01-17:Layout 1 - WordPress.com

Transkript

01-17:Layout 1 - WordPress.com
İÇİNDEKİLER
KAPAK
DÜNYA
ERGENEKON TERTB
Emniyet’e sorduk: R-2 birimi var m?
Cevap: Bilgi veremeyiz 4
SAHTE BELGELER…
Hep o üç polis 5
AVRASYA GÜÇLER Ö VE BRIC ZRVELERNDE BULUTU
Dolar’a kar yeni para birimi geliyor 46
DAVUTOLU, RUSYA’YLA Ö GÖRÜMESN ANLATTI
‘anghay birlii Örgütü’nde gözlemci olabiliriz’ 48
RAN SEÇMLER “ULUSLARARASI TOPLUM” ÇN YEN BAHANE
ABD, ran’a uluslararas kuatma zemini oluturmak istiyor 52
FORUM/ MEHMET BEDR GÜLTEKN
ran seçimleri 54
SLVR’YE MEKTUPLAR
‘Bu millet sizlere teekkür edecek’ 55
TÜRKYE
E. ORG. EDP BAER: “BEN DELM”
Taraf’n orgenerali de sahte çkt 8
BU KEZ HESAP TUTMADI
AKP cephesinde “belge” panii 10
HAÇLI RTCA’NIN GÖZÜNDE HER SUBAY SUÇLU
Mütareke ve AKP yllarnda subay dümanl 12
PERNÇEK MAHKEME’DE AÇIKLADI
‘Ergenekon bize kar kurulmu!’ 14
15 AY TUTUKLULUKTAN SONRA TAHLYE OLAN ADNAN AKFIRAT:
‘Esas, tertipçilere geçmi olsun!’ 16
SLVR ZLENMLER
‘Dalya oturumu’nun sakinleri 18
YEN MÜSTEARLIK TASARISI…
‘Kamu Güvenlii’ yabanc ajanlara emanet! 20
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU’NUN KARARI:
‘Millete hakaret, yurttan kiilik haklarna da saldrdr’ 25
ÖNCÜL (ULUSAL) KÖYLÜLERN SEVNDREN RAPOR
Köylülerin toprana el koyan aann tapusu geçersiz 26
UNUTTURMAMAK ÇN KAMERA BAINA GEÇTLER…
Duvara kar “Duvar” 34
KÜÇÜKÇEKMECE GÖLÜNDE ANTK KENT BULUNDU
Kayp kent Bathonea, kaz için imza bekliyor 39
EKONOM / EMEK
ÇLERN SABRI TATI
Sahibi: GÜNEY REKLAMCILIK YAYINCILIK MATBAACILIK
ORGANZASYON SANAY ve TCARET LMTED RKET
Sorumlu Müdür: Z. Ruhsar enolu
Genel Yayn Yönetmeni: Deniz Yldrm
Yazileri Müdürü: Özlem Konur Usta
Haber Aratrma: Hikmet Çiçek
Ankara Temsilcisi: Fikret Akfrat
çi-Sendika: Esin Ergenç Turhan Ekonomi: Z. Ruhsar enolu
D Haberler: Zeynep Er Yurt Haberler: Emine Dölek
Ariv : Ercan Dolapç Fotoraf : Alpay Tulu
Datm-Abone: Ergin Onay
Sayfa Tasarm: Melih Yldrm - Mahmut en
Teknik Sorumlu: Mutlu Selçuk
BÜROLAR
stanbul: Gizem Erturul Koç, Ufuk Akkaya, Serkan Koç,
Meral Ergene, Veli Sivasl, Sare Bakolu, Merve Aksuna,
Teoman Alili, Önder Öztürk, Hakan Eröz, Naci Eri, Didem Öztürk,
Can Karadut, Anl Tanercan
Ankara: Levent Ak, Murat Arsoy, Umut Albayrak, Can Özçelik,
Bülent Akbua, Sabri Kara, Murat Karabulut, Didem Özder
zmir: Teoman Alver, Hayati Özcan, Ali Karlayan, Belma Yücel, enol Cark
Adana: Erkan imek
Antalya: Devrim Akn Karasoy Burdur: Fatih Özcan
Çanakkale: Zuhat Yoku Hatay: Hüseyin Güler, Mansur Erk
Isparta: Bora Tüfekli Kayseri: Ekrem Demir
ANKARA ÜNVERSTES’NDEN
ÇOCUKLARI BLMLE BULUTURACAK PROJE…
Çocuklar için üniversite 56
KİTAP
AYDINLIK VE CUMHURYET YAZILARI
Demirta Ceyhun’dan bir deneme kitab 58
“KUVAYI MLLYE KADINLARI”NIN GALASI YAPILDI
Türk kadnn kurtulu mücadelesi sahnede 60
YAZARA VERLEN DEER…
Çehov’un kaçak girdii loca bile özenle korunuyor 61
SPOR / PERDE ARKASI
Güvenlii özel yaptlar, olaca buydu! 64
YAZILARIYLA
DOU PERNÇEK 2 . HÜSEYN MACT YUSUF 24
HKMET ÇÇEK 35 . ARSLAN BAER KAFAOLU 41
YILDIRIM KOÇ 42 . FKRET OTYAM 57
MECT ÜNAL 59 . ULE PERNÇEK 62
ÇZGLERYLE: ÖNEY OLCAYTU 62
Türk-’e domatesli, yumurtal eylem 40
Ayd›nl›k Yerel Haftal›k Haber Yorum Dergisi 21 HAZİRAN 2009 Say›: 1144
TOPLUM
Kahramanmara: Cafer Sincer Mersin: Yusuf Çelik
Mu: Cevat Dani Ordu: Namk Canik Rize: Gençaa Karafazl
Samsun: Srr Turan Siirt: Haydar Evin Sivas: Hakan Sertan
Tokat: Ali Yönel Zonguldak: Nazm Ayarolu Avrupa: Ali Mercan
DAITIM: Turkuvaz Datm Pazarlama A
ADRES VE TELEFONLAR
Almanya; A. Aslandoan, Postbank Essen 837 839 437, BLZ: 36010043
Yönetim Yeri: Alemdar Mah. Divanyolu Caddesi
Erçevik han No: 54/311
Sultanahmet, Eminönü-STANBUL Tel: (0212) 520 04 94
E-posta:[email protected]
http://www.aydinlik.com.tr
OFSET HAZIRLIK VE DAITIM ORGANZASYON
Toros Yaynclk Yapmclk Matbaaclk Reklamclk ve Turizm
Organizasyon Sanayi ve Ticaret Ltd. ti. Tel ve Faks : (0212) 251 51 22
stiklal Caddesi, Deva Çkmaz 7/3 Beyolu- stanbul
Ankara: Tel: (0312) 229 52 52 Faks: (0312) 229 15 20
zmir: Tel: (0232) 445 27 26 Faks: (0232) 445 46 64
Mersin: Kuvayi Milliye Cad. Akel merkezi K.4 No: 63 03243364550
Adana: Fevzi Çnar Tel: (0532) 467 43 27
Almanya: Eylem Demirel Boral - Frankenallee 39, 60327-Frankfurt/M
Tel: 0049-69736253 Faks: 0049-6975009310
Cep: 0049-1788547974 e-posta: [email protected]
ngiltere: Musa Ballkaya
Tel: 0044 2085213525 Faks: 0044 2085093069 Cep: 0044 7961953300
Hollanda; Av. Mahir Önel
Azerbaycan: Agil Alesger Tel : 0099 412 409 66 65
Basld Yer: Rotamat Basn Yayn Limited irketi
Turgut Özal Cad. No: 117/B Çelik-Yenal Endüstri Merkezi
kitelli / STANBUL
ABONE KOULLARI
Yurtd abone:
Tel: 0031640184484
sviçre; Gülay Snac Tel: 0041 32 724 58 54
Cep Tel: 0041 76 302 39 51
e-posta: [email protected], [email protected]
Banque cantonale neuchâteloise, compte no 1003.00.73.3
ABONE BEDEL
6 Aylk
Yllk
90
180 TL
TÜRKYE
AVRUPA
70
SVÇRE
120
ABD VE UZAKDOU
75
125 Euro
230 Fr.
150 Euro
AVRUPA SATI FYATI: Avrupa 2.5 Euro, sviçre 5 Fr.
Aydnlk’ta yaymlanan yazlarn iktibas hakk sakldr.
ISSN 1301-6579
Ayd›nl›k Bas›n Meslek ‹lkelerine uymay› taahhüt eder
letiim/Abone Tel-faks: (0212) 251 51 22 e-posta: [email protected]
21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›kG 1
BAŞYAZI
Belge manyaklığı
Böyle bir ortamda UFO tartışmalarının merkeze oturması,
-Duydun mu, güneş artık batıdan
öğrencilerin okutulmuş pirinç taneleri yiyerek sınavlara girdoğuyormuş.
meleri, muskacılara hekimlerden daha çok itibar edilmesi,
-Yapma yav, belgesi var mı?
-Var, imzalı mühürlü, fotoğrafını hepsi bu genel toplumsal manyaklığın çeşitli görüntüleridir.
Toplum sanki sanallığın makarasına sarılmıştır ve orada
bile çekmişler, Ergenekon dosyasında!
hayatla bağını koparmış, çırpınmaktadır.
-O zaman üç ihtimal var. Belge SON BELGE MANYAKLIĞI
doğruysa durum vahim. Belge sahSon belge manyaklığına bakınız. Bir belge var, altında
teyse daha da vahim;, güneş yine
DOĞU PERİNÇEK
Genelkurmay’da görevli bir kurmay albayın imzası. Başlığı
doğudan doğacak demektir.
ne: “AKP’yi ve Fethullah’ı Bitirme Planı”.
-Üçüncü ihtimal?
Altında ne yazıyor? Fethullahçıların
-Sahi neydi o ihtimal? Her neyse, o
mekânlarına silah konacakmış, sonra yazaman durum vahimin de vahimi demekkalatılacakmış ve irtica silahlandı diye kaM Arimed’in Kaldraç
tir.
muoyu yaratılacakmış.
DOKÜMANYA
formülü artk geçerli deildir.
Bu tür tertipler Türkiye’de uygulanmışTürkiye, şu Ergenekon hikâyesi çıktı çıtır. Bu işin erbabı Fethullahçılardır. Ama
Bir imzal kât parçasyla
kalı, belge manyağı yapıldı. Frenkçe dohiç kimse böyle bir uygulamayı plana
Türkiye yerinden
küman manyağı da diyebilirsiniz, hatta kıdöküp, altına imza atma zekâsını gösteresacası dokümanya.
memiştir.
oynatlabilmektedir.
Aslında manyak ve manya sözcükleri
Ciddi bir insan, sadece bu sivri zekâlı
Belgeler de, gerçek deeri
de Batı dillerine Orta Asya’dan gitmedir.
planı gördüğü an, o kağıt parçasına güler
Şaman sözcüğünden türeme.
olmayan Amerikan tahvilleri geçer.
Çeşit çeşit manyaklık var; megalomaVAHİM İHTİMALİ KEŞİF SEFERBERLİĞİ
gibi ülkemizi sallyor. Sanal
ni, kleptomani, manik depresyon vb. vb.
Ama öyle olmuyor. Mülki ve askeri
En iyisi konuyu sinir hastalıkları uzmanlakâtlar âleminden gelen
erkân,
hararetli görüşmeler yapıyor. Devrına bırakalım.
dalgalar,
gerçek
âlemde
let
yürütmesi,
yasaması ve yargısıyla kan
Ancak şu an Türkiye’de yaşanan belge
ter
içinde
çalışıyor.
Başsavcılar, savcılar;
manyaklığı, televizyonlara inanacak olurvahimin de vahimi ihtimaller
askerisi,
adlisi
hepsi
sahte bir dünyada
sak, bütün toplumu sarmış gözüküyor.
yaratyor.
oraya
buraya
koşuşuyorlar.
Kriminal laboBu belgemani, bir biyolojik savaş silahı
ratuarların
cümlesi,
harıl
harıl işliyor.
gibi Fethullahçı Gladyo merkezinde üretilABD Ordusu’ndan
Cümle
uzmanlar,
uçuşan
kâğıt
parçalarını
di. Sistemin bütün kodamanları ve elekorkacamza
Türk
havada
yakalayıp
incelemeye
almak
için
manları, bu manyanın her tarafa bulaşfedakârca
zıplıyorlar.
ması için üstün gayret içindeler. Yalnız
Ordusu’ndan korkalm, ne
Varolan bütün teknolojik olanaklar;
Fethullahçı ve Neoliberal yayın organları
güzel
çare
deil
mi?
O
zaman
ülkenin
kameraları, mikroskopları, telesdeğil, diğer aklı başında sanılan gazeteler
kopları
vahim
ihtimalin keşfi için seferber
de belge manyaklığının sokaktaki adama
“vahim” olan hiçbir ihtimal
oldular.
kadar yayılması için ellerinden geleni yakalmaz! L
Belgeler de Amerikan tahvilleri gibi,
pıyorlar.
gerçek
değerleri olmasa bile dünyamızı
Manyaklar çoğaldıkça, satışlar artıyor
sallıyor.
Sanal kâğıtlar âleminden gelen
mu ne!
dalgalar, gerçek âlemde insanı hayretlere düşüren sarsıntılar
SANAL KÂĞITLAR ÂLEMİ
yaratıyor.
Bir tek eksiğimiz var: Kafka veya Hasan Yalçın.
Belgemaninin belirtisi şudur: Gerçeğin yerini belge alıyor.
Belge manyağı rolünü üstlenmiş bir devlet bürokrasisinin
Toplum gerçekten koparılıyor, sanal kâğıt âlemine itiliyor.
Artık tartışılan, gerçeğin kendisi değildir; üretilmiş olan kâ- ve belge manyağı haline getirilen bir toplumun bu koşuşturmasını gelecek kuşaklara anlatacak yazarımız yok mu?
ğıtlardır, imzalardır, mühürlerdir.
Manzaraya bakıp, Kafka’nın Gregori Samsa’sı gibi, bir
Amerikan tahvillerinde de öyle olmadı mı? Gerçek değeri olmayan o kâğıtlar hâlâ dünyamızı sallıyor. Sanal kâğıtlar sabah bir hamamböceği olarak uyanmamıza kaç gün kaldı
âleminden gelen dalgalar, gerçek âlemde insanı hayretlere diye soruyorum.
Bakıyorum, birkaç kişi; Bekir Coşkun, Deniz Som, Adnan
düşüren sarsıntılar yarattı. Tahvillerden sonra belgeler, ikinci
Akfırat cezbeye kapılanların yakasına yapışıp, “siz manyak
sanal kâğıt depremi!
Belgeler sahte, ama etkisi gerçek! Nasıl oluyor bu?
mı oldunuz” der gibi birkaç söz edecek oluyorlar. TelevizŞu an Türkiye’ye bakınız, gerçekler olgularla değil, kağıt- yonlarda, bu tür basit gerçekleri söyleyenlere, boş gözlerle
larla ve imzalarla ispatlanır olmuştur.
bakılıyor.
Arşimed’in Kaldıraç formülü artık geçerli değildir; bir imBir sahte kağıt parçası, sanal alemdeki devlet bürokrasisizalı kağıtla Türkiye yerinden oynatılabilmektedir. İşte buna ni ve toplumu sallıyor; ama televizyonlardan izlediğimiz kabelgemani diyoruz.
darıyla hakikatlere dönüp bakan yok (Ulusal Kanal dışında).
2 G Ayd›nl›kG 21 HAZRAN 2009
AYDINLIKTAN
TEHDİT ABD ORDUSU’NDAN DEĞİL,
TÜRK ORDUSU’NDAN GELİYOR!
Tayyip Erdoğan, 32 yerde
“ABD’nin BOP Eşbaşkanıyım, bu
proje içinde Diyarbakır’ı merkez yapacağız” diyor. Diyarbakır’ı nerenin
merkezi yapıyorsunuz diye soran yok!
Bu ihtimal, vahim ihtimalden sayılmıyor!
Abdullah Gül, “ABD Dışişleri Bakanı Powell ile 2 sayfa 9 maddelik
gizli anlaşma yaptım” diyor.
Soran yok, bu “gizli anlaşma”nın
maddelerini.
Çünkü tehdit, ABD Ordusu’ndan
değil, Türk Ordusu’ndan geliyor!!!
Tehlikeler, tehditler, vahametler,
korkular, hepsi sanal!
Evi ateş sarmış, kimsenin o yangınla ilgilendiği yok, sanal tehlikeler
tartışılıyor.
-“Birinci ihtimal vahim”.
-“İkinci ihtimal daha vahim”.
-“Üçüncü ihtimal en vahim”.
Bu vahim ihtimaller içinde olmayan ihtimal ise, ABD’nin Türkiye’yi
parçalamakta olduğu gerçeğidir.
Türkiye kendi gerçeğinden bütünüyle kopmuş, bir Şaman’ın elindeki
dümbeleğin ritmine uyarak titremekte, acayip sesler çıkarmakta, çırpınıp
durmaktadır. Demokrasi, hukuk devleti, darbe tehlikesi, basın özgürlüğü
vb. hepsi anlamlarını yitirmiş, o dümbelek çalarak titreyen büyücünün ağzından çıkan anlamsız çığlıklar olmuştur.
İlkel bir toplum, bir şamanın dümbeleğinden çıkan seslerin cezbesine
nasıl tutulur ve manyaklaşırsa, Türkiye de havaya savrulan sanal kâğıt
parçalarının, sahte mühürlerin, uydurma imzaların büyüsüyle sallanmaktadır.
Silivri’den Türkiyeme bakıyorum
ve soruyorum:
Bu kaçıncı sahte belge?
Bu büyücü, o dümbeleği daha ne
kadar çalacak?
Bu nasıl bir büyülenme ve aldanma tutkusu?
Tevfik Fikret’in Halûk’a söylediği
gibi, hâlâ “bir şifa” mıdır aldanmak?
ABD Ordusu’ndan korkacağımıza,
Türk Ordusu’ndan korkalım, ne güzel
çare değil mi!
O zaman “vahim” olan hiçbir ihtimal kalmaz!G
www.doguperincek.info
www.doguperincek.com.tr
Cumhuriyet tarihinde bir ilk!
Hükümet, TSK ile mahkemelik oluyor
Cumhuriyet tarihinde eşi olmayan bir ihanet ortaya çıkıyor. Daha önce Damat
Ferit ile Ankara birbirlerini yargı hükümleriyle mahkûm etmişlerdi. Damat Ferit,
Mustafa Kemal’in askerlerini Avrupa’ya şikâyet etti. İşgal kuvvetlerinin isteği doğrultusunda, işgalin önündeki en büyük engel olduğu gerekçesi ile Osmanlı Ordusu
dağıtıldı. (Mondros 1918-1920 sonrası manzara, Damat Ferit Dönemi) AKP hükümeti de Türk ordusunu suç duyurusuyla şikâyet ediyor. Türk Ordusunun demokrasiyi engellediği ve küçültülmesi gerektiğini batılı komiserlerle sık sık konuşuyor.
Herkesin gözü önünde apaçık bir darbe süreci yaşanıyor. F Tipi Çete, Ergenekon
tertibi sürecinde yaptığı bütün işleri, Taraf’ın uydurma belgesinde hedef aldığı Türk
Silahlı Kuvvetlerine mal etmek isteyerek psikolojik savaşı yürütüyor.
Bu sahte belgenin F Tipi Çete tarafından hazırlandığını görmemek için, ya F Tipi
Çetenin ya da AKP’nin maaşlı elemanı olmak; ya da Patronun iktidarla olan akçeli
işlerinin bozulmaması gibi bir kaygının esiri olmak, veyahut da Ergenekon tertibi ile
birlikte estirilen terörün yarattığı korku dalgası karşısında sinmek gerekiyor.
Ancak Türk Milleti bu tezgahlara gerçek cevabı İzmir’den veriyor… Küçülenin
kim olduğunu dünya âleme gösteriyor…
453 gündür direnen DESA işçilerinin zaferi
Desa işçilerinin 453 gündür sürdürdükleri direniş başarıya ulaştı. Açılan davada
mahkeme işten atılmaların sendikal nedenli olduğuna kanaat getirirken; Yargıtay,
işe iade davalarını onayladı.
Desa’nın Sefaköy’deki Fabrikası önünde tek başına direnerek simge haline
gelen Emine Arslan ile birlikte, Gebze fabrikasında 453 gündür eylem yapan işçilerin çabası sonuçlandı. Yargıtay işçilerin işe iade davalarını onayladı. Yargıtay’ın
bu davayı onamasıyla birlikte, işçilerin 12 aylık sendikal tazminatları ile 4 ay boşa
geçen süre de dahil tüm alacakları karara bağlandı.
Deri-İş sendikası ve DESA işçilerinin direnişi, Samanyolu Tv tarafından “ergenekoncu” olarak nitelendirilmişti. Emine Arslan’ın direnişi kadın örgütleri başta
olmak üzere tüm emek örgütleri, ilerici kurumlar ve siyasi partiler tarafından desteklenmişti.
***
Kamu Düzeni ve Müsteşarlığı Yasa tasarısı kısa süre içinde meclis gündemine
gelecek. Tasarı Tayyip Erdoğan’nın özel örgütünün yasallaştırılması olarak değerlendiriliyor. Basın bunu görmezden geliyor. Tasarının perde arkasını madde madde
irdeledik. Sayfalarımızda…
***
Dostumuz, usta ressam İbrahim Balaban, bağırsak dolaşması nedeniyle geçen
hafta hastaneye kaldırıldı. İyi haber, Balaban’ın doktoru Mehmet Ulucan’dan geldi;
cerrahi bir müdahaleye gerek kalmamıştı ve Balaban’ın sağlık durumu iyiye gidiyordu… Aydınlık ailesi olarak Türk resim sanatının büyük ustasına geçmiş olsun diyoruz…
***
Eski İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, bize ulaşarak
dergimizin geçen haftaki sayısında yer alan bir hataya dikkat çekti. “Prof. Alemdaroğlu: Özden Örnek ile tanışmadım” başlığıyla yer verdiğimiz haberde; Alemdaroğlu’nun 1 Haziran’da yaptığı savunmada “Ne görevdeyken, ne de emekli olduktan sonra Sayın Özden Örnek ile tanışmadım, konuşmadım” dediğini yazmıştık.
Oysa Prof. Alemdaroğlu, Özden Örnek’i tanıdığını belirtmiş; ancak “ne görevdeyken ne de emekli olduktan sonra, Özden Örnek ile bir toplantıda bulunmadığını”
söylemişti.
Düzeltir, başta Prof. Dr. Alemdaroğlu olmak üzere tüm okurlarımızdan özür dileriz.
Aydınlık bir hafta dileğiyle…
21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›kG 3
KAPAK
ERGENEKON TERTB
Emniyet’e sorduk:
R-2 Birimi var mı?
Cevap: Bilgi veremeyiz
Aydnlk’a Ergenekon operasyonlarnn kozmik bilgi ve belge
takiplerinin yapld özel birimin stanbul Emniyet Müdürlüü
stihbarat ube bünyesinde kurulduu bilgisi ulat. R-2 adl bu “özel
birim”in Ergenekon soruturmas kapsamnda özel dinlemeleri yapt
ve kurgulad belirtiliyor. Aydnlk, bu birimin varln stanbul
Emniyet Müdürlüü’ne sordu, Emniyet’ten gelen yantta bu birim
hakknda bilgi verilemeyecei belirtiliyor.
UFUK AKKAYA
ydınlık’a güvenilir kaynaklardan ulaan bilgiye göre,
“Ergenekon soruturması
kapsamında stanbul Emniyet
Müdürlüü stihbarat ube’sinde
‘R-2’ kod adlı özel bir birim kuruldu.”
“R-2 birimi, be kiilik. Ergenekon kapsamında ‘özel dinleme
(ortam), teknik takip, fiziki takip’ ilerini de yapıyor.
“stihbarat ubesi’nin örgüt
emasında resmen R-2 adıyla bir
birim yok.”
A
4 G Ayd›nl›k
G
21 HAZRAN 2009
Aydınlık R-2’yi aratırdı. Birimin baında M. Y. isimli bir
polis efi var. Bu özel birimin
yasa dıı olduu belirtiliyor. Kozmik bilgilere sahip olduu, ortam
dinlemelerini de yaptıı, dinlemeleri kurgulayan birim olduu
kaydediliyor. stihbarat ube’de
gizli tutulan R-2 birimine sadece
5 kii ve yetkili Emniyet Müdürleri girebiliyor.
AYDINLIK, CERRAH’A “R-2”Yİ SORDU
Aydınlık, 11 Haziran günü stanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’a “R-2”yi sordu. stanbul Emniyeti’ne faks yoluyla
gönderdiimiz soru metni öyleydi:
“Aydınlık, stanbul Emniyet
Müdürlüü stihbarat ube bünyesinde ‘R-2’ isimli özel bir birimin kurulduu bilgisine ulamıtır. ‘R-2’nin Ergenekon soruturmasıyla birlikte kurulduu da belirtilmektedir.
“Sayın Cerrah, bu bilgiler ııında aaıdaki soruları yanıtlamanızı rica ederim.
1 - stanbul Emniyet Müdürlüü stihbarat ube bünyesinde
“R-2” adında bir birim kurulmu mudur?
2 - Bu birimin kurulu amacı
nedir?
3 - Bu birim kurulu emasında var mıdır?
4 - Bu birim Ergenekon soru-
turması sürecinde mi kurulmutur?
5 - “R-2”nin “dinlemeleri”
yapan özel bir yapı olduu doru
mudur?”
EMNİYET R-2’NİN VARLIĞINI
YALANLAMADI
Sorularımıza 18 Haziran’da
yine faks yoluyla verilen yanıtın
altında l Emniyet Müdür Yardımcısı 2. Sınıf Müdürü Ali
Kemal Hanlı imzası bulunuyor.
Yanıt öyle:
“11.06.2009 tarihinde stanbul Emniyet Müdürlüü’ne göndermi olduunuz bavurunuz
4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı
kanunu çerçevesinde deerlendirilmi olup, aynı kanunun 18.
Maddesinde ‘sivil ve askeri istihbarat birimlerinin görev ve faaliyetlerine ilikin bilgi veya belgeler, bu kanun kapsamı dıındadır…’ 25. Maddesinde ise
‘Kurum ve kuruluların, kamuoyunu ilgilendirmeyen ve sadece
kendi personeli ile kurum içi uygulamalarına ilikin düzenlemeler hakkındaki bilgi veya belgeler, bilgi edinme hakkının kapsamı dıındadır. …’ hükümleri
amir olduundan, bahse konu dilekçenin cevaplandırılması mümkün görülmemektedir.”
stanbul Emniyet Müdürlüü,
yanıtında bilgi veremeyeceini
belirtiyor ancak R-2 adlı özel birimin varlıını da yalanlamıyor.
YILMAZER’DEN YANIT GELMEDİ
Aydınlık, stanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’a yönelttii
soruların aynısını stihbarat ube
Müdürü Ali Fuat Yılmazer’e de
sordu. Ancak Yılmazer’den dergimiz baskıya girene kadar herhangi
bir yanıt gelmedi.G
SAHTE BELGELER…
Hep o üç polis!
“rticayla Mücadele Eylem Plan”, “P/Karargâh evleri” gibi
“provokasyon belgeleri”nin iki ortak noktas var. Birincisi, belgelerin
Ankara’daki aramalardan çkmas, ikincisi de aramalara katlan üç
polisin iki aramada da yer almas. Aydnlk, Ankara’daki üpheli 5
operasyonun “arama, el koyma” tutanaklarn inceledi. 10 Terörle
Mücadele ube polisinin katld 5 operasyonda sahte belgeler çkt
ortaya çkt. Aydnlk, aramalarda bir skandal daha saptad. E. Albay
Levent Gökta’n iyeri arama tutananda hiçbir polisin sicil numaras
yer almyor.
rgenekon tertibinin Ankara’da yapılan “arama, el
koyma” operasyonlarından
hep “provokasyon belgeleri”
çıktı. Son sahte belge: “rticayla
Mücadele Eylem Planı”.
21 Mart 2008 tarihinde de
çi Partisi Genel Merkezi’nde
yapılan
aramalardan
“P/Karargâh evleri” adlı Türk
Ordusu’nu hedef alan bir uydurma MT belgesi çıkmıtı. Gazi
Üstemen Serdar Öztürk ve çi
Partisi aramalarına katılan biri
bakomiser ve üç polis memurunun aynı olduu ortaya çıktı.
Serdar Öztürk, “rticayla
Mücadele Eylem Planı” belgesinin aramalarda olmadıını, sonradan eklendiini söyledi. Öztürk’ün iyerindeki bilgisayarına
da el konuldu. Polis, bilgisayar
kopyalama ilemini avukatlardan kaçırmaya çalıtı. Ankara
Barosu da bu tutumu rapor etti.
Akla “polisin tertibi mi?” sorusu
takıldı. ki yılını dolduran Ergenekon tertibi sürecinde “provokasyon belgeleri”nin Ankara’daki “üphelilerin” ev ve iyeri aramalarında “bulunması” dikkat
çekti. “rticayla Mücadele Eylem
Planı” belgesinin sahtelii de tartıılınca Aydınlık, Gazi Üstemen Serdar Öztürk’ün hukuk
bürosundaki “arama, el koyma”
ileminde yaananları mercek altına aldı.
E
sicil numaralı Terörle Mücadele
ube (TEM) polislerinin 21 Mart
2008 tarihinde çi Partisi Genel
Merkezi aramasına katılan üç
polis olduu arama tutanaklarının karılatırılmasıyla ortaya
çıktı.
Gazi üstemen Öztürk’de “rticayla Mücadele Eylem Planı”,
çi
Partisi’nde
ise
“P/Karargahevleri” isimli Türk
Ordusu’nu hedef alan provakasyon belgelerinin bulunduu iddia
edildi.
Provokasyon belgeleri çi
Partisi ve Serdar Öztürk’ün yanı
sıra Emekli Orgeneral Hurit
Tolon, Ali Tolga Tolon ve Avu-
kat Hüseyin Buzolu’dan da bulunduu öne sürülmütü. Aydınlık, Tolon ve Buzolu’nun
“arama, el koyma” tutanaklarını
inceledi. Bu üç polisin Tolon ve
Buzolu’nun arama/elkoyma tutanaklarında yer aldıını tespit
etti.
çi Partisi’ndeki aramalara
katılan
“2XXX89”
ve
“1XXXX6” sicil numaralı polisler, Eski 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hurit Tolon’un evinde
yapılan aramalarda da hazır bulundular. “2XXX89” sicil numaralı TEM polisi Tolon’un yanı
sıra Avukat Hüseyin Buzolu’nun da iyeri aramasında yerini almı.
Üstemen Serdar Öztürk’ün
iyeri aramasına katılan dier bir
TEM polisinin sicil numarası da:
“2XXX49”. Bu polis de, 9 Ocak
günü avukat Buzolu’nun iyerindeki aramalara katılmı.
Eski Milli Güvenlik Kurulu
Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç’ın da avukatı olan Hüseyin Buzolu’nun aramasına katılan “1XXXX0”, “1XXXX6”
5 OPERASYONDAKİ TEM’CİLER
Öztürk’ün iyeri aramasına
katılan “9XXX1”, “2XXX89”
(Bakomiser) ve “1XXXX9”
21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k
G
5
Arama/el koyma yapılan yerler
ARAMADA SKANDAL
E. Albay Levent Gökta’ın
aramasında sicilsiz polisler
Ergenekon tertibinin 10. dalgasında Ankara’da
gözaltına alınan E. Albay Levent Gökta’ın iyeri
arama tutanaında polislerin sicil numaralarının
yazılmadıı ortaya çıktı. Gökta’ın avukatı Demet
Reçber Aydınlık’a konutu. Avukat Reçber, emekli Albay Gökta’ın ofisinin arama tutanaında
polislerin sicil numaralarının bulunmadıını doruladı. Av. Reçber, “tutanakta sadece TEM görevlisi yazıyor. Hiçbirinin sicil numarası yok.
ddia edilen 51. DVD de bu aramada bulundu”
dedi.
51 numaralı DVD’de kritik görevlerdeki kiilere ait bilgiler, çok gizli askeri bilgiler, görevdeki
bir orgeneralin olu ve adliye mensuplarına ait
mahrem ilikilerin bulunduu öne sürülmütü.
ve “1XXXX5 sicilli TEM polisleri Eski 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hurit Tolon’un olu Ali
Tolga Tolon’un evinin aramasını
yaptılar.
10 TEM polisinin Ankara’da
be önemli “provokasyon belgesi” çıkan aramalara katıldıı be-
Arama tutanaklarnda Öztürk’ün imzas yok.
Çünkü Öztürk, 4 günlüüne Antalya’ya
gitmiti. Öztürk’ün bürosu, Antalya’ya gittii
zaman aranyor. Polis, Öztürk’ün Antalya’ya
gideceini de biliyor, çünkü telefonunu
saniye saniye dinliyor. Polis, Öztürk’ün
Antalya’da olduunu bildii halde o gün
neden bürosuna operasyon düzenler?
6 G Ayd›nl›k
G
21 HAZRAN 2009
Tutanaklardaki
Polisler
Serdar
Öztürk
İşçi
Hurşit Hüseyin
Partisi Tolon Buzoğlu
2XXX89
x
x
x
1XXX69
x
x
x
9XXX1
x
x
2XXXX9
x
x
1XXXX6
x
x
2XXXX9
x
2XXXX2
Tolga
Tolon
x
x
x
x
x
1XXXX0
x
x
1XXXX6
x
x
1XXXX5
x
x
lirlendi.
Bata çileri Bakanlıı, Emniyet Genel Müdürlüü, Ankara
Emniyet Müdürlüü ve Terörle
Mücadele ube’sinin bu kii ve
kurumların aramalarındaki bu
“tesadüfî ortak yönleri” soruturması gerekiyor.
ÖZTÜRK VE BUZOĞLU’NUN
BÜROLARI ŞEHİR DIŞINDAYKEN
ARANDI
stanbul 11. Aır Ceza Mahkemesi, 3 Haziran günü Üstemen Serdar Öztürk’ün “Silahlı
Terör Örgütü içerisinde faaliyet
yürütme, örgüt üyesi olma, örgüte yardım etme üphesi”yle
arama el koyma kararı aldı. 4
Haziran günü saat 10.20’de
polis, Öztürk’ün Ankara’daki
Aden Hukuk Bürosu’na operasyon düzenledi ve saat 14.00’e
kadar arama yaptı. Aramalara
Ankara Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Görüen ve Ankara Barosu
Temsilcisi
Avukat
Bayram
Özkan da hazır bulundu. Arama
tutanaklarında Öztürk’ün imzası
yok. Çünkü Öztürk, 4 günlüüne
Antalya’ya gitmiti. Öztürk’ün
bürosu, Antalya’ya gittii zaman
aranıyor. Polis Öztürk’ün Antalya’ya gideceini de biliyor,
çünkü telefonunu saniye saniye
dinliyor. Polis, Öztürk’ün Antalya’da olduunu bildii halde o
gün neden bürosuna operasyon
düzenler?
Benzer bir örnek de Avukat
Hüseyin Buzolu’nun gözaltına
alınmasında yaandı. 7 Ocak’ta
Eski MGK Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer Kılınç, Ergenekon
tertibi kapsamında Ankara’da
gözaltına alındı. E. Org. Kılınç’ın
avukatlıını da Buzolu yapmaktaydı. Buzolu, 9 Ocak günü stanbul Emniyet Müdürlüü Terörle Mücadele ube’sinde E.
Org Kılınç’ı ziyaret etti. O an
avukat Buzolu gözaltına alındı.
Buzolu’nun hukuk bürosu da
ehir dıında olduu bir gün
arandı ve aramalar sonucunda
kendisine ait olmayan bir ve içi
provokasyon belgeleriyle doldurulmu 4 GB büyüklüünde bir
flash bellek çıktı.
POLİS, İMAJ ALMA SIRASINDA
AVUKATLARI DIŞARI ÇIKARDI
yerinden “rticayla Mücadele Eylem Planı” çıktıı iddia
edilen Öztürk’ün avukatı Hasan
Gürbüz, Öztürk’e ait bilgisayarın
kopyalanmasına avukatlarının
nezaret etmesinin polis tarafından engellendiini söyledi. Avukat Gürbüz, 4 Haziran günü Serdar Öztürk’ün bürosunda yapı-
Bata çileri Bakanl,
Emniyet Genel Müdürlüü,
Ankara Emniyet Müdürlüü
ve Terörle Mücadele
ube’sinin bu kii ve
kurumlarn aramalarndaki
bu “tesadüfi ortak yönleri”
soruturmas gerekiyor.
te iki provokasyon belgesi: Karargah Evleri ve
rticayla Mücadele Eylem Plan.
lan arama, bilgisayarlardan imaj
alma (kopyalama) ileminde
neler yaandıını Aydınlık’a anlattı:
“Polis el koyduu bilgisayarların harddisklerinin imajlarını
teknik imkânsızlıı neden göstererek gerçekletiremiyor. Harddiskler delil poetlerine konuyor
ve poetler mühürleniyor. Delil
poetleri Ankara Emniyet Müdürlüü Terörle Mücadele ubesi’nde tutanak tutularak açılıyor.
(CMK 130. maddeye göre delil
poetlerini hâkim açar.) Harddiskler imaj cihazına takılıyor. 5
dakika sonra Teknik Büro Amirlii’nden amir olduunu söyleyen
sivil bir polis efi geliyor, ‘ilem
sırasında avukatlar bulunamaz’
diyor ve avukat arkadaları dıarı çıkarıyor. lem durduruluyor.
Konu hemen Ankara Barosu’na
bildiriliyor. Baronun Avukat
Hakları Merkezi’nden Av. Tayfun Çakır geliyor ve aynı polis
efi baro yetkilisine unları söylüyor: ‘Sen kimsin, nasıl geldin
buraya, dier avukatlar savcının
kararı dorultusunda burada,
sen burada bulunamazsın çık dıarı.’
“Yeni bir imaj cihazı var, son
teknoloji denilerek orada harddisk kopyalanmaya çalıılıyor. 1
saat 15 dakika sonra cihaz arızalanıyor. maj alma ilemi tamamlanamıyor. Eski cihaz geliyor
hemen, polisler bu kez ilemin
eski cihazla daha salıklı olacaını söylüyor. maj alma ilemi 2
saat 15 dakikada tamamlanıyor
ve avukatlar imza atıyor.
“Karanlık, yasadıı ilem yapıldıı kukusu douruyor bu
durum. Polis neden avukatların
imaj alma ilemi esnasında bulunmasını istemez? Gizli bir eyler mi yapıyorlar, ne var orada? 1
saat 15 dakika kopyalama yapan
yeni dedikleri cihaz da bozuldu.
Biz kukulu bir ilem olduu ve
güvenilmeyecei kanaatindeyiz.”
“ANKARA VE İSTANBUL POLİSLERİNİN
SORUMLULUĞUNDA”
Avukat Gürbüz, Gazi Üstemen Öztürk’ün iyeri aramasına
“Delil poetleri Ankara Emniyet Müdürlüü Terörle
Mücadele ubesi’nde tutanak tutularak açlyor. (CMK
130. maddeye göre delil poetlerini hâkim açar.)
Harddiskler imaj cihazna taklyor. 5 dakika sonra Teknik
Büro Amirlii’nden amir olduunu söyleyen sivil bir polis
efi geliyor, ‘ilem srasnda avukatlar bulunamaz’ diyor
ve avukat arkadalar dar çkaryor.”
katılan üç polis memurunun 21
Mart 2008 tarihinde çi Partisi
Genel Merkezi’ndeki aramalara
katılan polisler olmasını da öyle
deerlendirdi:
“Aynı tertip. Bu tip belgelerin
Ankara’daki aramalarda çıkması, stanbul polisinin sorumluluunu azaltmaya yönelik. Ancak
Ankara’daki aramalara stanbul
polisi de katılıyor. Bu konunun
aratırılması gerek. Samanyolu
TV, benim ‘polis yerletirdi’ dediimi öne sürüyor. Böyle bir ey
söylemedim. Emniyet içindeki
Fethullahçı grup yerletirdi
dedim.”
TARAF’IN BELGESİ,
ŞUBAT SOĞUĞU DİZİSİNİN
SENARYOSUYLA BİRE BİR AYNI
Avukat Hasan Gürbüz, iddia
edilen “rticayla Mücadele
Eylem Planı” belgesinin Samanyolu TV’de 2004’te yayımlanan
“ubat Souu” dizisinin senaryosuyla aynı olmasına da dikkat
çekti. Gürbüz, “Cemaat evlerine
silah yerletirme, bölücü terör
örgütü PKK dokümanlarının cemaat evlerinde bulunması, Alevilerle aranın açılması ubat Souu dizisinde Taraf’ın bu senaryoları tek tek ilendi” dedi.G
[email protected]
21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k
G
7
TÜRKİYE
E. ORG. EDP BAER: “BEN DELM”
Taraf’ın orgenerali de sahte çıktı
Taraf muhabiri Mehmet Baransu, “rticayla Mücadele Eylem Plan”
belgesini emekli bir orgeneral ile konutuunu ve dorulattn iddia
etti. Kulislerde bu emekli orgeneralin Eski 2. Ordu Komutan Org. Edip
Baer olduu konuuldu. Ancak Baer, Ulusal Kanal’a konutu ve
iddialar yalanlad. Bu konu konuulmaya devam ediyor ama bu kez
konuulan ‘Taraf’n orgenerali’nin uydurma olduu…
ÖNDER ÖZTÜRK
Haziran’da manetten
“rticayla
Mücadele
Eylem Planı” belgesini
yayımlayan Taraf, ertesi gün de
söz konusu belgeyi emekli bir orgenerale dorulattıına dair bir
haberle çıktı. Haberin altındaki
imza aynıydı: Mehmet Baransu...
Taraf’ın bu haberinin ardından
“Kim bu orgeneral?” sorusuna
yanıt aranmaya balandı. Kulislerde bu orgeneralin, Eski 2.
Ordu Komutanı Orgeneral Edip
Baer olduu konuuldu. Ancak
12
Baer, 16 Haziran akamı Ulusal
Kanal’a balandı ve iddiaları yalandı.
Taraf, 13 Haziran’da Baransu’nun görütüü emekli orgeneralin açıklamalarını ayrıntılı olarak manetten vermiti. Haberde, “leride Genelkurmay Bakanı olabilecekken emekliye ayrılan” orgeneral, öyle diyordu:
“Kara Kuvvetleri Komutanı’yken lker’i iki kez bu ekiple
ilgili uyardım. Yanlı iler yaptıklarını söyledim. Babu da,
‘Müsaade etmem’ dedi.”
BU BİLGİ YANLIŞ
E. Org. Baer, kendisiyle ilgili
iddiaların yalan olduunu u sözlerle ifade etti: “Ben kesinlikle
hiçbir Taraf gazetesi muhabiriyle, hiçbir ekilde bu konuda görüme yapmadım. Bu konuda, bu
belgeyle ilgili olarak hiçbir ey
konumadım. Daha evvel de hiçbir ekilde ne böyle bir eyden
haberim oldu, ne de Genelkurmay Bakanı’na böyle bir konuda maruzatta bulundum. DolayıE. Org. Edip Baer: “Böyle bir görüme
yapm olsaydm, kimliimi saklamazdm.
Admn belirtilmesinde bir saknca
görmezdim.”
sıyla bu bilgi yanlı. Ayrıca böyle
bir görüme yapmı olsaydım,
kimliimi saklamazdım. Adımın
belirtilmesinde bir sakınca görmezdim.”
Baer’in, “Konusam kimliimi saklamazdım” sözleri, ‘Bir orgeneral adını saklar mı?’ sorusunu akıllara getirdi.
BELGENİN DURUMU DA FAKLI DEĞİL!
Genelkurmay’da üst düzey
görevler yapmı emekli komutanlar, Taraf’ın belgesinin asker
elinden çıkmadıını ayrıntılarıyla
açıkladılar. En dikkat çekici
nokta, belgenin gizlilik derecesi
oldu. Taraf’ın yayınladıı belge
“GZL” notu ile derecelendirilmiti. Aydınlık‘a konuan emekli
General Servet Cömert, bu tip bir
belgenin “ÇOK GZL” olması
gerektiini belirtti: “Türk Silahlı
Kuvvetleri’ndeki bu ve benzeri
konulardaki belgelerin derecesi
‘ÇOK GZL’ olur. Taraf’ın yayımladıı belgenin de ‘ÇOK
GZL’ olması gerekir.”
BELGEDEKİ İMZA
Dier bir ayrıntı da belgede
“Kurmay Albay” imzasının bulunması. Aydınlık’ın görütüü
emekli General Cömert, “Konu
çok hassas, bu belgelerde Kurmay Albay imzası bulunamaz.
Hassas belgelerde en az Genelkurmay 2. Bakanı’nın imzası yer
alır. Bu tip belgelerde Genelkurmay Bakanı’nın da imzası bulunur” dedi.
Cömert, belgenin format ve
numaralandırma sistemi olarak
benzetildiini ve askeri ifade tekniklerinin kullanıldıını da kaydetti.
BELGEDEKİ ÇARPIKLIKLAR
Habertürk gazetesi yazarı
Muharrem Sarıkaya’ya bilgi
veren bir komutan da belgenin
sahte olduu ihtimalini güçlendirecek u bilgileri verdi:
1- “TSK’ya” diye yazılmaz
Belgede Türk Silahlı Kuvvet8 G Ayd›nl›k
G
21 HAZRAN 2009
Çongar: ‘Belgeyi Emniyet
içindeki bir suç odaı
hazırlamı olabilir’
Yasemin Çongar, belgenin polis tekilat içinde “bir suç oda” tarafndan yazlm
olabileceine dikkat çekti.
Org. Babu’un da belirttii gibi
TSK, Ergenekon kelimesini kullanmıyor. Karargâhta çalıan
hiçbir kurmay da Ergenekon kelimesini kullanmaz.
F TİPİ ASTSUBAYLAR DA
SAHTE EMİR DÜZENLEMİŞTİ
20 Mart 2009’da Askeri Savclk, Kayseri
Garnizon Komutan Tümgeneral Rdvan
Ulugüler adna 5 maddelik sahte emir
hazrlandn tespit etmiti.
leri’nin kısaltması yapılırken
TSK’ya saldırı eklinde yazılmı.
Oysa bu ordu içi yazımalarda
genellikle kısaltma kullanılmaz.
Yani ‘Türk Silahlı Kuvvetleri’ne
saldırı’ eklinde yazılır. Kısaltma
yapılacaksa da her asker bunu
‘TSK’ne saldırı’ eklinde yazar.
Bu alıılmı bir dildir.
2- Belgede tek bir numara
yok
Belgede herhangi bir evrak
kayıt numarası olmaması da dikkat çekiyor. Oysa bu tip gizli evraklarda kesinlikle kayıt numarası olur. Her bir kopyası da ayrıca numaralandırılır.
3- Ergenekon kelimesi kullanılmaz
Belgede “Ergenekon” ifadesi
geçiyor. Genelkurmay Bakanı
Taraf’ın belgesi, 20 Mart’ta
Kayseri 2’nci Hava kmal Bakım
Merkezi’nde yapılan operasyonu
akla getirdi. Hava Kuvvetleri Komutanlıı Askeri Savcılıı, Kayseri Garnizon Komutanı Tümgeneral Rıdvan Ulugüler adına 5
maddelik sahte emir hazırlandıını tespit etmiti.
Emirde u ifadeler yer alıyordu: “Albay Cengiz Köylü, silah
arkadalarının yardımına ihtiyaç
duymaktadır. Köylü’ye yapılacak
yardım aynı zamanda silah ve
kader arkadalıının dost ve düman herkese en güzel göstergesi
olacaktır. Tüm personelimin gerekli hassasiyeti göstereceine
inanıyorum. Evrakın gizlilik derecesine uygun olarak muhafazasını
ve yardım kampanyası bitiminde
emrin imhasını rica ederim.”
Askeri savcılıın yürüttüü
soruturmada sahte emri düzenleyen 3 astsubay gözaltına alınmı ve astsubay Ali Balta’nın Komutanlıın resmi iç yazıma sistemine girerek Garnizon Komutanı Hava Pilot Tümgeneral Rıdvan Ulugüler’in imzasını taıyan
sahte emirler yayınladıını açıklamıtı. Iıkevleri’nde yetien
Astsubay Ali Balta, bu emrin Iıkevleri’ndeki Fethullah Gülen’in
müritleri tarafından verildiini
de itiraf etmiti.G
Taraf’ın belgesinin sahte olduunu sadece kamuoyu deil, Taraf da tartııyor. Taraf’ın Genel
Yayın Yönetmen Yardımcısı Yasemin Çongar, belgenin polis tekilatı içinde “bir suç odaı” tarafından yazılmı olabileceine dikkat çekti. Çongar,
“Bu da, Emniyet tekilatının hastalandıı, kirlendii; polisin içinde bir suç odaı olduu ve bu odaın
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karı komplo düzenledii anlamına gelir” dedi.
Çongar, 17 Haziran’da kaleme aldıı yazısında,
tartımalı belgeye ilikin aklına gelen dört senaryoyu yazdı. Çongar’ın dördüncü senaryosu öyle:
“Söz konusu belgenin sahte, planın da tamamen
düzmece bir plan olması ve altındaki imzanın düündürdüü gibi Türk Silahlı Kuvvetleri ya da bulunduu yerin düündürdüü gibi Ergenekon çetesi tarafından deil, bir baka çevre ya da kurum tarafından hazırlanmı olmasıdır.”
Yeni afak gazetesi yazarı Ali Bayramolu da
Çongar’la aynı gün kaleme aldıı yazısını u sözlerle bitirdi: “Biz soru sormaya ve üphe duymaya
devam edeceiz… Bu belge ya da bir dieri sahte
olabilir… Ama onlarca gerçei var… Türkiye deiiyor, bunlar askeri rengi açılan bir yapının sarsıntılarıdır…” Bayramolu’nun sözleri de Taraf’ın belgesinin arkasında duramadıını gösteriyordu.
Taraf muhabiri Baransu:
‘Belgenin orijinali
Ergenekon savcılarında var’
“rtica Eylem Planı” haberini yapan Taraf gazetesi muhabiri Mehmet Baransu, NTV’de Mirgün
Cabas ve Ruen Çakır’ın hazırladıı “Yazı leri”
programına konuk oldu. Baransu unları söyledi:
“Orijinallikten kasıt sadece belgenin Karargâh’ta
hazırlanmadıına dair bir kanaat... Çünkü elinde
herhangi bir belge yok. Bizden istendi, dün itibariyle gönderdik ama belgenin orijinali bizde yok.
Ben fotokopisini aldım. Belgenin yakalandıı ekli
ve orijinali Ergenekon operasyonunu yürüten savcılarda var.”
Baransu, daha önce de bilgileri Emniyetten aldıını itiraf etmiti. Taraf gazetesinde 28 Mart
2008 tarihinde yayınlanan “Büyükanıt Hedefte”
balıklı haberde, çi Partisi’nde bulunan CD‘lerde
E. Genelkurmay Bakanı Yaar Büyükanıt’a suikast yapılacaına ilikin krokilerin olduu iddia
edilmiti. çi Partisi’nin Taraf’a açtıı davanın ilk
durumasında savunmasını yapan Baransu, unları
söylemiti: “Suçlamayı kabul etmiyorum. Emniyet
mensuplarından aldıım bilgi üzerine bu yazı yazılmıtır.”
21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k
G
9
BU KEZ HESAP TUTMADI
AKP cephesinde ‘belge’ paniği
Türkiye geçen hafta boyunca Fethullahç Gladyo’nun amiral gemisi Taraf
Gazetesi’nin yaynlad bir belgeyi tartt. Genelkurmay Bakanl ve
askeri savclk haberin ardndan hemen harekete geçti ve kapsaml bir
inceleme balatt. Askeri savcln inceleme balatmas ise
sorumlularn ortaya çkmasndan çekinen AKP cephesini rahatsz etti.
Haziran Cuma günü
Taraf gazetesinde yayımlanan “rtica ile
Mücadele Eylem Planı” haberi
Ankara’da hafta boyunca tartııldı. Taraf’ın yayını Ergenekon
tertibi açısından bir dönüm noktasına iaret ediyor. Söz konusu
belgenin,
“Genelkurmay’ın
AKP’yi ve Fethullah Gülen’i bitirme planı” balııyla gündeme
taınmasıyla, tertip merkezi dorudan Genelkurmay Bakanı Orgeneral lker Babu’u hedefe koyuyordu. Fethullahçı Gladyo’nun yayın organlarında günlerce belgenin Genelkurmay’ın
hiyerarisi içinde ve dorudan
Genelkurmay Bakanı’nın emriyle hazırlanmı olduuna yönelik
bir propaganda sürdürüldü.
Hatta Orgeneral lker Babu’un
ve dier ilgililerin görevden alınması çarıları yapıldı.
Tezgâh, Ergenekon tertibinin
12
10 G Ayd›nl›k
G
21 HAZRAN 2009
dier aamalarındaki gibi, bir uydurma belgenin medyaya servis
edilmesinden ve büyük tantanalarla kamuoyu oluturulduktan
sonra Ergenekon Savcılarının harekete geçmesi üzerine kurulmutu. çi Partisi’nde, Orgeneral
Hurit Tolon’da, Avukat Hüseyin Buzolu’nda, Emekli Albay
Levent Gökta’da bulunduu
ileri sürülen belgelerle ilgili de
günlerce yayın yapılmı ve bu
belgeler tutuklanma gerekçeleri
haline getirilmiti. Ancak bu kez
hesap tutmadı. Belgenin Taraf’ta
yayınlanmasının hemen ardından askeri savcılık inceleme balattı ve “belgenin Genelkurmay’da hazırlanmadıı kanaatine ulaıldıını” kamuoyuna açıkladı. Genelkurmay Bakanlıı,
AKP cephesinden yapılan saldırıların artması üzerine 15 Haziran
günü 10 maddelik bir açıklama
yaptı. Açıklamada, belgenin Ge-
nelkurmay’da hazırlanmadıı,
askeri savcılıın harekete geçmesinin ardından bazı kesimlerin
konunun açıa kavuturulmasından rahatsız oldukları belirtildi.
TSK SONUNA KADAR
TAKİPÇİSİ OLACAKTIR
Açıklamada öyle denildi:
“Belgenin doruluu ispat edilirse, sorumluların yasalar çerçevesinde yargı makamları tarafından cezalandırılacaına ilikin
güvencemiz tamdır. Eer belge
sahte ise, Türk Silahlı Kuvvetleri,
bunun kimler tarafından ve ne
amaçla hazırlandıının ortaya çıkarılmasının da sonuna kadar takipçisi olacaktır.”
Genelkurmay Bakanı Org.
lker Babu da 16 Haziran
günlü Hürriyet Gazete’sine yaptıı açıklamada Genelkurmay’da
böyle bir planın hazırlandıına
dair somut hiçbir ize rastlanmadıını kaydetti.
AKP’DEN ASKERİ
YARGIYA BY-PASS GİRİŞİMİ
Tartımaları
alevlendiren
önemli bir gelime de, haftalık
olaan görümelerini iki gün öne
Baykal: Türkiye açsndan
gelinen bu tartma bir
dönüm noktasn ortaya
koymaktadr. Bu noktadan
sonra Türkiye içine
sokulmak istendii bu
tehlikeli istikametten
syrlma frsatn bulacaktr
çekerek 16 Haziran günü Tayyip
Erdoan ve Genelkurmay Bakanı Org. Yaar Büyükanıt’ın bir
araya gelmesiydi. Yaklaık bir
buçuk saat süren görümeden
sonra resmi bir açıklama yapılmadı, Görümenin hemen ardından TBMM’de partisinin grup
toplantısında konuan Tayyip
Erdoan, belgenin sahte olması
halinde devlet kurumlarının
karı karıya getirilmek istendiini ifade etti. Erdoan belgenin
gerçek olmasının ise daha da
vahim olduunu savundu. 16
Haziran günü bir baka gelime
de AKP’nin belgeyle ilgili olarak
suç duyurusu yapmasıydı. Bu
bavuru, AKP cephesinden yapılan “askeri yargıya güvenilmez”
propagandasının somut bir yansıması olarak deerlendirildi.
Bavuru Ankara Cumhuriyet
Basavcılıı’na; stanbul Cumhuriyet Basavcılıı’na gönderilmesi
talebiyle yapıldı.
Bu arada belgenin altında imzası olduu ileri sürülen Deniz
Albay Dursun Çiçek’in Ergenekon savcılarınca ifadesine bavurulacaı bilgisi basına yansıdı.
Ancak Ergenekon soruturmasından sorumlu stanbul Cumhuriyet Basavcı Vekili Turan Çolakkadı, askeri yargının kararından sonra gerek görülürse, Albay
Çiçek’in ifadesine bavurulacaını açıkladı.
plolar, tezgâhlar, tertipler, sahte
çalımalar en güzel ekilde yapılan, büyük imkânları kullanarak
yapılan bu çalımalar, prodüksiyonlar bunları görüyoruz, biliyoruz. Ortada bir Ergenekon davası gidiyor. Bu Ergenekon davasında yıınla böyle belgenin olduunu da biliyoruz. O çerçevede ortaya atılan belgelerin önemli bir kısmının bu nitelikte olduunu da çok net biliyoruz, tartıma götürmez bir gerçek. Türkiye
açısından gelinen bu tartıma bir
dönüm noktasını ortaya koymaktadır. Bu noktadan sonra
Türkiye içine sokulmak istendii
bu tehlikeli istikametten sıyrılma
fırsatını bulacaktır, kendine gelecektir, Türkiye üzerinde oynanan
oyun çok net bir ekilde ortaya
çıkacaktır. Onun hesabı sorulabilecektir. 17 Haziran günü partisinin Merkez Yönetim Kurulu
toplantısında konuan Baykal,
belgenin sahte çıkması halinde
Ergenekon iddianamesinin de çökeceini, çünkü iddianamenin bu
tür belgelere dayandırıldıını
vurguladı.
BAHÇELİ: “SİVİL SAVCILIK
HAREKETE GEÇMELİ”
Partisinin grup toplantısında
konuan MHP Genel Bakanı
Devlet Bahçeli’nin, “demokrasi
dıı hevesler” ve “darbe giriimleriyle” süsledii konumasında,
sivil savcılıın da devreye girmesini istemesi dikkat çekti. Yaanan dönemin demokrasi dıı müdahale arayılarının, heveslilerinin ve çarılarının bitmediini
gösterdiini ileri süren Bahçeli,
“Konu, askeri yargının kısa sürede çözemeyecei boyutlara ve
kapsama ulamı ise sivil yargının konuya el atması demokratik
hayatımızın ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin itibarı açısından zorunlu” diye konutu.
BAYKAL: BELGE SAHTEYSE
ERGENEKON ÇÖKER
“BU BİR HESAPLAŞMA HALİNE
GELMİŞTİR”
Tartımalar
aynı
gün
TBMM’de yapılan grup toplantılarına da yansıdı. CHP lideri
Baykal gerek partisi hakkında
gerekse de Ergenekon soruturmasında bir çok sahte belgenin
dolatıı uyarısını yaptı. Baykal
öyle konutu: “Bu iler, kom-
Yargıtay Onursal Basavcısı
Sabih Kanadolu da Ayvalık’ta
düzenlenen bir öyleide yaptıı
konumada u vurguyu yaptı:
“Eer yayımlanan belge sahteyse, TSK için komplo hazırlanmısa, bu bir hesaplama haline gelmitir” G
P GEN BK YRD. AV. MEHMET CENGZ:
TSK’nın, irticaya karı
önlem alması engellenmeye
çalıılıyor
çi Partisi Genel Bakan Yardımcısı Av. Mehmet Cengiz, Taraf Gazetesi’nde yayınlanan “rtica
Mücadele Eylem Planı” belgesi hakkında 18 Haziran günü yazılı açıklama yaptı. Cengiz, TSK’nın irticaya karı önlem almasının engellenmek istendiini belirtti. Ergenekon iddianamesinde “Ergenekon TSK demektir” denildiini hatırlatan Cengiz,
çeitli iddialarla TSK’nın üst düzey komutanlarının
suçlanmaya çalııldıını belirtti. Ergenekon yargılaması sürecinde ortaya çıkan olguların tertipçileri
açıa çıkardıını kaydeden Cengiz, köeye sıkıan
merkezin yeni tertipler tezgahladıını vurguladı.
Cengiz unları vurguladı:
“Bu sözde ‘belge’deki deyimle, ‘Fethullah Gülen’ciler’, oyunlarının bozulmakta olduunu
görüp köeye sıkıtıklarını anlayınca, Türk Ordusu’na karı yeni provokasyonlar düzenlemeye çalııyorlar. ‘Eer bu belge doruysa’ diyenler ya da
‘Bu belge doruysa da vahim, doru deilse de’
diye yorumlar yapanlar, aslında bu oyuna alet olmaktadırlar. ‘Kara propaganda’, ‘bilgi kirlilii yaratmak’ gibi hedeflerin dile getirildii bu
“belge”nin sahte olduu açıktır.
Türk Silahlı Kuvvetleri, 211 sayılı ç Hizmet Kanunu ile zaten Cumhuriyeti korumak ve irticaya
karı önlem almakla görevlidir. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bu tür provokatif ‘eylem planları’na ihtiyacı
yoktur. Bu sözde ‘rtica Eylem Planı’ ile Türk Silahlı
Kuvvetleri’nin irticaya karı önlem alması engellenmeye çalıılıyor. Tertibin Haziran ayı ortalarında
düzenlenmesi de anlamlıdır. Bugünlerde 30 Austos’a, yani Türk Silahlı Kuvvetleri içinde tayin ve terfilerin görüülecei Yüksek Askeri ura Toplantısına
giden süreci yaıyoruz. Anlaılan o ki, tertibin ucu
Atlantik’in ötesine uzanıyor. Ama hiç kimse heveslenmesin, Türkiye’nin milli güçleri bu tertibi de bozacak ve tertipçilerden hesap soracaktır!”
21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k
G
11
HAÇLI RTCA’NIN GÖZÜNDE HER SUBAY SUÇLU
Mütareke ve
AKP yıllarında subay düşmanlığı
Ergenekon “dalga”snda, ekranlarndan döne döne, elleri kelepçeli
subay, polisler arasnda ite kaka götürülen general görüntüleri
vermeye özel bir gayret sarf ediyorlar. Bütün bu görüntüler ise, hayâsz
bir yalan bombardman ile sunuluyor: 12 Eylül’de “demokrasiyi
kurtarma” ad altnda Amerikanc darbenin çizmelerini parlattlar, imdi
“demokrasiyi koruma” ad altnda Amerikan emperyalizmine direnen
TSK ve subaylara saldrmaktadrlar.
ARSLAN KILIÇ
ethullah’ın TV’sinde her gün verilen ve dehet ve korku saçan
“ETÖ” haberlerini hatırlayalım:
Spiker; cinayet, suikast, bombalama,
sabotaj, komplo dolu bir senaryo okuyor; ekrandan ise, sürekli binbaı, yarbay, albay, general rütbeli subay görüntüleri geçiyor. Korku filimlerindekine benzer o derinlerden gelen, ürküntü
veren bouk ses okumaya devam ederken, ekranı birden bire bir subay apkası, ardından bir general apoleti kaplıyor. Sonra kamera, çeit çeit el bombaları, lav silahları, “cephanelik” ve
“ölüm kuyuları” kazıları ile bu subay
simgeleri arasında hızla gidip geliyor.
Okunan dehet senaryosunun “as
F
oyuncuları” en sona saklanıyor. Son
bölümde kamera, . H. Karadayı’nın,
H. Kıvrıkolu’nun, . Eruygur’un, H.
Tolon’un, T. Kılınç’ın, L. Ersöz’ün üniformalı görüntülerine zoom yapıyor.
Haçlı irticanın öteki TV’lerinde
de durum farklı deil. Onlar da her
Ergenekon “dalga”sında, ekranlarından döne döne, elleri kelepçeli
subay, polisler arasında ite kaka
götürülen general görüntüleri vermeye özel bir gayret sarf ediyorlar.
Bütün bu görüntüler ise, hayâsız bir
yalan bombardımanı ile sunuluyor:
Suikastlar, sabotajlar, katliamlar,
ölüm timleri, cinayetler, kaos yaratmak için terör, gizli toplantılar,
“karargâh evleri”, darbe planları,
“lobi”
belgeleri,
ifreli
günlükler…
Haber saatlerindeki saldırılar
yetmiyor. Onlar bitince sahneye,
hepsi de Amerikancı basının bir köesinde yemlenen “Ergenekon yorumcuları” çıkıyor. Bu kez gece yarılarına kadar, bunların ezberleriyle
yürütülüyor subay dümanlıı.
“LAİK” AMERKANCILARLA HAÇLI İRTİCA
KOL KOLA
“Laik” ve liberal Amerikancı ve
AB’cilerin bu konuda Haçlı irticadan kalır yanları yok. Aydın Doan’ın Radikal ve Milliyet gazetelerinin ve bunları yöneten kiilerin
ordu ve subay dümanlıı yarıındaki “tek rakip”leri, “CIA’nın gelini” ve onun istihbarat bülteni.
Taraf ve Çongar, görevleri sadece ve sadece ordu ve subaylara
saldırı olan Amerikan kolları. Haçlı
irtica medyası, Ergenekon yorumcularını Radikal, Milliyet ve Taraf
kadrosundan deviriyor.
Tabloyu B. Arınçların, AKP
milletvekillerinin, “Bu ne biçim
ordu? Bunlara milletin verdii
ekmek haram olsun” demeçleri tamamlıyor.
MÜTAREKE YILLARINDAKİ SUBAY VE
ORDU DÜŞMANLIĞI
Haçl irtica ekranlarndan döne döne, elleri kelepçeli subay, polisler arasnda ite kaka götürülen general
görüntüleri vermeye özel bir gayret sarf ediyorlar.
12 G Ayd›nl›k
G
21 HAZRAN 2009
Bu görüntüleri, haberleri, yorumları, demeçleri izledikten sonra
her seferinde belleim beni 19181920’ye, yani Mütareke yıllarına
götürüyor. Mütareke yıllarının stanbul’unda, zmir’inde, Bandırma,
Ayvalık ve Akehir’inde yapılan ve
Yüzbaı Selahatin’in Roman’ında,
Yorgun Savaçı’da, Ateten Gömlek’te, Küçük Aa’da, Anadolu htilali’nde, Söylev’de anlatılan
subay ve ordu dümanlıı propagandalarına götürüyor.
30 Ekim 1918’de Mondros
Mütarekesi imzalanmıtır. Mütareke artlarının gerei olarak, “Elinden silah ve cephanesi alınmı ve
alınmakta olan ordu daılmakta”,
“terhis edilmektedir”(Söylev). “Savatan kolunu bacaını yitirerek
dönmü, silahları ellerinden alına-
rak terhis edilmi subaylar”1, kentlerin, kasabaların sokaklarına bırakılmıtır. stanbul igal altındadır.
Anadolu, Ege’den Urfa’ya, Antalya’dan Trabzon’a, parça parça
igal edilmektedir. Ordu’nun daıtılmasına ve igal güçlerine en
küçük bir itirazda bulunan subaylar, aydınlar, hemen tutuklanıp Bekiraa Bölüü’ne (o günlerin Silivri
Cezaevi’ne) atılmaktadır.
galcilerin içerideki ibirlikçileri savataki yenilginin ve yıkımın
faturasını subaylara çıkarmaktadır.
Osmanlı’nın belli balı bütün ehir
ve kasabalarında, ibirlikçiler tarafından youn bir subay dümanlıı
propagandası yürütülmektedir: Osmanlı devletini “Cihan Harbi macerasına, hepsi de ttihatçı olan subaylar sokmutur.” Subaylar, Ortadou planlarına karı durarak o
yılların dünya jandarması ngiltere’yi de kızdırmılardır. Bu nedenle
stanbul’un ve Anadolu’nun igalinin suçlusu da onlardır. “Zaten
çou farmason olup, padiahımız
efendimize karıdırlar”(Yorgun Savaçı).
Bu youn propagandanın hedefi, savaın yol açtıı yıkım ve sefalet
içinde bunalmı halkı ordu ve subaylara karı kıkırtmaktır. Çünkü
ordu ve onun subay gücü, igale ve
igalcilere karı sonuç alıcı savaı
yürütecek biricik güçtür.
YORGUN SAVAŞÇI, KÜÇÜK AĞA…
Tamamen igal güçlerinin desteiyle yürütülen bu youn propagandanın, balangıçta halk üzerinde belli bir etkisi de olur. Yorgun
Savaçı’da Temen Faruk acı acı bu
etkiden yakınır: ”Sokakta, kahvede, tramvayda üniformalıya nasıl
baktıklarına dikkat ettiniz mi?
Omuzlarımızın üstünde artık apolet deil, yenilginin suçunu taıyoruz. Daha dorusu hâlâ yaamakta
oluun suçunu… Cephede, yakın
bir arkada dütüü zaman gelir bu
duygu insanın içine…(…) Her ayıplayan bakı, aaılayan söz, dayanma gücümüzün birazını alıp götürüyor”2. Ve dokunsan alayacak
durumdaki Temen Faruk, yapılan
propagandanın sonucuna dikkat
çeker:”Ordu daıldı… Ha deyince
kurulamayacaı meydanda. Ordu
olmayınca nasıl atarız bu utancı[igal utancını] üstümüzden?”
Temen Faruk haklıdır, bir
yandan igal güçlerinin Mütareke artlarını öne sürerek yaptıı
dayatmalar, dier yandan ibirlikçilerin yaptıı propagandayla
alaylar, taburlar, bölükler kar
gibi erimektedir. Firarlar almı
baını gitmitir.
Cehennem Yüzbaı Cemil, stanbul’da tutuklanmaktan zor
kurtulup, kendini Bandırma’ya,
Kutülammare’de birlikte savatıkları Yüzbaı Selahattin’in yanına atar. Dümanın ibirlikçileri
eliyle yürüttüü o uursuz propaganda orada da yapılmaktadır. Padiah’a ve stanbul Hükümeti’ne balı din adamları ve
yerel idareciler, yerel mütegallibe, Rum ve Ermeni tüccarların
ortakları, orada da açıktan ve
youn bir subay, ordu dümanlıı propagandası yürütmektedir.
Küçük Aa romanında da
Tarık Bura, Osmanlıcı yanına
ramen, Akehir’de yürütülen
propagandayı anlatır: Kuvayı
Milliyecilerin baını farmason ve
ttihatçı subaylar çekmektedir.
Bunlar meru idareyi yıkmak isteyen komitacılardır. Müslümanların padiahının ve halifesinin
dümanıdırlar. Dinsiz imansızdırlar. Bunlar, Müslüman Anadolu’yu Boleviklere peke çekecektir. Yunan ve ngiliz belasını
baımıza bunlar sarmıtır. Padiahımız efendimiz onları ikna
edip göndermeye çalıırken bu
subaylar yine macera peindedirler…
Halide Edip’in Ateten Gömlek romanında, lhan Selçuk’un
Yüzbaı Selahattin’in Romanı’nda, Sabahattin Selek’in Anadolu htilali’nde, Doan Avcıolu’nun Milli Kurtulu Tarihi’nde
yine uzun uzun bu propaganda
ve yıkıcı etkileri anlatılır.
O günkü ngiliz ibirlikçilerinin
propagandası ile bugünkü Amerikan ibirlikçilerinin propagandası
aırtacak kadar birbirine benzemektedir. ncelediinizde, kesinlikle zaman tünelinde Osmanlı’nın
1918-20’li yıllarına bir yolculuk
yaptıınız duygusuna kapılırsınız.
Sırtlarını dayadıkları, zamanın en
büyük emperyalistinden aldıkları
güç ve cesaretle ımarık ve küstah
olma, yalan ve iftiradaki gözü karalık ve pikinlik, hepsi birbirinin aynıdır.
L Bir yandan igal
güçlerinin Mütareke
artlarn öne sürerek
yapt dayatmalar,
dier yandan
ibirlikçilerin yapt
propagandayla
alaylar, taburlar,
bölükler kar gibi
erimektedir. Firarlar
alm ban
gitmitir.
12 EYLÜL’ÜN ÇİZME YALAYICILARI
F. Gülen, N. Ilıcak, M. Barlas,
H. C. Güzel, . Berkan, A. Altan…
Bunlar saldırı cephesinin 12 Eylülcü takımı. Yeni yetmelerin aabeyleri, ablaları. 12 Eylül’de de imdi
de Amerikancıdırlar. 12 Eylül’de
“demokrasiyi kurtarma” adı altında Amerikancı darbenin çizmelerini parlattılar; imdi, “demokrasiyi
koruma” adı altında Amerikan emperyalizmine direnen TSK ve subaylara saldırmaktadırlar. Hepsi
bu.G
1- Mehmet H. Doan, “Türk Romanında Kurtulu Savaı”, Türk Dili
dergisi, sayı: 298, Temmuz 1976, Ankara.
2- Kemal Tahir, Yorgun Savaçı,
s.130, Bilgi Yayınevi, kinci Baskı,
ubat 1975, Ankara.
21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k
G
13
PERNÇEK MAHKEME’DE AÇIKLADI
‘Ergenekon bize karşı kurulmuş!’
“Fabrikatör belgesi ve dierleri, Dou Perinçek ve çi Partisi’ne kar
saldr belgeleridir. Böyle bir örgüt olur mu? Yöneticisine düman olan bir
örgüt olur mu? Bu örgütün düman ald bir tek kii var: Dou Perinçek ve
çi Partisi! Bu saçmal ve mantkszl nasl kabul edebilirsiniz? Nasl
tutukluluumuzu kaldrmayarak, hukuksuzluu sürdürebilirsiniz?”
çi Partisi Genel Bakanı
Dou Perinçek, Ergenekon
davasının 101. Durumasında, Ergenekon adı verilen
örgüt belgelerinin hepsinde
çi Partisi ve Dou Perinçek’e
hayasızca saldırı ve suçlamalar olduunu kanıtlarıyla
açıkladı. Perinçek’in açıklamaları özetle öyleydi:
MİT’İN “MÜCADELE EDECEĞİZ”
AÇIKLAMASIYLA BAŞLADI
Altı youn disk bizlere ve
avukatlarımıza verildi. ncelenip, içindeki bilgiler aydınlatılınca bu davanın karanlıkta
kalan yanları da açıa çıkıyor.
Geçen hafta, 25 Ekim 2003’te
Ankara’daki mitingde “ordu
21 ubat 2000
tarihli Milliyet
gazetesi
Atasagun’un yapt
“çi Partisi ve
Aydnlk’la
mücadele
edeceiz”
açklamasn böyle
verdi.
14 G Ayd›nl›k
G
21 HAZRAN 2009
göreve” pankartı açanların kıkırtıcı ajan ekibi olduklarını
babakanlıa bildirdiimizi ve
babakanlıa verdiimiz dosyayı mahkemenize sunmutuk.
O dosyada da vardı. 20
ubat 2000 günü MT Müstearlıı’nın yaptıı çarpıcı bir yazılı açıklama var: “çi Partisi ve
Aydınlık’la mücadele edeceiz”
deniyor. Türkiye tarihinde
baka örnei yok. MT yasal bir
parti ve yayın organına karı
mücadele ilan ediyor. Nasıl mücadele ediliyor? Tertipler için
dümeye basılıyor.
Üç gün sonra, 23 ubat
2000’de Dou Perinçek’e saldırmak için “Fabrikatör” balıklı
belge hazırlanıyor. MT Müstearlıı’na stanbul’dan posta ile
yollandıı söylenen 6 CD’de bu
belgeler elektronik ortamda
var. Bu dosyaların oluturulma
tarihleri de buradan saptanabiliyor. çi Partisi, Aydınlık ve
Dou Perinçek’e saldıran belgelerin hepsi arka arkaya bu dönemde yazılıyor. Dosyaların
balıkları ve yazılma tarihleri
çok dikkat çekici. MT Müstearı’nin ‘mücadele edeceiz’
açıklamasından sonra, arka arkaya bu psikilojik sava malzemeleri üretilip sahneye sürülüyor. Belgelerin balıkları ve
oluturulma tarihleri öyle:
Fabrikatör: 23 ubat 2000
Bizim Hizbullah: 17 Mart
2000
Gözlem-Analiz: 21 Mart
2000
Panzehir: 1 Mayıs 2000
Kürt ve Türk’ü Birlikte Örgütleme: 7 Nisan 2000
Perinçek-Öcalan likisi: 7
Haziran 2000
Dinamik/Antitez: 12 Haziran 2000
MİT’TE HİZBULLAH TEMİZLİĞİ
HABERİNİN ETKİSİ
MT Müstearı’nın açıklamasından bir hafta önceki, 13
ubat 2000 tarihli Aydınlık,
“Hizbullah’ı 1994’ten beri
MT’çiler Yönetiyor” kapaıyla
çıktı. Bu haberin yazarı da
burda Adnan Akfırat. Ve 20
ubat 2000 tarihli Aydınlık ise
MT içinde Hizbullah temizlii
yapıldıını yazıyor. MT aynı
gün yazılı açıklama ile çi Partisi ve Aydınlık’la mücadele
edeceini ilan ediyor. Çünkü
Aydınlık, Hizbullah isimli örgütün MT içindeki CIA-MOSSAD ekibi tarafından KontrTerör Merkezi üzerinden yönetildiini yazıyor.
EMRE TANER İTİRAF ETTİ
Bugün MT Müstearı Emre
Taner, bizden 6 yıl sonra bu
gerçei itiraf etmitir. 12 Aralık
2006, Star gazetesi: “MT’in tirafı; MT Müstearı Emre
Taner, Avrupa’daki çalımalarla ilgili birifingte devletin Hizbullah’ı bir dönem kullandıını
açıklıyor. Emre Taner, milletvekillerine 25 Kasım 2006 günü
söylüyor. Haberi yazan amil
Tayyar! MT 6 yıl sonra Aydınlık’ı ve çi Partisi’ni doruluyor.
Dümeye 20 ubat 2000’de
basılıyor. Ardından çi Partisi’ne karı tertip belgeleri hazırlanıyor, hem de “Ergenekon”
örgütü tarafından. Bu tertibin
içinde o zaman da Mehmet
Eymür var.
10 Mart 2000 tarihli Sabah
gazetesinin maneti Mehmet
Eymür’den! Bugün “Evet Hizbullah’ı kullandık” diyenler, o
tarihte ne diyorlar; “çi Partisi
Hizbullah’a hizmet ediyor.” Biz
“siz Hizbullah’ı kullandınız”
diye haber yapıyoruz. Onlar bir
ay sonra bizi suçluyor. TSK kullandı diyerek bir de Türk Ordusu’na suç atıyorlar.
Bunlar birbirlerini tehdit
ediyorlar. Eymür üzerime gel-
meyin Hizbullah’ı kullandıınızı açıklarım diyor.
MT Eymür’ü 21 Mart
2000’de ikâyet ediyor! MT’teki
gizli belgeleri alıp götürdü diyor.
MT içindeki yasa dıı Kontr
Terör Merkezi lavediliyor.
Eymür hakkında dava açılıyor.
6 YOĞUN DİSK TERTİBİN HEDEFİNİ
KANITLIYOR
Aydınlık
2000
yılında
MT’in Hizbullah’ı kullandıını
yazınca aynı gün MT tarafından çi Partisi ve Aydınlık’a
sava ilan ediliyor, üç gün sonra
Fabrikatör belgesi yazılıyor.
Hatta gazeteler MT Müstearlıı’nın yazılı açıklamasını
“enkal Atasagun sinirlendi”
diye verdiler. Sen misin MT–
Hizbullah baını yazan! Arka
arkaya çi Partisi’ne karı belgeler hazırlanıyor.
“Fabrikatör” belgesi tertibin
ve Dou Perinçek’e saldırının
kılavuzu. Bu belge ve 6 youn
diskin içinden çıkanlar; tertibin
çi Partisi’ne karı kurulduunu, Dou Perinçek’leri hedef
tahtasına koyduunu ortaya koyuyor, kanıtlıyor. Yani Ergenekon bize karı kurulmu!
Bu örgüt alçakların, namussuzların, hainlerin kurdukları
bir örgüttür. Ve ben bu örgütten yargılanıyorum. Benim için
büyük acıdır.
nizmle doludur. Nazım Hikmetler, Sabahattin Aliler hakkında
yazılanlar gibi Nazım’ın ölüsünü alkılıyor, dirisini hapse atıyorsunuz. Hâlâ öyle.
Belge bizim Kemalistliimize
laf söylüyor. Bunlar seksen yıldır Atatürkçülüü NATOtürkçülük yaptılar. çi Partisi yıllarını vererek Atatürk’ün Bütün
Eserleri’ni yayımladı. Onların
yıktıı Atatürk’ün devrimciliini çi Partisi ortaya çıkardı.
Onlar her türlü kanunsuzluu yapacak, Türkiye’yi Amerika
ve CIA’nın ayakları altına serecekler… Bu milletin evlatları
buna karı durmayacak, mücadele etmeyecekler.
Darbe yapanlar iktidarda. Bizler hedef! Amerikancı darbenin
12
Eylül’ün
çocukları
iktidarda.
MİT’İN İŞİ GÜCÜ YALAN YAZMAK
Fabrikatör belgesi ve dierleri, Dou Perinçek ve çi Partisi’ne karı saldırı belgeleridir.
Böyle bir örgüt olur mu? Yöneticisine düman olan bir örgüt
olur mu? Ben bu örgütün dümanıyım. Bu örgütün düman
aldıı bir tek kii var: Dou Perinçek ve çi Partisi! Örgüt belgeleri örgüt liderine bu kadar
aır hakaretler, iftiralar eder
mi? Hani ben bu örgütün kurucusu, lideriydim? Bu saçmalık
ve mantıksızlıktır. Sayın Mahkeme bu saçmalıı ve mantıksızlıı nasıl kabul edebilirsiniz.
Nasıl haksızlık yapıp, hukuksuzluu sürdürebilirsiniz?
Koskoca MT’in yaptıklarına bakın! i gücü yalan yazmak. Benim PKK kurucusu olduumu yazıyor, bunu ders
notu yapıyor. Buluyoruz Milli
Eitim Bakanlıı ve Milli Savunma Bakanlıı özür diliyorlar, özür yetmez toplatın diyoruz, toplatıyorlar.
Vakit ayırın, naip hâkim
tayin edin bunları okuyun, anlayacaksınız. Belgede bizim,
TSK ile irticayı birbirlerine
hedef gösterdiimiz yazılıyor.
Yani çi Partisi olmasa TSK ve
Fethullahçılar kolkola olacak.
Ben bir parti lideriyim. Herkesle görüürüm. Abdullah Öcalan ile görümeler kitabının yeni
baskısını yaptırıyorum. Hepinize
takdim edeceim. Abdullah Gül,
Abdullah Öcalan’ın 6 gömlek altındaki adamla görüüyor. Cengiz Çandar yazdı “sorunu iki Abdullah çözecek”… evet mektubu
yolladım. Mektup ne diyor; silahları bırakın, örgütü daıtın diyoruz. Etnik temelde örgüt kurmayacaksın, Türkiye’nin birliinde yerini alacaksın. Tayyip
Erdoan- Abdullah Gül bunu yazabilir mi? Onlar Amerikan planına hizmet eder!
NAZIM’IN ÖLÜSÜNÜ ALKIŞLIYOR
NASIL YARGIÇLIKTIR BUNLARI
DİRİSİNİ HAPSE ATIYORSUNUZ
GÖRMÜYOR
BÖYLE ÖRGÜT OLUR MU
Belge paslanmı anti-komü-
Belgeler tipik kara bilgi,
maksatlı propaganda. Bu belgeleri güya Teori Tasarım Departmanı yazmı. Peki, Dou Perinçek, örgütün 7 liderinden biri,
Teori Tasarım bölümünün üç liderinden biri… Kendi lideri
hakkında bunları yazan bir
örgüt olur mu?
Mevcut gizli tanıkların benim
hakkımda söyledikleri her ey de
bu belgelerden alınma.
Ben deerli kardelerim
Deniz Gezmilere gidin banka
soyun mu demiim! Bu vatansever, pırlanta gibi kardelerimin
önlerine çıkmıım, yanlı demiim. Ben onların lideriyim.
Onlar silahlı mücadeleye girmi
ve benden ayrılmılar. Ben ne
yapmıım solun en önemli birikimini örgütlemiim. Benim
kırk yıldır lideri olduum örgütlerde bir tane böyle bir eylem
yoktur.
Bu nasıl bir yargılamadır ki
halen bunları görmüyor. Nasıl
yargıçlıktır ki bunlar görülmüyor ve yargılama devam ediyor.
Bugüne kadar bir sürü delil
toplandı. Topluine baı kadar
açıklıa kavumayan bir husus
kalmadı. Tutukluluumu sürdüremezsiniz.G
21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k
G
15
15 AY TUTUKLULUKTAN SONRA TAHLYE OLAN ADNAN AKFIRAT:
‘Asıl tertipçilere geçmiş olsun!’
‘Türkiye’de devrimci aydn gelenei var. te Nazm Hikmetler, Namk
Kemaller… Hepsi cezaevini tanm, buralarda mücadele etmiler. Mustafa
Kemal de daha Harp Okulu örencisiyken alnyor, götürülüyor,
cezaevlerine kapatlyor…’ ‘Yürein ve bilincin özgür olunca sen de özgür
oluyorsun. Nazm Hikmet’i hapsettiler, onu engelleyebildiler mi?..’
lusal Kanal Yönetim Kurulu üyesi ve çi Partisi Merkez Karar Kurulu üyesi
Adnan Akfırat serbest kalmasından sonra Elif Akçınar’ın hazırlayıp sunduu Neler Oluyor
programına konuk oldu. Akfırat
21 Mart 2009’da gözaltına alınarak tutuklanmıtı.
- Geçmi olsun demiyorum.
Telefonda dediimde, “Bana
geçmi olmaz, bakalarına geç-
U
mi olsun” demitiniz. Kime geçmi olsun?
ADNAN AKFIRAT- Türk milletine karı bu Ergenekon tertibini düzenleyenlere geçmi olsun.
Çünkü bu tertip onlara dönmü
durumda. Çıkarken oradaki
infaz koruma memurlarından da
söz aldım, Abdullah Gül, Tayyip
Erdoan, Fethullah Gülen gelecekler buraya. Onlara iyi davranacak mısınız? Bize iyi davrandınız. Cezaevine girdiklerinde iyi
muamele görsünler diye sözünü
aldık. Onlar içeriye girecekler,
yakındır.
DEVRİMCİ AYDIN GELENEĞİ
- Kilo vermi, sigarayı bırakmısınız. Salıklı yaam kampına
girmi gibisiniz. Nasıl böyle
oldu?
AKFIRAT- Türkiye’de bir devrimci aydın gelenei vardır. te
Nazım Hikmetler, Namık Kemaller… Hepsi cezaevini tanımı, buralarda mücadele etmiler. Mustafa Kemal de daha
Harp Okulu örencisiyken alınıyor, götürülüyor, cezaevlerine
kapatılıyor.
Sayın Dou Perinçek’le beraber aynı cezaevinde kalıyordum.
Tabii bu ans. Sayın Dou Perinçek be kuakla hapis yatmı tek
lider. 12 Mart’tan balayarak
1970’ten beri 70, 80, 90, 98,
2008.
‘İŞÇİ PARTİSİ’NİN HEDEF
ALINMAMASI OLAMAZDI’
Adnan Akfrat, tahliye edildii 13 Haziran günü çi Partisi’nde
yapt açklamada öyle konutu: “Türkiye’de erefli, namuslu,
vatansever kim varsa Ergenekoncu diye içeriye atlyor. Buna
verilecek bir tane yant var: Türk milletinin öncüleri ‘Hepimiz
Ergenekoncuyuz’ diyecek. Ergenekon’dan çka önderlik
edeceiz.”
16 G Ayd›nl›k
G
21 HAZRAN 2009
- 15 ay geçti. Bu kadar zaman
bou bouna yattım diye düünüyor musunuz?
AKFIRAT- Bu haksız bir tutuklama. Hukuken baktıında
bou bouna. Ama bir de gerçek
hayat var. 40 yıllık mücadelenin
sonucunda onların neden beni
hedef aldıı ya da MT emasında ismimin neden yazıldıı anlaılır bir ey. 20 ubat 2000 tarihinde Aydınlık dergisindeki
benim kapak haberim üzerine
dönemin MT Müstearı enkal
Atasagun yazılı açıklama yaptı,
“mücadele edeceiz” diye.
Böyle bir saldırıda çi Partisi’nin hedef alınmaması olamazdı.
‘ELLE KİTAP YAZDIK’
- Cezaevinde bir gününüz
nasıl geçiyor? Yani kaçta kalkılıyor? Neler yapılıyor?
AKFIRAT- Sabah 8’de ve
akam 8’de sayım var. Silivri’deki düzen bu. Tekirda’da hava
kararma saatlerine göre sayım
saati deiiyor. Fiziki koullar
çok fazla etkilemiyor.
- Biz etkilenenleri okuduk,
gördük. Çok kiinin de psikolojisini bozmu…
AKFIRAT- Ama biz kıdemliyiz… Hikmet Çiçek de Sayın Perinçek gibi, 14 buçuk yıl cezaevinde kalmı. Böyle deneyimli
mahpuslarla yattıım için kendimi anslı görüyorum.
Gazeteler 10’da geliyor, 8’de
kalkıp jimnastik yapıyorduk.
Tabii durumalar balayınca
8’de kalkıp oraya gidiyorsunuz.
Haftanın 4 günü duruma oluyor. Çaramba günü banyo, tıra
olma ve ziyaret günü. Hafta sonunda da aynı düzen. Cezaevinde duruma olmadıı zaman yapılan u: Sayım var, kalkıyorsunuz. Jimnastiin sonrasında
kahvaltı yapılıyor. Gazeteler geliyor, 12 gazete okuyorduk. O
hafta dergiye hazırlanacak olan
eyleri yazmaya Çaramba akamları balıyorduk.
- Size kitap yetitirilemediini
duydum.
AKFIRAT- Bu zamanı Genel
Bakan da çok verimli olarak deerlendirdi. Ben de kitap hazırladım cezaevinde. Ama elle yazabiliyorsun. Bilgisayar yok! Daktilo
bile vermiyorlar. Adülhamit döneminde insanların makine kul-
lanmasına bir sınırlama yok. Abdullah Gül’ün Cumhurbakanı,
Tayyip Erdoan’ın Babakan olduu Türkiye’de cezaevlerinde
bilgisayar kullanımı yasak.
CD’nin cezaevine girmesine
özel bir savcılık izin veriyor. Hele
bizim yargılama açısından baktıınızda 448 klasör var. Ben
bütün bilgilere ulaabildiim kanaatinde deilim.
Dilekçe veriyorsunuz, bir
memur eliinde bilgisayara gidiyorsunuz. O gün çok talep varsa
bir saat, az talep varsa üç saat,
yani en çok 3 saat çalıabiliyorsunuz.
‘ZORUNLULUĞUN BİLİNCİNE VARINCA
ÖZGÜR OLUYORSUNUZ’
- Haftada 3 saat, günde deil?
AKFIRAT- Tabii. Pazar sabahları saat 9’da bilgisayara götürüyorlardı beni. Bizim nöbetimiz Pazar sabahına denk gelmiti. Ben Pazar sabahları gidip bilgisayarda çalııyordum. Yapacak
iiniz varsa içerisinin ya da dıarısının çok önemi olmuyor.
Önemli olan yapacak iinizin olması.
- Peki ruh halinizde bir deiiklik olmuyor mu? letiiminiz
kısıtlı, ailenizle görüme imkanı
haftada bir gün. Açık görü 15
günde bir mi ayda bir mi?
AKFIRAT- Ayda bir. lk hafta
açık görü imkanı var. Bir de
bayramlarda, özel günlerde.
- Bunlar da insanın ruh halini
etkilemiyor mu?
AKFIRAT- Zorunluluun bilincine varırsanız özgür oluyorsunuz. kincisi beni fiziken hapsedebilirler ama duygularımı düüncelerimi hapsedebilirler mi?
Yürein ve bilincin özgür
olunca sen de özgür oluyorsun.
Nazım Hikmet’i hapsettiler de
onu engelleyebildiler mi?
- nsanî birtakım duygular
vardır ya onların ön plana çıktıı
günler oluyor mu? Örnein Çaramba günlerini, açık görü günlerini heyecanla beklemek…
AKFIRAT- Kukusuz sevdiiniz insanları bekliyorsunuz. Onlarla dıardan haber alıyorsunuz.
Dıarıya haber gönderiyorsunuz.
Ergenlik çaında bir olum var.
Onun sorunları var. Üniversite
bitirmek için uraan bir kızım
var, onların sorunları var.
Annem çok merak ediyor. 1915
doumlu anneannem var. Her iki
dedem de Kurtulu Savaı’na katılmılar. Anneannem Bahriye
Okan cezaevindeki ilk telefon
görümemizde, “olum üzülme”
dedi. “Fransızlar Nizip’i igal ettiinde benim babamı da kayınpederimi de Fransızlar hapsetmiler birini Halep’e götürmüler, orada kalmı bir yıl” dedi.
Anneannemin babası ise Nizip’te
altı ay hapiste kalmı. Sonra
devam etti:
“Biz biliyoruz sen, Türkiye’nin baımsızlıı için uraıyorsun. Hapse girmen de anlaı-
lır bir ey.”
- Bundan sonra Ergenekon
süreci nasıl devam eder?
AKFIRAT- Tertip devam ediyor. Çünkü bu tertibin arkasındaki kuvvetin Türkiye’ye ilikin
hesapları, beklentileri devam ediyor.
“Genelkurmay bakanı görevden alınsın” diye fütursuz bir
ekilde kampanya yürütülüyor.
Ne zaman yapılıyor bu? Tam da
Türkiye’de Austos ayında yeni
terfi tayinleri belirlenecek, askeri
ura toplanacak. Buraya müdahale etmeye çalııyorlar.
Bunun arkasında Amerika
var. Avrupa Birlii’nden talimatlar geliyor, Ergenekon’un sonuna
kadar gidin diye. Amerika Birleik Devletleri’nden talimatlar geliyor. Böyle bir yargılama olur
mu? Egemenlik yoksa hukuk
yoktur. Türkiye’nin savcıları,
yargıçları Amerika’dan, Avrupa’dan talimat alarak bu ii yapabilirler mi?
Amerikan ordusunun yaptırım gücünü Türk ordusu ortadan kaldırırsa, bunu engellerse
Türkiye’de bizim kanunlarımız
iler. Bunu hep beraber göreceiz.
Tertibin amacı kukla devletin
Türk ordusunun denetimi altında ran’a, Suriye’ye, Azerbaycan’a, Rusya’ya karı kullanılması. Sonunda da parçalanma.
Türkiye, Türk Ordusu buna razı
olamaz.G
‘Tecrit hücrelerini suit oda olarak deerlendirdik’
- Kouta kaç kii kalıyordunuz?
AKFIRAT- Silivri cezaevinde Hikmet Çiçek’le ve Genel
Bakan Dou Perinçek’le kalıyorduk. Fotorafta görülen
bizim ortak çalıma alanımız ve buradaki masamız. Bu Hikmet Çiçek’le yemek yediimiz, yazılarımızı yazdıımız
masa.
Silivri Cezaevi’nde genellikle 21 kiilik odalar var. 7 tane
oda 3’er kiilik ranzalar eklinde. ki katlı bunlar, genel düzenleme bu. Bir de bunların dıında 3 kiilik odalar var. Bu
3 kiilik odalar cezaevi yönetimi tarafından tecrit hücreleri
olarak kullanılıyor. Biz burayı süit oda olarak deerlendirdik. Her odada du var. Tuvalet var. 3 tane tek kiilik oda
yan yana, bir ortak kullanım alanımız var, bir de havalandırma alanı.
- stediiniz zaman çıkabiliyorsunuz yani havalandırmaya?
AKFIRAT- Yani sabah 8’de açılıyor, akam 8’de kapanıyor.
çi Partisi Genel Bakan Dou Perinçek, Merkez Karar Kurulu Üyesi ve
Ulusal Kanal Yönetim Kurulu Üyesi Adnan Akfrat ve çi Partisi Basn
Bürosu Bakan Hikmet Çiçek 10 Haziran 2009 günü Silivri Cezaevi’ndeki
koularnda.
21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k
G
17
SLVR ZLENMLER
‘Dalya oturumu’nun sakinleri
Ergenekon’un en renkli durumalarndan biri, 100. oturumda
yaanyor. Sanklar ve avukatlar pe pee söz alyor; kimi tahliye talep
ediyor, kimi iddianameyle dalga geçiyor, kimi de Mahkeme Heyeti’ni
vicdan muhasebesi yapmaya çaryor. Tarihi ‘Dalya oturumu’,
Adnan’n ve üç sann daha özgürlüe kavumalar ile sona eriyor…
CÜNEYT AKALIN
ilivri’de 100. duruma. 8 ay
olmu, dile kolay. 12 Haziran Cuma, sanıkların talep
arz günü. Salon doluca, çi Partililer çounlukta. Sanıklar ve savunmanlar yerlerini alıyor, heyet
bakanı oturumu balatıyor.
S
M “Tarihsel
hesaplama hukuk
dersine dönüüyor.
‘Bu davada çok
sayda delil
topland, tek bir
karanlk nokta
kalmad’ cümlesini,
temel önerme
izliyor: Maddi
gerçeklere
dayanmalsnz!”
Çizim:
Baak Bugay
18 G Ayd›nl›k
G
SALONDAN KESİTLER
Prof. Kemal Alemdarolu’nun avukatı Çetinba, bıraktıı yerden devam ediyor. 925 sayfalık savunmayı izlemeye çalııyorum, beceremiyorum. Ben de
uzaktan, kamera görüntülerinin
yardımıyla, arkadalarımı izliyorum. Hikmet Çiçek biraz zayıflamı, Hayati’de bir deiiklik yok.
Nusret Senem çakı gibi, Emin
Gürses de formda gözüküyor.
Dou Bey, en önde oturuyor; sık
21 HAZRAN 2009
sık not alıyor. Uzaktan kolay seçemiyorum. P’nin yeni üyesi
Muzaffer Tekin, ıklıkta Senem’den geri kalmıyor. Öteki sanıkların çounu çıkartamıyorum. Heyet üyelerinin her birinin
önünde bir bilgisayar ekranı…
Ne de olsa, bilgi çaındayız!
Heyet tepkisiz; konumalara müdahale etmiyor.
Öle molası… Dou Bey’i bu
kez yakından görebiliyorum. O
da iyi görünüyor. Gözlerinin içi
gülüyor, gelenlerle tek tek ilgileniyor.
DALYANIN CUMA’SI
Öleden sonraki duruma
balıyor. Avukat Çetinba, iddianameyle gırgır geçiyor. Aziz Nesin’lik iddianamede neler yok
ki… Perinçek ve lhan Selçuk cep
telefonu kullanmazlarmı; al
sana gizli örgüt kanıtıymı!
Saat 15’e doru yargıç savunmayı kesiyor, talepleri dinlemeye
geçiyor ve Ergenekon’un en renkli durumalarından biri, 100.
oturumda yaanıyor.
Oktay Yıldırım söz alıyor.
Atak, duygusal biri. Geçmite
yazdıı mektuplardan pasajlar
okuyor. Ergenekon sanıklarına
“Don Kiot” diye laf atan Emekli General Pamukolu’na serzenite bulunuyor. “Cesaretin ve
mertliin erdemlerinden” söz
ediyor. i avukata mavukata bırakmadan tahliye talep ediyor.
Ardından Hikmet Çiçek,
Adnan Akfırat ve Nusret Senem
söz alıyor. P’liler konumaya
balayınca, hava birden deiiyor. Her biri iyi hazırlanmı bu
konumaların ayrıntılarına girmeyeceim, merak eden, P’nin
internet sitesine girip konumaları örenebilir; kesinlikle deer.
Çok kısaca belirtmek gerekirse,
Nusret Senem Silopi’de, BOTA’ta, Cizre’de yapılan kazılarda ortaya çıkan hayvan kemiklerini hatırlatarak, yanda medya
ile alay ediyor. Tertip’in 1998’de
baladıına iaret eden Akfırat
ise Gladyo’ya karı ilk kitabı yazmı olmanın keyfini çıkarıyor,
Çiçek de “P’nin 40 yılı aan yaamının özetinin Gladyo’ya karı
mücadele” olduunu hatırlatıyor.
Sanıklardan avukat Kemal
Kerinçsiz, gizli tanıklık kurumunu, yasal düzenlemeyi uzun uzadıya irdeliyor; “Gizli tanıklık yasasının adeta bir Ergenekon’a
özel yasa” olduunu gözler
önüne seriyor.
Ardından söz alan sanıklardan Mehmet Demirta, Ümit
Ouztan, Hayrettin Ertekin,
Murat ar, Ümit Sayın ve M.
Fikri Karada uzun süredir tutuklu kaldıklarını hatırlatarak,
tahliyelerini talep ediyorlar.
“Kuvayı milliyeciler”den Fikri
Karada geçmite babakanı makamında ziyarete gittiklerini, Erdoan’ın kendilerine “mücadele-
Durumalar bandan
itibaren dikkatle izleyen
Veli Küçük’ün kz ve
avukat Zeynep Küçük, 100
durumann muhasebesini
yapmaya koyuluyor. Gerçek
bir tahliye yapmayarak
yanda medyay
cesaretlendiren
Mahkeme’nin 2., 3., 4.
iddianameyi de kabul
edeceini söylüyor.
“Buradaki sanklar bir
bedel ödüyor, siz de bedel
ödemelisiniz” diyerek
Heyet’i bir vicdan
muhasebesine zorluyor.
ye devam” iareti verdiini anlatınca; yanımda oturan arkadaım
beni dürtüyor. Aslında bu sözlerin anlamı açık; Bunlar mı Kuvvacı; medya neler anlatıyor, salonda nelere tanık oluyor
insan…
“ATATÜRK DAĞA ÇIKARDI”
Dou Bey, kürsüye çıkınca
herkes dikkat kesiliyor. P Bakanı heyetin önünde ülkenin son 40
yılını masaya yatırıyor. Gladyo’yu kastederek “bu örgüt alçakların kurduu bir örgüttür.
Bu örgütten yargılanmak benim
için büyük acıdır” diyor. Salonda
çıt çıkmıyor, herkes can kulaıyla izliyor. Heyet Bakanı koltuuna daha bir gömülüyor.
Dou Bey’in açıklamaları tarihsel bir hesaplamaya dönüyor.
“Atatürk bugün gelseydi, daa
çıkardı” diye haykırıyor. Savcıların suçladıı Nazım’ı, Deniz Gezmi ve arkadalarını savunuyor.
Salonda sinek uçsa kanatlarının
sesi duyulacak. Tarihsel hesaplama hukuk dersine dönüüyor.
“Bu davada çok sayıda delil toplandı, tek bir karanlık nokta kalmadı” cümlesini, temel önerme
izliyor: “Maddi gerçeklere dayanmalısınız!” Yani 2455 sayfalık, binlerce klasörlük iddianame
‘hikâye’ demeye getiriyor. Ne
aır bir suçlama!
AVUKATLAR GEÇİDİ
Durumaları baından itiba-
Dou Perinçek, kürsüye
çknca herkes dikkat
kesiliyor. P Bakan
heyetin önünde ülkenin son
40 yln masaya yatryor.
Dou Bey’in açklamalar
tarihsel bir hesaplamaya
dönüyor. “Atatürk bugün
gelseydi, daa çkard” diye
haykryor. Savclarn
suçlad Nazm’, Deniz
Gezmi ve arkadalarn
savunuyor. Salonda sinek
uçsa kanatlarnn sesi
duyulacak…
ren dikkatle izleyen Veli Küçük’ün kızı ve avukatı Zeynep
Küçük, 100 durumanın muhasebesini yapmaya koyuluyor.
Kara kalı kara gözlü, boylu
poslu genç kadın konutukça açılıyor, açıldıkça anlatıyor. Gerçek
bir tahliye yapmayarak yanda
medyayı cesaretlendiren Mahkeme’nin 2., 3., 4. iddianameyi de
kabul edeceini iddia ediyor. Çocukluundan beri ailesine yönelik tehditler yüzünden koruma
altında yaadıını anlatıyor.
“Buradaki sanıklar bir bedel
ödüyor, siz de bedel ödemelisiniz” diyerek Heyet’i bir vicdan
muhasebesine zorluyor. Muzaffer Tekin’in “yeni mezun, genç
stajyer” havalı avukatı Özden
Hanım hakkındaki kanı, yerini
“amma yaman avukat” izlenimine bırakıyor. Özden Hanım da
Heyet’in cesur bir karar vermemesinin karı güçleri cesaretlendirdiine dikkat çekiyor.
“Bir kii hem kahraman hem
terörist olmaz” diyerek madalyasını iade eden emekli subay Serdar Öztürk’ün avukatı Hasan
Gürbüz, önemli açıklamalar yapıyor; müvekkilinin bürosunda
yapılan aramada bulunduu
iddia edilen CD’nin, arama tutanaında bulunmadıını anlatıyor
öfkeyle. Tertiplerle Samanyolu
TV’deki dizinin benzerliine dikkat çekiyor.
Sıra P avukatlarına geliyor.
Ak saçlı, salam yapılı, eski senatör, deneyimli hukukçu Servet Bora, söze Mütareke stan-
bul’undan giriyor. Heyet’i “taa
tohum ekmek, suya yazı yazmak”la suçluyor. Heyet’in bu
davayı bitiremeyeceini iddia
ediyor. Ardından bir baka ak
saçlı P avukatı, Mehmet Cengiz
söz alıyor:
“(Güney’in iddialarını içeren) emayı açmıyorsunuz ama
Dou Perinçek’leri içerde tutuyorsunuz. Mahkeme o emadaki zenginlerin, iadamlarının
koruması mı? O emadaki en
temiz kii Dou Perinçek’tir.”
Sözünü bitirirken kılıcı düüme
indiriyor: “emayı açınız!”
Heyet, tepkisiz dinliyor.
Bakan savcılardan talepler
hakkında mütalaa talep ediyor.
Baka bir dünyada yaayan savcılar otomatie balamı: “suçun
mahiyeti (…) reddine…”
Saat 21’e yaklaıyor. Heyet
müzakereye çekiliyor.
ADNAN’A ÖZGÜRLÜK
Yorgunluk midelerin kazınmasına karımı olmalı, bir avukatın bir yerden bulup getirdii
peksimet tarzı yiyecekler, sanıklar ve dinleyiciler arasında hızla
bölüülüyor. Dinleyiciler ve avukatların bir bölümü Silivri’den
ayrılıyor. Nöbetçi avukatlar kalıyor, kim bilir bir tahliye kararı
çıkabilir!
Adnan Akfırat’ın tahliye olduunu ertesi gün öreniyoruz.
Tarihi ‘Dalya oturumu’, Adnan’ın ve üç sanıın daha özgürlüe kavumaları ile sona
eriyor.G
21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k
G
19
YEN MÜSTEARLIK TASARISI…
‘Kamu Güvenliği’
yabancı ajanlara emanet!
çileri Bakan Atalay, Kamu Düzeni ve Güvenlii Müstearl yasa
tasars için, ‘esnek çalalm diye her eyi yasa metnine geçirmedik”
diyor. Müstearla örtülü ödenek ayrlacak olmas, Atalay’n
açklamasyla birleince düündürücü bir tablo çkyor. Üstelik yeni
müstearln kaplar yabanc ajanlara da sonuna kadar açk…
LEVENT AK/UMUT ALBAYRAK
çileri Bakanlıı bünyesinde
“Kamu Düzeni ve Güvenlii
Müstearlıı” kurulmasını öngören yasa tasarısı önümüzdeki
günlerde Meclis Genel Kurulu’nda görüülmeye balanacak.
Tasarıda, yeni müstearlıın kurulu amacı, “Terörle mücadeleye ilikin politika ve stratejileri
gelitirmek ve bu konuda ilgili
kurum ve kurulular arasında
koordinasyonu salamak” olarak tanımlıyor. Ancak tasarı batan sona incelendiinde, 20 maddenin her biri AKP Hükümeti’nin gerçek niyetini ele veriyor!
Nitekim ‘kamu güvenlii’nin yabancı ajanlara teslim edilmesinden tutun da, psikolojik harp
dairesinin faaliyetlerinin yasallatırılmasına kadar pek çok
‘tehlike’yi tasarının satır aralarında okumak mümkün. Müstearlıa, balı olacaı çileri Bakanlıı’nda bile bulunmayan ‘sınırsız yetkiler’ verilmesi de cabası!
“ESNEK ÇALIŞALIM DİYE
HER ŞEYİ YAZMADIK”
Tasarının maddelerini incelemeye geçmeden, çileri Bakanı
Beir Atalay’ın, kurmak istedikleri müstearlık için yaptıı tarifi
aktaralım. Atalay, 20 Mayıs
günü, tasarının görüüldüü komisyonda öyle diyor: “Bu kurulu etkili olacak, etkili kılacaız.
Bu konuda belki her ey yasa
metnine geçirilmiyor. Biraz da
‘çok balayıcı olmayalım, biraz
esnek çalıalım’ diye…”
Türkiye, yasa metnine geçirilmeyen “esnek çalıma”nın ne olduunu telefon dinlemelerinden,
montajlanan ses kayıtlarından,
sızdırılan uydurma belgelerden
gayet iyi biliyor!
imdi, “yasa metnine geçirilen” maddelere göz atalım…
CIA AJANLARI MÜSTEŞARLIKTA
YUVALANABİLİR
Tasarının 13. maddesi, sözlemeli personel ve uzman çalıtırılmasını düzenliyor. Bu maddenin 2. fıkrasına göre, Müstearlıkta ‘yabancı uzman’ çalıtırılabilecek. Tasarıda aynen öyle deniyor:
“Ayrıca özel uzmanlık isteyen
konularda kadro karılıı olmaksızın tam gün veya kısmi gün
veya belli bir konu veya proje bazında, konu veya projenin süresi
ile sınırlı olmak kouluyla sözlemeli personel ve yabancı uzman
çalıtırılabilir. Bunlara ödenecek
ücret Müstearın teklifi üzerine
Bakan onayı ile belirlenir.”
Bu konuda uzmanlaan yabancıların tamamı aynı zamanda, bir istihbarat örgütünün de
elemanı. Özellikle CIA ve MOSSAD gibi servisler, “uzman” sıfatını yapıtırdıkları ajanları çalıtırıyorlar. Ulusal güvenlik konusunda en üst kurum olacak bu
müstearlıın kapıları, yabancı
ülke ajanlarına da sonuna kadar
açık!
KADROLAŞMAYA AÇIK
Ayrıca, Müstearın önerdii,
çileri Bakanı’nın onayladıı
herkes, Müstearlık’ta görevlendirilebilecek. 12. maddenin 2.
fıkrasında öyle deniyor: “Müstearlıın görev alanına giren konularda çalıtırılmak üzere bütün
kamu kurum ve kurulularının
personeli, (…) Müstearın teklifi
ve Bakan onayı ile geçici olarak
20 G Ayd›nl›k
G
21 HAZRAN 2009
Müstearlıkta görevlendirilebilir.”
13. maddenin 1. fıkrası da,
belirlenen kadrolar karılık gösterilmek artıyla, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve dier
kanunların sözlemeli personel
çalıtırılması hakkındaki hükümlerine balı olunmaksızın, Müstearlıkta sözlemeli personel çalıtırılabileceini öngörüyor.
BAĞLI OLDUĞU BAKANLIKTAN BİLE
DAHA YETKİLİ!
Tasarının 6. maddesi kurulacak müstearlıın görevlerini belirliyor. 6’ncı maddenin f bendi,
öyle: “nceleme ve denetleme
yapmak ya da yaptırmak.”
Bir bakanlıkta bile bulunmayan bu yetki sayesinde yeni Müstearlık, balı olacaı çileri Bakanlıı’ndan bile daha yetkili kılınıyor!
Peki müstearlık, nereleri de-
Beir Atalay: “Bu kurulu etkili olacak, etkili klacaz. Bu konuda belki her ey yasa metnine geçirilmiyor.
Biraz da ‘çok balayc olmayalm, biraz esnek çalalm’ diye…”
netleyebilecek? Yasada inceleme
ve denetleme yetkisinin sınırı çizilmiyor. Ama Müstearlıa koordinasyon yönünden balı olan
her kurumun inceleme ve denetleme kapsamında olabilecei gibi
bir anlam çıkıyor. Bu kurulular
arasında Jandarma da var, MT
KAMU DÜZENİ VE GÜVENLİĞİ MÜSTEŞARLIĞI
ANA HİZMET BİRİMLERİ
DANIŞMA BİRİMLERİ
YARDIMCI HİZMET BİRİMLERİ
Planlama, Koordinasyon ve Sosyal
Destek Daire Başkanlığı
Görevi: Belirlenen politikaların
uygulanmasına yönelik eylem
planları hazırlamak ve istihbarat
getirecek kurumlar arası
koordinasyonu sağlamak.
Müsteşarlık Müşavirleri
Terörle mücadele alanında özel
bilgi ve ihtisasından yararlanılmak
üzere en çok on Müsteşarlık
Müşaviri görevlendirilebilir. Bakan
onayı ile istihdam edilir.
İnsan Kaynakları ve Destek
Hizmetleri Daire Başkanlığı
Görevi: Müsteşarlık personelinin
atama, nakil, disiplin, sicil, terfi,
ücret, emeklilik ve benzeri özlük
işlerini yürütmek.
Araştırma-Geliştirme Daire
Başkanlığı
Görevi: Veri, bilgi ve belgeleri
toplamak, tasnif etmek, analiz ve
değerlendirmeler yapmak, rapor
Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı
Görevi: Müsteşarlığın orta ve uzun
vadeli kurumsal strateji ve
politikalarını belirlemek ve
Müsteşarlık bütçesini hazırlamak.
İletişim Daire Başkanlığı
Görevi: Müsteşarlığın politikalarını
kamuoyuna kabullendirmek için
faaliyet yürütmek. Geçmişte bu
birim Psikolojik Harp Dairesi olarak
Hukuk Müşavirliği
Görevi: Terörle mücadele
mevzuatını ve uygulamasını
değerlendirmek.
Dış İlişkiler Daire Başkanlığı
Görevi: İlgili uluslararası kurum ve
kuruluşlarla işbirliği yapmak,
uluslararası deneyimleri takip edip
uygulamaya kazandırmak.
21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k
G
21
de!
PSİKOLOJİK HARP DAİRESİ’NE
YENİDEN MERHABA
Kurulacak müstearlıın görevleri arasında dikkat çeken bir
dier ayrıntı da, yine 6’ncı maddenin d bendinde gizli: “Kamuoyunu bilgilendirmek ve halkla
iletiimi salamak.”
Bu maddeyle müstearlıa,
psikolojik harp yetkisi veriliyor.
AKP iktidarı bu ii yapan, Milli
Güvenlik Kurulu Genel Sekreterlii bünyesinde faaliyet gösteren
Toplumla likiler Bakanlıı’nı
MT ve Jandarma rahatsız
Tasarının 8. maddesinin 2. fıkrasında, Müstearlıın; Genelkurmay Bakanlıı, Dıileri Bakanlıı, MT Müstearlıı, Jandarma Genel Komutanlıı, Emniyet Genel Müdürlüü ve Sahil Güvenlik
Komutanlıı’ndan aldıı istihbaratı, kendi havuzunda toplayacaı yazıyor. Ancak MT ve Jandarma’nın kurulacak müstearlıktan rahatsız olduu
belirtiliyor. Müstearlıın kurulmasına ilikin,
“MT’i fiilen çileri Bakanlıı’na balı bir istihbarat ubesi durumuna düürecekler” deerlendirmesi yapılıyor. Babakanlık’a balı MT’in, yeni müstearlık aracılııyla çileri Bakanlıı’na balı bir
ubeymi gibi çalıtırılmasının yanlı olduu ifade
ediliyor.
Müstearlıın kurulması, AKP Hükümeti’nin
Ulusal Program Taslaı’nda da yer alan “Jandarma’nın yetkilerini sivil güvenlik birimlerine devretme” planının bir parçası olduu deerlendirmesi
de yapılıyor.
E. TÜMGENERAL ALAETTN PARMAKSIZ
(E. Genelkurmay stihbarat ve stihbarata Kar
Koyma Daire Bk.)
Yabancıların çalıtırılması
sakıncalı
Böyle bir kurumun çileri Bakanlıı’na balı
olarak ileyebileceini düünmüyorum. MT kurulacak müstearlıın balı olacaı yerden daha üst
bir makama balı, ancak onun altındaymı gibi bir
durum olacak. Hiyerarik açıdan bir sıkıntı, daha
kurulu aamasında olur. Personel düzeni açısından hem sözlemeli hem de yabancıların çalıması
yanlı. Yabancılarla ibirlii yaparsın, uzmanlar
getirirsin bilgisine bavurabilirsin ancak yabancıların çalıması sakıncalıdır. Adı güvenlik müstearlıı olacak ama orada yabancılar çalıacak. Personelinin sözlemeli olması ise bir takım insanları istihdam etme amaçlı olabilir.
22 G Ayd›nl›k
G
21 HAZRAN 2009
“AB’ye uyuyoruz, bu kurum
anti-demokratik” diye 2003’te
kapatmıtı. Bu görev daha sonra,
Babakanlık Güvenlik leri
Genel Müdürlüü’nce ve çileri
Bakanlıı’nca yapılmaya balanmıtı. Bu kurumun tüm yetkileri
imdi kurulacak Müstearlıa veriliyor.
ÖRTÜLÜ ÖDENEK, ‘YASA METNİNE
GEÇİRİLMEYEN’ İŞLER İÇİN Mİ?
Kurulacak müstearlıın bütçesi de incelenmeye deer. Çalıtırılacak kiilere verilecek maalar, dier kamu personelinin aldı-
ı ücretlerin kat kat üzerinde. kramiye ve maa tutarındaki ödüller de cabası.
Ancak en dikkat çekici ayrıntılardan biri, Müstearlıın bütçesiyle ilgili usul ve esasları belirleyen 16. maddenin 1. fıkrasında
gizli: “Müstearlık, 10.12.2003
tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali
Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na
tabi, genel bütçeli bir idaredir.
Bu Kanun kapsamında yürütülen
ve gizlilik ihtiva eden iler için
5018 sayılı Kanun’un 24. maddesi esaslarına göre Müstearlık
bütçesine ödenek konulur.”
5018 sayılı kanunun 24.
maddesi, kurulacak müstearlıa
örtülü ödenek ayrılmasını öngörüyor.
İL-İLÇE DÜZEYİNDE ÖRGÜTLENECEK
Tasarının 18. maddesiyle
müstearlıa, tarada irtibat birimi kurma yetkisi de veriliyor.
Valilikler bünyesindeki l Sosyal
Etüt ve Proje Müdürlükleri, müstearlıa balı hale getiriliyor.
Bu, örgütün taraya kadar geniletilmesini ve yürütülecek psikolojik savaın en ücra köelere
kadar yayılmasını amaçlıyor.
TEZGÂHI FARK ETMEDİLER
Yürütme maddeleriyle birlikte topu topu 20 maddeden oluan kanunun içine gizlenmi tuzakları, muhalefet milletvekilleri
de algılayamadı. Ne CHP’li vekiller, ne MHP’li vekiller, ne de
DTP’liler TBMM çileri Komisyonu’nda tasarının özüne ilikin
itirazda bulunmamılardı. Tasarı
birkaç teknik düzeltmenin ardından komisyondan rahatça geçirildi.
“TAYYİP, ÖZEL ÖRGÜTÜNÜ
YASALLAŞTIRIYOR”
Kamu Düzeni ve Güvenlii
Müstearlıı’nın kurulma amacının, Tayyip Erdoan’ın fiilen
kurduu belirtilen “özel istihbarat örgütü”nü yasal statüye kavuturmak olduu söyleniyor.
Özellikle yasadıı dinlemelerin
Tayyip Erdoan’ın “özel istihbarat örgütü” tarafından yapıldıı
kaydediliyor. Yurtdıından Türkiye’ye getirilen 11 yüksek teknolojili dinleme aygıtının bir kıs-
Müstearln kurulma amacnn, Tayyip Erdoan’n fiilen kurduu “özel istihbarat örgütü”nü yasal statüye
kavuturmak olduu söyleniyor.
mının, bu örgüte tahsis edildii
de belirtilmiti.
NAZİLERİN GESTAPO’SUNA BENZİYOR
Yeni Müstearlık, bu özellikleriyle Nazilerin Gestapo’sunu
hatırlatıyor. Gestapo, 1933 yılında Nazi Almanyası’nda kurulmutu. Gestapo, Almanca’da
gizli devlet polisi anlamına gelen
“geheime-staat-polizei”nin kısaltması. Alman halkı bu örgütü
Nazi partisinin (NSDAP) polisi
olarak niteliyordu. Örgütün
amacı, halk içinde korku yaratarak Alman faizmine direnenleri
ve Yahudileri ortadan kaldırmaktı. Örgüt, herkesi ajanlatırarak toplumun tabanına yayılmayı hedeflemi ve bunu büyük
oranda baarmıtı. Örgüt, kendisine gelen ihbarlarla sokak ortasında sorgusuz sualsiz infazlar
gerçekletirmi; bu sayede hem
güçlü olduu izlenimini vermi,
hem de toplum üzerinde baskı
E. TÜMGENERAL OSMAN ÖZBEK
(E. Jandarma Genel Komutanl Harekât Bk.)
Gayri ciddi!
Ölü doacak bir müstearlıktır. Hiçbir yararı
olmaz. Böyle bir müstearlık tehlikeyi ciddiye almamak anlamına gelir. Bunda dı güçlerin de etkisi
vardır. Normalde Babakanlık’a balı olarak kurulması gerekir. Ancak Babakanlık’a balı olarak kurulsa da terörü yabancı güçler destekledii için fazla
bir etkisi olmaz. Çünkü büyük bir tehdit olduunu
gören, buna göre yapılanan bir kurulu kurulması
gerekir. Etkin bir yapılanmaya kavuturulacak Terörle Mücadele Yüksek Kurulu bu ileri götürebilir.
Ancak bu yeni yapılanma gayri ciddidir.
HASAN FEHM GÜNE (Eski çileri Bakan)
Yeni bir yasaya gerek yok!
Bu, terörle mücadeledeki baarısızlıın birdıa
vurumudur. “ABD, Irak ve Irak’ın kuzeyiyle istihbarat paylaımı yapacaız” dediler; olmadı, bir ie
yaramadı. Bu müstearlık da onun gibi olmazlardan
biridir. Böyle bir yapıyla terörle mücadele konusunda etkin bir sonuç alamazlar. Yeni bir yasa çıkarmaya gerek yok. Bu iin esasını oluturan Terörle
Mücadele Yüksek Kurulu ihtiyacı karılayabilir.
RAHM GÜNER (CHP Ordu Milletvekili/Hukukçu)
CIA ve Mossad parmaı
Yeni Müstearlk, Hitler’in Gestapo’sunu hatrlatyor.
AKP Hükümeti’nin Kamu Düzeni ve Güvenlii
Müstearlıı kurma giriimleri faizmin ayak sesleridir. AKP kendi derin devletini resmiletirmek istiyor. Bu müstearlıın kurulması iinin içinde CIA
ve MOSSAD parmaı olduunu düünüyorum.
Zaten yabancı kiilerin bu kurumda çalımasının
öngörülmesi de artık yabancı ajanların Türkiye’de
rahatça faaliyet gösterebilmeleri anlamına geliyor.
21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k
G
23
ULUSAL GÖRÜŞ
Rum basınından seçme haberler…
Yaklaşık 20 yıldır Rum basınını sürekli
izliyorum. Kıbrıs sorununda yaşanmakta
olan tüm süreçleri de yakinen takip ediyorum. Bütün bunlar, benim Rum tarafının
Kıbrıs sorununa bakışı konusunda hatırı sayılır bir bilgi birikimine sahip olmama
neden oldu. Rumların Kıbrıs sorununu çözmek istemediklerini, masa başında Ada’yı
HÜSEYİN MACİT YUSUF Yunan yapacak çözüm yolları peşinde olduklarını, emperyalizmle kol kola Türk
düşmanlığı yaparak Enosis ve Megali İdea
ülkülerini gerçekleştirme çabalarını yıllardır ibretle izliyorum. Bu nedenle ‘Rum ile birleşelim, barış içinde kardeş kardeş yaşayalım’ tezlerini ortaya koyanların; Rum’u iyice tanımadan, gerçekçi olmayan ve
Kıbrıs Türkü’nün sonu olabilecek bir doğrultuda siyaset yapmalarını
kınıyorum.
1963-64-67 ve 1974’te Rum’un saldırılarına maruz kalmış Kıbrıs
Türk halkının bir bireyi olarak, yaşadığımız olumsuzluklardan artık
ders alınmasının gerekliliğine inanıyorum. Rum’un bizi soykırım yaparak yok etme idealleri bugün de maalesef geçerlidir. Adada kahpece katledilen; göçe, insanlık dışı şartlarda yaşamaya zorlanan; horlanan, hakları gasp edilerek ikinci sınıf vatandaş muamelesi gören
hep Kıbrıs Türkü olmuştur.
ANKARA VE LEFKOŞA SİYASETLERİNİ DÜZELTMELİ
KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ömrünün elli senesini uzlaşma niyeti olmayan Rumlarla anlaşmaya, barış yapmaya harcadı. Şimdiki Cumhurbaşkanımız Mehmet Ali Talat da Türkiye’nin
AB macerasına zarar gelmemesi adına, masa başında tutuluyor. Müzakerelerden hiçbir sonuç çıkmayacağını bile bile havanda su dövülüyor; halklara boşuna ümit pompalanıyor.
Bizi Ankara’dan ve Lefkoşa’dan yönetenler Rum’un gerçek yüzünü artık görmeli ve buna göre siyasetlerini düzeltmelidirler. Siz değerli okurlarımın Rum’un gerçek amacını daha iyi anlayabilmesi için
Haziran ayında Rum basınında çıkan bazı haberleri derledim. Bu haberlerle ilgili yorum yapmama gerek olmadığını, Rum’un her şeyi
gözler önünde, açıkça ve çekinmeden yaptığını göreceksiniz…
SURİYE’YLE KKTC’YE DENİZ SEFERLERİNİ KONUŞACAKLARMIŞ
-“Rum Dışişleri Bakanı Markos Kiprianu, bir dizi temasta bulunmak
amacıyla dün akşam Suriye’ye gitti. Suriye ziyaretinin amacının Suriyeli
meslektaşıyla Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’ın resmi ziyareti için hazırlık konusunda görüşmelerde bulunmak olduğunu ifade
eden Kiprianu, Suriye ve KKTC arasındaki deniz seferlerine ilişkin bir
soru üzerine ise, bunun askıda bulunan ve ele alınacak olan konular
arasında bulunduğunu söyledi.” (1 Haziran 2009, Haravgi)
AB MESAJI
-“KS EDEK Başkanı Yannakis Omiru, doğrudan müzakerelerin
başlamasından 9 ay sonra Türk tarafının bilindik uzlaşmaz tezlerinde
ısrarlı olduğunu öne sürdü. Omiru, Rum tarafının öncellikle, Türklerin niyetleri konusunda uluslararası toplum ile Avrupa’yı bilgilendirmesi ve Türkiye-AB katılım diyalogunun daha ileriye gitmesine rıza
göstermeyeceği konusunda AB ortaklarına mesaj göndermesi gerektiğini yineledi.” (1 Haziran 2009, Fileleftheros)
-“Rum Yönetimi Başkanı Hristofyas, ‘Kıbrıs sorununun çözümü
ve Türkiye’nin AB’ye ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ne karşı yükümlülüklerini yerine getirmesi, AB’ye daha yakın olmasına yardımcı olacaktır’ iddiasında bulundu.” (11 Haziran 2009, Haravgi)
24 G Ayd›nl›kG 21 HAZRAN 2009
TOPRAK TALEPLERİ
-“Mehmet Ali Talat ile Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas,
‘toprak’ konusundaki ilk niyetlerinin kaydedilmesi için bu haftalarda
büyük olasılıkla görüşme yapacaklar. Hristofyas’ın, Karpaz’ın bir bölümü ile Ziyamet ve aşağı bölgesinin de Rum tarafına verilmesini istediği kanaatindeyiz.” (3 Haziran 2009, Politis)
-“Omorfo’nun verilmesi Başkan Hristofyas ve Kıbrıs Rum tarafı
için kırmızıçizgidir. Omorfo’nun iadesi ve belirli sayıda göçmenin geri
dönüşü olmadan, Başkan Hristofyas’ın toprakla ilgili temel hedeflerinden birinden ciddi bir uzaklaşma olur.” (10 Haziran 2009, Alithia)
- Sözde “Maraş Belediye Başkanı” Aleksis Galanos, Maraş kökenli Rumların gelecekte buraya yeniden iskân edilmelerinin hazırlıklarını yapmak amacıyla BM’den uzmanların Maraş’a gideceklerini
iddia etti ve Rum Yönetimi Başkanı Hristofyas’ın bu yönde BM nezdinde girişimlerde bulunduğunu söyledi. 12 Haziran günlü Rum gazeteleri, Galanos’un bu iddiasına geniş yer verdiler.
BAŞPİSKOPOS: SAHTE DEVLETİN TANINACAĞI YALAN
-“Başpiskopos II. Hrisostomos, ‘Siyasilerimiz işgal ve istila konusunu toplumlararası soruna dönüştürdü. Bugün birçoğu, Kıbrıs sorununun çabucak çözümlenmesi gerektiği, zira Kıbrıs’ın bölüneceği;
Kıbrıs sorununun çabucak çözümlenmesi gerektiği, zira sahte devletin tanınacağı şeklinde bağırıyorlar. Bu yalandır’ dedi. Uyanık olmaları için Helenizme çağrıda bulunan Hrisostomos, Türklerin sadece
Kıbrıs sorununda değil Ege ve Trakya’da da ısrar edeceğini savundu.” (1 Haziran 2009, Simerini)
-Rum Hükümet Sözcüsü Stefanos Stefanu, Haravgani gazetesine
verdiği röportajda, Hristofyas’ın TC kökenli KKTC vatandaşları ve dönüşümlü başkanlık konularında taviz vermiş olduğu iddialarının gerçeği yansıtmadığını, aksine Hristofyas’ın Kıbrıs Rum tarafının daha
önce bu konularda kabul etmiş olduğu tezleri iyileştirerek müzakere
masasına sunduğunu söyledi. (5 Haziran 2009)
“TÜM KIBRIS ULUSAL KURTULUŞ CEPHESİ” KURULUYOR
-5 Haziran günlü Fileleftheros, “Kıbrıs’ın kurtuluş mücadelesini
koordine etmeyi” hedefleyen bir dernek kurulduğunu bildirdi. Gazete, Lefkoşa’nın Rum kesiminde 3 Haziran Çarşamba günü, örgüt
ve dernek temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda, “Tüm
Kıbrıs Ulusal Kurtuluş Cephesi”nin (PEAM) kurulmasına karar verildiğini yazdı.
-6 Haziran günlü Simerini ve diğer gazeteler Rum Savunma Bakanlığı’nın açıklamasına dayanarak, 11-14 Haziran 2009 tarihlerinde,
askerlerin katıldığı taktik tatbikatı icra edileceğini bildirdiler. Simerini,
“Milli Muhafız Ordusu’nun ‘Dimitra 2009’ Tatbikatı İlan Edildi” başlığıyla yansıttığı haberde, tatbikatın, RMMO Lojistik Destek sisteminin
uygulamasıyla ilgili olduğunu ve iki aşamada icra edileceğini, tatbikatın sevk ve idaresinin RMMO tarafından yapılacağını yazdı.
“TALAT İSTEDİĞİ KADAR PROTESTO MEKTUBU GÖNDERSİN”
-Rum Ticaret Sanayi ve Turizm Bakanı Andonis Pashalidis,
Ada’nın güney deniz bölgesinde, 12 parselde daha hidrokarbon
araştırma izni vereceklerini açıkladı. Simerini haberi, “Ticaret Bakanı
hidrokarbonlar konusunda ‘baskı görmüyoruz’ dedi ve Talat’ın Birleşmiş Milletler’e istediği kadar protesto mektubu gönderebileceğine
işaret etti” spotuyla aktardı. Pashalidis, “Bizim söyleyebileceğimiz,
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarının korunduğu ve kimsenin
egemenlik haklarımızdan kuşku duymasına veya bunları değiştirmesine izin vermediğimizdir” dedi. (11 Haziran 2009)G
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU’NUN KARARI:
‘Millete hakaret, yurttaşın
kişilik haklarına da saldırıdır’
Yargtay Hukuk Genel Kurulu, Orhan Pamuk’un “30 bin Kürdü ve 1
milyon Ermeni’yi öldürdük” sözlerinin, Türk milletinin fertlerinin kiilik
haklarna saldr olup olmad tartmasna son noktay koydu.
Bundan sonra her TC vatanda, milletine hakaret eden kiiye tazminat
davas açabilecek.
HAYAT ÖZCAN / SLVR
Av. Kemal Kerinçsiz ve arkadalarının, Orhan Pamuk’un “30
bin Kürdü ve 1 milyon Ermeni’yi
öldürdük” sözleri üzerine açtıkları davada, yeni bir aamaya gelindi.
ili 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin davayı iki kere reddetmesi üzerine, dosya Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu’na gönderilmiti. Kurul, 13 Mayıs 2009
tarihinde oy çokluu ile kabul ettii Yargıtay ilamını açıkladı. Bir
ilk nitelii taıyan ilama geçmeden, davanın nasıl baladıını ve
aamalarını kısaca hatırlatalım.
GEREKÇE: KİŞİLİK HAKLARINI İHLAL
Av. Kemal Kerinçsiz ve arkadaları, Orhan Pamuk’un yabancı bir dergide yayımlanan röportajında “30 bin Kürdü ve 1 milyon Ermeni’yi öldürdük. Türkiye’de hiç kimse bunu dile getirmeye cesaret edemiyor. Ben ediyorum” eklindeki beyanı üzerine; Türk milletini ve atalarımızı
katil ilan ettii, ifadeleriyle milletin bütün fertlerini yabancı milletler karısında zor duruma düürdüü, bu sözlerin Türk milletinin bütün fertlerine, tarihine ve
çıkarlarına darbe vurduu, fert
olarak da kiilik haklarının aır
surette ihlal edildii gerekçeleriyle, Pamuk hakkında manevi tazminat davası açmılardı.
ili 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, ‘davacıların salt Türk milletinin bir ferdi olmaları nedeniyle, yansıma yoluyla kiilik haklarına saldırı olduunun kabulüne
imkan bulunmadıı” gerekçesiy-
le, davayı reddetmiti. Bunun
üzerine, Kerinçsiz ve arkadaları
kararı temyiz etmi; Yargıtay 4.
Hukuk Dairesi de yerel mahkemenin kararını bozmutu. Yerel
mahkemenin kararında direnmesiyle dosya, Yargıtay Hukuk
Genel Kurulu’na gönderilmiti.
“MİLLETE AİDİYET DUYGULARI,
KİŞİLİK DEĞERLERİ KAPSAMINDA”
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Kerinçsiz’lerin temyiz talebinin kabulüne, yerel mahkemenin
‘direnme’ kararının bozulmasına
karar verdi. Kurul’un Y.argıtay
ilamında
öyle
denildi:
“Hukukumuzda kiilik haklarının tanımı yapılmamı ve bu
hakkın hangi deerleri kapsadıı
açıklanmamıtır. Böylece kiilik
haklarının nelerden ibaret olduunun belirlenmesi ve sınırının
çizilmesi yargıya bırakılmıtır.
Kiisel deerlerin; fiziki, duygusal ve sosyal kiilik deerli olarak belirlendii, kiinin toplum
içindeki mesleki kimlii, eref ve
haysiyeti, özgürlüü, vücut ve
ruh bütünlüü ve salıı, ırk, din
ve vatandalık gibi baları kapsadıı kabul edilmektedir.
“Anayasanın 66. maddesine
göre ‘Türk Devletine vatandalık
baı ile balı olan herkes
Türk’tür’. …mensubu bulundukları ve Anayasa ile çerçevesi belirlenmi bir millete aidiyet duyguları da yukarıdaki açıklamalar
nazara alındıında; kiilik deerleri kapsamında ve hukuki koruma altındadır.
“Davalı tarafından söylendii
iddia edilen sözlerin, davacının
vatandalık baı ile balı bulundukları Türk milletine yönelik
olması durumunda, davacıların
aktif dava ehliyetinin bulunduunun kabulü gerekir.
“… Davacıların aktif dava
ehliyetinin varlıının kabulü ile
davanın esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi
gerekir…”G
21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k
G
25
ÖNCÜL (ULUSAL) KÖYLÜLERN SEVNDREN RAPOR
Köylülerin toprağına
el koyan ağanın tapusu geçersiz
Öncül köylülerinin Hazine’den kiraladklar arazilere sahip çkan Halit
Ayhan ve Salih Bertan’n tapularnn geçersiz olduu ortaya çkt.
Tapular geçersiz klan, Tarm Reformu anlurfa Bölge Müdürlüü
müfettilerinin hazrlad rapor. Raporda, Öncül köyünde bugüne
kadar verilen tüm sat izinlerinin iptal edilmesi gerektii belirtiliyor.
EMNE DÖLEK
anlıurfa’nın Akçakale ilçesi
Öncül köylülerinin Hazine’den kiraladıkları arazileri
kullanan Halit Ayhan, arazinin
kendine tapulu olduunu iddia
etti; ancak tapusu geçersiz çıktı.
Geçen haftaki haberimiz üzerine Halit Ayhan, köylülerin kiraladıkları hazine arazilerinin,
kendisine ait tapulu arazilerle iç
içe olduunu; bu nedenle söz konusu hazine arazilerini kullanma
önceliinin kendisinde bulunduunu öne sürdü. Öncül köylüleri
bu iddia üzerine, Halit Ayhan’ın
tapularının geçersiz olduunu ortaya koyan Tarım Reformu anlıurfa Bölge Müdürlüü raporuyla birlikte, 17 Haziran günü Ankara Tarım Reformu Genel Müdürlüü’ne bavurdular.
26 G Ayd›nl›k
G
21 HAZRAN 2009
Tarım Reformu Genel Müdürlüü, köylülerin bavurusu
üzerine, anlıurfa Bölge Müdürlüü’nden konuyla ilgili rapor istedi. Genel Müdürlüün, gelecek
raporu deerlendirerek önümüzdeki günlerde kullanım hakkının
kimde olduuna ilikin karar
vermesi bekleniyor.
MÜFETTİŞ RAPORU: ARAZİ SATIŞLARI
İPTAL EDİLMELİ
Köylülerin Genel Müdürlüe
ilettikleri belge yeni deil. Belge,
Öncül köyünde incelemelerde
bulunan Tarım Reformu anlıurfa Bölge Müdürlüü müfettileri
tarafından 8 Mayıs 2009 tarihinde, Akçakale Kaymakamlıı üzerinden Tapu Sicil Müdürlüü’ne
iletilmek üzere hazırlanmı. Raporda, Tarım Reformu anlıurfa
Bölge Müdürlüü tarafından
Öncül Köyü’nde bugüne kadar
verilen tüm satı izinlerinin iptal
edilmesi gerektii belirtiliyor.
Raporun ayrıntıları öyle:
“Bölge Müdürlüümüzce yürütülen satı ilemlerinde, Tarım
Reformu Genel Müdürlüü Kamulatırma, Toplulatırma, Daıtım
Daire
Bakanlıı’nın
30.03.2009 tarih ve 941-1577
sayılı yazıları ekinde bulunan
25.03.2009 tarih ve 97-1505 sayılı Tarım Reformu Genel Müdürlüü Tefti Kurulu Bakanlıı
yazısı ve 24.03.2009 tarihli
Makam Oluruna istinaden Akçakale lçesi Öncül Köyü’nde kain
1 ila 14 nolu parsellerde kurumumuz tarafından bugüne kadar
verilen tüm satı izinlerinin iptal
edilmesine…”
“BENDEN KİRA ALMAYI MÜDÜRLÜK
KABUL ETMEDİ”
Öncül köylülerinin toprak
mücadelesiyle yakından ilgilenen
çi Partisi Genel Sekreter Yardımcısı Bayram Yurtçiçek, 17
Haziran’da Ulusal Kanal Ana
Haber Bülteni’ne telefonla katıldı. Yurtçiçek, müfetti raporlarının Halit Ayhan’ın imdiye
kadar Öncül köyünde aldıı tapuların geçersiz olduunu ortaya
koyduunu söyledi. Yurtçiçek,
Ayhan’ın Öncül köyündeki Hazine arazilerini, siyasi ilikileri
sayesinde kullandıını belirtti.
Yurtçiçek’in katıldıı programın bir dier konuu, Öncül
köylülerinin kiraladıkları arazileri kullanan Halit Ayhan’dı.
Ayhan, köylülerin kiraladıkları
arazilerin Hazine’ye ait olduunu kabul etti. Ancak söz konusu
arazileri kullanma hakkının öncelikle kendisine ait olduunu
iddia etti. Ayhan öyle konutu:
“Benim Öncül Köyü’nde 1000
dönümlük tapum var. Köylülerin
kiraladıkları hazine arazileri ise
benim tapulu arazimle müterek.
Kanun, ahıs arazileriyle müterek hazine arazilerinin kullanım
hakkını öncelikle mülk sahibine
veriyor. Ben de söz konusu arazileri kiralamak için Tarım Reformu anlıurfa Bölge Müdürlüü’ne ifahen bavurdum, ancak
Tarım Reformu Bölge Müdürlüü arazi davalı olduu için benden kira bedeli almayı kabul etmedi.”
“TAPUMU İPTAL EDEBİLİYORLARSA,
ARAZİLERİ KÖYLÜ KULLANSIN”
Ayhan, Ulusal Kanal’ın “Peki
sizden kira alamayız diyen Tarım
Reformu Bölge Müdürlüü, arazileri köylülere nasıl kiraya
verdi?” sorusuna ise u cevabı
verdi: “Ben bu uygulamaya itiraz
ettim ve itirazım deerlendirmeye alındı. lemde yanlılık olduu anlaıldı ve yanlılıı düzeltmek için u an çabalıyorlar.
Benim tapumu devlet iptal edebiliyorsa arazileri köylüler kullansın.”
Ayhan, “Hâlâ düzeltilememi
bir yanlı söz konusu ise siz arazileri nasıl kullanıyorsunuz” sorusuna ise “Ben o arazilere
pamuk ve budayı geçen yıl ekmitim” cevabını verdi. Oysa
bölgedeki Ulusal Kanal ekibi,
Halit Ayhan’ın pamuk ekmeye
birkaç hafta önce baladıını tespit etmiti.
Köylülerin, Hazine arazilerini kullanabilmek için ödedikleri 53 bin TL karlnda sahip olabildikleri tek ey,
ellerinde tuttuklar kira sözlemesi oldu.
arazileri birkaç yıl öncesine
kadar Öncül köylüleri kullanıyorlardı. Öncül köylüleri, söz
konusu arazileri 1974 yılında uygulamaya konulan Toprak ve
Tarım Reformu Kanunu kapsamında kullanmaya baladılar.
Arazilerin Hazine’yle davalı hale
gelmesinin nedeni ise ahıslara
ait daınık halde bulunan arazilerin bir araya getirilmesi için
anlıurfa’da uygulamaya konulan toplulatırma ilemi. Bu ilem
sırasında Tarım Reformu Bölge
Müdürlüü ahıslara ait arazileri
hazine arazilerinden ayırmak için
hazineye bitiik arazisi olanlara
çi Partisi Genel Sekreter
Yardmcs Bayram
Yurtçiçek: “Buradaki tek
kusurlunun Halit Ayhan
olduunu söylemek yanl
olur. Bu arazileri köylülere
kiraya veren, ancak kiraya
verdikten sonra köylülerin
arazileri kullanmasn
salayamayan anlurfa
Tarm Reformu Bölge
Müdürlüü de, Akçakale
ARAZİLER ÜZERİNDEKİ DAVA
Kaymakaml da, Akçakale
SÜRÜYOR
Jandarma Komutanl da bu
Halit Ayhan’ın “Kullanım
hakkı öncelikle benim” dedii iten sorumludur.”
‘Ulusal’ köylüsü: Bir tek siz
kol kanat gerdiiniz için…
Köylerinin adını ‘Ulusal’ olarak deitirme kararı alan Öncül köylüleri, neden böyle bir karara
vardıklarını Ulusal Kanal’a anlattılar.
Köylülerden Mahmut Afin, “Topraklarımız
resmen igal edildi, ama bize Ulusal Kanal’dan
baka destek veren olmadı. Bu nedenle köyümüzün
adını Ulusal olarak deitirmeye karar verdik. Tüm
köylüler bu konuda hemfikir…” dedi. Türkçeleri
iyi olmadıı için dertlerini Arapça olarak anlatan
kadınların gönüllü tercümanı, köy muhtarı Salih
Afin’in ei Hanse Afin ise “kencedeyiz, zulümdeyiz, hiç kimse bize sahip çıkmadı. Siz bize sahip
çıktınız.” diye konutu. Musa it, köyün adının deiebilmesi için gerekli resmi ilemleri en kısa zamanda yerine getireceklerini söyledi. Musa it’in
ardından, sözü kardei Salih it aldı: “Köyümüzün
adını Ulusal yapmaya kararlıyız. imiz hallolur
veya olmaz; sonuçta siz bize yardımcı oldunuz, kol
kanat gerdiniz…”
baka bir yerde arazi gösteriyor.
Arazi sahiplerinden duruma itiraz ederek mahkemeye bavuranlar oluyor. Bu nedenle 20 yıldır devam eden davalar var.
Halit Ayhan’ın kullandıı arazi
de ite bu davası devam eden arazilerden. Ayhan, bu araziyi Hazine’yle davalı bir baka ahıstan
devralmı. Tarım Reformu anlıurfa Bölge Müdürlüü’nün Halit
Ayhan’ın tapusuna geçersiz raporu vermesinin nedeni de bu.
Yani aslında Halit Ayhan köylülerin deyimiyle bakasından tapu
deil, dava satın alıyor. “Tapulu
21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k
G
27
Kül Tutanakları
XXXIII.
Biz dört kiiydik: Ârif, Ahmet, Cemâl ve bir de ben
Dört kiiydik: okumaya indik bu kente; bu avadanlk eskisineArif Çölemerik’ten: bir ar yumruk alm gibi yamyass burnu
Yüzü yok görünürdü baktnda: bir dipçie çarpmAhmet mi- bir da aasn andrrd: partal, yamal, ne giyse;
Arada bir konuurdu ya; ne söylese, hep yukardanSon snavda tandk Cemâlî; hiç söylemedi, nasl, nerden
Gülüüyle: belki Elaziz’den, Diyarbakr’dan belkiBir de ben Hozat’tan: brakalm enimi-boyumu
Böyle söz eskitmem, arzuhâlci babamdan-
L Köyde hiçbir
ailenin kendine ait
arazisi yok.
Kimileri hamallk
yaparak geçiniyor.
Her bir ailenin en
az 8 çocuu var.
arazim” dedii araziyi devraldıı
kiiye “Sen araziyi bana devret,
ben bu ii hallederim” diyor. Davalı arazilerle ilgili anlıurfa Asliye Hukuk Mahkemesi 11 Haziran’da özet kararını açıkladı.
Mahkemenin verdii kararın hazinenin lehine mi aleyhine mi olduu ise önümüzdeki günlerde
açıklanacak gerekçeli kararın ardından belli olacak.
YURTÇİÇEK: “ASIL SORUN
BÖLGEDEKİ OTORİTE BOŞLUĞU”
çi Partisi Genel Sekreter Yardımcısı Bayram Yurtçiçek, “Hazine arazilerinin köylüye kiraya verilmesinde bir aykırılık yok. Aykırılık, Halit Ayhan’ın mahkemesi
süren arazileri satın alarak ve Akçakale’deki ilikilerini devreye sokarak köylülerin yıllardır kullandıkları Hazine arazilerini airet
gücüyle kullanmasıdır” dedi. Güneydou’daki otorite boluuna
dikkat çeken Yurtçiçek, öyle konutu: “Buradaki tek kusurlunun
Halit Ayhan olduunu söylemek
yanlı olur. Bu arazileri köylülere
kiraya veren, ancak kiraya verdikten sonra köylülerin arazileri
kullanmasını salayamayan anlıurfa Tarım Reformu Bölge Müdürlüü de, Akçakale Kaymakamlıı da, Akçakale Jandarma
Komutanlıı da bu iten sorumludur. Devlet yok mu? Eer köylüler bu araziyi kullanamayacaksa
neden kiraya verildi? Kiraya verildiyse devlet gücüyle köylülerin bu
arazileri kullanması salanmalı-
28 G Ayd›nl›k
G
21 HAZRAN 2009
Biz dört kiiydik: okumaya indik bir krk yamal otobüsten
Otobüs de yiitmi hani: üç kez frensiz inmi Zigana’lardan
Her bir yan ses: bozlak düzeninde bir uzun ezgiBizden baka kaç adam, saymadk: dar ceket, yakasz mintan
Kucaklarnda: all-dall tahta bavullar, dürülü yorganBir tek kadn: ya yok-sarnm krk nakl bir abaya
Gözlerinde: bir ksr aaç, bir kör toprak parças ve karYannda ay parças bir kz çocuu, elinde bir bebek: çaputtan
Biz dört kiiydik: okumaya indik bu karanln aband kente
Kim varsa indi: adamlar, kadn, çocuk
Daldlar: tahta bavul, dürülü yorgan, çaput bebekBir daha hiç görmedik o adamlar; yok, gördük gibi dördünü
Bir inaata tula tayorlard, kenti tayorlard.
Birden bir harç yn indi üstlerine bir dev makinadan:
Hiç görmedik demek ki!
Biz dört kiiydik: okumaya indik bu kente
Küf, pas basm caddeleri; alanlar uultu-kyamet
Nereye dönsen çkmaz, yazgnn kemirdii evlerEl tersi ettik çkmazlar, küfü, pas; okumaya girdik
Girmi bizden önce niceleri: güneten, aydan, simden, ipekten
Il l, prl prl ne varsa, hepsindenIkla yonttuk kunt karanlklar ve söktük
Bir soluk söktük acmasz zaman’danKrmak üzereyken geçmiin kör trpann
Aydnlklara yürüyecekken: atein ve demirin ustas halkla
Birden sirenler, kemik çatrtlar, yrtlan et, alevsalar
Yarnlar: yerlerde!
Biz dört kiiydik, okumaya indik: Ârif, Ahmet, Cemâl ve Ben
Nice Ârif, nice Ahmet, nice Cemâl ve nice Ben
Döndük!
Döndük: Zigana’lar, bozlak ve bir aaç: ksr ve bir kör toprak
Aramzda…
Aramzda kül yn bir sunak!
YILMAZ GRUDA
BAŞSAĞLIĞI
Merkez ilçe başkanımız
Gaye Güler’in babası parti üyemiz
Talat Güler’i kaybettik.
Ailesine ve sevenlerine
başsağlığı diliyoruz.
İşçi Partisi
Balıkesir İl Örgütü
BAŞSAĞLIĞI
Parti üyelerimiz Cemal,
Ali İhsan ve Suna Şimşek’in kardeşi
Süleyman Şimşek hayatını kaybetti.
Arkadaşlarımızın acısını yürekten paylaşır,
yakınlarına başsağlığı ve sabır dileriz.
İşçi Partisi
Altındağ İlçe Başkanlığı
21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k
G
29
SEYİR DEFTERİ
Tabipler, ‘tam gün’e karı eyleme hazırlanıyor
zmir Tabip Odası Bakanı Suat Kaptaner, 18 Haziran’da yaptıı basın açıklamasıyla, tam gün tasarısının geri çekilmemesi durumunda, 24 Haziran’dan itibaren Türkiye çapında ‘beyaz eylem’ balatacaklarını açıkladı. Kaptaner, Maliye ve Salık Bakanlıı’nın “doktorlara verecek 1 kuruumuz yok” dediini hatırlatarak, hekimlerin emeine ve eitimine yakıan, insanca bir ücret istediklerini belirtti.
Ulusal Hekim Birlii de 18 Haziran’da Ankara’da ‘Tam
gün nedir, ne deildir” balıklı panel düzenledi. Ankara
Üniversitesi Halk Salıı Ana Bilim Dalı Bakanı Prof. Dr.
Recep Akdur, “tasarı özel sektöre ucuz i gücü yaratıyor”
dedi. Gazi Üniversitesi Halk Salıı Anabilim Dalı Bakanı Prof. Dr. Sefer Aycan da, bu tasarının ardından gündeme getirilmesi planlanan Kamu Hastane Birlikleri yasa tasarısına dikkat çekti. ki tasarının birbirini tamamladıını
söyleyen Aycan, hastanelerin ticari birer iletme haline
dönütürüleceini belirtti. Op. Dr. Fehmi Katırcıolu da
koruyucu hizmetlerin yok edilmesi ile 2002 yılında 13 milyar dolar olan salık harcamasının, 5 yılda 37 milyar dolara yükseldiini anlatarak, tasarının hastane barıını bozacaını söyledi.
Antalya’da ‘sahil yamasına son’
eylemi
Belediyeler parayı personele deil
müteahhide vermi!
Maliye Bakanlıı Muhasebat Genel Müdürlüü verilerine
göre, Türkiye’de belediye bütçelerindeki açık 2 yılda 4,5 kat
arttı. Belediyelerin, 2006’da 1,2 milyar lira olan bütçe açıı,
2007’de 2,2 milyara, 2008’de ise 5,2 milyar liraya çıktı.
Belediyeler geçen yıl vatandatan 1,7 milyar lira emlak
vergisi topladı; müteahhitlere ise 10 milyar 663 milyon 245
bin lira ödeme yaptı. Geçen yıl müteahhide ödenen bu para,
belediye personeline ödenen paranın neredeyse iki katı. Zira
harcamaların 5 milyar 944 milyon 940 bin lirasını personele
yapılan ödemeler oluturdu.
Toplam 30 milyar 959 milyon lirayı bulan harcamaların,
12 milyar 313 milyon 445 bin lirasını büyükehir belediyeleri gerçekletirdi.
30 G Ayd›nl›k
G
21 HAZRAN 2009
Antalya’da “Turizmi Tevik Kanunu” adı altında, önce
Milli Park vasfı kaldırılan, sonra da turizm tesisi yapılmak
üzere AKP’ye yakın isimlere tahsis edilen kıyıların yamalanmasına karı, Kındılçeme’de miting düzenlendi. Tema
Vakfı, Türkiye Tabiatını Koruma Dernei ve Antalya Barosu
öncülüündeki mitinge çi Partisi, CHP, DP, EMEP gibi siyasi partiler ile ADD ve TGB de destek verdi.
Çevre ve Orman Bakanlıı’nın, Beydaları Sahil Milli
Parkı’nı Milli Park statüsünden çıkarmasıyla, Antalya’dan
Kemer’e uzanan 822 hektarlık alan, yapılamaya açılmı;
Kındılçeme, Göynük gibi yıllardır Antalya halkının piknik
ve doal kamp alanı olarak kullandıı alanlar, aama aama
inaat alanına dönütürülmütü. Göynük ve Kındılçeme
sahil bölgelerinin 5 yıldızlı Porto Bello Otel’in sahibi Niyazi
Gökhan’a tahsis edilmesinin ardından, yüzlerce hektarlık sahillere, 7 yıldızlı Rixos otellerinin sahibi Fettah Taminci talip
olmutu.
Devrim Dönmez/Antalya
SEYİR DEFTERİ
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
Kongresi, bu yıl Türkiye’de yapıldı
Prof. Manisalı kemoterapi
tedavisi görecek
Haseki Eitim ve Aratırma Hastanesi’nde
ameliyat olan Prof. Dr. Erol Manisalı, 13 Haziran’da taburcu oldu. Manisalı, 4 ay boyunca
Çapa Tıp Fakültesi’nde kemoterapi tedavisi görecek. Manisalı’ya, Ergenekon tertibi kapsamında tutuklandıktan sonra biyopsi yapılmı ve
meme kanseri tehisi konulmutu. 4 Haziran’da
Haseki Eitim ve Aratırma Hastanesi’nde ameliyat edilen Prof. Dr. Manisalı’nın, sol gösünden
bir kitle alınmıtı.
5. Dünya Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kongresi, Türkiye Fiziksel
Tıp ve Rehabilitasyon Dernei ev sahipliinde, bu yıl Türkiye’de düzenlendi. 13-17 Haziran günleri arasında stanbul’da gerçekletirilen kongrede, 97 ülkeden gelen bilim insanı, tıp alanındaki yeni gelimeleri tartıtı. Toplantıda, fizik tedavi ve rehabilitasyon hizmetlerinde yaanan sorunlar da masaya yatırıldı. Kongre Genel Sekreteri ve Marmara Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Bakanı Prof. Dr.
Gülseren Akyüz, cihaz ücretlerinin hastalara geri ödemesinin 2 yıldan 5
yıla çıkarıldıını hatırlatarak, “hastalar sorunla karılaıyor” dedi. Salık hizmetlerinde kısıtlamaya gidildiini belirten Kongre Bakanı Prof.
Dr. Önder Kayhan da fizik tedavi ve rehabilitasyon hizmeti alan hasta
sayısında artı olduuna dikkat çekerek, “nsanlara geri ödemelerinin
yapılması gerekir. Kaderlerine terk edemeyiz” dedi.
Prof. Dr. Gülseren Akyüz, alanında yaptıı çalımalarla Sydney Licht
Lectureship ödülüne layık görüldü.
Abdüllatif ener:
AKP’li vekillerinin
260 yolsuzluk dosyası var
998 okul yöneticisinin ataması
‘Bakan oluru’yla yapılmı!
Türkiye Partisi’ni kurarak yeniden siyasete
giren Abdüllatif ener,
Alman Die Welt gazetesinde 13 Haziran’da
yayımlanan röportajında, dokunulmazlıkların
arkasında 300 yolsuzluk dosyası oyduunu belirterek, “Dosyaları biliyorum, Bunlardan 260’ı
AKP’yle ilgili” dedi. Tayyip Erdoan’la iletiiminin koptuunu açıklayan ener, Erdoan için
unları söyledi: “Takım oyuncusu deil. Önerileri kabul etmiyor. Her eyi kendi baına yapıyor.” Die Welt gazetesi ise ener’in tüm sırları
bildii için ‘tehlikeli’ olduuna dikkat çekerek,
haberinde “Erdoan’a korkuyu öreten adam”
balıını kullandı.
Milli Eitim Bakanlıı, 998 kiinin usulsüz atandıını itiraf etti. Türk
Eitim-Sen, Eski Milli Eitim Bakanı Hüseyin Çelik’in “bakan oluru” ile
yaptıı usulsüz atamaları kamuoyu gündemine getirmi ve konuyla ilgili
hukuk mücadelesi balatmıtı. Sendika, tüm 76. madde atamalarının iptalini istemi ve Bakanlıa Türkiye genelinde 76. maddeye göre kaç kiinin atandıını sormutu.
Bakanlık, eitim kurumu yöneticiliklerine yapılan atamalara ilikin
listeyi sendikaya gönderdi. 76. maddeye göre müdür, müdür bayardımcısı ve müdür yardımcısı olarak, Türkiye genelinde 998 kiinin atamasının bakan oluruyla yapıldıı ortaya çıktı. Türk Eitim-Sen stanbul Bölge
Bakanı Hanefi Bostan, yaptıı yazılı açıklamada, “Milli Eitim Bakanlıı’nın daha fazla zaman kaybetmeden 76. madde ile yapılan bütün atamaları iptal etmesi gerekmektedir. Bu, hukuk devletine saygının bir gereidir” dedi.
21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k
G
31
SEYİR DEFTERİ
Aratırma görevlileri
1 Temmuz’da i bırakacak
Almanya: ‘Kılıçdarolu
PKK’lılarla yakalandı’
iddiası yalan
Almanya’daki Deniz Feneri davası sırasında
ortaya atılan, “CHP Grup Bakanvekili Kemal
Kılıçdarolu ve CHP Merkez Yönetim Kurulu
üyesi Ali Kılıç, PKK’lılarla aynı araçta yakalandılar” iddiasına Almanya’dan 16 Haziran’da yalanlama geldi. Ali Kılıç’ın bavurusu üzerine, Almanya Hessen Eyalet Basavcılıı’ndan Basavcı
Cladue imzasıyla, 27 Mayıs’ta yapılan açıklamada, CHP’lilerle PKK’lıların aynı araçta bulunduuna dair bir tutanaın bulunmadıı, adı geçen
ahıslarla ilgili herhangi bir soruturma yapılmadıı belirtildi. Açıklamada, yapılan haberlerin
asılsız belgelerle imal edildii ifade edildi.
stanbul Üniversitesi’ndeki aratırma görevlileri, final ve bütünleme
sınavlarının olduu 1 Temmuz’da i bırakma eylemi yapacak. güvencesi ve akademik özgürlük talebiyle uzun süredir mücadele yürüten
aratırma görevlileri, 19 Haziran’da Makine Mühendisleri Odası stanbul ubesi’nde basın toplantısı düzenleyerek eylemi kamuoyuna açıkladılar.
Danıtay’ın, aratırma görevlilerinin i güvencesini ortadan kaldıran
YÖK kararının yürütmesini durdurmasına ramen karar hâlâ uygulanmıyor. Aratırma görevlileri adına açıklama yapan Emel Silahsızolu
“hukuk bir an önce uygulanmalı ve bu haksızlıa son verilmeli” çarısında bulundu.
Mayın yasası Anayasa
Mahkemesi’ne gidiyor
AKP milletvekillerinin oylarıyla TBMM’de
kabul edilen, mayınlı arazilerin temizlenmesi adı
altında toprakların yabancılara devredilmesini
öngören yasayı, Abdullah Gül 17 Haziran’da
onayladı. CHP ise yasanın iptali ve yürürlüünün
durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne
bavurmak için kolları sıvadı. CHP bavurusunda
Danıtay’ın daha önce kararnameyle yapılmak istenen benzer düzenlemeyi iptal ettiini hatırlatacak. Bavuruda yasanın, Anayasa’nın “Devletin
bütünlüü”nü düzenleyen, deitirilemez ve deitirilmesi teklif dahi edilemez 3. maddesi ile
“toprak mülkiyeti”ni düzenleyen 44. maddesine
aykırı olduunu vurgulanacak. CHP’nin bavuruyu önümüzdeki günlerde yapması bekleniyor.
32 G Ayd›nl›k
G
21 HAZRAN 2009
Amasya Genelgesi’nin yıldönümü
Taksim’de kutlandı
Amasya Dernekleri Federasyonu (ADEF), Atatürk’ün 12-22 Haziran
1919 tarihleri arasında Amasya’da kalıını ve Amasya Genelgesi’nin yayımlanıının yıldönümünü kutlamak için, 14 Haziran’da stiklal Caddesi’nde yürüyü düzenledi. Yürüyüe, stanbul’da yaayan Amasyalıların
yanı sıra stanbullular da destek verdi. Galatasaray Lisesi önünde toplanan dernek üyeleri, yöresel halk oyunları eliinde Taksim Meydanı’na
yürüdü. Yürüyü boyunca çocuklar halka kiraz daıttı. Meydana varıldıında Amasya Genelgesi okundu.
SEYİR DEFTERİ
Erdal afak’a tekzip,
Bayramolu’nun planı mı?
TGB’li Liseliler halkçı eitim için yürüdü
TGB’li Liseliler stanbul, Ankara, Mula, Samsun ve Edremit’te düzenledikleri eylemlerle ÖSS’yi ve çarpık eitim sistemini protesto ettiler.
stanbul’daki eylemin adresi Kadıköy’dü. Bahariye’den skele Meydanı’na yürüyen liseliler Atatürk heykeli önünde basın açıklaması yaptılar.
Açıklamaya, Kadıköy halkının youn katılımı da dikkat çekti. Liseliler
adına konuan Mert Can Uslu, eitimde fırsat eitliinin olmadıına dikkat çekerek, ÖSS sisteminin adil olmadıını söyledi. Uslu öyle devam
etti: “Eitim sistemi kökten deimelidir. Çada, bilimsel, milli ve tüm
eitsizlikleri ortadan kaldıracak ‘halkçı’ bir eitim sistemi, sorunların çözümüdür. ‘Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür’ bireyler yetitirilebilmesi için
tarikat okul ve yurtları kamulatırılmalıdır. Eitimde fırsat eitliinin salanması için özel okullar ve dershaneler kamulatırılmalıdır. Eitimimiz
yabancı dillerin boyunduruundan kurtarılmalıdır. Dilimizi yozlatırmak
isteyen güçlerin ve kirli emellerinin farkındayız. Baımsızlık, Atamız gibi
bizim de karakterimizdir!”
Prof. Ovalı: Aydınlık doruları yazıyor
Ergenekon operasyonunun altıncı dalgasında gözaltına alınan ve kefaletle serbest bırakılan Karadeniz Teknik Üniversitesi Öretim Üyesi Prof.
Dr. Ercüment Ovalı, Star gazetesinin haberini yalanladı. 17 Haziran’da
yayımlanan haber Ovalı’nın ifadesine dayandırılıyordu. Habere göre,
Ovalı gözaltına alınana kadar okuduu Aydınlık dergisinden etkilenerek
Ergenekon operasyonlarının tertipten ibaret olduunu düünüyordu
,ancak gözaltına alındıktan sonra nezarethanede yapılan sohbetlerden ve
gördüü belgelerden etkilenip “Ergenekon’un ciddi bir örgütlenme olduunu” anlamıtı!
Basına hiçbir ekilde böyle bir açıklama yapmadıını belirten Prof.
Ovalı, “Benim Star gazetesine söyleyeceim tek ey udur: Ben Aydınlık
okumaya devam ediyorum. Çünkü Aydınlık, gerçekleri yazmaya ve Türkiye’yi aydınlatmaya devam ediyor” dedi. Prof. Dr. Ercüment Ovalı, Star
gazetesine tekzip göndereceini de sözlerine ekledi.
Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erdal
afak imzasıyla 9 Haziran’da gazetenin sürmanetinde, “Kıbrıs’a karı Ruhban Okulu” balıklı
haber yer aldı. Haberde, Brüksel’deki AB Daimi
Temsilcisi, Büyükelçi Volkan Bozkar’a atfen ‘Yıl
sonunda Kıbrıs konusunda çözüm olmazsa Ruhban Okulu açılır’ sözlerine yer verildi. Habere,
Erdal afak’la birlikte AB gezisine giden dier
gazetecilerden tekzip geldi. Oda Tv’nin haberine
göre Erdal afak’ı yalanlayan bildiri Yeni afak
gazetesi yazarı Ali Bayramolu’nun planıydı.
Çünkü Bayramolu, Sabah gazetesine dönmek
ve gazetenin baına geçmek istiyordu.
Ayrıntıları Oda Tv’nin haberinden aktaralım:
“Yeni afak yazarı Ali Bayramolu, teker teker
gazetecileri arayarak olayı olduundan daha
baka bir boyuta getirmeye çalıtı. ‘Bir bildiri yayımlayalım’ fikri de Bayramolu’ndan geldi; arkadalarını ‘Fırsat bu fırsat, sesimizi çıkartalım’
diye örgütledi.
Bayramolu’nun bu organizasyon iine gönüllü talip olmasının altında yatan bir baka
niyet vardı. Ali Bayramolu bir dönem Sabah gazetesinde yazdı. Kimi görüleri Sabah’ta huzursuzluk yaratmaya balayınca, tıpkı Cengiz Çandar gibi bir süre sonra Sabah’tan ayrılmak zorunda kaldı. Erdal afak, o dönem köe yazarlarından sorumluydu. Bayramolu, bu ayrılıında
Erdal afak’ı suçladı.
Sabah’ın yanda medya yayın organı olması
Bayramolu için bir fırsat oldu. Hiç sevmedii ve
bir gün intikam almayı düündüü Erdal afak’ı
bu bildiri gibi olaylarla yıpratıp bir ekilde Sabah’ın baına gelmek için uratı. Nasıl ki Yeni
afak mali krize girince Fehmi Koru, baka yayın
organlarına göz kırpmaya baladıysa Ali Bayramolu da aynı ekilde arayıa geçti.”
21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k
G
33
UNUTTURMAMAK ÇN KAMERA BAINA GEÇTLER…
Duvara karşı ‘Duvar’
Süleyman Demirel Üniversitesi Radyo TV Yayncl Bölümü
örencileri, gazetecilere yönelik suikastlar konu alan bir belgesel
hazrlad. ‘Duvar’ adn verdikleri belgesel için aylarca emek veren
örenciler, birçok ünlü siyasetçi ve gazeteciyle görütü.
BORA TÜFEKL / ISPARTA
ürkiye birçok siyasetçi ve
gazetecinin suikast sonucu
öldürülüüne tanık oldu.
Abdi pekçi, Uur Mumcu, Çetin
Emeç, Turan Dursun, Muammer
Aksoy, Ahmet Taner Kılalı bunlardan birkaçı. Tarihimize kara
harflerle yazılan gazeteci suikastlarının birçou arivlerdeki yerini halen faili meçhul dosyalar
olarak koruyor. Cinayetlerin aydınlatılmasının önünde hep bir
duvar var.
Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Radyo Televizyon Yayıncılıı bölümü örencileri ite
bu tozlu arivlerde duran faili
meçhul gazeteci cinayetlerini 280
T
dakikalık bir belgeselle gündeme
getirdi. Yaklaık 25 örencinin
1,5 yıllık çalımasının ürünü
olan ‘Duvar’ isimli belgesel için,
aralarında gazeteci-yazar ve siyasetçilerin bulunduu 17 kii ile
röportajlar yapıldı.
Be bölümden oluan belgeselin birinci bölümünde Kıbrıs
Barı Harekâtı, Abdi pekçi suikastı, 12 Eylül öncesi olaylar ile
darbe ve sonuçları; ikinci bölümde Uur Mumcu, PKK ve siyasal
slam; üçüncü bölümde Susurluk, Sapanca ve 28 ubat ele alınıyor. Duvar’ın dördüncü bölümünde Ahmet Taner Kılalı suikastı ile Umut davası; beinci bölümde de Hrant Dink suikastı,
sözde Ermeni soykırımı iddiaları,
milliyetçilik, 301. Madde, Danıtay saldırısı ile emdinli olayları
ve Ergenekon operasyonları yer
alıyor.
‘ÜNİVERSİTEDEN
BOŞ ÇIKMAK İSTEMEDİK’
Duvar’ın
yönetmenliini
yapan SDÜ Radyo TV Yayıncılıı Bölümü örencisi Günel Cantak, belgeselle ilgili ayrıntıları
Aydınlık’a anlattı. Cantak, “Bizler buraya okumak için geldik.
Üniversiteden de bo çıkmak istemedik. Kapsamlı bir belgesel
hazırlamak ve hem kendimizi
alanımızda gelitirmek, hem de
arkamızda bir eser bırakmak istedik” dedi.
“GAZETECİ SUİKASTLARI BÜTÜN
OLARAK ELE ALINMAMIŞ”
Çalımaya balamadan önce
ciddi bir aratırma yapmı, gazeteci cinayetleriyle ilgili ulaabildikleri tüm belgeleri taramılar
ve bu konuyu bir bütün olarak
ele alan belgesel bir çalıma olmadıını görmüler. Cantak,
“Tek tek yapılan çalımalar
34 G Ayd›nl›k
G
21 HAZRAN 2009
var”, diyor. “Örnein Uur
Mumcu için Uur Mumcu Aratırma Gelitirme Vakfı (UMAG)
bir belgesel hazırlamı. Hrant
Dink için hazırlanan bazı çalımalar olmu. Ama hepsini bir
arada ileyen bir çalımayla karılamadık”.
Gazeteci cinayetlerini aratırırken birçok farklı konuya da
takıldıklarını anlatan Cantak,
“Bu suikastları aratırırken ülkenin sosyal ve siyasal gelimeleri
de dikkat çekiyor. Örnein,
sözde Ermeni soykırımı iddiaları,
Danıtay saldırısı, Susurluk olayları ve belki de en önemlisi 12
Eylül darbesi. ster istemez bu
konuları da deerlendirmek zorunda kaldık” dedi.
İLGİNÇ İSİMLER AYNI ÇALIŞMADA
Tanınmı birçok gazeteci ve
siyasetçinin görülerine yer verilen belgeselde bir araya getirilen
isimler de hayli ilginç… 1979
yılında stanbul Maçka’daki
evinin yakınlarında arabasında
iken Mehmet Ali Aca tarafından öldürülen Abdi pekçi’nin
kızı Nükhet pekçi, Milliyet gazetesi yazarı Derya Sazak, çi
Partisi Genel Bakanı Dou Perinçek, Birgün gazetesi yazarı
Rıdvan Akar, Ufuk Uras, gazeteci-yazar Güneri Civaolu,
TRT’de yaptıı Sınırlar Arasında isimli programla ve yazdıı
kitaplarla büyük beeni toplayan Banu Avar, CHP stanbul
Milletvekili Çetin Soysal, DTP
Diyarbakır Milletvekili Emine
Ayna, Uur Mumcu’nun kızı
Özge Mumcu ve aabeyi Ceyhan Mumcu, Gazeteci Ruen
Çakır, TBMM Susurluk ve
nsan Hakları Aratırma Komisyonları Bakanı Mehmet Elkatmı, eski bakan Fikri Salar,
stanbul Barosu nsan Hakları
Yürütme Kurulu üyesi Fethiye
Çetin, MHP Mersin Milletvekili Akif Akku ve stanbul Barosu Eski Bakanı Avukat Turgut
Kazan.
RÖPORTAJ VERENLERDEN BİRİ
SİLİVRİ’DE
Bazı röportajların çok uzun
sürdüünü ve çözümlemesinin
yapılmasının da zaman aldıını
belirten yönetmen, karılatıkları
bir zorluu da öyle anlattı:
“Bazı röportajlar 1 saat 45 dakika sürdü. Birçok isim röportaj
vermek istemedi. Ama örenci
çalıması olduu için bizleri kırmak da istemediler. Örnein
Abdi pekçi’nin kızı Nükhet
pekçi, kesinlikle röportaj vermeyen bir isim. Ama örenci çalıması olduu için bizi kırmadı”.
Çeitli milletvekilleriyle görütüklerini kaydeden Cantak,
belgeselin bir eksiini ise öyle
anlattı: “AKP’den 5 milletvekilini aradık. Bugün yarın dediler
ama bir türlü görüemedik. Birkaç milletvekili biz sizi arayacaız dediler. Ama aramadılar. Bu
belgeselin bir eksii budur. ktidar partisinin milletvekilleriyle
görüemedik”.
Belgeselde yer alan isimlerden
biri de belgesel açısından farklı
bir öneme sahip. çi Partisi Lide-
ri Dou Perinçek, Ergenekon soruturması kapsamında tutuklanmadan bir hafta önce örencilere röportaj verdi. Böylece, Perinçek’în cezaevine girmeden
önce verdii son röportaj da
Duvar belgeselinde.
“PARAYI VEREN YÖNLENDİRİR”
Örenciler, belgeselin hazırlanması için Isparta’dan stanbul, Ankara ve zmir’e defalarca
gidip gelmek durumunda kalmılar.
Yaklaık 1,5 yıllık bir emein
maddi bir külfeti de var tabii.
Duvar belgeselini hazırlayan örenciler hazırlık sürecinde yaklaık 5 bin TL para harcamılar.
Bazı kurumlar burs teklif etmi.
Cantak, “Dediler ki çok masrafınız olmutur. Biz size yardımcı
olalım… Ama biz bu belgeseli
herhangi kuruma hazırlamadık.
Para veren yönlendirme de yapar
kaygısı ile burs tekliflerini geri
çevirdik” dedi.
DUVARI AŞMAK İÇİN “DUVAR”
‘Neden gazeteci cinayetleri?’
sorusuna u cevabı veriyor yönetmen:
“Özellikle 12 Eylül sonrası
Türk gençliinin apolitize edildiini görüyoruz. Sormayan, sorgulamayan ve cevap aramayan
bir kuak yetimi. te biz de aslında ‘neden?’ sorusunu sorduumuz için suikastlarla ilgili bir belgesel hazırlamaya karar verdik.
Yani sizin bize sorduunuz soruyu biz de kendi kendimize sorduk. Onca gazeteci, siyasetçi öldürülmü. Fikri ne olursa olsun.
Neden, sorusunu sorduk biz de.”
Belgesele “Duvar” isminin verilmesi de tesadüf deil. Yapılan
röportajlarda sürekli aılamayan
bir duvardan söz ediliyor. SDÜ
örencileri de duvarın gerisini
aydınlatamasa bile ıık tutmak
için belgeselin ismine ‘Duvar’ demiler.
EKİP
Yaklaık 25 kiinin görev aldıı Duvar’da belgesel ekibi öyle
tanıtılıyor: “Yönetmen: Günel
Cantak. Metin ve Anlatım:
Günel Cantak. Aratırma: Günel
Cantak, Emine Akkaya, Elif
Emirolu, S. Toprak, Mert Acar.
Kurgu: Oral Deliba, Burahan
Kılıç. Redaksiyon: M. Zafer
Çalar, Birgül Karaman, Meneke Karakadılar. Koordinasyon:
Birgül Karaman, Nedret Çalar.
Yapım: Günel Cantak, Kaan
ahanG
Nüfus cüzdanımı,
14 aylık kızım Asya Irmak
Usta’nın nüfus cüzdanını ve
sarı basın kartımı kaybettim.
Hükümsüzdür.
Özlem Usta
21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k
G
35
HAFTANIN NOTLARI
Bir ihtimal daha var!
Ergenekon tertibi boyunca piyasaya sürülen bu kaçıncı
düzmece belge!
Yargıtay binasına ‘saldırı’ krokisi, NATO üssüne ‘sabotaj’
planı, Orgeneral Büyükanıt’a ‘suikast’ hazırlığı, hapisteki sanığın Liman lokantasında yaptığı toplantının polis kaydı,
‘Karargah Evleri’ şeması, MİT’in hazırladığı şema vs. vs.
İsterseniz bunlara Tayyip Erdoğan’ın evine suikast ve BİM
HİKMET ÇİÇEK
marketlere sabotaj krokilerini (Atabeyler) ya da Etimesgut
Askeri tesislerine saldırı planlarını (Sauna/ Küre) da ekleyebilirsiniz.
“İrticayla Mücadele Eylem Planı” da aynı türden. Daha Taraf’ta yayımlandığı günden itibaren
tek ‘ihtimal’ vardı:
Emniyet içinde yuvalanmış Gladyo’nun, TSK’yı yıpratmaya yönelik son yalanı.
‘Üç ihtimalli’ denklemler ancak bu gerçeği örtbas etmeye hizmet ederdi ve etti de. ‘Ya belge gerçekse’. Tertipçilerin
istediği de zaten buydu. ‘Yandaş olmayan’ medyadaki korkaklık, alkışlarla karşılandı.
“Burada basının tavrını da alkışlamak gerekiyor. Hem çatlak ses çıkmadan yayın yasağına karşı çıktılar hem de AK Parti
hükümetine ve Gülen cemaatine yönelik tertiplerin ‘mide bulandırdığını’ vurguladılar.” (Nazlı Ilıcak, Sabah, 16 Haziran
2009)
Bu arada Taraf’ın tetikçisine konuşan ‘Orgeneral’ arada kaynadı gitti! “Sen nasıl bir orgeneralsin? Kimliğini neden gizliyorsun? Silah arkadaşlarına karşı bu yalanları neden söylüyorsun? Muhbir general sen kimsin?” diye soran çıkmadı.
Taraf’ın belgesiyle Türkiye’nin siyasi tarihinde bir ilk yaşandı. Siyasi iktidar, isim ve kurum adı belirtmeden TSK aleyhine suç duyurusunda bulundu. AKP ile ordu mahkemelik oldu!
Yalan ve tertiplerin amacı halkın moralini bozmak ve tedirginlik yaratmaktır. Gladyo’nun yarım yüzyıldır yaptığı budur.
Gladyo, kendi üzerine toplanan dikkati dağıtmak ve bunu ‘hasım kuvvete’ yani TSK’ya yöneltmeye çalışmaktadır. Hayali gizli örgütlerin (Ergenekon), hayali gizli planların amacı budur.
Ancak bu kez baltayı taşa vurmuşlardır.
“Bu belgeden sonra Türkiye’de hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Belki de Türkiye’nin geleceğinin tasarımıyla ilgili en
önemli dönemeç budur… Kırılma noktasıdır.” (Oray Eğin, Akşam, 15 Haziran 2009)
Sonucu göreceğiz.
“Bütün Türkiye görecektir.”
‘Belgeler artık bu merkeze sızıyor’
“Medyaya
kavga
etmek için girdim.”
diyen Akşam yazarı
Oray Eğin, köşesinde
yazdığı medya polemiklerini bir kitapta topladı.
“Bunları Kimse Yazamadı” (Güncel Yayıncılık, Mart 2009) yalnızca
bir derleme değil, medyanın yakın tarihi. Yukarıdaki başlık da Eğin’in
Ahmet Altan’ı ve Taraf’ı
anlattığı yazısının başlığı.
Eğin’in, Taraf’ı anlattığı yazısının özetliyoruz.
“Ben Taraf gazetesinin sonunda neden çıkarıldığını anladım. Artık bir belge sızdırılacağı zaman Taraf gazetesi kullanılıyor ve bu sayede de psikolojik harbe katkıda bulunuluyor…
Bu savaş Taraf gazetesi üzerinden yürüyor.
“Çünkü artık diğer gazetelerin bir inandırıcılığı kalmadı.
Herhangi bir dezenformasyon yapılacağı zaman veya bir kuruma karşı saldırı başlayacağında Yeni Şafak, Star, Zaman gibi
36 G Ayd›nl›k
G
21 HAZRAN 2009
hükümet bültenlerini kullanmak savaş taktikçilerinin işine gelmiyor. Yandaş basın fazlasıyla hükümete angaje olduğu için
inandırıcılığı kalmadı… Halbuki Taraf sözde prestijli, objektif,
içinde solculuk da olan liberal ve ‘mesafeli’ bir yayın gibi görünüyor. (…)
“Sızdırılan belgelerin merkezidir bu gazete artık. (…)
“Bu kadar küçük bir gazeteyi finanse edecek kadar güçlü
kurumlar var Türkiye’de… ne olacak, 600-700 bin tane Zaman’ı finanse eden bir cemaat varsa, Türkiye’de 20 bin tane
satan Taraf’ı da finanse edecek birileri bulunur. (…)
“Karşımızdaki bir gazete değildir. Bir propaganda bültenidir artık. O gazeteyi çıkartanlar da bu psikolojik harbin piyonlarıdır. (…)
“Kısacık ömrüne bu kadar yalan haber sığdırma başarısını
başka kim göstermiştir acaba? (…)
“Taraf’ın hesabı çok açık aslında: Türkiye’de askere karşı
bir kaos yaratmak, toplumu germek ve dünyaya Türk Silahlı
Kuvvetleri’ni baskıcı bir kurum olarak göstermek. (…)
“Planın amacı belli: Türkiye’de kurucu ideolojiyi yıkmak,
yeni bir Cumhuriyet ilan edip bu ülkeyi bağımsız duruşundan
sıyırmak. Amerika ve İsrail’in ortak çıkarlarına hizmet eden,
Kürdistan’ın kurulmasına izin veren, Büyük Ortadoğu Projesi’ne karşı çıkmayacak bir Türkiye yaratmak.”
HAFTANIN NOTLARI
Daniken hortladı!
Daha çok nükleer merkezler ve askeri üsler üzerinde görülüyorlar. Son on yıldır ise dünyanın birçok yerinde ve hatta
Anadolu’da Nevşehir ve Aksaray’da sıkça görüldüler!
21 Aralık 2012’de geri dönecekler. 21 Aralık, ‘Maya Takvimi’ne göre yılbaşı. Bizim takvime göre birkaç gün sapma olsa
bile mutlaka gelecekler!
Neyse ki endişe etmeye gerek yok. Haber Türk ‘dünyayı korumaya geliyorlar’ diye yazdı. (14 Haziran 2009)
4. Uluslararası “UFO ve Yeniçağ” kongresi, 13 Haziran
günü İstanbul Kongre Merkezi’nde başladı.
Cehaletimizden olacak, adını ilk kez duyduğumuz Siriüs
UFO Uzay Bilimleri Araştırma Merkezi Derneği Başkanı Haktan
Akdoğan, 2012’de dünyada ‘Beşinci Çağ’ın son bulacağını,
dünyanın elektromanyetik dalgalar içeren ‘foton kuşağı’ içerisine gireceğini, çok yüksek frekansta ‘ışın bombardımanına’
uğrayacağımızı ancak bunların bir ‘kıyamet’ gibi algılanmaması gerektiğini söylüyor.
Tek kötü haber şu: 2012’de bunlar olurken elektrikli cihazlar çalışamayacak!
Kongrenin ünlü bir konuğu da var: Erich von Daniken! Türkiye kamuoyu Daniken’i, 12 Mart 1971 Amerikancı askeri müdahale sonrası ‘Tanrıların Arabaları’ kitabıyla tanıdı.
1971, Türkiye
halkının o zamanki
yaygın kullanımıyla
Kontrgerilla (Gladyo) ile tanıştığı dönemdir. Yüzlerce
sosyalist, Atatürkçü
genç ve aydınlar
hapislere tıkılmış,
Gladyo’nun işkence tezgâhlarından
geçmiştir.
Binlerce kitap toplatılmış, imha edilmiş, meydan akıldışı,
gerici fikir ve ideolojilere kalmıştır.
Maya ve Aztek uygarlığının aslında başka dünyalardan
gelen uzaylıların ‘eseri’ olduğunu, 5 bin yıllık Tibet uygarlığına
ait metinlerde ‘gökte uçan arabalar’ın tasvir edildiğini, Orta
Mısır’ın 4 bin yıllık rölyeflerinde ‘helikopter’, ‘denizaltı’, ‘jet
uçağı’ figürlerine rastlandığını, o dönemde en çok satan kitaplardan biri olan ‘Tanrıların Arabaları’ndan öğrenmiştik!
Her türlü cemaat ve tarikatlara yol verildiği, falcılığın, üfürükçülüğün boy verdiği şu günlere Daniken çok yakışıyor!
Ordusuz darbe olur mu?
Cumhuriyet yazarı Ali Sirmen’in başlıktaki soruya yanıtı “Evet,
olur.”
Sirmen, dünya tarihindeki en bilinen örneği Hitler’in darbesini
anımsatıyor. Hitler “sandıktan çıktı.” İktidara geldikten sonra “silahlı
güç”ün dizginlerini ele geçirdi ve faşizmi egemen kıldı.
Sirmen’e göre Humeyni’nin iktidara gelişi de ordu ile değil fakat
“ordunun nötralize edilmesiyle” gerçekleşti.
Bu kadar uzağa gitmeye de gerek yok. Soros destekli “turuncu
devrimler” de ordu müdahalesi biçiminde olmadı. Tersine ordunun
pasifize edilmesi ve bölünmesiyle oldu.
Ali Sirmen şöyle devam ediyor:
“Bugün Türkiye’de yürütülmekte olan AKP sivil darbesi de aynı
amaca yönelik olarak aynı yöntemlerle gerçekleştirilmektedir.”
Sirmen, “Ordusuz darbe olmayacağı aymazlığından” kurtulunması gerektiğini söylüyor.
Latif Demirci, 14 Haziran 2009, Hürriyet
Sınavda baarının sırrı:
‘Okunmu pirinç’
Yaklaşık 1,5 milyon gencimiz geçen hafta ÖSS kâbusunu yaşadı. Sınava giren öğrencilere “okunmuş
kalem” satan uyanıkları basından izledik. Daha da vahimi sınav kaygısını yaşayan anne ve babaların durumu.
Eğitim-İş, Ankara’da sınava giren gençlerin ailelerine yönelik bir anket düzenledi. Sınav öncesi anne babaların yüzde 10’u çocuklarına “okunmuş” su içiriyor.
Yüzde 5’i “okunmuş pirinç” yediriyor, yatır ziyareti
yaptırıyor. Gene yüzde 5’i çocuğunun kazanması durumunda adak adıyor.
Velilerin yüzde 34’ü, çocuklarının geleceğinin
“ÖSS’ye bağlı” olduğunu düşünüyor.
Yüzde 58’i ise Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okulların verdiği eğitimi yetersiz buluyor.
21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k
G
37
EĞRİYE EĞRİ / DOĞRUYA DOĞRU
İbrahim Kalın
Özdemir İnce
“Bölgesel güç” olduk!
Kimlik
Türkiye, tarihinde ilk kez özgüveni yüksek, bölgesinde
söz sahibi bir güç haline geldi.
Ulus-devleti, alkol ve kumar gibi her türlü kötülüğün anası sanıyorlardı
Sabah, 13 Haziran 2009
Hasan Cemal
Mehmet Tezkan
Hürriyet, 13 Haziran 2009
TSK’ya tuzak
Yeni bir “andıç”
Genelkurmay’da hazırlandığı belirtilen yeni bir ‘andıç’la
karşı karşıyayız… Üstelik çok taze!
Milliyet, 13 Haziran 2009
Şahin Alpay
Genelkurmay’a bile böyle tuzaklar kuruluyorsa sıradan vatandaşların halini düşünün.
Vatan, 15 Haziran 2009
Orhan Birgit
Bir kirli tezgâh
Ordu anlamıyor
Ordu suç işleme özgürlüğü olmadığını bir türlü anlamıyor mu?
Zaman, 13 Haziran 2009
Ortada bir kirli tezgâh var… Elde edilecek kanıt, Ergenekon soruşturmasını da yepyeni bir aşamaya getirmiş olacaktır.
Güngör Mengi
Cumhuriyet, 16 Haziran 2009
Ahmet Taşgetiren
Gerçeği bekleyelim
Kimdir bölgenin sorumlusu?
Uzun zamandan beri uğursuz bir planla laik rejimin güçlü teminatı olan TSK’nın zayıflatılmaya çalışıldığını herkes, hepimiz görmüyor muyuz?
Neresinden baksanız, Türkiye dehşet verici bir senaryo ile
karşı karşıya bulunuyor.
Bugün, 13 Haziran 2009
Fehmi Koru
Vatan, 16 Haziran 2009
Mehmet Y. Yılmaz
“Belgeye” bak!
“Eylem planı”
Bir Ergenekon tutuklusunun ofisinde ele geçen plan akıl
dondurucu ayrıntılarla dolu.
Yeni Şafak, 13 Haziran 2009
Mümtaz’er Türköne
Polisiye olaylara meraklı bir lise öğrencisinin, yazabileceği ve düşünebileceği çapta bir plan.
Hürriyet, 16 Haziran 2009
Fatih Altaylı
Ortalık hayli karıştı
Eşkıya ve asker
Bu adamların kurtuluş savaşı yıllarında Anadolu dağlarında düzen kurmuş asker üniformalı eşkıyadan ne farkı var?
Zaman, 14 Haziran 2009
Önder Aytaç
Sadece bu belge değil, Ergenekon Davası’ndaki pek çok delil ve
belge tartışmalı hale gelebilecek.
Haber Türk, 16 Haziran 2009
Tufan Türenç
İnanmak olanaksız
TSK, AKP ve Gülen
‘Ya devlet başa, ya kuzgun leşe.’ Korkunun ecele bir faydası da yok. Kurda merhamet ise yalnızca onun iştahını artırıyor.
Taraf, 15 Haziran 2009
Hadi Uluengin
Metni okuduğunuz zaman, bunun yazımında bir ilkokul öğrencisinin bile yapmayacağı kadar büyük saçmalıklar olduğunu görüyor
insan.
Hürriyet, 17 Haziran 2009
İlhan Selçuk
Bizim Çete’den tahliye var
TSK’nın defteri!
Şu an Türkiye’de militarizmin son defteri dürülmektedir
ve bu hüküm de… geleceğe ilişkin kesin öngörümdür.
Adnan Akfırat, dışarı çıkar çıkmaz konuşmaya, hukuktan, adaletten, yasadan dem vurmaya başladı.
Demek ki bizim çete üyelerinin içerde aklı başına gelmemiş.
Hürriyet, 16 Haziran 2009
Cumhuriyet, 17 Haziran 2009
Engin Ardıç
Oray Eğin
Ağzına sağlık Hüseyin Ergün
Taraf’ın varlık sebebi
Hele şükür! Dünya gözüyle ülkemizde “adam gibi bir
solcu lider” gördük!
Taraf’ın yayın politikasından TSK’ya saldırmayı çıkarın, ortada
başka bir şey kalmaz.
Sabah, 17 Haziran 2009
Akşam, 17 Haziran 2009
38 G Ayd›nl›k
G
21 HAZRAN 2009
KÜÇÜKÇEKMECE GÖLÜ’NDE ANTK KENT BULUNDU
Kayıp kent Bathonea
kazı için imza bekliyor
Antik devirlere k tutacak bu önemli çalma kaynaklarda söz edildii
halde yeri bir türlü bulunamayan Bathonea’y topluma kazandryor.
Küçükçekmece’deki Yarmburgaz Maaras’ndan yola çkan heyet,
“stanbul’un Avrupa’da ilk tarm yaplan yerlerden biri olduunu”
kantlayan 10-15 bin yl öncesine ait ta aletler buldu.
CAN KARADUT
akanlıını Kocaeli Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öretim Üyesi Yrd. Doç. Dr.
engül Aydıngün’ün yaptıı arkeoloji heyeti Küçükçekmece gölünde yeri bir türlü bulunamayan
Bathonea kentinin bulgularına
rastladı. Yrd. Doç. Dr. Aydıngün
“Küçükçekmece gölünde batık
kent aratırması yaptık. imdi bu
kentin gün yüzüne çıkmasını salayacak kazı çalımaları için son
imzaları bekliyoruz” diyor.
Avrupa kıtası, Anadolu ve stanbul’un antik devirlerine ıık
tutacak bu önemli çalıma kaynaklarda söz edildii halde yeri
bir türlü bulunamayan Bathonea’yı topluma kazandırıyor.
Küçükçekmece’deki Yarımburgaz Maarası’ndan yola
çıkan heyet, “stanbul’un Avrupa’da ilk tarım yapılan yerlerden
biri olduunu” kanıtlayan 10–15
bin yıl öncesine ait ta aletler
buldu.
Arkeoloji heyetinin Bakanı
Yrd. Doç. Dr. Aydıngün, “Kuraklık göldeki su seviyesini düürünce kıyısında çok düzgün kesimli blok talardan oluan oldukça kalın duvar kalıntılarına
rastlandı. Kalıntıların bir ucu göl
içinde mendirek eklinde uzanıyor” dedi.
B
“MÖ 7. YÜZYILDA KURULAN
BYZANTİON’LA ÇAĞDAŞ”
35 kiiden oluan heyet aratırmalarında 2,5 km. uzunluunda, 1.5 metre yüksekliindeki
surlarla çevrili yerleim yerinin
Bathonea kenti olduunu belirle-
di.
2008’in yaz aylarında çalıan
heyet; arkeolog, jeolog, jeofizik,
sualtı aratırmacısı, mimar, ehir
plancısı, etnolog gibi farklı disiplinlerden oluuyor. Heyette yabancı bilim adamları da yer alıyor.
Denize uzanan 60 metrelik
mendirek ve antik fener, Bathonea’nın önemli bir liman kenti
olduunu ortaya koydu. Bathonea’nın MÖ 7. yüzyılda kurulan
Byzantion ile çada olabilecei
sanılıyor.
Arkeoloji heyetinin Bakanı
Yrd. Doç. Dr. engül Aydıngün,
“nsanların ilk yerleik hayata,
ilk tarım toplumuna geçtii
dönem olan Neolitik döneme
(Cilalı Ta Devri, M.Ö 10 Bin- 6
Bin) ait izlere rastladık. Bütün
bunların ötesinde 2008 yılı aratırmalarında Küçükçekmece civarında bugüne kadar tespiti yapılmamı çok büyük bir liman
kenti Bathonea’yı ve antik deniz
fenerini bulduk.” dedi.
lanılmadıı ilkel biçimli el yapımı
çanak parçaları ele geçti. Bu
çanak parçaları Marmaray kazılarında Yenikapı’da son dönemde ele geçen ve neolitik çanaklarla aynı biçimde üretilmi.
KENT BÜYÜK BİR DEPREMLE TARİHE
KARIŞIYOR
Geç Roma döneminden sonra
önemini kaybettii sanılan limanın terk edilerek tarih sahnesinden kaybolmasının en önemli nedenlerinden birisinin deprem olabilecei düünülüyor.
Antik kaynaklarda 557–558
yıllarında yaanan depremin Küçükçekmece bölgesinde çok iddetli hissedildii ve bölgedeki
tüm yapı, kale, kiliselerin temellerine kadar yıkıldıından söz
ediliyor. Bunun doruluu ancak
kazı ve jeolojik çalımalarla anlaılabilecek.G
M Kuraklktan
dolay çekilen
sularn etkisiyle
ortaya çkan
düzgün kesimli
blok talardan
oluan oldukça
kaln duvar.
Fotoraflar:
Haldun Aydngün
“ÇANAK PARÇALARI
MARMARAY’DAKİNE BENZİYOR”
Henüz çarkın bulunmadıı
dönemlerde üretilen seramik örneklerinin yanı sıra, Bizans ve
Osmanlı’nın son döneminde üretilen seramik parçaları da bulundu. Karadaki Osmanlı sarnıcı göl
çevresinin yüz binlerce yıldan
beri kesintisiz olarak insanlıa
hizmet verdiini ortaya koyuyor.
5. ve 6. yüzyıla ait olduu sanılan damgalı pimi topraktan
koku ya da gözyaı iesi, desenli kap parçaları, tarih öncesine
ait çakmak taı aletler, naviform
çekirdekler ve henüz çarkın kul21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k
G
39
EKONOMİ / EMEK
ÇLERN SABRI TATI
Türk-İş’e domatesli, yumurtalı eylem
Kamu toplusözleme sürecinin uzamas içilerin sabrn tard. Türk-
tarihinde bir ilk yaand. çiler, ilk defa bir temsilcilik binasna domates ve
yumurta atarak, Türk-’in kamu kesimi toplusözlemelerindeki sessiz
tutumunu protesto ettiler. Türk-i Genel Bakan Mustafa Kumlu’yu istifaya
çaran içiler, hükümetin teklif ettii yüzde 3’lük zamm da protesto etti.
ürk-i stanbul ube Platformu’na balı Harb-,
Tez-Koop-, Yol-, TGS,
Haber- ve Basın- Sendikaları,
üye içileriyle 12 Haziran Cuma
akamı hükümeti ve Türk-
Genel Merkezi’ni protesto etti.
Taksim’de Atatürk Kültür Merkezi önünde toplanan içiler “Sefalet zammına, iten atılmalara,
kıdem tazminatı gaspına karı,
pazara deil sokaa, mücadeleye” pankartıyla Türk-’in Gümüsuyu’ndaki 1. Bölge Temsilcilii’ne yürüdüler.
T
M çiler, ilk defa
bir temsilcilik
binasna domates
ve yumurta atarak,
Türk-’in kamu
kesimi
toplusözlemelerde
ki sessiz tutumunu
protesto ettiler.
40 G Ayd›nl›k
G
“TÜRK-İŞ UYUMA, SABRIMIZI
TAŞIRMA”
çiler Türk- 1. Bölge Temsilcilii önüne geldiklerinde,
Türk- tarihinde bir ilk yaandı.
çiler, ilk defa bir temsilcilik binasına domates ve yumurta atarak, Türk-’in kamu kesimi toplusözlemelerindeki sessiz tutumunu protesto ettiler. Hak mü-
21 HAZRAN 2009
cadelesi için buradayız diyen içiler, sosyal haklarımız çineniyor,
Türk- hiç ilgilenmiyor diyerek
tepkilerini dile getirdiler. “Türk uyuma, sabrımızı taırma”,
“Suskun Türk- istemiyoruz”
sloganlarıyla Türk- Genel Bakanı Mustafa Kumlu istifaya
çarıldı.
Türk- 1. Bölge önünde
basın açıklamasını okuyan Harb stanbul Anadolu Yakası ube
Bakanı Hüseyin Över, “Kriz
varsa çare de var diyen patronalar çare olarak içilere mezarda
emeklilik, yoksulluk, iten çıkarma, sendikasızlatırma ve toplusözlemelerde sıfır zam öneriyorlar. Türk- de içilerin haklarını
savunup mücadeleyi örgütlemek
yerine, bu kampanyada boy gösteriyor.” dedi.
“ARTIK YETER! İNSANCA YAŞAMAK
İSTİYORUZ”
Kamu toplu i sözlemesinin
altı ay önce baladıını hatırlatan
Över, Bu yıl Türk- yönetiminin
ve sendika merkezlerinin yerel
seçimlerden önce toplusözleme
sürecini erken balattıını, ne
hikmetse, seçimlerden önce alınan kararların unutulduunu
söyledi. Över, Hükümet’in aylar
boyunca kamu toplusözlemelerini görmezden geldiini vurgulayarak; Türk- ve Hükümet’in
müzakerelere balamaması sonucu sözlemelerin imzalanamadıını belirtti.
Hükümetin kamu içilerine
yüzde 3’lük ücret zammı teklifini, “içilerle alay ediyorlar” diyerek
deerlendiren
Över,
“esnek çalıma dayatılmakta ve
kazanılmı bütün haklarımızın
gaspı planlanmaktadır. Hükümet ve patron örgütleri her fırsatta kıdem tazminatımızı gündeme getiriyorlar.” dedi. Türk’in Genel Kurul’da aldıı kararla kıdem tazminatına dokunulmasının genel grev nedeni olduunu hatırlatan Över, Türk-
Bakanlar Kurulu’nun derhal
toplanarak, mücadele kararı almasını ve bu kararları uygulamasını istedi. Över, stanbul ubeler
Platformu adına okuduu açıklamada, “15 ubat’ta olduu gibi
içilerin gazını almak için ya da
göz boyamak için bizi eyleme çaırmayın. Bizler içi sınıfının
haklarını koruyan ve ısrarla savunan sendika yöneticileri istiyoruz.” dedi.
Över, açıklamanın sonunda
“Artık yeter!” diyerek, bu ülkede
insanca yaamak istediklerini
ifade etti ve Türk- yöneticilerini aktif mücadeleye çaırdı.
Türk- 1. Bölge Temsilcisi
Faruk Büyükkucak ise eylem
sonrası Aydınlık’a verdii demecinde “Türk- yönetimini eletirebilirler, Türk-’ten talepleri de
olabilir. Demokratik haklarıdır,
saygı duyuyorum.” dedi. Büyükkucak, domates ve yumurta
atanlarınsa içiler olmadıını belirtti.G
EMEK DÜNYASI
BRIC ve dolar
Herhalde televizyonlarınızdan lik çöken bazı mali ve sınai kurumları kurtarmak, çöken iç
görüyorsunuz ve gazetelerden oku- talebi canlandırmak için özellikle ABD durmadan dolar
yorsunuz Rusya’da, Yekaterinburg basıp etrafa saçıyor. Bilindiği gibi bir para karşılığı olmakentinde, BRIC toplantısı yapıldı. dan çoğaltılırsa onun satın alma gücü düşer. ABD iç talep
Nedir BRIC? Zamanımızda her şey beklenen ve gereken hızda artmadığından bu para basma
kısaltılarak ifade ediliyor. BRIC de işine devam edeceğe benzer. Böylece emisyonu hızla
Brezilya, Rusya, Hindistan (İngilizce artan ve bu nedenle değeri düşen dolar ABD’ye ve diğer
yazılışıyla İndia) ve Çin ülkelerinin ülkelere ve kurumlara (Mesela Para Fonuna) dolar cinsinARSLAN BAŞER
den borç para veren ülkelerin zararına olabaş harflerinin bir
KAFAOĞLU
cağı kesin. Dolarla borç alıp Tahvil verdiler
araya getirilişiyle
ama o değerde olmayan bir dolarla alacakoluşturulmuş ifade
M Dolarn rezerv paras
larını tahsil edecek durumu düşecekler.
biçimi. Biliyorsunuz 1970’lerde dünyanın
olmaktan çkmas
Bunun gibi dolar bugünkü dolardan çok
ekonomik açıdan en güçlü yedi ülkesi
G7’ler adı altında birleşip kendi aralarında ABD’nin içinde bulunduu daha değerliyken krediyle verdikleri mal
bedellerini daha az değerli dolar ölçüsüyle
dünya ekonomisine hangi yönde yönetekriz içinden kurtulmas
alacaklar. Yani Doların sanki değerini koceklerini görüşürlerdi. Şimdi G7’leri oluşnuşuyormuşçasına borçlanma ve dış ticareturan ülkeler aralarına ilk önce Rusya’yı
için umut balad en
tin devamından bu BRIC’i oluşturan dört
alıp G8 adıyla aynı işlevlerini sürdürmek
önemli çareyi onun
ülke büyük zarar görüyorlar ve daha da
istediler ama krizden sonra her birinin
görecekler.
eski ekonomik güçleri kalmadığından seselinden almak gibi bir
Bu zararı önlemenin çaresi DOLARIN DIleri bağırsalar da işitilmez oldu. Her biri
eydir.
ŞINDA BİR REZERV PARA YARATMAKTIR:
ayrı telden çalar oldu üstelik. Bir çare
olsun diye en yüksek GSMH’ya sahip 20
Böyle bir ABD borçlarn İşte Yekatering toplantısında ilk olarak bu
meseleyi ele alacaklardır. Ancak yeni bir
ülkeyi bir araya getirip G20 adı altında
ne faizini ne de
REZERV paranın dolar yerine değişime gireski G7’lerin yaptığını yapmak istediler o
mesinin doğuracağı sonuçları göze almak
da olmadı.
anaparasn ödeyemez
RUSYA’NIN BRIC’DEKİ ANLAMI
duruma düer. flas eder. kolay değildir. Doların rezerv parası olmaktan çıkması ABD’nin içinde bulunduğu kriz
Peki, bu BRIC toplantısı niye yapılıyor?
flas eden bir ABD ile de içinden kurtulması için umut bağladığı en
Bu toplulaşmayı meydana getiren ülkeleri
önemli çareyi onun elinden almak gibi bir
dünya ekonomisi
birleştiren nedir? Konuşup çözmek isteşeydir. Böyle bir ABD borçlarını ne faizini
dikleri ne gibi dertleri var? BRIC’i oluştuilemez. L
ne de anaparasını ödeyemez duruma
ran dört ülkeden üçü ABD gibi ekonomik
düşer. İflas eder. İflas eden bir ABD ile de
göstergeleri berbat olmayan üç ülke: Çin,
dünya ekonomisi işlemez.
Hindistan ve Brezilya. Bunlar döviz rezervleri olan, milli geKRİZİN SONA ERMESİ İÇİN…
lirleri azalmayıp yükselen, başka ülkelere isterlerse yardım
edebilecek ülkeler. Dördüncü ve toplantının yapıldığı ülke
Dünya Krizinin bitip yükselmeye geçtiğini iyimserliklerRusya’nın durumu onlar kadar parlak değil. Kriz ile ham le dünya medyalarında ortaya atan bu gibi ciddi sorunlara
petrol fiyatlarının düşmesi nedeniyle, hatta biraz zayıfla- nüfuz edememiş olanlardır. Kriz’in sona ermesi ancak iç
mış ekonomisi var. Ancak BRIC’in en güçlü ülkesi Çin Halk talebin HIZLA ARTMASI ile mümkündür. Hem de başta
Cumhuriyeti. O da Rusyasız hiçbir işe girmiyor. Rusya ile ABD her ülkede. Bu da ufukta görünmüyor.G
tam bir stratejik müttefik. Bunun yanında dünya ekonomisinde büyük önemi olan ham petrol ve doğalgazdan
yana önemli rezervlere sahip. İddialı bir blok oluşturmak
BAŞSAĞLIĞI
bu stoklara sahip olmadan mümkün değil. Bu nedenlerle
BRIC’in dördüncü kenarı olmuş: bu ülkeler ve hele Çin’e
Balıkesir Merkez ilçe başkanımız
batılı ülkeler gelecekteki kurtarıcıları gibi bakıyor. ABD ve
Gaye
Güler’in babası parti üyemiz
AB gazetelerinde sık sık “Çin dünyayı kurtarabilecek mi”
Talat
Güler’i kaybettik.
başlıklarını görebilirsiniz.
ORTAK SORUN!
Peki, ortak dertleri neler? Bugün burada bu endişe ve
dertlerden birini anlatacağım. Bu ülkeler ABD ve onun
eski ortaklarından dolar ile ifade edilen büyük ölçüde tahvil ve bono almışlar ve trilyon dolarları bulan düzeyde alacaklı duruma geçmişler. Ne ABD ne de AB ülkeleri bu
borçları ve faizlerini ödeyebilecek durumda değiller. Üste-
Arkadaşımıza, ailesine ve
sevenlerine başsağlığı dilerim.
Mehmet Bedri Gültekin
İşçi Partisi Genel Başkan Vekili
21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›kG 41
SINIF GÖZLÜĞÜ
TÜRK-İŞ cahil mi, saf mı, yoksa kasıt mı var?
yasaktır. Avrupa Birliği’nin temel kanunu, 1957 yılında imzalanan ve daha sonraki yıllarda çeşitli antlaşmalarda değiştirilerek geliştirilen Roma Antlaşması’dır. Bu metnin son biçiminin 137. maddesinin 5. fıkrasında Avrupa Birliği Konseyi’nin ücret düzeyleri, örgütlenme hakkı ve grev hakkına ilişkin yönerge çıkartamayacağı açıkça ifade edilmektedir.
Bu nedenle de, sendikal hak ve özgürlükler konusunda
Avrupa Birliği standartları yoktur.
Avrupa Birliği’nin çalışma yaşamına ilişkin olarak iş sağlığı ve güvenliği, sosyal diyalog, işyeri konseyleri ve ayrımcılığın önlenmesi konularında kapsamlı düzenlemeleri vardır.
Ancak, tekrar belirteyim, TÜRK-İŞ’in taslağının genel gerekçesinde ileri sürüldüğü gibi, sendikal
haklar konusunda Avrupa Birliği standardı filan yoktur.
TÜRK-’in kanun
TÜRK-İŞ, üç iş hukuku profesörüne ve iki doçente “Toplu İş İlişkileri
Kanunu” taslağı hazırlattı ve bu
metni uygun görerek bu yıl nisan
ayında açıkladı. Bu metne ilişkin bazı
eleştirilerimi birkaç hafta önce kısaca
yazmıştım. Aradan geçen zamanda
bu taslağı daha ayrıntılı inceleme olanağım oldu. Bu taslakta çok ciddi haYILDIRIM KOÇ
talar var. TÜRK-İŞ bu hataları cehaletten mi, saflıktan mı yapıyor, yoksa
ortada bir kasıt mı var? Bu soruya yanıt veremiyorum. Ancak
bu taslaktaki hatalar TÜRK-İŞ’e de, iş hukuku profesörlerine de yakışmıyor.
ÖZEL PARANTEZ DEĞİL, ÖZEL PARAGRAF
M
taslann genel gerekçesinde
de biraz daha sonra da
sendikal haklar konusunda
“Avrupa Birlii Hukuku
standartlar”ndan söz
ediliyor. Avrupa Birlii
müktesebatnda sendikalama
hakk ve grev hakkna ilikin
hiçbir düzenleme yoktur.
Avrupa Birlii Konseyi,
bu konuda yönerge çkaramaz;
bu yasaktr. L
TÜRK-İŞ’in kanun taslağının genel gerekçesinde şöyle deniyor: “Bu dönem içinde belirtilen eksiklikler nedeniyle ülkemiz,
Uluslararası Çalışma Örgütü’nde (ILO)
onaylamış bulunduğumuz 87 ve 98 sayılı
sözleşmelere aykırılık nedeniyle Aplikasyon Komitesinde eleştirilere tabi tutulmuş,
özel paranteze alınma önerileriyle karşı
karşıya kalmıştır.”
“Özel parantez” nereden çıkıyor?
Uluslararası Çalışma Örgütü’nde “özel parantez” diye bir kavram yoktur. Kastedilen, “özel paragraf”tır. “Özel paragraf”a
“özel parantez” demek, en yumuşak ifadeyle, özensizliktir ve yapılan çalışmanın
ciddiyetine büyük zarar verir.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün Uluslararası Çalışma Konferansı her yıl haziran
ayında Cenevre’de toplandığında “Standartların Uygulanması Komitesi” oluşturulur. Bu komite çalışmalarının sonunda bir rapor yayımlar. Komitenin işçi ve işveren gruplarının birlikte onay vermesi durumunda, onaylanmış bir sözleşmeyi sürekli ve ısrarlı bir biçimde ihlal eden ülkenin durumu, bu komitenin raporunda
özel bir paragrafta ele alınır. Bunun adı “özel parantez”
değil, “özel paragraf”tır.
SENDİKAL HAKLAR KONUSUNDA AB STANDARDI YOK
TÜRK-İŞ’in kanun taslağının genel gerekçesinde şöyle
deniyor: “Anılan Kanunların (2821 sayılı Sendikalar Yasası
ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Yasası) birçok hükmü, Avrupa Birliği standartlarının gerisinde kalmıştır.” TÜRK-İŞ’in kanun taslağının genel gerekçesinde biraz
daha sonra da sendikal haklar konusunda “Avrupa Birliği
Hukuku standartları”ndan söz ediliyor.
Avrupa Birliği müktesebatında sendikal haklara ilişkin düzenleme yoktur; bu konularda Avrupa Birliği standardı yoktur.
Tekrar ediyorum. Böyle hata yapmak TÜRK-İŞ’e de, iş hukukçularına da yakışmıyor. Avrupa Birliği’nin bağlayıcı ortak
metinlerinde, diğer bir deyişle, AB müktesebatında sendikalaşma hakkı ve grev hakkına ilişkin hiçbir düzenleme yoktur.
Avrupa Birliği Konseyi, bu konuda yönerge çıkaramaz; bu
42 G Ayd›nl›kG 21 HAZRAN 2009
SÖZLEŞMENİN ADININ ÇARPITILMASI
BÜYÜK HATA
TÜRK-İŞ’in kanun taslağının genel
gerekçesinde, üç profesörün ve iki doçentin hazırladığı ve TÜRK-İŞ’in onaylayıp açıkladığı taslağın, 87 ve 98 sayılı ILO
Sözleşmelerine uygun olduğu ileri sürülüyor. Şöyle deniyor: “Toplu iş ilişkilerini
düzenleyen reform niteliğindeki bu yasada bazı temel ölçütlerden hareket
edilmiştir. Her şeyden önce, anılan
kanun hükümleri, taraf olduğumuz Sendika Özgürlüğü ve Örgütlenme Hakkının
Korunması Hakkında 87 sayılı ve Örgütlenme ve Toplu Görüşme Hakkı Prensiplerinin Uygulanması Hakkında 98 sayılı
Uluslararası Çalışma Sözleşmelerine
uygun bir biçimde düzenlenmiştir.”
Önce 98 sayılı Sözleşmenin adına ilişkin önemli bir hata yapılmış. 98 sayılı Sözleşmenin adı, “Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Hakkı”dır, “Örgütlenme ve Toplu Görüşme Hakkı” değil. ILO Mevzuatında
“toplu görüşme” ile “toplu pazarlık” birbirinden çok ayrı iki
kavramdır. Bu iki kavramın karıştırılıp 98 sayılı Sözleşmenin
adının bile çarpıtılması büyük bir hatadır ve özensizliktir.
TASLAĞIN SÖZLEŞMELERE UYGUNLUĞU İDDİASI
TÜRK-İŞ’in taslağının 87 ve 98 sayılı Sözleşmelere uygunluğu iddiasına bakalım. Bunu yazanlar, ILO Yönetim Kurulu
Örgütlenme Özgürlüğü Komitesi’nin Türkiye’deki çalışma
mevzuatı konusunda yaptığı kapsamlı eleştirileri hiç mi okumadılar? TÜRK-İŞ’in kanun taslağında yer alan birçok öneri,
ILO Yönetim Kurulu Örgütlenme Özgürlüğü Komitesi tarafından tekrar tekrar eleştirildi. Bu eleştirilerden en kapsamlısı,
1994 yılında tarafımdan hazırlanan ve ILO Anayasasının 24.
maddesinde yer alan özel prosedür kapsamında ILO Genel Direktörlüğüne iletilen başvuru üzerine Örgütlenme Özgürlüğü
Komitesi’nin hazırladığı kapsamlı rapor ve eleştiridir.
ILO Yönetim Kurulu Örgütlenme Özgürlüğü Komitesi,
ILO Yönetim Kurulu’nun kendi üyeleri arasından oluşturduğu üç hükümet, üç işçi ve üç işveren temsilcisinden meydana gelen bir yapıdır. Bu Komite, kararlarını geleneksel olarak
oybirliğiyle alır. Bu kararlar ILO Yönetim Kurulu’na sunulur.
ILO Yönetim Kurulu da bu kararları oybirliğiyle onaylar ve and Principles of the Freedom of Associations Committee of
ILO’nun Resmi Gazetesi’nde yayımlar.
the Governing Body of the ILO, 5th (reviBenim hazırladığım ve 4 Temmuz
sed) edition, Cenevre, 2006). 87 ve 98 saM Her yl Uluslararas
1994 tarihinde TÜRK-İŞ adına ILO Genel
yılı Sözleşmelerin ne olduğunu ancak o kiMüdürü’ne iletilen uzun başvuru, 1810
tabı inceledikten sonra öğrenebilirler.
Çalma Konferans
sayılı dava olarak ele alındı ve ÖrgütlenOndan sonra da kalkıp TÜRK-İŞ’in hazırlatoplantlarna çok sayda
me Özgürlüğü Komitesi bu konuda 1996
dığı kanun taslağının 87 ve 98 sayılı Sözyılında kapsamlı bir raporu kabul etti
sendikac gidiyor, toplantlar leşmelere uygunluğunu iddia etmek gibi
(Bkz. ILO Official Gazette, Cilt LXXIX,
anlamsız bir işe girişmezler.
srasnda ILO Genel Müdürlük
1996, Series B, No.1). Türkiye’ye ilişkin
Bu kitabın ille de 5. baskısı zorunlu
daha birçok kararda, 87 ve 98 sayılı Sözdeğildir.
Uluslararası Kamu Çalışanları Febinasna geçsinler ve orada
leşmelerin ihlal edildiği noktalar ayrıntılı
derasyonu (PSI) üyesi YOL-İŞ, Belediye-İş,
delegelere parasz olarak
olarak ele alındı. Bu kararlarda TÜRKTürk Harb-İş, Sağlık-İş, Genel-İş, SES, BES,
İŞ’in önerdiği taslakta yer alan çok sayıYapı Yol-Sen ve Tüm Bel-Sen Sendikaları,
datlan Örgütlenme
daki düzenleme, sendikal hak ihlali olabenim önerim üzerine, bu kitabın 4. basÖzgürlüü Komitesi kararlar
rak belirtilmektedir.
kısını üç yıl önce Türkçeye çevirterek
kitabnn gözden geçirilmi 5. Türkçe ve İngilizce metni 2007 yılında
KİTAP ÖNERİSİ
bastırıp dağıttılar: Uluslararası Çalışma
Hadi diyelim bunları okumuyorlar, incebasksn alsnlar. 87 ve 98
Bürosu, Örgütlenme Özgürlüğü UÇÖ Örlemiyorlar, bilmiyorlar. Her yıl Uluslararası
gütlenme Özgürlüğü Komitesi Yönetim
sayl Sözlemelerin ne
Çalışma Konferansı toplantılarına çok sayıKurulu’nun Karar ve İlkelerinin Özeti,
da sendikacı gidiyor. Bu toplantılar sırasınolduunu ancak o kitab
Gözden Geçirilmiş 4. Baskı, Ankara,
da ILO Genel Müdürlük binasına geçsinler
2007, 231 s. Kitap TÜRK-İŞ Hukuk Büroinceledikten sonra
ve orada delegelere parasız olarak dağıtısu’na da gönderildi. 4. Baskı da 2006 yılan Örgütlenme Özgürlüğü Komitesi kararörenebilirler. L
lında yayımlanan 5. Baskının yerini büyük
ları kitabının 2006 yılında yapılan gözden
ölçüde tutabilir.
geçirilmiş 5. baskısını alsınlar (International
Bu ve benzeri hatalar, TÜRK-İŞ’e de, iş hukuku profesörLabour Office, Freedom of Association, Digest of Decisions lerine de yakışmıyor.G
21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›kG 43
VARDİYA
Vakıfbank ‘0’ zam önerdi
pazarlık durdu
Banka ve Sigorta çileri Sendikası ile Vakıfbank arasında sürdürülen toplu i sözlemesi görümelerinde arabuluculuk safhasına geçildi.
60 günlük yasal süre anlamazlıkla sonuçlandı.
Sendikanın 18 Haziran’da yaptıı açıklamada, 8 bin 250 içiyi ilgilendiren görümelerde yetkililerin çalıanlara “sıfır zam” önermesi ciddiyetsizlik olarak nitelendirildi. Açıklamada, “yi niyetimiz istismar edilirse hiçbir mücadelen kaçınmayacaız. Bankada huzursuzluk varsa
müteri memnuniyeti azalır bu da bankaya zarar verir.” denildi
Ekart grevi
bir yılı geride bıraktı
Eczacıbaı’nın elektronik kart üretimi yapan
Gebze’deki E-kart fabrikasında grevde olan Basın Sendikası, grevin birinci yıldönümü 16 Haziran
Salı günü Levent’te Eczacıbaı holdingin önünde
eylem yaptı. Basın- Sendikası yöneticileri ve
grevdeki 17 içinin eylemine, Tek Gıda-, Harb, Dok Gemi-, Deri-, Kristal-, Tümtis ve
Türkiye Gazeteciler Sendikası da destek verdi.
Basın- Sendikası Genel Bakanı Yakup Akaya
yaptıı açıklamada “veren toplusözleme görümelerini reddetti. Grevdeki içileri iten attı. Çalıma Bakanlıı bir senedir süren haksızlıa neden
seyirci kalıyor.” dedi. Türk- Genel Sekreteri
Mustafa Türkel de, kıdem tazminatına deinerek,
kazanılmı haklarına dokunulması durumunda
alterlerin ineceini söyledi. Basın açıklamasının
ardından içiler, hazırladıkları E-kart logolu pankartı holdingin önüne bıraktılar.
Kıdem tazminatı fonuna karı
imza kampanyası
Hükümet kıdem tazminatı fonu teklifini geri çekti, ancak içiler tedbiri elden bırakmıyor.
Tek Gıda- Sendikası 12 Haziran’da imza kampanyası balatarak,
ellerinde kalan tek kaleyi, kıdem tazminatını korumayı amaçlıyor. mza
kampanyası 81 ili kapsıyor. Kampanyanın stanbul ayaında, Taksim’de imza masası kuran Tek Gıda- Sendikası stanbul 2 Nolu ube
Bakanı Yunus Durdu, hükümetin ısıtıp ısıtıp gündeme getirdii kıdem
tazminatına dokunulmasının Türk-i Genel Kurulu’nda alınan kararla
genel grev nedeni olduunu hatırlattı.
Mersin liman içileri kazandı
Mersin limanında 130 günden beri direnite olan liman içilerinin
hepsi 12 Haziran Cuma günü iine döndü. TÜMTS Genel Sekreteri
Gürel Yılmaz “Zorlu bir mücadeleden sonra tüm içiler ibaı yaptı”
dedi. Yılmaz, “Bu mücadele yalnız liman içilerinin mücadelesiyle olmamıtır, içilerimizin aileleri ve Mersin’deki içi dostlarının da mücadelesiyle olmutur. Emei geçen herkese teekkür ederim” dedi.
Yusuf Çelik/ Mersin
44 G Ayd›nl›k
G
21 HAZRAN 2009
VARDİYA
PTT çalıanları:
Gerçek isizlik yüzde 23,7
TÜK 15 Haziran’da Mart ayı isizlik rakamlarını 3
‘Toplu Sözlemesi yoksa grev var’ milyon
776 bin olarak açıkladı.
Haber Sen üyesi PTT çalıanları, toplu i sözlemesi taleplerini, 18 Haziran’da zmir PTT letme Müdürlüü önünde yaptıkları basın açıklamasıyla dile getirdi. Haber-Sen zmir ube Sekreteri Hasan Solmaz, “Hükümeti toplusözleme hakkımız için son
kez uyarıyoruz. Ulatırma Bakanlıı ve PTT yönetimi, PTT emekçilerinin yaadıı sorunlara duyarsız kalmaya devam ederse üretimden gelen gücümüzü kullanarak greve gideceimizi ilan ediyoruz” dedi. Postacıların yasadıı bir ekilde haftanın 6 günü çalıtırıldıını belirten Solmaz, postacıların çalıma koullarını öyle sıraladı: “Postacılara kargo adı altında buzdolabı taıttırılıyor. Bayram izni, yılbaı izni kullandırılmıyor; 3 kiinin iini bir kii yapıyor. PTT emekçisinin bu durumda artık kaybedecek bir eyi kalmadı” dedi.
TÜK bu rakama, i aramayıp, çalımaya hazır
olanlar ile mevsimlik çalıtıı için isiz durumda bulunanları dahil etmiyor. Bu gruplar dahil edilerek yapılan
hesap ise gerçek isizliin, resmi sayının çok üzerine
çıktıını gösteriyor.
aramayıp çalımaya hazır olan 2 milyon 345 bin
kii ile mevsimlik çalıtıı için halen isiz durumda bulunan 128 bin kii eklenerek hesaplanan gerçek isiz sayısı Mart döneminde, 2008’in aynı dönemine göre, 1
milyon 164 bin artarak, 23,7 oranıyla 6 milyon 249
bin oldu. Gerçek isizlik kadınlarda yüzde 30,6 oranı
ile 2 milyon 375 bin, erkeklerde yüzde 20,8 oranı ile 3
milyon 874 bin kii oldu.
Kamu emekçileri
Ankara’ya yürüyor
Kamu emekçileri toplusözleme hakkı
için yollara döküldü. 17 Haziran günü
bata sendika yöneticileri olmak üzere, belediye çalıanları zmir Konak Belediyesi’nden zmir Büyükehir Belediyesi önüne
yürüdü. Kamu emekçilerine, çevre illere
balı 20 ube yöneticisi de katılarak destek verdi. Burada Tüm Bel-Sen Genel Bakanı Vicdan Baykara kitlesel bir basın
açıklaması yaparak, belediyeleri ve dier
kamu kurumlarını, Tüm Bel-Sen ile toplusözleme masasına oturmaya, hükümeti
ise hukuka balı demokratik ve sosyal
devletin gereini yerine getirmeye davet
etti. Ekonomik krize de deinen Baykara,
“Krizin faturasını emekçiler deil, onun
sorumlusu olan patronlar ödeyecektir”
dedi. Tüm Bel-Sen üyeleri açıklamanın ardından Ankara’ya hareket etti.
21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k
G
45
DÜNYA
AVRASYA GÜÇLER Ö VE BRIC ZRVELERNDE BULUTU
anghay
birlii
Zirvesi’ne Çin,
Rusya,
Kazakistan,
Krgzistan,
Tacikistan,
Özbekistan
liderlerinin yan
sra, gözlemci
ülke statüsünde
yer alan ran,
Pakistan,
Hindistan ve
Moolistan
devlet
bakanlar da
katld.
Dolara karşı yeni para birimi geliyor
anghay birlii Örgütü ve BRIC zirvelerine yeni bir para biriminin
oluturulmas damgasn vurdu. anghay birlii Örgütü Zirvesi’nin
ardndan yaynlanan deklarasyonda çok kutuplu dünya düzenine doru
gidiin kaçnlmaz olduu belirtildi. Ülkeler arasndaki diyalog ve
ibirliinin gelitirilmesi ile bölgesel güvenliin artrlmas her iki zirvede
de öne çkan konular oldu.
MERVE AKSUNA
anghay birlii Örgütü’nün
9. Zirvesi Rusya’nın Yekaterinburg kentinde 15-16 Haziran tarihlerinde gerçekletirildi.
Zirveye Çin, Rusya, Kazakistan,
Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan liderlerinin yan ısıra, gözlemci ülke statüsünde yer alan ran,
Pakistan, Hindistan ve Moolistan devlet bakanları da katıldı.
Zirvenin ana gündemi Amerika’ya baımlılıın azaltılması,
ekonomik kriz, terörizm ve ibirliini gelitirme konuları oldu
ŞİÖ’DEN YENİ PARA BİRİMİ
ÖNERİSİNE DESTEK
anghay birlii Örgütü Zirvesi’nde konuan Rusya Devlet
46 G Ayd›nl›k
G
21 HAZRAN 2009
Bakanı Dmitry Medvedev üye
ülkelerin ulusal para birimleri ile
ticaret yapabilmelerinin önemi
üzerinde durdu. Medvedev, “Üye
ülkeler kendi ulusal para birimleri ile ikili ticaretlerini yapabilmeli. Bu ekilde uluslararası rezerv
kurlara baımlılık da azalmı
olacak“ dedi. Dolar karısında
yeni bir para rezervi yaratılması
gerektii söyleyen Medvedev,
“Uluslararası para sistemini sadece doları konsolide ederek
deil, aynı zamanda yeni rezerv
paralar yaratarak da konsolide
etmemiz gerekir” diye ekledi.
Medvedev’in bu önerisine örgüte
üye devlet bakanlarından da
destek geldi. .
ÇİN’DEN ŞİÖ’YE 10 MİLYAR DOLAR
Zirvede öne çıkan bir dier
konu da, Çin’in anghay birlii
Örgütü’ne on milyar dolar kredi
vereceini açıklaması oldu. Çin
Cumhurbakanı Hu Jintao,
örgüt üyelerine 10 milyar dolar
kredi destei salamanın yanı
sıra, bu ülkelerle ticareti ve çift
yönlü yatırım faaliyetlerini hızlandırmak için ticaret ve yatırımı
gelitirme heyetleri göndereceklerini de söyledi. Küresel finans
krizi karısında anghay birlii
Örgütü üyelerinin güveni pekitirerek karılıklı destek vermeleri
gerektiini belirten Çin Cumhurbakanı, siyaset, ekonomi, güvenlik ve kültür alanlarındaki ibirliini younlatırarak örgütün
gücünü artırmaları gerektiini
kaydetti. Jintao, “Ancak böylelikle krizin üstesinden gelerek
bölgede kalıcı barı ve ortak refahı gerçekletirebileceklerini”
vurguladı.
AHMEDİNECAD: “TEK KUTUPLU
DÜNYA İYİ BİR SEÇENEK DEĞİL”
Zirveye katılan ran Cumhurbakanı Ahmedinecad da, “bölgesel sorunların ve küresel eko-
nomik krizin nedeni olan ABD
hegamonyasındaki tek kutuplu
dünya, iyi bir seçenek olmadıını
kanıtladı” dedi. ABD müttefiklerinin dünya sorunlarıyla baa çıkamadıını vurgulayan Ahmedinecad anghay birlii Örgütü’nün küresel ekonomik krizle
mücadele bata olmak üzere sorunların çözümünde önemli bir
rol üstlendiine dikkat çekti.
ŞİÖ’NÜN ÇOK KUTUPLU DÜNYA
DÜZENİ VURGUSU
anghay birlii Örgütü zirvesine katılan üye ülkeler zirvenin sonunda 17 maddeden oluan ortak deklarasyona imza attılar. Deklarasyonda, çok kutuplu dünya düzenine doru gidiin
kaçınılmaz olduu belirtildi.
Uluslararası yapının deitii
kaydedilen deklarasyonda u ifadeler yer aldı: “Günümüzde uluslararası yapı önemli ölçüde deiti. Sürekli gelime ve barı için
eit ibirliinin tevik edilmesi
gerekiyor. Çok kutuplu yapıya
doru gidi geri çevrilemez. Yeni
tehdit ve meydan okumalara
karı uluslararası ibirlii kaçınılmaz.”
Deklarasyonda enerji ve gıda
güvenliinin yanı sıra, küresel
ekonomik krizle mücadelede de
uluslararası ibirlii çarısı yapıldı. Medeniyetler arasında diyaloa da vurgu yapılan deklarasyonda barı, tolerans, etnik ve
dinler arasında karılıklı saygıya
deinildi. Uluslararası terörle
mücadelenin herhangi bir din
vurgusu ile gerçekleme tehlikesine dikkat çekilen deklarasyonda, uluslararası barıın salanmasının, hiçbir ülkeyi dıarıda
bırakmadan herkesin güvenliini birlikte salamakla mümkün
olduu ve baımsız devletlerin
içilerine müdahalede bulunulmaması gerektiinin altı çizildi.
kararlatırıldı. anghay birlii
Örgütü Zirvesi’nde gündeme
gelen dolara alternatif yeni para
birimi yaratılması BRIC Zirvesi’nin de öncelikli konuları arasındaydı. BRIC Zirvesi’nde üye
devletler dolara balılıı azaltmanın yollarını tartıtı. Liderler
dolara baımlılıı azaltmak için
karılıklı bono alı-veriinin
desteklenmesini istedi. BRIC
Zirvesi’nde Rusya Devlet Bakanı Dmitry Medvedev, Rusya’nın ABD Doları’nın yerine
alacak global bir rezerv para birimi oluturulması görüünü
tekrarladı. Medvedev, BRIC liderlerine yaptıı konumada
“Uluslararası para sisteminin
güçlenmesi, öncelikle bölgesel
rezerv para birimleri oluturulmasını, daha sonra bir uluslararası para birimini gerektiriyor” diye konutu.
Brezilya, Rusya, Hindistan
ve Çin’in karılıklı birbirlerinin
tahvillerini alarak ve para birimlerini takas ederek dolara
olan baımlılıklarını azaltmayı
deerlendirdiklerini söyleyen
Medvedev’in ba ekonomi danımanı Arkady Dvorkovich,
“u anda ihtiyacımız olan son
eyin finansal piyasalarda yeni
bir çalkantı olduunu biliyorsunuz. Biz de dahil olmak üzere
kimse dolara zarar vermek iste-
miyor. Bu konudaki yaklaımımız sorunun nüanslarını bütün
incelikleriyle
tartımaktır.
Dünya ekonomisi para birimi
konusunda belirsizlikte kalmamalı. Kremlin’in global rezerv
para birimi konusundaki tavrı
ihtiyatlı” diye konutu.
Zirvenin ardından yayınlanan ortak bildiride, geçen nisan
ayında Londra’da yapılan G-20
Finans Zirvesi’nde varılan fikir
birliinin hayata geçirilmesinin
hızlandırılması çarısı yapılarak, bu amaç dorultusunda
dört ülke arasında youn ibirlii yapılacaı belirtildi. Bildiride
sürdürülebilir gelimenin gerçekletirilmesi ile bilim, teknoloji ve eitim alanlarındaki ibirliinin younlatırılması konularındaki kararlılık da ifade
edildi.
Çok kutuplu dünya vurgusu
BRIC Zirvesi’nde de öne çıktı.
BRIC ülkeleri adına yapılan
ortak açıklamada demokratik
ve çok kutuplu dünya düzeninin
desteklendii belirtilerek yeni
düzenin uluslararası hukukun
üstünlüü, eitlik ve karılıklı
saygı ilkelerine dayanması gerektii vurgulandı. Açıklamada
ayrıca, “Tüm ülkelerin ibirlii
ve kolektif karar alma süreçlerinde yer almaları önemlidir “
denildi.G
M BRIC
Zirvesi’nde
buluan liderler:
Lula da Silva
(Brezilya), Dmitry
Medvedev (Rusya),
Hu Jintao (Çin),
Manmohan Singh
(Hindistan) (soldan
saa)
BRIC ÜLKELERİ İLK TOPLANTISINI
GERÇEKLEŞTİRDİ
anghay birlii Örgütü
Zirvesi’nin hemen ardından
Brezilya, Rusya, Hindistan ve
Çin arasındaki BRIC Zirvesi’nin ilk toplantısı yapıldı. Zirvede küresel ekonomik krizle
mücadelede dört ülke arasında
ibirliinin younlatırılması
21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k
G
47
DAVUTOLU, RUSYA’YLA Ö GÖRÜMESN ANLATTI
‘Şanghay İşbirliği Örgütü’ne
gözlemci üye olabiliriz’
Dileri Bakan Ahmet Davutolu, Berlin’de 300 Türk derneinin
temsilcisine yapt açklamada, “Yönümüzü tamamen Bat’ya çevirmi
deiliz. Rusya’yla yaptmz görümelerden birinde Ö’yü ele aldk.
Fiks üyelik özellii nedeniyle, üyeliimiz mümkün deil, yalnz
gözlemci olarak katlabiliriz” dedi.
ıileri Bakanı Ahmet Davutolu, Almanya’daki
Türkevi toplantısında yaptıı açıklamada Rusya ile anghay birlii Örgütü (Ö) konusunda görütüklerini, kendi deyimiyle fiks üyeliin mümkün olamadıını ancak gözlemci olunabileceini söyledi. Toplantıda yapılan eletiriler üzerine konuan
Davutolu, Asya’nın yükseliini
kendisinin de gördüünü, hatta
bu nedenle ‘fazla Asyacı olmakla’ eletirildiini belirtti.
D
“RUSYA’YLA ŞİÖ’YÜ ELE ALDIK”
Davutolu, Almanya’nın Ber-
lin kentinde 16 Haziran’da 300’ü
akın Türk derneinin temsilcileriyle bir araya geldi. Toplantıda,
Berlin ADD Yönetim Kurulu
üyesi Beyhan Yıldırım söz alarak
Dıileri Bakanı’nı u sözlerle
eletirdi:
“New York’a gidip yeni Osmanlıcılık yapmak bize yakımıyor. Avrupa, Amerika derin krizler içinde; Asya ise yükseliyor.
Moskova’da yapılan anghay birlii Örgütü toplantısına katılmalıyız.”
Bu sözler üzerine konuan
Davutolu, “Yönümüzü tamamen Batı’ya çevirmi deiliz.
Rusya’yla yaptıımız görümelerden birinde Ö’yü ele aldık.
Fiks üyelik özellii nedeniyle,
üyeliimiz mümkün deil, yalnız
gözlemci olarak katılabiliriz”
dedi.
“NEO-OSMANLICILIK
POLİTİKAMIZ YOK”
Ö içerisinde özellikle Rusya
ve Çin Halk Cumhuriyeti arasında ciddi ikili sorunlar yaandıını söyleyen Ahmet Davutolu,
Türkiye’de bazı çevrelerin Ö’ye
üye olmakla bütün sorunların
çözülecei yönünde tutum aldıını, bunun gerçekçi olmadıını
kaydetti.
Ahmet Davutolu, Beyhan
Yıldırım’ın “Türkiye Ö’ye üyelik bavurusunda bulundu mu?”
sorusunu, “bulunmadı” diye yanıtladı.
Örgütün resmi dil olarak
Rusça ve Çinceyi kullanmasının
Türk yetkililerin iini zorlatırdıını belirten Dıileri Bakanı Davutolu, Tayyip Erdoan’ın
Büyük Ortadou Projesi’nde e-
48 G Ayd›nl›k
G
21 HAZRAN 2009
bakanlık görevini yalanlarken,
AKP hükümetinin de Neo-Osmanlıcılık gibi bir politikası olmadıını söyledi.
NURGALİYEV: TÜRKİYE’NİN
ÜYELİĞİNE AÇIĞIZ
anghay birlii Örgütü
Genel Sekreteri Bolat Nurgaliyev
27 Mayıs’ta Türk Asya Stratejik
Aratırmalar Merkezi’nin düzenledii kongrede Aydınlık’ın sorularını yanıtlamıtı.
Nurgaliyev,
Türkiye’nin
Ö’ye dorudan üyelik için bavurusunun olmadıını, ama Türkiye’nin üyeliine her zaman açık
olduklarını söylemiti.
Nurgaliyev, Türkiye’yle olan
ilikilerini öyle tanımlıyordu:
“Bizim bünyemizde çeitli seviyeler var. Gözlemci ülke, diyalog
içerisinde bulunulan partner ülke
gibi. Türkiye’yle olan ilikilerimiz bu ekilde öteden beri devam
ediyor. Ama Rusya ve Çin’le ilikilerimiz ciddi ve sıkıdır. Türkiye
ile Türkiye’de gerçekletirilen organizasyonlarla aslında biz aynı
çerçevede buluuyoruz diyebiliriz.”
Türkiye Dıileri Bakanı’nın
durumun deieceine ve ilerleyeceine dair sinyaller verdiini
de söyleyen Nurgaliyev, öyle
konumutu:
“Bu uygulamalarımız devam
edecek, potansiyel adaylıkta herhangi bir ülkenin bu organizasyon içerisine dahil edilmesi çift
taraflı bir yoldur. Bizler her
zaman buna açıız.
birliine de, uygun bavuruları düünmeye de açıız, karı
taraftan da herhangi bir ilginin
olması gerekiyor tabi. Birçok
ülke anghay birlii Örgütü’ne
tam üyelik veya gözlemci devlet
konumunda veya diyalog sürecinde olan ülke konumunda bavurusunu yapmıtır ve bu bavuru
süreçleri
devam
etmektedir.”G
21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k
G
49
BEŞ KITADAN
Hazrlayan: Ahu Yalçn/ afak Terzi
Kriz, dünyadaki
gurbetçileri de vurdu
Çin ve Rusya aralarındaki ticarette
dolara son verdi
Amerikan dolarının uluslararası egemenliinden duydukları rahatsızlıı sıkça dile getiren Rusya ve Çin liderleri, 17 Haziran günü
dünya ticaretinde ve uluslararası ilikilerde önemli etkileri olabilecek
bir adım attı. Bundan sonra iki ülke arasında yapılacak ticarette, her
iki ülkenin para birimleri Rus rublesi ve Çin yuanı kullanılacak.
Moskova’da bir araya gelen Rusya lideri Dimitri Medvedev ile Çin
lideri Hu Jintao, hedeflerini yinelediler: Doların egemenliine son
vermek.
ki dev ekonomi arasındaki ticaret istikrarlı bir ekilde artıyor.
Rusya ekonomi bakanlıının verilerine göre Çin, geçen yıl Rusya’nın
en büyük ticaret ortaı listesinde Almanya’nın yerini alarak ilk sıraya yerleti. ki ülke arasındaki ticaretin Rusya’dan Çin’e uzanan petrol boru hattının tamamlanıp devreye girmesiyle daha da artacaı
vurgulanıyor.
‘BOP, 42 milyon kiiyi evinden etti’
Birlemi Milletler Mülteciler Yüksek Komiserlii, 2009 raporunda, geçen yıl dünyada 42 milyon kiinin, yerlerinden edildiini açıklandı. Rapora göre, evlerini terk etmeye zorlanan bu insanların geri
dönebilme imkânları da daraldı. BM Mülteciler Yüksek Komiseri
Antonio Guterres tarafından BM Mülteci Örgütü merkezi Washington’da açıklanan rapora göre ‘en aır insani kriz’ Büyük Ortadou
Projesi’yle parçalanan Afganistan ve Pakistan’da yaanıyor. ABD’nin
Taliban bahanesiyle gerçekletirdii igal nedeniyle Afganistan’da ve
komusu Pakistan’da yerinden edilenlerin yaadıkları kriz, rapora
göre Ruanda soykırımı sırasında yaanandan bu yana görülen en
ciddi kriz olduu açıklandı.
Guterres, Pakistan’da yerinden edilen iki milyon kiinin akıbetinin kendisini son derece kaygılandırdıını söyledi. Rapora göre mültecilerin dönü olasılıının azalmasının önemli bir nedeni, Sudan ve
özellikle ABD igali altındaki Afganistan gibi, halkın göçe zorlandıı
ülkelerdeki güvenlik koullarının daha da kötülemi olması.
50 G Ayd›nl›k
G
21 HAZRAN 2009
Yabancı içilerin ülkelerine gönderdii, yıllardır
düzenli bir ekilde artan para miktarının, krizin etkisiyle bu yıl ilk kez dümesi bekleniyor. Ekonomik
krizin etkisiyle dünyanın dört bir yanında milyonlarca göçmen içi ilerini kaybetti. Dünya genelinde
yaklaık 200 milyon yabancı içi, geride bıraktıkları ailelerine her yıl 300 milyar doları akın para gönderiyor. Yabancı içilerin gönderdii bu paralar, gelimekte olan ülkeler için dı yardım ya da dorudan yabancı yatırımdan daha tercih edilir bir destek. Tacikistan ve Moldova gibi küçük ekonomilere
sahip ülkelerde, yabancı ülkelerde çalıan vatandalarının gönderdii paralar ulusal gelirin yaklaık
yüzde 30’unu oluturuyor. Yurtdıında çalıan içilerin, en büyük miktarda para gönderdii ülkelerin
baında ise nüfuslarının büyüklüü nedeniyle, Çin,
Hindistan ve Meksika geliyor. En fazla para gönderilen kaynak ülke ise ABD. Amerika’da çalıan içiler, ülkelerine her yıl yaklaık 45 milyar dolar para
gönderiyor.
spanyollar isizlie karı
asker oluyorlar
spanya’da 2001 yılından sonra kaldırılan zorunlu askerlik hizmetine, krizden ve isizlikten dolayı akıl almaz bir talep var. spanyol silahlı kuvvetleri, ordu saflarına katılmak isteyen genç bulmakta
artık hiç zorlanmıyor. Aksine, askerlik ubeleri
önünde orduya yazılmak için kuyrua girenlerin sayısı giderek artıyor. Sabahın erken saatlerinden itibaren askerlik ubeleri insanlarla dolup taıyor.
Bakent Madrid’de orduya yapılan bavurular üçte
bir oranında artmı. spanya’nın kimi dier bölgelerinde ise, her dört adaydan, artık sadece birine orduda yer var.
Öte yandan Hollanda gazeteleri de ‘daha korktuumuz tam olarak baımıza gelmedi’ ifadeleriyle
durumun vahametini ortaya koyuyorlar. Hollanda
Merkezi statistik Bürosu’nun açıklamalarında isizlik oranının yüzde 4,1’den yüzde 4,6’ya fırladıı,
beklentinin ise bu sayıların üç katına çıkması yönünde olduu belirtiliyor.
BEŞ KITADAN
DEVR-İ ALEM
• Irak Petrol Bakanlıı’na balı Güney Petrol irketi Genel
Müdürü Fayad el Nema, Irak’ın en büyük petrol sahalarından altısını, 20-25 seneliine dünyanın en büyük petrol
irketlerine devredecek ihalelerin Irak ekonomisini zincire
vuracaını ve gelecek 20 yıldaki baımsızlıını elinden alacaını söyleyince, görevinden kovuldu.
• srail Dıileri Bakanı Avigdor Lieberman, Washington
ziyareti sırasında, Batı eria’daki Yahudi yerleimlerindeki inaatları tamamen durdurmayı kabul edemeyeceklerini belirtti.
• Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin Kuzey Kivu eyaletinde, altı aydır maaları ödenmedii için ayaklanan askerler, ülkenin dousundaki Birlemi Milletler üssüne
ate açtı.
AB ülkelerinde ölüm oranı
doum oranından yüksek
AB ülkelerinde çocuk doum oranı giderek düüyor. AB
Sosyal ler ve Aile Bakanları’nın 17 Haziran günü bir araya
geldii Viyana’daki Konferansta, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Yardımcısı Maud de Boer-Buquicchio konuyla ilgili
Avrupa’nın geleceini yakından ilgilendiren uyarılarda bulundu. de Boer AB ülkelerindeki youn isizlik ve ekonomik kriz
nedeniyle ve kamuda yapılan kısıtlamaların artmasından dolayı çocuk yapma oranının giderek dütüünü vurguladı. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Yardımcısı de Boer, doum
oranlarının dümesinin uzun vadede, vergi gelirinin azalması,
i gücünün aırı derecede dümesi ve sosyal güvenlik kurumlarına aırı yük binmesi gibi büyük sorunlara yol açacaını
belirtti. Avrupa’da buna ramen nüfusun azalmaması, dıarıdan gelen göçe balı. AB statistik Kurumu Eurostat’ın 2008
yılında yaptıı aratırmada da AB ülkelerindeki büyüyen nüfusun yüzde 80’inin göçmen olduu, yüzde 20’sinin ise ‘gerçek’ Avrupalılar olduu sonucu çıkmıtı. Almanya, Bulgaristan ve Portekiz gibi ülkelerde ölüm oranı doum oranından
yüksek.
ngiltere’deki milletvekili
harcamaları internette
BBC’de çıkan habere göre ngiltere’de son haftalarda kamuoyunun hayli ilgisini çeken ve bir dizi istifaya yol açan milletvekili harcamaları listesi yayınlandı. 646 milletvekilinin
harcamalarına ilikin hükümetten talep ettikleri alacaklar, alfabetik olarak sıralandı ve binlerce fatura da PDF dosyası olarak internete konuldu. Belgelerin sayısının bir milyonu geçtii belirtiliyor. Parlamento kaynakları, her bir milletvekilinin
son dört yılda talep ettii harcama alacaklarının listesini içeren verinin, kamuoyuna Temmuz ayında açıklanacaını bildirmilerdi. Avam Kamarası sözcüsü, harcamalar konduu sırada, youn eriim nedeniyle sitenin çökmesini engellemek
için ek önlemler aldıklarını ifade etti.
• Hollanda Parlamentosu Dı likiler Komisyonu heyetinin Çin Halk Cumhuriyeti’ne yapacaı resmi ziyaret,
Çin’in Hollandalı milletvekillerine vize vermemesi sebebiyle iptal edildi. Hollanda parlamentosu, geçen ay,
Dalay Lama’yı aırlamı ve kendisine sıcak ilgi göstermiti.
• Romanya’dan Kuzey rlanda’ya göçen 100’ü akın
Roman göçmen, Belfast’taki evlerinde bir haftayı akın
süre ırkçı saldırılara hedef olunca evlerini terk ederek bir
kiliseye sıınmak zorunda kaldı.
• BM Güvenlik Konseyi’nin, Kuzey Kore’ye karı yaptırımları artırma kararına, Kuzey Kore yönetiminden sert
tepki geldi. Ülke yönetimi, kıkırtma olması durumunda
nükleer silahlarını kullanabileceini açıkladı. ABD Savunma Bakanı Robert Gates, Kuzey Kore’nin füze saldırısı olasılıına karılık Havai’deki savunma sistemlerinin
takviye edileceini bildirdi.
• Krizde darbe yiyen ngiliz havayolu irketi British Airways’in, 40 bin çalıanına bir mektup yazarak bir süre
ücretsiz çalımalarını istediini bildirdi.
• ngiliz The Guardian gazetesi, eski Babakan Tony Blair’in, ikenceye sebep olan “gizli sorgu politikasından”
haberi olduunu, ngiliz istihbarat servisi ajanlarına
2002’de yazılı olarak gönderilen bu politikaya göre, yurtdıında yapılan sorgularda ikence gördüünü söyleyen
bir zanlı olursa “kenceyi onaylar görünmeyin ama olay
bizim bölgemizde gerçeklemedii için, bunu engellemeye
çalımak gibi bir yasal yükümlülüünüz yok” dendiini
yazdı.
• Bolivyalılar ve Kübalılar, Che Guevera’nın 81. doum
günü anısına, Ekim 1967’de öldürüldüü yerde bir anma
düzenlediler.
• Çin’de yayımlanan üç önemli seyahat dergisi, Voyage,
Travel & Leisure ve National Geographic dergisinin
Çince versiyonu, Haziran ayı sayılarında kapak konusunu Türkiye’ye ayırdı.
21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k
G
51
RAN SEÇMLER “ULUSLARARASI TOPLUM” ÇN YEN BAHANE
ABD, İran’a uluslararası kuşatma
zemini oluşturmak istiyor
ran’da 12 Haziran’da gerçekleen seçime saatler kala Devrim
Muhafzlar’ndan bir muhtra geldi. nternet sitesi üzerinden yaptklar
açklamada, Muhafzlarn siyasi bürosunu yöneten Yadullah Cevani
“ran’da bir kadife devrim balatma çabas içine girilirse, ezeriz”
diyordu. Peki, bu ran’n kendi iç dinamiklerinin patlamaya yaklatn
gören Muhafzlarn önceden almaya çalt bir önlem miydi, yoksa
gerçekten olas bir “kadife devrim”e kar bir uyar m?
ZEYNEP ER
ran Cumhurbakanı Mahmud
Ahmedinecad’ın, ilk turda aldıı yüzde 66,2’lik oy oranıyla,
yeniden cumhurbakanı seçilmesi,
muhalefetin geni protestolarına
neden oldu. Seçimlere kısa bir
zaman kala anketlerde önde gösterilen reformcu aday Mir Hüseyin Musavi ise oyların ancak
33,7’sini aldı. ran’da seçimlerin
hemen ardından reformcu adayı
destekleyenler seçimlerde hile olduu gerekçesiyle sokaklara döküldü. Sokaklarda çatımalar
çıktı, reformcular hem polisle,
hem de Ahmedinecad taraftarlarıyla çatıtı. Kan döküldü, protestocular Ahmedinecad istifa etmeden bu iin peini bırakmayacaklarını açıkladı. Musavi’nin “seçimlerin iptal edilmesi” talebiyle
yaptıı bavuru reddedildi, ancak
Anayasayı Koruma Konseyi bazı
Museviciler sürekli
ngilizce
pankartlarla Bat’ya
mesaj verdi. Bat
da buna dayanarak
ran yönetimine
bask yapmak
istiyor.
52 G Ayd›nl›k
G
yerlerde oyların yeniden sayılabileceini açıkladı.
ran’da olaylar devam ederken
yeniden cumhurbakanı seçilen
Ahmedinecad, ran’ın gözlemci
statüsünde bulunduu anghay
birlii Örgütü’nün toplantısına
katılmak üzere 16 Haziran’da
Rusya’ya gitti. Rusya Dıileri
Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, ran’daki cumhurbakanlıı
seçimlerinin bu ülkenin içileri olduunu belirtti ve unları söyledi:
“ran Cumhurbakanının yeniden
seçilmesinin ardından ilk dı ziyaretini Rusya’ya yapması sembolik
açıdan son derece önemli. Bunu
Rusya-ran ilikilerinin daha da
ileriye gideceinin iareti olarak
görüyoruz. Bu ziyareti Moskova
ile Tahran arasındaki komuluk
ve geleneksel dostluk ilikilerinin
bir yansıması olarak deerlendiriyoruz.”
Afganistan Devlet Bakanı
Hamid Karzai Ahmedinecad’ın
zaferini kutladı ve Tahran’la
Kabil arasındaki baların kuvvetlenerek devam edeceini umduunu belirtti.
“AHMEDİNECAD KAZANIRSA
HALK SOKAKLARA DÖKÜLÜR”
ran’ın eski cumhurbakanlarından ve bir önceki seçimde de
rakibi olan Haimi Rafsancani,
“Ahmedinecad’ın kazanması halinde, seçimlerde ‘hile’ yapılmı
demektir” diye açıklama yapmıtı. Seçim henüz gerçeklemeden
önce yayımladıı bildiride Rafsancani, böyle bir durum olması
halinde ise halkın sokaklara döküleceini söylüyordu. Seçim öncesi bu açıklamanın halka yönelik
bir “çarı” olduu yorumları yapıldı. Devrim Muhafızları’nın
“kadife devrime kalkıanlar ezilecektir” muhtırası ise tam da bu
açıklamanın ardından geldi.
ESKİ BAŞBAKAN MUSAVİ
Reformcu kesimin bel baladıı Musavi, bir dönem bu ülkeyi
yönetmi bir devlet adamı; 19811989 yılları arasında ran’ın babakanıydı. Bu dönem ran-Irak
savaının yaandıı yıllardı ve
aynı zamanda yine bu dönemde
muhaliflere karı bir “sindirme”
politikası izlendi. Bu açıdan kimilerine göre Musavi, çok da “reformcu” bir geçmie sahip deil.
Son seçimlerde ran kaynakları,
Musavi’yi destekleyenlerin ülkedeki üniversite örencilerinin ve
zengin kesiminin olduunu belirtiyor, bunun en iyi örnei ise ülkenin en zengini olarak bilinen
Haimi Rafsancani. Ahmedinecad’ın ise beklendii gibi yine
varo ve yoksul kesimin oyunun
büyük çounluunu aldıı belirtiliyor.
BATI’NIN YORUMU
Obama, ranlı seçmenlerin oylarının akıbetini bilme hakkı ol21 HAZRAN 2009
duunu belirterek, “ranlı seçmenlerin sesine kulak verilmeli”
dedi. ran’ın Amerika’dan gelen
açıklamalara ise cevabı gecikmedi; Fars haber ajansı, ABD’nin,
açıklamalarını “müdahaleci” diye
niteleyerek, protesto etti. Fransa
Cumhurbakanı Sarkozy, ran seçimlerinin hileli olduunu belirtti.
Almanya’dan seçimlere dair üpheler olduu ve detaylı bir açıklama yapılmasını bekledikleri açıklaması geldi. srail Dıileri Bakanı Avigdor Lieberman ise Ahmedinecad’ın zaferinin uluslararası
topluluk için taviz vermeyecek ekilde adımlar atılması anlamına
geldiini söyledi.
DAVUTOĞLU’NUN DOMİNOSU
Amerikan yönetimine yakınlıı ile bilinen Washington Post gazetesinin “Türkiye’nin balıca dı
politika stratejisti” olarak niteledii Ahmet Davutolu, Ortadou’da ardı ardına yapılacak seçimlerle ilgili “domino teorisini”
ortaya atmıtı. Washington
Post’un Obama’nın dikkatle incelemesi tavsiyesinde bulunduu
teorideki domino talarının son
ayakları ise Lübnan ve ran seçimleriydi.
Lübnan’daki seçimlerin ardından “Hizbullah yenildi” propagandasına girien Batı imdi de
ran’daki olayları itahla iliyor.
ABD’nin Ortadou planlarında
büyük bir ayak baı olan ran’daki böylesi bir karııklıktan memnun olacaı ve körüklemek için
elinden geleni yapması sürpriz
deil. ABD, Ahmedinecad’dan
önceki Cumhurbakanı Hatemi’nin Cumhurbakanı seçilmesi
ve sonrasındaki dönemde de benzer bir çizgi izlemiti. ran’da “reformcu” olarak adlandırılan kesimin adayı olan Hatemi ise, dı
politikada Ahmedinecad’a göre
daha esnek bir çizgi izlemesine
ramen, ran’ın geleneksel çizgisinden çıkmamıtı.
“ABD İRAN’A KARŞI ULUSLARARASI
CEPHE KURMA ARAYIŞINDA”
Tüm bu gelimeler yaanırken
ran basınında yer bulan bir iddia
dikkat çekici. ran’da yayın yapan
PressTV’nin internet sitesinde 17
Haziran tarihli haberde, ABD’nin
ran’a karı uluslararası planda
bir cephe kurma fikrini canlandır-
maya çalıtıı belirtildi. Haberde
ABD Savunma Bakanı yardımcısı
William Lynn’ın Washington
Post gazetesinde yer alan “Ruslarla ibirlii arayıı içindeyiz.
Böyle bir giriim, eer ran yolunda gitmeye devam ederse, karısında toplu hareket eden bir
cephe bulacaının diplomatik sinyalleri olacaktır” sözlerine yer verildi. ran’da bir yandan protestolar devam ederken, bir baka
açıklama ise yine dikkat çekiciydi: “ran nükleer silah istiyor.”
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) Bakanı Muhammed
El Baradei, BBC’ye bir açıklama
yaparak “ran’ın, karar vermesi
halinde, Ortadou’da büyük bir
güç haline gelmek için kesinlikle
nükleer silah üretmesine imkân
verecek teknolojiye sahip olmak
istediini “hissettiini” söyledi.
KADİFE DEVRİM YA DA
ÖZGÜRLÜK ÇIĞLIĞI
. Reformcu protestocular, oylarının çalındıını iddia ediyor,
rejimin halkın üzerinde kurduu
baskıya isyan ediyor, dıarından
medet ummadıklarını, kandırıldıklarını ve kendilerinin ran’da
reform isteyenler olarak eyleme
giritiklerini belirtiyorlar. Ancak
Tahran’daki gösterilerde attıkları
sloganın ngilizce olması da dikkatlerden kaçmıyor; “Death to
the dictator” (Diktatöre ölüm).
ABD ve Avrupa’da devrim sonrası kaçan ve sürgün edilen 5 milyona yakın ranlı yaıyor. Bunlar
büyük çounlukla Musevi’yi destekledi. Yine bu kanalla ran içindeki muhaliflere ulaılıyor ve mesajlar gidip geliyor. ran’da seçimlerin sona ermesi ile patlak veren
olaylar kimilerine göre ran’da eriatın halk üzerinde kurduu baskının kaçınılmaz bir sonucu,
ran’ın tamamen kendi iç dinamiklerinden ortaya çıktı. Ancak
Batı’nın olaylar karısında sevinç
çılıkları atması ve Musavi’yi bir
çeit kahraman olarak nitelemesi
akıllara ister istemez baka soruları da getiriyor; ran halkının isyanı bir çeit yönlendirmeyle mi
karı karıya? Uzmanlar bu konuda uyarıyor, ran’daki protestolar
bir çeit kadife devrime çevirme
giriimi tehlikesi ile karı karıya
kalabilir! G
En laik aday Ahmedinecad
Ahmedinecad’ın seçim simgesi ran bayraıydı.
Muhalefet ise bunun yeilini aldı ve turuncuyu çarıtırır ekilde öne çıkardı. Ahmedinecad’la
ran’da, ‘ranlılık’ kimlii geliti. Daha önce yüzde
42 olan ‘ranlıyım’ diyenlerin oranı imdi yüzde
64’e çıktı. Ahmedinecad din adamı deil. Dier
adaylar dini kimlii öne çıkardılar. Yeil de bunun
simgesi. Bütün bunlar yan yana koyulduunda
adayların içinde bu anlamda en laik olanın Ahmedinecad olduu anlaılıyor!
ran’da olaylar devam ederken Ahmedinecad, ran’n gözlemci
statüsünde bulunduu anghay birlii Örgütü’nün toplantsna
katlmak üzere 16 Haziran’da Rusya’ya gitti.
21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k
G
53
FORUM
İran seçimleri
MEHMET BEDR GÜLTEKN
Ç PARTS GENEL BAKAN VEKL
İran’daki cumhurbaşkanlığı seçimleri;
özetle söyleyecek olursak, Batı dünyası karşısında tam bağımsızlığı savunan ve yüzü Asya’ya dönük Ahmedinecad ile Batı dünyası
ile ilişkileri daha da ileri götürmek yanlısı Mir
Hüseyin Müsavi arasında cereyan etti.
Ve Ahmedinecad yüzde 60’ın üzerindeki oy oranıyla ezici bir zafer kazandı. Seçim
sonuçlarının ne anlama geldiğini, belki de en
iyi, İsrail’in gösterdiği tepkiye bakarak anlayabiliriz. İsrail Başbakan Yardımcısı Sivan
Şalom; “sonuçların, İran’ın özgür dünya ile
gerçek bir diyalog kurmaya hazır olduğuna
ve nükleer programını durduracağına inananların yüzünde patlayan bir tokat olduğunu” söyledi.
Amerika’nın değerlendirmesinin de çok
farklı olmadığını söyleyebiliriz.
Türkiye’deki Amerikancı neoliberaller,
seçim kampanyası boyunca ateşli bir Müsavici kesilmişler, sanki seçim Türkiye’de yapılıyormuşçasına çırpınmışlardı.
Seçim sonuçlarının, Amerika’dan daha çok
Amerikancı olan bu zatları, en az Sivan Şalom
kadar kederlendirdiğinden hiç şüphe yok.
ANTİEMPERYALİZM
Ahmedinecad önderliğindeki İran, “zor
yılları”, tam bağımsızlık politikasına sıkı sıkıya sarılarak geride bıraktı. Hatırlanacağı
üzere Irak’ın işgalinden sonra bütün dünya,
Amerika’nın İran’a ne zaman gireceğini konuşuyordu.
Amerikan propaganda mekanizması harekete geçmişti. İran’ın ne kadar “şeytan”
olduğu anlatılıyordu her yolla. Holivut, kendisine verilen görev üzerine kolları sıvamıştı.
2496 yıl önce, Perslerle Yunanlılar arasında
cereyan eden Termofil Savaşı hatırlandı. Holivut tarihinin en çok reklamı yapılan filmlerinden olan “300 Spartalı” çekildi.
Aynı propaganda makinesi daha önce
de Büyük İskender’i çekmişti. ‘Persler, (İranlılar); kötü, hain, çirkin, barbar ve korkaktı.’
54 G Ayd›nl›k
G
21 HAZRAN 2009
‘Batılılar ise uygar, cesur, iyi ve güzel insanlardı’.
Şimdi nükleer silah üretmek isteyen
‘İran, o 2500 yıl önceki kötü Perslerin mirasçısıydı.’
İşte İran, Ahmedinecad’ın önderliğinde
bu emperyalist kuşatmayı yardı. Tehditlere
aldırmadı. Bir yanda dünya çapında akıllı bir
ittifak politikası ile Amerika ve İsrail’in tecrit
politikasını boşa çıkardı. Rusya, Hindistan ve
Çin ile ilişkilerini geliştirdi.
Hugo Chavez ve Ahmedinecad kol kola
çıktılar Amerikan emperyalizminin karşısına.
Bu arada milli savunmasını güçlendirdi.
Uzaya uydu gönderdi. En son teknoloji ile
M Türkiye’deki Amerikanc
neoliberaller, seçim
kampanyas boyunca ateli bir
Müsavici kesilmiler,
sanki seçim Türkiye’de
yaplyormuçasna
çrpnmlard.
Seçim sonuçlarnn,
Amerika’dan daha çok
Amerikanc olan bu zatlar,
en az Sivan alom kadar
kederlendirdiinden
hiç üphe yok. L
üretilmiş savaş uçaklarını geliştirdi.
Uzun menzilli füze denemelerinde yeni
başarılar elde etti.
Gazeteler sık sık İran’ın savunma sanayinde kaydettiği “mucizeleri” yazdılar.
ULUSAL BİRLİK
Savunma sanayinde elde edilen başarılardan daha da önemli olan İran’ın izlediği
anti emperyalist politika sonucunda ülke
içinde sağladığı ulusal birliktir.
İran, Türkiye ile kıyaslandığında etnik bakımdan çok daha parçalı bir görünüme sahiptir. Türkiye’de yaşayan insanların yüzde
90’ından daha fazlası kendini Türk olarak tanımladığı halde, ciddi bir etnik problemin
varlığı malum.
Bölücü terör ve ayrılıkçılık, en önemli
gündem maddelerimizden biri olmaya
devam ediyor.
Oysa İran nüfusunun yüzde 40’ı Fars,
yüzde 35 kadarı Azeri, yüzde 7’si Kürt’tür.
Arap ve Beluci nüfus yüzde 10’un üzerindedir. Ayrıca başka azınlıklar da bulunmaktadır.
Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesi’nde İran toprakları üzerinde Kürdistan ve
Belucistan devletleri kurulmuştur. İran’a yönelik bölücü faaliyetler bu ülke tarafından
açıkça desteklenmektedir.
Bütün bunlara rağmen terör, İran için bir iç
sorun değil, Amerika’nın hâkimiyet alanından
gerçekleştirilen dış saldırı boyutundadır.
Ahmedinecad, antiemperyalizm politikası sayesinde çok milliyetli İran toplumunu
ulusal birlik içinde tutabilmektedir.
Ve elbette ekonomik sıkıntılar yaşanmasına rağmen, gene bağımsızlık politikası sayesinde İran, Batı dünyasını ve Türkiye’yi
kasıp kavuran krizin dışındadır.
Son olarak Amerika, İran karşısında pes
ettiğini resmen açıkladı. 4 Temmuz’daki Bağımsızlık Günü kutlamalarına dünyanın her
tarafında İran elçiliklerini resmen davet edeceklerini açıkladı.
Ve Amerika 1953 yılında Başbakan Musaddık’a karşı gerçekleştirilen darbenin
kendi işi olduğunu itiraf ederek özür diledi.
İşte İran halkı bu politikanın mimarı olan
Ahmedinecad’a oy verdi.
SADE, MÜTEVAZI VE DÜRÜST
Dört yıl önce sürpriz bir şekilde Cumhurbaşkanı seçildiğinde, İran’ı yakından izleyen
herkes, halkın, kendinden biri olarak gördüğü için Ahmedinecad’a oy verdiği tespitinde
birleşmişti.
Aradan geçen dört yıl içinde Ahmedinecad bu tespiti yapanları yanıltmadı. Sade yaşadı. Yolsuzluklara bulaşmadı.
Oğlunun düğün görüntüleri, dar gelirli
bir İran yurttaşının düğün görüntülerinden
farklı değildi.
İranlılar, bir kez daha kendilerinden olan
birine oy verdiler.
Türkiye, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderlik ettiği Büyük Devrimden sonra tam
yarım yüzyıl boyunca İran’a deyim yerindeyse “öğretmenlik” yaptı.
1980 sonrasında Türkiye’de Amerika’nın
“bizim oğlanları” iktidar oldular.
İran ise doğrusu ve yanlışı ile “kendi yolunda” yürüdü.
Ve şimdi bizim; dostumuz, kardeşimiz ve
komşumuz olan İran’dan öğreneceğimiz
çok şey olduğu anlaşılıyor.G
[email protected]
SLVR’YE MEKTUPLAR
‘Bu millet sizlere teşekkür edecek’
Ümraniye T Tipi Kapal Cezaevi’nden Okan Kaytan : “Yannzda
olduumuzu bilin…” Karaman M Tipi Cezaevi’nden Abdullah Günda
“Vatana hizmet veren komutanlarmza ve sizlere bu millet teekkür
edecek…” 3 Nolu Silivri Ceza nfaz Kurumu’ndan Suat Akta “Karde
kardei vuruyor. Gayesiz vahileiyoruz”
OKAN KAYTAN
(Ümraniye T Tipi
Kapal Cezaevi)
Rahat ol, yapılanları
ibretle izliyoruz
Merhaba güzel insan
Nasılsın, umarım bu dört
duvar o güzel, temiz ve cesur yüreini daha da güçlendirmi; ne
kadar çok sevenin olduunu yapacaın, bu güzel ülke ve insanları için çok daha güzel iler olduunu daha iyi anlamı, bu
kara bulutların üzerinden gidip
aydınlıa çıkacaının farkına
varmısındır. Umarım hâlâ bizim
bildiimiz sevdiimiz güçlü,
azimli, sevecen halinle orada
dimdik ayakta hizmet için hali
hazırda umutla ve biz sevenlerinin her daim yanında yanınızda
olduumuzu biliyorsundur. Çok
yakında özgürlüe adım atıp,
yaptıklarının vatanın için halkın
için güzel eyler olduunu ortada
bir hata olduunu bunun bir karalama olduunu ortaya çıkacaını bil ve rahat ol inan bu yapılanları ibretle bir o kadar akınlıkla takip ediyoruz. Diyorum ki
“Aslanlar kafese konur” Sayın
büyüüm sizlere hepinize tek tek
selam ediyor özgür günlerde karılaacaımız günlerde görümek
üzere diyorum. Cevabınız olursa
heyecanla bekliyorum.
Hoçakal güzel insan.
SUAT AKTA
Bizi vahiletiriyorlar
(3 nolu C..K. Silivri)
Merhaba Dou Bakanım
Sizi ülkem sevgisiyle selamlıyor, mektubuma özgür yarınlarda
görümek dileiyle balıyorum.
Camialarıyla ülkemizi sofra
haline getirip bedenlerimizden
besleniyorlar tabi bunun sebebi
de içimizdeki gerçek hainler.
Karde kardei vuruyor. Hem bedenen hem psikolojik bozukluklar yaratıyor anlamsız ve gayesiz
vahileiyoruz. Bu lanetli ırklar
bizi pitbullatırıyor. Çocuklar
annesini kesiyor, anneler bebelerini, dedeler torunlara tecavüz
ediyor. Bizim ülkemizde bu vahetin olmaması lazım. Her eyimizle onlara balanmıız.
Çanakkale ruhuyla bu corafyanın karde halkları hepsini
def edecek inanıyorum. Bunların
öldürdüü umudumu sizin yeertmenizi istiyorum.
Ulusal Kanal’da sizi dinliyor
ve düüncenizi bire bir paylaıyorum. Allah yar ve yardımcınız
olsun. Elazı Sivriceliyim ama stanbul’da dodum, 37 yaındayım.
muza devam edeceiz. Kahramanlar kendiliinden meydana
gelmez. Fedakârlık gösteren,
bedel ödeyen mücadele veren kiiler toplumlarda kahraman olarak ortaya çıkarlar. Bir gün gelecek vatana hizmet veren komutanlarımıza ve sizlere bu millet
teekkür edecektir.
Maalesef u an izleyemiyoruz
ama Cezaevi yönetimimiz izlemek istediimiz kanallar için
anket yaptı. Çounluk hangi kanalları tercih ederse o kanalları
yayınlatacaklar. Ulusal Kanal’ı
hepimiz kou olarak izlemek istiyoruz.
Saygılarımla
ABDULLAH GÜNDA
(Karaman M Tipi Cezaevi
B Blok 4.0)
Yüzünüzün akıyla
çıkacaksınız
Sayın Bakanım
Cumhuriyetin yılmaz bekçileri, Ulu Önder Mustafa Kemal’in
aslanları merhaba. Aır taı ne
yel, ne de sel alır siz bu ülke için,
Cumhuriyetimiz için mücadele
veren birer cengaversiniz hepimizin gönlü sizlerle. Suçsuz olduunuz yakında ortaya çıkacaktır.
Ülkemizin üzerinde dolaan bu
karabulut elbet kalkacaktır. Demokrasiye, tam baımsızlıa,
adalete sonuna kadar inanan insanlar olarak yüzünüzün akıyla
çıkacaınıza tüm kalbimizle inanıyoruz. Biz cumhuriyet çocukları olarak, gösterdiiniz yolda
omuz omuza hep beraber yolu-
Abdullah Günda,
Karaman M Tipi
Cezaevi. Fotorafn
arkasnda “Dou
Beye hatra”
yazyor.
21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k
G
55
TOPLUM
ANKARA ÜNVERSTES’NDEN ÇOCUKLARI BLMLE BULUTURACAK PROJE…
Çocuklar için üniversite
Çocuk Üniversitesi, gökyüzünden suya, yaratc fikirler okulundan,
felsefe okuluna kadar çocuklar için tasarlanm okullar dizisinden
oluuyor. Çocuk Üniversitesi 5-13 ya aras çocuklara hizmet veriyor.
Üniversite yetkilileri ya snrnn önümüzdeki yllarda sfra kadar
ineceini, 16’ya kadar çkacan söylüyorlar.
SABR KARA
nkara Üniversitesi Rektörlüü, TRT ve Milli Eitim
Bakanlıı ibirliiyle üniversite bünyesinde Çocuk Üniversitesi açtı. Ankara Üniversitesi’nin merkez yerlekesinde faaliyet gösterecek okulun açılıı 17
Haziran’da yapıldı. Bazıları yaz
boyu bazıları da yıl boyu, sürecek programlardan oluan eitim
Milli Eitim Bakanlıı ile yapılacak ortak projelerle sürecek.
A
ÇOCUKLAR OYNAYARAK,
DOKUNARAK ÖĞRENECEKLER
M Böcek Bilim
Okulu’nda çocuklar
böcekleri inceliyor.
Ankara Üniversitesi Rektörü
Cemal Talu, Çocuk Üniversitesi
ile bilim kültürünün ve doa sevgisinin gelitirilmesini amaçladıklarını vurguladı. Okulların,
fakültelerin özelliklerine göre ya-
pılandırıldıını belirten Talu,
sözlerini öyle sürdürdü:
“Mesela Tıp Fakültesi’nde
insan vücudunu örenecekler.
Örnein orada açılacak okulda
bir beyin yapacaız, çocuklar
onun içine girecekler; oynayarak,
dokunarak örenecekler. Nasıl
ki Toprak Bilim Okulu’nda çocuklar toprakla oynuyor, solucanlara dokunuyorsa bütün
okullarımızda bu anlayıla eitim verilecek.”
Çocuk Üniversitesi Koordinatörü Doç. Dr. Tülin Salam da
çocukları üniversite ortamı ile
buluturmayı hedeflediklerini belirterek, “Böyle bir ilke imza atmanın onurunu yaıyoruz” diye
konutu.
“GÖKBİLİM OKULU”, “YAŞAM
BİLİMLERİ OKULU”
Kayıtların hem bireysel, hem
de okullar aracılıı ile yapılabilecei Çocuk Üniversitesi’nin Koordinatör Yardımcısı Umut Our
da u bilgileri verdi: “Çocuk Üniversitesi, altında bir sürü bölüm
bulunduran bir çatı. Bu çatı altında okullarımız 18 Temmuz itibariyle hizmet vermeye baladı.
18-31 Temmuz tarihleri arasında, felsefe bölümümüzün programından uyarlanan ‘Felsefe Okulu’ ve Elektronik Mühendislii
programından oluan ‘Yaratıcı
Fikirler Okulu’ çocuklarımıza
hizmet verecek. 8-21 Austos tarihleri arasındaki kamplarımızda
yine yaratıcı fikirler olacak,
bunun yanında antropoloji bölümümüzden uyarlanmı drama ve
spor destekli ‘Yaam Bilimleri
Okulu’ hizmet verecek. Çocuk
Üniversitesi’nin dier okulları,
yani gökbilim programından
oluan ‘Gökbilim Okulu’, biyoloji programından oluan ‘Su
Okulu’na kadar, 14 farklı okulumuz Ekim ayı içerisinde hizmet
vermeye balayacak.”
Yetkililer, velilerin Çocuk
Üniversitesi’ne kayıt yaptırabilmek için (0312) 222 85 12 numaralı telefondan, cocukü[email protected] elektronik posta
adresinden ya da Ankara Üniversitesi Tandoan Yerlekesi’nde bulunan Çocuk Üniversitesi Koordinatörlüü’nden yardım ve bilgi alabileceklerini belirttiler.G
Çocuk Üniversitesi
Koordinatörü
Doç. Dr. Tülin Salam da
çocuklar üniversite
ortam ile buluturmay
hedeflediklerini
belirterek, “Böyle bir ilke
imza atmann
onurunu yayoruz” diye
konutu.
56 G Ayd›nl›k
G
21 HAZRAN 2009
FİKRET OTYAM
GÖRÜŞMEMİZ SIRDIR MEZARA KADAR BENİMLE GİDECEK DEDİ BAŞBAKANIM YARADAN GECİNDEN VERSİN
NE Kİ KEMİKTEN DNA TESTİ
YAPILIR YENİ BİR ERDOĞAN
KOPYALANIR VE DE BÜLBÜL GİBİ
ÖTTÜRÜLÜR ÇAĞIMIZDA BENDEN
ANIMSATMASI YETMEDİ BAŞBAKANIM BÜYÜKANIT PAŞAYA DA LAF
ATARAK O AÇIKLARSA BEN DE AÇIKLARIM DEYİVERDİ GELİN ÇOK DEĞERLİ İKİ CAN ŞU SIR DEDİĞİNİZ MUHABBETİ
ÖLÜMLÜ DÜNYADA MİLLETE AÇIKLAYIN
YORGAN GİTSİN İKİ TARAFLI AÇIKLARIM
KAVGASI BİTSİN VESSELAM
AKP VE GÜLENİ BİTİRME PİLAVININ ŞEY
YANLIŞ OLDU PLANININ “TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİ YIPRATMA PLANINA DÖNÜŞTÜRÜLME ÇABALARI
“ÜLKENİN HAYRINA VESİLE O L M A M A S I N I DİLEYENLER
EL KALDIRSIN
GENELKURMAY ARAŞTIRIYORUZ DEDİ CEMİL ÇİÇEK DE
HEMEN DAVRANIP SAVCILIĞA BAŞVURACAĞIZ DİYE HAYKIRIP TARAF GAZETESİNDE AKPYİ VE GÜLENİ BİTİRME PLANI
MANŞETİYLE YAYINLANAN VE GENELKURMAYDA HAZIRLANDIĞI İDDİA EDİLEN BELGEYLE İLGİLİ HUKUKİ OLARAK
TÜM İMKÂNLARI KULLANACAKLARINI AÇIKLADI
BAŞBUĞ BELGE SAHTEYSE NE YAPARIZ GÖRÜRSÜNÜZ
DEDİ
AKP GRUP BAŞKANVEKİLİ BOZDAĞ DA AÇIKLAMALAR
ŞÜPHEYİ KALDIRMIYOR DEYİVERDİ
ANKARA BAROSU DA ERGENEKON TUTUKLUSU AVUKAT
SERDAR ÖZTÜRKÜN BÜROSUNDA BULUNDUĞU İDDİA EDİLEN VE ERGENEKON TUTANAKLARINA GİRDİKTEN SONRA
TARAF GAZETESİNE SIZAN İRTİCA İLE MÜCADELE EYLEM
PLANI BELGESİ HAKKINDA ÖZETLE ŞU AÇIKLAMAYI YAPTI
SERDAR ÖZTÜRKÜN BÜROSUNUN ARANMASINDA CMK NIN
130 UNCU MADDESİNDE DÜZENLENEN AVUKAT BÜROLARINDA ARAMA EL KOYMA İLE İLGİLİ HÜKÜMLERE UYGUN
DAVRANILMAMIŞTIR SERDAR ÖZTÜRKE AİT OLDUĞU HENÜZ
KANITLANMAMIŞ VE KİMİN TARAFINDAN DÜZENLENDİĞİ DE
BELİRSİZ OLAN GİZLİLİK DERECELİ EVRAKLARIN BASINA SIZDIRILDIĞI ANLAŞILMAKTADIR
AVUKAT ÖZTÜRKÜN BÜROSU BİGÜZEL ARANMIŞ EVET
ÇAĞIMIZIN EN BÜYÜK SUÇ ALETİ BİLGİSAYAR BULUNUNCA
ARAYAN EKİP YÜKLENİP GÖTÜRMÜŞ İNCE ELEYİP SIK DOKUNUNCA BİR DE NE GÖRSÜNLER AKIL ALMAZ BİR BELGE NASIL
KUTLAMAZSINIZ PEKİ BUNU KİMSE BULAMAZ AKLIYLA ONU
BİLGİSAYARINA TIKIŞTIRAN ( ! ) AVUKATA NE DEMELİ
VE DAHİ BU BELGENİN ALTINDA İMZASI BULUNDUĞU
İDDİA EDİLEN DENİZ KURMAY ALBAY DURSUN ÇİÇEK Kİ
CEMİL ÇİÇEK’LE UZAKTAN YAKINDAN İLİŞKİSİ OLMADIĞINI
LÜZUMUNA BİNAEN AÇIKLIYORUM SAKLAMAYA BİLE GEREK
GÖRMEMİŞ HAYRET BİŞEY
ÇİÇEKİN (ASKER) ERGENEKON SAVCISI TARAFINDAN İFADESİ ALINACAKMIŞ KOCA ÜLKENİN BEYNİNE GÜM DİYE
OTURTULAN BİLDİĞİNİZ GİBİ DEĞİL ÇOK ÖNEMLİ ANCAK ŞU
SATIRLARIN YAZILDIĞI 16 HAZİRAN 2009 (İZİN VERİN SUÇ
ALETİM BİLGİSAYARIN SAĞ ALT KÖŞESİNDE OLAN SAATE
EĞİLİP BAKAYIM NEDEN Mİ MEZARA GÖTÜRÜLECEK SIR GİBİ
MİNİCİK SAKLAMIŞLAR YARADANIMA BİN ŞÜKÜR NİHAYET
GÖREBİLDİM) SAAT 10:30 A KADAR MENBAI HENÜZ AÇIKLANMAYAN ÇOK ADLI ÖNEMLİ PLANI TÜM GİZLİLİK ÖNLEMLERİNİ ALMADIĞINDAN NAŞİ TARAFSIZ DA OLSA BİR GAZETEYE PEŞKEŞ ÇEKİLİR HALE DÖNÜŞTÜRÜLMESİNİN KENDİSİNE
YAKIŞIP YAKIŞMADIĞI DA KALBİ KIRILMADAN SORULMALI
DİYE DÜŞÜNÜYORUM
83 YAŞINDA BİR GAZETECİ OLARAK İTİRAF ETMEK ZORUNDAYIM İHTİLAL YA DA DEVRİM SABAHA KARŞI VE DAHİ
HARBİYE MARŞIYLA BAŞLAR Kİ BUNA HEP İSYAN ETMİŞİMDİR
MÜTEKAİDİNDEN YEDEK TOPÇU TEĞMEN OLARAK AÇIKLIYORUM POLATLI TOPÇU OKULUNDA TASTAMAM (PAZAR
HARİÇ) ALTI AY (İKİ REKAT) SABAH AKŞAM GÜRLER ZAFERİN
TERANESİYLE TOPLARIN ÇELİK AĞZI ÇALAR HÜCUM MARŞI
HAYKIRIŞI BOŞAMIYDI DA İLLA H.O.MARŞI BELKİ HEPSİNİ
TEMSİLEN AMA MERAK BU YA HAVA DENİZ JANDARMA
MARŞLARI NEDEN ÇALINMAZDI JETLER MAVİ GÖK YÜZÜNDE
DOLANIR TANKLAR CMC LER GÜRGÜR GEÇER İDİ BİRİSİ MUTLULUK VERDİ İKİSİ O MUTLULUĞU CANAVARLAR GİBİ YEDİ
ZIKKIM ETTİYDİK
ŞİMDİ BİR PARTİYİ YANİ KİMİNE GÖRE AK PARTİ KİMİNE
GÖRE AKPYİ VE DAHİ ABDNİN ÇOK EMİN KUCAĞINDA
MUKİM VE DAHİ YETMEDİ ARKASINI CIAYA FBIYA NATOYA
AVRUPA BİRLİĞİNE DAYAMIŞ BİR FANİYİ YEME BİTİRME YÖNTEMLERİNE BAKIN DA ÇAĞ NASIL DEĞİŞMİŞ GÖRÜN HELE SİLAHLARI HELE ONLAR DVD-R VE DAHİ CD VE DAHİ DVD-R 116 X 4.7GB 120 MMLİ YUVARLAK 10 CM İNCECİK METAL
ŞEYLER VE DAHİ SAYFALARCA YAZILI ALTI İMZALI NE Kİ MÜHÜRSÜZ TELEFON TELGRAF DİNLEMELİ KİLİTLİ KAPILARDAN
GİRMELİ ASKER SİVİL TANIMAYAN AYLARCA SÜRDÜRÜLEN
BU ARADA MİLLETİN BİTİRİLEMEYEN DERDİ UNUTTURULMAYA ÇALIŞILAN GEÇİN ÇOK GİZLİDİRDEN HİÇ GİZLİ OLMAYAN
ŞEYLER YANİ ÇEKMECELERE RAFLARA BİLGİSAYARLARA BIRAKILAN YEME PLANLARIYLA OLDURULUYOR MARŞSIZ
TANKSIZ TOPSUZ TÜFEKSİZ
BUYRUN GELİN DE ÇIKIN İŞİN İÇİNDEN İYİ Mİ
G E L E L İ M A S I L K O N U Y A
ERGENEKONERGENEKONERGENEKONERGEKON
İNANMAMAZLIK ETMEYİN “VALLA “ DOĞRU
DUYUNCA KULAKLARIMA HABERİ OKUYUNCA GÖZLERİME İNANAMADIM ŞU ERGENEKON ÇETESİNİN EN AZILI BAŞLARINDAN BİZİM ADNAN AKFIRAT CANA SİLİVRİ KAPISI AÇILDI O DA ELİNİ KOLUNU SALLAYA SALLAYA EVİNE BASIP GİTTİ
SORMASI SUÇ VE AYIP OLMAZSA ÇETE MENSUBU DİYE
ALDIĞINIZI ŞİMDİ NEDEN BIRAKTINIZ ONDAN BİZLERİ KİM KORUYACAK ÖTE YANDAN SUÇSUZDU DA BU AYLAR SONRA
MI ANLAŞILDI YİNE DE BİN ŞÜKÜR VESSELAM
YİNE AYIP OLMASIN DİYE ULAN DEMİYOR YAHU DİYORUM KENDİ KENDİME YAHU
SAVUNMALARINI YAPMALARININ RAĞMINA SİLİVRİ DENİLEN OL SÜRGİTDE HÂLÂ ELLERİ KOLLARI BAĞLI GİBİLERİNE TUTULAN BÖYLE PLANLARDAN
NAŞİ DE UNUTULAN HASTA DÜŞÜP ÖLEN O RADDEYE GELENLERİ DE HASTANEYE SEVKEDİLEN VE DAHİ EDİLEMEYEN
ONCA KİŞİDEN -ÇETECİ ADNAN AKFIRAT VE CAN YÜZÜNDEN
ZULMU SONA EREN ERGENEKONCU AİLESİNDEN ( !) BİLİM
ADAMI PROF.DR.YAZAR EROL MANİSALI HARİÇ- NE HABER
NE HABER NE HABER NE HABER EY VİCDAN EY MİLLET NE
HABER NE HABER NE HABER YETMEDİ Mİ
Ey Yazı İşleri nokta virgül soru işareti falan kullanmadım yer
kaplamasın diye anladınız elbette ama yine bu sayıda da sayfa
sınırımı aştım kusura bakılmaya
21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›kG 57
KİTAP
AYDINLIK VE CUMHURYET YAZILARI
Demirtaş Ceyhun’dan
bir deneme kitabı
Kitapta, “anayasa” kavramnn Bat’dan deviriliini ve bunun nasl
yanl aktarldn tartan Demirta Ceyhun, anayasalarn devrim ve
kardevrimle yazlan temel hukuk belgeleri olduunu ortaya koyuyor.
Kitap, yazarn hukuktan siyasete, mimariden edebiyata kadar geni bir
yelpazeyi konu edinen denemelerini içeriyor.
SADIK USTA
skiden bir deyim vardı;
“Erken kalkan darbe yapar”
diye. Bugünlerde ise, iktidara gelen Anayasa’yı deitirmeye
kalkıyor. Tayyip Erdoan hükümeti de elinden gelse bir çırpıda
mevcut Anayasa’yı kendi anayasasıyla deitirecek. Tabii gücü
yeterse... Peki her hükümet istedii zaman Anayasa’yı deitirme
hak ve olanaına sahip mi? Ya da
bu, meru mudur?
Yazarlarımızdan Demirta
Ceyhun, geçen günlerde yayımladıı “Anayasa Yasa mıdır” balıklı kitabında tam da bu sorulara yanıtlar arıyor. Kitap, Cumhuriyet Kitapları’ndan çıktı.
E
MİMARLIKLA ANAYASA İLİŞKİSİ
Her ne kadar balık, kitabın
anayasa tartıması üzerine olduu izlenimini yaratsa da, aslında,
anayasa tartımalarından çok
daha fazlasını içeriyor. Kitap, yazarın Aydınlık ve Cumhuriyet’te
yazdıı hukuktan siyasete, mimariden edebiyata kadar geni bir
yelpazeyi konu edinen denemelerini içeriyor.
Üç bölümden oluan kitabın
“Anayasa Yasa mıdır” balıklı
birinci bölümünde esas olarak
yazarın hukuk üzerine yaptıı
tartımalar yer alıyor. Ancak bu
bölümde önemli birkaç yazı daha
var ki bunlar Ceyhun’un yaamına dair önemli bilgiler içermekte.
Gençlik ve örencilik döneminden bahseden Ceyhun, hayatına
dair bilmediimiz kimi bilgileri
de aktarıyor. Örnein bilmeyen58 G Ayd›nl›k
G
21 HAZRAN 2009
ler, yazarın esas mesleinin mimarlık olduunu bu denemelerden öreniyor. Ayrıca yazar, mimarlık biliminin toplumsal dönüümlerde öncü roller üstlendiini Rönesans döneminden örneklerle anlatıyor ki, kanımızca
bu, isabetli bir saptamadır ve tarihte de hep böyle olmutur.
nsanlıın yerleim ve konut
sorunuyla uraan mimarlık bilimi, doal olarak insanların toplumsal ilikileriyle de ilgilenmek
zorundadır. Çünkü her iliki ve
yaam biçimi ona göre mimari
yöntemleri ve ölçütleri de zorunlu kılar.
Toplumsal sistemlere dair
eitlikçi projeleri inceleyen Aristoteles de Politika kitabında ilk
eitlikçi projenin Miletli Hippodamos’a ait olduunu belirtir.
Döneminin ünlü bir mimarı olan
Hippodamos, antik Pire kentini
düzenlerken, bunu eitlikçi bir
bakı açısıyla yapmıtı. Buradan
hareketle eitlikçi bir toplum modeli çizen Hippodamos, sokakları eit ve birbirlerini dik bir açıyla kesen, merkezinde oturma
alanı, askeri garnizon, dıa doru
üretim atölyeleri ve ekilecek
alanlar olan bir kent modeli dülemiti.
ANAYASALAR DEVRİMLE YAZILIR
Mimar Demirta Ceyhun da
kitabında esas olarak anayasayı
tartııyor ve bunu yaparken de
ülkemizde hukukçuların dıında
sadece küçük bir kesimin bildii
hukuk ve anayasa kavramlarını
ele alıyor. Örnein “anayasa”
kavramının Batı’dan deviriliini
ve bunun da nasıl yanlı aktarıl-
Yazar öncelikle kavramlara açklk
getirdii için kitap, bir bakma
ansiklopedi ilevi de görüyor.
dıını; ayrıca anayasanın herkesin istedii zaman deitirecei
bir metin olmadıını ve anayasaların devrim ve karıdevrimle yazılan temel hukuk belgeleri olduunu etraflı bir ekilde tartııyor.
Kitapta hukuk tartımasının
dıında iki bölüm daha yer alıyor. Bunlardan birinin balıı
“Laisizm, Demokrasi ve Kemalizm”, dierinin ise “Demokrasi
ve Edebiyat”.
Yazar laiklik, demokrasi, Kemalizm ve edebiyat kavramlarını
tartıırken sık sık tarihimize göndermelerde bulunuyor ve okuru
birçok konuda aydınlatıyor.
Kitap bir bakıma ansiklopedi ilevi de görüyor; çünkü yazar,
hangi denemeyi okursanız okuyun önce kavramlara açıklık getiriyor, bunu yaparken de bilgi ve
deneyimini konuturuyor.
Bu yazdıklarımızdan kitabın
kuru bir hukuk, demokrasi ve
edebiyat tartımasından ibaret olduu anlaılmasın. Yazar ele aldıı her konuyu, edebi ve canlı
bir üslupla tartııyor ki, bu da kitaba akıcılık kazandırıyor.
Sanki bu yazılar kitapta yan
yana durunca daha rahat ve
baka bir keyifle okunuyor.G
İNSAN YAŞADIĞI YERE BENZER
38 yıl sonra ya da demiri iki kat büküp yürüyen…
Yakın tarihimizin en önemli olayla- sonra, 15-16 Haziran’ın, doğrudan konu edilmese de arka
rından biri olan 15-16 Haziran, Türki- plan olarak bulunduğu bir tek roman, öykü yok. Oysa, Türkiye işçi sınıfı tarihinin de dönüm nokta- ye’nin 30-40 yılını derinden etkileyecek, 12 Mart yetmeyince
larından biridir. Geçen Pazartesi ve Salı arkasından yetişecek 12 Eylül’e giden yolda en önemli neden15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’nin lerden birini oluşturacak olan işçi sınıfının bu hareketliliğinin
38. yılıydı. Bu büyük eylem; sendikala- birçok romana konu olması beklenirdi. İşçi sınıfı konusunda
rın, çeşitli meslek ve kitle örgütlerinin roman ve öykü olarak, hatta şiir olarak bile ne yazılmışsa bir şedüzenledikleri etkinliklerle bir kere kilde işçi sınıfıyla bağları bulunan ya da bizzat kendileri işçilikdaha hatırlandı. Anıldı diyemiyorum, ten yetişen en eski kuşak yazar ve şairlerimizce yazılmış. Orhan
MECİT ÜNAL
çünkü “anma” sözcüğünün çağrışım Kemal’in “Bereketli Topraklar” ile “Grev”i, Reşat Enis Ayalanı düzenlenen etkinliklerin kapsa- gen’in “Sarı İt”i, İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı,
mından çok daha geniş.
Adnan Özyalçıner ile Metin İlkin’in öyküleri, işçi sınıfı konulu
Üzerlerinden yıllar geçtikçe yasak savmaya
roman ve öykü denince hâlâ ilk aklımıza gedönüşen böyle önemli günler, gündemde kolenlerden.
M Yakn tarihimizin en
nuyla ilgili bir olay yoksa ancak hatırlama sözPetrol-İş ve Genel-İş gibi bazı sendikaların
cüğünün çerçevesine sığabiliyor. Bu, zamanla,
düzenledikleri
öykü yarışmaları ile 2003’ten
önemli olaylarndan biri
böyle günlere sahip çıkanların azaldığı anlaberi Abdullah Baştürk adına verilmekte olan
olan 15-16 Haziran,
mına da gelir; öte yandan da tam tersine,
işçi edebiyatı ödülleri bu alanda açılmış bulubüyük çapta unutturmak için küçük çapta ha- Türkiye içi snf tarihinin nan büyük boşluğu doldurmaya yetmiyor.
tırlamalarla yasak savma anlamına da…
Bunun üzerinde de ayrıca durmak, şu dude dönüm noktalarndan
Gündemde konuyla ilgili bir şey varsa, o
rumda bir işçi sınıfı edebiyatından söz edebizaman da bunu unutturma, saptırma ve prolecek noktada olup olmadığımızı da ayrıca
biridir. Bu direniin
voke etme saiki ön bulur. Örnekse, zaten yıltartışmak gerek.
edebiyatmza da
lardır ortaklaşa kutlanamayan 1 Mayıs’ların
“İÇİNDEN ÜÇ ÖLÜ DÖKÜP YÜRÜYEN”
2008 ve 2009’da Taksim’de boğdurulması…
yansmas gerekirdi.
Şiirde daha ilerde olduğumuz ise bir gerOn binlerce kişinin işsiz kaldığı şu yaşadığıYaklak krk yl sonra,
çek. İşçi sınıfı hareketliliğinin en çok şiirimizi
mız kriz günlerine rastlayan bu yılın 1 Maetkilediğini söylersem, sanırım bir gerçeği de
yıs’ının, o günü “Taksim’de kutlama” uğru15-16 Haziran’n,
teslim etmiş olurum.
na kimlerin hangi kişisel, grupsal ve sınıfsal
dorudan konu edilmese
1960’lı, 70’li yıllardaki işçi sınıfı hareketi
çıkarlarına armağan edildiğini anlamamak
sinema ve tiyatromuzu da derinden etkileiçin ya çok saf, ya da çok emek düşmanı
de arka plan olarak
miştir. Senaryosunu Vedat Türkali’nin yazdıolmak gerek. Böyle bir ortak paydada da,
bulunduu bir tek roman, ğı, Ertem Göreç’in yönettiği “Karanlıkta Uyaancak böyle iki çok sıfatını taşıyanlar buluşananlar” ile arka planında bir grevin bulundubilirler. Bunu yapanların Papaz Gapon’dan
öykü yok. L
ğu, Vasıf Öngören’in aynı adlı tiyatro oyune farkları var?!
nundan uyarlanan Başar Sabuncu’nun yönet15-16 HAZİRAN TATİLİ
tiği “Zengin Mutfağı” ve Orhan Kemal’in aynı adlı romanınBu yazı için, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’nin 38. yılında dan sinemaya uyarlanan “Bereketli Topraklar Üzerinde” ise ilk
neler yapıldığını tararken, ilginç ve ilginç olduğu kadar da örnek anda akla gelen, klasikleşmiş filmler.
Müzikte biraz daha şanslı 15-16 Haziran. “Mezarlardan
olması gereken bir tutumla karşılaştım. Halka parasız su verdiği
için hakkında dava açılan, Bergama-Ovacık’taki altın madenine çıktılar” sözleriyle başlayan Şerif ağıtı ile “İşçilerin hepsi vardı
karşı verdiği mücadele ile de tanınan İzmir’in Dikili ilçesinin CHP’li siperlerin başında” türküsü bu büyük direnişle özdeşleşmiş
Belediye Başkanı Osman Özgüven 15- 16 Haziran tarihlerini üc- türkülerden ikisi. Bir üçüncüsü ise, yakın günlerde kaybettiğiretli tatil ilan etmiş. Belediye olarak amaçlarının işçiye haklarını miz Aşık İhsani’den. Öyleyse sözü de, ozanın bu güzellemesiyvermek olduğunu söyleyen Özgüven, “15- 16 Haziran dünya işçi le bitirelim:
Düş değil, bu, hayal değil, hey heyy be
sınıfının birlik ve dayanışma günü olmalıdır. Biz işçilerimize hakkı
Yetmiş bin dev işçim kalktı yürüdü,
olanını verdik. Bizim işçilerimiz bu iki günde ücretli tatil yapıyor.
Kokuşmuş düzene sahip çıkanın,
Bu günler tüm işçilere tatil olmalı” demiş.
Alnının çatına aktı yürüdü,
Bu sözleri o anın heyecanıyla söylenmiş saymazsak, 15- 16
Haziran’ın “dünya işçi sınıfının birlik ve dayanışma günü” olO barış yerine kavgayı seçen,
masını istemesi, Türkiye işçi sınıfının başka ülkelerin işçi sınıflaAlnının terini su diye içen,
rından hiç de geri kalmadığını bildiği anlaşılan Özgüven’in haKıyıda köşede eline geçen,
yalinin ne kadar geniş olduğunu da gösteriyor.
Demiri iki kat büktü yürüdü,
İŞÇİ SINIFI EDEBİYATI
İşleri işçi sınıfı olan sendikacılarımızın hayalleri bu kadar
geniş mi bilinmez, ama konuya edebiyat açısından baktığımızda edebiyatçılarımızın hayallerinin, sanıldığının tersine hiç de
bu kadar geniş olmadığını görebiliyoruz. Yaklaşık kırk yıl
Yüreğinde yara, etinde bere,
Faşizm döşenmişti bastığı yere,
Hesabını sonra sormak üzere,
İçinden üç ölü döktü yürüdü.
21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›kG 59
“KUVAYI MLLYE KADINLARI”NIN GALASI YAPILDI
Türk kadının
kurtuluş mücadelesi sahnede
“Kuvay Milliye Kadnlar” Özlem Dede’nin tek kiilik oyunu. Bugüne
kadar Türkiye’nin birçok ilinde sahnelendi. Yeni sezonda da Ankaral
sanatseverlerle buluacak olan oyun, Kurtulu ava’ndaki Türk
kadnlarn anlatyor.
CAN ÖZÇELK
rkan Yücel Halk Tiyatrosu
oyuncularından Özlem Dede’nin tek kiilik oyunu
“Kuvayı Milliye Kadınları”nın
basın galası 12 Haziran’da yapıldı. Ankara Ekin Sanat Merkezi’ndeki galaya çok sayıda davetlinin yanı sıra çi Partisi Genel
Bakanvekili Mehmet Bedri Gültekin ile çi Partisi yöneticileri
katıldı. Nezihe Araz’ın yazdıı tek
perde altı sahnelik oyunda Kurtulu Savaı’nın kazanılmasında
büyük emekleri bulunan kahraman Türk kadınlarının hayatlarından kesitler sunuluyor. Geçen
sezon Anadolu turnesinde birçok
kentte sanatseverlerle buluan
“Kuvayı Milliye Kadınları”, se-
E
M Tiyatro
oyuncusu Özlem
Dede Erzurumlu
Kara Fatma’y da
oynad.
zonda da devam edecek. Özlem
Dede, oyunu ve neden bu oyunu
seçtiini Aydınlık’a anlattı.
“EMPERYALİSTLERİN PLANI BUGÜN
DE TÜRKİYE’Yİ PARÇALAMAK”
1919’da vatan topraklarını
igal eden emperyalistlerin planının bugün de deimediini vurgulayan Dede, Halide Edip Adıvar’ın
emperyalizm için “ayda ve yıldızlarda zapt edilecek Tük ve Müslüman toprakları olduu haber alınsa oraya da istila ordusu göndermek için mutlaka bir yol bulacak”
dediini hatırlattı. “Adıvar’ın bu
sözleri Amerika’nın Büyük Ortadou Projesi’ni açıklar nitelikte”
diye konuan Dede öyle devam
etti: “Kadınlarımızın kimlikleri
bile belli deil, birçou Defterdarın hanımı, Maralı kadın ya da
Osman kızı Kiraz diye anılıyor.
Oysaki Mustafa Kemal, Cumhuriyet devrimini gerçekletirirken özgürlük için dövüüp kanını akıtan
kadınları ve onların mücadelesini
her fırsatta tekrarlamıtı. Elerini
ve çocuklarını cepheye gönderenler hep kadınlardı. te bu mücadeleyi anlatıyoruz. Bir saat 15 dakikaya bütün kahramanları sıdırmak öyle kolay deil; adını anmadan geçtiimiz Antepli Fatma’yı,
boynundaki altını satarak tüfek
alan Binbaı Emine Aye’yi, Kırmızı müfrezenin uçan savaçısı Tayyar Rahmiye’yi, Gördesli Makbule, Fransız birliini pusuya düüren Kılavuz Hatice ve daha nicelerini saygıyla anıyoruz.”
“ATATÜRK’E SALDIRANLARA BU
OYUNLA CEVAP VERİYORUM”
Kurtulu savaı kadınlarının
az bilindiini vurgulayan Dede,
oyunda Halide Edip Adıvar, s-
60 G Ayd›nl›k
G
21 HAZRAN 2009
tanbullu Münevver Saime Hanım,
Kara Fatma, Zübeyde Hanım,
yörük kızları ve kanı taıyan kadınlar gibi isimli isimsiz kadınların hayatlarından kesitler vermeye
çalıtıklarını belirtti. Neden bu
oyunu seçtikleri sorusuna yanıtı
ise u: “Bugün yobazların ve liberallerin hedefi olan Atatürk ve
onun devrimlerini savunanlar acımasızca eletiriliyor, Ergenekoncu
olmakla suçlanıyor. Bu oyunu oynamak bugün için anlamlıdır. Ben
bir Türk kadını olarak varlıımın
ve özgürlüümün teminatı olan
Atatürk’e balılıımı bildirmek
için bu oyunu oynadım. Atatürkçü olduu için eletirilen ve aylardır hapishanelerde yatan tüm aydınlarımıza selam olsun. Onlar
için oynadım.” G
Oyundan
kesitler
Oyun zmir igali sonrası,
15 Mayıs 1919’da ünlü kadın
yazar Halide Edip Adıvar’ın
80 bin kiiye hitap ettii etkili
ve ateli miting konumasıyla
balıyor. kinci sahnede ise
Efelere kafa tutarak sitem eden
Aydın civarından bir yörük kızının kurtulu mücadelesine
verdii destek anlatılıyor.
stanbul’dan cepheye katılan tek kadın olan Kuvayi Milliyeci 20 yaındaki Darülfünun
örencisi Münevver Saime Hanım’ın kurtulu için nianlısından vazgeçmesi ve Kadıköy
mitingi konuması, Erzurumlu
Kara Fatma’nın Yunan baskını
da oyunda yer alan bölümlerden. Oyunun kapanıı ise Zübeyde Hanım’ın u sözleriyle
ile son buluyor: “Ben sıradan
bir kadın, bir dehanın anasıyım. Mustafam bir çakır
olan. Esiz bir kahraman,
sana minnettar bu vatan.”
YAZARA VERLEN DEER…
Çehov’un kaçak girdiği loca bile
özenle korunuyor
47 yanda ölen Çehov, efsane bir yazard. “Sevgili Meleim”i
gördükten sonra, yazar düündüümde efsane sözcüü Çehov’a
uyuyor. lkokul çanda izin verilmedii için üst locadan gizli gizli
oyunlar izler, sürekli notlar alrm. O üst loca korunuyor bugün.
Çehov, “Sevgili Meleim”i 17 yanda Taganrog’da yazm.
aganrog, Azak Denizi kıyısında,
350 bin nüfuslu bir il. Azak Denizi,
Rusya Federasyonu haritasında
Azov Denizi diye bilinmektedir. Kanalla
Karadeniz’e balıdır. Güneyinde Karadeniz ve Rostov kenti var. Rus Hava Yolları’yla Rostov’a uçtuk. Rostov Havaalanı’na indiimde (çünkü tek çarılı bendim) Vali Yardımcısı ile Taganrog’daki
Çehov Tiyatrosu’nun idari ilerden sorumlusu Anastasya Ustinova ve deerli
dostum, bilim insanı Azeri asıllı Doç. Dr.
Eldar Sadıkov’u da karımda bulmaz
mıyım? Araçla, Taganrog’a döndük. Gecenin ilerlemi saatiydi, Eldar Sadıkov’la
otelimize çekildik.
düle ve gerçekle buluturan kentin
etkisinin nedeni kiisel olarak Çehov
ve yapıtlarına olan sevgimden belki
de. Bilinçli olarak söyleyecek olursam, Çehov’un yapıtları yıllardır baucu kitaplarımın arasındadır. Dostoyevski de… Çehov’u biliyorum
demek kolaya kaçmaktır. Ancak,
Çehov’un mektupları dıında aaı
yukarı bütün yapıtları Türkçe olarak yayımlandı denebilir. Taganrog’da izleyip olaanüstü tiyatro yorumu diye nitelendirilen oyun, Taganrog’daki Çehov tiyatrosunun oynadıı oyundu. Taganrog Çehov Tiyatrosu, ev sahibi olarak Çehov’un
“Sevgili Meleim” adlı oyununu
sergiledi. Bu oyunu ben de ilk kez
görüyordum.
ÇEHOV’UN TAGANROG’U
ÇEHOV’UN İLK OYUNU
Taganrog Çehov’la birlikte anılır. Ruslar, Çehov’un Taganrog’u
diyorlar ehre. Bu ba öylesine
güçlü ve tutkulu ki anlatmam kolay
deil. Çehov’la dopdolu bir kent.
Fotoraflarla bütün kentin neredeyse toporafyasını çıkardım diyebilirim. Benim anlatacaım oyunlar,
Çehov ve Taganrog, yazı dizisi konusu. Çehov, Taganrog’da dodu,
Gimnazyum’u (liseyi) orda bitirdi.
Tiyatro alanında Taganrog’da bilinçlenmeye baladı. Tıp eitimine
kadar ailesiyle birlikte Taganrog’da
yaadı. Yaadıı üç evi de gezdim,
fotorafları çekildi.
Bu oyunun öyküsü var. Çehov,
“Sevgili Meleim”i 17 yaındayken
Taganrog’da yazmı. Çok sonraları,
Taganrog’da, arivde bulunuyor.
1925’te Londra’da sahneye konuyor, baarısız oluyor. Anlaılan, Stanislavski yöntemi ile sahneye konulamadıı için baarısız oluyor dünya
prömiyeri. 1959’da Moskova’da
Vaktangov Tiyatrosu’nda sahneye
konuyor ama iyi yorumlanamadıı
için afiten çabuk iniyor. Ta ki,
1995’te Voronej Akademik Drama
HAYAT ASILYAZICI
T
Tiyatrosu’nda, aynı tiyatronun
Genel Sanat Yönetmeni Anatoli Vasilyeviç vanov sahneye koyuncaya
kadar. nanılmaz bir ilgi uyandırıyor
“Sevgili Meleim”. Uzun yıllar afite kalan oyun, kapalı gie oynuyor.
1997’de Anatoli Vasilyeviç vanov,
Çehov’un “Sevgili Meleim” adlı
oyunundaki yorumuyla “Devlet
Altın Madalya Ödülü”nü alıyor…
Çehov’un oyunuyla Altın Madalya
Ödülü’nü alan Rus yönetmen pek
anımsayamıyorum.
ÇEHOV’UN KAÇAK GİRDİĞİ TİYATRO
Taganrog Çehov Tiyatrosu, kapanı oyunu için “Sevgili Meleim”i
oynadı. te, düle gerçei Taganrog’da yaadım. iirsel gerçekçiliin
büyük ustası Anton Çehov’un nasıl
olaanüstü bir yazar olduunu ilk
oyununda görüyorsunuz. 47 yaına
dek yazdıı bütün yapıtları ortada.
Çehov, tiyatro ve edebiyatıyla; Shakespeare tragedya ve komedyalarıyla; Mozart müziin çeitli dallarında
verdii yapıtlarla zaten ‘dâhi’ sanatçılardı. 47 yaında ölen Çehov, efsane bir yazardı. “Sevgili Meleim”i
gördükten sonra, yazarı düündüümde efsane sözcüü, Çehov’la
çok örtüüyor. lkokul çaında izin
verilmedii için, üst locadan gizli
gizli oyunları izler, sürekli notlar
alırmı. Sekiz on yalarında gizli
gizli girip oturduu üst loca korunuyor. Stanislavski’nin, Moskova
Sanat Tiyatrosu’nda çalımaları
(provaları) yönettii koltua adının
yazılarak korunuyor olması gibi.G
DÜŞ VE GERÇEK
Taganrog, benim için bir dü
kenti oldu. Çehov’un yapıtlarını çok
sevdiimden midir nedir, hiçbir kent
Taganrog kadar beni etkilemedi.
Bunu kentleri karılatırarak söylemiyorum. Çevresel açıdan da güzel
bir kent Taganrog. Ne var ki, beni
21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k
G
61
RÜZGARGÜLÜ
Duyarlı okuyucu ve
izleyicilerimizden
ŞULE PERİNÇEK
[email protected]
“Hırsızın suçu yok!”
Memleketin u haline bakın. Sizce de bir gariplik yok mu?
Suç ileyenlerin deil, ilenen suçları açıa çıkaranların baı
belaya giriyor.
Gazeteci Nedim ener, Dink cinayeti ile ilgili olarak Emniyet stihbarat Daire Bakanlıı görevinde bulunan ve sicilinde “Fethullahçı” olduu belirtilen Ramazan Akyürek ve
ekibiyle ilgili ilginç bir kitap yazdı. “Dink Cinayetinde stihbarat Yalanları” adını verdii kitap epeyce ses getirdi.
Ramazan Akyürek ve ekibi, Nedim ener’i mahkemeye
verdi. ener hakkında dava açıldı. ener’le ilgili kaç yıl hapis
cezası istendi?.. 27 yıl.
Suçu ne?
Gerçekleri açıklamak.
Vakit gazetesi yazarı Üzmez, küçük kıza tacizden yargılanıyor. Toplumda öfke büyük.
Üzmez’i protesto ederken yumurta atan, Üzmez’in üzerine
yürüyen protestocular hakkında da dava açıldı.
stenen ceza yedi buçuk yıl hapis…
…
Deniz Feneri davası bir türlü yürümüyor.
Aylarca dosya beklendi.
Sonra tercüme, eksik evrak derken i uzadıkça uzuyor.
Babakan Erdoan panik halinde. Sık sık eletirilerle ilgili
konuuyor. ddiaları yalanlıyor.
CHP’li Kılıçdarolu belgelerin doruluunu
anlatmak için “belgeleri Babakan’ın alnına çivilerim” diyor. Hemen Kılıçdarolu hakkında
inceleme balatılıyor.
…
Liste uzun.
Hele Ergenekon tertibi kutusunu açmıyoruz bile. Bu ülkede darbe plancıları, darbe yapanlar, terörü besleyenler, Kıbrıs’ı satanlar, BOP
planlarının ebakanları, baka ülkelerin çıkarları için gizli anlamacılar, ülke ekonomisini neredeyse iportacı tezgâhında satılıa çıkaranlar
deil, bu merkezlere ve
uzantılarına karı mücadele
verenler suçlanmaya çalıılıyor.
“Hırsızın suçu yok”, “hırsıza hırsız demek suç”...
Nereye kadar?
62 G Ayd›nl›k
G
21 HAZRAN 2009
Bursa’dan okurumuz Sayın Seyfi S. Taban e-postamıza
u iletiyi göndermi: “Buda kim?’ balıklı yazınızın tam da
iki yaprak sonrasında ve de kocaman arka sayfada ‘duyupta görmeyen, görüpte doyamayan’ yazmaz mı? nanın nutkum tutuldu. Size de kabahat bulmalı mı bilemem ama, Latinler buna ‘Medice, cura te ipsum’ – “Doktor, sen önce
kendini iyi et’ derler.”
Elbette benimki de tutuldu. Yazıileriyle uzun süredir
dorudan balantım yok ama yıllarca sorumluluunu taıdım. Öyle de kolay atamıyorsunuz. Hemen kotum yukarı.
Türkçemize özen gösteren bir yayıncılık geleneimiz var.
Üstelik bunu yalnızca “teknik” bir sorun olarak da görmüyoruz. Bilinçli bir saldırıyı göüsleme görevidir.
“lan”, “dıarıdan geldi” deseler de, dergi yöneticisi arkadalarım da üzüldüler.
Bir de epeyce bir eletiri Ulusal Kanal’da yayınlanan bir
reklam nedeniyle aldım. “Ulusal Tivi” diyor ses okuyucu...
Yine merdivenleri bir nefeste tırmanırken bir yandan da
gösüm kabarmadı desem yalan olur.
Böyle okuyucularımız ve izleyicilerimiz olduu için onur
duyuyoruz. Baımız gözümüz üzere...
Toprak istemek suç mudur?
Erdoan, anlıurfa Atatürk Kapalı Spor Salonu’nda
AKP l Tekilatı’nın Kongresi sonrasında valilik binasına
babakanlık otobüsüyle giderken köylüler “Toprak Reformu stiyoruz” yazılı pankart açtılar.
Ben televizyonda bu iki saniyelik görüntüyü tam ayaa
kalkmı “ite çözüm bu!” diye alkılamak üzereyken hoop
bitti.
Çevik kuvvet polisi ve korumalar pankartı tutan iki kiinin hemen üzerine atladı ve bölgeden uzaklatırdı. Bir iki
küçük yerde, o da internette “gergin anlar yaandı” deniyor. Ne oldu sonra bilmiyoruz.
Köylünün ileyecek toprak istemesi ne zamandan bu
yana yasalara aykırı?
Cumhuriyet’in beline kazmayı vur ha vuruyorlar.
Toprak aası köylünün tapulu arazisini ya da kiraladıı topraı bile
elinden alıp onu açlıa mahkûm
edince neden kimse; ne jandarma, ne çevik kuvvet ne de babakanlık korumaları üzerine
atlamıyor.
Bu devlet kimin devleti?
Yanıtı belli olan bir soru da sorulur mu hiç?
Elleri kırılsın!
Bu “bed”dua deildir, hayırlı duadır.
RÜZGARGÜLÜ
Korumanın maaına zam yapmalıydı
Töre zilleri
Bu hafta topraktan gidiyoruz. Toprak deyince de Dou’dan...
Siirt’te 18 yaında genç bir kız, gecenin
geç saatinde arkadaına radyoya gidiyor. Telefonu kapalı. Baı da kapalı.
Ailesi tarafından pencereden atıldı, bıçaklandı.
Koro baladı: “Töre! Töre!..”
Sen toprak aalıını, eyhlii ıhlıı ba
tacı et. Meclislerde, Çankaya köklerinde
yala, balla aırla. Törenin kaynaına elalelerle su taı, topraının gübresini, besisini
eksik etme. Dou insanımızı bu kara düzene
bala. Üstelik bütün kurtlarını da televizyonlarından, örnek artist yaamlarından üzerlerine sal... Sonra geç karısına ala.
Timsahlar!
Amcasının olu hastaymı, abisi üveymi... Onlar bahane. Aslında onlar da kurban.
Kurtaracaksan töre diye zil takma, hepsi
için ala!
Alamak yetmez. Köylünü efendin yap.
ran’a turuncu saçmalar
ran’a bomba atmaya güçleri yetmedi.
Oradan dolandılar olmadı; bunu bahane
etmeye, üretmeye çalıtılar beceremediler.
Dilerini geçiremediler.
Turuncu saçmalar kafaları hedefledi.
ran karıtı.
Yolu düzlemeye çalııyorlar.
Tıpkı yıllar önce Afrika’ya sömürgecilerden önce giren misyonerlerin yaptıı gibi.
Hani bilinen öyküdür... “Bir uyandık ki
bizim elimizde ncil var, topraklarımızı onlar
almılar…”
Bir bakacaklar ki kadınlar, balarındaki
zaten ereti duran örtüleri sıyırmılar; baı
dik, üzerinde yaayacakları bir ran kalmamı.
Erdoan; Ankara Altınpark’ta, AKP Gençlik ve Kadın Kolları tarafından düzenlenen program çıkıında vatandalarla sohbet etti. Erdoan
ne zaman “vatan”dalarıyla birlikte olsa bir çeliki çıkıyor. “Vatan”ları
mı tutmuyor nedir...
O sırada yanına yaklaarak elindeki zarfı uzatan bir bayan derdini
anlatmaya çalıtı:
-Felçli bir kız çocuum var. Elimden aldılar. 8 aydır göremiyorum.
sizim lütfen yardımcı olun...
Bir babakanlık koruması, vatandaı iterek uzaklatırmaya çalıtı:
- Babakan seni dinledi, yeter artık!..
Erdoan kızdı, milletin içinde “istemiyorum böyle adam, alın bunu,
imdi gönderin” diye azarladı.
Oysa koruma görevini yapıyordu. Ne olur ne olmaz diye vatandaı
koruyordu. Erdoan’ın isiz ve engelli çocuu olan bir anaya nasıl davrandıını biliyor deneyimle. “Belanı mı arıyorsun, sevgili kardeim” demitir.
“imdi yine olay çıkmasın” demitir. Haklı. Bizce Erdoan, “beni basına
malzeme olmaktan kurtardın, azımdan ‘edepsiz’ laflar çıkmasını engelledin, az kalsın siyasi yaamımıza analı babalı yeni bir deyim kazandıracaktım...” deyip korumanın maaına zam yapmalıydı.
Vatandaı mutlu edecek pilot
Okurumuz Gürsel Bey “biraz sizleri gülümsetmek istedim” diye yollamı:
Bir gün, Erdoan ile Gül uçak yolculuu yapıyorlarmı. Erdoan, Gül’e
“Uçaktan aaı 100 lira atıp, bir vatandaı sevindirebilirim” demi. Gül altında kalacak deil ya, “Ben 10 tane 10 lira atıp, 10 vatandaı sevindirebilirim” diye atlamı. Konumaları dinleyen pilot iç geçirmi ve yanındaki yardımcı pilota dönmü: “unları duyuyor musun? Ben ikisini de aaı atıp milyonlarca vatandaı mutlu edebilirim, hâlâ farkında bile deiller!”
Aslında vatanda, pilot olduunun farkına varsa hiç can kaybı olmadan
sorun çözülür ya, neyse...
Güne batıdan dodu
F tipi gladyo “ön savunma” halinde.
“Bak ben dememi miydim”!!!
Basit CIA taktii…
Bir dostumuz “Toplum belge manyaı oldu” diyordu. “Güne batıdan
dodu’ belgesi bile ortalıkta dolaıyor. Hatta fotorafını bile basıyorlar...”
Buyurun, buradan yiyin!
Mideniz kaldırıyorsa.
Kimi de “ayıp
olur,
yemezsem
sonra ne derler
benim için; alnıma
damgayı vururlar”
belasına sarmalanmı, burnunu tutup
lokmayı yanaında
saklıyor.
Bedenimiz zehirleniyor, yıpranıyor,
direnci kırılıyor...
Kuklaya can suyu
verilmeye çalıılıyor.
21 HAZRAN 2009 G Ayd›nl›k
G
63
PERDE ARKASI
Hazrlayan: Frat Kayra
Güvenliği özel yaptılar, olacağı buydu!
Fenerbahçe Ülker-Efes Pilsen arasında yapılan final maçı,
Efes’e şampiyon yaparken ciddi bir skandalı da beraberinde
getirdi. Abdi İpekçi’de yapılacak olan maçın sorunlu ve çok sıkıntılı olacağı başından belli olmasına rağmen göz yumuldu
denebilir. Çünkü Efes’in evinde oynanan maçta büyük tartışmalar olmuş, hakem takdir hakkını Efes’ten yana kullanmış,
maç durmuş, soyunma odası koridorlarında olaylar çıkmıştı.
Hal böyleyken altıncı maçın da çok tartışmalı ve olaylı olacağını ön görmek gerekirdi. Ya yöneticiler saf ya da saf gibi davrandılar. Nitekim temiz bir maçın sonunda Efes Pilsen şampiyonluğunu ilan eder etmez sahaya yabancı madde ve insan
yağdı. İçeri giren taraftarlar sporculara saldırdı. Sürpriz mi?
Hayır değil. Çünkü eldeki veriler maçta bu olayların yaşanma
ihtimalini oldukça güçlü kılıyordu.
Türkiye’de statlar ve salonların içi özel güvenliğe devredildi. Futbol sahalarında bunun sıkıntısını çok gördük. Ev sahibi
takım güvenliği sağlamakla yükümlü. Riskin yüksek olduğu
maçlarda polis içerde yer alırdı. Hatta gol atıp sevinen futbolcuya bir özel güvenlikçinin, o gürültüde saldırdığına bile şahit
olmuştuk.
Maç üzerine değerlendirme yapanların özellikle vurguladıkları sorun güvenlik sorunu.
İki görüş var. Birincisi salonda özel güvenlik elamanı azdı.
İkincisi yetersiz ve deneyimsiz görevliler salon güvenliğini sağlıyordu. Maçın sıkıntılı olacağı başından belliyken olayların patlak vermesinin neden engellenemediği, içeriyi özel güvenliğe
devretmekle açıklanabilir. Basketbol Federasyonu emniyetten
ek güvenlik istedi ama salon dışında tutuldu. Olaylar çıkınca
içeriye geç alındı. Hem Federasyon hem de kulüplerin iyi düşünmesi gerekir. Bu sistemle uluslararası bir skandal yakın zamanda patlak verir.
Galatasaray servet kazandı
Sarı-kırmızılı takım Meira’dan altı, Servet’ten (Eğer bir aksilik olmazsa)
sekiz milyon Euro kazandı. Toplamda 14 milyon Euro...
Ekonomik krizde
kulübün kasasına
giren bu paralar
doğru yatırımın iyi iki
örneği.
Bugüne
kadar
Avrupa’ya
giden oyunculardan
para kazanamayan,
ciddi zararlar eden
Türk takımları için
Galatasaray model
yarattı.
Oyuncu değerlendiğinde ve cazip
teklif geldiğinde satmak. Galatasaray
transferde Servet’in
boşluğunu doldurur
mu bilinmez fakat
geleceğe
yatırım
yapması günü kurtarmanın ötesinde
bir gelişme.
İcraatları hep eleştirilen Adnan Polat Yönetimi iki doğru hamle yapıp,
büyük paralar kazandı.
Takımı için savaşan, herkesin takdirini kazanan Servet, yolun açık olsun...
64 G Ayd›nl›k
G
21 HAZRAN 2009
Aziz Yıldırım
teslim oldu!
Mehmet Topuz transferi çıkmaza girince
Aziz Yıldırım, “menajerler sorunu var ve engel
menajerler, lisanssız menajerler...” dedi. Açıklamasında yakın zamanda bu konuda ayrıca
konuşacağını söylemişti. Ancak Topuz’u aldı
sustu. Hatta imza töreninde Topuz’un yanında
eleştirdiği menajer vardı. Bunun adı teslim
olmak ve susmak. Ayrıntılar haftaya...

Benzer belgeler