tedbirleri almazsak, bu sektörleri başka başka sektörler de izleyecek; ülkemizden daha fazla yatırımı başka
ülkelere kaptırmamız olası.
Yabancı yatırımın kesilmesi dikkat çeken bir trend. Ancak
bir yandan da Türk firmalarının dışa açılımında hızlanma
gözleniyor. Türkiye lojistik sektörünün ülke olarak karnesine baktığımızda 2015’te ciddi bir büyümenin olmadığını
görebiliyoruz. Sektörümüzde yüzde 25-30 civarında bile
büyüyen firmalar var ama bunlar bir elin parmakları kadar
az. Totalde ise 2015’te sektörün düşük navlunla geçtiğini
söylemek mümkün. 2014 yılında yüzde 16 büyüyen sektör, olumsuz gelişmeler yaşanmasaydı 2015’te büyümesini
katlayabilirdi. Lojistik uzmanları bütün bu bileşenler toplandığında ülkemiz firmalarının mutlaka dışarı açılması ve yeni
pazarlara yönelmesi gerektiğini belirtiyorlar.
Ancak, bunun için potansiyel vaat eden lojistik firmalarımızın daha fazla desteklenmesi şart. Bunun için Çin ve
ABD başta olmak üzere, Lojistik sektörü firmalarına yönelik
devlet desteği mekanizmalarını örnek alıp, “hizmet ihracatı”
boyutunda ekonomimize yeni gelir olanakları yaratmak için,
yine Lojistik Koordinasyon Kurulu merkezli projelere büyük
iş düşüyor. Günü kurtarmak değil; geleceği kurtarmak, ana
hareket noktamız olmalı.
Saygı ve Sevgilerimle...
8
Mayıs 2016
Editör’den
“Tek amacı ‘eşit şartlarda rekabet etmek’ olan uluslararası nakliyecilerimiz yabancıların 5 katı sigorta maliyeti ödüyor. Sigortalar Birliği
ile belki 10 kez toplandık, sektöre: ‘Haklısınız ancak, yurtdışında
kalınan süreleri bilmiyoruz’ dediler. Bunun üzerine, Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı arasında
sağlanan işbirliği ile tüm araçların yurtdışında geçirdikleri süreler
plaka bazında izlenebilir ve sigorta şirketleri tarafından kullanılabilir
hale getirildi. Sigortalar Birliği bu imkânlara rağmen çözüm konusunda adım atmamakta ısrar ediyor. Kamu yöneticileri, uzmanları
çalışıp bu sistemi dikkate alınsın diye hayata geçirdi. Yanlışta ısrar
edilsin diye değil... Sigortacılar uluslararası nakliyecilerin haklılığını
teyit ediyor ancak çözün konusunda duyarsız kalıyorlar. Artık yeter!
Tüm ağır vasıtaların diyetini ödeyen sektörümüzün bu yükü taşıyacak gücü kalmamıştır...”
Merhaba,
S
anayi ağırlıklı büyümesini istikrarlı bir şekilde sürdürmek isteyen Türkiye’nin 2023 ihracat hedefinin 500 milyar dolar
olduğunu herkes biliyor. Peki, bu hedefe nasıl ulaşılacak?
Elbette ki lojistik sektörü ve taşımacılık olmadan bu hedefe ulaşmak
imkansızdır. ‘Mal ihraç ederken hizmet ithal eden’ bir ülkenin ise
bu rakamlara ulaşması düşünülemez. UND olarak katıldığımız tüm
platformlarda yabancı araçların sektörümüzdeki taşıma payının arttığını dile getiriyoruz. Yetkililerimizin bu konuda ‘korumacı’ tedbirler
alması gerektiğini düşünüyoruz. Yabancılar bizden daha mı iyi taşıyor, işini bizden daha mı profesyonel gerçekleştiriyor tabii ki hayır.
Ama yabancıların giderleri bizden o kadar az ki... Bunun en güzel
örneklerinden biri sigorta giderleri oluşturuyor. Uluslararası nakliyecilerimiz sigorta giderlerinin ‘çok yüksek’ olmasından yakınıyor.
Araştırmalar, yabancıların 5 katı sigorta maliyetimiz olduğunu gösteriyor. Sektörümüz Uluslararası Zorunlu Trafik Sigortası (Yeşil Kart)
için ortalama yıllık 1.000 Euro öderken, Türkiye’deki zorunlu sigorta
için ortalama yıllık 6 bin TL, yaklaşık 2 bin Euro ücret ödüyor. Türk
araçlarının yaklaşık 3 bin Euro ücret ödediği Ulusal ve Uluslararası Zorunlu Trafik Sigortası için Avrupalı araçlar ortalama 500 Euro
ödüyor. En büyük ve masum talebi, ‘Eşit şartlarda rekabet’ etmek
olan Türkiye uluslararası nakliyecisi olarak sigorta giderlerindeki bu
dengesizliğin ve haksızlığın bir an önce çözüme kavuşturulması
gerektiğini ifade ediyoruz. UND’nin Sesi dergimizde de bu konuyu
esnaflarımızla birlikte işledik. Bu önemli konuyu ilgili tüm kesimlerin
çok iyi incelemesi ve etüt etmesi gerektiğini düşünüyorum.
Zorunlu trafik sigortalarında fiyatın serbest bırakılmasından sonra,
araç başına zorunlu trafik sigortası maliyetleri çok ciddi rakamlarda arttı. Aynı araç için 4 bin TL ile 20 bin TL teklif veren sigorta
şirketleri var. 100 bin TL teklif verenleri de gördük. Organize bir
şekilde istismar ediliyoruz. Uluslararası taşıma araçlarının ayrı bir
grup olarak değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizmek istiyorum.
Zamanının çoğunu yurtdışında geçiren, neredeyse tamamı araç
takip sistemleri ile izlenen, Avrupa’nın en genç filosunun yurtiçinde
Fatih ŞENER
UND İcra Kurulu Başkanı
365 gün trafikte olan hafriyat kamyonları ve dâhili taşımacılarla aynı
havuzda değerlendirilmesi haksızlıktır. Avrupa’da zorunlu trafik sigortası olarak kullanılan Yeşil Kart Sigortası’nın, ortalama 1.000 Euro fiyatla Avrupa’da tamir bakım masraflarının Türkiye’ye göre çok yüksek
olmasına rağmen tüm hasarları karşılayıp kar ederken, Türkiye’deki
zorunlu trafik sigortalarının bu fiyatın 2 katı fiyatla yapılması açıklanamazdır. 100 araç sahibi bir firma, her yıl 7–8 araç bedelini sigorta için
harcıyor. Bu durum sadece ‘akıl tutulması’ ile açıklanabilir. Uluslararası karayolu taşımacılığı sektöründe faaliyet gösteren 66 bin aracın
yaklaşık 6 bini 200 gün üzerinde yurtdışında kalırken, toplam aracın
yüzde 52’si 100 gün ve üzerinde bir süre yurt dışında kalıyor. Bu araçlar için hem 365 gün yurtiçinde kalıyor gibi sigorta yapılması hem de
Avrupa’da örneği olmayan fiyatlar uygulanması bizim için artık dayanılmaz bir hal almıştır. Bu araçlar Türkiye’de bulunmadıkları için hiçbir
risk oluşturmamakta ancak Türkiye’de ve trafikte risk oluşturuyormuş
gibi trafik sigorta primi ödemektedirler. Sonuç olarak, zamanının çoğunu yurtdışında geçiren, araç takip sistemi ile izlenen Avrupa’nın en
genç filosunun Türkiye’de bulunmadıkları günler için sigorta yaptırmaları haksızlıktır. Sigortalar Birliği ile belki 10 kez toplandık, sektöre:
‘Haklısınız ancak, yurtdışında kalınan süreleri bilmiyoruz’ dediler. Bunun üzerine, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ve Hazine
Müsteşarlığı arasında sağlanan işbirliği ile tüm araçların yurtdışında geçirdikleri süreler plaka bazında izlenebilir ve sigorta şirketleri tarafından
kullanılabilir hale getirildi. Sigortalar Birliği bu imkânlara rağmen çözüm
konusunda adım atmamakta ısrar ediyor. Kamu yöneticileri, uzmanları çalışıp bu sistemi dikkate alınsın diye hayata geçirdi. Yanlışta ısrar
edilsin diye değil! Dış ticaretimizin motor gücü olan sektörümüz artık
bu yükü taşıyamıyor! Haksızlığa son vermek için; sektörün yurt dışında
kaldığı süreler dikkate alınmalı ve poliçeye eklenmeli. Uluslararası filo
yurtiçindeki araçlardan ayrı bir grup olarak değerlendirilmelidir. Sektörümüz sakin olmalı. Taksiciler gibi yollara çıkmak, eylem yapıp yolları
kapatmayı konuşmaya başlayan sektörümüze de çağrımız sakin olup,
görüşmelerin sonucunu beklemeleridir.
Saygılarımla…
10
UND’den
UND, Arap Karayolu Taşımacıları Birliği Genel Kurulu’na hitap etti
Arap Baharı ve sonrası yaşanan gelişmeler dünyanın ilgisini Ortadoğu’ya
çekti. Aynı zamanda bu dönem
içerisinde ‘Arap Ligi Üyesi’ ülkeler
küreselleşmenin ekonomi üzerindeki
rolünün de etkisiyle önemli kararlar
almaya itildi. Özellikle ulaştırma konuları ön plana çıktı. Alınan kararlar,
Birleşmiş Milletler’in taşımacılığı ve
ticareti kolaylaştırıcı sözleşmelerine taraf olma hususundaki iradeyi
beyan ediyor ve ilerleyen yıllarda bu
bölge üzerinde taşımacılığın daha
cazip ve önemli hale geleceğini
gösteriyor. Arap Karayolu Taşımacıları Birliği (Arap Union of Land
Transport) 1976 yılında Amman’da
kuruldu. Arap Ligi Ulaştırma Bakanları
Konseyi’nde gözlemci statüsünde
bulunan ve aynı zamanda Konsey’de
alınan kararların uygulamaya geçirilmesini sağlayan, siyasi otorite ile yakın
işbirliği içerisinde bulunan önemli bir
birlik konumundadır. UND, sözkonusu
birliğin de onursal üyesidir. Ülkemizle
bölge ülkeleri arasındaki taşımacılık
ilişkileri üzerine işbirliği geliştirmeyi
teminen UND, 5 Nisan’da Dubai’de
gerçekleştirilen Arap Karayolu Taşımacıları Birliği Genel Kurulu’na davet
edildi ve üyelerine hitap etti. Türkiye
ile Arap ülkeleri arasında gerçekleşen
taşımacılık faaliyetleri ile işbirliğini zorlaştıran faaliyetleri ortadan kaldırmaya
çağrıda bulundu. UND İcra Kurulu
Başkanı Fatih Şener, genel kurulda
bulunan üyelere hitap etti. Daha sonra
genel kurul etkinliği bölgenin taşımacılık faaliyetlerini değerlendiren bir panel
ile devam etti. UND adına İcra Kurulu
Başkan Yardımcısı Alper Özel, Türk
taşımacıların bölgede yaşadığı güncel
sorunlara değinerek destek talep etti.
Hazar Transit Koridoru Platformu
Toplantısı’nda gümrük sorunları ele alındı
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Müsteşar
Yardımcısı Sezai Uçarmak’ın katılım
sağladığı Hazar Transit Koridoru Platformu toplantısında, Hazar bölgesindeki
ülkelerde yaşanan gümrük sorunları ve
ülkemizdeki gümrükler ile ilgili gelişmeler
ele alındı. Gümrük ve Ticaret Bakanlığının Hazar Denizi’ne kıyısı olan ülkelere
ve bu ülkeler üzerinden ardı ülkelere yapılan taşımacılık faaliyetlerinde
yaşanan sorunlar ve gümrük konularındaki girişimler hakkında bilgilendirme
yapan Uçarmak bölgedeki sorunların
giderilebilmesi için Bakanlık olarak her
türlü desteğin verildiğini ve verilmeye
devam edileceğini aktardı. Ülkemizdeki
tek pencere, ortak kapı, tek durak,
yetkilendirilmiş yükümlü gibi bakanlığımızın gümrük süreçlerini hızlandırıcı
projeleri hakkında son gelişmeleri
paylaşan Uçarmak, bu projeler ile hızlı
ve güvenilir ticaretin önünü açmak ve
beklemelerden kaynaklanan maliyetleri
ortadan kaldırmak istediklerini aktardı.
UND adına İcra Kurulu Üyesi Erman
Ereke’nin katıldığı toplantıda, sınır
kapılarında yaşanan beklemeler ve bu
beklemelerin taşımacılık sektörüne olan
Mayıs 2016
maliyeti, iç ve sınır gümrük idarelerindeki süreçlerin etkin şekilde yönetilebilmesi adına UND tarafından hayata
geçirilen projeler ve sektörümüzün
gümrük makamlarımızdan beklentileri
hakkında bilgilendirme yapıldı. Gümrük ve Ticaret Bakanlığımızın gümrük
alanında hayata geçirdiği projelerin
Hazar bölgesindeki ülkelerde örnek
uygulama olarak uygulamaya konulmasında bakanlık desteği talep edildi.
Hazar bölgesindeki ülkelerde yaşanan
gümrük sorunlarının çözümlenebil-
mesi adına görüş alışverişinde bulunan
toplantıya ayrıca HASEN Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Metin Ataç, Piri Reis
Üniversitesi Lojistik ve Taşımacılk Bölüm
Başkanı Zafer Acar, İstanbul Barosu
Lojistik ve Taşıma Hukuku Komisyonu Üyesi Güler Önal, Tekfen Lojistik
Müdürü Metin Ünlüsoy, UTİKAD Genel
Müdür Yardımcısı Özkay Özen ve Türk
Keneşi, Proje Yöneticisi Farid Damirli ve
yine HASEN’den Seray Özkan, Zeynep
Kapsan, Rüçhan Kaya ve Burcu Demir
katılım sağladı.
12
UND’den
Türk Konseyi’nden UND’nin Hazar çalışmalarına tam destek
Türk Konseyi önümüzdeki dönemde Türkiye’de toplanacak olan Türk
Konseyi Ülkeleri Gümrük Çalışma
Grubu Toplantısı’na hazırlık için UND
ile görüştü. Son derece verimli geçen
toplantıda UND tarafından Hazar
koridorunda son yaşanan olumlu
gelişmeler, UND’nin yapmış olduğu
üst düzey görüşmeler ve faaliyetler
hususunda Türk Konseyi’ne bilgi
verildi. Türk Konseyi, UND tarafından gerçekleşen tüm faaliyetler
sebebiyle UND’ye teşekkür ederek,
UND’nin faaliyetlerinin koridora hareketlilik ve canlılık getirdiğini ifade
etti. Maliyetlerde yaşanan düşüşlerin, artan işlem hacimlerinin Türk
Konseyi üyesi ülkelerin ticaretine
olumlu yansıdığı bilgisi verildi. Türk
Konseyi ,UND ile Hazar Koridoru
hususunda daha yakın bir işbirliği
arzu edildiğini, iki kurumda var
olan çalışma gruplarına karşılıklı
katılımın büyük önem arz ettiğini
dile getirildi. Toplantı sonunda
Türk Konseyi’nin UND Kazakistan
ve Türki Cumhuriyetleri Çalışma
Grubu’na katılımcı olarak iştirak
etmesine, UND’nin ise Türk Konseyi Gümrük Çalışma Grubu’nda
bir sunum gerçekleştirmesine karar
verildi.
Mersin’de üniversite mezunu işsiz gençlere
AB destekli eğitim programı ve istihdam imkanı
Doğu Akdeniz Belediyeler Birliği (DABB),
Mersin Üniversitesi (MEÜ), Mersin Deniz
Ticaret Odası ve Uluslararası Nakliyeciler
Derneği (UND), Avrupa Birliği’nin (AB)
266 bin Avro hibe desteği verdiği projeyle
lojistik eğitimi almış ve Mersin’de yaşayan
işsiz 120 üniversite mezunu gence eğitim
vererek, bu alanda istihdam edilmelerine
katkı sağlayacak. ‘İş Akademisi’ projesinin
tanıtım toplantısı, Doğu Akdeniz Belediyeler
Birliği ve Adana’nın Çukurova Belediye
Başkanı Soner Çetin, MEÜ Rektörü Prof.
Dr. Ahmet Çamsarı, Akdeniz Belediyesi Eş
Başkanları Yüksel Mutlu ve Mehmet Fazıl
Türk ile UND Yönetim Kurulu Üyesi Ercan
Arslan, Çalışma Grubu Başkanları Nihat
Irmak ve Burhan Özcan katılımıyla Mersin
Ticaret Sanayi Odası Konferans Salonu
yapıldı. Çalışma grubu başkanları DABB ve
MEÜ tarafından hazırlanan, Mersin Deniz
Ticaret Odası ve Uluslararası Nakliyeciler
Derneği’nin de paydaş olarak yer aldığı
ve bir yıl sürecek ‘İş Akademisi’ projesi,
Mersin’de yaşayan 20-29 yaşları arasında,
en az önlisans eğitimini tamamlamış, lojistik
sektörüyle ilgili bölümlerden mezun olan
işsiz 120 genci kapsayacak. Eğitim programları MEÜ tarafından gerçekleştirilecek
ve her kursiyer 51 günlük eğitim programı
kapsamında günlük 10 Avro gündelik
Mayıs 2016
alacak. Kursiyerler eğitim sonrasında
UND üyesi firmalarda 20 günlük staj
programına tabi tutulacaklar ve daha
sonra sertifika alacaklar. Sertifika
sonrası gençlerin istihdam edilmelerinde UND aktif rol alacak.
Başvurular
10 Mayıs’ta başlıyor
Proje bütçesi 266 bin 86 Avro, bu
bütçenin yüzde 90’ının AB tara-
fından hibe olarak yüzde 10’unun
ise DABB tarafından karşılanacak.
Projenin genel hedefinin, Mersin’de
eğitimli ancak işsiz gençlerin
işgücüne katılımını desteklemek ve
istihdam edilebilirliklerine katkıda
bulunmak. Projeye katılmak isteyen
gençlerin 10 Mayıs 2016 tarihinden
itibaren ‘www.eleleisakademisi.
mersin.edu.tr’ adresinden başvuru
yapabilecekler.
13
Mayıs 2016
14
UND’den
UND II. Başkanı İzzet Salah
IRU yönetimine oybirliğiyle yeniden seçildi
8 Nisan’da Cenevre’de gerçekleştirilen 2016’nın ilk Genel
Kurulu’nda, UND İkinci Başkanı
İzzet Salah, karayolu taşımacılığının küresel temsilcisi IRU (International Road Transport Union
- Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Birliği) Yönetim Kurulu’na
oybirliğiyle seçildi. IRU Tüzüğü
kapsamında, IRU ve faaliyetlerine önemli katkılar sağlayan
sektör temsilcileri arasından IRU
Yönetimi’ne seçilen İzzet Salah,
2007 yılından beri IRU Yönetiminde görev almakta olup, Türkiye
uluslararası karayolu taşımacılık
sektörünü temsil ediyor. Beş
kıtadan 100’den fazla ülkeden
ulusal dernek ve TIR kefil kuruluşlarından oluşan IRU üyeleri, yük
ve yolcu taşımacılığı konseyleri,
çalışma grupları ve biri İstanbul
merkezli olarak Ortadoğu ve bölgesine hitap eden bölge temsilcilikleriyle sektöre küresel hizmetler
sunuyor. 2016-2017 döneminde
görev yapacak olan 13 kişilik IRU
Yönetim Kurulu aşağıdaki şekilde
oluştu:
IRU’nun Yeni Yönetimi:
Christian Labrot, Başkan
(BWVL, Almanya)
Radu Dinescu, Başkan
Yardımcısı (UNTRR, Romanya)
Yves Mannaerts, Başkan
Yardımcısı (FBAA, Belçika)
Umberto de Pretto, Genel Sekreter
Üyeler:
İzzet Salah (UND, Türkiye)
Jos Sales (FLEAA, Lüksemburg)
Bekmyrat Eyeberdiev (THADA,
Türkmenistan)
Leonid Kostiuchenko
(AsMAP UA, Ukrayna)
Janusz Lacny (ZMPD, Polonya)
Andrey Kurushin (ASMAP, Rusya)
Erlandas Mikenas (LINAVA,
Litvanya)
Florence Berthelot
(FNTR, Fransa)
Jan Buczek (ZMPD, Polonya)
Frans Vrins, Sayman Üye
Peter Cullum, Sayman Üye (İngiltere)
Graham Smith, Mali Komisyon
Başkanı (İngiltere)
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Karayolu
Taşımacılığında 2017-2021 Stratejisini paydaşlarla birlikte belirliyor
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı 2017-2021 dönemi Stratejik
Planı hazırlık çalışmaları kapsamında
karayolu, demiryolu, denizcilik, havacılık
ve uzay ve haberleşme olmak üzere 5
temel sektörde paydaşların sektöre ilişkin tespit ve değerlendirmelerini almak
üzere Bakanlığımız tarafından 5-7 Nisan
2016 tarihleri arasında bir dizi “PaydaşSektör Grup Toplantısı” gerçekleştirildi.
İlgili Bakanlık Genel Müdürlüklerinin
yönetiminde, belirlenen sektörlerin farklı
paydaşlarını bir araya getiren Bakanlık,
7 Nisan’da “Karayolu Paydaş Toplantısı” düzenledi. Karayolu Düzenleme
Genel Müdür Yardımcımız Sn. Nurhan
Tüfekçioğlu’nun başkanlığında karayoluyla yük ve yolcu taşımacılığı alanından
100’e yakın sektör paydaşını bir araya
getiren toplantıda, sektör temsilcilerinden
- Sektörle ilgili genel değerlendirmeler
Mayıs 2016
- Sektörün ülkemizde mevcut durumuna ilişkin olumlu/olumsuz tespitler
- Uluslararası alanda sektörün durumu ile ilgili tespitler
- Sektörün ihtiyaçları ve Bakanlığımızdan beklentiler
- Bakanlığımızın 2017-2021 Stratejik
Planı için öneriler alındı
Yukarıdaki çerçevede toplantıya
katılan diğer meslek örgütlerinin ilettiği
sorun ve taleplere ilave olarak , UND
de “Karayolu Taşıma Mevzuatının
Güncellenmesi, Yabancı Araçların
Denetlenmesi ve Etkin Ceza Tahsilatı
Mekanizmalarının İvedilikle Uygulamaya Alınması, Sektörde Hizmet
Kalitesinin Geliştirilmesi İçin Mesleğe
Girişte Saygınlık ve Yeterlilik Kriterlerinin Güçlendirilmesi ve Avrupa Birliği
başta olmak üzere Türk Taşımacılara
Kota, Vize vb. Tarife Dışı Kısıtlamalar
Uygulayan Ülkelerle Müzakerelerde
Transit Serbestisi Kuralının İşletilmesinin Sağlanması, AB-Türkiye Arasında Karayolu Transit Anlaşmasının
İmzalanması İçin Lobi Çalışmaları”
öncelikli olmak üzere, sektörümüz
adına taleplerimiz dile getirdi.
Bakanlık stratejilerinin belirlenmesinde özel sektör paydaşlarının
görüşlerinin doğrudan alındığı
verimli organizasyon için Sayın
Genel Müdür Yardımcımız Nurhan
Tüfekçoğlu nezdinde, tüm Bakanlık
yetkililerine şükranlarımızı sunarız.
15
Mayıs 2016
16
UND’den
Yeditepe Üniversitesi 2016 Lojistik Forumu’nda
UND öğrencilerle buluştu
UND, Yeditepe Üniversitesi evsahipliğindeki lojistik forumda Türkiye’nin farklı
üniversitelerinden gelen lojistik öğrencileriyle buluştu.
Yeditepe Üniversitesi Lojistik Kulübü
tarafından Yılport Holding ana sponsorluğunda gerçekleşen “Logistics
Forum’16” geçtiğimiz hafta sonu sona
erdi. 22 Nisan Cuma günü, Yeditepe
Üniversitesi 26 Ağustos Yerleşkesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Konferans
Salonu’nda, Yeditepe Üniversitesi
Kurucu Başkanı Bedrettin Dalan, Ticari
Bilimler Fakültesi Uluslararası Lojistik
ve Taşımacılık Bölüm Başkanı Erdal
Nebol ve Lojistik Kulübü Başkanı Natali
Gönülokşayan’ın açılış konuşmalarıyla
başlayan Logistics Forum’16, 2 gece
3 gün boyunca uzman panelistler ve
sektörün nabzını tutan panel konularıyla, Türkiye’nin dört bir yanından katılım
gösteren lojistik profesyoneli adaylarına güzel bir deneyim yaşattı. Açılış
konuşmalarının ardından gerçekleşen
ilk panelde, Hava Kargo Danışmanı
Aydın Uzunçarşılı, Körfez Havacılık
Genel Direktörü Müjdat Yücel ve THY
Teknik Genel Müdür Danışmanı Halil
Tokel, 3.Havalimanı’nın Türk ekonomisine ve lojistik sektörüne katkıları
konusunda sunumlarını gerçekleştirdi.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk
Bayramı’nın coşkusuyla başlayan
2.günün ilk paneli “Rekabette Lojistik
Trendler-Güncel Konular”da, lojistik
sektörünün bugünü ele alındı. Ünsped
Gümrük Müşavirliği ve Lojistik Hizmetler A.Ş. CEO’su Dr. Hakan Çınar’ın
moderatörlüğünü yaptığı panele,
UTİKAD Yönetim Kurulu Başkanı
Turgut Erkeskin, UND İcra Kurulu
Başkan Yardımcısı Evren Bingöl ve
Prinkipo Akademi kurucusu ekonomist İskender Özturanlı, tecrübe ve
fikirlerini öğrencilerle paylaştı. Gümrük Birliği sürecinden Transatlantik
Anlaşması’na kadar birçok konunun
masaya yatırıldığı panele UND adına
katılan İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Evren Bingöl, UND’nin taşıma
kotaları ve profesyonel sürücü vizeleri
konusunda yurtiçinde ve uluslararası alanda yürüttüğü lobi faaliyetleri
ve Türkiye-AB ilişkilerinde güncel
meseleler hakkında bilgiler verdi.
Logistics Forum’16 süresince etkinlik
fuaye alanında kurulan stantlarda
katılımcılar, Türkiye’nin önde gelen
lojistik firmaları ile kariyer planlarında fikir alışverişinde bulunma fırsatı
yakalarken iş ve staj başvurularını da
gerçekleştirdiler. Yeditepe Üniversitesi Lojistik Kulübü, 10. Yaşını kutladığı
senede, Logistics Forum’16, farklı
üniversitelerden lojistik öğrencilerine
yeni kazanımlar sağlama hedefini
gerçekleştirmiş oldu.
Azerbaycan’dan Ro-Ro gemi ücretlerinde yüzde 20 indirim
Hazar güzergahında son olarak Türkmenistan
24 Mart’ta Ro-Ro gemi ücretlerinde yüzde 20
indirim uygulamasını başlatmıştı. Türkmenistan’ın
yapmış olduğu indirimlerin ardından 31 Mart
itibarıyla Azerbaycan da daha önce yapmış
olduğu iyileştirmelere bir yenisini ekleyerek gemi
ücretlerinin Gidiş-Dönüş alınması şartıyla yüzde
20 indirim uygulamasını başlattı. 31 Mart itibarıyla, Azerbaycan’ın gemi ücretlerine ilişkin yapmış
olduğu indirimler aşağıdaki gibidir. Gemi biletlerinin tek yön alınması halinde herhangi bir indirim
uygulanmayacak olup söz konusu ücretler gemi
biletlerinin gidiş-dönüş alınması halinde geçerli
olacaktır ve bilet ücretlerine sürücü bileti dahildir.
2015 yılı aralık ayında, Azerbaycan geçiş
maliyetlerinde yüzde 56 ve Bakü-Türkmenbaşı
Ro-Ro güzergahında yüzde 24 oranında maliyet
avantajı sağlanan iyileştirmelerin ardından son
olarak Ro-Ro ücretlerinde yapılan yüzde 20 oranındaki indirimler orta koridorun canlandırılması
yönünde Azerbaycan’ın vermiş olduğu desteğin
somut örnekleridir.
Mayıs 2016
Güzergah
Araç Türü
Eski Ücret Yeni Ücret
Bakü- Türkmenbaşı-Bakü Komple Araç Ro-Ro Fiyatı (Gidiş – Dönüş) 2.145 $ 1.716 $
Römork Ro-Ro Fiyatı (Gidiş – Dönüş)
1.755 $ 1.404 $
17
Mayıs 2016
18
UND’den
Türkiye, Bulgaristan ve Yunanistan arasında sınır yönetimi
alanında bölgesel işbirliği çalıştayı gerçekleşti
UND adına İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener tarafından gerçekleştirilen
sunumda, UND tarafından etkin sınır yönetimi ile ilgili hayata geçirdiği
“Türkiye-Bulgaristan Sınır Kapıları Uyumlaştırma ve Süreç Analizi Projesi”
hakkında detaylı bilgilendirme yapıldı.
S
ınır yönetiminde bölgesel
işbirliği sağlanması amacıyla
Birleşmiş Milletler kuruluşu olan Uluslararası Göç Örgütü
tarafından Avrupa Birliği fonları ile
hayata geçirilen “Türkiye, Bulgaristan ve Yunanistan Arasında
Sınır Yönetimi Alanında Bölgesel
İşbirliği Projesi” nin ilk toplantısı
ülkemiz ile Bulgaristan’ın gümrük
ve emniyet teşkilatları ve yine her
iki ülke derneklerinin katılımları ile
20-21 Nisan’da Edirne’de gerçekleştirildi. Toplantıda UND’yi
İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener,
İcra Kurulu Üyesi Erman Ereke ve
Uzman Gürol Gülbeyaz temsil etti.
Gerçekleştirilen ilk toplantıda ana
gündem kaçak göçmenler ve yarattığı mağduriyetler olurken katılımcı
kurumlar önleyici tedbirler ve etkin
sınır yönetimi alanında yapılabilecek
çalışmalar masaya yatırıldı. 1951
yılında Birleşmiş Milletler bünyesinde kurulan ve 156 ülkede temsilciliği olan Uluslararası Göç Örgütü
Göç ve Sınır Yönetimi Proje Müdürü
Darijus Pamparas tarafından yapılan
sunumlarda, düzensiz göçün ülke
ekonomilerine verdiği zararlar ve
maliyetlere değinilirken, kaçak göç
hususunda önleyici faaliyetler ve
Mayıs 2016
yapılan çalışmalar ve ilerleyen safhalarda
uygulamaya geçirilecek eğitim faaliyetleri
hakkında bilgilendirme yapıldı.
İllegal göç konusu
UND adına İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener tarafından gerçekleştirilen sunumda,
UND tarafından etkin sınır yönetimi ile ilgili
hayata geçirdiği “Türkiye-Bulgaristan Sınır
Kapıları Uyumlaştırma ve Süreç Analizi
Projesi” hakkında detaylı bilgilendirme
yapıldı. Kaçak göçmen vakaları nedeniyle
Türk taşımacılarının Bulgaristan, Yunanistan, İtalya, Fransa ve İngiltere’de karşı
karşıya kaldığı mağduriyetler, yüksek ceza
miktarları, beklemeler ve diğer kayıplar
katılımcı kurumlar ile paylaşılırken, güvenli
ve hızlı ticaretin önünü açabilmek için sınır
kapılarında etkin kontrol mekanizmalarının
hayata geçirilmesi ve aynı zamanda hızlı
ticarete imkân verecek projelerin birbirine
komşu ülkeler ile işbirliği içinde uygulamaya konulmasının önemine değinildi.
İllegal göç konusunda dünya çapındaki en
iyi uygulama örneklerinin proje dahilinde
işbirliği içinde uygulamaya konulması,
gerek sürücülerin gerek ise firma temsilcilerinin riski önleyecek ve kaçak göçmen
vakalarının önüne geçecek şekilde bilinçlendirilmesi ve tedbir almalarını sağlanması
için gerek iç gümrük idarelerinde gerek ise
sınır kapılarında düzenli eğitimler verilmesi,
Fatih Şener tarafından vurgulanan bir
başka husus oldu. Trakya Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı Kaçakçılık İstihbarat
Bölge amiri Hakan Kocaçiftçi tarafından yapılan sunumlarda ise, bölge
müdürlüğüne bağlı Kapıkule, Hamzabeyli ve İpsala sınır kapıları hakkında
bilgilendirmeler yapılırken, etkin sınır
yönetimi ve kaçak göçmen vakalarının
engellenebilmesi adına alınan idari
tedbirler paylaşıldı. Edirne İl Emniyet
Müdürlüğü, Müdür Yardımcısı Kemal
Şahin tarafından yapılan sunumlarda
ise, özellikle son yıllarda giderek artan
kaçak göçmen vakaları ve yakalanan
göçmen sayıları ile ilgili istatistiki bilgiler
paylaşılırken, kaçak göçmen vakalarını
organize eden taraflara uygulanan Türk
Ceza Kanunu kapsamındaki cezai
müeyyideler aktarıldı. Bulgaristan’ın
Kapitan Andreevo Sınır Kapısı yetkilileri ve yine Bulgaristan ile Yunanistan
arasındaki sınır kapılarından sorumlu
emniyet teşkilatı yetkilileri tarafından
sunumlarda ise Bulgaristan’daki sınır
idareleri tarafından yapılan çalışmalar,
Bulgaristan’da yakalanan kaçak göçmenlere dair istatistikler ve etkin sınır
yönetimi ile ilgili faaliyetlere dair bilgilendirmeler yapıldı. Bulgaristan Uluslararası Taşımacılar Derneği (AEBTRI) tarafından yapılan paylaşımlarda ise kaçak
göçmen konusunda taşımacı firmaları
bilinçlendirmek ve tedbir almalarını sağlayabilmek için eğitimler verildiği aktarıldı. Özellikle kaçak göçmen sorunlarının
azaltılabilmesi ve etkin sınır yönetimi
sağlanarak hızlı ve güvenilir sınır geçişlerinin önünün açılması hususlarında
ülkemiz, Bulgaristan ve Yunanistan
arasında yapılacak ortak çalışmalara
büyük katkı sağlayacak projenin ilk adımı niteliğindeki toplantıda, çalışmaların
devam ettirilmesi, karayolu taşımacılarının yaşadığı mağduriyetlerin azaltılması
için tedbirlerin alınması ve etkin sınır
yönetimi hususunda gümrük makamları ile işbirliği içinde ortak projelerin
hayata geçirilmesi hususlarında görüş
birliğine varıldı.
19
Yönetmelik değişikliği
sektöre nefes aldıracak
Karayolu taşıma yönetmeliğinde yapılan son
değişiklikleri değerlendiren UND İcra Kurulu
Başkanı Fatih Şener
“Ulaştırma Denizcilik ve
Haberleşme Bakanımız
Binali Yıldırım’ın yaptığı
bu değişiklikler sektörümüze nefes aldırmıştır”
dedi.
Karayolu taşımacılık sektörü olarak
zor şartlarda mücadele ettiklerini
belirten UND İcra Kurulu Başkanı
Fatih Şener “Yabancı araçlara karşı
haksız rekabetle mücadele eden,
bölgesel krizlerle güzergah sorunu yaşayan sektörümüz ulaştırma
mevzuatının günümüz şartlarının
gerisinde kalması sebebi ile önemli
güçlükler yaşamakta idi. İlk kez 2004
yılında yayımlanan karayolu taşıma
yönetmeliği ile sektörü kurumsallaştıran Bakanımız son değişikliklerle
de sektörümüze destek olmuştur”
dedi.
Karayolu taşıma yönetmeliğinde yapılan değişiklik kapsamında yapılan
yenilikleri aktaran Şener, maddeleri
sıraladı:
-Uyarma cezaları nedeniyle “yetki
belgesi iptal” işlemleri kaldırıldı.
Böylelikle uyarma cezalarının “kalıcı
hale gelmesi” ve “uyarma cezalarından kaynaklı yetki belgesi iptalleri”
yönetmelikten kaldırıldı.
-Yetki belgesi yenileme dönemlerinde yetki belgesi üzerinde bulunan
uyarma cezalarının paraya çevirtilerek kaldırılmasına imkan tanındı.
-Geçiş belgeleri dağıtım esasları
yönergesi çerçevesinde “geçiş belgeleri” ile ilgili verilen uyarma cezaları
% 50 düşürüldü.
-Asgari kapasitemin kaybedildiği sü-
relerin toplamı, yetki belgesi süresince 540 günden 630 güne çıkarıldı.
-Sürücü bulma sorunu yaşanan
sektörümüzde, sürücülerin çalışma
yaş sınırı 66 olarak belirlendi.
Şener “Şartların ve ihtiyaçların
sürekli değiştiği dikkate alınarak
Sayın Bakanımız tarafından onaylanan bu değişiklikler, sektörümüz
için büyük öneme sahiptir ve diğer
mevzuatlarımızın da güncel ihtiyaçları
karşılayacak şekle getirilmesi için tüm
diğer bakanlıklar için örnek olmalıdır.
Şartların her gecen gün değiştiği,
ihtiyaçların farklılaştığı günümüzde
sektörümüzü rekabetçi kılacak değişikliklerinde hızla yerine getirilmesi
gerekmektedir. Kanun ve yönetmelikleri ilk kez yazan bakanlığımızın bu
değişiklikleri hayata geçirmiş olması
bizler için ayrıca anlamlıdır. Bu vesile
ile Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanımız Sayın Binali Yıldırım’a
sektörümüz adına teşekkür ederiz”
dedi.
Mayıs 2016
20
UND’den
Türkiye-Kazakistan
KUKK Toplantısı gerçekleştirildi
Türkiye-Kazakistan KUKK Toplantısı 28-29 Nisan’da Astana’da gerçekleştirildi.
Türk taşımacılarının Kazakistan’da yaşadığı tüm sorunlar Kazak tarafına iletildi.
T
ürkiye-Kazakistan KUKK
Toplantısı 28-29 Nisan’da
Astana’da gerçekleştirildi.
Türk tarafınca Türk taşımacılarının
Kazakistan’da yaşadığı tüm sorunlar Kazak tarafına iletildi. Çözümler için KUKK toplantısı boyunca
uzun istişarelerde bulunuldu. Türk
taşımacılarının en büyük talebi olan
geçiş belgelerinin geçerliliğinin
60 güne çıkartılması talebi Kazak
tarafınca vize süresi öne sürülerek
kabul edilmedi. Yine de Türk tarafının talebinin ilgili Kazak makamlarına iletileceği hususunda Kazak
tarafınca bilgi verildi. Türk tarafı
Kazakistan’da uygulanan konvoy
uygulaması ile ilgili şikayetleri dile
getirdi.
“TIR Plus” sistemi
hususunda istişareler
Kazak tarafı, 2016 yılında
Kazakistan’da uygulanan konvoy
uygulamasının çoğunluğunun
Kırgızistan’a yönelik eşya taşımaları
çerçevesinde gerçekleştiğini bildirdi.
Kırgızistan gümrük otoritesinden,
transit kontrol bilgi sistemine ilişkin
teknik sorunların çözüldüğü bilgisinin gelmesinden sonra, TIR teminat
miktarının üzerindeki gümrük ücret
ve resimleri hariç olmak üzere,
TIR karnesi ile Kırgızistan’a yönelik
transit beyanı olması durumunda
konvoy uygulamasının yapılmadığını bildirdiler. Türkiye’de yakın
zamanda TIR karnesi kefil kuruluşu
tarafından uygulamaya konacak
“TIR Plus” sistemi hususunda
Kazak tarafına bilgi verilerek, “TIR
Plus” uygulamasının ilgili taşımalarda dikkate alınması talep edildi.
Taraflar Türk ve Kazak kefil kuruluşlarına TIR sözleşmesi kapsamındaki
teminat yükümlülüğü miktarının
artırılması hususunda anlaşmalarını
tavsiye ettiler.
‘Elektronik Ön Bildirim’ sorunu
Elektronik ön bildirim yapan firmalardan ücret alınması hususundaki
Mayıs 2016
şikayetimizle ilgili olarak Kazak tarafı,
elektronik ön beyan sistemine doğru
bir şekilde bilgi girilmesi durumunda,
limandaki sınır geçiş kontrol süresinin
kısalmasının yanı sıra taşımacının
gümrük hizmetinden dolayı ücret
ödenmeyeceği hususunda bilgi verdi.
Kazakistan’da ağırlık ölçümleri
Türk tarafı sınır kapılarında, limanlarda ve yükleme noktalarında Türk
taşıtlarının ağırlığı bir kez ölçüldükten
sonra aynı taşıma süresince bir kez
daha tartılmamasına olanak sağlayacak bir ağırlık sertifikası verilmesi
gerektiğini dile getirdi. Kazak Tarafı,
Kazakistan’daki mevzuat uyarınca
araç ağırlık ve boyut kontrolleri dahil
aracın ilk kontrolden geçişinden
sonra formun arka yüzünün mühürlendiği ve böylece aracın kontrolden
geçtiği hususunda bilgi verdi. Bu
mührün olması halinde tekrar kontrol
yapılmayacağı dile getirildi.
2016 yılı geçiş belgeleri kotası
Türk tarafı İpek Yolu’nun tekrar canlandırılmasının önemi doğrultusunda
son derece düşük transit geçiş belgesi kotası hususunda Kazak tarafını
bilgilendirdi. Kazak Tarafı, Kazakistan
Cumhuriyeti’nde 2017 yılında gerçekleştirilmesi öngörülen, sınır kapılarında ücret ödenerek transit geçiş
belgesi alınmasına ilişkin mevzuat
değişikliği hususunda Türk tarafına
bilgi verdi. 2016 yılı kesin geçiş
belgesi kotası hususunda taraflar
aşağıdaki sayılarda anlaştı:
-8.000 tektip geçiş belgesi
-2.000 transit geçiş belgesi
-1.500 üçüncü ülke geçiş belgesi
Aynı zamanda Kazak tarafı, Türk
tarafına talep doğrultusunda transit
geçiş belgesi verileceği hususunda teminat verdi. Türk heyeti
2016 yılında, Türk taşımacılarının
Türkiye’den Kazakistan’a gerçekleştirdiği taşıma sayısının en az
yüzde 26’sı kadar Kazak taşıtını
yükleyecekleri hususunda teminat
verdi. Diğer yandan, Türk tarafı,
tarafların taşımacıların tabi olduğu
adil rekabet koşulları çerçevesinde, Kazak taşımacıların yukarıda
belirtilen yüklemelerden daha fazla
sayıda Türkiye’den gerçekleştireceği taşımaları kısıtlamayacak.
KUKK toplantısına Ulaştırma
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı
Müsteşar Yardımcısı Şaban Atlas
Bey başkanlık etti. Toplantıda
UND’yi İcra Kurulu Başkanı Fatih
Şener temsil etti. Rusya, Kazakistan ve BDT Ülkeleri çalışma grubu
gözlemci üyesi Türk Konseyi Proje
Direktörü Ali Çiviler de toplantıya
UND heyetinde katılım sağladı.
21
Şener: Suudi Arabistan dostluğunun sonuçlarını
lojistik alanında da hissetmek istiyoruz
UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, Suudi Arabistan Devlet Başkanı’nın
Türkiye’yi ziyareti ve iki ülke ilişkilerinin gelişmekte olmasından sektör olarak
büyük memnuniyet duyduklarını belirterek, “Ortadoğu’ya taşımalarımızda kilit
role sahip Suudi Arabistan’da yaşadığımız taşıma sorunlarının çözümü için bu
ziyaret önemli bir fırsat olarak değerlendirilmelidir” dedi.
S
uriye krizi sonrasında bir
süre Mısır üzerinden yapılan
Ortadoğu taşımaları bu
ülkenin de Nisan 2015’ten itibaren
geçişlere izin vermemesi üzerine,
tek seçenek olarak Süveyş kanalı
üzerinden yapılabilir hale gelmişti.
Çok yüksek olan Kanal geçiş ücretine rağmen Hatay RoRo’nun fedakarlıkları ile sürdürülen bu taşımalar
son dönemde Suudi Arabistan vize
prosedürleri sebebiyle yapılamaz
hale geldiğini anlatan Şener; “Aracını gemiye bindirip Suudi Arabistan’a
gönderen sürücülerin gemiden inen
araçlarını almak üzere uçak yolu ile
Suudi Arabistan’a girişleri mümkün
olmuyor, Suudi Arabistan tarafı
Şoför ancak aracı ile birlikte ülkeye
giriş yapabilir diyor.. Bu konuda
Ulaştırma, Ekonomi ve Dışişleri Bakanlıklarımız ellerinden geleni yaptı;
ancak sonuç almak Suudi tarafının
tutumuna bağlı” dedi.
Hataylı Ro-Ro olmasa
taşıma duracaktı
Şener, “Bölgede ulaşmada yaşanan sorunlar nedeni ile, ihracatımız
durma noktasına gelmişken 2015
yılında UND üyesi bir grup Hatay’lı
nakliyeci sorumluluk aldı ve yola
çıktı. Bölgeden 50 taşımacı bir
araya gelerek Hatay Ro-Ro’yu
kurdular ve 2015 yılında 10 binin
üzerinde araç taşıdılar. Her türlü
zorluğa rağmen bu taşımayı başarıyla sürdürüyorlar bu fedakârlıklar
desteklenmelidir” dedi. Fatih Şener
sözlerine şu şekilde devam etti:
“Mersin’den İtalya’ya Ro-Ro ile
yapılan taşımaya göre daha kısa
olmasına rağmen Süveyş Kanalı Ücreti sebebiyle iki katı daha
pahalı hale gelen Suudi Arabistan
taşımaları zaten zorluklara rağmen
yapılırken ayrıca bir de Sürücü
vizesi sorunu ile karşı karşıya kalmış
durumdayız.”
ihracatçımız rahat olsun
Taşıma zorluklarının çözülmesi Türkiye ve Suudi Arabistan Ekonomileri
için hayati öneme sahip olduğunu
vurgulayan Şener, “Umuyoruz
vize sorunu yakında çözülecektir;
bölgeye mal gönderen ihracatçımız
rahat olsun, mallar hiçbir zaman
yerde kalmayacak ve müşterisine
ulaştırılacaktır” dedi.
Mayıs 2016
22
LOJİSTİK
Açıkgöz: Anadolu’da Yetkilendirilmiş Yükümlü (AEO)
ve İzinli Gönderici statüleri alabilen ilk ve tek firma
olmanın gururunu yaşıyoruz
Açıkgöz Taşımacılık’ın Yetkilendirilmiş Yükümlü (AEO) ve İzinli Gönderici statüleri tescillendi. Açıkgöz Taşımacılık Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Açıkgöz:
“Türkiye’de ticari kapasite olarak önde olan 3-4 şehir merkezli firma dışında
gerek Anadolu’da gerekse de Mersin ve Güneydoğu’da, bu yetkiyi alabilen ilk
ve tek firma olmanın gururunu yaşıyoruz” dedi.
L
ojistik sektörünün önde gelen
kuruluşlarından Açıkgöz
Taşımacılık’ın “Yetkilendirilmiş
Yükümlü (AEO)” ve “İzinli Gönderici”
statüleri tescillendi. Açıkgöz Taşımacılık Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Açıkgöz, “Özellikle Avrupa’da
karşılaştığımız AEO uygulamasına
katılmak için Dünya Gümrük Örgütü
ile yapılan çalışmalardan haberdar
idik. 2013’te ise bakanlığımız yeni
yeni sistemi tanıtmaya başladığında
ekibimle görüşerek hemen gerekli
çalışmaların başlatılması için araştırmalarımızı yaptık ve takım olarak
bu yola çıktık. Çalışmaları tamamladığımızda, bölge gümrük müdürlüğümüze başvuruyu yapan ilk firma
olduk. Şu an için ise Türkiye’de ticari
kapasite olarak önde olan 3-4 şehir
merkezli firma dışında, Mersin ve
çevresinden, bu yetkiyi alabilen ilk ve
tek firma olmanın gururunu yaşıyoruz. Esasen altyapımızda istenilen
şartlar için sağlam bir temel oluşturduğundan, bize yabancı bir sistem
olduğunu söyleyemeyeceğim. 35
yıllık tecrübeyle yüksek emniyet ve
güvenlik standartlarımız başta olmak
üzere, istenilen mali yeterlilik ve kayıt
sistemimizin sürekliliği ve düzeni
açısından değerlendirdiğimizde;
‘YetkilendirilmişYükümlü’ çalışması bizim için çok doğal gelişen bir
süreç oldu. Lakin kolay da değildi ;
bütün şartları yerine getirip ve bunu
tescilleyen kalite belgemizi aldıktan
sonra bir o kadar yoğun bir çalışma
daha yapmanız gerekti. Şirketteki her
birimin nasıl bir yapılanmaya sahip
olduğunu ve neredeyse her an nasıl
hareket ettiğini açıkladığımız soruları
yanıtladık. Daha sonra ise bakanlık
tarafından özel görevlendirilen bir heyet, yapmış olduğumuz açıklamalar
doğrultusunda firmamıza denetime
geldi” dedi.
Mayıs 2016
(Soldan sağa), Esra Açıkgöz Açıkgöz Group Özel Müşteri Yöneticisi, Murat Kahraman Orta Akdeniz
Gümrük ve Ticaret Bölge Müdürü, Mustafa Açıkgöz Açıkgöz Group Yönetim Kurulu Başkanı
Müşterilerimize sağladığımız
ayrıcalıklı hizmetimiz bakanlık
tarafından tescillendi
Bu belge ile hangi avantajları
kazandınız, bu belgenin önemi
nedir, müşterilere hangi avantajları sunacak sorularımıza yönelik
olarak Açıkgöz, “Lojistik ve ticaret
alanında bu çığır açan uygulama
ile başta Avrupa Birliği ülkeleriyle
olan ticaretimizi ele alırsak artık Türk
ihracatçılarının ve lojistik firmalarının
piyasada daha önemli bir oyuncu
haline gelmesi kaçınılmaz olacaktır.
Genel uygulamamız ile karşılaştırıldığında artık müşterilerimize
sağladığımız ayrıcalıklı hizmetimiz
bakanlık tarafından da tescillenerek
daha da özel bir noktaya taşınıyor.
İzinli gönderici statümüz ile aracın
yüklenmesinin ardından gerekli
tüm kontroller ve gümrük işlemleri tarafımızca yapılıp maksimum
2 saat içerisinde gümrük onayını
alarak aracın yola çıkması sağlayabileceğiz. Üstelik bunu herhangi
bir iç gümrüğe uğramadan, yeşil
hat ayrıcalığıyla gerçekleştirip, çıkış
gümrüklerinde ise yine özel bir
şekilde daha hızlı işlem yapabileceğiz. Bizi, çözüm ortakları olarak
gören müşterilerimiz muazzam bir
ayrıcalığa sahip olarak, bir yandan
zamandan tasarruf ederken diğer
yandan maliyetlerinde de ciddi bir
iyileştirme yaşayacaklardır. Tabi
bu noktada gözden kaçırılmaması
gereken sadece lojistik firmasının
bu belgeye sahip olmasının yeterli
olmadığıdır. Aynı zamanda ihracatçının da sahip olması gerekiyor ve
dolayısıyla yetkilendirilmiş yükümlü
çatısı altında özel, güvenilir bir piyasa kendiliğinden oluşmak durumda
kalacaktır” dedi. Açıkgöz, çalışmaları devam ederken diğer yandan
da sektörün de daha yakından
bu uygulamayı tanıması açısından
neler yapabilecekleri konusunda
hem sektörle hem de UND Mersin
ofisi ile planlamalar yaptıklarının da
özenle altını çizdi.
23
Allison tam otomatik şanzıman donanımlı
elektrikli kamyonlar, Münih’te emisyonları düşürüyor
SCHERM Group yedi ayı aşkın bir süredir BMW Group’un malzeme taşıma işleri
için Allison 3000 Serisi™ tam otomatik
şanzıman donanımlı, yüzde 100 elektrikli
Terberg YT202-EV terminal tipi çekiciyi
kullanıyor. Dizel kamyonlar ile karşılaştırıldığında YT202-EV, yılda 12 ton karbondioksitin doğaya salınımını önlüyor.
SCHERM Group e-kamyon Proje Müdürü Rainer Zoellner, elektrikli kamyonun bir
yıllık deneme programı süresinde kendini
kanıtlamaya devam etmesi durumunda projenin genişleyeceğini belirterek;
“e-kamyon, düzenli sefer görevlerini tam
zamanında yerine getirerek memnuniyetimizi sağlıyor. Bu güne kadar Allison
tam otomatik şanzımanla ilgili de sadece
olumlu deneyimler yaşadık” diyor. BMW
ve SCHERM grupları, bu deneme
projesine büyük bir yatırım yaptı. Elektrikli
tahrik sistemi sayesinde araç, neredeyse
hiç partikül kirliliği oluşturmazken oldukça
sessiz çalışıyor. Buna ek olarak
sürücüler, Münih’in yoğun trafiği ve
dar sokaklarıyla Allison tam otomatik şanzıman donanımının sağladığı
avantajlar sayesinde başa çıkabiliyor.
40 tonluk otomatik kamyon, yaklaşık
3 km yol kat ederek SCHERM lojistik
merkezi ve BMW tesisi arasında
günde sekiz kez gidiş-dönüş şeklindeki güzergahı tamamlıyor. Zoellner
açıklamasında; “Kamyon, 40 kph’lik
azami hıza sahip fakat şehir trafiği, bu
hızı azaltıyor. Kamyonun kullanımını
ve manevra yapmasını kolaylaştırdığı
için Allison tam otomatik şanzıman,
taşıma sırasında önemli bir destek
sağlıyor. Sürücüler, özellikle sarsıntısız
ve sorunsuz kalkış nedeniyle oldukça
memnunlar” dedi. YT202-EV, sabah
6’dan gece yarısına kadar iki vardiya
halinde amortisör, yay ve direksiyon sistemleri gibi BMW otomobil
parçalarını taşıyor. Kısa mesafeli ve
tekrarlayan iş rutini elektrikli kamyon
için çok uygun oluyor. Bataryası tam
şarj olduğunda 100 km’ye kadar mesafe kat edebilen kamyon, tekrar şarj
edilmeden her gün 48 km’yi tamamlayabiliyor. Bataryalar, geceleri yüzde
100 yeşil elektrik ile SCHERM’in
kendi istasyonunda üç ila dört saat
arasında şarj ediliyor.
Mayıs 2016
24
LOJİSTİK
İtalya Altyapı ve Ulaştırma Bakanı,
Trieste Limanı’nı ziyaret etti
Trieste Limanı’nı ziyaret eden heyet İtalya’nın Kuzey Adriyatik bölgesiyle Türkiye arasındaki Ro-Ro seferlerinin ana üssünü oluşturan Trieste’deki modern
intermodal terminalinde Trieste-Türkiye deniz yolu ve Riva Traiana terminalinin
önemli katma değerleri arasında olan intermodal ve Ro-La trenlerinin aktarma
tesislerinde incelemelerde bulundu.
İ
talya Altyapı ve Ulaştırma Bakanı
Graziano Delrio, üst düzey bir
heyetle birlikte, İtalya’nın Kuzey
Adriyatik bölgesiyle Türkiye arasındaki Ro-Roseferlerinin ana üssünü
oluşturan, işletmesini U.N. Ro-Ro’nun
yaptığı Trieste’deki intermodal terminali ziyaret etti. Ev sahipliğini U.N.
Ro-Ro’nun İtalya genel gemi acentesi
Samer & Co. Shipping Ltd.’in Başkanı
ve aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti
Trieste Fahri Başkonsolosu Enrico
Samer’in yaptığı ziyarette; İtalya
Altyapı ve Ulaştırma Bakanı Graziano
Delrio, Friuli Venezia Giulia Özerk
Bölgesi Başkanı Debora Serrachiani,
Altyapı ve Bölge Yönetimi Bakanı
Mariagrazia Santoro, Trieste Belediye
Başkanı Roberto Cosolini, Trieste
Liman Komiseri Zeno D’Agostino,
Senatör Francesco Russo ve Parlamento Üyesi Ettore Rosato da yer
aldı. Heyet, İtalya’nın Kuzey Adriyatik
bölgesiyle Türkiye arasındaki Ro-Ro
seferlerinin ana üssünü oluşturan
Trieste’deki modern intermodal terminalinde Trieste-Türkiye deniz yolu ve
Riva Traiana terminalinin önemlikatma
Mayıs 2016
değerleriarasında olan intermodal ve
Ro-La trenlerinin aktarma tesislerinde
incelemelerde bulundu.
Heyet, 120 intermodal tren
seferinin kalkış noktasında
incelemelerde bulundu
Türkiye’nin Trieste Fahri Başkonsolosu Enrico Samer konuyla ilgili olarak
yaptığı açıklamada; Trafiğin sürekli
artış gösterdiğini ve ileriye dönük
projelerle Trieste limanının daha da
cazip hale gelmesine katkıda bulunduklarını, bu nedenle yeni projelerle
ilgili yeni yatırımlar planladıklarını
belirtti. Enrico Samer konuşmasında, “Kısa ve orta vadede hedefimiz
mümkün olduğu kadar çok aracı
karayolundan deniz ulaşımına yöneltmek, akabinde Orta Avrupa hedefli
Türk kamyonlarının yüzde 100’ünün
demiryoluyla taşınması. U.N. Ro-Ro
ile birlikte yirmi yıldan uzun zamandır
devam eden işbirliğimiz bu yönüyle
çok güçlü bir ortaklık olarak öne
çıkıyor. Halen iki ülke arasındaki taşımalarda yeni bir artış öngörmekteyiz,
bu nedenle yapımızı genişletmek
üzereyiz” diye konuştu. Heyete başkanlık yapan İtalya Altyapı ve Ulaştırma Bakanı Delrio; “Trieste gemi ve
demiryolu ulaşımını entegre eden,
böylece Kuzey Avrupa’ya giden
trafiğin gerçek bir referans noktası
haline gelen ve hepsinden önemlisi
sadece sayılar bakımından değil,
demiryolu kargo işlemlerinin yöntemi
bakımından modern bir sistem geliştirdik. Hükümet, limanın bir dizi yeni
yatırımla geliştirilmeye devam edilmesi konusunda bölgenin, belediyenin ve liman yönetiminin yanındadır’’
dedi. Friuli Venezia Giulia Bölgesi
Başkanı Debora Serracchiani de
bu ziyaretinde, “Mevcut altyapının
modernleştirilmesi ve yeni ulaşım
sistemlerinin daha cazip hale getirilmesi ile ilgili olarak; “Denizyolu ve
demiryolu arasındaki entegrasyon
sayesinde Trieste limanı ülkemizin
en önemli limanlarından biri haline
geldi” diye konuştu. Konuşmaların
ardından heyet, Trieste limanını Orta
Avrupa’ya bağlayan haftada 120
intermodal tren seferinin kalkış noktasında incelemelerde bulundu.
25
Lojistiğin profesyonelleri İzmir’de öğrencilerle buluşuyor
Pegasus Hava Yolları’nın hava kargo
operasyonlarını yöneten Pegasus Kargo
birimi, altıncısını düzenlediği Uluslararası
Taşımacılık ve Lojistik Konferansı’nı bu
sefer İzmir’e taşıyor. Pegasus Kargo’nun
Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Lojistik Yönetimi Bölümü işbirliğiyle
düzenleyeceği konferans 12-13 Ekim
tarihlerinde İzmir’de Dokuz Eylül Üniversitesi Kampüsü’nde gerçekleştirilecek.
Konferansa sektörün farklı alanlarında
faaliyet gösteren çok sayıda şirketin sözcüleri katılarak, sektördeki en yeni eğilimlerive kişisel deneyimlerini lojistik eğitimi
alan öğrencilerle paylaşacak. Dokuz Eylül
Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Tınaztepe
Yerleşkesi’nde gerçekleştirilecek konferansa havacılık, hava kargo, lojistik ve diğer
hizmet sağlayıcısı şirketlerin yöneticileri
konuşmacı olarak katılacak. Sektör profesyonellerinin öğrencilerle bilgi ve deneyimlerini doğrudan paylaştıkları bu konferansın
6.’sını gerçekleştireceklerini belirten Pegasus Kargo Direktörü Aydın Alpa, “Bugüne
kadar İstanbul’da farklı üniversitelerin işbir-
liğiyle yaptığımız konferansımızı ilk
defa İzmir’de gerçekleştiriyoruz. Bu
konferanslarımızda sektör profesyonellerinin gerçek iş tecrübelerini,
geleceğin lojistik sektörü profesyonelleri olacak öğrencilerle buluşturma imkânımız oluyor. Sadece
gençlerimizi iş dünyasına hazırlayabilmek için çok önemli paylaşımlar
gerçekleştirmiyor, onlardan da yeni
nesil iş bakış açıları hakkında önemli
geri bildirimler alıyoruz. Şimdi önümüzde İzmir var. Turizmin ve hava
taşımacılığın buluştuğu çok özel bir
şehrimiz olan İzmir’in lojistikte de çok
iyi bir potansiyeli var. Dokuz Eylül gibi
Türkiye’nin önde gelen bir üniversitesiyle konferansı gerçekleştirmek
de bizler için ayrı bir sevinç kaynağı
olacak” dedi..
Mayıs 2016
26
LOJİSTİK
Tırsan’a TAYSAD’dan
başarı ödülü
Tırsan Adapazarı Ar-Ge merkezinde, 100’eyakın mühendis çalışıyor. Yeni
merkezin de tam kapasiteyle faaliyete geçmesiyle birlikte, 150’si Ar-Ge
mühendisi olmak üzere toplam 300 ek istihdam oluşturulması planlanıyor.
Çayırova’da kurulacak yeni Tırsan Ar-Ge merkezinin 2017 yılı sonunda faaliyete
geçmesi hedefleniyor.
3
8 yıldır aralıksız Türkiye’nin
lider treyler üreticisi olan
Tırsan, Taşıt Araçları Yan
Sanayicileri Derneği (TAYSAD)
tarafından verilen Başarı Ödülleri
çerçevesinde Faydalı Model alanında birincilik ödFülü aldı. Tırsan
ödüle, Türk Patent Enstitüsü (TPE)
tarafından tescil edilen en fazla
faydalı model projesi geliştiren üretici olması nedeniyle layık görüldü.
Tırsan’ın 2009 yılında devreye aldığı
Türkiye’nin ilk ve tek treyler Ar-Ge
merkezi tarafından, 2007 yılından
bu yana toplam 125 patent ve faydalı model başvurusu yapılmış olup,
bunların yüzde 50’si Nisan 2014-
Mayıs 2016
Mart 2015 faaliyet dönemi içerisinde gerçekleştirildi. Bununla birlikte,
2015 yılında toplam 59 adet patent
başvurusu gerçekleştiren Tırsan,
2015 yılının ilk yarısında toplam 16
patent ile TPE sıralamasında önceki
yıla göre 24 sıra birden yükselerek
Türkiye’de en çok patent başvurusu yapan 5. kuruluş oldu. Ayrıca,
2007 yılından günümüze kadar
Tırsan tarafından geliştirilen 14 adet
endüstriyel tasarım tescillenmiş
olup, bunların yarısı 2015 yılında
gerçekleşti. Tırsan Ar-Ge merkezi
2015 yılı itibarıyla 77 projeyi hayata
geçirdi. Tırsan, geçtiğimiz günlerde
ikinci bir Ar-Ge merkezi kuracağını
açıklamıştı. Kocaeli’nin Çayırova
ilçesinde bulunan TOSB Otomotiv
Yan Sanayi İhtisas Organize Sanayi
Bölgesi’nde 61 milyon 216 bin TL
yatırımla kurulacak olan yeni Ar-Ge
tesisi, 7 bin 200 m2’si tasarım
ofisleri, 9 bin 400 m2’si ise prototip
ve test alanı olmak üzere toplam
16 bin 600 m2 kapalı alanda yer
alacak. Bugün, Tırsan Adapazarı
Ar-Ge merkezinde, 100’eyakın mühendis çalışıyor. Yeni merkezin de
tam kapasiteyle faaliyete geçmesiyle birlikte, 150’si Ar-Ge mühendisi olmak üzere toplam 300 ek
istihdam oluşturulması planlanıyor.
Çayırova’da kurulacak yeni Tırsan
27
Ar-Ge merkezinin 2017 yılı sonunda faaliyete geçmesi hedefleniyor.
Ares’in intermodal taşımacılıkta tercihi yine Tırsan
Ares International Transport, intermodal taşımacılıkta iş ortağı olarak
yine Tırsan’ı seçti. Filosunda toplam 60 adet Tırsan treyler bulunan
şirket, 2016 yılı için alımını yaptığı
25 Tırsan Perdeli Mega’nın 12’sini
teslim aldı. Tırsan’ın Adapazarı
üretim kampüsünde gerçekleşen
teslimat törenine, Tırsan Yönetim
Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu,
Ares International Transport Yönetim Kurulu Başkanı İdris Hanoğlu
ile Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Engin Kırcı ve DAF-Tırsan Satış
Yöneticisi Özgür Ayçiçek katıldı.
“Tırsan’ın iş ortağımız olmasının
ardındaki neden tek bir tane değil,”
diyen İdris Hanoğlu, “Uluslararası
taşımacılıktaki trendleri takip etmek
istiyorsanız, araçlarınızın da yine
uluslararası standartlarda ve aynı
kaygılarla üretilmiş olması, aldığınız satış sonrası hizmetlerin de
uluslararası ölçekte olması gerekir.
Sürekli yurtdışıyla çalışan bir firmayız; Bükreş ve Toulon’da ofislerimiz
var. Tırsan Avrupa’dayken de bize
Türkiye’de sunduğu hizmetleri sağlamaya devam ediyor,” açıklamasını yaptı. Hanoğlu, “Dahası, giderek
artan ve artmaya devam edecek
olan intermodal taşımacılığa yönelik en verimli çözümleri de Tırsan
araçlarında bulduk,” dedi. Teslimatı
gerçekleştiren Çetin Nuhoğlu, “İş
modelimizi baştan sona, Ares
International gibi uluslararası lojistik
firmalarımızın ihtiyaçlarını verimli ve
güvenli bir şekilde karşılamak üzere
oluşturduk. Yaptığımız yatırımların
böylesi iş ortaklıklarını mümkün
kılması Türkiye taşımacılığını da ileri
taşıyor. Tüm Ares ekibine, ülkemize rekabetçi bir firma kazandırdıkları için gerçekten çok teşekkür
ediyor, başta İdris Hanoğlu ve
Engin Kırcı olmak üzere tüm Ares
çalışanlarını başarılarından ötürü
kutluyorum,” açıklamasını yaptı.
Tırsan’dan yatırımlar peşi
sıra gelmeye devam ediyor
Tırsan, Avrupa’daki büyümesini
daha da hızlandıracak yeni bir
yatırım kararı aldı. Karar, Tırsan’ın
dört adet araç sergileyerek katıldığı
Münih’teki BAUMA 2016 fuarında
açıklandı. Türkiye’nin toplam treyler
ihracatının yüzde 34’ünü tek başına
gerçekleştiren şirket, bu yeni yatırımıyla birlikte Avrupa’ya gerçekleştirdiği
ihracattaki ivmeyi artırmayı hedefliyor.
Yurtdışında üretim yapan tek Türk
treyler üreticisi olan Tırsan’ın Almanya
ve Rusya’da üretim tesisleri bulunuyor.
Kässbohrer eve dönüyor
Buna göre, Almanya’da ilk üretim
tesisini 1998 yılında Goch şehrinde
açan Tırsan, Almanya’nın güneybatı eyaleti Baden-Württemberg’de
yer alan Ulm’da satış, satış-sonrası
hizmet merkezi ve montaj tesisi
kuracak. 2016 yılının ikinci yarısında
7 bin 600 m2 alan üzerinde faaliyete
geçecek olan tesis, 2002 yılından
bu yana Tırsan bünyesinde yer alan
Alman treyler sektörünün öncülerinden olan Kässbohrer’e bağlı olarak
hizmet verecek. Ulm, Kässbohrer
firmasının 1893 yılında kurulduğu şehir
olması bakımından da önem taşıyor.
Avrupa’nın en geniş ürün yelpazesine sahip olan Tırsan, bu yeni üsten,
Kässbohrer ve Talson ürün gamındaki
tüm ürünlerin teslimatını gerçekleştirecek ve ürün yelpazesindeki tüm
treyler modelleri için bakım-onarım
hizmeti sağlayacak. Ulm, Almanya’nın
güneyindeki Stutgart ve Münih gibi
başlıca şehirleri birbirine bağlayan A8
karayolu ile, kuzey Avrupa’yı kıtanın
güneyine bağlayan Almanya’nın en
uzun karayolu olan A7 otobanının
kesişiminde yer alıyor.
Üç ülkede yarım milyon
metrekareyi aşan alanda üretim
Tırsan’ın yeni yatırım kararını değerlendiren İş Geliştirmeden sorumlu
Yönetim Kurulu Üyesi İffet Türken,
“Faaliyet gösterdiğimiz Avrupa
pazarlarında geçen yıl yüzde 48
büyüme yakalayarak en hızlı büyüyen
treyler üreticisi olduk. Gerçekleştirdiğimiz bütün yatırımlar, 2018 yılında
10 bin adet treyler ihracat hedefine
hizmet ediyor. Bu hedefe adım adım
ulaşmak için tüm ekibimizle çalışıyoruz. Ar-Ge yatırımlarımızdan, üretim
teknolojisi yatırımlarımıza, kurduğumuz iş ortaklıklarından Türkiye
taşımacılık sektöründe standartların
yükseltilmesine sağladığımız katkıya
kadar en ince ayrıntısının dahi planlandığı bir süreç yürütüyoruz,” dedi.
Türken, “Kartal’da 7 bin m2’lik bir
alanda üretime başlayan Tırsan, bugün itibarıyla üç ülkede yarım milyon
metrekareyi aşan bir alanda üretim
yapmaktadır. Avrupa’nın üretim gücü
bakımından ilk üç üreticisi içerisinde
yer alıyoruz. Hem ülkemizin hem
de şirketimizin ihracat hedeflerine
ulaşmak ve elde ettiğimiz başarıları
sürdürmek açısından Ulm’da açacağımız tesis önemli. Almanya’nın güneyinde olduğu kadar, Avusturya ve
Çek Cumhuriyeti gibi komşu ülkelerdeki müşterilerimize bu sayede daha
yakın olacağız,” açıklamasını yaptı.
Mayıs 2016
28
LOJİSTİK
Lojistikçi şapkadan tavşan
çıkarmaya mecbur ediliyor
Türk TIR’larının vize, kota gibi engellerle karşılaştığı Avrupa’ya ihracatta
yabancı plakalı araçların payı arttı. Sektörün 2015 kaybı 750 milyon euro...
Tablo bu olunca lojistikçiler nefessiz bırakılıyor dersek abartmamış oluruz. Bu
olumsuz tablodan nefes almak isteyen lojistikçi ise şapkadan tavşan çıkarmak
durumunda kalıyor.
T
ürkiye-AB ilişkileri ekonomi
gündeminin bir numaralı konusu olmaya devam ediyor.
Türkiye-Gümrük Birliği, Türkiye-AB
ilişkileri artık farklı boyutlarıyla tartışma konusu olarak karşımıza çıkıyor.
AB’nin ülkemize yönelik takındığı
olumsuz ekonomik tavır lojistik
sektörünün ‘eşit şartlarda rekabet’
talebini derinden yaralıyor.
Mayıs 2016
Yabancı araçlar paylarını
artırıyor
Yabancı araçların sektörümüz için
son derece önemli bir konu olduğunu ve bu konuda ciddi önlemler
alınması gerektiğini ifade eden
Uluslararası Nakliyeciler Derneği
(UND) Yönetim Kurulu Başkanı
Çetin Nuhoğlu, sektörü ve sektör
paydaşlarını bu konuda uyararak
dikkatleri bu konuya çekmeye çalıştıklarını ifade ediyor.
İhracatçıların yabancı menşeli
TIR’ları tercih etmesi sektörü
çıkmaza sokuyor
Avrupa Birliği’nin (AB) yaptırımlarıyla
zor dönemler geçiren lojistik sektörü
şimdi de piyasada hâkimiyeti her
geçen gün artan yabancı markalı
29
araçlara karşı mücadele veriyor.
Türk plakalı araçlara uygulanan
yaptırımlar nedeniyle ihracatçıların
yabancı menşeli TIR’ları tercih etmesi, sektörü çıkmaza soktu. Sektörün
çatı kuruluşu UND, ekonomiye yön
veren önemli STK’larla bu konuyu
görüşerek destek arayışını sürdürüyor.
Nuhoğlu: Mal ihraç ederken hizmet ithal edemezsiniz
UND Yönetim Kurulu Başkanı Çetin
Nuhoğlu, Türkiye’nin 2023 ihracat
hedefleri doğrultusunda 500 milyar
dolarlık bir rakamı gözüne kestirdiğini belirterek, “Mal ihraç ederken,
hizmet ithal edemezsiniz. Şayet hizmet ithal etmeye kalkarsanız 2023
ekonomik hedefleri bir hayal olarak
karşınızda durur. Dışarıya atılacak bir
Cent’e bile tahammülümüz olmamalı. Kaybedecek bir Kuruş’un bile
hesabının sorulması gerekiyor” dedi.
Nuhoğlu, yabancı plakalı araçların
artan payının milli bir mesele olarak
algılanması ve bu konunun üzerinde
ülkece titizlikle durulması gerektiğini
de sözlerine ekledi.
Batı kapılarında yüzde 73’ten
yüzde 52’ye geriledik
Batı kapılarından giriş-çıkış yapan
Türk plakalı TIR’ların oranı 2008’de
yüzde 73 iken bu oran 2015’te yüzde 52’ye kadar düştü. Buna karşılık
yabancı araçların geçişi ise aynı dönemde yüzde 27’den 48’e yükseldi.
Şener: Yerli ürün ihracatı artarken yurtdışına hizmet satışı
gerilemeye başladı
rekabette elimizi zayıflatıyor. Biz
1.000 liraya taşırken yabancı firma
900’e hizmet veriyor. Buna karşılık
biz her 1.000 TL’de 100 lira kâr
ederken yabancıda bu oran 800
lira oluyor” dedi. 2015’te ihracat
pazarından pay almak amacıyla
Türkiye’ye boş giriş yapan yabancı plakalı araç sayısının 136 bin
298’e çıktığını vurgulayan Şener,
Türk şirketlerinin bu konuda en
çok Gürcistan, Bulgaristan, İran,
Irak, Romanya, Makedonya ve
Moldova menşeli firmalarla rekabete girdiğini söyledi. Şener şöyle
konuştu: “Her geçen gün pazar
payını artıran yabancı firmalar
nedeniyle kaybımız 2015’te 750
milyon euroyu buldu.”
Oran Eşitleniyor
2008 Pay (%)
2015 Pay (%)
Türk 288.000 73 201.000 52
Yabancı 107.000 27 184.000%48
Yabancı Araçlara Ödenen
Hizmet Bedeli
Gittiği ülke 2015 (bin euro)
RUSYA 102.268
İRAN 87.371
ALMANYA 40.645
BULGARİSTAN 40.217
ROMANYA
39.552
KKTC
38.138
POLONYA 33.595
GÜRCİSTAN 30.207
TÜRKMENİSTAN 29.711
UKRAYNA 23.430
KAZAKİSTAN 23.421
Doğu Kapıları da Sorunlu
Benzer bir sorunun Doğu kapılarında da yaşandığını belirten
Şener, şöyle konuştu: “Suriye’ye
savaş öncesi yıllık 100 bin taşıma
vardı. Önce durmuştu, şimdi 120
bini aştı. Ancak mallar sınırda
Suriye araçlarına devredildiğinden uluslararası taşıma gelirinden
mahrum kalıyoruz.”
Sektörün büyük bir kıskaçta olduğunu belirten UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, yerli ürün ihracatı
artarken yurtdışına hizmet satışının
gerilemeye başladığını söyledi.
Kayıp 750 milyon euro
Türk lojistik şirketlerine AB seferlerinde uygulanan vize, kota, haksız
yere gümrük kapılarında bekletme
gibi engeller teslimatı etkiliyor. Buna
en küçük evrak yanlışlığında kesilen
cezalar da eklenince maliyetlerin
arttığını vurgulayan UND İcra Kurulu
Başkanı Fatih Şener, “Türkiye’de de
benzer zorluklarla mücadele ediyoruz. Hem yurtdışı hem de Türkiye’de
sigorta ödemek zorunda kalıyoruz.
Yabancı araçlar otoyol ücreti ya da
trafik cezası ödemiyor. Tüm bunlar
Mayıs 2016
30
TİCARİ ARAÇ
Yeni Ford Trucks Serisi ile
“Her Yükte Birlikte”
Ecotorq ve 2016 model Ford Trucks geliştirme çalışmaları için 150 milyon Euro
yatırım yapıldı. 750 mühendis, 4 yıl süresince çalıştı. 8 farklı bölgede, 2 milyon
km’nin üzerinde test sürüşü yapıldı. Yeni Ford Trucks Serisi, dünyanın en zorlu
şartlarında 3 kıtada 8 farklı ülkede test edildi ve müşteriler için hazır hale getirildi.
F
ord Trucks, 2016 model yeni
çekici, inşaat ve yol kamyonu
serilerini Antalya’da tanıttı.
Güç, teknoloji ve verimliliğe odaklanarak geliştirilen yeni ağır ticari
araçlar; E6 uyumlu Ecotorq motoru,
kabin içi Wi-Fi Sistemi, Şerit Takip
Sistemi, Aktif Acil Durum Frenleme
Sistemi gibi donanımlarıyla dikkat
çekiyor. Güç, verimlilik ve teknoloji
özellikleri ile öne çıkan ve yeni E3, E5
ve E6 Ecotorq motorlar ile donatılan
yeni Ford Trucks serisi, yeni marka
sloganı “Her Yükte Birlikte” ile Türkiye
ve Uluslararası pazarlarda yollara
çıkıyor.
Ahmet Kınay: Ford Trucks ile
‘Her Yükte Birlikte’...
Toplantıda bir konuşma yapan Ford
Trucks İş Birimi Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Kınay, Ford Otosan
mühendisleri tarafından geliştirilen
kamyon ve çekicilerin, şirketin gurur
Mayıs 2016
Ford Otosan’ın, Ford Trucks için yeni geliştirilen
Euro 6 Ecotorq motorunda kullanılacak yağlarda
Opet Fuchs ile teknolojik işbirliği kararını
almasıyla başladı ve Mart 2015’te FMY Formula
XLD 5W-30 isimli ürünün Ford’un Küresel MATS
sisteminde tek onaylı ürün olarak yayımlanmasıyla başarıyla sonuçlandı.
kaynağı olduğunu belirterek, şu
bilgileri verdi: “Bu ürünlerimiz, aynı
zamanda önümüzdeki yıllarda Ford
Otosan’ın büyüme stratejisinin
önemli bir parçası. Ford Trucks
olarak, ağır ticari araç pazarında
sürdürülebilir bir bakış açısıyla,
Global oyuncu olma yolunda hızla
ilerliyoruz. En üst seviyede, rekabetçi ürün ve hizmetler sunmanın
yanısıra satış ve servis ağına yönelik
altyapı çalışmalarımız ile çok yönlü
ve zorlu bir çalışma içerisindeyiz. Ford Trucks marka değerinin
güçlenmesi, Türkiye’de ve dünyada
arzu ettiğimiz seviyelere ulaşmamızda
önemli bir kriter. Bu sebeple marka vaadimizi mercek altına aldık ve
Global Ford marka değerine, Ford
Otosan’ın mükemmel seviyeye ulaş-
31
mış yerli üretim ve Ar-Ge kabiliyetlerini
de önemli bir değer olarak ekledik.
Ford Otosan olarak, Türkiye’nin öncü
sanayi ve Ar-Ge şirketi olarak, tüm
pazarlarda müşterilerimizin bizden
beklediği sorumluluğu üstlendiğimizi
anlatabileceğimiz yeni marka vaadimizi oluşturduk. Ford Trucks olarak artık
‘Her Yükte Birlikte’ diyoruz.”
Opet Fuchs ve Ford Otosan’ın
büyük iş birliği
Opet Fuchs ve Ford Otosan, Ford
Trucks modelleri için en iyi yağı
geliştirdi. Ford Euro 6 motor yağı
geliştirme süreci, 2013 yılı başında
Ford Otosan’ın, Ford Trucks için yeni
geliştirilen Euro 6 Ecotorq motorunda
kullanılacak yağlarda Opet Fuchs ile
teknolojik işbirliği kararını almasıyla
başladı ve Mart 2015’te FMY Formula
XLD 5W-30 isimli ürünün Ford’un
Küresel MATS sisteminde tek onaylı
ürün olarak yayımlanmasıyla başarıyla sonuçlandı. Ford Otosan ve
Opet Fuchs mühendislerinin birlikte
yürüttüğü ve 2 yılı aşan yağ geliştirme
çalışmaları süresince, 100’den fazla
motor ve saha testleri gerçekleştirildi,
1000’den fazla yağ numunesi Opet
Fuchs laboratuvarında incelendi ve
raporlandı. Tüm bu çalışmaların sonucunda yeni Euro 6 motoru için en iyi
özelliklere sahip olan dünyada WSSM2C213-A1 onayına sahip tek ürün
FMY Formula XLD 5W-30 geliştirildi.
Euro 6 emisyon standartlarına uygun,
yakıt ekonomisi sağlayan ve 120.000
km’ye kadar yağ değişim aralığına
ulaşabilen tam sentetik motor yağı
olan FMY Formula XLD 5W-30, varil
ve bidon ambalajlarda tüm Ford yetkili
servislerinde satışa sunuldu.
CMS, Ford’un küresel
tedarikçi havuzuna girdi!
CMS Grubu, Ford Otosan tarafından,
Ford Motor Company’ nin dünyanın
dört bir yanındaki üretim tesisleri için
potansiyel tedarikçisi olduğu anlamına
gelen Q1 ödülüne ve bayrağına layık
görüldü. Ford Otosan Yeniköy fabrikasının ve Ford Courier modelinin tek alaşım jant tedarikçisi olan CMS, 18 Şubat
tarihinde CMS Çiğli tesislerinde yapılan
törenle Ford Q1 plaketini ve bayrağını
almaya hak kazandı. Ford ile yıllık 5 milyon Euro’luk bir iş hacmine sahip olan
CMS, bu sene Ford Otosan tarafından
sadece 18 yeni tedarikçiye verilen Q1
ödüllerinden birinin sahibi oldu. Ford
Q1 Award, yılda 6 milyon motorlu araç
üreten, dünyanın 5’inci büyük otomotiv
firmasının global tedarikçi havuzunda
yer almak ve Ford Motor Company’nin
dünyanın dört bir yanındaki tesisleri için
potansiyel tedarikçi statüsüne sahip
olmak anlamına geliyor.
Mayıs 2016
32
TİCARİ ARAÇ
325 tonluk toplam katar ağırlığını
taşıyabilecek bir otomatik şanzıman
geliştirmiş olması çok etkileyici. Ama
tek bir normal seri üretim kamyonuyla 700 tonu aşan GCW’nin üstesinden gelebilmek gerçekten inanılmaz.
Kamyon taşımacılığı alanında 30 yıllık
bir gazeteci olarak daha önce böyle
bir şey görmediğimi söylemeliyim”
diye konuyu açıkladı.
Volvo FH16 ve
karınca vitesli I-Shift,
750 tonluk ağırlığı çekerek
kalkış yaptı
‘750 Tona Karşı Volvo Trucks‘ testinde karınca vitesli
I-Shift şanzımana sahip seri üretim bir Volvo FH16
750, son derece ağır bir yük ile mücadeleye girdi.
Volvo FH16, sürücü kabininde dünyanın en güçlü
adamı Magnus Samuelsson ve kamyon taşımacılığı
alanında uzman gazeteci Brian Weatherley, birlikte
750 tonluk ağırlığı çekmeyi başardı.
İ
sveç Göteborg Limanı’nda
Volvo yedek parçalarıyla
dolu 40 konteyner, 20 treyler
üzerine yerleştirilerek 300 metre
uzunluğunda bir karayolu treni
oluşturuldu. Bu yükün kamyonla
birlikte ağırlığı, 750 ton yapıyor.
Görev: 750 ton çekerken Volvo
FH16’ya kalkış yaptırıp 100 metre
mesafe kat etmekti.Volvo Trucks FM
ve FMX Ürün Müdürü Peter Hardin,
konuyla ilgili olarak; “Karınca vitesli
I-Shift’in sunduğu kalkıştaki çekiş
kabiliyetinin seri üretimli kamyon pazarında eşi benzeri yok. Yeni karınca
vitesi oranları gerçekten ağır yüklerin
taşınabilmesine, zorlu arazide kalkış
yapabilmeye ve 0,5 km/sa kadar
yavaş hızlarda gidebilmeye imkan
tanıyor. Normalde aşırı ağır yükler
için özel olarak üretilen kamyonlar
Mayıs 2016
kullanılır. Burada ise doğrudan fabrika
çıkışlı bir yürüyen aksama sahip Volvo
FH16 kullandık“ diyor.
Dünyanın en güçlü adamı
Testte kullanılan Volvo FH16, karınca
vitesli I-Shift’e ve Volvo’nun normal
ürün portföyündeki en güçlü akslara
sahip. Kamyonu ise „Dünyanın En
Güçlü Adamı“ ünvanının sahiplerinden Magnus Samuelsson kullandı.
Magnus Samuelsson açıklamasında;
“İnsanın kendi fiziksel sınırlarına meydan okuyup, onları aşarken yaşadığı
his benzersizdir. Yıllar boyu birçok
zorlu mücadeleyle karşılaştım ama
bu çekiş en ağırı oldu” dedi. Magnus
Samuelsson’ın yanında test boyunca kamyon taşımacılığında uzman
gazeteci Brian Weatherley bulunuyordu. Weatherley ise; “Volvo Trucks’ın
Volvo Trucks teknisyenleri,
servis çalışanları için dünyanın
en büyük yarışmasının yarı
finaline hazırlanıyor
VISTA 2015-2016, 18 bin 500’den
fazla katılımcı ile yine kendi elinde tuttuğu, servis çalışanları için dünyadaki
en büyük yarışma olma rekorunu kırdı. Bu sayının içinde Türkiye’den 281
katılımcı yer aldı. Türkiye’de gerçekleştirilen bölgesel yarı finalin ardından,
Göteborg’da yarışmanın uluslararası yarı finali gerçekleştirilecek.
Türkiye’den de 4 takımın yer alacağı
yarı final sonunda belirlenecek en iyi
32 ekip, Mayıs sonunda yine İsveç
Göteborg’da düzenlenecek büyük
finalde yarışacak. Volvo Trucks Türkiye adına VISTA ile ilgili bilgi veren
Bayi Ağı Geliştirme Müdürü, Ömer
Onay; “VISTA, Türkiye’de sunduğumuz hizmetlerimizi diğer bölgeler ile
kıyaslamak için de bir fırsat oluyor. 4
takımımız ile yarı finale ulaşmak servislerimizdeki yüksek kabiliyet seviyesini gösteriyor. Öte yandan yarı finale
kalamayan diğer tüm katılımcılarımız
da bilgi ve becerilerini geliştirerek bu
yarışmada farklı bir deneyim kazandı” dedi. VISTA sayesinde ekipler,
takım çalışması, problem çözme
ve Volvo’nun ilkelerine bağlı olarak
müşterilere kaliteli hizmet sunmak
konularındaki yetenekleri ile sınanıyor.
33
Yatırımların önünü açacak
10 madde Meclis’e geliyor
TOBB’un YOİKK’e sunduğu 52 öneriden ilk aşamada düzenlenecek
10 maddenin içeriği belli oldu.
tanesi hemen önümüzdeki birkaç hafta
içinde meclise sevk edilecek. Geri kalan
önerilerden yaklaşık 30 tanesi de 3 aylık
bir plan çerçevesinde çözülecek” diye
konuştu.
İşte, ele alınacak 10 YOİKK talebi
Ö
zel sektörün Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon
Kurulu’nun (YOİKK) toplantısına
sunduğu 52 öneriden ay sonuna kadar TBMM’ye getirilmesi kararlaştırılan
10’unun içeriği belli oldu. Yapılacak
düzenlemeler arasında şu başlıklar öne çıkıyor: Ar-Ge teşviklerine ilişkin mevzuattaki
çakışmalar ayıklanacak, teşviklerin yerel
ölçekte koordinasyonu sağlanacak ve
başvuruları kolaylaştırılacak, damga vergisi
sınırlandırılacak, yatırım izinleri ile KDV
iade süreci basitleştirilecek, çok uluslu
şirketlerin bölgesel yönetim merkezlerinin
Türkiye’ye çekilmesi için rakip ülkelerdekine benzer destekler sağlanacak, nitelikli
yabancıların çalışma izinleri kolaylaştırılacak ve Turkuaz Kart uygulamasına geçilecek. Yapısı 64’üncü Hükümet döneminde
değiştirilen Yatırım Ortamını İyileştirme
Koordinasyon Kurulu’nun (YOİKK) Başbakan Yardımcısı Lütfi Elvan başkanlığında
geçtiğimiz hafta sonu yapılan ikinci toplantısına özel sektörün getirdiği 52 öneriden
10 tanesinin birkaç hafta içinde Meclis’e
getirilmesi kararlaştırılırken, 30’unun da 3
ay içinde çözülmesi kararlaştırıldı. Toplantıyı ve alınan kararları değerlendiren TOBB
Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, neredeyse
kabinenin yarısıyla Türk özel sektörünün
sorunlarını konuşmanın ve yatırım ortamına ilişkin taleplerin ele alınmasının çok
faydalı olduğunu bildirdi. Uzun zamandır reformlar bu kadar kararlı bir duruş
görülmediğini belirten Hisarcıklıoğlu, özel
sektör olarak umutlarının daha da arttığını
kaydetti.
Hisarcıklıoğlu: Türkiye şirket
kuruluşunda 94.’lükten 10.luğa
çıkacak
“Türkiye’nin şirket kuruluşunda
94.’lükten 10.luğa çıkacağını, orta
gelirli ülkelerden çıkarak yüksek
gelirli ülke grubuna girmesinin hedeflendiğini” söyleyen Hisarcıklıoğlu,
Türkiye’nin halen Dünya Bankası’nın
Doing Business (İş Yapma) endeksinde 55’inci sırada olduğunu aktardı.
Şirket kuruluşundan inşaat izinlerine,
gümrük gümrük muamelelerinden
teşvik uygulamalarına kadar birçok alanda ciddi reformlara ihtiyaç
olduğunu anlatan Rifat Hisarcıklıoğlu,
küresel rekabetle baş etmeye çalışan
özel sektörün, üzerindeki bürokratik
yüklerin azaltılması gerektiğini vurguladı. Bu konuda YOİKK’te bakanların
kararlılığını görmenin güzel olduğuna
dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, şubatta
ele alınan şirket kuruluşu konusunda
Gümrük Bakanı Bülent Tüfenkci ve
Maliye Bakanı Naci Ağbal ile güzel
bir çalışma yaptıklarını, Meclis’e
sevk edilme aşamasına gelen kanun
çıktıktan sonra Türkiye’nin şirket
kuruluşunda 94’üncü sıradan 10’unculuğa yükseleceğini bildirdi. YOİKK
toplantısına özel sektör kuruluşlarının
TOBB’un koordinasyonunda 6 ana
başlık altında 52 talep götürdüğünü
ifade eden Hisarcıklıoğlu, “Çok detay
bir çalışma yaptık. Sorunla birlikte
çözüm önerimizi de hazırladık. Bu
talepler de çok olumlu karşılandı. 10
- Teşviklerin koordinasyonu için yerelde
birimler kurulacak, teşviklerin tanıtımı tek
elden yapılacak, başvuru kolaylaşacak.
- Damga vergisinde kapsam 2017
geçerli olmak üzere sınırlandırılacak, bazı
alanlarda muafiyet sağlanacak.
- KDV iade süreci Gelir İdaresi
Başkanlığı’nın eylem planı kapsamında
basitleştirilecek, finansman sorunları
rahatlatılacak.
- İnşaat izinleri başta olmak üzere yatırımda gereken izinlerin koordinasyonu ve
basitleştirilmesi için 3 ay sonra yapılacak
YOİKK’e kadar çözümler geliştirilecek,
- Çok uluslu şirketlerin bölgesel yönetimleri Türkiye’ye çekilmesi için Dubai,
Singapur’a benzer destekler sağlanacak.
- Yabancı sermayenin çekilmesi
kapsamda nitelikli yabancıların çalışma
izinlerinin kolaylaştırılması için kanun
çıkarılacak, Turkuaz Kart uygulamasına
geçilecek.
- Çekin itibarının artırılması için karekodlu
çek zorunlu olacak.
- Tacirler arası ticaretin daha güvenli yapılması için tacirler arasındaki işlemlerde
ipotek harcı kaldırılacak.
- Ar-Ge teşviklerinde farklı kanunlar arasında çakışmalar ayıklanacak. Yeknesak
bir uygulamaya geçilecek.
- Küçük meblağlı ticari alacaklarda
mahkemeye gitmeden sorunu çözecek
tahkim ve arabuluculuk gibi yöntemler
teşvik edilecek.
Mayıs 2016
34
DOSYA
Rakiplerinin
5 katı
sigorta maliyeti ödeyen
nakliyeci TIRlatmak üzere
‘Eşit şartlarda rekabet’ etmek isteyen uluslararası nakliyecilerimizin yabancıların 5 katı
sigorta maliyeti ödediğini biliyor muydunuz? UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener, “Sigortalar Birliği ile belki 10 kez toplandık, sektöre ‘Haklısınız ancak, yurtdışında kalınan
süreleri bilmiyoruz’ dediler. Bunun üzerine, Ulaştırma Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı
arasında sağlanan işbirliği ile tüm araçların yurtdışında geçirdikleri süreler plaka bazında izlenebilir ve sigorta şirketleri tarafından kullanılabilir hale getirildi. Sigortalar Birliği
bu imkânlara rağmen çözüm konusunda adım atmamakta ısrar ediyor. Kamu yöneticileri, uzmanları çalışıp bu sistemi dikkate alınsın diye hayata geçirdi. Yanlışta ısrar
edilsin diye değil” dedi. Sigortacıların uluslararası nakliyecilerin haklılığını teyit ettiğini
ancak çözün konusunda duyarsız kaldığını belirten UND İcra Kurulu Başkanı Şener,
“Artık yeter! Tüm ağır vasıtaların diyetini ödeyen sektörümüzün bu yükü taşıyacak
gücü kalmamıştır” vurgusunda bulundu.
Mayıs 2016
35
Türk uluslararası nakliyecisi sigorta
giderlerinin ‘çok yüksek’ olmasından
yakınıyor. Araştırmalar, yabancıların
5 katı sigorta maliyetimiz olduğunu
gösteriyor. Tek talebi, ‘Eşit şartlarda
rekabet’ etmek olan uluslararası
nakliyecimiz sigorta giderlerindeki
bu dengesizliğin ve haksızlığın bir an
önce çözüme kavuşturulması gerektiğini ifade ediyor. Sigortadadaki
bu yüksek giderler artık kaldırılamayacak bir çile ve yük haline gelmiş
durumda. UND, sigorta konusundaki bu açmazı hem Sigorta Birliği ile
hem de bu konudaki diğer taraflarla
görüşerek çözüme ulaştırmak isti-
yor. Yüksek oranlarda artan ‘Zorunlu
Trafik Sigortası Primleri’ araç sahiplerini ekonomik anlamda olumsuz etkiliyor. Hatta trafik sigortası
yaptırmayan araç sahibi sayısı da
gün geçtikçe artıyor. UND’nin Sesi
olarak konuyu üyelerimizin gözünden sunuyoruz.
Şener: “Artık yeter, sektörün gücü
kalmadı. Bu duyarsızlığa bir son verin”
gerektiğinin altını özenle çizen Şener, “Zamanının çoğunu yurtdışında
geçiren, neredeyse tamamı araç takip sistemleri ile izlenen, Avrupa’nın
en genç filosunun yurtiçinde 365
gün trafikte olan hafriyat kamyonları
ve dâhili taşımacılarla aynı havuzda
değerlendirilmesi haksızlıktır” dedi.
100 araç sahibi bir firma her
yıl 7–8 araç bedelini sigorta
için harcıyor
FATİH ŞENER / UND İcra Kurulu Başkanı
Uluslararası Nakliyeciler
Derneği (UND) İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener,
Uluslararası taşımacıların,
rakiplerinin 5 katı sigorta
maliyetine katlandığını belirterek, Sigorta Birliği’ne
“Artık yeter, sektörün gücü
kalmadı. Bu duyarsızlığa
bir son verin” çağrısında
bulundu.
Zorunlu trafik sigortalarında fiyatın
serbest bırakılmasından sonra,
araç başına zorunlu trafik sigortası
maliyetleri çok ciddi rakamlarda
arttığını belirten Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) İcra Kurulu
Başkanı Fatih Şener, “Aynı araç için
4 bin TL ile 20 bin TL teklif veren
sigorta şirketleri var. 100 bin TL teklif
verenleri de gördük. Organize bir
şekilde istismar ediliyoruz!” şeklinde
konuştu.
Yabancıların 5 katı
sigorta maliyetimiz var!
UND İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener
şöyle konuştu: “Sektörümüz Uluslararası Zorunlu Trafik Sigortası (Yeşil
Kart) için ortalama yıllık 1.000 Euro
öderken, Türkiye’deki zorunlu sigorta
için ortalama yıllık 6 bin TL, Yaklaşık 2
bin Euro ücret ödüyor. Türk araçlarının yaklaşık 3 bin Euro ücret ödediği
Ulusal ve Uluslararası Zorunlu Trafik
Sigortası için Bulgar aracı toplam
650 Euro, Macar araçları 700 Euro,
Slovakya ise 435 Euro ödüyor.”
Uluslararası taşıma araçları
ayrı bir grup olarak
değerlendirilmeli
Uluslararası taşıma araçlarının ayrı
bir grup olarak değerlendirilmesi
Avrupa’da zorunlu trafik sigortası olarak kullanılan Yeşil Kart
Sigortası’nın, ortalama 1.000 Euro
fiyatla Avrupa’da tamir bakım masraflarının Türkiye’ye göre çok yüksek olmasına rağmen tüm hasarları
karşılayıp kar ederken, Türkiye’deki
zorunlu trafik sigortalarının bu fiyatın
2 katı fiyatla yapılmasının açıklanamaz olduğunu kaydeden Şener,
100 araç sahibi bir firmanın her yıl
7–8 araç bedelini sigorta için harcadığını belirtti.
Sektörün yurt dışında kaldığı
süreler dikkate alınmalı ve
poliçeye eklenmeli
“Uluslararası karayolu taşımacılığı
sektöründe faaliyet gösteren 66
bin aracın yaklaşık 6 bini 200 gün
üzerinde yurtdışında kalırken, toplam aracın yüzde 52’si 100 gün ve
üzerinde bir süre yurt dışında kalıyor” diyen UND İcra Kurulu Başkanı
Şener, “Bu araçlar için hem 365
gün yurtiçinde kalıyor gibi sigorta
yapılması hem de Avrupa’da örneği
olmayan fiyatlar uygulanması bizim
için artık dayanılmaz bir hal almıştır.
Bu araçlar Türkiye’de bulunmadıkları için hiçbir risk oluşturmamakta
ancak Türkiye’de ve trafikte risk
oluşturuyormuş gibi trafik sigorta
primi ödemektedirler. Sonuç olarak,
zamanının çoğunu yurtdışında
geçiren, araç takip sistemi ile izle-
Mayıs 2016
36
DOSYA
YIL
2013
2014
2015
KULLANIM
ÇEKİCİ
ÇEKİCİ
ÇEKİCİ
POLİÇE
16.514
17.024
18.109
nen Avrupa’nın en genç filosunun
Türkiye’de bulunmadıkları günler
için sigorta yaptırmaları haksızlıktır”
dedi.
Sigortacılar haklılığımız teyit
etse de çözüm konusunda
duyarsız!
“Sigortalar Birliği ile belki 10 kez
toplandık, sektöre ‘Haklısınız
ancak, yurtdışında kalınan süreleri
bilmiyoruz’ dediler. Bunun üzerine, Ulaştırma Bakanlığı ve Hazine
Müsteşarlığı arasında sağlanan
işbirliği ile tüm araçların yurtdışında
geçirdikleri süreler plaka bazında izlenebilir ve sigorta şirketleri
tarafından kullanılabilir hale getirildi.
Sigortalar Birliği bu imkânlara
HASAR
1. 594
1.578
1. 454
FREKANS Has/Pirim
9,7
84,1
9,3
88,5
8,0
100,1
rağmen çözüm konusunda adım
atmamakta ısrar ediyor. Kamu
yöneticileri, uzmanları çalışıp bu
sistemi dikkate alınsın diye hayata
geçirdi. Yanlışta ısrar edilsin diye
değil!” diyen UND İcra Kurulu
Başkanı Fatih Şener, sigortacıların
uluslararası nakliyecilerin haklılığını
teyit ettiğini ancak çözün konusunda duyarsız kaldığını belirtti.
Artık yeter! Tüm ağır vasıtaların diyetini ödeyen sektörümüzün bu yükü taşıyacak gücü
kalmamıştır
“Sigortacılar, yurtdışında olduklarını göre göre haksızlıkta
ısrar ediyorlar” diyen Şener,
“Dış ticaretimizin motor gücü
olan sektörümüz artık bu yükü
taşıyamıyor! Haksızlığa son vermek için; sektörün yurt dışında
kaldığı süreler dikkate alınmalı ve
poliçeye eklenmeli. Uluslararası
filo yurtiçindeki araçlardan ayrı
bir grup olarak değerlendirilmelidir. Sektörümüz sakin olmalı.
Taksiciler gibi yollara çıkmak,
eylem yapıp yolları kapatmayı konuşmaya başlayan sektörümüze
de çağrımız “sakin olup, görüşmelerin sonucunu beklemeleridir”
şeklinde konuştu.
Yurtdışında
Kalınan Süre
0-49
50-99
100-149
150-199
200+
Toplam
Araç Sayısı
15.958
16.599
18.117
10.509
5.786
66.969
Çiçekli: Sigorta şirketleri uluslararası
taşımacıları soymaya devam ediyor
Ali Çiçekli/İstanbul ÜniversitesiUlaştırma ve Lojistik Fakültesi Öğretim
Görevlisi-ALC Lojistik Yön.Kur.Bşk.
UND Yön.Kur.Bşk. Yard.
“Uzun süredir kamuoyu gündemini meşgul eden ve halk dilinde
kısaca ‘Trafik Sigortası’ olarak
bilinen ‘Karayolu Motorlu Araçlar
Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası’
Poliçeleri için alınan prim bedelleri
taşımacının belini bükmeye ve
uluslararası rekabette geri plana
atmaya devam ediyor. Keza
‘Uluslararası Trafik Sigortası’
Mayıs 2016
olarak da adlandırılabilecek ‘Yeşil
Kart Sigortası’ da aynı şekilde
Türk taşımacılarının rekabet gücünü yabancı taşımacılar karşısında
yok ediyor. Bunlara ilaveten Kasko
Sigortası’ndaki prim hesaplama
usulü ile yüksek primlerden dolayı
Türk taşımacısı yakın zamanda
yabancı taşımacıların rekabeti
karşısında tamamen yarış dışı
kalabilir. Şimdi bu sigortalardaki
haksızlıklara ayrı ayrı ve kısaca
göz atalım:
Trafik ve yeşil kart sigortaları
Trafik sigortası, aracın tescil ve
kayıtlı olduğu ülke sınırları içerisinde üçüncü kişilere yani karşı
tarafa verebileceği hasarın tazmin
edilmesini sağlayan bir sigorta
poliçesidir. Devlet tarafından tüm
motorlu araçlara yaptırılması yasa
ile zorunlu kılınmıştır.
Trafik sigortasının fiyatı
bu kadar yüksek ve serbest
olmamalı!
Devlet tarafından vatandaşa zo-
runlu kılınan bu sigorta poliçesinin
hem teminat limitlerinin hem de
prim bedelinin devlet tarafından
belirlenmesi esastır. Bu kanunun
yürürlüğe girdiği 1983 yılından beri
Hazine Müsteşarlığı bu poliçenin
teminat limitleri ile yıllık prim bedelini aracın cins ve modeline göre
belirleyip ilan ederdi. Ancak 2014
yılı başından itibaren devlet, hem
teminat limitlerini hem de prim
ücret bedellerinin tespitini sigorta
şirketlerine bıraktı. Bu serbestlikle
devlet, sigorta şirketlerine prim
bedelini yüzde iki yüz elliye kadar
artırma yetkisi verdi. Bir diğer ifade
ile eskiden örneğin 500 lira olan bir
poliçe 125 bin liraya kadar çıkabilir. Trafik sigorta fiyatları serbest
bırakılınca aynı cins ve model
araç için sigorta şirketleri arasında
astronomik fiyat farkları oluşmaya
başlamıştır. Aşağıda buna bir örnek verelim. Yeni satın alınmış sıfır
km bir ‘Çekici Araç’ için değişik
sigorta şirketlerince verilen ‘Trafik
Sigorta Prim’ teklifi:,
Bu tablolardan da anlaşılacağı
37
üzere; prim fiyatlarının serbest bırakılması, sigorta şirketleri arasında
bir fiyat rekabeti oluşturmamakta
ve tüketici lehine bir durum yaratmamaktadır. Zaten sigorta prim
bedellerinin serbest bırakılmasından
sonraki sigorta şirketlerinin faaliyeti
ve aralarında zımni bir anlaşmanın
5 ay sonra yeni satın alınmış aynı cins ve evsaftaki başka bir çekici araç için
aynı şirketlerce verilen trafik sigorta prim teklifi :
PLAKA/
SİGORTA
A
B
C
D
E
F
G
H
I
J
ŞİR.
34 YK… 14.196 8.780 4.400 9.840 8.837 15.670 22.400 Teklif Vermedi 9.117 Teklif Vermedi
PLAKA/
SİGORTA ŞİR.
A
B
C
D
E
F
G
H
I
34 YK …
4.461 5.613 Teklif Vermedi 7.607 7.798 12.953 30.000 12.530 6.987
olup olmadığı konusunda rekabet
kurulu da kısa bir süre önce soruşturma başlatma kararı vermiştir.
Sigorta şirketlerinin hasar/prim
dengesi elbette önemlidir ama
orada iyileştirilmeye ve düzeltilmeye
açık alanlar olduğu kanısındayım.
Bununla birlikte, sigortacıların aşırı
ve kontrolsüz prim artışı dolayısıyla
kamuoyunda oluşan tepkinin de
dikkate alınarak, devletin bu fahiş
artışları kontrol etmesi ve yaptırılmasını zorunlu kıldığı bu Trafik
Sigortasının prim bedelini devletin
bizzat belirlemesi gerekmektedir.
Uluslararası taşımacı risk
oluşturmadığı günler için
mükerrer prim ödüyor
Bilindiği üzere, uluslararası taşımacılıkta kullanılan araçlar işin
doğası gereği yılın yaklaşık yarısını
ve zaman zaman daha fazlası bir
zamanı yurt dışında,geri kalanı yurt
içinde geçirir. Diğer bir ifade ile
araç yılın yarısında yurt içinde risk
oluşturmamasına rağmen tüm yıl
için(365 gün) Trafik Sigortası primi
ödemektedir. Aynı şekilde, yurt dışında üçüncü şahıslara verilebilecek
hasarı tazmin etmek üzere zorunlu
olarak yaptırılan yeşil sigortada da
durum aynıdır. Araç yurt dışında
bulunmadığı ve risk oluşturmadığı
yılın yaklaşık yarısına karşılık tüm
yıl için (365 gün) yeşil sigorta primi
ödemektedir. Diğer bir ifade ile,
taşımacı her yıl trafik ve yeşil sigorta için bir yıl daha mükerrer prim
ödemektedir. Batılı bazı ülkeler
(komşumuz Bulgaristan gibi) bu
poliçeleri birleştirmek suretiyle mükerrerliğin önüne geçmişlerdir. Bu
nedenle yabancı taşımacıların trafik
ve yeşil sigorta maliyetleri Türk taşımacının çok altındadır. Bir çekici
araç için komşumuz Bulgaristan’la
trafik ve yeşil sigorta karşılaştırmasına örnek:
*Bulgaristan’da Trafik ve
Yeşil Sigorta için tek bir
poliçe düzenlenmektedir
Aradaki bu uçurumun giderilmesi ve
Türk taşımacının üzerindeki maliyet
baskısının azaltılarak yabancı taşımacılara karşı rekabetçi olabilmesi
için uluslararası taşımada kullanılan
araçlara tek bir poliçe (Trafik+Yeşil)
ihdas edilmesi ve fiyatının da makul
düzeye çekilmesi gerekir.
Bu mümkün olmasa bile ulaştırma
kayıtlarından araçların kaçar gün
yurt dışında kaldığı tespit edilerek-ki
bu konuda Ulaştırma Bakanlığı ile
Hazine Müsteşarlığı arasında veri
paylaşımına ait protokol da varyurt dışına kalınan süreler için trafik
sigortasından mahsup yapılarak fazlanın araç sahibine iadesi,yurt içinde
kalınan süreler için de aynı şekilde
yeşil sigortadan mahsup ve iadelerin
yapılması gerekli olup sektör bu çözümlerden birisini en kısa zamanda
yetkililerden beklemektedir.
Kasko sigortalarında da
soygun devam ediyor
Ülkemizdeki kasko sigorta primleri oranı oldukça yüksektir. Diğer
ülkelerde prim oranı aracın gerçek
bedelinin yüzde bir ila yüzde iki
arasında değişmektedir. Ancak
ülkemizde bu oran yüzde beşe
kadar çıkabilmektedir. Ayrıca bu
yüksek oranların yanı sıra ve daha
da önemlisi sigorta şirketlerinin
oluşturduğu Sigorta Birliği’nin belir-
Ülke
Trafik Sigortas
Türkiye
1900 €
Bulgaristan
*
J
3.464
lemiş olduğu ‘araç kasko değeri’
üzerinden prim hesaplanmaktadır.
Aracın gerçek değeri çoğu zaman
sigorta birliğinin belirlemiş olduğu kasko değerinin yüzde 12 ila
yüzde 40 altında olabilmektedir.
Sigortacılar kendi belirledikleri
kasko değeri üzerinden sigorta
yapıp prim hesaplıyorlar ancak
risk oluştuğunda poliçede yazılı
kasko değeri değil piyasadaki
rayiç bedele göre hasar tazmini
ödemektedir.
Yeni satın alınan sıfır kilometredeki
aracın bile faturadaki satın alma
bedelinin çok üstünde kasko bedeli belirleniyor. Aynı şekilde 2. el
araçların da piyasa rayiç bedelinin
çok üstünde kasko bedeli belirlenip bunun üzerinden prim alınıyor.
Ancak risk oluştuğunda sigortalıya
bu bedel değil, piyasa rayicindeki
bedel ödeniyor. Örneğin 200 bin
lira kasko bedelle sigortalanan
bir araç diyelim ki pert olduğunda
sigortalıya bu bedel değil aracın
cari piyasa değeri ödeniyor.
Bu nedenle; prime esas kasko değeri hesaplanırken sigorta şirketlerine Sigorta Birliği’nin belirlemiş olduğu genel kasko bedelinin yüzde
40 eksiğine kadar poliçe düzenleme imkanı getirilmelidir. Aşağıda
hem yeni hem de kullanılmış bazı
araçların kasko ve gerçek değeri
arasındaki bedellere bakıldığında
sigortalı araç sahiplerinden haksız
şekilde ne kadar çok kasko primi
alındığı açıkça görülebilir.”
Yeşil Sigorta
1000 €
1025 €
Toplam
2900 € 1025 €
Mayıs 2016
38
DOSYA
Bartık: Trafik sigortası yaptırmayan araç sahibi
sayısı gün geçtikçe artıyor
Eyüp Bartık/ Eyüp Lojistik Yönetim Kurulu
Başkanı - Gaziantep Ticaret Odası Başkanı
“Son dönemde oldukça yüksek
oranlarda artan Zorunlu Trafik
Sigortası Primleri araç sahiplerini
ekonomik anlamda olumsuz etkiliyor hatta trafik sigortası yaptırmayan araç sahibi sayısı gün geçtikçe
artıyor. Bunun ileride daha büyük
sıkıntılara neden olmaması için
Zorunlu Trafik Sigortası’na yönelik
yapılan çalışmaların bir an önce
tamamlanması gerekiyor. Amerika’daki trafik sigortalarındaki
bedeni tazminat limitleri her eyalette farklı ancak Avrupa limitleri ile
mukayese edildiğinde son derece
düşük. Bizim uygulamamızda bir
yeni yaklaşım olarak bu sistem dikkate alınabilir. Örneğin New York’ta
uygulanan bedeni limiti 25 bin
dolar, kaza başına ise 50 bin dolar.
Burada amaç kanunen gerekli olan
asgari limitle herkesin teminat alabilmesi bu limiti yetersiz bulanların
ise ihtiyari mali sorumluluk sigortası
alarak yüksek limit satın alabilmeleri. Türkiye’de yılda yaklaşık 5 bin
civarında kazalarda vefat eden
vatandaşımıza ödenen bedeni hasarlardaki tazminat bedelleri nedeni
ile 20 milyon civarındaki vatandaşın
ödediği primler sürekli yükseliyor. Bu, gerek toplum ve gerekse
sivil toplum örgütlerince devamlı
eleştirildiğine göre Amerika’da
uygulanan bu sistemin benzerinin
ülkemizde uygulanması düşünülebilir. Avrupa birliği standartları
bu değişime imkan vermiyorsa o
zaman her yıl enflasyon oranında
artan trafik sigortası limitlerinin
sadece maddi olanının artırılması
ve bedeni limitlerin artık artırılmaması ve dondurulması bir çözüm
olarak getirilebilir. Ayrıca sektör
araçlarımız tüm ticari araçlarla aynı
statüde değil farklı bir primlendirme
sisteminde değerlendirilmeli. Çünkü
sektör araçlarımız sigortalılık oranı ve
sigorta bilinci yüksek, filo yaşı genç,
teknolojiyi kullanan, sürücü kalifikasyonu yüksek, can kaybı ve genel
hasarı düşük. Dolayısıyla farklı bir
uygulamayı fazlasıyla hak ediyor.
Türk lojistik sektörünün katlandığı sigorta maliyetleri katlanılabilir ölçülerin üzerinde
Türk lojistik sektörünün katlandığı
sigorta maliyetleri elbette katlanılabilir
ölçülerin üzerinde. Biz böyle yüksek
maliyetlere katlanmak zorunda kalırken
yabancı araçlar için Türkiye’de zorunlu
sigorta istenmiyor. Coğrafi konumumuz başta olmak üzere sektörümüzün
rekabetteki avantajını dezavantaja
çeviriyor, ihracat ve taşıma gücümüzü
zayıflatıyor.
Sektörümüzde sigortanın en
önemli maliyet kalemi olduğunu
söyleyebiliriz
Kasko, trafik, yeşil kart, CMR, MTV…
Yaptırmak zorunda olduğumuz çeşit
çeşit sigortayı düşününce sektörümüzde sigortanın en önemli maliyet
kalemi olduğunu söyleyebiliriz. Avrupalı
taşımacıların 5 katı maliyete katlanıyoruz. Yeşil Sigorta Poliçesi yaptırıyoruz.
Bu poliçe, bütün Avrupa’da karşı
tarafa vereceğimiz riski üstleniyor. Bu
nedenle Türkiye’de sigorta yaptırma
zorunluluğumuz olmamalı. Herhangi
bir hasar durumunda meydana gelen
hasarı sigorta firmaları, zamanında
ödüyor mu? Geri ödemede ne gibi
problemler mevcut soruları da bu konuda sıklıkla bizlere soruluyor. Sigorta
firmaları ile bu noktada herhangi bir
problem yaşamıyoruz. Ortaya çıkan
hasarın bedelini zamanında alabiliyoruz.
Nakliye firmalarının kendi
sigorta acentasını kurmasını
desteklemiyoruz
Bazı nakliye firmaları kendi acentasını
kuruyor. Nakliye firmalarının kendi sigorta acentasını kurmasını desteklemiyoruz. Her firma kendi işinde uzmanlaşmalı. Yoksa yetersiz kalıp bazı önemli
detayları kaçırabilir. Aynı zamanda tek
şirkete bağımlı kalırlar brokerlar bu konuda tedarik için daha doğru bir tercih
olduğunu düşünüyorum.”
Mayıs 2016
39
Gülen: Sigorta yaptırmayanın risk ve
sorumluluğunu ödemek zorunda kalmamalıyız
Ömer Gülen/Bolubeyi
Yönetim Kurulu Başkanı
“Sektörümüz sigorta konusunu bütün olarak görmektedir. Sigorta, risk
şartlarının yıkımlarından, sorumluluklarından korunmak ve risk maliyetini
belli bir barem içine alarak yaptığımız
ticarette satış rakamlarımızı daha net
oluşturmak için önemlidir. Uluslararası hatta çalışan firmaların trafik sigorta maliyetleri mükerrer maliyet olarak
giderimizi artırıyor. Hem Türkiye’nin
şartlarını, hem dış ülkelerin şartlarını
tam yerine getirmek durumunda
kalıyoruz. Konunun çözümü sektörü
iyi analiz etmek, trafik sigorta yaptırma oranını artırmak ve iyi niyettir.
Madem zorunlu bir sigorta kayıtlı
tüm araçlara belirlenen sigorta bedeli
kimsenin isteğine bağlı olmadan
yapılır ve tutar ruhsat sahibine borç
kaydedilir(MTV gibi). Bu şekilde
herkes yaptırmış ve maliyet dağıtılmış
olur. Sigorta yaptıran yaptırmayanın
risk ve sorumluluğunu da ödemek
zorunda kalmaz. Hasarsız olan kişiler
bu sistemde daha rahat ödüllendirilir
.
Sigorta maliyetlerinin azaltılabilmesi için devletimizin olaya
bakışı değişmeli
Yabancıların 5 katı sigorta maliyetimiz var. Bu durum çözümü
için devletimiz olaya bakış açısını
değiştirmeli. Bu sektör ciddi yatırım
yapmış ve tüm hatlarda ciddi deneyim ve söz sahibi olmuş bir sektör.
Lojistik konusu ülkemizin bulunduğu
konumda çok daha stratejik bir
öneme sahip. Bu sektörün ayakta
kalması ülke araçlarıyla ve şoförleriyle
yapılmasının getirilerinin içinde milli
değerler ve ülke menfeatlerinin de
olduğunun aklımızın bir kenarında
olması gerekir. Yakın zamanda bu
konunun hizmet ihracatı kapsamına
alınmış olması önemli bir gelişmedir.
Bu sektör yabancıların eline geçerse
bu hizmeti dışardan almamız anlamına gelir. Daha ilerisi, ihracat odaklı
büyüme hedefinin sağlanması için
taşıma maliyetinin ihracatçı için ne
kadar önemli olduğu malumdur. Türk
nakliye sektörü çökerse yarın yabancı
taşımacının sunmuş olduğu maliyetlerin artmayacağını kimse söyleyemez.
Konuya dönecek olursak bu maliyet
farklarının sigorta tarafı. Asıl hedef
lojistik sektörünün genelde yaşadığı
sorunları ve stratejik durumu nedeniyle bir plan oluşturmaktır. İyi niyet dediğim nokta burası. 12 ayın 7-8 ayını
yurt dışında bulunarak geçiren ve
yurt dışındaki sigorta maliyetlerini de
yapan bir araçla, bütün yılı yurt içinde
geçiren aynı tip başka bir araca aynı
sigorta maliyetini hesaplamak iyi niyet
değildir. Adalet değildir. Milli sektörümüzü transit geçtiği hatlarda rekabet
ettiği yapancı rakiplerimizle haklar
ve maliyetler konusunda dengeye
getirmek devletimizin görevidir.
sam ufak hasarları sigortadan talep
etmiyoruz. Pazarlığını yapıp mümkün
olan en az maliyete yaptırıyoruz ki
hasar referansımız etkilenmesin diye.
Diğer bir konu servisler bu konuda
biraz acımasız. Oluşan hasarı en üst
maliyetlerde kapatarak maliyetleri
artırıyorlar. Bu da fiyatlar için büyük
etkenlerden diye düşünüyorum.
Uluslararası nakliye firmalarının çoğu
gerçekten maliyet konusunda rekabeti sürdürebilmek anlamında çıkar
yollar aramaktadır. Navlun fiyatlarının
10-20 euro farklarla el değiştirdiği bir
dönemdeyiz. Bu durum bizim için
her kuruşun değerli olduğu anlamına
geliyor. Bu durumun farklı açılımlarını
da gözlemliyoruz. Nakliye firmalarının
petrol istasyonuna, bakım servisine
sahip olmaları gibi... Asıl olan her
birimin kendi kar marjını sağlaması
gerekirken grup içinde bunu kendi lehine avantaja çevirme gayretleri olarak
görüyoruz. Bu aslında haksız rekabet
olmasına karşın çözümsüzlüğün getirdiği bir sonuçtur. Acenta kurulumlarının altındaki gerçekten bu sebepler ve
acentaların birtakım eksikliklerine bağlı
olduğunu düşünüyorum.”
AB poliçesini tek çatı altında
toparlamış durumda
Sektörümüz, trafik sigortası olarak
toplam birkaç çeşit sigorta ödüyor.
Bu konuda ülke olarak gerideyiz. AB
poliçesini tek çatı altında toparlamış
durumda. Hem takip hem de maliyet
anlamında kolaylıklar sağlıyor. Bu
konuda UND’nin yoğun çabaları var.
Şahsi düşüncem oluşan bir kartel var.
Menfeatler etrafında kenetlenmiş kar
düzeyini korumaya yönelik birliktelik
yapılmış. Tabii ki biz sigorta sisteminin
de zarar etmesini istemeyiz. Onların
da ticaretlerini karlı yapmaları en
doğal hakları. Fakat sistemi ve adaleti
iyi yönetmeleri gerekiyor. Herhangi
bir hasar durumunda meydana gelen
hasarı sigorta firmalarının zamanında
ödemesi konusuna da değinmek
isterim. Hasar takibinde sistemde
bazı aksaklıkların olduğunu söyleyebilirim. Sigorta şirketleri hasar durumlarında işlemlerin hızını artırdılar. Fakat
hasarın servis tarafındaki takibatının
tam yapılamadığını düşünüyorum.
Kendi firmamdan örnek verecek olur-
Mayıs 2016
40
DOSYA
Değirmenci: Sigorta şirketlerinin kurdukları
düzenin mağdurları biz lojistikçiler oluyoruz
yurt dışına çıkan araçlara farklı bir
uygulama ile; gümrük kayıtlarından
kontrol edilerek aracın yurt dışında
olduğu günlerde trafik sigortası priminin alınmaması sağlanabilir.
Sektör olarak uluslararası
alanda sürekli zarar gören
konumdayız
Cavit Değirmenci / Ekol Lojistik
Filo Genel Müdürü
“Zorunlu trafik sigortası tüm motorlu taşıtlara uygulanmakta; ancak
zorunlu kılınan bu sigortanın fiyatının
serbest bırakılması, sigorta şirketlerinin kurdukları düzenin mağdurları
biz lojistikçiler oluyoruz. Ciddi maliyet
yükü ile karşı karşıya geliyor, bunlar
da maliyetlerimizi maalesef olumsuz
etkiliyor. Zorunlu trafik sigortasının
kapsamı sadece ülke sınırları içerisinde geçerli, ancak bizim araçlarımız
yılın çoğunu yurtdışında geçiriyor.
Yurt dışına çıkan tüm araçlarımız için
de yeşil sigorta yaptırmaktayız. Bu
sigorta ile birlikte maliyetimiz yabancı
nakliye firmalara kıyasla iki katına
kadar çıkıyor. Dolayısıyla önerimiz,
Sektör olarak uluslararası alanda
sürekli zarar gören konumdayız.
Zira geçiş belgeleri, vize sorunları
gibi alanlarda yabancı oyuncular
rekabette maliyet açısından ciddi farklar yaratabilmekte. Bunun
üzerine devlet tarafından zorunlu
tutulan ancak fiyatının serbest bırakılmasıyla günün sonunda nasıl bir
maliyetle karşılaşacağımızı maalesef
ön göremiyoruz. Bu durum genel
maliyet hesabı yapıp proje üretmekte de önümüzü göremememize
sebep oluyor. Bunun üzerine yurt
dışı hareketleri içinde yaptırılan yeşil
sigorta maliyetleride eklenince global
rekabette elimiz ciddi anlamda
zayıflıyor. Sadece sigorta hususunda
maliyet farklarımız 2 bin-2 bin 500
euro arasında oluşmaktadır. Bunlara
geçiş belgesi ve diğer operasyonel
maliyet farklarını da koyduğumuz
zaman sektörümüzün neden bitkisel
hayatta olduğu net gözükmektedir.
Bütün bu maliyetleri günün sonunda
dış ticaret erbabına yansıtabildiğimiz
kadarıyla yansıtmaya çalışıp onun
da global rekabette elini güçleştiriyoruz. Trafik sigortası dışında; kasko
sigortası, yeşil sigorta, nakliyat,
yangın ve çalışanlarımız için sorumluluk poliçesi ödüyoruz. En azından
zorunlu trafik sigortası ve yeşil
sigortanın birleştirileceği bir model
sektör olarak beklentimizdir. Hasar
sürecinde ihbar alımından dosya
kapanmasına kadar olan sürecin
verimli hızlı ve çözüme odaklı yürümesi sigortalılar için çok önemli. Bu
sürecin verimli yürüdüğünü söyleyemeyiz. Daha önceden zorunlu trafik
sigortası fiyatları Hazine Müsteşarlığı
tarafından yıllık olarak belirlenir ve
sigorta şirketlerine iletilir. Bu fiyatların
kapsadığı teminatların içeriği ve
limitleri her araç için aynıydı. Ancak
bu durum zorunlu sigorta olmasına
rağmen fiyatların belirlenmesi serbest bırakılmış olup sigorta şirketleri
ile sektör başbaşa kalmıştır. Öyle ki
aynı araç için birçok sigorta şirketinden fiyat istenmekte, lakin her
firmadan değişik yüksek rakamlar
gelmektedir. Bu durum sektörün
önünü görmesini ve bir sonraki yıla
ilişkin maliyet analizleri yapmasını
zorlaştırıyorlar. Bu belirsizlikler de
nakliye firmalarına kendi acentelerini
kurmaya yönlendiriyor.”
Küçükertan: Tek tip poliçeye geçilmesi
dezavantajlı durumu ortadan kaldırabilir
Osman Küçükertan
Omsan Lojistik Genel Müdürü
Mayıs 2016
“Trafik sigortaları sektörümüz adına
önemli konuların başında geliyor.
Yüksek primlerin ödendiği zorunlu
trafik sigortalarına karşılık sunulan
maddi hasar teminatının görece
sınırlı kaldığı değerlendirilmektedir.
Kasko poliçesine eklenen ve belli
limitleri olan İhtiyari Mali Sorumluluk
Sigortası, zorunlu trafik sigortasını
aşan hallerde devreye girebiliyor olsa
da ekstra bir maliyet yaratmaktadır.
Bu konunun çözümüne yönelik,
Kasko ve Zorunlu Trafik poliçesinin
“Tek Tip Araç Sigortası”, emtia ile
ilgili olarak da Taşıyıcı Sorumluluk,
3. Şahıs Sorumluluk ve Depocu
Sorumluluk sigortalarının “Lojistik
Sorumluluk Sigortası” gibi tek bir
başlık altında sunulması önerilmektedir. Bu durumun, sigorta havuzunda daha çok primin birikmesine
imkan sağlaması ve böylelikle prim
maliyetlerini düşürmesi beklenmektedir. Yabancılardan çok daha fazla
sigorta maliyetimiz bulunuyor. Bu
durum elbette Türk araçları açısından haksız bir rekabet oluşturmaktadır. Tek tip poliçeye geçilmesinin
bu dezavantajlı durumu ortadan
kaldırması beklenmektedir. Tek tip
41
poliçeye geçilmesiyle, sigorta havuzundaki
toplam primin artacağı ve böylece prim maliyetinin düşeceği beklenmektedir. Türkiye’de,
lojistik sektöründe Uluslararası Zorunlu Trafik
Sigortası (Yeşil Kart), Zorunlu Trafik, Kasko,
Taşıyıcı Sorumluluk, 3 Şahıs Sorumluluk,
Depocu Sorumluluk ve İşveren Sorumluluk
poliçeleri yaygın olarak yapılan sigortalardır.
Diğer taraftan, kurumsal firmalar şoförleri için
Hayat Sigortası da yapabilmektedir. Genel
olarak değerlendirildiğinde prim tahsilatlarında sorun yaşayan sigorta firmalarının
ödemeleri zamanında yapmadığı görülmektedir. Bazı nakliye firmaları hem kendi poliçe
ve hasar operasyonlarını bizzat yürütmek
hem de komisyon geliri elde etmek için
acentelik kurabilmektedirler. Ancak acente
kurulmadan da sigorta şirketi veya broker ile
doğrudan çalışılması mümkündür. Önemli
olanın sigortacılık konusunda tecrübeli bir
kadro ile çalışılması ve risklerin doğru bir
şekilde yönetilmesidir.”
Akgün: Lojistik firmaları kazançlarının önemli bir
kısmını sigortaya yatırmak zorunda kalıyor
Said Akgün/Akgün Uluslararası
Taşımacılık Genel Müdürü
“Zorunlu trafik sigortalarında amaç,
bir kaza yaşanması durumunda bu
kazada kusuru bulunmayan karşı
tarafın ve üçüncü kişilerin maddi zararlarını, ayrıca ölüm, yaralanma veya
sakat kalma gibi bedensel zararlarını
karşılamaktır. Devletimiz bu bakış
açısıyla ve sosyal devlet olmanın
bir gereği olarak, vatandaşlarını
korumak gayesiyle Trafik Sigortası’nı
zorunlu hale getirmiştir. Bu iyiniyetli
yaklaşıma rağmen Zorunlu Trafik
Sigortaları uygulamalarında yaşanan
haksızlıkları şöyle sıralayabiliriz:
a)-Sigorta şirketlerinin trafik sigortası
poliçe fiyatları çok yüksek. Lojistik
firmaları kazançlarının önemli bir
kısmını sigortaya yatırmak zorunda
kalmaktadır. Mesleki faaliyetler yapılamaz durumdadır.
b)- Poliçe fiyatlarının çok yüksek
olması nedeniyle, trafikte zorunlu
sigortasız dolaşan araç sayısı 4 milyonu bulmuş durumdadır. Bu durum
önce can güvenliği açısından risk
oluşturmaktadır. Türkiye ekonomisi
açısından ise ciddi bir kayıptır.
c)- Sigorta şirketlerine yapılan hasar
başvurularında, gerekli belgelerin tamamlanmasından itibaren 8 iş günü
ödemenin yapılması gerekiyor. Oysa
bugün bu ödemelerin yapılmasında
ciddi gecikmeler yaşanmaktadır.
Bu da zarar görenleri büyük ölçüde
mağdur etmektedir.
d)- Üstelik bir dava ortalama 3.5 yıl
sürdüğü için, sigortalıya bu rakam
zamanında ödenmiyor.
e)-Ölümlü kazalarda Destekten
Yoksun Kalma Tazminatı’nın hesaplanmasında belirli bir standart yok.
Benzer kazalarda aynı özelliklere
sahip iki kişiden biri 100 bin lira
tazminat alıyor, diğeri ise 200 bin lira.
Yani hesaplamalarda standart yok.
f)- Bugünkü uygulamada vefat tazminatının hesaplanmasında standart
olmadığından sigortacılar mahkemeden mahkemeye, kişiden kişiye
değişen tutarlarda tazminat ödemek
zorunda kalıyor. Sıraladığım bu
sorunların çözümü için şunları söyleyebilirim: Trafik kazalarında ölenlere
sigortadan ödenecek destekten
yoksun kalma tazminatı hesaplanma
yöntemi açıklığa kavuşturulmalıdır.
Trafik sigortası poliçesi sınırlarının
kanunlarla çizilmesi gerekir. Sigorta bedellerinin ödenebilir seviyeye
çekmek için gerekli düzenleme
bir an önce yapılmalıdır. Hasar ve
tazminat bedelleri gibi ödemeler kısa
zamanda ilgili taraflara yapılmalıdır.
Hazine Müsteşarlığımız, Sigorta
Birliği ve Lojistik Sektör temsilcilerinin bir araya gelerek Trafik Sigortası
alanında yaşanan yukarıda belirttiğim sorunları kapsamlı olarak ele
alıp, tüm tarafların uzlaşısı ile yeni
bir yasal düzenleme bir an evvel
yapılmalıdır.
Mesleki faaliyetler
yapılamaz durumda
Bölgemizde ve ülkemizde yaşanan sorunlar ekonomik hayatımızı
olumsuz yönde etkilemektedir.
Nakit sıkışıklığı, kar oranlarının
düşmesi, maliyetlerin yükselmesi
gibi birçok husus lojistik sektörünü olumsuz yönde etkilerken,
rakibimiz olan ülkelerdeki zorunlu
Trafik Sigortası’nda yaşadığımız
haksız rekabet sorunlarımızı daha
da derinleştirmektedir. Lojistik
Mayıs 2016
42
DOSYA
firmaları kazançlarının önemli bir
kısmını sigortaya yatırmak zorunda kaldı. Mesleki faaliyetler
yapılamaz durumdadır. Sektörde
zorunlu trafik sigortası ve yeşil kart
sigortaları aynı sorumluluğa ait 2
sigorta poliçesi olup biri yurtiçinde biri yurtdışında geçerlidir. Bir
uluslararası taşıt yıllık gün sayısının
100 günü ülke içinde ise 265 günü
yurtdışında bulunmaktadır. Yeşilkart maliyetleri mevcut rakip ülkelere göre pahalı olmasına rağmen
bir de ilaveten araç başına 5 ile
10 bin TL ortalama trafik sigortası
ödemesi yapıyoruz. Burada en iyi
çözüm bize göre aracın yurtiçinde ve yurtdışında kaldığı süreler
bakanlıktan alınacak rapor ile prim
iadesi şeklinde olmalıdır. Ulaştırma
Bakanlığı Bilgi İşlem Sistemi’nde
hangi aracın hangi ülkede ne
kadar kaldığı net bir şekilde bellidir.
Yapılan Yeşil Sigorta ve Trafik
Sigortalar’a 365 gün sistemine
göre yapıldığına göre burada süre
dışında fazla primin iade edilmesi
gayet adaletli bir sistem olacaktır.
Sigorta şirketlerine yapılan hasar
başvurularında, gerekli belgelerin
tamamlanmasından itibaren 8 iş
günü ödemenin yapılması gerekiyor. Oysa bugün bu ödemelerin
yapılmasında ciddi gecikmeler
yaşanmaktadır. Bu da zarar görenleri mağdur etmektedir. Üstelik
ölümlü kazalarda bir dava ortalama 3.5 yıl sürdüğü için, sigortalıya
bu rakam zamanında ödenmiyor.
Bazı nakliye firmaları kendi acentesini kuruyor. Firmaların acentelik
alması doğru bir konu değil ancak
artan sigorta maliyetlerini düşürmek için firmalar bu tür girişim
yapmak zorunda kalıyorlar.”
Özer: Çocukken oynadığımız
‘UZUN EŞEK’ oyunu aklıma geldi
talarını yaptırmak uğruna sermayelerini yok pahasına elden çıkartmak
zorunda kaldıkları da doğrudur.
Medyadan takip ediyoruz, amcamın
arabası 90 model Tofaş ahı gitmiş
vahı kalmış ödenecek trafik poliçe
bedeli 1500 TL. Araba kaç para, o
da 2000 TL. Poliçe ve araba başa
baş yarış halindeler ganyan basmak
serbest. Ağlanacak halimize gülmek
için uğraş halindeyiz, gülemiyoruz.
Abdullah Özer
Özer Uluslararası Nakliyat Genel Müdürü
“Bir de sigorta konusu vardı. En can
yakan hususlardan biri de işte bu.
Yaptığınız iş tehlikeli risk grubunda
ise şayet taşınan, taşıyan, taşıtan,
aracılık eden her kesimi sigorta ettirmeniz şart. Maliyet yüksekliğinden
ötürü araçlarınız için risk üstlenerek kasko sigortası istemiyorum
diyebilirsiniz. Lakin edinilmesi zorunlu
olan uluslararası ve ulusal trafik
sigortalarından kaçmanız mümkün değil. Hazine müsteşarlığımız
ve sigorta şirketlerinin son yıllarda
keyfi ve zorunlu sigortalar üzerinde
gerçekleştirdikleri kapsam ve içerik
çalışmalarının fiyatları afaki şekilde
tırmandırmasının bükülen belimizi
kırdığı doğrudur. Pek çoğumuzun
artık kasko sigortası yaptıramadığı,
filolarındaki araçlarının trafik sigorMayıs 2016
Sigorta şirketleriyle
empati kuralım
Sigorta şirketlerini de anlamak
lazım, empati kuralım. Bir tarafta
kazaya karışan aracını bakıma
sokmak yerine duvardan duvara
vurarak pert kaydı çıkartarak para
almaya çalışan sahtekarlar, diğer
tarafta oto yetkili servislerle anlaşarak kazalı araçların faturalarını
kabartmaya çalışan yedek parçacılar ve malum kişiler… İnsan ve
paranın olduğu her yerde bu var,
olacak. O halde kontrolleri artırmak
lazım poliçe değerlerini artırmamak
için. Hileye hurdaya bulaşanların
günahlarını neden günahsızlar çeker
ki bu ülkede. Bizim sektör ise her
zamanki gibi, bacağın biri daima
dışarıda durduğundan her zamanki
haksız mücadele. Yabancı plakalı
TIR ülkeme girdiğinde zorunlu trafik
sigortası o araca 3 ay için 400 TL ye
satılıyor, benim aracım aynı poliçeyi
yıllık 4000 TL’den aşağı yaptıramı-
yor. 2.5 katından biraz fazla. Benim
A plakalı aracım yılın 180 günü
içeride, 180 günü dışarıda. Kasko
poliçesini anlıyorum, aracımı içeride
de koruyor dışarıda da. Zorunlu
trafik sigortası ise yurtiçindeki kazaları kapsıyor, yurtdışında yaşanılan
kazalar kapsam dışında. Yapılan
iş uluslararası taşımacılık, peki ben
neden A plakalı aracımın yurtdışında kaldığı sürelerinde bedelini
ödüyorum? Kapsam aynı ise, ben
neden yabancı plakalı TIR’lardan
daha fazla poliçe bedeli ödemekteyim? Bu işi yapan araçların
yurtta ve yurtdışında kaldığı süreler
resmi olarak belgelendirilebilmekte,
neden hizmet içeriğinde olduğu
şekilde yurtta kaldığı süreler için bu
araçlardan poliçe bedeli alınmıyor?..
Aynı haksızlık bize MTV ( Motorlu
Taşıtlar Vergisi ) için de yapılmakta.
Bu verginin tahsil amacı yola ve
çevreye verilen zarar ise, benim
araçlarım yılın yarısında yurtdışında
temas ettikleri ülkelere bu bedelleri zaten bir şekilde ödemekteler.
Devletim neden benden yıl boyunca
yıpratmadığım yol için 365 gün üzerinden vergi tahsil eder? Çocukken
uzun eşek oynardık, halen oynanır,
çoğumuz oynamıştır. Eğilmişlerin
üzerine atlarken, altta kalanın canı
çıksın der tüm gücümüzle bellerini
bükmek ve oyunun amacı gerçekleşsin diye sertçe üzerlerine inerdik.
Ne hikmetse aklıma geldi.”
43
Timuçin: Sigorta fiyatlarındaki tutarsızlıktan
dolayı bir yıldır araçlarımızın kasko sigortalarını
yaptırmıyoruz
Emin Timuçin / Asdilek
Uls.Nak.Tic.Turizm Ltd.Şti. YKB
“35 yıldır uluslararası nakliye sektöründe faaliyet gösteriyoruz. Akaryakıt
dışında en büyük gider kalemimiz,
sigorta ücretleridir. Zorunlu trafik
sigortası, kasko sigortası, yeşil kart
sigortası, CMR sigortası ve şoförün
seyahat sağlık sigortası olmak üzere
her bir aracımız için 5 çeşit sigorta
yaptırıyorduk. Sigorta fiyatlarındaki
tutarsızlıktan dolayı bir yıldır araçlarımızın kasko sigortalarını yaptırmıyoruz. Sektörümüzde faaliyet gösteren
bazı meslektaşlarımızın zorunlu trafik
sigortalarını bile yaptıramadıklarının
duyumunu alıyoruz. Aynı araç için
bazı sigorta şirketleri 2 bin 300 TL
fiyat verirken, başka bir sigorta şirketi 12 bin TL fiyat verebilmektedir.
Araçlarımız yılın 3/2 sini yurt dışında
geçirmektedir. Sadece Türkiye sınırlarında geçerli olan zorunlu trafik sigortası fiyatlarının, yurt içinde faaliyet
gösteren araçların trafik sigortalarıyla
eş tutulmasının haksızlık olduğunu
düşünmekteyim. Bir an önce yasal
düzenlemelerin yapılarak, sigorta
fiyatlarındaki tutarsızlıkların giderilmesini umuyoruz.”
Eker: Türkiye lojistik firmaları olarak
iki kat maliyetli sigortalar ödüyoruz
Hikmet Eker
Eker Uluslararası Nakliyat YKB
“Temel lojistik faaliyetlerini, müşteri
hizmetleri, stok yönetimi, depolama,
taşımacılık, katma değerli işler, paketleme, muayene/gözetim, gümrük
ve sigorta olmak üzere 9 ana dal
kapsamaktadır. Sigorta kısmını ele
aldığımızda; diğer ülkelerdeki lojistik
firmaları 365 gün sigorta öderken biz
Türkiye lojistik firmaları olarak onların
iki katı ve fazla maliyetli sigortalar
ödemek zorunda bırakılıyoruz. Hem
Türkiye’de trafik sigortası yaptırıyoruz
hem de Türkiye dışında bütün ülkelerde geçerli olan Yeşil Kart sigortası
(Uluslararası Zorunlu Trafik Sigortası)
yaptırmak zorunda kalıyoruz. Bir
Slovakya lojistik şirketi sadece Yeşil
Kart sigortası yaptırarak sigorta için
yılda araç başı 435 euro öderken,
Türkiye’deki lojistik firmasına bağlı
bir araç için yılda 3 bin euro sigorta
ücreti ödenmektedir. Bu durum
yabancı lojistik firmalarına daha fazla
araç imkanı sağlayarak Türkiye’deki
taşımaların da elimizden gitmesine
neden oluyor. Çünkü sigorta bedelini
az ödeyen bir lojistik firması pazarını
artırmak için fiyat düşümüne giderek
Türkiye’deki lojistik taşımacılığın
yaklaşık yüzde 40’ını elimizden
alarak yapabiliyor. Tabii ki bu durum
Türkiye’deki bütün lojistik firmalarının
işlerini ciddi anlamda etkiliyor. Bizim
beklentimiz hükümetten olup, hükümetin bu haksız sistemi düzelterek
yabancı ülkelerle aynı standartta
lojistik işini yapmamızı sağlamasıdır.
Ancak şimdiki zamanda ülke ekonomisine katkısı olan lojistik firmalarının,
ülke içerisinde şehirlerarası taşımacılık yapan araçlarla aynı kefeye
koyulduğunu görmekteyiz. Oysa ki
bizim araçlarımızın periyodik bakımlarının ayrı bir dikkat ve özenle yerine
getirilmesi gerektiğinden ve araçlarımızın 365 günün en az 250 gününü
yurtdışında geçirmesi sebebiyle Yeşil
Kart sigortası dışında Türkiye’de trafik sigortası yaptırmamızın bir gereği
olduğunu düşünmemekteyim.
Yeşil Kart sigortasının ülkemizde de geçerli olması
talebimiz kabul edilmemiştir
Sigortalar Birliği ile bu durum görüşülmüş ve lojistik firmaları olarak bu
durumdan ciddi anlamda rahatsız
olduğumuzdan sürekli görüşülmektedir. Fakat hala bizleri tatmin
edecek, haklı isteklerimizi karşılayacak bir çözüm ortaya koyulmamıştır.
Aslında çözüm lojistik firmaları olarak
tarafımızca bulunmuş fakat nedendir
bilinmez (ya da bilinir ama açıklanamaz) bulmuş olduğumuz bütün
ülkelerde geçerli olan Yeşil Kart
sigortasının ülkemizde de geçerli
olması talebimiz kabul edilmemiştir.
Bu nedenle ve sigorta şirketlerinin
belirsiz fiyat aralıklarında çalışması durumu nedeniyle bazı lojistik
firmaları kendi bünyelerinde sigorta
acentesi kurmuşlardır. Çok araçlı
bir lojistik şirketinin böyle bir acente
kurması çok mantıklıdır. Çünkü maliyet düşer araç alımı fazlalaşır, kafası
rahat olur. Ancak az araçlı bir lojistik
firmasının acente kurması, şirket
için ekstra masraf oluşturur. Lojistik
işi, taşımacılıktan çok daha geniş
kapsamlı bir iştir ve ülkemizce gerekli
önemin gösterilmesi gerekir. Dünya
çapındaki firmalarla yarışabilmek için,
sistematik ve iyi organize edilmiş
politikalar geliştirilip takip edilmelidir. Diğer ülkelerle standartlarımız
eşitlendiği ve bu sigorta ödemeleri
gibi ödemelerin diğer ülkelerle aynı
rakamlara indirilmesi durumunda, ülkemizin bu sektörde çok daha fazla
ilerleyebileceğini ve hak ettiğimiz yere
gelebileceğimizi düşünmekteyim.”
Mayıs 2016
44
GÜNCEL
DOSYA
Arslan: Yılın yarısından fazlasını yurt dışında
geçirmemize rağmen 365 gün boyunca sigorta
ücreti ödememiz kadar büyük bir haksızlık yok
Ercan Arslan / Metertrans Yönetim
Kurulu Başkanı
“Trafik sigortası konusunda uluslararası taşımacıların çok büyük haksızlıklara maruz kaldıklarını düşünüyorum.
Hasar oranına göre poliçelerin hazırlanmadığını düşünüyorum. Bence
diğer araç guruplarının zararları bizlere pay edililiyor. Çözüm konusunda
hazineye, hizmet sektörü olmamız
sebebi ile maliyetlerimizin artması
durumunda ihracata yansıması ürerinde durulması gerektiğini, maliyetlerden dolayı ihracatçının yabancı
araçlara yönlenmesi sebebiyle ihracat yapmaya çalışanların emek ithal
etmelerinin vahametini çok iyi bilmeleri gerektiğini anlatmamız gerekiyor.
Türkiye içerisinde olan bir aracın
sigortayı fazla ödemesinin ülke ekonomisine zararı yok ama bizlerin 1
TL artan maliyetin ülke ekonomisine
çok büyük zararlara sebep olduğunu düşünüyorum. Yılın yarısından
fazlasını yurt dışında geçirmemize
rağmen 365 gün boyunca sigorta
ücreti ödememiz kadar büyük bir
haksızlık yoktur. Türkiye’deki trafik
sigortasını tam ödememiz yetmiyormuş gibi örneğin Kırgızistan’a
taşıma yapacak bir araç İran’a,
Türkmenistan’a, Özbekistan’a,
Kazakistan’a ve Kırgızistan’a gidiş
dönüş ayrı olmak koşulu ile trafik
sigortası ücreti ödemek zorunda
kalıyor. Bir taraftan yukarıda vurgu
yaptığım gibi ihracatçı Kırgızistan’a
yapacağı bir taşımayı kendince haklı
olarak 300 veya 500 dolar daha az
ödemek için milli lojistikçiyi tercih
etmeyip yabancı araçlara yönelmek
durumunda kalıyor. 20 bin dolarlık
bir ihracatı yapabilmek için 10 bin
dolar verip emek ithal etmiş oluyor.
Bunun ülke ekonomisine zararını çok iyi bilmemiz, anlatmamız
gerekiyor. Bizler ile ülkedeki başka
araçları aynı görmemek gerekiyor.
Kaç çeşit trafik sigortası ödediğimi ben bile bilmiyorum
Kaç çeşit trafik sigortası ödediğimi
ben bile bilmiyorum. Toplamda
15’ten fazla ülkeye taşıma yapıyorum. Her ülkede ayrı trafik sigorta
ücreti ödüyorum. Açıkçası Sigortalar Birliği’nden beklentim yok, çünkü
bu konuda çok karamsarım. Sözde
yeni iyileştirmeler yapılıyor denildi ve
çıkan düzenlemeler eskisini arattıracak cinsten. Hasarların ödenmesi konusunda geçen yıllarda bu
konudan çok muzdariptik, şu an
bir nebze olsun düzelme var. Kendi
acentasını kuran nakliye firmaları da
var. Nakliye firmaları kendi ülkesinde
yabancı araçlar ile mücadele etmek
için işi dışında her şey ile uğraşmak
zorunda kalıyor. Aksi durumda sektörden çıkmak zorunda kalıyor.”
Irmak: Araçlarının yurt dışında kaldığı sürelerin
dikkate alınarak poliçeye eklenmesi gerek
Nihat Irmak/UND Irak-İran-Afganistan
ve Türki Cumhuriyetleri Çalışma Gurubu
Başkanı/ MTSO (Mersin Ticaret ve Sanayi Odası) Lojistik Sektörü Meclis Üyesi
“Zorunlu trafik sigortalarında fiyatın
serbest bırakılmasının ardından araç
başına zorunlu trafik sigortası maliyetlerinde yüksek artışlar görüldü. Çekici
Mayıs 2016
gurubunda aynı araç için 4 bin lira
ila 10 bin lira teklif veren sigorta şirketleri bulunuyor. Trafik sigortasının
yıllık riski ortalama 25 bin ile sınırlı,
bunun yanında kasko sigortasının
riski 200-300 bin TL iken ortalama
kasko prim bedeli 2 bin ila 5 bin lira
arasında. Buradan bir karşılaştırma yapıldığında açıkça haksız bir
kazanç söz konusudur. Ayrıca trafik
sigortası hasarlarda aracın orijinal
parça bedelini kesinlikle vermemekte
yan sanayi daha ucuz olduğu için
yan sanayi parça bedeli vermektedir.
Uluslararası çalışan bir araç ortalama
120 gün Türkiye’de kalmakta bu
durum göz önünde bulundurulduğunda yurt dışında kalan sürede
hem Türkiye’de hem de yurtdışında
(Yeşil Kart) sigortaya ayrıca bedel
ödemek zorunda kalıyor. Aracın yurt
dışında kaldığı süre sigorta şirketi için
hiçbir risk taşımadığı halde nakliyecimiz prim ödemek zorunda kalıyor.
‘Araçların 365 gün yurt içinde
kalıyor gibi sigorta yapması büyük
bir haksızlık’ araçlarının yurt dışında
kaldığı sürelerin dikkate alınarak poliçeye eklenmesi gerekir. Uluslararası
karayolu taşımacılığı sektöründe
faaliyet gösteren 66 bin aracın yaklaşık 6 bini yılda 200 günün üzerinde
yurt dışında kalırken, toplam aracın
yüzde 52’si 100 gün ve üzerinde bir
süre yurt dışında kalıyor.
Türkiye’de bulunmadığımız
günler için sigorta primi ödememiz büyük bir haksızlık
Türkiye uluslararası taşımacılık
sektörü, Avrupa’nın en genç filosuna
sahip. Sektörümüz Uluslararası
Zorunlu Trafik Sigortası (Yeşil Kart)
için ortalama yıllık bin avro öderken,
45
Türkiye’deki zorunlu sigorta için
ortalama yıllık 6 bin lira, yaklaşık 2 bin
avro ücret ödüyor. Bu araçların 365
gün yurt içinde kalıyor gibi sigorta
yapılması hem de Avrupa’da örneği
olmayan fiyatlar uygulanması, bizim
için artık dayanılmaz bir hal almıştır.
Bu araçların Türkiye’de bulunmadıklarından sigorta şirketi için hiçbir risk
oluşturmadığını ancak Türkiye’de
ve trafikte risk oluşturuyormuş gibi
trafik sigorta primi ödemek zorunda kalıyor. Zamanının çoğunu yurt
dışında geçiren araçların Türkiye’de
bulunmadığı günler için sigorta primi
ödemelerini büyük bir haksızlık olarak
görüyoruz. Uluslararası çalışan nakliyecilerimiz sadece Avrupa ülkelerine
çalışmamakta. Avrupa’ya çalıştığı
kadar Rusya, Orta Asya ve Ortadoğu ülkelerine de çalışmaktadırlar.
Avrupa ülkeleri için Yeşil Kart’a yıllık
1000 euro ödüyor. İran üzerinden
bir Türk aracın Kazakistan seferini
örnek alırsak yılda ortalama 10 sefer
yaparsa, İran Trafik sigortası 700
dolar, Türkmenistan Trafik sigortası 500 dolar, Özbekistan Trafik
sigortası 400 dolar, Kazakistan Trafik
sigortası 350 dolar... Bu tur örnekleri
çoğaltmak mümkün. Sigortacılar
Birliği’nden beklentimiz uluslararası
çalışan araçlara yurt dışında kaldıkları
süreyi göz önünde bulundurarak fiyat
tespiti yapmalarıdır. Trafik sigortası
hasarlarında sigorta şirketleri hasar
ödemelerini kasko sigortasına kıyasla
çok daha geç ödemekteler ve oluşan
hasarları anlaşmalı servis kapsamına
almamaktalar. Nakliyecimiz oluşan
hasar bedelini kendisi ödemek zorunda kalıyor. Daha sonra sigorta şirketi
herhangi bir bahane bulmazsa gecikmeli ödeme yapmaktadır. Ayrıca trafik
sigortası hasarlarında aracın orijinal
parça bedelini kesinlikle vermemekte
yan sanayi daha ucuz olduğu için
yan sanayi parça bedeli vermektedir.
Nakliyecilerimizin sigorta acentası kurmaları sektör açısından olumlu bir şey.
Kendi işini aracısız bir şekilde takip
edebilmekte ve ayrıca aracı acentaların aldığı kar payını kendi alarak
ekonomik fayda sağlamaktadır.”
Tutu: Yapılanlar resmen soygundur
Vedat Tutu/ VİP İşletme Müdürü
“Trafik sigorta fiyatının çok pahalı
olması sektörümüzün önemli sorunlarından biridir. Sigorta firmaları yıllardır
‘Trafik Sigortası’ yaptıklarında, bir
sonraki yenilemede ‘araç kaza yapmamış, poliçe bozulmamışsa’ yüzde
10’dan yüzde 60’a kadar indirim
yaparak devam eden bir süreçleri
vardı ve bizler de ufak tefek kazalarda
sigorta poliçemizi bozmadan hasarı
karşılardık. Zorunlu trafik sigortalarında fiyatın serbest bırakılmasından
sonra, araç başına zorunlu trafik
sigorta maliyetleri çok ciddi rakamlarda artmıştır. Kısaca, şöyle canlı
bir örnek vermek istiyorum. Geçen
sene yenileme yaptırırken fiyatını biraz
daha düşük yaptırmış olduğum Trafik
sigortasını bu sene yenileme yapılırken fiyatının biraz daha düşmesini
beklerken yüzde 70 artarak yapıldığını
gördüm, çok şaşırdım. Birkaç sigorta
firması ile yaptığım konuşmamızda
‘fiyatların serbest bırakılması’ sonucu
hepsi aşağı yukarı aynı rakamı
vermiştir. Yapılan bu haksızlık hiç
ama hiç doğru değildir. Trafik sigorta
poliçesine (Türkiye karşı tarafı korur)
ortalama 7000 TL (2200-Euro) yıllık
ödeme yaparken yeşil kart sigorta
poliçesi (Avrupa’da karşı tarafı korur)
ortalama 1000 Euro yıllık ödeme
yapılıyor olması durumu biraz daha
iyi anlatıyor. Avrupa’da tamir masrafı
ve işçilik Türkiye’ye göre tam iki katı
pahalı olurken, bizim trafik sigorta
poliçemiz, Avrupa yeşil kart sigorta
poliçesinden iki kat daha pahalı nasıl
olur? Bu yapılan resmen hırsızlıktır,
soygundur. Türkiye’de aracı olan
her firma ya da kişi mecburen Trafik
sigorta poliçesi yaptırmak zorunda
olduğu için, sigorta firmaları bu durumdan çok memnun olup, ‘fiyatların
serbest bırakılmasına rağmen’ hiç
indirim yapmadan poliçe kesmeye
devam ediyorlar.
sigortayı da yıllık yaptıran bir firmanın
aracı ise; ortalama 9 ay yurtdışı +
3 ay yurt içi çalışmaktadır. Şimdi
sormak lazım Ulaştırma Bakanlığı
ve Hazine Müsteşarlığı yetkililerine
ve Sigortalar Birliği’ne: Bu yapılan
haksızlığa nasıl göz yumabilirsiniz,
bu hangi vicdana sığar? Nakliyeciyi
öldürürseniz ‘sizin tabutunuzu kim
taşır?’ Bu soyguna dur denmesi
gerekmektedir. Bu konuda olması
gereken tek bir yol var: Avrupa’ya
çalışan bir araç hem Trafik Sigortası,
hem de Yeşil Kart Sigortası yaptırmamalı. Sadece Yeşil Kart Sigorta
Poliçesi yaptırmalı ve bu yapılan
poliçenin yurtiçi ve yurtdışı geçerli
olması gerekmektedir.”
Avrupa’ya çalışan firmaların
Trafik Sigortası ile Yeşil kart
sigortaların yapılmasındaki
haksızlık;
Avrupa’ya çalışan firmaların Trafik
Sigortası ile Yeşil Kart sigortaların
yapılmasındaki haksızlık ise bir başka
sorunumuzdur. Sigorta konusunda
mutlaka düzeltilmesi gereken bir
konu daha var ki o da şudur: Trafik
Sigorta Poliçesi yurtiçi karşı tarafı
koruyan bir sigorta poliçesidir. Yeşil
Kart Sigorta Poliçesi ise yurtdışı karşı
tarafı koruyan bir sigorta poliçesidir.
Avrupa’ya uluslararası taşımacılık yapan her firma “her iki sigorta poliçesini de yaptırmak zorunda” ve her iki
Mayıs 2016
46
DOSYA
Ocak: Trafik sigortası TARSİM ve DASK
gibi devlet tarafından desteklenmeli
Muhittin Ocak/Ocaktrans Genel Müdürü
“Zorunlu sigortalarda devletin teşviki
ve kontrolünün yaygınlaştırılması şart.
Öncelikle bu sigortalarda gider vergisinin olmaması gerekir. Bana göre,
trafik sigortası da TARSİM ve DASK
gibi devlet tarafından desteklenmeli.
Bu sigortalar devletin vatandaşın zor
durumda kalması halinde ödemek
zorunda kaldığı paraları, sigorta
sistemiyle bütçeleyebilir hale getiriyor. Dolayısıyla bütçede dalgalanma olmuyor, üstelik sigorta bilinci
oluşuyor. Trafik konusunda sigorta
şirketlerinin zorlamasıyla sigortacıları yüksek primlere poliçe kesmeye
zorlamaktadır. Serbest tarife yerine hazine müsteşarlığı tarafından
sabitlenen ve makul primler çerçevesinde değerlendirip kontrol altına
alması hususu bizi bir nebze de olsa
rahatlatacaktır. Zamanının çoğunu
yurtdışında geçiren, neredeyse
tamamı araç takip sistemleri ile
izlenen, Avrupa’nın en genç filosunun yurtiçinde 365 gün trafikte olan
hafriyat kamyonları ve dâhili taşımacılarla aynı havuzda değerlendirilmesi
haksızlıktır. Bu araçlar için hem 365
gün yurtiçinde kalıyor gibi sigorta
yapılması hem de Avrupa’da örneği
olmayan fiyatlar uygulanması bizim
için artık dayanılmaz bir hal almıştır.
Bu araçlar Türkiye’de bulunmadıkları için hiçbir risk oluşturmamakta
ancak Türkiye’de ve trafikte risk
oluşturuyormuş gibi trafik sigorta
primi ödemektedirler. Sonuç olarak,
zamanının çoğunu yurtdışında geçiren, buna rağmen gerek Türkiye’de
gerek Avrupa’ya çıkan araçların 365
gün vadeli trafik poliçesi Türkiye’de
bulunmadıkları günler için sigorta
yaptırmaları haksızlıktır!
Sektörümüz artık bu yükü
taşıyamıyor
Birbirinden farklı ve çok çeşitli
sigortalar ödüyoruz. Trafik sigortası
olarak 2 farklı (trafik sigorta-yeşil
sigorta) poliçe düzenlense de farklı
branşlarda yaklaşık 5-6 çeşit poliçe
düzenlemek zorunda kalmaktadır.
Trafik sigortası, Yeşil sigorta, Kasko
sigortası, Cmr sigortası, Ferdi kaza
sigortası, Nakliyeci sorm. Sigortası... Sektörümüz artık bu yükü
taşıyamıyor! Haksızlığa son vermek
gerekir. Sektörün yurt dışında
kaldığı süreler dikkate alınmalı ve
poliçeye eklenmeli! Uluslararası
filo yurtiçindeki araçlardan ayrı bir
grup olarak değerlendirilmelidir. Bir
nebze de olsa trafiklerde yapılacak
iyileştirme neticesinde prim yükümlülüğümüz azalacaktır. Sigorta
hasar durumunda bazı sıkıntılar yaşansa da ödeme konusunda dikkat
çekici sıkıntılar yaşanmamaktadır.
Bazı nakliye firmaları kendi acentasını kuruyor. Özellikle büyük filoya
sahip nakliye firmaları kendi araçlarının kontrolünü kendi bünyesinde
kontrol altına almaya çalışsalar
da sigorta şirketlerinin dönemsel
istikrarsız prim dalgalanmalarından
dolayı bir çok nakliye firması açmış
oldukları acenteleri kapatmak
zorunda kalmaktadırlar. Bu konuda
sektörümüze ciddi anlamda getirisi
olamadığı gibi sektördeki acentelerin sigorta şirketlerin acentelik anlamında sektörümüze bakış açılarının
olumsuz olduğu bilinmektedir…”
Ankara: Trafik sigortası ve kasko poliçeleri
tek bir hizmet halinde sunulabilir
Taner Ankara – Batu International
Logistics Yönetim Kurulu Başkanı
“Trafik sigortalarının genel anlamda
gereksiz olduğunu düşünüyoruz.
Çünkü bu sigorta kapsamında olan
Mayıs 2016
tüm teminatlar zaten kasko poliçelerinde yer alıyor. Hasar olan kazalar
dikkatli incelendiğinde, hasara
uğrayan kişi ya da kurumun direkt
olarak kasko poliçesi üzerinden
işlem yaptırdığını görülebilir. Trafik
sigortası ve kasko poliçeleri bir araya
getirilerek tek bir hizmet halinde
sunulabilir. Bu hizmeti almak zorunlu
hale getirilerek problem çözülebilir.
Bu konuda bireyler ya da kurumlar
tek başına sonuç alamayacağından,
derneğimizin (UND) bu konuda
bizi çözüme taşıyabileceği beklentisi içerisindeyiz. Yabancı plakalı
araçlar Türkiye lojistik sektöründen
her geçen yıl daha fazla pay alıyor.
Bunda sigortaların da etkili olduğunu
söyleyebiliriz. Çünkü Türkiye şirketleri
araçları için yabancılara göre hem
adet olarak fazla sigorta yaptırmakta, (Trafik, Kasko, Yeşil sigorta gibi)
hem de her sigorta için daha fazla
fiyat ile karşılaşmaktadır. Bu durum
yabancı şirketlerle rekabet konusunda bizlere fazla şans tanımamaktadır. Yalnızca sigortalar üzerinden
düşünüldüğünde Türkiye plakalı
araçlar sefer başına 200-250 Euro
gibi bir maliyet ile karşılaşıyor. Bu
durum maliyetleri yükseltirken bizim
adımıza rekabet şansını da azaltıyor.
Türkiye’deki lojistik firmaları hem
trafik sigortası, hem de yurt dışına
çıkışlarda yeşil sigorta yaptırmak
zorundadır. Bunlara ek olarak kasko
da yaptırmaktayız. Bilindiği gibi trafik
sigortası sadece karşı taraf haklı
47
olduğu durumlarda 15 bin TL’ye
kadar olan hasarları ödemektedir.
Kasko mecburi olmamasına rağmen
büyük bir hasar olması nedeni ile
riske girmemek için kasko yaptırmak
zorunda kalınıyor. Yabancı şirketler
ise kasko ve trafik sigortası yerine sadece bir adet poliçe ve yeşil
sigorta yaptırmaktadırlar. Dolayısıyla
uluslararası çalışan Türkiye şirketleri
3 farklı sigorta (Trafik, Kasko, Yeşil)
yaptırırken yabancı şirketler yalnızca
iki sigorta yaptırıyorlar ve yıllık bedelleri de bizim yaptırdığımız sigorta
bedellerinden kat be kat ucuz.
Hasar bedellerini uğraşmadan
almak çok zor
Hasar bedellerinin ödenmesi konusu
da bir başka sorunu oluşturuyor.
1-2 sigorta şirketi haricinde, hasar
bedellerini uğraşmadan almak çok
zor. Meydana gelen kazada mağdur
siz olsanız, tutulan tutanakta bunu
her iki taraf olarak onaylasanız dahi,
sigortadan gelen bilgide kusurlu
olduğunuzu görme imkanınız oluyor.
Bazı nakliye firmaları kendi acentelerini oluşturuyor. Araç sayısı çok olan
firmalar konu hakkında uzman birilerini bularak sigorta şirketi kuruyor.
Bu şekilde kendi sigorta giderlerinin
maliyetlerini düşürürken, çevresinde
bulunan birkaç şirketin de sigorta
işlerini yapıyorlar. Sigorta işinde daha
fazla kar elde ediyorlar.”
Çıtak: Sektör olarak sorunu
bakanlıklar düzeyine taşımalıyız
Sinan Çıtak / Etis Lojistik Genel Müdürü
Trafik sigortaları lojistik sektörü için
vazgeçilmez enstrümanlardan biri.
Konuyu; sigorta şirketleri ve global
karlılıklar açısından değerlendirmeden önce, 2003 yılı itibari ile
hayatımıza giren Karayolu Taşıma
Kanunu çerçevesinde ele almak
gerekir. 4925 sayılı Karayolu Taşıma
Kanunu; taşımada düzeni ve güvenliği sağlamak, taşımacı, nakliyat
ambarı, kargo ve lojistik işletmeciliği ve benzeri hizmetlerin şartlarını
belirlemek, taşıma işlerinde istihdam
edilenlerin niteliklerini, haklarını ve
sorumluluklarını saptamak, karayolu
taşımalarının, diğer taşıma sistemleri
ile birlikte ve birbirlerini tamamlayıcı
olarak hizmet vermesini ve mevcut
imkânların daha yararlı bir şekilde
kullanılmasını sağlayarak sektördeki
oyuncuların uluslararası platformda
rekabet edebilirliğini amaçlamaktadır.
Ulaştırma Bakanlığı’mız 2003 yılından
bu yana büyük yol kat ederek, bu
yolda başarılı çalışmalara imza atmaktadır. Ancak tüm bu çalışmaların
yanı sıra, Türkiye Sigorta ve Reasürans Birliği’nin sergilediği üslubu
algılamanın ise maalesef güç olduğu
kanaatindeyim. Sektör oyuncularının;
kooperatifler, birlikler, dernekler düzeyinden çıkarak bir an önce bakanlık
düzeyine sorunu taşımaları gerektiğini
düşünüyorum. Trafik sigortası mevzuatında birçok yabancı sermayeli
sigorta şirketinin söz sahibi olduğu
fikrindeyim. Uygulamanın devamı ile
yaşadığımız ekonomik durgunluğu
da göz önünde bulundurarak, sahip
olduğumuz ticari filomuzun pazarda
hak ettiği payı alması, istihdam ve
GSMH’nin artışı zor görünürken; yerli
sermayeli şirketlerimizin de duraklama, küçülme ve hatta kapanma
noktasına gelmesi ihtimal dâhilindedir.
Bu durumda,Türkiye’de yer almak isteyen yabancı sermayeye sudan ucuza satışların yapılıyor olacağını ifade
etmek kıyamet senaryosu olmasa ge-
rek. Hiçbir şekilde: Türkiye’deki kaza
oranlarının yüksekliği gerekçe olamaz.
Yabancı menşeli araç servisleri ile
sigorta şirketleri eksperlerinin başarısız
hasar yönetimleri nedeni ile maliyetlerin yükselmesi sebep gösterilemez.
Başarısız veya suiistimale açık yapılar
ile hasar-prim oranlarının yükselmesi
tüm sektöre mal edilemez.
Karayolu Taşıma Kanunu
2003 yılında hayatımıza giren Karayolu Taşıma Kanunu ile oldukça
yol kat eden Ulaştırma Bakanlığı’nın
titiz çalışmaları ile standardize edilen
sistem maalesef anlaşılamaz bir
biçimde suiistimal edilmektedir. 2016
yılının ilk iki ayında 2015 yılının ilk iki
ayına göre 910.413.415 TL daha fazla
“Zorunlu Trafik Sigortası Pirimi” ( 787
milyon TL yerine 1.698 milyon TL)
toplanmasının mantıklı bir açıklaması
olduğunu düşünmüyorum. Sürecin
doğru ve eksiksiz yönetilmesi sayesinde sigorta şirketlerinin 30-40 günlük
vadede ödeme performansları başarılı
olabiliyor. Ancak konuyla ilgili temel
problem; sigorta şirketlerinin atadığı
eksperlerin yazacağı raporu teslim
etme süreleri. Bu sürenin standardize edilmesi süreci daha sağlıklı hale
getirecektir. Sigortalı, sürecini bilinçli
yönettiğinde ödeme performansı
başarılı olabilmektedir. Bazı nakliye firmaları kendi acentasını kuruyor. Artan
prim tutarlarından daha az etkilenmek
istemeleri burada temel amaç. Bunun
yanında izah edilemeyecek şekilde
artan prim tutarları da (sadece ilk 2
ayda geçen seneden 911 Milyon TL
fazla olması) nakliye firmaları açısından
fabrikasız, nakliyesiz ve deposuz bir
gelir kaynağı olarak düşünülmektedir.”
Mayıs 2016
48
DOSYA
Dağlı: Trafik sigortalarımızı daha da zora sokuyor
tırma Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı’nın ve Türkiye Odalar
ve Borsalar Birliği’nin desteği ile
Hazine Müsteşarlığı’ndan beklemekteyiz.
Rakipleriniz ile rekabet edebilmek için aynı maliyetler ile
taşıma yapmanız gerekir
Metin Dağlı
Dağlı Uluslararsası Nakliyat YKB
Lojistik sektörü trafik sigortalarına
tavan fiyat getirilmesi ile birlikte
poliçe fiyatlarındaki fahiş prim
artışları, zaten zor durumda olan
lojistik sektörünü daha da zor bir
duruma düşürmüştür. Uluslararası
taşımacıkta kullanılan araçlar ile
yurt içinde taşıma yapan araçların
aynı zorunlu trafik sigorta şartlarına tabi tutulması bu sektöre
yapılan bir haksızlıktır. Uluslararası
taşımacıkta kullanılan araçlar ile
yurt içinde taşıma yapan araçların yapılacak bir düzenleme ile
kesinlikle trafik sigorta şartlarının
iki ayrı kategoride değerlendirilmesi gerekir. Şöyle ki: Uluslararası
çalışan bir araç yaklaşık olarak
yılın en az 10 ayını yurtdışında
geçirmekte, geriye kalan 2 ayı da
yurt içinde geçirmektedir. Yurt
içinde çalışan araç ise yılın 12
ayın tamamını yurt içinde geçirmektedir. Bu durumda trafikte
oluşabilecek riskler göz önünde
bulundurularak değerlendirilip prim
tarifesinin sigorta şirketlerince ona
göre belirlenmesi gerekmektedir
veya hazine müsteşarlığınca yapılacak bir düzenleme ile bu husus
üzerinde durularak çıkartılacak bir
poliçe ile aracın yurtiçinde kaldığı süre üzerinden zorunlu trafik
sigorta primi tahakkuk ettirilmesi
gerekmektedir. Veya araç yurtdışına çıkacağı zaman mevcut
trafik sigortası dondurulup aracın
tekrar yurda girişinde yurtdışında
kaldığı süre kadar trafik sigortası
süresi uzatılmalıdır. Sektör olarak trafik sigortaları konusundaki
çözümü Uluslarararası Nakliyeciler
Derneği’nin girişimi, TC. Ulaş-
Mayıs 2016
Globalleşen dünya ekonomisinde
mal ve hizmet üretiminde maliyet
unsuru piyasadaki rakipler ile
rekabet edebilmek için önemli bir
etkendir. Piyasadaki rakipleriniz
ile rekabet edebilmek için aynı
maliyetler ile taşıma yapmanız
gerekir. Diğer ülke araçlarının
zorunlu trafik sigorta maliyeti ile
firmalarımızın zorunlu trafik sigorta
maliyeti arasındaki fark rekabet gücümüzün azalmasına ve
dolayısı ile pazar kaybına neden
olmaktadır.
Ayrı ayrı 3 çeşit
sigorta ödüyoruz
Lojistik sektörü “Zorunlu Trafik Sigortası” dışında Yeşil kart
sistemine dahil 46 ülkede geçerli
olan “Yeşil Kart Sigortası” ve yeşil
kart sistemine dahil olmayan bir
ülkeden geçiş yapıyorsanız veya
o ülkeye gidiyorsanız (örneğin
Ürdün, Kosova, S.Arabistan)
o ülkenin de trafik sigortasını
zorunlu olarak yaptırmaktadır. Bu
durumda üç çeşit trafik sigortası
ödenmektedir. Avrupa’da bu durum hakkında fazla bir bilgim yok.
Ancak Ortadoğu’da bir araştırma
yapmıştım; Ortadoğu’da Orange
kart adı altında sisteme dahil olan
ülkeler arasında yeşil kart benzeri
bir oluşum yapılmış ve aynı fiyatlar
ile üye ülkelere satılmaktadır. Bu
kart aynı zamanda tüm üye ülkelerde aynı teminatlarla geçerlidir.
Sigortalar Birliği ile münferit olarak
bu konuları konuşmamızda bir
fayda yoktur. Bildiğim kadarı ile
geçmişte UND bu konuları ilgililer
nezdinde gündeme getirmişti.
Sigortalar Birliği’nden sigorta maliyetlerimizin düşürülmesi yönünde
çalışmalar yapması ve uygulamanın en kısa sürede hayata geçirilmesini beklemekteyiz. Herhangi
bir hasar durumunda aracımızın
anlaşmalı serviste onarılması
halinde genelde ödeme ile ilgili bir
sıkıntı yaşanmamakla beraber bu
durum sigorta şirketlerine göre
değişmektedir. Anlaşmalı onarım
servisleri dışındaki onarımlarda
geri ödemelerde geç ödeme yapılabilmektedir. Piyasada mevcut
olan sigorta şirketlerinin serbest
piyasa şartlarında prim belirlemeleri nakliye firmalarında sigorta
maliyetlerini doğrudan etkilemekle
birlikte bazı acentaların firmalara
doğru poliçe sunamaması ve
olası hasar durumunda firmalarımız mağdur duruma düşmektedir. İhtiyaçlar doğrultusunda
yapılacak doğru poliçe ile sigorta
maliyetlerini minimize etmek için
bazı firmalarımız kendi acentalarını kurma ihtiyacı görmektedir.”
MOSDER, mobilya sektöründe sigorta sorunundan
şikayetçi
Türkiye mobilya sektörünün hak
ettiği yere gelmesi için maksimum
seviyede çalışan Türkiye Mobilya
Sanayicileri Derneği (MOSDER),
sektörün sorunlarına ve farklılaşan ihtiyaçlarına çözüm sunmak
için çeşitli STK’lar, sivil toplum
örgütleri ve resmi kurum ve kuruluşlara sürekli olarak çalışıyor.
Mobilya sektörünün risklerinin
sadece yatırım ve işletme temelli
olmadığını söyleyen Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği Başkanı
İsmail Doğan, sektörün ülkemize
daha fazla fayda sağlaması için
yatırımlarına istikrarlı bir şekilde
devam etmesi gerektiğini söyledi.
Mobilya sektörünün yangın riski
yüksek bir sektörde var olduğu
için sigorta teminatı bulmakta
zorlandığını da belirten Doğan,
“Mobilya sektörünün çatı kuruluşu olarak, bu sorunun net
bir çözüme kavuşması gerektiğini savunuyoruz. Bazı sigorta
firmaları risk yüksek diye sigorta
yapmak istemiyor. Bunun bir
yasal düzenlemeye geçmesini ve
geçtiğimiz dönemlerde Hazine
Müsteşarlığı’nın hayata geçirdiği Olağandışı Riskler Yönetim
Merkezi’nin bu soruna son noktayı koyarak her sigorta yaptırmak
isteyen her firmanın riski baz
alınmadan sigortasının yapılmasını istiyoruz” dedi.
49
Anadolu Sigorta Genel Müdürü Ülken:
Trafik sigortasında fiyatlar mutlaka düşer
Ülken, mevzuatta yapılan değişikliklerin
geriye dönük de etkisinin olduğunu ve sigorta şirketlerinin prim artırmak zorunda
kaldıklarını belirtti.
Fiyatların altında
aşırı rekabet var
Musa Ülken
Anadolu Sigorta Genel Müdürü
Anadolu Sigorta Genel Müdürü Musa
Ülken, son iki yılda kasko sigortasında
yaşandığı gibi trafik sigortasında da
yeni düzenlemeler sonucunda fiyatların aşağı geleceğini söyledi.
Anadolu Sigorta Genel Müdürü
Musa Ülken, hükümetin zorunlu trafik
sigortasıyla ilgili yeni düzenlemesini
değerlendirerek, “Şu andaki fiyatlar
koşullar farklıyken hazırlanan tarifelerden oluşuyor. Koşullar değiştiğinde tarifeleri de değiştireceğiz. Son
düzenlemeler fiyatlara mutlaka olumlu
bir şekilde yansır. Bugün bin lira olan
bir trafik poliçesi çok daha aşağılara
gelebilir” dedi. Trafik sigortasının yılların
sorunu olduğunu ifade eden Musa
Ülken, son yıllardaki prim artışlarının
sigorta şirketini de zora soktuğunu belirterek, “Vatandaş bizim üzerimizden
‘Çok para kazanıyorsunuz’ diyor, ama
biz zarar ediyoruz” şeklinde konuştu.
Kamuoyunda tepkiye neden olan zamlara gelinen süreci anlatan Ülken, bazı
sigorta şirketlerinin sektörde yüzde 25’in
üzerinde pay aldıklarını ve fiyatı aşağıya
çektiklerini söyledi. Bu rakamlara hiçbir
zaman yaklaşamadıklarını anlatan Ülken,
“Bu nedenle çok büyük sermayeler
yatırmak zorunda kalan şirketler oldu.
Diğer branşlardan kazandığımız paralarla
zararımızı telafi ettik. Yani özetle bu noktaya gelmemizin altında aşırı rekabet var”
dedi. Geçtiğimiz haftalarda Meclis’ten
geçen ‘Torba Yasa’ ile birlikte değişikliğe
uğrayacak olan zorunlu trafik sigortası
hakkında değerlendirme yapan Ülken,
değişen kanun maddeleriyle ortaya
olumlu bir durum çıktığını söyleyerek,
“Son iki yılda kasko sigortalarında olduğu
gibi trafik sigortasında da yeni düzenlemelerin olumlu etkilerini göreceğiz. İleriye
dönük olarak fiyatlara mutlaka olumlu
bir şekilde yansır. Bugün bin lira olan bir
trafik poliçesi çok daha aşağılara olabilir”
şeklinde konuştu. Yeni düzenlemelerin
yanı sıra sektörün doğrudan tazmin
sistemine doğru gittiğini anlatan Musa
Ülken, “Yürürlüğe girdiğinde sistem
tersine dönecek. Sigortalı aracınıza
vurduklarında, araç sahibi olarak kendi
sigorta şirketinize gideceksiniz. Sigorta
şirketi de ödemeyi kusurlu şoförün sigorta
şirketinden geri alacak. Herkes kendi
sigorta şirketinden parasını alacak yani
kusursuz olması durumunda. Sistem gayet iyi yürüyor, müşteriye daha iyi hizmet
veriliyor. Bu sistem de sigorta primlerini
düşürebilir” dedi.
Yeni yasayla neler değişecek?
Anadolu Sigorta Genel Müdürü Musa
Ülken, Torba Yasa’yla birlikte gelecek düzenlemelerde olumlu maddeler olduğunu
belirterek, fiyatları düşürmesi beklenen
başlıkları değerlendirdi.
Kusurlu sürücüye
tazminat yok
Ülken, düzenlemelerin sigorta sektöründe ivmeyi karlılığa doğru götüreceğini,
bunun da fiyatları aşağıya doğru çekeceğini anlattı. Yeni düzenlemeyle kusurlu
sürücünün artık tazminat alamayacağını
belirten Ülken, bu nedenle sektörün para
kazanmaya başlayacağını ifade etti. Daha
öncesinde tazminat ödemelerinde net
bir rakamın olmadığını, tazminat öderken sürekli farklı rakamlarla karşı karşıya
kaldıklarını belirten Ülken, yeni çıkan
mevzuatta tazminatların genel şartlara
bağlanacağını ve önlerini görebileceklerini
söyledi. Musa Ülken, yeni yasayla birlikte
tazminat ödemelerinde ilk müracaat
edilecek yerin sigorta şirketleri olacağını
bildirerek, “Daha kaza sıcakken olay
yerine gidip, davayı satın alan aracılar
ortadan kalkacak, bu da sektöre ciddi bir
iyileştirme sağlayacak” dedi.
33 sigorta şirketine “zorunlu” soruşturma!
Rekabet Kurumu, zorunlu trafik
sigortası pazarında faaliyet gösteren 33 sigorta şirketi hakkında rekabeti bozucu eylemlerde
bulunarak fahiş fiyat uyguladıkları
iddiasını araştırmak üzere soruşturma açtı.
Rekabet Kurumu’ndan yapılan
açıklamaya göre, Türkiye’de Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu
Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik
Sigortası) pazarında faaliyet gösteren teşebbüslerin, birlikte fiyat
artışları yapmak suretiyle rekabeti
bozucu, kısıtlayıcı anlaşma ve/
veya uyumlu eylem içinde oldukları ve böylelikle fahiş fiyat uygu-
ladıkları iddiasına ilişkin yürütülen ön
araştırma,
Rekabet Kurulu’nca karara bağlandı.
Açıklamada şu bilgiler verildi: “Önaraştırmada elde edilen bilgi, belge ve
yapılan tespitleri 02.03.2016 tarihli
toplantısında müzakere eden Kurul,
bulguları ciddi ve yeterli bularak, AIG
Sigorta A.Ş., Aksigorta A.Ş., Allianz
Sigorta A.Ş., Anadolu Anonim Türk
Sigorta Şirketi, Ankara Anonim Türk
Sigorta Şirketi, Axa Sigorta A.Ş.,
Dubai Starr Sigorta A.Ş., Demir
Sigorta A.Ş., Ege Sigorta A.Ş., Ergo
Sigorta A.Ş., Eureko Sigorta A.Ş.,
Halk Sigorta A.Ş., HDI Sigorta A.Ş.,
Hür Sigorta A.Ş., Generali Sigorta
A.Ş., Groupama Sigorta A.Ş., Güneş
Sigorta A.Ş., Işık Sigorta A.Ş., Liberty
Sigorta A.Ş., Mapfre Genel Sigorta A.Ş, Neova Sigorta A.Ş., Orient
Sigorta A.Ş., Ray Sigorta A.Ş., SBN
Sigorta A.Ş., SS Doğa Sigorta Kooperatifi, SS Koru Sigorta Kooperatifi,
Sompo Japan Sigorta A.Ş., Turins
Sigorta A.Ş., Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği, Türk
Nippon Sigorta A.Ş., Unico Sigorta A.Ş., Ziraat Sigorta A.Ş., Zurich
Sigorta A.Ş. hakkında, 4054 sayılı
Kanun’un 4. maddesini ihlal edip
etmediklerinin tespitine yönelik olarak
soruşturma açılmasına, 16-07/137-M
sayı ile karar verdi.
Mayıs 2016
50
İFTAR
GÜNCEL
Hisarcıklıoğlu, Kırgızistan Cumhurbaşkanı
Atambayev’den taşıma kotalarının kaldırılmasını istedi
Türkiye - Kırgızistan Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması (YKTK)
Anlaşması’nın bir an önce yenilenmesi gerektiğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu,
Cumhurbaşkanı Atambayev’den iki ülke arasında taşıma sisteminin
serbestleştirilmesini ve kotaların genişletilmesini veya tamamen kaldırılmasını
talep etti.
T
OBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Kırgızistan
Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev’in daveti üzerine
Kırgızistan’a birgünlük bir ziyaret
gerçekleştirdi. Havaalanında, Kırgızistan
Ekonomi Bakanı Arzybek Kozhashef
tarafından karşılanan TOBB Başkanı
Hisarcıklıoğlu ve beraberindeki heyet,
ilk önce Kırgızistan Cumhurbaşkanı Atambayev’le görüştü. İki ülke iş
çevreleri arasındaki işbirliği imkânlarının
artırılması ve yatırım imkanlarının ele
alındığı görüşmede Hisarcıklıoğlu, Cumhurbaşkanı Atambayev’e, Kırgızistan
Cumhuriyeti Ticaret ve Sanayi Odası
Başkanı Marat Sharshekeev ile yakın bir
şekilde çalıştıklarını ve Sharshekeev’in
kendilerine projelerinden bahsettiğini
anlattı. Kırgızistan’daki oda sistemini
iyileştirmeye dönük çalışmalara destek
verdiklerini anımsatan Hisarcıklıoğlu,
“Arkadaşlarımız dün burada Kırgızistan
Cumhuriyeti Ticaret ve Sanayi Odası ile
çalıştı. Türkiye’de çok güçlü bir oda sistemi var. Almanya’dan sonra dünyadaki
en güçlü ikinci oda sistemi” dedi.
Kotaların kaldırılması talebi
Türkiye - Kırgızistan Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunması (YKTK)
Mayıs 2016
Anlaşması’nın bir an önce yenilenmesi gerektiğini vurgulayan
Hisarcıklıoğlu, Cumhurbaşkanı
Atambayev’den iki ülke arasında
taşıma sisteminin serbestleştirilmesini ve kotaların genişletilmesini veya
tamamen kaldırılmasını talep etti. Hisarcıklıoğlu, Ocak ayında Ankara’da
yapılan iş forumunun devamının,
Haziran ayında Kırgızistan’da yapılmasını önerdi. Kırgızistan’ın Avrasya
Ekonomik Birliği’ne üyeliğine de de-
ğinilen görüşmede, Kırgız ihracatçılarının tek taraflı olarak Avrupa Birliği
tarafından sürdürülen Genelleştirilmiş
Tercihler Sistemi uygulamasından
yararlanması için Kırgız-Türk iş
çevreleri arasında işbirliği temaslarının yoğunlaşması gerektiği vurgulandı. Hisarcıklıoğlu daha sonra,
Türkiye’nin Bişkek Büyükelçisi Metin
Kılıç ve Kırgızistan Cumhuriyeti
Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı
Marat Sharshekeev ve Yönetim
Kurulu üyeleri ile biraraya geldi.
TOBB heyeti ayrıca, yapımına TOBB
tarafından katkı sağlanan, Manas
Üniversitesi kampüsü içindeki camiyi
de ziyaret etti. TOBB heyetinde,
Hisarcıklıoğlu’nun yanı sıra TOBB
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Ali Kopuz ve Yönetim Kurulu Üyesi
Necdet Özer de yer aldı.
51
UND İcra Kurulu Başkanı Şener: Türk Uluslararası Lojistikçiler olarak
‘Tek Rakibimiz Türk Hava Yolları’
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) 2015 yılı İhracat Başarı Ödülleri töreninde bu
yıl ilk kez hizmet ihracatçıları da ödüllendirildi. 2015 İhracat Ödülleri’nde Türkiye
hizmet sektöründe en çok ihracatı gerçekleştiren THY birinci olurken, ikinciliği
UND Üyesi Hilal Trans Uluslararası Nakliyat AŞ. aldı.
Ö
dül törenini değerlendiren
UND İcra Kurulu Başkanı
Fatih Şener, “Hizmet ihracatçılarının ayrı bir kategori olarak
değerlendirmesi önemli bir adımdır. Bu
yaklaşım için Ekonomi Bakanlığımıza
ve Türkiye İhracatçılar Meclisi Sayın
Başkanı ve yönetimine çok teşekkür ediyoruz. Ülkemizin 2015 yılında
hizmet ihracatı 50 milyar dolar olarak
gerçekleşti. Hizmet ihracatçıları 2014
yılında olan Elektrik Elektronik birliğine eklenerek Elektrik Elektronik ve
Hizmet İhracatçıları Birliği (TET) adı ile
birlik olarak yapılandırıldı. En kısa süre
içinde hizmet ihracatçıların müstakilen
ayrı bir birlik olarak değerlendirilmesi
gündemde” dedi.
Taşımacılıktan gelen döviz
yıllık 15 milyar dolar
Türkiye’nin ihracatla kalkınan bir ülke
ve önemli bir hizmet ihracatçısı olduğunu aktaran Şener, 50 milyar dolarlık
ihracatın 25 milyar dolarının turizmden,
15 milyar doları lojistikten geldiğini
belirtti. Fatih Şener, “Deniz, hava,
kara, demiryolu olarak değerlendirildiğinde THY dünya çapındaki başarısı
dışında en ağırlıklı döviz geliri gelir alanı
Uluslararası karayolu taşımacılığıdır”
dedi. Şener, “Hizmet sektörünü ayrı
bir kategori olarak değerlendirilip buna
özel stratejiler geliştirilmesi gerekiyor.
Böyle bakılırsa lojistik sektörünün
ülke ekonomisine ve GSMH katkısı
çok daha fazla artacaktır. Özellikle
Türkiye’nin konumu itibari ile lojistik,
turizmden daha cazip bir gelişme
potansiyeline sahiptir. Son 10 yılda
Lojistik altyapılarda yaşanan iyileşmeler Türkiye’nin yatırım cazibesini
de arttırmaktadır. Türkiye üzerinden
geçecek olan mallardan elde edecek
lojistik gelirlerin yanında, gelişen lojistik
alt yapısıyla mal ihracatında da önemli
avantajlar kazanmaya başlamıştır.
Daha büyük başarılar için Devletin
Lojistik konusunu stratejik öncelikli bir
alan olarak görmesi gerekiyor” dedi.
Fatih Şener, “Üyemiz Hilal Trans’ı
başarısından dolayı tebrik ediyoruz.
Diğer üyelerimiz de çok yakında
bu kürsülerde yerlerini alacaklardır.
Bu ödül göstermiştir Türk uluslararası Lojistik sektörünün tek rahibi
ülkemizin medar-ı iftiharı THY’dır”
diye ekledi.
Dal: Hilaltrans’ta
hedefler bitmez
Hilaltrans’ta hedeflerin hiç bitmeyeceğini ve lojistik sektöründe
Hilaltrans’ın dur durak bilmeden
öncü misyonu ile çalışmalarına
devam ettiğini ifade eden Hilaltrans
Yetkilisi Onur Dal şu bilgileri verdi:
“Malum olduğu üzere, hizmet ihracatının kurumsallaştırılması ülkemiz
ekonomisinde oldukça yeni bir girişimdir. 09.12.2013 tarihinde yürürlüğe giren İhracat Tebliği ile Hizmet
Sektörü, İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri çatısı altında
faliyet gösteren Elektrik, Elektronik
ve Hizmet İhracatçıları Birliği’nin faaliyet alanına dahil edilmiştir. Amaç,
hizmet ihracatının artırılması, hizmet
sektörünün uluslararası rekabet gücünün geliştirilmesi ve bunlara yö-
nelik strateji ve mevzuat çalışmalarının
düzenlenmesi olup, hedef, devletimizin
2023 ihracat hedefi doğrultusundadır.
Hizmet ihracatı yapan bir uluslararası
taşımacılık şirketi olarak bu oluşumu yakından takip ettik ve Elektrik
Elektronik İhracatçıları Birliği (TET)
çatısı altında kurumsallaşan Hizmet
İhracatçıları Birliği’nde yerimizi almak
üzere geçtiğimiz yıl üyelik başvurumuzu yaptık ve kabul edildik. Birliğimiz,
bünyesinde yer alan hizmet ihracatçısı kuruluşları teşvik etmek amacı ile
üyelerinin gerçekleştirdikleri ihracat
performanslarına göre her yıl İhracat
Onur Listesi hazırlamakta ve başarı
ödülleri vermektedir. Birliğin davetine
istinaden 2015 performansımızı belgeleyen verilerle kayıtlarımızı güncelledik.
Değerlendirme neticesinde Türkiye
hizmet sektöründe en çok ihracat gerçekleştirenler sıralamasında THY zirvenin sahibi olurken, ikincilik ödülüne
firmamız layık görüldü, üçüncülük ödülü ise Netaş Telekomünikasyon’nun
oldu. Geçtiğimiz hafta düzenlenen
ödül törenine icabet eden Başkanımız
Sayın Şerafettin Aras, firmamız adına
ödülümüzü teslim aldı.”
Mayıs 2016
52
LASTİK
Goodyear Adapazarı Fabrikası’nda
30.yıl coşkusu
Goodyear, Federation Internationale de l’Automobile (FIA) ile imzaladığı anlaşmayla birlikte FIA Avrupa
Kamyon Yarışları Şampiyonası’nın
lastik ortağı oldu. Anlaşmaya göre
şampiyonaya katılan tüm kamyonlarda, önümüzdeki üç yıl boyunca
yarışlar için özel olarak geliştirilen
Goodyear Kamyon Yarışı lastikleri
kullanılacak. Bu lastiklerin tedariği
ve desteği FIA Avrupa Kamyon Yarışları Şampiyonası’nın her etabında
Kamyon Yarışları Organizasyonu
(TRO) tarafından sağlanacak. Ayrıca
bu anlaşmayla Goodyear’ın, yeni
kurulan ETRA Promotion GmbH
(ETRA)’nın yeni ortağı olması öngörülüyor.
Goodyear Lastikleri T.A.Ş, Adapazarı
Fabrikası’nın kuruluşunun 30. yıldönümünü 22 Nisan’da büyük bir törenle
kutladı. Törene Goodyear Adapazarı
Fabrikası Üretim Direktörü Rick Hindi
ve fabrika çalışanlarının yanı sıra Sakarya Valisi Hüseyin Avni Coş, Arifiye
Kaymakamı Muhsin Çatmadım, Arifiye
Belediye Başkanı İsmail Karakullukçu,
Lastik-İş Sendikası Genel Başkanı
Abdullah Karacan, İş-Kur İl Müdürü
Tekin Kaya, SGK İl Müdürü Nurten
Canbasoğlu, Cumhuriyet Başsavcısı
Mustafa Ercan ve daha birçok konuk
katılım gösterdi. Adapazarı Beşköprü
Mevkii’nde faaaliyet gösteren fabrikanın 30. yılı nedeniyle düzenlenen
kutlama töreninde açılış konuşmasını
yapan Goodyear Adapazarı Fabrikası
Üretim Direktörü Rick Hindi; “Fabrikamızda üretilen her üründe işini büyük
bir özveriyle yapan tüm çalışanlarımızın
emeği ve alınteri bulunuyor. Bunun
yanı sıra, Adapazarı’nda yer alan fabrikamızın 30. kuruluş yıldönümü, sadece
Goodyear ailesini oluşturan çalışanlarımız için değil, bölgenin sosyal ve
ekonomik gelişiminde birlikte, el ele
yürüdüğümüz Adapazarı halkı için de
çok önemli. Fabrikamız, hem istihdama katkısı hem de sosyo ekonomik
yaşama etkileri ile dikkat çekici. 30 yıl.
sadece bizlere değil Adapazarı halkımıza da kutlu olsun. Nice 30 yılları hem
çalışanlarımız hem de bölge halkımız
ile birlikte kutlamayı diliyoruz” diye
konuştu. Sakarya Valisi Hüseyin Avni
Mayıs 2016
Coş yaptığı konuşmasında; “Goodyear Fabrikası ilimizdeki en önemli
sanayi kuruluşlarından birisidir.
Temennimiz üretiminin, başarılarının
ve istihdamının artması, ilimize ve
Türkiye’ye daha büyük katkılar yapmasıdır. Tüm Goodyear çalışanlarını
ve emeklilerini katkılarından dolayı
kutluyor, nice 30 yıllar diliyorum.”
dedi. Vali Coş, konuşmasının
ardından istihdama yaptığı katkılar
nedeniyle Fabrika Direktörü Rick
Hindi’ye Teşekkür Plaketi sundu.
Mercedes-Benz E sınıfının tercihi, Goodyear lastikleri oldu!
Mercedes-Benz, E sınıfı araçları
için, Goodyear’ın yeni ultra yüksek
performans lastiği Eagle F1 Asymmetric 3 lastiklerini tercih ediyor.
Goodyear’ın Eagle F1 Asymmetric
3 lastikleri, Mercedes-Benz E sınıfının orijinal ekipman lastiği olarak
kullanılacak. Goodyear’ın yeni ultra
yüksek performans lastiği Eagle F1
Asymmetric 3, dinamik bir görünüm
ile sıra dışı performans, konfor ve
güvenlik sağlayan Mercedes-Benz
E sınıfının güçüne güç katacak.
Goodyear’ın “Trafikte Gençlik Hareketi” Projesi, Halkla
İlişkiler Çalışmaları Ödülü’nü
kazandı
Avrupa Kamyon Yarışları’nın
Lastikleri Goodyear’dan
Goodyear, kamyon yarışlarında
kullanılacak lastiklerle ilgili FIA
ile ortaklık anlaşması imzaladı.
Anlaşma, FIA Başkanı Jean Todt
ve Goodyear EMEA Bölgesi Ticari
Lastikler Pazarlama Aktivasyon
Direktörü Davide Califano tarafından Paris’te yapılan FIA Avrupa
Kamyon Yarışları Şampiyonası
resmi açılış töreninde imzalandı.
Goodyear’’ın Trafikte Gençlik Hareketi projesi Bursa Halkla İlişkiler
Derneği tarafından “HİÇ” (Halkla
İlişkiler Çalışmaları) ödüllerine layık
görüldü. 21 Nisan’da Bursa’da
gerçekleşen ödül töreninde Goodyear, Kurumsal Sosyal Sorumluluk
alanında en iyi proje seçilerek,
birincilik ödülününün sahibi oldu.
Goodyear’ın; Miliî Eğitim Bakanlığı,
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı, TÜVTÜRK Araç Muayene
İstasyonları işbirliği ile 2012 yılından
bu yana gerçekleştirilen “Trafikte
Gençlik Hareketi” projesi, Bursa
Halkla İlişkiler Derneği tarafından
”HİÇ” ödülüne layık görüldü.
53
Sürücüsüz araçlar riskin doğasını değiştirebilir;
taşıt sigortacılığı yeniden şekillenebilir
Willis Towers Watson Türkiye tarafından düzenlenen ve sigorta sektörünün
geleceğinin değerlendirildiği etkinlik, sektörün önde gelen profesyonellerini
buluşturdu. Etkinlikte konuşan Willis Towers Watson Global Fiyatlandırma ve
Ürün Yönetimi Lideri Duncan Anderson, teknolojik gelişmelerin sektörde önemli
değişiklikleri beraberinde getirdiğini söyledi. Anderson, sürücüsüz araç teknolojisinin riskin doğasını değiştirebileceğine dikkat çekti.
Önde gelen risk yazılım ve danışmanlığı, sigorta brokerliği ve iş çözümleri şirketlerinden Willis Towers
Watson Türkiye tarafından düzenlenen etkinlik, sigorta sektörünün
önde gelen profesyonellerini buluşturdu.Willis Towers Watson Türkiye
Sigortacılık Hizmetleri yöneticilerinden Evrim Köksal Arkut ve Chris
Halliday’ın ev sahipliğinde gerçekleşen, sigorta sektörünün geleceğinin
değerlendirildiği etkinlik,büyük ilgi
gördü ve 60 kişinin üzerinde geniş
bir katılıma sahne oldu. Etkinliğin
taşıt sigortalarının geleceği başlıklı
oturumunda konuşan Willis Towers Watson Global Fiyatlandırma
ve Ürün Yönetimi Lideri Duncan
Anderson, sürücüsüz araçlar ve
telematik sistemleri gibi teknolojik
gelişmelerin, çok önemli değişikliklerin önünü açtığını söyledi.
Sürücüsüz araçlar
Üç önemli teknolojik trendin sektörde devrim niteliğinde yenilikleri
beraberinde getireceğini ifade eden
Anderson, “Bu trendlerden biri
olan sürücüsüz araç teknolojisinin,
sigortanın ana konusu olan riskin
doğasını değiştireceği öngörülüyor. Daha önce sadece sigortalının
ve üçüncü tarafların söz konusu
olduğu riskin içine artık birçok
farklı taraf dahil oluyor. Orijinal
ürün üreticileri, geleneksel tedarikçiler, yazılım geliştiriciler gibi yeni
tedarikçiler, telekom operatörleri ve
altyapı gibi tarafların da dahil olması
ile birlikte risk kavramı, kişisellikten
çıkıp ürüne dönüşüyor” dedi.
Sürüş karakteristiği
telematik ile belirleniyor
Diğer bir trend olan telematik
sistemlerinin sürücülerin sürüş
karakteristiklerinin belirlenmesinde
kritik rol oynadığına dikkat çeken
Anderson, “İster araca sonradan
takılsın, isterse fabrika çıkışı olarak
araçta bulunsun, telematik sistemleri verinin sigorta sektörünü nasıl
şekillendirdiğinin önemli bir göstergesi. Hedef segmentlere nokta atışı
teklifler sunulmasını sağlayan bu
teknoloji ile katma değerli servisler
geliştirmek de mümkün. Sürücülerin hangi koşullar altında ne kadar
güvenli araç kullandıklarını açıkça
ortaya koyan telematik sistemleri, sigorta sektörü için çok güçlü bir bilgi
kaynağı olma özelliğini taşıyor. Bu
bilginin sigorta primlerine olan olumlu etkisi, sürücüleri daha güvenli
araba kullanmaya teşvik ediyor” diye
konuştu.
Mobil cihazlar ve paylaşım
ekonomisi
Duncan Anderson, aynı yöne seyahat edenlerin tek bir araç kullanmalarını sağlayan ya da mobil cihazlar
üzerinden sürücülü araç talep etmeye yönelik uygulamalardan doğan
paylaşım ekonomisinin de sektörü
şekillendirmeye başladığını söyledi.
Saatlik sigorta yaptırabilme gibi yeni
uygulamaların dijital dağıtım kanalları
ile mümkün hale geldiğini söyleyen
Anderson, büyük verinin de müşteri
içgörüsü elde etmede önemli rol
oynadığını belirtti.
Mayıs 2016
54
EĞİTİM
Bakanlık Mesleki Yeterlilik
Eğitimlerinde Frene Bastı
U
laştırma hizmetlerinin liyakat
sahibi kişilerce icra edilmesi
amacıyla, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı sorumluluğunda gerçekleştirilen Karayolu Taşımacılık Faaliyetleri Mesleki Yeterlilik
Eğitimleriyle (SRC-ÜDY-ODY-TMGD)
ilgili yaşanan gelişmeler dikkat çekici!
2015 yılı son çeyreğinde Geçici/
Süreli Düzenlemelerle başlayan
değişikliklerden bazıları:
-SRC-ÜDY-ODY Sınavları 4’ten 3’e
düşürüldü.
-Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanlığı (TMGD) Sınavları 6’dan 2’ye
düşürüldü.
-Eğitim sürelerine göre 1/5 oranında
(örneğin 130 saatlik ÜDY eğitiminde
26 saat, 32 saatlik SRC Eğitimlerinde
6 saat) devamsızlık hakkı iptal edilerek
mazeretli dahi olsa (örneğin açık
öğretim sınavı, acil iş programının getirdiği zorunlu değişiklikler veya hasta
olmak!) yapılan denetimlerde şayet
yoksa kursiyerin kaydının silinerek
eğitiminin 20.11.2015 tarih ve 77296
Sayılı Geçici Süreli Genelge ile iptal
edilmesi..!
-Sınav başvuru süreçlerinde yaklaşık 20 gün boyunca eğitim açılması
engellendi.! Örneğin, 11 Haziran 2016
Sınavı için 11-29 Nisan tarihleri arasında eğitim açılamıyor.
-Mevcut kurumların onaylı eğitim merkezleri m2 olarak imkan verse de sınıf
kapasitesi artırımına izin verilmiyor!
-Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanlığı eğitmenlerinin eğitim verdikten
sonra 7 gün zorunlu dinlendirilmesi..!
değişikliklerden bazılarıdır.
Kısa Kısa Mevcut Durum:
-Toplam 332 adet Eğitim Kurumu
açılmış olup, 64 adedi İstanbul’dadır.
-81 vilayetin tamamında Eğitim Kurumu mevcuttur.
-Toplam nüfusu 300 Bin olan (300 bin
den az da olsa 3 adet) her ile 3 (üç)
adet, ilave her 200 Bin kişiye 1 eğitim
merkezi kotası belirlenmektedir.
-Eğitim Merkezlerinde asgari 3 sınıf,
idari işler, kütüphane, yönetici odası,
2 adet wc, kantin ve öğretmenler
odası mevcut olup, yaklaşık 300
m2’ye tekabül etmektedir.
-Mesleki Yeterlilik Eğitimi Yetkisi
Belgesi için 20.453-TL, ADR (SRC
5) Eğitimi için 20.453-TL ve Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanlığı
(TMGD) Eğitimi için de 20.453-TL
olmak üzere 3 belge için toplamda
61.359-TL Belge ücreti ödenmektedir.
-Yetki belgesi süre uzatımında o günkü ücretin yüzde 50’si ödenerek 5 yıl
daha uzatılmaktadır. Diğer belgelerin
süre uzatımında yüzde 5 uygulanırken
eğitimde neden farklı?
-Eğitimler, onaylanan sınıflar dışında
bir yerde (MEB onaylı bir kurum veya
şirketin eğitim salonunda verilemez).
-SRC türü eğitimlerde (kendi içinde
yurtiçi – yurtdışı ve yük – yolcu diye
4’e ayrılır) 13 ayrı konu yer almakta
olup, 4 günde tamamlanmaktadır
(28-32 saat),
-ODY türü eğitimlerde (kendi içinde
Muammer Ünlü/UND Eğitim Merkezi
Müdürü & İcra Kurulu Üyesi
yurtiçi – yurtdışı ve yük – yolcu diye
4’e ayrılır) 29 ayrı konu yer almakta
olup, yaklaşık 16 günde tamamlanmaktadır (72 – 95 saat),
-ÜDY türü eğitimlerde (kendi içinde
yurtiçi – yurtdışı ve yük – yolcu diye
4’e ayrılır) 29 ayrı konu yer almakta
olup, yaklaşık 22 günde tamamlanmaktadır.
-SRC 1-2-3-4 Belgelerinde, SRC 5
(ADR) Belgelerinde oldu gibi 5 yıllık
bir süre kısıtlaması yoktur.
-25 Şubat 2003 tarihinden önce
sürücü belgesi alanlar eğitimden ve
sınavdan muaf olarak başvurmaları
halinde SRC 1-2-3-4 belgelerinden
herhangi birine (C-D-E sınıfı olanlar
SRC 1 ve 3, B sınıfı olanlar da SRC 2
ve 4) sahip olabilmektedir. Bahsi edilen tarihten sonra alınan tüm ehliyet
sahipleri, eğitim alıp yapılan Bakanlık
sınavından başarılı olmak zorundadır.
Beklentilerimiz:
-Eğitim açılmadan bir gün öncesi
mesai saati bitimine (Saat: 17:00)
kadar ilave katılımcı kaydedilebilmeli,
-Onaylı eğitim sınıfı dışında adresi
önceden verilecek uygun dersliklerde
de eğitim verilebilmeli,
-Sınav sayısı 2 ayda bir yılda 6’ya
çıkartılmalı,
-Sınav başvuru süreçlerinde de
eğitim açılabilmeli,
-SRC-ÜDY-ODY Mesleki Yeterlilik
Belge çeşidi yük ve yolcu olarak 2’ye
düşürülmeli,
-SRC-ÜDY-ODY Eğitim müfredatı
revize edilmeli,
-Eğitim bitiş saatinin 22:30 olarak
düzenlenmeli,
Mayıs 2016
55
Siz kendinizi düzeltmezseniz
birileri sizi düzeltir !!!
-Teknik destek alabileceğimiz interaktif bir ortam oluşturulmalı,
-Taban ve tavan fiyat uygulaması
(KTFY 10. Maddesi) getirilmeli.
-SRC 1-2-3-4 Sertifikalarında da SRC
5 (ADR) ve Psikoteknik belgelerinde olduğu gibi 5 yıllık süre tahdidi olmalı. Bir
günlük sınavsız güncelleme eğitimi ile.
-Eğitim yetki belgesi süre uzatım
bedeli diğer yetki belgelerinde olduğu
gibi yüzde 5 olmalı.
-Eğitimler, Milli Eğitim Bakanlığının
bilgi, birikim ve tecrübelerinden istifade edilerek gerekirse birlikte organize
edilmeli.
-Bakanlık Eğitim kadrosu güçlendirilmeli ve Tehlikeli Madde ve Kombine
Taşımacılık Düzenleme Genel Müdürlüğü örneğinde olduğu üzere ayrı bir
Müdürlük olmalı.
-Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlıklarında olduğu gibi Ulaştırma,
Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı
da il bazında teşkilatlanmaya gitmeli.
Ankara’nın tek noktadan tüm Türkiye
ye hizmet vermekte yaşadığı güçlükler de böylelikle ortadan kalkacaktır.
Eğitimlerle ilgili mevcut durumu, teknik
konuları ve iyileştirilmesi gereken
alanlarda beklentilerimizi bu vesileyle
kamuoyuyla paylaşmış olduk. Dikkat
buyrulursa beklentilerimiz münferit
değil, genele şamil ve meselenin kök
nedenlerine inilmiş yapısal sorunlardan oluşmaktadır. Bakanlığın, geçici
süreli düzenlemelerde sistemi disipline
etme gayreti, aslında bazı eğitim
kurumlarının tüccar mantığıyla hareket
ederek yurdun dört bir yanından evrak
toplayarak sistem üzerinde 3-4 eğitim
açıp fiili olarak 1-2 eğitim açması (hatta
bazen hiç açmaları), akşam-sabah
günün her saati eğitim düzenlemeleri
(gece 12:00’ye kadar devam eden
eğitimler..!), böylelikle çok sayıda eğitim açarak piyasayı bozacak nitelikte
fiyat politikası uygulamaları gibi. Son
olarak, SRC-ÜDY-ODY-TMGD adlı
eğitimlerin gelecekte ilave bir iş ve
ekonomik külfet yaratmaması için
gerekli yasal düzenlemeler yapılarak
Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) “kriterleri belirlenmiş meslekler” kategorisinde yer alması sağlanmalıdır.
MAN Top Used ile “2. el garanti altında”
Tüm dünyada 30’un üzerinde
ülkedeki merkezleri ile 2. el araçlara
kurumsal kalite ve güvence getiren
MAN TopUsed, Türkiye’deki yatırımlarına hizmet noktalarını artırarak
devam ediyor. MAN TopUsed
Center, Türkiye’de Ankara, Konya,
İstanbul İkitelli ve Tuzla’dan sonra
şimdi de İzmir’de açıldı. Bornova,
5. Sanayi Sitesi’nde yer alan MAN
Yetkili Satış ve Servisi MAPAR
tesislerinde yapılan açılış törenine,
MAN Kamyon ve Otobüs Ticaret A.Ş. Satiş Direktöru D.Eren
Gündüz’ün yanı sıra MAN Kamyon
ve Otobüs Ticaret A.Ş. Top Used
Satiş Müdürü Cüneyt Ergun ile
MAN TopUsed Center’a ev sahip-
liği yapan Mapar Otomotiv Yönetim
Kurulu Başkanı Yalci Sahi ile Mapar
Otomotiv İzmir Genel Müdürü Caner
Perk katıldı. Dünyanın üretim ve
mühendislik devi MAN’ın, 255 yılı
aşkın köklü geçmişi ve tecrübesi ile
her alanda sektöre öncülük ettiğini vurgulayan MAN Kamyon ve
Otobüs Ticaret A.Ş. Satiş Direktörü
D.Eren Gündüz, “MAN Truck &
Bus, sadece ileri teknoloji ve yüksek
standartlara sahip araçlarıyla değil,
ilgili diğer tüm alanlarda da, sektör ihtiyaçlarını, müşteri isteklerini
düşünerek, köklü ve kalıcı çözümler
üretir. Bu yaklaşımla oluşturulan ve
tüm dünyaya yayılan MAN TopUsed, Türkiye’de de çok önemli
olan 2. el ağır ticari araç pazarına,
MAN’ın kurumsal güvencesini taşıyan, referans olan, geliştiren öncü
bir rol üstlendi. Sektör oyuncuları
için önemli fırsatlar yaratan MAN
TopUsed’u, Ankara, Konya, İstanbul
İkitelli ve Tuzla’dan sonra, sadece
Ege’nin değil tüm Türkiye’nin incisi
olan İzmir’e de taşımanın gurur ve
heyecanını yaşıyoruz. ” dedi.
Mayıs 2016
56
KONFERANS
Lojistikçiler
bu zirvede buluştu
İstanbul Üniversitesi Ulaştırma ve Lojistik Fakültesi öğrencilerinin oluşturduğu
İstanbul Üniversitesi Lojistik Kulübü tarafından yapılan 13. Lojistik Zirvesi sektörün önümüzdeki dönemde nasıl bir yol izleyeceğine ışık tuttu.
İ
stanbul Üniversitesi Ulaştırma
ve Lojistik Fakültesi tarafından
gerçekleştirilen 13. Lojistik
Zirvesi İstanbul Üniversitesi Avcılar
Yerleşkesi’nde yapıldı. Lojistik zirvesinde konuşan THY Genel Müdürü
Temel Kotil, dünya ortalamasından
3 kat daha fazla büyüdüklerini ve
3. havalimanı ile havacılığın yeniden
şekilleneceğini söyledi. UND Başkan
Yardımcısı ve Ekol Lojistik Filo Yöneticisi Cavit Değirmenci de 1.6 milyar
liralık ciro ve 6 bin 500 çalışanlarıyla
Türk bayrağını dünyada dalgalandırdıklarını, 15 ülkede 75 lokasyonda
kendi tesisleri bulunduğunu söyledi.
Hazar Strateji Enstitüsü (HASEN) Dr.
Rüçhan Kaya da hazar ülkeleri ile
yapılan ticaretteki sorunlara değinerek, “Hazar Transit Koridoru ile
taşıma maliyetleri düşecek.” dedi.
Okumuş: İlkleri
gerçekleştiriyoruz
İÜ Lojistikj Fakültesi dekanı Prof. Dr.
Abdullah Okumuş, “Fakülte olduğumuz için önemli bir misyonumuz var.
Sektördeki gelişmeleri, sorunları ve
Mayıs 2016
hedeflerine katkı sunmaya devam
edecektir” dedi.
Değirmenci: 23 ülke
100 lokasyonda olacağız
çözüm önerilerini burada bir arada
bulabiliyoruz. Fakülte olarak ilkleri
gerçekleştiriyoruz. Bu da bize ayrı
bir mutluluk veriyor. Zirvemiz, farklı
ve öncü ivmelerle önemli bir işlev
üstlenmektedir. Zirvedeki konuşmacılarımız öğrencilerimize farklı bir
ufuk çizecektir. Lojistik fakültemiz
tüm paydaşlara sonuna kadar kapılarını açmıştır. Fakültemiz ülkemizin
2023 hedeflerinin lojistik ayağındaki
UND Başkan Yardımcısı ve Ekol
Lojistik Filo Yöneticisi Cavit Değirmenci, bilim ve entegre lojistik kavramının iyi etüt edilmesi gerektiğini
ifade etti. Değirmenci, daha iyi bir
dünya için lojistik mottosuyla hareket ettiklerini belirten Değirmenci,
öğrencilerin sektöre ilgi duymalarının
son derece önemli olduğunu ifade
ederek, lojistiğin günlük hayatımızdaki her alanda olduğunu belirtti.
Değirmenci, teknoloji, bilişim ve
lojistiğin üçlü bir sarmal olduğunu ve
bu sarmalın bilinçli değerlendirilmesi
ve geliştirilmesi gerektiğini belirtti.
Lojistikte bilişim ve teknolojiyi etkin
kullanırken çevre faktörünün de
gözetilmesi gerektiğini söyledi. Değirmenci, çevrenin gelecek kuşaklar
için bir ‘miras’ olduğunu belirterek
lojistiğin bu miras kısmında da devreye girdiğinin altını çizdi. Dış ticaret
erbabının daha avantajlı olabilmesi
57
için lojistik iş süreçlerinden ve lojistik
sektöründen destek aldığını ifade
eden Değirmenci, Ekol Lojistik olarak
teknoloji ve lojistiği bütün tesislerinde
bütünleştirdiklerini ifade etti. Ekol
Lojistik’in 1.6 Milyar Lira ciro (2015)
ve 6 bin 500 çalışanı ile dünya lojistik
sektöründe çok önemli bir konumda
olduğunu ifade eden Değirmenci,
yurt dışında Ekol markasıyla Türk
bayrağını dalgalandırdıklarını belirtti.
Şu anda 750 bin metrekare kapalı
alanlarla lojistik sektöründe hizmete
devam ettiklerini ifade eden Değirmenci, bin 400 adet Euro 5 ve
Euro 6 sertifikalı araçları olduğunu
söyledi. Şu an 15 ülkede 75 lokasyonda tesisleri olduğunu ifade eden
Değirmenci, 2016 sonunda hedeflerinin 23 ülkede ve 100’den fazla
lokasyonda global bir Türk markası
yaratmak olduğunu söyledi. Ekol’ün
TUBİTAK tarafından desteklenen
tek Ar-Ge lojistik şirlketi olduğunu
belirten Değirmenci, beklentileri
daha çabuk yapabilmek için ‘terzi işi’
çalıştıklarını da söyledi. Maliyetlerin
etkin yönetlmesi gerektiğinin altını
çizen Değirmenci, bilişim sektörünün verdiği katmadeğer ile işlerinde
efektif çözümler ortaya koyduklarını
belirtti. UND Başkan Yardımcısı ve
Ekol Lojistik Filo Yöneticisi Cavit Değirmenci teşekkür plaketini Zirve’nin
özel davetlisi olarak katılan Pegasus
Cargo Direktörü Aydın Alpa’dan
aldı. Plaket, Ekol adına dikilen ağaçları temsil ediyor.
ortamı çok zevkli. Hem üretiyorsunuz
hem de paylaşıyorsunuz... Kısaca şu
anda çok güzel fırsatlar var. THY’de
amacımız rakiplerimizi geçmek.
Dolayısıyla hızlı bir çalışma sistematiği
içerisindeyiz” dedi.
Kotil: Yıllık dünya ortalamasının 3 katından daha hızlı
büyüyoruz
Hazar Strateji Enstitüsü (HASEN)
Dr. Rüçhan Kaya, Hazar bölgesinde
lojistik ve ulaştırma alanındaki eksiklikleri gördüklerini ve bu minvalde
çalışmalar yaptıklarını dile getirdi.
Kaya, Hazar bölgesi ve denizindeki
taşımacılık ile ilgili önemli çalışmalar
gerçekleştirdiklerini belirtti. Hazar
Bölgesi’ndeki işbirliği çerçevesinde
Türkiye’nin ortada kaldığını, iki bölge
(AB/Rusya) arasında iletişimi sağladığını dile getiren Kaya, Türkiye’nin
Hazar Bölgesi’ndeki ülkelerle ticaretinin çok düşük olduğunu söyledi.
Gürcistan, Azerbaycan, Kazakistan,
Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan ülkeleriyle 8.5 milyar dolar
ihracat, 3.23 milyar dolar ithalat
yapıldığını belirten Kaya, bu rakamların artık Türkiye ticaretinde önemli
olmadığını söyledi.
THY Genel Müdürü Doç. Dr. Temel
Kotil, ‘Dünya ve Türkiye’de Havacılık Gelişimi&Türk Hava Yolları’ adlı
sunumunda Türkiye hava yollarının
gelişimi hakkında bilgiler verdi. Kotil,
lojistik olmadan iş dünyasının verimli olamayacağını ifade etti. Kotil,
“Genç arkadaşlarımın şunu bilmesi
lazım. Bu dünya çok farklı. Çok özel
bir dönemden dünya geçiyor. Oturmuş güçlü ekonomiler 60-70’lerde
oluşumunu tamamladı. Bu ülkelerin
lojistik sektörleri de bu oluşumla
beraber gelişimini tamamladı. 2.
Dünya Almanya’sının çelik sektöründe olduğu gibi ‘ince ayarlar’ ile çağımız farklı fırsatları sunuyor. Üretim
yapabilen, para kazanabilen bir iş
Kaya: Hazar Transit Koridoru
ile taşıma maliyetleri düşecek
Mayıs 2016
58
LASTİK
Brisa’dan global ölçekli atılım
Brisa, 2016 yılında toplam 170-190 milyon ABD dolar yatırım hedefliyor.
Aksaray’da kurulacak ikinci fabrikasıyla üretim kapasitesinde yüzde 30 artış
planlayan firma, Lassa markasıyla Avrupa’da geçtiğimiz yıl her ay yeni bir
mağaza açmış oldu. Lassa’nın FCBarcelona sponsorluğuyla1 milyar kişiye
ulaşacak olan firma; yenilikçi ürün, hizmet yatırımlarıyla değer yaratan
inovasyon şirketine dönüşüyor. Brisa, sürdürülebilirlik alanında uluslararası
düzeyde öncü rol üstleniyor ve pazardaki her 3 lastikten biri Brisa’dan oluşuyor.
bugün ülkesine, ekonomiye ve çevreye değer sağlayan öncü bir kurum
konumundadır” dedi.
Türkiye’nin uluslararası
arenadaki gururu: Lassa
B
risa son dönemde aldığı aksiyonlarla uluslararası ölçekte
büyük bir atılım içinde. Yıllık
değerlendirme toplantısı kapsamında
2015 yılı sonuçları ve yeni dönem hedeflerini açıklayan Brisa Genel Müdürü Yiğit
Gürçay “İstikrarlı büyümemizi ülkemize
yaptığımız yatırımlar ve uluslararası
pazarlarda derinleşen gücümüzle sürdüreceğiz. 2016 yılında 170-190 milyon
ABD Doları yatırım hedefimiz bulunuyor.
Bunun 120-140 milyon ABD Doları’nı
Aksaray’daki ikinci fabrikamıza ayırdık. Bir yandan bu bölgedeki istihdam
çalışmalarımızı da yürütüyoruz. Lassa
markamızın başta Avrupa olmak üzere
dünya pazarlarındaki gücü her geçen
gün artıyor. Geçtiğimiz yıl,Avrupa’da
her ay bir mağaza açmış olduk. Lassa
tabelalı mağaza sayımız 130’un üzerine
çıktı. Lassa markamızla FC Barcelona
ve Arda Turan sponsorluğumuzlauluslararası marka bilinirliğimize ve imajına
katkı sağlarken, yurtiçinde otomobilden
tarım lastikleri kullanıcılarına kadar geniş
bir yelpazede sunduğumuz hizmet
ve faaliyetlerimizle ve Brisa kurumsal
markamız çerçevesinde Solar Impulse ile
güçlendirdiğimiz sürdürülebilirlik alanındaki farkındalık çalışmalarımızla,Brisa
Mayıs 2016
Ülkemizde lastik sektörü lideri olan
Brisa alternatif pazarlar oluşturarakuluslararası alanda derinleşmeyi hedefliyor.Şu an 70 ülkede faaliyet gösteren
Lassa, geçtiğimiz yıl dünyanın en itibarlı spor takımlarından FC Barcelona
ile gerçekleştirdiği 4 sezonluksponsorluk anlaşmasıyla bilinirliğini ve rekabet gücünü hızla artırıyor. Uluslararası
pazarlarda sadece satış ağına değil,
markanın güven duyulan kalitesinin
tanınmasına daodaklandıklarına değinen Gürçay, “Bir yandan satış ağımızı
çok hızlı bir şekilde geliştiriyoruz. Aktif
olmadığımız coğrafyalara açılıyoruz.
Bugün Lassa 70 ülkede 80 distribütöre sahip, ayrıca 23 ülkede 130’un
üzerinde Lassa tabelası altında lastik
satış ve hizmet mağazası bulunuyor.
Bir yandan da uluslararası standartlardaki üretimiyle devler liginde oynayan
markamızın dünyada araç sahipleri
tarafından bilinmesi ve tercih edilmesi
için çalışıyoruz. Bu doğrultuda gerçekleştirdiğimiz 21,6 milyon Euro değerindeki FC Barcelona anlaşmamızla
1 milyar kişiye ulaşmayı hedefliyoruz.
Arda Turan Lassa markamızın elçisi.
Kendisi,global olarak gittikçe daha
fazla ilgi görüyor ve Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük futbol yeteneklerinden
biri olarak ülkemiz için gurur duyulan önemli bir değer. Bu anlamda
kendisiyleyapmış olduğumuz işbirliği
de,attığımız stratejik adımlardan biri.
Tüm bu atılımlarlaLassa’yı Türkiye’nin
global ölçekli bir markasına dönüştürme yolunda ilerliyoruz” dedi.
Lassa 2015 yılında Hong Kong ve
Gürcistan’da belediye ihalelerine katılarak başarılı oldu. Avusturya Posta
Servisi Yellow Post, Lassa lastiklerini
tercih ediyor. Mısır, İran ve Libya’da
ise yeni orijinal ekipman anlaşmaları
gerçekleştirildi. Markanın odaklandığı ve
fırsat gördüğü pazarlar ise İspanya, Fransa, Yunanistan, Balkanlar, Çin, Güney
Kore, Kuzey Afrika ve İran gibi geniş bir
coğrafyayı kapsıyor.
Brisa’nın istikrarlı büyümesi
yatırımlarla sürüyor
Brisa, 2015 yılında bir önceki yılın
aynı dönemine göre satış gelirini yüzde 6,4 artışla 1 milyar 802
milyon TL’ye çıkardı. Şirketin aynı
dönemde esas faaliyet kârı yüzde
10 artarak 291 milyona yükselirken, net dönem kârı yüzde 3 artışla
192 milyon TL olarak gerçekleşti.
Geçtiğimiz yıl toplam 108 milyon
dolar yatırım yapan Brisa, 2016
için hedef büyüttü. Bu yıl 120-140
milyon dolar Aksaray fabrikasına
ayrılmak üzere toplamda 170190 milyon dolar yatırım yapmayı
planlıyor. Şirketin kurulduğu 1988
yılından bu yana ülkemize yaptığı
toplam yatırım tutarı 1 milyar doları
geçti. 2 bin 600 çalışanı bulunan
şirket, Aksaray Organize Sanayi
Bölgesi’nde 2018 yılında faaliyete
girecek ikinci fabrikasıyla istihdam
ve üretim kapasitesini de artıracak. 300 milyon dolar tutarında
bir başlangıç yatırımıyla hayata
geçirilen Aksaray fabrikası, İzmit’teki
kapasiteye ek olarak, binek ve hafif
ticari segmentinde yıllık 4.2 milyon
adet üretim kapasitesi sağlayacak.
Toplam üretimi kapasite ise yüzde
30 oranında artmış olacak.
59
Michelin CrossClimate,
‘2016 Yılının En İyi Ürünü’ seçildi
Michelin tarafından, sürücülerin
bütün bir yıl aynı lastikle yolculuk
yapmasını sağlamak üzere geliştirilen devrim niteliğindeki Michelin
CrossClimate, kış sertifikalı ilk yaz
lastiği olarak Fleet News 2016
Ödülleri’nde “2016 Yılının En İyi
Ürün Ödülü”ne layık görüldü. Dünya filo sektörünün en önemli şirketlerinin katılımıyla gerçekleştirilen
ödül töreninde Michelin, dengesiz
ve beklenmedik hava şartlarında
emniyetli sürüş ihtiyacını karşılamak
üzere geliştirdiği Michelin CrossClimate lastikleri ile rakipleri arasında
sıyrılarak fark yarattı. Michelin
CrossClimate, çok kısa süredir
yollarda olmasına rağmen özel araç
sürücüleri ve filo sektörü için de
yoğun talep alıyor. Filolara bütün bir
yıl boyunca hareket kabiliyeti sağlayan lastikler yılda iki kez lastik değişimine gerek kalmadan güvenlik,
performans ve uzun lastik ömrünü
bir arada sunuyor. Michelin Türkiye
Pazarlama Direktörü Olivier Gros,
“Her yıl Ar-Ge faaliyetlerine ayırdığımız 640 milyon Euro’luk bütçemizle
sektöre yön veren teknolojiler geliştirmeye devam ediyoruz. Michelin
CrossClimate ile hem yaz hem de
kış lastiklerinin üstün yanlarını tek
bir lastikte birleştirdik. Dünyanın
en büyük filoları tarafından değerlendirilen Fleet News Ödülleri’nde
“2016 Yılının En İyi Ürün Ödülü”ne
layık görülmekten gurur duyuyoruz”
dedi.
Yenilikçi teknolojiler yeni
Michelin X Works lastik
serisinde toplandı
Michelin’in inşaat sektörü özelinde
piyasaya sürdüğü X Works serisi, ağır
vasıta araçlar için sağlamlık ve dayanıklılık sunuyor. İnşaat sektöründeki
kullanıcılara, 315/80 R ve 385/65
R olmak üzere iki ebatta mümkün
olan en iyi verimlilik çözümünü
sunuyor. Yeni Michelin X Works, X
Works HD ve X Force lastikleri asfalt
yollar, inşaat sahaları ve taş ocakları
olmak üzere 3 alanda kullanılabiliyor.
X Works HD ve X Force lastikleri
kullanıcılara“Hasar Garantisi” de sunuluyor. Yeni Michelin X Works serisi,
Z (ön aks), D (çeker aks) ve T (treyler)
lastiklerine özelen gelişmiş Michelin
teknolojilerine sahip. X Works lastikleri
işletmeleri asfalt ağırlıklı koşullarda daha
fazla kilometre, Michelin X Works HD
lastikleri inşaat sahalarında verimlilik ve
sağlamlık, Michelin X Force lastikleri
de taş ocağı ve maden sahası gibi sert
yüzeylerde dayanıklılık ve çekiş gücü ile
buluşturuyor.
Ücretsiz “Hasar Garantisi”
Yeni Michelin X Works HD ve X Force
lastikleri “Hasar Garantisi” sağlayarak
kullanıcılaraönemli bir avantaj sağlıyor.
Kullanıcılar kaza sebebiyle lastikte hasar meydana gelmesi durumunda, bir
sonraki X Works satın alımında ticari
indirimden yararlanıyor.Ücretsiz “Hasar Garantisi” servisindenagirvasita.
michelin.com.tr web sitesi üzerinden
MyAccount sistemi ile çevrimiçi olarak
faydalanılabiliyor.
Mayıs 2016
60
söyleşİ
Lojistik firmaların kurumsallaşması,
bilgi seviyelerini artırmaları ve müşterilerine
alternatif çözümler sunmaları gerekiyor
Tedarik zincirinde lojistiğin çok önemli olduğunu ifade eden TEDAR Başkanı
Tuğrul Günay, “Lojistik sektöründe faaliyet gösteren firmaların kendilerini gelişen pazar şartları doğrultusunda özellikle kurumsallaşma alanında geliştirmeleri, sektör bazlı lojistik hizmetlerine dair bilgi seviyelerini artırmaları ve müşterilerine alternatif çözümler sunmaları gerekmektedir” diyor.
T
EDAR (Tedarik Zinciri
Yönetim Derneği), Aralık
2013’te, 7 firma tarafından kuruluyor. TEDAR’ın kurucu
firmaları Siemens A.Ş., Finansbank
A.Ş., Bosch Türkiye, Zer, Borusan
Holding A.Ş., Bosch ve Siemens Ev
Aletleri, PMMS’dir. Yönetim Kurulu
üyeleri kurucu firmalarda Tedarik
Zinciri Yönetimi alanında direktör
ya da genel müdür yardımcısı
pozisyonlarında görev yapıyorlar.
TEDAR, T.C Anayasası ve ilgili
kanuni esaslara uygun olarak,
Rekabet Hukuku düzenlemelerine aykırılık içermeyecek şekilde,
tedarik zinciri yönetimi prensipleri
ve iyi uygulamalarını aktararak, iş
Mayıs 2016
dünyasının beklentilerine katkıda
bulunma amacı ile kuruluyor. Derneğin misyonu sürdürülebilirlik ve
çeşitlilik prensibi çerçevesinde ve
iş dünyasının beklentilerine uygun
olarak, ilgili paydaşlarla birlikte,
etik değerlere bağlı kalarak tedarik
zinciri prensiplerini oluşturmak,
mesleğin ve tedarik zinciri profesyonellerinin gelişmesine katkıda
bulunarak ülkemizin rekabetçiliğine
katma değer yaratmaktır. TEDAR’ın
vizyonu, ülkemizde, alanında tüm
paydaşlarına dünya standartlarında
katma değer yaratan bir sivil toplum
kuruluşu olmak. TEDAR, tedarik
zinciri fonksiyonunu geliştirmek,
farkındalığı artırmak ve mesleğe
katma değer yaratmak için çeşitli
faaliyetlerde bulunuyor. Bu alanda
eğitimler, konferanslar, sohbet toplantıları düzenleniyor, üniversiteler
ile yakın çalışmalar planlanıyor.
Tedarik zinciri yönetimi
prensiplerini ülkemizde
oluşturmayı amaçlıyoruz
TEDAR (Tedarik Zinciri Yönetim
Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı
Tuğrul Günal, “Kuruluş amaçlarımız arasında, tedarik zinciri yönetimi prensiplerini ülkemizde oluşturmak ve tedarik zinciri yönetimi ile
ilgili meslek ve bilimin gelişmesine
katkıda bulunmak, profesyonelleri
bir araya getirip görüş alışverişinde
61
bulunmalarını ve iyi uygulamaları paylaşmalarına katkı sağlamak, tedarik
zinciri yönetim uygulamalarındaki
ihtiyaçlar ve iş dünyasının beklentileri
konusunda aktif çalışmalar yürütmek,
tedarik zinciri yönetimi konularında
üniversiteler ile birlikte ortak çalışmalar yürütmek, kongreler, eğitimler
düzenlemek ve üyelerin tanışmasını,
dayanışmasını, aralarında iletişim
kurulmasına yönelik imkânlar ortaya
koymak ve Türkiye’de tedarik zinciri
yönetimi geliştirme ve destekleme
çalışmaları konusunda bilgilenmelerini
sağlamak yer almaktadır” diyor. Mart
2016 sonu itibarıyla TEDAR’ın 86
üyesi bulunuyor ve bu sayı giderek
artıyor. Üyelere sağlanan avantajlarla
ilgili olarak Başkan Günal, “Belirli
periyotlarda, TEDAR üyelerine yönelik
düzenlenen, bir konuk konuşmacının da sunumu ile yer aldığı sohbet
toplantılarına katılım imkanı, TEDAR
kurucu firmaları, TEDAR üyeleri,
Tedarik Zinciri Yönetimi Profesyonelleri ile network, iyi uygulamaların
paylaşımı imkanı, TEDAR tarafından
düzenlenen ya da Türkiye’nin önde
gelen üniversiteleri/kurumları tarafından organize edilen ve TEDAR’ın
ortak kuruluş olarak yer aldığı çeşitli
konferanslara, organizasyonlara,
eğitimlere ya da çalışmalara katılım
ve/veya TEDAR üyelerine sağlanacak
özel şartlardan faydalanma imkanı, Talep edilmesi halinde, Tedarik
Zinciri Yönetimi prosesleri, prosedürleri, organizasyonları, iş tanımları ile ilgili dokümantasyon desteği
sağlanması, TEDAR Kurumsal
üye firmaların stajyer ihtiyaçlarına
yönelik, Türkiye’nin önde gelen
üniversiteleri öğrencilerine ulaşma
imkanı sağlanması, stajyer ilanları
verilmesi ve koordinasyonu” olarak
özetliyor.
Lojistik firmaların
müşterilerine alternatif
çözümler sunmaları gerekiyor
“Tedarik Zinciri Yönetimi fonksiyonunun önemi ülkemizde özellikle son yıllarda ortaya çıkmaya
başlamıştır ancak gelinen nokta
halen yeterli değildir. Bu alanda
yapılabilecek ve bu fonksiyona
katma değer yaratacak birçok
çalışma bulunmaktadır. Şirketlerin
cirolarının büyük bir oranı satınalma bölümlerinden geçmektedir.
Bu kapsamda, satınalma/tedarik
zinciri bölümleri şirket organizasyonlarında önemli bir yere sahip
olmalı ve tedarik zinciri stratejileri
şirket stratejisinin bir parçası olmalıdır. Şirketlerin karlı, sürdürülebilir
olabilmelerinde, pazar paylarını
arttırabilmelerinde bu fonsiyonun
önemi tartışılmazdır” diyen TEDAR
Başkanı Tuğrul Günal, Almanya’da
işletme eğitimi aldığını; 1999 yılından beri Siemens bünyesinde çalıştığını belirterek, “Sırasıyla: Sağlık
Sektörü Ticari Direktörü, Siemens
AŞ – Türkiye, İnsan Kaynakları Bölüm Direktörü, Siemens AŞ – Türkiye, Ücretlendirme ve Yan Haklar
Bölüm Başkanı ve Latin ve Kuzey
Amerika İnsan Kaynakları Partneri,
Siemens AG - Münih/Almanya,
Strateji Bölümü Ticari Direktörü,
Siemens AG - Viyana/Avusturya,
IT Direktörü, Siemens AŞ – Türkiye
ve son olarak Temmuz 2010 yılında
bu yana Tedarik Zinciri Yönetimi
Bölüm Direktörlüğü’nü yürütmekteyim” diyor. Lojistikte yaşadığınız
sorunlar nelerdir, lojistiğin tedarik
zinciri içerisindeki önemini değerlendirir misiniz sorumuza yönelik
olarak Günal, “Lojistik sektöründe faaliyet gösteren firmaların
kendilerini gelişen pazar şartları
doğrultusunda özellikle kurumsallaşma alanında geliştirmeleri,
sektör bazlı lojistik hizmetlerine
dair bilgi seviyelerini artırmaları ve
müşterilerine alternatif çözümler
sunmaları gerekmektedir. Ayrıca
küresel piyasada her geçen gün
rekabetin zorlaştığı ve maliyetlerin
daha da önemli olduğu günümüzde
lojistik firmalarının Avrupa ihracat ve
ithalatlarında daha fazla demiryoluna ve/veya multimodal çözümlere
yönelmeleri önem taşımaktadır”
cevabını veriyor. Kotalar ve yasaklarla ilgili olarak Günal, “Konu
çok uzun sürelerden beri malesef
ülkemiz gündeminde olan bir husus
çözümün ise hükümetimiz, ilgili
şirketler ve ilgili toplum örgütleri ile
birlikte makro düzeyde ortak yol
haritası baz alınarak konunun üstüne gidilmesi halinde gelebileceğini
düşünmekteyim” açıklamasında
bulunuyor.
Mayıs 2016
62
TESLİMAT
Hicri Ercili güvenlik için Scania’yı seçti
Kimyasal madde ithalatı, depolama ve taşımacılığı gerçekleştiren
Hicri Ercili, filosuna 8 adet Scania
R400 LA4X2MNA çekici kattı.
ADR yönetmeliklerine uygun yeni
çekicileri ile firmanın filosundaki
Scania sayısı 16’ya yükseldi. Yeni
araçlar, Bursa Bölgesi Scania
Yetkili Satış ve Servisi Koçaslan
Otomotiv tesislerinde gerçekleşen
törenle Doğuş Otomotiv Scania
Satış Bölge Yöneticisi Anıl Kaynak
ve Koçaslan Otomotiv Yönetim
Kurulu Başkanı Yakup Koçaslan
tarafından Hicri ErciliSatınalma ve
Depo Müdürü Cevdet Şerbetçiler ile
diğer firma yetkililerineteslim edildi.
Şerbetçiler, filolarında 200’e yakın
araç olduğunu belirterek “Scania
hali hazırda filomuzda yer alan bir
marka. Tehlikeli madde taşıyoruz ve
bunun için uymamız gereken ADR
başta olmak üzere yönetmelikler
bulunuyor. Scania bu taleplerimizin
hepsine cevap veriyor. Sağlamlığı,
yakıt ekonomisi ve sürüş konforu da
ayrıca tercih nedenlerimiz arasında
yer alıyor” dedi.
Filomuzu tamamen Scania
yapmayı planlıyoruz
Şerbetçiler, merkezlerinin bulunduğu Bandırma’nın dışında
Mersin,Çorlu ve İzmit’te bulunan
depolarından Türkiye geneline
kimyasal madde dağıtımı yaptık-
larını söyledi. Şerbetçiler “Gerek
Doğuş Otomotiv, gerekse Koçaslan Otomotiv yetkililerinin çözüm
odaklı yaklaşımları, araçların ikinci
el değerinin yüksek olması ve satış
sonrası servis hizmetlerindeki başarılarını gördükten sonra filomuzun tamamını Scania araçlardan
oluşturmayı planlarımız arasına
aldık” şeklinde konuştu.
Yeni nesil kurye servisi: Kuryem
Ev anahtarınızı ofiste mi unuttunuz?
Gözlüğünüz arkadaşınızda mı kaldı? Bir yere evrak mı yetiştirmeniz
gerekiyor? Bir zarf için oraya kadar
kim gidecek mi dediniz? Tam da
ihtiyacınız olan şey Kuryem! Size
özel bir asistan gibi çalışan kişiye
özel kurye uygulaması Kuryem ile
hayatınız kolaylaşacak. Tek yapmanız gereken Kuryem’i kullanarak en yakın mesafedeki motorlu
kuryeyi çağırmak. Teknolojinin
hızla gelişmesi, alışkanlıklarımızı da
değiştiriyor. Kendisini sadece bir
Mayıs 2016
kurye hizmeti değil aynı zamanda
taşımacılık alanında sosyal bir inovasyon olarak da tanımlayan, kişiye
özel gönderim servisi Kuryem,
hayatımızı kolaylaştırarak alışkanlıklarımızı değiştirecekyeni bir girişim.
Volkan Eyüboğlu ve Erkin Deveci
tarafından kurulan Kuryem, aralarında kurye ve kargo sektöründen
deneyimli isimlerin de bulunduğu 6
kişilik iş geliştirme ekibi ve 8 kişilik
yazılım ekibi tarafından 6 ayı yazılım,
3 ayı analiz olmak üzere toplamda 9 aylık bir çalışma sonucunda
geliştirilmiş bir uygulama. 300 bin
TL tohum yatırım ile yola çıkan ve
yaklaşık 1 aydır aktif olarak çalışan
Kuryem, kullanıcılar ve taşıyıcılar
için Android ve IOS uygulamaları
da dahil 4’ü mobil, 4’ü web olmak
üzere 8 platformda aynı anda
kullanıma sunuldu. İstanbul içinde
bulunduğunuz yere kolayca cepten
ve webdenkurye çağırmanızı sağlayan Kuryem’de ücretlendirme,
gönderim hızı, mesafe ve gönderi
hacmine göre değişiklik gösteriyor.
Normal kurye hizmeti ile 45 – 210
dakika arasında teslimat sağlanırken, ekspres ile bu süre 45 ila 90
dakikaaralığına iniyor. Bu hizmeti
günün her saatinde sağlayan Kuryem aynı zamanda hafta sonları da
hizmet veriyor. Kuryem’de ödeme,
kullanıcının isteğine göre uygulama
üzerinden kredi kartıyla yada her
seferinde ödeme yapmak yerine bir
seferliğine sisteme para yatırarak
bakiyem seçeneğiyle yapılabiliyor.
Kuryem ise bu hizmet karşılığında
taşıyıcılar üzerinden kullanıcıya
yansıtılmayan belirli bir komisyon
ücreti alıyor.
63
Sırmagrup Filo TIR avantajlarıyla Tırsan filosunu büyüttü
Su ve maden suyu sektörünün öncü
firmalarından Sırmagrup, Tırsan’ın filo
kiralama şirketi FiloTIR Araç Satış ve
Kiralama avantajlarıyla kiralamasını
gerçekleştirdiği 9 adet Tırsan Perdeli Hafif
Maxima semi-treyleri Tırsan Adapazarı
Fabrikasında düzenlenen törenle teslim
aldı. Gerçekleştirilen teslimat törenine,
Sırmagrup Sapanca Fabrikalar İdari
Müdürü Yusuf Kenan Dişli, Araç Planlama Yöneticisi Murat Avkovan, Lojistik
Sorumlusu Murat Çavdar, Özkan Akpınar
ve FiloTIR adına Enver Erdi Nuhoğlu
katıldı. Sırmagrup Sapanca Fabrikalar
İdari Müdürü Yusuf Kenan Dişli teslimat
töreninde yaptığı açıklamada, “FiloTIR
hizmetini tercih ettik, çünkü bu sayede kiraladığımız treylerlerin, bakımı, onarımı ve
gerekli ihtiyaçlarının tamamı Tırsan garantisi altında karşılanacak. Kiralama yoluna
giderek hem araçların işletme giderinin ne
olacağını çok net olarak görüyoruz, hem
de toplam sahip olma maliyetimiz aşağı
çekiliyor. Öte yandan kiraladığımız Tırsan
Perdeli Hafif Maxima treylerler, standart
araçlara göre 1.000 kg daha hafif, bu da
bizim için büyük avantaj. Bu sayede
araçlarımızın yakıt sarfiyatı azalıyor
ve işletme giderlerimizi minimum
seviyeye indiriyor,” dedi.
Sönmez Bustaş, yine Renault Trucks ile yatırıma devam ediyor
U
luslararası taşımacılık, antrepoculuk, depoculuk, soğuk
depoculuk, dondurulmuş gıda depoculuğu hizmetlerinde alanlarında
uzman Sönmez Bustaş, soğuk zincir taşımacılığında iddiasını sürdürüyor. Bu yönde yatırımlarını devam
ettiren şirketin yeni araç alımları için
özel bir teslimat töreni düzenlendi.
Teslimat töreninde konuşma yapan
Sönmez Holding Yönetim Kurulu
Üyesi Cemil Sönmez açıklamasında; “Sönmez Holding olarak hem
sanayi alanında hem de hizmet
sektöründe faaliyet gösteriyoruz.
Gelişen ve değişen dünyaya ayak
uydurmak üzere, farklı sektörlere
yatırım yapıyoruz. Bu doğrultuda
başta çimento, turizm, tekstil,
medya, perakende ve lojistik
olmak üzere faaliyet gösterdiğimiz
tüm sektörlerde, dünya ekonomik
koşullarını göz önünde bulundurarak büyümeye dönük stratejimiz
devam ediyor. Sönmez Bustas &
Lojistik, son derece özenle zamanında analiz yaparak, verimliliği
ve rekabet edebilirliği ön planda
tuttuğumuz ve yatırımlarına devam
ettiğimiz iş kollarımızdan biri oldu.
Sönmez Bustas & Lojistik’in alanında kazandığı başarı çok büyük.
Şirketimizin bu başarıyı daha da arttırarak yola devam etmesi için yatırımlarımızı da arttırıyoruz” diye belirtti.
Mayıs 2016
64
TESLİMAT
Ulusoy Logistics, filo yatırımında Krone’yi tercih etti
2013 yılında Türkiye’de üretime
başlayan Krone Ticari Araçlar; Ulusoy Logistics’e karayolu, denizyolu
ve özellikle tren taşımacılığında her
türlü ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik
özel olarak ürettiği 83 adet Mega
Liner Huckepack ve 10 adet 45
feet konteyner taşıyıcı teslim etti.
Krone’nin İzmir Tire’deki 10 bin
adet üretim kapasiteli fabrikasında
gerçekleştirilen teslimat törenine
Ulusoy Holding Satın Alma Müdürü
Rıdvan Kanbak ve Krone Türkiye
CEO’su Rıza Akgün, Krone Trailer
Int. Genel Müdürü Semih Pala ve
Krone Trailer Int. Satış Yöneticisi
Ömürden Özacar katıldı.
Multimodal taşımacılık
hizmeti sağlıyoruz
Teslim aldıkları Mega Liner Huckepack araçların tüm ihtiyaçlarını karşıladığını söyleyen Rıdvan Kanbak,
“Krone, her şeyden önce bir Alman
markası. Kalitesine ve ikinci el değerine güveniyoruz. Türkiye’de üretim
yapması da önemli bir avantaj sağlıyor. 2016’nın en iyi karayolu, deniz
yolu ve tren taşımacılığına uygun
dorsesini almış olmanın mutluluğu
içindeyiz” ifadelerini kullandı.
5 milyon euroluk yatırım
Türkiye’nin lojistik ülkesi olduğuna
dikkat çeken Rıdvan Kanbak, “Biz
Ulusoy Logistics olarak sektöre ve ülkemize olan güvenimizi
sürdürüyoruz. Bu yıl 5 milyon euro
civarında yatırım yaptık, yıl içinde
yatırımlarımıza devam edeceğiz.
Modern ve teknolojik araç filomuzu
da güçlendirmeyi sürdüreceğiz”
dedi. 1925 yılında kurulan Ulusoy
Logistics, deniz-hava-kara-tren
taşımacılığı ve depolama hizmeti
veriyor. Dünya üzerinde karayoluyla ulaşılabilecek her yere taşımacılık yapan şirket, 5 kıtada faaliyet
gösteriyor. Ulusoy, tedarik zincir
yönetimi konusunda oluşturduğu
global altyapı ile lider konumda
bulunuyor.
Uzun ömürlü şirketin sırrı çalışanın duygularında saklı
Koçluk eğitimi alan İK’cılar şirketlerde “ekip ruhunu” geliştiriyor. Şirketlerin bel kemiği nitelikli çalışanlar
ekip ruhuyla uzun yıllar aynı şirkette
çalışabiliyor. Özellikle Y kuşağı’nın
şirketlerinden uzun yıllar ayrılmaması
için ekip ruhunun o şirkette gelişmiş
olması gerekiyor. ID Coaching Koç
Eğitmeni ve Profesyonel Koç Hatice
Yıldıran, koçluk eğitimi alan İK’cıların
şirketlerde geliştirdiği “ekibin bir parçası olma” hissinin o şirketin uzun
ömürlü olup olmayacağını belirlediğini dile getiriyor.
Hızlı değişimlerin yarattığı belirsizlik
ve karmaşa, kurumları insan kaynakları yönetiminde stratejik olmaya
zorluyor. Sürdürülebilir kurumlarda
İK’cıların üç stratejik rolü bulunuyor:
Kurumu nitelikli iş gücü için cazibe
merkezi haline getirmek ve nitelikli iş
gücünü işe almak, işe alınan kişileri
geliştirmek ve aidiyet duygusu yaratarak elde tutmak. Yapılan araştırmalara göre şirketlerde çalışanların
ekibin bir parçası olması uzun süre
o şirkette kalmasını sağlıyor. ID Coaching Koç Eğitmeni ve Profesyonel
Mayıs 2016
Koç Hatice Yıldıran, bir şirketin uzun
ömürlü olup olmayacağını belli eden ekip
ruhunun koçluk eğitimi alan İK’cılar sayesinde geliştirilebileceğini belirtiyor.
İşe alınmayan da mülakattan memnun ayrılmalı
Gelişimi bütün olarak ele almak adına
“organizasyonel gelişim” İK’cıların odaklandığı bir alan. ID Coaching’in “Bütünsel
Gelişim Koçluğu programı“ da organizasyonel gelişimde değer yaratan koçluk
uygulamalarını öğretiyor. Yıldıran: “İşe
alıp ciddi yatırımlar yaparak geliştirdiğiniz
kişinin mutlu olması uzun yıllar o kurumda çalışması İK açısından çok stratejik
bir konudur. Özellikle Y Kuşağını yüksek
maaşlar ödeyerek elde tutmak mümkün
değildir. Y kuşağı için daha fazla maaş
ödeyen kurumda çalışma isteği her zaman olacaktır. Y kuşağı çalışanı elde tutmak için kendilerini değerli hissettirmek
gerekir. Bu durum hiçbir kurumun satın
alamayacağı güçte ekip ruhunu yaratır.
Şirketlerde ekip ruhunu yaratmak için de
en etkili araç koçluk yaklaşımıdır. Koçluk
eğitimi alan İK’cılar şirketlerinde aidiyeti
daha yüksek oranda sağlayabiliyorlar;
çünkü bireye çalışan olarak değil,
ekip arkadaşı, kaynak olarak değil,
değer olarak yaklaşıyorlar” diyor. İşe
alım için yapılan mülakatlarda koçluk yaklaşımı, adaylara kendileriyle
ilgili farkındalık yaşattığı için hem şirket için doğru kişinin işe alınmasını
kolaylaştırıyor hem de işe alınmayan
adaylarda kurumla ilgili pozitif algı
oluşturuyor diyen ID Coaching Koç
Eğitmeni ve Profesyonel Koç Hatice
Yıldıran: “Kişi işe alınmasa da o
şirket hakkında düşüncesi olumlu
olduğu için şirketin bir nevi referansı
oluyor” diye ekliyor.
65
Mayıs 2016
medya

Benzer belgeler